You are on page 1of 749

SUAD EL-HAKM

BNL-ARAB SZL

<
KABALCI YAYINEV: 250
Szlk Dizisi: 6

Dr. Suad el-Hakm, Lbnan niversitesinin Tasavvuf blmnde


retim yesidir.
Suad el-Hakm
El-Mcemu's-Sjl. El-Hikmetf Hudd'l-Kelime. Beyrut 1981.
bnl-Arabl Szl Kabala Yaynevi, stanbul 2004
Birinci Bask: Austos 2005
Yayma Hazrlayan: Ergun Kocabyk
Kapak Dzeni: Gkmen Ekincioglu

KABALCI YAYINEV
Himaye-i Etfal Sok. 8-B Caaloglu 34410 stanbul
Tel: (0212) 526 85 86 Faks: (0212) 513 63 05
www.kabalci.com.tr
yayinevi@kabalci.com.tr

Bask ve cilt: Yaylack Matbaas, Tel. (0212) 567 80 03


Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi, No. 12/197-203 Topkap, stanbul.

KTPHANE BLG KARTI


Cataloging-in-Publication Data (CP)
el-Hakm, Suad
bn'l-Arab Szl
1. Tasavvuf 2. slam 3. slam Felsefesi
ISBN 975-8240-017-1
SUAD EL-HAKM

IBNL-ARAB
9 9

SOZLUGU
eviren: Ekrem Demirli
Mc.nevi babam Efendimiz Ebul-Abbas ed-Dandaravy e ...
Harflerim senin Muhammedi niteliklerinin eiinde kalr,
noksan yapmaktan duyduum utan onlar ekillenmekten men
eder. Bylece aciz olarak gerisin geri dnerler. Senin yetkin
liinin gzellii ise, her anlatmn zerinde parlar.
"Allah'a, peygamberlerine, zet veya ayrntl olarak getirdikleri
ne iman ettik. Getirdii eylerin bir ksm zet, bir ksm ayrntl
olduu gibi, bir ksm bize ulam, bir ksm ulamam ve bizde
sabit olmamtr. Biz peygamberin getirdii her eye iman eden
leriz. Ben iman anam-babam taklit ederek aldm ve imanma
gre amel ettim, ta ki Allah benim gzm, kalp gzm ve
hayalimi aana kadar. Artk hakikat benim iin grlr hale; tak
lit sayesinde tahayyl ve vehmedilen hkm de gerek hale
gelmitir. imdi, sylediim ve yaptm eyi, kendi inancm,
mahedem ve grmem nedeniyle deil, Hz. Peygamber'in s
zne dayanarak sylemeye ve yapmaya devam ediyorum."

Muhyiddin Ibnl-Arab ( h. 560-638)

el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 323.


TEEKKR

Szme stadm, deerli kaybmz, Baba Dr. Paul Nwyiaya derin teekkr ve tak
dirlerimi sunarak balamak istiyorum. stat, btn deneyimini, uzmanln, klt
rel ve dnsel birikimini benim dnsel ve yaznsal geliimimin nne parlatlm
bir ayna olarak koydu. O dncesinin etkinliiyle beni perdelememi, beni bu ya
pda olumam iin gayret sarf etmemi, bunun yerine ztm onun aynasnn doru
luunda parlamas ve billurlamas iin brakmtr. Bylece harflerin ardnda, keli
melerin ardnda karlatk.
Scak kranlarm ve samimi takdirlerimi, bu szln terimlerinin byk ks
mm okuma ltfunda bulunan ve cmertlii beni derin tasavvuf! birikiminden yarar-.
lanmaya hrslandran am Arap Dili Blm retim yesi Dr. Abdlkerim el-
Yafiye sunuyorum.
Ayrca bana yazma eserlerinden bu szln satrlarm ortaya karttm genel
ve zel ktphanelerin kaplarn am olan Muhammed Riyaz el-Malihe de k
ranlarm sunarm. O ne vakitte ne de gayrette bir cimrilik yapmam, srekli ara
trma ve aratrmaclarn hizmetinde olmutur.
Son olarak, bu etin iin dar patikasndaki yoldaa, eim Haan erefddine
kranlarm sunuyorum. En samimi kranlarm, sayesinde ayakta kaldm al
ma ciddiyetiyle kiisel kanaatine sunuyorum. Onun azmi mitsizlik anlarnda benim
azmimi glendirmi, onun tebessm, sabr ile beni yolu ikmale ulatrmak iin, en
karanlk alma gecelerimi aydnlatmak iin gelmitir.
KISALTMALAR

ANKA A r ik a -i M u r ib

AS. Altnc Sifr


BS. Birinci Sifr
BS. Beinci Sifr
BULGA B l a t l- a v v a s

CELALE K i t a b l - C e l l e

DS. Drdnc Sifr


ECVIBE E c v ib e t -L a ik a

ESFAR Kil a b l - E s f a r
ESRAR R i s l e t 'l - E s r a r b i 'l - B a i Z u h u r u l - V c d

ESRARUL-KUDS M d h e d e t E s r a r i 'l - K u t s i y y e

FUSS F u s s u 'l - H i k e m

FTHT e l - E t h t l-M e k h iy y e

HALVET K i l a b l - H a lv e l

HATM H a t m l- E v liy a

IK. Klli
n s a n -1

NSAN 2nsan- Klli


NA I n a d - D e v a i r

RAD K ila b u \ -r $ a d

IRAD R i s l e t l - l r a d

S. ikinci Sifr
IARAT Ijarat'I-Kuran
1TT1HAD Risdletl-ltihadiJ-Kevn
KENZ M r i f e t l - K e n z i l - A z iT n

LAYEULU Risdie-i l a - Y e u l u A le y h

MEAH1D M e a h id 'l- E s r a r

MEVARD A k r a b u l- M e v d r id

M1RAT M i r a t l- A le m

MUCEM M u c e m - i M e k a y i s i 'l - L g a t

NSHA Nshaii'l-Hak
K ita b

NSHA N$fat7-Hah
RUH Ruhu'J-Kuds
AH1D K i t a b ' - a h i d

AKK a k h u 'l - C u y u b

SUCUN u c u n u l- M e s c u n

TAHRR T a h r i r U B e y a n J i - T a k r i r i u a b i ' l - l m a n

TECRD T e c r i d 'l - B e y a n

TEDBIRAT E t - T e d b i r a t l - ll h iy y e

TERAC1M K ita b - Te r a c i m
TERACIM K t a b u t - T e r a c im

TERCMAN Te r c m a n l - E v a k
TEZKRE T e z h ir e t V H a v a s

S. nc Sifr
VESAL VesaiM Sail
vr. varak
ZEHEB Mucem-i Z e h e b i
NSZ

Gnmzde tasavvuf hakknda yazmak, krkl yllarn ardndan modern asrda gz


lemlediimiz eserlerden uzaklaarak bizzat metinlere dnmemizi gerektirir. Sz ko
nusu eserler, grnte nesnelliin gerektirdii bilimsel bir yntem tam olsalar
bile bu tslami tecrbeyi anlamaktan uzak aratrmalardr. Ayrca bunlar, birbirlerini
aktararak birbirlerinden domu eserlerdir. Dolaysyla, baz istisnalar hari, tasav
vuf ve ricali hakknda yazlp da yazarnn kendisini nesnel aratrmasnda younla
trd zgn bir kitap bulmak neredeyse mmkn deildir. Bu tr eserler, baka
yazarlar taklit ettii iin, tasavvufun douunu, isimlendirmenin sebebini ve tasavvufun
kaynaklarn ieren kitaplar olarak ortaya kar.

Tasavvuf aratrmaclar, her ilimde mahir olduklarn ve nesnel davrandklarn


zannederek sfi metinleri ideolojik okumaya ynelmilerdir. Gnmzde tasavvufi
nitelikte olabilmesi iin bir aratrmann kklere dnmesi gerekir. Bu dn, ara
trmacyla sf arasnda ierden bir ilikide belirli bir ayrm gerekletirir ve ara
trmacnn nne tecrb-dini bir bak as sunar. Bu bak as, boyutlarna deru-
ni ve insani bir boyut daha ekler.

Kklere dn, aratrmaclarn nne pek ounun dm olduu bir ortakl


sunar: tasavvuf! tecrbeyle onu ifade etmeyi ayrt edememek, dolaysyla bu ikisini
rttrmek. Aratrmaclarn slam tasavvufunu bazen Yunan, bazen Hint bazen 1-
ran kaynaklarna dayandrmalarnn sorumlusu tecrbe ile tecrbenin aktarm ara
sndaki bu rttrmedir. O halde, sfinin bilgi ve ak konusunun paralelinde, yaa
d tasavvufi tecrbe, harflerden, kelimelerden ve bakalarndan uzak, znel bir
erevede gerekleen dinamik bir tecrbedir. Sz konusu tecrbe, bir yaklama ve
bir bilgi tecrbesidir ve en canl kayna Kuran ve Snnettir; Kuran kaynakl bir
yntemden doan dini tecrbedir. Allah yle buyurur: Allahtan korkun. O size
retir. Baka bir ayette ise Gklerin ve yerin yaratl hakknda dnn buyrulur.

Sz konusu tecrbenin ifadesine gelince, bu, znellikten bakalarna doru k


maktr. Baka bir ifadeyle bu, sfinin derinlerdeki yolculuundan ufuklardaki yolcu
lua dnmesidir. Burada znellik, ifadeye dntnde yeni biimler kazanr. Ar
tk o, bakalarnn dilini alr. Bu ise, Peygamberin insanlarla onlarn akllarna gre
konuun emriyle uyumludur. Bylece sylem, belirsiz znel bir dnyadan harflerin
snrlarna, bakalarnn anlayna, akllarn lsne iner. Bu ifade dzleminde iba
reler, terimler ve anlaylar hitabn balamna girer. Sfi de bakalaryla iliki kurma

9
NSZ

abasnda tecrbesini aktarmak iin onlar kullanr. Dolayl olarak da kklerini Do


u felsefelerinde, Yunanda bulduumuz terimler ortaya kar. fade dzlemi, tecr
benin duruluk ve arnmlm takip eden ikinci merhaledir. Fakat acaba sfiler
kendi tecrbelerini bakalarnn diliyle ifade edebilmi midir? Edememilerse, bir
sfi szlnn imkn ortadan kalkar ve onlar hakkmdaki aratrmalar birtakm te
orilerle snrl kalr. Yoksa, sfiler tecrbelerinden yeni bir dil yaratabilmiler midir?

bnl-Arab ncesinde tasavvuf dili neredeyse tek bir esas tarafndan kuatlm
t. Bu esas, dilin dnme ve tecrbeyi ifade eden bir dil olmasyd. Bu nedenle o
dnem sfilerin sorunu, ifadeyle snrlyd ve onlar harfin snrlarndan ve snrsz
tecrbenin boyutlarn tamadaki yetersizliinden ikayet etmede gr birlii iin
deydiler. nk kelime yaanan bir hali genel olarak ifade edemediinde, tecrbeyle
rtmeye doru umutsuz bir aba iinde pek ok kelimenin art arda ve defalarca
zikredildigini grrz. Bu nedenle ilk dnem sfilerin eserlerinde harf ve kelime,
baka, teki ve ifade edilenin yannda ikinci olarak ortaya kt gibi kelimenin tec
rbeyi ifadedeki acizlii, hatta ieriiyle gerek anlamda bir olamay da ortaya
kar. Belki de bu acizliin sebebi, sfilerin bireysel doas olan zel bir tecrbeyi o
tecrbenin retmedii genel bir dille ifadeye alm olmalardr. Daha nemlisi i-
se, bu ifadenin bizzat tecrbenin iinden kaynaklanm olmasdr. atah, sarholuk,
fena, akln yitirme gibi slkta ortaya kan kendinden geme trleri altnda sylen
mi ifadeler bunu gsterir.

Ibnl-Arabl, tasavvufi tecrbesinden ayrlp onu tahlil edip vecd ve haller ala
nndan mantk ve teoriler alanna tayan ilk sfilerden birisidir. Bu nedenle baz
kimseler onun soukluunu kabul ederken, bazlar da bilinmeyen sfileri bu le
me tad iin onun stnln kabul etmitir. bnl-Arab, geni ve zengin tec
rbesinin yanna, bu tecrbeyi ifade ve aktarma yeteneini eklemiti. nk o, b
tn klasik aralarn vastasyla doru ifade edebilme yetisine sahipti. Bylece tek bir
dncesini szel sanatlarla ifade ettiini grdmz gibi, kelimenin de dnceyi
ifade iin deil, onu oluturmak iin ieriiyle birletiini grrz. Bylece kelime,
anlamn ikiletiren bir teki olmaktan uzaklaarak, ieriin kendisi haline gelerek
bire dnr. Bu nedenle bnl-Arabde kelimenin snrll ve tecrbeyi ifadedeki
yetersizlii hakknda bir ikayet bulamyoruz. Aksine kelime bizzat ierie dnr.
Dolaysyla lbnl-Arabde eanlaml kelimeler oalmaz, aksine her terim dierin
den farkldr. nk her terim bir hakikati simgelese bile, hakikatle ilikisi, sadece
kendisine zg ve bakasnn ortak olmad zel bir adan gerekleir. O halde ke
lime, tek ierie sahiptir. nk Ibnl-Arabde kelime, istenileni ifade gcne sa-

o
NSZ

hiptir ve bu nedenle farkl kelimelere ihtiya yoktur. bnl-Arabnin diliyle ifade


etmek istersek yle deriz: Tasavvufi tecrbe zahir, onu ifade ise mazhardr. Dolay
syla tecrbe, ancak birtakm kelimelerde gereklemi olarak mazharnda ortaya
kabilir.

Dil ve tecrbe arasndaki bu uyum, tecrbe olgunluk aamasna ulamadan


gereklemez. Bu seviyede ise tecrbenin etkinlii, kendisini ifade etmek zere da
dner. lbnl-Arabde bulduumuz ey budur. u var ki, bu rtme iki lemin var
ln ortadan kaldrmaz: Birincisi armml halinde ya da tecrbenin znelliinde
onu yaayann lemi; kincisi ise, bakalarnn lemidir. kinci lem, bir adan tec
rbenin ifadesi balamnda ortaya kan dnsel problemlerde kendini gsterirken,
te yandan canl bir dilde kendini gsterir.

bnl-Arabyle birlikte tasavvuf ufkunda yeni bir dil ortaya kmtr ki, bu dil,
yeni bir dnsel yntemin ve alt asr boyunca olgunlam lslami bir tecrbenin
ve kapsaml bir lem anlaynn rndr. Bu anlay, sadece lslami dzeyde deil,
evrensel dzeyde de mstesna ynteme dayanan orijinal bir anlaytr. tbnl-Arab,
ierdii btn boyutlaryla bu dncenin son merhalesi olabilmitir. Aristoteles
Yunan dncesinde bir aamay nasl sona erdirmise, eserleri nceki tasavvufi tec
rbeyi ieren ve bylece gemi alt asr kuatp gelecek alt asr da belirleyen bnl-
Arabye de byle bakmak gerekir. Baka bir ifadeyle, slam dindarlna ve dnce
ufkuna evrensel bir genilik kazandran bnl-Arabye bu byk zgnlk dzle
minde bakmalyz.

bnl-Arabnin tasavvufla ilgili ansiklopedik her almadaki nemi buradan ge


lir. tbnl-Arab, bir adan tarihsel geliimi boyunca tasavvufi tecrbenin imknla
rn nmze sunan zirveyi temsil ederken, baka bir adan terimler oluturmada
artc bir gce sahiptir. bnl-Arab herhangi bir hali ya da lemi ya da bir merte
beyi ya da hkm aklamaya altnda, onun grnmlerini de aklar ve daha
nemlisi ona bir isim verir. bnl-Arabnin kendilerine egemen olma'k uruna eya
y isimlendirmedeki bu srarl arzusu, yeni bir dil yaratr. Bu dil, nceki tasavvufun
btn dnceleri ve tikel konular nne birtakm isim ve terimler koymaya imkn
salar. Btn bunlar, bir adan s/i szlnn ortaya kmasn meru klarken te
yandan bu szln bnl-Arabye aidiyetini kesinletirir. O halde bnl-Arab sfi
dilinin ve terimlerinin kutbudur. Sofilerin metinlerinde karlatmz her terim ya
bnl-Arabde yetkinliine kavuur ya da bnl-Arabde gerek anlamn kazanr.

Acaba bu yeni dil kendisine dil ismini vermeyi hak edecek dzeye km mdr?


NSZ

Soruya lbnl-Arabnin terimlere bakndaki yntemden karttmz birka


sonula uygulamal olarak yant vermek gerekir.

bnl-Arabl, kimi terimlerin (tevekkl, istikamet gibi) ieriini boaltarak onlar


mantksal bir dzeyden olgucu dzeye tar. Szgelimi, geleneksel tasavvufta tevek
kl, sahibini belirli bir nitelikle ayrtran tevekkl edenden bakasnn tamad
zel bir anlam tar. Ibnl-Arab ise, nceki sfilere gre tevekkln anlamn ak
ladktan sonra, bizi kendi zel bakma tar: Bu meyanda o, tevekkl edeni bakala
rndan ayrt etmez. nk realite dzleminde herkes, istese de istemese de tevekkl
eder. nk her eyin ve her eydeki gerek fail, Allahtr. Bylece tevekkl ve ben
zeri kelimeler, geleneksel tasavvufun makam ve menzillerinden ayrlm, zel ierik
lerinden boaltlm olur. Fakat tbnl-Arabriin diyalektii bu olumsuzlama nokta
snda durmaz, bilakis kelimeye yeni bir olumlu anlam verir. Olumlu anlam, tevekkl
eden diye isimlendirilen kimseyi bakasndan ayrt etmeyi salayan jarkmdalkuT.
Baka bir anlatmla tevekkl eden (mtevekkil), lemdeki bu tevekkl olgusunun
farknda olan kimse demektir. Bylece Ibnl-Arab, iki irade ve iki varlk varsayan
btn geleneksel makamlar, geleneksel ikilii kuatan anlay, bant ve tamlama
larla dolu zengin bir birlie dndrr.

bnl-Arab psikolojik, bilgisel, toplumsal ve ahlaki anlamlan olan terimlerin


ounu kevm-olusal bir varl ifade iin, iyi ve gzel deer yarglarndan uzak on-
tolojik bir dzleme tar. Szgelimi kemal, biline gelen ahlaki bir tasavvuru
gstermez, bilakis olutaki niteliksel bir toplanml anlatr. Bu balamda insan
kamil saylr ya da kemale yakndr. Omur kamil olmas, kendilerini aklca ya da di
nen veya bilgice deerlendirmeksizin, insanlk mertebesinin niteliklerini varlnda
toplamasna baldr. Ayn ekilde, fena ve beka da, geleneksel tasavvufun ruhsal-
psikolojik belirli iki hal diye yorumlad terimlerdi. bnl-Arab ise onlar ikinci
aamaya, yani varlk dzlemine tar. Bylece fena ve beka, bnl-Arabnin gr
yle, varln yok olmas ve ortadan kalkmas, sonra varln benzeriyle geri dn
mesi anlamna gelmitir. Bylece bu iki kelime, bilin ve duyumsama alanndan d
varlk alanna tanmtr.

bnl-Arab baz terimleri belirli ve belirsiz kullanr. Bu kullanmdaki esasn


kaynana dikkat etmediimizde, eliik kullanldn hissedebiliriz. Bu balamda
terim belirli kullanldnda, bizzat tanmlanm belirli bir kimsedir, belirsiz kulla
nldnda ise, kendisine ulaan herkese verilmi bir mertebe veya niteliktir. Buna
yle rnek verebiliriz: Kalem (belirli, el-Kalem), Yce Kalem, yani ilk yaratlm

12
NSZ

eydir. Burada Kalem tektir; kalem ise (belirsiz, kalem), edilgenlik ve diiliin kart
olarak erkeklik ve etki zellii demektir. bnl-Arabnin atmosferine aina olmayan
ve yaln anlatmn etkisindeki okuyucu, bu zel karsamalar deerlendiremeyebilir.
Fakat bnl-Arabnin teorilerini ortaya koyma slubunu bilen kimse, eserlerinin
fazlal ve terimlerinin danklna ramen, onun dncesinin dinamiklerine u-
lamamz salayabilir.

lbnl-Arab, szgelimi el-Ftht'l-Mekkiyyenin giriinde lk yaratlm Yce


Kalemdir der. Sonra, farkl konularda yzlerce sayfa yazdktan sonra bu kez onun
Levha olduunu syler. Acaba elimekte midir? Asla! Birinci cmlede lbnl-Arab,
Kalemi belirli kullanmtr. Bylelikle onunla tek bir bamsz zat ifade etmitir.
Yce Kalem, zel isimdir. Halbuki ikinci cmlede Levha kelimesini belirsiz kullan
mtr. Dolaysyla Ibnl-Arab, ikinci bir yaratlmtan sz etmez, burada sz ettii,
edilgenlik mertebesidir. O halde ilk yaratlm Yce Kalem, ulhiyetten etkilenmi o-
lan eydir ve bu ynden de Levhadr.

indeki her eyin hareket ettii fikr bir erevede terimlemi ve tanmlanm
her kelimenin mira ettiini [ykseldiini] grmekteyiz. Kelime, tek bir tanmda
kalmaz, aksine anlam farkl renkler kazanan bir erevede artar. Her renk, tecrbe
nin aamalarndan bir aamadr. En uygunu kelimenin diyalektii demek ise de, keli
menin Ibnl-Arabdeki servenini, miraca benzetebiliriz. Kelime, daha alt bir ie
rikten daha st bir anlama, sonra da daha st bir anlama doru ykselir. Herhangi
bir ierikte karar klmaz, bilakis bir noktada son bulmakszn srekli yeni bir anla
ma ulamak iin onu terk eder. Btn bunlar, her ierikte bir nceki ieriin orta
dan kalkmasnn tohumlarn tayan, kelimenin kendine zg dinamik bir ekilde
gerekleir. Sonsuza kadar byle srer, nk terakkinin bir sonu yoktur. Ibnl-
Arab, kelimelerin ieriklerindeki bu ykseliindeki tutumuna ... bundan daha stn
bir dille ... diyerek iaret eder.

Kelimenin mazmnlardaki ykseliindeki diyalektii grmek iin yaln bir rnek


verelim. Bunun iin de Ibnl-Arabye zg olmayan, fakat onun dilinin yeniden yo
rumlad gurbet kelimesini seelim. Gurbetin ilk anlam, geleneksel olarak sfilerin
kendisine ykledikleri doal anlam vardr. kinci anlamnda ise, birinciden daha
yksek bir anlam kazanr. nc anlamda ise, bnl-Arabnin varln birlii
retisine gre yeni bir anlam kazanr. Birinci anlam: Gurbet maksad aramak iin va
tandan ayrlmaktr (el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, s. 527). Sfiler gurbet ile kalpleri
nin Allah ile beraber bulunmasn kast ederler (el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, s. 528).

13
NSZ

kinci anMm: Ariflerin gurbeti mmkn olutan ayrlmaktr. nk mmknn va


tan, imkndr (el-Ftht'l-Mekkiyye, c. II, s. 529). Mmknn vatan, nce yok
luktur. Yokluk onun gerek vatandr. Varlkla nitelendiinde ise, vatanndan ayrl
mtr (el-Ftht'l-Mekkiyye, c. II, s. 529). nc anlam: Kmil ariflere gelince,
onlarda kesinlikle gurbet yoktur. nk onlar, kendi meknlarnda sabit hakikat
lerdir, vatanlarndan ayrlmamlardr. Hak onlar iin bir ayna olduunda, aynaya
yansyan grntler gibi, suretleri onda ortaya kmtr. Onlar varlkta mahede
ehli olan kimselerdir. O halde gurbet mertebesi, rical [adamlar] mertebesinden de
ildir. Dolaysyla hakikatleri bilen kimselere gre gurbet, ne vardr ne de gerek
lemitir (el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, s. 529).

Ibnl-Arabde baz terimler vardr ki, bunlar onun tasavvuf! tecrbesinin rn


deildir. Aksine bu gibi terimlerde Ibnl-Arab! bir eletirmendir. Szgelimi, ilah-
mutekad [inanlan ilah], ilah- mec'ul [yaratlm ilah] vs. Bunlar bnl-Arabnin
duruunun rn deil, bilakis salt bir isimlendirme faaliyetinin rn olan terim
lerdir. Ibnl-Arab, Allaha ibadet eden herkesin teorik dncesiyle yaratt bir su
rete sahip olmas gerektiini dnr. Bu surette Hakk arar ve bu surette O na y
nelir. Bylece bnl-Arab Herkes putperesttir" der. Burada nemli husus udur:
bnl-Arab, bu terimlerde kendi eletirel tavrn hissettirmez, aksine kiisel bir dil
kullanr ve bundan benimsedii bir gerei ifade ettii zannedilir. Gerekte ise,
bnl-Arab gr reddetmek iin aktarr. bnl-Arab aratrmacsnn ifade fark
llklarn incelemesi ve dilin geliim aamalarna dikkat etmesi bir zorunluluktur.

bnl-Arabnin teorilerini kuatmaya binlerce sayfa yetmez, fakat bu binlerce


sayfay bilimsel bir ekilde zetleyebiliriz. bnl-Arabnin temel tutumlarn en iyi
zetleyen terim, belki de, srekli olarak kendisine ulat varlk birliidir. Bu terim
erevesinde bnl-Arabnin dncelerini ifade edebiliriz.

HAK VE HALK

bnl-Arabnin birliinde Hak ve halk arasnda bir iliki vardr ki, bu iliki tam bir
ayrma ulamay engelledii gibi ayn zamanda trde bir birlie ulamay da imkn
szlatrr. Bu iliki, her ikisini canl bir terkipte bir araya getirir ve halkn [yaratl
m, lem] Hak ile nasl giriik olduunu yorumlamaya alr. Bazen halk, bu ismi
yitirmeden, bir an gelir Hak olur. te Hakk- halk, veya Hakk- Hlik gibi terimlerin
olumasndaki ilk sebep bu tutum olmutur.

M
NSZ

tbnl-Arabnin dsal ztlklar diri bir btnlkte nasl uzlatrdn ve bura


dan Hakji-halk [halkta Hak], halkfi-Hak [Hakta halk] gibi bu birlii anlatan yeni te
rimler ve kelimeler rettiini grrz. Bu, aslnda canl ve dinamik bir retimdir ve
geleneksel ikiciliin erevesinden ortaya km dsal birlie ait hareketli bir bak
tr.

b ir l ik v e o k l u k

Ibnl-Arabnin dncesi her canl olguda Hak ve halk uzlatrd gibi ayn ekil
de bunun benzer ekilde birlik ve oklua da nfuz ettiini grmekteyiz. bnl-
Arab birinci aamada olua bakar; bu, ftr [yaratltan gelen] diye niteleyebilecei
miz bir baktr. Sz konusu ftrlikte ise oluun okluunu bulur. Baka bir ifadeyle
okluk, grlr bir eydir. Sonra, ikinci aamada dnce ve aratrmasn olua yo
unlatrmada gecikmez; burada ise akledilir bir birlik bulur. Bu da, akledilir birlik
tir. nc aamada ise, herhangi birisini ortadan kaldrmadan belirli bir etkileim
le zikredilen iki sonucu ieren canl-diyalektik bir terkibe ular. te oklukta birlik,
birlikte okluk, ok-bir, bir-ok gibi terimler bu ekilde ortaya kar.

TENZH VE TEBH

Ibnl-Arabi tenzih ve tebih balamnda Kuran ayetlerine ve hadislere bakar. Birinci


aamada Allahn yaratklara benzetildiini grr (tebih) ve tebihi dile getirir. kin
ci aamada ise, Hakk yceltmek zere dnce devreye girer ve Hakk kendisine
yaramayan yaratklara benzetilmek gibi eylerden tenzih eder. Bu durumda tenzih
dile getirilir. nc aamada ise, Ibnl-Arabnin nclleri bir etkileim iine girer
ve tebihte tenzih, tenzihte tebih gibi terimler oluturur. Fakat bu iki ifade, onun d
ncesinin mahiyetinden anlalmaz. Sz konusu dnce, bir toplama veya uzla
trma veya birletirme deil, aksine teorilerin anlalmasnn derinlii lsnde or
taya kan soylu bir terkiptir.

Bu basit rnekler sayesinde, teorilerine dalmadan bnl-Arabnin dncesini


ynlendiren temel unsurlara deinebiliriz. Teoriyi ise kapallklarn aklayan bir
zetlemeyle okuyucuya sunuyor ve szlkteki terimlere ilave olarak okuyucunun
nne onun temel dncelerini ieren satrlar koyuyoruz.

bnl-Arab Szlndeki her kelimenin incelenmesi, ncelikle szlkten seil


mi szlk anlamyla balar. Bunun amac, bnl-Arabnin kelimenin szlk anla-

15
NSZ

mma ne derece bal kald veya uzaklatna okuyucunun dikkatini ekmekti.


Szlk anlam, bnl-Arabi terimlerinin bir aynas saydk. Bu meyanda neredeyse
tek bir szlkle yetindim ki, o da Ahmed b. Farisin Mucemu Mekayisil-Luga adl e-
seridir. Bu szlk, kelimenin esas ve yananlamlaryla ilgili btn kkleri ierdii i-
in seilmitir.

Ardndan kelimenin Kurandaki anlam zikredildi. mkn lsnde, tefsir kitap


larna ba vurmamaya gayret gsterdim. Bundaki niyet uydu: Kuran yorumlamaya
alan herkes, onu kendi aynasyla grmeye ve kendi tecrbesine gre ve kendi
uzmanlyla yorumlamaya almtr. Tefsir kitaplarna bavursaydk, bizi maksa
dmzdan kartan bir Kuran aratrmasna dalm olabilirdik. Bu nedenle, kelimenin
anlamlarm yaln ve teorilerin katmasna frsat vermeden saf bir ekilde Kurandan
kartmak iin gayret gsterdim. Yaln ve saf anlamlar tercih etmekle, szlm
zn konusunu tekil eden terimlere yeni terimler katmamak istedim.

nc aamada ise, kelimenin lbnl-Arabdeki ieriini tanmlamaya altm.


Bu ise, bir ksm maddi bir ksm bilimsel birtakm nedenlerle zenli bir alma ol
madan gerekleemezdi. Belki de en byk maddi sebep, bnl-Arabinin eserleri
nin okluudur. Osman Yahyann doktora almasnn gsterdii gibi, eserlerinin
sadece dkm iki cilttir. Bilimsel glklere gelince: Glklerin en nemlisi
bnl-Arabinin, teorilerini sunumunda mantksal bir yntem bulamaymzdr. Ba
z yazarlarn iaret ettii gibi, bu yntem zellikle hedeflenmi olabilecei gibi baka
nedenlerden kaynaklanm da olabilir. nk eserlerinin byk ksm, herhangi bir
rencisinin sormu olduu sorulara verilmi cevap veya mektuplamalardr. Bu du
rumda byle bir yntem, bizzat amalanmtr. Belki de bnl-Arab eserlerinin bir
ksmn kendisi yazmamtr. Toplantda dostlaryla sohbet ettii sradan olaylar da
ekleyerek, baz talebelerine yazdrm olabilir.

Aratrma konusu olan terimin getii metinleri, aratrdk, sonra bu metinlerin


bir ksmn birbirleriyle karlatrdk ve btn bu aamalardan sonra kelimenin ka
zand anlamlar zetledik. Ardndan terimin ieriim, zikredilen aamalarn says
na gre artan birtakm noktalara bldk. Her noktay kelimenin anlamn aklayan
zet bir tanmla tanmlamaya altk. Okur, dilinin byleyici atmosferine aina ol
sun ve onlar ifadedeki derinliine nfuz etsin diye bnl-Arabnin metinlerinden
pek ok alnt yaptk. Bu nedenle, tercih ettiimiz gr desteklemesi iin her ta
nma bnl-Arab metinlerinden tank veya tanklar ekledik. Her noktada bu delille
ri ifade etmemizin en nemli sebebi, udur: Bizzat kelime veya terim, Ibnl-

6
NSZ

rabde ieriinden btnyle boaltlm olarak yeni bir anlam kazanr. Eski an
lamdan soyutlanm bu kelime, kendine zg yeni anlamn, ancak bir metin iinde
bulabilir. Bu nedenle terimi" kendi anlamlarna, soyutlanmas ve yeniden tanm
lanmasyla yitirdii doasna dndren metinleri zikrettik.

Dorusu byle bir alma, projenin geniliine kyasla yetkin saylamaz. Bir ta-
savvufi szlk, terimlerini tasavvufi tecrbenin ve tasavvufi dilin btn trleriyle
felsefeye, astronomiye, cifre vb ilimlere ald bir alandan seer. Buna bir de
bnl-Arabnin rnlerinin fazlal eklenir. bnl-Arabnin eserlerinden sadece el-
Ftht'l-Mekkiyye bin ksur sayfadr. Byle bir almada yetkin bir dzeye u-
lamak, bir aratrmac topluluunun gayretine gereksinim duyar. nk bu du
rumda bir szlk onlarca cilt olabilir. Nitekim, Aqiunal Aziz Thomasnn terimle
riyle ilgili bir szlk, byk hacimli yirmi drt ciltten oluur ve bnl-Arabnin me
tinleri ondan az deildir. Yine de elinizdeki szlk, yetkin olmasa bile, bilimsel-
nesnel bir adm saylabilir.....

Dr. Suad el-Hakm

Beyrut, 1981
EVRMENN SUNUU

bn'l-Arab Szl, Lbnanl kadn aratrmac Suad el-Hakmin uzun yllar emek
verdii el-Mucemus-sufi: el-Hikmet Fi-Huddi'l-Kelime adl eserinin eviriidir. Sz
lk, yaklak yedi yz terimi iermektedir. Dr. Hakim, aratrmasna terimlerin n
celikle szlk anlamn vermekle balar ve bu konuda da genellikle el-Mucemu Meha-
yisil-Lga adl szle dayanmaktadr. Bazen farkl szlklere veya kimi tefsir kitap
lar gibi baka kaynaklara dayansa bile bu szlk, konusunda en ok kullanlan
eserdir. Kelimelerin kk harflerinden hareketle bir kk tanm yaplm - k i biz
bunlar Arapa harflerin adlaryla zikrettik- ve kkn kullanld genel anlamlar
zikredilmitir. Ancak her kelime Arapa-mastar kkne gre aratrld iin, Trk
e sralamaya gre bir karklk meydana gelebilir. Sz gelimi Baba diye evirdi
imiz kelime, Arapa aslyla eb [Elif ve Ba] harflerinden hareketle ele alnr veya
Mizan diye aktardmz kelime v-z-n kk harflerinden hareketle aratrlr. Bu
noktada Trkeyle Arapa kelimeler arasndaki farka dikkat etmek gerektii gibi
Trke karlk verilmeyen baz kelimelerde ise -ayet kelime tretilmi bir kelime
ise- kelimelerin kk harflerinin zikredildiine dikkat etmek gerekir.
Ardndan kelimenin ayetlerdeki kullanmlar zikredilir. Bunun iin kelimenin
dorudan getii ayetler seilmi ve bunlardan bnl-Arabnin zellikle tercih ettii
ve terimin ruhuna uygun olanlar seilmitir. Burada yazarn maksad, kelimeyi ak
lamak ve kimi anlam farklarna dikkat ekmek, ancak daha nemlisi bnl-Arab
nin kaynaklar hakknda bir fikir vermektir. Gerekten de, hangi felsefi ekolden et
kilenirse etkilensin, bnl-Arabnin temel referans metni ve kayna hi kukusuz
Kuran- Kerimdi. Bununla birlikte ayn ayetlerin veya belirli bir varlk grnn
yap talar haline gelen kelimelerin geleneksel anlamlarndan farkl yepyeni bir an
layla yorumlanmas, bir dnr olarak bnl-Arabnin slam dncesine katks
balamnda dikkate deerdir.
Son olarak bnl-Arabnin metinlerinde terimin nasl kullanld incelenmitir.
Bunun iin yazar, nce kendi deerlendirmelerini zikretmi ve her terim hakknda
bir giri yapm, ardndan kelimenin getii metinler rnekleme yoluyla zikredil
mitir. Bu ynyle kitap, teknik anlamyla bir szlkten daha ok, bnl-Arabnin
dncelerine ve metinlerine giri diye isimlendirilebilir ve zellikle baz terimlerde
bu durum daha ak grlr. Metinlerde dikkat edilmesi gereken bir husus da, uzun
metinlerin zetlenmesidir.

19
EVRMENN SUNUU

Eserde zerinde durulmas gereken baka bir konu dipnotlardr. Yazar, hacimli
saylabilecek eserine zengin ve geni dipnotlar eklemi. Bu dipnotlar, bazen bnl-
Arabnin farkl metinlerinden, bazen baka sfilerin metinlerinden, bazen farkl a-
lanlardaki metinlerden yaplm uzun alntlar, bazen szlk ii apraz atflar veya
ileri okumalar iin bn'l-Arabnin ve dier sfilerin eserlerine dnk atflardr.
Bunlarn hemen hepsini dipnotlarda zikretmeye altk, ancak zellikle saha dn
dan saydmz kimi metinlerin -s z gelimi imamet konusu getiinde ia kelamc-
lar ile Ehl-i Snnet kelamclar arasndaki gr ayrlklaryla ilgili uzun metinler ak
tarlmas- evirisini yapmayp sadece kaynan zikretmekle yetindik.
Szlk evirisi, herhangi bir kitap evirisinden farkl sorunlar tar. bnl-Arab
sz konusu olduunda ise, bu sorunlara baka sorunlar da eklenmekte. En nemli
sorunlardan birisi, metinlerin aktarm tarzndan kaynaklanmaktadr. Yazar, bazen
uzun metinleri zetleyerek aktarm, bazen de yazma halindeki baz eserlerden ba
lamn bilemediimiz birka cmle aktarm. Bu gibi durumlarda imkn lsnde
Ibnl-Arabnin eserlerine bavurarak sorunu amaya altk.
bnu 1-Arabye ilgi Trkiyede hibir zaman eksik olmamtr. Ancak son yllar
da tasavvuf ve slam felsefesi aratrmalarndaki greli art, lbnl-Arabye ilgiyi da
ha da pekitirmi, bu balamda eviri veya telif pek ok eser yaymlanmtr. Ancak
her eye ramen, bnu 1-Arabnin geni klliyatnn Trkeye kazandrlmadm ve
ikinci el kaynaklarn ve aratrmalarn ancak bir dereceye kadar yararl olabildiini
kabul etmek gerekir. Bu vesileyle bnl-Arab Szl, Ibnl-Arabinin eserlerinin
evirisiyle ilgili geni projenin ilk kitab olarak tasavvur edilmitir ve projenin ilk ki
tab olarak bir szln seilmesi, dier evriler iin bir hazrlk olma gayesi ta
maktadr. Szln ardndan ncelikle Fussu'l-Hikem [eviri ve erh] olmak zere,
bnl-Arabnin risaleleri Muhadaratl-Ebrar, Ina'd-Devair, Ukletl-Mstevfiz, Ted-
biratl-llahiyye, et-Jenezzlatl-Msiliyye, Tercmanl-Evak, et-Tecelliyat, Kitabul-
Vesaya gibi elinizdeki szln de temel kaynaklar olan eserlerin sre iinde ya
ymlanmas hedeflenmitir. Bata Ibnul-Arab Szl olmak zere, btn evirilerin
Trkiyedeki bnl-Arab ilgisini derinlikli bir aratrmaya dntren entelektel
bir zemin tekil etmesi en byk sevincimiz olacaktr.

13.7. 2005
Dr. Ekrem Demirli
demir liekrem@yahoo.com

20
TERMLERN LSTES

A b d .......................................................... .......................................................................................... 35
Aklayc Rehberlik Tevfik R e h b e r l i i ................................................................................. 38
A lk .................................................................................................................................................... 39
Adalet H zinesi.................................................................................................................................. 40
A dem ............................................................................................................................ 4
dem ................................................................................................................................................... 40
A d i........................................................................................................................................................ 45
Adn Cenneti..........................................................................................
Ahit Sahibi.......................................................................................................................................... 49
lemin Aynas.................................................................................................................................... 49
lemin Babas.................................................................................................................................... 49
lemin Btn.................................... ...................................... ..................................................... 49
lemin Mizan........ ........:................................................................................................................. 49
lemin zeti...................................................................................................................................... 49
lemin Ruhu...................................................................................................................................... 50
lemin T oplam ............................................................................................................................... 51
lemin Yce-Byk A nas............................................................................................................... 52
Alkanlk Perdeleriyle Gizlenme................................................................................................... 52
A llah ................................................................................................................................................... 53
Allahn A da..................................................................................................................................... 58
Allahn A r........................................................................................................................................ 58
Allahn Beyyinesi.............................................................................................................................. 59
Allahn Brakt.............................................................................................................................. 60
Allahn E v i......................................................................................................................................... 61
Allahn G lgesi.................................................................................................................................. 62
Allahn ia r...................................................................................................................................... 63
Allahtan Bakas S iv a ............................. ................................................................................... 64
Alt/Altta O lm a................................................................................................................................... 65
A m a '.......................................1........................................................................................................... 66
Ama1 A r...................................................................................... ..................................................... 70
Amel Cennetleri............................................................................................................................... 70
A n a ..................................................................................................................................................... 71
A n k a .................................................................................................................................................... 73
Araf..................................................................................................................................................... 74
Ariflerin ksiri.................................................................................................................................... 75
A r....................................................................................................................................................... 76
A rz....................................................................................................................................................... 78
A skerler............................................................................................................................................. 80
Asli ni.............................................................................................................................................. 81
Ate..................................................................................................................................................... 81

21
TERMLERN LSTES

Ay Peygamberlii Gne Peygamberlii.................................................................................. 84


Ayak/Aya zerinde O lm ak......................................................................................................... 84
A'yn- Sbiteyi Mahede............................................................................................................. 86
A y n a ................................................................................................................................................... 87
Ayn- Sbite/A'yn- Sabite............................................................................................................. 90
A z a b ................................................................................................................................................... 94
A zra.................................................................................................................................................... 96
Ba/B Harfinin N o ktas..................................................................................................................... 96
Baba.................................................................................................................................................... 98
Babalarmz....................................................................................................................................... 99
Balamak......................................................................................................................................... 100
Bahr.................................................................................................................................................... 101
Bal N e h ri........................................................................................................................................... 104
Baak Devleti..................................................................................................................................... 104
Bedel.......... ........................................................................................................................................ 106
Bedenlerin Babas............................................................................................................................. 107
Behime................................................................................................................................................ 107
Bek.................................................................................................................................................... 109
Belks.................................................................................................................................................. 111
Berzah................................................................................................................................................. 114
Berzah Peygamberlii...................................................................................................................... 117
Beer................................................................................................................................................... 117
Beere................................................................................................................................................ 118
Beyaz n c i.......................................................................................................................................... 119
Beyaz l m ...................................................................................................................................... 120
Bildirme Peygamberlii/eriat Peygamberlii............................................................................. 121
Bilinmeyen Yolda............................................................................................................................ 122
Bir eyin Vechi.................................................................................................................................. 122
Birin Bire zel T ecellisi................................................................................................................ 123
Bir-ok.............................................................................................................................................. 123
Birinci Baba....................................................................................................................................... 124
Bulut................................................................................................................................................... 126
Byk lem Kk le m ........................................................................................................... 127
Byk n ci......................................................................................................................................... 127
Byk nsan...................... :.............................................................................................................. 127
Byk K u ra n .................................................................................................................................... 129
Byk Mushaf................................................................................................................................... 129
C ehenn em ........................................................................................................................................ 130
C e m '................................................................................................................................................... 131
C ennet................................................................................................................................................ 134
Cennet ars................................................................................................................................... 137
C e re s ................................................................................................................................................. 139
Cevmil-K elim .............................................................................................................................. 139
Cevherlerin Cevheri........................................................................................................................ 140

22
TERMLERN LSTES

C in ........................................... 141
Cinslerin C in si...................... 142
Cmertlik Hzineleri............ 43
ok-Bir................................... H3
oklua Genel T ecelli......... 144
oklu k.................................... 144
oklukta Genel Tecelli........ 147
D akika.................................... 148
D alal........................................ 149
D in .......................................... 149
D ire k ....................................... 156
D ii.......................................... 137
Divan....................................... 160
D olunay.................................. 162
Dostluk................................... 163
Drt K u ................................. 164
Drt/Drtleme...................... 164
Duhan..................................... 165
Dnya N ehri......................... 166
Dnya ve Ahiretin O lu ..... 167
E cir.......................................... 167
Efrad....................................... 167
Elbiseyi Yam am ak............... 169
E lif.......................................... 169
Em anet................................... 171
En Byk D efter.................. 172
En Byk m am ................... 73
En Byk O lu..................... 173
En Byk T lsm .................. 173
En Byk U n su r.................. 173
En Mukaddes e rir............. 173
En Saygn K urban ............... 175
En Yakn P erd e.................... 176
En Yetkin Bernamec............ 176
En Yce Ev............................ 176
En Yce mam...................... 176
En Yce M anzara................ 176
En Yce Perde...................... 177
Erdemli ehir....................... 177
Eryen Kubbesi...................... 177
Eser, Messir, Messer-Fih 177
Eyann Hzineleri.............. 180
E v ........................................... 180
Evvel h ir .......................... 181

23
TERMLERN LSTES

Ezeli nsan........................................................................................................................................ 185


Fakirlik.............................................................................................................................................. 185
Farzlarla Sevilmek Nafile badetlerle Sevilmek....................................................................... 188
Feraset............................................................................................................................................... 188
Ferdiyet............................................................................................................................................. 189
F eth .................................................................................................................................................... 191
Fetret Hzinesi................................................................................................................................. 196
F eyz.................................................................................................................................................... 196
Ftrat................................................................................................................................................... 199
Ftr Hayat......................................................................................................................................... 199
F tvvet...................................................................................................................................... 200
Gavs.................................................................................................................................................... 201
G ayb ................................................................................................................................................... 201
Gayb Hzinesi................................................................................................................................... 206
Gayb Tecellisi ehadet Tecellisi.................................................................................................. 206
G aybet............................................................................................................................................... 206
Gaybn G ayb.................................................................................................................................... 207
Gece.................................................................................................................................................... 207
Genel H azin e.................................................................................................................................... 209
Genel Nbvvet zel N b vvet................................................................................................ 209
Genel R ablk..................................................................................................................................... 209
Genel Velayetin S o n u ............................................................................................... 210
Gerek V arlk.................................................................................................................................... 213
Gdalarn Gdas............................................................................................................................... 213
Gizli H azine...................................................................................................................................... 213
G lge.................................................................................................................................................. 213
Gl Hkmdarn Halifesi.......................................................................................................... 216
G n .................................................................................................................................................... 216
Gvenilir e h ir................................................................................................................................ 217
G vercin............................................................................................................................................ 217
Hacis................................................................................................................................................... 218
H ak.................................... ................................................................................................................. 219
Hak ile O turan................................................................................................................................. 222
H akikat.............................................................................................................................................. 223
Hakikat A r z ..................................................................................................................................... 225
Hakikatlerin Hakikati...................................................................................................................... 228
Hakikatlerin Topland Y e r.......................................................................................................... 229
Hakkm Aynas.................................................................................................................................. 229
Hakkn Elisi.................................................................................................................................... 229
Hakkm Gelinleri.............................................................................................................................. 230
Hakkn Gerek ahitleri................................................................................................................ 231
Hakkm Hakk .................................................................................................................................. 231
Hakkn H zineleri........................................................................................................................... 231
Hakkn lstivas/Rahmann stivas.............................................................................................. 232

24
TERMLERN LSTES

Hakkn K a b ri................................................................................................................................... 233


Hakkn zeti.................................................................................................................................... 234
Hakkn e'ni..................................................................................................................................... 234
Hakkn Tecellisinin A ynas........................................................................................................... 236
Hakkn Tercm an......................................................................................................................... 236
Hakkn Terifats......................................................................................................................... 237
Hakkn Vechi/Hakkn Eyadaki Vechi....................................................................................... 238
Hakkm V esikas.............................................................................................................................. 238
Hakkn Yaratmas............................................................................................................................ 239
Hakkm Ztm Mahede Edenler................................................................................................ 239
Hakta Fani O lm ak........ :................................................................................................................. 240
H al...................................................................................................................................................... 240
Halife/Hilafet..................................................................................................................................... 245
Halil.................................................................................................................................................... 252
Halis K u l............................................................................................................................................ 253
Halk.................................................................................................................................................... 253
Halkn A yn a s................................................................................................................................... 256
Halkta Hak........................................................................................................................................ 257
H arf.................................................................................................................................................... 257
Hatem................................................................................................................................................. 258
H atr................................................................................................................................................... 260
H ayal.................................................................................................................................................. 261
Hayal H zinesi................................................................................................................................. 265
Hayali V arlk....................................................................... ............................................................. 266
H ayat.................................................................................................................................................. 266
Hayat A r.......................................................................................................................................... 269
Hayat N e h ri...................................................................................................................................... 269
H a y r.................................................................................................................................................. 270
Hayret................................................................................................................................................. 273
Hayvan/Hayvaniyet......................................................................................................................... 276
Hayvan-lnsan................................................................................................................................... 277
Hazret................................................................................................................................................. 279
H eba................................................................................................................................................... 281
Hecr................................................................................................................................................... 282
Her Nefeste Yaratm a..................................................................................... ................................. 283
Her eyden nce Gelen Rahm et.................................................................................................. 283
Her eyin Hzinesi.......................................................................................................................... 283
Her eyin Ruhu................................................................................................................................ 284
Heybet ve ns................................................................................................................................... 284
Heyula C evh eri................................................................................................................................ 286
H zr................................................................................................................................................... 286
H icab.................................................................................................................................................. 287
Hidayet D alaleti............................................................................................................................... 290
H im m et............................................................................................................................................. 290

25
t e r im l e r in l is t e s i

Himmetlerin Yardm cs........ 297


H izan e...................................... 298
H u b ........................................... 300
H u zu r........................................ 305
Hccet H zineleri................... 306
H cu m ..................................... 306
Hda.......................................... 37
Hkm ve Ayrm A r............ 308
Hkmdarlk Tac................... 308
H r............................................ 309
H ve.......................................... 309
badet........................................ 310
b lis ................ .......................... 312
brahim..................................... 315
Idris........................................... 318
hsan Rahmeti.......................... 322
htiyar........................................ 323
ki Denizin Kesitii Y e r........ 325
ki m am ................................... 325
kinci Baba............................... 326
kinci F ark............................... 328
tlahi A hit................................... 328
lahi A n a ................................... 329
lahi Emir.................................. 329
lahi Emrin Hizm etkr......... 331
lahi Gelinler............................ 332
lahi H azineler........................ 332
lahi Hazret.............................. 332
lahi Hitap................................ 333
ilahi sim.................................. 335
lahi simlere Varislik............ 340
lahi tsimlerin A nalar.......... 340
lahi z in .................................. 341
lahi K ul................................... 343
lahi Makam............................ 343
lahi Mazharlarn Tecelligh 344
lahi Yneli............................ 344
lk A kl..................................... 345
lk Hakikatler.......................... 348
lk retm en.......................... 348
lk Yardm c............................ 348
lmmet/lmam........................ 348
tmam- A za m .......................... 352
lmam- Mbn........................ 353

26
TERMLERN LSTES

m an ................................................................................................................................................... 355
mar Edilmi E v ......................................................... 359
mkn G ayb .................................................................................................................................... 360
tmkn Y o k lu u ................................................................................................................................ 360
tmtihan N ehri................................................................................................................................... 360
nanca Bal H ak.............................................................................................................................. 361
nanlan ilah...................................................................................................................................... 361
nsan................................................................................................................................................... 364
insan Varlnn A yn as.................................................................................................................. 367
nsan- K m il.................................................................................................................................... 367
insann K oruyuculuu.................................................................................................................... 374
P ......................................................................................................................................................... 374
s r ..................................................................................................................................................... 375
sim .................................................................................................................................................... 376
smet................................................................................................................................................... 379
lsm-i A'zam ....................................................................................................................................... 383
smin smi.......................................................................................................................................... 384
Isra-U rc........................................................................................................................................... 385
stikamet............................................................................................................................................ 390
stiva................................................................................................................................................... 393
ttihat.................................................................................................................................................. 395
K a b z ................................................................................................................................................... 396
Kader S rr........................................................................................................................................ 398
Kadimin A ynas...................................................................... ......................................................... 398
Kadir Gecesi...................................................................................................................................... 398
Kalbine Gre O lm ak ....................................................................................................................... 399
Kalbin Safl.................................................................................................. ................................... 399
K alp.................................................................................................................................................... 399
Kmil Adamn A yn a s..................................................................................................................... 402
Kmil Kul/Toplayc K ul................................................................................................................. 402
Kara K ilim ........................................................................................................................................ 403
Karanln O lu ............................................................................................................................... 403
K arga.................................................................................................................................................. 404
Karlk Sevgisi/Inayet Sevgisi........................................................................................................ 405
Kartal................................................................................................................................................... 405
K elim e................................................................................................................................................ 405
K em l................................................................................................................................................. 409
Keram et.............................................................................................................................................. 410
Kerim A r ......................................................................................................................................... 417
Kesib Cenneti/Hakk Grme Cenneti.......................................................................................... 418
Kevn R ehber.................................................................................................................................... 419
K ir ....................................................................................................................................................... 419
Kitabn A n a s.................................................................................................................................... 420
Kitap........................................................... ....................................................................................... 421

27
TERMLERN l is t e s i

Konuan t Susan t....... 425


Kulun Evi................................................. 425
K u ran ....................................................... 426
Kuran Ar .............................................. 429
Kuran Hzineleri.................................... 429
Kuran Nehri............................................ 429
K u tu p ....................................................... 430
Kutuplarn Kutbu................................... 434
Kk Kyamet Byk Kyam et....... 434
Kk l m ........................................... 435
K fr.......................................................... 435
Klli Secde.............................................. 436
Kn........................................................... 438
Levaih, Tavali, Levami........................... 440
Levhalar................................................... 440
Levh-i Mahfuz......................................... 440
Madca1..................................................... 444
Mahda'..................................................... 444
M a h k....................... ................................ 445
Mahv ve spat.......................................... 445
Makam..................................................... 446
Manevi l m .......................................... 448
Matla'........................................................ 449
Mecbur Kul Gnll K u l.................. 450
M ehdi...................................................... 451
M ekr............... '........................................ 454
M elm iyye............................................. 454
Menzil...................................................... 456
M eiyet................................................... 456
M e vt........................................................ 461
Minassa................................................... 462
Minnet ve stihkak................................ 462
Miras C en n eti....................................... 467
Misak/Zerre lemindeki Misak.......... 467
Mizan....................................................... 469
Mufassal.................................................. 470
Muhammedin Kuatclna Varislik 470
Muhammedin Vekilleri....................... 471
Muhammedi H akikat........................... 471
Muhammedi Kademin Vrisi.............. 474
Muhammedi Zaman............................. 474
Muhtasar................................................. 474
Mukaddes F eyiz.................................... 475
Mukaddes zelliklerin Tecelligh.... 476

28
TERMLERN LSTES

Mutavvel-Bst................................................................................................................................. 476
Mutlak Birlik/Birin Mutlak Birligi/oklugun Birlii................................................................. 476
Mutlak G ayb ..................................................................................................................................... 480
Mutlak H ayal............................................ 480
Mutlak Katip..................................................................................................................................... 480
Mutlak K ul......................................................................................................................................... 481
Mutlak M el h .................................................................................................................................... 481
M h eyyem ..................................................................... 481
Mkemmilin Vrisi......................................................................................................................... 482
M m in............................................................................................................................................... 482
M nzele........................................................................................................................................... 483
M ahede......................................................................................................................................... 487
Mahede Edilen H a k .................................................................................................................... 487
Nafile ve Farz badetlerin Ulatrd M akam lar....................................................................... 487
Nam................................................................................................................................................... 489
N akb.................................................................................................................................................. 491
N ecib .................................................................................................................................................. 491
Nefesleri Bilen.................................................................................................................................. 491
N e fs.................................................................................................................................................... 491
N e h ir................................................................................................................................................... 492
Nikah.................................................................................................................................................. 493
N u n ..................................................................................................................................................... 494
N u r..................................................................................................................................................... 495
N bvvet............................................................................................................................................ 499
Nfz Eden........................................................................................................................................ 506
Nfz Edilen...................................................................................................................................... 506
N k te ...............................................................................................................
N sha................................................................................................................................................ 507
O u l.................................................................................................................................................... 508
Olua Ait sim .....................................................................................
l D iri............................................................................................................................................. 510
rtm ek.............................................................................................................................................. 510
zel H akikat..................................................................................................................................... 511
zel Kul Genel K ul....................................................................................................................... 512
zel Rahm et..................................................................................................................................... 512
zel Secde........................................................................................................................................ 513
zel Velayetin Sonu........................................................................................................................ 513
zel Y o l............................................................................................................................................. 513
zel Y n ............................................................................................................................................ 513
Perde Ardndan M ahede............................................................................................................ 515
Peygamber V ek illii........................................................................................................................ 515
Rab/Rubbiyet................................................................................................................................. 515
Rabbin lstivagh.............................................................................................................................. 518
Racl................................................................................................................................................... 519

29
TERMLERN LSTES

Rahman/Rahm................................................................................................................................ 522
Rahmann A r ................................................................................................................................ 522
Rahmanm G lgesi........................................................................................................................... 523
Rahmanm tstivagh/Snrh simlerin Istivagh....................................................................... 524
Rahmann Makam/Rabbanm M akam ...................................................................................... 524
Rahmann N efesi............................................................................................................................. 525
Rahmanm Vekili.............................................................................................................................. 528
Rahmann Zindan........................................................................................................................... 528
R ahm et............................................................................................ 528
Rahmetin O lu................................................................................................................................. 531
Rakka................................................................................................................................................. 531
R zk................................................................................................................................................... 535
R ida.................................................................................................................................................... 537
Risalet Peygam berlii...................................................................................................................... 539
Ruh..................................................................................................................................................... 539
Ruhlarn demi ............................................................................................................................... 540
Ruhlarn Babas................................................................................................................................ 540
Ruhlarn R u h u .................................................................................................... ............................. 541
Ruhun Ar ....................................................................................................................................... 541
Ruhun O lu ..................................................................................................................................... 541
Sabr................................................................................................................................................... 542
Sa'k..................................................................................................................................................... 543
Salat.................................................................................................................................................... 544
Slik.................................................................................................................................................... 546
Sam t................................................................................................................................................... 548
Saylan sim ler................................................................................................................................. 549
Seilmiin Vrisi............................................................................................................................... 550
S e fe r................................................................................................................................................... 551
S e ra p .................................................................................................................................................. 552
S d k .................................................................................................................................................... 553
S fat.................................................................................................................................................... 555
Snrl Ar........................................................................................................................................... 563
Snrl Nbvvet Snrsz N b vvet........................................................................................... 563
Srat- M stakim .............................................................................................................................. 563
Simsime............................................................................................................................................... 567
Sirac...................................................................................................................................................... 568
Sirayet Eden Kll Emir.................................................................................................................... 568
Sirayet Eden N b vvet.................................................................................................................... 569
Son o c u k .......................................................................................................................................... 569
Sonun S o n u ....................................................................................................................................... 570
Soylu Ev.............................................................................................................................................. 571
Su N e h ri............................................................................................................................................. 571
Suret.................................................................................................................................................... 571
Sbt................................................................................................................................................... 576

3
TERMLERN LSTES

Sfli A n a ............................................................................................................................................ 576


Srekli Tecelli................................................................................................................................... 577
St N eh ri........................................................................................................................................... 578
a h it................................................................................................................................................... 578
arap Nehri....................................................................................................................................... 579
atah................................................................................................................................................... 579
ecere................................................................................................................................................. 580
ehadet.............................................................................................................................................. 582
eriatta Nitelenmi R ab.................................................................................................................. 584
eyde T ecelli..................................................................................................................................... 585
eyh.................................................................................................................................................... 585
eylik.................................................................................................................................................. 586
iir...................................................................................................................................................... 587
uh d................................................................................................................................................. 588
urb.................................................................................................................................................... 589
urk Merk................................................................................................................................. 590
Tbi Peygamber eriat Getiren Peygamber.............................................................................. 591
Tabii Heba, Sna Heba.................................................................................................................... 591
Tabii Rahmet Vadi Rahm et......................................................................................................... 591
T abut.................................................................................................................................................. 592
Tahalli H alvet................................................................................................................................ 593
Tahsis C en n eti.................................................................................................................................. 596
Taife.................................................................................................................................................... 597
Tanr M isafiri.................................................................................................................................... 597
T annmn Geni A rz........................................................................................................................ 598
T arik................................................................................................................................................... 599
T asrif.................................................................................................................................................. 607
Tecelli................................................................................................................................................. 607
Tecelligh........................................................................................................................................... 610
Tefrid.................................................................................................................................................. 6 o
Teklif N bvveti.............................................................................................................................. 6 1
Tekvini Emir Teklifi Em ir........................................................................................................... 611
T elv in ................................................................................................................................................. 614
Teslim ................................................................................................................................................. 616
T eslis..................................... ............................................................................................................ 617
Tespih................................................................................................................................................. 618
T evekkl............................................................................................................ ............................... 619
Tevekkl Klc................................................................................................................................. 621
T evh it................................................................................................................................................. 621
Tlsml Hazine................................................................................................................................. 625
Toplayan tsim ................................................................................................................................... 625
Toplayc Bernamec......................................................................................................................... 526
Toplayc O lu..........................................................................................!....................................... 527
Tvbe.................................................................................................................................................. 529

31
TERMLERN stesi

Tmel H akikat................................................................................................................................. 632


Ubdiyet U bdet.......................................................................................................................... 632
Ulhiyet Ulhet............................................................................................................................. 633
Ulv Baba........................................................................................................................................... 634
Uzaklk Kargas..................................................... .......................................................................... 636
Uzayan G lge.................................................................................................................................... 636
m m lik............................................................................................................................................ 637
ns/nsiyet...................................................................................................................................... 638
V ahdet............................................................................................................................................... 641
Vahdet-i v c d ................................................................................................................................ 641
V ahid................................................................................................ ................................................ 650
V a h iy .................................................................................................................................................. 654
Vahet................................................................................................................................................. 660
V a k fe ................................................................................................................................................. 661
V a k t.................................................................................................................................................... 661
Vaktin H akim i................................................................................................................................. 663
Vaktin Sah ibi................................................................................................................................... 663
Vrid................................................................................. ................................................................ 673
Vrisin N bvveti........................................................................................................................... 666
Vrislerin Babas.............................................................................................................................. 670
Varln Analar................................................................................................................................ 670
Varln Kalbi.................................................................................................................................... 671
Varlk Hzineleri.............................................................................................................................. 672
Varlklarn Evi....................... ................................................................... ....................................... 672
Var Olanlarn Analar..................................................................................................................... 673
V eh im ................................................................................................................................................ 674
V ek illik.............................................................................................................................................. 674
Veli/Velyet....................................................................................................................................... 675
Velilerin N ebileri............................................................................................................................. 682
Veliliin S o n u ................................................................ ............................................,..................... 682
Verset/Vris..................................................................................................................................... 683
Vesile Cenneti.................................................................................................................................. 689
V c d ................................................................................................................................................. 690
Ya R u hu............................................................................................................................................. 694
Yabanc Sr........................................................................................................................................ 694
Yaknlk Makam............................................... 694
Y a k n .................................................................................................................................................. 696
Yaratlmn A yn a s......................................................................................................................... 700
Yaratma A r ..................................................................................................................................... 700
Yaratmada Vasta Olan Hak........................................................................................................... 700
Yaratmann nclleri...................................................................................................................... 700
Yedullah/Yedan................................................................................................................................ 701
Yeniden Yaratma.............................................................................................................................. 702
Yeryznn Doum Vakti............................................................................................................. 704

32
terimlerin listesi

Yesrib................................................................................................................................................. 705
Yeil N ur............................................................................................................................................ 705
Yeil Zm rt..................................................................................................................................... 705
Yetkinletirici Peygamberlik.......................................................................................................... 706
Yokluun Y o klu u .......................................................................................................................... 706
Yokluk eylii................................................................................................................................... 707
Yolda M ahede............................................................................................................................ 707
Yce A r ............................................................................................................................................ 708
Yce Harf........................................................................................................................................... 708
Yce Kalem ....................................................................................................................................... 709
Yksek Cinsler................................................................................................................................. 713
Zahir Peygamberlik Batn Peygamberlik................................................................................... 714
Zahir Btn.................................................................................................................................... 714
Zamann dem i..................... 720
Zamann Rezili..................................... 720
Zt A r........................................................... :................................................................................. 720
Zt smi Mertebe ism i.................................................................................................................. 721
Zt Makam....................................................................................................................................... 721
Zt M ahedesi................................................................................................................................ 722
Zt Tecellisi....................................................................................................................................... 722
Zt badet Emir badeti............................................................................................................... 723
Z evk.................................................................................................................................................... 724
Z ik ir ................................................................................................................................................... 726
Zorunlu R ahm et.............................................................................................................................. 729
Zht.................................................................................................................................................... 730

33
Abd

A b d [Kelimenin kk harfleri] ayn, ba ve dal birbirleriyle zt anlaml iki kk oluturur.


Birincisi "zillet [horluk]" ve "yumuaklk" anlamna gelirken, dieri "g ve iddet" de
mektir. Birinci kk abd, yani kle'dir; oulu abd'dir. A'bed ve ibad da kelimenin o
uludur. [Dilci] Halil yle demi: "ounluk, Allah'n- kullar ile sahip olunan kleleri
birbirinden ayrma konusunda gr birliine varm ve yle demitir: Bu, kulluunu
aklam bir abd'dir. Bu kelimeden fiil tretildiini ise iitmedik. Tretilseydi abide, ya
ni 'kul oldu' ve 'kulluunu kabul etti' denilirdi. Fakat bu kullanlmayan bir fiildir." Halil
yle devam etmi: "Abide, yabedu, ibadeten [ibadet etti] anlamndaki abd'e gelince:
Bu ifade sadece Allah'a ibadet eden iin kullanlr. Mezit bab ise taabbede, yeteab-
bedu, taabbud'dur. 'Taabbut eden' anlamndaki mteabbit, 'ibadet zelliine sahip
kimse' demektir. 'Efendisinin hizmetkr' anlamndaki abd'e ise 'onun klesi' denilmez;
'efendisine ibadet ediyor' da denilmez." (m u c e m )

Kuran ak bir ekilde Allah ve insan arasndaki ilikiyi aklamtr. Bu iliki bir ibadet ilikisidir ve Al
lahn dndaki her eyin Allah'a mensubiyeti, klenin efendi ve sahibine ait olmasna benzer. 0 halde
demden kyamete kadar btn insanlar Allah'n kullardr. Allah bu ismi aalamak maksadyla deil,
genellikle ereflendirmek iin insana verir. Abdi [benim kulum] ifadesi Allaha yakn kullara ve peygam
berlere zgdr. Allah yle buyurur:

Ben insanlar ve cinleri sadece bana ibadet etsinler diye yarattm. (51:56)
Her mmete Allaha ibadet etsinler diye bir eli gnderdik. (16:36)
ite bu sizin tek mmetinizdir, ben de sizin rabbinizim, artk bana ibadet edin. (29:56)
Ey iman edenler, Rabbinizden korkunuz. (39:10)
Ey kullarm benden korkunuz. (39:16)
Kulumuz Eyyb zikret! (38:41)
Kulunu [abdih] gece yrten [Allah] mnezzehtir. (17:1)

Kuran- Kerim hr insann kart olan kleye de abd diye iaret eder:

Hre kar, hr, abde kar abd [kle], (2:178)


S?"

Ibnl-Arabde abd kelimesinin anlamn aklamadan nce, onun bu kelimeyle an


latmak istedii eyin insanla snrl olmadn belirtmek gerekir. Ona gre abd, Al
lahn yaratm olduu melek, insan, canl-cansz her eyi ierir. Abd, Allahn yarat
m olduu her ey, tasavvufi ifadesiyle msivallah, yani Allahtan baka her eydir:

Abd ile btn alemi ve insan kastetmekteyim, ( f th t , 11243)

35
Abd

Abd bir isim deil, niteliktir. Ibnl-Arab onu belirli bir yerde isim olarak kullansa
bile, yine de o, yerin sahip olduu bir niteliktir. Bu durumda abdin ayrc zellikle
ri horluk, yoksunluk, zorlanma ve bilgisizliktir. Btn bu zellikler, tek varlk haki
katinin iki ynnden birisine iaret etmede zetlenir: halk [yaratlmlk] yn. Bu
yzden yaratlma ait en temel zellik ubdiyet, yani kulluktur:

Abd zelil [hor] demektir. Allah yle buyurur: Ben insanlar ve cinleri bana ibadet
etsinler diye yarattm." Ayetin tefsiri, 'benim iin zelil olsunlar demektir. ( ft h t ,
11:214)

badet; zillet, boyun ei ve teslimiyettir, ( f th t , iv :445)

Ben insanlar ve cinleri bana ibadet etsinler diye yarattm. Bylece yaratlmlar,
zelil olmak iin ve yoksunluk anlamndaki ibadet zelliiyle var olmulardr. Zelil
yer anlamnda arzun ma'bede denilir. (vesal, 7)

badete, kulun muhtalk zellii anlamna gelmesi ynyle de baklabilir.

Allah yle buyurur: Gece vakti kulunu yrten mnezzehtir ( 17: 1) . Bylece onu
srf abd [kul] yapm, gece yry de dahil her eyden soyutlamtr. Bylece
Hak onu herhangi bir fiili ilemekte rubbiyetten pay sahibi olmayan mecbur bir
kul yapmtr, ( ftht, i:37i)

Bilgisizlik kul iin zt bir niteliktir ve btn lem kuldur. Bilgi ise Hak iin zt bir
zelliktir. (FTHT, ll:412)

Daha nce de belirttiimiz gibi abdin [kul] bir isim deil, nitelik olmas gibi, lbnl-
Arabnin onu zt [zne] deil bir mertebe saydn grmekteyiz. Kul, Rabbin (ru-
bbiyet [rablik] mertebesi) kart olarak ubdiyet [kulluk] mertebesidir. Bu iki
mertebe, btn mertebelerden farkl olarak mutlak anlamda birbirlerinin kartdr
ve bu nedenle tek bir adan bile asla birbirine karmazlar. Edilgenlik ve etkilenme
zelliindeki kulluk mertebesinin karsnda, rubbiyet mertebesini, etki ve tasarruf
zellii farkllatrr. Ubdiyeti bir mertebe saymakla lbnl-Arab zel birtakm te
rimleri retme imkn elde eder: rnek olarak abd-rab [rab-kul], rabfi ayni abd [ku
lun hakikatinde Rab] gibi insann rablm hissettiren kimi terimleri verebiliriz,
tbnl-Arabi teklif konusundaki tavrnda bile varln birliiyle uyumludur. Teklif,
zorunlu olarak, iki ztn varln, teklif edenin ve edilenin varln deil, sadece iki
mertebenin varln gsterir. Her iki mertebede de teklif eden, yaratlm kulun ma
hallindeki ilahi bir isimdir:

Rablkla kulluu birletiren yoktur ve onlar btn eyler iinde kartlkta en gl


olanlardr: Kul, kendisinde rablik yn, Rab ise kendisinde kulluk yn bulunma

36
Abd

yandr. O halde kul ve Rab asla bir araya gelmez, ( ftht, i:37i)

Mertebelerin en by ulhiyet [ilahlk], en d ubdiyettir [kulluk]. Gerek


te iki mertebe, dolaysyla sadece Rab ve kul vardr, ( f t h t , i:408)

Allah olmasayd, kul olmazdk


Kul olmasayd sen de sen olmazdn
Seni ilah yapmak iin beni var kldn
Beni yok etme ki, sen de yok olmayasn, ( fth t , iv:4o)

Sahip olmann biimini anlayan kimse, efendinin kul karsndaki mertebesini de


anlar. Bunu rendiinde ise kendi kymetini, mertebeni ve rablgnn anlamn; ki
me kar kulun hakikatinde Rab olduunu da renirsin, ( f t ht , iv :64)

Allah yle buyurmutur: "Onlar brakrsan, yani onlar brakrsan ve terk eder
sen, kullarn saptrrlar (71:27); yani kullarm aknla drrler ve bylece on
lar kulluktan kendilerindeki rubbiyet srlarn ortaya kartrlar. Onlar nefislerin
de kul iken, sonradan kendilerine rab diye bakarlar. Onlar, rab-kullardr. ( fus S, 74)

Kul-rab veya kulun hakikatindeki rab, kulun ulat tasarruf mertebesine iaret eden
ifadedir. Sz konusu mertebe rablik mertebesidir. Bu mertebe, z gerei kula ait
olmad iin, insana kul denilmesini ortadan kaldrmaz, hatta mertebe insann kul
luuna izafe edilir.' Belki de bu ifadelerin kayna, rabbani kul ifadesidir. Rabbani
kul, Ey Kulum! Bana itaat et ki, seni rabbani bir kul yapaym; bir eye ol dersin, o
da olur anlamndaki kudsi hadiste yer alr.

Teklif ve hitap, kulun kevni varlnda bir ilahi isimden baka bir ilahi isme doru
gerekleir. Bylece kul mkellef, hitap teklif diye isimlendirilmitir, ( ftht, i:403)

Teklif bir ilahi isimden meydana geldii iin her ilahi ismin kendine zg bir kullu
u olduunu grmekteyiz. Bu kullua o ismin kullar ibadet eder:

Her ilahi ismin kendine zg bir kulluu vardr. O kulluk ile yaratklardan bazlar
o isme ibadet eder.2 ( f t ht , i:92)

Artk geriye unu sormak kalr: bnl-Arabde Allahtan baka her eye nfuz eden
bu kulluk dzeninde insann zgrl nerede kalr? Aslnda bnl-Arab insann
nne ada felsefelerin meseleye baktklar gibi, zgr fiil alan brakmaz. O, insa
n dar bir cebrilie zorlayan kadim herhangi bir felsefeden daha cebridir. bnl-Ara
b bu cebrilikte insan, kendi zel leminde mmkn varln kabiliyetlerinde ortaya
kan ilahi bilgiye boyun edirir ( bkz. A y n - S b it e /A 'y n - S b lt e ) . nsan z gerei
ezeli olarak muhtatr3 ve bu muhtalk kulluktur. O halde insan daima kullukta bu-

37
A k l a y c R e h b e r lik T e v f ik R e h b e r li i

lunur. Fakat insan zgr olmak isteyebilir mi? Bu noktada, kulluktan kurtulmay
kulluun yetkinlii saymada Ibnl-Arablnin zgnl ortaya kar. Kul ancak
kmil kul mertebesine ulamakla kulluktan kabilir. Bu mertebede kul, btnyle
Hak haline gelen halktr [yaratlm]:

- Mmkn varlk kendi hakikatiyle beraber bulunduunda hrdr ve artk onda kul
luk bulunmaz; kabiliyetleriyle beraber olduunda ise, muhta ve yoksun hale gelir.
Bizim mutlak hrriyette bir makammz yoktur, ( f tu hat , 11:227)

Sofilere gre hr, Allahtan baka hibir varln kleletiremedii kimsedir. Hr


Allahn dndaki eylerden azat olmu kimsedir. O halde hrriyet, mutlak kulluk
tur. Bu durumda kul, Allahtan bakasna kul olmaz, ( f th t , 11-.227)

Bu durumda hrriyet, duyusal olarak gereklemi bir hrriyet yerine mahedeye


dayanan bir hrriyet olsa bile, sebep ve varlklarn boyunduruundan kurtulmaktr;
nk bu lemde sebeplere (yemek imek gibi) boyun emek gerekir. Bu durumda
kulluk, sebep perdesi ardndan Hakka kulluk olduunu mahede etmektir ve kal
bin sebeplerden boaltlmda kendisini gsterir:

Ey Gavs! Bana gre kullarn en faziletlisi, ebeveyni ve ocuu varken kalbi onlardan
boalm kuldur.4 Kul bu mertebe ve menzile ulatnda, bana gre o kul, babasz
ve ocuksuzdur ve onun hibir dengi yoktur. (g a v s y v e , 81 )

Demek ki, tbnl-Arabye gre klelikten azat olmak, kmil kulluk demektir.

N O TLAR:

1 nsan, Hak ve halk arasnda berzah olma zelliiyle yaratlm tek yaratktr; bkz. El-Ecvibe, 224.
2 lbnl-Arabl ilahi isimlerin kulu olmaktan genie sz eder ve her bir ismin kulu olmann farkn akla
yan sayfalarca bilgi yazmtr; Abdlkerim Abdlkadir deildir vs; bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s.
198, 317; ayrca bkz. Letaijul-A'lm, s. 120.
3 nsan yokluk halinde (sbt lemi) varla muhtatr, demek ki onun kulluu z gereidir; bkz. ba
d et.
4 lbnl-Arabide abd ve alt terimleri iin bkz. Mevakiu'n-Ncum, s. 89, 91, 104,138; Bulgatu'l-Gavvas, s, 95,
98; Kitabu'l-Kulub, s. 48; Fussul-Hikem, s. 5989, 195, 197; Istahat, s. 297; el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s.
97, 216, 228, 255, 383, 487, 616; c. III, s. 309, 310, 321, 387, 402, 409, 437; el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 42,
61, 65, 87,104, , 117,172,191, 213, 449.

A k l a y c R e h b e r l i k T e v f i k R e h b e r l i i (Beyan Hidayeti/Baarya Erdiren Hi


dayet) Allah'n Hadi ismi, varlklardaki her tr hidayetin kaynadr. Allah, peygamber
ve elilerin hidayetlerinin ardndan (aklayc rehberlik ve tevfik rehberlii) gerekte hi
dayet verendir. Peygamberler ve nebiler sadece tebli etme ve aklama hakkna sa
hiptir; insanlar hidayete erdiremezler. Hidayete erdirme hakk Allah'a aittir.

38
Alk

ss*
Hidayet tevfiktir [Hakkn doruya ulatrmas], ( f th t , mi:498)

Allah hidayete ulaanlar, yani muvaffak olmaya kabiliyetli olanlar bilir; nk hi


dayete ulaan, Allahn kendisini yaratt zel bir mizaca sahiptir. Peygamberler,
tevfik rehberleri deil, aklama ve beyan rehberleridir. Hidayete ulatran Allah, ak
lar ve hidayete ulatrr; yaratlm rehber ise sadece aklayabilir, ( f t h t , iii:49b)

A l k [Alk anlamndaki cu' kelimesinin kk harfleri] dm, vav ve ayn tek kktr ve

tokluun zdddr. (mucem )

Kelime Kuran'da belirtilen szlk anlamyla geer:

Sizi alktan doyuran bu evin Rabbine ibadet edin. (106:4)

Ibnl-Arab al, mchedenin artlarndan sayar, fakat ztt olan tka basa toklua
varmadan aln sonularna dnk bilimsel ve nesnel bir bakla ondan hemen u-
zaklar:

Alk, mchede esaslarndan birisidir. Alkta kalbin arndrlmas, nefsin ehveti


nin krlmas vardr. Yahya b. Muaz er-Rz yle demi: Alk arda satlan bir
meta olsayd, ahiret taliplerinin arya girdiklerinde ondan baka bir ey satn al
mamas gerekirdi.1 (Rad , s)

Alk isteyecein ve sevecein bir ey deildir. Fakat a olduunda alk arnmlk,


incelik, letafet ve kulluu tam yerine getirme imkn salar. Bu yzden sen ala
muhtasn ve ondan mstani kalamazsn. Tokluk btn bu sylediklerimizi sana
vermi olsayd, onun sayesinde ala muhta olmazdn. nk alk z gerei is
tenilen bir ey deildir.2 Hz. Peygamber alktan Allaha snr ve yle derdi: A
lk ne kt dek!" Alk bizim yolumuzdur ve onun bir snr ve ls vardr.
(FTHT, 11:658)

Baka bir yerde yle der:

lahi ilimlerle beslenen ruhani latijenin [insann hakikati, ruh] kaps asla alk de
ildir. O kap meguliyetleri brakmak, lzumsuz ileri terk ve himmeti sadece Al
laha balamakla alr. Sfileri ala sevk eden ana etken nefsin glerinin zayfla
tlmas ve bu yolla nefsin gereksiz ilerini hafifletmek niyetidir. Bununla birlikte,
glendiklerinde, a ve tokken ilahi ihsanlarn kendilerine geldii adamlar grdm.
Alk bir art olsayd ortadan kalkmazd; aksi halde gelen tecelli artn bulunmay-

39
A m ak

na bal olurdu. (VESAl, 55)

Bylece Ibnl-Arabnin nceki sfilerin3 dndkleri gibi al tasavvuf yolunun


zorunlu bir art saymadn grmekteyiz. O ala fayda ve zararlar (salk ve d
nce dzeyinde) zel bir uygulamas bulunan bir vesile diye bakar.

N O TLAR:

1 Alk karsndaki bu tavr, bnl-Arabfnin sfilere ait grd yanl hareketlerden birisidir, bkz. el-
Fthtl-Mekkiyye, c. II, s. 658. Yahya b. Muazn ifadesi iin bkz. Serrac, el-Luma, s. 269.
2 Bkz. R acl.
3 Tarikatn esas drttr: alk, uzlet, uykusuzluk ve az konumak..." (Envar'l-Kudsiyye, s. 56).

A m a k bkz. F e t ih

A d a l e t H z i n e s i lbnl-Arab adalet hzinesi (hizanetl-adl) terimini ilahi vergi


kayna sayar. Bu kaynak: a) Her eye hakkn vermek (burada vermek kulun hak
ettii uygun karlk ve dldr); b) insanlar arasnda adaleti yerletirmek; c) hsan
hzinesinin kartdr (ihsan kulun ameliyle herhangi bir ilikisi olmayan srf ilahi
ltuftan kaynaklanan ikramdr). Bu durumda adalet hzinesi, iki terimden oluur:
Birincisi hizane'nin ikinci anlamdr. kincisi ise ihsann karlnda adalet terimidir.

Cmertlik hzinelerinden ... birisi itidal [denge] hzinesidir ve o her hak sahibine
hakkn verir. Bu ihsan hzinesi deil, adalet hzinesidir. Allah lemde kullar ara
snda adaleti o hzineden yerletirir. Bu, hkm kesilecek ve kaps kapanacak ha
zinedir. hsan hzinesi de, adalet hzinesine ynelir. Allah ihsan da ierdii iin
adaleti emretmitir, ( f th t , i:407)

A d a m bkz. R a c l

d e m insanln babas. dem edime'den tretilmi bir niteliktir. Bu nedenle ekimli


deildir. Cevalik yle der: "Drt peygamber dndaki peygamber isimleri Arapa de
ildir. Arapa olanlar: dem, Salih, uayb ve Muhammed'dir." ibn Abbas'tan aktarlan
bir gre gre dem diye isimlendirilmesinin sebebi, edimul-arz 'dan [yeryz] yara
tlm olmasdr. Salebi ise yle der: "dem Ibranicede toprak demektir. Bu nedenle
dem onunla isimlendirilmitir"1 (Suyt, el-itkan, 11:137-38). [dem'in kk harfleri]
hemze, dal ve mim tek kktr. "Yatknlk" ve "uygunluk"2 demektir. Birisi kp edime
cildin ii olduuna gre bu anlam neyle ilgilidir, diyebilir. Buna yle cevap verilir: Edi
me ete en uygun eydir, bu nedenle dem diye isimlendirilmitir; nk yeryznden

40
dem

alnmtr, (mucem )
SS>"
dem bilinen tarihi ahsiyettir ve insan trnn ilkidir. Allah onu iki eliyle yaratm, Cennette yaam,
Rabbine isyan etmi, halife3 olarak yeryzne indirilmitir.

Dedik ki: Ey dem sen ve ein cennete yerlein ve rahata orada yiyiniz. (2:35)
Ey dem, bu senin ve ein iin bir dmandr, sizi cennetten kartmasn. (2:117)
dem Rabbine isyan etmi ve taknlardan olmu. (20:121)
Birbirlerinizin dmanlar olarak ininiz.4 (2:39)

dem insan trnn ilki olduu iin btn insanlar onun oullar olmutur. Bu nedenle Hak insana hitap
ederken genellikle bu nispetle hitap eder:

Ey dem olu! (3:26,27,31,35)


S?"
dem Kuranda5 sz edilen tarihi ahsiyetin6 ta kendisidir. Fakat tbnl-Arab insan
hakikatinin3 ve insan- kmilin simgesi8 olabilmesi iin onu belirli bir zaman ve me
knda snrlanm ahsndan ayrr. Insan- kmil btn varlklara dalm hakikat
leri kendinde toplayp bylece kevn-i cm [toplayc varlk] haline gelen kimsedir. O
lemin ruhu,9 Allahn yeryzndeki halifesi, Allahn kendisinden insan trn ya
ratm olduu biricik nefstir.

Hak saysz gzel isimleri bakmndan o isimlerin hakikatlerini her eyi kuatan bir
varlkta grmek isteyince lemi ruhsuz bir ceset gibi yaratmtr. lem cilasz bir
ayna gibiydi, ilahi Emir lem aynasnn parlatlmasn gerektirdi. Bylece dem bu
aynann cilas ve o suretin ruhu10 oldu. Sz konusu kii, insan ve halife diye isim
lendirildi. (FUSS, 48-50)

Allah lemi dzenlenmi bir beden olarak yaratm, ruhunu da dem yapmtr.
dem ile insan leminin varln kast etmekteyim, ( n a k , 1)

Allah demi semitir. dem; tasavvur, dnme ve akletme gcyle insandr. Bu


kuvvet sayesinde insan hayvandan ayrlr, ( f tu h at , is, 362)

Allah melekt lemini yarattnda demi iki eliyle unsurlardan meydana getirmi,
ondaki en gl ksm da soukluu ve kuruluu nedeniyle toprak yapm, kendi
sinden yaratld yeryzne halife olarak indirmitir, ( ftht, i:438)

dem Ey insanlar, sizi tek nefisten yaratp ondan eini yaratan ve ikisinden pek
ok kadn ve erkek meydana getiren Rabbinizden korkunuz (4:1) ayetindeki tek
nefstir. (FUSS, 56)

41
dem

dem edilgen11 kadnn (Havva) karsnda etkin erkeklik zellii, tafsil [ayrma]
mahalli karsnda mcmellik [zet, belirsizlik] mahallidir:

Bu blm beer cisimlerin balangcna tahsis edilmitir. Bunlar demin, Havva


nn, Isann ve dem oullarnn bedenleridir. Bu drt cisimden her birisinin mey
dana gelii cismani ve ruhani ynden ayn olsa bile farkl sebeplere baldr. Her bi
risine tanm ve gerek anlamyla insan ad verilir. demin cisminin Tanrmn su
retine gre yaratl, mlekinin toprak ve amurdan bir ey yapmasna benzer.
Havvann cisminin yaratl ise ahaptan suretler yontan marangozun bir ey mey
dana getirmesine benzer. Allah onun suretini kaburga kemiinde yontup biimlen
dirdiinde canl ve konuan bir dii olarak var olmutur. Allah onu remenin yani
tenasln ekini iin bir mahal yapmtr, ( fth t , Is, 364)

dem btn niteliklerin sahibidir. Havva ise ztlar ayrtrr; nk o fiilin ve yay
mann mahallidir, ( f th t , bs, 534)

dem nceki anlamda Havvann (tafsil ve ayrma mertebesi) karsnda icmal [zet
ve belirsizlik] mertebesini temsil ederken, burada Muhammedin karsnda -icm al
mertebesi- tafsil mertebesini temsil eder, ilkin dem (a.s.) Havvaya kar icmal
mertebesidir; nk onda mcmel [z halindeki] mevcutlar, kendi fiili sayesinde
Havvada ayrm olarak ortaya kar, ikinci olarak Muhammed (a.s.), zuhurda son
olsa bile birincil maksattr.12 Hz. dem btn varlklarn hakikatlerinin topland
ilk mazhar olduu iin Hz. Muhammedin karsnda13 tafsili [ayrma] temsil eder:

Hz. Muhammed birletirir, dem ise ayrr (FTHT, is, 237).

bnl-Arab Besmeleden sz ederken de buna deinir ve Besmelenin dem ile ba


layp Muhammed ile nasl bittiini aklar. dem iin balangc, Muhammed (a.s.)
sonudur:

Rahim Muhammeddir. Bi-ism [ad ile] ise babamz demdir. Bununla iin balan
gcn ve sonunu kast etmekteyim ( fth t , is, 229).

iin balangc ve sonu ifadesinden u anlalr: dem btn hakikatlerle ilk zuhur
eden kii iken, Muhammed (a.s.) onlarla zuhur eden son kiidir.14

n o tlar:

Ene. Universalis deme bir blm ayrmtr. Ona gre dem Ibranicede zel deil, bir cins isimdir. Bu
anlamda kelime daima tekil olarak adam anlamnda kullanlr. Tevratn dem kelimesini yer anlamnda
ki edime yaklatrmas, aslnda lafzi bir benzetmedir; kken birliine dayanyor deildir. Bkz. Ene. Uni
versalis, Adan maddesi. Britannica ise zikredilen ansiklopediye demin Tekvin kitabnda insan trnn
babas olan ilk insan belirlemek zere kullanldn ekler. Ayrca Ibranicede edime [toprak] ve dem

42
dem

kelimeleri krmzhka gnderme yapan kkle ilgili olduklarm zikreder. Bkz. Ec. Britannica, Adam mad
desi.
1 Dr. Abdlkerim el-Yafi yle der: "Bana gre dem kelimesi insan trne veya toplumuna iaret eder;
nk insan tek bana tanmlanmaz, bakasyla birlikte tanmlanr. Buna gre insan kelimesinin anlam
uygunluk ve muvafakat demektir. Bu balamda insan kelimesinin kkeninin nsiyet kelimesi olduunu
syleyebiliriz.
3 demin yeryznde halife olmas, Rabbine itaatsizlik yapmasndan ncedir. Bu nedenle gnahn ardn
dan gelen ini, bir adan o gnahn nelicesiyken, te yandan Rabbin meleklere yeryznde bir halife
yaratacam demiti (2:30) ayetindeki hkmn gerekletirilmesidir.
4 inii cezalandrmaya balamak gerekmez; nk ini ayette selmet ve bereket kelimeleriyle irtibatldr
(bkz. 11:48). Baka bir ayetteki birbirinizin dmanlan olarak inin ifadesinde dman kelimesiyle insanla
rn birbirlerine dman olmalar kas edilmemitir. O dem oullar ile eytan arasndaki dmanlktr;
nk eytan da ini emri almtr ve o insann dmandr (20:117). Ayn zamanda lbnl-Arab burada
inii mertebe ve rtbeye deil, mekna balar. Bkz. H alife/H ilafet.
5 Jean During, slam le combat mystique, s. 209-212 (Adam).
6 tbnl-Arab yz bin demin varln ima eder. Geri bu dnce ak deildir; fakat aada aktaraca
mz iki metinle lbnl-Arabnin yz bin Adem derken neyi kast ettiini ve Allah srekli yaratan olduu
iin bunun yaratmayla ilgisini ortaya koymaya alacaz. yle der: "Allah bana ryaya benzer bir ey
de unu gstermitir: Kabede isimlerini bilmediim bir grup insanla birlikte tavaf ediyordum. Onlar
dan birisi bana hitap etti ve bilmediim bir isim syledi. Sonra bana dedi ki: Ben senin atalarndan biri
siyim. Ben de ne kadar nceden, dedim. yle cevap verdi: Krk bin ksur yl nceden. Ben de: dem
bile bu kadar nce deildi, dedim. Adam: Hangi dem'den sz ediyorsun, sana en yakn olandan m,
yoksa baka bir demden mi? Hemen Hz. Peygamberin bir hadisini hatrladm: Allah yz bin dem
yaratmtr (el-Ftht'l-Mekkiyye, c. III, s. 549). lbnl-Arab ayn ryay miracnda dris peygamberle
ilgili olarak zikreder: idris peygambere dedim ki: Vakamda tavaf ederken bir ahs grdm, bana atala
rmdan birisi olduunu ve adn syledi. Ona ne zaman vefat ettiini sordum, o da krk bin sene nce
vefat ettiini syledi. Bunun zerine ona demi sordum, o ise, Hangi demi soruyorsun, sana en yakn
demi mi? diye karlk verdi. dris peygamber yle dedi: Adam doru sylemi. Ben, peygamber ol
duum halde, lemin mddeti hakknda bir bilgiye sahip deilim. u var ki Allah, dnyada ahirette, s
rekli ve daimi yaratcdr.... Ben de dris peygambere: O zaman bana kyamet almetlerinden birisini
syle dedim, idris (a.s.) yle karlk verdi: demin var olmas kyamet almetlerinden birisidir (el-
Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 348). Kukusuz nispet edildiimiz babamz demden nce dem denilen
birtakm ahsiyetlerin varl, Islam-Arap kltrnde yaygndr. air el-Mearrnin msralarnda yle
geer: Bu Adem'den nce belki de/Kendisi gibi baka Ademler vard...."Allah yz bin dem yaratmtr"'ha-
disiyle ilgili bkz. Hadis Dizini.
7 dem lbnl-Arabnin pek ok metninde belirli bir ahsiyet olarak yer alr. rnek olarak bkz. el-
Ftht'l-Mekkiyye, c. II, s. 293; el-Ftht'l-Mekkiyye, c. III, s. 341; el-Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s. 111.
8 nsan hakikatinin btn lemlerde mazharlar vardr. Bu balamda birinci mazhar cebert leminde-
dir, o da lk Akl denilen Klli Ruhtur. Klli Ruh, dem; Havva ise, Klli Nefstir. Melekt leminde i-
se, bireysel nefislerin kendisinden meydana geldii Klli Nefstir. Burada Havva Tabiattr. Mlk lemin
de ise, insanln babas demdir. Bkz. Davud el-Kayseri, Matlaul-Kelim, s. 45.
9 Bkz. T o p la y c Olu. Gazl de demin kuatc varlna dikkat ekmitir: Allah deme nimet vermi
ve lemde bulunan her snf kendinde toplayan kuatc bir suret vermitir. dem adeta lemde bulu
nan her ey ve lemin zet bir nshasdr. demin bu sureti, Allahn yazsyla yazlmtr. Bu yzden o,
Hakkn harisiz yazsdr (Gazl, Mikatl-Envar, s. 71).

43
Adem

,0Davud el-Kayser Fussul-Hikemin bu paragrafn aklarken yle der: "Kevn-i cml, dem denilen in-
san- kmildir. Baka varlklarn bu zellii ve kabiliyeti yoktur. Kayseri, Matlau'l-Kelim, s. 14.
11 Bkz. lem in Ruhu.
12Bkz. Dii.
13Ebl-l Afifi yle der: dem, d varlk ile fertlerinde taayyn eden zahir insan iken, Hz. Muhammed
makl lemde taayyn eden btn insan olmutur (Tlikat, s. 322). u paragraf da bn'l-Arabnin Tez-
kiretl-havas isimli eserinden aktaryoruz: Allah dem'i -k i o insan trnn bir rneidir- grnr
varlkta manevi suret ve Muhammedi aaca gre yarattnda, isimlerin srlarn ona yerletirmitir.... (s.
38. 39)-
,4lnsan- kmil varlkta tektir ve o gerekte Muhammeddir (a.s.). O, devrinin kmilinin suretinde zuhur
eder. Bu nedenle de onun ilk mazhar demdir. Bkz. Insan- Km il.

A d e m (Mutlak yokluk, imknsz yokluk).1 [Kelimenin kk harfleri] ayr, dal ve mim tek
kktr ve "bir eyin bulunmamas ve gitmesi" anlamna gelir. Adem [yokluk] buradan
gelir. Bir eyin ademi, olmay demektir, ( m u c e m )
S?"

bnl-Arab ademi [yokluk] herhangi bir ekilde olabilirlik veya mutlaklkla smrla-
makszn kullanr ve okuyucusunu metnin balamndan terimi anlamaya terk eder.
Bu nedenle terimi iki ksma ayracaz: mutlak veya imknsz adem [yokluk], ki bu
imdi inceleyeceimiz ksmdr; kincisi ise daha sonra ele alacamz mmknn
yokluu ve imkn yokluudur. Mutlak yokluk imknszdr; mutlak ktlk ve srf
karanlk demektir.2 Mutlak yokluk, varln (mutlak iyilik, mutlak k, Hak) kart
olarak anlamszdr. bnl-Arab terimi aklamak yerine kendilerinden hareketle
adem grn kartabilmemiz iin terimin biimine gnderme yapar (ktlk,
karanlk, btl). Ulaabileceimiz nihai sonu, yokluun bir olumsuzluk ve olumsuz
luun da her ktln ilkesi olduudur.3

tmkn ve olabilirlik4 diye isimlendirilen akledilir bir hakikat nedeniyle insana


mmkn ve caiz ad verilmiken; mevcut ismi, varlk diye isimlendirilen hakikati
nedeniyle z gerei zorunluya [Hak] ait olmutur. Sz konusu hakikat varln
ayns olduu gibi imkn da mmkn oluu bakmndan mmknn kendisidir.
Mdum ismi ise, imknsza aittir. mknsz, mutlak yokluk5 diye isimlendirilen bir
hakikat nedeniyle z gerei varl kabul etmeyen eydir. Mutlak yokluk, imkn
szlktr. (FTUHAT, IV: 154)

Yokluk srf ktlktr. Bu, gemi muhakkiklerin [gerek bilginler] grdr.6


Fakat onlar bu terimi kullanm, anlamn aklamamlardr. Hak yolunun bir yol
cusu uzun bir sohbette bize yle dedi: yilik varlkta, ktlk yokluktadr. Bylece
Hakkn herhangi bir snrlanma olmadan mutlak varlk sahibi olduunu rendik.

44
Ademl-Adem

Hak, hibir ekilde ktln bulunmad srf iyiliktir. Onun zdd ise, hibir iyi
liin bulunmad srf ktlk olan mutlak yokluktur.7 te bu, sz konusu bilgin
lerin yokluk srf ktlktr grlerinin anlamdr, ( f t h t , 1:46)

Cehalet bilginin olmaydr, baka bir anlam yoktur. Dolaysyla cehalet gereklie
sahip bir ey deildir. Adem ise ktlktr, ktlk, z gerei irkindir, ( f t h t ,
111:528)

imknszn yokluu karanlk, mmknn yokluu ise karanlk deil, bir glgedir.
(FTHT, 11:304)

Varlk nurdur, yokluk karanlktr. Ktlk ise yokluktur. Bizler varlktayz, dolay
syla hepimiz, hayr iinde bulunuruz, ( fth t , i:486)

Btl, hi kukusuz, yokluktur. Varlk ise btnyle iyiliktir, ( f th t , ii:33)

N O TLAR:

' Mmknn yokluu karl, yani sbt. Bkz. m kn Y o k lu u .


2 lbnl-Arab karanlk ve k terimlerini iki zt mebde fikrini benimseyen Zerdlilerden yararlanarak
kullanmtr. Bunlar varln asldr. Bu iki ilke, Yezdan ve Ehrimendir. Btn var olanlar, k ve ka
ranln ya da ktlk ve hayrn karmdr. lem iki g arasndaki srekli atmann iindedir. Bkz.
Ali en-Near, Neet'l-Fikri'l-lslami, c. I, s. 203. Fakat Ibnl-Arab, Zerdti terimleri kullansa bile, on
lardan ayrlr. Ona gre ktlk yokluktur, hibir gce sahip deildir. lbnl-Arab, lemin iki asl gibi,
yokluu varln zdd saymaz. Yokluk, ona gre, kelimenin ierdii btn olumsuz anlamlaryla salt
yokluktur. k ve karanlk arasndaki fark da byledir.
3 Bkz.Ebu'l-Al Aff, The Mystical, s. 157. Burada Aff Ibnu 1-Arab ile Spinoza arasndaki benzerlik ortaya
konmaktadr.
4 lbnl-Arab bu imkn, imkn yokluu diye isimlendirir; nitekim mmkn de mdum [mevcut olmayan]
diye isimlendirir.
5 Mduma lbnl-Arab genellikle sdbitul-ayn [hakikati sabit] der; a'yn- sabite mdum eylerdir. Fakat
burada onu srf yokluktan tretmitir ki, imknszdr.
6 Bkz. lbnl-Arab, el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 370.
7 lbnl-Arab burada Hakk' srf hayr diye gren Plotinusu hatrlatr.

A d e m l - A d e m bkz. Y o k lu u n Y o k lu u

d e t i A m a k bkz. K e r a m e t

A d i [Kelimenin kk harfleri] ayn, dal ve lam deta zt gibi kart anlaml iki kktr. Bi
rincisi dzgnle iaret ederken teki "eilmek" demektir. Birinci anlama gre adil
insan, gidiat dzgn, kendisinden honut olunmu kimse demektir. "Bu kii adildir"
anlamnda haza adlun denilir. "Bu ikisi adildir" anlamnda hazan adlun denilir. Bu an

45
Adi

lamda huma adlan [ikisi adildir] denilir. oul anlamnda hum uduI [onlar adildir] deni
lir. Adi "doru hkm vermek"tir. Bir ey baka bir eye denk olduunda hve adluhu
[onun dengidir] denilir. Adi, "bir eyin deeri ve karl" anlamnda kullanlr. Btn
bu anlamlar muadile, yani "eitlik" anlamndan gelir. Adi hakszln zdddr. ikinci k
ke gelince: Erilmek iin adele denilir, "bkld" ve "eildi" demektir, ( m u c e m )
m*

Kuran- Kerim'de u anlamlarda kullanlmtr:1


Fidye, deer ve bedel:

Onun adna bir efaat veya bedel2 (adi) kabul edilmez. (2:48)

Misil ve karlk:

Yapt iin3vebalini (adi) tatmas iin bu bir oru olur, (5:95)

Hakszln zdd, insaf:

nsanlar arasnda hkm verdiiniz de adi ile hkm verin. (4:58)

Honut olunan, gidiat dzgn kimse. Bu anlamda mastardan tretilmi fiil adele fiilidir. Kuran Allah'n
denge zere yaratm olmasna iaret iin bedeni tesviye etmesinin ardndan bu kelimeyi zikretmitir. Bu
anlamda adalet, organlarn uyumlu veya kendilerine uygun glerle itidale sahip olmasdr:

Ey insan! Seni kerim Rabbine kar marur yapan nedir? O seni yaratm, tesviye etmi ve iti
dal vermitir4 (adalek). (827)

Allah'a irk koan mrik iin yadilu bi-rabbihi [Rabbine ortak kouyor] denilir. deta mrik, bu davran
yla Hakk bakasyla denk saym veya kendisine denk ve ortak yapmtr.

nkar edenler Rablerine ortak koarlar5(ya'dilun). (6:1)

S?"
tbnl-Arab ad i 6 kelimesinin eilmek anlamndaki ikinci szlk anlamm alr ve onu
meyletmek eklinde yorumlar. Adi, meyil demektir. Bylece kelime (isim ve fiil ola
rak) yaratmann ilkesi olur.7

Adi meyil demektir. Yoldan ktnda adele ani't-tarlka denilir. nsan bir eye y
neldiinde adele ileyh [ona yneldi] denilir. Haktan ayrlmak zulm diye isimlendi
rildii gibi Hakka ynelmek de adi diye isimlendirilir. Allah yaratmay adi sayesin
de yapmtr demek, u anlama gelir: Zt, hviyeti bakmndan bir hak sahibi oldu
u gibi mertebesi - k i sz konusu mertebe ulhiyettir- bakmndan da bir hak sahi
bidir. Ztm mstahak olduu eyden ulhiyetin mstahak olduu eye meylettii

46
Adi

iin - k i ulhiyet kendisi iin mazhar talep eder- bu yneli adi diye isimlendirildi.
Baka bir ifadeyle bu yneli, ztn mstahak olduu eyden uluhiyetin mstahak
olduu eye ynelmektir ki, bu ynelii uluhiyetin hakk olan meluh [ilah olan] ta
lep etmitir. Bir hak sahibine hak ettii eyi veren adil, verme ise adi diye isimlendi
rilir. Burada sz konusu olan da Haktr.8 Bu yzden Hak yaratt eyleri hak ile
yaratmtr. Hak ile yaratmak, yaratl hak eden eylere bu hakk vermektir.
(FTHT, ll:60)

Bu garip mertebeden (adi mertebesi) Allah lemi kendi suretine9 gre yaratm,
bylece adil olmutur. Allah ztna zg zorunluluk mertebesinden bakasna bal
zorunluluk mertebesine, baka bir anlatmla imkn [olabilirlik] mertebesine y
nelmitir. Allah mmknleri sabitlik mertebelerinden dta varolduklar mertebe
lere meylettirmitir.10 u halde varlkta sadece adalet [meyil, yneli] dnlebilir.
nk varlk sadece meyil eylemiyle zuhur etmitir ki, sz konusu meyil adalet
demektir, ( f th t , iv :236)

bnl-Arabnin adlin eanlamls sayd meyil, lemde meydana gelmi istikameti


ortadan kaldrmaz, hatta onun ta kendisidir.11

Adi meyil demektir, meyil ise istikamete meyletmek olan bir ite, istikametin ta
kendisidir. Sz gelii aacn dallar birbirlerine girmi olsa da, gerekte eik ve me
yilli olularnda doru ve dzgndr; nk onlar, detin gerei olarak, doal ak
larna gre yaylmtr, ( fth t , iv:236-37)

Adi, benzer demektir. Ibnu l-Arab yle der:

Varlkta sadece takdir edilmi12 bir adalet vardr; onun vastasyla da benzerler13 zu
hur eder. Benzer adi diye isimlendirilir, ( f th t , iv :236)

Geen iki tanmda adlin belirsiz anlamda kullanldn grmekteyiz. Burada ise be
lirlidir. bnl-Arabnin kelimenin belirsiz ve belirli hallerindeki tutumu birbirinden
farkldr. Birincide terime bak, dilsel ve fiili zelliklerine yaylan genel bir ifade ol
makla farkllar, ikinci durumda ise bnl-Arab Adli kendisine zg bir hakikate,
buna bal olarak varlk anlaynda zel bir konuma sahip bir ahs diye tanmlar.
Bu anlamda Adi, yaratmann vastas olan adidir ki, o da ilk Akldr.

Adi, vastasyla gklerin ve yerin yaratld Haktr. Sehl b. Abdullah14 ve bakalar


onu Adi, Eb Hakem Abdsselam b. Berrecan ise el-hak el-mahlk bihi [yaratmada
vasta Hak] diye isimlendirmitir. (FTHT, l:6o)

lahi Kalem, lk Akldr. O da Hakikat-i Muhammediye [Muhammedi hakikat] ve


el-hak el-mahlk bihi [yaratmada vasta Hak] ve Adldir.15 O Ruh- kldr. ( f t h t .

47
Adn Cenneti

111:444)

Bkz. il k A k l, M u h a m m e d i H a k ik a t , in s a n - K m il

N O T LA R :

' Mukatil Allah adli emreder" (16:90) ayetindeki adli tevhit diye yorumlar. Burada herhangi bir dilsel esa
sa dayanmayan simgesellik bellidir. Bkz. Exegese coranique, s. 45.
2 Ayetin yorumu iin bkz. Beyzvi, Envar, c. I, s. 25.
3 Ayetin yorumu iin bkz. A.g.y., c. I, s. 25.
4 Tesviye ve adi kelimeleri iin bkz. Beyzvi, Envar, c. II, s. 298.
3 bnl-Arabnin ayeti yorumlay iin bkz. el-Fthdt'l-Mekkiyye, c. IV, s. 236.
6 Adi, ihsan ve cmertlik ayrm iin bkz. Exegese coran\que, s. 298.
7 Bkz. Hak.
8 Bkz. S uret.
9 Bkz. Ayn- Sbite/A 'yn - S b lte
10Bkz. stik a m et.
Olu, varlkta zuhur edebilmek iin meyle muhtatr.
12nk kevn ortaya kabilmek iin meyde muhtatr.
'3Halk- cedite telmih.
14Adi Tsteriden alnmtr, ancak bu gerek anlamda bir al deildir. lbnl-Arabi lk Akl veya Mu
hammedi Hakikate eklenmi bir zellik olarak onu alm deildir; sadece bir denklik ortaya koymu
tur. Tsteriye gre adi, lbnl-Arabdeki Muhammedi Hakikate, lbn Berrecandaki el-Hak el-mahlk bihi
ve filozoflardaki lk Akla denktir.
15bnl-Arabde adi iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 308; c. III, s. 88; el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. IV,
s. 230, 237.

A d n C e n n e t i Adn cenneti en stn amel cennetidir, Allah onu eliyle yaratm, Tba
aacn eliyle' oraya dikmitir. Bu cennet sekinlere aittir ve sradan insanlar oraya gire
mez.
sp-
Amel cennetlerinin en stn Adn cennetidir. Buras cennetin merkezidir ve Kesib
orada bulunur. Adn, amel cennetlerinin en ykseidir, ( f th t , i:31 9)

Allah Adn cennetini kendi eliyle yaratm, oray hkmdarn kalesi gibi yapmtr.
Miskten beyaz Kesibi de Adn cennetine yerletirmitir. Tba aacn Allah Adn
cennetine kendi eliyle dikmitir. Onu uzatm, dallar Adn cennetinin surundan d
arya tam, dier cennetlere uzamtr, ( f th t , i;434)

Adn cenneti cennetlerin merkezi, kalesi, hkmdarn ve sekinlerinin mevkiidir.


Sradan insanlar oraya sadece ziyaret amacyla girebilir, ( ftht, i:442)

48
Ahit Sahibi

1 Kr. Allah'n iki eliyle yaratt insan.

A h i t S a h i b i Ahit sahibi, suret sahibidir (sahibu's-suret) bkz. S u r e t

l e m i n A s l bkz. n s a n - K m il

l e m i n A y n a s lemin aynas, Haktr. lemdeki her ey Hakta suretlerinin bu


lunduu duruma gre kendilerini grr.

Hak alemin aynasdr. Alenidekiler onda ilahi ilimdeki suretlerini grr, ( f t h t ,


IV:42)

l e m i n B a b a s lemin babas, ruhanilerdeki ilk baba, baka bir ifadeyle Hakikat-i


Muhammediyedir. Dolaysyla Hakikat-i Muhammediye bedenlerin babas demin
asl olduu gibi lemin de asldr.

lk ruhsal baba odur (Hakikat-i Muhammediye). O demin ve lemin babasdr. O


da Muhammedin hakikati ve ruhudur, ( esfar, 23)

l e m i n B t n lemin btn (hll'l-lem), Muhammedin Nurudur bkz. B e y a z


n c i

l e m i n H a k i k a t l e r i n i n H z i n e s i bkz. n s a n n K o r u y u c u lu u

l e m i n M i z a n lemin mizan (mlzanul-lem), aradaki benzerlik nedeniyle, insan


dr. lem, byk insan; insan kk lemdir. Bu benzerlik sayesinde insan lemin
mizan olmutur. Nitekim lem, yoklua karmaktan ancak insann varl sayesin
de korunur. nsann leme, lemin de insana benzemesine gelince, insan lemin b
tn srlarna istidatl olmas ynyle lemden ayrlr. Bu zelliiyle de insan, lemin
mizam olmutur. Allah yle buyurur: G ykseltti ve mizan koydu (55:7).

Gn ykseltilmesinin karlnda konulmu mizan, insandr, ( bulga . 31 )

l e m i n z e t i nsan, baka bir ifadeyle bir kayt ve art olmakszn insan oluu ba
kmndan insan' kk varlna byk lemde yaylm hakikatleri toplamtr.2 Bu
nedenle ona kk lem (lem-i sair)3 ve lemin zeti (muhtasar- lem) ad veril
mitir. Hayvan-insana4 gelince

O lemin zetidir, ( fth t , iii:31 5)

49
lemin Ruhu

' nsan lemin zetidir. Bundan, Hakkn ve lemin zeti olan insandaki gibi, her insanm insan- kmil
olmas sonucu kmaz.
* Bu dnce, antik felsefeye dayanr. Laland, mikrokozmos ve makrokozmos kelimelerinin kkeninin
kesinlikle Yunan felsefelerine dayandn syler. Vocabulaire tuh. Et critiq. de la philo lalande, s. 5, 8, 7.
bkz. Aff, "Min eyne isteka Ibnl-Arabl felsefetuhus-sfyye, Mecelle-i Klliyetil-Adub, (1933), s. 27. Bu
makalede Afifi, lbnl-Arabnin bu nazariyede lhvan- safadan nasl yararlandn aklar. Ayrca bkz,
eceret'l-kevn, s. 9 vd.
3 Bkz. B y k A lem K k A lem .
4 Hayvan-insan kelimesi lbnl-Arabde sradan insan ile insan- kmili ayrt etmek iin geer.

l e m i n R u h u (lemin kalbi1, varln kalbi) bnl-Arab insan- kmili -hayvan


insan2 deil- lemin ruhu, maksad ve anlam sayar. Bu ismin insan- kmile verili
ini yle aklayabiliriz: lem insan- kmilin varlyla hayatiyetini srdren bir
bedendir. nsan- kmilin bu dnya hayatndan ahirete gmesiyle de lem lr. -
lemin ruhu ifadesinin insan- kmil ile tanmlanmas, ayn zamanda bu terimi insan-
1 kmilin anlamlaryla snrlamak demektir. Buna gre insan- kmil, bnul-
Arabnin ilkelerinin ortaya koyduu gibi bazen insana ait kemle ulam her insan,
bazen sadece Muhammedin (a.s.) ahsdr.3

Allah bu insann kemlini dilediinde, onu ellerinin arasna toplam ve lemin b


tn hakikatlerini kendisine vermi, onu lemin ruhu; lemde bulunan her eyi de,
kendisini idare eden ruh karsnda bedenin uzuvlar gibi yapmtr. lem bu in
sandan yoksun kalsayd, lrd. O halde dnya diyar, ruhu insan olan lemin be
deninin bir uzvudur. ( fth t , 11:468)

lem karsnda insan onun ruhu; lem insann grnen suretidir. Ruh olmakszn
suret anlamsz olduu gibi sensiz lem anlamszdr, ( f t ht , i:363)

insan lemin ruhu, lem ise bedendir. Her ikisiyle birlikte iinde insann da bulun
duu btn lem byk bir insan olur.4 nsan dikkate almakszn sadece leme ba
karsan, onu ruhu olmadan dzenlenmi bir beden gibi bulursun. lemin yetkinlii,
bedenin kemli ruha bal olduu gibi, insana baldr. nsan lemin cismine flen-
mitir. Bu yzden insan lemin varlyla amalanan eydir, ( ft ht , li:67)

nsan- kmil, lemin ruhudur. Ona yakn olanlar, insann temel uzuvlar gibidir.
lemin geri kalan, insann dier suretlerine benzer, tnsann btn lemi bilmesi ve
btn hallerde hepsini hissedebilmesi iin bu diyarda btn lemin ona gre tek
ey olmas art deildir.5 ( bulga , 33)

lem bugn Muhammedin (a.s.) ruh, cisim, suret ve mn olarak zuhurundaki ku-
atclktan yoksunluu nedeniyle uykudadr; lm deildir. Onun ruhu - k i ruhu

5
lemin Sureti

Muhammeddir (a.s.)- uykudaki insann ruhu gibi, dirili gnne kadar mahallin
suretindedir,6 Dirili gn deta uyanma halidir. O halde btn lem, Hz. Pey
gamberim lmnden itibaren uykudadr.7 ( f tuh at , i:i87)

N O TLAR:

' lbnl-Arabye gre insan lemin kalbidir; isimlendirmenin nedeni ise insann her surete girmesidir.
Benzetmenin ieriine gelince, bu da insann lemin ruhu diye adlandrlmasyla ayn sebebe bal bir
durumdur. Bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. III, s. 295. Ayn konuda bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. III, s.
199; el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 143; Kitabut-Tecelliyat, s. 37.
2 Bkz. insan- K m il, H ayvan -lnsan .
3 Bkz. Insan- Km il.
4 Bkz. BUyttk in sa n .
5 nsann her bir uzvunun kendine zg bir gc ve etkinlii vardr. Sz gelii kulak duyma gcne sa
hiptir. Fakat insan iaret edilen makama ancak kendi btnln idrak etmek sayesinde ulaabilir.
Baka bir iladeyle, istenilen gc vermede btn kuvvetleri onda eit hale gelir. Bu durumda herhangi
bir uzvuyla iitir hale gelir; nk her uzuv btn melekelerin zelliini kazanmtr.
6 aret edilen bu mahal bir anlamyla berzahtr. Bkz. B erzah .
7 lbnl-Arabde lemin ruhu iin bkz. Kitab- Eyyami-en, s. 3; Fussu'l-Hikem, s. 37,199; Anka-i Murib,
s. 40; Kitabut-Tecelliyat, s. 34; Naku'l-Fuss, s. 1; el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. III, s. 187.

le m in S u r e t i bkz. S u r e t

l e m i n T o p l a m 1 (Varlklarn toplanma yeri; lemin hakikatlerini toplayan,2 Hakk'


ve lemi birletiren, Hakk'n toplam;3 her ey) lemin her bir paras btn leme da
lm hakikatleri kabul etmesi ve ona ehil olmas ynnden lemin toplamdr, insan
zel anlamda lemin toplamdr; nk o hakikatinde lemin btn hakikatlerini top
lar. Bkz. S u r e t , N s h a , M u h t a s a r
s?
lem in her paras4 lemin btnnn toplamdr, baka bir ifadeyle her para, -
lemde dank haldeki hakikatleri kabul eder, ( fuss , 153)

nsann en erefli varlk olmasnn nedeni btn varlklarn toplam olmasdr.


( m evak I, 38)

Bu kymetli tr (yani insan), lemin toplamdr, ( bulga , 55)

Musann yer yzn zikretmi olmas5 her eyin kendisinde bulunmas nedeniyle
sahip olduu yetkinliktir. Her ey lemin hakikatlerinin toplam olan insandr.
(FTUHAT, 111:410)

Muhammed (a.s.), Nr- Muhammd [Muhammedin nru] btn lemin kendisin


den yaratld bir madde olmas ynnden lemin toplamdr.

51
Alemin Yce-Byk Anas

Muhammed (a.s.) lemin toplamdr; nk lem onun paralandr, ( bulga . 10)

Allah yle der: Onlar Allah'n hidayet ettii kimselerdir, onlarn rehberliine de
uyulur (6:90). Ayette Allah onlara uyulur dememitir, bylece unu rendik:
Muhammed (a.s.) kendisini zikreden ve etmeyen btn peygamberlere denktir.
nk her peygamberin bir rehberlii vardr, fakat hepsinin rehberlii Muham-
medde toplanr. Onu gren Hakka yakn herkesi grm; ona uyan, btn pey
gamberlerin rehberliine uymu demektir.

Allah hakknda yadrganmaz

Btn lemi bir tek eyde toplamas, ( fth t , iv :82)

NOTLAR:

lbnl-Arabfde mecmu [toplam] ifadesi muhtasar [zet], suret, nsha ile eanlamldr. Buna gre lemin
mecmuu, lemin zeli, sureli, nshas vb demektir.
2 Halife-insan iki sureti kendinde loplar. Bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 45.
J Kmil, toplayc ve Hakk'n sureliyle zuhur eden kul. Kmil kul Hakkn suretidir (el-Ftht'l-Mek-
kiyye, c. IV, s. 132).
4 Bali Efendi kelimeyi hakikatler diye aktarr, bkz. erh, s. 284.
5 (14:8) ayete telmih.

l e m i n Y c e - B y k A n a s lemin yce-byk anas (mml-liyetil-kbra) -


lemin, yani Hakkn dndaki her eyin yaratlnn ortaya kt yer, yani tabiattr.

lem Hakkn suretine benzer yaratlmtr. Kime tabiat yn baskn gelirse, daha
ok anasna benzer; nk lem tabiat ve Hak arasndadr, ( f th t , iv: i 51)

Bu diyarda sadece Tabiat vardr. Tabiat edilgenlik mahallidir ve Hak karsnda er


kek iin kadn gibidir. Yaratl, yani her eyin yaratl onda gerekleir. Tabiat
[yaratma eylemim] kabul eder. Bu nedenle o lem iin byk ve yce anadr.
(FTHT, IV: 150)

bnl-Arabnin anay yce2 diye nitelediine deinmek gerekir. Bununla birlikte


ana ikinci anlamyla sfli anadr.3 Byk zellii ise, byk varln iki kkndan bi
risi olmas ynnden Hakka benzerliinden kaynaklanr. Varln iki kk Hak ve
Tabiattr. u halde ana=edilgen, yaratl mahalli; yce=mertebe ykseklii; byk
ise, Tanrya gre ve O nunla kyaslandnda kazand niteliktir.

A l k a n l k P e r d e l e r i y l e G i z l e n m e lbnl-Arab baz velilerin lemde tasarruf


gcne sahip olabileceini kabul eder. Bu tasarrufun dayana ise, detin almas
dr. detin almas, baz ahslarda gerekleirken bazlarnda gereklemez. Baka

52
Allah

bir ifadeyle baz veliler lemde tasarruf eder ve olaanst olaylar gsterirler, ba
zlar ise, byle bir tasarruf gcne sahip olmakla birlikte, insanlarn Rablerinin ka
tndaki makamlarn renmemeleri iin alkanlk perdeleriyle gizlenir. Bu veliler,
lbnl-Arablnin kendilerine ahfiya, gizliler ve ebriya gibi bir grup ismi verdii Mel-
miler denilen kimselerdir.

Bu makam mensuplarnn lemde tasarruf ve deitirme gleri vardr. Bu insanlar


dan birinci tabakadakiler, yaratklarnda tasarrufu Allaha brakmtr. Bununla bir
likte onlar, tasarrufa g yetirir. Tanr kendilerine bu imkn bir emir olarak deil,
arz olarak bahetmi, bu nedenle perdeleri kuanm, bilinmezin otalarna girmi,
alkanlk perdeleriyle gizlenmi, kullua ve muhtala sarlmlardr. Sz konusu
insanlar, yiitler, zarifler, Melmiyye, gizliler ve iyilerdir, ( ftliht , s , 255)

N O TLA R :

1 Bkz. O ns/ nslyet.


2 lbnl-Arabye gre ykseklik iki eittir: mekn ve mertebe ykseklii. Burada ulvi ana deyimiyle mer
tebe ykseklii kast edilmitir. Bkz. Fussul-Hikem, s. 75. Nitekim yle der: Bu drdnc kat sema
yksek mekn diye adlandrlr; nk o kalptir. zerindeki sema ise daha yksektir. Bylece Hak me
knn mertebesini kast etmitir. el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, s. 445.
3 Bkz. Sfli Ana.

A l l a h Allah btn gzel isim ve sfatlarn hakikatlerini kendinde toplayan fail ve etkin hakikat iin kul
lanlr;
De ki: ster Allah deyin, ister Rahman deyin, hangisiyle dua ederseniz en gzel isimler Ona ait
tir. (17:110)

Tefsir kitaplar bu kelimenin deryalarna dalm, anlam ve balamlarnn yorumundan uzun uzun sz et
mi, burada zikredemeyeceimiz dilbilgisi, kelam ve tasavvuf asndan sayfalar dolusu aklamalar
yapmtr.1Tefsir kitaplar Allah lafzn isim kelimesinin aklanmasndan sonra ele almtr. Bunun ne
deni, Kurandaki her surenin Besmele ile balam olmasdr. Hangi tefsir kitabna elimizi uzatsak, ayn
eyi grrz. Sz gelii Fahreddin Raznin tefsirinde (1:156-64) veya Alsnin Ruhul-Men (1:54-58) i-
simli tefsirine baklabilir.

bnl-Arab Allah2 ismiyle eanlamda Ism-i Cami [Toplayan sim], Ilh- Mutlak3
[Mutlak ilah], llah- Hak4 [Hak ilah], tlah- Mehl5 [Bilinmeyen lah] kelimelerini
kullanr. Allah btn isimlerin hakikatlerini kendinde toplayan ulhiyet mertebesi
ne verilmi zel zt ismidir. Allah en yetkin, kuatc, btn isimlerin -zt veya de
il- anlamlarn ieren isimdir. Allahtan baka tanmnda ztlar barndran baka
bir isim yoktur.

53
Allah

Allah Zta verilmi zel isimdir. Tremi olduu iddia edilirse, bu durumda o kast
edilmez. ( ka va d , 14)

Allah bu zel ismi Hakkn ztndan bakasna verilmekten saknmtr .6 Bu isimden


baka sadece Zt'a verilmi zel isim bilmiyoruz. Allah ismi, zel isimler sahiplerine
tam dellet ettikleri gibi Zta tam dellet eder. ( f th t , IV:197)

Allah ismi mertebeye dellet eder, ( f th t , v: 139)

Allah ismi zt ve varln ayndr, fakat bu, ulhiyet mertebesi bakmndan byledir.
(MERATB, 166)

Allah Zta zg yce ve snrsz isimdir. Bu isim en gzel isimlerin anlamlarn top
lar. Allah yazlta gzken drt harften oluur: elif, birinci lam, ikinci lam ve he.
( ucun , 62)

z gerei Yce, kendisiyle btn varlk durumlarn (umr- vcdiyye) ve yoklua


mensup nispetleri niseb-i ademiyye) kuatt yetkinliin sahibidir. Hibir ey onun
dnda kalmaz. Bunlar rf, akl veya eriat7 asndan iyi saylabilecekleri gibi kt
de saylabilir. Byle bir yetkinlik, zel anlamda Allah denilen Ztmdr. ( fus S, 79)

Bu iki isim -A llah ve Rahman- dier isimlere gre kapsaml ve yetkindir, ( bulga , 17 )

En byk ve kuatc isim Allah ismidir, ( ucun . s)

ilah btn isimlerin sahibi olan kimse, o ise Allah denilen hakikate zgdr.
(FTHT, IV:448)

Allah btn ilahi isimlerin hakikatlerinin toplamdr, ( f t h t , i:3i7)

Allah ismi, altndaki btn isimleri ierir. O dier isimler karsnda isimlerin an
lamlarn tayan zt gibidir, ( maksad , 152)

Allah ismi, zt ve uyumlu btn isimlerin anlamlarn kendinde toplar, ( f t h t .


111:411)

Allah hari, tanmnda ztlar barndran baka varlk yoktur, ( f t h t , i:4i7)

Allah birinci ierikte grdmz gibi zt ve uyumlu (cell ve ceml) btn isimleri
toplayan isimdir. O isimlerin anlamlarn kendinde toplad iin btn isimlerde
hkm sahibidir. Sz gelii Rab ismini, hkmnn ortaya kaca zel yerinde g
revlendirir veya grevinden azleder. Allah sabitlik niteliindeki Rab veya lah isim
lerinin kart olan isimler vastasyla deiir (O her gn bir itedir). Her varln A l
lah isminden zel bir pay, baka bir ifadeyle zel bir ilahi ismi vardr ve kul o ismin
mazhar ve tecellighdr. Bu isim gerekte o kulun Rabbidir* u halde ilahi isimler

54
Allah

kendi mazhar ve tecellighlarnn rableriyken Allah btn varlklarn Rabbidir.

Varlklarn tek-gerek Varlk ile ilikisi, taayyn edileri - k i bu taayynler Allahn


isimleridir- ynnden olabilir. Baka bir ifadeyle her varlk belirli bir ilahi isimle
irtibatldr ve sz konusu isim gerekte o varln Rabbidir. Allah ismi ise btn i-
simleri iermesi nedeniyle var olan her eyin Rabbidir. ( merat b, 1 66, 67)

Allah diye isimlendirilen zt itibariyle tek, sfatlanyla btndr .9 Her varln Al


lahtan pay kendi zel rabbidir. [Allah isminden ibaret olan] Btnn ona ait ol
mas imknszdr. Mutlu, Rabbinin honut kald kimsedir. Rabbinin katnda ho
nut olunmayan kimse yoktur. nk her isim rablm kendi kulu zerinde sr
drr. Bir kul zel Rabbinin katnda honut oldu diye baka bir kulun Rabbinin
katnda da raz olunan olmas gerekmez. nk o isim rablm btnden almtr,
birden deil .10 Bu durumda [sfatlardan kaynaklanan] btnden ancak kendisine
uygun bir hkm ortaya kmtr ve ortaya kan ey kulun Rabbidir. ( fus S, 90)

Her ilahi isim o esnada hkm sahibi ve ynetici olan isme zt baka bir ismin var
olduunu bildii iin Allahtan korkar. Der ki: Allah hkmmn ortaya kt bu
zel mahalde ynetici deilken beni grevlendirdii gibi baka bir yneticiyle, yani
baka bir ilahi isim sayesinde beni azledebilir. Ben ilahi isimleri bilmiyorum ve on
lardan korkmuyorum, Allahtan korkuyorum. Nitekim Eyyb Rabbine Sknt bana
ulamtr diye dua etmitir. Bu durumda o Dar [zarar veren] isminin azledilmesini
ve hkmnn ortadan kaldrlmasn istemitir." ( f th t , IV:130)

lbnl-Arab srekli deien ulhiyet ile -nk Allah srekli suretlerde tecelli e-
der- her ilahi isme ait rablg ayrt eder. Rablk Allah adna sabittir ve bakalamaz:

Rab sabittir, ilah ise isimlere gre eitlenir. O her gn bir itedir.12 (FUSS, 73)

Nispet ve bantlardan arnm Ztn karsnda Allah btn isimleri [isim ve sfat
lar] kendinde toplar. Allah ancak lem vastasyla bilinebilir, baka bir ifadeyle ilah
melh [ilahn kulu] sayesinde bilinebilir; Zt nispetlerden soyutlansayd ilah ol
mazd. Bu nispetleri varlklarmz meydana getirmitir. Bylece biz melh olmakla
onu ilah yaptk. Biz O nu bilene kadar O bilinmez. Baz filozoflar leme bakmadan
Allahn bilinebileceini iddia etmilerdir ki, bu yanltr. Evet kadim ve ezeli bir Zt
bilinebilir, fakat melh bilinmeden onun ilah olduu bilinemez. Bu yzden o ken
disine delildir. Keif u bilgiyi vermitir: Hak kendisine ve ulhiyetine delilin ta
kendisidir. lem Hakkn varlklarn sabit hakikatlerine [a'yn- sabite, mmknle
rin ilahi ilimde sabit hakikatleri] tecellisinden ibarettir. Bu tecelli olmasayd mm
knler var olmayacakt. Hak a'yn- sbitenin hakikatlerine ve hallerine 13 gre su
retten surete girer ve bakalar, ( fuslis, s)

55
Allah

Sizi ilah yapalm diye bizi var edin; beni yok etme, sen de yok olursun, ( f tu h a t ,
IV:40)

Allah Hve [O] tecellisinin mazhardr: Birinci tanmda Allah ismini Ztn zel ismi
olarak grmekteyiz. Buna karn tbnl-Arab burada Allah ile Zt arasna Hve za
mirini [O, nc tekil ahs] yerletirir: Zt btn isimlerin anlamlarn ieren i-
simde, yani Allah isminde tecelli ve zuhur eden Hvede tecelli ve zuhur ederken A l
lah ismi btn isimlerde tecelli ve zuhur eder. u halde hviyet mertebesi her eit
snrlanma ve ilikiden mnezzeh hviyet mertebesiyle melha14 bal ve onunla ir
tibatl ulhiyet mertebesini ayrr.

Zt hem sfatlara hem de hviyete aittir. Bu anlamda Zta gre Hve, Zta gre s
fatlar gibidir. Allah ismine gre Hve sfatlara gre Zt gibidir. Hveye gre Allah
Zta gre sfatlar gibidir. Dier isimlere gre toplayc isim [Allah] sfatlara gre Zt
gibidir. Allah ismine gre dier isimler Zta gre sfatlar gibidir. Bu durumda Zt
Hve, Hve Allah ismi, Allah ismi [ism-i cami, btn isimlerin anlamlarn ken
dinde toplayan isim] ise btn isimler zerinde egemendir. nk btn isimler
ona, o Hveye, Hve ise Zt'a baldr. Hve Ztn tecelligh, Allah ismi Hvenin
tecelligh, btn isimler Allah isminin tecellileridir. ( akku 'L-cyb , 70)

Allah ismi, lem kaytsz artsz5 edilgen olduu gibi kaytsz artsz etkindir. Ibn'l-
Arab yle der:

Her ynde, durumda ve mertebede messir olan [tesir eden] Allah; her ynde, du
rumda ve mertebede edilgen olan ise lemdir, ( fuss, 183)

Allah yaratma ve benimsemeye konu olmayan gerek, belirsiz ve bilinmeyen ilahtr;


dolaysyla tanmlar onu belirleyemez. Yaratlm'6 ilah ise bunun kartdr. O , i-
nanlarn snrlad ve kendisine tenzih ileminin nfz ettii inanlarn ilahdr.

Gerek ilah yaratmaz ve kabule konu olmaz. nk onun ilahl kendiliinde ger
eklemitir. (vesaIl, 3)

Her dnce sahibi idrak mahallinde yaratt eye inanm ve tapmtr. Kalbinde
bulunan ise Mutlak lah deil, ancak yaratlm ilah olabilir, ( f th t , v:2n)

nanlardaki ilah tanmlarla snrlanr. O, mmin kulun kalbinin sdrd ilahtr.


Mutlak llah hibir ey sgdramaz; nk o eyann ve kendisinin ayndr, ( fuss,
226)

Rabln hibir ekilde katmad mutlak kulluk '7 sadece insan- kmil iin mm
kndr. Kulluun katmad rablk ise Allaha ait olabilir. u halde insan- kmil
mutlak kul, Hak ise Mutlak llahtr. ( f th t , i:603)

56
Allah

Kesin inan gelinceye kadar her tamlamada 18 Rabbine ibadet et. Hi kimse tamla
madan ve bantdan soyutlanm ilaha tapmamtr; nk yle bir ilah bilinmeyen
ilahtr, ( f th t , IV;417)

Allah lafznn sonuncu anlamn geriye braktk; nk o btn sylenilenleri an


lamszlatrr. Bu balamda bnu 1-Arabnin dnce tarzna uysaydk ve ona gre
Allah tanmlamaya kalksaydk, hi kukusuz susardk; nk susmak tanmlarn
yapamad bir tanmdr. Fakat akl tammlanamayan da olmak zere her eyi mutla
ka tanmlamak ister. Bu nedenle satrlarmzdaki Allah, inanlardaki ilahlarn yeni
bir tarz olmasn diye kelimeler onun sadece mertebesini tanmlayabilmitir. Gerek
ten de Allah' nasl tanmlayabiliriz ki? bnu 1-Arabnin dedii gibi:

Allahtan baka ne gren ne grlen var! ( kava Id , 16)

N O T LA R :

1 Bkz. Abdurrahman el-Krdi (Abdlgani en-Nablus'nin talebesi), Kitab- erhi'I-celle, s. 42. Bu kitap Al
lah ismine tahsis edilmitir ve yazar ismin anlamlarn, hakikat ve mertebelerini lbnl-Arab'nin yn
temine gre yorumlar. Konuyla ilgili baka kitaplar unlardr: ez-Zeccac, Tejsirii Esmaillahil-Hsna, s.
25; Muhammed Muhyiddin Abdlhamid, erhii Cevheret't-Tevhid, s. 10; el-Cveyni, Kitabl-lrad, s.
144; Ahmed Gazali, et-Tecridji-Kelimetit-Tevhid, s. 17.
2 lbn-Arabi ilah kelimesinin farkl kkn zikreder; bu tavr da dil bilginlerinin ve tefsircilerin g
ryle uyumludur. Bu balamda ilah: a. Tapnlan ekil, insan, aa, put vs. b. Tapnlan her ey, fakat
bazen gerek mbud olabilir. Bu nedenle lbnl-Arab onu bazen Allah anlamnda kullanr ve llh- Mut
lak veya llh- Hak der. Nitekim Allah lafznn eanlaml isimlerinde byle zikretmitir, c. Bazen ilah,
yaratlm ilah veya inanlan ilah eklinde kullanr. Nitekim inanlardaki ilah teriminde bunu greceiz.
Allah, gerek mbud demektir. lbnl-Arab Allahtan baka ilah yoktur" ifadesinden sz ederken yle
der: Allah'tan baka ilah yoktur: Bu ifadede olumsuzluk belirsize [ilah]; var sayma ise belirli Allah is
mine ynelmitir. lah kelimesinin belirsizlii, altndaki her tr iermesi iindir. Var olan her eyin
ulhiyette bir pay vardr. Bu nedenle de yok sayma hepsine ynelik olmutur" (el-Fthtl-Mekkiyye,
c. IV, s. 89). Ayn cmlenin aklamas iin bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, 224; Jean During, slam, ed.
Robert Laffont s. 194-95.
3 nanlardaki snrlanm ilahn kart olarak.
4 Aklcnn dncesinde yaratlm ilahn kart olarak.
5 tikatta bilinen ve tannan ilahn kart olarak: Allah inanlar deise bile her akidede tannandr (el-
Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s. 416).
6 Kr. Kayseri, Tevilatl-Kuran- Kerim, s. 167.
7 lbn-Arabi Allah ismini, rf-akl ve eriata iyi veya kt grlen btn nispet ve niteliklerin silindii
kemal mertebesine yerletirir. O tenzihe konu olan inanlardaki ilahn karsnda mutlak ilahtr.
8 Bkz. Rab/Rubblyet. lbnl-Arab ulhiyetin karsnda rubbiyete zel bir anlam verir.
9 Birlii asndan btn isimleri kendinde toplar.
Bu paragrafn yorumu iin bkz. Afifi, Tlikat, s. 85.
" Eyyb Rabbine sknt bana ulat diye nida ettiinde (21:83) ayetine telmih.
12Bkz. Hakkn e'nl. Bu cmlenin aklamas iin bkz. Afifi, Tlikat, s. 41.

57
Allahn Ada

13Bkz. Affnin bu paragrafla ilgili aklamas iin, a.g.y., s. 60-61. Ayrca bkz. el-Fthtl-Mekhiyye, c. IV,
s. 423.
14Bkz. Ulhlyet/U lhet.
13Bkz. E ser, M essir, M esser-Fih.
16Bkz. nanlan lah.
17 Bkz. M utlak Kul.
'Burada tamlama, Hakk'n kendisine izafe ettii ilahnz, rabbimiz gibi tamlamalardr.

A l l a h n A d a M m in 1 gibi b a z isim ler A lla h ve in san arasnda ortaktr. O halde


m m in (insan), A lla h n a d ad r . 2

Mmin iin mmin birbirini tutan bina3 gibidir. Mmin Allahn isimlerinden biri
sidir. (FTHT, IV:438)

Mmin Allahn isimlerinden birisidir. Mmin ayn zamanda insann ismidir, ( f t -


HT, IV:147)

Ortak isimlere rnek Mmin ismidir. (FTHT. Ill:303)

A llah m m in i k e n d isi iin b ir b arn ak o larak yaratm , k a lb in i vatan ed in m i, onu


ke n d i ada y ap m v e do stu edinm itir.

N O T LA R :

1 Bkz. Mmin
2 Serryullah lbnl-Arab ncesinde yoktu; stelik terim, Ibnl-Arabnin grdm kitaplarnda sadece
bir kez geer. Bunun nedeni, terimin ilk bakta Kuran- Kerimin nassyla (19:65) eliir gelmesidir. Fa
kat, ayette geen semiyyullah ifadesinin bilhassa Allah olduu aktr. bnl-Arab! ise onunla Allah ve
insan arasnda ortak isimlerden birisim kast eder. Sadreddin Konev yle der: Baz Arapa limleri Al
lah isminin yedi zellie sahip olduunu, bu zelliklerin baka isimlerde bulunmadn ileri srmler
dir. Bunlarn birincisi udur: Hakkn btn isimleri bu isme nisbet edilirken, O bu isimlerden hibirisi
ne nispet edilmez. Bu zelliklerden birisi de, dier isimlerden farkl olarak, yaratklarndan hibir kim
senin bu isimle isimlendirilmemesidir. Bu konuda da Onun bir benzerini bilir misiniz" (Meryem, 65)
ayetinden delil getirmilerdir. Bu ayetin anlam, Allahtan baka Allah ismiyle isimlenmi herhangi bir
ey bilir misiniz, demektir" (caz'l-Beyan, s. 176).
3 lbnl-Arabnin bu cmleyle ilgili yorumu iin bkz. d-Ftuht'l-Mekhiyye, c. IV, s. 482.

A l l a h n A r Genel anlamda Allahn mlk demektir. Buna gre Allahn Ar, A l


lahn dndaki her eydir.

Allahn dndaki her ey Allahn Ardr. Arn, aklc ve dier bilginlerden onu bi
len ariflerin kalplerinde byk bir deeri vardr, ( f t h t, iv :243)

zel anlamda Allahn Ar, btn isimlerin anlamlarn kendinde toplayan Allah is

58
Allahn Beyyinesi

minin mazhar olmas bakmndan insandr. nsan ism-i camiin (Allah ismi) istiva-
ghdr.

nsan Allahn Ardr. Burada insan ile btn insan suretlerinin kendisinde bulun
mas itibariyle salt insan ve insan- kmili kastetmekteyiz. Bu zellii ve bu yapda
olmas nedeniyle varlklar insana boyun emitir, (bulga, 11)

A l l a h n B e y y i n e s i Kuran'da beyyine [ak delil] tekil olarak ve neredeyse tek anlamda kulla
nlmtr, bu nedenle tek bir ayeti zikretmekle yetineceiz:1

De ki: Ben kukusuz Rabbimden bir beyyine zereyim ve siz onu yalanladnz. (6:57)

Kad Beyzv bu ayeti yle yorumlar: Delil doruyu yanltan ayran ak kant demektir. Bir gre g
re beyyine Kuran, vahiy, akli deliller ve bunlarn yerine geen eylerdir (Beyzv, Envart-Tenzil, 1:139).
H?"
Beyyine ehlinde ortaya kan ve sahih bilgiye ulatran yntemlerden birisidir. Eh
linde derken Rablerinden bir delil zerinde olan ve kesin bilgide Rableriyle2 arala
rndaki bir almete dayanan kimseleri kast etmekteyim. Bu beyyine, onlarda geree
ulamada dnceyi esas alan kimselerdeki kesin delil yerini tutar. Hak o kullarnn
renim3 iini stlenir ve onlara retir; kendilerine farz kld peygamber Muham-
medin (a.s.) eriatn anlamay nasip eder. Bu noktada hkm getiren vahiy sona er
mi, fakat onu bilmek ve anlamak, Hakkm kendilerine verdii bir delil sayesinde i-
lahi bir ayrcalktr. O insanlar gerek anlamda Hakk bilenlerdir.

Tanrnm kendi katndan senin iin beyyine olduunu belirttii ey bilinmez lem
lerinin gizliliklerinden Allah tarafndan kalbine gelen bir yolcudur. Bu ilahi hitap
mertebesinden ve Allahn kendi katindakini bildirdii mertebeden sana ayrlm
tr .4 Artk fikir sahibinin deliline yapt gibi ona sarl ve onun neyi getirdiini ince
le ve kabul et. Rabbinden bir beyyineye sahip olan kimse Allahtan bir nur ve dos
doru yol zeredir. Bu nur vastasyla eya gerekte bulunduklar hal zere bilinir
ve bu bilgide hibir kuku yoktur, ( f tuh at , i:634)

Bu rahip 5 Rabbinden bir beyyineye [ak delil] sahip kimselerden birisidir. Rabbi,
peygamberimiz Muhammedin (a.s.) eriatnn farz kld ve Rabbinden bilgi ald
tarzda kendi katndan onu retmitir. Bize gre byle bir durum gereklemi bir
tecrbedir. nk biz Muhammedin (a.s.) eriatnda yerlemi hkmlerin oun
luunu byle alrz. Bu yolla peygambere izafe edilen hadisleri tashih ederiz veya
onlar reddederiz .6 ( f th t , s, 330)

te bunlar (Allahn basiretlerini at kimseler) resl ve nebi olmasalar bile Allah

59
Allahn Brakt

bilen ve O nu tanyanlardr. Onlar Allah ve O nun katndan gelen eyi bilmede


Rablerinden bir beyyineye sahiptir, ( f tuh at , s , 304)

Zahitlerin zhtlerinin sebebi verdr [pheli eylerden uzak durmak]. Nefislerine


bir ey kukulu geldiinde hemen onu terk eder. Allah kendileri iin baz belirtiler
yaratm, onlar sayesinde helali ve haram renmilerdir. Sz konusu belirti Nefes-
i Rahmandan gelebilir. Allah onlarda bir yorgunluk, sknt ve darlk grdnde
kendilerine merhamet etmi, bylece bir eyde almet yapt eylerle onlar ra
hatlatmtr. Onlar Rablerinden gelen bir beyyineye sahip olduklar srece rahatlar
lar. (FTHT, DS, 307-308)

N O T LA R :

' Bkz. Mcem-i Mjehres. Beyyine 19 kez geer, stelik bir surenin ad da Beyyine Suresidir.
1 Bu almet bazen duyulur bir almet olabilir.
3 Bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, S, s. 331.
4 "Beyyine zerinde olan kimse basiretli bir ekilde Rabbine davet eder" el-Fthtul-Mekkiyye, S, s. 367.
s Rahib Ibn Bersmele'dir. Bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, S, s. 330.
6 Sfiler bir hadisin peygambere ait olup olmad konusunda kukuya kapldklarnda, Allah'n tahsis et
tii yntemlerle bunu aratrrlar ve bir hkme varrlar. lbnl-Arabl yle der: Peygamberin vrisi bir
eriat icat etmez, sabit bir hkm de ortadan kaldrmaz. Fakat aklar; nk o Rabbinden bir delile
sahiptir" (el-Fthtl-Mekkiyye, DS, s. 119).

A l l a h n B r a k t Szlk anlam iin bkz. B e k

Allahn brakt (bakiyetullah) Kuran'da bir yerde geer ve Allah'n insana yasaklad eylerden sonra
helal braktklarna iaret eder:

Allahn brakt eer inanmsanz sizin iin daha hayrldr. (11:86)

Allahn brakt' sana helal klp yararlandn eydir. Onu braklm diye isimlen
dirdi; nk Allah yeryzndeki her eyi ncelikle insan iin yaratm, insan da bu
konuda tam tasarruf sahibi olmutur. Ardndan mutlak anlamda tasarruf yetkisi
verdii eylerin bir ksmn yasaklam, dilediklerini brakmtr. te o, Allahn b
raktdr. (FTHT, IV: 114)

Rzk iki trldr: Bir ksm haram; dieri helal diye isimlendirilir. Helal Allah'n
braktdr. Allahn brakt, baz rzklar yasaklayp insanlar onlardan men et
tikten sonra serbest brakt rzklardr. ( f th t , n.463)

Asl olan Allahn yeryzndeki her eyi bizim admza yaratm olmasdr. Ardn
dan bunlarn bir ksmn yasaklam, dierlerini brakmtr. Serbest yaptklarn Al

6o
Allahn Eli/ki El

lahm brakt, yasakladklarn ise haram diye isimlendirmitir, ( f th t , i:35)

G een ifad eleri yle zetleyeb iliriz: A lla h n b rakt h aram den ilen eyleri y asakla
d ktan sonra bize tasarruf y etk isi ve rd ii helallerdir. sim len d irm en in seb eb i h a k k n
da ise b n l-A rab yle d n r: A lla h n celik le y e ry z n d e k i h e r ey i b u eylerd e
m u tlak tasa rru f sah ib i olan insan iin yaratm , ik in ci aam ada ise o n larn b ir k sm
n yasaklam ve haram diye isim len dirm itir. Fakat gerekte insan v a r o ld u u n d an
itibaren k en d isiyle b irlik te yasak da v a r olm u tu r. d em A llah ken d isin e aaca y a k
lam ay y asaklad n d a cennetteydi!

n o tla r :

Abdlgani en-Nablsinin Bakiyyetullahi Hayrun Ba'del-Fen adl bir risalesi vardr. Ancak risaleyi incele
diimizde risalenin ismindeki bakiyyetullah ifadesinin tbnl-Arabtnin kast ettii eyle ilgili olmadn
grdk.

A l l a h n E l i / k i E l bkz. Y e d u lla h /Y e d a n

A l l a h n E v i (H a k k m E vi1) H a k k n evi ilahi surete b en zer yaratld iin v a rlk te


cellisin in m azh ar olm as y n n d e n k u ld u r .2

Hakkm hikmeti benim hikmetim


Deme ki: Onunla biriz
Varlm seni hemen yalanlar
Ben onun evi olsam bile
O , dinen benim kblem, ( f th t , iv:387)

H a k k m evi, Beni ne g m ne de y erim sd rab ild i, m m in k u lu m u n k a lb i s d r


d ifadesine gre, H a k k sdran m m in in k a lb id ir .3 Flak ken d isin i sd ran kalbe
yerletiin d e kalp A lla h n evi olur:

Tecellimi tamaktan yer ve gk aciz kaldnda, kulumun kalbi beni sdrmm


Bylece arifin kalbi Hakkn evi haline geldi, ( an k a , 62)

Sekin kulun kalbi, Allahn evi, bak yeri, ilimlerinin bulunduu maden, srlarnn
mertebesi, meleklerinin ini yeri,4 nurlarnn hzinesi, ynelinen Kabesi5, grlen
Arafatdr. ( m evak I, 14i)

lim , bilgisi her eye nfuz eden kimsedir. nsan ne zaman byle olabilir? Kalbi
Hakkn evi olduunda. Hak kalbinde bulunmakla kulu, kul da Allahn kulun b
tn kuvvetleri olmasyla Hakk brdnde bilgisi byle olabilir.6 Hak kuatan
dr, ilmi de Haktan baka bir ey deildir. Bu durumda kul her eyi bilir, ( f t h t ,
IV:437)

6
Allahn Glgesi

bnl-Arab son metinde tek hakikatin iki yn arasnda zuhurun yer deitirme
sine dikkat eker. Bu yer deitirme gerekte yaratklarn H akka yaklamasndan
ibarettir: kurb- nevfil [gnll ibadetlerle H akka yaknlk] ve kurb- feriz [farz
larla Hakka yaknlk] makamlar.7

N O TLA R :

' P. Nwiyamn sofilerin kalbe Allah'n evi diye iaretleriyle ilgili remiz ve benzetmelerine dair nesnel ve
bilimsel aratrmas iin bkz. Exegese Coranique, s. 325 vd.
1 Bkz. S uret.
3 Bkz. K alp.
4 Kalb beyt-i mamurdur ifadesine telmih.
5 Ibn'l-Arab yle der: Kalbi Mekke gibi yap: Rabbinin katndan her eyin mevyesi sana rzk olarak
gelsin. 5 u am'dan, bu Msrdan, o Yemenden, bu da Necdden. Kalbini Mekke gibi yaptnda, ilahi i-
simlerin ve varlklarn hakikatlerinin meyveleri ona gelir" (Teracim, s. 44).
6 Kulun kalbi Hakk'n evi haline geldiinde, Hak da onun evi haline gelir. Bkz. N afile v e F a n b ad etlerin
U latrd M akam lar.
7 Bkz. N afile v e F arz bad etlerin U latrd M akam lar.

A l l a h n G l g e s i Szlk anlam ve Kurandaki anlam iin bkz. Z il.

s*
Allaha ait her mazhar veya suret, O nun glgesidir. Burada Allah derken, bnl-
Arab btn isimleri kendinde toplayan ismi kasteder. Allahn glgesi ilahi ztn
mazhar deil, btn isimleri ihata etmesi bakmndan Hakkn mazhardr. Bylece
Allahn glgesi, lem veya lbnl-Arabnin siva'l-Hak dedii Hakkn dndakiler
olmaktadr.

Sival-Hak [Haktan bakas] denilen veya lem diye isimlendirilen ey, Hakka nis
petle ahsa gre glge gibidir. lem Allahn glgesidir. Bu, varln leme nispeti
nin ta kendisidir. nk glge, hi kukusuz, duyuda mevcuttur. lem diye isim
lendirilen bu ilahi glgenin zuhur mahalli ise, mmknlerin ztlardr. Sz konusu
ztlar zerine bu glge uzar. Bylece bu glgeyi bu ztn varlnn kendisine yan
smas lsnde idrak edersin. Fakat Hakkn Nur ismi sayesinde idrak gerekleir
ve bu glge mmknlerin ztlar zerine bilinmeyen bir gayb suretinde uzar.
Grmez misin ki glgeler siyaha alar. Bu durum onlardaki gizlilie iaret eder. Bu
nun nedeni ise glgeler ile glgeleri olduklar ahslar arasndaki mnasebetin u-
zakldr.' (FUSS, 101-102)

Allahn glgesi, halifesi olmak zere, Hakkn bir zellii veya ismiyle zuhur eden
kimsedir. Halife (zahir halife ve btn halife, bkz. H a lif e /H ila f e t ) , o halde, Allahn
glgesidir.

62
Allahn iar

Zahiri hilafet:

Sultan yeryznde Allahn glgesidir. Dolaysyla glge, hi kukusuz, glge sahi


bine tabidir, ( bulga , 62)

Btni hilafet:

Allah herkesi kendisinden perdelemi, ancak insan- kmil iin zuhur etmitir, ln-
san- kmil, Hakkm uzam glgesi, belirlenmi Ar, varln kemaliyle nitelenmi
amalanm evidir, ( f th t , i:282)

Allah insan- kmili byk ve klli insann halifesi yapmtr. O Allahn yaratklar
iinde onlardan olan halifesidir. Bu nedenle de o halifedir. Onlar, kendilerini halife
atayan tek bir ztn halifeleri, dolaysyla O nun glgeleridir, ( f th t , 111:297)

Allahn ilk anahtar, insan- kmilin gaybdr. O, Hakkm dndaki her eyde
Hakkm glgesidir.2 ( f th t , i:279)

N O T LA R :

' Bkz. Metnin aklamas iin, Fussul-Hikem, c. II, s. 110.


2 bnl-Arab'de zil hakknda bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. III, s. 37,190, 282, 430.

A l l a h n i a r aire, eair'in tekilidir. O, haccn ve amellerinin alametleridir. Allah


yle buyurur: "Safa ve Merve, Allah'n iarlarndandr." ( mucem )
s?*
Kelime Kuran- Kerimde yukardaki szlk anlamyla geer:

Ey iman edenler! Allahn iarlarn ve yasak ay helal klmaynz. (5:2)


S?"
Allahn iarlar, onun delilleri ve kendisine ulatran eylerdir. lemdeki her varl
n ilahi bir tecelli olduunu dnen bir sistemde, buna bal olarak her ey, Al
lahn iarlarna dnr. kinci aamada ise, bnl-Arabinin btn lem iinden
insan setiini grmekteyiz. O insan Hakkm en byk delili yapar. u halde Al
lahn en byk iar, insandr. nc aamada ise insan mazhar olarak tanmlanr.
Bu nedenle Hak, kendisine delil olarak kalr.

lemdeki her ey, o eyi kendisine delil yapmas bakmndan Allahn iardr. Allah
iarn yceltenleri nitelemi ve Allahn iarn yceltenlere gelince, bu davran
kalplerin takva sahibi olmasndan kaynaklanr demitir. Baka bir ifadeyle iarlarn
yceltilmesi, kalplerin takvasndan kaynaklanr. Allah teklif diyarndaki iarlarn
mkellefin btn grnr hareketlerinde tanmlamtr, ( f th t , 11:527)

63
Allahn Yolu

Allahn iarlar, O nun alametleri; alametleri ise kendisine dellet eden ve O na u-


latran delillerdir, ( f th t , iv:109)

insan anlamnda Allahn iar udur:

Allah seni yce diye nitelemi ve seni kendisini yceltmeye tevik etmitir, yle
buyurur: Allahn iarn ycelten kimselere gelince: bu davran kalplerin takva sa
hibi olmasndan kaynaklanr. Sen Allahn iarlarnn en bysn, ( f th t ,
11:641)

Allah sana bilmediin eyleri retmitir. O nun senin zerindeki ihsan pek b
yktr. Bylece Hak, bu mertebede senin nefsinin iarlarndan olmutur.' Bylece
sen kendi nefsini onunla bildin ve O nu da kendin sayesinde bildin. Bunu dn!
iarlarda bir araya geldik, srlarda ayrldk.2 Ondan bize ait olan tecelli, bizden ona
ait olan ise srlardr, ( f th t , iV:11o)

Hkmlerimiz O nun hkmleridir.3 Bylece bizler, her adan onun iarlar ve a-


lmetleriyiz. Dolaysyla bizim onu yceltmemiz, kalplerin takvasndan ve gayblerin
almasndan kaynaklanr (4:335).

Allah kendisine delildir:

Sfat niteleneni ister. Bylece siz, Allah'n iar olmaktan ktnz ve Hak kendisine
delil oldu. Bir ey baka bir eye mutlak kesinlikle delil olamayacana ge, bir e
yin kendisinden daha iyi delil olamaz. Ak bir eyi tanmlamaya kalktnda, onu
belirsizletirirsn. ( fth t , i:226)

N O T LA R :

1 O sana bilmediin eyleri kendi nefsinden rettii iin, kendi nefsine delilsin.
2 insan kendisini Hak seyesinde tanr, Hakk da kendi nefsiyle tanr.
3 Ibnl-Arabde eair iin bkz. el-Ftuhll-Mekkiyye, c. II, s. 672; el-Ftuhtl-Mehkiyye, c. IV, s. 49,127,
2 4 b 339

A l l a h n Y o l u bkz. S r a t - M s t a k im

A l l a h K a t n d a n H i l a f e t bkz. H a lif e /H ila f e t

A l l a h t a n B a k a s / S i v a [Baka anlamndaki s/Va'nn kk harfleri olan] sin, vavve


ya tek kktr ve iki ey arasndaki denge ve istikamet demektir. "Bu una denk deil"
anlamnda haza la-ysavi keza denilir; "ona eit deildir" demektir. Haza siva zalike
[bu ondan bakadr] ifadesi bu babdan gelir, ( m u c e m )
s ?-

64
Alt/Altta Olma

Siva, Kuranda iki ey arasndaki denge ve istikamet anlamnda kullanlr. 'Baka' anlamndaki siva yer
almaz:
Bundan sonra inkr ederse dz yolun ortasndan (seva's-sebil) sapmtr. (5:12)
Kendilerini korkutsan da korkutmasan da onlar iin birdir (seva). (26:10)
S?"

Sfiler Allahn dndaki yaratklar siva diye isimlendirmede derece derecedir: Rab-
Allahm karsnda her merbub siva ve bakadr.

Her ilmin kayna, ilahi lemdir. nk Allahn dndaki her ey, Allahtan gelir.
(FTHT, S, 55)

lahi! Sizden bakas sizi nasl bilebilir ki?


Senin benzerin mbarek ve mteal olandr.
lahi! Sizden bakas sizi nasl bilir ki?
Sizden baka bir ey var m? Hayr, hayr, hayr!
lahi! Kendimi sizden baka biri diye grmyorum
mknsz veya anlamsz b ir eyi nasl grebilirim ki? ( f th t , s , 1)

Biliniz ki -A llah sizlere yardm etsin- Allah yle buyurur: Bana dua ediniz, size
icabet edeyim. Bunu rendiinde, Allahn her eyin Rabbi ve sahibi olduunu da
renirsin. Bu yzden Allahn dndaki her ey, Rabbin kullan, bu Gerek Sahibin
mlkdr, ( f tuh at , s, 133)

Allahn dndaki (sivallah) hibir ey, Allahn kudretinin dna kamaz. nk


Allah onlarn yaratcsdr.1 ( fth t , as , 206)

N O T LA R :

' lbnl-Arab'de siva terimi iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, BS, s. 196; S, s. 39; AS, s. 4.

A lt/ A lt t a O lm a [Alt anlamndaki ta/t'n harfleri] ta, ha, te tek anlaml kktr; "bir
eyin alt" demektir. Kelimenin farkl bir ifadesi olan tahut ise "dk insan" demektir.
(mucem )
S9 "

Alt, Kuran'da pek ok yerde geer, fakat hi birisinde szlk anlamnn dna kmaz. Alt, stn zdd-
dr:
zerlerinden ve ayaklarnn altndan (tahte erclihim) yesinler diye... (5:66)

st ve alt (fevk, taht) konum anlam tayan iki iarettir; bu nedenle her iki terimi

65
Ama'

birlikte inceleyeceiz. bnl-Arab alt ve st terimlerini Hakka tamlama yaptnda


zahir ve btn [d, i] kelimelerinin Hakka izafesini hatrlamalyz. Baka bir ifa
deyle bnl-Arablnin dncesinde st ve alt, zahir ve btn gibidir.1 Zahir ve btn
iki bamsz mertebe olarak ayran ey insann hakikati olduu gibi st ve alt te
rimlerinin anlam da orta nokta konumundaki insana baldr.

Allah insan kul olarak yaratm, o ise Rabbine byklenmi ve ululuk taslamtr.
Hak haddim hilmez bu kulun byklk taslamasna karn yine de onu altndan
korur.2 Buna Bir ip sarktsaydnz Allahn zerine derdi hadisiyle iaret edil
mitir. Bylece Hz. Peygamber alt ynnn Allaha nispet edilebileceine iaret et
mitir. st de zerlerindeki rablerinden korkarlar" ( 16:50) ve O kullan zerinde
kahr sahibidir (6:18) ayetiyle Hakka izafe edilmitir. u halde st ve alt Allaha ait
tir; bu nedenle alt yn insan vastasyla ortaya kar, ( fuss, 171 )

Fussu'l-Hikem rihi Bali Efendi metni yle yorumlar: Alt ve st ynlerinin nispe
tinin eitlii nedeniyle Hakkn st ve alt ynlerine sahip olmas insan vastasyla or
taya kar. Bu ynlerin Hakka nispetinin eitlii, Hakkn her ynden eyay kuat
m olduunu gsterir. Bylece st ve alt ynlerinin gerekte insana deil, Allaha ait
olduu anlalmtr. Cahil kul ise, bunu bilmez ve bu nedenle Rabbine kar ululuk
taslar ve byklenir. bnl-Arab st ve alt terimlerini bilgiye tamlama yaparak da
kullanr ve st ilimleri ve alt ilimlerinden sz eder. st ilimleri ile vehb [Allah ver
gisi] ilimlere iaret eder; bu balamda verilmi her ilim st ilimlerindendir. Alt ilim
leri ise almayla elde edilen ilimlere iaret eder. Gayret ve aba ile elde edilmi her
trl ilim, alt ilimlerdendir.

ilimler iki ksmdr: Bir ksm verilmi ilimlerdir, bunlar zerlerinden rzklanma-
lar iin (s.-66) ifadesiyle kastedilen ilimlerdir ve Allah korkusunun rn olan bil
gilerdir. kinci ksm ise kazanlan ilimlerdir. Ayaklarnn altndan (s.-66) ifadesi bu
ksma iaret eder. Bu ayet insanlarn aba ve gayretlerine iaret eder, (ftuhat, i:S94)

zerlerinden rzklanmalan iin insann almasnn rn olmayan ilimlerdir.


Ayaklarnn altndan ifadesi ise insann gayretinin rn olan ilimlerdir. Bu ilim
ler alt ve st ilimleridir, ( fth t , i:488)

N O T LA R :

1 Bkz. Z ah ir Btn.
2 Hadis Dizini, no. 18.

A m a ' (Nefes i Rahman, el-Hak el-mahlk bih'i1 [yaratmada vasta olan Hak], hayal-i
mutlak [mutlak hayal], aynu'l-berzah [berzahn kendisi], insan- kmil mertebesi,

66
Ama'

hakikat'l-hakaik [hakikatlerin hakikati]) Ayn, mim ve illet harfi tek kktr ve "rtmek
ve perdelemek" anlamna gelir. "Sktrlm youn bulut" anlamndaki ama' bu kk
tendir. Bulutun bir paras amae'dir. Kissa yle der: "O ama'dadr," yani karanlktadr.
Bir gre gre ama', "toz" demektir, ( m u c e m )
S?"

Ulu eyhimizin anlayp gnderme ve balamlarm aklamaya alt iaretlerleri i-


tibariyle Ama'2 terimi tasavvuf dncesinde bir hadis-i eriften ortaya kmtr. Bu
hadis Yaratmadan nce Rabbimiz neredeydi eklinde sorulmu bir sorunun ceva
bdr:
Hakkn bulunduu ilk mekn olan Ama', sahih bir rivayette gemitir. Hz. Peygam-
bere Yaratklarm yaratmadan nce Rabbimiz neredeydi? diye sorulmu, o da
yle cevap vermitir: Altnda ve stnde hava bulunmayan Ama'da idi.3 Byle
sylemi olmasnn nedeni udur: Ama' Araplara gre altnda ve stnde hava bulu
nan ince bulut demektir. Hz. Peygamber o yeri Ama' diye isimlendirdiinde, Arap
larn zihinlerine gelecek armlar ortadan kaldrmtr, ( f t h t , 11:310)

Ama' Nefes-i Rahmaninin ismidir. Bu isimlendirmenin nedeni udur: Tanr bilinme


yen gizli bir hazineyken, bilinmek istemi ve bu istekle teneffs etmi, Nefes-i Rah
man ortaya kmtr.4 Bu nefesin sureti Ama' idi; nk bulut anlamndaki ama',
buhardan meydana gelir ve Nefes-i Rahmani de Rahmani bir buhardr. O halde Ne
fes m ald ilk suret Ama'dr, hatta Ama' Nefes-i Rahmaninin ta kendisidir. Her ey
Allahn kelimeleri olduuna gre, kelimenin konuann nefsinde ortaya kmas gi
bi,5 Allahn dndaki her ey, Ama'dan ve Ama'da zuhur etmi ve etmektedir.

Ama'mn Neles-i Rahmandan meydana gelii, onun sadece Rahman olmas ynn
den deil, ayn zamanda ilah olmas ynndendir de. Btn varlklar, Ama'da kn
[ol] veya ilahi el (Adn cenneti) veya iki el (dem) vastasyla zuhur etmitir. Ama'
ise zellikle nefes vastasyla ortaya kmtr. Bu zuhurun kayna bilinmez hazine
idim" hadisinde dile getirildii gibi sevgidir.6 Bu sevgi sayesinde teneffs gerekle
mi ve Nefes zuhur etmi, o da Ama' olmutur. Bu nedenle ari, ona ama' adn ver
mitir; nk bulut anlamndaki Ama' buharlardan doar, ( f th t , i:3io)

Nefes-i Rahmaniyi kabul eden ilk suret, Ama'mn suretidir. Ama', iinde rahmet bu
lunan, hatta rahmetin ta kendisi olan Rahmani bir buhardr. Bylece o, Hakkn ka
bul ettii ilk zarf olmutur, (ftht, i:43 o)

Hak yaratklarn yaratm ve onlar Ama'da ortaya kartmtr. Ama' Nefes-i Rah-
manidir. Bu yzden yaratlmlar, konuann nefesinde farkl mahrelerdeki harf
lere benzer, ( fth t , i:465)

67
Ama'

Ama', el-hak el-mahlk bifidir [yaratmada vasta olan Hak]: Ama, Hakkm dndaki
her eyin vastasyla yaratlm olduu Hak'tr. Ama', Hakk'm teneffsnn sureti ol
mas itibariyle Haktr; nk Hakkm teneffs kendisidir. Ama', Allahn dndaki
her eyin vastasyla yaratld eydir, nk Ama', btn suretleri kabul eden le
min cevheridir.

Ama', el-Hak el-mahlk bihi7 [yaratmada vasta olan hak] diye isimlendirilir. Sz ko
nusu Ama', lemin cevheri olmutur ve lemin suretlerini, ruhlarn ve btn tabi
atlarn kabul etmitir. O sonsuza kadar btn suretleri kabul edicidir. Ama1 Hakk-
m teneffsnden, lem diye ifade edilen suretler ise kn [ol] kelimesinden meydana
gelmitir, ( f th t , i:33i)

Ama' btn suretlerin ve eylerin asldr. O asldan meydana gelmi ilk /erdir.
(FTHT, lll:420)

Ama' btn lemin cevheridir. lem ancak hayalde zuhur etmitir. O, z gerei
tahayyl edilendir.8 ( f th t , ii:313)

Ama', btn mmknlere gre sbt lemidir (sabitlik lemi=Hakkn ilmi); nk


var olan her eyin sureti onda sabittir. Fakat mmknlerin suretlerinin onda sabit
olmas, kendisine d varl vermitir. O halde Ama', mmknlere gre sabit, sabit
lik hallerinde kendisine gre d varlktr. Bu yzden baz dnrler9 Ama'nm
Hakkm ilmi olduu grne varmtr.10

Ama' meknlarn ilkidir, mertebe ve meknlara ait zarflar ondan ortaya kmtr. O
mmknlerin hakikatlerinin sabit olduu ve yerletii mndr, ( f t h t , i:283)

Bizler [mmknler] Hakkm szn iittiimizde Ama' cevherinde sabit idik ve va


rolmaktan kanma imknmz yoktu. Dolaysyla Ama' cevherinde suretlerdik.
Ama'da zuhur etmekle Ama'ya varlk verdik, Ama'nn varl akledilirken, d varlk
gereklemitir, (ftht, i:33i)

Ama'nm temel zellikleri unlardr: ) Ama' lemin asldr; nk ondan zuhur et


mitir. 2) Ama' mmknlere gre sbt lemi, baka bir ifadeyle sabit hakikatler le
midir. 3) Ama' kadim olanda kadim, yaratlmta hdistir [sonradan olan]. Bu nok
talar, aka, Ibnl-Arabinin11 grne gre Ama'nm hakihat'l-hakik [hakikatle
rin hakikati] olduunu gsterir:

Ama kadimde kadim, yaratlmta hdistir. Ama, Varlk iin Tanrya izafe ederken
kadim, yaratlma izafe ederken hdis diye verilmi hkmn benzerine, hatta o
hkmn kendisine sahiptir. Ama' Hakkn bir nitelii olmas ynnden ilahi; le
min nitelii olmas ynnden hdistir [sonradan olmu], O halde nitelii olduu

68
Ama'

eylerin hakikatlerinin deimesiyle Ama'nm zellikleri de deiir. (F tu h a t , i:63)

Ama' mutlak hayaldir. Bunun nedeni btn varlklarn suretlerini ierebilmesidir.12

Mutlak Hayal, Ama1 denilen eydir. Allah bu Ama'da lemin btn suretlerini a
mtr. u var ki bu Ama' mutlak hayaldir: Mutlak hayal btn varlklarn suretle
rini kabul edicidir ve var olmayan eyleri de tasvir edebilir. Bunun nedeni, hayalin
geniliidir. te hayal Ama'nm ta kendisidir, baka bir ey deildir. (FTHT, i:3io)

Ama1, Hakkn bulunduu ilk yer ve mekn, zuhur etmi ilk ilahi mazhardr; Allahn
dndaki her ey, ondan zuhur etmitir. Ama1, Rab isminin istivaghdr.

Ama' Hakkm bulunduu ilk eydir; nk Hakkm bildirildiine gre be bulunu


u vardr: tiki Ama'daki bulunutur, bunu zikrettik. kincisi Hakkn Arta bulun
masdr. Bu, Rahman Ar zerine istiva etti (20:5) ayetiyle iaret edilen olutur.
ncs semadaki bulunutur; buna u hadiste iaret edilmitir: Rabbimiz, her
gece dnya semasna iner. Drdncs yeryzndeki bulunutur, buna da u a-
yetle iaret edilmitir: Gklerde ve yerde Allah odur" (3:6). Beincisi genel bulunu
tur. Bu, her nerede bulunurlarsa bulunsunlar, mertebelerine gre varlklarla ol
maktr. Nitekim Hak bizim iin bunu aklayp yle buyurur: Her nerede olursa
nz olun, O sizinle beraberdir (4:57). ( f th t , i:3io)

Hak, meknlardan Ama'y'3 semi ve yaratklarn yaratmadan nce Ama' ona aitti.
Gl melekleri de ondan yaratmtr. Bylece Ama'y kendisi iin bir mekn yap
mtr. (FTHT, 11:174)

Allah altnda ve stnde hava bulunmayan Ama'da idi. Ama Hakkn kendisinde zu
hur ettii ilk ilahi mazhardr. ( fth t , c. 1,147)

Ama1'4 Rab isminin istivaghdr,'5 nitekim Ar da Rahman isminin istiva ettii yer
dir. (FTHT, 11:283)

N O T LA R :

el-Hak el-nahlk bihi lbnl-Arabnin bn Berrecandan ald bir terimdir. ki terim arasndaki Tark iin
bkz. Afifi, Min-eyne isteka bn'l-Arab fehefetuhu's-sfiyye.
2 Ama' hakknda bkz. Crcani, Trifat, s. 163; Kayseri, Matlau Hususil-kelim, s. 4; Izzeddin b. Abds-
selam, Istlahat, s. 86; Davud el-Kayseri, erhu Taiyye, s. 7; ehrazuri, Tenbihul-Ukul, s. 64; Nablusi,
Verdul-Vurud, s. 3; Abdlkerim el-Ctl, nsan-1 Kmil, s. 30-32; Letaiful-A'lm, s. 132; Tehanevi, Keaf, c.
V, s. 81.
3 Bkz. Hadis Dizini, 33.
4 lemin yaratlyla ilgili olduu iin rahmete nispet.
3 Bkz. K elim e.
6 Bkz. Hadis Dizini, 34.

69
Ama' Ar

7 Bkz. Ama iin, el-FtuhtI-Mekkiyye, c. III, s. 421.


8 Bkz. H ayal.
9 Bkz. Nablusi, Verdu'l-Vrud, s. 3.
1GBkz. Ayn- Sbite/A 'yn - S b ite.
" Bkz. H ak ikatlerin H ak ikati. Aynca bkz. na'd-Devair, s. 15.
12Bkz. M utlak H ayal.
15Allah yaratklarn var ettikten sonra, her trden birisini semitir; sz gelii insanlardan peygamberleri,
gecelerden ise Kadir Gecesini semitir. Bkz. el-Ftuhtl-Mehkiyye, c. II, s. 169.
'4Ibnl-Arabde Ama1 iin bkz. Ukletu'l-Mstevfi, 57; Fussl-Hikem, 111; c. II, s. 43; el-Ftuhtl-Mekkiyye,
c. II, s. 104, 311, 312, 318, 391, 395, 400, 423; el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. III, s. 77, 92, 299, 355, 399, 443, 444,
459; el-Ftuhtl-Mekhiyye, c. IV, s. 211.
15 Bkz. el-Ftuhdtl-Mehhiyye, c. II, s. 63.

A m a ' A r Tanrnn Ama1 mertebesinde bir tenezzl [ini] ve zuhuru vardr; bu


ynden bnl-Arab Ama'ya Ar der. Terimin ierii ise Hz. Peygamberin Hakkm
Ama'da bulunduunu belirttii bir hadisten alnmtr.

Risaletler Ama' Arndan onunla gelmilerdir


Akl sahiplerini ve fikirleri hayrete drmek iin
Zikir ehli ise O nun melektundan elde etmilerdir
Zikir sayesinde; haberleri mahede ettiklerinde, ( f th t , iv:205)

Hz. Muhammede gemi ve gelecek insanlarn bilgisi verilmitir, bylece renmi


tir ki: Allahn Ama' Arnn altndaki tabiatta bir hzinesi vardr. Bunda, altnn ma
dende saklanmas gibi, kullarnn saadetlerine vesile olacak eyleri saklar: ( f t h t ,
111:520)

A m a ' D e n i z i bkz. B a h r

A m e l C e n n e t l e r i Amel cennetleri' kulun amelleri sayesinde girdii cennetlerdir,


dolaysyla onlar amele uygun bir dldr. Baka bir ifadeyle amel cennetleri Al
lahn kuluna ihsan ettii ihtisas cenneti deil, sebebi iyi ameller olan cennetlerdir.
Bu cennetler yedi kattr, her katn yz derecesi vardr.2 Kullarn amelleri arasndaki
farkllklara gre girecekleri cennetler de farkllar. Cennet hakkndaki isim oklu
u buradan kaynaklanr.

Amel cennetleri insanlarn amelleri karlnda girdikleri cennetlerdir. Buna gre


herhangi bir ekilde daha erdemli olan kimsenin cennetten pay ok olacaktr. Her
amelin bir cenneti vardr. Her farzn, nafilenin, iyi bir i yapmann, bir yasa veya
irkin grlm davran terkin zel bir cenneti vardr, ( f t h t , 1:317 )

70
Ana

Amel cennetleri yz derecedir: Her derece menzillere ayrlr. En stn Adn cen
netidir. tnsanlarn Hakk grmek iin toplanacaklar Kesib orada bulunur. Kesib,
Melikin diyar olmakla cennetlerdeki en ulvi yerdir. Onun etrafnda sekiz sur, her
iki sur arasnda bir cennet vardr.3 ( f th t , 1:319)

N O T LA R :

' Amel cennetinin karsnda amel cehennemi bulunur. Ibnl-Arab yle der: Atete amellerin karl
olan ate bulunur (el-Ftht'l-Mekkiyye, c. II, s. 440). Ayrca bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, s. 4 41,
599; el-Ftht'l-Mekkiyye, c. III, s. 327; F: IV , s. 402.
2 Bkz. C en n et.
3 B k z . el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 4.

A n a Her eyin asl ve kayna demektir (Firzbd, el-Muhit, IV76). ["Ana" anlamn
daki lim kelimesinin kk harfleri] e//Tve mim, tek kktr ve drt anlam tar. Bu drt
anlam asl, merci, topluluk ve dindir ( m u c e m ). m [ana] ayrca "reis" anlamna da gelir
(a.g.y., 31).
S9

m [ana] mml-kitap [kitabn anas] eklinde kitaba eklenerek, mm'l-kura [ehirlerin anas] eklinde
karye veya kura kelimesine, mm Musa [Musann anas], mm Isa [Isann anas], mmh [onun
anas], mmehatkm [analarnz] tarznda insana tamlama yaplarak kullanlr. Kelime insana tamlama
yapldnda daima ana demektir:

Sizin analarnz sadece sizi douranlardr. (58:2)


S9"

m [ana] aktarma, deime, yaratma, oluma ve zuhur mahallidir.

Klli nefs Yce Kalemin ilka [aktarma] mahallidir. Onun altndaki her ey treyi
lemindendir. Akl1 onun babas, nefs anasdr, ( f t h t , i: 4 2 9 )

Tabiat, deimeye konu olan eylerin anasdr, ( f t h t , I:13s)

Ana, yaratma mahallidir, ( f th t , i:i 11 )

Sylenen kelime havada anasn - k i anas onu syleyendir- bilen, tespih eden bir
melek eklinde teekkl eder; babas ise bilinmez, ( f t h t , IV:2 0 3 )

Peygambere uyan2 [tabi, mukallit] ruhsal miracnda bu semada (orta=drdnc se


ma) gecenin gndz,3 gndzn geceyi sardn, her birisinin dieri iin bir vakit
dii, bir vakit erkek olduunu grr. Ayrca gece ve gndzle meydana gelen rn
leri, gndzn ocuklaryla gecenin ocuklar arasndaki fark, her birisi dierinden
meydana gelen eyin babas ve kendisinde doan eylerin de anas olduunu grr.

71
Ana

(FTUHAT, 11:276)

Ana doanda ortaya kan her zellii kendinde toplar ve anas olduu her ey ze
rinde hkmrandr.

Ana kuatc demektir; mml-kura [ehirlerin anas] buradan gelir. Ba bedenin


anasdr; nk o insann btn duyusal ve manevi glerinin toplamdr. Fatiha
Suresi btn kitaplarn anasdr; baka bir ifadeyle her eyi ieren en yce toplam
dr. (FTHT, 11:134)

mml-kitapta [Fatiha Suresi]4 gazap anlamna gelen hibir ayet yoktur; btn
ayetleri rahmettir. O ana olduu iin kitaptaki btn ayetler zerinde hkm sahi
bidir. (FTHT, 11:551)

Ana etkin babann karsnda etkilenen; bilen zelliin karsnda yapc zellik; et
kenin kart edilgendir. Btn etkilenenler ise, anadr, ( f th t , I:138)

Bir eyin ana olmas iin edilgen olmas yeterli deildir, bu durumda o sadece dii
dir. Analk zelliinin kazanlmas iin mutlaka baba gerekir. O halde analk babalk
ve ocuun varlyla gl bir ekilde irtibatldr. Ona ana adn verdiren ocuktur.

Bilme zellii babadr, nk o etkindir. Yapabilme zellii anadr, nk o edil


gendir. Mesela, mhendis ve marangoz ilerini bilen, fakat iyi yapamayan kimseler
ise bilgilerini marangozluk iini iyi yapan birisine aktarrlar. Bu durumda mhendi
sin sz baba, dinleyenin alglamas anadr. Ardndan dinleyenin bilgisi baba, uzuv
lar ana haline gelir, ( f th t , 1:140)

Dinleyen ana olduu halde marangozluu yerine getiremezse baarszdr; baarsz


olduunda ana deildir, ( f th t , 1:139)

Yani bir eyi bilmek insan o eyin babas yapaca anlamna gelmez; bilginin eylem
le yaratmaya dnmesi gerekir. Yoksa bilen sadece bilgisi iin bir mahal olabilir.
stelik baba olmak bir yana bu durumda ana haline gelir. O halde babalk sonu ve
ren etkin ilim demektir.

Yapabilme zelliine sahip olmayan herhangi bir baba baba deildir, hatta o bilen
olsa ve anlamann gereklemesi iin iaret veya sz gibi aktarma aralarndan mah
rum kalp bilgisini eyleme geiremezse hibir adan baba deildir. O sadece sahip
olduu bilgiler dolaysyla ana haline gelir, ( fth t , 1:140)

Ana da bir adan varla verilen bir zellik ve bantdr.5 Bu sayede bir ey ayn
anda iki farkl ynden ana ve baba olabilir: zerinde bulunan eyden etkilenerek
ana, kendi altnda bulunan eyler iin de baba olmutur. Felekler erkektir; unsurlar

72
Anka

ise olu ve zuhur mahallidir. Felekler kendilerinde ortaya kan eyler iin ana ol
mulardr. Etkin olanlar melekler, edilgin olanlar ise feleklerdir, ( f th t , iv:337)

Ana ocuun bedensel asldr. Bu anlamyla bnl-Arab kelimeyi asl eklindeki


szlk anlamna yaklatrr. Fakat bnl-Arab ocuun iki babasn ayrt eder: ci-
simsel asl (ana) ve ruhi-akli asl (baba):6

Kendisine ait eyi saklayan kimse doasnn arznda [yer] kalbini gizlemi demektir.
Byle bir insan anasnn oludur. Babas olsa bile ona nispet edilmez. rnek olarak
anasna nispet edilen Meryem olu tsay verebiliriz. Hz. tsa sadece cisimsel bir par
aya nispet edilmitir, (ftht, n.-32 o)

Havva demden, dem yeryznden yaratlmtr. dem Havvann babas; ken


disi yeryznn oludur. Yeryz dem iin bir anadr, ( f th t , v:4is)

Allah seni yerden yaratmtr, yeryzne kar byklenme, o senin anandr, ( f t


h t, IV:458)

NOTLAR:
1 Akl=Ilk Akl=Yce Kalem.
2 Eb-Al Aff bu paragrafta geen tdbiyi, btni ilmi peygamberden miras alan Mslman mutasavvf
diye yorumlar (Silsikt't-Trasi'l-lnsaniyye, c. I, s. 160).
J (7:54) ve (13:3) ayetlerine telmih.
4 Bkz. K itab n A n as.
5 Bkz Dii.
6 Bkz. B a b a .

A n k a (Anka-i murib) tbnl-Arabl harici varl bulunmayan Hebay benzetme yo

luyla adlandrmak iin Ankann duyu lemindeki yoksunluundan yararlanmtr.


yle der:

Anka nedir? diye sorulursa deriz ki, Hebadr. Heba, ne var ne yoktur, vakada orta
ya kar. (FTHT, ll:130)

Ben mevcut bir hakikati olmayanm


Ben yoksun bir hkm olmayanm
Anka zikredildiginde anlalr
rf yoluyla; varlk kaps ise kapaldr. (DVAN, 39)

Heba cevheri bu varla benzemez. Kendisine verilmi ismi de Ali b. Eb Talibden


nakledilir. Bizler onu Anka diye isimlendirmekteyiz; nk o zikredilmekle hissedi
lir ve anlalr; harici varl yoktur. Gerekte Anka ancak verilmi misallerle biline
bilir. (FTHT, ll:432)

73
A raf

Ankann zelliklerini Arabi yle belirtir:

Ben garip Ankaym.' Anam talanm Gvercin, babam gl Kartal; olum, simsi
yah Karga. Ben, k ve karanlk unsuru; emanetin ve thmetin mahalliyim. Saf a
dnmem; nk o benim zddm! Bilgiyi de tanmam, nk ben ne diriltildim ne
de ortaya karldm. Beni ven herkes, anlaytan uzak, vehim sultan altnda ezil
mi demektir. Ben yle bir hakikatim ki, katmdaki genilii, ona yerleen herkese
giydiririm. Hibir sureti tamaktan aciz deilim. Bilgin olmadm halde, bilgileri
vermek zellii bahedilmitir; hkm vermem ama, hkmleri ihsan ederim.
(TTHAD, 146)

N O T LA R :

1 Anka hakknda bkz. Ittihadul-Kevn, s. 141; ayrca bkz. Gazali, Risalett-Tayr, s. 50.

A r a f U rfu'l-cebel, "dan yksek yeri", yksek olan her eyin srt ve yceleri demektir.
oulu a ra f ve ire fe ' dir. Ayet-i kerimede "Araf zerinde rical vardr" (7:46) buyrulur.
Araf szlkte u rf, yani "yksek yer" demektir. Zeccac yle der: "Araf, surun yksekle
ri demektir." Bir tefsir bilgini yle der: "Araf, cennet ehli ile cehennem ehli arasndaki
surun yksek yerleri demektir." A r a f eh li'rim kim olduu hususunda gr ayrl ol
mu, baz bilginler: Onlar, iyilik ve ktlkleri eit gelip, iyilikleriyle cenneti, ktlkle
riyle de cehennemi hak edememi, cennet ile cehennem arasndaki bir perde zerinde
kalm kimselerdir, demilerdir. Ayette zikredilen "adamlar"n anlam, Allah daha iyisini
bilir ya, u da olabilir: Cennet ehlini ve cehennem ehlini bilen kimseler, ite Araf ze
rinde bulunan o kimselerdir. Baka bir grup lim yle demitir: Allah onlar cennete
sokacan bildirmemitir. Baka bir gre gre ise Araf zerinde bulunanlar peygam
berlerdir. Bir gre gre ise meleklerdir. Onlardan her birisi simalaryla tannrlar, bu
nun anlam ise udur: Onlar, cennet ehlini yzlerindeki nee, gl ve sevin sayesinde
tanrlar. Nitekim Allah yle buyurur: "O gn yzler vardr ki, aydnlk saar, gler, se
vinir" (80:38). Cehennemlikleri de kendi simalaryla tanrlar; onlarn simas, kara ve toz
ludur. Allah Teala yle buyurmutur: "O gn yzler vardr ki, aktr, baz yzler ise ka
radr." Araf Da ise bir tepe gibidir. Yeryznn u r f u, yksek yer demektir. oulu
ise a r a f tr. Tekili u rf tur. Haznn a 'ra f, "yksek arazi" demektir (Usan ).

s ?-

lbnl-Arab Kuran- Kerimdeki Araf'n var olduu konusunda tefsircilerle hemfikir


dir ve onu kyametin yedi mahallinden beincisi sayar. Araf ricali hakknda ise, men
suplarn nitelikten soyutlamak iin, bnl-Arab Araf Surunun cennet ile cehen
nem arasnda berzah, yani engel olmasndan yararlanr.

74
Ariflerin Gzlerinin Bakt Yer

Araf, cennet ile cehennem arasnda berzah zellii tayan engelleyici bir surdur (bu
surun ii rahmet, d azaptr). Araf, mutlular diyar ile mutsuzlar diyar arasndaki
snrdr; baka bir ifadeyle, grenler ile perdeliler diyar arasndaki snrdr, ( ft -
HT, S, 157)

Araf, cennet ile cehennem arasndaki surdur. Btnnda rahmet bulunur. Bu, A-
rafn cennete bakan yndr. Zahiri ise azaptr. Bu da, cehenneme bakan yn
dr. Tartsnn iki kefesi de denk gelen, Araf zerinde bulunur. Onlar bir yandan
atee, bir yandan cennete bakarlar ve bu iki yerden birisine girmelerini temin ede
cek bir stnlkleri yoktur. Onlar secdeye davet edildiklerinde - k i secde Kyamet
Gnne dek kalacak tek ykm llktr- secde eder. Bylece iyilikleri stn gelir
ve cennete girerler. Bazen Araf ehli gnahlar nedeniyle cehenneme bakarlar, bazen
de sahip olduklar iyilikler sayesinde cennete bakarlar, ( f th t , ds, 660)

Araf adamlar, yani smrdakiler:

Araf adamlar, snrda bulunanlardr. Allah yle buyurur; Araf zerinde adamlar
vardr. Onlar, korku sahibi ve ayrt eden insanlardr; her trl nitelikten arnm
lar, dolaysyla herhangi bir zellie sahip deillerdir, ( f t h t , s, 154)

Araftakiler suru bilmekle insanlarn en mutlulardr. Onlar, her zt arasnda bulu


nan sanal snrlar grebilirler, ( f th t , s , 157 )

Denilmitir ki: Onun himmeti Ara mensuptur. Bu ahsn makam, Araf'n btn
dr. O saadet ve ekavet ehli arasndaki surdur. Araf'n adamlar vardr, bunlar
zikredileceklerdir. Onlar, Eb Yezid Bestam ve bakalar gibi, herhangi bir niteliin
snrlamad kimselerdir. Onun makam Aral'n iidir; nk onun bilgisi rahma
nidir, himmeti arldir; nk Ar, Ramanm istivaghdr. Araf'n iinde rahmet
vardr, dnda ise azap bulunur, ( f th t , s , 276)

A r i f l e r i n G z l e r i n i n B a k t Y e r (Mesrahu uyunil-rifin) bkz. H a k ik a t A r z

A r if le r in k s i r i bnl-Arabnin doal kimya bilimindeki bir zellii isimlendir


mek iin k[s]imyadan ald bir terimdir. bnl-Arabnin kavramlar erevesinde
onun doa grn -k i o hibir zaman yeniden yaratma1 snrm amayan bir hare
ket grdr- ortaya koyabiliriz. Kimya, deime ve dnmenin varln gsterir.
Her deimenin gayesi altnlamak, baka bir ifadeyle eyadaki yetkinliktir. Kimya
doal, ruhsal veya ilahi her eye nfuz eden bir ilimdir. ksir, bakalamaya dayanr,
bu nedenle kimya ilmi, iksir ilmi diye adlandrlmtr. Bylece ariflerin iksiri de an
lalr: Eyada Hakkn vechini veya her varla ait ilahi yn bilmek.

75
Ar

iksirler kesin delillerdir


Varlktaki deime ve bakalamay gsteren.

Kimya, llebilir ve tartlabilir, duyulur ve akledilir cisim ve mnlarda l ve


miktarlara zg ilimdir. O, deimelerde, baka bir ifadeyle, bir hakikat zerindeki
bakalamalarda yetki sahibidir. Buna gre kimya doal, ruhani ve ilahi bir ilimdir.
Kimya, iksir ilmidir. Btn madenler bir tek asla dner, o asl da, yetkinlik derece
sine katlmak ister. Yetkinlik derecesi, altn olmaktr, ( f t h t , i:27o)

Ibnl-Arab ruhlarn ilk semadaki miracm ayrntl bir ekilde aklar:

[Takliti] demin ilminden ilahi-zel vechi [yn] renir; zel vecih taklitiyi [o-
laylarn] sebep ve illetiyle yetinmekten al koyan Allahn dndaki her varla aittir.
Aklc ise2 [Allah ile varlklar arasndaki] bu zel yn hibir ekilde bilemez. Onu
bilmek iksiri bilmek demektir. te ariflerin iksiri budur. ( ftht, 11:273)

Ariflerin iksirini bilmenin kimya-i saadete [mutluluk kimyas] girdiini belirtmeye


gerek yok. Ibnl-Arab de onu kimya-i saadet diye isimlendirmekten holanr. Bu,
dorudur; nk iksir ilmi Ibnl-Arabye gre kesinlikle mutlulua ulatran kim
yadr. (Kimya-i saadet hakknda bkz. Ftht'l-Mekkiyye, c. II, s. 270-72).

N O T LA R :

' Bkz. Y e n id e n Y ara tm a .


2 Ibnl-Arab takliti ile aklcy ayrt eder. Aklc, taklitiden daha alt mertebededir; nk takliti tam
iman sahibidir, bilgisini dorudan peygamberden alr.

A r Bu kelime Ibnl-Arabde belirli ve belirsiz olarak geer. Belirli anlamda Ar,


Rahman Ar zerinde istiva etti ayetinde iaret edilen Rahman'n Ardr (Bkz.
R a h m a n n A r ) . Bu, bir varlk mertebesidir ve yaratl leminin ilkidir; ardndan
Krsi gelir. Belirsiz anlamda Ar, zel bir zt gsteren kendine zg bir anlama sa
hip deildir. Bu anlamda Ar, anlamn tanlad eyden alr. Ar iki ekilde nispet
edilir: Ar ulvi bir eye nispet edilirse tenezzl, zuhur ve tecelli iin bir mahal haline
gelir; rnein ilahi bir tenezzl ve mazhar olan fasl ve kaza ar; alt mertebeye nispet
edildiinde ise ihtiam, ihata [kuatma], istila ve sahiplik anlamna gelen bir nitelik
haline gelir; rnein Rahmann Ar gibi. Rahmann Ar, btn varlklar ihata e-
den Ar demektir ki, ihatas nedeniyle Ar ismini almtr.

Bir tek kelime, blnmtr. Bu kelime Arta tektir. O Arta tek bir rahmettir ki,
her ey kendisine varr. Krside ise rahmet ve rahmetle kark gazaba dnr.
(FTHT, 111:432)

76
Ar

Allah gkten yere kadar yaratklarnn saysnda miralar koymutur; Artan Kr


siye melekler iin miralar koymutur. Melekler blnmemi kelime vastasyla
Krsiye inerler. Tek hakikate sahip bu kelime Krsiye ulatnda, Rahmann ya
ratma ve emir leminde icra etmeyi diledii lde blmlere ayrlr. Ardndan bu
ilahi emir, ulat mertebelere gre farkl suretler alr. Bylece her menzilde bir
renk kazanr. Ardndan Nefse ait suretler vastasyla nefs srlarna iner. Ar'ta ise
Ar suretiyle boyanr. lahi emir, halk leminin ilk mertebesiyle - k i ilk mertebe
Artr- boyandnda, yaratklarn birlii zuhur eder, ( f th t , i:29)

Bu iki metinde Ar kelimesinin belirli olarak getiini grmekteyiz ve bnT-Arab


onu dier arlardan ayrt etmek iin bir tanmlama yapmaz. O halde belirli anlamda
Ar, daima bu varlk mertebesi anlamna gelir. Bu mertebe yaratl leminin ilk
mertebesidir ve sonra da Krsi gelir. Belirsiz anlamda ar u anlamlarda kullanl
mtr:
Istivagh:

Ar nedir? diye sorarsan, deriz ki: Snrl isimlerin istivagh. Onda benzersizin
benzerinin sureti zuhur etmitir. te bu, sabit olan benzerdir, ( f t h t, ll:i29)

O (Yce Kalem, lk Akl) istiva ynnden Artr. ( nsan , 4)

Mlk:

Ey samimi dost, Allah sana yardm etsin! Arapada ar mlk anlamnda kullanlr.
Ynetimine bir bozulma girdiinde selle arul-melik [hkmdarn mlk dald]
denilir. Bazen erir [taht] anlamnda kullanlr. Ar mlkten ibaret olduu iin, onu
tayanlar onu ayakta tutanlardr. Ar erir ise onu tayanlar, zerinde duranlar ve
ya srtlayanlar olur. Arn tayclar saylabilirdir, ( f th t , 1:147)

Ar m lk demektir, ( ukle, 58)

stila:

stiva istikrar, yneli ve istila anlamnda da kullanlr. stikrar cisimlerin zellikle-


rindendir. Dolaysyla Allah hakknda kullanlmas sabitlik anlam tadnda ge-
erlidir. Ynelmek irade demektir, o ise keml zelliklerinden birisidir. Allah yle
buyurur: Sonra ge istiva etti. Yani ona yneldi ve Arm zerine istiva etti, yani
egemen oldu, ( f th t , i:98)

Zuhur ve tecelli:

Seni ehil edindiinde, ona kavumak iin bir mahal, istiva etmesi iin ar,1 tenezz
l iin gk, ayaklar iin ise krs haline getirir. Bylece senin adna kendinde Hak

77
Arz

katndan hi grmediin eyler zuhur eder. Bununla birlikte grmediin o ey en


dedir. Halife ihtiyalar yerine getirebilmek iin bir mekna sahip olmaldr. Me
kanszn mertebesinin bir gk yaratmay gerektirip onu kendisi iin bir Ar edin
diini grmez misin? Ardndan Ar zerinde istiva ettiini zikretmitir. Bu sayede
dua ve ihtiyalar kendisine ynelir. Kul nereye yneleceini bilmedii srece hayret
iinde kalr; nk Allah onu yn sahibi olarak yaratm, ardndan Ar ve gkten
stte olmay ve btn ynleri ihatay kendisine nispet etmitir, ( f t h t , i:408)

hata [kuatma]:

Allah btn varlklar ihata eden kevn [olu] dairesini yaratmtr. Bu daire, en yce
erir olan Ar2 diye ifade edilmitir, ( esfar , 10)

Artan treyen kavramlar iin ilgili blmlerde H a y a t A r , K e r im A r , Y c e A r


vb terimlere baklabilir, nk bu terimler Ibnl-Arabide Ar kavramna k tuta
caklardr.

N O T LA R :

' Bkz. Ibn Sevdekin, llmut-Tasavvuf, s. 62.


2 bn'l-Arabde Ar hakknda bkz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. I, s. 36, 62, 121; el-Ftuhdtl-Mekkiyye, c. II,
s. 102, 174, 436, 676; c. III, s. 420, 421, 429, 430, 438, 444, 482; c. IV, s. 8, 99, m , 128; insan-1 Klli, s. 6;
Ukle, s. 52; Kitabut-TeceUiyat, s. 29; Tercmanu'l-Evah, s. 17; Mevakiun-Ncum, s. 182; akkul-Cuyub, s.
72.

A r z Aa olan ve gn karsnda bulunan her eye arz denilir. Atn st ksmna gk,
alt ksmna ve ayaklarna arz denilir. Atn semas yksek blgesi, arz ise ayaklardr. Arz
zerinde bulunduumuz yerdir ( m u c e m ). Arz hayvann ayaklarnn altdr. Ayrca ayak
larnn yerletii ve aadaki her ey arzdr. ( m u h t )
S?"

Arz Kuranda daima tekil yer almtr ve arzullah [Allahn arz], arz/ [benim arzm], arzukum [sizin arz
nz], arzuna [bizim arzmz], arzuhum [onlarn arzlar] gibi Allah ismine veya bitiik zamire tamlama ya
plm olsa bile oul zikredilmemitir. Arz kelimesinin genellikle sema [gk] kelimesinin kart olduunu
grmekteyiz. Her durumda kelime, insann zerinde yaad yeryz anlamnn dna kmamtr.
ss-
Arz Ibnl-Arabde tekil ve oul1 olarak gemi ve farkl anlamlar kazanmtr. Arz
Hakkn sfatlarnn karlnda (sema), yaratlmlarn sfatlar, yceliin zddna
sflilik,2 dzgn lemin (sema) kart olarak bozulu lemidir.

Arz ynn yerli yerindeyken sema [yce, gk] olursan: ite bu kemldir. Allah a-
damlanndan bazlar Onun zerindeki her ey fanidir (55:26) ayetine dayanarak

78
Arz

arz ynn yok eder. A rif ise arznn dndan iine intikal eder, dolaysyla ondan
fani olmak yerine gereini idrak eder. Sen de yle yap! ( f th t , iv :433)

Bu metinden arifin arz ynnn kendisindeki Hakka ait zelliklerinin kart olan
yaratlmlk zellikleri olduu ortaya kar. tbnl-Arab arifin bu zelliklerini yok
etmesi yerine, onlarn hakikatini idrak etmesinin gereini dile getirir.

Allah yle buyurmutur:3 Allah gkleri, arz ve aralarndaki eyleri hak ile yarat
mtr. Gkler ulvi lemler, arz sfli lemlerdir. Gk slah lemi, arz bozulu le
midir. Elbisede, yaprakta, ahapta meydana getirdii bozulma nedeniyle arza [gve,
kurtuk] denilen ey bundan tretilmitir, ( f th t , i:285)

Gklerde ve yerdeki herkes dileyerek veya zorla4 Allaha secde eder. Gkler der
ken grnen ve bilinen g kastetmiyorum. Gk ykseklii, arz ise dkl an
latr. Bu balamda bazen gkte arz ehlinden birisi bulunabilecei gibi, arzda da gk
ehli bulunabilir, ( f th t , v:438)

Arz kendisinden yaratlm bedenimizle zerinde5 yaadmz lemdir. Oras rzk-


larm ortaya kt mekndr.6 Arz, zerinde yaadmz lem7 olsa da Ibnl-Arabi
o lemin toprandan yaratldmz, ondan geldiimizi ve iinde bulunduumuzu,
dolaysyla da o olduumuzu asla unutmaz. nsann bedeni veya cisimsel yn, iin
de yaad bir arzdr8 ve bylece insan bedeni ve arz [yeryz], tek bir mazmn ha
line gelir. Bu mazmn tbnl-Arabnin arz hakknda syledii rzklarn ortaya k
t mekn ifadesinden anlalr. Rzklarn ortaya kt yer, lem ve insann be
deninden bakas deildir.

Arz edilgenlik ve retme zelliiyle rzklar iindir; nk arz nzklarm ortaya k


t yerdir, ( fth t , iv:115)

insan bedeniyle birlikte arzda bulunur. Arz insann kendisinden yaratld ve gda
snn geldii ve varlm bozulmadan koruyan eylerin bulunduu yerdir. Allah in
san det zere arzn dndan rzklandrmamtr. ( ftht, i:249)

Arzn zinetinin [Hak] kart yaratmadr [halk];

Biz yeryznde [arz] bulunan her eyi onun iin zinet9 [ss] olarak yarattk. Arz
bu deerlendirmede halk diye isimlendirilen eydir; onun ss10 ise Hak denilen
yndr, ( f th t , iV:250)

N O T LA R :

Ibn'l-Arab arz kelimesini arzn eklinde oul yapmtr. Bkz. el-Fthl'l-Mekkiyye, c. III, s. 424.
lbn'l-Arabnin bu tavr fasih Arapayla uyumludur.

79
Arzu

2 lbnl-Arabde sfli, meknsal bir anlamdan edilgenlik niteliine dnmtr. Her sfli edilgendir.
Bkz. Sfli A n a . Arz da edilgen ve kabul edici anlamn kazanr. Shreverdde de byle geer ve geni bir
ekilde Sadrddin irazde de yer alr. Bkz. Henri Corbin, Terre celesle et corps, 1960, s. 104.
3 "Gkleri ve yeri ve aralarnda olanlar Hak ile yarattk" (15:85).
4 Gklerde ve yerde olan her ey isteyerek veya zorla Allaha secde eder (13:15).
3 Burada Hakim Tirmiznin Salat'l-Arifin ve Bustanul-Muvahhidin isimli eserinden yeryznn akll ve
diri bir varlk olarak tezahr ettii metni aktaracaz: Sevban (r.a.) Hz. Peygamberden yle bir hadis
aktarmtr: Yeryz her gn yetmi kere yle nida eder: Ey dem oullar! Dilediinizi ve arzulad
nz yiyiniz, yemin olsun ki ben de sizin etlerinizi ve derilerinizi yiyeceim. Bu, tehditkr ve kzgn bir
seslenitir. Yeryz, peygamber ve velilere sinirlenmez; onlarn kendisinde bulunmasndan sevin du
yar. Yeryz onlar iinde bulduunda ise, efkatli bir anann evladn himaye etmesi gibi, onlar sak
nr. Yeryz saygszlk yapmayacak kadar peygamber karsnda hor ve hakirdir (s. 227 vd).
6 Yeryz rzkn ortaya kt yerdir. Burada ortaya kt deyiminin altn iziyoruz; nk rzk, sadece
yeryznn verdii hayrlarla snrl deildir, insann varlnn kendisiyle ayakta durduu ey de rzk-
tr ki, o Allahtr. Bylece lem veya yeryz ya da insan bedeni ortaya kma mahalli olur. Bkz. Rzk
7 Ebl-Al Afifi erhinde yirmi beinci fata yle der: Yeryz ve onda biten bitki trleri lemin; bitki
leri topraklan kmaya, bymeye ve gelimeye iten su ise, varlktaki hayat ilkesinin simgesidir (Afifi,
a.g.y., s. 298).
8 insann bedeni iinde, yaad yeryzdr; fakat o, Allahn yeryz olduu iin (bkz. A llah n G e n i
A m ) kendi yeryz diyemiyoruz (insann arz).
9 Biz yeryzndeki eyleri onun iin bir ss yaptk ki, hangileri daha iyi amel ileyecek deneyelim (18:7).
lbn Abbasa gre yeryznn zineti iinde yaayan erkek ve kadnlar veya bitkiler, aalar ve hayvanlar
dr (Bkz. Tevirl-Mkyas Min-Tejsiri lbn Abbas, Beyrut, s. 244). Nesefiye gre yeryznn ss, yararl
metaldir (Bkz. Tefsirn-Nesefi, c. III, s. 3). Szlk anlamyla zinet Iss] bir eyin gzellii ve gzelletiril
mesi demektir (Mucem). bnl-Arab yorumunda bu izginin dna kmamtr. Byklarnz ksaltn,
sakal uzatn hadisinde geen sakalnz uzatn ifadesi hakknda yle der: Bu hadisten De ki Allahn
zinetini yasaklayan kimdir?' (7:32) ayetinde geen sslenmeyi anlarsa, sakalna bakar. ayet sakaln g
zellii uzatlmasn gerektiriyorsa, kesmeden brakr. ayet gzelletirme yze yakacak tarzda dzgn
olabilmesi iin biraz ksaltlmay gerektiriyorsa, keser (el-Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s. 303).
Zinet [ss] Kuran- Kerimde tekil, tamlama ve nitelenmi halde gemitir. Allah ismine izfe edilmi o-
larak (7:23), dnya hayatna (18:28, 18:46, 37:6, 24:31, 7:31), topluma (20:87) ve eitli zamirlere izfe edil
mitir.

A r z u bkz. H u b

A s k e r l e r Asker, Arapa deil Farsadr. "Kavim topland" anlamnda askere el-

kavm u denilir.

b n l-A ra b a sk erler kelim esin i cnd [asker] anlam nda k u llan r. A sk er, tam lam a
y a p ld eylere g re, farkl anlam lar kazan r. Bu b alam da cndr-riych [rzgar as
keri], cndt-tayr d e n [ku askeri] farkl o ld u u gibi, h er ikisi de m an evi a sk erler
d en farkld r. O n la rn ask er olm alar, gen ellikle, b e lirli b ir g l fiilin varln a ba-

80
Asli ni

ldir. Manevi askerler, sz gelii, dmanlarn nefislerine korku ve rknt vermek


iin askerlik yaparlar.

Askerler farkl farkldr. nk rzgar askerleri ku askerleri olmad gibi, ku as


kerleri de dmanlarn ilerinde meydana gelen korku ve rkme gibi manevi asker
lerden farkldr. Her asker, kendi fiiline ular. Her askerin gerekte bir zellii var
dr ki onu aamaz. ( f th t , 11:43)

Sfiler asakir [askerler] kelimesini kullanrlar ve [bununla] bazen amellerin, niyet


lerin ve mchedelerin skntlarn kastederler. Sz gelii bir sfi sevgisinde asker
likte olduunu, yani glk iinde bulunduunu syleyebilir. Bu yolun esas, Al
lahn isimleriyle ahlklanmaktr. Sz konusu askerler o halde Melik ismiyle ahlk-
lanma makamna ulamlardr. nk Melik, asker sahibi demektir. Melikin baka
bir anlam da gl demektir, ( ftuhat, i:42 )

A s l i n i Ibnl-Arab asli ini (mnzele-i asliyye) terimini a'yn- sbiteyi akledilir


alemden duyulur leme kartan feyz-i mukaddes veya varlk tecellisi veya bilkuvve
olann bilfiil hale gelmesi karlnda kullanr. Acaba bnl-Arab neden bu terimi
feyz-i akdes iin deil de feyz-i mukaddes karlnda kullanmtr? Feyz-i akdes [en
mukaddes feyiz] Tanrnm varlklarn akledilir suretlerinde kendisinden kaynakla
nan bir nedenle tecellisinden ibarettir. Baka bir anlatmla feyz-i akdes, Zttan isim
lere dnk ilk tenezzldr. Mnzele [ini] bir yandan ilahi isimlerin varln, te
yandan insana ait hakikatlerin varln gerektirdii iin ilk ini mnzeleden nce
olmutur. kinci ini veya feyz-i mukaddesin bnu 1-Arabnin ngrd mnzele-
nin unsurlarndan yararland dnlebilir. Fakat burada mnzeleyi neden asliy
ye diye nitelemitir? Bu mnzele, ilahi isimlerin mmknlerin suretlerindeki ilk te
nezzl olmas ynnden, asliyye diye nitelenmitir. Bu ini, mmknlerin hakikat
lerine yneliktir.

Asli ini (mnzele-i asliyye), varlklar meydana getirir, mmknlerin suretlerini


dta izhar eder. Sylediimizi bilen, lemin mahiyetini renir. Bu srlar zuhurla
rnda gizleyeni, gizliliklerinde ise izhar edeni tenzih ederim! Bu srlar, dnen bir
toplum iin, zahir ve btn, ilk ve sondur, ( f th t , i:52s)

A k bkz. H u b

A t e [Ate anlamndaki n a r kelimesinin kk harfleri olan] nun, vav ve ra tek kktr ve


aydnlatmaya, skntya, dayanakszla dellet eder. Nur ve nar ondan gelir (mucem ).
S?"

8
Ate

Kuranda nar, zalim bedbahtlarn ahiretteki yerleridir. O, yakt insanlar ve talar olan gerek atetir. Bu
atein cennetin derecelerine karlk gelen derekeleri vardr. blis ateten yaratlmtr.

Ate ehli ile cennet ehli denk deildir. (59:20)


Onlarn var yerleri atetir, zalimlerin var yerleri ne ktdr. (3:151)
Yakt insanlar ve talar olan ateten saknn. (2:24)
Mnafklar atein en alt derekesinde bulunurlar. (4:145)
iblis Ben ondan daha stnm, beni ateten, onu ise topraktan yarattn dedi. (7:12)

Ate, cennet ve onun yolunun kart olarak, ahiretteki iki konaklama yerinden biri
sidir. O insann grnr ve grnmeyen amellerinin ateidir. Baka bir ifadeyle, a-
mellerin neticesidir; yoksa Allahn kendiliinden verdii bir ceza veya cennet gibi
bir miras deilidir. Ate, yz derekesi olan fke diyardr.

Atete ne miras atei ve ne de tahsis edilmi bir ate vardr; orada sadece amellerin
atei vardr, ( f t h t , i:4 4 o )

Ate azametten yaratlmtr, cennet ise ltuftan mevcut olmutur, ( ftht, i:72)

Oraya uramak ve sunulmak yoluyla girenlere gelince: Ate cennet diyarna giden
bir yoldur, onlar ateten rahatsz olurlar. Ate ehli olan kimseler de ilk kez atee
girdiklerinde elem duyarlar. Cezalar sona erdiinde ise atete, ceza olarak deil,
ehli olduklar iin kalrlar. Bylece ate, onlarn hakknda bir nimete dnr. yle
ki, sz konusu insanlar cennete konulsalard, zlrlerdi.1 (ftht, iv:12o)

Byk gnah sahibi ateten kamaz; nk ate onun vatandr ve ondan yaratl
mtr. Hatta, sonunda ateten kartlsa bile, kukusuz ki bu durumdan elem du
yar. Bu yzden byle bir insan iin atete yerleik bir nimet vardr ve bunu sadece
Allah bilenler hissedebilir.2 ( f t h t , v:i37)

Ibnl-Arabde bir dncenin tekrarlandn grmekteyiz: Cehennemliklerin mut


suzluklar ve atete ektikleri azaplar srekli deildir; kendileri ateten kmadan bu
azap rahmet sayesinde hzla yerleik bir nimete dnr.

Ate endendir, amellerinle onu tututurursun


Halindeki iyiliinle de onu sndrrsn
Sen ise doal olarak ateten hzla kaarsn
Halbuki her amelde atei ina etmektesin

Ate fke diyardr. Hz. Peygamber Cebbar ayam atee koyar, ate ise Yeter, ye
ter! der, buyurur. Bu ayak Allahn gazabndan baka bir ey deildir. Bu yzden

82
Ate

Allah ayan atee koyduunda, ate dolar, nk oras gazap diyardr. Hak ise
engin rahmet niteliiyle nitelenmitir. Bylece Hakkm rahmeti, onu doldurduu
gazabyla birlikte, cehennemi de kapsar.'Buna gre, cehennem iine topladklaryla
lezzetlenir. Allah onun, yani cehennemin iinde bulunanlara merhamet etmitir.
Bylece onlar iin cehennemde bir nimet yaratmtr. (FTHT, 11:386)

Cennet yz katldr, her katnda bir rahmeti vardr. Atein de yz derekesi vardr,
her derekede ise bir gizli rahmet vardr; sz konusu rahmet, bir sre sonra, o dere
kede bulunan kimse adna ortaya kar, ( f th t , iv-,48)

Ate, amellerin atei olmakla snrldr: insann amelleri grnr ve gizli ameller di
ye iki ksma ayrld gibi, bu amellerin karl da, zahir ve btn ceza diye iki ks
ma ayrlr: Allahn atei, manevi-btmi amellerin neticesini gsteren atetir. Cehen
nem atei ise grlr-duyulur amellerin neticesi olan tutuma ateidir. Allahn atei,
insann varldr. nk bu ate, manevi atetir ve inkr ve iki yzllk gibi gizli
amellerinin neticesi olarak insann derununda zuhur eder.

Ate iki tanedir: Allahn atei ve alev atei. Diyarlar iki tanedir: kurtulu diyar ve
yok olu diyar. Allahn atei bazen nar diye kaytsz kullanlmken, Allahn yan
c atei ( 104:4) gibi ifadelerde ise tamlama olarak gelmitir. Kul, her iki durumda iki
atein de kaynadr. Bu yzden insana ancak kendisinin meydana getirdii ey a-
zap eder, ( f th t , HI-.385)

Cehennem atei, derileri piirir ve cisimleri paralar. Allahn atei ise misal tarznda
cesetlenmitir; nk o manevi-btmi amellerin neticesidir. Cehennem atei, gr-
nr-duyusal amellerin neticesidir. Bylece bu durumda olacak kimse, iki azab da
kendine toplar, ( ftht, i:387)

Allahn atei varlmdan bakas deildir


Cehennem atei ise yakt olan atetir. (FTHT, lll:386)

Allahn kalplere nfuz eden tutumu atei ( 1 04:6). Bu ate, insann btndr; bu
yzden o, insann kalbinde zuhur eden btmi atetir, ( f t h t , lll:385)

Ate insandan zahir ve btnda Tanrnm suretinin kendisinde gzkmedii kimseyi


talep eder. Btn iin bilgi zahir iin amel gibidir. Btn iin cehalet, zahir iin farz
ibadeti terk gibidir, ( f th t , i:387)

Bylece bnl-Arab ahiretteki ilahi cezalarn insann dnya hayatndaki zahiri ve


btmi amellerinin neticesi olduunu dnr. Zahiri ameller iin cehennem atei
sz konusudur ki, bu alevli atetir; ilim, cehalet, inkr vb btn amellerin karln
da ise Allahn atei vardr. Bu, kendisini gerektiren amellerin cinsinden ekillenmi

83
A y P e y g a m b e r li i G n e P e y g a m b e r li i

atetir. Zahir ameller, btn amellerden meydana geldii gibi, cehennem atei de Al
lahn ateinden meydana gelmitir.

Btn ateten zahir ate meydana gelmitir. Kul, her iki durumda, iki atein kayna
dr. (FTHT, 111:385)

NOTLAR:

1 Ayn konuda bkz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. II, s. 251.


lbnl-Arab yle der: Mutlular cennete, bedbahtlar atee varrlar. Onlar cehennemin ehlidirler; cen
nete sokulsalar, giremezler; mknatsn demiri ekmesi gibi atee ekilirler. Yemen blgesinde Isa oul
lar denen bir topluluk vard. Bunlar ekirge grdklerinde kendilerini tutamazlard; bir anda zerine
atlarlar ve yerlerdi. Ben de onlarn iyilerinden birisini grmtm. Bu durum, tabii bir ekimdir. te
cehennem ehli de atee byle ekilecektir (Nshatul-Hak, s. 30),

Ay P e y g a m b e r li i G n e P e y g a m b e r li i Ibnl-Arab peygamberin ve
peygambere varis olan velinin peygamberliini anlatmak iin gne ve ayn r
neini kullanmtr. Veli ve varisin peygamberlii, n gne konumundaki pey
gamberlikten almas ynnden, aya benzer, mstakil deildir.

Varisin peygamberlii, aya; nebi ve resln peygamberlii ise, gnee benzer.


(FTHT, IV;330)

Konunun ayrnts iin bkz. N b v v e t .

A y a k / A y a z e r i n d e O l m a k [Ayak anlamndaki kadem kelimesinin kk harfleri]


kaf, dal ve mim tek kktr ve "ne gemek" demektir. Hudus [sonradan olmak] keli
mesinin zddna kdem denilir. bn Derid yle der: "nsann kademi insann ba de
mektir, oulu kavadim'dir. Mukaddimet'l-cey [ordunun ba] denilir." Kademu'l-
insan, insann aya demektir. Muhtemelen byle isimlendirilmi olmasnn nedeni, y
rme ve ne gemenin arac olmasdr ( m u c e m ).
S?"

[Kelimenin fiil kalplar] kademe, kaddemet, tekaddeme: Btn bunlar, arkada kalmak anlamndaki teah-
here kelimesinin zdd olan ne gemek anlamndaki fiillerdir.

Kabirler deildiinde, herkes nden neyi gnderdiini (tekaddemef) ve neyi braktn bilir.
(82:5)
De ki: Size vaat edilen bir gndr ki, ondan bir saat geri de kalmazsnz, ileri de gemezsiniz
(testakdimun). (34:30)

nsann aya anlamnda kadem, derinlemek ve sabitlemek anlamnda mecazi bir kullanmdr:

84
Ayak/Aya zerinde Olmak

Rabbimiz, zerimize sabr dok, ayaklarmza (akdamena) sebat ve dayankllk ver. (2:250)
Allaha yardm ederseniz, o da size yardm eder ve ayaklarnz' (akdam) sabit klar. (477)

Ynelmek:

Onlarn yaptklar amellere ynelmiiz, onlar etrafa salm zerrelere evirmiiz. (25:23)
S?"
bnl-Arabde2 kadem, sabit olmak demektir.

Cebbar ayan3 cehennemin zerine koyar. Kadem, bir organdr. 'Falancanm bu i


te kademi vardr denilir; bunun anlam, o ite sebat sahibidir demektir. Allah hak
knda organ dnlemez, ( f th t , 1:98)

Kadem, sbt demektir, ( f th t , 111:422)

Ibnl-Arab kadem zere anlamndaki al kademin veya sadece kadem ifadesi


ni kademlie iaret etmek anlamnda kullanr. Bu, benzer bir zellikle nitelenmek i-
in, izi takip etmek demektir. rnein yle der: Falanca Muhammed kademi4 ze
rindedir." Bunun anlam, zikredilen kiinin Muhammedi, baka bir ifadeyle Tanrya
giden yolda Muhammedin (s.a.v.) izinde yrd anlamna gelir. Bu, onun kendi
hakikatini tam olarak idrak mertebesine ulama gayesidir;5 bylece Muhammedin
(s.a.v.) ta kendisi olur; niteliklerinin ayns olur, fakat ztnn ayn olmaz. Eanlamda
falanca, Muhammed kademi zerindedir veya -tabii ki zellikte- Muhammedin
ayndr deriz. tbnl-Arabye gre bunun anlam, Peygambere gl badr. Her
peygamber, saysz hakikati kendinde toplayan bir grup hakikati veya harfi ieren
bir kelimedir.6 Fakat peygamberlerin pek ok zellii kendilerinde toplamalar, ka-
demligin ve nitelikteki benzemenin ortaya kard zelliklerin belirgin varlna
etki etmez.

Hzr ve benzerleri gibi Allah adamlarndan Efradn kalpleri,7 Muhammed kademi


zerindedir, ( f th t . i:3i)

O (genel peygamberlik makamnn sahibi=veli)8 Peygambere uymak makamn-


dadr. Dolaysyla uyandr, uyulan deildir; hkm veren deildir, hkme konu o-
landr. Onun Peygamberin ve nderinin kademini gzetmesi gerekir; cennete varn
caya9 kadar ondan habersiz kalamaz, ( fth t , i:254)

Ibn Sevdekin bana yle demitir: Sana mutlaka yerine getirmen gereken bir nasi
hatte bulunaym ki, o Allah karsnda benim kademimdir [zellik, hal]. Asla kul
luktan ayrlma. (VESAlt, 6)

Bu ifadeden kademin10 Allah karsnda insann yerletii bir hal veya nitelik olduu

85
A'yn- Sbiteyi Mahede

anlalr ki, vardmz gre uygundur.

NOTLAR:

1 Bkz. Kad Beyzv, Envar't-Tenzil, c. II, s. 216.


2 Kadem: 'Bununla kul iin Hakkn ilminde sabit olan eyi kast ederler. Bazen, Hakkn taayynlerinin
son ve kmil suretini ve zuhurunun klli ve amil eitlenmelerini ifade etmek iin kullanlr: Kadem
bir suretin son ksmdr. Bu, Hz. Peygamberin el-Cebbar ayam cehenneme koyar ifadesiyle iaret e-
dilen eydir. Bu da, Hi kukusuz herkes oraya varacaktr hkmne dayanr (Letaifi'l-A'lm, s. 148).
Bkz. a.g.y., Kadem'in ksmlar.
3 Bkz. Hadis Dizini, no. 38.
4 Bkz. M uham m edi K ad em in V risi.
3 Bkz. Ayn- Sblte/A 'yn -l S b ite .
6 Bkz. K elim e.
7 Bkz. F erd iyet.
8 Bkz. G e n e l N b vvet zel N bvvet.
9 Bkz. K e s ib Cenneti/Hakk* G rm e C en n eti.
10Ibnl-Arabde kadem hakknda bkz. el-Ftuhtul-Mekkiyye, c. II, s. 281; c. III, s. 252; Ukle, s. 59;
Risaletu'l-Aktab, s. 118.

A ' y n - S b i t e y i M a h e d e Szlk anlam ve Kiran'daki anlam iin bkz. M a


hede

Sbt mahede, a'yn- sbitenin ilahi ilimde sabitlik halindeki halleridir. A'yn-
sbite, bnl-Arabye gre, gerek sabitlik gerekse d varlktaki hallerinde, gerek
ve kendine ait varlk kazanm deildir. Buna gre, sbt leminde olduklarnda on
larn varl sbti varlk deil, sbti uhd olur. D varlkta olduklarnda ise, var
lklar gerekte varlk deil varlkta grlmek olur.

Kendi tercihlerine braklsayd, mmknlerin hakikatleri yokluk halinde kalmay


daha ok isterdi. nk onlar, baka her trl halden ayr olarak, sbt mahede
sinde lezzet alr, ( ftht, v:8i)

Kemle ermi ariflere gelince, onlarda asla gariplik bulunmaz ve onlar meknlarn
da sabit hakikatlerdir; vatanlarndan asla ayrlmamlardr. Hak, kendileri iin bir
ayna olduunda, suretleri aynada gzken suretler gibi o aynada zuhur etmitir. Bu
suretler onlarn hakikatleri deildir; nk onlar, aynann ekline gre ortaya k
mlardr. Bu suretler de ayna deildir. nk gerekte ayna, kendileri olmad
halde onlardan zuhur eden eyleri tafsilletirir. Onlar, (zuhur etmekle sbt haline)
yabanclamamlardr. Onlar varlkta1 uhd ehlidir ve hkmlerin ortaya kmas
nedeniyle varlk kendilerine izafe edilmitir, ( f th t , 11:529)

86
1 Yani, onlar varken bile yoklukta sabit olduklarn mahede ederler.

A y k l k bkz. S a h v

A y r a n i z g i bkz. n s a n - K m il

A y r a n S n r bkz. in s a r - K m il

A y n a [Ayna anlamndaki mira?n kk harfleri olan] ra, hemze ve ya "ba gz" veya
"basiretle grmek" anlamna gelen bir kktr. Rey, insann bir konudaki fikridir, ou
lu ara'dr. Rya, gzel grnm demektir. Mirat, bilinen bir eydir. Rya da malumdur.
(m u c e m )

S?"

Kelime gz veya basiretle grmek anlamna gelir.

Ay parlak bir halde grdnde, te bu benim Rabbimdir" dedi. (6:77)


0 onu istemi, Yusuf da -ayet Rabbinin delilini grmemi olsayd- onu isteyecekti. (12:24)

Riya, yani insanlarn grmesi iin bir ey yapmak:

Mallarn insanlara riya [gsteri] olsun diye intak edenler, Allah'a ve ahiret gnne inanmayan
lardr. (4:38)
Rya:
Ey topluluk! Rya tabirini biliyorsanz, benim ryam hakknda bir gr bildirin. (12:43)

bnl-Arab aynann ilevsel zelliini benzetme formunda kullanm, bu benzet


meye dayanarak Hak ve halk [lem] arasndaki iliki tarzlarndan birisini aklam,
bylece bir yandan yaratln sebebini, te yandan okluun birlikten nasl ktn
yorumlamtr. Bu kalp, sratli bir ekilde, lbnl-Arabnin teknik terimlerini zen
ginletiren eitli remiz ve terimleri olgunlatrmtr (mir'cU'l-Hck [Hakkn aynas],
mir'atl-halk [halkn aynas]). Ibn'l-Arabnin aynaya bakn iki noktada ele alaca
z: Birincisi bir benzetme kalb olarak ayna; kincisi eitli dellet ve imalara sahip
bir simge olarak ayna. Bir benzetme kalb olarak ayna, yaratmann sebebini ve ok
luun birlikten nasl ktn gsterir. bnl-Arab beer fikrine lemin var olmasy
la ilgili bir sebep sunabilmek iin, aynada kendini grme zelliinden yararlanm
tr. Hak, isim ve sfatlarnn hakikatlerini grmek istemi, bu nedenle de lemi ya-

87
Ayna

ratmtr.

Hak saysz gzel isimleri' asndan onlarn hakikatlerini btn varl kapsayan
kuatc bir varlkta grmek isteyince, btn lemi ruhu olmayan bir ceset gibi ya
ratmtr. lem parlatlmam bir ayna gibiydi. lahi Emir, lem aynasnn parlatl-
masm gerektirmi, dem de bu aynann2 cilasnn ta kendisi olmutur, ( fuss, 48)

lbnl-Arab birbiriyle elien birlik ve okluk sorununu da bir benzetme formuyla


zmeye almtr. Hak birdir, aynalardaki suretleri oalr; aynalar ise zuhur eden
Birin mazharlandr, o da Haktr. O halde varlk hakikati tektir; onun suretleri, te
cellileri, mazharlar ve grntleri oalr, ite bu okluk, gerek bir dayana ol
mayan greceli bir okluk, baka bir ifadeyle gerek varlktan yoksun greceli bir
okluktur. Hak ise tektir, tecelli mertebelerinde ve aynalarda oalr. Bu balamda
lemde grlen okluun kayna olan aynalar arasnda bir kymet sralamas vardr:
Sz gelii insan aynas lem aynasndan daha stndr. nsan aynas da, stnln
zirvesinde Muhammedi aynaya yer salamak iin, kendi aralarnda bir deer srala
masna sahiptir.

nsan, meyvesi olmas ynnden, btn lemdir (kevn); ondan farkl oluu ynn
den de srrdr. nk insan, isim ve sfatlarnn zuhur etmesiyle, leme tecellisinin
yansd bir aynadr. Btn isimlerle gerekleen tam ve yetkin tecelli, ancak -
demin3 yani insan trnn ortaya kmasyla gerekleebilir, ( bulga , 12 )

Peygamberler, ayna olarak, senden daha dzgndr. Peygamberlerin de bir ksm


dierlerinden daha stndr, dolaysyla onlarn aynalarnn arasnda da bir stn
ln bulunmas gerekir. Aynalarn en stn, en dzgn ve przsz, Muham-
medin (a.s.) aynasdr. Hak o aynaya olabilecek en mkemmel tarzda tecelli etmi
tir. Senin aynana da yanssn diye, Muhammedin (a.s.) aynasnda tecelli eden
Hakka bakmaya al! ayet senin aynana yansrsa, Hakk Muhammedi surette,
Muhammedin grd gibi grrsn, ( ftuh at , iv:433)

Ayna eitli dellet ve gndermelere sahip bir simgedir: ncelikle lbnl-Arab tek
varlk hakikatinin iki vehesini (Hak ve halk) birbirlerini grecek ekilde kar kar
ya koyar: Hak=halkn aynas, halk=Hakk'm aynas. Bu balamda Hakka izafe edil
diinde aynann epistemolojik; halka izafe edildiinde ise ontolojik bir boyut kazan
dn grrz: a) Hak=halkn aynas=sonradan var olann aynas. Bu balamda
Hakkn grlmesi ve lbn'l-Arabnin konu karsndaki tutumuna eileceiz. Varl
n birliine inanm bir teoride ve -H ak ve onun isim ve sfatlarndan baka bir ey
olmad iin - her eyi Hakka irca eden bir varlk yapsnda, u tarz geleneksel bir
soru anlamszdr: Hakkn bu dnyada grlmesi mmkn mdr? Kukusuz ger

88
Ayna

ee ulam arif, Hakk her eyde grr. nk her ey, Hakkm bir tecellighdr.
Fakat arifin Hakk her eyde grmesi zikredilen geleneksel soruda kastedilen grme
deildir. nk o soruda kastedilen, tecellilerinde deil, kendi mertebesinde Hakk-
n grlmesinin mmkn olup olmaddr. Acaba bu anlamda grme tbnl-Arab-
ye gre mmkn mdr? Kul ulhiyetinin mertebesinde Hakk gremez, hatta ku
lun marifetinin zirvesinde Hakkm grlmesine imkn veren bir an vardr. Bu esna
da bile kul, ancak kendi hakikat ve suretini grebilir.4 Bu nedenle lbnl-Arabye
gre Hak kendini grmede kulun aynasdr. Hakk grmenin zirvesi, Muhammedi
grmeyle Muhammedi surette5 kendisini grmekten ibarettir.

Yaratlm olmas ynnden yaratlm, muhta ve sonradan var olmutur. Ayrca o


isimlerini g. mede Kadmin - k i o Zorunlu Varlktr- aynas olabilmitir. Kadim
de, kendisini grmede yaratlmn aynasdr. Bunlardan birisi dierinden ayr de
ildir. ( bulga , 103)

Hak kendi nefsini grmende senin aynan, sen ise isimlerini ve o isimlerin hkmle
rinin ortaya ktn grmesinde O nun aynassn. ( fusCis, 62)

Hak kmil adamn aynasdr. Hak lemin aynasdr, ( f t h t , iV:43o)

Hak lemin aynasdr. Bu aynada onlar, farkl derecelere gre, suretlerinin [ilahi i-
limde] bulunduklar hale gre grnrler, ( f th t , iv:42)

b) Halk=Hakkn aynas=Kadimin aynas. Ibnl-Arabi Hakkm aynas benzetmesini


) btn leme dellet eden bir simge olarak kullanmtr; nk lem ariflerin ken
disinde sadece Hakkm suretini grdkleri ilahi tecellightr. 2) Genelde insan, zel
de insan- kmil veya Kutbun mertebesini gsteren bir simge anlamnda kullanm
tr; nk insan, Hakkm en gzel isimlerinde tecellisinin mazhardr. 3) Kalp anla
mnda; nk sadece kalp Hakkm tecellisini sdrr.

lem Hakkn aynasdr, ( f th t , iv:43o)

lem Hakkm aynasdr; arifler onda ancak Hakkm suretini grrler, ( f t h t ,


ll:449)

Ayna insann mertebesidir, ( f th t , l:239)

Bilen Hakkm aynasdr, arif veya fakih ise Hakkm aynas deillerdir.6 ( f t h t ,
IV:54)

Kutup, Cmi [toplayan, Allah] isminin kuludur. O dolaysyla ahlaklanma ve tahak


kuk itibariyle btn isimlerle nitelenmitir. Kutup Hakkm aynas,7 mukaddes nite
liklerin tecelligh, ilahi mazharlarm tecellighdr. ( f th t , i:573)

89
Aynel-Yakn

Geree ermiin kalbi, bakan iin bir aynadr


Ruhlar ve suretleri yaratan grr
Varlklarn pas ortadan kalkp
Sfatlar Hakkm sfatlaryla birletiinde; dikkat buyurun! ( divan, 17)

N O T LA R :

1 Bkz. ilah i isim .


3 nk sadece insan ilahi mertebenin en yetkin ve eksiksiz mazhardr.
3 bn'l-Arab bu anlamda deme btn isimleri retti (20:31) ayetini Allah deme isimleri retti,
yani onlarla Ademde tecelli etti, diye anlar. Bkz. T e c e lli.
4 zellikle lbnl-Arabfde "Hakk grme meselesi olmak zere vardmz grleri teyit iin bkz. el-
Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 129, 495; c. III, s. 479; c. IV, s. 2; naud-Devair, s. 13; Fussul-Hikem, s. 71;
Tecelliyat, s. 49.
5 Bkz. lbnl-Arabl, el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 203.
6 nk el-Alim [bilen] Allahn isimlerindendir ve hem Hakka ve hem de insana verilir. Halbuki arif ve
ya fakih Hakka verilmeyen isimlerdir.
7 lbnl-Arabde mirat konusunda bkz. Meahidul-Esrar, s. 25; Miratl-Arifin, s. 4; Bulgatu'l-Gnvvas, s. 12;
el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. I, s. 163; d-Ftuht'l-Mehkiyye, c. II, s. 431. 549; ei-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s.
203; Fussu'l-Hikem, s. 2, 7, 24,146, 267.

A y n e l - Y a k n bkz. Y a k n

A y n - S a b i t e / A ' y n - S b i t e (Mmkn-mdum1) bnl-Arab, eitli kaynak


lardan derlemi olsa bile terim anlamyla ayn- sbite fikrini ortaya atan ilk Msl
man dnrdr. Yararland kaynaklar felsefi kaynaklar (Eflatun, Aristo bn Sina
gibi) olabilecei gibi, kelam kaynaklar da (Mutezile)2 olabilir. Ibnl-Arab onu bir
letirici bir eyleme sahip kendi zel boyasyla adlandrmtr. Ayn- sbite, iki lafz
dan oluur; bnl-Arab ayn ile hakikati, zt ve mahiyeti3 kastederken, sbt veya
sabit ile de insan mahiyetinin veya genin zihindeki varl gibi zihn veya akli var
l kast eder. Sz konusu zihni varlk, insan bireylerinin veya gen bireylerinin
[tikel genlerin] dtaki varl gibi, zaman ve meknda,4 zihnin dnda gerekle
mek anlamndaki var olma halinin zdddr.5 O halde, bnl-Arab a'yn- sbiteden
sz ettiinde, varlklarn ahslarnn bulunduu duyulur ve harici lemin yannda
eyann hakikatlerinin veya akledilir mahiyetlerinin bulunduu akledilir lemin var
lm ifade etmi olur.6 D varlktan yoksun bu a'yn- sbiteyi bnl-Arab genel
likle yok olan eyler anlamnda madmat1 veya umr-i ademyye diye niteler. imdi
de tbnl-Arabnin a'yn- sbite ve onun lemi, yani sbt lemi hakkndaki gr
lerinin ayrntlarn ele alalm. Sbt lemindeki varlk ve yokluk, var olana ait iki
nitelik deil, hakikat anlamndaki ayna verilen iki nispet veya bantdr. Buna gre

90
Ayn- Sbite/A'yn- Sabite

sbt, dta deil, akldaki bir varlk durumudur. lbnl-Arab yle der: Bir eyin
varl sabit ise veya nefyedildiginde [yok sayldnda], byle bir eyin bantyla ve
greceli olarak hem varlk ve hem de yoklukla nitelenmesi mmkndr. Buna gre
Zeyd arda somut varlnda mevcut, buna karn evde mdumdur [yok]. ayet
varlk ve yokluk siyah ve beyaz gibi mevcuda dnen niteliklerden olsayd, ayn anda
ikisiyle birlikte nitelenmesi mmkn olmazd. Bunun yerine sz gelii siyah olduu
zaman beyaz olamayaca gibi, mevcut olduunda da mdum olamazd. Kukusuz
bir eyin ayn anda varlk ve yokluk ile nasl nitelendii anlalmtr, ite bu greceli
varlk ve somut varl sabit iken yokluktur. Buna gre, herhangi bir grecelik ol
makszn, varln duyulur veya akledilir bir nitelenmie dayanan bir nitelik olmad
anlalnca, onun dou, bat, sa, sol, n ve arka gibi genel anlamda grecelik ve
bantlardan birisi olduu da sabit olur. u halde bu nitelie birisi deil de bir var
lk tahsis edilemez. yle bir iddia ileri srlebilir: Bir ey somut varlnda yok iken
baka bir lemde veya baka bir bantyla mevcut nasl olabilir? Bu durumda somut
varlnda mevcut, belirli bir bantyla mdum olabilir. Bu iddiaya yle cevap veri
riz: Evet, dorudur! Her eyin varlkta drt mertebesi vardr, bunun biricik istisnas
Allahtr. nk Allahn greceli varlkta mertebesi vardr. Birinci mertebe, bir
eyin kendi somut varlndaki varldr. Bu Tannmn yaratlma dair bilgisine gre
ikinci mertebedir, ikinci varl ise o eyin ilimdeki varldr. Bu ise Tanrmn bize
dair bilgisine gre ilk mertebedir. nc mertebe bir eyin lafzlardaki varldr.
Drdnc mertebe iaret ve gstergelerdeki varldr. (na, 7)

Var olan her suret, ayn- sbitenin ayns, varlk ise onun zerindeki bir elbise gibi
dir. (FTUHT, 111:47)

Sbt dta var olan bir ey deil, aklda, hatta greceli olarak var olan bir eydir.
(FTUHT, 1:302)

A'yn- sbite mutlak bilinmezliinde Hak ile duyulur lem arasndaki bir mertebeyi
oluturur.8 Buna gre onlar, bir yandan Tanrnm btmlk mertebesinden ilk tenez
zl - k i ilk tenezzl, Tanrnm a'yn- sbitenin9 suretlerinde kendisi nedeniyle
kendisiyle zuhur etmesinden ibaret olan feyz-i akdestir- te yandan d lemde bu
lunmayp Tannnn ilminde sbit olan ve btn varlklarda etki sahibi, hatta btn
varlklarn asl olan rneklerdir.

Sen (kul, insan) niteliklerin ynnden Tannmn nitelii deil, O nun aynsn; ztn
ynnden ise kendi ayn- sbitensin. Allah onu, kendisini kendisi nedeniyle izhar
ettii bir mazhar edinmitir, ( f tuh t , ii:513)

91
Ayn- Sbite/A'yn- Sbite

Allah bilenlere gre, O nun ilmi kadim olduuna gre, bizi de fiilen yaratan oldu
u sabit olmutur; yoksa bizim -b izi bilmesinin sureti olan- rneimizi kendi nef
sinde meydana getirmi deildir. nk bizim varlmz onun ilminde bulunduu
muz hale gredir. Byle olmasayd varla onun bilmedii bir ekilde km olur
duk. Allah bilmedii bir eyi irade etmez, irade etmedii bir eyi de bilmez ve var
etmez. O halde ya kendi kendimize ya da tesadfen var olduk. Kukusuz kant yok
luktan'0 var olduumuzu gstermitir ve Allah'n bizi bilip varlmz irade ettiini
ve bize dair bilgisinde sabit surete gre yarattn gstermitir. Bizler dtaki varlk
larmzda yok olucuyuz, dolaysyla misalde yoktan yaratma yoktur. O halde geride
fiilde yoktan yaratma kalmtr. Bu ise hakikatte misal olmad iin geerlidir.
(FTUHT, 1:91)

Eyann yokluktan yaratld ve varla kartld malumdur. Baka bir ifadeyle


Allah eyay alglayamadmz bir varlktan algladmz bir varla kartr. Onla
rn yok olmalar, greceli yokluktur. nk eya yokluk hallerinde Tanr tarafn
dan grlmektedirler ve Tanr a'yn[- sbite] sayesinde onlar ayrt etmektedir,
kendi katnda ayrmam halde bulunanlar birbirlerinden ayrtrmaktadr. nk
eyann a'yn- sbite mertebesinde [dta var olmak anlamnda] varlklar deil, s-
btlar sz konusudur. Onlarn Tanndan elde ettikleri ey, dtaki varlktr. Byle-
ce grenler ve kendileri iin ayrmlardr. Eya Allah katnda ezelden beri ayrm
halde sbti olarak bulunmu, sonra d varlkta ortaya kmtr. nk imkn [o-
labilirlik] hkm onlardan asla ayrlmamtr. mkn bir an bile onlardan ay
rlmadna gre, onlarn da imknn dna kmalar mmkn deildir. u halde
eya imkn hzinelerinden kmazlar, sadece Tanr bu hzinelerin kaplarn aar.
Bylece biz onlara, onlar da bize bakar. Biz hem ondayz ve hem de onun dnda
yz. (FTUHAT, 111:193)

Tesir ndum veya mevcuda aittir, (fuss, 177)

Geen metinlerden u ortaya kar; A'yn- sbite d varlkta ortaya kmalarna ra


men imkn hallerinden ayrlmazlar. Buna gre onlar, Tanrnn bilgisinde bulunma
lar ynnden ezeli" olmakla birlikte, d varlk kokusunu koklam deillerdir.

A'yn- sbiteleri ynnden mmknler ezelde Zorunlu Varlk ile eil olarak mev
cut deillerdir, ( f tuh at , i:429)

Sbt leminde hangi hal ile bulunmusan, ayet varln sabit olmusa, var oluun
da onunla ortaya kmsndr. ( fuss , 83)

Yokluk zelliindeki ve yoklukta sabit olan a'yn[- sbite] varlk kokusu koklama-
mtr. Buna gre onlar, mevcutlarn suretleri artsa bile, kendi hallerinde kalrlar.
(FUSS, 76)

92
Ayn- Sbite/A'yn- Sabite

Kukusuz sbut lemi, ilahi ilim veya btn varlklarn kendisinden ortaya ktklar
ilim mertebesidir. lim mertebesi, duyulur lemimizde ortaya kan btn mevcutla
r ieren (klli, mnevi, akli ve tikel) basit lemdir.

Sbt leminde btn haller dier halden ayrlmtr ve haller tek bir ayn olarak as
la bir araya gelmezler. Halbuki onlar, varln eyliinde tek ortaya karlar. Sz ge
lii Zeyd bir vakitte salkl, baka bir zaman ise hastadr. Sbt leminde ise byle
deildir. nk elem, rnein, elem duyann aynnda bulunmaz, kendi aynnda
bulunur. Buna gre elem bir yandan kendi aynnda [ayn- sabite], te yandan ken
disini duyan kiinin ve mahallin varlnda bulunmaktan lezzet alr. Bunun nedeni
udur: Sbt lemi bileik deil, yalndr, orada herhangi bir ey bakasyla var ol
maz. Varlkta ise sadece birleme, dolaysyla tayan ve tanan vardr. Buna gre
tanann varlktaki konumu her zaman sbt lemindeki konumu gibidir, tayan
ise byle deildir. Eyann dtaki varlnda sahip olduu her hal, sbt leminde
ki ynne bakar, onda tanmaz. u halde hakikat kendi ztyla, hal de kendi zty
la lezzetlenir. ( f TUHT, IV:81)

Yokluk hali ve ilimdeki sbt halinde mmin olan kimse, varlk halinde de bu e
kilde ortaya kar.12 (fuss, 178)

Bu nedenle rahmet inanlarda yaratlm Hakk a'yn- sbitedeki bir ayn- sabite
olarak grm, ona varlk vermekle kendisine merhamet etmitir, ( fuss, 178)

Geen ifadelerden, btn tikellerin kendilerini tayandan ayn olarak sbt lemin
de tikel bir tarzda bulunduunu grmekteyiz. Son szmz'3 ise udur: Tanrnn
zuhur yolundaki'4 tenezzllerinden kincisini temsil eden duyulur lem, varlyla
a'yn- sbite lemini ortadan kaldrmaz. O halde bn'l-Arab metafizik sisteminde
paralarna'5 varncaya kadar lem iin iki lem kabul eder: ilki (sbt lemi), die
rinde zuhur eden (duyulur lem) her eyin asldr. Kukusuz bu ikilii hissettiren i-
fadelerinden Ibnl-Arabde ayn anda iki lemin bulunduu neticesine ulatk.

Kula ayn- sbitesinden kef olunur ve sonsuz hallere konu olur, ( fuss , 60)

Kulun, ayn anda, duyulur lemde varl, a'yn- sbite leminde ise sabitlii vardr;
bununla birlikte hakikatinin sabitliim hissetmez. Hak ise srekli ve her nefeste'5
a'yn- sbitenin (feyz-i akdes) ve varlklarn suretlerinde tecelli eder (feyz-i mukad
des).

NOTLAR:

' bn'l-Arab mmkn kelimesini filozoflarn kullandklarndan farkl bir anlamda kullanr. Ona gre
mmkn bakas nedeniyle varl zorunlu olandr. u halde imkn [olabilirlik] zorunluluktur.

93
A y r k H a y a l

2 Ibnl-Arab yle der: Kutsi hadiste yle denilmitir: Ben gizli hzineydim, bilinmek istedim. 'Hazine
idim' ifadesinde Mutezilenin ileri srd a'yn- sbiteyi ispat vardr" (el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. II, s.
232).
3 Ayn hakknda mstakil bir inceleme yapmadk; nk lbn'l-Arabnin zgnl bu kelimede deil,
onun tamlamalarndadr. Sz gelii ayn- sbite gibi. Geni bilgi iin bkz. (ayn, zt, hakikat, cevher ve
mhiyet anlamlarnn dna kmaz). el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. I, s. 45, 89, 108,162,168; c. II, s. 5, 54,155,
220, 162, 346, 475, 603; c. III, s. 3, 318, 323, 327, 397, 404; c. IV, s. 6-8, 19-22, 30, 65, 153, 213, 219; Fussu1-
Fkem, s. 61, 76, 82, 91, 125; Tecelliyat, s. 7; Mevakiu'n-Ncum, s. 23, 26; Kitabu'l-Mesail, s. 22.
4 Aristo felsefesinin etkisi altnda slam felsefesinde mahiyet ve varlk, yani harite gereklemesi veya
gereklememesi mmkn olan akledilir bir hakikat oluu ynnden ey ile harici lemdeki varl a
sndan ey arasndaki bu ayrm ortaya kmtr. Aristotelese gre, bir eyin mahiyetinin aklanyla
tanmlanmas onun var olmasn gerektirmez. nk bir eyin mahiyeti varlndan bakadr (bkz. Tez-
kari, s. 212).
3 Bkz. Sbt.
6 Burada lbnl-Arab Plotinusu hatrlatr, ancak Platonik ideler ile bnI-Arabnin a'yn- sbitesi ara
sndaki benzerlie ramen, bunlar znde birbirlerinden farkldrlar. Bkz. Afifi, Tezkari, s. 219.
7 Bu lbnl-Arabnin Mutezileden ald bir terimdir. Mutezile, mdumun (yok olan) bir ey, zt, ayn
olduu ve kendine zg nitelik ve zellikleri bulunduu fikrine varmtr. Bkz. Fahreddin Razi, Muhas-
sal, s. 37; ayrca bkz. Ibn Hazm, e-Fasi, c. IV, s. 42; ehristani, el-Milel, s. 151.
8 Bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. III, s. 46 (burada sbt ve imkn varlk ve yokluk arasnda bir ara durum
olarak ortaya kar).
9 Bkz. F eyz.
Yokluktan, yani dta var olmayan bir eyden.
" bnl-Arabye gre lem kadim-hadistir. Tezkari, s. 213.
12Sbt leminin tikelleri ierdiini grmekteyiz ki, bu, lbnl-Arabnin Plotinustan ayrld noktalar
dan birisidir.
13 lbn'l-Arab'nin takipilerinin metinlerinde a'yn- sbite iin bkz. Kayseri, Risale Ji-ilmi-hakaik, c. V. s.
3; Kayseri, Risale fi-izah- esrar tevilatil-Kuran, s. 164; Nablusi, Verdl-Vrud, s. 2; ehrazuri, Tenbihu-
Ukul, s. 61; Gmhanevi, Camiu-Usul, s. 65.
14Bkz. F eyz.
's lbnl-Arabde ayn- sbite iin bkz. Fussul-Hikem, s. 39, 102, 203; el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV. s. 86,
126, 210.
16 Bkz. Y e n id e n Y a ra tm a .

A y r k H a y a l bkz. H a y a l

A z a b A yn, ze l ve ba sahih bir kktr. Fakat bu kkn kelimeleri kyasa dayanmaz, tek
anlamda toplanmalar da imknszdr. Bu kkten gelen bir kelime, azube el-m a [su
tatl oldu] ifadesidir. Bu anlamda su azb'dr, yani tatldr. Baka bir kelime ise, "bir ey
den yz evirmek ve onu terk etmek" anlamnda kullanlan azebe an ey/n'dir. "Bir e
yi terk etmek" demektir. Baka bir kelime ise ncekilere benzemez. Bu azap kelimesi-

94
Azab

dir. (mucem)
s?
Azap Kuran- Kerim'de tekil, nitelenmi, belirli veya tamlama halinde getii gibi, fiili de yer alr.

Onun yaamas kendisini azaptan kurtarmaz. (2:96)


Bize dnyada ve ahirette iyilikler ver, atein azabndan koru. (2:201)
Allah kyamet gn onlarla konumayacak, onlar tezkiye etmeyecektir, onlar iin elim bir azap
vardr. (2:174)
s?
Ibnu 1-Arab azap kelimesini Kuran- Kerimdeki szlk anlamn takip ederek nime
tin kart olarak kullanr. Azap, doaya yatkn olmayan eydir ve gayesi de arndr
maktr; nk Allah, kuluna sebepsiz yere azap etmez.1

Nimet yatkn, azap ise yatkn olmayan eyden baka bir ey deildir.2 Azap hangi
tr olursa olsun ve nerede gerekleirse gereklesin, byledir. Her nerede, mizac
na yatkn olmayan bir eye maruz kalrsan, azap iindesin demektir, (ftht. ivus)

Allah sebepsiz yere azap etmez, bir karlk olarak azap eder; nk rahmet, azapta
arndrmak maksadyla bir karln bulunmasn gerektirmitir. ayet anndrma
olmasayd, azap sz konusu olmazd, (ftht, 111:352)

Azap, ate ve bunlardan treyip kt ameller karlnda ahirette elem ve ceza anla
m tayan her ey, cennet ve nimetler gibi, sonsuza dek bir sreklilie sahip deil
lerdir. Rahmetin geniliinin onlara nfuz edip, nimete dnmeleri gerekir, byle-
ce cehennem ehli atete nimetlenir.3 Azap da byledir. Cezalar yerine getirilip, g
nahlardan temizlenme bittiinde, cehennem ehli ateten kmaz; nk onlar oral
drlar. Bunun yerine azaplar tada dnr. Azabn azb [tat] diye isimlendirilmesinin
sebebi de tatl olmasdr.4

Azap azubetttn [tatllk] tretilmitir. Azubet bir eyden lezzet almak demektir. Eb
Yezid BestamI bir halinde yle demitir:

Btn arzulanma ulam bulunmaktaym


Azab bulmakla lezzetlenmek mstesna5

Burada Bestm azap demi, elem dememitir. Azab demesinin nedeni, anlamndaki
azubet'r. Azubet tat ile lezzetlenmektir; baka bir ifadeyle eya ile lezzetlenmek de
il, lezzet ile lezzetlenmektir, (ftht, iv:185)

Azap, azap diye isimlendirilmitir; nk azap belirli bir gruba onu isteyen miza
lar nedeniyle tat verir, (ftht, 111:573)

95
A z k

Azap tad nedeniyle azap diye isimlendirilmitir


Azap o tat iin kabuk gibidir, kabuk ise koruyucudur.6 ( f u s s , 9 4 )

N O T LA R :

' Azap, nimet gibi, ihsan ve ltuftan kaynaklanmaz. Bkz. M innet v e stih kak.
! Bkz. lblisin cehennem souundaki azab iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. III, s. 368.
3 Bkz. C e h e n n e m , A te .
4 lbnl-Arab iki asl birbirine ekler: azebe: terk etti ve engelledi; azube: tatt.
s Hallaca da nispet edilir, bkz. Divan.
6 lbnl-Arabde azab hakknda bkz. Fusstl-Hihem, 109; c. H, s. 95; el-Ftubatl-Mefehyy_ye, c. III, s. 315,
463, 466.

A z k bkz. R z k

A z i z i n Y o l u life S r a t - M s t a k im

A z r a Ayr, zel ve ra pek ok feri olan bir kktr ki, hi birisinin bir kyas yoktur. Kk
ten gelen btn kelimeler, bamsz kendi tarzlarndadr. zre, uzretu'l-cariye, uzrae,
cariyetn uzra, "hibir erkein temas etmedii bakire cariye" demektir. zre, "dodu
unda scakln artt yldz" demektir. zre, "iir yeteneedir, (m u c e m )

Ibnl-Arabde azra' bir ahs deil, bir niteliktir. Bu nitelik, hi kimsenin kefede
medii ulvi hakikatler veya Hakkn yaratklarndan perdeledii ve gizledii ahs de
mektir.

Kibrit-i ahmer, iksir-i ekber, faal, gzlerden mnezzeh, btn zelliklerin sahibi,
her eit afetten annm kii urus- azra [bakire gelin], var oluun derinliklerinde
korunmuluk perdesinde gzden gizlenmitir. Sen onu bir dkkanda kpekler
kendisini yalarken uzanm halde veya ta atan bir mecnun iken grrsn; hi kim
se ona bakmaz ve deer vermez. Hak, kskand iin onu bakalarndan gizlemi,
onu ihsanyla aziz klmtr. (m e v a k 1, 1 3 8 )

n o tla r:

' Bkz. lbnl-Arab'de azra, e]-Ftuht'l-Mekkiyye, c. I, s. 5, 9.

B a / B H a r f i n i n N o k t a s Elif harfi nasl ilahi Zta dellet ediyorsa, b' harfi de sfata
dellet eder ve Bir ile ok arasnda vasta olan ilk taayynn simgesidir.2 B harfinin
[m ] noktas lemin varlna, baka bir ifadeyle var olanlara iaret eder. Noktann

96
Ba/B Harfinin Noktas

Bnin altnda olmas var olanlarn ilk taayyne3 tbi olmasn simgeler. Nokta ayn
zamanda sfilere gre insan- kmilin4 simgesidir.

B harfi ile varlk zuhur etmi, nokta ile ibadet eden edilenden ayrlmtr. mam
iblye Sen iblsin denilmi, bunun zerine Ben bnin altndaki noktaym5 de
mitir. Bu, nokta ayrt eder anlamndaki ifademizin benzeridir ve o, kulluun ge
rektirdii ekilde kulun varldr. eyh Eb Medyen yle derdi: Grdm her
ey zerine b yazlmt. B ulhiyet mertebesinde Hakkm katndan mevcutlara e
lik eder. Bunun baka bir ifadesi ise her ey benimle ayakta durdu ve zuhur etti"
eklindedir. B harfi ile elif arasnda fark vardr. nk elif Zt', b sfat gsterir. Bu
yaratmayla ilgili olan elif deil, altndaki noktasyla beraber b olmutur. Nokta b
tn varlklardr, ( e s r a r , vr. 1 2 3 ) 6

B harfi varln ikinci mertebesinde bulunan akl makamdr. Nitekim b de harflerin


kincisidir, ( e r h , 10 8 )

nsan- kmil, hakikatlerin hakikatidir, nk o, bnin altndaki nokta ve feyzin


mahallidir, ( kenz, 154)

Harflerin birisi de sekinlerin sekinlerinin sekini olan bdir. ( f t h t , bs, 454)7

n o tlar:

' B dudak harflerindendir, byle isimlendirilmesinin nedeni iki dudak arasndan kmasdr (Lisan'l-
Arab).
2 Yani o, varln kendisiyle zuhur ettii hakikatler hakikatinin simgesidir. Bunun delili ise, Allah'n ilk
yaratt ey benim nurum, nurumdan ise her eyi yaratmtr anlamndaki hadistir. te b harfi, hadiste
anlatlmak istenilen nura iaret eder. Nitekim Letaifl-A'lm yazar yle der: lbnl-Arab Kitabu'l-Ba
isimli risalesinde yle der: Sfller b harfiyle var olan ilk mevcuda iaret ederler. O varln ikinci mer
tebesindedir. Gkler, yer ve ikisinin arasnda bulunan eyler onun vastasyla ayakta dururlar. Bkz. Ab-
dlkerim el-Cl, Meratibl-Vcd.
3 Mminlerin emiri Ali (r.a.) yle der: Ben b harfinin altndaki noktaym. Bylece b harfiyle ilk taayy
ne -k i o lk Akl'dr- iaret etmitir; nk b ikinci harftir. Bnin noktas, birinci taayynn altnda
meydana gelen lemin varln gsterir... (El-Ecvibe, s. 222)
4 O insan- kmili gsterir. Bu nedenle bizzat sfler sklkla kendilerini bnin noktas diye tanmlamlar
dr. Bkz. nsan- Km il.
5 bnl-Arab el-Ftiiht-Mekhiyyede (BS, s. 608) iblnin bu szne iaret eder. Abdurrahman el-
Krdi (Abdlgani en-Nablsnin talebesi, lm. 1195) erhul-Celle isimli eserinde yle der: ibl Ben
bnin altndaki noktaym, demi, yani izzet zelliindeki Mbuddan hakirlik zelliiyle ayrlm bir ku
lum.
6 Bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. I, s. 102.
1 nsanlar arasnda kmiller anlamndaki sekinlerin sekinlen bulunduu gibi, harfler arasnda da b insan
lar arasndaki insan- kmilin yerini alr.

97
Baba

B a b a E, ba ve vav "terbiye" ve "beslemek" demektir. Bu nedenle eb [baba] diye isim


lendirilmitir; oulu foa'dr. ( mucem )
S?

Kuranda eb, insana tamlama yaplarak kullanlmtr. Babanz, babamz, babas (erkek ve dii iin), ba
balar gibi. Btn bu tamlamalarda kelime baba anlamyla snrldr.

Baba ilk demektir; her trn ilk bireyi btn fertlerin babasdr. Sz gelii ilk insan
deme ebl-beer [insanln babas] denilir.

dem insanln babasdr. dem insanln babas olduu gibi, her trn ilk bireyi
de babadr, ( f tuh at , iv-,298)

Baba bir arta bal olmakszn babadr, babalk ise insana bir ynden eklenen ve
onu btn alardan kuatmayan niteliktir, insan bir ynden olunun babas, baka
bir adan onun olu olabilir.

Hangi tarz ve trde olursa olsun zerinde babalk hakkna sahip herkes senin ba
ban; hangi tarz ve trde olursa olsun zerinde babalk hakkna sahip olduun her
kes olundur. Bu anlamda z baban bile kendi olun olabilir ve o zaman hem senin
onun zerinde ve hem de onun senin zerinde babalk hakk vardr, ( f t h t ,
IV: 156)

Babalk ve peygamberlik, birer bant ve tamlamadr. Baba olu olduu bir baba
nn olu, oul ise babas olduu bir oulun babas olabilir, ( f th t , 1:143)

Baba etkiye ve deiime konu olana (ana) gre etkin ve bakalatran, i yapc (ana)
nitelik karsnda bilici zellik, eyleme konu olana (ana)1 gre de etkin olandr:

Messir her ey babadr, ( fth t , 1:137)

Bakalatran baba, bakalaan ana, bakalama eylemi nikah, rn ocuktur, ( f t


h t, 1:139)

Bilicilik zellii babadr, nk o etkindir, ( fth t , I: 1 4 o )

Baba bedensel asln karlnda ocuun akl-ruhsal asldr. Her rn veya ocuk
bir neticedir ve netice iki nclden meydana gelebilir: ki ncl iki asildir.

Bir ey iki eyden, bir sonu iki nclden meydana gelebilir, ( f th t , bs, 30)

lem Hakka benzer var olmutur. Doann baskn geldii kimse daha ok anaya;
akl baskn olan ise, babasna benzer, ( fth t , v.151 )

98
Babalarmz

Ana insann doasdr, babas ise ilahi ruhtur, ( f th t , i:320)

Baba oula yardm edendir,2 fakat babann yardm onu her ynden kuatmaz. Bu
nedenle oulun yardm ald ynden babaya ksmen mensup olduunu grmekte
yiz. nsan sz gelii bilgi veya mal nedeniyle bakasnn babas olabilir.

Toprak [tin] babas ile din babas arasndaki fark udur: Birincisi mal, kincisi bilgi
yi miras brakr. Senin baban sana nafaka verendir; sen de babana nafaka verirsen
onun babas olursun. ( terac m , 35)

N O T LA R :

1 Bkz. Ana.
2 Bkz. V rislerin B a b a s.

B a b a l a r m z lbnl-Arab babalar deyimini kullanp bitiik zamire eklendiinde


Mslmanlar ve mminleri, zellikle de velileri ve kendi dostlarn kasteder. Bir ve
liye gre ilk baba ruhlarn babas ve ruhsal asl olmas bakmndan Muhammeddir
(a.s.). kinci baba demdir; nk dem bedenlerin babas ve veliyi meydana geti
ren bedensel ilkedir. nc baba gnderilmi ilk resl Nuhtur. eyhimiz Nuhun
ilk resl, ondan ncekilerin ise, sadece nebi olduuna yle kant getirir: Nuhtan
nceki btn peygamberlerin elilik grevleri bir eyde iken Nuhun peygamberlii
bir eyedir.1 Allah yle buyurur: Hangi beldede (fi-karyetin) bir nebi gnderdiy-
sek.... (7:94) Nuhu kendi kavmine (ila) gnderdik (7:59). Drdnc baba bra
himdir (a.s.). brahim Islamn babas ve bizi Mslmanlar diye isimlendiren kimse
dir. O Kuranm tespitiyle Mslmanlarn babasdr. Ibnl-Arabnin aadaki pa
ragraf drt baba hakkmdaki grmz kantlar:

Ruhlarmzn asl Ruh- Muhammeddir [Hz. Muhammedin ruhu], O ruhlarn, -


dem ise bedenlerin ilk babasdr.2 Nuh gnderilmi ilk resldr. Ondan ncekiler
Rablerinden aldklar eriata uyan nebilerdi. Bu nedenle dileyen onun eriatna gi
rer, dileyen girmezdi. Her mmete bir korkutucu gelmitir (35:24) ayeti risletin
varln deil, her mmet iinde Allah ve ahiret ilerini bilen kimsenin bulundu
unu tespit eder. Bu kii de resl deil, nebidir. Kast edilen resul olsayd/i [iinde]
deil, ila [e] edat kullanlrd. O halde rislet kapsnn kendisiyle ald ilk pey
gamber Nuhtur. lk var olan insan ruhu Muhammedin ruhu, ilk insan bedeni -
demin bedenidir. Bu baba, babalarmzdr. Drdnc baba brahimdir. brahim
Mslmanlktaki babamzdr ve o bizi Mslmanlar diye isimlendirmitir. Atalar
u ztlarn olduu kimseye baknz! Muhammed, dem, Nuh ve brahim. Babalar
bu ztlar olan kimseden daha mutlusu yoktur ve o velilerin en stndr, ( f th t ,
II:50)

99
B a la m a k

' Kuran- Kerim'in her yerde nbvveti, iinde anlamndaki fi edatna, risaleti ise e anlamndaki ila edat
na balamadn grmekteyiz (bkz. 2:151, 62:2). Sizden Araplardan demektir, bkz. Nesefi, Tefsir, c. I, s.
83.
2 Her nereye peygamber gnderdiysek (7:94) ayetine telmih.

B a l a m a k ["Balamak", "rtmek" anlamndaki gafr kelimesinin kk harfleri ci


lan] ayn, kafve ra, "rtmek" demektir. Ardndan bu kkten istisna olarak zikredilen
ler gelmitir. Gafr "rtmek" demektir. Gufran ve afr ayn anlamdadr. yle denilir:
Allah onun gnahna mafiret etsin (gufran, mafiret, ufran). (m u c e m )

G-F-R Kuran'da znesi Tanr olan bir fiil kalbyla yer almtr. Sadece Tanr Gafur ve Gaffardr. Bu fiil
gnaha kar gerekleir, bu nedenle mafiret fiili, gnahkarn mafiret talebine bal olarak (istifar),
rahmet ve aff ierir. Btn bunlar rtmek demektir.

Allah'tan mit kesmeyiniz, Allah btn gnahlara mafiret eder. (39:53)


Onlar Allahn rahmetini mit ederler, Allah gafur ve rahimdir. (2:218)
Allah gafur ve rahimdir. (22:60)
Rabbinin ismini tespih et ve balanma talep et. O tvbeyi kabul edendir. (110:3)
59"

lbnl-Arab kef ve mahedenin kart olarak gafr (setr, rtmek) kelimesinin sz


lk anlamna harfi harfine bal kalmtr.

Onlara mafiret edersen" (5:1 s), yani itaatsizlikleri nedeniyle hak ettikleri azabn
gereklemesinden onlar gizlersen. Baka bir ifadeyle onlar iin kendilerini azaptan
nen ve bundan men eden bir gafr, yani rt yaratrsan, ( fuss , 14 9 )

Dilediini yap, kukusuz ki seni baladm, yani, kendimi senden dolay senden
gizledim. Benim katmda senin adna inayet takdir edilmi olduu iin, bakasn
cezalandrdmda, sen cezaya maruz kalmayacaksn. Bylece gnahn ilenmesin
den nce mafireti zikretmitir. Bu [Hz. Peygamberin gemi ve gelecek gnahla
rnn balandn belirten] geriye kalan (48:2) ifadesidir. Bylece gnah mafiret
edilmi, yani rtlm olarak gerekleir. Tanr gnah ile gnah ileyen arasndaki
bir perde ile onu rtmtr. Bylece gnahn hkm o ahsa tesir etmez, ( f t h t ,
IV: 145)

Allah gafur ve rahimdir," (25:70) yani Allah rter, bu rtme nedeniyle de Rahimdir.
(FTHT, 11:352)

Nuh kavmini mafiret iin [gizlemek, rtmek] davet etmi,' gstermek iin davet

T OO
Bahr

etmemitir. Bu nedenle onlar parmaklarm kulaklarna tkamlar ve elbiselerine


sarlmlardr (71:7). Btn bunlar, Nuhun kavmini ard rtmenin formudur.
Bylece onlar, eylemleriyle davete karlk vermilerdir, ( fuss, 71)

n o tla r :

' bnl-Arabde gafr iin bkz. Fussu'l-Hikem, s. 74, c. II, s. 38; el-Ftuhtul-Mekkiyye, c. III, s. 309; c. IV,
s. 107.

B a h r Dilbilgini Halil'in sylediine gre b a h r 1 genilii ve derinlii nedeniyle b a h r [de


niz, derya] diye isimlendirilmitir. Cmert olduunda racln b a h ru n [derya adam]
denilir. Kelimenin ikinci kk anlam "hastalk"tr. Bir belaya maruz kalan kiiye racln
b a h ru n denilir. "Genilik ve derinlik" diye zikrettiiniz birinci anlam ile bu ikinci anla
mn ne ilikisi olabilir diye bir soru yneltilebilir. Bu sorunun cevab udur: Her ikisi de
bahr kelimesiyle ilgilidir, nk bahrin suyu iilmez, iilirse hastala yol aar, ( m ucem )
s?-

Bahr kelimesi Kuranda, bilinen anlamnn dnda kullanlmamtr.

Size denizi amade klmtr, zerinde gemilerinizi yrtrsnz. (14:32)

Bahr grnmeyen Kutbun ismidir. Brakalm bnl-Arab gemi mmetlerin ku


tuplarn mEede ediini aktarsn:

Bizden nceki mmetlerin kmil kutuplar, bana adlar Arapa zikredilmi bir top
luluktur. Bana onlar ara bir mertebede gsterilmi ve mahede ettirilmitir. Onlar
dan birisi Mufarrk [ayran], Mdavil-klm [hastalklar iyi eden], Bekk [ok a
layan], Mrtefi [ykselten], Vasi [geni] ve Bahrdr [Derya], Bunlar dem den Mu-
hammed (a.s.) zamanna kadar isimleri bize sylenmi kemle ulatran kimseler
dir. (FTHT, S, 567)

bnl-Arab bahri [deniz] grnr ve bedensel olan berrin [kara] kart olarak g
rnmeyen ve manevi olan anlatmak iin kullanr:

Seyr-i slk ve yolculukla Tanrya yaklamak sz konusu olunca, doru yolu bul
may temin iin Tanrnn zelliklerinden birisi Nur olmutur. Allah yle buyur
mutur: Yldzlar sizin iin yaratm, onlarla karalarn [ber] ve denizin [bahr] ka
ranlnda yolunuzu bulursunuz (6:97). Ayette geen ber [kara] beden amelleriyle
ortaya kan slk; bahr [derya] ise nefsin amelleriyle yaplan manevi ve btni
Slktr. (FTHT, S. 179)

Allahm! Beni dnn berrinin [kara, beden] karanlklarnda ve iinin ve nefsinin

o
Bahr

bahrnda [derya] gren herkesin rehber edinecei bir nu r yap. ( f t h t , as , 475 )

bnl-Arab bazen bahrin genilik, kapsam ve ihata gibi zelliklerini benzetme ola
rak kullanr. bnl-Arab bu zellikleri alr ve beht, Heba gibi terimlere ekler. Byle-
ce terimi mahiyet ve tanmndan kartp genellikle bilgi veya seyr-i slk dzlemin
de insanla ilikilendirir.2

Sa yne dnmek sliki bahrul-beht ves-skun'e [susmak ve sakinlik deryas] sevk


eder. Bylece mr ksalr ve mertebesi bakasnn mertebesine gre eksilir. Sol ya
na dnmek ise sahibini bahr-1 telef [yok olma deryas] ve ebedi yoklua iter. Kurtu
lu herhangi bir yne sapmadan ortada kalmaktr, ( nsha , 28)

Himmet burana bindim, okluk dairesinden ktm. Bylece Bahrul-Hebya [He-


b deryas] dtm. Orada kimin karlk verdiini ve kimin direndiini grdm,
ilk ve sonu mahede ettim. (ttih ad , 141)

Bahr esin kayna olan balamlarndan yararlanlan tasavvufi simgelerden birisidir


ve bnl-Arab ondan btn dnce yapsnda yararlanmaya alr. Bylece Ibnl-
Arabde bahr bilgi ve srlar ierdii iin genellikle marifet ve ilimle3 ilgili balam
larda tekrarlanr.

Hzr geminin ucunda gagasyla denizden [bahr] bir ey alan kuu grdnde Mu
saya yle der: Suyu gagalarken bu kuun ne dediini biliyor musun? Musa (a s.)
Hayr bilmiyorum diye cevap vermi. Bunun zerine Hzr yle der: Musa! Bu
ku Allahn ilmi karsnda benim ve senin ilmin gagamla bu denizden aldm ka
dardr" diyor, ( fth t , DS, 137)

Bilgi ve bilinen arasnda derinliine4 ulalmayan bihar [deryalar] vardr. Hakikatle


rinin ztlna ramen bilgi ile bilinen arasndaki ban srr girilmesi g bir derya
dr, ne iaret ne ibare onu anlatabilir. Fakat keif bir ok ince perdenin ardndan
onu idrak edebilir, ( f th t , bs, 523)

Gnl geni bir insansan Kuran bahnna [derya] dal! Aksi halde grnen anlamn
yorumlayan kitaplarla yetin ve o deryaya alma; helak olursun. nk Kuranm
deryas derindir, (ftht, bs, 625 )

Havann karanlna denizin [bahr] karanl, ona da dalgann karanl eklenir. Ge


cenin karanl tabiatn, denizin [bahr] karanl cehaletin karanldr. Cehalet ise
ilmin olmaydr. (FTHT, ll. 660)

Derya [bahr] ilim demektir, ( f th t , bs, 560)

Son iki ifadeden byk pirimize gre bahrm [derya] ilim anlamna geldii ortaya

102
Bahr

kar. u halde bahr ilimdir ve bu nedenle okuyucunun bu son metinde veya nceki
metinde tek bana geen bahr kelimesinin anlamn incelemesi gerekir. Metinler
deki bahr kelimesine bnl-Arabnin dile getirmi olduu kullanmlardan birisi uy
gu n decektir. rnein yle der:

Hakk Evvel zelliiyle nitelenmi grdmde


Avulamak iin bidayet [balang] bahrine geldim, ( f th t , ds. 15i)

Burada bidayet bahri, zerinde durulmas gereken yeni bir terim deildir; kelimenin
drdnc anlam onu ierir. Baka bir ifadeyle burada bidayet bahri balang ilmi
demektir, lbnu 1-Arabtde bu simgenin isim tamlamalarndaki kullann da belirtti
imiz erevede yorumlamak gerekir. Ibnl-Arab, konunun uzmanlarnn da bil
dii gibi tek varlk veya varln birlii anlamndaki retisini eitli benzetme ve an
latm kalplarnda ifade eder: zt ve glgeler, gne ve nlar, gk kuann renkle
ri vs gibi (Bu konuda bkz. V a h d e t -i V c d ) . O btn bu benzetmelerde bilinen ve
kabul grm eitli anlatm yntemleriyle vahdet-i vcudun anlamn okuyucusuna
ulatrmann yolunu arar. Bu balamda bnl-Arab! bir varlktan sz etmekte ve
varln resmini izmektedir: tek deniz, drt deniz ve drt nehir. Fakat derya ve ne
hir varln birliini gstermek iin neden kullanlmtr? Buna cevap olarak unu
syleyebiliriz: Burada biim bizatihi maksat deildir, aksine o bir mahede, bizim
ifademizle insann bilgisel tecrbesidir. O halde bahr simgesini epistemolojik bir
balamda kullanmasyla uyumlu olarak bnl-Arabnin, varl mahedede
sliklerin makamlarn ortaya koymak iin yine bahr simgesini kullandn grmek
teyiz. Onlarn bir ksm sddk, ehit, delil sahibi, afetler sahibi ve Hakka yakn kim
selerdir.

Hak bana nehirleri gstermitir. Bunlarn nereye aktklarn dn" dedi. Ben de
nehirlerin drt deryaya [bahr] aktn grdm. Birisi ruhlar deryasna akmaktayd;
kincisi hitap deryasna; ncs zaman ve kr deryasna, drdncs sevgi
deryasna akmaktayd. Bu nehirlerden birtakm kollar kmaktayd ve onlar ziraat
yapanlarn ekinlerini sulamaktayd. Sonra gzm bir deryaya diktim ve grdm
ki, hepsi de btn deryalar ieren tek bir deryaya akyorlar. Drt nehrin kuatc
deryadan ktklarn grdm. Bu drt denizle kartktan sonra tekrar ilk ktklar
deryaya dnmekteydiler. Bunun zerine Allah bana yle dedi: Bu kuatc derya
benim deryam, onlar ise deryalarmdr, fakat sahiller bu denizlerin kendilerine ait
olduunu iddia eder.5 Denizlerden ve nehirlerden nce kuatc deryay gren
kimse sddkn ta kendisidir.6 Onlar bir defada mahede eden kimse ahittir. n
ce denizleri ardndan deryay gren kimse ise delil sahibidir. nce deryalar, ardn
dan nehirleri sonra da tek deryay gren kimse ise afetlere maruz kalan kimsedir.

103
B a l N e h ri

ite Hakk.a yaklaanlar bu deryaya ularlar, ( esraru'l-kuds , 56-57)

lbnl-Arabde Kurandaki iki derya [bahreyn] terimi de geer ve bnl-Arabnin i-


fadesi bu iki deryann zorunluluk ve imkn [olabilirlik] deryalar olduunu gsterir.

ki deniz birbirine akmtr. Aralarnda bir berzah [engel, vasta] vardr, birbirleri
ne karmazlar. Artk Rabbinizin hangi nimetini yalanlarsnz? (55:2i). Acaba
Hakkm kendisine balayp bizim gzlerimizden uzaklatrd bahri m, yoksa
kendisinden ayrp7 var olanlar veya Rahmann zerinde oturduu berzah diye i-
simlendirdigi bahri mi yalanlarsnz? ( f th t , bs, 482)

NOTLAR:

1 Bu terimin aratrlmas esnasnda bahr ile ilgili baz ikincil terimler ortaya kar: bahr'l-beht [susma
deryasl, bahru't-telef [yok olma deryasl, bahru'l-heb [heba deryas], bahru'l-ervh [ruhlar deryas),
bahrul-hitab [hitap deryas], bahru-hur [kr deryas], bahrul-hub [sevgi deryas], bahru'l-vahidi'l-
muhit [kuatc Birin deryas], bahru'l-biddyet [balang deryas], bahrul-Kuran [Kuran deryas], bahru
zti'z-zt [Ztin ztnn deryas], bahrul-ezel [ezel deryas], bahrul-ebed [ebed deryas], bahru'l-ucac,
bahrul-hakikat [hakikat deryas], bahrul-lednn [ledn deryas], biharu ardi'l-hakikat [hakikat arznn
deryalar].
2 lbni-Arabnin bahr kelimesini tamlama yapt bln kelimeleri saymak gtr, fakat geen terimleri
genel bir kaide kabul edip, lbn-Arabnin metinlerine tatbik edilmeleri mmkndr.
3 Bu terimle dolu metinlere bavurmak yeterlidir.
4 Derinliine ulalmaz deryalar: aktr ki, burada kast edilenler, ulalmaz sr ve bilgi deryalardr.
5 Vahdet-i vcuda iaret etmektedir.
6 Hz. Eb Bekirin Grdm her eyin ncesinde Allah grdm" deyiine gnderme.
7 Bkz. lbnl-Arabde bahr: Risle-i akkil-Cuyub, s. 8, 54; Anka, s. 67; el-Ftht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 338,
397; el-Fthtl-Mekkiyye, B5, s. 433, 539; el-Ftht'l-Mekkiyye, S, s. 399, 408; el-Fthtl-Mekkiyye,
DS, S- 532, 533. 575

B a l N e h r i Bal nehri cennetin drt nehrinden birisidir ve iki kelimeden oluur, a)


Nehir, yani kendisini kuatmadan insann nasibini ald ilim, b) Bal, yani doru yo
rum, bnl-Arabnin bal arya, vahye baladdr. Bu konuda da Rabbin arya
vahyetti" (66:68) ayetinden etkilenmitir. te yandan ar, bal verir. Bylece bal, vah
yin simgesi olmutur. u halde bal nehri vahiy ilmidir.

Bal nehri, farkl trlerine gre vahiy ilmidir. Bu nedenle melekler arap ienin sar
ho olmas gibi, vahyi iittiklerinde baylrlar, ( ftht, 11:441 )

B a s t bkz. K a b z

B a a k D e v l e t i Devlet veya dlet "mal veya savata kalan ey" demektir. Bir gre
gre dlet malda, devlet ise savata kalan eydir. Devlet, sknt halinden rahatla ge-

104
Baak Devleti

mek demektir. (Usan )

Kuran'da devi kk bir yerde ve Lisan'l-Arab'n iaret ettii anlamda geer. Bir kez birisine, bir kez de
dierine getiinde ganimet aralarnda devlet oldu denilir. Eb Ubeyd'e gre dlet, tedavl edilen eyin
ismidir. Allah yle buyurur:
Zenginleriniz arasnda dolaan bir dlet olmasn diye. (597)
s?-
Ibnl-Arabnin baak devleti ile ilgili metinleri izaha muhtatr, bu metnin kapal
yerlerini tmevarmsal bir yntemle aklayabiliriz:

Allah iki eliyle demin amurunu yourup, onun belini zrriyetinden gelecek bed
baht ve mutlularn mahalli yapp hepsini demin amuruna yerletirmi, onda
komuluk ilikisi vastasyla birletirmi, demi dorusal harekete sahip yaratm
tr. te bu baak devletinde gereklemitir, ( f th t , 1:123)

Bu ifadelerden u sonular kartabiliriz: 1) Baak devleti, metnin balamndan or


taya kt gibi insann yaratl aamalarndan birisine tekabl eder. 2) Yaratln
bu aamas, baka benzer bir merhaleyi hatrlatr, o da Ezeli Ahittir. Orada Allah,
demin beline zrriyetinden gelecek herkesi yerletirmitir: Allah yle buyurur:
Rabbin dem oullarndan zrriyetlerini kartp kendilerini ahit tuttuunda. 3)
Baak devleti, iki kelimeden oluur, bu isimlendirmenin nedenini aklamaya ala
caz. Devlet: Devlet, manevi bir varlktr ve hkmlerdeki varlyla ayrlr. Bu ne
denle, daha doru bir yoruma gre, bnl-Arab ztlarn komuluk hkmlerine
bal olduunu zikrettiinde, burada hkm lafzn devlet lafzyla deitirmi olur.
Fakat tbnl-Arab, niin sz gelii baak arz veya baak lemi dememi, halbuki
byle bir yaklam, terim oluturma yntemine daha yakndr: Bu balamda arz keli
mesi, okuyucuya veya duyana girilebilir bir yer arm yapar. Sz gelii arzul-
hakikat [hakikat arz], imknsz olsa bile, girilebilecek bir yer olarak gzkr. Hal
buki demin bir yaratl aamas olan baak devletine herhangi bir yaratlmn gir
mesi nasl beklenebilir ki? O halde bnl-Arabnin devletul-snble yerine arzul-
snbueyi [baak arz] kullanma ihtimali ortadan kalkmtr. lem ise devlet gibi ma
nevi bir ahsiyeti ifade edebilme imkn olsa bile, hkm ve belirlilik ifade etmek
yerine, daha ok kapsam ve ihata anlam tar. Bu nedenle baak devleti, baak lemi
ifadesine gre tbnu 1-Arabnin dncesine daha ok hizmet eden bir terimdir. Ba
ak: bnl-Arabnin metninde iki kelime geer ki, bunlardan sz konusu devleti ba
ak devleti diye zikretmesinin sebebini kartabiliriz. Bu iki kelime komuluk [kom-

105
B t l

uluk hkmyle] ve dorusal [dorusal hareketi kelimeleridir. Dosdoru boyu ve


tohumlarm eit yayma zelliiyle baak, dikey duruu ve her biri kendiliinde yet
kin bamsz tohumlarn bir arada bulunuu gibi birbirine karmadan ztlarn ken
disinde komuluk yapmas asndan deme benzer.

B t l bkz. H a k

B t n bkz. Z a h ir B t n

B t n H a l i f e l i k bkz. H a lif e /H ila f e t

B a t m a k / B a t Y e r i bkz. u r k M e r k

Bedel Ba, dal ve lam tek kktr ve bir eyin, giden bir eyin yerini almas demektir.
'Bu unun bedeli ve karldr' denilir, ( m u c e m )

S?"
Bedel Kuranda belirttiimiz szlk anlamyla, yani fiil olarak geer: Beddele [deitirdi], beddelna [de
itirdik], beddel [deitirdiler], ybeddilu [deitirir].
te onlar Allahn gnahlarn iyiliklere evirdii [tebdil] kimselerdir. (2570)

s?
Velayet daha nce ki mam maddesinde sz ederken belirttiimiz gibi grnen
devletin karlnda bamsz bir devlettir.' Bu devleti Kutup veya Gavs ynetir.
Kutbu iki imam takip eder, sonra drt direk ve yedi bedel [ebdal-i seba] gelir.2 Bu
konuda sz uzatmak yerine unu belirtmekle yetineceiz: Ebdal terimini ne kelime,
ne de anlam olarak tbnl-Arab icat etmi deildir. Bu nedenle konu hakknda dier
sfilere gre tutumunu gstermek iin onun ifadelerini aktarmakla yetineceiz.3 Be
del olmak ortak anlamda bir hal veya makama isim olarak verilir. Bedel olmak, iyi
huylarn kt huylarn yerini almasdr; bedel olmak makam ise, belirli vasflarla ni
telenmi Ricalden bir gurubun makamdr. Bu say baz sfilere gre krk, bazlarna
gre ise yetmitir.

Bedel olmak:4 Kul geici zelliklerden kurtulduunda Hak kendisine kalc zellik
leri giydirir. Benimle iitir, benimle grr.5 Bylece beeri zellikler baka sfatlar
la ye r deitirir. te bu, hallerin en stndr. ( e c v be. V:9)

Ebdal yedi kiidir, saylar artmaz ve eksilmez. Allah onlar sayesinde yedi blgeyi6
korur. Her Bedelin ynettii kendine ait bir blgesi vardr. Onlardan birincisi Ha-

106
Bedenlerin Babas

llin (a.s.) kademi zerinde, kincisi Kelim Musann (a.s.), ncs Harunun,
drdncs drisin, beincisi Yusufun, akncs Yunusun, yedincisi ise demin
kademi zerindedir, Allahn selam hepsinin zerine olsun! Bunlar ebdal diye isim
lendirilmilerdir; nk onlar herhangi bir yerden ayrlp grdkleri bir maslahat
veya fayda nedeniyle geride birisinin kalmasn istediklerinde, kendileri gibi bir
ahs oraya brakrlar. Braklan ahs grenler onun gidenin ayns olduundan
kuku duymaz, halbuki o deildir. Braklan ruhani bir ahstr ve Bedel bilerek ve
onu kastla kendi yerine brakmtr. te bu gce sahip herkes Bedeldir. (ftht,
11:7)

Ebdal yedi kiidir: Ebdal diye isimlendirilmilerdir, nk birisi vefat ettiinde ba


kas onun yerini alr. Baka bir gre gre ise ebdal diye isimlendirilmelerinin ne
deni dilediklerinde kendileri gibi birisini yerlerine brakabilme gcnn onlara ve
rilmi olmasdr. Bu g yerlerine brakacaklar kiiler hakkndaki bilgi nedeniyle
onlara verilmitir, ( ftht, I:16o)

NOTLAR:

' Bkz. ki mam.


2 Ebdaln says sfilerin bak asna gre deiir. Bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, c. I, s. 160; L. Massignon,
Essai, s. 113; Kasm Gani, Tarih-i Tasavvuf, s. 329 (Hcviriden Ebdalm saysn krk diye aktarr); Taba-
katl-Evhya, s. 146; Hasen el-Adevi, Nefehat- aziliyye, c. II, s. 99; Crcni, Trifat, s. 44; Tabakat'U
Evliya, s. 146.
3 Geni bilgi iin bkz. Tehanev, Keaf, c. I, s. 136.
4 bnl-Arabnin bedel ve ebdal hakkndaki ifadeleri iin bkz. el-Fthtul-Mekkiyye, c. I, s. 40,104; c. II,
s. 455; htlahat, s. 286; Risletl-Kuds. lbn'l-Arabt orada (s. 24) Znnun- Msrden yle bir ifade ak
tarr: Znnuna Ebdal nitelemesi sylendiinde, yle der: Onlar Allahn yaratklarna kar delilleri
dir, sevgisinden parlak bir nru onlara giydirmitir.
5 Kurb- nevfil makamna iaret.
6 Batlamyusun Corafya kitabnda ortaya koyduu bu blgeler iin bkz. lbn Haldun, Mukaddime, s. 52-81.

B e d e n l e r i n B a b a s Bedenlerin babas ilk cisimsel babadr. Btn cisimlerin mey


dana geldikleri cisimsel asl demdir.

dem cisim ynnden ilk babadr, ( fth t , tso)

dem insan bedenlerinin babasdr, ( f t ht , i:457)

bnl-Arab deme bazen ikinci baba diye de iaret eder (Bkz. k in c i B a b a ) .

B e d i r bkz. D o lu n a y

B e h m e Ba, he ve mim "bir eyin sebebinin bilinmeden kalm asfdr. "Bu belirsiz bir

107
B e h m e

itir" anlamnda emr mbhem denilir, ( mucem ). Behme "nalsz hayvanlardr.


S?"

Behme yerde en'ama tamlama yaplarak yer almtr ve hepsinde de temyiz gc olmayan canl
demektir:
Allah size hayvanlar [behmetl-en'am] hell klmtr.1 (5:1)
Allah'n rzk olarak verdii hayvanlar [behmetl-en'am] kurban ederken Allah'n adn zikret
sinler.2 (22:28)

bnl-Arab belirmenin nutk [konumak, dnmek] sahibi olduunu Kuran- Ke


rim ve snnetten delillerle kabul eder. Keif ehline gre, onlarn konuabildikleri a-
k ve malumdur. Behme diye isimlendirilmelerinin nedeni kendilerine bakan kim
selerin haklarnda aknla dm olmalardr. Behme ibham'l-emir3 [iin mp
hemlemesi] deyiinden tretilmitir. tbnl-Arab onlarn konuabilmelerinden da
ha da ileriye giderek, kelimenin ierdii lm ve ftr boyutlara ular. Behme Allah
ve varlklar bilmek ayrcalna sahiptir. bnl-Arabnin terimi nasl akladn
grelim, bu konudaki metinleri olduka aktr:

Behaime [hayvanlar] ibham ve mbhemden tremi bu ismin verilmesinin biricik se


bebi, onlarn durumlarnn bize gre belirsiz ve mphem olmasdr; nk, daha
nce behaimin Allaha ve varlklara dair marifetleri hakknda bilgi vermitik. Onlar
keif ve iman ehlinin dndaki kimselere gre sadece hayvandr. Onlar behaimin
konuabildii ve kendilerine szn [kavil] nispet edilmesiyle ilgili Kuran- Kerim ve
snnette yer alan ifadeleri tevil etmeye kalkmlardr. Allah yle buyurmutur:
Onlara yeryznden kendileriyle konuan bir dabbe kartrz (27:82). Bylece Al
lah hayvanlarn bizimle konuacam bildirmitir. ( ft H t , 111:259)

Behaim [hayvanlar] da mmetlerden birisidir ve her bir tre zg hamdleri ve tes


pihleri vardr. Hayvanlardan ortaya kan ve sadece akl, dnce ve fikir sahiple
rinde gzken hareket ve eylemler onlarda bir bilginin bulunduunu gsterir. Bu
balamda hayvana gelince: Allah onu kendisine dair bilgiye sahip olarak yaratm
tr. Hz. Peygamber sahih bir hadiste yle der: lsrailoullar devrinde bir inek ze
rine sahibi bindiinde yle demi: Ben bunun iin yaratlmadm, ekin iin yaratl
dm. Bunun zerine sahabe Bir inek mi konutu? deyince, Hz. Peygamber cevap
vermi: 'Ben, Eb Bekir ve mer bu olaya inandk. ite bu, niin yaratldn bilen
hayvan trndendir. insan ve cinler ise ibadet etmeleri iin yaratlmlardr. Bunu
ise ancak peygamberlerinin diliyle Allahn bildirmesiyle bilebilirler. Ey perdeli kii,
gr! Sen nerdesin, behaim nerede! Behaim seni tanr,4 nereye gideceini bilir,5 ne-

108
Beka

den yaratldm bilir, sen ise bunlarn hibirini bilmezsin, ( f t h t , c. 113:488-89)

NOTLAR:

' Bkz. Ayetin yorumu iin Beyzv, Envar, c. I, s. n.


2 Bkz. Ayetin yorumu iin Beyzv, c. II, s. 44
J lbn'l-Arab d-Ftht'l-Mekkiyyedt iki blm Behaime tahsis etmitir (lahi kat karsnda Behaimin
menzili c. III, s. 257-262 ve 487-93)
4 Dabbetl-arza telmih. Bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 259.
s lbnl-Arabnin Allah ehlinden birisinden aktard hikyeye telmih, bkz. d-Fthtl-Mekkiyye, c. III,
s. 489. Adamn biri hzl kosun diye eeinin kafasna vurmaktaym, bunun zerine bir Allah ehli E-
ege niye vuruyorsun? deyince, eek dile gelmi ve Brak aslnda o kendi kendine vuruyor demi. O
halde hayvanlar, ilerin nasl yorumlanacan gsterir.

B e k a Ba, k a fv e ya tek kktr ve "devam" demektir. Dilci Hall yle der: "Bir ey baki
kald denilir. Bu yok olmann zdddr." ibn Sikkt yle der: "B ekyt fla ne n, yani fa-
lancay gzettim ve bekledim." Beklemek, diren ve srekliliin bir trdr, ( mucem )
vs
Beka devam, sreklilik, ebedilik anlamyla Kuranda yer alr. Bu anlamyla bek ebedilik anlamna yakla
r. Fakat o, ezeliliin zdd deil, bitiin zdddr.

Ahiret daha hayrl ve daha bkidir. (87:17)


Sizin elinizdeki tkenir, Allahn katndaki ise bkidir. (16:96)
S?"
Tasavvuf yoluna giren herkesin karlat ve Risale, Luma1, Taaruf, Menazs-Sairin
ve Avrijl-Menf gibi kitaplarda ele alnm tasavvufi terimleri lbnl-Arabde ara
trmada zel bir glk ortaya kar. nk lbnl-Arab bu terimleri eski anlam
laryla kullanr, ardndan kendi dncesiyle uyumlu baka bir adan bakmak iin
onlar yeniden ele alr. Bylece terimler bnl-Arabye zg belirli ve farkl bir an
lam kazanrlar. Eski tasavvuf fena1 ve bek terimlerini mahiyetlerine gre tanmla-
mamt; onun tanm fena, falan eyden fani olmaktr veya bek, falan ey ile baki
kalmaktr gibi birtakm tamlamalara bal yaplmtr. Buna gre fenann tanmlan
mas sahibinin yok olan zelliklerinin saylmasndan ibaret iken, bek bu zellikler
den kalanlarn zikredilmesiydi. Bylece fena ve bek terimleri bamsz deil, bir
tamlamayla alnmaktayd ve pe pee gelen iki hal saylmaktayd: fendan sonra bek
gibi.2 lbnl-Arab eski tasavvufun bek terimine bu bakndan uzaklamam, bu
noktada da kalmam, fakat beknm mahiyetini tanmlamaya da almamtr. By
lece onu ikinci aamada grmekteyiz.

Fena kt zelliklerin insandan gitmesi, bek ise iyi hasletlerin insanda kalmas

109
Beka

demektir. Slikler fena ve bekada farkl farkl bulunurlar. Bir ksm ehvetinden,
yani kendisine haz veren dnyevi eylerden fani olmutur. Bir insan ehvetinden
fani olduunda, niyeti ve kulluktaki ihlas kendisinde bki kalr. Haset, kibir, nefret
gibi kt huylarndan fani olan kimse ftvvet (mertlik] ve doruluk gibi iyi huy
larda bki kalr. (RAD, n s )

Beka kulun herhangi bir ayrm olmakszn Allahn her eye egemen olduunu gr
mesidir. (FTHT, II: 133)

Ardndan fenann geldii bekaya itimat edilmez, bekya yol amayan fenaya itimat
edilmez. ( la-ye LU, 8)

Fena ve beka birbiriyle balantl, birbirlerini gerektiren, ayn anda fakat iki farkl
ynden meydana gelen iki haldir.3 Fena bireyin olu lemine, beka ise Hakka nispe
tidir. Beka yok olmayan bir bantdr ve fenann zddna ilahi bir niteliktir.4

Bize gre beka fenadan daha deerlidir; nk fena mertebe olarak daha dk bir
eyden olduu gibi, bek daha yksek bir eye baldr. Fen insan herhangi bir
eyden uzaklatrr; dolaysyla onun insan zerinde gc ve etkisi vardr. Bek, in
sann Hakka nispet ve izfesi, fena olua nispet edilmesidir. Dolaysyla insann
Hakka nispeti daha stndr. Bek ilk nispettir; nk fena ve bek birbiriyle ba
lantl iki haldir ve ancak fani bki kalabildii gibi, ayn ekilde ancak bki fani ola
bilir. Baka bir anlatmla fena zelliiyle nitelenen kimse mutlaka bek halindeki
kimse olduu gibi bek ile nitelenen de mutlaka fena halindedir. Bekda Hakkm
mahedesi sz konusudur; fenada ise halk [lem] grlr. Buna gre bek fena
halinden daha ycedir. Bununla birlikte onlar birbirlerini gerektirirler ve ayn anda
gerekleirler. nsan bir eyden fani klan sebep kendisiyle bki olduu eydir. Be
k yok olmayan ve deimeyen bir bantdr, hkm de Hak ve halk iin sabit ve
kalcdr. Bek ilahi bir zellik, fena yok olucu bir bant ve varla ait bir zellik
tir. (FTHT, 11:515)

Bek kulun sreklilie sahip sabit halidir; nk onun ayn- sbitesinin yok olmas
imknszdr.5Bek cevherin zelliidir, fena ise arazn zelliidir, ( f t h t , ii:516)

Yukardaki ifadelerden Ibnl-Arabnin fena ve bekya ontolojik ynden bakt an


lalr. Halbuki nceki tasavvuf her iki terime byk lde ahlaki ynden bakmak
tayd. Bu farklln nedeni her ikisinin bizzat tasavvufa bakyla ilgilidir: Eski tasav
vuf ahlaki yapnn zyle ilgiliydi ve onda odaklamt, dolaysyla ona gre kemal
ahlaki kemal demekti: Tasavvuf ahlaktr; senden daha ahlakl olan senden daha iyi
sfidir. Halbuki kemal ile irtibatl her iki terim Ibnl-Arabde ontolojik bir anlam
kazanmtr.6 bnl-Arab fena ve bekay yeniden yaratma [halk- cedit]7 teorisinin

o
Beled-i Emn

altnda yorumlar. Bu da fena ve bekann Ibnl-Arabde ontolojik bir anlama


sahip olduuyla ilgili grmz destekler.

Onlar [keif ehli] Allahn her nefeste tecelli ettiini ve tecellisinin tekrar etmediini
grrler. Ayn zamanda her tecellinin yeni bir yaratma getirip dierini gtrd
n de mahede ederler. Bu yzden tecellinin gidii bir tecellide fenann ve dier
tecellide bekann ta kendisidir .8 (fuss, i 26)

Fakat bnl-Arabnin fena ve bekay dayandrd yeniden yaratma sadece sfilere


zg deildir; aksine o btn insanlara, hatta btn yaratklara ular ve hepsi onda
eittir. O halde menzilleri kat eden slikin fena ve bekas nerede, hayvan-insann,
hayvann ve canszlarn fena ve bekas nerede!

NOTLAR:

' Bkz. Keml Yazc, Mealim-i Fikril-Arabi, s. 273 (Hint dncesinin tasavvufa etkisi);
z lbnl-Arab ncesinde konu hakkndaki geni bilgi iin bkz. Kelabazi, et-Taarruj, s. 147; Kueyri, Risale,
s. 36; Slem, Tabakatu's-Sfiyye, 378; Dr. brahim Besyuni, Neet't-Tasavvufi'l-lslami, s. 238; Shreverd,
Avrijl-Mearif, s. 524; Ensri, erh-i Risale, c. II, s. 60; Exegese Coranique, terimler dizini; Cmi, Terc-
me-i Levaih, s. 4; Abdurrahman Bedevi, atahat- Sjiyye, s. 123; Serrac, e\-Lma\ s. 417; Nicholson, Fit-
Tasavvufi'l-hlami, s. 23 (ev. Afifi); Desclee de Brouwer, La Mystique et les mystiques, s. 628; R. Arlandeze,
La mystique musulmane.
3 Ebl-Al Afifi, amzdaki ilk Ibnl-Arab aratrmaclarndan birisi olmasna ramen bnl-Arabnin
fena ve beka terimlerine zel baknn farkna varamam, onlarn ardk iki hal olduunu dnm
tr. Fussu'l-Hihem erhinde yle der: Sfinin fena hali salt olumsuz bir hal deildir, ardndan onu be
ka, yani Hak sayesinde baki kalmak takip eder (s. 72).
4 Beka Hakka ait bir zelliktir, nk Hak Baki diye isimlendirilir. Kelm bilginleri sfatlar incelemiler
ve eitli mezheplere ayrlmlar, bu balamda Bki ve bek hakknda da konumulardr. Bkz. Ear,
Makalat, c. II, s. 53 vd.
5 Kulun yok olmas (fena) lbnl-Arabye gre imknszdr; nk onun ayn- sbitesinin yok olmas im
knszdr. u halde kulun sabit olmas, onun bki kalmasdr.
6 Bkz. K em l. tbnl-Arabde bek iin bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s. 45; Fussu'l-Hikem, c. II, s. 72,
214; Meahidul-Esrar, s. 6; Kitabu't-Teracim, s. 7: Fen iin bkz. Kitabul-Hve, s. 189; akkul-Cuyub, s. 55;
Divan, s. 50; Vesail-i Sail, s. 44; Mevakiu'n-Ncum, s. 15; el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 107.
7 Bkz. Y e n id e n Y a ra tm a .
8 Bunun anlam lemin her an yok olma ve bki kalma halinde olduudur.

B e l e d - i E m n bkz. G v e n ilir e h ir

B e l k s Belks ad Kuran'da gemez, Sleyman ile birlikte zikredildii mehur hikayede kendisine ka
dn diye gnderme yaplr:
Ben orada onlara hkmdarlk eden, kendisine her ey verilmi, yce bir taht olan bir kadn
buldum. (27:23)

in
Belks

>>"
bnl-Arabde Belks elikiler barndran farkl grnmler alr. Bu durum, duru
bir dnceye, mantk berraklna ve ifadesinin her boyutunda yetkin bir kavraya
aina olduumuz Ibnu 1-Arabnin metinlerinde olduka ender rastlanan bir durum
dur. Belks hakkndaki bu sorunun sebebi nedir? bnl-Arab ona nasl bakar? Bel-
ks insan ve cin evliliinden domu bir diidir. Babas cin, anas insandr. bnl-
Arab Tercmanl-Evak'la (s. 15) yle der:

lim ve amel arasnda meydana geldii iin onu Belks diye isimlendirmitir. Amel
youn, ilim latiftir. Belks da insan ve cin evliliinden domutur; nk onun ana
s insan, babas cindir. Babas insan, anas cin olsayd, cinlerin yannda doar, ken
disine egemen olan ey de ruhanilik olurdu. Anas insan olduu iin Belks insan
leminde domutur.

Bu ifadeyi iki ksma ayrabiliriz: Birincisi bnl-Arab Belksn insan ve cinden do


duunu dile getirir. kincisi ise onun insan dnyasnda meydana geldiini belirtir.
Belksn insan ve cinden domas lbnl-Arabnin metinlerinde ortaya kan so
runlarn kaynadr ki, bu meseleye tekrar dnmemiz gerekmektedir: Ibnl-Arab-
nin sebebini anasnn insan olmasna balad Belksn beer leminde ortaya k
mas, onun genel dnceleriyle tamamen rtr. nk ona gre kadn olu ve
deimelerin mahalli, dolaysyla da zuhurun mekndr. Bu nedenle de Belks ana
sna bal olarak domu, bir insan olarak meydana gelmitir. Metnin ikinci ksm
nn lbnl-Arabnin genel grleriyle uyumlu olmas birinci ksmla elikili olma
snn derecesini artrr. Bu durum, zorunlu olarak elikinin sebebinin aratrlma
sn gerektirir. Aratrmay terimle ilgili aklamalar tamamladktan sonra yapacaz.
bnl-Arab Belksm insan ve cinden doduunu iddia etmeyi srdrmemi, riva
yetlerle de teyit ederek byle bir eyi reddetmitir.

Belks yle demitir: "deta odur."1 Gerekte grd taht kendi tahtndan bakas
deildi. Biz Belksm bu durumu bilmeyip, deta o" demesinin sebebini aratrdk
ve rendik ki: Grd tahtn kendi taht olduundan kukuya kaplmasnn ne
deni uzak bir mesafenin kat edilmesinde ne kadar hareket gerektiini bilmesiydi.
Bence Belkstan kan bu ifade, onun rivayete gre insan ve cinden domadn
gsterir. nk yle domu olsayd, babasn tand -rivayete gre onun babas
cinlerdendi- ve kendisinde bu konuda bir g grmesi sayesinde byle bir eye -
ina olabilirdi. ( ft h T, i:495)

lbn'l-Arab Belksn cin baba ve insan anadan domu olabileceini reddederken


Kurann deta odur (27:42) ifadesinde Belksn arm olmasna dayanr. Bu du-

112
Belks

rum Belksn ksa bir srede uzak bir mesafeyi kat etme gcne sahip cinlerden
gelmediini gsterir. O halde deta odur ifadesi Belksn tam anlamyla insan ol
duuna tanklk eder ve cin ve insandan doduuna dair rivayetleri kantlanmaya
muhta hale getirir. Belks sradan bir kadn deil, yksek anlayl, snrl inantan
uzak durabilen bir kadnd. Onun iman peygamberlerin inancyla ayn tabiattaki s
nrlanmayan imand. Belksm Kurann bildirdii bu tarz Mslmanl stnln
ve biricikliini, buna bal olarak bnl-Arabnin kendisine yce bir kadn ahsiyet
diye saygsn ifade eder.

Belks aradaki uzak mesafeyi ve bu mddet2 zarfnda kendi yanna gelmesinin im


knszlm bildii halde tahtn grdnde deta odur ( 27 :4 2 ) demitir. Syledi
imizi, yaratmann benzerlerle yenilenmesi3 teyit eder. Grd taht kendi tahtdr4
ve i dorudur. Nitekim sen de yenilenme annda gemi zamanda5 ne isen osun.
Bunun zerine Belks yle der: Rabbim! Ben kendime zulmettim, Sleyman ile
birlikte Mslman oldum ( 27 :44 ). Yani Sleymann teslim olmas gibi ben de lem
lerin Rabbine teslim oldum. Bylece Belks Sleymana deil, iinde Sleymann da
bulunduu lemlerin Rabbine boyun emitir. Peygamberler Allaha dair inanla
rnda snrl olmadklar gibi Belks da Allaha dair inancnda snrl olmamtr. Fi
ravun ise byle deildir. nk o Musa ve Harunun Rabbi ( 26 :48 ) demitir. Belks
Allaha boyun emede Firavundan daha anlaylyd, ( fuslis, 156-57 )

bnl-Arabnin metinlerinde elikilerin bulunmas sk rastlanan bir durum deil


dir. Byle bir ey bnl-Arabde pek nadir grlr. u halde bu konudaki elikiyi
nasl yorumlayacaz? Dorusu bu noktada iki yorum sunabiliriz: Birincisi udur:
lbnl-Arab balangta Belksm insan ve cinlerin evliliinden doduunu dile geti
ren rivayetlere dayanmtr. Ardndan Kuran- Kerime bavurarak ve onun gnder
melerini yorumlayarak meseleyi tahkik etmitir. Nitekim bu durumu Belksm tam
olarak bir insan olduunu kantlamak iin Kurann iaretlerine dayanmasnda gz
lemlemekteyiz. Bu grmz, dayandmz btn kitaplarn tarihlerine ba vur
makla destekleyebiliriz: Belksn insan ve cinlerin birlemesinden doduunu zikre
den metin ez-Zehair Ve'l-alak Fi-erh-i Tercmani'l-Evaktan alnmtr. Ibnl-Arab
bu kitab Mekkede 598 senesinde yazm olduu Divan1 Tercmanil-Evaka erh o-
larak Halepte 611 senesinde yazmtr. bnl-Arab buradaki tutumunu reddedip
Belksn tam anlamyla bir insan olduunu ve onun derin kavrayn pekitiren di
er iki metin ise Fthtl-Mekkiyye ve Fussul-Hikemden alnmtr. Fthtl-
Mekkiyyeyi bnl-Arab iki kez yazmtr. Birinci yazm 598-629, ikinci yazm ise
632-636 tarihleri arasndadr. Eussul-Hikem'i ise 627 ylnda am'da tamamlamtr.
Bu durum bnl-Arabnin son kitab, yani Fussul-Hikem'de bnl-Arabnin

i 3
Berk

Fthtl-Mekkiyyedeki fikrini benimsediini ve kukuya yer vermeyecek ekilde o


grn teyit ettiini gsterir. u halde lbnl-Arab sonradan Belks hakkndaki
grn deitirmitir. Birinci yorumumuz budur. kinci yorumumuz ise udur:
bnl-Arabnin Belksn bir cin ile insann evliliinden doduuna iaret eden ye
gne metni Divanmn erhi olan ez-Zehair Vel-Alak Fi-erh-i Tercmani'l-Evak'ta
yer alr. Dolaysyla bnl-Arabnin sz konusu kitapta Belks ile ilgili ifadeleri iir
mazmnu ve slubunda zikredilmitir. bnl-Arabnin iirden ve bu kadnn iirin
atmosferinde kazand zelliklerden etkilenerek byle bir yol takip edip Divann
yazarken sadece airlik halinin destekleyecei trden Belks hakknda bu gibi ba
lantlar kurmas mmkndr. Bu yorum bnl-Arabnin grnn deitiini
desteklemez, aksine bir air ve dnr olarak hallerinin deimesine bal olarak
grnn eitlenmesini ve zenginlemesini gsterir. Her ikisi de bnl-Arabnin
emsalsiz ahsiyetinde inkr edemeyeceimiz ynlerdir.

N O TLAR:

' Belks, Sebede brakt tahtna benzeyen taht Sleyman'n saraynda grdnde arm ve bu senin
tahtn m sorusuna, ona benziyor diye cevap vermitir.
! Indeha [onun yannda] ifadesi, insanlardan olduuyla ilgili ikinci anlamdaki sreklilii ifade eder. Onun
aslna bir cin karmamtr. Bu nedenle tahtn bu ksa zamanda intikalini imknsz grmtr.
* bnl-Arab Belksn tahtmn tanmasn yeniden yaratma teorisiyle aklar.
4 Taht bizzat o tahttr. Bkz. Y en id en Y ara tm a .
5 Tecdid zaman, yeniden yaratma, benzerlerin yaratlmasdr. Bkz. Y e n id e n Y a ra tm a .

B e r k bkz. Z t M a h e d e s i

B e r z a h iki ey arasndaki engel. Dnya ve ahiret arasnda lm anndan dirilie kadar


bulunulan yer. len kii Berzah lemine girmitir. Berazihu'l-a'yan "ilk ve son veya
kuku ve kesinlik arasnda bulunan ey" demektir. (mevar Id )
\9"

Berzah Kuranda zikredilen iki szlk anlamyla geer, ilki, iki ey arasndaki engel anlamndadr:

ki deniz birbirine akmtr, aralarnda bir berzah1 vardr, kavumazlar. (55:20)

kinci olarak berzah, dnya ve ahiret arasndaki yer anlamndadr:

Tekrar diriltilecekleri gne kadar arkalarnda bir berzah vardr. (23:100)


59-
bnl-Arab berzah2 mekn arm yapan dini bir anlamda kullanmtr. Berzah
lm annda bedenlerle, uyurken ruh ve nefislerle -b u durumda berzah, somutla

n
Berzah

m hayal lemidir- varlan bir lemdir. Berzah ahiret meknlarnn ilkidir.3

nsanlarn geneli lmle perdenin almas ve Berzaha gmeleriyle birlikte orada


dnyada bedenlerinde olduklar gibidirler. u var ki, onlar bir mertebeden bir di
erine veya bir hkmden baka bir hkme gmlerdir. (FTHT, 111:288)

Hasta uyuduunda hi phesiz canldr. Duyular mevcut olduu gibi uyankken


acy hissettii uzuvlar da mevcuttur. Bununla birlikte uykuda uzuvlar acy hisset
mez. nk acy hisseden kii yzn grnr lemden Berzah lemine evirmi
olabilir. Bylece duyulur elemler ondan uzaklar, o ise Berzahta kalr. nsann u-
yanmas nefsinin grlr leme dnmesi demektir, ( f t h t , i: 7 5 )

Dnya insan ile hmiledir; mr onun doum aydr. Bylece onu karnndan Ber
zaha atar. Berzah ahiret menzillerinden bir menzildir, insan orada ocuun eitim
grd gibi bytlr, ( f t h t, iv :282)

lbnl-Arab berzah kelimesini belirsiz kullandnda baz zelliklere sahip bir ha


kikat veya mertebeyi kasteder. Bu anlamda berzah gerekte birbirine zt iki lemi,
iki hali, iki mertebeyi veya iki zellii birletiren ve ayran [cm ve fasl] bir mer
tebedir.4 Ayran ve birletiren berzahn birinci [ayrc] zelliini lbnl-Arab keli
menin szlk anlamndan alm, birletiricilik zelliini ise kendisine zg pozitif
tavrn gerei olarak bnl-Arab eklemitir. Buna gre berzah elien iki ucun kar
snda bulunur ve her iki tarafn hakikatlerini kendisinde toplar; kendisi bir olarak
kald halde blnmeden iki yzyle iki ucun karsnda durur.5

Berzahlarda bulunan keml6 baka bir yerdeki kemlden daha stndr; nk


berzah sana hem kendisine ve hem de bakasna dair bilgi verir; berzah olmayan ise
sadece kendisi hakknda bilgi verir. nk berzah iki ucun aynasdr. Berzah g
ren onda iki ucu grmtr, ( f t h t , 111:139)

Gizlenme ve zuhur gibi iki mertebe arasnda berzah tecellisi gerekleir; 'nk ber
zah iki ucun varln korur. Bu iki taraftan her birisi dierinin hkmn gremez;
halbuki berzah iki tarafta da hkm sahibidir. lem ebed ve ezel arasndadr; ara
larnda ebedin ezelden ayrlmasn salayan bir berzah vardr. ayet bu berzah ol
masayd ezel ve ebedin hkm ortaya kmaz, bu durumda i aynlmadan tek bir
ey olarak kalrd, ( f t h t, iii :108)

Berzahn zellii kendisinde berzah bulunmaydr. Bylece onunla birleen her e


yin ayns olur. Berzah eya arasndaki ayrm ortaya kartr; ayran ise tek hakikat
tir. (FTHT, 111:518)

lbnl-Arabde berzahlarn saysn sayabilmemiz imknszdr. Byle bir ey asla

115
Berzah

mmkn deildir; nk herhangi iki eyi ayran ve birletiren her ey berzahtr.


Sz gelii misal lemi soyut ruhlar lemi ile cisimler lemi arasnda berzahtr. Bitki
lemi hayvan ve maden arasnda; nefs ktlk ve iyilik hkmleri arasnda bir ber
zahtr.7 Hayal de bir berzahtr; nk o ne vardr ne de yok, ne bilinir ne bilinmez,
ne reddedilir ne de ispat edilir.8 Burada tbnl-Arabnin berzah trlerinden birisiyle
ilgili bir metnini aktaracaz. Bu berzah sbttur [sbitlik], Sbt, varlk ile yokluk
arasnda bir berzahtr. Bu balamda bnu 1-Arabdeki nemi yznden sbt terimi
ni setik.9

Kar karya gelen her iki ey arasnda onlarn birlemesini engelleyen bir berzah
vardr. Baka bir ifadeyle bunlardan birisi, ikisini ayran dierine zg zellii al
maz. Berzah varlk ve yokluu ayran hal gibidir. Sz konusu hal ne vardr ne de
yoktur; nk onu varla nispet edersen, bunun nedeni sabit olduu iin onda
bulduun kokudur; yoklua nispet edersen yine haklsn, nk yoktur. Varlk ve
yokluk arasndaki mmknden ibaret bu berzah, yokluk bantsyla birlikte sabit
lik bantsn da kendisine eklemenin sebebidir. nk o, iki uca bakmaktadr.
(FTHT, 111:47)

bnl-Arab berzah terimini belirli ve tamlama yapmakszn kullandnda ztyla iki


sureti birletiren insann hakikatine iaret eder; iki suret Hakka ve halka ait su
retlerdir. Bylece insann hakikati iki nispetli iki nsha olmutur: birisi sayesinde i-
lahi mertebeye girdii nispet, dieri sayesinde imkn mertebesine girdii nispet. u
halde insann hakikati lem ve Hakkn arasnda bir berzahtr; o insan- kmilin
mertebesidir. u halde burada sz konusu olan berzahlk insan- kmilin ilevidir.10
O zahir ve btn, Hak ve lem arasnda ayran ve birletiren snrdr.11

nsan deta lem ve Hak arasnda bir berzah, Hak ve halk birletiren vastadr. O
ilahi ve kevn [olu] mertebeler arasndaki ayrc izgi; glge ve gne arasndaki
ayrc izgidir. te bu insann hakikatidir. (na, 22)

Allah insan iki taraf birletiren bir berzah olarak yaratmtr, (ukle, 42)

Hakkn kat [hazret] mertebedir: btn, zahir ve orta. Orta, sayesinde zahirin b
tndan ayrt ve koptuu mertebedir ve bir berzahtr.12 Buna gre orta mertebe
nin bir yz btna [i], bir yz ise zahire [d] bakar. Daha dorusu o bu yzlerin
kendisidir, nk berzah blnmez. Orta mertebe insan- kmildir; Allah onu Hak
ve lem arasnda bir berzah olarak yerletirmitir.13 Insan- kmil ilahi isimlerle zu
hur eder ve Hak olur; imknn hakikatiyle zuhur eder ve bylece halk olur.
(FTHT, 11:391)

116
Berzah Peygamberlii

1 Sehl b. Abdullah et-Tster berzah yorumlarken yle der: Berzah, baar ve korunmuluktur. Bkz.
Tefsirul-Azim, s. 97. Kueyri'nin yorumu iin bkz. Letif, c. VI, s. 75.
2 Berzahn tasavvuftaki anlam iin bkz. Kn; Letiful'-A'lm; Crcn, Trifat, s. 45; Kayser!, Matlaul-
Kelim, s. 21; Ecvibe, s. 22; Tehanev, Keaf, s. 114.
3 bnl-Aabfde berzahn anlam hakknda bkz. el-Fthtiil-Mckkiyye, c. I, s. 5; c. III, s. 12, 188, 270, 353,
433, 250, 204; FususuI-Hihem, s. 213; el-Fthtl-Mekkiyye., DS, s. 15,189.
4 Bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, c. II, s. 46.
5 Ibnl-Arabde berzahn ikinci anlam hakknda bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. I, s. 54, 163; c. II, s. 46,
158; c. III, s. 139, 274; c. IV, s. 328; Tercmnl-Evak, s. 34; Kitbul-Celle, s. 3; Anka-i Murib, s. 53; Ru
hul-Kuds, s. 64; Istlahar, s. 296.
6 Berzah iki taraf birletirdii iin, iki tarafa ait kemle de haiz olmutur. ki ey arasnda berzah olan o
iki eyden stndr; nk o, onlar kendinde toplar. lbnl-Arab yle der: Berzah mertebelerin or
tancasdr. O iki denizin birleim yeridir: mnlar denizi ve duyulur eylerin denizi. O mnlar somut
latrr ve duyulur eyleri de latifletirir (el-Ftht'l-Mekkiyye, c. III, s. 361).
7 Bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, DS, s. 413.
8 Bkz. el-Fthtl-Mehkiyye, DS, s. 576.
9B kz. Sbt.
10Bkz. Insan- Km il.
" Bkz. Insan- Km il.
12Bkz. Miratl-rifm, s. 6.
13Bkz. erhul-Celle, s. 4.

B e r z a h P e y g a m b e r l i i Berzah peygamberlii, Berzahtaki ahiret halleri hakknda


bilgi vermektir.

Halid b. Sinan, davasyla berzah peygamberliini ortaya kartmtr. nk o -


lmden sonra Berzahtaki hadiseleri bildirmitir. Bu nedenle mezarnn almasn
ve kendisine sual sorulmasn talep etmitir. Bylece, Berzah lemindeki hkmn
dnya hayat sureti gibi olduunu haber vermek istemitir. Halidin amac, btn
yaratklara rahmetten dolay, dnya hayatlarnda resullerin bildirdikleri eylerdeki
doruluklarnn bilinip, onlara iman edilmesidir, ( fuss, 213)

B e e r Ba, in ve ra tek kktr. "Bir eyin gzellik ve iyilikle ortaya kmas" demektir.
Beere, "insan cildinin grnen yz"dr. Beere er-racCl el-m er'e de [erkein kadna
yaklamas] buradan gelir; nk cinsel birleme erkein derisini kadnn derisine te
mas ettirmesiyle gerekleir. Beer de ortaya kt iin beer diye isimlendirilmitir.
Ber "gzel yzl" demektir. Bearet "gzellik" demektir, ( mucem )

s?-
Beer Kuranda pek ok yerde geer. Fakat yaratklardan sadece insan cinsine zg olarak zikredil
mitir:'

H 7
B eere

stelik siz yaratlm beersiniz, Allah dilediini balar ve dilediine azap eder. (5:18)
S?"

insan beer adn Tanrnn kendisini iki eliyle yaratmasndan almtr. O halde iki
nokta beer cinsinin dier yaratklardan ayrmasn temin eder: Birincisi Tanrnn
onu dorudan yaratmas; kincisi yaratmann Tanrmn iki eliyle gereklemesidir.
Bunun Ibnl-Arabnin diliyle ifadesi, Hakkn isim ve sfatlarnn btn kemllerini
beer cinsinde ortaya koymu olmasdr. Bu sayede beer cinsi Tanrmn suretine g
re var olmay hak etmitir.

Allah onu (dem) iki eliyle yarattnda mertebesine yarar ekilde kendisine izfe
edilmi iki eliyle temas ettii iin onu beer diye isimlendirmitir.2( f u s s , 144)

Beerin deerini ki elimle3 yarattma secde etmekten seni ne alkoymutur ayeti


nin anlamn bilen takdir edebilir, ( f tuh a t , iv:41o)

Beer [diye isimlendirilmenin nedeni] yaratlna iki elin temas etmesidir, ( f t h t,

IV:329)

NOTLAR:
' Bkz. el-Mcemu'l-Mfehres, Beer maddesi.
2 Paragrafn aklamas iin bkz. Aff, Tlikat, s. 196.
3 (38:75) ayetine telmih.

B e e r e Beere, enzere [korkuttu] kelimesinin kart olarak kullanlr ve beert


f la n e n [falancay mjdeledim] denilir. Mjde, hayrl bir eyi bildirmektir; bazen kt
haber de bu fiilin konusu olabilir. Ancak bir kayt olmadan kullanldnda hayrl haber
le mjde [bearet], dier haberlerle ise korkutma [n e za re t] gerekleir, ( m u c e m )
S?"
Kuranda azap1 ile mjdelemek" ifadesi de yer ald iin tefsir kitaplar Kurann icaz [aciz brakma] -
zelliini ve bir eyin zddyla benzetme yaplabileceini dikkate alarak kelimenin szlk anlamnn darl
ndan kmaya almlardr.2
SP"
Ibnl-Arab beere [mjdeledi] fiilini gerek iyilik gerekse ktlk konusundan ay
rp mjdelenenin derisinde meydana getirdii etkisine balamtr. O halde bra
[mjde] deride meydana getirdii tesir nedeniyle byle isimlendirilmitir.

nayet ehlini Rableri kendi katndan bir rahmet ve honutluk ile mjdelemitir.
Mahrumiyet ehli iin elim bir azap ile mjdele (9:3) denilmitir; nk onlardan

118
Beyaz nci

her birisi mjdelenenin cildinde bir etki meydana getirmitir. (FTHT, IV:41o)

Hak her iki grup [mutlular ve bedhahlar] hakknda da mjde demitir. Yani her bi
risi iin derilerine tesir eden bir sz sylemi, bylece her birisinin derisi daha nce
tamad bir renge dnr. Hak, mutlular hakknda Rableri kendi katndan bir
rahmet ve honutluk ile onlar mjdelemitir (9:21), bedhahlar hakknda ise Onla
r elim bir azap ile mjdele" (9:3) demitir. Bylece bu szn etkisinden nefislerinde
meydana gelen ey her kesimin cildine etki etmitir. (FUSS, i is )

n o tlar:

(4:138) ve (9:3) gibi ayetlere telmih.


! (4 :138) ayetin yorumu iin bkz. Beyzv, Envar, c. I, s. 105.

B e y a z n c i [inci (d rr) kelimesinin kk harfleri olan] dal, ra iki kktr: Birincisi, "bir
eyin dierinden meydana gelmesi"; kincisi ise "dalgalanma" demektir. D rr,' "byk
inci" demektir. Byle isimlendirilmesinin nedeni, parlaklndan dolay kendisinde gr
len dalgalanmadr. deta o, dalgalanan su demektir, (m u c e m )

Drr kelimesinin asl Kuranda sfat kalbnda gemitir:

deta parlak bir incidir, mbarek bir aatan tutuur. (24:35)

Ahmed b. Fris'e gre, Kevkeb-i drri, parlak", "aydnlatc demektir. Beyazl nedeniyle inciye benze
tilmi ve ona nispet edilmitir, ( mucem )
S?"
bnl-Arabde2 Beyaz inci3 lk A kla veya retk [z, ayrmam] halindeki Muham-
medin Nuruna4 iaret eder. Retk, lemin ilk Aklda btn olarak bulunduu hal
dir.5

Retk,6 sahih hadislerde bildirildii gibi, btn lemin srf akl olduu haldir. Hz.
Peygamber, yle buyurmutur: Allahn ilk yaratt ey, beyaz bir incidir. te bu
inci, Hz. Peygamberin yaratlan ilk ey diye bildirdii lk Akldr. Bu akl, sahabe
Cbirin rivayet ettiine gre, Hz. Peygamberin nurudur. Cbir, yle der: Hz.
Peygambere Allahn ilk yaratt eyin ne olduunu sordum, o da: Ey Cabir! Al
lahn ilk yaratt ey senin peygamberinin nurudur. Allah nce onu yaratm, ar
dndan btn hayrlar onda yaratmtr; daha sonra da btn yaratklarm yarat
mtr.7 Bu hadis ile Hz. Peygamberin btn lem olduu ve lemin her bir par
asnn kendisiyle bir olmas ynnden onun bir mazhar, paras ve ksm olduu
anlalmtr; bunun yan sra lemin her bir paras, kendi zellii ve farkll a

119
Beyaz lm

sndan Hz. Peygamberden ayrdr. nk Hz. Peygamberin nuru -k i o Akldr-


lemin asldr, ( bulga , vr. 8-1o)

Sen [halife insan], Beyaz lncisin! Senin vstanla tenezzl ettim, senin zerinde yer
letim [istiva], sana geldim, senin vastanla yaratklarma tecelli ettim. (sra, 69)

Sorarsan: Yeil Zmrt nedir? Cevap veririz: Beyaz lnciden km nefstir. Sorar
san: Beyaz nci nedir? Cevap veririz: 'Susam ilminin sahibi, lk Akldr. ( f t h t,

ll: 1 3 0 )

N O T LA R :

Ey drre-i beyza! Senin lhtiligin


Nsttan bir inci tamtr
Halk taknlklar nedeniyle kadrini bilememi de
nci ve yakut peinde komulardr
2 bnl-Arab, Beyaz inci [drre-i beyz] iin bir kitap yazm ve Cevbu an-meseletid-dneti'l-beyzd ve
hve'l-aklu'l-evvel diye isimlendirmitir. Bkz. Uhlet'l-Mstevfiz, s. 56; lnsan- Klli, s. 6; el-Fthc'l-
Mekkiyye, c. II, s. 421.
3 bnl-Arab lk Akln Beyaz nci [drre-i beyz] diye adlandrlmasnn sebebini belirtmemitir; ancak
bunu Rehu'z-Zull isimli kitapta (s. 28) grmekteyiz: Beyaz nci lk Akldr; nk o Amnn merkez
noktas ve gayb karanlndan ayrlan ilk eydir. Bu nedenle de, beyazl gaybn siyahln karlasn
diye, beyazlk ile nitelenmitir. Ayrca o, varl yokluuna tercih edilmi ilk mevcuttur. Varlk beyazdr,
yokluk ise siyahtr. bnl-Arabnin Beyaz nci teriminin aklamas iin bkz. Nabls, Verdul-Vrd, s.
19-
4 Bkz. M uham m edi H ak ikat.
5 Ibnl-Arabde Beyaz nci hakknda bkz. bnl-Arab, Istlahat, s. 293; nsan- Klli, s. 6.
6 Retk, gklerin ve yerin yaratlmasndan nce, en byk unsur denilen birlik maddesinin mcmelliidir
[ayrmamlk] (Gmhanevi, Camiul-Usul, s. 60).
7 Hadisin tamam iin bkz. Bulgatu'l-Gavvas, s. 9. Burada hadis, Beyaz Inciden lemin nasl yaratldn
ayrntsyla aklar.

B e y a z l m Beyaz lm, siyah, krmz ve yeil gibi dier lm renkleriyle bir


likte Ibnl-Arabde slkta tevars edilmi terimlerden birisidir. Terimi ilk kulla
nan kii, Hatem el-Esamm (lm. 237) yle der: Bizim yolumuza giren kimse, nef
sinde drt lmn zelliini gerekletirmelidir: beyaz lm, siyah lm, krmz
lm ve yeil lm. Beyaz lm, alk; siyah lm skntya tahamml; krmz -
lm, nefse muhalefet; yeil lm ise yamal elbise giymektir. tbn'l-Arab terime
yeni bir ey katmamtr.

Allah ehlinin drt lm vardr: Beyaz lm , alk demektir; krm z lm , arzula


rnda nefse muhalefettir; yeil lm , yamal elbiseler giymek; siyah lm ise insan
larn skntlarna, hatta her trl skntya katlanmak demektir, ( ftht, 1:258)

120
Beyt

l m n srr glk ve skntlarnn ortaya kmasdr. l m n beyaz, duyusal


elemdir; krm zs, ruhsal acdr; siyah, akli hastalktr; yeili ise farkl trleriyle bit
kilerin iekleri gibidir, ( f tuh a t , iv :3S2)

Alk beyaz lmdr,


O hidayet belirlilerindendir
Alk, Allah ehlinin ssdr. Bununla, alkanlk alm kast etmekteyim, o beyaz
lmdr, ( f th t , ii:187)

Siyah lm, skntya tahammldr. Skntya tahamml nefse gam verir; gam, nef
sin karanl, karanlk ise siyaha benzer, ( f th t , i:258)

Krmz lm, nefse muhalefet etmektir ki, o da kann krmzlna benzer; nk


nefsine muhalefet eden, kukusuz nefsini kurban etmitir, ( f th t , i:258)

Krmz lm, istek ve arzularnda nefse muhalefettir. Bu hal, Melmilere zgdr.


(FTHT, 11:187)

Yeil lm, yamal elbiseler giymektir. Mminlerin emiri iken mer b. Hattabm
giydii on yamal elbisesi vard ki, birisi deri parasyd, ( f th t , ii:187)

Yamal elbiselerin giyilmesine yeil lm denilmesinin nedeni,2 byle elbise giyen


kimsenin farkl bitkileri ve iekleriyle yeryzne benzemesidir. Yeryz, elbisenin
farkllna benzetilmitir, ( f th t , i:258)

N O T LA R :

1 Bu metin iin bkz. Mnv, Tabakdtu's-Sfiyye, s. 96; ayn metin iin, Slemi, Tabaktu's-Sfiyye, s. 93.
2 lm trleri hakknda bkz. el-FCUuht'l-Mekkiyye, c. II, s. 187 (siyah lm); c. IV, s. 352 (yeil lm, si
yah lm, beyaz lm); RluI-Kuds (yeil lm), s. 23. .

B e y t bkz. A lla h n E v i

B i l d i r m e P e y g a m b e r l i i / e r i a t P e y g a m b e r l i i Bildirme peygamberlii, te
rii [yasa koyucu] peygamberliinin kart, hkm koyma zellii olmayan genel
peygamberliktir.

Veli amel asndan olmakszn mutluyu belirler. Bylece kfir hakknda kfirlik ha
linde mutlu; mmin hakknda mmin iken bedbaht der. Bylece her birisi iin
mutluluu ve bedbahtl gerektiren sebeple hkm verir. Bu kadar terii peygam
berliinden deil, bildirme peygamberliinden velilere kalan ksmdr, ( f t h t ,
11:258)

B i l i n m e y e n l a h bkz. A lla h

121
B ilin m e y e n Y o ld a

B i l i n m e y e n Y o l d a Bilinmeyen yolda, Allah'tr. Allah arkadatr; nk nerede o-


lurlarsa olsunlar yaratklaryla beraberdir.
s?
Nerede olursanz olun, 0 sizinle beraberdir. (57:4)

Allah bilinmeyendir; nk yaratklar, bu beraberlii grmekten habersizdir.

Allah yaratklaryla beraberdir, yaratklar bu beraberlikten habersiz olduklar iin,


O bilinmeyen arkadatr, ( f th t , iv:268)

B i r bkz. V a h id

B i r e y i n V e c h i Bir eyin vechi, onun zt, kendisi ve hakikatidir. Btn bunlar,


yaklak ayn anlama gelir. Vecih Hakka verilebilecei gibi yaratlmlara da verilebi
len bir isimdir: H akka verildiinde zt; yaratlmlara verildiinde ise hakikat anla
mn kazanr. Bu noktada her eyin ilahi olanla eit sayan bir dncede, yaratlm
bir eyin vechinin ona braklm ilahi srra dnecei bellidir.
Bir eyin vechi:

Bir eyin vechi, o eyin hakikati demektir, ( f th t , i:373)

Hakikatler yok olmakla nitelenemez. Bir eyin vechi, onun hakikati demektir.
( f th t , iu o o )

Hakkm vechi:

Vechin parltlar ne demektir? Cevap: Bir eyin vechi, o eyin zt ve hakikati de


mektir. Vechin parltlar, bizimle Hakkn arasndaki nurlar, ilahi isimlerin perdele
ridir. Hak yle demitir: Her ey yok olacaktr, Onun vechi mstesna" ( 28:88).
(FTHT, 11:110)

O byk gnde Hak byklk rts vechindeyken kullarna tecelli edecektir. Bir
eyin vechi o eyin zt demektir, ( f th t , IV:245)

Yaratklarn vechi:

u ayetin (Onlar korumak kendisine ar gelmez, o yce ve azametlidir [2:255])


ne kadar ilgin olduuna baknz! Bu nitelik bizim iin vecihlerden sz etmitir. Ve-
cihler, hakikatlerimiz demektir. nk bir eyin vechi, o eyin hakikati demektir.
Allah yle buyurur: Yzler (vecihler: hakikatler) o diri ve her eyi gzetip durana
ba emitir" ( 20:111 ). Baka bir ayette ise yle buyurur: Her ey yok olacaktr,

122
Birin Bire zel Tecellisi

Onun vechi mstesna ( 28:88). ( f tuh at , ii:128)

Ztn zt:

Arif, dnya ve ahirette yz kara, vechin vechi ise dnya ve ahirette aydnlktr.
(FTHT, 1V:349)

B i r in B i r e z e l T e c e l l i s i Hakkn, Cennetteki mlkne girdikten sonra kuluna


tecelli etmesi.

Kul, Cennetteki mlkndeyken Allahn kendisine tecellisi Birden bire zel te


cellidir, Bizim Onu Kyamet Gn bulunduumuz yerlerde grmemiz, misak [sz,
elest leminde verilmi sz] alnrken grmemizden farkldr (oklua genel tecelli).
Onu Kesib (oklua genel tecelli) mertebesinde grmemiz cennetteki mlkmzde,
kklerimizde ve ailemiz iindeyken grmemizden farkldr, ( ftht, i:46 s)

B i r - o k bnl-Arab btn birlerde zuhur eden birlie bakm ve onun saf ve duru
bir birlik deil, gerekte okluun birlii olduunu grmtr. O halde Hak; in
san, lem, nefes gibi her bir, bir-oktur. Hak, Bir-oktur, yani lemlerden mstani
[mnezzeh] zt ynnden bir, isim ve sfatlar ynnden oktur. nsan bir-oktur;
yani kendine zg hakikati ynnden bir, uzuvlar ynnden oktur. lem bir
oktur; yani cevheri ynnden bir, sureti asndan oktur. Nefes bir-oktur, yani
kendine zg hakikati ynnden bir, harfleri meydana getiren boumlar ynnden
oktur.
Bir-ok olarak Tanr:

Kukusuz Allah apak hakikat, baka bir ifadeyle zuhur eden Haktr. u halde
Hak, Bir-oktur. ( ftht, taao)

Onun benzeri gibi yoktur. O iiten ve grendir (42:11 ). Tenzihin tebih ile ilikisi
nedir? Hakikat ise birdir. Btn bunlar, tek bir hakikatteki farkl hkmlerdir, ( f
t h t , lll:325)

Hibir ey onun dna kmaz; her ey, ondan meydana gelmi ve yine ona vara
caktr. Dairenin evresi, Hakkn isimleri, merkez nokta, ztdr. Hak sayca birdir
ve bir-oktur. Sadece insann gz kendisine bakar. ayet gz bebei olmasayd, in
sann gz gremezdi. Buna gre insan gzbebeiyle grd gibi, Hak da Hak sa
yesinde zuhur etmitir.
Biz Onun iin Hak da dedik
Halk da dedik, ( f th t , i:45i)

Allahn doksandokuz ismi vardr. nk Allah tektir ve teki sever. Allah Vahid-

123
Birinci Baba

Ahad diye deil, Bir-ok diye isimlendirilmitir.


Bir-ok olarak insan:

Ey insan! Sen birsin' ve yine sen oksun, ( ftuh at , 11.414)

Sende ilahi isimlerden birisi ortaya ktnda, bu mertebelerden hangisinde oldu


una bak! Ardndan mertebesi ynnden o isim vastasyla dua et!2 Onu o mertebe
nin dna kartma. Fakat btn bu niteliklerin kendisine ait olduu Zta dellet
ediinden de habersiz kalma. Bu durumda sen, okluun iinde hakikati tek olan
kimsesindir.3 Bylece bir ve ok olursun, ( f t h t , ll:303)

Bir-ok olarak lem:

lem in cevheri, cevherlik ve hakikat itibariyle tek, suret ve suretlere ilien arazlar
nedeniyle farkldr. lem, birleen ve ayran, b ir ve ok olandr, ( f t h t , i:46i)

Varlktaki her ey bir-oktur. Yce melekler, lk Akl, Nefs ve Tabiat da byle zu


hur etmilerdir. (FTHT, 111:420)

Bir-ok olarak nefes:

Tanr insanda dnme gcn en yetkin tarzda yaratm, ardndan onun iin ne
feste yirmisekiz boum yaratmtr. Her boumda, digerindekinden farkl bir harf
ortaya kar. Nefesten farkl olmad halde, yine de boumu farkl say! Nefes olma
s ynnden hakikat tek, boumlar ynnden oktur, ( f t h t , i:39i)

Bylece ortaya kar ki, bir-ok; okluu bir, birlii ise oklukta ortaya kan ey de
mektir.
okluun birlii, okluu bir olandr, ( f t h t , IV:372)

N O T LA R :

' Grnr uzuvlaryla ok, hakikati itibariyle tek.


2 Her mertebe kendine zg anlam asndan tektir: el-Muiz, el-Bst, o da el-Kbz isminden farkldr.
3 Her ilahi isim, kendine zg anlam asndan biricik, zta dellet etmeleri ynnden ise btn isimlerle
ortaktr. Bkz. lahi sim.

B i r i n c i B a b a bnl-Arabnin birinci baba ile eanlamda kulland baka bir te


rim babalarn ilkidir. Birinci baba netice ve ocuu meydana getiren ilk asildir. 1b-
nl-Arabde bu terim birinci baba diye isimlendirilebilecek belirli bir ahs gster
mez; o ilgili herkese verilebilen bir olu mertebesidir. Sz gelii insan trnn be
denlerini dikkate aldmzda, bedenlerin meydana geldikleri ilk asl demdir. O
halde dem bedenlerin birinci babasdr. Fakat ruhsal ynden Hakikat-i Muhamme-
diyenin ilk olduunu grmekteyiz: Hakikat-i Muhammediye demin ve lemin ba

124
Birinci Baba

basdr. bnl-Arabde birinci baba kavramn iki temel kta ele alabiliriz: Birinci
Baba demdir.1 Geen ifadelerden beer trnn bireyleri iin ilk babann dem
olduu anlalmtr; nk o bedenlerin kendisinden kt ilk cisimdir.

lk ortaya kan insan bedeni demdir. dem insan trnn ilk babasdr. O bu
cinsten ortaya kan ilk kiidir. Allahn ihsan O nun kudretine baldr, ilk baba
bu ii kendisi nedeniyle gerektirmi deildir, ( fth t , i:i 36)

bnl-Arabinin Allahn ihsan O nun kudretine baldr, ilk baba bu ii kendisi ne


deniyle gerektirmi deildir cmlesi, birinci baba teriminin onun terminolojisinde
belirli bir zt deil bir varlk mertebesini ifade ettiiyle ilgili grmz kantlar.

llk-bedensel babann seferinden (sefer yeryzne ini demektir) sz edelim: O Mu-


ham medin ve btn dem oullarnn babasdr, ( esfar, 23)

dem cisimsel babalarn ilkidir, ( f th t , lll:50)

lk Baba, Klli Ruhtur.2 Eanlaml terimler babalarn ilki3 (evvelul-ba) ve en byk


babadr. Btn ruhlarn bir ruhtan meydana geldiklerini grmekteyiz; o ruh bnl-
Arabnin bazen Klli Ruh, bazen Hakikat-i Muhammed, lk Akl ve En Byk Akl
dedii eydir. Bu biricik ruh, btn ruhlarn kendisinden domas nedeniyle de bi
rinci babadr.

Allahn ilk yaratt ey Akldr. O dier akllarn meydana geldikleri varlk, dolay
syla ilk babadr. Allah ona ruh demi ve kendisine izafe etmitir. Onu tesviye edip,
kendi ruhumdan flediimde (29:15). te o, bu en byk akldr, ( f t h t , ll:67)

Nefisler tek bir kaynaktan yaratlmlardr. O sizi tek bir nefisten yaratmtr
(6:39). Allah bedenin yaratlndan sonra O na kendi ruhumdan fledim (15:29)
buyurdu. O halde tek ruhtan flenilen eyde flenen eyin srr bulunmutur, o da
nefistir, ( f th t , i:272)

Ruhlarda ilk baba - dem in ve lemin babas- Muhammedin hakikati ve ruhudur.4


(ESFAR, 23)

Ruhlarmzn asl Muhammedin ruhudur, dolaysyla o ilk ruhsal babadr, ( f th t ,


lll:50)

NOTLAR:

Babamz anlamndaki ebna veya vlidna kelimeleri Ibn'l-Arablde ska bir aklama olmakszn tam
lama halinde geer. Buradaki oul zamiriyle insanlk kast edilir. Bu durumda babamz insanln babas,
yani dem olur: Allah babamz (dem) halifesi yapmtr (el-Ftht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 26). Melekler
ilk babann rencileridir. Onlarn peygamberlik hakkndaki bilgileri peygamberlerin babalarndan g-

125
B it i ik H a y a l

rendikleri kadardr (deme isimleri retmi ve onu meleklere arz etmitir (2:31) ayetine telmih). Mele-
i a'l bizimle babamz (dem) arasnda vastadr (el-Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s. 361).
2 Bkz. Ruhlarn B a b a s.
3 Bkz. Ulvi B ab a.
4 Bkz. M uham m edi H akikat.

B i t i i k H a y a l bkz H a y a l

B u l u t [Bulut anlamndaki sehab kelimesinin kk harfleri olan] sin, ha ve ba "alm


bir eyi srklemek" ve "uzatmak" demektir. "Eteimi yerde srkledim" anlamnda
se h ib t zeyl b i'l-a rz denilir. Bulut da, benzetme yoluyla sehab diye isimlendirilmitir;
nk o da deta havada srklenir, ( m u c e m )

Terim Kuran- Kerimde szlk anlamyla yer almtr:

Dalar donuk grrsn, onlar deta bulutlar gibi hareket ederler. (27:88)
Gk ve yer arasnda (rzgara tbi) bulutlarda {sehab) akln kullanan bir toplum iin deliller var
dr. (2:164)

Bulut, yldz, aa, deniz, nehir vb kevn unsurlar bnT-Arabde simgesel bir ba
lamda ilev grrler. Fakat bu simgesellik nasl meydana gelir? Baka bir ifadeyle -
lemin herhangi bir unsuru bir simgeye nasl dnr? Birinci aamada, kevn [olua
ilikin] bir enin gc kendisinde baskn olan bir zelliin etrafnda odaklar, ar
dndan sz konusu zellik, ontolojik ve epistemolojik lemin yapsndaki ilevinin
gerekletii bir varlk mertebesinden o eye benzetilir, ite bu benzerlikten simge
meydana gelir ve gcn kazanr. Ayn bulut iin dnlebilir: Bulut, kendisine
egemen bir zellik etrafnda odaklar, bu zellik rtmektir. Bu zellik ynnden de
bulut, bnT-Arabde kfr (inkr=rtmek) terimine benzer. nk kfr szlkte
rtmek anlamndaki setr demektir.

Bu nedenle kfr, kapkaranla benzetilmitir. nk havann karanlna denizin


karanl, ona dalgann karanl, ona dalgalarn birikmesinin karanl, hepsine de
yldzlarn klarn rten bulutun karanl eklenir. Bu durumda nurun ne kendili
inde ne de herhangi bir tecellighmda zuhuru mmkn olabilir. Gecenin karanl
doann karanldr; denizin karanl, cehalet karanldr ki, ilmin olmay de
mektir. Dncenin karanl, dalgann karanldr; younlam dalgalarn karan
l ise dncelerin kukulara kaplma karanldr. Bulutun karanl ise, kfrn

126
Byk Alem Kk lem

[inanszlk] karanldr. te btn bu karanlklar kendinde toplayan kimse, apa


k bir hsrana m aruz kalmtr, ( f th t , i:660)

B y k le m K k le m (En Byk lem En Kk lem) Byk lem,


kk lemin (insan) karsnda, dtaki lemdir. Bkz . n s a n , B y k in s a n . Ayrca
bkz. el-Fthtl-M ekkiyye, c. I, s. 8, 152; c. II, s. 124, 150, 151; c. III, s. 11; M ir'a t l-
M enl, vr. 42; Fussul-H ikem , s. 297, 333.

B y k H i l a f e t bkz. H a lif e /H ila f e t

B y k n c i el-L'l, "inci" demektir; oulu lu 'lu u ve /ea//'dir. La'lee, "aydnlatmak"


ve "parldamak" demektir. Hz. Peygamberin zellikleri arasnda, yznn ay gibi par
lamas vardr. Yani, ldar ve nur yayar. (Usan )

Kuranda /'/ belirtilen szlk anlamyla geer:

Etraflarnda glmanlar dolar, deta gizli l'l [inci] gibidirler. (52:24)


Saklanm inci gibi. (56:23)
SP

Byk inci, insan- kmili gsterir. Ibnl-Arab bu ismi Beyaz nci [drre-i beyza]
diye de isimlendirdii insan- kmile vermitir.

Zta zg hakikatin sahibi, klli zt, yce rtbenin, stn mertebenin, dnya ve
dinin sahibi, byk inci, gizli-tlsml hazine ve korunmu-gizli sr. ( akku 'L-cuyb ,
17)

B y k n s a n lemin nshasna1 ismini verip insan kk lem olmas gibi, insan


da kendisinde toplanm btn hakikatlerin varlnda paraland eye adn ver
mi, bylece lem byk insan olmutur. O halde bu noktada lbnl-Arablnin kul
land ift lafzlar sz konusudur ve bu durum antik felsefedeki2 insan, lemin su
retidir tarzndaki dnceyi ifade etmek iin eski felsefelerde kkleri bulunan bir
dncedir. Bu balamda u terimler bulunabilir: Byk insan [lem], kk insan;
byk lem ve kk lem [insan].

Btn lem byk bir insandr, lemin ruhu3 da insan trnden insan- kmildir.
nsan- kmil yardm etme ve dilemenin aracdr.4 ( bulga , 30)

Cismi, lemin cisminden kk olsa bile insan byk lemin hakikatlerini kendin-

127
Byk nsan

de toplar. Bu nedenle akl sahipleri lemi byk insan diye isimlendirmilerdir. -


lende zuhur etmi her hakikat onun zeti olan insanda da zuhur etmitir.5
(FTHT, 11:124)

nsan kk lem, lem byk insandr. Bylece insan lemde domu son varlk
tr. Allah onu btn lemin hakikatlerini kendinde toplayan varlk olarak yaratm,
halifesi yapm,6 lemdeki her suretin gcn ona vermitir, ( f th t , ii:150)

Fakat bnl-Arab terimin anlamn nasl zenginletirmi olabilir? Acaba benzetme


nin iki anlam, yani kk insan ile byk insan arasnda bir fark m koymu, yoksa
onlar nceki felsefelerdeki gibi eski anlamlarnda brakm mdr? bnl-Arab'ye
gre lem veya byk insan, kendisinde halk [yaratl] ve imknn btn hakikatle
rini toplamtr. Bylece lem byk hakikatin iki vehesinden birisi olmutur [Hak
ynnn karsnda halk yn]. Fakat insan darda braktmzda lemin sz ko
nusu btn hakikatleri iermesi tamamlanm deildir. Bylece insan- kmil saye
sinde lemin sureti kemle erer, insan lemden karttmzda, lem ruhsuz bir ce
set gibi kalr, bu durumda ise kuatclk ve suret kaybolur. nsan lemin suretinin
bir paras olduu halde lem insann suretinin bir paras deildir. Dolaysyla sa
dece insan tek bana bir lemdir, lem ise insan olmakszn kendi bana bir lem
deildir .7

lemdeki her eyin ilahi suretten bir pay vardr. Btn lem ilahi surete benzer ya
ratlmtr; insan- kmil ise hepsine ermitir. lemin sureti insann varlyla yet
kinliine ulamtr. Halbuki insan- kmil lemden ayrdr, bununla birlikte o le
me muhta olmadan tek bana surete gre yaratlmakla lemin suretinin yetkinle
me sebebidir. (FTHT, lV:23i)

nsan hakikatleri asndan lemin bir toplamdr. Buna gre o tek bana bir lem
dir. Onun dndakiler ise lemin bir parasdr. nsan lemin ruhu, lem ise ceset
tir.8 Her ikisiyle birlikte btn lem byk insan olur, ( f t ht , i:67)

NOTLAR:
1 nsan lemin veya oluun suretidir. Bkz. N sh a.
3 Bedevi, insan- Kmil Fi'l-Islam, s. 26; Filozoflarn lem byk insandr sznn anlam iin bkz. Risd-
le-i lhvat- Safa, c. III, s. 212; c. II, s. 24; M ecd k-i M ank, s. 1967, 460. Osman Yahya burada insan- kebir
[byk insan] tbirini ilk kullananlarn lhvan- Safa olduunu belirtir.
5 Bkz. lem in Ruhu.
4 lbnl-Arabde insan- kebir hakknda bkz. el-Fthtl-Mekkiyye , c. III, s. 74, c. IV, s. 45, 141, 260, 409;
Nakul-Fusus, s. 1; Bulgatul-Gavvas, s. 13.
5 Bkz. M uhtasar.
6 Allah, insann halife olamayaca kadar bir srelik, insan lemden sonra yaratmtr. Bkz. H llafet/H alife

128
Byk Kuran

7 nsan iki surete gre yaratlmtr: Hakkn ve lemin sureti.


8 Bkz. lem in Ruhu.

B y k K u r a n bnl-Arab! Kuran crn! [toplayan]1 kelimesiyle eanlaml kul


land gibi, onu insan iin de kullanmtr. nsan, btn hakikatleri kendinde top
lar. nsan, Byk Kuran'a (lem) gre Kk Kurandr .2

Btn varlk harfler,3 kelimeler, sureler ve ayetlerden ibarettir. O halde varlk B


yk Kurandr. ( fth t , iv:1 67)

Bu, yazlmlarn deerli zetini -k i o sensin- grmekten perdelenmez; nk Hak


bazen sana dardaki byk kitaptan okur, bazen kendinden okur.4 (mevakI, 72)

NOTLAR:

1 Ge dnemden bir sfi, Kuran kelimesini ak bir cmlede Muhammedi hakikate iaret etmek iin
ayn anlamda kullanmtr. yle der: Allah'm! lahi hakikatler Kuranna merhamet eyle! (Ahmed b.
ldris, Ahzabu'n-Nasr, s. 84).
2 Bkz. B y k le m -K k lem , B y k nsan.
3 Bkz. Harf.
4 (41:53) ayete telmih. Burada byk kitap, insann kart olarak kullanlr.

B y k M u s h a f Sad, ha ve fe bir eydeki genilik ve yaylmaya dellet eden bir kk


tr. Sahife de bu kkten gelir. Sahife, "zerine yazlan ey" demektir. oulu sahaif,
baka bir oulu s u h u f 'tur. Suhuf, deta, sa h f kelimesinin ouludur, (mucem )

Kuran- Kerimde S-H-Fkk kitaplar anlamndaki oul kalbyla geer:

brahim'in ve Musann sahifeleri (suhuf). (87:19)


ilk sahifelerde1 (suhuf) bulunan ak delil kendilerine gelmedi mi? (20:133)
S?"
lem, bize gre, Tanrnn bize hal lisanyla okuduu byk mushaftr. ( f t ht ,
1: 101 )

bnl-Arab Kuran- Kebir ve Kuran, byk lem ile onun nshas kk lem (in
san) arasndaki benzerlie iaret iin kullanr. Kuran- kebir ile byk mushaf ean
lamldr.

NOTLAR:

Bkz. Kad Beyzv, Envar-1 Tenzil, c. II, s. 30.

129
Cehennem

C e h e n n e m C uhunnam , r kye t ch na m ve cehennem "derin kuyu" demektir. Dibi


derin olduu iin Cehennem bu ad almtr. (el- muh It)
s?"
Cehennem Kuran'da ahiretteki azap diyar anlamnda yer alr.

Cehennemde kfirler iin bir yer yok mudur? (29:86)


Onlar Cehennem diyarna arlrlar. (52:13)
5?-

Ibnl-Arab Cehennemin ve bu ismi alma sebebiyle ilgili Arap dilinden bir gereke
arar. Ona gre bu isimlendirmenin sebebi uzakl gstermesidir (biru cuhnam derin
kuyu demekti). Fakat aklamalarnda bu anlamdan sz etmez, onun yerine isim
lendirmeye Cehennemin zelliklerinden baka bir neden aradn grrz. bnl-
Arabye gre bu isimlendirmenin sebebi Cehennemin grntsnn irkinliidir.

lah olduunu iddia edeni Cehennemle cezalandrrz. Yani onu kendi aslna dn
drrz, o da uzaklktr.1 Bir eyin dibi uzak olduunda derin kuyu anlamnda
biru cuhnam denilir. Byle bir iddiada bulunan kimsenin cezas Cehennemdir, yani
diliyle syledii eyden gerekte uzaklatrlmasdr. Bu da en hayrl cezadr.
(FTHT, IV: 136)

Cehennem ad, onun scaklk ve soukluundan gelir. Ayrca cehame nedeniyle Ce


hennem diye isimlendirilmitir; nk Cehennemin grnts irkindir. Cehame
yamurunu brakm bulut demektir. Yamur ise Allahn rahmetidir. Buna gre Al
lah buluttan yamurunu giderdiinde, ona ceham ismi verilmitir; nk rahmet -
ki yam urdur- ondan ayrlmtr. Allah da rahmetini Cehennemden uzaklatrm,
Bylece Cehennem kt grnml ve duyumlu olmutur. Cehennem diye isim-
lendirilmesinin baka bir nedeni de dibinin derinliidir. Bir kuyunun dibi ok de
rin ise ona rukyet chnam [dipsiz kuyu] denilir, ( f t h t , Is , 445)

Cehennem insann hayvani nefsiyle girdii atein yedi kapsndan2 birisidir. Ibnl-
Arab onu bazen Cennetin kart olarak ate anlamnda kullanr 3

Atein yedi kapsnn isimlerine gelince: Bunlar Cehennem kaps, Cahm kaps, Sa
ir kaps, Sakar kaps, Lezza kaps, Hutme kaps, Siccin kaps. Bir de kapal kap
vardr ki, o da almayan sekizinci kapdr, bu perdedir, ( f t h t, i:36o)

Cennet kendisini ldrene yasaklanmtr. Bununla birlikte intihar eden Cehenne


me de hayvani nefsiyle girer; nk Cehennem nefs-i natka iin bir yer deildir.
Nefs-i ntka Cehenneme gzkm olsayd, hi kukusuz alevini sndrrd.
(FTHT, 111:360)

130
Cell

Ahirette iki menzil vardr: Cennet ve Cehennem. Dnyada da iki menzil vardr: a-
zap ve nimet, ( f th t , n.-37o)

nsann Cehennemi onun doasdr. Fakat bnl-Arabi burada onu bir form ve ben
zetme olarak kullanmtr: Doamz (Cehennem) zerindeki eriat kprsnde y
rymz betimlemek iin Cehennem, zerindeki kprsyle ahiretin yapsn
benzetme olarak kullanmtr.

zerinde yryp Cennete ulatrmcaya kadar Allahn ayaklarm sabit kld kp


r hidayet kprsdr. Sen onu dnya hayatnda yararl d ve i amellerinden
kendin iin ina etmisindir. Sz konusu kpr bu hayatta manen bulunur ve du
yusal bir sureti yoktur. Bylece o kpr, ahirette Cehennemin zerinde somut ola
rak senin adna uzatlr .4 Kprnn bir aya Vakfede, teki aya Cennetin kaps
zerindedir. Kpry grdnde, onun kendi yaptn bir ey ve eser olduunu
anlarsn. Bilirsin ki, o dnyada tabiat Cehennemin zerinde uzatlm bir kpry
d. (FTHT, 111:32)

nsann kendi doasnn Cehenneminden kurtuluu eriatdr, ( ftht, v:372)

Gerekte olduu gibi bana kul olmayan kimse kendi tabiatnn -Cehennem demek
tir- kulu ve onun saltanat altnda hor ve zelil olacaktr, ( f th t , iv :20)

NOTLAR:

1 Bkz. Fussu'I-Hikem, s. 108.


2 Bkz. el-Fthtul-Mekkiyye, c. III, s. 368.
3 lbn'l-Arab genellikle cennet-ate ve nimet-cahm ztlklarn kullanr.
4 Buradaki duyulur nitelii, ahiretteki Cehennemin kyametten sonra duyulur bir nitelie sahip olduunu
kantlar. Yoksa o, salt manevi zellikleriyle uzaklk demek deildir.

C e l l bkz. S f a t

C e m ' Cim, m im ve ayn tek kktr ve bir eyin toplanmas anlamna gelir. C e m a 't e-
eye [bir eyi topladm] denilir, ( mucem )

s?

Cem1 Kuranda farkl anlamlarda yer alr, hepsi de belirtilen szlk anlamnn dna kmaz (Bkz.
Mucemu'l-Mfehres, Cem"' maddesi).
Maln toplayan [cemea] ve sayan. (104:2)
Sizi toplanma [cem] gn bir araya getirecektir. (64:9)
S?"

131
Cem'

bnl-Arab cem' ve ardndan gelen cem'l-cem 1 haliyle ilgili aktarlm tasavvuf!


yorumlar korumutur:

Cem' halk olmakszn Hakk gsterir .2 Cem'l-cem de buna dayanr. Cem'l-cem


cemli grdnde 3 btnyle Allah'ta silinmektir, (ftht, 11:123)

Bu anlamda cem 1Hak olmakszn halka iaret eden fark teriminin zdddr .4 kinci
aamada Ibnl-Arab nceki sfilerin grlerini aktarr, hatta kendi ifadeleri bile
nceki sfilerin cem 1ve cem'l-cem'e 5 dair szleridir. Bunlarn karsna da kendi
zel grlerini koyar:

Bize gre cem' kendini nitelediin Hakka ait isim ve sfatlar kendi zerinde;
Hakkn kendisini isimlendirdii isim ve sfatlarndan sana ait eyleri de kendi ze
rinde birletirmendir [cem1]. Bylece sen sen, o da o olur. Cem'l-cem 1 ise ona ait
eyleri onda ve sana ait eyleri de onda toplamaktr. Bylece her ey ona dner. -
lemde Hakkm isim ve sfatlarndan baka bir ey yoktur. Akl- selim sahibine
sfilerin cem' gr yeterlidir; nk o oklua ve ok ztlar arasnda ayrma izin
veren bir lafzdr. Bylece ayrm ynnden cem' tefrikann [farklln] ayn iken,
tefrika cem' deildir, ( fth t , ii:516)

bnl-Arab burada cem'e Hak ve halk birletiren bir hal olarak bakan klasik tasav-
vufi grten ayrlp onun zdd bir gre varr. Ona gre cem Hak ve halk [lem]
arasnda kdem ve hdislik [sonradan olan] zellikleri arasndaki farklln [tefrika]
aynsdr. O halde cem' ayn anda gerekleen iki ilemdir: Kadimligin btn gr
nmlerini birinci aamada toplayp [cemi1], onlar asllanna, yani Hakka gnder
mek; ikinci aamada ise ister kadimde ister hadiste tecelli etsin, btn hdislik zel
liklerini toplayp onlar da kendi asllanna, yani halka gndermek .6 O halde cem'
mazharlarn toplanp, iki alanda ayrtrlmalar ve asllanna dndrlmeleridir. Bu
rada cem' tefrikann7 ayns olarak ortaya kar (bunun tersi doru deildir). nk
cem 1kelimesinin kendisi okluu ispat eder; nk biz ancak dalm okluu top
layabiliriz. Cem'l-cem '8 ise hakikatin iki ynnn [Hak-halk, kdem-hdislik] o-
nun birliinde yok olmasdr. O halde Hak ve halk, kdem ve hdislik, gerekte bir
hakikatin iki ynnden baka bir ey deildir; cem'l-cem halinde onlarn birliini
alglarz. Cem 1birlemenin 9 karlnda okluktur. Buna gre varlk okluktur, birlik
ise mevcut deildir, akledilirdir. O halde cem 1birlemenin kart, tefrika okluk ve
hakikatler arasnda ayrmn eanlamlsdr.

Birlik her oklua elik eder; dolaysyla birde okluun, oklukta birin bulunmas
arttr. Allah yle buyurmutur: Her nerede iseniz o sizinle birliktedir" (57:4). Be
raberlik elik etmektir ve elik etmek bir okluktur. Hakkm lemle birlikte olmas

132
Cem'

srekli olduu iin varlkta ve yoklukta okluk hkm srekli olmutur. nk


Hak varlk halinde olduu gibi yokluk halinde de mmknle birliktedir. Bu yzden
her nerede olursak olalm Allah bizimle birliktedir. O halde birlik akledilirdir ,'0
mevcut deildir; okluk ise mevcuttur." Allah birlii istemi olsayd lemi yarat
mazd. Hak lemi yarattnda kendisine ortak koulacam bilmekteydi. Bu yzden
Hak ilk irk '2 koandr, nk varlkta lemi kendisine ortak yapmtr. (FTHT,
IV:306-7)

Ibnl-Arab! beeri glerin odaklatrld en nihai dereceye de cem'iyet adn ve


rir. nsan bir eyden kamak veya himmetini bir eye ynlendirip onu etkisine al
mak iin btn kuvvetlerini birletirir. Bu durum cem'iyet, cem'iyet makam,
cem'iyet hali" diye isimlendirilir.

Ruhul-Emn [Cebrail] Meryeme yakkl bir erkek biiminde grndnde Mer


yem hemen ondan Allaha snd. Meryemin davran Allah kendisini ondan kur
tarsn diye yaplm bir cem'iyet [btn gcn ve niyetini birletirmek] snma-
syd. Bylece Meryem iin Allah karsnda tam bir huzur meydana gelmitir.
(FUSS, 138-39)

Bu emri (Allahn kendisini vekil edinmemiz emrini) mahede edenin artk kendi
siyle tasarruf edebilecei bir himmeti nasl kalabilir ki? Himmet sahibinin himmeti
ni ynelttii eyin dnda bir eye ynelme imkn kalmad [btn gcn ve ni
yetin birletirilmesi anlamndaki] cem'iyet ile yapldnda etkin olabilir. te gerek
marifet bu cemiyet halinden ortaya kar, ( fuss, 128)

lemdeki cisimler cem'iyet halindeki nefislerin glerinden etkilenirler.'3 ( fuss,


158)

Allah insan kendisine getirdiinde, artk hibir danklk kalmayacak ekilde onun
himmetini birletirir. Bylece Allah kendisine vermek istedii ve ilminde belirlen
mi eyleri ona baheder. Bu hal ve mahede makamndan ktnda ise cem'iyet
halinden tefrika [danklk, farkllk] haline gemi demektir .'4 (FTHT, ll:632)

lbnl-Arabl bazen cem 1'5 terimini tafsilin'6 [ayrma] kart olarak icmal [zet] ke
limesiyle eanlamda kullanr. Buna gre tafsilden nceki her icmal cem'dir. Sz ge
lii vahiy cem 1leminden tafsil lemine iner. Elif harfi cem' makammdadr ve sirayet
ettii harflerde ayrr .'7

Elif cem' makamnda bulunur, ilahi isimlerden Allah ismi Elife aittir; sfatlardan ise
kayymluk [eyay ayakta tutmak] zellii ona ayrlmtr, ( f t h t , 1:65)

133
Cem'iyyet

1 lbn'l-Arab ncesinde cem hakknda bkz. Herevi, Menazil, s. 225; Tst, el-Luma, s. 549; Slem,
Tabakt, "Cem"' maddesi; Kueyri, Risale, s. 35.
2 Cem'u'l-cem1 hali insana tefrika (danklk) halinde deil, cem halinde gelir.
3 Ayn metin iin bkz. stlaha!, s. 287.
4 Bkz. istlahat, s. 287.
5 Bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, s. 516.
6 Bu cem1 mazharlara aittir ve mazharlann asllarna dndrlmesi amel veya akli bir eydir. Bkz. el-
Fthdtil-Mehhryye, c. II, s. 396.
7 lbnl-Arab yle der: Takva sahibi olana Allah bir furkan verir (bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s.
318).
8 lbnl-Arab bazen cemul-ceme sadece cem1 diyerek iaret eder. el-Fthl'l-Mekkiyye, c. IV, s. 82.
9 Burada tevhit, varlk zaviyesinden varlkta tevhit anlamnda alnmtr.
' Varlkta tevhit mkul bir eydir, yani akl onu vakadan soyutlamtr. u halde tevhit aklda gerekleir.
11 Tevhit salt akl dzleminde gerekleirken, cem, akli ve harici varl ierir.
2lbnl-Arab her zaman olduu gibi, btn ahlaki ve tasavvufi kavramlar var olusal bir tarzda yorum
lar. Sirk de byledir. irk ibadet ederken Allaha ortak komak deildir, varlkta Allaha ortak klmaktr.
13Bkz. Fussu'l-Hikem, c. II, s. 155.
4Bkz. Fussul-Hikem, c. II, s. 66.
s bnl-ArabTde cem iin bkz. Kitb- Tecelliyat, 26; Kitahul-lrad, 148; Mevakiun-Ncm, s. 20; Risle-i
Ruhu'l-Kuds, s. 151.
,6Bkz. Aff, Tlikat, s. 94.
17 Bkz. Elif.

C e m ' i y y e t bkz. C em *

C e m u l - c e m bkz. C e m '

C e m l bkz. S f a t

C e n n e t Szlk anlam iin bkz. C in .

Bahe olarak:'

Sizden biriniz kendisinin bir cenneti [bahe] olmasn istemez mi? (2:266)
Yeryzne inmeden nce dem'in kald yer olarak:
deme dedik ki: Sen ve ein Cennette dilediiniz kadar kaln. (2:35)

Ahiret karl olarak: Oras (gazap mahalli olan) atein karlnda Tanrnn kullarndan honut olduu
ebedi honutluk yeridir.
Kim ateten uzaklatrlp Cennete yaklatrlrsa kurtulmutur. (3:185)
Cennete giriniz, sizin iin korku yoktur ve zlmeyeceksiniz. (7:49)

134
Cennet

Bu, amelleriniz karlnda vrisi olduunuz Cennettir. (4372)


Onlar Cennet ehlidir, orada ebedi kalcdrlar. (7:42)
Cennetin says ve zellikleri ise baz tartmalara yol aar, fakat onlarn ayrntsna girmeyeceiz. Biz
konuyu Ibnl-Arabde aratrp ona gre Kuran'n cennetlerini sayacaz. Cennetlerin saysndan sz
eden ayetlere rnek olarak unlar verebiliriz:

Rabbinin makamndan korkan iin iki Cennet vardr. (55:46)


Takva sahipleri iin Rablerinin katnda cennetler2 vardr; altlarndan nehirler akar. (3:15)

tbnul-Arab Cenneti szlk, yani rtmek3 anlamnda ele alr. Buna gre Cennet her
nefes yenilenen rtl nimet demektir. Cennet ate veya Cehennemin (Hakkn b
yklnden meydana gelmi gazap mahalli) kart olarak ltuf, Hakka yaknlk,
cmertlikten meydana gelmi iyilik diyardr.4

Cennet latifligi ve ruhaniligi nedeniyle gizlenmek anlamna gelir, (ucn, vr. 28)

Cennette hibir gzn grmedii ve hibir kulan iitmedii ve hibir insann kal
bine gelmeyen eyler vardr. Cennetin cennet diye isimlendirilmesinin yegne se
bebi belirttiimiz bu durumdur; nk o, cennet kelimesiyle ifade edilmi olan r
tnmek" demektir, ( f tuh at , mi.-540)

Nefs (raz olmu nefs) Hakkn cennetine, yani rts ve perdesi altna girer.
(FTHT, 11:396)

Nefse gre geici ve yeni bir eyle lezzetlenmek sreklilii olan eyden daha stn
dr. Cennet nimetlerinin her an yenilenmesinin bir srr budur .5 (tercman, 45)

Cennet yaknlk diyar, Hakk grme yeridir. Oras arzular ve genel lezzetler yeri
dir. (FTHT, IV: 112)

Ltuf ve ihsan diyar Cennettir, ( ucun , 22)

Cennet gzellik, nsiyet ve Hakkm [kullarna] indii yerdir. ( futht, iu.463)

Ahirette iki menzil vardr: Cennet ve Cehennem. Dnyada iki menzil vardr: azap
ve nimet veya znt ve lezzet, ( ftht, i:307)

Ate azametten, Cennet cmertlikten meydana gelmitir, ( ftht, i:76)

Cennet rtmektir; bu nedenle rtme zelliine sahip her ey cennettir, insan belirli
bir ilahi ismin tecelligh olmas ynnden Hakk rter. Bylece o kendisinde tecelli
eden isim ynnden Hakkn cenneti, baka bir ifadeyle Rabbinin cennetidir.5 Cen
net Peygamberin mertebesidir.

135
Cennet

Cennetime gir (89:3o). Ben [Hak] onunla rtnrm. Benim [Hak] cennetim sen
den [insan] baka bir ey deildir ;7 nk sen kendi ztnla beni rtmektesin. Ben
senin vastan ile bilinirim, sen de benim vastamla bilinirsin. O halde seni bilen,
beni bilmitir. Ben bilinmezsem, sen de bilinmezsin. O'nun cennetine girdiinde ise
[Rabbinin cenneti] nefsine girdin demektir. Bylece kendi nefsini bilirsin ( fuss ,
92)

Cennet Peyamberin mertebesidir.9 Ryet Kesibi [Hakkm Cennette grld Mer


tebesi] ise Hakkm mertebesidir. Peygamber seni Allaha ulatrd gibi mertebesi
de -on un mertebesi Cennettir- Hakkm mertebesi olan Kesibe ulatrr, ( f th t , c.
103)

Cennet Peygamberin mertebesidir, burada lbnl-Arab unu kast etmi olabilir;


Peygamberin mertebesi bir cennet, baka bir ifadeyle bir adan Hakk rten bir
perde, perdenin ierdii olumlu zellik sayesinde de baka bir adan Hakka ulat
ran bir eydir. Cennet, Cehennemin (perde) kart anlamnda grmek (bkz. K e s ib )
demektir.

Ahirette iki diyar vardr: grme diyar ve perdelenme diyar, ( f t h t , i:33s)

bnl-Arabnin cennetler iin izdii corafyann mahiyeti nedir? Cennetlere hangi


lde bir somutluk verir? lbnl-Arab baz yorumcularnn dndkleri gibi du
yulur anlamyla Cenneti ve iindeki yemek, imek, evlenmek ve giyinmek 10 gibi ni
metleri reddetmek bir yana manevi cennetin yannda duyulur cennetin varln da
kabul eder.

Cennet iki tanedir: duyulur ve manevi cennet. Nitekim lem de ikidir: latif [ince,
effaf] ve kesif lem veya gayb ve ehadet [grnr ve grnmez] lemi. Muhatap
ve sorumlu nefs-i ntkann [dnen nefs, insan] tad ilim ve marifetler karl
nda bir nimeti; lezzet ve arzular karlnda baka bir nimeti vardr. Allah duyu
lur cennetin ruhu olan manevi cenneti yetkinlik, mutluluk ve sevin gibi Hak kay
nakl nee zelliklerinden yaratlmtr. Bylece duyulur cennet beden, akledilir
cennet ise ruh gibi olmutur, ( f th t , 1:317)

bnl-Arabnin tekrarlad ilahi isimlerden pek ou ona gre Ameller Cennetinin


(ki her menzilin yz derecesi vardr") konaklama yerlerinden baka bir ey deildir.
Bu nedenle onlarn saysn artrmaya gerek yoktur. Bu yzden sz konusu corafya
dorudan bizim terimlerimizle ilgili olmayan metafizik bir corafyadr.12 Fakat
lbnl-Arab cennetlerini okluun zirvesinde brakmaz, hemen birletirici gry
le onlara dner ve hepsini ok hkml tek gerek diye niteler.

136
Cennet ars

Btn cennetler Me'v Cenneti, Adn, Vesile, Firdevs, Huld, Nam, Selm, Mukame
cennetleri, tek hakikattir ve bu hkmler ona aittir,13 (FTHT, i:24i)

N O T LA R :

Cennet, bahe demektir. (Mucem)


2 Bkz. el-Mucemul-Mfehes, Cennet maddesi.
3 Bkz. rtmek anlamnda cennet, el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 442, c. IV, s. 250.
4 Bkz. C eh en n em , aynca el-Fthdtl-Mekkiyye, c. III, s. 386.
5 Yeniden yaratmaya telmih.
6 Bkz. Rab/Rubblyet
I Cennet insann zt ise, bu durumda Cennete ve nimetlerine girmek, nefsinin derinliklerine indiinde
insann elde ettii saadet olur. Bkz. Fussu'l-Hikem, s. 90,
8 Ebl-l Afifi burada cenneti Rabbe tamlama yaplmasndan soyuayarak alr. Bu balamda Ibnl-
Arabde Cenneti genellikle bu paragraf zaviyesinden tanmlar. Bkz. Tlkat, s. 9.
9 Peygamberin mertebesi Cennet ise, bu Cennete ve nimetlerine ulamak, Muhammedi Hakikate katl
mak, onunla bir olmaktan doan byk mutluluu elde etmek demektir.
Ebl-l Afifi bnl-Arabnin duyulur cenneti dile getiren her ifadesini yorumlama eilimindedir:
lbn'l-Arabi her iki snfa Cennet ehli ve Cehennem ehli diye iaret etmitir; nk birinciler, Allah'a
mutlak yaknlk makamna ulam, dierleri ise ondan tamamen uzak kalmlardr. Cennet ve Cehen
nemin, ona gre, bundan baka bir anlam yoktur," bkz. Tlikat, s. 123. Baka bir yerde yle der: u
var ki, yazarn vahdet-i vcd nazariyesini ekillendirdii sembolik dilin, bu dnyadan baka bir yerde
gerek anlamda bir Cennet ve Cehennemin varlna msaade etmeyeceini hatrlamalyz; nk, ona
gre ate, perde elemi ya da insann, varlklarn vcdi birliini idrak edemedii bir halden ibaret oldu
u gibi, Cennet de insann kendisinde bu birlii idrak ettii haldir bkz. a.g.y., s. 236. Bylece Afifi,
bnl-Arabnin duyulur cennet anlam tayan her metnini yorumlar.... Bize gre bu metinlerin duyu
sal bir cennetin var olmad eklinde yorumlanmas doru deildir.... lbnl-Arab'nin bir metni iin
bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. I, s. 318.
II lbnl-Arab yle der: Allah her cennete bilinen isimleri ve dile getirilmeyen byk ismi adedince yz
mertebe koymutur" bkz. el-Fthl'l-Mekkiyye, c. I, s. 318.
12Ameller cenneti hakknda bkz. el-Ftht'I-Mekkiyye, c. III, s. 423; c. III, s. 435, 241.
3Bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 241.

C e n n e t a r s (Sku's-suver [suretlerin ars]) sin, vav ve kaf tek kktr ve "bir


eyi srmek," "gtmek" demektir. "Bir eyi sevk etti" anlamnda sakahu, yesukuhu de
nilir. Sk kelimesi de bundan gelir; nk her ey oraya sevk edilir. oulu esvaptr.
(m u ce m )

S?"
Kuran- Kerimde suk kelimesi zikredilen iki szlk anlamyla gemitir: Gnahkrlar Cehenneme sevk
ederiz. (19:86)

Senden nce de gnderdiimiz peygamberler yemek yerlerdi ve arlarda gezerlerdi. (25:20)

Cennet ars (skul-cennet) Kuran- Kerimde gemez; terimin dayana bir hadistir. Bu hadisi Tirmiz

137
Cennet ars

Snerfinde zikreder (Eb Isa Tirmiz, h. 209-279; hadis no: 2553): Ahmet b. Mni bize yle demitir:
Hz. Peygamber yle buyurur: Cennette bir ar vardr ki, orada al veri yoktur, sadece adam ve ka
dn suretleri bulunur. nsan hangi sureti isterse, ona girer. Eb Isa yle demitir: Bu hadis, garip hadis
tir.'

lbnl-Arab Cennet ars teriminde Tirmiznin aktardmz hadisine dayanr ve


Skul-Cennete Cennet corafyasnda belirli bir yer verir. Cennet ars, btn su
retleri ieren ve iinde al veriin olmad bir cennet mekndr.2 Cennet ehli oraya
girer ve diledikleri her surete gre ekillenirler. Byk eyhimiz bu ardan sz e-
derken son derece ak konuur:

Cennet ehli bu arya gelir, oraya girdiklerinde hangi sureti isterse ona girer ve
ardan bir ihtiyacn alp geri dnm gibi, o suretle ailesine dner. Bazen bir
grup, bir suret grr ve her birisi o sureti giyinmek ister, o surete girerler ve onu
elde ederler. O gruptaki herkes de ayn sureti elde eder ve ardan ayrlrlar. Sz
konusu suret ise arda bulunduu hal zere kalmtr; oradan ayrlmamtr. Bu
iin hakikatini ahiret hayatn bilenler anlayabilir.3 Nitekim Hak da pek ok surette
tecelli eder ve o suretlerde halden hale girer, hakikat ise birdir .4 ( ftuhat, iiisis)

nsanlar Cennet arsnda soyunmadan ve kartmadan suretler giyerler, btn ise


olduu gibi kalr. Dnyada ise suretlerle btnlar deiir, zahir ise olduu gibi kalr.
( bulga, 109)

Cennette girilecek suretlerde halden hale geme, bugn btnlarmzda hallerin de


imesine benzer .5 (eyyam, 17)

nsan Cennette suretler arsndayken diledii suretlere girebildii gibi, burada da


ruh bize gre ekillenir .6 ( ftht, 1:142)

nsan ruhu Cennet arsna girip, oradaki suretleri grdnde, hangi sureti g
rp beenirse, o surette diriltilecektir. nsan sonsuza kadar bir suretten baka bir
surete geecek, bylece ilahi genilii renecektir, ( f t h t , i:628)

N O TLAR:

' Bkz. Snen-i Tirmiz, c. VII, s. 227.


2 lbnl-Arab yle der: Firdevs cennetinde zel bir ar vardr (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 16).
3 nsan ahirette bu dnya hayatna ters olarak zuhur edecektir: buradaki grn, orada btn; burada
ki btn oradaki grnen yn olacaktr.
4 Hak tektir, pok ok surete girer. Bylece gz suretlerin okluunu mahede eder, akl ise Hakkm on-
lardaki birliini bilir.

138
Ceres

5 Ibnl-Arabtde Cennet ars hakknda bkz. Maksadl-Etem, s. 153; el-Ftuhdlul-Mekkiyye, c. I, s. 149;


el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 86; Tercman, s. 106; Bulgatu'l-Gavvas, s. 106.
6 Bu cmlede ahiret hayatyla ilgili belirttiimiz duruma gnderme vardr.

C e r e s Cim, ra ve sin, tek kkten gelir ve sesle ilgili bir anlam vardr. Bunun dndaki
ler ise ilk anlama dner. Ceres "asl an" demektir. Hadiste "Melekler iinde an bulu
nan yere girmez" denildii gibi, "sz syledin" anlamnda cereste b i'l-kel m denilir.
(m u c e m )

Ceres, kapal kelm, baka bir ifadeyle icmal [zet, ayrmamlk] mertebesinden
ayrma [tafsil] mertebesine dnk kelmdr. bnl-Arab kapal kelm neden ceres
diye isimlendirdiine dair bize bilgi vermez. Bu nedenle yapabileceimiz ey hadiste
geen salsalctl-ceres [an sesi] ifadesi vastasyla kapal sz ile ceres arasndaki ben
zerlii incelemektir. Salsalatl-ceres bizi vahye, o da Kuran- Kerime gtrr. By-
lece grrz ki, Fatiha Suresi Kitapm anasdr; nk o Kitapm ayrntl anlattkla
rn zetler. O halde ceres Fatiha Suresinin Kuran- Kerimi zetlemesi' gibi kelmn
zetlenmesidir. Bu balamda zetin her trl kapallk ve belirsizlikten uzak sadece
ayrmtlandrlmay gerekli klan bir ey olduunu belirtmeliyiz.

Ceres zet kelm,2 hares ise kapal kap demektir. Kim kelmn zetini ve kilidini
aarsa, bilinmeyen bir ii renir, akl sahiplerinin arasna katlr ve kabuun koru
duu ze erer. (FTHT, IV:234)

n o tlar:

1 Bkz. K itab n A n a s.
2 Bkz. Istlahat, s. 294.

C e v m i l-K e lim Cevmil-kelim [btn hakikatleri kendinde toplayan]1 'Mu


hammedi Hakikate bal bir terimdir; onu gsterir ve onun toplayclna gn
derme yapar. bnl-Arab bu terimi iki ynden kendisine verir; Her peygamber bir
kelime2 veya tek bana belirli ve ayr bir hakikattir. Flalbuki Muhammedi Hakikat
veya Kelime-i Muhammediye, cevmil-kelim, baka bir ifadeyle btn peygamber
ve resullerde ayrm hakikatleri kendinde toplayan hakikattir.3

Dedim ki: Rabbim! Ayetler eit eittir. Bunu sylerken bana u ayet indirildi: De
ki: Allaha iman ettim, bize ve brahime, smaile, shaka, Yakuba ve kendilerinden
sonra gelenlere indirilene, Musaya, saya ve nebilere Rablerinden verilmi olanlara
iman ettim. Onlarn arasndan hi birisini ayrt etmeyiz. Bizler ona teslim olmuuz

139
C e v h e r -i F e r d in A s l

(3:84). Bu ayette bana Allah btn ayetleri vermi, gerek bana yaklatrlm, onu
benim iin btn ilimlerin anahtar yapmtr. Bylece unu rendim: Ben bana
zikredilen peygamberlerin toplamym. Bu mjde ile Hz. Muhammedin kuatcl-
gnn vrislerinden Muhammedin merebinde olduumu anladm. nk o son
peygamber ve vahiy gnderilen son kimsedir. Allah ona cevmil-kelim zellii
vermitir, ( f t u h a t , i:350)

lbnl-Arab daha ileri gidip cevmil-kelimi Muhammedi Hakikat4 makamna ula


an her arifin devrald miras sayar ve o arifi Muhammedi [Muhammede mensup]
diye isimlendirir.

Muhammedi der ki: Benim endeki hayretimi artr1. Hayret eden dner ve o dng-
sel hareketin sahibidir.5 Dngsel hareket sahibinin bir balang noktas yoktur ki,
birisi ona [nere]-den diye sorabilsin; varaca bir gaye yoktur ki, kendisine [nereye]
-e diye sorabilsin. Dolaysyla en tam varlk onundur. O cevmil-kelim verilen
kimsedir, ( fuss , 73)

Allah deme btn isimleri6 retmi, baka bir ifadeyle onu btn isimlerin maz-
har yapmtr. Halbuki Allah Muhammede (a.s.) dem'de zuhur etmi bu isimlerin
hakikatlerini vermitir. u halde dem grnr ve d varlk ile ortaya km insan
dr. Muhammed (a.s.) ise akledilir7lemde ortaya km btn insandr.

Muhammed (a.s.) dem su ve toprak arasndayken8 nebi idi; nk ona demin


isimlerinin hakikatlerinden9 ibaret cevmil-kelim10verilmitir, ( fus s , 214)

N O T LA R :

Bkz. Sahih-i Buliri, c. IX, s. 47. Bana cevmiul-kelim zellii verilmitir."


2Bkz. K elim e.
3Bkz. M uham m edi H akikat.
4Bkz. A yak/A ya zerin d e Olm ak.
3 Bkz. V er set/V ris.
6 lbnl-Arabnin bu konudaki tavr iin el-Ftht'l-Mekkiyye, c. II, s. 71.
7 tbnl-Arab sklkla dem ve Muhammed (a.s.) arasnda bir karlatrma yapar: Muhammed birletirir,
dem ise ayrr.
8 Bkz. Dizin, no. 2.
5 lbnl-Arabde cevmil-kelim hakknda bkz. Fussul-Hikem, s. 323; el-Flhdtl-Mehkiyye, c. I, s. 85.
10 (2:30) ayete telmih.

C e v h e r - i F e r d i n A s l bkz. n s a n - K m il

C e v h e r l e r i n C e v h e r i Cevherlerin cevheri, hakikatlerin hakikati demektir.

mam- mbn [apak nder] doru szldr. O parlak nur ve cevherlerin cevhe-

140
Cibril/Cebrail

ridir. O bilinen ve bilinmeyeni, ayran ve zet kalan sayar. Her biimin onda bir
hakikati, onun her biimde bir bulunuu vardr. Yardm eder ve kendisinden yar
dm istenilir. Hepimiz ondan ortaya ktk, ( f t h t , iv : 3 2 7 )

A yrca gen i aklam a iin bkz. H a k ik a t le r in H a k ik a t i.

C i b r i l / C e b r a i l bkz. V a h iy

C i n Cim ve nun tek kktr ve "rtmek" ve "gizlenmek" demektir. Bu kkten gelen


Cennet, Mslmanlarn ahirette varacaklar yer demektir. Cennet bir dldr ve bu
gn onlardan gizlenmitir. Cin de byle isimlendirilmitir; nk onlardan perdelenmi-
lerdir. Allah yle buyurmutur: "eytan ve kabilesi sizi sizin onlar grmediiniz yn
den grr" (7:27). (mucem)

V?"
Cin kendi peygamberleri olan sorumlu, g ve yetenei snrl bir toplumdur. blis de onlardan birisidir.

Ey cin ve insan toplumu! Size benim ayetlerimi okuyan aranzdan eliler gelmedi mi? (6:130)
nsanlar ve cinleri bana ibadet etsinler diye yarattm. (51:56)
Ey insan ve cin topluluu! kabilirseniz yerin ve gn eperlerinden kn. (55:33)
Hepsi secde etti, sadece iblis secde etmedi. Cinlerden idi ve Rabbinin emrinin dna kt.
(18:50)
ss*
C in canl, d n en ve atele h avan n b ileim in d en yaratlm b ir va rlk tr. C in ler y a
ratllarn d aki hava u n su ru y la isted ikleri b iim e girerler; ate u n su ru vastasyla da
b y k le n ir ve b b rlen irler. n san larn g zlerin d en gizlen irler ve bu n ed en le o ism i
alm lardr. C in in d nn [ins] kart in san n iidir.

Cinler tanmda insan ile ortaktrlar; nk cin de dnen canldr, ( ftht, i:49i)

Cinler iki unsurdan yaratlmlardr: hava ve ate. dem de iki unsurdan yaratlm
tr: su ve toprak. Bylece bunlar kartrlm ve suya amur ismi verilmitir. Ayn
ekilde atein hava ile karmasna da maric ismi verilmitir. Hak bu marite cinle
rin suretini amtr.' Cinler hava unsuru sayesinde diledikleri surete girerler; ate
zelliiyle de egemen olmak, byklenmek ve stnlk talep ederler; nk ate
konum olarak unsurlarn en stndr, tblisin deme secde etmeyi reddetmesi
nin sebebi budur. ( f t h t , Is , 4 2 6 )

Allah nur ve nardan [ate] ruhlar, baka bir ifadeyle melekleri ve cinleri yarattn
da onlar bir zellikte ortak yapmtr: insanlara grnmemek. Bu nedenle ruhlarn

141
C in s le r in C in s i

bir gurubu cin, yani bizden gizli olanlar ve dolaysyla gremediimiz ruhlar diye
isimlendirilmitir. Allah gizlenmede melekleri ve cinleri ortak yaptnda hepsini
cinnet diye isimlendirmitir. eytanlar hakknda yle buyurmutur: nsanlarn
gnllerine vesvese veren cinlerinden [cinnet] olan eytanlarn errinden Allaha s
nrm ( 14:5). Burada cinnet ile eytanlar kastedilir. Melekler hakknda yle der:
Onlar ile cinler arasnda nesep icat etmilerdir (37:158). ( ft ht , i:367)

Bu, cinler insann btnndan ibaret olmadklarnda byledir. deta Allah yle der:
Ben cinleri -ki o insandan gizli kalan ve ondan btn olan eydir- ve insanlar -ki o
zuhur ettii iin insandan grlen ksmdr- bana ibadet etsin diye yarattm, (f t

h t , 111:3 5 4 )

Cinler de bir toplumdur, onlarn bir ksm itaatkr, bir ksm gnahkrdr. Gnah
kr ve kfir olanlar Allahn rahmetinden uzaklatrlm anlamndaki eytan ismini
hak ederler. Cinler ise doal lemde Allah en az bilenlerdir.

Cinlerin bir ksm bizler gibi itaatkr, bir ksm isyankrdr. Onlar melekler gibi e
kilden ekle girerler, ( f t h t , Is , 429)

Cinlerden isyan edenler eytan, yani Allahn rahmetinden uzaklatrlm kimseler


dir. lk kez eytan ismini alan cin Haris idi. Allah onu saptrm,2 baka bir ifadeyle
onu rahmetinden ve rahmetini ondan uzaklatrmtr. Btn eytanlar ondan orta
ya kmlardr. Cinlerden iman edenler mmin cinlere katlr; inkrda kalan ise
kfir olur, ( f t ht , Is , 443)

Cinler tabi lemde Allah en az bilen kimselerdir. Bu nedenle onlarla ili dl olup
kendilerinden Allaha dair ilimden bir tek cmle bile elde etmi hi kimse gremez
sin. Cin ruhlarnn ilgi gsterdikleri insann nihayette elde ettii bilgi, bitkilerin,
talarn ve isimlerin3 zelliklerinden kendisine verdikleri bilgidir, ( f t h t , DS, 3 u )

N O T LA R :

1 lbn'l-Arabi yaratma fiilini anlatmak iin kapnn al esnasnda anahtarn hareketini benzetme olarak
kullanr.
! Bkz. blis.
5 bnl-Arab cinlerden uzun uzadya sz etmitir: onlarn oalndan, evlenmelerinden, hallerinden vs.
Bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, S, s. 431, 34, 39 vd.

C i n s l e r i n C i n s i (cins'l-eam m [en genel cins]) cim , nun ve sin tek kktr ve "bir
eyin tr" demektir. Dilci Hall yle der: "Her tr cinstir. Cins insanlardan, kulardan
ve eyadan bir btndr." Dilci ibn Derid yle der: "[Dilci] Esmai genelin grn
reddetmekteydi. Bu unla ayn cinstir [mcan/s]. Bunun iin kelime sahih Arapa deil-

14 2
Cmertlik Hzineleri

dir demitir. Bana gre bu gr Esmai hakkndaki yanl bir dncedir; nk o


K itab'l-E cnas' yazan kimsedir. Sz konusu kitap bu ad alan ilk kitaptr." (mucem )

Cinslerin cinsi, hakikati cins olmas ynnden dikkate alndnda hakikatl-hakaik-


in [hakikatler hakikati] baka bir ismidir.

n c h a k ik a t b t n h a k ik a t le r d ir . Onu h a k i k a t l - h a k a i k v e y a h e y u la v e y a c in s

le r in c i n s i d iy e is im le n d i r e b i li r s in . ( n a , 19 )

Bu mertebeden cinslerin cinsi ortaya kmtr. O nce bilinen, sonra zikredilen,


sonra da eydir. Cinslerin cinsi ne Hak, ne halk [lem], ne mmkn, ne zorunlu,
ne de imknsz olmak zere hibir bilinenin [malum] dnda kalmad en genel
cinstir. Sonra en genel cins trlere blnr, ( f t h t , iv :306)

Bkz. H a k ik a t le r in H a k ik a t i.

C m e r t l i k H a z i n e l e r ! Cmertlik Hzineleri lemdeki her eyin benzerini ieren


ilahi ilim demektir.

Allahn lemde yaratt her eyin -ki yarattndan daha yetkin bir ey yoktur-
Krssndeki Cmertlik Hazinelerinde mutlaka bir rnei vardr. Hzinelerin
saklad rneklerin ahslan sonsuzdur. Her eyin rnei dnya ve ahirette her
onda bulunur, ( f t ht , i:36o)

o k - B i r tbnl-Arab ok-bir terimini bir-ok teriminin karsna yerletirir. lkinde


Ibnl-Arab okluktaki birlie bakarken, kincide ise birlikteki oklua bakar. Ib-
nl-Arab ok-bir ifadesini hem Tanr ve hem de insan iin kullanr. Buna gre te
rim, isim ve sfatlarnn okluu zaviyesinden ztnn birliine baktmzda Tanr ile
rtr; suretlerinin okluu zaviyesinden hakikatinin birliine baktmzda da, ya
ratlmlarla rtr. Kukusuz bnl-Arab tek varlk hakikati ile farkl ve ok su
retler asndaki ilikiyi bireysel nefis ile uzuvlaryla oalm beden arasndaki ilikiye
benzetmitir. Buna gre Ali, sz gelii, uzuvlar nedeniyle ok-bir hakikattir. Bylece
o ok-birdir.

okluun, okluun birlii1 denilen birlii olmas gibi birliin de birin okluu di
ye isimlendirilen okluu vardr. Bu yzden Tanr, ok-bir, bir-oktur. ( f th t ,
IV:232 )

[Sz gelii] Alinin bireysel bir hakikati olduu malumdur: Alinin eli, aya veya
ba veya gz veya ka deildir, u halde o, ok-birdir: sureti itibariyle ok, haki-

H3
oklua Genel Tecelli

kati itibariyle birdir. nsan, kukusuz, hakikati itibariyle tektir. Bu balamda, Ali
nin Mehmet veya Ahmet veya Halit olmadndan kuku duymayz. Bununla birlik
te tek hakikatin ahslar varlk olarak sonsuzdur. u halde o, hakikati itibariyle bir
olsa bile, suret ve ahslar itibariyle oktur. ( f u s Cis , 1 8 3 )

ikinci metinden Ibnl-Arabnin nda Tanrnn birliini yorumlad iki rnek


verdii grlr: Birinci rnek Ali ve uzuvlar, ikinci rnek ise insanlk ve bireyler.2

N O TLAR:

' Bkz. okluk.


2 Afifi bu paragraf aklarken yle der: Bu benzetmede bir lde yanltma vardr. yle ki, ncelikle
bu benzetme, meseleyi maddi olarak tasvir edip, Hak ve halk arasndaki ilikiyi, maddi bir btnn
czleriyle olan ilikisine benzetmektedir. Bu ise bizzat lbnl-Arabinin raz olmayaca bir eydir; n
k O varln bu maddi yorumunu kesinlikle hedeflemez, ikinci olarak, Zeyd'in elinin ya da ayann ya
da herhangi bir uzvunun suretinin, u ya da bu mmkn varln suretinin Hakk'n bir tecelligh ol
duu anlamnda, Zeydin tecelligh olarak anlayabilmemiz zordur. nk, vahdet-i vcd mensup
larnn terminolojisinde u varlk, Haktr" -yani Hakkn suretidir- diyebildiimiz halde, -sureti olmas
anlamnda- Zeydin eli, Zeyddir diyemeyiz. Ibnl-Arabnin yapt ikinci benzetme ise bir olan
vcd hakikatin suretlerle ilikisini, insanlk kavramnn Zeyd ya da Amr ya da Bekir vb. gibi saysz
insanlarla ilikisi gibi, kllinin, czileriyle ilikisine benzetmektedir. Geri bu benzetme, yazarn Hak ve
halk arasndaki ilikiyi anlay tavrna daha yakn ve nceki benzetmeye gre maddilikten daha uzak ol
sa da, bunun, vahdet- vcd dncesinin teknik bir tasviri olarak kabul edilmesi mmkn deildir
(Talimat, s. 22. fas, sekizinci aklama).

o k l u a G e n e l T e c e l l i Tek bir bilgi ortaya kartan herkese ynelik ilahi tecelli.


Bu tecelli biricik sonucu (bilgi) ynnden geneldir. O Tanrmn yaratklarndan sz
alrkenki tecellisidir.

Tanr zuhur ederken ve Ben sizin Rabbiniz deil miyim?"' diye sorduunda orada
kilerin bir ksm inkr edebilmitir. Hak sz2 ald surette tecelli etseydi, hepsi onu
kabul ederlerdi. te b u oklua genel tecellidir, ( f t h t , i: 4 6 s)

N O T LA R :

' Bkz. nanlan lah.


2 Hakkn Elest bezminde yaratklarna tecellisi, marifet tecellisidir, bu nedenle onlar Hakkn birliini ik
rar etmilerdir. Bkz. M isak/Zerre lem in d eki M lsak.

o k l u k [okluk anlamndaki kesre t 'in kk harfleri olan] kaf, se ve ra tek kktr ve


azln zdd demektir. okluk buradan gelir. Bir ey ok oldu anlamnda kesre denilir.
Nitelikteki fazlalk nedeniyle harf ilave edilmi ve kevser denilmitir. Kevser "cmert
adam" demektir. Kevser ayrca Cennetteki bir nehirdir. Baka bir gre gre ise "bol
iyilik" demektir. Kevser, "tozlar" anlamna da gelir ve okluu nedeniyle byle isimlen

144
okluk

dirilmitir. (mucem )

Azln zdd olarak:


Huneyn gn okluunuz (kesretkum) hounuza gitmiti de hibir fayda vermemiti. (9:25)
Yaptklarnzn karlnda az gln ve oka [kesit) alayn. (9:82)

Kevser: Cennette bir nehir veya bol iyilik olarak:

Biz sana kevseri verdik. (108:1)


Bu balamda una dikkat ekmek gerekir ki, Kuran- Kerim okluu birliin karsna yerletirmemi,
onu srekli olarak azlk anlamndaki kllet ile beraber zikretmitir.
S?"

Genellikle felsefe birlik ve okluk sorunundan yoksun deildir, hatta gerekte d


nrn bu soruna bak, onun yntemini, dnce tarzn ve bizzat dncesinin
mahiyetini belirler. Filozof birlik ve oklua bakar ve Birden bir kar ilkesiyle e
limeden birliin okluktan nasl ktn yorumlamaya alr; sfi-dnr ise,
kendisini sofilerin arasna yerletiren farkl bir ayla birlik ve oklua bakar.' ok
luun birlikten knda odaklaan sz konusu felsefe sorunu, okluun varlktaki
birlikle uyumlu bir ekil alarak, lbnl-Arabnin tasavvufuna ulamtr. Acaba 1b-
nl-Arab varlk oalmakszm birliin yannda okluun varln nasl yorumlar?
Bu da, lbnl-Arabnin oklua bakyla ve o konudaki tutumuyla aa kacaktr.
Ibnl-Arabye gre okluk var mdr? ayet var ise mahiyeti nedir? tbnl-Arab
varlkta grlen okluu reddetmez, bu okluk inkr edilemeyecek kadar ak bir
olgudur; herhangi bir gerek dayana olmakszn salt bir yanlg saymakla da ondan
kurtulunmaz. O halde okluk vardr, fakat varlk mertebelerinde mevcuttur. bnl-
Arabde okluk ve varln birlii elimez. okluk iki mertebede bulunur. Birincisi
akledilir varlk mertebesi; burada okluk, makul okluktur (ilahi isimlerin okluu).
kincisi ise, grlr-duyulur varlk mertebesi; burada okluk, grlr okluktur
(mevcutlarn suretlerin okluu=mazharlarm okluu). O halde okluk, hem akl ve
hem de grlr dzlemdedir, fakat bnl-Arabnin Tanrnn varln anlad e
kilde, mevcut deildir. Bylece bnl-Arab, gerekte okluun birliinden ibaret
olan, zlenilen birlii korur.2

okluk, kukusuz akledilirdir, fakat dta var mdr, yok mudur? Bu konuda gr
ayrl vardr. Baz kimseler unu ileri srmlerdir: Dta ortaya kan okluk, bir
tek hakikat sayesinde ayakta duran eitli hallerdir, onlarn varl o tek hakikatte
sz konusudur.3 Bu yoruma gre okluk, bantlardr, d varlkla gereklii yok

M5
okluk

tur. Baka bir grup unu ileri srmtr: okluk iin tek hakikat deil, hakikatler
vardr. okluk mazharlarda da zuhur etmez; nk okluk deil, ok olan grlr.
u halde okluk akledilirdir, ok ise mevcuttur ve grlr, ( f th t , i:50o)

okluu sabit var say, varlkta ise yok say. Varlkta birlii varsay, sabitlikte ise yok
Say. (FTHT, 11:502)

Geree ulam kii, okluu birde grr, nitekim hakikatleri farkl ve ok olsa bi
le ilahi isimlerin gsterdikleri eyin tek hakikat olduu malumdur, ite burada sz
konusu olan, tek hakikatteki akledilir okluktur. Bylece, tecellide tek hakikatte
grlr okluk bulunur, ( fuss, 124)

Ibnl-Arab akledilir okluk ve grlr okluu ispattan bir yandan lemde grlen
okluun kkenini yorumlamada yararlanrken, te yandan insann bir suret ve
nsha oluunu pekitiren grleriyle de uyumlu hareket etmitir. Dtaki varlklara
zg grlr okluun sebebi, makul okluk, yani ilahi isimlerin ve sfatlarn oklu
udur. Bu balamda, Birden bir kar. u halde, Birden ancak mmknn haki
kati bir olarak sudr etmitir. Yaratlmlarn okluuna gelince: Bu okluun kay
na Tanrnn, baka bir ifadeyle isimlerinin okluudur. okluu kabul eden her
kes, kukusuz, varlk hakikatine lemdeki zuhuru ynnden bakmtr. Bu, hakikat
lerdeki okluktur. Ayn zamanda, sz konusu hakikate ilahi isimlerde tecelli edii
asndan bakar. Bu da, ayn zamanda akledilir bir okluktur. Birlii benimseyen ise,
varlk hakikatine hibir ekilde oklua konu olmayan zt ynnden bakar. Bu yz
den o zt, akl dzeyindeki greceli okluktan bile mnezzehtir; sz konusu greceli
okluk, isimlerle vasflanma okluudur. u halde zt, niteliklerden bile mnez
zehtir. O halde sadece okluu kabul eden kii, perdelidir; nk o hakikatin bir
yzn grr; okluk olmakszn birlii kabul eden de byledir. nk o da haki
katin dier ynn grmez. Gerei kendiliinde bilen ise birlii oklukta, okluu
birlikte, veya okluun birliini ve birliin okluunu mahede eder. Bununla
birlikte bnl-Arab okluun kendiliinde ve kendi nedeniyle varl olmay y
nnden, sadece birlii dile getirir.

lemin birlii (hakikati), onun okluu, Hakkn birlii (zt) ise okluudur (isim
leri): Filozoflar Birden bir kar demilerdir. lem ok olduuna gre, ancak ok-
tan meydana gelebilir; ok olan, ilahi isimlerdir. Hak, birdir, isimlerinin okluu da
birlie sahiptir.4 Filozoflar Birden bir kar benimsemekle birlikte Birden ok
luun ktn grdklerinde nceki kabulleriyle bu durum onlar bu Birde farkl
ynleri dikkate almaya zorlamtr. Sz konusu ynler sayesinde okluk ortaya k
mtr. Bir iin bu ynler, ilahi isimlerin Allah ile ilikisi gibidir, ( f t h t , v:23i)

14 6
oklukta Genel Tecelli

lem tanm ve hakikati itibariyle Allahtan ayrlmtr. Bu yzden o ayn hakikatten


ayrlm ve ona bitimitir. O hkmleri ogalsa bile, kendiliinde oalmaz. n
k sz konusu hkmler, yok hkmndeki nispet ve izafetlerdir. Bylece lem
. Hakkm sureti zerinde ortaya kmtr. Birden ancak bir kmtr, o da mmk
nn hakikatidir. okluk yani mmknn hkmleri, okluktan kmtr. Bu ok
luk, isim ve sfatlar diye ifade edilmi Tanrya nispet edilmi hkmlerdir.5 u hal
de leme hakikati ynnden bakan, onun birliini; hkm ve nispetleri ynnden
bakan ise birlikte okluu dile getirmi demektir. Hakka bak da byledir: Hak,
b ir ve oktur.6 ( f t ht , i:325)

Tanr varlkta,7 insan oluta birdir.8 ( t e r a c I m , 3 1 )

Birlikte okluk, oklukta birlik:

okluu dikkate alan kimse, lem, ilahi isimler ve lemin isimleriyle beraberdir.
Birlii esas alan kimse ise, lemlerden mstani zt ynnden Tanr ile beraberdir.
Tanrmn zt lemlerden mstani ise, bu mstanilik, ayn zamanda isimlerin
kendisine nispet edilmesinden de mstaniliktir. (fu s S, 1 0 4 )

okluu t e k h a k ik a t t e g s t e r m e y e n m a h e d e y e it im a t e d ilm e z . (tA V E U L U , 14 )

in d e o k lu k b u lu n m a y a n b ir lik , im k n s z d r , ( f t h t , i: 4 8 3 )

okluun gerekte varl yoktur:

ahs bir olsa bile, grntde tek glgesi ve tek sureti olduu sylenemez. Karsn
da bulunan klarn saysnca bir ahs iin glgeler ortaya kar. nsan, zt ynn
den tek, suretlerde tecellisi veya klardaki glgeleri ynnden oktur. Grnt ve
tecelliler oktur, ahs deil. Suretler ise, ondan bakas deildir. ( t e c e l l y a t , 31)

N O TLAR:

' Sz gelii bazlar Tanr-lem ikiliini benimserler. Dolaysyla birlik Tanr, okluk ise leme aittir. Birli
i benimseyenler ise okluu birlikte ve birlii oklukta grrler.
2 Bkz. V a h d e t ve A hadiyet-I K e s re t.
3 bnl-Arab bu grtedir ve aadaki satrlarda bu konudaki tavr anlalacaktr.
4 Bkz. M utlak Blrlik/BIrMn M utlak B lrlll/okluun Birlii.
5 Ztn birlii karsnda sfatlarn okluu hakknda bkz. Gazali, el-Maznunul-Kebir, (Cllnin Insan- K-
milinin iinde) c. II, s. 64; bu szlkte, sfat maddesi.
6 Bkz. Blr-ok.
7 Bkz. V c d .
8 Bkz. Kn.

o k l u k t a G e n e l T e c e l l i oklukta genel tecelli, Hakkm Kesib mahallinde Cen


net ehline genel olarak tecelli etmesidir. Herkes iin ayn anda gerekleecek ve hi

M7
D a ir e n in M e r k e z i

kimsenin inkr etmeyecei ve ortaya kard bilgilerin idrak mahallinin istidatla


ryla1 oalaca bu tek tecelli2 okluktaki genel tecellidir.

Allah bilenler Hakkn her suretin ayn olduunu bildikleri iin srekli tecelli iin
dedirler.3 Bununla birlikte onlarn Kesibte genel bir tecellileri vardr; nk bu te
celli baka bir bilgi verir, ( f tu h a t, iv m s )

Kesib tecellisi, oklukta genel tecellidir, ( f t h t , i:46s)

N O T LA R :

' Allah Kyamet Gn tecelli ettiinde baz insanlar onu inkr edeceklerdir, ardndan Allah onlarn kendi
inalarna gre tecelli eder. Bkz. nanlan lah.
2 Hak kendisini grmeleri iin Cennet ehline nida eder. Tecelli tek, fakat tecelliye mazhar olanlarn dere
celeri farkldr.
3 Bkz. S rek li T e c e lli.

D a i r e n i n M e r k e z i bkz. n s a n - K m il

D a k i k a D al ve kaf, tek bir kktr ve kkle ve deersizlie iaret eder. Kk ve


deersiz anlamndaki "hakir," "yce" ve "deerli" anlamndaki e lil 'in zdddr. "Bana
ne hrmetsizlik yapt ve ne de deer verdi" anlamnda M a ed akka ni flan vela ecelleni
denilir. D a kik "iyilii az adam" demektir. Dakk, belirsiz i demektir. Dakk, un demek
tir. (mucem )

Dakik, gizli ve rtl olmas nedeniyle, idrake arpan hakikat demektir. Bu nedenle
de sadece byk limler ona dikkat ekmilerdir. Baka bir gre gre dakika, tesir
gibi, hakikate ait btn zelliklerden beslenen ara hakikatler demektir. Dakika hak
knda el-Fthtl-Mekkiyye'den aktaracamz u blm terimin anlamna ksmen
k tutabilir:

Mmin yardm edilendir: Ey iman edenler! Allaha yardm ederseniz, Allah da size
yardm eder ve ayaklarnz sabitletirir (47:7). Sadece iman etmek, yeterli deildir,
iman gc de gerekir. Bunun delili, herhangi bir peygamberin Hakka imannn g
c sayesinde, asla hezimete maruz kalmam olmasdr. Hakka inanmann gc,
mmini Allaha yardm uruna cann vermeye sevk eder. Ey iman edenler! Kfir
lerle karlatnzda onlara srtnz dnmeyiniz. Sava iin yer deitiren, yahut
baka bir birlie katlan dnda, o gn kim arkasn onlara dnerse, Allahn gaza
bna urar (8 :15-16). Kim Allaha yardm ederse Allah da ona yardm eder. Bu ne
denle iman gl kimse, hi kukusuz Hakkn yardmna mazhar olur.

148
Dalal

Baz durumlarda Allahn mmine kar kfire yardm ettiini grmekteyiz. Bu nok
tada lbnl-Arabde dakika terimi ortaya kar. man, Allahn gnderdii salt bir ey
lemdir ve onu ancak birtakm hallerin karinelerine tahsis etmitir. Hak, imanlarna
bozukluk girip, hezimete uradklarnda delilini ortaya koymak iin, kfire iman fii
lini nispet ettii gibi, mmine de inkr fiilini nispet etmitir. Bu yzden bu durumda
kfir mmine kar muzaffer olmam, sadece imandaki bir bozukluk ynyle ona
galip gelmitir.

te bu, Allahn btl ehlini mminler,' hak ehlini ise kfirler2 diye isimlendirme
sindeki hikmettir, ite ey dostum! Bu dakikadan [sr]3 habersiz klma! nk o bir
hakikattir ki, Cehennem ehlinin nihayette rahmete kavumasnda da tesir sahibidir.
(F T H T, IV:284 )

Onu dakikada kul ile Rabbi arasndaki bir iliki nedeniyle, ak yapmtr; sz konu
su dakikada Rab kulun kalbine marifet indirir, (t e r c m a n , s. 1 0 7 )

n o tlar:

(29:67) ve (4:51) ayetlere telmih.


2 (2:256) ayete telmih.
3 Bkz. lbnl-Arab, el-Fthti-Mekkiyye, c. IV, s. 118; Tercman-Evak, s. 107.

D a l a l Ibnl-Arabde dalal kelimesi hayret ile eanlamldr. Bkz. H a y r e t

NOTLAR:

1 Bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 106, 279, 335.

D e l i l H a z n e l e r i bkz. H c c e t H z in e le r i

D in Dal, ye ve nun btn alt anlamlarn kendisine dnd tek kktr. Din bir tr
boyun eme ve itaattir. Din itaat etmek demektir. "dete din denilir" ifadesine gelin
ce, bu ifade doru ise kayna udur: Nefs bir eyi det ettiinde onunla birlikte gider
ve ona boyun eer. "Din gnnn sahibi" (1:4) ifadesi de buradan gelir. Din gn h
km gn demektir. Baz bilginler hesap ve ceza gn olduunu ileri srmtr. Han
gisi olursa olsun, din "itaat edilen emir" demektir, ( m u c e m )
S?"

Din dane [boyun edi] fiilinden tretilmitir ve Kuran'da eitli tarz ve ynleriyle bu anlam korumutur.
Din kelimesinin Kuranda geen anlamlar unlardr:'

Tevhit: Tevhit Allaha itaatle birlikte Ondan baka ilah olmadna tanklk etmektir.

14 9
Din

Allah sadece kendisine ibadet etmenizi emretmitir, ite bu dosdoru dindir. (10:40)

Hesap: Hesap gn geldiinde kul boyun eer ve yaptklarn inkr edemez.

Din gnnn sahibi. (1:4)

Allahn hkm ve takdiri.


Hz. Yusuf u hapseden hkmdarn hkmne itaat; nk din hkme itaat demektir.

Yusuf, Allah dilemedike hkmdarn dinine gre kardeini al koyamazd. (1276)


hlas, slam ve iman.2

Allah katnda din Islamdr. (2:19)

lbnl-Arabnin dine bak iki ynldr: Szlk anlamyla (birinci nokta) ve er


anlamyla din (ikinci nokta).3 Bu nedenle aada terimin iki ynn ele alacaz,
bununla birlikte bu ikisine nc bir yn daha ekleyeceiz. O da, tbnl-Arabnin
dinlere kar tavrn ierir. Acaba dinlerin birliinin tbnl-Arabnin felsefesinde ger
ek bir karl var mdr? bnl-Arab dinin szlk anlamndan kavram4 kar
tr: Buna gre din ceza [karlk ve amelin sahibine dnmesine], boyun eme ve -
dettir.
Din cezadr:

Din cezadr, baka bir ifadeyle (kiiyi] mutlu eden ve etmeyen ey ile karlk ver
mektir.5 Mutluluk veren ceza Allah onlardan raz olmu, onlar da ondan raz ol
mulardr ( 1 19:5) ayetinde dile getirilmitir. Sizden hakszlk yapanlara byk bir
azap tattrrz (1975) ayetinde belirtilen ise, mutluluk vermeyen ey ile cezalan
drmaktr. Onlarn gnahlarn affederiz (16:46). Bu da cezadr. Bylece dinin ceza
demek olduu anlalmtr, ( fuss, 96)

Hz. Peygamber yle buyurur: Dinini deitiren kimse...."6 Bylece irke din de
memitir; nk din ceza [karlk] demektir ve mrik7 olarak iledii iyilikte ne
gemite ne de gelecekte bir karlk yoktur. Mrik, mekn olan ve hibir zaman
kmayaca atee vardnda ise bu da, kesinlikle bir ceza deil, her eyi kuatm
rahmetin belirledii bir tahsistir. Bylece Hz. Peygamber 'din derken, karlnda
hayr ve ktlkte karl olan dini kastetmitir, ( f th t , v:i3i)

Geen metinden anlaldna gre, cezann imkn dini var eden ey olduu gibi,
bunun tersi de dorudur. Baka bir ifadeyle din cezann sebebidir. Bunun nedeni,
irk varken herhangi bir amelin fayda vermeyiine baldr. Mrik yararl amel ve
iyilikler ilediinde, bunlara bir karlk, yani ceza ve onun olabilirliini meydana

150
Din

getiremez. nk mrik hesaba ekilmeyecek, Cehenneme girecektir, bu ise bir


ceza [karlk] deil, tahsistir.8
Din boyun emektir:

[Allah katnda din Islamdr ayetindeki] Din belirlilik ifade eden harf-i tarif taksyla
gelmitir. Sz konusu din, bilinen ve tannan bir dindir. slam boyun emek de
mektir. O halde din, senin boyun emenden ibarettir. Allahn farz kld eye bo
yun emek zelliiyle nitelenen, dini yerine getiren ve onu namaz yerine getirdii
gibi yerine getirendir. O halde kul, dini ina eden, Hak hkmleri koyandr.9 Bo
yun emek senin fiilinin kendisidir, din de senin fiilindendir. ( fuss, 94-95)

Dinin boyun emek anlamna yorumlanmas, btn dinlerin ieriklerini balar;


nk boyun emek, maksatl ve yn olan bir eylemdir, hatta deeri de, gayesiyle
ortaya kar.10 Dolaysyla hayra itaat eden, ktle boyun een kimse gibi deildir.
O halde din -k i boyun emektir- Allahn eriat yapt eye boyun emek, boyun
emek ise uymak demektir, tte bu, Kuran- Kerimin De ki: Allah seviyorsanz,
bana uyun, Allah da sizi sevsin ve gnahlarnz balasn (3:31) ayetinde iaret edi
len eydir. Bana uyunuz ifadesinde hem uyma ve hem de yneli dikkate alnr.11
Din adet [dnmek] ve alkanlk demektir:

Allah dini det [dnmek] diye aklamtr; nk halinin gerektirdii ve talep ettii
ey kula dnmtr. O halde din det demektir. detin anlam, iin kendi haline
dnmesi demektir. Bu ise burada deildir; nk det ayn zamanda tekrar demek
tir. Biz biliyoruz ki: nsan olmada Ali Mehmetin ayndr, halbuki insanlk tekrar-
lanmamtr. nsanlk tekrarlanm olsayd, oalm olurdu. nsanlk, tek hakikat
tir. Oysa duyu dzleminde yle diyoruz: Bu benzerlik nedeniyle insanlk tekrar
lanmtr. Sahih hkmde ise tekrarlanmadn syleriz, ( fuss, 96-97)

Burada Ibnl-Arab dinin dnmek ve tekrarlanmak anlamndaki ade kelimesinden


tretilerek, benzeriyle karlk vermek anlamna geldiini aklar. det, benzerin
tekrarlanmasndan baka bir ey deildir. Din dettir demek, insann halinin gerek
tirdii ey ile [yaptnn] kula dnmesi demektir. O da ceza [karlk] eklindeki di
nin birinci anlamna benzer, tbnu 1-Arab dini er! adan iki ksma ayrr: Allah ka
tnda din ve yaratklarn katnda din. Allah katnda din, peygamberlerine indirdii
dindir. Bu din, eriatlarn formlarnda ortaya k aamalarnda birliini yitirmez.
Buna gre ilahi din birdir ve her zamanda o zamann peygamberinin eriatnn for
muyla gzkr. Btn eriatlar, o biricik ilahi eriatn suretlerinden baka bir ey
deillerdir (bu din dem ile balam ve Hz. Muhammed ile sona ermitir). O din,
son peygamberin eriatyla tamamlanm dindir. Halk, yani insanlarn katndaki din

151
Din

ise, Allah tarafndan gnderilmemi, halk tarafndan det edinilmi kanunlardr. Bu


kanunlar, ilahi hkme uygun olduklarnda Allah onlar eriat12 yapt eyler gibi
dikkate almtr. Bu ksma rnek olarak ruhbanl13 verebiliriz.

Din ikidir: Allah katnda, Allahn kendisine bildirdiinin ve Allahn bildirdiinin


bildirdii kimsenin katnda din; halkn katndaki din. Hak, bu dini de dikkate al
mtr. Allah katndaki din, Allahn setii ve halk dinine kar yksek paye verdii
dindir. Bu din u ayette dile getirilmitir: Allah katnda din tslamdr. tslam boyun
emek demektir. O halde din senin boyun emenden ibarettir. Allah katmdan olan
Allahn koyduu eriattr, ikinci tr ise halk katnda bilinen bir peygamberin rfte
bilinen bir yolla getirmedii nevamis-i hikemiyyedir [hikmet kanunlar]. Bu yzden
bunlar ilahi eriat ile birlikte ortaya kan hikmet ve dirlie uygun olduklarnda, Al
lah onlar kendi katndan farz kld eriat gibi muteber saymtr, (fuslis, 94 , 95)

Dinlerin birlii mi, tek din mi? Acaba Ibnl-Arab dinlerin birlii'4 grnde mi
dir? Onun dinler karsndaki tavr nedir? Dinlerin birlii ifadesi bnl-Arabinin e-
serlerinde yer almaz, terimi sonradan gelenler, byle bir eyi ilham eden sz ve dize
lerinden kartmlardr. Fakat bu sz ve iirleri incelemeden nce tbnu 1-Arabnin
dinler karsndaki gerek tavrn aklamak istiyoruz. Ardndan o tavrn nda,
sz geen dnceyi ilham eden sz ve iirlerini ele alacaz. ada aratrmaclar
kendisine syletmek isteseler de, bnl-Arabl dinlerin birliinden sz etmemitir.
stelik bnl-Arab tek dinin farkl ve ayr biimleri olmalar ynnden dinler ara
snda bir ayrma gider; sz konusu tek din, farkl dinlerin formlaryla zuhur ederken
farkllar. Din, demden Hz. Muhammede kadar tektir. Btn eriatlar ise inan
tohumlarna veya birbirine bal halkalara benzer. Fussul-Hikem, lbnl-Arabnin
dinlerin farklln ortaya koyduu en nefis kitaptr. Buna gre her peygamberin di
er peygamberlerin eriat ve hakikatinden ayr ve farkl bir eriat ve yntemi vardr.
Bylece birletirici hakikate veya cevmil-kelime ular ki, o da Muhammed
peygamberdir ve onunla bu tek din sona erer. Bir insan dinlerin birlii ile tek din
arasnda nasl bir fark bulunduunu sorarsa, yle cevap veririz: Bunlar zaman kav
ram ayrr. Din aslnda tektir ve Yahudilik, Hristiyanlk gibi dinlerin suretlerinde
farkllamtr. eyh-i Ekber dinlerin birlii fikrinde olsayd, bu zamanda da - k i bu
zaman Islamiyetin zamandr- gemi btn dinleri, gemi ve nceki bir hakikat
gibi deil, hali hazrda geerli bir hakikat olarak kabul etmek zorunda kalrd. O
halde tek din fikri, belirli bir zamanda sadece bir eriat benimsemeyi gerektirir. Bu
na yle bir rnek verebiliriz: Hristiyanlk dneminde Yahudilik gemi bir hkm
olarak kabul edilir, gemi bir hkm olarak ona inanmak gerekir. Fakat Hristiyan
lk devrinde Yahudiler Hristiyanlarla birlikte tek din mensubu saylmamlar, ak

152
Din

sine bu durumda Hristiyanlk gerek din, Yahudilik ise dinler tarihi kapsamna gi
rer. Ayn ey slam diniyle gemi dinlerin ilikisinde sz konusudur. lbnl-Arab
dinlerin birlii fikrinde olmamtr, bunun yerine tek din inancna iaret etmitir.
Bu tek din, belirli bir zamanda tek bir ariat kabul eder ki, o da devrin eriatdr ve
Hz. Muhammed ile sona ermitir. Bu bititen u sonu kar: Bu din, btn boyutla
ryla kuatclk zelliine sahiptir. Bylece Ibnul-Arabde grdmz ve ada
aratrmaclarn iddia ettikleri gibi dinlerin birlii fikrini artran her ifade, ger
ekte baka bir eye deil, Muhammed! dinin kuatclna iaret eder (bu meseleye
gelecek paragraflarda iaret edeceiz).

Sizden dininden dnp de len kimse15


Dinin en kapsamlsn inkr etmitir
nk o tek hakikat sahibidir
Baka bir yerden gelmi bir muhalifi de yoktur16
Tek dinin her eyi getirmi olmas onun eriatdr
eriat koyucudan hkmler o dinde byle gelmitir

nk o ifadesindeki zamir, dini gsterir. Allah yle buyurur: Her biriniz iin
bir yntem ve eriat kldk (5:48). Burada sizden her biriniz, mmetlere deil,
peygamberlere iaret eder. Hz. Peygamber yle buyurur: Sizden kim dinini dei
tirirse, onu ldrnz.17 nsanlar, bir Yahudi Hristiyan olduunda veya Hristiyan
Yahudilii setiinde ldrlp ldrlmemesi konusunda gr ayrlna d
mlerdir; halbuki onlardan birisi Mslman olduunda byle bir gr ayrl
sz konusu olmamtr. nk Hz. Peygamber insanlar slama davet iin gelmitir.
ekilci limler, Yahudi ve Hristiyanlarn dinlerini slam ile deitirmelerinin art
olduunu dnmlerdir, bize gre byle deildir: Hristiyan ve btn Ehl-i Ki
tap,18 Mslman olduklarnda dinlerini deitirmi olmazlar; nk Hz. Muham-
mede iman ve onun eriatna girmek, Ehl-i Kitabn dinlerinde de vardr. Hz. Pey
gamberin risaleti herkese yneliktir. O halde din ehlinden hi kimse Mslman ol
duunda dinini deitirmi olmaz, ( ftliht , v:i3i)

bnl-Arabde dinlerin birlii gr bulunduunu iddia edenler genellikle bu ko


nuda mehur olmu u iki ifadeye dayanmlardr:

Yaratklar lah hakknda inanlar ortaya koymular


Ben ise onlarn inandklarnn hepsine inandm [veya tanklk ettim].9 ( f th t ,
111:132)

Kukusuz kalbim, her sureti kabul etmitir.


n sna, ruhbann manastr
Putlar iin ev, tavaf edenin Kabesi

153
Din

Tevratn levhalar, Kurann mushaf


Sevgi dini ile dinlendim, onun gereklerine yneldim
Din, benim dinim ve imanmdr. (t e r c m a n , 4 3 -4 4 )

imdi, bu iki metnin dinlerin birliine mi iaret ettiini ve tbnl-Arabnin bu ifade


lerinde neyi kastettiini genel dncesine dair bilgimizden hareketle greceiz.
bnl-Arab birinci metnin btn inanlar ieren makamdan, baka bir ifadeyle
Makam- Muhammediden olduuna iaret eder (f t h t , 1 1 1 :1 3 2 ) . Bu iaret, bnl-
Arabnin szn ettii eyin dinlerin birlii deil, Muhammedi eriat benimseyen
kimsenin zorunlu olarak nceki btn dinlerin akidesine de sahip olacana dikka
timizi eker. nk slam ncekileri ortadan kaldrmaz, onlarn tamamlaycs, yet-
kinletiricisi ve hatmi [mhr, son] olarak gelmitir. Muhammedin makam da, b
tn itikatlar kuatr; nk hatem olmann zellii ihatadr. Muhammedi eriat, b
tn eriatlarn hatemidir, dolaysyla hepsini ierir. Hz. Muhammede iman etmek,
bir yandan saya (a.s.), Musaya (a.s.), Davuda (a.s.) ve btn peygamberlere inan
may da gerektirirken, te yandan onlara gerekten inanmak, bu tek ilahi dinin bir
parasdr. Sz konusu tek din, slam eriatnn suretinde kemle eren dindir. Msra
n birinci blmnde lbn'l-Arab inanlarn ilah (bkz. n a n la n la h ) fikrini ortaya
koyarken, ikinci ksmnda btn bu inanlar kabul ettiini teyit eder. Baka bir ifa
deyle lbnl-Arab Muhammedi makamn btn inanlar ihata eden ve hepsini ku
atan Muhammedi eriatn sahibi olduuna iaret eder. kinci metni anlayabilmek i-
in iki noktaya iaret gerekir; a) Sofilerin bilgi grleri u noktada odaklar; Sfi,
kalbini arndrd lde bilgiler o kalpte gerekleir,20 hatta ilahi ilme yatknlk
(dier ilimlerin aksine) kalbin armmlm ve her eyden boaltlmasn gerektirir.
Halbuki insann abasyla elde edilen ilimler ise kltr ve tahsilin yksekliiyle pa
ralel olarak ykselir, b). bnl-Arab'ye gre her uzvun yetkinlii, yeni deerler
meydana getirmek ve ona verilmi eyleri gelitirmek deil, mutlak edilgenlik ve tam
alclk haline dnmededir. O halde birinci ksmda lbnl-Arab btn suretleri ka
bul edici hale gelmesi ynnden kalbinin kemle ulatna iaret eder. te tam ka
bul edicilik, kalbin kemlidir. Metin aktr: her sureti kabul etti anlamnda kabile
deil, kabul edicidir anlamnda kabil denilir. lbnl-Arab kendi durumuna iaret
eder, iir, dinlerin birliini ifade etmez, bilakis ondan bnl-Arabnin ulat ma
kam kastettiini kartabiliriz. Sz konusu makam, baka herhangi bir ey deil, sa
dece tam alclk makamna ulaan kalbin kemlidir. Fakat bnl-Arabyi kalbinin
her sureti mutlak anlamda kabul edici olduu bir mertebeye ulatn sylemeye
sevk eden ey nedir? Bu sorunun cevabn bnl-Arabnin son msranda bul
maktayz: Bize gre msran ekirdei, De ki: Allah seviyorsanz, bana uyun ki, Al

154
Din

lah da sizi sevsin (3:31) ayetinde bulunur. te sevgi dini, ayette iaret edilen sevgi
dir. bnl-Arabinin ben onun gereklerine yneldim ifadesine gelince: Ayet, ak
bir ekilde uymann ynn ve ieriini tanmlamam, onu Hz. Muhammede ba
lamtr. Bylece bir adan alan, yani uyma alan olabildiince genilerken (Kuran-
Kerim, Snnet, Hz. Peygamberin eriatndan renmi olduumuz her eye uymak),
te yandan olabildiince daralr (Allah sevgisini kazanmann tek yolu vardr, o da
Hz. Muhammede uymaktr). O halde lbn'l-Arab unu ortaya koyar: Kalbi btn
suretleri kabul edici hale gelmi, Bylece dini sevgi dini olmutur. Bu din, istedii
ekilde tecelli etsin. Halbuki O sadece Hz. Muhammede uymak eklinde tezahr
eder.

NOTLAR:

' Tefsire: Mukatil b. Sleyman Kuran- Kerim'de din kelimesinin eanlamls bulunduunu belirtir:
tevhit, hesap, hkm. Bkz. Exegese coranique, s. 148.
2 Bkz. Exegese coranique, s. 148.
3 Bkz. Cami, erh-i Fussul-Hikem, c. II, s. 22.
4 Genellikle lbn'l-Arablde yeni bir anlam kazanmam kelimeleri gz ard ediyoruz, fakat din kelimesi,
yeni bir anlam kazanmam olsa bile, ehemmiyetini kazanmtr. lbn'l-Arab ona mstakil bir fas tahsis
etmitir (sekizinci fas).
5 Bkz. Cezann anlam. lbn'l-Arab, Fussu'l-Hikem, c. II, s. 102.
6 Bkz. Hadis Dizini, no. 22.
7 Mrik semav kitab olmayan kimsedir; bu nedenle de kitap ehlinin zdddr. Bkz. el-Ftuht'l-
Mekkiyye, c. IV, s. 131.
8 Ahiretteki hesabn gayesi Cennete girmeye hazrlktr. Cennete girmek imknsz ise hesabn anlam
kalmaz. Allah irki balamayacana gre (4:8), mrik hibir zaman Cenete giremeyecektir. $u halde
onun hesaba ekilmesinin bir anlam yoktur.
9 Din burada iki ynl tek hakikat olarak ortaya kmaktadr: Hak ve halk. Fakat halkn rol -IbnT-Ara-
bnin olumluluk ilham eden cmlelerine ramen- ieriinde olumsuzlamaya devam eder. nk hal
kn fiilinin z olan boyun emek, eziklik, kulluk ve olumsuzlamadr. nk burada halk, egemen o-
lan ilahi ismin deimesine gre hkmlere konu olan bir bakalama mahalline dnmektedir ve bu
bakalamaya boyun eer.
Molla Cm'nin 'din' kelimesinin anlamlarndan 'boyun emek hakkndaki gr iin bkz. erh-i
Fussul-Hikem, c. II, s. 22.
" lbn'l-Arab bu sevgiye Sev dinini benimsedim (Tercman, s. 44) diye iaret eder.
12 yi bir adet balatan kimseye mkafat verilmesi de bu kabildendir. Bu konudaki hadis iin bkz. lbn
Mace, Snen. Mukaddime, s. 14.
3Bkz. Muhasibi, er-Riaye, s. 38.
4HaIlac'ta dinlerin birlii hakknda bkz. Mustafa Hilmi, Kitabul-Hayatir-Ruhiyye fil-lslam, s. 121.
15Metinde yemutu eklindedir, ancak bunun bir yazm hatas olduu iirin lsnden de bellidir.
16Bkz. V ah ld.
7 Hadis Dizini, no. 22.
8Ibnl-Arabye gre din sadece kitap ehline aittir, mriklerin dini olamaz.

155
Direk

19Afifi tbnl-Arabnin dinlerin birlii fikrinde olduunu iddia ederek, yle der: Vahdet-i vcd dn
cesi, tbn'l-Arab'nin kalbine hkim olur ve bununla varlk, itikat, estetik ve ahlak alanndaki her eyi
aklar. Bu balamda, mesel varlk alanndaki dnceleri akladmz tarzdadr tikat alannda ise -
ki bu, dindir- biimleri ogalsa ve farkllasa bile btn dinlerdeki mutlak anlamda Mabudun bir oldu
unu dnr. nk bu suretlerde ve biimlerde tecell eden Haktr. Kmil arif de, tecelli ettii btn
suretlerde Hakk bilen kiidir. Arif olmayan ise sadece kendi inancnn suretinde Hakk tanr ve baka
snn inan suretinde Hakk inkr eder. Bunun iin lbnl-Arab, dinlerin birlii ve btn dinleri kendi
sinden bakasna ibadet edilmeyen bir tek mabuda ulatran yollar olarak kabul fikrine arr. Bu ba
lamda yle der:
nsanlar ilah hakknda inanlar ortaya koymulardr
Onlarn iddia ettikleri her eye ben inandm
Hak onlarda farkl suretlerde gzknce
Grdklerini benimsemiler ve inkra kalkmamlar
Kukusuz, sadece muvahhi eriat mazurdur
Mrikler ise ibadet etmi olsalar bile bedbah olmulardr
(Afifi, el-Ftht'l-Mehkiyye li-Muhyiddiml-Arabi [slam Dncesi zerine Makaleler, ev. Ekrem Demir
li, z Yaynclk] s. 167). Kanaatimize gre Dr. Afifi, varlk dzleminde iki ifade arasndaki farkll gr
mezden gelerek, tbn'l-Arab'nin btn dinlerde mabud tektir ifadesinden dinlerin birlii fikrine inti
kal etmektedir. Birincisi mabudun tekliini, dieri ise dinlerin birliini dile getirmektedir. Mabudun
birliine gelince, bnl-Arab bunu sklkla belirtir ve daha ileri giderek, tapnlan her eydeki gerek
mabudun Allah olduunu vurgular.
20Bkz. mm ilik.

D i r e k ["Direk" anlamndaki a m e d kelimesinin kk harfleri olan] ayn, m im ve d a l tek


kktr ve bir anlama dnen pek ok alt anlama sahiptir. Sz konusu anlam, "dikine
veya yatk, bir eydeki doruluk" demektir. Ayn ekilde, dncede ve "bir eyi iste
medeki doruluk" anlamnda kullanlr. A m ed , "bir eyi tutan ve zerine dayand di
rekle dorultmak" demektir, (m u c e m )
ss>-
Direk Kuran- Kerim'de zikredilen szlk anlamyla geer, fakat grlmeyen bir eydir. Onun duyulur bir
ey olmadn syleyemeyiz, bazen grlmedii halde duyulur olabilir.

Allah gkleri grmediiniz bir direk ile ykseltmitir. (13:2)

bnl-Arab lemin nizamn koruyan ve yok olmaktan engelleyen bir direin varl
ndan sz eder. Bu direk, duyulur deil, manevi bir direktir. Sz konusu direk, le
min sayesinde yaratlm olmas ynnden insandr. Bylece lem insann var olma
syla var olur ve ahirete gmesiyle o da ger. u halde insan lemin direidir.1

Menziller felei, Allahn yeryzndekilere merhameti nedeniyle yerin zerine d-

156
Diri Gnah

mein diye g kendisiyle ayakta tuttuu direktir, (fht, i:436 )

Direk, tutan demektir. Bir eyin ayakta tutulmasna neden olan ey, o eyin tutam
dr; bir eyin mevcut olmasna neden olan ey, var olan eyin sebebidir, (ftht, c.
1.4)

Direk, insandr, (ftht, U2S)

Mnlar misal leminde cesetlenir ve mterek cisimde suretler olarak zuhur eder
ler. Mesela din kayt, bilgi st, insan ise direk suretinde cesetlenir. (tercman, 92)

bnl-Arab diree insan trnn kmili anlamn verdii gibi, burada ise piramitsel
bir ekilde (Ferd, Veted) bu cinsin kmiline (Hz. Muhammed) doru aama aama
ktn grmekteyiz ve direk kavramn sadece ona tahsis eder.

Ferd, himmetiyle Allahn lemi koruduu kimsedir, (aktab, 119)

Drt direk ile Allah lemi ayakta tutar, (kuds, 101)

Hak peygamberlerden eriat sahibi olanlar semi, yaratklarndan da bir tek kiiyi
semitir. Bu tek kii, hem onlardandr ve hem de deildir. O btn yaratklarn
zerinde hkmrandr. Allah onu bir direk2 yapm ve varln kubbesini ona da
yandrmtr; o tek kii, Allahn peygamberi Muhammeddir (a.s.), (ftht, i:74)

N O T LA R :

1 Ayn anlamda Abdlkerim el-Cl "nasut leminin koruyucusu" anlamnda hafizul-lemir-nasuti deyimi
ni kullanr. Bkz. tnsan- Kmil, s. 28.
2 Direk (amed) hakknda bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 340; el-FtuhLl-Mekkiyye, c. III, s. 424;
Fussu'l-Hikem, s. 38.

D ir i G n a h bkz. is m e t

D i i (Havva ve Levha) Dilci Hall yle der: "Dii erkein zdddr. Klcn keskinlii krel-
diinde seyf e n isi'l-h ad id [krelmi kl] denilir."1 ( m u c e m )

Dii, Kuranda belirtilen szlk anlamyla geer:

Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir diiden yarattk ve gruplara ayrdk. (49:13)

s?-
bnl-Arab insan hakikatinin iki vehesinden birisi olarak kadna baktnda onu
erkein yars diye grr. O da erkein ulat makamlara, mertebelere ve zellikle
re ular, bunlara Kutupluk mertebesi de dahildir, insanlk hakikati2 btn ierik ve

157
Dii

hkmleriyle erkek ve diiye verilen biricik hakikattir. Bu yzden erkek ve dii ikin
ci anlamda greceimiz gibi ancak netice kartmada birbirlerinden ayrlrlar.

Btn bunlar (hilafet, keramet) kadn ve erkeklerin ortak olduklar hallerdir ve ka-
dn-erkek Kutupluk da dahil btn mertebelerde ortaktrlar. Hz. Peygamberin
Kadnlar erkeklerin yansdr"3 hadisi olmasayd devlet bakanlnda da kadnlar
ortak olabilirdi. Baka bir ifadeyle erkein ulaabilecei btn makam, mertebe ve
zelliklere Allahn diledii kadnlar da ulaabilirdi. ( fTht, i:B9)

Her insann halife olmas Hz. Peygamberin her biriniz oban, hepiniz gttkleri
nizden mesulsnz4 hadisinden kar. Bu durum sadece erkek olmayla snrl de
ildir. Bu yzden kadn ve erkek her birimiz kmil olabilir; nk insanlk erkek
lii ve diilii ierir. Erkeklik ve diilik insanln hakikati deil, iki arazdr. Bunun
la birlikte insanlk hakikatinden baka birtakm sonular da kar. (n sa n , s. 2 )

Havva demden yaratlmtr, dolaysyla onun iki hkm vardr: kayna nedeniy
le erkeklik ve dolayl olarak da diilik, (ftht, iv:84)

Ibnl-Arab insanlk hakikatinden ortaya km olsa bile ayr ve bamsz bir haki
kat olarak ona baktnda kadn, zel birtakm niteliklere dnr, bunlarn btn
kadn veya diiyi oluturur: Buna gre dii veya Havva etkenlik zelliinin (erkek]
karsnda edilgenlik ve yaratma mahalli veya zelliidir. O icmal mertebesi (erkek-
dem) karsnda ayrma mertebesidir. Bylece kadn, zelliklerine sahip olann -
erkek 5bile olsa- dii haline geldii mertebeye dnr:

Kadnlar yaratma mekndr ve insanda etkin olmaldr; bu nedenle fiilini yerine ge


tirecei bir mekn bulunmaldr, insann kemli kendisinden yetkin bir eyin orta
ya. krcasm geektlcft. tn.sa.tuzi vatl'..ndm ia.b.'a. yttVAn tv: yaj ytsk&K -r idatfatij -
la insann kemlinin gereklemesi Allahn bir mekn olarak yaratt kadnda
mmkndr. Kadn kendisinden kazand edilgenlikle erkein bir parasdr. Ka
dn bir hadiste belirtildii gibi erkein kaburgas6 olduu iin kadnda meydana ge
tirilen ey erkein kendisi olmutur. u halde, erkekten kendisinde ve nefsinde
kendisi gibi bir ey ortaya kmtr, (ftht, i:505)

Havvann dem karsndaki yeri oalmann ve evlatlarn ortaya k mahalli ol


maktr. ( F T H T , 111:88)

Kadnlar her trn benzerlerinin ortaya kmas iin reme ve edilgenlik mahalli
dir.7 ( F T H T , IV:s. 454)

Erkek karsnda kadn ilahi emir karsnda doa gibidir. lahi emir iin doa ci
simlerin ortaya kmas iin bir mahal olduu gibi, kadn da ocuklarn var olduu

158
Dii

mahaldir; sz konusu cisimler tabiatta oluur ve ondan ortaya karlar. Doa ol


makszn salt emir bir ey meydana getirmedii gibi, emir olmakszn doa da bir
ey meydana getiremez. O halde i her ikisine birden baldr. Doann konumunu
anlayan kadnn konumunu da anlar.8 ( f t u h a t , i:9 0 )

Erkeklik asl -demdir-, diilik ferdir -o da Havvadr. Kurann srlar hakknda


yazdmz el-Cem vet-Tafslde9 bu konuda yeterli aklamada bulunduk. Ksaca
dem btn zellikleri toplayan, Havva ise ztlar ayrtrandr. nk o fiil ve e-
kin mahallidir, (ftht, 1:65)

Bizler Hakk'n bizde meydana getirdii eyler iin diileriz


Allaha hamd olsun! lemde adam diye bir ey yok
rfn adam dedikleri hi kukusuz
Diilerdir; onlar benim nefsim ve emelimdir, (ftht, iv:445)

Son paragrafta diiliin fil-Hak mertebesi karsnda edilgen-halk [lem] mertebesi


ne dntn grmekteyiz. Ontolojik adan meseleye baktmzda kadn klli
nefstir. Bu ynden kadn ilk nefstir. Her ilk kendisinden sonra meydana gelmi ey
lere sirayet eder .10 Buna gre kadn leme sirayet eden diiliktir, baka bir ifadeyle
tikel nefslere sirayet eden ve zellikleri kadnda aka ortaya kan klli nefstir.
Klli nefs olmas ynnden kadn Yce Kalemin [dem-erkek] yardm ettii ko
runmu Levhadr.

Kadn hakknda yle denilmitir: Kadn tmel nefstir. ( e s f a r , 43)

Kadnn erkeine sevgisi parann btne, ferin aslna, yolcunun vatanna zlemi
gibidir. Erkein kadna sevgisi btnn parasna sevgisidir. nk o para saye
sinde kendisine btn ismi verilmitir. Para ortadan kalkm olsayd o ismi ala
mazd. Ayrca bu sevgi asln ferine sevgisidir. nk asl ferine yardm eder, fer ol
masayd asl iin yardm etme zellii ortaya kmazd, (ftht, i:88)

NOTLAR:

1 Yani yumuak. Zdd seyj-i zehir (erkek kl), yani sert kltr.
2B kz. nsan.
3 Bkz. Dizin, no. 16. Erkeklerin kadnlardan bir derece sn olduuna iaret eden ayeti yorumlay iin
bkz. bnl-Arabt el-Ftht'l-Mekkiyye, c. III, s. 87.
4 Bkz. Dizin, No. 10.
5 bnl-Arabde kadn ve erkek konusunda bkz. lbnl-Arab, Fussul-Hifeem, (Muhammed Fass), s. 214.
Burada lbnl-Arab kadnlarn Peygambere sevdirilmesinden ve erkein Hakk kadnda mahedesi
nin en yetkin mahede -nk bu durumda fil-mnfil [etken-edilgen] oluu ynnden mahede
edilmektedir- oluundan sz eder; Tercmari-Evak, Giri, s. 7 vd. Burada kadn, snrl gzelliiyle
mutlak gzelliin ifade edildii bir simgeye dnr. lbnl-Arabnin kadna verdii derece ve nem
pek az sfi tarafndan verilmitir: Hak kadnda mahede edilir, Hakka ondan gidilir. Bu durum, vah-

159
Divan

det-i vcdu benimseyen bir retide artc deildir: Sadece Zt, o Ztn isimleri, sfatlar ve tecellile
ri vardr. Tecellide Hakk' mahede ederiz ve ondan Hakka gideriz; Ebl-l Afifi, A zra fi-H ayatis-
S/i, Mecelle Hilal, s. 1947; lbn'l-Arab, d-Fthtl-Mekhiyye, c. III, s. 87; Kitabul-Elif, s. 8; M enzul-
Kutub, s. 13.
6 Acaba kadn erkein kaburgasndan m yaratlmtr? Kuran- Kerim byle bir eye iaret etmez, stelik
kaburga kelimesi Kuran- Kerimde gemez. Kuran- Kerimin kadnn yaratlmas hakkndaki aklama
s, onu tek nefse nispet etmekten ibarettir (7:189, 31:28, 39:6). Bu konudaki hadislere gelince: imam Bu
har, deme veya baka bir erkee izafe edilmeden, kadnn kaburgaya benzetildigi birtakm hadisler
rivayet etmitir: Kadnlara tavsiyede bulununuz: onlar kaburgadan yaratlmlardr" (Buhar i, c. IV, s.
161). Kadnlar kaburgaya benzerler (Buhari, c. VII, s. 33). Kadn kaburga gibidir: dzeltirsen, krarsn, b
rakrsan eilir (Buhari, c. VII, s. 33).
7 Kadnn edilgenlik ve yaratma mahalli oluuyla ilgili bkz. d-Ftht'l-Mehkiyye, c. IV, s. 150, c. II, s. 471.
8 Bkz. lem in Y ce -B y k A nas.
9Kitabul-Cem vet-Ta/sl f-E sra r Meanic-Tenzil. 64 ciltlik Kuran- Kerim tefsiri. Her ayet ynden yo
rumlanr: ilki cell ynnden, kincisi ceml, ncs ise keml ynndendir. Bkz. Osman Yahya,
Hisl. Et dass. R. G. s. 172.
10Bkz. Evvel- h lr.

D i v a n "Sayfalarn toplam" demektir. Eb Ubeyde yle der; "Kelime Farsadr ve


Arapaya gemitir." Ibn Sikkt yle der; "Kelime divan eklindedir, baka bir okunuu
yoktur." Kissai ise, devan eklinde olduunu iddia etmitir. Sibeveyh de byle aktarm
ve yle der: "Divan kelimesindeki vav, ye'den sonra gelse de, seyyid kelimesinde oldu
u gibi illet harfi deil sahih harftir. nk divan kelimesindeki y lazm harf deildir.
Kelime devvent kelimesinden 'faal' sigasnda bir isimdir." Cevheri, yle der: "Divan
kelimesinin asl, divvan'dur. Kelimedeki iki vav'dan birisiye harfine dnmtr; nk
kelimenin oulu devavin eklindedir." bn'l-Esir ise yle demitir: "Askerlerin ve zen
ginlerin isimlerinin yazld defterdir. lk divan tutan, mer'dir. Kelime Farsa kken
lidir ve Arapaya oradan gemitir." (Us a n )

lbnl-Arab devrinin kltrnden ve yaayan dilden kopuk bir insan deildi. 1b-
nl-Arabnin yaad H. VI. asr, daha nceden slama sirayet etmi, devlet ve kl
tr anlaynn geliimine ve idari tekilatlarn olumasna katk salam Hellen kay
nakl dncelerden etkilendii ve onlar iselletirdii bir dnem olarak tebarz et
mitir. Belki de divan lafz, kaynan bu kltrel-dilsel ortamda bulabilir. Divan
lbnu 1-Arabde, iki anlama gelir: a) Kaydn yapld yer. b) Herhangi bir ite mesul
ve sorumlu saylan merci, sz gelii muhasebe divan gibi. Muhasebe divan, kullarn
hesabinin alnmasnda mercidir ve her hesap ii ona dner. Allaha izafesinde, yani
divan- ilahi terimi anlamn Hakka izafesi ynnden almaz, bunun yerine metnin

160
Divan

verdii ikinci bir izafenin varln daha aratrmalyz. Sz gelii, divan-i ilahi-i
vcd, anlamn Hakka deil, vcda [varlk] tamlama olmakla kazanr. Bylece
divan-i ilahi-i vcd deyimi, Yce Kalem ve lk Akldan son var olana kadar, var
lktr ki, sz konusu olan onlarn ahslar deil, mahiyetleridir.

Bu blmn ierdii tecelliden (gne tecellisi) neyin kastedildiini akladm. Bu


nun faydalan sayszdr, onlar zikretmeye kalksaydk, hi bir divana smazd.
(F T H T, 11: 6 5 7 )

Edep kelimesi yemekte toplanmak" anlamndaki me'debe kelimesinden tretilmi


tir. Ayn zamanda edep, btn hayrlar toplamak demektir. Allah kulunu dnya
da alan ve toplayc yaratmtr; kendisi iin belirledii her eyi onun adna top
lar. Dolaysyla Allah insan toplamak iin yaratmtr. Allahn emrettii eyleri
toplar ve derlerse, bu durumda sait olur, creti de, bizzat topladdr; bununla
birlikte Hak, adalet ve emanetiyle onu ver. ayet kt bir kul ise, emanetine iha
net etmitir. Dolaysyla efendisine dnp, muhasebe divamnda yerini alp, divan
ehli de hesaba ekmek iin oturduklarnda, hesabndaki gl grr, (f t h t ,

11: 6 4 0 )

Divandaki muhasebeciler, kulun kendileriyle olan hakkn zp, iinin gereini


yerine getirirler. Bunun ardndan kulun ii Allaha dner, (f t h t , i v :3 0 2 )

Btn vris ve arifleri vkf klan beni de vkf klm, mahede ve bulunma yerle
rinde, ilahi srlara ulatrm, kef ve zuhur divannda sabit klm, sidretl-mnte-
ha ile Beyt-i Ma'mur arasnda gidip gelmemi salamtr. Oras sddklk derecesi
dir. ( M E A H D , v r. 4 )

Hahi-vcdi divann balangc lk Akldr; lk Akl, Kalem'dir. mam kitap, o da


Korunmu Levhadr. Sonra katipler Kalemleriyle divandaki yerlerine inerler. Her
katibin bir Kalemi vardr. Bu durum Isra hadisinde Hz. Peygamber tarafndan belir
tilmitir; yle bir mertebeye ulatm ki, kalemlerin hrtsn1 iitmekteydim." Di
vann2 en banda bulunan Yce Kalemde hibir eyin silinmesi sz konusu deil
dir, ondaki her ey sabittir. O , Hakka ykseltilen eydir. Katiplerin elinde bulunan
larn bir ksm, Allah tarafndan silinir, bir ksm sabitlenir.3 Neyi silip neyi braka
caklar, Allah elilerinin Hakkm silinmesini veya braklmasn istedii eylerle ilgili
Divanm bandan onlara ulatrdklar buyruklara gre belirlenir, (f t h t , i v :2 8 7 )

NOTLAR:
' Bkz. Dizin, no. 23.
1 bnl-Arab'de Divan iin bkz. el-Fthl'l-Mekkiyye, c. IV, s. 302, 305.
3 (13:39) ayete telmih.

l6 i
D o ru Y o l

D o ru Y o l bkz. S r a t - M s t a k im

D o l u n a y [Dolunay anlamndaki bedr kelimesinin kk harfleri olan] ba, dal ve ra iki


kktr: Birincisi "bir eyin yetkinlii ve doluluu", kincisi "bir eye doru komak" de
mektir. Birinci anlam Araplarn tamamlanm her ey iin syledikleri faedr'dir; dolunay
[bedir] da tam ve doluluu nedeniyle bedr diye isimlendirilmitir. Onbin dirheme de
bedr denilmitir; nk o saynn sonu ve tamldr. Dolu gz anlamnda aynn bedre-
tn denilir, (m u c e m )

Bedir Mekke ve Medine arasndaki bir sudur. Bu su Bedir adndaki bir adamnd ve onun adyla isimlen
dirilmitir. Bedir Kuranda sava alan diye geer:

Siz zillet iindeyken Allah Bedirde size yardm etmitir. (3:123)

Ayn belirli bir dnemindeki ismi olan dolunay ise, Kuran- Kerim kaynakl deildir.

SP"
Bedr veya oulu ebdr lbnl-Arabnin tecelli, nur ve hilafet grlerinin bir yn
n aklamak iin yararland benzetmelerden birisidir. Buna gre n kayna
olan gne ayda ortaya kp onu btnyle aydnlatt ve belirlediinde ay bedr
diye isimlendirilir. Allah da isim ve hkmleriyle halifenin zt zerindeki en kmil
tecellisinde Ebdr [en parlak], halife ise Bedirdir.

Allahn kendisinde hkmyle tecelli etmesinin bir rnei olarak leme yerletirdii
dolunay (ebdr) lemde Allahn isim ve hkmleriyle zuhur eden Hakkm halifesi
demektir. Gne de ayn ztnda gzkr ve onu btnyle aydnlatr ve bu du
rumda dolunay diye isimlendirilir. Bu durumda gne kendi ztm bedrin ztnn
aynasnda grr ve ona bedir diye isimlendirilmesini salayan bir nur giydirir. Hak
da kendisini halifesi olan kimsenin ztnda grr. Bylece halife lemde Allahn
hkmyle hkmeder. Allah yle buyurmutur: Ben yeryznde bir halife yarata
cam (2:3). Allah ona btn isimleri1 retmi ve melekler kendisine secde etmi
lerdir.2 nk o meleklerin Hakka secde ettiklerini bilmekteydi. Bilindii gibi hali
fe kimin adna halife olduysa onun zelliiyle ortaya kar ve bu durumda hkm
ranlk kendisini halife yapana aittir. Tanr, Eb Yezid el-Bestamye yle demi:
Halka benim iki sfatm ile gzk! Bu durumda seni gren beni grm, sana hr
met eden bana hrmet etmitir.3 Allah gne ile birlikte bedii [dolunay] ilahi hila
fetin bir simgesi yapmtr, (f t h t , i:556)

NOTLAR:

1 deme isimleri retti (2:31) ayetine telmih.

162
Dostluk

2 Onu tesviye edip ruhumdan flediimde (38:72) ayetine telmih.


3 Bkz. Abdurrahman Bedevi, atahat-1 Sfyye, s. 116.

D o s t l u k [Dostluk anlamndaki hullet kelimesinin kk olan] hil ve hillet "kardelik" ve


"dostluk" demektir. Hullet de erkek-dii, oul-tekil, dost demektir. Hill veya hull, "sa
mimi arkada" demektir, ( m u c e m )
S9"

Hullet bir yerde dost [halli] anlamnda zikredilmitir:


Ne dostluun [hullet] ve ne de efaatin fayda vermedii gn gelmeden nce. (2:254)

S9

Dostluk' brahim Peygamberin makamdr ve birisi dierinin neticesi olmak zere


iki temel zellikte tezahr eder: a) Dostluk makam Hakkm kula [nafile ibadetlerle
Hakka yaklamann neticesi], kulun Hakka [farz ibadetlerle yaklamak] nfuz [ta-
hallul] ettii makamdr, b) kinci zellik ise ilkinden kar. Tanr dostluk makamnda
en kmil mazhara, yani kula tecelli ettiinde, kul ilahi zellikle nitelenmi olarak or
taya kar, merhameti genelleir ve iyi ve ktsyle btn yaratklar kuatr. Bu ma
kam brahim peygambere ait olsa bile slik onun yoluna uymakla bu makama ula
abilir. Bylece slik brahim peygambere nispet edilir ve ona brahime mensup an
lamnda brahim! denilir. Nitekim veliler peygamberlere nispet edilirler ve her birisi
iin Musev, sev, Muhammed vb denilir. Makamn sahibi peygamber, makama u-
laan slikten ayrlr: Sz konusu olan zellik peygamberde tezahrnden nce bu
lunur, hatta peygamberde tezahr o zelliin varlnn neticesidir; halbuki slik,
sfatn mazhar olan fiil araclyla o nitelii elde etmeye alr. Sz gelii dostluk,
brahim peygamberin zelliidir ve bu zelliin varl peygamberdeki tezahrn
den ncedir. Peygamberin amelleri de niteliin nceden var olmasnn neticesidir.
Halbuki tbrahim makamna ulamak isteyen slik, belki Allah onun zelliini kendi
sine de ihsan eder diye, brahim peygamberin izinde yrr,2 detine uyar.

Allah bilmek kulun paralarna yaylp blnmez her parasn kapsar. Bu arif, b
tn paralaryla birlikte Allah! bilen kimsedir. Byle olmasayd paralar dzene
kavumam ve terkibi ortaya kmam olurdu. Btn iler mn, duyu ve hayal
dzeyinde Allah sayesinde dzene girer, insan zikrettiimiz hususu anlayp vecd ve
mahede yoluyla o bilgiye erdiinde dost olur. Bu makama ulaann leme yerle
mesi Hakkm bir zelliidir, (f t h t , i: 3 6 2 )

Bu makam elde etmek ve Rahmanm dostu olmak isteyen gnahkar, itaatkar,

163
D rt K u

mmini, kfiri, iyisi ve ktsyle Allahn btn yaratklarna kar iyilik yapmal
dr. Ayrca merhametinin genellii ve ihsannn kapsayclg nedeniyle gc yettii
halde btn lemde adaleti tatbik etmelidir; stelik bu adaletin kendisinden oldu
unu da insanlara hissettirmemelidir. Kul bu hale erdiinde Hak ile dostluu geer
li hale gelir. Halilin hali de byledir, o, bsbtn merhamettir. Artk sen de bra
himin zelliklerini aratr ve onlar yerine getir! Belki Allah seni de onun bereketiy
le rzklandrr. ( f th t , 11:362-3)

NOTLAR:

' Leta/til-A'lm'da vahdet-i vcd pirlerinin tanmlad kadaryla hulleti yle aklayabiliriz: Avamn
hllesi, Hak ve halkn bir sfatlaryla sfatlanmas demektir. Sekinlerin hulleti, kulun Hakkn sfatlary
la ahlaklanma yoluyla zuhur etmesidir. yle ki kul, beerilik sfatlarndan arnp, hakikatinin sfatlaryla
bezenmeye alr. Ayrca kul, Hakkm sfatlarnn kendisiyle zuhur etmesiyle gerekleen tecelliye arzu
duyar. Kmil hullet, zti mnsebettir. Bu mnsebet, Hakkn sfatlaryla tam olarak tahakkuk etmeyi
gerektirir (Letaif, s. 78).
2 Bkz. A yak/A ya zerin d e Olm ak.

D r t K u Tayr kelimesi (tekili tair, taire), ku srs demektir.

Tayr Kuran- Kerimde szlk anlamyla geer:

zerlerinde saf saf uan kular grmezler mi? (67:19)


Ona flerim ve Allahn izniyle ku olur. (2:49)

S?"
bnl-Arab! drt varlk mertebesine drt ku ismiyle iaret eder. lbnl-Arab bu
simgesellii anlamsz yere yapmaz, ku ile mertebeyi yaknlatran bir zellik nede
niyle bunu yapar. Bu drt ku, Anka, Gvercin, Karga ve Kartaldr.

Bu risaleyi htihadu'l-kevmje-hazreti'l-ehadil-ayniyye diye isim lendirdim , onda insan


aacn ve drt ruhsal kuu inceledim. (TThad , ho)

Sen nerede, bilinmez Anka nerede? Sen nerede, talanm Gvercin nerede? Sen
nerede simsiyah Karga nerede? Sen nerede, gl Kartal nerede? (TThad , 142)

Bkz. A n k a , G v e r c in , K a r g a , K a r t a l.

D r t / D r t l e m e bnl-Arabnin say konusunda yetkin bir teorisi vardr, her say,


varl yorumlayan ve aklayan ahenkli bir felsefede yerini alr. Saylara gre drt
veya drtleme, varl belirleyendir. Ibnl-Arab Allahn varl drt zerine kurdu
unu dnmtr: Her mevcut, var oluunda drde dayanr. Bunun nedeni, drt

164
Duhan

saysnn ierdii kapsayclktr. tbnl-Arab drtlemenin her trl varlk binasn


nasl muhkemletirdiini syle aklar:

Varlk drt zerine kuruludur: lem hakikati ynnden cisimlik ve ruhani sure
tinde drt rkn zerine kurulmutur. Buna gre lem tabiat asndan drtgen
olduu gibi, ruhsal adan da drtgendir. O cesedi ynnden drt unsurdan mey
dana gelmi drt tabiattan olumu; ruhu asndan ise baba, ana, fleme ve yne
liten meydana gelmitir. Bylece rahmet leme drt ynden gelmitir, ( f th t ,
111:261)

Meleklerden bir ksm Allahn drt kuvvet verdikleridir ki, bu nihayettir. nk


varlk -eklem e olm akszn- drt zerine kuruludur. u var ki her kuvvet, saysn
sadece Allahn bildii kuvvetleri ierir, ( ftht, i:209)

Drt kuatc saydr, nk yalnlarn bileimidir, ( f th t , bs, 657)

Bir terkibin drtten fazla kkten meydana gelmesi mmkn deildir; nk drt
saylarn kkdr. Artk dilediin sayy olutur, drt saysndan baka bunu vere
bilecek say yoktur, ( f th t , bs, 408)

Drtl yap varlm srdren her eyde hkmrandr:

Hakka ait drt ey ilim, irade, kudret ve szdr. Tabiat ve tabiatn dndaki ruhlar
lemi, bu drt eyden meydana gelmilerdir. Sonra Hak, bu drt ilahi eyden tabia
t drt ey zerinde ortaya koymutur. Kesif ve latifiyle cisimler lemini onlardan
ortaya kartt gibi, bu drt ilahi eyden de yaz ve tedvin [kitap halinde toplama]
leminden olan akl, nefs, tabiat ve heyulay cisimler yaratlmazdan nce ortaya
koymutur. Hak rknleri drt olarak ortaya kartmtr: ate, hava, su, toprak;
canllarn yapsn da drt karma dayandrm, bu drt kanm drt kuvvet
yapmtr: ekici, tutucu, hazmedici ve itici. Bylece varl drt zerine yerletir
mi, onu kendisi iin drt rkn zerine kurulu bir ev gibi yapmtr. nk Allah
Evvel, hir, Zahir, Btndr. ( f th t , i:i 98)

Duhan Dal, ha ve nun, tek anlaml bir kktr ve "yanmadan ortaya kan rn"dr.
Kart veya benzer baz eyler ona benzetilmitir. Duhan, bilinen bir eydir, oulu k
yas d olarak devahin'dr. Hadiste zikredilen hdne ala duhanin [duman stnde o-
turmak] ifadesi ise, sevimsiz ilerde istikrar kazanmak demektir, Duhne bir renktir, "kir
li siyah" anlamna gelir, ( m u c e m )
S?"
Duhan tekil olarak Kuranda iki yerde geer. Birincisi zikredilen szlk anlamyla, yani bilinen duman an
lamnda.

165
D um an

O gn sema bir bulut getirir. (44:11)


Ayette sz edilen gn, ya ok zor ve skntl bir gndr veya kyamet lametlerinden saylan bir gn
veya kyamet gndr.1Gn belirlemede gr ayrl bulunsa da, duban hakknda gr ayrl yok
tur. kincisi ise, semann belirli bir vakitteki belirli bir durumuna iaret etmek iin kullanlmtr.

Sonra ge yneldi ve gk duhan idi. Bunun zerine ona ve yeryzne isteyerek veya isteme
yerek gelin' dedi. Onlar da isteyerek geldik dediler. (41:10)

Tefsir bilgini Kad Beyzv bu ayeti yorumlarken yle der: 'O dumand': karanlk bir durumdayd, belki
-de Allah bununla gn maddesini kast etmitir (Beyzv, Envar, 11:186).

s?
bnT-Arab yedi gk ve altnda bulunan her eye duhan ismini vermitir; bunun ne
deni duhamn deime ve bakalamaya konu olan bir cisim olmasdr. Buna karn
cennetler ebedilik zelliine sahiptir. Mrsiyeli Hakimin betimleyiine gre, olu
[kevn], dairelerdir ve kendisinin altndaki btn gkleri, yerleri ve unsurlar kapsa
yan yedinci gk, duhamn son noktasdr, baka bir ifadeyle bakalamaya urayan
cisimlerin sonudur. Onun zerinde bulunanlar ise [ki bunlar cennetlerdir] sabittir
ve deiime konu olmazlar. bnT-Arab bakalama fikrini -duhan terimini deil
Allah'n belirledii vakitlerde gk ve yerin bakalaacana iaret eden ayetten alm
olabilir: O gn gkler ve yer bakasyla deitirilir. Onlar bir ve kahhar Allah iin
ortaya karlar (14:48).

Yedinci gk, duhamn bittii yerdir. Yedinci gn ve altnda bulunan her eyin
(unsurlar, yerler), gk olmadan nceki suretlerine veya onlarn benzerlerine 'd
nmeleri' gerekir, ( f th t , i:280)

bnT-Arabnin aktardmz metninin devamna da baklabilir (s. 278-280). Burada


byk eyh, Hz. Muhammede tabi olan kimsenin inayet refrefi zerindeki ruhsal
ykseliini ve bu mirata kendisine elik eden aklc kimsenin yedinci gkte fikir
bura zerinde kaln betimler. Aklcnn yedinci gkte kalmasnn nedeni, bura
snn duhamn biti yeri, baka bir ifadeyle duhamn sonu olmasdr. Aklcnn bu
mertebeyi ap, cennetleri grme hakk yoktur.

NOTLAR:

' Bkz. Kd Beyzv, Envar, c. II, s. 205.

D u m a n bkz. D u h a n

D n y a N e h r i Dnya bnT-Arabye gre yerleme diyar deil, sadece ahirete a-

166
Dnya ve Ahiretin Olu

kan bir nehirdir. te yandan, dnyann zevkleri de insan Tanry mahededen


uzaklatran geici lezzetlerdir. Lezzetler eriat dairesindeyken byle ise, yasaklan
m lezzetlerin durumu nasldr?

Ge ve nemseme! Dnya bir nehir ve derya! Onda gel-git egemendir. nsan dnya
nehri zerindeki bir kpr! (arat, 52)

D n y a v e A h i r e t i n O l u lbnl-Arabden nce kmil eyhin zelliklerinden biri


si dnyaya kar zht idi.1 Bu noktada dnyann oullar ile ahiretin oullar arasna
konulmu bir ters orant vard. Dnyann oullar dnyann ltlar, gzellikleri ve
mallaryla gzleri kamam kimselerdir, ahiret oullar ise dnyada iyilik ve salih
ameller yaparak ahireti kazanmaya alrlar. bnl-Arab ise zhd kmil eyhin
sahip olmas gereken artlardan birisi diye grmez. Ona gre kmil eyh2 her iki
sinin birden olu olmaldr.3

Dnyann oullar vardr, ahiretin oullar vardr, her ikisinin oullar vardr. Bizim
dmzdaki insanlar dnya ve ahiretin ocuklarna dikkat ekmemilerdir. Bize g
re sait [mutlu] iki oulluu birletiren kimsedir. O kemle erdiren vristir, ( f t -
HT, IV:180)

NOTLAR:

1 Cneyd, ibl ve Yahya b. Muazin zht hakkndaki ifadeleri iin bkz. Serrac, el-Luma, s. 72 vd.
3 Bkz. K em l.
3 'Mecmu bnl-ArabT'de buradaki anlamndan tamamen farkl bir terimdir, bkz. lem in Toplam .

E b bkz. B a b a

E c i r Ecir Ibnl-Arabide terimsel bir anlam tamaz, anlamn kulla ilikisine gre
kazanr. Ecir kulluu yerine getirirken karlk bekleyen kimsedir, oysa kulun kar
lk beklememesi gerekir. Ecir terimi kulun Yaratan karsndaki durumunu ifade et
tii gibi, buna bal olarak da kuldan ayrlr ve ondan daha dk mertebede bu
lunur; nk ecr, ibadeti karlnda bedel bekler.

Az ibadet yapan ciddi olan gemedii gibi, ecr de kula denk deildir, ( fuss, 112 )

E f r a d (Ahfiya1 [Gizliler], Efradul-Vakt2 [Zamann Fertleri], A'ynul-Evliya [Velile


rin Sekinleri],3 Ebriya [yiler]4) Efrad, bnl-Arabde mertebe ricali iinde yer alr.
Slik zht ve velayet gibi mertebelerde halden hale geer. Bu mertebelerden her biri
si, her zamanda kendisini koruyan insanlardan yoksun deildir. Onlar say ricalinin
tersine, belirli bir sayyla snrl deillerdir. Ibnl-Arab bu gruba eitli isimler ve-

167
E fra d

rir: Onlar Efraddr, nk genellik zellikleri yoktur. Onlar, Ahfiyadr [Gizliler],


nk onlar ne Ebdalm tand ne de Evtadm grd kimselerdir. Onlar vaktin
fertleridir, nk onlar, Vaktin Sahibi olan Kutbun grnn dndadrlar. Dola
ysyla Kutup onlarda tasarruf edemedii gibi, onlara hkm de geiremez; nk
kendisi de, onlardandr. Onlar velilerin gzdeleridir; nk onlar, veliler iindeki
zel kimselerdir. Efrad, insan trnde, melekler iindeki byk melekler gibidir.
Onlar Ebriyadr: lem, onlarn zerinde Hakka yaknlkla ilgili hibir belirti gr
mez.
Efrad, mertebe ricalidir:

Onlardan bir snf da, Efraddr. Efrad snrlayacak bir say yoktur. Onlar eriat di
liyle Hakka yaknlam kimselerdir. Efrad, Kutbun dairesinin dndaki kimseler
dir. Hzr da onlardandr ve onlarn meleklerden olan benzerleri Allahn cellin
deki gl meleklerdir. Bu melekler, Kerrubiyyn melekleridir, ( ftht, i:i9)

Efrad, sekinlerdir:

Efradm bu ad almasnn nedeni, genellik hkmnden yoksun olulardr. Fakat bu


makama sahip kimse, yaratklarn gznden gizlenme gcne sahiptir. Bylece
halk, onlara tasallut edemez, ( kurbet, 4)

Efrad, Ahfiyadr:

Onlar Abdaln tanmad ve Evtadm grmedii Efraddr. Gavs, Kutup ve mam


da, onlar zerinde hkm sahibi deildir, ( kurbet. 3)

Efrad, Vaktin Tekleridir:

Efrad Haktan bakasn grmez. Onlar Kutbun -ki Kutup mamdr- hkmnn
dndadrlar ve Kutup da onlardan birisidir, ( f th t , 11:675)

Efrad ve Kutup, ilk Akl ve Gl Meleklerdir:

Gl lem, lk Akldan hibir ey alamaz, onun da gl varlklar zerinde etkisi


yoktur. lk Akl ve dierleri, ayn mertebededir. Bizden Kutbun hkmnn dn
daki Efrad da yledir, bununla birlikte Kutup, Efraddan birisidir. Fakat lk Akl,
vermeye tahsis edilmitir; Kutup da Efrad arasnda idare etmeye tahsis edilmitir.5
(FTHT, 1:93)

Efrad Ebriyadr:

Nefs kendi trnn oullarna kar sevgi ve Allah katndaki deerini ortaya kart
mak duygusuyla yaratlmtr. Bu nedenle velilerin bykleri olan Ahfiya [Gizliler]

16 8
Elbiseyi Yamamak

ve Ebriya zerinde mertebe ve yaknlk eseri grlmez. stelik onlar ile avam ayrt
edemeyiz, ( fth t , iv:178)

NOTLAR:
1 Bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 78. bnl-Arabt yle der: Hz. Peygambere cevmiu'l-kelim zellii
verilmitir. Hz. Muhammedin kademi zerinde olan Efrad vardr ki, onlarn says bilinmez. Onlar ya
ratklar iindeki Gizlilerdir.
2 Terim el-Ftht'l-Mekkiyyede geer. Ibn'l-Arabt yle der: Bana yle rivayet edilmitir: sorumluluk
aktaranndr. lbn'1-Faid, nnde sadece Peygamberinin ayan grmtr. Bu ise ancak zamannn
Fertleri iin mmkndr. Kii Fert deilse, zamannn kutbunu nnde grmesi gerekir (el-Fluhtl-
Mekkiyye, c. I, s. 201). Burada vaktin Fertleri Kutbun hkmnn dndaki kimselerdir.
3 Bkz. bnl-Arab, Kitabu'l-Mesail, s .28.
4 Bkz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 178.
s bnl-ArabTde Efrad iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. I, s. 199, 229; c. II, s. 19, 53, 340; el-Ftuht'l-
Mekkiyye, c. IV, s. 78,178; Kitabu'l-Mesail, s. 28; Risaletu'l-Ahtab, s. 118.

E lb is e y i Y a m a m a k [Tarh kelimesinin kk harfleri olan] ra, ka fve ayn tek kktr


ve "bir eyi bozulmaktan korumak" demektir. "Elbiseyi onardm" anlamnda Reka'tu
es-Sevbe denilir. Hrka ruk'a demektir. Akl zayf kimse iin raki' derler, nk onun ak
l adeta yamanm gibidir, ( mucem )
s?

Sofiler, kyafet giyme alkanlnda farkl farkldrlar. Baz sfiler yamal elbiseler
giyerken, baz sfiler ipek ve yumuak kumalardan yaplm elbiseleri tercih etmi
lerdir .1bnl-Arab ise yamal elbiseler giymeyi desteklemez, onu drt lmde Al
lah ehline tahsis eder.

Taife, al drt lmden beyaz lm diye isimlendirirler. Bu, a benzer. Allah


ehlinin drt lm vardr: Beyaz lm (alk), krmz lm (nefsin arzularna kar
koymak), yeil lm (elbiseleri yamamak). Yamal elbiselerin giyilmesinin yeil -
lm diye isimlendirilmesinin nedeni, kyafetin biiminin farkl bitki ve ieklerin
yetitii yeryzne benzemesidir. Yeryzndeki bu eni, elbisedeki renklilie ben
zetilmitir. ( fth t , ds, 18)

NOTLAR:

1 Bkz. Tsl, el-Luma, s. 248 vd.

E l i f (k a y y m u l- h u r f [harfleri ayakta tutan ilke])

Harfler de bir mmettir, onlar da sorumlu ve muhataptr. lerinden peygamberler


olduu gibi kendilerine gre de isimleri vardr. Bunu sadece keif ehli bilebilir.
Harfler lemi btn lemler iinde en dzgn konuan ve en ak ifade sahibi olan
E lif

lemdir. Onlar da, bilinen lem gibi eitli ksmlara ayrlr: Bir ksm ceberut lemi,
bir ksm en st lem, bir ksm orta lem, bir ksm ise sfli lemdir. Buras mlk
ve ahdet lemidir. Her lemin kendi cinsinden bir peygamberi ve onunla ibadet
ettikleri bir eriat vardr. Onlarn arasnda da sekinler, sekinlerin sekinleri ve
sekinlerin sekinlerinin sekinleri bulunur, ( f th t , i:58)

Harfler lemi ve ksmlar hakknda bir fikir verebilmek iin e l-F t h t l-M e k k iy -
yeden bu paragraf alntladk, yoksa bnl-Arabdeki tasavvufi-irfani terimlerin an
lamlarn aratrmakla snrl almamzda konuyu btnyle ele almak imknsz
dr. Harfler kendi balarna bir lemdir, mstakil ele alnmalar gerekir. Fakat elif
harfinin neyin simgesi olduunu ve yerini konumuzla dorudan ilgili metinlerden
hareketle ksaca gsterebiliriz. Bunu yaparken de metinleri aklamayacaz ve derin
konulara dalmayacaz.3

Elif hakikatlerin kokusunu duymu kimseye gre harf deildir, fakat sradan insan
lar ona harf derler. Geree ulam kii Elifin harf olduunu sylemise, yazda
yle olduunu grd iin yle demitir. Elif birletirir, ilahi isimlerden ona zg
isim Allah, sfatlardan ise kayymluk [ayakta tutmak, varl srdrmek] niteliidir.
Btn mertebeler Elife ait olduu gibi, harfler leminin toplam ve mertebeleri de
ona zgdr, ( f th t , i:6s)

Elif, bir says btn saylara yayld gibi, btn mahrelere4 yaylr. O harflerin
dayanadr, her ey ona iliir, o hibir eye ilimez. Bu zelliiyle de Bir'e benzer,
nk saylarn varlklar ona iliir, o ise hi birisine bal deildir. Bir, btn say
lar ortaya kartr, saylar ise onu ortaya kartamazlar. Bir herhangi bir mertebeyle
snrlanmad gibi, elif de bir mertebeyle snrlanmaz. Elifin ismi btn mertebe
lerde gizlenir, bylece bir yerde ismi B, bir yerde C, bir yerde H olur. Btn mn
ve harfler Elifindir.5 (ELF, 12-13)

Elif Zt' ifade eder, ( f th t , 1:102)

bn'l-Arabnin bu ifadelerinden u sonular kartabiliriz: Elif bir harf deil, btn


harflerin dayanadr; btn harflerde bulunur, ismi isimlerinde gizlenir, herhangi
bir mertebeyle snrlanmaz ve Zt gsterir.

NOTLAR:
1 Kan, Elifi Mutlak Zta, yani ezellerin ezelinde eyadan nce olmas ynnden Hakk'a iaret eden
harf diye tanmlar, bkz. Istlahat, no. 685. Bu tanm, Gmahanevt'de de tekrarlanr. Cmiu'l-Usul, s. 54.
lzzeddin b. Abdsselm'n tanm iin de bkz. Risle-i htlahalu's-Sfiyye, s. 76.
3 lbnl-Arab Iaratl-Kuran'dst (s. 60) yle der: Elif, btn harflerin dayanadr.
5 Geni bilgi iin bkz. Kitabu'l-Elif ve Kitabul-Hurf.

170
Emanet

4 lbn-Arabi ayn dnceyi el-Mknifi-Izah's-Sehli'l-Mmteni'de tekrarlar, s. 143 vd. yle der: Allah
ismi farkl trlerine gre isimlere sirayet ettii gibi, elifler de lafz farkllklarna ramen harflere nfuz
etmitir."
5 Burada genellikle lsmaillerin ve iann tatbik ettii tarzyla cifre baklabilir. Massignon, Passion Tz s.
103-110; Nwyia, Exegese coranique s. 164-68.

E m a n e t Emanet hiyanetin zdddr ve kalbin dinginlii demektir ( mucem ).

S?"
Emanet Kuranda bir yerde geer:
Biz emaneti gklere ve yere sunduk, fakat onu stlenmediler ve ondan ekindiler; insan ise onu
yklenmitir, insan zalim ve cahildir. (3372)

Kuran- Kerim emanet kelimesini genel anlamda kullanm ve ne getii ayette ne de baka bir yerde
onu tanmlamamtr. Bu belirsizlik yorumcularn terimin ieriini belirlemede akl yrtmelerine yol a
m ve bu konudaki gr ayrlklar artmtr.'

S?"
Terimi yorumlayanlarn byk ksmna gre emanet Allahn insann kalbine, ruhu
na veya nefsine yerletirdii bir g, nitelik veya inantr vb. Fakat bnl-Arab ma
halden hale geer. Baka bir ifadeyle mahalli (kalp, ruh, nefs) insann stlendii e-
manet sayar .2 bnl-Arabde emanet terimini birka kelimeyle zetleyebiliriz, fakat
bu onun dncesiyle yakndan irtibatldr. Emanet Allahn dem zerinde yaratt
surettir.3dem bu sayede halife4 olma hakkn elde etmitir. Bu nedenle bnl-Ara
b emanete bazen em anet -i m u a re [dn emanet] ismini verir; nk insann hali
felii gerek hkmranln onu halife yapann elinde olduunun kantdr. Buna
gre insann halifelii asl deil dntr.

Insan- kmil btn varlklarn stlenmekten kandklar emanet denilen srr st


lenmekle Rahmann halifesi haline gelmitir; varlklarn ondan ekinmesine Biz
emaneti gklere ve yere sunduk, fakat onu stlenmediler ve ondan ekindiler, in
san ise onu yklenmitir ( 3372 ) ayetinde iaret edilmitir. nsann Rahmann hali
fesi haline gelmesinin nedeni Onun suretine benzer yaratlm olmasdr. nsan
Rahmann suretine gre yaratlp halifesi olunca, Allah duyulur ve akledilir btn
trleri ona amade klmtr, ( ucun , 30)

Oluun neticesi ve varln gayesi olan ayrt etme ve dnme zelliindeki nefs-i
natka [dnen nefs] iki ksma ayrlr: Hakka mensup ve kula mensup nefs.5
Hakka nispet edilen nefs-i natka btn varlklarn dayand Varln sahibi Allah
n srrdr ve Hz. Peygamber ona Nefsini bilen Rabbini bilmitir6 deyiiyle iaret
En Byk Berzah

etmitir. Bu nefs emanettir. (UCUN, 43)

Hakka naiplik elbisesi giydirildiinde Eb Yezide [el-Bestamt] Hak yle der: zel
liklerimle yaratklarn nne k! Bunun zerine Rabbinin emrine balanmaktan
baka are bulamam, Rabbinden nefsine doru bir adm atm, baylp dm ve
yle barmtr: Beni sevgilime gtrnz!7 Bylece dn emanetin sorumlulu
undan kmtr, (ftuhat, s. 36)

Gne tam, ay eksiktir. nk ay znde snktr, onun aydnl dn alnm


bir niteliktir. Bu zellik aya verilmi bir emanettir, (ftht. bs, 479)

nc ve drdnc paragraflarda bnu 1-Arabnin emanetteki dn verilmilik -


zelliine odaklatn grmekteyiz. Bu da onun hilafet ve [Tanr insan arasndaki]
benzerlik teorisiyle uyumludur.

NOTLAR:

' Kueyri emanet kelimesini yle yorumlar: Emanet farz ve nafile ibadetleri yerine getirmektir. Bir g
re gre emanet, inanta tevhidi, gayrette ykmllkleri yerine getirmektir. Letaij, c. V, s. 173. Bey-
zvnin gr iin bkz. Envar, c. II, s. 136.
2 Gazlt bu grte tbni-Arabfyi ncelemitir. Emanet onda terim anlamyla iki ktr: birincisi marifet
ve tevhit; kincisi kalp, akl ve srdr. Bkz. Cebr, Mcem-i Gazali, s. 8-9.
J B k z . S u ret
A Bkz. H alifelH llafet. Ayrca bkz. Emir Abdlkadir el-Cezairi, el-Mevakf, s. 395.
s Hakka nispet edilen nefs Hakk'n suretine gre yaratlm, kula nispet edilen nefs ise, ktlenmi
nefstir.
6 Bkz. Hadis Dizini, no. 13.
1Bkz. Abdurrahman Bedevi, atahat- Sfiyye, c. I, s. 116.

E n B y k B e r z a h bkz. H a y a l

E n B y k D e f t e r Defter (Yunancadan Arapaya gemitir) iine arzularn, duygula


rn kaydedildii sayfalar toplam veya ciltli yazlar demektir. Tomar. Yaz kitab. Yazlan
ey, divan, ansiklopedi ( m u c e m ). Defter, bilinen bir kelimedir. Bir gre gre kelime
Farsadan Arapaya gemitir (MUHT). Doru gr, Yunanca olmasdr ( Kitab'l-
Elfazi'l-Farisiyye).

Ibnl-Arab defter kelimesini toplamak ve birletirmek anlamnda kullanr. Buna


gre en byk defter, leme yaylm btn hakikatleri birletirmesi ve toplamas
ynnden imam- mbindir.

En byk defter, imam- mbin [apak nder) demektir, (ftht, iv:26)

172
En Byk mam

E n B y k m a m Son imam. Ibnl-Arab onu Mehdi veya Mehdi mam diye isim
lendirir. Bkz. m m e t /m a m

E n B y k O l u (lk Olu, ikinci Olu, Hakkm zeti, lemin zeti; Byk lem,
Kk lem, En Byk lem ve En Kk lem) Daha nce, filozoflarn insan ve
lem arasnda dndkleri ve bu balamda birtakm terimler gelitirmeye giri
tikleri benzerlikten sz etmitik. Bunlardan birisi de, byk lem ve kk lem' te
rimleriydi. Ibnl-Arab! sz konusu terimlere dilsel zenginlikten yararland pek
ok eanlaml terimi eklemitir ki bunlara rnek olarak en byk olu ve en kk
olu terimlerini verebiliriz.

Byk Oluun2 srlar, kk lemdedir, (anka, 39)

NOTLAR:

1 Geni bilgi iin bkz. M uh tasar.


! Kevn-i ekber ve kevn-i asgar hakknda bkz. Kitabu't-Teracim, s. 40.

E n B y k l m bkz. K k l m

E n B y k T ls m Tlsm Araplarn gizlilik ve saklamak anlamnda kullandklar ya


banc bir kelimedir (Abdlani en-Nablusi, erh-i Salatil-Kbra li-lbnil-Arab).

nsan lemin tlsm, baka bir ifadeyle lemin srrdr. ayet insan lemden gitmi
olsayd, kukusuz ki, lem yok olurdu (kyamet). Son insann lmyle de dnya
hayatnn mamurluu ahirete intikal eder. Bu nedenle insan lemin srr ve en b
yk tlsmdr.

Bu kymetli tr lemin tlsmdr, (bulga, 93)

nsann kendisi en byk tlsm, en saygn kurbandr. O lemin btn zelliklerini


kendinde toplayandr. Bylece insan mkevkeb'l-kevakibe yakndr. Bu tlsm saye
sinde de btn yldzlar kendisine amade olmutur, (bulga, 8 9 )

Hz. Peygamber bu en byk tlsm taknm olarak geldii iin -ki Allah lemi bu
tlsma balamtr- Peygamber lemin mknats olmutur, (bulga, 93)

E n B y k U n s u r (En Yce Unsur, En Byk Rkn) Unsur, soy-sop demektir. Keli


meye n harfi eklenmitir ki, esas asr'dr. Asr, "snlan yer"1demektir, ( m u c e m )

s?-

173
En Byk Unsur

tbnu 1-Arab filozoflarn drt unsuru lemin yaratlnn ilkesi ve ilk maddesi, hatta
btn deimelerin kayna ve dayana yaptklar tek unsura ircayla ilgili mteaddit
abalarna yabanc deildi. Bu noktada o en byk unsurun su olduunu tespit e-
der. nk su Her eyi sudan canl yaptk (21:30) ayetine binaen yaamn kayna
ve ilkesidir. Burada u noktalara gz atacaz, bu noktalar bnl-Arab! ile filozofla
rn tutumlarn ayrt eder: 1) bnl-Arabnin en byk unsur sayd su, lemimiz
deki (olu ve bozulu lemi) suya sadece ismiyle benzer. Bizim lemimizdeki su, sa
dece tad bir nitelik (canllk vermek) nedeniyle onun adyla isimlendirilmitir.2
2) Filozoflara gre en byk unsur, olu ve bozulu leminin ilk maddesidir. Fakat
lbnl-Arabl onu btn yaratlmlara yaylan bir nitelik yapar (Gkler, ulv lem ve
yeryz). 3) En byk unsur, gerekte, sebebi su olan hayattr. Daha dikkatli bir
bakla, yaratlmlarda tecelli etmi hayatn ilahi bir ismin mazhar ve tecellighlar
olduklarn grmekteyiz: el-Hay ismi. u halde el-Hay, gerekte en byk unsur-
dur.3

Allah yle buyurur: Her eyi sudan canl yaptk" (21:31). Su hakknda ise Onun
Ar su zerinde idi (11:7) der. Yani Allah imtihan etmek iin sizleri izhar etmitir.
Allah baka bir balamda yle buyurur: Sizi imtihan etmek zere lm ve hayat
yaratan Allahtr (2:67). Burada sizi imtihan etmek iin ifadesini hayatn yanna
koymutur; nk l imtihan edilemez. Her eyi sudan canl yaptk" ifadesi, en
byk unsurdur. Bununla hayat feleini kastetmekteyim. Hayat felei, isimlerin is
mi4 ve onlarn nderidir ve onunla var olmulardr.5 Allahn her eyi sudan canl
yaptk ifadesi, suyun cevherlii ynnden deil, canl olmas ynnden sylen
mitir. (UKLE, 5 3 )

Hakkn su unsurunu semi6 olmasna gelince: Allah, yarattnda su zerinde bu


lunan Ara varncaya kadar, her eyi sudan canl klmtr. Bylece hayat Ara su
dan sirayet etmitir. u halde su, en byk unsurdur. Hayatn sebebi su ile birlikte
bulunan eyler olsa bile, su eya iindeki en byk unsurdur, (ftht, i:i7 4 )

lemin ilk maddesini tekil eden en byk unsur, byk eyhimize gre, hakikatl-
hakaike [hakikatlerin hakikati] denktir. Aada, en byk unsurun hakikatl-haka-
ik olduuna iaret eden baz metinler zikredeceiz.

Hamd Allahadr, Onun varlyla


Varlk ve kudret lemi zuhur etmitir
Ve en byk unsur ki, onun varlyla
mkn leminin ztlar zuhur etmitir, (ukle, 1 4 5 )

En byk unsurun tedvin ve yaz lemine zel bir ynelii vardr. Bu lemin dta

174
En Mukaddes Feyiz

varl yoktur. Allah bu ynelite lk Akl yaratmtr.7 ( ukle , 50)

En byk ve deerli unsur,8 lemin kresi iin bir nokta, Yce Kalem ise o krenin
evresi, Levha (mahfz), nokta ile evre arasnda bulunur. Nokta evreye bakt
gibi, bu unsur da, akln btn ynlerinin karsnda bulunur. O ynler, unsurda
tek; aklda ise unsurdan kabul ettii eyin artna gre oalrlar. Gerekte un
surun tek bir ynelii vardr, akln ise bu ynelii kabulde vecihleri vardr, ( ukle, 82 )

Retk, en byk unsur diye ifade edilir. ( m Irat , 1)

n o tlar:

1 Bkz. En B yk Unsur.
! bnl-Arabl'de bir isim zellikte ayn olan iki farkl ahsa verilebilir. Bkz. Ukle, s. 49.
3 Bkz. Ukle, s. 49.
4 Bkz. lahi sim.
5 el-Hay ismiyle ilgili bkz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. I, s. 100.
6 Bkz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. II, s. 169.
7 Bkz. lk A kl
8 lbnl-Arabide unsur- a'zam [en byk unsur] iin bkz. Miratl-Arifin, s. 1; Ukle, s. 41, 49; el-
Ftuht'l-Mekkiyye, c. I, s. 133.

E n M u k a d d e s F e y i z (Gayb Tecellisi) bkz. F e y z

E n M u k a d d e s S e r r Serr, oulu srer ve esrretn. Serr, rahatlk anlamna gelir.


nk insan ona yerleir. Senr'r-re's, bann konulduu yer demektir, ( m u c e m )
p.

Terimin Kuran- Kerimdeki kullanm szlk anlamnn dna kmaz:


Dizilmi erirler zerinde otururlar. Onlar hur- n ile evlendiririz. (52:20)

S?
Serr-i akdes, bnl-Arab'de Artr.

Allah Ar diye ifade edilen kuatc olu (kevn) dairesini yaratmtr. Ar, en mu
kaddes erirdir, ( esfar , 10)

Ayrntl ve ynetici bilgi btn varlklar kuatsn diye, erir daire olmutur. Byle-
ce serr, bizzat, eyaya temas etmi ve onlara uygun eyleri kendilerine vermitir.
(FTHT, IV:329)

Geni bilgi iin bkz. A r .

E n M u k a d d e s T e c e lli/M u k a d d e s T e c e lli bkz. F e y z

175
En Saygn Kurban

E n S a y g n K u r b a n nsan Allaha sunulmu en saygn kurbandr; onun vastasyla


-insan dndaki- yaratklar Allaha yaklar. Bunun biricik sebebi, insann lemin ve
ilahi mertebenin hakikatlerini kendinde toplam olmasdr.

nsan en byk tlsm, en saygn kurban, lemin zelliklerim kendinde toplayandr.


nsan m k e v k i b u 'l - k e v a k i b e [yldzlarn yldz] sunulmu kurbandr, ( bulga , 89)

E n Y a k n P e r d e (Hicabul-akreb) Mmkn varln kendisi.

En Y e t k in B e r n a m e c Toplayc bernamec [nsha, suret] terimini aklarken


bnl-Arabnin onu iki sureti, yani Hakka ve halka ait suretleri kabul etmekle hila
feti hak eden halife insan anlamnda kullandn belirtmitik. En yetkin bernamec
insan- kmildir, fakat onun kemli bir mertebeye ulamak yoluyla deil, asalet yo
luyla kendisine aittir. Baka bir ifadeyle o Muhammedin (a.s.) ahsdr.1 bnl-Ara-
bnin mertebe ve ztta ncelii ispat etmek iin zikrettii btn stn fiiller genel
likle Muhammedi Hakikatin dier beeri kemllerden ayrm iin ortaya konulmu
tur. u halde insan kapsayc ve kmil bernamec iken, Muhammed (a.s.) en kmil
bernamecdir.

Hz. Muhammede gelince, kukusuz o en eksiksiz toplam ve en yetkin bernamec


dir. (FTUHAT, IV:61)

N O T LA R :

Bkz. Insan- Km il.

E n Y c e E v (Beytl-A'l) Hakkm suretini kabul eden halife-insan.1 nsan ilahi ke


mllerin en yce tecelligh olmas ynnden en ycedir.

deme en mukaddes ruh flendiinde, melekler bu Beytl-A'lnn, en yce evin


ve en deerli ve stn mahallin deerini ve kadrini anlamlardr.2 ( ukle, 43)

N O T LA R :

1 Bkz. H allfe/H llafet, in s a n , Su ret.


2 Ayn metin iin bkz. nsan-1 Klli, s. 2.

E n Y c e m a m Allah. Ayrca bkz. Im m e t /m a m

E n Y c e M a n z a r a (Manzar- A'l) Grme Cenneti veya Kesib. Orada Tanr tecelli


eder ve cennetlere yerlemi btn mutlu kullarn kendini grmeye davet eder.

17 6
En Yce Perde

Allah kullarna genel ziyarette tecelli etmek istediinde, bir telll btn cennetlerde
nida eder. "Ey Cennet ehli! Haydin en byk ihsana, en yce mertebeye, en yce
manzaraya! Adn Cennetinde Rabbinizi ziyarete geliniz. (ftht, bs, 29)

E n Y c e P e r d e Kutup veya Gavs. Ayrca bkz. H ic a b

E r d e m l i e h i r (Medine-i Fzla) Ibnl-Arabnin ilahi surete gre yaratlm insan-


kmile iaret iin kulland bir terimdir. bnl-Arab medine-i fzla, yani erdemli
ehir1 deyimini tercih etmitir, nk ifadenin birinci kelimesi, tamlma ve kua-
tclma, kincisi ise dier yaratlmlardan stnlne iaret eder.

ki gz sahibi herkes, altnla gmn farkm, baka bir ifadeyle, hayvan insan ile
Rahmann suretine gre yaratlm insan arasndaki fark bilir. Sz konusu insan,
yetkin rnek ve erdemli ehirdir (medine-i fzla), (ftht, IV:398)

n o tlar:

1 Medine-i fzla teriminin Ibnl-Arabinin filozoflardan farkl bir tavrna iaret edebilir. Frb gibi d
nrler, toplumun slahn siyasi bir felsefede bulurlar. Halbuki bnl-Arab bireyi slahn ekirdei sa
yar.

E r y e n K u b b e s i Ibnl-Arabnin metinlerinde geen Eryen veya Erin kubbesi te


rimi hakknda gr ayrlklar olmutur. bnl-Arab bu terim ile iki eye iaret e-
der. Birincisi, yeryzndeki bir noktadr. Burada, iki kutup ortadan kalkar ve gece
gndzden, gndz geceden ayrt edilmez. kincisi ise genel anlamda eyadaki bir
zelliktir; bu zellik, itidal veya itidal mahallidir.

Eitimli der ki: Alimlerden drt kii, istiva izgisinin altnda Eryen Kubbesinde bu
lumutur. (ftht, BS, 184)

bnl-Arab baka bir yerde ise Eryen hakknda u bilgiyi vermitir:

Eryen: Eyadaki itidal mahalli, (ftht, is, 296)

E s e r , M e s s ir , M e s s e r -F ih E, se, ra kke sahiptir; "bir eyi ne almak" ve


"tercih", "bir eyi zikretmek" ve "kalnt" anlamlarna gelir.1
p

Bir eyi nemi ve kymeti nedeniyle ne almak ve tercih etmek anlamnda sere olarak:

Onlar dnya hayatn ne almlardr [sere], (79:38)

Uymak ve takip olarak:


Dedi ki: Onlar benim izimin [al eser/] zerindeler ve ben honut olasn diye sana gelmekte a-

177
Eser, Messir, Messer-Fih

cele ettim. (20:84)


Biz babalarmz bir din zere bulduk ve onlarn izlerine [eser] uymaktayz. (43:23)

Kalnt olarak:
Allahn rahmetinin eserlerine bak! lmnden sonra yeryzn nasl diriltmekte! (30:50)

S?"
Eser, messir ve messer-fih ,2 baka bir ifadeyle etken-edilgen veya sebep-sonu a-
rasndaki hareketten oluan netice ve sonu demektir. bnl-Arab eser terimini etki
ve edilgenlik kategorilerine dahil eder. Messir, sebep ve fail demektir. bnl-Ara-
bnin birlik ile dolmu dnce yapsnda btn messirler tek messirde birleir;
fiiller btn fiillerin kt gerek-biricik faile katlr. Her durumda ve her ynden
ve her mertebede messir, Allahtr .3 Bu saptamalardan iki noktada belirginleecek
messirin birlii sonucuna ularz: a) Aklk olarak: Messirin Allah olduu net bir
ekilde anlalr, b) Dolayl olarak: Tesir ve fiil iki ey arasnda sz konusu olabilir,
byle bir ey bnl-Arabnin dncesiyle eliir. O halde mevcut asla messir de
ildir; nk o yaratlmtr. Dolaysyla kendisi nedeniyle deil, mertebesi bakmn
dan baka bir eye tesir edebilir. Fakat btn bu durumlarda gerek fail Allahtr. u
halde messir Hak veya Hakkm onun vastasyla fiilini icra ettii gerekte var olma
yan bir nispettir.4 Messer-fih her durumda ve her ynyle ve her mertebede lem,
yani halktr. Mmknden ortaya kan her tesir kendi aslyla eliir.5 Bu durumda
tesirin kaynann aratrlmas ve gerek mertebesine, yani Hakka dndrlmesi
gerekir. nk o gerek fail ve yegne messirdir. Messir ve messer-fih ikilii
hibir ekilde blnmeyen tek hakikatin zelliklerinin ikiliidir. Hibir ey etkin
cevher ve edilgen cevher diye iki farkl cevherin var olduu yanlgsna yol aacak
ekilde z gerei ikili deildir. Bu balamda vahdet-i vcdu benimseyen bir insa
nn tek varln niteliklerinde ikilii benimsemesine bir engel yoktur. Nitekim
Spinoza da btn varlklarn asl olan tek cevherde dnme ve inayet zelliinin
bulunduunu ileri srmtr.6

Varlk messir [etki eden] ve messer-fih [etkiye konu olan] olmak zere iki ksma
ayrlr. Her durumda, halde ve mertebede messir Allah; her adan, her halde ve
her mertebede messer-fih lemdir.7 ( fuss. s. 1 83)

Messir b irdir, tesir istidatlara gre deiir, ( bulga , s. 35)

Gerekte hibir eyin baka bir mevcutta tesiri yoktur: Tesir var olanda ve olma
yanda mduma8 [yok olan ey] aittir. nk tesir bantlara aittir ve bantlar var
olmayan eylerdir. Bu durum sz gelii saltanat mertebesinde olduu gibi, mertebe

178
Eser, Messir, Messer-Fih

lerde aka ortaya kar. Sultan idaresi altndakilerde saltanat mertebesinin gerek
tirdii ekilde hkm verir, halbuki saltanatn dta varl yoktur, ( ftht, i:452)

lemin kendisinden kaynaklanan bir tesiri yoktur. Allah lemdeki her ey iin tesir
etme ve tesire konu olmada bir mertebe yaratm, her mertebe sahibini kendi mer
tebesine yerletirmitir. Bylece dilediklerini onlarda icra eder ve dilerse onlar o
mertebeden drr. Allah bu yerletirmeyi izin diye isimlendirmitir.9 Bylece
Hak, lemin kendi bana tesirinin olamayacam ve vastalarn ardndaki -vastalar
nedeniyle deil- gerek messirin kendisi olduunu aka belirtmitir, ( bulga, 81 -

81 )

Sebepler10 messir [etki eden] deil, hazrlaycdr.11 Messir, sebeplerdeki kudre


tiyle Haktr. ( meratIb, 175)

n o tlar:

' Ayrntlar iin bkz. Ahmed b. Faris, Mcem, Eser" maddesi.


1 Eser, messir ve messer-fihin [etkileyen ve etkilenen) neticesidir. Messir bir sfat ise (kudret, ilim)
eser sfatn ayns olur. Ayn zamanda tesiri kabul edenin de istidadn ortaya kartr. bn'l-Arab yle
der: Bilgi sahibi olduunu iddia edip, onda etkin olmazsa, bilgin deildir. Bilginin bilende tesiri vardr
(el-Fthll-Mekkiyye, c. III, s. 216). "Eser kabul edenin istidadndan ortaya kar (el-Fthtl-Mek-
kiyye, c. III, s. 322). Ayrca bkz. Niffer, el-Mevkf, Eser maddesi.
1 Fail Allahtr, baka bir ifadeyle bant ve tamlamalardan soyutlanm ilahi zt deil, ulhiye teriminin
ifade ettii her trl bant, tamlama ve nitelikleriyle birlikte Allahtr. Bu nedenle bn'l-Arab yok olan
ey dediinde bununla ilahi mertebeden de sfat ve isimleri kasteder. Bunlar adem [yoklua mensup]
jeylerdir. Bu daha nce Gazlnin dile getirdii bir grtr (bkz. Ferid Cebr, Mcem-i Gazl, "Eser
maddesi). Ibnl-Arabde "messirin bazen Allah, bazen adem ey olduuyla ilgili okuyucunun farket-
tigi eliki yle giderilebilir: Messir mdum [var olmayan, yok] sfat ynnden Allahtr; lem ise mer
tebesi veya bants veya nitelii ynnden var olmayan bir eydir. Allah gerekte lemdeki fildir.
4 bnl-Arab Fussul-Hikemde her halde ve eydeki gerek messir ve filin Allah olduunu aklar.
Halbuki el-Fthtul-Mekkiyyede messirin var olmayan bir ey [adem] veya bant olduunu belirtir.
bnl-Arabye gre hibir mevcudun gerekte tesiri yoktur. Daha nce var olmayan veya akledilir bir
eyin gerekte sayesinde Hakkn fiilinin ortaya kt bir illet olduunu gsterdik. Bu dnce bnl-
Arabye zg deildir ve onu daha nceki Mslman dnr ve sfilerde de grmekteyiz, sz gelii
Gazlnin mehur sebeplilik gr.
5 Mmknn temel zellii srekli muhtalk ve yoklukta kalmak olduu iin gerekte fil deildir. Bu
nedenle Ibnl-Arabye gre Hakkn dem'e aaca yaklama diye verdii emir aslndan ayrlma demek
tir; lblise verdii Ademe secde et emri ise aslndan ayrl demek gibidir. Bkz. Ayn-t Sbite/A 'yn - S a b ite ,
blis.
6 Ebl-l Aff, Tlikat, s. 262.
7 Bkz. Aff, a.g.y., s. 262 vd.
8 Bkz. A dem .
9 Bkz. lahi zin.
bnl-Arab sebep ve illeti ayrt eder ve buna yle rnek verir: Hastalk, ila ve ifa. la sebep, ifa il
lettir. O halde illet, sebebin sebebidir. yle der: illet sebebi var etmektir. Hak sebebin aynsdr ve se-

179
E t k i, E t k e n , E d ilg e n

heplerin sebebidir. Bu nedenle de hastal ve ilac yaratmtr. ifa vermeyi ise, kendisine ayrmtr. u
halde ifa, hastaln giderilmesinin illetidir, halbuki her illet ifa deildir" (el-Ftht'l-Mekkiyye, c. II,
s. 490).
" Muiddat [hazrlayclar] istidat ve kabiliyet anlamna gelir. Bunlar neticenin gereklemesinde hazrlay
c ilevi grrler. nk fiil etkiye konu olan eyin istidadndan sonra gerekleebilir.

E y a n n H z i n e l e r i Eyann hzineleri, eyann ilahi ilimdeki sabitlik halleri veya


imknlardr. Sabit olan ey kendi yokluundan ayrlmaz, nk sabitlik onun koru
yucusudur.

Eya, yokluk halinde Hakk tarafndan grlrdr. Hak onlar a'yn [hakikatler] ile
ayrt eder; kendilerindeki kapall ve belirsizlii ayntrr. Hakkm hzineleri, ba
ka bir ifadeyle saklananlar barndran anlamndaki eyann hzineleri onlann
mmkn hakikatleridir, baka bir ey deildir. Eyann [ilahi ilimdeki] a'yn- sabi
te hallerinde varlklar yoktur; bu durumda sadece sabitlik sz konusudur. Hak on
lar kendi katndan onlar koruyan hzinelerine indirmitir. nk olabilirlik
hkm onlardan ayrlmaz. ayet onlar hzinelerindeki eyler olmasayd, hazine ol
duklar hkm verilmezdi. mkn bir an bile kendilerini terk etmediine ve imkn
halinden kmalar mmkn olmadna gre, srekli kendileriyle birlikte varlkla
rn yoklua tercih eden birisi [Hak] vardr. nk varlk ve yokluk gibi iki muh
temel hkme konu olmalar arttr, (ftht, 111:193)

E t k i, E t k e n , E d ilg e n bkz. E s e r , M e s s ir , M e s s e r -F ih

E v [Ev anlamndaki faeyt'in harfleri] ba, ya ve te tek kktr. "Barnak", "snak" ve


"dankln topland yer" anlamna gelir. iirde msra iin de mecazi olarak beyit
denilir. Beyit belirli bir lte gre -vezin- kelime, harf ve anlamlarn birletii yerdir.
(m u c e m )

Beyt Kuranda szlk anlamyla yer almtr:

Allah sizin iin evlerinizi dinlenme yeri yapmtr. (16:80)

Kelime tekil ve belirli olarak kullanldnda Kbeyi ifade eder:


Beyti [Kbe] insanlar iin dnp varlacak ve emniyet yeri yaptmzda.1(2:125)

Tamlama olmakszn sadece ev2 kelimesi Ibnl-Arabde bir anlam tamaz. O anla
mn tamlamalardan kazanan izafetli kelimelerden birisidir. Bu noktada kelimenin

180
Evvel Ahir

iki kka ayrldn grmekteyiz. Ev kelimesine bir isim eklendiinde bnl-Ara-


bnin evin bir zelliinden yararlanarak kulland benzetme kalplarndan birisi ha
line gelir. Bu zellik evin yerleime ak olmas zelliidir. Yerleilen her yer sakini
iin bir evdir.3 Yerleen ahsn deimesiyle evin balam da deiir. Sz gelii Al
lahn evi, Hakkn evi, varlklarn evi, kulun evi gibi. Btn bunlar daha sonra gre
ceimiz gibi tek anlama iaret etmezler. Bir zellik beyte eklendiinde ikisinden
meydana gelmi ifade, simge gc verir. Bu durumda okur ibareyi anlayamayacak
ve zel benzetme gcyle onu aklamaya gc yetmeyecektir. Bu durumda simge
lerini anlamak iin lbnl-Arabnin metinlerine dnmek arttr. Bu gibi ifadelere r
nek olarak beyt-i mamur, beyt-i a'l gibi ifadeleri verebiliriz.

NOTLAR:

1 Beyt, Kbe demektir (Beyzv, Envarut-Tenz, c. I, s. 35).


2 bnu 1-Arab'de beyt iin bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s. 352, 365, 401; UMef'I-Mstev/iz, s. 68;
Fussul-Hiken, s. 74; Kitabut-Tercim, s. 24; Ijrat'l-Kuran, s. 52; Meahidul-Esrar, s. 51; Divan, s. 5.
3 Niffer de sekinete iaret etmek iin ayn benzetmeyi kullanmtr. Bkz. MevkJ, s. 20.

E v v e l h ir Hemze, vav ve lam iki kktr: iin balangc ve son noktas. Birinci an
lam ilk demektir. lk bir eyin balangcdr, ikinci kk ise le-yelu, yani "dnmek" de
mektir. ( m u c e m ) Hemze, ha ve ra btn alt anlamlar kendisine dnen tek kktr. An
lam ise "nde olma"nn zdddr. ( m u c e m )

0 evveldir, ahirdir, zahirdir ve btndr. O her eyi bilendir.' (57:3)

Kueyri Letaif'l-larataU tefsirinde bu ayeti yle yorumlar: Allah ezelilik zelliini hak ettii iin evvel
[ilk]; yok olamayaca iin son; ykseklik ve ycelikle zuhur eden, ilim ve hikmetle btn kalandr. Bir g
re gre Evvel varlnn balangc olmayan; Ahir sabitliinde kesinti olmayan; Zahir izzetinin cellinde
gizlilik olmayan; Btn idrakine yol olmayan demektir. Baka bir gre gre ise balangc olmayan Ev
vel; sonu olmayan Ahir; gizlilii olmayan Zahir; ykseklik ve ulvilik zelliiyle nitelenmi anlamnda Btn
denilir.2 u halde evvel ve ahir Kuranda ezel ve ebed3 terimlerine eit bir zamansal ierik almtr.

tbnl-Arab Hakkn Kuran- Kerim kaynakl iki ismi olan Evvel ve Ahiri4 halk vas
tasyla ortaya kan ve anlalan anlamnda kendilerine zg gereklikleri olmayan
iki greceli isim sayar. bnl-Arabnin halk5 [lem] Evvel ve Ahir arasnda berzah6
saymada ne derece baarl olabildiini greceiz. tbnl-Arab halk kelimesini genel
anlamda kullanr ve bundan iki Hak arasnda vasta olan insan kasteder. Buna gre
insann kendisiyle nitelendii her zelliin kayna Hak olduu gibi (Evvel), bunla
Evvel hir

rn nihayette varaca ey de Haktr (hir). Sz gelii insann varl Hakka ait iki
varlk arasnda geici bir varlktr. Birincisi insann varlndan nceki varlk (Evvel),
kincisi ise insann varlnn kendisinde bittii varlk (Ahir). Ayn ey insann btn
zellik ve nitelikleri iin sz konusudur. Bunlardan ikisine iaret etmekle yetiniyo
ruz: varlk ve emir. Varlk ynnden baklacak olursa, Evvel ve Ahir [lk ve Son]
kendilerine zg bir gereklie sahip olmadklar iin anlamlarm belirleyen halk tr.
Baka bir ifadeyle Evvel ve Ahir lem ynnden Hakka bak amza baldr. Hal
kn varln dikkate aldmzda, Hak lemin varlnn kayna olmas anlamnda
onun varlndan nce; halkn varlnn kendisinde sona ermesi anlamnda halkn
varlndan sonradr (hir).

Bizim yzlerimiz kuatc noktaya dnm ve ynelmitir. nk oradan ktk,


dolaysyla yzlerimizin ilk ktmz noktaya dnmesi mmkn olabilir. daire
seldir. Bylece zorunlu olarak ardmz kendimizi ihata eder hale gelir. lem nokta
ve evre arasnda bulunur. Nokta Evvel, evre ise hirdir. Her nerede olursak ola
lm, ilahi koruma bize elik eder ve bizi ondan yine ona ynlendirir. bir eit dai
redir ve onun bir yn vardr ki, grlr ve bilinir. lemin yz daima kendisini
var etmi olan Evvel ismine bakar; lem srekli kendisine varaca ve ardndan onu
kuatan el-hir ismine bakar, ( f th t , iv:14)

kinci husus ise emirde bu isimlerle ilikidir. Bu noktada Ibnl-Arab insann halife
olmasna dikkat eker. Buna gre insann yaratlmasndan nce emir, Allaha aittir;
sonra insan yaratm ve onu yeryznde halifesi yapm, emri kendisine nispet et
mitir. nsann lm ve yok olmasndan sonra emir, tekrar Allaha dner. O halde
insann halifelii ve emrin kendisine nispet edilmesi, Evvel ve hir arasnda bir ber
zahtr.7

Hak ezelidir ve kadimdir; bunlar, varln yokluktan almas anlamndaki evvelligi


Haktan uzaklatrrlar. Hak, Evvel olduu halde, ona evvellik nispet edilmez; bu
nedenle Ona hir de denilmitir. Hakkn evvellii snrl varlk evvelligi olsayd, o
snrl iin hir olamazd. Hak Ahir olmutur, bnun nedeni bize nispet edildikten
sonra btn iin kendisine dnmesidir. Bu yzden o evvelliginde Ahir, hirliinde
ise Evveldir.8 ( fliss, 54)

Aktardmz iki paragraf, evvellik ve ahirlik nispetlerini Hakka verirken bnl-A-


rabnin baka metinlerinin teyit edecei aadaki sonular kartmamz mmkn
klar: a) Evvel [lk] ve Ahir [Son] pek ok kez tekrarland gibi Allaha verilmi iki
isimdir. Bunlarn ieriini, halka yani insana yklediimiz bak as belirler. Bu
yzden halktaki varlk zelliine baktmzda Evvel ve Ahirin anlam varlk olur.

182
Evvel hir

Burada unu belirtmeliyiz ki, Evvel ve Ahir terimlerinin ieriklerinin kendilerinden


kaynaklanan her trl gerek nitelikten yoksun braklp halka baml klnmas,
daha derin bir gzlemle gerekte onlarn H akka baml olmalar demektir. nk
halk [lem] iki Hak arasnda bulunan varlna ramen bnu 1-Arab'nin ifadesiyle
yokluktaki sabitliinden ayrlmaz. lemde ortaya kan her zellik kendisinden
kaynaklanan bir nitelik deildir, aksine onda ortaya km bir mertebedir. Bu nite
lik ilk ve son olarak gerek ve asl anlamda Hakka aittir. O halde halk Hakkm ze
liiyle zuhur etmitir; halbuki bu zellik ilk ve son olarak Hakka aittir. tbnl-Arab
evvel ve ahiri halka izfe ederken de onlar gerekte baka ilahi isimlere ve Hakka
ait mefhumlara balar, b) Evvel ndekinin nitelendii ncelik rtbesidir. Bu nedenle
ortaya kt alanlarn oalmasyla birlikte ierii de artar. Fakat o her durumda
Hak olarak kalr.

Evvellik Hak iin gerek deil greceli bir isimdir. nk bizim varlmz ve ztla
rmzn yaratlmasyla Hak iin evvellik [ilk olmak] hkm ortaya kt gibi ztla
rmzn yokluunun belirlenmesiyle de hirlik [son olmak] hkm ortaya kar.
Bizler hakikat ynnden ayn haldeyiz. Kukusuz biz sizi yarattk ve siz bir ey
deildiniz (19:9). Baka bir ayetle ise zikre ayan bir ey deildiniz denilir (26:1).
Biz deta var olmadk, bu durumda ne evvellik ve ne de hirlik sz konusu olabilir;
nk biz yokuz ve sadece o kalr, istenilen de budur. ( celle, 5)

Hakkm Hay ismi herhangi bir ilahi isminden nce gelirse bu durumda o ncelik
mertebesinin sahibidir. Hay ismi bu durumda Evvel ile gerek anlamda nitelenmi
demektir. Her canl lemdedir ve lemde canl olmayan bir ey yoktur; bu du
rumda lemdeki her canl bu asln feridir. Hay lemde zuhur eden her eye yardm
eder. Ayn ey Hay isminin dier isimlerle ilikisinde sz konusudur. Btn isimler
gerei aratrdnda Hay ismine dner. Bylece bu ismin srr btn leme sirayet
eder ve lemdeki her ey kendisine nispet edilen9 Hakkn hamdini tespih etmek
zelliiyle zuhur eder, ( ftliht, i:324 )

Son ifade evvelligin ncelik10 mertebesinin sahibinin bir nitelii olduunu aklar.
u halde Evvel ierikli ilahi isimlerden birisi deildir, sadece onlardan birisini ni
teler. Btn isimlerden nce olan Hay ismi Evvel diye nitelenmitir. Burada el-Evvel
ile ilgili mhim bir meseleye daha iaret etmek yerinde olacaktr: Her evvel [ilk]
kendisinden sonrakine sirayet eder. Bylece evvel grnmeyen btnn kendisi o-
lur." Baka bir ifadeyle ilk olann zellii kendisinden sonrakine sirayet etmektir.
Hatta bnl-Arabnin btn ifadelerinde sri [yaylan, sirayet eden] kelimelerini ev
vel ile deitirmek mmkndr. Sz gelii nikdh- sri [sirayet eden nikah] keli
mesinin yerine rikah- evvel [ilk nikah]; ulvi-byk varlklardaki eb-i sri [sirayet e

183
Evvel hir

den baba] ve mm-i sriye [sirayet eden anne] terimlerinin yerine ilk baba ve ilk an
ne anlamndaki eb-i evvel ve mm-i evvel demek mmkndr.12 Bu nedenle bir n
ceki metinde Evvel diye nitelenmi Hakkm Hay ismi kendisinden sonra gelen her
eye sirayet etmi, Bylece lemdeki her eyi diri, bilen ve Hakk tespih eden olarak
ortaya kartmtr.3 Geen ifadelerden Evvelin Ahirin ayn olduu ortaya kmtr
ve ayniyet, akla gelebilecei gibi, iki adan deil, lbnu 1-Arabninki gibi hakikatleri
ve onlarn greceli okluklarn birletiren bir sisteme gre tek adan sabittir. Evvel
ve Ahir bir hakikatin iki vehesi deil, her ikisi de bir adan srekli tek hakikattir.
Nitekim ayn eyi varlk ve emirde [i] grmtk: Hak halkn varlndan nce ve
halkn varlndan sonradr. Buna gre o burada varlktr. Ayn ey el-Evvel ve el-
Ahir iin sz konusudur. O halde Evvel hirin ayndr ve bu bir adan byledir.

[Kalbe gelen) ahit yle der: Ezel bulunduu hal zereyken ebed onun zerine
yerleir, iin sonu bann ayndr. Artk glk ekme. ( ahID, 18)

Hak akl gcnn verdii hkmn zddna tek bir ynden ilktir, sondur, zahirdir,
btndr. nk akl kendi ulat hkm asndan Hakk bir adan ilk, baka
bir adan son diye grr. Halbuki i byle deildir.M( erh, 85)

Her ilk [evvel] dorudur, Hak kaynakldr ve yanlmaz.

Btn hayr ilklerdedir. Grmez misin ki: lk dnce asla yanlmayan Hak kay
nakl doru dncedir. Ayn ekilde ilk bak, ilk iitme ve ilk hareket de byledir.
lkler ortaya km nclerdir. lk dnceden sonra gelen her ey nefsin konu
masdr ve ilk dncenin izini takip ederek gelir. Halbuki ilk dnce herhangi bir
eyi takip etmeden kendiliinden gelir, ( ftht, iv:152)

lk mertebe doruluk sahibidir ve srmez. Ayn ekilde ilk bak, ilk hareket ve ilk
iitme de byledir. Her ilk Hak kaynakl ve dorudur. Bu yzden bir ey yanld
nda, o ey ilk deildir.5 ( ftht, i:564)

NOTLAR:
Osman Yahya Huve el-evvelu ve'l-hiru ayetinin tefsiriyle ilgili Hakim Tirmiztye ait bir yazmaya iaret
etmitir. Bkz. Tirmizi, Hafmu'I-Evliya, tahkik: Osman Yahya, s. 64. Sehl b. Tsteri de bu ayeti yorumlar,
bkz. Tefsirul-Azim, s. 98.
2 Kueyri yaklak iki sayfa Ewel-Ahir ve Zahir-Btn isimlerinin eanlamllarna iirsel bir slupla yer ve
rir. c. VI, s. 99.
3 Bilginlerin kdem ve evvel arasnda bir fark grdklerine deinmek yerindedir. Bkz. erh-i Cevhereti't-
Tevhid, s. 74.
4 Evvel-Ahir terimlerini birlikte inceledik, nk birisi hakkndaki bak dierine de uymaktadr. Buna
gre Evveli evvel yapan sebep. Ahiri de ahir yapmtr.

18 4
Ezeli nsan

5 Burada halk derken yaratma eylemi kastedilmez, aksine yaratlmlar, zellikle de insan anlamnda i-
simdir.
6 Bkz. B erzah .
7 Halk grdnde, Evveli, Ahiri, Zahiri ve Btn grmsn demektir (Fussu'l-Hikem, s. 152). n
k halk [yaratklar], Evvel ve Ahir arasnda bir berzahtr. Berzah, iki tarafn hakikatlerini kendinde top
lar. u halde halk grdmzde. Evvel ve Ahiri de grmz demektir.
8 Afifi bu cmleyi Hakkm ilk ve son oluunun yaratklarn kendisine muhtalyla ilgili olarak aklar.
9 Her ey Rabbinin hamdini tespih eder (17:44).
'Crcn Evveli "Kendi cinsinden ondan nce veya kendisiyle e zamanl kimsenin olmad varlk diye
tanmlar (Tarijat, s. 40).
11 lbnl-Arab yle der: O evvel'dir, nk O vard ve yaratklar yoktu (Fussul-Hlkem, s. 112).
12Bkz. lem in Y ce-B y k A n a s, Birin ci B aba.
13Bkz. H ayat.
14te lbnl-Arabnin metniyle elien Affye ait bir metin: Varlk tek hakikattir: Bir adan baktmz
da, onu Hak, baka bir adan baktmzda ise halk olarak isimlendiririz; ya da, hakikate zt asndan
bakarsak bir, sfat ve isimleri asndan baktmzda ise ok ve mteaddit olduunu syleriz. Hal by-
leyken birlii bakmndan varla baktmzda onun zt ile yce olduunu syleriz; okluu asndan
baktmzda ise, onun izafi olarak yce olduunu syleriz.... Ayn ekilde Evvel, Ahir, Zahir ve Btn
gibi, Hakkm kendileriyle nitelendii zt sfatlarda da durum byledir. Hak, zt asndan Evvel ve B
tn; sft ve isimleri asndan Ahir ve Zahirdir, ya da, birlii asndan Evvel ve Btn; okluu asn
dan ise, Zahir ve Ahirdir (Tlikat, s. 50). Afifinin grlerini iki nemli adan eletirebiliriz: a) Afifi,
Evvel ve Btn' Ahir ve Zahir'in mukabilinde ayn anlamda kullanr. Halbuki bu iki terim lbnl-
Arabde ayn anlama gelmezler, b) Afifi, zahir ve mazharlar kartrmaktadr. Bu balamda baka bir
cmlede yle der: Hak, zt asndan Evvel ve Btn; sfat ve isimleri asndan Ahir ve Zahirdir, ya da,
birlii asndan Evvel ve Btn; okluu asndan ise, Zahir ve Ahirdir (Fussu'l-Hikem, s. 50).
15Ayn metin iin bkz. lbnul-Arab, Kzf'l-Gayat, ed. Osman Yahya, 1967, s. 157. Evvele bu bak tbnl-
Arab tarafndan ilk kez dile getirilmi deildir, Gazl onu daha nce ifade etmitir. Bkz. Ferid Cebr,
Mcem-i Gazali, s. 18-19.

E z e l i n s a n (nsan- Ezeli) nsan- kmil. Ayrca bkz. nsan- Kmil

F a k i r l i k Fa, k a f ve ra 'uzuv' veya 'yarlmak' anlamna gelen bir kktr. Omurga an


lamndaki fe k a r li'z-za h r bu kkten gelir. Tek omurga, fekare'dir. Aralarndaki eklemler
ve boluklar nedeniyle byle isimlendirilmitir. Fakir, "beli krlm [boynu bkk]" de
mektir. Dilciler yle demilerdir: Fakir kelimesi ondan tretilmitir. deta zillet ve yok
sunluundan omurgas krlm demektir ( mucem ). Fakr, arz- fa k r [bo arazi] kelime
sinden tretilmitir. Bu arazi, hibir bitkinin veya baka bir eyin yetimedii yer de
mektir. ( leta f' l-a ' lam )
S?"
Fakr Kuran'da muhtalk anlamna gelir ve (Hakka ait) zenginliin zdd olarak yaratlmlarn niteliidir.
Dedi ki: Rabbim, bana indirecein hayra muhtacm (fakir). (28:24)

185
Fakirlik

Ey insanlar, sizler Allah'a muhtasnz (fukara), Allah kukusuz zengin ve vlendir. (35:15)
S?"

Aratrmac, Ibnl-Arabnin fakr1 hakkmdaki metinleri nnde durur ve yle so


rar: Byk dnr eliiyor mu? Bir adan fakr mmknn zt niteliidir; te
yandan lbnl-Arabi ona ulatn vurgular. Doal olarak insan kendisinin bir nite
lii olan eye ulamaz. O halde bnl-Arab dikkat ekmeden, fakra iki farkl adan
bakar. nk o fakra bir varlk, bir de slk ynnden bakar. Bylece deyim
yerindeyse, bir varlk fakr, bir de slk fakr vardr. 1) Varlk Fakirlii: Burada fa
kirlik, mmkn iin btn hallerinde (sbt, dtaki varlk) znden kaynaklanan
bir niteliktir.2 Mmkn sabitlik halinde varln yokluuna tercih edecek bir tercih
edene, yaratldnda ise varlm srdrecek ve varln koruyabilmek iin bulun
duu lemin ierdii her trl eye muhtatr (yemek, ila vs).3 O halde fakirlik,
mmkn ve mdum4 iin znden kaynaklanan bir niteliktir ve bu durum btn
yaratklar kapsar. Baka bir ifadeyle fakirlik, hkm genel ve kapsayc bir nitelik
tir. 2) Slk Fakirlii: Birinci fakirlik, genel ve zorunlu fakirliktir. Slk fakirlii ise,
gerekte birinci fakirlii mahededen ibaret ise de, geici ve zel fakirliktir. Bunu
anlatabilmek iin Allahn yaratklaryla beraberliini rnek verebiliriz: Allahn be
raberlii, Her nerede olursanz olun O sizinle beraberdir" (57:4) ayetinin gsterdii
gibi genel; Allah sabredenlerle beraberdir (8:46) ayetinin gsterdii gibi zeldir. u
halde Allahn genel beraberlii, kulun bir zellik veya fiil vastasyla elde etmedii
bir eydir. O bir varlk beraberliidir; ikinci tr beraberlik ise, kulun bir nitelik sa
yesinde elde ettii zel beraberliktir. Birinci tr genel fakirlik mmknn znden
kaynaklanan fakirliktir. Kulun bu fakirlikte bir stnl yoktur veya belirli bir -
dl veya rn saylmasn salayacak abas sz konusu deildir. kinci zel fakirlik
ise, udur: a) znden kaynaklanan fakirlii mahede etmek: Her mevcut muhta
tr, fakat bunun farknda deildir. Bu yzden fakirlii tercih eden, onu tercih ettiini
zanneder, halbuki arif sadece mahede ettiinin bilincine erebilir ve esastaki muh
talnn farkna varr, b) zel fakirlik sadece Allaha ynelik olabilir. Slk fakirli
i, Allaha muhta olmaktr. Bu slikin kazand bir eydir. u halde slik, sadece
Allaha muhtatr. lemden herhangi bir eye muhta olduunda ise, bu da gerekte
isimleri ynnden Allaha muhtalktr. O halde Hak, kulun muhta olduu btn
isimlerle isimlendirilir. Arif, bu mahedeye sahip olandr. Baka bir ifadeyle, her
hangi bir varla muhta olmann gerekte ilahi bir isme muhta olmak olduunu
arif mahede eder.5 c) zel fakirlik, nefsin eitilmesi ve mchededir, hatta ilahi
yaknln z ve kapsdr. Tam fakirlik mertebesine tam ve kesin olarak ulaan
kimse, onun neticesine ular: bu da ilahi yaknlktr. Sz konusu yaknlk, Allaha

18 6
Fakirlik

nafile ibadetlerle yaklamak anlamndaki kurb- nevfilin neticesi olan yaknlktr.


Yani Hak, kulunun iitmesi, grmesi olur ve artk o da bir eye ol der ve o ey
meydana gelir. bnl-Arabinin bu bahisteki metinlerine gelince, bunlar yle zik
redebiliriz:

Fakirlik btn varl ieren bir hkmdr


Hi kimse onun dnda kalamaz, ( fth t , i:263)

Allah lemi bir ey hari tek zellikte yaratmtr; o da muhtalktr. Muhtalk lem
iin z gereidir, zenginlik ise geicidir, ( f th t , i:373)

Allah sayesinde zengin olan, O na muhtatr. Allaha muhtalk ifadesine mensubi


yet, Allah ile zengin olmak" bantsndan daha stndr. nk zenginlik
Hakkn zt ile yaratklar arasndaki ilikiyi ortadan kaldran temel bir zelliktir.
Halbuki her talep, mnsebetin varln gerektirir. lemdeki her ey bir ey talep
eder. Dolaysyla lemdeki her ey, talep ettiine muhtatr. Fakr dier niteliklerden
onlarda bulunmayan bir zellikle ayrr. Bu zellik, onun hem var olann ve hem
de olmayann nitelii olmasdr. Baka her olumlu zelliin mevcut bir eyde bu
lunmas arttr. Mmkn yokluu halinde varln yokluuna tercih edene muh
tatr; var olduunda ise bu kez varln srdrmeye ve varln korumaya muh
tatr. u halde mmkn hem varlk annda, hem de yoklukta muhta olmaya de
vam eder. Fakr hkm itibariyle makamlarn en genelidir. Bu zellikten kazanlan
ey ise zel bir bantdr. Bu, bakasna deil, sadece Allaha muhtalktr, ( f th t ,
11:263)

Allah yle buyurur: Ey insanlar siz Allaha muhtasnz, O ise zengindir (35:15). Ya
ni isimleriyle zengindir. Nitekim bizler de, O nun isimlerine muhtacz. Bu nedenle
ayette, btn ilahi isimleri6 toplayan isim gelmitir (Allah). Muhtalk kapsnda,
genilii ve hkmnn genellii nedeniyle, bir izdiham olmaz. Fakirlik terk edilen
bir niteliktir, halbuki hi kimse ondan yoksun kalamaz. O her fakirde hakikatinin
verdii hkme gre bulunur. Fakirlik arifin ulat nimetlerin en lezzetlisidir,7
nk fakirlik, arifi Hakkm huzuruna sokar ve Hak kendisini kabul eder. Bu ma
kama, fakirliin kardei de yakndr ki, o da zillettir. Eb Yezid el-Bestam yle
der: Hak bana yle demitir: Bana ait olmayan eylerle bana yakla: zillet ve muh
talk. Bunlar mmknlere ait iki zelliktir. Vacibul-Vcdun [Zorunlu Varlk]
bu iki nitelikten bir pay yoktur. Ey insanlar siz Allaha muhtasnz" (35:15) aye
tinde Allah, bakasna muhta olunmasn kskand iin, muhta olunan her eyin
ismiyle bizim iin isimlendirilmitir. Buna gre fakir her eye muhta, hibir eyin
muhta olmad kimsedir. te bu, tam kuldur. Byle bir kulun varlk halindeki
durumu, yokluk eyliindeki [ayn- sabite mertebesi] hali gibidir, ( f t h t , i:263)

18 7
F a rk

Her greceli mevcut, farknda olmasa bile, muhtatr. Onu bilse bile, fakirlik diye
isimlendirilen eyin bu olduunu bilemez. Fakirlik, zden kaynaklanan zorunlu bir
niteliktir. ( fth At , i:264)

Arn rabbi bana dedi ki: Ey Gavs! Benim katmda fakir hibir eyi olmayan deil
dir. Fakir her varlkta kendisine ait bir ey bulunan kimsedir. Bir eye ol" dediin
de, o ey oluverir. Ey Gavs! Sevdiklerine ve dostlarna de ki: Benimle sohbet etmek
isteyen, fakirlii,8 ardndan fakirliin fakirliini, sonra da fakirliin fakirliinden de
fakirlii tercih etmelidir. Bu yzden fakirlikleri tamamlandnda, onlar benden9
baka olmazlar. ( gavs yye , 79)

n o tla r:

1 Fakr iin bkz. Letifu'l-A'lm, s. 143; Muhasibi, Kitbu'l-Mesail, s. 51; Kueyri, Risale, s. 122; Serrac, el-
Lna, s. 74; Hakikat'l-Yakn, s. 8.
2 Bkz. Ayn- Sblte/A 'yn - S a b ite .
3 Ibnl-Arabde yaratma her nefeste yenilenir. Her yaratmada bir tercih edenin bulunmas gerekir.
4 Bkz. A dem , Ayn-l Sbite/A 'yn- S b ite .
3 Bkz. lahi sim.
6 Bkz. T o p la y a n sim.
1 Burada slktaki fakrdan sz etmektedir. tbnl-Arabnin sz arasnda nazariyeden nazariyeye nasl
getiini ve okuyucusunu uyarmadn hatrlamalyz.
8 Ibnl-Arabde fakr konusunda bkz. Fussu'l-Hikem, s. 105; el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. II, s. 170, 262, 264.
9 Bkz. N afile v e F arz b ad etlerin U latrd M akam lar.

F a r k bkz. C e m '1

N O T LA R :

1 Bkz. lbn'l-Arabde fark iin bkz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. I, 114; c. M, 133, c. IV, s. 54; Tercmn'l-
Evak, s. 59; Istlahat, s. 287.

F a r z l a r l a S e v i l m e k N a f i l e b a d e t l e r l e S e v i l m e k Kurb- feriz [farz iba


detler nedeniyle kulun Hakka yaklamas], kurb- nevfil [nafile ibadetlerle kulun
Hakka yaklamas]. Ayn konu, mecbur kul ve serbest kul terimlerinde de ele alna
caktr.

F e n a bkz. B e k a

F e r a s e t Feraset insann ferasete konu olan eyde istidlal edebilecei birtakm ema
reler grmesini mmkn klar. Feraset ksmdr: Hkm feraset, iman feraseti, i-
lahi feraset.
Allahn nuru ile grmektir anlamnda:

188
Ferdiyet

Allah yle buyurur: Bunda anlayl kimseler (mtevessimin) iin ayetler vardr.
Kastedilen, feraset sahipleridir. Hz. Peygamber de yle buyurur: Mminin ferase
tinden korkunuz, nk O Allahn nuruyla bakar.1 (BULCA, 31)

Hkm feraset, mizataki doal belirtiler anlamnda:

Kul feraset ile nitelendiinde, ferasetine konu olan eyde kendileriyle istidlal [akl
yrtme] edebilecei belirtiler bulunur. Sz konusu belirtilerin bir ksm mizaca ait
doal belirtilerdir. te bu hkm ferasettir. (FTHT, 11:235)

tman feraseti, ilahi nur anlamnda:

nce iman feraseti bilinmelidir ve biz de onunla balyoruz, iman feraseti, basiret
gz iin Allahn mmine verdii ilahi bir nurdur. Bylece basiret ba gznn
nuru gibi olur. Ferasete konu olan eydeki belirti ise grlr eylerin gze grl
mesini salayan gne gibidir, ( fth t , 11:235)

lahi feraset, ilahi nur anlamnda:

Ferasete konu olan eydeki belirtilerden bir ksm ise ruhani-nefsi ve imanidir. Bu,
ilahi feraset, mminin basiretindeki ilahi nurdur; kendisine aldnda ferasetine
konu olan eyde gerekleen eyi onun vastasyla bilir.2 ( f th t , 11:235)

n o tlar:

1 Mminin firasetinden korkunuz, bkz. Hadis Dizini, no. 36.


2 Firaset hakknda bkz. Ravzur-Reyyahm, s. 169; Katip elebi, Keju'z-Zunun, c. II, 1241; Kueyri, Risale, s.
105.

F e r d iy e t Fa, ra ve dal "birlik" anlamna gelen tek kktr. "Tek" anlamndaki fert de
buradan gelir. Zabiyyetn farid ["Srden ayr ceylan"] demektir. Efrad'n-nucum
"gkyzndeki yldzlar" demektir, ( m u c e m )
S?"
Fert, Kuran- Kerimde szlk anlamyla geer:
Zekeriyyay da zikret. Hani Rabbine 'Rabbim beni tek bama (ferd) brakma, sen varislerin en
hayrlssn diye yalvarmt.1 (21:89)
De ki: Size sadece bir tek t vereceim. Allah iin ikier, er ve teker teker2 [turada) kalkar
snz. (34:46)

s?
Ibnl-Arabye gre fert, kendisine zg bir nitelik sayesinde isimlendirmeyi hak
etmitir. Acaba kelime hangi eyden ayrlmtr? Onu ayr klan zellik nedir? Fert,
Ferdiyet

birlie benzemekle iftten ayrlmtr. Fert, saylar iinde ayr bir mertebe olmas ve
ikiye birlik mertebesini veren bir olmas itibariyle bire benzer; ikinin var olmasn
dan sonra bulunmas ynyle de birlikten ayrlr.

Ferdiyet insaf sahibi tarafndan ancak fert diye isimlendirilenin ayrt eyde bu
lunmayan bir zellik sayesinde ondan ayrt baka bir eyi dnmekle anlala
bilir. nk ayn zellik onda da bulunsayd, ayrmas geerli olmazd. u halde
kendisinden ayrt eyin akledilir olmas gereklidir. Sz konusu ey ise, ifttir.
Ferdin ayrt ey, birlie benzemektir. Fertlerin ilki de tr. Buna gre Bir say
s, fert deildir, (ftuhat, 111:499)

Fert, her sayda ve daha fazlasndan ortaya kar ve blnmesi mmkn deil
dir.3 Fert mertebelerde Bir gibi ayrr. Fertlerin ilki tr. Bu nedenle insann sr
rnn fertlii onun birliinden farkldr. nk onun fertligi, ikinin ortaya kma
syla sabit olur. Sz konusu iki, bedenin tesviye edilmesi ve klli ruhun ona ynel
mesidir. Bylece czi nefs ortaya kmtr ki, insani latife denen ey odur. Bylece
tikel nefs fert olmutur, (elif, 6-7)

Btn neticeler, fertten ortaya karlar: Mantklarda iki ncl, eyden oluur.
Birincisi iki nermede de tekrarlanr. Bylece drt ortaya kar ki, bunlar gerekte
tr. Bu e ferdiyeti veren o bir olmasayd hibir netice sahih olmazd. Ayn e
kilde, aralarnda cinsel iliki olmasayd, erkek ve dii de bir rn meydana getire
mezlerdi. Bu da ferdiyettir. (ktab'L-MM, 3-4)

Fert, ikinin bulunmasndan sonra gerekletii iin, ahadiyet [mutlak birlik] kadar
gl olamamtr. (elIf, 9)

lbnl-Arab ferdiyeti akledilir ve duyulur lemdeki her trl neticenin kayna ve


esas sayar. Bu anlamda da, ferdiyet ve teslis arasnda bir eanlamllk grr. Bkz.
T e slis.

, fertlerin ilkidir. Bylece yaratma, Birden deil, Fertten ortaya kmtr, (ft-
HT, IV:8 9 )

Yaratma mutlak birlikten deil, ferdiyetten meydana gelmitir. nk Hakkn bir


lii kinciyi kabul etmez. Bylece lemin ilahi ilimdeki zuhuru akledilir4 hakikat
ten ortaya kmtr. Bu da, asl byle olduu iin, lemin5 paralarnn birbirlerin
den meydana geliine nfuz etmitir, (ftht, 1:171)

Flakikatler neticenin ancak ferdiyetten ktn ve saysnn da fertlerin ilki ol


duu bilgisini verince, Allah lemin yaratlm nefsinden, iradesinden ve sznden
meydana getirmitir. Hakikat birdir ve bantlar farkldr. Bylece Allah Bir eyi
irade ettiimizde ona szmz ol olur ve o da olu verir (16:40) buyurur. O halde

190
Fetih

teslis netice karmada dikkate alnmtr ve lem bir neticedir, ( nak , 6)

tnsan- kmil ferdiyette ilktir. Allah yle buyurur: insan bir amur znden ya
ratmtr (23 :12). Bu ilk mertebedir. Ardndan salam bir meknda bir nutfe iine
koyduk" (23 :13). Bu da kincidir. Sonra nutfeyi sperm haline getirdik ( 23 :14). Bu da
ferdiyet6 mertebesidir ve hepsini ierir, (ftht, i:6 4 i)

NOTLAR:

1 Bkz. BeyzvI, Envar't-Tenzil, c. II, s. 38. lbn'l-Arab fert ve vahidi ayrt etmitir, bkz. Kitabu'l-Elif, s. 9.
1 Kad Beyzvnin mesna ve slase [ikier ve er] deyimini yorumlay iin bkz. Bkz. Beyzv, Envart-
Tenzil, c. I, s. 142.
3 lk tek say tr, ardndan be, yedi, dokuz, onbir vs. gelir. Bylece teklik saylarda ortaya kar ve fer
diyet, saylarda ortaya kan ahadiyete benzer. Bir, say deildir, fakat saylarda zuhur eder.
4 Zt, irade ve sz. lbnl-Arab bu ly Bir eyi irade ettiimizde ona szmz ol'dur ve o da olur"
(16:40) ayetinden kartmtr,
5 Her ilk, lbnl-Arabye gre, sirayet edicidir. Teslis ilk sonu kartan ey olduu iin, her trl sonu
kartmaya sirayet etmitir.
6 lbn'l-Arabide fert iin bkz. Istlahat, s. 289; Kitabu'l-Elif, s. 9; Risale iler-Razi, s. 12; el-Etuht'l-
Mekkiyye, c. I, s. 168; c. II, s. 69; c. III, s. 172, 326, 462; c. IV, s. 32; Fussul-Hikem, s. 115.

F e t i h ["Amak" anlamndaki feth kelimesinin kk harfleri olan] fe, te ve ha tek kk


tr ve "kapalnn zdd" [ak] demektir. Fetaht el-bab, "kapy atm" demektir. Feth
ve fetaha, "hkm" demektir. Allah el-Fatih'tir, yani hkm verendir. Feth, yardm ve
zafere ulatrmaktr, istaftaht, "yardm edildim" demektir. Fevatihu'l-Kuran, surelerin
balanglardr, ( m u c e m )
SP

Kapamann zdd [amak] anlamnda:

Gklerin kaplar onlara almaz. (7:40)

Hkm ve hkm veren [fettah] anlamnda:


De ki: Rabbimiz hepimizi bir araya toplayacak, sonra da aramzda hak ile hkm verecek. O
Yegne hkm veren, her eyi bilendir. (34:26)

Gndermek anlamnda:

Allah insanlara bir rahmet feth ederse [gnderirse], onu engelleyecek yoktur. (35:2)

Aklamak anlamnda:
Rabbinizin huzurunda aleyhinize delil olarak kullansnlar diye mi tutup Allahn aklad
(fetehe) hakikati onlara sylyorsunuz. (2:76)
Yardm -baka bir gre gre- hkm ve yardm dilemek [istiftah] anlamnda:

191
Fetih

Biz sana ak bir fetih [yardm] verdik. (48:1)


Fetih istiyorsanz, ite size fetih. (8:19)

Fetih Gn [Kyamet Gn] anlamnda:


De ki: Fetih Gn inkr edenlere imanlar fayda vermez. (32:29)
Mefatih [anahtarlar] anlamnda: Mefatih ya mefteh'in ouludur, bu durumda mefatih hazineler demek
tir veya miftah [anahtar] kelimesinin ouludur, bu durumda anahtarlar demektir:
Gaybn mefatihi [hazineleri/anahtarlar] Onun katindadr. Onlar sadece kendisi bilir. (6:59)

S?
bnl-Arabl fethe iki ekilde bakar: 1) Kendisinden nceki hibir sufinin ufkunun
ulaamad irfani bak. Geri bnl-Arab bu bahisteki ifadelerinde nceki sofiler
den yararlanmtr; rnein halavet fethi, ibare fethi, mkaefe fethi vs. Bu fetih, in
sana aittir, bilgiyle ilgilidir ve irfani bir fetihtir. 2) Ibnl-Arabnin ikinci bak, var
lk tecellisini hatrlatan yaratc ynne bakdr.' Bu, zel bir baktr ve bnl-Ara-
bnin feyiz ve tecelliler grne gl bir ekilde baldr. Dolaysyla bu bahisteki
ifadeleri zel bir terim slubunu tar. Mefath-i vel [ilk anahtarlar], mefath-i sevni
[ikincil anahtarlar], mefatih-i esbab [sebep anahtarlar]. Bu anlamda fetih, Tanrya ait
yaratc bir fetihtir ve hi bir yaratlmn onda pay yoktur. Sz konusu fetih, ya
ratma ve meydana getirme fethidir. Y a ra tc Fetih: lbnl-Arab esasn aan-anah-
tar-amak ve 'alann (fatih-miftah-feth ve meftuh) tekil ettii bir benzetme kalb
kullanr. Bu, Ibnl-Arabnin tecelliler grnn biimlendirdii ekliyle, yaratma
eylemi iin verilmi bir rnektir. Burada benzetmenin simgesel nemi ortaya ksn
diye benzetme formundaki her enin karln tespit edeceiz: Fatih [Aan]=Her
zaman Allah. Miftah [anahtar] =Alan eyin deimesiyle birlikte deiir. Bir anah
tar, tahsis edildii eyi aabilir (mefath-i vel [ilk anahtarlar], mefatih-i sevni [ikincil
anahtarlar], mefatih-i esbab [sebep anahtarlar] vs). Feth [amak]=Ilahi hareket. A
esnasnda anahtarn hareketi. Bu, yaratma eylemiyle, yaratln eyaya ilime halidir.
Bu nedenle de sadece Allaha tahsis edilmitir: Onlar sadece Allah bilir" (6:59).
Meftuh [alan] =Gayb. Fakat kap veya rtden ibaret gayb, ama eylemiyle ama
lanm ey deildir, aksine maksat o kapnn ardnda bulunan, baka bir ifadeyle r
tnn gizlediidir. Buna gre feth, grnmeyeni ortaya kartmaya gayret eder, bu
nunla birlikte anahtar, kapya iliir.

Mmknler gaybn karanlnda bulunurlar, onlarn varlk halleri bilinmez. Mm


knlerden her birisinin bir anahtar vardr ki, onu sadece Allah bilebilir. u halde
Allahtan baka hibir mevcut yoktur, o her eyin yaratcs, yani icat edenidir.

192
Fetih

(FTHT, 111:279)

Anahtarlar saklanan eylerin yceliiyle ycelir, onlara bal olarak deersizleirler.


(MFTAH, 78)

Gayb Allah bilir. Btn bunlar (nur, karanlk) gaybm anahtarlardr, fakat anahtar
olduklarn sadece Allah bilir. Allah yle buyurur: Gaybm anahtarlar Onun ka
tindadr, onlar sadece kendisi bilir (6:59). Bu anahtarlar bizim aramzda mevcut
olsalar bile onlarn gaybm anahtarlar olduklarn bilemeyiz. Bildirilmesiyle anahtar
olduklarn rendiimizde ise, onlar vastasyla kendisini amcaya kadar gayb bi
lemeyiz. Bu durum, bir evin anahtarn bulup da, bu anahtarla aaca evi bilmeyen
kimsenin haline benzer, ( ftht, i:648 )

Bilinmeyenlerden bir ksm, bir veya daha fazla anahtara sahiptir, ilk anahtara va
rncaya kadar, her anahtar baka bir anahtar iin gaybdir. (mftah, 79)

Tanr lemi ilahi bir hareketten yaratmtr. Bu, a esnasndaki ama (feth) hare
ketidir. (FTHT, 111:279)

Anahtarlar ama esnasnda anahtar diye isimlendirilirler. A hali, yaratma eylemi


nin eyaya ilimesi, baka bir ifadeyle, kudretin konusuna ilime halidir. Allahtan
bakasnn bu konuda bilgisi yoktur. Dolaysyla bu ata ne tecelli, ne de keif
gerekleir. nk kudret ve fiil bilhassa Allaha zgdr, (fuss, 134)

[Yaratma eyleminde] Anahtar, ama ve bu amann perdesi olduu eyin almas


esnasnda ortaya kan alan vardr, ( f t ht , mi:S42)

Gayb gaybdeki deildir. Anahtarlar gayb aarlar ve bylece gaybdeki [bilinmeyen]


gayb perdesinin ardndan ortaya kar. u halde gayb, bir kap ve rt gibi, perde
dir, yoksa kap evin kendisi olmad gibi, rt de rtlen deildir. Anahtarn iliti
i ey ise ardnda bulunan deil, kapdr. ( m ftah , 78)

imdi de lbnl-Arabnin ortaya koyduu tarzyla anahtar trlerine geiyoruz. lk


anahtarlar (mefatih-i vel)2, ikincil anahtarlar (mefatih-i sevni): Bunlar dta yaratl
gaybnn anahtarlardr.3 Mutlak Varlk taayyn ederken salt basitlikten gerek ok
lua doru derecelenir. Bu, gerekte mevcudun deil, varlk mantnn gerektirdii
bir derecelenitir. Bylece feyz-i akdes, ardndan feyz-i mukaddes gerekleir. Feyz-i
akdes Mutlak Ztn varlklarn akledilir suretlerinde, baka bir ifadeyle kabiliyetler
de veya a'yn- sbitede kendisi iin tecelli etmesidir (Bkz. Feyz, Ayn- Sbite/A'yn-
1 Sabite). Bu feyiz, gerekte, bnT-Arabnin ifadesiyle, baka bir anlatmla a ya
ni, fetihtir. Sz konusu a, ilk feyiz ve ilk tecelli olmas ynnden ilk fetih, buna
bal olarak anahtarlar da ilk anahtarlardr. Bunlar sadece Tanr bilebilir, nk

193
Fetih

onlar, herhangi bir yaratlmn nasibinin olmad yerdeki Tanrnn birliidir. On


lar zt isimleridir. Feyz-i mukaddes ise, Tanrnn okluun suretlerindeki tecellisi,
baka bir ifadeyle 'ilk an neticesi olan a'yn- sbitenin akledilir olularnn ar
dndan duyulur lemde ortaya kmalardr. Bu feyiz, gaybm almasdr. Bunun a-
nahtarlar da, ikinci al olmalar ynnden, mefatih-i sevni, yani ikincil anahtar
lardr. Bu anahtarlar, varl akledilir mertebeden dar kartan ilahi isimlerdir ve
bu isimler varlkta tesir sahibidirler.4 Bu nedenle lbnu 1-Arab onlar dta yaratma
gaybnn anahtarlar diye isimlendirmitir.5

Saylan isimlerden daha fazla olan fakat mutluluk vermeleri ynnden onlarn al
tnda bulunan gzel isimler, lemde etkin isimlerdir. Onlar, sadece Allahn bildii
ilk anahtarlardr, ( f t ht , 1:99)

Hamd Allah'a mahsustur. O ilk isimlerin mahsus olduu ezelde konuan; anahtar
lar vastasyla kalplerin kilitlerini aandr. Bylece varlklar zuhur etmi ve tohum
lar almtr. ( m IFTAH, 76)

(Uzeyr Peygamber) Yokluktaki sabitliklerinde eya hakkmdaki kaderi, sadece keif


ile idrak edilebilecek kaderi sormu, bu bilgi ona verilmemitir. nk kader bilgi
si, ilahi bilgiye zgdr, Allahtan bakasnn onu bilmesi imknszdr. nk on
lar, ilk anahtarlardr, yani sadece Allahn bilebildii gaybm anahtarlardr. ( fus S,
133)

lk anahtarlar sadece Allah bilebilir, ikincil anahtarlar6 ise bizce bilinir. Bunlar
O'nun isimleridir ve onlar vastasyla mmknlerin gayblerini aar. Bylece onlar
mmknlerin ztlarnda daha nce yok iken zuhur etmilerdir. (mftah, 93)

Allah'n Nefes-i Rahmaniden yaratt ilk ey, Akldr. Sz konusu Nefes, lemin
suretlerinin ald Amdr. Bu Akl, Kalem'dir, onun ardndan Nefs yaratlmtr
ki, o da Levhadr. ( f t ht , i:395)

Bilgi Fethi: Geen ifadelerde lbnl-Arabye gre yaratmann birtakm almalar veya
tecelliler silsilesi olduunu zetledik, insan silsilenin sonuncusu7 olduuna gre, bu
rada silsilenin, lbnu 1-Arabde yaratma alndan bilgisel bir ala8 dndn
grmekteyiz. Burada gayb anahtara, anahtar gaybe dnr. u halde, Haktan insa
na inen her fetih yaratma; sayesinde insann Hakka ykseldii her fetih ise bilgi fet
hidir.

Bu ikincil anahtarlardan inen eyler, derece derece inerler. Bunlar, son sebebe va
rncaya kadar, sebep anahtarlan vb. eylerdir ve dta yaratma gaybnn anahtarlar
diye isimlendirilirler. Sonra i varlktan sonra terse dner. nk son varlk insan

194
Fetih

dr: O halde insan, terse dnendir ve bylece gayb anahtar, anahtar ise gayba
dndrr. nsan, son sebebi anahtar olarak alr ve onun vastasyla sebebinin gayb
alr, son sebebe ular. te bu, muhakkiklere gre, irfani varlk gaybm n anahtar
lar, muhakkiklere gre ise varlk-bilgi anahtarlar diye isimlendirilir. ( m Iftah , 93)

rfan gaybmn anahtarlar, [mmknlerin ilahi ilimdeki hakikatleri anlamnda] kabi


liyetlerin istidatlardr.

Gayb anahtarlarna gelince, onlar ancak Allahn bildirmesiyle bilinirler. Bilinseler


bile, gaybm anahtarlar olduklar bilinemez. Buna dikkat ediniz! Tanrnn bildir
mesi, bizlere kabiliyetlerin istidatlarnn gaybn anahtarlar olduklarn retmitir.
nk ancak mutlak ve genel hibe ve cmertlik feyzi vardr. Orada gerekte ne
gayb ve ne de ehadet vardr, bunun yerine sadece sonsuz saydaki bilinenler var
dr. Buna gre anahtar, renmen iin istidadn ve ilmi kabul etmen; amak (feth)
ise retmek; alan ise yannda durduun kapdr. stidat kazanlm deildir, ak
sine o ilahi bir vergidir, bu nedenle de onu sadece Allah bilebilir. Ayrca bilinir ki:
Gayb anahtarlar vardr, fakat hangi gayb anahtarnn hangi gayba zg olduu
bilinemez. Allah tarafndan istidat meydana geldiinde, anahtar da gereklemi o-
lur ve retme gerekleinceye kadar alma srer. Bu yzden retme, almann
ta kendisidir, (f t h t , i: 5 4 2 )

bnl-Arabnin istidad almann gereklemesi iin bir anahtar kabul ettiini gr


dmz gibi, imdi de fetih ile fth arasndaki fark aklayn grelim.

Farkl trlerine gre bir fetih geldiinde, bu kulun adil bir tarty ortaya koymas
gerekir. Buna gre kul, kendi hali ile fetih arasnda bir lt kurar. Fetih hale uy
gun ise, o halinin neticesidir. Bu durumda, baka bir lt ortaya koyar. O da, fet
hin miktarna ve halinin gcne bakmaktr. Bunlar denk ise fetih, hi kukusuz bir
sonutur. Kul bu durumda Hakkn o fetihte kendisini tuzaa drmesinden sa
knmaldr. nk bu, mahallinin dnda bir neticedir. Fetih edebi ve ykselmeyi
salayan trde ise, bu aldatma deildir, aksine O Allahn kuluna fethini artrmak
iin inayetidir. Fethin miktar ile halin gc arasna lt yerletirip, fethin halden
fazla olduunu grdnde, halin miktarn der ve arda kalan, ftuhtur.
(F T H T , 11:5 0 5 )

bnl-Arabnin zikrettii fetih ve fth trlerine gelince, bunlarn aratrlmas, bizi


esas konumuzdan uzaklatrp teorinin bilinmez ynlerine dalmamza yol aar. Bu
rada, kaynaklarn da ortaya koyarak, bu trleri sadece zikretmekle yetineceiz.
Fth Trleri: 1) Zahirdeki ibare fthu. 2) Btndaki halavet fthu. 3) Hakk m-
kaefe fthu. Mkaefe Hakkm eyada bilinme sebebidir. Hak eyada ancak onla
rn zuhuruyla ve hkmlerinin ortadan kalkmasyla bilinebilir. Fetih Trleri: )

195
Fetret Hzinesi

arpma fethi, sofilerce istenilen bir fetih deildir. 2) Bir arpma olmakszn kendili
inden gelen fetih. Fetih ve fth trleri hakknda9 bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, c. II,
s. 505, 508, 556; c. III, s. 153; c. IV, s. 220.

NOTLAR:
' Bkz. T e c e lli.
2 lk Anahtarlar iin bkz. Kayseri, Risale fi-llmi'l-Hakik, s. 4; Cl, erh-i Mkilati'l-el-Fniht'l-Mekkiyye,
s. 5-6; Letai/ul-A'ln, s. 186.
3 kincil anahtarlar iin bkz. Cl, erh-i Mkilati'l-el-Ftht'l-Mekkiyye, s. 5.
4 Bkz. F eyz.
s Bkz. Ibnu 1-Arabi, Miftahul-Gayb, s. 93.
6 Gayb anahtarlar hakknda bkz. el-Fthtl-Mehhiyye. c. III, s. 321; jaratul-Kuran, s. 56; Kn,
iMaiful-A'lm, s. 181.
7 Btn lemin yantl demin veya insan trnn yaratlmasndan ncedir. Bunun eitli anlamlar
vardr; sz gelii, insann iki surete sahip olabilmesi.
8 Gayb anahtarlar deyimini lbnl-Arab yaratma ve bilgiyle ilgili anahtarlar iin kullanr. nk her iki
durumda da gayb, Yaratana gre deil -nk Hak iin gayb olamaz- yaratlm iin vardr.
9 Bkz. Kn, Letaiful-A'lm, s. 141.

F e t r e t H z i n e s i ilerin kesildii zanm veren eyler.

Cmertlik hzinelerinden birisi de fetret hzinesidir. Bu hazine (yaratma, yardm


vs) ilerin kesilmesi vehmi verir, halbuki kesilmi deillerdir. Allah ebedi olduu i-
in bunlarn kesilmeleri mmkn deildir. Bu yzden Allah daima lemi muhafaza
eder; ayet kesilmi olsayd, lem de yok olurdu, (ftuhat, 111.405)

F e y z Fa, ya ve dat tek kktr ve bir eyin kolaylkla akmas demektir. Ardndan bu
kke kyas yaplmtr. Bunlardan birisi, "suyun akmas" anlamndaki fade e/-mau'dur.
Baka bir kullanm ise insanlar Arafat'tan ayrldklarnda sylenen efade en-nasu min-
Arafat ifadesidir, insanlarn Arafat'tan ayrllar, deta bir sel akntsna benzer.
(m u ce m )

Bir eyin kolaylkla akmas anlamnda:

Peygambere indirileni dinledikleri zaman onun hak olduuna ainalklarndan gzlerinin yalar
la dolup boaldn (tefidu) grrsn. (5:83)
nsanlarn Arafattan inmeleri anlamnda:

nsanlarn akn ettii (efadu) yerden siz de dnn ve Allahtan balanma dileyin. (2:199)

insanlarn bir szde toplanmalar, bir ie ynelmeleri anlamnda:


Feyz

Hangi durumda bulunsanz, Kuran'dan her ne okusanz ve her ne i yapsanz, siz ona dalp co
arken (tfidu) biz sizin zerinize ahidiz. (10:61)

Kuran- Kerimin feyzi Hakka izafe etmedii gibi, yaratma eylemine balamadn da zikretmek gerekir.

S?"
Ibnl-Arab varln birlii fikrinden ayrlmakszn yaratma eylemini ve Tanrnn
yannda yaratlmlarn varlm yorumlamaya alr. Bu balamda, grlen ikilie
ramen, varln birliini korumaya alan birtakm terimler gelitirmitir: hak-
halk, aynalar-grntler, tecellighlar-feyizler vs. Ibnl-Arabnin sisteminde yarat
ma, yoktan var etme deildir, aksine o saysz varlklarn suretlerindeki ilahi tecelli
ve zuhurdur. Tanr varlklar yaratr, Ibnl-Arabnin ifadesiyle, onlarn suretlerinde
tecelli eder. Bu ilahi feyiz,1 gerekte deil, varlk sisteminin mantnda iki aamal
dr: feyz-i akdes ve feyz-i mukaddes.2 Feyz-i akdes varoluun mantnda feyz-i mu
kaddesten ncedir, bununla birlikte bnl-Arabye gre feyiz srekli ve daimidir.
Feyz-i Akdes: Am3 mertebesidir. Bu, her adan bir olan Ztm varlklarn kendisin
de bil kuvve tasavvur ettii mmknlerin suretlerinde kendisi nedeniyle tecelli et
mesidir. Feyz-i akdes, Mutlak Varlkm taayynlerinin ilk derecesidir. Fakat bu su
retler akledilirdir ve duyulur varlklar leminde varlklar yoktur; onlar, Varln so
yut kabiliyetleridir. Mmknlere ait bu akledilir hakikatler veya akledilir suretler,
tbnl-Arabnin varlklarn4 a'yn- sbitesi5 [sabit hakikatler] dedii eylerdir. Ib-
nl-Arab bazen feyz-i akdese sri [yaylan] kelimesini de ekler ve feyz-i akdes es-sri
der. Bunun nedeni, sz konusu feyzin mukaddese gre ilk olmasdr, ilk olan her
ey yaylr.6 Feyz-i Mukaddes: Daha nce varlk tecellisinden7 sz ederken bundan da
bahsetmitik. Feyz-i mukaddes, Birin okluk suretlerinde tecellisi, baka bir ifadeyle
a'yn- sbitenin akledilir lemden duyulur leme kmas veya bil kuvve olann bil
fiil olanlarn suretlerinde zuhuru; dta var olanlarn ezeli sabitlik hallerindeki du
rumlarna gre zuhurlardr Feyz-i akdesin Tanrnn varlklarn akledilir suretle
rinde kendisi iin tecellisi olduunu sylediimiz gibi, feyz-i mukaddesin de Tan-
rnn varlklarn suretlerindeki tecellisi olduunu syleyebiliriz. Bu yzden feyz-i
mukaddes, Mutlak Varln tabiatndaki ikinci taayyn derecesidir. Srekli Feyiz: Ya
ratma eylemi, feyz-i mukaddes ile bir sona varmaz, nk byle bir ey sz konusu
olsayd, yaratlm olan, Yaratandan mstanilikle nitelenmi olurdu. O halde feyz-i
mukaddes yaratlmlar duyulur lemde var eder, fakat bu yaratlmlarn temel -
zellikleri yok olmaktr. Onlar, yoklukta sabit olduklar iin, hemen yok olurlar.9 O
halde, bu yaratlmlar her anda var edecek srekli yaratma ve daimi feyiz gerekir;
nk onlar her anda yok olurlar.10 Srekli feyiz Tanrnn duyulur lemin suretle

197
Feyz

rindeki srekli tecellisidir, baka bir ifadeyle feyz-i mukaddesin sreklilii ve deva
mdr. Bu balamda bnl-Arab baz kimselerin zannettikleri gibi, yaratma eylemini
etkinlikten soyutlamaz,'1 aksine yaratma biricik srekli eylemdir, dolaysyla Allah
srekli yaratandr.

lahi hkmn zellii udur: Hak bir mahalli dzenlediinde, o yer ilahi bir ruh
kabul eder, bu kabul oraya flemek diye ifade edilmitir. Halbuki o, srekli ve da
imi tecelli feyzini kabul ettii iin, dzenlenmi suretin istidadnn gereklemesin
den ibarettir. Geriye feyzi kabul eden kalmtr, kabul eden ise onun feyz-i mukad
desinden meydana gelmitir.12 (fuss, 49)

Feyz-i akdes vastasyla hakikatleri13ortaya kartan, feyz-i mukaddes vastasyla da,


var olanlar yaratan14 tenzih ederim. (mIrat, 1)

Hak srekli verir, daima feyiz veren'5 mahal ise srekli kabul eder, (ftht, i:5 7 )

n otlar :

lbn'l-Arab feyiz lak] terimiyle yaratma grn ifade ederken, Yeni Platoncu felsefenin dilini ve an
latm slubunu kullanm olsa da, kendi feyiz gr Yeni Platoncu felsefenin grnden farkldr.
Ibnl-Arabiye gre feyizler tek hakikatin farkl suretlerdeki tecellilerinden ibarettir, halbuki Plotinusta
varlklarn silsilesi sz konusudur: her birisi kendisinden nceki varlktan meydana gelmi, sonucun
sebebine bal olduu gibi, ona balanmtr. Platonik feyizler, tek bir esasa dayansalar bile, ne o Bir ve
ne de Birin mazharlardr. Bkz. Fussu'l-Hikem, c. II, s. 9-10, 151.
! Feyz-i akdes ve feyz-i mukaddes, gayb tecellisi ve ehadet tecellisi ile eanlamldr. Buna gre Hakkn
gayb lemindeki tecellisi, kendi zt iin kendi ztnda mmknlerin hakikatlerinin akledilir suretlerin
deki tecellisidir; ehadetteki tecellisi ise d lemde mmknlerin ztlannda tecellisinden ibarettir.
lbnl-Arab yle der: Allahn iki tecellisi vardr: gayb tecellisi ve ehadet tecellisi. Buna gre gayb te
cellisinden kalbin zerinde bulunduu istidat verilir. Kalp iin bu istidat gerekletiinde, ehadet le
minde ehadet tecellisi gerekleir. Bylece onu grr ve tecellighn suretiyle zuhur eder (Fussu'l-
Hikem, s. 120). Metnin aklamas iin bkz. Aff, Tlikat, c. II, s. 145; ayrca bkz. G ay b T e c e llls l- a h a d a t
T e c e llis i
3 Bkz. A m a'.
4 Bkz. Ayn- Sbite/A 'yn - S b ite
5 Bkz. Aff, Tlikat, c. II, s. 8-9.
6 Bkz. E vvel Ahir.
7 Bkz. e y d e T e c e lli.
8 Bkz. Aff, Tlikat, c. II, s. 9.
9 Bkz. Ayn- Sbite/A 'yn - S b ite .
10Bkz. Y e n id e n Y a ra tm a .
11 Aratrmaclar Ibnl-Arabde yaratma eylemine Tek Varlk zaviyesinden bakmlardr. Yaratlmlarn
gerek bir varl yoktur, u halde Yaratann gerek anlamda bir yaratma eylemi yoktur, buna bal ola
rak da yaratma anlamn yitirir. Bkz. Afifinin deerlendirmesi iin, Tlikat, c. II, s. 7-8. Buna karn
bnl-Arabye gre yaratma eylemi, yaratlmlarn Hakka muhtalk zelliiyle nitelenmeleriyle btn
anlamn kazanr. Yaratlmlar mstakil varlklara sahip olsalard, bu durumda Yaratandan mstani,

198
Feyz Veren

buna bal olarak da yaratma eylemi, znde bu sreklilii barndrmayan gemi zamanda olmu bit
mi bir hadise deildir.
12 Metnin yorumu iin bkz. Afifi, Tlikat, c. II, s. 8-o.
Yani a'yn- sabite.
,4A'yn- sbiteye ynelik Kn [Ol] (16:40) emrine telmih. Bu emir zerine onlar d lemde var olmular
dr.
15bn'l-Arab'de feyz iin bkz. htihadu'l-Kevn, s. 145; Kitabul-Hak, s. 29; Kitabut-Tecelliyat, s. 1; Kitabu'l-
Mesail, s. ; el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 62; Fussu'l-Hikem, c. II, s. 27, 101,179, 197, 244, 245, 337; Di
van, s. 38.

F e y z V e r e n bkz. I n s a n - K m il

F t r a t Her doan ocuun zerinde doduu ftrat [yaratl] rabl ikrardr. Bu,
rablna tank tutup evet dediklerinde, Tanrnn insanlardan ald ilk szdr.

Ftrat Hakk'n yaratklarm zerinde yaratt tevhit bilgisidir.' Hak onlar bellerin
den alp tank tutmu Ben sizin Rabbiniz deil miyim" diye sormu, onlar da Evet
sen bizim Rabbimizsin demilerdir. Bylece onlar, her eyden nce, rablga tank
lk etmilerdir, (ftht, 8S, 437)

Hz. Peygamber yle buyurur: Her doan ftrat zerinde doar.2 Bu, Hakkn
kendisi iin ald Misaktr. (ftht, iv:57)

Kul, z itibariyle kulluunda temizdir, nk ftrat zerinde yaratlmtr. Ftrat,


Rabbe kulluu ikrar etmektir, (ftht, bs, 5 8 3 )

N O T LA R :

' Ibnl-Arab ve Cneyd-i Badadinin risalelerindeki tevhit anlaynda Misakn nemi karlatrlabilir.
nk Cneyd, tevhit grn misak fikrine ve insann oradaki durumuna dayandrr.
2 Bkz. Hadis Dizini, no. 37.

F t r H a y a t Ftr hayat insan, hayvan, bitki ve cansz gibi varln btn paralar
na yaylm hayattr. Bkz. H a y a t .

Su ilmin simgesidir. nk eyann varl suya baldr ve ondan meydana gelmi,


ftr hayat ile nitelenmi olarak ortaya kmtr, (t e c r d , v r. 5 )

F u r k a n bkz. K u r a n

F t h bkz. F e t ih

199
F t v v e t

F t v v e t Fet, "gen" demektir. Fet ve fetiyye, "gen" ve "genlik" demektir.


(U s a n )

Fet, Kuran- Kerimde szlk anlamyla geer:

Dediler ki: Onlardan bahseden bir gen (fet) iittik, ona brahim derler. (20:60)

slam ftvveti ve tekilat konusuyla oryantalistler ilgilenmiler ve bir yandan Hris


tiyan valyeliiyle ilikisi (Von Hammerin yapt gibi) veya ftvvete zg genel
nitelikler asndan bu tekilatla ilgili eitli makale ve eserler yazmlardr. Ardn
dan bu tekilatn Abbasi halifeleri dneminde aristokrat ftvvet eklinde geliimi;
Mslman orta snflar iinde sanat ve meslek sahiplerinin ellerindeki geliimi (Von
Hammer'in ve Torneckin yaptklar gibi) veya bazen dikkatten yoksun kalan genel
ifadelerle ftvvetin tasavvufla ilikisi (Hortenin yapt gibi) veya ftvvet ve Me
lmilik arasndaki iliki (Hartmanm yapt gibi) gibi meseleler hakknda kitaplar ve
eserler yazmlardr.1 Ebul-l Affnin el-Melmiyye ves-Sfiyye ve Ehl'l-Ftvvet
isimli eseri, gnmze kadar konuyla ilgili en iyi kitap olarak kalmtr.2 tbnl-
Arab bu tarz ftvvet tekilatyla ilgilenmemitir; bunun yerine topluluun zellik
lerini (cmertlik, mertlik, cesaret vs) alm, ftvvet makam diye isimlendirdii -
zel bir makamn nitelikleri yapmtr. lbnl-Arabye gre ftvvet, belirli bir guru
ba veya tasavvuf ve dindeki belirli bir bak asna dellet etmez: ftvvet, kuvvet
ve g makamdr.

Huylar trdr: Geiken huy, geiken olmayan huy ve ortak huy. Geiken
huy, iki ksma ayrlr: cmertlik ve ftvvet gibi bir yarar salayan; affetmek, ho
gr ve cezalandrmaya gc ve kudreti yettii halde tahamml gibi bir zarar u-
zaklatrmakla geiken olan, (ftht, s, 91)

Fet [yiit] hasm olmayan kimsedir, nk o borcunu der, alacan brakr, do


laysyla hibir hasm yoktur. Fet, btn olarak, kendisinden anlamsz bir hareke
tin kmad kimsedir, (ftht, ds, 4 6 )

Ftvvet kuvvet makamdr, (ftht, ds, 3 6 )

Ftvvet, iinde zayflk bulunmayan bir eydir. nk ftvvet, yallk ile ocuk
luk arasndaki bir haldir. Bu, insan mrnn krk yama ulam olduu dnemdir.
Allah bu makam hakknda yle buyurur: Allah sizi gszlkten yaratp, gsz
lkten sonra kuvvet verendir (30:54). te bu ftvvet halidir ve bu halde insan feta
diye isimlendirilir, (ftht, ds, 3 8 )

200
Gavs

Kudreti olmayan kimsenin msamahas olamayaca gibi, gc olmayann da


ftvveci3 yoktur, (ftht, ds, 61)

NOTLAR:
' Bkz. Afifi, Melmiyye ve's-Sfiyye, s. 12 [Trkesi iin bkz. slam Dncesi zerinde Makaleler, ev. Ek
rem Demirli, z Yaynclk, 2000. Bu eviri Afifnin dier makalelerin evirisini de iermektedir 1.
! Afifi'nin Melmileri ve ftvvet ehlini ayrt edii iin bkz. a.g.y., s. 27.
3 bnl-Arabde ftvvet iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, DS, s. 41, DS, s. 35.

Gavs Gayn, vav ve se tek kktr ve /ase'den gelir, iae "skntda yardm etmek" de
mektir. ( mucem )
SS*
Gavs, Kuranda fiil olarak ve szlk anlamyla yer alr:
Rabbinizden yardm dilediinizde (lesteisun), size karlk vermitir. (81:9)

tbnl-Arabdeki anlam iin bkz. Kutup.

G ayb Gayn, ya ve ba, tek kktr ve "bir eyin gzlerden gizlenmesi" demektir. Ar
dndan gayb tretilmitir. Gayb, sadece Allah'n bildiidir, ( mucem )

S?"
Gayb Kuran- Kerimde kapal bir ekilde yer almtr, terimsel bir grnm tam olsa bile, kullanm
nn yaygnln ilham eden balam, kelimeyi birtakm bant ve tamlamalarla snrlar. Bylece terime
zg herhangi bir tanma ulalamaz. Gayb herhangi bir terimsel younluu olmakszn ortaya km ve
bu geni anlamllk hicri birinci asrlardaki sfilerin metinlerinde aktr. Gayble ilgili zikredilecek btn
noktalar yle bir cmleyle zetleyebiliriz: Gayb mekan1 ve zamansak gizliliktir.3
Olacak olan anlamnda:4

Gklerin ve yerin gayb Allaha aittir. (1677)

Saatin gayb, bu anlamdaki gaybe en iyi rnek olarak gzkr:

Sana saatin (Kyamet) ne zaman geleceini sorarlar, onun ilmi Rabbimin katindadr. (7:187)

Zuhur ve grnmenin zddnda btnlk ve rtme anlamnda:


te bu gaybn haberlerindendir, sana onlar vahyederiz.5 (12:102)
Sadece zikre tabi olan ve grmedii (gayb) halde Rahmandan korkan kimse t alr.6 (36:11)
Gaybn ve ehadetin bilenidir. O aziz ve hakimdir. (64:18)

Kuran- Kerim anlamnda:

201
Gayb

Gaybe iman ederler ve namaz klarlar. (2:3)

Tefsirci Mukatil b. Sleyman bu ayetteki gayb kelimesini Kuran- Kerim7 diye yorumlar. Bu durumda aye
tin anlam, Kuran- Kerime iman edenler olur. Belki de, Mukatil'i gayb Kuran- Kerim diye yorumlamaya
ynelten ey, te bu gaybn haberlerindendir, sana onlar vahyederiz" (12:102) anlamndaki ayetti. Bu
balamda belirtmeliyiz ki, Kuran- Kerim Tanr iin gayb lafzn kullanmam ve dolaysyla Allah Gaybtr
anlamnda bir ayet bulamyoruz, aksine gayb Allaha aittir ve O gayb bilendir.

bnT-Arabnin yaratcl gaybe ynelik klasik-genel bakn amazlarnda sende


lemekten kurtulamamtr. Bu durum, IbnT-Arabnin retmeyip dncesinden
yeni bir biim giydirdii terimlerin ounda sz konusudur. nk bnl-Arab! te
rim hakknda kendisine zg bir ierik benimsemi olsa bile, yaygn kullanm ve
genel8 anlaylardan kurtulamaz. Bu nedenle gaybe iaretlerinden onun Kuran- Ke-
rimi ve olacak eyi kastettiini hissediyoruz.9

Hz. Peygamber en yce feyz-i akdesten10 alr ve btn leme" ulatrr. nk o


gaybn srlarn bildiren peygamberdir, (tezkire, 54)

Allah demi yaratm, bana iki gz, iki kulak yerletirmitir ki, onlarla eyann
grnen tarafn grr ve iitir. Gsne de bir et paras koymutur, o et paras
nn da gaybe nfuz eden iki i gz ve iki kula vardr. Allah o et parasn kalp ve
fuad diye isimlendirmitir. Sz konusu iki gz, fuadn zerinde bulunur ve grmek
fuada aittir; nk Allah, Fuad grdn yalanlamamtr (5 3 :1 1) buyurur, (tezki
re, 6 4 )

Hz. merin ifadeleri Rabbinin12 ifadeleriyle oka rtnce, Hz. Peygamber -


mer sezgi sahibidir demi ve deta ince bir perdenin'3 ardndan gaybe bakarcasna
yle demitir: nceki mmetlerde konuturulan ve sezgi sahipleri vard, onlar
peygamber deillerdi. Benim mmetimde yle birisi varsa, o merdir.14 (TEZKRE,
112)

tbnl-Arab gayb ve gaybde bulunan ayrt eder ve onlar rt ve rtnen veya kap
ve ev gibi sayar. Ev kap olmad gibi, gayb de gaybde bulunan ey deildir. Buna
gre gayb belirli ve ayr bir mahiyettir. Gayb, bir nitelik veya birbirinden farkl, zt
ve ayr mahiyetler arasnda mterek nitelikler topluluudur. Gayb, trde olmayan
mahiyetleri ieren bir lemin niteliidir; sz konusu mahiyetlerin grnmez olmala
r ve yaratklardan gizlenmi olmalar, yaratklara gre, onlar gayb yapar. Bu ba
lamda yle bir rnek verebiliriz: ehadet lemi birbirine zt birey ve mahiyetleri
toplar: insan, hayvan, bitki vs. Btn bu varlklar, bizlere grnr olmalar zellii

202
Gayb

birletirir, bu nedenle de ehadet lemine nispet edilmilerdir. Ayn ey gayb le


minde sz konusudur. Bir eyde toplandklarnda o eyi gayb yapan zellikler un
lardr: lemdeki herhangi bir eyin lemden gizlenmesini salayan ve duyunun id
rakinin mmkn olmad her ey. Fakat her ey, Hakka nispetle grlr. Bu yz
den gayb, gaybde bulunan iin zti bir nitelik deildir, gerekte o eyi yaratklardan
gizleyen bir bantdr.

Gayb, kap ve rt gibi, bir perdedir. Kap evin kendisi olmad gibi, rt de rt-
leninin kendisi deildir. (mIftah, 79)

Allah lemi yarattnda, onun iin d ve i de yaratm, lemin bir ksmm gayb,
bir ksmn ehadet yapmtr. lem iinde lemden gizli kalan ey, gaybdir. lemin
lemde grd ksm ise ehadettir. Hepsi de Allah iin ehadet ve grnendir. Al
lah kalbi gayb leminden,'5 yz ise ehadet leminden yapmtr, (ftht, 111303)

Allah gaybleri en iyi bilendir ( 1 1 : 7 8 ) . Bu yzden sadece Allah gayb idrak edebilir.
Gayb huzurun [bulunmak, bilin] zdddr. Allah sizi gaybe ulatracak deildir
(3:179). nk bu idrake yaratlmn gc yetmez. Allah yaratm kendisine gayb
olan eye ulatrdnda, o gayb sz konusu yaratk iin meydana getirmi demek
tir ki, artk gayb deildir. (TEZKRE, 43)

lem ikidir, ncs yoktur: birincisi duyunun idrak ettii lem, o, ehadet diye
ifade edilen lemdir. kincisi duyunun idrak edemedii lemdir, o da gayb diye ifa
de edilen lemdir. Bir ey bir vakit gizli, baka bir vakitte duyuya grnr hale
gelmise, o gayb diye isimlendirilmez. Gayb aklla bilinebilen, fakat duyunun asla
idrak edemedii eydir. Akl ise gayb ya kesin delil veya doru haber sayesinde bi
lebilir.16 ( F T H T , 111:78 )

Gayb idrak edildiinde artk gayb deildir, ( f t ht , i:2is)

nceki anlamla ilgili metinlerden Ibnl-Arabnin gaybe gaybde olann zerindeki


bir rt diye baktn dnebiliriz, fakat onu gaybde olann srr saydn grmek
te gecikmeyiz. bnu 1-Arab gaybde olan gayb zerinde bir rt sayarak, baka bir
ifadeyle kendi gaybnm zerine bir perde yaparak, adeta ilk formu deitirir. Bu
balamda Fussul-Hikemin ondokuzuncu fassmda genel anlamyla gayb lemini a-
ratrr ve ona hayatn srr olmas ynnden su ile iaret eder. Eyyb Kelimesi, Ku-
ran- Kerimde zikrediliinde su ismi getii iin, gayb hikmetine tahsis edilmitir.'7
Ibnl-Arab yle der: (Balk) Eyyb Kelimesindeki Gayb! Hikmet: Hayat suya si
rayet etmitir, bu yzden su unsurlarn asldr.8 bnl-Arab gayb lafzn ehadetin
zdd karlnda btn anlamnda kullanr, Bylece gayb ehadetin ayn yapar.

203
Gayb

Ulhiyet insanda gaybdir. nsann grnen yn insan, grnmeyen yn ilahtr.


( c e l a l e , 5)

Allah lemi var oluta iki ksma ayrmtr: Gayb ve ehadet, zahir ve btn, ilk ve
son. Btn, sonu ve gayb ise tek tarz yapmtr, (e t h t , i: 4 0 s )

Belki de bnl-Arabnin gayb ve ehadet hakkndaki ep veciz ifadeleri, ermie, m


ahede sahibine, arife ve sevene verdii u tanmlardr. Bunlar, sz konusu kimsele
re zahir ve btn karsndaki konumlarna gre verdii tanmlardr. Bu durum, b
nl-Arabnin dil ve dnce zenginliini, derinliini ve yaratcln gsterir.

Ermi gayb ehadetiyle birleip, tek ey haline gelen kimsedir. Mahede sahibi,
gzyle gaybn ve ehadetini grendir. Arif, ehadetini ve gaybm bilip her birisine
hakkm verendir. Ak kendisinden perdeli olan seven kimsedir ki, perdelenen 0-
nun gaybdr. Kmil gaybde ehadeti, ehadette gayb mahede eden kimsedir.
Slik, ehadetinden gaybna sefer eden kimsedir. Keif sahibi, latiflikte ehadeti ve
gayb eit olan kimsedir. Tasarruf eden, gayb ehadetine baskn gelen kimsedir. Fa
ni, kendisinde gayb ehadetine egemen olmu kimsedir. Birleyen, ne ehadeti ve ne
de gayb olan kimsedir. Perdeli, ehadetiyle gaybden geri kalan kimsedir.'9 Gayb
Hak, ehadet ise halktr. Gayb senin hviyetin, ehadet ise benliindir. Gayb bt
nn, ehadet ise zahirindir. Gayb emir lemi, ehadet yaratma lemidir. Mn ise
birdir, ( h k m , 1 1 - 1 2 )

lbnl-Arab! gayb ikiye ayrr: mutlak gayb veya en mukaddes gayb anlamndaki
gayb- akdes. Bu, asla idrak edilemez ve sadece Hakkn hviyetidir. kinci gayb ise
iinde bulunann grnr ve zuhur lemine kabildii mmkn-izafi gaybdir. Bu
ikinci gayb, bnl-Arabye gre sbt lemidir.

Gayb ikiye ayrlr: Hibir zaman bilinmeyen gayb; bu, Hakk'm hviyetidir ve asla
bilinemeyen nispetidir. Dier ksm ise greceli gaybdir. Bir kimseye grlr olan,
baka birisine gre gayb olabilir. Varlkta hi kimsenin grmedii gayb yoktur. Var-
lktakilerin en latifi, mevcudun herkesten gaip olan kendi nefsini idrak etmesidir.
Bu yzden her gayb, kendisini grmeyen kimse iin gayb iken, bakas tarafndan
grlr. (F T H T , IV :1 2 8 )

Hakkm hviyeti20 anlamnda Mutlak Gayb

Allah, Mutlak Gaybdir. (c e l a le , b )

Ruhlar teneffs ettiklerinde, ho bir koku verirler. nk onlar zt mertebesinden


feyz-i akdesten verirler, (ftht, 11392)

Sbt lemi2' anlamnda Mmkn Gayb

204
Gayb

Dta bulunmayan hkm ve eseri zuhur etmi her ey, gerekte gayb diye ifade e-
dilen eydir. nk dta gzkmeyen gaybdir. (ftht, 111:397)

Gayb ehadet lemi iin bir zarftr. ehadet lemi, ister yaratlm ister yaratlmam
veya yaratlm da gaybe gnderilmi olsun, Allahtan baka btn var olanlardr.
Her ey Allah iin grlendir, bu nedenle Allah, grneni bilir dedik. Hak lemi
gaybden peyderpey kartmaya devam eder. Allah onlar (cisimleri ve arazlar)
gaybden kendi ehadetlerine kartr. Bu yzden Allah gayb ve ehadeti bilendir.
(FTHT, 111:10:11)

Mmknn kendisinden kt gayb makam (imkn veya sbt lemi) imkn


gaybdr. (ftht, i:7 8 )

Mdumlar [olmayanlar] gayb iken, (ehadet leminde zuhur etmeleriyle) grnr


hale gelmilerdir, ( m iftah , 81 )

Gayb22 perdesinden, baka bir ifadeyle ilimden23 harice ilk kan nur, peygamberi
miz Muhammedin24 (a.s.) nurudur. Yani mnlar leminde btn olan nurani zt
dr. (tezkire, 51)

N O T LA R :

' nsana gre kapal, Allaha gre ise her ey grlendir.


2 Duyunun idrak edemedii her ey.
5 Kuran- Kerimde gayb, gelecek veya gemi anlam da kazanr.
4 Mukatil b. Sleymann Kuran- Kerimdeki gayb yorumlay.
s Bu ayet, vahyin izhar ettii gaybin ehadet haline geldii, buna karn vahyin iermedii eyler ise gayb
kalmaya devam ettiini gsterir. Bkz. Mohamed Gaudeiroy-Demombynes, s. 305.
6 Tehanevinin gayb taksimi iin bkz. Keaf, c. V, s. 109.
7 Bkz. Exegese coranique, s. 39.
8 Hallac klasik anlamyla sofilerden sayamyoruz, o gerek anlamda Mutlakn kaplarn sofilerin nne
aan kimsedir. Ona gre gayb hakknda bkz. Slemi, Hakaiku't-Tefsir, s. 41, 84.
9 Bkz. Exegese coraniijue, s. 39.
Bkz. Feyz.
11 Bkz. Insan- K m il ve T a ife.
Ibnl-Arabi Hz. merin bir ey syledii veya bir gr belirttii baz durumlarda vahyin kendisini
onayladn belirtir. Bu balamda ise ayet zikreder (Enfal, 67, Ahzab, 53, Bakara, 125). Bkz.
Tezkiret'l-Havas, s. 112.
,J lbnl-Arab burada gayb ve setri ayrt eder ve gaybi mesturun [rtl olan] zdd sayar.
14Bkz. Hadis Dizini, no. 35.
5 Bu cmleden anlalr ki, gayb fertlerinde gerekleen bir mahiyet deil, birbirinden farkl fertler ara
snda mterek bir niteliktir. Bu balamda kalp, sz gelii, gayble rtmez, fakat nitelii onu gayb le
minden yapar.
l6Burada, Ibnl-Arabye gre gayb, duyunun idrak edemedii; buna bal olarak da duyulur lemde var
olmayan eylerdir. Bylece de nceki tasavvufun gayb anlayndan ayrlmtr. Fakat, acaba bu gaybin
gereklemesi ve duyudan baka bir vastasyla idrak edilmesi mmkn mdr? Evet! Akl onu delil ve

20 5
Gayb Hzinesi

ya haber vastasyla idrak edebilir. yle bir rnek verebiliriz: Yeniden dirilie, cennete, Cehenneme ve
hallerine inanmak, gaybe inanmaktr, akl da doru haber vastasyla onu idrak eder.
17(41-42) ayetlere telmih.
18Bkz. En B y k Unsur.
'sMutlak gayb kastedilmektedir.
2Bkz. Sbt.
21 Bu anlamda gayb iin bkz. Letaiful-A'lm, s. 147.
22lbnl-Arabde gayb iin bkz. insan-1 Klli, s. 4; Miftahul-Gayb, s. 82; Celle, s. 3; el-Ftuhtl-Mekkiyye,
c. III, s. 12, 78, 79, 279, 350, 470, 488.
23Gayb ilahi ilme gTe sbt anlamna da gelir. Bkz. Sbt.
24Bkz. M uham m edi H akikat.

G a y b H z i n e s i Gayb hzinesi (hizanet'l-gayb) ilahi emirlerin tecelligh olmas


ynnden insan- kmildir. O kendi iradesi olmakszn Hakkm dilediini cezaland
rr, dilediini dllendirir.

Hak insana yle der: Sen benim aynamsm, sen benim evimsin, sen benim meske-
nimsin ve gayb hazinemsin. (meahD, vr. 5 0 -5 1 )

Gayb T e c e llis i e h a d e t T e c e llis i (Feyz-i Akdes-Feyz-i Mukaddes bkz.


Fuss, s. 120-21). Affnin aklamalaryla birlikte bkz. Talikat, s. 145, 46.

G a y b e t bnl-Arab gaybet terimini nceki sofilerden kendisine ulam ierikle


kullanr. Gaybet, duyu karlat ilerle ilgilendii iin, kalbin yaratklarn halleri
nin ileyi bilgisinden habersiz kalmasdr. Sonra, gl bir vrid1 sayesinde, kendi
sini ve bakasn hissetmekten de habersiz kalr.

Onlardan (rical) bazs, kendilerindeki darl Rahmann hayal lemim gsterme


siyle at kimselerdir. Bu durum srekli onlara elik eder. Bu halde (gaybet) bu
lunduu srece byle bir kii, grnr hissetmekten gaip olduu iin, teklifle
muhatap deildir, (ftht, ds, 3 1 8 )

Zikrettiklerimiz haller ve makamlar diye isimlendirilir. Makam, tvbe gibi, derin


lemenin gerektii ve ayrlmann geerli olmad her niteliktir. Hal ise sekr [sar
holuk], mahv, gaybet ve rza gibi, belirli bir vakitte bulunulan veya varlklar belir
li bir arta bal eylerdir. arta bal hal, art ortadan kalktnda ortadan kalkar.
Bu gibi hallere rnek olarak bela karsnda sabretmeyi veya nimet karsnda k-
retmeyi verebiliriz. (f;'_ht, bs, 9 6 )

Gaybet, baka bir terimle diyalektik ilikisinde, belirli bir dereceye kadar ekillenen
terimlerden birisidir. Bu dier terim nedir? O huzurdur. Gaybet ve huzur, fena ve

206
Gaybn Gayb

bek gibi, birbirlerini tamamlayan iki anlamdr. Gaybet tam olduunda huzur da
tam olur; insan yaratklardan gaip olduunda, Hak ile hazr olur.2

Ben bazen gaybet3 hallerimde bulunurum, bu halde ztm ok yaygn bir nurda
mahede--ederim. En byk tecelli, yce Ar ile birlikte, ben hareketten soyutlan
m ve kendimden ayrlm iken, ztma dua eder, (f t h t , d s , 114)

NOTLAR:

1 Bkz. Kueyri, Risale, s. 38.


2 Gmhanevi, Camiu!-Usul, s. 181.
3 lbnl-Arab'de gaybet ve huzur iin bkz. el-Ftuhtl-Mekhiyye, S, s. 272, 274; DS, s. 47,112, 297, 318.

G a y b n G a y b lbnl-Arabnin yaratcl gaybn gayb (gaybul-gayb) ifadesini bi


rinci lafzla kullanmada gizlenir. Buna gre lafzn iki anlam vardr, bunlar bazen e
liki derecesine varrlar. lbnl-Arab gayb ve ehadet lemlerinin birbirlerinin zdd
sayar ve herhangi birisinden gizlenmesi ynnden her birisini dieri iin gayb yapar
(bkz. G a y b ) . Gayb lemi ehadetin gaybdr, o halde, ehadet lemi de gaybn gay-
bdr.

ehadet lemi gaybn gaybdr. (cela le , 4)

tbn'l-Arab terimdeki birinci gayb sr anlamnda alr. Buna gre gaybn gayb
ehadet leminin zdd bir anlama gelir: btmlm btn.

yle der: Bu en byk unsur' gaybn gaybnda saklanr. (n sa n , 4)

NOTLAR:

Bkz. En B yk Unsur.

G e c e Gece ve gndz, lbnl-Arab'nin sklkla kulland (gece-gndz, gayb-e-


hadet, btnlk-zuhur, cisim-ruh) ve her eit hakikat ve olgunun iki yn yapt
ift terimlerden birisidir. Beden ve ruh anlamnda gece ve gndz (leyi ve nehar):

Bu yaratln gecesi, doal cismi; gndz ise ona flenen ruhtur, (f t h t , iv :B 4 4 )

Musa bana kef, aklama ve gece ile gndz deitirmenin bilgisini vermitir. Bu
bilgi bende meydana gelince, gece gitmi ve btn gnde gndz kalmtr. Artk
gne benim iin ne doar ne de batar. Bu keif, Allah tarafndan ahirette bedbaht
lkta paym olmayaca hakkndaki bir bildirmesiydi. ( f t h t , v : 7 7 )

Duyu-akl, suret-ruh, gayb-ehadet anlamnda gece ve gndz:

Nuh akl ve ruhnyetleri -bunlar grnmezdir- ynnden kavmini gece vakti

207
G ece

(71:5); suret ve duyularnn d ynnden ise gndz vakti" (7i:5) davet etmitir.
Nuh davetinde bu ikisini birletirmemitir. Halbuki Muhammed (a.s.) kavmini gece
ve gndz davet etmemitir, hatta gndz iinde gecede ve gece iinde gndzde
davet etmitir, ( fuss, 70)

Gece bakan kiiye kendisini verir. Gece idrak eder, idraki ise salamaz. nk o
grnmezlik ve karanlktr. Grnmezlik ve karanlk alglar, algy salamaz, ( ft -
HT, ll:379)

Bu pek deerli bir kitaptr. Ben onu eksikliimden yetkinliime, douumdan bat
ma, gndzmden gecelerime doru yazdm. (It t Ihad , 140)

Gece bat demektir, bu durumda, u ekli alr: ya gecenin batyla zdd ortaya
kar (bilhassa kavram ve dncelerde gerekleir: adaletin gecesi=zulm); veya ge
cenin bat, karanla bakmakszn, bilinmezlik anlamm korur. Birinci yorum:

Ardndan aralarnda (birinci asr ve ikinci asr) kesinti dnemleri gelmi, hadiseler
gereklemi, hevesler azm, kan dklm, ehirlerde kargaalar km, bozgun
culuk oalm, zulmler artm, adalet gndz gecesine dnerek, zulm ile yer
deitirmitir, ( ftht, i:328 )

kinci yorum:

Aydnlk bir nur, gecenin karanlndan nefret eder, hatta o nefretin kendisidir, bu
nunla birlikte gece, gece olarak kalr. Gecenin varlnn art, karanln var olmas
deildir. Gecenin anlam, mahalli gnein ndan baka bir k veya karanlk
kaplam olsa da olmasa da, dou vaktine kadar gnein batm olmasdr. Bylece
gecenin mahiyeti zerinde bir karklk ortaya kmtr. Allah Dindii vakit gece
ye yemin olsun" (93:2) buyurur. Gecenin mahiyeti karanlk olsayd, Allah onu din
dii vakit" diye nitelemezdi. Kukusuz bir karanlk olmakszn, gece olabilir, ( ft
h t, IV:390)

bnl-Arabde iki ifade ska geer: insann gecesi ve bu gecenin son te biri veya
kalan te birlik ksm veya gecenin son te birlik blm: Bu gecenin mahiyeti
nedir? lbnl-Arabye gre insann yaps btnyle gecedir. Bu balamda lbnl-
Arab onu e taksim etmitir: birinci te birlik blm, topraktan olan heykel, yani
ceset; kincisi, hayvani ruh, yani nefstir; son te birlik blm ise flenen ruh, yani
ruhtur.

nsann yapsnn tamam gecedir.' Bu yapnn son te birinde en byk dl


vermek iin ilahi tecelli gelir. Son te birlik blm, ona flenmi ruhtan ibarettir;
flenmi ruh, sebat, derinlik ve kalan te bir zerinde stnlk sahibidir. Birinci

208
Genel Hazine

te bir, topraktan gelen bedenidir; ikinci te bir, hayvani ruh; nc te bir


sayesinde ise insan olmutur, ( f th t , iv :344)

nsan gecesinin2 son te birinde Hak iner ve tvbekar, dua eden ve balanmak
dileyen kullarna ihsanlarn datr, ( fu th t , iv:347)

NOTLAR:

' lbn'l-Arab'de gece hakknda bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 660; c. IV, s. 61; Tacu'r-Resail, s. 48;
Kimya-i Saadet, s. 3.
2 Bkz. Hadis Dizini, no. 42.

G e n e l H a z i n e Genel hazine gaybdir. nk btn varlk ondan zuhur etmitir.


Burada gayb lemde zuhur eden hakikatlerin hzinesi demektir.

Gayb btn varln kendisiyle zuhur ettii genel ve parlak nurdur ve dta gzk
mez. Gayb genel hazinedir, (ftht, 111397)

G e n e l N b v v e t z e l N b v v e t Genel nbvvet, zel nbvvetin mukabi


linde (kesilen eriat nbvveti, nebi ve resullerin nbvveti), eriat getirtmeyen ve
kesilmeyen nbvvettir (veli ve vrislerin nbvveti).

Genel nbvvetin eriat getirmesi sz konusu deildir. zel nbvvet ise eriat ge
tiren nbvvettir. Bu yzden bu nbvvetin kaps, kapaldr, (ftht, 111:513)

Velayet, genel nbvvettir: eriat getiren nbvvet ise zel.nbvvettir, (ftht,


ll:24)

Tanr kullar iin teriin [yasa koyma] bulunmad nbvveti baki klm, sadece
itihatta terii brakmtr, (fuss, 135)

Bu iki terimin, genel nbvvet ve zel nbvvetin aklamas iin bkz. N b v v e t .

G e n e l R a b l k (Rubbiyet-i Ekvan [varlklarn rablg], Rubbiyet-i Esbab [sebep


lerin rablg]) Genel rablk (rubbiyet-i mme), ihtiya duyulan varlk ve sebeplerde
kendini gsterir. Bunlar, perde teriminin btn olumlu zellikleriyle beslenerek
Hakk perdelerler; sz konusu zellikler, perdelemek ve ulatrmaktr.

Yaratlm her eyde, kendisinden lemde bir fayda ve zarar ortaya kt iin, bir
rablk iddias bulunur. lemdeki her bir ey, fayda ve zarar vericidir. Bu kadar,
genel rablktan kendisinde bulunan ksmdr ve onun sayesinde yaratklarn zilleti
kendisine ynelir. Nitekim insan, kendisine fayda vereceini bildii iin, sevmedii
ilac imeye muhta kalr. Bu durumda, farknda olmadan ona kulluk etmitir.

209
Genel Velayetin Sonu

nk lemde bulunan her eyde bir zarar ve fayda vardr ve bu ilahi zelliiyle
de, fayday elde etmeye ve zarar gidermeye gereksinim duyduklar iin, kendisine
muhta olanlarn nefislerini celbeder. Bu durum, farknda olmasalar bile, yaratklar
eyaya kullua yneltir. Allah yaratklarna tevdi ettii zellii bildii iin, Dikkat
ediniz, halis din Allaha aittir (39:3) buyurur. O din, varlklarn rablgnm etkisin
den arndrlm dindir. nk Allah onlara ilgi gsterdiinde, kendilerini szn
ettiimiz sebeplerin rablgTndan kurtarmtr, ( f t h t , 11: 2 2 1 )

Allah eyay yarattnda, sebepleri koymu ve onlar kendisi iin deta perde yap
mtr. Bu yzden eya, kendilerini 'perde diye bilen herkesi Hakk'a erdirirken, on
lar rab edinen herkesi de kendisinden uzaklatrr, ( f th t , W:416)

Genel V e la y e t in Sonu ( Hatml-velayetil-kbra [byk velayetin sonu],'


hatml-velayet ale'l-tlak [genel anlamda velayetin sonu] ,2hatm'l-mm [genel son] ,3)
Ibnl-Arab velayeti ikiye ayrr: Genel velayet (velayet-i amme)] bu nebi ve resulle
rin velayetidir.4 kincisi ise velayet-i hassa, yani zel velayet. Bu da velilere zgdr.
Ibnl-Arabi her velayet iin bir hatem [son] kabul etmitir. Bu son belirli5 bir6 kii
dir ve son olmann btn niteliklerine haizdir. Sz konusu zellikler son ve snr7
olmak ynnden bitirdii trn btn fertlerine ait zelliklerdir. te yandan Hatem
btn velilerin btn bilgilerini aldklar bir kandildir.8 Genel velayetin sonu bir
peygamberdir [resl], Allah onu kendi katma ykseltmi, hir zamanda veli olarak
inecek ve Muhammedin (a.s.) eriatyla hkmedecektir. Onun yeryznde ortaya
kmasyla da btn peygamber ve nebilerin velayetleri bitecektir. Bu nedenle ondan
sonra hibir veli gelmeyecektir. O Efraddandr ve Muhammed mmetinin en fazi
letlisidir. Sz konusu Hatem sadr (a.s.).9 zel velayetin sonu: Son veli Efraddan
Muhammedin kalbi0 zerindeki bir Araptr. O Muhammedi velilerin bilgilerini
kendinde toplam, Muhammedi veliler iin bir miras olarak meydana gelen velayeti
bitirmitir. Ondan sonra Muhammed kalbi zerinde bir veli gelmez. zel velayetin
sonu, genel velayetin sonundan farkldr. Genel son peygamberdir. zel velayetin
sonu lbnl-Arabdir (kendisi bunu zaman zaman belirtirken, talebeleri vurgular
lar).

Dikkat buyrun! Velilerin hatmi bir resldur


lemlerde onun bir dengi yoktur
O Ruhtur, Ruhun ve Meryem Anann oludur
Bu yle bir makamdr ki, ona yol yoktur

Allah onu [sa (a.s.)] katna ykseltmi, sonra hir zamanda velilerin sonuncusu ola
rak onu indirecek, o da Muhammed eriatyla Muhammed mmeti iinde hkm

210
Genel Velayetin Sonu

verecektir. Bu durumda sona eren, peygamber ve resullerin velayetidir. Muham


medi velayetin Hatemi ise, velilerin velayetini sona erdirir. Bylece, velinin velayeti
ile peygamberin velayeti arasndaki mertebeler ayrt edilir.12 (FTHT, iv .195)

sa (a.s.) hateml-evliya [velilerin sonuncusu] olur. O bu Muhammed mmetinin


en faziletlisidir. Hakim Tirmiz Hatml-Evliyada ona dikkat ekmi, sann (a.s.)
Eb Bekir ve dier sahabeden stnlne tanklk etmitir.13 nk sa mmet-i
Muhammed ve slamiyet iinde bir veli olsa bile gerekte peygamber ve resldr.
Hz. Muhammede indirilmi eriata zg Muhammedi velayetin de zel bir Hatem'i
[son] vardr. O bir peygamber olan Isadan mertebe olarak dktr. O Hatem bi
zim devrimizde domutur ve ben onu grdm. Ondan sonraki her peygamber
kendisine dner, (f t h t , i:iss)

Efrada [Tekler] gelince: saylar oktur. ki Hatem de onlardan, yani Efraddandr.14


iki Hatem Kutup15 deillerdir, kutuplar iinde Muhammed kalbi zerinde olan
kimse yoktur. Efrada gelince: onlarn bir ksm Muhammedin kalbi zerindedir,
ite Hatem de onlardandr. Burada kastedilen zel velayetin sonuncusudur, ( f t
h t, IV:77)

Hatem iki kiidir:16 birincisiyle Allah velayeti bitirirken, kincisiyle Muhammedi ve


layeti bitirir. Muhammedi velayeti bitirmek Araplardan bir adamn iidir. O [h
km getirmeyen peygamberlik anlamndaki] mutlak nbvveti bitirir.17 Allah Hz.
Muhammed (a.s.) ile eriat getiren nbvvetleri sona erdirdii gibi, Muhammedi
Hatem ile de dier peygamberlerden kalan deil, Hz. Muhammedden miras alman
velayeti bitirir. nk velilerden bir ksm Hz. brahime, bir ksm Hz. saya veya
Hz. Musaya vris olurlar. Sz konusu veliler Muhammedi velayeti bitiren veliden
sonra da var olurlar. Halbuki ondan sonra Muhammedin kalbi zerinde bir veli
gelmez. te Muhammedi velayetin Hatemi ifadesinin anlam budur. Kendisinden
sonra hibir velinin gelmeyecei genel velayeti bitiren [hatml-vdayeti'l-mme] ise
Hz. sadr, (f t h t , i:4 9 )

Ben hateml-velayeyim [veliliin sonuncusu, mhr] hi kukusuz


Mesih ile birlikte, Haimnin (Hz. Muhammed) vrisleri iin
Ayn zamanda soylu Eb Bekirim
Beden ve ruh sahibi herkes iin mchede ederim, ( f t h t , 1:244)

N OTLAR:

1 Bkz. el-Fthtl-Mehkiyye, c. III, s. 507.


2 Bkz. a.g.y., c. II, s. 49.
3 Bkz. a.g.y., c. III, s. 400.
4 Her peygamber veya elinin peygamberlii teblii tamamlannca sona ererken, velayeti byle deildir.
Her nebi velidir, ancak her veli nebi deildir.

211
Gerek lah

s tbnl-Arablnin kelimelere dair zel bir yorumunun olduunu belinmitik. Kelime, ona gre, bir yan
dan isim olarak, te yandan sfat olarak anlam kazanr. Hatta, genellikle de kendisini elde eden herkese
verilen bir sfata dnr. Bkz. Lovh-I M ahfuz Halbuki hatml-evliya bir nitelik deil, belirli bir ahs
tr.
6 Ibnl-Arabi yle der: Saylar belli olan Allah adamlarndan birisi de, Hatemdir. Hatem, lemde tek
kiidir ve Allah onunla Muhammedi velayeti mhrler. Muhammedi veliler iinde ondan daha by
olmaz" (el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, s. 9).
7 Bkz. H alem .
8 Hatem fikri bnl-Arabt'deki temel dncelerden birisidir, tasavvufi bilgi hakkndaki nazariyesini ina
etmek iin Hatemdeki belirli zellikler zerinde odaklar. bnl-Arab peygamberler iinde Muham-
med (a.s.) ile veliler iinde Hatem arasnda tam bir paralellik kurar: nr- Muhammedi'nin ezeliliine
inand gibi, hatml-velayetin ezeliliini de vurguladn ve Hatmn-nbvvetin hak ettii kazanm-
lar onun ahsna da verdiini grmekteyiz. Bu balamda Hatem olmak, tam anlamyla Hz. Muham-
medin kalbi zerinde olmak demektir (bkz. A yak/A ya zerin d e O lm ak). Aradaki benzerlii gster
mek iin yle bir karlatrma yapabiliriz:

HatmUn -n bvvet H atm l-v ela yet


Nur- Muhammedinin ezelilii Hatml-velayetin ezelilii
Cevmiul-kelim verilmitir Btn velilerin bilgilerini ierir
Her trl bilginin kayna Velilerin btn ilimlerini aldklar kandil

lbnI-Arab yle der: Hz. Peygamber dem henz toprak ve su arasndayken ben peygamberdim
demitir. Halbuki btn peygamberler ancak peygamber olarak gnderildiklerinde peygamber olmu
lardr. Hatml-Evliya da dem toprak ve su arasndayken veliydi..." (Fussu'l-Hikem, s. 64). Dier ko
nulardaki metinler iin bkz. el-Flht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 442; el-Fthtl-Mekkiyye, c. I, s. 151;
Fussu'l-Hikem, s. 62.
9 Michel Hayek lbnl-Arabnin eserlerinde Mesihin hatml-evliya oluunu incelemitir, bkz. Le chrisi de
L lslam, ed. Du seuil, s. 260-264
10Bkz. M uham m edi K ad em in V risi.
" Bkz. Davud Kayseri, erh-i Taiyye, s. 33.
,2lbn Teymiyye Hakim Tirmizl ve lbn'l-Arabdeki hatm'l-velye fikrini eletirmi ve onun Eb Be
kir'den daha stn olmayacandan hareket etmitir. Halbuki, hatm'l-velyenin hir zamanda zuhur
edecek bir veli deil, veli olarak inecek bir peygamber (Hz. sa) olacann farknda deildir. Hz. sa
risleli ynnden Eb Bekirden daha stndr, lbn Teymiyenin eletirisi iin bkz. Kitabut-Tirm iz,
Hatml-evliya, s. 506.
,J Bkz. Efrad.
4Bkz. Efrad.
19Bkz. Kutup.
16lbn'i-Arabde Hatem konusu iin bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. I, s. 7-8, 150; c. II, s. 50; c. III, s. 328,
400, 507, 514; c. IV, s. 27, 75, 76, 116; Iarat'l-Kuran, s. 53; Tecelliydi, s. 8; Bulgatul-Gavvas, s. 11; Anka- i
Murib, s. 18.
17 Mutlak nbvvet, velayet demektir.

G e r e k l a h bkz. A lla h

212
Gerek Varlk

G e r e k V a r l k Vcd- Mutlak [mutlak varlk], Vcd- Srf [srf varlk].

G e r e k l e m i H a y a l bkz. H a y a l

G d a bkz. R z k

G d a l a r n G d a s (lk Gda (gdau'l-evvel) Gdalarn gdas, hayat ve beslenmenin


nce kendisiyle balamas ynnden Mutlak Zttr. Mutlak Zt, ilahi isimlerden n
cedir (yaratlmn varlnn beslenmesi) ve ayn zamanda yaratmadan da ncedir
(isimlerin gdas). Zt, en yksek makam ve btn gdalarn en ulvsidir.

En yksek gda, dk lemde, srekli gda ve yaam olarak lemin katmanlarnda


ykselmeyi srdrr. Bylece ilk gdaya ular. lk gda, gdalarn gdas, o da, Mut
lak Zt'tr. ( m evak I, 121 )

G i z l i E m i r A k E m i r bkz. T e k v in i E m ir T e k lif i E m ir

G i z l i H a z i n e Gizli hazine (keriz-i hafi) btnlktr. O Tannmn her trl bant ve


tamlamadan soyutlanm ezeli ve kadim ztdr ve Bilinmez bir hzineydim, bilin
mek istedim, halk yarattm ki, onunla bilineyim1 anlamndaki kutsi hadisinden te-
rimletirilmitir. lemin ortaya kndan sonra da bu gizlilik srmekte midir? Do
rusu evet. Tanr zt asndan bilinmez, O nun zt srekli gizli hazinedir. Fakat
Tanr varlkta tecelli eden nitelik ve isimleri asndan bilinir.

Tannmn hazine2 olmasnn anlam btnl demektir. Bu, isimlerin bir isimlendiri
lene dellet edite birlemeleridir ki, isimlendirilen hkm, bant ve tamlamalar
dan soyutlanm zttr, ( bulga , 98)

N O T LA R :

' Bkz. Hadis Dizini, no. 34.


! Ayrca bkz. lbn-Arabi, Fussul-Hikem, c. II, s. 61, 91; Miralul-Arifin, s. 1.

G i z l i l e r (Ahfiya) bkz. E fr a d

G l g e Gnein bulunup da ayrld her yer z il ve fe y [glge] ismini alr. Z il 'n oulu
ezlal, zila l ve z u lu l' dur. Zilal, "bulut ve benzeri glgelendiren eyler"dir. Zil, gerekte 1-
nlar olmakszn, gnein aydnldr. Hava bulutlu olduunda ezalle yevm ina haza
denilir. Araplar yle derler: "Tatan daha glgeli, aatan daha stc bir ey yoktur."
Hangi ey daha geni ve daha derin olursa o eyin glgesinin karanl daha oktur. Al

213
Glge

lah yle buyurur: "Gklerde ve yerde bulunan her ey dileyerek veya zorla Allah'a
secde ederler. Glgeleri ise akam ve sabah secde eder." Yani, onlarn glgeleri de
secde eder. Tefsir'de yle denilmitir: "Kfir Allah'tan bakasna secde eder, glgesi
ise Allah'a secde eder." Bir gre gre "glgeleri", "ahslar" demektir ki, bu genel
yoruma aykrdr. Baka bir ayette ise yle denilmitir: "Ne de glge ile scaklk denk
tir" (35:21). Tefsir bilgini Saleb yle der: "Bir gre gre burada glge. Cennet; ate
ise Cehennem demektir. 'zerinize bulutu glge yaptk' (2:57) ayetine gelince: Bir g
re gre, mukaddes arza ktklarnda kendilerini glgelendirmek iin bulutu onlara
amade kalm demektir. Ayrca onlara bldrcn ve helva indirmitir. Seni glgelendiren
her ey, senin glgendir. Ayette 'Rabbini grmez misin ki: Glgeyi nasl uzatmakta
dr?' (25:45) denilmitir. Her eyin glgesi, onun karanlk mekndaki ahsdr." (usan)
S?"

Ibnl-Arab bir eyin suretini, ve glge veya glgelerini mecaz olarak alr ve bu
unsur ile unlar yorumlar: 1) Yaratma ve oalma. 2) Hak ve yaratklar arasnda
ki iliki. 3) Fiilin birlii. Glge, bnl-Arabide, kendine zg bir anlama sahip de
ildir. Glge, lbnl-Arabinin mazharlarda oalan tek varla dair dncesini an
lalr klmak iin benzetme olarak kulland bir kelimedir. Bu benzetme biimi,
tbnl-Arabnin teorisiyle biimlenme gcne sahiptir ve bu nedenle de btnyle
ona uygundur. Bylece Ibnl-Arab onu bir yandan tmellere uyarlarken, bir yan
dan da tikellere uygulamtr. imdi, bnT-Arabnin bu benzetmede ne derece ba
arl olduuna bakalm! Varlk birdir ve bnT-Arabnin mazharlar veya tecelligh-
lar veya glgeler diye ifade ettii suretlerde oalr. Glge, n karsnda bir eyin
eklidir. Bu nedenle glge, suret tarznda olsa bile, aslna nispet edilmesi uzak bir
nispettir. Bu, ahs ile glgesi arasndaki ilikiye benzer. Glge, varlk mertebesinde
dk derecede bulunur ve daima dk mertebeye iaret eder. Mesela bir insann
bedeni hakikatinin glgesidir.

ahslarn glgesi, onlarn ekilleri, ekiller ise benzerleridir. Glgeler sahiplerinin


secde etmesiyle secde ederler. ayet ahslann karsnda bulunan k olmasayd,
glgeler ortaya kmazd, ( ftht, iv :435)

ahs bir olsa dahi, tek sureti veya glgesi olaca iddia edilemez. Karsndaki k
larn adedince, ahs adna glgeler; karsndaki aynalar adedince de suretler orta
ya kar. Halbuki ahs kendi zt asndan bir, suretlerde tecellisi veya klardaki
glgeleri ynnden ise oktur. Sz konusu glgeler oalr, yoksa ahs oalmaz;
suretler ise kendisinden baka bir ey deillerdir. (TERACiM, 31)

Alt mertebedeki st mertebedekinin glgesidir:

214
Glge

Tabiat iki g ile nitelenmi ve eriat diliyle Levh-i Mahfuz [Korunmu Levha] diye
isimlendirilmi Klli Nefsin glgesidir. Nefsin glgesinden uzamayp, kendisinde
kalan ksm, sayesinde aydnlk ve aydnlatma derecesinde Akla inmesini salayan
ksmdr. Nefsin glgesinden uzayan ksm ise tabiat diye isimlendirilir; uzama, Kl
li Heyulann ztnda gerekleir, ( f th t , i:296)

Senin cismin hakikatinin glgesidir, u halde o glgesiz glgedir ve hakikati ateten


korumaz. Hatta cisim, hakikati cehalet ateine sevkeden ve onda cehalet ateini tu
tuturan eydir, ( f th t , i:32)

lbnl-Arab Hak ve halk arasndaki ilikiyi suret ve asl arasndaki iliki gibi d
nr. Suret, gerekte varl olmayan bir eydir, varln asim varl sayesinde kaza
nr. Suret, asldan baka bir ey olsa bile, belirli bir ekilde asla ulatran ve ona de
llet eden eydir.

Gndz gecenin glgesi saylmtr, nk gece asildir, ayn ekilde cisim de asildir.
nk dzenlendikten sonra, aydnlanmayla beraber gndz geceden kar. Gn
dz ilahi nefhay hissettiinde, ona komu, Bylece kendisinden soyutlanan ey or
taya kmtr, ( eyy a m , 9)

Glgeler, k olmad iin, bir varla sahip deillerdir. Sonra glgeyi kolaylkla
kendimize ekeriz (25:46). Onu kendisine ekmitir, nk o Hakkm glgesidir.
Her ey ondan zuhur etmi ve yine ona dnecektir. Bu yzden kan odur, ondan
bakas deildir. drak ettiimiz her ey, mmknlerin ztlarnda Hakkm varl
dr. Suretlerin deimesiyle glge ismi ondan gitmez. Glge olmasnn birlii y
nnden de o Haktr, nk Hak bir ve tektir. ( fuss, 103)

Glge, k karsnda bulunduunda ahstan ortaya kar. Bu yzden glgesinden


mstani kalacak ekilde a bakmayasn; unutturacak ekilde de glgene
bakmayasn. ( kava D, 15)

Allah glgeleri rahat etmen iin uzatmamtr, Hakkm bilgisine ulamanda bir
merdiven olsun diye uzatmtr. Sen, o glgesin ve Hak seni kendisine ekecektir.
(AHD, 3)

Glgeler fiilin mutlak birliinde etkin deillerdir: Ibnl-Arabi varlktaki btn fiille
ri birletirir ve onlar sadece Hakka nispet eder. Hak her fiildeki faildir. Kukusuz
lemdeki btn fiillerin ala tabi olduunu ifadede glgeden daha yetkin bir ben
zetme yoktur. Glgede grlen hareket gerekte asla aittir, Bylece lemdeki btn
fiillere, nce fiili nefyedp, ardndan ispat eden Attnda sen atmadn, fakat Allah
atmtr ayeti mutabk olur. Bylece ayet fiili nce yok saym, ardndan da ispat
etmi ve btn fiilleri Allaha nispet etmitir.

215
G l H k m d a r n H a lif e s i

Senin glgen suretine gre, sen de suretine gresin. Bu yzden sen de bir glgesin.
Hareket ettirmenin sana deil, Hakka ait olduuna apak delil vardr. Hareket et
tirmek, glgeye' deil, sana aittir. ( terac Im , 30)

n otlar :

' Bkz. lbnl-Arabt'de zil (glge] hakknda bkz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. II, s. 299, 303, el-Ftuht'l-
Mekkiyye, c. III, s. 47,106, 304; Meahidu. Esraril-Kudsiyye, s. 25.

G l H k m d a r n H a lif e s i

Ey bakann bakt! Ey zuhuruyla el-Melik ve el-Kadirin cezalandrd! Ey Allah


dostu! Ey gl hkmdarn halifesi! ( bulga , 64)

ifadeden burada hitap edilenin Mehdi olduu anlalr. Mehdi zuhur edecek ve zu
huruyla da hakszlk ile dolmu yeryz adaletle dolacaktr.

Mehdinin gl hkmdarn halifesi olmas yle aklanabilir: Mehdi ve kl iki


kardetir, ( f th t , m-,329)

BkzM e h d i.

G n Sfilere gre zaman hale baldr. Bu nedenle saat ve saniyelerle deil, halin
deimesi veya sabitliiyle llr. Buna gre zaman, ilahi tecellilerden etkileniiyle
derunun hareketiyle hareket eder. Gn tasavvuftaki zaman mefhumuna baldr.
Bylece gn, vakte veya hale bal bir birlik oluturarak, ona gre ksalr ve uzar. Bu
hal, bazen ksalr ve nefesi bile amayabilir. Bu en ksa gndr. Bazen ise uzar ve
zamansal mr dnyann mr kadar olur. Bu, dnyann gndr. Bazen ise hkim
olan hale gre ok uzun olur.
Halin birlii anlamnda gn:

Bize gre gn yirmi drt saattir. Gn hakknda Allah her gn bir ite olduunu
bildirip de ilerde demeyince, onun saatlerinin tek bir hkm altnda bulundu
unu rendik. Buna gre sahih gnmz, btn saatleri eit olan eydir. Buna g
re saatleri farkllarsa, tek bir gn deildir, ( eyy a m , 10)

Gecesi ve gndz olmayan bir gn idi. ( f th t , i:377)

Eb Yezid el-Ekber yle demi: Bana gre zht bir makam deildir. Ben gn
zahit idim. Birinci gnde dnyaya kar zahit oldum, ikinci gn ahirete, nc
gn ise Allahtan baka her eye kar zahit oldum, ( ftht, i:78)

Gnler ksa ve uzundur:

216
Gndz

Allahn insandan kalbi semesine gelince, kalp Allah sdran eydir. nk Allah
her gn bir itedir. Gn ise, birim zamanda, teneffs edenin nefesi kadardr. Bu ne
denle de bakalat iin kalp diye isimlendirilmitir, ( f th t , II:171)

ler Allahn her gn kendilerinde, hatta ilerinde bulunduu eylerdir. Her gn,
gnlerin en k olan her nefes demektir, ( f th t , i:520)

Deccalin gnlerinden bir gn bir sene gibi, bir gn bir ay gibi, bir gn bir hafta gi
bi, dier gnleri ise bilinen gnlerimiz gibidir, ( ftht, i:548)

Kyamet Gn:1 Sresi insanlarn kabirlerinden kp Cennet ve Cehennemdeki


yerlerinde konaklamalarna kadar srer, ( f th t , i:77)

N O T LA R :

' lbnl-Arabde yevm hakknda bkz. el-FUtht'l-Mekkiyye, c. I, s. 109 (Rabbin gnleri, mira sahibi
gnler, Allah'n gnleri), 121 (mira sahibi gnler, Rabbin gn), 140 (gn); c. II, 82 (dnya gnleri,
Rabbin gn), 441 (Rab isminin gn, mira sahibi gnler); c. III, 434 (i gnleri), 438 (zaman ve gn),
548 (kk zaman, kk gn); c. IV, s. 11 (ebed gn), 134 (nefesler gn), 2S2 (ahiret gn), 374
(gn); Kitabu'-e'n, s. 6 (cismani gn, ruhani gn), 9 (gnn zahiri ve btn vardr), 18 (benzer gn,
Rabbin gn, Ay gn, Zuhal gn).

G n d z bkz. G e c e

G v e n i l i r e h i r Gvenilir ehir (beledl-emin) Kuran' kaynakl bir terimdir ve


Ibnl-Arabye gre onunla kastedilen insan- kmildir.

Gvenilir ehir (beledl-emin) su ve topraktan dzenlenmi, en gzel yaratl ile en


dn kendinde toplam yaratktr. (t t Ihad , 141 )

N O T LA R :

' ncire ve zeytine yemin olsun ki" (95:1) ayetine telmih.

G v e r c i n Gvercin (verha), drt kutan1 birisidir. Gvercin, Kartaln (ilk mertebe)


kart olarak, ikinci varlk mertebesine iaret eder. Bu, lk Akln kart Kll Nefs;
Yce Kalemin kart Korunmu Levha; demin kart Havva mertebesidir.
Varlk mertebelerinin kincisi anlamnda:

Gvercin Klli Nefs, o da Korunmu Levhadr. ( istilahat , 293)

Gvercin Tabiat ve Akl arasnda Nefstir. ( fth t , ii:13o)

Ben ikinci Gvercinim


Meskenim mnlar arz

217
H a c is

Bana nida eder: Ey ikinci!


Ben ikinci deilim
Benim varlmda biter
Varlktaki her bir ey. ( D V A N , 3 7 )

kinci varlk mertebesinin ilkinden zuhuru anlamnda:

Allah beni (Gvercin) yaratmak ve gzellik tacyla talandrmak ve Sidre-i Mnte-


haya yerletirmek istediinde, cezalandrmasndan emin olan Kartalm ard. O
kapsnn nnde kendinden gemiti ve nidaya itaat ederek yle dedi: Duyaca
m gibi nida ettin. Allah yle dedi: Sen, bana yakn bir mahalde olsan bile, ya
banc bir yerdesin, nk ben seninle hemcins deilim, bu nedenle nefsinin vahet
halinde olmas gerekir. Sende gz aydnl vardr, artk sen onu harice kar ve
bylece de onun komuluuyla nsiyet et! Benimle nsiyet imknszn imknsz
dr." Bunun zerine Kartal yle demitir: Benim zelliim acizlik iken, nasl olur
da benden bir ey zuhur edebilir? Allah yle karlk vermitir: Sen paralel dur,
bu esnada paralel iken onun harici varln izhar edersin. te bu ikinci nizamdr.
Bylece ben zuhur ettim, Hak bana nida etti, ben de hemen karlk verdim.
(TT HAD, 144)

NOTLAR:
Bkz. Drt K u . Ayrca bkz. Risaletu'l-lttihadi'l-Kevnl, s. 142, 46. Burada Ibn'l-Arab Anka, Gvercin, Kar
tal ve Kargadan sz eder.

H a c is Ha, dm ve sin, tek kktr. "Bir ey nefiste gerekleti" anlamnda hecese e-


eyu fi'n-nefs denilir, (mucem )
S?"

Hacis nefisteki dnce demektir; bazen ilk dnce iin kullanlr. lk dnce, a-
mele gre, niyetten ncedir.

Hacisi sfiler ilk dnceyi ifade iin kullanrlar. lk dnce, rabbani dncedir'
ve asla yanlmaz. Sehl et-Tsteri onu ilk sebep ve dncenin arpmas anlamnda
ncferul-hatr2 diye isimlendirmitir. Nefiste gerekletiinde irade, nc tekrarn
da himmet; drdnc tekrarnda azim; kalbe ynelii esnasnda -bir eylem dn
cesi ise- kast ve -fiille ezamanl ise- niyet diye isimlendirirler, ( is t il a h at , 284)

Sfiler, gerek kendi fiillerine ve gerek kendileriyle bulunan insanlarn fiillerine ba


karken, tarikata ynelmelerini salayan ve kendisine nispet edildikleri niyetleri ti
tizce aratrrlar. Onlar, hacisin, himmetin, azmin, iradenin ve kastn mahiyetini bi
lirler. Btn bunlar, niyetten nceki hallerdir, ( f th t , s. 276)

218
Hak

1 Crcani Tarijat'ta (s. io i) yle der: "Hatr: Kalbe gelen hitap veya vrid. Bunda kulun gayreti sz konu
su deildir. Hitap olan hatr drt ksradr: rabbani hatr. Bu asla yanlmaz ve ilk hatrdr. Gcyle, e-
gemen olmasyla ve uzaklatrlamayyla bilinir. kincisi meleki hatrdr. Bu, iyi davranlara sevk eden
dncedir ve ilham diye isimlendirilir. Nefsani hatr: Nefsin paynn bulunduu dnce ve hacis di
ye isimlendirilir. eytani hatr: Hakka itaatsizlie davet eden hatr.
2 lbnl-Arabl yle der: Pirimiz Sehl b. Abdullah bu meseleyi aratrmt. O nahrul-hatr konusuna
dikkat ekmi ve yle demitir: Niyet ite bu haristir.' Bu ilk dnce, himmetlerin, azmin, iradenin ve
yneliin ilk sebebidir. Bu nedenle de ona itimat edilir" (el-Ftuhtl-Mekhiyye, S, s. 276).

H a k Ha ve kaf, tek kktr. Bir eyi salamlatrmak ve o eyin salkl oluu anlamna
gelir. Hak btln zdddr. Bu kkten km btn kelimeler uygun bir iliki ve bant
nedeniyle bu anlama dndrlr. Bir ey zorunlu oldu anlamnda hakka e-eyy deni
lir. Herkes hak iddia ettiinde insanlar borta hak iddia etti anlamnda ihtakka en-nas
fi'd-deyn denilir. Muhtak ldren demektir. Hakka kyamet demektir; nk o her eyi
yok eder. Yeminde "gerekten bunu yapmayacam" anlamnda hakkan la-efalu zaiike
denilir. Bir ey hakknda kesin bilgi rendim ve onu tahkik ettim anlamnda hakkakt
el-emre veahkakth denilir, (m u c e m )

v?-
Hak Allahtr.' Bunun kant Allahn Hak, onlarn taptklarnn ise btl olmasdr. (22:62)
Hak peygamberlerin getirdii eriat veya hkm demektir. Bu eriat veya hkm insanlara kendisiyle ve
birbirleriyle ilikilerinde canl bir yntem sunar [btln zddna].

Seni mjdeci ve korkutucu olarak hak ile gnderdik. (2:119)


Hakk btlla kartrmaynz.2 (2:42)

Doruluk ve gereklilik anlamnda:


Sabret, Allahn vaadi haktr [gerek], sana inanmayanlar seni hafife almasn. (30:60)

Adalet anlamnda:

Ey Davudi Biz seni yeryznde halife yaptk, insanlar arasnda hak ile hkm ver. (38:26)

Nasip, pay anlamnda:


Onlarn mallarnda dilenci ve mahrumun hakk vardr. (70:24)

Bir eyi tam, gerektii gibi yapmak anlamnda.


Allah yolunda gerektii gibi cihat ediniz [hakka cihadihi]. (78:22)

Kyamet [hakka] anlamnda:


Hakka nedir? Sen onun ne olduunu nereden bileceksin? (69:1-3)

219
Hak

Ibnl-Arabde3 Hak her trl zellik ve ilikiden soyut zt asndan deil, lemin
ilah oluu asndan Allahtr.4

Hak btn eyann suretlerinde tecelli eder. nk eya Hak ile zuhur etmitir. Bu
nedenle arif bilir ki: Grd her ey Haktr.5 (ftht, rv:i8 4 )

Hak eyann formlarnda tecelli ve yaratklarn ztlarnda mahede edilirken Al


lahtr. Hak btln zddna (yokluk=ktlk) varlk ve iyiliktir.

Allah lemi ktlkten ibaret yokluktan6 srf iyilik olsun diye kartmtr. Hakkm
bundan murad ise, sadece varlktr. nk dnya diyarnn bir yz mevcut olma
s itibariyle Hakka bakar; iindeki eylerin yok olmas ve kendisinden ayrlmas iti
bariyle dier yz Hakkn dndaki eye bakar, (ftht, MI-.377)

Kesinlikle btl yoktur. Varlk btnyle Haktr. Btl yokluu gsterir. (mevak, 79)

Btl yokluktur, onun varlkta bir gereklii yoktur. Varl olsayd, o da hak [ger
ek] olurdu. (F T H T , IV :4 0 2 )

Varlk hakikati znde tek iki vehesi itibariyle ise ift ynldr. Sz konusu iki
vehe Hak ve halk, Rab-kul, bir-ok, kadim-hdis gibi bnl-Arabnin ska tekrar
lad ift terimlerle anlatlan veheleridir. Burada Hak hakikatin btn kadimlik
zelliklerini kendinde toplayan vehesiyken, halk hakikatin dier vehesidir ve son
radan olmuluk zelliklerini kendinde toplar. Fakat bnl-Arab bu ikilik snrnda
durmaz, oradan birlie geer ve hakikatin hak ynn halk ynne egemen klar.
Halk gerekte Hakkm bir mazhar, belirlenimi7 ve tecellighdr. O halde Hak varl
n asl ve hakikatidir.8

Hak lemi ynlendirir, lem de Hakk. Hakkm yle sylediini grmez misin:
Bana dua ettiinde dua edenin duasn kabul ederim ( 2 :1 8 6 ) . Duaya karlk ver
mek ynlendirilme deil midir? ( f t h t , lll:S 4 5 )

Btn olu beden ve ruhtur, varln yaps bu ikisiyle ayakta durur. Hak karsnda
lem ruh karsndaki beden gibidir, (ftht, i:3 i 5)

Tanrmn hviyeti kulun iitmesi, grmesi ve btn kuvvetleridir.9 Kul ise kendi
kuvvetleriyle vardr. O halde kul Hak sayesinde vardr. Kulun d yaratlmlnn
sureti, ii ve hakikati ise Hakkm hviyetidir, (ftht, iV:1 4 o)

lem ok olsa bile tek bir hakikate dner:

Varlktaki her ey hak


Grlen her ey halktr, (f t h t , i:306)

220
Hak

Hak yaratlm her eyde zuhur eder ve gzkr.10 O halde Hak her anlayta bili
nen ve her anlaytan gizli kalandr. Bunun biricik istisnas lem Hakkm sureti ve
hviyetidir diyen kimsenin anlaydr: u halde Hak Zahirdir. Ayn zamanda Hak
zuhur eden her eyin ruhudur, bu durumda Hak Btmdr. (fu s s . 68)

Hak adalet ve insaf anlamna gelir. Bunlar ise, insan- kmilin zelliidir.

nsan- kmil her hak sahibine hakkn" verir; Allah da her eye yaratln vermi
tir (20:50). Hakk'a zg olan i yaratma [halk], insan- kmilin lemden ayrld
yn ise12 haktr [insann hakikatinde kevn ve ilahi hakikatleri birlikte iermesine
gnderme yapmaktadr. Halbuki lemdeki her ey sadece bir grup hakikati ierir].
Bu sayede insan- kmil var olan her eyin neyi hak ettiim bilir ve ona hakkm ve
rir. ite bu zellik insaf diye isimlendirilir, ( ftht , i:398)

Hak, doasnn karlnda insann takip edecei bir yntem olarak farz klnm e
riat13 anlamndadr.

Hak [eriat] dnyaya, tabiat ise ahirete aittir. nk tabiat her eyi mubah sayar,
hak ise yasaklar, ( f t h t , i v : 1 2 4 )

Hak mutlak doru demektir:

Gybet, hak [mutlak doru] deildir, ama dorudur. Gybet, kovuculuk vb. eyler
dorudur, ama hak deillerdir; nk hak zorunlu olandr. Doru [sdk] ise, oldu
u hal zere bildirilen eydir. Bu bazen gerekli olabilir ve bu durumda hak olur;
bazen ise gerekli olmaz, bu durumda hakMdeil, ama dorudur, (ftht, i:4 6 8 )

Hak duyularca15 alglanan varlktr.

Hz. Yusuf yle der: te bu benim daha nce grdm ryadr, rabbim onu hak
yapmtr (12:100). Baka bir ifadeyle Tanr daha nce hayal suretindeyken ryam
duyulur dzlemde izhar etmitir. Ryann hak olmasnn anlam, duyulur yani his
sedilir olmasdr, (fu s s , 101)

bnl-Arab hak terimiyle bazen el-hak el-mahlk bihiyi kasteder.

Hak onu [lk Akl] Kuranda Hak, Kalem, Ruh diye isimlendirmitir; hadiste ise A-
kl diye isimlendirilmitir. (n sa n , vr. 4 )

Bkz. Y aratm aya V a sta Olan Hak.

NOTLAR:

' Kuranda hak kelimesinin kullanm iin bkz. Mcem-i Mjehres li-el-Fazil-Kuran, Hak" maddesi;
Tirmiz, Tahsilli Nezairi'I-Kuran, s. 153. (Hak=AUah=Kuran- Kerim=islam=rislet=Muhammed (a.s.))
2 Ayetin yorumu iin bkz. Beyzv, Envar, c. I, s. 24.

221
Hak ile Oturan

3 Sofilerde hak kelimesi hakknda bkz. Ibn Haldun, ifa-i Sait, s. 39, 43, 62; Slem, Tabakat, s. 106, 167,
177-
4 Plotinusun felsefesindeki Bir ile eanlamldr. Bkz. lahi sim.
5 Ibn'l-Arabide Hakkn Allah olduunu ispatlayacak metinler zikretmeye gerek yoktur, nk btn
sayfalar bunu ispatlar. Bkz. Vahdet-I V c d .
6 bnl-Arabnin iyilik ktlk varlk yokluk grn yokluk kelimesini aklarken belirtmitik.
7 Bkz. T e c e lllg h , Z a h lr-B tn
8 lbnl-Arab ve Plotinusta Hak iin bkz. Afifi, Min-eyne isteka tbn'l-Arabi tasavvufu, s. 23 [slam Dn
cesi zerine Makaleler, ev. Ekrem Demirli-Abdullah Kartal, iz Yaynclk].
9 Bkz. F arzlarla S e v ilm e k N a file b a d etlerle S ev ilm ek.
Bu nedenle lbnl-Arab Hakkn tammlanamayacam belirtmitir. nk Hakk'n tanm, lemdeki
btn suretlerin tanmdr (Fussu'l-Hikem, s. 68).
" Bkz. Afftnin yorumu iin, Tlikat, s. 334.
12Bkz. Halk.
'3Tirmiz Hakk'ullah terimini Hakkn eriat anlamnda kullanmtr. Bkz. Hatml-Evliya, s. 117.
14lbnl-Arab hak ve doruluk arasndaki aynm her zaman srdrmez, bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, c. II,
s. 562.
15 Hak, tbnl-Arabde, yokluk ve ktln karsnda varlk ve hayr demektir. Burada ise, farkl merte
belerdeki varl deil, zel anlamda duyulur varl hak diye isimlendirmitir. Btn anlamlaryla
bnl-Arabde hak kelimesi iin bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, c. I, s. 4; c. IV, s. 63, 150,190, 247; Fussul-
Hikem, s. 24, 28, 30, 33, 34; Kitabu'-ahid, s. 2; Mevakiun-Ncm, s. 20; Kitabu'l-Ktub, s. 24; Ruhu'l-Kuds,
s. 33.

H a k i l e O t u r a n ["Oturan" anlamndaki cels kelimesinin kk harfleri olan] cim, lam


ve sin tek kelime ve kktr, "bir eydeki ykseklik" demektir. Ce/ese er-racl clsen,
"uyku veya yataktan kalkmak" demektir, ( m u c e m )
59

Bu kk Kuranda tek bir yerde meclis eklinde mekn ismi olarak geer ve oturulan yer demektir:

Meclislerde yer an" denildiinde, yer an. (57:11)

59

Zikir zikredeni kuatmak iin dil dzeyini atnda znesini zikredilenle huzur ha
line ulatrr. Baka bir ifadeyle Hakk zikreden, zikredilen isim ynnden Hakkn
mertebesine ular. O [zkir] Hakkn mertebesine ulatnda ise zikir sresince
Hak ile oturur. Bu durumda o Hak ile oturandr.1

Zikir ehli Hak ile oturanlardr. Zikrettikleri lde Hak da kendileriyle oturur. Zik
ri sayesinde zikrettii hakknda bilgisi artmayan kimse, diliyle zikretmi olsa bile
gerek zkir deildir. nk zkir [zikreden] zikri her ynn kaplayan kimsedir,
yle bir insan Hak ile oturandr.2 (ftht, 111:457)

222
Hakikat

Zkirler kendisini zikrettikleri isim bakmndan Hak ile otururlar, (ftht, i:474)

Allah zikredenler ile beraber oturan Allahtr. Siz zkirler! Hak ile oturanlarsnz.
(FTHT, 1V:334)

Hz. Peygamber her annda Allah zikrederdi ve Allah kendisini zikredenle beraber
oturur. u halde Hak srekli Hak ile beraber oturur, ( f th t , iv:1 84)

O halde zkir Allah ile oturan kimsedir ve Kuran- Kerim Beni zikrediniz ki ben de
sizi zikredeyim (2:152) buyurup Hakkm kendisini zikredeni zikredeceini vurgula
d gibi, ayn zamanda Hak kendisini zikredenle oturur.

Hak ynnden elimizde bulunan tek ey zikirdir. Hak yle der: Ben beni zikre
denle birlikteyim." ( ftht, v:4 4 i)

NOTLAR:

1 Hadis insann Kuran- Kerimle ve Kahiyle babaa kalmasna iaret eder. Bkz. Hadis Dizini, no. 19.
2 Celisullah Slemnin Tabakat'mda brahim b. Edhem ile ilgili bir olay balamnda geer, fakat orada, bu
bir terim deildir, bkz., s. 32.

H a k i k a t tbnl-Arab hakikat1 terimiyle filozoflarn mahiyet, zt terimiyle kastettik


leri eyi kasteder. Hakikatler bakalamaz, deimez, kendi aralarnda bir stnlk
sz konusu deildir. Onlar ayrmann ilkesi ve kaynadr.

Hak a'yn- sbitenin hakikat [mahiyet] ve hallerine gre eitlenir ve suretten sure
te girer. ( fus S, 81)

it Peygamber, hakikati ve mertebesi ynnden btn bu meseleleri bilmekteydi.


(FUSS, 66)

Hakikatler deimez ve bakalamaz, ( f th t , IV:422)

lem in hakikatleri arasnda bir stnlk olmad iin zt ve hakikatleri ynnden


u bundan daha stndr denilemez. lemdeki her hakikat kendisini koruyan ilahi
bir hakikat ile irtibatldr. ( terac Im , 3-4)

Hak, Hak; insan insan ve lem lemdir. Ztlarn ayrmasn salayan bir hakikat
olmasayd bir ey baka bir eye denktir" diyemezdik, bunun yerine o eyin ayn
dr derdik, ( f th t , i:343)

bnl-Arabinin varla2 bakn aadaki noktalarla aklayabiliriz: 1) lemdeki


bamsz her tikel zellik (blnmeyen para) harf diye isimlendirilebildii gibi ayn
zamanda bir hakikattir.3 2) eitli tikel hakikatler bir araya gelip zel bir ekilde bir
letiklerinde yeni bir anlam meydana gelir, bnl-Arab bunu hakikat veya kelime

223
Hakikat

diye isimlendirir.4 Sz gelii eitli ayr ve tikel hakikatlerden meydana gelmi insan
hakikati gibi.5 3) nceki paragrafta tikel hakikatlerden olutuu belirtilen hakikatler
iki asla irca edilerek yeni bir esasa gre snflanmtr. Bu iki asl gerekte byk tek
hakikatin6 iki yndr: Hak-halk, Kadim-hdis.

Varlktaki her ey hakikattir ve senden ona, ondan sana bir bag vardr. Sz konusu
balarn says hakikatlerin says kadardr. ( na , 4 )

lahi isimler diye ifade edilmi bu bag ve tamlamalar kabul eden bir hakikat vardr.
Gerek ortaya kan sonsuz saydaki her bir ismin dier isimlerden ayrmasn sa
layan tek hakikati olduu bilgisini verir. Bir ismin dierlerinden ayrmasn sala
yan belirtilen hakikat dier isimlerle ortak bir ey deil, ismin kendisidir, (fu s s , 65)

Filozoflarn anlad ve dile getirdii tarzda hakikat bnl-Arabde ne anlama gelir?


Hakikat lbnu 1-Arabnin birlikte grd varlk olgusudur. Hakikate ulamak o var
lk birliini mahede etmektir. O halde hakikat, varln birliinin bilgisidir.

Hakikat iindeki ztlk, benzerlik ve tezatla varln kendiliindeki durumdur. eri


at7 hakikatin ta kendisidir .8 ayet hakikat ulhiyetin birlii hkmn verirse, on-
daki nispetleri ifade etmi demektir. Bu durumda o Birin birliini deil, greceli
okluun birliini ispat etmitir. nk Birin birlii (bkz. B lr in B i r li i ) kendi ken
dine zuhur etmitir; okluun birlii ise ulalamazdr ve hibir akl sahibi onu
alglayamaz. u halde okluun birliinden ibaret olan hakikati renmek mmkn
deildir. Hakikat 9 Hakkm sfatlarnn kulun 10 sfatnn ardndan gzkmesidir, ( f -
T H T , 11:5 6 3 )

NOTLAR:

' Bkz. Hallacn kendilerinden hakikate bakt ynler: hakikat ilmi, hakikatin hakikati, hakikatin hakk.
Tavasn, s. 194.
2 bnT-Arab'nin varlk corafyas Yunanl aslna uzaktan benzer, fakat o, Yunan asln kendine zg bir
ekilde kullanr.
3 Bkz. Harf.
1 Bkz. H arf, K elim e.
5 Bkz. bnl-Arabde hakikatlerin bileimi. Bu durum demin meleklere isimleri retip hakikatleri bir
letirmesinden ortaya kmaktadr (Nshatul-Hak, s. 28).
6 Bkz V ah d et-i V c d.
7 Sofiler hakikatken sz ederken, fakihlerin kendilerine ynelttikleri bir eletiriden korkuya kaplrlar:
Sfiler, eriat ehli deil, hakikat ehlidir. Cneyd yle der: Kii, hakknda bin drst insan zndktr
demedike, hakikat mertebesine ulaamaz. Bu nedenle bnl-Arabnin srekli hakikat kelimesinin ar
dndan eriat kelimesini getirdiini grmekteyiz. Bylece okuyucu, metnin hakikat ve eriatla ilgili ol
duunu zanneder. Halbuki metin gerekte bnl-Arabde hakikat ile ilgilidir. Onun eriatla eanlaml
olmas, sadece dikkat ekilen korkudan kaynaklanr. Bununla birlikte lbnl-Arab'de hakikatin eriatla
eanlaml olmadn da zannetmemek gerekir.

224
Hakikat Arz

8 Sfiler, tarikat, hakikat ve eriat ayrt ederler, tbnl-Arab! yle der: "Magripliler hakikat ehlidir, tari
kat ehli deillerdir, denilir. unlar tarikat ehlidir, hakikat ehli deillerdir denilir. Sadece bu ifade bile
bozgunculuk olarak yeter. nk tarikata ulamadan hibir hakikat elde edilemez." Eb Sleyman ed-
Drn yle der: Baz insanlar esaslar -k i esaslar tarikattr- ihmal ettikleri iin hakikatten mahrum
kalmlardr (Ruhul-Kuds, s. 21); Risle-i Gavsiyye, s. 78.
9 lbn'l-Arab'de hakikat iin bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, s. 73; Risle-i la-Yeulu Aleyh, s. 2; Kitabuj-
ahid, s. 2; Kitabul-Kutub, s. 1; Kitb- Teracim, s. 8
,0Bkz. V ahdet-I VUcd

H a k ik a t A rz (Esrahu uyunil-arifin [ariflerin gzlerinin bakt yer], arzul-mahlk


min-tneti bakyyeti dem [demin toprann kalntsndan yaratlm yer]) bnl-
Arab! hakikat arz (arzu'l-hakikaty hakknda zel bir kitap yazd gibi el-Fthtl-
Mekkiyyede de ona mstakil bir blm ayrmtr (sekizinci blm). Oradan hakikat
yerinin mahiyetini, ierdii gariplikleri aklayan uzun bir metin aktaryoruz.

Allah yaratlm ilk insan bedeni olan demi yaratp onu beer bedenlerin varl
nn asl yapmtr. demin toprann kalan da Allahn kendisinden bir hurma ya
ratt bir fazlalktr. Bu hurma 2 demin kz kardei, bizim halamzdr .3 Allah hur
may yarattktan sonra kalan amur bir simsime [susam] kadard, ardndan kalnt
da geni bir arz yaratmtr. Ar, Krsi gklerin, yerlerin ve toprak altnn, cennet
lerin ve cehennemin ierdii her ey eer orada bulunsayd bir nokta kadar olur
lard. Bu arzda miktar hesaplanamayacak gariplikler ve bilinmezlikler vardr. Al
lahn bykl o arz iinde ortaya kmtr. Hakkn kudretini mahede edene
Allahn bykl orada grnmtr. Akim imknsz olduunu iddia ettii pek
ok ey o arzda mevcuttur. Oras ariflerin gzlerinin bakt yerdir. Arifler oraya
bedenleriyle deil, ruhlaryla girerler. Oraya girerken beden heykellerini bu dnya
da brakrlar ve onlardan soyutlanrlar. Bu arz iine giren herkese btn dilleri an
lama zellii kazandrr. Ben de o arza girdim: krmz-yumuak altndan yaplm
bir yerdi. Oradaki aalarn hepsi altndr. O arzn iindeki baka bir arza daha gir
dim, oras grnte beyaz gmten, aalar, nehirleri ve ho meyveleri olan bir
yerdi. Hepsi gmt. Bir arza daha girdim ki, beyaz kafurdand. Bu byk arzn
iindeki meknlar olan bu arzlar o kadar bykt ki, gk onlarn iine konsayd bir
nokta kadar kalrd. Hakikat arznn sakinleri orada reme olmakszn bitkiler gibi
yerden biterler. Onlarn karada ve denizde yryleri, gzn ve grenin idrak e-
demeyecei kadar hzldr. Bu arzda su gibi akan topraktan bir derya grdm; b
yk ve kk talarn, mknatsn demiri ektii gibi, birbirlerini ektiklerini gr
dm. Bu talar birbirleriyle uyumlu idiler. Talardan bir gemi yapldnda, o yer
sakinleri talar toprak deryasna atarlar ve onlara binerler, diledikleri yerlere gider
lerdi. Hakikat arznn ehirleri saylamayacak kadar oktur. Oray yneten hkm

225
Hakikat Arz

darlarn says onsekizdir. Hakikat arznn ahalisi Allah en iyi bilen insanlardr.
Akim bizce imknsz sayd bir eyi orada gereklemi grdk. Bylece rendik
ki: Akllar eksiktir ve Allah iki zdd bir araya getirme gcne sahiptir: Beden iki
ayr meknda bulunabilir, yer kendi bana bulunabilir ve hareket edebilir. Melek
ve cin gibi ruhanilerin bulunduu her ceset, uykuda insann nefsini grd her
suret bu arzn cesetlerindendir. (ftHt, 1:1 2 6 )

Metinden u sonulan kartabiliriz: ) Sz konusu arz demin (a.s.) toprann ka


lntsndan yaratlmtr ve bu zellii onu btn yaratlmlardan farkl yapar; n
k hakikat arz Allahn lemin btn hakikatlerini toplayan demin bedenine ihsan
ettii zellikleri kazanmtr.4 Bilindii gibi demin bedeni Tanrnm iki eliyle5 yo
urduu amurdan yaratlmtr. Bu zelliiyle hakikat arz bnl-Arab ve takipi
lerinin anlatmada pek mahir olduklar btn srlar, kapallklar ve bilinmezlikleri
tamtr.6 2) Bu arz akln gereklemesini imknsz sayd eyler de dahil olmak
zere, btn ztlar kendinde toplar. Hakikat arz bir yandan simsime [susam] kadar
hafif, te yandan Ar, Krsi, gkler ve yerlerin ierdii her ey orada bir nokta ka
dardr. Oraya giren kii bir cismin iki meknda bulunmas gibi aklca imknsz say
lan pek ok eyin gereklemi olduunu grr. Ztlar birletirme zellii ve Al
lahn bykl o arzda ortaya kmtr. 'Hakkm kudretini mahede edene
O nun bykl orada grnmtr cmlesinde de belirtildii gibi, oras Allahn
kudretinin7 ve yceliinin grnmlerinden birisidir. 3) Ksaca, hakikat arz iine
ruhumuzla girdiimiz hayal lemi, baka bir ifadeyle Ibnl-Arabnin8 anlad ek
liyle hayal lemidir. Bu durum arifler oraya bedenleriyle deil ruhlaryla girerler i-
fadesinden anlalr. Oras duyulur bir yer deil, ariflerin gzlerinin yneldii alan
dr. u halde hakikat arz, hayal lemidir. Bu arzn hayal lemiyle irtibat bnl-
Arabnin u ifadelerinden ortaya kar:

Hayal lemine dair grlerimizi anlatmak iin bu aklamalarmz yeterlidir. Daha


nce demin (a.s.) toprann kalntsndan yaratlm arz tanmlamtk. O arz
bilmek bu meselenin bir yndr, (ftht, ii:3 1 3 )

Btn lem suretlere yerletirilmi rnekler gibidir. Buna gre varlk mertebesi, ha
yal mertebesidir, ardndan grdn suretler duyulur ve tahayyl edilen suretlere
ayrlr, aslnda hepsi tahayyl edilen eylerdir. Burada belirttiimiz hususu anlayan
kii demin toprann kalntsndan yaratlm lemi, bunun yan sra btn le
min hatta var olan her eyin o arzn imar edicileri olduklarm da renir, (ftht,
111:5 2 5 )

Aklc ve [peygambere ve vahye uyan anlamndaki] tbi, nc gn kapsn

226
Hakikat Arz

aldklarnda kap kendilerine alr ve oraya ykselirler. Tbi Yusuf (a.s.) ile, aklc
ise Zhre gezegeniyle karlar. Zhre, yannda konuu olduu halde Yusufa gelir.
Yusufun konuu daha nce belirttiimiz gibi tbidir. Yusuf hayal ve temess'l ile il
gili Hakkn kendisine tahsis ettii bilgileri ona retir.... Allah demin kalntsn
dan yaratm olduu arz [yer] kendi nne getirir. ( ftht. ii, 275)

Bu deerlendirmelerin ardndan hakikat arzn yle tanmlayabiliriz: Hakikat arz


simsime byklnde bir yerdir ve btn lemleri iine sdrr, demin topra
nn kalntsndan yaratlmtr. Aklca imknsz grlen her ey orada mmkndr,
nk oras kudret sfatnn mazhardr. Hakikat arz hayal lemindendir, arifler o-
raya ruhlaryla girerler.

n o tlar:

' tbnl-Arab Anka-i Mtribte yle der: Hz. Peygamber, Hatml-Velye ile demin kendisinden yara
tld yerde bir araya gelmitir. Sz konusu yerde duymaya bile g yetirilemeyecek garip ve acayip
eyler vard. Ben o yeri ve garipliklerini el-llam bima kalekellahu-acaibe jiTard'l-let hulikat min bakiyyeti
tneti Adem diye isimlendirdiim bir kitapta zikrettim. Kitap hakknda bkz. Osman Yahya, Hist. Et class.
T 309 R. C 281 a.
2 Henri Corbine gre hurma semavi arzn simgesidir (bkz. Terre celeste, s. 213). Baka bir yerde ise, hur
mann nemine iaret eder ve altnda Meryemin say dourduu hurma ile demin kzkardei olan
hurmay karlatrr. Bkz. a.g.y., s. 214.
3 Bir hadise telmih: Halanz hurmaya sayg gsteriniz, nk o, babanz demin toprann kalntsn
dan yaratlmtr. Allaha altnda Meryemin say dourduu hurmadan daha sevimli gelen bir aa
yoktur." Bkz. Hadis Dizini.
4 Bkz. Ibnl-Arab, eceret'l-Kevn, s. 9 vd. Ibnl-Arab insan tr ile mlk lemi arasnda tam bir ben
zerlik ortaya koyar.
5 Ibnl-Arab el-Ftiihtul-Mekkiyyede yle der: Bir rivayette yle bildirilmitir: Allah Adn Cennetini
eliyle yaratm, Tevrat eliyle yazmtr, Tba aacn eliyle dikmitir. demi -insan- eliyle yaratm,
ardndan insan onurlandrmak iin Iblise yle hitap etmitir: ki elimle yarattma secde etmekten
seni alkoyan nedir? (38:75). Bkz. Hadis Dizini, no. 7.
6 Henri Corbin, Terre Celeste et corps de Resurrection adyla bir kitap yazmtr. Bu kitap eski rann sema
vi arz dncesinin kklerine dayanr. Sz konusu dnceler Shreverd [l. 587) ve Abdulksm
lbrahimiye kadar (l. 1314) srmtr. Ayrca kitapta baz nemli Arapa metinlerin evirileri de yer
almtr (lbnul-Arabfnin el-Fthtl-Mefekiyye'sinden hakikat arz bahsi, Terre Celeste, s. 213-223;
Davud el-Kaysernin Fussul-Hikem erhinin misal leminden sz eden altnc blm, s. 227-231; Ab-
dlkerim el-Clnin Insan- Kdmilinden hayal ile ilgili blm (237-246).
7 Abdlkerim el-Cl ilahi sfatlarn insan- kmildeki tecellilerinden eserinin ondrdnc blmnde sz
eder. Kudret sfatna geldiinde ise, onu aklamaya giriir ve kudretin tecellilerinden birisinin hayal -
lemi ve dem'in toprann kalntsndan yaratlm simsime arz olduunu belirtir. Bkz. Abdlkerim el-
Cl, lnsan- Kmil, c. 41.
8 Bkz. H ayal. Abdlkerim el-Cl yle der: Hayal, asla zeval bulmayan ve gece ve gndzn uramad
bir srdr. Allah onu demin toprann kalntsndan yaratmtr (nsan-1 Kmil, c. II, s. 27).

227
Hakikatlerin Hakikati

H a k i k a t l e r i n H a k i k a t i (Eanlaml terimler iin bkz. insan- kmilin eanlamlla


r.) Hakikatlerin hakikati (hakikatul-hakaik) Hakkn ve lemin akledilir mahiyetle
rini toplayan akledilir bir hakikattir. Baka bir ifadeyle o, ilahi ve kevn iki mertebe
nin mahiyetlerinin bileimidir. Hakikatlerin hakikati, bu ynyle lemin asldr.2

nc eye gelince [hakikatlerin hakikati]: O ne varlk ne yokluk 3 ne kdem ne de


hdislik [sonradan olmu] zelliiyle nitelenir .4 Btn ve para ile de nitelenmez;
artma ve eksilme kabul etmez. O lemin asldr; Cevher-i ferdin, Hayat Feleinin ve
el-Hak el-mahlk bihi'nin [yaratma vastas olan Hak] asldr. Bu nc eyden -
lem ortaya kmtr. te bu ey lemin zihinde akledilen tmel hakikatlerinin top
lamdr. O kadimde kadim, yaratlmta hadis ortaya kar. O lemdir dersen, do
ru sylemi olursun; kadim Haktr dersen, doru sylemi olursun. Hakikatlerin
hakikati, tmeldir ve geneldir; hdislik ve kdem zelliklerini kendinde toplar. O
varlklarn oalmasyla oalr, onlarn blnmesiyle blnmez, [ilahi ilimde] bili
nenlerin blnmesiyle blnr. O ne vardr, ne yoktur; ne lemdir, ne lem deil
dir. Bu nc ey - k i ondan sz etm ekteyiz- hi kimse tarafndan tam olarak ifa
de edilemez, fakat bir eit rnekleme ve benzetme yoluyla ona iaret edebiliriz:
Hakikatlerin Hakikatinin lemle ilikisi, aacn masayla veya minberle veya sandal
yeyle veya sandkla; gmn gmten yaplm kap ve aralarla ilikisine benzer.
Bu benzetmeyi dikkate al, fakat aata kendisinden yaplm parayla bir eksiklik
meydana geldii gibi onda bir eksiklik olabileceini zannetme. Aa ahaptaki belir
li bir formdur, biz ise birletirici ve akledilir bir hakikate bakmaktayz. Bu nc
ey, hakikatlerin hakikati veya heyula veya ilk madde veya cinslerin cinsi diye isim
lendirilebilir, Bunun ierdii hakikatler ise ilk hakikatler veya yksek cinsler diye
isimlendirilir. ( na , 16-19)

Aklda bulunan hakikatl-hakaik [hakikatler hakikati] sonradan var olanda hadis,


kadimde ise kdem zelliine sahiptir. O Hak ve halk birletirmitir. Sen lim isen,
o da limdir, fakat ilmin sana nispet edilmesi zaman iinde gereklemitir, o ise
kadmdir. Dolaysyla ilmin ona nispeti kadmdir. lim znde bir olmakla birlikte
nitelii olduu kimsenin zelliiyle nitelenmitir, ( f tuh at , IV:311 )

Hak ve halk birletiren hakikatl-hakaikten 5 aklc kimseler sz etmemiler, sadece


Allah ehli sz etmitir. u var ki Mutezile ona yakn bir eye dikkat ekmi ve yle
demitir: Allah syleyici olmak zelliiyle syleyen, kadirlik zelliiyle kadirdir.
Mutezilenin bunu ileri srmesinin sebebi Hakkn zt zerinde ek niteliklerin var
lndan Hakk tenzih istekleridir. Bylece bu soyutlamay yapmlar ve geree
yaklamlardr.6 ( f th t , c. ii, 433)

228
Hakikatlerin Topland Yer

Hakikatl-hakaik: Sofiler bununla birliin iini kastederler. Bu, daha nce de belirttiimiz gibi, Zt-
Akdesin mertebelerinin ilki olan birinci taayyndr. Bunun nedeni, bu mertebenin tmellii ve her ta
ayyn ve itibarn asl; ilahi ve kevn her hakikatin btn; btn bunlarn kendisinden meydana geldii
bir asl olmasdr. Hakikatl-Hakaik, birinci, en byk, btn berzahlar ieren asl olan en nceki ber
zahn kendisidir. Bir yoruma gre Hakikatl-Hakaik, birlii ve isim ve sfatlar ihata ve iermesi itiba
riyle vahdeti ile nitelenmi Ztm dikkate alnmasdr. Ayn zamanda mertebet'l-cem vel-vcd,
hazret-cem vel-vcd diye de isimlendirilir (Letaif'l-A'lm, s. 82). Ayrca bkz. Tehanev, Keaf, c. II,
334; Gazali, Mihat'l-Envar, s. 55.
2 Ama mertebesinin hakikatl-hakaik olduu anlalmaktadr.
3 Yani o akli bir hakikattir. Akli varlk ise, ne varlk ne de yoklukla nitelenebilir.
4 Hdislik veya kdem zelliiyle nitelenmez.
5 Ibnu 1-Arabde Hakikatl-Hakaik iin bkz. Fussu'l-Hikem, s. 49; lnad-Devai, s. 36; Tedbirat, s. 120;
el-Fthtul-Mekkiyye, c. I, s. 119
6 Bkz. Sfat.

H a k i k a t l e r i n T o p l a n d Y e r (En tam birleim yeri [mecmaul-etemm]) Hakikat


lerin topland yer, bnl-Arabnin iki mertebenin, ilahi ve olu mertebelerinin
hakikatlerini kendinde toplayan hakikate, baka bir ifadeyle Muhammede (a.s.) ia
ret iin kulland bir terimdir.1

M u h a m m e d (a.s.) i k i a y n a n n [H a k ve h a lk ] b irle im y e r id ir . n k o h a k ik a tle r in

b irle ti i y e r d ir, ( bulga, 124)

H z . P eyga m ber h a k ik a tle r in b irle ti i e n y e tk in y e r2 ve e n k m il s u r e ttir .3 ( ftht ,

IV:61)

NOTLAR:

1 Bkz. Hakikatlerin hakikati.


2 Niteliklerde pekitirme kalb her zaman Hz. Peygambere zgdr.
3 Bkz. En Y e tk in B e m a m e c .

H a k i k a t l - Y a k n bkz. Y a k n

H a k k a l - Y a k n bkz. Y a k n

H a k k n A y n a s (Mir'atl-kadm [Kadimin aynas]) Hakkm aynas (mir'atul-Hak),


halk, yani lem, zellikle de insan- kmil ve Kutuptur.

H a k k n E l i s i Sin, fe ve ra inkiaf ve ortaya km ak anlam na gelen tek kkt r. Se


fe r de buradan gelir. Bu ismi alm asnn nedeni, seferde insanlarn m ekanlarnd an inki
af etm eleri, yani ayrlm alardr. Sefert el-beyte, "evi sprdm " dem ektir. Den a

229
Hakkn Gelinleri

a yapraklar da sefir diye isimlendirilmitir, nk onu rzgar sefer ettirir. Sifr, "yaz
mak", sefere ise "katipler" demektir, (mucem )
s?
Zikredilen szlk anlamyla:
Kim hasta veya seferde ise tutamad kadar sonra tutsun. (2:184)
Kitap anlamnda (esfar):

Kendilerine kitap verilip de, onu tamayanlarn durumu, ciltlerce kitap tayan eeklere benzer.
(62:5)
Ktip anlamnda:

Katiplerin (sefere) ellerinde, erefli yazclarn. (80:15)

Mfessir Kad Beyzv sefere kelimesini aklarken yle der: Ketebe [ktipler] vahiyden veya levhadan
kitaplar oaltan melek veya peygamberlerdir. Sfera: Onlar vahyi Allah resulleri veya mmeti arasnda
yazarlar (Envart-Tenzil, c. 11, s. 296).

vs*
Hakkn yaratklarna gnderdii sefiri [eli], en zel anlamda Cebraildir; nk o
vahyi ulatrr ve onlara Tanrnn muradn bildirir. Genel anlamda ise btn me
lekler Hakkn sefirleridir, onlar lemin maslahatlarn yeryzne getirirler.

Allah yeryzn imar edecek halifeler yaratmak istediinde, onlar ile kendi arasn
da bir sefir grevlendirmitir, ite o sefir, Ruhul-emindir [Cebrail], Ayrca onlar i-
in bir kitap yazm, sefirler [melekler] onlar insanlara getirmitir, ( f th t , iv :26)

Risalet Seferenin ellerinde, erefli yazclarn ellerindedir (80:15). Ayette geen Se


fere eli meleklerdir, ( f th t , i:2S9)

H a k k n G e l i n l e r i (Danain'l-Hak [Hakk'n sakndklar], mena [eminler]) [Gelinler


anlamndaki arais kelimesinin kk harfleri olan] ayr, ra ve sin sahih bir kktr ve trev
leri kendisine dner. Lazm olmak demektir. Dilci Halil yle demitir: "Bir ey ona la
zm olduunda arese bihi denilir. Bu kkten gelen kelimelerin birisi de, rs'tr, "hanm"
ve "dii aslan" demektir." (mucem )
s?-
lbnl-Arab bir grup veliye araisl-Hak, Hakkn gelinleri der. Acaba lbnl-Arab-
yi onlar arais diye isimlendirmeye sevk eden sebep nedir? Velilerin bir ksm velilik
leri belli kimselerdir ki, sradan ve sekin insanlar kendilerini tanr; bir ksm ise
Hakkn gizledii velilerdir. Onlarn makamlarn hibir yaratk bilemez. te bu gizli

230
Hakkn Gerek ahitleri

veliler, Hakkn kskanlk nedeniyle bakalarna tantmaktan saknd kimselerdir.


Onlar, Hakkn sakndklar ve araisidir.

Hakkn kskanmasna gelince, bu, dier kullarndan gizlediinde Hakkn velilerini


saknmas demektir. Bylece Hak o velilerine gizlilii sevdirir, mertebelerin bilgisi
ne onlar muvaffak klar. Bylece onlar efendilerinin zelliiyle vasflanrlar ve e-
fendilerinin katnda alkanlk perdelerinin ardnda bulunurlar. te onlar, Hakkm
gelinleri ve sakndklardr. ( fT h t , IT.501)

eyh tarikatte kendisine uygun mritleri, uygun olmayanlardan koku vastasyla a-


yrt eder. Ayrca o araisl-Hak olan mritlerin nefislerinin nitelendii zellikleri de
bilir. ( F T H T , 11:3 6 5 )

NOTLAR:

lbnl-Arabfde Araisu'l-Hak iin bkz. Mevakiun-Ncum, s. 42; Divan, s. 48, 49.

H a k k n G e r e k a h i t l e r i Hakkm gerek ahitleri ( h e d a -i H a k b i-h a k ), ilahi


haber hakknda doru bir ekilde tanklk edenlerdir. Buna gre ifadedeki birinci
hak doruluk, kincisi ise Hakkn bildirmesini, yani Hak tarafndan bildirilmeyi i-
fade eder.

Onlar lem iin iman1 ederek tanklk ederler, nk Allah kendilerine burada bir
lem olduunu bildirmitir. Bylece onlar leme inanrlar ve onu grmezler. Nite
kim lem de Hakka iman eder ve fakat Hakk grmez. Bu yzden bu kimseler,
Hakkm gerek ahitleridir. Onlar ulatklar makamlarda doruluk duranda bu
lunurlar. ayet onlara ahit ve ahitlik edilen sznz bir ayrmdr, denilse, buna
kar yle cevap verirler: Sen ztnla kendin hakknda tanklk etmez misin? O
halde sen kendinden bakasn. Onlarn btn bu konulardaki ifadeleri, Hak ile be
raber bir mahede, imann ve edebin gerei olarak burada bir lemin bulunduu
na inanmadr. te bu kimseler, gerek anlamda mminler, drst limlerdir.
(F T H T , IV :7 4 )

NOTLAR:

man ederek tanklk ederler. Yani, ilahi haber vastasyla iman onlarda tanklktkta grmenin yerini
alr. Baka bir ifadeyle imana bal tanklk, habere bal tanklk demektir.

H a k k n H a k k Ibnl-Arab burada hak terimini ulalmak istenilen varln layk


olduu ve hak ettii ey anlamnda kullanr. Bu hal o ey iin zt! bir zelliktir.

Hakkm hakk onun rabl, halkn [yaratlmlar] hakk ise Hakka kulluktur. O
halde biz Onun zellikleriyle nitelensek bile kullarz; bizim zelliklerimizle nite

231
Hakkn Hzineleri

lense bile O da Rabbimizdir.2 ( f, 3:356)

Bu metinden bnl-Arabnin eserlerindeki aka gzken ayrmc bak ortaya


kar: Bu yzden o, hibir zaman mazhar ile asl, baka bir anlatmla hakikatin iki
vehesi olan Rab ve kul arasndaki ayrm vurgulamadan geri durmaz. Sz konusu
iki vehe mazharlarda birbirlerine karr.

NOTLAR:

1 bnl-Arab eyin eyi balkl bir iirinde yle der:


Hak iin Hak, insan iin insan vardr
Varlkta; Kuran iin de Kuran
Mahedede gzler iin grmek vardr
Mnacatta da kulak iin kulak vardr
Bize fark halinde birletirici gzle bak
Ona sarl; Kuran da furkandr (El-Mebadi ve'l-Gayat, s. 171).
2 kinci mahede annda Hak halka baskn gelir ve varlk birliinde onu siler. Bkz. V ahdet-1 V c d.

H a k k n H z i n e l e r i (Hazain-i klli ey [her eyin hzinesi]) lemin hakikatlerinin


sakland ilmi.

lemin hakikatleri katndaki hzinesinde saklanmtr. Hakkm hzineleri Onun


ilmi; saklad ise bizleriz. ( fth t , iv:108)

Bkz. H e r e y in H z in e s i [Hazain-i klli ey].

H a k k n s t i v a s / R a h m a n n s t i v a s

lahi istiva, insan ar zerinde gerekleir ve Rahmann istivasndan farkldr.


nk ilahi istiva, dairenin noktasndadr. Bu beni yerim ve gm sgdramad,
mmin kulumun kalbi sdrd ifadesidir.' Rahmanm istivas ise dairenin evresi
dir. Bu da Rahman Ar zerinde istiva etti ifadesinde dile gelmitir. Rahmann is
tivasnda Ar, insandaki istivada Hak mesabesindedir. lahi istivada kalp ise Rah
man istivasnda Hak mesabesindedir, ( celal, 11- 12)

lahi istivada istivann dairenin orta noktasnda, Rahmann istivasnda ise Hak dai
reyi kapsar -daire Artr. Birincide kalp Hakk sdrr, halbuki kincide Hak Ar
kuatr ve onda istiva eder. Bu yzden Hak, ilahi istivada Rahmanm istiva ediinde
ki Ar; kalp ise Hak mesabesindedir. O halde lahi istiva, Hakkn insan kalbine te
cellisi ve kalbin Hakk sdrmasdr.2 Hak kulun kalbine tecelli eder, kulun kalbi
ise Hak her nereye dnerse onunla dner. Kalbin zellii olan bu dnme, kendisine
Hakk sdrma imkn verir. O halde, bu insan kalbinden baka Hakkm tecellileri

232
Hakkn Kabri

nin geliini sdrabilecek hibir yaratk yoktur. Rahmani istiva, Hakkm Ar istila
etmesi ve onda sabit olmasdr. Kukusuz ki bnl-Arabi Rahmani istivay Ara tah
sis etmitir; nk Ar mevcutlar, Rahman ise mevcutlara varlk verendir.3 O halde
Rahman, varlk ile yardm ettii mevcutlar zerinde istiva eder.

NOTLAR:

Bkz. Hadis Dizini, no. 30.


2 Bkz. K alp .
3 Bkz. Rahman/Rahlm.

H a k k n K a b r i ["Kabir" anlamndaki medfen kelimesinin kk harfleri olan] dal, fe ve


nun tek anlama gelir ve bir eyi gizlemek ve rtmek demektir. lnn gmlmesi an
lamnda defn'l-meyyit denilir. "Bu gizli kuyudur" anlamnda hazihi bi'run defnun de
nilir. ( m u c e m )
S?"
tbnl-Arab lm ve defin kelimelerini, hkm olmayan, baka bir ifadeyle canll
n yitirmi bedenin varl iin bir benzetme olarak kullanr. nsann kalbi Hakka
dair bilginin mahallidir. Kalp, btn yaratlanlar iinde Hakk sdran yegne u-
zuvdur. Fakat Hakk sdran kalp, bundan habersiz insann bedeninde hareketsiz
bulunur, herhangi bir pozitif etkinlii yoktur. Bu kimsede Hak deta bulunmuyor
gibidir; dolaysyla gafilin kalbi Hakkm defnedildii yer demektir.

Ariflerin kalpleri:1 Hakkm kabridir. nk onlarn kalpleri, Hakka dair bilginin


mahallidir. Sonra onlar, bu bilgiye geregi gibi hrmet etmezler ve onun snrlarnn
hududunda durmazlar. Bu yzden Hak bu durumda onlarda kabrindeki l gibi
dir: Hakkm o kalpte herhangi bir hkm yoktur. Ayn ekilde, tabiatn hkm de
eriatn aksine ortaya ktnda ayn durum sz konusudur. nk bu durumda
eriat o kimsede l gibidir. Hz. Peygamberi bir keresinde ryamda tbiliyye Ca
miinde l halde grmtm. Bunun zerine bu mekn aratrdm, orann zorla
alnm bir yer olduunu rendim. te bu meknn gasp edilmesi, eriatn orada
lmesinin ta kendisidir. Bu yzden lmenin ve defnin Hakka nispet edilmesi, gafil
lerin kalplerinde bulunmas itibariyledir. nk Hakikatl-Hakaik bu kalplerde
deta yok gibidir, ( f t h t , iv :3 0 2 )

n o tlar:

Metinde gafiller anlamnda gafilin geer; ancak dorusunun arifler olduu anlalmaktadr.

H a k k n K u l u n V e k i l i O l m a s bkz. V e k il lik

233
Hakkn zeti

H a k k m z e t i H akta gizli b u lu n a n b t n h a k ik atler lem de ortaya km tr, bu


n ed en le lem ilahi m erteb en in h ak ik atlerin i zetlem esi ve ke n d in d e toplam as y
n n d en H a k k m zetid ir.

lem Hakkn zetidir, ( fth t , iii:31 5)

H a k k n S u r e t i / H a k k n Z a h i r S u r e t i bkz. S u r e t

H a k k m e 'n i n, hemze ve nun, tek kktr ve "dilek" ve "talep" anlamna gelir.


"Bu benim talebim deildir" anlamnda Ma haze min e'ni ifadesi buradan gelir.
(m u c e m )

e'n kelimesi Kuran- Kerim'de drt yerde geer. Bunlarn nde e'n insana izafe edilmiken, bir yer
de ilahi mertebeye izafe edilmitir. Kelimenin insana izafe ediliinde, hal1 anlamndan baka bir anlam
tamaz. e'n, insan btnyle kuatan itir. Buna gre insana ait e'n, imdiki anda insan megul e-
den eydir:

Herhangi bir durumda (e'n) bulunsanz. (o:6)


Herkesin o gn kendisini megul eden bir ii (e'n) vardr. (80:37)
Birtakm ileri (e'n) iin senden izin isterlerse, dilediklerine izin ver. (24:62)
e'ni Hakka izafe eden ayet ise herkesin farkl yorumlar ileri srd bir ayettir:2

Gklerde ve yerde olan herkes ondan ister. O her gn bir itedir. (55:29)

s?"
Ib n l-A rab e'nden s z ed erk en o k u y u cu y a h issettirm eden o n u n fo rm un a geer ve
o k u y u c u y u e'nin m ahiyeti k o n u su n d a aknla d r r. bnu 1-A rab b a z m etin
lerin d e e'ni ilahi isim diye y o ru m la rk en , b a z m etin lerde ise ilahi e'nlerin m m
k n le r o ld u u n a iaret eder, a) lahi e'n s rek li tecellidir: 1) ilah i e'n, varlk ta s
re k li gerekleen ilah i tecellidir. H a k k m e'ni, h er nefeste v a rlk larn suretlerin de
tecelli3 etm ektir. 2) Bu tecellin in o d a k n oktas, ilahi isim lerd ir,4 n k H ak varlk ta
isim leri y n n d e n tecelli eder. Bu n ed en le b n l-A rab ilahi e'ni ilahi isim ile ifade-
etm itir. lahi e'n in sureti, ilahi tecellin in veya ism in suretidir. B ylece suret, m m
k n olur. n k m m k n H a k k m isim leri vastasyla tecelli ettii su ret veya m a-
h a ld ir.5 B ylece ilahi e'nler, b n l-A rabn in ift terim lerle yaratc b ir slu p la dile
getirdii, b iric ik h a k ik atin ik i y n n d e n b irisid ir (h alk y n ): zt ve isim leri, zt ve
tecellileri, zt ve e'n leri, H ak v e halk, b) M m k n n ii (e'n), bak alam ak ve d e
im ektir. n k m m k n iki nefesten fazla bir anda tek h al zere kalam az. M m

234
Hakkn e'ni

knn e'ninin sureti, Mmknn halidir.

Tecelli sayesinde a'yn- sbitenin [ilahi ilimde sabit hakikatler] hali sabitlikten var
la doru farkllar ve varlklar halden hale geer. Hakkm e'ni, tecelli; var olanla-
rmki ise, bir halden baka bir hale intikal etmek suretiyle deimektir. Her gn o
bir e'ndedir (55:29). Bu, mmkn hakikatlerde isimlerle gerekleen ilahi haller
dir; sz konusu halleri belirleyen ise kevne ait deiimlerdir. Bylece tek hakikat,
lemin farkl varlklarnda tecelli etmitir, ( fth t , i:304)

Hakkm e'nleri, yolcularn halleridir. Hak, o halleri yolcular iin her anda yeniden
yaratr. Bu yzden lem iin tek bir halde ve e'nde istikrar sz konusu deildir. -
lem srekli e'nlerdedir. nk her hakikatin bir hah vardr: Hakkm e'nleri, bi
zim ise hallerimiz vardr, ( fth t , iv :267)

Allah kendisi hakknda yle demitir: O her gn bir itedir (e'n) (55:29). Hak,
varln srdrecek eyi onda yaratmakla, lemin her bir parasnda bir e'ndedir.
Bu e'nler, mahal mesabesindeki yaratklarn halleridir. Allah, onlarda e'nleri s
rekli yaratr. Haller, Allahtan varlklara ilien arazlardr. Allah arazlar onlarda ya
ratr, bu e'n diye ifade edilir. e'n dnya ve ahirette ondadr. Bu, ilahi konularn
kendisine dnd hallerin asldr, ( f th t , 11:384-385)

Hak, ayetlerini gstermek iin kulunu isimlerinde yrtmtr. Bylece Hakkm


her ilahi isimle isimlendii renilir. Bu isimlerle Hak kullarna gzkr ve kul on
lar sayesinde hallerinde farkllar. Hakta isimler bulunur, bizde ise deimeler. De
imeler, Hakkm bulunduu e'nlerin kendileridir, ( f th t , i:344)

lemin bakalamas, ayetlerin kendisidir. Bu ayetler Hakkm bulunduu e'nlerden


baka bir ey deildir. Kukusuz ki, bu ayetlerin bir ksm dierlerinden stn ol
mutur. nk Hak bu suret sayesinde isimlerinde zuhur etmitir. Bylece baz
e'nlerin dierlerine stnln rendik, ( fth t , ll:45o)

Geen ifadelerden u tespitlere ulaabiliriz. lah e'n, lemin suretlerinde bakala


ma ilkesi ve mmknlerin hallerinin raci olduu asildir. Nitekim bnT-Arab-bu,
ilahi konularn kendisine dnd hallerin asldr ifadesiyle buna iaret etmiti.
Fakat bu ilkenin mahiyeti nedir? Bilindii gibi, bnl-Arab varlk hakikatini ilk a-
amada iki yne (Hak ve halk) irca eder, ikinci aamada ise, bu iki ynden birisini
ortadan kaldrr; daha doru bir ifadeyle, onu varl olmayan fakat hkm bulunan
bir bant sayp birinciye ekler.6 bnl-Arabinin bu yaklamnn ilahi e'n konu
sunda da srdn grmekteyiz. lahi e'n, tek varlk hakikatinin ikinci yndr
ve kendisi yok, hkm mevcut bir nispettir. O halde e'nin doas hayalidir, nk
hayal, bir eyin hakikatini deitirmez, aksine onu grenler iin farkl suretlerde or

235
Hakkn Tecellisinin Aynas

taya kartr .7

Hayal hkm ahirette insana ve Hakka elik eder. Bu durum, her ikisinden
Hakkn bulunduu e'n ile ifade edilmitir. O her gn bir itedir. Bu hal ezeli ve
sreklidir. e'nin hayal diye isimlendirilmesinin nedeni, bildiimiz gibi, onun eye
deil, bakana bal olmasdr. Buna gre ey, kendiliinde sabittir, hakikatinde bir
deime olmaz. nk hakikatler deimez ve bakana trl suretlerde gzkrler.
Sbt tek biimde kalmay kabul etmez, trden tre girmek onun gerek zellii
dir. Bylece deriz ki: Falan kii bir halden baka bir hale, bir biimden baka bir
biime gemitir. byle olmasayd, hali deitiinde onu tanyamazdk, ( fth t ,
111:470)

NOTLAR:

1 Hal kelimesi Kuran- Kerimde gemez. Bununla birlikte insan sz konusu olduunda e'n kelimesine
hal denir.
7 Ayetin yorumu iin bkz. Kad Beyzvi, Envar't-Tenzil, c. II, s. 241. Beyzv ve Nesef, ayetin yorumunda
hadise dayanmlardr, ancak sfler ilahi e'n terimiyle daha derinden ilgilenmilerdir. Bkz. Tehanevi,
Keaf, c. III, s. 767.
3 Abdlkerim Cil de e'n teriminde bnl-Arabyi takip etmitir, bkz. nsan- Kmil, s. 63.
4 Bkz. T e c e lli, lahi sim.
s lhi e'n, varlm koruduu iin mmkn ve onun hallerini de ierir.
6 Bkz. S fat.
7 Bkz. H ayal.

H a k k n T e c e l l i s i n i n A y n a s nsan, ilahi mertebenin mazhar ve tecelligh ol


mas bakmndan, m ir'a t tecellil-H a k b il- le m , yani Hakkn leme tecellisinin ayna
sdr.

tnsan, meyvesi olmas ynnden, btn lemdir; ondan farkl oluu ynnden de
srrdr. nk insan isim ve sfatlarnn zuhur etmesiyle Hakk'm leme tecellisinin
aynasdr. Btn isimlerle gerekleen tam ve yetkin tecelli, -ancak demin, yani in
san trnn zuhuruyla gerekleebilir, ( bulga , 12)

H a k k m T e r c m a n Terceme kelmehu "baka bir dille onu yorumlad" demektir.


Tercman veya trceman, "dili baka bir dil ile yorumlayan" demektir. Tercman, "tek
dille bildiren" anlamna da gelebilir ( m e v r D, 75). Tercman, dili yorumlayan demektir.
( el-m u h It )

Kelime Kuran'da yer almaz, fakat szlk anlamyla hadiste zikredilmitir: Rab her birinizle Rabbi arada
bir tercman olmakszn konuacaktr. (Mucemu'l-Mfehres, c. v, s. 56)

236
Hakkn Terifats

SP-

Dil, gnln tercman,' gnl ise Rahman barndrr. Sen btn yaratklarna
Hakkn tercmansn. ( f T H t , I V :3 6 3 )

Herhangi bir insan deil, o halde, halife insan2 Hakkm tercmandr. bnl-Arab
tercman kelimesini zikrettiimiz her iki szlk anlamyla da kullanmtr: nsan
Hakkm hitabn mn ve iaret dilinden halkn diline, baka bir ifadeyle lafz ve
harflerin diline tercme eder. O Hakkm hitabn halka ulatrr, nk insan ilahi
surete gre yaratlm ve ilahi isimlerin kemlleriyle lemde ortaya km yegne
varlktr.3

Tercman vasta demektir: Musaya (a.s.) yle denilmitir: Ayakkablarn kart


(2 0 .1 2 ). Yani yle bir yere ulatn ki, orada Hak seninle vasta ve tercman olmaks
zn konuacaktr, (f t h t , s , ib o )

NOTLAR:

1 Gazlde tercman terimi iin bkz. Ferid Cebr, Mcem-i Gazl. s. 45.
2 Bkz. H alife; el-Fthtl-Mekhiyye, S, s. 520.
s Bkz. S uret.

H a k k n T e r i f a t s Hakkm terifats (hacibl-Hak) bnl-Arabnin Hak ile


insan arasndaki vastalarn tarzn ifade etmede yararland benzetme kalplarndan
birisidir. Bu benzerlik sz konusu vastalarn hkmdar ile toplumun bireyleri ara
sndaki vastalara benzerlii ynnden yaplmtr. bnl-Arabi H akkn mertebesini
kapsnda beki ve terifatlar bulunan hkmdarla benzetir. Hakkn da hkm
darn olduu gibi grevlileri vardr, Hak onlar vastasyla yaratklarnda hkmlerini
uygular. Nitekim hkmdar da hkmlerini grevlileri vastasyla tebsma icra e-
der. O halde naib veya beki veya grevli kelimesi, neticede tek anlama gtrr ki, o
da insan- kmil veya Hakka ermi ve erdiren eyhtir. nsan- kmil, beki olmas i-
tibariyle, ilahi mertebenin kapsn bekler, terifat olmas itibariyle mridi o kap
dan ieri sokar, vekil olmas itibariyle Rabbinin emriyle tasarruf eder.1

Hakka hrmet, eyhe hrmettedir; eyhe saygszlk Hakka saygszlktr. eyhler


Hakkn terifatlar, mritlerin kalplerinde hallerin koruyuculardr, (f t h t ,

11:3 6 6 )

nsan- kmil Hakkn hacibi [terifat] ve lemindeki halifesi, insanlar arasnda


Onun vekilidir, (n sh a , vr. 2 9 )

Ceres [zil], kapal bir ifade, hares ise kapal bir kapdr. Onun kapalln ayrntl

237
Hakkn Vechf/Hakkn Eyadaki Vechi

hale getiren ve kilidini aan kii pek garip bir eyi renmi, perdeye2 ve terifat
lara3 hrmet etmi olur. Kapallk [icmal] hikmet, hares ise korumadr. Onlar skn
t ortadan kalkt iin en byk nimete ererler, ( f tuh at , v:334)

Burada una iaret etmemiz uygun olacaktr: Hakkm mertebesi ile slik-mrit ara
sndaki bu vastalar Hakk kendi mertebesinde yaratklarndan ayr ve uzak brak
maz. Hak varlk tecellighlarnda4 yaratklarna ah damarlarndan5 bile daha yakn,
bulunduu mertebede bilinmek, tannmak ve yaklalmaktan mnezzehtir.

NOTLAR:

' Bkz. V ekillik .


2 Perdenin deeri ulatrc olmasdr, bkz. H icap.
3 Huccaba sayg gster, nk onlar mridi Hakkn mertebesine sokarlar.
4 (50:16) ayete telmih.
s Bkz. V c d.

H a k k n V e c h i / H a k k n E y a d a k i V e c h i Ibnl-Arabye gre mmkn veya


yaratlm kendi bana varln srdremez, bu nedenle Tanr onu var ettiinde,
kendisi ynnden mmkn yoklukta kalmaya devam eder. Tanr srekli yaratr, ya
ratlmlar ise daima yoklukta bulunurlar. Bu yzden Hak, [mmknn varlnn
dayand] el-Kayyumdur, eya onun sayesinde varln srdrr. nk onlar
kendi kendilerine varlklarn srdremezler. Hakkm eyann varln srdrmesi
ne Hakkm vechi veya Hakkn eyadaki vechi diye iaret edilmitir.

Bu zikre sarlan, Hakkm her eydeki vechinin bilgisini renir. O grd her
eyde Hakkm vechini grr, ( fth t , iv:170)

Hakkm her eyde bir vechi vardr ( layeulu, 15)

Hakkn ibadet edilen her eyde bir vechi1 vardr ki, bilenler onu bilir, bilmeyenler
bilmez, ( fuss, 72)

Hakkm vechinin lemdeki herhangi bir eyden uzak kalmas imknszdr, ( f t h t ,


11:299)

n o tlar:

' Hakkn tapnlan her eydeki grnm. Bu, Rabbin sadece kendisine ibadet etmenize hkmetmitir
(17:23) ayetine telmih. Bkz. nanlan lah.

H a k k n V e k i l i bkz. V e k il lik

H a k k n V e s i k a s Hakkm vesikalar, kullar zerindeki haklarn ve onlara kar

238
Hakkn Yaratmas

ke n d i zerin e yazm o ld u u g rev lerin i aklayan ilahi kitaplardr.

lahi kitaplar, Tanrnm kullarna kar vesikalardr. Bu kitaplar, Hakkm kullar


zerindeki haklarn ve onlara kar -bir ihsan ve ltuf olarak- kendisine yazd
grevlerini niteleyen ve ortaya koyan kitaplardr. Bylece Allah da kullaryla birlikte
hit altna girmitir ve yle buyurur: Sizin ahdinize kar verdiim ahdimi yerine
getiriniz (2:40). ( fTHT, 11:406)

Hak ile aramzdaki vesika, ona ait olup bize ait olmayan, ona ait olmayp da bize ait
eyleri belirleyen bir vesikadr, ( f th t , iv:382)

H a k k n Y a r a t m a s (Halk-1 Hak) n s a n . Ayrca bkz. H a lk

H a k k n Z t n M a h e d e E d e n l e r H a k k n ztn m ah ed e eden ler, H a k k m


e yad ak i y z ken d ilerin e tecelli edip g zlerin in k en d isin d en a yr k a lm a d k im se
lerdir.

Onlara Hakkm eyada bulunan yz tecelli edince, artk gzlerini ondan ayrmaz
lar. Gzlerini ondan ayrmalar mmkn de deildir; nk O ztyla kendisine
bakan her eyi snrlar. Bu konuda Kuran- Kerimde gzlerini ayrma (18:28) ek
linde yasaklama gelmitir;1 nk onlar, yzn ayns deillerdir, bilakis onu m
ahede edenlerdir, ( f th t , iv:17o)

NOTLAR:
1 (18:28) ayete telmih.

H a k t a F a n i O l m a k [Fani olmak, "silinmek" anlamndaki heleke'nin kk harfleri]


he, lam ve kaf "krlmak" ve "dmek" anlamna gelir. Dmek anlamndaki helak da
bundan gelir. l iin heleke denir. "Kendisini tehlikelere att" anlamnda ihteleket
denilir. Mstehlik, "mhim" demektir, ( m u c e m )

v?*

Kuran'da heleke lm ve yok olu anlamndaki zikredilen szlk anlamyla yer alr. Helak, Allahn dn
daki her ey iin kullanlan bir fiildir:

Ak bir kitab olmadan hibir beldeyi helak etmeyiz. (15:4)


Allah'tan baka ilah yoktur, Onun vechinden baka her ey helak olacaktr.1 (28:88)

Kuran- Kerim helak kelimesini cezalandrma balamnda genel bir nitelikle kullanmtr, bu helak sahi
bine hak ettii bir sebeple ular. stihlak ise Kuranda yer almaz:
Zalim bir gruhtan baka kim helak olur ki? (6:47)

239
Hal

s?*
tbnl-Arab baz tarzlarnda fena ile eanlaml olan Allahta kendini yitirmek an
lamndaki heyman fillah iin Hakta istihlak terimini kullanr. Hakta mstehlek olan,
ona tutulmutur: artk bakasna ynelme gc yoktur.

Eb Yezid el-Bestamye Hakka naiplik elbisesi giydirildiginde, Hak kendisine yle


demi: Benim sfatmla yaratklarma k! Kim seni grrse, beni grmtr. Rab-
binin emrine itaatten baka elinden bir ey gelmemi ve Rabbinden nefsine doru
bir adm atm ve aniden baylm. Bunun zerine nida duyulmu: Sevgilimi bana
gnderin, artk o bensizlige tahamml edemez. nk Byezid Hakta fani [kendi
ni yitirmi] idi. ( f t h t, s, 36)

Erenler mertebe mertebedir. Bir ksm Zta ait bir isme ermitir; bu zellikteki er
miin hali istihlaktir [kendini kaybetmek, fena]. Bu ksma rnek Allahn cellinde
kendisini yitirmi melekleri ve melaike-i kerrubiyyun'u verebiliriz. Onlar, Haktan
bakasn tanmazlar ve bakas da onlar bilmez, ( f t h t, d s, 125)

n o tlar:

' bnl-Arab el-Ftht'l-Mekkiyye'de 97. cevapta bu ayeti yorumlar. Soru udur: Onun vechi mstes
na her ey helak olacaktr (28:88) ayetinden mminlerin nasibi nedir? lbnl-Arab yle cevap verir:
eylik ve vech: Yok olu, ey ismini alan her eye ular (el-Ftuhtul-Mekkiyye, c. II, s. 99).

H a l Ha, t/av ve lam tek kktr, anlam ise "dnmek, dnmek" demektir. Havi
"dnmek, dnmek" demektir ( m u c e m ). Ha ve lam pek ok alt anlam ve meselesi o-
lan bir kktr. Hepsinin asl bir eyin almas ve hibir eyin onun dnda kalmamas
dr. Bir ey geniletildiinde "onu genilettim" anlamnda h a le lt e-eye denir. Keli
menin baka bir anlam ise "inmek" anlamndaki n e zele' dir. ( m u c e m )

Bir eyin zellii veya durumu veya nitelii anlamnda hal Kuranda yer almaz. Kuran'da men etti anla
mndaki hale-yehulu yer alr.

Dalga aralarna engel [yehulu] oldu ve o boulanlardan oldu. (11:43)

Hal ve ardndan gelen makam hakknda -bunlar neredeyse birbirinden ayrlmayan


iki terimdir- bnl-Arabden nceki slam tasavvufunda ok tartmalar yaplm
tr.1 bnl-Arab ncesinde ileri srlm btn grleri tekrarlamaya gerek gr
myoruz, nk o devrald mirasla asrnn btn kltrn iermi, bu birikime
kendi zgn dncesiyle bir yenilik eklemitir.2 bnl-Arab genellikle nceki

240
Hal

sfilerin grlerini aktarr ve bu grlerle okuyucuyu gerek gr hakknda


aknla drtecek ekilde kendi grlerini destekler. Aslnda, bn'l-Arab hal
teriminin kkeninde de ayn yntemi takip etmitir. Bu balamda genellikle benim
sedii iki teoriye dayanarak hal hakknda iki kaynak ileri srdn grmekteyiz.
Birinci kk hal teriminin aslnn halle [yerlemek] olmasdr. Bunu hallerin pe pee
gelen benzerler olduunu dikkate almadan, hallerin sreklilii fikrini benimseyenler
ileri srmtr. kinci kk ise dnmek, dnmek anlamnda hale-yehuludur. Bunu
ise makam sabit iken, hallerin kayboluunu dnenler ileri srmtr.

Sabitlikte3 komuluk (ayn- sbitenin ve hallerin komuluu) varla yerlemektir.


Sabitlikte4 onun yanna, var oluta ise ona yerlemektir, ( ftht , v:8 i)

Allah hali yarattnda, onu yaratt kimseden baka yerleebilecei bir yeri olma
mtr. Bylece hal var olduu anda o kimseye yerleir. Bu nedenle baz kimseler
onu hulul [yerleme] saymlardr: Hulul bir mahalle yerlemek ve konaklamak
demektir. (FTHT, ll:385)

Hal aba ve gayret olmakszn kalbe gelen eydir. Bir eyin hal olabilmesi, yok olma
s ve saflancaya kadar benzerinin ardndan gelmesi artna baldr. Bazen benzeri
kendisini takip etmez. Bu noktada hallerin sreklilii konusunda sfiler arasnda
gr ayrl kmtr. Hallerin art arda geldiini grp benzer olmadklarn iddia
eden kimse, halin srekliliini ve onun hull kelimesinden trediini ileri srer. Bu
gr kabul etmeyen ise halin sreksizliini ileri srm, kayboldu anlamndaki
hale-yehuludan trediini kabul etmitir. Byle dnenlerin gr u msrada dile
getirilmitir:

Yok olmasayd hal denilmezdi


Hal denen her ey yok olucudur

Baka bir msrada yle denilmitir:

Hal kulda niteliklerin deimesidir


Nitelik salamlap diren kazandnda artk makamdr, ( f th t , ii:132)

Hal yok olan ey demektir. Btn varlk haldir, herhangi bir ite kalclk yoktur.
(FTHT, IV-.370)

Allaha giden yol drt ubedir: miller, arlar, ahlak ve hakikatler. Btn bunlar5
haller ve makamlar diye isimlendirilir. Makam tvbe gibi6 kendisinde derinleme
nin art, ayrlmann geerli olmad eylerdir. Hal ise sekr [sarholuk], mahv [si
linme] , gaybet [kendinden geme], rza [honutluk] gibi belirli vakitlerde olan ey
dir. Bazen halin var olmas herhangi bir arta baldr. Bu durumda art ortadan

241
Hal

kalkt iin kendisi de yok olur. Bu ksma rnek olarak belayla birlikte sabr vere
biliriz.7(FTHT, 1:33:34)

lbnl-Arabt halin kkeni konusunda nceki sfilerin grn benimsedii gibi, i-


eriinde de onlarn grlerini benimser. Ona gre hal sabit olann (makam) zdd
na deien, kazanlann8(makam) zddna verilen, demektir.

Hal bir aba ve ura olmakszn kalbe gelen eydir, bylece sahibinin zellikleri
hal nedeniyle deiir. Halin srekli olup olmad konusunda gr ayrl vardr.
Haller kulun elde ettii eyler deil, kendisine verilenlerdir. Hal ilahi bir zelliktir.
Allah kendisi hakknda yle buyurmutur: O her gn bir itedir [e'n]" (55:29).
Hakkn kendilerinde bulunduu bu e'nler yaratklarn halleridir. Onlar kendile
rinde bulunduklar iin o hallerin mahalleridir. Haller varlklara Allah tarafndan
gelen birtakm arazlardr. Allah bu arazlar onlarda yaratm ve onu e'n kelimesiyle
ifade etmitir. te bu ilahi konularda kendisine ba vurulan hallerin asldr.9
(FTHT, 11:384-85)

Ardndan Ibnl-Arabi kken meselesini zamansal bir deerlendirmeye tar, belki


de bu deerlendirmede ister fiil ve isterse de isim ynnden olsun dilbilgisine daya
nr: Hal imdiki zaman, srekli ve devaml olan eydir.

Dirilerde hal [imdiki zaman] daima gzlenir


Gemi ve gelecek ise llerle beraberdir, (ftht, i:356)

Hal sreklidir. Grmyor musun ki: Hak kelmnda bize olmu birtakm eylerden
haber verir, onlar gemi zaman ile ifade eder; gelecek birtakm olaylar ise gelecek
zaman kipiyle bildirir; hali hazrda olanlar ise imdiki zaman ile [hal] bildirir.10
Hal: Her gn o bir e'ndedir." ( fth t , i:546:47)

Hal srekli vardr. O hkm srekli ve gerekli olandr. Halin dndakiler ise yok
luktur11 ve varlkta paylar yoktur, ( fth t , v:362)

Hal kulun yaratmada Hakkn zelliiyle gzkmesi ve eserlerin onun himmetinden


var olmasdr. Bu balamda hal ahlaklanma olsa bile bnu 1-Arabde deimek, ek
siklik, yok olmak gibi zelliklerle korunur. Bu nedenle Ibnl-Arabtnin hali sebat ve
yetkinlik zelliindeki ilmin karsna yerletirdiini grmekteyiz. Buna gre ilim
makam, onunla tasarruf haldir. Hal ve makam arasnda diyalektik bir ilikinin orta
ya ktn da grmekteyiz. Slik makamda derinletii lde halde eksilir; halde
derinletii kadar makamda eksilir.12

Hal kulun Hakkn zelliiyle nitelenmesi ve sonularn onun himmetinden [irade]


meydana gelmesidir. Bu durum Allaha benzemektir ve isimlerle ahlaklanmak teri

242
Hal

miyle ifade edilmitir. te bu devrimizde sfilerin hal derken anlatmak istedikleri


eydir. Biz de bu gr kabul etmekteyiz, fakat etkisini kabul etmiyoruz, bunun
yerine kulun halde temkin [sebat, diren] zere bulunduunu sylyoruz. yle ki:
onun gzkmesini isterse, kendisiyle nitelenir, fakat Hakka kar edep onu byle
davranmaktan al koyar. Sylediimiz meseleyi bilmeyen yle der: Veli hal sahibi
dir. Veli himmeti vastasyla lemde i yapar, bir ey yaratr ve o tahakkm edebilen
kimsedir. (FTHT, 11:385)

Allah ilmi sadece sevdiine, hali sevdiine ve sevmediine verir. nk ilim sabit,
hal gidicidir. (FTHT, IV:151)

Hikmetli kiiye hakim denir; hal sahibi ise kendi halinin otoritesi altnda hkme
konu olandr. De ki: Rabbim! Benim ilmimi artr (2 0 :1 1 4 ). ( k t a b u ' l-y a , 14)

Makam sahibi hkm vermek isterse, bu iniin makamna tesir edeceini bilmezse
hale iner. nk hkm vermek, hallere aittir. Kii gerek bir eyhten bu makam
sahibinin [ilim ve marifet makam] btn makamlarn sahibi olduunu iittiinde,
onun hali deil ilmi artar. nk kmil kii, makamda ykseldiinde hali eksilir.
Mahede Haktan bakay grmekten alkoyduu gibi, makam'3 da halleri gide
rir.'4 ( f t h t , U:3 19)

Haller var olmayan eylerdir. Onlarn gereklikleri yok, hkmleri vardr. Haller
ztlar ile asl arasnda ayrmn kaynadr.

Haller akledilir mnlarn hkmleri veya bantlardr. Bunlar bilgi, kudret, beyaz,
siyah ve hamaset gibi eylerdir. (FTHT, 111:399)

eyin gerek varl yoktur,


Selb [olumsuzlama], hal ve zaman.

Bunlarn gereklii yoktur; sz konusu eyler, akl ve dilin kabul ettii hkm sahi
bi olan eylerdir.'5( tecellYAT, 46)

Hakikatler bir halden dierine gemez, haller onlara hkmler giydirir ve onlar da
bu hkmleri giyerler. Bylece bilgisiz insan hakikatin intikal ettiini zanneder. a
yet haller olmasayd varlklar farkllamazd. nk ortada tek bir ayn [hakikat]
vardr, o z gerei Vacibl-Vcddan [Zorunlu Varlk] farkllamtr. Bu aynn
sabit olmas zorunludur.'6 Bu ayna gre hkmler Hak iin ilahi isimler gibidir.
Bylece bu ayn iin Varlk ile keml meydana gelmitir. Sz konusu varlk a'yn-
sbite zerinde bakalaan hallerden birisidir. yle ki: Hak halden hale geer, hal
ler ise Hak iin yenilenmez. lemin hakikati [ayn] ise byle deildir, o hallerin de
imesine konu olur. Bylece lemin hakikatinde hallerin hkmleri zuhur eder.
Hakikatlerini izhar etmek zere halden hale deimek Hakka aittir, ( f t h t, i:3i4)

243
Hal

bnl-Arab seleflerinden haller ve makamlarla ilgili konularda ayrlr. nk belirli


bir erevede snrlamakla ilgili mteaddit gayretlerine ramen menziller ona gre
sayca belirlenemez. Bunun sebebi udur: lbnu 1-Arabye gre hal ve makamlar ha
kikatler etrafnda dner, daha ak bir ifadeyle kelimenin ierdii btn ksm ve
boyutlaryla17 her hakikatin bir bilgi meydana getiren hal ve makam vardr. Ibnl-
Arab burada bir kefi veya mahedeyi veya belirli, ayr ve zel bir hakikati grme
yi ifade iin hal ve makam eanlaml kullanmtr. Bu mahede veya bu grme, bir
bilgi ortaya kartr.18

Baz insanlara ulamak istedikleri eyden bir k parldar ve o da bu k sayesinde


halin gereini ve soruturmasn tamamlam olur. Bylece grd k vastasyla
o makamn gereini yerine getirdiine dair bir zan veya kesinlik ile hkm verir.
Ben bu zellikteki baz insanlar grdm. Sz gelii Sehl b. Abdullah et-Tsteriye
Berzah ilminde bu durumdayken byle bir hal arz olmutur. Bu esnada bir parlt
kendisine temas etmi, bylece insanlarn bulunduklar hali tam olarak renmi,
bunu grmek iin hi beklememitir, ( f th t , i:395)

Bu metinden anlaldna gre, Berzahm mahedesi sahibi iin hal ve makam;


mahedenin rn=berzah ilmi, o da, halin kesin neticesidir. 19Hal yaratlan Yara-
tana balayan varlk rabtas veya badr; bu, dilsel ve sylem dzeyindeki terkibin
karlnda etkin ve doal-organik bir bileimdir.

Her yaratn Allah ile bir hali vardr. ( tecelliyat , 12)

lbnl-Arab hali belirli-etkin, doal bir terkip diye ortaya koyar. Bu, szn aksine,
btn olandr. Sz gelii Allaha dua etmek veya ondan bir ey istemek veya bir cevap
veya insandan kan bir fiil ya hal ile veya sz ile gerekleir. Tasarruf bile ya hal ile
veya sz -em ir demektir- ile gerekleir.

Dua iki trldr: nutk [konuma] ve dil ile yaplan dua; hal diliyle yaplan dua.
(FTHT, IV:256)

Tasarruf ya hal ile veya emirle [sz] gerekleir, ( f th t , iv.64)

NOTLAR:
' slam dncesinde hal ve makamlarla ilgili bkz. Kueyri, Risale, s. 32; Serrac, el-Luma, s. 65;
Shreverd, Avarif, s. 469.
2 Necmeddin Kbra'nm hal ve makamlar gr iin bkz. Fevaihul-Ceml, s. 41
9 Bkz. sUt.
4 Ayn- sbiteye sbt leminde elik eden haller, harici-varlk leminde de kendisine yerleir.
5 Bkz. el-Fthdt'l-Mekkiyye, c. I, s. 33.
6 nsan makamdan ayrlmaz. Bu Ibn'l-Arab'deki nemli fikirlerden birisidir.

244
Halife/Hilafet

7 Ayn metin Bedr el-Habeinin el-lnbah ala-larikillah (Ibn'l-Arabnin ifadelerinden derlenmitir) geer,
s. 55.
8 Bkz. M akam .
9 lbnl-Arab'ye gre, lemde zuhur eden her ey, ilahi bir isme, sfata veya nate ve asla dayanr. Halin
dayand asl ise, e'ndir.
Burada kaine [olanl kelimesi varlk ve sreklilik anlam tar.
11 Burada adem [yokluk] olumsuzluk anlamnda kullanlmtr, yoksa sbt lemindeki yokluk deil.
12Bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, c. III, s. 457.
15bnl-Arabl yle der: Makam, ulhiyette derin izi olan her eydir; bu zettie sahip olmayan bir ey
makam deil, gelip geen bir haldir (el-Ftht'l-Mekkiyye, c. II, s. 184).
'4Bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, s. 478.
15Bkz. Kef'l-Gayat, s, 448.
Bkz. S b t ve m kn Y o klu u .
17el-Ftht'l-Mekkiyyenin blmlerine ksa bir gz at, bn'l-Arablnin hal ve makam grn yeterli
lde verir.
8bnl-Arab iaret ettiimiz hususu el-Fthtl-Mekkiyye, c. I, s. 33-34te aklar. Allah'a giden yol drt
eye dayanr: saikler, arlar, huylar ve hakikatler. Btn bu zikrettiklerimiz lbnl-Arablnin hal ve
makamlar dedii eylerdir.
5bnl-Arab yle der: Bilgi meydana getirmeyen hale itibar olunmaz" (Risdle-i layeulu aleyh, s. 3).
Bkz. el-M enk, s. 12.

H a l i f e / H i l a f e t H, lam ve fe kktr: birincisi "bir eyin baka bir eyin ardndan


gelip onun yerini almas"dr. kinci kk n tarafn zdd "arka" anlamna gelir. nc
kk ise "bakalamak" ve "elimek" demektir. Birincisi h a le f tir. Halef, sonradan gelen
demektir. Araplar ha le f-i sdk veya halef-i su derler, "drst halef" ve "kt halef"
demektir. Bu iki nitelik kullanlmazsa iyi iin halef, kt iin h a lf derler. Allah yle bu
yurmutur: "Sonra bunlarn arkasndan bozuk bir gruh geldi [h a lf]" (19:59). Hilafet i-
kincinin birinciden sonra gelip, onun yerini almas nedeniyle hilafet diye isimlendirilmi
tir. ( m u c e m )
vs*
H-L-F kk Kuranda zikredilen szlk anlamyla da geer:
Art, arka:
Btl ona ne nnden ne de ardndan [half] gelebilir. (41:42)

Ardklk:

Gklerin ve yerin yaratlmasnda, gece ve gndzn birbiri ardnca gelmesinde [ihtilaf] akl sa
hipleri iin ayetler vardr. (3:190)

eliki:
Allahtan bakasnn katndan gelseydi, onda pek ok 'ihtilaf1 bulurlard. (4:82)

245
Halife/Hilafet

Yeryznde hkmranlk ve tasarruf mertebesi (bu mertebe asalet yoluyla Hakka, vekalet yoluyla ise
kula aittir.). Bu mertebe, zelde peygamberlere, genelde ise insanlara aittir:

Sonra onlarn ardndan sizi yeryzne halifeler yaptk ki, bakalm nasl ameller ileyeceksiniz.
(10:14)
Hani Rabbin meleklere Ben yeryznde bir halife yaratacam demiti.' (2:30)

s?"
lbnl-Arab'ye gre hilafet, faillerinin ahslarndan ayr bir tr vekilliktir. Baka bi
risinin vekili olarak tasarruf eden herkes, kendisine tasarruf yetkisi verdii konular
da halifedir. Bylece halifelik fiillerinin artyla halifelerin says da artar. Birincisi,
halife Allahtr.

Hz. Peygamber yolculuktaki bir duasnda rabbine yle hitap etmitir: Sen yolda
arkada, evde halifesin." Allahn evde halife olmasnn nedeni, hane halknn Pey
gamberden yoksun kalmalardr. Bylece Allah, her eyin yerini almtr; baka bir
ifadeyle, hviyetiyle onlarn iinde o eyin yerini almtr, ( f t h t , iv :13s)

Halife (insan) halife olduunda, ona halifelik izni verenin malnda ve btn halle
rinde halifedir. Kul rabbini vekil edindiinde bu halifelik, koulsuz halifeliktir.
Rabbin kulu halife yapmas, ztnn ve yaratlnn gereine gre, snrl halifeliktir.
(FTHT, 111:299)

kincisi, halifeler insan trnn bireyleridir. Onlar, ya Hakkn halifesi (peygamber


ler) veya peygamberlerin halifeleri veya birbirlerinin halifeleridir (veliler).

Halifelik Sizi halife yapt (tasarrufunu size brakt) eylerden harcayn ayetinde
belirtildii gibi btn insan trne girmitir. nsan tr, gc lsnde, Hak tara
fndan halife yaplmtr. Bunun en basiti nefsine halife yaplan; en yetkini ise, b
tn leme halife atanandr, ( bulga , 23)

Allahn yeryzde halifeleri vardr, onlar peygamberlerdir. Gnmzde halifelik


Allaha deil peygambere halife olmaktr. nk gnmzdeki halifeler, peygambe
rin kendileri iin belirledii hkmlerle hkm verirler ve onlarn dna km az
lar.2 (FUSCiS, 162)

bnl-Arab Allahn halifesi olmaya byk bir nem atfetmi, bu balamda sz ko


nusu halifeliin kazanlma artlarn izah ettiini, mahiyetini ve halife yaplan ahsta
nasl ortaya ktn akladn grmekteyiz. Allah lemi yarattktan sonra melek
lerine yle der: Ben yeryznde bir halife yaratacam (2:30). Bu halifelik, ancak
iki suret zerinde yaratlmn hak ettii bir rtbedir: ilahi ve kevn suret. Baka bir
ifadeyle Hakka ve leme ait hakikatleri kendi ztnda toplayan kimse bu rtbeyi hak

246
Halife/Hilafet

edebilir ki, o da, insan- kmildir.3

Halifelik lemdeki baka bir varla deil, sadece deme verilmitir;4 nk dem,
Hakkm sureti zerinde yaratlmtr, ( ft ht , 1:263)

Halife hak edi yoluyla ilahi isimleri elde eden olabilir.5 Baka bir ifadeyle, ilahi i-
simleri kabul edecek zel bir yaratla sahip kimse halife olabilir. nk herkesin
yaratl onlar kabul edemez, ( ft ht , i:44i)

Allan insann yaratln kemle erdirmek istediinde, onu iki elinin arasna alm,
lemin btn hakikatlerini kendisine vermi, btn isimlerde onun adna tecelli et
mitir. Bylece insann yaratl, ilahi ve kevn suretlere sahip olmutur. nsan el-
Cm, yani Allah isminin mazhar olunca, ztyla iki mertebeye [ilahi ve kevn]
benzer olmutur. Bylece, halifelii ve lemi idare etmesi genellemitir.6 (ftht,
11:468)

Hayvan-insan insan- kmilin halifesidir. O, lemin hakikatlerini kendinde toplad


grnen suretten ibarettir. nsan- kmil ise, lemin hakikatlerinin toplanmlgna,
bir de halife olmasn salayan Hakkm hakikatlerim eklemitir, (ftht, 111:437)

Allahn halifesi olmak, bnl-Arabnin szlnde, insan- kmilin lemde [zikre


dilen iki arta sahip kimse] ilahi isim ve sfatlarla zuhur etmesidir. Bu, kulun nafile
ibadetlerle Hakka yaklamasnn sonucudur; bu makamda Hak kulun iitmesi,
grmesi ve btn melekeleri haline gelir.

Halife, halife olduu ite kendisini halife atayann suretiyle ortaya kmaldr; aksi
halde onun halifesi deildir. Onu halife atayan, kendisine emir ve yasaklama yetkisi
vermi, onu halife diye isimlendirmitir, ( f t ht , 1:263)

nsan Allahn lemdeki maksad, gerek anlamda halifesi, ve ilahi isimlerin zuhur
mahallidir. O, lemin btn hakikatlerini kendinde toplayandr, ( f t ht , 1:125)

nsan Allahn kulu, leme gre ise Rabdr. Bu nedenle Allah dem'i halife yapm,
oullar da halife olmutur, (nf, 2)

nsan kendisini halife ve naip yapann onun grmesi, iitmesi vs haline gelmedii
srece halife olamaz. Bu zellie sahip olmad srece insan ne halifedir ne de na
ip. (FTHT, lll:280)

Eb Yezid el-Bestamye Hakka vekillik elbisesi giydirildiinde, Hak ona yle der:
Benim zelliklerimle yaratklarn nne k ki, seni gren beni grm olsun.
(FTHT, 1:167)

Allahn halifesi olmann insanda tezahr eden alt ekli vardr, bunlar, farkl gr

247
Halife/Hilafet

nmlerle, hilafetin ieriidir: velayet, nbvvet, risalet, imamet, emir ve mlktr7


[ynetme].

insanln anlam, Allahn halifesi olmaktr, Allahn halifesi olmak8 velayet, nbv
vet, risalet, imamet, emir ve mlk ieren kuatc bir mertebedir. nsann kemli,
btn bu mertebelerin kemle ermesine baldr; bu keml, demden son doana
kadar insanda bilkuvve bulunur, ( bulga , 54)

Bu tarzlardan her birisine, halifeyle ilikisi ve farklln aklamak iin, ksaca dei
neceiz. a) Velayet: Allahn halifesi olmak, risalette, risaletin kesilmesinden sona ise,
velayette ortaya kar.9 Halife, velilerden birisidir ve kutupluk10 ve hilafet mertebe
siyle onlardan ayrlmtr.

Hakkn halifesi, Kutuptur. Kutup, peygambere varislik grevini yerine getirir.


( bulga , 60)

Hz. Peygamber vefat etmi ve ardndan kimin halife olacan karara balamam ve
tespit etmemitir. Bunun nedeni, Hz. Peygamberin mmeti iinde Allahtan halifeli
i alacak kimselerin bulunduunu bilmesidir; Bylece o kimse, Allahn halifesi o-
lur, bununla birlikte meru hkme de uyar. (FUSS, 163)

Halife ile veli arasndaki fark udur: Halife, halife atand ite tasarruf sahibidir. Bu
durum, kendisini yaratklara ynelmek zorunda brakr.

inde rablk kokusu grlen her zellik velayet deil, hilafet ile ilgilidir. Veli yar
dm eder, yardm edilmez; halife yardm eder ve yardma mazhar olur. Zaman, mu
haliften yoksun kalmaz: Veli msamaha gstermez, msamaha12 ederse veli deil
dir; halife ise bir vakit Allaha, baka bir vakitte ise leme aittir. Bir vakit Allahn
katn tercih ederken, baka bir vakit lemi tercih eder. Bylece, velinin tepki gs
termesine neden olan fiilleri karlnda, lemdekiler iin balanma diler. Halife
zerinde haller deiir, halbuki veli iin byle bir ey sz konusu deildir. Veli asla
itham edilmez, halife ise, zerinde halinin deimesi nedeniyle ithama maruz kala
bilir. (FTHT, IV:60)

b) Nbvvet [peygamberlik]; lbnl-Arabye gre nbvvet ikiye ayrlr: terii [h


km koyan] nbvvet ve genel nbvvet. Birincisi indirilmi eriata bal olmas
ynnden risalete yakndr; kincisi ise velayettir; nk o, hkm koymann sona
ermesiyle sona ermez. Hilafet=nbwet. O halde hilafet genel nbvvettir. Hila-
fet=risalet. O halde hilafet terii nbvvet demektir. Her ikisi de hilafete denk oldu
una bakarak, genel nbvvetin terii nbvvet olduu sonucunu kartmamak ge
rekir. Dorusu, Ibnl-Arabnin hilafete iki ekilde baktna dikkat ekmektir: ge

248
Halife/Hilafet

nel hilafet (genel nbvvet) ve terii hilafet [terii nbvvet].3 c) Risalet: Allah ka
tndan gelen hilafet, bir yandan risalettir ve risaletin sona ermesiyle geriye Allah ka
tndan olan halifelik kalr. te yandan halifelik, risaletin pasif ieriinden urunda
klla cihad gerektiren dinamik ierie tamtr. Hilafet, varlnda gerekliliinin
kesinliini tayan dinamik ve etkin risalettir.

Allahn resulleri -ki onlar Allahn halifeleridir- insanlarn mahal olarak en temizle
ridir. Onlar, korunmu [masum] kimselerdir.4 ( f th t , iv:279)

Resuller Allahn yeryzndeki halifeleridir. ( terac m , 19)

ilahi ikrmlar halife grevinde olduu srece Allah katndan halifelerine iner. Hali
fe lnceye kadar resuldr; vefat ettiinde -Allahn bildirmesiyle- dilediini yerine
halife atar veya ii istireye brakr; ta ki, Allah kendi katndan bir peygamber gn
derip insanlarn arasnda baka bir halife grevlendirinceye kadar. Son halife sz
konusu olduunda ise durum farkldr.5 O zaman Allah son halifenin vekillerini
grevlendirir. Bylece onlar Allah katndan halifenin halifesi olurlar. Onlar, Allahn
halifesi peygamberlerle ayn mesabede deillerdir, ( f t ht . iv :27)

Rabbim bana hkm vermitir (26:21) ayetinde hilafet, Beni elilerden yapmtr
(26:21 ) ayetinde ise risalet kastedilir. Her resul halife deildir. Halife kl, yetki ve
velayet sahibiyken, resul byle deildir. Onun grevi sadece getirdii vahyi tebli
etmektir. ayet vahyi urunda savar ve tebliini klla himaye ederse, o halife-
resuldur. Buna gre her nebi resul olmad gibi, her resul de halife deildir. Baka
bir ifadeyle her resule hkmranlk ve yneticilik hakk verilmemitir, ( fuss , 207)

d) imamet: Halife, herkesin nne getii ve yerini ald kimsenin btn zellikle
riyle zuhur etmesi gerektii iin, imamdr. Halifelik, imamlktan farkldr; nk ha
life olmak, asil bulunmad anlamna gelir. Halifelik, asalet yoluyla bakasna ait bir
eyin dn alnmasdr, imam ise, hak edi ve asalet yoluyla imam olabilir.6

ekimenin iki nedeni vardr: birincisi imamet anlamndaki halifelik, dieri surete
gre yaratlm olmaktr. Halifenin yerini ald kimsenin btn niteliklerine sahip
olmas, dolaysyla lemin talep ettii btn ilahi isim ve sfatlan tamas gerekir.
lemdeki her vekil btn isimlerle zuhur edebilir, ( f t ht . v:3)

Allah kendi nefsini yaratklarnn katna indirmi, en yetkin tecellighn imam-


halife yapm, sonra yle demi: Hepiniz obansnz, gttklerinizden sorumlusu
nuz. Bylece imamlk btn yaratklar iermi, her imam, Allahn kendisine -
lemde tasarruf yetkisi verdii lde tasarruf etmitir, ( f t h t , i:4 7 6 )

Halife, peygamber ve bizden yetki sahibi olanlardr, ( f t h t , v :i22)

249
Halife/Hilafet

Ben yeryznde bir halife yaratacam (2:30). Allah insan halife yapm, imamlk
zelliiyle zikretmemitir. nk halife, bu isim nedeniyle kendisini halife atayann
zerinde olmasn talep eder. Bylece [hkim deil] mahkm ve ezilen olduunu
renir. Dolaysyla Allah insan uyar bulunan bir isimle anmtr; nk insann
yaratltan gelen zellii unutmak, yanlmak ve gaflettir. Bylece halife ismi, insana
kendisini halife yapan hatrlatr. ayet onu imam yapsayd, imam olmas nedeniyle
kendisini imam atayandan habersiz kalabilirdi. nk imamlkta halifelikteki kadar
hatrlatma gc yoktur. Ayn ekilde, Allah kmil bir grup hakknda Sizi yery
znde halifeler yapt (35:39) demitir. Bu hitap onlann kulaklarna yer etmi, onlar
da lemde hilafet hkmne gre tasarruf etmilerdir, ( f t ht , i:4io)

e) Emir: Halifelik, hilafetin alannda kendisini halife yapann zellikleriyle zuhur


etmeyi gerektirir. O halde halife, halifesi olduu ite tasarruf yetkisi almtr ve by
lece emir sadece kendisine ait olmutur.

nsana hkmetme gc verildiinde - k i bu halife olmak dem ektir- ya Abdlkadir


Geylani gibi, dilerse hkmran olur ve bu zellikle ortaya kar; dilerse, teslim olur
ve tasarrufu Rabbi uruna terk eder, ( f t ht , i:30s)

f) Mlk: Hilafet, grnr ve grnmez mlk ieren bir mertebedir. Hakkn halife
si, yani hilafeti Allahtan alan kimse, yaratklar iinde halifelik zelliiyle kmaya
g yetiremezse, grnr halifenin ahsyla perdelenir ve hkm ve tasarrufta ona
yardm eder.

Hz. Peygamber yle buyurmutur: Benden sonra halifelik otuz sene srer, ondan
sonra ise sultanla17 dnr. nk Hakkn halifesi'8 - k i o, Peygamberin varisi
Kutuptu r- halifeliini ortaya koyamazsa, grnrde halife olan sultan19 vastasyla
perdelenir. lemin beksnn srmesi iin bu sultana da halife ismi20 verilir. Kutup
olan gerek halife ise, ona bakar, onu ayakta tutar, hkmdarn istidat ve yetenei
ne gre ona yardm eder, ( b u lg a , 60)

Baz kutuplar, hkmranl ak ve makam ynnden de btn halifelii stlendi


i gibi grnr halifelii de stlenmi kimselerdir. Bunlara rnek olarak Eb Bekir,
mer, Osman ve Aliyi verebiliriz. Bir ksm ise, btn halife olmakla birlikte, g
rnrde bir hkme sahip deildir; bunlara rnek olarak Ahmed b. Harun er-Reid,
Eb Yezid el-Bestamyi verebiliriz. Kutuplarn byk ksmnn zahirde hkm
yoktur, ( f t h t . i:s)

Ibnl-Arab halife kelimesini farkl ve zt amalarla kullanr. stelik bu ztla iaret


etmedii gibi maksadn da aklamaz. Bununla birlikte, aadaki noktalara dikkat
ekebiliriz: Halife belirsiz kullanldnda, herhangi bir ey zerine halife atanm

250
Halife/Hilafet

insan kastedilir. Bu noktada hilafet, halifenin Hakkn ve lemin hakikatleriyle zuhur


etmesi hakkna gre geniler ve daralr. Bu anlamda her insan halifedir.21

Kul Hakkn veya kendisi gibi baka bir kulun halifesi ise, yerini ald kimsenin
ona hilafet mertebesinin gerektirdii zellikleri giydirmesi arttr. Hilafet byk ve
ya kk hilafettir. Byk hilafet - k i ondan by yo ktu r- lemdeki byk i-
mamlktr; kk hilafet ise, insann kendisine halife olmasdr. Bu ikisinin arasnda
ise, sttekine gre kk, alttakine gre ise byk saylabilecek hilafetler bulunur.
(FTHT, 111:408)

ikinci olarak, belirli [marife] halife, iki anlama gtrr: Halife; insan- kmil, Kutup,
Vaktin Sahibi olabilir. Bu durumda halifenin says, zamann deimesiyle artar22 ve
ya o, btn zamanlarda Vaktin Sahibinin veya Kutbun suretiyle zuhur eden tek ha
lifedir.

Melekler demin yeryznde daha nceki bir insann deil, Allahn halifesi oldu
unu anlamlardr. demden sonra ise kmil insanlar kmillerden halifelii alrlar.
Bylece halifelik, en byk ve kemli mahede edilmi Hz. Muhammede (a.s.) u-
lar. Hz. Muhammed en yce halife ve en byk imam olmutur, ( f th t , 111400)

lahi suret ile zuhur eden insan- kmile Allah bu kemli, ancak Allahn yerini al
sn diye vermitir. Bu nedenle de onu halife diye isimlendirmitir.23 Ardndan gelen
benzerleri ise, onun halifeleridir. Dolaysyla sadece ilki, Hakkm halifesidir. Cisim
ler leminde ondan ortaya kan benzerleri ise, bu halifenin halifeleri; ilk halifeye
ait olmas geerli her ite onun vekilidir. (FTHT, lll:28o)

NOTLAR:

Ayetin yorumu iin bkz Beyzv, Envar, c. I, s. 20.


2 lbnul-Arab felsefesini etkinletirmek iin her kelimeden yararlanr. Sz gelii, hilafeti Allaha halife ve
peygamberlikten sonra peygambere halife olmak diye ayrr. Bu ayrm nbvvet karsndaki tavrn ha
trlatr. Nbvvet, terii nbvvet -Allaha halife olmak gibi- ve genel nbvvet diye ikiye ayrlr; bu,
terii nbvvetin sona ermesinden sonra kalacak nbvvettir ve peygambere halife olmak gibidir.
3 bn'l-Arab yle der: "insan iki ksma ayrlr: kemle uygun ksm ve keml kabul etmeyen ksm (el-
Fthtul-Mekkiyye, c. II, s. 307).
4 Ibnl-Arabinin demin gnah iledikten sonra yeryzne iniine dair zel bir yorumu vardr: Allah
deme kovularak deil, bana halife olarak yeryzne in dedi. Bu ini, bir mekn iniidir, yoksa tenzil-i
rtbe deildir. Bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, c. II, s. 141.
5 bnl-Arab mertebe kazanmn ve z gerei kazanm ayrr: Sz gelii, bilgi Allah iin ztndan kay
naklanan bir eydir, insan iin ise mertebe olarak vardr. Mertebenin zellii, ayrlma ve soyutlanmaya
imkn vermesidir. bnl-Arab'nin ifadeleri iin bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s. 135.
6 Hak insann yapsna bir yandan btn hakikatleri toplarken, te yandan btn isimleriyle ona tecelli
etmitir. Bylece o, Hakka ve halka ait iki sureti kendinde birletirmi, iki yne de bakabilme gc olan
bir berzah olmutur.

25i
Hall

7 Ibn'l-Arab okurlarnn yaptklar byk bir hata, bu alt tarzdan her birisinin halifenin mahiyeti oldu
unu zannetmeleridir. Bylece hilafetin imamet veya nbvvet olduunu iddia ederler. Bu nedenle hila
fetin insanda onaya kmasnn herhangi bir tarzla snrl olmadna dikkat ekiyoruz.
8 Ibn'l-Arabl yle der: nsann mertebelerinin en stn Allaha halife olmak; bunun en stn ise,
risalet; risaletin en stn, byk peygamberlerin mertebesidir. Onlar, klla gnderilmilerdir. Byk
peygamberlerin en stn ve daveti en kapsaml olan ise, Muhammedi risalettir (Bulgatu'l-Gavvas, s.
49)-
9 Bkz. Vell/Velayet.
10Bkz. Kutup.
11 Kutup genel nbvvetin varisidir, terii nbvvetin deil.
,2Bu durum, velinin dk ahlakl, gnl affa yanamayan birisi olduu anlamna gelmez. Veli, kendi a-
dna merhameti ve hogrldr, fakat Hak sz konusu olduunda kat ve tavizsizdir.
^Bkz. Fussu'l-Hikem, s. 222.
,l Bkz. smet.
'5Hateml-hulefa, burada, resul-nebilerin sonuncusudur.
16Bkz. Immet/lmam.
17 Bkz. Hadis Dizini, no. 22.
18Yani btn almet, almet sahibi.
19lk halifeler zamannda zahir halife ayn zamanda btn halife yani Kutuptu. Fakat bu devrin bitiinin
ardndan btn halife, zahir halife olarak zuhur etmemi, bylece halifelik btn ve zahir halifelik diye
iki ksma ayrlmtr. Birincisi velayet, dieri ise, siyaset mertebesidir. Btn halife, zahir halifeyi tasarruf
ve hkmde kendisine yardm ettii bir perde edinmitir. Bkz. mam.
2Halife ismi asaletle halifeye, yani Kutba aittir. nk Ben yeryznde bir halife yaratacam (2:30) aye
tiyle ona iaret edilmitir. Fakat zahiri hkmdarla perdelendiinde ona da halife denilir.
21 Bkz. hayvan-insann karsnda halife-insan.
22Bkz. Insan- Kmil, Kutup.
2Bkz. lbnl-Arabde halife, el-Fthtl-Mekkiyye, c. I, s. 36; el-Fthtl-Mehfeiyye, c. II, s. 2, 68, 207; c.
III, s. 89, 143, 164, 382, 399, 469; c. IV, s. 26-45; Fussul-Hikem, s. 13, 161, 162; Bulgatul-Gavvas, s. 65;
Tecelliyat, s. 30.

H a ll Halil arkada veya en salam ve nezih dost demektir. (el- muh It )

S?"
Kuran- Kerim hullefi sadece brahim peygamberin ahsna tahsis etmi ve onu hall diye isimlendir
mitir:
Allah brahim'i 'hall'1 edinmitir. (4:125)

s?-

tbn'l-Arabde Hall iin bkz. brahim.

N O T LA R :

' Ayetin yorumu iin bkz. Beyzv, Envar, c. I, s. 103.

252
Halis Kul

H a lis K u l Halis kul, nefsini Allahtan baka herhangi bir eye kulluk etmekten kur
tarm kimsedir. Bylece O kulluunda ihlas sahibi olur.

Kul Allahtan baka birisine ibadet etmezse, sadece Allaha kul olmutur, ( f t h t ,
IV:64)

H a lk Ha, lam ve ka f, iki kktr: Birincisi "bir eyi takdir etmek, ekillendirmek"; kincisi
ise "bir eyi dzlemek" demektir. Birinci anlama rnek olarak, Araplarn "deriyi tulum
iin takdir ettim" anlamnda h a la kt 'l-e d im e li's-sika deyileri verilebilir. Ahlak anlamn
daki hu lk da buradan gelir. Hulk, seciye demektir, nk' sahibi ona gre yaratlmtr.
Sz gelii falan kii yle yaratlmtr denilir. Bunun anlam onda bu zelliin takdir e-
dilmesidir. "oka uyduran adam" anlamnda raculn m u h te lik de bu kkten gelir. Bu
rada geen halk, "uydurmak" demektir. Bu, yalann uydurulmas, oluturulmas ve ne
fiste planlanmasdr. Allah yle buyurmutur: "Onlar bir iftira uydururlar ( tah liku ne
ifk e n )" (29:17). Kelimenin ikinci anlam ise sahra-i halka, "dzeltilmi kaya" demektir.
hlevleka es-sehabu, "bulut yayld, istiva etti" demektir, ( mucem )

S?"

Halk, esasta Tanrya ait bir fiildir ve ulhiyetle ilikilidir. Bazen fiil insana izafe edilir ve Hak, stnlk i-
fade eden kalpla kendisini yaratanlarn en gzeli diye niteler:

De ki: Allahtan baka dua ettiklerinizi grdnz m? Onlarn yeryznde neyi yarattklarn ba
na gsteriniz? (46:4)
Allahtan baka taptklarnz birleseler bir sivri sinei bile yaratamazlar. (22:73)
Yaratan yaratamayan gibi midir, dnmyor musunuz? (16:17)
Sonra onu yeni bir yaratlla yaratrz, Allah yaratanlarn en gzelidir. (23:14)

Yaratma Allahn dndaki her eye nfuz etmi bir eylemdir. Allah Yaratan; kendisinin dndakiler ise,
yaratmasna konu olan eylerdir (halk ismi bu nedenle yaratlma verilir):
Onun nasl bir ocuu olabilir, bir ei yoktur ve her eyi yaratmtr. (6:101)
O gece ve gndz, gnei ve ay yaratandr. (21:23)
Hanginizin daha gzel amel yaptn denemek iin lm ve hayat yaratan Allahtr. (67:2).

Kuranda yaratmayla ayn anlamda tesviye, tasvir ve takdir gibi fiiller yer almtr. Btn bu fiiller, Yara
tan ve yaratlan ikiliini hissettirir:
Her eyi yaratt ve takdir etti. (25:2)
Gkleri ve yeri hak ile yaratt, ve sizi en gzel surette tasvir etti. (64:3)
En yce Rabbinin ismini tespih et! O yaratm ve tesviye etmitir. (87:2)

253
Halk

O Allah, Bari'dir, Musavvirdir [tasvir eden], en gzel isimler onundur. (59:24)


Kuran'da halk emrin karlnda yer almtr. Baka bir ifadeyle, Allah dorudan yaratabilecei gibi, ya
ratmay kn [ol] lafzyla da emredebilir. Bylece yaratma, iki ynyle mmkn olur.

Dikkat ediniz: Yaratma ve emir Ona aittir, lemlerin rabbi ne ycedir. (7:54)
Bu balamda Kuran'n yaratmann gerek bir yokluktan m olduunu aydnlatacak bir k sunmadn
da zikretmek gerekir.

S?"
Mrsiyeli dnre gre yaratmann en bariz zelliklerini aadaki noktalarda zet
leyebiliriz: a) Halk [yaratma], yokluktan deildir. Yaratma, ilmi varlktan d varla
dorudur. bnl-Arabnin dncesinde Allah Yaratandr demek, Allahn a'yn-
sbiteyi d-duyulur varla kartt veya izhar ettii anlamna gelir. Bunu sadece
Allah yapabilir, hibir yaratlmn iradesi ayn- sbiteyi izhar edemez, b) Halk belirli
bir zamanda gereklemi deildir, aksine o, her nefeste devam eden srekli bir ey
lemdir. Hak srekli ve ebedi Yaratan; lem ise srekli ve ebedi yok olandr, c) Halk
fiili, Yaratan ve yaratlan ikiliini artrmaz. Bu noktada Ibnl-Arab halk fiilinin
yerine birtakm benzetmeler ve ibareler koyar ve onlarda tek hakikatin iki vehesi
arasndaki ilikiyi izaha alr. Bu balamda,'bazen k ve glge, bazen suret ve ay
nalar, bazen mazharlar ve zahir [zuhur eden] gibi ifadelere bavurduunu grmek
teyiz; btn bunlar, histe grlen ve var olduu zannedilen2 bu ikilii imann, m
ahedenin ve kefin birliinde eritmek iindir. Buna gre yaratma veya halk, Hakk-
n lemin suretlerinde tecellisidir. Bu yzden Hak, her mazharda zuhur edendir, d)
Ibnl-Arab halk [yaratma] lafzna drt adan bakar: 1) Halk [yaratma] =icat yarat
mas. Bu, ilahi iradenin ortaya kartmak istedii eye ilimesidir. 2) Halk=takdir ya
ratmas. Bu, mmknn varln ortaya kartmak iin vaktin belirlenmesidir. 3)
Halk=yaratma fiili. 4) Halk=isim. Baka bir ifadeyle halk yaratlm olan anlamnda
yaratlann ismidir ve hakikatin iki vehesinden birisidir: Hak ve halk. Halk fiil, te
sir, mutlak mstanilik [Hak] gibi zelliklerin mukabilinde, edilgenlik, teessr,
muhtalk, malul olmak gibi btn nitelikleri temsil eder. Ayrca, insann dnda
yaratlm her eyin bir tek boyutu vardr ki, o da halk, yani yaratlmlk yndr.
Halbuki insan, iki boyut ile btn yaratklardan ayrlr: Hak ve halk boyutlar.

Allah yaratanlarn en gzelidir (23:14). Burada Allah, yaratanlarn var olduunu ve


kendisinin ise en gzel yaratan olduunu belirtmitir. nk Allah yaratt eyi
grerek yaratr, bir ey yaratan kul ise, tasavvurundan hareketle bir ey yaratabilir;
bir benzerini veya aynsn meydana getirmek istedii var olan bir hakikati tasavvur
eder. Hakkm yaratmas ise, byle deildir, Hak, bir eyi kendiliinde ve hakikatin

254
Halk

de hangi hal zere ise, ona gre yaratr ve var eder. Bu yzden Allah ona sadece i-
cat diye isimlendirilen bir ilimeyle 'varlk elbisesini giydirir. Hakkn 'keif yoluy
la diledii mmkn hakikatlere vakf kld kimse, onlar yaratmaya g yetiremez.
Baka bir ifadeyle, mmknn3 ayn- sbitesinin gydigi varlk elbisesi elinde deil
dir. Sylemek istediim ey, bunu dorudan yapamayacadr, fakat onun himmeti
vardr.4 Himmet, Haktan o eyin var olmasn istemektir, yoksa onun yaratlmasn
istemek deildir. nk o kii bilir ki, byle bir ey kendisi iin imknszdr. nsa
nn himmeti, ayn- sbitenin var olmasna iliirse, Hak da yaratma szne ynelir.5
(FTHT, IV:86)

Hakkn dnda dalaletten baka ne vardr ki? Hakkn dnda sadece halk [yara
tlm] vardr. Dalalet, hayret demektir, halk vastasyla dalalet ortaya kmttr.
Halkn halk diye isimlendirilmesinin nedeni, yaratlm olduu eydir. Buna gre
halk yenidir ve uydurma [ihtlak] yeni teriminde bulunur. nsan bir adan ona ba
kar ve Haktr der; bir adan bakar ve halktr der. Halbuki o, gerekte ne Hak
tr ve ne de Haktan baka bir eydir. Ona Hak veya Halk ismini vermek, deta bir
uydurmadr. Bylece bu hkm ona galip gelmi ve Halk diye isimlendirilmitir.
Hak ise, Hak ismiyle yegne kalmtr, ( ftht, iv:279)

Kul uzuv ve kuvvetlerinden baka bir ey deildir. Bu yzden o, var sanlan halkta
mahede edilen Hak'tr. Buna gre halk makul, Hak ise mminlere ve keif ve
vcd ehline gre hissedilen ve mahede edilendir. Bu iki snfn dndakilerde
ise, Hak makul, halk grlendir, ( fuss, i 08)

Varlktaki her ey Haktr


Grlen her ey halktr, ( ftht, i:306)

Halk bazen icat, bazen de takdir anlamnda olabilir,6 bazen de fiil anlamnda, bazen
ise yaratlm anlamndaki mahlk anlamnda olabilir, ( ftht, i:i7 i)

Halk7 mahlk anlamnda kullanlabilir, rnek olarak te bu.Allahn halkdr


( 3 i:i ) ayetini verebiliriz. Bazen fiil anlamnda kullanlabilir, rnek olarak Gklerin
ve yerin halkn grdnz m? (i8 :5 i) ayetini verebiliriz, ( ftht, iv :289)

insann dndaki her ey, halktr. Halbuki insan hem Hak, hem de halktr, ( ft
h t , 11:396)

nsann insanl Rabbinde gizlenmi ve eya kendisinden meydana gelmitir. Bir


ey, ancak Allahtan meydana gelebilir. Rablg onun insanlnda gizlenmi, eya
dan lezzet alm, nimetlenmi ve yemitir. Bu yzden o, Hak ve halktr, ( ftht,
11:44i)

Varlk yokluun zddna [btl] btnyle haktr [gerek]. Bu nedenle de var olan

255
Halkn Aynas

her ey, haktr. Hak olma zellii her eyi kuattktan sonra bnu 1-Arab Yaratan ve
yaratlm arasnda bir ayrm yapmak iin, hakk- Hlkn [Rab-kadim-messir] kar
t olarak hakk- halktan [kul, sonradan var olmu-mteessir] sz eder.

Allah kendisini Hak diye isimlendirmi, kevn [olu] ile nitelemitir. Yaratan Al
lahn isimleri yaratlm mazharlar zerine yaylmtr. Bylece var olanlar ve var
lklar takdir edilmi eyler, hak diye isimlendirilmitir. O halde lm [mevt], hal
kn hakk, ldrmek ise Yaratanm hakkdr; hayat halkn hakkdr, hayat vermek
ise, Yaratanm hakkdr; kabre girmek halkn hakkdr, kabre koymak ise Yaratann
hakkdr, (bulga, vr. 103-104)

Halkn hakk, tek hakikatin iki vehesini [hak ve halk] birletiren berzahtr. O, iki
mertebenin, ilahi ve kevn mertebenin bir zeti olmas ynnden insandr.8

Bu ameli-leyl [insann imkn, yani yoklua bakan karanlna dikkat ekilmekte]


suret bu iki deerli u arasnda meydana geldiinde (insan sureti meydana getirir
veya Hak o surette ruhu aar) iki ucu birletiren bir ara mertebe haline gelmitir.
Bylece o kul-efendi, Hak-halk olmutur, (ftht, v:6i)

demin yapsnn, yani grnr suretinin hikmetini rendin; demin ruhunun


yapsn, yani grnmez suretinin hikmetini de rendin. dem, Hak ve halktr.
(fuss, 5 6 )

nsan Hak ve halktr, (bulga, vr. 125)

notlar :

' Genellikle inkar ve reddetmek iin.


2 bnl-Arabtye gre lem vehim rndr.
3 Bkz. Ayn- Sblte/A 'yn - S b lte .
4Him m et.
5 nsan mmkn hakikatleri ilahi ilimdeki sbt hallerinde kei yoluyla mahede edebilir. Onlarn du
yulur lemde zuhur etmelerine iradesi iliebilir. Fakat onlar izhar etmesi mmkn deildir. Fakat Allah
insann iradesi vesilesiyle onlar izhar eder.
6 Yaratma ve takdir icad iin bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s. 210.
7 ibnu 1-Arabde yaratma iin bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, 242 vd.; el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s.
404; el-FthdtI-MeWiyye, c. IV, s. 63, 90, 94,108; FussuI-Hifeem, s. 88,136; Risale-i Rhul-Kuds, s. 128.
8 Bkz. Hak ve lemin sureti, Hakkm ve lemin nshas, Hak ve lemin zeti.

H a l k n A y n a s (Mir'atl-hdis [yaratlmn aynas], mir'at'l-lem [lemin aynas])


mir'atl-Halk [Halkn aynas], Haktr.

H a l k n H a k k bkz. H a k k n H a k k

256
Halkta Hak

H a l k t a H a k Varl.k iki veheli bir hakikattir: Hak ve halk [lem]. Bunlar birbirine
gemitir ve nasl Hak ancak halkta mahede edilirse, halk da Hakka dayanabilir.

Halk Hak vastasyla mahede edilmeseydi o olmazd


Hak halk vastasyla mahede edilmeseydi, sen olmazdn
Ol diyen kimse mahede etliindir
Ortada sadece Ol sz ile olan vardr, ( ftht , i:362)

nsan halktaki Haktr, insann halk yn varlnn dayand Hakk rtmtr.


(FTHT, 111:5 0 2 )

H a lv e t bkz. Tahalli/Halvet

H a r f Ha, ra ve fe kktr: "Bir eyin snr ve ucu", "dnmek" ve "bir eyi takdir et
mek." H adde gelince: Her eyin harfi sz gelii klcn harfi o eyin snr ve ucudur. -
kinci kk ise sz tahrif etmek gibi bir eyden sapmaktr, ( m ucem )

Harf Kuran'da zikredilen iki anlamyla da gemitir: birincisi had ve u, kincisi ise sapmak.
insanlardan kimi de Allaha kydan kyya (ala harfin)' ibadet eder. Kendisine bir hayr doku
nursa, mutmain olur. (22:11)
Onlardan bir zmre vard ki, Allah'n kelmn dinlerlerdi de akllar aldktan sonra onu bile bile
tahrif ederlerdi. (2:75)

S?"

Harf, Hakkn sylenmi kelmnn paralardr.2

Harf, Hakkn kendisiyle sana hitap ettii ibarelerdir, ( ftht, i:iao)

Harf herhangi bir lemdeki tikel hakikattir. Sz konusu hakikat sbt leminde g
rnmez harf, d varlk leminde ise haric harf diye isimlendirilir.3 Bu hakikatle
rin birleimiyle kelimeler ortaya kar: Buna gre insan sz gelii ztnda eitli haki
katleri toplamas ynnden bir kelimedir.

[lemin hakikatleri] insanda tikellikleri ynnden harfler, bileik bulunmalar y


nnden ise kelimeler diye isimlendirilirler. Ayn ekilde varlklarn ztlar da tek
balarna harf, birlemeleri ynnden kelimelerdir, (ftht, 11392)

Varlk bir harftir, anlam sensin


Benim lemdeki yegne emelim O'dur
Harf bir anlam, harfin anlam ise onun sakinidir

257
H a r f le r i A y a k t a T u t a n

Onun anlamndan baka hakikat mahede etmezsin


lh azizdir, hi kimse onu ihata edemez
Bundan sonra ise biz onu sdrdk, (ftht. i:3 2 0 )

Ibnl-Arabnin harflerle ilgili btn grlerini zikretme imknmz yoktur, nk


o harfleri genie ele alm, her harfin lemdeki4 zelliklerini ve etkinliini aklad
gibi, baz harflerin zel bileimlerinden meydana gelen etkilere sayfalarca yer ayr
mtr.5

N O T LA R :

' Ayetin yorumu iin bkz. Kd Beyzv, Envar, c. II, s. 42.


2 lbnl-Arabnin harf grne k tutacak tbn'l-Arab arihlerinin yorumlar iin bkz. Davud el-
Kayser, Risale Fi-llmil-Hakaik, s. 3; Nabls, Bakiyyetullah Hayrm Ba'del-Fen, s. 107; Nabls, Verdu'l-
Vrud, s. 7)
3 Sadreddin Konevl yle der: "Her hakikat, Hakkn ilminde dier hakikatlerden temeyyz [farkllama]
ve sabitlii asndan gayb-harf olur; nitekim alt terkibin srrndan sz ederken buna iaret etmitim.
Hakikatlerin bir ksm tbi, bir ksm ise metbdur [uyulan], Tabt hakikatler, metb hakikatlerin hlle
ri, sfatlar ve levazmdr. Bundan dolay metb hakikatler, hallerinin onlara izfesi ve tbi olmas itiba
ryla, Vcddan mcerret iken taakkul edildiklerinde gayb kelime olurlar. Metbu mahiyet, varlndan
sonraki levazmndan soyutlanm halde Vcd ile vasflanmasiltisaf itibryla taakkul edildiinde de
vcd harf olur. Metbu mahiyet, Vcd ile vasflandnda tbi levazmnn kendisine eklenmesiyle
taakkul edildiinde, vcd kelime olur" (Sadreddin Konev Icazl-Beya, s. 85)
4 lbnl-Arab'nin harfe bak kendine zg rengi olan zel bir baktr ki onu ilmul-cifr [cifir ilmi] diye
isimlendirmekteyiz. Bu bak, genel anlamda tasavvufi metinlerde yaygndr. Bkz. Massignon, la passion,
c. 3 105; Resail-i lhvan- Safa, c. III, s. 141; Eb'l-Vefa Taftazani, Ibn Sebin ve Fehejetuhu's-Sfiyye, s. 433.
5 Bkz. lbn'l-Arab'de harf iin, el-Fthtl-Mekkiyye, c. I, s. 191; c. II, s. 122; c. III, s. 319; c. IV, s. 367.

H a r f le r i A y a k t a T u t a n bkz. Elif

H a r f le r in A s l bkz. Elif

H a te m H, te ve mim tek kktr. "Bir eyin sonuna ulamak" demektir. "i bitirdim"
anlamnda hatemt el-amele denilir. Kuran- Kerim okuyan sureyi hatmeder, yani biti
rir. Hatem ayrca, bir ey zerindeki mhrdr. nk i sonuna ulatnda mhrle
nir. Hatem [yzk] kelimesi de ondan tretilmitir. Yzk mhr basmak iin kullanlr.
Hatim de denilir. Hz. Peygamber hatem'l-enbiya, yani peygamberlerin mhrdr [so
nuncusu]. ( m u c e m )
s ?-

Kfirlerin melekeleri zerinde fiil ilerken Allaha nispet edilmi olarak yer alr. Bu durumda fiil gizlemek,
mhrlemek, habersiz klmak, katlatrmak ve belirti gibi anlamlar tar:

258
Hatem

Allah onlarn kalplerini mhrlemitir [hateme], kulaklarna ve gzlerine perde ekmitir. Onlar
iin iddetli azap vardr. (2:7)
Son anlamnda hatem:
Muhammed herhangi birinizin babas deildir, o Allah'n peygamberi ve nebilerin sonuncusudur
[hatem]. (33:40)
Onun bitii [hitam] misktir, ite yaracaklar bunda yarsnlar (83:26).

S?"

Bir eyin hatmi snr ve sonudur. Hatem bir eyin snrdr, nk o sona erdirdii
trde dalm btn zt zellikleri toplar, dolaysyla onun yetkinlii bitirdiklerin
den birisini darda brakmaz. Burada hatm mefhumuna giren zamansal unsurlar
sz konusu deildir. Bazen hatem trn ilki ve ortancas olabilir. Hatemin bir eyin
sonu olmas ortaya kt zellikle kendisinden sonra zuhur edecek baka birisinin
olmay demektir. Sz gelii, Muhammed (a.s.) peygamberlerin sonuncusudur [ha
tem], kendisinden sonra asla peygamber gelemez.

Hatem zamana bal deildir. O mahede makamna ulamakla Hatemdir. (a n ka,

71)

Hatem snr ve son olmak demektir. Dolaysyla Hatemden sonra hi kimse onun
zelliiyle ortaya kamaz, ( b u l g a , vr. 53)

Hatem koruyucudur, tbnu 1-Arab hzinesini mhrleyip izni olmakszn hi kimse


nin amaya cesaret edemedii bir hkmdar ile lemi (hzinenin yerine) insan ile
(hkmdarn mhrnn karlnda) koruyan Hak arasnda bir benzerlik koymu
tur. nsan lemden ayrldnda i ahirete intikal eder.

lem karsnda insan, yzk karsnda yzn mhr gibidir. O, hkmdarn


hzinesini mhrledii almet ve nakn bulunduu mahaldir. Bu nedenle Hak onu
halife diye isimlendirmitir; nk mhr hzineleri koruduu gibi, onun vasta
syla lemi korur. Hkmdarn mhr bulunduu srece, onun izni olmadan hi
kimse hzineyi aamaz. Ayn ekilde Allah insan mlkn korumak iin halifesi
yapmtr, bu nedenle insan- kmil lemde bulunduu srece lem korunmu 0-
lur. Grmez misin ki, insan- kmil ayrlp dnyann korumas bittiinde, Hakkn
onda koruyaca ey kalmaz. Bylece yeryzndeki her ey birbirine karr, i
ahirete intikal eder. Ardndan insan- kmil, ahiret zerinde de ebedi bir mhr ha
line gelir, (fuslis, 50)

Mhr olmakszn bir ev korunabilseydi


Hrsz gelir, durumu sana bildirirdi

259
H tr

Artk, ey dost, iyice bak ve aratr!


Uzaktan vilayet evinin korusuna. (dIvan, 32)

H t r Ha, ta ve ra iki kktr: Birincisi "deer ve mertebe" anlamna gelir. kincisi ise,
"zorlanma ve hareket" demektir. Birinci anlam Araplarn bir eyin benzeri iin syledik
leri htr ifadesidir. Bir eyin nemini dile getirmek iin li-flanin hatarun "falancann
bende deeri vardr" derler. kincisi ise Araplarn hatere el-bair bi zenbihi "deve kuy
ruuyla hareket ettirildi" deyileridir. Ayn zamanda hatere bi-bali keza, "aklma bir ey
geldi" denilir. Byle sylenmesinin nedeni, kalbe o eyin bir anda gelip gitmesidir.
(m u c e m )

S9

Ibnl-Arabnin htr [dnce] ve oulu havtr hakkndaki ifadelerinin byk


ksm tasavvufun klasik tanmn hatrlatr. nk satr ve kelimelerin arasnda lb-
nu 1-Arabnin kendine zg bak asn ve damgasn kestiremiyoruz.2

[Yaratklara] inen her ilahi emir, ilahi bir isimdir; bu isim, Akl, Nefs, Ar, Krsi3
mertebelerinden geer. Bu yzden o, insana ulama srecinde urad btn eyle
rin suretlerinin toplamdr. O, kreleri yarar, tabiat kabul ettii lde btn k
relere tesir eder, yeryzne ular.4 Burada yaratklarn kalplerine tecelli eder ve
onlarn istidatlarna gre kendilerini deitirir. Kalplerin sz konusu tecelliyi kabul
leri trl trldr. te bunlar insanlarn kalplerinde bulduklar htralardr. Byle-
ce onlarla iitirler, onlar vastasyla arzu duyarlar ve hareket ederler; hareket itaat
olabilecei gibi, gnah veya mubah bir hareket de olabilir. Bu yzden maden, bitki,
hayvan, insan, gksel veya yeryzne ait melek gibi lemdeki her eyin hareketleri,
yeryzne inen bu ilahi emirden kaynaklanan bu tecelliden ortaya kar.5 Bunun
neticesinde insanlar nefislerinde kaynan bilemedikleri birtakm htralar bulur
lar, ite onlarn asllar bu tecellidir. Bu tecelliden ulv ve sfli tesirler ortaya kar.
Tecelli yaratklarda emrini yerine getirip dnmek istediinde, her varlk trnn
elileri kendisine gelir. Eliler ilahi emrin gnderildii kimselerin suretleriyle ona
gzkrler ve sz konusu suretleri ilahi emre irkin veya gzel olarak giydirirler.
lahi emir de geldii ynden ykseliine balar ve Rabbinin nnde her suretle zu
hur eden ilahi bir isim olarak durur. Hak, bu suretlerden dilediini kabul eder ve
dilediini kendisine uygun suretlerle sahibine iade eder. ( f t h t , i:3o)

lbnl-Arabfnin metnini yle zetleyebiliriz: Htr yaratklara inerken ilerinden


getii varlklarn zellikleriyle nitelenmi ilahi emir demektir; sz konusu ilahi e-
mir, yaratklardaki fiil ve hareketin kaynadr. Htr slike gelen dier vridat tr
lerinden ayrt eden zellii udur: Htr, sabit olmayan bir hitaptr.

260
H avf

Hatr kalbe gelen gizli hitaptr. Bu hitap rabbani olabilecei gibi, byle olmayabilir
de, fakat kalbe yerlemez. Kalbe yerleen nefsin konumasdr [i konuma], (f t -

H T , 1 1 :1 3 2 )

Htralar, tecelliler deiller ilahi hitaplardr, bu nedenle Allah onlar Amda -ki o
Nefes-i Rahmndir- meydana gelen suretler olarak yaratmtr. Onlar grp zik
rettiimiz bilgiyle Allahn kendisini rzklandrmad kimse -sureti grnce- ht
ralarn ilahi tecelli olduunu zanneder. te bu onlarn hatr diye isimlendirilmele-
rinin nedenidir. Onlar dil tarafndan telaffuz edildikten sonra harfin suretinin var
lkta kalmad gibi sabit kalmazlar. Harfin suretinin telaffuz edildii zamann d
nda bir kalcl yoktur, telaffuz edildikten sonra ise yok olur ve iitenin kulan
da onun suretinin benzeri kalr. iten ise hatrn kaldn zanneder. Nitekim Zn-
nn el-Msr Ben sizin Rabbiniz deil miyim ayeti hakknda byle bir zanna ka
plm, deta hitap imdi bile kulamdadr demi. Halbuki kulanda kalan, ora
da iittii kelm deil, anlama gcnn kelmn suretinden ald benzerdir. Bu sa
yede hitap nefste sabitleir. (F T H T , 11:5 6 5 -6 6 )

N OTLAR:

1 B k z . H a tr h a k k n d a S e r r a c , e l- L u m a , s. 4 18 ; E b T a l i b e l - M e k k , K u t u l- K u lu b , s . 231; K u e y r i , R is a le , s.

43-

2 I b n l - A r a b n i n h a t r t e r i m i n i t a n m v e t a s n i f i y n n d e n k e n d i s i n d e n n c e k i s f i l e r i t a k i p e t t i i m e t i n

le r i in b k z . e l- F t h t l- M e k k iy y e , c . I, s . 28 2 v d ; e l- F t h t l- M e k k iy y e , c . II, s . 7 7 , 5 6 4 ; e l- F t h d t 'l-

M e k k iy y e , c . III, s . 6 1 , 9 7 ; c . IV, s . 10 2 ; V e s a il- i S a i l , s . 22 .

3 la h i e m i r y e r y z n e i n e r k e n f a r k l l e m l e r d e n g e e r v e u r a d l e m l e r d e o n l a r n z e l l i k l e r i y l e b o y a

n r . S z g e l i i e m i r , K a l e m v e y a i l k A k l a ; s o n r a L e v h a y a v e y a K l l i N e f s e , s o n r a A r a u r a r . B u m e r t e

b e le r in h e r b ir is in in z e lli iy le b o y a n r v e ila h i , s o n r a a k li, s o n r a n e fs i, s o n r a A r b ir e m ir h a lin e g e lir .

4 la h i e m ir H a k t a n y a r a t k la r a u r a d b t n le m le r i y a r a r a k u la r . B u b a la m d a o , A k l, N e fs , A r ,

K r s i y e v s . u r a r . Y e d i k a t g y a r a r g e e r . Y e d i n c i k a t s e m a y a - y a k n s e m a - g e l d i i n d e i s e , o r a d a n

y e r y z n e in e r . B u s e fe r in m d d e t i is e s e n e d ir : B u n e d e n le , y e r y z n e u la m a d a n n c e b u e m r i k e

fe d e n k im s e , g e r e k le e c e k h a d is e le r d e n h a b e r v e r e b ilir . B k z . e l- F t h t l- M e k h iy y e , c . III, s . 30-31.

5 l b n l - A r a b n i n i l a h i e m r i i k i k s m a a y r d n h a t r l a y a l m : t e k v i n - i l a h i e m i r , t e k l i f i - i l a h i e m i r . B u a y

r m a g r e b n l - A r a b g n a h n a s l n d a i l a h i b i r e m r e d a y a n n a k l a r . B k z . lahi Emir.

H a v f bkz. T a r i k

H a v v a bkz. D i i

H a y a bkz. T a r ik

H a y a l (O rta lem [lem-i e v sa f], en byk berzah [berzah- a'zam ], orta m ertebe
[hazret-i vusta], hayal m ertebesi [hazret-i hayal]) h, ya ve lam renklenm edeki hareket

261
Hayal

anlam na gelir. Hayal de bu kkten gelir. Hayal, grnt dem ektir. Bunun asl, insann
uykuda grd eydir; nk uykuda grlen ey renkten renge girer ve belirsizleir.
Hayl [at] bilinen bir isim dir, m arur oluu nedeniyle byle isim lendirilm itir; nk
m arur yryl hareketinde renkten renge girer. Y a m u r yad rm ak iin gk hazr
olduunda tehayyelet es-sema "ya m u r ya acak" denilir.

Hayal Kuranda gemez, sadece gerek ve kesinliin yerine yanlsama ve kartrma anlamnda fiil kal
bnda yer almtr:

Bir de bakt ki, onlarn ipleri ve sopalar kendisine kouyorlarm gibi geldi [yuhayyil ileyhi],
(20:66)

Hayal bnl-Arabde bereketli, verimli, hkmn btn lemlere yayan, btn ha


kikatlere sokulan, soyut mnlar lemi ile duyulur lem arasnda orta ve ara bir fi
lem meydana getiren bir sel gibi akar. Hayal, vakada herhangi bir kymeti olmayan
geici ve deiken bir tahayyl olmad gibi, bilim adamlarnn ileri srdkleri gibi,
yaratc bir ey de deildir. Hayal, gerek ve olgusal boyuta sahip bir takat ve gtr;
bu g daima duyuda gereklemeye alr ve kendine zg kstaslar ve orta leme
ait hakikatleri olan bir leme dayanr, ite Ibnl-Arabnin baz metinleri, burada
hayalin otoritesinin boyutunu ve zyle ilgili niteliklerini aklar.

Hayal ilmi; berzah1 ilmi, ayrca ruhaniligin2 ortaya kt cisimler leminin ilmidir.
O, Cennet arsnn3 ilmi, kyamette farkl suretlerde4 gerekleecek ilahi tecellinin
ilmi, mnlarn zuhur ilmidir. Sz konusu mnlar, lmn ko suretinde5 olmas
gibi, kendi kendilerine somutlam olarak ayakta duramazlar. Ayrca o, insanlarn
uykuda6 grdkleri ryann ilmi, insanlarn lmden sonra ve diriliten7 nce bu
lunacaklar yerin ilmidir. O, suretlerin ilmidir; ayna8 gibi parlatlm cisimlerde g
rlen suretler onda ortaya kar. lahi isimleri veya tecelliyi ve onun genelliini bu
esastan [hayal] daha iyi bilecek bir ey yoktur. nk hayal, balama vastasdr:
Duyular ona ykselir, mnlar ona iner. Hayal srekli kendi yerinde iken her eyin
rn onda toplanr. Hayal, mnya tayp mny diledii surette cesetlendirdigi
iksirin9 sahibidir. Hayal tam tasarruf sahibi olarak grlr. Mnlar cisimlere kay
natrmak hayalin iidir. ( f t H t , 11:3 0 9 )

Allah menzili hayalden daha byk ve hkm ondan daha yaygn bir ey yaratma
mtr. Hayalin hkm mevcut-mdum [olmayan] ve imknszlara vb. sirayet eder.
lah kudret yaratt eylerde hayalden daha byk bir ey var etmemitir. lahi
kudret de ondan zuhur etmitir. Hayal, kymette ve inanlarda Hakkn tecel-

262
Hayal

lighdr. ( f tuh a t , i:508)

Duyulur, akledilir, suret ve mnlarda her durumda ve her ekilde hkmm sahi
binin hayal olduu sabittir. Hayalin zellii, her durumda deimektir ve btn su
retlerde gzkr. Allahtan baka deime kabul etmeyen gerek bir varlk yok
tur.10 Gerek varlkta ise Allahtan bakas yoktur. Allahn dndakiler ise hayali
varlkta bulunurlar. Hakkm ztnn dndaki her ey deiken bir hayal, yok olucu
bir glgedir. Hakkn, yani Allahn ztnn dnda hibir varlk, tek bir hal zerin
de kalmaz. Her ey, srekli bir suretten baka bir surete geer. te hayal da bu de
mektir. Ama, btn lemin cevheridir. lem ancak hayalde zuhur etmitir. u hal
de lem, kendisi hakknda hayal edendir. Buna gre lem lemdir, fakat o, o deil
dir. Bu grmz, Attnda sen atmadn, Allah att (8:17) ayeti destekler. By-
lece Allah ispat edilmi bir eyi, yani.kendin attn zannn yok saymtr, ( ftht,
11:313)

Hayalin z, somut ve suret olmayan eyleri somutlatrmak ve tasvir etmektir. Bu


na gre hayal, makul ve duyulur arasndaki bir histir. ( f t h t , i:377)

Hayal benzeri olmayan genel mutlakl birletirmitir, nk hayalin zorunlu,


mmkn ve imknszda tasarrufu vardr. Bu, Hakkn bu kuvvet vastasyla bilinen
lerde tasarrufudur. Hayalin mutlak ve zel snrlamas da vardr. u halde hayal,
herhangi bir ii ancak histen ald duyulur bir surette tasavvur edebilir, ( f t h t ,
111:470)

Ibnl-Arab hayali drt ksma ayrr: mutlak hayal, gereklemi hayal, ayrk hayal
ve bitiik hayal.

Mutlak hayal, kuatc ve toplayc mertebedir, ( ftht, i:3io)

O farkl trlerine gre btn var olanlarn suretlerinde ekillenmeyi kabul eder.
Mutlak hayal, Amdr (var olanlarn suretlerinde ekillenmeyi kabul etmesi ynn
den). Gereklemi hayal, mutlak hayal veya varlklarn suretlerini kabul ettikten
sonra bizzat Amdr. Ayrk hayal, kendine zg bir mertebesi olan hayaldir. Histe
zuhur eder ve tahayyl eden ve grenin ahsndan ayr idrak edilir; rnek olarak
Cebrailin, sahabeden Dihyetl-Kelbinin suretinde peygambere gzkmesini vere
biliriz. Bitiik hayal insandaki tahayyl gcdr. Bu kuvvetin sahibiyle birlikte varl
n srdrecek suretleri yaratma gc yoktur.

Hayal, var olanlarn en genii ve mevcutlarn en yetkinidir. O, ruhanilerin suretle


rini kabul eder. Bunun anlam, bakalama ve dnmeyle eitli suretlerde ekil
lenmektir. (FTHT, 11:311)

263
Hayal

Mutlak hayalin hakikati, Amdr. Am, Hakkn bulunduu ilk mertebedir. Allah
bu Amda lemin btn suretlerini aar. u var ki Am, hayal-i muhakkaktr.
Grmez misin ki: O, btn var olanlarn suretlerini kabul eder ve var olmayan eyi
de biimlendirir. Bunu yapabilmesinin nedeni geniliidir. u halde gereklemi
hayal, Amdr. ( f tuh at , 11310)

lemin suretleri, suret olmalar itibariyle, tahayyl edilen eylerdir. Ortaya ktkla
r Ama ise, hayaldir. ( f th t , i:3i)

Hayalin iki durumu vardr: birincisi bitime halidir. ttisal insann veya baz canlla
rn varlna bitimektir. Dieri ise, ayrklk halidir. Bu, hayalden bamsz olarak
duyuca idrak edilen eydir. Buna rnek olarak Dhye suretinde Cebraili veya g
rnmez lemden cin veya melek gibi eylerin grlmesini verebiliriz, ( f t h t ,
111:442)

insann tahayyl kuvveti muttasl [bitiik] hayaldir. Muttasl ve munfasl [ayrk] ha


yal arasndaki fark udur: Bitiik hayal sahibinin varlna baldr, munfasl hayal
ise srekli mn ve cisimlere konu olan ayr bir mertebedir ve Bylece onlar kendi
zelliiyle somutlatrr. Ayrk hayalden bitiik hayal meydana gelir. Bitiik hayal iki
ksmdr: bir ksm tahayylden meydana gelir, dieri ise uyuyan insann hali gibi
tahayylden meydana gelmez, ( f th t , i:3i)

lbnl-Arab varl iki ksma ayrr: gerek ve hayal. Gerek varlk Allah, hayali var
lk ise Allahn dndaki her eydir. Bu tespit, bizi lbnu 1-Arab'de iki ynl gzken
tek hakikate ynlendirir: Hak ve halk. H akka ait yn, gerek varln, halk yn ise,
hayali ve mevhum varln sahibidir. lem hayaldir. Fakat burada sz konusu olan,
yzeysel ve geiken anlamda deil, olumlu, nesnel lemde grlen bir etkinlik sa
hibi olarak hayalin ierdii btn gleriyle hayaldir. Kukusuz ki Ibnl-Arab! le
mi bu ekilde snflarken bir hadise dayanr: insanlar uykudadrlar, ldklerinde
uyanacaklardr. Uykuda grlen her eyin bir hayal olduu bellidir. O halde lem
hayal, yaratlmlar ise uykuda, yani uyku mertebelerindedir. tbnl-Arab FussuI-
Hikem'de lemin hayal olduunu ortaya koyan bir blm yazmtr.11

Hz. Peygamber yle buyurmutur: tnsanlar uykudadr, ldklerinde uyanrlar.


Uyku halinde grlen her ey rya, gelen her ey hayal lemi denilen eydir.12 Bu
nedenle de tabir edilir. Ardndan Yusuf yle der: te bu ryamn tevilidir, Rab-
bim onu hak klmtr" (12:100). Yani Hak ryam hayal suretinin ardndan duyuda
da izhar etmitir. Hz. Peygamber yle buyurmutur: tnsanlar uykudadr." Yusuf'
un Rabbim onu gerek kld" demesi, ryasnda rya grp ardndan uyandm
grenin haline benzemektedir. O kii uykunun srdnn farknda deildir ve
uyandnda yle rya grdm, ardndan uyandm grdm ve ryam tevil et

264
Hayal Hzinesi

tim" vb diyecektir. Hz. Muhammed (a.s.) ile Hz. Yusuf arasnda ne byk idrak
fark vardr, grnz! ( fu s s , 99)

Sretlerin farkllamasyla lem glge adm yitirmeyecei gibi, lem veya Hakkn
dndakiler ismi de ortadan kalkmayacaktr. Bu yzden lem vehim rndr,
gerek varl yoktur; ite hayal bu demektir. Yani gerekte yle olmad halde
kendi bana ayakta duran ve Haktan bamsz bir ey varm gibi gelir. Kendin ve
hakknda ben deilim dediin her ey hayaldir. O halde btn varlk'3 hayal iinde
hayaldir. Gerek Varlk sadece isimleri asndan deil, zt ve hakikati asndan
Allahtr.'4 Olutaki her ey mutlak birlii gsterirken, hayaldeki her ey okluu
gsterir, ( fu s s , 103-104)

N OTLAR:

1 H a y a l b e r z a h z e lli i n e s a h ip t ir , n k o , s o y u t a n la m la r ile d u y u lu r e y le r le m i a r a s n d a o r ta m e r t e

b e d ir .

2 C e b r a ilin p e y g a m b e r e y a k k l b ir A r a p s u r e t in d e g z k m e s i g ib i. R u h u n b u t a r z b e d e n l e n m e s i , a n c a k

h a y a l le m in d e n g e r e k le ir .

3 Bkz C e n n e t a rs.
4H a k k n k y a m e t g n in a n la r d a k i s u r e tle r e g r e t e c e llile r i v a r d r , b y le c e b a z k im s e le r c e k a b u l e d ilir ,

b a z e n d e in k a r e d ilir . H a k k n s u r e t i o lm a d n a g r e , b u ta s a v v u r h a y a l le m in d e n d ir .

s K y a m e t G n , Y a h y a ( a .s . ) l m b i r k o s u r e t i n d e k u r b a n e d e r , b k z . f o e g e s e coratique, s . 10 6 .

6 R y a la r n s o y u t a n la m la r ile d u y u lu r g e r e k l i k a r a s n d a b ir v a r lk la r o la b ilir .

7 B e r z a h b ir a n la m y la d n y a v e a h ir e t a r a s n d a k i le m e i a r e t e d e r . B u o r ta h a k ik a t d e , h a y a l le m in e

m e n su p tu r.

8 a h s la r n a y n a la r d a k i v a r l d u y u lu r v e a k le d ilir e y le r in a r a s n d a o r ta b ir v a r l a s a h ip t ir . B u d a h a y a l

le m in d e n d ir .

9 l b n l - A r a b y e g r e h a y a l , b e d e n l e n m e i k s i r i d i r . Y a n i , u l h i y e t g i b i e n u l v i m n d a d a h i l o l m a k z e r e ,

is tis n a s z h e r m n h a y a l le m in d e b e d e n le n ir . H i b ir b e n z e r i o lm a y a n H a k d a h a y a l le m in d e in a n la n

s u r e tle r d e ta s a v v u r e d ilir , b k z . nanlan lah.


' B k z . H ayal.
" D a h a n c e a k t a r d m z b i r m e t i n d e b n l - A r a b l A l l a h ' n d n d a k i h e r e y e h a y a l i b i r v a r l k n i s p e t e t

m e k te d ir.

1
12 I b n u - A r a b 'd e h a y a l i i n b k z . F u s s 'I-H iJ z e m , s . 9 9 , 1 0 6 , 159 ; el-Fthtl-Mekkiyye, c II, s . 113; e l - F t -

htl-Mekkiyye, c . III, s . 4 7 , 2 3 4 , 4 5 5 , 4 7 0 , 4 7 3 ; c . IV, s . 19 ; A b d l k e r i m e l - Y a f i , D i r a s a t n Fenniyyetn F i l-

Edebil-Arabi, s . 372 v d .

13 I b n u l - A r a b n i n l e m i n v e h i m v e h a y a l o l d u u i f a d e s i y l e b n S e b i n i n v e h i m e b a k k a r l a t r l a b i l i r ,

lb n S e b i n k it a b n n h e r b l m n e S a d e c e A lla h d iy e b a la r . O n a g r e A lla h v a r lk , v e h im is e , y o k o l u c u

m e r t e b e le r d ir . B k z . E b u l- V e fa , lbn Sebin v e F ehefetuhu, s . 19 8 .

<4B k z . lahi sim.

H a y a l H z i n e s i Hayal hzinesi ryalara yardm ulatran hayal lemidir.

Yusuf "On bir yldz, gnei ve ay bana secde ederken grdm" dedi (12:4). Gr
d hakknda dinleyenlerin bir bilgisi olmad iin, Yusuf'un idraki kendi hayal

265
Hayali Varlk

hazinesindeydi. Ryasn anlattnda ise Yakub onu anlamtr, ( fuss, 100)

H a y a l i V a r l k Greli varlk, snrl varlk, mmkn varlk, kazanlm varlk, -


dn alnm varlk.

H a y a t [Hayat kelimesinin kk harfleri olan] ha, ya ve vav iki kktr: birincisi lmn
zdd, dieri ise arszln zdd utanmaktr. Birinci anlamda kelime hayat ve hayevan dr
[canllk]. Yamur hay [canl] diye isimlendirilir. Bunun nedeni yeryznn canllnn
ona bal olmasdr, ( m u c e m )

Kuran hayat lmn kart olarak kullanr. lm ve hayat, lmsz el-Hayn [Allah] kart olan insan
da veya eyada gerekleir.

O Allah, hanginizin daha iyi amel ilediini denemek iin lm ve hayat yaratmtr. (67:2)
Biz l bir beldeyi onunla suladk ve yeryz lmnn ardndan o suyla hayat buldu. (35:9)
lmsz olan el-Haya tevekkl et ve onun hamdini tespih et. (25:58)

Bazen Kuran, insanlar aldatan dnya hayatn da zikreder ve insanlarn ona balanmalarn ve ahiret
hayatna tercih etmelerini yadrgar. Bu dnya hayat sadece bir elence ve oyundur (29:64).

'Var olan ey, canl (insan, hayvan ve bitki gibi) denilsin veya denilmesin (cemad,
donuklar)2 lbnl-Arablye gre diridir. Canllk btn varlklara yaylmtr (hepsi
de bir ilahi isme dayanrlar: el-Hay. lbnl-Arabnin her eyde hayat bulunduunu
teyit iin kulland kyas udur: Birinci ncl: Her ey Allah tespih eder3 kinci
ncl: Tespih eden her ey canldr. Bu iki nclden kan netice: Her ey canldr.
Bu netice mmin veya keif sahibi tarafndan kabul edilebilir. Birincisi zikredilen
ayete inanarak, kincisi ise mahede vastasyla kabul eder. Keif sahibi, nce cansz
[donuk] ve dier btn yaratklarn Hakk tespih ettiini, dolaysyla hepsinin canl
olduunu mahede eder. Ibnl-Arabnin metinlerine dnelim.

Her ey ya hay-ntk [hayat sahibi dnen] veya hayvan- ntktr [dnen canl],
Cemad [donuk] veya bitki veya l4 diye isimlendirilen her ey byledir. nk
gerek kendi kendine ayakta duran ve gerekse varl bakasna bal her ey, Al
lahn vgsn tespih eder. Tespih etmek dirilik zelliiyle nitelenmi kimseye ait
olabilir, ( f th t , i:49o-)

Her ey canldr. nk her ey Allahn vgsn tespih eder, fakat onlarn tespih
lerini Hakk'n bildirmesiyle anlayabiliriz. Sadece canl tespih edebilir. O halde her

266
Hayat

ey canldr. ( fus S, 17)

Allah baz kullarnn gzlerini var olan her eye yaylm bu hayat ve idraki gr
mekten mahrum brakmtr. Canll ortaya km ey diri, canl diye isimlendiri-
lirken, canll gizli kalp her gze gzkmeyen ise bitki ve cemad [donuk] diye i-
simlendirilmitir. Bylece perdeli kimselerde i ikiye ayrlmken, keif ehlinde ay
rlmamtr. Keif sahibi bu balamda yle der: iittik ve grdk. Mmin ise yle
der: nandk ve onayladk. Allah yle buyurmutur: Her ey Rabbinin vgsn
tespih eder (13:13). Her ey canl ve dnendir, (ftht, i:2 5 8 )

Allah bizim gzlerimizi cemad [donuk] ve bitki diye isimlendirilen eylerin canll
n grmekten alkoymutur. Bununla birlikte onlarn canl olduklarna inanrz.
nk onlar da Allah tespih eder ve tespih eden her ey canl ve ntktr [d
nen], ( f th t , IV: 177)

Varlklara yaylm canllk sradan insanlarn gzlerinden gizlenmitir. nk onlar


canl olmann artm duyu saymlardr. Onlara gre duyu gcne sahip olan canl
dr. bn'l-Arab ise canlln artn bilgi saym, bu nedenle canll btn varlk
lara verebilmitir. nk var olan her ey Hakk tespih eder, dolaysyla biz nasl
tespih ettiini5 bilmesek bile her ey kendi tespihini bilir.

Allah hayvan -bitki ve cemadn [donuk] zddna- acy ve lezzeti kabul edecek
mizata yaratmtr. Bitki ve cemad keif ehline gre canllk zelliine sahip olsalar
bile, lezzet ve acy kabul etmeyen bir mizata yaratlmlardr, ( f t h t , mi:264)

Canlln art duyu deildir, nk hissetmek ve duyular o eyin canllnn ze


rinde ilave akledilir bir durumdur. Canlln art bilgidir; halbuki bazen hissede
bilir, bazen hissetmez, (ftht, i:3 2 4 )

Canl olmann art belirttiimiz zere hissetmek olmad gibi, bnl-Arabye gre
canllk ruhtan da farkldr; her canl ruh deildir.

Ruh kukusuz canldr, her canl ruh deildir, ( f th t , i:364)

Hayvann dndakilerde bir eyin ruhu onun hayatdr, baka bir ey deildir. By
lece da [Hak kendisine tecelli edip de paralandnda] da adm yitirmemi, Musa
ise baylmakla Musa ismini kaybetmedii gibi, insan ismini de yitirmemitir. Nite
kim Musa aylm, fakat da, kendisini ayakta tutabilecek bir ruhu olmad iin,
paralandktan sonra da olarak geri dnmemitir. nk ruhlarn eyadaki h
kmleri, hayatn onlardaki hkmyle bir deildir. Bu yzden hayat, her eyde bu
lunur; ruhlar ise valilere benzer. Vali, bazen azledilir, bazen valilik yapar, bazen va
lilikten habersiz kald halde valilii kalr. Valilik bu hayvan bedeni idare ettii s

267
Hayat

rece, lm onu azleder. Uyku ise, valilik zellii kendisinde kalmak zere, ondan
habersiz kaldr, ( f t h t , i:5 4 o )

bnl-Arab btn var olanlar diri sayacak tarzda, hayat6 genelletirmiken, baka
bir adan onu hayatn Allaha balamak mertebesine ulaan kimselere tahsis eder.
Bu mertebeye ulaan, emaneti,7 baka bir ifadeyle lemde Allahn halifesi olma gre
vini stlenmi insan- kmildir.8 Bylece o, her hak sahibine hakkn9 verir.

I emanettir, Allah da insandan alnmadan ve o emanete hiyanet edilmezden nce


onu ehline vermitir. Bylece sen de kalbinin honutluuyla onu ver, Rabbinin ho
nutluunu kazan! te bunlar, l olsalar bile, dirilerdir.

Hakkn bir kavmi var ki, varl onlarn ayndr


Onlar, yaasalar da lseler de, diridirler
O kavme ne uyku ve ne de dalgnlk ular
lseler bile korumak onlara ar gelmez
Allah onlar kerim klm, Allah onlar ereflendirmitir
ldklerinde Allah onlar kendisiyle canlandrr
Ben onlar keif yoluyla grdm, dirilmilerdi:
l p k a b r e g ir m e le r in d e n s o n r a , ( f t h t , IV :3 9 5 )

bnl-Arabi hayat nimet anlamnda da kullanmtr. Bu balamda dnya hayat ni


met hayatdr.

Dnya hayat10 onun nimetinden baka bir ey deildir. Dnya nimetinden bir eyi
karm kimseye nimet tam verilmemitir, (f t h t , IV :1 2 1 )

n o tlar:

' H a k ik a t le r k s m n n i e r m i o ld u u o n m e n z ild e n b ir is i. N it e k im d a h a n c e b u n u b e lir t m i t ik . S file r

h a y a t il e , s l i k i n m u a y e n e m a k a m n n z e r i n d e k i m a k a m a u l a m a s n k a s t e d e r l e r ; m u a y e n e m a k a m is e ,

m a h e d e , m a h e d e is e m k e f e m a k a m n d a n d a h a s t n d r . N i t e k i m i l g i l i b l m l e r d e b u n l a r a k

la n m tr ( L e t a i j l - A ' l m , ); A y r c a b k z . T ir m iz , K i t a b u 'l - F a r k , s. 9 4; P . N v iy a , E xe gese c o r a n iq u e , s. 155.

2 Donuklarn canllyla ilgili bu teorinin kklerini lbn Kaside bulmaktayz. Bkz. Aff, E b l- K a s m b.

K as i, s. 79 [slam Dncesi z e r in d e M a k a le le r , ev. Ekrem Demirli-Abdullah Kartal, z Yaynclk],


3 Burada bnl-Arab Her ey Allah'n hamdini tespih eder" (17:44) ayetine gnderme yapar.
4 B k z . im a m A h m e d , K i t b - N u t k l - M e j h u m M m - E h li s - S a m 'l- M a lu m .

s Bkz. (17:44).
6 lbnl-Arabde hayat iin bkz. B u lg a t u 'l- G a v v a s , 5. 84; e l- F t h t l- M e h k iy y e , c. IV, s. 365; F u s s u l - H i k e m
(terimler dizini).
7 Bkz. Insan- K m il.
8 Bkz. E m anet.
9 Bkz. Hak.
10 b n l - A r a b d n y a h a y a t H a k k a y a k n l a i a r e t e d e r " d e r , b k z . e l - F t h t l - M e k k i y y e , c . IV , s . 18 9 .

268
Hayat Ar

H a y a t A r (Arul-meiyet [meiyet Ar], mstevez-zt [ztm istivagah], Arul-


hviyet [Hviyet Ar]) Hayat Ar, Ibnl-Arabnin O nun Ar su zerindeydi
(11:7) ayetinde iaret edilen Ara gnderme yapmak iin kulland bir terimdir. O
hviyet Ardr, nk hviyete [Aruhu: onun Ar] izafe edilerek zikredilmitir;
bunun yan sra o hayat Ardr, nk suda bulunur. Su ise Biz her eyi sudan
canl yaptk (21:30) ayetinin de gsterdii gibi, hayatn kaynadr.

Hayat Ar, hviyet Ardr. O meiyet Ardr ve Ztm istivaghdr. Allah yle
buyurur: Onun Ar suyun zerindeydi (11:7). Bylece Allah ayette Ar hviyete
izafe etmi ve suyun zerinde olduunu bildirmitir. Bu nedenle biz onun hayat
Ar olduunu belirttik. Allah yle buyurur: Her eyi sudan yarattk" (2130). Ar
hakknda ise Onun Ar su zerindeydi demitir. Bunun anlam sizi denemek i-
in sizde hayat izhar etti, demektir, (ukle, 52)

Onun Ar su zerindeydi. Burada zerinde iinde demektir. Baka bir ifadeyle


Ar su iindeydi. Nitekim insanda su iindeydi, yani sudan meydana gelmitir.
nk su btn varlklarn kaynadr. Su, ilahi hayat Ardr. ( ftht , i:65)

Bu cismi kabul eden ilk ekil, dairesel klli ekildir. Bylece o felek olmutur. Allah
onu Ar diye isimlendirmi, Rahman ismiyle zerinde istiva etmitir. Bu istiva, sa
dece kendisinin bildii, tarz ve nitelii kendisine yaraan bir tarzdadr. Ar, terkip
leminin ilkidir ve istiva onun zerinde gereklemitir. O Hayat Ardr ve altnc
Artr. O nisp Artr ve ancak nisp varl olabilir. Bu nedenle onu Arta sayma
dk. Bu derya, Hakk ve halk ayrr ve O izzet perdesidir.1 (Insan-I KLL, 6 )

NOTLAR:

1 Ayn metin iin bkz. Ukletu'l-Mstevfiz, s. 57.

H a y a t N e h r i bnl-Arabnin Cebrailin peygamberlere geliini betimlemek iin


kulland simgesel ifadelerden birisidir. Cebrail sadece peygamberlerin kalbine i-
ner, veliler de bilgilerini peygamberin kandilinden alrlar. Bu nedenle velilerin kalp
lerine inen meleklerin -kendisinden olsalar bile- varlk mertebesinde Cebrailden
aada bulunmalar gerekir. Bu nedenle bnl-Arab bunu betimler ve yle d
nr: Allah Cebraili her gn hayat nehrine bir kez daldrr, nehirden ktnda ise
ku gibi kanat rpar. Bylece, nehir suyunun damlalar mminin kalbine inen me
lekleri meydana getirerek dklrler.

Velilerin kalplerine inen melekleri Allah her gn hayat nehrinde Cebrailin silkini
inden dklen damlalardan yaratr. Allah Cebrailin her gn hayat nehrine bir kez
dalmasn takdir etmitir, (ftht, IL443)

269
Hayr

Onlar Allahn kendilerini hayat nehrinin damlalarndan yaratt meleklerdir. Ceb


rail her gn hayat nehrine bir kez dalar,1 nehirden ktnda ise ku gibi silkelenir.
Cebrailden bu silkinite yetmi bin damla dklr, Allah rahimde insan bir sudan
yaratt gibi, her damladan bir melek yaratr. Bylece bu yetmi bin damladan
Beyt-i Mamura [imar edilmi ev] giren yetmi bin melekle birlikte yetmi bin melek
daha yaratrr. ( f tuh at , i:29)

N O T LA R :

' Hayat nehri iin bkz. el-Ftuhdtl-Mekkiyye, c. II, s. 171 (Hayat suyunun damlalar), 453 (Hayat suyu
nun damlalar); c. III, s. 32 (hayat nehri), 341.

H a y r H, ya ve ra "ynelmek" ve "meyletmek" demektir. Ardndan baka anlam ka


zanmtr. Hayr, ktlk anlamndaki errin zdddr; nk her birisi dierine dner ve
o da sahibine dner. Hiyere, "hayrllar" demektir. stihare, hayrl olan ii istemektir.
Sonra kelm anlam deitirmi ve "faziletli adam" veya "faziletli kadn" anlamnda
raclun hayyiretn, imraetn hayyiretn denilmitir, (m u ce m )

Tirmiz Kuranda hayr1 diye isimlendirilen be ey bulunduunu belirtir: 1) Mal anlamnda kullanlr: Mal
hayrdr, nk her eye tercih edilir. Dolaysyla tercihe ayan olan maldr, bu nedenle de hayr diye i-
simlendirilmitir

Infak ettiiniz her hayr sizin iindir. (2:272)

2) man ve slam: Bunlar ahiret iin tercih edilmeleri nedeniyle hayr diye isimlendirilmitir. 3) Vefa ve
nderlik: Hayr vefa ve imamlk haline gelmitir, nk Allah imam semitir. 4) mkn ve zenginlik. Ha
yr, kendisini dnya iin seen kimse hakknda imkn ve genilik anlamna gelmitir. 5) Sevin: Hayr,
btn eyaya kar tercih edildii iin sevin olmutur (Tahsil Nezairil-Kuran, s. 78). Kuranda hayr ke
limesi zikredilen anlamlarda getii gibi, ayn zamanda errin [ktlk] kart 'daha iyi' anlamnda stn
lk bildiren tafdil kalbyla da zikredilir; er ise daha kt anlamnda ism-i tafdil kalbdr:

[eytan] Ben ondan daha hayrlym, dedi. Beni ateten onu ise topraktan yarattn. (38:76)
Rabbinin rahmeti ise, onlarn topladklarndan daha hayrldr. (43:32)
Allah'n kendilerine verdikleriyle cimrilik yapanlar, sakladklarnn kendileri iin daha hayrl ol
duunu zannetmesinler. Aksine topladklar onlar iin daha ktdr. (3:180)
Kuranda hayr, eriat veya akla gre makbul ve gzel saylan her eyi altnda toplayarak, kt ve irki
nin kart olarak zikredilir.
Kime hikmet verilmise, ona ok hayr verilmitir. (2:269)
Hayr senin elindedir, sen muhakkak ki her eye kadirsin. (3:26)

270
Hayr

O gn her nefis yapt hayrlar hazr bulacaktr. (3:30)

\9 "

Btn grnmleri birletiren bir sistemde ktln ortaya kp gelimesi ve hay


rn yannda bulunmas hatta onunla uzlamas bir dnce sorunudur.2 Aslnda 1b-
nl-Arab ktln ortaya km ve mutlak hayrdan, yani Allahtan meydana ge
liini nasl yorumlar? Acaba Hakkn3 ktlkte de tecelli ettiini mi dnr? Her
fiildeki gerek fail Allah ise, Allah ktlk ve erri nasl yapar? O halde birlik4 ve te
celliler sisteminde ktln varl byk bir problemdir. imdi, eyh-i Ekberin
yaratcl bu sorundan nasl kurtulmaktadr, buna bakalm! Varlk btnyle ha
yrdr, Allah da mutlak ve saf hayrdr. Bunun anlam, onun srf varlk olmasdr.
Ktln ise, bir varl yoktur ve o yokluktur. Bir ey hakknda verilmi kt yar
gs, esasta aadaki hususlarla ilgili greceli5 bir hkmdr. 1) eriat: z gerei
bir fiil iin hayr [iyi] veya kt denilmez, dolaysyla fiil ve eylemlere ktlk yarg
sn veren eriattr. Sz gelii bir adam eiyle cinsel ilikiye girer, buna hayr denilir.
Baka bir kadnla ayn fiili iler, bu durumda zina yapt veya fiile kt denilir. 2)
Ahlaki yap veya gelenekler. 3) nsan doasna uygunsuzluk. nk insan kendisine
uygun gelmeyen her eyi, mesela hastalk gibi, kt diye snflar. 4) Akl: Akl, so
nularyla birlikte baz eyler hakknda kt yargsn verir. O halde hayrn varlk
olduu ortaya kmtr; er ise, yokluktur; onu eriat, akl, doa, toplum ve adetler
meydana getirir. Bylece bnl-Arab ktlkten kurtulur ve srf hayr olan varlk
tasavvurunda ktle yer brakmaz.6

lem Allahtan olmas gerektii gibi zuhur etmitir. Esasta hibir ktlk sz konu
su deildir. Ktlkler neye istinat edeceklerdi ki? lem Allahn elindedir. Srf ha
yr ise mutlak varlktr. u var ki, mmkne yokluun bir bak olduu iin, bu
bak lsnde kendisine belirli bir ktlk nispet edilmitir.7 nk mmknn
zorunluluun kayna kendisi deildir. te mmkne ktlk ilitiinde, kayna
burasdr. Ktlk mmknde srekli deildir ve sabit olmaz. nk mmkn
mutlak iyilii ve varl elinde bulunur, (ftht, 111:315)

Hz. Peygamber bir duasnda Allaha yle hitap etmitir: Hayr btnyle senin e-
lindedir, ktlk sana ulaamaz. nk ktlk hayrn zdddr; hayrdan sadece
hayr doabilir. Ktlk hayrn yoksunluudur. Hayr, btnyle varlk, er bt
nyle yokluktur. nk ktlk aslnda gereklii olmayan bir eyin ortaya kma
sdr. Bu yzden ktlk bir yargdr, yarglar ise bantlardr, (ftht, lll:3 7 3 )

Allah yokluktan -ki ktlk demektir- lemi srf iyilik ve hayr iin kartmtr.
Hayr ile kastedilen sadece varlktr, (ftht, l:3 7 7 )

27i
Hayr

H a y rn m a h iy e tin i re n m e k iste rse n , b ilm e lis in k i: H a y r b t n g ze l h u y la n k e n

d in d e to p la m a k tr. B u n la r d et ve eriata g re iy i sayla n f iille r d ir , ( f t h t , v:58)

H a y r8 ile k u lu n m a k s a tla rn a u y g u n , ta b ia tn a ve m iz a c n a y a tk n e y le ri ka s te t

m e k te y im ; k t l k ile ise, in s a n n m a k s a d n a u y g u n d m e ye n , ta b ia t ve m iza cn a


y a tk n o lm a y a n e y le ri kast e tm e k te y im . ( fusS, i is )

lbnl-Arabnin tutumunda ilk bakta gze arpan ahlaki ciddiyet aktr. nk,
Mrsiyeli bilgede ahlak hakknda sradan bir teori veya sradan insanlarn takip et
tikleri ahlaki ltler bulamayz. bnl-Arabnin yaratcl, her eyde zgn olma
sn dilemitir. Fakat daha teknik ve derin bir bakla, sradan insanlarn her fiil ha
yr olduuna gre dilediimi yaparm iddiasyla, onun ahlak grnn neticele
rinden bir yarar elde edemeyeceini grrz. Asla! lbnl-Arabnin ahlak, sradan
insanlarn alkanlklarndan uzak olsa bile, kukusuz ki, srekli Hak ile huzur ha
linde olan sekinler ve mahede ehli tarafndan takip edilir. Onlar, ellerinde ger
ekleen fiilleri srekle kontrol ederler, kesin bir inanla kendilerinin sadece bir
tecelligh olduklarn grrler. u halde lbnl-Arabnin ahlak, Allah ile srekli be
raber olan ariflerin ve mahede sahiplerinin kalplerine tecelli ettii tarzda sekinli
in zirvesindeki bir ahlaktr.

N O T LA R :

1 Tirmiznin hayr tanm iin bkz. Tahsil Nezair, s. 78. Paul Nwyiamn deerlendirmesi iin bkz. Exegese
coranique, s. 128; Ayrca bkz. Tirmiz, NevadirTUsul, s. 89 vd.
2 Ktlk probleminin felsefi yn iin bkz. Etiene Borne, Le probleme du mal col SUP et sturtout, blm
4-
3 bniil-Arab Allah' Plotinus gibi Srf Hayr diye isimlendirir.
4 Burada lbnu 1-Arab'nin hayr ve er grn birlik filozoflarndan lbn Sebin ile karlatrmak yerin-
dedir. Ona gre hayr ve er arasnda varlk ynnden fark yoktur. nk varlk tek hkmldr, o da
srf hayrdr. Fark meydana getiren vehimdir. Bkz. Ebul-Vefa, lbn Sebin ve Felse/etuh, s. 193, 386 vd;
Attar'n gr iin bkz. Mantkt-Tayr, s. 185.
3 yilik ve ktlk, ister akl isterse eriat tarafndan idrak edilsin, Ehl-i Snnet mezhebine gre, fiillerde
ki gerek niteliklere raci olmayan greceli eylerdir. Bir amel bir eye veya zamana gre kt olabilir
ken, baka bir zaman veya eye gre de iyi olabilir. Mutezile ise, grecelilii kabul etmemitir, lbnl-
Arab ise, hayr ve erri yorumlarken Ehl-i Snnetin grn esas alm, fakat bu grecelilii sadece
ktlk iin dnmtr. Kelm ekollerinin konuyla ilgili grleri iin bkz. Nihayet'l-lkdam, s. 98;
Muhammed Yusuf Musa, Felsefetl-Ahlakfi'l-lslam, s. 44.
6 lbn-Arabi'nin tavr, mspet oluun her trl hayrn kayna, selbi oluun ise her trl ktln
kayna olduunu dnen Spinozann tavrna benzer. Bkz. Afifi, The Mystical Philosaphy, s. 157; La mo
rale de Spinoza, Sylvain col. SUP. s. 61-74
7 Ktlk yaratlmlara nispet edilir, nk onlarn bir ynleri yoklua bakmaktadr. lbn-Arabi'nin
ktl yaratlmlara irca eden ifadelerini bu esasa gre yorumlamak gerekir.

272
Hayret

lbnl-Arabde hayr ve ktlk iin bkz. el-Ftht'l-Mekhiyye, c. II, s. 157, 303; el-Fthtl-Mekhiyye,
c. III, s. 389; Fussul-Hikem, s. 18.

H a yre t Ha, ya ve ra tek kktr ve "bir eyde tereddt etmek, kukuya kaplmak" de
mektir. Hayret de buradan gelir. Bir ite hayret edilir. Dolu her ey iin mtehayyir de
nilir. (mucem)
s ?-

Bir ayette hayret kelimesi hayran eklinde yer almtr.1

eytanlarn heves verip, yeryznde akn [hayran] brakt kimse. (6:71)

Mfessir Kad Beyzv bu ayetteki "hayran [akn] kelimesini yoldan kmak diye yorumlar: (Hayran)
yoldan sapm ve hayrette kalm kii (Beyzv, Envar't-Tenzil, 1:141).

Hayretin tanmn vermeden nce el-Fthtul-Mekkiyyeden bir metin aktarmak is


tiyoruz.2 Bu metin sayesinde hayretin douu ve hangi varlk dzleminde ortaya k
tm anlayacaz. Hayretin ortaya kt ve onun mertebesini aklayan dzlemden
de hayreti tanmlamaya bir giri yapabileceiz.

Hayret eden ermitir


Hidayete eren ise ayrlmtr.

Allah sizi ve amellerinizi yaratmtr" (37:96), Attnda sen atmadn, Allah att
veya Onlar siz ldrmediniz, fakat Allah ldrmtr" ayetleri hayret ko
( 8:17 ),
nusuyla ilgilidir. ldrmek ancak yaratlma ait bir eylem olarak grlr. Ayet ise
duyuda zorunlu bilgiyle gerekleen bir olay reddeder. Hz. Peygamber bu ayetlerin
kapsamnda yle buyurmutur: Ben senin vgn hakkyla yerine getiremem, sen
kendini nasl vdysen ylesin.3 ite bu kavuma halidir. Eb Bekir es-Sddk ise
bu balamda yle der: drakin yetersizliini idrak idraktir." Bylece o da hayrete
dm ve dolaysyla ermitir. O halde Tanrda hayrete ulamak, Ona ulamann
ta kendisidir. En byk hayret, tek hakikatte suretlerin farkllamas nedeniyle te
celli ehlinde gerekleir.

Allah bilenler drt snftr: Birinci ksm Allaha dair ilimlerinin kayna dnce
olan alimlerdir; ikinci snf Allaha dair ilimlerinin tecelli yoluyla gerekletii k
smdr; nc snf Allaha dair ilimlerinin mahede ile dnce arasnda gerek
letii kimselerdir; drdnc snf ise Allahn her trl -nasl olursa olsun- inan
suretine konu olabileceini bilenlerdir. Bu son snf iki ksma ayrlr: Birincisi
Hakkm mmknlerin suretlerinde tecelli edenin ayn olduunu kabul edenler; i

273
Hayret

kinci ksm ise mmknlerin hkmlerinin Vcd- Hakta [Gerek Varlk] zuhur
eden suretler olduunu kabul edenlerdir. Hepsi de gerei dile getirmilerdir. Bu
noktada bu bilginin sahiplerinde bir hayret ortaya kar. Sz konusu hayret gerek
te doru yolu bulmann ta kendisidir. u halde hayret ile kalan kimse, arr; hay
retin varl ile kalan ise doru yolu bulmu ve ermitir, (ftht, v:4 2 ^t3 )

Bu ifadeden hayretin tezahr ettii yksek mertebe ortaya kar. Sz konusu merte
be vahdet-i vcdu [varlk birlii] kabul eden drdnc snfn ulatklar son mer
tebedir. Bu snf iki ksma ayrlr; Birincisi Hakkm mmknlerin suretlerinde tecelli
ettiini kabul edenler, kincisi ise suretlerin Gerek Varlkta zuhur ettiklerini kabul
edenlerdir: her iki ksm da doruyu dile getirir. O halde hayret nihai hakikatin zt-
lar kendinde birletirmesinden kaynaklanr. Bu durum byk lde Rabbini nasl
bildin? diye sorulduunda Eb Said el-Harrazm verdii ki zdd birletirmesiyle
bildim4 cevabna benzer. Ztlarm bir araya gelmesi bir hayrete yol aar. Fakat sz
konusu hayret, Harrazn ifadesinde bildim deyii gibi, bilginin ta kendisi olan bir
hayrettir. O halde burada dile getirilen hayret marifetten kaynaklanan bir hayrettir
(nk o hayretin kendisiyle deil, varlyla bulunma durumudur). Hayretin ko
numunu tespitten sonra Ibnl-Arabdeki tanmn yapabiliriz: Hayret tecellilerinin
srekliliine bakmak ve her tecellide5 kendisini tanmakla birlikte Allah bilmenin
dalgalarnda6 boulmaktr. te bu, aklc ve dini dncenin veya Allah bilme yo
lundaki her slkun vard son noktadr.7 Bu tanmdan hayret ile ilim arasndaki
fark da grebilmekteyiz. Buna gre bilen bilgisini kuatt gibi, hayret de sahibini
kuatr. O halde hayrete den ilim deryasnda boulan kimsedir. Fakat bu boul
ma,8 insan ilahi tecellilerin art arda geliini idrakten habersiz yapmaz.

Pek ok kiiyi saptrmlardr (Nuhun kavmi bilginlerden9 pek ok kimseyi sap


trmtr). Yani Biri bant ve ynlere sahip olmakla zikretmede onlar hayrete d
rmlerdir. Zalimlerin ise ancak dalaletleri artar." te bu Muhammedi hay-
rettir.10 Hz. Peygamber yle demitir: Benim endeki hayretimi artr." aran
kimse merkezin etrafnda dner ve hareketi dngseldir, dolaysyla bu hareketi s
reklidir. Ne bir eyden olmas anlamnda miti [-den] onun iin gereklidir ve ne de
bir sona varp bir eyde neticelenmek anlamnda il [-e] edat onun hakknda kul
lanlabilir. En tam varlk onundur, hikmet ve hakikatleri toplamak zellii [cevdmi-
ul-kelim vel-hikem] ona verilmitir. Gnahlar yznden suda bouldular (7 1 :2 5 ).
Bunlar Nuh kavmini srkleyen davranlardr. Bylece onlar Allah bilme derya
snda boulmulardr, ite bu hayrettir.11 (fuss, 7 2 -7 3 )

Hz. Peygamberin Rabbine hitap ederken endeki hayretimi artr12 dedii rivayet
edilmitir. Bunun sebebi Hz. Peygamberin suretlerin farkllamas nedeniyle tecelli

274
Hayret

ehli iin hayret makamnn stnln bilmesidir. (fthT, i:4 9 0 )

Allahn yaratan olduunu bildiini iddia edip de


Hayret etmeyenin hali bilgisizliine delildir

O halde hayret ehli delilleri inceleyip (akl ve vahiy delili) onlar tam aratrmann
kendilerini Allah hakknda aknlk ve acizlie ulatrd kimselerdir. Peygamber
veya Eb Bekir es-Sddk'tan yle aktarlmtr: Allahm! endeki hayretimi artr.
Hak kendisine dair ilmini artrdnda, bu ilim Hz. Peygamberin daha fazla hayrete
dmesine yol amaktayd, (ftht, 1:270-71)

Tecelliler hkmlerinin farkllamasyla art arda gelir (Ehlullahtan birisine). O a


hs hayrete der, fakat bu hayrette bir lezzet vardr. Bylece onlarn [Ehlullahn]
hayreti tecellilerin farkllamasyla delilleri inceleyen tartmaclarn [aklclar] hay
retinden daha gldr. Hz. Peygamberin endeki hayretimi artr" ifadesi tecelli
lerin srekliliini istemekten ibarettir. Hayret eden, kukusuz [Tanrya] ermitir.
(FTHT, 1:272)

eriatn getirdii bilgiyi tevil etseydik onu akla havale etmi olurduk. Bu durumda
akllarmza tapm ve Tanrnn varln varlmza dayandrm olurduk. Allah
kyas yoluyla idrak edilemez. Bylece ilahmz tenzihimiz bizi hayrete ulatrr.
nk btn yollar karmak hale gelmi, hayret ise er' ve akl dncenin vard
bir merkeze dnmtr. Baka bir ifadeyle akl hayrete ulatrd gibi, tecelli
de hayrete ulatrr. O halde ortada sadece aran vardr, hkm sahibi de sadece
hayrettir, (ftht, iv:1 9 7 -9 8 )

Hakk bilmek hayret olduu gibi halk [lem] bilmek de hayrettir. Sekinler hibir
zaman ilim elde etmeye almamlardr. Onlar ilahi fetih [alma] sayesinde ula
tklarn mahede etmilerdir. Bu da onlarn hayrete inanlarm ve onun hkmne
teslimiyetlerini artrmtr, (ftht, iv:2 7 )

Onun benzeri gibisi yoktur, o iiten ve grendir." Bu apak bir iyiliktir. Ben ona
Sen" derim. O da bana Sen der. Ben ona Ben derim. O da bana Hayr, ben
der. Bunun zerine ona Nedir bu durum? derim. Bunun zerine der ki: Grd
n gibi." Ben de derim ki: Hayretten baka bir ey grmyorum. Ne benden bir
ey meydana geliyor, ne sen beni erdiriyorsun. O da der ki: Seni erdirdim." Ben
de derim ki: Elimde bir ey yok ki!" O da yle karlk verir: te, erdirildiinin
almeti budur, sen de ona itimat et. (ftht, iv:1 23)

Bu son ifadeden hayretin sliklerin vard son mertebe oluunun nitelii ortaya
kar. Buna gre elde edilecek nihai ey ermek, fakat hayrete ermektir. te bu bnl-
Arabnin hidayeti hayret diye tanmlamasnn anlamdr:

275
Hayvan/Hayvaniyet

Hidayet insann hayrete3 ulamasdr, Bylece unu grr: in sonu hayret imi.
Hayret hareket ve tedirginlik demektir. Hareket hayattr. O halde ne sakinlik, ne
lm , ne varlk ve ne yokluk sz konusudur, ( fuss. 199:200)

N O TL A R :

1 Hayran kelimesinin hadiste gemesi hakknda bkz. Snen-i Tirmizi, c. VII, s. 127.
1 Bkz. D alal. Ayrca Osman Yahyamn lbnl-Arabtdeki hayret trleri hakkndaki deerlendirmesi iin
bkz. Mecelletl-Mark, s. 733. Sz konusu trler, cehalet hayreti ve marifet hayretidir.
3 Bkz. Hadis Dizini, no. 20.
4 Bkz. Hakim Tirmizi, Hatml-Evliya, s. 144.
s lk bakta hayretten anlalan ey, kendisinden bir dalaletin ortaya kt kavramdr. Fakat lbnl-
Arab hayreti ilmin olmay deil, ilmin okluu anlamnda tanmlamtr. Buna gre ilmi artan kimse,
hayrete der. Bu nedenle hayret yle tanmlanmtr: Hayret bilgi deryalarnda boulmaktr.
6 lbnl-Arab bir kitabnda hayrete mstakil bir bahis ayrr: Mehedul-Hayret bi-Tulu-i Necmil-Adem.
Burada Niffernin etkisini aka gzlemlemekteyizr. Bkz. Meahidu'l-Esrar, s. 60.
7 Hayreti daha iyi anlatmak iin mecaz yoluyla bir rnek verebiliriz: Ykseke bir yerden aaya bakt
mzda bamz dner. te hayret de ilahi tecellileri btn geniliklerine ramen aratrmaya alma
dan doan bir ba dnmesidir. Tecellinin genilii bilgidir, fakat o, yaratklar ba dnmesine yani hay
rete sevk eder. Bylece, Allah' bilen veya Hakk'm yzn her tecelliden tanyan kimsenin nihayetle u-
lat ey, bu ba dnmesi, yani hayret olur.
8 Gark [boulma] hakknda bkz. Paul Nviyann Lbnan Ansiklopedsine yazd istirak maddesi.
9 Bkz. Cami, erh-i Fussul-Hikem, c. I, s. 127.
Affnin hayret ve Muhammed kelimelerini belirgin bir ekilde ayrt etmediini, bunun yerine iki lafz
dan olumu bileik tek kelime saydn grmekteyiz (bkz. Afifi, Tlikat, c. II, s. 41). Dorusu, Kayseri,
Cami, Nabls gibi Fussul-Hikem yorumcularnn grlerini inceledikten sonra onlarn bu iki kelime
yi ayrdklarn grdk. Bkz. Cami, erh, c. I, s. 129. Nablsnin deerlendirmesi iin bkz. erh, c. I, s.
117; KayserInin ifadesi iin bkz. Kayseri, Matla, s. 96.
" Cminin bu metni yorumlay iin bkz. erh-i Fussu'l-Hikem, s. 129.
14 Hadis Dizini, no. 21.
13Sfiler marifet hayretinin artmasn istemilerdir. Halla da Arafatta vakfe ederken Allah hakkndaki
hayretinin artmasn istemitir. Bkz. Massignon, Passion, s. 266-67, Ibnul-Farzn ifadesi iin bkz. Divan,
s. 142; Feridddin Atar da Mantkut-Tayrda zel bir blm hayrete tahsis etmitir. Abdullah Ensri ise,
hayreti sliklerin menzilleri arasnda zikretmemitir.

H a y v a n / H a y v a n i y e t Ibnl-Arab hayvan ve hayvaniyet mertebesi [hayvanlk,


mutlak edilgenlik mertebesi] terimiyle bilinen ehvet zelliini kastetmez; kelimenin
tretildigi kaynak olan hayat zelliine gnderme yapar. bnl-Arab hayvanlk
mertebesinin ve onun art olan ilmin insan mertebesinden daha stn olduunu a-
klar.2 Bu dnce bnl-Arabinin hayvanlar anlamndaki behaim kelimesinin i-
limlerinin insana mphem kalmas gibi bir anlamdan geldiine dair gryle u-
yumludur.3

tdris mutlak bir hayvan olur. Bylece insan ve cinlerin dndaki her ey kendisine

276
Hayvan-nsan

alr. Bu durumda kendi hayvaniyetiyle tahakkuk etmi olduunu renir. Bunun


iki belirtisi vardr: Birincisi bu keiftir. Bylece ldris, kabrinde azap greni veya
nimetleneni4 grr. ly diri, susam konuan,5 ayaktakini yryen6 olarak grr.
kincisi ise susmak anlamndaki haresin. yle ki, grd eyi anlatmaya kalksa,
bunu beceremez. te bu durumda kii hayvaniyet [mutlak edilgenlik]7 mertebesine
ular, ( fuss, 186)

Bu makamn [Kutup] sahibinin nikah, Cennet ehlinin nikah gibi salt ehvet ama
ldr ve salt ehevi ama tayan hayvanlarn nikahnn yerini alr. Kukusuz insan
lar bu deerden habersiz kalmlar ve onu hayvani bir ehvet saymlar, nefislerini
ondan uzak tutmular, yine de onu en deerli isimle isimlendirmilerdir. Bu deerli
isim onlarn hayvani, yani hayvann zelliklerinden birisi deyileridir. Hayattan
[hayvan kelimesi hayat kelimesinden tremitir] daha deerli bir ey olabilir mi? Bu
yzden insanlarn onlar hakknda irkin diye inandklar ey vgnn kendisidir.
(FTUHAT, 11:574)

Hayvanlara gelince: Bizim onlardan baz pirlerimiz vardr, itimat ettiim eyhlerden
birisi atlardr, nk atn ibadeti pek gariptir. Ayrca ahin, kpek, kaplan, karnca
vb hayvanlar da vardr. Onlarn ibadetlerini kendi yaptklar gibi beceremedim. B
tn yapabildiim belirli bir vakitte o ibadeti yerine getirebilmemdir. Halbuki onlar
srekli bu ibadeti yerine getirirler. Bununla birlikte onlar her an benim onlarn e-
fendisi olduuma da inanrlar, beni knarlar ve eletirirler, ( ruh , 147)

NOTLAR:

' tbnl-Arab bazen hayvaniyet terimini kullanr ve onunla eksiklik anlamndaki klasik yorumuyla kulla
nr. Bkz. el-FthtI-Mekkiyye, c. IV, s. 125.
2 6kz. H ayat.
3 Bkz. B eh lm e, H ayvan/H ayvanlyet.
4 Bkz. B a h im e, H ayvan/H ayvaniyet.
5 l her eye sirayet eden hayat sayesinde diri grlr, nitekim bunu lbnl-Arabde hayat bahsinde be
lirtmitik. Ayrca skin de konuandr. nk her ey, Allahn hamdini tespih etmektedir. O halde ses
siz bir ey yoktur, her ey konumaktadr.
6 (27:88) ayete telmih.
7 Bkz. Aftfnin hayvaniyet yorumu. Tlikat, s. 274; Fussul-Hikem, s. 192.

H a y v a n - n s a n Sadece lemin hakikatlerini ieren beer cinsinin her bireyi. Byle


ce o insan- kmilin tersine sadece lemin bir sureti olmutur. nsan- kmil ise, -
lemin hakikatlerinin toplamna Hakkn hakikatlerini de eklemi ve iki surete sahip
olmutur (lemin sureti ve Hakkn sureti). Hayvan-nsan hayvanlardan birisidir ve
insan- kmil karsndaki yeri de bir maymunun kendi karsndaki konumu gibi
dir.

277
Hayvan-nsan

Hayvan-insan insan- kmilin halifesidir. O lemin hakikatlerinin kendisinde top


land grnr surettir. nsan- kmil ise lemin hakikatlerine Hakkn hakikatleri
ni de ekleyen kimsedir. Bylece o halife olabilir, ( ftuhat, 111437)

nsan- kmil hkmde hayvan-insandan farkldr, nk hayvan-insan hayvann


rzkn yer; insan- kmil ise hem onu yer hem de fazlasyla rzklanr. nsan- kmi
lin hayvan-insann asla ulaamayaca Hak kaynakl bir rzk2 vardr. O da kendisiy
le gdaland ve hayvan-insan iin sz konusu olmayan dnce kaynakl ilimler,
keif ve sahih zevke dayanan ilimleridir, ( ftuh at , 111:357 )

Varlklar arasnda ortaya km en yetkin varlk, btn bilgi sahiplerine gre in


sandr; nk insan- kmil ilahi surete benzer yaratlmtr, hayvan insan ise byle
deildir, ( f th t , m 63)

nsanlk ve halifelik sayesinde insan tam olarak Tanr'nn suretine benzemitir. Her
insan halife deildir. nk hayvan-insan bize gre halife deildir. Halifelik de sa
dece erkeklere zg deildir. O halde biz kadn ve erkek kmillerden sz etmekte
yiz. (KLE, 46)

nsann d halk [yaratlm], ii Haktr. te bu istenilen insan- kmildir. Onun


dndakiler ise hayvan-insandr. nsn- kmil karsnda hayvan insan, hayvan-in
san karsndaki maymun gibidir, ( f th t , lll:296)

Hayvan-insan bir haeredir. Kemle erdiinde ise halifedir. Hayvan-insan ile halife
olan insan- kmili ayrt etmemizin nedeni "Ey insan! Seni kerim Rabbine kar k
krtan nedir? O seni yaratm, tesviye etmi, l ve itidal vermitir3 ayetidir. Bu
rada sz konusu olan insann tabi ve unsurlardan olumu yaratlnn yetkinlii
dir. Ardndan yle der: "Diledii bir surette seni terkip etmitir. Hak dilerse seni
yetkin bir biimde var eder, Bylece seni lemde halifesi yapar; veya hayvan sure
tinde meydana getirir ve bu durumda da insan denilenlere ait olabilecek ztnn ku
rucu zelliiyle birlikte bir hayvan o l u r s u n , ( f t h t , lli: 2 9 7 )

lbnl-Arab insann bir nsha veya suret olmas grnde, Arap dncesine lh-
van- safa kanalyla girmi kadim felsefelerden yararlanm, fakat yararland kay
na iki noktada amtr: 1) Beer trnn btn bireyleri srf insan olduklar iin
insanlk mertebesinden pay almada, baka bir ifadeyle insann varlnda barndrd
hakikatleri tamada denk deillerdir. bnl-Arab insanlar ayrt eder: Bu ba
lamda halife insan ve hayvan-insan vardr. Bu ayrm nceki felsefelerde bulunmayan
bir eydir; onlara gre her insan insanlk mertebesine ait niteliklerden yararlanr. 2)
Suret ve nsha terimlerinden sz eden felsefelere gre insan kk varlnda byk
lemin hakikatlerini toplamtr. O halde insan lemin nshas veya lemin sureti

2 78
Hazret

veya kk lemdir. lbnl-Arab bu mertebeye ulam insann hakikatine ilahi ha


kikatlerin toplamn da ekler. Bylece insan iki nsha olur: lemin nshas, Hakkm
nshas. Bu ekleme insan Hak ile lem arasndaki orta bir noktaya yerletirir. Bu
durum insann nsha ve suretten sz eden nceki felsefelerden edinebildii bir ey
deildir.4

NOTLAR:

' lnsan- kmil iki eyin suretidir: Hakkm ve lemin sureti. Bkz. N sh a, S u re t, Insan- Km il.
2 Bkz. Rzk.
3 Bkz. (82:6, 7, 8).
4 Bkz. B erza h , M uh tasar, ln san- K m il. Ayrca bkz. Voc. Tech. Et critiue de la philisophie, "microcosmos
macrocosme maddesi. lbnl-Arab'de hayvan-insan ve halife-insan hakknda geni bilgi iin bkz. el-
FthtI-Mekkiyye, c. III, s. 355, 372, 409; c. IV, s. 56,112,364, 398.

H azret Ha, dat ve ra "bir eyi getirmek", "bir eyin gelmesi ve grlmesi" demektir.
Kk tek olsa bile bundan uzak baka anlamlara da gelmitir. Hazret'r-racl, "ada
mn yok olmas" demektir, ( mucem )

H akka ve olua mensup her hakikat1 btn lemlerdeki mazharlaryla birlikte bir
hazret tekil eder ve sz konusu hakikatin hazreti denilir. Sz gelii kudret ilahi bir
hakikattir. Her lemdeki kudret ilahi kudretin mazhar ve tecellisi olmas bakmn
dan btn lemlerdeki mazharlar ona dner. te btn mazharlar ve tecellighlar
ile birlikte baka ilahi hakikatlerden ayrmas ynnden ilahi kudret bir hazret te
kil eder: kudret hazreti.

Allah yle buyurmutur: En gzel isimler Ona aittir (7:180). Bunlar ilahi hazret
lerden baka bir ey deillerdir. O halde Allahn gzel isimler diye dile getirdii i-
lahi hazretleri, hazret diye zikredelim ve bunlarn saysn yz ile snrlayalm.2 On
lardan birisi de ilahi hazrettir. O hazret Allah ismidir. lahi hazret btn hazretleri
kendinde toplar, ( f th t , iv : 196)

lahi hazretler, sayca neredeyse snrszdr, nk onlar nispetlerdir. Her ilahi isim,
bir hazrettir, Hakkm isimlerinin ise bir ksmn biliriz, bir ksmn bilmeyiz. Muh
ta olunan her ey, ilahi isimlerden birisidir.3 ( fth t , v:3is)

lemi gzellii nedeniyle seven, kukusuz Allah sevmitir. Hakkm lemin dnda
bir tecelligh yoktur. Burada bana peygamberlik mertebesinden tahsis edilmi ila-
hi-nebevi bir sr vardr. Bununla birlikte ben peygamber deilim, sadece vrisim.
(FTHT. IV:269)

279
Hazret

Hazret hakknda zikrettiimiz birinci tanmdan saylarnn snrsz olduu sonucu


kar, nk hakikatler snrszdr. Fakat bnl-Arab ilahi isimleri baz ana isimlere
dndrd gibi, ilahi mertebeleri de hepsini ieren ana mertebelere dndrr.

Kitabn Anasnda [btn mertebeleri ieren, kitabn anas] mml-cem mertebesi


bulunur: Hak beni o mertebeye [hazret] sokmutur, oraya girince hem onu ve hem
de zahiri ve btnn grdm. Hak kendisine ayrd bu kuatc hazretten gkte,
yerde, gk ve yer arasnda ve yerin altnda saysn sadece kendisinin bilebilecei
hazretler meydana getirmitir, ( ft ht , i:582)

Onun (Samed isminin tecellisinin) drt bin hazreti vardr. (mevakI, 159)

Her makam ya ilahidir veya Rahmanidir veya Rabbanidir.4 Bu hazretin dnda


baka bir ey olamaz. Bunlar btn mertebeleri ierir ve varlk onlarn zerinde d
ner, kitaplar onlarn vastasyla iner, miralar onlara ykselir. Bu mertebeye e-
gemen olan ilahi isim vardr: Allah, Rab ve Rahman, ( f t ht , i:i76)

Hazret zel bir ekilde bir araya gelmi, kendine zg nitelikleri ve ak bir sureti
olan yeni, birleik bir hakikat meydana getiren hakikatler toplamdr. Sz gelii ha
yal, belirli bir ekilde bir araya gelmi ve meydana getirdikleri eye ak ve nesnel
zellikler kazandrm tikel hakikatlerin toplamndan olumu bileik bir hakikattir.
te bu meydana gelen yeni hakikat, hayal hazreti diye isimlendirilir. bnl-Arab
birlik oluturmu hakikatler toplamna da hazret der.

nsan hazreti5 de ilahi hazret gibi, hatta onun ayns olarak mertebedir: mlk,
melekt ve cebert.6 Bu mertebelerden her birisi e ayrlr, Bylece hepsi dokuz
olur. Bu yzden Hakka ait dokuz hakikatten leme ait dokuz hakikate birtakm sr
lar ulat gibi lemin dokuz hakikatinden de Hakkn dokuz hakikatine birtakm
srlar ynelir. (FTHT, 1:54)

brahim oluna yle der: Ben ryamda kendimi seni boazlar grmekteyim"
(37:102). Uyku hayal hazretidir, bu nedenle brahim ryasn tbir etmemitir. Hal
buki hayal hazretindeki tecelli, sayesinde Hakkn o suret ile neyi kast ettiini ak
layan baka bir ilme muhtatr. Tbir grd suretten baka bir eye gemek de
mektir. Hayal mertebesi, tbiri gerektirir.7 ( fuss , 85-86)

Hak ve halk arasndaki her bant bir hazret8 meydana getirir; bunun anlam kulun
o hazrette sz konusu bant ynnden Hak ile beraber9 olmas demektir.

Allah kullarna belirli hazretlerinin var olduunu- bildirmitir; bu bildirmenin ne


deni kullarnn o hazretlere girmelerini ve onlar renmelerini dilemi olmasdr.
Allah kullarn sz konusu hazretlere muhta yapmtr. Bu hazretlerden birisi m

280
Heba

ahede hazreddir. Mahede hazreti tek bir hazret hepsini ierse de farkl mertebe
lere sahiptir. Bir dieri ise karlkl konuma hazreti, bir dieri iitme [semai, bir
dieri retme hazreddir. ( f th t , i:60i)

NOTLAR:
' Bkz. H ak ikat.
2 Her ilahi ismin bir mertebesi vardr. Mertebe, ilahi isim ve lemlerdeki tecellilerinden oluur. Bunlar
dan birkan rnek olarak zikredebiliriz: Hazretu'r-rabbiyyet, hazretur-rahmut, hazret'l-mlk, haz-
rett-takdis, hazrets-selm, hazretl-eman, hazret-ehadet, hazret'l-izzet vs (bunlarn says yz
tanedir) bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s. 198-226.
3 Burada ilahi hazretlerin ilahi isimler olduklarn, fakat nceki metinde olduu gibi, yz saysyla snrl
olmadklarn grmekteyiz, bkz. lahi sim.
4 Bkz. M akam .
5 Hakika-i insaniyye bir birlik oluturan hakikatlerden meydana gelmitir. Sz konusu birlik hazrettir.
6 Bkz. B y k le m -K k Alem .
Bylece Ibnl-Arab hayale bir mertebe tahsis eder. nk o, kendine zg nitelikleri olan bir lemdir.
bnl-Arablde hayal hakknda bkz. Fussul-Hikem, s. 85, 86, 99, 100, 123; el-Fthtl-Mekkiyye, c. III,
s. 198, 361, 364, 365, 509.
8 lbn'l-Arabde hazret terimi iin bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 37, 136, 234, 345, 364, 370; el-
Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s. 306, 407; Risle-i la-Yeulu Aleyh, s. 3; lsra ila Makami'l-tsra, s. 53; lnad-
Devair, s .31; Menzilu'l-Ktub, s. 4: Mevakiu'n-Ncm, s. 20, 152 vd.; stlaha!, s. 297; Fussul-Hikem, c. II,
s. 29.
9 Nablsnin hazret yorumu iin bkz. Salatl-Kbra, s. 6

H e b a He, ba ve ille t harfi "toz" ve "tozun incelii" anlamna gelir. Heba, "topran
tozu" demektir. Gne nda grlen dalm ey, hebadr, (mucem )
s?

Heba szlk anlamyla iki yerde geer:


Varmz, onlarn yapt her ii etrafa salm zerrelere (hebaen mensura) evirmiizdir.
(25:26)

Heba iinde Allahn lemin suretlerini yaratt sonradan var olmu maddedir. He
ba, lemin cisimlerinin suretlerini kabul etmi karanlk cevher, filozoflarn (suretin
mukabilinde) madde diye isimlendirdikleri eydir. Heba, belirsiz mnlar kabul e-
dici bir cevher olan maddiliinde mevcut ve belirlenmi Klli Cisimden farkldr.
Heba, lemdeki cisimlerin suretlerinin maddesidir.

Allahn lemin cisimlerinin suretlerini kendisinde at Heba, Yeil Zmrdn et


kisine konu olmutur, ( f th t , i: 130)

Buharn benzedii yaratlm en yce ey, Allahn lemin suretlerini iinde yaratt

28i
Hecr

Hebadr. ( f t ht , c. i.78)

lemdeki yalnzln kayna, lemin doldurduu haladr [boluk]. Onu ilk doldu
ran Hebadr. Heba, halay kendi varlyla doldurmu karanlk cevherdir. Ardndan
Hak en-Nur ismiyle ona tecelli etmi, bu cevher onunla boyanm, karanlk-ki ka
ranlk yokluktur- kaybolmutur. Bylece Heba, varlk ile nitelenmi, boyand
nurla kendisini izhar etmitir, ( f t ht , i:i50)

Heba, suretlerde ekillenir, fakat kendisi deimez.

ekli kabul eden cisim, Hebadr. nk Heba, ekiller alr, her ekil kendisinde
zuhur eder. ekilde Hebadan bir para bulunmad gibi eklin ayns da deildir.
(FTHT, 11:433)

Hebaya en ok benzeye, kendisinde alm suretlerinden olsalar bile, su ve havadr


(FTHT, 1:5)

Heba, her sureti kabul etse de, heba olma zellii deimez. Bu suretler, Heba cev
herindeki mnlardr, ( f th t , IV:19)

Heba, Heyuladr, fakat Klli Cisim deildir.

Hebada -ki filozoflar madde derler- ztlarnn Klli Cisimde ortaya kndan n
ce keif sahibinin -Hebay mahede ettiinde- grd lemin suretlerinin ilmi
vardr, ( f t ht . i:i07)

Tabiat ve Heba, tek bir ana-babadan olma karde ve kz kardetir. Tabiat Hebay
nikahlam, aralarnda Klli Cisim meydana gelmitir. Klli Cisim, zuhur eden ilk
cisimdir. Bylece Tabiat baba olmutur, nk tesir ona aittir; Heba ise anne1 ol
mutur. (FTHT, c . 1,140)

N O T LA R :

' tbnl-Arabde Heba iin bkz. el-RUultI-Mehhiyye, c. I, s. 8, 121; c. II, s. 433; c. III, s. 420, 444; Uhle,
s- 56. 59-

H e c r Heciretuhu, hicretuhu, "alkanl, durumu ve deti" demektir. Tehzib, insann


szn, gidiatn ve durumunu dzeltmesidir. Cevheri: Hecir, fesk kalbndadr, "al
kanlk ve gidiat" demektir, ( u s a n )
SP"

Hecr sadece dille deil, i ve kalp diliyle oka yaplmas gereken zikirdir.

Hecir, kulun yerine getirmesi gereken herhangi bir zikirdir. Her zikrin kendine z
g bir neticesi vardr, ( f th t , iv:88)

282
Her Nefeste Yaratma

Hecr, srekli ve oka zikir yapmaktr, ( f t ht , v:9i)

Hecrin insana yegne faydas, sahibine fetih vermesidir. Fetih nasip olmam he-
cir sahibi grdnde, bil ki, o d dilinin i diline uygun hareket etmedii zikrin
sahibidir. Bu kimse, hecr ehli derken kast ettiimiz kimse deildir, ( f t ht . iv :1 27)

H e r N e f e s t e Y a r a t m a (H a lk M e a l-e n fa s) Yeniden yaratma.

H e r e y bkz. le m in T o p la m

H e r e y d e n n c e G e l e n R a h m e t Her eyden nce gelen rahmet (rahmet-i sa


bka), dilsel kklerini Rahmetim gazabm1gemitir anlamndaki kutsi bir hadiste
bulur. lbnl-Arab bu rahmeti yaratklar iinde insanla snrlar. Bu snrlamay ise
bu rahmet ile her eyi kuatan imtinan rahmeti2 [iyilik, ihsan] arasnda bir ayrma
giderek gerekletirir.

Allahn rahmeti, ancak insan trnde gazabm gemitir. Dier yaratklar ise rah
metin gazab gemesi ynnden deil, her eyi kuatmas ynnden rahmete konu
olurlar. Bu yzden sadece insanda her eyi kuatan rahmet ve gazab gemi rahmet
bulunur. Bylece rahmet iki adan insan talep eder: nsann dndaki yaratklar
iin ise rahmetin byle bir hkm yoktur, ( ft ht , 11:565)

NOTLAR:
1 Bkz. Hadis Dizini, no. 25.
2 Bkz. Ih san R ahm eti.

H e r e y i l e S l k E d e n bkz. S l i k

Her e y in H z i n e s i (Hakkn hzineleri [ h a z a in u l-H a h ] ) Her eyin hzinesi


(h a z a in -i k lli ey ) varlk veya bilgi dzeyinde veya herhangi bir dzeydeki her trl
yardm ve ban kayna demektir. nk terimde geen her kelimesi snrlama ve
daraltma, ey ise umumilik ve genellik ifade eder.

Allah her eyin hzinesinin kendi katnda bulunduuna kullarnn dikkatlerini


ekmitir.1 Hazineler snrlanmay, snrlanma ise daraltmay gerektirir. Ardndan
da hzineleri ancak belirli bir lye gre indireceini aklamtr (15:21). ( f t ht ,
lll: 3 6 5 )

Arapada kelimenin oulu olarak hazain yerine hizane-i kll ey deyimini kullan
mamtr. Bu, bir adan kelimeyi oul zikreden Kuran- Kerimn lafzyla uyum

283
Her eyin Ruhu

luyken, te yandan hakikatlerin farklln ve imkn hallerinde birbirlerinden ayrl


ve kopularn pekitirir (Bkz. H e r e y in H a z n e s i)

NOTLAR:

' (15:21) ayete telmih.

H e r e y i n R u h u Her eyin ruhu ( ruhul-kl) teriminin aklamasna ve tikel ruh


larla ilikisine derinlemesine girmeyeceiz. Zten lbnl-Arab ncesinde slam felse
fesi bu konuyla derinden ilgilenmitir. Ibnl-Arabnin felsefi sisteminde her eyin
ruhu (ruhul-kl) Nefes-i Rahmn! ile eanlamldr:

Tesviye edilmi, mutedil-unsr tabiattan olan cisimlere flenmi tikel ruhlar,


Hakka izafe edilmi Kl Ruhan meydana gelirler. Bu nedenle Allah ruhlar cisim
lerden nce yarattn bildirmi, baka bir ifadeyle ruhlar takdir elmi ve belirle
mitir. Her cisim ve suretin kendisini idare eden ve bu Ruhul-Klde mevcut bir
ruhu vardr. te sz konusu Ruh, Nefes-i Rahmndir. ( f th t , i:456)

Bkz. N e f e s -i R a h m a n i.'

NOTLAR:

1 lbn'l-Arabde ruhul-kl deyimi iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. III, s. 12, 346, 461, 516; c. II, s. 394;
Tecelliyat, s. 25; Tercman'l-Evak, s. 49.

H e v a bkz. H u b

H e y b e t v e n s He, ya ve ba "yceltme" ve "korku" anlamna gelen bir mastardr.


Habehu, yehabuhu ve heybet "bir eyi korkutmak" anlamna gelir. Raculun heyyub,
"korku veren kimse"dir. Teheyyeyt e-eye "onu korkuttum" demektir, ( mucem )

S?"
Heybet ve ns, slikin korku ve mit (birinci aama) ve daralma ve almadan (ikin
ci aama) sonra ulat seyr-i slk makamlarndan iki ift kavramdr.1 Heybet,, kal
bin ilahi mertebenin cemlinin cell tecellisinden bulduu eydir. ns ise varl ve
imknlar ns terimini incelerken ele aldmz bir tartma konusudur. ns, kalbin
ceml tecellisinden kaynaklanan halidir. Heybet ve ns, dnya ve ahirette insana e
lik eden iki haldir, nk ilahi tecelli, dnya ve ahirette, sreklidir. Heybet, kalbin
halidir.

Heybet Tanrnn cemlinin cell tecellisinin yol at kalbin halidir. Bir insann
Heybet ilahi mertebenin zti niteliidir dediini iittiinde, bunun doru bir d

284
Heybet ve ns

nce olmadm bilmelisin. Heybet, cemlin cellinin tecellisinde, ilahi mertebenin


tesiridir. Heybet, tecelliye mazhar olann kalbinde bulduu bir azamettir. Heybet,
fazlalatnda kulun halini ve zelliini siler, hakikatini ise silemez, ( f t h t , i:54o)

Heybetin azamet, azametin ise azamet verenin haline dnk olduunu renmi
sen, onun kalbin hali olduunu renmisindir demektir. Bu hal, varla ait bir
haldir, ( f th t , i:54o)

Cell, kalplere heybet ve tazim duygusunu veren ilahi bir niteliktir, ( f th t , 11:541)

ns kalbin halidir:

Sfilere gre ns, Hak tarafndan kuluna dnk olarak genilemenin gerekleme
sini salayan eydir. Bu genileme hali, bazen bir perdeden, bazen ise keiften ola
bilir. ns, kalbin ceml tecellisinden kaynaklanan bir halidir. Dolaysyla ns, sofi
lerin ounluuna gre, ceml tecellisinden kaynaklanr. Bu durum, sfilerin bu
bahiste yaptklar eitli srmelerden birisidir, ( f th t , ll:54o)

Heybet meclisinin sahibinin zellii onun huzurudur:

Heybet arball meydana getirdii iin (heybet sahibinin bezenmesi gereken -


zellikler olarak) herhangi bir eye ynelmemesi, srrn mahede edilenle ilgilen
mesi gerekir. Bunun yan sra kalbin dncelerden, akim fikirlerden, d uzuvlarn
hareketlerden korunmas; gzel ile irkini ayrt etmemek, kulaklarnn gzele ev
rilmesi, gzleri yere dorultmak, i gzn kararmam olmas, himmetin toplanma
s ve insann tevazu sahibi olmas gerekir. Bast hali heybet sahibine marklk ver
memelidir. Tanr, belirli bir ynden kendisiyle konutuu gibi, belirli bir yn ile s
nrl olarak onunla oturmusa, kulann snrl yne doru evrilmesi gerekir. a
yet kii kendisine snrszl veren baka bir hakikat nedeniyle kulan serbest b
rakrsa, kukusuz ki edebe aykr davranmtr. Byle bir insan, heybet meclisinde
olmad gibi, heybet veya fena [beeri zellikleri silinmi] sahibi de deildir. Fakat
o huzur ve bilin sahibidir.2 ( f th t , m, 105)

Heybet ve ns, dnya ve ahirette sreklidir:

Tasavvufi makamlarn bir ksm, insann hem dnyada ve hem de ahirette nitelen
mesi gereken makamlardr; rnek olarak mahede, cell, ceml, ns, heybet ve
bast gibi makamlar verebiliriz, ( f th t , bs, 98)

n o tlar:

Kueyri Risale'de yle der (s. 213 (eviride s. 187): Heybet ve ns kabz ve havftan stn bir haldir. Kabz
da havftan stn bir mertebe, bast da recann stnde bir derecedir. Heybet kabzdan daha yksek, ns
ise basttan daha yetkindir. Heybet ve ns stn haller olsalar bile, hakikat ehli onlar eksik sayar. n-

285
Heyula Cevheri

k onlar kulun deimesi anlamm tarlar. Temkin ehli, halleri deimekten korunmu kimselerdir.
Onlar, Hakkn varlnda silinmilerdir. Artk ne heybetleri ne nsleri, ne ilimleri ne de hisleri vardr."
2 bnl-Arab burada Kueyri'den farkl dnr, Kueyri yle der: Heybetin hakk gaybettir. Her hey
bet sahibi gaiptir. Heybet sahipleri gaybet halindeki farkllklarna gre farkl derecelerde bulunurlar.
nsn hakk, gerek anlamda ayklktr. Her ns sahibi ayktr. Onlar da, 'urb halindeki farkllklarna
gre ayklkta farkl derecelerde bulunurlar (Risale, s. 213).

H e y u l a C e v h e r i Heba.

Byk dairenin ortasndaki daire Heyula cevheri, o da Hebdr. ( f th t , l:42o)

H z r [Terim in kk harfleri olan] h, d a tv e ra tek kkt r ve kendisine baka an lam lar


yklen m itir. Hadra [yeil] bilinen bir renktir. Hadra gktr, nitekim yere de gubra de
nilir. Beyazn zdd olan btn renkler siyah snfnda yer alr, bylece ahdar ve hudr
[yeil] diye isim lendirilir. Bir grup, renkleri siyah olduu iin byle isim lendirilm itir. Ben
beni tanyanlarn en yeiliyim . Ben saf A rabm dem ek istenilm itir, nk A ra p la r es
m erdir. ( m u c e m )

s?
H-D-R kk iki anlamda yer almtr: Yeil renk. Bu anlamda kelime kuruluk ve lmn kart olan ha
yat ifade iin kullanlmtr.

ince ve kaln ipeklerden yeil elbiseler [siyaben hudrin] giyecekler. (18:31)


Ryamda yedi zayf inein yemekte olduu yedi semiz inek ve yedi yeil (hudf) baakla yedi
kuru baak gryorum. (12:43)

[Ayn kkten gelen] Hzr insan ismidir. Kuran- Kerim isim vermeden kullarmzdan birisi diye ona iaret
etmitir. O Allahn lednni ilmi rettii kulu temsil eder; Musa Peygamberden de sz konusu lednni
ilimleri renmede kendisine uymasn istemitir:

Musa kullarmzdan bir gen buldu. Ona biz katmzdan bir rahmet vermitik ve kendi katmz
dan ona bir ilim retmitik. Musa ona yle der: Sana retilen ilimden bana da retmen
artyla sana tbi olabilir miyim? (18:65-66)
Ardndan gelen ayetler (Kehf suresi 65-82) Hzr ve Musa arasndaki hadiseyi anlatr.

s?"
Hzr bnl-Arabnin dncesinin temel bir nitelii olan zt kavram iftlerinde
simgesel bir anlam tar. Bu balamda bnl-Arab Hzr llyasm kart sayar, bi
rincisi ile bast, kincisi ile ise kabz hali ifade edilir. bnl-Arabnin kart iki isim
saymasna yol aan Hzr ve tlyas arasndaki ilikiye k tutabilsek bile, Hzr ve bast

286
Hicab

[alma] ile llyas ve kabz arasndaki iliki hakknda g bela bir tahmin yapabiliriz.
Hzr ve llyas bnl-Arabye gre tek zellik birletirir: hayat. nk Ilyas - k i o
Idristir- Allah yksek bir mertebeye ykseltmitir. O halihazrda canldr. Hzr da
bu srekli hayattan nasiplenir. te yandan sahibu z-zaman [zamann sahibi] veya
Kutup, sonucunu nefislerinde kabz veya bast hali olarak bulduklar, birtakm tecelli
lerle sliklere veya mminlere yardm eder (bu iki sonu iki ismin gereidir: Cell
ve Ceml). Kutup bu yardm iki yoldan ulatrr: llyas ve Hzr. Birincisi kabz, kin
cisi bast haliyle ilgilidir. Hzr ve bast, llyas ve kabz arasnda ilikinin sebebini 1b-
nl-Arabnin metinlerinde bulamyoruz. Bu durum bizi birtakm tahminlere sevk
eder. Bu tahminlerde peygamber biyografilerinin ve kitaplarnn betimledikleri ze
re, sz konusu ilikinin tohumlarnn tlyasm ve Hzrn psikolojik tabiatlarnda
bulmaktayz veya bu basit ilikinin kayna, yazarken ya da sylerken iki ismin, yani
Hzr ve llyas isimlerinin nefse verdii ilhamlardr'.

Gavs nedir? Zamann Teki ve sahibidir. Kutup bazen verdiklerini llyas vastasyla
verir. Dersen ki: llyas nedir? Deriz ki: Kabzdan ibarettir. Bazen Kutup verdiklerini
Hzr eliyle verir. Dersen ki: Hzr nedir? Deriz ki: Hzr basttan ibarettir, ( f t h t ,
11:131)

dris, lbnl-Arabnin veli olmalar ynnden veliler ile peygamberlere ayrd b


tn ilmin simgesidir. Btn ilmi veya hakikat ilmi, baka bir ifadeyle nbvvet ilmi
nin [zahir ilmi] tersine velayet ilmidir. Bu balamda velayet ve nbvvet ilmine -
deyim yerindeyse- iki ahsa, yani veli ve nebiye ait iki ayr ilim olarak bakmak ge
rekmez. Bunlar bir tek ahsn iki ilmidir: peygamber. Bu iki ilim iki adan, bir yan
dan peygamber, te yandan veli olmas ynnden peygambere aittir.

H i c a b Ha, dm ve ba tek kktr ve "men etmek", "engellemek" demektir, ( mucem )

S?

Hicab engel ve mani eklindeki szlk anlamn Kuranda korur. Bu balamda lafz-maddi engel anla
mnda:
Onlardan bir meta talep ettiinizde, bir perdenin ardndan isteyiniz. (33:53)
Bizim ile senin aranda bir engel vardr, sen de yap, biz de yapacaz. (41:5)

Mecazi anlamda:
Allah bir perde [hicab] ardndan olmakszn hi kimse ile konumamtr. (42:51)
Hayr! Onlar o gn Rablerinden perdeli [hicab] olacklardr. (83:15)

287
Hicab

Hicab' lbnu 1-Arabnin etkin-olumlu tavryla ele alnncaya kadar sfilerin ekindik
leri ve gzlerinden rak tuttuklar olumsuzlukla2 dolu bir terim olagelmitir. bn'l-
Arab ile birlikte perde, perdelenene ulatran bir kap ve yol haline gelmitir. Bu
yzden perdelenmie ancak perdeden ulalabilir. O halde perde engelleyen deil
kavuturan bir ayrcdr.3 Fakat nedir bu perde? Neye perdedir? Doal olarak
bnl-Arab ve dier sfiler sadece ilahi zta ulamaya alrlar, dolaysyla gayeleri
Haktr. Bylece onlarn ilahi zt dorudan grmelerinin yolunda duran her ey
perdedir. O halde hicab ayran ve Hakka ulatran her eydir. Bu tanm btn varlk
dzlemlerinde her eit oluu ve yarat ierir. O halde perde Varln vehelerin
den birisi haline gelen [varln iki yn: Hak-halk] halktr [lem, masiva].4 Ibnl-
Arabde hicab taayynn ta kendisidir.

Sen (mmkn) kendinden Hakk tanrsn, bakasndan Onu tanyamazsn. nk


sen en yakn hicabsn [perdel. Bir rt ve perde olmanla da Hakk snrlarsn. u
halde senin Hakk bu mertebede bilmen Onu bilmekten aciz kalnn aynsdr.
yle de denilebilir: Onu bilmeyiinin [cehalet] aynsdr. Burada cehalet ile Hakka
dair bilginin olmayn kast etmekteyiz, insann dndakiler ise insana nispetle da
ha uzak perdedir, ( ftuhat, i:597 )

Bir devirde Gavs ve Kutup diye isimlendirilen tek kii vardr. Kutup Hakkn kendi
siyle btn yaratklarndan ayr kald kimsedir. Sz konusu kul btn zamanlar
da Allahn ayndr, kendi dneminde Hak ondan bakasna bakmaz. O en stn
perdedir (hicab- al). ( ftht , 11555)

Birinci metinde mmknn hakikati5 en yakn perdedir, baka bir ifadeyle Allahn
bilgisine ulatran en kestirme yoldur. Verdiimiz bu anlam lbnl-Arabnin cmle
sindeki sebeplilik bantsndan ortaya kar: Sen, kendinden Hakk' tanrsn, baka
sndan O nu tanyamazsn. nk sen en yakn perdesin. Bilmenin sebebi perde ise,
bu durumda perde bilgiye ulatran bir yola dnr. tbnl-Arabnin ikinci metni
ne gelince: Burada perde en st noktaya kar. En st nokta bir mekn deil, merte
be bildirir. u halde en stn perde Gavs ve Kutuptur.6 bnl-Arab Kutba perde
diyorsa, sadece bu bile terimin mertebesini gstermek iin yeterlidir. nk Kutup
kendi dnemindeki en st rtbeli insan- kmildir ve ancak yksek diye nitelenebi
lir. O halde lbnl-Arabde hicab, yani perde terimi mahrumiyet, engel, kesmek,
uzaklk, eksiklik gibi eski anlamlarn srdrmez. Zikredilen iki metin hicabn bil
giye ulatran bir yol ve delil oluunun yan sra, Ztn bir taayyn7 oluunu da a-
klar. nk mmknn hakikati ve Kutup gerekte Ztn taayynlerindendir.
Ayrca bnl-Arab hicabn [perde] bizzat talep edilen bir eye nasl dntn

288
Hicab

yle aklar:

Hicab [perde] rahmet; delil ise perdeleri yakmaktr.8 Perde ceza; kesin kant ise
perdeyle kapnn ardndakine ulamak deil, dereke [kat, mertebe]9 mensuplarna
gelen eydir.10 Kap ardnda bulunan ulalamaz ise, katnda konaklamak ve yer
lemek mmkn deilse byledir. Bu durumda kap istenilen olur, (f t h t , I V :3 4 2 )

Bu ekilde perde Ibnl-Arabide, yani her trl terim iftlerinin sonuta yetkin bir
lik oluturmak iin birletii bir dnce sisteminde insan gayesine ulatrmaktan
engelleyen bir ey deildir; bu birlemeyle perde maksat, kap talep edilen haline ge
lir. nk perde delil ve yol demektir. Fakat burada nemli bir yn ortaya kar:
Perdeler slikin ap, ardnda perdenin bulunmad makama ulat bir yn veya
sayyla snrl deillerdir. nk perdeli perdeden ayrlmaz ki, daha yakn veya yk
sek bir perdeye ulaabilsin.11 Hak yaratlma perde olmakszn asla tecelli etmez, in
san ile Hak arasndaki son perde insann kendi varldr.

Hak kendisini karanlk -onlar doal cisimlerdir- ve nurani -onlar latif nrlardr-
perdelerle nitelemitir. lem ise younluk ve latiflik arasnda bulunur ve o bizzat
kendisine perdedir. u halde lem Hakk, Hakkm kendisini idrak ettii gibi idrak
edemez. Dolaysyla kendisine muhta olmakla, Yaratanmdan ayr olduunu bil
mekle birlikte, asla ortadan kalkmayan bir perde iindedir.12 ( f u s s , 5 4 )

NOTLAR:

1 Tehanevnin sfilerde hicab yorumlay iin bkz. Keaf, c. II, s. 276.


2 Ferid Cebr, Mcem-i Gazali'de, Gazlnin hicab ve oulu hucub terimlerini ele almtr. A.g.y., s. 58. Ga-
zlnin bu konudaki bir metni iin bkz. Kitdb- Mirac- Slikin, s. 101; ayrca bkz. Mikatl-Envar, s. 42.
Ruzbihan Bakli ise, hicab grnde lbnl-Arab'ye yaklar. Bkz. Histoire de la philosophie Eney. De la
peiade, c. 3,1100.
3 Perdeye dair bu pozitif bak, baz tmamiyye frkalaryla birlikte ortaya km (Nusayriyyeye gre per
de, bir eyi ortaya karmak demektir), Flallac da ismin perdesi grnde onlardan yararlanmtr.
Massignon, La passion, c. 3 183. Niffer ise, safilerin perde grlerindeki donukluktan, hatta pozitiflik
ten grme hakkndaki derin bir analize varmtr. Sz konusu grmenin tanm, keif ve perdedir. yle
der: Cehalet grmenin perdesi; bilgi, grmenin perdesidir. Ben zuhur edenim, perde yoktur; ben bt
nm, keif yok. Bana denildi ki: Perdeyi bilen kimse, kefi de renmi demektir (Mevkf, s. 29).
4 Abdurrahman Cmi Tercme-i Levaih isimli kitabnda (s. 12) yle der: Hakikat birliinin yzndeki en
byk perde, taayyn ve snrlanmalardr.
5 Hicaba dair bu pozitif bak, nefsin konumundaki bir elikiyi de giderir: Nefs, Nefsini bilen Rabbini
bilir hadisine gre, Allahn bilinmesinde bir yol iken, te yandan Allah bilmenin nndeki perdedir.
nk nefs dorudan ve nesnel olarak idraki engeller.
6 B kz. Kutup.
7 Bkz. Ayn- Sbite/A 'yn - S b lte .
8 Allahn yetmi nurani perdesi vardr..." hadisine telmih.
9 M n a f k l a r C e h e n n e m i n e n a l t t a b a k a s n d a d r l a r (4 :1 4 5 ) a y e t i n e t e l m i h .

289
H id a y e t D a la le t i

lbn'l-Arab'de her mevcut Hakka perde olmaktan, iinden Hakkn mertebesine girilen bir kapya d
nr. nk her mevcut Hakkn bir tecellisi ve taayyndr. Bylece de, perde olsa bile, Hakka ula
trma imknn kendinde tar. Bkz. Risle-i Tenkhu'l-Hcum, s. 30.
Perdeler tek mertebede deillerdir; ulv perdeler olduu gibi, sfli perdeler de vardr. Sfli perdeler,
nefs, tabiat ve ehvet perdeleridir. Ulvi perdeler ise, taayynler, bilgi ve sevgi gibi eylerdir. Bkz. bnl-
Arab, el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 308; Ris!e-i Gavsiyye, s. 79.
,2Metinin yorumu iin bkz. Nabls, erh-i Cevhirin-Nusus Ji-Hallil-Fusus, s. 44.

H i d a y e t D a l a l e t i vlm Hayret. Ayrca bkz. Hayret

H i d a y e t Y o l u bkz. Srat- M stakim

H i m m e t Hemme bi'-eyi, yehummu hemmerr, "bir eye niyet etmek, istemek ve


onu yapmaya azmetmek"tir. Saleb'e "O onu arzulam (hemmet bihi), ayet Rabbinin
kesin delilini grmemi olsayd, o da onu arzulayacakt" (12:24) ayetinin anlam sorul
mu ve yle cevap vermitir: Zleyha srarl bir ekilde gnaha niyetlenmi {hemmet),
Yusuf da gnaha niyetlenmi (hemme), fakat srar etmemi ve onu ilememitir. ki
himmet arasnda fark vardr. Bu ayet hakknda Eb Ubeyde de yle demitir: "Burada
ncelemek ve telemek vardr. yle ki: Zleyha ona niyetlenmi, Rabbinin kesin delili
ni grmemi olsayd, Yusuf da ona niyetlenecekti." "Ulaamadklar eylere niyetlendi
ler (hemme)" (9:74) ayeti hakknda ise yle denilmitir: Bir grup Efendimiz Hz. Mu-
hammed'e bir seferde tuzak kurmak istemi, Allah ise onlar isim isim kendisine bildir
mitir. Hem, insann nefsinde niyetlendii eydir. Ehemmeni haze'l-emr, 'bu i beni d
ndrd' demektir. Himmet ye hemmet, yapmaya niyetlenilen eydir. Himmeti byk
veya himmeti dk veya uzak himmetli dersin. (Us a n )
S?"

Hem isim olarak Kuran'da gemez, hemme [niyet etti], hemmet (kadn) ve hemmu (oul) gibi, fiil kalp
larnda yer alr.

S?"
Himmet, insanda etkin eylem ve yapabilme gcdr, bu gcn iki kayna vardr:
birincisi yaratl, kincisi ise eitim ve kazanmadr. bnl-Arab ncesinde himmetin
kaynaklarna dikkat eken kimse grmedik, o ise hem istidada ve hem de terbiyeye
hakkn vermitir. Himmetin yaratltaki varl, bir imkndr, bu nedenle himmetin
kulda yetkinlemesi, ilgileri zaviyesinden ve sevginin etkisi sayesinde imknlarnn
almasdr.
Kuvvet olarak himmet:

290
Himmet

Lut Peygamberin ayet benim size kar kuvvetim olsayd (i:8o) ifadesinde geen
kuvvet, etkin himmet demektir, ( f th t , iv:53)

Hareket ettirme gc olarak: lbn'l-Arab! harflerin harekelerinden sz ederken


dorusal hareketten bahseder. Dorusal hareketle, himmeti zellikle Hak ynne'
tahrik eden her harf kastedilmitir. Yatay hareket ise himmeti leme ve onun srlar
na doru tahrik eden her harftir ( f th t , bs, 683). Himmetin iki kayna vardr:

Himmetin kuldaki varl, iki trldr ve iki mertebesi vardr: kulun yaratlnda
ve doasnda bulunan himmet ve yokken kul adna gerekleen himmet. nsan
himmeti nefsinde bulduunda, onu diledii eylere yneltir, rnek olarak beikte
sann konumas ve Meryemin himmetini verebiliriz. Btn bu durumlarda him
met, bize gre sebeplerdir: Allah onlar sebebiyle deil, onlar vesilesiyle eyleri yara
tr.2 (MEVAK, 84)

Gayret himmeti yetkinletirir. Gayret ve nsan:

Kukusuz Hz. Peygamber himmetlerin tesirinde ykselie Kesin inanmay renin,


nk ben de sizinle birlikte3 renmekteyim" ifadesiyle iaret etmitir. Hz. Isann
su zerinde yrd sylendiinde yle demitir: ayet inancnn kesinlii art-
sayd, havada da yrrd.4 ( bulga , 80)

Gayret ve Ak:

Elif ve lam bir araya geldiinde her birisine bir meyil elik etmitir. Meyil, istek ve
ama demektir ve ancak istekli bir hareketten kaynaklanr. Bylece lam bu balam
da eli/ten daha gl olmutur. nk onun sevgisi daha oktur. Bu yzden onun
himmeti, varlk itibariyle yetkin, fiil olarak daha tamdr. Elif, sevgisi az olandr, bu
nedenle himmeti lama daha az iliir ve bylece de onun gereksinimlerini karlaya
maz. Btn bunlar (elif ve lamn birbirlerine meyletmesi), sevgi ortaya kartr.
Sevgide drstlk, sevilene ynelii salar, doru yneli ise sevilenin sevene ka
vumasn salar, ( f th t , bs, 618)

Burada himmetin aslnda insandaki iliebilen bir g (herhangi bir eye ynelmemi
genel bir g) olduu ortaya kar. Bu gcn iliebilirlik zelliinden ise terbiye ve
gayretin ondaki ilevi ve de imknlarnn almasn salayan ynlendirebilirlik im
kn ortaya kar. bnl-Arabnin metinlerinden himmetin yneldii eyleri belirle
yen bir kavram ortaya kar ki, bu kavram insan iradesidir, insan, zikredilen metin
lerde, himmeti ynlendiren ve onu kontrol eden bir varlktr. u halde irade, him
meti konularna ynlendirmektir. Bu balamda iradenin mrit kelimesiyle ilikisi,
buna bal olarak da himmet sayesinde fiil makamna ulamada slkun ilevi de
Himmet

bellidir. Geen ifadelerden himmetin konularnn nemi ortaya kmtr. nk


bunlar ncelikle himmetin farkllamas, kincisi himmetlerin ykselmesi, ncs
birbiri ardnca bu konularn ortadan kalkmas, drdnc olarak da himmetler ze
rinde hkm sahibi olmada esastr. Himmet bir gtr, bu nedenle sahibinin irade
sine bal olarak ilgi alanlarnn farkllamasyla farkllar. Buna gre himmet sahibi
himmetini dnyaya balarsa, mlkler edinir; ibadete balarsa, makamlar elde eder;
Allaha balarsa, btn ilgileri der ve hepsi bir himmet haline gelir. Ayn ey -
etkin olduunda- himmetin gc iin geerlidir. Bununla birlikte, lafzn tanmlary
la snrl kalmamak gerekir; aksi halde himmet bir gtr ifadesinden onun sahi
binde etkisi olmayan olumsuz niteleme olduu zannedilebilir. nk insann yarat
lna yerletirilmi olmas ynnden himmet, gl olduunda insanda etkindir.
Gl himmet -yaratltaki- sahibini zorlu ilere ynelmeye ve ykselmeye sevk
eder. Nitekim irade de sahibinde etkin olur. u halde, yaratltaki iki kaynak ara
snda bir etkileimin bulunmas gerekir. Birinci kaynak, insann himmetinin kapasi
tesinde, kincisi irade ve slkta ortaya kar.

Himmetlerin farkllamas, arzulanan eylerin farkllamasna baldr, nk him


metler arzulanan eylere baldr. Arzulanan eyler olmasayd, himmet kesilirdi;
himmetler olmasayd, ameller geersiz hale gelirdi, ( bulga , is )

Muaviye yle demitir: Hedeflerinizi yksek ilere yneltiniz. nk iler yksek


tir. Ben bile, ehli olmadm halde, hilafete niyetlendim [himmet etim]." ( bulga , 29)

Himmetler konulan itibariyle dk deil yksek iseler, kendileri de ykselir; ayet


geici deil de kararl olurlarsa, mutluluk salarlar. Himmet iliir, yani sevgiden do
an bir hareketle bir g olarak konusuna ynelir; sz konusu hareketi sayesinde de
ulviye ynelmesi bakmndan kendisi de ykselir. Himmetin yneliinde, kendisi
nin, dolaysyla sahibinin de ykselmesini salayan bir hareket vardr. Bu yzden
himmet sahibini tar. O ykselir, sahibi de ykselir. u halde, himmet ve erme ira
desi arasnda diyalektik bir iliki vardr.5
Himmetler ile Ykselmek:

Onun himmeti zirvelerin yamalarna ykselmiti, ( kutub , 19)

Bu makamlar nasl aamaz ki? Bu makama ulama kerametler nasl tahsis edilmez
ki? Bu ahsn himmeti senin buramdr [binek]. Burak salam bir eve uradnda,
onu yarp geer, ( kutub , 3)

lbnl-Arab Tercmanu'l-Evakla, tayan her eyi himmet diye ifade eder, nk


himmet kulu tar ve ynlendirir.

292
Himmet

Himmetler, binekler diye ifade edilmitir, ( tercm an , 68)

Nefsimin hemmi: Burada himmetler kastedilir, nk onlar kalbin derinliinden


meydana gelirler, ( tercm an , 69)

Ays diye ifade edilmi himmetleri onlar nereye gtrm ve nerede eitmitir.
( tercm an , 71)

Himmetlerin ykselmesi, himmetin yneldii bilgilerin artndaki dorudan sebep


tir. Her bilgi, ykseli ve slk aamalarnn herhangi birisinde, himmete temas e-
der.

Sfiler himmeti "kalbi kuruntudan arndrmak anlamnda kullandklar gibi, m


ridin ilk doruluu (irade himmeti) karlnda da kullanrlar. Himmet kelimesinin
oulu himemi ise ilhamn duruluu iin kullanmlardr (hakikat himmeti). Byle-
ce, himmet mertebedir demilerdir: ikaz himmeti, irade himmeti ve hakikat
himmeti, ( f th t , i:526)

imdi de, sfilere gre himmetin snf hakkmdaki metinlerini aktaracaz. kaz
himmeti:

kaz himmeti kuruntulara kar kalbin uyank hale gelmesidir; sz konusu kurun
tular imknsz olabilecei gibi, mmkn eyler de olabilir. Himmet, kalbi kurun
tulardan arndrr. O, kalbi kuruntunun mahiyetine baktrr. Bu inceleme kuruntu
dan vazgemesini salarsa vazgeer; srar etmesi gereini verirse, azim gsterir, ( f
t h t , ll:526)

rade himmeti:

rade himmeti, mridin ilk doruluk halidir. Buna gre irade himmeti [niyeti topla
mak anlamndaki] cem-i himmet halinden ibarettir. Bylece mridin baka bir gayesi
kalmaz. nk nefs, bir noktada odaklatmda lemin cisimleri ve hallerinde tesir
eder, hibir ey kendisine kar gelemez, ( f th t , i:526)

Himmetini Rabbi zerinde toplayan kii rahmete mazhar olur. nk Rabbi, g


nahlar balayan ve rahmeti de her eyi kuatan yegne kimsedir, (ftht, i:526)

Hakikat himmeti:

Hakikat himmeti, ilhamn duruluuyla birlikte, cem-i himmet halinden ibarettir ve


Allah ehli byk eyhlerin himmetleridir. Onlar, himmetlerini Allah zerinde top
layp, okluktan kaarak ve okluu birletirmek veya tevhidi talep ederek, konu
sunun birlii nedeniyle onlar birletirenlerdir. ( f th t , ll:527)

Himmet yksekliinin doal bir sonucu olarak ilgiler ortadan kalkar, hatta himmet

293
Himmet

iin Hakkm dnda herhangi bir konu kalmaz; himmetler tek himmete dnrler.
te bu aamada tezahr eden ak dilinden idrak ettiimiz ey budur. Sz konusu
aama, himmetin srd son aamadr ve fenadan nceki ikilii vurgular. Bu aa
mada birlik makamnda bulunduklar iin, fiil ve tesir himmet sayesinde ortaya
kar. Himmet insandaki btn! bir g olarak, ancak konularyla gerekleebilir, do
laysyla ortaya k, taalluk dzleminde mmkndr. Ahmet Ziyaddin Gm-
haneviden aktardmz metin bunu pekitirir: Himmetin tarikata yeni katlan kim
selerdeki grnm, velayet derecesine ulam kimselerdeki grnmnden, bu da
hakikatlere ulam kimselerdeki grnmnden farkldr. Bu farklln kayna ise
grdmz gibi, konunun farkllamasdr. Himmetin, bir g olmas itibariyle bir
fiili vardr ve her insanda mevcuttur. Himmetin fiili her eylemde aktr. Sfiler, bir
g olarak himmetten yararlanp, onun eylemini d dzlemden (yani himmetin in
san vastasyla ve onun asndan duyulur eylere tesir etmesi) i dzleme (insan an
cak sebepler vastasyla yaplabilecek eyleri himmet sayesinde yapar) tamaktan
fazla bir yapmamlardr. Bu aktarmay gerekletirdiklerinde, himmet sfilere gre
fiilin sahip olduu btn bilgi ve varlk boyutlaryla tesir ve eylem arac olarak orta
ya kmtr. Bylece himmet, keramet ve harikulade boyutunu kazanmtr.
Himmetin fiili:

nsann bedeniyle veya grnr bir sebep vastasyla ulaabildii her eye peygam
ber veya veli himmetiyle ular. Sadece bu kadar deil, insann takatini aan eylere
de himmet gcyle ulalr. ( m evak , 83)

Himmetin tesiri:

Sultana de ki: Bu bir himmettir, meyve veren aaca tesir etmitir. Peki, mazlum bir
toplumun himmetleri zalimlerin kkn kurutmada ne kadar etkin olur! (BULGA, 69)

(Fakirlerin annesi ems) dedi ki:


-Ebul-Hasen b. Kaytunun yarn gelmesini temenni ettim, ona yaznz.
Bunun zerine Eb Muhammed (eyh Abdullah el-Mervezi) yle dedi:
-Mektup yazmak herkesin kr!
Yal kadn kendisine dedi ki:
-Peki sen ne yaparsn?
yle yant vermi:
-Himmetimle onu ynlendiririm.
Bunun zerine dedi ki: Allahn izniyle yarn bize ulamas iin zaman fikrini hare
kete geirmitir (himmetin uzaktan insan dncesine etkisi), ( kuds , 101)

Himmet sayesinde fiil=cem' makam:

294
Himmet

Himme sahibi, muhakkiklere gre mutlaka fiil sahibidir. Bu, sfilerin pay ve ma
kamdr. (FTHT, BS, 619)

insan, vehim gcyle ancak hayal gcnde var olabilen eyleri yaratr. Bu, yaygn
durumdur. Arif ise himmet gcyle, dta varl olan eyi yaratr.6 Fakat himmeti
yaratt eyi korumaya devam eder.7 ( fuss, 88)

Himmet toplanmken etkin olabilir; sz konusu toplanmlk, sahibine himmetin


yneldiinden bakasna ynelme imkn vermez, ( fuss, 129)

Himmet ile fiil=Harf ile fiil:

Bu fiil aklda canlanan harf vastasyla gerekleir. Bu harf, konu hakknda bilgisi
olmayan baz kimselerce himmet, doruluk diye ifade edilmitir. Halbuki dorusu
byle deildir. Himmet akla getirilen harf iin bir ruh olsa bile, akla getirilen eklin
ayns deildir. Bu mertebe, lafzl ve rakamsal btn harfleri ierir, ( f th t , s ,

174)

Muhakkiklerden kn [ol] kelimesinin hakikatini bilen, kukusuz sevi ilmi


renmitir. Himmeti vasasyla var olanlardan bir ey yaratan, bu ilme sahip deil
dir. ( f th t , S, 48)

Bu kii aklnda canlandrabilmek iin, harflerin zelliklerini de bilir; bylece tesir


lerini grr. Harf vastasyla bir ey yapmak, himmet vastasyla yapmak gibidir.
(FTHT, 1:191)

O halde harf vastasyla fiil, harfi telaffuz edenin himmetini gerektirmez. Himmetin
hak ettii doruluk vb isimler buradan gelir. nk fiilin nedeni onlardr. Bu nok
tada himmet, sfilerde bir bilgi arac olarak ortaya kar:

Halvete sarl! Himmeti Rahman Allaha bala ki, ren, (ftht, bs, 6 2 2 )

Dediimizi anlayamaz
Himmet sahibi olandan bakas, ( fuss , 122)

Halvette Allah ile beraberken ve onun sayesinde -ihsanlan yce ve ltf byk ol
sun- yeryzndeki btn kelam bilginlerinin habersiz olduu bilgiler alr. Ayn
hale sahip olmayan akl ve delil sahipleri, o bilgilerden habersizdir. nk onlar
dncenin tesindedirler. ( ft ht , bs , 65)

Veli sradan insanlarn uyank ve uykuda alglad eyleri alglamada peygamberle


ortaktr. Yolumuzun mensuplar, bu makam veliler iin var saymlardr ve bunu
belirtmilerdir. Sz edilen ey, himmet vastasyla fiil ve Allahn dnda yaratlm
bir retmen olmakszn renmektir, (ftht, i:150)

295
Himmet

Bu bilginin (Abdaln makamlar hakkmdaki bilgi) nereden renildiinin bilinmesi


kefe baldr. Sen de halvet, zikir ve himmet vastasyla onu aratr, (ftht. bs,
643 )

Himmet ile fiiUharikulade:

Kerametler derken, himmet gcnden ortaya kan eyleri kastetmekteyim, (ft


ht, S, 3 8 3 )

Bu menzilin kutbu, himmetinin dnda harikulade ilerin zerinde gzkt her


velidir. Bu veliler, himmetleri vastasyla harikulade olaylarn kt kimselere gre
peygamberlie daha yakn olurlar, (ftht, s, 3 8 3 )

Geen tanm ve metinlerden himmetin sfinin yararland bir tesir ve fiil vastas
olduu ortaya kmtr. Buna gre sfi mevcuttur, diler ve yapar. Bu, Allah'a gidi
inde talep ettii gayeyle, baka bir ifadeyle egosunu yok etmek ve seimi brakmak
amacyla eliir. Bundan u sonu kar: Himmet vastasyla fiil ve bilgi diyalektik bir
iliki iindedir; birisi eksildiinde dieri artar. Bu i, himmetle ilenen fiilin gc
nn kemline ve marifetin tesiriyle fiilde iradenin terkine ulancaya kadar srer.

Birisi yle sorabilir: Onu (Lut peygamberi) etkin himmetten ah koyan neydi? Et
kin himmet peygamberlerin takipisi slklerde bulunduuna gre, onlar buna sa
hip olmada daha ncelikli deiller midir? Deriz ki: Haklsn, fakat baka bir bilgi
de eksiin var: Marifet himmete tasarruf imkn brakmaz. nsann marifeti artt
nda, himmet vastasyla tasarrufu eksilir. (fuss, 1 2 7 )

Bizler tasarrufu zariflik olsun diye terk etmedik. Lut bakasn tercih yoluyla tasar
rufu terk etmitir; biz ise marifetin yetkinlii nedeniyle terk etmiizdir. nk ma
rifet, irade ederek tasarrufu gerekli klmaz. Arif lemde himmet ile tasarruf ederse,
bunun nedeni, kendi iradesi deil, ilahi bir emir ve zorlamadr, (fuss, i 2 9 )

Himmet harekete geiren bir g olarak uygulannda ilevinin nne kan engel
lerle karlar. Btn bu engeller, himmetin gcnde bulunan zayflklarda snrl
dr, zayflklarn kayna ise acizlii hissetmektir. Buna gre himmet sahibi acizlik
hissettiinde, himmeti zayflar.

Himmetin hastalna yol aan sebeplerden korunmak gerekir. Bu sebeplerin en


nemlisi, tarikata yeni katlm insanlarn, sona ulam insanlarn hallerine bakma
s ve onlarn halleriyle kendilerini deerlendirmeleridir. Bunun sonucunda ise ileri
zorlar ve bu yoldan uzaklarlar. Bylece himmetleri zayflar, (bulga, 4 6 )

Himmet hakkmdaki incelememizin sonunda himmetin her grupta eitli isimlerle


mevcut olduuna dikkat ekmek gerekir. Bu isimlerin kayna ise himmetin fiildeki

296
Himmetlerin Yardmcs

zelliidir. Kelamclarda himmet ihlas, sfilerde huzur, ariflerde ise himmettir. 1b-
n'l-Arab ise onu ilahi inayet diye isimlendirmeyi tercih eder. Belki de bu isimlen
dirmenin kayna, himmetin imknlarnn ilahi bir inayet olarak, yaratln aslnda
bulunmasdr.

Bir insann amin demesi, gerek gayb mertebesinde meleklerin amin demesine mu
vafk gelebilir. Fakihlerin geneli insann amin demesiyle meleklerinin amin deyileri
arasndaki uyumu ihlas, sfiler huzur, muhakkikler ise himmet diye isimlendirir.
Biz ve bizim gibiler ise inayet diye isimlendiririz, ( f t h t, bs, 494)

nsan vastasyla varla zg bu ilahi tesirlerin -farkl mertebelerine gre- kaynak


lar nefs kuvvetleridir. Sfiler onlar himmet, baz kimseler ise doruluk diye isim
lendirir. Bu balamda falan himmetini bir ie yneltti ve o ey gerekleti veya fa
lanca bir ite doru hareket etti ve bu i onun adna oldu denilir. ( m evak , 83)

O ahslarn dorulukta derin izleri vardr. Onlar himmet8 vastasyla ldrrler.


Himmet d o r u lu k demektir, ( f t h t, 111: 3 9 2 )

NOTLAR:
1 nsan kelime sayan bir dncede, harfler insan hakknda sylenen eylerin kendileriyle rttg
simgelere dnr. Bu nedenle bnl-Arab'nin harfler hakkmdaki metinlerini insan hakknda sylen
mi ifadeler kabul edebiliriz. Bu balamda himmetini harekete getiren harf grmekteyiz veya insan
sz konusu olduunda, insan himmetini harekete geirir." Himmeti ve onunla ilgili terimleri inceler
ken bizim ele alacamz veya bizzat kendisini ortaya atan soru udur: Himmet mi insan hareket ettirir.
Yoksa insan m himmetini hareket geirir? Bu sorunun cevab terim hakkmdaki aklamayla ortaya
kacaktr.
J Himmetin fiili vardr. Bunu ileride inceleyeceiz.
3 Bkz. Hadis Dizini, no. 44.
4 Bkz. Hadis Dizini, no. 45.
s Gmhanevi himmetin bidayet ve nihayet makamlar arasnda nasl ykseldiini betimler. Burada,
himmet ile irade arasndaki diyalektik ilikiyi anlamaya yardmc olacak bir cmlesini aktaracaz, yle
der: "Himmet: nsann her eyiyle Hakka ynelmesi demektir" (yedi satr eksik). Bkz. Camil-Usl, s.
37
6 Himmet darda var olan eyleri yaratabilir. Bu onu harikuladelerin nc tr olan sihirden ayrt e-
den zelliktir. Bkz. K era m et.
7 Metnin yorumu iin bkz. Aff, Tlikal, c. II, s. 78.
8 Himmet hakknda bkz. Tsl, ei-Lma, s. 425; Gazl, Eyyuhe'l-Veted, s. 42; Gazl, Medhalus-Slk, s. 425;
Gazali, Srnl-Alemeyn, s. 42; Necmeddin Kbra, Fevaihul-Ceml, s. 13; lbn Farz, Divan, s. 171.

H im m e t le r in Y a r d m c s Himmetlerin yardmcs (mmiddu'l-himem), insan-


kmilin ilevsel isimlerinden birisidir. Ayrca bkz. I n s a n - K m il. Ayrca bkz. Fu-
ssul-Hikem, s. 47, 65, 66; Anka-i Murib, s. 51; el-Ftht-Mekkiyye, c. IV, s. 66;
Inad-Devair, s. 19.

297
Hizane

H i z a n e H, ze ve nun tek kkt r ve "bir eyi ko rum ak" d em ektir. "Paray sakladm "
anlam nd a hazint ed-dirheme denilir. "Srr saklad m " anlam nda hazint es-srre deni
lir. ( mucem )

59"

H-Z-N kk Kuran'da belirtilen szlk anlamyla geer:


Gkten bir su indirdik de sizi onunla suladk. Onu saklayan [hazin] siz deilsiniz. (15:22)

oul olarak hazine anlamnda:


[Yusuf] dedi ki: Beni lke hzineleri [hazain] zerine memur et. (12:55)

Hizane oul olarak Hakkn zenginliine iaret etmek zere Allaha izfe edilerek zikredilir:
Ben size Allah'n hzineleri yanmdadr demiyorum. (11:31)

Bir eyin hizanesi o eyin meydana geldii asl demektir:


Her eyin hzinesi [as//] bizim katmzdadr.' (15:21)

59"

bnl-Arab! hizane kelimesini sahiplik ve mlkiyet anlamnda kullanr. nsann sa


hip olduu kymetli mal ve mcevher onun mlknde saklanmtr; gerekte sahip
ise Allahtr. Yaratklarn sahip olduklar her ey, Allahn hzinesidir.

Hakkn katnda bulunan hazineler iki ksmdr: bir ksm saklanan mevcut hzine
lerdir. Bu ksma rnek olarak herhangi bir insann elindeki cariye veya kleyi vere
biliriz. Bu rnekte insan sz konusu eylerin sahibi, onlar da saklanan eylerdir; her
ikisi de Allah katnda bulunur. nk btn eya Allahn mlkdr. Sz gelii Ah
met, Mehmetin elindeki eyde Allaha muhta olur. Allah da Mehmetin kalbine e-
lindeki mal Ahmete vermesini ilham eder; o da mal verir. te bu gibi bir ey, Al
lahn katndaki hzinelerdendir. Btn lem bu anlamda bir ksm dier bir ksm
nn hzinesi, ayn zamanda saklanan eyin kendisidir. lem saklanan eyin hzi
nesi, saklanan eyin bir hzineden dierine getii yerdir. Muhtalk bir hzineden
baka bir hzineyedir. Her ey Allahn mlknde ve katindadr, ( f t h t , IV:295)

bnl-Arab pozitif teorisinden ieriksiz bir anlama sahip (saklama yeri) hzineye,
onun sakinliini ve donukluunu ilgin bir dinamizme eviren bir anlam yklemi
tir. Bu, herhangi bir dnrn nadiren yararlanabildii, belki sadece bnl-Arab-
ye zg bir yetenektir. nk bir dnrn deti, analizi kolaylaabilsin diye di
namik olgular donuklatrmakken, Ibnl-Arab durgun her eyi hareketlendirir.
bn'l-Arabde deyim yerindeyse vastasyla durgun her eyin canland bir yaam
oca vardr.2 Bu balamda hizane iinde eyann sakland bir mahal olmak yerine

298
Hizane

eyann sudur ettii imkn, varlk ve ilim elde ettii bir asl haline gelir. lemdeki
her ey veya her hakikat ztna braklm hakikat ve kuvvetler iin bir koruyucu
[hizane] haline gelmitir.

Eyann hzineleri -saklandklar yerlerdir- kendi imknlardr. (FTHT, iii :193)

Hakkm hzineleri onun ilmi, sakladklar ise bizleriz. ( f t h t, iv . 108)

Her eyin hzineleri Onun katindadr. Bir ey sakladyla birlikte hazine olabilir.
Eya Allah katnda sabitlik hallerinde saklanmtr. Allah onlar yaratmak istediin
de, bu hzinelerden onlar indirir ve ol diye emreder. Bylece onlar varlk kisvesi
giyerler ve dta varlklar ortaya kar, ( f t h t , IV:293)

nsanda toplanm hakikatler lemde dank halde bulunur. Hak lemin her yann
dan onlar arr ve onlar da toplanr. Bunlarn bir araya gelmesinden ise insan
meydana gelir. Bylece insan onlarn koruyucusu [hizane] olur. lemin yz insa
nn bu koruyuculuuna evrilmitir, ( f t h t , i:390)

nsan ltfn ta kendisi olduuna gre sen bir hzinesin. lem ilahi ltuflarn hzi
nesidir, dolaysyla Hakkn ltuflar bizde saklanmtr. Hak bizim iin bir mekn
deildir, biz Onun iin bir meknz. Bu yzden bizim varlklarmz Onun zuhur
etmesi iin mekndr, ( f t h t , i:74)

De ki: ster Allah deyin, ister Rahman, hangisiyle dua ederseniz edin en gzel isim
ler Ona aittir (1 7 :1 1 0 ). Biz sadece tek ilaha dua ederiz. Farkl isim, hakikat ve an
lamlar Ona aittir. Bu isimler daima kendisine aittir ve onlar ilahi hzinelerdir. E
yann sakland bu imknlar da o isimlerde g iz lid i r , ( f t h t , HI:193)

Toplantlarda veya eserlerimde sz ettiimiz her ey Kuran ve onun hzinelerinin


mertebesindendir [hazret]. Bana onu anlamann ve ondan yardm almann anahtar
verilmitir, ( ftht, i:334)

tbnl-Arabye gre var olan her eyin kendisinde braklm kuvvetler iin bir ko
ruyucu hale geldiini ortaya koyan metinlere gelince, bu konuda IbnT-Arabnin
hazainul-hccet, yani delil hazinelerinden sz ettii tek bir metnini aktarmakla yeti
neceiz. Bunun yan sra konuyla ilgili ba vurulmas uygun kaynaklara ynlendire
ceiz. Bu noktada hizane tamlamalarnn zenginliinden iaret ettiimiz eyin boyut
lar ortaya kar.3

Delil hzineleri gizli sz anlamndaki kelm ile ilgilidir. rnek olarak Kuran- Ke-
rimi verebiliriz. Kuran- Kerim bir kelm delilidir. De ki: O surenin bir benzerini
getiriniz" (2 :2 3 ). Kuran delil hzinelerinden gelmitir, ( h a t m , 323)

299
Hub

1 Ayetin yorumu iin bkz. Kd Beyzv, E n va r, c. I, s. 268; Hakk'n hzineleri gerekte onun kudretine
konu olan eylerdir. Bir gre gre, yeryzndeki hzineleri Allah bilenlerin kalpleridir ( L e t a i j 'l -

Ia ra t, c. III, s. 266).
2 lbnl-Arabnin lemi hareketli, dinamik ve canl bir lemdir, donuk eyler ve hayvanlar da dahil ol
mak zere, ondaki her ey hareket eder, yrr.
3 Bkz. bnl-Arab, K it b - T e r a c im , 26; e l - F t h t l - M e k k i y y e , c. II, s. 252; e l - F t h t l - M e k k i y y e , c. II, s.
252; e l - F t h t ' l - M e k k iy y e , c . III, s. 360, 434; e l - F t h t l - M e k k iy y e , c. IV:s. 108, 166, 295; F u s s u 'l - H i k e m ,

s. 50; M e a h id u 'l- E s r a r , s. 51.

H u b Ha ve ba kktr: birincisi "sebat ve l zu m ", kincisi "to hu m ve e kird e k", -


ncs ise "ksaln nitelii"dir. Lzm a gelince: "sevm ek" ve "m u h ab b e t" d em ektir,
ehabbehu iza lezimehu "lazm olduunda onu sevdi" anlam nd an t retilm itir (m u -
c e m ). nsanlar sevgi ve m uhabbeti ok deiik ekillerde anlatm lar ve onun dildeki
kaynand an sz etm ilerdir. Bu balam da baz insanlar "hub [sevgi] saf dostluun
ism idir" dem ilerdir; nk A rap lar beyaz ve parlak dilere hebeb'l-esnan 'tem iz di
ler' derler. Baka bir gre gre, hub, "suyun tam as" anlam nd aki hibab'l-ma de
yim inden t retilm itir. Baka bir gre gre ise habbe [to h u m ] kelim esinin oulu
hab'dan t retilm itir. Kalbin habbe'si kendisine dayand eydir, bylece hub, m ahal
linin ismiyle isim lendirilm itir (K u eyri, Risale, s. 144).

S?"

Kuran insann Tanny zel bir anlamda sevebileceini ve bu sevginin nedeninin sadece ulhiyet merte
besi olduunu belirtir. Kuran ulhiyetin dnda insanlar Tanry sevmeye davet edebilecek baka bir
sebebe iaret etmemitir.

nsanlardan bazlar Allahtan baka dostlar edinirler ve onlar Allah sever gibi severler. (2:165)

Allahn insan sevmesine gelince: a) nsann bu sevgiyi hak etmesini salayan bir sebebe iaret etmek
sizin zikredilir, b) nsan bir zelliiyle bu sevgiyi hak etmitir, c) Peygambere uyduu iin bu sevgiyi hak
etmitir. Birinci duruma u ayetleri rnek verebiliriz:
Allah bir kavim getirir. O onlar, onlar da Allah severler. Onlar mminlere kar pek alak g
nlldrler. (5:54)
nsann Tanr tarafndan sevilmesini salayan zellikleri sekizdir:2

ihsanda bulununuz, Allah hsan sahiplerini sever. (2:195)


Allah ok tvbe edenleri sever. (2:222)
Allah temizlenenleri sever. (2:222)
Takva sahiplerini sever. (376,9:4, 97)
Sabredenleri sever. (3:146)

300
Hub

Tevekkl edenleri sever. (3:159)


Adil olanlar sever. (5:42,49:9)
Temizlenenleri sever. (9:108)
Saf halinde kendi yolunda cihat edenleri sever. (61:4)

nsann Peygambere uyarak Tanrnn sevgisini hak etmesine ise u ayeti rnek verebiliriz:
De ki: Allah seviyorsanz, bana uyun; Allah da sizi sevsin. (3:30)

Hub [sevgi] iradenin zel3 bir tarzdr ve bulunmayan bir eye ynelebilir. Seven bu
ilimeyle sevilenin zelliine intikal eder.4 Sevgi btn hal ve makamlara sirayet e-
der; nk esasta sevgi vardr.

Sevgi iradenin zel bir yneliidir5ve ancak o esnada bulunmayan bir eye iliebilir.
nk sevilen gerekte yoktur. Kuranda ne gzel sylenmitir: O onlar sever,
onlar da Onu sever (5:54). Burada sevgi nc ahs zamiriyle ve fiil de gelecek
zaman kipiyle gelmitir. O halde sevginin konusu ancak nc ahs ve bulunma
yan bir ey olabilir. Grnmeyen her ey greceli olarak yoktur. ( f T h T, 11:327)

Gerek ak sevdiinin zelliine intikal edendir,6 sevdiini kendi mertebesine in


diren deildir.7 ( f t h t , i:596)

Allah lemi sevgiden8 meydana getirmitir. O halde sevgi btn hallere ve makam
lara, dolaysyla btn ilere elik eder.9 ( f t h t , iv :104)

Birletirme eilimiyle dncesini ssleyen Ibnl-Arabnin burada da heva, hub,


vd, ak10 gibi terimleri tek tabiatl bir duyguda birletirdiini grmekteyiz. Bunlar
zellikleri itibariyle farkllar, bu nedenle isimleri deiir.

Hevann11 iki tarz olduu sylenmitir: Birincisi onun kalbe dmesidir. Bu hevanm
kalpte bilinmezlikten grnrde ortaya kmasdr. Yldz dt [kayd] anlamnda
Heve en-Necm denilir. Kelimenin fiili heva-yehvi [sevdi-sever] eklindedir. Bundan
isim ise hev ve hevei-hevdr [hevann hevas]. Bu isim dmek anlamndaki
hevdan tretilmi gemi zaman fiilidir. kinci hev ise eriat hkmyle birlikte
var olduunda sz konusu olabilir. Bu hkm Allahn Davud (a.s.) Peygambere
ynelik nsanlar arasnda dorulukla hkm ver ve hevna uyma (3 8 :2 6 ) ayetinde
dile getirilmitir. Ayette kastedilen arzuna uyma demektir. Burada hev insann ar
zusu anlamndadr.12 Hub13 [sevgi] hevanm baka eylerden kopup sadece Allaha
ynelmesidir. Bu yzden hev Hak uruna olduunda ve baka ortak katlmadn
da, armml ve duruluu nedeniyle hub diye isimlendirilir.14 Ayn ekilde yara
tklardaki sevgi de Hakkm mertebesine iliip baka ortaklarla ilikisinden kurtul

301
Hub

duunda hub diye isimlendirilir. Nitekim Allah man edenler ise en ok Allah se
verler [hub] (2 :1 6 5 ) buyurmutur. Ak sevgide arlk, baka bir ifadeyle ar sevgi
demektir. Buna gre sevgi [hub] insan btnyle kuatp, sahibini sevdiinden ba
ka her eye kar kr yaptnda ve bu hakikat bedeninin btn paralarna, kuv
vetlerine ve ruhuna ilediinde kann damar ve ette akmas gibi aktnda btn ek
lemlerini titrettiinde, varlyla birletiinde, beden ve ruh olarak btn paralar
n sardnda ve artk o kiide baka bir eyi sdracak bir nokta kalmadnda, ite
bu durumda sevgi ak diye isimlendirilir.5 Vd6 sevginin [hub] veya arzunun veya
akn herhangi bir zelliinin sreklilii demektir. Sevgi trlerinden birisine sahip
olan kii o halde diren gsterip hibir hali deimedii ve sevgisinin hkmn gi
dermediinde, bu tr sevgi vd diye isimlendirilir. "Rahman onlar iin bir vd kla
caktr ( i 9 :9 6 ). Yani onlar adna Allah katnda sevgide sebat ve diren yaratacaktr.
Sevginin pek ok hali vardr; rnek olarak evk, garam [tutku], heyam [kendinden
geme], he!/ [dknlk], beka [alamak], hzn, kebed [yorgunluk], zebul [bitkin
lik], inkisar [krklk] vb'7 durumlar verebiliriz, ( f t u h a t , i:335, 337)

Hub [sevgi] ilahi bir makamdr: Hak kendisini onunla nitelemi ve Vedd diye i-
simlendirmitir. Bu makamn drt ad vardr: hub; vd, aaka kelimesinden tretil
mi ak ve hev. ( f T h t , 11:323)

Bylece muhabbetin veya hakikatinin tek bir duygu olduu ortaya kar; bu duygu
tavrdan tavra geer ve ykselir. Ykseldii her merhalede bir isim alr: hub, heva,
ak, vd, garam, heyam vb. bnl-Arab sevgiyi insann varlnn ierdii btn a-
amalarda sevdiine varmaya alt beeri bir ifade olarak da incelemitir. Bu ba
lamda ilahi sevgi,18 ruhani sevgi, tabi! sevgi ve maddi sevgiden sz edilebilir. bnl-
Arab ada terimleriyle hmanist felsefeler dzlemine varmamtr, ancak yine de
balang noktasn saptamada onlara katlr: insan. Bu yzden insan onun dnce
lerinin merkezi ve odadr. Bununla birlikte onun zihn dnyasnda ada felsefe
lerdeki formundan farkldr.

lahi sevgi Allahn bizi sevmesidir. Bizim Allah sevmemize de bazen ilahi ismi ve
rilmitir. Ruhani sevgi kiinin sevdiini honut edecek ilere kotuu sevgidir; sev
dii karsnda artk hibir kiisel gayesi veya iradesi kalmaz, o zel olarak ken
disinden beklenilen haldedir. Tabi sevgi ise, sevilen bundan memnun olsun veya
olmasn, sayesinde btn gayelere ulamann beklendii sevgidir, ( f t h t, i:327)

Tabi sevgi iki trldr: tabi ve unsuri [maddi].19 ( f t h t , 11:3 3 4 )

Aratrmaclar sfilerin manzum veya nesir yazlm duygusal eserlerindeki sevgileri


nin konusu karsnda genellikle tereddde derler: Acaba sfilerin szn ettikleri

302
Hub

ey, ima ve simgelerin [Hind, Esma] ardndaki gerekten de ilahi sevgi midir? Bu
simgelerin onlarn sevgilerindeki pay nedir?20 tbnl-Arab bu belirsiz konuda ol
duka zengin bir malzemedir. Onun divan Tercmanl-Evak, bizzat kendisinin
erh etmesine yol aacak derecede soyut ifadelerden daha fazlasn ierir. Sz konu
su erhte tbnl-Arab eserindeki duyusal eleri ilahi mertebeyle balantlandrma-
ya zen gstermitir. Bu divan ve erhine bakmak ilahi mertebe ile onun simgeleri
arasndaki ayrmn boyutunu renmek iin yeterlidir ve bu bak Ibnl-Arabnin
keskin zeksn belirli bir ereveye yerletirir, tbnl-Arabinin sz konusu divann
dan kadnn payn nesnel olarak btnyle dlayanlayz. Byle bir davran bizi
bnl-Arabnin ilahi sevgi konusundaki teorisinde bir ksr dngye drr.21 Ona
gre gerek varlk birdir ve o da Haktr. Bu lemde grlen btn yaratklar simge,
tecellighlar ve tam perdelerdir. O halde bnl-Arab bir remizler ve simgeler le
minde yaar. Bu yzden her neye zlem duysa, o gerekte bir simge ve Hakka per
dedir. Hak ise simge perdesi ardndan gerek sevilendir. Bu simgeler aralarnda
farkllar, nk gsterdikleri eye, yani Hakka dellet gleri farkl farkldr, ite
kadn bu noktada ortaya kar, nk kadn btn simgeler arasnda sliki Hakk
en yetkin tarzda mahedeye sevk edebilen yegne simgedir. Ayn ekilde kadn b
nl-Arabnin kendisini ycelttii ve ona ibadet ettii Mutlak Gzelliin [Ceml-i
Mutlak] yansd tecellighlardan birisi olarak grnr. O halde kadn dorudan
ehvet mahalli deil, aksine o bu kapsayc gzelliin bir simgesi, deyim yerindeyse
Hakka ulatran bir yoldur.22 Bu yzden kadna sevginin ve duygularn ynlendiril
mesi gerekte kadn vastasyla kendisine iaret edilen Hakka yneliktir. O halde s-
nrl-duyulur gzellik mutlak gzellik zerinde ak bir kapdr; simgeyle snrlan
mayan kimse onu dile getirir.

O (Allah) seven herkese sevilen her eyde grnr. Btn lem seven ve sevilen
dir.23 lemde Allahtan bakasna ibadet edilmedii gibi, btn sevgiler de Allaha
dner. Ayn ekilde hi kimse Yaratanmdan bakasn sevmemitir, fakat Allah Zey
nep veya Suadn sevgisiyle ondan perdelenmitir. lemdeki btn sevilenler, far
knda olmadklar halde, szleriyle airleri yok etmilerdir. Arifler ise hangi gazeli
ve iiri duysalar, suret perdelerinin ardndan onda Hakk grrler. Bunun nedeni
bakasnn sevilmesine kar ilahi kskanlktr. Bu yzden her halkrda sevginin
konusu ancak Allahtr. ( f THT, 11:326)

Erkek Hakk kadnda mahede ettiinde onun mahedesi edilgendedir. Kadnn


kendisinden ortaya kmas ynnden Hakk kendi nefsinde mahede ettiinde
onu failde [etkin] mahede eder. Kendisinden meydana gelmi olan eyin suretini
akima getirmeden onu nefsinden mahede ettiinde, mahedesi, vastasz Haktan

303
Hub

edilgende gerekleir. Bu bakmdan erkein Hakk' mahedesi, kadnda tam ve


yetkindir. Zira Hakk etken ve edilgen olduu ynden mahede eder. Kendi nef
sinde Hakk mahedesi ise sadece edilgen olmas ynyledir. Bu nedenle Hz. Pey
gamber, Hak kendilerinde daha yetkin mahede edildii iin, kadnlar sevmi
tir.24 Allah ztyla lemlerden mstani olduu iin, maddelerden soyut olarak m
ahede edilemez. Allahn bu adan mahedesi imknsz ve mahedesi de ancak
bir maddede olabilecei iin Hakkn kadnlarda mahedesi en yetkin ve tam m
ahede olmutur, ( fuss, 217 )

NOTLAR:

' Sfiler, mahiyet ve ayrntlarna dalmadan nce, hub kelimesinin dilsel kkeni hakknda gr belirt
milerdir. Bkz. Lisanddin b. El-Hatib, R a v z a t u 't - T a r i f , s. 334.
2 Tadklar nitelik sayesinde Allahn sevgisini kazanan bu insanlarn karsnda Kuran- Kerimde ta
dklar zellikle Allahn sevmedii kullan yer alr. Sz gelii, ar gidenler veya emanete hiyanet eden
ler gibi.
3 lbnl-Arab yle der: ler, tanmlanan ve tanmlanamayan iler diye iki ksmdr: Sevgi, uzmanlarna
gre, tanmlanmayan ilerden birisidir. Sadece yaayan onu bilebilir" ( e l- F t h t l- M e k k iy y e , c. II, s.
325)
4 Sevgiden sz etmek, ancak Hakka duyduu derin sevgiyle tasavvuf dncesini renklendiren ak, zahit
ve bid kadndan sz edildiinde tat verir: Rabia. Tasavvufi hayat H. I. asr ila ll. asrn yarsna kadar
Haan el-Basrinin yaad zhtte temessl etmiti. Bu zhdn esasn Cehennem ateinden korkmak ve
Cennet mkafatna arzu tekil etmekteydi. te bu dnemde, tasavvufi hayatn ufkunda zahit ve k ka
dn domutur: onun zhd dnya ve ahireti kapsamaktayd, sevgisi Cehennem korkusuna baskn
gelmekteydi. Bu durumda sadece Hakkn ezeli gzelliini temaa kalmt. Rabia, tereddt etmeksizin,
sevgi ve ak terimlerini ilk kullanan kiiydi. nk kendisinden nce Malik b. Dinar, Abdulvahid b.
Zeyd gibi sfiler bu terimleri kullanmada tereddt ederken, Rabiadan sonra Marf el-Kerhi, Cneyd
vb. gibi sfiler terimi aka kullanmlardr. Tasavvuf tarihinde sevgi hakknda bkz. Muhammed Hilmi,
fbl-Fariz ve H u b b u l - l l a h i , s. 139; Muhammed Mustafa Hilmi, H a y a t u 'r - R u h i y y e f i l - l s l a m | s l a m d a M a

n e v i H a y a t, ev. Ekrem Demirli-Abdullah Kartal, z Yaynclk], s. 76; Taha Abdlbaki, R a b i a t 'l - A d e v i y y e

v e l - H a y a t ' r - R u h i y y e f i ' l - l s l a m , s. 132; Eb Talib el-Mekki, K u t u l - K l b , c. II, s. 99; Serrac, el-Lma, s. 86;
K u e y i, R is a le , s. 143; Ebl-l Afifi, e s - S e v r e t u 'r - R u h iy y e f i 'l - l s l a m , s. 220.
5 lbn'l-Hatib irade ve sevgiyi irtibatlandrr. Bkz. R a v z a t u 't - T a r i f , s. 338
6 Acaba sevenin sevdiinin zelliklerine intikal etmesi, yani yaratklarn Yaratann zelliklerini kazanmas
fakihlerin teklifin dmesi dedikleri hale sevk eder mi? Dorusu, ak btn varln kuattnda bile
bnl-Arab'nin ayk olduunu ve her mertebeye hakkm verdiini grmekteyiz. O, sekr sahipleri gibi
mertebeleri birbirine kartrmaz. Bkz. sevgi, dostluk ve teklifin dmesi hakknda, Jean Chevalier, le
s o u fis m e s. 244.; Fritjof Shuon, C o m p r e n d r e L 'I s I a m , s . 138.
7 Cneyde Muhabbet nedir?" diye soruldu, Sevilenin zelliklerinin sevenin zelliklerinin yerini almas
dr" diye cevap verdi. Serrac, E l- L m a , s. 88.
8 Bilinmez hzineydim, bilinmek istedim, lemi yarattm" hadisine telmih. O halde sevgi lemin varl
nn sebebidir.
9 Varln aslnda bulunan sevgi her eye sirayet etmitir. Bu, Ibnl-Arabdeki temel fikirlerden birisidir;
nk her ilk, kendisinden sonraya nfuz eder.
Bkz. lbnl-Hatib, R a v z a tu t-T a r if, s. 340 vd.

304
Hullet

" Ebl-l Aff yle der: Heva lbnl-Arabye gre Allahn bir ismidir [slam'da Manev Hayat, s. 227]
Halbuki tbnl-Arab Hakkn hub [sevgi] ve vdden ismi olduunu (El-Muhib ve el-Vedd) kabul eder
ken hevdan ismi olabileceini reddeder. Bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, s. 322. bnl-Arab'de hev
konusu iin bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s. 259; Tercmanl-Evak, s. 14; Fuisu'l-Hikem, s. 288,
12Bu anlamda hev iin bkz. Hcviri, Kef'l-Mahcb, c. II, s. 427.
13Ibnl-Arabde sevgi hakknda bkz. Tercmanl-Evak, s. 41; Risle-i Gavsiyye, s. 79; Bulgatul-Gavvas, s.
18; Rislet'l-lrad, s. 159; el-Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s. 449.
14Bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s. 259,414.
15 Bkz. Tac'r-Resail, s. 26.
,6Vd hakknda bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 259; c. II, s. 322; Tercmanl-Evak, s. 14.
17Bu hallerin ayrnts iin bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, s. 339.
,8Ruzbihan el-Baklinin [h , 522-606) sevgiye bak kendisinden nceki sfilerin bakndan farkldr. O,
ilahi sevgi ile beeri sevgiyi ayrt etmez. Histoire de la philosophie Eney. De la peiade, c. 3, s. 1099; ayrca
bkz. Dirasat Fenniyye Ji'l-Edebi'l-Arabi, s. 306.
,9Ibnl-Arab btn b ksmlardan sze brakmayacak lde genie bahsetmitir. Bkz. el-Fthtl-
Mekkiyye, c. II, s. 320-41.
Platonik ak genellikle tasavvufi iirlerde ve ilahi sevgilerinde ortaya kar. Bkz. Jean Chevalier, le
soufisme et la Tradition islamique, s. 242; Henri Corbin, Hisf. De la Philo. s. 278.
21 Kadnn yaratma ve zuhurdaki nemi iin bkz. D ii, A n a , Levf-i M ahfuz
22lbnl-Arabnin kadn grnn srrealist airlerin grleriyle karlatrmak mmkndr, bkz.
Michel Carrouges: Andre Breton et les donnees fondamentales du surrealisme col. Idees, s. 284-92.
2JAllah, suret perdesi ardndan, tapnlan her eyde ibadet edilendir el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, s. 353.
^ Bana dnyanzdan ey sevdirildi, hadisine telmih. lbnl-Arab Fussu'l-Hikemin son fass Mu-
hammed fassn bu hadise dayandrr.

H u l l e t bkz. D o s t lu k

H u z u r Huzur kulun kalbine gelen eye dair zel bir dikkat demektir; Bylece kul o
ey ile hazr [onun bilincinde] olur.1 Bu esnada dikkatin yneldii eyin2 dndaki
her eyden habersiz kalmak gerekir [gaybet].3 (Huzur, gaybet halinin zdddr.)

Hak dnya hayatndaki geici eylerin kendilerini bu halde olmaktan (btn inan
suretlerinin bir heyulas olmak. Bkz. nanlan lah) ah koymamas iin ariflerin
kalplerini uyarmtr. nk insan hangi nefesinde leceini bilmez. Bu yzden in
san bir gaflet halinde lebilir; bu durumda huzur4 halinde len kimseyle denk de
ildir. (MEVAK, 1 8 )

Evladm! itmek ancak huzur, yani kalbin bilinciyle mmkn olabilir.5 ( m e v a k I, 7 2 )

Huzur,6 halktan habersiz kaldnda [gaybet] kalbin Hak ile hazr olmasdr [Hakk-
n farknda olmas, huzur biI-Hafcl- (istIlhat, 288)

Grld gibi huzur kalpte gerekleen ve etkisi uzuvlarda gzken bir dikkatten

305
H c c e t H z in e le r i

ibarettir ve yaratklarda7 farkl mertebelerde ortaya kar: Bu balamda huzur tam


olabilecei gibi, eksik veya kapsaml veya dar olarak ortaya kabilir.

Hi kimse Allah farknda olmadan zikretmemitir.8 Dolaysyla ya her eyden yz


evirmekle tam huzur vardr veya o esnada baka eylerle ilginin srmesiyle huzur
vardr, (ftht, iv:3 6 )

Meryem grd eyden [Cebrail] kendisini korumas iin btn gcyle [cem-i
himmet] Allaha snmtr. Bylece Meryem iin Allaha dair tam huzur9 meydana
gelmitir. (fusS, 1 3 9 )

notlar :

1 Bu belirli ey sfilere gre daima Hakr: Huzur, Hak ile beraber olmaktr, bakasyla Huzur gaybet ha
lidir. Hak sfilerin szlerinde her eyin odadr.
7 Bkz. Kueyri, Risale, s. 37.
3 Gaybet ve huzur arasndaki ters ilikiye dikkat ekiyoruz. lbnl-Arab yle der: Gaybet halindeki
herkes, aslnda huzur sahibi; her huzur sahibi ise gaybet halindedir (el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, s.
544)'
* Dnmek bir eyi zikretmek ve hakknda dnmek demektir. Bir eyi zikretmek ise, o eyle beraber
olmann ilk mertebesi, hatta onunla beraber olmann biricik yoludur.
s Kalp insandaki temel noktadr. Vecdler uzuvlara kalpten yaylr ve ortaya kar. Sz gelii kulak ancak
kalb huzur halinde ise Hak ile huzur makamna ular. Kalp gafil ise, hibir uzuv huzur haline
ulaamaz.
6 Bkz. Kitabul-trad, s. 149.
7 lbnl-Arab huzuru e ayrr: avamn huzuru, sekinlerin huzuru ve sekinlerin sekinlerinin huzuru.
Bkz. Ecvibe, s. 8.
8 Bkz. Zikir.
9 Tam huzur halinin ancak niyetin toplanmasndan ortaya kabilecei anlalmaktadr. Bunun anlam,
insann btn glerini birletirmesi ve kendisiyle olmak istenilen kimseye yneltilmeleri demektir.
Bkz. el-Fthtl-Mehhiyye, c. III, s. 376.

H c c e t H z i n e l e r i Hccet hzineleri, lemdeki hccete yardm eden ilahi kay


naktr. Kuran- Kerim, sz gelii, hccet hzinesinden gelmitir, bu nedenle de sy
leyite hccet [delil] olarak tecelli etmitir.

Hccet hzineleri gizli sz anlamndaki kelm ile ilgilidir. rnek olarak Kuran-
Kerimi verebiliriz. Kuran- Kerim bir sz delilidir. De ki: O surenin bir benzerini
getiriniz ( 2:23). Kuran- Kerim hccet hzinelerinden gelmitir, ( h a tm , 323)

H cum He, cim ve mim tek kktr ve "bir eyin anszn gelmesi" demektir. Ardndan
bu anlamdan baka kelimeler tretilmitir. Hecmet'-ita, "kn ok souk olmas"dr.
Bu, kelimenin ilk anlamndan gelir; nk kn souu, anszn gelir. Hecmet's-sayf
ise "yaz scann ok olmas"dr. (usan)

306
Hda

SS
Hcum kulun gayreti olmakszn bulunulan hale dair bir ikazla kalbe gelen eydir.1
Bevadih ise kalbe gaybden anszn gelen eydir; bu da, ya neelenmeye veya zn
tye yol aar.

Bevadih ve hcum, gaybden gelen eylerdir. Bunlar kalbe gelirler ve sahibinde fark
l haller meydana getirirler. Sfiler bu hale vrid derler. Kulun bu vridleri elde et
mede bir katks yoktur; bununla birlikte onlar, istidatla kalbe gelirler. Buna gre,
kendi zorlamas olmakszn bir vrid kulun kalbine gelir (hcum), vakti karm
olmasnn zntsn ona verir; bylece halin hkmnden habersiz kimseyi ikaz
etmitir. O kii vaktinin gerei olan edebi yerine getirmemitir ve Hak inayetiyle
onu ikaz etmek istemitir. Bylece Hak bu varidi vaktini kardm aklayan bir
eli olarak gndermitir, ite bu, hcumun faydasdr: kulun kard vakti hatr
latmak. Bevadihe gelince: O da ilahi kaynakl bir gelitir ve gayb mertebesinden
kalplere vaktin hkmyle gelir. Bevadih hviyet mertebesinden olduu iin, geli
zaman bilinememitir. Bevadih geldiinde, anszn ve habersizce gelir. Bunun ar
dndan getirdii eyi kula verir ve ayrlr. Bevadih, bir kez geldiinde, yanlmaz ve
getirdikleri her trl bilgide tam isabetlidir. ( fthT, 11:557)

NOTLAR:

1 tbnl-Arab bevadih ve hcum terimlerinde yeni bir tanm vermemitir. Onun zgnl kulun hcum
halindeki durumunu analizinde ortaya kar. Bkz. Kueyri, Risale, s. 251; bnl-Arab, el-Ftuhtl-
Mekkiyye, c. II, s. 557

H d a He, dal ve ya iki kktr: Birincisi "irad etmek iin ne gemek", kincisi "ih-
san"dr. Birinci anlam "ona yolu gsterdim" anlamndaki hedeyth et-tarke
hidayeten ifadesidir. Yani, "onu doru yola ilettim". Byle bir ey iin ne geen her
kes, hidayet edicidir. Hda, dalletin zdddr. ( m u c e m )
s?-

Hda Kuran'da zikredilen szlk anlamyla eitli kalplarda gemitir.


Fiil:
Hidayet bulan kendisi iin hidayet bulmutur, saptan ise kendi aleyhine saptmtr. (17:15)
isim:
ite bu Kitap, iinde hibir kukunun bulunmad kitaptr ve takva sahipleri iin hdadr.
Fail:
Allahn saptrd kimse iin artk hibir hadi [hidayet veren] yoktur. (7:186)
Mefl:

3 7
H k m v e A y r m A r

Allahn hidayet verdii kimse, hidayet bulmutur (mhteda). (7:178)

Hidayet kulun hayret mertebesine ulamasdr.

Hda, insann hayret mertebesine ulamasdr. Bu mertebeye ulatnda, iin hay


ret olduunu renir. Hayret telalanma ve hareket demektir; hareket ise hayattr.
(FUSS, 199)

Herkes iin zerinde bulunduu hali dile getirmi, hayret ortaya kmtr. Hayret,
sahipleri iin hidayetin ta kendisidir. Bu yzden hayret ile birlikte kalan kimse, a
rr; hayretin varlyla birlikte kalan kimse ise hidayete ulamtr ve ermitir.
(FTHT, IV:43)

Hayret eden herkes ermitir


Hidayete eren ayrlmtr
Bu nedenle fet (ftvvet ehli) demitir ki: '
Kim ki hidayete erdi, gafil kald, (ftht, iv :42)

H k m v e A y r m A r Hkm ve ayrm ar (arul-fcsl vel-kaza) Kyamet Gn


Tanrnn hkm vermek ve ayrt etmek iin tecelli edecei ar veya mazhardr.

Bunlardan bazlar da, maherin sureti, maherin ierdii ztlar, mertebeler; hkm
ve ayrm ar ve ar meleklerin tamasdr, ( ftht. i:42s)

Hkm vermek ve ayrmak iin Hak arta tecelli eder. Melekler de orada bu arn
nnde yedi saf olurlar, insanlar ve cinler, Ar ile meleklerin saflar nnde bulu
nurlar. Kpr ise bir daireyi ikiye ayran izgi gibi konulmutur, (ftht, i:42i)

H k m d a r l k T a c Tac bilinen bir eydir ve oulu etvac [tadar] ve tcan'dr. Tre


tilmi fiili ise tetvc'tn. Araplar sarklar tac diye isimlendirmilerdir. Bir hadiste "Sarklar
Arabn tacdr" denilmitir. (lsan ' l-arab )
S?
Tacl-mlk hkmdarlk belirtisi, sultann mektubunun talandrlmas [tetvic] ise
sultann ondaki yazsdr. Varlk yazlm bir kitaptr. Onu kendisine yakn olanlar
bilir, yakn olmayanlar ise inkr eder. Bu kitabn talandrlmas btn hakikatleri
kendinde toplayan kimseyle olabilir. O halde ncelikle Rabbini gsteren bir delil
olan insan- kmil hkmdarlk tacdr (tac'l-mlk). Bu nedenle o btn isimlerin
bilgisine ve cevmi'l-kelime [btn hakikatleri kendinde toplayan] tahsis edilmi
tir. (FTHT, 11:104)

308
Hr

H r Ha ve ra iki kktr: Birincisi kleliin zdd, 'ayp ve eksiklikten uzak olan' demek
tir. O hrdr (hrriyet veya hururiyyet) denilir. kincisi souun zdddr. Haza yevm n
h a rr 'bu gn scak bir gndr' denilir, ( m u c e m )

s?
Kelimenin kk Kuranda zikredilen her iki anlamda da gemitir.
Kleliin zdd:

Bir mmini yanllkla ldren mmin bir kleyi azat [tahrir, hr brakmak] etmelidir. (4:92)
ldrmede zerinize ksas yazlmtr: hr karlnda hr, kle karlnda kle. (2:178)

Scaklk:
De ki: Cehennem atei daha scaktr [har], keke anlasalard. (9:81)

bnu 1-Arab hrriyeti leme kul olmann kart olarak ele alr; nk zelde bnl-
Arab genelde btn sfiler iin leme kulluktan kurtulmak veya azatlk olabilir;
hatta gerekli bir eydir. Hrriyet Hakka kulluun kart olarak ele alnrsa, ondan
azatlk asla mmkn deildir. Bu yzden insan Hakka kulluktan asla ayrlamaz;
hatta ancak Hakka tam kullukta hrriyete erebilir. Baka bir ifadeyle kmil kul hr
kiidir.

Sfilere gre hr, Allahtan baka hibir varln sahip olamad kimsedir. Hr, Al
lahtan bakalarndan hr olandr. Baka bir ifadeyle hrriyet, Allaha gerek kul
luktur. (FTHT, IV:227)

Mmkn kendi hakikatiyle olduunda hrdr ve onda kulluk bulunmaz; yetenek


leriyle ba baa kaldnda ise muhta bir kledir. ( f THt , v.227)

Gnlnde lemlerin lmemi olduu kimse perdelidir; insan bu mertebeye ulam


sa hrdr. Kulluk bunun da zerindedir, ( u c n , 35)

H v e He, 1/av: Asl h harfidir, vav harfi ona eklenmitir. Baz Araplar bunu hvve, ba
zlar ise h v eklinde okumulardr, ( m u c e m )
s?*

Kuran- Kerim hve kelimesini Allah iin kullanr:


Gklerin, yerin ve ikisinin iinde bulunanlarn mlk Allahndr. O (Allah) her eye kadirdir.
(5:120)
O (Allah) gklerde de yerde de Allahtr ve sizin gizlediklerinizi ve akladklarnz bilir. (6:3)

s?*

309
badet

Hve ilahi Ztm1 bilinmezlii ynnden dikkate alnmasdr. nk Hve [o: n


c tekil ahs zamir] bulunmayana iaret eder. Buna gre Hve, asla grlmeyen
Ztm delilidir ve O isimler mertebesidir.
Gayb anlamnda hve:

Ihsan Allah grrcesine ibadet etmendir. Buradan hve bilinir. Eer dersen ki:
Hvenin mahiyeti nedir? Deriz ki: Mahede edilemeyen gaybdir. O ne zuhur eden
ne de mazhar olandr. ( f t h T, l: 128)

Nurlar grnenler, Hak ise nurdur. Bu nedenle mahede edilir ve grlr. Srlar
gaybdir, bu nedenle Hve onlara aittir. u halde Hve zuhur etmez. Hak da, Hve
oluu ynnden mahede edilemez. Hakkn hviyeti, onun hakikatidir. (FTHT,
IV:443)

Bata Allah ismi olmak zere, isimler mertebesi anlamnda hve:

Ne Zt Odur (Allah), ne de O (Allah) Zttan baka bir eydir, ( fu s s , 55)

Allah Hvedir (O), Hve de Allahtr. nk Hve, varlkla ilgili hakikattir.


( m a k s a d , 153)

Hviyet bilinir, grlmez. Hviyet, Hve isminin verildii mertebedir, ( f t h t ,


11:579)

lahi Ztn delili anlamnda hve:

Msamere, gece sohbeti demektir. Gece ise gayb ve Zttr, Zt lemden gizlidir ve
onun delili de Hvedir. (TERCMAN, 66)

N OTLAR:

Hve zamirini bnl-Arab genellikle Allaha izafe eder, bu nedenle de belirlidir. Bazen ise insann ama1
mertebesi anlamnda insana izafe edebilir. Bkz. KitabuVYa, s. 12.

b a d e t Ibnl-Arabl ibadeti varlk hakikatinin iki yn arasnda karlkl bir eylem


sayar. Varlk hakikatinin iki yn, Hak ve halktr. Bu durum, baz bnl-Arab yo
rumcularnn tepkisine yol am ve bilhassa Ebul-Ala Affyi memnuniyetsizliini
gstermeye ve Hak iin ibadet kelimesini kullanmann naho bir ey olduunu ak
lamaya sevk etmitir.1 Oysa ilk bakta Hak iin byle bir kelimenin kullanlmasn
mubah klan bir ayet bulunmad ve Hakkm kelimenin genel anlamndan uzakl
nedeniyle, okuyucu bu lafz karsnda tereddtte kalr. Hak halka ibadet eder mi?

O bana hamd eder, ben de Ona


O bana ibadet eder, ben de Ona. ( f u s s , 83)

310
badet

Halkn ibadeti, znden kaynaklanan bir eydir ve yaratlmamtr. nk bu iba


det, mmknlerin muhta olularndan ibarettir; baka bir ifadeyle mmknlerin
sbt hallerinde yokluklarna kar var olmalarn tercih edene muhtalklardr.
Bunun yan sra d varlkta da kazandklar varln srmesi iin varlklarn yokluk
larna tercih ediciye muhta olmalardr. u halde yaratlanlar, daimi ve ezeli bir
muhtalktadrlar. Bu muhtaln farkna varmalar ise onlar kendisine muhta ol
duklar kimseyi tanmaya, buna bal olarak da ona ibadete sevk etmitir. Bu ibadet,
yaratltan kaynaklanan zt! bir kazanmadr. Hakkm ibadeti ise herhangi bir ekilde
halkn ibadetine benzemez. Bunu aklayabilmek iin yle bir rnek verebiliriz:
Salat [namaz klmak, dua etmek] fiilini hem yaratlma ve hem de Hakka izafe ede
riz ve Allah salat eder ve insan salat eder deriz. Fakat bu iki durumda salat, zn
de ve ayrntlarnda birbirinden farkldr, ite Hakkn ve halkn ibadeti de znde
ve ayrntlarnda farkldr. Gerekte vahdet-i vcdu [varln birlii] benimseyen
bir sistemde Hakkn ibadet etmesi garipsenecek bir i deildir. nk byle bir sis
temde ibadet, ilahi bir ismin baka bir ilahi isme ibadetinde ortaya kar. Baka bir
ifadeyle btn zahire ibadet eder; bu ibadet, btnn zahire dnmesi ve onu ortaya
kartmas ynndendir.

badet insan iin znden kaynaklanan bir haldir ve kendisi yaratlmam olduu
iin ona yaratlm bir ecir verilmesi sahih deildir. Allahn dndaki btn ztlar,
yaratlm, mevcut ve sonradan olma, onlardaki ibadet ise yaratlm deildir. n
k bu ztlar, yani lemdeki varlklar yokluk hallerinde olduu gibi, varlk halle
rinde de bu ibadete sahiptirler. Bu ibadet sayesinde mmkn zt, Allahn yarat
mayla ilgili emrini kabul edebilmitir. Bu yzden yokluk halinde mmkn iin sz
konusu olan ibadet hkm, ibadetin varlk halinde de srmesine hkmetmitir.
nk mmknn varlk halinde belirli bir ekilde efendilik iddiasna sahip olmas
gerekir, ( f th t , 11:539)

ibadet, zti olmas ynnden, mmknn varln yokluu tercih edene (Hak)
muhtaldr, ( fth t , iv:197)

badet amel sahih olsa bile mahedesiz sahih deildir. O halde amel ibadet deil
dir. nk ibadet yaratklarda zleriyle ilgili bir eydir, ( f t h t , IV:118)

Allah suret perdesinin ardndan ibadet edilen her eydeki mabuddur. ( f t h t .


Il:353)

NOTLAR:

Bkz. lbn'l-Arab, Ftssu'l-Hifeem, c. II, s. 65.


blis

b l i s [blis' in kk harfleri olan] ba, lam ve sin tek kktr, bunun dndakilere itimat
edilmez. Kelimenin asl ye/s'tir. 'Umutsuz oldu' anlamnda eblese kelimesi kullanlr. b
lis ismi de bundan tretilmitir ve Allah'n rahmetinden mit kesmi kimse demektir.
( mucem )

iblis meleklerden birisiydi.1Rabbinin emrine kar km bylece ilk isyankr, dolaysyla da kfirlerden
olmutur. blis insann dmandr. O gnah ve inkr kendisine gzel gstermekle insan yanltmak ve
yanl ynlendirmekten bkmaz:
Meleklere deme secde edin dediimizde, hepsi secde etmiler, iblis ise secde etmemi ve
kar kmtr. (2:34)
Sadece blis secde etmemitir, direnmi, byklenmi ve nankrlerden olmutur. (38:74.)
Ey dem oullar! eytan, babanz Cennetten kard gibi sizleri de kandrmasn. (7:27)

Iblise yer veren her felsefede onun ktln kayna haline geldiini ve mkellef
lerin fiillerini ve hallerini, iyiliin kayna ile bltn grmekteyiz. u var ki b
lis lbnl-Arabde ktln kayna haline gelmez; bunun yerine insan yanltma
mertebesinde kalr.2 Iblisin bu noktay aamaynn sebebi Ibnl-Arabnin iyilik ve
ktlk dncesine dner. Ibnl-Arab kendisinden nce Mutezile mezhebi gibi fi
il hakknda hkm vermedii gibi ayn zamanda ona gre varlk iyilik, ktlk ise
yokluktur.3 lblisin ktln kayna olmayyla bnu 1-Arab fiilde birlii salama
ya alr. Gerek fil Allahtr ve onun gerek kullar zerinde blisin otoritesi4 yok
tur. Dolaysyla blis veya eytan aslnda sadece Allahn saptrdn saptrabilir.5
bnl-Arablde tblisi szlk anlamyla tanmlamak mmkndr. eytan ve blis
bnl-Arabnin tam anlamyla eanlamda kulland iki kelimedir. Buna gre eytan
Allahn rahmetinden uzaklatrlm, blis de Allahn rahmetinden kovduu kimse
dir. iblis cinlerden ilk isyankrdr, ilk cin deildir.

Cinlerden isyan edenler eytan olmu, yani Allahn rahmetinden uzaklatrlmtr.


lk kez eytan diye isimlendirilen cin Hristi. Bylece Allah onu artm (eblese),
yani onu rahmetinden kovmu, rahmetini ondan esirgemitir. Btn eytanlar ilk
eytandan ortaya kmlardr, tnsanlarn pek ou Hrisin ilk cin ve insanlara gre
dem gibi olduunu iddia ederler. Halbuki gerek bizce yle deildir. Haris cinler
den birisidir. blis, cinlerden ilk isyankr olandr, (ftht, Is. 444)

Onlara ne oluyor ki? Bi'iyorlar ki


Ben secde edenlerin secde ettikleri kiinin oluyum

312
blis

Babamza kar ktktan sonra itiraf etiler


Cahil olduklarn.
Direnen kimse ise blis oldu
stnlk iddias onu inkarclardan yapt, ( f tuh at , bs, 351)

Yaratklara ynelik ilahi teklif iki ksmdr: emir ve yasak. Teklif ufkunda sz emir
ile balad iin Hak lblise deme secde et diye emretmitir. Bu emirde mmk
nn asl olan yokluktan k sz konusudur.6 Bunun ardndan yasak ile teklif iki
lenmi, dem ve Havvaya u aaca yaklamaynz demitir. Bu yasaklamada da on
larn aslna uygunluk sz konusudur. Bu yzden Allah onlara deta kendi asl
nzdan uzaklamaynz demitir. Emir yasaa gre nefse daha ar gelir. lahi teklif
muhatabndan iki ksmda isyanla karlamtr: dem Hakkn yasana kar kt
gibi, blis de emrine kar kmtr. Bu nedenle bnl-Arab blisi demin kar
sna yerletirir: Birincisi emre muhatap olmu ve emre isyan etmi; kincisi yasaa
muhatap olmu ve yasaa kar kmtr. Fakat dem hatasn itiraf etmiken, lb-
lisin iddias nedeniyle taknl artm ve Cehennemi hak etmitir. Bununla birlikte
o bedbahtlardan olsa bile esasta mriklerden deildir. blis iddia ve taknlnda
irk komu, taknlk mertebesinin sahibi olmutur.

Allah lblise deme secde et demi, bylece emre muhatap olmutur. dem ve
Havvaya bu aaca yaklamaynz demi, onlar hakknda ise yasak ortaya kmtr.
Teklif emir ve yasak olmak zere iki ksma ayrlr: Bu tabi lemde ortaya km ilk
emir ve ilk yasaktr ve bu nedenle de kar klmas sz konusu olduunda ceza
landrma gereklemi, ceza ihmal edilmemitir. Nitekim Allah yapma emri eklin
deki yasa deme tahsis etmitir; mmknn hakikati yapmamaktr. Allah -
deme deta yle der: Aslndan ayrlma. Emir ise byle deildir. nk emir var
olan bir eyi ierir, o da yapmaktr. Allah lblise adeta yle der: Aslndan k. E-
mir yasaktan nefse daha ar gelir; nk o bir anlamda asldan kmaktr. blis ce
za, azap ve gnahlar kazanmak iin insanlar saptrmak gayesiyle indirilmitir.
nk onun gnah bahtszln ebediliini gerektirmemitir, nk o irke d
memitir. tblis Allahn kendisini zerinde yaratt zellik nedeniyle gururlanm,
Allah da onu bahtsz diye yazmtr. Bahtszlk diyar irk ehline zgdr, Allah da
irke dsn diye onu yeryzne indirmitir. Bu yzden onun saptrmasyla insan
lar irke dp blis kendilerinden yz evirdiinde bu yz evirme ona bir fayda
vermeyecektir. nk insana inkr et" diyen lblistir. Bylece kendisi muvahhid
[birleyen] olsa bile lemde irk suu ilemi herkesin gnah onun boynuna ykle
nir. Dolaysyla blis Allaha ilk ortak koan,7 irke ilk den kimsedir. O lemdeki-
lerin en mutsuzudur, ( ftuh at , s , 402:407)

3H
blis

Geen ifadelerden Ibnl-Arabtnin blis karsndaki tavr aka ortaya kar. O k


tln kayna deildir, aksine Allah onu sorumlu olmas iin yaratm ve var et
mi, ilahi emre isyan etmesi nedeniyle de dier melek ve cinlerden ayrlm; kendisi
gibi yaratlm ve yine kendisi gibi emre isyan etmi dem ile kendisini kyaslamay
uygun grmtr. bnl-Arabi iki ahs gibi ele ald dem ve blisten onlarm y
klerindeki genel ktlk konusunu aklamaya geer.8 blis isyankr, iddial, isya
nnda sebatkr yaratlmn simgesidir. Onun gnah bir idi, fakat bu gnah irke ve
inkra, dolaysyla da ebedi bahtszla dmesine yol amtr. dem ise isyankr,
tvbekr, gnahn itiraf eden ve balanan, bylece de yeryzne halife olarak ata
nan yaratn simgesidir. dem beer cinsinin simgesi olduu gibi iblis eytan tr
nn simgesidir. nsana vesvese veren blis veya eytandr. Vesvesenin insana dar
dan veya kendi iinden geldiini sylemeye gerek yok. D kaynakl vesvese insan
dan ayr olan iblis ve eytandan kaynaklanr. Nitekim bunu nceki tanmlarmzda
belirtmitik. nsann iinden gelen vesvese ise hadislerin ve Kurann iaret ettii gibi
kt davran ssleyen nefisten kaynaklanr, o da eytandr.

Allah kendisini azarlama niyetiyle lblisten yle bilgi vermitir: ki elimle yaratt
ma secde etmekten seni alkoyan nedir? Kibirlendin mi, yoksa byklerden mi
oldun (38:75). Burada blis ile kastedilen ameli ssleyen nefstir; bunun delili ise u
ayettir: Aksine nefisleriniz size onu gzel gstermitir.9 Bu nefs Hz. Peygamberin
herkesin bir eytan var mdr diye sorulduunda Evet diye cevaplad eytandr.
Hz. Peygambere Senin de bir eytann var mdr diye sorduklarnda ise Benim de
vardr, fakat Allah bana ona kar yardm etmi ve o da Mslman olmutur"'0 de
mitir. (ucun, 21-22)

NOTLAR:
1 Meleklere deme secde edin diye emrettiimizde, hepsi secde etmi, blis secde etmemitir. u halde
blis meleklerden birisiydi, aksi halde onlara ynelik emir kendisini de iermezdi (Bu konuda bkz. Kd
Beyzv, Envart-Tenzil, c. I, s. 21)
2 Bkz. Harrazn blis hakkndaki ifadesi, el-Tarik llellah, s. 29. Sz konusu kitap lbnl-Arab ncesinde
blis hakknda sylenenleri ierir.
Bkz. Hayr.
4 (15:42) ayete telmih.
s (13:23) ve (6:39) ayetlere telmih.
6 Bkz. Adem.
7 lbn'l-Arab esasta Allah' birleyenken, lblisin nasl mrik olduunu aklar: blis insanlar Allaha or
tak komaya tevik ettii iin, izhar etmek istedii eyin bir rneinin kendi nefsinde de bulunmas ge
rekir. Baka bir ifadeyle ortak tasavvuruna sahip olmas gerekir (bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, S, s. 364).
8 Bkz. lbnu 1-Arabnin, arifin hatas ve gnahkr insann hatas hakkndaki ayrm iin bkz. el-Flhtl-
Mefekiyye, S, s. 366.

314
brahim

9 (12:18), (12:83) ayetleri.


,0Bkz. Hadis Dizini, no. 17.

b r a h i m brahim eski bir isimdir ve Arapa deildir.1Araplar kelimeyi eitli ekillerde


okumulardr; en mehurlar brahim, ibraham, Ibrahum, brehem'dir. brahim Srya-
nice* bir isimdir ve 'efkatli baba' demektir. Baka bir gre gre brahim 'gl ba
k' anlamndaki berheme'den tretilmitir3 (Suyt, el-tkan fi-ulmi'l-Kuran, c. II, s.
138).

ss-
Ibrahim, olgunlama aamalar boyunca beer fikrinin salt geree ulama abasn temsil eder. Bu
balamda onu nce duyulur eylerde, ardndan sreklilik niteliinden hareketle soyutlamayla Yaratann
bulmaya alrken grmekteyiz. Baz kelm bilginleri Yaratann varln kantlamada Hz. brahimin
geici eyler ilah olamaz tarzndaki akl yrtmesine ba vururlar;

zerini gece kaplaynca bir yldz grd Buymu Rabbim dedi. Batverince de Ben byle ba
tanlar sevmem, dedi. (6:76-79)
Kuran brahimin ulat derecelere iaret etmitir:4 brahim sddk, nebi, resl, imam ve Tanrnn
hallidir5[dost],

Kitapta brahimi de zikret, o sddk ve nebiydi. (41:19)


Biz Nuh ve brahimi peygamber olarak gnderdik, onlarn zrriyetlerine nbvvet yerletirdik.
(26:57)
Kuran- Kerim Davud peygamberin Allahn halifesi olduunu belirttii gibi, brahimin de imamlndan
sz etmitir:

Ben seni insanlara imam yapacam. (2:124)


brahim'in lakabna gelince, byk peygamberlerden her birisi kendine zg bir zellikle nitelenir ve bir
lakap tar. Bu balamda dem (a.s.) Safiyullah [Allah'n setii], Nuh Neciyyullah [Allah'n kurtard],
Musa Kelimullah [Allah'n konutuu], Isa Kelimetullahtr [Allah'n kelimesi ve ruhu]. brahim peygamber
ise Allah tarafndan dost seilmitir.6

Allah, brahimi dost edinmitir. (4:135)


brahim slam'n kendisine baland bir, hatta iki nesep sebebiyle Kurandaki peygamberlerden ayrlr:
birincisi kan ba, dieri manevi badr. slm brahim'e balayan kan ba onun Hz. Peygamberin de
desi olmasndan kaynaklanr. Manevi ba7ise Kuranda dile getirilmitir:
brahim ne Yahudi, ne de Hristiyan idi, o Hanif8 bir Mslmand ve mriklerden deildi. (3:67)
Babanz brahimin dini, o sizi ilk kez Mslmanlar diye isimlendirmitir. (22:78)

3 5
brahim

S?"
brahim bir yandan ilahi hakikatlerin topland, te yandan Tanrnm en yetkin
tecelligh ve mazhar olan insan- kmilin simgesidir.9 tbnl-Arab bu mertebeyi
aklarken hal]10 kelimesine dayanr. Tanr brahimin suretine nfuz etmiken
(ta h a llu l ) brahim de ilahi Ztn btn niteliklerini kazanmtr. Burada tahallul [b
rahim Peygamberin lakab olan dost anlamndaki hu!let veya hllet kknden tre
tilmi ve nfuz etmek anlamndaki m ezit mastar] eylemi karlkldr. Gerekleti
inin kant ise Tanr ve yaratlmlarn birbirlerinin zellikleriyle nitelenmeleridir.
Gerekte tahallul eden ve edilen zahir ve btndan [d ve i] bakas deildir.

Halil halil diye isimlendirilmitir, bunun nedeni ilahi Ztn btn niteliklerini ken
dinde toplam ve onlarla nitelenmi olmasdr. air'2 yle der:

Ruhun bedene sirayet ettii gibi sen de bana tahallul [sirayet] ettin
Bu sirayet nedeniyle Halil halil diye isimlendirilmitir.

Renk de renkli eye sirayet eder. Baka bir gre gre brahime halil denmesinin
sebebi Tanrnm brahimin varlna tahallul [nfz] etmesidir. Tanr yaratlm
larn, yaratlm da Tanrnn zellikleriyle gzkr. Bir eye sirayet eden, o eyle
perdelenmitir. Burada ism-i mefl zuhur eden, fail ise rtlm ve gizli olandr.
(fuss, 70)

Hak ve yaratlmlar arasnda zuhurdaki bu karlkllk, kurb- nevfil [gnll iba


detlerle gerekleen yaknlk] ve kurb- feriz [farz ibadetlerle gerekleen yaknlk]
makamlarna gtrr: Hak halka [lem, yaratklar] nfuz ettiinde kurb- nevfil,
halk Hakka nfuz ettiinde kurb- feriz'3ortaya kar.
t
Zuhur eden Hak ise halk Hakta gizlenmi demektir. Bu durumda halk Hakk'm b
tn isimleri olur. Gzken halk ise, Hak halkta gizlenmitir. Bu durumda Hak hal
kn gz, eli, aya ve btn kuvvet ve melekeleri haline gelir, (fuss, s . s)

k, sevgilisinin zelliklerini kuanr'4 ve kayna sevgi olan bir iliki'5 gerekleir.


Bu ilikinin mahiyeti seven ile sevilen arasndaki yer deitirmedir: seven ve sevilen
Hak ve halktr. Ibnl-Arabi Hak ile halk arasndaki ilikiyi anlatrken hull [bir var
ln dierine yerlemesi] izlenimini veren her trl terimi kullanr ve maddi ar
mlarna ramen simgesel gnderme ve imalardan yararlanr: tahallul [sirayet],
taziye [beslemek] gibi.'6 Taziye dn ie, iin da nfuz etmesini betimler. D ie
nfuz ettiinde onu hkmler ile ,'7 i da nfuz ettiinde onu varlk '8 vastasyla
besler. Burada bnT-Arabnin benzetmesinin maddi ynn benimseyip nfuz e-
den-edilen ve beslenen-beslenilen gibi bir ikilik bulunduunu dnmek gerekmez.

316
brahim

Onlar lbnl-Arabnin gerein iki yn -H ak ve halk [yaratlm, lem ]- arasndaki


belirli bir ilikinin tarzn gstermeye alt benzetme kalplardr.

Artk sen hkmlerle Onun gdas


O ise varlk vermekle senin gdandr
Bunun iin Hak beni var etmi
Ben de Onu bilirim ve icat ederim

Halil halil adn almasn salayan mertebenin sahibidir, bu nedenle ziyafet verme
yi19 snnet ve alkanlk edinmitir. bn Meserre el-Cebel de onu rzk datma i-
inde byk melek Mikile ortak saymtr. Gda beslenenin btn paralarna ya
ylr, halbuki gerekte para yoktur. Hal byleyken, Hakkm ztnn zuhur ettii ve
isimler denilen ilahi makamlarla brahimin nitelenmesi arttr, (fuss, s . 8 4 )

brahim Mslmanlarn ikinci babasdr.20

NOTLAR:

' "Kelime Arapa deildir, demek, slamiyet ncesi Araplarn konutuklar dillerden birisi deildir, de
mektir. brahim Sam-Arapa bir isimdir ve merhametli" demektir.
! Firuzbd el-Kamus'ta baka bir okunu daha zikreder: Ibrahum. Belki de o eski Arapadaki bir
okuyutur.
3 brahim kelimesinin kkeni hakknda gr ayrlklan vardr, baz bilginler onu Sryaniceye (Suyut)
veya Arapann dndaki bir dile (Lisanl-Arab) balarlar. ngilizce szlkler Arapa saymlardr. Do
rusu, daha nce de belirttiimiz gibi Sami-Arapa kkenli olduudur.
4 Bu keml mertebelerinin bir ksm geneldir, rnein peygamberlik gibi; bir ksm zeldir, imamlk ve
dostluk gibi. Bkz. Im m et/lm am . D ostluk.
5 Dini ve tarihi bir ahsiyet olarak brahim hakknda bkz. slam Ansiklopedisi (Arapa bask), brahim"
maddesi; Salebi, Ktsasul-Enbiya, s. 43, 47,59, 60; Ksal, Ksasul-Enbiya, s. 128, 145,153; Taberi, Tarih, c. I,
s. 220, 225; bnl-Esir, Tarih, c. I, s. 67, 98. Sz konusu kaynaklar dini ve tarihi boyutlaryla brahimin
portresini genellikle Kuran- Kerimden kartmlar ve bylece brahim (a.s.) hanif, Mslman ve Ms
lmanlarn babas olarak gzkr. Yabanc ve Hristiyan kaynaklardaki brahim imajyla karlatrmak
iin bkz. Ene. Americana, International, ed. 1972, Abraham maddesi; Ene. Britannica, 1972, Abraham
maddesi; Ene. Universales, Abraham maddesi; Vocabulaire de theologie Bibliue, 1974 Abraham maddesi.
6 Haan el-Levasan, Tevarihl-Enbiya, Beyrut, 1964, s. 65.
7 Haan el-Levasan, Tevarihl-Enbiya, s. 65.
8 Ad geen kaynak hanijlik'in brahimin dini olduunu belirtir. Hamilik Allahn brahime ve mmetine
uymalar iin emrettii on adettir. Bkz. a.g.y., s. 66.
9 brahim kendi devrindeki insan- kmil olmas ynnden en yetkin tecellightr. lnsn- kmil hilafet
mertebelerinde ykselir. nsann kmil olmas halifeliinin de kmil olmasn gerektirmez. lbnl-Arabi
yle der: nsanln anlam Allaha halife olmaktr; Allah'a halife olmak velayet, peygamberlik, elilik,
imamlk, emirlik ve ynetmeyi ieren genel bir kavramdr. Allah brahim'de velayet, nbvvet, rislet
zelliklerini birletirmi, imamln ortaya koymutur (Bulgalul-Cavvas, s. 54). Bkz. H alife/H ilafet.
Eb'l-l Afifi erhinde (Tlikat A'l Fussu'l-Hikem: Eussu'l-Hikem Okumalar in Anahtar, ev. Ekrem
Demirli) yle der: Halil sadakat anlamndaki hullet yerine, tahallul ve sirayet etmek alndnda -

317
dris

mellifin yapt gibi- brahim'in niin insan- kmilin en stn rnei sayldn anlarz. Afifi, A.g.y., s.
57. Anlald kadaryla Ibn'l-Arab hullet kelimesinden cahallul kelimesine gemi deildir. Hullet ve
tahallul ayn kktendir; dil bunu destekledii gibi Kuran- Kerim tefsirleri de -sz gelii Kdi Beyzv
(Envar't-Tenzil, c. I, s. 103)- bunu destekler. Ibnl-Arab'nin hullet ve tahallul kelimeleri hakkndaki
tavr el-Fthtul-Mekkiyyedeki bir cmlesinden ortaya kar; Allahn isimleri onu gsteren deliller de
il, onun ayndrlar. Bu isimlerle ahlaklanan kmil kii, onlara tahallul etmi, dolaysyla halli olmutur.
Hz. Muhammed de (a s.) mmetinin duas sayesinde hullet [dostluk] ve vesile makamna ulamtr (el-
Fthdtul-Mekkiyye, c. IV, s. 404). Bkz. D ostluk.
" brahim insan suretinde Hakkm suretini simgeler. Bununla birlikte brahim bu zellikte tek deildir;
nk Hak btn suretlere tahallul [nfuz, sirayet] eder ve her bir mmknde zuhur eder. u var ki
yetkin tarzda zuhuru, tecellisi ve tahalluh brahim peygamberde gereklemitir. Bkz. Z a h lr-B tn .
17 Sz konusu air Bear'dr. Saleb yle der: Halil sevgisi kalbe nfuz edip [tahallul], bakasna hibir
boluk brakmad iin bu ismi almtr (Maverd, Edeh'd-Dnya ve'd-Din, Matbaa-i Saadet, 1921, s. 21)
13Bkz. F a n la r la S e v llm s k -N a flle b a d e tle rle S ev ilm ek .
4Hullet ve tahallul sevgisinde ifrata kam an zelliidir. Bu nedenle byk eyhimiz Fussul-
Hikemde brahim fassm Fassu hikmeti mheyyeme [kendinden gemi] fi-kelimeti Ibrahimiyye diye isim
lendirmitir. Ayrca bkz. Corbin, Limagination creatice, s. 231.
s S. Kierkakard Craite et tremblement Korhu ve Titreme] isimli eserinde baz anlarda Allah ile hkmsz
lk arasnda bir iliki meydana geldiini dnr. Bu esnada ahlak ilkeleri ortadan kalkar. Bu dnce
nda brahim ve olunu kurban etmesinden sz eder. Ibnl-Arab ise dncesinde hayal ve hayalin
imgeleri ve tabir edilmesi gerekli grntlerinden yararlanr. yle der; Uyku hayal mertebesidir, b
rahim ise ryasn tbir etmemitir. Halbuki hayal mertebesindeki tecelli, baka bir ilme muhtatr, bu
sayede Hakkn ryadaki suretle neyi kast ettii anlalr (Pususu'l-Hikem, s. 85).
16Bkz. Besleme ve sevgi ve hullet terimleriyle ilikisi iin Corbin, L'imagination creatice, s. 99.
17 Mmknn hakikati, melh olmakla Hakk ilah yapan eydir.
8Mmknn varl Hakka dayanr. Gerek varlk sadece Allah'ndr. Bkz. Y e n id e n Y a ra tm a , V c d .
19 Konukluk. brahim'in det edindii on alkanlk iin bkz. Haan el-Levasani, Tevarihul-Enbiya, s. 65.
20Bkz. k i n c i Baba.

d r i s Idris'in Nuh peygamberden nce yaad sylenmitir. Tarihi Ibn ishak yle
der: "dris, peygamberlik verilmi ilk dem oludur. O, Uhnuh b. Yrad b. Mehlayil b.
Enu b. Teynan b, it b. dem'dir." dris Sryanice bir isimdir. Bir gre gre dris,
sahifeleri oka okuduu iin, 'tedris etmek' anlamndaki diraset kelimesinden tretil
mi Arapa bir kelimedir, ibn Hayyan'n Sahih'inde ise, idris eriat getirmi bir pey
gamberdir ve Kalemle ilk yazan kiidir (Suyuti, El-itkan fi-ulumi'l-Kuran, c. II, s. 138).

S?"

dris Kuranda bir sddk ve peygamberdir, Allah kendisini yksek1 bir dereceye kartmtr. 0 , salih in
sanlardan ve sabredenlerden birisidir.

Kitapta drisi de zikret: 0 sddk ve nebi idi, onu yksek bir mertebeye ykselttik. (19:56-57)
smail, dris, Zlkifl; hepsi de sabredenlerdendi. Onlar rahmetimize dahil ettik; onlar salihler-

318
dris

dendi. (21:85-86)

Kft, Yakub, ibn Ebi Useybia gibi Mslman yazarlar, Kuran'da ad geen Idrisin Msr ve Yunanllara
gre hikmet ilah Hermes;2ayn zamanda Yahudi Uhnuh3peygamber olduu grndedirler. Kukusuz
ki, bu karmak dnceye eski Msr ve Yunanllardaki hikmet ilah Hermes'in bir yandan Harran pa
ganlarnn elinde, te yandan Yahudi ve Mslmanlarn elinde geirmi olduu tarihi gelimeler yol a
mtr.4 Bylece idris peygamberin ahsiyeti, Ibn'l-Arab devrine Msr, Yunan, Yahudi ve Arap dn
cesindeki yolcuunda kazand anlaylarla harmanlam bir halde ulamtr.

Ibnl-Arab bir peygambere iki tam fas ayrmtr ki, bu peygamber dris veya Ilyas
peygamberdir, idris kelimesindeki kudds hikmet. Ilyas kelimesindeki insiyye
hikmeti (yirmi ikinci fas) Idrise tahsis edilmi bu biriciklik, Ibnl-Arabye gre,
ldrisin iki yaratlla btn peygamberlerden ayrlyla ilgilidir. Birincisinde idris,
Nuhtan nce peygamberdir, ardndan stn bir mertebeye ykseltilmi, ardndan
Allah kendisini ikinci yaratlnda resul olarak yaratmtr ve gnmze kadar ha
yatn srdrmektedir .5

Bu Ilyas-ldris peygamberin hikmetini renmek isteyen bilmelidir ki: Allah onu iki
kez yaratmtr.6 dris, Nuhtan nce peygamberdi, sonra onu ykseltmi, ardndan
da peygamber olarak indirmitir, (fuslis, iss)

Aadaki iki kavram takip ederek, tbnl-Arabnin idris peygamber karsndaki


iki tavrn ayrt edebiliriz: Birinci durumda, Ibnl-Arab mekn ve zamann belirle
dii bir ahs olarak Idrise bakar, idris ve Ilyas, yeryznde iki kez yaratlm ve or
taya km tek ahstr. Birinci yaratl, cismani yaratltr ki, bu yaratlta idris
Nuhtan nce peygamberdir. Allah onu yksek bir mertebeye ykseltmitir. Bunun
ardndan Allah, onu ruhani yaratlnda Ilyasm ahs olarak yeniden yaratmtr ve
o daima canldr. Idrisin lbnl-Arabnin felsefi sistemindeki yeri slam dncesin
de Isann yeri gibidir. Nitekim Isa da peygamberdir; ardndan Allah kendisini ge
ykseltmi, hir zamanda ise (bnl-Arabde genel velilii bitirenin ahsnda) tekrar
geri dnecektir. u var ki, sann iki yaratl sz konusu deildir ve o kesinlikle
lmemitir. Halbuki idris peygamberin lmediini teyit etmek mmkn deildir;
belki de o lm ve Allah onu baka bir ekilde yaratmtr.

Mekn ykseklii, Onu yce bir mekna ykselttik ayetidir. En yksek mekn,
felekler leminin ruhunun etrafnda dnd mekndr ki, o, Gne feleidir. dris
peygamberin ruhaniliginin makam ondadr. (fuss, 75)

Ilyas, Nuhtan nce peygamberdi. Allah kendisini yksek bir mekna ykseltmitir;

319
dris

artk o, feleklerin kalbine yerlemitir; buras gne feleidir.7 ( f t H t , l: 181)

Cebrail Hz. Peygamberi drdnc kat ge ykseltmitir. Kapy amak istemi ve


kendisine kap alm, dris peygamberin cismiyle karlamtr; nk dris pey
gamber halen yaar.8 stelik Allah kendisini ykseltmitir. dris peygamberin bu
lunduu sem, gklerin kalbi ve kutbudur.9 ( f th t , i:34i)

ikinci tavrda Ibnl-Arab dris peygambere bir simge olarak bakar. Bu da iki ksma
ayrlr: Birinci ksmda, bedenle btn ilikilerinden soyutlanmas esnasnda veya
Allaha dair bilginin10 kemline ulamas esnasnda srf akln simgesidir. O, velilere
yardm eden ruhani kutuptur. Ibnl-Arabnin atmosferine yabanc bir dnr, in
sann Hakk bilmede varmaya alt zirvenin btn bedeni ilikilerden soyutlan
m, srf akl olduunu zanneder. Bu gr, ncelikli bir sfi, ikinci olarak da bir fi
lozof iin mantkl ve doaldr. Tasavvuf, bedenle ilikilerden arnmay gerekli g
rr. Felsefe ise, akim bedenin ve nefsin kirlerinden arnmas gerektiini dnr.
Fakat Ibnu 1-Arab byle dnmez, aksine o farkl bir deerlendirme ortaya koyar.
Buna gre srf akl, Hakka dair bilgisinde tek yne ulaabilir; halbuki Hakkm iki
yn vardr. Sz gelii akl sadece tebih veya tenzihi benimser. Bu yzden akl, ten
zih eder, Hak ise sadece mnezzeh deildir; bunun yerine o hem mnezzeh ve hem
de tebih edilebilirdir. Hak tenzihte tebih ve tebihte tenzih edilendir." dris, b
yk lde Nuh peygambere benzer. Kukusuz eyh-i Ekber, Nuhu subbh hik
mete tahsis etmitir; drisi ise kuddusi hikmete tahsis etmitir. Tespih ve takdisin
Nuh ve ldrisin davetinde tezahr eden akim bir etkinlii olduunu aklamaya ge
rek yok. bnl-Arab! Nuh ve idris peygamberin karsna Muhammedi (a.s.) yerle
tirmitir. Muhammed (a.s.) Hakka dair iki bilgiyi birletirmitir. Nuh ve dris ayr
mak anlamndaki furkan, tenzih ve akla tahsis edilmilerken, Muhammed (a.s.) bir
letirmek anlamndaki Kurana, tebihteki tenzihe, tenzihteki tebihe, akl ve vehme
tahsis edilmitir.12

dris Ba'lebekke kyne gnderilmitir. Ba'l, bir put addr, bek ise, o kyn sulta
ndr. Ba'l diye isimlendirilen bu put, hkmdara aitti, llyas -ki o drisdr- hacet
anlamna gelen lbaneden tretilmi Lbnan diye isimlendirilen dan paralanma
s, ateten bir at olarak temsil olundu. Onun btn ayetleri, atetendi. Kendisini
grdnde, zerine bindi ve kendisinden ehvet dt. Bylece ehvetsiz akl ol
du13 ve nefsani gayelerin yneldii herhangi bir gayesi kalmad. Hakk tenzih etmi
ve bylece Allaha dair bilginin yarsna sahip olmu. nk akl soyutladnda Al
laha dair bilgi tebih deil, tenzihe dayanr. Allah kendisine tecelli ederek tam ma
rifet verdiinde ise bilgisi yetkinlemi, bir yerde tenzih etmi, bir yerde ise tebih
etmitir. Bu tam marifet, Allah katndan indirilmi eriatlarn getirdii eriatlarn

320
dris

bilgisidir. Btn vehimler bu bilgiyle hkm verir.14 ( fuss, 18 i)

Ibnl-Arab dris peygamberin tenzihiyle Muhammedin (a.s.) tenzihini karlatrr:


Buna gre ldrisin tenzihi salt aklc bir tenzihtir, dolaysyla o, Allaha dair bilginin
yarsdr. Muhammed ise, toplamak anlamndaki Kurana tahsis edilmitir. O, fark
anlamndaki furkan da ierir ve Onun benzeri gibisi yoktur ayeti iki durumu bir
eyde birletirir [tebih-tenzih].15 dris manen velilere yardm eden ruhani Kutbu
temsil eder.16

Yedi kii vardr ki onlara Ebdal denir. Allah onlarn vastasyla yedi blgeyi korur
ve her Bedelin bir blgesi vardr. Yedi gklerin ruhanilikleri onlara bakar. Eb-
daldan her birisinin bu gklerde bulunan peygamberlerin ruhaniyetinden gelen bir
gc vardr. Bu peygamberler brahim Halil, onu takip eden Musa, sonra Harun,
ardndan dris, ardndan Yusuf, ardndan sa, ardndan ldristir. Pazar gn olan
her ilmi faaliyet, Idrisin (a.s.) maddesinden gerekleir. Bu blgeye mahsus Abdal
lardan zel ahs iin meydana gelen ilimler, ruhanilerin srlarnn ilmidir, ( f th t ,
S, 376-77)

Drdnc sema, lemin ve gklerin kalbidir. Allah oraya beeri ruhlarn kutbunu
yerletirmitir ki, o idris peygamberdir, ( f th t , ii :4 4 5 )

Hzr bast17 halinin simgesiyse, kinci ksm - k i o dristir kabz halinin simgesidir.

Sorarsan: Gavs nedir? Cevap veririz: Zamann1sahibi ve yegnesidir. Bazen onun


verdii llyasn eliyle gerekleir (nk llyas ruhani Kutuptur) Dersen ki: llyas
nedir? Deriz ki: Kabzdan ibarettir. Bazen onun verdii, Hzrn eliyle gerekleir.
Dersen ki: Hzr nedir? Deriz ki: Bast halinden ibarettir, ( f t h t , H:131)

llyas vastasyla kabz19 verilir. ( istIlhat , 293)

Geri Ibnu 1-Arabde kabz ve llyas arasndaki ilikinin niteliini aklayp, bunu dile
getiren bir metin bulamyoruz, bu nedenle Seyit erif Crcaninin tanmn zikret
mekle yetineceiz:

llyas, kabz ifade eder, nk o ldristir. dris ruhani leme ykseltildii iin, miza
kuvvetleri gaybde silinmi ve onda kabz olmutur. Bu nedenle kabz dris ile ifade
edilmitir. (Tarifat, 36 )

N O T LA R :

1 Yksek mekn hakknda bkz. Beyz-v, Envar, c. II, s. 18.


! Hermes Greklerde Utaridin adyd. O daha sonra Msrhlarca Ay tanrs Thot diye isimlendirilmitir.
Hikmet ve feleiyle mehur olmutur. Geni bilgi iin bkz. Afifi, Tlikat, s. 44-45; Dairet'l-Mearij
Universalis, Hermes" maddesi; Dict. De la mythologie grecque et Romaine. Larousse, Hermes" maddesi.

321
h la s

3 Tarihilerimiz ldris'in Uhnuh olduunda hemfikirdir, bkz. Levsn, Tevarihu'l-Enbiya, s. 21; Beyzv,
Envar, c. II, s. 18; Mesudi, Murucu'z-Zeheb, c. I, s. 73; Ibnl-esir, el-Kmil, c. I, s. 44
4 Bkz. Aff, Tlihat, s. 44-45
5 Bkz. Abdurrahman Cmnin tdris hakkndaki ifadesi iin Abdurrahman Cm, erh-i Fussu'l-Hikem, c.
II, s. 266.
6 dris iki kez har edilecektir: birincisi, nbvvet ve risalet sancayla nebi ve resuller iinde; kincisi ise
Hz. Muhammedin sanca altnda veliler iinde veli olarak, bkz. lbnl-Arab, el-Ftht'l-Mekkiyye,
S, s. 175.
7 lbnl-Arab Hermese iaret etmemitir, fakat Aff onun Hermetik kaynaklardan yararlandn vurgu
lar. bkz. Tlikat, s. 258
8 Salebinin Ksasul-Hnbiyasnda ldrisin sonsuza dek yaayyla ilgili anlatt hikaye iin bkz. s. 51.
9 Gklerin kalbi, gkler yedi tane olduuna gre, drdnc kat gktr.
10lbnl-Arabideki dris simgesi, burada, Greklerdeki Hermese benzer.
" Bkz. Fussul-Hikem, nc ve drdnc fas.
Bkz. Kuran.
3Buradaki benzetmenin simgeselligi, ldrisin olay hakknda vard neticesiyle ortaya kmaktadr. Ku
kusuz ki, dris ehvetsiz akl haline gelmitir. O halde neticeden baktmzda: Hadise, insann akl ile
bedeni arasndaki ilikiyi ve kontrol altnda tutabilmek iin nefse tatbik edilen mchedeleri izah et
mektedir. Bu balamda Lbnan da insan bedeninin simgesi; ateten yaratlm at, Eflatunun kendisini
niteledii gibi, insann hayvani nefsidir. Ateten meydana gelmi aletler ise, bedenin ehvet ve arzular
dr. Ata binmek ise, ehevi nefsin nefs-i natkann [akl] nefse egemen olmasn engellenmesinin nne
gemektir. Bkz. Aff, Tlikat, s. 258.
'4Bkz. Vehim .
15Bkz. lbn'l-Arabi, Fususul-Hikem, s. 70.
16idris velilere yardm eder, bu nedenle Ibnl-Arab ykseklik ve ycelik makam derken ona iaret ede
bilir. Bkz. Dr. Zeki Necib, Tartkatu'r-Remz inde lbnl-Arabi Kirb- Tezkari, s. 78.
7llyas hakknda bkz. Letaif'l-Alm, s. 32
18Bkz. V ak tin Sahibi.
19Bkz. K abz.

h l a s bkz. S d k

h s a n R a h m e t i (Rahmet-i vasia1 [geni rahmet], rahmet-i mile2 [kapsayc rah


met], rahmetl-umum3 [genel rahmet], rahmet-i mutlaka4 [mutlak rahmet], rah-
met-i mme [umumi rahmet]) bkz. M in n e t.

N O TLAR:

1 Geni-rahmet Rahmetim her eyi kaplamtr (7:156) ayetinden tretilmitir. Bu rahmet, ameline bak
makszn herkes kendisine nail olduu iin, gerekte ihsan rahmetidir. Bkz. Bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye,
c. III, s. 496.
2 Kapsayc rahmet, her eyi ierdii iin, ihsan rahmetidir. Bkz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 70.

322
htiyar

3 Genel veya umumi rahmete rahmetler arasnda bir yer ayrmak mmkndr, nk o zel rahmete
karlk gelir, fakat baka bir adan ihsan rametine dahildir. nk ulat eyde bir arta bal olma
yan her genel ey, ihsandan kaynaklanr. Bkz. d-Ftuht'l-Mehhiyye, c. III, s. 377.
4 Mutlak rahmet, her eye mildir; rahmete konu olan eyde bulunmas gerekli bir nitelikle snrlanmaz.
O halde mutlak rahmet ihsan rahmetidir. Bkz. el-Ftuhti1-Mekhiyyef c. II, s. 676.

i h t i y a r H, ya ve ra, "ynelmek ve meyletmek" demektir, ardndan baka anlamlar


yklenmitir ( m u c e m ). Kelimenin kk anlam "ynelmek" ve "meyletmek" olunca, ihti
yar fikri insan dncesinde meyil ve tercihin eanlamls olarak ortaya kmtr. Buna
gre ihtiyar, iki olabilir eyi farz eder ve bunlardan birisi dierine tercih edilir, o da ger
ekleir.

htiyar Kuranda semek ve hrriyet anlamnda yer almtr;


Ben seni setim [ihtartke] vahyedileni dinle. (20:13)
Rabbin dilediini yaratr ve seer \yehtani], onlarn ise seme haklar1 [hiyere] yoktur. (28:68)

S ?"

lbnl-Arab Tanrnn ihtiyarn2 reddetmekle kendisinden nceki tasavvufi ve felsefi


izginin dna kmtr. bnl-Arabnin tasavvufi izginin dna kmasn yle
aklayabiliriz: htiyar hrriyet ile irtibatldr. Sfi, kelm bilginlerinin ve filozoflarn
aksine, Tanrnm zgrln kabul eder. Bu zgrlk tmel ve tikel btn yara
tklar kuatr. Bununla birlikte Tanrnm zgrl adaletiyle elimez.3 bnl-
Arabnin felsefi izgiden kmasn yle aklayabiliriz: Seim, dnce yapsnda
mmkn kavramn ispat eder. Mmkn bnl-Arabye gelinceye kadar, slam d
ncesindeki bir kavram olarak srekli var olmutur. Ibn'l-Arab ise ihtiyar red
detmi ve onu kendisine gre zorunlu hale gelen mmkne balamtr, ihtiyar iki
ey veya iki fiil arasnda bir tercih yapmay gerektirir, dolaysyla tercih, zta dner.
Byle bir ey, Tanr hakknda dnlemez: O halde ihtiyar, bnl-Arabye gre iki
olabilir arasnda bir seim deil, Allahn bizzat iradesidir. eyh-i Ekber, meiyet ve
iradeyi ayrt eder. Buna gre meiyet, zuhur edeni ve zuhur etmeyip de Hakkm
gayb mertebesine ayrdyla beraber, btn varlktr; halbuki irade, zuhur etmekle
gaybn bir ksmn tahsis eden ilahi nispettir.4 Burada, irade dzleminde, ihtiyarn
ihtiyar olmad ortaya kar, o, zuhur etmekle gayb ksmen belirleyen iradedir. O
halde ilahi meiyet, btn varl kapsamas itibariyle, mutlak birliktir, baka bir i-
fadeyle meiyette ihtiyar bulunmaz. htiyar, iradeyle birlemek iin zuhur dzle
minde ortaya kar, nk her ikisinin konular birdir. Ibnl-Arab bir sei olarak

323
htiyar

Tanr'nn ihtiyarn da reddeder, nk o, zta dnmeyi ve meiyetin birliinde bir


blnmeyi gerektirir. lbnl-Arab ilahi ihtiyar belirleme zelliindeki iradeye ba
lar.5 te bnl-Arabde ihtiyar byle anlamak gerekir. htiyar aadaki gibi tanm
lamak mmkndr: htiyar, ilahi ztn zerinde bulunduklar hale gre mmknle
re ilimesidir.

Hakikat, ihtiyar reddeder ve iradeyi kabul eder. Geri Rabbin dilediini yaratr ve
seer [ihtiyar] (28:68) ayetinde kelime gemitir. Ancak Allah ihtiyar sahibi anla
mnda muhtar deil, irade eden anlamnda 'mrittir. Varlkta asla mmkn bir
ey yoktur. Varlk, varl zorunlu ve imknszda snrldr. Bu yzden imkn ve ih
tiyara dellet eden ve hakikatlerin reddettii tarzda zikrettiim her ey, yaygn anla
tm ve ifade tarz nedeniyle zikredilmitir.6 (na , 10-11 )

radeden kaynaklanan hkm7 kabul etmekteyim, ihtiyar kabul etmiyorum. n


k ihtiyar dile getiren hitaplar, sebep ve illetinden soyut, mmkne gre gelmi
tir. ( f tu h a t , bs, 98)

Meiyet ihtiyar gerektirseydi, Hakkn kendisine dnmesini mmkn grm olur


duk, halbuki Hak olaslklar iin bir mahal deildir. nk olabilirlik, tercih ve
tercih edenin varln gerektirir. O halde, Allahn meiyetinde ihtiyarn bulunmas
imknszdr, nk Onun hakknda olabilirlik imknszdr, Allah iin bir eyi b
rakp dierini tercih etmeyi gerektirecek bir neden sz konusu olamaz. Bu yzden
Allah srf kendisinden dolay bir eyi tercih eder. O halde meiyet, tek bir eye iliir
ve onda ihtiyar sz konusu deildir. Bu nedenle mmkn iin gereini asla
anlayamaz, ( ftht, i:375)

Hakkn sadece meiyeti vardr


Tek bir hakikattir, onu iki yapacak orta yoktur
ihtiyar, imknszdr, farazidir
Geldiinde ise, onun hikmeti -bildiin- imkndr
mkn ortadan kalktnda ihtiyar da ortadan kalkar
Geride tek bir hakikat kalr, ( f th t , i:356)

Allahn seen olduunu bilmeye gelince: htiyar meiyetin mutlak birlii reddeder.
htiyar Hakka nispet edilecekse, bu, mmknn durumuna gre yaplm bir nis
pettir, yoksa Hakkn durumuna gre deil, (ftht, s, 57)

Geen ifadelerden bnl-Arabyi ihtiyar lafzn Allaha vermemeye ynelten sebep


anlalmtr. Bu durum Abdlkerim el-Clnin eletirisinde vard kanaatle eliir.8
lbnl-Arab ilahi mertebeye ihtiyar nispet etmekten saknrken -nk ihtiyar me
iyetin mutlak birliiyle eliir- ihtiyar insana braktm grmekteyiz. Fakat hangi

324
ki Deniz

ihtiyar? nsan seiminde mecburdur.

Her mellif, kendi seiminin [ihtiyar] altndadr. Bununla birlikte insan, seiminde
mecburdur. Biz ise, eserlerimizde byle deiliz, ( f th t , bs, 265)

Alntlanan metinde lbnl-Arabnin ihtiyar, meiyet ve irade arasndaki ayrmndan


sz konusu tanmmz karttk.

Ztn bulunduklar hale gre mmknlere ilimesi ihtiyar; ilmin mmknn varl
ndan nce gelmesi ynnden ztn onlara ilimesi, meiyet; mmkn iin sz ko
nusu iki ihtimalden birisini belirlemek zere kendisine ilimesi irade diye isim
lendirilir.9 (FTHT, 1:44)

n o tlar:

Bu ayette Hakkn dilemesi hrriyete benzer bir ekilde ortaya kmaktadr. Yani Allah dilediini seer
ve yaratr. Beyzvi, bu ayeti Hakkn iradesine bir engel ve mani yoktur diye yorumlar. Burada ihtiyar,
yapma hrriyetidir. Bkz. Envar, c. II, s. 102. Tirmiz ise ihtiyar ve hayr terimlerini irtibatlandrr. Hayr
Allahn iradesinin kendisinde gerekletii eydir. Bkz. Tirmiz, Tahsil Nezair, s. 78.
2 Burada iradeyi insan iradesi dzleminde deil, ilahi irade dzleminde ele almaktayz.
5 Kelmclarda insan iradesi hakknda bkz. Macid Fahri, Dirasat fi'l-Eikril-Arabi, s. 77-79
4 (Vcd, imkn, malum) Voir Massignon passion ed. Gallimand, c. 3 82-83.
5 Bkz. M eiyet.
6 lbnu 1-Arabde ihtiyarla ilgili olarak geen btn metinleri byle anlamak gerekir, bkz. htiyar hakkn-
daki ifadesi iin, Divan, s. 37.
1 Yani gayb mertebesinden zuhurda iradenin rol.
8 Abdlkerim el-Cl, lbnl-Arabnin ihtiyar grn eletirir, bkz. tnsan- Kmil, s. 49.
9 htiyar, meiyet ve iradenin bu tanmlarn tam olarak lbn'l-Arabfde grmekteyiz. Kitabu'l-Mesail, s. 34.

i k i D e n i z bkz. B a h r

k i D e n iz in K e s i t i i Y e r iki denizin kesitii yer (mecmau-bahreyn) bnl-


Arabnin hayal leminde ortaya kan ortada bulunma zelliini anlatmak iin kul
land bir terimdir. Hayal leminin ara lem olmasnn nedeni mnlar deryas ve
duyulur eyler deryasn birletirmesidir. Bylece birincisini somutlatrr, kincisini
ise inceltir.

Berzah mertebelerin en cmertidir. Ojiki denizin birletii yerdir: mnlar ve du


yulur eyler denizi. Mn duyulur, duyulur mn olmaz. Mecmaul-bahreyn [iki
denizin kesitii yer] diye ifade ettiimiz hayal mertebesi mnlar somutlatrrken,
duyulur olan inceltir, ( ftht, i:36 i)

k i m a m Sofilerin mstakil bir devletleri vardr. Bu devlet dta egemenlii altnda

325
kinci Baba

yaadklar siyasi rejim gibi dzenlenmitir. Bu devlette Gavs veya Kutup diye isim
lendirilen bir halife,1onun da iki veziri vardr, ite iki imam o vezirlerdir.

Onlarn bir ksm imamlardr. Bunlarn says hibir zaman ikiyi gemez ve nc-
leri yoktur. Birincisi Abdrrab, dieri Abdlmeliktir. Kutup ise Abdullahtr. Her
kulun kendine zg ve onunla dua ettii bir ilahi ismi vardr.2 Btn Kutuplar Al
lahn kulu, tm zamanlardaki imamlar er-Rab ve el-Melik isimlerinin kullardr. Bu
iki imam Kutup ldnde onun yerine bakar ve iki vezir gibidirler. Birisi melekt
[emir lemi, ruhan lem], dieri mlk [grnen lem] lemini gzetmekle grevli
dir. (FTHT, 11:6)

Kutbun vezirleri iki imamdr. Kutup onlar iki zamanda iki imam yapmtr.3 (FT
HT, 1:4)

lbnl-Arab Kutup ve iki imam4 betimler: Tahtta oturan bir halife, sanda bir i-
mam 5-el-M elikin kulu olan ruhani im am - solunda en kmil imam 6 ve Rabbin kulu
bulunur. Kutbun lmesiyle sr ikinci imama geer .7

N O T LA R :

1 Bkz. Kutup.
2 Yani bu ilahi isim, adamn bulunduu mertebenin ismidir.
3 Melekt ve mlk lemi.
4 Crcnnin iki imam tanm iin bkz. Tarijat, s. 36; Tehanevi, Keaf, no. 685, ayrca Kutup maddesi.
5 Bkz. Risle-i Menzil-i Kutub, s. 12,13.
6 Bkz. Risle-i Menzil-i Kutub, s. 8-12.
7 lbn-Arabt Kutup ve iki imam hakknda mstakil bir risale yazmtr. Orada Kutbun mertebesi ve iki
imamn yeri ve srlarn genie ele alr.

k i n c i B a b a ikinci baba sonucun kmasn salayan ikinci ncldr. rn veya


sonu iki asl veya nclden meydana gelebilir, lbnl-Arabinin ifadesiyle bir ey iki
eyden, bir sonu iki nclden meydana gelebilir ( ftht, tso). lk ncl, birinci ba
ba ,1sonraki ncl, ikinci babadr (lbnl-Arab bazen ona ana der, birinci ncl ise
baba ismini korur). ncln ismi ve ierii de sonu veya rne gre deiir. Hatta
ayn ncl bir sonucun birinci babas ve bakasna gre de ikinci babas olabilir. Sz
gelii dem bedenlerin birinci babas, daha sonra belirteceimiz gibi, ayn zamanda
ikinci babadr. bnl-Arabnin ikinci baba deyimiyle aadaki anlamlar kast etmi
olabileceini syleyebiliriz: kinci baba klli nefs -veya bnl-Arabnin belirttii gi
b i- Havvadr .2lem iki ncln birlemesinden meydana gelen bir neticedir. Bu iki
ncl ilk akl ve klli nefstir. lk akl ise Ibnl-Arabde birinci baba ismini korur.
Klli nefs [Havva] ise: a) Edilgen olmas ynnden ana; akl ona etki eden ve eyle

326
kinci Baba

mini uygulayandr, b) kinci ncl veya lemin ortaya kmasna etki eden ikinci asl
olmas ynnden ikinci babadr.3Akl, ilk asildir.

Klli nefs, Yce Kalemin yaz mahallidir. Altndaki her ey reme lemindendir ve
Akl onun babas, Nefs anasdr, ( ftht , ii, 4 2 9 )

k in c i ba ba k l l i n e fs tir. ( ftht , 1,141)

Ondan ana diye isimlendirdii ikinci baba meydana gelmitir. Bu durumda birinci
baba kinciden daha stn olmutur, nk onun asldr, ( f t h t , i,i 36)

kinci baba Tabiattr. ) lemin ulvi babalan, drttr: lk Akl, Klli Nefs, Tabiat ve
Heba, ilk Akl, daima birinci babadr. Klli nefs, Yce Kalemin etkisine ak olmas
nedeniyle ana diye yorumlanabilirken, ardndan konumunu Tabiata brakr. Tabiat,
Hebda messir ve etkindir. Bylece tabiat ikinci baba, baka bir ifadeyle ilk Akl
dan sonra ikinci messir ve faildir. O halde bu drt baba lemin ayr ayr asllar de
illerdir, i ie gemi ve birbirlerinden meydana gelmilerdir. Baka bir ifadeyle on
larn lemin babalar olmalar kendi aralarnda ana olmalarna engel deildir.

a. Baba=Etkin, messir ise b. Baba=asl ise


lk Akl-Birinci Baba lk Akl-Birinci Baba
Klli nefs-lkinci Baba Klli nefs-lkinci Baba
Tabiat-nc Baba Tabiat-nc Baba
Heb-Ana Heb-Drdnc Baba

Mmknlerden ikinci babann [klli nefs] mahiyetini ve onun Yce Kalem kar
snda ikinci ana olduunu rendin. Klli Nefs ikiz douran ilk ana idi. nce Tabi
at meydana getirmi, ardndan Heba domutur. Tabiat Heby nikahlam, klli
cismin sureti domutur. Klli cisim, zuhur eden ilk cisimdir. Bylece, bir rn
olduu iin, Tabiat baba, Heba ana olmutur. nk rn onda ortaya kmtr.
(FTHT, 1:140)

Geen ifadelerden anlald gibi, Tabiat Hebaya tesir etmesi ve lk Akldan sonra
gelmesi ynnden babadr. Tabiat, lemin varl iin ikinci ncl veya ikinci asl
olmas ynnden ikinci baba kabul edilir; bununla birlikte Hakkn fiiline konu ol
mas ynnden ieriinde analk zellii de bulunur. Bkz. le m in Y c e - B y k A -
n a s .

Bu lemde sadece Tabiat vardr, nk o edilgenlik mahallidir. Hak karsnda tabi


at, erkek karsnda kadn gibidir, ( ftht , iv :1 5 o)

327
kinci Fark

Bireysel nefslerin babalar4 ynnden asllar [lk Akl veya Klli Ruhi temizdir. O
Baba, sadece bedenle zuhur ettii iin, tabiat ikinci baba olmutur, ( ftht, i:272 )

tkinci Baba dem'dir: b k z . Babalarm z. kinci Baba brahimdir :5lbnl-Arab baba


larmz (A b n a ) derken drt kiiye iaret eder. Baka bir yerde ise Ibnl-Arab ne
sebimizi -kastedilen Mslmanlardr- iki babayla snrlamtr. Bylece bir
Mslmanm iki babas6 vardr: O ncelikle en yakn baba olan -onun ilk babasdr-
Muhammede (a.s.), ardndan uzak babasna nispet edilir -brahim peygamber. b
rahimin Mslmanlarn babas olmasnn nedeni, Kurann bunu ifade etmi olma
sdr.

tkinci baba bizi Mslmanlar diye isimlendirendir.7 ( ftht, 1:5)

n o t la r :

' Bkz. Birin ci B ab a.


1 Bkz. Dii.
3 Bkz. Ulvi B a b a . nk ulv babalar drttr, kincisi Klli Nefstir.
4 Metinde cbiha [dii iin onun babas] eklindedir. Bkz. B irin ci B ab a.
3 Bkz. brahim.
6 Ibnl-Arab burada babaya dini-ruhsal bir kk olarak bakar.
7 "Babanz brahimin dini (22:78) ayetine telmih.

k i n c i F a r k kinci Fark Tanrnm birliiyle kendi benlii silindikten sonra kulun


Rabbinden ayr olduunun bilincine vard haldir. Bu hal, okluu birlikte, birlii
oklukta mahede etmektir.'

iinde kulun rabbinden ayrt makam, istenilen ikinci fark makamdr. Bu ma


kam, muhakkikler ve Allah bilenlere gre, (kulun kendisini Hak ile ayn sayd)
cem' makamndan stndr. nk cem', gerekte (Hak ile kul arasnda) ayrla
izin verir. Ayrla izin, oklua izin demektir ki, gerekte okluk yoktur.2 ( terc
man, 3)

k i n c i l A n a h t a r l a r bkz. F e t ih

l a h i A h i t (Misak) lahi ahit, Rableri olduuna dair insanlar kendilerine kar tank
tuttuunda, Allahn dem oullarndan ald szdr.

Ardndan yumuak ve narin bir zellikle dua gelir. Bu duada Allahn dem oulla
rndan a ld ilahi ahdin genellii bulunur, ( ftht , 111-473)

Saf ahit, Allahn dem oullarndan ald ahittir. Bu ahdi bellerinden zrriyetlerini
kartp kendilerini kendilerine tank tuttuu zaman almtr.3 Sonra her demolu

328
Misak/Zerre lemindeki Misak

ftrat zerinde domutur. Bu durum, Hz. Peygamberin Her doan ftrat zerinde
doar hadisinde dile getirilmitir. Ftrat, Hakka mahsus saf hittir. Bkz. M is a k /Z e r
re le m in d e k i M is a k

NOTLAR:

' lbnl-Arab sfiler arasnda sklkla kullanlan terimlere genellikle pek ilgi gstermemitir. Kendi felse
fesinden yeni bir biim kazandrd terimler bunun dndadr.
2 kinci fark iin bkz. Letaiful-A'lm, s. 142. Ayrca bkz. Kn, stlaha!-! Sfiyye, s. 86.
3 Ben sizin Rabbiniz deil miyim ayetine telmih.

l a h i A n a Slkta eyhin nemi bnul-Arab 1 ncesinde bile bir tartma konusu


deildi. Sfi muhitlerde eyh mridin manevi babas saylr. nsan ruh ve bedenden
meydana geldii iin iki nesebi vardr: birincisi topraktan yaratlm bir ana ve ba
baya bedensel nesebi [fiziki doum], kincisi ise ruhsal baba ve anadr [manevi do
um ].2 Fakat lbnl-Arabi ncesinde ruhsal nesep sadece babayla snrlyd ve bu
dnemde ruhsal ana veya bu ibareye yakn bir terim bulamyoruz. nk tasavvuf
nderlerinden bir eyhin eli altnda terbiye grdn okuduumuz herkesin eyhi
erkekti. lbnl-Arab ilahi anay (mm-i il h iy y e ) ruhsal babaya yakn anlamda veya
topraktan yaratlm ana-babann kart olarak ilk kez kullanan kimsedir.3 Daha
dorusu lbnl-Arab terimi terbiyesinden yararland bir kadndan almtr.

Ben biliyyeli Allah ve arife bir kadna hizmet ettim. Ad Fatma b. El-Msni
el-Kurtub idi. O bana yle derdi: Ben senin ilahi annenim [mm-i ilhiyye], top
raktan olan annenin nuruyum." ( ftht , c. 11,347)

N OTLAR:

' Bu konuda bkz. lbn Haldun, ifa's-Sail, s. 61 vd; bn bad en-Rendi, er-Resail-i Sura, s. 130 vd.
2 Shreverd Avarif'l-Mearifte yle der: Mrit, tabi doumda ocuun babasnn bir paras olduu
gibi, eyhin bir paras haline gelir s. 85. ki doum tarzyla ilgili bkz. Shreverd, a.g.y., s. 84-88. Sad-
reddin Konev ikinci douma Risle-i Tevecchte iaret etmitir.
3 Anadaki bu nispetteki denklii ocuktaki denklik takip eder. Bu balamda din ve tn Itoprak] ocuu
vardr. lbnl-Arab yle der: Tn [toprak) ocuu ile din ocuu arasnda fark vardr (Kitb- Terclm,
s. 35).

l a h i E m i r ' Kelimenin be kk anlam vardr: , yasan zdd, bereket ve gelime,


retmen ve armak.2 ( m u c e m )

SP"

Zikredilen szlk anlamlarn ikisiyle Kuranda yer alr:3


Hkm verilmitir, iler ona dnecektir. (2:210)

329
T e k v in i E m ir T e k lif i E m ir

Onlara iyilii emreder ve ktlkten sakndrr. (7:157)

Dar anlamda gnah genel anlamda ktlk problemi insan dncesinin temel so
runu olagelmi, dnrler gerek ahlaki ve gerekse din alannda elikilere dme
den bu sorunun amazlarndan kmaya almlardr. Kelm bilginleri bu amaz
dan kurtulmaya alp gnah dnce yaplarnda ilahi irade, meiyet, adalet ve in
sann hrriyeti balamnda ele aldklar gibi4 bnl-Arab de ayn sorunlar zmeye
almtr. Fakat o kelmclar ve filozoflar iki adan amtr: birincisi zaman za
man kulland airane ynelimi, kincisi ise beeri-tasavvufi tecrbesine cesaretle
uymas. lahi emre kar ilk gnah deme secde5 etmekle ilgili ilahi emre blisin
kar kmasyd. Bu durum sfilerin, zellikle de blis ve dem hikyesine yksek
bir ilgi gsterenlerin nne geni bir alan amtr. Onlar bazen simgesel, bazen ia
ret diliyle, nadiren de ak konumulardr. Hatta bu balamda ak konumalar i-
aret ve simgesel dilden daha kapal olmutur. Halla el-Mansur blis ile tartm ve
bu tartmada akl semitir. Bylece Halla lblisin ftvvetini [mertlik, yiitlik]
kabul cretini gstermitir.6 bnl-Arab tasavvufi tecrbesinde Hallactan geri
kalmaz; bununla birlikte ibarelerinde ar gitmemi, iaret ve imayla yetinmi, genel
teorik dzleminde mevzudan sz etmi, ykye deinmeden ilkelerden konumu
tur. Gnah znde ilahi irade karsna ilahi emrin konmasyla drt soruna yol a
mtr: a) lahi emre isyan edilebilir mi? b) Bir fiilin ilahi iradenin dna kmas
mmkn mdr? c) Allahn istemedii bir fiili emretmesi dnlebilir mi? d) Allah
gnah ve ktl dilemi midir? Ibnl-Arab bu sorulara cevap vermeye alr.
Bunu yaparken de ilahi emri ikiye ayrr: Birincisi mutlaka gereklemesi gereken
dorudan ilahi emir, dieri ise dolayl ilahi emir. Bu ikinci k gerekleebilecei gibi
gereklemeyebilir de. bnl-Arab birinciyi tekvin emir, kinciyi teklifi emir diye
isimlendirmitir. Bkz. T ek vin Em irT ek lifi Em ir

N O T LA R :

1 Tehnev emir lafz ve emir kipini dil ve tasavvuf ynnden genie aklamtr. Bkz. Keaf, c. I, s. 68.
2 Bu be esasn ayrnts iin bkz. a.g.y., c. I, s. 137.
3 Bkz. Mcem-i Mfehres, Emir" maddesi.
4 Bkz. Ear, Makalatl-hlamiyyn, s. 100-102; Gazl, el-lktisad fil-ltikad, s.105; Abdurrahman Bedevi,
Mezahibul-lslamiyyn, s. 563; Fahreddin Razi, el-Muhassal, s. 140 vd. Bu blm ok nemlidir; nk ya
zar burada filozof ve kelmclarm tavrn ak bir ekilde nitelemektedir; Ferid Cebr, Mcem-i Gazl, s.
4-7-
5 Rabbin meleklere deme secde edin dediinde (2:34) ayetine telmih.
6 Halla hakknda bkz. Kitabu't-Tavsin, ed. Massignon, Paris 1913 s. 145 vd. Emir ve irade gr iin,
a.g.y., s. 41-55. Halla Firavun ve blis ile mnazara ederken blis kendisine yle der: deme secde et-

330
lahi Emrin Hizmetkr

eydim, ftvvet makamndan derdim. Halla szn yle tamamlam: blis ve Firavun benim re
fikim ve pirimdr," s. 91. Halla, lblisin gnah hakkndaki dncesi balamnda, emir ile emrin za
manda icras arasnda aynma gider ve icray anlama ve bilgiye balar. Buna karn Nifferinin tersine
bilgiyi ayrc sayp reddettiini grmekteyiz. nk ilahi emir bilgi olmakszn icray gerektirir. ayet
bilgi varsa, bu durumda insan emre deil, emri bilmesine itaat etmi demektir. Yani insan bu durumda
Allah'n emrine deil, kendi bilgisine itaat etmitir. Nifferinin tavr iin bkz. Kitabu'l-Mevkf, s. 28.

l a h i E m r i n H i z m e t k r [Hizmetkr anlamndaki hadim'in kk harfleri olan] h, dal


ve mim tek kktr. "Bir eyi bir ey ile evrelemek, kuatmak" demektir. Hizmet ve
bundan tretilmi hadim [hizmetkr] de bu kkten gelir; nk hadim hizmet ettii
kimsenin etrafn kuatr, ( m u c e m )

lahi emrin hizmetkr (hadim'l-emri'l-ilahi) bileik bir terimdir ve aadaki ekilde


unsurlarna ayrtrlp aklanabilir: Hizmetkar: belirtilen szlk anlam. lahi emir:
teklifi emir.' O halde ilahi emrin hizmetkrlar itaatkr ve asileriyle btn yaratkla
ra ulatrmak iin teklifle ilgili ilahi emre hizmet eden kimselerdir. Onlar, zel an
lamda peygamberler ve vrisleridir. bnl-Arabi ilahi emrin hizmetkr terimini ila
hi iradenin hizmetkr teriminin kart olarak kullanr. Peygamberler ilahi iradenin
deil, ilahi emrin hizmetkrlardr. nk iradenin hizmetkrnn zelliklerinden
birisi teklif emrini Allahn itaatkr olmasn diledii kimselere ulatrmasdr. Byle-
ce de onun risleti btn insanlar iermez. stelik Allahn yaratklar hakkndaki
iradesi de gerekletikten sonra bilinebilir.

Resul ve vrisleri iin genel anlamda ilahi emrin hizmetkrlar denilir. Gerekten de
resul ve vris iradeye dayanan ilahi emrin hadimidir, iradenin hadimi deillerdir.
Resl mkellefin mutluluunu istedii iin kendisine onu getirmitir. Eer pey
gamber ilahi iradeye hizmet etseydi, nasihat etmezdi; halbuki o irade ile nasihat et
mitir. Resul ve vris, nefisler iin uhrevi doktorlar gibidir. O emrettiinde Allahn
emrine boyun eer. Allahn emrine bakar ve iradesine bakar. Bylece Allahn ira
desine aykr bir eyi emrettiini grr; Allahn irade ettii ey ise gerekleir.2 E-
mir de byledir. Allah emri dilemitir ve o da gereklemitir. Resl bir tebligcidir.
Allahn basiretini at kimseden baka, hi kimse irade edilen eyin gerekleme
sinden nce iradenin hkmn bilemez. Allahn gzn at kimse ise, ilahi ilim
de sabit olduklar tarzda mmknlerin hakikatlerini idrak etmitir.3( fuss, 98 )

n o tlar:

Bkz T ek vin i Emir T ek lifi Emir.


2 Bkz. T ek vin i Emir T e k lifi Emir.

331
lahi Gelinler

3 Paragrafn yorumu iin bkz. Afifi, Tlikat, c. II, s. 103.

l a h i G e l i n l e r Szlk anlam iin bkz. H akkn G elinleri

S9

A'ras- ilhiyye, ilahi tecelliler ve kulun kalbine tenezzl ettiklerinde hakikat ve m


nlar getiren vridattr. Sz konusu tecelliler ve vridat, taris kelimesinden gelen
a'ras diye isimlendirilmilerdir. Bunun anlam, yolcunun bilinen bir menzilde ko
naklamasdr. lahi diye isimlendirilmitir, nk onlar gnderen ve bir menzilde
konaklatan Allahtr.

A'ras- ilhiyyeye' gelince: A'ras, ta'ris kelimesinden tretilmitir. Ta'ris, yolcunun


yolculuk esnasnda belirli bir menzilde konaklamasdr. Yolculuk manevi olabilece
i gibi maddi de olabilir. Maddi yolculuk, malumdur. Manevi yolculuk ise kalbe
srekli ve pe pee zuhur eden eylerdir. Tecelliler bir kalbe ulatklarnda, onda
konaklarlar. Bylece kalp tecelliler iin bir konak haline gelir. Tecelliler, getirdikleri
hakikati vermek iin kalpte konaklamlardr. Bunlar Allaha nispet edilmilerdir,
nk onlar yolculua kartan ve sz konusu kalbe izhar edip, kalbi de onlarn
konakladklar menzil yapan Allahtr, ( ftht, iii:S41 )

NOTLAR:
1 bnl-Arabtde aras- ilhiyye hakknda bkz. Mevakiu'n-Ncum, s. 45; Tacu'r-Resail, s. 48; el-Ftuhtl-
Mekkiyye, c. III, s. 515, 516; el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 32

l a h i H a z i n e l e r (Hazain'l-imknat) Ibnl-Arabde hazainl-eya teriminde im


knlarn eyann hzineleri olduunu grmekteyiz. O aama aama ykselir ve im
kn hzinelerinin ilahi isimler olduklar fikrine varr.

En gzel isimler Ona aittir (17:110). Biz farkl isim, hakikat ve anlamlarn ait olduu
bir ilaha dua ederiz. Bu isimler daima kendisine aittir ve onlar ilahi hzinelerdir.
Eyann sakland bu imknlar da o isimlerde gizlidir, ( ftht, i:i93)

l a h i H a z r e t Her ilahi isim varlktaki tecellileriyle birlikte ilahi bir hazrettir. lahi
Hazret ise, insan hazretinin kart olarak (ilahi hazretin mazharlar ve tecellileri) s
fat ve fiilleriyle birlikte ilahi Zt'tr.

dem ilahi hazretin zelliklerini kendinde toplayan bir nshadr. lahi hazret zt,
sfat ve fiillerdir, ( fuss, 199)

lahi Hazret zt. sfat ve fiillerden oluur, ( f th t , ii:1 73)

332
lahi Hitap

la h i H it a p H, ta ve ba iki kktr: birincisi iki ahs arasndaki konumadr. Hatabehu


'ona syledi' denilir. Hutbe de buradan gelir. Evlilikte evlenme iradesi hitbe diye isim
lendirilir. Dier kk ise iki "rengin farkll" demektir, (mucem)

Tanr Kuran'da' yaratklarndan uzak bir ekilde semasnda bulunuyor deildir, bilakis yceliine ve m-
nezzehliine ramen Tanr ile yaratklar arasnda ince kprler vardr. Allahn grlmesi konusunda
gr ayrlklar sz konusu ise de, Kuran Allah'n yaratklaryla konutuunu ve onlara hitap ettiini a-
ka dile getirir.2
Allah bir vahiy veya perde ardndan olmakszn hi kimse ile konumamtr.3 (42:51)
Allah Musa ile konumutur, (4:164)

Halka dnk ilahi hitap4 tektir, muhatabn ve hitabn gerekletii lemin dei
mesiyle kendisine verilen isimler deiir. Bu yzden ilahi hitap tektir, muhatabn
[halk] artlarna gre oalr: sz [kavi], kelm,5 muhdese [karlkl konuma], m-
smere [sohbet], fehvniyye [ifahilik], a) Muhatabn zellii: Tanrnn hitabn ii
ten, mdum [mevcut olmayan] bir ey ise kavi, mevcut bir ey ise kelm diye isim
lendirilir.

Kelm ve kavi [sz], Allaha ait iki zelliktir. Kavli var olmayan iitir. Bir eyi irade
ettiimizde ona szmz [kavi] oldur ve o da hemen olur (16:40) ayetinde belirti
len ey budur. Kelm ise mevcut iitir. Bu da Allah Musa ile konumutur [ke
lm] ( 4 : 1 6 4 ) ayetinde dile getirilir. Bu yzden kavlin yok olanda [mdum] bir eseri
vardr, o da var olmaktr; kelmn da mevcutta bir eseri vardr, o da bilgidir.6
(F T H T , ll:4 0 0 )

b) Hitabn ve muhatabn bulunduu lem de hitabn adm deitirir: Tanr hitabm


diledii baz yaratklarna kendi setii mutlak leminden ulatrr, dolaysyla lem
lerinin oalmasyla hitabn isimleri de oalr. Bunlardan isme iaret edeceiz: 1)
Fehvniyye: Fahe er-racl [adam konutu] deyiinden tretilmitir. Terim bnl-
Arabye zgdr7 ve iki tarzda geer: isim ve sfat. Birinci tarzyla Tanrmn misal
lemindeki8 ifahi hitabna9 iaret eder. Hakkm yaratklarn yaratmadan nce ken
dilerine hitap ettii kn [ol] szjehvani kavil veya/ehvani kelimedir. kinci tarzda ise
hitap edildii lemden, yani misal leminden tretiliine yakn bir anlam tar. Bu
durumda fehvan, misal!10 [misal mertebesine ait] kelimesinin eanlamls olur.
bnT-Arab Tercmanl-Evak'ta fem [az] kelimesini aklarken yle der:

Fem yolundan yani fehvanlik, dil ve lisan yolundan. Bu nedenle (sann makam

333
lahi Hitap

fenn [ol] h km n verir, ( tercm an , 23)

Fehvanlik Hakkn misal lemindeki ifahi hitabdr, ( f th t , ii:i28)

Rahmet varlktan yaylm, ztlar fehvan! [ifahi] kelime vastasyla ortaya km


lardr; sz konusu kelime mertebe kelimesi, o da kn [ol] szdr. ( t e c e u Iy a t , 13)

Hak geceleyin konuarak bana geldiinde


ifahi konuuyordu; tevazu onu grmem iin izhar etmiti. (DVAN, 32)

2) Muhadese: Muhadese Musaya aatan nida etme rneinde olduu gibi, Hakkn
ariflere mlk leminden hitap etmesidir. Muhadese mahedenin feridir. 3) Msa-
mere: Msamere Tanrnn ariflere gayb ve srlar leminden hitabdr, Ruhul-Emin
onu kalplerine indirmitir. Msamere muhadesenin zel bir trdr.

Msamere Hakkn ariflere gayb ve srlar leminden hitap etmesidir; Ruhul-emin


[Cebrail] onu senin kalbine indirmitir. Msamere, muhadesenin zel bir trdr.
Muhadesenin mahiyeti nedir?"12 diye sorarsan yle cevap veririz: Muhadese Mu
saya aatan nida etme rneinde olduu gibi Hakkn ariflere mlk leminden hi
tap etmesidir. Muhadese mahedenin13 feridir." ( f th t , IM32)

Muhatabn artlarna gre hitap oald gibi, ulat yollarn artyla da oalr:
peygambere vahiy4 -perde ardndan hitap.

Kulaa ulamas esnasnda ilahi hitab bilmeye gelince: Bu Allahn u tarz dn


da kimseyle dorudan konumas mmkn deildir: vahiy veya perde ardndan ve
ya bir eli gnderip izniyle ona dilediini vahyetmesiyle (a2.s). Vahiy Allahn ko
numa tarznda peygamberlerin kalplerine ulatrd eydir. Ayetteki veya perde
ardndan" ifadesi Allahn kalbe deil, kulaa aktard ilahi hitaptr. Bylece neye
aktanlmsa, o [kulak] hitab idrak eder. Ayetteki veya eli gndermesi" ise mele
in veya insan trnden bir peygamberin bize getirdii eylerdir. Biz Allahn kel
mn aktardmzda, artk o Allahn kelm deildir, ( f th t , lll:332)

Byk pirimizin dnce dnyasna egemen olan varlk birlii gr onu varlktaki
btn grnmleri bir ilahi zellik veya isimde birletirmeye sevk eder. Ayn za
manda, kim sylerse sylesin, lemde sesin btn tezahrleri ilahi bir hitap veya ke
lmdr. Baka bir ifadeyle Hak, konuanlarn dillerinde dile gelendir.

lahi haberler iki ksmdr: birinci ksm, Allah katndan gelen ve sayfalar, Tevrat,
Incil, Kuran veya Zebur diye isimlendirilen eylerdir. Ksaca Allahtan bir melein
veya peygamberin bildirdii her ey birinci ksma girer. Dier ksm ise, lemde
syleyen kim olursa olsun her trl haberdir. Btn mevcutlarn dillerinde syle
nen ilahi hitap, bunu bilenler az'5 bile olsa, gerekte ilahi hitaptr, ( f t h t . v.204)

334
lahi radenin Hizmetkar

Hitap kelimesi Kuran- Kerim kaynakl deildir; fakat bn'l-Arabtde kendi bana deil de trleriyle
bulunduu iin, burada da ayn yntemi takip ettik ve eitli ekilleriyle Kuran- Kerim'de geiini ele
aldk,
2 lbn Kayyim el-Cevzi Medaric's-Slihin'de zel ve genel hidayet trlerini zikretmitir, bkz. s. 37, 52.
3 Bu ayet Allah'n insanlarla konuabileceini ve bu konumann tarzlarn ortaya koyar.
4 Hitap terimi altnda birtakm ilikili terimleri daha topladk; nk hitap, gerekte kendisinin benzer
leri olan baz terimleri ieren bir izgidir [msamere, muhadese, kelam, kavi gibi). Bu anlamda hitap
canllk gibi bir st kavramdr: Aslan canldr, insan canldr vs. deriz. Ayn ekilde kelam hitaptr, m
samere hitaptr deriz.
5 bn'l-Arabnin Allahn szel kelam hakkndaki gr iin bkz. S fa t, K e lim e . Ayrca bkz. el-
Ftht'l-Mekkiyye, c. II, s. 400; c. IV, s. 90.
6 lbnl-Arab kelamn yara anlamndaki kelinden trediini belirtir. Bkz. el-Fthtl-Mehkiyye, c. IV, s.
431-
7 Osman Yahya bu terimin bnl-Arabye zg olduunu vurgular. Bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s.
9-
8 Fehvanyye Hakkn hitabn dorudan iitmek demektir. Nitekim lbnl-Arab Hakkn suretinin doru
dan grleceine de iaret eder, bkz. el-Fthtul-Mekkyye, c. IV, s. 19.
5 Clnin fehvaniyye gr iin bkz. Cl, HaHkat'l-Yakin, s. 8.
10lbnu 1-Arabide fehvanyye hakknda bkz. Istlahal, 297; Tecelliyat, s. 2 vd.; Tercman'l-Evak, s. 23, 49;
nsan-1 Klli, s. 2; Uklet'l-Mstevfiz, s. 43.
" Nablsnin tanm iin bkz. erh-i Salati'l-Kbra, s. 20.
12Muhadese iin bkz. Istlahat, 291; Risdle-i la Yeulu Aleyh, s. 10; el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 353.
13ilahi hitap, syleyenlerin dillerinde yaygndr, nitekim hitabn nc anlamndan bu anlalmaktadr.
Bu nedenle onu duymay uhd diye isimlendirmitir.
4Bkz. V ah iy.
s Bkz. S fat.

l a h i i r a d e n i n H i z m e t k a r bkz. la h i Em rin H izm etkr ( hadim'l-emril-ilahi)

l a h i s i m lahi isim1 terimini bnl-Arabde ancak zel bir konum asndan anla
yabiliriz ki, bu konum msemmayla ilikisidir. O halde isim ve msemma, ilahi ismi
tanmlayabileceimiz yegne kapmzdr. Fakat birlie balanm bir sistemde ismin
msemmayla2 ilikisinin mahiyeti ne olabilir? sim, msemmay gsteren delil, ona
giden yol, ayn zamanda msemmann kendisidir. te belirttiimiz hususu akla
yan metinler;

Her ismin iki delleti3 vardr: smin konumu ne kadar da gariptir! Tanmda verdii
sonu da ne kadar gariptir. Hak dua edene karlk verir ve Ona ancak isimleriyle
dua edilir, ( fth t , iv :393)

sim msemmaya doru bir merdivendir, ( f th t , Is, 237)

isim zt ynnden m semmadr [isimlendirilen].4 ( fuss , 79)

335
lahi sim

s i m m s e m m a d r . 5 ( f t h t , i: 2 i 6 )

s i m , m s e m m a v e is i m le n d ir m e a r a s n d a k i f a r k l l k , la f z f a r k l l d r , ( f t h t , bs,

205)

Isim-msemma [isimlendirilen] ilikisiyle ilgili bu zetten sonra, Ibnl-Arabnin


msemma hakkndaki tavrna bal olarak, ismi msemmadan ayrmadan u tanm
lar kartabiliriz: sim, sabitin (zt) karsnda deiken ve bakalaan; birliin (zt)
karsnda okluun esas; hakikat (zt)6 karsnda bant ve nispetlerdir: lbnl-
Arabnin iki metnini aktaracaz, bu metinlerde lemler, hazretler ve mertebelerin
deimesiyle bir olan ztn isminin farkllamas ortaya kar. Msemma birdir, i-
simleri farkllar: duyulur eyler, tahayyl edilenler, zikredilenler, ezberlenenler,
dnlenler, makuller, srlar. Bazen lbnl-Arab birlik hakkndaki teorisini mate
matiksel bir yolla aklamaktan holanr: bir ve say. Hakikat zt itibariyle bir, isim
leri itibariyle oktur.

Duyu mertebesine gelince, o duyulur eyleri toplar. Hayal, onlarn emiridir ve onun
topladnn sahibi ise duyudur. Duyular, farkl trlerine gre, hissedilirleri alr ve
onlar sahiplerine verir. Hayal onlar hayal hzinesine ykseltir. Orada yksel
tildikleri mertebenin cinsinden bir isim kazanrlar ve duyulurlarn ismi kendi
lerinden silinir, tahayyl edilenlerin ismi verilir. Hayal zikir sultan altnda hara
sahibi olur ve onlar korur. Burada tahayyl edilenlerin ismi zikredilenler ve ezber-
lenenlere dnr. Bylece kendilerinin intikal etmesiyle isimleri de yenilenir. Hal
buki onlar kendiliklerinde birdir. ( t e d b Ir a t , 187-89)

Say bir olarak grlr, fakat mertebelerde dolar. Bu dolamayla saylarn varlk
lar ortaya kar. Mertebeleri farkllatka da isimleri deiir. Herhangi bir merte
bede o mertebenin gerektirdii isim ile isimlendirilir, ( el - f e n a , 2 -3 )

okluk isimlerdedir ve onlar nispetler, nispetler ise yok olan7 eylerdir. Tek haki
kat vardr ki, o da Zttr. ( f u s S, 76)

okluu dikkate alan, lem ve ilahi isimleri dikkate alr; birlii esas alan ise zt a
sndan Hak ile beraberdir. Allahn bizi talep eden ilahi isimler asndan birlii,
okluun birliidir; bizden ve isimlerinden mstani olan zt ynnden Allahn
birlii ise hakikatin birliidir, (fu s s, 10 1)

sim, ztn8 tecelli edip, makul ve ayr bir ilahi hakikat haline geldii varlk merte
besidir.9

sim varln bilinmezliinden meydana gelen her tecelli ve farkllamadr.10 Bu


yzden isim, msemmas zerinde bir almettir;11 msemma ona gre bilinir. Fark

336
lahi sim

l ve zuhur etmi msemmaya dellet eden lafz ise ismin ismidir.12 Allah ismi, her
hangi klli bir ite taayyn itibariyle Haktan ayrdr ve zuhur etmitir. 'Allah is
miyle isimlendirmede dnlen ey, mertebeyle birlikte varlk; Rahman ile isim
lendirmede dnlen ise genel anlamda yayl asndan varlktr, ( g a y a t , 4 19 )

lemdeki her mevcudun gc insanda bulunur, bylece btn mertebeler insana


aittir. Bu nedenle sadece insan surete tahsis edilmi,13 bylece o ilahi ve kevn haki
katleri kendisinde toplamtr, (f t h t, i:39s)

l a h i is i m l e r d e r k e n n is p e t le r in h a k i k a t l e r in i k a s t e t m e k t e y im . ( f u s S, i 53)

simler, makul hakikatler zerindeki bant ve isimlerdir, zt onlarla artmaz. n


k bir ey ancak harite var olan eylerle artabilir; hkm, tamlama ve nispetlerle
artmaz, ( f t h t , i v :294)

ilahi ismin nc anlam ise mazhar ile ilgilidir. Btn varlk, ilahi isimlerin
mazhar ve tecellighdr;'4 bu nedenle mecazi olarak leme ilahi isimleri verebiliriz.15
Buna gre btn lem, Allahn kendisine vermi olduu isimlerdir. lbnl-Arab da
ha ileri giderek, her ismin hatta kul isminin bile ilahi isimlerden olduunu d
nr. Bu isimler, leme ancak ahlaklanmak yoluyla verilebilir.

Hak, saysz esm-i hsns [en gzel isimler] asndan onlarn a'ymn btn emri
kapsayan cm bir varlkta grmek istemitir... Emr, lem aynasnn cilalanmasn
iktiza etmitir. dem, bu aynann cilas ve bu suretin ruhu olmutur. Bylece ilahi
surette bulunan btn isimler, bu insani surette toplanmtr.16 ( f u s s , 48-s o )

Hakka isimleriyle hamd edilir ve vlr. simlerinin neye dellet ettikleri ise ancak
bizimle anlalr, (f t h t, i v :3 14 )

Var olan bir kulun mahallinde ilahi bir isimden baka bir ilahi isme teklif ve hitap
gereklemitir, ( f t h t , i:403)

Btn lem Hakkn gzel isimleridir, ( f t h t , i:40 s)

Hak bana yle demitir: Sen olmasaydn, makamlar zuhur etmez ve menziller ter
tip edilmezdi. Bu yzden sen benim isimlerim ve ztmn delilisin. Seni gren, mut
laka beni grmtr. ( m e a h d . so )

Sevenin zellii, isimleriyle Hakka sefer edici olmasdr: Hak sevene lemin ve ken
disinin en gzel isimlerinde tecelli etmitir. Bylece bu kii, Hakkn lemin isim
lerinde tecelli ediinde tecellinin Haktan bir ini olduunu tahayyl etmitir.
Hakkn gzel isimleriyle ahlaklandnda ise Allah ehlinin yolunun deti olan ah
laklanmak kendisine egemen olur. Bu kii, lemin isimlerinin Allah iin deil, ken
disi iin yaratlm olduunu ve Hakkn bu isimlerdeki menzilinin kulun Hakkn

337
lahi sim

esma-i hsnasndaki durumu gibi olduunu zanneder. Bunun zerine yle der: Al
lahn huzuruna ancak kendi isimlerimle (lemin isimleri) girerim. Yaratklarnn
huzuruna ktmda ise ahlaklanm olarak Allahn gzel isimleriyle kanm. Kul,
Allahn huzuruna kendisinin zannettii isimlerle -ki bu isimler lemin isimleridir-
girdiinde, peygamberlerin isra ve miralarnda ufuklarda ve nefislerde grm ol
duklar ayetleri grr.'7 Bylece grr ki, hepsi Allaha aittir ve kulun'8 ismi yoktur,
hatta kul ismi bile kendisine ait deildir ve dier gzel isimler gibi onunla sadece i-
simlenmitir. Bylece renir ki, Hakka gitmek, huzuruna girmek, katnda hazr
olmak, ancak Onun isimleriyle gerekleebilir ve lemin isimleri de onun isimleri
dir.'9 te bu deerli bir tecellightr.20 Bu, peygamber ve resullerin dnda kimse
iin zel anlamda gerekletiini grmediim baka bir yoldur. B'u mahede u
bilgiyi verir: leme ait her ismin asl gerekte Allaha ait, mn olarak deil sadece
lafz olarak kula aittir, kul bu isimle sadece ahlaklamr. ( ftht, i:3So)

ilahi isim, varlkta21 tesir sahibi ve lemin muhta olduu her eydir.

Kul her ilahi ismin eserinin zuhur ettii mahaldir. Kul bir ilahi ismin altnda olmak
zorundadr. Kul, o isme ve hakikatinin verdii eye baldr, (f t h t, i v :98)

Allahn gzel isimleri vardr. Bu isimlerin ise, yaratklarnda eserleri ve tahakkm


vardr. lahi isimler, Allahtan mmknlerin yaratlna ynelmilerdir.22 ( f t h t ,
1:268)

Her vakitte kulun zerinde hkm sahibi23 olan, herhangi bir ilahi isimdir.24
(iSTILAHAT, 293)

tlahi isimler, lemin muhta olduu her eydir. lem kendisi gibi bir eye muhta
olabilecei gibi, muhta olduu ey Tanrdan bir ey de olabilir.25 ( f u s s , 1 0 5 )

Muhta olunan her ey, Allahn ismidir; nk ancak Ona muhta olunabilir. Bu
yzden Hak, varlkta tesir sahibi ve lemdeki herhangi bir eyin ismi olan her eyle
isimlendirilmitir, ( f t h t , iv :1 96)

NOTLAR:

' ilahi isimler Kuran- Kerimde geen gzel isimlerdir ve lbnl-Arab onlar ayn anlamda kullanr. Bkz.
sim.
2 s i m v e o n d a n k a n k o n u l a r , t e f s i r , h a d i s , f k h , t a s a v v u f , k e l a m v e f e ls e f e a r a s n d a g r a y r l k l a r n a

y o l a a n b ir s o r u n d u r . B k z . K a tip e le b i, Kefu'z-Zunun, c . I, s . 4 3 1. A y r c a b k z . A l u s i , R u h u 'I - M e a m , c . I,

s. 4 9 ; F a h r e d d in R a z i, Mefatihu'l-Gayb, c . V III, s . 3 77; N e s e f i , Tefsir, c . I, s . 3-5. F k h b i l g i n l e r i n i n k o n u y l a

ili k ile r i a s n d a n b k z . A li S a m i e n - N e a r , Neetu'l-fikri'l-tslami, c . I, s . 25 7; A y r c a k e l a m h a k k n d a d a

b k z . A li S a m i e n - N e a r , Ne$etu'l-Fikril-lslami, c . I, s . 4 4 2 v d ; K a d A b d l c a b b a r , erhu Usulil-Hamse, s.


6 9 7 ; M a s s i g n o n , P u s s io n , 7 0 6 ; F a h r e d d i n R a z i , Levamiu'l-Beyyinat fi'l-Esma ve's-Sfat, B ir in c i B l m , s . 3

v d ; A n a w a ti, Etudes de philosophie musulman, L i b . J . V r i n , P a r is , s . 365.

338
lahi sim

3 Bu kon ud a b kz. F u s s u l - H i k e m , c . II, s. 25 4.

4 lb n 'l- A r a b y le d er: s i m le r a rtsa b ile , is im le n e n te k tir . A n la m is e b ir d e ild ir " ( e l - F t u h t l-

M e k k iy y e , c . IV, s . 2 2 ).

5 S a d r e d d i n K o n e v i s m i 'i s m i n i s m i v e h a k k i i s i m d i y e i k i y e a y r r ( L e t a i f u 'l- l m , s . 2 2 ).

6 B k z . D a v u d e l- K a y s e r i, M a t l a u l - H u s u s i l - K e l i m , s. 26.

7 l b n l - A r a b d e i s i m l e r z t v e l e m a r a s n d a k i m a k u l n i s p e t l e r d i r . N i s p e t , k e n d i l i i n d e , k a d i m v e y a h a

d is h k m a lm a z , n k n is p e t g e r e k t e y o k t u r .

8 G e n i b ilg i i in b k z . D a v u d e l- K a y s e r i, M a t l a u l - H u s u s i l - K e l i m , 9; C li, E s fa r , s. 44.

9 B u f a r k l il a h i h a k i k a t , i l a h i i s i m v e m a z h a r la r n n r a b b id ir , b k z . D a v u d e l- K a y s e r i, M a t l a u l - F l u s u s i l-

K e lim , s. 24 .

10S a d r e d d i n K o n e v y l e d e r : V a r l k t a z u h u r e d i p , f a r k l i m t i y a z v e z u h u r t r l e r i n e g r e G a y b d a n a y r

la n h e r e y , is im d ir (F a t i h a T e fs ir i, s . 9 3 ). H a k i k a t t e t a h k i k is i m , m m k n n i l i m d e s a b i t h a k i k a t i n i

o r ta y a k a r t a n te c e llid ir ; fa k a t b u d u r u m , G a y b - m u tla k ta n k a n te c e llin in m a z h a r v e t e c e llig h o la n

b u a y n n m e r t e b e s in d e t a a y y n y n n d e n d ir . O h a ld e m a z h a r o la n m m k n h a k ik a t , k e n d is iy le v e

k e n d i m e r t e b e s in d e t a a y y n e d e n t e c e llin in is m id ir " ( F a tih a T e fs ir i, s. 6 9 ).

" B u r a d a is im m s s e m a s z e r in d e b ir a l m e ttir , y a n i is im d e n m s e m m a y a g id ile b ilir .

12B k z . ism in smi.


13 B k z . Su ret.
14G e n i b i l g i i i n b k z . D a v u d e l - K a y s e r i , M a t l a u l - H u s u s i l - K e l i m , s . 1 1 ,1 2 .

,s B u k o n u d a b k z . F u s s u l- H ih e m , c . I, s . 7 9 . A f i f i b u b l m n e r h i n d e y l e d e r : V a r l k l a r n a 'y n , il a h i

i s i m l e r i n o l d u u g i b i b i r o l a n Z t m s u r e t l e r i o l a r a k k a b u l e d i l i r s e , o n l a r n d a h a n c e i a r e t e t t i i m i z a n

la m d a , y a n i z t n v a r l m ik r a r e t m e k is t e d i i m i z d e z t o l d u k l a r n s y le y e b ilir iz . F a k a t O z a m ir in i,

Z t n m s e m m s - A l l a h - o l a r a k a n l a d m z d a d a v a r l k l a r n s u r e t l e r i ' O d u r d i y e b i l i r i z . Y a n i , b u s u

r e t le r H a k k n v a r l n n m a z h a r v e t e c e llig h la r o lm a la r a n la m n d a , 'O d u r , y o k s a H r is t iy a n l a r n M e

s ih h a k k n d a id d ia e t t ik le r i g ib i h e r b ir te c e llig h m u t la k Z t d e ild ir . A y n z a m a n d a , h e r h a n g i b ir

t e c e llig h , Z t ta n b a k a d r d e m e n in d e b ir a n la m y o k t u r ; n k b a k a m e v c u t d e ild ir " ( T lik a t , s.

55). A y r c a b k z . e l- F t u h t l- M e k k iy y e , c. II, s . 6 4 1 ; F u s s u l- H ik e m , c . II, s . 2 4 9 ; K it a b u l- V e s a il, s . 31;

S a d r e d d in K o n e v , I c a z u l-B e y n (F a t i h a T e f s ir i), s . 19 5. y l e d e r : H a k , l e m i n f e r t l e r i n d e n h e r b i r i s i n i ,

k e n d is i g ib i z e l b ir e y in d e lili v e a l m e ti y a p m tr . B u y z d e n h e r b ir fe r t, ta a y y n e tm i v a r l a

s n d a n 'i s i m ' d i y e i s i m l e n d i r i l e n u l h i y e t n i s p e t l e r i n d e n h e r h a n g i b i r i s i n i n a l a m e t i d i r . D e l i l o l a n b u e y ,

o i s m i n m a z h a r d r . A y n - s b i t e s i a s n d a n is e o f e r t , k e n d i s i g i b i b i r a y n - s b i t e n i n d e l i l i d i r ; t a a y y n

e t m i b i r v a r l k i l e m u t t a s f o l m u a y n - s a b i t e o l m a s a s n d a n is e k e n d i s i g i b i v a r l k i l e n i t e l e n m i

a 'y n d a n h e r h a n g i b i r i s i n i n a l a m e t i d i r . " B k z . D a v u d e l - K a y s e r i , M a t la u l- H u s u s il- K e lim , s . 17.

16 B u v a r l k , b u i s i m l e r i n m a z h a r v e t e c e l l i g h l a r n d a n i b a r e t d e i l m i d i r ? H a t t a l b n l - A r a b n i n s y l e d i i

g i b i , l e m , A l l a h n k e n d i n e f s i n e v e r m i o l d u u i s i m l e r d e n b a k a b i r e y m i d i r ? B k z . A f f , T lik a t, s . 6.

17 B k z . s r a - U r c

,8 B k z . A bd.
9A y n k o n u b k z . e l- F t u h t l- M e k k iy y e , c . IV, s . 13. B u r a d a l b n l - A r a b b t n i s i m l e r i n , h a t t a l e m i n i-

s i m l e r i n i n b i l e g e r e k t e i l a h i i s i m l e r o l d u u n u b e l i r t i r . K u l u n n i t e l i k l e r i d e g e r e k t e A l l a h 'a a i t t i r . K u l

e d e p g e r e i o n l a r l a n i t e l e n m e y i k a b u l e t m i t ir .

B k z . lb n l- A r a b , e l- F t u h t l- M e k k iy y e , c . II. s. 350.

21 B k z . D a v u d e l - K a y s e r i , M a t l a u l - H u s u s i 'l - K e l i m , s . 14.

B kz. e l- F t u h t l- M e k k iy y e , c . IV, s . 328 ; A n k a - i M u r ib , s . 33.

23 B k z . D a v u d e l - K a y s e r i , M a t l a u l - H u s u s i 'l - K e l i m , s . 10 , 27.

24 B k z . A b d l k e r i m e l - C l , El-Esfar, s. 40.

339
lahi simlere Varislik

2 la h i i s i m l e r , esma-i hsn d iy e b ilin e n is im le r in to p la m y la s n r l d e ild ir ; n k b u n la r , s a d e c e is im

l e r i n e s a s l a r d r , la h i i s i m l e r , a y n z a m a n d a , l e m i n k e n d i b e n z e r i y a d a H a k k n k e n d is i a s n d a n

m u h t a o ld u u b t n is im le r i d e k a p s a m a k t a d r . Y a n i ila h i is im le r , b a k a e y le r d e ille t lik e s e r i o la r a k

m e y d a n a g e le n b t n e y a n n is im le r in i k a p s a r ( A fifi, Tlikat, s . 1 1 7 ).

l a h i s i m l e r e V a r i s l i k ilahi isimlerin vrisi, Tanrnm herhangi bir isminin zel


liiyle nitelenmi insandr. Buna gre, sz gelii, fiil daima Hakka aittir, insandan fi
il ortaya ktnda, isme vris olduu iin, kendisinden ortaya kmtr.

limden tevars edilen en iyi ey, ilahi isimlerden tevars edilendir. Dersen ki: lahi
isimlere nasl vris olunur, varislik lmden sonra nasl mmkndr? Deriz ki: te
byle sylyorum. Ben bu tr ilimle Hakkm senden ortaya kan ve senin yaptn
eyleri kendiliinden yapabileceini kastetmekteyim, ( ftuhat, i:324)

i l a h i s i m l e r i n A n a l a r simlerin analar iki lafzdan oluur: Ana ve isim. Birincisi


yani ana, bnl-Arabde terimin daha nce sz ettiimiz ikinci anlamn tar. kinci
anlam ocukta1 ortaya kan her eye hkim ve onlar ieren demekti. kinci lafz ya
ni isim, le snrlayabileceimiz eitli anlamlara gelir, bu da isimlerin alt ksmlar
nn incelenmesiyle ortaya kar. smin anlam unlardr: Birincisi ilahi isim ile is
min mazharmn2 kastedilmesidir.

Allah'n isimleri sonsuzdur, nk onlar, kendilerinden meydana gelen eylerin i-


simleridir. Onlardan meydana gelen eyler ise sonsuzdur. Bununla birlikte btn
isimler snrl asllara dndrlebilirler: Bu snrl asllar ana isimler ve isimlerin
mertebeleridir. (FUSS, 65)

Aff, metni yle yorumlar: Saylar snrsz ilahi isimler de saylar belirli genel asl-
lara dndrlebilirler. Bu asllar, isimlerin analardr ve esma-i hsna ve hazerat-
esma diye bilinirler. Buna gre Rahmann mertebesi ilahi rahmetin zuhur ettii
tecellighlarn toplamdr. Bununla birlikte rahmet halleri snrszdr; nk rahme
te konu olan varlklar sayca snrszdr (Afifi, Talikat, s. 26). Bu metinden u sonu
lar kartabiliriz: ilahi isimler=Ilahi isimlerin mazharlar. Ana=lemdeki her ey -
zerinde hkm sahibi ve onlar kendinde birletiren. Esma-i hsna [gzel isimler] =
Genel olarak mazharlar veya tecellileri toplayan asllar. O halde isimlerin analar,
esma-i hsna veya hazerat- esmadr [isimlerin mertebeleri]. lahi isimler ile kastedi
len lemi yaratmaya3 ynelmi esma-i hsnadr. Ommehatl-esma teriminin anla
lmas iin aadaki karlatrmalar yapyoruz: lahi tsimler= lemi yaratmaya y
nelmi esma-i hsna [gzel isimler]. Ana=Toplayan ve hkm sahibi. O halde m-

340
lahi zin

m e h at l-esm a lem i y aratm a ya y n e lm i b t n is im le ri ie re n y e d i is im d ir.

Biz lemin yaratlmas iin gerekli isimleri kastettik. Bu isimler lemin varl iin
bilmemiz gereken isimlerdir.4 Onlar isimlerin rableri, dier isimler ise onlarn ko
ruyucular gibidir. Bu isimlerin bir ksm da dierleri iin koruyucu gibidir. sim
lerin analar unlardr:5 el-Hay [Diri], el-lm [Bilen], el-Mrid [Dileyen], el-Kadir
[G yetiren], el-Kail [Syleyen], el-Cevad [Cmert] ve el-Mukst [Adaletli], ( ft-
HT, 1:1oo)

ilahi isim msemmasn [isimlendirilen, zt] gsterir. Burada lbnl-Arabfnin bu i-


simleri le snrladn grmekteyiz: Allah, Rab ve Rahman. Bu isimler [Allah, Rab
ve Rahman] isimlerin analardr. Kuran- Kerim incelendiinde, bu ismin yani
Allah, Rab ve Rahman isimlerinin ona dndkleri grlr, ( ftht, i:437)

NOTLAR:

1 Bkz. Ana.
2 Bkz. lahi sim.
3 Bkz. lahi sim.
4 leme bakmakszn, isimlerin imamlar drt isimdir: el-Hay, el-Mtekellim, es-Semi, el-Bsir (el-Ft-
htul-Mekkiyye>c. I, s. oo).
5 B u y e d i a n a - i s i m , b n l - A r a b n i n A l l a h d e m i k e n d i s u r e t i n e g r e y a r a t m , o n u y e d i i s i m l e i s i m l e n

d ir m i tir (el-Fthtl-Mehhiyye, c . III, s. 4 1 2 ) i f a d e s i n d e g e e n i s i m l e r d i r .

l a h i i z i n Elif, zelve nun anlamca "yakn ",1lafzca uzak iki kktr. Birisi zn [kulak],
dieri "bilmek" demektir. Kalptaki btn kelimeler bu iki kkten tremitir. Bilmek an
lamndaki kke gelince: Araplar "bu ii bildim" anlamnda ezent bi-haze'l-emr derler.
Mastar izn veya zan'dr. ( mucem )
SP"

zin Kuranda ilahi emir veya gerek fil Allaha dikkat eken Hakkn msaadesi anlamnda yer alr.

Onlar Allahn izni2 olmadan hi kimseye zarar vermezler. (2:102)


Allahn izniyle3 krleri iyiletiririm, ly diriltirim. (3:49)
Bir hurma aac kestiniz ya da kkleri zerinde dikili braktysanz, hepsi Allahn izniyledir.4

(59:5)
Bilgi ve bildirme anlamnda:

Eer byle yapmazsanz, Allah ve Onun elisi tarafndan bir ezan [sava ilan] olacan bilin.5
(2:279)
insanlara hacc ilan et ( ezzin).6 (22:27)
ayet yz evirirlerse, size dpedz akladm (azent).7(21:109)

341
lahi zin

S?"
lahi izin dzenlenmi bir mahalli koruyan ilahi g veya etkin nitelik veya messire
tesir imkn vermek demektir. yle ki: Sebep kendi bana i yapamaz, Allah ona fi
il gc verir ve bu imkn vermeye ilahi izin denilir. lahi izin sebep ve onun ileviyle
irtibatldr. Sebep ve illet sonu ve malln ortaya kmas iin yeterli deillerdir;
Allah fiili onlarn vesilesiyle yaratr. Gren kimse ise sebebin kendi bana fiilini icra
ettiini zanneder, halbuki ondaki gerek fil Allahtr.8 Gren kii sonucun sebepten
kndaki ardkl dikkate alr ve neticenin sebebe ait olduunu zanneder. Hal
buki sebep ile sonu arasndaki bu ardklk gerekte ilahi izin denilen eydir.

lem kendi bana tesir edemez. Hak lemdeki her ey iin etki ve etkilenmede bir
mertebe belirlemitir. Her mertebe sahibini g sahibi yapm, onlar farkl mertebe
ve makamlara yerletirmitir. Allah bu yerletirmeyi izin deyimiyle ifade ettii gibi,
bunun olmayn da izin kelimesiyle ifade etmitir. O halde izin messirin tesir ya
pabilmesini salamak demektir, bsbtn serbest ve zgr brakmak deildir. Ser
best brakmak anlamnda olsayd, Allah Onlar Allahn izni olmadan kimseye zarar
verici deillerdir (2:102) demezdi. Btn yaratlmlarn eylemleri Allahn iznine
baldr. Allahn izni onlara imkn vermesi ve onlar tesir mertebesine yerletirmesi
demektir. Bununla birlikte Allahtan baka fil yoktur ve varlklarn etkileri Hakkm
kendilerini tesir mertebesine yerletirmesi ve bunun srmesi ynnden gerekleir.
( b u l g a , 81)

lhi izin istidat vastasyla sonuta ortaya kan ilahi emir demektir. O kaderin olu
umunda ilahi meiyetin ikizidir. bnl-Arab ilahi izin terimini emrin eanlamls
olarak kullanr ki, ilk anlama benzer. nk emir messirin tesirine konu olan ey
de etkin olmasn salayan Hakkm imkn vermesidir. bnl-Arab Bir hurma aac
kestiniz ya da kkleri zerinde dikili braktysanz, hepsi Allahn izniyledir (59:5)
ayetinjn yorumunda yle der:

zin ilahi emir demektir. Hz. Peygamber baz aalarn braklmasn emretmi, on
lar da kalm, baz aalarn ise budanmasn emretmi, onlar da insanlar nedeniyle
deil, Allahn izniyle budanmlardr. Allahn aalara dair budama fiilinde gz
ken izni istidata benzer. Aa budanabilir ve budayan insann fiiline konu olur. Al
lahn izni ile ise, aa iin Benim iznimle bir ku olur ayetinin ifade ettii anlam
ifade eder, ( f t lih t , ii :142)

Ku bu flemeye [sann flemesi] ve flenilen havaya sirayet etmi, Allahn izni


sayesinde canlanr. lahi izin olmasayd hibir surette canllk bulunmazd. (FTHT,
s, 44)

342
lahi Kul

lbnl-Arab kaderi de iki ynl grr: meiyet ve izin. Kader Allahn diledii [mei-
yet] ve izin verdii [izn], Bylece de meydana gelen eydir.

Hz. Peygamber (a.s.) nceki mmetler gibi kaderi unutmak nedeniyle yok olmama
lar konusunda mmetini uyarmtr. Kader meiyet9 ve izin demektir. nk ne
fisler sebeplere skca balanrlar ve aina olurlar, ( bulga , 85)

N O T LA R :

' zn [kulak] ile izn arasndaki benzerlii aklamak iin Arapaya bavurmak gerekir. Duyu organ an
lamndaki zn, bilgi anlamndaki izn kelimesinden tretilmitir. Psikolojik aratrmalar bu salam ili
kiyi ortaya koyar: iitme duyusunun bilginin alglannda byk nemi vardr.
2 Bkz. Beyzv, 2:97 ve 2:102 ayetlerinin tefsiri. Burada izn ilahi emir diye tanmlanr (Envart-Tenzil, c. I,
s. 32).
3 Beyzv, Ali lmran suresi 49. ayet hakknda yle der: Ku Allahn emriyle canlanr. Bylece Allah 1-
sann kua hayat vermesinin kendisinden deil, Allahtan olduuna dikkat ekmitir. Allah, sa hakkn-
daki ilahlk yanlgsn ortadan kaldrmak iin -nk diriltmek insann yapabilecei bir i deildir- Al
lahn izni kelimesini vurgulamtr (Beyzv, Envar't-Tenzil, c. I, s. 67).
4 Bkz. Beyzv, Envar't-Tenzil, c. II, s. 255.
5 Bkz. Beyzv, Envar't-Tenzil, c. I, s. 60.
6 lzin=ilim. Namaz vakitlerinde ezan, bildirmek anlamna gelir.
7 Azentakum=a'lemtukum [bildirdim!.
8 Bkz. E ser, M essir, M esser-Fih.
9 Ibnl-Arab kaderi yle tanmlar: Kader, bir ekleme olmakszn, bulunduklar hal zere eyann vak
tini belirlemektir" (Fussul-Hihem, s. 131). Tanm meiyet ve izne iaret eder. nk meiyet eyann
hakikatlerinde bulunduklar hal; izin ise belirlemektir. Bkz. M eiyet.

l a h i K u l Tanrnn dndaki her ey, Hakkn kuludur. Kullar ilahi surette farkl

derecelerde bulunurlar ve sz konusu surete btn ynlerden sadece halife-insan


haiz olabilir.1 Halife-insan, ilahi kuldur ve zerinde yaratlm olduu suret nedeniy
le ilahi zelliini kazanmtr.

lahi kul, btn ynlerden suret zerinde yaratlmtr, ( f th t , 11:224)

N O T LA R :

1 Bkz. H alife, H ayvan -lnsan .

l a h i M a k a m lahi makam ulhiyet ynnden Tanrya ait her trl isim veya ma
kamdr. Bkz. R a h m a n n M a k a m /R a b b a n n M a k a m

Sevgi ilahi bir makamdr, nk Tanr kendisini onunla nitelemi ve Vedd diye i-
simlendirilmitir. Allahn Tevratta Musaya vahyettigi eylerden birisi udur: 'Ey
demolu! Kukusuz ben seni, sana olan hakkm iin severim; sen de zerindeki

343
lahi Mazharlarn Tecelligh

hakkm nedeniyle beni sev. Gerek Hak ve gerekse yaratlmlar hakknda sevmek
Kuran- Kerim ve Snnette yer almtr, ( f t h t , i:322)

l a h i M a z h a r l a r n T e c e l l i g h Btn lem Hakkn mazhar ve tecellighdr, fa


kat en kmil ve yetkin mazhar lemde dalm ilahi mazharlar kendinde birle
tirmesi ynnden insan- kmil veya sahibl-vakttir [vaktin sahibi]. Bkz. V a k t in
S a h ib i, K u t u p .

Kutup Hakkn aynas, nezih niteliklerinin tecelligh, ilahi mazharlarn tecelli ettii
yer [mecla] ve vaktin sahibidir, ( f t ht , i:573)

l a h i S z bkz. la h i H it a p

l a h i Y n e l i lahi yneli Tanrnm dileyen oluu ynnden yaratklar var et


meye ynelmesidir. O, Ibnl-Arabide bir sonu kartmada dikkate alnm teslisin
bir esasdr (Hakta zt, kudret, irade kaynakl tevecch, bkz. T e slis).
Yaratmaya dnk ilahi yneli olarak:

Allah yle der: Hepsi bir felekte yzerler ( 21 :33). Her hareket, ilahi bir ynelitir.
Yani dileyen olmas ynnden Tannnm zel bir ilimesidir. Maksatlarn deime
siyle yneliler de deiir, ( f th t , i:266)

Yneliler olmasayd, varlklar ortaya kmazd, ( f th t , iv :388)

Tanr kendi bana ve kendisi iin kalsayd, lem olmazd. leme yneldiinde ise,
lemin varl ortaya kmtr. Bylece lem, bantlar farkl bu yneliten var ol
mutur. (FTHT, 1:165)

tidal, yaratma menzili deil, mevcut iin varl koruma menzilidir. nk yarat
ma, sapma ve meyilden meydana gelebilir. Sz konusu meyil ve sapma, Allah hak
knda iradeye bal yneli (tevecch) diye isimlendirilir, ( f t ht , i:93)

Tevecch; teslisin bir esi olarak:

Eya greceli ey vastasyla zuhur etmitir; bunlar her trl sonu kartmann
esasdr. Sz konusu ey, zt olmak, kadir olmak ve tevecchtr. Bunlar sayesin
de varlklar zuhur etmitir. ( m m ve ' l-va v , 4)

Zt, kadir olu ve yaratmaya yneli olmakszn herhangi bir eyi meydana getirir
miydi? Tanrnn bir eye ynelmesi, onun kadir olmasndan farkldr. te bu, tesli
sin hkmdr. (ELF, 12)

Bir eyi var etmek istediimizde ona szmz ol olur ve o da olur ( 16 A0). Ayette

344
lk Akl

g een is te d i im iz d e ifa d e s i, y a ra tm a y a d n k ila h i y n e li tir, ( f t h t , l: 1 88)

Kendisinin ve her eyin yaratlm ilahi ynelite1 kn szne ait grmeyen kimseye
gvenilmez, ( la yeu lu , 20)

NOTLAR:

1 Ibnl-Arabde tevecch iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. s. 265 (hareketlerdeki farkllk, tevecch


farkllklarndan doar); c. III, s. 11 (Tevecch nikhtr), 171 (ilahi flemenin tevecch); Kitabu-Cdle,
s. 8 (tevecchn yaratmas).

l k A k l Ayr, k a f ve lam tek kkt r ve bu kkten gelen kelim elerin ou, "bir eyde
hapsetm ek" veya yakn anlam lara dellet eder. Akl da buradan gelir. A kl, kt fiil ve
szden engelleyen dem ektir. Dilci Halil yle der: "A kl, cehaletin zdddr. Daha nce
bilm edii bir eyi rendiinde veya yapt bir iten uzaklatrldnda, akele, ya'kilu,
aklen 'bildi, bilir ve bilm ek' den ilir." A kl, "diyet" dem ektir. Diyetini dediinde, akalt
el-katile, "lnn diyetini dedim " denilir. Diyetin akl diye isim lendirilm esinin nedeni,
diyetlerde alnan develerin toplanm as ve lenin karlnda diyet olarak verilm esidir.
Diyet, bu nedenle, verilen altn ve dirhem bile olsa, akl diye isim lendirilm itir. Baka bir
gre gre ise, kan dklm esini engelledii iin akl diye isim lendirilm itir. nsan iin
sylenen kavm inin 'akilesi' ifadesine gelince: A kile, kavm in en ereflisi ve hayrlsdr.
Efendi de byle isim lendirilir. Efendi, kavm inin akilesidir. Her eyin akilesi, en ereflisi
dir. (m u c e m )

Akl Kuran- Kerimde fiil kipinde geer (aklederseniz anlamnda takilun, yakilun, yakilu gibi). Kelime isim
olarak gememitir. Akl, belirli bir tecrbeye dayanan (iitmek, grmek) anlaya, taknlktan uzak
durmaya ve doru yola girmeye sevk eden idrake iaret eder:

Onlar Allahn kelamn iitirler, aklettikten sonra onu tahrif ederler. (275)
Allah sizin iin ayetlerini aklar, belki de akledersiniz. (2:242)
Biz onu Arapa Kuran yaptk ki, akledesiniz. (43:3)
Sardrlar, krdrler, artk onlar dnmezler {yakilun). (2:171)

Kuran akl kalbin bir nitelii yapmtr, bunu yle kalplatrabiliriz: Akletme fiilinin yeri kalptir:

Onlar yeryznde dolamazlar m ki kendisiyle akledecekleri kalpleri olsun. (22:46)

s?

bnu 1-Arabnin beeri bir g olarak akla kar tutumunu grebilmek iin meseleyi
lk Akl aratrmakla zetleyeceiz. bnl-Arab filozof ve dnrlerin aksine, ta
savvuf ve sfilerin yolunda giderek, akl snrl bir alann esiri sayar. Akl, duyulur-

345
lk Akl

grnr ereveyi aamaz ve dolaysyla ulvi byk hakikatlerin nnde aciz kalr.
bnl-Arabl dilsel adan akim kkenini devenin baland ip anlamndaki ikal ke
limesine balarlar, bylece akla zg snrlama zelliini ifade eder.

Akl Allahn yaratt en aciz eydir, dikkat ediniz


nk o fikir kapsnn ardna atlmtr
Akllar kaytlardr, onlara gvenirsen ayet
Hsrana urarsn; anla, bu szmde bir ima vardr. ( fTh t , IV:112)

Akl faziletleri talep eder; nk o insann gereksiz eylerle ilgilenmekten al koyar.


(FTHT, lll:333)

tbnl-Arab varlkta zuhur etmi ilk yaratlma on isim verir :1Akl- Evvel [ilk Akl],
Kalem-i A'l [Yce Kalem], el-Hak el-Mahlk Bihi [Yaratmada vasta olan Hak], Adi
[Adalet], lmam- Mbin [Apak imam], Muhammedi Hakikat, Beyaz inci, Muham-
medin Nuru vs .2 simlerdeki bu okluk, byk eyhimizin dncesinin bariz zel
liklerinden birisidir. lbnl-Arabdeki felsefi yap, kendisi gerekte oalmad hal
de, farkl bak alarndan isimleri oalan bir hakikate dayanr. Fakat isimlerdeki
bu okluk, esas tam ve yetkin bir eanlamlln oluturduu bir laf ebelii deildir.
O hakikate bak farkndan ve bu bak alarnn dier hakikatlerle ilikisinden kay
naklanm bir okluktur. Varlk hakikati, tek olsa bile, bant, tamlama ve ynler
den ibarettir: Buna gre ilk yaratlm, akl ismini almasn salayan ynden farkl
bir adan Kalemdir vs. lk Akl isminin ilk yaratlm hakikate verilmi olmasnn
nedeni, Haktan akleden gl ruhlarn ilkinin kendisi olmasdr. Bylece, bu tecelli
sayesinde Kyamet Gnne kadar var olacaklarn bilgisi kendisine nakedilmi olur.
Bylece, akl ismini kazanabilmek iin, ycelik zellii ayrr. Bu isimlendirmenin
kayna bir hadis-i eriftir: Allahn ilk yaratt ey akldr .3

Snrlanm ve muhta zuhur etmi ilk mevcut, ilk Akl diye isimlendirilir. Ayrca O
Klli Ruh, Kalem, Adi, Ar, el-Hak el-Mahlk Bihi, Muhammedi Hakikat, Ruhu'l-
Ervah, lmaml-Mbin ve Her ey diye isimlendirilir. Bu ilk yaratlm eyin kendi
sindeki ynler nedeniyle pek ok ismi vardr. (mesal. 9)

Yce Kalem, kalem olmas ynnden yz altm die sahiptir; akl oluu ynn
den de yz altm yze sahiptir. (na, 55)

Allahn ynetici akllar leminden yaratt ilk ey niteliksiz bir cevherdir. Onun
makam, Yaratanna, Mucidine ve Brsine muhtalk, Onun karsnda zillettir.
Onun pek ok bants, tamlamas ve ynleri vardr; bunlarn oalmasyla ise o
kendiliinde oalmaz. Bu akl, iki tr feyiz verir: zti ve iradi feyiz.4 z gerei
Yaratanna muhtatr. Hak Kuran- Kerimde onu Hak, Kalem, Ruh diye isimlen

346
lk Akl

dirmitir; Snnette ise Akl vb isimlerle isimlendirilmitir. (na, 51-52)5

Nefes-i Rahmanyi kabul eden ilk suret, Ama'mn suretidir (bkz. A m a ') . Ardndan
Ama'nn cevheri ruhlarn suretlerini kabul eder. Onlar gl ruhlardr. Bu ruhlar,
iinde ve vastasyla zuhur ettikleri cevherden bakasn tanmamlardr. Sz konu
su cevher onlarn asldr. Bylece ruhlar, kendilerinden gemilerdir. Ardndan bu
ruhsal suretlerden birisinde zel ve ilm-tecelliyle, kendilerinden gemi ruhlarn
bilmedikleri, kyamete kadar var olacaklarn bilgisi nakedilmitir. Bu Akl, Hakkm
lemi Amada yarattn renmi, Ama' cevherinde insan- kmilin suretini gr
mtr. Hak iin insan- kmil, bir insan iin insann glgesi gibidir. Akl, insann
sahip olduu bu dereceden kendisinin yoksun olduunu grmtr. nk insan-
kmildeki keml bilfiil iken, lk Aklda bilkuvvedir. ( ftht , i:4 3 o)

kinci metinden yeni bir gerek ortaya kar. stidlal [akl yrtme ]6 yoluyla insan-
kmille eanlaml olduunu kabul etsek bile, lk Akl onun mertebesine7 ulaama
maktadr. nsan- kmil Suretin, yani Tanrnn suretinin sahibidir. Halbuki lk Akl
Suretin parasdr .8

Allah insan- kmili yarattnda ona lk Akl mertebesini vermi, Akln bilmedii
ilahi surete ait hakikati ona retmitir; sz konusu hakikat, akln Hak katndan
sahip olduu zel yndr. Bu sayede btn yaratklara stn gelmi, lemin ya
ratlmasndaki maksat olmutur. Var olan her suret, ancak insan- kmil vastasyla
zuhur eder. lk Akl da byklne ramen bu suretin bir ksmdr, ( ftht ,

ll:6 4 2 )

lk Akl, Nefs ve Levhin kart olarak, etkinlik (Nefs ve Levh edilgenlik merte
besidir), diiliin kart olarak erillik mertebesidir.9

Failin mertebesi nerede, edilgenin mertebesi nerede! Allah lemin zuhuru iin ilk
Akl ile Klli Nefsi evlendirdiinde, Klli Nefsten ilk doan ey Klli Tabiat ol
mutur. ( F T H T , lll:9 9 )

ocuklarn dogmas iin Allah Akl ve Nefsi nikahlamtr, (ftht, lll:2 3 l)

Bilgiyi z gerei deil renmeyle kabul eden ilk renci lk Akldr. Bylece o
rettii eyleri Allahtan akletmi; Allah da rettii eyleri kendisinden yaratt
Levh-i Mahfza yazmasn emretmitir. lemdeki ilk stat lk Akldr. Yaratlm
bir stattan ilk renen ise Levh-i Mahfzdur [Korunmu Levha]. Levh-i Mahfzun
aklclara gre ismi Klli Nefstir. Klli Nefs, Akldan meydana gelmi ilk edilgen
mevcuttur. O akl karsnda, dem karsnda Havva gibidir. Havva ondan yara
tlm ve onunla evlendirilmi, bylece iki tane olmulardr, ( ftht , Iil:3 9 9 )

347
lk Anahtarlar

Ayrca bkz. Y c e K a le m , M u h a m m e d i H a k ik a t .

NOTLAR:

1 Hicri ilk asrlardaki tasavvuf metinleri genellikle tasavvufi tecrbe alannda gelimi ve vecdlerin glge
si altnda nev nema bulmutu. Buna bal olarak da, ortaya kan terminolojide psikolojik grntler
ve boyutlar veya mahede ve kefin rnleri younlukla yer almtr. O halde bu dnemde, teorik ta
savvufun doumuyla tasavvuf eserlerini dolduran varlk ve olula ilgili terimler bulamyoruz. Vecdlerin
tasavvufu kalbe gelen eye bir isim koyarken, nazari tasavvuf bir terimler ve isimlendirmeler seline yol
amtr. Bylece, tek bir eye on ksur isim vermitir. Sz gelii lbn Sebin, bir tek mertebeye lafzda
farkl ierikte ayn pek ok isim verir. Bkz. Bedu'l-Arif, s. 33.
2 Bkz. Insan- K m il, eanlaml terimler.
1 Allahn ilk yaratt ey Kalemdir bkz. Hadis Dizini.
4 ilk Akl lbnl-Arabi tarafndan bir hadise dayandrlm olsa bile, Yeni Platoncu felsefenin ondaki etkisi
inkr edilemez (bkz. Afifi, Min-Eye steka lbnl-Arab Fese/eluhu, s. 24). lbnl-Arabnin ifadesi iin
bkz. d-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 95.
5 lbnl-Arab yle der: Hz. Peygamber bildirmitir: Allahn yaratt ilk ey, beyaz bir incidi idi." Bu
inci, Hz. Peygamberin Allahn yaratt ilk ey' diye bildirdii, ilk Akldr. Bu akl, Cbrin Hz. Pey
gamberden aktard hadiste belirtilen, ilk yaratlm nurdur" (Bulgatt'l-Gavvas, s. 8).
6 Bkz. Insan- Km il, eanlaml terimler.
7 lbnl-Arab lemi, yani mmknleri ekilde dzenlemitir: zuhur esasna gre, var olu meknna
gre ve deer esasna gre. Bkz. el-Ftuhll-Mekkiyye, c. III, s. 443.
8 Bkz. S uret.
9 Bkz. D, Levh-I M a h l

l k A n a h t a r l a r bkz. F e t ih ( Y a r a t c F e t h i)

lk H a k i k a t l e r Eanlamls ulvi cinsler. lk hakikatler hakikatl-hakaikin [ha


kikatler hakikati] ierdii hakikatler veya nitelikler veya isimlerdir.

stersen onu hakikatl-hakaik veya Heyula veya ilk madde veya cinslerin cinsi diye
isimlendirebilirsin. Bu nc eyin (hakikatl-hakaik] ierdii eyler ise ilk ha
kikatler veya ulvi cinsler diye isimlendirilir. (na, 19)

l k r e t m e n lk retmen, insan- kmildir. Bkz. n s a n - K m il

l k S o n bkz. E v v e l h ir

l k Y a r d m c ilk yardmc (mmidd-i evvel), insan- kmildir. Bkz. In s a n - K m il

m m e t /m a m mam, "uyulan ve ilerde ne geen kimse" demektir. Peygamber


mmetin imam, halife halknn imam, Kuran- Kerim Mslmanlarn imamdr.
(m u ce m )

348
mmet/mam

mam ister ahs isler kitap olsun, ne gemi ve uyulan kimse anlamnda kullanlr.
Ben seni insanlara imam yapacam dedi. ( 2 :1 2 4 )
Onu onlardan bir ahit okur, ncesinde de Musa'nn kitab imam ve rahmet olarak bulunur.
(11:17)

tbnl-Arabnin pek ok teriminde olduu gibi imam ve imamet terimlerini de teo


rik dzlemde incelemek gtr. Bunun sebebi imametin siyaset ortamnda gelimi
ve ortaya km bir kavram olmasdr. mamet sorunu slam tarihinde frka ve mez
heplerin ortaya knn ilk sebebi olmutur. Baka bir ifadeyle imamet Hz. Pey
gamberin vefatndan sonra Mslmanlarn gr ayrlna dtkleri ilk konudur .2
ilk Mslmanlarn imamet ile hilafeti ayn anlamda kullandklar sylenebilir; nk
imam saydklar ahsa halife olarak da beyat etmekteydiler. Dolaysyla imam halife
dir. Genel olarak Ehl-i Snnet mezhebinde halife imamdr. Fakat Hulef-i Ridnin
ardndan ayrlklar oalm, btn mezhepleri honut etmek imknsz hale gelmi
tir. Bu balamda bir grup, Mslmanlarn imam olduuna inand kendi imamn
halife yapmay baaramadnda, ya inancn gizleyerek [takiye] veya devlet bakan-
na kar isyan ve bakaldr iin bir gereke haline getirerek onun imam olduu i-
nancn srdrmtr .3 Bylece imamet sahibinin, yani imamn siyasi ve dini etkin
liine iaret eden bir olgu halinde kendisini btn kelm kitaplarna kabul ettirmi
tir .4 Immet konusu ia ile Ehl-i Snnet arasnda da bir tartmaya yol amtr. Ehl-
i Snnet, daha nce de belirttiimiz gibi, ynetimi elinde tutan halifeyi genel anlam
da imam, saymtr. Bu nedenle Ehl-i Snnetin imamet teorisinde ii dncede ka
zand boyutlar gremeyiz.5 bnl-Arab, doumundan gnmze kadar Islam
megul etmi bir sorun karsnda tutumunu belirlemek zorunda kalmt. mamn
ahsn veya ynetilenleri tanmlamadan imameti [imamlk] en geni ve salt anlam
da, baka bir ifadeyle ne gemek ,6 ynetmek ve tasarruf etmek anlamnda ele al
mtr. mam veya imamet tbnl-Arabde belirli bir ahs deil, bir mertebe ve i
levdir .7 bnl-Arab meseleyi byle ortaya koymakla, konuyu derinliine ele almak
tan uzak durur.

"Hepiniz obansnz, ynettiklerinizden mesulsnz.8 mamet btn yaratklar i-


ermi, her birisi iin bir imamet mertebesi gereklemi, Allahn verdii tasarruf
gc lsnde tasarruf etmitir, (ftht, i:476 )

Her insan [ilahi] surete benzer yaratlmtr.9 Bu nedenle imamet btn insanlarn

34 9
Immet/mam

hakkdr ve imam olmada hepsi ayn hakka sahiptir. Ynetilen ise geniler veya da
ralr. mam her an ynettiklerinin hallerini gzetler. Byle hareket eden kii Al
lahn kendisini zerlerine imam yapt ve nlerine geirdii kimselerin deerini
bilen imamdr. mam kendi iine ve keyfine dalp ynetimindekilerin meseleleriyle
ilgilenmezse, kendini imamlktan azletmi, imamlk mertebesi onu dlam, Allah
katnda mesul kalmtr, (ftuhat, iv:5 -6 )

imamet sahibini uyulan ve sz dinlenen kimse haline getiren bir mertebedir. I-


mam iki tane olduu gibi hkm de iki ksma ayrlr, tki imam, ntk [konuan] ve
gizli imamdr. ki hkm ise doru szl ve geerli kitap olan imam gibi dorulu
un emanet edildii imamdr. Her mmette kendi cinsinden bir korkutucu vardr.
ne geirilen ve grne uyulan bir imam bulunmaldr. Baka birisi onunla eki
irse, yok olur. Allahtan baka ilah olsayd, yer ve gk fesada urard. Ayette bo
zulma ortakla balanmtr. Namazn imam namazn esas ve artlarn yerine ge
tirmek greviyle imamdr, (anka. 6 0 -6 1 )

nsann bnyesinde mmetler bulunduu gibi imamlar da vardr. Dnce gcne


nispet edilen ruh bir imam, akla nispet edilen ruh bir imam,10 duyular imamdr. Bu
imamlardan her birisinin bir imam vardr. En byk imam kalptir, (anka, 62)

bnl-Arabnin ifadelerinden imamn ahsn gsteren simgesel anlamndan so


yutlanp ynettiklerine nispet edilmekle yetinilmi bir kavram haline geldiini syle
yebiliriz. Baka bir ifadeyle imam ynettii kimselerle ilikisiyle bilinebilen bir isme
dnmtr." lbnl-Arab imamet hakkndaki kapsaml bakn srdrmez, bu
nun yerine o gerek imamet grn gizleyerek teoriyi okuyucularna brakr. Fa
kat bnl-Arabde imamet ve imam konusunu anlayabilmek iin kelm bir incele
me deil, her zamanki gibi tasavvufi bir perspektif gerekir: mamet baka bir ifadey
le velayetin ta kendisidir. Velayet bnl-Arabde peygamberlik gibi kendine zg te
rimleri ve ifade kalplar olan bal bana bir lemdir. bnl-Arab ayn zamanda iki
imamn varln dile getirir: Birincisi zahir imamdr; siyasi ynetici olan halife (Ehl-i
Snnet ile ayn dncededir). kinci imam ise btn imamdr; gerek halife.12 Fakat
bu iki imam arasnda bir atma sz konusu deildir; birincisi13 kinciye yardm e-
der. kinci halife lbnl-Arabnin Kutup, Gavs ve Sahibu'l-Vakt dedii kimsedir. Ve
layetin bir sonu [hatm] olduu gibi, imamet de en byk imam ile biter. En byk
imam Mehdi, bnl-Arabnin adlandrmasyla mam Mehdidir. bnl-Arab velayet
ile imameti neredeyse eanlamda kullanr. Bu balamda bnl-Arab en yce ima
mn Allah olduuna dikkat ektii gibi Allahn el-Veli olduuna da dikkat eker. Bu
bnl-Arabnin her ey gerekte Allahtr dncesiyle uyumludur.

350
mmet/mam

[mam velidir; yadrgama!


Ben kendimdeki eyi bilmekteyim.

imamet mertebesinin sahibi Abdlvali ve Abdlveli diye arlr. Abdlvali ileri


yneten kimsedir; iini bakasna havale ettiinde ne validir, ne de emir. Vali ve i-
mam ynetmek iin grevlendirilen kimsedir. Vali (ii takip eden, srdren, kesin
tisiz) diye isimlendirilmesinin sebebi sorumluundaki bir ii ihmal etmeksizin y
netmesidir. (FTHT, IV:305)

Beyat belirlenmi arta gre yaplr. Bazen bir ahsa beyat edilir;14 imamlk almeti
ise bakasnda bulunur.15 Bu durumda beyat mkul zelliklere gre gerekleir. Bu
beyatlemede16 gerek halife kutsiyet leminden elini eksik halifeye uzatr. Bylece
grlmedii halde beyatleme onun eli zerinde gerekleir.17 ( an k a , 62)

Allah erefli Hatemi zikretmitir; o uyulan en byk imam, velilik sancann ta


ycs, sonuncusu, cemaatin imam ve hkimidir. nk peygamberin ailesinden
gelen Mehdi mam, uyulan bir imam, emri dinlenen kimsedir, ( an k a , 72)

En byk imam uyulan, otoriter, ilerin onda bittii, mmetin btn meselelerinin
havale edildii kimsedir. Byk imam kendi almetiyle ortaya ktnda hibir i-
mam ona kar kamaz. Btn imamlar o byk imamn emrinde olduu gibi en
byk imam da kudretli ve gl imamn emri altndadr. Bu yzden o dorudan
Haktan alandr, hakkaniyetle verendir. Ona kar kmaynz ve yardm ediniz
(ANKA, 6i)

Gerek vali [yneten] Allahtr, ( f th t , iv:305)

Allah en byk imam ve uyulacak en yce kimse olduu iin Sana beyat edenler
gerekte Allaha beyat etmilerdir buyurmutur, ( an k a , 63)

N O T LA R :

1 Bkz. Ayetin yorumu iin Kueyri, Letaijl-larat, c. III, s. 129.


2 Ear yle der: Hz. Peygamberin vefatndan sonra Mslmanlarn arasnda ortaya kan ilk gr ayr
l imamet konusundayd" (Ear, Makalen, s. 39). Earinin dikkat ektii bu gr ayrl Hz. Peygam-
berin vefatndan sonra gereklemi ve grubun ortaya kmasna yol amtr: Sakifede toplanan
Medineli Ensar, Eb Bekire biat eden Muhacirler ve Ali b. Ebi Talib nclnde Fatma'nn evinde
toplanan Haimoullar (Mesail-i mamet, s. 15). Massignon Earnin bu fikrini doru bulmaz, ona gre
ilk gr ayrl, Hz. Osmann vefatndan (h . 36, M. 656) sonra lmamn ahs zerinde gerekletiini
ileri srer.
3 Cemel Sava, Muaviye ve Ali'nin Sffnda savamas, Hakem Olay, Kerbela ve Hseyinin ehit edilmesi
iin bkz. Mcsailil-lmamet, s. 15 vd; Ear, Makalat, s. 54 vd.
4 mamet konusunda geni bir inceleme bizi konumuzun dna kartr. Ancak bilinen kelm imamlar
nn imamet konusundaki grlerinin zeL bir tantm iin bkz. Massignon, Passon dal Halla, s. 725-
30; Gazl, el-lktisat, s. 197; Jean During, slam, s. 333 vd; Corbin, En slam Iranien, c. 3, s. 267.

351
mam- Azam

1 imam ii mahfillerinde daima tanma konusu olagelmi, bu balamda onlar, lsmailiyye, Oniki mam,
Karamatlik vb eitli gruplara ayrlmlardr. Ehl-i Snnet ise, genellikle yaayan halifeyi imam saym
tr. Acaba sfiler de tam olarak Ehl-i Snnet ile ayn izgide mi olmulardr? unu belirtmeliyiz ki:
Sofiler, Ehl-i Snnet gibi, artlar haiz olmadnda veya gnah ilediinde halifeye isyan etmek veya
ona kar gelmeyi doru bulmamlar, ancak bu durum onlarn toplumsal hayattan uzaklamalanna ve
uzlete ynelmelerine yol amtr. Baka bir ifadeyle sofilerin bir halifeden honut olmaylar takiyye
yaparak baka imama inanmalarn salamam, bunun yerine imamn iki ilevini ayrt etmilerdir: dini
ve siyasi ilev. Yani ilk halifeler dneminde olduu gibi, dini ve siyasi nderi tek kii saymamlardr.
Bunun yerine halife, siyasi lider haline gelmi, veli veya Kutup ise, din-uyulan imam haline gelmitir.
6 Ibnl-Arab imam kelimesinin emame [n] kelimesinden tretilmesi hakknda yle der: nsan- kmil,
almet olmadan ve almet verilmeden imaml elde edemez. Hak bu durumda onun dn haline gelir.
Her yn n haline gelmedike de Hakka benzeyemez. ayet her yn n haline gelmise, o imamdr
(el-Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s. 385).
7 mamet bnl-Arabde hilafete benzer. Aradaki fark iin bkz. Halife/HIlafat. Ayrca, Fussu'l-Hikem, s.
162; el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 410.
8 Bkz. Hadis Dizini, no: 10
9 Hakkm sureti sayesinde insan imam olabilmitir. Bkz. Surat.
'Ibni-Arab Anka-i Muribte (s. 6) yle der: Aklm bana imam yap, ondan iimde ve dmdaki edebi
reneyim. Dnyam ve ahiretimi dzeltmem iin ona biat edeyim.
" lbn Hazm yle der: Fakih veya namaz kldran kimselere imam denilebilir mi? Evet, denilebilir, fakat
mutlak anlamda deil. Mutlak anlamda imam, sadece slam mmetinin ilerini yneten kimseye denile
bilir" (El-Fasl, c. IV, s. 90). Burada lbn Hazmn grn aktarmamzn nedeni, lbnl-Arabnin mez
hepte ona nispet edilmesidir, lbnu 1-Arabl Divatnda (s. 47) yle der:
Beni lbn Hazma nispet etmiler. Oysa ben
lbn Hazm dedi ki diyenlerden deilim
Ne lbn Hazm ne de bir bakas. Benim szlerim
'Kitap byle dedidir; benim bildiim budur
12Dr. eybinin lbn'l-Arabde zahir ve btm imam deerlendirmesi iin bkz. es-Sla Beynet-Tasavvuf vet-
Teeyyu, s. 378; Ayrca bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 3.
13Ibnl-Arab imam olmann artlan olarak unlar zikreder: Erkek olmak, yetikin olmak, akl, bilgi,
hr, takva sahibi olmak, cesaret, yeterlilik, Kureyli olmak, duyularn salam ve yerinde olmas (el-
Fthtl-Mekkiyye, BS, 229).
u Zahiri-siyasi imamet.
15Batn imamn almetleri.
16Btn imam zahir imama yardm eder ve daha nce de belirtildii gibi onun eksikliklerini giderir.
17 Bu metinde bnl-Arabnin Snni tavr aka grlr: Btn imam, kendi bana ve zahir imamdan
bamsz tasarruf ve hkmetme yetkisine sahip deildir; aksine zahir imama yardm eder ve onu destek
ler. Bu nedenle Ehl-i Snnet, hkmdar ve yneticiye isyan kabul etmez; nk o, btn imamdan da
destek gren zahir imamdr.

m a m - A z a m lmam- azam [en byk nder], btn nderlerin nderi olmas i-


tibariyle Hz. Muhammeddir (a.s.). Btn peygamberler kendisine tbi ve baldr.
O devrin peygamberinin ancak naibi ve vekili olduu hakikat deil midir?

352
mam- Mbn

Hz. Peygam berin Musa yaasayd, bana uym aktan baka bir ey yapm azd" deyii
ne baknz!1 O kendisine uyulacan belirtm i, kendisine ise peygam berlere deil
dine ve peygam berlerin hidayetine uym ak em redilm itir.2 n k en yce im am
bu lu n d uu n da vekilinin h km kalm az; bulunm adnda ise naibleri on u n s n ne
tiyle h k m verir. O [imam- azam] gr n rken ve gr nm ezken h k m ran olan
dr. ( F T H T , S, 4 5 2 )

bnl-Arab bu metinde btn peygamberlerin sadece Hz. Muhammede tbi olabi


leceklerini, Hz. Muhammedin ise bir peygambere uymak zorunda deil, sadece Al
lahn rehberlii anlamndaki peygamberlerin getirdikleri rehberlie, baka bir ifa
deyle dine uymak zorunda olduuna dikkat eker.

NOTLAR:

Bkz. Hadis Dizini, no. .


2 "Onlar Allahn hidayet ettii kimselerdir" (6:90) ayetine telmih.

m a m - M b n mam- mbn [apak imam, nder] Kuran'da iki yerde geer:

Her eyi imam- mubnde saydk. (36:12)


Onlar imam- mbndedir. (15:79)

Birinci ayetteki imam- mbn tefsir kitaplarnn gr birliiyle Levh-i Mahfzdur [Korunmu Levha],1i-
kinci ayetteki imam- mbn ile ak yol2kastedilmitir.

S?"
Ibnl-Arabnin imam- mbn hakkmdaki ifadeleri baz glkler arz eder. O i-
mam- mbnin Levh-i Mahfz [Korunmu Levha] olduu konusunda tefsirlerle
hemfikirdir; bununla birlikte bazen onun ilk Akl veya Yce Kalem olduunu aka
dile getirir. Acaba bnl-Arab elikiye mi dmektedir? Asla! Fakat bu noktada bir
zt veya mertebe ismi sayldnda terimin tbnl-Arabde eitli anlamlar kazanabil
diine dikkat ekmeliyiz. Bu durum bnl-Arabide terimleri aratrmacnn elinden
kayp giden bir ey haline getirir. Imam- mbne bir birey ismi diye baktmzda o
Kitap, yani Kuran- Kerim3ve Levh-i Mahfzdur.4

A llah yle buyurm utur: O nlarn ellerindekini ihata etmi ve her eyi say olarak
saym tr ( 7 2 :2 8 ) . Kitapta ise K k b y k her ne varsa onlar saym tr dem itir
(1 8 :49 ). Buras divan sahibi ktibin m akam dr ve o ilahi m ertebenin ktibidir. Bu
katip im am - m bndir. Allah yle buyurm utur: Her eyi im am - m bn de say
d k (36:12). m am n imam ise Kitaptr. O da, silm eyi ve brakm ay ieren Levh-i
M ahfzdur. Bu y zd en her ey ondadr. (f t h t , iv :8 3 )

353
mam- Mbln

Bir mertebe ismi olarak baktmzda imam- mbln sayma mertebesidir. Buna gre
bir grup zellik veya hakikati sayan her ma [nedir] ve min [-den] edat sayd ey i-
in imam- mbndir. Bu adan Yce Kalem veya lk Akl veya insan- kmil imam-
mbln olur. nk sz konusu ifadeyle iaret edilen zt almlarn olu lemin
de5 grdmz btn hakikatleri sayar.

Yce Kalem anlamndaki ilk Aklm yaratlmas: Allahn ilk yaratt ey basit bir
cevherdi. Allah onu Kuranda hak, kalem ve ruh6 diye isimlendirmi, hadiste ise a-
kl7 diye isimlendirilmitir. O yaz ve telif leminin ilk varldr. Bu yzden o akl
dr, kalemdir, ruhtur, Artr; saymas ynnden de imam- mbndir [apak i-
mam], (n sa n , vr. 4 b )

Menzillerin menzili Artan topraa kadar dnyada ortaya kan btn menzilleri
kendinde toplayan menzildir. O imam-r mbn diye isimlendirilir; nk onda Al
lahn lemi yaratmasndan dnya hayatnn bitip ahiret hayatna varncaya kadar
var olacak eyler bulunur, ( f t l i h t , s , 1 2 l )

Aadaki metinlerde imam- mbnden insan- kmili artrdm sonucunu


kartabileceimiz ekilde deinilir.

tmam- mbn sa olmayan dorudur. O ilmin ierdii ve nitelik ve niceliin ekil


lendii tecellightr. O cevherlerin cevheridir, mekn yksektir. O bilinen ve bilin
meyen, ayrntl ve zet her eyi sayandr. Her suretin onda hakikati, onun her su
rette oluu vardr. Yardm eder ve kendisinden yardm istenir. Ondan ortaya ktk,
emir ve yasa ondan aldk, ( f t h t , i v : 3 2 7 )

Abdlkerim el-Cl Mkilat'l-Fthtl-Mekkiyye'de8 bu paragraf doyurucu bir e


kilde aklar. Ona gre burada kastedilen insan- kmildir.9

NOTLAR:

' Ayetin yorumu iin bkz. Kueyri, Letaifl-larat, c. V, s. 213; Beyzvt, Envart-Tenzil, c. II, s. 149
! Ayetin yorumu iin bkz. Kueyri, Letaifl-larat, c. III, s. 278; Beyzv, Envart-TenzU, c. I, s. 271.
3 Bkz. K itap , Kuran. lbnl-Arabnin imam- mbnin kitap olduu konusundaki delilleri: Kk byk
her ey imam- mbndedir (10:61), Her ey imam- mbndedir (11:6) Ya ve kuru her ey imam-
mbndedir (6:59).
4 Bkz. Levh-I M ahfuz.
s Imam- mbln Her eyi imam- mbinde saydk" (36:12) ayetinde iaret edilen sayma yeridir.
6 Gkleri ve yeri hak ile yaratt (6:73) Kalemle retti (96:4) ayetlerine telmih.
7 Allahn ilk yaratt ey akldr hadisine telmih. Bkz. Hadis Dizini, no. 12.
8 Bkz. Cl, Mkilatul-Fthtil-Mckkiyye, s. 9-11. Cli aklamalarna yle balar: Imam- mbnin srr:
O, [lbnl-Arabnin] el-Fthtl-Mekkiyye'nm birinci babnda sz ettii Ruhtur. O Hatemin hakikati
dir.
9 Bkz. nsan- Km il.

354
man

i m a n Hem ze, mim ve nun iki yakn kkt r: Birincisi hainliin zdd olan em net - " k a l
bin dinginlii" d e m e k tir- dieri ise "tasd k" dem ektir. "Sen bizi do rulayacak [m m in]
deilsin" ( 1 2 : 1 7 ). 'Bizi tasdk ed ecek d eilsin,' dem ektir, ( m u c e m )

man kalbin gayb [grnmeyen, bilinmeyen] tasdik etmesidir. Tasdik Kurann iman inanszln kar
sna koymas ynnden imann eanlamlsdr.

man inanszlk ile deitiren kimse kukusuz ki en kt yola sapmtr. (2:108)

mann kalbin tasdiki demek olduunun kaml, Kurann imann mahallini kalp yapp dilin dorulamas
anlamndaki Islama bititirmesidir.1

stemedii halde ve kalbi imanla dolu olan kimse mstesna. (16:106)


Mslman olduk deyiniz, iman henz kalplerinize yerlememitir. (49:14)

Tanmda zikredilen gayb kelimesi imann esaslarndan, baka bir ifadeyle imann konusundan ortaya
kar. mann konusu Allah, melekleri, peygamberleri, kitaplar, ahiret gn ve kaderdir.2

Allaha ve ahiret gnne man ediyorsanz, onu Allah'a ve peygamberine havale ediniz. (4:59)
Sana ve senden ncekilere indirilene man edenler. (2:4)

s?

bnl-Arabde3imann iki anlam vardr. Birincisi iman genel anlamda tasdik [do
rulama] eylemidir ve zdd inkrdr. Burada iman slam terimiyle irtibatl deildir.
man mevzusundan ayr genel anlamda tasdik eyleminden ibarettir. Buna gre tas
dik eden herkes konusu sapknlk olsa bile iman etmitir. Bu noktada Ibnl-Arabi
Kurann yntemini takip eder.

mana gelince, o genel4 bir itir; zdd inkr da byledir. nk Allah Hakkas iman
edeni mmin, btla6 iman edeni de mmin; Allah7 inkr edeni kfir ve tautu8
inkr edeni de kfir diye isimlendirmitir, (ftht, 111.337)

IbnT-Arab baka bir ifadesinde imann genel anlamda tasdik demek olduunu ve
kulun her tr iman fiilinde mmin diye isimlendirildiini belirtir. Fakat insann A l
laha iman etmesi ona hanif, yani ynelen ismini kazandrr.

Bu nedenle onlara hnefa-lillah9 [btnyle Allaha adanm dine gre yaayanlar],


yani halis din sayesinde Hakkm katma ynelmi kimseler denilmitir. Hak o dini
farz klm ve btla ynelmi mkellefleri ondan mahrum brakmtr. Allah onlar
kitabnda mminler diye isimlendirmi ve bir grup hakknda yle buyurmutur:
Onlar btla iman etmi ve Allah inkr etmilerdir. Bylece inkr edenlere de i-
man elbisesini giydirmitir. O halde iman sadece mutlu kimselere zg olmad

355
man

gibi inanszlk da bedbahtlara zg deildir. Dolaysyla aralarnda ortaklk gerek


lemi, ayrmlar ise karinelere baldr, (f t h t , iv :5 7 )

iman Allahn bir nurudur '0 ve zellii de O nun katndan gelen her eyi kabul edici
olmaktr. Bu nur kulun kalbinde bulunur ve onu gvene ulatrr." u halde iman,
mahededen nce ve sonra tasdik ve tasdike istidatl olmaktr .12

man Hakkn katndan ve er-Rahim, el-Hd, el-Mmin isimlerinden arzu ve ta


biatn karanln gidermek iin ortaya km bir nurdur. Sz konusu nur, Haktan
gelen hkm ve din vb eyleri kabul eder, sahibinin Rahmann gazabndan emin
olmasn salar. Bu zel hkm ve nitelikle de iman ve 'tasdik diye isimlendiril
mitir. Gerekte iman, akla veya iitmeye veya kefe dayanan bir delil veya burha
nn destei olmakszn din ve eriatla ilgili ilk deerlendirmedir. mann nur oldu
unun13 delili, Hz. Peygamberin bunu belirtmi olmasdr; kalbe14 geldiinin delili
ise, Allahn Onlar Allahn kalplerine iman yazd kimselerdir" (58:22) ayetidir.
( T A H R R , 2 -3 )

Baka bir metninde iman belirli bir nassa inanmak deil, iman kabul gc olarak
ortaya kar, bu da lbnl-Arablnin temel dncelerinden birisidir. nk insann
hayal ve dnce gibi kuvvetleri kendilerine ulaan bir sureti kabul edecek gce d
nrler. Bu yzden insann kuvvetlerinden her birisinin bilgisinin yetkinlii'5bil
diklerinden arnp istidata'6 dnmesiyle gerekleir.

Allaha, peygamberlerine, zet veya ayrntl olarak getirdiklerine iman ettik. Bun
larn bir ksm zet, bir ksm ayrntl olduu gibi, bir ksm bize ulam, bir ksm
ulamam17 ve bizde sabit olmamtr. Biz peygamberin getirdii her eye iman e-
denleriz. Ben iman ana-babam taklit ederek aldm ve imanma gre amel ettim, ta
ki, Allah benim gzm, kalp gzm ve hayalimi at. Artk hakikat benim iin
grlr; taklit sayesinde tahayyl edilen hkm de mevcut hale gelmitir. imdi,
sylediim ve yaptm eyi, kendi inancm, mahedem ve grmem nedeniyle de
il, Hz. Peygamberin szne dayanarak sylemeye ve yapmaya devam ediyorum.
Artk iman ve mahede arasnda bir yol tuttum ki18 byle bir eyin gereklemesi
ok zordur. nk byklerin ayaklar ite bu noktada kayar. Baka bir anlatmla,
mahede imann alanna giren bir eyde gerekleip imana gre deil de mahe
deye gre amel edilip ikisi birletirilmediginde, ayaklarn kaymas sz konusudr.
Kmil ise, mahede zevkiyle beraber, imana gre amel eden kimsedir. O imandan
ayrlmaz ve mahedenin onda etkisi yoktur, (ftht, i:323)

Ibnl-Arab imam ahsiyete kazandrd psikolojik denge asndan yorumlar, hatta


ona gre iman bu dengenin ta kendisidir. Bu denge aslnda geree ermenin sonu
cudur .19Fakat bnl-Arabi imam olumsuz bir eylem ve mminin imandaki eylemini

356
man

de onun yapcs deil kabul edicisi saymakla ada psikolojiden ayrlr. Ibnl-
Arablye gre iman Allahtan gelen bir nur, sevdiklerine ve ltfuna ulaanlara bir he
diyesidir.

iman kalbin istikrara kavumasndan ve nefsin dinginliinden ibarettir. Kul Rabbini


arayp bazen puta, bazen gnee, bazen aya, bazen de atee ynelir. Bu durumda
kul armtr20 ve bir karara varamamtr. Allah onun iyi niyetini bildiinde kal
bine hidayet nurunu yayar ve kalp istikrara kavuur, nefs tatmin olur, ( tezkire, 78)

man gnee benzer. O perde olmakszn kalp gzlerine vurur. Bu durum sfilerin
stlahnda kef sabahnn domas diye isimlendirilir ve o aynul-yakn [grme ke
sinlii] makamdr, iman gnei ile kalp gz arasna gaflet ve arzu perdeleri girdi
inde aydnlanma eksilir. Perdeler ve arzular kalktnda aydnlk artar ve kalbe
yerleir, nefs dinginleir, uzuvlar ibadete21 yatknlar. Nur22 Allahn ihsanna eren
lere23 ve sevdiklerine, dostlarna ve velilerine bir hediyesidir, ( tezkire, 79)

Mmin24 Rabbini arayta tereddt ve gezinmeden kurtulmu ve dinginlie ermi


kimse demektir. ( t e z k r e , 8 2 )

NOTLAR:

' mann ihsan ve slam arasnda zikredildii bir hadis bu meseleyi aklar: slam, dilin tasdiki, iman
kalbin grnmeyeni tasdiki, ihsan ise, grerek tasdik etmektir Bkz. Hadis Dizini, no. 14.
2 Cebrailin sorusuna karlk Hz. Peygamberin man Allaha, meleklerine, kitaplarna vs. iman etmen
dir anlamndaki hadise telmih. Hadis ve ksa aklamas iin bkz. Hafz Deylemi, u a b l- I m a n , s. 8 vd.
3 Ibnl-Arabde imandan sz ederken, kendisinden sonra slam lemini megul etmi bir meseleye de
temas etmek gerekir, bu, Firavunun iman meselesidir. Ibnl-Arab ncesinde Firavunun kfir oldu
una dair neredeyse bir gr birlii vard; nk Firavun, lm annda inanmt ve mitsizlik ann
daki imann bir deeri yoktur (Geri Halla, iblis ve Firavunu ftvvet ehlinden sayar, bkz. T a v a s in , s.
172). Fakat Ibnl-Arab Firavuna baka adan bakar, ona gre Firavun o esnada iman etmedi, daha
nce inanm ve imann lm annda izhar etmiti. yle der: Firavun Musann doru sylediini an
lam ve inancn iinde gizlemi, boulurken mitsizlii grdnde izhar etmiti (e l - F t h t ' l -
M e k k iy y e , c. III, s. 421). Ayrca bkz. e l - F t h t l - M e k k i y y e , c. III, s. 217, c. III, s. 697; F u s s u l- H ik e m , s.
201. Abdurrahman Cmnin izahlar iin bkz. erh- i F u s s u l- H ik e m , c. II, s. 313. lbnul-Arabden sonra
pek cok Mslman dnr megul eden konuyla ilgili bkz. Gmlcin; Risale F i-lm a n - F ir a v u n ;

Celleddin ed-Devvani, K ita b fi- lm a n - Firavun; imam arani, e l - E c v i b t l - M a r d i y y e A n - e i m m e t i l - F u k a h a

v e s - S f i y y e , varak, s. 140; Emir Abdlkadir, e l- M e v a k f, c. I, s. 54; Ali b. Sultan Muhammed el-Kadiri;


F ir r u l- A v n m in - M u d d a i im a n - i Fir a v n . Firavunun iman ve Ibnl-Arabnin gr iin bkz. Ibn Hacer
el-Heytemi, ez-Zevacir a n - I k t i r a f i ' l - K e b a i r , s. 27 (yazara gre Firavunun iman geersizdir).
+ bnl-Arab kendisini zel bir tasdik sayarak iman Islama balar. yle der: "iman tasdik demektir; bu
da sz, davran ve niyet olarak tasdik etmektir. Snnete uygun olan ey artar eksilir, glenir, zayflar.
lim gl, cahil ise, zayftr. Gcn nedeni bilgi, zayfln nedeni ise cehalettir. man menzillerindeki
ilk mertebe, Allaha, meleklerine, kitaplarna, elilerine ve dirilie inanarak, dilin Allahtan baka ilah
yoktur demesidir. Ardndan organlarn amel etmesi gelir. Bu da namaz klmak, zekat vermek, ykm

357
man

llkleri yerine getirmektir. Niyet ise, ameli sadece Allah adna yapmaktr (lbnl-Arab, Tezkiret'l-
Havas, s. 51).
5 Allaha iman etmek btn ayetlerde egemen olarak yer ald iin bizzat bir ayete iaret etmiyoruz.
6 Btla m iman etmekteler?" (29:67) ayetine telmih.
7 Kfirin Kuran- Kerim de isimlendirilmesinde bu baskndr.
8 Kim ki tautu inkr ederse..." (2:256) ayetine telmih.
9 Allah iin hanifler olarak..." (22:31) ayetine telmih.
10Arif ve mmin fark ve mmin Allah'n nuruyla bakarken, arifin Allah ile bakmas hakknda bkz. Ts,
el-Lma, s. 63.
" Burada iman derken sadece Allaha inanmak kastedilmektedir.
,!lbnl-Arab'de imann derecesi iin bkz. Kitb- Tahririi-Beyanf-Takriri uabil-lman, s. 8. Bu dere
celerin ncsnden slik ihsan mertebesine ular. el-Ftht'l-Mekkiyye'de ise iman bee taksim
eder: taklit iman, bilgi iman, grme iman, hak iman, hakikat iman. Hakim Tirmiznin Tahsil-
Nezairil-Kuran- Kerim isimli eserine gre, mann Kuran- Kerimdeki eanlamllar: tasdik, tevhit. Bkz.
a.g.y., s. 124; Exegese Coranique, s. 151.
13Bkz. Mmin.
Mlbnl-Arabye gre imann yeri, Islamm yeri olan sadrn karsnda kalptir. Bu ayrm Kuran- Kerim
kaynakldr; nk Kuran- Kerim, iman kalbe, slm ise sadra balar. Sehl et-Tsteride Tefsirimde
yle der: mann yeri kalp; lslamn yeri sadr'dr." Tefsir-i Kuran- Kerim, s. 24. Ayn yaklam Hakim
Tirmizi'nin Beyn'l-Fark Beyne's-Sadri ve!-Kalbi ve'l-Fuadi ve'l-Lbbi isimli eserinde grmekteyiz, s. 41.
s Bkz. K em l.
8Bu durum aadaki msralardan ortaya kar:
Kalbim her sureti kabul edici hale gelmitir
Aklarn sma, Ruhbanlarn manastr.
Burada Ibn-Arab kalbin keml mertebesine ulamasna dikkat ekmektedir. nk kalbin kemli,
iaret ettiimiz istidat haline ulamasyla gerekleir. Bu kemle ulatnda ise, her sureti kabul edici
hale gelir. iirin yorumu iin bkz. Din.
17Bu cmle, lbnl-Arabde imann tasdik istidad anlamna geldiini gsterir. Bilkuvve tasdik, bilfiil tas
dikten daha fazla bir eydir. Buna gre iman, Hakkn katndan gelen her eyi kabul eden bu nurdur.
18Slikler slam, iman ve ihsan arasndaki farka gre derecelenirler; bu noktada da bir hadise dayanrlar:
Onlar, Islam birinci mertebe saymlardr, bu mertebeden imana ykselinin Mahede ve keif ger
ekletiinde ise ihsan mertebesine ykselinin" Fakat burada ince bir ayrm vardr: Slik, st mertebeye
ulatnda alt mertebeyi brakmaz. Baka bir ifadeyle sz gelii mahede iman ortadan kaldrmaz, i-
man ondan nce olduu gibi, sonra da var olacaktr. Bu durum Ibnl-Arabnin iman ve Islam birletir
dim ifadesinden ortaya kar. Bu metin balamnda hadisteki slam, iman ve ihsan ayrmnn lbnl-
Arabde de bulunduu anlalmaktadr. tbnl-Arab yle der: slam amel, iman tasdik, ihsan ise,
grmek veya grmek gibidir. Bu zellikleri birletiren, Hakkn kendisine her surette tecelli ettii kim
sedir" (el-Ftht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 73). bnl-Arabl toplamak anlamndaki cemea fiilini kullandna
gre, bir st mertebeye ykselmekle slikin nceki mertebeyi terk etmeyeceiyle ilgili grmz do-
rulanmaktadr. Aksi halde st mertebeye ulaan anlamnda vesale ifadesini kullanrd. Bkz. Hadis Dizi
ni.
9Burada mmin, talebinde tereddtl olmayan kii anlamnda, Hakka eren kii makamndadr.
7Bkz. H ayret.
21 Bkz. U bd lyet-U b d et.

35
man Nuru

!2lbnu l-Arab bilgi ve Kuran- Kerim ile kendisini karlatrmak iin, imann nurani tabiatn esas alm
tr. Bkz. Tezkirec'l-Havas, s. 80.
23Bkz. Minnet.
24Bkz. bilhassa iman ve ihsan hakknda: Gazlt, hya-1 Ulumiddin, c. I, s. 116; Abdlgani en-Nabls, el-Ha-
dikatun-Nediyye erh-i Tarlkatil-Muhammediye, s. 190. Burada iman ve slam, szlk anlamlar farkl ol
sa bile, dini adan ayn olduklar belirtilir; Kueyri, Letaifl-lfaral, s. 12; Eb Talib el-Mekk, llmul-
Kulub, s. 53. Yazar, eserinde zahiri ve btn iman ve slam mesabesinde sayar; Kutul-Kulub, c. II, s. 123;
Sehl b. Abdullah et-Tsteri, Tefsiri'l-Kurani'l-Azim, s. 283; Hakim Tirmiz, Tahsilli Nezairil-Kuran, s. 122.

m a n N u r u bkz. N u r

m a r E d i l m i E v Ibnul-Arabnin imar edilmi ev (Beytul-Ma'murY terimine ba


knda neredeyse bir yenilik gremiyoruz. O bu noktada Beytl-Mamuru zahir ve
btn [i ve d] olarak yorumlayan Sehl b. Abdullah et-Tsteriye dayanr: zahirde
Beytl-Mamur meleklerin imar ettii yedinci kat semadaki uzak bir bina; btnda ise
mminin kalbidir. Hak o kalbi sadece kalbin tahamml edebilecei tecellileriyle s
rekli imar eder.2

Allah yedinci kat gkte bir bina yapmtr, o Beytul-Mamurdur [imar edilmi ev].
(FTHT, 111:438)

Allah ayn eyi varlklar iinde yapt gibi, her i cinsinden birisini semi, ilahi i-
simlerinden Allah ismini semi; insanlardan peygamberlerini, evlerden ise Beytul-
Mamuru semitir. Beytl-Mamuru semesinin nedeni, o evin meleklerin imar et
tii ev olmasdr. O melekler her gn Cebrailden dklen damlalardan meydana
gelen hayat suyu3 damlalarndan yaratlrlar. Cebrail Beytl-Mamuru imar eden bu
meleklerin yaratlmas iin her gn hayat nehrine bir dalar. Onlar yetmi bin me
lektir ve bir kez ktklarnda artk tekrar oraya dnmezler, ( f th t , im 69)

Beytl-Mamuru grdm [Ibnl-Arabi], meerse o, benim kalbimmi. Allah kendi


sini sdran bu kalbe giren meleklerle her gn yetmi bin nur ve karanlk per
desine tecelli etmekteydi. Hak bu perdelerde kulunun kalbine tecelli etmitir; per
deler olmadan tecelli etseydi, yznn parlakl kuldaki halk ynn yakard.
(FTHT, 111:350)

imar Edilmi Ev, Hakk sdran kalp; Hak ise o kalbi imar edendir, ( f t h t , i:526)

NOTLAR:

' Beytl-Ma'mur Kuran- Kerim kaynakl bir deyimdir (52:4). Yerinin altnc kat gkte, bir gre gre
yedinci kat gkte olduu sylenmitir. Melekler kesintisiz ekilde oray imar ederler. O, gkte, etrafnda
insanlarn srekli tavaf ettikleri yeryzndeki Kbe gibidir. Bkz. Muhadaratl-Ebrar, c. I, s. 400. Kuey-

359
m k n G a y b

riye gre ise, drdnc kat semdadr; Beyzvnin gr iin bkz. Envar, c. II, s. 232; Tirmiz,
Hatm'l-Evliya, s. 138.
! Ibn'l-Arabde Beytl-Ma'mur iin bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 328.
1 Hayat Nehri, bir hadiste kaynam bulduumuz ifadedir. Hz. Peygamber Cennetin girilerinden biri
sinde byle bir nehir bulunduunu ve adnn Hayat Nehri olduunu belirtmitir. Bkz. Sahih Mslim, c.
I, Kitab'l-Iman, s. 302.

m k n G a y b Eanlaml terim, greceli gayb. Bkz. G a y b

m k n H z i n e l e r i bkz. la h i H a z in e le r

m k n Y o k l u u Eanlaml terimler; adem f i l-kdem [kdemdeki1 yokluk], ademl-


mmkn [mmknn yokluu], sbt, sbt! yokluk. Ibnl-Arab mdumun bir
ey, zt ve hakikat olduu, baz zellik ve nitelikler tad grnde Mutezileyle
hemfikirdir. bnl-Arablye gre mdum, sabit ve yok bir hakikattir: Allahn kadim
ilmindeki varlnda sabittir ve yoktur; baka bir ifadeyle zaman ve meknda var
olma zelliine sahip deildir.2

Mevcutlarn yokluk ile nitelendikleri esnada sabit ztlar vardr; yokluk, imknsz
iin deil, var olmas mmkn iin sz konusudur, ( ft Ciht , i:60s)

Mmknler yokluk hallerinde varl kabul iin hazrlanmlardr, ( f th t , iim s 2)

Mmkn yokluk halinde varln yoklua tercih edene muhtatr.3 ( f t h t , it.264)

n otlar :

' 'Kdemde yokluk a'yn- sbitenin yokluu, yani Allahn kadim ilminde sabit olmasdr. lbnl-Arab
yle der: Vatan kadimlikte yokluk olann gurbeti varlktr" (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 370).
2 Bkz. Ayn- Sbite/A 'yn- S b ite .
3 Bkz. Sbt anlamnda yokluk iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 132,150; Fussu'l-Hikem, s. 128.

m t i h a n N e h r i mtihan Nehri, bela ve denenmeye maruz kalmaktr. deta nimet


ve belayla denenmek, insanlkta akan bir fitnedir.

Bize ilimden az bir pay verilmitir. mtihan1 Nehri iki yn arasnda akar: uzak ve
yakn, tmtihan ve snanma mutlaka gerekleir. Nitekim susayan da suyla denen
mitir. Allah her eyi sudan canl yapmtr.2 ( fth t , v:35i)

Dedi ki: Yeryzndeki her eyi ss yaptk


Onlar denemek iin; kendi adna bak ki, neye almaktasn
Bu, imtihann varldr; ve yiit ol

360
nanca Bal Hak

insana ya zarar gelir veya fayda elik eder


Halbuki herkes denenmekte ve snanmakta
Aklen Allah korkusuna sarl, arzuna ise kar k . ( ucun , 16)

NOTLAR:

1 Terim hakknda ayrca bkz. el-Ftuhti-Mekhyye, c. II, s. 395 (dnya=imtihan yeri), 453.
2 (21:30) ayete telmih.

n a n c a B a l H a k Eanlaml terimler: el-Hak el-mutekad f il-kalb [kalpte inanlan


hak], el-Hak el-mahlk f il-kalb [kalpte yaratlm Hak], Bkz. el-llahul-mahlk [yara
tlm ilah].

n a n l a n l a h bnl-Arab bu terimle1 eanlaml ilah- mahlk [yaratlm ilah], i-


lah- mecal [yaratlm ilah], el-Hakkul-itihad [inanca bal Hak], el-Hakkul-mutekad
f il-kalb [kalpte inanlm ilah], el-Hakkul-mahlk veya el-Hakkul-mahlk f il-mutekad
[inanta yaratlm ilah] terimlerini kullanr. nanlan Tanr (ilah- mutekad) kulun
akl veya taklit gcnn yaratp kalbine sdrd Allah suretidir. O Allah iin bir
nitelik suretidir; her insan bilgisi ve gc lsnde onu kalbinde2 barndrr, inan
lan Tanr dncesi yeni bir kavram deildir; o gerekte bir soyutlama ve isimlen
dirme ilevinden ibarettir. bnl-Arab her insann Rabbine dair bir fikrinin olmas
gerektiini dnr; her insan bu fikir sayesinde Allaha ynelir ve onda Rabbini a-
rar. lbnl-Arabiye gre, inanlan Tanrnn says inan sahiplerinin saysyla artar.
nk Allahn kullarn saysyla gerekte oalmas mmkn deildir. Allaha dair
kulda bulunan ey sadece bir surettir, ite insan tapt ilahnn suretini yarattnda
bu ilah, baka bir ifadeyle suret, ilah- mutekad [inanlan ilah] diye isimlendirilir.
Allah hibir yaratn ulaamayaca ve idrak edemeyecei salt gerektir. Dolaysyla
o bilinmezdir.3 Kulun O na dair bilebildii ey, yaratlm bir surettir. Bu yzden kul
gerekte kendisinden bakasna ibadet etmemitir; nk suret kulun kendi rn
dr. O halde herkes putperesttir.4 bnl-Arabnin grn pek ok kitabnda tek
rarlad u hadis destekler: Hak Kyamet Gn insanlara onlarn bilmedikleri su
rette tecelli eder ve 'Ben sizin Rabbinizim der. nsanlar Senden Allaha snrz der
ler. Allah inanlarna gre tecelli ettiinde ise insanlar secdeye kapanrlar.5 Fakat
bnl-Arab yaratlm kendi varlnn evresinde dnp, oradan iman eylemiyle
Yaratana kamad bu neticenin nnde brakmaz. Byle bir ey yapsayd, insan
hakknda ebedi yalnzlk hkm vermi olurdu. bnl-Arabinin dehasyla Hak ve
halk arasndaki uzakln zirvesindeyken bu darboazdan ktn grmekteyiz ki,
bu da vahdet-i vcd [varlk birlii] retisinin bir yndr. nk inanlan ilah da

361
nanlan lah

bir yaratktr, baka bir ifadeyle Allahn rahmetine konu olan, yani yaratm olduu
ilahi tecellilerinden birisidir. O halde kul farknda olsa da olmasa da, tapnlan her
varlk veya ibadet edilen her suret Hakkn bir tecellighdr. Hibir ey bu dairenin
dna kmaz. Baka bir ifadeyle sadece zt ve onun tecellileri vardr. Bir aaca veya
yldza veya puta tapan, gerekte herhangi bir tecellighnda Allaha ibadet etmitir.
Ibnl-Arab Rabbiniz kendisinden bakasna ibadet etmeyin diye hkmetmitir
(17:23) ayetini byle yorumlar. Fakat bnl-Arab ulhiyetin bir tecelligh veya bir
suretiyle yetinip Allaha onda tapmakla yetinenlerden deildir. Bunun yerine o, elini
tan altna koyarak, zel tecrbesi ve sliklerin ba vurduklar murakabe yntemin
den hareket ederek hullu reddeder. Bu balamda yaratlm ilahn kullarnn -
aklclar- en byk hatalar udur: Akl snrlar ve belirler, farkl kalplara giremez,
baka bir ifadeyle Hakkn tecellileriyle birlikte halden hale geemez. Halbuki kalp
halden hale geebilir.6 Bylece bnl-Arab nceki btn mutasavvflardan farkl
dnr: nceki sfilere gre Hak kulun kalbine onun istidat ve gc lsnde
tecelli eder. bnl-Arabye gre ise kalp Hakkm tecellileriyle birlikte halden hale
geer.7 O halde atlmas gereken ilk adm kalbi akim8 yerine koymak ve keml mer
tebesine, baka bir ifadeyle mutlak alclk mertebesine onunla ulamaktr.

Kukusuz kalbim, her sureti kabul etmitir.


Ceylanlarn sna, ruhbann manastn, ( tercm an , 43)

Kalp keml mertebesine ulatnda belirli bir inanla snrlanmaz, bunun yerine b
tn inanlar iin bir heyula [biimlenmemi madde] haline gelir .9 Aada Ibnl-
Arabnin ila h - m utekad [inanlan ilah] grn aklayan ifadelerini zikredeceiz:

Allah hakknda fikir yrten kii dncesiyle nefsinde inand eyi yaratm, d
ncesiyle yaratt ilaha tapmtr. Ona ol demi, o da olmutur. Bu nedenle in
sanlara peygamberin bildirdii ve Kitabn anlatt Allaha inanmalarn emrettik. O
ilaha ibadet ettiinde yaratlmam ilaha, yani seni yaratana ibadet etmi olursun.
nk Allah bilmek ancak [Peygamberi] taklit ederek gerekleebilir, ( f t h t ,
IV: 143)

Herkes kendi dncesinin ulatrd sonucu kabul etmi, herkese gre ilah falan
nitelikteki kimse olmutur. nsan byle bir ilahn kendisinin yaratt bir ey oldu
unun farknda bile deildir. O halde herkes kendi nefsinde ve inancnda yarat
eye tapmtr. Bu balamda yaratlmam bir ilaha tapan grlmemitir, insan iba
det ettii ve hakknda hkm verdii ilah kendi nefsinde yaratr. Allah ise hkm
verendir, ( f th t , IV:279)

Yaratklarn inandklar ilaha taptklar bir olgudur. O halde sadece yaratlm bir

362
nanlan lah

eye ibadet edilir. Bunun delili Allahn Kyamet Gn suretten surete girmesidir.'0
Kyamet Gn" almet ortaya kmasayd, hi kimse kendi almetini tanmayacakt.
O gn Allah hem tannr ve hem de inkr edilir: Her inan sahibi kendisine aykr
olann kart iken, inancyla uyuanla uyuur. u halde herkes putperesttir, ( f t -
HT, IV:386)

Kulun kendi dncesiyle veya taklit ederek kalbinde yaratt Hak inanlan ilahtr
[ilah- mutekad]. ( fuss, 225)

Hak ile kulu arasndaki perde kalkar ve kul Hakk inand tarzda grr. Bu du
rumda Hak inand eyin ta kendisidir. O halde kalp ve gz Hakka dair inanlm
bir sureti grebilir. nanlan Hak, sureti12 kalbi kaplayan ve kendisine tecelli edip
kulun tanyaca Haktr. O halde gz inanlan Hakk grebilir.'3( fuss, 121 )

Bu son iki ifade kulun mahedesinde Hakk deil, inanlan Hakk, daha zel an
lamda ise inand Hakk mahede edebileceini anlatr. u halde sfilerin Hakkm
grlmesiyle ilgili ifadeleri inandklar eyin suretini grmelerinden ibarettir.

Her ahsn Rabbi hakknda bir inanc olmaldr; bu inan vastasyla Hakka dner
ve Hakk onda arar. Hak bu inanta tecelli ettiinde kul onu kabul eder, baka bir
surette tecelli ettiinde ise inkr eder ve Ondan uzaklar. O halde herkes nefsinde
yaratt ilaha tapar, tnanlardaki ilah yaratlm ilahtr. Dolaysyla herkes kendi
nefsini ve onda yaratt eyi grmtr.14 O halde ey insan! Belirli bir inanla snr
l kalp dierlerini inkr etmeyesin! Byle bir ey yaparsan pek ok iyilii yitirirsin.
Btn itikat biimlerinin bir heyulas haline gel. nk Allah belirli bir inancn s-
mrlayamayaca kadar byk ve ycedir, ( fuss, 11 a)

Musa Harundan ii daha iyi biliyordu. nk o Allahn sadece kendisine ibadet


edileceine'5 hkmettiini ve verdii bir hkmn mutlaka gerekleeceini bildii
iin buzaya tapanlarn neye taptklarn bilmekteydi. nk arif Hakk her eyde,
hatta her eyin ayn gren kim sedir.'6 ( fuss, 192)
*
Son metinde bnl-Arab bilginin iman ve inanszlk arasndaki ince ayrm olduu
nu aklar. Buna gre buzaya tapanlarn buzaya tapmalar inanszlktr; nk
onlar neye taptklarnn farknda deillerdi. Arif ise Hakk her eyde, hatta buza
da'7 bile gren kimsedir.

llah- mutekad tanmlanabilendir. O kulun kalbinin sdrd ilahtr, llah- mutlak


ise hibir ey sdramaz. nk o hem eyann ve hem de insann ayndr. Bir ey
iin o kendisini sdrd veya sdramad denilemez, ( fuss , 226)

363
nsan

' lbnl-Arab burada retisinin eitli ynlerini sunan bir dnr olarak deil, bir eletirmen, yani
Hakk' inanlarnda snrlayan devrinin insanlarn eletiren birisi olarak gzkmektedir. Dolaysyla i-
fadelerini olduu gibi benimsemek gerekmez. Nitekim 'Herkes puta tapar ifadesinde de o bir eletir
men olarak gzkr.
2 Beni arzm ve semam sdramad, mmin kulumun kalbi sdrd" hadisine telmih.
3 Bkz. A llah.
4 Yani, kendi yaratt bir ilaha tapar. Bu nedenle lbnl-Arab Allah' bilmeyi (Peygamberi] taklit ynte
minde snrlar.
s Bkz. Hadis Dizini, no. 8; Henri Corbin, Limagination, s. 224.
6 Bkz. Fussu'l-Hikem, s. 124
7 Bkz. Henri Corbin, Limagination, s. 146
8 Bkz. K alp . Ayrca bkz. Abdlazz Seyyid, Muhyiddin bnl-Arab min-i'rihi, s. 242.
9 Bkz. Din.
10Ilh- mutekad terimi Hakk'n eitli suretlere gireceini kantlar. Bu bn'l-Arabdeki nemli grler
den birisidir. Bkz. S u ret.
" Hakkn kyamette eitli suretlerde tecelli edeceiyle ilgili hadise telmih. Bu hadisle lbn'l-Arab ilh-
mutekad fikrini destekler.
12Bkz. lbnl-Arab, el-Fthtl-Mehkiyye, c. IV, s. 340, bilhassa kalpte inanlan Hak.
3Bkz. Paragrafn yorumu iin, Aff, a.g.y., c. II, s. 146.
14Bkz. Bkz. Fussul-Fiikem, s. 178, aklamas iin, s. 249; Bu nedenle Hak beni yaratmtr cmlesinin a-
klamast iin bkz. Aff, Tlikat, s. 66,340; Henri Corbin, Limagination, s. 145.
's Rabbin kendisinden bakasna ibadet etmemesine hkmetti (17:23) ayetine telmih.
,6Bkz. Metnin aklamas iin Tlikat, s. 285.
17Bu Ibnl-Arab'deki nemli dncelerden birisidir ve fiille ilgili hal ve makamlarla ilgili tavrnda orta
ya kar. Gerek fail, istesek de dirensek de, Allahtr. Bu nedenle tevekkl ve benzeri makam ve haller
anlamn yitirir. Tevekkl edenle etmeyeni ayrt eden ey, tevekkln kendisi deil, birincinin Hakkm
gerek fil olduunun bilincinde olmaktr. u halde biricik ayrc bilgidir.

n s a n Hemze, nun ve 5e tek kktr ve "bir eyin ortaya kmas"; yabancln zdd
olan her ey demektir, ins, cinnin [gizli, grnmeyen] zdddr denilmitir; gzktkleri
iin byle isimlendirilmilerdir. Bir eyi grdnde anest e-eye "o eyi grdm"
denilir, ( mucem ) Ibn'l-Arab'ye gre insana insan denmesinin sebebi keml mertebe
sine yatknldr (nsiyet). O halde nsiyet ve insan arasnda bir ba vardr.

S?"

nsan Allahn iki yaratlndan sz ettii tek varlktr. Birincisi amur ve piirilmi toprak, dieri meni. n
san her iki durumda da en gzel surette (95:4) yaratlmtr. nsann Kurandaki en bariz zellikleri un
lardr: aceleci, nankr, zalim, cahil, zayf ve mitsiz.

Biz insan kurumu balktan yarattk. (15:26)


Biz insan bir tinden yarattk. (23:12)
Biz insan nulfeden yarattk, onu imtihan etmekteyiz. (76:2)

364
nsan meniden [alak] yaratt. (96:2)
nsan aceleci yaratlmtr. (70:19)
insann can ksn, ne kadar da nankrdr! (70:17)
nsan o emneti yklenmitir, o zalim ve cahildir. (33:72)
nsan zayf yaratlmtr. (4:28)
insana katmzdan rahmeti tattrp, sonra onu geri alsak, hemen mitsiz olurdu. (11:9)

s?
nsanlk mertebesi yegnedir,2 o da insan- kmilde ortaya kar. bnl-Arab insan-
kmili insan diye isimlendirirken, onun dndakileri zellik veya biim olarak ken
disine benzedikleri iin insan diye isimlendirir. Bu balamda ekil benzerliine ge
lince: Beer trnn her bir ferdi insanlk mertebesine ulasa da ulamasa da insan
diye isimlendirilir. Fakat isimlendirmenin genellenmesi yerinde deildir; nk o-
nun hareket noktas beer cinsinin bireyleri arasndaki ekilsel benzerliktir. Bu yz
den insan- kmil ve hayvan-insana ekildeki benzerliklerine gre insan denilir.

Insan- kmil3 iin kmil dedik, nk insan ismi ekilde kendisine benzeyene de
verilir. Nitekim Ahmet iin Ahmet insandr, Mehmet iin de Mehmet insandr deni
lir; halbuki Ahmette ilahi hakikatler zuhur etmi Mehmette etmemitir. Bu durum
da Mehmet gerekte insan eklinde h a y v a n d r .4 ( f t h t , i:396)

Ibnl-Arab insan adn farkl varlk mertebesine verir: insanlk mertebesi veya
insan- kmil -lem veya byk insan- Kuran- Kerim veya kll insan. Bunlar in
san kelimesinden ortaya kan terimde aratracamz konulardr: Bu kelime
insan- kmil, insan- kebir [byk insan] ve insan- kllidir [kll insan],

Varlkta insan vardr: tik ve kll insan, lem insan ve dem insan ( f t h t,

111:231)

Lafz ynnden insan kelimesini inceledikten sonra anlam ve isimlendirmenin sebe


bine geiyoruz.5 ncelikle Aristonun insan dnen canl diye tanmlamasnn e-
letirisi ve bunun keif ehlinin mahedelerinin Kuran- Kerim ve hadisten kardk
lar sonularla uyumlu olmadna deinelim.

Hepsi [canszlar, bitkiler ve canllar] keif ehline gre hayvan- ntk [dnen can
l], hatta hayy- ntkur [dnen diri]. u var ki bu zel karm biimsel ynyle
insan diye isimlendirilmitir. Bylece yaratklar arasnda stnlk ortaya kmtr.
Allah yle buyurmutur: Her ey Rabbinin hamdini tespih eder.6 Ayette ey ke
limesi belirsizdir, ancak canl ve neyi tespih ettiini bilen tespih edebilir. Bir hadise
gre sesinin ulat yerlerdeki kuru ya her ey mezzinin lehinde tanklk edecek-

365
nsan

t ir . (FTHT, 1:147)

Bu metinden nutkun insana zg bir zellik olmad anlalr. Her ey, hatta cansz
lar bile keif ehline gre nutk sahibidir. lbnl-Arab bu konuda iki delil sunar: Bi
rincisi ayettir (Her ey Rabbinin hamdini tespih eder): Ancak canl ve akll tespih
edebilir; kincisi ise hadistir. Bu hadiste Hz. Peygamber sesinin ulat her yerdeki
kuru ve ya [cansz-canl] eylerin mezzinin lehinde tanklk edeceini belirtir.7 An
cak canl ve akll olan tanklk yapabilir. O halde Aristonun insan tanm keif ehli
nin mahedesiyle uyumlu deildir.

Hve (O-Hak) kendisine ait kemle gre kendisini grmek istemitir. Bylece
Onun hakknda [bilinmezlik] hkm ortadan kalkar. Bunun iin a'yn- sbiteye8
bakm, sadece insan- kmilin hakikatinin bu endik [benlik]9 mertebesi olabilece
ini grmtr. Bunun zerine bu mertebeyi insan- kmilin hakikatine gre takdir
etmi ve onun karsna yerletirmitir. Hakkn bu benlik mertebesi insan- kmilin
hakikatinden bir tek ynden fazla gelmitir. Bu tek yn Hakkm mertebesinin kay
nann kendisi ve Hakkn onu kendisi nedeniyle var etmi olmasdr. Bylece iki
suret btn ynlerden rtmtr. Bu hakikat insann varlndan nce yaratlm
akl, nefis, Heb, cisim, felek, unsur ve treyenler [donuk eyler-bitkiler ve canllar]
gibi her eyden daha deerli olmutur. Dolaysyla onlarn iinde sadece insann
varl Hakka yetkinlik mertebesini verebilmi, bu nedenle onu insan diye isimlen
dirmitir; nk o keml mertebesiyle nsiyet etmitir. Bylece grdyle eyle
arasnda bir nsiyet meydana gelmi, onu -mran vezninde- insan diye isimlen
dirmitir. (FTHT, 11:642, 43)

insanlk Allaha halife olmak demektir. Allahn halifesi olmak ise velilik, pey
gamberlik, rislet, imamlk, emirlik ve ynetmeyi ieren genel bir mertebedir. nsa
nn yetkinlii btn bu mertebelerin yetkinliine baldr. Bu zellik demden son
doan kiiye kadar btn insanlarda bilkuvve bulunur, ( bulga, 54)

lbnl-Arabnin zikredilen iki metnini yle zetleyebiliriz: nsann hakikati el-H-


venin [O, Tanr] kendisini grd bir aynadr ve bu grme sadece insan vastasyla
gerekleir. Grmenin olabilirlii insana benzerlik zellii kazandran hakikatlerden
ortaya kar.10 Dolaysyla sadece insan kendi varlnda ilahi hakikatleri barndrr.
Bylece insan ilahi ve kevn btn hakikatleri iermesi nedeniyle keml mertebesiyle
nsiyet etmi bir aynadr.11 Bu nedenle o hakikat, insan diye isimlendirilmitir. n
sanlk Allaha halife olmak mertebesidir. Allahn halifesi olan herkes bu mertebeyi
ve ismi hak eder. Halife halifesi olduu kimsenin zellikleriyle gzkr. Bu nadenle
beer trnn her bireyi halife olmad gibi insanlk mertebesini hak etmi bir in
san da deildir. O bir hayvan olarak kalr. Byle bir insan u halde halife insan deil,

366
insan Varlnn Aynas

hayvan-insandr.12

NOTLAR:
1 n s a n n d o u m n c e s in d e g e ir d i i a a m a la r n a d a b ili m le y o r u m la n m a s h a k k n d a b k z . M a u r ic e

B u c a ille , La Bible le coran et la Science, e d . S e g h e r s P a r i s , 1 9 7 6 . s . 2 0 0 v d .


2 l b n l- A r a b y le d e r : in s a n n h a k i k a t i t e k t ir , o n u d e m to p la r ; n k o b t n z r r iy e t in in t o p l a m

d r ( B u l a t u 'I - G a v v a s , s . 30 ).

3 l n s a n - k m i l b u r a d a t e r i m a n l a m y l a a l n m a m t r , b a k a b i r i f a d e y l e l b n ' l - A r a b l i n s a n - k m i l ile -

z n d e k e m l s a h ib i o la n k im s e y i d e il, k e m l m e r te b e s in e u la m k im s e y i k a s te d e r . B k z . Insan- Km il.


4 Bkz. Insan- Km il.
3 l b n l- A r a b d e in s a n n i e r i in in g e r e k t e in s a n l k v e k e m l m e r t e b e s in e u la m k im s e a n la m n a g e l d i

in i g r e c e iz . n k s a d e c e o , in s a n is m in i h a k e d e n v a r lk tr .

6 B k z . 17 :4 4 .

7B k z . H a d i s D i z i n i , n o . 15.

8 Bkz. Ayn- Sblte/A'ynn Sbite.


9 E n a n e t: K i in in B e n d e m e s id ir (Istlahat, s. 2 9 4 ).

l0Bkz. N sha.
11 Bkz. M uhtasar.
12 Bkz. H ayvan -lnsan , Insan- Km il.

n sa n V a rl n n A y n a s nsan varlnn aynas (mir'at vcdil-insan), yani in


sann veya kulun varlnn aynas, insann sayesinde veya ona gre Hakk grd
aynadr. Tanr her insanda o insann yeteneine gre tecelli ettii iin, aynalar dere
ce derece olmu, en stn ayna ise Muhammedin (a .s.) aynasdr.

Aynalara ve hangisinin daha dzgn ve przsz olduuna bak! Kendi varlnn


aynasna bak! Senin varlk aynan aynalarn en przsz olamaz. nk Peygam
berlerin aynalar seninkinden daha dzgndr. Peygamberlerin de bir ksm dier
lerinden stndr; dolaysyla onlarn aynalarnn arasnda da bir derecelenmenin
bulunmas gerekir. Aynalarn en stn, en dzgn ve przsz Muhammedin
(a.s.) aynasdr. Hak o aynaya olabilecek en mkemmel tarzda tecelli etmitir. Senin
aynana da yanssn diye, Muhammed'in (a.s.) aynasnda tecelli eden Hakka bakma
ya al! ayet senin aynana yansrsa, Hakk Muhammedi surette Muhammed gibi
grrsn, ( f tuh a t , v:433)

In san - K m il Metafizik mahiyeti ve tabiatnda veya tasavvufi tecrbeye dellet e-


diinde insan- kmil ile eanlaml baz terimler unlardr: Hakikatl-hakak [haki
katlerin hakikati], el-Hak el-mahlk bihC [yaratmada vasta olan Hak], felekl-hayat2
[hayat felei], aslul-lem3 [lemin asl], asl- cevheril-ferd [cevher-i ferdin asl], He
yula,4 madde-i ula5 [ilk madde], cinsl-ecnas6 [cinslerin cinsi], Hakikat-i klliyye [klli
hakikat], felek-i muhit [kuatc felek], adi7 [adalet], klli ey8 [Her ey], Kitap9,

367
nsan- Kmil

Mfizw [Feyiz veren], merkez-i daire11 [dairenin merkezi], Akl- Evvel12 [lk Akl], Ka-
lem-i A'l' 3 [Yce Kalem), Ukab [Kartal], Drre-i Beyza [Beyaz nci], Ar-1 Mecid. ' 4
[Yce Ar], imam- mbln'5 [apak imam], Rh- Klli'6 [Klli Ruh], RuhuI-lem [-
lemin Ruhu], Nr- Muhammed [Muhammedin Nuru], Taayyun- Evvel [lk Taay
yn], Levh-i Mahfz' 7 [Korunmu Levha], Arullah' 8 [Allahn Ar], Halife, Naib
anillah [Allahn Vekili], Zillullah' 9 [Allahn Glgesi], Nsha-i Uzma [Byk Nsha]
veya nsha-i camia [birletirici nsha] veya nsha-i kmile2 0 [yetkin nsha], kelime-i
camia21 [birletirici hakikat], beyt-i a'l2 2 [yce ev], muhtasar-1 erif 3 [kymetli zet],
aynul-cem ve'l-vcd [varlk ve birliin ayn], mmid-i evvel2 4 [ilk yardm eden], mu-
allim-i evvel [ilk retmen], bernamec-i cmi [birletirici program], miratl-Hak ve'l-
hakikat [Hakkn ve hakikatin aynas], berzah, insan- ezeli25 [ezeli insan]. Geen ifa
delerde insan- kmil ifadesiyle eanlaml baz26 terimleri zikrettik, bunun amac
okuyucunun bnl-Arabde bu dncenin derinliine, terimin ierdii zellik, ha
kikat, bant ve mefhumlarn zirvesine girebilmek iin ainalk kazanmasn sala
makt. Bu balamda eanlaml terimlerin okluunun iki temel sebebi vardr: Birin
cisi bnu 1-Arabdeki her terim herhangi bir hakikati gsteren bir kelimedir. Bu ha
kikat gerekte tektir, fakat farkl ynlere sahiptir. Muhammedi Hakikat sz gelii tek
bir hakikattir ve eitli ynlerinde ve balantlarnda oalr. Bylece her yn kendi
sine zg bir nitelik, buna bal olarak da baka bir isim kazanr. te bylece ean
laml terimler oalr. Her terimin bu tek hakikatle bir balants vardr ve onu gs
terdii iin de ayn zamanda o hakikattir. Terimlerin okluunun ikinci sebebi u
dur: H. IV. ve V. asrlarda slami dncenin bariz zellii olan din ile felsefeyi uzla
trma temayl bnl-Arabde de geni lde yer bulmutur. Dolaysyla o btn
fikri gelimeler ve akmlar iine alan bir uzlatrma eiliminin sahibidir ve felsefi
tavrnda gemi ekollerin birbirleriyle elien inanlarn birletirmitir. O geni uf
ku sayesinde birbirlerinden uzak eski terim ve anlaylar teorisine sdrabilmitir.
Bu birletirici eilim eanlaml terimlerin artmasna ve onlarn Ibnl-Arabnin teo
rik tavryla uyumlu yeni anlamlar kazanmalarna yol amtr. Tedbirat'l-llhiyye'-
den Ibnl-Arabnin birbiriyle elien terim ve anlaylar birletirmesinin ve yakla
trmasnn mahiyetini aklayan bir metni zetleyeceiz.

[Balk] Beden hkmdar olan halifenin varl ve sfilerin bu konudaki grleri


ve onu ifade edileri: Hakikat ehli bu halifeyi eitli terimlerle ifade etmitir ve bu
terimlerden her birisinin bir anlam vardr. Bazlar onu imam- mbn [ak nder]
diye ifade etmi, bazlar Ar, bazlar Miratl-Hak [Hakkn Aynas] diye ifade et
mitir. Mn ehlinin muhakkiklerinden bir ksm ona ilk madde demilerdir, bu
nun nedeni ilk yardm edene bu ismin verilmesidir. Bazlar onu Ar, bazlar lk

368
nsan- Kmil

retmen,27bazlar Hakkn ve hakikatin aynas diye isimlendirmilerdir. Ebl-


Hakem el-Berrecan28 ise imam- mbn demitir. O her ey diye ifade edilen Levh-i
Mahfzdur. Baz kimseler onu el-Mfiz [Feyiz Veren] diye ifade etmitir. eyhimiz
ve dayanamz Eb Medyen29 de bu grteydi. Baz kimseler ise onu dairenin
merkezi diye ifade etmilerdir. ( tedb rat , 120, 28)

bnl-Arabnin bu blmde30 yaad devrin kltrn kuattn; kelime ve te


rimler vastasyla bu kelimelerin ifade ettikleri, dolaysyla onun birliine temas et
tikleri hakikate nfuz ettiini grmekteyiz. bnl-Arab31 slam tasavvuf ve felsefe
dncesinde insan- kmil deyimini kullanm ilk kimsedir.32 Bu durum lafz y
nnden byledir. erik ynne gelince, bnl-Arab terimin ieriinde kendi z
gnln ve bireyselliini etkilemeyen eitli kaynaklardan yararlanmtr.33 bnl-
Arabnin dncesinin ayrc zellii insann yerletirildii bu konumdur. Onun
kitaplarn inceleyen herkes, insan hakikatinin ayrc zellikleri olan ulvi ve yksek
niteliklerin cokulu akndan gurura kaplr. Fakat birbiriyle balantl ve yetkin bu
teoriler insanlk onurunu ayaa kaldrsa bile, hepsi de kabaca ideal bir varlk dz
leminde bulunurlar; baka bir ifadeyle insan olmas gerektii hale gre nitelerler,
onu kendi gerekliinde olduu gibi nitelemezler. Bazen bnl-Arab, insan- kmi
lin, insan olmas gerektii gibi niteleyen bir teori olmadn iddetle vurgular; fakat
sz konusu teori insan- kmilin yaad bir olgudur. Bu noktada onun grne
katlmaktan baka aremiz yoktur, fakat bu katlma eletirinin keskinliinden bir ey
eksiltmez, bilakis bizleri aadaki sonulara ulatrr: ) nsan- kmil sradan-beeri
gereklikle rtmeyen bireysel bir olgudur. 2) bnl-Arab insann kendisini l
almasnn yerine, Allah insan kemlinin lt yapmtr. Bu nedenle bnl-Ara
bnin insan- kmile dair terimleri art arda sralanr: Allahn glgesi, Allahn Ar,
Allahn halifesi vb. Bir insan Ibnl-Arabde insan- kmilin ieriini aklamayla il
gili sunduumuz bu sonular eletirebilir. Fakat bu sunutaki kantmz udur: Fel
sefi bir anlamda insan- kmili aratrdmzda, ada felsefi ifadelerle beeri kav
ramlara ulaamadk. Bu nedenle burada insan hakknda deil, Hakkm sureti hak
knda bir aratrma beklemek gerekir. nsn- kmil ifadesine dnersek: Terim iki
kelimeden olumutur; daha nce insan kelimesini aklamtk. Kmil kelimesine
gelince: Bu kelimenin ahlaki bir anlam yoktur, o iyilik veya ktlk gibi ahlaki tas
nifleri dikkate almakszn btn zellikleri iermek demektir. u halde yetkinliin
buradaki anlam ahlaki deil, ontolojik, baka bir ifadeyle ilahi ve kevn zelliklerin
insanda bulunmas veya bulunabilirlii demektir. O halde insan varoluunda kmil
dir. Kemlin ikinci grnm ise nefse ve Allaha dair yetkin bilgidir. Buna gre in-
san- kmil kefinin bir aamasnda Hak ile birliini idrak eden ve bu idrakten de

369
fnsan- Kmil

kendisine ve Allaha dair bilginin kemline ulaan kimsedir. O halde insan bilgisinde
de kmildir.34 Bylece kemlin ahlaki deil, ontolojik ve epistemolojik bir anlam
olduunu grmekteyiz. Burada her trl karkl gidermek iin insan- kmil ile
kastedilen kimsenin Muhammed (a.s.) olduuna dikkat ekmeliyiz. bnl-Arab a-
ratrmaclar iin bundan daha karmak bir terim yoktur. nk bizzat bnl-
Arab insan- kmil terimini bazen Muhammedi Hakikatten sz ederken, bazen -
demi, bazen Eb Yezid el-Bestam gibi insanlar anlatmak iin kullanr. u halde b
tn bu isimler iinde insan- kmil kimdir? Acaba insan- kmil iine pek ok tikeli
alan bir cins midir, yoksa tek ve ayr bir hakikatin ismi midir? Insn- kmil Mu
hammed (a.s.), baka bir ifadeyle Muhammedi Hakikattir. Fakat bu hakikat kemle
ulamak isteyen herkesin srekli etrafnda dnd bir Kutuptur. Kemle ermek is
teyen herkes srekli dner, baka bir ifadeyle Muhammedi zelliklerle bezenir ve
dner. Dnlerde dairenin kadran klr de klr, ta ki btnyle silinir.
Bylece slik dairenin merkeziyle, baka bir ifadeyle Muhammedi Hakikat ile bir ol
duu mertebeye ular. Bu makama ulatnda insana o makama ulaan kimsenin
ad, yani insan- kmil ad verilir. u halde insan- kmil ifadesi gerek sahibi Hz.
Muhammed iin kullanlr. Bununla birlikte o mertebeye ermi ve fena haline ula
m kimselere de verilir. nk onlar da Muhammedin ayns haline gelmilerdir35
(zellik itibariyle). Dolaysyla terim esasta insan- kmil olarak yaratlm sahibine,
nitelenme ynyle de ona ulama yolunda alan kmil insanlara verilen bir isim
dir.36 Terimin ieriine gelince: bnu 1-Arabnin keml gr hakkndaki aklama
larmz insan- kmil teriminin ieriini de belirler. nk her iki kemlin de bir i
levi vardr: Ontolojik ynden, yani birinci anlamyla kemle baktmzda insan-
kmilin ontolojik ilevi yle tanmlanr: insan- kmil Hak ve lem arasndaki ayr
c ve birletirici snrdr.37 Buna gre o bir yandan iki sureti birletirir:38 ilahi isimler
le zuhur eder, bylece Hak olur, imknn hakikatiyle zuhur eder; bylece halk olur.
te yandan insan- kmil hakikatin iki ynn ayrr. Bylece lemin kendisinden
ortaya kt bilinmezlie tekrar dnmesini engeller. Insan- kmil, d ve i arasn
daki snrdr: dn ie girmesini engeller.39 Ayn zamanda insan- kmil lemin var
lk sebebi ve onun koruyucusudur.40

Hak insan- kmili Hak ve lem arasnda bir berzah [engel, vasta] olarak yerletir
mitir. Bylece ilahi isimlerle zuhur eder ve Hak olur; imknn hakikatiyle zuhur
eder ve halk olur, ( ftht, i:39 i)

nsan- kmil lemin hakikatlerim kendinde toplar ve o Hakkn suretidir, ( ft h t,


111:447)

370
Insan- Kmil

Allah insan- kmili en gzel kvamda yaratm, onu lemin hakikatlerini ve Ka-
dimin isimlerini tam olarak ieren yetkin bir nsha olarak var etmitir. Allah onu
iki taraf [Hak ve halk] birletiren bir berzah olarak yaratmtr, ( ukle , 42)

Allaha halifelik insan- kmil iin geerli olabilir. Bu nedenle Allah onun grnr
suretini lemin hakikat ve suretlerinden; grnmeyen suretini ise kendi suretine
gre yaratmtr. Onun hakknda yle der: Ben onun iiten kula, gren gz o-
lurum." Onun kula ve gz olurum demedi. Bylece iki sureti ayrt etmitir.
( fuss , 55)

nsanda lemdeki btn varlklarn gc bulunur. O btn mertebeleri birletirir.


Bu nedenle ilahi surete sadece o tahsis edilmi, ilahi hakikatleri -onlar isimlerdir-
ve lemin hakikatlerini kendinde toplam, bylece varlklarn en yetkini olmutur.
nsann dndaki her ey halk, o ise hem halk ve hem de Haktr. u halde insan-
kmil gerekte el-Hak el-mahlk bihi [yaratmada vasta olan Hak], baka bir ifadey
le sayesinde lemin yaratld kimsedir. ( fT h t , i:396)

Halifelerin kmili buday taneleri gibidir. Her buday tanesi esas budayn verdi
ini verir; nk o tam olarak kendisine benzerdir. Hak karsnda halifenin dn
daki kimseler ise bitkinin yapraklar, dallar, iekleri ve kkleri gibidir, ( f tu hat ,
111:370)

n s a n - k m il ila h i m erteb edeki b t n is im le r in ta y c s d r, ( hilye , 9)

lahi surete benzer yaratlm yegne varlk insan- kmildir. Bu nedenle kmil diye
isimlendirilmitir ve o lemin ruhudur. lem ise ulvisiyle sflisiyle ona amade k
lnmtr. Hayvan insan ise insan- kmile amade klnm lemin bir parasdr.
(FTHT, 111:266)

nsan, lem ve Hak arasnda bir berzahtr, Hak ve halk birletirir. nsan glgeyi ve
gnei ayrt eden bir izgi gibi Hakka ve olua ait mertebeleri ayrt eden snrdr.
Snr olmak insann hakikatidir. (na, s . 22)

Ibnl-Arabde kemli epistemolojik anlamda, yani ikinci anlamyla ele alrsak in-
san- kmilin epistemolojik ilevi oalr. Buna gre insan- kmil peygamberler de
dahil olmak zere btn ariflerin marifetlerini ve bilginlerin ilimlerini aldklar bir
kandildir. Bu anlamda insan- kmil himmetlere yardm edendir. nsan- kmil var
oluta Hak ve halk arasnda bir berzah olduu gibi ilim ve marifette4' de lem ve
Hak arasnda bir berzahtr.

En kadim makamdan dinlerin yolunun birliiyle Kelimlerin42 kalplerine hikmetleri


indiren Allaha hamd ederim. Allah himmetlere yardmc olan Muhammede ve o-
nun ailesine merhamet etsin, ( fuss , 47)

371
nsan- Kmil

lnsan- kmil birletirici hakikattir. Allah ona yle bir kuvvet vermitir ki, onunla
tek bakla iki mertebeye birden bakar. Bylece Haktan alr ve halka verir, (ftuhat,
11:446)

lbnl-Aabde insan- kmil konusunu doyurucu bir ekilde ortaya koyduumuzu


syleyemeyiz. nk insan- kmil fikrinin her birisi yerli yerinde aratrlmas ge
reken eitli ynleri vardr. Biz byle bir ie kalksaydk skc bir tekrara derdik.
Bu nedenle okuyucunun balangta ortaya koyduumuz insan- kmil ile eanlaml
terimlere ve haklarndaki aklamalara bavurmasn salk veririz. nk onlarn o
unluu insan- kmilin kapsam altna girer.

N O T LA R :

1 Eanlaml terimlerin byk ksm bu szlkte ayrca ele alnmtr.


2 Bkz. Y a ra tm a d a V a s ta O lan Hak. Ayrca bkz. nad-Devair, s. 17; Ukletu'l-Mstevfiz, s. 51; Afifi, Min-
Eyne steka bnl-Arab felsefetuhus-Sfyye [bn'l-Arabi Tasavvuf Felsefesini Nasl Oluturdu! slam D
ncesi zerine Makaleler, av. Ekrem Demirli, Iz Yaynclk, 2000], Mecelle-i Klliyetil-Adab, 1933, s. 10.
3 Bkz. nad-Devair, s. 17; Eb'l-l Afifi, Ebl-Kasm b. El-Kasi ve kitabuhu Hal'n-Na'leyn llslam Dn
cesi zerine Makaleler, ev. Ekrem Demirli] Mecelle-i Klliyetil-Adab, s. 80.
4 lem iki asldan zuhur etmitir: mkul asl ki o hakikatler hakikatidir; mevcut asl, o da Haktr. Bkz.
nad-Devair, s. 17.
5 Bkz. nad-Devair, s. 19.
6 lk madde deyimini lbnul-Arab hakikatler hakikatine veya insan- kmile isim olarak vermez, bu, n
ceki dncelerden iselletirdigi bir deyimdir. Ancak onun yerine daha ok mmid-i evvel deyimini
kullanr, bkz. Ina'-Devair, s. 19; Tedbiratl-llhiyye, s. 122.
7 Bkz. nad-Devair, s. 19.
8 Bkz. A di. Ayrca bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, c. II, s. 60.
9 lbn'l-Arabnin bu lafzlarn kaynan lbn Berracana balamasyla ilgili bkz. et-Tedbirat, s. 125; Ukle,
52-
Bkz. Tedbirat, s. 126.
" bnl-Arabnin bu terimi Eb Medyene dayandrlmas hakknda bkz. Tedbirat, s. 126.
12Bkz. Tedbirat, s. 128.
13Bkz. Ukletl-Mstevfiz, s. 52.
u Bkz. a.g.y., s. 52.
13 Bkz. a.g.y., s. 52.
16Bkz. a.g.y., s. 52.
17 Bkz. a.g.y., s. 52.
18 Bkz. a.g.y., s. 52.
19 nsan- kmil Allahn Ardr, Rahman'm Ar deil. Bkz. Tedbirat, s. 123; Kitabul-Celle, s. 4; Bulgatu'l-
Cavvas, s. 10.
20 Bkz. Kitabu'l-Celle, s. 4
21 Bkz. N sh a; Ukle, s. 42 vd
22 Bkz. K elim e. Ukle, s. 94.
23 Bkz. Ukletl-Mstevfiz, s. 43.
24 Bkz. Muhtasar- erief Ukletl-Mstevfiz, s. 94.

372
nsan- Kmil

23lnsan- ezeli deyiminde insan ezele nispet edilmitir, insanda ezel gizlenmitir; nk ztnda ak de
ildir. Ezel insann varlnn bir ynne aittir (el-Fthtl-Mekkiyye, c. I. s. 54)
26 Burada eanlaml terimlerin sadece bir ksmn zikrettik.
27 Muallim-i Evvel [lk retmen], demin melekler karsndaki konumuna iaret eder, Aristoteles ile
ilgisi yoktur.
23 Endls sfilerinden birisi, Merake'te 537 ylnda vefat etmitir.
29 Eb Medyen uayb b. Hseyin ec-Tilimsani el-Endlsi isimli bu mehur mutasavvfn mezar Tilimsan
ehrindedir, l. 594. Geni bir biyografisi iin bkz. Nejhu't-Tb, c. VII, s. 136-44; Nadili, et-Teevvu/ila Ri-
calit-Tasavvuf, s. 316.
30 Bkz. Tedbirat ilgili blm.
31 lnsan- kmil tbnl-Arab sonrasnda da tasavvuf dncesinde nemli bir yer tutmutur ve insan-
kmil tanmlar lbn'l-Arab etkisinden yoksun deildir. rnek olarak bkz. Crcn, Tarifat, s. 39. ln-
san- kmil, ilahi ve kevn lemlerin btn zelliklerini kendinde toplayan kimsedir: hakikat-i insaniye-
ti'l-kemliyye: ulhiyet mertebesidir. Bu mertebe, mnlar hazreti ve ikinci taayyn diye de isimlendiri
lir. nsana ait keml hakikati olmasnn anlam u demektir: Insan- kmilin suretinin bir mns vardr,
bu mnnn bir hakikati vardr ve bu hakikat de ikinci taayyn diye isimlendirilen ulhiyet mertebesi
dir. Bylece insan- kmil, ikinci taayynn mazhan olmutur. En kmil insan ise, hakikatlerin hakikati
diye isimlendirilen ilk taayynn mazhardr (Kan, Letaijul-A'lm [Tasavvuf Szl, ev. Ekrem De
mirli, z Yaynclk, 2004]). Burada yazarn insan- kmil ile insan- ekmel arasnda bir ayrm yaparak,
insan- kmili ikinci taayynle ayn sayd grlr. lbnl-Arab ise, insan- kmili birinci taayyn ile
eit sayar. Insan- kmilin mertebesi, ilahi ve kevn mertebeleri toplamaktan ibarettir; sz konusu mer
tebeler iinde kll-czi akllar, nefisler, tabiat mertebeleri vardr (Davud el-Kayser, Matlaul-Kdim, s.
4); el-Ecvibe an-lnsan- Kmil (yazar mehul), s. 215). Ayrca, tohumlan lbnl-Arabye ait olan mstakil
bir nazariye sahibi olarak grlen Abdlkerim el-Clnin eserine de bavurulabilir. ada almalar
hakknda bkz. Abdurrahman Bedevi, Kitb- Insan- Kmil j i l-lslam, s. 79-112 (Massignonun makalesinin
tercme edildii blm), s. 63-72 (Hans H. Shaderin Ibnl-Arabnin yararland tarihsel kaynaklar
aklad blm); Micheal Hayek, Isan- Kmil ve Meyyizethun-Nnyyefi'l-lslam, Mecelle-i Mark,
Beyrut, 1958, s. 129-155; Ebl-l Aff, Nazariyyatul-lslamiyyinfil-Kelime, Mecelle-i Klliyetil-Adab, 1944;
Nicholson (ev. Ebl-l Aff), Fi't-Tasavvu/il-Islami ve Tarihuhu, s. 85-88; Louis Gardet, Etudes de
philosophie et de mystique comparees, ed. J. Vrin. s. 217-28 (Burada Hristiyanlktaki d fikri tasavvuf
taki insan- kmil ile mukayese edilir).
32 Nicholson'a gre insan- kmil terimini kullanan ilk kii lbnl-Arabdir. Dr. Kmil eybi ise, tbn'l-
Arabnin terimi Ihvan- Safadan aldn iddia eder. Bkz. eybi, es-Sla Beyne't-Tasavvuf ve't-Teeyyu, s.
464; Hans Henry Shader ise, zellikle eski Iran kaynaklarnn insan- kmil terimini nceledigini ileri
srmektedir. Bkz. Abdurrahman Bedevi, lnsan- Kmil fil-lslam, s. 34.
33Ebl-l Aff, Makalatu'l-Islamiyyin (yazar Stoaclarn lbnl-Arabnin insan- kmil grne etkilerini
aklar), s. 59-60; Dr. Muhammed Ceml Cafer, Miet-Trasis-S/i: Seh 1 b. Abdullah, c. I, birinci bask,
1974, Darl-Mearif, s. 296-310. Dr. Cafer Sfyan es-Sevrinin Umudu'n-Nur [nur direkleri) grn be
nimseyen Tsteride Muhammedi Hakikat grn aklar. Tsteri Muhammedi varln lemin varl
ndan nceliine iaret eder, ancak, peygamberin ezelilii fikrinde Halla kadar ak konumaz; P.
Nwyia, Exegeses coranique, s. 384. lnsan- kmil fikrinin tarihsel kaynaklan hakknda bkz. Massignon,
a.g.y. (Bedevinin kitabnda), s. 113).
34 Bkz. Aff, Nazariyyat'l-Mslimin, s. 62; Aff'ye gre lbn'l-Arab iki teoriyi kartrmakta, daha doru
su iki teori arasnda gidip gelmektedir: nsan varlktaki en yetkin yaratlm gren felsefi teori; nefs ve

373
nsann Gecesi

Allaha dair bilginin kemline ulaan tasavvufi teori. Fakat Ibnl-Arab Aff'nin zannettii gibi, onlar
birbirine kartrmaz, bilakis insan- kmilin iki ilevini ortaya koyar: ontolojik ve epistemolojik ilev.
35 Bkz. A yak/A ya zerin d e O lm ak.
36 bnl-Arab bazen insan- kmilin surete gre yaratldn ve btn hakikatleri kendinde topladn
belirtir; bazen ise onu, btn hakikatleri kabul edici diye niteler. Birinci durumda bil fiil insan- kmili,
yani Muhammedi (a.s.); ikinci durumda ise, bil kuvve insan- kmili kast ettii bellidir: btn ilahi-
kevn isimleri kabul eden insan- kmilin nefsi (el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 267). nsan lemin btn
srlarn kendinde drm ve toplamtr (Bulgatul-Gavvas, s. 38).
37 O hadis-ezeli insan; toplayan ve ayran kelimedir (Fussul-Hikem, s. 50).
38 nsan iki surete gre yaratlmtr: Hakkn ve lemin sureti. Bkz. S u ret.
3,lnsan- kmilin mertebesi, ez-Zahir isminin btndr. O, mutlak btnlk ve mutlak zahirlik arasndaki
bir berzahtr... (El-Ecvibe, s. 220).
4lnsan- kmilin bu zelliinden msik [direk] terimi aklanrken sz edilecektir.
4'Tehanev Keaf ta (c. I, s. 77) yle der: Konev el-Fkufta der ki: nsan- kmil vcb ve imkn arasn
da bir berzh, zt ile kdem ve hadisler ve hkmlerinden ibaret olan mertebe arasnda bir ayna gibidir.
nsan, halk ve Hak arasnda vastadr. Allahtan baka her eyin beksnn sebebi olan Hakkn feyzi ve
yardm, onun ile ve onun mertebesinden ulvi ve sfli btn leme ular. Eer iki ynden de baka ol
mayan berzhlg asndan insan olmasayd, lemdeki hibir ey, irtibat ve mnsebet olmadndan
dolay ilahi yardm kabul edemezdi ve bu yardm ona ulamazd.
42Bkz. K elim e.

n s a n n G e c e s i bkz. G e c e

n s a n n K o r u y u c u l u u Eanlaml terim alemin hakikatlerinin hzinesi anlamn


da hizan et h a k a ik il- le m . lemde dalm btn hakikatler insann ztnda top
lanr. Bu yzden insan baka bir adan lemin hakikatlerine yardm eder. O halde
lemin hakikatlerinin koruyucusu insandr.

nsanda toplanm hakikatler lemde dank halde bulunur. Hak, lemin her ya
nndan onlar arr ve onlar da toplanr. Bunlarn bir araya gelmesinden ise insan
meydana gelir. Bylece insan onlarn koruyucusu olur. lem1 insann bu koruyucu
luuna evrilmitir, ( ftuhat , i:39o)

n otlar :

lbnl-Arab yle der: Bu hzinelerin [cmertlik hzineleri] yerinin Krsi olduunu kabul ettik, nk
Krsi, szlkte bilgi demektir" (el-Fthdl-Mekkiyye, c. III, s. 361).

p p anlamndaki habl kelimesinin kk harfleri olan] ha, ba ve lam tek kktr; "bir e
yin uzamas" demektir. Ardndan bu kke baka anlamlar yklenm itir. Bu kkten
kan btn kelimelerin kayna tektir. Habl "yular, ip" demektir; oulu hibal'dir.
(m u ce m )

374
rade

Habl Kuranda iki anlamda yer alr. Bilinen anlamyla:


Onlarn ipleri ve asalar kendilerine hareket ediyor gzkt. (20:66)
Onun kars da odun hamaldr. Onun boynunda drlm1bir ip [habl\ vardr. (111:5)

Benzetme:
Hepiniz Allahn ipine sarln2ve ayrla dmeyin. (3:103)
Biz ona hable'l-veriden [ah damar] daha yaknz. (50:16)

S?"
pi bnl-Arab kavuturma zelliiyle tanmlar. Habl kavumaktr, nk o kavu
turur. Kuranda Hakkm bize h ablel-v e r id d t n [ah damar] daha yakn olduu ifade
si Hakkn kullarna iki yaknlna iaret eder: birincisi hablel-verid yaknl ve
hablel-verid yaknlndan daha da yaknlk. Hablel-verid [ah damar] yaknln
dan daha yakn ne olabilir? Baka bir ifadeyle, ahdamarmdan daha birletirici ka
vuma nedir?

Allah bize ahdamarmdan daha yakndr. Allah Ben size yaknm, dua edene kar
lk veririm3 buyurmutur. Baka bir ayette ise kullarn iiten ve onlara yakn oldu
unu belirtmitir.4 O halde Hak Artan dnya semasna inmesiyle yakndr. stelik
Hak daha da yakndr; nk her nerede olursak olalm bizimle beraberdir. Hak
en yaknn yakn diye isimlendirilmitir. Hak bize bizden daha yakndr. nk
hablel-verid [ahdamar] bizimdir. Habl kavumak demektir, Hak ise en yakn o-
landr; nk kavumak ancak Hakkn vastasyla gerekleir. Bu nedenle biz, an
cak Hak ile iitiriz, grrz, ayaa kalkarz, otururuz, dileriz ve hkm veririz. Bu
hkmler hable ait deildir, (ftuhat, v.272)

N O T LA R :

1 Ayetin yorumu iin bkz. Beyzv, Envar, c. II, s. 317.


! Yorumu iin bkz. c. I, s. 73.
3 Ayetin yorumu iin bkz. Beyzv, Envar, c. II, s. 228.
4 (2:186) ve (11:61) ayetlerine telmih.

r a d e bkz. M eiyet

s r bnl-Arab sr terimini szlk anlamnn dna kartmad gibi nceki sfi-


lerin 1terime ykledikleri anlamlara yeni bir ey de katmamtr. Bununla birlikte o-
nun mahareti benzer ve eanlaml terimleri ayrt edite ortaya kar.

kram etmek nimetlendirmek amac tar. Vehb karlk beklenmeyen vermedir.

375
s b a t

Biz sizleri Allah rzas iin yediriyoruz, karlnda sizden teekkr ve dl bekle
miyoruz (76:9). Kerem, isteyince vermektir. Cd [cmertlik], istemeden vermektir.
Seha, gerektii kadar vermektir. sr verirken -cmertliin en stndr- veya ge
lecekte muhta olacan eyi vermektir. kinci durumdaki kii birinci durumda ve
ren kiiden aa mertebededir. Her ikramn bir ilahi ismi vardr, srn ise yoktur.
Allah el-Vehhab, el-Kerim, el-Cevad ve es-Sahidir. Ancak onun iin el-Msr [ba
kasn tercih eden] denilemez.2 ( ftht, v:263 )

Ibn'l-Arab sr kelimesini bir terim olarak zenginletirmi olmasa bile, ona teori
sinde ayrcalkl bir yer vermitir. sr dostlua ulatrr; nk o, Hz. brahim ziya
fet3 vermeyi alkanlk edindii gibi, byk cmertliktir.

Cmertlik istenmeden kendiliinden vermendir; kerem utandn iin deil nefsi


nin temizlii nedeniyle istendikten sonra vermendir; seha muhta olana -bakasna
deil- ihtiyac lsnde vermektir; sr muhta olduun eyi vermendir. brahime
denildii gibi dostluun salkl olmas ikrma baldr. Allah Cebraili brahime bir
insan suretinde gnderdiinde Cebrail, brahim! Hem dostlara ve hem de dman
lara ikram ettiini gryorum," demi, tbrahim u cevab vermi: Cmertlii Rab-
bimden rendim. Grdm ki, Rabbim onlar da mahrum brakmyor, ben nasl
brakrm? Bunun zerine Allah kendisine brahim! Sen benim gerek dostum-
sun" demitir. ( mevak I, 97-98)

N O T LA R :

' Isar hakknda bkz. Mahmud el-Menufi, erh-i menazil, temkin, Daru'n-nehda, Kahire, s. 137; Kueyri, Ri
sale, cud, seha, s. 112, ayrca seha, kerem, sr-, Slem, Tabakatu's-Sjiyye, s. 120; bn Haldun, ijas-Sail,
s. 44; Letaifl-A'lm, 37-39. Bu eser eitli sr trlerinden sz eder, sz gelii, eriat sn, hakikat sr,
melmilerin sr, takva sahiplerinin sr vb.
2 Tanr katnda bakasn tercih [sr] sz konusu olamaz. nk Hak neye muhtatr ki, onu bakasna
versin.
3 Bkz. D ostluk.

s b a t bkz. M a h v v e is p a t

s i m Sin, m im ve vav szlkte 'ykseklik' anlamna gelen bir kktr. Bir gre gre
'isim' kelimesinin asl s im v ' dir. Simv, ykseklikten gelir, isim, mnya atf ve dellet
eder (m u c e m ). Bir eyin ismi alameti demektir, isim, ayrt etmek iin cevher ve araz iin
sylenmi lafzdr1 (Firuzabadi, Kamus, c. IV, s. 344). isim Basrallara gre sm v, Kfe-
lilere gre ise sim e kknden tretilmitir (Fahreddin Razi, Levam i'i-beyyinat, 10).

s?
sim, Kuran- Kerimde tekil-izafeyle yer almtr. Allah ismine (5:4,6:118,22:28) veya Rab ismine.

376
sim

Rabbinin ismi zerine yemin olsun ki... (5674,69:52)


Rabbinin ismi... (87:15).
Bazen insana dnen zamire tamlama yaplarak yer alr:
Onun ismi (ismuhu) Yahya'dr. (197)
Onun ismi Mesih'tir. (3:45)
Onun ismi Ahmed'dir. (61:6)

isim kelimesi oul olarak da (esma [isimler]) Kuran- Kerimde geer:

Allah'n gzel isimleri vardr (esma-i hsna). (7:180,17:110)


Kuran- Kerim'de ilahi isim anlamnda ism-i ilahi veya ilahi isimler anlamnda esma-i ilahiyye deyiminin
gemediine iaret etmeliyiz. Bunun yerine Allahn ismi anlamnda ismullah2 veya gzel isimler anla
mndaki esma-i hsna deyimleri geer.

5P "

tbnl-Arab3 sim terimini aklarken iki sorun vardr: Bir adan tbnl-Arab lafz
dan kastedilen tr veya yn4 aklamaz ve onu gizler. Bu durum, onu elikiye
dmekle sulamamza yol aar. rnein bnu 1-Arab isim dediinde bununla ismin
hakikati veya ismin ayn veya ismin mertebesi veya ismin lafz veya mahiyeti gibi i-
sim lafznn konu olabilecei pek ok eyi kastedebilir.5 te yandan, genel olarak i-
sim zel olarak da ilahi isim, iki kutup tekil ederler ki, lbnl-Arab! giriik bir e
kilde, ayn anda bu iki kutbun etrafnda dner. Bununla birlikte grnrde bu iki
kutup birbirinden uzaktr.6 Bu balamda Ibnl-Arab! arm denebilecek hzl bir
ekilde, isim ile ilahi isim arasnda ayrma gider veya deta isim iin genel tanmlar
verir ve bu tanmlardan ilahi isme ular. Genel anlamda isim ile ilahi isim arasn
daki bu geililik, okuyucuyu ayrt edememekten doan bir aknla drr. Bu
rada genel anlamda ismi (mahiyetini-hakikatini) incelemekle yetineceiz, bununla
birlikte daha sonra ilahi isme de mstakil bir blm ayracaz. sim Nedir? sim,
zndeki mnya iaret etmeksizin, bakasndan ayrt etmek iin herhangi bir haki
kate verilen addr.7 Bylece isim, hakikatin zndeki mnya iaret etmemekle, sfat
ve na'ttan8 ayrlr.

simler Allah iin ortaya konulmutur. sim isimlendirilendeki bir mnya dellet
eden anlam tarsa, o isim deildir. nk isimlerin verilmesinin sebebi, zel ola
rak, hakikatleri birbirlerinden ayrt etmektir. Nitelikler ise nitelenende bulunan
mnlara verilir ve sfatlar diye isimlendirilirler. Szgelii lim [bilen], ilim sfat
nn bulunduu kimsenin ismidir. Baka bir ifadeyle ilim bilenin ismi deil, sfatdr;
ad ise sz gelii Alidir veya Ahmettir vs. te bu, o ahsn ztna dellet eden ismi

377
sim

dir. ayet bir insan Ahmet, Ali diye isimlendirildii gibi, lim diye isimlendirilse, bu
ismi verenin maksad, o insanda ilim zelliinin bulunmas deildir. Bu yzden is
mi koyan byle bir vehimde bulunduu srece, gerekte isimlendiren deil, nite
leyendir. Dolaysyla, isimlendirilende bulunan bir zellie dellet eden her isim,
gerekte bir nitelemedir. Bu durumda kastedilen ise sfat ve zt asndan deil, bu
sfat ynnden varlktr. te bu, isim ve sfat arasndaki farktr. Sadece Zta dellet
ettiklerinde Bar Telmn isimlerinde9 de ayn durum sz konusudur. Na't, isim ve
sfat arasndaki fark udur: Na'tlar, el-Evvel gibi, izafe asndan Zta dellet eden
lafzlardr. simler ise mahiyet hakknda bir bilgi veya kendisinde bulunan anlamlar
hakknda herhangi bir ey vermeksizin varla dellet ederler; na't ise belirli bir e
kilde mahiyete dellet eder; vasf ise zttaki bir mnya dellet eder. (EZEL, 13-16)

smin10 iki delleti vardr: birincisi msemmaya [isimlendirilen], dieri kendi haki
katine dellet. smin msemmaya delletine ismin msemmayla ilikisinden sz e-
derken temas edeceiz. smin kendi hakikatine delleti iin unlar syleyebiliriz:
Her ismin kendisini dier isimlerden ayrt eden bir hakikati vardr. el-Muizz ismi el-
Mzill isminden farkldr; el-lim ve el-Mrid isimleri dier isimlerden kendilerine
zg hakikatleriyle ayrlrlar.11 Bu yzden ilahi isimler, sayca ok olsalar bile, arala
rnda eanlamls12 yoktur.

sm in hakikatini ve baka isimlerden nasl ayrldn renmek istersen, deriz ki:


sm in ik i delleti3 vardr: isim olduu eye delleti ve baka isim lerden ayrld
kendi hakikatine delleti, ( ftht, 1:2 1 0 )

sim lerin ik i delleti vardr: btn isim lerin kendisinde topland ve b ir olan m
semmaya delletleri;14 isim lerin anlamca birbirlerinden ayrmasn salayan eye
dellet, ( ftht, iv:369)

Her isim,15 bir yandan zta, te yandan ismin hakikatinin talep ettii mnya dellet
eder. Zta delleti ynnden btn isimler birdir. Er-Rab, el-Halk, el-Musavvir gi
bi sadece kendisine ait mnya dellet etmesi16 ynnden ise dier isimlerden ay
rlr. (FUSS, 79)

el-Muiz [aziz eden] isimlendirileni ynnden el-Mzildir [hor eden]; halbuki ken
disi ve hakikati ynnden el-Mzil deildir, ( fuss, 93)

n otlar :

1 Bkz. Letaifl-A'lm, s. 21.


2 Bkz ila h , A llah
3 tbn'l-Arabde isim konusunu ele almazdan nce isim trlerini zikretmek istiyoruz. simler be eittir:
zel isim, rtme yoluyla zta dellet eden isim, Allah gibi; tenzihe dellet eden isim, Ahad gibi; bir s
fat belirten isim. lim gibi; nitelik veren isim, Evvel gibi; fiil anlam veren isim, Rezzak gibi. Bkz. el-

378
smet

Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 197; baka bir metin iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 57. lbnl-
Arabnin isimler taksimiyle ilgili gr Fahreddin Razi'nin grne byk lde benzer. Bkz. Razi,
Mefatihu'l-Gayb, s. 319-20. Ayrca bkz. Fahreddin Razi, a.g.y., c. I, s. 40 vd.
4 Burada nev derken be ksm kastedilir.
5 Sofilerin bu tarz gizleyileri garip deildir, bkz. Letaifil-Alm, s. 21.
6 smin lafz lbnl-Arabde ismin ismidir.
7 Abdlkerim Clnin isim gr iin bkz. nsan-1 Kmil, s. 16.
8 Bu tanm ayn zamanda zel ismin tanmdr. Bkz. Kitabul-Ezel, s. 13.
9 lbnl-Arabnin isim, sfat ve na't arasndaki fark aklad mstakil bir eseri vardr. Bu risale, Affnin
yaymlad lbnl-Arabnin Dizininde yer almtr. Bkz. Mecellet Klliyetil-Adab, s. 207; ayrca bkz.
Osman Yahya, Hist. Et class, c. I, 5. 320. Geri bu risale mevcut deildir, Osman Yahyann deti bir kitap
bulunmadnda, el-Fthtl-MelJyyede ayn ierii tadn dnd blme iaret etmek ek
lindedir. Bu ynteme biz de itimat ediyoruz ve sz konusu kitabn ieriinin KitafcuI-Ezede bulundu
unu zannediyoruz, s. 12.
,0lbnl-Arab herhangi bir sfat Allaha vermenin edepsizlik olduu fikrindedir, nk Allah, kendisini
insanlarn nitelemelerinden tenzih etmitir. O halde Allaha verilen her ey sfat deil, isimdir. Bkz. el-
Ftuht'l-Mekkiyye 1:s. 204. Ayrca bkz. Sfat.
Burada isim bnl-Arabde geen btn isimleri -zel isim hari- karlar. Ayn zamanda mutlak an
lamda ismi ve ilahi ismi de karlar. nk bnl-Arabnin ilahi isimdeki zamiri, metni kendileriyle a-
klad misallerden ortaya kar.
12bnl-Arabnin hakikatleri ynnden isimlerin farklln aklad bir metin iin bkz el-Ftuht'l-
Mekkiyye, c. I, s. 210.
3 Gazlye gre Allahn doksan dokuz ismi iinde ayn eanlaml bir isim yoktur, bkz. el-Maksadu'l-Esna,
s. 36
14Bkz. Sadreddin Konev, cazl-Beyan, s. 108.
13Btn bu ilahi isimlerle isimlendirilenin aslnda tek olduu bellidir. Buna gre Zt tektir, pek ok ismi
vardr. Bu isimler bu zta dellet etmeleri ynnden ortaktrlar. Btn isimler, Zta, yani tek isimlendi
rilene ulatran yollardr. Ona ulatrdklarna gre, dolaysyla hepsi de onda toplanrlar. bnl-Arab-
nin bu konuyla ilgili ifadesi iin bkz. Anka-i Murib, s. 33. te yandan bu ilahi isimler, kendi hakikatleri
nedeniyle birbirlerinden ayrdrlar. Bu isimlerin ortakl, tek zta dellet etmeleridir. u halde Zt, i-
simleri birletirendir, btn isimler onda birleirler.
16lhi isimler, lbnl-Arabye gre, oul yaplabilir (esma), fakat isimlenen her zaman tektir. Bu isim
lerden her birisi, btn isimlerle isimlendirilen tek Zta dellat ederler. Bu nedenle her bir isim, btn
isimlerle isimlenme gcne sahiptir; nk isimlendirilen gerekte birdir. Bkz. Tercmanul-Evak, s.
153; lbn Kasinin ifadesi iin bkz. Halu'n-Naleyn, s. 77 (Aff'nin bn Kasi ve bnl-Arabnin Halu'n-
Naleyn erhi hakknda bir incelemesi vardr, bkz. Ibn Kasi ve Flaln-Naleyn simli Kitab, s. 75).

s m e t A yr, sad ve m im tek kktr ve "tutmak", "engellemek" ve "elik etmek" de


mektir. Hepsindeki anlam tektir, ismet de buradan gelir. Allah kulunu iine decei
ktlkten korur (ya'sim u ). Kul, ktlkten men edildiinde Allah'a sarlr {itisam ).
(m u ce m )

s?

379
smet

A-S-M kk men etmek, tutmak, iltica ve himaye anlamlarna dellet etmek zere, zikredilen szlk an
lamyla geer:

Yemin ederim ki: Ben onunla birlikte olmak isledim de o iffetini koruyup (istesame) bana ya
namad. (12:32)
Nuh 'Bugn Allahn emrinden koruyacak (asm) yoktur, meer ki o rahmet ede,1dedi. (11:43)
Hepiniz Allahn ipine sarlnz (itisam) ve ayrla dmeyiniz. (3:103)
Ben beni sudan koruyacak (yasimur1) bir daa snacam, dedi. (11:43)
Kelamclarn ve slam filozoflarnn gr ayrlna dtkleri (gnahtan msumluk anlamndaki) ismete
gelince: Kuran- Kerim byle bir eyin varlna iaret etmemitir; stelik gnahn peygamberler de dahil,
btn yaratklara elik ettii belirtmitir: "Allah senin gemi ve gelecek gnahlarn balasn diye...
(48:2). Gnah olmakszn mafiretin olamayaca kesindir, nk gnah yoksa balamann anlam
yoktur. Savunusunu yapanlarn belirttikleri anlamda ismet [korunmuluk], gnaha imkn vermez.

5?"
Ibnl-Arab1 ismete dair klasik bak snrnda durur ve onun Allahn tam muvaffa
kiyeti olduunu dnp eitli anlamlar ykler: 1) eytann mdahalesinden [id
rak] mahallin korunmas (bu anlamda ismet peygamberlere zgdr, veliler iin ise
hfz sz konusudur). 2) eytann girmesinden suretin korunmas (ismet). (Hz. Mu-
hammede zgdr). 3) Kalbin kt dncelerden korunmas (velilere zgdr). 4)
Mahallin gnahtan korunmas (Kuran- Kerim bunu Hz. Muhammed iin tespit et
mitir).

Kul Mevlsndan btn hallerinde kendisine elik edecek ve bylece hibir zaman
Hakka isyan etmeyecei tam bir tevfk istemitir. Kul iin tevfk belirttiimiz an
lamda kemle ererse, bu, muhafaza ve ismet diye ifade edilen eydir. ( m e v a k , 12-13)

Masum, hata etmeyen demektir. (FTHT, lll:335)

Bu durum (nurn ruhlarn eytanm yollarn gzetleyip bilgi ulatrlan kimseyi


himaye iin inileri), sz konusu olan peygamber ise ismet, veli ise hfz diye isim
lendirilmitir. smet ve hfz arasndaki fark udur: Peygamber hibir, zaman ey
tanm kalbine vesvese vermesi iin mahal olamaz. ( m f t a h , vr. 8 5 )

Hz. Peygamberi ryasnda gren, grd suret farkl olmad srece, uyankken
onu grm gibidir. nk eytan Peygamberin suretine giremez. Peygamberin su
reti diri ve l iken korunmutur. (FTHT, IV:28)

insan kalbini bo dncelerden koruyamaz. Allah kimin kalbini kt dnceler


den korursa, ite o kii masumdur. (FTHT, v:35)

380
smet

Allah senin gemi ve gelecek gnahlarm balasn diye... ( 4 8 :2 ). Allah gnahka


rn mstahak olduu azap ve cezalandrmadan seni gizleyecektir... Ve gelecek.
Ayrca seni gnahn kendisinden de gizler; bylece gnah seni bulup da sende var
lk kazanamaz. Allah, mstakbel gnah balamakla, Hz. Peygamberin masum
olduunu bize bildirmitir, ( f t u h a t , iii: 153 )

lbnl-Arab! belirtilen ayetten gnahn varln ve onun balandn anlamam,


bu ayetin gnahn ilenmediini teyit ettiini dnmtr. Ayetin anlamnn kay
bolmamas iin ise ayeti, her zaman ki gibi, setr [rtmek] ile yorumlamtr. Mu-
hammedin (a.s.) gemi gnahlarm balamasnn anlam, bnl-Arabnin szl
nde Hakkn Muhammedi (a.s.) gnahn kendisinden gizlemesidir. Bylece g
nah, kendisiyle var olabilmek iin onu bulamaz. Geen ifadelerde korunmulugun
gnahla elitiini tespit ettikten sonra byk eyhimizin her ikisini uzlatrdn
grmekteyiz. Buna gre ismet, mutlaka gnahn varln ortadan kaldrmaz, aksine
gnaha yol aan eyin zelliinin srekliliini ortadan kaldrr. Buna gre masum
dan gnah meydana gelebilir. Fakat sz konusu olan balanabilir bir gnahtr, s
telik bu gnah znde iyilie dnme tohumlarn tar. Bunun anlam her gnahn
sz edilen balanmay znde iermediidir, hatta iyilie dnebilmek iin g
nahn birtakm zelliklere sahip olmas gerekir. bnl-Arab bu gnaha masiyetl-
hayye [diri gnah] adn verir. Diri gnah, gafletten meydana gelmez, ona sahibinin
aykl elik eder. Bu gnahn meydana gelmesi ise gnahkarn kymetini aklar.

Ayetin yle nida ettiini duyarsn: Eer biz sana sebat vermemi olsaydk, nerede
ise onlara meyledecektin. O takdirde muhakkak ki hayatn da lmn de katmerli
acsn tattrrdk2 (17:74-75). Yeryzndekilerin ouna uyarsan, seni Allahn yo
lundan saptrrlar3 (6:116). Kuranda buna benzer nice ifade vardr. Mesela: Allah
seni affetti ya! Neden beklemedin de onlara izin verdin4 (9:43). Kukusuz Allah
peygamberin tvbesini kabul etmitir (9:117). Sz konusu olan Peygamber ise, artk
kim masum olabilir ki? ( b u l g a , vr. 6 5 )

(Gavs) dedi ki: Hangi msumluk senin katnda daha stndr? Cevap verdi Hak:
Tvbekarlarn msumlugu. ( g a v s Iy y e , vr. 80)

Gnah, kendisini ileyen arifin o esnada Allah ile huzur halinde olmas sayesinde,
ilahi bir ruh tayan diri gnah olur ve bu ruh kyamet gnne kadar o amele ma
firet diler. Allah da, cezasn mkafata evirdii gibi, amelin ktln iyilie e
virir. (FTHT, ll:652)

Salih amel deitiricidir. Allah gnahkarn gnahlarn iyiliklere evirir. yle ki,
gnahkar lemdeki herkesin ilemi olduu btn byk gnahlar bu deimeyi

38
smet

mahede ederken kendisinin getirmi olmasn arzulard. ( ft h t . iv :123)

lbnu 1-Arabt gnahn suret ve hakikatini ayrt eder. Masumdan gnahn sureti zuhur
edebilir, fakat gerekte itaasizligin onda asla etkisi olamaz. Bunun anlam udur:
Masum mutlak muhtalk makamna ulam kimsedir. Bylece de dtaki varlnda
sbttaki yokluundan ayrlmamtr.5 Bunun yerine o tesir etmeksizin suretlerin
zerinde bakalat bir mahal olarak kalr, ite bu kul, kendisinden gnah ksa
bile, takdir edildii ldedir. Kul da gnah gaflet halinde deil, mahede ve hu
zur halinde iler.

Mminde gnah, farknda olmadan veya tevil etmesinden meydana gelir. Byle bir
amel mahede sahibinden meydana gelirse, halk arasnda gnah adn alsa bile, Al
lah katnda gnah diye isimlendirilmez. Onu ileyen de gerekte gnahkr diye
isimlendirilmez. rnek olarak, bir insan ldrrken Hzrn Hz. Musayla olan
meselesini verebiliriz. te bu, mahede ehlinin halidir. Onlar, varlkta takdir e-
dilmi olan gereklemeden nce mahede ederler ve bylece onu basiret zere
yerine getirirler. Dolaysyla onlar Rablerinden kesin bir delil zerindedirler.
(FTHT. IV: 125)

Hak sorumlu kuluna bakar ve onu ibadet sahibi grr. Kulda amel ibadetine ta
bidir. Bu kul, amellerden yz evirmekle veya onlara ynelmekle nitelenmez. O
hibir deime olmakszn, yokluk halinde bulunduu hal zeredir. Allah onu hali
zere brakr6 ve gafleti kendisinden perdeler, ite bu genel korunmuluktur. ayet
kuldan emre bir muhalafet gerekleirse, bu, onda gereklemesi takdir edilmi ol
malar itibariyle, kaza ve kader sayesinde gerekletii gibi, ayn ey itaatlerde sz
konusudur. Bu yzden kuldan meydana gelen herhangi bir ey, Allahn o mahalde
o fiili yaratmasnn ta kendisidir. Onun grn fiilin gnahn sureti, gerekte ise
Allahn o mahalde yaratm olduu eyin kendisidir. Bu muhalefetin onda bir izi
olmad gibi, itaatin de yoktur. Sz konusu olan, suretlerin bu mahalde yaratlma
sdr. (FTHT, lll:540)

NOTLAR:

' Filozof ve kelamclarda ismet (korunmuluk) meselesi hakknda bkz. Tehanevi, Keaf, c. IV, s. 1047.
2 Ayet (17:74).
3 Ayet (6:116).
4 Ayet (9:43).
3 Bkz. Ayn- Sbite/A'yn- Sabite.
6 Yani burada kul mdum sabitliinden ayrlmamtr. Fakat sbt bnl-Arab'de btn var olanlara si
rayet eder. Bu kulu dierlerinden ayran ey nedir? Sbt halini mahede etmesi. Btn kullar muh
talkta ve yokluktan ayrlmayta ortak iken, bu kul, sz konusu muhtal ve yokluu mahede e-
der, bylece kaderin ak altnda dinginleir.

382
sm-i A'zam

s m - i A ' z a m lsm-i a'zam [Tanrnn en byk ismi], genel ve sekin btn sofilerce
bilinen bir kelimedir. Bu lafzn anlamlar, sfiler arasndaki kullanm ve yorumlan
mas nedeniyle oalmtr. Bir tasavvuf eyhine ism-i a'zam hakknda soru sormak,
sorann' aklna gelen ilk eydir. Hatta bu soru, soruya cevap verenin makamn bil
menin lt olmutur. bnl-Arabde ism-i a'zam iki kka ayrabiliriz: birinci an
lam, tasavvufi evrelerde aktarlan anlama yaknken, ikinci anlam bnl-Arabye
zgdr. Birinci anlamda ism-i a'zam, saylan isimleri2 yze tamamlayan ve zellik
vastasyla fiil icra eden ilahi bir isimdir. Bu zelliiyle3 de, kendisini telaffuz edenin
doruluuna4 bal olarak fiil ileyen Allah isminden ayrlr.

Avam ve sekinler bilirler ki, ism-i a'zam [en byk isim] diye isimlendirilmi genel
bir isim vardr. Bu isim, Ayetel-Krside ve Ali Imran suresinin banda bulunur.
(FTHT, 11:200)

Allah, esma-i hsna [en gzel isimler] ve lafzen zikredilmemi ism-i a'zamn say
snca, her cennette yz derece yaratmtr.5 lsm-i a'zam, sayesinde Hakkm lemden
ayrld isimdir, ( fth t , mi:435)

lsm -i a'zam [en byk isimi ile isimler yze tamamlanmtr.6 ( f th t , viss)

lsm-i a'zam [en byk isim], Allah7 ismidir dersen, derim ki: Bilmiyorum. nk
O zellik vastasyla fiil iler, Allah isminin fiili ise kulun doruluuna baldr.
( f th t , II: 120)

bnl-Arabye zg ikinci anlamyla ism-i a'zam ise iki kelimeye ayrlan bir lafzdr:
isim ve a'zam [en byk] burada ismin anlamn isimlendirilene delil diye aldmz
da, bu durumda ism-i azam, isimlendirilene iaret eden en byk delil olur. Buna
gre: Isim=delil veya isimlendirileni gsteren ey. lsm-i azam [en byk i-
sim] isim lendirilene en byk delil.8 lemdeki her bir ferd isimlendirilenin -k i
Haktr- delili, insan ise lemdeki en kmil fert olduuna gre, insan en kmil delil
dir. lemdeki her fert isimlendirilene delil veya onu gsterir, insan. simlendirileni
gsteren en byk delil. O halde geen ifadelerden u sonu kar: insan, ism-i
a'zam, yani Allahn byk ismidir.

(Ey insan!) Hakkn isimlerinden birisi, hatta onlarn en kmili olduunu bilmen
gerekir. Ahmed b. Seydebun ile Mrsiyede karlatm. Ona birisi ism-i a'zamn
hangisi olduunu sormu. Elindeki birka akl zerine atm ve sen Allahn en
byk ismisin demitir. nk, isimler dellet etsin diye konulurlar. nsan ise Al
laha en yetkin delildir. Sen de, Allah iin en yetkin delil ve btn yaratklar iinde
en bysn, ( fth t , i:64i)

383
smin smi

Acaba, btn insanlar Allaha dellet etmede eit midir? Bilenlerle bilmeyenler eit
midir? Asla! Bu nedenle Hz. Peygamber insanlk mertebesine tahsis edilmitir ve
buna bal olarak da zel anlamda Allaha iaret eden en byk delildir.9 nsan, Al
lahn en byk delilidir ve o Allah iin en byk isimdir. Hz. Peygamber ise zel
anlamda ism-i a'zamdr. Sonu itibariyle Hz. Muhammed peygamber, ism-i a'zam-
dr.'

Allah, ism-i a'zam,11 lem-rt ve himmetlere12 yardm eden Muhammede en sa


lam yol zere merhamet etsin. Kitap onunla alm ve kapanmtr. ( m rat , i )

N OTLAR:

1 Bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 120; Hakim Tirmiz, Kitb- Hatmi'l-Evliya, s. 305; el-Ftuhtl-
Mekkiyye, c. II, s. 641; Sillemi, Tabahatus-S/iyye, s. 30; Necmeddin Kbra, Fevaihu'l-Ceml, s. 65.
2 Bkz. Saylan simler.
3 sm-i a'zam zellii sayesinde etkin olur, yani harflerinin bileimi esnasnda yneldii eya kendisinden
etkilenir. lbnl-Arabnin bu konudaki ifadesi iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 300. yle der:
"Harfler de tabiatlar, hatta btn eya gibidir. Her birisinin kendine zg nitelikleri vardr. Ayrca bir
lemelerinden de baz zellikler ortaya kar." Ayrca bkz. Ear, Makalatu'l-lslamiyyin, s. 67; sm-i
a'zamn harflerinin zellikleri iin bkz. bnl-Arab, el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 122.
4 Doruluk ve Allah ismi, ikisinden de eyann etkilenmesi ynnden, ortaktr. Bu nedenle doruluk, ba
z ariflerde ism-i a'zamn yerini alr. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. III, s. 329.
5 Allahn doksan dokuz ismi vardr" hadisine telmih, bkz. Sahih-i Buhari, c. IV, s. 145.
6 Allahn doksan dokuz ismi vardr" hadisine telmih, bkz. Sahih-i Buhar, c. IV, s. 145.
7 lbnl-Arabnin buradaki grnden farkl bir ifadesi iin bkz. Anka-i Mugrib, s. 35. Btn isimler Al
lahn en byk ismine; Allahn en byk ismi ise Zta dayanr.
8 Bkz. lahi sim.
9 Her isim Zta delildir; isimlerin Zta dellet edite en by, Allah ismidir. Muhammedi Hakikat, Al
lah isminin mazhardr. Bkz. Davud el-Kayseri, Matla- Hususi'l-Kelim, s. 34
,0Bkz. Crcani, Tarijat, s. 24; Ayrca bkz. Sadreddin Konev, lcazl-Beyan, s. 195; Afifi, Tlikat, s. 319.
" Kayserinin benzer ifadesi iin bkz. Davud el-Kayseri, Matla- Hususil-Kelim, s. 1
12Bkz. Insan- Kmil ve eanlaml terimler.

s m i n s m i smin ismi,1 isme dellet iin konulmu lafzdr. Burada ismin, isimlen
dirilenin yerini ald anlalr, isim ise szln tanmlad ekliyle, isim lafzdr.2

Bizde yazl ve telaffuz edilen isimler, o ilahi isimlerin isimleridir, ( ftuhat, v:2ia)

Elimizdeki bu ilahi isimler, Allahn kendisini isimlendirdii ilahi isimlerin isimleri


dir. (FTHT, 11:56 )

smin iki sureti vardr: birisi, bizim kendi nefislerimizden ve harflerimizin terkip et
tii surettir. Bu, suret kendisiyle Hakka dua ettiimiz isimlerdir. Sz konusu isim
ler, ilahi isimlerin isimleridir, ( ftht, i:396 )

384
sra-Urc

' Sadreddin Konev Fatiha Tefsirinde (IcazI-Beyan, s. no) ismi ve ismin ismini yle tanmlar: Akledilen
her trl farkllama ve oal isimdir; bu eyden, sz konusu farkllk cihetinden farkllaan eyin ha
kikati, oalmann bu ey iin gerekli olduu ve farkllaan bu eyin, Asl'n bilinmesinde art olduu
renilir; bu asl, oalmann ve farkllamann kaynadr. Ayrca bundan, bu Asl'm mertebe itibaryla
oalma ve farkllamadan nce geldii de renilir. Bunun isim olmasnn nedeni. Asl zerinde bir a-
lamet olmasdr. Asln, kendisini temyiz edecek bir mmeyyiz bir ey ve temeyyz olmakszn taayy
n mmkn deildir. Buna gre, taaddt, yani oalma ve temeyyz, isim ve lafzn lazm olan iki h
kmdr. Asla dellet eden ayrt edici mnya, yani mmeyyiz mn dellet eden ey ise ismin ismidir,
yani isml-isimdir.
2 Bu tanm ismin szlk anlamna yakndr. Bkz. sim; el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 419; c. II, s. 684;
Letaiful-Am, s. 83.

s r a - U r c sra; sra, hda vezninde, "gece yry" demektir (Kam usu'l-M uhit, c.
IV, s. 341). Urc; arece, urcer ve ma'recen, "ykseldi" demektir. M ira ve m/'rec,
"merdiven" anlamna gelir, (kamus , 1:199)

Kuran- Kerim'de arece kelimesinin kk, indi anlamndaki nezele kelimesinin kart olarak ykseldi ve
terakki etti anlamnda yer alr:

Yere gireni ve ondan kan bilir; gkten ineni ve oraya ykseleni (yarucu) bilir. Her nerede 0-
lursanz o sizinle birliktedir. (57:4)

sra ise bilinen bir ayetin dnda baka bir yerde gemez:

Kulunu gece vakti Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya yrten Allah mnezzehtir. (17:1)
Bu ayete pek ok yorum getirilmitir, yine de isra, szlkteki gece yrmek anlamnn dna kmaz.

Aralarndaki belirli bir farka ramen, isra ye mira kelimelerini bir arada zikrettik.
nk slam dncesi bunlar bir ynden irtibatl ifade etmitir. Bu nedenle isra
zikredildii her durumda ardndan mira da zikredilir. Muhammedi isra, ayn za
manda miratr. nk Hz. Peygamber gece yrynde (isra) ge ykselmitir.
Dar anlamda sylersek isra, deyim yerindeyse, Muhammedi yolculuun ilk aamas,
mira ikinci merhalesidir. Hz. Peygamberin miracnn incelenmesini genel anlamda
sfilerin miracndan nce ele aldk, nk Ibnu 1-Arabnin peygamberin mirac ile
ilgili gr, dolayl olarak, isra ve miralarndaki hedefini de belirleyecektir.

Allah, nerede olursak olalm, bizimle beraberdir, dolaysyla kulunu kendisini gr


mesi iin bir mekndan baka bir mekna tamaz, kendisinden gizli ayetlerini ona
gsterir. Allah yle buyurur: Kulunu gece vakti Mescid-i Haramdan, kendisine
ayetlerimizi gstermek' iin etrafm mbarek kldmz Mescid-i Aksaya yrten

385
sra-Urc

Allah mnezzehtir.2 tsrayla ilgili kutsi hadiste Allah yle der: Onu sadece ayet
leri gstermek iin yrttm, yoksa kendime yrtmedim. nk beni herhangi
bir mekan sgdramaz, btn mekanlar bana gre eittir." Allah kulu Muhammede
diledii ayetlerinden bir ksmn gstermek istediinde, sebepleri ispat etmek ve
kendisini takviye iin Cebraili Burak ismindeki bir binekle Muhammede gnder
mi, bylece sebeplere dair ilmi zevk yoluyla kendisine gstermitir, (ftht, 111.340)

Allah Muhammede kendi nefsinde nereden geldiini bilmedii yle bir ilim ver
mitir ki, o ilim sayesinde daha nce vahiy yoluyla renmedii eyleri renmi
tir.3 Bylece Hakkm katna girmek iin izin istemi, Eb Bekirin sesine benzeyen
bir ses duymu, bu ses Dur Muhammedi Rabbin namaz klmaktadr diyordu. Al
lah bu duru4 esnasnda kendisine vahyedecegi eyleri vahyetmitir. Ardndan kat
na girmesini emretmi, ieri girdiinde bildiinin aynsn grmtr ve grd
nn sureti inandndan farkl deildi. Bunun ardndan Allah kendisine vahyettii
eyler arasnda elli rekat namaz da farz klm, fecir dogmadan nce de yeryzne
inmitir. Hz. Peygamberin otuz isras, bedeniyle gereklemi tek isras vardr.5
Dierleri ise grd ryalar tarznda, ruhuyla yapt isralardr. ( f t ht , i:342)

Mirata peygambere ve mmetine elli vakit namaz farz klnmtr. Dolaysyla Hz.
Peygamberin mirac hkm getiren bir miratr, velinin ise byle bir mirac ola
maz. (FTHT, 111:55)

Zikredilen bu metinden u sonular ortaya kar: 1) Allah kendisini grmesi iin


deil, baz ayetlerini gstermek iin Hz. Muhammedi geceleyin yrtmtr. 2) lsra
zevk yoluyla bir bilgilendirme ve retimdir. Burak ise sebepleri ortaya koymak ve
peygambere zevk yoluyla sebepleri retmek iin gnderilmitir. 3) lsra ve mira,
gerekte, yaknin iki aamasdr: lsra, ilmel-yaknden aynel-yakne gemektir; n
k aynel-yakn bildii eyi grmektir. Nitekim bnu 1-Arabnin nceki cmlesi ifade
ettiimiz hususu pekitirir: Bildiinin aynsn grmtr. Mira ise aynel-yaklnden
[bilgi kesinlii] hakka'l-yakne6 [gerek kesinlik] gemektir. nk hakkal-yakn,
grmeye ve mahedeye dayanan ilimdir, lbnl-Arabinin isrann ilmel-yaknden
aynel-yakne gemek olduuna iaret eden cmlesini aadaki ekilde tamamlad
n grmekteyiz: Bildiinin aynsn grmtr ve grdnn sureti inandndan
farkl deildi. O halde, mira hakkel-yakne ulamaktr; nk ulalan eyin tabiat,
bir inan, baka bir ifadeyle grmenin ardndan gerekleen bir ilimdir. Bu de
erlendirmeyi u ekilde zetleyebiliriz: Hz. Peygamber bildiini grd: ilim-gr-
mek=isra. Grd inand suretten farkl deildi: grmek-ilim=hak (mira). 4)
Peygamberin mirac hkm koyan bir miratr. nceki deerlendirmede isra ve mi
rac ve yakn mertebelerini karlatrdk ve u sonuca ulatk: Mira hakkal-yakn

386
sra-Urc

derecesine ulamaktr. Fakat her hakkn bir hakikati vardr, o halde hakkal-yaknin
hakikati nedir?7 Terii [hkm koyma]. Terii burada hakikatl-yakn mertebesi o-
lur. Bu durum peygamberin miracnn grnt deil, gerek ve bedensel bir mira
olduunun ak kantdr.8 te bu hakikat ile Hz. Peygamberin -mirac bizzat pey
gamberin dier isra ve miralarndan ayrld gibi, ayn zamanda velilerin isra ve
miralarndan da ayrlr. Genel anlamda sfiler, peygamberin miracndan kendi
himmetlerini (bkz. Himmet) tututuran bir misal ve rnek edinmiler, ardndan n
celikle kadem-i Muhammed zerinde yrmeye almlar (bkz. Ayak/Aya ze
rinde Olm ak), mirala ilgili olarak onu sadece anlamakla yetinmilerdir. Bylece u-
latklar en nemli nokta, ierdii insani boyutlar ve fikri tecrbesiyle, Muhamme
di ahsiyetin hakikatine derin bir ekilde nfuz olmutur.9 Fakat tasavvufi tecrbe
nin gelimesiyle birlikte, sfilerin makam ve mertebelerinin deimesine bal olarak
farkllaan birtakm isra ve miralar olmutur. Bununla birlikte sz konusu isra ve
miralar, znde ve trnde Muhammedi miratan farkldr. Ibnl-Arab zellikle
iirsellikle dolu dnce yapsnda miraca yer verir. Bu balamda onun pek ok mi
rac vardr ve yazdklarnn byk ksmn bunlara adamtr ki, konuyla ilgili me
tinler eksik deildir.

Velilere gelince: Onlarn [ruh ve duyu arasnda anlamndaki] ara mertebede ruhsal
isralar vardr. Bu isralarda hayal iin hissedilir suretlerde cesetlenmi mnlar m
ahede ederler ve onlara bu mn suretlerinin ierdii eylere dair ilim verilir. On
lar, yeryznde ve havada isra ederler. u var ki, gkte belirli bir paylar yoktur.
Hz. Peygamber ise cismiyle isra etmek, gkleri ve felekleri bedeniyle amak ve ger
ek mesafeleri kat etmek zelliiyle veliler toplumuna kar fazlal vardr. Btn
bunlar, duyulur ekilde deil, manevi olarak varislerine de aittir. imdi, Allah ehli
nin isralarndan Allahn bana mahede ettirdiklerini zikredelim.10 Onlarn isralar
birbirinden farkldr ve bedenle yaplan isramn aksine, cesetlenmi mnlardr. Bu
yzden velilerin miralar, ruhlarn miralar, kalplerin grmeleri ve berzah suretle
ridir.11 ( F T H T , 3 4 2 -4 3 )

Geen metinden sfinin mirac ile peygamberin miracm ayrt eden aadaki nok
talar ortaya kar: ) Sfi mira, ruhsal-berzah! miratr. Baka bir ifadeyle mnlarn
hayalin hissedebilecei ekilde suretlerde cesetlendii orta lemden gerekleir (Bkz.
Berzah, H ayal), halbuki Peygamberin mirac byle deildir (bedenle gerekleen
duyulur miratr). 2) Sfi mira, bilgi ve retim12 miracdr, hatta ilimden mahe
deye, daha stn bir bilgi veren mahedeye ykselmektir.13 Halbuki peygamber
mirac tad ilim ve retici zelliinin yannda, hkm koyan bir miratr. 1b-
nl-Arab geen iki paragrafta urcu [ykselmek] mekn yksekliine balamtr,

387
Isra-Urc

fakat bu paragrafta urc ile mekn yksekliinden, meknet, baka bir ifadeyle mer
tebe ykseklii zelliine dner. Bu zellik, H akka aittir ve her nerede olursa olsun
Hakka tabidir. O halde urc, duyu ve hayalle ykselmeyi gerektirmez, aksine O
yle bir tanm kazanr: Urc, iniin kart olarak Hakka bakmak, nzul ise halka
bakmaktr.

Meleklerin bize inmesi urc diye isimlendirilmitir. Urc, ykselmeyi talep etmek
tir. nk Allahn her mevcutta bir tecellisi ve zel vechi [yn] vardr ki, bu tecelli
ve vech vastasyla mevcudu korur. Hak genel anlamda ykseklik zelliine sahip
olduu iin, ister sfli ister ulvi eylerde tecelli etsin, her trl ycelik kendisine a-
ittir. Melekler de, bulunduklar makamlardan tevecch ettiklerinde, baka bir ey
iin deil sadece Allah iin ynelirler. Bu yzden onlar, her indikleri eyde Hakka
bakarlar. Bu balamda meleklerin tenezzl ettikleri eye bakmalar ynnden me
lekler tenezzl etti denilir; indikleri eyde Hakka bakmalar ynnden ise melek
lerin ykselmesinden sz edilir. Bu yzden melekler, inilerinde ykselenlerdir.
Dolaysyla onlarn yaratklara inileri Hakka ykselitir. Makamlarna dndkle
rinde ise bize gre, dndler denilir; kendilerine gre ise Hakka dnmlerdir. O
halde her kimden olursa olsun yaratklara bakmak, nzul [ini]; her kimden olursa
olsun Hakka bakmak ise ykselitir, ( f t ht , i:54)

Ardndan Rabbe miracn mahiyetini sordum, bana yle cevap verdi: Ey gavsl-
a'zam! Mira her eyden ykselmektir.'4 ( g a v s Iy y e , vr. 3)

Bilhassa sfinin mirac ie dnmek,'5 iniin kart olarak unsurlarn (erkan-1 erbaa)
zlmesidir (tahlil). ni ise, zuhur ve bileimdir. Bu durumu aadaki ekille gs
termek mmkndr: Mira-Unsurlarm zlmesi, Zahir-Btm Terkip-tenezzl

Allah, isimlerimden olan isimlerinde ayetlerinin bir ksmn gstermek iin beni y
rttnde -ki bizim isradan paymz budur- meknmdan silmi, imkn burama
ykseltmitir. Bu esnada Hak beni rknlerimde hapsetmitir. Bir de baktm ki,
kendi arz'm bana elik etmiyor.'6 Su unsurundan ayrldmda, bir blmm yi
tirdim. Bylece iki param (arz ve su) benden eksildi. Hava unsuruna geldiimde,
havalar benim zerimde bakalat. Ben de hava unsurunu orada braktm. Ate un
suruna geldiimde, birinci semaya girdim. Benimle birlikte, bedensel varlmdan
kendisine itimat edebileceim bir ey geri kalmamtr.'7 ( f t h t , 111345)

nsan, isradaki zlmede [tahlil], her lemde o leme uygun unsuru brakr.'8 Ge
ride sadece flenmi ilahi sr kalr. Bylece insan, Hakkn katnda Hak ile ve Onun
dilediiyle kalr. Ardndan Hak kulunu Arna ve mlkne gnderir. Bylece
Hakkn katndan ayrlr ve her leme (karken) brakt eyi alr, ta ki, yeryzne
ininceye kadar, (ter c m a n , 120)

388
Isra-Urc

Bu israda isimlerin btn mnlar gereklemitir. Bu yzden yolculuum ancak


kendimdeydi. (f tu ha t , i:3 5 o )

NOTLAR:

1 lbnl-Arab ayette geen leyleri [geceleyin]' kelimesinin miracn bedenle gerekletiini ispatladn be
lirtir. Bkz. Kitabul-Esfar, s. 18.
2 Bkz. (17:1).
3 Burada lbnl-Arabde vahyin neticesi olan ilmel-yakne [bilgi kesinlii] tekabl eden ilmin isra ve mi
ratan nce geldiini grmekteyiz. Isra ve mira ise kesinlik merdiveninde grme decesini olutururlar.
sra ise metinlerden anlald kadaryla, grmek, dolaysyla aynel-yakmdir.
4 Hz. Muhammede Dur Rabbin namaz klmakta dendiinde, bu duru vahiyden yoksun bir duru de
ildi. Allah o esnada diledii eyleri vahy etmitir; nk Hakk hibir ey megul etmez.
5 Burada Ibnl-Arab isra ve mira kelimelerini birletirir: sra -yolculuun ilk aamas- Kabeden
Mescid-i Aksa'ya kadar olan ksmdr. Bu, gerekte mesafelerin almasdr. Veliler iin de isra bedenle
gerekleir. Fakat Hz. Muhammedden baka kimsenin paynn bulunmad, bedenle miratr. Yani,
gkte gerek anlamda mesafeleri kat etmek.
6 Bkz. Y ak in .
7 "Her hakkn hakikati vardr hadisine telmih, bkz. Hadis Dizini, no. 26.
8 Bkz. Y ak n .
9 Mira Hz. Muhammedin ahsna zg formundan beeri-zel bir tecrbeye doru geliim gstermitir.
Bkz. Exegese coranique, s. 90; Massignon, Passio, s. 847. lsrann nasl olduu meselesine gelince: nce
kiler onun mahiyetini aklayamamlardr. Cafer Sadk'tan mirac aklamas istenmi, yle cevap
vermitir: Btn gcne ramen Cebrailin bile gcn aan bir makam nasl tasvir edeyim ki? Bkz.
Exegese coramque, s. 184.
bnl-Arabnin aktard kadaryla velilerin isralar hakknda bkz. el-Ftuhtul-Mekkiyye, c. III, s. 343.
11 Bkz. B erzah .
12lbn'l-Arab Muhammedi makam sahibi olduu iin mirac da onun kademi zerindeki kimsenin mi
rac olmutur. lbnl-Arab miracnda her semada kendisine bir bilgi reten peygamberle karlamt.
Bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. III, s. 346
3Miraca bu bak, kklerini Hakaik-i Tasavvuf isimli kitabnda bn Acibede bulur. Bkz. Jean Louis
Michon, Le soufi marocain Ahmad bn Ajiba et son miraj Lib. J. Vrin. 142.
,4RisaletI-Gavsiyyenin Halep nshas Abdlkadir Geylaniye nispet edilmiken, Zahiriyye nshas Ibnl-
Arabye ait gzkmektedir. Bkz. Osman Yahya, Hist. Et class R. G. 194.
15 Ibnl-Arabnin mira hakkndaki en zgn eseri muhtemelen Ittihadul-Kevnt fi-Hazret-lhadil-
Ayndir. Bkz. a.g.y. s. 141; Divan, s. 34; KitabuTlsra. Ayrca lbnl-Arab, el-Ftht'TMekkiyye'de ms
takil bir blmde (Kimya-i Saadet) tasavvufi mirac anlatmtr. Burada aklc yntemle kefe dayanan ta-
savvufi yntemleri karlatrmtr.
16Benim arzm: Varlmdaki toprak yn.
17 bnl-Arabnin anasr- erbaasnda (toprak, su, hava ve ate) Yunan Felsefesinin etkisi aka grlr:
Geri o bunlardan simgesel bir dille sz eder; nk bu ayrm greceli bir ayrmdr; duyulur varlk
dzleminde gereklie sahip deildir; etkisi bilgi olarak meydana gelen berzah-hayal dzleminde ortaya
kar.
18nsan birinci semaya ykseliinde unsuru terk eder: su, hava ve ate. Her rkne veya leme urad
nda kendisinde o lemden bulunan eyi terk eder.

389
stikamet

s t i d r a c bkz. M e k r

s t ik a m e t Ibnl-Arabye gre iki eit istikametin' olduunu gzlemlemekteyiz.


Birinci istikamet, bnl-Arabnin nceki slam dnrleriyle hemfikir olduu isti
kamettir; kincisi ise dnce yntemi ve sistemiyle uyumlu kendisine z istika
mettir. Birinci anlamyla istikamet, Muhammedi yol ve eriat zere dou olmak,
baka bir ifadeyle ahirette kurtulua ulatracak Muhammedi yol zerinde bulun
maktr. Bu, bnl-Arabnin nceki dnrlerin ynteminin dnda kalmad isti
kamettir .2

Peygamber bir izgi izmi, bu izginin kenarlarndan baka izgiler izmitir, ilk
izgi, onun eriat ve getirdii yol idi. Kendisine denilmitir ki: mmetine de ki:
Bu yolu takip etsinler ve ondan ayrlmasnlar. Dier izgiler ise nceki peygamber
lerin eriatlaryd. Bunlar, ortaya konulmu hikmet kanunlaryd. Sonra elini izgi
zerine koymu ve u ayeti okumutur: "Bu benim dosdoru yolumdur. Bylece
onu kendisine izafe etmi ve Allahn yolu dememitir.3 te bu, kurtulula ilgili isti
kametin anlamdr, ( f t h t , ii :2 17 )

Metinden istikametin ahirette kurtulua ermek iin nefisle Muhammedi yol zerinde
yrmek olduu anlalr, ikinci anlamyla istikameti Allahn hikmeti4 talep eder.
Hikmet, btn var olua sirayet etmi ilahi ve kevn zelliktir. Buna gre istikamet,
doru olan eyin hakikatinin ortaya kmasdr. Bir eyin istikameti, yaratl gaye
sidir.

Allah peygamber ve elisine yce kitabnda yle buyurduunu bildirmitir: Benim


Rabbim srat- mstakim zeredir ( i : 5 6 ) . Allah kendisini srat- mstakim zere
olmakla nitelemitir. Sonra, bunu da hibir canl yoktur ki, Allah onun peremin
den tutmam olsun ( i : 5 6 ) ayetinden sonra sylemitir. u halde herkes, gerekte
istikamet zeredir, ( f t h t , i:2 i7 )

Bu metinden istikametin btn varlklar nasl ierdii ortaya kar. nk Rab, s-


rat- mstakim zeredir ve her canlnn peremi onun elinde, Bylece de istikamette
kendisine tabidir.

Erilik ve istikamet yrd eyle yryene nispet edilir, onunla yryen kimseye
nispet edilmez. Yaratklarla yryen Haktr. Hak ise srat- mstakim zere oldu
unu belirtmitir. Erilik de, gerekte istikamet olabilir, sz gelii kavisin erilii
gibi. Bu yzden kavis iin istenilen doruluk, ayn zamanda onun eriliidir. u
halde lemdeki her ey, istikamet sahibidir. nk onun pereminden tutmu olan
kendisiyle yryendir, o da srat- mstakim zeredir, ( f t h t , i:S63)

390
stikamet

Her ey istikamettedir: bitkilerin istikameti, hareketlerinin aa doru olmasdr,


hayvann istikameti, yatay hareketli olmasdr. ayet byle olmasayd, hi birisinden
yararlanlmazd. nk bitkilerin hareketi, kkleriyle su iebilmeleri iin, aa
doru olmasayd fayda vermezlerdi. Hayvann hareketi yukar doru olsayd ve sz
gelii bizim gibi ayaa kalksalard, yk tamak ve binek olarak kullanlmak gibi
faydalar veremezlerdi. u halde bir eyin istikameti, yaratlm olduu gayedir. Bu
yzden O talep edilen menfaatin kendisiyle gerekletii muteber harekettir. u
halde var olan her ey, istikamet zeredir ve bunun aksi sz konusu deildir. Ka
visin erilii, kendisinden beklenen eriliinden ibarettir. u halde varlkta ancak
istikamet bulunur, ( ftht , 11:2 1 7 )

Sfiler eyadaki istikametin mahiyetini bilememilerdir. Dairedeki istikamet, nokta


dan evreye kan her izginin dier izgi ve izgiler iin eit olmas anlamnda dz
gn bir daire olmasdr. Drtgendeki istikamet, kenarlarnn eit olmasyla, ala
rnn eit olmasdr. ki as eit bir gendeki istikamet ise, alarnn eit olmas
dr. Maksadnn dna kmayan her ey iin o gaye istikamettir, ( ftht , ii.65)

Arif erilikte istikameti bilen kimsedir. (I arat , 65)

Bu metinlerden lbnl-Arabnin olu mertebelerini dikkate alarak eyaya hikmet g


zyle bakt ortaya kar. Bu yzden bnl-Arab istikametle ilgili genel ve ncesel
bir tanmdan hareket etmemitir. Her ey kendi hakikatini verir, her eyin hakikati
o eyin istikametidir.5 Yayn erilii onun istikametidir. Bu yorumuyla istikamet,
varlk dzleminde, genel anlamda ahlak ve dinle ilikili bir ey deildir. Bu bakn
nemli bir konumu vardr; nk bu, istikamet iindeki eyin hakikatini ortaya
kartmaktr. Var olan kt ise o eyin istikameti ktln izhardan ibarettir.6 Fa
kat Ibn'l-Arab u duasyla fikri amazdan kmaya yeltenir:

Allah bizleri, kendi istikameti7 olmakszn, istikametinden8 ayrlanlardan eylemesin,


izzeti9 adna kabul etsin, ( ftht , i:2ia)

N O T LA R :

1 Letiful-A'lm yazan istikameti yle tanmlar: Amelleri ihya eden ve hallerin arnmasn salayan bir
ruh. Allah yle buyurmaktadr: 'O kimseler ki, rabbimiz Allah'tr deyip dosdoru olmulardr.' Ayette
ki 'sonra dosdoru olmulardr (istikamet) ifadesi, cevmil-kelimdendir. nk bu ifade, btn emir
leri yerine getirip, yasaklardan saknma fiillerini iermektedir, insan, btn itaatleri yerine getirip, b
tn hatalardan saknd halde, bir buday tanesi alsa, bu davran nedeniyle, hi kukusuz ki, isti
kamet izgisinden km olurdu. stikamet, ksmdr: Avamn istikameti, Amellerde mutedil olmak;
bu itidal, amellerdeki arlk ve eksiklik arasnda orta yolu bulmaktr. Allah yle buyurmaktadr: On
larn bazs, iktisat zeridir, bazs ise ileri gitmitir. Amellerde orta yolun bulunmas, ibadette kulun
sorumlu tutulduu ama olmas zelliiyle, eriatn hkmlerinin dna kmamaya baldr. Sekinle
rin istikameti, Hallerde istikamet. Gereklemesi ise keif yoluyla -alarak deil- hakikatin mahede

391
stikamet

sine baldr. Bu hakikatin alarak mahede edilemeyiinin nedeni, abann nefsin amellerinden ol
mas, hakikatin ise nefsin varlyla birlikte ortaya kmaydr. nk nefis, karanlk ve bakalktr;
hakikat ise nur ve biricikliktir. Nur, karanl, teklik ise bakalar ortadan kaldrr. Sekinlerin sekinle
rinin istikameti, istikameti grmeyi terk, onu aramaktan habersiz olmak. Bu ise Hakkm varl bakas
na deil, kendi ztna; Hakkm dndakiler ise sadece her eyi var eden Hakka dayanrlar."
2 stikamet hakknda bkz. Kueyri, Risale, s. 94-95. Kueyri istikameti Mensurul-Hitab (ed. Dr. Kasm
Semarrai, Mecellet Mecmai'l-Umiyyi'l-lrak, VIII. cilt, 1969, s. 276) isimli eserinde de yle tanmlar: sti
kamet: Nefy etmeksizin durmak, safada kalmak, onun sevdiklerini tercih ederek kapsnda beklemek,
ruhu feda, nefsi zorla deitirmek, keramete ynelmemek, Melmilie iltifat etmemek, kerametin de
vamyla sohbeti tamamlamak." Mahmud Ebu'l-Feyzin erh-i Menazilde temkin" maddesinde yazar,
Herevinin istikamet ve dereceleri hakkndaki amelleri canl klan bir ruh eklindeki ifadesini aklar.
Gmhanevi ise Camiu'l-Usulde istikamet'i yle tanmlar: stikamet szlkte eriliin zdddr. Ha
kikat ehlinin dilinde ise hitlere vefa, srat- mstakime balanmak demektir. Srat- mstakim ise b
tn emirlerde orta yolu ve dengeyi benimsemektir." Bkz. Camiu'l-usul, s. 101.
3 Cabir b. Abdullah'tan aktarlan bir hadiste yle denilir: Hz. Peygamberle otururken, bir izgi izmi,
ardndan sandan ve solundan ikier izgi daha izmi. Sonra elini orta izgiye koymu ve te bu Al
lah'n yoludur demitir. Daha sonra da te bu benim dosdoru yolumdur (Enam, s. 153) ayetini oku
mutur (Snen-i Ibn Mace, c. I, s. 6).
1 lbn'l-Arab hikmeti Allah'n el-Haktm ismine balar. El-Haklm, bu grlr lemimizde ve bedihi ola
rak bildiimiz eylerde hkmran olan isimdir. Bu balamda lemimizin hikmet lemi olduunu sy
leyebiliriz. Buna karn kudret sz gelii akln reddettii her eyin gerekletii hakikat yeri gibi ikinci
lemlerde hkmrandr. Akln reddettii fakat orada gerekleen iler arasnda devenin ine deliin
den' gemesini verebiliriz. 'Hikmet leminin karsnda bu lemi 'kudret lemi diye isimlendirebiliriz.
Bkz. H ak ik at A m .
3 Zikredilen istikametten anlalan onun birinci anlamyla istikamet olduudur. nk Muhammedi eri
at, yegne yoldur, ona uyan istikamete ermitir. Kevn mertebeleri dikkate aldmzda ise bnl-
Arab'ye gre istikamet yollan sonsuzdur. nk onlar, doru yolda olann hakikatini izhar ederler.
Hakikatler ise varlklarn saysnca artar. stikamet yollarnn mertebeleri snrlanamaz ve belirlenemez.
Onlar saylamazlar, nk pek okturlar (el-Ftuhtul-Mekkiyye, c. II, s. 219).
6 iki ayr ahstan kan bir tek fiil farkl sonulara yol aar: Bunun nedeni, ahsn fiil mahalli olmasdr.
drak iki ahs arasnda farkl gerekleir. ayet il gnah ise insan iin 'ayn- sbitesinde sabit olmu
demektir ve ondan ka yoktur. Fakat kulun fiilin gereklemesini murakabe etmesi ve onu gnah id
raki, istikamettir. lbnl-Arab yle der: lmi artann hikmeti de artar. Hakk'n emrettii ve yasaklad
ilere baknz! Sen Hakkn emrettii veya yasaklad eyin var olmas iin bir mahalsin. Byle bakabi-
len kimseye gre emrin konusu, bekleyerek mahalli hazrlamaktan ibarettir. lahi emir geldiinde ise
nce kalbindeki eserine bakar. ayet kalbinde ona kar bir diren olutuunu grrse, hsrana ura
mtr ve hsran da kendisinden kaynaklanmtr. nk O Hakk'a kendisine dair bilgiyi veren sabit
hakikatin mertebesinde bu ekildeydi. Bu yzden srekli olarak Hak katndan bize dair ilmin ne oldu
unu gzleriz ki, bylece ilahi ilimde nasl olduumuzu renelim. nk Allah hakkmzda bizim va
stamzla hkm verir. Murakabesinde bu hal zere olan kimse, kendisinden emre aykr bir i ksa bi
le, bu durum kendisine zarar vermez ve Allah katnda naks olmasn salamaz. nk saadeti salayan
maksat gereklemitir. Bu, yaratnda Allah gzlemektir. te bu. anlayan iin kader srrdr. Bu hale
sahip olan, istikamet derecesini elde etmitir (el-Ftuhdt'l-Mekhiyye, c. IV, s. 182). Bkz. lahi Emir, Ayrn
Sblte/A 'yn- S b lte .
7 Burada istikamet, lbnl-Arablnin hakikati demektir.

392
stiva

3 Burada istikamet, ilahi eriat demektir.


9 'Kendi hakikatinden ilahi eriata bu dn, gerekte fena demektir. O halde istikamet sahibinin ilahi
eriat vastasyla istikamete ulamas, fenaya ulamaktr. Ibnl-Arab yle der:
lmeden ve kimsenin tanmad
kyameti kopan istikamet sahibine gelince:
Yaratcsnn iinden kimse onu tanmaz
Ne aile ne de evlat

s t iv a Sin, vav ve ya "iki ey arasndaki denge ve itidal"e dellet eden bir kktr.
(m u ce m )

'*
Kuran- Kerimde istiva kelimesiyle ilgili yer alan anlamlar da terimsel deil, szlk anlamlardr.
radeyle ynelmek sylemek anlamnda istiva:
Sonra ge ynelmi1(isteva) ve onu yedi kat gk olarak tesviye etmitir. (2:29)
Sonra ge ynelmi,2 gk duman idi. (41:11)
stikamet anlamnda istiva:
Filizini kartm, onu glendirmi, sonra kalnlap sap zerine dimdik dorulmu3 (istiva).
(48-29)
Bir g sahibi, hemen doruldu (istiva).4(53:6)

Kemle ermek ve glenmek anlamnda:


Musa gcne eriip, kemle erdiinde5(istiva) ona hkm ve ilim verdik. (28:14)

Korumak ve ynetmekle Ar zerinde istiva:kudret ve iradenin kemli:

Allah gkleri bir direk olmakszn ykseltmi, sonra da Arta istiva6 etmitir. (13:2)
Rahman Ar zerinde istiva7 etmitir. (20:5)

s?
stiva bir fiildir ve fiil, fail ve mefl, baka bir ifadeyle tesir eden ile edilen arasndaki
bir ilikidir.3 Burada ise istiva eden ile edilen arasnda bir nispettir. Buna gre istiva,
fail ve meflnn artmasyla artar ve eitlenir;9 dolaysyla onu sabit ierii olan
mstakil bir terim sayamayz. Fakat, bir tek izginin bir araya getirdii birtakm -
zellikleri zikretmeye alp, yetkin ve bamsz bir tanm ortaya kartacaz, isti
vann btn eanlaml terimlerini iki kka ayrabiliriz: birinci ksm, bnl-Ara-
bnin tevile yneldii ve Mutezili izgiyi takip ederek Arta istivayla ilgili ayetleri
mecaz sayd ksmdr; kincisi ise bnl-Arabye zg olan ksmdr. Bu ksm,
onun vahdet-i vcd teorisinin rndr, ite iki tanm: a) stiva, Hakkm Ar10

393
stiva

zerindeki zelliidir. Bu nedenle tevile11 konu olur. Bazen istiva, istikrar veya y
nelmek veya istila veya sabit olmak12 anlamnda da kullanlabilir.

Ama'da bulunan ve istiva zelliiyle nitelenen Allaha hamd olsun, ( esfar, 1 )

stiva Hakkn Ar zerindeki zellii ve insan da kendi sureti zerinde yaratm


olduu iin, insan iin felek diye isimlendirdii bir binek yaratmtr. Nitekim Ar
da bir felektir. Felek, insan- kmilin istivaghdr. nsan- kmil olmayanlar iin ise
felekten deil, hayvanlardan binekler yaratmtr. ( ft H t , iii :162)

stiva, istikrar, ynelmek ve istila anlamnda da kullanlr. stikrar cisimlerin zel-


liklerindendir. Kelime sbt anlamnda olduunda Allah'a verilebilir. Kast ise, irade
demektir, o da keml sfatlarndan birisidir. Allah yle buyurur: "Sonra ge y
neldi (istiva) (2.29, 4i:i 1). Baka<bir ayette ise Allah Ar zerinde istiva13 etti (yani
Ar istila etti) (13:2) buyurur, ( ftht , i:9s)

Grld gibi, istivann bu tanm slam dncesindeki ieriine yeni bir ey kat
maz; nk kelimenin szlk anlamndan uzak deildir, b) stiva, istivaghta zuhur
ve tecelli etmektir. Bu durumda istiva eden Hak, istivann gerekletii ey ise Ar,
yani halktr, istiva ise tecelli ve zuhur etmektir, istivay zuhur ile yorumlamakla ilgili
bu ynelim, byk eyhin metinlerinden ak bir ekilde ortay akmaz. Bununla
birlikte ifadelerini kuatan ve bu ierikle dolu genel atmosferden hareket ederek
byle bir izlenim edinebiliriz. lbnl-Arab el-Esfar an Netaicil-Esfarda sefer trlerini
zikreder. Bizi burada ilgilendiren, ilk iki seferdir. Bunlar, Ama'dan istiva arna d
nk Rabbani sefer -k i bunu er-Rahman ismine izafe eder- kincisi ise yaratma ve
emir seferidir ki, var etmek seferidir. stiva kelimesini evreleyen havadan onun bir
zuhur ve tecelli ifade ettiini kartabiliriz. zellikle de bu iki sefer, zuhurun iki a-
amasn meydana getirir. Buna gre birinci sefer, feyz-i akdes, kincisi ise feyz-i
mukaddestir,14 dier seferler ise varlk ve zuhurdan sonradr.

Rahmarin rabbani-Ama1 mertebesinden Ara dnk seferi, cmertlikten meydana


gelmitir. Arn altnda bulunanlar ise Ar zerinde istiva edenden mevcut olmu
lardr. Arta istiva eden, er-Rahman ismidir. Bu seferin ruhu ve anlam, tenzihten
tebihin zirvesine yolculuktur, ( esfar, 1 0 -1 1 )

Beden arz yetkinleip melekeleri belirlenip canl ve bitki olarak ona zg ekme,
hazmetme, tutma ve itme kuvvetleri gibi kuvvetler kendisinde gerekletiinde, in
sana sirayet etmi ilahi sr istiva eder [itidale kavuur). te bu, seferdir ve Efen
disinin mnezzehliine dellet eder ve ulvi lemin zuhurundan ortaya kar, ( esfar,
13-14)

394
ttihat

Ibnl-Arab kapal ve iaretle ifade etmi15 olsa bile, Abdlkerim el-Clnin onun i-
aretlerinden yararlanp, sonra da terimi akladn grmekteyiz. Bylece Ibnl-
Arabde istivann ve istivaghm anlam ortaya kar. Cl yle der: er-Rahman ismi,
rubbiyette kemlin btn gerekleriyle birlikte zuhur eden isimdir. Bu zuhur, b
tn varlklara sirayet etmesi ve hkmnn onlara egemen olmasn salayacak ekil
dedir. Sz konusu egemenlik Hakkm Ar zerinde istivasdr. nk Allahn zt
nn kendisinde istila tarznda bulunduu her varlk, Artr. Rahmann istilas ise,
Hakkm kudret, bilgi, ihata zellikleriyle btn yaratklarna hkim olmasdr. Bu
nunla birlikte onlarda hull ve temastan mnezzeh istiva hkmyle onlarda bulu
nur. Allah varlklarn ayn iken, hull ve temas nasl mmkn olabilir ki? u halde
Allahn varlklardaki bulunuu bu ekilde, yani onlarda egemen olma (istiva) ek
lindedir (Cl, lnsan- Kmil, c. I, s. 28). Nitekim devamnda yle der: Rubbiyet,
Ar, baka bir ifadeyle kendisinde zuhur ettii bir mazhar olmutur. Rahman, onun
la yaratklarna bakmtr (lnsan- Kmil, s. 29). Benzer ifadeleri Ruzbihan Baklide
de grmekteyiz, yle der: Dedim ki: lahi! Rahman Ar zerinde istiva eti ne de
mektir? Allah dedi ki: Tecelli ettiimde, bu Ar zerinde istiva etmektir.16

NOTLAR:

' stivannyorumu iin bkz. Kad Beyzv, Envart-Tenzil, c. I, s. 19.


2 Bkz. Kad Beyzv, a.g.y., c. II, s. 186.
3 Bkz. a.g.y., c. II, s. 224.
4 Bkz. a.g.y., c. II, s. 235.
5 Bkz. a.g.y., c. II, s. 96.
6 Bkz. a.g.y., c. I, s. 254.
7 Bkz. Kad Beyzv, Envart-Tenzil, c. II, s. 21.
8 Kelamclarn istiva hakkndaki tartmalar iin bkz. Massignon, La Passion, c. 2, s. 597-634; Seyfddin
Amidi, Gayeti-Meram, s. 141; Ali Sami en-Near, Neetl-Fikril-Felsefi, c. I, s. 290; Gazl, llcamuT-
Avam, s. 109; Eb Talib el-Mekki, lmul-Kulub, s. 124; Cveyni, Kitabu-had, s. 40 vd.
9 bnl-Arab yle der: En yksek mertebeyi talep et, istiva eden ile istivalardan perdelenme" (laratl-
Kuran, s. 59); bkz. Ittihadu-Kevn, s. 141.
Bkz. Ar.
11 Bkz. Berzenci, el-Cazibul-Gaybi, s. 299.
12Bkz. Abdlkerim el-Cl, lnsan- Kmil, s. 37.
13stiva ve Ar ilikisi iin bkz. lbn kayyim el-Cevzi, Medaric's-Slikin, s. 33.
14Bkz. F eyz.
5lbn'l-Arabde istiva iin bkz. arani, el-Yevakit ve'l-Cevhir, s. 89.
,6Bkz. Bakli, Kitabu'l-Esrar vel-Envar, (ed. P. Nwiya, 1970, Mecelletl-Mark), s. 399.

t t ih a t ki ztn bir kiiye dnt ittihat, Ibnl-Arabye gre imknszdr. Ona


gre ittihat, kulun ilahi sfatlarla bezenmesine iaret iin yer alr: kulun suretinde

395
yilik

Hak. Bu, sfatlardaki tedahldr, yani Hakkn sfatlarnn yaratklarna girmesi, ba


ka bir ifadeyle halkta Hak ve Hakta halktr.

ttihattan sakn! nk o geerli deildir. ki zt tek olamaz, onlar iki ayr ahstr.
Hak ise iki mertebede tektir, ( elif, s)

ttihat iki ztn bir zta dnmesi demek ise, byle bir ey imknszdr. nk:
onlardan her birisi bir olmak esnasnda mevcut ise onlar iki kiidir; birisi yok ve
dieri baki ise ilkinin bir snr yoktur. ttihat bir saysnn say mertebelerinde g
zkp, saylar var etmesi tarznda ise bu mmkndr. ttihat, bize gre, himmeti
ve iradesini ynlendirmesi sayesinde, kulun kendisinden ayrlma makamnda bu
lunmas anlamna da gelebilir. Bylece, gerekte Allaha ait bir zellikle gzkmesi,
ittihat diye isimlendirilir. Bunun nedeni, Hakkn kulun suretinde ve kulun Hakkm
suretinde zuhur etmesidir. Bazen ittihat, bizim yolumuzda, Hakktn ve halkn zel
liklerindeki giriiklie denir. Bylece bizler de, hayat, ilim vb Hakka ait keml zel
likleriyle nitelenmi olduk. Bunlar Hakka aittir. Hak da kendisini bize ait zellik
lerle nitelemitir. Bu vasflar, bizim ve Hakkn arasnda ortak olunca, bu durumu
'tedahl diye isimlendirdik; nk Hak bizim, biz de Hakkn zellikleriyle zuhur
ettik. Bylece aadaki msrada anlatlan durum geerli olur:

steyen benim
s te n ile n de be n. ( merat Ib, 2 9 )

y ilik bkz. H ayr

K a b z Bast'n [alma] zdd. Kabidahu, yakbedahu ve kabden. inkibad "bzlmek",


inbisat'n [almak] zdd. Deri atete tekabbuz edilir. Allahn isimlerinden birisi de el-
Kbzdr. El-Kbz, rzk ve benzeri eyleri kullarndan ltuf ve hikmetiyle engelleyen,
lm annda ruhlar kabz edendir. Hadiste Allahn yeri ve g kabz edecei belirtil
mitir, yani onlar toplar. Kabz, inkibat demektir. Bunun asl kuun kanadn rpmasn
dan gelir. Allah yle buyurur. "Kulara bakmazlar m, zerlerinde kanat szerken ve
rparken (yakbidne) onlar ancak Rahman tutar" (67:19). Allah "Ellerini skarlar" (9:67)
ve "Allah daraltr ve yayar" buyurur. Yani bir guruba daraltr ve bir guruba aar. Kabza
btn avula alnan eydir. Parmaklarla alnrsa, buna kabsa denilir. Kuran- Kerimde
"Peygamberin izinden bir tutam ald" (20:96) denilir. Bir eyin kabza'da bulunmas,
mlkiyette olmas demektir. Allah "Btn yeryz Kyamet Gn onun kabzasdr"
(39:67) buyurur. Tefsir bilgini Saleb, yle der: "Bu ifade 'Bu ev benim kabzamda ve e-
limdedir' yani mlkmdedir, demeye benzer." (Us a n )
S?

396
Kabz

Kabz ve bast, reca ve havf [korku ve mit] makamlarn geip, heybet ve ns ma


kamlarna ulamadan nce kulun ykseldii iki haldir.' Kabz ve bast, gelecekle ilgili
olan korku ve mitten, bulunduklar halle ilgili olmalar itibariyle ayrlr.2 lbnl-
Arabye gre bast, insann dnya ve ahirette sahip olaca makamlardan birisidir;
kabz ise Cennete ilk adm atma kadar insana elik eder ve bundan sonra kaybolur.
lahi ltfn eserlerinden birisi olarak, bast halinin Cennette insana elik edecei a-
ktr. Kabz ise nimet diyarnda anlamszdr, u var ki, onun yerini celli mahede
etmenin neticesinde heybet alr.

mit celli mahede eder


Korkan ise hsam grmtr
Kabza ve basta bak: onlarda3
Sana bir ses verir ve o ermektir
Allah birisine celliyle tecelli etmi
tekine yceliinin cemliyle tecelli etmitir, ( f th t , bs, 560)

Arif hallerden birisinde sebebini bilmedii bir kabz ve bast bulur. Bu durum, tasav
vuf ehline gre nemli bir sorundur. Bunun ardndan unu renir: Bunun nedeni,
iradesinde kalbini kontroldeki gafleti veya bu niteliin ortaya kartt ile kendi
halinin ilikisini grmedeki eksikliidir.4 (ftht, bs, 442)

Behlllerin bilinmesi gerekir: Onlarn bir ksm, mutlu bir ksm zntldr. On
lar akllarn yitirenler gibidir. ayet kahr vridi gelirse, kabz eder; ltuf vridi ge
lirse onlar bast eder, (ftht, ds, 110)

Makamlarn bir ksm, insann dnya ve ahirette nitelenecei makamlardr; rnek


olarak mahede, cell, ceml, ns, heybet ve bast gibi makamlar verebiliriz. Bir
ksm ise insann lm vaktine veya kyamete veya Cennete ilk adm ataca zamana
kadar nitelenecei vasflardr; sonradan bu nitelik insandan gider. Bu ksma rnek
olarak korku, kabz, hzn ve midi verebiliriz, (ftht, bs, 9 8 )

NOTLAR:

1 Kueyri yle der: "Heybet ve ns, kabz ve bas halinin zerindedir. Kabz havln zerinde olduu gibi,
bast da rec halinin zerindedir. Heybet ise kabzdan daha stn, ns ise basttan stndr" (Kueyri,
Risale, s. 33). Crcani ise Tari/al'ta (s. 178) yle der: Kabz ve bast: Bunlar, kulun havf ve reca halinden
ykseldikten sonra ulat iki haldir. Arif iin kabz, ns halindeki iin korku gibidir.
2 Kueyri yle der: Kabz ve havf, bast ve ns arasndaki ayrm udur: Havf, gelecekteki bir eyden ola
bilir. Kabz ise imdiki anda meydana gelmi bir mndr. Bast da byledir. Buna gre havf ve recnn
sahibi, kalbi iki halde de ahirete ilimitir (Risale, s. 32).
3 Cneyd Badadi yle der: Allah'tan gelen kabz beni daraltr, beni aan rec da ondan gelir. Hakikat
ise beni birletirir. Hak ise beni ayrr. (Kueyri, Risale, s. 33).

397
Kadem / Kademinde Olmak

4 Sfler kabz ve bastn gerkelerinde bir kesinlie ulamadan tahminde bulunurlar. Bkz. Kueyri, Risale, s.
3 3 ).

K a d e m / K a d e m i n d e O l m a k bkz. A y a k /A y a z e r in d e O lm a k

K a d e r S r r Sin ve ra btn ferlerinin ortak anlam, "bir eyi gizlemek"tir. Bu kkten


gelen hibir kelime, bu anlamn dna kmaz. Sr, ilan ve bildirimin zdddr. Bir eyi i-
lan etmenin zddna, "bir eyi gizledim" anlamnda esrart e-eye denilir, ( m u c e m )
*

Terim Kuran- Kerim'de szlk anlamnn dna kmamtr.

Allah gizlediklerinizi [tusirrune] ve ak yaptklarnz bilir. (16:19)


Allahn gizlediklerini lyusirrune] ve akladklarn bildiini bilmiyorlar m? (64:4)
p.
Kader srr, ilahi zelliklerle zuhur eden sahibu'l-vakt [vaktin sahibi] olan Kutuptur
(Bkz. K u t u p . V a k t in S a h ib i) .

Kutup Hakkn aynas ve mukaddes zelliklerin mahalli, ilahi mazharlarn tecelli-


gh, vaktin sahibi, zamann ayn ve kader srrdr, ( f tuh at , 11.573)

Fakat neden bnT-Arab sahibu'l-vakte [vaktin sahibi] kader srr adn verir? Asln
da elimizde bu isimlendirmeyi delillendirebilecek bir metin yoktur; bu nedenle be
lirli bir lde kiisel yorumlamayla isimlendirmenin nedenini bulabiliriz. Kaderin
konusu mmkndr, halbuki kaza mutlaka mmknle ilikili deildir. Bu nedenle
bnT-Arab sahibul-vaktten kaza srr diye sz etmez. Bu yzden kaza Hakka aittir
(Allah una hkmeder gibi) ve kazasm belirli l anlamnda kader ile mmkne
indirir. Bu balamda kaza deitirilemeyecei halde, kader artma ve eksilme kabul
eder. Bu nedenle bir duada yle denilmitir:

Allahm! Senin kazann reddini istemiyorum, senden kazanda ltuf istiyorum. Ka


zadaki ltuf kaderdir.

K a d i m in A y n a s Eanlaml terim, Hakkn aynas (Mir'atl-Hak). Kadimin aynas


(mir'atl-kadm), yaratlmtr.

K a d i r G e c e s i Kadir Gecesinin Kuranda geen genel ieriine bnT-Arab yeni


bir anlam ekler: Kadir gecesi, ilahi sureti ve btn olu hakikatlerini kendinde top
layan insanlk mertebesine ulam kimsedir.

398
Kalbine Gre Olmak

Sen Kadir Gecesisin, nk sen Tabiat ve Haktan meydana gelmisin. Kuran- Ke-
rimin sana iniinden nce, kadrinin byklne tanklk yapmtr, ( f tu h a t . IV:44)

K a l b i n e G r e O l m a k Kalbine gre olmak (a'l kalbihi) , bnu 1-Arabde kademiyet


[ayagmda/izinde olmak] demektir. Bu meseleyi ifade eden metinlere gelince,

Kutuplar onikidir. Onlar, peygamberlerin kalbi zerinde bulunurlar. Onlardan bi


risi, falan peygamberin kalbi zerindedir. Dilersen kademi zere de diyebilirsin ki,
bu daha iyidir. Byle yapmak, peygamberlere kar daha saygl bir davrantr.
(AKTAB, 118)

K a l b i n S a f l Kalp marifet, tecelli ve kefin merkezidir (bkz. K a lp ) , bu nedenle


insan bu bilgi aracn aklc dncelerden uzak tutarak korursa, kalbini arndrm
olur.

Peygamberler ilimlerini zel-ilahi vahiyden aldklar iin, kalpleri aklc dnceden


arnmtr. Onlar akln eyay bulunduklar hal zere bilemeyeceklerini bilirler. An
cak zevk vastasyla ulalabilecek eyler karsnda bildirme yoluyla bilgi edinmek
de mmkn deildir. u halde kmil ilim ancak ilahi tecellide gerekleebilir.
(FUSS, 123)

Selim akl, bozuk inanlardan arnm ve ilk yaratld gibi kalm kalp demektir.
(FUSS, 264)

K a l e m / K a l e m - i A ' l bkz. Y c e K a le m

K a l p Kalp "bir eyi yznden deitirmek" demektir. Kallebe ei-umure, "ileri ara
trmak ve neticelerine bakmak" demektir. Ayette "Senin iin ileri aratrrlar" (9:48)
denilir. Tekallub fi'l-umur ve fi'l-bilad, "diledii gibi oralarda tasarruf etmek"tir. Ayette
"Onlarn beldelerde diledikleri gibi tasarruf etmeleri ( tekallubuhum fi'l-bilad) seni ya
nltmasn" (40:4) denilir. Bunun anlam udur: O ehirlerde tasarruf ederken gvende
olmalar seni aldatmasn, nk ilerinin sonucu yok olutur. Raculun kulleb "her kla
giren" insan demektir. Allah "Onda kalpler ve gzler deiir (tetekallebu) (24:37) bu
yurur. Ez-Zeccac yle demitir: "Bunun anlam korkudan ve rkmeden titremek ve
sarslmak demektir." Munkaleb kullarn ahirette varacaklar yerdir. "Zulmedenler nere
ye varacaklarn ( munkaleb) bileceklerdir" (26:227). Allah "Cebrail onu senin kalbine in
dirmitir" (26:194) buyurur. Zeccac yle demitir: "Bunun anlam Cebrail'in onu sana
indirdii, kalbinin ise idrak ettiidir." Ferra, "kalbi olan kimse iin bunda t vardr"
(5:37) ayetinde geen kalb'i akl diye yorumlamtr. Ferra yle demitir: "Arapada

399
Kalp

yle sylenilebilir: Kalbin seninle birlikte deildir, akln seninle deildir." Bir gre g
re, kalbin 'kalp' diye isimlendirilmesinin nedeni, bakalamasdr. air yle der:
Bakalat iin kalp denilmitir
Fikir insan tavrdan tavra gtrr.
Hz. Peygamber'den yle aktarlmtr: "Kalpleri evireni tenzih ederim." Allah yle
buyurur: "Onlarn kalplerini ve gzlerini eviririz" (6:110). (Us a n )

S?
Sfiler kalbi keif ve ilham mahalli, bilme vastas, gaybm anlamlarnn yansd ve
hikmetlerin indii bir ayna saymada, Kurann yolunda yrmlerdir. Kalp, ksaca,
ilahi hakikatleri kuku karmakszm ak ve net bir ekilde alglayan gizli kuvvettir.
Allah yle buyurmam myd. Onlar Kuran dnmezler mi, yoksa kalpleri ze
rinde kilit mi vardr? (47:24). Allah, kalbi iman, anlama ve dnme mahalli yap
mtr. Kuran- Kerimde kalp, Allahtan renen akldr. Dolaysyla lbnl-Arab
Kuran-tasavvufi izginin dna kmam, kalbin gz ve yz vs olduundan sz
edip bu yola uymutur. Sz bnl-Arabnin metinlerine brakalm, onlar ak ve
nettir: 1) simlendirmenin nedeni: Kalp Akl deildir:

Kalp her nefeste srekli olarak, hal ve ilerde bakalat iin kalp diye isimlendi
rilmitir. (FTUHAT, IV, 7 7 )

"Bunda kalbi olan kimseler iin t vardr ( 5 0 :3 7 ). Hak eitli suretlerde ve zel
liklerde halden hale girer. Ayette akl sahibi iin t vardr denilmemitir, nk
akletme bir snrlamadr, akl gerei tek bir nitelikte snrlar. Hakikat ise snr
lanmaya direnir. Bu yzden Kuran, akl sahibi iin bir t deildir, akl sahipleri,
inan mensuplardr. Bu nedenle Allah yle buyurur: Kalbi olan iin. Bylece
Hakkn suretlerde halden hale nasl girdii renilmi olur, ( fuss, 1 2 2 )

Deitirmek ( taklib ) kalbe kalp denilmesinin sebebidir. Mminin kalbi Rahmann


iki parma arasndadr hadisinde iaret edildii gibi, mmin kulun kalbinin dei
mesinden korktuu lde, er-Rahmandan kendisine gven ve itminan gelir. By
lece kalbinin deitirilmesi, bir rahmetten baka bir rahmete doru olur.

Nefsini bilen Rabbini bilmitir. "Parmaklar hadisinde parmaklar Rahmana izafe


edildiine gre, bunda ilahi bir mjde vardr: Rahman kalbi bir rahmetten baka
bir rahmete deitirir, bu deiimler iinde bir sknt bulunsa bile, skntnn iin
de Hakkn bildii gizli rahmet bulunur. nk iki parmak, Rahmann parmak
lardr. Bunu rendiinde, varln kalbi kimdir, onu da renirsin, ( f tu h a t ,
111:199)

400
Kalp

nsanda kalbin yeri anlamnda:

Kalp bedenin reisidir, muhatap saylan organdr. O dncesini Allahtan alan akl
dr. O itaat edilen hkmdardr; hakknda Hz. Peygamber yle demitir: Bedende
bir organ vardr ki, dzgn olduunda beden dzelir, bozuk olduunda, btn be
den bozulur, dikkat ediniz bu organ kalptir. ( m e v a k I, 144)

Kalp insanda muhatap saylan uzuvdur, bu nedenle lbnl-Arab zaciri [itaate zor
layan vrid] veya bunun oulu zevaciri - k i bu Kuran-tasavvufi bir terimdir ve do
ruyu tleyen ve Allaha aran eyler anlamna gelir- mminin kalbine yerletir
mitir.2

Zacir [zorlayan] mminin kalbinde Hakkm tsdr. O Allaha davet edendir.


(iSTItAHAT, 290)

Keif ve ilham mahalli anlamnda kalp:

zellii birlik, yetkinlik, kuatclk olan ve parlak bir ayna olan bu ilahi kalp, haki
kati, Hakk sdrmtr. Bu nedenle de Tanr beni yer ve gm sdramam,
mmin kulumun kalbi beni sdrmtr ifadesiyle onu vmtr, ( a k k u 'i -c u y b ,
58)

Kalp inanlarn dnce ve delilleri vastasyla ina ettikleri Tanr hakkndaki suret
lerin mahallidir.3 O deliller, sz konusu suretlerin zerinde rtdr, bu nedenle a
hs grr ve neye inandn grmez; sadece, inanc rten perde baka bir perde ile
yer deitirir, ( f th t , iv:214)

ilahi genilik mahalli (Beyt-i Atik=Beyt-i Mamur) anlamnda:

Kalp ilahi genilik mahalli olsa bile, gs kalp geniliinin mahallidir, ( f th t ,


11:651)

Kulun kalbi Hakk sdrm, btn varlklardan arnmtr. Hak o kalpte ztyla
zuhur eder. Kalbin Hakla ilikisi, Onun suretine gre yaratlmas, bylece iine
bakasnn giremeyiidir. ( f th t , i: 150)

Beyt-i Mamuru grdm, o benim kalbimdi, ( f th t , i:35o)

Beyt-i Atik [soylu ev] takva sahibi temiz arif kulun kalbidir. Bu kalp Hakk ve
Onun hakikatini sdrmtr. ( tercm an , 115 )

iyilik ve ktlklerin defteri (Kitabn Anas) anlamnda:

Allah yle buyurur: Kalpler iyiliklerin ve ktlklerin yazld defterlerdir."


( bulga , 109)

40 1
Kalp Gz

Kitabn Anas, kalptir, ( akku lc u y b , 67)

Tecelli aynas anlamnda kalbin yz:

Sevinle tebessm ettim ve sonra konutum. Daha sonra kalbimin yzn ondan
evirdim, onunla Rabbime yneldim, ( f th t , c. i,so)

Kalp, hakikat ve keif ehli arasndaki gr ayrlna ramen, alt yzl dairesel bir
aynaya benzer. Baz kimseler sekiz yzl olduunu ileri srmlerdir. Allah kalbin
her yznn karsna ilahi-ana mertebelerden bir mertebe koymutur. Kalbin yz
lerinden birisi cilalandnda, karsndaki mertebe ona yansr, ( esrar, 71)

Kalp gz olarak:

Kalp gz4 ba gzne benzer. O da, kendisiyle grecei eyler arasna engel diye
konulmu yedi tabakaya iledikten sonra grebilir. Bu tabakalar getikten sonra i-
se, gaybn ilk mertebesine nfuz eder. ( h d , 15)

NOTLAR:

1 Hadis Dizini, no. 39


2 'Zecr szlkte azarlamak anlamna gelir. Bir kiiyi falanca iten men ettim anlamnda zecert flaen
ai-eyi denilir (Mucem). Kuran- Kerimde zecr ayn anlamda gemitir (Bkz. Kamer, 9). Sfiler ise
zacire sadk mride bir ikaz olduu eklinde bakmlardr. Sz konusu ikaz, saknmas iin yanl bil
dirmek zere, kalbe bir t eklinde gelir. Gerek kul da bu dn nda arzu veya gnaha bo
yun emeden amel eder.
5 lbnl-Arabinin "Kalbim her sureti kabul etmitir" diye balayan kasidesini hatrlamalyz.
4 lbnl-Arabde kalp iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 155, 394; c. IV, s. 25,136; Tercman, s. 43; Di
van, s. 30, 31; Fussu'l-Hikem, s. 128, 133; Mevakiu'n-Ncum, s. 100,101. Ayrca bkz. Tevecchl-A'l, s. 4;
Ecvibe, s. 219; en-Nuri, llmut-Tasavvuf, s. 59; Bakiyyetullah, s. 112; GazlI, Mearicu's-Slh, s. 19; Hakim
Tirmiz, Risale-i Beyani'l-Fark, s. 36.

K a l p G z bkz. K a lp

K m i l A d a m n A y n a s Hak, kmil adamn aynasdr.

K m il K u l/T o p la y c K u l

Toplayc ve kmil kul, Hakkn suretiyle zuhur eden kuldur. Kmil kul, Hakkn
toplamdr. Halbuki Hak kmil kulun toplamdr denilemez. Bununla birlikte
Hakkn lemde bulunmayan kendine zg nitelii vardr. lemin de Hak iin asla
sz konusu olmayan bir zellii vardr; bu zellik, horluk ve yoksunluktur, ( f t
h t , IV: 132)

Kmil kul, Hakkn konuma gc, iitmesi, grmesi, kuvvetleri ve organlar oldu-

402
Kara Kilim

gu kimsedir, (ftht, iv:11)

Azatlk kulu kulluktan kartan bir eydir. Kulluktan ise ancak Hakkm iitmesi,
grmesi ve btn kuvvetleri olduu kimse kabilir. Bu durumda kul, btnyle
Hak olur, (ftht, IV:9 5 )

Geen ifadelerden tam kulluun insan kulluktan azat edebildii anlalr. Bylece
kul, btnyle Hak olmak iin, yaratl dairesinden kar. Bu makam nafile ibadet
lerle Hakka yaklamak (kurb- nevjil) makamdr. Sz konusu makamda Hak, ku
lun iitmesi, grmesi ve dier uzuvlar olur. Burada kul Hakkm eliyle tutar, onun
gzyle grr. Kmil kul, u halde, kurb- nevfil makamna ulaan kimsedir.

K a r a K i l i m Kilim anlam ndaki subh 'u n kk harfleri olan] sin, ba ve ha iki kkt r. Bi
rincisi ibadet, kincisi ise gayret t r d r. Birinci anlam da O subha, yani n am azdr.
Subha fa rz olm ayan nafile n am azlara denilir. Fakihler yle derler: Yo lcu iki nam az bir
arada klar ve bunlarn arasnda tespih etm ez, yani bu iki n am az arasnda nafile nam az
klm az. Tespih de bu kapsam dadr ve o A llah ' her trl eksiklikten tenzih dem ektir. A l
lah'n sfatlarndan birisi de Su b b h 'tu r. Bu sfat, belirttiim iz anlam yla, H akk'n kendi
sine yaram ayan her eyden m nezzeh olm as dem ektir, ( m u c e m )

s?
Subha-i sevda lemdeki cisimlerin suretlerinin kendisinde ortaya kt Heba, baka
bir ifadeyle Tmel Cisimdir. Terimdeki karanlk anlamndaki sevda nitelii, tabiat
nn kara olmasndan kaynaklanr.

Kilim lemin cisimlerinin suretlerinin ald Heba demektir, (ftht, ii:1 3 o)

Kilim heyula denilen Hebadr. (istilahat, 293)

Tmel Cisim karanlktr. Bu nedenle onu kara kilime (subha-i sevda) benzetmiler
dir. Bu isimlendirmenin nedeni, doasnn karanldr, ( f t ht , i:296)

K a r a n l n O l u Ibnl-Arabde karanlk baz tasavvurlarla ilikili bir terimdir.


Karanlk doay gsterir ve nur ile gsterilen ruhun kartdr. Karanln olu ka
ranlkta veya karanlktan1 meydana gelmi rndr, yani glgedir.2

Glge, k ve karanln rndr. Bu nedenle k grldnde karanlk kalma


d gibi glge de kalmaz. nk glge onun oludur, karanlk nur ile nikahlana
rak glgeyi meydana getirir, (ftht, IV:2 2 4 )

403
Karga

' B kz. A na.


1 l b n l - A r a b n i n d n c e s i n d e g l g e v e s u r e t y a r a t l m l a r a n l a m n d a k i h a l k a i a r e t e t m e k i i n b e l i r l i b i r

ta r z d a b ir le ir le r . B k z . k v e k a r a n lk k a r s n d a g lg e ; a y n a v e g r e n k a r s n d a s u re t.

K a r g a Gurab karga dem ektir. Byle isimlendirilm'esinin nedeni siyah olm asdr. A ye t
teki "garabib-i sd" [ku zg u n siyahlar] (35:27) ifadesi buradan gelir. Bunlar ayn anlam
daki iki kelim edir. Raid b. S a'd 'n rivayet ettii bir hadiste Hz. Peygam ber yle buyu
rur: "A llah eyh-i garbe [san siyahlatran yal] buz e d e r. Raid b. S a'd , kelim eyi
"siyaha bo yatan" diye yorum lam tr. oulu gurban, aribe, garabin ve g u reb ; kn
yesi Eb H atim , Eb C ah ad if, Eb'l-C errah'tr (D im yeri, Hayat'l-Hayvan, c. II, s. 189).1

s?*
Gurab, nceki szlk anlamda iaret edilmi kutur:

Allah yeri kartran bir gurab [karga] gndermitir. (5:31)

lbnul-Arabnin 2 iirselliinin akcl btn eyaya, buluta, yldza, aaca, kua,


hayvana sirayet eder ve onlar temaya evirir. Pek ok tasavvufi ve felsefi terimin ya
nnda tbnl-Arab bulutu, yldz, kuu ve aac vs kinaye olarak sistemine katar.
Fakat bu kinayeleri lbnl-Arab rast gele veya srf terim olarak almamtr. Gerekte
bu eyay kendi varlklarndan soyutlar ve srf zellikler haline getirir. Sz gelii kar
gay bir ku saymam, bunun yerine siyahla ve gurbete iaret saymtr. te yan
dan Klli Cisim lbnl-Arabnin felsefesinde bu iki zellikle farkllar: O halde kar
ga, Kll Cismin simgesidir.

Karga, Kll Cismin simgesidir, (istilahat, 293)

Karga (gurab) ayaa kalkm ve yle demi: Ben nurlarn heykeli, nitelik ve nice
liin mahalliyim. Ben bakan ve uyulamm; duyu ve duyumsanan bana aittir. Re
simler benimle zuhur etmi, cisimler lemi benden var olmutur. Ben ekillerin as
lym, benim suretlerimin mertebeleri vastasyla misaller verilir. Ben Felein sureti,
Melikin [Hkmdar] mahalliyim. stiva [yerleme, istikrar] benim zerimde ger
ekleir. lstivagh benim simgemdir. Ben, ard olmayan arka, nnde kimsenin bu
lunmad ncym. Nitekim Kartal3 da ncs olmayan ncdr. O ilk, ben so
num.4 Btn [i] ona, zahir5 [d] bana aittir. Varl benim ile onun arasnda taksim
etmitir. Ben onun izzetini ortaya karttm. (tthao, 146)

NOTLAR:

1 Gurab hakknda bkz. Kemleddin ed-Demiri, c. II, s. 189.

404
Kark Nur

2 G u r a b ta n m la r i in b k z . C r c a n i , Tarifat, s. 16 7 ; Lelaijul-A'lm, s . 137; G m h a n e v i , Camiul-Usul, s.

65-
9 B kz. K artal.
4 B kz. E v v elhir.
5 B kz. Z ah irBtn.

K a r k N u r bkz. N u r

K a r lk S e v g is i/n a y e t S e v g is i Eanlamllar1 hub- ceza=keramet sevgisi


[hubb- keramet]; hubb- ceza=minnet sevgisi. Bkz. M in n e t

NOTLAR:

1 A y r c a b k z . el-Fthdtl-Mekkiyye, c . II, s . 13 9 ; c . IV, s. 1 0 2 ,1 0 3 ,1 0 4 , 4 14 , 456.

K a r t a l [K artal anlam ndaki ukab kelim esinin kk harfleri olan] ayn, k a fv e ba iki kk
t r. Birincisi 'bir eyin geciktirilm esi ve baka bir eyin ardndan getirilm esi' dem ektir,
ikinci kk ise 'ykseklik, iddet ve glk' anlam na gelir. Kartal anlam nd aki ukab bu
ikinci kkten gelir. Byle isim lendirilm esinin nedeni, gl ve kuvvetli olm asdr. oulu
ise a 'ka b ve u k b a n 'dr. Kartal yrtc kulardandr.

vs*
lbnl-Arab lk Akl veya Yce Kalemi ukab, kartal kelimesiyle ifade etmitir. Bu i-
simlendirmenin iki nedeni olabilir. Bunlar ukabda ortaya km ve ilk Akl veya
Yce Kalemle rten engelleme ve ycelik zellikleridir. Bkz. lk A k l, Y c e K a
le m . Ayrca bkz. Istlahat, s. 293; Divan- Ibnl-Arab, s. 38-39; Ittihadul-Kevn, s. 142,
145,146,147.

K e l i m e Kaf, lam ve m im iki kkt r. Birincisi 'anlalr s z'; dieri 'yara' anlam na gelir
(,kelm ). Birincisi kelam dr: k e lim t h 'onu syledim ', eklem u hu 'sylerim ' deriz. A rd n
dan anlam geniletm iler ve anlalr tek lafza kelim e dem ilerdir. Kssa da kelim edir.
Kaside uzunluuna ram en kelim edir. Kelim enin oulu k e lim a tv e k e lim ' dr. (m u c e m )

S?"

Anlalr konuma anlamnda:


Bilmeyenler keke Allah bizimle konusayd (ykellimu) veya bize bir ayet getirseydi derler.
(2:118)
Hkm vermek ve bildirmek anlamnda:
Rabbinin kelimesi doru ve adil1 olarak tamamlanmtr. (6:115)

405
Kelime

Allahn kelam, Kuran- Kerim anlamnda:


Onlarn bir ksm Allahn kelamn iitip, sonra tahrif etmekteydiler. (2:75)
Rabbinin kitabndan sana vahyedileni oku, Rabbinin kelimelerini deitirecek yoktur. (18:27)

sa anlamnda:
Mesih Meryemin olu ve Allahn kelimesidir. (4:171)

Kelime belirsizlie yol aacak tarzda kabaca zikredilmi, dnrler de teorilerine uydurmak iin ondan
yararlanmlardr. Bu balamda kelime, sz gelii, Ibnl-Arabde var olan gsterir (Kelimat=Mevcutlar):

Denizler mrekkep olsayd, Rabbinin kelimeleri tkenmeden onlar tkenirdi. (18:109)


S?"
Kelimenin anlam tbnl-Arabde2 kullanl balamlarna gre deiir; rnein keli
me lbnl-Arabde tekil-belirsiz, tekil-belirli, oul olarak geer. Aada, bu du
rumdan her birisini ele alacaz. Tekil-belirsiz: Ibnl-Arab kelime lafzn tekil-belir
siz anlamda kullanr ki, oulu kelimat'tr ve var olan kasteder. Var olan her ey, Al
lahn kelimesidir, nk yaratma kelimesi Knn [Ol] dtaki grnmdr.

Allahn kelimeleri varlklarn hakikatlerinden baka bir ey deildir. ( fus S, 211)

Mmknler, Allahn tkenmeyen kelimeleridir.3( f tu h a t , iv :6S)

Onu tesviye edip, ruhumdan flediimde (15:29). fleme dzenlendikten sonra


harekelerin harflere konulmas demektir. Bylece herhangi birimiz insan diye isim
lendirildii gibi, kelime diye isimlendirilen baka bir yaratl ortaya kar. Kelime,
ve lafzlarn lemi harfler leminden meydana gelmitir. Harfler, bedenlerimizin a-
yakta durabilmesi iin gereken su, toprak, ate ve hava gibi, kelimelerin maddele
ridir. (FTHT. 1:84)

Varlklar Allahn tkenmez kelimeleridir. nk onlar kn sznden meydana


gelmilerdir ve kn [ol] Allahn kelimesidir, ( fuss, 142)

tbnl-Arabnin lemimizi tedvin ve yaz lemi diye isimlendirmi olmasyla uyumlu


hareket ettiini gzlyoruz. Var olan ilk ey Kalem, Kalemden4 de yaz sayesinde
Levhada yaratlmlar meydana gelmitir. Kalemden sadece harfler ve kelimeler mi
meydana gelir?

Btn varlk harfler, kelimeler, sureler ve ayetlerdir. Varlk byk Kurandr.5


(FTHT, IV: 167)

Ibnl-Arab tekil-belirsiz kelime lafzn kullanr ve herhangi bir peygamberin Tan-


rnm bir sfatn temsilini kasteder. Sz gelii ulhiyet sfat dem Kelimesinde,

406
Kelime

Subbuhiyye [Tanry tenzih] sfat Nuh Kelimesinde vs. ifade edilmitir, lbnl-
Arabnin Fussul-Hikem'i bu anlamda Kelime hakkndaki teorisinin ynlerini temsil
eden yetkin ve ak bir eserden baka bir ey deildir. Tekil-belirli: Kelime lafzn
tbnl-Arab sadece Muhammedi Hakikat iin kullanr. Tekil-belirsiz kelime lafzn
ilk anlamyla aldmzda (kelime: mevcut) Kelime, ontolojik roln kazanr; baka
bir ifadeyle Tanr ile yaratlmlar arasndaki arac ve yaratklarn vastas anlamna
gelir. nsan- kmilden sz ederken bundan bahs etmitik. Ibnu 1-Arab kelimeyi bu
noktada toplayan ve ayran diye niteler. Buna gre Kelime, lemde ayrm btn
hakikatleri toplar, yani o bir suret ve nshadr; ayn zamanda Tanr ile yaratklar
veya grnmez ve grnr lemi birbirinden ayrr ve kincinin birinciye girmesini
engeller.6

lnsan- kmil, toplayan kelimedir. Allah ona yle bir kuvvet vermitir ki, bir bakta
iki leme birden bakar. Bylece Tanrdan alr ve yaratklara verir, ( f th t , i:446)

nsan toplayan kelime ve lemin nshasdr, ( f th t , i:i36)

Halife, sonradan olmu-ezeli insan, ebedi ve daimi yaratl, toplayan ve ayran ke


limedir. ( fuss, 50)

Tekil-belirsiz kelime lafzn ikinci anlamyla aldmzda (Kelime=peygamber haki


kati), Kelime epistemolojik ilevini yerine getirir, yani her trl ilham ve bilginin
kayna, epistemolojik vasta haline gelir. Peygamberler onun kandilinden bilgilerini
alrlar, lnsan- kmilden sz ederken bu meseleden bahsetmitik. bnl-Arabi bura
da Kelimeye btn hakikatleri toplayan (cevmiul-kelime) ismini verir. Bu ismin
verilmesinin nedeni, btn kelimelerin, yani peygamberlerin hakikatlerini ztnda
toplam olmasdr. Sz konusu Kelime, Muhammedi Hakikattir. Tekil-belirsiz ke
limeyi nceki anlamlardan hangisiyle alrsak alalm Kelime, bnl-Arabinin keml
hakkndaki zel anlay asndan insan- kmil anlamn kazanr. nk kmil, iyi
veya kt, varln btn anlam ve zelliklerinin gerekletii kimse demektir.
bnl-Arabinin ifadesiyle, bir eyin yetkinlii kendisinde tecelli etmi ilahi nitelikle
rin saysna veya bu sfatlarn tecellisi iin istidatl olmasna baldr. Burada keli
m eye bnl-Arabnin tam kelime derken kast ettii yetkinlii ifade eden bir zellik
verilmitir.

lnsan- kmil, varlklarn en ereflisi, meydana gelmi hakikatlerin en yetkinidir.


(FTHT, 111:444)

oul formunda kelime: Kelime, ilk anlamda birinci ve ikinci klaryla dikkate ald
mzda, oul kipini kabul eder, halbuki ikinci anlamyla kesinlikle oulu olmaz.

407
Kelime

Ibnl-Arabnin Kelimeyi iki ekilde oul yaptm grmekteyiz: kelim ve kelimat.


Dorusu lbnl-Arab Kelimeyi mevcut anlamnda kullandnda oulu kelimat;
peygamberin veya velinin hakikati anlamnda kullandnda ise, oulu keimdir. u
halde bnl-Arab belirli ve zel bir oulu kast etmek istediinde kelim, genel an
lamda oulu kast etmek istediinde ise kelimat [kelimeler] kullanr.

Kelimeler (kelimat) varlklardr. Her cevher, btn buhardan meydana gelir. Nok
tayla sadece kendisi yazlabilir. (tecellyat, 41)

Hamd, hikmetleri Kelimin7 kalplerine indiren Allahadr, (fuslis, 47)

n o tlar:

1 Bkz. Beyzv, Emavu't-tenzil, c. I, s. 147.


2 Kelime: Logos kavram, sadece slam felsefesi iin deil, kendisinden nceki felsefeler iin de geerli ol
mak zere olduka kapal bir kavramdr. Bunun sebebi de, farkl asrlarda kavrama yklenen eitli an
lamlardan kaynaklanmaktadr. Terimin eski Yunan felsefesindeki anlam, varln btn ynlerine yay
lan dnme kuvvetidir. Kavram bu mnda kullananlarn en mehuru Herakleitos'tur (M.O. 475). O
bu kavram d varlktaki her eyde eseri gzken ilahi ruh anlamnda kullanmaktadr. Baka bir ifadey
le ona gre kelime, hayatn kaynadr; varlktaki her eyin kendisine boyun edii ilahi iradedir. Keli-
menin Anaksagorasn felsefesindeki anlam, ilahi akldr ya da varl idare eden kuvvet, veya zt- ilahi
ile lem arasndaki vastadr. Stoaclardaki anlam ise lemi idare eden Faal Akl ya da czi akllara d
nce ve bilgilerini veren Klli Akldr. Stoaclarn Kelime/Logos hakkmdaki grleri, seleflerinden
pek farkl deildir. Onlarn Kelime grleri, bilkuvve akl (Logos endiathetos). ile bilfiil akl (Logos
prophorikos). arasndaki ayrmlarnda belirginleir. Bilfiil akl, yaratlm eylerde gzken ve tecelli e-
den akldr. Bu ayrm, greceimiz zre sonradan Yahudi ve Hristiyan daha sonra da Mslman d
nrlerin yararland bir ayrmdr. Kadim Yahudi dncesinde Kelimenin anlam, eserlerinden biri
si de yaratma olan Allahn Kelimesidir. Yahudiler, Memra" kavramn da bu anlamda kullanmak
taydlar. Fakat Yahudi dncesinin Yunan dncesiyle karmasndan sonra, sratli bir ekilde teri
min anlam deimitir. Sonradan bu kavram kullanlmaya balanmtr ve bununla ilahi akl kastedil
mitir. Bundan dolay Yahudi filozoflarn, Allahn kelimesi kavramn kinat muhafaza eden, onu ida
re eden ey; vahyin, nbvvetin ve eriatlarn kayna anlamnda nitelediklerini grmekteyiz. Gerekten
kadim Yunan dncesindeki Logos kavramyla, sonraki Yahudi dnrlerin eserlerinde grdmz
Logos kavram arasndaki benzeyi noktalar birbirine yakndr. Bu dnrler, hikmet (ilim ve akl an
lamnda) ile kelime (lafz anlamnda) arasnda neredeyse bir ayrm yapmyorlard. Hatta, zellikle Ya
hudi Philonun, Yahudi dncesindeki Kelime" kavram ile Stoaclardaki anlamn mmkn mertebe
uzlatrmaya altn grmekteyiz. Philon, bu iki anlama Yeni Eflatunculardan ald nc bir an
lam daha ilave ederek, meseleyi daha da karmak hale getirmitir. $u halde, Philon'un Kelime yi eitli
anlamlarda kullanp, her birisiyle farkl bir eyi veya zel bir anlam kast ettiini grdmzde ar
mamz lazmdr. Philon Kelimeyi, Allah ve lem arasndaki Berzah; Allahn ilk olu; anas hikmet
olan Byk oul"; ilahi suret"; meleklerin ilki; Allahn kendi sureti zerine yaratt lk insan; Ha
life; Hakikatl-Hakik (Hakikatlerin Hakikati)"; efaati; En byk imam" olarak isimlendirmek
tedir. Bata lbnl-Arabninki olmak zere slam dncesinde -greceimiz gibi- bu terimlerin kar
lklar vardr. Hristiyan dncesinde Kelime, Allah'n olu ve suretidir ya da varla yaylan Ruh",
Mesih suretinde mahhaslaan lemin yaratlmasndaki Vasa dr: Her ey, oul ile, ouldan ve ogul-

408
Keml

da ortaya kmtr. O kevn-i cm fdir (kapsayc kevn). O hayatn kayna, ruhuyla btn czlerinde
zahir olan, onlara her trl bilgiyi ve marifeti ulatran eydir. Yuhanna Incilini incelediimizde Keli
me" kavramnn neredeyse Philonun tanmyla ayn olduunu grrz. u var ki. Yuhanna Kelime ile
Mesihi kastederken, Philon bununla bizzat bir ahs kast etmez ve genel anlamda kullanr. Ayrca Keli-
me'nin Teslste (uknm) bir yeri olduunu dikkate almalyz; nk Yuhannaya gre Kelime Teslsteki
ikinci uknmdur. Kelime, farkl oba bile, Bahadan ayr deildir. Aziz elemente ise Philonun verdii
anlamla kark bir halde Yunan filozoflarnn ykledikleri anlama balayarak Kelimeyi ynetici akl
kuvveti anlamnda kullanmtr ya da O varl Mesihin varlndan nce olan ezel ve kadim kuvvettir.
Bylece Clemente gre Oul, beer surette bedenlemeden nce varlkta bulunan bu akletme kuvve
tidir. Bu kuvvet, bilginin ve vahyin kayna olduu gibi, lemdeki hayatn da kaynadr. Musann ve
dier nebilerin lisanyla konutuu gibi, Yunan hakimlerinin vastasyla da konumu, onlara hikmetle
rini ilham etmitir. Artk, bu ksa aklamalar ile Kelime"nin slam felsefesinden nceki felsefelerde ge
irdii deiim; terimin ilk szlk mnsndan nasl kp, aa yukar bu szlk anlam ile hi bir ili
kisinin kalmay ortaya kmtr. Ayrca, Yunan nazariyelerinin Yahudi dncesine, Yahudi kanalyla
da Hristiyanlk dncesine hangi lde tesir ettii ortaya kmtr (Aff, Mslmanlarn Logos Naza-
riyeleri, slam Dncesi zerinde Makaleler iinde, s. 6 ve devam [ev. Ekrem Demirli, z Yaynclk,
2000I).
3 De ki, Denizler, Rabbimin kelimelerini yazmak iin mrekkep olsa idi, rabbimin kelimeleri tkenme
den denizler tkenirdi. sterse bir misli deniz daha yardm etse bile" (18:109) ayetine telmih.
4 Bkz. K a le m , Levh-l M ahfuz
5 Bkz. Kuran.
6 Bu nitelik daha nce Philonun szn ettii Kelimenin Allah ile lem arasnda berzah olmasn sala
yan niteliktir.
7 lbnl-Arabde Kelime iin bkz. Fussu'l-Hikem, Giri, s. 24, 37; c. II, 12, 181, 187, 221; laratul-Kuran, s.
64; Bulgatu'l-Gavvas, s. 96, 125; Ruhu'I-Kuds, s. 155; Ukletu'l-Mstevjiz, s. 43; Anka-i Mrib, s. 47; el-
Ftuhtl-Mekkiyye, c. I, s. 113; II, s. 259, 331, 400,552; c. III, s. 284, 413, 432, 453, 481, 488, 532. Ayrca bkz.
Aff, Mslmanlarn Kelime Nazariyeleri [Islm Dncesi zerine Makaleler iinde]. Aff, sz konusu
makalesinin banda slam ncesi felsefelerdeki serencamm zetle ele alr.

Kem l Kaf, mim ve lam tek kktr ve bir eyin taml anlamna gelir. Bir ey tamam
land anlamnda kemle e-ey ( ism-i fail kmil) denilir, ( m u c e m )

K-M-L Kuranda tamamland ve kmil de tam anlamnda gemitir.

Bugn sizin iin dininizi tamamladm (ekmeltO) ve size olan nimetimi tamamladm. (5:3)
Bunlar on kmil gndr. (2:196)
Kuran- Kerimin lafz balamda kemli insana tamlama yapmadn belirtmek yerinde olacaktr. Bunun
la birlikte bata Hz. Muhammed olmak zere peygamberle ilgili olduunda pek ok ayet byle bir anlam
zmnen ierir:
Kukusuz sen byk bir ahlak zerindesin. (68:4)

409
Keramet

bnl-Arabnin kemle bak, ahlaki deil, ontolojik-epistemolojik bir baktr. Ke


ml ahlaki olgunluk, baka bir ifadeyle akl, eriat ve rfe gre iyi saylan bir i deil,
varlk olarak gereklemektir. Kmil, btn hakikatlerin formunu toplayan bir sure
te sahip kimsedir.1 Bu ontolojik keml grntsnn iki yn, varlk ve bilgi yn
olmas itibariyle, epistemolojik2 bir yetkinlii gerektirir: Epistemolojik dzeyde ke
ml, gerekte, ontolojik kemlin farkna varmaktan ibarettir.

Varln kemli ondaki eksikliin varldr. Byle bir ey olmazsa, kendisinde ek


siklik bulunmamakla, varln kemli eksik kalrd. Mutlak keml Allaha aittir.
(KAVAD, 16)

Eksiklik varln kemlindendir, suretin kemlinden deildir.

Varlkta eksiklik bulunmam olsayd,


Keml rtbesinden silinirdi.

Hal byleyken, sz veya amelde senden grnte ancak kemlin zirvesinde yaratl
m bir eyin kmas iin al. Eksikliin varln kemlinden olmas seni aldatma
sn. nk o, varln kemlindendir, senden meydana gelen eyin kemlinden de
ildir. (FTLIHT, IV: 188)

Kendisi nedeniyle yce olan, kemlin sahibidir. Bu keml ile btn var olan eyleri
ve yokluk bantlarn ierir. yle ki, ister eriat, rf ve akla gre iyi, ister kt ola
rak grlsn, sz konusu eylerden herhangi bir zellii yitirmez. Bu keml ve y
celik, zel olarak, Allah diye isimlendirilen Zta zgdr.3 (FUSS, 79)

NOTLAR:

1 Bkz. S uret.
: Bkz. T e c e lli.
3 Ibnl-Arabide keml hakknda bkz. Kitabu'l-Vesail, s. 51; Bulgatul-Gavvas, s. 5, 15, 28, 51, 125; el-
Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 129,137, 244, 272, 525,588, 589; c. III, s. 177, 405, 459; Mevakiu'n-Ncum, s. 12;
Kitabu'l-Esjar, s. 26; Ayrca bkz. Ecvibe, s. 219, 224; bn Debbag, Meank, s. 39.

K e ram e t Tekrim ve ikram, ayn anlamdadr ve bundan yaplm isim de keramet't'u.


Keremen ve salefen denilir, "Allah sana ikrm etsin ve ikrmn srdrsn" demektir.
Hz. Peygamber'den yle rivayet edilmitir: "Bir adam kendisine arap ikrm etmi, Hz.
Peygamber 'Allah bunu yasaklamtr' demi. Bunun zerine adam 'arab Yahudilere
de ikrm etmeyecek miyim?' diye sormu. Peygamber 'arab yasaklayan Allah onun
ikrmn da yasaklamtr' demi." Burada Hz. Peygamber'in kulland kelime kerem'in
[bir eyin karlkl yapln anlatan] mufaale babndan mastardr. Mkareme "dl
almak iin hediye vermek"tir. Adamn "Yahudilere ikrm etmeyecek miyim" deyii,

4 10
Keramet

"bedelini almak iin, hediye etmeyecek miyim" demektir. "Allah kimi hor ve zelil eder
se, artk ona ikram eden (mkrim) yoktur" (22:18) ayetindeki mkrim'i baz kimseler
mkrem [ikram edilen] eklinde okumulardr. Anlam, 'keramet' demektir. 'Onun
bende kerameti vardr', 'bende saygndr' demektir. Lihyan yle der: "Bunu senin iin
(kerameten leke) yaparm." yle denilir: "Pekiyi, severek ve keramet olarak." Kera
met, ikram iin konulmu bir isimdir, nitekim taat de, itaat iin konulmu bir isimdir.
(Usan)
S?"

K-R-M, Kuranda keramet eklinde isim deil, fiil kalbnda yer alr:
Allah katnda en deerli olannz (ekremekum) en takva sahibi olannzdr. (49:13)

S?"
Sfi tarihilerin metinleri velilerin1 kerametlerini kabulde hemfikirdir, yine de onlar,
kerameti mucizeden ayrt etmilerdir. Bu balamda Tsi, Kueyri ve onlardan riva
yette bulunmu eski ve yeni yazarlar, peygamberlik ve velilikteki rollerini dikkate
alarak, mucize ile kerameti ayrt etmilerdir.2 Sfilerin en bariz yanllarndan birisi,
velayeti keramete balamaktr. Yine de onlar, baka bir balamda, kerametin bazen
hile ve aldatma ierebileceini ve velayetin artnn grnr keramet olmadn ifa
de etmekle bizzat kendileriyle eliirler.3 Bu hatann iki nedeni vardr: Birincisi, biz
zat velayet teriminin kendisidir. Velayet sfilerin metinlerinde -zellikle H. VII. asr
dan sonra- rast gele birtakm grntlere ve kiilere isim diye verilmitir, iyilik ve
takvasyla veya harikulade bir olay veya Tanrya yaknlk zelliiyle ortaya km
veya mritlerin terbiyesini stlenmi kimselere veli denilmitir; halbuki o veli deil
dir, nk velayet Tanr tarafndan belirlenir.

Bu ismin (veli) kula verilmemesi gerekir. ayet Tanr bu ismi vermise, bu durum
kendisine aittir, ( ftht, s, 357)

kincisi, keramet eletirel tasavvufi duygudan yoksun bir ekilde, sradan insanlarn
arasnda meydana gelmi ve gelimitir. Baka bir ifadeyle keramet, genellikle, mrit
meclislerinin aktardklar rivayetlerdir. Kerametin o meclislerde ortaya knn ne
deni, veli veya salih kimsenin kerametini gizlemesidir.4 Dolaysyla kerametler, o
unlukla sfilerin eletiri konusu haline gelmelerine yol aan efsane ve hurafeler ta
yarak, veli ve salih kimselerden uzak bir ekilde aktarlm ve yaylmtr. bnl-
Arabnin tasavvurunda lemler oktur: Bir lem vardr ki, kudret sfatna dayanr
(bkz. H a k ik a t A r z ) , bir lem hikmete ve sebepleri sonularna balamaya dayanr (i-
inde yaadmz lem). Bizim lemimizdeki dzen ve alkanlk, zaman, mekn ve

4 11
Keramet

ardklk olarak, dzenlenmi ve gzlemlenen nizamdr. Sz konusu nizam Tanr


tarafndan konulmu olmasna baldr, bu nedenle de, ilahi kudret, yegne hkm
sahibi olarak kalr. Bu yzden ilahi kudret, nizam koyduu gibi, onu aabilir. det
lerin almas lbnl-Arab'ye gre farkl ksmdr: mucize, keramet ve sihir. Mu
cize peygamberlere, keramet veli ve salihlere (velilerle snrl deildir), sihir ise ge
nele aittir.
Sebeplilik ve hikmet lemi:

Hallerin sirayet ediinin srrna baknz! Hibir ey, Allah tarafndan konulmu se
bepleri ispat iin, duyulur bir hareket olmakszn ortaya kmaz. Bylece, ilahi em
rin bozulmayaca ve onun gerekte bu ekilde olduu bilinir. Arif ise bundan ilahi
isimlerin nispetlerini ve onlarla irtibatl olgularn varln, bunun yan sra, bu du
rumun ilahi mertebece gerektirildiini renir. Gerek bilgin ise bu iler ve ilahi
ikazlar sayesinde, hikmetin zuhur eden eyde olduunu, bu durumun deimeye
ceini ve sebeplerin asla ortadan kalkmayacan renir, ( f tuh at , s , 340)

Bu nedenle bnl-Arab ve sfiler, harhul-de [detin almasl terimini kullanrlar,


reful-de [detin kalkmas] veya izale terimini kullanmazlar. u halde buruda sz
konusu olan, dzenin kendisiyle ilikisiz grnr bir sebebin katksyla almasdr.
Nitekim aadaki metinde bu durum ifade edilmitir ve hallerin sirayeti konusunda
tekrarlanacaktr.

lahi kudret her eye nfuz etmitir. Bu yzden her ey, o kudret sayesinde fayda
veya zarar verir, onunla konuur, onunla hareket eder. Allah lemi suretlerle per-
delemitir. Bylece lemdekiler, her eyi kendi nefislerine ve eyaya nispet etmi
lerdir. Allah yle der: Ey insanlar, siz Allaha muhtasnz. (FTHT, S, 343)

detlerin almas: mucize, keramet ve sihir:

detlerin almasndaki ksm, mucize, keramet ve sihirdir. Adetin almasyla il


gili baka bir ey yoktur, ( f th t , s , 383)

Keramet ibadetin neticesidir: Keramet, velilere zg deildir, ibadet eden herkes i-


indir:

Allahn kullarna farz kld her ibadet, ilahi bir isimle irtibatldr. Sz konusu ilahi
isimden Allah bu ibadeti yapana birtakm eyler verir. Bunlar, dnyada ibadet sahi
binin kalbine verdii ikramlar, ilimler ve marifetler; hallerine verdii keramet ve
delilleri; kulun ahiret hayatnda ise Cennetteki derecelerdir.5( f th t , os, i 65)

Ibnl-Arab bir yandan mucize ile kerameti ayrt ederken, te yandan keramet ile
sihri de ayrt eder. Keramet ve mucize arasndaki fark udur: Keramet kulun him

4 12
Keramet

met gcnden ve bilgisi dahilinde ortaya karken, mucizede peygamberin gcnn


hibir pay yoktur. Peygamber tam ve ibadeti yetkin kuldur. O, Tanr tarafndan
bildirilmedike (Hz. Musa ve asa mucizesi gibi), mucizenin kaynana ulaamaz ve
ona dair bilgisi de yoktur. Keramet ve sihir arasndaki fark ise, kerametin varlkta
bir gerekliinin bulunmas, buna karn sihrin varlkta gerekliinin bulunmay
dr. Sihir, sadece grnt dzleminde ve gren iin ortaya kar (Asa ve Firavunun
sihirbazlarnn ipleri=grenin gzndeki suretler).

Bilmelisin ki: detlerin almas ksmdr: Birinci ksm (sihir), gzn veya baka
bir melekenin idrak ettii eylerle ilgilidir. Gerekte ise sz konusu melekenin id
rak ettiinden farkldr. Bu ksm, insann kudreti dahilindedir. Sihir iki ksmdr:
bir ksm, nefsin gcne dayanr, ikinci ksm ise isimlerin zelliklerine dayanr.
Sz konusu isimler telaffuz edildiinde, bu suretler grenin gznde veya kulan
da hayal olarak gzkrler, halbuki bu sihirbazn eylemidir. Sihirbaz, gerekleen
olaylarn hi birisinin gz ve kulaklarda gereklemediini bilir. Ayrca bilir ki, ha
riten de bir ey yoktur; sadece orada bulunanlarn hayali zerinde bir etkisi vardr
ve bylece bakanlarn gzlerini esir eder. Bakan kii de, uyuyann ryasnda gr
d gibi, hayalinde birtakm suretler grr, halbuki dta alglanandan bir eser
yoktur, (ftht, s, 374)

Ardndan Ibnl-Arabl Slemnin Makamatul-Evliytsmdan bir rnekle delil getir


mekte gecikmez, bylece sihir ve mucize hakknda Kurandan en iyi rnee, Hz.
Musa'ya, onun asasna, Firavunun sihirbazlarna ular.

Allah Hz. Musann asas hakknda yle der: Elindeki nedir, ey Musa? Asamdr,
demitir" (20:17). Sonra "Brak onu, ey Musa, demi, brakt onu, bir de ne grsn,
asa bir ylan olmu kouyor (20:19). Musa (a.s.) ondan korktuunda -ki insanlarn
ylandan korkmalar doaldr- ondan kam. Bunun zerine Allah yle buyurur:
Onu tut ve korkma. Biz onu nceki haline dndreceiz. Yani, daha nceki gibi
asa olacak veya sen onu yine asa greceksin. Ayet yoruma aktr. Sihirbazlarn ile
ri gerekleip vadi onlarn ipleriyle ve asalaryla dolduunda, Musa onlar grm
ve iinde bir korku duymu. Sihirbazlar Musann grdnden korktuunu fark
edince, korkunun sebebini anlamamlardr. Musa neden korkmutu? Bylece Mu
sada sihir sanatna dair bir bilgi olmadn anlamlard. nk sihirbaz, sihrin
dta bir gerekliinin olmadn bildii iin, bir sihirbazn yaptndan korkmaz.
Musa asasn yere attnda ise bir ylan haline gelmi ve btn sihirbazlar bu esna
da Musann yaptnn kendilerini imana davet ettii Allah katndan olan bilinme
yen bir i olduunu anlamlard. Musada sihir hakknda bir bilgi yoktu. Ardndan
bu ylan (Musann asas) ylan suretlerini yutmaya balam, ipler ve asalar oldukla
r gibi grnmeye balamlar. nk Allah yaptklarn yutar (20:69) demitir.

413
Keramet

Halbuki Allah Onlarn asalarm ve iplerini yutar dememitir. Musa kendi himme
tinin veya ona verilmi isimlerin gcnden yararlanarak asay ylan haline getirmi
olsayd, hakknda dnp kt ve arkasna bile bakmad (27:io) denilmezdi. Bu
noktada Hakkm katma zg ve onun ilmindeki baz eyleri de rendik (keramet),
bu suretin vastasyla gerekletii kimse onlar bilemez. Bu mertebe, bir aldatma
dan kaynaklanmay itibariyle, peygamberlerin getirmi olduklar mucizelere ya
kndr. Ancak kerametler, peygamberlerin mucizeleri gibi de deildir. nk pey
gamberlerin mucizeleri hakknda bilgileri yoktur. Kerametler ise velilerden onlarn
himmetleri veya nefislerinin gleri veya doruluklar -nasl istersen yle syle-
sayesinde ortaya kmtr. Bu nedenle de kendilerine keramet denilmi, mucize
denilmemi, sihir diye de isimlendirilmemilerdir. ( f th t , s , 376)

Mucize, keramet ve sihir:

Sihir, gerek olmad halde, kendisinde geree dnk bir yn gzken eydir. Si
hir, seher kelimesinden tretilmitir. Seher, aydnlk ve karanln elikisi demek
tir; o ne gecedir, nk ona sabahn karmtr; ne de sabahtr, nk gne
henz domamtr. Sihir demlen eyler de tamamen bo, dolaysyla var olmayan
bir ey de deildir. nk gz bir eyi alglamtr. Sihir tamamen gerek de de
ildir, nk onun gzde bir varl vardr, gzn grd ve bakann zannettii
gibi kendiliinde bir gereklii yoktur. Velilerin kerametleri ise bir gereklie sahip
olduklar iin sihre benzemezler. Onlar mucize de deillerdir, nk keramet, bir
bilgi ve himmet gcnden ortaya kar. detin almasnn himmetinin dnda ger
ekletii bir veli, bu olayn himmeti vastasyla gerekleen veliden peygamberlie
daha yakndr, ( f th t , S, 380)

lbnl-Arabnin tasavvuf anlaynda irs [veraset] nemli bir yer tutar. Bu balamda
onun veraset ilminden sz ettiini gryoruz. Eyaya tesir ettii iin bilginin nemi
bellidir. Yannda kitaptan bir ilim bulunan kimse ise Ben sana onu gzn krp
madan nce getiririm, dedi (27:40). te bu, eyann etkilendii ilimdir. Kerametler
de byledir. Keramette veli -deyim yerindeyse- tabilikte peygamberle beraberdir.
Kerametler, tbi olunan peygamberlerin mucizelerinin deimesine gre, velilerde
eitlenir. Bu balamda Muhammedi, sevi, Musevi veliler vardr.

Mucize engelleyerek veya beer gcnn yetimeyii nedeniyle yaratklar benzerini


meydana getirmekten aciz brakan eydir. Bunlar peygamberlerin ellerinde gerek
leir. ( f th t , s , 380)

Keramette veraset, benzerlerin ortaya kmas:

Bu mmetten sevi merep olanlarn havada yrmek gibi kerametleri olmaz, onlar

4 14
Keramet

su zerinde yryebilirler. Muhammedi merep olanlar ise tbilik yoluyla, havada


yryebilir. nk Hz. Peygamber gece vakti yrtlmtr ve tanmtr. Hz. sa
hakknda yle demitir: "ayet inanc artsayd, havada yrrd." sann (a.s.) mu
kayese edilmeyecek lde bizden daha inanl olduundan kuku duymuyoruz;
nk O byk peygamberlerden birisidir. Bizler havada yrrz. Bylece unu
rendik: Bizim havada yrmemiz, inancn gcnden deil, bulunulan makamn
doruluuna baldr. Biz, Allahn kendilerine tahsis ettii detlerin almasnda
peygamberlerle birlikteyiz, bu olaylarn benzerleri dolayl olarak bizde de ortaya
kmtr, ( f th t , s , 333)

Hepsini olmasa da rnek olarak yerin drlmesi, su zerinde yrmek ve bir eyin
yeri ve vaktinin dnda ortaya kmas gibi olaylar bilinen rneklere ekleyebiliriz.
Halin sirayeti:

Kerametlerden bir ksm yledir: sevi merepliler, keif yoluyla veya Tanrnn
bildirmesiyle bir ahsta yetenek grp sahip olduklar ve etkileri atndaki hallerden
birisini ona vermek istediklerinde, hemen o ahsa temas ederler veya ona sarlrlar
veya perler veya ona elbiselerinden bir para verirler veya elbiseni a derler ve
vermek istedikleri eyleri avula ona doldururlar. Bakan kii de, onlarn havay a-
vuladklarn zanneder, ( fth t , s, 338)

Algda detin almas:

Allah gzlerimizi cemdat [donuklar] ve bitkilerin canlln alglamaktan al koy


mutur; Hz. Peygamber ve onunla birlikte olan sahabesi gibi talarn tespihini ken
dilerine iittirip kendileri iin deti at kimseler, sz konusu canll gzleriyle
alglayabilirler. Burada talarn tespihinde deil, onlarn duyma glerinin ona ili
mesinde det almtr, ( f th t , bs, sss)

Hz. Peygamberle bulunanlar, onun temiz ve mbarek elindeki talarn tespihini


duymulard. Bu konu hakknda onun duyma gc almtr dedik, nk talar,
Allah kendilerini yaratt andan itibaren Yaratanlarn tespih etmekteydiler. Dolay
syla bu olayda detin almas, talarn tespihinde deil, duyma algsnda gerek
lemitir. (FTHT, S, 486)

Deitirme:

Bu makamdakiler lemde tasarruf ve deitirme gleri vardr. Onlardan birinci ta


baka, gleri yettii halde, yaratklarnda tasarrufu Allaha brakmlardr. Hakk'n
bu gc vermi olmas, bir emir deil, bir arzdr. Bylece onlar, rty giymiler ve
bilinmezliin ilerine girmiler, alkanlk perdeleriyle rtnmler, kullua ve
muhtala sarlmlardr. Onlar Ftvvet Ehli, Zarifler, Melmiler, Gizliler ve lyi-

415
Keramet

lerdir. ( f tuh a t , s . 22s)

Melmiler alkanlk perdeleriyle gizlenme konusunda en kat sfilerdir, dolaysyla


onlardan keramet ve adetin almas gibi olaylar asla gereklemez.6

Allah Melmilerin zahirlerini det ve zahir ibadetler, farz ve nafile ibadetlere sabrla
devam etmek gibi ibadet adrlarna hapsetmitir. Onlar, detin7 almasnn ne ol
duunu bilmezler, bylece hrmet de grmezler, insanlarn deti olduu zere, iyi
likleriyle parmakla da gsterilmezler. Bununla birlikte kendilerinden bir ktlk de
ortaya kmaz, ( f th t , s, 125)

n o tlar:

1 Sofiler velilerin kerametlerini kabulde gr birliindedir. Bu konuda Kuran- Kerim ve hadisten birta
km kantlara ba vururlar. Kelabazi (et-Tearuf, s. 44) iki ayet zikreder: "Gzn ap kapatmadan ben
sana onu getireceim (27:40) ve O Rabbimin katndandr (3:37). Kasem meselesi bnl-Arab'de
sfinin Rabbinin katndaki derecesiyle ilgilidir. lk kez de Maruf el-Kerhiyle (lm. 200) birlikte ortaya
kmtr (Bkz. et-Tasavvuffi-Medreseti Badat, s. 134). Hz. Peygamberden yle rivayet edilmitir: Nice
zayf kimse vardr ki, Allah adna yemin etseler, Allah onlarn yeminlerini yerine getirirdi (lbn Cevzi,
Sjatui-Sfiyye, c. I, s. 256). Burada keramet, velayeti destekler ve ahsn Allah kaundaki derecesini bil
dirir.
2 Tsi farkl alardan keramet ve mucize arasndaki farklar zikreder, bunlar yle zetleyebiliriz: a)
Peygamberler mucizelerini gstermek, veliler ise gizlemek zorundalar, b) Mucize peygamberin ortak
koana kar delilidir. Keramet ise velinin neftine kar delilidir. Bylece ktl emredici olan nefs
inanr ve tatmin bulur, c) Mucizeler arttka, peygamberlerin dereceleri artar; kerametler arttka, veli
ler hileye ve tuzaa maruz kalma korkusuyla ekingenlikleri artar. KelbzI bunlara velinin kerameti
nin farknda olmadan gerekleir, mucizeler ise peygamberlerin bilgisi dahilinde gereklemesi eklin
de baka bir fark ekler.
3 Ataullah Iskenderi yle demitir: Genellikle keramet istikameti kemle ermemi kimseye verilir. Ksa
ca kerametin zuhuru, istikamete dellet etse bile, kemli gstermez (Bu ifade ve aklamas iin bkz.
eyh Ahmed Zeruk, erh-i Hikem-i Ataiyye, s. 295).
4 Eb Hafs Niabr Veli kimdir? sorusuna yle cevap vermitir: "Kendisine keramet verildii halde
onlar grmeyen kimsedir" (Slemi,Tabahatu's-S/iyye, s. 121). Eb Ahmed b. Ebil-Verd yle demitir:
Sofilerin ermilii be eye baldr: Kapya balanmak, itaatsizlii terk, hizmete balanmak, musibetle
re sabr, kerametleri saklamak" (Slemi, Tabakatus-Sfiyye, s. 250). Eb Amr ed-Dmek, Allah pey
gamberlere mucizelerini gstermeyi emrettii gibi, velilere de kerametlerini gizlemeyi emretmitir. By
lece insanlar onlar nedeniyle yoldan kmazlar" (Slemi, Tabakatus-SCifiyye, s. 277). Muhammed b.
Ulyan: Kerametini izhar eden kimse, iddiacdr; kerametler zerinde gzken ise velidir (Slemi,
Tabahatu's-Sfiyye, s. 418). Cneyd el-Badadi yle der: Perdeler tr: Nefsin perdeleri, halk perdele
ri, dnya perdeleri. Bu ey genel perdelerdir. zel perdeler ise unlardr: taati grmek, sevab gr
mek ve kerameti grmek. Arifin zelil olmas, el-Kerim'i brakp, keramete sapmaktr (Attar, Tezkiretul-
Evliya, c. II, s. 34).
5 Ts el-Lmada Sehl b. Abdullah'n yle bir ifadesini aktarr: Krk gn dnyadan yz evirip, bu ko
nuda drst ve ihlasl olan kimseye Allah katndan kerametler gelir. Keramet gelmeyen kimsenin zh
dnde ihlas ve drstlk yok demektir. Bu ifadeden kerametin bazen ibadetin neticesi olabilecei ve
Kerim Ar

mutlaka velayete bal olmayabilecei sonucu kar. nk veli, krk gnlk ibadeti veya zhd nede
niyle veli olmaz. Velayet Allah vergisidir.
6 Tasavvufta keramet meselesi hakknda bkz. a) Okuyucuyu ierdii garip hadiseler karsnda dehete
dren keramet hikayeleriyle dolu tasavvuf tarihi kitaplar. Buna aktarann eletirel tavrm yitirmesini
de eklemeliyiz. Bu kitaplarn en ok bilinenleri arasnda unlar zikredebiliriz: Eb Nuaym, Hilyetu'l-
Evlrya; bn Cevzi, Sfalu's-Sajvet; Kueyri, Risale; Slemi, Tabakal Cami, Nefehatul-ns; Badadi, Tarih-i
Badat. Bu balamda lbnl-Arabinin el-Ftht'l-Mekkiyyesinde eyhin yorumlayabildii ve merula
trd baz rivayetler vardr, b) Es-Sla Beyne't-Tasavvuj vet-Teeyyu, s. 391-97; Adam Metz, Hadaratu'l-
Islamiyye, c. II, s. 32; Kasm Gani, Tarih-i Tasavvuf, s. 335-76. Yazara gre keramet ve harikulade ayn
eydir. Ayn zamanda keramet veya harikulade olay gsterebilmeyi velayetin bir belirtisi sayar ve kera
metin velide fena halindeyken gerekletii syler.
7 bnl-Arabde keramet hakknda bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, BS, s. 26 (keramet felekleri), 553 (haller ve
kerametler) 556 (ahlak ve kerametler); S , s. 327 (harikulade); S, s. 281; DS, s. 131, 307, 308; BS, s. 38; AS,

s. 125, 365.

K e r i m A r bnl-Arabde iki farkl zta iaret etmemesi mmkndr. Ar, belirli


olarak, Rahmann Ar (bkz. A r ) , saygn ise, Rahmann Arnn sfat. O halde say
gn Ar, belirli artr veya Rahmanm Ardr. Saygn olmas ise iyilii ve ihsan ne
deniyledir.

Ar kuatclg bakmndan cisimlerin en bydr. Bu yzden o cisim ve miktar


olarak byk artr; hareket ettiinde de gcndeki eyleri kuatt eylere verir.
Verici olmas ynyle de o saygn Artr. ( ftht , c. 11,436)

bnl-Arab ulv ve sfli lem ve bunlarn sralanyla ilgili yazd iirinde yle
der:

Hamd o Allahadr ki, Onun varlyla


Varlk ve kudret lemi zuhur etmitir
Ve en ulv unsur; bu unsurun varl vastasyla
imkn lemlerinin ztlar zuhur etmitir
Ardndan Heba, sonra kabul edici cisim zuhur etmi
O felek ve unsurlar lemini kabul eder
Bylece o byk bir felek olarak dnmtr; ismi ise
Ar- kerim ve Rahmann istivaghdr. (u kle , 43)

Saygn Ar, lbnu 1-Arabnin iki ayan konulduu Krsi iin kulland bir terimdir.

Saygn Ar, iki ayan konulduu Krsidir. Kelime Arta tektir, nk Ar terkip
leminin ilkidir. Ardndan Kelime iin Krside iki nispet ortaya kar, nk o i-
kinci felektir. Bylece bu ikinci felek sayesinde Kelime blnr; sz konusu Kelime
burada iki ayak diye isimlendirilir, nitekim kelam da tek olsa bile, emir ve yasakla-

417
K e s ib C e n n e t i/H a k k G r m e C e n n e t i

maya ayrlr. Bu iki felekten (Ar ve Krs) unsurlar leminde garip ekiller meyda
na gelir (harikulade olaylar-hayal). ( u k l e , 5 9 )

K e s ib C e n n e t l / H a k k G rm e C e n n e ti Eanlaml terimler1 Kesibr-ruyet


[grme hesibi ] , 2 Kesib'l-ebyaz [en beyaz kesib] , 3 Mevtnul-kesib [kesib mahalli],
Kesib Adn Cennetindeki bir meknn ismidir, orada Hak tecelli eder ve btn mutlu
kullarn -onlar Cennetteki yerlerine yerlemilerdir- kendisini grmeye davet eder.
Buras Hakk'n menzilidir. nsanlar oraya yerlemez, kendi cennetlerine iner.

Kesib Adn Cennetindeki beyaz bir misktir. Hak bu Kesibe minberler, oturaklar,
krsler ve mertebeler koymutur. Kesib ehli drt gruptur: Mminler, veliler, ne
biler ve resller. Her snftaki bireylerin bir ksm dierlerinden stndr, yine de
bulunduklar mahalde ortaktrlar. Bylece btn demogullar oraya girer. nsanlar
Cennetteki menzillerini aldklarnda Hak onlar kendisini grmeye davet eder, bu
nun zerine onlar koarlar ve hepsi Kesibde toplanr. Her birey kendi mertebesini
zorunlu bir bilgiyle bilir ve demir mknatsa akt gibi o mertebeye koar. Herkes
vard yerde emelinin nihayetine ve maksadna ular. Bylece o kendi mertebe
sinde bulunan eye doal ve znden gelen bir duyguyla byk bir ak duyar.4

Menziller (Cennet menzilleri) yaratklara, Kesib menzili ise Hakka aittir, ( f t h t ,


IV:44)

Kesib Cennetin dndadr.5( e n v a r , s . b )

Hakkn grld Kesib mertebesi Hakkn mertebesidir. Ibnl-Arabnin metni bu


ifadeyi aklamad iin, ona iki anlam verebiliriz: a) tbnl-Arab meknn isminin
sahibine verilmesi yoluyla Kesib ismini Hakka vermitir. Sz gelii tannm ve h
retli bir insan bir ehre yerletiinde, mecazi olarak ehrin o kii olduunu syleriz,
b) Kesib'in ahirete dahil olmas, Hakkm bilinmezliinde ikin olmas demektir. Bu,
zuhur ederken Hak kendisiyle ve kendisi iin mmknlerin suretlerinde tecelli ettii
gibi btnlga geri dnmektir.

Grme Kesibi [Hakkm grld yer] Hakkm mertebesidir, ( f th t , 1: 103)

n o tlar:

' Bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 428; el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 434, 442; Tercman'l-Evak, 110
1 Oras, Hakk'n kendisini grmeleri iin yaratklarna tecelli edecei mekn olduu iin, Grme Kesibi
diye isimlendirilmitir.
1 Beyaz miskten yaratld iin Kesib-i ebyaz denilmitir.
4 Bkz. Metnin tamam, el-Fthtl-Mekkiyye. Burada bn'l-Arab grme trlerini aklar.
5 Bkz. Abdlkerim el-Clnin erh'l-Rislet'l-Envar, s. 59.
Kef

K e f bkz. M a h e d e 1

n o tlar:

1 tbnul-Arabde keif ve trleri hakknda geni bilgi iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. I, 41, 55; II, 498,
65; III, 465, 473, 49, 57; Mevakiun-Ncum, 70 (keif trleri); Risale la-Yeulu Aleyh, 2; ucun- Mesct, 31;
na'd-Devar , 35; Kitabu'l-Mesail, 28; Fussul-Hikem, 66,170, 309, 310.

K e v n R e h b e r Kevn rehber, aklayan rehberdir.

Kevn rehber, Allah katndan bir peygamber olabilir. Bu durumda o tebli edendir;
hidayet veren deildir. Bunun anlam, hidayete erdiren deil, aklayc anlamyla
rehber olmasdr, (ftht, i:4 9 8 )

K r m z l m Bkz. B e y a z l m

K z l Y a k u t bkz. Y e i l Z m r t

K ir Gayyene ala k a lb ih i denilir. "ehvet onu kaplad" demektir. Bir gre gre
ayyene ala k a lb ih i "rt geldi ve kartrd" demektir. Ayn ekilde gayyene ala racl,
"onu kuatt" demektir. Bir hadiste yle geer: "Kalbime bir karart gelir de, gnde
yetmi kere tvbe ederim." ayn, 'bulut' demektir. Bir gre gre ayn, bir eit a-
atr. Hz. Peygamber, insann kurtulamad yanlgy kastetmitir. nk onun kalbi
daima Allah ile meguld. Herhangi bir vakitte kendisine beeri bir duygu iliip onu din
ve mmetin i ve maslahatlarndan alkoyduunda bu, gnah ve kusur saylmtr. Bu
nedenle de balanma istemeye komutur. (Usan)

Sfiler ayn ve reyni kalbin perdeleri anlamnda kullanrlar. u var ki ayn ince
perdedir ve pasa benzer; reyn ise kaln perde demektir.1 bnl-Arab ztn karsn
da bakay gstermek zere aynmn zddna ayn kullanr.

Nefse t verdim, onlara bakma diye


dm sayesinde dncesiyle bakmad
Onlar nemsemedim, belki bir ey elde ederim
Bylece onlar varlmdan bakas (ayn), elde ettiimin ayns oldular, (ftht, s,
13)

n o tlar:

1 Bkz. Gmhanevi, Camiul-Usul, s. 65.

4 19
Kitabn Anas

K i t a b n A n a s Kitabn Anas (mml-Kitab)1 iki kelimeden meydana gelmi bir


terimdir. Bu iki kelimeyi aklarken her biriyle kastedilen eyin ortaya konulmas i-
in, kelimeleri ayrmak gerekir. Ana, zet anlamyla snrlyken, kitap daima belirli
zikredilir. nk onunla kastedilen her zaman kitab- mbn.* yani tafsil mertebe
sini oluturan apak Kitap'tr. O halde ana, icmal mertebesi; kitap da kitab- mbn,
tafsil mertebesidir. Kitabn anas ise, apak kitapta tafsllemi btn hakikatlerin
zet toplam demektir.

Kitapta ayrntl bulunan her ey Fatiha suresinde (Fatihatl-Kitab, mml-


Kitabn isimlerinden birisi) zet olarak bulunur. Aynntl eyleri zetlemesi zelli
iyle kitabn anas; mcmel eylerin bir sonraki mertebede birbirlerinden ayrmas
ynyle de tafsil mertebesi kitab- mbn diye isimlendirilir. ( m rat , 120)

Tafsllemi eyleri iermesi ynnden ona Kitabn Anas, mcmel [zet, kapal)
eylerin tafsillemesi ynyle ona kitab- mbn denilir. ( m rat , 121 )

Bylece kitabn anas; kitap, yani kitab- mbn [apak kitap] kelimesiyle kastedilen
anlama bal olur,3 bununla birlikte zellii deimez. Sz konusu zellik onun her
zaman mbn, yani ak olmasdr. u var ki, onun zt ve mahiyeti anlatlmak iste
nilen leme gre deiir. Bu giriten hareket ederek lbnl-Arabde Kitabn Anas ile
kastedilen anlamlar imkn lsnde zetleyebiliriz: Kitabn Anas=Hakkn zt:4
Hakkm zt Hakkn ilminde tafslleen ilahi hakikatlerin mml-kitabdr.

Flakkm zt btn hakikatlerin dahil olmas itibariyle mml-Kitap [Kitabn Ana


s] ; Hakkm ilmi ise kitab- mbndir [apak kitap]. u halde zt ilahi hakikatlere
gre Kitabn Anasdr. ( m rat ,-12i )

Hak, gerek anlamda Kitabn Anasdr. ( fth t , iii:16o)

Kitabn Anas (mml-Kitap) Yce Kalemdir.5 Yce Kalem Levh-i Mahfzda [Ko
runmu Levha] tafslleen lemin hakikatleri iin mml-Kitaptr:

Lakab kitabn anas olan, kitab- mbn denilen Levh-i Mahfza retmitir.
(MRAT, 120)

Kitabn Anas, Artr:

Ar mlk leminde Krsi'de tafslleen mml-Kitaptr. Mlk leminin bir mc


mel -Ar- bir de mufassal kitab vardr -Krsi. Krside tafsillemesi irade edilmi
eylerin Ara dahil olmas ynnden bu kitap Kitabn Anas diye isimlendirilirken
Arta mcmel bulunan eylerin Krside tafsllemesi itibariyle de kitab- mbn
[apak kitap] denilir. (Mrat , 121 )

420
Kitap

Fatiha Kitabn Anas, yani Kuran- Kerimim anasdr.6

Kitapta ayrntl bulunan eyler Fatihada zetle bulunur. Kitapta zet bulunan ey
lerin tafsllemesi itibariyle Kitabn Anas diye isimlendirilir. ( m r a t , 120)

Kitabn Anas ba harfinin noktasdr.7 Ibnl-Arabye gre Besmelenin besindeki


nokta, Fatiha ve semav btn kitaplar iermesi ynyle Kitabn Anasdr:

Fatiha Besmelede, Besmele bde, b noktada ikindir. Nokta kitabn anasdr ve b


tn kitaplar onda saklanmtr. ( m r a t , 1 2 4 )

NOTLAR:

' Kuran- Kerimde mml-Kitap, Kitabn Anas yerde geer: 3:7, 13:39, 43:4. bn Abbas ve Nesefiye
gre Kitabn Anas (mm-Kitap), kitabn asl yani Korunmu Levhadr. Kitap ise, Kuran- Kerim'dir.
Bkz. Nesefi, Tefsir, c. I, s. 146; bn Abbas, Tefsir, s. 43.
2 Kitb- mbn Kuran- Kerim kaynakl bir ifade olarak sadece Kuran- Kerime iaret ederken, bn-
Arabl onu eitli anlamlarda kullanr,
3 Bkz. K itap.
4 Kitabn Anas Ztn mahiyeti, kitap ise, mutlak varlkcr. Cl, Insn- Kmil, c. I, s. 65; bkz. a.g.y., s. 23,
65-
5 Bkz. K alem . Ayrca Anka-i Murib, s. 42.
6 Kitab Kuran- Kerim olduuna gre, Fatiha suresi de mm-Kuran [Kurann Anas] ve Kitabn Anas
olur. Fatiha'mn byle adlandrlmasyla ilgili bkz. Fahreddin Razi, Mefatihul-Gayb, c. I, s. 173.
7 Ba harfinin noktasnda, her eyi ieren ve DrreLl-Beyza denilen Beyaz Inci'ye iaret vardr. Bkz. B e y a z
. nci. Hallacta nokta iin bkz. Slem, Hakaikut-Tefsir-, Essai, s. 368, no. 41.

K it a p Kitap bilinen bir eydir, oulu k t b ' tr. Ketebe e-eye 'bir eyi yazd' ve kita
ben [mastar, yazmak]. Ezheri yle der: "Kitap yazlan eylerin addr. Kuran'da 'Onlar
yaz, nk onlar sabah akam sana imla ettirilir" (5:25); hadiste ise "Benden Kuran'dan
baka bir ey yazmaynz" denilmitir. Genel anlamda kullanldnda Kitap Tevrat'tr.
Zeccac "Kendilerine kitap verilenlerin bir ksm" (2:101) ayetindeki Kitab byle yorum
lamtr. Allah'n kitab Kuran- Kerim olabilecei gibi, Tevrat da olabilir; nk Pey
gamberi inkr edenlere Tevrat verilmiti. "Tur ve yazlm kitaba yemin olsun ki" (2:52)
ayetine gelince: Bir gre gre kitap dem oullarnn kayda geirilmi amelleridir.
Kitap, sahife demektir; devat ise Lihyanice'den gelir. K tta p katipler demektir, ibn'l-
Arabi yle der: "Onlara gre ktip, bilen demektir. Allah yle buyurur: "Onlarn ya
nnda gayb vard da onlar yazyorlar myd?" (52:41). Kitap arz, hkm ve kader de
mektir. Allah yle buyurur: "zerenize oru yazlmtr" (2:183). Farz klnmtr demek
tir. (Usan)
S?"
bnl-Arab ketebe [fiil-yazd] kelimesini gerektirdi anlamnda kullanmtr.

421
Kitap

Her eyin ynetiminin elinde bulunduu Allaha muhtalk sabit olmu ve mevcut
tur. Buna yle iaret edilmitir: Sylediklerini yazacaz ( 3. 181). Yani, onu gerekli
klacaz. Baka bir ifadeyle onlar, muhtaln zorunlu bir nitelik olduunu ve
bunda kuku duyamayacaklarn renecekler, ( ftht, i:264)

Kitap, toplama ve birletirme1 mertebesidir. Bu anlamda toplayan ve birletiren her


ey kitaptr.

(Fatiha suresi) kitabn girii diye isimlendirilmitir, yani Allahn kitabnn anlamla
rn aar. Fatiha jeteha fiilinin ism-i failidir. Kitap, harfleri birbirlerine katmaktr;
harfler birbirine eklendiinde anlam gerekleir, ( fatiha, 1 2 7 )

Kitap, yazl harfler demektir. Bu tanmda yazl kelimesi, nceki anlama eklenmitir.
Dolaysyla, bir eyin kitap olmas iin, toplamak ve birletirmek yeterli deildir.

Kelam iki ksma ayrlr: harfler diye isimlendirilmi maddelerdeki kelam. Bu da iki
ksma ayrlr: ya yazldr, ki burada harfleri kast etmekteyim, bu durumda kitap di
ye isimlendirilir; veya telaffuz edilir, bu da sz ve kelam diye isimlendirilir.
(FTHT, IV:25)

Kitap bazen emir veya takdiri ve eceli ifade eder.

Her ey, mr uzasa bile, kendi aslna dner. nk mr snrl nefesler ve veril
mi, snrl srelerden ibarettir. Kitap bu nefeslerde kendi eceline ular, herkes
umduunu grr, ( ftht, i:440)

Geen anlamlara baktmzda, bnl-Arabde kitaplar oktur. Buna gre her topla
ma ve birletirme mertebesi bir kitaptr; yazl her ey kitaptr; Allahn yaratklarn
da infaz ettii her ilim kitaptr. Bunlara semavi kitaplar da eklenir. imdi imkn l
snde bu kitaplar snflamaya alacaz;
lahi Kitap anlamnda:

[Kalbe gelen] ahit demitir ki: Allahn kitab, Onun ilmidir. Yaratklarnda hk
m infaz etmek, onun iidir. O bilgiye gre hakknda ne hkm vermise, sen ona
aitsin. ( a h d , 9 )

Yaratan ve yaratlm iin ilahi kitabn nceden tespit ettiinin dnda bir hkm
yoktur. Bu nedenle Hak yle der: Ben kullanma zalim deilim (so:29). Baka bir
ifadeyle ben, kullarm hakknda bilgimin belirlediini uygularm, bilgimin belirledi
i eye gre hkm veririm. te bu, kulu yerletirdii eitlik mertebesidir.
(FTHT, IV: 15)

Varlklar anlamnda lahi Kitap:

422
Kitap

Btn lem yazlm bir kitaptr. u halde lem, drlm deil, yaylmtr. Byle-
ce alm olmakla onun rahmet nedeniyle yaratlm olduu bilinir. Ortaya kma
syla da, iindeki eyler bilinir ve anlalr. Harflerini birbirine ekleyerek, kendisini
bir kitap yapmtr. Bu belirttiimiz tarzda lemin dzenidir. Onun alm olmas
nn rahmetten kaynaklandn belirttik; nk o, rahmetten gelmitir. Nitekim Al
lah yle buyurmutur: Rahman ve Rahmin indirdii. Ayetleri tafsil edilmi ki
tap. Baka bir ayette ise Hikmet sahibi ve haberdan Allahn katndan indirilmi
tir. Tafsil eden herkes, hikmet sahibi deildir. lem ise, hikmetle meydana geldi
ine ve Hakkn ayetlerin hkmlerini bildiine ve ayetlere ve mevcutlara merha
met ettiine kanttr. Mevcutlar, ilahi kitaptr, ( ftht, im:455)

Toplayc kitap anlamnda: Toplayc kitap lemde dalm hakikatleri kendinde


toplayan demdir.

Btn lem demin tafsili, dem ise toplayc kitaptr. leme gre dem ceset iin
beden gibidir. O halde insan lemin ruhu, lem ise bedendir, ( ftht, i:67)

Varlk Kitab anlamnda: Varlk kitab bnl-Arabnin onu kitaba benzetmesi y


nnden varln kendisidir.

O Kitabn giriidir, nk kitap iaret yoluyla ilk yaratlm demektir. Kitap, girii
ve baka eyleri ierir, nk bunlar onun ksmlardr. Bunlar, varlk kitabnn ilk
kez kendileriyle alm olmas nedeniyle, Fatiha ismini almlardr, ( ftht, i-.i i )

Rabbin kitab anlamnda:

nsan Rabbinin kitabdr, ( ftht, iii:352)

Sen bir kitapsn, yazl her ey endedir, kendinden her eyi silebilirsin, dilersen
okursun. Ancak sen varsn, bu yzden senin zahirin dnya, btnn ahirettir.
(UCUN, 21)

Kavimler kendilerinden bakasn okumazlar


Rableri karsndaki hallerinde. ( dIvan , 2 5 )

Byk Kitap anlamnda: Byk kitap, Kuran- Kerimin karsnda, lemdir.

Zannetme ki, Hakkn sana ve senin trnn oullarna okuduu bu Kuranm zel
ksnlan, sfinin pay deildir. Eer bilgili isen, kendisinden renmen iin, btn
varl Hak sana okur. Bu deerli zeti -ki o sensin- dikkate almaktan perdelen
mez. nk Hak, bazen dtaki byk kitaptan, bazen iinden sana okur. ( mevak ,
72)

aretli Kitap anlamnda: lbnl-Arabi iaretli kitap ifadesini belirli ve belirsiz kul

423
Kitap

lanr; belirli kullandnda btn varla iaret ederken, belirsiz kullandnda yazl
sz anlamna gelir.

Varlk iaretli bir kitaptr. Hakka yakn kullar onu mahede ederken, yakn olma
yanlar onu bilemez. Bu kitab talandrmak, hakikatleri kendinde toplayan kimse
vastasyla mmkndr. Btn hakikatleri kendinde toplamak, lemi Yaratann a-
lametidir. O halde zt Rabbine en ak delil olan insan- kmil, mlkn tacdr. u
halde o da, insan- kmildir, (ftht, IM0 4 )

Gste bedenin iindeki kalbi, Allah bir mushaf ve iaretli kitap yapmtr. Nefs-i
natka, o kitaba bakar ve bakt ayete gre bilgiyle nitelenir ve onunla bezenir.
Nefs-i natka, Hak kalbi kelamnn mahalli yapp alameti de onda bulunduu iin,
renmesini salayan kalbe muhtatr, ( ftht, IH1 1 5 7 )

Nefs, yazl kitaptr, ( ftht, m )

Yazl Kitap anlamnda: tbnl-Arab yazl kitap terimini iaretli kitap terimiyle ayn
ierikte kullanr. Buna gre kelime belirli kullanlm ise varlk; belirsiz olduunda
ise yazl sz demektir.

Varlk yaylm sayfada yazlm kitaptr. O, geree ermilerin okuduklar, yol-


dakilerin kabul ettii ve ariflerin anlad kitaptr. Hakkn srlar kitabn harfleri i-
indedir ve stn akl sahiplerinden bakas o srlar bilemez, ( sehl, 1 4 2 )

lem yaylm sayfada yazlm bir kitaptr. O varlktr ve dolaysyla zuhur etmitir
ve yaylmtr, drlm deildir. Yaylm olmasyla, rahmet uruna yaratlm ol
duu; zuhur etmesiyle de, iinde bulunan ve Hakka dellet eden eyler bilinir, d
nlr. Allah, harflerini birbirine katarak onu bir kitap yapmtr, ( ft h t , i:455)

Her kalp, iindeki dnce ve ilimler iin yazlm bir kitaptr; onun da Mushaf
sayfalan gibi tabakalar vardr. ( m e v a k I, 67)

Apak Kitap anlamnda: Bkz. K it a b n A n a s . ndirilmi Kitaplar anlamnda.

Aydnlatc, aklayan, sayan, aziz, iaretli, zahirde yazlm, btnda yazlm, ken
dilerine uyan kimseleri toplayan kitaptr. Aydnlatc olmas, delil sahipleri iin; a-
klayclg, hakikat ehli iin; sayc olmas, murakabe ehli iin; aziz oluu, ko
runmular iin; hikmetler, peygamberler ve vrisleri iin; zahirde yazl olmas, tevil
edip ibret almalar gayesiyle iman ehli iin; btnda yazl olmas ise ibret almalar
iin ibaha ehli iin; toplaycl ise ruhaniler iindir. ( m e v a k I, 87)

Kitaplar oktur: rahmet kitab, gazap kitab, snrl rahmet kitab, snrl gazap kita
b, korunmu kitap, silme kitab, rahmete mazhar olanlarn isimlerinin kitab, bed
bahtlarn adlarnn kitab, say kitab, apak kitap, hikmetli kitap, iaretli kitap, ya-

424
Konuan t Susan t

zilmi kitap, azz kitap, ntk kitap vs. Bunlardan her birisi, Hakkm yaratklarnda
icra ettii bir i iindir.2 Sz konusu i, Allah katnda saklanr ve Bylece deimez.
(hId, 9)

N O T LA R :

Davud el-Kayseri Fussu'l-Hihem eririnin giriinde (s. 22). yle der: lahi kitaplar, Ar, Krsi, Gkler,
Unsurlar ve bileik eylerdendir. nk bu mertebelerden her birisi, altlarndaki hakikat ve varlklar
ieren ilahi bir kitaptr."
2 bnl-Arabde kitap hakknda bkz. d-Ftuhtl-Mehkiyye, c. I, s. 63 (bilinmeyen kitap ve yazlm ki
tap), 111 (yazlm kitap, rakaml kitap); c. II, s. 163 (ilahi yazlm kitap), 473 (yazlm kitap); III, s. 122
(kitap mertebeleri), 308 (zt kitab), 366 (Kuran ve kitab), 402 (yazlm kitap); IV, s. 16, 24 (katip), 26
(gizli kitap), 106, 165, 371; Miratu'l-Arifim, 1-10; Fussul-Hikem, 171 (yazlm kitap). Ayrca bkz. Tirmiz,
Tahsil Nezairi'l-Kuran, s. 77; Schuon, Comprendre L'Islam, s. 55.

K o n u a n t S u s a n t Konuan t, ierdii korku ve midi


dile getiren t ayetleriyle Kuran- Kerimdir. Susan t ise, insan var yeriyle
kar karya getirmek ve Artrmak sizi megul etti, ta ki lme vardnz (102:2) a-
yetinde dile getirildii gibi oluun gafletinden kurtarmas zelliiyle lmdr.

Nasl yaarsak yle leceiz, ldmz gibi diriltiliriz: Demek ki akamladmz


gibi, sabahlayacaz. Size iki t veren braktm: biri susan, dieri konuan. Susan
t, lm, konuan t ise Kuran- Kerimdir. ( ftht, v:387)

K o r u n m u L e v h a bkz. L e v h -i M a h fu z

K o r u n m u l u k bkz. is m e t

K t l k bkz. H a y r

K u l bkz. A b d

K u l l u k M a k a m bkz. A b d

K u l u n E v i Kulun iki evi vardr: aydnlanm ev ve karanlk ev. Birincisi Hak,' di


eri yerletii bedenidir.

Ey kul! Evinin duvarlar yklmadan nce, karanlk evini nurlandr, belirsiz srrm
ortaya kart, ( ftht, IV:387)

425
K u lu n H a k ik a t in d e R a b

' Bu aydnlk kalp, kul Hakk'm evi haline geldiinde elde ettii bir mertebedir. Bkz. Hakkn Evi (Beyt'l-
Hak), mevcutlarn evi.

K u l u n H a k i k a t i n d e R a b bkz. A b d

K u r a n Kuran hakknda gr ayrlna dlmtr: Bir grup, "Kuran Allah'n kela


mna zg zel bir isimdir" demitir. Buna gre Kuran, hemzesizdir, bu gr imam
afii'den aktarlmtr. Baka bir grup -k i Ear de onlardan birisidir- Kuran'n -b ir ey
dierine eklendiinde sylenen- bir eyin baka bir eye bitimesi anlamnda karene
kelimesinden tretildiini ve Kuran diye isimlendirildiini ileri srer. Ferra ise, karain ke
limesinden tretilmi olduunu ileri srmtr. nk Kuran'n ayetleri birbirlerini do
rular. ilerinde Zeccac'n da bulunduu baka bir grup ise Kuran'n toplamak anlamn
daki karee kelimesinden tretilmi fa'lan kalbnda bir sfat olduunu ileri srmler
dir.1 Ayn kkten "suyu havuzda topladm" anlamnda kara't el-mae fi'l-havz denilir.
Baka bir gre gre Kuran'a 'Kuran' denilmesinin nedeni, okuyan anlamndaki ka-
r/'nin onun iindeki eyleri ortaya kartmas ve aklam olmasdr. "Ben derim ki (-
mam Suyut): Bu konudaki doru gr afii'nin belirttii grtr" (el-tkan fi-ulumi'l-
Kuran, c. 1 ,50-51).
).

Kuran2 Allahn elisi, son peygamber Abdullah olu Muhammede (a.s.) indirilmi kitabn zel addr. 0
son gksel kitaptr. Kuran- Kerimin inii Mekke'de balam, yirmi sene, zayf bir gre gre ise
yirmi sene srdkten sonra tamamlanmtr. Kuran- Kerimin inen ilk ayeti, Hz. Peygamber yalnz ba
na Hira maarasnda ibadet ederken vahyedilmi Yaratan Rabbinin adyla oku, o insan bir kandan ya
ratmtr (96:1-2) ayetleridir. Bu ilk ayetlerin ardndan ayetlerin gelii olaylarn gereklemesine gre
devam etmitir. Hz. Peygamber, gelen ayetleri yazan baz katipler grevlendirmitir. Bunlarn arasnda3
Eb Bekir, mer, Osman, Ali, Zbeyr b. Avam, Halid ve Eban b. Said b. el-As, Ala b. el-Hadrami, Ebi b.
Ka'b gibi pek ok sahabe vardr. Cebrail, gnmzde surelerdeki ayetlerin sralanna gre, peygam
bere falan ayeti falan yere koymasn retmekteydi. Surelerin sralan ise pek ok Mslmann gr
ne gre, sahabenin itihaddr. Sahabe iinde Hz. Peygamberin devrinde btn Kuran- Kerimi bir
araya getirmi olanlar vard. Ebi b. Ka'b, Muaz s. Cebel, Zeyd b. Sabit, Eb Yezid b. Said, Abdullah b.
Mesud, Amr b. As, Ali b. Eb Talib, Osman b. Affan, Eb Bekir es-Sddk, mer b. el-Hattab, Aie,
Hafsa, llmm Seleme gibi pek ok sahabe bunlarn arasndadr. Fakat bunlardan bir ksm, Kuran- Ke
rimi toplama iini Hz. Peygamberin vefatndan sonra tamamlamtr. Hz. Peygamberin vefatndan son
ra Yemame blgesinde peygamberlik iddiasnda bulunan Mseyleme ortaya kp Araplardan pek ou
nu etkileyince, Eb Bekir bir ordu gndermi, onunla savam ve yenmitir. Bu savata yetmi hafz

426
Kuran

ehit dmtr. Bunun zerine Hz. mer Hz. Eb Bekire hafzlar iinde lmlerin artacan ve Ku-
ran- Kerimin byk ksmnn kaybolacandan endie etmekteyim, benim grm Kuran toplamaktr
demitir. Eb Bekir ise yetmi hafzn lmnden nce mer'in fikri karsnda tereddtte iken, bu olay
dan sonra ise Zeyd b. Sabiti semi ve Kuran- Kerimin toplanmas grevini ona vermitir. Zeyd b. Sa
bit btn hafzlar ve Kuran- Kerimden yazlm her eyi toplam, hepsini tek bir kitapta bir araya ge
tirmitir. Sz konusu tek nshay nce Eb Bekir, ardndan mer saklam, sonra kz Hafsaya emanet
brakmtr. Mslmanlar eitli blgelere dalnca, ivelerinin farkllna gre Kuran- Kerim'in okunup
okunamayaca konusunda gr ayrlklarna dmlerdir. Sz gelii tabut kelimesi baz kimselerce
t harfi ile okunurken, baz iveler kelimeyi h harfiyle okumaktaydlar. Hz. Osman Mslmanlarn baka-
nyken durum kendisine bildirilmi, Hz. Hafsadaki Eb Bekir nshas dn alnm ve bundan drt
nsha oaltlmtr. Hz. Osman Kuran- Kerimi nazil olduu Kurey lehesine gre oaltm, ardndan
her ehre bir mushaf gndermi ve insanlara mushaflarn ondan oaltmalarn, bu nshalarla elien
her eyin yaklmasn tavsiye etmitir. Bu olay, h. 30da gereklemitir.4 Kuran- Kerim Mslmanlarn
dsturudur, onlarn ilikilerini dzenler: Tanr ile, peygamberle, kendileriyle, baka insanlarla. Bu ilikileri
dzenlemesi, insanln geliim aamalar boyunca, insana uygun dinamik bir hareketle gerekleir.

S?"
Kuran ve furkan Kuran- Kerimde vahye gnderme yapmak iin kullanlmlardr.
Fakat bnl-Arab greceimiz gibi, onlar ayrt eder: Kuran Furkanm [tefrika, a-
yrmak] zddna toplamak demektir. tbnl-Arabye gre Hz. Muhammedin dier
btn hakikatler5 iinden Kuran- Kerime tahsis edilmesinin nedeni, baka pey
gamberlerden (furkan=tenzih) farkl olarak, Tanrya davetinde bulunan tenzih ve
tebihin birletirilmesi zelliiyle ilgilidir.

Kuran- Kerim (Nuhun diliyle) yle demitir: Ey Rabbim! Ben kavmimi gece
gndz davet ettim. Fakat benim arm sadece onlarn kamalarn artrd (71:6).
Allah bilenler, kavminin Nuhun arsna o ardaki furkan (ayrlk=tenzih) ne
deniyle icabet etmediklerini bilirler. Gerek ise ayrlma deil, toplamaktr (Kuran).
Kurana yerletirilmi kimse, Kuranda furkan bulunsa bile, furkana kulak vermez.
nk Kuran furkan ierir, halbuki furkan Kuran iermez.6 Bu nedenle Kuran
[toplamak] ancak Hz. Muhammede tahsis edilmitir. Ona cevmil-kelim [btn
hakikatleri toplamak]7 verilmitir. Muhammed (a.s.) kavmini [Nuh gibi] gece gn
dz davet etmemi, gndz iinde gecede, gece iinde gndzde davet etmitir.
( f u s s , 71)

Kuran, furkanm (aklamak, tafsil) karsnda zetlemek demektir.

Takva sahibi Allahtan sakndnda Allah ona bir furkan verir. Sz konusu furkan,
kapal ilerde, veciz konularn aklanmda ve anlam belirsiz eyleri belirli olan

427
Kuran

lara katmak gerektiinde, nemli meselelerde gerek ile yanl8 ayrt etmeyi sala
yan bir bilgidir. nk Allah Kuran anlam belirsiz ve veciz ayetler olarak indir
mi, ardndan bu veciz ayetlerin geni aklamasn diledii kullarna vermitir.
( ftht, iv, 2 1 9 )

Allah yle der: Bugn sizler iin dininizi ikmal ettin.' (5:3). Bu, Allah ehline gre,
iki durumu ayrt etmek demektir. nk Allah ehli, Hz. Peygamberi keiflerinde
grmler ve o da onlara gre zayf nakille gelmi haberleri tashih etmitir. Bu ne
denle onlar, rivayet yoluyla sabit olmu baz haberleri reddederler, ( ftht, iv:2 8 )

Allah insan yaratm ve ona beyan retmitir (55:4). Beyan, furkan [ayrmak, so
yutlamak] demektir, ( ftht, iv:36)

Kuran ztnda lemin dank hakikatlerini toplam olmas ynnden insan9 de


mektir. Buradaki insan zel anlamda insan- kmil0 veya nitelenmi olduu kapsay-
clk nedeniyle Hz. Muhammeddir.

Kuran okuduunda Kuran iinde Kuran ol. ( ftht, v:46i)

Bizim sylediimizi iinde Kuran olan bilebilir.12 ( fusS, 89)

mmetinden kendisine yetimemi olanlardan Allahn elisini (s.a.v.) grmek iste


yen Kurana bakmaldr. Kurana bakmak ile Peygambere bakmak arasnda her
hangi bir fark yoktur. Adeta Kuran, adna Abdullah olu Muhammed denilen bir
ceset sureti meydana getirmitir. Kuran Allahn szdr ve onun bir niteliidir.
Bylece Muhammed Hakkn bir nitelii olmutur, ( ftht, iv, 6 i)

N O TLA R :

lbnl-Arab bu kk kabul etmitir. Bkz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. III, s. 318.


2 Ebul-Meali Abdulmelik Kitabul-Burhan isimli eserinde yle der: "Allah Kuran- Kerimi elli be isimle
adlandrmtr: Ak kitap (44:2), kerim Kuran (56:77), kelam (9:6), nur (4:174, hda ve rahmet (27:77),
furkan (25:1), ifa (17:82), mevize (10:57), zikir ve mbarek (21:50), ali (43:49, hikmet (54:5), hakim (10:1),
mheymin (5:48), habl (3:103), srat- mstakim (6:153), kayym (18:2), kavi ve fasl (86:13), nebe-i azim
(78:2), ahsenl-hadis ve mesani, mteabih (39:23), tenzil (26:192), ruh (42:52), vahy (21:45), Arabi (12:2),
besair (7:203), beyan (3:138), ilim (13:37), hak (3:62), hadi (17:9), aceb (41:44), tezkire (69:58), urvetl-
vska (2:256), sdk (39:33), adi (6:115), emr (65:5), mnadi (3:193), bra (2:97), mecid (85:21), Zebur
(21:105), beir ve nezir (41:3), aziz (41:41), bela (14:52), kasas (12:3). Tek bir ayette ise onu drt isimle i-
simlendirmitir: suhuf, mkerrem, merfua, mutahhare (80:13). Bkz. Suyuti, el-ltkan, c. I, s. 51-52. Ayrca
bkz. Furkann eanlaml terimleri, Tirmiz, Tahsd Nezairil-Kuran, s. 48-50.
3 Bu Hz. Peygamberin yazmay yasakladn belirten hadise aykrdr. Bize o, sz ve iitmeyle, tevatr
yoluyla yoluyla ulamtr.
4 Bkz. Dairetul-Maarif, Kuran. Ayrca bkz. Schuon, Comprendre Lslam, s. 11-23; Blachere, Le coran,
introduction, s. 11-23; Subhi Salih, Mebahis-i Ulumil-Kuran, 5. 18.

428
Kuran Ar

5 Kuran- Kerim'in Hz. Peygambere tahsis edilmesi Muhammedilerin tevars ettikleri bir mirastr, bkz.
M uham m edi H akikat.
6 Kuran- Kerim furkan ierir, furkan ise Kuran iermez.
7 Bkz. C ev m i l-Kellm .
8 Ayn konu iin bkz. Maurice Gaudefroy Demombynes, Mahomet, s. 305.
9 Ibnl-Arabt'de Kuran ve furkan iin bkz. d-Fluht'l-Mekhiyye, c. 1, s. 56; c. III, s. 329, 366, 402, 472; c.
IV, s. 51, 133, 151
Davud el-Kayser yle der: lmi hakikatlerin bir ksm, anlaml bir cmleye dellet eder, bunlar ayet
tir; bu cmleleri ieren bir ksm suredir. Akledilir eylerin ve mevcutlarn toplam, tafsil itibariyle
furkan; birlik itibariyle ise Kurandr. Bunlarn insann nefsinde toplanmalar itibariyle ise insan Kuran
diye isimlendirilir (Risale fi-llmi'l-Hakaik, s. 3).
11 Bkz. H ak ikatlerin T o p lan d Y e r, M uh tasar, S u re t, H akikatlerin H akikati. Btn bunlar, bnl-
Arabnin Muhammedi Hakikat'in iki mertebenin hakikatlerini kendinde toplamasn anlatmak iin kul
land lafzlardr.
12Afif! bu paragraf aklarken yle der: Yani, bu meseleyi ancak insan- kmil bilebilir. nsan- kmil,
btn varlk hakikatlerini nefsinde toplayan ve btn ilahi isim ve sfatlarn kendisinde temessl ettii
kimsedir. O her eyi kuatan Kuran gibidir Tlikat, s. 82.

K u r a n A r Kuran Ar, Hakkm istivagh olabilen mminin kalbidir.

Muttaki, ver sahibi mminin kalbi, Hakkt sdrabilmiti. te byle bir kalp
Hakkm istivagh olabilen Artr. Hak, dereceleri ykseltendir ve Ar sahibidir. Al
lahn kalbi zevk ve tecelli olarak Kuran Ar olan bu kiinin makamna dikkat
ekmi olmas ne de gzeldir! Hak Rahmanm Ar zerinde istiva etmitir. Artk
sen de o kimseden bunun anlamn sor, yani bu zellikte olan kimseden bunun ha
berini sor. O kii istivay bildii gibi, Rahmanm istiva ettii Ar da kendisine re
tilir. nk onun kalbi, Kuran- Kerimi barndrd iin Ar olmutur, ( f t h t ,
111:128)

K u r a n H z i n e l e r i Kuran hzineleri Kuran ilimleri demektir. Allah dilediklerine o


ilimleri anlamann anahtarn verir ve onlardan yardm almay nasip eder.

Toplantlarda veya eserlerimde sz ettiimiz her ey Kuran ve onun hzinelerinin


mertebesindendir. Bana onu anlamak ve ondan yardm almann anahtar verilmi
tir. Btn bunlar Kurandan kmadmz srece byledir. ( f th t , lll:334)

K u r a n N e h r i Eanlaml terim, Hz. Muhammed. Kuran nehri, btnyle elde ede-


mese de, insann nasibini ald Kuran ilimlerine iaret eder, insann Kuran hak-
kmdaki ilmi arttnda, kendisine sonsuz ufuklar alr. te yandan bnl-Arabye
gre Hz. Muhammed Kurandr ve peygamber hakkmdaki bilgiyi insan kuatamaz
ve tam olarak elde edemez. Hatta Muhammed! ilimlerden bir ey bilindiinde, Mu-

429
Kuranda Furkan

hammed ahsiyette ve onun var oluunda sonsuz ufuklar alr. u halde, Kuran-
Kerimi ancak Muhammed ihata edebilmitir, bu nedenle de, Kuran nehri Muham-
meddir (a.s.) Hz. Muhammed sonraki insanlar iin tketemeden itikleri bir nehir
dir.

Kuran nehrine gir, btn saadet yollarna er! nk O dem (a.s.) toprak ve su a-
rasmdayken peygamberlii gereklemi Muhammedin nehridir, ( ftht, i:28o)

K u ra n d a F u rk a n bkz. K u ran 1

NOTLAR:

1 Bkz. el-Ftuhdtl-Mekkiyye, c. IV, s. 156. Terkibin zdd doru deildir, yani Furkan iindeki Kuran di
yemeyiz. nk danklk toplanmay iermez.

K u tu p ' (G avs, H a life ,2 Kutbu'z-zaman [zam an n k u tb u ],3 Kutbu'l-vakt [vaktin kutbu ],


Vahidu'z-zaman [zam ann te k i],4 ahsu'l-vakt [vaktin ah s],5 Sahibu'l-vakt [vaktin sa
h ib i],6 Abdullah [A llah'n ku lu ],7 Hicabu'l-a'l [en yce p erd e],8 Mir'at'l-Hak [H akk'n
a y n a s].9) Kaf, ta ve ba te k kktr ve to plam ak anlam na gelir. Hepsi geldiinde caet
el-Arabu katbeten 'A rap lar topluca geldi' denilir. Kutup da bu kkten gelir. Gn
kutbu da buradan gelir. "O Felein zerinde dnd K u tu p 'tu r" denilir. Bu ifade
b en zetm e o larak alnm ve 'Falan ca filan oullarnn Ku tbu 'd u r' denilm itir. Y a n i, ken
disine sndklar efendileridir, ( m u c e m )

lbnl-Arab! Kutbu belirsiz tamlama eklinde kullandnda, anlamn ve ahsm


tamlamadan kazanr. Kutup, bu balamda, geometrik-szlk bir anlam kazanr ve
anlam yledir: Herhangi bir iin etrafnda dnd ahs. Zht, tevekkl vb sofi
lerin szn ettikleri makam ve hallerden her birisinin etrafnda dnd bir kutup
vardr. Sz gelii, zhdn bir kutbu vardr. Bu anlamda Kutup bir zamanda oklua
ve arta konu olabilir, fakat ayn ite onlara konu olmaz (tevekkl, zht). Nitekim
daha nce iaret ettiimiz Kutbun eanlaml terimleri de bu anlamda kullanlmazlar.

Burada her asrda sadece bir tane bulunan kutuplan kastetmiyoruz. Kastettiimiz
bir blge ve ynde insan topluluunun ilerinin etrafnda dnd kimselerdir.
Abdallar yedi blgede bulunur. Her blgenin10 bir Bedeli vardr ki, o blgenin
Kutbudur veya drt Evtad [direkler]" gibi. Evtadm drt blgesi vardr. Allah onlar
vastasyla drt blgeyi korur. Ayn ey, makam mensuplan iin sz konusudur. Bu
yzden zahitlerin bir Kutbunun olmas gerekir ki, kendi dneminde etrafnda
zhdn dnd ana nokta odur. Tevekkl, muhabbet, marifet ve dier makam ve

430
Kutup

haller iin de ayn ey sz konusudur. Her snfn kendi erbabndan bir kutbunun
olmas gerekir ki, makam, onun etrafnda dner, ( aktab , 117)

Allah bana tevekkl edenlerin Kutbunu bildirmi, tevekkl onun zerinde dner
ken grdm. deta o, ekseni etrafnda dnen bir deirmen gibiydi, ( f th t , iv, 76)

bnl-Arab kutup kelimesini belirli, fakat tamlama yapmakszn da kullanr. Kutup


bu durumda belirli bir mertebedeki bir ahs ifade eder. bnl-Arabnin bu ba
lamdaki tavrn iki kta ele alabiliriz. Birincisi: Kutup demden kyamete kadar tek
kiidir ve kutupluunu kendisinden nceki bir kutuptan almamtr. Kutup tektir, o
da dnya hayatnda bedeniyle yaayan canl Peygamberdir. kincisi: Kutup bir za
manda tek kiidir ve zamann ilerlemesiyle oalmtr. Kutplk mertebesi12lmle
ahiret lemine gen kutuptan alnr. Bu anlamda Kutup peygamber deil, genelde
veli, zelde ise Efraddan birisidir.13Bu kutup; Gavs, Sahibul-vakt vb gibi daha nce
iaret ettiimiz Kutup ismiyle eanlaml terimlerden birisidir. Fakat bu kutup gerek
kutup deil, onun vekilidir, gerek kutbun vekili olduunu da bilir. Gerek kutup
nceki paragrafta iaret edilmi peygamberdir. Bu yzden bir nceki kutuptan ku-
tupluu alan herkes, demden kyamete kadar tek kutup olan Peygamberin vekili
dir.

Peygamberler, kutuplar, imamlar ve evi duvarlaryla ayakta tuttuu gibi Allahn va


stalaryla lemi koruduu direklerdir. Bu yzden insan tr, ilerinde Allahn bir
elisinin bulunmasndan yoksun kalmaz. Sz konusu peygamber, Hakkm kendisi
ne bakt ve Bylece onun vastasyla da bu lemin varln srdrd iaret edi
len peygamberdir. u halde Allahn kendi vastasyla insan trn koruduu pey
gamberin bu dnyada bedeniyle, ruhuyla mevcut olmas gerekir. O demden k
yamete kadar Hakkm aynasdr. Yeryz bedeniyle diri bir eliden mahrum kal
maz, nk o insan leminin kutbudur, ( f th t , :5)

Bu drt kiiden birisinin (dris, llyas, sa, Hzr) karlnda, her dnemde bu m
metten onlarn kalpleri zerinde bulunan bir ahs vardr. Onlar sz konusu insan
larn vekilleridir. Veli dostlarmzn pek ou, ne Kulbu ne ki Imam ne Direki
bilir; onlar peygamberleri deil, vekillerini tanrlar. Bu nedenle, mmetten her biri
si, bu makamlara (Kutupluk, mamlk, Direklik) ulamak ister. Bu makamlara ula
tklarnda veya tahsis edildiklerinde, Kutbun vekillerini olduklarm anlarlar. 1-
mamn vekili, tmamn kendisi deil, vekili olduunu bilir, ( f th t , i:6)

idris, gnmze dein lmemi Kutuptur, aramzdaki kutuplar ise onun vekilleri
dir. (FTHT, 11:455)

Kutupluk bir mertebe ve makamdr. Deyim yerindeyse, ada bir dille tanmlayabi

431
Kutup

lirsek, yle deriz: Kutupluk yasama gcn temsil eden ilahi bilginin icra gcdr.
Bu meseleyi defalarca iaret ettiimiz ekilde aklayalm: Sfiler grnen devlet gibi
grnmeyen, etkin, manevi bir devlet ortaya koymulardr. Bu devlette de grnr
devletteki halifenin karlnda bir halife vardr, o kutuptur; iki mam vardr ,14bun
lar Kutup Halifenin iki veziridir.15Kutupluk veya bu grnmez devletin halifelii (i-
kinci anlamdaki kutupluk), kendisine lemde tasarruf imkn salayan Kutbun ula
t bir mertebedir; fakat sz konusu tasarruf, snrn ilahi bilginin belirledii icrac
bir tasarruftur. Kutup, zamanda tek kiidir, btn yaratklarn kalplerine uzayan
balar vardr. lemin ihtiyalarnn kendisine bal olmas ynnden bu balar za
viyesinden Kutup yaratklarn gereksinimlerini karlar. Kutup tasarrufunun dn
daki yce melekler ve velilerin Efrad snf hari, ulvi ve sfli btn sorumlular ken
disine biat etmedii srece, kutupluk grevini ifa etmi saylmaz.

Zamanda Gavs ve Kutup diye isimlendirilen tek kii bulunur. O Hakkn kendisine
ayrd ve ba baa kald kimsedir. O nurlu bedenini terk ettiinde, Hak baka
bir ahs seer. Hak bir zamanda iki ahs birden semez. Bu kul, her zamanda Al
lahn gzdr. Hak onun zamannda ancak kendisine bakar. O en stn perde
dir.6 ( fOTHT, 11:555)

Onlardan birisi de (Evtad) Kutuptur; Kutup, Hakkm lemde bakt noktadr.


(FTHT, 11:5)

Kutup Allah isminin kuludur. Bu yzden o hem ahlaklanma hem de tahakkuk y


nnden btn isimlerle nitelenmitir. O Hakkm aynas, nezih niteliklerin tecellig-
h, ilahi mazharlarm tecelligh ve vaktin sahibidir, ( ftht , i:573)

Kutup dairenin merkezi, evresi ve Hakkn aynasdr; lem onun zerinde dner.
O iyilik veya ktlk eklinde, btn yaratklarn kalplerine uzayan balara sahip
tir; iyilik ve ktlkten herhangi birisini sahibi hakknda tercih etmez, onun katn
da ne iyilik ve ne de ktlk vardr; onun katndaki varlktr, ( kutub , 2)

Kutbun mertebesi salt yaratma mertebesidir. Bu yzden o halifedir, makam da


emri uygulama ve hkm yrtmektir. Cmertlik hzineleri onun elindedir. Hak
srekli kendisine tecelli eder. Her Kutba kutupluk grevini stlendiinde, insan ve
cinlerin az bir ksm mstesna, btn hayvanlarn, insanlarn, cinlerin ve canszla
rn biat etmeleri gerekir. Kutup, bandan sonuna kadar, yaratklarn ihtiyalarnn
bal olduu kimsedir, ( kutub , 3-4)

Allah leme gz kulak olmak greviyle birisini grevlendirdiinde -ki ona Kutup,
zamann biricii, Gavs, Halife denilir- misal leminde onun iin bir dek koyar ve
onu zerine oturtur. Byle bir dek onun adna yerletirildiinde, lemin talep et-

432
Kutup

tigi ve onlarn da lemi talep ettii btn isimleri ona giydirir. Bu isimler sayesinde
Kutup, ho ve sslenmi olarak ortaya kar. Kutup erir zerinde ilahi suretle o-
turduunda Allah leme iitmek ve itaat etmek zere kendisine biat etmesini emre
der. Bylece ulvisi (Mele-i A'l, ilk Akl, Nefs) ve sflisiyle (hayvan ve bitki) herkes
kendisine biat eder. En yce melekler bu biatin dndadr. Onlar, emir nedeniyle
deil, zt geregi ibadet eden gl meleklerdir. Kutbun tasarruf dairesine girmeyen
ve hkmne muhatap olmayan Efrad da bu biate dahil deildir. Onlar da Kutup gi
bi kmil kimselerdir ve o ahsn ulat kutupluk mertebesine ulamaya ehildirler.
(FTHT, 111:136)

Genel biat, zamann teki iin zel olarak gerekleir, nk zamann teki, lemlerde
ilahi suret zere zuhur eden kimsedir.'7 ( f th t , iiI:136)

NOTLAR:

' Dr. Muhammed Mustafa Hilmi lbnl-Fanzda kutupluk meselesine mstakil bir bahis tahsis etmitir.
Balangta, Kutup kelimesinin slam tasavvufundaki anlam ve yeri zerinde durur (Kutbun tasavvufta
iki anlam vardr: demden kyamete kadar tek olan manevi Kutup; O kutuplarn kutbu veya Muham
medi Hakikattir; dieri ise kutupluu kendisinden ncekinden alan yaratlm-grlen kutup), lbnl-
Farz'n kutup grn aklar, ardndan onun tavrn lbnul-Arab ve Cl ile karlatrr. Dr.
Taftazani de lbn Sebin aratrmasnda lbn Sebinde 'muhakkik' veya Vrisin anlamn inceleyip bu iki
terimin lbnl-Arab ve lbnl-Farzdaki Kutup ve insan- kmil ile karlatrrken kutuplua iki ms
takil blm ayrr, 268. Bu iki aratrmann Ibnl-Arabde insan- kmil ve Kutbu eanlaml saydna
iaret etmek gerekir, halbuki lbn'l-Arab bunlar eanlaml saymamtr. lbnl-Arab'de kutupluk mer
tebesi, insan- kmil mertebesinden farkldr. Bkz. bn'l-Fanz ve'l-Hubbil-llahi, Darl-Mearif, s. 352;
Taftazani, lbn Sebin ve Felsefetuhu, s. 268-285. Ayrca Kutup hakknda bkz. Tehanevi, Keaf, c. V. s. 1166;
Letaiful-A'lm, s. 140; erh-i Tecelliyat, s. 30.
2 Bkz. lbnl-Arab, el-Ftuht'l-Mehkiyye, c. III, s. 136.
3 Kutbul-vakt ve kutbuz-zaman ifadeleri el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 76da geer.
4 Vahiduz-zaman el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. III, s. 136da geer.
5 Bkz. Menzilu'l-kutub, s. 5.
6 Bkz. a.g.y., s. 5.
7 Bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 6.
8 Bkz. a.g.y., c. II, s. 555.
9 Bkz. a.g.y., c. II, 573.
'Bkz. Adi.
11 Bkz. R acl.
12Bkz. bir mertebe olarak kutupluk.
3Bkz. Ferd.
14Bkz. H alife.
13Bkz. Im m et/lm am .
,6 Kutup, insann amasnn mmkn olmad son perde olmas ynnden, Hak zerindeki en yce per
dedir. Buna gre Hak, hkmlerini ve ilmini Kutup perdesinin ardndan icra eder. O halde Kutup, en
st perde, baka bir ifadeyle son perdedir. te yandan, burada ykseklii mertebe ykseklii olarak da

433
Kutuplarn Kutbu

yorumlayabiliriz. Bu durumda Kutbun sahip olduu yksek mertebe ynnden ona 'ykseklik' niteli
ini vermekteyiz. 5 u halde Kutup, mertebe ynnden Hakka en yksek perdedir.
7 lbnl-Arabde Kutup hakknda bkz. el-Ftuht&l-Mekkiyye, c. I, s. 59, 78; el-Ftuhll-Mekkiyye, c. II, s.
131, 182, 571, 675. bnl-Arabnin Kutup hakkndaki yazdklarnn en nemlillerinden birisini el-
Ftht'l-Mekhiyye'de grmekteyiz, c. II, s. 573. nemi de tbnul-Arabnin Kutup hakknda dile getirdi
i somut elerde gizlenmitir. nk metin Kutbun ahsiyetinin ksmlarndan sz eder, bylece vela
yette bir makam olmasnn yannda kutupluu somut bir varlk haline getirir. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c.
III, s. 86, 89, 138; c. IV, s. 74-78, 194; Menzihl-Kutub, s. 6; Risaletl-Envar, s. 16; Mevakiun-Ncum, s. 18,
151; Risalefi-Marifetil-Aktab, s. 117; Kitabu't-Tecelliyat, s. 25.

K u t u p l a r n K u t b u Kutuplarn kutbu (hutbul-a k ta b ) Muhammedi Hakikattir; n


k o her eyin kayna ve her trl ilmin memba olmas ynnden btn kutup
larn hakikatlerinin zerinde dnd kutuptur. O feyiz veren ve btn kutuplara
yardm edendir.'

n otlar :

' Bkz. Fussu'l-Hikem, s. 38-39; Afifi, Nazariyyatl-islamiyyir, Mecellef klliyetil-adab, s. 70; Letaifu'l-
A'ldm, s. 140; Dr. Muhammed Hilmi, lbnul-Fariz vel-Flubbii-llahi, s. 352-81.

K k H i l a f e t bkz. H a lif e /H ila f e t

Kk K y a m e t B y k K y a m e t Kavm: Kyam ; oturm ann zdd, kalkm ak.


Kame-yekumu [kalkt k alkar]. Kyam et G n , dirili gn d em ektir. Et-Tehzib 'te yle
denilir: Kyam et, dirili gndr, insanlar o gnde el-Hay ve el-Kayyum 'un [H ayat sahibi
ve her eyi ayakta tu tan T an r] nnde ayaa kalkarlar. Bir gre gre kelim e, insan
larn kabirlerinden kalkm as anlam ndaki karne el-halku min kuburihim ifadesinden ge
lir. (Us a n )

s?

Kyamet Kuranda yetmiten fazla yerde geer, her defasnda da gn kelimesine tamlama yaplr:
yevml-kyamet [Kyamet Gn], Bu tamlamada kelime zikredilen szlk anlam, yani dirili gnnn
dna kmamtr.

S?"
bnT-Arab kulun iki kyametini ayrt eder: kk kyamet ve byk kyamet. B
yk kyamet, btn insanlarn yeniden dirilecekleri genel kyamettir. O en byk
Toplanma Gndr. Kk kyamet iki eye denilir: birincisi insann lm, nk
insan ldnde kabir hayatnda zel kyameti gereklemi demektir. kincisi ise
sliklerin mahedelerinde grdkleri ve ahiret hayatnn rneini veren kyamettir.

434
Kk lm

Byk Kyamet, Byk Toplanma:

Allah lemde iki kyamet yaratmtr: kk kyamet ve byk kyamet. Kk k


yamet, misal leminden bir bedende kulun dnya hayatndan Berzaha intikalidir.
Byk kyamet ise insanlarn toplanacaklar Dirili ve byk toplanma kyametidir.
Buras herhangi bir tartma olmakszn, amellerin kula sunulaca gndr, ( f t -
HT, 111:389)

Kk Kyamet, Kulun lm ve ahiret hayatnn rnei:

Kk kyamet, misal leminden bir bedende kulun dnya hayatndan Berzaha in


tikalidir. (FTHT, 111:389)

YakTn gelinceye kadar Rabbine ibadet et (i5:99). Yaknin gelmesi, bu eyleri m


ahede etmekle gerekleir. O da kk kyamet demektir. ( tecellIy a t , 6)

Bkz. C e n n e t , N a lm

K k l m Kk lm, byk lmn zddna (lm gmesi) uykuda g


mektir.

Uyku, mevt-i asgar, yani kk lmdr. O da, uyuyann gt mertebenin l


nn de gt mertebenin ayns olmas ynnden, lmn ta kendisidir. Uyku
dan sonra uyanmak, lmden sonra dirilmek.gibidir. ( f th t , iv:424)

insan byk lm veya kk lm sayesinde Berzaha gtnde, kk lmde


uyankken tahayyl ettii baz eyleri berzahta duyulur eyler olarak grr. Onlar,
uyankken duyularna ilien ve bu nedenle inkr edemeyecei eyler gibidir.
(FTHT, IV:99)

K f r tbnl-Arab kfr kelimesini btn akidevi ve dini ieriinden boaltm ve


onu btnyle szlk anlamyla snrlamtr: Kefere=rtt. Kfir=rten. O halde
herhangi bir eyi rten kimse kfirdir; Rabbinin nimetini rten, ona kar kfir ol
mutur. Melmiler makamlarn yaratklardan rtmede velilerin bykleridir, onlar
ayn zamanda kfirlerdir [rtenler]. Kfr imna denk deildir (iman geneldir):

man, genel bir itir.' mann zdd olan kfr de yledir. nk Allah geree ina
nan mmin diye isimlendirdii gibi, btla inanan da mmin diye isimlendirmitir.
Allah inkr eden kfir, putlar inkr eden de kfir diye isimlendirilmitir, ( f t h t ,
111:388)

rtmek anlamnda:

435
Kll Secde

Allah kfirleri sevmez. Kfir, rten demektir. Allah kuluna bir nimet verdiinde, ni
metlerini onda grmek ister. Allahn nimetini gizleyen, kukusuz, o nimete kar
kfir olmutur, ( ftu hat . iv :104)

blis her eyi kuatan ilahi rahmete tamah etmi, rahmete tamah da, ihsann ken
disinden kaynaklanmt. nk tblis, aslnda birleyen olduunun farkndayd. Al
lah ona blis kfirlerdendi ayetinde kfir demitir. nk o gc lsnde, eri
atn insan iin getirdii mutluluk yollarn rter. Bu nedenle Allah iblis hakknda
yle der: Direndi ve byklendi, kfirlerden oldu. Allah blis iin mriklerden
oldu dememitir, ( ftht , i:382)

Kfirler, makamlarn rtenlerdir, rnek olarak Melmileri verebiliriz. [oulu]


Kffar iftilerdir; nk onlar tohumu topraa ekerler. Kfir Allahn kalbini ve
kulan mhrledii, gzne de" perde ektii kimsedir. Velilerden kfir olanlar,
Tanrmn mhrnn kalbinin zerinde bulunduu kimsedir; nk Tanr o kalbi
kendisine ev olarak semitir. Ayrca onun kulan mhrlemi, dolaysyla baka
snn szn iitmez, sadece Rabbinin szn iitir, ( f t ht , ii:136)

Kfr, ikinci aamada, Ibnl-Arabnin Tanrnn tek varl ve suretlerinin okluu


gryle uyumlu baka bir adan dinsel bir renk kazanr; Tanry rten her suret,
O na perdedir. Yaratlmlarn suretleri vastasyla Tanry rten, kukusuz kfir ol
mutur.
Rablg rtmek anlamnda;

Hz. Peygamber mmeti hakknda kfr mesabesindeki sihirden korkmutur. Sih


rin kfr olmas derken, tesir ve etkilenmenin ortaya kmas iin, mstakil olarak
sebeplerin rablma inanmay kastetmekteyim, ( b u lg a , 83)

Allah Allah Meryem olu Mesihtir diyenler kfir olmulardr buyurur. Burada k
fir olmak, zel olarak, iaret yoluyla rtmek demektir, yani Mesihin Hakk rtmesi
anlamna gelir. Allah en iyisini bilendir. ( v e s a l, 48)

Hristiyanlar kfre2 nispet edilmilerdir. Kfr, rtmek demektir, nk onlar, sa


nn beer varlyla ly dirilten Allah rtmlerdir. Bunun zerine Allah yle
buyurur: Allah Meryem olu Mesihtir diyenler kfir olmulardr. (5:17). ( fuss , 141)

NOTLAR:

' B kz. man.


1 l b n l - A r a b i d e k f r h a k k n d a b kz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. III, s . 4 0 6 ; IM e lu l-Mstevfiz, s. 65;

Fussu'l-Hikem, s. 4 3 , 202.

K l l i S e c d e Sin, d m ve dal tek kkt r ve zelillie ve eilm eye iaret eder. "Eildi"

436
Kll Secde

anlam nda secede denilir. Bu balam da zelil olan her ey, secde etm itir. Eb A m r y
le der: "in san ban yere koyduunda ve ediinde secede er-Raculu [A d am secde et
ti]" denilir, (m ucem )

vp

Terim Kuran- Kerimde szlk anlamnn dna kmaz.


Meleklere deme secde edin dediimizde, secde etmiler, blis secde etmemitir. (2:34)
Gnee ve aya secde etmeyiniz. (41:37)

SS*

Secde, kulun taptyla' ilikisinin bedensel bir durumunu ifade eder, bu nedenle de
secde edenin yneldii eylerin oalmasyla birlikte, eitli tarzlar kazanr. Buna
gre secdenin trn secde edenin secde tarz belirler. bnT-Arab iki secde trn
ayrt eder: Kll secde, zel secde veya kalbin secdesi. nsan lemin toplam olmas
ynnden secde ettiinde (bkz. lem in Toplam ), secdesi kll secde olur. Kll sec
de, kulun hakikatlerinin toplam - k i bu hakikatler lemin hakikatlerinin toplam
d r- ynnden ettii secdedir; kendisini Hakka balayan zel ynden ettii secde
ise zel secde veya kalbin secdesidir. Bu secde, hibir okluk emaresinin bulun
mad yerde, Hakta yok oluu esnasnda kulun secdesidir.2
Kll Secde-zel Secde:

ki hakikate sahip olarak yaratldn iin Allah'n senin zerinde iki secde hakk
vardr: Hakka btnn asndan (kll secde) secde et. Bu btn lemin secdesi
dir. Bu durumda lemin hakikatlerini secdende ifa etmi olarak bulursun. Bunu g
remezsen, secde etmi deilsin (kll secde). Kll secdenin mahiyetini renmek
istersen, secdede Hakkm nidasna kulak ver! nk Hak, kll secdede btn sec
de sahiplerinin diliyle sana nida eder. Sen de, bu niday iittiinde, kll secde etti
ini anlarsn.3 Bunun yan sra, genel olmayan ikinci bir secde ile Hakka secde et!
Bu da, zel secdedir. Hak, bu secdede hi kimsenin ortak olmad senin hakikatine
zg dil ile sana nida eder, ite bu, kalbin secdesidir. ( h d , 2 )

Kalbin secdesi veya zel secde:

Allah kalbi gayb leminden yaratm, yz ise ehadet leminden yaratmtr. Yz


iin kendisine secde ettii bir yn belirlemi ve onu evi ve kblesi (Kabe) diye isim
lendirmitir. Baka bir ifadeyle insan namaz klarken yzyle ona ynelir. Allah
kalbin kbleye dnmesini ibadet saym, namazn en deerli fiilini de secde yap
mtr. Kalp iin de kendisini kble olarak belirlemi, bylece kalp Tanr'dan ba
kasna ynelmemitir. Hak kalbe kendisine secde etmeyi emretmitir. ayet kalp
kef sahibi olarak Hakka secde ederse, dnya ve ahirette ban secdeden asla

437
Kn

kaldrmaz; kefe dayanmadan secde eden ise ban kaldrr. nsann secdeden ba
n kaldrmas Allahtan gafil olmak ve Onu eyada unutmak diye isimlendirilen
eydir. Bu yzden kalbinin secdesinde ban secdeden kaldrmayan kimse, her
eyde srekli olarak Hakk mahede eder. Bu kii, grd her eyin ncesinde
Allah grr, ( f tu hat . i:303)

Kalp secde ettikten sonra ba kaldrmaz


Yz ise kaldrr; deime bildirmedir, (ftht, ui:302)

Ibnl-Arab iki metinde sreklilikleri ve ynleri asndan kalbin ve yzn secdesini


mukayese eder: Yzn secdesi Kabeye, kalbinki ise Tanryadr. Yzn secdesinin
ban secdeden kaldraca bir sresi varken, kalbin secdesinden sonra kalkmak sz
konusu deildir. nk kalbin secdesinden kalkmak, gafletin kendisidir. O halde
kalbin secdesi, gerekte, Hakk mahede etmektir.

NOTLAR:

1 lbnl-Arab yle der: htisas secdesi kalbin secdesidir. Her kalbin secdesi, bilgisine, bilgisi ise Hakkm
kendisine tecellisine baldr (Kitabu-ahid, s. 2-3).
2 Secde, yere varncaya kadar ba eme zelliiyle birlikte, gerekte boyun emenin belirtisidir. Bu ne
denle ba emek, yceliin zdd saylmtr. Bkz. el-Ftuhtul-Mekkiyye, c. IV, s. 189.
1Yani var oluun ynnden btnnle secde edip etmediini renmek istediinde.

K n Eanlaml terimler kelimetl-hazret [mertebe kelimesi]' ve kelimetut-tekvr [ya


ratma kelimesi]. Kn [ol] varla ait bir emir lafzdr, ondan ancak varlk kar. Bu
kelime, birdir ve ahslaryla oalr.

Kn varlkla ilgili bir harftir ve ondan ancak varlk meydana gelir, yokluk gelmez.
nk yokluk olmaz. Kevn varlktr, (ftht, i:280)

Kendisinden meydana gelen her eyde mertebe kelimesi, kendisinden meydana ge


len her eyde, kn'e ek bir ey deildir. Var olan her eye fenn hakikati nfuz et
mitir. Kn ile kalsaydk, sadece bir hakikat grrdk. Biz ise kelimenin eseriyle
beraberiz, bu eser de var olanlardr. Bylece var olanlar oalm, artm ve ahsla
ryla birbirlerinden ayrmlardr. Kn varlkla ilgili bir eydir ve ondan ancak ya
ratma ve varlk bilinir. Bu nedenle mevcut hakknda yle denilmez: yokluk ol;
mdum ol da denilmez. Byle bir ey imknszdr, (ftht, i:2 8 4 )

Kn iki ele2 iaret eder: sz konusu iki el bnl-Arabye gre etkinlik ve edilgenlik
sfatlarn veya zorunluluk ve olabilirlik mertebelerini ifade eder .3

Tanr bu nitelikleri, yani tekrarlanan iki nitelii etkinlik-edilgenlik, bazen de iki el,
bazen de iki harf ile ifade etmitir; iki harf, fendir [kn]. ( bulga , 125)

438
Kn

tbnl-Arabnin eceret l-K e v n 'in d t n bir metin aktaracaz, onda k n n karsnda


yaratmann mtekabiliyetini mahede edeceiz. Bu metin, uzunluuna ramen, sz
konusu zellii ifadede nemlidir.

Ben kevne ve nasl meydana getirildiine, saklanana ve nasl tedvin edildiine bak
tm ve btn kevnin bir aa olduunu grdm. Bu aacn nurunun asl kn tohu
mundan idi. Bylece K cevherinden iki farkl anlam ortaya kmtr. Birisi 'keml
ksi, Bugn sizin iin dininizi kemle erdirdim (5:3), dieri kfr Ksi, Onlarn bir
ksm iman etmi, bir ksm ise kfir olmutur (2:253). Ardndan N (Nun) cevheri
ortaya kmtr: belirsizlik N'si ve belirlilik Nsi. Tanr onlar yokluktan4 iradesinin
hkmne gre izhar ettiinde nurundan zerlerine sam, bu nurun isabet ettii,
tan tohumundan ortaya km olu aacnn grntsne gzlerini diker. Bylece
onun Ksinin srrnda Siz en hayrl mmetsiniz (3:11 o) ifadesinin timsali parlar.
Nunun erhinden ise Allah kimin kalbini slama aarsa, o Rabbinden bir nur ze
rindedir (39:22) ayeti anlalr hale gelir. Bu nurun skalad kimse ise kn5 harfiyle
anlatlmak istenilen anlam aklamas istenilir, o da harfin hecelerinde yanlr. Ar
dndan kn kelimesinin misaline bakar ve zanneder ki o belirsizlik Nunu ile kfr
Ksidir. Bylece kfirlerden olur. Yaratlm herkesin Kn kelimesinden pay, hece
lerinden bilindii kadardr. Bir kii keml Ksine ve belirlilik Nsine tanklk eder
ken, birisi de Kfr Ksine ve belirsizlik Nsine tanklk eder. (ecers, 2-3)

Allahn kelimeleri olan varlklara dair tutumuyla paralel bir ekilde, bnl-Arabinin
kn lemin asl yaptn grmekteyiz. Buna gre kelime, mevcutlarn hakikatidir.
Bu nedenle Ibnl-Arab k n de iki nitelii grmtr; sz konusu iki niteliin zt
lndan ise yaratklar hidayet ve dalalet, kfr ve iman gibi zt snflara ayrmlar
dr.

Mertebe kelimesi (fim), bazen ztlar da olabilir. Sz konusu ztlar, zel kullardan
olup, Knden etkilenen eylerin etkilendii kimse ise kelime zerinde bir rtdr
ve kelime de onun sayesinde rtlmtr. Bylece kendilerine yneldiinde sonu
lar ortaya kt iin, o zta da kelime denilir. Allah sa (a.s.) hakknda yle de
mitir: Meryem olu Mesih Allahn peygamberi ve Onun kelimesidir. Onu Mer
yeme atmtr ve kendisinden bir ruhtur (4:171 ). (KTABU'L-HAK, 33)

Btn varlklar Allahn tkenmeyen kelimeleridir. nk hepsi fenden meydana


gelmilerdir. Kn ise Allahn kelimesidir, ( fuss, 142)

NOTLAR:

' Bkz. el-Fthtul-Mekkiyye, c. II, s. 280.


2 bnl-Arabde "iki el hakknda bkz. Fussul-Hikem, c. I, s. 54,55; el-Ftuht-Mekkiyye, c. III, s. 379; c.
IV, 5. 335

4 39
Levaih, Tavali, Levami

3 Bkz. Gmhanevi, Camiul-Usul, s. 75-


4 Bkz. A dem .
5 lbnl-Arabi'de Kn' hakknda bkz. el-Ftuhtl-Mehkiyye, c. III, s. 46, 47,525; ucunu'l-Mescun, s. 3.

L e v a ih , T a v a li, L e v a m i Levaih, tavali ve levami, yakn anlaml terimdir; ne


redeyse aralarnda bir fark bulunmaz; hepsi de tarikate yeni balamlarn halleri a-
rasndadr. nce levaih, ardndan levami, sonra da tavali gelir. Levaih ortaya kmas
ve gizlenmesi srecinde imeklere benzer. Levami, levaihten daha ak olanlardr.
Bunlarn yok oluu dierleri kadar hzl deildir ve bazen iki veya saniye kadar
kalabilirler. Tavali ise bir sre kalan ve etkisin artp karanl gideren eylerdir. Her
de, marifet gnelerinin ortaya kmadan nceki, balanglardr.1

Levaih, bir halden dier bir hale, ykseklikten parlayan srlardr. Bize gre ise dla
snrlanmadnda gze parlayan eyler ve -kalp ynnden deil- zt kaynakl nur
lardr. Tavali, marifet ehlinin kalplerine doan ve dier nurlar sndren tevhit
nurlar demektir. Levami ise tecelli nurlarndan iki vakit veya buna yakn bir srede
devam eden eylerdir, ( istilahat , 291)

NOTLAR:

1 Tsl ve Kueyri nceki sfilerin levaih, tavali ve levami hakkndaki gr ve ifadelerini zetlemilerdir.
Kueyri yle der: Bu stlah, kalp ile ykselme halinde olan ve yukar doru kan balang halin
deki kimselerin zellikleridir. Onlar henz marifet gneleriyle aydnlatlmam kimselerdir. Onlar
perdeliyken bir anda levaihi gzlerler. Nitekim bir air yle demitir: Ey parlayan imek! imdi se
mann hangi tarafn aydnlatmaktasn. nce levaih, sonra levami, sonra da tavali gerekleir. Levaih
imek gibidir, grnr grnmez kaybolur. air der ki, Uzun bir sre ayr kaldk, kavuunca selam
vermesiyle ayrlmas bir oldu. Levami levaihten daha aktr ve onun kadar hzla kaybolmaz.... Tavali
daha uzun sre devam eder, daha gldr, daha uzun sre devam eder. Karanl daha iyi giderir...
(bkz. Kueyri, Risale, s. 209 [ev. Sleyman Uluda]. Ayrca bkz. Serrac, el-Luma, s. 412.

L e v h a la r Eanlaml terim, silme ve ispat levhalar (e lv a h - m ahv ve'l-isp at). Bkz.


Levh-i M ahfuz

L e v h -i M a h fu z (Her ey ve kll nefs) Lam vav ve ha tek kktr. Bir ey parladn


da ve ldadnda lahe e-eyu denilir. Mastar levh'tir. Elahe bi-seyfihi 'klcyla parla
d' denilir. Elahe el-berku 'imek akt' demektir. Elvah, 'parlayan silah' demektir ve
genellikle kllar iin sylenir. Bu babdan baka bir kelime ise, 'krek kemii' anlamn
daki levh'tir. Levh gemi levhalarndan her birisidir. O ayn zamanda 'geni kemik' de
mektir. Gk ile yer arasndaki hava anlamndaki lh da bu kktendir, ( mu ce m )
S?"

440
Levh-i Mahfuz

Levh-i Mahfz [Korunmu Levha], Kuranda bir kez zikredilmi, yce Kur'an iin mahal yaplmtr:
O kymetli bir Kurandr, Levh-i Mahfzdadr.2 (85:22)
Yorumcularn ve tefsir bilginlerinin teorilerine girmeksizin, ayetin zahiri yorumunu aratrmak eklindeki
detimize uyarak, zel bir gr belirtmeksizin bu ifadenin belirsizliinin nnde duruyoruz. nk bir
gr belirtmek, incelemekten kandmz dier teorilere eklenen baka bir teori olabilir. Levh, Mu
sa'ya (a.s.) izafe edilen ayette oul kalbyla (e/va/1)3geer:

Onun iin her eyi levhalarda t olarak yazdk. (7:145)


Levhalar4 att ve kardeinin ban tuttu. (7:150)
Musadan fke gittiinde, levhalar ald. (7:154)

Gemi levhas anlamnda:

Onlar levhalar zerinde tadk. (54:13)

bnl-Arabnin varla yazlm kitap diye baktna ve buna bal olarak kalem,
levha, okka, harfler ve levhalar gibi yazyla ilgili terimlere dikkat ekmitik. Levh-i
Mahfzun zel anlamna gelince: Levh-i Mahfz [Korunmu Levha] Yce Kalemi
ikileyen varlk mertebesidir, bylece sudur eden ilk yaratlm olur ve Kalemin (fail)
karsnda edilgenlik, Kalemin karsnda (erillik) diilik, Kalemin (mcmellik) kar
snda tafsil mertebesini tekil eder.

Levh-i Mahfz, aklclara gre. Klli Nefstir. Klli Nefs, ilk sudur eden varlktr ve
Akldan meydana gelmitir. O Akl karsnda dem iin Havva gibidir; ondan ya
ratlm, onunla iftlemi ve bylece iki tane olmulardr. (ftHt, 111399)

Levh, bu ilahi yce Kalemin yazd eyler iin mekn ve mevzi idi. O sudur yoluy
la ilk var olandr, (ftuhat, 1:139).

Kalem ile Levha arasnda manevi ve akledilir bir nikah, grlen-duyulur bir netice
vardr. Levhaya braklm netice, diinin rahmindeki meni gibidir. Yazdan mey
dana gelen anlam ise, onlarn bedenlerine braklm evlatlarn ruhlar gibidir.5 (f-
T H T , 1 :1 2 9 )

Levh, akim ifade mahallidir ve akl karsnda dem iin Havva mesabesindedir.
Nefs diye isimlendirilmitir, nk Nefes-i Rahmnden var olmutur. Bylece Al
lah onu Akldan meydana getirmitir. nk onu akln aktaraca eyler iin ma
hal, yazaca eyler iin Levha yapmtr, (ukle, 55)

Kalem zetleme, Nefs ayrntlandrma mahallidir, (ukle, 55)

Korunmu Levha, kyamete kadar lemdeki btn ilimleri ierir. O kitaplarn indi-

4 41
Levh-i Mahfuz

rildigi mevzidir, eriat ve sahifelerin kendilerinden indii levhalara yardm eder.

Tanr yaratmak istedii eylerle Kaleme retme mertebesinde tecelli etmi, Kalem
de olacak eylerin bilgisini ve bu lemin sudur etmesini talep eden Tanrmn ilahi
isimlerinin bilgisini kabul etmitir. Akldan baka bir varlk tremi, Tanr onu lev
ha diye isimlendirmi ve Akla ona doru eilmesini emretmi, Kyamet Gnne
kadar olacak eyleri o Levhaya tevdi etmitir. Bu levha, Kyamet Gnne kadar -
lemdeki ilimleri ierir.6 ( f th t , c. i,148)

Korunmu Levha, kitaplarn indirilme yeridir. Levha, kendisinde lemin yazld


ilk kitaptr, (ukle, 54)

Klli Nefste -ki Hz. Peygamber Allahtan ald bilgiyle onu Korunmu Levha diye
isimlendirmitir- Allah yazdklarm saklamtr. Bylece yazlanlar, herhangi bir si
linme ve deiiklie konu olmaz. Her ey, onun iindedir. O Kuranda her ey diye
isimlendirilmitir ki, bu Tanrnn isimlendirmesidir. Allah, peygamberlerine indir
mi olduu kitap ve sayfalar sz konusu Levhadan yazmtr. Nitekim bir ayette
Her eyi Levhalarda yazdk (7:145) buyurur. O Levh-i Mahfuzdur [Korunmu Lev
ha]. (FTHT, lll:260)

Kalemler silme ve ispat levhalarnda7 yazarlar. Allah dilediini siler ve ispat eder
(13:39) ayetinin anlam budur. Bu levhalardan peygamberlere (a.s.) eriatlar, sayfalar
ve kitaplar iner, bu nedenle de eriatlar neshe [hkmn kalkmas] konu olurlar.
(FTHT, 111:61)

Korunmu Levha, Yce Kalemden iki zelliiyle ayrlr: bilgi ve amel, baka bir ifa
deyle etkinlik ve edilgenlik. Levha Kaleme gre edilgendir; kendisinden sonra gelen
eylere, yani Tabiata gre ise etkendir. Halbuki Kalem etkin olarak zuhur eder. Bu
nedenle bnl-Arab Tanrnm aynada mahede ediliini en yetkin mahede sayar,
nk o, etkin ve edilgen olmas ynnden Tanrnn mahedesidir.8

Tanr Levhada iki zellik yaratmtr: bilgi ve amel. Buna gre bilici zellik, baba
dr; nk o etkindir; amel zellii ise anadr, nk o etkiye konu olandr ve su
retler ondan meydana gelmitir, ( f th t , 1:139)

bnl-Arab Levh-i Mahfz ile bazen varlnda btn isim ve zellikleri birletirip
kymetli zet olan insana iaret eder. Burada, sz konusu kuatclg silinmek ve is
pattan koruyan insan- kmili kastettii bellidir.9

Allah yle buyurur: Aksine o mecid Kuran'dr" (as:2i ). Yani o kymetli bir toplam
dr. Burada kastedilen onun isim ve zellikleridir. Levh-i Mahfzdr" (5:22). Levh-i
mahfz, iaret ve yorum yoluyla sensin. ( f th t , iv:193)

442
Levh-i Mahfz

lbnl-Arab Levhi, Kalemin karsnda edilgenlik zellii saymtr. lemdeki her


edilgen Levh; her etkin ise Kalemdir. Burada Levhin bireysel ahsiyetini ve kimli
ini yitirdiini gryoruz. Bylece Levh bir zel isimken, deyim yerindeyse, cins i-
sim haline gelmitir.

Levh-i Mahfz [Korunmu Levha] kendi altnda bulunan eyler iin Kalemdir. Ayn
ekilde her etkin ve edilgen de Levh ve Kalemdir. ( u k l e , 56)

Geree ulam eyh iin talebeler, eyhin yaz ve iareti iin ilenmi levhalar; ne
fesi iin istidatl kabiliyetler gibidir. (MEVAK, 126)

tbnl-Arabde sklkla ilklerin kendilerinden sonra gelenlere sirayet ettii tekrarla


nr. Kalem ve Levh, yaz ve tedvin leminin ilkleri olduu iin, hakikatleri de btn
yaratlmlara sirayet etmitir. Buna gre sz konusu iki eyin altnda yaratlm her
ey, ztnda erillik ve diilii, baka bir ifadeyle etkinlik ve edilgenlik zelliini ta
r.'0

Kalem ve Levha," yaz ve tedvin leminin ilk varlklardr, onlarn zellii de, ulvi
ve sfli, manevi ve duyulur btn varlklara sirayet etmitir, ( f t h t , i:22i)

N O T LA R :

1 lbnl-Arabi yle der: Bu nefs Korunmu Levha'dr. O saygn meleklerden birisidir ve 'Levhalarda her
eyi yazdk1 (7:145) ayetinde her ey diye ifade edilen eydir (Ukletu'l-Mstevfiz, s. 54).
2 Kad Beyzvnin yorumu iin bkz. Envart-Tenzil, c. II, s. 302. Beyzv yle der: Korunmu, yani tah
riften korunmu. Faydal anlamnda 'nafi' okunuu da vardr. Kuran- Kerimin niteliidir
5 Levhalarn on veya yedi olup olmad konusunda gr ayrl vardr. Bunlar yakut veya zmrtten
vs. idi. Allah onlar Musa (a.s.) iin yumuatmtr. Tevrat onlarn iindeydi (Beyzv, Envar, c. I, s.
173)-
4 Tevrat'n yedi levha iinde bulunduu rivayet edilmitir. Musa onlan attnda krlmlardr Bkz.
Beyzv, Envar, c. I, s. 174.
* Bkz. Y c e K alem .
6 Clnin bu konudaki ifadeleri iin bkz. Insan- Kmil, c. II, s. 6.
7 Mahv ve ispat levhalar kk lem, yani insandaki karlklaryla anlalr. lbnl-Arab yle der: Kul
dine gre hayr veya kt saylan ilahi fiillerin mahallidir. O mahv ve ispat levhasdr. Allah dilediini
siler ve brakr (13:39). Kitabn Anas onun yanndadr. Kulun aklna herhangi bir eyi yapmayla ilgili bir
dnce gelir, ardndan baka bir dnce onu siler. Bylece insan birinciyi siler, kinciyi ise ispat eder.
Bu durum, kul dnceleriyle perdeli kald srece byle devam eder. Peygamber msumiyet, veli ise
korunmuluk zelliiyle desteklendiinde, kalbi silmekten korunmu mukaddes bir levhaya dner. Ar
tk onun hakknda mahv ve ispat levhas denilemez, nk kul keif sahibi olmutur. Bu makamlar
byle isimlendirdik, nk insan byk lemin nshasdr (bnl-Arab, Mevafeiun-Ncum, s. 79).
Kalbin iki yn vardr: d ve i. i silmeye (mahv). konu olmaz, O sadece ispat eder, insann d ise
mavhva konu olur. O mavh ve ispat levhasdr. Bylece herhangi bir zaman bir i ondan sabit kalr
(Ibn'l-Arab, KUabu'l-Fena, s. 7). Ayrca bkz. Dr. Abdlkerim el-Yafi, Di rasat, s. 391
8 Bu konuyu 'sevgi den sz ederken ele almtk, bkz. Hub.

44 3
M adca'

9 Bkz. Daha nce belirttiimiz kulun Hakkn iinin mahalli olmasyla ilgili ifade. Keif sahibinin kalbinin
silmekten korunmu mukaddes bir levha olduunu da belirtmitik. D ise dncelerde gider gelir.
10ada psikoloji geen yllarda erkeklik ve diilii birbirinden ayr saymaktayd. Gnmzde ise u so
nuca ulamtr: nsan ayn anda erkek ve diidir, ztnda erkeklik ve diilik zelliklerini tar. Halbuki
lbnl-Arab bu gerei yllar nceden bildirmitir. Psikologlar onlarn grlerinden nasl yararlanmay
bilselerdi, sfilerin psikolojiye ne byk katklar olurdu!
" Bkz. lbnl-Arab'de levh-i mahfiz hakknda. d-Ftuht-Mekkiyye, c. I, s. 46; II, s. 130, 282, 427, 428; III,
s. 12, 28, 317, 322, 342, 430, 444; c. IV, s. 26; MT, s. 168; lnsan- Klli, s. 5; Blgatu'l-Gavvas, s. 132; Meva-
kiu'n-Ncum, s. 98, 126.

M a d c a M adca'1 kk oda anlam ndaki mahda dem ektir. Bkz. M a h d a

N O TLA R :

' Kelime aratul-Kuranda geer, s. 52.

M a h d a ' Ha, dat ve ayn tek kkt r. Dilci Hall yle der: "hda bir eyi gizlem ek de
m ektir. H azine bu nedenle m uhdi' diye isim lendirilm itir. 'T kr a znda saklad'
anlam nd a hadea er-rika fi'l-fem den ilir." ( m u c em )

Mahda1 kendilerine paye verdiinde Kutbun ermi Efraddan gizlendii yerdir.


ras payelerin sakland yerdir, bekisi ise Kutuptur. Muhammed b. Faid el-Evani
yle der: Ykseldim, artk nmde bir ayak gryordum. Onu kskandm, bana
O peygamberinin ayadr denildi. Bunun zerine heyecanm dindi. Bu zt Efrad
dan idi ve nnde sadece peygamberi olduunu ve baka kimsenin kendisini ge
mediini zannetmiti. Ona sorulmu: Abdlkadiri [Geylani] grdn m? yle
cevap vermi: O mertebede Abdlkadiri grmedim. Bu cevap Abdlkadire sy
lenmi o da yle cevap vermi: tbn Faid doru sylemi, nk ben o esnada
mahda'da idim. Bulunduum yerden ona nevale1 karttm. ( fTVhT, 11:130)

Efrad yetkinlikleri nedeniyle Kutbun baknn dndadr. Fakat bu durum mertebe


ynnden Kutuptan stn olduklar anlamna gelmez. Kutup ilerinde Efrad da
olmak zere kendi dnemindeki btn payelerde tam yetki sahibidir. Bylece Ku
tup iinde kendilerinden gizlenebildii gibi ayn zamanda sz konusu mahda'dan
Efrada ve dierlerine payelerini verir.2

NOTLAR:

1 Nevale Efrada zg hilat ve payeler demektir. Is tla h a t, s. 294.


2 Mahda': Kutbun ermi Efraddan gizlendii yer demektir. nk onlar Kutbun tasarrufunun dnda
drlar (Crcn. Trifat, s. 219).

444
Mahk

M a h k Sahk, kulun tecellinin etkisi altnda terkibinin daldn hissetmesidir.


Mahk, sahk' halinden stndr; o kulun Tanrda2 fani olmasdr. Bylece lemde
naiplik ve halifelik yoluyla Hak iinde halk olarak zuhur eder. Muhikkul-muhik3 ise
yokluun yokluu demektir; baka bir ifadeyle varlktr. Bu da, halkn Hakta zuhu
runu gsterir.

Sahk, kahrn altnda terkibinin ortadan kalkmas, mahk ise Hakta fani olmandr.
( IS T IL A H A T , 2 9 0 )

Mahk, halifelik ve naiplik yoluyla, lemde Hak ile zuhur etmendir. Bylece lemde
hkm gcn olur. Muhikku'l-muhik ise Hakka perde ve rt olarak zuhur etmen
dir. Bu durumda sen, Onu perdelersin. Bylece lemin mahedesi senin zerinde
Haksz halk olarak gerekleir. Muhikkul-muhikin -ki mbalaa anlam tar- ben
zeri yokluun yokluudur, (ftht, i:5 5 4 )

NOTLAR:

' Serrac el-Lumada yle der (s. 431): Mahk, mahv demektir. u var ki, mahk daha yetkindir. nk o
daha hzl kaybolur....
1 Mahk sahfean stndr. nk kul, fenann olumlu ynn elde edebilmesi iin, terkibinin gitmesinin
olumsuzluundan kurtulmutur. Bkz. F en a.
3 Mahk lbnl-Arabtnn rettii bir terim deildir, kendisinden nceki btn tasavvuf metinlerinde bu
terimi grmekteyiz. Halbuki mahku'l-mahk lbnl-Arabye zg bir terimdir. Bkz. el-Ftuhtl-
mekkiyye, c. II, s. 132.

M a h v v e s p a t Mahv ve ispat, fena ve beka gibi, tasavvufi slkun ift terimlerin


den biridir. Mahv kulu nefsinden uzaklatrdnda, Rabbinin katnda onu ispat e-
der.1 Byk olaslkla bu terim ifti kaynan Allah dilediini siler ve ispat eder
(Ra'd, 39) ayetinde bulur.

Mahv, alkanlk zelliklerinin silinmesidir. Bir gre gre mahv, sebepleri orta
dan kaldrmak, bir gre gre ise Tanrnn rtt ve ortadan kaldrd eydir.
spat ise, ibadeti yerine getirmek, bir gre gre ise ulatran eyleri2 ortaya koy
maktr.3 (ISTILAHAT, 2 8 8 )

lbnl-Arabye gre mahv, hallerden birisidir:

Elif btn ynlerden yetkindir; nun harfi ise eksiktir. Gne yetkin, ay eksiktir;
nk ay siliktir (mahv). Ay nn zellii, dn alnm olmaktr; sz konusu
k, aya verilmi emanettir Ayn o silmesi (mahv) ve gizlemesi lsnde ispa
t ve ortaya kmas mmkn olur, (ftht, bs, 479)

Zikrettiklerimizin hepsi, haller ve makamlar diye isimlendirilir. Makam, sz gelii

4 45
Makam

tvbe, derinleme gereken ve ayrlmann mmkn olmad eylerdir. Hal ise sar
holuk, mahv, gaybet, rza gibi, herhangi bir vakitte iinde bulunulanlardr veya be
la karsnda sabretme, nimete kar kretme rneklerinde olduu gibi varl be
lirli bir arta bal olup, art kalktnda kendisi de ortadan kalkan eylerdir, ( ft -
HT, BS, 96)

NOTLAR:

' Tsi yle der: Mahv, eseri kalmad srece, bir eyin gitmesidir. Eseri geride kalrsa, tames adn alr"
Bkz. el-Luma, s. 431.
2 Ibn'l-Arabnin bu ifadesi Kueyri'den alnmtr. Bkz. Risale, s. 39.
3 Mahv ve ispat hakknda bkz. Gmhanevi, Camiu'l-Usl, s. 180.

M akam Kaf, vav ve mim iki k kt r; birincisi "insan to plulu u" (k av m ), dieri "a z
m etm ek" ve "dikilm ek" dem ektir ( m u c em ). "Bir m ekna yerlem ek" dem ektir. M akam
"o turulan yer" dem ektir. Karne ve kavm, "ik m e t" dem ektir ve yer iin de kullanrlar
(Firu zab ad i, Kamus).

vs*
Makam ya tamlama veya nitelenmi olarak geer. Bu durumlarda u anlamlara gelir;
Mekn ve oturma yeri:

brahim'in makamn musalla edininiz. (2:125)


Sen makamndan kalkmadan ben sana onu getireceim. (27:39)

Mekn deil nitelik anlamnda mertebe:


Bizden her birimizin belli bir makam vardr. (37:164)
Umulur ki Rabbin seni vlm bir makama ulatrr. (17:79)

Hal' terimini incelerken alntlanan ifadelerden makamn bir tanmn2 kartabiliriz.


Makam belirli ve zel bir hakikat hakknda bir mahede veya keif elde etmek ve
onda ayrlmamak zere bilgice derinlemek demektir.3 Makam halin kart olarak,
kazanlmtr ve sabittir, kendisinde yerleenin varlyla mevcuttur.

Allah yolundaki her makam kazanlmtr ve sabittir; haller ise verilmitir, dolay
syla ne kazanlm ve ne de sabittir. Hal, akan bir imee benzer. Bir imek ak
tnda ya kendisiyle elien bir ey nedeniyle veya benzerlerinin gelmesiyle ortadan
kalkar.4 (ftht, im 7 6 )

Emre konu olmu her ey, kazanlan bir makamdr.5 Bu nedenle sfi taifesi yle
der: Makamlar kazanmlar, haller ilahi vergilerdir.6 (ftht, i:i57)

446
Makam

Bir makamdan ayrlmak, makam terk etmek eklinde gereklemez. Bu, iinde bu
lunulan makamdan ayrlmakszn daha stn bir makam elde etmek eklinde ger
ekleir. u halde bir makamdan ayrlmak, o makamdan bakasna gitmek deil,
onunla beraber baka bir makama intikaldir, (ftht, 111:225)

Makamn bilfiil var olduunu ortaya koyan son paragraf, ayn zamanda lbnl-
Arabnin makama baknn nceki sfilerin bakndan farkn da yanstr. Buna g
re slik, belirli bir makamda, daha nce ulat makamlar ardna atmaz, onlar de
rinliklerinde tar ve hibir eyi ardna atmaz.

Yce mertebeler, mertebe olular ynnden varla sahip deildir, onlar kendileri
ne bakan kimsenin varlyla mevcuttur. Bu ksma rnek olarak, makamlar verebi
liriz. Makamlar yerleenin varlyla mevcuttur. Bir yerde makam yoksa, orada yer
leen kimse yok demektir, (tercman, 13)

Bu ifade makamn manevi bir olgu olduunu ve yerleenin onu mevcut yaptn a-
klar. Tvbe sz gelii tvbekrdan bamsz bir varla sahip deildir; tvbekr,
ona yerlemekle tvbe makamm meydana getirendir. eyh-i Ekberin makamlarn
derinlemesine aratrmaya kalksaydk, zel bir blm ayrmak gerekirdi. Bu ba
lamda o sliklerin yz menziline yzlercesini7 daha eklemitir. nemli bir noktaya
dikkat ekmek faydal olacaktr: bnl-Arab ncekilerin makamlarla ilgili grle
rini tartr ve aklar, bunu yaparken de metinlerden uzaklamaz; bunun yerine on
larn grlerini aklama yntemi, onlarn e l-F t h t l-M e k k iy y e n in bir ksm veya
kendi makamlarnn balangc olduunu hissettirir. Sz gelii eletirmeden veya s
z kendisine balamaktan uzaklamadan, selefe gre tvbe8 makamn aklar ve ta
nmlar; ikinci aamada bir makamla daha yksek bir makama geer. Bu durumda
iki tercihimiz vardr: ibnl-Arab iin makam ykselmek demektir, bu durumda
ncekilerin makamlar onun makamlarnn balangc olur veya tbnl-Arab nceki
sfilerin makam grlerini onlar geersiz klmak ve basitliklerini aklamak iin
ortaya koyar. Bu balamda biz her iki fikri uzlatrma eilimindeyiz. bnl-Arab bir
yandan birletirici eilimiyle grnr her okluu kuatrken, te yandan meselelere
zel bakyla nceki sfilerden ayrlr. bnl-Arabnin yaratklar iin dile getirmi
olduu yzlerce makam bir makamla zetleyebiliriz. Bu zetlemedeki kantmz, ge
liim ve ykseli aamalarnn son merhalesinde btn makamlar arasndaki mte
rek tek zelliktir. bnl-Arab tevekkl ve tevekkl terk makamndan sz eder;
kr ve kr terk makamndan; kesinlik ve kesinlii terk makamndan; sabr ve
sabr terk makamndan sz eder. te bylece, btn makamlar daha stn makam
larla birlikte sralar ki, stn makam terk makamdr.9 Sliki terk etmekle bir ma-

447
M a n e v i l m

kamdan ykselmeye sevk eden mil, muhta ve mmkn oluunu grmesidir. Slik
yoklukta sabittir,'0 Tanr karsnda varla sahip deildir. O halde makam terk, da
ha stndr. Bu esasa gre btn makamlar tek makamla zetleyebiliriz: muhtalk
veya kulluk makam. Tanrya giden kii isimleri deise bile kul makamnda" bulu
nur. Bu nedenle bnl-Arab Allaha giden yolun nihayetsiz olduunu dnr, hal
buki makamlar snrldr.12 Kul makam makamlarn sonu ve en stndr; sz ko
nusu makam, Ibnl-Arabnin ayrlmak mmkn deildir anlamndaki ifadesinin
birebir rtt eydir. u halde kulluk insana zgdr ve ondan ayrlmamz
mmkn deildir.

N OTLAR:

' ibn'l-Arabde halden sz ederken makam hakknda da bilgi vermitik. Bkz. Hal. zellikle makamn
kaynaklar halin kaynaklarna racidir. nk tasavvufi dnce her iki terimi karlatrmayla ele alr.
2 bnl-Arab yle der: Pirlerimizin bu makama dair (tvbe) pek ok tanmlar vardr, bunlar imkn
lsnde zikredeceiz. ayet ifadelerini bulabilirsek, btn makamlarda da byle yapacaz -Allah izin
verirse. u var ki pirler, kendilerine bir eyin mahiyetinden sorulduunda, o eyin mahiyet tanmyla
cevap vermemiler, bunun yerine o makamn kendisiyle nitelenmi kimsedeki sonularndan hareketle
cevap vermilerdir. Bizzat bu cevap, makamn kendileri iin zevk ve hal olarak gerekletiini gsterir
el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. II, s. 143.
3 Bu tanm hal ve daha nce zikredilen meseleyle ilgili anlamlarn zdr.
4 Bkz. Y e n id e n Y a ra tm a .
5 Yani Kuran- Kerimde size emredilen takva, tvbe vs gibi emirler bunlarn insan tarafndan kazanlabi
lecek makamlar olduklarm gsterir. nk insann abas olmakszn sadece vehbi olarak gerekleebi
lecek bir eyi emretmenin hibir anlam yoktur.
6 Acaba btn bu makamlar lbnl-Arabye gre alarak m elde edilmektedir? Ona kulak verelim:
"Nbvvet ve velayet, akln takatinin tesindeki iki makamdr; bunlar akln elde etmesi mmkn de
ildir; bu iki makam, Allahn diledii kullarna bahettii iki ltuftur Kitabut-Tecelliyat, s. 4.
7 Konunun Ibnl-Arabdeki geniliini gstermek iin ei-Fthfl-Mdhiyyenin taksimini zikretmek ye-
terlidir: Bu kitapta alt byk ksma taksim edilmi 560 blm vardr: Marifetler (73 blm), muamele
ler (116 blm), haller (80 blm), menziller (114 blm), mnzeleler (78 blm), makamlar (99 b
lm) Osman Yahya, el-Ftht'l-Mekkiyye, Giri, c. I, s. 30).
8 Bkz. G en el N b v vet- zel N bvvet.
5 Bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 139-370. Bu sayfalarda bnl-Arab mstakil olarak makamlardan ve
onlar terkten sz eder.
,0Bkz. Ayn- Sblte/A yn- S a b ite
Bkz. Abd.
12Ibnl-Arab yle der: Sadece bidyet vardr. Nihayet ise dile gelir, makul deildir (el-Ftuhdfl-
Mekkiyye, c. II, s. 177). lahi vridler sonsuz olsalar bile, hi kukusuz makamlar sonludur (Terc-
man'l-Evak, s. 21).

M a n e v i l m Manevi lm, kulun beer zelliklerinin silinip btn hallerinde


Tanrmn onun yerini ald makama ermesidir; hatta kulun yok olup Tanrnn kal-

448
Masik

kalmasdr.

Bedeniyle len kimsenin vlen ve yerilen btn nitelikleri ortadan kalkt gibi,
manevi lm ile len kimsenin de vlen ve yerilen btn nitelikleri kaybolur. Al
lah her halinde onun yerini alr; ztnn yerini Allahn zt alr, sfatlarnn yerini
Allahn nitelikleri alr. Bu nedenle Hz. Peygamber yle buyurur: lmeden nce
lnz. Kutsi bir hadiste ise yle buyrulmutur: Kulum bana nafile ibadetlerle
yaklar, ta ki, onu severim, onu sevdiimde ise onun iittii kula, grd gz,
tuttuu eli vs olurum. (kITAB'L-hVE, 197)

M a s ik bkz. D ir e k

M a s iv a bkz. A lla h t a n B a k a s / S iv a

M a t la ' Ta, lam ve ayr tek kktr ve "bir eyin ortaya kmas ve domas" anlamna
gelir. "Gne dodu anlamnda" Taleat e-emsu denilir (mastar tulu, mimli mastar
ise matla'dr). Matla', "gnein doum yeri" demektir. Bir kii geldiinde talea aleyna
flann denilir. Talla', "gnein zerine doduu yer"dir. Bir hadiste "zerine gnein
doduu her yer ( tallau'l-ard) altn olsayd" denilmitir. Tulea ise "merakl" .demektir.
imreetn tulaatn "merakl kadn" demektir. Tal, iinde kafur bulunan iyi cins hurma
demektir. Matla', "geli yeri" demektir. "Bu iin matla' neredir?" demek "nereden ge
lir" demektir, (mucem )

59

Gnee izafe edilerek fiil, mastar ve yer anlamnda:

Gnei gryorsun ya, doduu (fafaaf) vakit maaralarnda sa tarafa meyleder. (18:17)
Gne domadan [tulu) ve batmadan nce Rabbinin hamdini tespih et. (50:39)
Gnein doduu yere (matla) ulatnda ise... (18:90)

Bilinmeyene nfuz eden bilgi ve grmek anlamna gelen talea-ttalea anlamnda:


Allah sizden birisini gayba' muttali klm deildir. (3:179)
Gayba muttali mi olmutur, yoksa Rahmann katndan bir ahit mi almtr? (19:78)

yi cins hurma anlamnda:


Tomurcuklar st ste dizilmi, ge doru ykselen hurma aalar (talun nadd). (50:10)

Ibnl-Arab Her ayetin bir zahiri, bir btn, bir haddi ve bir de matla' vardr 2 an
lamndaki hadisi esas alr ve onu btn olgulara ve varlklara genelletirir. Ona gre

449
M e c u l la h

her eyin bir zahiri, bir btn, bir haddi ve bir de matla' vardr. Bir eyin zahiri ve
btn hakknda daha nce mstakil bir blmde sz etmitik. Bir eyin haddi, o e
yin mahiyeti, hakikati veya ayn- sbitesi3 demektir; matla' ise Hakkn o eydeki
vechidir. Bu noktada ey, Hakkn grlmesini engelleyen bir perde ve simgeden
O na ulatran bir yol haline gelir. Bylece mazhardan zuhur edene, var olanlardaki
greceli okluktan Hakkn birliine intikal ederiz. Bu mertebeye ulaanlara bn'l-
Arab! u isimleri verir: Ehl-i matla1,4 ashab- mahede-i vech [Hakkn yzn [z
tn] eyada mahede edenler] ,5Melmiyye [Melmiler] 6

Btn ilerin drt hkm vardr: zahir hkm, btn hkm, had hkm ve matla1
hkm. Hakkm her eydeki vechi, matla'dr. nsan eyaya bakm ve gzleri eyay
grmemi, eyada bulunan Hakkn vechi zerine dmtr. Eya, varlklarnda o
vecih ile irtibatldrlar ve ondan zuhur etmilerdir, ( f th t , hm 77)

Matla1, olu lemine bakmaktr. Bakan ise izzet perdesidir. O Am7 ve hayrettir.8
(iSTILAHAT, 297)

Matla'9 ehli, leme Hakkm gzyle bakanlardr, ( f th t , i:i 29)

NOTLAR:

' Kelimenin aklamas iin bkz. Kad Beyzv, Envarut-Tenzil, c. I, s. 8.


2 Bkz. Hadis Dizini, no. 31.
3 Bkz. Ayn- Sblte/A 'yn- S b lte .
A lbnl-Arab Allah adamlarm Kuran- Kerim anlayna gre drde ayrr: zahir adamlar, btn adamla
r, had adamlar ve matla1 adamlar. Bkz. el-Ftuhtl-Mehhiyye, S, s. 153 vd.
5 Bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 177.
6 Matla1 adamlar Melmilerdir. Bkz. d-Ftuhtl-Mekkiyye, S, 158.
7 Burada kast edilen Am deil, bnl-Arabde Am deryasdr, nk o Hak ile yaratklar arasndaki
izzet perdesidir.
8 Matla', bir eyi anlamann son snr olduu iin, hayret demektir ve zahir, btn ve haddin anlalma
sndan sonra gerekleir. Daha nce bunun mrifetin sonu olduunu belirtmitik.
9 Ibnl-Arab'de matla' hakknda bkz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. II, s. 5, 254; Kitabu-ahid, s, 17; Meahidu
Esrari'l-Kudsiyye; ayrca bkz. Davud el-Kayseri, erh- Taiyye, s. 19.

M e c u l l a h bkz. n a n la n la h

M e c b u r K u l G n l l K u l bnu 1-Arab ibadeti iki kka ayrr: farz ibadetler, na


file ibadetler. Farz ibadetler Allahn farz kld ibadetlerde kulluun yerine getiril
mesidir. Sz konusu kulluk, insann yapmak zorunda olduu mecburi kulluudur,
dolaysyla da zorunlu kulluktur. Bunu yerine getirirken kul, mecbur kuldur. Nafile
ibadet ise insann setii ve nafile diye isimlendirilen birtakm ibadetleri yerine geti-

450
Medine-i Fzla

rerek Allaha ibadet etmesidir. Bu ibadet, seime baldr ve kul onlarda zgrdr
(oru, namaz vb). O halde bu ibadet tr, seime bal ibadettir ve onlar yerine ge
tirmede kul zgrdr.

Farz ibadetler gerek ve zorunlu ibadetlerdir. Nafile ibadetler ise ihtiyari ibadetler
dir; bunlarda rubbiyet kokusu bulunur, ( fth t , IV:12)

Bizler (insanlar), farzlar yerine getirirken mecbur, nafileleri yerine getirirken zgr
kullarz, ( f th t , iv:3o)

Kul farz ibadette zorunlu ve hi kukusuz mecbur kuldur. Bylece kendi nefsinde
edilgen olmutur. Varlkta sadece Rab ve merbub [kul] vardr. Ardndan Hak kulu
na nafile diye isimlendirilen ibadette ilahi irade hkmn vermi, bylece ona
kendi elbisesini giydirmitir. Hatta kul zorunluluk zelliinden daha ok seim -
zelliine layktr.' nk mmkn olmas nedeniyle z gerei tereddttedir.
(FTHT, IV:103)

NOTLAR:
1 Bkz. htiyar.

M e d i n e - i F z l a bkz. E r d e m li e h ir

M e h d i Mehdi fikri beer dncesinin derin kklerine dayanr, nk o psikolojik


olarak deta insan fikrinin kalplarna kazlmtr. Herkes, mezheplerinin farkll
na, inanlarnn eitliliine ve ister maddeci ister bilinemezci olsun eilimlerinin
birliine ramen, adaletin her eyi kaplad ve lemden hakszlklarn kalkt vaat
edilmi bir gn gzler. te bu gn, ister bir ahsta ister elikilerin ortadan kalk
masnda temessl etsin, materyalist ve dindar dnrden her birisinin kendi d
nce sistemi zaviyesinden bekledii gndr. Bu nedenle, Mehdi fikrinin sadece s
lam veya bilhassa ia veya tasavvuf kaynakl olduunu iddia etmiyoruz. Geri, Meh
di fikrinin hadis-i eriflerden kartlm basit Islami formu ahir zamanda kp, hak
szlklarla dolmu dnyay adaletle dolduracak bir ahs eklindedir. Bu fikrin, ezil
mi ve fakir orta snflar iin tad psikolojik ynlere eilmeyeceiz, byle yapar
sak, Mehdi fikrini ona geni yer vermi bir yapdaki felsefi ieriinden soyutlam
oluruz. ii dnceyle sfi dncedeki Mehdi fikri arasndaki yegne fark, udur:
iada Mehdi, gemi bir zamanda ortaya km belirli bir ahstr. Buna bal olarak
da, bu uzun gizlenme sorunu karlarna kmtr. Bunun faydas nedir? Dayana
nedir? Halbuki Mehdi fikri tasavvufi dncede bnl-Arab'de grdmz tarzy
la basit yapy korumutur. Mehdi, Allahn halifesidir, Hz. Peygamber onun imam

451
Mehdi

olacan belirtmitir. Btn lem, onun geliini bekler, ad da Hz. Peygamberin is


midir ve onun ailesindendir.

Bu halife Hz. Peygamberin soyundan ve Fatmann ocuklarndandr. Ad Hz. Pey


gamberin adyla ayn, dedesi de Haan b. Ali b. Ebi Tlibtir (Hz. Alinin olu Ha
an). (FTHT, 111:327)

Hz. Peygamber kendisinden sonra gelip, vrisi olan ve yolunu takip edip, yanlma
yan din imamlarndan Mehdiden baka kimseyi belirtmemitir; ayn zamanda onun
verdii hkmlerde korunmuluguna da tanklk yapmtr. (FTHT, 111:338)

Mehdi, velayetin btn zelliklerine sahiptir ve bylece lemdeki hkmleri deiti


rir: hakszlktan adalete; bilgisizlikten bilgiye; yoksunluktan zenginlie; zayflktan
kuvvete. Bu deitirme, Tanrnn bu konuda verdii g sayesinde mmkndr.
Mehdi veli, halife ve imamdr; buna bir de mehdi [doruyu gsteren] isminin ka
zandrd rehberlik gc eklenmelidir. Mehdi hakszlklar adalete evirir:

Allahn ortaya kacak bir halifesi vardr. Daha nce yeryz hakszlk ile dolmu
ken, o adalet ile dolduracaktr. Dnyann sadece bir gn bile kalm olsa, bu hali
fenin gelmesi iin Allah o gn uzatrd, ( f th t , i:327)

Bu mam-Mehdi ortaya ktnda, fkh bilginlerinden baka hibir ak dman


olmayacaktr. nk Mehdi ktnda onlarn nderlii kalmayacak ve sradan in
sanlardan bir farklar kalmayacaktr, ( f th t , 111:336)

Mehdi Cehaleti bilgiye dntrr:

Hz. Peygamberin iaretlerinden mam Mehdinin zuhuru esnasnda bereketlerin


yaygnlaaca da renilir. Hatta insann arnn bayla ve krbacnn ucuyla ko
numas gibi, Hz. Peygamberin iaret ettii eitli eyler gerekleecektir. Bunun
nedeni, latif eylerin youn eylere yaylmasdr, (b u lg a , 132)

Mehdi fakirlii zenginlie evirir:

Mehdi mal eit datr ve halka adil davranr. Bir adam ona gelir ve Ey Mehdi, ba
na ver! der. Mehdinin nnde mal vardr ve tayabilecei kadar mal elbisesine
doldurur, ( f th t . i:327)

lbnl-Arab'den byle bir ifadenin kmas, iki nedenle ilgintir: birincisi ona gre
velilerin yardm bilgi ve ruhani yardmdr; kincisi, H. VI asr mal, imam veya veli
nin ahsndaki yetkinliin dinamiklerinden birisi saymaktan uzaktr. Acaba burada
Ibn'l-Arab Mehdinin yetkinliini zuhuru annda gleri birletirmesinin kemli
mi sayar. Vakaya doru bir ekilde bakldnda, ada lemin etkin iktisadi gle-

452
Mehdi

rinden birisi olarak maln nemi aktr. Mehdi zayfl kuvvete dntrr:

Muhammedi velayetin Hatemi ve Kuran- Kerim, Mehdi ve kl iki karde olduu


gibi, iki kardetir, ( f th t , i:329)

Ey bakann bakt (Mehdi)! Ey el-Melik ve el-Kadirin onun zuhur etmesiyle yaka


lad! Ey Allahn velisi! Ey el-Melik ve el-Kahrn halifesi! Sulplerden ve rahimler
den szldn ve bu hkmleri deitirmekle memur oldun. Gkler, yeryz ve i-
indekiler senin geliini bekler. Varlk senin geliini (zuhur etmeni) zler. u var ki
ben (bnl-Arabi), onun veli, halife, imam ve rehber olduuna inanyorum; gafil
kimseler gibi onda sapknla varmyoruz, byklk taslayanlar gibi onu inkr da
etmiyoruz. Allahm sana inanarak ve peygamberini tasdik ederek, yaarken onu
bekleriz. ayet bize onu grmek nimetini verirsen, uymak dlnden de mahrum
brakma, yardmclarnn ve sevenlerinin arasna bizleri de yaz! ( b u l g a , 64 )

Cemaatin gc:

Mehdi slama ruh fler ve zelil hale gelmiken slam onun sayesinde izzet kazanr.
O dinden iin gereini, Hz. Peygamber olsayd verecei hkm ortaya kartr,2
mezhepleri kaldrr. Yeryznde sadece saf din kalr. Mehdinin dmanlan, itihat
ehli bilginlerin taklitileridir, (ftht, i:327 )

Mezhepler ve frkalar Mslmanlarn birliini, dolaysyla glerini zayflatr. Bu ne


denle Mehdinin ilevi, Mslmanlarn saflan arasnda gereklemi paralanmln
giderilmesinden ibarettir; bu paralanml gidermek sayesinde ise zenginlik ve
bilginin takip edecei g meydana gelir. Mehdi, Muhammedi vris olarak, peygam
ber Hz. Muhammedin (ki O peygamber olarak zuhur etmitir ve velayeti gizlidir)
bilgi ve davran olarak terimin btn boyutlaryla velayet zelliiyle zuhur eder.

Muhammed (a.s.) zt ve sfat olarak lemlere rahmettir. Onun hkmranlnn


tamamlanmas3ise Mehdinin zuhuruna baldr, ( b u l g a , 60)

NOTLAR:

' Mehdi fikrinin ada kaynaklan iin bkz, Muhammed ah Kemiri el-Hindi (h . 1292-1352), et-Tasrih
Bima Tevatere fi Nzulil-Mesih (bilhassa s. 294-96); Snnilikte Mehdi fikri iin bkz. Sadk el-Mehdi,
Yeseluneke Anil-Mehdiyyet (eserde Mehdi fikrinin tarihi Islami kaynaklar incelendii gibi, Mehdilik id
dialarndan da sz edilir). iilikte Mehdilik iin bkz. Muhammed Bakr, Bahs Havlel-Velyet; Sadreddin
es-Sadr, Mehdi, (On ki imam iiliinde Mehdi fikri).
2 bnl-Arab burada Islami adan ok nemli bir meseleyi ortaya atmakta ve kelime veya metin ile a-
hs-insam ayrr. Gnmzde Mslman, Hz. Muhammedin snnetine uysa bile, onu birtakm kelime
ler ve eylemler diye alglar. Burada ortaya atlan ise bizzat ahstr. nk o kelimenin ve eylemin ru
hudur ve deimelerinde sabit kalandr. Bu ruh gnmz Mslmann anlayamad eydir, nk o
kelime ve eylemlerin esiri haline gelmitir. te yandan kelimeler ve eylemler bizi gemie tar. Dolay

453
Mehdi mam

syla o teye dntr. Halbuki ahs, zamanla etkileim iinde olan ve ona gre deiebilen dinamik
bir gtr. Bkz. V srset/V rls.
3 Hz. Muhammed, imkn olduu halde, Hz. Sleyman gibi zengin ve gl grnmemitir. Bu nedenle
Mehdi Sleymann tarzn Muhammedi bir miras olarak tevars eder. Dolaysyla o Peygamber Mu-
hammedin (a s.) velayetinin bir tezahrdr. Bu nedenle lbnl-Arab yle der: Hz Muhammed'in
hkmranl, Mehdi vastasyla tamamlanr.

M e h d i m a m bkz. E n B y k m a m

M e k r Mekr, Tanr katndan gelen tuzaa iaret iin tasavvufi metinlerin byk ks

mnda kullanlm bir terimdir. Mekr, itaatsizliine ramen Tanr'nn ihsanlarnn


kuluna ulamas, edepsizlik yapmasna ramen halinin srekli klnmas, gayret ve
hakk olmakszn kerametleri izhar etmesidir. Mekr, deneme ve imtihan niyetiyle,
kul iin ilahi bir tuzaktr. Bu deneme ve imtihan, slikin olgunlamasnda eitici bir
ileve ve role sahiptir.

Mekr kulun itaatsizlik etmesine ramen nimetlerin verilmesi, edepsizliine ramen


halinin srekli kalmas, gven ve snr olmakszn, keramet ve olaanst ilerin
ortaya kmasdr, ( istilahat , 292)

detlerin almasndaki ksm, mucize, keramet ve sihirdir. Bu noktada baka bir


yol yoktur. Burada keramet ile himmet gcnden ortaya kan eyleri kastetmekte
yim, yoksa o ahsn Tanrya yaknln kast etmiyorum. nk bu anlamdaki ya
knlk, bir tuzak ve aldatma da olabilir. Keramet ismini vermemin sebebi ise onun
genel, aldatmann olduka istisna olmasdr, ( f tu h at , s , 383)

Ayrca bkz. K eram et ve zellikle de istikamet ile ilikisi.

M e l m i y y e Eanlaml terimler unlardr: danain [saklanmlar], mena [eminler],1


Araisullah [Allahn gelinleri],2Ahfiya [Gizliler], Ebriya [yiler], Efrad [Tekler], vela
yette yaknlk makam,3 Ricalul-matla1 [Matla1 Ricali].4 Melmiyye ilk kez bnl-
Arabnin 5kulland bir terim deildir. Acaba Ibnl-Arab terimi eski ieriiyle mi,
yoksa yeni bir ierik ekleyerek mi kullanmtr? Melmiyye, Ibnl-Arab ncesinde,
knamak ve knanmasn salamak niyetiyle insan nefsinin azgnlyla srekli mca
dele etmi tasavvufi bir ekold. Onlarda takvalarndan hibir eser gzkmez, Allaha
yaknlklarn nefsi honut edip byklenme duygusuna kaplmas korkusuyla in
sanlarn gzlerinden saklarlard.6 Acaba, Melmilik sz edilen grubu temsil etmek
te midir, yoksa Ibnl-Arab terminolojisinde baka bir anlam m kazanr? lbnl-

454
Melmiyye

Arab grubun zellii zerinde odaklamtr. Sz konusu zellik, makamlarn in


sanlardan gizleme teebbsleridir. Bylece lbnl-Arab! onlar rical tasnifinde gizliler
(ahfiya) ile eanlaml yapar. Baka bir ifadeyle Ibnl-Arab onlarn makamlarn giz
leme abalarna unu ekler: Tanr kendi katnda yaratklarndan onlar gizlemi, on
larn makamlarn insanlardan gizlemelerinin karl, Tanrnn onlar rtmesi ol
mutur.

Melmiyye, dlarnda ilerinde bulunan halin eserinin gzkmedii kimselerdir.


Onlar, sfilerin en stn insanlardr, akirtleri de adamlk tavrlarnda dolarlar.
(iSTILAHAT, 286)

Melmiler, yaratklardan herhangi bir eyle farkllamazlar. Bu yzden onlar, bi


linmeyenlerdir; halleri de sradan insanlarnki gibidir. Bu ismi almalarnn nedeni,
akirtleriyle ilgili bir nedene dayanr: Onlar Allah karsnda srekli nefislerini k
narlar ve kendilerini tezkiye edecek veya sayesinde rahatlayacaklar nefislerine ait
bir amel grmezler, ( ftht, i:35 )

Allah Melmilerin dlarn grnr amellerin alkanlk ve ibadet adrlarnda; farz


ve nafile ibadetlere devamda hapsetmitir. Onlar, dolaysyla, deti amak zelliiy
le bilinmezler. Bu nedenle de hrmete mazhar olmazlar; kendilerinden bir bozuk
luk ortaya kmad halde, insanlar arasnda det olduu zere iyilikleriyle gste
rilmezler. Onlar, lemde gizliler, nezih kimseler, emin kimseler, insanlar iinde
saklanan kimselerdir. lahi tecelli, zel anlamda, ancak bu insanlar iin srer.7 On
lar, tecellinin sreklilii hakknda belirttiimiz anlamda, dnya ve ahirette Tanr ile
beraberdirler. Onlar Tekleridir, ( f t h t , I: 1 8 1 )

NOTLAR:

' "Eminler Melmilerdir" htlahat, s. 286.


2 Eminler bu makamn mensuplardr. Onlar Allah katnda oturan ve onun gveyleridir" el-Ftuhtl-
Mekkiyye, S, s. 176 .
J Terim el-Fthtl-Mehkiyye'de yle geer: Bu blm, Melmiler denilen Allah'n kullaryla ilgilidir.
Onlar velayetin en ileri derecelerine yerlemi kimselerdir. Onlarn zerinde sadece peygamberlik dere
cesi vardr. Bu velayette yaknlk makam denilen makamdr" el-Ftuhtl-Mekkiyye. c. I, s. 181.
4 Terim el-Ftht'l-Mekkiyye'de geer: Matla' adamlarna gelince: Onlar ilahi isimlerde tasarruf sahibi
olan kimselerdir. Onlardan diledikleri eyleri indirirler. Baka kimseler iin bu imkn yoktur. Onlar en
stn insanlardr ve Melmilerdir (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. I, s. 188).
5 lbnu 1-Arab Mevakiun-Ncum'da (s. 30) Sleminin Melmilerle ilgili kitabna iaret etmitir.
6 Onlardan bir ksm, Melmilerdir. Melameti de denilir ki bu zayf bir okunutur" (el-Ftuhtl-
Mekkiyye, c. II, s. 16).
1 Bkz. Efrad. Ayrca lbnl-Arab'de bu grup hakknda bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. I, s. 6, 8, 115, 242; c.
II, s. 16; c. IV, s. 396; Istahat, s. 293,152-59.

455
M e n z il

M e n z i l Tanrmn kuluna indii makamdr. Menzil, iki taraftan bir ini olmay, sa
dece Tanr tarafndan kula ini olmas ynnden mnzeleden ayrlr.

Menzil, iinde Tannnn sana veya senin ona indiin makamdr. Hakkm sana ini
iyle senin ona iniin arasndaki fark da bilmelisin. ( fTht, i:577)

Mnzele Am mertebesine ulasa bile, bir initir, mnzele deildir. Birlemenin


gerekletii mahal ise menzildir, ( ftht, 111:524 )

Her amelin bir lemden bir de Tanrdan neticesi vardr. Amelin lemden neticesini
Ibnl-Arab keramet, Haktan neticesini ise menzil diye isimlendirir. Menzilin ou
lu menazil de slikin ulat makamlardr.

Her amelin lemden bir neticesi, vardr ki bu neticeye keramet denilir ve onu ame
lin hali ortaya kartr. Keramet mkellefin uzvuna ve amelin haline uygun gerek
leir. Amelin bir de Tanr katndan kendisine ayrlm neticesi vardr ki, bu neticeye
menzil denilir. Bu neticeyi, sz konusu amelin makam ortaya kartr ve bu menzil
Allah katnda mkellefin uzvuna uygundur. Bu uzva zg makamn tafsilleri, men
zilleri farkl trlerine gre ayrr, ( ftht, iv:169)

Hak yle der: Seni glkten feraha erdirmek iin, sana inmeye niyetlendim, by-
lece meakkat olmakszn sana veririz v e ihsan ederiz, ( f t h t, iiim 5 5 )

O makama ermek, farkl derecelerde gerekleir ki, biz ona mnzele1 dedik.
( mevakI)

N O T LA R :

' lbn'l-Arabde menzil iin bkz. el-Ftuhtl-Mckkiyye, c. II, s. 67; c. III, s. 421,433; c. IV, s. 81, 364, 370.

M e r t e b e A d a m l a r bkz. R a c l

M e r t e b e K e l i m e s i bkz. K n

M e i y e t S zlk, m eiyet ve iradeyi eanlam l zikred er. Firuzbd yle d er: i'tehu,
eyen, meaetve meaiyyet, bir eyi irade etm ektir" ( el-Muhit, c. I, s. 19).

Kuran- Kerimde meiyet ve irade arasndaki ayrm iin bir l bulabileceimiz gibi bazen de eanlaml
kullanlrlar:
ayet Allah bir ocuk edinmek isteseydi, elbette yaratacandan dileyeceini (yea) seerdi.
(39:4)

456
Meiyet

radeden farkl olarak meiyet:

Her kim pein isterse, ona, dnyada istediimiz (nridu) kimseye dilediimiz kadar (neau) pe
in veririz. (17:18)
Allah dileseydi, onlar ldrlmezlerdi. Fakat Allah dilediini yapandr. (2:253)
Daha sonra aklayacamz gibi, bnl-Arab irade ile meiyet arasna bir ayrma gidebilmek iin, Ku-
ran- Kerim'in koyduu farktan esinlenecektir.

Meiyet, dier terimlerle o derece i iedir ki, ayrt edilmesi imknsz hale gelmitir.
Bu balamda meiyet, irade, emir, ilim gibi ilahi niteliklerle i ie girmitir. Meiye-
tin bu nispetlerle ilikisine temas ederek, belirli bir anlamda meiyetin tanmna u-
lamaya alacaz. Arapa, bu iki kelimenin ieriiyle ilgili aratrmacnn kabul
edebilecei belirgin bir ayrma gitmemitir.1 Dnrlerimiz de, bu iki terim arasn
da zorunlu bir ayrm yapmann farknda olmamlar, onlar eit saymakla aralarnda
bir ayrma gitme arasnda kalm, bnl-Arab bile bu tereddtten kurtulamamtr.
Bu balamda bnl-Arabde bazen iki terimi birletiren, bazen ayran metinler bu
labilmekteyiz.2 bnl-Arab meiyet ile irade arasndaki ayrm Kuran- Kerimden
veya daha nce ieriini aklamakszm bu ayrma dikkat ekmi Halla el-Man-
surdan alm olabilir. O halde tbnl-Arabnin metinlerinin bu iki terim arasndaki
fark aka ortaya koymasn beklemeyeceiz, iaretleriyle yetineceiz. Ortak nokta
lar: a) Her ikisi de ilahi nispettir. tbnl-Arabnin birlik gr, varlk alannda sa
dece ilahi Zta ve onun nispetlerine imkn tanr. O halde sadece bir yanda Zt, te
yandan Ztm nispetleri, sfatlar, isimleri veya tecellighlar bulunur. Meiyet ve ira
de3 bu Ztn iki nispetidir:

Meiyet ile tabiatn eseri zuhur etmitir ki, o grlmez. Meiyet, bu gaybm anahta
rdr. Meiyet varl olmayan ilahi bir nispettir. Anahtar grlmez, ( f t h t, 111: 3 9 7 )

b) Meiyet ve irade fiil sfatlardr. Meiyet ve irade dorudan yaratmayla irtibatldr.


Btn varlk, onlarn mazhar veya tecellighdr. Bu, onlar ilahi emirden ayrt eden
zelliktir. nk ilahi emir -k i bnl-Arab onu tekvini ve teklifi emir diye ikiye a-
yrr- her zaman icra edilmez; ancak irade ve meiyet ise her zaman icra olunur.4 Bu
yaklam Kuran- Kerime uygundur. Kuran- Kerim, kendisini zorunlu, tab ve ge
rekli bir zellik kabul ederek, fiili irade ve meiyete balamtr.5

Kuran- Kerimde geen Dileseydik"6 dilerse7 gibi ifadeler seni aldatmasn. n


k Hakkm meiyeti asla deime ve tereddt kabul etmez. Kukusuz Allah diledi
ini diler ve bu yerine gelir. Artk sen de kaderlerin mecrasnda sabit ve sakin ol!

457
Meiyet

(KTB, 53)

Meiyet ve irade konularnn geniliinde birbirlerinden ayrlrlar. bnl-Arab ilahi


meiyeti ve kudreti ayrt eder. Meiyet, varlktaki genel bir kanuna benzer veya
meiyet, varlktaki bilfiil veya bilkuvve her eyin olduu hal zere gereklemesine
hkmeden ilahi kuvvettir. Meiyet, gerekte Allahn kendisi veya btn varla sira
yet etmi ve lemin mazharlarmn saysz suretlerinde zuhur etmi yaratc kuvvettir;
veya meiyet bizzat ilahi Zttr ki, o da varlktr. rade ise eyaya varl tahsis eden
nispettir. Bu yzden irade, yaratma arac, baka bir ifadeyle yoklukta sabit mm
knlerin ztlarn harice kartma aracdr. Bylece meiyet, btn varl ierirken,
irade yok olana ynelir. Bu balamda varlka meiyetin hkmnn dna km
hibir ey yoktur, nk meiyet Ztm Ar'dr. Halbuki iradenin otoritesi yaratma
ve meydana karmada belirir. u anlamda ki, irade baz mmknlere sabitlik le
minden harite zuhur imkn verir.8 bnl-Arabnin felsefesinin ortaya koyduu
ahlak yntemindeki en ilgin noktalardan birisi de gnahtr. Gnah, ilahi bir izin
olmakszn, kuldan meydana gelen eydir. Gnah, bazen Allaha giden yolda bir en
gel deil, bilakis kulun kendisiyle Allaha ykseldii bir burak haline gelebilir. G
nahn sylediimiz hale geldii bir dncede meiyet ve emrin yeri ne olabilir?
Tanr gnah ilememeyi bize emreder, sonra da bu gnah diler (meiyet). O halde
Tanrnn emri ile meiyeti nasl uyuacaktr? lbnl-Arab ilahi emri iki ksma ayrr:
teklifi ve tekvini emir. Teklifi emir, genel anlamda fiile ynelmitir. Bu, her ferdin
bazen yerine getirdii, bazen getirmedii genel bir kanuna benzer. Tekvini emir ise
zorunlu olarak yerine getirilen ferdi bir emirdir.9 ilahi meiyette gelince: Onda eya
hakknda tek bir emir vardr ve bu emir daima icra edilir. Buna gre meiyet emri,
eylerin bulunduklar halin aynsdr. Dolaysyla da tekvini emre denk olur. Baka
bir ifadeyle, tekvini emir meiyetin taayyn kendisidir. Teklifi emire gelince: Onun
sadece hkmleri ve kabulleri meiyettendir. Bu nedenle de bazen yerine getirilir,
bazen ise getirilmez.

mkn akledilir deil, mevhum [vehme dayal] bir hkmdr. Sadece kendisi dola
ysyla zorunlu ve Onun sayesinde zorunlu olan vardr.10 Tanrnn eyadaki
meiyeti tektir. lahi meiyette eya hakknda tek emir bulunur. Tanrnm meiyeti,
eyin kendinde bulunduu haldir. O halde Hakkn eya hakkmdaki meiyeti, o
eylerin kendiliklerinde bulunduklar haldir. nk meiyet, olann dnda bir ey
kabul edilirse, iki ihtimal vardr: Meiyet, ya emre1 tabidir ki, byle bir ey imkn
szdr ya da emir kendisine tabidir ki, bu da imknszdr, ( ftht, i:356)

Bugn lemde infaz edilen her hkm, eriat diye isimlendirilmi hkmle gr

458
Meiyet

nte gelise bile, Allahn hkmdr. Geri eriatn hkmnn tespiti de


meiyettendir; bu nedenle hkm bilhassa yerine getirilir.'2 Varlkta meiyetin d
nda bir ey gereklemez ve hibir ey meiyetin dna kmaz. nk ilahi emir
gnah diye isimlendirilmekle meiyete iradeye muhalif olsa bile, o sadece dolayl
emirdir,'3 tekvini emir deildir. Bu yzden hibir kimse, yapt ilerinde meiyet
ynnden Allaha muhalefet etmemitir. Gerekte, meiyet emri fiilin kendisini ya
ratmaya dnktr, yoksa fiilin elinde gerekletii kimseye dnk deildir. Bylece
meiyetin meydana gelmemesi mmkn deildir.'4 ( f u s s , i 65)

Meiyet varl kapsamas ynnden iradeden farkldr, bu ynyle de ilahi ilme


yaklar. nk ilahi ilim, btn mevcutlar kuatr; zuhur eden ve etmeyeni ile b
tn mmknlerin zerinde ilahi ilmin saltanatnn yayldn grmekteyiz. lahi il
min bu konudaki durumu meiyetinki gibidir. Fakat fiil'5 zelliini istisna ettikten
sonra bunlar ayrt eden ey, udur: Meiyet ilme tabidir; nk Hak kendilerini bil
dii tarza gre eyay diler (meiyet), eyay ise eyann verdikleri bilgiye gre bilir.
Aratrmacnn bnl-Arabyi eletirmesine yol aan cebrilik bu noktada son derece
barizdir .6 Fakat, vahdet-i vcdu a p r io ri nerme sayan bir teorinin karsnda bu
lunduumuzu unutmamalyz. Buna gre malum [bilinen], sadece ilmin bir tecel-
ligh ve mazhardr. Bu ilim, kendisi yok, hkm mevcut bir nispettir ve Zta irca
edilir .17 O halde Allah hakknda hkm veren yine Allahtr. u halde lbnl-Arab-
ye gre bilen, bilinen ve bilgi birdir.

Bu nedenle dilerse sizi giderirdi ( 4 :133) demitir. Dilerse, fakat dilememitir. ol


duu gibidir. Allah sadece eyann bulunduu hali diler (meiyet). nk irade i-
limden farkl deildir, ilim bilinenden, bilinen ise zuhur eden ve gerekleenden
farkl deildir. Bu yzden Allahn kelimelerinde deiiklik sz konusu deildir,
nk onlar olduklar gibidir, (f t h t, iv :24 o)

Dersen ki: Hakkn Dileseydi hepinizi gtrrd (6 :1 4 9 ) ayetinin anlam nedir?


Deriz ki: Dileseydi (Lev ae): Burada Lev [ise] edat, bir imknszla bal olarak
imknszlk anlamna gelir. nk Allah, iin olduu hali diler. Fakat mmknn
zt, akla gre, bir eye ve o eyin zddna konu olabilir. Makul iki hkmden han
gisi gereklemise, mmknn ilahi ilimdeki hali odur. O halde Hakkn meiyeti,
tek konuludur; O ilme tabi bir bantdr, ilim de bilinene tbi bir nispettir. Bilinen,
sen ve hallerindir, ( f u s s , 82-83)

Bu ifadelerden aadaki tanma ulaabiliriz: Meiyet, ilahi bir nispettir, konusu tek
tir, btn varla yaylm etkin gc temsil eder; varlktaki bilfiil veya bilkuvve her
eyin bulunduu hal zere olmasn gerektirir. Meiyet varlktr veya Eb Talib el-
Mekkinin isimlendirdii gibi, Ztm Ardr.

459
Meiyet

Meiyet tek eye iliir,18 O ilme tbi bir bantdr, ilim ise bilinene tbi bir nispettir.
Bilinen ise sen ve hallerindir, ( fuss , 82)

lahi Ztn mmkne var olmadan nce ilimesi, meiyet diye isimlendirilir, (km ,

34)

Meiyet tek bir eye iliebilir,19 onda [iki eyden birisini tercih anlamndaki] ihtiyar
sz konusu deildir, ( ftu hat , i:375)

Meiyet Ztm Ardr, ondan bakasnda ortaya kacak bir nispet veya eser sz
konusu deildir. Meiyet, varlktr. Ondan farkl hibir varlk yoktur; olsayd, yok
olurdu, silinirdi, kalmazd, ( ftht , iv :45)

Meiyet Ztm Ardr: Sfiler ve zellikle vahdet-i vcdu benimseyenler, varla


Ar ile iaret ederler. Buna gre meiyet Ztm 20 istiva ettii ilahi nispettir. Bu sayede
btn varlk zuhur etmitir.21

N O TLAR:

1 Bkz, Tehanevi, Keaf, c. III, s. 730.


2 bnl-Arab bazen meiyet ve iradeyi eanlamda kullanr. nk meiyet ve irade, btn nispetleri bir
letiren tek ztta bir araya gelmi iki nispettir.
3 Bkz. Srat, nk irade bir sfattr.
4 Bkz. M e iy e t Emlri/Dolayl Emir.
s Bkz. Mucemu'l-Mfehres, irde, meiyet" maddeleri.
6 (7:176), (32:13). ve (25:51) ayetlere telmih.
7 Dileseydi diye balayan ondan fazla ayet vardr.
8 Meiyet ve irade ztl iin bkz. Afifi, Min Eyne isteka bnl-Arabi Felsefetuhus-Sfiyye, s. 34; Afifi,
Tdlikat, s. 165, 227, 276; Afifi, The Miystical, s. 160; Cami, erh-i Fussu'l-Hikem, c. II, s. 286.
9 Bkz. T ek vin i Em lr/Tekllfi Emir.
10Bkz. htiyar. nk IbnT-Arab Hak iin 'ihtiyar' olamayacan belirtir, buna bal olarak da olabilir-
lik'i dnce dnyasndan uzaklatrr: her ey zorunludur.
11 Burada emir ile kast edilen ey, tekvini emirdir. Bkz. T e k v in i Em lr/Teklifi Emir.
12Teklifi emirde meiyet geerlidir, fakat kendisine ancak tekvini emrin iledii fert dzeyinde deil, ge
nel hkmler dzeyinde geerlidir. Sz gelii, Hak gnlk be vakit namaz farz klm (teklifi emir), bu
emir herkeste zorunlu olarak ilemez, genel bir hkm olarak iler ve her gn be vakit namaz klnr.
13Teklifi emirde meiyet geerlidir, fakat kendisine ancak tekvini emrin iledii ferd dzeyinde deil, ge
nel hkmler dzeyinde geerlidir. Sz gelii, Hak gnlk be vakit namaz farz klm (teklifi emir), bu
emir herkeste zorunlu olarak ilemez, genel bir hkm olarak iler ve her gn be vakit namaz klnr.
4Bkz. Afifi, Tlikat, s. 227; The Mystical, s. 161; Ibnl-Arab Tasavvuf Felsefesini Nasl oluturdu? [slam D
ncesi zerinde Makaleler iinde, ev. Ekrem Demirli], s. 34.
13lim, hareketliliinde meiyetten ayrlr. Buna gre ilim daha ok durgunlua benzer. Halbuki meiyet,
fiile doru ynelir.
16Bkz. Abdlkerim el-Cl, insan-1 Kmil, c. I, s. 49; Afifi, The Mystical, s . 155.
17 ilim bir sfattr, bkz. S fat.
18Yani mmkne sadece bulunduu hal zere onu yaratmak iin iliir. Bkz. Fussu'l-Hikem, c. II, s. 63.

460
Meiyet Emri / Dolayl Emir

9Bkz. htiyar.
20Bkz. stiva.
21 Bkz. Aff, Tlikat, s. 227.

M e i y e t E m r i / D o l a y l E m i r bkz. T e k v i n i E m ir T e k l if i E m ir

M e v t Mevt [lm] ile eanlaml terim, dostu mahededir. lmden sz etmek sa


dece sfilere tatl gelir. Bu balamda onlar, lme arzu ve zlem ile ve i huzuruyla
bakan neredeyse yegne gruptur. Onlar, lm rktc bir dinginlikle gzlerler.
lm beden ve olu balarndan kurtulup, Mutlaka ve Rahmana katlmak deil
midir? lm Tanr'ya gidilerinin talandrlmas deil midir? lm cierlerden
kp ikinci kez girmeyen bir nefesten ibarettir. Bylece ruh ile beden arasnda ayr
ma balar. bnl-Arab neredeyse bu tasavvufi izginin dna kmam bununla
birlikte, cokun iirsel ifadelerle bu izginin zenginlemesine katk salamtr.
bnl-Arab beden ve ruhu vali karsnda belde ve ehir gibi tasavvur eder. Vali
(ruh), ehirde hkmrandr, ilerini deruhte eder, ihtiyalarm gzetir. lm, bu
valinin azledilmesidir. Azledilmekte ise varlktaki tesiri kesilmeksizin, snrlarn ba
ndan azadelik sz konusudur. u halde lm belirli bir tarzdaki belirli bir intikal
dir.

l m hayatn ortadan kaldrlmas deildir, lm , valinin azlidir, ( f th t , iv:289)

l m ruhlarm zn bedenleri ynetmekten ayrlmasdr, ( f th t , i:35i)

lm dnya konandan, ahiret menziline intikaldir; canlln ortadan kalkmas


deildir. l m , zel bir tarzda intikalden ibarettir, ( f th t , iv:290)

l m her halkarda olacaktr. l m ile bu diyardan gmeyi kast etmekteyim;


nk ehit de, l1 denilmese bile, intikal etmitir, ( f th t , IV:67)

bnl-Arab ak-bir ifadesinde, dnya hayatndan gtkten sonra da ruhlarn tesi


rinden sz eder:

Allahn bir kavmi vardr ki, Hakkm varl onlarn hakikatleridir


Onlar, lseler de yaasalar da, diridirler
O kavmi ne uyku tutar ne de onlara gaflet eriir
lseler bile, korumak onlara ar gelmez, ( f th t , IV:395)

lm, insann paralarnn ayrmas ve her parann aslna gnderilmesidir.

lm iindeki eylerle birlikte gelmitir. lm ehri boaltr ve ruh ve cesedi ayr-

461
M in a s s a

trr, her eyi aslna gnderir. Bylece lm, bedeni asl olan topraa katar ve ruh
ile birlikte ykselir, ( f th t , v:38i)

lm, snm hayattr. nk hayat ikiye ayrlr. Birincisi grlen hayattr; bu, bi
leik canllktr. kinci ksm ise snm hayattr. Bu da paralarn ayrmasdr ve
lm diye isimlendirilir, ( bulga , 84)

l m btnn dalmas, bitimi eylerin ayrmas ve m uln paralanmasna


sebep olduu iin, bu zellikteki ayrma lm diye isimlendirilmitir, ( f tuh at ,
111:24)

Nefsin gdas kesildiinde, hareketleri zayflar, arzular kesilir. Nefsin arzulan kesil
diinde, ehvet atei de (ate unsuru) sner ve lr. Nefsin lmesi, atein tata giz
lenmesi gibi, rm kemikte gizlenmesidir. Nasl ki ate tata sakldr ve ancak
akmak tayla vurmakla dar kar, rm kemikte saklanm hayat da ikinci
fleme vastasyla ortaya kabilir. Sz konusu fleme, dirilitir, ( akku 'L-cuyb , 25)

n o tlar:

1 A l l a h y o l u n d a l d r l e n l e r i l s a y m a y n z " (3 :1 6 9 ) a y e t e t e l m i h .

M i n a s s a [Kk harfleri olan] nun ve sad tek kktr ve "ykselmek, ykseklik, bir ey
de neticelenmek" anlamna gelir. "Hadisi falana ykseltti" anlamndaki Nassa el-Hadise
ila fulanin buradan gelir. "Gvey otura" anlamndaki minassatu'l-arus da buradan
gelir, ( m u ce m )

S ?"

lbnl-Arabdeki anlam iin bkz. T e c e llig h .

M in n e t v e s t i h k a k Eanlaml terimler: minnet ve ceza, minnet ve vcub, inayet


ve iktisap, keramet ve ceza, rza ve fazilet, vehb ve uygun ceza, fazilet1 ve adalet, 2
ibtida ve ceza. lbnl-Arab Allahtan kula gelen tvbe veya rahmet veya ceza veya
ihsan veya ecir veya nimet vb her eyi, iki ksma ayrr: Birincisi Tanrnm kuluna bir
ltuf olarak kendiliinden verdikleri; ikinci ksm ise, yerine getirdii bir amele kar
lk kulun hak edii olarak verdikleridir.3 bnl-Arabi ilahi ihsanlar ikiye ayrdk
tan sonra, birisini dierine girdirmekte ve karlk ihsann da ltuf ihsanna irca et
mede gecikmez; nk kulun bir karlk olarak hak ettii her dl, gerekte ilahi
ihsandr.4 Allahn kulunu sevmesi, gerekte btn ilahi ltuflar gibi iki sevgidir ve
lbnl-Arabl onlar u isimlerle isimlendirir: minnet sevgisi-karlk sevgisi, ihsan
sevgisi-karlk sevgisi, ltuf sevgisi-keramet sevgisi, kendiliinden sevgi-mkafat
sevgisi.

462
Minnet ve stihkak

Allah kendisinin onlar, onlarn da kendisini sevdii5 baz kullarnn bulunduunu


bildirmitir. Bylece Allah kullarn sevmesini, onlara olan iki tr sevgisi arasnda
vasta yapmtr. Bu yzden Allah kullarn sevmi, onlar da kendilerine getirdikleri
hkmlerde peygamberlerine uymak sayesinde bu sevgiye muvaffak klmtr. Ar
dndan getirdikleri hkmlerde peygamberlerine uyduklarnda, onlar seveceini
de bildirmitir. te bu ikinci ilahi sevgi, birincinin ayns deildir. Birinci sevgi bir
ltuf sevgisidir, kincisi ise karlk ve keramettir. Esasta keramet sevgisi ltuf sevgi
sinin altndadr; nk o karlk sevgisidir ve birinci sevgi kadar saf bir sevgi ola
maz. nk ltuf sevgisi, sebepsiz, ikinci sevgi ise bir karlktr, (ftht, iv:102)

Allah yle buyurur: De ki: Eer Allah sevdiinizi iddia ediyorsanz, bana uyun
ki, Allah da sizi sevsin.6 te bu, karlk sevgisidir. Birinci sevgi ise seni Peygam-
bere uymaya sevk eden sevgidir. Bylece senin sevgini Allah iki ilahi sevgi arasna
yerletirmitir: ihsan sevgisi ve karlk sevgisi, (ftht, iv-,4 5 6 )

Gnll amel, Allahn kulu sevmesini salar. Bu, zel ve yaplan amelin karl
olan sevgidir; ltuf sevgisi deildir. nk ltuf sevgisi, Allah katnda btn saitle-
rin ortak olduu sevgidir, (ftht, 1:203)

Bylece metinlerden Allahn kulu iki ekilde sevdii ortaya kar: Birinci sevgi, b
tn saadet ehlini ieren karlksz sevgi; ikinci ise kulun nafile bir amelin veya yeri
ne getirmi olduu zel bir amelin neticesi olarak hak ettii sevgidir. Allahn kuluna
bahettii tvbe de iki trldr: Ibnl-Arab onlar ihsan tvbesi ve amelin karl
olan tvbe diye isimlendirir.

Allah tvbe etmeleri iin kullarna dner.7 te bu ilk tvbe, ihsan tvbesidir. Allah
onlarn tvbe etmesinden sonra balamakla kullarna dndnde ise, bu ikinci
ilahi tvbe, karlk olur, (ftht, iv:3 0 3 )

O halde Allahtan ilk tvbe, balanmas iin kulun amel etmesini salayan karlk
sz tvbedir. Amel sayesinde kul, bir karlk olarak elde ettii ikinci tvbeye ular.
Ecir ve ceza, hak etmek anlamna gelir. Tvbe ve muhabbette Ibnl-Arabnin cezay
[karlk] ihsannn karsna nasl yerletirdiini grdk. u halde ceza, gerekte,
hak etmektir. Fakat burada tbnl-Arab ceza kelimesine vifak kelimesini ekler. By
lece ltuf anlam kazanan hibe ve kerem terimlerinin karsnda uygun ceza, hak
etmek anlamna gelir.8 Cezadaki durumun ayns ecirde sz konusudur: Ecir, amel
karlndaki bir bedeldir, o halde ecir, hak etmektir. Fakat burada bnl-Arab ih
sann gerektirdii ecri hak edi ecrinin karsna yerletirir.

Mahede menzilinde uygun karln bilgisi vardr. Allah karlk olmayan bir ey
verdiinde, bu fazlalk el-Vahib ve el-Vehhab isimlerinden bir ihsandr, (ftht.

463
Minnet ve stihkak

111:468)

Hakk grme menzilinin bilinmesi, eyann Rablk mertebesinde nceden bulunu


u, mminler gibi kfirlerin de paynn olduunun bilinmesi, her grubunu kademi
nin kendi kademi zere olduu ve her grubun Muhammedi mertebeden bir adalet
ve ihsan olarak kendi imamlaryla geleceklerinin bilinmesi, ( f t u h a t , i:462)

Ey kendilerine hakszlk yapan kullarm9 vb ayetler, blisi ihsandan kaynaklanan


Allahn rahmetine tamah ettirmitir. Allahn ihsannn kesilmesi mmkn deildir;
nk o, uygun karln dndadr, ( ftuh at , iv:4)

u halde uygun karlk,10 mmknn hakikatine bal ilahi vergidir; vergi karlk
sz ise bu durumda Allahn ihsan ve ltfudur.

Ecri bazen kerem, bazen zorunluluk gerektirebilir, kincisi ilkinden daha stndr.
(FTHT, IV:24)

Allah peygamberleri vastasyla imana hidayet etmi olmakla, kullan zerinde ihsan
sahibidir; kullarn da Allaha kretmeleri farz olmutur. Bu araclk nedeniyle pey
gamberin cretini ise Allah onlar adna der. Bir insan imann btn ubelerini
kendisinde toplar, bu durumda Allah peygamberin cretini o ahs adna peygam
bere verir. Peygamberin ne kadar ecir aldna baknz! Demek ki, tebli etmenin
dl, bir hak edi dldr, ( f th t , iv :23)

Demek ki bnl-Arab Peygamber sz konusu olduunda tebli ameli gibi hak edi
dln bir amelin gerektirdii cret diye grr. Bu noktada amelin gerekli klma
d, Tanrnn cmertliinin gerei olan bir dl daha vardr. Ata [vergi, ihsan]:

Verginin bir ksm zorunlu, bir ksm ltuftur. Hakkn leme varlk vermesi ihsan,
lemdeki her mevcudu yaratmas zorunlu vergidir, ( f th t , iv:274)

Hak edene hak ettiini veren adil, vermesi de adalet" diye isimlendirilir, ( f th t ,
ll:60)

Adalet ancak u kimse iin vardr ki


O adil olduunda yaratklarn ayrr
Varlklar adaletine direndiklerinde ise
O kendi hakkyla ihsan eder, ( fth t , IV:236)

Bylece vergi, zorunlu vergi ve ltuf vergisi olur. Zorunlu vergi, verilen eyin veri
lenle uyumlu olduu; ltuf vergisi ise varlkta olduu gibi, herkesi kuatan vergidir.
Tanrnn leme varlk vermesi, Ibnl-Arabnin belirttii gibi, bir ltuftur ki, bu
cmle, her eyi kapsayan zorunlu rahmete iaret eder ve var olan her eye varlk

464
Minnet ve stihkak

vermek demektir. Nitekim rahmet bahsinde bu mesele ele alnmt.

Byk ey yle der: Varlk, Hakkn ihsanndan kaynaklanan bir cmertliktir, ( f -


THT, IV:365)

Cennet ve nimet, ilahi ihsann iki zelliidir, bu nedenle iki kkyla vergi onlar ta
kip eder: zorunlu ve ltuf vergisi. Amel cennetleri, mminin ameli karlnda ka
zand; ihtisas cenneti ise amel vastasyla kazanlmayan Allahn inayeti ve ltfudur.

Kardn amel cenneti12 karsnda zlmen gerekir. htisas cennetine bel bala,
nk o bu dnya hayatnda iyi amellere erdirilmek gibidir; iyi amellere, almayla
deil, ancak ltufla ulalr, ( fth t , iv:402)

Mutlu ve bedbaht, belirli bir sre amellerinin neticelerinde bulunurlar (gklerin ve


yerin kald sre). Bu sre sona erdiinde ise, uygun dl ve uygun ceza da sona
erer. Ardndan Allahn amellere balamad ve bir guruba tahsis etmedii ilahi
ltuf nimetine intikal ederler. Bu, kesintisi olmayan bir ihsandr, mddeti yoktur.
Cezalarn bedbahtlara ve mkafat nimetlerinin de mutlulara tatbiki, gklerin ve ye
rin mrnn sona ermesiyle sona erecektir, ( f th t . i:387)

Geen metinden, ilahi ltuftan kaynaklanan nimetin Tanrnn herhangi bir amele
balamad veya herhangi bir kavme tahsis etmedii nimet olduu ortaya kar. O
sre olarak uygun karlk nimetine tabidir; baka bir ifadeyle, gklerin ve yerin
mrnn sona ermesiyle uygun karlk bitince, sait kii, bitmesi sz konusu olma
yan ilahi ihsan nimetine intikal eder. bnl-Arabye gre rahmet, iki tanedir: Birin
cisi Rahman isminin ihsan ettii genel rahmettir. Bu, ihsan veya ltuf rahmetidir; i-
kincisi ise Rahim isminin gerektirdii zel rahmettir, bu, zorunluluk veya honutluk
rahmetidir.'3 Ardndan bnl-Arab zorunluluk rahmetini de ihsan rahmetine kat
mada gecikmez, nk o, gerekte Allahn kendiliinden ihsan ettii bir amele ba
ldr.

Sleyman, iki rahmetle gelmitir: zorunluluk rahmeti ve ihsan rahmeti. Bunlar,


Rahman ve Rahimdir. Bylece Hak, Rahman ismiyle ihsan rahmetini, Rahim ismiy
le de zorunlu rahmeti gerektirir. Zorunlu rahmet, ihsan rahmetindendir, dolaysyla
Rahim, ierme yoluyla Rahmana katlmtr. nk Hak, nefsine rahmeti yazmtr,
bylece kulun yerine getirdii ameller karlnda Allah zerinde bir hakk olur.
Allah o hakk kendi zerine zorunlu klm, kul da bu sayede bu rahmeti elde eder.
( fuss, 151 )

Allahn bir rahmeti vardr ki, belirli varlklara zgdr. Bazen rahmet, zorunluluk
rahmeti eklinde belirli bir nitelikle nitelenmi bir grupta bulunur. Sz konusu

465
Minnet ve stihkak

rahmete belirli bir nitelik vastasyla ulaamayan kimseyi, onu hak eden kimsenin
ulat gibi, rahmet ihsan kapsndan rahmete erdirir. Sz konusu kii rahmeti
rahmetin verdii ve kendisinin de nitelendii nitelik sayesinde ulamtr. Bylece
rahmet onun hakknda zorunlu olmutur. u halde herkes, ltuf yolu zerinde bu
lunur: ya kendisi rahmete ular veya rahmet ona ular. Bu yzden asl ve fer ola
rak sadece ltuf rahmeti vardr, ( f th t , i:526)

Allah, genel rahmeti nedeniyle Rahmandr. Genel rahmet, ltuf rahmetidir. Allah,
zel rahmeti sayesinde rahimdir. zel rahmet, "O rahmeti takva sahiplerine yaza
cam'4 (7:156) ve Rabbiniz zerine rahmeti yazmtr (6:12) ayetinde belirtildii
gibi, vacip rahmettir.5 Ltuf rahmetine gelince, o herhangi bir amel vastasyla hak
etmeden ulaan rahmettir. O inayet rahmetidir, ( f th t , i:550)

Nitekim aadaki metinden de, ltuf rahmetinin genel ve koulsuz rahmet; vacip
rahmetin ise snrl rahmet olduu ortaya kar.16

Sleymann (a.s.) Arapa yorumuyla Rahman ve Rahim olan iki isimde zikrettii iki
rahmete gelince: burada snrl olan zorunluluk rahmeti, geni olan ise ltuf rahme
tidir. ( fuss, 152)

N O T LA R :

1 H a k i m T i r m i z N e z a i r u l - K u r a n d a f a d l k e l i m e s i n i a k l a r b k z . Tahsil, s. 12 6 .

2 H a k im T i r m i z " a d l i " b a k a ( s i v a ) v e i r k i n b e n z e r l e r i n d e n s a y a r . B k z . T i r m i z , Nezairu'l-Kuran, s.

27-
5 B u l b n ' l - A r a b d e k i t e m e l f i k i r l e r d e n b i r i s i d i r . B e l i r l i b i r m e t i n d e g e m e s e b i l e , o n u b t n i l a h i i h s a n

la r a y a y g n l a t r a b i l i r i z . B u t a v r , d o r u s u , t a s a v v u f i b i r t a v r d r . n k o k e l a m c l a r n i l a h i a d a l e t a n l a

y la r y la e li ik g r d k le r i ila h i l t u f v e v a r lk t a k i s ir a y e tin e d a ir g r le r in d e n f a r k ld r . Kitabu'l-Evsat


fil-Makalat i s i m l i k ita p ta a d a le t v e l t u f k o n u s u n d a M s l m a n la r n g r a y r l n g r m e k t e y iz . B k z . s.

10 2 . K e l a m c l a n p e y g a m b e r l i i b i r i h s a n s a y m l a r , a n c a k o n u n b i r m k a f a t m , y o k s a k e n d i l i i n d e n b i r

i h s a n m o l d u u k o n u s u n d a g r a y r l n a d m l e r d i r . I b n l - A r a b 'n i n i h s a n v e m i n n e t k o n u s u n

d a k i g r d e b y l e d i r . B u n a g r e m k a f a t z o r u n l u l u k , k e n d i l i i n d e n o l a n is e i h s a n d r . B k z . E a r ,

Makalatul-lslamiyyin, c . II, s . 137; a y r c a b k z . E a r , el-Lumafi Reddi Ehlil-Bidai ve'l-Zey, s . 115. B u r a d a

ih s a n v e c im r ili i k a r la tr r .

4 K u lu n s a y e s in d e m k a fa t k a z a n d a m e l, ila h i b ir ih s a n d r . n k k u l, A lla h k e n d is in e a m e li y a p m a y

h i d a y e t e t m e s e y d i , o f iil i y a p a m a y a c a k t . B u h i d a y e t , k e n d i l i i n d e n b i r l t u f t u r . K u l o n u e y l e m i y l e h a k

e t m e m i t ir , A lla h k e n d is in e ih s a n e tm i tir : O h a ld e , b ir l tu ftu r .

5 A l l a h k e n d i s i n i s e v e n , k e n d i s i n i n d e o n l a r s e v d i i b i r t o p l u l u k g e t i r i r a y e t i n e t e l m i h (5:54 ).

6 B k z . (3:31)

7 B k z . (9 :118 )

8 U y g u n c e z a t e r i m i n i n K u r a n - K e r i m k a y n a k l o l d u u n u b e l i r t m e l i y i z . B k z . (7 8 :2 6 ).

9 D e k i , E y k u l l a r m k e n d i n i z e z u l m e t m e y i n (3 9 :5 3) a y e t i n e t e l m i h .

'Bkz. Uygun karlk, el-Ftuht'l-Mehkiyye, c. IV, s. 265.


B k z . A d i t e r i m i n i n f a r k l a n l a m l a r .

466
Miras Cenneti

12A m e l c e n n e t i a y n z a m a n d a m k a f a t c e n n e t i d i r . B k z . el-Ftuhtl-Mekkiyye, c . II, s . 5 9 9 . l b n ' l - A r a b

o r a d a 'a m e l i n k a r l c e n n e t i d e y i m i n i k u l l a n r .

15 I b n l - A r a b i y l e d e r : R z a r a h m e t i , i h s a n r a h m e t i v e d i e r r a h m e t t r l e r i " (el-Ftuht'l-Mekkiyye, c.

III, s. 4 7 4 ) .

4 B e n o r a h m e t i t a k v a s a h i p l e r i n e v e z e k a t v e r e n l e r e y a z a c a m " ( 7 :1 5 6 ) a y e t e t e l m i h .

IS N e f s i z e r i n e r a h m e t i y a z m t r " (6 :1 2 ) a y e t i n e t e l m i h .

6 b n l - A r a b d e i k i r a h m e t h a k k n d a b k z , el-Ftuhtl-Mekkiyye, c . IV, s . 16 3. B u r a d a y l e d e r : B i z d e n

( m m k n le r ) b ir k s m n z r a h m e ti z o r u n l u l u k y o l u y l a a lr , b ir k s m n z is e ih s a n v e l t u f y o lu y la a lr ;

F s is u l - H i ft e m , c . I, s . 18 0 ; el-Ftuht'l-Mekkiyye, c . IV , s . 57; c . III, s . 48 5; A f l f t n i n i k i r a h m e t h a k k n d a -

k i y o r u m la r i in b k z . Fussul-Hikem, c. II, s . 2 0 5 . A f f y e g r e g e n e l i h s a n r a h m e t i , v a r l k t r .

M i r a s C e n n e t i Hz. Peygamber yle der: nsan Cehennem ehlinin amelini iler,


bylece Cehennem ile arasnda bir kar mesafe kalr, kaderi ne geer, Cennet ehli
nin amelini iler ve Cennete girer. Bir insan da Cennet ehlinin amelini iler, Cennete
girmesine bir kar mesafe kalr, kaderi tecelli eder, Cehennem ehlinin amelini iler
ve atee girer (Shreverdi, Avrifl-Mearij, s. 443). Farz veya nafile her amel bir
cennet kazandrr. Fakat insan zikredilen hadisin de iaret ettii gibi cehennem eh
linden birisi ise tbnl-Arab onun fiilini de karlksz brakmaz, onun amelini iyi
fiile sahip olmayan mminin tevars ettii1 bir miras sayar. Bylece mmin cehen
nemlikten tevars ettii miras cennetine girer.2

Miras cennetine zikrettiimiz mminler girecektir. Oras daha nce Cehennemlik


ler iin belirlenmi meknlardr.3 ( f t u h a t , i :b i s )

Bizler tevars y o l u y l a cehennemliklerin cennetlerine gireriz, ( f t h t , 111:4 3 4 )

N O T LA R :

1 M i r a s c e n n e t i n i n k a r l c e h e n e m d e b u l u n m a z . el-Fthtl-Mekhiyye, c . III, s . 4 4 0 .

2 l b n l - A r a b t d e m i r a s c e n n e t i h a k k n d a b k z . el-Fthtl-Mekkiyye, c . II, s. 4 4 1 ,5 9 9 ; c . III, s . 327.

3 Bkz. C en n eti.

M is a k /Z e r r e le m in d e k i M is a k (imanu'z-zer [zerre lemindeki iman],


kabzatu'z-zerriyye [zerre lemindeki tutu], misak- evvel [ilk misak], ftrat- bela [evet
yaratl], misak- halis [saf misak]) vav, se ve kaf "akdetmek ve salamlatrmak" de
mektir. "Bir eyi salam yaptm" anlamnda vesaktuhu denilir. Misak, "salam ahit"
demektir, (m u c em )

S ?"

Kuranda misak, salam ahit demektir:


Allah vaktiyle peygamberlerden ahit almt. (3:81)

467
Misak/Zerre lemindeki Misak

Onlar Allaha verdikleri sz (ahit) yerine getirirler ve antlamay bozmazlar. (13:20)


Allah'a verdikleri sz misaktan sonra bozanlar. (13:25)

S ?"

Rabbin demoullarmn bellerinden zrriyetlerini alp onlar nefislerine ahit tuta


rak: Rabbiniz deil miyim? diye tank gsterdiinde, Evet Rabbimizsin dediler
(7:172) ayetinde geen misak, tasavvufi dncede nemli bir yer tutmutur.
Sfilerin nderi Cneyd-i Badadi teorik ve pratik tasavvufunun yapsn sz konu
su misaka dayandrmtr. Bu ayet, Cneyde gre, insana ait bir varla ak bir e
kilde dellet eder: Sz konusu varlkta insan sadece Rabbi iin mevcut, bakas iin
var deildir. Meselenin slka dair ynne gelince, Cneyde gre slk, insann
sadece Allah iin var olduu duruma, yani misak haline dnme abasdr. Teorik
ynden misak, Cneydin nda fena, tevhit ve ulhiyet grn yorumlad e-
sastr.1 Ibnl-Arab misak ayetinin tasavvufi dncede kazanm olduu neme ya
banc deildi. O, bu ayeti teorik ve pratik tasavvufunun esas yapmam olsa bile,
temel zellii Rabbi ikrar olan misakta kulun durumunu, insann zerinde doduu
ftrat sayarak, misak anlaym benimsemitir. Bu, lbnl-Arabnin isimlendiriine
gre, bela ftratdr [evet yaratl].
Misak rubbiyeti ikrardr:

Allah insanlar, rablm kabul etmi olma halleriyle zikretmitir. Bu da birinci


misakta demin srtndan zerreleri aldnda gereklemitir, ( f t h t , i:38s)

Allah bedenlerini yaratmazdan nce kendilerine kar bir sz almtr, ( f t h t ,


1:135)

Yzleri kararanlara gelince: Onlara, iman etmenizden sonra inkr m ettiniz deni
lir. nkrnz karlnda azab tadnz. Onlarn daha nceki imanlar, zerreler -
lemi, yani belden nesillerin alnd zamanki imanlardr. Kfir, o ahdi unutmutur.
(FTHT, 1V:349)

Kul, daha nce zerreler leminde olduu gibi, kulluunu Allaha tahsis eder. (FT-
HT, lll:378)

Hak demin srtm tutmu ve ondan demin oullarn zerreler gibi kartmtr.
Kuranda belirtildii gibi, onlar kendilerine kar tank tutmu, onlar da tanklk
yapmlardr, ( f th t , v:58)

Zerre lemindeki misak, Rabl ikrar etmektir, tevhidi deil:

Allah onlar kendilerine kar tank tutmutur. Ben sizin Rabbiniz deil miyim?

468
Mzan

Evet Rabbimizsin demilerdir. Allah onlara Ben tek deil miyim? diye sorma
mtr, nk Allah onlar yarattnda bir ksmnn kendisine irk koacan, bir
ksmnn birleyeceini bilmekteydi. Hepsi Tannmn rablgn kabul etmiler. Mrik
ise buna bir de orta eklemitir, ( f th t , i:247)

Atomlarn Misak=Evet Ftrat:

Hz. Peygamber Her doan slam ftrat zerinde doar demitir. Bu ftrat, Tanrya
verilmi saf ahittir. Hi kimse onu zorla alp Haktan soyutlayamaz. Bu ahit daima
ona tahsis edilmitir, ( f th t , iv:57)

Hakkn yaratklarndan ahit ald surete gre tecellisinin nemi:

Hak yaratklarna onlardan ahit ald surete gre tecelli etmi olsayd, hi kimse
onu inkr etmeyecekti, tnkrn gereklemesinden sonra, yaratklarndan misak al
d surete gre tecelli eder ve bylece herkes onu kabul eder. nk onlar Hakk
tanmlar ve kabullerinin delillerine sahiptirler, ( f th t , i:465)

n otlar :

' Bkz. Resail-i Cneyd. Ayrca misak hakknda bkz. Hakim Tirmiz, Kitabu'r-Riyazet, s. 40; Gazlt, ed-
Drret'l-Fhire, s. 119; arani, el-Yevakit vel-Cevflhir, c. 1,-s. 102.

M z a n Eb Mansur yle demi: "Araplarn buday ve benzeri eyleri tarttklar tatan


ve demirden yaplm aletlere m evazin dediklerini grdm, tekili m z a n ' dr." Eyann
tartld aralara mzan denilir. Zeccac yle demi: "insanlar 'Kyamet Gn adalet
mizanlarn ortaya koyarz' (47:21) ayetinde zikredilen mzan hakknda gr ayrlna
dmlerdir. Ayetin tefsirinde, onun iki kefeli bir mzan olduu sylenmitir. Bu mzan
insanlara adaletle muamele etsin ve amelleri onunla tartlsn diye dnyaya indirilir."
Dahhak'n yle syledii rivayet edilir: "Mzan adalet demektir." Baz kimseler unu i-
leri srmlerdir: Mzan, yaratklarn amellerinin bulunduu kitap demektir. Vezn "mik
tar" demektir. M zan "miktar" demektir. (Usan)
S?"

Mzan eyay bakalama ve dnmeye sevk eden sapma zelliinin karlnda,


varln koruyan eyadaki itidal zelliidir.

Her eyin bir mizan vardr


Her eyin bir eksiklii ve stnl vardr
Salihlerin kendilerine zg lleri vardr
Ktlerin Hak katnda bir mzam vardr
Hareketleri iin vezin ortaya koyan kimse

469
Mufassal

Mutlu olur; bu konuda kendisine burhan gelse bile


nk onun mizan kendi hakikatindedir
eytan ona bu konuda yardm etse bile
Bu nedenle yolunu tutan yaratklar iin dedi ki;
eytann onun zerinde b ir otoritesi yoktur, ( f tu h a t , iv:1 23)

Mzan Tanrnn kullarn hesaba ekmesinin niteliidir. Mizan tartann iradesine


bal olarak deiir. Bu balamda ilahi adalet, mizann ahsn, yani amellerin sahibi
nin ztna bal olmasn gerektirir. Sz gelii demiri altn mizanyla tartmadmz
gibi, her insana zg bir mzan vardr ve bu nedenle hi kimseye hakszlk yaplmaz.

Ameller (kullarn amelleri) iin mizan konulmutur" (55:7). Bu nedenle mzan, a-


mellerin amayaca snr amaz. Allah kutsi hadiste yle der: Yedi kat gk ve be
nim dmdaki sakinleri. Gklerin ve yerin Allahtan baka skini yoktur. Haberdar
olana iaret yeter, ekilci alimlerin genel kullanmna gre, buradaki benim dm
daki mrikin var sayd ortak demektir. ayet Tanrmn yaratmada bir orta ol
sayd, bu durumda Allahtan baka ilah yoktur" ifadesi, terazide dengede kalmazd.
Halbuki Allahtan baka ilah yoktur her durumda daha ardr. nk mrik de
irk kotuu eye kar Allah tarafn tercih eder. Bu nedenle Allah mriklerin y
le sylediklerini bildirmitir: Biz taptmz eylere bizi Allaha yaklatrsnlar diye
tapyoruz. Buna gre tevhit mizan deil de varlk mizan ykseltildiinde, 'Al
lahtan baka ilah yoktur cmlesi teraziye girer, bazen de bykln tevhidinin
mizanna girer. Bu, mriklerin tevhididir. Bylece Allahtan baka ilah yoktur
cmlesi onunla llr ve terazi dengede kalmaz. Buna gre Allahtan bakas ol
madnda terazi dengesini kaybetmez. ( fth T, iv:44s )

M u f a s s a l bnl-Arab mufassal ve mcmel [ayrntl ve zet] terimlerini, birinci

nin kincinin hakikatlerinin zeti olmas bakmndan insan ve lem arasndaki iliki
ye iaret iin kullanr. te yandan lem de insandaki hakikatlerin mufassal hale
gelmesidir. Bkz. Byk lem -K k lem , Byk nsan.

M u h a d e s e bkz. la h i H it a p

M u h a m m e d in K u a t c l n a V a r i s l i k Hz. Muhammede vris olmak.

Bu mjde sayesinde, ben Muhammedin kuatclna vris oldum. Hz. Peygamber,


son peygamber ve vahiy indirilen son kimsedir. Allah ona cevniul-kelim [btn
hakikatleri kendinde toplama] zelliini vermitir, ( f th t , i:35o)

470
Muhammedin Nuru

M u h a m m e d in N u r u bkz. M u h a m m e d i H a k ik a t

M u h a m m e d in V e k i l l e r i Peygamberler ve resuller, btn insanla gnderilmi


olmas ynnden Hz. Muhammed'in vekilleridir. Her peygamber belirli bir zamanda
onun naibidir; kendisi geldiinde ise baka peygamberlerin hkm kalmamtr.

Onlar naiplerinin ellerindeki Hz. Muhammedin eriatlardr. Hz. Muhammed b


tn insanlara gnderilmitir, dier peygamberler ise hi kukusuz onun naipleridir.
Hz. Muhammed zuhur ettiinde sadece kendi eriatnn hkm kalmtr ve her
hkm sahibi ona dnmtr, (ftht, ii:1 34)

Peygamberlerden dnyada Allahn peygamberi Muhammedin (a.s.) vekili olduklar


gizlenmi, bu durum ahirette gsterilmitir. nk Hz. Peygamber yle demitir:
Ben Kyamet Gn insanlarn efendisiyim. Bylece Hz. Peygamber btn insanla
ra efaat eder, ( ftht, ii:138)

Btn peygamberlerin Hz. Muhammedin vekili veya naibi olmalar olgusunun esasl
bir ekilde onun vrislerin babas olmasyla i ie girdii grlr. Bu balamda her
eriat ve ilim, Muhammedi bir mirastr.

Hz. Muhammed demden son vrise varncaya kadar btn vrislejin babasdr.
demden kyamete kadar btn zamanlarda ve peygamberlerde ortaya km her
eriat ve ilim, Muhammedi bir mirastr. Bylece hepsinin hkm, demin ve Mu
hammedin suretinde zuhur etmitir, ( fth t , i:457)

M u h a m m e d i bkz. M u h a m m e d i K a d e m in V r is i

M u h a m m e d i H a k i k a t Eanlaml terimler:1 Kelime-i Muhammediye [Muhammedi


hakikat], Nr- Muhammedi [Muhammedi Nur], Nr- Muhammed [Muhammedin
Nuru], Hakikat-i Muhammed [Muhammedin Hakikati]. Muhammedi Hakikat (Ha-
kikat-i Muhammediye)2 Hakkm zuhur ettii en yetkin yaratlm tecelligh, en zel
anlamyla insan- kmildir.3 Btn varlklar ilahi bir ismin zel tecellighdr. Hal
buki Muhammed (a.s.) [btn isimlerin anlamlarn kendinde toplayan anlamnda
ki] ism-i cmin -ism-i cmi, ism-i a'zam4 [en byk isim], yani Allahtr- mazhar
olabilen yegne kimsedir. Bu nedenle Hz. Muhammed mutlak kuatclk mertebesi
nin sahibi olmutur. Muhammedi Hakikatin de -ilk taayyndr- lbnl-Arabnin
ona nispet ettii birtakm ilevleri vardr: a) lem ile ilikisi bakmndan Muhamme
di Hakikat, Allahn her eyden nce ve her eyi de kendisinden yaratt bir nur ol
mas ynnden lemin yaratlnn kayna ve asldr (Cabir b. Abdullah hadisi).5 O

47i
Muhammedi Hakikat

varlk formlarnda Hakkn tenezzlnn ilk merhalesidir. Muhammedi Hakikat bu


adan hakikatler hakikatinin suretidir, b) nsan ile ilikisine gelince, Ibnl-Arabi
Muhammedi Hakikati insan kemllerinin ulaabilecei son nokta sayar.6 Dolaysyla
o varln hakikatlerini kendisinde toplayan insan- kmilin yetkin suretidir, c) Ta-
savvufi ynden Muhammedi Hakikat, yani hakikat-i Muhammediye btn peygam
ber ve velilerin ilimlerini aldklar bir kandildir. Mhrn7 [peygamberlerin sonuncu
su] hakikati Muhammede (a.s.) ait olduu iin, o Hak ve halk arasnda durur; bilgi
almak iin birinciye ynelir, ilim vermek iin ardndan kinciye intikal eder.8

Yaratmann balangc Hebdr.9 Onda ilk var olan ey Muhammedi Hakikattir.


Mekn olmad iin onu snrlayacak bir nerede sorusu yoktur. Nereden var oldu?
Varlk ve yoklukla nitelenemeyecek bilinen Hakikat'ten [hakikatl-hakaik]. Nerede
var oldu? Hebda. Niin var oldu? lahi hakikatleri izhar etmek iin, ( ftht, t u s )

Hak kendisine dair bilgi vastasyla bildii tarz zere, lemi var etmek ve yaratln
balatmak istediinde, bu yce iradeden klli hakikate dnk tenzih tecellileri tar
zndaki bir tecelli ortaya km, bu tmel hakikatten Hakkn diledii suret ve e
killeri amak [yaratmak] iin Heb diye isimlendirilen bir hakikat ortaya kmtr.
te o lemde var plan ilk eydir. Ardndan Hak nuruyla Hebya tecelli etmitir.
Btn lem bilkuvve onda bulunmaktayd. Bylece evin duvarlar kandilin n
kabul ettikleri gibi lem de kendi istidat ve kuvvetine gre Haktan her eyi Hebda
kabul etmitir. Bunlarn iinde kabul edicilikte Hakka en yakn akl diye isimlen
dirilen Muhammedin hakikati olmutur. Bylece o btn lemin efendisi ve lem
de ilk zuhur eden olmutur. Onun varl da o ilahi nurdan, Hebdan ve klli ha
kikatten meydana gelmitir. Baka bir ifadeyle Hebda Muhammedin hakikati ve
lemin hakikati Hakkm tecellisinden meydana gelmitir.10 ( f th t , m 19)

Son ifadeden Muhammedi Hakikatin varlkta ilk zuhur eden ey olduu ortaya
kar. Bununla birlikte o, Hebdan ve hakikatler hakikatinden (hakikatl-hakaik)
meydana gelmitir. Buna gre ilk olan, yani Heb, dta var olmayan akledilir bir
hakikattir, ikinci, yani hakikatl-hakaik ise ne varlk ne de yokluk ile nitelenebilir.
O halde geriye sadece Muhammedi Hakikat kalr. O varlkta ortaya kan ilk eydir
ve onun tecellisinden de lem zuhur etmitir:11

Btn varlk Muhammedi Hakikattir. ni ondan, ona ve onun vastasyla yine o-


nun zerinde gerekleir. Muhammedi Hakikatin her eyde iki yn vardr: Birin
cisi Muhammedi, dieri ise Ahmeddir [Hz. Peygamberin semavi ad olan Ahmede
mensup], Muhammedi yn Cebraile ait ve bilgiyle ilgilidir; Ahmed olan ise imanla
ilgilidir, manevi ve mmidir [okur yazar olmayan].12 Vahyin indirilmesi Muham
medi yne, tecelli ise Ahmed yne aittir, (bulga , vr. 133)

4 72
Muhammedi Hakikat

Yaratma ii onunla (Muhammed=Kelime-i Muhammediye) balam ve yine onunla


bitecektir, (fuss, 214)

Akl (ilk Akl, Muhammedi Hakikat) yz evirmek ve ynelmek arasnda gider ge


lir. Bir yandan Yaratana dner ve ondan ilim alr. Bylece Hak ona tecelli eder ve
sahip olduu baz zellikleri ona aar. lk Akl aada bulunanlara da srekli bir
ey vermek iin ynelir. O halde lk Akl muhta-zengin, hor-azz, kul-efendidir.
(UKLE, 562)

demden son peygamber Hz. Muhammede kadar btn peygamberler bedensel


varl sonra olsa bile hakikati itibariyle var olduu iin son peygamberin kandilin
den bilgilerini almtr.'3 te bu dem su ve toprak arasndayken ben peygamber
dim"'4 hadisinin anlamdr. Dier peygamberler gnderildiklerinde peygamber ol
mutur. (FUSS, 63-64)

NOTLAR:

' Ayn zamanda insan- kmilin eanlaml terimlerine de baklabilir; nk o da znde ayn hakikate i-
aret eder.
2 Hakikat-i Muhammediye: Bununla hakikatl-hakaik diye isimlendirilen hakikate iaret ederler. Bu
mertebe, btn hakikatleri kuatan ve klllii ile klln czlerine sirayet etmesi gibi btn czlerine
sirayet eden hakikattir. Bunun nedeni, hakikat-i Muhammediyenin orta-berzah ve itidal alannda sabit
olmasdr; yle ki, hibir isim veya sfat kendisine baskn gelmez. Nitekim bu konuyu intiha tvbesin
den sz ederken belirtmitik. Bylece bu orta berzahlk, Hz. Peygamberin Allahn ilk yaratt ey be
nim nurumdur hadisinde iaret edilen Ahmed nrdur (Kaani, Letaifl-A'lm).
} Bkz. nsan- Km il.
4 Bkz. T o p la y a n sim , lsm -1 A 'zam .
5 lbnl-Arab Allahn yaratt ilk ey benim nurumdur hadisini Nur- Muhammed ve Muhammedin
(a.s.) bedeninde zuhuruna kadar ayrntl olarak zikreder. Bkz. Bulgalu'l-Gavvas, s. 8 -9 .

6 Bkz. nsan- Km il.


7 Bkz. H atam .
8 Ebl-l Afifi Mahalatul-tslamiyyinfi'l-Kclimc isimli makalesinde (s. 33-75) Hakikat-i Muhammediyeden
genie sz eder. Aklamalar iin bkz. Talihat, s. 3 19 . Aflfnin Hakikat-i Muhammediye hakkndaki g
ryle ilgili deerlendirmelerinin bir ksmna katlyoruz: Bu balamda, bilhassa lbnl-Arablnin Ha
kikat-i Muhammediye gr ile daha nceki iann Muhammedi Nurun ezelilii fikri; Ehl-i Snnetin
eitli rivayetlerle destekledikleri bu gr kabul etmeleri; bu nurun Muhammedin (a.s.) tarihi ahsi
yetinden nce geldiine dair btmi-lsmaililerin fikirleri arasndaki benzerliklerle ilgili tespitlerine katl
yoruz. Ote yandan Hakikat-i Muhammediye ile peygamber Muhammed (a.s.) arasnda kurduu ilikiye
ise katlmyoruz. yle der: Tbnl-Arabnin Kelime-i Muhammediye ile kastettii ey budur. Kelime-i
Muhammediye, Hz. Peygamberin ahsiyetinden tamamen farkldr, hatta aralarndaki iliki, herhangi
bir baka nebi veya resln ya da bir velinin Hakikat-i Muhammediye ile ilikisi gibidir. O halde Keli
me-i Muhammediye, zaman ve mekn snrlarnn dnda saf metafizik bir eydir." Bu ifade, lbnl-
Arabinin Hakikat-i Muhammediye gryle aka eliir. Bu nedenle unu iddia ediyoruz: Hakikat-i
Muhammediye ile herhangi bir peygamber arasndaki iliki, Hz. Muhammed peygamberle arasndaki i-
likiden farkldr. Nur- Muhammedi olan ve Hz. Muhammedin bedensel varln nceleyen Hakikat-i

473
Muhammedi Kademin Vrisi

Muhammediye, her peygamberde belirli bir ekilde zuhur eder (Muhammed'in naipleri), u var ki, o-
nun eksiksiz mazhar tektir. O da, Hz. Muhammed'in ahsdr. Bu nedenle tbnl-Arabi her ikisini ay
rm yapmadan, hatta eanlaml kullanr. Bu balamda bn'l-Arabnin Hz. Muhammed hakkmdaki ifa
delerinin byk ksm Hakikat-i Muhammediye ile de ilgilidir. Byle bir ayniyet baka bir peygamber
iin sz konusu deildir.
9 Bkz. H eba.
loBkz. bn'l-Arabnin lemin Hakikat-i Muhammediyeden nasl ve hangi mertebelerle meydana geldi
iyle ilgili ifadesi, Aka, s. 40-43.
" Vardmz bu kanaat Aff'nin sz geen makalesindeki gryle eliir; nk o, hakikat-i
Muhammediye ile Hakikat'l-Hakaiki ayn sayar.
l!Bkz. mm lik.
tbn'l-Arabde Hakikat-i Muhammediye iin bkz. el-Fthtl-Mehkiyye, c. III, s. 444; Bulgatul-Gavvas,
s. 8-11; Kitab- TeceUiyat, s. 674; Crcni, Trifat, hakikat-i Muhammediye maddesi; Halla, Tavasin, s.
191-194; Gazl, el-Maznn Bihi Ala-Gayri Ehlihi, s. 184.
'4Bkz. Hadis Dizini, no. 2.

M u h a m m e d i K a d e m i n V r i s i Muhammed! kademin vrisi, Hz. Muhammedin


vrisidir.

Muhammedin kademinin vrisi, her asrn banda gelir ve insanlara din ilerini
retir. Nitekim Hz. Peygamber yle buyurur: Her asrn banda mmetimden birisi
gelir... Sz konusu insan devrinin dem idir. ( akku 'L-cuyb , 28)

M u h a m m e d i M a k a m bkz. M u h a m m e d i K a d e m in V r is i

M u h a m m e d i R u h bkz. M u h a m m e d i H a k ik a t

M u h a m m e d i Z a m a n Muhammedi zaman (zaman- Muhammedi), Hz. peygambe


rin devrinden kyamete kadar uzayan sredir. nk Hz. Muhammed, eriat koyan
peygamberlik anlamndaki terii nbvvetin son peygamberidir ve dolaysyla ken
disinden sonra artk hibir peygamber gelmeyecektir. Bizler de, kyamete kadar o-
nun devrinde ve eriatnda kalmaya devam edeceiz.

Mmin Muhammed! zamanda peygamberin yolundaki velilerin ulat kemle


doru ztn yetkinletirmeye devam eder. Bu zamanda eriat getiren peygamberli
in kaps kapanm, ilahi ilimlere ve srlara ulama kaps ak kalmtr, ( f t h t ,
IV: 152)

M u h t a s a r Eanlaml terimler: Muhtasar- erif [kymetli zet], muhtasar- veciz [ve


ciz zet], muhtasar- cam [kuatc zet], muhtasar- lem vel-Hak' [lem ve Hakkm

474
Mukaddes Feyiz

zeti], ierikte eanlaml terimler: Nsha, suret, lem-i sair [kk lem], berna-
mec-i cm [kuatc program], kelime-i camia [kuatc hakikat], insan- kmil, hali
fe, kevn-i cm [kuatc olu], lbnl-Arab insann hakikatinde btn kemlleri
toplar. Bylece insan kk cisminde lemde yaylm btn hakikatleri birletirir.2
Fakat bnl-Arab insan kk lem saymakla yetinmez, onun ilahi hakikatleri
kendinde tppladgn da belirtir. Bylece Ibnu 1-Arabnin insana en byk kemli at
fettiini grmekteyiz. nk insan ilahi mertebenin btn hakikatlerini ierir ve
onlar kendinde toplar.3 Burada insan ile kastedilen insan- kmildir.4 O iki merte
benin, yani ilahi ve kevn mertebelerin hakikatlerini kendinde toplayan bir zettir.5

tnsan lemde en son var olandr, nk zet uzam bir eyden yaplabilir, insan
lemin ve Hakkm zetidir, bu yzden insan, yani insan- kmil zetin zetidir.
(FTHT, 111:315)

Mutavvel [uzam] ile genel lemi, zet ile ise insan- kmili kastetmekteyim.
(FTHT, 111:315)

Allah demi kendi suretine benzer yaratmtr.6 dem yetkin, zet, sonradan var
olmu ve kadm gibi oluun btn hakikatleriyle zuhur eden insandr.7 ( f th t ,
II:391)

dem Hakkm suretine gre var olmutur. nk btn varlk zet olarak onda
bulunur, ( f th t , v:4s)

Allah insan byk lemin btn mnlarm kendinde toplad8 deerli bir zet;
byk lemde ve ilahi mertebede bulunan isimleri toplayan bir nsha yapmtr.
(KLE, 45)

NOTLAR:

1 Bkz. Bu szlkte geen eanlaml terimler.


2 nsan, geniletilmi eyin -ki o lemdir- zetidir. Bkz. Biiyk le m -K k lem . Ayrca bkz. Mecelle-!
Klliyeti'l-Adab, (1933), s. 27; Vocabulai e tech. Et criq. de la philo lalande, microcosme et macrocosme, s.
587.
3 Bkz. H akk'n Sureti/H akkn Z a h ir S u reti.
4 Sadece insan- kmil deerli zettir.
5 Bu konuda bkz. Uhletit'l-Mstevfiz, s. 51; Mevakiu'n-Ncm, s. 72; Aflf, Tlikat, s. 36 ve 296.
6 Bkz. S uret.
7 Bkz. nsan- Km il.
8 Bkz. N sha.

M u k a d d e s F e y i z Eanlaml terim, ehadet tecellisi. Bkz. F e y iz .

475
Mukaddes zelliklerin Tecelligh

M ukaddes z e llik le r in T e c e l l i g h Mukaddes zelliklerin tecelligh, Tan-


rmn suretiyle lemde var olan Vaktin Sahibidir.
Kutup Hakkm aynas, nezih niteliklerinin tecelligh, ilahi mazharlann meclas ve
Vaktin Sahibi, zamann hakikati ve kaderin srdr, ( f th t , 11:573)

M u r a k a b e bkz. T a r i k

M u t a v v e l - B s t [M u tavvel'in kk harfleri] ta, vav ve lam bir eydeki fazla lk ve il


zam a dem ektir. "Bir eyin u zam as" anlam nd a tale e-ey buradan gelir. "O n u n la bir
m r boyu ko n u m ayacam " anlam nda la-kellimuhu tvale'd-dehr denilir, ( m u cem )

S ?"

Tl Kuranda zikredilen szlk anlamyla geerken mutavvel gemez:

mrleri de uzun oldu (tetavele). (28:45)


Gndz uzun (tavil) meguliyetin vardr. (737)

S9-

nsann kk bir lem, lemin ise byk bir insan olduunu ileri sren Yunan d
ncesi, Ibnl-Arabnin terminolojisini zenginletiren kimi terimlerin gelimesini
ve ortaya kmasn salamtr. Mutavvel-bst terimi de lemin baka bir ismidir.
Baka bir ifadeyle o, zet insann mukabilinde, byk insandr.

nsan lemin hakikatlerinin topland eydir. O zet ve muhtasardr. lem ise


bst-mutavveldir [yaylm ve uzam ].1 ( f th t , 11:307)

N OTLAR:

1 Bkz. M uh tasar, S u ret, N sh a, B yk nsan.

M u t la k B i r l i k / B i r in M u t la k B ir li i/ o k lu u n B ir li i Birin mutlak birlii


(ahadiyetl-ahad) teriminin1 eanlamllar, ahadiyet, ahadiyet-i ztiye [Zatm mutlak
birlii], ahadiyet-i ayn [hakikat birlii], ahadiyet-i zt (Birin birlii: birlik, Zta zg
birlii, hakikat birlii, zt birlii). okluun birliinin eanlaml terimleri: ahadiyet-i
temyiz [ayrm birlii], ahadiyet-i cem [toplam birlii], ahadiyet-i esma (isimlerin birli
i). Ahad, Kuran- Kerimin yntemini takip eden Ibnl-Arabinin De ki: Allah
Ahaddr (112:1) ayetinden hareketle Allaha; Hi kimseyi (ahad) Rabbinin ibadetine
ortak komasn (18:110) ayetinden hareketle de Allahtan bakasna (ma-sivellah)
verdii bir isimdir. Fakat Ibnl-Arab Allah ile O ndan baka her eyi ayn nitelikte
nasl bir araya getirir? Bu balamda tbnl-Arab, iki ahadiyeti, yani birlii ayrt eder:

476
Mutlak Birlik/Birin Mutlak Birlii/okluun Birlii

Birincisi belirlilik ekiyle Ahadiyet [bunu Trkede byk harfle Ahadiyet diye ifade
edebiliriz], kincisi ise belirsiz ahadiyettir. Buna gre Hakka zg olan Ahadiyet, ya
ratklara zg olan ise ahadiyettir. Bu durumda Ahadiyet Ahadn veya Vahidin bir
liidir. eyh-i Ekber ona Zta ait birlik anlamnda ahadiyet-i ztiyye der. O Allaha
zgdr ve hibir yaratlmn onda pay yoktur. Bu ahadiyet, Abdlkerim el-Cl,
Ahmed Ziyaddin Gmhanevi ve Letaifu'l-A'lm yazarnn ifadelerinin kendisiyle
rtt eydir. Belirsiz ikinci ahadiyet ise, okluun birliidir. bnu 1-Arab varl
nn srebilmesi iin her oklukta varln koruyan ve onu baka varlklardan ayrt
eden bir birliin (ahadiyet) olmas gerektiini dnr. Bu Abdlkerim el-Clnin
duvarn zel yaps diye isimlendirdii eydir. Geen ifadeleri aadaki genelleme
lerle aklayabiliriz: a) Her okluun bir birlii vardr. Bu, ahadiyet-i kesret, yani
okluun birliidir. okluk ancak birlii sayesinde var olabilir. Sz gelii duvar,
amur, tula, kire ve ahabn toplamndan meydana gelmez, onu meydana getiren
zel bir bileimin bulunmas gerekir. te bu bileim, btn bu toplamdan farkl o-
lan o duvarn birliidir. Bu durumda birlik, zel bir tarzda, btnn bileimi olur,
b) Her birliin bir okluu vardr ki, bu okluk, Birin okluudur. Birdeki okluk,
Birin farkl bant ve ynlerinden ibarettir. Ulhiyet, sz gelii, birdir, isimleri, ba
ntlar ve itibarlar sayesinde oalr. Fakat Her birliin (ahadiyet) bir okluu
vardr diyerek bir genelleme yapamyoruz.2 Bu yzden ahadiyette okluk sz konu
su deildir, o [her trl okluktan arnm anlamnda] mutlak ve srftr. Ahadiyet,
teklii ynnden ve herhangi bir eye ilimeyii ynnden Zta verilebilir. O halde
Ibnl-Arabye gre iki ahadiyet vardr: ncelikle ilahi Ztn ahadiyetini grm ve
onu teklii nedeniyle Ahad diye isimlendirmi; lemdeki oklua bakm ve onun
kendi birlii sayesinde ayakta durduunu grm, bu birlie de ahadiyet demitir.
Bunun nedeni, temel zellii temyiz olan sz konusu ahadiyetin de bu zellikte
Ahadm birliine ortakldr. u halde yaratlmlardaki birlik (ahadiyet) okluun
birlii, yani ahadiyet-i kesret veya temyiz birliidir. Temyiz, daha teknik bir bakla,
tek olmaktr. u halde okluun birliinin ahadiyet diye isimlendirilmesini nedeni
yegne niteliktir: Teklik. Bu okluk birlii, bnl-Arabnin dnce sisteminde ka
nlmazdr, nk bundan insan Birin birliinin bilgisine intikal eder. Hak birlii
her eye nfuz ettirmi, bylece her ey, birlii renir ve zevk yoluyla da bu bilgi
den Birin birliini renir. bnl-Arabnin tutumunu yle zetleyebiliriz: Ztn
birlii, Ahadm birlii veya sadece Ahadiyettir. Ulhiyet ise Ahadm birlii ve oklu
un birliinin sahibidir. nsan okluun birliinin veya temyiz birliinin sahibidir;
hibir zaman insana Ahadm birlii izafe edilemez.3
Ahad: Hakkm ve lemin nitelii:

477
Mutlak Birlik/Birin Mutlak Birlii/okluun Birlii

Ahad; melek, felek, yldz, tabiat, unsur, maden bitki vb her eye verilen bir isim
dir. Bununla birlikte o De ki: Allah Ahaddr ( 112 :1 ) ayetine gre, ilahi bir nitelik
tir. Hi kimse (ahad) Rabbinin ibadetine ortak komasn (i8:io) ayetinde ise, onu
lemin bir nitelii yapmtr, ( f tuh at , i:22i)

Hakkn nitelii, ahadiyettir. lemin her bir parasnn da, kimsenin ortak olmad
ve sayesinde baka her eyden ayrt ve farkllat kendisine zg bir birlii
(ahadiyet) vardr; bununla birlikte bakalaryla ortak olduu zellikleri de vardr.
(FTHT, 111:18i)

Rabbinin ibadetine hi kimse (ahad) ortak komasn" ( 18:110). Ayette ahad belirsiz
zikredilmi, bylece ahadiyet zelliindeki her ey kapsamna girmitir. Her eyin
kendisine zg bir birlii vardr, ( f th t . i:47a)

Mukaddes Zt, mutlak birliin sahibidir:

Mukaddes Zt, mutlak birlii ynnden hibir eyin4 kayna deildir ve hibir ni
telikle nitelenmemi ve hibir isimle isimlendirilmemitir. ( bulga , 100)

Zt'a ulhiyetten soyutlanmken ibadet edilmedii gibi, ulhiyete de kendisiyle ni


telenmi olana nispet edilmeksizin ibadet edilmemitir. badet, kulun hakikatinin
gerektirdii eye gre yerine getirilmitir, yoksa Hakkn hakikatinin gereine deil.
Kulun hakikati bileik, Hakkn hakikati ise tektir.5 Bu nedenle Elif harfi yazda -
Hak tarafndan belirlenmi olarak- kelimenin bandayken, ne bir harfe bitiir ve
ne de bir harf ona bitiir; nde deilse, baz harfler bitiebilir, ( f th t , II:591)

Allah: Hakikat ve okluk birliinin sahibi:

Bizi talep eden ilahi isimler ynnden Allahn birlii, okluun birlii bizden ve i-
simlerden mstani kal ynnden Allahn birlii ise hakikat birliidir. ( fus S,
105)

Allah, zt ynnden Birin birliinin sahibi, isimleri ynnden okluun birliinin


sahibidir, ( f th t , i:46s)

Allah zt asndan tek isimleri itibariyle ise oktur. Her mevcudun Allahtan zel
bir Rabbi vardr, btne sahip olmas imknszdr. Hakkn birliinde hi kimsenin
pay yoktur. Hakkn birlii, hepsinin bil kuvve toplamndan ibarettir.6 ( fusS, 90)

Allah ismi, zta ait, yce, bir, btn isimleri toplayan isimdir. O hepsinin kendisine
dellet ve iaret etmeleri ve ona ilimeleri ynnden, btn gzel isimlerin topla
mnn birliinden ibarettir. ( akku L-cuyb , 62)

Birlik Hakka zgdr. Bu, okluun birlii deil, Ztn birliidir. okluun birlii,

478
Mutlak Birlk/Birin Mutlak Birlii/okluun Birlii

isimlerin birliidir, ( f tuh at , IV:274)

lemin birlii, okluun birliidir:

lemdeki7 birlik, toplamn birliidir, ( fth t , 111: 193)

Harfler de doalar hatta btn eya gibi, kendilerine zg niteliklere sahip olduu
gibi, birlemelerine bal zelliklere de sahiptir. Birlemelerinden meydana gelen
zellikleri kendi hakikatlerinden deil, toplamn birliinden kaynaklanr, ( f th t ,
11:300)

Ahadiyet, kimse tamah etmesin diye, insan vb btn mevcutlara verilebilir. Bu ba


lamda Allah yle buyurur: Salih amel ilesin ve Rabbinin ibadetine kimseyi (ahad)
ortak klmasn ( 18:110). Bylece birlik btn varlklara nfuz etmitir. ( elIf, a)

okluun birlii: Bir'in birliine giden yol:

Ahadiyet Hakka zg olsun diye kula okluk verilmi; kendisinde ahadiyet zevk
olarak bulunsun diye, her yaratlma temyiz ahadiyeti [bir eyi dierlerinden ayrt
eden kendine zglk, kendi birlii] verilmitir. Herkes kendisinde birliin bulun
duunu bilir, bundan ise ilahi birlii renir ve Allaha tanklk eder. nk yara
tlm, sayesinde baka yaratklardan ayrld birlii zevk olarak bilmeseydi, saye
sinde Allahn yaratklarndan farkllat bir birliinin olduunu bilemezdi. u
halde bu birlik mutlaka vardr ve okluk iin sz konusu olan, okluun birlii,
ahadiyet-i kesrettir.8(ftht, i:3 7 s)

Birin birliini okluun birliinden rendim, (ftht, i:4 0 4 )

NOTLAR:

1 Abdlkerim el-Cl ahadiyet hakknda yle der: Ahadiyet Ztn tecellighdr. simlerin veya sfatlarn
veya onlarn neticelerinin ahadiyette zuhur etmeleri sz konusu deildir. Buna gre o, Hakka ve halka
ait nispet ve izafetlerden arnm srf Ztm ismidir. Ahadiyet tecellisinin varlklar iinde senden daha
kmil mazhar yoktur.... te insann bu hali, varlklar iinde ahadiyetin en yetkin mazhardr (nsar-
Kmil, c. I, s. 25). Gmhanevi de ahadiyeti yle tanmlar: Ahadiyet btn isim, nispet ve sfatlarnn
dmesi itibariyle Ztn ismidir" (CaniuI-l/sul, s. 54). Letaiful-A'lm yazan da ahadiyet trlerinden sz
ederek yle der: Ahadiyet: Hi bir ey ile arasnda bir iliki veya hibir eyin kendisine bir nispetinin
olmay ynnden Zt. Ahadiyet denilen bu itibar nedeniyle Zt lemlerden mstanidir; nk bu a-
dan Zt ile eya arasnda hi bir iliki ve nispet yoktur. Ahadiyet denilen bu ynden Zt hi bir ekilde
idrak ve ihata edilemez; nk btn itibarlar, bu mertebede dmtr. te bu, daha nce de belirtti
imiz gibi, Zta 'Ahad denilmesini temin eden itibardr; sz konusu itibarn konusu ise Ztn btnlg,
mutlaklg ve ezeliligidir. Ahadiyyetuz-ztiyye'. Ztn hibir eyle ve hi bir eyin Zt ile ilikisinin (nis
pet) olmay asndan dikkate alnmas. Nitekim daha nce bunu belirtmitik. Zt, bu ynyle hibir
ekilde idrak ve ihata edilmez ve bu ynden lemlerden mstanidir. Ahadiyyet-i sjatyye: sim ve sfat
larn Ztta bir olmas ve ondan meydana gelmeleri. Bu itibar, ilgili blmde zikredilecei gibi,
vahidiyet-i zt (ztn birlii) diye de isimlendirilir. Bu itibar sayesinde isimler, aralarndaki farkllklara

479
Mutlak Gayb

ramen, bir olurlar ve her bir isim dierine dellet eder; bununla birlikte her isimden kendisini dier i-
simlerden ayrt eden bir mn anlalr. Ahadiyyet-i esim: Sfatlara ait birlik. Nitekim daha nce bunu
belirtmitik. Ahadiyyet-i jiiiyye: Fiillerde vastalarn ortadan kalkp, btn fiilleri sadece Hak Tealann
fiilleri olarak grmek. Bu fiil birliinin iki itibar olduu bilinmelidir: Birisi, vastalarn ortadan kalkma
sdr ki, bu, Hak'ta fani olanlarn halidir; kincisi ise en st keml makammn sahiplerince mahede e-
dilen birlik itibardr. Bu anlamda vastalarn ortadan kalkmas, fiilin Hakka nispet edili ynn halka
nispet ynnden ayrt etmektir. Yoksa kmilin grnde vastalarn kalkmas onlar dikkate almamak
deildir; nk bu, daha nce de belirttiimiz gibi, fena sahiplerinin halidir. Ahadiyet-i cem: Hazret-i
ahadiyet-i cem ve ahadiyel-i cem mertebesi de denilir. Ztn ilk taayyn ve birinci mertebesi. Ayrca
Tehanevinin Keafm da baklabilir, c. VI, s. 1463.
1 unu syleyebiliriz: Her okluun birlii vardr. Fakat her birliin bir okluu vardr diyemeyiz; nk
Bir'in birliinde (vahidiyet) hibir ekilde okluk yoktur. lbn'l-Arab yle der: okluun okluk bir
lii' denilen bir birlii olduu gibi, birliin de Birin okluu denilen bir okluu vardr (el-Ftuhtl-
Mekkiyye, c. IV, s. 232).
5 lbnl-Arabnin ahadiyeti hangisini kastettiini anlamay salayacak bir nitelikle snrlamadan kaytsz
kullandna dikkat ekmek gerekir. Eserlerini inceleyenler, ahadiyeti belirten nitelii idrak
edemezlerse, bazen onu elimekle sulayabilirler.
4 lbnl-Arab yle der: Yaratma ahadiyete deil, ferdiyete baldr" (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 89).
Bkz. F erd iyet, T e s lis.
5 Cl ahadiyet ve vahidiyeti ayrt ederken yle der: Ahadiyet, vahidiyet ve ulhiyet arasndaki fark u
dur: Ahadiyette isim ve sfatlar ortaya kmaz. O kendi ztna zg durumunda srf Zttan ibarettir.
Vahidiyet ise tesirlerine konu olan eylerle birlikte isim ve sfatlarn zuhur etmesidir. Fakat sz konusu
eyler, farkl olarak deil, (onlarn birliini salayan). Zta gre ortaya karlar. Bu nedenle onlardan
her birisi dierinin ayndr. Ulhiyet ise isim ve sfatlarn her birisinin sahip olduu hkmle zuhur et
tii mertebedir. Burada Munim ismi Munakim isminin zdd olarak zuhur eder. Dier isim ve sfatlar
da byledir... (tnsan- Kmil, c. I, s. 17).
6 Bkz. Paragrafn yorumu iin, Afifi, Tlikat, c. II, s. 86.
7 Bkz. T o p la y c Olu.
8 bnl-Arabde ahadiyet iin bkz. Tercmanul-Evak, s. 49; akku'l-Cuyub, s. 72; Eyyamu'-e'n, s. ; Ri
sale la-Yeu!u Aleyh, s. 12; Fussul-Hihem, s. 82, 93, 153, 159, 195, 200; el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. I, s. 31, 65,
110, 289, 290, 291, 293, 440,582; c. III, s. 81, 86,194, 289, 310, 318,338,344, 348, 357, 371, 462, 475, 483; c. IV,
s. 31, 55, 80, 88, 107, 132, 136, 146, 183, 197, 276, 294, 335, 349, 367, 376. Ayrca bkz. Ilmul-Hakaik, s. 4;
/Imut-Tasavvuf, s. 59; Istlahat, s. 76; Matlan Hususi'l-Kelim, s. 4; erhu Taiyye, s. 7; Salatl-Kbra, s. 18;
Tlikat, c. II, s. 88.

M u t l a k G a y b Eanlaml terim g a yb -1 akdes. Bkz. G a y b .

M u t l a k H a y a l Eanlamllar; h a z re t-i c a m ia [birletirici mertebe], m ertebe -i m ile


[kuatc mertebe]. Mutlak hayal, Amdr. Bkz. H a y a l.

M u t l a k l a h bkz. A lla h

M u t l a k K t i p Tanr.

480
Mutlak Kul

Mutlak Katip demek, okkas kalemi, kalemi parma, parma zt olan kimse de
mektir. Bylece o, bir bakas deil, o olur. Her yazar bir araca muhtatr. Bu yz
den Tanr varlklarn oluunu yazan katiptir. lem de ondan yazlm bir kitap diye
ortaya kmtr, ( maksad , 1 56)

M u t l a k K u l Kendisinde hibir yarata kar rablk iddias bulunmayan kul. Bu du


rumda kii mutlak kuldur.

Nefsini kendisinde rabbani bir zelliin bulunmasndan koruyan mutlak kuldur.


(FTUHAT, IV:230)

Mutlak kul, yaratklardan herhangi birisine kar efendilik zelliinin bulunmad


kuldur. Bu kii, kendisini lemdeki her eye muhta grr. leme muhtal ise
lemin bir isim perdesinin ardndan Hakkn ayns olmas ynndendir. ( f tu h a t ,
11:4 1 1)

M u t l a k M e l h Eanlaml terim: insan- kmil. bnul-Arab mutlak melhu, mut


lak ilahn zdd olarak kullanr. Buna gre terim ulhiyet mertebesinin kart olarak
insan- kmilin mertebesini gsterir.

Rablgm hibir ekilde katmad mutlak kulluk, insan- kmil iin mmknken,
kulluun hibir ekilde katmad Rablk Allah iin geerli olabilir. u halde in-
san- kmil mutlak melh, Tanr mutlak ilahtr, ( f th t , i:603)

Mutlak melh terimi sradan insan iin kullanlmaz; nk onun zt bakasna kar
iddia ettii rablk kukularndan btnyle arnm deildir. Bkz. nsan- Km il.

M u t l a k P e y g a m b e r l i i n S o n u bkz. N b v v e t

M u t l u l u k K i m y a s bkz. Ariflerin iksiri

M c h e d e bkz. T a r ik

M c m e l bkz. M u f a s s a l

M h e y y e m He, ya ve m im iddetli susuzluu anlatan bir kelimedir. Heyam , susuzlu


u esnasnda deveyi yakalayan ve bu nedenle yeryznde babo dolamasn sala
yan hastalktr. Ak heym an diye isimlendirilmitir; nk k, deta sevgisinden de
lirmi ve herhangi bir amac olmakszn yeryznde babo dolaan kimsedir, ( m u ce m )
VP"

481
M hr

Grmyor musun, bunlar her vadide akn akn dolarlar (yehimune). (26:225)

Heyman veya mheyyem, meleklerden kerrubiyyn ve insanlardan da Teklerin or


tak olduklar bir haldir. Onlar, Tanrmn kendilerini herkesten habersiz brakt ve
bylece de bakasna iltifat etmeyen kimselerdir. Hatta bu zellie sahip olanlarn
kendileri de dahil olmak zere Haktan bakasna bakabilme gleri yoktur.

Melekler iinde Efrad, Allahn ceml ve cellinde kendilerini kaybetmi (mhey-


mn) amade klnm ve idare eden meleklerin dndakilerdir; sz konusu melek
ler, yaz ve tedvin leminde bulunurlar ve lk Akldan ve Kalemden aa mertebe
dedirler. ( f th t , S, 216)

Kendisini Tanrmn sevgisinde yitirmi melekler, lk Akldan bir ey almazlar ve ilk


Akln onlar zerinde bir otoritesi de yoktur. Onlar ve lk Akl, ayn mertebededir.
( fth t , Is, 79)

O halde mheyyem melekler, tik Aklm grnn dndadrlar ve onunla ayn


mertebededir. Ayn ey, Vaktin Sahibi Kutba gre Efrad iin sz konusudur.

M h r bkz. H a t e m

M k e m m i l in V r i s i Mkemmilin vrisi [kemle erdirenin vrisi], Hz. Muham-


medin vrisidir.

Haruna (a.s.) selam verdim, o da, selamm ald; ho geldin ve merhaba deyip yle
dedi: Merhaba mkemmilin vrisi [kemle erdirenin vrisi] dedim ki: Sen, pey
gamber ve nebi olmakla birlikte, halifenin halifesisin. ( f th t , lll:349)

M m in bnl-Arab mmin kelimesinin iki kkten tremi olabilecei zerinde


durur: am ene [inand, iman etti] ve em ine [emin oldu], tbnl-Arabnin bu gr
Kurandaki ifadelerle uyumludur. Birinci kke gre mminin anlam varln birli
ini ve okluun birliini onaylayandr; ikinci kke gre ise gven veren ve her hak
sahibinin hakkn gzeten1 demektir. Bu iki kk Kuranda yer alr. nk ikinci an
lam Allahn Mmin, yani eman veren2 anlamndaki isminden alnmtr.

Mmin, Gzel simler ve farkl hkmlerdeki ilahi okluun birliini dorulayan


demektir: Her ilahi isim bir yandan Zt te yandan sadece kendine zg bir anla
m gsterir.3 Bu ikinci mn o ismin hakikati ve kendisidir. Bunun yan sra mmin
okluun birliine iman ettii gibi varln birliini de onaylayan demektir. Byle
bir imana sahip olmayan mmin deildir, ( f th t , IV: 1 76)

482
Mnzele

bnu 1-Arab bir nceki paragraf tamamlar ve alim [bilen] ile mmini ayrt eder:

Mmin mukallittir; nk o haberi tasdik eder, halbuki bilen haberin doruluunu


bilen kimsedir. Bu durumda bilen kukusuz mmindir. Her ikisi de imann zelli
inde ortaktrlar.4 Peygamberler ve kmil mminler geree dnceleri sayesinde
ermemilerdir, onlar Rablerinin katndan gelen eylerle hakikate ermilerdir.
(FTHT, IV:18l)

Mmin Hakkm katnda eman alm kimsedir. Mmin lemdeki canllara haklarn
demekle eman veren kimsedir. Bylece btn insanlar mminin kendi haklarna
tecavz etmeyeceinden gven iindedir. Byle olmad srece insan mmin de
ildir. (FTHT, IV: 148)

Ibnl-Arab baka bir ifadesinde yle der: Mmin korkusu ve midi [havf ve rec]
denk olan kimsedir ve bunlardan birisi ona gre dierinden daha ayrcalkl deil
dir; nk o her eyi yerli yerince kullanmtr.5

NOTLAR:

1 Mmin, Allahn ismidir. Bkz. A llah n Ada$. Burada mmin kelimesinin ieriinin tasdikten her eye
hakkn vermek anlamna doru nasl intikal ettii ortaya kar. Bu ilahi bir zelliktir ve lbnl-Arablnin
bu bahisteki dayana Her eye hakkn vermitir" (20:50) ayetidir.
2 Mmin gven veren veya kendisine itaat edenleri azabndan emin klan veya zulmnden yaratklarn
emin olduu kimse demektir. Kelime emtden tretilmitir.
3 Bkz. isim.
4 Bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s. 176.
s bnl-Arabl bu cmlesiyle dnya hayatn kastetmitir. Buna gre dnya hayatnda mmin, Allahn
haklarn ihlal etmemesi iin midi korkusuna; Hakkn rahmetinden mitsizlie kaplmamas iin de
korkusu midine baskn gelmeyen kimsedir. Her iki halde de mmin yzn aartr. Buna gre m
min btn haklara riayet eden ve her eyi yerli yerince kullanan; dnya hayatnda korku ve midi eit
kimse demektir.

M n z e l e Mnzele [karlkl ini], iki znenin eylemidir (ilahi isimlerin ve insa


nn hakikatleri). Buna gre mnzele, her ikisinden ortaya kar ve her birisi inmek
iin dierini talep eder; yolda bir noktada kavuurlar. Btn mnzeleler, menzile
ulamadan gerekletikleri iin [orta anlamndaki] berzaha nispet edilir.

Mnzele Tanr'nm sana inmek istemesi ve kalbinde ona varmak iin bir talep ya
ratmasdr. Ardndan himmet, ona varmak iin, ruhani ve gizlice harekete geer.
Bylece iki ini arasnda, onunla birleme gerekleir. Sz konusu iki ini, menzile
ulamadan nce senin iniin ve ondan sana ini, yani menzile ulamadan nce, her
hangi bir ilahi ismin sana ynelmesidir. Var yerlerinin dndaki bir yerde bu bir
lemenin gereklemesi, mnzele diye isimlendirilir, ( f t h t , 11:577)

483
M r d /M u r a d

Mnzele, iki znenin eylemidir. Mnzele, birisi dierine veya dieri vastasyla
inebilmek iin -hangisi sylenirse sylensin- iki eyin iniidir. Bu iki ey, yolda be
lirli bir yerde kavuurlar. te bu, mnzele diye isimlendirilir. Talep her birisine
aittir. Kuldan ortaya kan bu ini de, aslnda, ykselitir. Onu ini diye isimlendir
dik; nk bu ykseliiyle kul, Hak vastasyla inmek ister, ( f th t , i:523)

Mnzele Tanry grmenin yegne tarzdr:

Tanry grmek, ykseli ve ini arasndaki mnzelede mmkndr. Ykseli,


bizden, ini Ondandr. (FTHT, III:117)

stteki aagdakinin kendisini tanmasn istediinde -k i nk aadakinin yk


seklikten nasibi yoktur, yksek olan ise aadakini ihata eder- sttekinin alttakine
kendisini tantmas gerekir. Bu ise sttekinin alttakine inmesiyle gerekleebilir,
nk altta bulunan sttekine ykselemez. ( f th t , i:409)

Mnzeleler berzahta gerekleir:

Btn mnzeleler, berzaha nispet edilir. Baka bir ifadeyle ilk ve son, zahir ve b
tn, lemin ve tecellinin suretleri arasnda gerekleir, ( ftht, i:526)

Allah yle buyurur: Yaklat ve sarkt (53:8). te bu, mnzelenin ta kendisidir,


nk mnzeledeki her taraf, kendi meknndan ayrlm, birbirlerine yayn iki
ucu kadar yaklamtr, ( f th t , i:543)

Mnzeleler, isimlerin artyla oalr:

ilahi isimlerin hakikatleriyle insana ait hakikatler arasnda insn- kmilde -k a d n


veya e rk e k - gerekleen mnzeleler, tevecch ve isimlerin saysna oalr. nsana
ait hakikatler, horluk, yoksunluk ve idrak mahallini dnceden arndrmakla talep
ederler. ( terac M, 1 )

M r d / M u r a d bkz. T a r ik

M s a m e r e bkz. la h i H it a p

M a h e d e Szlk anlam iin bkz. u h d .

ss> -

Sfilerde fetih trl ekiller kazanr, derece ve varl deiir, bylece bizzat tasavvu-
fi tecrbenin boyutlaryla birlikte artan terimler retir. Sfi, mchedelerinde keif,
mahede, ilham vb fetihlerle karlar. Mahede aslnda grmek demektir, u var
ki o grlene dair bir bilgiden sonra gerekleir. Bu nedenle kabul veya inkra konu

484
Mahede

olur; halbuki gr anlamndaki ryetin inkr sz konusu deildir. Ayn zamanda


grmek, sahibini fani klmaz, aksine ona daha fazla bilgi ve lezzet verir. Halbuki
mahede byle deildir (mahede sahibini fani klar ve onda ne ilim vardr ne de
lezzet). bnl-Arabde mahede bazen lm bir balamda geebilir; buradan onunla
kastedilen eyin mrifet olduu anlalabilir. Gerekte bu durumda kast edilen ey,
mahede deil, ahittir [kant], te yandan ahit, ryet ile mahede arasnda te
mel bir ayrm meydana getirir: Ryet, herhangi bir ahide sahip deildir, mahe
denin ise ahit olmakszn bir kymeti yoktur.

ahit grlenin nefste mevcut olmasdr ve o ryetin grdnn aksine bir ey ve


rir. nk ryet, grlene dair bir bilgiden sonra deildir. uhd ise grlene dair
bir bilgiden sonradr. Bu bilgi inanlar diye isimlendirilir. Bu nedenle uhdda ka
bul ve inkr etmek sz konusudur; ryette ise ancak kabul sz konusu olabilir. R-
yette inkr mmkn deildir. ahit, ahit diye isimlendirilmitir; nk inand
eyin doruluuna gre grd ey hakknda ahitlik eder. Bu yzden her ma
hede bir ryet, buna karn her ryet, mahede deildir. (f th t , i: 5 6 7 )

Sofilere gre mahede tevhit delilleriyle eyay grmek,' Hakk eyada grmektir.
Ryetin z ise, hi kukusuz, yakndir [kesin inan], (ftuhat , i:495)

Mahededeki gzle grmeye itimat edilmez. Sz konusu olan basiret gz ise, ona
da gvenilmez. Bu burhan diye isimlendirilen eydir. Grmek kanta muhta ol
maz diye iddia edilirse, buna da gvenilmez, ( l a y e u l u , 19)

Mahede fenadr; ne lezzet ve ne de bilgi ierir:

yle sylerken arifin szyle aldanma: Hibir ey arifi Rabbinden alkoyamaz,


Rabbi hibir eyden onu alkoyamaz. O bu ifadesiyle huzurun gcn kastetmitir,
yoksa mahedeyi deil. Mahede etmeni salayan ey, mutlaka seni senden fani,
kendisi iin baki eyler. Seni baki klandan, sana ait olan al, ona ait olan da terk et.
(tecellIyat , 53)

Nimete mazhar olan herkes kalbine egemen olan ahidi vastasyla mazhar olmu
tur.2 ahit, Haktan sende bulunan eydir ve o da senin gibi bir yaratlmtr. Ma
hede esnasnda Hak ile nimetlenmek mmkn deildir. nk mahede, lezzetin
bulunmad bir fenadr. ( terac M, 16)

[Mahededen geriye kalan] ahit onlarda grlmeseydi, kukusuz ki mahzun o-


lurlar, bylece, kendilerini fani eden azametin egemen olmasyla mahede saye
sinde bir rahatlama meydana gelmezdi. Azamet, hareketten men eder. Halbuki ra
hatlama, harekettir. (terac Im , 42)

485
Mahede

Mahede ile birlikte anlamak olmaz. Anlamak, incelemek, incelemek tahlil, tahlil
ise ancak isimlerde ve bakalarda sz konusudur. Nitekim hayret de nitelenmeyen
kimsede sz konusudur. (t e r a c Im , 54)

tbnl-Arab mahedede lezzetin meydana gelmesini ve bu lezzetin idrakini ayrt


eder, fakat acaba idrakin dnda lezzet gerekten var mdr?

Ona mahedede kendini kaybetmek ve mahede sahibinin ancak geri dndkten


sonra bir lezzet elde edebilmesini sordu. Bunun zerine eyh yle cevap verdi:
Lezzet vardr ve lezzet btn czlerini kuatmtr. Bu esnada nefsini genel anlamda
kuatt iin bu lezzeti idrak edebilecek tek bir paran bile kalmaz. Bu yzden lez
zetin bulunmas ve seni istila etmesiyle lezzeti idrak etmek arasnda fark vardr.
( V E S A L , 4 5 )

Mahedede ahit:

ahidi tanklk yapmayan hibir mahedeye gvenilmez, (ly, 10)

Mahede, gerekte birtakm ztlar (cesetlenmi ruh ya da ruhani trler) grmek


ten ibaret olmas ynnden keiften ayrlr. Halbuki keif, perdenin ortadan kalk
mas ve perdenin ardndaki mn ve srlara muttali olmaktr.3 Baka bir ifadeyle m
ahede ztlarla ilgiliyken, keif mn ve srlara zgdr.

Mkaefenin konusu, mnlar; mahedenin konusu ise ztlardr. Dolaysyla m


ahede isimlendirilene, mkaefe ise isimlere aittir, (f tu h a t , li:4 9 6 )

Mahede, marifete ulatrmada keif ile ortaktr.4 Sz konusu mrifet, inancn


nda, kabule veya inkra konu olan bir bilgidir (Grme ise byle deildir).

Mahede, bilgiye giden bir yol, keif ise yolun sonudur. Keif, nefste bilginin 0-
lumasdr. Hak sana hitap edip, bu hitab sana iittirdiinde, bu kulak mahede
sidir. nk mahede, her zaman, duyu glerine zgdr. Keif ise manevi g
lere zgdr. ( F T H T , ll:4 9 7 )

Keif mahededen daha stn ve daha yetkindir.5 Keif, ayn fiilde meydana gelmi
olsa bile, mahedenin hakikati gibidir.

Mkaefe bize gre mahededen daha yetkindir. u var ki, Hakkm ztm ma
hede mmkn olsayd, bu durumda mahede mkaefeden daha yetkin olurdu;
byle bir ey ise mmkn deildir. Bu nedenle unu dedik: Mkaefe daha yetkin
dir, nk o daha latiftir. Mkaefe, kesifi latifletirir, halbuki mahede latifi kesif
letirir.6 Mkaefe manevi bir idraktir, dolaysyla mnlara zgdr, (f t h t ,

11:4 9 6 )

486
Mahede Edilen Hak

' Tevhide, yani inanlara bal bir grme. nsan mahededeki grmeyi Kitap ve Snnete bavurduktan
sonra kabul edebilir: Onlara uygun ise alr, uygun deilse reddeder.
2 Bkz. ah ld .
3 Davud Kayserinin aklamas iin bkz. Matlau Hsusil-Kelim, s. 21.
4 Mahede, ahid ve keif vastasyla bilgiye ulama yoludur. Allah bilme yolu ksmdr: delil vasta
syla bilmek, mahede vastasyla bilmek ve bildirme yoluyla bilmek. En stn bildirme vastasyla
bilmektir. lbnl-Arab yle der: Allah bilmenin bir yolu, Onu delil vastasyla bilmektir. Baka bir
yolu, tecellide mahede yoluyla bilmektir. Baka bir yolu ise Hakkn kendisini bildirmesi yoluyla bil
mek. Bu Allah bilmenin en sahih yoludur (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 32).
5 Bkz. Bedrl-Habei, el-lnbah Ala-Tarikillah, s. 50.
6 bnl-Arabde mahede hakknda bkz. Kitabu't-Tecelliyat, s. 2; TercmanI-Evafe, s. 17; el-Ftuhtl-
Mekkiyye, c. IV, s. 81.

M a h e d e E d i l e n H a k M ahede e d ilen H ak, m m k n lerd e tecelli ed en H aktr.


M m k n ler H a k k m tecellilerin in suretleri olm as b a k m n d an H aktan a yr va rlk
sahibi d eillerd ir. H ak an cak m m k n lerin su retlerin d e m ah ed e e d ilir v e z u h u r
eder. Bu n ed en le b irli i ve H a k k n bu b irlik te eyann su retlerin d e tecelli ettiin i i-
leri s ren b ir teoride, u son u ca ulalr: H ak yaratlm her eyd e m ah ed e ed ilen
dir. u halde g z an cak H a k k a bakar, yaratlm lara ve onlarn varln a ise aklla
ulaabiliriz.

Kul mevhum [sanal] halkta mahede edilen Haktr. Bu durumda mminlere ve


ehl-i kef vel-vcda [keif ve vecd ehli] gre halk [yaratlm] akledilir, Hak ise g
rlen ve duyumsanandr. Bu iki snfn dndakilere gre ise Hak akledilir, halk ise
grlendir.1 ( fuss, ios)

NOTLAR:

1 Yani, mminler ve ehl-i kef vel-vcd eyann kendilerini kuatan snrlaryla kalmazlar, onlarda Hakk
grrler. Hak onlara gre yaratlmlarn suretlerinde mahede edilir. Yaratlmlar ise, Hakkn ma
hedesinin ardndan akledilirler.

M a h e d e N u r u bkz. N u r

N a f i l e v e F a r z b a d e t l e r i n U l a t r d M a k a m l a r Bu ik i m akam , isim lerinin


de g sterd ii gibi, k u lu n farz v e g n ll ibadetleri y erin e getirm esin in n eticesid ir.'
F arzlar tam am lanm adan nafile ibadet olm az. Bu ik i m akam n ze llik le rin i yle -
zetleyebiliriz: Kurb- nevfil [nafile ibadetin salad y ak n lk ]: 1) N afile ibadetin o r
taya kartt y ak n lk tr: N afile ibadetler z o ru n lu d eillerd ir, k u l o n lar seer. K ul
nafile ibad etlerd e g n ll k u ld u r. Bu n ed en le b u y ak n lk , k u rb - feriz m akam n n
altnda b u lu n u r. 2) K u rb - n evfil T an rn m k u lu n iitm esi, g rm esi ve d ier k u vv et-

487
N a f ile v e F a r z b a d e t le r in U la t r d M a k a m la r

leri haline gelm esid ir (hadiste b u anlam da a k b ir ifade va rd r). 3) K u rb - nevfil,


k u lu n T a n rnn zellik leriy le n itelen d ii m akam d r. Kurb- ferd iz (farz ibadetin sa
lad yak n lk ]: Z o ru n lu k u llu u n ortaya kartt yak n lk tr. n k farz, k u lu n
zerin e b o rtu r ve o n d an y z evirm esi m m k n deild ir. Bu y z d e n k u l b u ib a
detlerd e m e cb u r k u ld u r. Bu m a ka m k u rb - n evfild en daha st n d r. n k k u l
lu k ta z o ru n lu lu k , daha y k s e k ve daha st n d r, b u n d a h k m ra n olan ise H aktr.
K urb- feriz k u lu n T an rn n iitm e v e g rm e g c haline gelm esid ir, hatta T an r
k u lu n iradesi vastasyla irade ed er. Bu m akam n zellii, k u rb - n evfilin zd d d r
(bu n u n la ilgili K u ran - K erim ve hadiste ak ifade y e r alm az, iaretler va rd r). O
halde k u rb - feriz H a k k m yaratlm n ze llik le riy le n itelen m e m akam dr.

Allah sahih bir hadiste yle buyurur: Kul bana nafile ibadetlerle yaklamay sr
drr, ta ki, onu severim. Sevdiimde ise sayesinde iittii kula, grd gz
haline gelirim.2 Bu, farz ibadetlerin ve zorunlu kulluun sevgisinin neticesidir. O n
lar, yakc dalgalarn ve gerek makamlarn mensuplardr ve birinci makamn zd-
ddr. Onlarn durumunda tenezzl gerekleir. Bu yzden onlar, Hakkm kula,
gz, eli ve dilidir. Hak onlarla iitir, onlarla grr, onlar vastasyla konuur, onlar
vastasyla tutar vb. (tenkIh, 30)

Farzlar yerine getirdiin srece, Allaha en sevimli eylerle yaklamaktasn. Bu nite


lie sahip olduunda ise Hakkn kula ve gz haline gelmisindir. Artk Hak se
nin vastanla iitir, grr. Hakkm eli de senin elindir. Sana biat edenler, Allaha
biat etmilerdir. Allahn eli onlarn ellerinin zerindedir (48:10). Allah onlarn elle
ri vastasyla biat etmitir ve onlar da karlkl olarak biatlemilerdir. te bu, nafi
leler hakknda yer ald gibi, hakknda ak bir nas bulunmayan en byk sevgi
dir. nk nafile ibadetlere devam eden kimseyi Hakk'n sevecei hadiste belirtil
mitir ve Hak onun iitmesi ve grmesi haline gelecektir; farz ibadetleri yerine ge
tirdiinde ise, bunun tersi gerekleir. Buna gre farz ibadette zorunlu kulluk var
dr ki bu asildir; bu asln ferinde ise - k i o da nafiledir- seimli kulluk bulunur. u
halde Hak nafile ibadette senin iitme ve grme gcndr; farzlar eda ederken sen
Hakka aitsin, nafileyi yerine getirirken O sana aittir. (fOtht, IV:4 4 9 )

Hi kimse farz kldm ibadetlerden daha sevdiim eylerle bana yaklamamtr.


Hak farzlar ok sevdii eyler saymtr. Ardndan Kulum bana yaklamaya devam
eder demitir. te bu, nafile ibadetlerin neticesidir. Farzlarn neticesini ne zanne
dersin? Farzlarn neticesi, kulun Hakkm iitme ve grme gc haline gelmesidir.3
Bu durumda Hak, kulun iradesiyle irade eder. Nafile ibadetlerin neticesinde ise kul
Hakkn iradesiyle diler. Vardmz grte Hakkn yaratlmn zellikleriyle zu
hur ettii anlam ortaya kar; dierinde ise kulun Hakkn zellikleriyle nitelenmesi
sz konusudur. Bu da eriatta yer alr, (ftht, v.24)

488
Nam

' Tanrnn kullara, yaratklarn Tanrya yaklamas hakknda bkz. P. Nwiya, Exege.se., s. 50-52 (Mukatil b.
Sleyman: Allah ilmiyle kullarna yakndr), s. 253-55 (Harraz'n es-Sfat isimli kitabndaki yaklamyla
yaknlk), s. 252 (ilk mutasavvflarn tavr, Mukatil vs. Onlar Hakkn yaknl gibi ifadeler kullanmak
tan ekinmiler, Hakkn bilgisiyle yaratklarna yaknl deyimini kullanmlardr. Yaratklarn Hakka
yaknlndan ise sz etmemilerdir. Yaratklarn Hakka yaknl, buna bal olarak da Hakka slk
ortaya knca, makam ve menzillerle yaknl tespit etmitir. Bylece sfiler Kuran- Kerim ve hadisle
rin dile getirdii yaknlk dilini benimsemilerdir. Kurb hakknda bkz. Kueyri, Risale, s. 42; Serrac, el-
Luma, s. 84; Gazl, Ravzatu'l-Talibin, s. 59; Gazl, Mzanul-Amel, s. 169; Nifferi, el-Mevakf, s. 2.
2 Bkz. Hadis Dizini, no 41.
3 lbnl-Arab'de kurb- nevfil, makam- kurb-i feriz hakknda bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 173
(kurb- nevfil), c. III, s. 13 (kurb- nevfil=velyette kesb), s. 143 (kurb- feriz=ilahi makamlarn en s
tn), c. IV, s. 22 (kurb- nevfil, makam- kurb-i feriz), s. 103 (mecbur kul, iradeli kul); Bulgatu'l-
Gavvas, s. 18; Tahriru'l-Beyan, s. 9; Risaletu'l-Gavsiyye, s. 80; Tercman, s. 125.

N a m Nun, ayr ve mim pek ok alt anlama sahiptir. Bize gre, okluklarna ramen,
hepsi tek kke baldr, o da refah, iyi yaam ve iyiliktir, ( mucem )
S?"

Kuranda nam, Cehennemin kart olarak Cennetle beraber ve onunla eanlaml yer almtr.

Nam cennetlerinde altlarndan rmaklar akar. (10:9)


iyiler namde, tahtlar zerinde bakarlar. (83:22)
yiler namde, ktler Cehennemdedir. (82:13)

ss*
b n l-A rab C e n n e t s rf n im et yeri olsa bile, n am v e C en n et kelim elerin i ean lam da
ku llan m am tr. u var ki, C e n n e t n im eti surlaryla sn rlam az veya k e n d i m ah alleri
ne h ap setm ez. N im et, b t n lem lere sirayet ed er ve m izaca u y g u n h er eyd e o n u n
b ir y n b u lu n u r .1

Nam, mizaca yatkn, azap ise yatkn olmayan demektir. Her nerede bulunursan
bulun, sana isabet eden her hangi bir ey mizacna yatkn ise nimettesin demektir;
isabet eden eyler mizacna yatkn deilse, azaptasn demektir. Her mekn ehline
sevdirilmitir: atetekiler, onun ehli, ate de onlarn vatanlardr; ondan yaratlm
lar ve oraya dneceklerdir. Meknn lezzeti, ehline zgdr, ( ftht, IV: 1 5 )

B y k eyh nim eti m izaca y a tk n olan d iye tan m ladktan so n ra, h er eyi kap sayan
rahm et fikrin in y o l at so ru n lar z l r. C e h e n n em lik ler eb ed iy en orada k a la
ca k k en , nasl o laca k da so n lar rahm ete varacaktr? Ib n l-A ra b ye g re C e h e n n em
ehlin e cezalarn u ygu lan m a sn n sona erm esin d en sonra, onlar da rah m et ku atr ve
atelerine sirayet eder. B ylece ce h en n em atei, brah im in atei gibi o lu r, baka bir

489
Nalm

ifadeyle eh li h a k k n d a selam etli v e serin o lu r; b y lece onlar da k e n d isin d e n n im et-


lenir. O h ald e C e h e n n em ehli C e h e n n em d en ayrlm ak szn n im ette b u lu n u rlar.

Cehennem (nar=ate) ehline gelince, onlar da nimete ulaacaklardr, fakat bu, atete
gerekleecektir. nk cezalandrma sresi sona erince, atein iindekiler hakkn
da serin ve selametli olmas gerekir. Bu, Cehennem ehlinin nimetidir. O halde Ce
hennemliklerin nimete ulamas cezalarnn2 tamamlanmasndan sonra, atee atld
nda Halilullahn (a.s.) nimetine benzer. nk brahim (a s.) atein kendisine
yaklaan canllara elem veren bir ey olmas itibariyle, grmekle ve o konudaki bil
gisi nedeniyle azaba maruz kalmtr, (fu s s , 1 69)

Cehennem ehli, azap ektikten sonra, rahmete nail olurlar ve Rahim isminin gerei
kendilerine sirayet eder. Bylece ate, nimet haline gelir; orada cennettekiler gibi
nimete mazhar olurlar. Hatta Cehennemlikler Cennete sokulsalard, bundan elem
duyarlard. (v e s a Il , 1 2 )

(Cezalarn yerine getirilmesinden sonra), her nerede bulunurlarsa bulunsunlar her


kesi ilahi ihsan ve honutluk kuatr. nk nimet, mizacn kabul ettii ve nefisle
rin arzulad eyden baka bir ey deildir, meknlarn onda bir tesiri yoktur. Her
nerede tabiata bir uygunluk ve amacn gereklemesi sz konusu ise bu durum, sa
hibi adna bir nimet olur, (f tu h a t , i: 3 8 7 )

Bu ek ild e lb n l-A rab nim eti (n am ) tabiata u y g u n lu k diye tanm lar, y o k sa o n u b a


z kim selerin anlad gib i y a k n lk d iye tan m lam az.3 N im et y a k n lk d e ild ir, geri
yak n lk ta da n im et b u lu n u r. Y a k n lk , C en n et ehline u y g u n d u r, b u n ed en le, y a k n
lk b a z kim seler iin n im et olur. H a k k n insana y ak n l n a gelince: b u y a k n lk ,
d n ya ve ahirette, h er zam an insana elik eder, n im etin o n u n la ilikisi y o k tu r. Bu
y z d e n H a k k n y ak n l h erh an gi b ir gu ru b a zg deildir.

Cehennem insanlarn vehmettikleri uzaklk demektir. Allah insanlar bu mekna


sevk ettiinde, yaknln ta kendisine ularlar. Bylece uzaklk kaybolur ve Ce
hennem denilen ey onlarn hakknda ortadan kalkar. Bylece onlar, kazanm y
nnden yaknlk nimetini elde ederler; nk onlar mcrimlerdir. Onlar, tam ya
knlk mertebesine varncaya kadar, kendi iradeleriyle yrmezler, zorlamayla y
rr. Biz ona sizden daha yaknz, fakat siz grmezsiniz" ( 5 6 :8 5 ) . "Biz ona ah dama
rndan daha yaknz" (5 0 :16 ) . Bu yaknlk herhangi bir insana zg deildir. nk
Tanrnn kula yaknl, ilahi haberde aktr, (fu s s , 107)

N O T LA R :

1 Nimet dnya ve ahirettedir. Bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 124.

490
Naklb

2 Byk ihtimalle lbnul-Arabt ahirette duyusal azap ve nimeti kabul etmektedir. Fakat cezalar tamam
landktan sonra, her ey rahmete dnecek, yaratklar duyusal nimet ve azaptan mnevi akli nimete
geeceklerdir. Bu nedenle duyusal azap ve nimeti artran her ey cezalarn tamamlanmasndan n
cedir. yle der: "Btn lem nimet iindedir. Cennete olan da byle, cehennemde olan da ilmi ve akli
bir nimet iindedir. Bu nimet duyusal deildir (Tacur-Resai 1, s. 42).
3 Bkz. Fussu'l-Hikem, c. II, s. 123.

N a k b Nakbin oulu olan nukeb, her zamanda oniki kiidir, saylar artmaz ve
eksuulez. Onlar tbnl-Arabfde saylar belli adamlardandr. bnl-Arabnin nakbi
nakabe fiiliyle ilikilendirdii grlr. Bu anlamda nakb, deta, marifet hzinesini
aratrp, nefsinden onu ortaya kartmak isteyen kimsedir.

Nakib Onlara ayetlerimizi ufuklarda ve kendi nefislerinde gstereceiz ifadesini


iittiinde, Allaha dair marifetin hzinesini nefsinden ortaya kartmak isteyen kim
sedir. (FTHT, IV:416)

N a m a z bkz. S a la t

N s u t bkz. T a b u t .

N e c i b Necib kelimesinin oulu nceb, her zamanda sekiz kiidir ve saylar ne


artar ne eksilir. Onlar, tbnl-Arabde saylar belli kimselerdendir.

Nceb [necipler] her zamanda sekiz kiidir, saylar ne artar, ne de eksilir. Onlar,
kendilerinden ve kendileri hakknda hallerinden kabul belirtilerinin ortaya kt
kimselerdir. Geri onlarn bu konuda bir seimleri yoktur; fakat hal kendilerine ga
lip gelir. Bu durumu sadece stlerindekiler bilebilir, altlarmdakiler bilemez.
Nceb, sekiz sfatn bilgisinin ehlidir. Bunlardan yedisi mehur zellikler, sekizin-
cisi ise idraktir. Makamlar Krsidir. ( fth t , ts)

N e f e s - i R a h m a n i bkz. R a h m a n n N e f e s i

N e f e s l e r i B i l e n Nefisleri bilen, Allah erlerinin ismidir. Bkz. R a c l.

N e f s Nefs vahiy, ilka, fleme, yazdrmak gibi ilahi bilgilendirmenin yollarndan bi


risidir, mahalli de r a v dr; peygamber ve velilere zgdr. Peygamberlerin nefsi, Ru-
hul-Kuds vastasyla gerekleirken, velilerinki ruhanidir. Sz konusu nefs, vecizlii
ve belirsizliiyle vahiy ve ilkadan, doal yaratla gre de flemeden farkldr. Pey
gamberlerin nefesi:

491
Nefsiyle Slk Eden

Peygamber (a.s.) yle der: Ruhul-Kuds (Cebrail) srrma flemitir ve nefes de l


tl bir rzgardr; yaygn olabilmesi iin byle olmas gerekir. Ruhul-Kuds kendi
ruhundan rzgaryla onu verdii gibi, ayn ekilde doal yaratlna da parltsn
dan onu vermitir. Bylece onun iin nefeste her eyi toplamtr. fleme ise byle
deildir; nk o soyut rzgardr, ( f t h t , i:37o)

Velilerin nefesi;

Bu kitap bize gre o tarz kitaplardan birisidir. nk Allaha yemin ederim ki, ben
bu kitaptan her harfi ilahi bir yazdrma, rabbani bir ilka veya srrmdaki ruhani bir
nefesten' yazdm. (FTHT, 111:456)

NOTLAR:
1 lbnl-Arabde nefes iin bkz. Mevafciun-Nom, s. 5; Fussul-Hifeem, s 47; el-Fiituhtl-Mekkiyye, c. III,
s. 370; c. IV, s. 327.

N e f s i y l e S l k E d e n bkz. S l l k

N e h i r tbnl-Arabnin leminde her ey bir nitelie veya herhangi bir simgeye gei
len bir nitelikler toplamna dnr. Bu balamda bnl-Arabnin lemi bir simge
ler, nitelikler lemidir. Nehir, sz gelii, ona gre sadece akan su deildir, bunun
yerine, yapy analiz eder ve sonra her bir parasna (su, ak) bamsz olarak bakar;
paralarn zelliklerini ortaya kartr, ardndan paralarnn zelliklerinin bileimi
ni temsil eden yeni formlar oluturur. Nehir sularnn iilebilirlik zellii, terime sa
dece insann tabiatnn snrlayabilecei sonsuz paral bir boyut vermitir. u halde,
insann nasibi olan her ilim veya amel, bir nehirdir. Bu balamda nehir, insann iyi
veya kt ilmi ve ameli ieceidir. Ibnl-Arab bu noktada nehirleri size amade
klmtr (14:32) ayetindeki snr insan olan mutlak anlamda amadelikten sz eden
Kuranm bakyla uyumludur. Halbuki denizler, insana snrl olarak amade kln
mtr. Nehir insan doasyla irtibatldr ve onun ieceidir. Bunu pekitiren bir ey,
Cennette nehirlerin bulunup, denizlerin bulunmaydr. Nehrin akcl ve bu ne
denle de suyunu tutmay, nehre insandan ayrlma ve kuatlamazlk imkn ver
mitir. nsan da nasibini nehirden alr, fakat ona sahip olamaz. Bylece Ibnl-
Arabnin nehir hakkmdaki terimleri oalr:1 Dnya, ahirete akan bir nehirdir;
dnya nehri, geici zevkleridir vb. B kz. H a y a t N e h r i, m t ih a n N e h r i, B a l N e h r i, S u
N e h r i, S t N e h r i, a r a p N e h ri.

492
Nikh

1 Nehir hakknda bkz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. II, s. 279 (drt nehir), s. 550 (cennet nehirleri); c. III, s.
342 (zahiri ve btn iki nehir); c. IV, s. 353 (nehir), s. 374 (nehir), s. 397 (nehirlerde sr ilmi); Meahid, s.
57 (Hak bana nehirleri gsterdi).

N i k h Ibnl-Arabye gre nikah, hangi dzlemde olursa olsun, nc bir ey

meydana getirmek iin iki eyin birlemesidir. bnl-Arab onu bazen teslis [le
me] diye isimlendirir. Bu nedenle nikah trleri, iki taraf arasndaki ilikilerin sonu
larnn artyla oalr.
Nikah=teslis, manevi nikah=mnlarn meydana gelmesi=akledilir nikah;

Yaratmann esas, her iki taraftan da, yani Hak ve yaratlm ynlerinden teslise da
yanr. Bu durum deliller yardmyla mnlarn meydana getirilmesine de sirayet
etmitir. Aratrmac, delilini iki nclden oluturur. Her ncl, iki terim ierir,
bylece drt olur. Bu drtten birisi, birisini dierine balamak iin, iki nclde tek
rarlanr. Bu durum nikaha benzer, bylece meydana gelir, nk bir ikisinde
tekrarlanmtr. (FUSS, 11 6 )

Yaratlm bir ztn varl, iki ve nc bir eyin bulunmasna baldr. Bunun an
lam, akl ve nakil yoluyla bilinen tarzda, akledilir ve duyulur bir nikah vastasyla
rnlerin ortaya kmas iin ncllerin oluturulmasdr, ( ft ht , iv :334)

O rahimlerde sizi diledii gibi tasvir edendir. Rahimlerin birisi hayaldir; bylece
manevi bir nikah ve terkip vastasyla tahayyl edilen eylerden dilediklerini onda
ekillendirir. Allah o rahimde mnlar aar, diledii surette birletirir, insana Ms
lmanl ve Kuran- Kerimi ya ve bal tarznda gsterir, ( ftht , tsos)

ilimlerdeki reme bitki ve hayvanlardaki remeye benzer; nk o, anlamlarn t-


retilmesidir. Bu nedenle anlamlar somutlarlar; nk cisimler, reme mahallidir.
(FTHT, ll:597)

Allah yle buyurur: Geceyi gndze, gndz geceye dahil etmitir (35:13). Allah
eya gece ve gndzde meydana geldii iin bu griikligi bir nikah yapmtr. Bu
anlam da gece gndz rter (7:54) ayetiyle pekitirmitir. Baka bir ayette Onu
sardnda, hafif bir yk yklenmitir" (7 :18 9 ) demitir. Allah nikah kastetmi, o da
meydana gelmitir, ( eyyam , 7)

Doal Nikah:

Doal nikah suretleri yneten tikel ruhlarn istedikleri kaynama ve btnleme yo


luyla iki doal suretin birlemesidir; duyu leminde bu birlemeye nikah denilir.
Bylece nikahtan btn hayvan ve bitki trlerinde iki iftin benzerleri meydana ge-

49 3
N im e t

lir . (FTHT, 111:516)

Doal nikahn neticesinde aata meydana gelen ey, bu aktarma esnasnda tohu
mun verdiidir. Aalarn nikahnn gerekleme zaman, suyun dallara yrme za
mandr. (FTHT, 111:517)

ilahi nikah:

lahi nikah, sevincin gereklemesi iin, sevgi kaynakl irade vastasyla Tanrnn
imkn mertebesinde mmkne ynelmesidir, ( f t h t , iii:516)

lem bir neticedir ve netice iki nclden meydana gelir. te bu, ilahi tenasln an
lamdr. Bu nedenle Allah, btn yaratlm trlerde ocuun babaya benzemesi gi
bi, lemi kendi suretine gre yaratmtr, ( f t ht , iii:106)

lem, mmkn hakikatlerinin 'eyligine ynelik sevgiden doan bu yneliten zu


hur etmitir. Bu yneliin gayesi, hakikatlerde ve bilgilerde varln yetkinlemesi
dir ki, bu durum nikaha benzer, ( f t ht , i:i 67)

Gayb nikah=Manevi nikah:

Gayb nikah, anlam ve ruhlarn nikahdr; ilahi tecelli bilgisi bu meseleyle ilgilidir.
(FTHT, 11:656)

N i m e t bkz. N a m

N i t e l i i n B i r l i i bkz. S f a t

N u n Nun zetlenmi bilgi; Kalemin (tafsil mertebesi) kart olarak mrekkebinde


harfleri ieren (lemin suretleri) okkadr.

Kalem, tafsil ilmi, Nun ise zetlenmi1 ilimdir, ( istilahat , 294)

Nun cisimseldir ve ruh, akl ve nefsin maddelerinin ve fiilin varlnn yaratl ma


hallidir. Btn bunlar, Nuna braklmtr. Sz konusu eyler, insann grnr b
tnldr ve bu nedenle de ortaya kmlardr, ( f t ht , Is , 212)

Varln2 Nun'u ztnn noktas


Mabuduna dellet eder
Varl ise O nun cmertlik ve bereketindendir
Btn ulvi varlklar O nun cmertligindendir
Gznle varlklarnn yarsna bak
Kardklarna da muttali olursun, ( ftht, bs, s n )

494
Nur

1 Nun ve Kalem kartlnn kaynan Nun'a, Kaleme ve yazdklarna yemin olsun" (Kalem, 68:) aye
tinde bulur. Sehl b. Abdullah Tsteri Te/sirinde (s. 106) yle der: Nun Allahn isimlerinden birisidir.
Surelerin bandaki (Elif-Lam-Ra, Ha-Mim ve Nun) harfleri bir araya geldiinde er-Rahman ismi mey
dana gelir.
2 Ibnl-Arabde Nun iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, BS, s. 369 (Nun=harO, 373, 381, 386, 388-90, 394,
426, 584, 610; S, 205, 209, 212, 215-16.

N u r Allah'n isimlerinden birisidir. Ibn'l-Esir yle der: "Nur, vastasyla budalala


rn grd, arzusuyla ahmaklarn doru yolu bulduu kimsedir." Bir gre gre Nur,
her zuhurun kendisiyle gerekletii zuhur eden (Zahir), kendiliinde zahir, bakasn
izhar eden k diye isimlendirilir. Allah yle buyurur: "Allah gklerin ve yerin nurudur"
(24:35). el-Muhkem'de yle denilir: "Nur ve ziya, onun nlar ve parlakldr." ou
lu, envar ve niran'dr. Sa'leb'den yle rivayet edilmitir: Enare nuren, enare ve istinare
ve enevvere -sonuncusu Lihyani'den- hepsi ayn anlama gelir: k vermek. (Usan )

Nur Allahn isimlerinden birisidir ve bnl-Arab onu kendi grne gre: a) Ya


ratmann veya taayynn ilkesi b) idrak veya varla yaylm akln ilkesi sayar. Bu
na gre varlklarn zerine yaylan nur, varln ve mahedenin nurunun asldr.
Nur= Yaratma ve zuhurun Ilkesi=Varlgn nuru:

Allah bizleri yokluk karanlndan varln nuruna kartmtr. Bylece Allahn iz


ni ile vlen ve ycenin yolunda nur olduk. Ardndan Allah bizleri nurdan hayretin
karanlna tamtr, (ftht , iii:412)

Nur olmasayd mmknler adna bir hakikat zuhur etmeyecekti. Hz. Peygamber
bir duasnda yle buyurur: Allahm! Kulama bir nur ver, gzme bir nur ver,
sama bir nur ver. Nihayette, beni nur yap demitir. Hz. Peygamber, gerekte
nurdu, sadece nur olduunu duyulur lemde de grmek istemiti, ( ftht , 111392)

nsan kalp aynasna ynelip, Kuran- Kerimi okumakla onu cilaladnda, bir nur
meydana gelir. Allahn btn varlklar zerine yaylan bir nuru vardr ki, sz ko
nusu nur, varln nuru diye isimlendirilir, ( ftht, 11241)

Nur: drak ilkesi, mahede nuru ve iman nuru:

Nur ism i vastasyla id rak gerekleir ve glge bilinm eyen gaybda m m k nlerin
hakikatlerine yaylm tr. (FUSS, 102)

Nefsini bilen Rabbini bilmitir. Bylece onun Hak olduu bilinir. Buna gre m-
min-rif, Hakkm kendisine verdii velayetiyle, Hakk gayb karanlndan mahe-

4 95
Nur

d e n u r u n a k a r t r , k e n d is in c e b il in m e z o la n e y i m a h e d e e d e r . (F T H T , IVM4 7 )

Allahn kalbini iman nuruyla aydnlatt kimse inanabilir. nsan iman denilen bu
nur vastasyla bakmad srece, mucize ona bir fayda vermeyecektir, ( fuss, 130)

Ibnl-Arab Nur ismini varlk ve idrakin ilkesi yapmtr, bu nedenle varlk ve iyilik,
yokluk ve ktln karlnda ilahi kkeni nedeniyle nurdur.

Varlk nur, yokluk karanlktr. Ktlk, yokluktur. Bizler varlktayz, dolaysyla


hayrdayz. Hasta olsak bile iyileiriz; nk asl, tedavi edicidir ki, o da nurdur.
Nurun zellii de byledir, O zerine doduu eyi gstermek iin gelmitir. Eya
ancak senin vastanla idrak edilir, ( ftht, i:486)

Allahn yaratp da yaratl zerinde dosdoru kalm hibir cisim gremezsin; var
olan her ey, dairesel olarak temayl eder. Burada sz konusu olan cisim, donuklar,
bitki, hayvan olabilecei gibi, gk, yer, da, yaprak, ta da olabilir. Bunun nedeni,
her eyin aslna dnmesidir, her eyin asl ise nurdur, ( ftht , ll:647)

Ruh n u r, doa karanlktr, ( ftht, i:35o)

Glge ve aydnln meydana geldii karanlk ve nurun mahiyeti nedir? Cevap: Nur,
varl karanlktan uzaklatran her trl ilahi tecellidir, ( ftht, ii: 13)

nsan, bnul-Arabnin dncesinde, zel bir konuma sahiptir. O, iki mertebenin


suretini tar: ilahi ve olu mertebeleri. Bu nedenle ztnda iki mertebenin nitelikle
rini toplamtr. Buna gre insan, nur ve karanlk, baka bir ifadeyle kark nurdur.

Tecelli ona grdne dair bilgi verir, yoksa kendisine varlk verenin o olduunu
bildirmez. Nur ile boyandnda, sola dner ve yokluu grr ve onunla btnleir.
Bir anda, karsna k geldiinde ahstan ortaya kan glge gibi, ondan yokluk
sudur eder. Bu nedir, der. Sa tarafndaki nur yle cevap verir: Bu sensin, ayet
nur olsaydn, glgenin varl ortaya kmazd. te ben nurum ve ben glgeyi gide
ririm. Senin nurun, ztnn benim paralelimde bulunmasndan meydana gelmitir.
Bylece kendinin ben olmadm renirsin. Ben ise glgesi olmayan nurum; sen,
mmkn olman nedeniyle, kark nursun. ayet bana nispet edilmisen, ben seni
kabul ederim; yoklua nispet edilirsen, o seni kabul eder. u halde sen, varlk ve
yokluk arasmdasm. ( ftht, i:304)

bnl-Arab, Nur isminden ve neminden yararlanmtr. Bunlar Ibnl-Arabl'nin


tek varlk hakkmdaki grne hizmet eden iki kalptr: Gerek varlk, birdir ve nur
glgelerde oald gibi mmknlerin formlarnda oalr. Ayrca nur, renksizdir
ve renkli cam vastasyla artar. Nur ve Glgeler:

496
Nur

Nur nura girmemitir, yaratlm suretinde tek nur vardr. Bu ismin ne kadar garip
olduuna bak! Yaratlm karanlktr, nura sahip deildir, nur ondan nefret eder.
Karanlk nuru grmez, var olan nur Hakkm nurudur, ( ftht, iv :39)

Mmknlerin hakikatleri nur deildir; nk onlar mevcut olmayan eylerdir. Sz


konusu hakikatler, sabitlik ile nitelenmi olsalar bile, varlk ile nitelenmez. nk
varlk, nurdur. Glgeler, nurun olmay nedeniyle, bir hakikate sahip deildir.
( fuss, 102)

Nur ve Cam:

Kk-byk, duru-daha duru her zel glge karsnda Tanr, grenden perde
lenmesine nispetle, camdaki nur gibidir; camn rengiyle renklenir, gerekte ise ren
gi yoktur, ( fuss. 103)

bnl-Arab Nur ismini idrakin ilkesi saymasyla paralel, oulu olan envar episte-
molojik bir balamda kullanr ki, burada hakikatler anlamna gelir:

Sfilere gre tecelli, kalplere alan gayb nurlardr. Tecelli farkl makamlarda ger
ekleir: Bir ksm, maddelerden soyut mnlara ilien srlar ve marifetler; baka bir
ksm, nurlarn nurlarna ilienler; baka bir ksm, ruhlarn nurlarna ilien ksm-,
dr ki, bu ruhlar meleklerdir; baka bir ksm, rzgarlarn nurlarna iliir; baka bir
ksm, tabiat nurlarna iliir; baka bir ksm, isimlerin nurlarna, baka bir ksm,
tremi eylerin, ana trlerin, illetlerin, mertebelerine gre sebeplerin nurlarna ili
en tecellilerdir. Bu nurlardan her birisi, ufuktan doup, krlkten, rtden, pas
tan, grme bozukluu ve gzn afetlerinden korunmu basiret gzne temas etti
inde, zerine yayld her eyi ortaya kartr, ( ftht, ii:485)

Nur yaratmann ve idrakin kaynadr; o gerekte yok eder ve onda idrak sz konu
su deildir, insan, [saf k ve karanln karm] ziyada idrak eder. Nur Yaratma
nn kaynadr; yok eder;

Ztn tecellileri ortaya ktnda ve gizlendiinde


Nur hakikatleri ve eseri siler'
Nurun ardnda kimin gizlendiine bak2
Ziyay3 grrsn; ona dikkatle gz at
Kalbine de ki: Ondan kendi ahidini tutsun
Dnnde4 bakn lezzetini alrsn.5 ( d Ivan , 42)

Nur idrakin kaynadr; onda bakas grlmez:

Hak bana (kul) dedi ki: Bu nurun ne kadar karanlk olduunu grdn. Elini kart,
onu gremeyeceksin. Bunun zerine elimi karttm, onu gremedim. Bana dedi ki:

497
Nur

Bu benim nurumdur, onda kendisinden bakas grlmez, ( esrar, 39)

lbnl-Arab bizleri teorilerin snrlarna yaklaan sfi tecrbe diline yneltir. Bu ne


denle zel sfi tecrbesinin yzn bize atnda ona ksmen temas edebiliyoruz.
Ayn eyi Nifferi ve bnl-Farzda da gzlemlemiizdir. Bu, tecrbenin iinden ge
len vicdann dilidir ve orada ibadet eden-edilen, seven-sevilen vardr; okuyucunun
varl sz konusu deildir. Bu slup neredeyse Ibnl-Arabnin kitaplarnda eksik
deildir. Aada zikredeceimiz metin, bir yandan Nifferinin e l-M u v a ja k a t isimli ki
tabndaki slubu, te yandan lbnl-Farzm e t -T a iy y e kasidesinde bulduumuz Mu
hammedi Hakikat diline aama aama ulaan slubu birletirir. Bu metindeki muha
tap, aama aama Tanrnn hitabnn rengini alr, her hitabn bitiinin ardndan hi
tabn yeni bir yn ve nispeti kendisine alr. Bylece, Allahn hitab, kuatc ve
ykselen hareketinden Muhammedi makam sahibi olduunu gzlemlediimiz bu a-
rif kulun eitli yn ve nispetlerine ait olur. Bu durum, bize T a iy y e kasidesinde ba
zen Muhammedi mertebe diliyle konuan bnu 1-Farz hatrlatr. Muhatabn metnin
bandaki te imdi sen sensin ifadesinden etkilendiini kartrz. Bu metni, b
yk eyhin tasavvufi tecrbesinin derinliini ve dile tam anlamyla hakim oluunu
gstermek iin aktardk. bnu 1-Arab dile o kadar hkimdir ki, bu sayede nur ve ka
ranlk terimleriyle btn makamlar (metindeki her sonra ifadesinin bir makam
dan sz ettii anlalr) birletiren Muhammedi makam ifade edebilir.

Bana dedi ki: te imdi sen sensin. Sonra bana dedi ki: Bu karanln ne kadar
gzel ve nn ne kadar iddetli ve nurunun ne kadar parlak olduunu gryor
sun. te bu karanlk, btn nurlarn doduu yer,6 sr pnarlarnn memba, mad
delerin esidir. Bu karanlktan seni yaratrm, seni ona gnderirim ve ondan
kartmam.7 Sonra bana, bir ine delii kadar bir yer ald ve onun zerine ktm,
gl bir parlaklk ve k grdm. Bunun zerine bana yle dedi: Hak bana dedi
ki: Bu nurun ne kadar karanlk olduunu grdn. Elini kart, onu gremeyecek
sin. Elimi karttm, onu gremedim." Bana dedi ki: Bu benim nurumdur, onda
kendisinden bakas grlmez. Sonra dedi ki: Karanlna dn, nk sen tr
nn oullarndan uzaklatrlmsndr. Sonra dedi ki: Karanlktan yaratlm sen
den bakas yoktur ve senden bakasn onda yaratmadm." Sonra bana dedi ki:
Senin dndaki her varl, nurdan8 yarattm, sen yle deilsin, nk seni karan
lktan yarattm. ( esrar, 39)

Metindeki senin dndaki her varl nurdan yarattm, sen yle deilsin, nk seni
karanlktan yarattm cmlesi, muhatabn Muhammedi makam ile birleme merte
besine ulatn gsterir. Bylece makam iinde kendisine hitap edilmitir, nk
metin Muhammedi Hakikate nispet edildiinde anlamldr. Bu yzden sadece Mu-

498
Nbvvet

h am m ed ! H akikat y o k lu k ta n (karan lk) yaratlm tr; o n d an so n rak i h er ey ise v a r


lktan (n ur) yaratlm tr. Bu ifadede A lla h n ilk yaratt ey b en im n u ru m d u r, b e
n im n u ru m d an h er eyi yaratm tr h adisine g n d erm e vardr.

NOTLAR:

1 Nur varlklar ve eseri siler, nk nur zddn siler. Onlar ise karanlk ve yokluk olduklar iin, nurun
zdddr.
2 Hakkin perdesinin nur olduuna telmih.
3 Nur gl olduunda bakasnca grlmesine imkn vermez. Bu nedenle lbnl-Arab ziyadan sz et-
midr.
4 Mahededen dnte.
s Mahede yok eder. Bu nedenle kul onda lezzet bulmaz. Lezzeti kul mahededen ktktan sonra geri
de kalan ahit vesilesiyle bulabilir.Bkz. ah id.
6 Burada nurlar" hakikatler anlamnda kullanlmtr.
7 Burada karanlk, ulhiyetin karsnda srf kulluk veya ulhiyet karsnda yokluk diye yorumlanabi
lir. nk kul kulluunun dna kmaz. Kulluu onun yokluu, mmkn oluu, baka bir ifadeyle
yokluktaki sabitliidir.
8 bn-Arabde nur iin bkz. d-Fluht'l-Mekkiyye, c. II, s. 305, 454, 488, 632; c. III, s. 350, 357; c. IV, s.
147, 282, 313, 363, 403; el-Ftuhtl-Mekkiyye, BS, s. 1, 31, 33, 98, 194, 322, 240, 333, 545; Fussu'l-FIikem, c.
II, s. 105, 106; Kimya-i Saadet, s. 4-5. Ibnu 1-Arabnin nur grne etki eden kaynaklar hakknda bkz.
Afifi, Tlikat, c. II, s. 108; Hakim Tirmiz, Kitabu Beyanil-Fark, s. 87; Tirmiz, Kitabur-Riyazet, s. 41;
Tirmizi, Hatmul-Evliya, s. 121; Gazali, Mifmtl-Etvar, s. 5, 6, 7,14.

N b v v e t Nebvet, "ykseklik" demektir. Nebvet, nebavet ve nebi, "yerden yksek


olan" demektir. "Nebi, yani yksek yerlerde namaz klmaynz" hadisi buradan gelir.
Nebiyy, "klavuzluundan yararlanlan iaret" demektir. Bir dilci yle demitir: "Nebi
de bu anlamdan tretilmitir, nk o Allah'n yaratklarnn en ykseidir, nk o-
nunla doru yol bulunur." ibn Sikkt yle demitir: "Nebi Allah'tan haber veren kim
sedir. Bu okuyuta kelimenin hemzesini terk etmitir." Yine yle demitir: "Nebi
nebvet ve nebavet -k i yerden ykseklik demektir- anlamndan da alnabilir; bunun
nedeni yksek kymeti ve dier yaratklardan stnldr, ism-i tasgiri nbeyy, ou
lu enbiya'dr." Kissai yle der: "Nebi yoldur, enbiya ise hidayet yollardr." Eb Muaz
en-Nahvi yle demitir: "Bir bedevinin yle sylediini iittim: Beni nebiye, yani yola
kim ulatrr?" Zeccac yle demitir: "Nebi ve enbiya kelimelerinde gr birliine va
rlm okuma, hemzenin atlmasdr." Medineli bir grup ise Kuran'da geen bu tarz ke
limelerin hepsini hemzeli okumutur. Hemzeyle okunduunda, nebi ve nubau diye
okunur. Enbe't kelimesinden nebiyyun olmas da mmkndr; oka kullanm nede
niyle hemze terk edilmitir. "Yksek oldu" anlamnda, nebe-yenbu kelimesinden de
gelmi olabilir. Bu durumda fail kalbnda ykseklik anlamndan gelmitir, (u san )

ss*
499
Nbvvet

Nebiler Kuran'da1akl, ahlak ve amel asndan insanlarn sekinleri olarak tezahr eder. Allah sevgisini
ve rzasn onlara tahsis etmi, onlar Tanr'nn, birliinin ve niteliklerinin bilinmesinin yegne yoludur. Bu
bilme, akln ve felsefi bir kavrayn neticesi deil, iinde grnmeyene iman da bulunduu iin, Tan-
rnn bildirmesiyle mmkn olabilir. Nebiler insanln sekinleridir:

Allah kime peygamberlii vereceini bilir. (6:124)


Muhammed herhangi birinizin babas deildir; Allahn peygamberi ve peygamberlerinin sonun
cusudur. (33:40)
Allah brahimi dost edinmitir. (4:125)
O (smail) Rabbinin katnda honut olunmutu. (19:55)
Seni (Musa) kendim iin setim. (20:41)

Nebiler tevhit elileridir:


And olsun ki bundan nce de brahime olgunluunu vermitik ve onun buna layk olduunu da
biliyorduk. O vakit babasna ve kavmine dedi ki: "Bana toplanp durduunuz u putlar nedir?
Atalarmz bu putlara tapar bulduk" dediler. brahim And olsun ki, siz de atalarnz da ak bir
sapklk iindesiniz" dedi. (21:51-54)
Baka bir yerde ise brahim peygamberin davetinde putperestliin anlamszln gsterip, lemlerin bir
liini izhara doru geiini grmekteyiz:

brahim'i de gnderdik, hani o kavmine demiti ki: Hep Allaha ibadet edin ve O'ndan korkun;
bu sizin iin daha hayrldr, eer bilirseniz. Siz Allah brakp da sadece birtakm putlara tap
yorsunuz ve yalan uyduruyorsunuz. Haberiniz olsun ki, o sizin Allahtan baka taptklarnz size
bir rzk verme gcne sahip olamazlar. Onun iin rzk Allah katnda arayn ve Ona kulluk e-
dip, Ona kredin. Hep dndrlp O'na dneceksiniz. (29:16-17).

brahim peygamberin davetinin btn peygamberlerin kendisine davet ettikleri tevhit olduunu zikre ge
rek yoktur. Allah' bilmede ilahi bildirmenin rol:

te sana bylece emrimizden bir ruh vahy ettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ama
biz onu bir nur kldk. Onunla kullarmzdan dilediimize hidayet edeceiz. Ve emin ol sen de
doru bir yola armaktasn. (42:52)
O arzusundan sylemiyor, o sadece vahyolunan bir vahiydir, (53:3-4)

Peygamberler ve gaybe iman:


Bu, iinde hibir kukunun bulunmad Kitap'tr. Gaybe inanan takva sahipleri iin hidayettir.
(2:1-3)

s?

Peygamberlik, lbnl-Arabnin karalanmaktan kfir ilan edilmeye varan baz itham

500
Nbvvet

lara maruz kalmasna yol am terimlerden birisidir. Bu szlkte ak bir ekilde


ortaya konulmu yapy dikkate aldmzda, bu byk eyhin dini-Islami bir hataya
dmemi olmas gerekir. Peki bu yanlln kayna ve kkeni nedir? lbnl-
Arabnin kitaplarn inceleyenler, sz gelii Veli peygamberden stndr gibi bir
ifadeyi, adeta Namaza yaklamayn ayetini kalan ksmndan ayrp ondan dini h
km karan kimseler gibi, balamndan kopararak alrlar.

Bir muhakkik-ariften anlam belirsiz bir sz olarak yle bir ifade duyabilirsiniz:
Velayet byk peygamberliktir. Arif-velinin mertebesi, peygamberinkinden stn
dr. Halbuki peygamber, velayet, marifet ve nbvvet mertebesinin sahibidir. Ve
layet ve marifet mertebeleri sreklidir, resulluk mertebesi ise kesilir. Bu yzden bir
peygamberin veli ve arif yn, peygamberlik ynnden daha stn ve daha erefli
dir. Peygamber, tek, fakat mertebeleri farkldr; yoksa byle bir ifadenin anlam, i-
imizden bir velinin peygamberden stn olduu anlamna gelmez. Hsrana ura
maktan Allaha snnz. (kurbet, 9)

Nbvvet ve velayet, lbnl-Arabide bilinen ve hret bulmu anlamlarndan uzak,


dini-szlksel kklere sahip yeni bir anlam kazanm iki terimdir. Bu nedenle ve bu
iki noktadan hareketle, Ibnl-Arabinin velayet ve nbvvet karsndaki tutumu
hakknda bir hkm vermeden nce, sz konusu iki terimin lbnl-Arab'deki ie
riklerini incelemek gerekir. nk Mslman bir Arap dnr, bu terimi ortaya
koymu dilin erevesiyle ve Arap dilinde ve slam eriatndaki terimin karlyla
snrlanmtr. Peki velayet ve nbvvetin ierii nedir? Nbvvet genellikle, eriat
lar getiren peygamber ve elilerin ahslarndan bamsz anlalmaz. O Tanr ile ya
ratlmlar arasndaki ilikinin yaratl sonras bir rnei ve modelidir. Halbuki
bnl-Arabde nbvvet, deyim yerindeyse, ahslarda gerekleen a p r io ri bir hal ve
rnektir. Bu yzden nbvvet, Ibnl-Arabnin dnce yapsnda deta bir varlk
mertebesi ve varl insanda gerekleen bir hal imkn tarznda mevcuttur. Baka
bir ifadeyle, ztlarda gerekleir, ada bir dille ifade edersek, onlarda tecessm e-
der. Bu nedenle bnl-Arabnin ynelii, ahslarna deil bu varlk mertebesine
dorudur. Ibnl-Arab nbvvetten sz ettiinde, bir mertebe ve makam kasteder;
Isa, Musa (a.s.) gibi peygamberleri kastetmez. ayet bnu 1-Arab bu terimi sz gelii
Isa veya Musa gibi bir peygambere vermise, yine de terim onlar iermez; bu du
rumda sz konusu olan, onlarn bir yn ve bu mertebeyle bantlardr. Velayet,
genellikle dindarlk, Allah korkusu ve yasaklardan saknmak gibi ibadetleri srarla
yerine getirip, sradan insanlarn baklarn celbeden baz belirtilerin zerlerinde te
zahr ettii kimselere nispet edilen bir nitelik diye anlalmtr. Bylece bu insanla
ra eitli isimler verilmitir ki, bunlardan birisi velidir. Veli kklerini Dikkat ediniz,

501
Nbvvet

Allahn velileri iin ne korku vardr ne de onlar zleceklerdir" (10:62) ayetinde bu


lan bir isimdir. Bylece velayet nbvvetten ayrt edilmi ve peygamberlerin dnda
sadece takva sahibi insanlara verilen bir isim olmutur. Halbuki bnl-Arab velayeti
de nbvvet gibi bir varlk mertebesi yapar. Bu mertebenin kendine zg nitelikleri
vardr ve eriat getiren peygamberlerde, eriat getirmeyen peygamberlerde, Msl-
manlardan da takva sahiplerinde gerekleir. Bu ieriiyle velayet, bnl-Arabnin
genel nbvvet derken iaret ettii eydir. Hz. Musa ve sa, sz gelii, kendilerine
peygamber denilmesini salayan zellik ve ynden farkl bir adan velidir. bnl-
Arab nbvvete zikredilen szlk anlamyla, yani ykseklik anlamyla iaret etmi
tir:

Hemzesiz nbvvete gelince: Onun anlam ykseklik demektir. Allaha bu terimden


bir isim verilmemitir (Allah Nebi diye isimlendirilmemitir); ulhiyette ise derece
leri ykselten anlamnda refiud-derecat ismi vardr, ( fth, 11:253)

Nbvvet, rabbani ini ve Tanrnn bilgi vermesi veya genel olarak melein inmesi
dir. Buna gre nbvvet geneldir, bu niteliiyle de kesilmez ve iki tarzda devam e-
der: a) Velayet b) Veraset. Genel nbvvetin en bariz zelliklerinden birisi, hkm
koymakszn, peygamberlerin sonuncusunun (Muhammed a.s.) onda hkm sahibi
olmasdr, tbnl-Arabi bu nbvvete iaret iin birtakm terimler kullanr, bu ba
lamda onu btn nbvvet, genel nbvvet, bildirme nbvveti, nebevi veraset,2
mutlak nbvvet, yaygn nbvvet, vrisin nbvveti, velinin nbvveti, kamer
nbvvet diye isimlendirir. bnl-Arab btn bu isimleri, peygamberlerin nbv
vetlerinin kart olarak (zel bir eriat olan nbvvet), peygamber olmayan velile
rin ve vrislerin nbvveti iin kullanr; peygamberlerin nbvveti iin de birtakm
isimler kullanr ki, bunlar terii nbvvet, teklif nbvveti, zel nbvvet, snrl
nbvvet, kemle erdiren nbvvet, risalet nbvveti, ems nbvvet, zahir n
bvvet. *
Nbwet=Hakkn vahyi indirmesi-Hakkn bildirmesi-melein gelmesi:

Zahir nbvvet (peygamberlerin nbvveti), kesilen nbvvettir; btn nbvvet


(veli ve vrislerin nbvveti) ise dnya ve ahirette sreklidir. nk ilahi vahiy ve
Hakkm indirmesi, kesilmez, lem onlar sayesinde korunur, ( ftht, i:285)

Bu nbvvet, indirilmi, o mertebeye ulam herkes iin gerekleen ilahi-mutlak


bildirimdir, ( f t ht , i:9o)

Bitirmezsen, senin ismini nbvvet divanndan sileceim. Yani, haber yolunu


senden kaldracam ve ileri sana tecelli yoluyla vereceim. Tecelli, zevk yoluyla

502
Nbvvet

idrakin kendisine bal olduu istidadna gre gerekleir. 3 (fuss, 134)

Onlar, Allahn takip etmeleri iin zorunlu kld yola gre dosdoru hareket et
miler, melekler zerlerine inmitir. te bu ini, genel nbvvettir, terii nbvvet
deildir; melekler mjdeler tayarak onlara iner. Yani, korkmayn ve zlmeyin
derler. ( fTh t , 11:217)

Genel Nbvvet kesilmez, eriat getirmez ve terii nbvvetinden farkldr:

Genel nbvvetin blmleri snrszdr. nk o zamanla snrl deildir, dnya ve


ahirette sreklidir. ( ft h t , l:9o)

Beeri nbvvet, iki ksma ayrlr:4 Bir ksm, Allah ile kul arasnda melein aracl
olmakszn, kulun nefsinde bulduu ilahi bildirimler veya tecellilerde gerekleir;
bu bildirim, hell klmak veya yasaklamak hkmleriyle ilgili deildir, onlar,
Hakkm bildirmesi ve O na dair daha fazla bilgi veya meru ve sabit hkmn do
ruluunu tasdikten ibarettir. Kulun mertebesi uymaktr, dolaysyla uyandr, uyu
lan deildir; hkm veren deil, hkme boyun eendir. Kulun yolunda peygamber
ve nderinin izini gzlemesi arttr. Kesibe varncaya kadar ondan yz evirmesi
mmkn deildir. Beeri nbvvetin ikinci ksm ise Melikin nndeki renciler
gibi olan kimselerdir. Onlarn zerine Cebrail, yani Ruhul-Emin, kendisiyle ibadet
edecekleri Allahtan getirdii bir eriatla iner. Bylece Allah onlara dilediini hell
klar, dilediini yasaklar ve onlar peygamberlere uymak zorunda brakmaz. Btn
bunlar, Hz. Muhammedin peygamber olarak gnderilmesinden nceydi, artk g
nmzde bu makamn eseri kalmamtr. (FTHT, 11:254)

Nbvvet gerekte ilahi bir seimdir; Allah kullarndan dilediklerine verir. Bu n


bvvette eriatla veya baka bir eyle ilgili bir bildirim yoktur. (ftht, 11:595)

Genel nbvvet velayettir:

Velayet, her eyi (nebi ve velileri) ieren kuatc Felektir. Bu yzden onlar, velayet
mertebesinde mterek olsalar bile, velayetlerinin mertebeleri vardr. (ftht, 111:14)

Bazen veli mjdeleyen ve korkutan olabilir; fakat eriat getiren peygamber olamaz.
nk nbvvet, risalet ve eriat koymak, kukusuz, bitmitir. Hz. Muham-
medden sonra ne bir resul ve ne nebi vardr, dolaysyla ne eriat getiren birisi ve
ne eriat sz konusudur, (ftht, i:3 7 6 )

Velayet, ncelik sahibidir; ardndan elik eder, sabit olur ve yok olmaz. Onun bir
derecesi de nbvvet ve risalettir. Bylece baz insanlar ona ular. Gnmzde,
nbvvet, yani terii nbvvet derecesine hi kimse ulaamaz; nk kaps ka
panmtr. Velayet ise dnya ve ahirette ortadan kalkmaz. Allahn isimlerinden bi

503
Nbvvet

risi de Velidir, isimleri arasnda nebi veya resul yoktur. Bu nedenle de risalet ve
nbvvet kesilmitir. nk onlarn ilahi isimler iinde dayandklar bir isim yok
tur. Velayet ise kesilmez, nk Allahn Veli ismi, onu korur, ( f t ht , a o )

Genel nbwet=Veraset:

Yakn gelinceye kadar eriata nitelenmi Rabbine ibadet et. Bylece rt alr,
gz keskinleir, uyduun peygamberin grdn grrsn, duyduunu duyarsn
ve -terii nbvvetten payn olm akszn- derecesinde ona katlrsn. Bu durumda
ulalan derece, dorulayan ve uyan bir nefsin gerek varisliidir, ( f t h t , 111.311)

Veli Tanr kendisini peygamberlere vris klmadan, peygamberden nbvveti


almaz, ardndan Allah nbvveti veliye verir. Bu durum, sadece Allaha nispet e-
dilmesi iin, veli hakknda daha iyidir. Baz veliler ise nbvveti peygamberden ve
raset olarak alrlar, onlar sahabedir, ( fth t , ll:253)

Vrisin nbvveti ay mesabesinde, nebi ve resuln nbvveti ise gne mesabesin


dedir. (FTHT, V:330)

Son metinden genel nbvvetin velinin peygamberden tevars ettii bir makam ol
duu anlalr. Nbvvet, asalet yoluyla peygamberin, ayn nn gnein na
(peygamberin nbvvetinin rnei) uymas gibi, tbilik yoluyla velinindir. Terii
nbwet=Peygamberlerin nbvveti, sona ermitir:

Hz. Peygamber sadece risaletin bittiini belirtmekle yetinmemi, nbvvetin srd


vehmini engellemek iin yle buyurmutur: Nbvvet ve risalet, artk kesil
mitir, dolaysyla benden sonra ne nebi, ne resul vardr.5 ( ftht, i:38)

Nebiler (genel nbvvet) iki eittir: birincisi eriat getiren peygamberler, kincisi
eriat olmayan peygamberlerdir. eriat getiren peygamberler de iki ksma ayrlr:
birinci ksm kendi zel gruplarna eriat getiren kimseler, bu ksma rnek
lsrailogullarmn kendi nefsine haram kldklar hari (3:93) ayeti verilebilir; ikinci
ksm ise bakalar hakknda da hkm getiren peygamberler; bunlar resullerdir.6
(FTHT, ll:76)

Bu nbvvette (terii nbvveti), bizim paymz yoktur, ( kuds , 32)

Nbvvet, sekin insanlarn ulaabildikleri Allah katnda bir makamdr. Bu makam,


eriat getiren peygambere verildii gibi, veraset yoluyla peygambere uyana da veri
lir. Burada nbvvete, bitmi zel anlam verilmemitir, belirtilen genel nbvvet
anlamn korumutur. Biten ve Benden sonra nebi yoktur hadisinin kapsamna gi
ren nbvvet ise kmil kulluun paydr.

504
Nbvvet

Kullarn sekinlerinin en stn, peygamberlerdir. Nbvvet, velayet ve iman ma


kam onlarndr. Onlar, bu trn evinin dayanaklardr. Resul ise, en yksek ma
kam ve hal sahibi olandr, ( f th t , ts)

Allahn byk kullan, peygamberlik zamanndaki nebiler mesabesindedir. Sz ko


nusu peygamberlik, genel peygamberliktir, ( ftht, i:3)

sa'nn (a.s.) nbvveti, kendisi iin sabit ve gereklemitir. Kukusuz sa (a.s.),


Hz. Muhammedden sonra (a.s.) zuhur edecek nebi ve resuldr. Hz. Muhammed,
Benden sonra hibir peygamber gelmeyecektir" derken doru syler. Bylece, ke
sin olarak bildik ki, Hz. Peygamber bilhassa terii nbvveti kasteder. Buna gre
nbvvet, insanlarn ulatklar Allah katnda bir makamdr ve insanlarn bykle
rine zgdr; sz konusu makam, eriat getiren peygambere verildii gibi, pey
gamberin uygulanan snnetine uyana da verilir. Allah yle buyurur: Rahmetimiz
den ona kardei Harunu peygamber olarak verdik (i9:53). Bylece gereklemi
olmasna ramen, bu makamda nbvvet lafznn kaytsz kullanm kapsn kapat
tk,7 bunun nedeni herhangi bir insann bu lafzn kaytsz kullanmyla terii n
bvvetin kastedildiini zannetmemesidir. ( fth t , ll:3)

Peygamberin varlyla kesilen nbvvet, terii nbvvetidir, makam deildir.


(FTHT, 11:3)

Hz. Muhammedde terii nbvveti kesilmitir ve artk ondan sonra yle bir pey
gamber gelmeyecektir. Yani, eriat getiren veya kendisine eriat verilmi bir nebi
veya eriat getiren bir resul gelmeyecektir. Bu ifade, Allahn velilerinin nebi olarak
zuhur etmelerini engellemitir. nk hadis tam ve kmil kulluk zevkinin kesildii
anlamna gelir. u halde kula, nbvvete zg nebi ismi verilmez. nk kul, an
cak isimde efendisine ortak olmak ister -o da Allahtr. Allah ise nebi veya resul di
ye isimlendirilmemi, veli diye isimlendirilmitir. Allah yle buyurur: Allah iman
edenlerin velisidir (2:257). Baka bir ayette ise yle buyurur: O veli ve hamiddir
(42:28) (FUSS, 135)

Bu hadis (Benden sonra nebi ve resul yoktur), velilerin acln tattklar en id


detli ifadelerden birisidir. nk hadis, insan ile Tannya kulluk arasndaki ba
koparr. nsan ile en yetkin kulluk arasndaki vuslat ba koptuunda, insan ile Al
lah arasndaki ba da kopar. nk kul, kendisini Hakka kulluun dna kartan
eyler lsnde, Efendisine yaklamakta eksik kalr. nk kul, Rabbiyle isimle
rinde atr, atmann esas ise isimlenmedir. Allah bizim hakkmzda (peygam
berlikten sonra) Veli ismini brakmtr, o da Allahn isimlerinden birisidir. Bu i-
sim, Allahn peygamberinden kartp, yine ona giydirip, kul ve resul diye isimlen
dirdii isimdir. Allaha resul ismi yaramaz, bu yzden Veli ismi kulluun zellikle-

505
N fu z E d e n

rinden birisidir. Hz. Peygamber mmetinden bu kaseyi yudumlayacak kimseler ol


duunu bilmitir, bu nedenle de onlara acm ve abidul-abid olabilmeleri iin on
lar iin bundan bir pay vermitir. Bu balamda sahabesine yle demitir: Burada
bulunan bulunmayana tebli etsin." Bylece Allah kendisine teblii emrettii gibi,
onlara da tebli emrini vermi ve kullara zg eliler ismi verilmitir. nk, Hz.
Peygamberden sonra risalet makamna hi kimse ulaamaz. Bu nedenle, bu kap
bize iddetle kapatlmtr. Bylece rendik ki: Allah bizleri seilmi kulluk halin
den men etmitir.8 (ftht, s, 3 4 8 )

NOTLAR:
' Kuranda peygamberlik ve peygamberler hakknda bkz. Ebu'l-Hasen en-Nedvi, en-Nbvvet vel-Enbiya.
2 Gazali bu genel nbvvete kazanlm nbvvet diye benzer bir isim verir. Bkz. Fussu'l-Hikem, c. II, s.
176; Gazl, Mearicu'l-Kuds, s. 143.
3 Bkz. Metnin yorumu iin, Fussu'l-Hikem, c. II, s. 174.
4 Gmhanevi Camiu'l-Usulde (s. 72) yle der: Peygamberlik ilahi haberleri, yani ilahi Zt, sfatlarn
ve hkmlerinin bilgisini bildirmektir. kiye ayrlr: tarif nbvveti ve terii nbvveti. Birincisi zt, s
fat ve hkmlerden haber vermek, kincisi ise bunlarn yan sra hkmleri tebli, ahlak retmek,
hikmeti retmek, siyaseti icra etmektir. Bu nbvvet risalete zgdr."
3 Bkz. Hadis Dizini, no. 43.
6 lbnl-Arab yle der: nsanlar iinde risalet ancak dnyada olabilir ve ahirette hkm kesilir. Cenne
te girdikten sonra terii nbvvet de biter. Genel nbvvet ise bitmez. Risaletin ilahi isimlerdeki asl ve
hakikati, el-Mtekellim isminden kelam duyanlara ulatrmaktr. Dolaysyla o bir haldir, makam de
ildir ve tebliin bitiinden sonra kalclklar yoktur (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 257).
7 Burada aktr ki, bnl-Arabl terii nbvveti belirtmek istediinde 'nbvvet kelimesini kullanr. Ve
lilerin nbvvetinden sz etmek istediinde ise buna ayrca iaret eder ve kaytl olarak kullanr. Hal
buki ilkini genel anlamda ve kaytsz kullanr.
8 lbnl-Arabde nbvvet hakknda bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 5, 19, 24, 41, 58, 90,125, 252, 254,
255. 375; el-Ftuhtl-Mehkiyye, c. III, s. 14, 38, 311, 326, 456, 513, 326, 456, 513, 326; el-Ftuht'l-Mekkiyye,
c. IV, s. 115, 116, 369; Fussu'l-Hikem, c. I, s. 62; c. II, s. 171, 217; akku'l-Cuyub, s. 53; Meahid, s. 10;
Risaletul-Envar, s. 15; Tercmanu'l-Evah, s. 16.

N f z E d e n Btn demektir. Bkz. Z a h i r - B t n , b r a h im .

N f u z E d i l e n Mtehallel, Zahir demektir. Bkz. Z a h i r - B t n , b r a h im

N k te Nekt, "denekle yeri izmek, bylece sopann bir ucunu yere batrmak"tr.
Hadiste yle geer: "Dnrken elinde bir denekle yeri izmekteydi." Yani, dn
mekte ve kendi kendine konumaktayd. Kk "tala yeri izmek" demektir, ( u sa n )

Nkte, ince bakla ve derin dnceyle kartlan ince bir meseledir. Buna gre,
ona tesir ettiinde ok yere batrlmtr anlamnda ehete kelimesi kullanlr. nce

506
Nsha

m eseleye n k te denilm itir, b u n u n n ed en i d n celerin o n u kartm aya tesir etm e


sidir.

Kalbi ve zekas olanlar iin Her semaya emrini vahyetmitir" ( 4 1 :1 2 ') ayetinde nk
teler vardr. Allah kyamete kadar kullarnda icra edecei ileri Korunmu Levhaya
tevdi ettiini bildirmitir. Bylece Levhadan keif yoluyla, gkten ise dnce ve
aratrma yoluyla bilgiler alnr, (ftht, BS, 8 8 )

Ib n l-A ra b bir eyin n k te si ifadesini o eyi ayakta tutan sr ve y a m ih ver anlam nda
da k u llan r. Bu b alam da p eyga m b er, lem in srr ve n ktesidir.

lemin srr ve nktesi, lemin gayesi ve hedefi zerine dualar olsun. O sadk efen
di, Rabbine davet eden, kayan Yldzdr, (ftht, bs, 10)

N sh a Nun, sin ve ha tek kktr, fakat farkl anlamlara sahiptir. Bir grup yle de
mitir: "Nesh, bir eyi kaldrmak ve yerine baka ey koymak demektir." Baka bir grup
ise yle demitir: "Bir eyi baka bir eye dntrmektir." yle de denmitir: Nesh
kitabn neshidir. Nesh, amel edilen, sonra baka bir olayla kaldrlan emirdir, rnein i-
inde bir emrin inip, baka bir ayet ile kaldrlan (nesh) ayet gibi. Bir eyin ardndan ge
len, onu nesh etmitir. Sz gelii, gne glgeyi, yallk genlii nesh eder. Nesh, ko
vandaki baln ve arnn baka bir kovana aktarlmasdr. Kitabn neshinin de bu anlam
dan tretildii iddia edilmitir, (mucem)

Bir ayetin baka bir ayetle neshi:


Biz bir ayetten her neyi yrrlkten kaldrrsak (nesh) veya unutturursak, daha hayrlsn veya
benzerini getiririz. (2:106)

Nsha=Kitaplar:
Musann fkesi geince, levhalar ald. Onlarn nshalarnda1 srf Rabbinden korkanlar iin bir
hidayet ve rahmet vard. (7:154)

tb n l-A rab suret ve zet k elim elerin i n sh a kelim esiyle b ire b ir ean lam l ku llan r.
N ered eyse onlar ayrt eden b ir b elirti g rem iy o ru z, hatta b u n lard a n ortaya kan
term in o lo jik ifadeler bile b ird ir. 1) G r n r n sh a anlam nd a n sh a-i zah ire = le
m in n sh as = g r n r suret = lem in sureti = lem in zeti. 2) Btn n sh a =
H a k k m n shas = btn suret = H a k k n sureti = H a k k m zeti. 3) K m il n sh a =
to p layc n sh a = b y k nsha = in san - k m il = k m il ve to p la yc n sh a = k y m etli
zet = H ak ve lem in m u h tasar.2

5 7
o

1 Kad Beyzv yle der: Onlarn nshalarnda, yani, yazlm eylerde. Burada fiil mefl anlamnda kul
lanlmtr (Envar, c. I, s. 174).
2 lbnl-Arab'de nsha terimi hakknda bkz. Injaud-Devair, s. 1, 21; Ukletul-Mstev/iz, s. 42, 51; el-
Ftuhdt'l-Mekkiyye, c. I, s. 136; c. II, s. 496; c. IV, s. 497; Tecelliyat, s. 11; Anka-i Muib, s. 18; Mevakiun-
Ncum-, Insan- Klli, s. 2; Risale fi-Mrifet'l-Kenz'l-Azm, s. 153; Miram-rifin, s. 121.

O bkz. Hve

O u l [Oul anlamndaki ibn kelimesinin kk harfleri olan] elif, ba ve nun tek kktr;
"bir eyden domu olan" demektir. rnek olarak insandan doan veya baka bir
canlnn yavrusunu verebiliriz, (mucem)

bn [oul] veya oulu: a) Bir ahsa tamlama yaplarak bn Meryem veya Beni dem, Beni srail1tarzn
da yer alr, Bu tamlamalarda kelime oul anlamna gelir, b) Mecazi izfetlerle yer alr: ibns-sebil [yol
olu] gibi (4:36,3:215). c) Bazen ise bakalarndan aktarm tarznda Allaha tamlama yaplarak yer alm
tr:
Hristiyanlar Mesih Allahn oludur (ibnullah) demilerdir. (9:30)
Yahudiler, zeyr Allahn oludur demilerdir. (9:30)

Kelimenin bu tarz Allaha izafesi, reddetme balamnda yer almtr, nk Allah dourmamtr ve do-
rulmamtr (112:3). d) bnin yan sra benatve nas [kzlar] kelimelerinin karlnda /'rfin oulu tam-
lamasz yer alr.

Onlara sor bir: Kzlar Allahn da erkekler (benn) kendilerinin midir? (37:149)
Rabbiniz sizi ocuklarla sekin bir duruma getirdi de, kendisi meleklerden diiler mi edindi?
(1 7 :4 0 )

s?-
bn bint [kz ocuu] k elim esin in kart olm ad gib i sad ece in san t r n n olu a n
lam yla da snrl deildir; o d oan h er eyi iin e alan gen el b ir terim dir. Bu y zd en
ibn h an gi va rlk d zlem in d e (m ad d i, m anevi veya ru h a n i lem gibi) d o u m g e re k
leirse gereklesin d o an her eyin gen el ism idir; o ik i eyin (ana ve baba) b irle
m esin den m eydan a gelm i b ir r n veya n eticed ir.2

Hz. Peygamber yle buyurmutur: Bana dnyanzdan ey sevdirildi. Kadn,


gzel koku ve gzmn nuru klman namaz. Peygamber kadnlar ancak mertebe
tibariyle sevmitir ve onlar edilgenlik mahallidir. Bu yzden peygamber iin kadn
lar Hak karsndaki tabiat3 gibidir. Allah o tabiata iradesinden kaynaklanan yneli
ve ilah emir sayesinde lemin suretlerini amtr.4 Bu ilahi emir unsurlardan o-

508
Olua Ait sim

lumu suretler lemindeki nikah; nurani ruhlar leminde himmet; mnlarda ise
netice kartmak iin ncller dzenlemektir.5 (fuss. 21a)

Ebl-Ala Aflfnin bnl-Arablnin ifadesini yorumlayna gre ibn kelimesinin ko


numu ortaya kar: bn iki eyin [ana ve baba] birlemesinden meydana gelmi -
nc edir.

NOTLAR:

' Yani Yakub. Tarihiler Yakub yerine srail ismini kullanmlardr. Bkz. bn Haldun, Mukaddime, s. 2 2 1 .
2 Bkz. A n a , B ab a.
3 Bkz. lem in Y ce -B y k A nas.
4 Bkz. Fetih.
5 Eb'l-l Affnin metnin yorumu iin bkz. Tdlihai, s. 232.

O lu a A it s im Eanlaml terimler: ism u 'l-k e v n [oluun ismi],1 e sm a u l-k e v n [oluun


isimleri], e sm a -i kevn iyye [olu isimleri], ism u l- le m [lemin ismi],2 e sm a u 'l- le m l
lemin isimleri], ism-i h a lk [yaratlmn ismi], e s m a -i h a lk [yaratlmn isimleri].3
ka ait isim veya is m u l- le m [lemin ismi]4 terimi bnl-Arabde Tanrnn ismi ve
ya ilahi isim karlnda geer. Buna gre varlk dairesi, lem ile Hak arasnda b
lnmtr.5 Buradan bnl-Arabnin zikretmekten zevk ald ikili terimler6 ortaya
kar: Hak-halk, kul-rab, kadim-hdis vb. Fakat dikkatli bir bakla bu ikilik, silinir
ve gerekte birleir. Buna gre zt birdir, varlk da birdir ve onun iki yn vardr.

Daireyi blen izgi, benim (Haktan) ayrlmam ve Hakkm benden ayrlmasnn


kendisidir. Bu ayrl, O nun ilah ve benim kul olmam ynnden meydana gelen bir
ayrltr. Bylece rendik ki, daire, hi kukusuz blnebilirdir. Dairenin bln
mesi ortadan kalktnda ise, onun iki ksm olduuna dair bilgimizi yitirmeyiz.
Hakkn isimlerinde tafsil yoluyla ortaklk gereklemi, lemin isimlerinde ise taf
sil7 yoluyla ortaklk gereklememitir, (ftht, 111:544)

Hangi trden, zahir veya btn hangi surette olursa olsun, senin zerinde babal
olan her ey, senin babandr; bu, ilahi veya kevn bir isim olabilir. Olu isimleri -k i
onlar varlktaki kevn suretlere isim olarak verilirler- var olan hakikatin isimleridir.
Allah delil gstermek balamnda "De ki: Onlar isimlendirdiniz (1 3:33) buyurur,
insanlar onlar isimlendirdiklerinde, u aatr, bu tatr demilerdir. Hepsi kul is
midir veya hangi isim olursa olsun ibadet edilenlerin ismidir. Allah ismi ise onlara
verilmez, ( ft h t , v: 11)

lbnl-Arabiden aktardmz bu metinler nda, szmzn banda dikkat ek


tiimiz zere, varln iki ksmnn gerekte bir hakikatin iki vehesi olduu ortaya
kar. Daha dorusu, tek hakikat, btn isimleri kabul eder ve onlarla isimlendirilir.

509
O l D ir i

lh! isimler ve kevn isimler sz konusu hakikate aitir; O kuldur ve Rabdir.

N O TLA R :

1 Olusun isimleri (esmal-kevn) hakknda bkz. el-Ftht'l-Mekkyye, c. II, s. 350; c. III, s. 415.
2 lemin isimleri hakknda bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 89, 250.
3 Bkz. Esmal-halk ve Hakkm isimleriyle ilikileri, el-Fiituhtul-Mekkiyye, c. IV, s. 366.
4 Kevn ismi derken, olu mertebesinin ismi kast edilmektedir; gerekte O bir nitelik ve zelliktir. Sz ge
lii kul, kevn mertebenin veya hakikatin bir vehesinin addr. Gerekte ise ad -sz gelii- Mehmet o-
lan bir ahsn addr.
5 Afifi yle der: tbnl-Arab, Hallc'a ait bu dnceyi benimsemi, fakat, laht ve nastu tek hakikatin
iki ayr tabiat olarak deil, iki soyut yn olarak kabul etmitir. Bu hakikatin harici suretine bakt
mzda, onu nast diye isimlendiririz, btnna ve hakikatine baktmzda ise laht olarak isimlendiririz.
Bu anlamda laht ve nast, sadece insanda deil, varlklarn her birisinde tahakkuk eden iki sfattr.
Bunlar, btn ve zahir ya da cevher ve araz sfatlarnn mteradifidirler (Afifi, Fussul-Flikem erhi, Giri,
s. 36).
6 Bkz. Ebul-l Afifi, Kitab- Tezkari, s. 15; Tlikat, s. 27.
7 lbnl-Arab bu ortakl ayrntl aklar: Halk -k i lem demektir- Hakk'n isim ve sfatlarn kabul
eder, ayn ekilde Hak da lemin sfatlarn kabul eder; isimlerini deil. Hakkn lemin isimlerini kabul
etmeyii derken zel isimleri kastetmekteyiz. Bunun dndaki isimleri ise kabul eder." Bkz. el-
Ftuhtl-Mekkiyye, c. III, s. 544; Ayrca bkz. Fussul-Flikem, s. 106: Bizim isimlerimiz Allah'n isimleri
dir."

l D ir i Eanlamls; konuan-susan [mtekellim-samit]. l-diri insann Ber


zahtaki halidir. nsann bedeni kabirde dnyadaki insanlara gre l, Hz. Peygam
berin hadislerinde zikredildii zere kabir azab veya Mnker ve Nekir melekleri
nin sorularna muhatap olmas asndan diridir.

ki ynl olan kii ztyla nefsini ikili hale getirmitir. Bu y zden yle birisi berzah
gibidir. rn ek olarak kabrindeki ly verebiliriz. O , iiten ve grene gre l;
M nker ve N ekir m eleklerine gre diridir. O l-diri olduu gibi, ayn zam anda
konuan-susandr. ( ftht, v-,396 )

l m bkz. M e v t

n d e r / n d e r l i k bkz. m m e t /im a m

r t m e k [rtmek anlamndaki setrin kk harfleri olan] sin, te ve ra "perde anlamna


gelen tek kktr, ( m ucem )
s>

Terim Kuranda belirtilen szlk anlamna uygundur:

Kuran okurken seninle ahirete inanmayanlarn arasna rtl bir perde koyarz. (17:45)

510
zel Hakikat

Ibnl-Arabde1 rtmek (setr) ierdii pozitif zellikleriyle birlikte, perde demektir.


Pozitif zellikler iermesi, rtt eye delil olmasdr.2 Baka bir ifadeyle setr, hem
perde ve hem de delildir.

Btn iler birbirleri iin rtdr. Kalbin H akk sdrm as H akkm zerind e rt
dr. n k kalp, insanlarn gr ve delilleriyle ina ettikleri H akka dair inan su
retlerinin m ahallidir. O halde bunlar, ilahi suretler zerinde rt d r.3 Bu nedenle
de ahs gr lr, neye inand grlm ez. u var ki, bir rt baka bir rt vasta
syla ortadan kalktnda, insann neye inand grlebilir. Bu yeni rt, Rabbine
dair inancnn ifadesidir. O halde ibare, neye inanldn gsterse de, o da, bizzat
dellet ettii ey zerinde rtdr, ilahi isim ler, ism i olduklar zta dellet etseler
de, zt zerinde rtdr. rtler, delil olsalar bile, kapal delillerdir. O halde lem,
hatta btn varlk, rtm ek, rtlen ve rtendir. n k rtm ek rten ile rtlen a-
rasnda srekli bir vastadr.4 O halde rtm ek, her ikisi iin de bir perdedir. A l
lahn herhangi bir insan ile vahiy veya perde ardndan olm akszn konum as
m m k n deild ir ( 42 :51 ) ayeti de bir rtdr. Veya eli gn d erir. O da bir rt
d r.5 Bu noktada rt, ku lu n kendisinde gzkt suretten baka bir ey deildir.
Bu y zd en b t n bu suretler, perde suretleridir, ( f th t , iv:214, 215)

u halde setr [rt], Hakka dellet eden bir perdedir ki, o da Hakkn tecelligh-
dr.6

N O T LA R :

1 lbn'l-Arabye gre Cennet rtmek demektir. Bkz. C en n et.


2 Bkz. P erd e A rdndan M ahed e.
3 Bkz. nanlan lah.
4 Bkz. B erzah .
5 Bkz. C en n et.
6 Mecla hakknda bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 257.

z e l H a k i k a t zel hakikat (hakikat-i hassa) her yaratlmn Hak ile arasndaki -


zel yndr.

Her nefsin kendisine zg bir sfat veya hakikati vardr; onun sayesinde lem deki
her eyden ayrlr. lahi em ir sz konusu zel hakikat yn nd en kendisine geldi
inde, bu sayedeki bilgisi [zevk] kendisine zg olur. te bu, nefsin T an rnm yce
m akam ndan en d k payd r.1 ( ftht, i:4 is)
zel Kul Genel Kul

1 Hakkn izzeti kendi makamnda bakalarndan korunmu olduu gibi, onun izzetine hi kimse
ulaamaz.

z e l K u l G e n e l K u l bnl-Arab yle der:

Allahn kullan iki eittir: eytann etki edemedii' kul -k i ihtisas kuludur. O Al
lah vastasyla konuan ve duyan kimsedir. Genel kul ise Allah'n Kullarm beni
senden sorarlar, de ki: Ben onlara ok yaknm, dua edenin duasn kabul ederim
( 2 : 186) ifadesiyle bildirdikleridir. Allah ayrt etmeden, btn kullar kendisine izafe
etmitir. Baka bir ayet ise udur: Ey ar giden kullarm (39:53). Burada Allah,
gnahkr olsalar bile, btn kullarm kendisine izafe etmitir, ( f t h t , iv :4)

tbnl-Arab, kullar Hakka nispet ederken, lafzn gzkmedii nispetin iki trn
ayrt eder. Sz konusu iki nispet, tahsis ve ayrcalk nispeti, dieri ise herkesi ieren
genel nispettir. Bunlardan birincisi Kullarmn zerinde senin egemenliin yoktur
(15:42) ayetinde ortaya kar. Bu ayette kullarn Hakka nispetleri, btnden onlar
ayrt eden bir ayrcala dellet eder. Bununla birlikte btn kullar, Hakka kul ol
maktan da kmazlar, ikinci nispet ise Kullarm beni senden sorarlar, de ki: Ben on
lara ok yaknm, dua edenin duasn kabul ederim (2:186) ve Ey ar giden kulla
rm (39:53) ayetlerinde tezahr eder. Sz konusu iki ayette kullarn Hakka nispetle
ri, hepsini ieren genel bir nispettir ve yaratklardan hibir kimse bu dairenin dn
da kalmaz. Bu yzden bu anlamda herkes kuldur.

NOTLAR:

1 (15:42) ayete telmih.

z e l R a h m e t Tanrmn bir genel1 rahmeti vardr, bu rahmet ile, rahmete konu 0-


lan ahstaki herhangi bir nitelik ve zellikle snrlanmakszn, btn yaratklarna
merhamet eder. Bu genel ve btn yaratklar ieren rahmetin karsnda mevcutlar
dan her bir bireye tahsis edilmi ve hi kimsenin ortak olmad rahmet bulunur. O,
Hak ile arasndaki zel2 bir mnasebet nedeniyle mevcudun tabiatnn gerektirdii
rahmettir ve zorunlu rahmet diye isimlendirilir.

Bir Arap yle demi: Ey Rabbim! Bana ve Muhammede merhamet et ve bizimle


birlikte hi kimseye3 merhamet etme! Hz. Peygamber de bu esnada kendisini iit
mekteydi ve ona yle demi: Yazk! Geni olan daralttn. Yani sz ve dileinle
onu engelledin. Arif byle bir sz sylerse, Allah bu talebi, sahibi ile Muhammed
(a.s.) arasnda iliki kurduu zel rahmete alr. Hz. Peygamber, Allahn kendisine

512
zel Secde

merhamet ettii ve bakasn ortak klmad rahmete o b e d e v iy i ortak yapmtr.


nk bakasnn bu zel mnasebette pay yoktur. Peygamberin peygamber ola
rak gnderilip, onlarn da kendisine iman ettikleri mmetinden her birisiyle ara
snda bir iliki vardr. Baka bir ifadeyle, Hz. Peygamberin mmetinin her bir fer
diyle arasnda o mmine zg bir mnasebeti vardr, ( f th t , iv:16i )

Allah kuluna ya zel rahmet ile -k i zel rahmet vacip rahmettir- veya genel rahmet
ile -ki o da ihsan rahmetidir- merhamet eder, ( ftht, iii:147)

N O T LA R :

' Bkz. Ih san R ahm eti.


2 ehrazri Juhfetul-Mrsele erhinde yle der: Allahn genel rahmeti yaratma, zel rahmeti ise
tevfktir (erh-i Tuhfetul-Mrsde, s. ).
5 Bkz. Hadis Dizini, s. 24.

z e l S e c d e Kalbin secdesi terimini Sehl b. Abdullah et-Tsteride bulmaktayz


(Bkz. K it a b u t -T r a s is -S fi, s. 138). Ibnl-Arabde kalp secdesi veya ihtisas secdesi
hakknda bkz. K llf S e c d e .

z e l V e la y e t in S o n u Eanlaml terimler H a t m I-v e la y e ti'l-M u h a m m e d y e [Mu


hammedi velayetin sonu], H a t m l-M u h a m m e d [Muhammedi son], H a t m l-h a ss [-
zel son]. Bkz. G e n e l V e la y e t in S o n u (h a tm l-v d a y e t il- m m e ).

z e l Y o l Eanlaml terim: Muhammedin yolu (s r a t - M u h a m m e d ). Bkz. S r a t -


M s t a k im .

z e l Y n zel yn (vech-i has) lbnl-Arabde belirli ve belirsiz geer. Belirli ola


rak: Tanrdan mmknlere ulaan varlk ve bilgi yardm her an devam eder. Bu i-
lahi yardm a) Tanr ve kul arasndaki sebepler vastasyla, baka bir anlatmla dolay
l gerekleir b) Tanrdan kula dorudan ular. Yardmn dorudan ulamas zel
yn diye isimlendirilir. nk her mmknn veya kulun Tanr ile arasnda zel
bir yn vardr, varlk ve bilgi yardm kendisine sz konusu ynden ular. Bu yn
ve yardm mehuldr ve hi kimse niteliini bilemez: nk bu durumda Tanr ile
kulu arasnda ne bir insan ne de bir melek vardr.

Nefs bilmediini rendi, meleklerden sahip olmad bilgileri ald. Nefs, takip etti
inde her eyin kayna Allahtan dorudan bilgi alaca bir yol ve Tanr ile arasn
da kendisine zg zel bir kap olduunu bilmiyordu, ( f t h t , iii:176)

Arifin himmeti, kendisine zg ilahi yn gzyle var olan her eyde bulunan

513
zel Yn

Hakkn zel vechine ynelmitir. Arif ilk-ilahi suret cihetinden bu ie bakar ve va


stalar brakr. Her surette de, kendisine zg zel vecih vastasyla o surete bu
ynden bakar, ( fth t , i:30)

Allah bir peygambere vastalar ortadan kaldrp, zel ynden vahyedip peygamber
de onu bize ulatrdnda bu, Hakkn bizimle perde ardndan ulaan kelamdr.
(FTHT, 111:526)

zel ynden zel yardm:


Tanrnn zel ynden bir ie ynlendirdii kimse, bu ayrcala ve ynelie sahip
olmayandan stn ve ayrcalkldr, ( fth t , i:436)

Allah'n her mevcutta zel bir vechi vardr ki, o ynden mevcuda baka bir ynden
verilmeyen eyleri ulatrr. Bu ynden mmkn Tanrya muhtatr, ( f th t , 11:423)

Keif ve mahedede zel yn:

Efraddan olmayan kul imam ise peygamberinin izinin yan sra, vaktinin
Kutbunun izini de takip etmesi gerekir; direk ise, nnde iz grmelidir; Ab
daldan ise nnde drt iz grmesi gerekir. u var ki, bu kiinin uyma makamnda
bulunmas gerekir. ayet ittiba makamnda bulunmayp yol ile kk oda arasnda
yolun sandan dnm ise bu durumda nnde hibir iz gremez. te bu, Tan-
rdan mevcutlara dnk zel yoldur. Bu zel ynden velilere keif gelir, ( f t h t ,
1: 201 )

Ben lmamm derken, Hakk zel ynden mahede ettiini kast eder, ( f th t ,
1:178)'

Hallerde zel yn:

Arifler, (tenzih ve tebih arasnda Tanry nitelemeyi anlatan) O'nun benzeri gibisi
yoktur ayetinin hkm iindedir. Dolaysyla melekler onlarn nereye gittiklerini
bilemez, ite bunlar, sahip olduklar halleri Allahtan zel ynden alm kimseler
dir. (FTHT, lll:385)

zel yn, gayb ve ilahi srdr:

Gaybn bu tr, zel ynden olabilir ve ne melek ne bir bakas onu bilebilir.
(FTHT, IV: 128)

Kulun amellerdeki niyeti zel ynden gerekleebilir, ( f t h t , IV:187)

lahi sr, Haktan kula dnk zel yndr. Tek bana kaldnda ise sr perdesi de
kalkar ve sadece Tanr ile beraber kalr, ( f th t , i:343)

5M
Perde Ardndan Mahede

Belirsiz olarak zel yn: tbnl-Arab Allah (Allah ismi btn ynleri kendinde top
lar) isminin zddna, zel yn terimini herhangi bir ynyle, baka bir ifadeyle her
hangi bir ismi ynnden ulhiyete iaret iin kullanr.

Sabr, nefsi Allahtan bakasna ikayetten alkoymaktr. Baka derken, Allah'n ve


rililerinden zel bir vechi kast etmekteyim. Allah, Hak ismini Allahn vecihlerinden
zel bir vecih' olarak belirlemitir ki, ona hviyet vechi denir. Sen de, sebepler de
nilen ynlerden deil, bu isim ynnden belann uzaklatrlmas iin dua edersin.
' (FUSS, 175)

NOTLAR:

1 lbni-Arablde zel vecih hakknda bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 273 (zel vechi bilmek ariflerin
iksiridir); el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. III, s. 489 (zel vech), 503, 516; c. IV, s. 31 (her varlkta bulunan zel
vech), 116, 351, 351 (kendi vechini bilen kimse kemle ermitir).

P e r d e A r d n d a n M a h e d e Perde ardndan mahede, iman veya ilim vb per


desi ardndan Hakkn mahedesidir. Burada mahede edilenin mutlaka Hak ol
mas art deildir, aksine grleni grenden ayran perde ardndan herhangi bir z
tn grlmesi bu kapsama girer.

Sen onu grmesen de, o seni grr. Baka bir ifadeyle, onun seni grdn akln
da tut. te bu, perde ardndan mahedenin baka bir trdr. Bu mahedede,
ibadet ettiin ztn -senin grmediin ve iitmediin bir ynden- seni grdn
ve iittiini bilirsin, ( f th t , i:309)

P e r d e A r d n d a n V e k i l bkz. V e k illik .

P e y g a m b e r l i k bkz. N b v v e t

P e y g a m b e r V e k i l l i i Peygamber vekillii yntemlerine gre davet ve uygulama


zelliklerini tamakla peygamberlerin halifesi olmaktr.

Peygamber vekillii, peygamberlerin detine gre Allaha davet, Allahn snrlarn


ve hkmlerini korumak ve insanlarn arasnda peygamberlerin ynetimini uygu
lamakla gerekleir. Bu mertebe, Peygambere halifelik mertebesidir, (bulga, 57)

Konunun ayrnts iin bkz. V ekillik, Nbvvet.

R a b / R u b b i y e t R a, ba eitli kklere dellet ed er. Birincisi "b ir eyi slah etm ek" ve
"onun banda d u rm ak". Bu anlam da Rab, M elik [h k m d ar], Halik [Y a ra ta n ] ve
Sahib'tir. Rab bir eyi slah ed endir. A llah Rabdir; nk yaratklarnn ilerini slah eder.

515
Rab/Rubbiyet

( m u cem )

s?"

Rab Kuran- Kerim'de belirtilen szlk anlamyla geer' (Efendi, Mlik, Muslih [Islah eden] Mrebbi [ter
biye eden]. Fakat merbuba (insan, ar, lemler, her ey) tamlama yapldnda ise anlam ulhiyet er
evesiyle snrldr.
Namazm, orucum, lmm ve diriliim lemlerin Rabbi iindir.2 (6:162)
De ki: Allahtan bakasn m isteyeyim: O her eyin Rabbidir. (6:164)
Bir ksmnz dierlerini Allahn dnda rabler edinmesin. (3:64)

S?"

tbnl-Arab, anlamn Allah ile insan arasnda ortakl kabul edecek ekilde dilsel
bir ereveyle snrlayarak, birinci aamada rab kelimesini dini delletlerinden ve
lafznn ulhiyeti ima ediinden soyutlamtr.3 Buna gre Rab; Efendi, Mlik, Muslih
[slah eden], Mrebbi [terbiye eden] ve Sabittir.4

[Hak ve lem arasnda] Ortak isimlere rnek olarak, Mmin5 ve Rab isimlerini ve
rebiliriz. Mmin tasdik eden anlamna geldii gibi, eman veren anlamna da ge
lir. Rab da mlik demektir. Rab slah eden6 demektir. Ayrca Rab, Efendidir,
Rab mrebbidir, Rab sbit olandr. (FTHT, 11:303)

Rab kelimesinin yorumlanndaki bu dilsel ynelim, varlklarn ve sebeplerin rablg


anlamndaki genel rablk fikrine ulamasn salamtr.7 Ibnl-Arab birinci aama
da rab ismini ulhiyet ile ilgili delletinden soyutladktan sonra, ikinci aamada onu
ulhiyet dairesiyle snrlar. Buna gre Rab sadece isimleri asndan Allahtr, lbnl-
Arabnin bu sonuca ulamasn salayan nclleri u denklemlerle aklayalm:
Rab=slah eden, mrebbi. ilahi isim=Tesire konu olan kulun karsnda lemde etkin
ve lemin muhta olduu her ey.8 Islah, terbiye vb gibi Rab kelimesinin ierdii dil
sel anlamlar, lemde bir tesir ve netice anlamn verirler: O halde Rab=ilahi isim.

Rablk ile kulluu herhangi bir ynden birletiren bir ey yoktur ve bu ikisi birbiri
ne bsbtn zttr. Herhangi iki benzer, birbirlerinin kart olsalar bile, yine ortak
trlar. Sz gelii beyaz ve siyah, birbirlerinin zdd olsalar bile, ikisini birletiren ey
renktir; hareket ve duraanl birletiren olutur. Var olanlar ve renkleri birleti
ren, hepsinin araz olmasdr. Her iki zt ey, birbirlerinin kart olsalar bile, birle
tikleri ortak bir noktaya sahiptir. Kul ve Rab byle deildir. nk onlardan her
birisi, dieriyle bir araya gelmez, ( f tih t , i:37i)

bnu 1-Arab ubudiyeti [kulluk], fiil ve tesir zellie sahip rablgn karsna yerleti
rir. Bylece Rab lafznn anlamn ulhiyete tahsis eder ve bu admyla da birinci an

516
Rab/Rubbiyet

lamda vard dnceyi aar.

Varlklarn Bir ve Gerek Varlk ile irtibatlar, onun taayynleri asndan olabilir ve
bu taayynler Hakkn isimleridir. Her varlk bir ilahi isim ile irtibatldr. yle ki:
Her varln Varlktan pay, kendisine eklenip de mevcut hale geldii bir isim y
nnden ortaya kabilir. Ayrca ikinci aamada,9 varlnn beksnn kendisine ba
l olduu ilahi yardm da, bu isim vastasyla kendisine ulaabilir.'0 Bylece isim,
gerekte onun Rabbi olmutur. Allah ismi ise hepsini iermesi ynnden, btn
varlklarn Rabbidir. (MERATB, 166 )

Her ilahi isim btn ilahi isimleri ierir. Her ilahi isim, kendi ufkunda, btn isim
lerle nitelenir. Aksi halde Hak kullarnn Rabbi nasl olabilirdi ki? (ftht, 1:101)

Allah diye isimlendirilen, zt itibariyle tek, sfatlar itibariyle ise oktur. Her varln
bir rabbi vardr ki, onun btn tekil etmesi mmkn deildir. Mutlu, Rabbinin
kendisinden honut kald kimsedir. [Herkesin kendi rabbi olduuna gre] Bu du
rumda Rabbinin katnda honut olunmayan kimse yoktur; nk o isim, Rabligini
kul zerinde srdrr. Bir kul zel rabbinin katnda honut oldu diye, baka bir
kulun rabbinin katnda da kendisinden honut olunmas gerekmez. O btnden
ancak kendine uygun pay almtr; ald da onun rabbidir. Bylece, kullar arasn
da ayrm gerekletii gibi, rabler arasnda da ayrm gerekleir." (fuss, 9 0 )

lbnl-Arab birinci anlamda grdmz gibi, rabl ulhiyet erevesiyle snrla


mtr. Bu durum, bnl-Arabnin her ikisini eanlaml sayd anlamna gelmez,'2
bu balamda bnl-Arabnin tutumunu iki noktada zetleyebiliriz: ) Ulhiyet ve
rubbiyet, lemlerden mstani ztn karsnda meluh ve merbub talep etmede or
taktrlar. 2) Ulhiyet Allah ismindeki kuatclk ynnden isim ve hallerde eitle
nir; halbuki rubbiyet sabittir (her ilahi ismin hakikati sabittir, ayrdr, sz gelii
Muizz ismi, zelil klan anlamndaki Mzillden veya aan anlamndaki Bsttan
farkldr) bu durumdan Hakk'n ztnda bir okluun veya artn bulunduunu
zannetmemek gerektiine dikkat etmeliyiz. Ulhiyet ve rubbiyet, o tek ztn tecel-
ligh ve grnm, gerekte ise onun aynsdrlar.

Ulhiyet melh, rubbiyet ise merbub talep eder. Hak ise zt ynnden lemler
den mstanidir. Rubbiyetin ise bu hkm yoktur. Bylece i rubbiyetin talebi
ile ztn lemden mstagniligi arasnda kalmtr. Rubbiyet, gerekte, bu hakikat
ten ibarettir, (fuss, 1 1 9 )

Nuh Rabbim'3 dedi, ilahi! demedi. Zira Rab'4 sabittir. Halbuki ilah, isimlerle e
itlenir. Rab, her an bir itedir.5 Nuh Rab diyerek Onun halden hale girmesini
kast etmitir. nk ancak bu olabilirdi, (fuss, 73)

517
Rabbin stivagh

1 Rab kelimesi Kuran- Kerimde tamlama olarak yer almtr. Bkz. Mucemul-Mfehres, Rab" maddesi.
2 Beyzvi Rab kelimesini Rab terbiye anlamnda bir mastardr, bir eye peyder pey kemlini ulatrmak
demektir diye yorumlar, bkz. Kad Beyzvi, Evar't-Tenzil, c. I, s. 3. Sehl b. Abdullah Tsteri ise -
lemlerin Rabbi, onlarn efendisi ve mrebbisi, ilerini deruhde edendir diye yorumlar, bkz. Tefsirul-
Kuranil-Azim, s. 7.
3 Rab, insan oluu ynnden -kul oluu ynnden deil- Allah ile insan arasndaki ortak isimlerden biri
sidir. lbnl-Arabl yle der: nsan iki nispet sahibidir: birisiyle ilahi mertebeye, dieri ise olu merte
belerine dahil olmasn salayan nispettir. Bylece, sorumlu olmas ynnden ona kul denilir; Rabbin
halifesi olmas ynnden ise ona rab denilir." Bkz. Ecvibe, s. 224.
4 Bkz. Rab.
5 Bkz. Mmin, A llah n A d a .
6 tbnl-Arab yle der: Rab slah eden demektir, nk Allah Kyamet Gn kullarnn arasn dzeltir
(el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. III, s. 383).
7 Bkz. G en el Rablk.
8 Bkz. E ser, M essir, M esser-Fih.
9 Her kul, dolaysyla her varlk her an yok olur ve var olur (bkz. Y e n id e n Y ara tm a ).
' lbnl-Arabiye gre her kul bir ilahi ismin mazhardr, bylece kullar arasnda farkllk meydana gelir.
Sz gelii Abdullah (Hz. Muhammed) btn ilahi isimleri kendinde toplayan Allah isminin mazhar ol
mas ynnden yaratklarn en kmilidir. Bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 196-326. Bu blmde
lbnl-Arab ilahi isimlerin her bir mazharnm ieriini genie aklar.
" Mslman bir dnrn rabler kelimesine yer vermesi ilgintir. Fakat Ibnl-Arabnin bu tutumunu
hret bulduu birliki ve monist yntemiyle uzlatran nedir? bnl-Arabi, bir yandan varlk hakikati
nin iki yn arasndaki ikilii ortadan kaldrarak, varl bir yaparken, te yandan isim ve sfatlar saye
sinde ulhiyet mefhumunu oaltan bir dnr deil midir? Mslman bir dnr olarak lbnl-
Arabnin bu tavrn nasl aklayabiliriz? Bunu iki ekilde cevap verebiliriz: a) lbnl-Arab rableri Al
lahn dnda eyler saymaz, bu anlamda var olanlarn ve sebeplerin rablna kar kar ve her trl
rabl Allaha tahsis eder, b) Rabler arasndaki ayrm, ztlarn oalmasna yol aacak gerek bir ayrm
deil, kayna tek zt olan greceli bir ayrmdr. Buna gre zt hakikati itibariyle tek, isimleri itibariyle
oktur. Zt ve ilahi isimler, tecelli ve mazharlaryla birlikte tek zttr.
12Bkz. tbnl-Arab'de ulhiyet ve rablk iin, Henri Corbin, Hist. De la Philo. De la pleiade T 3 1110.
3Nuh: Rabbim! Yeryzndeki kfirlerden kimse brakma dedi" (71:26).
'4lbnl-Arabde rab kelimesi iin bkz. el-Ftuhtl-Mekhiyye, c. I, s. 61, 99; el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s.
251, 437; el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. III, s. 73,129,340, 355, 369, 383, 387, 420; el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s.
30, 62, 64, 97, 165, 169, 198 vd; Fussu'l-Hikem, s. 215; c. II, s. 41, 42, 83 vd; Anka-i Mugrib, s. 27; aratl-
Kuran, s. 61; Tac'r-Resail, s. 33.
15 Bkz. H akkn e'n l.

R a b b i n s t i v a g h bnl-Arab yle der:

Am, Rab isminin istivaghdr ( ft H t , i:283)

O halde Rabbin istivagh, Amadr.

R a b b i n K u l u bkz. A b d

518
Rabbin Yolu

R a b b in Y o lu bkz. S r a t - M s t a k im

R a b b iy le S l k E d e n bkz. S lik

R acl Ra, dm ve lam "ayak" anlamna gelir. Ayak, her ayaklnn uzvudur. Rid,
reccale, yani "yaya yryen" demektir. Byle isimlendirilmelerinin nedeni, ayaklar ze
rinde yrmeleridir. Rcal ve rcali ise adamlar demektir. Bu babn istisnalarndan biri
si, racl'dr. Racl, "bir adam" demektir. Bazen Araplar kadna da racle derler.
(m u c em )

Racl kk Kuran- Kerimde yer alr. Rid: Ayakl canllarn organ; radl, ayaklar zerinde yryen kim
se demektir:
Canllarn bir ksm iki aya (ala ricleyn) zerinde yrr, bazs ise drt aya zerinde yrr.
(2 4 :4 5 )
insanlara hacc ilan et, binek zerinde veya yaya (ala rical} sana gelirler. (2 2 :2 7 )

Racl, kadnn zdd olarak insan trnn erkei demektir.

ayet iki erkek (racleyn) yok ise raz olacanz ahitlerden bir erkek ve iki kadn yeter. ( 2 : 2 8 2 )

bnl-Arab ra c l [adam] kadnn karsna yerletirir; fakat bu, bir cinsiyet ztl
deil, zellik ve mertebelerinden kaynaklanan bir mtekabiliyettir. Buna gre ra c l,
ister erkek ister dii olsun, rac let [adamlk] zelliini elde eden, makam ve merte
besine ulam kimse demektir (Hakkm suretiyle zuhur: tasarruf, fiil ve adalet vb).

Bu a y e t le r d e ' Allah r ic a l [ a d a m la r ] ile z e llik le e r k e k le r i k a s t e t m i d e ild ir ; is t e r e r

k e k is t e r k a d n o ls u n , in s a n t r n k a s t e t m i t ir , ( f t h t , i v .-i o )

Adam, mutlak kulluk mertebesinde, Hakkm suretiyle zuhur eden herkestir. Byle-
ce o, her eye hakkn verir, (f t h t , i v :1 12)

nsan krk sabah tabiat ve arzularnn karanlndan akimn ve hidayetinin aydnl


na karsa, ona grnenlerin ayns bizzat ondan zuhur eder; kendisinin aldnn
ayns kendisinden alnr. Kul bu halde olmaya devam eder ta ki, kendisinden alan
kimseye kar talep hakk zorunlu olur. Bu yzden bu durum, hakikatlerin gerekli
lii gibi, zorunlu hale gelirse, ite o zaman racl diye isimlendirilir. Bu zorunluluk
gereklememise, bu durumda racl deildir. O halde adamln kemli, ister er
kek olsun isterse dii olsun, belirttiimiz konudadr, (ftht, i:5 8 8 )

tbnl-Arabyle birlikte racln [adam] etkinlik zelliini ortaya koyduktan sonra

519
Racl

yapabileceimiz yegne ey, bu tutumdan eyh-i Ekberde fiilin birlii grne


ykselmektir. Ibnl-Arab! her eyde ve her vastann ardndaki gerek failin Hak2
olduunu dnr. O halde, varlkta ilahi fiilin mahalli olan her ey, kadndr.

Bizler kadnz, bizdekini meydana getirir.


Allaha hamd olsun ki, varlkta racl diye bir ey yoktur
Rical rfn kendilerini tanmlad kimselerdir:
Onlar, diilerdir; onlar, nefsim [nefs Arapada diidir] ve benim emelimdir.
(FTHT, IV:445)

Ibnl-Arab zellik ve mertebeyi esas alarak adaml snflandrdktan sonra, kevn!


bir corafya oluturmakla en ince ayrntsna kadar titizlikle Ehlullahm devletinin
snrlarn izer. Byk eyhimizin teorilerinde kklemi bu devlet, gerekte, dalla
rnda yzlerce terimin ortaya kt bir aatr. Burada terimleri yerlerine koyan bir
aklamayla yetiniyoruz; bylece deta, bu noktada derinlemek isteyen kimsenin e-
line bir meale veriyoruz. bnl-Arab devletinde adamlar (rical)3 iki ksma ayrr:
adet4 [saylar belli] ricali ve mertebe5 ricali. Ibnl-Arabde rical isimleri: a) Adet Ri
cali: ) Kutup veya Gavs (bir tane). Kutup Hakkm lemde bakt noktadr. 2) imam
(iki tane). 3) Veted [direk] (drt tane). Bunlar dalar diye ifade edilir.6 4) Bedel, o
ulu Abdal (yedi tane). Allah bunlar vastasyla yedi blgeyi korur. 5) Nakib, oulu
nukeba (oniki tane). Her birisi bir bur felei zerinde bulunur. 6) Hivari (bir tane).
Dine yardm iin kl ve kant birletirmitir. 7) Recebi;7 oulu recebuyyn (krk
tane). 8) Hatem (bir tane) hatem her zamanda deil, btn zamanlarda lemde tek
tir. 9) Mcteba/Mustafa [seilmi], ( yz tane, demin kalbi zerinde). 10) lahi
gayret makamndaki rical (krk tane). Bunlar Nuh peygamberin kalbi zerindedir,
) Selamet makamndaki rical (yedi tane, bunlar Halil brahimin kalbi zerindedir-
ler). 12) Mlkt-tarkat [tarikat hkmdarlar], (be tane). Cebrailin kalbi zerin
dedir. 13) Ricall-hayril-mahz [mutlak iyilik ricali], ( tane, Mikailin kalbi zerin-
dedirler). 14) Ricall-lemil-enfas [nefs lemlerinin ricali], Davud peygamberin kal
bi zerindedirler ve u ksmlara ayrlrlar: 1) Ricall-gayb [gayb ricali] (On tane). 2)
Ricalz-zahir [zahir ricali] (On sekiz tane). 3) Ricall-kuvvetil-ilhiyye [ilahi kuvve
tin ricali]. Bunlar kahr ricalidir (sekiz tane). 4) Ricall-hannan (on be tane). 5)
Ricall-heybet vel-cell [heybet ve cell ricali], (Yirmi drt tane). 6) Ricall-feth
[feth ricali], (Yirmi drt tane). 7) Ricall-aliyy. Mira lemlerinin ricali; sz konusu
lemler nefis lemlerinden daha stndr (yedi tane). 8) Ricalt-tahtil-esfel [en a-
agnn ricali], nefs ehli (yirmi bir tane). 9) Ricall-imdadil-ilahi vel-kevn [ilahi ve
kevn yardm ricali], ( tane). 10) Ricall-ilahi ver-Rahmani [ilahi ve Rahmani Ri

520
Racl

cal], ( tane). ) Racll-berzah [Berzah adam], (bir tane). 12. Sakitr-refref bin
Saktl-Ars (bir tane). 13) Racll-ani billah [Allah ile zengin olan adam], (iki ta
ne). 14) Racl-i ayn-i tahkim vez-zevaid (on tane). 15) Bdela [bedeller] =Ebdal (on
iki tane). 16) Ricall-itiyak [arzu ricali], (be tane). 17) Ricall-eyyamis-sitte [alt
gn ricali], (alt tane), b) Mertebe Ricali: i) Melmiyye= Ricalul-matla'.9 2) Fukara. 3)
Sfiyye. 4) bad [kullar]. 5) Zuhhad [zahitler], 6) Ricall-ma [su adamlar].107) Efrad
[Tekler], 8) mena [Eminler]. 9) Kurra [Okuyanlar], 10) Ahbab. 11) Muhaddesn
[sezgi sahipleri], 12) Ahilla [dostlar], 13) Smera [sohbet adamlar], 14) Verese [Varis
ler], 15) Evliya. Bunlar eitli ksmlara ayrlr: 1) Enbiya. 2). Sddklar. 3) ehitler. 4)
Salihler. 5) Mslmanlar (kadn erkek). 6) Mminler (kadm-erkek). 7) Kanitn. 8)
Sadklar (kadn erkek). 9) Sabredenler (kadn erkek). o) Huu sahipleri (kadn er
kek). 11) Oru tutanlar (kadn-erkek). 12) Allahn belirledii snrlar koruyanlar
(kadn erkek). 13) Allah oka zikredenler (kadn erkek). 14) Tvbekarlar. 15) Te-
mizlenenler. 16) Hamd edenler. 17) Seyahat edenler. 18) Rku edenler. 19) Secde e-
denler. 20) Yasaktan al koyanlar. 21) Hilim sahipleri. 22) oka ah edenler. 23) la
hi Askerler. 24) Hayrllar. 25) Piman olanlar. 26) Secdeye kapananlar. 27) Mnibn
(ynelenler). 28) Mubsirn (grenler). 29) Hicret edenler 30) Mfikler 31) Allahn
ahdini yerine getirenler 32) Allahn birletirmeyi emrettiini birletirenler 33) Kor
kanlar. 34) Allahn yz evirmeyi emrettiinden yz evirenler 35) Krema [kerim
ler], Bu tasvirden sonra, okuyucuya bu meselenin ieriini incelemesi iin, eyh-i
Ekberin e l-F t h t 'l-M e k k iy y e 'sin d e c. II, s. 3-39 arasn incelemeyi salk veriyoruz.

NOTLAR:

1 Bkz (7:46), (24:37) ve (33:23) ayetler.


1 Bkz. lahi sim.
3 lbnl-Arab yle der: Bu yolun adamlar nefesleri bilenler diye adlandrlan kimselerdir. Bu, hepsini
kapsayan bir isimdir (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 6).
4 ibnl-Arabiye gre, lemde says belli her ey kadar Allah adam vardr ve Allah onlar sayesinde eyay
korur. Sz gelii gklerin says yedidir. Allahn saylar yedi olan adarn vardr ve onlarla gkleri ko
rur.
s Seyr-i slklerinde sliklerin getii mertebeler oktur, sz gelii zht, sabr, velayet vs. Her slk mer
tebesi her zamanda belirli bir sayyla snrlanmayan adamlar sayesinde korunur.
6 Drt direk (evtad- erbaa) kendileriyle Allahn drt yn koruduu kimselerdir. Bu nedenle onlar, yer
yzn salam tutan cibal (dalar) diye ifade edilmilerdir.
7 Kamer aylardan recebe nispet.
8 Sakitur-Refref b. Saktul-Ar, bnl-Arabde belirli bir makama iaret eden simgesel bir isimdir. Bkz.
el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. II, s. 14. Ondan yle sz eder: Ben onu Konya'da grdm, kendisinden ve
Rabbinden bakasyla ilgilenmeyen, ii yce, hali byk, kendisini grende tesir brakan bir grn

521
Rahman/Rahim

teydi" (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 14). Abdlkerim Cilt de ondan sz eder, bkz. Hakikat'l-Hakaik, s.
7-
9 Bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. I, s. 188.
"Mbnl-Arab yle der: Su adamlar, deniz ve nehir kenarlarnda Allaha ibadet eden ve kimsenin tan
mad insanlardr" (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 19).

R a h m a n /R a h im Rahman hepsini iermesi ynnden btn ilahi isimlere gre


yetkinlik ve kuatclk mertebesinin sahibidir. Bu ynyle Rahman, Allah ismiyle
eanlamldr. Rahman rahmet, baka bir ifadeyle varlktan tremi olmas ynyle
Rahim ismine yaklarken, Rahim'in rahmeti olan vacip rahmetin kart olarak mer
hamet ettiklerine imtinan rahmeti vermesi ynnden ondan ayrlr.1 Yani Rahmanm
rahmeti=imtinan rahmeti. Rahmin rahmeti=vacip rahmet.

Bu iki isim -Allah ve Rahman- dier btn isimlere gre keml ve ihata mertebesi
nin sahibidir, ( bulga , 1 7 )

Rahman srf varlk olmas ynnden Hakkm ismidir, nk O her eyi kapsayan
rahmetten tretilmi mbalaa kalb, bylece de varln btn taayynlerini ier
mesi zelliiyle varln ismi olmutur. Varln btn taayynleri, hidayet, saptr
ma, af, ltuf, intikam, kahr vb ynnden kendisine eittir. Rahim ise bu kuatc ve
mil rahmetten tretilmi varln ismidir. Fakat sz konusu olan varlk, varln
kendisinin mutlaklk mertebesinden -k i burada hidayet ve saptrma gibi nispetleri
kendisine eittir- hidayet, nuranilik ve kef vb bakmndan taayyne ynelmi var
lktr. (MERATB, vr. 166)

Rahman, varlklar meydana getirir, Rahim ise mertebeleri belirler.2 ( me , 152)

notlar:

1 Bkz. Ih san R ahm eti.


2 Ibn'l-Arabde Rahman ve Rahim iin bkz. Fussul-Hikem, s. 152, 153; Risaletl-Ba, s. 123; Maksad-
Etem, s. 154.

R a h m a n n A r Eanlaml terimler: Ar, stiva Ar, Kuatc Ar, Rahmani Ar,


zuhur eden Ar.1 Rahmanm Ar (Arur-Rahman) Rahman Ar zerinde istiva etti
ayetinde iaret edilen Artr. Sz konusu Ar, lbnl-Arabnin lemleri sralamasn
da belirli bir yer edinmitir. Rahmanm Ar Hebay kabul eden ilk ekildir ve bi
rinci felektir. Bu Ar, ilk olduu iin, btn var olanlarn ekillerini ierir; btn e
killer ve teekkl etmi mevcutlar ona varr. Hak onda Rahman ismiyle istiva ettii
iin varlk kazanm (rahmet=varlk, bkz. R a h m e t ) ve btn mevcutlar iermi, her
eyi kuatan varlk mertebesi olmutur. Yaratl leminin ilki olmas itibariyle ise

522
Rahmanm Glgesi Szlk ve Kurani anlam iin

onda ilahi kelime veya emir, henz blnmemitir. lahi emir ilk kez, iki ayan ko
nulduu Krside blnr. Ar, Hebay kabul eden ilk ekildir:

Bu cismi (Heba) ilk kabul eden ekil, kresel ekildir ve o bylece Felek olmutur.
Hak ona Ar demi, Rahman ismiyle zerinde istiva etmitir. Bu istiva, benzersiz ve
keyfiyetsiz, kimsenin bilmedii anna yarar tarzda gereklemitir, ( ukle, 87 )

Ar=Rahmanm istivagh:

Bunlardan birisi de, stiva Ar ve Krsinin sureti, iki ayak, Arm iinde bulundu
u su, suyu ve karanl tutan havadr. (fthT, 111:4 2 2 )

Drt mevcudu kendinde toplayan Rahman Ar: Bu drt mevcut; tabiat, heba, cisim
ve felektir. (UKLE, 5 6 )

lemin suretlerinden bu aynada grdkleri, ona grlenlerdir. Aynada grd


suretlerden birisi de Rahmanm istiva ettii Arm suretidir. Ar, drt ayakl ve drt
ynl bir koltuk gibidir, (ftht, i:4 3 i)

Ar=Kuatc Ar=Yaratklarm en by:

Allahn leme ynelik en byk ihsan Rahman ismi vastasyla lemi kuatan Arta
istiva etmi olmasdr. Btn i Arta biter, (ftht, i:4 6 3 )

Yaratma ve yokluktan varla kartmada yaratklarn en by ile -k i yaratklarn


en by Artr- bir karnca veya sivrisinek arasnda fark yoktur, (ftht, v:468 )

Ar=Kelimenin birlii:

Krsi, vastasyla Kelimenin blnd eydir. nk o esas cevherde zuhur eden


cisimlerin suretlerinden kuatc Artan sonra gelen ikinci cisimdir, (ftht, i:4 6 6 )

Ar, Krsinin bldn tekletirir

Bu, hitaptr; nk szde onun kadmligi vardr, (ftht, v:i04)

NOTLAR:

' Bkz. Kitabu'l-Celle, s. 4. bnl-Arab yle der: Her eyin bir glgesi vardr, Allahn glgesi ise Artr.
u var ki her glge uzamaz; Ar'n ulhiyette uzamayan bir glgesi vardr.

R a h m a n m G l g e s i Szlk ve Kurani anlam iin bkz. G lg e

s?

Rahmanm glgesi, Rahman isminin mazhar veya suretidir. Rahmann bnl-


Arabde varlk anlamna geldiini bildiimizde, Rahmann glgesi btn varlklar

523
Rahmann stivagh/Smrl isimlerin stivagh

kendinde toplayan ey olur ki, o da Artr.

Her eyin bir glgesi vardr, Allahn glgesi de Artr. u var ki her glge uzamaz.
Ar, ulhiyette uzamayan bir glgedir. Fakat o gaybdir. Grmez misin ki, duyulur
glgeleri olan cisimler klarca kuatldklarnda, glgeleri ilerinde kalr. In
glgesi de kendisinde, karanln aydnl kendisindedir. O halde zuhur eden Ar,
Rahmann glgesidir, insana nispet edilen Ar ise Allahn glgesidir, (c e la l, 4)

R a h m a n n s t i v a g h / S m r l s i m l e r i n s t i v a g h Rahman n ve snrl isim


lerin istivagh, Artr.

Ar Rahmanm istivaghdr. ( f t ht , H.-283)

Dersen ki: Ar nedir? Deriz ki: Snrl isimlerin istivaghdr. ( f t ht , il 129)

R a h m a n n M a k a m / R a b b a n n M a k a m Rabban! makam, ilahi makamn' al


tndadr ve Rab2 ismi ynnden Hakka iliir; Rahmanm makam ise Rahman3 ismi
ynnden Tanrnn makamdr.

Her makam ya ilahi4 ya rabbani ya da rahmanidir. Bu mertebenin dnda bir


makam yoktur ve bunlar, btn mertebeleri ierir; varlk da bunlarn zerinde d
ner. Kitaplar onlarla iner, miralar bu mertebelere ykselir.5 Sz konusu mertebe
lerde ilahi isim hkmrandr: Allah, Rab ve Rahman. Bu isimden birisi, ilahi
isimlerden herhangi birisinin hkmyle nitelenir, ( ft ht . 11:176)

Bu ifadeden u tespit ortaya kar: lbn'l-Arabye gre Allah, Rab ve Rahman isimle
ri belirli nitelikler tayan dier ilahi isimlerin dayand temel isimlerdir.6 Byk o-
laslkla sfat isimlerinden her birisi, sz konusu temel ilahi isimden birisine da
yanr ve burada makam tanmlanr. Sz gelii Vedud, Allah ismine dnnde ilahi
bir makam ad alr; Rab ismine dnnde rabbani bir makam adn alr. fadeleri
mize byk olaslkla diyerek baladk, nk elimizde bn'l-Arabnin dncele
rini aklayacak metinler bulunmuyor.

N O T LA R :

' lbnl-Arab yle der: Bir grup unu ileri srmtr: Marifet makam rabbani, ilim makam ise ilahi
dir. Ben de bu fikirdeyim. Bir grup ise unu ileri srmtr: Mrifet makam ilahi, ilim makam ise o-
nun altndadr. Bence de yledir (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 318).
2 Bkz. Rab.
3 Bkz. Rahman/Rahim.
4 Bkz. lahi M akam .
5 Bkz Isra.
6 Bkz. S fat.

524
Rahmann Nefesi

R a h m a n n N e f e s i (Nefes-i Rahman, Am) Nefes zorluktan kmak demektir. Ha


diste "Rzgara svmeyiniz, o Allah'n nefesindendir" denilir. Bununla rzgarn sknty
at, bulutlar meydana getirdii, yamuru yayd ve kurakl giderdii kastedilmi
tir. Baka bir hadiste ise Hz. Peygamber yle buyurur: "Rabbinizin nefesini Yemen y
nnden bulmaktaym." iki para arasnda nefes, yani mesafe olduu sylenir. Bu ite
nefesin, yani mhletin vardr denilir. Sabah teneffs eder, yani apak gndz haline
gelinceye kadar afak sker ve uzar. Gndz ve baka bir ey teneffs eder, yani uzar.
( lisan )

S?"

Nefes-i Rahman [Rahmanm nefesi], varln formlarnn kendisinde ald bir


cevherdir. Sz konusu cevher, insann nefesi ondan kan btn harf ve kelimeleri
ierdii gibi, bil kuvve o suretleri ierir. Nefes-i Rahmnyi bnl-Arab mmknle
rin hakikatleri kendisinde zuhur etmezden nce, ilk tarzndaki varlk iin kullanr.
Baka bir ifadeyle o mmknn iki var olu aamasndan ncedir: sbt, yani sbt
lemi ve dta zuhur (d lem). Bu noktada bnl-Arabinin varln kendisinde a
laca cevhere nefes demesinin nemi bellidir; nk nefesin bir yandan sz, te
yandan flemeyle ilikisi vardr (sz ve fleme vastasyla yaratma ve yaratlmlar
yorumlanmtr).

Tabiat, gerekte, Nefes-i Rahmnden baka bir ey deildir; nk ulvi ve sflisiyle


lemin suretleri onda alr. nk maddesel cevherdeki fleme, zellikle1 cisimler
lemine sirayet etmitir. ( fus S, 219)

lemin cevheri, lemin suretlerinin zuhur ettii Nefes-i Rahmanidir, ( ft ht , i:452)

Tanr kendisini Nefes-i Rahmn ile nitelemitir; bir sfatla nitelenen herkesin sz
konusu sfat btn gereklerinde takip etmesi gerekir. Daha nce nefesin teneffs
edende neyi meydana getirdiini belirtmitik. Bu nedenle ilahi nefes lemin suretle
rini kabul etmitir. Bu yzden nefes bu suretler iin heyulani cevher gibidir; o ise
tabiattr. ( fus S, 143)

Nefes-i Rahman! kendisi nedeniyle zuhur etmi ilk bilinmeyen: Am.

Kelimeler, cisimde deil, sanal uzamada belirlenmi mertebelerde lemin Amdan


zuhur etmesine benzer. Am, Nefes-i Rahmndir. ( ft ht , 11:395)

Nefes Hakk'm kendisi iin zuhur etmi ilk gaybdir. Bylece onda Hak, Rahman is
miyle zerinde istiva ettii Ar gibi olmutur, ( ft ht , lll:420)

525
Rahmann Nefesi

Nefes-i Rahman! ve kelimeler (yaratlmlar):

Kelimeler harflerden, harfler havadan, hava Nefes-i Rahmnden meydana gelir.


(FTHT, 1:1 6 8 )

Kelam Rahmana mensup nefesten etkin bir niteliktir ve h d r r i den tretilmitir. K e lm

yara demektir. Bu nedenle messirdir dedik. Nitekim yara da yaral cisme tesir e-
der. Mmknlerin kulana ilk arpan ey k iin [ol] kelimesidir. lem, kelam zelli
inden zuhur etmitir, o da Nefes-i Rahmniden herhangi bir hakikate dnk bir
ynelitir. Bu nefeste amalanan o eyin bireysellii alr. Bu olu, kelam diye ifade
edilmi; olutuu eye ise nefes denilmitir. Nitekim bir harfi meydana getirmek is
teyen kimseden nefes ortaya kar; bylece, ses diye isimlendirilen nefes kar. Ne
fesin uzamasnn bittii bir yerde, meydana getirilmek istenilen varln zt ortaya
kar, (ftht, II:181)

Allahn kelimelerinin -k i onlar lemden ibarettir- kendisinde zuhur ettii madde,


Nefes-i Rahmani diye isimlendirilir. Bu nedenle nefes kelimeler diye ifade edilmitir
ve sa iin Allahn kelimesi denilmitir, (ftht, iv:6 5 )

Nefes-i Rahman! ve fleme (fleme insann Nefes-i Rahmnden meydana geldiine


iaret eder):

nsann yaratl bu drt rknden olup, bunlar da karmlar diye isimlendirildi


inde, Allahn flemesinden insann cesedindeki rutubetten bir tutuma meydana
gelmitir. Bylece insann ruhu, yapsndan dolay, ate olmutur. ayet yaratl
tabii olsayd, o zaman ruhu nur olurdu. Bu da, insann Nefes-i Rahmaniden mey
dana geldiine iaret etmesi iin, fleme kelimesiyle ifade edilmitir, nk, bu ne
fes. -k i fleme kelimesiyle ifade edilmitir- vastasyla insann d varl ortaya
kmtr. Kendisine flenmi eyin istidadyla da tutuma nur deil, nar [ate] ol
mutur. Bylece insann insan olmasn salayan zellikte Nefes-i Rahman! gizlen
mitir. (fuss, 16)

simlendirmenin gerekeleri:

Bu zorluun bir teneffs vardr, bu nedenle nefes Rahmana nispet edilmitir.


nk o nefes vastasyla ilahi nispetlerin talep ettikleri lemin suretlerin yaratl
na merhamet etmitir. Bu suretler iin Hakkn zahiri demitik; nk zuhur eden
Haktr. Hak suretleri Nefeste icat ettiinde, isimler diye ifade edilmi nispetlerin
otoritesi zuhur eder, (fuss, 1 1 2 )

Geen ifadeleri yle zetleyebiliriz: ) Bu zorluun bir teneffs vardr cmlesi,


bir yandan gln, te yandan mertebeye ismini vermi teneffsn varlm ifade

526
Rahmann Nefesi

eder. Buna gre glk, kendi rablklarmm zuhuru iin oluu talep eden ilahi isim
ler dzleminde mevcuttur.

Rububiyetten ilk nefes, lemi yaratmasyla Rahmana nispet edilmitir; sz konusu


lemi, rububiyet kendi hakikatiyle ve btn ilahi isimler talep eder, ( fuslis, 1 1 9 )

Gerekleen teneffs, sureti Am olan teneffstr. nk Am, ince bulut olmas


ynnden buharlardan meydana gelmitir. Nefes-i Rahman da Rahmani bir buhar
dr. Buna gre Am, Nefes-i Rahmnnin kabul ettii ilk surettir. 2) Nefes Rahmana
nispet edilmitir. nk O, nefes vastasyla ilahi nispetlerin talep ettikleri lemin
suretlerinin yaratlna merhamet etmitir cmlesi, bu nefesin Rahman ismine nis
pet edilmesinin sebebini aklar. nk Ibnl-Arab bu ismin anlamn varlk ve ya
ratmak ile snrlamtr. Buna gre ona merhamet etti anlamndaki fiil, onu yaratt
demektir. u halde Nefes-i Rahman!, deyim yerindeyse, yaratma nefesi demektir. Bu
nedenle bnl-Arab nefese bu ismi vermitir, nk o Nefes-i Rahmandandr.

Levh akln ifade mahallidir ve akl karsnda dem iin Havva mesabesindedir.
Nefs diye isimlendirilmitir, nk Nefes-i Rahmaniden var olmutur. Bylece Al
lah onu Akldan meydana getirmitir. nk onu akln aktaraca eyler iin ma
hal, yazacaklar iin Levha yapmtr. (UKLE, 55)

bnl-Arab, nefesi bazen Rahmana deil, ulhiyete nispet ederek kullanr ve bu


durumda erjas diye oulunu yapar (Nefes-i Rahmaninin oulu yoktur). Burada
nefes, ykseliinde kulun maruz kald slkla ilgili birtakm ieriklere sahiptir
(Nefes-i Rahmnnin varlkla ilgili anlamlar vardr).

Nefes nedir? diye sorarsan, deriz ki: Nefes hakikat sultannn ycelii nedeniyle, Al
lahn ktlklerini sndrmek iin kalp ateine musallat ettii bir nurdur.
(FTHT, 11:1 3 2 )

Mahede ettiin bir suretten meydana gelmemi hibir nefese2 itimat edilmez.
( layeulu , 8)

ilahi nefeslerin ykselileri vardr ki, onlarn zerinde tuzaa ykselirsin. Allahn
baz kullarna nefesler ayaklarnn altndan gelir, nk onlar bu nefesleri talep et
milerdir. Dolaysyla bu nefesler onlarn kazammlardr, bu nedenle ayaklarnn3
altndan gelmitir, (ftht, IV:4 1 8 )

NOTLAR:

1 Paragrafn yorumu iin bkz. Tlikdt, c. II, s. 234.


2 lbn'l-Arabde Nefes-i Rahmn iin bkz. el-Ftuhtl-MMiyye, c. II, s. 400; c. III, s. 391, 442, 459;
Fussu'l-Hikem, c. II, s. 128, 192,195,197, 234, 237; Istahat, s. 85; rad, s. 149.

527
Rahmann Vekili

3 stlerinden ve altlarndan yesinler diye (5:66) ayete telmih.

R a h m a n r V e k i l i Rahmann vekili retmek konusunda Rahmann yerini almas


ynnden Kuran retmenidir.

Kuran ret ve Rahmann vekili ol! nk Rahman Kuran- Kerimi retmitir;


insan yaratm ve ona beyan, yani Kuran- Kerimi retmitir.' ( f t ht , iv :48 1)

n o tl a r :

' (55:4) ayete telmih.

R a h m a n n Z i n d a n bnl-Arab yle der:

Bir grup Cennette, bir grup ise atetedir (42:7). Oras Rahmann zindandr. Biz
Cehennemi kfirler iin bir hisar yapacaz." Allah kfirleri iinde hapsettii zin
dan kasteder. Mutlu grup Hakkn ikram diyarnda konaklar. Bu diyar ayakta tu
tan ey, (Hakkm kullarndan) raz olmasdr. Dier yerin idarecisi ise -k i oras zin
dandr- Mlik, yani Gldr. yice yorulduunda hamuru iyi yourdum anla
mnda m e li k t 'l- a c i n e denilir, ( ft ht , iv :26)

bnl-Arab Kuran- Kerime uyarak, Cehenneme ve atee zindan ismini verir, fakat
Kuran- Kerim zindan herhangi bir ilahi isme izafe etmezken bnl-Arab onu
Rahman ismine tahsis eder. Burada Ibnl-Arabinin ierdii rahmetle birlikte Rah
man ismini semi olmas, bizi yle bir kukuya drr:2 Acaba bnl-Arab ken
disine rahmet nfuz ettikten sonraki Cehennemi mi kasteder? Bu rahmetin ulama
sndan sonra Cehennemin azab tatl hale gelir ve sakinlerine daimi bir nimet olur.3
Baka bir ifadeyle bnl-Arab burada ehline azabn sona ermesinden sonraki Ce
hennemi mi kasteder. Bylece onlar Cehennemde nimetlenirler, ancak oradan ay
rlmalarna msaade edilmez. Belki de bu nedenle Cehennem ile Cennet menzili,
Cehennem nimetiyle Cennet nimeti arasnda fark grmtr ki, bu fark, nimet ol
masna remen, mensuplar iin bir zindan olmasdr.

NOTLAR:

' Bkz ( 17:8).


2 bn-Arablnin Rahmanm zindanm Cehennem saymasnn nedenini aklayan baka metinleri
bilmiyoruz.
3 Bkz. A z a b , C eh en n em .

Rahm et Ra, ha ve mim tek anlaml bir kktr ve "incelik, yumuaklk, ilgi ve merha

528
Rahmet

met" anlamna gelir. Rahim, akrabalk ilikisi demektir. Kadnlarn rahmi de bu nedenle
rahim diye isimlendirilmitir, nk acnan ve esirgenen ocuk ondan doar, (mucem )

Bu noktada Tirmiznin1 tavrn takip edeceiz. Tirmiz Kuran- Kerim'deki balamndan hareket ederek
kelimenin on eanlaml terimini zikretmitir: peygamberlik, slam, rzk, yardm, fetih, sevgi, afiyet, ya
mur, Kuran- Kerim, Cennet2 (Bkz. Tirmizi, Tahsil Nezairil-Kuran, s. 47-48). Bu rneklere Ey kendileri
ne hakszlk yapan kullarm! Allahn rahmetinden mit kesmeyiniz" (39:53) ayetinde geen mafireti ek
lemeliyiz.

Rahmet mevcutlara varlk bahetmek veya her mevcuda kendisine zg varln ha


kikatinin gerektirdii tarzda vermektir. Ibnl-Arab okurlar, rahmet ve varl bir
letiren zellii ve rahmeti efkat ve rza (szlk ve ahlaki anlam) anlamndan kar
tp, kendisine metafizik bir renk (rahmet=varlk) kazandran sebeplilii grdkle
rinde arrlar. Bu noktaya k tutabilmek iin, byk eyhimizin anlayyla, le
min yaratlna ve meydana getiriliine dnmemiz gerekir, ite, bu anlam kaymas
nn zm bu noktadadr. Yaratln balangc hakknda, varl iki ksma blme
gayemizi aklayan belirli bir tutum ile yetineceiz (doal olarak bu ayrm greceli
bir ayrmdr; nk bnl-Arabdeki her ikilik, ancak greceli bir ayrm olabilir):
bir yandan ilahi Zt, te yandan ilahi isimler. Hakkm gzel isimleri ilahi Zt merte
besinde toplanm, her isim kendi mertebesine yerletikten sonra sahip olduu ha
kikatiyle bbrlenmeye balam, ardndan eserlerinin varlkta ortaya kmasna z
lem duymutur. Bylece zorunlu olarak, ilahi Zta ynelmiler ve ondan hakikatle
rinin kendisinde ortaya kaca kevnin [olu] varln istemilerdir, ilahi Zt, isim
lere merhamet etmi3 ve onlarn lemin varl ve hakikatlerinin ortaya kmasyla
ilgili taleplerini kabul etmitir. lahi Ztm bu talebi kabul, rahmet mertebesinden
ve Hakkm ihsan ve iyiliinin tamasndan kaynaklanmtr.4 Sonra bu tavr, btn
hakikatlere sirayet etmitir. Her hakikat Haktan talep ettii bir varla sahiptir; by
lece Allah, o eyin hakikatinin varlndaki arzusunu kabul etmekle o eye merha
met eder. Bu yaklamdan u sonucu kartabiliriz: 1) Rahmet, szlk anlamn ko
rur. Hak, hakikatlere merhamet edicidir ve onlarn dta var olmalarm kabul etmi,
yani bundan honut olmutur. 2) Rahmetin szlk anlam varln srdrse de,
Ibnl-Arabi onu neticesiyle tanmlar, baka bir ifadeyle Hakkm hakikatlere rahme
tinin neticesi, varlktr. O halde, rahmet varlktr, ite rahmetin metafizik formu bu
radan kaynaklanr. Bu son nokta, btn mevcutlara sirayet ve elemler gibi rahmetle
elitii zannedilen eyler de dahil olmak zere her trl elikiyi kabul gibi, varlk

529
Rahmet

zelliklerini kendisine vermek iin rahmeti basit szlk anlamndan uzaklatrmak


tadr. Bu nedenle, byle bir balamda kavramn sradan ve bilinen ahlaki anlam or
tadan kalkar.

Rahmet her eyi hkm ve varlk itibariyle kapsamtr. Bu balamda gazap bile Al
lahn ona olan rahmetinden meydana gelmitir. Her hakikatin Allahtan talep ettii
bir varl olduu iin, Hakkn rahmeti btn hakikatleri kapsamtr. nk Allah
rahmetiyle, her eyin hakikatindeki istei kabul etmi, bylece onlar yaratmtr.
Rahmette bir gayenin gereklemesi veya doaya uygunluk dikkate alnmaz, ilahi
rahmet btn bunlar varlk itibariyle kuatmtr.5 Rahmetin eyay zikretmesi, on
lar var etmesinin ta kendisidir. O halde her mevcut, rahmete konu olandr. Bilmek
gerekir ki, rahmet yaratmada geneldir.6 (FUSS, 177, 78)

Yaratlmlara rahmetten daha yakn bir ey yoktur. nk varlklarndan onlara


daha yakn bir ey yoktur. Varlklar ise, hi kukusuz, rahmettir, ( ftliht , ii|:43o)

Sadece ne gemi rahmet ve bu rahmetin ardnda kalm gazap vardr. Sonra, her
eye sirayet eden kuatc rahmet vardr. Bu yzden rahmet, hem ndedir ve hem
sonradr. Hak hem gazap eder ve hem raz olur. nk Hak, gazaba olan rahme
tinden gazaplanr, bylece gazap ortadan kalkar. Baknz! Hakkn gazaba gelmesi
rahmeti gazaba nasl da dahil etmitir? Bylece gazab ortadan kaldrr. Neticede ga
zabn hkm silinir, bunun ardndan rahmet, haklarnda gazabn takdir edildii
kimseleri bile kuatr. Bu yzden Allah azap ettii kimseye de rahmetiyle azap eder;
nk azap olmasayd, Hakkn gazab ebedi olurdu, ( ft ht , iv :7o)

ilahi rahmete Tanrnm azizlii elik etmeseydi ve rahmet efkatten yoksun olma
sayd, Allah yaratklarndan hi kimseye azap etmezdi, ( f t ht , IV:48)

Rahmetin azap suretinde bir tecellisi olduu gibi, nimet suretinde de bir tecellisi
vardr. Bylece rahmet, iki zt sureti kabul etmitir; bu ise pek garip bir itir.7
(FTHT, lll:497)

eriini aklamak iin rahmeti btn isim ve zelliklerden soyutladktan sonra, bu


noktadaki isim bolluuna bakacaz. Bunlar, lbnl-Arabinin e l-F t h t l-M e k k iy y e
ve dier kitaplarn doldurmutur. Fakat saylar ok olsa bile bu isimler, Allahn
rahmetinin blnd drt ksma ayrlr; imtinani rahmet, vacip rahmet, ezeli rah
met, zel rahmettir. unu da eklemeliyiz ki, insandaki rahmet de iki ksma ayrlr:
tabii rahmet ve vaat edilmi rahmet.

NOTLAR:

' Bkz. Exegese coranique, s. 57, 89, 297.

530
Rahmetin Olu

2 Bkz. el-Muceml-Mfchrcs, Rahmet maddesi.


3 Ebul-l Aff rahmet ve varlk arasndaki ilikii yle aklan Hakk'n varlklarn hakikatlerine bah
etmi olduu varln kendisine ise bnl-Arab, genellikle Nefes-i Rahman ya da Nefes-i Rahman! ke
limeleriyle iaret etmitir. Bylece, rahmet kelimesi varlk bahetmek anlamnda kullanlmtr (Bkz. Afi
fi, Tlikat, s. 20). Burada Affnin tekil bir terimi, aslnda daha kapal bileik bir terime dntrerek a-
klamaya alt grlmektedir. Halbuki, nce bu balanty bulup, daha sonra bileik terimi izah et
mesi gerekirdi.
4 Bkz. Anka-i Murib, s. 33.
5 (2:19) ayetine telmih.
6 Bkz. Fussul-Hikem, s. 243.
7 Ibnl-Arabl'de rahmet iin bkz. el-Ftuht'I-Mekkiyye, c. IV, s. 4,126,153,161, 273 vd.

R a h m e tin O lu ilahi rahmet her eyi iermesi ve her eye yaylmas itibariyle b
tn varlklarn anasdr.1 Allah yle buyurmutur: Azabm benim istediklerime ula
r, rahmetim her eyi kuatr (7:156). O halde: Ana=Toplayan ve hkm sahibi
varlklarn anas=Rahmet. te yandan, rahmet varlktr.2 Rahmetin olu varln o
ludur. Mevcut ancak varlkta meydana gelebilir. Rahmet=Varlk. Rahmetin o
lu =mevcut [var olan].

Allahn rahmeti genitir, o her eyi kapsar, hibir yer ona baskn gelemez, bir yerde
snrl kalmaz. Btn varlklar onun oullardr. Peki nasl olur da onlara zarar ve
rebilir! Rahmet oullarna ancak iyilik ve nimetlerini verebilir. Rahmet anadr.

n o tl a r :

1 Bkz. A na.
2 lbnl-Arabl rahmeti bilinegelen anlamndan varlk anlamna tar. Allah bize merhamet eder, yani bizi
var eder. Bkz. R ah m et.

R a k k a Ra ve k a f iki kktr. Birincisi cefa ve skntnn zdd bir niteliktir. kincisi ise s
v bir eydeki hareketliliktir. Birincisi rikkat' tir. "Y u m u a k oldu" anlam nd a rakka denilir.
M astar rikkat' tir. ikinci kk ise "bir ey parlad" anlam nda terakraka fiilidir, ( m u ce m )

S?"

Kevn [olu] Ibnl-Arabnin tasavvurunda btn, i ie girmi ve kesintisizdir. Buna


gre lemdeki her hakikat veya mertebe, bir dierine baldr ve her ey (bir stte
kinden) yardm alrken, (altndakilere de) yardm eder. bnl-Arab felsefi sistemi
nin mantnn yetkinlie ermesi iin byle bir tasavvura mecburdu; nk yeniden
yaratmay kabul etmek, zorunlu olarak sreklilie sahip bir varlk tasavvurunu ge
rektirir. te bu sreklilikten rakkalar meydana gelmitir. Peki nedir rakkalar? Bun

531
Rakika

larn eyh-i Ekberin lemindeki ilevleri nedir? Rekik, hakikatler veya ztlar ara
snda uzayan balardr; bunlar, gze ulaan gne nlarna benzer. Bu rekik sade
ce yaylmaz, ayn zamanda bize de ular. Rakka, kendisinden kt her hakikati
daha st veya daha aa hakiktlere balar. Bu hakikatler sayesinde st hakikatler
den alttakilere varlk ve bilgi yardm ular. Yeniden yaratma fikrini benimseyen bir
dnce yapsnda yardmn nemi bellidir, bu yzden yardm yeniden yaratmann
ana damardr. nk mmkn, her anda varlk yardmn almazsa, yoklua der.
Bu nedenle ve bu yardm sayesinde Ibnl-Arabnin hakikatler ile mertebeler ara
snda sreklilie sahip bir rakka, bir ba tasavvur ettiini grmekteyiz. Bu ba, be
dendeki damarlara ve sinirlere benzer.

Haktan kalbime rakkalar uzanr


Gne nlarnn gze ulat gibi, (ftuhat, i:2 )

Kalpler ile bu manzaralar arasnda uzayan rekik sreklidir. Bu sreklilik, fitilin ba


ndan dumann kandille kesintisizliine benzer, ( te , 4 i)

Bu iki metinde Ibnl-Arabnin uzamak ve sreklilik terimlerine odaklatn gr


mekteyiz. Buna gre rakka uzar, fakat sadece uzamak ilevinin gereklemesi iin
yeterli deildir. Bu nedenle sreklilik gereklidir. bnl-Arab hem sreklilik ve hem
de yaylma fikrini ifade edebilmek iin iki yapy rnek vermitir: gne ve nlar,
ate ve duman.

Allah insan btn lemin rakkalarnn toplam yapmtr.2 nsandan lemdeki her
eye uzanan bir rakka vardr. Allahn insana ulatrmas iin o eye emanet olarak
verdii her ne varsa, bu rakkadan insana ular. Arif bu rakka sayesinde o eyi di
ledii gibi hareket ettirir. Bu yzden lemdeki her bir eyin insanda bir izi bulun
duu gibi, insann da her eyde bir eseri vardr, ( ftht, m 57)

nsan btn lemi kendi mertebesinde mahede etmi, lemin her bir paras ile
arasndaki rakkalar grm, bu sayede kendisinden o rakkaya ihsanda bulunm u
tur. (FTHT, 111:407)

Bylece rakkann mhiyeti ortaya kar. Rakka, tesir ve teessre imkn verecek e
kilde, uygun eyleri birbirlerine balar.

lika [aktarmak] iin Hakkn dokuz felei, telakki [almak] iin ise insann dokuz fe
lei vardr. Hakka ait dokuz hakikatin her birisinden halka [lem] ait dokuz felee
rakkalar uzar (nzul, ilka); halka ait dokuz felekten de Hakka ait feleklere
rakkalar ykselir (urc, telakki), ( ftht, 1:54)

Bu ulvi feleklerin suretleriyle unsurlar lemindeki sfli suretler arasnda ilahi isim

532
Rakka

ler ve rabbani hakikatlere uzanan rakkalar vardr. Bunlar, zel ynlerdir; zel yn
ler, iradesinden kaynaklanan ynelile ol kelimesinden Haktan sudur eden her
mmkne aittir. Bu zel yn kendisinden meydana gelenden bakas bilemez.
(FTCiHT, 111:260)

lemler arasnda (ulvi ve sfli lem), her suretten kendi benzerine uzam kesintisiz
rakkalar vardr. Urc ve nzul [ykseli ve ini] bunlarn zerinde gerekleir.
(FTHT, 111:260)

nsan ile Hak arasnda rakkalar, damarlarda hayatn dolamas gibi dolar. Bylece
hayat muhafaza ederler ve sen de onu mahede edersin.3 ( terac m , s)

Muhakkiklerin elinde bir tek ilahi fkh kalmtr, o da srlar ile gelir. Bu fkh, basi
ret ehlince bilinir, ba gzyle grenlerce bilinmez. Bu fkh sayesinde btn varlk
larn, karalarn ve deryann Rabbini tespihlerini anlarz. Artk nemseme! Kendi
hakikatinin gemi senin rakkan elinde tutana aittir; artk ona teslim ol! ( arat , 6i)

Bu metnin sonunda rakkanm nemi ortaya kar; nk Ibnl-Arabi senin haki


katinin gemi, senin rakkan elinde tutana aittir" der. yle ki: Hakikat kendiliinde
mmkn olmaktan kmaz, mmkn kendisi ynnden yoklua der. Bu nedenle
rakka olmakszn hakikat, yokluktan ayrlmaz; nk rakka yok ise ncelikle var
lk, buna bal olarak da bilgi yardmna mazhar olmayacaktr. Ibnl-Arab rakkada
uzama, baka bir ifadeyle nlarnn yaylmas zelliini korur ve onu deta eli ma
kamna yerletirir. Hakikat ise rakkanm (onun mlar=elileri) karsnda Zta
benzer.

Varlklarn bir ksm maddeden soyut mevcut olmulardr; bunlar nurani rakkalara
sahip ekil ve surete konu olan ruhani-ayrk akllardr ve melekler diye isimlendiri
lirler. (NA, 20)

Rakka Zt iin eli ve ondan kan nlar mesabesinde olduu iin, bnl-Arabnin
terminolojisinde bamsz ve ayr bir anlam yoktur; bunun yerine o, kendisini gn
deren Ztm zelliini alr; bazen de gerekte, o Ztm bir ynne veya bir zeliine
veya bir nispetine tekabl eder.

Cebrail, Mikail, srafil, Azrail ve dier byk meleklerden her birisi, Rabbinin hu
zurunda durur; bakas onlar Rablerinden al koyamaz. te bu ulvi ve nurani klli
hakikatler -k i onlar Muhammedi hakikatin rakkalardr- bu ruhlarn hakikatleri
dir; sz konusu ruhlar ise, tikel rakkalardr. ( akku ' l-cuyb , 21 )

Muhammedi rakka, kendisine cevmil-kelim verilmesi ynnden onlara (gayb


leminin harflerine) Hz. Muhammedden ulaan rakkadr. ( f th t , tso)

533
Rakka

Rakka, mahiyet veya trn karsnda zellik veya cinstir.

Erkek ve dii hakikatte ortak ve her ikisi de yaratl dairesine girseler bile, kuku
suz, rakkanm farkll nedeniyle mertebeleri farkllar. (I arat, 61 )

Allah dilerse, daire ve kanallar ina ederiz, balan ve rakkalan uzatrz, kkleri ve
dallar izhar ederiz, ayrlanlar, birleenleri ve bunlarn arasnda ortaya kan isim
leri ayrt ederiz. (NA, 6)

Rakka bnl-Arabnin dncesinde bazen mnasebet anlam kazanr. Bu balam


da iki zt arasnda rakka, baka bir ifadeyle mnasebet ve bant bulunduu gr
lr.

Hakikatler mnasebet mahalline yerletirildiklerinde ne gzeldirler! nk ak


rakkalan yazma ve konuma yabanclatrr. (I arat, 61 )

Rakkalar, ykseli ve derecelerdir, bazen mnasebet diye de ifade edilirler.


(FTHT, III.-260)

Rakka teriminin kullanm, lbnl-Arabde bilgi yardm zelliine dayanarak, m


ahede, tecelli ve varidat trlerini ierecek ekilde geniler ve u gibi ifadeler kulla
nr: meleki rakka, eytani rakka. nk rakka sadece nurani yardm yolu deildir,
bazen eytani yardm yolu da olabilir ve bu durum, ulatrclk eklindeki rakkanm
mahiyetiyle elimez. Bu yzden rakka, k yayan bir zt ile ilevi ulatrmak olan
mnasebet sayesinde ona ynelmi dier zt arasndaki aktarma ve yoldur; dolay
syla rakkanm ilevi ulatrmadr ve yardmn ieriiyle bir ilikisi yoktur.

Peygambere vahiy veren ruhtan, peygamberin varisi olan adamn kalbine grnr
de melein suretiyle karm bir halde, bir meleki rakka uzanr. Sz konusu
rakkaya o ruhun ismi verilir, ( f th t , i:8o)

Bazen ona (peygamber veya veliye) rakka, insan veya hayvan suretinde gzkr ve
getirdii eyi ona syler. ayet bu kii bir veli ise kendisine geleni Kitap ve snnete
sunar: gelen eyler Kitap ve snnete uygun deilse, onu Hakkm bir imtihan say
maldr. Bylece kesin olarak anlar ki: Bu rakka bir melek rakkas deildir ve ilahi
bir meclisle gelmemitir; tersine eytani raklkadr.4 ( f th t , lll:39)

NOTLAR:

1 Bkz. Yeniden Yaratma.


2 nsan, lemde dank halde bulunan hakikatleri kendinde toplamas ynnden lemin hakikatlerinin
toplamdr. Ibn'l-Arab buna insan lemin srlarnn toplamdr ifadesini ekler, nk hakikatleri top
lamak, ayn zamanda onlarla iliki iinde olmak demektir.

534
Reca

5 Rakkalar ini, bilgi vermek veya tecelli iindir; bunun karlnda kuldan ykseli vardr.
A bnl-Arabl'de rakkalar iin bkz. el-Ftuhtul-Mekhiyye, c. I, s. 55; c. IV, s. 328; Kitabu'l-Kurbet, s. 8; An-
ka-i Magrib, s. 50; Fussu'l-Hhem, s. 237; had-Devair, s. 34; Divan, s. 38.

R e c a bkz. T a r ik

R e h b e r l i k bkz. H iid a

R e y y bkz. u rb

R z a bkz. T a r ik

R z k Ra, ze ve kaf "belirli bir vakit iin ikram" anlamna gelen tek kktr. Ardndan
vakte bal olmayan ikram da buna yorumlanmtr. Rzk, Allah'n ihsandr. "Allah onu
rzklandrd" anlamnda Rezekallahu rzken denilir. smi rzktr. (mucem)
s?-

Rzk Kuran- Kerim'de genel anlamda mevcuda tahsis edilen ilahi nimet demektir. Bu nimet mutlaka
mevcuda ular, nk rzk veren sadece Haktr.

Yeryzundeki her canlnn rzk Allaha aittir. (11:6)


Size bldrcn ve helva indirdi, size verdii temiz rzklardan yiyiniz. (2:57)
Gkten bir su indirdi, onunla eitli meyveleri sizin iin rzk olarak kartt. (2:22)
Allah diledii kimse iin rzk geniletir ve daraltr. (13:26)
De ki; Sizi gkten ve yerden kim rzklandrr? De ki: Allah. (34:24)
Kukusuz ki Allah g ve metanet sahibi, rzk verendir. (51:58)

bnl-Arab! rzk Hakkn yaratlma bahettii her ey iin kullanr ve mevcudun


varlnn dayand ve g ve hayatiyetini srdrmesini salayan gday da onun
kapsamna sokar. Bu balamda rzk, maddi ve manevi rzk diye ikiye ayrlr.

Hibir kimse rzkn tamamlamadan lmez. Senin rzkn varlm ayakta tutan g
ve hayatn srdrmeni salayan eydir, topladn ve biriktirdiklerin deildir.
nk bunlar senin de olabilir, bakasnn da olabilir. Bir eyi yiyip o ey ztna si
rayet edince, onun senin rzkn olduunu bilirsin, ( ftht, ivu m )

Bu metinden Ibnl-Arabnin insann kazand her besini rzk saymad sonucu


kar. Bir eyin rzk olabilmesi iin sahibine dnmesi gerekir ki, ona rzk denile-

535
Rzk

bilsin. O halde rzk nzklanann kendisi haline gelen eydir.

Maddi rzk cisimlere, manevi rzk ruhlara aittir, ( bulga , 21 )

Hayvan insan1 hayvann rzkyla rzklamr. tnsan- kmil2 iin de hem bu rzk ve
hem de fazlas vardr. nk kmil insan iin bir de ilahi rzk vardr ki, hayvan in
san bu rzka ulaamaz. Bu, insan- kmilin beslendii ilimler, kef, zevk ve sahih
dncedir.3 ( f tu h at , i:357)

Rzk, beslenenin ztna4 gdann ulatrlmas ve onda yaylmas anlamna gelir. Bu


besleme eylemi, tek varlk hakikatinin iki vehesi iin de geerlidir: Hak ve halk.5
Hak halk ile beslenir, yle ki: Hak ancak yaratklarn suretlerinde zuhur edebilir,
sz konusu suretler de, hkmleriyle Hakk besler. Ulhiyet, meluh [yaratlm] ile
ayakta durur. O halde ulhiyetin gdas, meluhlarnn varldr. Halk da Hak ile
beslenir: Halkn varl ve oluu, ancak Hakka dayanabilir. Bu durumda halk
mazhardr, kendisiyle zuhur eden ise Haktr. Buna gre Hak, halkn var oluunun
rzk ve varlk ile onlar besleyendir.

lemin sreklilii Allah sayesinde mmkndr ve ilahi sfatn6 da lemsiz bekas


yoktur. Bylece her birisi dieri iin rzk olmutur ve her birisi varlnn sreklili
i iin dieriyle beslenir.

Bizler onun gdasyz: varoluumuzla beslenir


O da hi kukusuz ki var oluun rzkdr
O bizi kevn olarak korur, biz de onu ilh olarak koruruz
Bu szde hibir yalan yoktur, ( ft ht , i:363)

Sana rettim (Tanr kuluna), sen de esma-i hsnanm [gzel isimler] hak ettii, ha
yat ve varlklarnn bal olduu rzk rendin.7 Seni de bu rzk vastasyla onlara
ynelttim. simlerime lemden bu rzkn ulamas arttr, ( f t ht , v :ii4 )

Hak, yaratlan ve icat edilen her eyin hakikatine sirayet etmitir. Hal byle olma
sayd, varlk olmazd.

O btn bir olutur


O birdir ki
Benim varlm onun varlna bal olmutur8
Bu nedenle besler dedim
O halde varlm onun gdas
Bizler de onunla besleniriz, ( fuss, 111 )

lah kendisi iin rzk istediinde,


Btn olu onun gdasdr

536
Rida

ilah bize rzk vermek istediinde


O diledii gibi gdadr, (russ, 187)

Sen hkmlerle Hakkn gdas; O ise varlk ile senin gdandr.9 (Fiss, 83)

NOTLAR:
1 Bkz. H ayvan -lnsan .
2 Bkz. Insan- Km il.
3 Bkz. Emir Abdlkadir el-Cezairi, El-Mevakf, s. 53. Yazar Sizi gkten ve yerden kim rzklandrr" (10:31)
ayetinde gk rzkm'' akllarn yararland bilgi ve marifetler diye yorumlar; yer azklar ise bedenlerin
beslendii eylerdir.
4 lbnl-Arabfnin bu bahisteki grlerine ainalk kazanabilmek iin bkz. Attar, Mantku't-Tayr, s. 222.
s Yaratklaryla beslenen" Hak, isim ve sfatlar ynnden Haktr, lemlere muhta olmayan zt ynn
den Hak deildir. Affnin yorumu iin bkz. Tlikat, s. 278.
6 Bu ifade, yaratklarn ilahi isimlerin gdas olduuna dair grmz teyit eder.
7 Bu ifade, yaratklarn ilahi isimlerin gdas olduuna dair grmz teyit eder.
8 Yaratlmn varl.
9 Bkz. Fussul-Hiken, s. 64, 67,190.

R id a (rida'l-kibriya [byklk rts], rida'l-Hak [Hakk'n rts]) ra, dal ve ya tek


anlaml bir kktr ve atmak anlamna gelir. "Ona ta attm" anlamnda Redith bi'l-
hicare denilir. Reda kelimesi de bu kalptan gelir, "yok olmak ve helak" demektir. "Bir
ey helak oldu" anlamnda reda e-ey denilir. Erdahullahu, "Allah onu helak etsin"
demektir. Bu babn istisnalarndan birisi, giyinilen rt anlamndaki r/c/a'dr. "Falanca
gzel kyafet giyer" anlamnda Flanun hsn'r-rediyye denilir, (mucem)

Rida bir perde ailesi meydana getiren kelimelere eklenebilecek bir terimdir. Rida,
perde demektir, fakat tbnl-Arabnin ridanm eitli armlarndan ve nitelikle
rinden kartt birtakm zel nitelikleri vardr. Bylece rida, perde kelimesinin ge
nelliinden, kendisini anlamnn dna kartmayan ve eyh-i Ekberde kazand
olumlu anlamn da kaybettirmeyen bir zellie doru kayar (kavuturan perde,
hicab- msil). lbnl-Arabye gre ridanm iki kk vardr ve o her iki kk ridanm
iki grnmnn hizmetine sunar: Rida, sahibinde bsbtn silinmilii ynnden
kendine ait bir varla sahip deildir; te yandan rida, rtnenin suretine sahiptir,
nk onun suretinde olmasayd, rtemezdi. Genel anlamda perde, zel anlamda
ridanm iki yn, setr ve kef [rtnme ve alma] ile yer deitirir, hatta rtnme ve
alma rtnende, yani Hakta onlar birletirir.
Reda [helak olmak] anlamnda reda;

Reda diye isimlendirilmesinin nedeni, reda kelimesinden tremi olmasdr. Reda

537
Rida

helak demektir; nk o, Hakta bsbtn fani olmutur, ( f tu hat , il: i 04)

Dersen ki: Reda nedir? Deriz ki: Kevnde Hakkn zellikleriyle grnmektir. Dersen
ki: Kevn nedir? Deriz ki: Varlkla ilgili her itir. Kevn btln [bo, anlamsz] zdd-
dir. (FTHT, 11:129)

kinci metin reday varlkta Hakkm zellikleriyle grnmek diye tanmlamtr. Bu


ise Hakkm zelliklerinin kendi zelliklerinin yerini ald Hakta fani veya silinen
kimse iin sz konusudur.
Kuanmak anlamnda rida=suret:

Byklk Hakk'm ridasdr ve o senden bakas deildir. nk sen sureti oldu


unda Hakkn ridas olursun. Rida, sahibinin zelligindedir. Bu nedenle Hak sana
kendinle tecelli etmi ve yle buyurur: Kendisini bilen Rabbini bilmitir. Bu yz
den riday bilen, rida sahibini de bilmitir. Riday bilmek, rida sahibini bilmeye
bal olmamtr. Gzler ancak ridaya ulaabilmitir ki, o da, byklktr. Hak sa
na ancak bizimle tecelli etmitir; grmek de kendimize ulam, grmek, ancak
kendimize ilimitir. O halde bizler, Hakkn zt zerindeki kibriyann ta kendisi-
yiz. Bu yzden insan- kmile dndnde Hakk grmsn demektir, insan
bakalamaz, rida da perde olduu kimseye dnmez. te bu el-Kebirin anlamdr.
nk O z gerei byktr, byklk ise bizleriz. ( f tu hat , iv .245)

Rida nedir diye sorulursa cevap udur: Suret zerinde yaratlm kmil kuldur. O
ilahi ve mmkn hakikatleri kendinde toplayan, kendisinden daha yetkini olmayan
en kmil mazhardr. Eb Hamid onun hakknda yle demitir: Bu lemden daha
gzeli mmkn deildir." Bunun nedeni, btn hakikatlerin yetkin olarak lemde
bulunmasdr. te O halife," naib diye isimlendirilmesi yerinde olan kuldur. O
btn mmknlerde tam messirdir ve o tam meiyet sahibidir, ( ftht, ii:103)

Rida: rtmek ve amak:

Biz Hakkm zt zerindeki kibriyayz ve perde perdelenene (Allah) tanklk eder.


Bylece Allah, bizim onu grdmz ifade etmitir. Bu yzden Ear doru sy
lemitir, onun Rabbinizi greceksiniz ifadesi dorudur. Ayn zamanda (Mutezi-
lenin) Gremeyeksiniz ifadesi de dorudur. Ridamn zahiri ve btn vardr: Bt
nyla Hakki grr, bylece Rabbnz greceksiniz ifadesi dorudur ve Hakkm
grleceini kabul eden doru syler; ridann zahiri ise Hakki gremez, bylece
Mutezile de doru syler ve gremeyeceksin ifadesi de dorudur. Rida ise tek bir
eydir. lem insandan -ki insan ridadr- baka bir eyi grmez. Rida, zahir! y
nnden kendisini greni grr ki, o da lemdir, ( ftht, i:246)

538
Risalet Peygamberlii

' lbnl-Arab'de rida iin bkz. Kitabu't-Tecelliyat, s. 6; el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. II, s. 40.

R i s a l e t P e y g a m b e r l i i Risalet peygamberlii (n b vvet-i risa let), genel nbvve


tin (veli ve vrislerin nbvveti) kart olarak nebi ve resullerin nbvvetidir.

Nbvvet ile -ki sz konusu olan terii nbvvetidir- sddklk makam arasnda
ne bir makam ne de menzil vardr. Sddklk ban aan, risalet nbvvetine der.
Hz. Muhammedden sonra terii nbvveti iddiasnda bulunan, hi kukusuz ya
lanc, Allahn doru szl elisinin getirmi olduklarm yalanlam ve inkr etmi
tir. (FTHT, 11:24)

R iy a z e t bkz. T a r ik

Ruh Ra, vavve ha pek ok anlama gelen bir kktr. Ruh genilik, imkn ve sreklilik
demektir. Btn bunlarn kk ise rzgar anlamndaki rh'tir. Rh kelimesindeki ya har
finin asl vav'dr, kendisinden nceki kesrenin harekesine dnmtr. Ruh insann
ruhudur ve o rh kelimesinden tremitir. Kelimenin btn bablar byledir. Ravh esinti
demektir, insan teneffs ettiinde erahe'l-insan denilir. Er-Ruh, Cebrail'dir, ( m u cem )
s?

Paul Nwyia, Exegese Coranique adl kitabnda Kuran- Kerimde ruh kelimesini nceki sfilerden ki
inin grleri erevesinde aratrmtr. Bu sfi, Mukatil, Tirmiz ve Harrazdr. Sz konusu sfilerin
grlerini u hususlarla zetleyebiliriz: Ruh=Cebrail (Kuds).1 Ruh=Vahiy.2 Ruhullah=Allahn rahmeti.3
Ruh=Yaratmann balangc, peygamberlik, Kuran- Kerim ve vahiy.4 Ruh=Bedene hayat veren ey.5
Paul Nvvyiann Kuran- Kerimde ruh hakkndaki aralrmasna deinmekle yetiniyoruz, geni bilgi iin o
almaya baklabilir.6

Ruh konusunu aratrrken ayrntya girmeyeceiz, bunun anlam bnl-Arab nce


si dnrlerin ortaya attklar grlerin ayrntsna dalmayacaz demektir.7 Fakat
tbnl-Arabnin ruh grlerine iaret etmeksizin konuyu geitirmek de mmkn
deildir. Ruh, dzenlenmi surette ebedi ve ezeli-daim ilahi tecelliyi kabul istidad
nn gereklemesidir. Bylece ruh, tek tecellideki farkllklarn kayna ve pek ok
tecelli suretinin bulunmasnn nedenidir. Ruh hkm ynnden hayattan ayrlr:
Hayat, btn var olanlara nfuz etmitir ve hkm daimidir; ruhun ise hkm s
reksizdir.

lahi hkmn zellii udur: Herhangi bir sureti tesviye ettiinde oras bir ruh ka

539
Ruhlarn demi

bul eder ve bu o eye flemek diye ifade edilir. Ruh, srekli ve daimi ebedi tecelli
feyzini kabul iin tesviye edilmi surette istidadn meydana gelmesidir. 8 (fuss, 49)

Cisim grlr, hkm ise ruha aittir. Zuhur eden Haktr, hkm ruha aittir. Ruh,
zuhur eden Hakta farkllklar izhar eden lemin istidadr.9 (ftht, 11:3 9 6 )

Ruhlarn eyadaki hkm onlardaki hayat ile denk deildir. Bu yzden hayat, her
eyde bulunur; ruhlar ise valilere benzer. Vali, bazen azledilir, bazen vali olur, ba
zen valilikten habersiz kald halde valilii srer. Valilik bu hayvan bedeni idare
ettii srece, lm onu azleder. Uyku ise valilik zellii kendisinde kalmak zere,
ondan habersiz ka ld r. ( ftht, i:54 o)

N OTLAR:

1 yetler: 70:4, 97:4, 16:102, 19:17, 21:91, 26:193. lbnl-Arab ruhul-kudsu Cebrail diye tanmlar. Bkz. el-
Ftuhtl-Mekkiyye, c. I, s. 31,167, c. III, s. 370; c. IV, s. 51,147, 202; Inad-Devair, s. 15-21.
2 Bkz (16:2), (40:15), (42:52) ayetleri.
3 (12:87).
4 (16:2), (4:15).
s (17:85).
6 Bkz. Zbcegese coranique, s. 56, 154
7 Ruh konusunda bkz. Gazl, Mifeati-Evar, s. 35; Kueyri, Risale, s. 45; Tirmiz, Beyanl-Fark, s. 96.
8 Bu srekli ve daimi tecelli, yeniden yaratmadr.
9 Bkz. T e c e lli.
,0lbn'I-Arabde ruh konusunda bkz. Fussu'l-Hikem, s. 66, 109, 142, 144, 176; Ukle, s. 51; el-Ftuhtl-
Mekkiyye, c. 1, s. 85, 143, 151; c, III, s. 315, 385, 430; el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 25, 109, 202; Kitabut-
Tecelliyat, s. 26; nad-Devair, s. 33; Tercmanl-Evak, s. 96; Anka-i Murib, s. 47.

R u h l a r n d e m i Ruhlarn demi Ruhlarn Babas deyimiyle eanlamldr:

dem ruhlarn babas olduu gibi Muhammed (a.s.) ruhlarn demidir. (tezkire, 52)

R u h la r n B a b a s Ruhlarn babas ruhsal varlklardaki ilk babadr (Bkz. B ir in c i


B a b a ) . Ruh- Muhammede ruhlarn babas denilmesinin sebebi btn ruhlarn
kayna ve ilk ruh olmasdr.1

Ruhlarmzn asl Ruh- Muhammeddir. O ruhlar iin ilk babadr. Var olan ilk in
san ruhu Ruh- Muhammeddir [Muhammedin ruhu], ( ftht. i:50)

Sen Ey Muhammed! Ruhlarmz ynnden babamzsn. (ftht, 15)

NOTLAR:

' Bu anlam sfiler arasnda yaygndr. Cabir b. Abdtllah Hz. Peygamber'e Allahn yaratt ilk eyden
sormu, o da Peygamberinin nurudur demitir. Bkz. Hadis Dizini.

540
Ruhlarn Ruhu

R u h l a r n R u h u bnl-Arab ruhlarn ruhu [ru h u l-e rv a h ] terimini insan- kmili


anlatmak iin kullanmtr ve bu anlamyla terim lemin ruhu1 ile eanlamldr. Ruh
larn ruhu ( ru h u l-e rv a h ) teriminin kayna hakknda iki yorum yaplabilir. Birincisi:
Insan- kmili insan trnden keml mertebesine ulam herkes anlamnda alrsak,
bu durumda r u h u l-e r v a h m kayna hakknda unu syleyebiliriz:2 Canlln btn
yaratklarda (insan, hayvan, bitki ve cemad3) sirayet ettiini kabul eden tbnl-Arab,
herhangi bir mevcudun ruhsuz olabileceini dnmemi,4 her eyin bir ruhu oldu
unu kabul etmitir. Bu balamda onu gklerin ruhundan, Arm ruhundan,
Krsinin ruhundan vb sz ederken grmekteyiz. Dolaysyla hepsinin ruhu insan-
kmildir, ikinci yorum: Insan- kmili bilhassa Muhammedi Hakikat anlamnda alr
sak, bu durumda ru h u 'l-e rv a h [ruhlarn ruhu] btn peygamberlerin ve velilerin
ruhlarna yardm eden ve onlar kuatan Ruh-i Muhammede iaret eder.

nsan- kmilde lemin btn hakikatleri bulunur. O halde insan- kmil,5 hakikat
lerin hakikati, ruhlarn ruhu ve kesin delil sahibidir, (kenz, 154)

Snrl ve muhta olarak zuhur eden ilk mevcut ilk Akl,6 ayrca Muhammedi Haki
kat7 ve ruhlarn ruhu diye isimlendirilmitir. (mesaL, 9 , 1 0 )

notlar:

' Bkz. lem in Ruhu.


2 Ibn'l-Arab'nin bunun sebebini aklayan bir metnini bulamadk, bu nedenle kendi kanaatimizi zikre
diyoruz.
3 Bkz. H ayat.
4 Bkz. Ruh.
5 Bkz. Insan- Km il.
6 Bkz. lk Akl.
7 Bkz. M uham m edi H akikat.

R u h u n A r Ruhun Ar ( Arur-ruh), iki kelimeden meydana gelmj bileik bir te


rimdir: Birincisi (Ar), ilk anlamyla dikkate alnmtr (istivagh). Bkz. A r. kinci
kelime ise (Ruh), insan ruhu anlamnda kullanlmtr, insan ruhunun istivagh ve
zuhur yeri, nefs-i ntkadr.

Nefs-i ntka Arur-ruh (Ruhun Ar), akl ise istivann suretidir, (ftht, ts)

R u h u n O l u bnl-Arab yle der:

Velilerin sonuncusu [Hatml-evliya] resldur


lemlerde onun dengi yoktur
O ruhtur ve ruhun oludur ve Ana Meryemdir

541
Ruka1

Bu kendisine yol olmayan makamdr, ( f th t , 1V:1 95)

Bu ifadelerden ruhun olunun velilerin sonuncusu [hatml-evliya] olduu anlalr.1


Meryemin olu ise Isadr (a.s.). Isann Meryemin olu olmas2 Meryem ynnden
bellidir; Ruhun olu olmasnn sebebi ise say annesine verenin Cebrail olmasdr.
Bylece sa Meryemin ve Ruhun olu olur.

Allah insan tryle ilikisi uzak bir peygamber semitir. Onun yans beer, dier
yars temiz ruh ve melekti. nk Cebrail onu Meryeme dzgn bir insan olarak
vermitir.3 ( f th t , iv:195)

Bazlarnn bir babas olsa bile ona nispet edilmez.4 rnek olarak Meryem olu 1-
say verebiliriz. sa (a.s.) Meryeme nispet edilmitir. Halbuki onu Meryeme veren
Cebraildi, ( f th t , i:320)

N O T LA R :

1 Bkz. V eliliin Sonu.


2 Bkz. Ana.
3 (9:17) ve (19:19) ayetlere telmih.
4 Bkz. Ana.

R u k a ' bkz. E lb is e y i Y a m a m a k

S a b r Sad, ba ve ra kktr: Birincisi cins, kincisi, bir eyin ykseklii, ncs, bir
ta trdr. Birincisi sabrdr. Sabr, hapis demektir. Nefsimi u ie hapsettim anlamn
da Sabert nefsi ala zaliuke'l-emri denilir. kincisi ise her eyin yksei anlamnda
subru kll ey denilir. nc kke gelince: subre cinsindeki ta, sert ve kat ta de
mektir. oulu sibardr. (mucem)

S-B-R kk Kuran- Kerimde hapsetmek" anlamyla gemi ve eitli kalplar almtr.


Sabere, stabere, saabere:
Sana isabet eden eye kar sabret (vasbit). Bu, zor ilerden birisidir. (31:17)

Ailene namaz klmay emret; buna devam etsinler ( vastabi). (20:132)

Ey iman edenler! Sabrediniz. (3:200)


Sabir, sabbar.
Biz onu sabredici (sabr) bulduk. (38:42)
Onlara Allahn gnlerini zikret. Bunda oka sabreden (sabba) ve kredenler iin ayetler var
dr. (14:5)

542
Sabit Hakikat

s?
Ibnl-Arabden nceki sfiler, sabr kelimesini incelemek ve onun mhiyetini
sfinin slukunun ksmlarna yaymakta uzmanlamlar, sabr tecrbesinde birta
km boyutlar ve dereceler meydana getirecek ekilde derinlemilerdir. Bu dereceler,
sabredenin ztm sabrnn mevzuuna balayan baz harf-i erlerde ortaya kmtr.
Bylece sabr, bir eye kar sabr, bir eyden dolay sabr, bir eyde sabr vb haline
gelmitir.1 Ibnl-Arab sabr uygun mahallerine koymu ve onu btn hayrlar top
layan be btmi temel amelden birisi yapmtr. Nefsin en zor amellerinden birisi
olmas, sabrn deeri iin yeterlidir. nk sabr, nefsi talep ettii bir eyden ah kor
veya kand bir eyi srekli yerine getirmeye zorlar.

Sabr nefsi hapsetmektir. Kul nefsini Hakkn eniriyle hakikatinin gerektirdii yeme
ve imeden al koymutur, ( ftht, bs, 76)

Btnn be ameli doruluk, tevekkl, sabr, azimet ve yakndir. Bu dokuz amel


(drt zahir amelle birlikte bu drt amel; seh'er, alk, uzlet ve susmaktr) hayrn e-
saslandr ve btn hayr ierir. Tarikat bunlarda toplanmtr. Bu yzden sen de
eyh buluncaya kadar onlara sarl! ( ftht, ds , 344)

NOTLAR:

' Tasavvuf eserlerinde sabr iin bkz. Ts, el-Luma, s. 76-77; Kueyri, Risdle, s. 85-86; Crcani, lnjat, s.
136; Sillemi,Tabakatus-Sfiyye, s. 113 .

S a b it H a k ik a t bkz. A y n - S b it e /A 'y n - S a b it e

S a h v bkz. V r id

S a 'k Sad, ayn ve fcaf tek kktr ve "yksek ses" ve "arma" anlamna gelir. Sa'k da
bundan gelir. Sa'k, "yksek ses" demektir. Saika kelimesi de bundan gelir. Saika, "gk
grltsnden meydana gelen byk grlts" demektir. Suak "ykses ses" anla
mnda kullanlr. Birisi ldnde, "ld" anlamnda saika denilir; deta ona bir saika
isabet etmitir, ( m u cem )

5 ? "

Saika: iddetli grlt:


Bize Allah aka gster dediler, bunun zerine saika [gk grlts] kendilerini tutuverdi.
(4 :1 5 3 )

Saika: ld anlamnda:

543
Salat

Sra flenir ve gklerde ve yeryzndeki herkes lr (saika). (39:68)

Sa'k: Rabbinin daa tecellisini grdnde Hz. Musa'nn haline iaret eder.

Rabbi daa tecelli ettiinde, da parampara oldu ve Musa bayld dt (sa'k). (7:143)

S?"

lahi tecelli ve varidatlar eitlenir, dolaysyla insandaki etkileri de farkl farkldr.


Herhangi bir tecellinin eseri, kendi gcn tek bana belirleyemez, onu alann ka
biliyeti de kendisine eklenir. Bylece gelen eyin tezahrleri, etki eden ve etkiye
konu olann tesirinde derecelenir. nsanda ilahi tecelliden kaynaklanan etkinin tarz
lar oalr, buna bal olarak da her birisi bir formu ifade eden birtakm terimler
meydana getirir. Mesela baylma, kendinden geme, gaybet, sahk, mahk vb gibi.
Sahk, Rabbani tecelli esnasnda insandaki tesirin ald ekillerden birisidir. Bu, be
den dzleminde ortaya kan bir fena halidir.

Sa'k [baylma] rabbani tecelli nedeniyle kendinden gemektir, (istilahat, 294)

Bu ifadede, Ibnl-Arabinin Kuran- Kerimin yolunu takip ederek, fenay ilahi tecel
liye baladn gzlemlemekteyiz: Rabbi daa tecelli ettiinde da parampara et
mi ve Musa baylm dmtr (7:143). Kuran- Kerim, sa'k rabbani tecelliden do
an bir fena hali diye nitelemitir.

S a l a t Sad, Lam ve ille t harfi iki kktr: Birincisi, ate veya ona benzer scaklk demek
tir; kincisi ise bir ibadet cinsidir. Birinci anlam, salleyt el-ade bi'n-nar, "odunu atele
yaktm" ifadesinde geer. kinci anlamda salat dua demektir. Salat, eriatn getirmi
olduu rk ve secde gibi ibadetlerdir. Allah'n salat etmesi, rahmettir. Bu kalptan is
tisna olarak bir kelime gelir ki, o da bir hadiste gemitir: "eytann yardmcs ve
m esali 'si vardr." M esali, (tekili m usillat) ortaklar demektir, (mucem)

Salla, zikredilen iki anlamyla da Kuran- Kerimde geer.

Tutumu bir atee dayanr (tasla) (88:4)


aki olan ondan uzaklar, o byk bir atee dayanacaktr. (87:22)

Kulun duas:

Onlardan len hi kimsenin namazn klma ve kabrinde bulunma. (9:84)


Namaz (salat), mminler zerinde belirli bir emir olarak farz klnmtr. (4:103)

Allahn salat:

Onlar, zerlerine Allahn salat ve rahmetinin olduu kimselerdir. (2:157)

54 4
Salat

Kuran- Kerimdeki iki salat (Allahn ve kulun salal) hakknda bkz. Paul Nwyia, Exegese coranique, s.
134- 36 . Bu eserinde yazar, Trmiz'nin Tahsilu Nezairi'l-Kuran isimli eserindeki tutumunu aklar.1

Ibnl-Arab Kuran- Kerimin ortaya koyduu salatn iki ynn dikkate alr ki, bu
iki yn Tannnn ve yaratklarn salandr. Bazen bu iki yn nceki Islami dnce
nin kolaylkla kabul edebilecei ekilde yorumladn grrken, bazen de onlar
kendi teorilerine bal anlamla snrladn grmekteyiz. Bu nedenle salatn anlam
n bnl-Arabde iki ksma ayracaz. Hakkm salat, Hakkn kuluna merhameti;
kulun salat ise Hakk mahede etmesidir.

Allahn salat, rahmet2 demektir, ( f th t , IV:275)

Hz. Peygamber yle buyurur: Gzmn nuru namaz (salat) klnmtr. Bu, seve
nin gzlerini aydnlatan sevilenin mahedesidir. Bu nedenle Hz. Peygamber na
mazda bir yne ynelmeyi yasaklamtr; nk ynelmek, eytann namazdan
alddr. Bylece kulu sevdiini mahededen mahrum brakr. ( fus S, 224-25)

demolu! Yalan sylememen, orutur; ktlkten uzak durman, sadakadr; yara


tklardan mit kesmen salattr. ( bulga , 2)

Zikredilen iki metinden u sonuca ulaabiliriz: Kulun salat, Hakka tam anlamyla
erebilmek iin, yaratklardan yz evirmesidir. Buna gre salat, bakaya3 her eit
yneliten uzak, kul ile Rabbi arasndaki bir iliki4 veya kavumadan ibarettir,
lbnl-Arabi kendi dncesi balamnda, Hakkm ve kulun saltm her ikisini de
yusalli [namaz klar] fiiliyle ilikilendirerek aklamtr. Fiilin znesi namaz klan
anlamndaki musa/lidir. Musalli, birinci anlamndaki mcellinin kart olarak yar
ta birinciden sonra gelen, yani ikinci demektir. Bu balamda Hak musallidir, halk da
musallidir; fakat iki farkl ynden. Hak musallidir, yani Hakkn bilinmesi yaratn
bilinmesinden sonradr. O halde sz konusu sonralk, bilinmedeki sonralktr. Halk
musallidir, yani mertebesi Rabbinin mertebesinden sonra gelir. Buradaki sonralk
mertebe sonraldr.

Kukusuz Allah kendisi iin salat etmemizi bize emretmi ve Onun da bizim adm
za salat ettiini bildirmitir. D halde salat bizden ve ondandr. Bu durumda Hak
musalli olduunda, hi kukusuz hir ismiyle musalli olur. Bu durumda kulun var
lnn ardnda kalr. Burada sz konusu olan Hak, kulun kendi fikri dncesiyle
veya [bakasn] taklit etmesiyle kalbinde yaratt Hakkm kendisidir. O ildh-
mutekaddr. 5 nk musalli, yarta birincinin ardndan gelen demektir. Allah yle
buyurur: Herkes salatm ve tespihini bilmitir (24:4i). Yani Rabbine ibadet edite

545
Slik

sonradan gelen kendi mertebesini bilmitir. 6 (fuss, 225)

Allah salat eder. Bylece kendisini zikirde kulun zikrinden sonra gelme zelliiyle
nitelemitir, (ftht. iv:190)

Hak kullan zerinde kendi rubbiyetinden sonra gelmeyi vacip klmtr. Bu ne


denle kulu, kendisini geride kalan anlamndaki musalli diye isimlendirebilmek iin,
namaz farz klmtr. Kul Rabbinin mertebesinden sonra gelendir. Aynca Hak,
salat kendisine nispet etmitir. Bunun nedeni hakikatin unu gerektirmi olmas
dr: Hakka dair meydana gelmi bilgi, mahlka dair yaratlm bilgiden sonradr.
(FTHT, 111:378)

N O T LA R :

1 Paul Nwyia salat ve balama, vg, dua ve zikir arasndaki ilikiyi aklamtr, bkz. Exegese coraniquc,
ayrca bkz. Tirmizi, Nezairu'l-Kuran-t Kerim, s. 71-75; Sehl Tsteri, Tefsirul-Azm, s. 14.
! Bkz.Tirmiznin Haan Basri'den rivayet etlii hadis iin, Tirmiz, Nezairu'l-Kuran- Kerim, s. 74.
3 Namaz kavumadr; fakat o ancak farz klnm bilinen namaz sayesinde gerekleir. lbnl-Arabi "na
maz sevgiliyi mahededir dediine gre, farz klnm namaz kuldan dmez: nk sevgiliyi ma
hede ettiren her ey aslnda namazdr. Nitekim lbnu 1-Arab farz klnm namaz ispatlamak iin zikre
dilen ifadeleri kullanmtr.
4 Bkz. Tirmiz, Kitabus-Salat, s. 5.
5 Bkz. nan lan lah.
6 Bkz. paragrafn aklamas iin, Aff, Tlikat, c. II, s. 344.

S l i k Sin, lam, k e f tek kktr ve bir eyin baka bir eyin iine girmesi, ona nfuz
etmesi demektir. "Yolu takip etim" anlamnda selikt et-tarike, imdiki zaman kipinde
ise eslek denilir. Selekt e-eye fi'-eyi ise "bir eyi bir eye girdirdim" demektir.
( m u c em )

Kelime Kuran- Kerimde szlk anlamnn dnda kullanlmamtr.

Yeryzn sizin iin bir dek yapan, sizin iin orada yollar aan (seleke) Odur. (20:53)
te onu bu ekilde gnahkrlarn kalbine salarz (selekna). (26:200)

59"

bnI-Arab slk iin iki kk dikkate alr: katlmak ve intikal (makamlar zerinde
yrmek). Burada sz konusu olan, mn, suret ve bilgide bir yerden baka bir yere
intikaldir. Bu nedenle bnl-Arabnin metinleri her iki anlamla snrldr.

Dosdoru olduunda, sen de onda slik olursun


Lafz selekeden tretilmitir

546
Slik

Neticesi ise skntlarn seni srmasdr, ( fth t , i:38o)

Slik nedir? Deriz ki: Bilgisiyle deil, haliyle makamlarda gezendir. Bu balamda
hal, ameldir, ( fth t , 11:134)

Slk manen bir ibadet menzilinden baka bir ibadet menziline; suret itibariyle de
Allaha yaklamak iin farz klnm bir meru amelden yapmak veya yapmamak
eklinde Allaha yaknlamay salayan baka bir meru amele; bilgi itibariyle ise bir
makamdan baka bir makama, bir isimden baka bir isme, bir tecelliden baka bir
tecelliye, bir nefsten baka bir nefse intikaldir. ntikal eden, sliktir. ( f t h t , i:380-
1)

Ibnl-Arab slikleri Allah bilme derecelerine gre drt ksma ayrr: nefsiyle slk
eden, Rabbiyle slk eden, her ikisiyle slk eden, slik olmayan slik. Nefsiyle
slk eden, kendi bana Allaha yaklamaya alan kimsedir. Yaklama, Kulum
bana nafile ibadetlerle yaklar, ta ki onu severim kutsi hadisinde ifade edildii gibi,
Allahn sevgisine ulatran farz ve nafile ibadetlerle gerekleir. Rabbiyle slk eden,
Allahn sevdiidir. Bu kiinin hakikati yoklukta sabittir. Hak, onun iitmesi ve gr
mesi olmutur. Nitekim bir ksmn zikrettiimiz hadisin Onu severim, onu sevdi
imde ise gren gz, iiten kula olurum anlamndaki ikinci ksmnda bu belir
tilmitir. Kul nafile ibadetleri hakkyla yerine getirdiinde Rabbiyle slk eden hali
ne gelir. Hem nefsiyle ve hem de rabbiyle slk edene gelince o, nce nefsiyle slk
eder, kurb- nevfil mertebesine ulatnda ise Hakkn onun iitme ve grme gc
olduunu zevk yoluyla idrak eder ve Rabbiyle slk eden haline gelir. Bylece kii,
ilim vastasyla her ikisiyle birlikte slk eden olmutur. Slik olmayan slik ise
Ibnl-Arabnin yorumlad ekliyle Attnda sen atmadn, Allah att anlamndaki
ayetinin uygun dt kimsedir. bnl-Arabye gre bu ayette nefiy [yok saymak]
ve ispat vardr, ite bu makama ulaan, slik olmayan sliktir.

Slikler drt ksma aynlrlar: Rabbiyle slk eden slik, nefsiyle slk eden slik,
her ikisiyle slk eden slik ve slik olmayan slik. Bu yzden slikin gayesine ve
Allah bilmedeki mertebesine gre slk da farkl trlere ayrlr, ( f t h t , i:38i)

Nefsiyle slk eden:

Nefsiyle slk eden kii, Hakkm sevgisini kazandran farz ve nafile hayrlar yapa
rak Rabbine yaklaan kimsedir. Slik, Hakkm sorumlu tuttuu amelleri yerine geti
rir ve emrettii ileri yerine getirmek iin gcn ve kuvvetini harcar, ( f th t ,
11:381 )

Rabbiyle slk eden;

547
Slik Olmayan Slik

Rabbiyle slk eden ise Hakkm grmesi, iitmesi ve btn kuvvetleri olduu kim
sedir. nk onun hakikati (yoklukta) sabittir, ( ftht, i:38i)

Hem nefsiyle hem de Rabbiyle birlikte slk eden:

Hem Hak ve hem de nefsiyle slk edene gelince: Slik, Hakkm kendisinin iitme
si, grmesi ve btn kuvvetleri olduunu renir. Ardndan, nefsini tam olarak
mahede etmedii halde, nefsiyle slk ettiini genel anlamda bilir. Hakkm ken
disinin iitme gc olduunu renip, iitme vastasyla duyann iitmenin kendisi
olmadn anladnda, Rabbiyle ve nefsiyle slk eden kimse olur, (ftht, i:38i)

Slik olmayan slik:

Drdnc ksm ise slik olmayan sliktir. Bu slik, Hak bir zellii olmad sre
ce, nefsinin kendi kendine slk edemeyeceini grr. Mkellefin nefsi mevcut ve
deta sz konusu zellik iin bir mahal olmad srece, zellik de kendi kendine
slk edemez. Bylece, her ikisiyle birlikte slk ettii ortaya kar. Bu kii, nefsi
ve Hak ile birlikte slk ettiini anlaynca, mazharn gerekte var olmad ve zu
hur edenin [Haki mazharn istidadyla snrland ortaya kar. Hakkm attnda
sen atmadn, Allah att" buyurduunu grr. Birinci kta olduu gibi, atmad de
se de geerli olurdu. te nefsinden bu bilgiye ulaan, slik olmayan sliktir. ( ft
ht , ll:382)

Allah att. Allah ayn hakikat iin fiili ne kadar hzl nefyetmi ve ne kadar hzl var
klmtr. Bu nedenle bu menziller, suyun akna benzetilerek, akkan menzil diye
isimlendirilmitir. Su zerinden getii her eye izini brakr. Bu menzilin adamlar
da, bizzat bir ey zerinde sabit deillerdir, ( ftht, i:505)

S l i k O l m a y a n S l i k bkz. S l ik

S a m t Sad, m im ve te tek kktr ve "mphemlik" ve "kapatmak" anlamna gelir. Su-


sulduunda sylenen sam ete bu kkten gelir. Lakit flanen b i-b e ld e ti smit, "Ipssz
kentte falancayla karlatm" ifadesi de bu kkten gelir, is m it hi kimsenin bulunma
d yer demektir. M a-lehu sa m it ve n a tk "ne altn ne mal vardr" denilir. Burada sa-
mit, altn ve gm; natk ise deve, koyun ve at demektir, ( mucem )

S-M-T Kuran- Kerimde bir yerde geer:

Onlar armanz veya susmanz (samit} sizin iin eittir. (7:193)

Bununla birlikte susmak anlamndaki samte Kuran- Kerimde konumamak" kelimesiyle pek ok kez
iaret edilmitir:

548
Saylan simler

Rahman'a oru adadm, bugn hi kimseyle konumayacam. (19:26)

S?"
Kueyri Risdlesinde sfilerin samt [susmak] hakkmdaki grlerini ayrntyla zikre
der ve bu grlerin samtm kaynak ve derecelerine gre aklayc bir sralamayla
snflanmalar mmkndr. Sfilerin ifadelerinde yer ald kadaryla, samtn kay
naklarn drde ayrabiliriz: Edep susmas, bir sebepten dolay susmak, ibadet sus
mas, riyazet susmas. Edep susmas: Sfilerin adabndan birisi olarak susmaktr. Bir
sebepten dolay susmak: Mridin susmasnn sebebi, bazen kendisini dilsiz brakan
bir keif veya ilahi feyiz olabilir. Bu duruda mrit ne konuabilir, ne de ifade edebi
lir. ibadet susmas: Topluluk dedikodu ve gybete baladklarnda insann susmas
dr. Riyazet susmas: Bu, Bir b. el-Hrisin u ifadesinde dile getirilmitir: Konu
mak houna gittiinde sus; susmak houna gittiinde konu. Susmann dereceleri ise
unlardr: Dilin susmas, kalbin susmas, srrn susmas (Bkz. Kueyrinin dipnottaki
ifadesi).' lbnl-Arab daha nce ifade edilmi susmann ilkeleri ve onun, Eb Talib
el-Mekkinin Kutul-Kulbiz drt diye zikrettii, tasavvufun esaslarndan birisi oldu
u fikrinin dna neredeyse kmaz (drt esas, susmak, uykusuzluk, uzlet ve alk
tr).

(Ey bu yola giren kii!) Amellerin drd zahirinde, bei ise btnmdadr. Zahirin
dekiler alk, uykusuzluk, susmak ve uzlettir. Bunlardan iki tanesi etkindir -uzlet
ve alk- iki tanesi ise edilgendir -uyumamak ve susmaktr. Susmak derken insan
larla konumay brakp kalbin zikriyle ilgilenmeyi, Fatiha suresini okumak ve ge
rekli tespih ve zikirleri sylemek gibi, Allahn farz kldgi eylerin dnda nefsin ve
dilin susmasn kastetmekteyim, (ftht, ds, 343)

Samta [susmak] gelince: Susmak seyahat veya uzletinde karlatn vahi yaratklar
ve haeratla konumamandr. Kiinin i konumasn brakmas ise, nefsinin Al
lahtan umduu herhangi bir eyi konumamasdr. Tekrar i konumasna dnd
nde, kendisiyle kalbinde Allah zikretmek arasna bir engel ortaya kar. nk
kalp ayn anda zikri ve konumay sdramaz. (ftht, ds, 351)

N O T LA R :

' Bkz. Kueyri, Risale, s. 57-59.

S a y l a n s i m l e r Saylan isimler (esma'l-ihsa), terimi dnce ve ierikte lbnl-


Arabnin terimlerine dayanmaz, fakat zel formunda lbnl-Arabye zgdr. En
dorusu,1 bnl-Arab'nin zel anlamda terimi ilk kullanan kii olduudur. Byk
ihtimalle Ibnl-Arabnin bu terimin ieriini kard kaynak u hadistir: Allahn

549
S e ilm i in V r is i

doksan dokuz ismi vardr,2 onlar hsa3 eden Cennete4 girer." bnl-Arabnin bu
hadisten hareket ettiine dair delilimiz ise hadis ile bnl-Arabnin terimi arasnda
mterek hsa kelimesidir.

Esmal-hsna,5 say itibariyle hsa edilen isimlerden fazladr ve esmal-hsna'dan


baka bir saadet getirirler, ( ftht , 1:99 )

Saylan isimleri hadise baladktan sonra, onlar u ekilde tanmlayabiliriz: Bunlar,


ezberleyenlere Allahn Cennete gireceklerini vaat ettii ve saylar doksan dokuz o-
lan isimlerdir.6 Bu noktada Sadreddin Konevnin bir metnini aktaracaz, bu metin
de hsa isimlerinin adedini ve onlarn iaret ettiimiz hususla mutabakatna dikkat
ekeceiz.7 Bylece bu rtme, hadis ile tbnl-Arabnin metnini irtibatlandrma-
mz eklinde vardmz kanaatte bizi tatmin edecektir. Konev yle der:

Rahmet, klli tek hakikattir. Rahmete mensup ve Hz. Peygamberin Allahn yz


adet rahmeti vardr hadisiyle iaret edilen okluk ise rahmetin mertebeleriyle ilgi
lidir.8 Rahmetin yz saysna tahsisi, zikredilmesi hadiste tevik edilen klli isimlere
[99 isim] iarettir; Cennet mertebelerindeki durum da byledir. Bu yzden, saylan
isimlerin her birisinde rahmetin bir hkm vardr. (Icaz 'L-beyan . 202)

NOTLAR:

1 Bu terimin aklannda zandan hareket ediyoruz, nk onun ieriini aklayacak metinler elimizde
mevcut deildir. lbnl-Arab ona aklama veya yorum yapmadan deinir. Kaynan renmede hadise
bavurmamza gelince, bunun iki sebebi vardr: Birincisi, isimler lbnl-Arabde okluun kaynadr;
btn isimleri toplayan esas isimlere iaret etmek istediinde mmehat deyimini kullanr. u halde
mmehatl-ihsa deyimi znde Ibn-Arabfnin dnce yapsyla uyumaz; nk ilahi isimler ona gre
snrszdr, ikinci sebep: lbn-Arabi kulland lafzlarn byk ksmn Kuran- Kerim ve hadisten der
lemi, onlara kendi dnce yapsyla uyumlu anlamlar ve boyutlar vermitir. Bu terimi ve ieriini de
hadisten kartm olmaldr.
2 Hadis hakknda bkz. Fahreddin Razi, Uvamiul-Beyyinat, s. 54.
3 Ihsann anlam iin bkz. Gmhanevi, Camiu'l-Usul, s. 54; Eb Ishak ez-Zeccac (lm. 311), Tefsiru
Esmaillahil-Hsna, s. 56.
4 Allahn doksan dokuz ismi vardr" hadisi iin bkz. Hadis Dizini, no. 28.
5 ibnl-Arab burada esma-i hsnay ilahi ismin nc anlamyla ele almaktadr. Bu anlamda gzel i-
simler, varlklardaki mazharlar olmaktadr ve saylar da mazharlarnm saysnca artmaktadr. Bu ba
lamda, saylan isimler" ana mazharlar" mesabesindedir.
6 Bkz. el-Mnavi, Feyz'l-Kadir, c. II, s. 488.
7 Sadreddin Konev lbn-Arabl'nin talebesi ve evlatldr. Onun felsefesi, bn-Arabnin dncesinin
devam gibidir; bu nedenle lbn-Arabde gerekli metni bulamadmzda Sadreddin Konev'nin metin
lerine mracaat ediyoruz.
8 Bkz. Hadis Dizini, no. 29.

S e i l m i i n V r i s i Seilmiin vrisi, Hz. Muhammedin vrisi demektir.

55
Sefer

Kalplerdeki btn nurlar dntr


Seilmiin vrisinin kalbi mstesna. ( m evak I, 24)

S e f e r Sin, fe ve ra "inkiaf" ve "ortaya kmak" anlamna gelen tek kktr. Sefer de


buradan gelir. Bu ismi almasnn nedeni, seferde insanlarn meknlarndan inkiaf et
meleri, yani ayrlmalardr. Sifr, yazmak, sefere ise kitaptr. Yazmann byle isimlendi-
rilmesinin nedeni, yaznn amalanan eyi ortaya kartmasdr, (m ucem )

59"

Yolculuk, mesafe kat etmek:


Kim hasta veya seferde ise tutamad kadarn sonra tutsun. (2:185)

nkiaf ve ortaya kmak:

Ortaya ktnda (aydnlandnda) sabaha yemin olsun. (74:34)

Ayn kkten msfir, k saan:

0 gn yzler vardr ki, aydnlk saar (msfire). (80:38)

Sefere: Katipler; sifr: yazmak:

Seferenin [ktipler] ellerinde, erefli yazclarn. (80:15)


Kendilerine kitap verilip de onu tamayanlarn durumu, ciltlerce esfar [kitap] tayan eeklere
benzer. (62:5)

s?
lbnl-Arab seleflerinden kendisine ulat ekliyle, sefer kelimesinin ieriine zikre
deer yeni bir anlam eklememitir. Sefer, zikir vastasyla Hakka ynelite kalbin
yolculuudur. Buna gre kelimenin terimsel anlam, bnl-Arabde ieriini korur,
bununla birlikte teorilerin balamna giren baz farkllklar kazanmtr.1

Kul Hakkn szne verdii cevab duymak iin, sz menzilinden, iitme menziline
yolculuk eder. te bu seferdir. ( ftCiht , s, 182)

Sefer, kalp ve beden, mn ve his dzeyinde gerekleen bir ameldir, ( ftht , s,

229)

Genel anlamda sefer:

Msafir [yolcu, sefer eden] delili inceleyen kimsedir; nk o ncllerinin menzille


ri ve onlarn dzenlenmesi yolunda dncesiyle sefer eder. Bylece elde etmek is
tedii meseledeki hkm kendisine grnr, ( ftht , bs, 520)

Mchede ve ameller vastasyla bilgi edinmek seferdir. Kii dncesi vastasyla


leme sefer ettii gibi, amel eden de ameliyle sefer eder ve neticede birleirler.

551
Sekr

(FTHT. BS, 522)

Sefer, tenzihtir. Bu tenzih, retimde onu telaffuz ediinden renen ve iiten hali
ne intikal etmendir. Bylece bu intikal, duyann nefsinde ilmin gereklemesini sa
lar. (FTHT, B5, 270)

NOTLAR:

1 Tasavvuf terimleriyle ilgili btn kitaplar seferin anlam, mertebeleri, maksatlar ve neticesi hakknda
gr birliine varmlardr. Bkz. Crcani, Trifat, s. 134; Gmhanevi, Camiu'I-Usul, s. 62 ; Tirmiz,
Hatml-Evliya, s. 503.

S e k r bkz. V r id

S e m a bkz. A r z

S e ra p Sin, ra ve ba tek kktr ve yere doru genilemek ve gitmek demektir. "Deh


liz" anlamndaki serb ve "kme" anlamndaki srbe bu kkten gelir. Srbe, "koyun ve
ceylan srs"dr; nk onlar yeryznde otlanarak dolarlar, ( mucem )

s?
Terim Kuran- Kerim'de szlk anlamnn dnda yer almamtr.

0 ikisi, iki denizin birletii yere geldiklerinde balklarn unuttular, balk da serap olarak denizde
yolunu tuttu. (18:61)
Dalar hareket eder ve deta bir serap olur. (78:20)

SP"
Serap vahdet-i vcdun glgesinde yaratlm ile Hak ilikisini ifade edebilmek iin
bnT-Arabnin yararland pek ok simgesel kalptan birisidir. Nitekim bu ba
lamda bn'l-Arab mmknn varlndaki yoksunluu ifade edebilmek iin, glge
ve k, gda ve beslenme, suretler ve aynalar gibi baka kalplar da kullanmtr.
imdi de Araplarca bulunmamasna ramen suyu artrmas anlamyla bilinen se
rab kullanr.

Perde alp, gz keskinletiinde ruh, kendisini su eklinde serap gibi bulur. Bu


durumda Allahn haklarn sadece fiilleri yaratann yerine getirdiini grr ki, o da,
Allahtr. Allah kendisi diye tahayyl ettii eyin ayns olarak bulur. Bylece, ru
hun gz artk Hakk grmez, geride Hakk Hakkm gzyle grme mertebesi ka
lr.' Nitekim serabn suyu da seraptan gider ve serap, su olmad halde, kendili
inde grlr ve su deildir. Ruh da kendiliinde mevcuttur ve fail deildir.
(FTHT, 11:339)

552
1 Bkz. V ah d et-l V c d.

S e t r bkz. rtm ek

S e v g i bkz. Hub

S d k Sac/, dat, kaf sz veya baka bir eydeki gce dellet eden bir kktr. Yalann
zdd sdk [doruluk] buradan gelir. Gc nedeniyle sdk diye isimlendirilmitir; yalann
gc yoktur ve o geersizdir. Bunun esas Araplarn "dayanakl ey" anlamndaki eyun
sdkun ifadeleridir. Sddk, "sdka elik eden"dir. Sadak, "kadnn mihri" demektir; by
le isimlendirilmesinin nedeni, gc ve zorunlu bir hak olmas nedeniyledir. Sadakat,
dostlukta drst olmaktan tretilmitir. Bir, iki veya oul veya kadn iin sadk denilir.
( mucem ). Sdkn en az, gizlinin ve aleninin eit olmasdr. Sadk, sznde doru olan
kimsedir. Sddk ise btn szlerinde, fiillerinde ve hallerinde drst kimsedir (Kueyri,
Risale, s. 97).
S?"
S-D-K kk farkl tarzlarda Kuran- Kerim'de geer:

Yalann zdd olarak: Allahtan daha doru szl (asdaku ) kimse var mdr? (4:87)
Sadaka:
Onlarn mallarndan kendilerini temizleyen ve arndran sadakay al. (9:103)
Sddk:
Kitapta brahim'i de zikret, o sddk bir peygamber idi. (19:41)
Kadnn mihri:
Kadnlara mihirlerini (sadaka) verin. (4:4)

Sdk [doruluk] genelde slam ahlaknda, zelde slktaki ehemmiyeti ve btn


temel i ve vecdlerden nce gelmesi zelliiyle ortaya kar. Bu yzden sdk kendi
sine uygun ereveye yerletirmemi herhangi bir sfiyi bulmamz neredeyse imkn
szdr.1 Sdkm yerini gstermek iin Hakm Tirmiznin mehur kitab H a t m l-
Evliyada tasavvufi tecrbeyi veya sfinin zevkini iki lte gre tahlil etmi olmasn
zikretmek yeterlidir. Sz konusu iki lt sdk ve minnet ltleridir.2 Bu balamda
Tirmizlye gre ruhi hayat ve manevi etkinlik, iki alanda gerekleir ve ortaya kar:
Sdk, yani insann srf gayreti; minnet, yani Hakkn stn ikram ve yce nimeti a-
lan.3 Hakm Tirmiz byk pirimizi; sdk, sddklka giden bir kap saymada nce-

553
S d k

lemitir. Buna gre sadk, sddk haline gelir, sddklk ise bir m akam dr4 Sdk, H.
VI. asra tasavvufi vicdana yerlemi bir halde ulamtr, dolaysyla Ibnl-Arab!
sfilerin slkundaki akl nedeniyle, nemini sndrmeye almam, onu m
ridin btn btn amellerinin nne geirmitir.

Btn be amele gelince (ki eyhe intisap etmeden nce mridin yerine getirmek
zorunda olduu amellerdir) onlar, sdk, tevekkl, sabr, azimet ve yakndir. Bu do
kuz amel (drt zahir amel ile birlikte: alk, uykusuzluk, susmak ve uzlet) iyilikle
rin esaslardr ve her eit hayr ierir. Tarikat da bunlarda toplanmtr. Bu yzden
sen de bir eyh buluncaya kadar bu dokuz amele sarl, ( ftuhat , ds, 344)

Sdkn stn mevki sahibi olmas iin lbnl-Arabnin yle tanmlad sddklk
mertebesine ulatran bir yol olmas yeterlidir:

Sddklk, iki nur arasndaki yeil bir nurdur. Bu nur vastasyla haber verenin
bilinmezlik perdesinin ardndan kerem nuru vastasyla getirdii eyi mahede
mmkn olur, ( ftuhat, i:92)

O halde sdk, insan haber verenin getirdii eyi, baka bir ifadeyle doru haberin ta
kendisini mahedeye ulatrr. Bu yorumu, byk sahabi Eb Bekire uyarlamaya
altmzda ve peygamberin onu sddk diye nitelemesinin nedenini aratrd
mzda, bnl-Arabde geen ifadelerin nda Eb Bekirin bu ismi almasnn ne
deninin u olduunu grrz: Sddk, Allahn elisi her ne zaman bir haber verse
veya hikye veya herhangi bir ey aktarsa, Doru syledin ey Allah'n peygamberi!
diyendir. Peygamberi tasdikindeki drstl nedeniyle de haber verenin getirdii
eyin kendisini mahede etmi, bylece sddk olmutur. Bu noktada sdk teriminin
asl ve yan anlamna bal baka bir terime de dikkat ekmek yerinde olacaktr. Sz
konusu terim, ihlastr. lhlas, Ibnl-Arab ncesindeki5 tasavvufta bilinen nemine
ramen, yan anlam durumunda kalmtr, lhlas ancak amel veya fiil var olduktan
sonra sz konusu olabilir. Bu anlamda lbnl-Arabye gre ihlas, niyete benzer, bu
nedenle de amelle6 irtibatldr.

thlas istihlas kelimesinden gelir. nk insan bazen niyetini eytan adna halis ya
pabilir ve ihlasl diye isimlendirilir. Bu durumda onun amelinde Allah adna olan
bir ey bulunmaz. Bazen Allaha ortak koulan bir ey iin ihlasl olabilir, bazen de
Allah iin ihlasl olabilir. Allah yle buyurur: Dini onun iin halis klarlar bakas
veya Allaha ortak koulan ey iin deil, ( ftht , s , 269 )

Sfi taifesinin himmetleri niyetler ile ilgilenme derecesine ykselmitir. nk Al


lah onlara Dini onun iin halis klarlar demitir, lhlas, niyet demektir. Bu nedenle

554
Sfat

niyeti Allah iin ifadesiyle snrlamtr, ihlas sahipleri dememitir. ( ftOht , s ,


268 )

h la s niyettir, ( ftuhat , as, 532)

Baz kimselerin amin deyileri, gerek gayb mertebesinde meleklerin amin deyiine
katlr. Fakihler bu rtmeyi niyet, sfiler huzur, muhakkikler himmet, biz ve bi
zim gibi olanlar ise inayet diye isimlendirmekteyiz, ( ftuhat , bs, 494)

n otlar :

1 Sfilerin sdk [doruluk] hakkndaki grle, iin bkz. Kueyri, Risale, s. 97; Slemi, Tabakatu's-
Sfiyye, s. 20, 96,144, 203, 378.
1 Bkz. Tirmiz, Hatm'l-Velaye, s. 98.
3 Bkz. A.g.y., s. 105.
4 A.g.y., s. 330.
3 Sfilerm ihlas hakkndaki grleri iin bkz. Kueyri, Risale, s. 95-96.
6 Crcani'nin ihlas tanm iin bkz. Trijat, hlas maddesi.

S f a t Vav, sad ve fe tek kktr ve bir eyi sslemek demektir. Sfat, bir eyin ayrlmaz
zellii olan belirti demektir, ( m u c e m )

s?

Sfat Kuran'da gemez, bunun yerine tek bir yerde ve tehdit balamnda, vasf geer:

Onlarn vasflarn (niteleyilerini) cezalandracaktr. O hakim ve limdir. (6:139)

Kelimenin fiil kalb ise tasifu [nitelersin], tasifun [nitelersiniz], yasilun [nitelerler] tarznda gelmitir. Btn
bu kullanmlarda kelime, geersiz iliki ve yanl kanaat, baka bir ifadeyle geree aykr ve vakayla
elien hkm demektir.

Onlarn dilleri en gzel akbetin kendilerinin olduuna ait yalan sylyor {tasifu). (16:62)
Bir de gmleinin zerinde yalan bir kan getirdiler. Babalar dedi ki: Hayr nefisleriniz sizi al
datm, sizi byle bir ie sevk etmitir. Artk bana den gzelce sabretmektir. Sizin nitele
meleriniz (tasifun) karsnda yardmna snlacak Allah'tr ancak.' (12:18)
Dediler ki: O almsa, bundan nce bir kardei de almt. O vakit Yusuf bunu iine att ve on
lara belli etmeden Siz ok kt bir durumdasnz, neyi nitelediinizi (tasifun) Allah biliyor
dedi. (12:77)
Allah onlarn nitelemelerinden mnezzehtir. (6:100)
G ve kuvvet sahibi Rabbin onlarn isnat ettikleri vasflardan mnezzehtir. (37:180)

bnl-Arab sfat kelimesini Allaha vermekten olabildiince kanr, bylece ifade

555
Sfat

sinde sfat yerine nispet [bant] ve isime doru ynelir; sonra ismi nispete tercih
eder, nk Kuran isimlere yer vermitir.

Her ismin Tannnn ztna nispet edilen kendine zg bir anlam vardr. simler,
aklc kelm bilginlerine gre sfat, muhakkiklere gre nispet diye isimlendirilir. -
lim [Bilen] ismi Kadir [g yetiren] isminin vermedii bilgiyi verir; Hakm ismi
baka bir ismin vermediini verir. Btn bunlar nispet, isim veya sfat sayabilirsin.
En dorusu isim olmalardr ve byle saymak gerekir. nk ilahi eriat, Hakka
dair sfatlardan veya nispetlerden sz etmemi, isimlerden sz etmi ve En gzel i-
simler O'nundur (7:iso) demitir, ( f th t , IV:294)

lh sfatlar, slam dnce tarihinde iki sorunla ilikili olmutur: tevhit ve tenzih.
bnl-Arabnin sfatn nitelenen ile ilikisini ortaya koyarken iki noktaya yneldii
ni greceiz: bir yandan, edebin gerei Hakk' sfattan tenzih eder; nk Hak ken
disi iin sfat lafzn kullanmamtr ve sfat snrlamadr. Hak snrlanmadan, dolay
syla da sfattan mnezzehtir.

Allah kendisi nedeniyle iiten, kendisi nedeniyle gren, kendisi nedeniyle bilendir.
Allah isimlendirdiin -veya Allah karsnda edebe riayet etmezsen- onu niteledi
in veya tasvir ettiin her eyde durum byledir. Edebe aykr hareket, Allaha nis
pet edilen eye sfat veya na't lafzn vermekten kaynaklanr. nk Allah bu du
rumlarda sadece isim lafzn kullanm ve yle demitir: Rabbinin ismini tenzih
et (87: ). Rabbinin ismi ycedir (55:78). Mriklerden sz ederken de yle demi
tir: De ki: Onlar isimlendirin (13:33). Halbuki, bunun yerine onlar niteleyin veya
betimleyin dememitir. Sfat hakknda yle demitir: G ve kuvvet sahibi
Rabbin onlarn isnat ettikleri vasflardan mnezzehtir (37:180). Bylece Allah -ayet
edepli isen- kendisini lafz ve anlam olarak vasftan2 tenzih etmitir, ( f th t , i:204)

Esas olan, zellikle Allah sz konusu olduunda, niteliklerden soyutlanmak ve m-


nezzehliktir. ayet Eb Yezid el-Bestam Hibir sfatm yok diyebiliyorsa, bu du
rumda Hak lemden mstani olduu iin sfatlarla snrlanmaktan mnezzehlie
daha layktr; nk sfatlar varlklar talep eder. Hakta lemi talep eden bir ey bu
lunsayd, talep ettii eyden mstani olmas geerli olamazd, ( f th t , iv:319)

Bylece tbnl-Arab sfattan uzaklar ve ifadelerinde isim kelimesini kullanmay


tercih eaer; dolaysyla sfatlar onda isimlerin sfatlar3 eklinde tezahr eder. Fakat
lbnl-Arab Tanry kelime ve anlam olarak sfatlardan tenzih ettii halde, sfat in
celemesini neden brakmamtr? Bunun sebebi udur: Ibnl-Arab vasflar, Tan-
rnn kendisini onunla var olmak iin anlamlarn talep eden isimlerle isimlendirdii
bir dereceye tayamamtr. Sz gelii lim ismi, bir anlam ierir ki, bu anlam ilim

556
Sfat

dir ve o isimlendirildii ey ile var olmak ister.

Hak kendisini bizler iin baz isimlerle isimlendirmitir. Bu isimler, varlklarnn


dayana olacak anlamlan talep ederler ve aralarndaki farklla ramen bunlar z
tn ayn deillerdir. te bu nedenle biz de Hakk niteledik.4( ft h t , iv:322)

Bylece Ibnl-Arab kendisini, sfatlarn varln gsteren ve gz ard edilmeleri


mmkn olmayan sfatlarn isimleri nnde bulur.5 Fakat bu sfatlarn isimlerinin
zt ile ilikileri nedir? bnl-Arabnin sfat-zt ilikisi konusunda slam tarihinde
nceki dnrlerinkinden hareket noktas ve ierikte farkl bir tavr vardr. Bu ba
lamda o sfatlar ztn ayn sayan6 Mutezileden farkl olduu gibi, sfatlar ztn ne
ayn ne de ondan ayr7 sayan Earllerden de ayrlr. Sfat-zt arasndaki ilikiyi tespit
te bnl-Arabnin ncekilerden hareket noktasndaki farkll, udur: bnl-Arab
aratrmasnda iki mevcut arasndaki bir ilikiden (zt ve sfatlar) bizzat ilikinin
kendisine ve mhiyetine geer. Bu noktada bnl-Arabide nispet8 terimi ortaya
kar, nispet dta varl olmayan akledilir bir eydir.9 Dolaysyla sfat mevcut deil
dir; nk o bir nispettir. Bu durum, biraz sonra, Ibn'l-Arabnin sfat tanmndan
ortaya kacaktr. Bylece bnl-Arab sfat ztn ne ayn ne de ondan farkl bir ey
yapar, bunun yerine sfatn varlk dzlemini deitirir, sfat zttaki veya onun d
ndaki d varlndan akli varla tar. Fakat bnl-Arab sfat akli bir ey yapt
bu snrda durmaz. Bu tavr, onu zt ve sfatlar arasndaki ilikiyi ortaya koymaya
sevk eder. Bu ilikiyi de yle bir cmlede ifade eder ki, bu, Earlerin sfatlar ztn
ne ayn ve ne de ondan farkl sayan ifadelerinden daha az tuhaf deildir.10 nk
lbnl-Arabye gre de sfatlar hem ztn ayn hem de ondan farkldrlar.11 Bu tavr,
kukusuz bnl-Arabnin dnce dnyasyla uyumludur: Bu dnya hibir eyi or
tadan kaldrmaz, aksine, her eyi var klar.

Sfatlar, zt asndan kendilerine bakldnda, ztn ayn; varln eitli ksmlara


blnmesi ynnden bakldnda zttan farkldrlar. Buna yle rnek verebiliriz:
On kendi bana vardr. On, otuza gre onun te biri, krka gre ise eyreidir;
bununla birlikte on yine tektir. Bu balamda izzet ve zillet, bize gre, bir eye ba
nt ile vardr. Hakkn zt asndan ise Onu irade, ilim, kudret vs diye isimlen
dirdiin nitelikler arasnda bir fark yoktur; nk Hakkm zt, hepsi iin hepsinde
yeterlidir. Bu zt, bilinenlere nispetle ilim, kudrete konu olan eylere nispetle kud
rettir. O ise birlik ile nitelenmitir ve burada bir farkllk sz konusu deildir. Bu i-
simler Hakka stlahi anlamda verilmitir, ( ucun , 37)

bnl-Arabde sfat12 akli bir olgudur; dta13 yoktur, hkm vardr; blnmeyen
tmel bir eydir.

557
Sfat

Greceliin bu akledilir hakikatte (Tanrmn ilmi) meydana getirdii hkme bak


nz! Akledilirler (ilim, hayat, sfatlar) ile d varlklar (nitelenenler) arasndaki irti
bata baknz! ilim kendisinde bulunduu kimseye lim hkmn verdirdii gibi,
ayn ekilde kendisiyle nitelenen de ilim hakknda hkm verir. lim, yaratlmta
bulunduunda yaratlm ilim, Kadlmde bulunduunda ise kadm ilim adn alr.
Bylece sfat ve nitelenenden her birisi, birbirlerinin hkmne konu olmutur. Bu
tmel meselelerin akledilir olsalar bile, dta bulunmadklar ve hkmlerinin var
olduu malumdur. Bunlar, blnme veya ayrmaya konu olmazlar. nk byle
bir ey onlar hakknda imknszdr. Onlar her nitelenende bulunurlar, ( fuss, 52)

Bu balamda, iinde sfatn ayr, bamsz ve belirli bir hakikat olarak tezahr ettii
bir metin aktarabiliriz, bu metinde bnl-Arab sfat hakikat yerine kullanr:

Allah Azrailin zelliini mknatsms yaratmtr. Azrail ruhlar bedenlerinden ay


rr ve onlar lemlerine kartr. Cebrailin ruhsal ve bilgi zelliini de, insan nefis
lerine vahiy, keif ve ilham ulatrc ve onlarda messir olarak yaratmtr. Salih
ameli, nefisler iin kt amelden armdnc, onlar Cebrailin'4 zelliine ykseltici
yapmtr, ( bulga , 105)

Sfat,'5 isimlenene dayanan bir anlama dellet eden isimdir. bnl-Arabnin btn
ilahi sfatlar'6 gerekte sfatlarn isimleri yaptna dikkat ekmitik; fakat sfat isim
lerini genelde isimlerden ayran ey, onlarn treyileri ve isimlenene bal gerek
bir anlama dellet etmeleridir.

sim tretilebilen ve varl isimlenene dayanan bir anlama dellet eden her isim,
gerekte bir niteliktir. Sfat ile kastedilen de, zt ynnden deil, bu sfat asndan
olan belirlenmedir, ( ezel, 13)

Sfat, lim [bilen] gibi bir anlam talep eden eydir, ( istilahat , 29?)

Sfat, lim gibi, var olan bir anlam talep eden ey demektir, ( f t h t , iim 29)

Sfat nitelenende bulunan bir anlama dellet eder; bu durumda ise nitelenin mhi
yetini vermez ve sfat zaviyesinden mhiyetine ulamak mmkn deildir. nk
sfat7 nitelenenin mhiyetini bildirmez, ( ezel, 16)

lahi sfatlar lemde etkin eylerdir, hatta lem onlarn mazhar ve tecellighdr, bu
nedenle de leme ilahi sfatlar demekteyiz. Bu yzden btn lem Tanrnn yce s
fatlardr.

Allahn dndaki her eyi yaratmaya ynelen, ulhiyet, onun hkmleri, isim ve
sfatlar denilen nispetleri ve bantlardr. Bunlar, rnlerini talep eden eylerdir.
(MESAL, 9)

558
Sfat

Allah kendisini aziz kitabnda hidayet verme, raz olma, ltuf ve inayet zellikleriyle
niteledii gibi, saptrma, kzma, kahr gibi zelliklerle de nitelemitir. Bu zellikler
den her birisinin kulun nefsinde ortaya kan kendine zg bir sonucu, belirii bir
neticesi vardr. (m e r a t b , 1 67)

lem Allahn gzel isimleri, yce nitelikleridir. Tanr, her insan bu isimlerin suret
lerine muhta olduunda, farkl suretlerde kullarnn gzlerine srekli tecelli ve
zuhur eder. nsann bu surete ihtiyac kalmadnda, sz konusu suret o kiide halk
[yaratlm], yine muhta olduunda ise Haktr. O suretin ismi de Hakkm ismidir.
(F T H T , 111:4 0 5)

Bu sfat tanmnn mazharna da ulatn gzlemlemekteyiz. Bu noktada Ibnl-


Arabnin sfat ak bir ekilde mazharmdan ayrdna dikkat ekmeliyiz. Bu ba
lamda Hakkm sfat kudret, bu sfatn mazhar ise lemde kudrete konu olan her
ey, yani mmknlerdir. Fakat baka bir adan, bu mazhar kendisinde zuhur eden
le birleir ve ona ulatrr.

nsan lemin btn srlarn ieren zellikte, btn sfat ve mertebeleri kabul edici
yaratlmtr, ( bulga , 39)

Allah, Kuran azim diye niteledii gibi, Hz. Peyganberin yaratln da azamet'8
zelliiyle nitelemi, bu nedenle Kuran9 Hz. Peygamberin ahlak olmutur. Bu
yzden mmetinden kendisine yetiememi kimselerden onu grmek isteyenler,
Kurana bakmaldr. Bir insan Kuran- Kerime bakarsa, ona bakmakla Peygambere
bakmak arasnda hibir fark yoktur. Bylece Kuran- Kerim deta bir beden sure
tinde ina edilmi de ona Abdulmuttalib olu Abdullahn olu Muhammed den
mitir. Kuran- Kerim, Allahn kelam, kelam ise Onun niteliidir. Bylece Mu
hammed (a.s.) de Allahn sfat olmutur, ( fth t , IV:61 )

Btn lemin Hakkm yce sfatlar olduu anlaldktan sonra, yaratlmn da Yara-
tann sfat olduuna dikkat ekmek gerekir; oysa yaratlmn sfatlar, Yaratanm s
fatlar deildir. u halde Hakkm sfatlar mmknn sfatlardr. Bu, Ibnl-
Arabdeki temel dncelerden birisidir ve onu zellikte birlik diye isimlendirir.20
Mmknlerden herkesin gz gerekte Hakkm gzdr.

Hakkm hviyeti zellikte birlik olunca, onda asla okluk bulunmamtr. Bu ne


denle O gren herkesteki gzdr. Gz, sahiplerinin ztlarnda oalsa bile, hepsin
de tektir, o halde gz, Hakkm hviyeti olmutur, ( f th t , |V:38)

Hakkin sfatlar kulun sfatlardr, aksini dnme, yanlrsn, ( an k a , 31)

kinci metinde Tannmn niteliklerinin kulun nitelikleri olmasnn mahiyetini gz

559
Sfat

lemlemekteyiz. Kul Tanrnm zellikleriyle tecelli eder, fakat bu durumun tersini


dnp kulun zelliklerinin Tanrnn zellikleri olabileceini syleyemiyoruz.
nk kulun zellikleri eksik sfatlardr,21 Yaratan onlarla nitelenmez. Aslnda, Tan-
rnn sfatlar kulda zuhur eder ve bunlar asalet yoluyla kula ait deillerdir. Bu ba
lamda Tanrnn ilmiyle insann ilmi arasndaki fark udur: Tanrnn ilmi Hakkn
niteliidir ve ztnn ayndr. Kulun ilmi ise yaratlmn bir niteliidir ve ztnn ay
n deildir, sadece ilahi bir ltuf sayesinde ona ulaabilmitir. Bylece Allah mm
kn bilgi sfatna yerletirir, halbuki o kendiliinde bilen deildir.

nsan kulluundan habersiz kalr ve ihmalkrlk ederse, kendisi gibi bir insana kar
stnlk taslar. stelik stnlk taslad kimse klesi olabilir veya bu gafil h
kmdar veya vali gibi bir ynetici olabilir. Kendisini stn grmesini salayan me
ziyeti -ayet ynetici ise- yerletirildii mertebeye; bilgi, erdemli davranlar gibi
Tanrnn ltfunun neticesi olarak kendisinde bulunan bir zellie ait grmez ve
mertebeyle kendisini, sfatla onunla niteleneni ayrt etmez. Nefsini bilen ise byle
hareket etmez. O stnl sfata verir, kendisine deil. nk bu stnle kendi
kendine deil Tanrnn ihsanyla ulamtr, (ftht, i:380)

ilahi sfatlar, sayca okluklarna ramen, yaratlmlarn kalplerinde etkilerinin or


taya kmas ynnden iki esasa irca edilebilirler: cell ve ceml sfatlar.

Cell, ilahi mertebeye ait kahr zellikleridir, ( istiia ha t . 287)

Mnezzeh olan sadece yce Allahtr. O cell zellikleriyle kullarna zuhur edendir.
(FTHT, BS. 287)

Allah kendisini snrlad cell zellikleriyle snrlanm; kendisini isimlendirdii


keml isimleri ynnden ise Mutlaktr. ( f th t , ds, 445)

Allah bir eye cellini gstermitir


Baka bir eye ise yceliinden ceml zelliiyle tecelli etmitir, ( f t h t , bs, 560)

Heybet ve ns:

Heybet Allahn cellini mahede etmenin kalpte brakt izdir; bazen cellin ce
mli olan cemli mahede etmeden de doabilir. ns ise, ilahi mertebenin cemli
ni mahede etmenin kalpteki izidir, ( istilahat , 287)

n o tlar:

' Ayetin yorumu iin bkz. Beyzv, Envar, c. I, s. 242. Beyzvt'nin ifadelerinden Yakubun oullarnn Yu
suf'u kurdun yediiyle ilgili iddialanna inanmad anlalr. Gmleini paralamadan kurt Yusufu nasl
yiyebilir ki? O halde onlarn iddialar kuru bir iddiadr.

560
Sfat

! Anlald kadaryla ayet Hakk nitelikten deil, yaratklarn haksz bir ekilde kendisine ekledikleri
bo vasflardan tenzih etmektedir.
3 Bkz. sim.
4 Sfatn ismin anlam olmas, lbnl-Arabden nceye ait bir fikirdir. Bkz. Eb Talib el-Mekki, Kutu'l-
Kulub, c. I. yle der: Kul Allaha dua etliinde, isimlerinin anlamlaryla ona dua etmelidir. nk on
lar Hakkm nitelikleridir.
5 Sfat gerekte vasf demektir. lbnl-Arab sfatla vasf ayrt eder. Buna gre Hakkm ztnn sfat, bizim
kendisini bilmemizden uzak, Hakkn tenzihidir. Halbuki vasf, sfatn ismi demektir. Sfat iin vasf, i-
simlendirilen karsnda isim gibidir.
6 tbnl-Arab, sfatlar ztn ayn saymamakla Mutezileden ayrlr. Ona gre sfatlar, tanmdan da ortaya
kaca gibi, zt ile lem arasndaki nispetlerdir.
7 bnl-Arabnin yntemi kendisinden ncekileri reddetmek ve onlarla tartmak deildir; sadece kendi
fikrinin kaynan ve kendisinden nceki dnrlerden hangi noktada ayrldn belirtmekle yetinir.
el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. I, s. 204te, zellikle Eariler, Bakillani ve Esferai olmak zere, zt sfat iliki
sindeki ikinci akm eletirir; onlarn sfatlarn ne ayns ne de ondan bakas olarak Zta dayanan an
lamlar olduklar iddialarna kar kar. Buras bnl-Arabnin Earileri eletirdii yegne yer deildir.
lahi sfatlarla ilgili grlerinde pek ok yerde bazen iddetle bazen de yumuak bir slupla, fakat ge
nellikle her durumda Earilere kar ktm grmekteyiz. yle der: yle iddia edebiliriz: Bu nispet
ler, Hakkm ztna ilave eylerdir ve onlar gerek eylerdir, Hakkn kemli de ancak onlara baldr.
ayet bu nispetler olmasayd Hak z gerei eksik kalr, ilave nispetlerle kemle ererdi. Yine desek ki:
Bunlar ne Hak ne de ondan bakadrlar. Byle bir iddiada bulunsaydk, bu, yanl bir dnce, ruhsuz
bir iddia olurdu. Ayrca byle bir dnce, syleyeninin aklnn eksikliini ve dncesindeki kusuru
nu gsterirdi" (el-Ftuhtl-Mehkiyye, c. IV, s. 197).
8 lbnl-Arabye gre ilim, bilen ve bilinen arasndaki bir nispettir. Ibnl-Arab ilmi iki varlk arasnda
bir nispet saymakla, akli bir varl kendisine izafe etmeyi salayacak d varlktan ilmi yoksun brak
mtr. Bkz. Bulgetu'l-Gavvas, s. 99.
9 bnl-Arabnin sfatlarn harite var olmad gr, tevhit gryle uyumlu bir abadr.
' Davud el-Kayseri bu metinin yorumunda yle der: Hakkin sfatlar ztna ilave eyler deillerdir; z
tn ayndrlar ve ancak akln deerlendirmesine gre bir fark sz konusudur. Hakkin sfatlar ne o ne
de ondan bakadr' diyen kimseler, 'akla gre o deil, gerekte ise ondan ayr deillerdir demek iste
mitir (Kayseri, Risale fi-lzah Baz Esrar Tevilatil-Kuran, s. 169). Bu ifadenin yorumu iin ayrca bkz.
Gazl, el-Maznun, s. 134. Gazl yle der: Sfatlarn ztn ne ayn ne de ondan bakadr, diyen kimse
doru sylemitir.
Zt ve sfatlar arasndaki bu tr bir iliki, bnl-Arabnin bilgi nazariyesinde bir atmaya yol aar. Bir
yandan zt sfatlarn ayndr: sfatlar bilinemezler, dolaysyla mmknn ilahi sfatlarn bilgisine ula
mas imknszdr. te yandan, sfatlar zttan farkldrlar ve mmknlerdir. O halde sfatlar bilmek, z
t bilmenin en geni kapsdr. lbnl-Arab yle der: Hakkm zt bilinemez ve tebih edilemez; sfatla
r da ztnn gereklerinden olduuna gre, sfatlarnn da benzersiz olmas sonucu kmtr. Biz bildi
imiz eyleri ancak benzerlik yoluyla bilebilmekteyiz ve sfatlarn herhangi bir benzeri yoktur ... Kuku
suz ki, bizim kudretimiz, bilgimiz, iitmemiz, grmemiz vardr ve btn sfatlarmz kendimiz gibi ya
ratlmtr. Bylece isimlerin ortak olduun zanneder ve Hakkn da iiten, gren, bilen, kudretli oldu
unu bildiimizi dnrz ve byle biliriz. Halbuki i byle deildir, biz kendi niteliklerimizi bilmi-
izdir, Hak ise yce ve mnezzehtir" (Risale ucunil-Mescun, s. 36). Mabudun hibir sfat gerek an
lamda bilinemez. nsan sadece kendi varlnda bulunan niteliklerini bilir. nsann sfatlar ztna biti
mi, bilginin onlarn mhiyetine ulamas imknsz olmutur. Kukusuz ki, zt gibi Allah'n sfatlan da

56
Sfat

yaratlm bilgiye konu olmaktan mnezzehtir (Anka-i Murib, 30). Burada Abdlkerim el-Clnin pek
ok dnrden farkl hareket ettiini gsteren bir metnini aktaryoruz: Ona gre zt bilmek, sfatlar
bilmekten daha yakndr. Muhakkike gre sfat, idrak edilemeyen eydir ve onun bir sonu yoktur; zt
ise yle deildir. nk zt idrak edilir ve Allahn zt olduu bilinir. Fakat sfatlarnn gerektirdii
keml bilinmez. Dolaysyla insan, Rabbinin zt hakknda belirgin bir bilgiye sahiptir, fakat sfatlar
hakknda byle deildir. u halde zt. idrak edilir, bilinir ve kesinkes renilebilir; sfatlar ise bilinmez
ve sonsuzdur. Yaratklar iin de ayn ey sz konusudur: Btn sfatlar sende drlmtr, fakat sen
onlar ne idrak edersin ne de grebilirsen" (insan-1 Kmil, c. I, s. 20). Sfatlar bilmek, daha mmkn
dr. Bu nedenle Allahn kelamnda, Hz. Peygamberin hadislerinde ve Allah bilenlerin ifadelerinde i-
lim, kudret, irade ve hayat gibi sfatlar oka zikredilmilerdir. Ksaca Hakkn nitelikleri yaratklarn ni
teliklerine benzemez. Artk sen de byle bir eyden uzak dur ki, Hakka kul olabilesin" (el-Ecvibe, s. 2).
Kayseri yle der: Zt sfatlarla, sfatlar fiillerle, fiiller ise varlklar ve eserleriyle perdelenmilerdir. Var
lklarn perdesinin kalkmasyla fiillerin tecelli ettii kimse, tevekkl eder; fiil perdelerinin kalkmasyla
sfatlarn tecelli ettii kimse ise raz olur ve teslim olur; sfat perdelerinin kalkmasyla ztn tecelli ettii
kimse ise birlikte silinir" (Risale fi-tzah, s. 168).
12Burada Ibnl-Arabnin sfatlar karsndaki tavryla ilgili bir noktaya eilmemiz yerinde olacaktr; B
tn sfatlar, zt dolaysyla kendi aralarnda tek ve birdir. Onlar ancak mmknlerde ayrrlar Buna
gre ilim kudretin ve iradenin ayndr ve bilinenlerde veya kudrete konu olan eylerdeki neticelerinde
ayrrlar. Sfatlar bu anlamda ztn ayndrlar. Bkz, ucunu'l-Mescun, s. 37. tbnl-Arab! yle der: Hak
iin ilim ve kudret dediimiz eyler arasnda bir ayrlk yoktur. Hakkn zt btn sfatlarna yeterlidir.
lim sfat, bilinenlere gre ilimdir. Ayrca bkz. Bulgatu'l-Gavvas, s. 97. Sfatlar hakkmdaki bu gr,
Mutezile'ye aittir ve ehristani ve ehrazuri'nin yorumuna gre Ebul-Huzeyl el-Hallaf, Empedoklesten
bunu aktarm ve savunmutur. Bkz. Ebul-l Afifinin bu konudaki deenlendirmesi iin Ibnl-
Arab'de A'ydt- Sabite ve Muteziledeki Mdumlar.
11 Mdumun lbnl-Arabide ancak sbti varl vardr, bkz. Ayn- Sbite/A 'yn- s a b ite .
14 lbnl-Arabi Cebrail'den sz etmek istediinde Cebraili lafeiftat der. Bu tavr, nitelii hakikat anlamnda
kullanmaktr. Bkz. Bulgatul-Gavvas, s. 131.
's Cl sfat yle tanmlar: Sfat, sahibinin halini bildiren eydir. Yani, insann sfat sahibinin halini
renmesini, insandaki biimini, vehim gcnde toplann, dncesinde belirgin hale geliini, aklna
yaklamasn salayan eydir. Bylece sfat sayesinde sahibinin durumunu idrak eder (Insan- Kmil, s.
20).
s lbn'l-Arab, daha nce Mutezilenin yapt gibi, sfatlar nefsi sfatlar ve manevi sfatlar diye ikiye ay
rr, yle der: Sfatlar iki trdr: nefsi ve manevi sfatlar. Manevi sfatlar, yok sayldklarnda kendile
riyle nitelenen ztn ortadan kalkmad sfatlardr. Nefsi sfatlar ise ortadan kalktklarnda kendileriyle
nitelenen kimsenin ztnn da ortadan kalkt sfatlardr. Bu durumda bu sfatlarla nitelenen kimsenin
ne aklda ne de dta bir varl olmaz (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. I, s. 218). Sfat ve na't arasndaki fark
ise udur: Na'tlar, sahibinde bulunan bir anlama dellet etmeyen lafzlardr. Na'tlar, izafet ynnden
zta dellet eden lafzlardr. Bu nedenle onlar el-Evvel gibi izafet isimleri diye adlandrrz" (Kitabu'l-
Ezel, s. 15).
7 Cl yle der: Zt grlr, sfatlar bilinmez. Sfatn eseri grlr. Sfatn kendisi ise asla ve asla
grlmez. Sz gelii cesaretli bir insandan sava alannda grlen ey, onun atlganldr. Atlganlk, ce
saret deil, onun eseridir. nk sfat zta gizlenmitir ve ortaya kmas mmkn deildir. Ortaya
kmas mmkn olsayd, zttan ayrlmas da mmkn olabilirdi ki, byle bir ey imknszdr (nsan-
Kmil, s. 25).
Sen yce bir ahlak zeresin" (68:4) ayetine telmih.

562
Snrl Ar

19Sana seb-i mesaniyi ve yce Kuran verdik" (15:87) ayetine telmih.


Seyyid Hseyin Nasr Mslman Biigede yle der (s. 142): Ibnl-Arabnin sfatlar ve zt arasndaki
ilikiye bak, tenzih ve tebih arasndadr. nk O ayn anda, Hakkn mnezzehligini kabul eder
ken, sfatlarla nitelendiini de kabul eder. Btn varlklarn nitelikleri, Hakkn sfatlarnn yansmalar
ve akisleridir." Hatta lbnl-Arabnin tenzih ve tebih ularn kendine zg orijinal bir slupla birle
tirdiini grmekteyiz. Bkz. Fussul-Hikem, nc blm.
21 Bkz. en-Necat min-erri's-Sjat. Bu eser, lbnl-Arabye izafe edilir, gerekte ise Sadeddin Hameviye ait
tir. Yazara gre insann sfatlar onun nefsidir ve nasl temizlenmek gerektiini aklar.

S n r l A r Allah'n snrl Ar, ilahi isimlerin mazhar olan insan- kmildir. Bu


nedenle bnl-Arab Ar burada ism-i cm, yani Allah isminin istivagh saymtr.

Allah btn yaratklarn kendisini grmekten men etmi ve ancak insan- kmile
grnmtr. nsan- kmil Allahn uzayan glgesi, snrl Ar, varln kemaliyle
nitelenmi kendisine ynelmen evidir, ( f tu h a t, i:282)

S n r l N b v v e t S n r s z N b v v e t Snrl nbvvet, mutlak nbvvetin (ve


li ve vrislerin nbvveti) karsnda, belirli bir eriatla snrlanm nbvvet (nebi
ve resullerin nbvveti) demektir.

Kendisine zg bir eriatla snrl nbvvetin verildii kimseye gelince, gnmzde


byle birisi yeryznde bulunmuyor. Bir insan, onlar ancak iyi ryalarda grebilir.
eriatlarla snrl nbvvetin verildii kimselerden ise gnmzde llyas yaar. Ilyas
resullerden birisidir. Ayrca Idris ve sa da onlardandr. ( f th t , i:76)

Byk genel daire, mutlak nbvvettir, ( fth t , i:76)

Ayrnt iin bkz. N b v v e t .

S r a t - M s t a k m Srat, "yol" demektir' ( m ucem ). [Mstakm kelimesinin kk harfleri]


kaf, vav ve m im iki kktr: Birincisi "insan topluluu" anlamna gelirken -k i bazen
benzetme yoluyla baka varlklar iin de kullanlr- kincisi "azim " ve "dikilmek" anla
mna gelir. Birinci anlam, "kavirTdir ki, insan topluluu anlamnda kullanlr. Dieri ise
"ayaa kalkt" anlamndaki karne fiilidir. Kavme, "bir kez dikilmek" demektir. "Bir eyi
dorulttum ve kaldrdm" anlamndaki ka vve m t e-eye de buradan gelir, (mucem )

Srat, Kuran- Kerim'de yol anlamnda gemitir ve anlamn da nitelendii sfattan alr:

Onlar setik ve kendilerini srat- mstakime [doru yol] ulatrdk. (6:87)


Allahtan baka taptklarna gelince, onlar Cehennem yoluna (srat- cahim) gtrn. (37:23)

563
Srat- Mstakm

Srat nitelenmeden belirli olarak da gemitir, bu durumda 'srat- mstakm'e iaret eder:

Ahirete inanmayanlar ise yoldan (srat) sapmaktadrlar. (2374)

Srat- mstakim kldan ince, kltan keskin darack yol demektir. Bu yol, Kyamet Gn Har ile Cen
net arasnda Cehennemin zerine uzatlr. Mmin nndeki nur vastasyla bu kpry geer:

Dileseydik, onlarn gzlerini karartrdk da yola (srat) dklrlerdi. (36:66)

Srat- mstakim, yol demektir. Sz konusu yol, ilahi mertebeye gre sfallara nispet edilir; insana gre
ise manevi, slkla3 ilgili ve dinamik bir yoldur.

Hibir canl yoktur ki, Rabbin onun pereminden tutmu olmasn. Rabbim kukusuz ki srat-
mstakim4 zeredir. (11:56)
Bana tbi ol, seni dzgn bir yola ulatraym (sratan seviyyen). (19:43)
O ve adaleti emreden kimse bir olur mu? Adaleti emreden, srat- mstakim5 zeredir. (1676)

SS"

bnl-Arab srat kelimesinin szlk anlamm korumutur; fakat onun yaratcl,


isim ve sfatlar srat kelimesine izafe etmesinde (s ra t u l-h d a , sra tu lla h , s ra tu r -R a b
gibi); buna bal olarak kelimeyi kendi ocana sokup, genel anlamndan olduka
znel bir grne dntrmesinde ortaya kar. Btn yollar bnl-Arabye gre
mstakm, yani dzgn olduu iin, srat- mstakm zel anlamn yitirir.6 Bu ne
denle lbnl-Arabde bu terim balamnda btn sratlar aratrmamz gerekir,
nk terim zelliiyle (istikamet) btn yollar kendinde toplar. Bu durum, teri
min ikinci anlamnda ortaya kacaktr. lbnl-Arabnin Kyamet Gnndeki duyu
lur srat tasavvuru, onun airlii ile fikri tavrn birletiren bir tasavvurdur; onu
s ra tu 'l-h d a , hidayet y o lu diye isimlendirir.

zerinden getiin ve Cennete ulancaya kadar Hakkn ayaklarn sabitletirdii


srat, sratul-hdadn. 7 Sen onu dnya hayatnda zahiri ve batini salih amellerinden
kendin iin ina etmisindir. Sz konusu srat, bu dnya hayatnda manevi olarak
bulunur; sureti mahede edilmez. Kyamet Gnnde ise Cehennem zerine ba
Har, sonu ise Cennetin kapsna uzanacak ekilde duyulur8 bir kpr olarak uza
tlr. Sen de, onu grdnde onun kendi eserin ve rnn olduunu anlarsn. Ay
rca anlarsn ki: O kpr, dnya hayatnda senin tabiat cehenneminin zerine uza
tlm bir kpryd, ( ftuhat, 111-.32)

Metinden u ortaya kar: insanlar maherde toplanacaklardr ve kendilerini Cen


netten Cehennem ayracaktr. Cehennemi gemek iin mutlaka bir kpr (srat) ge
rekir. te bu kpr, insanlarn dnya hayatndaki amelleridir. Buna gre insanlarn
hayrl amelleri ok olduunda, kpr geniler ve zerinden gemek kolay ve rahat

564
Srat- Mstakm

olur. Srat- mstakm IbnI-Arabye gre Allahn yolu anlamndaki sratullah, ba


ka bir ifadeyle Allaha ulatran yol demektir. Birlii esas alan bir teoride Allaha
nispet edilmekle srat kelimesinin yitirdii temel zellikler bellidir. Buna gre btn
yollar veya sratlar, kendisinde yryen iin dosdorudur ve btn yollar, Allaha
ulatrr.9 Bu nedenle de yollar yaratklarn saysnca artar. Fakat biz, bu yollarn
deryasna dalmayacaz, en nemlilerine genel bir bakla yetineceiz. Bunlarn en
nemlileri, sratullah [Allahn yolu], sratur-rab [Rabbin yolu], sratul-izzet [izzet
sahibinin yolu], sratul-azz [azizlik yolu], srat- hass [zel yol] veya srat- Muham-
meddir [Muhammedin yolu], Sratullah daha nce szn ettiimiz dosdoru yol
anlamndaki srat- mstakimdir. Bu, btn ilerin zerinde yrd ve saidiyle10
akisiyle kullar Allaha ulatran genel yoldur; nk o elien11 (Dar ve Nafi gibi) ve
elimeyen btn ilahi isimleri kendinde toplayan Allah ismine nispet edilmitir.

Sratullah, btn ilerin zerinde yryp hepsini Allaha ulatran yoldur. Bu yz


den ilahi eriat ve akl tarafndan konulmu btn hkmler buna girer. Bu yol, Al
laha ulatrr ve akiyi-ve saidi ierir. te bu srat, Ehlullahn hakknda Allaha gi
den yol yaratklarnn nefesleri adedincedir dedikleri yoldur.12 nk Allah, eli
en ve elimeyen btn isimleri kendinde toplar, ( ftht, III:410-11 )

Sratur-Rab, Allahn yolu, fakat isimleri ynnden Allahn yolu demektir. Sratur-
Rab, teklifin nda onu mstakm hale getirmek iin merbubunu [yaratk] talep
eder.

Senin Rabbinin yoluna gelince, Allah ona Allah kime hidayet etmek isterse, gnl
n Islama aar, her kimi de sapkla brakmak isterse, onun kalbini daraltr, yle
sktmr ki, sanrsn fkesinden ge kacak (6:125) ayetinde iaret etmitir. Bunun
anlam, onun deta kendi tabiatndan kmas demektir ki, bir ey hakikatinin d
na kamaz. Bu srat, sratur-rab diye isimlendirilmitir. Bunun nedeni merbub ge
rektirmesi ve onu dzgn hale getirmesidir. O yolun dna kan, sapm ve isti
kametten ayrlmtr. Sratur-Rab, teklife baldr. Teklif kalktnda ise onun ger
ek varl13 kalmaz. Bu nedenle de var rahmete14 olacaktr, ( ftht, iii:412-13)

Sratul-azz, sratul-izzet, sratut-tenzih:

izzet yolu izzet sahibi ve vlenin yoluna (14:1) ayetinde iaret edilen yoldur. Ona,
zevk yoluyla ancak nefsini bir veya btn ynlerden Rab ve efendi olmaktan uzak
latran kimse ulaabilir. Bu kii, isim perdesi ardndan Hakkn ayn olmas ynn
den izzet sahibidir. Bu da, hibir yaratn kendisini bilme imkn bulunmayan el-
Azzin yoludur. nk o, Allahn yaratklarna indii Allah yoludur. Bu yolda Al
lah her nerede olursak olalm bizimle beraberdir. Bu yol, ini yoludur, hibir yara

565
Srat- Mstakim

tlm ona ykselemez. Bir yaratlm ona ulaabilseydi, o zaman aziz olmazd. Hak
bize kendimiz ile inmitir, dolaysyla zellik O'na deil, bize aittir.5 O halde bizler,
bu yolun ta kendisiyiz. lnsan- kmil, izzet sahibinin yolu olduuna gre, Hak zel
likle ona iner. Gerekte arif, ancak Allahta slk eder. u halde Allah onun srat,
bu da onun eriatdr. Ben o yola balym, O da, bize baldr: O benim yolum,
ben de Onun yoluyum. Allah, sratu'l-azz zerindedir; nk o yaratandr, dolay
syla hibir mahluk Ona ulaamaz, ( ftht, i:4i)

Yaratan kelimesi ile izzet sahibinin yolunun herhangi bir yaratlmn ulamasnn
mmkn olmad bir yol olduu anlalr. Bu yol, yaratmadr. Dolaysyla yaratl
mlar zuhur ve tecellisinde Hakkm yoludur, insan en yetkin mazhar ve tecelligh,
lemin var edilmesinin maksad olduuna gre, o s ra tu l-a z z d ir . Srat- hass veya s-
rat- Muhammed, btn eriatlar toplayan Muhammedin (a.s.) eriat, o da Kuran-
Kerimdir.6

Srat- hass, peygamberin yoludur ve sadece kendisine tahsis edilmitir. Bu yol; Ku-
ran- Kerim, Allahn sapasalam ipi, kuatc eriatdr.7 te bu benim dosdoru
yolumdur, artk ona tbi olun, sizi onun yolundan saptrp, paralayacak baka yol
lara uymayn. (6:153) Burada kastedilen, Peygambere izafe edilen yol8 demektir.
(FTHT, 111:413)

NOTLAR:

1 Srat iin bkz. Kad Beyzv, Envar- Tenzil, c. I, s. 4.


2 A.g.y., c. II, s. 56.
3 Bkz. Kad Beyzv, Envar- Tenzil, c. II, s. 153.
4 Kad Beyzv, Envar- Tenzil, c. I, s. 223.
5 yetin yorumu iin bkz. Kad Beyzv, Evar- Tenzil, c. I, s. 280.
8 Bkz. stik a m et.
7 Sratu'l-hda [hidayet yolu] isimlendirmesi, bir eyi sebebi sayesinde isimlendirmek tarznda olabilir.
nk o yol, dnya hayatnda hidayetin neticesidir. Dorusu, terimin lbnl-Arab terminolojisinde
Bizi srat- mstakime ulatr (1:6) ayetine dayanddr. te Allahtan bizi ulatrmasn istediimiz bu
srat- mstakim ayn zamanda hidyet yoludur.
8 insann ahiretteki hali dnyadakinin zdddr: buradaki btn, oradaki zahirin yerini alr, buradaki zahir
ise oradaki btndr. nsann burada manevi olan amelleri orada cesetlenir ve Cehennem zerindeki bir
kprye dnr.
9 Bkz. stik a m et.
' Srat- mstakime bu genel bak lbnl-Arab kendisindeki en etkin kaynaa, yani Kuran- Kerime da
yandrr. lbnl-Arab, Kuran- Kerimin "Bizi srat- mstakime ulatr ayetinde nimetin belirlenmesi
iin doru demekle yetinmediini grmtr. Bu nedenle ayetin ardndan Nimet verdiklerinin yolu
na, kzdklarnn veya sapmlarn yoluna deil ayeti gelmitir. Sadreddin Konev Fatiha Te/sirinde
(327) yle der: "Bu ayetin ksmlar ise manevi-Rabbani suallere verilmi cevaplar gibidir. deta, kul
Bizi srata ulatr dediinde, rubbiyet lisan yle der: Hangi srat, yol istiyorsun? nk sratlar
pek oktur ve hepsi de bana aittir. Bunun zerine ubdiyet lisan yle der: "Bunlarn iinden msta-

566
Simsime

km olan sran istiyorum." Rubbiyet lisan ise yle cevap verir: Btn yollar:sratlar mstakimdir.
nk ben, btn yollann gayesiyim. Btn yollarda yryen kimseler, nihayette bana ulaacaklardr.
O halde, sen talebinde bunlardan hangisini istiyorsun? Bunun zerine ubdiyet lisan yle der: B
tn bunlarn arasndan kendilerine nimet verdiklerinin yolunu istiyorum. Rubbiyet lisan, yle der:
Ben, kime nimet vermedim ki? Varlkta, benim rahmetimin kuatmad ve nimetimin kapsamad bir
ey var mdr?"
" Bkz. Allah.
12Benzer bir ifade Eb Bekir Tamestaniye (l. 340) nispet edilir, bkz. Slemi,Tabakatu's-5fyye, s. 472.
13Burada sz konusu olan teklifin kalkmas ynndendir. Teklif ise lmle kalkar.Bu durumda ilahi isim
lerin etkileri gider ve i btn isimlerin anlamlarn kendinde toplayan Rahman Allaha varr. Rahman,
akisiyle saidiyle btn yaratklara mildir.
14Bkz. R ah m et.
5Aziz sfat insana gredir, Hakka gre deil. O herhangi bir yaratlmn zerinde yryemeyecei ka
dar ycedir.
16Bkz. Kuran.
13Peygamberlerle zuhur eden btn hakikatleri iermesi nedeniyle Hz. Muhammedin eriatnn btn
eriatlar iermesine telmih. Hz. Peygamber kehme-i camiadr [toplayc hakikat], Bkz. C e v m iu l-Kelim .
18lbnl-Arabde btn ynleriyle srat- mstakim iin bkz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. II, s. 217 vd; c. III, s.
162, 410, 413; Fussu'l-Hikem, s. 106,109.

S i m s i m e Simsime [susam] iekleri oluk eklinde bir bitkinin meyvesi veya to


humlardr. Fakat lbnl-Arabde gizliliin evreledii ve dile gelmeyen iaretin bile
idrak edemeyecei her eyin simgesi haline gelmitir.1

Simsime, son derece gizli srl bilgidir. Dile gelmez,2 bir aacn meyvesi olsa bile, i-
arete konu olmaz. Sz konusu aa, insan- kmildir, ( ftht, ii:13)

tbnl-Arab simsimeyi insan- kmile balam ve onun meyvesi yapmtr. Bunun


iki yorumu vardr: Simsime, insann rn olan marifetin simgesidir; kincisi, Allah
demi -k i o insan- kmildir- yarattnda, toprandan simsime kadar bir ksm
geri kalmtr. Bu, lbnl-Arabnin hakikat arz, Abdlkerim el-Clnin ise simsime
arz diye isimlendirdii eydir.3

Allah demi yarattnda toprandan simsime kadar bir ey gizli kalmtr.


(FTHT, 1:126)

Metinden simsimenin kk hacmi nedeniyle bir benzetme yoluyla zikredildii bel


lidir,4 fakat o, gizli, aklanamayan ve idrak edilemeyen her eyin simgesi haline gel
mitir.5

567
Sirac

' lbnl-Arabfnin lbn Kasi'nin Hal-1 Naley kitabna yazd erhinde yle der: lbn Kasi 'simsime' der
ken bir miktar kast etmitir, yoksa kapallk ve belirsizlii kastetmi deildir (Bkz. s. 169).
3 Ayn tanm iin bkz. Letaif'l-Alm, s. 103; Gmhanevi, Camiul-Usul, s. 6 2 ; Crcani, Tri/at, s. 127.
1 Henri Corbin, Terre celeste, s. 214.
4 Bkz. Kef'l-Gayat ma-lktejet Aleyhi et-Tecelliyat, s. 457. Burada arih, simsimeyi Kuran- Kerimdeki zer
renin karlnda kullanmtr.
5 Abdlkerim el-Clinin gr iin bkz. tnsn- Kmil, s. 41; c. II, s. 26.

S i r a c Sirac "geceyi aydnlatan parlak gl lamba" demektir. oulu surc tur. Bir
hadiste yle geer: "m er Cennet ehlinin siracdr." yle denilmitir: "Hz. Peygamber
bu ifadesiyle mer ile tamam lanan Krk kiinin hepsinin Cennet ehli olduklarn kas
tetmitir ve mer onlarn arasnda deta bir kandil gibidir. nk onlar, mer'in Ms
lman olmas sayesinde glenmi ve insanlara Mslmanlklarn izhar etmilerdir."
Siracn baka bir anlam gnetir. (Usan)

S?"

Kuran- Kerimde sirac gnee iaret eder:

Ge burlar koyan ve sirac yerletiren, ay ise k veren olarak yerletiren Allah mnezzehtir.
(25:61)
Mlessir Kad Beyzv yle demitir: Oraya sirac koymutur. Burada sirac ile kastedilen, gnetir.
nk baka bir ayette Gnei sirac yapmtr buyurur (Beyzv, Envart-Tenzil, c. II, 74).

Zeyt kelimesi btn nura iaret ederken, sirac grnr nura iaret eder.

Zahirde siracm , duyuda grnmeyen zeytin nurundan stndr. O misbaha


(lamba) yardm eder. Lambaya uzanan yan slakl olmasayd, lamba yle srekli
olmazd, ( ftht, s. 184)

S i r a y e t E d e n K ll E m i r Varlklara sirayet eden kll emir, Hakkn her eydeki


vechidir.

Ey perdeli kii! Karanlkta, kta, basitte, bileikte, seyrekte, younda, ksaca her
eyde Hakkm vechini [yz, yn] neden grmezsin? Bylece ayrlk sknts
hissetmez ve talep ettiin hibir ey senden uzak kalmaz. Allahn vechini grebil
mek bu makama zgdr ve btn var olanlara yaylan tmel tecelliden perdeli o-
lanlardan gizlenmitir, ( tercman, 63)

Ulhiyet varlklara sirayet etmitir. Byle olmasayd varlklar ayakta duramaz, ayak
ta durmasalard, varlklarn srdremezlerdi. (Iarat, 56)

568
Sirayet Eden Nbvvet

S i r a y e t E d e n N b v v e t Sirayet eden nbvvet ( n b vvet-i s r iy e ), yaratklarda


gizlenmi peygamberliktir. O, vastasyla Tanrnn yaratlm her eye ilahi bildirim
den nasibini ulatrd paydr. Sz konusu nbvvet, Rabbin karncaya vahyetmi-
tir ayetinde iaret edilen peygamberliktir. Bu nbvvet, sahibine nebi ismini ver
meyi gerektirmez.

Nbvvet, eriat getiren nbvvet kesilse bile, kyamete kadar yaratklara sirayet
eder. Terii ise nbvvetin bir parasdr. Allahn haber ve bildiriminin kesilmesi
imknszdr; bildirim kesilmi olsayd, lemin varln srdrmek iin beslenecei
bir gda kalmazd, ( ftht, i:9o)

Ona katmzdan bir rahmet verdik ve ilim rettik (18:65). Bu nbvvet, hayvanla
ra da sirayet eder; nitekim ayette Rabbin arya vahyetmitir" ( 16:68) buyurur. Fakat
bundan dolay herhangi birisine nebi ve resul denilmez, ( ftht, i:254)

S i y a h l m bkz. B e y a z l m

S o n o c u k lbnl-Arab yle der;

Bu insan trnde doacak son kii, iin kademi [izi] zerinde bulunur ve onun
srlarnn taycsdr. Ondan sonra bu trden doacak kii yoktur.1 Bu nedenle o
son ocuktur (halem-i evlad). Onunla beraber kz kardei doar. Ondan nce kar
ve kendisi ba onun iki ayann yannda olduu halde kz kardeinden sonra
kar. Bu ocuk inde doar, dili de ehrinin dilidir. Erkek ve kadnda ksrlk yay
lr. Bylece onlarda doum olmayan nikah artar. ocuk onlar Allaha davet eder,
kendisine icabet edilmez. Allah Tel onun cann aldnda kendi devrindeki m
minlerin de cann alr. Artk kalanlar hayvanlar gibi yaarlar; ne bir hell bilirler,
ne haram bilir. te kyamet de onlarn zerine kopar, ( fuss, 67)

bnT-Arabnin baka bir metninde hateml-evlad deyimine tesadf etmedik. Ger


ekten de F u s s l-H ik e m in bu paragraf yorumcularn gr ayrlna dtkleri
bir blmdr.2 Baz yorumcular metni btnyle simgesel saymlar ve buna gre
anlamlarn zmeye almlar, baz yorumcular insan trnden doacak son o
cuun -it peygamberin dem peygamberin srlarn tamas gibi- itin srlarm ta
yacak gerek bir ocuk olacan var sayarak metnin zahiri yorumunu esas alm
lardr. Dorusu biz de F u s s u l-H ik e m arihi Bali Efendi3 gibi metnin zhiri yorumu
nu benimsiyoruz. Nitekim bnT-Arab de btn bunlar kyamet vaktine balar.
Dolaysyla metnin kyamet vaktine iaret ettii ve anlamnn da Hz. Peygamberin
hadislerinde belirtildii gibi kyamet ile uyumlu olduu bellidir.

569
Sonun Sonu

' Ibn'l-Arabfde veled iin bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 363 vd.


2 Afifi bu paragraf simgesel saymtr, yorumunu ise yle zetleyebiliriz: Son ocuk=kalp; kz karde-
i=insan nefsi; in=insan tabiatnn yerletii yer veya srrn insandaki yeri; Allaha davet ettii insan-
lar=nefsin gleri ve askerleri; zamannn mminleri=insann ruhsal gleri.
Bali Efendiye gre ise, son ocuk gerek bir ocuktur ve it ilk erkek olduu gibi, erkek soyu da o o
cukla bitecektir. Bkz. Bali Efendi, erh-i Fussu'l-Hikem, s. 66.

S o n u n S o n u H atm [son, mhr] terimi ahslar belirlemeksizin baz niteliklere1


gtrr. Bu nedenle hatemler biten bir anlamn, trn veya hakikatin saysna gre
oalr. Sz gelii peygamberliin bir hatm i vardr (Muhammed a.s.); genel velayetin
bir hatmi vardr (sa a.s.), zel velayetin bir hatmi vardr (Ibnl-Arabi veya en azn
dan metinlerinden byle olduu hissedilir), hilafetin bir hatmi vardr (Sleyman
a.s.),2 lemin bir hatmi vardr (insan- kmil).3 Btn bu sonlarn glerini kendi
sinde toplayan bir hakikatin olmas gerekir ve o h atm l-h a tm dir. Hatml-hatm,
cevmil-kelim4 [hakikatleri toplayan], hakikatl-hakaik5 [hakikatlerin hakikati]
gibi kuatclk anlam tayan zelliklere sahip olmas ynnden Muhammeddir
(a.s.).

Allahn halifesi olmak; velayeti, peygamberlii, risleti, imameti, emir ve ynetimi


ieren bir mertebedir. nsann kemli bu mertebelerin yetkinliine baldr. Allah
deme velayet ve nbvveti, Sleymana ise, velayet, nbvvet, rislet, imamet
[nderlik], emir, tam hilafet ve yneticilik nasip etmitir. Dolaysyla Sleymann
halifelii daha yetkindir ve bu nedenle de her ey kendisine amade olmu, bakas
nn himmet vastasyla tasarruf ettii yerde o sz ile tasarruf etmitir. Allah saya
velayet, nbvvet, rislet, imamet, emir ve ynetim ve tam rislet nasip etmi, by-
lece onun halifelii daha yetkin ve tasarrufu daha tam olmutur. Hilafette kulluk
dnemi sa (a.s.) ile bitmi, bu devrenin tamamlanmas onun sayesinde olduu iin
Allah yle buyurmutur: demin Allah katndaki durumu sann durumu gibi
dir (3:59). dem ile sann benzerlikleri ikisinin de son olmalar ynndendir.
nk dem lemde beeri mazharlann sonuncusuyken, sa demdeki rislet
mazharlarmn sonuncusudur. Bu nedenle sann tasarrufu daha yetkin olmutur;
nitekim lleri diriltmekteydi. Hilafette kulluk devresi Isayla tamamlandnda Al
lah efendilik devresini Efendimiz (Muhammed a.s.) ile getirmitir. Bylece Hz. Mu
hammed velayeti, nbvveti, imameti, idareyi, ynetmeyi kendinde toplamtr, do
laysyla o hatm'l-hatmdiT [sonun sonu]. nceki peygamberlerin kemli ise eksik
likten doan bir keml, halbuki onun kemli kemlden doan bir kemldir. Bu ne
denle ona cevmil-kelim zellii verilmitir, (bulga, vr. 54-55)

5 70
1 Bkz. H atem .
2 Bkz. H allfe/H llafet.
3 Bkz. H atem .
4 Bkz. C evrn ll-Kelim .
5 Bkz. M uham m edi H akikat.

S o y l u E v Soylu ev (beytul-atk) lbnu 1-Arabnin Hakk barndran arif kulun kal


bine iaret etmek iin kulland bir terimdir. Tercmanl-Evak'm erhinde terimi
aklarken yle der:

Ezeli ve atk ev, Hakk ve hakikatini sdran arif, takva sahibi temiz kulun kalbi
dir.

S u N e h r i Su nehri, Cennetin drt nehrinden birisidir ve iki lafzdan oluur: nehir


ve su. Nehir, kendisini kuatmadan insann nasibini ald ilim, su ise Ibnul-
Arablde her zaman hayatn simgesi olmutur. Bunun kant da Her eyi sudan canl
yaptk (21:30) ayetidir. O halde su nehri, hayat ilmidir.

Herkes kendi merebini bilmitir. Birinci nehir, su nehridir. Bu su, tad bozulma
yan1 hayat ilmidir, ( ftht, i:44i)

NOTLAR:

1 (47:15) ayete telmih.

S u r e t Sad, vav ve ra pek ok zt anlaml kelimenin kkdr. Bu kkten tretilmi ke


limelerden birisi, meyletti anlamnda savire, yasveru dur. Bunun dnda ise her kelime
kendi bana bir kelimedir. Bunlardan birisi de suret, yani btn yaratklarn suretidir.
oulu suver'dir. Suret, bir eyin yaratl biimidir. Allah Bari ve Musavvir'dir (suret ve
ren). (m ucem )

s?

insann sureti Onun yaratl biimidir.


0 sizi rahimlerde diledii gibi suretlendirendir. (3:6)
Diledii bir surette seni terkip etmitir. (82:8)

el-Musavvir, Allahtr.
O Allah, el-Musavvir ve el-Baridir. (59:24)

bnl-Arab suret kelimesini ieren ifade kullanmtr: a) Suret (tekil ve tamlama

57i
Suret

olarak) zel anlamn genellikle tamlamasndan alr, b) Hakkn sureti (Genellikle


tamlama olmakszn, es-Suret eklinde geer), c) lemin sureti. Bunlardan her biri
sini ksaca ele alacaz, bununla birlikte aadaki noktalar sadece Hakkm suretinin
anlamyla ilgili olarak zikredeceiz. bnl-Arab suret ve maddeyi veya insandaki
beden ve ruhu ayrt ederken Aristocu izgiyi takip eder. Fakat daha ileri giderek
konuyu sadece insanla snrlamaz, bilakis varln btn alanlarna geniletir: Hak,
lem, yaratl, mnlar vs. Bylece suret, hakikat ve mahiyetin karsnda bir eyin
d varl veya btnnn karsnda o eyin mazhar haline gelir.

Hak bu Ama'da1 sureti asndan yok olucu dedii lemin suretlerini var etmitir.
Onun vechi bakidir ( 18:88). Baka bir ifadeyle hakikati ynnden lem bakidir;
nk lemin hakikati, yok olucu deildir. Onun vechi" kelimesindeki zamir, eye
(lem) dner. Buna yle bir rnek verebiliriz: insann sureti yok olup varlkta izi
kalmadnda, hakikati ortadan kalkmaz. nsann hakikati, tanmn ayrt ettii ey
dir ve o insann tanmnn ta kendisidir. Bylece deriz ki: nsan dnen canldr.
nk bu hakikat, varlkta bir sureti bulunmasa bile daima insana aittir. ( fth T,
111:420)

"Onlara ayetlerimizi ufuklarda ve nefislerinde gstereceiz" (41:53). Ayette geen u-


fuklar, insann dndaki eyler, nefisler ise kendisidir. Bylece onlar iin anlala
caktr. Yani dnen kimse iin anlalr hale gelecektir. Onun hak olduu. n
san, Hakkn sureti olmas ynnden bunu anlayacaktr. Hak ise insann ruhudur.
Bu yzden insan Hak iin kendisine ait beden gibidir. Hak ise insan iin bedenin
suretini idare eden ruh gibidir, ( fusis. 69)

Musann sandala2 konulmas ve sandaln da nehre braklmas, grnte bir yok


olutu. Gerekte ise bu davran, Musann ldrlmekten kurtuluuydu, ( fuss,
199)

Hakkn suretiyle3 eanlaml terimler, Hakkm zahir sureti, Hakkm zahiridir. Hak
gzel isimlerinin eserlerini grmek istemi, bu nedenle lemi bir ayna olarak yarat
mtr. Fakat bu lemin hibir parasnn tek bana Hakkn suretine gc yetme
mi, bu nedenle Hak iki eliyle demi, baka bir ifadeyle insan- kmili yaratm, o
da iki el ile yaratlm olduu iin suret sahibi olma hakkn kazanm, surete4 gre
yaratlm olduu iin de halife olabilmitir.5 Bylece suret, kelimenin ierdii btn
boyutlaryla,6 iki el ile yaratlmlk zelliiyle ncelenmi, iki suret ile ortaya k
mak gibi halifede bulunmas gerekli zelliklerle hilafete tbi olmutur; iki suret,
Hakkn ve halkn suretidir.

Mmin lemin ve Hakkn sureti zerinde bulunmakla Hakk sdrabilmitir. le-

572
Suret

min iindeki hibir para, Hakkn sureti zerinde yaratlm deildir, ( ftht, iv:8)

dem iki el vastasyla yaratlm olduu iin, sureti hak kazanm, lemin btn
hakikatleri kendisinde toplanmtr. lem ilahi isimleri talep eder, kukusuz btn
ilahi isimler dem de toplanmtr, ( f th t , 1:263)

Hilafet lemdeki varlklar iinde sadece deme ait olmutur; nk Allah onu
kendi suretine gre yaratmtr. Halifenin halife olduu konuda kimin adna halife
ise onun suretiyle ortaya kmas gerekir, aksi halde halife olduu kimselerde onun
halifesi olamaz, ( fth t , 1:263)

lem Hakkn sureti zerindedir. nsan- kmil ise hem lemin ve hem de Hakkm
sureti zerindedir, ( f th t , v:2 i)

lemin sureti:

Hayvan-insan, insan- kmilin halifesidir. O lemin btn hakikatlerinin kendisin


de topland grnr surettir. Insan- kmil ise lemin hakikatlerine Hakkm haki
katlerini de ekleyen kimsedir. Bu hakikatler sayesinde Hakkn halifesi olmas
mmkn olmutur, (ftht, i:437)

Bu ifadeden u anlalr: lemin sureti, lemin zeti anlamndaki muhtasaru-lem


terimiyle eanlamldr. Hakkm sureti, insann tanmsal varlnda bulunup insan t
r iine giren herkesin ulaabilecei bir ey olmak zorunda deildir; bilakis o insan
trnden sadece kmillerin elde edebildii bir mertebe ve niteliktir (bunu aldnda
da insan- kmil, suret sahibi anlamnda sahibus-suret veya ahit sahibi anlamnda
sahibul-ahd diye isimlendirilir).7 Onun mertebesi, olu mertebelerinde tasarruftur;
nk O hilafet mertebesidir. zellii, yetkinlik ve toplayc olmaktr. Yetkindir,
nk kendisine ulaan her insan mstakil bir lem, baka her ey ise lemin bir
parasdr. Toplaycdr, nk sz konusu insan, kendinde halkn ve Hakkn haki
katlerini toplar.

[Hakkm sureti anlamnda] Suret kmil nefse aittir; kmil nefisler, peygamberler ve
insanlardan kemle ulaan kimselerin nefisleridir, ( f th t , ii:19S)

nsan, insan olmas ynnden sureti kabul edicidir, insana suret verildiinde, onu
kabulden sarf- nazar etmez. Halife, suret sahibi demektir, (ftht, iv:85)

Hz. Peygamber yle der: Allah insan kendi suretinde yaratmtr. Bunun nedeni,
iki el ile yaratlm olmasdr. Allah hilafet nedeniyle insan kendi sureti zerinde
yaratmtr. Bu da mertebe demektir. ( h a tm 'l-evly a , 208)

O suret asndan insandr, bu sayede btn mertebelerde tasarruf eder. nsan suret

573
Suret

sayesinde hilafete, lemde tasarruf gcne ve insanlk ismine ulamtr, (ftht,


11:643)

Hz. Peygamber Allah demi kendi sureti zerinde yaratmtr buyurur.8 Bu insa
nn zelliidir. Allah insan iki eliyle yarattnda, ona keml zelliini verdiini an
ladk. Bylece insan yetkin ve toplayc yaratm, bu nedenle insan, btn ilahi i-
simleri kabul etmitir, (ftht. i:6 7 )

lnsan- kmil Hakkn suretidir. Bunun anlam Hakkm ztna zg vaciplik dnda
ki btn ilahi isimlerin insan- kmile verilebileceidir. O halde Hakkm sureti,
Hakkn isim ve sfatlarna ait bir mazhardr.

Allah insan bo yere yaratmamtr, aksine onu sadece kendi suretinde olmas iin
yaratmtr. Bu yzden lemdeki her ey, btnden habersiz, paray ise bilendir.
Insan- kmil ise byle deildir. nk Allah insana btn isimleri retmi, btn
hakikatleri vermitir. Bylece insann sureti kemle ermi, Hakkm ve lemin sure
tini kendisinde birletirmitir. Bylece insan Hak ve lem arasnda bir berzah, dikili
bir ayna olmutur. Hak insan aynasnda kendi suretini grr. nsan aynasnda
Hakkm suretinin grlmesinin anlam, btn ilahi isimlerin ona verilmesidir. O
halde insan, sz konusu zelliklerle nitelenmitir, el-Hay [diri], el-lim (bilen), el-
Mrit (isteyen), es-Semi [iiten], el-Bsir [gren], el-Mtekellim [konuan], el-Kadir
[g yetiren] ve bu yedi ilahi ismin altndaki btn ilahi isimlerle isimlendirilmitir.
(FTHT, 111:398)

Sonradan var olan, z gerei kendisinden ortaya kt kimseye dayand iin,


ona nispet edilmi isim ve zelliklerde onun suretinde olmas gerekmitir. Hakkn
ztna zg vaciplik bu benzerliin dndadr; nk bu, sonradan olanda
bulunamaz, (fuss, 53)

Kuran- Kerimde yer alan benzerlik, akli deil, dilsel benzerliktir; nk akli ben
zerlik, Allah hakknda imknszdr. Sz gelii, Ali gc itibariyle aslandr veya iir
de Zehra iektir denilir. Bir mevcut bir veya iki zellikle nitelenip ardndan ba
kas bu zellikle nitelendiinde, dier hakikatler ynnden birbirlerinden farkl ol
salar bile, bu sfatn anlam ve ruhunda ortak olurlar. Bu yzden bu durumda ben
zetmeye konu olanlardan her birisi sz konusu zellikte dierinin sureti zerinde
bulunur, (ftht, Is, 123)

bnl-Arab okluun birlikten nasl ktn yorumlamak iin baz benzetmeler


kullanmtr (glgeler, aynalar, suretler vb). Hakkn dndaki her ey, O nun sure
tidir. Suretler baklan mahallin istidadna gre derecelenir. Her varlk, kendi ayn-
sbitesinin gerektirdii tarzda Hakkn suretiyle zuhur eder.9 O halde suretler, ok

574
Suret

luun kaynadr ve varlk birliinde bir derecelenme vardr. Mutlak Varlk (Hak),
sonsuz saydaki suretlerde tecelli eder; sz konusu suretler, kendi kendilerine var
olamazlar, aksine onlar, var olularnda her an Hakka muhtatrlar.10

Hakkn dndaki her ey, kendisini yaratann suretine gre zuhur etmitir. Bu
yzden Hak kendisini izhar etmitir. lem tam olarak Hakkn mazhardr. Allah a-
lemin btn hakikatlerini en yetkin tarzda ieren bu lemden bir zet ve toplam
kartm ve onu dem diye isimlendirmi, onu kendi sureti zerinde yarattn
bildirmitir. (fThAt, lll:1l)

Bir eyin kendisini kendisinde grmesi, ayna gibi baka bir eyde grmesine benze
mez. nk bu durumda nefsi kendisine baklan suretin verdii bir surette gz
kr. (FUSS, 48-49)

ahs, tek olsa bile, onun tek glgesi veya tek sureti olduu denilemez. Karsnda
yer alan klar adedince ahsn glgelerinin ortaya kt gibi, aynalar adedince de
ahs iin suretler ortaya kar. Bu yzden o ahs, kendiliinde birdir, suretlerde
tecellisi veya glgelerdeki nurlar asndan oalr. O halde sz konusu glgeler
oalr, kendisi deil, suretler ise ondan baka bir ey deillerdir, (tecelyat, 31)

Bizlerden Hakk gerek anlamda bilenlerde Hakkn sureti bakalarndan daha ok


zuhur eder. Hak bazlarmzn iitmesi, grmesi ve btn kuvvetleri haline gelir.
(FUSS, 104)

N O T LA R :

' Bkz, Ama'.


2 Bkz. Tabut.
3 Hakkm sureti" ve Allahn sureti" zt asndan Allaha iaret etmez, inanlardaki Hakka iaret eder.
bnl-Arab yle der: Allah Ademi kendi suretine gre yarattnda, burada Allaha dnen zamirin Al
lah hakkndaki inancn sureti olduunu anladk, insan sz konusu sureti dncesi veya zannndan
kendi nefsinde yaratr" (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 212). Bkz. nanlan lah.
4 Bkz. Hallfe/Hllafet.
3 Bkz. Yedullah/Yedan.
6 Ibnl-Arabnin hayret ve ilahi suret hakkndaki ifadesi iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 56.
7 Gazlnin Hakkn sureti hakkndaki ifadesi iin bkz. el-Maznunu's-Sar (hsan- Kmil'in hamiinde), c.
II, s. 96.
8 Bkz Ayn- Sblte/A'yn- Sblte.
9 Bkz. Yeniden Yaratma.
,0Bkz. lbnl-Arabde suret hakknda, Fussu'l-Hikem, c. I, s. 24, 37, 72, 87, 96, 112, 172, 201; Bkz. el-
Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 201, 208, 321, 403, 474, 479; el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. III, s. 32, 42, 109, 113,
198, 319, 343, 396, 409, 471; el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 2 , 9 , 29 , 56 , 62 , 100, 111, 160 , 206 , 219 , 332 ;
Tercman!l-Evafe, s. 66, 75; el-Mukni fi-lzahi's-Sehlil-Mmtem, s. 142; Miratl-rifin, s. 120; lnad-
Devair, s. 13 . Suret hakknda bkz. Nicholson (ev. Afifi), Fit-Tasavvufi'l-tslami, s. 132; Tirmizi Hatml-
Evliya; Beyhaki, el-Esma ve's-SJat.

575
Suret Sahibi

S u re t S a h ib i bkz . Suret

Susam bkz. Sim sim e

S usm ak bkz. Sam t

Sbt Eanlam l kelim eler, adem -i s b t' [sabit y o k lu k ], m d u m [yo k olan ],


a d em l-im kn 2 [im knn y o k lu u ]. Bkz. Ayn- Sbite/A'yn- Sabite, m kn Y o k
luu.

N O TLAR:

' Bkz. Ibnl-Arab, Fussu'l-Hikem , s. 203.


1 Bkz. Ibnl-Arab, el-Ftht'l-Mehkiyye, c. IV, s. 370.

S fli A n a A n a ' kelim esi daha n ce zikretti im iz ana kelim esin in b irin ci ve n c
anlam larn tar. Sfli [dk, edilgen] d iye n itelen m esin in n ed en i u lv i [etkin, y k
sek] anann tersine ed ilgen olm asdr. Sfli ana terim ini ak lay a b ilm ek iin b n l-
A ra b de yaratl teorisin e e ilm ek gerekir. n k lem sfli analarn u lv i babalarla
b irlem esin d en m eyd an a gelm i b ir r n v e o c u k tu r .2 Ibn l-A ra b ide yaratm a y o k
tan yaratm ak deildir; yaratm a V c d -i M u tla k in 3 [M utlak Varlk] tabiatnda iki a-
am ada tam am lanm b ir tecellidir. b n l-A rab b u ik i m erhaleye feyz-i a k d e s [en
m u k ad d es ak] v e feyz-i m u k ad d es 4 [m u kaddes ak] adn verir. Z u h u ru n h er iki
aam asnda da sfli analar v e ulvi babalar b u lu n u r. Bu n ed en le o n lar ayrt etm ek
gerekir, b y lece u so n u ortaya kar: Sfli ana m m k n m d u m u n eyliid ir [ayn-
1 sbite, y an i m m k n n h akik ati]. Y aratm an n ilk aam asnda H ak va rlk larn
ak led ilir fo rm larn d a 5 tecelli eder. Bu form lar va rlk karsn da salt k a b iliyetlerd ir
[edilgen, k a b u l edici] v e b n l-A rab onlara a'yn - sbite 6 der. A yn - sbite veya
m m k n n m d u m eylii [ilahi ilim d ek i bulun u] lem i m eyd an a getirm ek iin i-
lahi isim lerin etkisin i k a b u l ed en ilk ey olm as y n n d e n va rlk larn ilk sfli an as
dr.

Her sfli ana etkiye konu olan eydir. Sfli analarn ilki mmkn mdumun eyli
idir. lk nikah emre ynelmek,7 ilk ocuk bu eyliin hakikatidir, (ftht, i:139)

Sfli ana b t n u n su rla rn m eyd an a geld ik leri T abiattr. Y aratm an n ik in ci aam a


snd a [feyz-i m ukadd es] a'yn- sbite m a k u l lem den d u y u lu r lem e kar. O n la rn
d u y u lu r lem e klarn d a ise d u y u lu r kabiliyetlere gerek vard r. te b u d u y u lu r
kab iliyetler tabiat ve o n u n d rt u n su ru d u r.

576
Srekli Tecelli

Tabiat lemindeki unsurlar drttr [erkn- erbaa, drt rkn, e]. Ulvi lemin bu
drt unsuru nikahlamasyla Allah treyen eyleri [mvelledat] yaratr. Bu balamda
baz insanlar bu drt unsurdan her birisinin kendi bana asl olduunu zannetmi,
baka bir grup ate unsurunun esas olduunu, baka bir grup hava, baka bir grup
ise bu drt unsur deil de beinci bir unsurun asl olduunu iddia etmitir. Bize g
re beinci gr dorudur ve sz konusu beinci unsur Tabiat denilen eydir.8 Ta
biat akledilir tek bir eydir, ate ve dier btn unsurlar ondan karlar, ( f t h t ,
1:38)

Allah lemin btn cisimlerini yaratl kabul edici nitelikte yarattnda yakn se
mann biti yerinden yeryznn iine kadar olan yeri Tabiat lemi yapm, onu
ana mesabesine koymutur, ( ftht , 1:141)

NOTLAR:

' lbnl-Arabde bu terim genellikle oul ikinci ahs zamirine tamlama yaplarak geer ve insan- kmil
kastedilir: mmehatna es-sjliyyat [sfli analarmz). Bunun iki sebebi vardr: a) nsan ve lem birbiriyle
uyumludur, b) nsan lemin yaratl gayesidir. lbnl-Arab yle der: nsan lemin ruhu olduu iin
gurura kaplp, ben lemden daha kymetliyim demez. nk lem senin kardeindir (Kitab-i Teracim,
s. 34). Bu lemden gaye insan, insan da imam olduu iin, baba ve analar ona izle ettik ve ulvi babala
rmz [abanal-ulvyyat] ve sfli analarmz [abanas-sfliyyal] dedik (el-Fthll-Mekkiyye, c. I, s. 138).
2 Bkz. Y c e B ab a.
3 Bkz. Ebl-l Afifi, Tlikat, c. II, s. 9.
4 Bkz. F eyz.
s Bkz. Fussu'l-Hikem, c. II, s. 9.
6 Bkz. Fussul-Hikem, c. II, s. 9.
7 Bir eyi irade ettiimizde (16:40) ayetine telmih.
8 Kr. En B y k Unsur.

S re k li T e c e l li S rek li tecelli b ir adan v a rlk tecellisi, te yan d an m ah ed e te


cellisidir. S z k o n u su tecelli H a k k m v a rlk larn su retlerin d e s rek li tecellisi y n n
den v a rlk tecellisi (bkz. Yeniden Yaratm a); H a k k m h er su retin ayn o ld u u n u b i
len lim ler s rek li o tecellide b u lu n d u k la r iin ayn zam an da m ah ed e tecellisidir.
Bu y z d e n A lla h b ilen ler H a k k her surette g rm ek le s rek li m ah ed e h a lin d ed ir.
n k ortada a n ca k k e n d ile rin i ku atan suretler vard r. H ak ise onlara g re s rek li
tecelli eder. H a lb u k i ayn suretler A lla h b ilen lerin d n d ak ilere g re p erd ed ir.

Allah bilenler Hakkm her suretin ayns olduunu bildikleri iin srekli tecelli i-
inde bulunurlar.1

N OTLAR:

Bkz. d - F t h t l - M e k k i y y e , c. II, s. n.

577
St Nehri

S t N e h ri St n eh ri, C en n etin d rt n eh rin d en birisidir. T erim iki k e lim ed e n o lu


ur: n eh ir v e st. N e h ir, k e n d isin i t k etm ed en in san n n asibini ald ilim , s t ise
hadiste geen b ir terim dir. b n l-A rab o n u n b ilgiyle ilgili a rm larn d an y a ra r
lanm ve o n u srlarn sim gesi yap m tr.

St nehri, srlar ilmidir, (ftht, i:44i)

a h it -H-D hazr olmaya, bilgi ve bildirmeye dellet eden bir kktr. Kelimenin btn
trevleri, zikredilen anlamn dna kmaz. Bunlardan birisi olan ehadet, belirttiimiz
btn esaslar, hazr olmay, bilgiyi ve bildirmeyi kapsar. ehide, "ahit oldu", yehedu
"ahit olur" denilir, ( m ucem )
V?"
Kuran- Kerimde ahit bir meselede tanklk eden anlamndaki szlk anlamn korur:

Onun ailesinden bir ahit tanklk yapt. (12:26)


Ey peygamber! Biz seni ahit ve korkutucu gnderdik. (33:45)

s?

ahit, m a h ed ed en sonra nefste kalan g r len in suretidir. O lezzeti, yan i m a h e


d e n in lezzetin i ve re n eyd ir. n k m ahede fenadr, k en d isin d e h ib ir lezzet y o k
tur. ahit m ah ed en in shhat artdr. Buna g re, ardn da ahit kalm ayan m a h e
d e , sahih m ah ed e d eild ir. b n l-A ra b de ahit, b ir anlam da, ism ini m ah eden in
d o ru lu u n a tan klk etm esin d en alm tr.

G r le n in sureti anlam nda:

ahit mahede edenin nefsinde mahede ettii eyin suretinin kalmasdr. ahit,
grlenin mahede esnasnda nefste meydana gelmesidir, bylece o grmenin
verdiinden baka bir ey verir, ( ftht , 11:567)

L ezzet ve b ilg i anlam nda:

Tannmn kalpteki ahitleri, ilahi ilimler ve rabbani tavsiyelerdir. Bu ahitler, ma


hede makamndan ayrldktan sonra kulun kalbinde kalan eylerdir. Ayrca bu ahit
sayesinde arifler iin lezzet meydana gelir. Bylece kalplerinde vecdlerini idrak et
meleri sayesinde kendilerindeki hitap farkllar. (ahId, 1)

ahit m ah ed en in d o ru lu u n a tan klk eder:

Grlen her eyin grenin nefsinde bulduu bir eseri vardr ki, o mahede diye i-
simlendirilir. nk fena, bize gre iki trldr: kendisi gittikten sonra ahidini
bulduumuz ey, doru fena; ardnda ahit brakmayan ise kalbin uyumas diye i

578
arap Nehri

simlendirdik. (vesal. 44)

ahide ahit denmesinin nedeni, inand eyin doruluuyla, kulun grd eye
ahitlik etmesidir, ( f th t , i:567)

b n l-A rabi n cek i anlam da getii zere, g r len ile ah id i ayrt ettikten so n ra, b u
k e z ilahi b ir b alam da onlar b irle tirm ek iin va rlk b irli i g r n e d n er. Buna
g re A lla h tan baka ne g ren ve ne de g r len vardr. ahit ve g r len arasn daki
fark udu r:

Bu mahededen yz evirip, grlen ile ahidi ayrt etmeyen kimse, akn ve hs


rana uramtr, (ftht, i:4 0 7 )

A lla h tan bak a ahit ve g r len y o k tu r. N e g r len va rd r, n e de ahit:

Bir tek O vardr; fark birletirmekle akledilir. (ftht, ivhos)

Mmknlerin ztlarndaki ilahi tecelli, nitelikleri verir. Ne ahit vardr ne de gr


len. eriatlarn lisanlar, tecellilerin delilleridir. Tecelliler ilahi isimlerin delilleridir.
(FTHT, ll:307)

a ra p N e h ri arap n eh ri, C en n etin d rt n eh rin d en b irisid ir (arap-s t-bal-su).


T erim ik i kelim ed en oluur: n eh ir ve arap. N eh ir, h ep sin i t ketm ed en in san n n a
sibin i ald b ilgiy i ifade ed erk en , b n l-A rab ien in h a lin i deitirm esi zelliiyle
arabn in san ze rin d e k i e tk isin d en yararlan m ve o n u h allere iaret iin k u lla n m
tr. arap n eh ri, ien d e etkin olan haller ilm idir.

arap nehri, ienlere lezzet verir. O haller ilmidir, bu nedenle onu iende nee ve
lezzet meydana gelir, (ftht, 11544)

a ta h atah "hareket" demektir. "Hareket etti" anlamnda ataha, ye ta h u "hareket

eder" denilir (Nasireddin et-Ts, el-Lum a', s. 453).


S?"
Sradan b ir M sl m an , b e lirli b ir halde k im i s filerd en sad r o lm u c m le v e k e li
m eler karsn d a h ayrete der. B un lar, tslam n gen el erevesin e ve o n u n ka b u l e-
dilm i a klc alm larna arp ar. B un lar yle ke lim ele rd ir k i, b izza t s fileri bile e
likiye d r r: k a b u l m ed elim , y o k sa ret m i? el-Luma yaza r T s, b n l-A rab
n cesi s filerin b y k ksm n n g r lerin i yle zetler:' atah, ve cd in anlatm s
rasnda feyz, galeyan , h eyeca n ile sarf edilen allm am ibare ve ifad elerd ir. atah,
hareketten alnm b ir k elim ed ir. n k ath v e cd eh lin in v e cd le ri g len d iin d e
srlarm h arekete geirir. V e c d ehli, v e cd le rin i d u ya n la rn yad rgayaca ibarelerle

579
a 'ver

anlatr. Bu s zleri d u y d u u n d a in kr ve sulam ayla kar kan lar, h e la k olur. nkr


etm ed en ve kar km ad an b ilen lerd en anlalm as z o r yan larn aratranlar ise iin
iin d en salim en ku rtu lu rlar. N itek im dar b ir n eh ird en su a kn ca, su kenarlara taar
ve b u n a n eh ir tat anlam nda ataha denilir. V e c d sahibi m rit de, v e cd i artp h a
k ik at n u rla rn n etk isiyle kalbin e gelen ey le ri tam aya g y etirem e yin ce , d u y g u lar
dilin e der. D u ru m u n u allm am , d in leyen lerin zo r anlayaca ibarelerle anlat
m aya balar. Bu tr s zleri an cak bu ilim de derin lem i olan ehli anlayabilir (Ts,
el-Luma, s. 453-454'). T s, atah ve cd in kem li sayp , b u halleri in k r ed en leri s u
lar ve atahm gizli anlam larn aklam aya alr. Buna karn lb n l-A rab atahm
geree erm ilerin m akam na ulam ak taki a cizliin i g sterm ek iin , v e cd
b ilin m ezliin d e b o u lm u , tasavvufi tecr b en in p atikalarn d a yaban clam b u ta-
savvu fi b o y u tu n karsn da d u ru r.

atah, iddia ve dava kokusu bulunan bir szdr, muhakkiklerde pek nadir bulu
nur. (ISTILAHAT, 285)

M etin de geen id d ia m n k o n u su n u n m utlaka geersiz b ir ey olm as gerekm ez,


d o ru b ir id d ia da olabilir. Ib n l-A rab d o ru y a dayansa bile h er iki id d iay da s u
lar.

NOTLAR:

1 Bkz. Ts, el-Luma, atahat blm; Abdurrahman Bedevi, atahat- Sjiyye.


* Bu blm, eserin Trke evirisinden alnmtr, bkz. slam Tasavvufu ev. Prof. Dr. H. Kamil Ylmaz, s.
369.

a 've r bkz. iir

e c e re n, d m ve ra i ie girmi yakn anlaml iki kktr. Her ikisi de, bir eyin die
rine girmesi, bir eydeki ykseklik ve irtifa anlamna sahiptir. Bu balamda ecer keli
mesi malumdur, tekili ecere'dir [aa]. ecere, ykseklik ve dallarnn i ie girmesin
den uzak deildir. ecer, kkl bitkilerdir. Baka bir anlamda ise, szleri birbirine girdi
i iin macere diye isimlendirilmitir, ( m u cem )

S?"

ecere Kuran- Kerimde zikredilen iki szlk anlamyla da yer almtr. Bir topluluk gr ayrlna d
tnde ve tarttklarnda aralarnda gr ayrl kt anlamnda ecere beyrel-kavrrt el-Emr deni
lir:
Hayr, Rabbinin zerine yemin olsun ki: Aralarndaki tartmalarda (ecere) seni hakem tayin
etmedike mmin olamazlar. (4:65)

580
Aa anlamnda:

Sizler iin yeil aatan ate kartan O'dur. (36:80)


Kuran- Kerim eceri benzetme iin de kullanmtr:

Gzel sz temiz bir aa gibidir. (14:24)

b n l-A rab in san - k m ili ifade iin ecere ke lim esin d ek i tartm a ve y k s e k lik n ite
lik le rin d en yararlan m tr. stelik b ir b irim olm as y n n d e n aa, lb n l-A ra b yi
in san- k m ili ken d isin e b e n zetm eye se v k etm itir. A a, k e n d i t r n d e, m tek m il
b ir birliktir: to h u m lar, k k , d a llan , y ap rak la r, iek leri, m eyveleri, stelik o n d an
m eyd an a g e lece k bir aacn e k ird e i de k en d isin d e b u lu n u r. O h ald e aa, b itk i t
r n d e y etk in d ir. Bu, Ib n l-A ra b y i in san - k m ili aaca b e n zetm eye se v k ed en en
g l n ed en d ir.

deme yasaklama aa hakknda gereklemitir. Yani teacr't [tartmak] yak


lama, kendi insanlk [nsiyet, uzlama] yolunu tut. (ftht, ii:218)

Aa insan- kmildir, (istilahat, 293)

nsann bitkilere benzetilmesi, bitkinin aa olmas ynnden yaplm bir benzet


medir. (FTHT, 111:415)

Muhammedi suret ve kll-birletirici insan aac ortaya km, lisan- haliyle yle
demitir: Beni falancanm eli ebedilik bostamna dikmitir. Ben nur aacym, kelam
aacym, Musann gz aydnlym. Sa cihet benimdir. Meknlardan ise mukad
des vadi benimdir; benim zamanm ise imdidir. Yollardan ise dzgnlk ve un
surlarn1 itidali izgisi benimdir. Ben uzayan glgeyim ve varlk kelimesiyim. Ben,
cevmiul-kelimim, sr ve hikmetler madeniyim. (TEZKRE, 57)

tb n l-A rab b t n lem in b ir aa o ld u u n u g rd n d e, aa sim gesin i o lua d e


llet etm ek zere de k u llan m tr ve zam an zam an sanatsal b ir slu p , sim gesel-
ayrntl ve yaratc b ir y n tem le b u n d a n s z eder.

Olua ve onun yaratlna baktm, gizliye ve onun tedvinine baktm. Grdm ki:
Btn olu bir aam. Onun nurunun kayna da kn [ol] tohumundadr.2 Yarat
mayla ilgili K (fen'n Ksi) sizi yarattk (halaknakm) ifadesindeki K ile birlemi,
bundan Her eyi bir l ile yarattk3 rn meydana gelmitir. Bundan ise iki
farkl dal ortaya kmtr ki, bunlarn asl birdir. Bu asl iradedir; dal ise kudrettir.
Bylece K cevherinden iki farkl anlam ortaya kmtr: Bugn sizin iin (lekm)
dininizi tamamladm (ekmelt) " 4 ayetinde geen tamamlk Ksi ve Onlarn bir ksm
iman etmi, bir ksm ise inkr etmitir (kfr)5 ayetinde geen kfrn Ksi. Ayrca

58
ehadet

nun cevheri ortaya kmtr: belirsizlik unu ve belirlilik nunu. Allah onlar yok
luktan6 kadim iradesine gre ortaya kartmak isteyip, nurundan zerlerine sam
tr. Bu nur kime isabet etmi ve kn [ol] tohumundan kartlm olu aacnn su
retine gzn dikmise, onun Ksinin srrnda Siz en hayrl mmetsiniz7 nuru
parldamtr. Nsinin erhinde ise Allahn kalbini slama at kimse, Rabbinden
bir nur zerindedir8 parlamtr. Yaratlm her eyin kn kelimesinden pay, onun
hece harflerini bildii kadardr. (ECERE, 2)

b n 'l-A rab bu sim geyi so n n oktasn a va rd rm a k tan geri kalm az. B ylece b u aaca 9
b t n o lu m ertebelerin i dayan drr: m lk lem i, m eleku t lem i, ceb eru t lem i, A r,
M u h am m ed i N u r v b . B tn b u n lar, n cek i m etn i aln tladm z sim gesel slu b u yla
ifade e d ilir .10

NOTLAR:

1 Bkz. Tezkiretl-Gavas girii, s. 89. Roger Deladriere, bu Muhammedi aa ile Kuran- Kerimde geen
mbarek aac karlatrr.
2 Ayetler: 2:117, 3:47, 3:59,16:40,19:35, 36:82, 40:68.
3 Ayet 54:49.
4 Ayet 5:3.
5 Ayet 2:253.
6 Bkz. dem .
7 Ayet 3:100.
8 Ayet 39:22.
9 Ibnl-Arab'de ecere (aa) haknda bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. III, s. 315, 420; Ithadul-Kevnt, s. 143.
Ayn konuda bkz. Letaiful-Alm, s. 95; Halla, Tavasn, 3/6; erh-i Tecelliyat, s. 300.
'Bkz. Dr. Mustafa Hilmi, Kunuzun fi-Rumuzin, s. 59 vd. Burada yazar eceretl-kevn ve aacn simgeselli
ini ve lbn-Arabnin buradan olu mertebelerine geiini inceler.

ehadet S zl k tek i v e K u ran daki anlam iin bkz. ahit.

s?
ehadetin Islam da b ilin en b ir ro l vard r; o geree ulam an n y o lu , n ered eyse b iri
c ik y o lu d u r. H kim , iki g ven ilir ahit b u lu n d u u n d a h k m verir. O halde
eh adet, tem el h k m le rin o dadr. b n l-A rab ah itlik trleri arasnda b ir d e re ce
lem e y ap ar v e va h iy veya rivayete dayan an ah itlii akl ile y ap la n ah itlik ten daha
g ven ilir sayar. N ed en ? H a lb u k i d n ce , ka lb in itm in an [h uzu r, tatm in] b u lm a sn
d aki en u y g u n y n te m d ir. B u n u n delili, K u ran - K erim de brah im p eygam b erin
l lerin n asl d iriltild i in i g rm ek istem esidir. brah im p eygam b ere n an m yo r m u
su n ? d en ild i in d e, in an y o ru m da, k a lb im m utm ain [tatm in olm u] o lsun
istiy o ru m dem itir. O halde ka lb in m utm ainlii, k esin li in in zirvesin e g rm ek le.

582
ehadet

baka b ir ifadeyle d n ce sayesinde ular. H al b y ley k e n , lb n l-A rab habere d a


yan an ah itlii d n ce y e d ayan an ah itlik ten n eden stn saym tr? B u n u n sebebi
basittir: G rm e k veya in celem ek , b ir kartrm aya m a ru z kalabilir. S z gelii sahabe
C e b ra ilin in san lardan birisi o ld u u n a tan k o lm u lard r (D ih y et l-K elbi), h a lb u k i o
insan deild i. Bu y zd en b u tan klk, d n m e g c n e dayan r. B ylece p ey ga m
b erd en gelen o n u n C eb ra il o ld u u n a dair h abere dayan an tan klk, h k m d e daha
salam dr.
H abere gre tan k lk , delile d a yan arak tanklk:

Grdne gre hkm verme ve Allah yarattm en iyi bilendir de! nsann arz
onun bedenidir. Beden, tadklaryla birlikte, insan aleyhine tanklk eder. Beden
bilmedii eyle insan hakknda tanklk etmitir. Grmez misin ki: Allah katndan
gelmi ilahi bir vahiy olmakszn bilmitir. Nitekim bizler de, Allahn vahyettii
peygamberlerin mmetleriyle arasnda geen kssalarla gemi mmetler hakknda
tanklk ederiz. Allah yaratmaya vahyeder, o da meydana gelir. Diledii ahitlik e-
der. Bylece sadk habere dayanarak tanklk etmek, hibir kukunun bulunmad
grerek tanklk gibidir. Buna rnek olarak Huzeymeyi verebiliriz. Hz. Peygamber
tanklkta onu iki erkek ahidin yerine saym, onun tek bana ahitliiyle hkm
vermitir. u halde vahye dayanarak ahitlik etmek, grmeye dayanarak ahitlik
etmekten daha salamdr.

H abere dayan arak ah itlik tam dr:

Vahye dayanan tanklk,' grerek tanklktan daha yetkindir. nk Huzeyme g


zyle tanklk etseydi, ahitlikte iki adamn yerini alamazd. Kuran- Kerimi topla
yan kii, iki ahidin tanklyla ayet kabul ediyordu, ( f th t , i:394)

G zle tan klk etm en in m aru z ka ld kartrm a:

Gz bir yoldur, ilim ise kesinletirmedir (tahkik). Tanklk, hazr olmadr ve nur
stne nurdur. Habere dayanarak ahitlik, gzn tanklndan hkmde daha
gl hkmldr. Gzn maruz kald kartrma olmasayd, sahabe insan olma
d halde Cebrailin insan olduuna tanklk etmezlerdi. Grlen ey, cesetlenmi
bir ruh olmasayd, Dihye olurdu, ( fth t , iv:338)

b n l-A ra b de eh adet, lem e izafeyle de geer. yle ki, A lla h lem i gayb [g r l
m eyen] ve ehadet [grnen] diye ayrm tr. G ayb lem i, b tm lk tr, eh adet lem i
ise in san n ken d isin i g rd g r len lem , baka b ir ifadeyle n u ra n i zu h u r etm i
lem dir. H a lb u k i h er ik i lem de H a k k a g re g r l r lem dir; n k h ib ir ey A l
lah tan g izli kalm az. ehadet lem i, gayb lem in in tersine, suretlere b l n m t r.

ehadet ve gayb:

583
er

Bilene gizli kalan gayb; grd ise ehadet lemidir: Her ikisi de, Allaha gre g
rnen ve ehadet lemidir. Allah kalbi gayb leminden, yz ehadet leminden
yapmtr, ( f tuh a t , i:303)

nsann yaratl, lem ile Hakk'n nnde meydana gelmitir. Buna gre, insana
bakan ksm ehadet; ardnda kalan ise kendisi iin gayb olmutur. nsan nnde
kendisi vastasyla korunur, ardndan ise Rabbiyle korunur, ( f th t , iv:193)

ehadet ve nur:

Nurlar ehadet, Hak ise nurdur, bu nedenle de mahede edilir ve grlr. Srlar
gaybdir, onlar Hveye aittir. Hve ise asla zuhur etmez. Hakkn hviyeti ve haki
kati mahede edilmez; suretlerde tecellisi ynnden ise grlr, ( f t h t , iv:443)

ehadet, ilk ve zahir:

Allah lemi iki varla ayrmtr: gayb ve ehadet, zahir ve btn, evvel ve ahir. Al
lah, btn, evveli, gayb tek bir ksm, evveli, zahiri ve ehadeti de baka bir ksm
yapmtr, ( f th t , i:504)

ehadetin trlere ayrmas:

Bize brakaynda imekler akt


Onlara gk grlts katlmaktayd

tbrakayn Ztn iki mahede mertebesidir: birisi gaybde, dieri ise ehadettedir.
Gayb, trlere ayrmaz, nk o selbdir; ehadet ise nevilere ayrr, nk o su
retlerdedir. ( te , 37)

NOTLAR:

' uhd ve mahede iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. III, s. 392, 323; el-Ftuhtl-Mekhiyye, c. IV, s. 41;
TecelliyaC, s. 46.

e r bkz. H ayr

e ria tn B ild ird i i H a k bkz. eriatta N itelenm i Rab

e ria tta N it e le n m i R a b bnul-Arab yle der:

lm sana gelinceye kadar eriatta nitelenmi Rabbe ibadet et. Bylece perde orta
dan kalkar, ( f th t , 111.311)

Bu ifadeden eriatta nitelenmi Rabbin ilah- mutekad [inanlan ilah] olduu ortaya
kar. Bkz. nanlan lah.

584
eyde Tecelli

e y d e T e c e l l i T a n r n n 1 k e n d isin d e n ortaya k m h e r eye d n k tecelli fiili


tektir. Bu tecelli tecellighta bak alam an n ilkesid ir, n k o n u b ir h a ld en d ierin e
in tik al ettirir: sabitlik halin d en va rlk haline (eyd e tecelli, va rlk tecellisi), arazdan
araza (ey iin tecelli, ilm i tecelli). H ak asn dan tecellid ek i b u b irlik lb n l-A ra b iyi
tecelli k elim esin i ik i anlam da ku lla n m aya sev k etm itir: va rlk tecellisi ve ilm i tece l
li .2 G en el tan m yla tecelli tecelligh tak i deim en in ilkesid ir; o n u bir h ald en d i e ri
ne in tik al ettiren eydir.

Klli nefsin Allaha dnk bir yz vardr, lk Akl onu bilmez, nk bu yz Allah
ile her yarat arasnda Allahn srrdr. Bu srrn balants bilinmez ve
anlatlamaz. te bu eyadaki tecellidir ve onlarn hakikatlerini baki klar. Eyaya te
celli ise tecellighta3 baz halleri siler, baz halleri kazandrr. Bu yzden tecelli vas
tasyla a'yn- sbitenin halleri sabitlik halinden varlk haline intikal eder; varlklar
bir halden dierine intikal edebilirler, ( f tuh at , i:304)

O halde tecelli vastasyla m evcu tla r z u h u r etm i (eyd ek i tecelli, va rlk tecellisi) ve
halleri bakalam tr (bir eye va rl n d a n sonra tecelli: ilm i tecelli).

NOTLAR:

' Ibnl-Arab burada var olan her eyi iermesi nedeniyle ey kelimesini zikretmitir. eye tecelli, onu
var etmek ve varln srdrmektir.
2 Bkz. T e c e lli.
3 Ayn metin iin bkz. lbnl-Arab, Risle-i Kavaid, s. 15.

e y e T e c e l l i bkz. eyd e T e c e lli

e y h n, ya ve ha tek kelimedir. eyh bilinen bir kelimedir ve eyhuhet [yallk] keli


mesinde aklanmtr, ( m ucem )

eyh Kuran- Kerimde zikredilen szlk anlamyla gemitir:

Sonra olgunluk anza, sonra da yal (eyh) olmanz iin bytyor. (40:67)

\9"
eyh , s filerd e in san m r n d e k i zam an sal b ir d n em e iaret etm ekten b ir m ertebe
v e ileve d n m t r. M rid in k e n d i adna y ap t m ch e d e le rd en d o an tasavvu-
fi tecr b e, b ir atm aya girer. Bu atm ada d m an lar p e k o k gizli silah a sah ip tir
ki, belk i de b u n larn en cid d isi, eylem lerin i m eru latrab ilm ek iin nefsin akla b o
y u n e d irm esid ir. A k l nefse b o y u n ed iin d e, insan b t n varlyla nefse b o y u n
eer. Bu d u ru m d a insan, y ap t h er eyin akld an ka y n a k la n d n zan n etm eye ba-

585
eylik

lar, h a lb u k i onlarn k ayn a nefstir. K u k u su z k i sfiler, nefsin teh likesin e ve o n u n


insann b t n varln a egem en olm as ve otorite kurm asna d ik k at ekm ilerd ir. Bu
egem en lik, nefsin arzu lar d zlem in d e ortaya kar. Sz gelii nefis, h e rh an gi bir n e
den le b ir eyi irade e d er, ard n d an a klc m azeretlerle irade ettii eyin n em in i ve
z o ru n lu lu u n u ssler, n efsin b u ira d ed ek i b t n izlerin i a k b ir aklclk la siler.
H atta daha da ileri g id e re k , bu iradede ke n d i ben liin i ortadan k a ld rp , bak asn
tercih ettiin i g sterir. N efsin bu zellii, nefsi in celeyen ve o n u n eylem lerin i b ilen
kim selerce m alu m d u r. Bu n ed en le sfiler nefsle savam ada en d o ru y o lu n b u ira-
d e y i bir 'bakasna teslim de b u lm u lard r. B ylece iradede nefs iin b ir p ay
b u lu n m a z. A rd n d a n nefs, a rzu lar dzlem in de' p e y d e rp ey g c n y itirir, ru h in sa n
da ortaya kar, in sa n n iradesin i teslim ettii b u baka, sfilerce ey h d iye iaret
e d ilen k im sed ir. eyh sfin in H a k k bilm e y o lcu lu u n d a k i reh b erid ir. eyh, nefsin
tak n lklarn d izgin ley en b ir eitm en dir. O ed ep retir, m rid i ilahi kata o kata
layk ed ep le hazrlar.

Be batini amel ise (eitmen bir eyhin varlndan nce mride gereken be amel),
doruluk, tevekkl, sabr, azimet, yakndir. Bu dokuz amel (drt de zahir amel
vard), btn hayrlar ieren temel hayrlardr. Tasavvuf yolu bu hayrlarda top
lanmtr, artk bir eyh buluncaya kadar sen de bu amellere sarl, ( f tu h at , ds . 344)

e y lik (S b t eylii, varlk eylii) ey bilinmesi ve hakknda bilgi verilm esi geerli
olandr. ey, m m kn veya im knsz, kadim veya sonradan yaratlm , m evcut ve
m dum u kap sar. Terim sel olarak ise ister dta ve isterse de zihinde olsun, sadece var
olana zg d r. A lla h 'n , zelin zeli olm as gibi, ey de genelin genelidir. Kelim e, eril
dir, eril ve diile, zo ru n lu , m m kn ve im knsza verilir. Kk itibariyle de, ae [diledi] fii
linin mastardr, ( m uh it , 1:1144)

Aratrmac, ey kelimesinin var olan her eyi, olgular ve ileri kuatan younluunun glkleri kar
snda durur. ey kelimesi, en genel ve tanmdan en uzak kelime, hatta mutlak anlamda belirsiz bir keli
medir. Bu itibarla onu mecazi olarak suya benzetebiliriz. Su konulduu kabn eklini ald gibi, eylik de
kendisine verildii eyin cinsini alr. Kuran- Kerim ey kelimesini, trleri farkl olsa bile, Allah'n dndaki
her eye verir. Hepsini olmasa da, rnek kabilinden u anlamlar zikredeceiz: ey=i:

Bu ok garip bir eydir. (1172)


Her ey O'nun katnda bir miktarla bulunur. (13:8)

ey=Allahtan baka her ey:

Her ey Allahn hamdini tespih eder. (17:44)

586
eytan

ey=olay, eylem ve mesele:

ayet bana uyarsan, ben bahsetmeden hibir ey hakknda bana soru sorma. (187)

S9"

ey terim i b n l-A ra b de ayn 1 k elim esin in eanlam lsdr. Buna g re va rlk tan ve
varlk ta ortaya k a n her ey, eydir. A y n zam an da m u tla kl y n n d e n ayn ile, h a
rici varla km ad an nce ilm im m erteb esin d eki sabitlii h alin d e m h iyet ile ean
lam ld r. Buna g re eylik: a) A y n - sbiteye m u tab ktr (s b t eylii), b) Zam an ve
m ekn d a gereklem i m evcu t varla u y g u n d u r (varlk eylii).

Allah yle buyurur: Ben seni daha nce ey deilken yarattm" ( 1 9 :9 ) . Baka bir
ayette ise yle buyurur: Bir eyi irade ettiimizde ona szmz" ( 3 6 :8 2 ) . Bylece
Allah, bir yandan eylii nefyetmi [olumsuzlam]2 (birinci ayet), ardndan ispat
etmitir [olumlamtr]. Hakikat ise ayn hakikattir, bakas deildir, (f t h t , i:5 6 )

Dnce der ki: (Yaratln balangc hakknda) Bir ey yoktu, ardndan hilikten
bir ey zuhur etti. Aklama der ki: Bu doru bir grtr. Aslnda yle eklemek
gerekir: Bir ey vard, sonra o ey olu haline gelmitir. Grnmezdi, grlr oldu.
(F T H T , 11:4 0 2 )

Varlk yoklukla nitelenemez. nk yokluk eylii ortadan kaldrr. eylik, varlk


ve sbt itibariyle akldadr, nc bir mertebe yoktur. Bir eyliin nefyediliini
iittiinde, burada nefyeden kii, sbt eyliinden varlk eyliim nefyeder. nk
sbt eyliim varlk eylii ortadan kaldrmaz.3 Ayette geen bir ey deildin
( 1 9 :9 ) ifadesi, varlk eyliidir. nk ayette deildin ifadesi gemitir ki, bu bir
varlk harfidir ve onu lem [deil] edatyla yok saymtr, (f t h t , IV : 1 6 7 )

NOTLAR:

1 b n 'l - A r a b A l l a h n d n d a k i h e r e y e e y d e r : B i z e y l a f z m A l l a h n z t n a v e r m e y i z , n k n e

b y le b ir b ilg i b iz e g e ld i n e d e b y le b ir h ita p d u y d u k " (d-Ftihtl-Mekkiyye, c . II, s . 9 9 ). B k z . E a r i,

Makalatl-lslamiyyin, c . II, s . 24 1.

2 bnl-Arabde eylik hakknda bkz. Fussu'l-Hikem, c. I, s. 177 ; c. II, s. 280 , 344 ; el-Ftuhtl-Mekkiyye,
c. I, s. 139 ; c. II, s. 9 5 , 99 ; c. III, s. 267 .
3 S b t e y li i v e v a r lk e y li i i in b k z . el-Ftuht'l-Mekkiyye, c . III, s . 2 5 4 ; el-Ftuht-Mekkiyye, c . IV,

s. 19 , 6 8 , 2 6 7 .

e y t a n bkz. blis

ifa h i H ita p bkz. lahi Hitap

iir n, ayr ve ra iki kktr; birincisi sebata, kincisi ise bilmeye ve iarete dellet e

587
uhd

der. ( m u c em )

'&
Kelimenin kk Kuran- Kerim'de pek ok kalpta geer. Bunlardan sadece bir tanesi iir anlamndadr
ki, olumsuz bir balamda kullanlmtr:
Biz ona iir retmedik, buna ihtiyac da yoktur; ona retilen sadece apak Kurandr. (36:69)

iir ve uur, tbnl-Arabde beyan ve bilgi mertebesinin kart olarak kapallktr.


Genellikle, hitapta beyann kart iir; tecellilerde ise kesinliin kart mphemlik
anlamnda uuru kullanmtr. iir ve beyan:

Biz ona iir retmedik ,1 nk Kuran- Kerim, aklayc ve ayrntlandnc olarak


gnderilmitir. iir ise uurdan gelir, onun balam da, tafsil deil, mcmelliktir.
Dolaysyla uur, beyann zdddr. (ftht, 11:274)

bnl-Arabde iir geen her yerde, aklama ve tafsil yerine zetleme amalanm
tr. Bu nedenle Ibnl-Arab iir ile aklamak istediinde, kapal ifadeye iaret eder.

Bu kitabn her blmnn bandaki her kaside, nesir blmnde ayrntl zikre
dilmi eyleri zetlemek ve onlardan sz etmek amacyla zikredilmemitir; aksine
iir, zikredildii blmn aklanmas kapsamndadr. Bu yzden, iirden sonra ge
len szde bir tekrar yoktur. Her blmn aklanmasnda nesre olduu gibi, iire
de baklsn! iirde konunun nesir olarak sz edilmemi meseleleri vardr, ( f t ht .
11:665)

uur ve bilgi:

uur kapnn kapanmas, bilgi ise almasyla birliktedir. Bu yzden bilen, bildiini
iddia ettii konuda ithama maruz kalyorsa, bilen deildir; nk bu durumda sz
konusu olan bilgi deil uurdur. ayet bildii hakkmdaki kuku ortadan kalkarsa, o
bilgidir. uurun bilgiden pay, kapnn ardnda bir eyin bulunduunu kabaca bil
mektir; yoksa onun mhiyetim bilmek deildir, ( ft ht , i:458)

NOTLAR:

1 (36:69) ayetine gnderme.

u h d bnl-Arabde uhd, bizzat mahedededir ve bu balamda her iki terimi


eanlaml kullanr.

ayet nefislerin sahip olduu nurlar olmasayd, mahede sahih olmazd. nk


mahede ancak iki nurun 1 birlemesiyle gerekleir. O halde nurdan nasibi olan.

588
urb

srekli aki nasl olabilir ki? Nur bedbahtlk leminden deildir. (fTht, H.-486)

ahit, uhd esnasnda grlenin suretinin nefste var olmasdr, (ftht, i:567)

N O T LA R :

1 Mahedeye gre uhd hakknda bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. III, s. 392, 323; el-Ftuht'l-Mekkiyye,
c . IV, S. 41, 46.

u rb n, ra ve ba tek kktr, anlam m alum dur. A rdndan yakn anlam lar m ecazi ve
ya benzetm e yoluyla kendisine ham ledilm itir. "Suyu itim " anlam nd a eribt el-Mae,
erebuhu [ierim ], erben [im ek] - k i bu m a stard r- denilir. irb isim dir. e-ireb'l-
kavm ienler dem ektir. irb, sudan olan paydr. M erebe, insanlarn itikleri yerdir.
Kalbini ona kaptrdnda "O nun sevgisini im i" anlam nd a Erebe flan hubbe
flanin denilir. eybani yle dem itir: "erb, anlay dem ektir. Bir eyi anladnda
erebe, yerubu, [m astar] erben denilir, ( m u c e m )

-R-B kk Kuran- Kerim'de yer alr. Su imek anlamnda (fiil kalbnda):


tiiniz suyu grmediniz mi? (56:68)
urb (isim):
Kanmak bilmeyen develerin iii (urb) gibi. (56:55)

rab: Kalbi kuatan sevgi:


Kalplerine inkrlar nedeniyle buza iirilmi (sevdirilmi). (2:93)

b n l-A rab ilk i z e v k (zev k k e n d isin d e n daha st n bir m akam a g t r r), n ihayeti
ise re y y 1 [kanm ak, doym ak] olan tecellilerin ortancasn ifade iin n cek i tasavvufta
da b ilin en urb b en zetm esin d en ve o n u n zama1 [susuzluk] ve reyy arasn da b u lu n u
u n d an yararlan r. Bu balam da, s z gelii, yle balar: Z e v k (en st n m akam ),
a rd n d an u rb ve daha sonra re y y gelir (m akam n da sah ibini sabit klar) veya zev k
(en stn m a kam n hali), u rb ve re y y gibi.

Zevk ilahi tecellilerin balangc, urb ise, her makamda nihayeti olan tecellilerin or
tancasdr. (iSTILAHAT, 288)

ekilci limlerin byk ksm, bu konunun bilgisinden hem zevk ve hem de urb
yoluyla mahrum kalmlardr, (ftht, ds, 303)

N O T LA R :

1 Bkz. Tsl. el-Luma. s. 4 4 9 .

589
urk Merk

u r k M e rk n, ra ve k a f te k kktr ve "ayd n latm ak" ve "am ak" dem ektir.

D oduunda "G n e parlad" anlam nda sylenen erakat e-ems, aydnlattnda


ise "k sat" anlam nd a erakat buradan gelir. G nein dom as u ru k' tu r. ark, g
nein doduu yerdir, ( m u c e m )

s?
Mekn anlamnda, gnein doduu yn, merk:
Kilapta Meryemi zikret, ailesinden ayrlp dou' (meknen arkiyyen) bir yere gitmiti. (19:16)

Dounun (merk) ve batnn Rabbi. Kendisinden baka ilah yoktur. (73:9)

ki dounun ve iki batnn rabbi. (55:17)


Zaman:

Dalar akam sabah ( irak) ona boyun edirdik. (38:1a)


Gne domaya2 (mrik) balarken, onlar o lk tutuverdi. (15:73)

Anlam tamlamadan ortaya kan fiil anlamnda:

Yeryz Rabbinin3 nuruyla parlar ( erakat). (39:69)

S**
tbnl-Arabye gre varlk tek hakikattir ve bu hakikat, iki ynl ortaya kar: zahir
ve btn veya rnein Ibnl-Arabnin ska tekrarlad ikili terimlerden gayb-
ehadet, gece-gndz, k-karanlk, ark ve garb iftlerini zikredebiliriz. O halde
ark ve garp [dou ve bat], varlktan zuhur eden eylere (ark=zahir) ve gizli kalan
ve btn olan eylere (garp=btn) iaret eder. Bu balamda zuhur eden her eye
bnl-Arab ark derken, btn olan her ey de garbidir.

Domak zuhura, mlk ve ehadet lemine aittir; batmak ise rtnmeye, gayb ve
melekut lemine aittir. ( f Th t , i:646)

Allah yle buyurur: Dounun ve batnn rabbi (26:28). Bylece ayet zuhur eden
ve gizlenenleri dile getirmitir. O zahir ve btndr. ( fusS, 208)

Beyt-i Mmurun iki kaps vardr. Her gn yetmibin melek oraya girer ve melekler
oraya dou (ark) kapsndan girer, -n k oras nurlarn doduu kapdr- bat
(garb) kapsndan karlar -n k bat, nurlarn gizlenme kapsdr, (fht, 11:443)

uruk ve gurub [dogma ve batma], bulmak ve yitirmek demektir, (fht, iv:6 3 )

Bu kymetli bir kitaptr, ben onu doumdan batma ,4 gndzmden geceme, aydn
lmdan karanlma doru yazdm. ( t t Ihad , 140)

590
T b i P e y g a m b e r e ria t G e tire n P e y g a m b e r

' Bkz. Kad Beyzv, Envar't-Tenzil, c. II, s. 15.


2 A.g.y., c. I, s. 271.
3 A.g.y., c. II, s. 175.
4 tbnl-Arabde ark-garb [dou bat] iin bkz. d-Ftuhtul-Mekhiyye, c. III, s. 2; el-Ftuhtl-Mekkiyye,
c. IV, s. 29; Anka-i Murib, s. 18; Tercnanul-Evak, s. 54.

T b i P e y g a m b e r e ria t G e tire n P e y g a m b e r T bi p eygam b er eriat getiren


p eygam b erin zd d n a , gen el n b v ve t vrisi velid ir (N ebi, eriat sah ibidir).

Nebiler iki mertebededir: eriat nebileri, tbi nebiler. eriat nebileri, resullerin i-
kinci rtbesinde bulunurlar. Tbi nebiler ise ikinci rtbededir. Tbi nebiler, n
c mertebededir. nc mertebe ise iki ksma ayrlr: bir ksm nebiler, dier
ksm veliler diye isimlendirilir, (ftht, i:84 )

T a b ii H e b a , S n a H e b a H eba A lla h n lem in su retlerim yaratt k a ra n lk bir


m adde olm as y n n d e n m ad d eyle ean lam ldr ve ka b u l ettii su retlerin va rlk d e
recesin e gre tabi ve sna n itelikleri ken d isin e eklenir: H eba tabii suretleri ka b u l
etm ise, heb- tabiiye, yan i tabii heba; snai suretleri k a b u l etm ise, heb-i sinai, y an i
sinai hebad r.

ekli kabul eden cisim hebadr. nk o, z gerei ekilleri kabul eder, bylece
btn ekiller onda ortaya kar. ekilde hebadan bir ey bulunmad gibi, o eklin
ayns da deildir. Unsurlar treyen eylerin hebasdr. te bu, tabii hebadr. Demir
ve benzeri eyler ise onlardan yaplan bak, kl, mzrak, keser, anahtar vb eyler
iin hebadr. Btn bunlar, ekillerin suretleridir ve bu anlamda heba, snai heba
diye isimlendirilir, ( ftht, i:433 )

T a b ii R a h m e t V a d R a h m e t Bu ik i rahm et, m erham etli yaratklarla ilgilidir.

Bizlerden merhametli olan iki rahmete sahiptir: tabii rahmet -bu, z gerei kendi
sine aittir ve mizac onu gerektirmitir- kincisi ise Tanrnn suretine gre yaratl
m olmak nedeniyle, Allah tarafndan yerletirilmi rahmet. efaatiler, yerletiril
mi rahmet ile deil, tabii rahmet vastasyla efaat eder. nk insana yerletirilmi
ilahi rahmete izzet ve g elik eder; bu yzden bu rahmet efkatten kaynaklanmaz.
Tabii rahmet ise efkati meydana getirir. Yerletirilmi rahmet, halifelerde bulunur.
Grmez misin ki? nsan halifenin insanlar cezalandrdn, onlara zulm yaptn
ve hakszlk yaptm grr, mazlumlara ve cezalandrlan kimselere kar kendinde
nasl da efkat bulur ve yle der: Bu adamda hi merhamet yok, ben onun yerinde
olsaydm, vallahi, onlara merhamet ederdim! Byle iddia eden kimse ayn greve

591
Tabut

gelmi olsayd, Allah efkati meydana getiren tabii rahmetten onu yoksun brakr,
izzet ve gcn elik ettii rahmeti onda yaratrd. Bylece, efkat ile deil, meiyet
ile merhamet ederdi. (FTHT, v:48)

T a b u t Tabut ahap sandk demektir ( m n c Id ). "Tabutuma koyduun her eyi yitirdim"


demek, "gnlme braktn bilgiyi yitirdim" demektir. air Eb Hatem yle demi:
Ses ahenkle yank yapnca
Ylan tabutundan [sandk] kar (Zemaheri, Esraru'l-Belaa).
s?

Tabut iki yerde sandk anlamnda yer alr:


Onun hkmdarlnn almeti size iinde Rabbinizden gelen gnl rahatl ile Musa ve Harun
ailesinin brakt eylerin bulunduu bir tabutun1[sandk] gelmesidir. (2:248)
Onu bir sanda [tabut] koy ve dereye sal. (20:39)

T ab u t in san b ed en in in sim gesidir. Sfiler ona l h tu n (ruh) k a rln d a nsut d e


m ilerd ir. A sln d a tabut b ir sim ge o lm aktan o k bir b en zetm e ka lb d r. n k o
d n rlerin ru h u n b ed en le ilikisini aklad klar b en zetm e ka lp la rd an b iris id ir .2

Musann tabuta konulup nehre atlmasna gelince: Tabut onun nsut [beerilik]
yndr.3 ( fuss, 198)

bn T -A rab ilk in d en daha d erin ve daha zg n baka bir b en zetm e kalbnd a tabutu
ku llan m tr. T ab u t ie rd ii m eakkatlerle k u lu n k albin d e m anevi olarak, u z u v la rn
da ise d u y u sa l b ir ekilde ortaya kan ilahi y k m l l k le re iaret eder:

Bu menzil (Musann (a.s.) mertebesinden kaynaklanan nimetleri ifade mertebesi)


teklifi ierir: Allah kullarna kendisine inanmay emretmi, imana da baz mnlar
yklemitir. mana ykledii mnlarn hepsini kullarnn ilerinde manen tama
larm emretmi, onlarn mahallini de kalpler yapmtr. Bunun yan sra birtakm
ameli iler belirlemi, kullarnn dlarna bu amelleri indirmi ve uzuvlar onlar
yklenmitir. rnek olarak namaz ve cihad verebiliriz. Bu mertebe duyulur suret
lere yerletirildiinde kul iin sanda ve solunda birtakm tabutlar konulur. Kulun
sandaki tabutlar4 inci, yakut ve deerli5 talarla doludur.6 Ona denilir ki: Bunu
belirli bir mevziye taman gerekir, oras iyilik yeri ve iekli bir bahedir.7 Ardn
dan yle denilir: Yklerini o baheye ulatrdnda, karlnda ve arlnda el
de edecein cret btn bu tabutlarn ierdii eylerdir. Tadklarnla birlikte ula
tn diyar enindir.8 Kukusuz kul (mmin amel sahibi) iin dnya ve ahiret bir
letirilmitir. Bylece amel sahibi bu tabutlann ierdii nefis eyleri ve onlarn ne-

592
Tahalli/Halvet

reye vardklarm grr.9 Bu ykleri tadnda kendisine ait olacaklar kul iin bir
mjde olarak ortaya kar.10 Bylece tamas ve himmetini onlara yneltmesi kolay
lar, tarken glk ekmez. Bakas ise -kefi olmayan mmin- yklerin arlk
larna bakar ve tadklarn ar eyler olarak grr. ( fTht, il: 649-50 )

n o t la r :

1 Ayette geen tabut hakknda bkz. Beyzv, Envar, c. I, s. 55.


2 lbnl-Arab arat'l-Kuranda (s. 50,52, 60) tabut kelimesini ilk anlamnda kullanmtr.
3 Abdurrahman Cam veya Bali Efendi lbn'l-Arab'nin tabut kelimesini nsut diye yorumlamasna bir ey
eklememilerdir. Bkz. Cm, erh-i FussuI-Hitem, c. II, s. 308; Bali Efendi, erh-i Fussu'l-Hikem, s.
386).
4 Tabut trleri hakknda bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, s. 650.
s Tabutlar, yani teklifle ilgili metinlerin grnr yanlan inci ve yakutla doludur; fakat insan bu dnya
hayatnda bunu bilemez.
6 bnl-Arab tabut kelimesini kendisine koruyuculuk zellii kazandran nitelii anlamnda kullanm
tr. bkz. H izane.
7 Bu zel yer ahVete iaret eder. nk oras teklifin bitecei yerdir.
8 Mminin sorumluluklar tamasnn mkafat, teklifin ierdii mcevherlerdir. Cennet ise, Allahn ih
sandr.
9 lbnl-Arab burada teklifin hakikatini renen mmine iaret eder. Bu durumda teklif nefse ve bedene
zor gelmez ve himmetini ona yneltir.
Bkz. B e e r.

T a h a lli/ H a lv e t [Arnmak ve yalnzlk anlamndaki tahalli kelimesinin kk harfleri ci


lan] h, lam ve illet harfi bir eyin bir eyden boaltlmas anlamna gelen tek anlaml bir
kktr. Bir ey bir eyden yoksun olduunda, "bu ey undan arnd" anlamnda hve
hilvun miri keza denilir. "Ev veya baka bir ey botur" anlamnda hullet ed-dar denilir.
Mekn- hala, "iinde bir ey olmayan yer" demektir, ( mucem )

Hala, halet, haliye: geti, gemi ve mazi anlamnda kullanlr.

Siz bana benden nce nice nesiller gemiken [halet\ tekrar karlacam m vaat ediyorsu
nuz. (46:17)
Gemi gnlerde yaptklarnz karlnda afiyetle yiyiniz. (69:24)
Hala ve huluv, yalnz kalmak anlamnda kullanlr:

Ba baa kaldklarnda Rabbinizin huzurunda aleyhinize delil olarak kullansnlar diye mi tutup
Allahn size aklad hakikati onlara sylyorsunuz derler. (2:76)
Yalnz kaldklarnda size olan kinlerinden aleyhinizde parmaklarn srrlar. (3:119)
Kuranda sfilerin benimsedikleri halvete lafz1olarak iaret eden bir ayet yer almamtr.

593
Tahalli/Halvet

v^

Tahalli, varlklarla ilikiyi keserek, kalbi tecellilere hazrlamay salayan halveti2 ter
cih etmektir. Halvetin birtakm artlar vardr ki, bunlarda zamann belirlemeksizin
halvete girmek isteyenin durumuna, yerine, uzlet ve mchede olarak daha nce
yapt amellere baklr. Halvet, umulan amacn [kalbin hazrlanmas ve ilikilerin
kesilmesi] gereklemesiyle sona erer.

Sekin kullarna halvet yapmay ilham eden Allaha hamd olsun! Allah bu halvetleri
pek ok adan ve cihetlerden birliinin rnei olarak ortaya koymutur, ( halvet, vr.
149)

Halvet, uzlet btn bunlar, ilikileri keserek kalbi hazrlamak iin yaplr. (vesaIl,
37 )

Her peygamber hazrlk yapm ve Rabbi ile yalnz kalmtr, ( halvet, vr. 154)

Halvetin artlarndan birisi, yapabilirsen, halvette olduunu kimseye bildirmemen-


dir. ( halvet, vr. 16i)

Halvethanenin zellii, yksekliinin boyun kadar, uzunluunun secde yerin kadar


ve geniliinin de oturabilecein kadar olmasdr.3 Halvethanede gedik ve delik bu
lunmamal, ieriye k girmemelidir; insanlarn grltsnden uzak, kaps kk
ve salamca kapatlm olmaldr. nsanlarn bulunduu mamur bir beldede olmal
dr. nsan mmkn mertebe halvet kapsnn yaknnda gecelerse, bu en iyisidir.
(H A L V E T , vr. 161)

Halvete girmeden nce uzleti gerekletirmek iin uramak ve mcadele etmek


gerekir ki, yalnzlk bir alkanlk ve det haline gelsin. Bylece nefs, alkanlklar
nn farkna varmad gibi, onu da hissetmez. te bunun ardndan, rahatlam, din
bir ekilde, nefsi arnm, mchededen ayrlm, idrak mahallini zorlamadan arn
drm, zikredileni hatrlamaya hazrl olarak halvete girmek gerekir, ( halvet, vr. 160)

Halvet iin belirli ve net bir sre vermiyorum. Samedani halvet4 ise bunun dnda
dr, nk mizalar farkldr ve btn yaratklarn kalplerinin varlklardan syrl
mas, ayn derecede gereklemez. Bazen bir kii iin bakasna iki ayda meydana
gelen fetihler gerekleirken, baka birisi iin hi gereklemez. Bu yzden halvette
zaman snrlamas tasavvur edilemez, ( halvet, vr. 152-53)

Bazen halvet cem' [lemi grmemek] halinde gerekleir ,5 fakat bu durum kuvvetle
ri blnmeyen ve dalmayan 6 kimseler iindir, ( ucun , vr. 18)

Halvet eden iin bu hal [yani ilikileri kesmekle idrak mahallinin hazrlanmas] ger
ekletiinde, halvete ihtiya duymaz hale gelir ve halveti celveti haline gelir .7

5 94
Tahalli/Halvet

(VESAL, 37)

bnl-Arab ilikilerin koparlmas ve Yaratann tecellisi iin hazrlanmaya odakla


m arnma ve halvetin pratik ynlerinden teorik, bilgi ve inanla ilgili ynlerine8
geer. Bu balamda bir yandan varlkta yalnzln [halvet] mmkn olmadn be
lirtir; insann btn canllardan yalnz "bir halde kalabilecei bir meknn var olmas
mmkn deildir; nk insann evresindeki suretlerden kamas mmkn deil
dir ve sz konusu suretler mevcut ve diridir. O halde halvet mmkn deilse, yap
lacak tek ey onu celvette [kalabalk] gerekletirmeye almaktr. Baka bir ifadeyle
halveti, yaratklar ve varlklar arasnda gerekletirmek gerekir.

Varlkta halvet mmkn deildir, nk mutlaka gren ve grlen vardr. inde


yaadn bir mekn olmaldr; ite bu mekn, sen onu grmesen de, seni grr.
(FTCiHT, IV:340)

Slk ehline gelince: Varlkta grlen okluk, kendilerini perdelediinde, onlar


Hak ile yalnz kalabilmek iin halveti [yalnzlk] tercih etmiler, yalnz kalma yn
n tutmulardr. Bu durum, onlarn eyay suretleri ynnden brakmadklarn
gsterir. Bunu yapamazlar, nk onlar halvet ederken, iinde bulunduklar duvar,
kap, at gibi eylerin suretlerini greceklerdir.9 O halde suretlerden bsbtn u-
zaklamak mmkn deildir, uzaklasa bile geride bu suretlerden anlalan kelma
ilien eyler kalr. Allahn kendisine anlay verdii kimse iin ise, halvet ve celvet
eittir, hatta celvet daha yetkin ve daha faydal olur, ( ftht, 11:484:85)

Bize gre arnlmas gereken [tahalli] ey, kazanlm varlktr, nk gerekte


Hakkm varlndan baka bir ey yoktur. Varlk kazanmtk ile nitelenmi ey
kendi asl zerindedir ve imkn halinden ayrlm deildir. Bu yzden onun hkm
baki ve asl da sabittir.10 Hak, gren ve grlendir. Hak, varlk kazanmamtr, ak
sine o mevcut olandr. Mmkn ise, yaratmaya konu olandr. Mmknn yaratma
ya [tekvin] konu olmas, bize gre, senin dndn gibi deildir. Bunun anlam,
Hak iin bir mazhar olmas demektir ve ayrca o olur (2:117) ayetinin anlamdr;
yoksa varlk kazanm deildir. Mmkn, sadece mazhar zellii kazanmtr. Bu
yzden bizler, mmkn hakikatler iinde hakikati bilmeyen bu zellikte kimselerin
bulunduunu rendiimizde, sabit olmakla birlikte yokluk halindeyken, bilme
yenlere unu retmemiz gerektiini anladk: Mmkn mazhar olmakla varlk ka
zanm deildir. Bu yzden mmkn bu inantan kurtulmaldr, yoksa kazanlm
varlktan deil; nk ortada kazanlm varlk diye bir ey yoktur, ( ftht, i:4 8 4 )

Bu anlamda tahalli" pratik bir anlaytan teorik ve akidevi bir tavra dnr.
Tahalli, varlkta Allaha ortak olmadmza inanmaktr. Bu yzden bizler,
mazharlardan baka bir ey deiliz. Bu yorum, tahallinin pratik ilevini ortadan kal

595
Tahsis Cenneti

dran olumsuz bir yorumlama deildir, aksine o, amelin zirvesini tekil eden bir bil
gidir. nk insan, bize gre, kendi varlna inanmaktan tahalli edip, kendisini bir
mazhar saydnda, ayn anda, g veya fiil gibi btn iddialardan da soyutlanr
[tahalli] ve znden kaynaklanan her trl yneliten syrlr. Tahallinin zirvesi, var
l Allaha, her fiildeki gerek file izafe ederek, insana ait her trl fiilden tahalli
etmektir.

NOTLAR:

' Sfilerin halvete delil gsterdikleri ayetlere rnek olarak (7:142) ve (19:49) ayetlerini zikredebiliriz.
2 tbnl-Arab ncesinde halvet iin bkz. Exegese coranique, s. 303; Kueyri, Risale, s. 50; brahim Besyuni,
Neet-i Tasavvufil-lslami, s. 157; Necmeddin Kbra, Fevaihu'l-Ceml; lbn el-Mulakkan, Tabakatu'l-Evliya.
3 Ibnl-Arabnin dile getirdii bu niteleme, hibir menzile uymaz, geride sadece halvet kalr. Onun evi
de insann bedenidir, insan ancak kendi bedeninde yalnz kalr. lbnul-Arab ucunul-Mescmda (s. 18)
yle der: Bu diyarda halvet yeri yoktur, onu iinde ara."
4 Samedani halvet, uykusuz ve yemeksiz otuz gndr (Kitabu'l-Halvet, s. 162).
5 Burada cem derken cem makam deil, insan toplumu kastedilir.
6 Bkz. Fark.
7 Celvet, kulun halvetten ilahi zelliklerle nitelenmi olarak kmasdr (Crcani, Tarifat). Ayrca bkz. el-
Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 491.
8 Himmet.
5 Arif-kmil kii, yaratklardan iittii her sze ilahi bir hitap diye bakar. Bu nedenle onun celvet halinde
olmas halvet halinden iyidir.
Bkz. Sbt.
tbni-Arabde halvet hakknda bkz. Kitabul-Halvet, s. 1 5 4 , 1 5 7 , 1 6 2 ; el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s.
491.

T a h s is C e n n e t i Tahsis Cenneti' onu gerektiren bir amel olmakszn kulun A l


lahn belirlemesi ve tahsisi ile ulat cennettir.

htisas2 Cenneti Hakka ait bir cennettir. Oraya amel seviyesine ulamam ocuklar
girer. Bu cennetin mensuplarndan birisi de deliler, baka bir grubu bilgi seviyesin
deki tevhide ulaanlar, baka bir grubu peygamber gelmemi devrelerde yaayp
peygamber daveti ulamam kimselerdir, ( ftht, 1:317)

Kalbe gelen vrid yle dedi: Sadece Tahsis Cennetine itimat et! nk o bu dn
yada yararl amellere muvaffak klnmak gibidir. O Cennete almakla deil, ancak
ilahi ltuf sayesinde ulamak mmkndr.3 ( ftht, iv:402)

NOTLAR:

' Allahn hsam olan Cennet Cehennemin zdd deildir. nk Cehennemde ihsan olarak verilen bir a-
te yoktur (el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 440).
2 Bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. II, s. 280.

596
Taife

lbnl-Arab'nin htisas Cenneti hakkndaki metinleri iin bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 260, 327,
435; c. II, s. 441 , 599 -

T a if e Ta, vav ve fe tek kktr ve "bir eyin baka bir eyin etrafnda dnmesi" anla
mna gelir, insan taifesine gelince: Bir kiinin veya bir eyin etrafnda dnen bir grup
anlamna gelir. Araplar genellikle taifeyi belirli bir say ile snrlamazlar. Ancak fakihler
ve tefsirciler, taifenin drt veya daha fazla olmas gerektiini ileri srmlerdir. Baka
bir gre gre, taife kiidir. Onlarn bu bahiste pek ok grleri vardr, ( m ucem )

s?
Taife Kuran- Kerim'de insan topluluu anlamnda gemitir:
Bir taife inkr etmitir. Biz ise iman edenleri dmanlarna kar destekledik. (61:14)

Taife IbnT-Arabde belirsiz ve belirli olarak getiinde farkl anlam tar. Belirsiz
olarak taife, bir inancn bir ite toplad insan topluluu demektir.

Her taife, Allah hakknda belirli bir inanca sahip olmutur. ayet Allah inandkla
rndan baka bir ekilde tecelli etse, inkr ederlerdi, ( ftuhat, ds , 250)

bnl-Arabde taife belirli getiinde, sadece sfi taifesini ifade eder:

Allaha ulamak baka her eyi keser. Bylece ermi insan, Rabbinden alan haline
gelir. Durumun byle olduu, sfi topluluu (et-taife) tarafndan gr birliiyle
kabul edilmitir, ( ftht, ds , 122)

Taife1 [sfiler] drt lmde al beyaz lm diye isimlendirmilerdir, ( ftht , ds .

181)

NOTLAR:

' lbnl-Arab'de taife hakknda bkz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, DS, s. 40, 86, 247, 250, 254, 293, 296, 321, 346,
357, 367, 374. 375, 34 . 388, 412, 485, 599, 606.

T a k d ir Y a r a t m a s / c a t Y a r a t m a s bkz. Halk

T a n r M is a f ir i [Misafir anlamndaki dayf kelimesinin kk harfleri olan] dat, ya ve fe


tek kktr ve "bir eyin bir eye meyletmesi" anlamna gelir. "Gne yneldi" anla
mnda Dafet e-emsu denilir. Gne batmaya yneldiinde de tedayyefet denilir....
Baka bir kk ise cfayftr. "Konuk ettim" anlamnda Diftu er-racle veya Edafth de
nilir. Tekil veya oul olabilir. oul olarak edyaf [konuklar] ve dayfan da denilir.

597
Tanrnn Geni Arz

(m ucem )

59"

Dayf Kuran- Kerim'de konukluk anlamnda gemitir ki, oul veya tekil olabilir:

Sana brahimin sekin konuklarnn (dayf) haberi geldi mi? (51:24)


Ky halkndan yemek istediler, fakat o ikisini konuk etmekten (yudif) kandlar. (1877)
Kuran- Kerimde dayf Allaha izafe edilmemitir.

bnl-Arab Hallac- Mansurun ldrld gn sylemi olduu beyitlerde geen


d a y f kelimesini aklarken yle der:

Beni iirdi, deta


Dayfa [konuk]1 ikram edildii gibi

Sfiler2 Tanrnn yeryzndeki misafirleridir. Onlar bakalarndan yz evirerek


Hakka ynelirler, meclisinde konaklarlar, Hak da kendisini bilme nimetini onlara
ziyafet olarak verir. (Intsar , 14-ts)

NOTLAR:

' iirin tamam ve edebi-tarihsel bir aratrma iin bkz. Dirasat Fenniyye fil-Edebil-Arabiyye, s. 330. Ayrca
bkz. D. Kmil eyb, Serim Divani'l-Hallac, s. 351-357; Kmil eybi, Divanul-Hallac, s. 82; Massignon,
Ahbarul-Halla, s. 35; Risalet'I-Itisar, s. 14; Paul Nwyia, Studia lslamica, XL. s. 110-111.
2 bnl-Arabde sfi terimi iin bkz. Meahidul-Esrari'l-Kudsiyye, s. 18, 24; el-Etuhtii'l-Mekkiyye, c. IV, s.
358

T a n r n n G e n i A r z Eanlaml terimler a r z u lla h [Allahn arz], a r z u 'l-v s ia [ge


ni arz], a r z u l-ila h i [Hakkn arz], a rz u 'l-ib d e [kulluk arz].1 Tanrnn geni arz,
rabln tecelli ettii manevi ve akledilir arzdr. Oray sadece Allaha halis kulluk
makamna ulam insanlar imar edebilir.2 Oras kulun beden arzdr.
*
Tanrnn geni arz, yaratlmlk ve kadimlii ieren yerdir. te oras Allahn arz
dr. Her kim o arza yerleirse Allaha kulluk makamna ve Hakka izafe edilme mer
tebesine ular. Allah yle buyurdu: Ey kullarm! Benim arzm genitir, bana iba
det ediniz.3Yani o geni arzda bana ibadet ediniz.4 Bu arz deimeye konu olan ar
zn kart olarak kalc ve sreklidir. Oras manevi ve akledilir arzdr, duyulur de
ildir; duyularda gzkse bile bu gzkme, Hakkm tecellisinin suretlerde, mnla
rn duyulur eylerde grnmesine benzer. Hakkm ltfuna erenler, sonu olmayan
bu geni arz imar ederler. Onun dndaki her arz snrldr. Sz konusu geni arz,
rubbiyetin tecellighdr. ( ftht, 111:224)

598
Tarik

Senin beden arzn Tanrnn iinde kendisine tapman emrettii geni-gerek arz
dr.5 nk Tanr ruhun beden arznda bulunduu srece arznda kendisine ibadet
etmeni emretmitir. Ruh beden arzndan ayrldnda ise bedenin yeryznde g
ml olsa bile ibadet sorumluluu senden der. Bylece arz denilen yerin kendi
bedeninden ibaret olduunu anlarsn. Allah ierdiin kuvvet ve mnlar nedeniyle
onu geni yapmtr; sz konusu mn ve kuvvetler sadece insann beden arznda6
bulunabilir. Ayette gecen oraya hicret ediniz7 ifadesine gelince: O arz bir yandan
arzularn, te yandan akln yeridir. Siz arzularn arzndan akim arzna g ediniz.
Her iki durumda da insan beden arznn dna km deildir, ( ftht, 111:249)

Geen iki metinden u hususlar anlalr: Arz, insan bedenidir (Bkz. Arz). Sz konu
su arz, rabln [rubbiyet] mahalli olmas ynnden Allaha izfe edilmitir. Geni
[vsia] ise, ierdii kuvvet ve mnlar nedeniyle genilii ifade eder. u halde arzul-
ilhiyyeti'i-vsia [ilahi geni arz]8 kulun bedeninden ibarettir.

NOTLAR:

' badet arz Allahn geni arzdr; bu yorum, el-Ftht'l-Mekkiyyenin 3 5 5 . blmnn (c. III, s. 247)
balndan kmaktadr: badet arz ve onun genilii. Ey kullarm! Benim arzm genitir, ancak bana
ibadet ediniz" (29:56).
2 lbn'l-Arabt Kitabt-Teradmdeki bir ifadesinde arz ikiye ayrr: ibadet arz ve nimet arz. Bu yorum,
hak edi ve ltuf rahmeti ve ikram eklinde ikram ve rahmete ynelik bakyla tam uyumludur. Her
trl ihsan veya rahmet veya dl ya kulca hak edilir ve zorunlu olur veya Allah onu ltfeder ve bu ih
san cinsinden bir ey olur. lbnl-Arab yle der: Arz iki tanedir: ibadet arz ve nimet arz. badet arz,
Allahn iyi kullarnn vris olduu arzdr (Kitabt-Teracim, s. 43). Ayrca bkz. Minnet ve stihkak
[ltuf ve hak edi].
3 Ey kullarm! Benim arzm genitir, ancak bana ibadet ediniz (29:56).
4 lbnl-Arab 590 tarihinden itibaren bu arzda bulunduunu ifadelerine ekler. Bkz. ef-FthdtT-
Mekkiyye, c. III, s. 224).
5 Ey kullarm! Benim arzm genitir, ancak bana ibadet ediniz (29:56) ayetine telmih.
6 nsann kevn-i cm [toplayc varlk], nsha-i camia [toplayc nsha] oluuna ima. Ad geen terimlere
baklabilir.
7 Allah'n arz geni deil miydi, hicret etseydiniz ya" (4:97) ayetine telmih.
8 Bu konuda el-Fthtl-Mekhiyye'de mstakil bir blm vardr bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s.

247)-

T a r i k Ta, ra ve kaf drt kktr. Birincisi "akam gelii" demektir, kincisi "vurmak",
ncs bir eit "rahatlk", drdncs ise "bir eyin baka bir eyin zerine konul
mas" demektir. Birincisi turktur. Araplar geceleyin ailesine varncaya kadar yryen
insan iin raculun tarakatn derler. Yldz da tarik diye isimlendirirler, nk yldz ge
celeyin doar. Bu kkten gelen kelimelerden birisi de, tark kelimesidir, nk tarik u-
latrr. Baka bir kkten gelmesi de mmkndr. Bu da, daha nce zikrettiimiz, "bir

599
Tarik

eyin baka bir eyin zerine konulmas" anlamdr, ( m u cem )

S?"
Yldz anlamnda:
Tarikin ne olduunu nereden bileceksin? Kayan yldzdr o. (86:2)

Mecazi olarak slk anlamnda:


Biz Musadan sonra indirilmi, nndeki kitaplar dorulayp gerei ve doru yolu {tark) gste
ren bir kitap dinledik. (46:30)

S?"

Tarik, tasavvufta kabaca Allaha giden yol anlamna gelmi, bu nedenle de altnda ta-
savvufi tecrbenin btnyle bulunduu kapsaml bir kelime olmutur. Sz konusu
tecrbe, kalbin gafletten uyanmasndan balayarak, nefsin mchede ve riyazetini
geip, ruhsal dinlie ve ruhun etkinliinin almasna ular. Bu ruhsal etkinliin i-
inden birtakm terimler oluur ve geliir ki, bunlar pratik tasavvufun terimlerini
tekil eder. Bu balamda iinden tasavvufi tecrbe hakknda bir fikir oluturmak i-
in, tecrbenin en nemli anahtar terimlerine eilebiliriz. Teslk [slk ettirmek]:
Sfi, Tanr katma ulama iradesinde, eilim ve arzularnda, taknlklar ve onlarn
kontrol edilmesinde insan nefsinin kapsaml bir idrak ve dirayete sahip olmasn ge
rektiren dahili tecrbenin glklerine ayam atar. Nefsin zayflktan gcn zirve
sine varncaya kadar farkl aamalarda ortaya kan bir gcnn olduu malumdur.
Bu nedenle bu yolda grevleri ermek isteyen sfiyi gayesine erdirmek ve onu ilahi
mertebenin adabna ehil hale getirmek olan uzman mritler vardr. te teslk, mr
idin veya eyhin ferdi veya mridi ilahi mertebeye ulatrmak iini deruhte ettii bu
ameliyedir. O farkl kuvvetlerin etkisinde birtakm millere boyun een bir abadr.
Sz konusu kuvvetler, mridin tr -takati- nefsinin isyan eden kuvvetleri ve ei
limlerinin taknl -ruhsal yatknl- mridin yetkinlii -icazet derecesi- vs.
Baka bir bakla teslk, nefsin eitimi dzleminde ortaya kt zere insann ruhsal
ve zihinsel terbiyesidir. Buna gre nefs, insann iine giren en kolay yol imkn oldu
u gibi, ayn zamanda bu derunun en uygun ifadedir. Bu nedenle nefsin derinlikle
rini gsteren ve aan aralar olarak sfilerin ryalara gsterdikleri ilgi ortaya kar.
Bu esasa gre de slk derecelenir. Teslk, ada terminolojiyle, eitim iin gereken
btn yntem ve ilkelerden yararlanan pratik dzeydeki bir eitimdir. Bu nedenle
de tasavvufi yollar oktur. Bu balamda gerek mritle gerekse bizzat Allaha giden
yolun merhaleleriyle ilgili olsun, her tarikatn yntem ve ilkeleri vardr. Bu merhale
ler, sfilerce haller ve makamlar diye isimlendirilen eylerdir. Haller ve makamlar,

600
Tarik

tasavvufi slkta belirli ilkelere baldr. nk sfilere gre, mridin yerine getir
dii farz veya nafile ibadet veya riyazet veya mchede trnden her amelin bir hal
ve makam vardr. Her amelin bir hal ve makam olmasna dayanarak, amellerle sa
lamlatrlmasndan balayarak slk, bilgiye benzer bir yol takip eder. Bu slk,
tam da eitim gibi, eitli merhalelere ayrlr (balang, yetitirici, ikinci, kuatc),
her merhalenin de belirli bir mridi vardr. Balangcn mrit veya eyhi bu mer
haleyi am bir mride mritlik yapamaz, onu daha stn bir mride veya eyhe
havale eder. Bu nedenle mehur bir sfinin Allah yolundaki eyhlerini zikrettii sfi
metinler pek oktur (sz gelii Hasen e-azili, Ahmed er-Rifai ve Ibnl-Arab gibi).
Bu grmz eyhlerin icazetlerinin fazlal da teyit eder. Her eyh, kendi im
knlarn tanmlayan birtakm icazetlere sahiptir. Baz eyhler ahit almaya icazetlidir,
baz eyhler zaviyenin kendisine teslim edilmesine icazetlidir vs. Bylece eyhlerin
en stnne ularz. O bizzat slk ynteminin sahibidir (Mesela Rifai, azili, Kadi
ri gibi). Sz konusu eyh icazete verilmez, aksine o silsiledeki eyhlerin halkasna
dahildir. Silsile, peygamberden balar ve yntem sahibi eyhe ular; ardndan da
mritler ve takipiler arasnda icazetler eklinde yaygnlar. Sfiler H. VI. asrdan
nce slk hakknda eserler yazmakla ilgilenmemilerdir, bunun yerine tasavvufi
dnceyle ilgili eserler yazmlar, tasavvufi slka uygun yaamlardr. Pratik ta
savvuf ve slkla ilgili eserler ise tasavvufun tarikat terbiyesi ve slk yntemleri
merhalesine girmi olduu VI. ve VII. asrdan itibaren artmtr. Bu dnemde tasav
vufun mritlerinin says artm, dnrleri ise azalmtr.

Allaha giden tarik [yol], drt ubedir: miller, arlar, ahlak ve hakikatler. ar
lar, be tanedir: bir sebebe bal ve nakru'l-hatr diye isimlendirilen ar; sonra ira
de, azim, himmet, sonra da niyet gelir. Bu arlara ait miller ise tanedir: istek,
korku ve tazim. stek iki tanedir: komu olmay istemek, grmeyi istemek. yle de
denilebilir: Katnda bulunan istemek, onda bulunan istemek. Korku da ikidir: a-
zaptan korkmak ve perdelenmekten korkmak. Tazim ise Hakkn senden mnez-
zehligi ve senin onunla birlemen. Ahlak trdr: geili ahlak (bir menfaat elde
etmek veya bir skntdan kurtulmak iin bakasna ulaan), geili olmayan ahlak
(tevekkl gibi), mterek ahlak. Hakikatler ise drttr: mukaddes zta rci hakikat
ler, mnezzeh sfatlara rci hakikatler, fiillere rci hakikatler ve mefllere dnen
hakikatler. Zikrettiklerimizin hepsi, haller ve makamlar diye isimlendirilir.
(FTHT, BS, 88-96)

Slk yntemi:

Riyazete ait bu amel ve mchedelerden her birisinin belirli neticeleri vardr. Her
amelin bir hali ve makam vardr. (FTHT, ds, i 63)

60 1
Tarik

eyhin zorunluluu:

lahi rehber olmadan tarikata giren,


mknsz talep etmitir, (ftht, s, i )

Mrit-Murat (istenen ve istenilen): Mrit istedi" anlamndaki erade fiilinin fail kipi
dir. Tasavvufta mrit bu ismi iki nedenden tr almtr:1 Birincisi, mrit Hakkn
bilgisine veya ilahi mertebeye ulamak istemitir. kincisi ise mrit, iradesini teslim
etmekle kendisinden uzaklatrm kimsedir. Bu nedenle mrit ism-i faildir. rade
nin teslim edilmesi ise Allaha vuslata nail olmaktr. Tasavvufi yntemde Hakkn
bilgisine ulamak, belirli bir slka dayanr. Sz konusu slk, kiinin bireysel ira
desiyle balar, iradenin belirli bir ekilde teslimiyetinden geer (bakasna teslim e-
derek iradenin ve gcnn nefsten soyutlanmas-mchede ve riyazetler), ilahi mer
tebenin edebine ular (mrit bilgi almaya uygun hale gelir). Bu noktada insann
ameli sona erer, nk bu noktada ehil hale gelebilmitir; bilgiye ulamak ise
Hakkm vergisidir.2 Bu aamaya varncaya kadar slk btn slikleri iine alacak
ekilde tektir. Bu balamda mride hal ve makamlar kazandran riyazet ve
mchedeleri btn mritler yerine getirir. Fakat tek slka ramen azili, Ibnl-
Arab gibi sfi ahslar, farkl ekillerde tezahr ederler. Bu husus iki eyi gsterir:
Birincisi insan Hakkm katndan bilgi almak iin ehliyet kazanr. Baka bir ifadeyle
insan mchede ve riyazet gibi tasavvufi slkun uygulamalaryla sadece ilahi vergi
lere ynelmeyi baarabilir, yoksa bizzat onlar elde etmeyi baaramaz; onlar, ilahi ik
ramlardr. kincisi iradenin tasavvufi slkta bakasna teslimi, mridin ahsna o-
lumsuz anlamda tesir etmez. Bu durum, tam olarak da, mridin mchede ve riya
zetten sonraki bireyselliinde ve zelliinde ortaya kar. Sfiler, isteyen anlamnda
ki mrit ile istenilen anlamndaki murat lafzlarn ayrt etmede uzmanlamlardr.3
Mrit daha nce de belirttiimiz gibi kendi bana slk etmek isteyen demektir
(buna karn bu durumda murat, yani istenilen Haktr). Murat ise Hakkm iradesi
nin konusu olduunda slike verilir (bu durumda mrit Haktr). Bu yzden bu es
nada slik kendisini irade eden Hakka ekilmitir. Bu ekilmenin ilahi ihsana daya
nan tavrdaki nemi bellidir.

Mrit iradesinden4 soyutlanan demektir. Murat ise ilerin hazr hale gelmesiyle, i-
radesinden ekilmi kimse demektir. Bylece o btn makamlar ve alkanlklar
hibir glk ekmeden aar, ( is t ila h a t , 284)

Btn sfiler, Allaha giden yolda riyazet ve mchedenin gerekliliinde, daha do


rusu mutlak anlamda zorunluluunda gr birliine varmlardr. Riyazet ve
mchede, insan nefsine egemen olmann ve onu kontrol altna almann biricik yo

602
Tarik

ludur.5 Hkim Tirmiz! er-Riyaze ve Edebun-Nejs isimli eserindeki u ifadelerinde


bunu dile getirmitir: Riyazet tretilmi bir kelimedir ve asl krmak anlamndaki
radd'dr. Nefs, lezzet ve ehvete alkanlk kazanr. Nefs kendi arzusuna gre amel
ederse, aknla der ve insann kalbinde emredici, ehveti emredici olarak bulu
nur. insann onu arzularndan alkoymas gerekir, insan nefsini alkanlklarndan
uzaklatrdnda, nefs gcn yitirir. te nefs, arzusundan al konduunda, insana
egemen olmaktan geri durur (s. 104). Mrit nefsini kontrol altna alp, ehvet ve ar
zulardan Rabbinden kabul edecei eyleri gletirecek bir iz kalmadnda, sabre
der ve raz olur. Fakat, riyazetten aciz kaldnda ise Allahn hkmlerini ve irade
ettii eyleri iman lsnde kabul etmitir.6 Riyazet ve mchede, u halde iki k-
kyla tasavvufi slkun neticelerine ulamann biricik yoludur: sz konusu iki k,
pratik ve ilmi tasavvuftur. Baka bir ifadeyle tasavvufi bilgiye ve hal ve makamlara
girmenin yegne yoludur. Mrit, slka devam ettii srece riyazet ve mchedeleri
terk etmez, hatta nefsi var olduu srece, baka bir ifadeyle lme kadar riyazet ve
mchedeye devam eder.
Riyazet ve mchede, tasavvufi slkun neticelerine ulamann biricik yoludur:

Allaha iman eden kimselerin akllar, teorik delilleriyle kendisini tandktan sonra,
Allahn kendilerinden Onu tanmalarn istediini grdklerinde, unu renmi
lerdir: Burada, kendisine tefekkr vastasyla ulalmayan Allaha dair baka bir ilim
daha vardr. Bunun zerine riyazet ve mchedelere balamlar, halvetlere girmi
ler, ilgilerini koparmlar, yalnz kalmlar, kalplerini temizleyerek Allah ile ba ba
a kalmlar, kalplerini her trl kukulardan arndrmalardr. Sz konusu akl sa
hipleri, bu yntemi peygamber ve resullerden renmilerdir. (FTHT, ds. 4 4 i)

t e b u , e r ' i- l e d n n i i l i m d i r ; n k b u b il g i r iy a z e t v e m c h e d e d e n m e y d a n a g e

l i r . (FTHT, BS. 14 2)

Mchede riyazetten daha katdr:

Riyazet, edep riyazetidir. Bu, nefsin tabiatndan kmaktr ve onu terbiye etmek bir
taleptir. Bu, amalanan eyin sahih olmasdr. Riyazet, nefsin huylarm gzelletir
mekten ibarettir. Mchede ise nefsi bedeni skntlara zorlamak, her durumda ar
zuya kar koymaktr, ( is t ila h a t , 290)

Riyazet ve mchede lnceye kadar mride gereklidir:

Bu makamlardan bazs vardr ki, insann onunla dnya ve ahirette vasflanmas ge


rekir. Buna misal olarak mahede, cell, ceml, ns, heybet ve bast verebiliriz.
Baz makamlar ise kulun lnceye kadar vasflanmas gereken makamlardr. Bunla

603
Tarik

ra rnek olarak zht, tvbe, ver, mchede, riyazet, 7 kt huylardan arnmak, iyi
huylarla bezenmek gibi halleri verebiliriz, (ftuhat, bs, 97)

Tasavvuf! tecrbe, mchede ve riyazetlerinde iki uta derecelenir: korku ve mit


(tabii ki Allahtan korkmak ve Allahtan bir ey beklemek). Korku ve mit, birbirle
rinin zdd olduklar iin deil, birbirlerini tamamladklar iin8 talep edilir. nk
korkunun kart emn [gven], recnn kart ise ye's't ir [mitsizlikl. Bu yzden g
ven iindeki mrit kendisini brakr ve gever, bylece mchede ve riyazeti terk
eder. te yandan zorunlu olarak, korku gven halinin uyarcs ve mchedeye sevk
edici ve ynlendirici olarak ortaya kar. Korku byk olsa bile, hibir zaman mit
sizlik haline ulamaz; nk mitsizlik de gven gibi, donukluk ve hareketsizliktir.
Bu nedenle mit, korku ve mitsizlii dengelemek iin araya girer. Drt terim: kor
ku, gven, mit, mitsizlik, iki ulan, yani korku ve mit arasnda sfinin nefsini
hareketlendirir. Bylece bunlardan birisi sfiyi alp, slka engel olmaz, bilakis
slk, bu hareket sayesinde diri kalr.9 Bazen bu hareket genellikle yazanlarn hali
nin egemen olduu tasavvuf kitaplarnda tezahr etmez. Bu balamda, H. 1. ve II. a-
srlarda korku, Hasan- Basr ile birlikte nemli ve etkin bir mekna sahip olarak or
taya kmtr. Ksa bir srede de tasavvufi tecrbenin gelimesiyle birlikte bu kor
kunun keskinliinin H. III. ve IV. asrlarda itminan duygusuna ynelerek hafiflemi,
sfilerin metinlerinde korkunun yerini muhabbet ve evk gibi terimleri almtr. H.
V. ve VI. asrlarda ise tasavvufi tecrbenin kemle ermesiyle birlikte, tasavvufi metin
lerde korku ve mit mridin iki ynn dengelemitir.10 Bunlar vastasyla Hakka
giden yol alr ve her ikisi de aya Cennete ilk koyaca ana kadar kendisine gerek
lidir.

Mmin korkusu ve midi eit olandr, (ftht, as, 44)

Korku duyusal deil, psikolojik bir azaptr, (ftht, s, 52)

Makamlarn bir ksm, zht, tvbe, ver, mchede, riyazet, kt huylardan arn
mak, iyi huylarla bezenmek gibi, Hakka yaklamak yolunda kulun lnceye kadar
vasflanaca makamlardr. Cennette ise bunlar kendisinden der.11 (ftht, bs, 9 8 )

Bir hadis-i erifte kendisini grmesek bile Allaha O nu gryormuasna ibadet et


mekle emrolunduk. Biz Allah gremesek de, Allah bizi grr. Bu hadis, tbnl-
Arablde murakabenin niteliini aklar. Murakabe, kulun btn hallerinde Allahn
kendisine muttali olduunu bilmesidir. Bu balamda murakabe, sadece bir bilgi ol
duu iin, mahede ve mkaefeden aadadr.12 u var ki murakabe, kulu btn
hallerinde itaat haline ve eriata uymaya sevk eder, nk Allah onun ne yaptn

604
Tarik

bilir. Bu durum, kiiyi mahede ve mkaefenin edebine ehil hale getirir. Muraka
be utanma duygusuna yol aar, utanmak, ilahi kata yaraan edebin tamamlanmas
iin zorunludur. Bu yzden eyh veya mridin grevi, srekli murakabe ve hayay
la, mridi ilahi mertebenin gerektirdii edebe sahip klmaktr. O halde murakabe,
huzur haliyle iman diri tutmaktr, haya ise bu huzurdan meydana gelen bir sonu
tur. bnul-Arab sadece haya zelliini sadece nefse vermez, onu btn uzuvlara
yaygnlatrr. Kulan hayas vardr, gzn hayas vardr vs.

Allahn kapsnn zilini aldmda


Murakb idim, ilahi deil idim.
Ta ki, gze Onun yznn parlts gzkt.
Artk s a d e c e O v a r d r , ( f t h t , b s , 56)

Bu, kalplerimizi teorik dnceden arndrmak, zikrederek Hak ile edep, murakabe
ve huzur yaygsnda oturmak, Haktan bize gelecek eylere hazrlanmak suretiyle
gerekleir, (ftht, Is, 45)

Her nefeste gizlilikte ve akta Hakk murakabe edebilmek insann takatini aar. Bu
yzden velilikler, genellikle, huzur sahibi olma ve murakabede btn hallerinde
gcn sarf etmekle gerekleir, ( f t h t, bs, 258)

Haya:

Kii kendi yannda bulunmayan bir ey hakknda dnrse, sfilere gre aklsz
dr. Bu, zikre devam etmek ve Allah ehli ile beraber oturmaktan baka ilac olma
yan bir hastalktr; sz konusu Allah ehli, zahirlerinde murakabe ve Allahtan haya
etmenin egemen olduu kimselerdir, (ftht, ds, 321)

Kul iin gven (eman) lezzeti meydana gelip, salih amellere baladnda ve mahal
lini temizleyip el-Melik olann katnda oturmaya istidad kazandnda, ve onun
mertebesinin layk olduu haklar rendiinde ve kendisine Hakkm verdii eyle
r in deerini bildiinde, bsbtn haya sahibi olur, ( f t h t, d s , 16 0 )

Farz olan haya, Hakkn seni haram kld ilerde grmesinden veya sana emrettii
ilerde bulamamasndan utanmaktr. Snnet olan haya ise avret mahallini yalnzken
amaktan utanmandr. nk Allah kendisinden utanlmaya en layk olandr.
(FTHT, BS, 20 3)

Haya, btn uzuvlar kuatr:

Gz baklmas yasaklanm eylerden ah koymak haya olduu gibi, iitilmesi ya


saklanm gybet gibi szleri duymaktan kula alkoymak da hayadr, (f t h t, bs,

206)

605
Tarik

t n s a n a y a r a a n , h a y a d u y g u s u n u k u la n d a o ld u u g ib i g z n d e d e e t k in k l m a s

d r . (FTHT, BS, 205)

Sfiler, ayrntlarnda gr ayrlna dm olsalar bile, Allaha'3 giden yolda r


zann gerekliliinde ve neminde gr birliine varmlardr. Acaba rza bir hal
midir, makam mdr? Rza takdirden nce midir, yoksa ona m katlr? Rza hem ka
zay ve hem de kazaya konu olan eyi beraberce ierir mi? Rza, bir adan kaza ile
ve kulun kazaya sabretme gc, buna bal olarak ondan raz olmasyla irtibatldr.
te yandan rza, ilahi adalete kar duyulan gerek inanla da irtibatldr: Allah b
tn hallerde takdir ve kazasnda adildir.

Makam, derinleilmesi gereken ve ayrlmann mmkn olmad her sfattr, rnek


olarak tvbeyi verebiliriz. Hal ise insann sadece bir vakitte bulunduu eydir. Sekr
[sarholuk], mahv, gaybet ve rza gibi. Veya hal, varl bir arta bal olan eydir.
Bu yzden hal, art ortadan kalkt iin ortadan kalkar, buna rnek olarak, belaya
sabretmeyi veya nimete kretmeyi verebiliriz. (ftht, BS, 9 6 )

Kutu'l-Kulub yazar eyh Eb Talib el-Mekki ve Ehlullahtan baka sfiler yle der
ler: Allah iki ayr ahsa tek bir surette veya bir surete iki kez asla tecelli etmemitir.
Bu nedenle lemde tecellinin eserleri birbirlerinden farkl olmu, bu eserler rza ve
gazap terimleriyle ifade edilmilerdir, (ftht, ds, 2 4 a)

Bazen glmek ve sevinmek, kabul ve rzaya kabilir. nk kendisi adna bir fiil
ilediin kimse, bu nedenle sana gler ve neesini gsterir. Bu durumda o, bu fiili
kabul etmi ve ondan honut olmutur. Bu yzden Hakkn glmesi ve neelenmesi,
fiilimizi kabul etmesi ve ondan honut olmasdr, (ftht, Is, 117)

notlar:

1 rade tasavvufta nemli bir rol oynar, Kueyri, Risalesinde ona zel bir blm ayrmtr. Bkz. Kueyri,
Risale, s. 92 -9 3 .
! Tasavvufla irade konusunda geni bilgi iin bkz. Abdlvehhab e-arani, el-Envarul-Kudsiyye fi-Mrijeti
Kavaidi's-Sfiyye, c. I, II.
1 lk sofilerin mrit-murat hakkndaki ifadeleri iin bkz. Kueyri, Risale, s. 93 -94 .
4 Mchede ve riyazetin gereklilii konusunda tasavvuf metinleri iin bkz. Kueyri, Risale, s. 4 9 ;
Gmhanevi, Camiu'l-Usul, s. 133; brahim Besyuni, Neetut-Tasavmfil-hlami, s. 20 -23 ; Abdlkadir
Geylani, el-Gunye h-Talibiyi'l-Hak, c. II, s. 182; Abdlkadir sa, Hakaik Anit-Tasavvuf, s. 112; Muhasibi,
Kitabul-Mesail, s. 127.
! Bkz. Tirmiz, er-Riyozet ve Edebun-Nefs, s. 99 .
6 lbnl-Arabde riyazet ve mchede iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, S, 139; S, 115; DS, 162; BS, s. 522.
1 Cneyd el-Lumada yle der: Kabz ve Bas: Korku ve mit anlamna gelirler. Uml insan itaate aar,
korku ise gnahtan alkoyar Bkz. Serrac, el-Luma, s. 420.
8 Sofilerin kabz ve bast hakndaki ifadeleri iin bkz. Kueyri, Risale, s. 59, 60, 61, 62-63.

606
Tasrif

9 Ayn ifadeyi Ali er-Ruzbaride grmekteyiz, bkz. Kueyri, Risale, s. 62. Korku ve mit kuun iki kanad
gibidir; dengeli olduklarnda ku da dengede olur ve uabilir; eksik olduklarnda ku da eksik kalr.
'tbn'l-Arabi'den nce bunu Muaz b. Cebel dile getirmitir, bkz. Kueyri, Risale, s. 60.
11 Murakabe, sadece bilgi ve iman olmakla. Rabbin btn hallerinde kuldan haberdar olmasyla birleir;
murakabe, inan ve bilgiye dayanan Hak ile bu beraberliktir. Mahede ise murakabe halinde bilgi ve
huzur halinde olan eyin kef olmasdr. Bkz. Gmhanevi, Camm'l-Usul, s. 211.
,2Sfilerin haya hakkndaki ifadeleri iin bkz. Kueyri, Risale, s. 9 8 ; Slemi, Tabahatus-Sjiyye, s. 162,
468.
13Sofilerin rza hakkndaki baz ifadeleri iin bkz. Kueyri, Risale, s. 89.

T a s r if Sad, ra ve fe kknden gelen kelimelerin byk ksm, "bir eyin dnmesi" an


lamna gelir. Zamann zerimizdeki etkisine sarf denilir. Byle isimlendirilmesinin nede
ni, insanlar deitirmesidir. Yani onlar halden hale geirmesidir, ( m u cem )

S?"

Kelime Kuran'da zikredilen szlk anlamyla gemitir.

Yeryznde byklenenleri ayetlerimden yz evirteceim. (7:146)


Rzgrlar hareket ettirmesi, dnen bir toplum iin ayettir. (45:5)

S?"

Ibnu 1-Arabdeki anlam iin bkz. K eram et.

T a v a li bkz. Levah, T avali, Levam

T e c e l l i (Feyiz [ak, tama], zuhur [ortaya kma, gzkme], tenezzl [inmek], fetih
[alma]) d m , la m ve llet harfi tek kktr. Bir eyin almas ve ortaya kmas demek
tir. Bir ey ortaya ktnda tecella e-eyu denilir. hreti nedeniyle tannan mehur
kimseye Ibn Cela denilir, ( m ucem )

S?"
Tecelli kk Kuranda zikredilen szlk anlamyla geer:

Ald zaman [tecella] o gndze yemin olsun ki. (92:2)


Hakk'n tecellisine gelince: Yaratklar iin byle bir eyin varln Kuran- Kerim ifade etmi deildir. Ak
sine Musa (a.s.) kendisini grmek isteyince Hak onu daa yneltmitir; stelik Hak Musaya deil, daa
tecelli etmitir. u halde Hakkn insanlara tecelli ettiini dile getiren ak bir ayet yoktur. nsana ynelik
ilahi tecelli ilahi hitap gibi, ancak lemin suretlerinde gerekleir. Rabbi daa tecelli ettiinde, da pa
ram para etmi, Musa da baylmtr. (7:143)

S?"

607
Tecelli

Tecelli2 tbnl-Arabnin dnce yapsnn her ynne sirayet eder ve btn teorile
riyle i ie girer. Hatta tecelli bnl-Arabnin vahdet-i vcd teorisinin zerine ku
rulduu dayanaktr. nk yaratma,3 varlk oalmakszn okluun birlikten4 k
mas ve tasavvuf! bilgi ancak tecelliyle yorumlanabilir. Abdurrahman Cmyi takip
ederek tecelliyi iki kka ayracaz: varlk tecellisi5 ve mahede tecellisi6 veya ilm-
irfan tecelli. Varlk tecellisi:7 Btn lem ez-Zahir [zuhur eden] ismi ynnden ilahi
tecellinin suretidir. Hak eyada8 tecelli eder, yani onlarda zuhur eder ve bu tecelliyle
eyaya varlk9 verir. lemde her nefes devam eden10 bu tecelli tektir ve tecellighm
istidadnn deimesiyle mazharlarda11 oalr.

Gayb veya ehadet [grnmez ve grnr] hangi lemde ve hangi eye tecelli eder
se etsin Hakkn tecellisi ez-Zahir12 isminden gerekleir. el-Btm ismine gelince: bu
isimde ne dnyada ne de ahirette13 tecelli sz konusu deildir. ( fTHt , 1:166)

lem Hakkm mmknlerin ilahi ilimde sabit hakikatlerine, yani a'yn- sbiteye
tecelli etmesinden ibarettir.14 A'yn- sabite Hak olmadan var olmalar imknsz ey
lerdir. Hak ise onlarn hakikat ve hallerine gre eitlenir ve suretlere girer, ( fuss,
81 )
lahi tecelli m m knlere varlk k azan drr!5 ( f th t , i:80)

Hak leme srekli ve genel tecellisiyle16 tecelli eder ve bu tecellide lemin mertebe
leri gerekte farkl olduklar iin farkllar. nk Hak lemdekilerin istidatlarna
gre tecelli eder. (FTHT, 11:556)

Bir tek ey bakanlarn gznde trlere ayrr, ilahi tecelli de byledir. ( fuss, 170)

Tesir eden birdir, tesir ise [onu kabul eden] kabiliyet ve istidatlara gre deiir. Ni
tekim bir tek fleme kandili tututururken, yanc odunu da yakar, ( bulga , 35)

uhd tecelli veya ilm-irfan mahede: Bu anlamda tecelli kefin bir tr olmas
ynnden marifetle birleir ve tecelligh silip [fena] bilgi kazandrr. bnu 1-Arabye
gre Allaha dair bilgi ancak bu yolla olabilir. Bu tecelli birdir ve mahallin istidadna
gre deiir.

Yetkin bilgi ancak ilahi tecellide ve Hakkm kalp ve ba gzlerinden perdeleri ama
syla gerekleebilir. Bylece kii ezeli ve sonradan yaratlmn hakikat ve mhiyet
lerinde bulunduklar hale gre ileri idrak eder, ( fuss, 133)

Kefin bir tr akl, bir ksm Hak kaynakldr [rabban], kinci tr tecelli yoluyla
gerekleir. Bu tr keif isim mertebelerinin artmasyla oalr. nk Hakkn b
tn isim mertebelerinden tecellileri vardr. Bunlarn en stn -kuatc ve birlik
zelliindeki ilahi tecellidir- tmel keifleri verir. Bunun zerinde ise zt tecellisi

608
Tecelli

v a r d r .'7 (n a , 35)

Tecelli kalplere alan gayb nurlardr, ( f t ht , ii :1 32)

Bizim ilmimiz lafzlardan tretilmi deildir. O fena'8 halinin ve vecd sultannn e-


gemen olmasyla kalbe gelen tecellilerden elde edilmitir. Bylece mnlar, tecelli
nin indii mertebeye gre benzerli ve benzersiz olarak ortaya kar. ( m esa l, 6, 7)

Tecelli9 seni baki klmsa ona itimat edilmez, ( la yelu, 1 8 )

Tecelli20 zevkin kendisiyle gerekletii istidadna gre gerekleir. Her eyi de isti
dadna gre idrak edebilirsin, ( fuss , 134)

NOTLAR:

' Aklamas iin bkz. Kueyri, Letaipl-larat, c. II, s. 259.


1 Bkz. bu szlkte, bir eyde tecelli, (okluktaki genel tecelli, (oklua genel tecelli, zti tecelli.
3 lbn'l-Arab yaratan-yaratlm ikiliini gidermek iin tecelli fiiline bavurup, yaratmay izah eder ve
varlktaki birlii korur. Bir hakikat vardr ve tecelli etmektedir, yani zuhur etmektedir. lem, onun te
celliler mertebesi veya zuhur mertebeleridir. Bkz. H alk, F eyz.
4 Bkz. V ah d et.
5 Abdkerim el-Cilt bilgi ve marifet dzleminde tecelli kelimesini korurken, varlk dzleminde tenezzl
kelimesini kullanr ve lbnl-Arabde grdmz dzen ve aamalarla yaratmay ona gre aklar.
Bkz. Kitab- Tezkari, s. 28-31.
6 Bkz. Cami, erh-i Fussu'l-Hikem, c. II, s. 172.
7 Varlk tecellisi=taayyn=feyiz.
8 lbn'l-Arab yle der: Onun benzeri gibi yoktur" (42:11). Bylece, sonsuz suretlerde tecelli edeceini
kabul etmekle birlikle, benzeri olamayacan ifade etmitir. Suretlerde tecelli edebilen Hakkn dn
daki eyler, herhangi bir eyde kendi sayesinde tecelli edemez, sadece Yaratanmn dilemesiyle tecelli
edebilir (el-Ftht'l-Mehkiyye, c. IV, s. 19).
9 Hakkm btnlktan zuhura kmas bir defada tamamlanmaz. bnl-Arabnin bu sreci aamalara ay
rp, feyz-i akdes ve feyz-i mukaddes diye isimlendirdiini grmekteyiz.
Tecelli sreklidir. Hak daima lemin suretlerinde tecelli ederken lem de srekli yok olucu, kendi yok
luunda sabittir. Hak srekli tecelli eder, yani lem daima yeni yaratl iindedir.
" lbnl-Arab tecellinin birliinin mazharlarda oalmasn srf tebih amacyla u benzetmeyle ifade et
mitir: Ik tektir, farkl renkteki camlara arpar ve oalr. Buna gre tek k, tek tecellinin benzeridir.
Renkli camlarn fazlal ise, mazharlarn istidatlarna benzer.
2lbnl-Arabye gre yaratmak, yoktan yaratmak deildir, gerekte yaratma bir zuhur, grnmez veya
btn olan eyin ortaya kmasndan ibarettir. Buna gre tecelli bir zuhur, dolaysyla ez-Zahir isminden
meydana gelir.
3el-Bln isminin ez-Zahir isminin hareketiyle elien bir hareketi vardr. ez-Zahir isme zuhura yneldii
gibi, el-Btn ismi de bttnla ynelir ve bu nedenle de onda tecelli bulunmaz.
14Feyz-i akdes.
15Mmknlere varlk kazandran tecelli feyz-i akdes tecellisidir. Bu tecellinin ilevini ii eya dolu fakat
karanlk olduu iin grlmeyen bir oday aydnlattmzda eyann grlr ve birbirinden ayrlr hale
gelmesi rneiyle izah edebiliriz.

609
Tecelligh

,s Bu srekli tecelli yeniden yaratmadr. lbnl-Arab yle der: "Hakkn ii tecelli etmek; mevcudun ii
ise srekli bakalamaktr" (Risle-i Kavaidi'l-Klliyye, s. 15).
17 Bkz. Z t T e c e llis i
l8Varlk tecellisi tecellli ettii eyi var ederken, marifet tecellisi yok eder.
19bn'l-Arabde tecelli belirsiz olarak geer, nk tecelli ya varlk veya bilgiyle ilgilidir. Hangisiyle ilgili
olduunu getii metindeki nitelik ve zelliklerini incelemeyi gerektirir. Burada tecelli, sz gelii, fani
klar, nk baki kaldnda ona itimat edilmez. O halde sz konusu olan bilgi tecellisidir.
tbn'l-Arab'nin tecelli gr hakknda geni bilgi iin bkz. el-Ftht-Mekkiyye, c. II, s. 71, 305, 307,
606; c. II, s. 107, 201, 311, 315, 321; Tecur-Resail, s. 32; Tercmanl-Eyvak, s. 148; Mevakiu'n-Ncum, s. 158;
Uklet-Mstevfiz, s. 52; Fussul-Hikem, s. 23, 26.

T e c e l l i g h lem btn paralaryla birlikte ilahi tecelli ile var olmutur ve varl
n srdrr; bu yzden o Hakkm meclas [tecelligh] veya ilahi isim ve sfatlarn
mazhar veya tecellighdr.1 En yetkin ve kmil mecla ise btn ilahi kemllerle or
taya kmas ve lemde tecelli etmi hakikatleri ztnda toplamas ynnden insan-
kmil, o da Muhammeddir (a.s.).

Sz konusu olan Hakkm tecelligh ise mutlaka tecellighlar [meclalar] arasnda bir
stnlk vardr.2 ( fuss , 79)

Halk Hakkn meclasdr [tecelligh]. ( f t ht , v:373)

Btn yaratlmlar Hakk'm tecellisinin mazharlandr.3( ft ht , iv :26o)

Evvelemirde Rabbine dellet eden insan- kmil ilahi isimlerin tecellighdr.


(FTHT, 11:104)

Hz. M u h a m m e d en b y k ila h i m a z h a rd r.4 ( ft ht , II:171)

N O T LA R :

1 Bkz. M ln assa, szlk anlam.


1 Tecellighlar istidatlarna gre farkllar. Tecelli bir iken, varlktaki grlr okluk buradan doar.
3 Ibnl-Arabi yle der: Minassa: Aras tecelligh. Onlar ruhani tecelilerdir (el-Fthtl-Mekkiyye, c. II,
s. 130).
4 Letaif'I-A'lm yazar tecellighlar uzun uzun sayar, bkz. s. 158; ayrca bkz. el-Fthtul-Mekkiyye, c. IV,
s. 302, 326; Fussu'l-Hikem, s. 23.

T e c r d bkz. T e f r d

T e ffrfd Tefrd slikin tecritten sonra ulat merhaledir. Slik kalbinden varl ve
Hakkn dndaki her eyi uzaklatrdnda, Biri birlemi olur. Ibnl-Arab ncesi'
sfiler bu iki terime ainaydlar. Ts (l. 378) bunlar yle tanmlar: Tefrd

610
Tek Varlk

ferdaniyet hakikatleri ile kadim Allah birlenmesinde kulun tek kalmasdr. Bir sfi
yle demitir: Mminlerden muvahhitler [birleyenler] oktur, lkin onlar iinde
mferritler azdr. Hseyin b. Mansur el-Hallac lm annda yle demitir: Vecd
sahibine yeterli gelen, Biri tek klmaktr. Tecrd ise kulun kalbinin beeri bulank
lklardan arndnda ilahi mahedelerle ba baa kalmasdr. Tecrd sorulduunda
bir eyh yle demitir: "Tecrd hakkn cereyan eden her eyden ayrlp tek kalmas
ve kulun da kendisine gzken her eyden kesilmesidir.'

Tecrit kalpten ve srdan lemin ve Hakkn dndaki her eyin silinmesidir. Tefrd
ise Hak ile ba baa kalmaktr, ( istilahat , 289)

N O T LA R :

' Tecrd ve tefrd hakknda ayrntl bir deerlendirme iin bkz. Gmhanevi, Camiul-Usu\, s. 214.
* Bu blmn evirisi iin bkz. Serrac, el-Lum'a: slam Tasavvufu, ev. Prof. Dr. Haan Kmil Ylmaz, s.
34'

T e k V a r l k bkz. V a h d e t -i V c u d

T e k l e r bkz. E fr a d

T e k l i f N b v v e t i Teklif nbvveti (nbvvet-i teklif), biten terii nbvvetidir.


lbnl-Arab onu genel nbvvetin (onda teklif sz konusu deildir) karsna yer
letirir.

Terii risalet ve teklif nbvveti, Allahn elisi Muhammedde (a.s.) kesilmitir.


Ondan sonra resul veya eriat getirecek bir nebi veya mkellefiyet yoktur. Geride
kalan, sadece anlay, hikmet ve bilgidir. ( ft HT, 111:456)

T e k v i n i E m i r T e k l i f i E m i r Tekvin! emrin eanlamllar meiyet emri, ol emri,


gizli emirdir. Teklifi emrin eanlamllar ise dolayl emir, ak emir1 vb.

Hibir ey ilahi meiyetin dnda gereklemez veya varln dna kmaz. lahi
emre gnah diye isimlendirilen bir eylemle kar kldnda, sz konusu olan tek
vini emir deil dolayl emirdir. nk meiyet emri ynnden yapt bir ite hi
kimse Allaha kar gelemez. Kar gelmek dolayl emir ynnden gerekleebilir.
(FUSS, 165)

Hakkn dorudan emrine hi kimse isyan edemez, nk o kn [ol] emriyle ger


ekleir. Ol, olmayan bir eye sylenebilir. Olmamak niteliindeki bir eyden di
renme gelemez, tlahi emir dolayl olursa, fiili emretmekle ilgili olabilir. Namaz kl
mak veya zekat vermek emredilir ve namaz kl denilir. Fiilin kipinden emir ismi t

6
Tekvin Emir Teklifi Emir

retilmitir. Bu durumda insanlardan dileyenler itaat ederken, dileyen isyan eder.


(FTHT, 11:588)

lahi emir ilahi iradeye kar gelmez. nk o ilahi iradenin tanm ve mhiyetine
girer. Burada karklk emir kipini -byle olmad halde- emir diye isimlendir
mekle ortaya kmtr. Kip irade edilmitir. Hakkn emirleri Peygamberlerin diliyle
ifade edildiklerinde emir deil emir kipleridir; dolaysyla onlara isyan edilebilir.
Bazen gereklemesi istenmeyen bir ey bu anlamda emredilebilir. O halde hi kim
se Allahn emrine isyan etmemitir. demin muhatap olduu aaca yaklamakla il
gili yasan yasa bildiren melein diliyle olduunu anladk. Bunun zerine dem
Rabbine isyan etti denilmitir, ( f th t , iv:43o)

Yukardaki metinlerden emrin her iki kknn zellikleri ortaya kmtr: Tekvin!
emir vastalarn2 ortadan kalkmasna bal gerek emirdir ve iradeye uygundur. Sz
konusu emir kn [ol]3 vastasyla gerekletii iin kar gelinmesi mmkn deildir.
Teklif! emir ise gerekte emir deil, emir kipidir. Bu emir peygamber4 vastasyla
mkellefe ular ve ancak gerekletikten sonra bilinebilir; baka bir bilinme yolu,
Allahn mmknn ilahi ilimdeki sabit hlini gstermesidir.5 Daha nce ortaya att
mz iki sorunun cevabn verdiimizi dnyoruz. Bunlar, ilahi emre isyan etmek
mmkn mdr ve bir fiilin ilahi iradenin dna kmas mmkn mdr sorular
dr. imdi ise nc soruya geebiliriz: Allahn irade etmedii bir fiili emretmesi
dnlebilir mi? lbnu 1-Arabnin bu konuyla ilgili ifadeleri gayet aktr:

Peygamber ve onun vrisi ilahi iradenin deil iradeye bal ilahi emrin hizmetkar
dr.6 Peygamber sorumlu kimselerin mutluluklarn dileyerek onlara ilahi emri u-
latrr, dolaysyla bir teblicidir. Bu nedenle Hz. Peygamber iinde emrolundu-
un gibi dosdoru ol (ii:i 12) ayeti bulunan Hud suresi ve kardeleri beni ihtiyar
latt"7 demitir. Dosdoru ol" ayeti Peygamberi ihtiyarlatmtr. nk Peygamber,
unu bilmiyordu: Ald emir iradeye uygun olup gerekleecek bir emir miydi?
Yoksa ilahi iradeye aykr ve gereklemeyecek bir emir miydi? Hi kimse irade edi
len ey gereklemeden iradenin hkmn bilemez. Allahn basiretini ap
mmknn ilahi ilimdeki halini gsterdii kimse ise gereklemeden nce bunu
bilebilir, ( fuss, 98-99)

Hz. Peygamber yle demitir: Beni Hud suresi ve kardeleri ihtiyarlatt."8 Hkm
bilgiye baldr, emre deil.9 Allah kullarna hakszlk yapmaz, nk Allah sadece
bilinenlerin [ilahi ilimde sabit mmknlerin hakikatleri, a'yn- sabite, malumlar]
verdikleri eyi bilmitir. lim bilinene tbidir.10 Her ey bilinenin kendiliinde bu
lunduu hale gre ortaya kmtr. Bylece Allahn O kullan iin inanszl ho
grmez (39:7) ayeti dorulanmtr. Rza [honutluk] bir iradedir ve irade ile emir

612
Tekvin Emir Teklifi Emir

arasnda eliki dnlemez. eliki ilim ile bilinene bal ilmin verdii hkm
arasnda olabilir. Allah dilediini yapandr ve sadece ilmin gerektirdiini diler. lahi
emirden bizde bulunan emrin kipidir. Bu yzden sana neyin emredildiine veya
neyden yasaklandna bak! Bu dnce sahibine gre emrin konusu bekleyerek
mahallini hazrlamaktr. Dorudan ilahi emir geldiinde nce kalpteki izine baklr:
Kalpte bir diren meydana geldii grlrse sahibinin hsrana uram ve hsrann
da kendisinden kaynakland anlalr. nk o Allaha bilgi veren hakikatinin sa
bit olduu mertebede byle idi. insan kalbinde baka bir ey, yani kabul bulursa, o
da ayn ekildedir. u halde Haktan gelen ilmin hkmn srekli gzlemlemeliyiz
ki bulunduumuz hali renelim. nk Allah bizde ancak bizim vastamzla h
km verir. Gzleminde bu hal zere olan kimse, emredilene kar ksa bile, bu du
rum ona zarar vermez ve onun Allah katndaki deerini eksiltmez. nk istenilen
gereklemitir, o da yaratmasnda Allah gzlemektir, ( f tu hat , iv :182)

bnl-Arab emir ile irade ilikisinde ortaya kan dnce sorununu bilgi balant
sn konuya katmakla aar. rade ilahi ilim ile ilahi emir arasnda bir farklla yol
amaz. Daha dorusu peygamberler vastasyla mkelleflere gelen ilahi emir kipiyle,
sbt mertebesinde bilinenden alnan ilahi ilim arasnda bir eliki bulunmaz. Aca
ba bnl-Arab sorunu zebilmi midir? Aslnda o hem ilahi irade ve hem de insan
iradesi hakknda zorunluluk hkmn vermitir ve hkmn kime ait olduu
bilinmez. lahi irade ilahi ilme tbidir; ilahi ilim bilinene tbi, bilinen ise a'yn- s-
bitemizdir. lahi emir bir mmkn hakknda hkm verdiinde mmknn kendi
sine bal olan ilahi ilme zt hkm vermez. Gerekte mmkn hakknda hkm
bizzat mmkn verir. bnl-Arabnin ifadesiyle hakkmzda hkm veren bizleriz.
te yandan insan iradesi btn fiillerinde zorunludur, nk insan ilahi ilimde nasl
sabit olmusa, dta da yle ortaya kmtr.12 te bu mmkn iin dardan deil,
znden kaynaklanan cebrliktir [zorunluluk]. bnl-Arab bylece yansmas ahlak
ynteminde tezahr eden belirli bir cebrilie ular. Bu cebrilik insann keml mer
tebelerine ykseli abasn dumura uratr ve u noktada snrlar: olumlu bir tutum
olarak beklemek ve gzlemek. imdiye kadar sorunun cevabn vermeye altk,
geride drdnc ve son soru kalmtr: Allah gnah ve ktl dilemi midir? B
tn fiiller bnl-Arabiye gre znde iyidir. Bunlar geici olarak kt diye nitele
nebilir.3 lahi rahmet4 iyi kt, itaat ve gnah arasnda bir ayrm yokken btn e
yay var etmitir.5

n o tlar:

1 bnT-Arab gizli emir ve ak emir terimlerini tekvini emir ve teklifi emir terimlerinin eanlamls olarak
kullanr. yle der: Hakkn emirlerine, kyamet saatine kadar uyulmu ve iitilmitir. Fakat bunlar giz-

613
Telvin

li emirlerdir, ak emirleri deil. nk Hakkn eriat koymas emrindendir. Fakat her duyan onu ge
rei gibi takdir edememitir, insan emrin kadrini bilemeyince, Hakkn emir ve yasana kar itaatsizlik
yapmtr" (el-Fthtl-Mefcfeiyye, c. IV, s. 350).
2 Bu ilahi emir vastalarn ortadan kalkmasyla Allah ile yaratk arasndaki zel ynden gerekleir. lahi
ilim, ya ilmimi yaratklarma yaz diye ifade edilmi Kalem vastasyla veya Allah ile arasndaki zel
ynden mmkn hakknda hkm verir. zel ynden gelen her ihsan, ilahi emir; Kalem vastasyla ge
len her iyilik, yaratlmtr (halk). Bu nedenle Dikkat ediniz, emir ve yaratma ona aittir (7:54) buyur
mutur. Bunu dorudan ve dolayl ihsan diye de isimlendirebiliriz. lbnl-Arabnin metni iin bkz. el-
Fthtl-Mekkiyye, c. II, s. 422.
3 lbnl-Arab burada Bir eyin olmasn istediinde ona ol der ve o da olur (36:82) ayetini takip eder.
Ayette tekvini emir iradeye balanmaktadr. u halde ilahi iradeye uygun olmadan fiil gerekleemez.
4 lk sfiler ilahi emir konusunda fazla derine inmemilerdir. ounluu tekvini emirle ilgilenmemi, do
layl ilahi emir -k i o eriattr- hakknda konumulardr. Mukatil b. Sleymann dolayl emir hakkn-
daki ifadesi iin bkz. Exeges coranique, s. 42, Tirmizye gre emrin hikmetle ilikisi ve bilginlerin emri
bililerine gre snflanmas iin bkz. a.g.y., s. 141.
5 Bkz. Sbt.
6 Bkz. lahi Emrin H izm etk r, lahi radenin H izm etkr.
7 Bkz. Hadis Dizini, no. 9.
8 Bkz. Hadis Dizini, no. 9.
9 Kul hakknda hkm ilahi ilme aittir, ilahi emre deil. Burada ilahi emir ile kastedilen, tekvini deil,
teklifi emirdir.
10lahi ilmin bilinenlere bal olmas meselesi, Abdlkerim el-Clnin bnl-Arabyle ters dt konu
lardan birisidir. Bkz. Insn- Kmil, s. 46. ili, lbn'l-Arabyi eletirirken, Hakkn leme muhta olma
yna dayanmaktayd. tbnl-Arabnin ise, bilginin bilinene tbilii grnde ilahi dairenin dna
kmad aktr. Buna gre burada bilinen ilahi ilmin dnda mevcut deildir; bilakis o, deyim
yerindeyse, ilahi ilmin nvelerine benzer. Bu anlamda ilahi ilim bilinene tbidir ve bu durum lemin
yaratlmasndan ncedir. lemin yaratlmasndan sonra ise, mevcut ilahi ilme tbidir. u halde Hakkm
bilgisinin bilinene tbi olmas gerekte kendi ztna tbi olmas demektir. Hakkn lemlere muhta ol
may ise, daimdir. Bkz. Ayn- Sbite/A'yn- s b ite .
" lbnl-Arab aka bir eyin yaratlmasnn Allah'n emrinden olmasnn ne anlama geldiini dile getirir.
Allahn emri o eyi var eden deildir. yle der: Yaratma emrinin katnda mevcut deilken o eyi var
eden kendisidir. Bylece Hak bir eyi var edenin Hak deil kendisi olduunu ortaya koymutur. Yarat
mada Hakka ait olan emretmesidir. Nitekim Bir eyi irade ettiimizde ona szmz oldur ve o da o-
lur" ayetinde bu durumu belirtmitir. Allah var olmay, Allahn emrinden kaynaklanarak eyin kendisi
ne nispet etmitir. Bu da, gerekte makul bir eydir (Fussu'l-Hikem, s. 115).
12Bkz. Ayn-l Sblte/A 'yn- S b ite.
13lbnl-Arabnin Allahn gnahlar iyiliklerle deitirmesiyle ilgili bir metni iin bkz. d-Fthtl-
Mekkiyye, c. II, s. 140.
14Bkz. R ah m et.
15Bkz. Fussu'l-Hikem, c. II, s. 120.

T e l v i n [Telvin kelim esinin tretildii] Levn siyahlk ve krm zlk gibi bir haldir. Her e
yin rengi, onu bakasndan ayran zelliktir. Elvan, "e itler", levn ise "t r" dem ektir.
Bir insan bir tek huyda kalm azsa, "renkli anlam nd a" m televven denilir, ( u s a n )

614
Telvin

Levn zikredilen iki szlk anlamyla Kuranda geer. Krmzlk ve siyahlk gibi bir renk olarak:

Dediler ki: Bizim iin Rabbine dua et, onun rengini (levn) aklasn. (2:69)

Tr anlamnda:
insanlardan, hayvanlardan renkleri (elvan) farkl olanlar vardr. (35:28)

IbnT-Arab! ncesi sfilerin telvin ve temkin tutumlar udur: Telvin, temkinin


mukabilinde doru yolu ve istikameti aramaktr. Telvin, temkinin kart olarak
(geree ulam kimselerin hali), hal ehlinin zelliidir. Telvin sahibi, temkin sahi
binin zddna (temkin sahibi ermi ve ulamtr), bir halden baka bir hale, bir nite
likten dierine geer. tbnl-Arab ncesi tasavvuf! metinlerde telvin, sahibinde bir
eksiklik iken, byk eyhimizde onu en yetkin makam olarak grmekteyiz. Telvin
temkinin zdd deildir, nk temkin, telvinde temkinden baka bir ey deildir.

Telvin kulun hallerinde intikal ettirilmesidir. Telvin, pek ok sfiye gre, eksik ma
kamdr, bize gre ise makamlarn en yetkinidir. Bu halde kulun durumu O her
gn bir itedir (55:29) ayetinde belirtildii gibidir. Temkin, bize gre, telvinde tem
kin sahibi olmaktr. Bir gre gre ise temkin erenlerin halidir, ( istilahat , 291)

bnl-Arab Allah ehlinden temekkn sahibi olanlar deyimini, balayann zddna,


ermi arif anlamnda kullanr.

eytan ariflere farz ibadetler getirir. Onlar, Allah karsnda herhangi bir ibadeti ye
rine getirmeye niyetleninceye kadar onlara elik eder. Geriye sadece yapmak kaln
ca, eytan arife yaptndan dince daha kymetli bir amel gsterir, arif de, birinci i-
badetle zamann ldrdn dnr, hemen o ibadeti terk eder ve kinciye ba
lar. blis, sz vermi iken Allah'a verdii ahdini bozmasn salad iin sevinir, ari
fin ise bundan haberi yoktur. Arif, iin banda, bunun eytandan kaynaklandn
bilmi olsayd, sa (a.s.) ve Allah ehlinden temekkn sahibi kimseler gibi, o ibadeti
nasl terk edeceini ve dierini nasl alacan bilirdi.2 ( f t HT, DS, 394)

N O T LA R :

1 Serrac telvin terimini yle tanmlar: Telvin, kulun hallerinde halden hale girmesi demektir. Bir grup,
hakikatin belirtisinin telvin olduunu iddia etmitir. nk telvin el-Kadirin kudretinin ortaya kma
sdr. Telvin, deimek demektir. Kalplerin ve hallerin deimesine iaret eden kimse ise hakikatin be
lirtisi telvinin kalkmasdr demitir... Bkz. Serrac, el-Luma, s. 443. Gmhanevi ise yle der: Musa
(a.s.) telvin sahibiydi, nk O Allahn kelamn duyma ve grme isteinden, halinin neticesi olarak
yzn rtmeye intikal etmitir. Muhammed (a.s.) ise temkin sahibi idi. Mira gecesi gittii gibi geri
dnm, o gece grd ve duyduu ey kendisine etki etmemitir (CamiuI-UsuI, s. 157).

615
Teslik/Slk

2 lbn'l-Arab'de telvin hakknda bkz. el-Ftuht'l-Mehkiyye, BS, s. 334; S, s. 20, 21, 27; S, s. 38; BS, s.
328.

T e s l i k / S l k bkz. T a rik

T e s l i m Sin, lam, mim ounlukla "salk ve afiyet" anlamna gelir. Baz istisnai kulla
nmlar da vardr, ancak azdr. Bilginler yle demitir: Allah, yaratklara ait her trl a-
yp, eksiklik ve yok oluculuk gibi niteliklerden 'salim' olmas nedeniyle, es-Selam'dr. s
lam kelimesi de bu kkten gelir. slam boyun emek demektir; nk O direnmek ve
imtina etmekten salim olmaktr ( mucem). Teslim, selam'dan tretilmitir. Es-Selam, ayp
ve eksiklikten mnezzeh olduu iin Allah'n ismidir, ( lisan)

Teslim Kuran- Kerimde Allahn hkm karsnda tam honutluk anlamnda kullanlmtr:

Verdiin hkmde nefislerinde bir sknt duymadan tam teslim olmadklar srece iman etmi
deillerdir. (4:65)

S?"
Teslim byk eyhimizde nceki sfilerin tanmlarnn dna kmaz. Crcanl terim
zerindeki tanmlar Hakkn kaza ve kaderini honutlukla karlamak ve bela gel
diinde dta ve ite bir deiiklik olmakszn sebat zere bulunmak diye zetlemi
tir. Geri lbnl-Arab teslimi edebe balamak zerinde srar eder: Kul, Allah kar
sndaki edebin gerei, kendiliinden teslim haline giremez; bunun yerine, Hakkn
kendisini yerletirdii teslim veya onun yoksunluu gibi bir makamda bulunur.

Nun harfinin yazlnda -ki o felein yarsdr- yle gariplikler vardr ki, sadece
teslim haliyle desteklenen ve lmn ruhuyla tahakkuk eden onlar dinleyebilir,
lm ruhu bir kimsede bulunduunda, onun itiraz etmesi veya gayret sarf etmesi
dnlemez, (f t h t , BS, 3 8 8 )

Teslimin belirlenmi mahal ve mevzileri vardr ki, edepli insanlar hal olarak ona ri
ayet etmilerken, hal ehli habersiz kalmtr. Teslimin olmaynn da belirli yeri ve
mevzisi vardr.2 Buna gre edepli kimse, ari, hkm verinceye kadar, hkm ver
meden bekleyen demektir. O hkm verenlerin en hayrlsdr, ( f th t , bs, 325)

N O T LA R :

1 Bkz. Crcani, Trifat, s. 39.


2 tbnl-Arabde teslim hakknda bkz. el-Ftuhtl-Mehkiyye S, s. 455; BS, s. 381.

6l6
Teslis

T e s l i s Se, la m ve se tek kelimedir ve saylarla ilgilidir, (m u cem )

<>

Selas Kuran'da sayy gstermek iin yer almtr.

Senin almetin salam olduun halde insanlarla gn [selase eyyam] sz syleyememendir.


(19:10)
[se/as] kiilik bir grup yoktur ki, drdncs Allah olmasn. (58:7)
Kelimenin sayya iaret etmesi anlamyla kaytsz artsz tek olan Hakk'a verilmesi mmkn deildir.
Kukusuz 'Allah n ncsdr1diyenler kfir olmulardr.1 (5:73)

S?"
Ibnl-Arabde teslis fikrini ve felsefesindeki yerini anlayabilmek iin kimi aratr
maclar gibi onu Hristiyanlktaki benzeriyle karlatrmayacaz,2 sadece drtleme
terimini hatrlatmakla yetineceiz. Teslis yaratmann asl ve duyusal, mantksal ve
manevi varlk dzlemlerinde sonu tretmenin ilkesidir. Yaratmak teslis [leme)
artlarn tadnda gerekleebilir: Buna gre teslis (yaratlmn somut varlnn
dayand) terbiin [drtleme] kart olarak yaratlmn varlnn asl ve ilkesidir.

Emir [yaratma] teklie dayanr ve onun teslisi vardr. Bu teslis de ve onun ze-
rindendir. teklerin ilkidir. lem de bu ilahi mertebeden meydana gelmitir. Al
lah "Bir eyi irade etliimizde ona szmz 'Ol' [Kn] demekten ibarettir. O ey de
hemen olur (16:40). buyurmutur. Bylece zt, irade ve sz sahibidir. Sonra n
birlii o eyde de ortaya km ve onun sayesinde kendi cihetinden yaratlmas ve
varlk ile nitelenmesi mmkn olmutur. Bu ey, yaratlann eylii, kendisini
yaratma eylemiyle meydana getiren Yaratannn [ol] emrini duymas ve emre uyma
sdr. Bu eye eyle karlk verir: kendisini yaratann ztnn karlnda sabit
zt, Yaratanm iradesinin karlnda iitmesi, Ol sznn karlnda bu yaratma
szne itaat etmesi. Bylece yaratmann esas iki taraftan da teslise dayanmtr:
Hak ve halk ynnden. Sonra bu zellik her eye sirayet etmitir. u halde varln
asl ve ilkesi teslistir, (fu s s , 115)

Birden bir ey meydana gelmez; ikiden de onlar birbirine balayan ve bylece on


lar birletiren bir nc e olmakszn bir ey meydana gelmez. Bu durumda o
ikisinden kendi zelliklerine gre meydana gelen ey onlardan oluur. Bylece teslis
varln btn ilerine sirayet eder, (f tu h a t , iii:1 2 6 )

Bir ey iki eyden meydana gelebilir, iki nclden netice meydana gelebilir.
( F T H T , l:S )

O halde teslis yaratmann ve bir rn meydana getirmenin3 esasdr. Bu, aslda by-

617
Tespih

leydi (halkn teslisi4 karlnda Hakkm teslisi), dolaysyla lemdeki her sonuca ve
rne de sirayet etmitir. nk her ilk kendi altndakilere sirayet eder. Bylece tes
lis bnl-Arabnin sevgiden meydana geldiini syledii olgular ve mnlar lemin
deki her eye ve neticeye sirayet eder.5

N O T LA R :

' lbnl-Arab yle der: diyen deil, Allah n ncsdr diyen kfir olmutur. ayet Allah iki
nin ncsdr demi olsayd, doru sylemi olurdu. Allahn ncleri olduu iki kii (Hz. Mu-
hammed ve Eb Bekir) hakknda ne dnebilirsin ki? Allah onlarn ncs olmakla, hicret ederken
maarada onlar koruduunu kast etmitir (el-Ftht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 370).
2 Ebl-l Afifi, Hristiyan felsefesinin ^Itnda, tbnl-Arabde teslisi yorumlamtr. Teslisi Hristi
yan kaynana irca ederken yle der: Teslis bnl-Arabnin dncesinde olduka nemli bir rol oy
nar. Gerekten de Mslman bir sfinin dncesinde teslisin byle bir rolnn olmas ilgintir, fakat
o, Mslmanlarca benimsenen ve aina olunan her eye kar kmken, iktibas ettii eyleri vahdet-i
vcd retisinin boyasyla renklendirebildii srece niin dierlerinden olduu gibi Hristiyanlardan
da iktibasta bulunmasn ki?" (Tlihat, s. 132). Baka bir yerde ise yle der: Bu lslami nazariyede Hris
tiyan tesirinin grlmesi iin, nazariyenin bandan sonuna kadar teslis dncesinin bulunmas yeter-
lidir (Mslmanlarn Logos Nazariyeleri, slam Dncesi zerine Makaleler iinde, s. 68). Aff'den teslisi
lbnl-Arabde say felsefesinde yetkin bir nazariye olarak yerli yerine koymasn beklerdik. Kukusuz
say bnl-Arabnin felsefesinde Yunan felsefesinde olduu gibi nemli bir rol oynamtr. ayet teslisi
Hristiyan felsefesinden aldyla ilgili Affyle bir tartmaya girseydik, unu sormak gerekirdi: Peki
tbnl-Arab birlii, ikilii, drtl vs. nereden almtr? Her saynn bnl-Arab metafiziinde bir ro
l vardr. Buna gre bir, varlk hakkndaki nazariyenin esas ve merkezidir. ki saysnn tek varlk ha
kikatinin iki ynn yorumlamasnda nemli bir rol vardr. Drt, bnl-Arabnin eyann ayakta du
ruunu kendisine gre yorumlad bir saydr. Be, mertebelerin saysdr vs. Burada Affnin Haktaki
teslise iaret iin sals'l-Hak terimini kullandna iaret edelim (Tlikat, s. 133). Halbuki bu, lbn'l-
Arabnin kullanmad bir terimdir. lbnl-Arab ferdiyet kelimesini kullanmtr. Bu balamda
Hakkn ferdiyeti demek gerekirdi.
3 lbnl-Arabde teslis iin bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, c. III, s. 129,172, 496 (rahmet teslisi.); ei-Ffht'-
Mekkiyye, c. I, s. 39; el-Fthtl-Mekkiyye, S, s. 167 (besmeledeki teslis); Fussu'l-Hikem, s. 115,117, 214.
4 Tek bana birden bir sonu kmaz. Bir sonu olabilmesi iin gerekir. bnl-Arabnin says
hakkndaki bu teorisi her trl yaratma ve sonu kartmakla rtr. Hakk'n teslisi yaratlm her
eyde bulunan ynlerden birisidir. Hakkn bu anlamdaki teslisi belki de Affyi lbnl-Arabnin
hakkndaki nazariyesini Hristiyan felsefesiyle mukayese etmeye yneltmitir. Fakat Hristiyanlarn tesli
si ahslarla ve bir hedefle belirlenmitir, yaratma ve sonu kartmayla ilgisizdir. Halbuki lbnl-
Arab'nin teslisi her trl yaratma ve sonu kartmaya nfuz eder. stelik lbnu 1-Arabnin teslisi Hris
tiyan teorisinin zdddr. Hristiyanlar ufenumu bir yaparlarken, lbnl-Arab Biri ler. yle der:
"Sevgilim, bir iken, oldu" (Tercman'l-Evak, s. 46). Buna gre tek olan Hak, yaratma mertebesinde
bir sonu meydana getirmek iin olmutur.
s Mnlar leminde bir sonucun kmas iin iki ncln birlemesi gerekir, bunlarn arasnda bir hare
ket meydana gelir ki, ona nikah denilir.

T e s p i h Sin, ba ve ha iki kktr. Birincisi ibadet, kincisi ise gayret trdr. Birinci an
lamda O subha, yani namazdr. Subha farz olmayan nafile namazlara denilir. Fakihler

618
Tevekkl

yle derler: Yolcu iki namaz bir arada klar ve bunlarn arasnda tespih etm ez, yani bu
iki namaz arasnda nafile namaz klmaz. Tespih de bu kapsamdadr ve o Allah' her tr
l eksiklikten tenzih demektir. Allah'n sfatlarndan birisi de es-Subbh'tur. Bu sfat,
belirttiimiz anlamyla, Hakk'n kendisine yaramayan her eyden mnezzeh olmas
demektir, (m u c em )

V?"
Tespih Kuranda gece, melekler, insan, rzgar vb her eye izafe edilerek bir ibadet tr olarak zikredil
mitir.

Gklerde ve yerde ve ikisinin arasnda olan her ey Allah tespih eder. (64:1)
Rzgar onun hamdini tespih eder ve melekler de tespih eder. (13:13)

Tespih bnT-Arabde belirtilen bir ibadet tr anlamnda kullanlr.

O (Abdullah b. El-Murabt), gecesini tespih ederek ve Kuran- Kerim okuyarak ge


irirdi. (f t h t , bs, 52)

bnl-Arab her eyin Allah tespih ettiini dile getiren ayetten donuk eyler de da
hil olmak zere, her eyin hayat sahibi olduunu kartr. nk ancak canl tespih
edebilir (Bkz. Hayat).

iman ve hayat, diride ve mminde temizliin ta kendisidir. nk hayat sayesinde


diri Allah tespih edebilmitir, (f t h t , bs, 353)

Tespih2 a n c a k c a n ld a n k a b ilir , ( f t h t , bs, 585)

N O T LA R :

Tespihin tanm iin bkz. CrcnI, Tarifat; Hakim Tirmiz, Hatml-Evliya, s. 83.
2 bnl-Arabde tespih iin bkz. el-Ftuhtl-Mehkiyye, BS, s. 353,585; AS, s. 420, 421.

T e v e k k l Vav, k a fv e lam tek kktr ve "iinde bakasna gvenmek" anlamna ge


lir. Tevekkl de ondan gelir. Tevekkl, "ite acizlik gstermek ve bakasna itimat et-
m ek"tir. kendisine havale edildii iin vekil vekil diye isimlendirilmitir, (m u c em )

s?

Tanr Kuranda kendisine tevekkl etmeyi emretmitir ve mminleri de tevekkl edenlere olan sevgisine
tevik etmitir. Allah Mslman ve mminin vekilidir:

Azmettiinde, artk Allaha tevekkl et, kukusuz Allah tevekkl edenleri sever. (3:159)
Allah'a iman etmiseniz, Mslmanlar iseniz, Ona tevekkl ediniz. (10:84)

619
Tevekkl

s?-

Tevekkl, kalbin glk ekmeden Allaha itimat etmesi, O nun katnda bulunan e
ye gvenmesidir. Tevekkl, hal ve makamlardan birisidir. tbnl-Arab yle der:

Tevekkl nefislerin ynelme alkanlnda olduklar leme konulmu sebeplerin


yoksunluunda, sknt ekmeden kalbin Allaha itimat etmesidir; glk ekerse,
tevekkl etmi saylmaz.1 (ftht, i:i99)

Tevekkl, paralanmaz bir makamdr. Tevekkl kefeder ve ariflere gre drt yz


seksen yedi derecesi vardr. Tevekkln mlk, melekut ve ceberut gibi btn lem
lerle balants vardr, (f t h t , ii:2 o )

Tevekkl, Allah suretine gre ve halifesi olarak yaratp g vermesine ramen, ku


lun lemde tasarrufu terk etmesidir. nsan ister fiili kendisine ait grerek Allaha te
vekkl etsin, ister halife olarak kendisinin de fail olduunu dnsn, her eydeki
gerek fail, sebep perdelerinin ardndan Haktr. Bu balamda, gerek bir tevekkl
yoktur, nk varlk ve vaka dzleminde fiil ve tasarruf, zten Allaha aittir. Mm
kn fiile sahip deildir ki, onu Allaha dayandrsn:

Allah yle buyurur: Allahtan baka ilh yoktur, Onu vekil edininiz" (73:9). Allah
bununla sadece ilah olann vekil olabileceine dikkat ekmitir; nk ilah yaratc
lar olduu iin insanlarn maslahatlarm en iyi bilendir. Dolaysyla bu gerei bi
len mmin Hakk vekil edinir ve ilerini ona teslim eder; gerekte de yle olduu
gibi, ilerinin kontroln onun eline verir. Bu yzden insan byle yapmakla, vaka
ya bir ey katm olmaz, ( ftht, i:20o)

Vekalet, canllk gibi btn leme sirayet eden ilahi bir rtbedir. lemdeki her ey
canl olduu gibi ayn zamanda tevekkl edicidir. Hakka szyle tevekkl etme
yen, haliyle eder ve hakknda delil ortaya kar; Hakka szyle tevekkl ederse de,
hakknda delil ortaya kar. nk vekil, mvekkilinin tasarruf izni verip, diledii
ilerde vekillik yetkisi verdii konularn dnda tasarruf edemez. Bu balamda pey
gamberler tebli konusunda vekildirler, (f t h t , IV -.2 8 1 )

Gerek tevekkl varlk halinde mmknden ortaya kmaz. Gerek tevekkl, yok
luk halinde mduma aittir. Mdum var oluncaya kadar gerek tevekkl zelliiyle
nitelenmitir; var olduunda ise tevekkl der.2 (ftht, i:20i)

n otlar :

' Sfilerin tevekklle ilgili ifadeleri genellikle lbnl-Arab'nin zikretlii birinci anlamla snrldr.
Kueyride (s. 415-35) sfilerin tevekkl anlaylarnn boyutlarn ak bir ekilde grdmz mstakil

620
Tevekkl Klc

bir blm vardr. Sehl b. Abdullah yle demitir: "Tevekklde ilk makam, Allah'n karsnda hareket
gc olmayan gassal elindeki l gibi olmaktr. Hamdun yle der: Tevekkl Allaha smsk sarlman
ve Ona itimat etmendir. Tevekkln mahalli kalptir. Dta hareket etmek, tevekkle aykr deildir.
Adamn birisi deve zerinde Peygambere gelmi ve Ey Allahn elisi! Deveyi balayaym m, Allaha m
tevekkl edeyim? diye sormu. Hz. Peygamber Bala ve tevekkl et. Bir Hafi, Bir adam Allaha te
vekkl ettim diyor, halbuki Allaha iftira ediyor. Allaha gerekten tevekkl etseydi, hakkndaki muame
leye de raz olurdu. bn Ata tevekkln hakikatiyle ilgili bir soruya yle cevap vermitir: ok muhta
olmana ramen sebeplere ynelmemektir.
2 lbnl-Arabde tevekkl iin bkz. el-Ftuhtul-Mekkiyye, BS, s. 383; S, s. 155; DS, s. 21; BS, s. 120; AS, s.
5*7-

T e v e k k l K l c bnl-Arabl yle der:

Gl ve bereketli avu ortaya kmaz


Tevekkl klc ortaya kmadan, ( fth t , bs, 120)

T e v h i t Tevhit [birleme] Mslmamn ayrlamayaca bir haldir, bu nedenle lbnl-


Arablnin bazen dile getirdii tevhit irktir veya tevhit mevcut deil makuldr
gibi ifadelerini l almamak gerekir. Tevhit, her halkarda, Mslman iin var ci
lan ve gereklemi bir olgudur. bnl-Arabnin iaret ettii tevhidin reddi ise, be
lirli bir niteliin reddinden ibarettir. Baka bir ifadeyle bnl-Arabnin hedefledii
tevhit, altnda bulunan tevhit anlaylarn irk haline getirir ve bu anlamda tevhit
makuldr, mevcut deildir. te, genel anlaya anszn arpan gsterili ifadelerini
byle anlamak gerekir. bnl-Arab btn psikolojik ve ahlaki kavramlar ontolojik-
varlk terkiplerine dntrd gibi, tevhidi de ulhiyet alanndan varlk alanna
tamtr. Bu, tevhidin ikinci anlamnda ortaya kacaktr. Tevhit derecedir: ba
zen dereceler slikin ykseldii mertebelerdir, bazen birleyenlerin tevhitle ilikileri
nin farkllndan meydana gelir. Bu durumda tevhit, delil tevhidi, hal tevhidi ve
mahede tevhididir. Birinci tevhit, akl yrtmeyle Allahn birliine ulamalar y
nnden avamn tevhididir. Bu ilk tevhit, bnl-Arabnin belirttii gibi, ekilci alim
lerin tevhididir. Biz bu tevhidin balangtaki kimselerin tevhidi olduunu ekleyebi
liriz. kinci tevhit, Hakkm birleyenin bir nitelii haline geldii bir tevhit olmas y
nnden, gerekte nafile ibadetlerle Hakka yaklamaktan ibarettir. nc tevhit ise
ontolojik bir tevhittir ve bu tevhitte ehadet ifadesi, Allahtan baka mevcut yoktur
eklini alr.

Tanrmn lemle beraberlii srekli olduu iin, varlkta ve yoklukta okluk hkm
ezeli olmutur. Hak, yokluk halinde mmknle beraber olduu gibi, varlk halinde
de onunla beraberdir. Bu yzden her nerede olursak olalm, Allah bizimle beraber

62i
Tevhit

dir. u halde tevhit mevcut deil, akledilirdir; birlik de mevcut deil akledilirdir.
Hak birlii dilemi olsayd, lemi yaratmazd. Allah ilk ortak klan kimsedir, nk
O kendisiyle beraber lemi varla ortak yapmtr. limin gzn amas veya nef
sini basiretli yapmas, varlkta ortak olmasyla gereklemitir, u halde onun tev
hitte bir zevki yoktur. O halde tevhidi nereden bilecektir? Ona Yaratann birle
dendiinde, bu hitab anlamamtr. Bunun zerine bu hitap tekrarlanm ve peki
tirilmi ve ona Birden sadr oldun denilmitir. Bunun zerine lim yle cevap
vermitir: Ne dediini bilmiyorum? Ortaklktan baka bir eyi anlamyorum? n
k, benim ile onun arasnda bir nispet yok iken, tek bir zttan meydana geliim
mmkn deildir. Dolaysyla, aramzda bilgiye veya kudrete dayanan bir bant
olmaldr ki, bu zorunludur. Sonra, ayet beni Yaratan kudret sahibi ise bu durum
da aramzda ikinci bir ortaklk olmaldr. Bu ikinci ortaklk benim ztmda onun
kudret eylemini ve varlmda tesir ediini kabul zelliinin bulunmasdr. u halde
ben Birden sudur etmedim, ben, kudret fiilinin tesirini kabul eden bir eyde kadir
olan Zttan sudur ettim; bu durumu illetleri benimseyen kimselerin gryle i-
fade edersem, illetin hkmnden ve maluln kabulnden sudur ettim. Dolaysyla,
vahdetin varlkta bir tadnn olduunu bilmiyorum.

Sadece Yaratanm bir kalsn isledim


Bunu kabul ediim istediimi yapmama engel oldu

Ey birleyen nereye gidiyorsun! Sen birledin, birlemen irk kotuuna tanklk eder.
nk tevhit, birleyen ve birlenin varlyla mmkndr.1 u halde bir okluun
bulunmas gerekir, o halde ortaklk zorunludur, ( ftliht, iv :307)

Tevhidin derecesi vardr:

Tevhit, ilim, sonra hal, sonra ilimdir. Birinci ilim, delilin tevhididir ki, bu, avamn
tevhididir. Avam derken ekilci bilginleri kast etmekteyim. Hal tevhidi, Hakkn se
nin niteliin olmasdr. Bylece o sen olmaz, sende olur. Attnda sen atmadn, Al
lah att ( 8 : 1 7 ). Halden sonraki ikinci ilim ise mahede2 tevhididir. Bylece eyay
birlik ynnden grrsn. Bu durumda ancak Biri grrsn. ( tecellIyat , 27)

tbnl-Arab tevhit hakkmdaki bu kapsaml bakn srdrmez, nc tevhide,


yani mahede tevhidine dalmak iin birinci ve ikinci mertebeyi aar. u halde
Ibnl-Arabye gre tevhit, vahdet-i vcddur. Bsbtn irk ise Hak iin ulhiyette
deil, varlkta ortak klmaktr. Varlkta ikiliin ortadan kaldrlmas olarak tevhit:

Btn ynlerden birleyenin halife olmas geerli deildir. nk halife, memleketin


yklerini tamakla memurdur. Tevhit ise onu btnyle Hakka yneltir ve baka
sna yer brakmaz. O halde tevhit toplar, hilafet datr. ( tecellIyat , 3 0 )

622
Tevhit

Tevhit senin kendinden, ondan, lemden ve fenadan da gemendir. Artk bunu a-


ratr! Hakkn dndaki her ey, kayar, her eyin varln Allah srdrr. Bir eyin
varlnn srmesi tevhit sayesinde mmkndr ve varl sren her ey, tevhit sa
hibidir. (TECELLYAT, 33)

Tevhit senin bakan, O nun ise baklan olmasdr. ( tecelly a t , 34)

irk: Varlkta bakasn ortak komak:

Allah tektir ve orta yoktur. O nun orta varlnn kayna kendisi olandr, Al
lahn varlyla var olan deildir. Varlnn kayna kendisi olan, Hakka muhta
olmaz; ikinci Rab haline gelirdi, bu ise imknszdr. O halde Allahn asla orta
yoktur. Allahn yannda kendi bana var olan baka bir eyi mmkn gren kim
se, irk komutur, ( hve , 190)

Nefsin bilgisinin faydas, senin varlnn ne mevcut ne de mdum olduunu bil


men ve renmendir. Sen vardn, ne olmaktasn ve ne de olacaksn. Bylece Al
lahtan baka ilh yoktur ifadesini anlarsn. Allahtan baka ilah yoktur ve O ndan
bakasnn varl yoktur. Birisi unu iddia edebilir: Rubbiyeti ilevsiz braktn.
yle cevap veririz: Ben Hakkm rablgm etkisizletirmedim, nk O merbub de
il ezeli olarak Rab; ezeli Yaratandr, yaratlm deildir, ( hve , 1 98)

bnl-Arab Kran- Kerime bakm ve onda Tanrnm tevhidi otuzalt blme ayr
dn grm, ardndan her zel tevhit kalbna bir isim vermitir. Aada, zetle
bu 36 ksm zikredeceiz, nk bu tevhit trlerinden her birisi, gerekte, bir te
rimdir, fakat imknmz bunlar aklamaya el vermez, bu konularda daha fazla ak
lama grmek isteyenler el-Ftht'l-Mekkiyye'ye 3 bavurabilir. Birinci tevhit, Birin
birlenmesidir. u ayette dile getirilmitir: Sizin ilahnz tek ilahtr, Ondan baka ilah yoktur,
rahim ve rahmandr (2:163). ikinci tevhit, hviyet veya tenzihin birlenmesidir. Allah, kendi
sinden baka ilah olmayandr, 0 el-Hay ve el-Kayyumdur (2:255). nc tevhit, nefesin harfle
rinin tevhididir. Bu harfler elif, lam ve mmdir: Elif Lam Mim! Allah, kendisinden baka ilah
olmayandr. 0 el-Hay ve el-Kayyum'dur (3:2). Drdnc tevhit, meiyetin birlenmesidir. 0
sizi rahimlerde diledii gibi tasvir edendir. O'ndan baka ilah yoktur, azizdir ve hakimdir (3:6). Beinci
tevhit, ehadet veya adaletin birlenmesidir. Allah, melekler ve adaleti yerine getiren ilim sahip
leri Ondan baka ilah olmadna tanklk etmilerdir (3:18). Altnc tevhit, takdir ve belirlemeyi
kendinde toplayan isimle nitelenmi hviyetin birlenmesidir. Allah, sizi kendisinde kuku
bulunmayan gnde toplayacak olandr ve Ondan baka ilah yoktur (4:87). Yedinci tevhit, Rabbi
Yaratan ismiyle birlemektir. te O Rabbinizdir, Ondan baka ilah yoktur. Her eyin Yaratan'dr.
Ona ibadet ediniz (6:102). Sekizinci tevhit, uyma tevhididir. Sana Rabbinden vahyedilen eye
tbi ol. O'ndan baka ilah yoktur ve irk koanlardan yz evir (6:106). Dokuzuncu tevhit, el-

623
Tevhit

Mrsil isminde Hakk birlemek veya mlkn birlenmesidir. Ben sizin hepinize Allah'n
elisiyim, O gklerin ve yerin mlknn sahibidir ve Ondan baka ilh yoktur. O diriltir ve ldrr
(7:157). Onuncu tevhit, kulluu emreden birlemedir. Ancak tek bir ilaha ibadet etmekle me
mursun. Ondan baka ilah yoktur ve O irk kotuklarnzdan mnezzehtir (9:31). Onbirinci tevhit,
yeterlilik tevhididir. ayet yz evirirlerse, de ki: Allah bana yeter, O ndan baka i-
lah yoktur, O'na tevekkl ettim ve O yce Arn Rabbdr (9:129). Onikinci tevhit,
yardm dileme veya kavumann tevhididir. Boulmaya yz tutunca, O'ndan baka ilah olma
dna inandm, Israiloullarnn inandna iman ettim (10:90). Onnc tevhit, Hve tevhidi
veya karlk istemenin tevhidi. ayet size icabet etmezlerse, biliniz ki, onun Allahn ilmiyle indi
rildiini ve Allahtan baka ilah olmadn biliniz. Artk teslim oldunuz mu? (11:14). Ondrdnc
tevhit, dn tevhididir. Onlar Rahman inkr ederler, de ki O'ndan baka ilah yoktur, O'na te
vekkl ettim ve dn onadr (13:30). Onbeinci tevhit, korkutma veya tvbe tevhididir.
Melekler Onun emrinden Ruh ile birlikte onlar korkutmak ve Benden baka ilah yoktur ve sadece ben
den korkun diye, diledii kullarnn zerine iner (16:2). Onaltnc tevhit, deitirme tevhididir.
O gizliyi ve a bilir, Ondan baka ilah yoktur ve gzel isimler onundur (20:8). Onyedinci tevhit,
iitme tevhididir. Ben seni setim ve vahy edilene kulak ver: Ben Allah'n, Benden baka ilh yoktur
ve bana ibadet et (20:13). Onsekizinci tevhit, kuatma tevhididir. Sizin ilahnz kendisinden
baka ilah olmayan Allahtr, O her eyi ilim itibariyle kuatmtr (20:98). Ondokuzuncu tevhit,
uyma ve tanmlama tevhididir. Senden nce gnderdiimiz her eliyi Ondan baka ilh olmad
n vahyettik (21:25). Yirminci tevhit, ifahi hitap veya rahatlatma tevhididir. Ona g yeti-
remeyeceimizi zannetti (21:38). Yirmibirinci tevhit, Hakkn tevhididir. Melik ve Hak mnez
zehtir. O'ndan baka ilah yoktur (23:116). Yirmiikinci tevhit, gizlilik tevhididir. Allah kendisin
den baka ilah olmayandr (27:26). Yirminc tevhit, seme tevhididir. Allah kendisinden
baka ilah olmayandr (28:70). Yirmidrdnc tevhit, tevhide gre hkm verme tevhi
didir. Allah ile birlikte baka ilaha dua etme. Ondan baka ilah yoktur ve Onun vechi mstesna her
ey helak olacaktr (28:88). Yirmibeinci tevhit, sebeplerin birletirilmesidir. Allahtan baka
bir Yaratan m vardr? Gkten ve yerden sizi rzklandrr, Ondan baka ilah yoktur (35:3).
Yirmialtnc tevhit, aknlk tevhididir. Onlar, kendilerine Allahtan baka ilah yoktur denildi
inde byklk taslarlar (37:35). Yirmiyedinci tevhit, iaret tevhididir. te o sizin rabbinizdir,
Ondan baka ilah yoktur (39:6). Yirmisekizinci tevhit, dnme tevhididir. Cezalandrmas
iddetledir. O'ndan baka ilah yoktur (40:3). Yirmidokuzuncu tevhit, ihsan tevhididir, ite o
sizin Rabbinizdir. Her eyin yaratmdr, Ondan baka ilah yoktur (40:62). Otuzuncu tevhit, hayat
veya her eyin tevhididir. O diridir, kendisinden baka ilah yoktur. Ihlasl bir ekilde Ona dua edi
niz (40:65). Otuzbirinci tevhit, bereket tevhididir. O'ndan baka ilah yoktur, ldrr ve diriltir.
Sizin ve babalarnzn Rabbidir (44:8). Otuzikinci tevhit, t tevhididir. O'ndan baka ilah
yoktur ve senin ve btn kadn-erkek mminlerin gnah iin dua et (47:19). Otuznc tevhit, i-

624
T ls m l H a z in e

lim tevhididir. Allah, kendisinden baka ilah olmayandr. 0 gayb ve ehadeti bilendir. O rahman ve
rahimdir (59:22). Otuzdrdnc tevhit, sfatlarn tevhididir. O Allah ki ondan baka ilah yok
tur. O el-Melik ve el-Kuddustur (59:23). Ozbeinci tevhit, vakar ve dn tevhididir. Allah
kendisinden baka ilah olmayandr. Mminler sadece Allah'a tevekkl etsinler (64:13). Otuzaltnc
tevhit, vekalet4 tevhididir. Dounun ve batnn Rabbdr, Ondan baka ilah yoktur ve onu vekil e-
dininiz (73:9).

N O T LA R :

' Bu ifade Hallacn szn hatrlatmaktadr: Hallaca Allaha nasl gidilir?" diye sorulmu. O da yle ce
vap vermi: Gitmek iki kii arasnda olabilir, Allah ile beraber baka kimse yoktur. Bkz. Abdlkerim
YaK, Di rasat, s. 324.
2 tbnl-Arabde mahede mertebesine ermilerin tevhidi iin bkz. Kimya-i Saadet, s. 6.
3 Bkz. lbnl-Arab, el-Fcuht'l-Mekkiyye, c. 11,5.405.
4 lbnl-Arabde tevhit hakknda bkz. Kitabu'l-Hve, s. 204; Ruhu'l-Kuds, s. 76; Risale ileyeyh, s. 10; Risa
le la-Yeulu Aleyh, s. 13; el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. III, s. 38, 311; el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 133,137, 366;
Tecelliyat, s. 29-39. Ayrca bkz. Risale, s. 134; Gazali, Ravzatut-Talibin, s. 35; Besyuni, Tasavvuf, s. 282;
Ahmed Gazl, et-Tecrid f-Kelimetit-Tevhid.

T ls m l H a z in e

Allahn rahmeti taayynde ilklerin ilkinin zerine [Muhammedi hakikat] olsun; o


zti hakikatin ve klli ztn, ulvi rtbenin, vlm mertebenin, dnya ve dinin,
gizli ve byk incinin, saklanm-tlsml hzinenin sahibidir, ( akku l-cuyb, 17 )

Tlsml hazine, bnl-Arabfnin Muhammedi mertebe iin kulland bir isimdir.


Abdlani en-Nablusi lbnl-Arabnin es-Salat isimli kitabnn erhinde tlsml ha
zine deyimini aklarken yle der:

Hazine, yok olucu ve fani varlklarn suretlerinde gizlenmi ey demektir.


Mutalsem, tlsmdan gelir; yabanc bir kelimedir. Araplar onu gizlilik ve sakllk an
lamnda kullanrlar. Tlsm kelimesinin harfleri tersinden okunduunda musallat
haline gelir. Musallat, rasat demektir. Bu ilahi hzinenin imkn rtleriyle sak
lanmas arttr. Bu yabanc kelime, hazine zerine bir tlsm gibidir. Dolaysyla tl
sm, eriat ve hakikate uymakla zlr, ( salat, 1 1 )

T o p l a n m D a l m bkz. B ir - o k

T o p la y a n is im Eanlaml terimler, imamul-mukaddem [ne gemi imam],


imamul-cm [toplayc nder], cdmu'l-esma [isimleri toplayan], delz-zt [ztn
delili], lahi isimlerden her birisi zta dellet eder; fakat bu dellet, belirli bir nispet

62 5
Toplayc Bemamec

ve ayr bir hakikate gre gerekleir. Bu yzden el-Kadir ismi, el-lim isminden
farkldr. Her isim kendine zg bir hakikate sahip iken, Allah btn ilahi hakikat
leri ve isimleri kendinde toplar. Bu isim, belirli bir nispet veya zel bir hakikat itiba
riyle zta dellet etmez.' Bu nedenle btn isimleri toplayan isim Allah ismi olmu
tur.

ne gemi ve kuatc imam, Allah ismidir. O btn isimlerin mnlarm kendin


de toplar. Allah ismi, zta dellet eder ve isimleri kendinde toplar. Allah cm2 i-
simdir, bu yzden btn ilahi isimlerin mnlarna sahiptir, ( f th t , c. iv, 122)

NOTLAR:

1 Sadreddin Konev yle der: Bu isim (Allah), klli ve cm bir isimcT; mhiyeti asndan bu isim hak
knda herhangi bir hamd veya hkm taayyn etmez ve hibir eyin ona isnad sahih deildir. Bu isme
izafe edilen her istek, tevecch ve iltica, tevecch sahibi, isteyenin ve mltecinin haline gre, bu cz ve
snrl nisbet ile izafe olunur. Bu isim, hakikat asndan deil, sadece lafz asndan zikredilir ve tekrar
lanr. Mesela hasla, Ey Allah' dedii vakit, afi ve salk bahedici olmas asndan bu isme iltica eder;
ayn ekilde boulan kimse de, Ey Allah dedii vakit, btn isimleri birletiren bu isme kurtarc ve
yardmc olmas asndan iltica eder vb" (cazl-Beyan, s. 167).
lsm-i cm hakknda bkz. Letaij'l-A'ldm, s. 22; Ayrca bkz. el-FtuhdtI-Mekkiyye, c. IV, s. 99;
Mevakiu'n-Ncum, s. 11.

T o p l a y c B e r n a m e c Bemamec hesap ieren sayfa demektir ve b a rn a m e 'nin A-


rapalam halidir. Farsa kknde kelimenin anlam "gzelleme, hamet ve nem
vesileleri" demektir. "Ferman" ve "hkmdarlarn huzuruna girme ruhsatlar" iin de
bernamec kelimesi kullanlr. Kelime bar, yani "tamak" ve "ruhsat, mektup" anlamn
daki nm e kelimelerinden meydana gelmitir (Seyid r, Kitab'l-Elfazi'l-Farisiyye, Mat-
baa-i Kaslikiyye, Beyrut, 1908, s. 15). Fakat Dr. Muhammed Tunci Seyit ir'in
bernamec kelimesini Farsa bar ve name kelimelerinin birleiminden oluan bir kelime
ye irca etme grne katlmaz ve onu be rn m e 'ye dayandrr. Bernme fasih
Arapadr; "balk, giri, nizam ve tren veya meclis" demektir, ( m u cem ).

Farsa kaynakl be rna m ec 'i Ibnl-Arab nsha, suret veya zet anlamnda kullanr.
Ona gre insan lemin bernamecidir. Bu ifade bnl-Arabnin dncesinde lemin
nshas, lemin zeti ve lemin sureti kelimelerinin karldr. nsan bir ynden
kk varlna byk lemde dalm hakikatleri toplayan bir bernamec iken, te
yandan Hakkn bir nshas veya sureti olmas ynyle de ztyla Hakkm mertebe
sine bakar. O halde insan- kmil iki mertebenin suretidir: Hak ve halk mertebeleri.
Dolaysyla o iki sureti ieren bir bemamecdir.

626
Toplayc Olu

nsan btn hakikatleri kendinde toplayan bernamecdir. ( f tu h a t , iv:339)

insan btn lemin meyvesi ve bernamecidir [zet], ( b u l g a r i )

Hz. Peygamber ilahi mertebenin zelliklerini -zt, sfat ve fiiller- kendinde topla
yan bir bernamec [zet] olan demin yaratl hakknda yle der: Allah demi
kendi suretine benzer yaratmtr ( fuss, 199)

T o p l a y c O l u Kaf, vav ve nun gemi veya imdiki zamanda bir eyin gerekleti
ini bildirmek anlamna gelen bir kktr. Bir ey gerekletiinde ve olduunda yle
derler: kane e-eyu "bir ey oldu", yekunu "olur", kevn "olmak". Allah yle buyurur:
"Zorluk olursa" (2:280), yani 'zorluk gelir ve mevcut olursa'. "K oldu ve geldi" anla
mnda kane e-ita derler. Gemi zaman kullanmnda ise kane Zeyd emiren, "Zeyd
emir idi" denilir. Bu ifadeyle, olayn gemite gerekletii kastedilmitir. Dilciler yle
demilerdir: Mekn kelimesi de kane'den tretilmitir. Kelime oka kullanldnda, m
harfinin kk harfi olduu zannedilmi ve temekkene denilmitir, ( m u ce m )

K-V-N kk Kuranda sklkla geer, buna ramen temel anlamla snrldr:


Gemiteki bir olay:

Dediler ki: "Bize sadece Allaha ibadet edelim ve daha nce babalarmzn taptklarn (kane
ya'budu) brakalm diye mi geldin. (7:70)

Bir eyin veya niteliin srekliliini ve gereklemesini ifade ettii gibi, sreklilik zelliindeki bir eyden
haber vermeyi ifade eder:

Allah yce ve byktr (kane). (4:34)

Zinaya yaklamayn, o byk bir su ve kt bir yoldur (kane). (17:32)

Kn fe-yekunu [ol ve oluverir]:

Bir eye hkmettiinde, ona sadece ol der, o da olu verir. (2:117)

s?
Toplayc olu (k e v n -i cm ) teriminin ieriini incelemeden nce eyh-i Ekberin
kevn, a yn ve varlk terimleri arasna bir ayrma gittiine dikkat ekmek istiyoruz.
Kevn grnr varlkta gerekleen her eydir; ayn ise a'yn- sabite ve grnr var
lkta ortaya km varlklar ieren bir kelimedir.' K e v n den meknl varlk anlalr
ken, ayn'dan mhiyet anlalr. Varlk birdir, var olanlarn (ekvan ) suretlerinde oa
lr. Kevn Tanrya ait niteliklerin toplam karsnda yaratlma ait niteliklerdir.

Kevn, varla ait her itir. Bu anlamda btln zdddr. Dersen ki: Allah ehli btl

627
Toplayc Olu

derken neyi kast eder? Deriz ki: Yokluu, ( f th t , M:1 29)

Asli tecelli varlklar meydana getirir ve mmknlerin suretleri dtaki ztlarda ger
ekleir. (FTHT, lll:525)

Allah tekvini kendi emrinden2 bizzat eye nispet etmitir. Tekvin3 teslise dayanm
tr, u halde var oluun asl teslistir, ( fuss, 116 )

Tanr fani olmann ardndan zuhur ettiinde, zuhuruyla onu grmen iin seni baki
klar ve sana hilatler giydirir. nk sen onu mahede mertebesindesin. Bu du
rumda, Onun hilalleri senin zerinde olduu iin, kem'siz sensindir. ( terac Im , 7)

O btn feevtdir
O yle birdir ki,
Varlm varlna dayanr4
Bu nedenle besler dedim, ( fuss, m )

Tanr ne feevndir5ne de oluan bir eydir, ( esrar, 28)

Allah, kevnin mstahak olduu zelliklerle ztn mstahak olduu zellikleri ayrt
etmitir. (FTHT, IV:191)

Hidayet ilahi bir rndr. Ayette yle buyrulmutur: Allah kimi saptrrsa, onun
iin bir hidayeti bulunmaz" (7:186). ( f th t , i:498)

Kahr sfat, ilahi mertebeden olu (kem) mertebesine kman gerektirmitir.


(VESAL, 6)

Toplayc olu varlnda iki mertebenin, yani Hak ve halk mertebelerinin hakikatle
rini toplamas ynnden lbnl-Arabnin insan- kmile verdii bir isimdir. Kevn-i
cm, kymetli zet, toplayc hakikat, iki mertebenin sureti, Hak ve lemin nshas
gibi tbnl-Arabnin insan- kmilin tad kuatclk zelliini ifade iin kulland
terimlerle eanlamldr.

Hak kendi hakikatini her eyi ieren kevn-i camide6 grmek isleyince, btn lemi
dzgn bir beden gibi yaratmtr. Bu bedenin ruhu yoktu ve cilalanmam bir ayna
gibiydi, ite dem bu aynann cilas olmutu, ( fuss, 48)

nsan Tanrnn en yetkin tecellighdr. nk o kymetli zet ve varln btn


hakikatlerini ve mertebelerini kendinde toplayan kevn-i cmdir. nsan kk -
lemdir, onun varlk aynasna byk lemin kemlleri yansr, ( fuss, 36)

Kevn-i cm, insan- kmildir. ( m Irat , 8)

628
Tvbe

1 Bkz. Ayn- Sbite/A 'yn- S b lte .


2 Bir eyi irade ettiimizde, ona szmz oldur" (16:40) ayetine telmih.
3 Burada kevnin d varlkta gerekleen ve kendilerinden nce a'yn- sbitenin bulunduu eyler oldu
u anlalr. Hak sz konusu a'yn- sbiteye ol emrini vermitir. Bkz. Ayn- Sbita/A 'yn- S a b ite , Kn
4 Paragrafn yorumu iin bkz. Fussul-Hikem, c. II, s. 69.
5 Hak kevn deildir, fakat bnl-Arab bazen kaytsz anlamda kevni, Hakka izafe eder. Bu durumda
kevn yaratl anlamn deil, bulunu ve olu anlamn kazanr. Syle der: Hakkn bizde bulunuu
sabittir. Bizim onda oluumuz da gereklemitir (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 42).
6 tbnl-Arabde kevn ve kevn-i cdml hakknda bkz. Bulgatu'l-Gavvas, s. 101, 12; Fussul-Hikem, c. I, s. 48;
c. II, s. 82,141, 231, 296; el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 53; c. III, s. 374, 407, 497; c. IV, s. 31, 407, 497; c. IV,
s. 31,74,190; KT, s. 11; Iaratul-Kuran, s. 50.

T v b e Te, /av ve ba tek kelimedir ve dnmek anlamna gelir. Tabe an ze n b ih i denilir,


"gnahndan rcu etti" demektir. Gnahkr Allah'a tvbe eder, bu durumda o dnen
anlamnda t i b ' tir. ( m ucem )

vs*
Tabe [tvbe etti] fiili Kuranda szlk anlamyla znelerine izfe edilerek yer alr. Tvbenin fili bir yan
dan Hak, te yandan insandr. Kelime Hakka izfe edildiinde ala edatyla kullanlr:

Sonra onlarn tvbesini kabul etmi [tabe aleyhim], bylece onlar Allaha ynelmilerdir [tabu
ilellah], Allah et-Tevvab ve er-Rahmdir. (9:118)
Yaratklara izfe edildiinde ise, -e anlamndaki il edatyla kullanlr:1

Kukusuz ben sana dndm (tbt Ileyke) ve ben Mslmanlardan birisiyim. (46:15)
Kulun tvbesinin Hakkn iki tvbesinin arasnda bulunduunu grmekleyiz: Birincisi Hakkn kendiliin
den tvbesi; dieri Hakkn dl anlamndaki tvbesi [af].

Sonra tvbe etmeleri iin kendilerine dnm (tabe aleyhim). (9:18)


Bu Tanr katndan bir tvbedir ve Tanr, kul kendi fiiliyle hak etmeden nce onu kuluna bahetmitir.
Tvbe edip salih amel ileyen ve durumunu dzeltenler mstesna. te onlar gnahlarn ba
layacam (onlara dneceim) kimselerdir. (2:160)
Bu ayette ifade edilen Hakkn tvbesi kulun tvbesinin ve salih amelinin dldr. Tvbe fiilinin fil kal
b tevvab eklinde geer. Bu kalp dilbilginlerinin belirttikleri gibi bir eyin oka yapldn ifade eder.
Kuran tevvab kelimesini sadece Hakka izfe etmi, yaratklarna ise oul olarak izfe etmitir:
dem Rabbinden kelimeler alm, onlarla Rabbine tvbe etmitir. Kukusuz O Tevvab ve Ra-
hmdir. (2:37)
Allah tevvabni [oka tvbe edenleri] ve temizlenenleri sever. (2:222)

s?

629
Tvbe

bnl-Arab! nceki bilginlerin tvbe grlerini ele alr ve bu grlerden teorisine


uygun olanlar benimser; gr ve teorisiyle elienleri analitik bir akl yrtmeyle
reddeder.2 ikinci aamada ise terimin ahlaki ve seyr-i slkla ilgili btn yorumlar
n tvbeye dair ontolojik grne gre yorumlar.

Tvbenin lanm imdiki anda gnah terk, gemi hakknda pimanlk duymak ve
vazgetii eye bir daha dnmemeye kesin karar vermektir. Allah bundan sonra di
lediini yapar. imdiki anda gnah terk etmek mutlaka gereklidir.3 Tvbenin i-
kinci art -gemie pimanlk4 duymak- ise fkh bilginlerine gre en nemli art
tr. Arifler demin torunlardr,5 onlar (dem peygamber gibi) Rablerinin kendile
rine dnmelerini ister. Onlarn tvbeden paylar gnah itiraf ve balanma dile
mekten ibarettir, baka bir ey deil. nk Allaha dnmek sz vermekle gerekle
ir. Tvbe eden kul Allahn ilminde neyin bulunduunu bilemez, dolaysyla bura
da byk bir tehlike vardr. nk Allahn ilminde kulun tekrar gnah ileyecei
bulunabilir, bu durumda verdii sz zorunlu olarak bozulur. Bylece kul
misakndan sonra Allahn ahdini bozanlar (2:27) ayetinde zikredilenler ksmna
katlr. Bu yzden demden daha bilgili kimse grlmemitir. O gnahm itiraf
etmi ve balanmay niyaz etmitir, fakat Allah karsnda tekrar gnah ilemeye
ceine dair bir sz vermemitir. Halbuki ekilci-fkh bilginleri bunu tvbede art
komulardr. Byle bir karar Allaha kar her ynyle edepsizliktir.6 ( f t HT,
11:139-42)

O halde tvbe gnah itiraf, sz vermeden veya tekrar gnaha dnmemek niyetini
belirtmeden sadece balanmay dilemektir. Tvbe, kukusuz tvbekar kulun fiilini
gerekli klan gnah var saymay gerektirir.7 Bu varsaym bnl-Arabnin failin bir
lii grnn ilkeleriyle eliir; nk ona gre lemdeki her fiilin gerek ve biri
cik faili Tanrdr.8 O halde kendisi irk komak olmasa bile kul tvbede kendi fiilini
Hakkn varl ve fiili karsnda ispat eder. Bu durumda tvbe en azndan irke
yaklar. Bu nedenle tvbe, Allahn gc ve kuvveti karsnda kulun g ve kuvve
tinden uzaklamas diye tanmlanabilir.

Kyamet Gn ktlk yapan kii der ki: Keke hayr yapsaydm! yilik yapan ise,
keke daha fazlasn yapsaydm der. Arif ise hibir ey sylemez, nk dnya ha
yatnda olduu gibi ahiret hayatnda da arifin hali deimez. Arifin hali derken o-
nun Rabbini mahedesi, bir eye sahip olma iddias ve tasarruftan yz evirmesini
kast ediyorum. Dolaysyla rif iin daha fazlasn yapmad veya urunda daha
fazla almad iin znt duyaca bir amel ortaya konulmaz. eriatn tvbesi
yasaklanm eylerden dnmek; gerek tvbe ise Allahn g ve kuvvetiyle g ve
kuvvete tvbedir (onlar brakmak), ( f tuh at , iv:49)

630
Tvbe

lbnl-Arab tvbeyi szlk, yani dnmek anlamnda kullanr. Fakat tvbe Ibnl-
Arabden nceki bilginlerin dndkleri gibi bir halden baka bir hale, sz gelii
Hakka isyan ve gnah ilemek halinden itaat haline dnmek deildir. Bu dn var
lk vastasyla dnmektir: Kul btn varlyla Hakka dner. Allaha dnd anla
mndaki tabe ile lla h 'm anlam ister isyan ister itaat olsun, her durumda Hakka dn
mek demektir. O halde bnl-Arab tvbeyi gnaha9 balamaz, tvbe her halkrda
Hakka dnmektir. Hak her eye yakn olduu iin, bu dn insan bilincinde olsa
da olmasa da dnya leminde gerekleir. O halde tvbekar, isyan halinde bile olsa,
Hakka varlk vastasyla dnnn bilincine eren kimsedir.

Her nerede olursanz o sizinledir (57:4), O her eyi kuatr (41:54), Allahn gr
dn bilmez misin?" (96:14), Biz ona ah damarndan daha yaknz" (50:16), Biz
ona sizden daha yaknz, fakat siz grmezsiniz" (56:85) ayetlerindeki hkm kimin
zellii haline gelirse, artk o tvbe etmez. Tvbeyi bu yaknln bilincinde olma
yan ve onu grmeyen kimse yapar. Allah emrine uysalar da gnah da ileseler ken
disine dnenleri sever. Tvbe yaplamaz, nk tvbe dnmek demektir ve ancak
daha nce aynimmi bir eye dnlebilir. Gerekte ise Haktan ayrlmak sz konu
su deildir, ( ftuh at . ii:143, 44)

Tvbe varl srekli ve gerekli bir itir, ( f th t , iv:127)

N OTLAR:

1 Bu, lbnl-Arab'nin karlk tvbesi ve ihsan tvbesi tbirine gredir, bkz. M innet v e stih kak.
! bnl-Arab ncesinde tvbe hakkndaki kaynaklar pek oktur, bunun nedeni tvbenin fakihlerin, ke
lm bilginlerinin ve sfilerin ilgisini eken bir konu olmasdr.,Geni bilgi iin bkz. Kelmda: Amidi,
Gyet'l-Meram; lbn Hazm, Kitabu'1-Fasl, c. IV, s. 61, 376; Cveyni, rad, s. 403; Matridi, Tevilat, c. I, s.
128. Tasavvufta: Letaifl-Alm, tvbe trleri, tvbe maddesi; Semerkandi, Tenbih'l-Ga/ilin, s. 35;
Slem, Tabakatus-Sfyye, tvbe" maddesi; lbn el-Mulakkan, Tabakatl-EvHya\ Muhasibi, er-Riaye, s.
68 vd; Kueyri, Risle, s. 45; Gazl, Minhac'l-Abidin, s. 10, lhya- Ulumiddin, c. IV, s. 2-60; Eb Tlib el-
Mekk, Kutul-Kulub, s. 364; Ts, el-Luma, s. 68; Shreverd, Avrif, s. 487.
3 bnl-Arab burada kulun eyleminin Hakkn iradesine bal olduuna dikkat eker.
4 lbnl-Arabnin fakihleri rkten ve sradan mmini ekingenlie sevk eden grlerinden en ilginci,
belki de, ilenmemi byk gnahlar karsndaki pimanlktr. Tvbenin ikinci artnda yle der: n
sanlardan bir ksm ise, yapmad byk gnahlar nedeniyle pimanlk duyanlardr. nk o, btn
gnahlarn kendilerine denk iyiliklere dneceini grecektir" (el-Fthdtul-Mekkiyye, c. II, s. 140).
5 Arif tvbesinde babas deme intisap eder. dem, fiili tekrar ilemeyeceine niyetlenmeden veya sz
vermeden, sadece gnahn itiraf etmi ve balanmak istemitir.
6 lbnl-Arabi yle der: Tvbenin art vardr: gnaha pimanlk, imdiki zamanda gnah terk ve
tekrar gnah ilememeye niyetlenmek (Kitabu'l-lrad, s. 150). tbnul-Arab baka metinlerde Hakka
kar edepsizlik sayd eyi burada nc art olarak zikretmitir. Belki de bunun sebebi, burada tv
benin tanmn ve artlarn kula ve Hakka nispet ederken et-Tevvab isminin aklamasna verdii l-

63i
T m e l H a k ik a t

de incelememi olmasdr: Kulun tvbe fiili tekrarlanan ve sonsuza kadar srekli bir eylemdir. Buna,
Hakkn kabul fiili srekli ve daim olarak mukabele eder.
7 Gnaha dnmek lbnl-Arabnin yeniden yaratma gryle uyumlu deildir, insan gnaha dnmez,
onun benzerine dner (el-Ftht'l-Mekkiyye, c. II, s. 142)
8 lbn'l-Arabnin olua srekli varlk retisiyle uyumlu hareket etiini mahede etmekteyiz, hatta o,
beer fikrinde esas alnm btn taksimleri (ahlak, iyilik, ktlk vb) -her birisinin kendisine zg ni
telii silerek- potasna dahil ettiini grmekteyiz. Bylece iyilik veya ktlkle ilgili her mefhum, ahlaki
ilkelerle ilikisi olmayan, varolusal anlamlara dnr. mkn elverseydi, bu durumun yol at a
da varoluu filozoflarn grleriyle byk ve derin benzerliklere dikkat ekerdik.
9 Ibn'l-Arab Risle-i Gavsiyye'de (s. 80) yle der: "Dedim ki: Senin katndaki en stn tvbe nedir? Ce
vap verdi: Masumlarn tvbesi!

T m e l H a k i k a t Tmel hakikat (h a k ik a t-i k lliy ye ) h a k ik a t 'l-h a k a ik [hakikatlerin


hakikati] demektir. Bkz. H a k ik a t le r in H a k ik a t i.

U b u d iy e t U b d e t Ibnl-Arab daha nce Hakim Tirmiznin1 yapt gibi


ubdet ve ubdiyet arasnda bir ayrma gider. Ubdiyet kuldaki zt! muhtalk ve
zillet zelliine bal bir nispettir. Buna gre ubdiyet, Efendinin ahsn dikkate
almakszn bir zellie nispet edilmektir; baka bir ifadeyle kul ile kendisindeki kul
luk zellii arasndaki bir ilikidir. Bu terim, iki mevcut (efendi ve kul) arasndaki
bir iliki kavramna gtrmez. Ubdet ise ubdiyeti Efendiye nispet etmektir ki,
burada sz konusu olan efendi Allahtr. Bu nedenle ubdet zellii Hak iin en yet
kin durumdadr.

Ubdiyet kulun zelliidir. Bu nedenle Allahn kullar ubdiyete deil, ubdete


nispet edilir. Onlar, ubdiyete nispet edilmelerinden farkl olarak, herhangi bir
nispet olmakszn Allahn kullardr. O halde ubdiyeti mahede eden, Allaha kul
olduunu mahede etmemitir. Dolaysyla bir zellie nispet edilen ey ile Allaha
nispet edilen arasnda fark vardr. Ubdiyet bir zellie nispet edilmek, ubdet ise
Efendiye nispet edilmektir, (ftht, ii:5 1 9 )

Ubdiyet ubdete nispet edilir; ubdet ise ne Allaha ve ne de kendisine nispet edi
lir. Bu nedenle de nispet taks almamtr. En zelil kimse, kendisiyle iftihar etmesi
iin, bir zelile nispet edilen eydir.8 Bu nedenle zerinde zelil kimseler dolat i-
n, yeryz hakknda zelul [ok zelil] denmitir. Buna gre yeryz, zerinde do
laanlardan daha zelildir. Ubdiyet makam, zelillik ve muhtalk makamdr.3
(FTHT, 11:24)

NOTLAR:
1 Tirmiz 'ubudiyet' ve bdeti ayrt eder, bkz. Hatmul-Evliya.

632
Ulhiyet Ulhet

5 Ubdet ksmlar iin bkz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. IV, s. 199.


3 lbnl-Arab ubudiyet ve abdden eanlaml olarak sz eder; nk ubudiyet kulun niteliidir. Dolay
syla ubudiyet hakknda sylenen her ey, kulun makam ve anlamyla rtr.

U l h i y e t U l h e t lbnl-Arab ulh, ilah!1 ve ill terimlerini ayr anlamlarda kul


lanr. Ulh! Allaha izafe edilmi her nispet; ilahi insana izafe edilmi ilahi isim; ill
ise melee veya ruhsal eylere izafe edilmi ilahi isim2 demektir. Allah ve itikatlarda
ki ilah terimleri hakkmdaki izahlardan sonra tbnl-Arabnin dncesinde ulhiyet
terimini aklarken iki noktaya3 temas edebiliriz: Ulhiyet Ztm mertebesidir ve -
lemlerden mstani Zttan farkl olduu gibi lemin dileklerinin muhatab olan
rubbiyetten de farkldr. Her ne kadar Ztm bir hkm olsa da, ulhiyetin suretle
rinde tecelli eden hkmleri vardr ve bu tecellileri vastasyla akl onun bilgisine u-
lar.

Ulhiyet Zatn mertebesidir ve yegne sahibi de Allahtr. Melh onu, o da melhu


talep eder. Zt ise her eyden4 mstanidir, (ftht, 1:4 2 )

Ulhiyet Allahn ztndan baka bir ey deildir. u var ki anlam zt oluu ynn
den Hakkn anlamndan farkldr. Bylece ulhiyet kendisinden baka bir ey de
ilken, Hakkn ztn iki yapmtr, (ftht, i:3i4)

Ulhiyet nispeti sayesinde Allah, Allah diye isimlendirilmitir, (ftht, 111:322)

Ibnl-Arabde ulhiyet Hakkn ilah -yani mbud [taplan]- olmas ynnden nite
lendii ilahi isimler (El-Kudds, es-Subbh gibi) grubudur. Rubbiyet ise varl
yneten ve onda tasarruf sahibi olmas ynnden Hakkn nitelendii isimler -el-
Hlik [Yaratan], el-Mdebbir [Yneten] gibi- grubudur. O halde ulhiyet merb-
bun5 [Rabbin kulu] dileklerini ynelttii rubbiyetin karsnda ibadet ve tenzih edi
lir olmas ynnden Ztm mertebesidir.

Ulhiyetin esasta hepsi bir olan baz hkmleri vardr. Bu hkmlerin suretlerinde
ahiret6 hayatnda tecelli gerekleir. nk Peygamberin Rabbini grp grmedii
konusunda gr ayrl vardr, (ftht, l:4 l)

Akllarn zel ileri algladklar bir nuru vardr. Akim nuru vastasyla ulhiyet ve
ulhiyet hakknda gerekli ve imknsz meseleler renilir.7

Ulhiyet zt ve yaratlmlar arasnda berzahtr [perde, vasta], O btn yaratklara


yaylan gzel isimlerdir: Hak yaratklar ile lemlerden mstani zt arasnda bulu
nur. Ulhiyet berzah8 noktasndaki cebert9 mertebesindedir ve bylece bir yandan
leme bir yandan da Zta bakar. Bu nedenle o pek ok surete girebilir ve deiebi

633
Ulvi Baba

lir. Ulhiyetin leme dnk bir yz vardr, onunla halkn suretlerinde tecelli eder;
Zta dnk bir yz vardr, onun vastasyla zta gzkr. Yaratlm Zt bu ber
zah -ulhiyet- ardndan bilebilir. Zt da yaratlmta o berzah -ulhiyet- sayesinde
hkmn icra eder. Ulhiyeti aratrdk ve grdk ki, O kendileriyle dua ettiimiz
ilahi isimlerdir.10 (ftuhat. iv:207-209 )

badet edilen eylere svmeyiniz! nk ulhiyet mevcutlara sirayet eder, byle


olmasayd onlar varlklarn srdremezlerdi. Ulhiyet onlara sreklilik zellii ka-
zandrmasayd, varlklarn srdremezlerdi. (Iarat, 56 )

Hakkn lemin suretlerinden ayrlmas mmkn deildir. Ulhiyet gerek anlamda


-mecz deil- ona aittir; insan iin ise mecazidir.11 ( fuss, s . 69 )

n o tlar:

lbnl-Arab ulhiyet ve ulhet terimlerini eanlaml kullanr. Aadaki metinde inanlarn ilahndan
sz eder ve ona ulhiyet ismini verir: Ulhiyet, ibadet edene kendisinin mbudun mertebesi olduunu
zannettirir. Halbuki o, gerekte, kulun gznde Hakkn tecellighdr" (Fussu'l-Hikem, s. 195). Ulhi-
yetin baz hkmleri vardr. Bu hkmlerin suretlerinde ahiret hayatnda tecelli gerekleir (el-Fthd-
t'l-MeMiyye, c. I, s. 41).
2 Bkz. lbnl-Arab, lstlahat, s. 295.
3 Bkz. Allah ve ilah- mutekad, nk ulhiyet Allaha dnk bir nispettir ve onun gibi isim ve sfatlara
kar stnl vardr. Kendisine zg hkmlerle de Zttan ve rubbiyetten ayrlr.
4 Daha nce de belirtmi olduumuz gibi zt lemlere muhta deilken, ulhiyet melhuna muhtatr.
! Bkz. Rubbiyet ve Allah kelimesinin ikinci anlam. Ayrca nc fata (fussu'l-Hkem) Nuh'un ilahm
deyiine baklabilir. Aklamas iin Aff, Tdlikat, s. 41-42
6 Hakkn Kyamet Gn inan suretlerinde tecelli edeceini belirten hadise telmih.
7 Bkz. nan lan lah. Burada tbnl-Arab akl kalbin karsna koyar. Birincisi snrlama ve belirleme, i-
kincisi ise, tecellilerle birlikte halden hale geme zelliindedir. lbnl-Arab'de ulhet genellikle inan
lan Tanr mertebesidir. Tehanev ise Keaf-1 Istlahatil-Fnun'da (c. I, s. 103) 'Ulhiyet btn isim ve s
fatlar kendinde toplayan kuatc ve toplayc mertebedir" der.
8 Eb Talib el-Mekkye gre cebert azamet lemidir, bununla ilahi isim ve sfatlar lemini kastetmitir.
Pek ok kimseye gre ise orta lemdir (Crcn, Trifat, s. 77).
9 Bkz. B erzah .
Bkz. sim.
" Bu paragrafn aklamas iin bkz. Aff, Tdlikat, s. 34.

U l v i B a b a Ulvi baba, sfli ana deyiminin kartdr. Bu nedenle kelimenin ak


lanmas iin iki feyiz srecinde yaratl teorisinin yorumuna bavurmak gerekir. Sz
konusu feyiz sreleri feyz-i akdes [Tanrnm kendisini kendisinde grmesi] ve feyz-
i mukaddestir' [Tanrnn bakasnda, yani lemde ve zellikle de insanda kendisini
grmesi]. Bu iki feyzin aklanmas dolayl olarak ulvi baba deyimini de aklar, ilahi
isimler, yaratlmlarn var olmasn salayan ilk sebep ve ilk messirlerdir.2 nk
lemin ortaya kmasn dileyen ilahi meiyet [irade, istek]3 Hakka zt ynnden

634
Ulvi Baba

deil isimleri ynnden dner. O halde isimler kendilerini izhar etmek iin a'yn-
sbiteye [mmknlerin ilahi ilimdeki hakikatleri] ynelen eylerdir.4 Bylece lemin
varln ortaya kartmaya dnk ilk yneli sebebi, onun iin ulvi babadr.

Yce ilahi isimlerin [lemi var etmeye] ynelilerini grseydin onun byk bir i
olduunu anlardn. lk baba btn isimlerin bal olduu el-Cm (btn isimlerin
anlamlarm kendinde toplayan isim,5Allah ismi) ismidir, ( f th t , 1:139)

Ulvi Babalar drttr:6 lk Akl, Klli Nefs, Klli Tabiat ve Heba. Ulvi Babalarn ikinci
ierii, baka bir ifadeyle lk Akl, Klli Nefs, Klli Tabiat ve Heba birinci ierikten
(ilahi isimler) farkl olarak Tanr tarafndan konulmu sebeplerdir.

[simlerden sz ettikten sonra] imdi de Tanr tarafndan tespit edilmi sebeplerden


konualm, ( f th t , 1. 139)

bnl-ArabYye gre onlar ikinci ierikleriyle sebeplerdir ve bu nedenle de onlar ul


vi lem sayarak ilahi mertebeden ayrr.7

Allah lemin cisimlerini yaratp yakn sema feleinin balangcndan son felee ka
dar olanlar baba yapmtr, ( f th t , i:i4i)

Drt babann bulunduu bu yce lemin tabiat leminin drt unsuruna ynelmesiy
le Allah unsurlardan meydana gelen eyleri yaratr:

Tabiat leminin unsurlar da drttr: Ulvi lemin bu drt unsurla nikahlanmasyla


Allah onlarda meydana gelen8 eyleri yaratr, ( f t h t , 1:13b)

bnl-Arabnin aadaki ifadelerinden ulvi babalara ilk Akl, Klli Nefs, Klli Tabi
at ve Heb9 anlamn ykleyii ortaya kar:

Mmknlerden ikinci babann mhiyetini ve onun Yce Kaleme gre (Birinci Baba)
ikinci ana olduunu rendin, ( f th t , I:14)

kinci Baba, Klli Nefstir. ( f th t , I:141)

Ruhsal aktarm tarzyla [varlk ve bilgi] verilenler Tabiat, Hebdr. Tabiat ve Heb
tek baba ve anadan doma erkek ve kz kardelerdir. Tabiat Heby nikahlam ve
ilk ortaya kan cisim Klli Cisim domu, sonra da reme topraa inmitir, ( f t -
HT. 1:140)

N O T LA R :

Bkz. Sfli A n a , F eyz.


2 bnl-Arab Fussu'l-Hihem'de Hak isimleri asndan onlarn hakikatlerini grmek isteyince... demi
tir, s. 48. Ayrca bkz. Birinci Fas, s. 48; Aflfnin aklamas iin bkz. Tlikat, s. 6-7; bkz. lahi sim.

635
U z a k lk K a r g a s

3 Bkz. M eiyo t
4 Burada Ibnl-Arab ilk sfli anann mmknn eylii; ilk ulvi babann ise a'yn- sbiceyi dta var et
meye ynelmi ilahi isimler olduunu belirtir. yle der: "lk ulvi baba malumdur; ilk sfli ana ise
mmkn-mdumun eyliidir. lk nikah ol emrini vermek iin ynelmek; ilk oul bu eyliin dta var
olmasdr (el-Fthtl-Mekhiyye, c. I, s. 139).
5 Ism-i cami Allah ismidir.
6 bn'l-Arab babalar ulviyyat diye niteler ve bunlar drt tanedir. Sz konusu olan gzel isimlere ise
ulvyye der ki, bunlarn says oktur. Bu ayrm Arapayla tam anlamyla uyumludur [Yazar burada dille
ilgili bir metin aktarr. Metnin kayna iin bkz. Hariri, Drretl-Cavvas, s. 117].
7 bnl-Arab ulvi babalara bazen ulv lem veya ruhlar diyerek iaret eder ve sz gelii Ulvi lemin nika
h vastasyla (el-Fthtl-Mekkiyye, c. I, s. 138) veya btn ruhlar babadr (el-Ftht'l-Mekkiyye, c.
I, s. 138) veya Ben temiz ruhlarn babalarnn oluyum (el-Fthtl-Mekkiyye, c. I, s. 138) der.
8 lbnl-Arab ulvi babalar lemin yaratl sebebi saymaz; onlar yaratmann kendilerinde gerekletii
vesilelerdir. Bu durumda gerek fail Allahtr. bnl-Arab yle der: Allah bana kret (31:14) demi
tir. Bylece kendisinin ilk sebep olduunu bildirmek istemi, ardndan ana babana da kret demitir.
Ana-baba ise Allahn seni yaratmasnn vesilesidir.
5 Ulvi babalar hakknda geni bilgi iin bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. I, s. 138 vd.

U z a k l k K a r g a s Uzaklk kargas, karga kelimesinin ieriinin etkisinde, bnl-


Arabnin iir balamnda kulland bir terimdir. Bununla ya sevdiklerini uzaa g
tren deve veya bineklere iaret eder veya geree ermi kulu varlnn mertebele
rinden mahedeye yaklamaya tayan himmetlerin srlarna iaret eder.

Uzaklk kargas (gurabul-beyn), trnakl bir ku deildir. Onlar bizden uzaklatran


binekleri, uzaklk kargasdr. Onlar, grnte, deve vb gibi bineklerdir. Ayrca on
lar, geree ulam kulu varlk mertebesinden Tanrnn mahedesine yaklatran
himmetlerin srlarnda bulunurlar. Bu yzden insann srlarnn himmetlerin yce
lerine seyrini grm olsaydn, alacak eyler grm olurdun. Bu nedenle arif
yle der: Himmetler ermek iindir, yani himmetlere dayanarak maksada ulalr.
( tercman, 61)

U z a y a n G l g e Szlkteki ve Kurandaki anlamlar iin bkz. G lg e

bnl-Arab glgeyi iki ksma ayrr; birincisi ahsta silinmi ve da uzamayan gl


ge; kincisi, ahsn dna uzayan glgedir. te da uzayan bu glge, uzayan glge
denir. ahsta silinmi glge ise uzamayan glgedir. Peki, uzayan glge nedir veya
kimdir? Kukusuz o insan- kmildir.

Allah herkesi kendisinden perdelemi, insan- kmil iin zuhur etmitir. nsan-
kmil Hakkn uzam glgesi, belirlenmi Ar, varln kemliyle nitelenmi ama-

636
l a n m e v i d i r , ( f t h t , i:282 )

l e m e bkz. T e s l i s

m bkz. A n a

m m l i k Eb Ubeyd yle der: mmlik insanlarn doumdan gelen okur-yazar ol


mamak haline aidiyettir. nsan doarken okur yazar deildir, ( m u cem )
s?
Dr. Abdlkerim el-Yafiye iimm lafznn Kurandaki anlamm sorduk ve u cevab aldk: Kuranda mm
kelimesinin eitli anlamlar vardr, a) Anaya nispet, b) mmete nispet, c) Arap toplumuna nispet, d)
mm-Kuraya [ehirlerin anas, Mekke] nispet, e) Kitabn Anasina nispet, f) mmetlere nispet. nk
oula nispet tekile nispete dner. mmnin anlamlarndan birisi okur-yazar olmayandr. Bylece mm
deyim yerindeyse yaratlna nispet edilmitir veya anasnn kendisini dourduu gibi okur yazar olma
dan kalan kimse demektir. nk okur yazarlk retmeyle mmkn olabilir. mm, mm bir topluma
veya mm-Kura [ehirlerin anas] olan Mekkeye mensup Arap demektir. mm yazma bilmeyen A-
raplar anlamndaki mmiyyn kelimesinin tekilidir (Bkz. Raib el-lsfahan, Garibul-Kuran). Yahudiler
Tanrnn sekin kullar olduklarn ve peygamberlik grevinin de kendilerine zg olduunu iddia edip,
baka insanlara mmetler diyorlard. Eski ve Yeni Ahit'te bu konuya pek ok gnderme bulunur. Sz ge
lii Matta ncili, Altnc Ishah, 32. paragrafa baklabilir. Arap peygamberin peygamberlii ve teblii m
metler iinde gelmitir, baka bir ifadeyle israiloullarnn dndaki kimselere gelmitir. Sz konusu teb
li Israiloullarnn yan sra mmetlere yneliktir. Arapada nispet taks tekile yaplr. mm, mmetlere
mensubiyet demektir. Peygamberin okur yazar olmayna gelince: bunun delili Sen daha nce bir kitap
okumu veya elinle yazm deildin ayetidir."

bnl-Arabde mmlik1 szlk anlamndan farkl ve uzak bir anlam kazanr. m


mlik ezberlenmi bilgilerin niceliiyle veya okur ve yazar olmakla kyaslanamaz;
mmlik diyalektik bir yntemdir. Buna gre mm (teorik dnceyle bilenin kar
t olarak) ilahi tecelliyi kabul edebilmek iin kalbini ve idrak mahallini temizleyen
ve tecelliye kabul engelleyen eylerden boaltan kimse demektir.

mmlik bize gre Kuran- Kerim veya hadis ezberciliiyle elimez. mm sr ve


anlamlan kartmada teorik dncesini ve fikrini; ilahiyat bahislerinde akl delille
rinin verilerini kullanmayan kimsedir. Bylece ilahi fethin alcs haline gelir.
(FTHT. 11:644)

637
ns/nsiyet

1 Halla mmilii himmetin toplanmasna balar. Byk ihtimalle Halla bu fikrini mml-Kura, yani
ehirlerin Anas deyiminden almtr. nk bu deyimin karlnda Mekke veya Harem deyimini kul
lanr. yle der: Hak niyetini toplad iin, onu mm diye isimlendirmitir" Tavasin, s. 191.

n s / n s i y e t Elif , n u n ve sin tek kktr ve "bir eyin ortaya kmas demektir. e


kinmenin zdd olan her ey. ns insann bir eye yaknlk duymasdr, (mucem)

Allah ile nsiyet etmeyi ifade eden bir ayet yoktur, bununla birlikte Kuran- Kerim insann Yaratan ile i-
likisinde nsiyetin ok ilerisindeki sevgi kavramna gider. Kuranda yle denilmitir:

Onlar O'nu sever, O da onlar sever. (5:54)


Kukusuz sevgi nsiyeti gerektirir. 0 halde Kuranda insann insanla nsiyet edebilecei kalmtr.'

Size izin verilinceye kadar [fesne'n/s] evlere girmeyiniz2 (24:27)

S?
ns terimi lbnl-Arabye btn boyutlarnda nceki sfilerin grlerinin youn
lukla bulunduu bir dolulukla ulamtr. Bu nedenle aina olduumuz yaratc ve
zgn tabiatna gre tbnl-Arabnin terimi derin dnce potasna sokup yeni ve
kendine zg bir kisveyle tasavvufi dnceye katmas gerekir. O halde ns terimi
lbnl-Arabnin dncesinde eitli aamalardan gemitir. bnl-Arab sfileri n-
s3 tanmlaylarnda sulam, onlarn tanmlarn reddederken bir anda Allah ile
nsiyeti de redde varmtr. Fakat bu ret daha sonra greceimiz gibi ikinci merha
lede yeni ve baka bir nsiyetle yer deitirecek anlk bir rettir.

Sfilere gre ns Hak katndan kullar iin gerekleen bast halidir. ns kalbin ce
ml tecellisindeki halidir.4 nsiyet konusu sfilerin hata yaptklar konulardan biri
sidir. Allah ile nsiyetin sahibinde5 bir belirtisi vardr; nk nsiyet bu yolun
mensuplarnn byk ksmnn yanldklar bir meseledir. Onlar bir halde bir nsi
yet bulurlar. Zannederler ki, o hal Allah ile nsiyettir. Hal kaybolduunda ise Allah
ile nsiyet hali kaybolur. Bize ve muhakkiklere gre o kiinin yaad Allah ile de
il, kalbine gelmi halle nsiyet idi. nk Allah ile nsiyet gerekletiinde her
halkarda o kulda kalmaya devam eder.6 ( ftliht, i:540-4i)

Bunun zerine Allah Kartala der ki: Sen (lk Akl) gurbet mahallindesin, bana ya
kn olsan bile seninle hemcins deiliz. Dolaysyla nefsinin benden ekinmesi ka
nlmazdr. Sende kurret-i ayn [gz aydnl] bulunur, onu ortaya kart; bylece
ona komu olmakla nsiyet elde et. nk benim ile nsiyet imknszdr.7 (ttIhad,
144)

638
ns/nsiyet

bnl-Arab! bylece akl ynnden8 Allah ile nsiyeti reddeder. Bu konudaki delili
ise nsiyetin trde olmay gerektirmesidir. Hemcins olmak Allah ve insan arasnda
imknszdr. Fakat Allah ile insan arasndaki nsiyeti her durumda reddetmez, n
k Allah ile insann ayn cinsten olmalar mmkn deilse bile, baz grler ikisi
arasnda bir mnsebet bulunduunu ileri srer. lbnl-Arabnin de bu grleri
kabul ettii malumdur.9

Gerek ns mnasip [uygun, benzer] olanladr. Allah ile insan arasnda mnasebeti
kabul eden Onunla nsiyetin olabileceini de kabul eder. Mnasebetin olmadm
ileri sren ise Allah ile nsiyetin veya ondan kamann sz konusu olmadn iddia
eder, ( ftht, i:54i)

tbnl-Arab hemcinslik olmad iin Allah ile nsiyetin kapsn kaparken, bu kap
y mnasebet terimiyle yeniden aar ve nsiyeti reddetmesi sadece Allah ismiyle s
nrl hale gelir. Bu isim btn isimleri kendinde toplayan isimdir ve o isim ynn
den hibir yaratk hakknda bir hkm sz konusu deildir. O halde akl asndan
Allah ile nsiyet Allah ismi ynnden deil, baka bir ilahi isim ynnden kabul
edilebilir.10

Muhakkiklere gre Allah ile nsiyet olamaz. nsiyet Allah ismi ile deil, belirli ve
zel bir ilahi isim sayesinde olabilir. Allahtan kula ulaan her eyde durum byle-
dir. Bunlarn Allah isminden olmas mmkn deildir; nk o isim btn ilahi
hakikatleri kendinde birletiren isimdir. O halde insan iin herhangi bir i ancak
belirli bir isim ynnden olabilir, ( ftht, i:5 4 i)

Ibnl-Arab Allah ile nsiyeti reddedip, onu ilahi bir isme tahsis ettikten sonra,
vahdet-i vcd grnden esinlenerek, var olan her eye birletirici bir gzle ba
kar. Sz konusu eyde Hakkn bir tecellisi ve sureti grlr. Bylece var olan her
ey, Allahn bir tecellighdr ilkesi burada, nsiyet edilen her ey, o tecellightr ha
line dnr. O halde bir ey ile nsiyet, Allahn bir tecellisinin suretiyle nsiyet
olduu iin, gerekte Allah ile nsiyettir.

Btn lem Allah ile nsiyet eder, fakat bir ksm Allah ile nsiyet ettiinin bilin
cinde deildir. nk insann bir eye kar srekli bir yaknlk bulmas veya bi
rinden dierine gemek suretiyle baka bir eye kar yaknlk bulmas gerekir. Her
eyde hkm sadece Allaha aittir, o halde farknda olmasa bile herkes Allah ile n
siyet eder. nsiyet edildii dnlen ey Hakkn bir suretidir, fakat bu durum ba
zen bilinir, bazen bilinmez. Bylece kul nsiyet ettii eyin kendisinden ekinir, fa
kat suretler deitii iin bunun bilincinde deildir. O halde hi kimse Allah ile n
siyet halini yitirmedii gibi, hi kimse de Allahtan bakasndan ekinmemitir, (f-

639
st

T H T , 11 :5 4 1 )

N O T LA R :

1 Franszca apprivoiser kelimesinin ieriine benzer.


2 Bkz. ayetin yorumu iin Kueyri, Letai/l-arat, c. IV, s. 277.
3 lbnl-Arab ncesi sufiler nse eitli ifadeleriyle iaret etmilerdir. Bkz. Kelabazi, et-Taaruf, s. 127,126;
Slem, Tabakatu's-Sfiyye, s. 23, 54,184, 270,326; Tabakatul-Evliya, s. 219, 323. Halla ns yle tanm
lar: ns kalbin sevgilisiyle ferahlamasdr. Baka bir tanm: Sevenin sevdiine almasdr. Massignon, s.
98. Tasavvuf nderleri, Allah ile nsiyeti insanlarla nsiyet etmenin karsna yerletirmiler ve bu iki
ns arasna ters bir orant kurmulardr: kalp insanlardan uzaklat lde Allah ile nsiyet eder. Bu
iki nsiyet, birbirlerine zttr.
4 Bkz. Serrac, el-Luma, s. 551,
5 Bkz. A llah n B e y y ln e sl.
6 lbn'l-Arabi burada kendisinden nceki sfilerden ayrlr: O, Allah ile nsiyeti insanlarla nsiyetin kar
sna koymaz, dolaysyla ncekiler gibi bunlarn arasnda bir ters orant grmez. Bunun yerine lbnl-
Arab onu, bilgi gibi, srekli kazanlacak ve herhangi ekilde yitirilmeyecek bir bir ey olarak grr. s
ter halvette, isterse de toplumla beraber olsun nsiyet insana elik edecektir.
7 Hak bu metinde lk Akl'a hitap etmekte ve cinsin deimesiyle kendisiyle nsiyetin deimeyeceine
dikkat ekmektedir. Belirli bir ahsa ynelik olsa bile, bu hitabn ilahi hakikatten farkl insani bir haki
kat gibi, en kmiliyle beer trne ynelik olduu aktr; sz konusu insan hakikati, insan- kmilin bir
yn olmas itibariyle lk Aklda ortaya kmtr. Bkz. lk A kl, Insan- Km il.
8 lbnl-Arabnin Allah ile nsiyeti reddi, akl-mantksal bir reddir. Bu yaklam, Eb Said el-Harrazn
Allah ile beraber bir hal diye grd nsiyeti reddiyle karlatrlabilir. [Bkz. Kueyri, Risale, s. 33).
Harrazn ifadesinin Eb Yezid el-Bestmnin Nasl sabahladn? diye sorulduunda verdii Benim sa
bahm yoktur" cevabna benzediine dikkat ekmeliyiz.
9 insann btn ilahi ve kevn hakikatlerin bir nshas [suret] olduunu kabul eden bir kimsenin mna
sebet fikrini kabul etmemesi mmkn mdr? Bkz. N sh a ve S u rat.
10lbn'l-Arabi btn eserlerinde Allah ile nsiyetin olamayaca hakkndaki ifadesine bal kalmaz. Aksi
ne, kendisinden nceki sfilerin ifadeleriyle paralel veya nc aamada grdmz gibi, vahdet-i
vcd retisiyle uyumlu hareket ettiini grmekteyiz. Aadaki iki metinde tbnl-Arab Allah ile n
siyet edilebileceini ortaya koyar. yle der: Baz zahitler, uzleti ve halvetlere girerek insanlardan uzak
durmay ve kaplarn insanlara kapatmay; bazlar, dalarda ve patikalarda dolamay tercih etmiler
dir. Allah, Rahman isminden farkl ekillerde onlara nsiyet vermi, bylece talann zikirlerini, sularn
rltsn, rzgarlarn uultusunu, kularn konumalarn, yaratlm her grubun tespihini ve kendisiyle
sohbetlerini ve selm vermelerini iittirmitir. Bylece o da, vahet halinden ayrlp, onlarla nsiyet
kurmu ve toplum ve cemaate dnmtr (.el-Fthtl-Mekhiyye, DS, s. 310). Allah adamlarndan bir
ksm, Hakkn iinde Allah ile nsiyet ve srekli manevi-tecelliler sayesinde rahatlatt kimselerdir (el-
Ftht'l-Mekkiyye, DS, s. 317). Nitekim Istlahatla da ns nceki sfilerin tanmlaryla znde benze
en ekilde tanmlar: ns, ilahi mertebenin cemlini mahede etmenin kalpteki eseridir. Bu cellin
cemlidir" (Istlahat, s. 287).

s t bkz. A lt

V a h d a n i y e t bkz. Vahid

640
Vahdet

V a h d e t Vav, ha ve dal yeganelik anlam na gelen tek kkt r. V ah d et de bu kkten


dendir. V ah d et, ilerinde dengi bulunm adnda kabilenin biricii dem ektir. yle deni
lir: Ey A rap larn vahidi [biricii]/H alk iinde benzeri yo ktu r, ( m u c em )

s?

V-H-D kk tek1' demektir; vahdehu, yalnz, sadece demektir:

Sen bize yalnz ( vahdehu) Allah'a tapalm diye mi geldin. (770)

Rakam gstermek zere vahid [bir] ve vahide [vahidin diili] kalbnda gelmitir:

Hani yle demitiniz: Ey Musa, biz tek (vahid) yemee sabredemeyiz. (2:61)
Bu benim kardeimdir, onun doksandokuz dii koyunu var, benim ise tek koyunum var (vahide).

(38:23)
V-H-D kk esasta birlik ifade eden ulhiyetin bir nitelii olarak vahid kalbnda gelmi, ardndan ilahi i-
simlerden birisi olmutur:

Ayr ayr ilahlar m, yoksa bir (Vahid) ve kahredici Allah m hayrldr? (12:39)
Sizin ilahnz tek (vahid) ilahtr, artk ona teslim olunuz. (22:34)
lahlar tek (vahid) ilah yapmaktasn, bu grlmemi bir itir. (38:5)

S?"

bnl-Arabdeki1 anlam iin bkz. okluk, Vahid, Vahdet, Vahdet-i Vcd.

N O T LA R :

1 Terim hakknda geni bilgi iin bkz. lbnl-Arab, d-Ftuht'l-Mekkiyye, c. II, s. 288; c. III, s. 325, 483,
488; Fussu'l-Hiken, s. 24; c. II, s. 145; Divan, s. 43. Ayrca bkz. Tenbihul-Ukul, s. 63; Kayseri, Matlau Hu-
susil-Kelim, s. 3.

V a h d e t - i V c d Vahdet-i vcd' lbnl-Arab aratrmaclarnn rettikleri, daha


dorusu bnl-Arabyi2 onu kabul edenlerin iinde snfladklar bir terimdir.3
nk aratrmac bir dnrn fikrini basit elerine ayrtrp, ardndan yapy
ok bilinen dnce gelenekleriyle uyumlu ve paralel bir ekilde yeniden olutura
rak inceleyebilir. Dolaysyla aratrmaclar bnl-Arabinin Varlk tektir, Allahtan
baka bir ey yoktur, Varlkta Allahtan bakas yoktur gibi ifadelerinden onun vah-
det-i vcdu savunanlardan birisi olduu grne varmlardr; burada sz konusu
olan varln birlii, ilahi ynn basknlyla maddeci monizmlerden farkl birliktir.
bnl-Arabnin varln birlii karsndaki tavr nedir? Tasavvufi mahedeyle teo
rik dncenin ilikisi nedir? Vahdet-i vcd mu, vahdet-i uhd mu?4 Aratrmac
genellikle bnl-Arabnin rnlerinin nnde u soruyla durur: bnl-Arabdeki
vahdet-i vcd mudur, vahdet-i uhd mu? Ardndan bnl-Arabnin grnn

641
Vahdet-i Vcd

vahdet-i vcd olduunu kabulde gecikmez; nk o vecd cokusunda ortaya k


m deildir, teorik dncenin souk bir rndr. Aratrmac iki birlik arasnda
gider gelir ve sonuta birbirleriyle rttkleri kanaatine ular. Her birisine gre de
Gerek Varlk birdir, o da Allahtr. Vahdet-i uhdu benimseyen bu birlii halinin
cokunluu altnda dile getirir, Ibnl-Arab ise bilginlerin aykl ve dnrlerin
soukkanllklaryla varlk birliinden sz eder. Ibnl-Arabnin birliinin baka
sfilerin mahede kaynakl birliklerinden temel bir sebeple farkl olduu da bir va
kadr. lbnl-Arab vahdet-i vcdu kendisini baka her eyi grmekten uzaklatrp
Tanrnn dndaki her eyin yokluunu dile getirmesini salayan fena fil-Hak
[Hakta yok olmak] feyzinin bir rn diye ortaya koymamtr. Asla! lbnl-Arabl
okluu grr ve mahedesi ona okluun varln verir; ba gz de okluu g
rr. O halde Ibnl-Arabye gre okluk mevcuttur. Burada vahdet-i uhdun zd
dna lbnl-Arabdeki birliin grlen bir okluu kabul ettiini syleyebiliriz. O
okluu grr, bu ise vahdet-i uhd ile rtmeyen bir eydir. Fakat bnl-Arab
grlen bu okluk, baka bir ifadeyle duyularca idrak edilen oklukla durmaz, onu
gerek varl olmayan akledilir okluk sayar. okluk deyim yerindeyse bir gz al
dan, lbnl-Arabnin diliyle ise hayaldir. Geri bnl-Arabnin tavrn mantksal
dayanaklara ve ncllere dayanan felsefi bir teori diye anlamamak gerekir. Bu ba
lamda o, okluu mevcut olmayan akledilir ve mahede edilir bir okluk yapm
olsa da bu irca baz aratrmaclarn zannettikleri gibi5 dnce kaynakl bir aba
deildir. Ibnl-Arabde varln birliini teorik akl yrtmeye dayanan felsefi bir
teori yapanlarn grn ret sadedinde gerein tam da bunun zdd olduunu
syleyebiliriz. nk teorik dnce lbnl-Arabnin de belirttii gibi yaratlmla
rn var olduklar hkmn verir; bu yaratlmlar ynnden varlk oalmasa bile
en azndan klasik terim iftleriyle varl snrlar: Hak-halk gibi. u halde varln
birlii hkmn veren mahededir. lbnl-Arabnin bir yandan grlr ve ma
hede edilir okluu varsaymakla vahdet-i uhd ile eliirken, te yandan varln
birliini kabule yine mahede sayesinde ulatn gzlemlemekteyiz. Birinci ma
hede sradan bir gr iken, ikinci mahede, tasavvufi kefin bir mertebesidir.
bnl-Arabye gre hakikat mahedede oalr:

Varlkta Allahtan baka bir ey yoktur. Hakikat, mahedede ogalsa bile, varlkta
birdir, ( fth t , iv:357)

Mahede mmknn varln ortadan kaldrr:

Varln delilleri benim varlm zerinedir


Mahedenin delilleri onlarla eliir

642
Vahdet-i Vcd

nk gz, Haktan bakasn grmemitir


Varlkta onu gren gzle.

Delil var olduuma hkmeder. nk delil benim hakikatimden baka bir ey de


ildir. Benim hakikatim ise mmkn oluum; delletim ise Hakkn varldr. M
ahede kendi varlm siler. Hkmm ise zuhur ettii kimsede, onun benim haki
katim oluunu ortadan kaldrmaz. Varlk Allaha aittir. Ben de Haktan grnen su
retle hkmmn zuhurunu kazandm. Hakikatim zuhur etmez. Denilir ki -benden
baka syleyen yoktur-: Gerek Varlkta ortaya kan bu suret -ki benim hk-
mmdr- benim hakikatimdir. Mahedenin verdii bilgi budur. Mahede ise te
orik delillerle eliir. (FTHT, v:3l)

Ibnl-Arabnin tutumunu onun varln birliini mahede olduunu belirterek


zetleyebiliriz. Bu ifadeden Ibnl-Arabnin tasavvuf ve felsefeyi birletirdii ortaya
kar. Bylece her ikisi de, birbirlerine gzetleyen tarzda birlemilerdir. Bu durum
ilmel-yakn [bilme kesinlii] ve aynel-yaknden [grme kesinlii] sz eden birisi i-
in yadrganacak bir durum deildir. Ibnl-Arab varln birliine ilmel-yakn sa
yesinde ulam olsa bile, varln birliinin dayanaklar aynel-yaknde kk salm
tr.6 Bu ifademizi yle aklayabiliriz: tbnl-Arabde vahdet-i vcd teorik dn
cenin rn olsa bile o grlen okluu varln birliine irca etmi; ikinci aamada
ise vahdet-i vcd bu teorik dncenin mahedesi olmutur. Fakat dnce m
ahedeyle uzlar ve her birisi dierini desteklediinde mahede ve teorik dnce
nin snrlarn ayrmak glemitir. Bilgi kesinliinin grme kesinliini ncelemesi-
nin gerei olarak dncenin mahededen nce geldiini kabul edebiliriz; fakat bu
bilgi kesinlii serbest felsefi dncenin bir rn deildir. Gerekte Ibnl-Arab
Kitap ve Snnetle kendisini snrlam bir dnrdr ve onun iin serbest dnr
denilemez. Dolaysyla bilgi kesinlii (ilmel-yakn) Ibnl-Arabde Kitap ve Snnet
zerinde tefekkrden baka bir ey deildir. u halde vahdet-i vcd lbnl-
Arabnin Kitap ve Snnet hakkndaki tefekkr, ardndan bu tefekkr mahede
sidir.

Vcd [varlk] gerekte tektir, baka bir ey yoktur. Bu balamda, ortaya km


gayb [bilinmeyen] ve gizlenmi zuhurdan baka bir ey yoktur. Ardndan zuhur
etmi, gizlenmi, ardndan zuhur etmi ve yine gizlenmitir. Kitap ve Snneti ince
lersen, Birden bakasn bulamazsn. Bir, Odur. (celle, 9)

Vahdet-i vcd Nedir? lbnl-Arab deryasna dalanlar onun vahdet-i vcd anlay
nn kapallklarn zmeye almlardr. Bu balamda baz kimseler, bu kapall
n anahtarnn7 Kaannin nirah suresinin tefsirinde olduunu ileri srmlerdir;

643
Vahdet-i Vcd

nk bu ayette Glkle beraber kolaylk vardr ayeti pe pee iki kez tekrarlan
mtr. Tefsirciler zahir diliyle bu tekrar pekitirme ve teyit diye yorumlamlardr.
u var ki Kaan! ak bir ekilde bu iki ayetin peygamberin ruhsal ykseli aamala
rndan ikisine bal olduuna dikkat ekmitir: ykseli ve ini. Bunlar veliye aittir;
nk veli, peygambere tam varislik makamn bu iki merhalelere ulamakla elde
edebilir. bnl-Arabnin durumu da byledir. Ykselme aamasnda Peygamber
okluun bilgisiyle perdelidir, bu ilk perdelenme ve ilk glktr. Birin bilgisine
ulatnda ise kendisine gre, ilk kolaylk gerekleir. Burada Allahn bilgisi, oklu
un bilgisini perdeler. Bu ikinci perdelenme ve ikinci glk saylr; nk burada
peygamber, Hak sayesinde yaratklardan perdelenmitir ve peygamberlik ykn
tayamaz. Bu nedenle Allah onun gnln aar ve Hak nedeniyle yaratklardan
perdelenmek eklindeki ikinci perdelilii, baka bir ifadeyle ikinci gl kaldrr,
ikinci kolaylk meydana gelir ve Bir ve ou birletirme gc elde eder. Gnl yeni
bir ontolojik boyutla Hakk ve halk sdrr. Kaan! sz konusu boyuta verilmi
gerek varlk anlamnda el-vcdl-mevhubil-hakkani" der. Burada Peygamberin
marifeti tamdr: Birden bamsz olarak ou bilmek, Biri oktan bamsz olarak
bilmek ve Bir ve ou birletiren bilgi. Bu birletirici marifet, kmil vris, yani insan-
kmilin marifetidir. Burada, F u s s u 'l-H ik e m ve baka eserlerinde ortaya kt ka
daryla, bnl-Arabnin vahdet-i vcd yorumu gizlidir. Nablusi ise vahdet-i vc
dun anahtarnn gerek varlk teriminde gizli olduunu dnr: Mmkn Haktan
bamsz bir varla sahip deildir. O halde Nablusi vahdet-i vcd meselesini sade
ce Hakka tahsis etmekle varlk kavram ekseninde zmeye almtr. Nablusinin
tavr el-Kayyum ismini verdiimizde anlalr olur: Hak yaratlmlarn suretlerini
ayakta tutandr (kayyum), mmknler ise kendi balarna varlklarn srdremez
ler; onlarn varlklarn srdrmeleri, el-Kayyum sayesinde mmkndr. O halde,
Vcd [Varlk] gerekte mmknlerin varlklarnn kendisine bal olduu Birdir.8
Aslnda vahdet-i vcd, deyim bnl-Arabnin birliiyle rtrse, bnl-Arabde
tevhidin bir neticesidir.9 Tevhit akidenin oda, hatta bizzat kendisi olmas ynn
den, slam dncesinde en genel kavramdr. Bu nedenle her Mslman, gc ve
yetenei10 lsnde, kendisini tevhide verir. bnl-Arabnin ise slk ve dnce
hayatnda tevhitten11 fazlasna, daha dorusu tevhit kavramnn ve ieriinden daha
fazlasna temas etmesi gerekir. Bu nedenle byk eyhimizin tevhidi hakknda d
nce ve felsefe kaynakl teorik bir tevhittir diyemiyoruz; dolaysyla onu teori ve
dnce dzleminde aratramyoruz. te yandan bnl-Arabnin mahedede bo
ulmu ve vecd halinin tesiri altnda konumu, tevhidinin de kendisinden gemi
insanlarn tevhidi olduunu da iddia edemiyoruz. Asla! Kukusuz bnl-Arabnin

644
Vahdet-i Vcd

tevhidi ayk mahede sahibinin tevhidiydi. Bu noktadan da Ibnl-Arabi aratrma


clar arasnda gr ayrl kmtr: Bu balamda baz aratrmaclar onun vard
sonular felsefi bir teori, bakalar slkun neticesi saymtr. En uygunu tbnl-
Arabinin tekamln fena ve beka hallerini birbirine katp, bir hali dierine ege
men klmayan bir yetkinleme saymamzdr. O halde tevhit ve bnl-Arabnin ona
bak ve yorumlay, onun vahdet-i vcdunun anahtardr. nk mmkn var
lnda bir an bile bamsz kalm olsayd, Yaratana, yani H akka muhta olmazd
ve ulhiyete ortak olurdu. O halde ulhiyetin tevhidi bnl-Arabde varln bir-
lenmesini gerektirir.12 tbnl-Arabnin vahdet-i vcdu birka noktada odaklar ki,
en nemlilerine iaret edip ardndan metinlerle destekleyeceiz. ) Mmkn: bnl-
Arabl mmkne mevcut, yani var olan ismini verir, fakat hibir zaman onu varlk ile
nitelemez, bunun yerine onu yoklukta sabit sayar, yle der: Mmkn varlk koku
sunu koklamam tr. O halde bnl-Arabnin vahdet-i vcdu, mazharlarm oklu
unda birlii grmeye deil, okluun varln ret esasna dayanr. okluk, akledilir
ve grlr, fakat mevcut deildir. 2) Hak: Hak btn suretlerde zuhur ve her ynde
tecelli edendir. O Tek Varlk, eya ise onun sayesinde mevcut, kendileri ynnden
yokturlar. Hakkm varl mazharlarda zuhur etmekle snrl ve belirlenmi deildir;
onun kendisine zg akn bir varl vardr. Hakkm bu akn varlyla bnl-
Arab sapkn13 varln birlii grlerinden ayrlr. Bu balamda Hak bnl-
Arabde akndr, sz konusu akmlk, snrlanma teriminin zdd olan greceli a-
kmlk deil, gerek mutlaklktr.14 3) Halk: Yaratma eylemi belirli bir zamanda mey
dana gelmi de yaratlmlar mevcut olmamtr. Yaratma, her anda devam eden s
rekli eylemdir. Yaratma, Hakkm yaratlmlarn suretlerinde srekli tecellisidir. Bu
na gre yaratlmlar, daima Hakka muhtatrlar, nk onlar, kendileri ynnden
mevcut deillerdir; dolaysyla her nefeste esastaki yokluk hallerine dner. Hak da
her nefeste kendilerinde zuhur etmekle onlar var eder. 4) Hak ve Halk: bnl-
Arabnin Hak ve halk ilikisini anlalr klmak iin yararland eitli benzetme ka
lplarndaki zenginlii, mahede dzleminde birisinin varlnn dierini sildii bir
sistemde ortaya kar. Bu benzetme kalplarn okluu nedeniyle ona mstakil bir
blm ayrdk, oraya baklabilir. 5) Vahdet-i vcdun mhiyeti: bnl-Arabi vahdet-
i vcd ile ili dldr. u var ki, onun gerei nnde hayrete dmtr. Bu ba
lamda unu aratrdn grmekteyiz: Acaba var olanlar yokluk halinden varlk ha
line mi intikal etmilerdir? Yoksa mmknlerin hakikatleri, yoklukta kalmaya de
vam ederken, Hakkm varlk aynasnda birbirlerini mi idrak etmilerdir? Yoksa Hak
kendilerinde zuhur ederken birbirlerini idrak edip, sz konusu olan sadece zuhur
olduu halde, varlk kazandklarn m zannetmilerdir? Bylece bnl-Arabnin

64 5
Vahdet-i Vcd

a'yn- sbitenin kendilerini ve birbirlerini idrak edilerinin mhiyeti nnde hay


ret iinde kaldn grmekteyiz. Bununla birlikte bnl-Arab! u konuda asla ku
ku duymaz: A'yn- sbite, varlklarn hangi tarzda idrak ederlerse etsinler, harite
mevcut deillerdir ve yokluk halinde kalcdrlar.
Mmkn:

Hak vcd [varlk] ynnden mevcutlarn ayndr. Buna gre yaratlmlar demlen
eyler, ondan bakas deildir. nk yokluk zelliindeki a'yn- sbite, yoklukta
sabittir ve mevcutlardan bir koku almamlardr, ( fuslis, 76)

Hakkn suret itibariyle mevcutlara sirayeti olmasayd, lemin varl olamazd.


(FUSS, 55)

Hak bana varln nurunu ve mahede yldznn douunu gstermitir ve o yldz


bana yle demitir: Sen kimsin? Dedim ki: zuhur eden yokluk. Bunun zerine y
le sormutur: Yokluk nasl varla dnr? Mevcut deil idiysen, var olman geerli
olmazd. Cevap verdim: te bu sebeple zuhur eden yokluk dedim. Btn kalan
yokluka gelince, onun var olmas mmkn deildir, ( esrar , 34)

Hak:

Sadece Allah ve mmknler vardr. Allah var olan, mmknler ise [yoklukta] sabit
olandr, ( fth t . v:4io)

Hak her surette zu h u r etmitir, ( f th t , IV395 )

Hak her cihete tecelli eden, her delilde aranan, her gzle baklan, ibadet edilen her
eyde ibadet edilen, grnen ve grnmeyenlerde maksat olandr. O hi kimsenin
ftrat ve yaratlyla kendisinden yoksun kalmaddr. Btn lem, onun iin na
maz klaT ve ona secde eder, ( f t h t, 111.4 4 9 )

Bir Vcd vardr ve eya da onunla mevcut, kendi balarna mdumdur [yok].
( m Irat , 122)

Allah Muhammed'e (a.s.) biat edilmesini emretmi ve ona biat edenleri de Allaha
biat etmilerdir diye nitelemitir (48:10).

Biat edilen, ynlerin kendisini ifade ettii kimsedir


O Bir, Mutlak bir ve suretleri ayakta tutandr, ( f th t , IV:122)

Sadece Allah var, bakas deil


Gren herkes Varlk olarak Onu grr, ( f th t , i:329)

Halk: zellikle, halk ile ilgili metinler iin bkz. Yeniden Yaratm a.

646
Vahdet-i Vcd

Vahdet-i vcdun hakikati:

Bilmediim bir varl grdm


O hakikatlerimizin bulunduu Varlktr, (ftht, iv:3 3 )

Hayali varla Hak yle der: Dta var ol (l6;4o). Bu ilahi emri iiten ey de, duyu-
larca idrak edilebilen dtaki bir varlk olur. Akllar burada aknla dmtr:
Acaba bu idrak vastalar ile idrak edilen ve varlk zelliiyle nitelenmi ayn- sabite,
yokluk halinden varlk haline mi intikal etmitir? Yoksa, kendisi yoklukta sabitken,
aynada grlen suret gibi, zuhur yoluyla Hakkm varlna m ilimitir? Bu du
rumda mmknlerin hakikatleri Hakkm varlnn aynasnda birbirlerini idrak e-
derler, bununla birlikte a'yn- sabite yoklukta sabit kalmaya devam eder veya
Hakkm Varl bu a'yn- sbiteye zuhur mu etmitir? Bu durumda a'yn- sbite
Hakkm varlnn mazhardr, Hakkn zuhuru esnasnda, a'yn- sbite birbirlerini
idrak eder ve sz konusu olan Hakkm zuhuru olduu halde a'yn- sbite varlk
kazand denilir. Bu son ihtimal, bir ynden geree en uygun durumdur. Baka bir
ihtimal ise baka bir adan geree yakndr: Bu da, Hakkm mmknlerin h
kmlerinin zuhur mahalli olmasdr. u var ki mmknler her iki durumda da d
varlklar yoktur ve sbt mertebesinde sabittirler, (ftht, iv:2 1 1 )

bnl-Arab! varln birlii grnn glgesinde Hak-halk ilikisini ifade iin baz
benzetme kalplar kullanmtr. Fakat bazen en ince ayrntlara varncaya kadar
benzetme kalplaryla srklenir ve somutlatrmaya uygun olmayan anlamlar so
mutlatrr, okuyucuyu benzetmenin gstergelerinden ayrntlara tar, yle ki,
okuyucu benzetmedeki amacn bu ayrntlar olduunu zannedebilir. Bu nedenle bu
tarz benzetmelerin sadece bnl-Arabnin maksadm anlalr klan baz kalplar ol
duunu hatrlatyoruz. Bununla birlikte, varlk dzleminde, aklanmak istenilen i-
likiyle onun benzetmesi arasndaki farkn korunmas gerekir. bnl-Arabnin eser
lerindeki btn benzetme kalplarn burada sayamayacaz, bir ksmn ortaya
koymakla yetineceiz, nk bu kadar maksad anlatmak iin yeterlidir. ) Gda ve
beslenen: Rzktan sz ederken bu benzetmeden sz etmitik. 2) Ik ve glge:
Ibnl-Arab bir yandan yaratlmlarn varlnn Hakkm varlna bal oluunu,
te yandan tek olduu halde zerlerine dt eyann okluuyla oalan a i-
aret iin k ve glge benzetmesini kullanmtr.

Hakkm varlnn hakikati gerek nurdur


Halkn varlnn hakikati ise bu nura bal glgedir, (ftht, iv:2 7 9 )

Mmkn bulunduu tertibe gre var olmutur.'5 Hak mmkne varl vermitir.
Burada sz konusu olan ey, mmknn hakikatinin tecelli nurunun zerine d-

647
Vahdet-i Vcd

meinden ibarettir. Bylece mmkn kendisini grr. Bu nurun zerine dt


ey ise varlk diye isimlendirilir. Teorik akln bu bahiste bir hkm yoktur
(FTUHAT, IV.425)

3) Gne ve :

Btn mevcutlar kudret gneinin nurlarndan bir nurdur. Gne karsnda gne
, onunla beraber olan deil, deta bir mumdur. Bu meselenin gereini ren
diinde, her eyin hali hazrda yok olucu olduunu grrsn. Eyann var olurken
yok olmas, tututuu esnada mumun ateinin tkenmesine benzer. Bu rnek, yola
yeni katlana anlatmak iindir; nk bir eyin varl esnasnda yok olmas yadr
ganr. Hakta kendisini kaybetmi kimsenin gznde, eyann yok oluuna gelince:
bunun anlam, ok incedir ve gzle grlmez. Ehli onu remiz, ima ve zevk yoluyla
bilebilir. ( ecv Ibe, 6)

4) Hakikat ve hayal:

Her ey hayal iinde hayaldir.'6 Gerek Varlk, isimleri ynnden deil, zt ve


kendisi ynnden Allahtr, (fuss, 104)

5) Gkkua: lbnl-Arabi gk kuana bakp renklerin eitliliini grdmzde


gerekleen gz aldanndan yararlanmtr. Gk kuanda sadece beyaz rengin k
rlmas sz konusudur.

Hakkm varl kendisine uram deildir ki, sonluluk ve sonsuzlukla nitelensin,


nk O Varln aynsdr. Mevcut ise varln urad diye nitelenen eydir. Yara
tlmlarn mhiyetini, gk kua ve onda renklerin yaratlmlarn suretleri gibi
farkllamasn gren bilebilir. Gerekte gk kuanda ne renklenen, ne de renk
bulunmadn bilirsin, bununla birlikte rengi de grmektesin. Varlktan ibaret
Hakkn varlnda sonradan var olanlarn suretlerini mahede etmen de byledir.
(FTHT, IV:167)

6) Suretler ve Aynalar: okluun varl Tek Varln karsnda aynalarn okluuy


la yorumlanmt.17 Bylece grntler, aynalarn oalmasyla oalr, gren ise
birdir. Daha nce suret, ayna ve zahirden sz ederken bunlardan bahsetmitik. fa
delerimizi bnl-Arabnin bir paragrafyla bitiriyoruz: lbnl-Arabnin varln gi
dip geliinden ve Hak ve halk arasnda yok oluundan sz ettii bu paragrafta
Nifferinin soluu aktr:

Sonra bana dedi ki: Varlk bendendir, senden deildir; sana baldr,'8 bana deil.'9
Sonra bana dedi ki: Seni bulan, beni bulmutur.20 Sonra dedi ki: Seni yitiren, beni
de yitirir. Sonra dedi ki: Seni bulan beni yitirmi, seni yitiren beni bulmutur.2'

648
Vahdet-i Vcd

Sonra dedi ki: Bulmak ve yitirmek sana aittir, bana deil. Sonra dedi ki: Bulmak ve
yitirmek bana aittir. Sonra dedi ki: Sntrlanmlk zelliindeki her ey sana, snrsz
her ey ise benimdir.22 Sonra dedi ki: Snrl varlk benimdir, senin deil.23 ( meahd,
36)

NOTLAR:

' V a h d e t - i v c d a s l n d a l b n 'l - A r a b t e r i m l e r i i i n d e d e i l d i r ; n k v a h d e t - i v c d , b i r y a n d a n I b n l-

A r a b 'd e g e m e d i i g i b i , l e y a n d a n d e r i n k k l e r i f e l s e f i n a z a r i y e l e r i n t a r i h i n d e b u l u n a n b i r d n c e y i

t e k il e d e r . F a k a t y i n e d e b u i f a d e y i g r m e z l i k t e n g e l e m e z d i k , n k n e m i n e b i n a e n v a h d e t - i v c d

I b n l - A r a b t n i n d n c e l e r i n i n i e r i i n d e b u l u n m a k t a d r . l b n l - A r a b n i n t e r i m l e r i v a h d e t - i v c d n a -

z a r i y e s i n d e b i l l u r l a r v e a a k a r , l b n l - A r a b t n i n g e r e k y z o n d a b e l i r g i n l e i r . B y l e c e b n l-

A r a b d e d n c e v e m a n t n y a n n d a , m a h e d e v e ta s a v v u fu d a g r r z .

2 B e l k i d e I b n T e y m i y y e ( l. 7 2 7 ) v a h d e t - i v c d t e r i m i n i i l k k u l l a n a n k i m s e d i r . B k z . Resail, c . I, s . 17 6 ).

I b n H a ld u n is e a y n f ik r i ifa d e e d e b ilm e k i in b a k a b ir ifa d e y i k u lla n r : v a h d e t - i m u t la k a (B k z . I b n

H a ld u n , Mukaddime, s . 4 11).

3 b r a h im M e z k r y le d e r : V a h d e t - i v c d f ik r i o r ta a n v e y a m o d e r n d n e m in b ir r n d e ild ir ,

dou veya b tl o ls u n k a d im d n c e le re u la r . Bu b a la m d a v a h d e t-i vcd B r a h m a n la r d a ve

G n o s t ik le r d e b ili n d i i g ib i, Y u n a n fe ls e fe s in d e d e t e z a h r le r i o r ta y a k m t.

4A f i f i y l e d e r : B y e z i d B e s t m , H a l l a , h a t t a l b n l - A r a b n i n m u a s r o l a n b n l - F r i z d e n r i v a y e t e d i

l e n s z l e r , b a n a g r e , o n l a r n v a h d e t - i v c d a i n a n d k l a r n a d e l i l d e i l d i r . O n l a r , A l l a h 'a o l a n s e v g i l e r i

ile k e n d il e r in d e n v e A ll a h ta n b a k a h e r e y d e n fa n i o l m u la r , y z e v ir m i le r , v a r l k t a d a o n d a n b a k a

s n m a h e d e e t m e m i l e r d i r . B u is e v a h d e t - i v c d d e i l , v a h d e t - i u h d d u r . C e z b e h a l i n d e s y l e n e n

a ta h a tla r v e s e v g i d e n k a y n a k la n a n c o k u ile ila h iy a t a la n n d a k i fe ls e fi b ir n a z a r iy e a r a s n d a f a r k v a r d r ,

y a n i b i r c e z b e h a l i n d e E n e l - H a k d i y e f e r y a t e d e n H a l l c v e y a s e v d i i n e k a r d u y d u u s e v g i n i n k e n d i

s in i k e n d is in d e n fa n i k lp , s a d e c e s e v g ilis iy le it t ih a d n fa r k n d a o la n lb n 'l- F r iz ile lb n l- A r a b a r a

s n d a f a r k v a r d r : l b n ' l - F r i z , y l e d e r : N e z a m a n k i, B e n O y u m , s z m d e n c a y d m v e y a b u n u d e

r i m . H a a k i , O b e n d e h u l l e t m i o l s u n .' u n u i l e r i s r y o r u m : B u i k i k i i i l e , i l a h i z t l a b i r l i i n d e n

v e y a s e v d i in d e fa n i o lm a s n d a n d o la y d e il, h i b ir m p h e m li e v e k u k u y a m a h a l b r a k m a y a c a k b ir

a k l k t a H a k k n v e h a l k n b i r l i i n i b e n i m s e y e n l b n l - A r a b ! a r a s n d a f a r k v a r d r ( A f i f i , Tlikal, G ir i ) .

5 A f f , t b n l - A r a b n i n l e m , k e s i f v e l a t i f a r a s m d a d r v e o b i z z a t k e n d i s i n e p e r d e d i r . B u n a g r e l e m ,

H a k k n k e n d i s i n i i d r a k e t t i i g i b i H a k k i d r a k e d e m e z " i f a d e s i n i y l e a k l a r : l e m d e c i s i m l e r v e

r u h l a r b u l u n m a k t a d r k i , b u n l a r , k e s i f v e l a t i f d i y e i f a d e e d i l m i t i r . B u n l a r n h e p s i , z t - i l a h i y y e y i r

te n v e h e r t r l t a a y y n d e n b a m s z o la r a k z u h u r u n u e n g e lle y e n p e r d e le r d ir . A y n z a m a n d a b u n la r ,

b u z t h a k ik a ti z e r e id r a k im iz e m a n i o lu r la r . S file r , b u fik r e s k a te k r a r la y p , h e r t r l y o r u m a ta b i

t u t t u k l a r b i r h a d i s i l e d e l i l g e t i r i r l e r . B u d a A l l a h n n u r d a n v e k a r a n l k t a n y e t m i b i n p e r d e s i v a r d r .

E e r o n la r a m o ls a y d , v e h in in h e y b e ti, y a r a tk la r n d a n k e n d is in i g r e n h e r e y i y a k a r d h a d is id ir .

V a h d e t - i v c d m e n s u p l a n , 'v e c h i l e k a s t o l u n a n n z t - i l h i y y e , p e r d e l e r i l e k a s t o l u n a n n is e k e v n

t a a y y n le r o ld u u n u id d ia e t m i le r d ir (A fifi, Tlikat). A f f y e u e l e t i r i y i y n e l t e b i l i r i z : V a h d e t - i v c

d u b e n i m s e m e k , k e s i n o l a r a k l e m i n H a k k i d r a k e t m e s i n i g e r e k t i r m e z . B u n u n y e r i n e l e m i n s a d e c e

H a k k ' n m a z h a n o l d u u n u k a b u l e t m e y i g e r e k t i r i r .

6 B kz. Y ak in .
7 R o g e r D e la d r ie r e , dans son livre la projession deJoi d'lbn Arabi, n s z , s . LXXII.

8A.g.y., s. LXXII-V.
9 K n i n i n y a n l l k l a t b n 'l - A r a b y e a i t s a n l a n t e f s i r i . B u t e f s i r l b n l - A r a b t e f s i r i d i y e y a y n l a n m t r .

B k z . c . II, 8 23; N a b l u s i , tzahu'l-Maksud.

649
Vahid

,0 B k z . H e n r y C o r b i n i n t e v h i t h a k k n d a k i y a z s . E n slam Iranien c . 3, s . 12 7 -13 6 (ta v v h id esotoriquef


" I b n 'l - A r a b n i n el-FthtT-Mekkiyyesinin g ir i in d e d ile g e tir d i i in a n k a lp la r n n o k l u u b u n u k a

n tla r : a v a m n a k id e s i, s e k in le r in a k id e s i v s.

12Bkz. T ev h it.
,J B e r z e n c i y e g r e v a r l n b i r l i i n i b e n i m s e y e n l e r i k i k s m a a y r l r : s a p k n l a r v e t e v h i t e h l i ; ( o n l a r a g r e )

B a ri T e a la , c is im le r v e r u h la r le m le r in in v a r l n d a n b a m s z m s ta k il b ir v a r lk la h a r i te m e v c u t d e

ild ir . O l e m i n t o p l a m d r . l e m A l l a h t r , k e n d i s i n e A l l a h d e n i l e c e k l e m d e n b a k a b i r e y y o k t u r .

B y l e b i r f i k i r k e s i n l i k l e i n a n s z l k t r ( el-Cazib , s . 2 9 6 ) . N i t e k i m D e l a d r i e r e d e u n a d i k k a t e k m i t i r :

b n l - A r a b y l e i l g i l i a d a a r a t r m a l a r , o n u n i n a n l v e i t i k a t s a h i b i o l d u u n u k u k u s u z b i r e k i l d e

k a n tla m tr . z e ll i k le B u r c k a r d t , v e Fussn'l-Hikem z e r i n d e k i a d a a l m a s y l a I z u t s u n u n e s e r l e r i

b u k o n u d a z ik r e d i le b ilir . B k z . R o g e r D e la d r ie r e , dans son livre 'la profession defo l dIbn A rabi , n s z , s.

LX.
14 B e r z e n c i , l b n l - A r a b 'd e m u t l a k v a r l k h a k k n d a y l e d e r : M u t l a k l k z d d s n r l a n m a o l a n m u t l a k l k

d e i l d i r . H a k k n m u t l a k l , k a y t l a r l a z u h u r e d e r k e n b a k a s y l a s n r l a n m a y k a b u l e t m e m e k t i r . O n e

k a y t l a r d a z u h u r e t m i n e d e z u h u r u o n l a r n d n d a d r " ( el-Cazibul-Gaybi , s . 3 0 9 ) .

15 N u r t e k t i r , m m k n h a k i k a t l e r i n f a r k l l , g l g e l e r i n f a r k l l n a y o l a m t r . B u n l a r v a r l k m e r t e b e l e

r i d i r ; l b n l - A r a b o n l a r a g e r e k l e m i d z e n d i y e i a r e t e t m i t i r .

16 B k z . V c d , H ayal.
17 l b n l - A r a b d e v a h d e t - i v c d h a k k n d a b k z . A f i f i , The Myslical, s . 13-15. A f i f l y e g r e l b n l - A r a b n i n

v a h d e t-i v c d n a z a r iy e s i te m e l k a y n a k ta n y a r a r la n m tr : E a r ilik , H a lla v e Y e n i P la t o n c u lu k .

t b n u l - A r a b 'n i n a n l a y , b u n l a r n h e p s i n d e n f a r k l o l s a b i l e , h e p s i n i i e r i r ; R o g e r D e l a d r i e r e , dans son


livre Ta profession d e fo i dIbn A rabi, n s z , s. LXXX v d ; Kitab- Tezkari, s. 13. m a k a l e , 3 6 7 -3 8 0 . b r a h i m

M ezk r; Vahdet-i Vcd Beyne IbnT-Arabi ve S p io z a ; B e r z e n c i , el-CazibuT-Gaybi, s . 30 2 . B e r z e n c i e s e

r in d e v a h d e t - i v c d a k a r k a n T a ft a z a n i, B ik a i, A li e l- B u h a r i g ib i b ilg in le r i e le tir ir .

18 M m k n d e v a r l k o n u n a y n d e i l , a k s i n e m m k n o n u n l a a y a k t a d u r u r . B u n e d e n l e b n u l - A r a b V a r

l k H a k 't a n s a n a d r " d e r .

l9 V a r l k H a k i l e o l a m a z , n k v a r l k o n u n a y n d r . Z o r u n l u v a r l k t a v a r l k o n u n a y n d r .

20Y a r a t k l a r H a k k n f ii l i , d o l a y s y l a d a k e n d i s i n e u l a t r a n d e l i l l e r d i r .

21 S e n i b u l a n b e n i y i t i r m i t i r : y a n i , s e n i n g e r e k v a r l k s a h i b i o l d u u n u k a b u l e d e n o n u n l a p e r d e l e n m i v e

b e n i y i t i r m i d e m e k t i r . S e n i y i t i r e n b e n i b u l m u t u r : S e n i n y o k l u u n d a b e n i i s p a t e d e n is e b e n i b u l d u

u n d a s u r e tle r i a y a k ta tu ta n n b e n o ld u u m u g r r .

22 l e m i i n s n r l v a r l k o l d u u g i b i , h a k i i n m u t l a k v a r l k v a r d r .

23V a r l k h er n e re d e z u h u r e d e rse , g e r e k te b a n a a ittir . G e r e k v a r lk H a k k a a ittir , s n r l v a r lk b ile

O n u n d u r .

V a h i d lbnl-Arab vahid1 [bir] lafzn zamann teki olan Kutba iaret iin kullan
mtr.

Yaratklarn ileri, eer bir (vahid) olmusan


G deildir; bende ne iftihar, ne bbrlenme vardr. (DVAN, 43)

Vahid [Bir] bnl-Arabde2 say deildir, saylarn asldr ve say mertebelerinde on


lara elik eder. bnl-Arabi Hak-halk ilikisini yorumlamak iin bir saysnn dier
saylarla ilikisinden yararlanr. Tanr, btn yaratlmlarn, yani saylarn asl olan

650
Vahid

bir ve onlarda zuhur edendir.

Bir "Her nerede olursanz O sizinle beraberdir (57:4) ayetinde belirtildii gibi btn
saylara elik eder. Yani sizin Birin dnda belirli bir varlnz yoktur. Saylarn
varlklar Bir vastasyla ortaya kar. Bir hangi sayyla arplrsa arplsn, o say ne
artar ne de katlanr.3 nk onu arpan bir, okluun birliinde onu arpm, bu
nedenle oklukta bir art ortaya kmamtr. Bir ne kendiliinde ne de arpld
eyde artmaya konu olmaz. Bir, herhangi bir eye yerlemekten veya bir eyin ona
yerlemesinden pek ycedir. Bir, hakikatleri bulunduklar hal zere bakalatrma
dan brakr. nk hakikatler deiseydi, Bir de deiirdi. Hakikatlerin deimesi,
mmkn deildir, ( f t h t, 111: 4 9 4 )

Elif btn harflerin mahrelerine yaylr. Bu, Birin say mertebelerine yayldr.
(ELF, 12)

tbnl-Arab el-Vahidi [Bir] el-Ahadn [Mutlak Bir4] karsnda Ztn ismi yapm
tr. Bazen Bir, kendilerini ayakta tutan nitelik nedeniyle halka verilir. Ibnl-Arabi
nin el-Ahad ismini isim ve sfatlardan soyutlanm ilahi zta ve bu isim ve sfatlarla
nitelenmi Hakka verdiine dikkat etmemiz gerekir. Hakikat birliinin Hakka zg
olduunu ve lemin onunla nitelenmesinin sz konusu olmadn belirtmeye gerek
yoktur. Halbuki lem okluun birliinde Hakka ortaktr. Bu nedenle, bir elikinin
bulunduunu zannetmeden, bnl-Arabnin ahadiyeti yaratklara vermenin imkn
n reddettii her ifadeyi hakikat birlii, halka verdiinde ise onu okluun birlii di
ye anlamak gerekir.

(Tevhit mertebesinin) Sahibine, ayet isim verilmek istenirse, Abdul-Vahid [Birin


kulu] denilir, sfat verilmek istendiinde ise Abdul-Ehad [Mutlak Birin kulu] deni
lir. (FTHT, IV :2 9 3 )

Zt ilahi isimler nedeniyle oalmaz, nk bir ey, hkm, izafet ve bantlarla


deil, d varlklar nedeniyle oalabilir. Her eyin birlii vardr, bu birlik sayesinde
o eye bir denilir, (ftht, iv:2 9 4 )

Her ikisine de (okluk birlii, hakikat birlii) el-Ahad denilir, (fuss, 105)

Hak bana ahadiyet mertebesini mahede ettirdi, sonra bana dedi ki: Sen bir, ben
ise Ehadm. Ahadiyetten habersiz olan kimse, seni grr; ahadiyet ile birlikte olan
ise kendisini grr. (meahd, 62)

Ahadiyet Tanrnn dndaki eyler iin de kullanlmtr, rnein Allah Hi kimse


(ehad) Rabbinin ibadetine ortak komasn" (i8.no) demitir. Geri bu ayetten anla
lan ey, Allah ehlinin yorum yntemine gre, ahadiyeti ynnden Hakka ibadet

651
Vahid

edilemeyeceidir. Allah deta yle der: Hi kimse rabl asndan Ona ibadet
edemez. Rab seni yaratmtr, sen de ona balan, karsnda kl, rubbiyete
ahadiyeti ortak klma. Byle yaparsan, rubbiyet karsnda kldn gibi,
ahadiyet iin de klrsn. Halbuki ahadiyet seni tanmaz5 ve seni kabul etmez;
bylece, ibadete konu olmayan bir eye ibadet etmi olursun.6 Ahadiyet, Allah iin
sabittir, masvia iin ise kaytsz anlamda ahadiyet sz konusu olamaz.7 te bu, biz
ce Kuran- Kerimi tefsir yntemimize gre, ayetin anlamdr, ( f th t , i:58i)

Vahdaniyet ve vahidiyet, el-Vahid [Bir] isminin niteliidir. Vahdaniyet, Hakkn ka


tnda, mutlak anlamda Bir olmasdr. Vahdaniyet, rablk gibi, Rabb olaca eyleri
talep etmesiyle ahadiyetten ayrlr. Vahdaniyette herkes Hakk mahede eder, hal
buki ahadiyet, bilinmez Zta zgdr ve O mutlaklktan bile mstanidir. Vahdani
yet ve el-Vahid ismi;

Tevhit ilminden tretilmi isim vahdandir. Tevhit o ilmin niteliidir. Onun ze


rinde ise (bir olmak anlamndaki) ittihat ilmi vardr. ttihat ilminden tretilmi ni
telik mttehittir. Her ikisinin zerinde ise vahdaniyet ilmi bulunur; tretilmi isim
ise vahiddir. Bu ilmin zerinde ahadiyet ilmi bulunur, tremi isim ise ahaddr.
(RAZI, 10)

Hak birliksiz birdir:

Hamd birliinden nce bir nce olmayan Allaha aittir; nce de Odur. Onun tekli
inin tesinde sonra yoktur ve sonra Odur. O birlik olmakszn Bir, teklik olmaks
zn el-Ferddir. sim ve isimlendirilenden olumu deildir. Bu nedenle O isim ve
msemmadan ibarettir. (HVE, 186)

Perdesi birliidir. Ondan bakas onu perdeleyemez. Perdesi varldr, birliiyle


onu rter, ( hve , 188)

Vahdaniyet: Eya ve bireyler arasndaki ayrmann kayna:

Hakkn birliim kendi birliinden bilebilirsin. nk her eyin kendisini bakala


rndan ayrt eden bir birlii vardr. Bu zelliini bilen ve tam olarak renen kimse,
Hakkn birliini de renmi demektir. Ayrca renir ki, Hakkm bakalarnn ni
telenemeyecei bir nitelii vardr. u var ki, Hakkn dndaki her mevcudun bir
vahdaniyeti ve bakalaryla ortak olduu zellikleri vardr. Hak ise byle deildir,
nk Hakka vahdaniyet zellii aittir ve bu vasfta bakas ona ortak deildir.
( ve sAl L, 49)

Ahadiyet sana aittir, kul iin olan ahadiyet deil, bir olmaktr. Kul, kendisiyle deil,
bakas vastasyla akledilir. Ahadiyette asla bakalk kokusu yoktur. Ahadiyet Hak

652
Vahid

iin bazen akledilir, bazen tamlamayla akledilir. nk hepsi Ona aittir, hatta O
her eyin ayndr. Sz konusu olan, birleik btn deil, okluun kendisinden
meydana geldii birliin hakikatidir, ( ftht , i:3i)

Vahdaniyet ahadiyet deildir:

Ahadiyet el-Ahadm mertebesidir ve zerinde kalkmas sz konusu olmayan izzet


perdesi vardr. Dolaysyla ahadiyette Tanny kendisinden bakas gremez, nk
hakikatler bunu kabul etmez. nsan birlik zelliinde yaratlmtr, ahadiyete gre
yaratlmamtr. Ahadiyet, her eyden mstanidir. Ahadiyet, hviyet Ztna mah
sustur, vahdaniyet ise ikiliin kendisini isimlendirdii bu ztn bir ismidir. Bu ne
denle Rabba ait nispetler iinde Ahad yer alm, Vahid gelmemitir. Ahadiyet, insan
tamah etmesin diye, insan vb btn mevcutlara verilebilir. Bu balamda Allah yle
buyurur: Salih amel ilesin ve Rabbihin ibadetine kimseyi (ehad) ortak klmasn
( 1 8 : 110). Bylece ahadiyet btn mevcutlara sirayet eder hale gelmitir. (ELF, 2)

Vahdaniyet zelliine sahip olan birleyenleri talep eder:

Vahdaniyetin yetkinlii birliinin inanlara sirayetine baldr. nk birlik zelli


ine sahip olan, birleyenleri talep eder, ahadiyet ise bunu talep etmez. Nitekim
cismani de hkmnn kendileriyle ortaya kmas iin, cisimleri talep eder.
(FTHT, 111:86)

Vahdaniyet ve irk komak:

Her eyde ona ait bir ayet vardr


Onun bir olduuna dellet eder.

Her eyde bulunup da Allahn birliini gsteren bu ayet, o eyin kendi birliinden
baka bir ey deildir. Varlkta donuk veya baka bir ey, ulvi ve sfli hi kimse
yoktur ki, Yaratannn tekliini bilmesin. Buna gre her ey birdir. Zannetme ki,
Hakka ortak koan kimse Biri itiraf etmez. Bu mrik, ibadet edilenin ztnn birli
ini ve ortan birliini var saymtr. ( elIf, 4 )

Biri Bir bilebilir: Ruhlar, kabaca, bakalarndan farkllatklar kendilerine zg bir


eyin varlm bilirler ki, sz konusu ey, her ruhun tekliidir. Bu birlikten ise onla
r yaratann birliini renir. nk Biri Bir bilebilir. Aadaki msrada anlatlmak
istenilen budur:

Her eyde ona ait bir ayet vardr


Onun bir olduuna dellet eder.

air, her eye zg nitelie iaret etmi -ki sz konusu nitelik o eyin birliidir, onu

653
Vahiy

el-Ahadn birliinin alameti yapmtr. Ariflerin byk ksm, bu bilginin yoksun


luunun hasretiyle lmlerdir. Hepsi de, kendi birliklerini bilirler; ahadiyeti ise
Hakkn inayetine mazhar olmu az kimse bilebilir, (tercman, 49)

n otlar :

' El-Vahid ilahi isimlerden birisidir.


2 lbnl-Arabi yle der: el-Ahad'dan asla bir ey kmaz. Saylarn ilki ikidir (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c.
III, S. 126).
3 Bir saysyla hangi say arplrsa arplsn artmaz.
4 Letaifu'l-A'lm yazar yle der: Btn itibarlarn kendisinden dmesi ve taayynlerin ortadan kalkma
s itibaryla Ztn ismi. El-Vahid ise bundan farkldr, nk Zt, btn itibarlarn ve sonsuz taayynle
rin sabit olmas itibaryla el-Vahid diye isimlendirilir."
s Ibnl-Arab bu noktada durmaz, yle der: Ate kalbimde ve cierimde tutuur/Bir ve Mnezzeh
Ztm nuruna doru (Mevakiun-Ncum, s. 46).
6 Burada ahadiyet ahadiyet-i ayna bakar.
7 Ibnl-Arabde vahid ve ahad terimleri iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. I, s. 42; c. II, s. 31, 581; c. III, s.
126, 355, 499, 500; c. IV, s. 107, 276; Fussu'l-Hihem, s. 72, 77; c. II, s. 53, 59, 90, 322; Kitabu'l-Elif, s. 6;
Kitabl-Hve, s. 186; Risalet Mrifeti-Tenzil-Azim, s. 153; Risalet Izahis-Sehhl-Mmteni, s. 141.

V a h i y Vav, ha, ve llet harfi [ye] "gizli veya baka bir ekilde, bir bilgiyi bakasna u-
latrm ak" anlam na gelen bir kkt r. Vahy, "iaret" dem ektir. Vahy, "kitap lar ve risa
le" dem ektir. Her ne ekilde olursa olsun, renm esi iin bakasna ulatrdn her ey
vahiydir. A llah bakasna bir bilgi vahyeder. Vahiyle ilgili her konu zikretti im iz bu esa
sa d n er, (mucem)

NP"

Kuranda vahy, znesi deitii (Allah, eytan) var saylan ve uyulmas beklenen bir bilgiyi vermek de
mektir. u var ki Kuran metinlerinin byk ksm vahyi Hak kaynakl sayar. lahi vahy, insan ve hayvan
btn yaratklarna ynelik hitap ekillerinden birisidir. Vahyin balamlar eitlidir:
Kuranda vahyi veren (Allah, insan, eytan):

Musaya kullarm yrt diye vahy ettik. (20:77)


Veya bir peygamber gnderir ve izniyle dilediklerini vahy eder. (42:51)

eytanlar, sizinle mcadele etsinler diye, dostlarna vahy ederler. (6:121)


lahi Vahiy: Hitap ekillerinden birisi:

Allah vahiy veya perde ardndan olmakszn hibir insan ile konumamtr. (42:51)
Ben seni setim, vahy edilene kulak ver. (20:13)
Vahiy uyulmay gerektirir:

Sana vahyedilene uy ve Allah hkm verinceye kadar sabret. (10:109)

654
Vahiy

ilahi vahiy geneldir (insan, hayvan):

Musann annesine onu emzir diye vahyettik. (287)


Rabbin arya dalardan ev edin diye vahyetti. (16:68)

Peygamberlere zg ilahi vahiy:

Senden nce gnderdiimiz herkese zikir ehline sorun diye vahyettik. (16:43)
Senden nce gnderdiimiz herkese, benden baka ilah yoktur, bana ibadet edin diye
vahyettik. (21:25)

Vahyin balamlarnn deimesi:

Ona gemiyi gzlerimizin nnde yap diye vahyettik. (23:27)


Musaya asan at diye vahyettik. Bir anda asa onlarn yaptklarn yutmaya balad. (7:117)
Bunlar gaybn haberlerindendir, onlar sana vahyetmekteyiz. (11:49)
Bu sana Rabbinin hikmetten vahyettiklerindendir. (17:39)
Her semaya emrini vahyetmitir. (41:12)

St>"

Vahiy btn varlklara ynelik kapsaml ve genel ilahi hitaptr. Hitabn kendisi, ara
ya bir ayrm veya ifade girmeksizin, bu hitaba mazhar olann onu anlamasnn ta
kendisidir. Bu kapsaml ve genel hitab Ibnl-Arab -k i buna Kurandan dayanak
bulur- arz vahiy (bu vahiy belirli vakitlerde gelir) karsnda zt! vahiy diye isim
lendirir. lahi vahiy, kapsaml ve geneldir:

Bilmedii eyi renen herkes ilham almtr. Vahiy geneldir ve eksik ve yetkin
herkese iner, ( f th t , iv:389)

Sekinler iin ilahi vahiy zel yoldan gelir. Vahiy geneldir, fakat akllar ona
ulaamaz. Her ahsa Allah zel ynden vahiyle hitap eder, ( f th t , iv:388)

lahi vahiy btn mevcutlar iin vardr:

Tanrnn btn varlklara hitap etmesi ve gk, yer, da, aa gibi btn her eye
vahyi mmkn, hatta vki ve sahihtir, ( f th t , 111393)

ilahi vahiy, anlamak, anlatmak ve anlalan eydir:

Vahiy iareti temin eden ve ibare olmakszn ibarenin yerini alan eydir. nk iba
re, anlatlmak istenilen eye gei yaplan eydir ve bu nedenle de ibare diye isim
lendirilmitir. Vahiy olan iaret ise, byle deildir. nk iaret, iaret edilenin
kendisidir. Vahiy ise ilk anlalan, ilk anlatlan eydir. Vahiy, anlamann, anlatma
nn ve anlalann aynsdr. Bu nkteyi anlamadysan, vahiy sahibi deilsindir.

655
Vahiy

(FTHT, 11:78)

Bu metinden, vahyin doalama olduu ve arada bir vasta olmakszn sahibinin z


tndan ortaya kt, hatta vahiyde sz ve ifade vastalarnn bile ortadan kalkt an
lalr. Zt vahiy, ftrdir, kazanlm deildir. Bu vahiy, arz vahiyden farkldr.

Her eyin zerinde yaratld ve almann katksnn bulunmad vahiy de by-


ledir. Sz gelii, bebek annesinin memesini alr; bu, ilahi vahyin bir sonucudur. Ni
tekim Allah yle buyurur: Biz ona sizden daha yaknz, fakat siz grmezsiniz
(56:85). Baka bir ayette ise "Allah yolunda ldrlenlere l demeyiniz, onlar diri
dirler, fakat siz farknda deilsiniz (2:154) denilir. Rabbin arya, dalardan, aa
lardan ve insanlarn kuracaklar kovanlardan kendine ev edin diye vahyetmitir
( 1 6 :6 8 ). Arnn anlad ey, vahiy olmasayd, ondan bal kmayacakt, ( ftht , i:78)

nsanda bulunan sa, deri, et, sinir, kan, ruh, nefs, trnak vs her ey, Tanrnn ken
disine tecelli ettii vahiy sayesinde ftraten Allah bilir. u halde insan "tafsili y
nnden vahiy sahibi; mcmel oluu ynnden ise her vakitte vahiy sahibi deil
dir. (FTHT, 11:78)

Yaratklardan her snf veya ahstaki vahiy, ilhamdr, nk hibir canl vahiyden
yoksun deildir. (FTHT, 11:58)

Yaratlmlarn ztlarndan kaynaklanan zat vahiy, onlarn Allahn vgsn tespih


etmelerinden ibarettir. Bu konuda yaratklar, teklife' muhta deillerdir, bu tespih,
nefesin sahibine ait olmas gibi, onlara aittir. Bu hal, btn fertler iin sz konusu
dur. Arz vahiy ise bazen zorunlu, bazen ise zorunlu olmaz; baz kimseler iin olur,
bazlar iin olmaz. Arz vahiy iki eittir: Birincisi, Allahtan geldiine dair bir de
lille birliktedir, bu ksm, peygamberlerin getirdii eriattr. Dieri ise hakknda de
lil olmayan ksmdr, bu da, hikmetin gerektirdii konulmu kanundur, ( f th t ,
11:117)

Geen metinlerden kapsaml ve genel vahyin nefislere gelen ilahi vahye benzedii
anlalr; bu, herhangi bir vasta olmakszn, eyann itaat ettii dorudan tekliftir.
ve d, afak ve enfs arasndaki bu dengenin Kuranda kayna vardr. Bu ahenk,
bnl-Arabnin arya olan vahyi anlamasn salarken, onun kabiliyeti ise eyay i-
simlendirmesinde ortaya kar. Sz gelii bu vahyi, insana sadece belirli vakitlerde
gelen arz vahyin karsnda, zt vahiy, yani zttan kaynaklanan vahiy diye isimlen
dirmitir. lahi vahiy, beer cinsinin baz fertlerine ynelik ilahi hitaptr. Bu ilahi hi
tabn mahalli, kalptir ve vahiy, doru ryalar, aktarma, indirme ve ilham gibi vahyin
derece ve eitlerini oluturan pek ok trn ismidir. Bu balamda vahiy, dier ilahi
vridat trlerinden iki niteliiyle ayrlr. Birincisi hzdr. Vahiy hzldr, nk vah-

656
Vahiy

yin verili zaman, anlamann ve ondan anlalan eyin gereklemesi zamandr. 1-


kincisi, otoritedir. Vahyin kar konulamaz bir otoritesi vardr, tabiat da dahil olmak
zere, insandaki her eye boyun edirir.

nsan kalp aynasna ynelip zikir ve Kuran okumakla onu parlattnda, bir nur
meydana gelir. Allahn da btn var olanlarn zerine yaylm bir nuru vardr ki,
bu nura, varlk nuru denilir. ki nur birletiinde, bilinmezler, bulunduklar hale
gre ortaya karlar. Cmertlik mertebesinden bilinmezlik lemine yaylan nur, b
tn mertebeleri iermez; kefe eren kimse iin o nurdan varlk mertebelerindeki bi
linmezler zerine yaylan nur, Allahn diledii kadardr. te bu, vahiy makamdr.
(FTHT, 11:241)

Peygamberin vahyi ilk olarak ryalarla balamtr. Hz. Peygamber, ryasnda ne


grse, sabahn aydnl gibi gerekleirdi. Rya, Allahn Mslmanlar iin vahiy
den geriye brakt ksmdr ve peygamberliin bir parasdr, ( f t ht , i:58)

Velilerin vahyi;

Allah bir velisine bir eyi vahyetmek istediinde, o velinin hakikati iin o eyin su
retinde tecelli eder. Veli de bu tecelliden Hakkn bildirmek istedii eyi renir,
bilmedii eyin bilgisini nefsinde bulur, ( ft ht , i:47)

Vahyin mahalli kalptir:

Vahiy, Allahn sz olarak kalplere ulatrd eydir. Bylece kalbe ulatrlan bu


eyden bir ie dair bilgi meydana gelir, (ftht, i:332 )

Allah kullarnn kalplerine vahyeder. ( f t ht , i:40o)

ilahi vahiy, pek ok alt trn ismidir:

Allah Hz. Muhammede (a.s.) btn vahiy trlerini vermi, ryalar, kalplere ve ku
laklara indirmek veya ykselmek veya ykselmemek gibi vahiy denilen her ekilde
vahyetmitir. ( ftht, i:i4 s)

Vahyin birinci zellii, hzdr:

Vahiy, ilk anlalan ve ilk anlatlan eydir. Anlamann, anlatmann ve anlalan eyin
bir olmasndan daha hzl bir ey yoktur. Vahiy hz demektir ve zikrettiimizden
daha hzl bir ey de yoktur. te bu kelam, vahiy diye isimlendirilir. Vahiy Tanr
kelamndan duyann nefsine hzla ulaan eydir, ( f t ht , M:7s )

Vahyin ikinci zellii, otoritedir:

Sz vahiy ise, kar kann olabilecei dnlemez. nk vahyin otoritesi, ken-

657
Vahiy

diine kar konulamayacak kadar gldr. Musann annesine onu emzir ve za


rar gelmesinden korku hissettiinde kendisini denize brakver diye vahyettik
(28:7). O da bunu yapt ve emre itaatsizlik etmedi. Halbuki yaplan i, annenin Mu
say felakete attn gsterebilir. Kadn emre kar kmam ve tereddt duyma
m; beeri yn de, bebeini sandala koyup nehre brakmasnn en tehlikeli i ol
duu eklinde bir hkm vermemitir. Bu durum, vahyin vahye muhatap olanda
onun tabiatndan -ki tabiat kendisidir- daha gl bir otoriteye sahip olduunu
gsterir. Bir ey sana egemen olup, kr ve sar eder ve dncenle tedbirin arasna
girip, hkmn sana geirirse, ite o vahiydir. (FTHT, 11:78)

bn'l-Arab Hz. Aienin Peygamberin ilk vahyi ryayd anlamndaki ifadesinden


hareket ederek, vahyin derecelendiini dnmtr. Vahyin balangcna iaret et
mek, vahiyde yetkinlie ulatran bir derecelenmeyi ierir. Vahyin yetkin derecesi
Hz. Muhammede aittir. Bu nedenle bnl-Arab zt! vahiy ve risalet kaynakl arz
vahiy trleriyle vahiy iin bir balang mertebesi kabul eder. Zt vahyin balangc
(zt vahiy, melekler ve insan gibi btn varlk snflar iin sz konusu olan vahiy)
ilhamdr. Risalete (terii risaleti) dayanan arzi vahyin balangc ise ryadr.

Allah Hz. Muhammede btn erdemlerde yetkinlii tahsis etmitir. Bunlardan biri
si de, vahyin kemlini ona tahsis etmesidir. Bu, Hz. Muhammedin vahyinin vahyin
btn tr ve eitlerini iermesidir. Bu yzden vahyin her tr Hz. Muhammede
verilmitir, ( f th t , i:58)

Vahyin balangc, ister uykuda ister uyanklkta olsun, soyut-akl anlamlarn hayal
mertebesinde smrl-duyusal kalplara indirilmesidir. Bu durum, duyulur lemde
hissin idrak ettii eylerdendir. Mesela Ona bir beer suretinde gzkt (19:17).
Hayal mertebesinde ise Hz. Peygamberin bilgiyi st suretinde grm olmas bu
ksma girer, nitekim ryasn byle tabir etmitir. Hz. Aie yle demitir: Pey
gamberin ilk vahyi rya idi. ( ftht, i:58)

Melekler ve insann dndaki canl trnde ve canl trnn dnda vahiy alan b
tn snflarda vahyin balangc, ilhamdr, ( ftht, i:58)

nsan trne zg elilik vahyi ise Allahn peygamberlerine vahyidir. Bu vahiyde


kimse onlara ortak deildir. Sz konusu vahiy, Hz. Peygamberin vefatndan sonra
kesilmitir ve dier vahiy trlerinden Cebrail vastasyla gelmesi itibariyle ayrlr. n
sana ynelik ilahi vahiy iki trldr:

Allahn her mmete farz kld eyleri kullarnn kalplerine ulatrmada iki yol
vardr. Birincisi, Cebrail diye isimlendirilen Ruh- Emini veya bir melei kullarn
dan birisinin kalbine gndermesi. Bu kul, melein kendisine gelmesi nedeniyle, re

658
Vahiy

sul ve nebi diye isimlendirilir ve insanlarn kendisine ve Rabbinin katndan getirdii


eylere iman etmesi gerekir. Dier yol ise devrinin aklls vastasyla. Allah vahyini
onun kalbine ilham eder ve ilahi-kutsi Ruh da onun gnlne nefes verir, ( f t ht ,
111:4 0 0 )

Peygamberlerin zel vahyi, kesilen vahiydir:

Peygamberler ilimlerini ilahi-zel vahiyden alrlar, bu nedenle de kalpleri teorik


dnceden arnmtr, ( fuss, 33)

Nbvvet ve risalet, hkm ve hakikatleri ynnden hkmsz braklmamlar


dr, sadece peygambere zg risalet kesilmitir, ( ft ht , 11:253)

Risalet, Peygamberin getirdii ve bildirdii eydir, nitekim Kuranda de byle geer.


Risalet sz konusu olduunda peygamber onu gvenilir kutsal Ruh vastasyla alr.
Ruh risaleti onun kalbine indirir ve bazen de ona bir adam olarak gzkr. Bu -
zellige sahip olmayan vahye beeri risalet denmez; vahiy, ilham, nefes [peltek sli],
ilka veya vecd denilir, ( ft ht , i:258)

Allah tarafndan bize ait olan ilham ve vahiydir; nk vahiy yolu, Peygamberin -
lmyle kesilmitir, ( ftht, i:238)

Cebrail, peygamberlere zgdr ve hayatn kaynadr:

Cebrail hakikati, peygamberlerin kalplerine zgdr. Bu konuda, kendi cinslerin


den olmayan kimse peygamberlere ortak deildir. Cebrailin dndaki melekler ise
kullarn kalplerine inerler ve vahyin iki trn onlara indirirler. ( m Iftah , 86)

Ruhlarn zelliklerinden birisi de, bir eye temas ettiklerinde o eyin canlanmas ve
canlln ona sirayetidir. Samiri melein Cebrail olduunu anlaynca, bast yere
hayatn sirayet etmi olduunu da anlam, peygamberin ayann izinden bir avu
alm ve buzaya atm, buza hareketlenmitir. Eyaya sirayet eden bu hayat,
lht diye isimlendirilir. Nst ise bu ruhun bulunduu mahaldir.2 ( fusS:1 38)

Vahiyle ilgili aratrmann sonunda yle bir soru ortaya atyoruz: Muhammedi Ha-
kikati ilk yaratlm ve varln ondan meydana geldiini kabul eden bir dncede
vahyin ilevi ne olabilir? Muhammedi Hakikatin varl Cebrailin varlndan daha
nce ve Cebrailin bilgisi onun ilminin bir feyzi iken, Cebrail ona risaleti nasl geti
rebilir? Bu soru bizi Ibnl-Arabnin teorilerinin karsna yerletirir ve bylece sz
lkte kendimiz iin belirlediimiz snrn dna kartr. Fakat bizi bu konuya sevk
eden ey, lbnl-Arab aratrmaclarnn byk ksmnn vahyi bu noktadan hare
ketle tanmlamalardr. Sz konusu aratrmaclar, buna bal olarak, onun ayrntl
bir ekilde ortaya koyduu vahyin tanm ve mertebeleri hakknda zikrettiimiz her

659
Vahet

eyi unutarak, lbnl-Arabde vahyin varln reddetmilerdir. Acaba Ibnl-Arab


vaka dzleminde vahyin varln inkr m eder? Yoksa, sadece Hz. Muhammedin
vahyi mi -sadece kelimesinin altn iziyoruz- tartma konusudur? Aslnda, bnl-
Arabde vahyi cem' makamndan tafsil makamna ini veya yorumcularnn ayrntl
bir ekilde ele aldklar eitli ekillerde niteleyen tanmlar, sadece Muhammedi va
hiyle ilgidir. yle ki, bnl-Arabde Muhammedin (a.s.) vahyiyle ilgili temessl
eden temel nitelik, onun cem1 makamndan tafsil makamna bir ini olmasdr (nite
kim Muhammedi Hakikat veya insan- kmili aklarken bu konuyu genie ele al
mtk) bu nedenle, konuyu sz gelii Vahyi sana gelmeden nce Kuranda aceleci
olma" (20:114) ayetini rnek verebiliriz.

O Cebrail ismine zgdr, nk o mutlak hayaldir.3Bu nedenle Muhammed (a.s.)


meleklerden Cebraile tahsis edilmitir. Vahiy, daha nce akladmz gibi, her
varlkta iki yarsyla birlikte bulunur: bir yars Muhammed, dier yars ise Cebra
ildir. Btn Varlk Muhammedi Hakikattir ve ini ondan yine ona, onun vastasyla
yine onun zerinde gerekleir. Muhammedi Hakikatin her eyde iki vechi vardr:
Muhammedi vecih ve Ahmed vecih. Muhammedi yn, bilgiyle ilgili ve Cebraile a-
ittir; Ahmedi yn ise imanla ilgidir ve manevi ve mmilikle ilgilidir. Kuran- Ke-
rimin inii Muhammedi, tecelli ise Ahmed vehe aittir, ( bulga , 132)

n o tlar:

Her ey Rabbinin vgsn tespih eder (17:44) ayetine telmih.


! Paragrafn yorumu iin bkz. Afifi, T lik a t, c . II, s. 180.
3 Vahy iin bkz. F u s s u 'l - H i k e m , c. II, s. 94; Tirmiz, T a h s ilu N e z a i r i l- K u r a n , s . 141; rn, K ib r it -i A h m e r

s. 6; Abdlkerim Yafi, D ir a s a t- F e n n iy e , s. 382; Bedevi, ln s a n - K m il, s. 36.

V a h e t Vav, ha ve n Cinsiyetin zdd bir kelimedir. Tevahhee, "dostu terk etti, ya


banclat" demektir, (m u cem )

V-H- kk Kuranda nsiyetin zdd olarak gemitir:

Vahi hayvanlar topland vakit. (81:5)

s?
tbnl-Arab ve sfiler, vahet ve istiha [kamak, rkmek, yabanclamak] terimle
rini ns teriminin karsna koymulardr (bkz. ns).

Baz zahitler, uzleti ve halvetlere girerek insanlardan uzak durmay ve kaplarn in


sanlara kapatmay; bazlar, dalarda ve patikalarda dolamay tercih etmilerdir.
Allah, Rahman isminden farkl ekillerde o insanlara nsiyet vermi, bylece tala-

660
Vakfe

nn zikirlerini, sularn rltsn, rzgarlarn uultusunu, kularn konumalarn,


yaratlm her gurubun tespihini ve kendisiyle sohbetlerini ve kendisine selam ver
melerini iittirmitir. Bylece o da, kendi vahet halinden ayrlp, onlarla nsiyet
kurmu ve toplum ve cemaat iine dnmtr, ( f tu hat , d s , 310)

V a k f e Vav, kaf ve fe "bir eyde yerlemek" anlamna gelen tek kktr ve sonra bu
anlamdan kelimeler tretilmitir. Vakaft vukufen [durdum]. u var ki Araplar, bir
eyde bulunup da sonra ondan ayrlana da kad avkafe derler, ( mucem )

V-K-F Kuranda zikredilen szlk anlamyla geer:


Tutuklayn onlar (kf), nk sorguya ekileceklerdir. (24:37)

Vakfe her ikisinin hkmnden de kt iin slikin iki makam arasnda beklemesi
dir. Bu esnada slik, ayrld makamn gereklerini yerine getirmi, ardndan gelen
makamn adabna ise henz girmemitir.

Slik, salamca tamamlayp ahlak, zevk ve edep olarak elde ettii bir makamdan el
de etmek istedii baka bir makama intikal ettiinde, iki makam arasnda vakfe e-
der. Bu vakfenin hkm iki makamn da dndadr, iki makam arasndaki bu vak
fede slike ykseldii makamn adab ve o makamda Hakka kar nasl hareket e-
decei retilir, ( ft ht , a s , 65)

V a k t Vav, kaf ve te "zaman veya baka bir eyde bir eyin snr ve nihayeti" anlamna
gelen bir kktr. Bu kkten gelen vakt, bilinen zamandr. Mevkut ise "snrl" demektir.
Mikat, "vakti belirlenmi var yeri" demektir. Allah yle buyurur: "Namaz mminler
zerinde vakti belirli ( mevkut) olarak yazlmtr" (103:4).
V

Vakt, imdiki zamanda kulun bulunduu haldir. Bu tanm, terimden oluur


(vakt, imdiki zaman ve kul). Bu terimden her birisinin tanm bir grup unsurlar
tar ve vakte eitli ierikler veren ve onu imdiki zaman anlamndan kulu o za
manda kendisine egemen ilahi tecellilerle ilikisine geiren dinamik bir balama ta
r. Bu yaklama gre vakt: a) Gemi ve gelecek zaman dikkate almakszn imdiki
zaman, buna gre hal, iki yokluk arasnda var olan bir eydir, b) Kulun imdiki za
manda kendisine egemen olan hali, bu anlamda vakit, insan zerinde hkmeden her
eydir, c) nsana egemen olmak onun istidadna bal olduuna gre, hal, istidada
gre insanda var olan hal; ahsn istidadna gre gerekleen ilahi tecellidir.

661
Vakt

Vakt, imdiki zamandr:

Vakit, gemi ve gelecek zamanla ilikisi olmakszn imdiki zamandaki halindir.


(ISTILAHAT, 285)

Vaktin mhiyeti nedir? diye sorulursa, cevap veririz. Gemi veya gelecek zamana
bakmadan, iinde bulunduun durumdur, ( ftht, :133)

Sfiler vakti imdiki zamanda iinde bulunduun durum diye terimletirmilerdir.


Vakit iki yokluk arasnda var olan bir eydir, ( ftht, i:538)

Vakt, insan zerinde hkm sahibi olan her eydir.

nmzdeki a gelince, o vaktin nurudur. Vakit, kendisiyle beraber olduun


eydir. Onun ise kendisiyle olduun eydir. Onun niteliine bak, nk o se
nin mahede ettiin ve senin zerinde hkm sahibi olan, sana dayanan eydir. O
hali hazrda kendisiyle ayakta durduun ilahi ismin ta kendisidir. Vaktin gemi
veya gelecek zamanda hkm gemez, ( ftht, i:486)

Sfi ibnul-vakttT' [vaktin olu]. ayet vakti shhat ise kendisi de hasta veya iddetli
hasta deildir. Yzn evirmesin! Vehim, bilgi zerinde hkmran olamaz.
( ftht, bs, 53 0

Hak katndan bilinen vakit, eriatn imdiki zamanda sana hitap ettiidir, ( ftht,
ll:539)

Vakt, kulun istidadna bal ilahi tecellidir.

Vaktin ulhiyette dayana, Hakkm kendisini her gn bir ite olarak nitelemi
olmasdr. Vakt, aslnda, Hakkm kendisiyle olduu eydir; onun varl ferde -fer
lemdir- ortaya kar. Bylece, Hakkm e'nleri, mmknlerin hakikatlerinde zu
hur eder. Vakt, gerekte, kulun kendisiyle olduu haldir; kendisiyle olduun ey
ise istidadnn aynsdr. Sende Hakkm kendilerinde olduu enlerinden ancak is
tidadnn talep ettii zuhur edebilir. u halde [Hakkn kendisinde bulunduu] en,
esasta Hak zerinde hkm verir. nk mmknn imkn olan istidad, Hakkn
iinin yaratma olmasn gerektirmitir. Grmez misin ki: mknsz olan yaratmay
kabul etmez. O halde vaktin asl Hakta deil, lemdedir, dolaysyla onunla ilgili
hkm de, lemin hkmdr.2 ( ftht, i:539)

NOTLAR:

1 Kueyri Risalesinde bnl-Arabyle bazen uyumlu bazen ise elien nceki sofilerin vakt hakkndaki
grlerini aktarr: Vakt tahkik ehline gre tasavvur edilen bir hadisenin bal olduu gereklemesi
kesin baka bir hadisedir. Gereklemesi kesin olan hadise tasavvur edilen iin vakttir. Zeki, vaktinin
hkmne gre hareket edendir. Vakti ayklk ise eriatn hkmn yerine getirir, vakti fena ise hakikat

662
Vaktin Efendisi

kendisine egemen olur. Eb Ali ed-Dekkakn yle sylediini duydum: Vakit iinde bulunduun an
dr. Dnyaya bal isen vakiin dnya; ahirete balanmsan vaktin ahiret; neeli isen vaktin srr, mah
zun ise vaktin znt" (Risale, s. 31).
2 lbnl-Arabde vakt iin bkz. ei-Ftuhtl-Mehkiyye, c. II, s. 455,538, 540; BS, 36, 126; S, 88,127; BS, 255,
257, 523, 536, 537; Fussu'l-Hikem, c. II, s. 21, 239; Sfatu Culusil-Halvet, s. 7; Irad, s. 147; ayrca bkz. el-
Nifferi, el-Mevakf, s. 6.

V a k t i n E f e n d i s i bkz. V a k t in S a h ib i

V a k t i n H k i m i Vaktin hakimi (hakml-vakO Kutuptur.

Bu Kutup keml makam sahibidir, dolaysyla hibir zellik kendisini snrlayamaz.


O vaktin hkimidir, ancak vaktin hkmyle ve zamann halinin gereiyle ortaya
kabilir.

V a k t i n m a m bkz. V a k t in S a h ib i

V a k t i n S a h i b i (ahsu'l-vakt [vaktin ahs],' seyyid'l-vakt [vaktin efendisi]2, imam'l-


vakt [vaktin imam], Kutup, Gavs, sahibu'z-zam an [zamann sahibi],4 aynu'z-zam an
[zamann ayn]5 ve Naib-i Muhammed [Muhammed'in naibi]6) sad, ha ve ba tek kktr
ve bir eye yaknlk ve bitiiklik demektir. "Arkada" anlamndaki sahib buradan gelir.
oulu sahhabtu. Herhangi bir eye uygun her ey, kukusuz ona elik etmitir.
( m u cem )

Sahib, dost ve yakn demektir:

Arkadana (sahib) zlme Allah bizimle beraberdir dediinde. (9:40)

Onun nasl ocuu olabilir ki, Onun ei (sahibe)yoktur. (6:101)

Sahib bir isme izafe edilir ve izafe edildii eyin ehli anlamna gelir:

Cehennem ehli ile cennet ehli (ashab) denk deildir. (59:20)


Vakt ise Kuran- Kerimde iki yerde ve ayn anlamda gemitir. Vaktin bilinene izafe edilmesi, kyamet
gnne iaret eder:

Sen bilinen7 bir gne kadar bekleyenlerden olacaksn. (15:38,38:17)

ss*
Sahibul-vakt, iki kelimeden meydana gelmitir ve terimin btn zenginlii ikinci
kelime olan vakt kelimesinde gizlenmitir. Bu nedenle bir tanma ulamak iin vakt
zerinde duracaz. Vakt, sfiye hkim hal demektir. Bu iki kelime, vakit hakknda

6 63
Vaktin Sahibi

sylenen her eyi zetler ve sfilerin terimin anlam ve aklanmas hakkmdaki b


tn grlerini ierir.

Vaktin hakikati, hal zamannda kendisiyle olduun ve zerinde bulunduun du


rumdur. Hal, yok olan iki ey (gemi ve gelecek) arasnda var olan bir durumdur.
Bir gre gre hal, iradeleri olmakszn, Hakkn tasarruflarndan sfilere ulaan
eydir8 Bir gre gre hal, bir trpdr, seni andrr; fakat yok etmez.9 Baka bir
gre gre hal, sana hkim olan her eydir.10 Btn grlerin ortak noktas, u
dur: Vakit, hkim olan eydir. Sfilerin vakit hakkmdaki zevkleri farkl olduu iin,
hali ifade edileri de birbirinden farkldr. Vakit, sfilerin ifade ettikleri her eyin
zdr, ( f t h t , 11:538)

imdi, vaktin sahibi terimine dnyoruz ve aadaki tespitlerle bnl-Arabnin


tavrn zetleyeceiz. Ibnl-Arabye gre sahibul-vakt, zaman ve meknda ortaya
km tek bir ahstr. O bu anlamda, kendi dneminde tek olmas itibariyle Kutup
ile ayndr. Sahibul-vakt, devrinin eriatyla lemde hkm sahibidir.

Her zaman iin birisi vardr, o zamann ayndr


te o ahs, asrda biriciktir.

Onlardan (sekinlerin sekinleri) birisi de, btn halleri kendinde toplayan ve efa
at makamna yerletirilen kimsedir. Sz konusu ahs, kavmin efendisi, vaktin sahi
bi, Allahn yeryzndeki12 halifesi, peygamberlerin efendisinin mmeti3 iindeki
naibi; seilmiligin ve deme ait zelliin vrisidir.14 ( e c v Ibet 'l-la ka a n es Ilet I'l fa k a .
9)

Hakk hak olarak gren kimse var ya, ite ona uy! O hevasna hkim olmu ve onu
boyun edirmitir. te bu kii, vaktin efendisidir ve sen de ona uy! Bu kii, Hakkn
suretidir.15 Hak, onu uzak bir yerde bir beden olarak yaratmtr, ( f th t , 11:454)

nsana lemde hkmetme gc verildiinde -ki bu hilafettir- dilerse tahakkm e-


der ve ortaya kar, dilerse uzak durur ve gc yettii halde kullar hakkmdaki ta
sarrufu Rabbine brakr. Bu zelliin verildii kul, zellikle hilafette veli-nebilere
katlr, fakat risalet ve peygamberlikte onlara katlmaz. nk risalet ve peygam
berliin kaps kapanmtr. Bu yzden peygamber hkm sahibidir, yerine birisini
halife brakrsa, onun tahakkm olabilir. Halifesi bir resul ise onun tahakkm e
riat yapt ey ile gerekleir; ayet resul deilse, onun tahakkm, vaktinin hk
mne gre Allahn emrindendir. Vaktinin hkm, kendi devrinin eriatdr.
(FTHT, c. 11:38)

Bylece lbnl-Arabnin peygamberliin bitimiyle birlikte semann kaplarn bt


nyle yeryzne ve sakinlerine kapatmadn grmekteyiz. Peygamberliin yerine

664
Vaktin Sahibi

O kutupluk ve hilafeti koyar. Buna gre Kutup, Hz. Muhammedin (a.s.) naibidir.
Geri Kutup Hz. Muhammedin peygamberlik ve risaletinin ufkuna ykselmemi ol
sa bile, kendi devrinde Hz. Muhammedin eriatna gre hkm verir. Bu nokta -
nemlidir ve pozitif bir etkiye sahiptir, yle ki: Bu yaklam zamanyla ilikili olarak
dine bir lde diri bir nitelik verir. Bu tavryla bnl-Arab! eriatlarn donukluu
ve sabit kanun kalplarnda lmesinin nne geer. Bu yzden peygamberlik Hak ile
yaratklar arasndaki dinamik etkileimin zirvesi olduuna gre, nbvvet naiblii
de, baka, fakat dinamik bir ekildeki etkileimdir. Sahibul-vakt, birinci anlamyla
kendisine lemde tasarruf gc verilmi olan zamann biricik Kutbudur, bu ynyle
O halifedir. Fakat hilafet, iki ksma, zahir hilafet ve btn hilafet diye ayrlmasyla
sahibul-vakt kavramn da ikiye ayrr. ) Btnda sahibul-vakt. Bu, daha nce iaret
ettiimiz Kutuptur. Kukusuz btndaki sahibul-vakt bazen zahirde de sahibul-vakt
olabilir. Bylece iki hilafeti, zahir ve btn halifelii kendinde birletirir (sahibul-
vakt: velayet makam). 2) Zahirde sahibul-vakt. Bu, zahirde hkm sahibi16 olan ha
lifedir (sahibul-vakt: siyasi makam). Zahir hilafet tespit edildikten sonra bnl-
Arabnin ierdii kutupluk boyutlaryla sahibul-vakt terimini firavun gibi kimselere
vermesini yadrgamayz.

Firavun tahakkm mertebesinde sahibul-vakt ve kl sahibi halife olduu, hkm


icra ettii iin, Ben sizin en stn Rabbinizim" (79:24) demitir.17 Baka bir ifadeyle,
her ey greceli olarak rabler olsa bile, ben onlarn en stnym; nk grnr
de sizde hkmetme zelliini de onlara ben verdim, ( fuss, 210)

Aama aama, bnu 1-Arabinin bir terim ile zel bir ahsn isminden kendisinde zel
bir niteliin ortaya kt btn ahslara getiine tank olduk. Burada da, her za
man yapt gibi, sahibul-vakti Kutbun ahs ile tanmladktan sonra, terimi bir sfa
ta verdiini grmekteyiz. Vakit, hkmetme zellii demektir. Sahibul-vakt ise h
km sahibi, baka bir ifadeyle hkim demektir. Buna gre insan zerinde hkm
sahibi olan herkes, sahibul-vakttir.

Gaybet huzur ile gerekleir. Mahedenin gc nedeniyle kendisiyle hazr oldu


un kimseden gaib olursun. Nitekim bek sultan da seni fani klar; nk o h
km ve vaktin sahibidir (sahibul-vakt). ( f th t , i:544)

Gerekte vakt, kendisiyle olduun eydir. Senin kendisiyle olduun ise istidadndr.
Hakkm e'nlerinden -ki Hak enlerindedir- istidadnn talep ettikleri sende zuhur
edebilir. O halde e'n, asalet yoluyla hkme konu olandr. Mmknn istidad im
kn hkmn iermesi, Hakkn kendisindeki e'ninin yaratma olmasn gerektir
mitir. O halde vaktin asl Haktan deil, lemdendir. Dolaysyla sahibul-vakt,18

665
Vrid

lem dir, bu yzden h k m lemin hkm dr. (FTHT, 11:539)

NOTLAR:

' Bkz. lbnl-Arab, Menzilul-Kutub, s. 5.


7 Bkz. el-Fiituht'l-Mekkiyye, c. II, s. 286.
3 Bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 297.
4 Bkz. lbnl-Arab, Tercmarul-Evak, s. 138.
3 Bkz. lbnl-Arab, Divan, s. 44.
6 Bkz. V ekillik .
7 Vakt-i malum hakknda bkz. Kad Beyzvl, Envar- Tenzil, c. I, s. 269.
8 Bu ifade, sfilerin vaki grlerini aklayan Kueyriye aittir. Bkz. Kueyri, Risale, s. 31.
9 Sz Hb Ali ed-Dekkaka aittir. Bkz. Kueyri, Risale, s. 31.
' Sofilerin vakt hakkndaki ifadeleri iin bkz. Kueyri, Risale, s. 31; Slemi, Tabakatu's-Sjiyye\ Serrac, el-
Luma, s. 441; el-Nifferi, el-Mevakf, s. 6.
" Yani tbnl-Arab.
2 B kz. H alife/H ilafet.
3Bkz. V ekillik.
14Bkz. dem .
13Bkz. Suret.
<eBkz. H alife/H ilafet.
17 Bkz. Rab/Rubbiyet.
18lbnl-Arabde sahibul-vakt iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 133, s. 486,519, 538; Fussu'l-Hikem,
c. II, s. 21, 239, 290; Istlahat, s. 285.

V r id Vird, "akan su" d em ektir. V ird , "susuzluk" d em ektir. M ev rid, "yollar" d e m e k


tir ki, tekili m e vrid 'd n . V ird , "iki su su zlu k arasn d ak i vird g n " d e m ek tir, m astar
vu r d 'd u r. Bo bir m e k n a gelen kim se o raya yerlem itir a n la m n d a v ru d eder. A -
yette "H er biriniz o raya u rayacaktr" (vrid) (19:71) denilir. Saleb, bu ayeti yle yo
ru m lam tr: "H erkes kfirlerle birlikte o raya u ra rlar (vru d)." K firler C e h e n n e m e gi
rer, M sl m a n la r ise g irm ez. Bir eye ulap ieri g irm e d i in d e : "Falan beldeye u ra
dm " a n la m n d a veredd denilir. B tn d ilciler v ru d kelim esinin a n la m n n "girm ek"
o lm a d n d a hem fikirdir. Cevh eri yle der: "Falanca hazr oldu a n la m n d a verede
f la n d enilir." (U s a n )

S?

Vrid Kuranda szlk anlamnn dna kmaz. Gelmek anlamnda:

Medyen suyuna geldiinde orada hayvanlarn sulayan bir kme insan buldu. (28:23)
Susuzluk anlamnda:

Gnahkrlar Cehenneme vird [susuz] olarak sevk edeceiz. (19:86)


nsann kendisi anlamnda:
Bir kervan geldi ve sucularn (vrid) gnderdiler, o da kovasn sald. (12:19)

666
Vrid

Vrid, her ilahi isimden kulun kalbine gelip, bir ilim verdikten sonra ayrlan ey
demektir. Bu tanm, genellii nedeniyle, tanmdan beklenen nemini yitirir. Bu ne
denle, bnl-Arab ona, mertebelerine veya geli tarzna veya ieriine veya gcne
gre, kendisine zg nitelikler verir. Bu zel anlamyla vrid, bevadih veya hcum
gibi eitli isimler kazanr veya kahr vridi veya bast varidi gibi aklayc anlamlar
ona eklenir.

Vrid taifeye ve bize gre, bir ilahi isimden kalbe gelen ey demektir. Bu balamda
vridden sz etmek, getirdii ey itibariyle deil, gelmi olmas itibariyle ondan sz
etmektir. Vrid, sahv [uyanklk] ve sekr [sarholuk] veya kabz [darlk] ve saysz
eyler getirebilir. Bunlarn hepsi vriddir: Her ilahi vrid, bir fayda getirir ve hepsi
ni kuatan genel fayda, bu geli sayesinde sahibinde meydana gelen ilimdir. Bu il
min kiiyi mesrur etmesi veya zmesi art deildir. nk sz konusu ihtimal, v-
ridin hkm deildir. Varidin hkm, meydana gelen ilimdir, ayrlr ve ayrlmas
da gerekir. Getirdii eyi mahallinde brakarak gider, ( ftht, i:566 )

Aklllar derken peygamberlerin yntemine gre nefsiyle, riyazetlerle, mchedeler-


le, halvetlerle ilgilenip, ulvi lemden -arndklarnda- gelen ve yce gklerden il
ham edilen vridlere kalplerini hazrlayan kimseleri kast etmekteyiz, ( f th t , bs,

75)

Varidin geli halleri (hcum, bevadih):

Vridin geli halleri deiebilir. Bu balamda vrid bazen bevadih ve hcum gibi
anszn gelir, bazen ise slik, tad baz alamet ve belirtiler sayesinde varidin far
kna varr; bu belirti ve alametler, mahallin istidadnn talep ettii belirli bir eyin
geliini anlatr, ( f th t , i:566)

Dikkate alnmas gereken husus, geli hallerinin farkllna gre, bir varidin farkl
isimler almasdr. Vrid tektir, fakat mahalle gre isimleri oalr.

Vrid bazen sahv [ayamklk], bazen sekr [sarholuk], bazen kabz [darlk], bazen
bast [genilik], bazen heybet, bazen ns vb saysz ey getirebilir. Btn bunlar
vriddir. ( f th t , i:566)

Vrid bazen ilim getirir, bazen amel getirir, bazen ilim ve ameli birletirir; bazen hal
getirir, bazen ilim ve hal getirir; bazen amel ve hal, bazen ilim, amel ve hal getirir.
Vrid yaratlm deilse, bu durumda kul ile Allah arasndaki vastalarn ortadan
kalkmas diye ifade edilir. Bu vrid, kul ile Allah arasndaki zel ynden gelen tecel
lidir. (FTHT, 11:567)

667
Vrid

Behlllerden bir ksm neeli, bir ksm mahzundur. Onlar, bu hallerde akllarn
gideren varide baldrlar. Sz konusu olan kahr varidi ise onlar daraltr; ltuf va
ridi ise onlar aar, ( ft ht , d s , 110)

Tvbekara tvbe vridi gelmeyip, gaflet uykusundan uyanmaz ve iinde bulunduu


amelleri tanmazsa, irkin amellerinin klcyla ldrlm demektir, ( f t ht , ds ,

155)

Bu metinlerden anlald zere vrid bir ierikle deil, fakat bir hkmle snrlanr
ki, o da ilimdir. Bu yzden varidin art, bir ilim getirmesidir.

nsanlar bu makamda (Haktan gelen vridleri kabulde) mertebeden birisinde


bulunurlar. Bir ksmnn vridi, kendi gcnden fazladr. Bylece vrid onda h
kmran olur ve hal ona baskn gelir. Bu kii haline ve vride baldr. Bir ksmnda
vrid ve tecelli, sahip olduu gce denktir. Bu nedenle kendisine gelen eyin eseri,
onun zerinde gzkmez. Fakat kendisine gelmi bir eyin var olduunu grd
nde, gizli bir ekilde onun farkna varr. Bu durumda o ahsn gelen vride kulak
vermesi gerekir; bylece vridin Hakkn katndan getirdii eyi ondan alr. Bu du
rumdaki kii, seninle beraber oturan bir kimseye benzer. Seninle sohbet eder, bu
esnada bir dnceye dalar, duyusu hayalinde o eye ynelir, sen kendisiyle konu
tuun halde gzleri ve dncesi donuklar. Bu durumda sen, szn anlamad
halde, ona bakarsn. Sen de, onun iinin baka bir ile megul olduunu anlarsn.
Baz kimselerin gc ise vridden daha gldr. Byle bir ahs, seninle sohbet
ederken, kendisine vrid gelir. Sen farknda deilken, hem vridin verdii bilgiyi,
hem de senin sylediklerini alglar veya sohbete devam eder. Hakkn bu yol ehlinin
kalplerine gelen varitlerinde drdnc bir durum yoktur, ( f t ht , d s . 97)

Vrid tasavvufi dncede art arda gelen iki terimle irtibatldr ki, bunlar sekr ve
sahvdr [sarholuk ve ayklk], Sekr, sfilerin ve bnl-Arabnin tanmlad gibi,
gl bir vrid nedeniyle kendinden gemektir. Fakat o gaybet, fena, sahv gibi ta
savvufi slktaki kendinden geme trlerinden iki noktada ayrlr: Birincisi sekr du
yudaki bilinsizlik deildir, o neeyle elien her eyden uzaklamak demektir. Sekr,
insanda bir nee, genilik, yaylma meydana getirir ve ilahi srlan ifaya yol aar. n
sann his duyusunu yitirmesine yol aan gaybet hali, sekr deil, fena veya mahk [yok
olmak] veya baka bir eydir. kinci nokta ise sekrin ardndan sahv halinin gelmesi
dir. Sahv, uyku ve uyanklk rneinde olduu gibi, nceki bir sekr halinden sonra
meydana gelir; halbuki gaybet-huzr, fena-beka arasnda bu ardkl grmyoruz.
Bu farkllklara sekrin baz mertebeleri olduunu da ekleyebiliriz. Sekrin ilk merte
besi, doal seferdir ki, bu, mminlerin sekri ve hayaldeki etkinliidir; ikinci mertebe
ise akl se/erdir. Bu, riflerin sekri ve onun akldaki etkinliidir; nc sekr merte

668
Vrid

besi ise ilahi seferdir. Bu, kmil insanlarn sekridir ve hayret halinde ortaya kar.
Slik her sekr halinden sahv vridi ile kurtulur. Sz konusu sahv vridi, sekr vari
diyle ayn mertebe ve dzlemdedir, nk her sekrin bir sahv vardr. Sekr mer
tebe olduu gibi, sahv da kendisini mertebeyle takip eder. Sekr ve dier gaybet
trleri arasndaki fark udur:

Sofilerin sekri gl bir vridin etkisiyle kendinden gemek diye tanmlamalanna


gelince, sz konusu olan kendinden gei srr, nee ve sevinle elien her eyden
uzaklamaktan ibarettir, ( fth t , i:544)

Mahede bir kimseyi sarho etmise, asla ayk olamaz. Neeye, sevince, cokuya,
markla ve ilahi srlar ifaya yol amayan hibir hal, sekr deildir. Bu gibi hal
ler, gaybet, fena veya mahk olabilir. Sofilerin Allah yolundaki sekri arap ienlerin
sarholuuyla karlatrlamaz. nk arap sarholuu, ieni gam, znt ve d
nceye sevk edebilir. Bunun nedeni iilen arabn mizacndan kaynaklanr. Hal
buki sekr halindeki kiinin kendinden gemesi, duyularndan gemek deildir, o
sadece neeyle elien eylerden uzaklar. Bu anlamda sekr, dier kendinden ge
melerden ayrlr. nk sahv, bir sekrden sonra olabilir. Bu nedenle sekr, sahvdan
ncedir. Halbuki huzr ve gaybet veya fena-beka ilikisi byle deildir. Sekr-sahv
ilikisi, uyku uyanklk ve baylma ve aylma ilikisine benzer. Sekr sahibi duyular
n yitirmez; uzaklarsa, bize gre, sekr halinden fena veya gaybet veya mahk haline
gemi demektir. Bu durumda da, onun sekrini sahv hali takip etmemitir.
(FTHT, 11:545)

Sekrin mertebeleri:

Sekr mertebe mertebedir: [a ] Bir tr doal sekrdir [sarholuk]. O, mit getiren


vrid nedeniyle nefislerin bulduklar nee, lezzetlenme, srr, sevintir. nk bu
tr vridin tahayyl gcnde byk bir etkisi vardr. Allah ehlinden hayalde du
ranlar, doal sekr sahibidir. Akl sarholuk ise ileri kendiliinde olduu duruma
deil, akim gerektirdii hale dndrmede doal sekre benzer. Bu makam sahibine
yaratklarn niteliklerinin Hakkn nitelikleri olduunu bildiren bir haber gelir, akl
ise bu haberi bu tarzda kabul etmez. nk o kendi delil ve burhannn sarholuu
iindedir ve bu nedenle, Hakkn ztn bilmedii halde, dncesine gre bu habe
ri yorumlar. Aklyla sarho olan kii, iman sayesinde aylnca, doru haberi
reddetmez. te bu, akl kaynakl sarholuktur. Doal sekr, mminlerin sekri, akl
sekr ise ariflerin sekridir. Geride kmil insanlarn sekri kalmtr ki, o ilahi sekrdir.
Hz. Peygamber onun hakknda yle demitir: Allahm! Benim endeki hayretimi
artr. Sarho, hayrandr. lahi sekr, kemle ermek sayesinde mutlu olmak, nee
lenmek demektir, ( f th t , i:544)

669
Vrisin Nbvveti

Sahv ve mertebeleri:

Sfi taifesine gre sahv [ayklk], gl bir vrid sayesinde kendinden gemiken
tekrar bilin haline dnmektir. Bu yolda sahv halinin bir sekrden sonra olduu bi
linmelidir; sekrden nce gerekleirse, sahibi ayk olmad gibi, sahv sahibi de de
ildir. Onun hakknda sekr sahibi deil, huzur veya beka vb sahibi denilebilir. Her
sarhoun aykl sarholuuna gre, geerli bir lte gre deerlendirilir. Bilgi
vermeyen vrid, tasavvufta ne sahv ne de sekrdir. Daha nce sekrin mertebeleri
zikredilmiti, bu snflama sahv da ierir. nk, sekr sahibi o halde lmemise,
her sekrin bir sahv vardr.' ( ftht, i:546 )

N O T LA R :

1 bnl-Arabde vrid iin bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, BS, s. 96,361; S, s. 178; S, s. 266, 286; DS, s. 14, 96,
102; BS, s. 44, 443, 461; AS, s. 445; Trifat, s. 388. Ayrca sahv ve sekr iin bkz. Kueyri, Risale, s. 236, 267.

V r is in N b v v e t i Vrisin nbvveti, peygamberin nbvvetinin kart olarak


eriat getirmenin yer almad genel nbvvettir.

Vris nbvveti, kameri, yani aya mensup; nebi ve resuln nbvveti emsi, yani
gne mesabesindeki peygamberliktir, ( ftht, iv:33 o)

V r i s l e r i n B a b a s Bu terim ierikte lk Baba ve Ruhlarn Babas terimleriyle irti


batldr. Ibnl-Arab ruhsal varl tek varlk noktasndan balatr; o da Ruh- Mu-
hammeddir. Sz konusu ruh vastasyla ilk var olan Muhammeddir (a.s.). Varlkta
ki (zuhurda deil) ilk peygamber de Muhammeddir. Hz. Muhammedin ilk pey
gamber oluundan hareket ettiimizde Hz. demden Hz. Muhammede kadar b
tn peygamberler Muhammedi ilmin vrisi, dolaysyla her veli Hz. Muhammedin
ilminin vrisidir. Bylece Ruh- Muhammed vrislerin babas ve btn vrislerin
yardmcsdr.

dem ve dier peygamberler Muhammedin vrisleridir. nk Hz. Muhammed


dem henz toprak ve su arasndayken' peygamberdi. O halde peygamberlik -
deme deil, Muhammede aittir. Hz. Muhammed demden son vrise kadar btn
vrislerin babasdr. Her devirde ve demden kyamete kadar peygamberlerdeki
eriatlar ve ilimler Muhammedi mirastr. Bu nedenle Hz. Muhammede cevmil-
kelim2 zellii verilmitir ve Allah isimleri3 deme ondan retmitir, ( ftht,
111:456 -7 )

N O T LA R :

1 dem toprak ve su arasndayken ben peygamberdim hadisine telmih. Bkz. Hadis Dizini.

670
Varln Analar

2 Ben cevmil-kelim zelliiyle gnderildim hadisine telmih. Bkz. Hadis Dizini.


3 Allah deme isimleri retti (2 :31 ) ayetine telmih.

V a rl n A n a la r Eanlaml terim, el-mml-cmia li-cemiil-mevcdat [btn var


lklarn hakikatlerini kendinde toplayan ana]. Varln analar (mmehatl-vcd) i-
erikte deilse de lafz olarak Ibnl-Arabnin gelitirdii bir terimdir. nk varl
n analar mantk kategorileridir ve kategoriler, tbnl-Arabde onun dncesine
uygun bir lafza brnmlerdir. Bunlar, bileimleriyle btn d varlklarn ortaya
ktklar esaslar veya tikel hakikatlerdir.1 Varln analaryla ilgili metinlerinden ha
reketle bnl-Arabnin kategoriler hakkmdaki tutumuna temas edeceiz. Bu tutum,
yaklak olarak slam leminin Aristo2 kategorilerine dair tutumuyla ayndr. End
ls dneminde bnl-Arabide kategorilerin saysnn on olduunu grmekteyiz,
Douya g ettikten sonra ise bunlar drt ile zetlemitir.3 lbnl-Arab nad-
Devairde heyulan! cetvel diye isimlendirdii varln analarn betimler: Bunlarn
on olan says cevher, araz, zaman, mekn, hal, vad [konum], izafet [bant], nice
lik, etki ve edilgenliktir.

Bu heyulan! cetvel Hakkin yce ve dk varlklarn maddesinden yaratt bir


eydir. Heyulan cetvel btn varlklar toplayan anadr. (NA, 25)

el-Fthtl-Mehkiyyede ise bnl-Arab varln analar, yani kategorileri drtle s


nrlar,4 dier kategoriler bu drdnden meydana gelmitir.

Allah lemi yaratp onunla boluu doldurduunda, lemde eksik veya fazla bir
cevher kalmamtr. lem cevher olarak tektir. Hak izhar ettii suretler ve meydana
getirdii arazlarla bu tek cevherde srekli Yaratcdr. Bu yzden Hak bu tek cev
herden sonra artk cevher yaratmaz, bu cevherde yaratr. Bu tek cevher halay [bo
luk] doldurur ve formel cevher, araz, zaman ve mekn bu tek cevherde ortaya
kar. Bu drt ey varln analardr. Bunlara eklenen hal, vad [konum], izafet, nice
lik, etki ve edilgenlik gibi kategoriler5ise onlardan bileim yoluyla meydana gelmi
tir. (FTHT, 111:404)

NOTLAR:

1 tbnl-Arab hakikatleri ikiye ayrr: canllk, bilgi, dnme, duyu gibi aklda tek bana bulunan haki
katler; gk, lem, insan ve ta gibi bileik olarak aklda bulunan hakikatler (el-Fthtl-Mekkiyye, c. I,
s- 55-
2 Aristoteles'in on diye snflad kategorileri, Stoaclar drde indirmiler. Mslman dnrler ise, Yu
nan dncesinden farkl yol takip etmilerdir. Bkz. Ali Sami en-Near, Menahic'l-Bahs inde Mjekhi-
rl-lslam, Msr, 1965). Shreverdnin kategoriler ve Aristoteles yorumu iin bkz. el-Mejart, s. 221-277.

67i
Varln Birlii

3 lbn'l-Arabnin kategorileri ona irca ettii metni 598 senesinde Tunus'ta yazm olduu naud-
Devairde yer alr.
4 slam leminin kategoriler hakknda yeni grler ortaya koymakla nasl fraksiyonlara ayrldn ve on
lar drtle snrlaylarn belirtmitik: cevher, nitelik, nicelik ve nispet. Shreverdnin gr iin bkz.
Telvihat, s. 4,17.
s Shreverd kategorileri el-Mearl ve'l-Mutarahat isimli eserinde inceler. Bkz. s. 221-33 [cevher], 233-50
[nicelik], 250-63 [nitelik], 263-73 [izafet], 273-74 [mekn], 274 [zaman], 275-276 [konum], 276-277 [iyelik],
277 [etki-edilgenlik].

V a r l n B i r l i i bkz. Vahdet-i Vcd

V a r l n K a l b i Eanlaml terimler k a lb u l-c e m [her eyin kalbi], k a lb u l- le m [le


min kalbi].1 Varln kalbi2 bnu l-A rabde geen iki anlamyla insan- km ildir. N i
tekim insan- kmilin lemin suretlerine yardm ilevi vardr.

Varln kalbi lemin suretine yardm eder; o lem ve btn paralar iin bir kalp
tir. Sz konusu kalp hepsinin [cem1] kalbidir. O varlk suretinin ierdii grnr ve
grnmez hakikatlerden ibarettir, (ftht, 111:199)

Bkz. nsan- Km il, lemin Ruhu.

NOTLAR:

Bkz. bn'l-Arab, el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 295.


2 Bkz. bnl-Arab, Kitabt-Teracim, s. 37; el-Fiituhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 143. Cl de kalbu'l-vcd (varl
n kalbi) teriminin eiriinde bnl-Arab ile hemfikirdir. Hakikat'l-Yakln'de yle der: Birleyenlerin
Kutbu olan Muhammedin Allahn peygamberi olduuna tanklk ederim; O varln kalbi, her mevcu
dun ruhudur."

V a r l k bkz. Vcd

V a r l k H z i n e l e r i Varlk hzineleri sbt hzinesi teriminin karlnda, var olan


eyin hzinesi demektir; sbt hzineleri sakladklar eylerin d varla kmaya
m uhta hzinelerdir.

Hakkm katndaki hazineler iki1 trldr: Bir ksm saklanan mevcut bir eye ait
varlk hzineleridir. Sz gelii bir insann yannda bulunan ey gibi. Bu durumda
ahs o eyin hzinesi, ey ise saklanandr; her ikisi birden Allah katindadr.2
(FTHT, 11:295)

NOTLAR:

1 Bkz. H c c e t H azneleri.

672
2 n k H ak her eyin gerek sahibi ve her eydeki g erek faildir.

V a r l k N u r u bkz. N u r

V a r l k l a r n A n a s bkz. R a h m e t in O lu

V a r l k l a r n E v i bn'l-Arab yle der:

Hak btn varlklarn evidir, nk o Varlktr. Kulun kalbi ise Hakkm evidir,1
nk o Hakk sdrmtr. Fakat sz konusu olan bakasnn deil mminin kal
bidir.

Kim Hakkm evi olursa, Hak da onun evidir


Bylece Hakkm varl var olanlarn aynsdr, ( f t u h a t , iv :7)

bnl-Arab bu metinde unu saptar: ) Hak varlklarn kuatmas itibariyle var olu
ynnden varlklarn evidir. Bylece hibir mevcut Hakkn dnda bulunamaz,
nk Hak Varlktr. O halde Hak varlklarn evidir. 2) Birinci noktada Hakkm
halkna genel anlamdaki yaknln grdk, ikinci noktada ise zel yaknlk ile yeti
niyoruz, o da kurbul-ferizdir. bnl-Arab btn varlklar Haktaki varlklarna
ortak yaptktan sonra, ikinci aamada Hak ile zuhur etmeleriyle kendisine yakn zel
bir grubu belirlemitir (kalpleri Hakk sdran mmin topluluu).

NOTLAR:

1 Bkz. Kalp ve genilik zellii iin, el-Fthtl-Mekkiyye, c. IV, s. 8.

V a r l k t a u h d bkz- M a h e d e

V a r O l a n l a r n A n a l a r Kelimenin oul kipini (ekvan ) anlayabilmek iin tekil


kullanmna ve kevn [olu] ile vcd [varlk] arasndaki ayrma bakmak gerekir.
Varlk [vcd] tektir ve btn var olanlara sirayet eder; halbuki kevn [olu] ayrm
ve okluun esasdr. Ayn, yani varl birlik, kevni okluk zelliiyle nitelerken
bnl-Arabnin temel dncelerinden birisi budur. nk ayn varlk, kevn ise bu
varln tecelli ettii mertebedir. Bu nedenle vcd [varlk] daima tekil zikredilirken
(bkz. Varln A nalar), kevn1 oul olabilir; nk o okluk ile nitelenir ve
m m eh at l-e k v a n , var olanlarn analar2 deyimi de buradan gelir. Bu terim lemde
ayrntl hale gelmi varlk mertebelerinin kendisine dnd temel-ana varlk mer
tebeleri anlamna gelir. Bu mertebeler betir:3 Kll insan, Yce Kalem, Levh-i Mah-

673
Vecd

fz, Heba ve Cisim.

mmehal-ekvan [var olanlarn analar] makamlarn akladm: Bunlar Klli n


san, Yce Kalem, Levh-i Mahfuz, Heba ve Cisimdir. (t t Ih a d , 147)

NOTLAR:

' Bir eyin kevni o eyin varlk mertebesidir. Nitekim aadaki metinden bu anlalr. Ibn'l-Arab yle
der: Firavun dedi ki: Benim mertebem sende fiille hkmran olmaktr. Musa da bunu anlaynca kendi
kevninde [mertebesinde) ona hakkn vermitir" ( F u s s u 'l - H i k e m , s. 209). Bkz. Toplayc Olu.
2 Sadreddin Konevt, m m e h a t l- c h v a n a mmehatl-ulviyye der. Bkz. Konevl, I c a z 'l- B e y a n , s. 3, 4, 5; Afifi,
T lik a t, s. 291.
3 mmehatl-ekvan Ibnl-Arabde be mertebedir.

V ecd bkz. Vcd

V e c h - H a s bkz. zel Yn

V e h im Vav, he ve m im kyassz baz bamsz kelimelerdir. Bunlardan birisi olan


vehm , "byk deve" demektir. Vehm, "yol" demektir. Vehm, kalbin vehmidir. "Bir eyi
vehmettim" anlamnda veh em t denilir. Vehimt "kartrdm" demektir, ( mucem )

s?

Ibnl-Arab vehmin tasavvufta nefs terbiyesindeki neminin ve bilhassa hayal ze


rindeki etkisinin farkndayd. Hayal, vehmi nefste yerletirir ve nefs de artk ondan
kurtulamaz. Bu nedenle vehmin karsnda ilim vardr; nk vehmin gcn haki
katler sayesinde alt edebilmek ilmin gc iindedir.

Onlara (Cehennem ehli) vehim musallat olur. Bylece, azab iinde bulunduklar
durumdan daha iddetle duyumsarlar. ektikleri azap, nefislerinde vehmin verdii
kuruntu sayesinde, bedenlerine temas eden duyulur atein azabndan daha iddetli
olur, (ftht, bs, 47)

Vehim ilim zerinde hkm veremez, (ftht, bs, 5 3 1)

kinci metinde vehim karsnda ilmin nemi ortaya kar. Ayrca vehim kendisine
egemen olup eylemini geersiz klmasndan nce bilgiye dikkat ekmek gerekir.

V e k i l l i k Vekillik (niyabet) bnul-Arabde halifelik anlamn kazanm, hatta o iki


terimi tam anlamyla eanlaml kullanr ve benzer, denk terimlere ayrtrr: Tan
rnn naibi, Allahn halifesi; Tanrmn naibi, Allah katndan olan halifenin halifesi.
Perde ardndan naib, zahir halife; Tanrnn kula naiplii, Tannnn kulun halifesi

674
Veli/Velyet

olmas, kulun Rabbini halife semesi. Bhz. Halife/Hilafet.'

NOTLAR:

' bnl-Arabnin bu benzerlii ortaya koyan ifadeleri iin bkz. el-Ftuht'l-Mekhiyye, c. II, s. 78 (Hakk'n
naibi=Kutup); 129 (Hakkn naibi=Onun suretiyle zuhur eden); 365 (eyhler=Hakkn naipleri, vrisler);
605 (Hakkn kullar iindeki naipleri); el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. III, s. 326 (Allahn naibi olmak), 417
(halife ve naipler); c. IV, s. 3 (Hakkn naibi, halifeler); 114 (Hakkn naibi); 302 (Hakkn naipleri); Risale
la-Yeulu Aleyh, 19 (Hakka naiplik).

V e l i / V e l y e t Veli, Allah'n isimleri arasndadr ve "yardm eden" demektir. Bir gre


gre veli, "lemin ve yaratlmlarn ilerini stlenen, onlar kontrol eden" demektir. Al
lah'n isimlerinden birisi de, Vli'dir. Vli, "btn eyann sahibi ve onlarda tasarruf e-
den"dir. Ibn'l-Esir yle der: "Velayet, deta, idare etmek, kudret ve fiil artrr,
bunlarn kendisinde toplanmad kimseye vali ismi verilm ez." bn Sikkt ise yle der:
"Velayet, sultandr. Velayet ve vilayet ise yardm demektir." Hum aleyye vilye [bana
yardmcdrlar], "yardm etm ek iin birlemilerdir," demektir, (u sa n )

S?"

Velayet Kuranda yardm ve ynetme anlam kazanr. Allah, bazen kaytsz veya baz kullarna izafeyle
onu ztna isim yapmtr. Ayn zamanda Allah onu kullarna veya birbirlerine izafeyle isim yapmtr. Al
lahn ad olarak Veli:

Yoksa onlar Allah'tan baka dostlar m edindiler. Fakat gerek dost (Veli) Allah'tr, lleri o diril
tir ve her eye gc yeten de Odur. (42:9)
Allah veli olarak kafidir, Allah yardmc olarak kafidir. (4:45)

Baz kullarna izafeyle (mminler, salihler, takva sahipleri):

Allaha sarln, o sizin Mevlanzdr. Ne gzel mevla ve ne gzel yardmcdr. ( H a c , 78)


Allah mminlerin velisidir, onlar karanlklardan nura kartr. (2:257)
O salih kullarna sahip kar (tevella). (7:196)
Allah takva sahiplerinin velisidir. (45:19)

insan olarak veli:


Dikkat ediniz: Allahn velilerine ne korku vardr ne de mahzun olurlar. (10:62)
Erkek ve kadn mminler birbirlerinin velileridir. (9:71)
Kfirler de birbirlerinin velileridir. (8:73)
Zalimler birbirlerinin dostlardr. (45:19)
Babacm! Dorusu ben sana o Rahman'dan bir azabn dokunup eytana dost (veli) olmandan
korkuyorum. (19:45)

675
Veli/Velyet

Yardm, irat, genel olarak tvbe anlamnda velayet:


Her kim Allah brakp eytan dost edinirse, phesiz aktan aa bir zarara dmtr.
(4119)
Bize senin kalndan bir sahip (veli) gnder ve yine tarafndan bize bir yardmc gnder. (475)
Allahn saptrdna doru yolu gsterecek bir yardmc (veli) bulamazsn. (18:17)

S?"

Velayet [velilik] biim sel olarak olgunluuna ermi bir ekilde bnl-Arabye ula
mtr. Kukusuz velayet, ilk slam topulum u iinde bize kadar gelen ve baz sahabe
ler adna yardm, honutluk ve harikulade olaylar gibi H akka yaknlklarnn izleri
nin yansd eitli hadiselerde dom utur.1 slam'n ilk dnem indeki insanlar bu
gibi eyleri velayete balamay nemsememilerdir; bunlar kendilerinin bir talebi
olm akszn kendiliinden gerekleen eylerdi. Onlarn rolleri ise bu hadiselere d ik
kat ekm ek ve sonraki nesillere aktarmakt. Velayet mertebesi zerinde dnm ek,
mamn ahs zerindeki ii dnceyle birlikte ortaya km tr. Buna gre imamet,
ahslardan zel bir tavr ortaya koym utur; bu tavrlarn tasavvufi dncenin geli
iminde yanks olmutur. Bu durum , pek ok aratrmacy velayet ve imamet k o
nusunda tasavvuf ve iilik arasndaki iliki ve benzerlik ynne eilm eye sevk etm i
tir.2 Velayet fikri H. II. ve III. asr sfileriyle birlikte balamtr. Velayetin ortaya k
Fudayl b. lyaz (lm. 187), M aruf el-Kerhi (lm. 200), C neyd (lm. 297), Muhasibi
(lm. 243), Znnun el-Msri (lm. 245), Bayezid el-Bestam (lm. 261) gibi sfilerle
birlikte ortaya kmaya balam,3 fakat, esas olarak Hakim Tirm iznin cretli tav
rnda vurgulanmtr. Tirm iz, velayeti tasavvuf felsefesinin m ihveri ve vard kana
atlerin byk ksm nn esas yapmtr. Bu durum Tirm iznin I l m u l - E v l i y a , H a t m u ' l -

E v liy a , S i r e t u l- E v liy a gibi kitaplarnn isimlerinde bile ortaya kar. Tirm iznin vela
yete verdii bu nem, onun sonuta tasavvufunun btnyle velayete dair etkin bir
teori olmasna yol amtr.4 H. III. asrdan sonra tasavvufta slk ve eitimin bala
masyla birlikte, velayet sliklerin slkunun ilan edilmi veya edilmemi hedefi ha
line gelerek zel bir nem kazanmtr. Bu ekilde velayet, Kuran-Snnet, ii im a
met, teorik ve pratik tasavvuf ve kelam ekollerinin5 tesirini tayarak bnl-Arabye
ulamtr ki, btn bunlarn n nemlisi, Hakm Tirm iznin velayet grdr.
Byk eyhim iz velayette Tirm izyi takip etmitir ve biimsel noktalarda derinleen
aydnlatmalarn ve velayeti kapsaml bir Islami dncede pekitirm enin dnda bu
konuya zikre deer eklem eler yapmamtr. bnu 1-Arabnin Tirm iznin yolunu ta
kip ettiinin en iyi kant, tasavvufi bilgi ve tecrbesinin bykln kantlam ak i-
in Tirm iznin sorularna (155 soru) e l- F t h t l- M e k k i y y e 'd e verdii cevaplardr:

676
Veli/Velyet

Tasavvuf yolunda ehil olmayan eski ve yeni kimseler velayet konusunu uzun uzad
ya ele alnca, mam, tam zevk sahibi, Muhammed b. Ali et-Tirmizi el-Hakm, birta
km aratrma ve inceleme sorular ortaya atmtr ki, bunlarn says yz elli betir.
Bu sorularn cevab ancak zevk yoluyla bilinebilir. nk onlara teorik dnceyle
veya akllarn zorunlu hkmleriyle ulamak mmkn deildir. Bylece bu cevap
larn herhangi bir mazharda bilinmez bir mertebedeki ilahi tecelliden elde edebile
cekleri ortaya kmtr. te ben de, bu blm Allahn izniyle onlarn ortaya ko
nulaca bir yer yaptm. ( f T H t , ll:3 9 )

Bu paragraf, bizleri velayet hakknda teori sahibi bir sfiyle yzyze getirir ki, sz
konusu sfi, bnl-Arabden imam, tam zevk sahibi vgsn alabilmitir.6 Ibnl-
Arab bu tam zevk ile Tirm iznin etkisinden uzak olmamt. Bu durum , Ibnl-
Arablde velayet tanmndan ortaya kacaktr. Velayet7 H akka yaknlk m ertebele
rinden birisidir ve bu mertebede Hak gzel isimleri ynnden - k i isimler rablardr-
kulu dost edinir. Bu ilahi yaknlk, gerekte, zel bir nispet yaknldr. Buna gre
veli, bu m ertebede H akka aittir ve ona intisap eder. Bu nedenle de Hak kendisini
dost edinir. H akka ait bu zel nispet, hibir ekilde kazanm deildir, ilahi bir belir
lemedir: Hak, velilerini belirler. Bu nokta velayet teorisinde olduka nem lidir. Ta-
savvufi metinler zerinde alan baz kim seler, velayeti ncelikle ilahi bir ihsan,
buna bal olarak da insann almasnn neticesi sayarlar. Bu ayrm tasavvufi m e
tinlerin yanl ve acemice yorum lanm asndan baka bir ey deildir. Velayet daima
ilahi bir belirlem edir ve ancak Tanr velilerini belirleyebilir, insann gayreti ise bu i-
lahi ihsana ynelm ek, istidat kazanmaya almak ve H aktan meydana geliini b ek
lem ekten ibarettir. Bu yzden insan, ne kadar alrsa ve m chede ederse etsin,
velayete asla ulaamayacaktr. nk velayet, ilahi kaynakldr. Bu zellik, velayeti
tasavvufi slkun rnlerinden ve dier yaknlk trlerinden ayran bir eydir.
nk amellerle mchede etm ek, bir ilim, hal, ve m akam dourur; burada ara
trmac veya sradan M slm an sz konusu eylerin velayetin grnm leri olduu
nu zannedebilir. Halbuki ilim, hal ve makam gerekte sadece iyi hal ve slkun g
rnm leridir. Velayet ise, protokol diliyle ifade edilebilirse, isim belirlem e m erasim
lerine benzer: Falanca, falanca ... ve falanca benim dostlarmdr. Bu isimler belirlen
dikten sonra ise zel bir ilahi isim veya varlklarnn dayand ilahi bir nitelik ileri
ni stlenir, onlar H akka ait kim selerdir.

Kim O nun olursa, kukusuz emeline ulamtr. V elinin yaratklar hakknda verdi
i bir hkm Hak yerine getirir, (f t h t , IV :3 7 6 )

Hz. Peygamber yle buyurur: Allahn velileri, grldklerinde Allahn hatrlan

677
Veli/Velyet

d kimselerdir." Onlar Allahn velileri diye isimlendirilmilerdir. Bunun nedeni


sayesinde Allahn kendilerini dost edindii bu zelliin onlarda bulunmasdr.
( ftht, iV: 118 )

Birinci metin Allaha ait olma bantsnn nem ini aklar. Bu durum u teyit eden bir
eyi de mam Buharinin Eb Hureyreden aktard bir hadiste bulm aktayz: Hz.
Peygamber yle buyurur: Allah yle buyurur: Benim bir velime dm anlk edene
sava aarm. Kulum bana farz kldm eylerden daha sevimli bir eyle yaklam a
mtr. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklamaya devam eder, sonunda onu severim.
O nu sevince de kendisiyle iittii kula, grd gz, kendisiyle tuttuu eli, ken
disiyle yrd aya olurum . Benden bir ey isterse, mutlaka veririm , bana s
nrsa mutlaka onu korurum . M m inin cann alrken tereddt ettiim kadar hibir
eyde tereddt etmedim; o lm den holanmaz ve ben ise onun gecikm esinden ho
lanm am. Allah herhangi bir veliye dm anlk eden dem emi, benim velim e
dm anlk eden demitir. Benim ifadesi H akla zel balanty ortaya kartr. u
halde veli, H akka zg ve ona aittir. Ardm dan hadis, H akka yaknln nem ini a-
klayarak, aama aama ilerler. Nafile ibadetlerle gerekleen yaknlk, H akkn kulu
sevmesini ve bu sevgiye bal olarak da H akkn kulun yerini almasn temin eder.
Ibnl-Arab bu konuda Tirm izden etkilenerek, velayeti genel ve kuatc felek sa
yar ve ona genel peygam berlik der. Bu, zel peygam berliin kart olarak eriat ge
tirmenin bulunm ad peygam berliktir. Bu genel peygam berlik veya velayet, ahsn
kendisinde, yani bizzat peygam berin ahsnda hkm getiren peygam berlikten daha
yksektir. O halde veli asla peygam berden stn deildir ve onun genel peygam
berlii peygamberin peygam berliinin mirasdr. Veli hibir eye kendi genel pey
gamberlii ynnden ulam deildir, hepsi peygam berinin nbvveti ynnden
ulalm eylerdir. Bu nedenle, veli ile peygam ber arasndaki stnlk konusunu
aratrmaya gerek bile yoktur, fakat bizzat peygam berin velilik ve peygam berlii ara
sndaki stnlk konusu ele alnabilir.
Velayet genel ve kuatc felektir (Peygamberler, nebiler ve veliler):

Allah yle buyurur: Allahn velileri iin ne korku vardr ne de mahzun olacaklar
dr." Bu hkm mutlak anlamda byledir, yoksa Allah sadece ahiret iin bunu zik-
retmemitir. Veli, halinde Rabbinden ak bir delil zerindedir. Bylece, kendisinin
tasdik edecei ekilde Hakkn bildirmesiyle sonunu bilir. Velinin mjdelenmesi
gerek, sz doru, hkm ayrcdr. Buna gre kesinlik gereklemitir. Veli,
mjdelenmi kimse demektir. Nitekim Allah yle buyurur: Dnya ve ahiret haya
tnda onlar iin mjdeler vardr. Allahn kelimelerinin deimesi mmkn deil
dir, ite bu, byk kazantr. Hibir ekilde tevile konu olmayan byk bir iyilikle

678
Veli/Velyet

mjdelenme karsnda hangi korku ve hzn kalabilir ki? te bu, ayette veli der
ken kastedilen kimsedir. Velayet ehli, pek ok ksma ayrlr; nk velayet, en ge
nel ve kuatc felektir. Allahn izni ile insanlardan velayet ehli olanlar zikredece
iz. Onlar, saylarn snrlad, fakat saynn snrlamad bu kitapta daha nce
zikredilmi kimsele ilave olarak zikredeceimiz snrlardr. Bu balamda, velilerin
bir ksm nebilerdir. Allah onlar peygamberlikle dost edinmitir. Velayet, genel
peygamberliktir. Kendisiyle birlikte eriatn da bulunduu nbvvet ise zel n
bvvettir. Velilerden bir snf da, resullerdir. Allah onlar da risaletle dost edinmi
tir. (FTHT, 11:24)

Genel peygamberlik anlamnda velilik:

Bu blm (e l - F t h t l- M e k k iy y e d e n ) saylar belli olan ve olmayan rical snflarn


ierir. Ayrca, Allahn kullarndan sadece byklerin bilebildii meseleleri ierir.
Onlar, kendi dnemlerinde, peygamberlik dnemindeki nebiler gibidir; burada sz
konusu olan nbvvet, nbvvet-i mme, yani genel peygamberliktir, ( ftuhat , i:3)

Nbvvet olmayan hibir velayete itimat edilmez. (tAYEULU. o)

Veli, nbvveti ancak peygamberden alabilir. Bu ise ancak Allahn kendisini pey
gamberlere vris yapmasndan sonradr. Baz veliler ise nbvveti peygambere vris
olarak alrlar, ( ftht, i:253)

Peygamberin nbvveti ve peygamberin velayeti (kincinin stnl):

Velayet ile risalet arasnda bir berzah vardr


Nbvvet onda bulunur, hkm ise bilinmez
Fakat iyi aratrrsan, nbvvet iki ksmdr
Bir ksm terii nbvveti, bu ilkidir
Ve hepsinde vardr; sonra dier ksm gelir
Onda terii bulunmaz, bu ise dktr
Bu dnyada; fakat ne zaman ki
Esas var yeri bize gzkr
Varln terii ve hkm ortadan kalkar
Orada kincinin daha stn olduu anlalr
O daha geneldir, nk o asildir ve
Allaha mahsustur; nk Allah bizim sayemizde en kmil Velidir, ( ftht, i:252)

lbnl-Arab velayet yaratklarn H akka ve Hakkn yaratklara yardm" eklindeki


Kurann velayetle ilgili iaretlerini korumutur. Bu anlamda yardm, birleyene deil,
mminlere zgdr. Velayet Hak ve halk arasnda ortaktr:

Velayet Allah ile mminler arasnda ortaktr. Allah doruyu syler ve doru yola

679
Veli/Velyet

ulatrr, ( ftuhat, iv :148)

Kulun Rabbine velayeti ve Rabbin kuluna velayeti u ayette dile getirilmitir: Eer
Allaha yardm ederseniz, o da size yardm eder (47:7). ki velayet arasnda ince bir
fark vardr. Buna gre Allah kuluna yardm etmesini bir karlk yapmtr, bunun
gereklemesini ise insana balamtr. Nitekim sana dair bilgide seni ona dair bil
ginin nne geirmitir. Bunun nedeni, senin ilminin mertebeni bilinendir. Byle-
ce, onun seni bilmesini de renirsin, ( ftuhat, iv:147)

Allahn dndakilerin velayeti yani yardmlar Allah'a aittir.8 ( f t h t , i:249)

Velayet yardm demektir, ( f th t , i:249 )

Velayet veliye yardmdr, ( fth t , i:246)

Allah muvahhide [birleyen] deil, mminlere yardm eder:

Velayet diye ifade edilmi bu yardm ilahi zelliktir ve Hak kendisini onunla isim
lendirmitir. Bu, Hakkn el-Veli ismidir ve genellikle de Allah iman edenlerin veli
sidir (2:257) gibi belirli olarak zikredilir. Bu yardm, ilah olmasa da ilahi diye isim
lendirilen velayetin nispet edildii her eye sirayet etmitir. Bir mrik, bu nispetin
Hakkn karsnda gerektirdii edebi ve saygy yerine getirdiinde ve ona muvah-
hidden daha fazla sayg gsterdiinde, iki grup karlasa mrik muvahhide galip
gelir. nk Allah yle buyurur: Mminlere yardm etmek zerimize haktr"
(30:47). Ulhiyete hangi ahs hrmet eder ve onu aklnda tutarsa, nispette hata etse
bile, ilahi yardm onunla beraberdir. Bunun nedeni ilahi makam hususunda Hakk-
n kskanldr. Hak birleyene deil, inanana yardm kendisine vacip klmtr. Bu
yzden Allah dmana yardm etmi deildir, sadece inancna giren bu bozukluk
nedeniyle mmin bozguna uramtr. Bu hata mmini bozguna uratnca, kendi
sini destekleyen bir ey bulamam ve hezimete uramtr. u halde Allah dmana
yardm etmemi, sadece mmin hezimete uramtr, ( f t h t , i:247)

Hkm anlamnda velayet:

Nurun velayetiyle aydnlk ortaya kar, bylece insana eyann varlklan gzkr,
sknt ve kederler dalr. Artk grlen her eyde onun iin bir dinlenme, bilgi ve
aklk vardr, ( ftht, IV:439)

Karanln valeyetiyle [hkm] karanlk yok olur, karanln rtt her ey silinir
ve himmeti toplanr. nk, onun karanlkta kalp kendi kendine karanlktan kur
tulmas mmkn deildir. ayet insana gaybn srryla karanlkta fetih gelir ve eha-
dete gre mertebesi ycelirse, karanlkla sevinci daha yetkin olur, ( ftht , iv :429)

Velayet Ibnl-Arabde iki temel grnm kazanmtr: bilgi ve amel. Dorusu, bun-

68o
Veli/Velyet

larm Kurandaki kaynan Belks ve Sleyman kssasnda bulm aktayz. Sleyman


Belksm tahtnn getirtilmesini istemi, buna iki kii yeltenmitir. Birincisi cinler
dendir ve ad Kuzen veya Kudendir. O , Sleyman oturduu yerden (Sleyman gn
doum undan batnma kadar srecek yarg m eclisinde bulunm aktayd) kalkm adan
taht getirebileceini sylemitir. Dieri ise Sleym ann ktibi Asf b. Berhaya adl
bir insand. Asf ise gz ap kapatmadan daha ksa bir srede taht getirebileceini
iddia etmitir. O nun yannda kitaptan ilim bulunan bir kimse, yle demitir: 'Ben
gzn ap kapatmadan sona onu getiririm (27:40). Ayette ayrntl ekilde anlat
lan A sfn tavr velayete iki ayr grnm vermitir: ilim ve amel. Baka bir ifadeyle
kitaptan ilim ile A r getirm eyi birbirine balamtr. Ibnl-Arabnin velayetin9
grnm lerini aklad metinleriyle ilgili bkz. N b v v e t , d e t i A m a k .

NOTLAR:

1 Hakim Tirmiznin velayet gr iin bkz. Hatmu'l-Evliya, s. 14-22 (Kulu makamlar araclyla Allah'a
ve yce kata balayan iliki).
2 Bkz. a.g.y., s. 26-30 (imamet ve velayet: keramet, ismet); Kmil $eybi, es-Stla Beynet-Tasavvuf; Kmil
eybi, el-Fikru'-ii ve'n-Nuzalis-S/iyye, (Dizin); Haim Maruf, Beyne't-TasavvuJ ve't-Teeyyu; Henri
Corbin, Histoire de la philosophie, s. 275.
3 Dr. Abdlfettah Abdullah Bereke, el-Hakim Tirmizi ve Nazariyettuhu f'l-Velaye isimli kitabnda brahim
Edhem'den (lm. 160), Cneyde (lm. 297) kadar Tirmiz'den nceki sfilerin velyet tavrlarn ayrnt
l olarak zetler. Ayrca, nazariye, pratik deeri, tekliflerin dmesi, korunmuluk, gnah ilemek, aba,
bilgi, keramet, makamlar, stnlk gibi velyetle ilgili eitli konulan ele almaktadr. Bkz. s. 58 vd.
4 Bkz. Nicholson, es-Sfiyye fil-tslam, s. 120 (tasavvuf: veli yetitirme okulu).
s Bkz. Dr. Abdlfettah Abdullah Bereke, Hakim Tirmizi ve Nazariyetuhu, s. 30-33.
6 Hakim TirmizIde velyet konusunda bkz. Abdlfettah Abdullah Hakim Tirmizi ve Nazariyetuhu; Henri
Corbin, Histoire de la philosophie, s. 273-75. Hakim Tirmiznin maneviyat gr, velayete dayanr ve ge
nel velyet ile zel velyeti ayrr (bu ayrm lbn'l-Arabde de grmekteyiz).
7 Abdlfettah Abdullah Bereke'nin ad geen kitabndan yararlanmadk, o velyeti yle tanmlar (s. 65):
nsan genie okusa ve derin aratrmalar yapsa da sfiler arasnda kullanlan velyet hakknda bir ta
nma ulamas olduka gtr. nk onlar bununla neyi anlatmak istediklerini pek nadir aklarlar.
Evet! Sfiler velilerin halleri ve nitelikleri hakknda velayetin ayrntlar ve tezahrleri olan geni ak
lamalar yapmlardr. Fakat zel bir ekilde kulu Rabbine balayan velayetin mhiyeti ve nitelii, nasl
gerekletiini neredeyse hi renemiyoruz. Hatta velilerden veli diye sz etmek, onlara sfi denilme
sine oranla pek azdr." Kueyri ise Risalede velyeti yle tanmlar (s. 664): Velinin anlam nedir? diye
sorulursa, cevap veririz. ki anlama gelebilir: Birincisi 'alm ve kadir gibi bir eyin oka yapldn be
lirten mbalaa kipinde bir isimdir. Bu durumda anlam, araya kesinti girmeksizin itaatleri srekli olan
kimse demektir. kinci yorum ise katlin ldrlen anlamna gelmesi gibi, mefl anlamna gelmesidir.
Allah yle buyurmutur: Allah salih kimseleri dost edinir (7:196).
8 Bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 248 (Allahn dndaki eylerin Allah'a yardm etmesi, mmknlerin
Allaha yardm etmesidir. Bu da, var olmalardr. Bu yardm yoklua kar varln yardmdr).
9 lbnl-Arabide 'velyet konusunda bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye. c. II, s. 246 (velyet makam ve srlar) s.
248 (beeri velyet makam ve srlar), 249 (meleki velyet). Ayrca bkz. el-Ftht'l-Mekkiyye, c. II,

68
Velilerin Nebileri

(lbn'l-Arabnin Hakm Tirmiz'ye cevaplan, birinci cevap (s. 40, velilerin menzilleri), cevap 13 (s. 49,
Hatemu'l-Evliya), cevab 19 (s. 53, veli nebilerin makam), cevap 21 (s. 54, Hakkm isimlerinden velilerin
paylan), cevap 29 (velilerin stnlkleri), cevap 54 (s. 76, veli muhaddisler), cevap 70 (s. 58, Velilerin
Allah karsndaki nasipleri). el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. IV, (hilafet edebi, velayet edebi), s. 153 (veli kul),
305. Risaletul-Envar, s. 15 (velayet ve nbvvetin ortak noktalar); Risale la-Yeulu Aleyh.

V e lile r in N e b ile ri Velilerin nebileri (e n b iy a -i e v liy a ), veliler ve genel nbvvetin


vrisleridir.

Velilerin bir ksm da nebilerdir. Velayet genel nbvvettir. inde hkm koyma
nn bulunduu nbvvet ise zel nbvvettir. (FTHT, 11:24)

Hakka bakmaktan nebilerin pay nedir? Cevap: Bilmiyorum, nk ben peygamber


deilim; peygamberlerin zevkini ise kendileri bilir. Burada kast edilenler, Allahn
genel ve zel terii tahsis ettii nebilerdir, ( fth t , 11:85)

V e lili in S o n u erevesini belirlemeksizin (genel ve zel velayet olarak) h a tm l -


velaye veya h atm l-e v liy a terimi okuyucuyu pek ok yanl anlamayla kar karya
brakr.1 nk lbnl-Arab bu terimleri bazen snrn belirlemeksizin kullanr ve
en stn nitelikleri Hateml-velayenin ahsna ykler (bu durumda o genel velaye
tin bitiini kasteder), onu Eb Bekir ve merden stn sayar. Bu durum baz insan
larn itirazlarna yol amtr2 (onlar bnl-Arabnin burada zel velayeti kastettiini
zannetmilerdir). Bu nedenle herhangi bir kayt olmadan hatml-velye teriminin
getii metinleri Hatemin zelliklerinden hareket ederek ifadeyi balamna yerleti
rebilmek iin mutlaka tahlil etmek gerekir. Bkz. G e n e l V e la y e t in S o n u [Hatml-
velayetil-mme], z e l V e la y e t in S o n u [Hatml-velayetil-hassa].

NOTLAR:

Bkz. V ell/V el yet.


2 Nitekim Ibn Teymiyle byle yapmtr. Bkz. G en el V e la y e tin Sonu.

V e r s e t/ V ris Vav, ra, se: el-Vris, Allahn sfatlarndan birisidir. O yaratklarna v


ris olan ve onlarn yokluunun ardndan srekli var olan el-Bkidir. Allah yeryzne ve
iinde bulunanlara vris olur. O vrislerin en hayrlsdr, yani hepsinin yok oluundan
sonra O kalr ve O ndan baka her ey yoktur. Bylece kullarn mlkiyeti sadece O na
dner, Onun orta yoktur. Allah yle buyurur: "Onlar, Firdevs Cennetine vris ola
cak vrislerdir" (23:10). Zekeriya peygamberin Allah'a dua ediinden haber verirken de
yle buyurur: "Bana senin katndan bir dost ver, bana ve Yakuboullarna vris olsun"

682
Verset/Vris

(19:1). Yani benden sonra yaasn ve benim mirasmn sahibi olsun. bn Side yle der:
"Bana ve Yakuboullarna vris olsun" ifadesiyle peygamberlie vrislii kast etmitir.
Hz. Peygamber yle buyurur: "Biz peygamberler topluluu geride braktmz eyleri
miras olarak brakmayz, onlar sadakadr." Allah yle buyurur: "Sleyman Davud'a v
ris olmutur" (27:16). Dilci Zeccac yle demitir: "Tefsirde Sleyman'n Davud pey
gambere peygamberlikte ve ynetiminde vris olduu zikredilmitir. Rivayete gre,
Davud Peygamberin doksandokuz olu vard ve onlarn arasndan Sleyman peygam
berlik ve ynetimde kendisine vris olmutur." bn'l-Arab yle demitir: "Virs, vers,
irs, viras, iras ve tras hepsi birdir." ibn Side yle demitir: "Vers, irs, tras, miras, mi
ras braklan eydir." Bir gre gre, ver ve miras malda, irs ise mevkidedir. Bir hadiste
Hz. Peygamber duasnda yle demitir: "Allah'm! Gzm ve kulamla beni nimetlen-
dir, onlar bana vris kl." bn umeyl yle demitir: "Yani, lnceye kadar, onlar be
nim iin sahih ve salim olarak baki kl." Baka bir gre gre. Peygamber yallk ve
nefsani glerin zlmesi esnasnda da bu iki kuvvetin bki kalmasn ve gnlerini
srdrmelerini kast etmitir. Bylece kulak ve gz, dier kuvvetlerin vrisi olurlar ve
onlardan sonra varlklarn srdrrler. (Usan)
S?"

bnl-Arab Kuran takip ederek el-Vrisi hem Allaha ve hem de insana verilen or
tak isimlerden sayar. Buna gre el-Vris, ilahi bir isim olduu gibi, ayn zamanda in
sandr.

Ben vrisim, Hak da bende bulunan eyin vrisidir:


Sevginin, iddetli arzunun ve muhabbetin.

Bu mertebenin sahibi (vrislik mertebesi) Abdl-vris [Vrisin kulu] diye isimlen


dirilir. Allah yle buyurur: Biz yeryzne ve iinde bulunanlara vris oluruz
( i 9:40). Allah, diledii kullarna onu miras brakmak iin, yeryzne vris olur.
(FTHT, IV:316)

Allah lm ile bize vris olur; biz ise tenzih etmekle ona vris oluruz, ( ftht,
IV:317 )

Tanr kullarna vris olacan takdir etmitir. Bu u ayette dile getirilmitir: Sizi
deneyeceiz, ta ki bilelim (47:3i). Allah, kullarndan cihat edenleri ve sabredenleri
renmek, haberlerini almak iin, kendilerini denedii eylerle onlar istihdam et
mitir. Hakka ait dier ilim ise veraset ilmi deil, sadece ilimdir, ( ftht, iv :52)

bnl-Arab de dahil olmak zere sfiler tasavvufi bilgi iin iki yntem kabul etmi
lerdir. Birincisi, Allahtan almak: insann mchede, arnma, tefekkr, ilgilerini b

683
Verset/Vris

rakmak gibi kef, mahede ve tecellilere ulatran abasna bal yol; ikinci yol ise
peygamberlerden almaktr: Bu, insann ilahi ilme vris olmasdr ve peygambere uy
makla gerekleir. Bu ikinci yol da, gerekte, miras braklm peygamber ilmini Al
lahtan almaktr.

Arifler, iki ksma ayrlr: bir ksm vris olanlar, dierleri vris olmayanlardr, ( kuds,
156)

Bu kitaba vakf olmak, ariflere veya vakf olanlara deil, vrislere uygundur. nk
mrifet, hayrettir, vakf olan ise baka bir eyi iddia eder. ( meah Id, 2)

Nazari-dnce ynnden Allah daha nceden tanm bir veli, veli olsa bile, se
ilmi olmad gibi, Allahn kitabna vris kldklarndan da deildir, ( ftht,
111:402)

Veraset ameliyesi tanm n grr: vris olunan, miras ve vris. Vris olunan pey
gamberdir, fakat vris ile arasnda dorudan bir iliki yoktur; bunun yerine Allah,
kendisine uyan vris iin, peygamberin ilmini miras brakr. Mirasa gelince, pey
gamberler geriye ne mal, ne meta brakrlar, onlarn braktklar eyler sadakadr.
Peygamberlerin takipilerine braktklar ey sadece ilimdir. lim, limler peygam
berlerin vrisleridir hadisinin gsterdii gibi, vrislerin peygamberden tevars et
tikleri eydir. Veraset ise ancak vris olunann hayattan gmesi halinde mmkn
dr. Veraset manevi ve zel bir ey olduuna gre, vrisin aldyla ondan bir eyin
eksilmesi sz konusu deildir. Vris, bakasnn ortak olamayaca kendisine zg
hususlarn dnda, peygambere uyan ve onun szlerine, amellerine ve hallerine u-
yan kimsedir. Tevars edilen ilim, kanaat getirme ve mahede yoluyla deil, iman
ve uyma yoluyla nas ile amel etmenin neticesidir. Peygamber Muhammede (a.s.)
vris olan kimseyi bnl-Arab Muhammedi diye isimlendirir. Sz konusu kii,
peygamberle olan nesep banda Muhammed mmetinden herhangi bir Msl-
manla ortaktr. Fakat Muhammedi taklit sayesinde zel bir nesep ba kazanm,
bylece peygamber ile arasnda btni ve ruhsal zel bir nesep meydana gelmitir.
Bu zel nesep, Peygambere uymann, onu taklidin ve onun ahsiyetinin zelliklerini
kazanmann neticesidir.

ayet veli isen Peygamberin vrisisin. Bu durumda sana gelen ey, verasetten olan
nasibin ve payn kadardr, ( ftht, iv :398)

Snrllk konusunu incelerken ilahi bir imek akt, bu imekte Allahn diledii
bilgileri grdm. Nitekim Hendek kazarken Hz. Peygamberin karsna kan b
yk bir kayaya vurduunda, bir imek km ve onda Allahn mmetine verecei

684
Verset/Vris

fetihleri grmtr. Bu da, Allaha hamd olsun, Peygambere vris olarak, benim bu
meseleyle ilgilenirken grdgmdr. Ben de o imekte ve onun sayesinde grdk
lerimi grdm, ( ftht, IV:101)

Veli iin vris denilir; onun varislii ilahi zelliktir. nk Allah kendisi hakknda
O vrislerin en hayrlsdr (21:89) demitir. Veli, Hak onlarn vrisi yaptktan son
ra, peygamberlii peygamberden tevars eder, ( ftht, i:253)

Verasetin konusu, Peygamberlik derecesidir:

Hz. Peygamber yle buyurur: limler peygamberlerin vrisleridir. Onlar altn


veya gm miras brakmazlar, sadece ilim brakrlar. lme vris olan kimse miras
tan bolca alabilir. Hz. Peygamber baka bir hadiste yle demitir: Biz peygamber
ler toplumu, ne miras brakr ne de vris oluruz. Bizim braktmz sadakadr.
Hadiste vers kelimesi geer ki, lden kalan mal demektir. Bu balamda peygambe
rin miras, ilim veya hal veya keiflerinde bulduklar eyin ifadesidir, ( ftht, i:322)

Rabbim iz bizi peygam ber ve elilerin peygam berlik ve eliliklerinde vrisleri y ap


m ay takdir buyurur, ( ftht , 11:155)

eriatta nitelenmi Rabbine ibadet et ki, sana yakn gelsin. Yakn gelince perde kal
kar, gz keskinleir, bylece Peygamberin grdn grrsn, duyduunu duyar
sn, derecesine katlrsn; burada sz konusu olan eriat getiren peygamberlik deil,
dorulayan ve uyan bir nefsin gerek varisliidir, ( ftht, III:311)

Hi kimse peygambere tam vris olamaz; nk insan peygambere tam anlamyla


vris olsayd, bu durumda onun gibi bir peygamber veya kendisine zg bir eria
tn peygamberi olurdu, ( ftht, i:8o)

Muhammedi vriste peygamberlik derecesinin grnmleri (itihat, isra):

Muhammed (a.s.) en yce halife, en byk imam olduu gibi mmeti de insanlar
iin kartlm en hayrl mmettir. Allah onun vrislerini de peygamber ve resulle
rin konumlarna yerletirmi, onlara itihat yetkisini vermitir. tihat, hkm
koymaktr, (ftht, i:4 0 o)

Allah vrisler iin terii alannda itihat yetkisini baki klmtr. Bu bahiste, vrisle
rin itihat edip, ortaya koyduklar hkmlerden baka bir ey yoktur. (FUSS, 135)

eriat fakihe iyi bir det ortaya koyma yetkisi vermitir. Bu, peygamberden tevars
edilen bilgiler iindedir, ( ftht, ll: 168)

Allah, kendi isimlerimden isimlerini gstermek iin - k i bu bizim isradan olan pa-
ymzdr geceleyin yrtmek isteyince (isra), beni meknmdan kaldrd, kendi

685
Verset/Vris

imkn buragma ykseltti. Ardndan beni unsurlarm iinde sktrd, bu esnada


arzmn bana elik ettiini grmedim, ( ftht, 111:3 4 5 )

Peygamberler gkte duyulur bir etkiye sahip deillerdir. Hz. Peygamber ise bede
niyle gk ve felekleri duyulur bir ekilde yarmas, mesafeyi gerek ve duyulur bir
ekilde kat etmesiyle peygamberler cemaatinden stn olmutur. Btn bunlar,
duyulur bir ekilde deil, manevi olarak vrisleri iin de sz konusudur, ( ftht,
111:343)

Veraset vris olunann lmesine baldr:

Allah akl sahiplerini kitaba vris klmtr. Onlar, bu nedenle, el-Veli'nin deil,
peygamberin vrisleridir. nk evinden ayrlm lye vris olunur, Hak ise evin
den ayrlmaz, bu hakikatleri dn! ( ftht, iv :397)

Risaletin kesilmesi halinde, insan- kmil vris haline gelir. Vris peygamberle bir
likte ortaya kmaz, vrislik vris olunan kimsenin lmne baldr, ( ftht,
111:270)

Veraset konusunda eksilme olmaz:

Vris, vrisi olduu kimsenin biriktirdii eyleri tevars eden demektir. u var ki,
peygambere vris olmak rneinde vrisin payvn almasyla vris olunann ilmi
eksilmez. Mal ve mlk vrislii buradaki miraslktan farkldr, ( ftht, v:52)

Vris, Peygambere tbi ve uyan kimsedir:

Mahedenin gereklemesi, Peygambere uymak ve tbi olmamz sayesinde mm


kndr. (FTHT, 111:503)

Verasette nesep konusu:

Allah, iman kardelii yok ise nesep kardelii iin mirasta hak brakmamtr. Bu
na gre mirasta hak iddia eden kimse, ancak iman kardei olabilir. Bir insann ken
di dininden olmayan nesep kardei vefat ettiinde, ona kendi dinda olan nesep
kardei vris olabilir. Bizim ile Hak arasndaki iliki de nesep ve dindir. Bu nedenle
Allah yeryzne insan- kmilin lmnden sonra vris olabilir. Bylece miras an
cak miras hak edende kalr, ( ftht, iii:13s)

Geen tespitlerden verasetin anlam ve tasavvufi dncedeki yolu ortaya kar.


imdi de, verasetin niteliini anlayabilmek iin onlarn metinlerini incelemeye al
acaz. Bu nitelik, aratrmacnn nne byk bir glk kartr, nk vrislik
yaanr, uygulanr, fakat anlatlamaz. Ondan sz edilse bile, bu, onun niteliiyle ilgili
deil, nasl elde edildiiyle ilgili birtakm aklamalar ve nitelemelerden ibarettir.

686
Verset/Vris

nk bizzat vris, onu elde etmek ve ona gtren yntemleri uygulamakla, bu ni


telikten habersizdir. Biz de niteliini ortaya kartmak ve gerekliine yol bulmak i-
in, verasete ulatran yollan inceleyeceiz. Buna gre tabi, szlerinde, fiillerinde ve
hallerinde Peygamberi taklit eder. Bu tavr ada dilimizle, tabinin Peygamberin ni
teliinin mazhar olmaya alt eklinde zetleyebiliriz. Sfatn mazhar olunca da
sfat elde eder. Buna gre, peygamberlere vris olmak, zellie ait bir varisliktir.
Peygambere uyan, bu sfat elde edebilmek iin, sfatn mazhar olmaya alr. Her
peygamber, Ibnl-Arabinin F u s s l-H ik e m in i incelediimizde, belirli bir zellie
sahip olduuna gre, bir peygambere vris olan kimse de btn epistemolojik bo
yutlaryla sz konusu zel nitelie vris olur. Sz gelii Isa peygambere vs olan,
sann (a.s.); Musaya (a.s.) vris olan Musann sfatn elde eder. Bu balamda vri
sin vris olduu peygamberin ahsiyetinin btn ayrc epistemolojik boyutlaryla
tezahr ettiini grmekteyiz. Buna gre vrislik, peygamberin zelliinin srdrl
mesinden ibarettir. Hz. Muhammedin (a.s.) vrisi ise peygamberlerin sonuncusu
zelliini ve bundan kaynaklanan dier peygamberlerin zelliklerini kendinde top
lama zelliini elde etmekle, onlarn vrislerinden ayrlr. Burada basiret zere ve
kesin bilgiye dayanarak insanlar Allaha davet etmek gibi, vrisin insanlarla iliki
sinde peygamberlerin tutumlarn srdrdn mahede etmekteyiz. Bu nedenle
bnl-Arab vrislere velilerin peygamberleri der ve velayet ve vrislii genel pey
gamberlikten sayar. u halde vris ulat eylere kendisi sayesinde deil, peygam
berinin peygamberlii cihetinden ular.
Tbi: szlerde, fiillerde ve hallerde peygamberi taklit (peygamberin sfatnn mazhar
olmak):

Vris iki eittir: manevi ve duyulur vris. Duyulur eylerdeki vris, lafzlar, fiiller
ve hallerden ortaya kan eylerle ilgili konularda vristir. Fiillere gelince: Vris,
peygambere zg olmayp, kendisinin de taklit edebilecei fiillere bakar; peygam
berden aktarlm ve onun fiillerim nasl yaptn aklayan haberlerde bu fiillere
uyar. Bu kii, lafz dzeyinde vris olan kimsedir. Sen de her fiilinde Peygambere
tabi olmalsn, nk Allah yle buyurur: Sizin iin Allahn peygamberinde gzel
bir rnek vardr (33 :21 ). Bunun yan sra, yapmana msaade edilmi fiillerinden ve
ortaya kan hallerinden hibir eyi bolama, gcn lsnde onun adabna sarl.
Manevi vrise gelince: Bu, nefsi temizlemek ve Hz. Peygamberin btn hallerinde
Rabbini zikretmek gibi, hallerin btnyla ilgili konulardaki varisliktir; peygamberin
hali, srekli huzur ve murakabeydi, ( f th t , lll:S0l)

Hal vrisi inzali hisseder ve ondan ancak kendisi gibi olanlarn bildikleri bir lezzet
alr. te bu kimse, hal mirasnn sahibidir, ( ftht, i:4 i 4 )

687
Verset/Vris

Bir peygamber veya eliye varislik, sz, fiil veya halde olabilir. Kmil vris, bu
varislii kendinde toplayan; eksik vris ise bu mertebelerden bir ksmyla yetinen
dir. (FTHT, 111:414)

Veraset, zellikle ilgilidir (vris Peygamberin=Kelimenin bir niteliine vris olur):

eyhimiz Maribli Eb Ya'zi, Musa peygamberin vrisiydi ve bu nedenle Allah ken


disine bu kerameti vermiti. O nun yzn gren herkes, kr olurdu (nurunun g
cnden) ve kendisini gren kimse, eyhin zerinde oturduu rtnn bir parasn
yzne srer, Allah da grme gcn kendisine iade ederdi. ( ftht, iv:5o)

Allah Muhammediyi Muhammedi (a.s.) yaratt zellikte yaratmtr. Bylece Mu-


hammedi (a.s.) mminlere kar merhametli, balayc ve lemlere rahmet diye
gndermitir. ( ftht, iv:4b)

Muhammed (a.s.), Allah isminin mazhardr. Bu nedenle Muhammed de (a.s.), zt


ve sfatyla lemlere rahmettir. Onun hkmranlnn tam olarak ortaya kmas
ise Mehdinin zuhuruna baldr, ( bulga, 6o)

Bu son metin Hz. Muhammedin (a.s.) Allah isminin nasl mazhar olduunu aklar.
Bunun nedeni, onun btn peygamberlerin zelliklerini kendinde toplamasdr, ni
tekim Allah ismi de, btn ilahi isimleri kendinde toplar. Bu yzden Hz. Muham
med, ilahi isimleri toplayan ismin mazhardr. Her peygamber gerekte, bir ilahi is
min mazhardr ki, o isim kendisinin niteliidir (ilahi isim=peygamberin nitelii).
Hz. Muhammedin vrisi (vris-i Muhammedi) dier peygamberlerin vrislerinden
farkldr (btn nitelikleri kendinde toplamak zellii):

Muhammedi vrisin Rabbine dair ilmi artt lde, yaknl da artar. Bu yzden
onlar Hakka yakn kimselerdir. Onlarn grnr halleri ise sradandr. Bylece
kendileri tanr, fakat tannmazlar. Allahn verdii ilimden mmete nasihat etmek
amacyla verir. Onlar peygamberlerin vrisleridir, ( ftuhat, iv:5o)

Muhammedin (a.s.) vrisi, genel iinde bilinmezdir (Ahfiya, Gizliler), sekinler i-


inde ise tannr. nk onun deti amas, kalbindeki bir hal ve ilimdir. ( ftht,
IV: 50 )

Hz. Muhammedin vrisi iin darlk sz konusu deildir. Onun genilii, Hakkn
geniliidir. Hakta ise varlnn son bulaca herhangi bir nihayeti yoktur. Hak
Muhammedi vris tarafndan mahede edilir, dolaysyla onun mahedesinde de
snr yoktur. Baka peygambere vris olan ise kendi imknn mahede eder. O-
nun yerletii her makam veya hal, bitimlidir. ( ftht, i:506)

Doduum, leceim ve diriltileceim gnde bana selam olsun. Muhammedi v

688
Vesile Cenneti

ris ise bu ifadeye Ben dem toprak ve su arasndayken peygamberdim ifadesini


eklemitir, ( ftht, IV:116 )

, dngseldir, bu dairenin grlecek ve snrnda durulacak bir ucu yoktur. Bu


nedenle byle bir kefi olan Muhammedi vris hakknda yle denilmitir: " dn-
gsel olduu iin, sizin iin bir makam sz konusu deildir, artk geriye dnnz.
lem sonsuza dein, varlk feleinde dner durur, ( ftht, iv:14 )

Btn peygamberlerin miras Muhammedi verasettir:

Kymetli dost, bilesin ki: Isaya (a.s.) veya Musaya veya aralarndaki bir peygambe
rin ilmine vris olsan bile, gerekte Muhammede ait bir ilme vris1 ve Hz. Mu-
hammedin peygamberliinin genellii sayesinde o ilimde sz konusu peygambere
denk olmusundur. ( ftht, IV:398 )

NOTLAR:

1 bnl-Arabde vris iin bkz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. II, s. 22, 134, 135, 138, 220; c. III, s. 51, 231, 322,
348, 414, 502, 507; c. IV, s. 27, 51, 117, 129, 163, 179, 317, 326, 417; Tercmanul-Evak, s. 97, 143; Bulgatul-
Gavvas, s. 62; Mevakiun-Ncum, 5. 154.

V e s i l e C e n n e t i Vesile Cenneti (c e n n e tu l-v e sile ) Hz. Muhammedin (a.s.) cennet


lerdeki menzilidir. Bu cennet Adn Cennetindeki en yksek derece olmakla dierle
rinden ayrlr. Adn Cenneti ise Ameller Cennetinden stndr.7 Vesile Cennetinin
her bir cennette bir ubesi vardr; bu ubeden Hz. Peygamber o cennet ehline gz
kr.

Vesile Cenneti, Adn Cennetindeki en st cennettir ve Hz. Peygambere zgdr.


mmetinin dualan vesilesiyle meydana gelmitir. O cenneti Hak yapmtr, nk
bizler Hz. Peygamber sebebiyle Allahtan gelen mutlulua ulanz, onun vesilesiyle
insanlar iin kartlm en hayrl mmet olduk, onun vastasyla Allah peygamber
lii bitirdii gibi bizimle de mmetleri sona erdirir, ( ftht, 1:3 19 )

Hz. Peygamberin cennetlerdeki menzili Vesile Cennetidir. Btn cennetler ondan


meydana gelir ve o mukame [yerlemel diyar olan Adn Cennetinde bulunur. Vesile
Cennetinin her bir cennette bir ubesi vardr, bu ubeden Hz. Peygamber o cennet
ehline gzkr. Btn bu menziller manevi deil, duyulurdur, ( ftht, i:i42)

NOTLAR:

1 Bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 435.


2 Bkz. Adn C en n eti.

V e t e d bkz. R a c l

689
Vcd

V c d Vav, da l ve m im tek kktr. "Kayp eyi buldum" anlamnda vecet ed-dalle


denilir, ( m u ce m )
S?"

V-C-D kk Kuranda, imdiki ve gelecek zaman fiil kalbyla yer almtr. Varlk anlamndaki vcd
mastar ise Kuranda zikredilmez. Bunun yan sra kelime, herhangi bir terimsel anlam kazanmam, zik
redilen szlk anlamn korumutur:

Zekeriya mihraba her girdiinde onun (Meryemin) yannda rzkn bulmutur (vecede). (3:37)
De ki: Hi kimse Allaha kar bana yardm etmez ve O'ndan baka snlacak kimse bulamam
(ec/tfu). (72:22)
Dedi ki: Beni Allahn izniyle sabredenlerden bulacaksn (seteddun). (18:69)

ss*
tbnl-Arab vcddan tasavvufi tecrbenin ve makamlarn diliyle sz etmitir. Sfi
snflardan sz ederken eh!-i v c d ve e h l-i k e j v e l-v c d der; bununla Tanry
vecdlerinde bulan kimseleri kasteder. Bu balamda sema, herhangi bir sfiyi nitelii
bilinmez bir ekilde, iinde Hakkm bulunmas ile geerli bir kef haline gelebilen
vecd haline ulatrr.

Vcda sadece var olana kar zahit davranan kimse ulaabilir, ( ftuhat, iv:B78)

Burada vcd elde edilebilen bir makamdr ve bunun elde edilmesi de var olanlar
anlamnda mevcuda, baka bir ifadeyle, Hakkn dndaki her eyden uzak durmak
tr.

Peygamberlik, Peygamberin getirdii ve ulatrd eydir. Peygamber, risaleti onu


kalbine indiren gvenilir kutsal Ruhtan almtr. Bazen melek peygambere bir a-
dam eklinde gzkrd. Bu zellii tamayan vahye beeri risalet denmez; vahiy
veya ilham veya nefes veya ilka veya vcd denilir, ( ftht, i:25s)

Vcd [varlk] Hakkn vecdde bulunmasdr. Sfiler yle derler: Vecd sahibi ol
duunu iddia edip Hakk mahede etmemisen vecd sahibi deilsin; Hakk m
ahede kendini ve varlklar grmekten seni uzaklatrr." Bu durumda kefinde
Hak bulunmu deildir. Hakkm vecdde bulunuu bilinmeyen bir niteliktedir.
(FTHT, 11:538)

Vcudu yokken kulaklarda gerekleen eyi duyduunu iddia eden kimse perdeli
dir, perdeli ise uzaklatrlandr. Knden [ol] varlktan baka ne zuhur edebilir ki?
Bu durum, btn varlklara nfuz etmitir, ( ftht, v:36s)

Son paragrafta lbnl-Arabnin semadan doup vecd de bulunan vcddan, yaratma


Vcd

kelimesi k 'den meydana gelen dtaki varla intikal ettiini grmekteyiz. Bu, ken
di ncllerinden olan sonularnn ortaya kmasna gre dzenlenmi tek bir konu
balamndaki bir intikaldir. Acaba bu karmn gerekleebilmesi iin bnl-
Arabnin ortaya koyduu denkletirme nedir? Vecdde meydana gelen vcd sema
dan meydana geldii gibi d lemdeki vcd da iitmek anlamndaki sem'den yani
mmknn Hakkm k n emrini iitmesinden meydana gelmitir. u halde sem ', se
mann karl olur. Vecddeki vcd, d taayyndeki varln mukabilidir. Se
ma- vecd=vcd. Sem'-vcd=harici taayyn. bnl-Arab vcd lafzn sbt -
leminin karsnda, bireylerin d varlkta ortaya klar anlamnda kullanr. Bu an
lamda vcd, akledilir lemin karlnda duyulur lemdir.

Sbt lemindeki elem, elem duyann ztnda deil, kendi hakikatindeki elemdir.
Bunun sebebi udur: Sbt basittir, tekildir ve orada herhangi bir ey bakasna
dayanmaz. Vcdda ise sadece bileiklik vardr, bu nedenle de tayan ve tanan
dr. Sbttaki komuluk varlktaki hululdr, (ftht, IV:81)

Mmkn ayn zamanda2 hem yokluk ve hem varlk ile nitelenebilmitir. ite bu,
hakikat sabit olsa bile, greceli varlk ve yokluktur.3 (na, 7)

Vcd hakkmdaki aratrmamzda zikredilen iki noktay sunduk. Bu iki nokta,


bnl-Arabnin beeri dncenin bu bahisteki birikimine kattklar karsnda da
ha ayrnt bir tutum tekil eder. bnl-Arabnin varla baknn esas hakknda ise
okuyucunun nne byk eyhin varlk grnn mhiyeti hakknda fikir verebi
lecek aadaki noktalar koyuyoruz; sz konusu varlk gr, ilk defa tutarl ve
mantkl bir slupla lbnl-Arab tarafndan dile getirilmitir. lbnl-Arab varl bi
reyleriyle gereklik kazanan veya onlarn dnda bulunan bir cins saymam, bilakis
varl cinsin zdd yapmtr. Cins, birlii greceli, okluu gerek olandr. Bunun
yan sra cins, bireylerinin dnda bulunmaz. Halbuki varlk, birlii gerek, okluu
greceli olandr; varl da ahslarnn varl sayesinde gereklemez. u halde var
lk ve taayynlerini cins ve bireylerin zdd diye anlamak gerekir. bnl-Arabnin
bir cmlesini aklarken Berzenci yle der: Allah ismi zt ynnden bir, sfat ve i-
simleri ynnden ise oktur.4 Baka bir ifadeyle birlii z gereidir, okluu gre-
celidir. u halde Allah ismi, hakikati ynnden deil, zuhur ynnden taayynleri
nin ayndr. nk hakikat, zta aittir, dtaki belirlenii ise grecelidir. Bu anlamda
O cinsin zdddr. yle ki, cinsin kendisi ve birlii greceli, okluu ve belirlenim
leri ise gerektir. Bylece cins, bireylerinin aynsdr. Hakikat, kendiliinde, ancak
zihinde ve greceli ortaya kar. Bir insan vcd [varlk] gerek anlamda taayynle
rinin aynsdr diye iddia ederse, iki taayyn ayrt edemedii iin, gerei kar

691
Vcd

trm demektir. Kartrmann baka bir nedeni ise vcd ve cinsin hkmleri ara
snda gizli bir karklk olmasdr. Vcd, gerek, taayynleri ise grecelidir. Tmel
ise grecelidir, taayynleri gerektir. Bylece varlk ve cins, hakikat ve taayyn y
nnden ayrlmlar, oklukta birlik ve birlikte okluk ynnden ise birlemilerdir.5
O halde, vcd bnl-Arabide ahslar mevcutlar olan bir cins kategorisi deildir.
Felsefe ve kelam kadmin ve sonradan yaratlmn varln ayrt etmede farkl tavr
lar sergilemilerdir, fakat lbnl-Arab bu izgiyi takip etmemitir, bunun yerine o-
nun vcdu Kadme tahsis ettiini ve yaratlmn varln reddettiini grmekte
yiz. u halde, burada sonradan yaratlm varlk deil, sonradan yaratlm mevcut
lar vardr.6 Bu noktada lbnl-Arab vcd ile mevcudu ayrt eder:7 Mevcutlar, son
radan yaratlm bir varlk ile mevcut deillerdir, aksine onlar Tanr vastasyla mev
cut olmulardr. zel varla gelince mevcutlar iin bu da sz konusu deildir. Ba
ka bir ifadeyle mevcutlar iin bir varlk yoktur, onlar yoklukta sabittirler ve ondan
ayrlmamlardr. Ibnl-Arab bazen mevcutlara vcd niteliini izafe eder, fakat bu
ismin verilmesini, anlamda deil lafzdaki ortaklk diye anlamak gerekir. u halde
Vcd Hakka, yokluk ise mmkne aittir. Gerek varln veya Mutlak ve srf Var
ln - k i srf varlk Hakkndr- mukabilinde mmknn varln ifade iin, lbnl-
Arabnin vcda ykledii zellikler buradan doar, sz gelii hayali vcd,8 gre
celi vcd, mmkn vcd, kazanlm vcd, dn alnm vcd, mecazi vcd
vb gibi mmknn varlnn doasna dellet eden ifadeler. bnl-Arab mevcutlar
yoklua yerletirip, Hakkn srekli yaratc olmas ynnden onlar srekli Tanrya
muhta yapmakla yaratlmlarn varl sorunundan kurtulmutur. Bylece mevcut
larn varl Hakkn varlndan baka bir ey deildir.9
Varlk Hakka, yokluk mmkne aittir:

Sadece Hakkn varl olabilir. Varlk kazanmayla nitelenen ise asl zerinde bulu
nur ve olabilirlik zelliinden ayrlmamtr. Onun hkm baki, hakikati sabittir.
Bylece de yaratmaya10 konu olmutur. Mmknn yaratmaya konu olmasnn biz
ce anlam, senin anladndan farkldr. Mmknn yaratmaya konu olmas, Tan-
rnn mazhar olmas demektir. Bu durum olur ayetinin anlamdr. Yoksa mm
kn varlk kazanm deildir, sadece mazhar olma zelliim elde etmitir. Bu yz
den Hak zuhurda her eyin ayndr, ztlarnda eyann ayn deildir. Bilakis O
O dur, eya da eyadr, (ftht, i:4 8 4 )

Batmak, domak, bakalamak ve yok olmak, bir halden baka bir hale gemek ya
ratlmlara srekli arz olur. Sizi yaratt gibi dneceksiniz" (7 :2 9 ). Onlar bakas
vastasyla mevcut olmulardr. Varlk onlar hakknda dn, mecazi ve geicidir;
ayet gerek olsayd, hi kukusuz Hakka benzemi olurlard. Allah yaratklarnn

692
Vcd

kendisine benzemesinden pek mnezzehtir. Dikkat ediniz! Allah'n dndaki her


ey btldr. Allahn vechi hari her ey yok olacaktr" ( 28:88). Allahn celli pek
ycedir! Bylece Hakkn varlyla beraber baka bir eyin olamayaca anlalr.
nk btllk, her an yaratlmlara sirayet eder. Mmknlerin Haktan kazanm
olduklar ey (varlk), yaratma gneinin nlarnn zerlerine dogmasndan baka
bir ey deildir. Allah yaratmay bir an yenilemeseydi, gz ap kapatmalk bir an
da, anszn yok olurlard, (tezkire, 47)

Vcd [varlk] =Haktr:

Hak varln aynsdr, (ftht, iv:193)

Her ey Allaha aittir ve Allaha baldr, hatta Allahtr, (fuss, 7 3 )

Hak Varlktr (el-Vcd), eya ise onun suretleridir, (ftht, iv.-ioo)

Vcd bir harftir, sen harfin anlamsn


Varlkta benim yegne emelim odur
Allah en byktr, hibir ey ona benzemez
O ndan baka bir ey de yoktur, aksine odur
Grdn zt sahibi her ey, yokluktan ibarettir
Bylece idrak edilen varln Allaha ait olduu ortaya kmtr, (ftht, i:32o)

Geen ifadelerden bnl-Arabnin varla12 baknn mhiyeti ortaya kmtr. Bu


bak, lbnl-Arab aratrmaclarnn onu dnce tarihindeki varln birlii eilim
leri iinde snflamalarna yol amtr. Bununla birlikte bnl-Arabnin tutumunda
bu eilimlerle baz atmalar sz konusudur. Tekrar engellemek iin okuyucunun
vahdet-i vcd [varln birlii] terimine ynlendiriyoruz.

NOTLAR:

1 Varlktan sz etmek ncelikle varln anlamm aklamay gerektirir. Mesele u noktada odaklar: ster
Kadmin isterse de yaratlmn bir nitelii olsun, varlk ztn ayn mdr, yoksa zttan farkl mdr? Bil
ginler bu konuda gr ayrlna dmlerdir. Hbul-Hasen el-Ear, varln ztn ayns olduu fik
rindedir. Bu yaklama gre varlk ztn bir niteliidir denilemez. nk sfat, nitelenin ztna ilave bir
eydir. Buna gre, kelamclarda varlk Hakkn zorunlu niteliklerinden birisi olmaktadr.
2 O bizzat var olan Zeyddir. arda mevcut, evde ise yoktur. Dolaysyla, ayn anda varlk ve yoklukla
nitelenmitir.
3 Bkz. V c d .
4 bnl-Arab yle der: Allah zt itibariyle tek, isimleriyle kldr (Pususul-Hifeem, s. 90).
5 Bkz. Berzenci, el-Cazibul-Gaybi. s. 319.
6 lbnl-Arab yle der: Varlklar farkl farkldr: a) mutlak varlk, bunun mhiyeti bilinemez ve mhiye
tinden de sz edilemez. Bu Allahtr, b) Maddeden soyut mevcut. Bunlar, ekil ve surete konu olan ayrk
ruhn-akllardr ki, melekler diye isimlendirilirler, c) Mekn ve yerlemeye konu olan mevcut; bunlar
da cisimlerdir, d) z gerei mekn kabul etmedii halde, dolayl olarak mekna yerleen; bunlar a

69 3
Vcud Ehli

razlardr" (Inad-Devair, s. 20). Burada tbn'l-Arabnin Allahtan sz ederken vcd, buna karn
Hakkn dndaki eylerden sz ederken mevcud kelimesini tercih ettiini grmekteyiz.
7 Nablusiye gre kelam bilginleri vcd ve mevcudu kartrmlardr. Bkz. Izahu'l-Maksud.
8 Berzenci el-Cazibul-Gaybide (s. 326) yle der: Hakkn dnda deime kabul etmeyen sadece Hakkn
ztdr. Gerek varlkta sadece Allah vardr, O'nun dndakiler ise hayali varla sahiptirler. Hakkn d
ndaki her ey, deime halindedir. Hakk'n ztndan baka tek hal zere bulunan kimse yoktur. Her
ey, bir suretten bakasna dnr, hayal da budur."
9 Bkz. Nablusi, Izahu'l-Maksud.
10Ol ve olur" ayetinde mmkn yaratmaya konu olur.
" (2:117, 3:47, 3:59, 6:73,16:40,19:35, 36:82, 4:68 ayetlerine gnderme.
12 lbn'l-Arab'de vcd konusunda bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 70 (snrl varlk), 368 (vecd), 535-
37 (tevacd-vcd); c. III, s. 46 (bilinenler, mutlak vcd), 313 (vcd), 344 (vcd: vcdun zuhuru),
396 (vcd ve sbt), 43, 462, 511; c. IV, s. 70 (tek vcd), 82 (Vcd=Hakk'n varl), 92, 147,190, 257,
280, 293, 331, 364; Meahidul-Esrar, s. 22, 39, 42; Risale la-Yeulu Aleyh, s. 1; Kitabut-Teracim, s. 5, 30;
Fussu'l-Hikem, s. 77, 96,128,132, 203, 204, 211.

V c d E h l i bkz. V c d

V d bkz. H u b

Y a R u h u Ya ruhu ( ru h u l-Y a ) Ben ona kendi ruhumdan (ruhi) fledim ayetinde


iaret edilen ruhtur.

Ruhul-ya: Biz bu ifademizle Hakkm Ben ona kendi ruhumdan [ruh (Ya harfi)]
fledim (1 5:29), (38:72) ayetinde kendisine izafe ettii iyelik zamirini kast ettik
(FTHT, 11:569)

Y a b a n c S r Yabanc srlar, anlay gcyle idrak edilebilen e s r a r - A r a b iy y e n in


mukabilinde, Hakkm bildirmesiyle renilebilen srlardr.

Yabanc srlara gelince, bu ismi almalarm yle izah edebiliriz: [Acemnin zdd o-
lan] Arabi diye isimlendirilen srlar, suretlerini anlama gcnn idrak edebildii
srlardr. Bu ksma rnek olarak Kuran- Kerimdeki muhkem ayetleri verebiliriz.
Acemi srlar ise yorum ile deil, sadece Hakkn bildirmesiyle renilebilir. Bu ks
ma rnek olarak Kuran- Kerimdeki mteabih ayetleri verebiliriz. Bu yzden bu
ayetlerin tevillerini sadece Allah veya Allahn rettii kimseler bilebilir; dnce
gcnn bunlarn bilgisine ulamas sz konusu deildir, ( f th t , iii, 517 )

Y a k n l k M a k a m Yaknlk makam, sddklk' ve peygamberlik makamlar ara


sndaki bir mertebedir; sz konusu peygamberlik makam eriat getiren terii n
bvvet deil, genel peygamberliktir. Bu, sr diye iaret edilen ve Efradn ulat

694
Yaknlk Makam

makamdr.

Terii nbvvet ile sddklk makam arasnda ne bir makam ne de bir menzil var
dr. Sdklarn boyunduruunu aan, risalet nbvveti iine der. Hz. Muham-
medden sonra terii nbvvet iddiasnda bulunan kukusuz yalan sylemi ve in
kr etmitir. Bu noktada yaknlk makam vardr ki, o genel peygamberliktir,2 yoksa
terii nbvvet3 deildir. Bu makam Efrada zgdr ve Allah katnda terii nbv
vetten aada, sddklk makamnn zerinde bulunur. Bu, sr diye iaret edilen
makamdr; o sr, Eb Bekirin gnlne yerlemi ve bu sayede Eb Bekir sddklann
en faziletlisi olmutur.4 (ftht, i:2 4 )

Ibnu 1-Arab, Hakm Tirmiznin5 dile getirdii ikinci soruya verdii cevapta yaknlk
makamna ulaanlarla ilgili yle demitir:

Yaknlk makamndakilerin menzilleri sddklk ve terii nbvvetin arasndadr. Bu


makam genel peygamberlik makamndan terii nbvvet makamna ykselmedii
gibi, peygamberlere uyan sddklann makam da deildir. Bunlara rnek olarak H
zr gibi yakn kimseleri ve Efrad verebiliriz. Bu makamda insanlar, yce toplulua
katlrlar. Yaknlk ehlinin mertebesi, onlara mrlerinin ahirete kadar uzamasn
salar. Ruhlarn maruz kald baylma6 onlara ulamaz.7 (ftht. H:4 1 )

bnul-Arab bu makama dair K it a b u l-M a h a m il-K u rb e t adl zel bir risale yazmtr.
Bu kitab yazmasnn temel nedeni ise nceki sfilerin bu meseleye8 iaret etmeyile
ri, stelik Gazal!9 gibi bazlarnn onu inkr etmi olmalardr. Bu makam10 bnl-
Arabde Efrad ve makamlar anlalmadan hakkyla grenilemeyecektir.

N OTLAR:

' Kurbet (Yaknlk) makam sddk ve peygamber arasnda deil, sddklk ve peygamberlik arasndaki bir
makamdr. nk bunlarn arasnda bir ahs yoktur. Sddk yaknlk makamnda bulunur, tbnl-
Arab yle der: Eb Bekir ile Hz. Peygamber arasnda hibir kimse yoktur. nk Eb Bekir sddklk
makamnn ve srrn sahibidir. O sr sahibi olduu iin, sddklk ve peygamberlik makam arasnda bu
lunur (el-Etuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 25).
2 Bkz. G e n e l N U bvvet- zel N bvvet.
3 Bkz. G e n e l N ttb v v e t- z e l N bvvet.
4 Eb Bekir sizlerden namaz ve orucu nedeniyle deil, gnlnde yerleik bir sr nedeniyle stndr"
hadisine telmih. Bkz. Hadis Dizini, no. 40.
5 Hakm Tirmiznin Yaknlk Menzilleri balkl bir risalesi vardr. Veliyddin Efendi ktphanesi (s
tanbul), 770 (bkz. Hatmul-Evliya, s. 84),
6 Sura flenir ve -Allahn diledikleri hari- gklerde ve yerde olan herkes baylr (39:68) ayetine telmih.
7 Bkz. Hakm Tirmiz, Hatmu'l-Evliya, s. 144 ve dipnot 42. Tirmiznin sorusu ve lbnl-Arabnin el-
Cevabu'l-Mstakim adl cevab.
8 bnul-Arab Ki tabu Makami'l-Kurbet'te yle der: Bu kitab yazmak ve bu makam (kurbet) aklamada
ki gayemi belirterek bitiriyorum. Dostlarmzdan hi kimsenin kurbet makamna dikkat ektiini ve ona

695
Yakn

tevik ettiini grmedim. Hatta pek ou, slikleri ondan uzaklatrmlar ve sadece kendileri onu bil
milerdir. Ben de kar kanlar nedeniyle ona temas edemiyordum. Ta ki. Eb Abdurrahman
Slemi'nin bir kitabnda (Ealitu's-Sfiyye ) ona temas edildiini grdm. ulemi onu kurbet makam
diye isimlendirmitir. Ben de sevindim. Bkz. Massignon, Essai, Dizin, kurbet, s. 32.
9 Bkz. Tercmanul-Evak, s. 132.
Kurbet hakknda bkz. el-Ftuhtl-Mehkiyye , c. III, s. 103; H atm uVEvliya, Terimler Dizini, kurbet",
kurbet mahalli, kurbet menzili, byk kurbet maddeleri; Risalet Makami'l-Kurbet (Darl-ktbil-
msryye'de yazma), s. 154.

Y a k n Yakn kukunun zdddr. Allah "O kesin haktr" der. Bylece hak yakn kelime

sine eklenmitir. Burada sz konusu olan bir eyin kendi kendisine izafe edilmesi de
ildir, nk Hak yakn'den baka bir eydir. O yaknin halisi ve gereidir. "Sana yakn
gelinceye kadar Rabbine ibadet et" ayetinde geen yakn ise lm demektir. (U san )

Kukunun zdd olarak:

Onlarn bu konuda bir bilgileri yoktur, sadece zanna uyarlar, onu kesin (yakn) olarak ldrme
diler. (4:157)

Hi kimsenin itiraz edemeyecei kesinliin gereklemesi nedeniyle lm anlamnda:

Sana yakn gelinceye kadar Rabbine ibadet et. (99:15)


llmel-yakn, insann bilgisiyle ilgili ve grmeden nceki ilim demektir:
Hayr, onu ilme'l-yakn bilselerdi. Kukusuz atei greceklerdir. (102:5)
Kuran yakri\ bir mertebesinde grmeye ve mahedeye balamtr:

Sonra onu ayne-yakin olarak greceklerdir. (102.7)

Kuran hakk saf ve sahih yakn sayarak, hak ile yakni ayrt etmitir:

Kukusuz o hakkal-yakndir. (56:95)


Sfiler Kuran- Kerim'in yakriin mertebeleriyle ilgili bu ayrm almlar ve ilme'l-yakn, aynel yakn ve
hakka'l-yakn diye mertebeler saptamlardr.

s?*

Her dnce, kukunun herhangi bir ekilde giremeyecei bir kesinlii gerekle
tirmeyi hedefler.' Buna ulamak iin her dnce sistemi, kendi zaviyesinden bu ke
sinliin gerekletii alan veya dzleme bakar. Sz gelii, felsefeyi nemseyen mate
matikinin felsefi sisteminin matematiki yaklamn yansttn grmekteyiz. Bu
durum, ynteminin kesinliine doru ykseliinde zellikle ortaya kar. Bu ba
lamda onun kesinlik gr, total bir yapda dncelerinin tikellerine egemen olur.

696
Yakn

Mantk rasyonalistin dnceleri, felsefeyle ilgileniinde, mantksal olarak amacn


gerekletirmek iin belirlemede anlam kazanan ncllerin geregi olan bir kesinlie
doru aama aama gider. Bu fikri rnekler, tek bir noktada deta dini bir dnce
gibi bulunur. Sz gelii Gazlnin kesinlii Mutezilenin kesinlii deildi, o da
sofilerin kesinlii deildi. Mantk veya kelamc veya sfi gibi herkes, kendi gcn-
ce kesinlii elde etmeye alr. Bu balamda tasavvuftaki kesinlik ise, esasta kuku
nun aibeleriyle karmaz. nk o, kukudan arnm bir kesinliktir. Kayna Allah
olan bir eyin kesinliine kuku nasl mdahale edebilir ki? Tasavvufi kesinlii insan
pekitirmeye almaz: Allah nnden ve ardndan batln giremedii (41:42) ke
lamnda kendiliinden indirmitir. Sfinin kesinlik aray, ncelikle indirilmi ke
sinliini anlamaya tahsis edilmitir, o, beeri bir kesinlik aray deildir. Buna bal
olarak da, sofilerin kesinlii Kuran ve snnetin kesinliinden balar, sonra da birta
km mertebelerde aama aama ykselir. Bunlar, kesinlikte kendilerine verilen dere
celerdir. Kesinliin ilk mertebesi, bilgi kesinliidir. O, bizim dilimizle, gerein bil
gisidir; baka bir anlatmla, naslarn anlamndan ortaya km akli bir bilgidir, ikin
ci mertebesi ise, grme kesinliidir. O, bizzat bize kesinlii veren gerei grmektir.
Buna gre grme kesinlii, gerekte, metinlerden kartlm ilahi anlamlan bir tr
keif ve tecelliler yoluyla mahede etmekten ibarettir. nc mertebe, hakkal-
yakndir. Buna gre hakikatler kul tarafndan srekli mahede edilir. Bu nedenle
insann onlar mahedesinden sonra akl bir formla onlar sahiplenmesi gerekir. Bu
yzden sz konusu hakikatler, burada, varlklar ynnden bilgi kesinliinde bulu
nularna benzerler, baka bir anlatmla ondaki ieriklerinin aynsdrlar. Buradaki
farkllk sadece kesinlikteki farkllktr. nk hakikatler burada mahededen son
ra bilgidir. u halde onlar gerektir. Son mertebe ise, hakikatl-yakn'dir [kesinliin
hakikati]. Burada Ibn'l-Arab biricik kesinlie girmek iin kesinliin paralarm a-
yrt eder. Ibnl-Arab sz konusu tek kesinlii Bir Varlk veya Tanrnn eyadaki
vechi diye isimlendirir. u halde hakikatl-yakndir [kesinliin hakikati], btn
hakikatleri kuatan bu amil hakikati mahede ve Tanrnn vechini eyada grme
mizden ibarettir.

Kul, aslnda, mecburdur ve el-Melike boyun emitir, dolaysyla kendi hakikati a-


sndan bir kesinlie sahip deildir. nk o arazlarn yenilenme mahallidir.
Yakn ise sakinlik demektir. u halde o da bir arazdr ve bir araz iki anda baki
kalamaz. Allah her gn bir itedir. Gnlerin en k, andr. Allah ehlinin
yakn'in nefislerinde gerektirdii eylerden uzak olduunu belirttim. Yakn ise ak
kandr, bu nedenle Sana yakn gelinceye kadar demitir. Yakn. akan ve yoran bir
eydir, sen ise istirahat etmektesin, ( ftht, i:206 )

697
Yakn

Yakn ilmin nefste yerlemesinden ibarettir. Yerlemek ise yerleenin ayns deildir,
zelliidir. O psikolojik deil, manevi bir hakikattir, ( ftht, i:629)

Hz. Peygamber yle buyurur: Yakni renin, nk ben de sizinle birlikte


renmekteyim." Yaknin renilmesi, gerektii zere amellere balanmaktan ibaret
tir. Artk dnceni maksadna ynelt ve ona layk ekilde kendini a! Sebeplerin
bir kap olduunu bilesin, ( bulga , 42)

Hz. Peygamber Yakn reniniz ifadesiyle himmetlerin tesiri altnda ykselie


dikkat ekmitir. Hz. Isa hakkndaki ifadesinde de buna dikkat ekmitir. Hz. 1-
sa'nn su zerinde yrd sylendiinde Yakni artsayd, havada da yrrd
demitir, ( bulga , so)

Allah peygamberini yle uyarmtr: Yakn gelinceye kadar Rabbine ibadet et." Bu
rada yakn lm demektir; nk lm kesin bir eydir, hibir canl gerekleece
inden kuku duymaz; sadece mhiyetinde gr ayrl vardr, ( ftht , i:295)

Yaknin mertebeleri ilim, ayn (grmek), hak ve hakikattir.

Yaknin ilim, ayn [grme], hak ve hakikat dereceleri vardr. Yakn iin ilim, ayn ve
hak dereceleri kabul edilmitir. nk yakn, ilim, ayn ve hak olmad halde
yakn olabilir. Byle bir yakn sahibi kesin kanaat verir. Halbuki o ilme'l-yakn sa
hibi deil, sadece yakn sahibidir, ( ftht, 11:204)

ilmel-yakn:

lmel-yakn nedir? Deriz ki, dnceden kaynaklanan kukularn yer almad deli
lin verdii kesinliktir. (FTHT, 11:132)

Aynel-yakn:

Kendisini tantncaya ve zuhuruyla Hakk tamyncaya kadar hi kimse Hakk bile


mez. Hak zuhur ettiinde ise insan onu kalbinden aynel-yakn olarak grr, ( tera -
CM, 20)

Gzler iin latif bir mn vardr


Bu nedenle Kelim grmek istemitir
te bu, ilmel-yaknden stn olan aynel-yakndir. (NTAR, 18 )

Hakkal-yakn:

lmel-yakn, kantn verdii kesinliktir. Aynel-yakn mahedenin verdii; hakkal-


yakn ise, bu mahede edilen hakknda amalanan bilgiden meydana gelen eydir.
(iSTILAHAT, 289)

698
Yakn

Hakkal-yakn nedir? diye sorarsan deriz ki, o, sebebin bilgisinden meydana gelen
eydir. Fakat bu aynel-yaknden sonra gerekleir. Aynel-yakn nedir diye sorarsan
deriz ki, mahede ve kefin kendiliinden ve bilgiden sonra verdii eydir.
( f T H T , 1 1 :1 3 2 )

Nefsini bilen Rabbini bilmitir. Ayn ekilde nefsini mahede eden de Rabbini m
ahede etmitir. Bu durumda insan bilgi kesinliinden grme kesinliine intikal e-
der. Onun zirvesine ulatnda ise, grme kesinliinden bilgi kesinliine deil,
hakkel-yaklne ulam olur, (ftht, i:3 9 o)

Sfilere gre mahede, birlik kantlaryla eyay grmek ve Hakk eyada grmek
demektir. Onun hakikati ise, hi kukusuz kesinliktir. Nitekim keif sahibi kendisini
feleklerin her bir tabakasnda grr. nk onun her bir felekte bir sureti vardr.
Sz konusu suretleri tek bir ruh ynetir ki, bu ruh sz gelii Ahmetin ruhudur. Bu
Hakkm halkta mahede edilmesidir. Sfiler mahedenin anlam iin kullanla
can belirtmilerdir:

Birincisi halk [lem] Hakta mahede etmektir. Bu, eyay daha nce belirttiimiz
gibi, birlik kantlaryla mahede etmektir. kincisi ise, Hakk halkta mahede et
mektir. Bu, Hakk eyada grmektir. ncs ise, Hakk halk olmakszn ma
hede etmektir. te bu, hakikatl-yakndir. (ftht, 11:4 9 5 )

llmel-yakn Allahn senin vastanla bilinmesidir; nk sen, Allaha gerek delilsin.


Bu, hakknda ulhiyet hkm vererek, niteliksiz ve mahiyeti bilinmeyen bir ztn
hibir kuku bulunmayacak ekilde kabul edilmesidir. Aynel-yakn ise, bu zt o-
lumlu veya olumsuz anlamda ulhiyet bantsn kendisiyle beraber dnmeyecek
tam bir fena halinde kendi gzyle -senin gzn ile deil- mahededir. Hakkal-
yakn ise, mahededen nce deil sonra bu zta ulhiyeti nispet etmektir. te bu,
bilgi ile hak arasndaki ayrmdan ibarettir ve muhakkikler burada susarlar. Bunun
ardnda ise hakikatl-yakn vardr. O, klli kuldan edilgenliklerin ortaya kmas
dr; bununla birlikte o bunlarn hepsinden kll ve gerek anlamda bilinsiz bir e
kilde Allahta fani olarak habersizdir. Bu, mertebelerin sonudur. Buna gre bahsi
geen eylerin kitap kaynakldr (yani Kuranda geer): ilmel-yakn, aynel-
yakn ve hakkal-yakn; drdncs snnet kaynakldr (hadiste geer). Hz. Pey
gamber yle buyurmu: Senin inancnn hakikati nedir? Her hakkn bir hakikati
vardr .2 te kesinliine ulam kul, bu kesinlii bilme iddiasnda sz konusu ha
kikatten bilgi verir. (mesal, 35)

NOTLAR:

1 Yakn hakknda bkz. lbnu 1-Arabde: el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 570; Kitabu-Kitabul-Mesail, s. 35;
Tuh/etus-Se/ere, s. 92; Bulgatul-Gavvas, s. 124. Tasavvuf dncesinde: el-Mekki, mul-Kulub, s. 119;

699
Y a r a t a n n H a k k

Tirmiz, Risalet Edebi'r-Nefs, s. 93; Serrac, el-Luma, s. 102; Kueyri, Risale, s. 44; Sheverdi, Avrifu'l-
Merif, s. 528; Gazl, Mkaefetul-Kulub, s. 143; Ctl, el-Menazirul-lldhiyye, s. 34; Makul ve'l-la Makul, s.
326.
2 Bkz. Hadis Dizini, s. 26.

Y a r a t a n n H a k k bkz. H a k k m H a k k

Y a r a t l m H a k bkz. in a n la n la h

Y a r a t l m l a h bkz. n a n la n la h

Y a r a t l m n A y n a s Eanlaml terim, m ir'a t l- le m [lem aynas], m ir'a t l-h a lk


[halkn aynas], M ir'a t 'l-h a d is [yaratlmn aynas] Kadlmdir.

Y a r a t m a A r Yaratma Ar her trl yaratmay kuatan felektir. Cennetteki her


ey ondan meydana gelir. deta insan orada tekvin ar zerinde oturmutur; bir e
yi sadece istemi olmasyla o ey meydana gelir.

Bu felekten Cennetteki her ey meydana gelmitir. Arzular, sahipleri iin ondan


meydana gelir. O Yaratma Ar'dr.

Y a r a t m a d a V a s t a O l a n H a k Yaratmada vasta olan Hak (e l-H a k e l-m a h l k b ih )


iin bkz. A m a ', il k A k l, A d i.

Y a r a t m a n n n c l l e r i Eanlaml terim, oluun nclleri (m u ka d d em at-i k e m ).

Allah bir ey var etmek istediinde, o eyin varlndan nce gelen ve anlayanlar i-
in konulmu birtakm belirtilerle ona iaret eder. Sz konusu belirtiler, olu n
clleri diye isimlendirilir ve bilin sahipleri onlar anlar. Bunlar, daha ok grnr
lemde gerekleir. Bilhassa uygunsuz bir noktada byle belirtiler ortaya ktnda,
kendisine uygun bir neticenin ortaya kmasndan korkulur, ( esfar, 22)

lbnl-Arab bu ncllere deme aatan yemenin yasaklanmasn rnek verir.1


Cennet yasaklamay gerektirmeyen bir mekn olduuna gre, aatan yemenin ya
saklanmas, yasan kesinlikle gerekleeceine iaret eder. Bu sayede gnah meyda
na gelmitir. O halde yasaklama gnahn gerekleeceinin belirtisiydi.

rnek olarak Allahn deme aatan yemeyi yasaklamasn verebiliriz. Cennet ya


san bulunaca bir yer deildir; nk Cennette dilenen her ey yenilir. Yasakla-

700
Yedullah/Yedan

ma gerekletiine gre, bu yasan konusunun ortaya kacan ve demin2 ge


nilik ve rahatlk leminden darlk ve sorumluluk lemine ineceini rendik.
(ESFAR, 24)

NOTLAR:

' Oluun nclleri iin bkz. el-Ftuht'l-Mekkiyye, c.ll, s. 259-324.


1 Bu bilgisizlik Ademin bilgisini eksiltmez, bu bilginin tabiat, alkanlk ve tecrbeyle bilinmeye uygun
deildir. Dolaysyla dem tecrbe ve alkanlk olarak onu bilememitir. (Bkz. Esjar, s. 24)

Y e d u l l a h / Y e d a n Yedullah [Allah'n eli], gce iaret eder. Tanr kendisini el sahibi


ve benzersiz olmak zelliiyle nitelediinde insan unu anlar: El veya oturmak gibi
Tanrnm kendisini niteledii bedensel zellikler, bir yandan zelliklerle ilgili iaret
ler iken, te yandan, zellikte birliki bildiren imalardr, a) Sfatlarla ilgili iaretler:
sz gelii el, Tanrnn katnda gce iaret eder, b) zellikteki birlik: Tanrnn ken
disini niteledii bedensel zellikler, ahslarn perdelerinin ardndan gerek zneye
dellet eder. Sz gelii Attnda sen atmadn, Allah att (8:17) ayetine bakalm. Bu
rada grnle yaratklardan ortaya kan fiil, gerekte Allaha aittir. Allahn eli de,
ztlar farkl olsa bile, yaratlmlarn elleridir. Bu durum, ztn birlii deil, zelliin
birliidir. Sana biat edenler Allaha biat etmilerdir (48:10). Ibnl-Arabnin ilahi
sfatlar ve zt ile ilikileri konusundaki gr iin bkz- Sfat.
Yed [el]: sfata iaret eder.

Allahn eli - k i kuvvet demektir- cemaatle birliktedir, ( f tu h a t , iv :445)

Allah namaz kendisiyle kulu arasnda blmtr: Namazn birinci ksm, Fatiha
suresinden Din Gnnn sahibi ayetine kadarki ksmdr. Bu blm, kulun sa
eli gibidir; nk btn kuvvet Allaha aittir ve biz sa eli ona vermiizdir. Dier
ksm ise kula zgdr. Bu ikinci ksm, sol el mesabesindedir, o da imal yn gi
bidir; nk zayf yndr, ( f tuh at , 111:379)

zellikte birlik:

Attnda sen atmadn, fakat Allah atmtr" (8:17) ayetine gelince, burada Allah in
sann atmadn belirtmitir. Allah atmtr ise, gren ve grmeyenin eit olduu
bir eye iaret eder. Buna gre Allahn eli, ztlar deise bile, varlklarn elleridir.
(FTHT. IV:335)

Tanr Kuranda bir eli (Allahn eli onlarn ellerinin zerindedir [48:10]) ve iki eli
(iki elimle yarattma secde etmekten seni alkoyan nedir [38:75]) olduunu be
lirtmitir. Daha nce, elin anlamnn g olduunu belirtmitik. Acaba, Allah kendi
si adna neden iki elden sz etmitir, halbuki nitelikteki birlik kaynaktaki bu ikilikle

701
Yeniden Yaratma

elimez mi? Ibnl-Arab bu sorunu iki el ile insann yaratlm irtibatlandrarak


zer. tbnl-Arabye gre insan -Kuran- Kerim i takip ederek- iki el ile yaratlm
yegne varlktr. O halde iki sfat gerekte, ilahi isim mertebesindeki zt isimlerdir.
Buna gre Hak insan iki eliyle yaratmtr, yani zt anlaml isim ve sfatlarm onda
izhar etmitir (cell-ceml).'

Hak kendisini cemil ve cell sahibi diye nitelemi, bizi de heybet ve ns zelliinde
yaratmtr. Ayn ey Hakkn kendisini isimlendirdii ve kendisine nispet ettii b
tn zellikler iin geerlidir. Bu iki zellik, iki el ile ifade edilmitir ve bunlar
Hakkm insan- kmili yaratt iki eldir. nk insan- kmil lemin btn haki
katlerini kendisinde toplar. Allahn insan iki eliyle yaratmas onu ereflendirmek
amac tar. Bu nedenle lblise yle demitir: ki elimle yarattma secde etmekten
seni alkoyan nedir? (38:75). Sz konusu olan insann iki sureti kendinde toplamas
dr: lemin ve Hakkn suretleri. Bunlar Tanrnn iki elidir, ( fuss, 54)

n otlar :

1 Crcani iki el" hakknda yle der: "Etkenlik ve edilgenlik gibi, Allahn zt isimleri. simler mertebesi,
vcub ve imkn mertebesinin bileimidir. Bu nedenle bazlar, iki el vcub ve imkn mertebeleridir
demilerdir. Dorusu, sz konusu ztlk bundan daha geneldir. Bkz. Crcani, Trijat, s .279.

Y e n i d e n Y a r a t m a 1 tbnl-Arabnin lem tasavvuru, atom ve onun srekli hare


ketlerinin kefinin ardndan agda-bilimsel tasavvurlara benzer olarak dinamik ve
canl bir tasavvurdur. Buna gre lem, her an ezeli ve ebedi olarak yok olur ve yeni
den yaratlr. bnl-Arabnin bu sonuca varmasn salayan ncller unlardr: a)
lemdeki her zuhurun ilahi bir asl ve kayna vardr. Her gn o bir itedir (55:29)
diyen ilahi ilke, varlklarn suretlerinde srekli bir deime, bakalama ve halden
hale dnmeyi gerektirir. Nitekim ikinci ilke de -k i o ilahi geniliktir-hibir tecel
linin tekrar etmeyiini gerektirir. Bu yzden birinci ilkenin neticesi olarak meydana
gelen her dnm, ikinci ilkenin neticesinin benzerine gtrr. Bu balamda -
nc bir ilke daha vardr ki, o da Allahn her an yaratan olduunu dile getirir. Bu
ilke ise, ilk iki ilkeye eklenerek, varlklarn suretlerinin srekli benzerlerine dn
mesini gerektirir, b) Mmknler asndan meseleye baktmzda ise, hi kukusuz
mmknlerin zel nitelikleri zikredilen ilkenin gereklemesine yardmc olur ve
bu zellikleri yle zetleyebiliriz: 1) Mmknler veya a'yn- sbite, srekli yokluk
ta bulunurlar ve onlar varlk kokusu koklamamlardr.2 Onlarn srekli duyuda g
zkmeleri, her an yaratlmalarn gerektirir; nk onlar, her daim fani ve yok olucu
eylerdir. 2) Mmknler z gerei muhtatrlar. ayet mmknler iki anda varlk
larn srdrm olsalard, Yaratandan mstani kalmak zelliiyle nitelenmi o

702
Yeniden Yaratma

lurlard. Bu ise, bnl-Arabi'nin Hakkm ve halkn zt! zellikleri arasna yerletirdi


i ayrmla eliir; bu yzden halk, daima yaratlmaya ve izhar edilmeye muhtatr. 3)
Hak ve halk arasndaki ayrm, kesinlikle greceli bir ayrmdr. Dolaysyla Varlk
birdir ve o da her an saysz suretlerde tecelli eden Haktr. O halde Halk srekli ve
daimi bir bakalama iindedir; baka bir ifadeyle, srekli yeni yaratma iindedir. u
anlamda ki, srekli ve ebedi ilahi tecelli, her anda var olanlarn suretlerinde zuhur
eder. Bu zuhur, okluuna ve srekliliine ramen, asla tekrarlanmaz. Dolaysyla
yaratlmlar, her anda yok olurlar, yani ikinci anda benzerlerinin gelmesi iin, su
retleri yok olur. Bu noktada, zamansal bir ayrmn veya kopukluun sz konusu ol
duunu dnmemek gerekir. nk bir suretin gidi an, o suretin yeniden yarat
l andr. te, bu yeniden yaratma, yaratklarn ouna kark gelir ve bylece on
lar, ikinci anda ortaya kan benzer suretin ilkinin ayns olduun zanneder. Bu ka
rklktan sadece keif ehli kurtulabilir.

His leminde ve sabit oluta her nefeste deimeler vardr, fakat zellikle kelm ve
hareketlerin dndaki durumlarda ne gzler ne de duyular bu deimeyi idrak e-
debilir. Bunun, yani bir suretin benzeri bir surete veya zdd bir surete dnmesi
nin esas, kendisine yardm eden asln bakalamasdr. Bu, suretlerdeki ilahi baka
lamadr ve O her gn bir itedir (55:29) ayetinde dile getirilmitir. Allah her gn
bir ite olunca, onun sureti zerinde yaratlm lem de her nefeste bir halden bir
dierine dnmtr. Bu yzden lem, hibir zaman tek bir hal zere kalmaz;
nk Allah srekli yaratandr. lem iki anda bir hal zere kalm olsayd, Al
lahtan mstanilik zelliiyle nitelenmi olurdu. Fakat insanlar yeni yaratmadan
kuku iindedir. ( fth T, ili: 198-99)

lemin cevheri, esasta birdir, hakikatini yitirmez; kendisinde ortaya kan her suret
ise arazdr ve her bir zaman diliminde bakalar. Hak, srekli benzerleri yaratr,
nk O srekli Yaratandr. Mmknler ise, daima yokluk ve varl kabule hazr
halde bulunur, ( f th t , i:452)

Hak srekli yaratandr. lem ise, srekli ve z gerei Allaha muhtatr, ( f th t ,


11:208)

Yaratlm olan asla yaratamaz.3 ( f th t , im 13)

Yaratma her nefes yenilenir. Yok oma an, benzer suretin var olma andr. Bu du
rum, Earlerin grnde arazlarn yenilenmesine benzer, ( fuss, 156)

Her vakit sen yeniden yaratlrsn


Bu nedenle yok olursun ve diriltilirsin, ( fth t . IV:8)

703
Y e ry z n n D oum V a k ti

Allah her nefeste tecelli eder ve tecellisi tekrarlanmaz. Keif ehli unu mahede e-
der: Her tecelli yeni bir yaratmay verir, bir yaratmay gtrr.4 Bir yaratmann gi
dii, tecelliden fani olmak ve dier tecellinin verdii ey ile bki kalmaktr. (FUSS,
126)

nsann yaratl her nefes yenilenir ve o bunun farknda deildir. Bu durum bil
mediiniz ekilde sizi ina ederiz (56.6i) ayetinde dile getirilmitir. Burada kastedi
len her nefes yaratmadr. Bu yzden her nefeste Allahn bizde yeni bir yarat var
dr. Bunu bilmeyenler, yeniden yaratmadan kuku iinde olanlardr (50:is).
(FTHT, ll:46)

Varlklarda her nefes yenilenme, aklla bilinir, ( ftht, i:404)

NOTLAR:

1 Ibnu 1-Arab aratrmaclar halk- cedit terimini lbnl-Arab felsefesinde ba terimlerden birisi saym
lardr. Bu balamda bkz. Afifi, Mit Eyne isteka Muhyiddin Ibnl-Arab Felsefetuhus-Sfiyye, s. 39 (Burada
Afifi Ibnl-Arabnin yeniden yaratma grnde Earilerin iki anda varl srmeyen cevher ve araz
grlerinden yararlandn ortaya koyar); Afifi, Tlikat; Taftazani, Medhal ile't-Tasavvufi'l-lslami, s. 245;
Seyyid Hseyin Nasr, Selaset Hkema-i Mslim [ Mslman Bilge), s. 146 vd; Henri Corbin,
L'imagination, s. 149; Jean During, slam, s. 208. Halk- cedit Kuran- Kerim kaynakldr (35:16), (17:49)
Ancak lbnl-Arabnin sklkla kulland ayet ise (50:15) ayetidir.
2 Bkz. Ayn- Sblte/A 'yn- S a b ite .
3 Yaratlm hibir ey yaratamaz, nk o kendi asl zerinde -k i asl yokluktur- kalmaya devam eder.
4 Ibnl-Arabde halk- cedit iin bkz. el-Fthtl-Mekkiyye, c. I, s. 79, 118, 162, 188; c. II, s. 142. 205; el-
Fthtl-Mekkiyye, c. III, s. 253-54, 288, 348; c. IV, s. 146, 320; FussuI-Hikem, s. 125; Kitabu'l-Mesail, s. 23;
Risa!e-i la Yeulu Aleyh, s. 14.

Y e r y z n n D o u m V a k t i M im , ha ve d a t "bir eyin kabnda skmas" anlamna


gelir, ardndan benzetme yoluyla kullanlmtr. M ahiz, "doum sancs eken hmile"
demektir, o da bir tebihtir. deta karnnda skk bir eyi tayan demektir, (mucem)

Kelime Kuranda szlk anlamyla geer. Mahz kadnn doum haline iaret eder:

Derken doum sancs onu bir hurma dalna gtrd. (19:23)

Ibnl-Arabl yeryzne tamlama yapmak iin kadnn doum halinin formundan bir
anlam dn alm, yeniden dirilii benimseyen dinlerin tasavvur ettikleri ekliyle
sadece bu iki kelimede (mehadl-arz) kyameti en nefis ve yetkin tarzda betimlemi
tir. Hatta neredeyse hibir dnrde insan olunun bu en zor saatlerinde btn
varl sevgiyle kaplayan bylesine scak bir duyguyu bulamayz.

704
Yesrib

Zamana gre sralan inkr edildikten sonra sebebin varlm srdrebileceini


kabul eden kimse grmedim. Uzun bir mddet diliminde bir sebepten meydana ge
len ey, gz ap kapatmalk bir anda baka bir sebepten meydana gelebilir. rnek
olarak, varlklar Kyamet Gn ortaya kartmak iin yeryznn doum vakti
\vaktl-mehaz\ gelmeden nce sann (a.s.) ku yaratmas, kabrinden ly dirilt
mesini verebiliriz. Doum vakti arzn dourma gndr, (ftht, 11.275)

Y e s r i b Yesrib, bnl-Arabnin hayret makamna ulaan kimseye verdii bir isim


dir. Hayret makamna ulaan kimse, kendisini snrlayacak bir makam olmad iin
dner.

Ey Hve [O]! Bizi kendimizden habersiz braktnda, biz de bir bilinmezlik iinde
kendimizden kurtulduk. Ardndan kendimizden habersiz kalmz ynnden sen
den bizce bilinmeyen eyleri istedik. Sonu olmayan eyi ve nihayeti olmayan eyi is
tedik. Bunun zerine bize hitap edildi: Ey Yesribliler! Sizin iin bir makam yoktur,
geriye dnnz." Sonu, ba, evveli ve hiri olmayan eyi talep ederek, topuklarmz
zerine geri dndk. Bir de baktk ki, Hve yle nida etmekte: Ey kullarm! Ben
den iinde kendimden bakasnn beni grmedii bir makam istediniz. Senin kr
ln bittiinde benim ama [krlk] mertebeme ularsn. Senin krln onu asla
sona erdirmeyecektir. (ktabu'l-ya, 129)

Yesrib kendisini snrlayan nitelii olmayandr

Onu belirleyen ne bir makam, ne de hal vardr, (ftht, iv:7 4 )

Y e i l N u r Yeil nur, sddklk makamdr.

Y e i l l m bkz. B e y a z l m

Y e i l Z m r t Zmrt saf-yeil rengiyle belirginleen kymetli tatr. Zebercet ise ma


vi ve sarya yakn yeil tatr. Farabi, Kazvini1 gibi kimi dnrler zmrt ve zebercedi
ayn saymken, Aristoteles2 gibi baz dnrler onlar ayr saymtr. Teyfa3 zmrd
yeil rengin tonlar olan drt renge4 ayrr: 1) Zmrd-i zbabi. 2) Zmrd-i reyhani. 3)
Zmrd-i selaki. 4) Zmrd-i sabuni,

S?"

Ibnu 1-Arab varlklarn mertebelerinin simgeleri olarak deerli ta isimlerinden ya


rarlanmtr. Bylece lafzn ierdii gzellik imasyla birlikte, bir benzetme elde et
mitir.5 Buna gre mevcutlarn ilki (lk Akl) Beyaz inci, kincisi (Kll Nefs) Yeil
Zmrttr (zmrred-i hadra) . 6 bnl-Arabnin nefsi zmrde benzetmesinin se-

7 5
Y e t k in le t ir ic i P e y g a m b e r lik

bebi udur: Zmrt saydam ve yemyeil bir tatr; talarn en yeili ve cevheri itiba
riyle de en safdr. Nefs, ilk Akldan daha az nurndir. Buna gre nur bir karanlkla
birletiinde, koyu yeile dner, ite bu nedenle nefs yeil bir zmrttr.

Yeil Zmrt, Beyaz nciden ortaya kan (Klli) Nefstir. (futht, 11.130)

Klli Nefs -ki o eriat dilinde korunmu levha (levh-i mahfuz) diye ifade edilir- ye
il zmrt diye isimlendirilmitir. nk O ilk Akla gre daha az nurndir.7
(F T H T , lll:2 9 6 )

N O TLA R :

' Bkz. Farabi'nin tanm iin, Essai sur la mineralogie arabe par. M. Celement-Mullet, Paris 1868, s. 65.
2 Aristonun tanm iin bkz. a.g.y.
3 ihabddin Ahmed b. Yusuf et-Teyfai'nin (640/1242) eitli kitaplar vardr: Kitabu'l-Ahcar, Kitab-
Ezhari'l-Efkar. Bkz. a.g.y., s. 10-12.
4 Bkz. ag.y., s. 64-67, 67-71.
5 bnl-Arab talarn renklerinin kullanmlarnda bazen Kuran- Kerim'in atmosferine yaklar. Bkz
(55:58), (24:35), (22:23), (35:33).
6 Baz kitaplar Klli Nefse yeil zmrt krmz yakut' diye atf yaparlar, ancak bir tek eyin bu iki farkl
nitelii kendinde toplayabilmesinin nedenine iaret etmezler. Bkz. Gmhanevi, Camiul-Usul, s. 61, 75;
Crcani, Trifat, s. 120, 279; LeCaifu'l-lm, s. 97. Ibnl-Arabnin Krmz Yakutu, Klli Nefsin simgesi
yapp yapmadna dair elimizde bir metin yok; fakat o, Krmz Yakut ile tikel nefse iaret etmi olmal
dr. Bazen krmz, nefsin ehvetlerini gstermek iin kullanlr. Bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. I, s. 5;
farkl ta renk ve trleri iin bkz. Essai sur la mineralogie arabe, s. 30-32.
7 lbnl-Arabde zmrt iin bkz. htahat, s. 293; Esrar, s. 69; Ukle, s. 56; Insan- Klli, s. 6; el-Ftuhtul-
Mekkiyye, c. II, s. 675.

Y e t k in le t ir ic i P e y g a m b e r lik Yetkinletirici peygamberlik (nbvvet-i


mhemmile), genel nbvvetin mukabilinde, eriat getirmekle kemle erdiren resul
ve nebilerin nbvvetidir.

Salih ryas olmayann, etkinletirici peygamberlik olmasa bile, nbvveti de yok


tur. (FTHT, IV:369)

Y o k l u u n Y o k l u u Yokluun yokluu (adem'l-adem) varlktr; nk o yokluk


nispetinin ortadan kaldrlmas demektir.

Hamd o Allahadr ki, eyay yokluktan ve yokluun yokluundan yaratmtr.


Yokluun yokluu, varlktr. Dolaysyla o eyann Allah iin sabit, kendilerine gre
ise yok.olmalardr. Bu yzden eyann hakikatlerine baktmzda, onlar yokluktan
mevcut olmulardr; Allah katnda bu hzinelerde (cmertlik hzineleri) olmalar i-
tibariyle ise, yokluun yokluundan mevcut olmulardr. Yokluun yokluu varlk
tr.2 (FTHT, 11:281)

706
Yokluk

Yokluun yokluu, varlk demektir; nk Ibnl-Arab onu, lemin meydana geldi


i mmknlerin sabit hakikatlerini ieren Allahn ilmi iin kullanr. lem, ilmi var
lktan d varla zuhur etmitir.3

NOTLAR:

' bnl-Arabnin Eyay yokluktan ve yokluun yokluundan izhar eden Allah'a hamd olsun ifadesi el-
Ftht'l-Mehkiyyenin giri cmlesidir. Clnin lbnl-Arabyi eletirisi iin bkz. Insn- kmil, c. I, s.
49. C1 Hakkn eyay srf yokluktan yarattn vurgular. Ayrca bkz. Ebui-Vefa Taftazani, tbn Sebin ve
Felsejetuhu's-Sfyye, s. Z05.
2 Bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 310.
3 Bkz. fnsn- kmil, c. I, s. 49.

Y o k l u k bkz. A d e m

Y o k l u k e y l i i Yokluk eylii (ey'iyyetl-adem), varlk eyliinin karsnda s-


bt eylii demektir.

Kulun varlk eyliindeki hali, yokluk eyliindeki hali gibidir, (ftht, i:2 6 3 )

Bkz. e y lik .

Y o l bkz. T a r ik

Y o ld a M a h e d e Hak, gerek anlamda bizim refikimizdir; bunun delili ise


Her nerede olursanz sizinle beraberdir ayetidir. Bu beraberlik, Hakkm yaratkla
ryla beraber olmasdr. Fakat insan bu beraberlikten perdeli kalr ve ancak lm
esnasnda kendisine kimin elik ettiini grebilir. Baka bir ifadeyle elik edenin g
rlmesi, lmektir.

nsan muhta ve aciz yaratlmtr. Bu nedenle kendisine elik edecek kimseyi ara
m, Hakk' en gzel refakati bulmu, Onunla beraber olmann -bakasna izafe
edilse bile- gerekte lemdeki her trl beraberlik olduunu renmitir. Beraber
lii bakasna izafe eden, Her nerede olursanz o sizinle beraberdir (57:4) ayetini
bilmeyendir. Hak, bulunduumuz her ynde bizim refikimizdir. u var ki bizler,
bundan perdelendik. Duyularla idrak edilen bu varlktan lm vastasyla ayrl
mz, Allaha kavumak diye isimlendirilmitir. Bu bir kavuma deildir, aksine bi
ze elik edeni grmektir. Allah gzlerimizi ondan alkoymu ve yle buyurur: "Al
laha kavumak isteyen kimsenin Allah da kendisine kavumasn sever. (ftht,
IV:2 7 7 )

7 07
Yce Ar

Y c e A r Bu terim iki farkl eye iaret eder: Yce Ar iki lafzdan meydana gel
mitir. Birincisi belirli anlamyla ar, yani Rahmann Ar; kincisi ise azim kelimesi
dir. Bu, arn niteliidir ve cisminin bykl nedeniyle kendisine verilmitir.

Ar, ihata ynnden cisimlerin en bydr. Dolaysyla O cisim ve l olarak


Yce Artr. (FTHAT, 11:436)

Bylece burada Yce Ar, Rahmanm Ardr. Yce Ar, bnl-Arabnin Levh-i
Mahfz [Korunmu Levha] anlamnda kulland bir terimdir:

Yce Ar, Levh-i Mahfz, o da klli ve sabit dnen nefistir.' (ukle, 53)

Yce Ar, Ibnl-Arabde iki ara veya iki zta iaret iin kullanlan bir terimdir. Y
ce Ar, iki kelimeden meydana gelmitir: birincisi el-Artr, ki bu, Rahmanm
Ardr; kincisi ycedir [mecid], bu da deeri nedeniyle Rahmanm Arma veril
mi bir niteliktir. Yce Ar, zelliklerinden birisiyle nitelenmi arn kendisidir.

Ar kuatma ynnden cisimlerin en bydr. Buna gre o cisim ve miktar ola


rak Yce Artr. Baka bir cisim tarafndan kuatlmaktan mnezzehlii itibariyle
ise ereflidir. Bu ynyle o Ar- Meciddir. (ftht, i:436)

Baka bir anlamda Ar- Mecid [Yce Ar], herhangi bir nitelik veya isme blnmeyi
kabul etmeyen terimsel ifadedir. O sadece bnl-Arabnin akl iin kulland iki la
fzdan olumu bileik bir isimdir.

Ar- Mecid, Akldr. (ukle, 53)

NOTLAR:
1 Ayn metin iin bkz. Insan- Klli, s. 4.

Y c e H a r f Yce harfler veya huruf- cliyat, d varlkta ortaya kmadan nce A l


lahn kadim ilminde birbirlerinden ayrm tikel hakikatler, baka bir ifadeyle
a'yn- sbitedir.

Biz sylenmemi yce harfler idik [hurufun aliyat]


Yceler ycesine ilimi halde
Orada ben sen, biz sen, sen o idin
Her ey Ondadr; artk erene1sor!2

708
Yce Kalem

' lbn'l-Arab harf-1 ali [yce harf] derken neyi anlatmak istediini aklamamtr. B nedenle konu hak
knda pek ok gr ieri srlm, gr ayrlklar ortaya kmtr. Davud Kayseri Risle-i llm-i
Hakaik'le (s. 4) onu a'yn- sabite diye yorumlar. Yani bizler Tanrnn bilgisinde sabit hakikatlerdik.
Ahmed Hayri bnl-Arabinin bu iki msrasm aklamak iin 230 sayfalk bir kitap yazmtr (Izaletu
ubuhaL an-Kavli'l-stazi Knna Hurufen Aliyat) Bkz. s. 35. Nablsi ise, msradaki yce kelimesini olua
ait zelliklerden mnezzeh diye yorumlar. Nabls, Verdu'l-Vrud, s. 14.
2 Bkz. Kayseri, Risale fi-ilm-i Hakaik, s. 4.

Y c e K a l e m (lahi kalem , ilahi yce Kalem , ulhiyet levhas1) kaf, lam ve mim tek
kktr ve "bir eyi d zeltm ek ve eitlem ek" dem ektir. Kalemt ez-zafr [Trna t rp
ledim ] denilir. Zayf kim se iin maklumu'l-ezfar [trnaklar t rplenm i] denilir. Kalem
de bu kkten gelir. Bir gre gre kalem , trn ak gibi kesilm esi nedeniyle bu ad alm
tr. (mucem)

S ?"

Kuran- Kerimde kalem tekil (iki ayette) ve oul (iki ayette) yer alr. Vahiy, kalemin anlamn aka be
lirtmemi, belirsiz ve mphem zikretmitir; yine de zerine yaplan yemin ona belirli bir kutsiyet vermitir:
Nun! Kaleme2 ve yazdklarna yemin olsun. (68:1)

Oku! Rabbin ok kerem sahibidir. 0 Kalem3 ile yazmay retmitir. (96:4)

Yazma arac olarak kalem:

Yeryzndeki aalar kalem olsa, deniz de mrekkep, ardndan yedi deniz ona yardm etse,
Rabbinin kelimeleri tkenmezdi. (31:27)

Kura ekmede kullanlan fincan anlamnda:

Hangisi Meryem'i himayesine alacak diye kalemleriyle4 kura atarken de, ekiirlerken de sen
yanlarnda deildin. (3:44)

S?"
lbnl-Arab Tanry ilk bilen5 ve btn lemin kendisinden meydana geldii ilk var
la, hakikatinin birliini zedelemeyen bir grup isim verir: ilk Akl, yaratmada vasta
olan Hak, Yce Kalem6 (K a le m -i A l ), Kll Ruh, Adalet, ilahi isimlerin istivagh,
tedvin ve yaz leminin sultan, isimlerinin okluu Tanrmn birliine zarar verme
dii gibi, bu ilk varln isimlerinin okluu da isimlendirilenin hakikatinin tekliine
zarar vermez.7 Bu isimleri, tek hakikate ait bant ve ynler meydana getirmitir.
Buna gre bu ilk yaratlm, Tanrmn Muiz ve Mzil8 gibi isimlerinde olduu gibi,
bir adan Kalem diye isimlendirilirken, baka bir adan Akl diye isimlendirilmi
tir. Acaba o hangi ynden kalem ismini hak etmitir? bnl-Arabl varla yazlm
bir kitap diye bakar. Ondaki her tikel hakikat bir harf,9 birleik her hakikat bir ke

709
Yce Kalem

limedir.10 Bu lem tedvin ve yaz lemi diye isimlendirilmitir. Bu lemdeki ilk var
lk, doal olarak, Kalemdir, onun vastasyla tesir gereklemi, varlk (kitap) mey
dana gelmitir, isimlendirilen tek, isimler oktur:

lk Akla kalem dememizi salayan ynden farkl baka bir sebeple akl deriz. Ka
lem demeyi gerektiren yn, ruh demeyi gerektiren ynden farkl, o da kalp demeyi
gerektiren ynden farkldr. Hakikat tek, verilen hkm farkldr. Bu nedenle ruh
lar ve suretler eitlenmitir. Ayn ey Tanr iin sz konusudur. Onun hakikati de
bir olsa bile, Hay, Kayyum, Aziz, Mtekebbir, Cebbar gibi doksan dokuza kadar
varan isimle isimlendirilmitir. u halde hakikat tek, hkmler farkldr." ( f t ht ,
11:394)

Yazma eylemi ona ismini vermitir:

z gerei deil, renme yoluyla bilgiyi alan ilk renci, lk Akldr. Bylece Al
lahn bildirdiklerini renmi, Allah ona rendiklerini kendisinden yaratt Ko
runmu Levhaya yazmasn emretmi, onu Kalem diye isimlendirilmitir, ( f t h t ,
111:399)

ilk Akl yazmas ynnden Kalemdir. (Insan -i kll , 4)

imdi de bnl-Arabnin nefis bir metnini aktaracaz. Bu metni, tedvin ve yaz -


lemi, yani lemimizin ilk yaratlm ustaca betimleyii nedeniyle zikredeceiz.

Tanr irade kalemini bilgi12 okkasna batrm, kudret eliyle Korunmu Levhaya
olmu, olan, olacak ve olmayacak her eyi yazmtr. Olmayacak derken, Hak olma
sn dileseydi -ki dilememitir- meydana gelecek eyleri kast etmekteyim, ( f t ht ,
1:3)

Kalem okkaya gre ayrntlandrma; Levhaya gre zetleme mahallidir. Okur, Ka-
lemi bazen ayrnt bazen zetleme mahalli yapan bnl-Arabnin elitiini zanne
der. Bu noktada IbnT-Arabnin anlatmak istedii yn ve durum karsnda srekli
uyank olmak gerekir. bnl-Arabnin btn felsefesi, deta bir bant ve grecelik
felsefesidir. Hibir hakikat bnl-Arabde duraan ve tanmlanm mhiyetle ba
msz deildir; her hakikat birtakm isim, tamlama ve bant toplamndan ibarettir.

Kalem ayrnt, Nun zetleme,13 Levha yaz mahallidir, (istiiahat, 294)

Kalemin zerinde olup okka denilen -ki Nundur- ve ondan alan yaratlm bir
varlk yoktur. Onun Nun olmas -okka demektir- ztnda zetlenmi halde tad
ilimlerden ibarettir. Sz konusu ilimlerin ayrntl halde zuhuru, Levha, yani Levh-i
Mahfzda gerekleir. Bu yzden kalem, zetleme, Nefs ise tafsil mahallidir, (u kle,

ss)

710
Yce Kalem

Kalem zikredilen iki anlamda zel bir zt ve ahsiyete sahiptir; nk belirli zellik
ve niteliklere sahip bamsz bir hakikattir. Fakat kendisini elde eden herkese veril
mi bir nitelik olmak iin, somut anlamn yitirir.4 Bu anlamda Kalem, edilgenliin
kart olarak etkinlik; diiliin kart olarak erkeklik zelliidir.5 Fiil zelliine sa
hip herkes Levha olsa bile, Kalemdir. Mehur Yce Kalem bile, Tanrnm etkisine
vasta ve konu olmas ynnden baktmzda, Levha haline gelir. lemdeki her e-
ser, iki nclden6 meydana gelmi bir neticedir; sz konusu iki ncl bnl-Arab-
nin diliyle etken ve edilgen veya Kalem ve Levhadr. Eser, lbnl-Arabnin nikh di
ye isimlendirdii Kalem ve Levha arasndaki zel bir hareket sayesinde meydana ge
lir. Kalemler ve Levhalar varlkta oalr, nk onlar her fiil ve eserde meydana ge
lir.
Fiil zellii olarak Kalem:

Korunmu Levha kendi altndakiler iin Kalemdir. Her etkin ve edilgen, ayn za
manda Levha ve Kalemdir. (ukle. 5 6 )

Hakikate ermi bir eyhin talebe ve akirtleri, onun yaz ve harfleri iin ortaya ko
nulmu oyulmu levhalar, flemesi iin istidat kazanm kabiliyetlerdir. Bylece,
onlara srekli sr ruhlar flenir ve kutsi mnlarn harfleri izilir. (mevakI, 126)

Erillik zellii olarak Kalem:

Levha, Akim ifade mahallidir. O Akl iin (ilk Akl: Kalem-i A'l), dem iin Havva
ne ise odur. Nefes-i Rahmnden meydana geldii iin nefs diye isimlendirilmitir.
Allah onu Akldan meydana getirmi, kendisine aktarlan kabul mahalli, yazlacak
eyler iin de levha yapmtr, (ukle, 55)

nsan ahsm (Varln Levhasnda) izen Kalem iki tanedir: birincisi fleme diye i-
simlendirilmi Kalem; dieri erkeklik zellii olan Kalem. Sz konusu Kalem ile ya
zan ilk kii, beeriyetin annesinin Levhasmda insanln babas olmutur. Kalem
erkek; Levha kadndr. Bazen adam, fleme diye ifade edilmi Kalem iin bir Lev
ha'7 olabilir. Bu duruma rnek olarak Hz. sa8 ve Meryemi verebiliriz. Duyulur'9
Kalemin duyulur Levhaya iziinden zelde kii kurtulmutur: dem, Allah
onu iki eliyle yaratmtr; Havva ve sa (a.s.) ise bu izilmenin yarsndan salim
kalmlardr. (mevakI. 125)

Levha, sz konusu llahi-Yce Kalemin yazm olduu eyler iin bir mahal ve mev
zi idi. Bylece Kalem ve Levha arasnda, makul ve manevi bir nikh,20 grlr, du
yulur bir netice (Klli Tabiat) vard, (ftuhat, 1:139)

lbnl-Arab tekil kalem ile oulu a k la m ' [kalemler] ayrt eder, bu noktada Kuran-

7H
Yce Kalem

Kerim ve snneti takip eder. O Kalemi Korunmu Levhann karsna yerletirdii


gibi, a k la m 21 da Silme ve Koruma Levhalarnn karsna yerletirir. Kalemin yaz
m olduu eyler, silinmekten korunmutur, a k la m 'n yazdklar ise dnce gibi si
linmek ile silinmemek arasnda gidip gelir.

Hz. Peygamber, kendisini Hakkm geceleyin yrttn zikretmitir. Bu esnada


yle bir yere varmtr ki, orada kalemlerin czrtlarn22 iitmekteydi. Kalemler Al
lahn lemde meydana getirecei hkmleri yazmaktaydlar. Bu Kalemlerin merte
beleri, hem Kalem-i A'lnm ve hem de Levh-i Mahfz'un rtbesinden aadadr.
nk Yce Kalemin yazm olduu eyler deimez.23 Levha da silinmekten ko
runmu diye isimlendirilmitir. Bu yzden onda yazlanlar da silinmez. Sz konusu
kalemler ise silme ve koruma levhalarna yazarlar.24 Gece ve gndzn hkmleri
ne gre cereyan ettii bu kalemlerin says yzaltmtr. ( ftht, i:6i)

n o tlar:

' lbnl-Arab yle der: Gklerin ve yerin kendisi vastasyla yaratld Hak -k i o Ulhiyet Levhas ve
Yce Kalemidir- zuhur ettiinde (Kitabu'l-Mesail, s. ). Burada Yce Kalemin Ulhiyet Levhas diye
isimlendirildiini grmekteyiz. Bunun nedeni, onun ulhiyein etkisine ak olmasdr.
2 Kalem Levhay izen veya kendisiyle izilen eydir. nemine binaen Allah Kalem zerine yemin etmi
tir (Beyzv, Envar, c. II, s. 373).
J Kalem ile retendir." Yani Kalemle yazmay retendir.
4 (Kalemlerini): Yani kura ekmek iin kadehlerini atarlar. Bir gre gre, Tevrat yazmak iin teberrk
niyetiyle kalemleriyle kura atarlar demektir (a.g.y., c. I, s. 67).
5 Bkz. lk A kl.
6 Clnin Yce Kalemi tanmlamas iin bkz. G l, Insan- Kmil, c. II, s. 5.
7 Bkz. lahi sim.
8 Bkz. lahi sim.
9 Bkz. Harf.
Bkz. K elim e.
11 Bkz. lahi sim.
12lbnl-Arabl Kalem ve okkay bilgi ve irade mesabesinde sayar. Bu benzetmedeki biimsel dellet ak
tr. Buna gre ilahi ilim (meiyet), iradeden daha geni ve kapsamldr. nk irade, varlkla ilmin bil
dii eyleri belirler. Ayn ekilde Kalem de okka gibi kapsaml deildir, bilakis okkadan birtakm keli
meleri harite belirler. Bkz. M eiyet.
,JNun=okka veya mrekke. Nun hakknda bkz. Istlaha!, s. 294; el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 130;
Istlahat, s. 85; Sehl b. Abdullah, Tefsiru'l-Azim, s. 106; Aff, lbn Kas i ve Hah'n-Na'leyn, s. 83.
14Burada Kalemin yce niteliinden ayr olduu grlmektedir.
19Bkz. Levh-I M ahfuz Dii.
,sBkz. E ser, M essir, M osser-Flh ve T e s lis.
17 Levha olarak, yani edilgen veya dii olarak, bkz. Dii.
,8lsa (a.s.) iki eyden var olmutur: ilahi fleme ve Meryem. Hz. sa erkek olsa bile, deyim yerindeyse,
burada Kalem mertebesini tekil eden ilahi flemenin etkisine konu olmutur.

712
Yksek Cinsler

15bnl-Arab duyulur Kalem ve Levha ile duyulur etken ve edilgeni veya erkek ve diiyi kast eder. Bu
husus, lbnl-Arabinin zikrettii rnekten ortaya kmaktadr: Adem, Havva ve sa. dem, maddi
bir ana ve baba, yani erkek ve kadndan var olmamtr; Havva tek maddi asldan var olmutur -k i o
Ademdir- bylece de bu izginin yarsndan salim olmutur. sa ise Havva gibi, tek bir asldan var ol
mutur. O asl da Meryemdir ve bylece de sa bu izginin yarsndan kurtulmutur.
lbnl-Arab insan sevgisinin durumlar hakknda maddi formlar ve yaygn lafzlar benzetme olarak
kullanmtr. O bu tavryla ada analitik psikolojiye yabanc bir konu deildir. Burada sadece Dr.
Yafi'nin u satrlarn aktarmakla yetineceiz. amzda analitik psikoloji ekollerinin ve Freud, Adler,
Jung ve onlar takip eden byk statlarn eserlerinin yaygnlamasyla birlikte Hristiyan mistisizmi -
zerinde birtakm almalar yaplmtr. Aratrmaclar, kendi tabirlerince, bu mistiklerin libidonun ar
zularn kontrol etmek ve cinsel isteklerine gem vurmak istediklerini dnmlerdir. Mistikler bu ne
denle de ibadet, zht ve tefekkr yntemlerine ba vurmulardr. Fakat ilk arzu ve istekler, kendi bi
linleri dnda, tekrar kendilerine egemen olmu ve ifade biimlerini etkilemitir. Kilise babalarnn bir
ksm ise onlarn grlerini reddetmilerdir." Dr. Yafi, bu sulamay reddeden aadaki kymetli eser
lere bavurmamz nerir: James Leuba, Psychologie du mysticisme religieu, x.; Rev Franaise, de
psychanalyse, 1948 N 2; Emmanuel Aegerter. Le mysticisme, ed. Flammarion (bu kitapta doktorlarn ruh
sal cezbe halleriyle histerik halleri karlatrdklar Le mysticisme psychologique' balkl bir blm var
dr. Baka bir blmde ise sfi gveylerden sz edilir. Bu blmde, aziz ve azizelerin syleyegeldikleri,
vuslata benzeyen baz ar ifadeler zikredilir. Bilhassa Mystique et conlnence La sigmjication du symbolisme
conjugal dans la vie mysticjue (eser, Katolik dindarlarn dini bir kongre vesilesiyle yazdklar aratrmalar
ierir). Bkz. Dr. Abdlkerim Yafi, Dirasat- Fenniye, s. 306-314. Dr. Yafi eserinde Hristiyan mistiklerin i-
fadelerinde geen duyusal tabirler sorununun Msmlan sfilerin ifadeleriyle de ne oranda rttgne
dikkat eker. Ardndan da her zaman aina olduumuz bilimsel bir yntemle bunlarn gerek sebebini
aklayarak szlerini tamamlar.
2' Bkz. Hadis Dizini, no. 23.
22Ibn'l-Arab'de Kalem hakknda bkz. nsan- Klli, s. 4 (Kalem=ilk Akl=el-Hak el-mahlk bihi); el-Mim
vel-Vav, s. 13 (Kalem=Vav); Bulgatu'l-Gavvas, s. 9 (Kalem), 131 (Yce Kalem).; Ukletu'l-Mstevfiz. s. 52
(Kalem); Ukletu'l-Mstevfiz, s. 52 (Kalem); el-Ftuht'l-Mekkiyye, c. I, s. 148 (Kalem, Levha); c. II, s. 95
(lk Akl), 130 (Kalem, Nun), 250 (Yce Kalem); c. III, s. 28 (Kalem: Akl), 342, 444; el-Ftuht'l-
Mekkiyye, c. IV, s. 387 (Kalem-Aklam); Divan, s. 46; DrretI-Beyza. Burada bnl-Arab Yce Kalem
mertebesinden sz eder; Mevahiu'n-Ncum, s. 79. (Burada anlald kadaryla tbnl-Arabi Kalemi ter
cman anlamnda kullanr. Sz gelii Dil kalbin kalemidir" der).
23 Bkz. Levh-I M ahfuz.
24Burada bnl-Arab kalemlerin saysn 360 yapar. Bu rakam, baka bir balamda lbnl-Arabnin Yce
Kalem'in ynleri sayd rakamdr. Buna gre Kalemler, Yce Kalemin ynleridir (.el-Ftuht'l-
Mekkiyye, c. I, s. 148).

Y k s e k C i n s l e r Eanlaml terim, ilk hakikatler. Yksek cinsler cinslerin cinsinin


ierdikleridir. Baka bir ifadeyle btn hakikatleri kendinde toplayan hakikatler ha
kikatinin ierdii ilk ve yce hakikatler bu ismi alr.

Bu nc eyin ierdii hakikatler ilk hakikatler veya yksek cinsler diye isimlen
dirilmitir. (na, 19)

713
Z a c ir

Terim hakknda geni bilgi iin bkz. H akikatlerin H akikati [Hakikatl-Hakaik], lk


H akikatler [Hakaik-i vel], C inslerin C in si [C in s l-E c n a s ] .

Z a c i r bkz. K a lp

Z a h i r H i l a f e t bkz. H a lif e /H ila f e t

Z a h ir P e y g a m b e r lik B a t n P e y g a m b e r lik Zahir peygamberlik (nbvvet-i


z a h ire ) btn peygamberliin (veli ve vrislerin nbvveti ki, bunda hkm koymak
yoktur) kart olarak, kesilen hkm koyma peygamberliidir (nebi ve resullerin
nbvveti).

Allah yaratklarnda peygamberlii gizlemitir; baz yaratklarnda ise onu izhar et


mitir. Zahir peygamberlik, kesilen nbvvettir; btn peygamberlik ise dnya ve
ahirette sreklidir. nk ilahi vahiy ve rabbani inzal kesilmez; nk onun vasta
syla lem korunur, ( ft ht , i:285)

Z a h i r B t n (Zahirin eanlam ls, A m a 'd r) z, he ve ra tek kkt r ve g ve aklk


anlam na gelir. Zahere e-eyu, zuhuren [bir ey o rtaya kt] bundan gelir. Bu nedenle
len vakti zuhr ve zahire diye isim lendirilm itir. len g n d z n en aydnlk ve ak
zam an d r. Btn bunlardaki esas, insann iinin zdd olan zahr' , yani srt. Zahr, "g "
ve "o rtaya km ak" dem ektir, (mucem )

S?"
Zuhur: Galip gelmek.

Onlar galipler (zahirn) olmulardr. (61:14)


Zahr: Ardna attn her ey, baka bir ifadeyle unutulan ey. deta o eyden yz evirip ve onu terk
edip ardna atmsn demektir.

Yaknlarm sizin iin Allah'tan daha m nemli ki, O'nu ardna atp (zahriyyen), unuttunuz.
(11:92)
Zihar: Erkein boanma maksadyla eine Senin srtn bana anamn srt gibidir demesi.
Zihar yaptnz (tzahirune) elerinizi analarnz yerine koymamtr. (33:4)

S?"
bnl-Arab gerekten de klcn iki ucu, yani zahir ve btn ynleri zerinde maha
retle yryen kimselerden saylr. Bazen sayfalar dolusu zahir diliyle2 konuur ve
okuyucusu onun zahir mezhebinde olduunu zanneder; ardndan sfiliinin gizem
li ynyle, btn meselelere dalmakta gecikmez ve onun btn olduunu dn-

714
Zahir Btn

rz. En dorusu, Ibnl-Arab aratrmaclar gibi acele edip onu bu iki nitelikle nite-
lememektir. Aksi halde bu acelemize lbnl-Arabye kar su-i zann da eklemi olu
ruz ve deriz ki: lbnl-Arab! btn! inancn avamn nnde sergiledii zahir diliyle
gizler.3 Byle yapmak yerine bnl-Arabnin zahir ve btn karsndaki tutumunu
incelemeliyiz. Ibnl-Arab srekli Muhammedi makamda4 bulunduunu tekrarlar.
Bu durum, bilinen kadem zere olmak anlamna gelir. Hz. Muhammedin peygam
berlii avam ve sekin btn insanlar kapsad gibi, bnl-Arab! de yazlarnda eit
derecede sekinlere ve avama ynelir ve btn zahirde gizlemez; bunun yerine btn
zahiri teyit eder ve kemle erdirir. nk bnl-Arabnin felsefesinin ierii, zahir
ve btnn beraberce bulunmasyla kemle erebilirdi.5 lbnl-Arabnin zahirilie ve
ya btmlige nispeti zerinde pek durmayacaz, bunu bnl-Arabnin teorilerini
aratranlara brakp bnl-Arabnin dncesinde zahir ve btnn anlamn gre
bilmek iin metinlerine geeceiz. lbnl-Arab el-Evvel [ilk] ve el-hire [son] ele a-
lnan konunun dnda, ncelik ve sonralk anlamyla bakar. Dolaysyla ona gre bu
iki terim, mevzuun tanmna girmez. Sz gelii insan ele aldmzda, evvel ve hir,
deyim yerindeyse, mebde ve merci mesabesindedir. Buna karn zahir ve btn insa
nn tanmna girer. Dolaysyla bnl-Arabnin sz konusu iki terime bak tekvn
bir baktr. Varlktaki her eyin zahir ve btn vardr: Hak, olu, insan, mnlar ve
fiiller vs. O halde hangi zahir ve btn kastettiini renebilmek iin, lbnl-
Arabin zahir veya btn ibaresini tekrarlad her cmleye dikkat gerekir.

Hak kendisini zahir ve btn diye nitelemi, bu nedenle lemi de gayb lemi ve
ehadet lemi diye yaratmtr. Bylece btn gayb ynmzle, zahiri de ehadet
ynmzle idrak ederiz.6 ( fuss, 5 4 )

Kevn [olu] zahir ve btna ayrlr. Allah btn emir, zahiri ise halk diye isimlendi
rilmitir ve yle buyurur: Dikkat ediniz: Halk ve emir Ona aittir" (7:54). Baka bir
ayette ise Ruh Rabbimin emrindendir" buyurur (17:85). ite emir lemi, gayb le
midir.7 (BG .128)

Her ey zahir ve btn olarak Tanrnn nimetidir. Zahir nimet grlen eylerdir; b
tn nimet8 ise bilinen fakat grlmeyen nimetlerdir, ( ftuhat, IV:97)

Hak Musaya geminin paralanmasn da gstermitir. Geminin paralanmas9 za


hirde yok olu, btnda ise hrszlarn elinden kurtulutur, ( fuss, 2 0 2 )

Aadaki metinlerde dier eyadan sarf- nazar ederek, sadece Hakkn zahir ve b
tnn inceleyeceiz. nk, onlar bnl-Arabnin varl ve yaratmay yorumlay-
nda bir boyut kazanrlar. ez-Zahir lemdeki suretlerin, el-Btm ise mnlarn asl
ve kaynadr. Bu noktada suret ve mnlarn ikiliini dikkate almalyz.

7H
Zahir Btn

Hakkn ez-Zahir ismi lemdeki btn suretleri verir. El-Btn ise grnen suretle
rin gizledii mnlar verir, ( ftht, iv:214)

lbnl-Arab ez-Zahir ismi varlktaki suretleri, el-Btn mnlarn ilkesidir demekle


kalmaz; bunun yerine ez-Zahiri lemdeki suretlerin ayn, el-Btn ise bizzat mn
lar sayar.

lemin suretleri, Hakkn zahiridir;10 nk Hak ez-Zahirdir, ayn zamanda Hak


onlarn btndr; nk O el-Bundr. ( fuss, 1 1 2 )

Allah gzlerin mahede ettii ez-Zahir, akllarn mahede ettii el-Btmdr.


(FTHT, 111:484)

Dnya ve ahirette btn mevcutlarda suretlerin deimesi, Hakkn deimesinden


baka bir ey deildir. Hak ez-Zahirdir, nk o her eyin ta kendisidir, (ftht,
111:470)

Geen ifadelerde zahir ve btn ikiliini ve her birisinin kendi ieriiyle dierinden
ayrln grmekteyiz. Fakat bnl-Arabnin dnce dnyasna nfuz etmi birle
tirici tavrnn ortaya kmas gecikmez. Bylece Ibnl-Arab greceli bir ikilikten
gerek birlie geer ve zahir ve btn tek varln getii bir merhale haline gelir.

Tek varln bir zuhuru -ki, o lemdir- bir bnnl" vardr -ki o da isimlerdir-12
bir de zahir ve btnlg birletiren ve ayran orta mertebesi vardr. Bu berzah ile
zuhur btnlktan ayrlr.'3 Sz konusu berzah, insan- kmildir.14 Zuhur btnln
aynas, btnlk ise zuhurun aynasdr. Bunlarn arasnda bulunan ise zet ve mufas
sal olarak, her ikisinin de aynasdr. (mrat, 6 )

Ibn'l-Arab bu metinde lemin zahir, isimlerin btn, insann ise isimlerin hakikat
leri ile zuhur eden olduuna iaret eder. Bu noktada aknz: ez-Zahir lem, el-Btm
ise isimler nasl olabilir? Ez-Zahir de isimlerden birisi deil miydi? Ez-Zahir nasl o-
lur da lem olur ve el-Btna ilahi bir isim olmas ynnden tbi olur? Aadaki
metne bakalm! Ibnl-Arab birlik grne dalar ve zahir ve btn tek varln
merhalelerinden birisi saymak yerine - k i byle bir tavr bu merhalelerin ikiliini
kabul demektir- bunlardan her birisini dierine irca eder. Buna gre, zahir btn,
btn da zahirin ta kendisidir:

Hak btnlmda zahir, zuhurunda btn, hirliginde evveldir. Hak, el-Evvel, el-
hir, el-Btm, ez-Zahiri kuatmtr. Nitekim Allah yle buyurur: Allah arkala
rndan onlar kuatmtr" (8 5 :2 0 ). (TEZKRE, 60)

Acaba lbnl-Arab lemi bir kez zuhur eden, baka bir defa mazharlar yaparken e
Zahir Btn

liiyor mu? Asla! nk daha nce evvelin anlamnda da grdmz gibi, varlk
taki her eyin bir zahiri ve btn olduu gibi, ez-Zahir isminin de bir zahiri ve bir
btn vardr. ez-Zahir isminin zahiri onun mazhandr, baka bir ifadeyle ez-Zahir
isminin zahiri lem ve insann zahiridir; btn ise ilahi bir isim olarak, kendi haki
katidir, ki o da insann b tn d r.tb n l-Arab buna iaret etmeden, ez-Zahir ismi
nin zahirinden ve btnndan sz eder ve okuyucusunu aknlkta brakr:

Hz. Peygamber yle buyurur: Allah demi kendi sureti6 zerinde yaratmtr.
Dolaysyla dem btnnda halden hale girer, zahirinde ise sabittir. Zahirde bu
lunmayan hibir organ fazladan meydana gelmez, btnnda ise tek bir hal zere
kalmaz. O halde dem sabittir ve deikendir. Hak da zuhur edici ve btn olmakla
nitelenmitir. O halde Hakkn zahiri eitlenir, btn sabittir. Hakkn btn insa
nn zahirinin ayn, Hakkn zahiri ise insann btnnn ayndr. Ey yaratlm! Senin
zahirin Hakkn el-Btn ismi, btnn ise Hakkn ez-Zahir isminin zelliinde yara
tlmtr. (FTHT, IV: 135)

Bu metinden Ibnl-Arabnin ortaya koyduu aadaki denklikleri kartabiliriz: )


nsann zahiri: Sabit: nsann btn: Deiken. 2) Hakkn zahiri: Deiken. Hakkn
btn: Sabit. O halde insann zahiri el-Btm; insann btn ise ez-Zahir isminin zel
liine gre yaratlmtr. Bu yzden ez-Zahir ismi insann btndr. Daha nce ak
tardmz metinlerde bnl-Arab lemin suretlerinin ez-Zahir ismi olduunu orta
ya koymutu. Bu durumda meseleye biraz derinden baktmzda bnl-Arabnin
ez-Zahir isminin iki nispetine, onun zahiri ve btnna, baka bir ifadeyle suret ve
mnsna dikkat ektiini grebiliriz. 17 eyhl-Ekber, zahir ile mazharlar ayrt e-
der. Bu ayrm ile de Hak ve lem arasnda greceli bile olsa bir ikilii meydana ge
tirmek iin, mutlak varlk birliinin dna kar.8 Bu ikilii gerek bir birlie d
ntrmede ise gecikmez. nk hakikatin ikinci yn, baka bir ifadeyle halk y
n, varlk ismini ancak mecazen alabilir. Sz konusu mazharlar mevcutlardr, bun
lar grlen okluun sebepleridir. Halbuki btn mazharlarda zuhur eden birdir, o
da Haktr. Bu noktada yeniden yaratma terimini hatrlamalyz. Buna gre mazhar
hakikati olmayan bir eydir ve yokluktan ayrlmamtr. O srekli yokluk iindedir.
Hak ise mazharda srekli tecelli edendir, baka bir ifadeyle Hak mazharda srekli
zuhur eder.

Hak her mmkn mazharda zuhur edendir. (FTHT, 11:209)

Mmknler kendilerinde zuhur eden Hakkm mazharlandr. Allahtan baka varlk


olmad gibi, eser de mmknlere aittir.9 Bu balamda mmknler sayya olduk
a benzerler, nk say akledilir bir eydir ye varl yoktur.20 Hkm ise saylan

717
Zahir Btn

larda sabittir, ( ftht, i:2 i 5)

Mazharlar okluun sebebidir:

Hak mmknde zuhur eden, mmkn ise Hakkm mazhardr. Mazharn istidad
vastasyla zuhur edene isim verilir. Bu yzden zuhur edene ismi veren mazhardr.21
Hakkn mmkn hakikatlerin mazharlarnda zuhuru, mmknlerin istidatlarna
baldr. Bu nedenle zuhur edenin zellikleri deiir. nk Hakkn zuhur ettii
hakikatler deimitir, ( ftht, ii: 1 6 6 )

Sadece Allah vardr, olu ise "sonradandr.

Sadece Allah vardr, olu zuhur edendir, ( ftht, i:i6o)

Hak mazharlar ynnden ez-Zahir, hviyeti ynnden el-Btndr. Mazharlar ken


dilerinde zuhur eden ynnden deil, hakikatleri ynnden oktur. O halde birlik
onlarda zuhur eden, okluk ise kendi hakikatleri ynnden sabittir. Mazharlar zu
hur etse bile, kendilerinde zuhur eden oalmaz.22 (ftht, i:93 )

Hak, lemdeki mazharlarda zuhur edendir. lem, onda zuhur edeni kendisinden
uzaklatrmak veya 'mazhar olmamak gcne sahip deildir. lem 'imkn diye ifa
de edilen eydir.23 lemin hakikati imkn [var olmas ve olmamas eit] olmasayd,
nuru kabul edemezdi. Nuru kabul etmek, Hakkm kendisinde,zuhur etmesidir. -
lemdeki eylerin hakikatleri, kendiliklerinde bir istidat zerindedirler ve onlar,
kendilerinde zuhur edende hakikatlerinin gerektirdii eye gre hkm verir. By-
lece suretleri, kendilerini kuatanda ortaya kmtr ki, onlar ihata eden Haktr.
Bylece Ar, Krsi, felekler, melekler, unsurlar ve treyenlerden sz edilmitir.
Halbuki sadece Allah vardr, ( ftht, i t i i )

Zuhur eden mazharn ayndr:

Hak zuhur edenin ayndr,24 zuhur eden ise Onun ayn deildir.25 Hak zahir oldu
u gibi ayn zamanda zuhur ederken de btndr. Hak eyann benzeridir, eya ise
Onun gibi deildir. nk Hak onlarn ayn, onlar ise Hakkn ayn deillerdir.
(FTHT, ll:488)

Eyann ayn olduu halde26 eyay izhar edeni tenzih ederim. (FUSS, 25)

N O TLA R :

1 IbnI-Arab yle der: Ama O evveldir, hirdir, zahirdir, batndr (57:3) ayetinde ifade edilen, Hakkn
zahiridir.
2 Zahir eriat dili, btn ise hakikat dilidir. lbnul-Arab her iki kelimeyi, (2:129) ayette geen hikmet ve ki
tapla eanlaml kullanr. Ayn zamanda onlar bilgi ve anlayla eanlaml da kullanr, bkz. Tezhari. s. 9-
10.

7 T8
Zahir Btn

3 Aff'nin Ibnl-Arab'nin slubu hakkndaki deerlendirmesi iinbkz. Tezkari, s. 13-14.


4 Bkz. M uham m edi H ak ikat, C evm lu'l-kelim .
3 Bkz. K em l.
6 Bu metinde zahir ve btn; Hak, lem ve insan diye ortaya kar.
7 Bkz. Gayb.
8 (31:20) ayete telmih
9 Geminin tahribi bir fiildir, zahir ve btna ayrlr.
10bnl-Arab bu metinde zahiri mazhardan ayrt etmez.
" tbnl-Arab yle der: Zahir halk; btn ise Hak'tr. Btn zahirin kaynadr" (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c.
II, s. 563).
12 simlerin yaratmadaki ilevlerini ilahi isimden sz ederken dile getirmitik. lbnl-Arabde yaratma i-
simlerin tecellisi ve zuhurundan baka bir ey deildir. Bylece isimler yaratlmlarla birlikte zahir ile
btn gibi olmaktadr. Bkz. Tezkire, s. 73.
,J Zuhurun btnlga girmesini engeller, bkz. Insan- Km il.
4Bkz. bnl-Arab, Hcvibe, s. 22. lnsn- kmil, zahir ve btn arasnda berzahtr bkz. Ibnl-Arab, a.g.y.
s. 22.
15 insann btn, Hakkn zahiri; insann zahiri, Hakkn mazhardr. Ibnl-Arabi yle der: Zahir ve b
tn ayrlmayan iki kardetir. Birisini bilen, dierini de tanr" (Kitabu'-ahid, s. 17). nsan kendi zahirin
bildiinde, buna bal olarak btn da ayn zamanda Hakk'n zahirini bilir. Hakkm zahirini bilmekten
de btnn bilir. Buradan Kendini bilen Rabbini bilir deriz.
,6Bkz. Hadis Dizini, 32.
7Zahir ve btn arasndaki ayrma en iyi rnek Abdlkerim el-Clnin bir ifadesinde geer: Yaratma una
benzer: Bir kar ki/Sen onun karsnda akc su gibisin (Ayniyye, s. 155). Buna gre zahir: su; mazhar ise kar
dr. Zahir mazharn ayn olduu gibi, su da karn aynsdr. Mazhar gerekte zuhur edenden bakas
olmad gibi, kar da gerekte sudan bakas deildir.
l8Bkz. Resail-i bn Teymiyye, c. I, s. 176.
15Gerek varlk Allahtr, mazharn istidad tek varl niteleyen olduu iin mazharlarn da tesiri vardr.
3Yani onun akli varl vardr, o harite yoktur.
31 Mazhar zahire isim verendir. Btn eyada zuhur eden tektir, baka bir ifadeyle Arta, Krside, insan
da zuhur eden tektir. Fakat mazharn istidad zuhur edene zel bir isim verir.
33okluun sebebi mazharlardr. Bkz. okluk.
33bnl-Arab yle der: Mmkn ayn, varlkla nitelenmek iin deil -yoksa varlk onun ayn olurdu-
mazhar olmak iin mmkn olmutur. Bu nedenle mmkde varlk mevcudun ayn deil, mmknn
hakikatine ait bir haldir. Bylece mmkn gerek olarak deil, mecaz yoluyla mmkn diye isimlendi
rilmitir (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II, s. 99).
34Hak eyann ayndr, fakat bunun zdd doru deildir. Dolaysyla eya Haktr diyemeyiz. Bu durum,
lbnl-Arabde Hak ve yaratlm, fark ve varlk birliinin mutlaklk olmadn gsterir.
35Ibnl-Arab'de zahir, btn iin bkz. el-Ftuhtul-Mekkiyye, c. II, s. 113, 116, 177, 179, 378, 379, 390; el-
Ftuht'l-Mekkiyye, c. III, s. 255, 287, 321, 323, 376, 440, 441, 452; el-Ftuhtul-Mekkiyye, c. IV, s. 202;
Mirat'l-Arijin, s. 17; Bulgatul-Gavvas, s. 50; Tercmanul-Evak, s. 106; Fussul-Hikem, c. I, s. 25, 35, 37,
69,152; c. II, s. 26, 33, 50-85.
36Bkz. Vahdet-I V c d.

719
Z a m a n n d e m i

Z a m a n n d e m i

Zamann demi Allah bilen kimsedir ve bu makamn sahibi de muhakkiktir. O


Her asrn banda mmetimden birisi gelir hadisinde belirtildii gibi insanlara
din elerini reten Muhammed2 kademinin vrisidir.3 O zamannn demi, Al
lahn yeryzndeki halifesidir. Allah onun vesilesiyle varla merhamet eder.
(UCUN, 28 -29 )

Bu ifadeden zamann deminin her devirde tek kii olduu anlalr. Bazen o,
sfilerin ve bnl-Arabnin Kutup dedikleri kimsedir; fakat onu kutuptan ayrt e-
den bir zellii vardr, o da kadem-i Muhammeddir. Kutup bazen sev, bazen Mu
sev merepte olabilir, fakat zamann veya devrinin demi sadece Hz. Muham-
medin merebinde olabilir. u halde insan- kmil Muhammeddir (a.s.) ve o devrin
kmili eklinde gzkr. Bu nedenle Ibnl-Arab demin ilk tafsl4 ve Muham-
medin (a.s.) kuatclmn ilk tezhr olduu grndedir. Dolaysyla zamann
demi, baka bir ifadeyle, zamana bal ortaya kan hakikatlerin kendisinde pe
pee zuhur ettii kimse insan- kmildir. Buna dem kelimesindeki hilafet5 kavra
mna dair gndermeleri de eklemeliyiz.

N O T LA R :

1 Bkz. V e r set/V rls.


2 Bkz. M uham m edi K ad em in V risi.
3 Bkz. Hadis Dizini, no. 5
4 Bkz. dem .
5 Bkz. H allfe/H llafet.

Z a m a n n R e z i l i k rty yrtar, bu nedenle de gizlemeyi' beceremez. Bu ne


denle Ibnu 1-Arab onu zamann rezili (fadihatud-dehr) diye nitelemitir.

An zellii rty yrtmaktr. Onun gizlisi alenidir, fadihatud-dehr'dir [zamann


rezili], gizlemek nedir bilmez, (ftuhat, i:36i)

N O T LA R :

1 Sevgideki gizlemenin ve sfilerin iirlerinde oynad roln nemi bellidir.

Zt A r Zt Ar, bakasna dnk bir nispetinin sz konusu olmad ilahi


meiyettir.

Meiyet, Arn zt, yani onun mlkdr. Baka bir ifadeyle iradenin ilimesi iin,

720
Zt smi Mertebe smi

meiyet vastasyla Ztn meliklii ortaya kmtr, (ftuhat. i:48)

Meiyet Arr ztdr; onda bakasna ynelik ortaya kacak bir balant veya eser
yoktur, ( ftht, iv:4s)

Z t s m i M e r t e b e i s m i lbnl-Arab yle der;

lahi isimlerin ilki el-Vahid el-Ahaddr [Bir, Mutlak Bir). Bu, bileik bir isimdir ve
bununla iki ismi kastetmiyoruz. el-Vahid el-Ahad, isimlerin ilkidir; nk isim, de
llet etsin diye konulmutur. Bu isim, Ztn kendisine dellet eden bir zel isimdir.
Fakat onun Zta delleti, eyaya ait donuk isimler gibi isimlerle nitelenmilii y
nnden deildir. Ztm zel ismi olmada el-Vahid el-Ahad isimlerinden daha zel
bir isim yoktur;' nk O Hakkm ztna zg bir isimdir ve bu kelime rtme yo
luyla onu ifade eder. Dersen ki. Allah ismi el-Vahid el-Ahad isminden daha nce
olmaldr, nk Allah ismi el-Vahid el-Ahad ismiyle nitelenir, bunun tersi doru
deildir. Deriz ki, Allah isminin gsterdii ey, iindekilerle birlikte lemin varln
talep eder. Bu yzden bu isim, bir hkmdar veya sultan ismi gibi kendisine aittir;
dolaysyla Allah ismi zta deil, mertebeye ait bir isimdir. El-Ahad ise zta zg bir
isimdir ve hakikatten baka bir eye delleti dnlemez. Bu nedenle Allah ismi
nin isimlerin ilki olmas geerli deildir. O halde geriye sadece el-Vahid ismi kal
mtr, nk bu isimden bir terkip olmakszn hakikat akla gelir, ( ftht, 11:56-57)

Geen metinden, mertebe isminin isimlendirilenin kendisine deil, mertebesine de


llet etmesi iin konulmu bir isim olduu anlalr. Sz gelii Allah, zta ait bir isim
deildir, O melhunu [ilahn kulu] talep eden ulhiyet mertebesinin ismidir. Zt
ismi ise herhangi bir bantya, nitelie, mertebeye iaret etmeksizin, sadece isim
lendirilenin hakikatine dellet etmesi iin konulmu isimdir. Mesela, el-Vahid el-
Ahad, ilahi zta dellet eder ve kendisinden herhangi bir terkip olmakszn sadece
zt akla gelir.

N O TLAR:

' Bkz. Ibnl-Arabde isim ve ismin ksmlar. bnl-Arab sadece Allah ismini Hakkm zel ismi yapmak
ta ve onu Zt'a tam olarak dellet eden isim olarak grmektedir.

Z t M a k a m Zt makam ulhiyet gibi herhangi bir bant veya bir isim ve nitelik
ynnden deil, lemlerden mstani zt ynnden Tanrya zg makamlardr.

Hrriyet ilahi deil, zta zg bir makamdr. Kul asla mutlak hrriyete ulaamaz,
nk o Allahn kuludur ve kulluk azatlk kabul etmez. Tamlama ve rablk varken
hrriyet mmkn deildir. Ulhiyet bir tamlamadr. Tanr ile yaratklar arasnda

721
Zt Mahedesi

bir iliki, hatta herhangi bir tamlama bulunmayp, o lemlerden mstani olduuna
gre, hrriyet sadece Onun zt iin sz konusudur. Hibir varlk o ztla irtibatl
deildir, ( f t h t , 11:226)

Bkz. Rahm ann M akam -Rabbann Makam.

Z t M a h e d e s i Zt mahedesi, Hakkn mahede edilmesidir. Kulun kendi


sinde Hakk mahede ettii her mahede mahalli (mehed), uhd-1 zti diye isim
lendirilir. Bununla, Hakkn ztn mahede etmek kastedilmez, nk Hakkn z
tn mahede etmek imknszdr. Ibnl-Arab ve hzla kayboluu nedeniyle
imei zt! uhda benzetir.

Src onlar srerken unutmuyorum


Uzaa gitmek ister ve sadece bir imek diler

Sadece bir imek ister ifadesine gelince: Hakk mahede edecekleri bir mekn on
lara gerekir. Onu imee benzetmitir, bunun nedeni zti uhdun ve me
kndan hzla ayrlmas nedeniyle imee benzemesidir. imein mahededen
sonra bulunduu mekn ise brak, yani imein kendisinde bulunduu mekndr.
( tercman, 60)

Zt! mehed:

Ey yldz oban, nedimim ol


Ey imek aydnl! Refikim ol.

imek aydnl, ztn mahede edildii mahal, yani mehed-i ztidir, ( tercman,
66 )
te bu, velilerin skunet bulduklar dinginlikleridir. Bu hal onlar iin srekli
gereklemez, onlar bu halde imekler gibi bir anda bulunurlar. Sz konusu din
ginlik hali, kalc olmamakta, Ztn mahede edildii mahedelere benzer.
(FTHT, 11:98)

Z t T e c e llis i Zt tecellisi, Tanrnn ztyla eyaya veya eya iin tecelli etmesidir.
Her iki halde de hakikat ehli onu kabul etmez. nk Hakkn tecellisi yaratklar
nn suretlerinde, baka bir ifadeyle mazharlarda olabilir. Hakkm mazharlarda tecel
lisi, tecelli hakikatler hakikatine dair bir bilgi verirse zt! tecelli diye isimlendirilir.

Zti tecelli hakikat ehline gre mazharlarda olabilir. Tecelli mazharlardadr.1


(FTHT, 11:606)

Zttan tecelli, tecellighn istidadna gre olabilir, ( fuss, 6i)

722
Zat badet Emir badeti

Zt tecellisi hakikatl-hakaik [hakikatler hakikati] ve onun mertebeleri hakknda


bilgi veren tecellidir.2 (na, 35-36)

NOTLAR:

' Ibnl-Arab Kitabl-Mesail'de (s. 7) yle der: Zttan kaynaklanan tecelli anlatlamaz, mahede edilir
ve sadece sekinlerce mahede edilebilir....
2 Bkz. H ak ikatlerin H akikati

Z t i b a d e t E m ir b a d e ti Eanlaml terimler ftr ibadet-vad ibadet, genel iba-


det-zel ibadet, asli ibadet-feri ibadet. Zt ibadet, mmkn varln veya kulun
herhangi bir teklif sz konusu olmadan yerine getirdii ftr ibadettir. Bu ibadet, b
tn varlklarda bulunur. Daha nce, halkn ibadetinden sz ederken buna iaret et
mitik ve bu ibadet, yokluk halinde (bkz. Adem) muhtalk, dta var olduunda ise
muhtalnn farkna varmasndan ibarettir. Emre bal ibadet, mmkn varln
peygamber ve risaletler vastasyla tespit edilmi bir teklifle yerine getirdii ibadettir.

"Gklerde ve yerde bulunan her ey, gne, ay, yldzlar ve dalar Ona secde e-
der? (22:18). Burada sz konusu olan, bir tecelliden kaynaklanan zti ve ftr ibadet
tir. Hak kendilerine tecelli etmi, onlar da Hakk sevmiler ve herhangi bir teklif
olmakszn zlerinden kaynaklanan bir sebeple onu vmeye ynelmilerdir. Bu,
mstahak olduu vg nedeniyle, Hakkn o varlklara yerletirdii zt ibadettir.
(FTHT, 11:328)

Allah yle buyurur: nsanlar ve cinleri bana ibadet etmeleri iin yarattm" (51:56).
Onlar, kendisini bilmeden Hakka ibadet edemez. Onu bildiklerinde ise zlerinden
kaynaklanan ibadeti yerine getirir. Hak ibadet etmelerini emrettiinde ise nceki
zti-genel ibadet devam etmekle birlikte, Ona boyun eerek ibadet ederler.
(FTHT, 11:41o)

Asl ibadet, mmknlerin mmkn olular itibariyle talep ettikleri eydir. Feri i-
badet ise efendisinin mstahak olduu vg ve insann kulluunun gerektirdii
ynden, kulun kendilerinde ilahi bir bildirime muhta olduu amellerdir, ( ftht,
11:308)

Zt ib a d e t Allahn d n d a k i h e r eye s ira y e t e tm i ib a d e ttir, ( ftht , i:309 )

Allah'n dndaki her eyde bulunan ibadet iki ksma ayrlr: birincisi zt ibadettir.
Bu, Hakkm mstahak olduu ibadettir ve bir ilahi tecelliden kaynaklanr. kincisi
ise emre bal vad ibadettir. Bunu bildiren de peygamberliktir, ( ftht, i:256)

Emre bal deil ise kulun ibadeti zt ibadettir, ( ftht, i:59i)

723
Zevk

Z e v k Zel, vav ve k a f tek anlam l bir kkt r. "Bir eyi tatm a duyusuyla ren m ek"
dem ektir. Sonra bu anlam dan m ecaz an lam lar tretilm itir. Dilci Halil'in kitabnda: "n
sana gelen her sevim siz eyi, insan tatm tr (ze vk )" denilir, ( m u c em )

Zevk kelimesinin kk anlam Kuran- Kerimde geer. Bir eyi tatma duyusuyla renmek.

Onlar aac tattklarnda yaptklar iin ktl kendilerine gzkt. (7:22)

Mecaz anlamda zevk:

Derileri olgunlatnda, azab tatmalar (zevk) iin derilerini bakasyla deitiririz. (4:56)

SP"
Basitliine ramen zevk tasavvufi bilginin yapsnda byk bir neme sahiptir, n
k: 1) Zevk sfilerle yaplan btn tartmalarda ayrm noktasn temsil eder. Bu an
lamda zevk, tasavvufi tecrbeyle, hatta ortak olunamayan her ey ile yakndan ilgili
dir. Sfiler, zevkten tasavvufi tecrbeyi tatmayan kimseye kar bir set meydana ge
tirerek, zel dnme tarzlaryla sfi olmayanlardan bu sayede ayrlrlar. 2) Sfilere
gre zevk bilgi yntemidir. Zevk yoluyla elde edilen bir ey, ancak zevk vastasyla
renilebilir, bu ilimden nasiplenmek sadece tadana mahsustur. Bu son noktann en
keskin delili, tasavvufi mahfillerdeki hretinde kendisiyle Eb Medyenin1 Raiyye"
kasidesinin boy lebildii, bn Bint el-Melkin mehur Haiyye kasidesidir. air
kasidenin giriinde yle der:

Sofilerin arabnn tadn tadan (zevk) onu bilir


Onu bilen de, can pahasna onu satn alr
Ak nefesler adedince iirilse
lem de kase olsa; onu kandrmazd

Ibnl-Arab slk zerindeki bu tartmadan ve sfilerin bu bahisteki grlerinden


uzak birisi deildi. bnl-Arab nce sfilere gre zevki ve onun mhiyetini tahlil
eder. Bu tahlilde Ibnl-Arabnin sfilerin slklarnm inceliklerine ve bilgilerine
vakf olduunu grmekteyiz. Sofilere gre zevki tanmlarken yle der:

Kavme [sfiler] gre zevk, tecellinin ilk balangcdr. Zevk kulun kalbine anszn
gelen bir haldir. Bu hal kalpte iki nefes mddetince kalrsa rb adn alr. irb'den
sonra tadlacak bir ey var mdr, yok mudur? Bu konuda sfiler gr ayrlgmda-
drlar. ( ftht, i:548)

bnl-Arab sfilerin zevki tecelli diye tanmlamalarm yle aklar:

Sfilerin zevk, tecellinin ilk balangcdr ifadeleri, her tecellide bir asln bulun

72 4
Zevk

duunu bildirmek niyeti tar. Sz konusu asl, o tecellinin zevkidir. Bu durum, i-


lahi tecelli surette veya ilahi veya kevn isimler suretinde ise byledir. ayet tecelli
mnda gereklemise, asl kendisidir. Bu asln ardnda suretin ardnda kendisine
tecelli eden anlamlar renebildii gibi insann tedricen elde edebilecei bir ey
yoktur, ( ftht, i:54s)

Sofiler bylece, zevki tecelliye balarlar ve onu reyy ve irb1ten [imek] nce sayar
lar. bnl-Arabi zevkin tecelliye balan yntemini aratrr ve zevk ile riyazet ve
mchedenin hkmne bal tecelli arasnda diyalektik bir iliki kurar. Buna gre
zevk, bir yandan tecelliyi verir: tecellinin deerlendirilmesi; te yandan tecelli, zevki
verir: tarzn.

Zevk tecellinin farkllamasyla farkllar. ayet tecelli suretlerde ise zevk, hayaldir;
ilahi ve kevn isimlerde ise zevk akldir. Hayal zevk, sonucu nefste gzken, akl
zevk ise sonucu kalpte gzken zevktir. Nefsin zevki, alk ve susuzluk gibi
mchedelere yol aarken, akl zevki, nefs riyazetlere ve huylar gzelletirmeye
yol aar, (ftht, i:5 4 8 -9 )

Zevkin tecelliye balanmasndan u sorru kar: Tecelliden kan btn ilimler,


zevk ilimleridir. Bu durumda zevk, tecrbenin deerlendirilmesine bir iaret; belirli
bir tasavvufi tecrbeden kan yntem veya bu yntem sayesinde elde edilmi btn
ilimlere bal her eye iaret eder. O halde zevk, bir tecrbenin mensuplar arasnda
ortak bir bilgi dilidir.2 Zevke dayanmayan tecelliden meydana gelmeyen herhangi
bir bilgi, zevk ilmi deildir.

Zevk, tecrbenin deerlendirilmesidir. nsanlarn pek ou zevk konusunda gr


ayrlna dmlerdir, bu nedenle onlarn grleri bir dzene kavumaz.
(FTHT, 11:548)

Sfilerin bu konudaki (irb'den sonra reyy veya baka bir eyin olup olmad ko
nusunda) grleri birbirinden ayrdr, (ftht, H:5 4 s)

Tecelliden meydana gelmi zevk! ilimler:

Bir ey rendiinde, insana o eye dair zevk sahibiymi gibi gelir, halbuki gerek
yle deildir. nk zevk, tecelliden olabilir, ilim ise bazen doru ve gerek haberi
nakletmek sayesinde de gerekleebilir, (ftht, i:S46)

Geen ifadelerin nda, peygamberlerin zevklerindeki farklln tecellilerindeki


farkllktan kaynakland ortaya kmtr. Bu balamda Musev zevk, sev zevk,
Muhammedi zevk vardr. Bu durum, dolayl olarak, peygamberlere uyan insanlarn
zevklerindeki farklla da tesir eder.

725
Zikir

Hzr, bulunduu makam hakknda Musann bir bilgisi olmadn rendi, Hzrn
da Musann sahip olduu ve Allahn kendisine rettii ilim hakknda bir zevki
yoktu, (ftuhat, s, 217)

Allah sizleri Ruhul-Kuds ile desteklesin! Daha nce size bildirmitim ki, sev olan
Kutup, iki mirasn kendisinde birletii kimsedir: edilgenlie yol aan ruhani miras
ve Muhammedi miras. Fakat bu sann zevkindendir. (ftuhat, s, 3 3 8 )

Zevk, tbnl-Arabde bir hal ve makamdr.

Zevk, kulun kalbine anszn gelen bir haldir, (ftht, i:54s)

irb [imek] zevk ve reyy makam arasndadr, (ftht, 11:5 4 9 )

Her makam iin yle bir art yoktur: nsan bir makama zevk yoluyla girdiinde, o
makamn ierdii btn bilgileri ayrntl bir ekilde elde eder, (ftht, as, 606)

NOTLAR:
Eb Medyen'in kasidesi yle balar: Yaamann keyfi fakirlerle sohbetten baka nedir/Onlar sultanlar, e-
mirler ve efendilerdir
1 Ibnl-Farz yle der: Telvih: Yani tadann anlad/Atklamaya gerek olmayacak ekilde

Z ik ir Zel, kafve ra, iki kke sahiptir ki, dier alt an lam lar bu iki kkten ortaya km
lardr. " o cu klarn d an ka erke ktir" anlam nd a Kem ez-zikeret min-veledike? denilir.
D ier kk ise nesit [u n u ttum ] kelim esinin zdd olarak zekert [hatrlad m ] kkdr.
Sonra dil ile zikretm ek de buna dayandrlm tr. "O nu u n u tm a" anlam nd a calhu
minke ala zikr denilm itir. Zikir, "ykseklik ve ere f" dem ektir, (mucem)
S?"
Tirmiz Kuran- Kerim'de1zikir kelimesinin benzerlerini belirlemi ve bunlar dokuz ile snrlamtr.

Namaz:

Cuma gn namaza arldnzda Allah zikre (namaz) kounuz. (62:9)


Korku: Korku zikirden meydana geldii iin, zikir korkuya nispet edilmitir, nk korkmak izzet ve b
ykl hatrlamak demektir.
Haber:

Kitapta brahim'i de zikret (haber ver). (19:41)


Ezberlemek:

Kukusuz ki biz Kuran zikir (ezberlemek) iin kolaylatrdk. (54:17)


t: nk t zikirden yoksun kalamaz.2

eref:

726
Zikir

Kuran- Kerim senin ve mmetin iin bir zikirdir (eref). (43:44)


Kuran- Kerim:
Zikri (Kuran- Kerim'i) biz indirdik ve onu koruyacak olan da biziz. (15:9)
Cihad: Allahtan baka ilah yoktur uruna cihat edilir, bu ifade ise zikirdir.

mml-Kitab [Kitabn Anas]:


Zikir, kyamet saatine kadar gerekleecek her eyin kendisinde bulunmas nedeniyle,3 Allah
katndaki mml-Kitab'tr (Bkz. Tirmiz, Tahsil Nezairi'l-Kuran- Kerim, s. 51-67).

tbnl-Arabde nceki sfilerin zikre baklarnn boyutlarn bulabiliriz." Ona gre


zikir mahede5ve kefi6 salayan huzurdur.7 Zikir Kuran- Kerimdir.

Zikir, zdd gaflet olan huzurdur, ( b u l g a , vr. 3)

Allah kendisini zikredenle8 birlikte oturur. Oturan ise zikredene grlr. Zikreden
kendisiyle birlikte oturan Hakk grmezse, gerek zkir deildir. nk Allah
zikretmek kulun her ynne yaylr, fakat insann sadece diliyle yapt zikirden
byle bir sonu kmaz, (fuss, 168)

lbnl-Arab Divarnda yle der:

Kalp Allah zikretmekle heyecan buldu ve mutlu oldu


Hidayet aydnl kula parldad ve k sat
Allah hikmetinin nurlarndan
Ve marifetlerden kulunun kalbinde bir kandil yakt
Bylece rahmet kaplar ald
Yaratklar zerine; onlar kilitli de deildi, ( d iv a n , 44)

Zikir,9 Kuran- Kerimdir. O zikrin en bydr: Biz kukusuz zikri indirdik"


(15 :9 ) burada zikir Kuran- Kerim demektir, (ftht, v:4 6 i)

bnl-Arabi nceki tasavvuftan ald tanmlarla yetinmez, onun yeniliki tavr ba


kasnn grnn bile uzanamad ufuklarda kalmakta direnir. Bylece slam ta
savvuf geleneinin btn mirasn birletirici bir eilimde devirir. Bu noktada,
bnl-Arabnin tavrnn boyutlarn veren bak asndan zikre bakabiliriz: a)
lbnl-Arab zikir ismine belirli ve tanmlanm bir yer, lafz veya hal tahsis etmez.
Ona gre her ey Hakk zikreder, nk varlktaki her ey vastasyla Hakka ulaa
biliriz. Her varlk kendisinde tecelli eden Hakka ulatran bir tecellightr. O halde
Hakkm varla yerletirdii her ey, zkirdir [zikreden]. Bu, bnu 1-Arabde birleti
rici tefekkrn ilk aamasdr. Burada lbnl-Arab zuhur edenin birlii nedeniyle

727
Zikir

btn mazharlar birletirir.

Hz. Aie Hz. Peygamberin her annda Allah zikrettiini aktarr. Bununla birlikte o,
kklerle, yallarla hair neir olurdu. Btn bunlar lemde Allah zikretmektir;
nk her ey Allah zikreder. Bu yzden herhangi bir eyin Allah zikretmediini
gren, gerekte o eyi grmemitir. nk Allah her eyi varla zikredici olarak
yerletirmitir, (ftht. iv:1o)

b) Varln birliini - k i fiilin birlii de bunun bir gereidir- kabul eden bir teoride,
her durumda ve her eydeki gerek fail ve etkin Haktr. Biricik hakikatteki ikinci
yn ise, halk yndr, o da her durumda mteessir ve edilgendir. O halde zikir, bir
.mahalde - k i mahal kuldur- Hakka ait bir fiildir. Kulun yapaca, mahalli hazrlaya
bilmek iin, her trl etkiden tam anlamyla soyutlanmasyla snrldr. O halde
Hak, zikreden anlamnda zkir, kul ise zikredilen anlamnda mezkrdr.

Gnle belirli bir zikir geldiinde,10 slk sakin olmal, gayretiyle onda acele etme
melidir. Bunun yerine mahallin zikreden deil zikredilen olmas iin sakin olmal
dr. Bu durumda gelen vrid, gcn brakr ve kendi bana gider. Himmet gayret
edip kul da zikredici olmak zelliiyle nitelendiinde," bu belirli bir zikirdir. Bu
durumda mahal snrlanm, mutlakla ulatran tam hazrlk halinden km olur.
(VESAL, 1 9 -2 0 )

c) Geen iki paragrafta tbnl-Arabnin bir hakikatin iki vehesinin btn grnm
lerini birletiriini grdk; bununla birlikte bunlarn arasndaki fark da korur. Bu
rada ise her birisine giriiklik, karm ve kapsaml birlikleriyle tahakkuk zellii ka
zandrmak iin, bnl-Arabnin bu iki yn ayran btn engelleri ortadan kaldr
dn mahede etmekteyiz. Buna gre znde bulunmamak, uzaklk, ayrlk ve
zikreden ve zikredilen ikilii anlamlarn tayan zikir, eyh'l-Ekberin dnce
dnyasna egemen olan varlk birlii dncesi tarafndan reddedilir. Bu yorumda
zikir, Hak ile huzur, onda fani olmak, Hak ile birlik makamna ulamaktr. Bu du
rumda zikreden ve zikredilen arasndaki bir bant mesabesindeki zikir ortadan
kalkar ve der.

Zikir -delil12 gibi- zikredileni perdeler. Delil delalet ettii eyi gsterdiinde artk
kendisi ortadan kalkar. Sen de zikredilenle birlikte olursan, artk zikir sz konusu
deildir.

k isen hem zikri ve hem tespihi brak


Zikre sadece iki yzl devam eder
Arzuladn kalbinde hazr bulunmakta
Sen de zikre devam etmekteysen; bu durumda iki yzlsn13

728
Zorunlu Rahmet

Allah zikretmekle gnahlar perdelenir


Kalpler ve kalp gzleri de perdelenir
Zikri terk etmek her eyden stndr
nk Zt gneinin batmas mmkn deildir. ( vesa l, 2 5 -2 6 )

bn'l-Arabnin iirindeki son iki msra Divannda da farkl ifadelerle tekrarlanr:

Allah zikretmekle gnahlar artar'4


Kalpler ve kalp gzleri perdelenir
Zikri terk zikretmekten daha stndr
nk gnein batmas sz konusu deildir. ( dv a n , 4-5)

N O T LA R :

1 Kuran- Kerim'de zikir hakknda bkz. Exegese coranique, s. 36.


! (51:55) ayete telmih.
5 (3:58) ayete telmih.
4 bn'l-Arab ncesinde zikir hakknda bkz. Exegese coranique; Ahmed Gazl, Tecrld fi-Kelimeti't-Tevhd,
s. 5; Minhacul-Arifin, s. 84; Tirmiz, Nevadirul-Usul, s. 71, Kueyri, Risale, s. o; Halla, Tavasn, s. 18;
Kelabazi, et-Tearruj, s. 32 vd.
s Bkz. Huzur.
6 Bkz. uhd.
I Bkz. Fetih.
8 Bkz. H ak ile Oturan.
9 bnl-Arabde zikir konusunda bkz. el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. IV, s. 36, 50, 429, 430; Vesait, s. 5, 42.
' Sadreddin Konev zikrin formunu, anlamn ve btnn ayrt eder. Bkz. Tevecch-i A l, s. 11.
II Bkz. H im m et.
11 Zikir, sahip olduu btn olumsuz zellikleriyle perdedir, bkz. H icab.
ilahi gzellie k olan kimsenin kalbine bakas giremez. Hak onun kalbine yerlemitir ve bakasna
mekn brakmaz. Zikir byle bir kimseye gerekmez, nk O zikrettiiyle beraberdir. Beraber olan
kimse ise zikretmez. Zikrederse, kalbinin beraberliine aykr bir davran olur ki, bu da iki yzllk
tr.
14Zikir nedeniyle gnahlarn artmasnn iki anlam vardr: zikir teklifi karmaya yol aabilir ki bu gnah
tr; zikir, zikreden ve edilenin ikiliini gerektirir. Bu ise zikredilene varlkta ortak komak demektir.
bn'l-Arab varl sadece Hakka tahsis eder.

Z o r u n l u R a h m e t Eanlaml terimler, ra h m e t-i mektube' [yazlm rahmet], rah m et-


1 m ukayyetle [snrl rahmet], ra h m e t-i ra h m iy y e 2 [er-Rahm isminden kaynaklanan
rahmet].

N O T LA R :

' Yazlm rahmet'in asl iki ayette bulunur. Rabbiniz zerine rahmeti yazmtr (6:54). Ben rahmetimi
takva sahiplerine yazacam" (7:156). kinci ayette Hak rahmetini takva duygusuyla snrlamtr.
2 bnl-Arab yle der: Rahim rahmet zorunlu rahmettir" (Mirat-rifm, s. 127).

729
Zht

Z h t Ze, he ve dal "bir eyin azl" anlam nda bir kkt r. Zehd "a z ey" dem ektir.
Hz. Peygam ber yle buyurur: "nsanlarn en faziletlisi zahit m m in d ir." Dilci Halil yle
dem itir: "Sz konusu olan dnyalk bir ey ise zhade, dinle ilgili bir ey ise z h t deni
lir." (mucem)

S?"
Zht kelimesi Kuran- Kerimde tek bir yerde geer:
Onu pek ucuza satn aldlar, onlar bu alverite zahit idiler. (12:20)
Bu ayette geen kelimenin herhangi bir manevi delleti veya anlam olmad anlalr.

Zht ve zahitler H. II. asrn ikinci yarsndan itibaren bir grubun zel ismi haline
gelmitir. Her iki kelimenin de bir terim olarak ge ortaya kmasnn nedeni, Ku-
ran- Kerimdeki zhdn slam maneviyat nderleri iin bir tevik tekil etmemi
olmasdr.' Bu nderler, Peygamber devrinde zahitlik hayatn betimleyen iki grup
olarak gzkmekteydi: kurra taifesi [okuyanlar] ve ehl-i suffe [Hz. Peygamberin
mescidinin sundurmasnda kalanlar]. Bu iki grubun yan sra, belirli halkalara ka
tlmayan bireyler tarznda tevvabn [ok tvbe edenler] ve bekkain de [alayanlar]
vard. Zht hareketi, Emevi ynetimi devrinde naslara bal Snni bir nitelikte orta
ya km, ardndan aama aama tasavvuftan bildiimiz en eski tarzna doru geli
mitir. Sfi irfann geliimiyle birlikte zht, ncelikle slk makamlarndan birisine
dnm, ardndan ikinci aamada bizzat kendisi bir tartma ve gr ayrl ko
nusu haline gelmitir. bnl-Arab e l-F t h t l-M e k k iy y e 'd e bize kendi devrindeki
zhd aktarr, a) Fakire zahit denilebilir mi? Tasavvuf metinlerindeki zhdn mhi
yeti nedir? bnl-Arab bu iki soruya ak ifadelerle cevap verir.

Zht elde edilmi mlkte (zahidin elde ettii mlk) sz konusu olabilir. Talep de
(dnyay istemek) mlkte olabilir. O halde talepte zht, gerek zhttr. nk bi
zim arkadalarmz (sfiler) hibir mlk olmayan fakir hakknda gr ayrlna
dmlerdir: Acaba fakire zahit ismi verilebilir mi veya onun bu makamda ad
gemez mi? Bizim grmz udur: Fakir de dnyay istemek ve henz elde ede
memi olsa bile onu elde etmeye almak gcne sahiptir. O halde fakirin bu u-
gurdaki abay ve talebi terk edip, ondan yz evirmesi, hi kukusuz, zht diye i-
simlendirilir.2 (ftht, 11:177)

bnl-Arab insani bir ahlak olmas ynnden zhdn derunu kuattn ve da


yansdn kabul eder. Bu yzden zhdn esas gc, mlkte deil (ki mlk da ait
tir), derunda, baka bir ifadeyle talepte tezahr eder. O halde zht, kulun geiken
olmayan bir ahlakdr ve kemli de insann iindedir. Zht lm vaktine kadar ku

730
Zht

lun vasfland makamlardan birisidir.


Geiken olmayan bir huy anlamnda zht:

Ahlak geiken deildir; rnek olarak vera, zht ve tevekkl verebiliriz. ( fTh t ,
BS, 91)

Gerek zht insann iindedir:

Huylar iki ksma ayrlr: bir ksm, kemli insann zahirinde ve btnnda bulunan
lardr; rnek olarak ver ve tvbeyi verebiliriz; dier ksm ise kemli insann bt
nnda bulunanlardr. Ardndan zahir btna tabi olursa, bunda bir mahzur yoktur.
Bu ksma rnek olarak zht ve tevekkl verebiliriz. Bu yolda insann btnnda
bulunmayp, sadece zahirinde bulunan herhangi bir huy yoktur. (FTHT, bs, 97)

Zht, dnyada bir makamdr:

Zht, dnyadadr, b u nedenle de sabit deildir. (FTHT, li:l78)

Makamlarn bir ksm, zht, tvbe, ver, mchede, riyazet, kt huylardan arn
ma, iyi huylarla bezenmek gibi, kulun Hakka yaklama yolunda lene dek nitele
necei makamlardr, ( ftliht , bs , 98)

Bir makam olarak zhdn tarzlar ve mertebeleri vardr ki, bunlar lemlere ve insa
na (insann slam veya iman veya ihsan makamnda bulunmas) baldr.

nsann mlkte (mlk lemi) Mslman olmas durumunda, zht varlklara yne
liktir. Bu tarz zht, en uzak ve ileri perdedir. Ceberutta (ceberut lemi) mmin ola
rak bulunan insann zhdnn konusu nefsidir. Bu, daha ve dk yakn perdedir.
Melekutta (melekut lemi) ihsan sahibi olmas ynnden, zhdn konusu Allahn
dndaki her eydir. Burada yoldaki engel ortadan kalkar, ( f tu h at , ii:178)

bnl-Arab zhde bakta ve onu yceltmede nceki tasavvuftan ayrlr.3 O zhd


byklerin terk ettii yolun balangcndaki makamlardan birisi sayar. Byklerin
zhd terklerinin nedeni, slklarmda Allaha ermi olmalardr. Zht ise ulhiyet
mertebesinde bir dayanaa sahip deildir.

Zht, keif gelmedii srece, kula elik eden bir makamdr. Perde kalp gznden
kalktnda ise insan zht etmez ve zhde gerek de olmaz. nk kul, kendisi iin
yaratlm bir eye kar zahit davranmaz. Bir insan, kendisi uruna yaratlm bir
eye kar zahit olabilir; kefe ulaan kimse iin ise byle bir ey sz konusu deil
dir. u halde zhd kabul etmek, gerekte tam bir bilgisizliktir. nk benim
kendisine kar zahit davranacam herhangi bir eyim yoktur. Bana ait olan ise,
kendisinden ayrlmamama imkn vermez. Peki, zht nerede kald? ( f t h t , ii:178)

731
Zht

Hakk grm olsaydn, zahit olmazdn, nk Allah yaratklarnda zahit deildir.


Halbuki sadece Allah vardr. Peki, zhtte kimin zelliiyle ahlaklanacaksn? Bu
yzden gerek ilme gre, zhdn dayana yoktur ve terk edilmesi de ehl-i cem'e
gre [ilahi ve kevn zellikleri kendinde toplam kimseler] farzdr, (ftuhat, ii:1 7 8 )

O halde zht, tbnl-Aab nin gznde, gereklik dzleminde hi bir zaman mevcut
deildir.

NOTLAR:
' Zht tevik edilerek kurumlamamtr; nk Kuranda Allah zahitleri sever" diye bir ifade yoktur.
2 lbnl-Arab insann sadece talebi terk etmek suretiyle zahit olduuna delil getirir: Zevk sahibinin dn
yay ve ona arzu duymay terk iin kalbinde ilahi bir eser bulmas gerekir." (el-Ftuhtl-Mekkiyye, c. II,
s. 178)
3 Sofilerin tasavvuf hakkndaki grleri eliiktir, ancak bunlar e ayrmak mmkndr: a) zht zahi
re yneliktir, Haan Basri, Abdullah b. Mbarek, b) Zht hem zahir, hem de btna ynelik olmaldr,
Cneyd-i Badadi, c) Zhd btna ynelik gren, Sfyan Sevri gibi (Bkz. Kueyri, Risale, s. 55 vd). Zht
hakknda bkz. Kueyri, Risale, s. 55vd; Muhasibi, Kitabul-Mesail, s. 44; Ahmed b. Hanbel, Kitabuz-Zhd.

732
KAYNAKA

Ibnl-Arabnin Eserleri - Yazma Eserler

Bulgatul-gavvas. Riyad el-Malihin zel ktphanesi, am.


Davetii esmaillahi'l-hsna. Zahiriyye, am, no. 7457.
el-Esiletl-laika alel-esiletil-faika. Zahiriyye, am, no. 4266.
el-Insanl-klli. Zahiriyye, am, no. 4865.
el-lttihadl-kevnfi hazretil-ihadil-ayn. Seyyid Refik Hamdann zel ktphanesindeki yaz
ma, am.
el-Maksadl-etemfil-iarat. Zahiriyye, am, 123.
el-Muknifi-izahis-sehli'I-miimteni. Zahiriyye, 5570.
er-Risaletl-gavsiyye. Zahiriyye, am, 6824.
Icaze lil-melikil-muzaffer. Zahiriyye yazmas, no. 4679.
laratul-Kuran. Seyyid Refik Hamdann zel ktphanesindeki yazma, am.
Kimyas-saadet ve buluul-iradefi-mana kelimeteyi'$-$ehade. Riyad el-Mahilin zel ktphane
si, am.
Kitabu sfat clusil-murtad veI-halvet. Zahiriyye, am, 123.
Kitabul-Hak. Zahiriyye, am, 123.
Kitabul-halvet. Seyyid Refik Hamdann zel ktphanesindeki yazma, am.
Kitabul-hve. Riyad el-Mahilin zel ktphanesi, am.
Kitabul-yakn. Zahiriyye, am, no. 5517.
Marifetl-kenzil-azm. Zahiriyye, am, 5570.
Mefatihul-gayb. Riyad el-Malihin zel ktphanesi, am.
Meratibt-takva. Zahiriyye, am, 5570.
Meahid'l-esrari'l-kudsiyye. Riyad el-Malihin zel ktphanesi, am.
Minhacut-teracim. Darl-kutubil-msriyye, Kahire, no: 9.
Miratl-arifin, Seyyid Refik Hamdanm zel ktphanesindeki yazma, am.
Miratl-meanifi idraki'l-alemil-insani. Zahiriyye, am, 19.
Nshatu'l-Hak. Zahiriyye, am, 5570.
Risale fil-ervah. Zahiriyye, am, 5433.
Risale fi-mrifeti'l-aktab. Zahiriyye, am, 123.
Risale tenhihi'l-Jhm. Zahiriyye, am, no. 4865.
Risle-i kavaidil-klliyye fi-marifeti tecelli'-esmail-ilahiyye. Zahiriyye, am, no. 5963.
Risale-i srril-muhabbet. Darl-ktbil-Msryye, Kahire, 320.
Risalet makamil-kurbet, Darl-kutubil-msriyye, Kahire, no. 9.
Risalet'l-esrar Bil-bai zahere'l-vcd. Zahiriyye, am, no. 123.
erh halin-naleyn. ehit Ali Paa (Sleymaniye), stanbul, 1174.
cunul-mesatn. Zahiriyye, am, 9205.
Tacr-resail. Seyyid Refik Hamdann zel ktphanesindeki yazma, am.

733
KAYNAKA

Tahrirul-beyan ji-takriri uabi'l-iman. Muti1el-Hafzm zel ktphanesi, am.

Basl Eserler:

Atka-i mugrib. el-Babil-halebi, Msr, tarihsiz.


Divan-eyhil-ekber. Bulak, 1271, Badat ktphanesi fotokopisi.
el-Celal ve'l-cemal. Haydarabad (Hind), birinci bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fotokopi
si. Resail Ibnil-Arab iinde.
el-Celale ve Hve Kelimetullah. Haydarabad (Hind), birinci bask 1948. Daru ihyait-trasil-
arabi fotokopisi. Resail bnil-Arab iinde.
el-Esfar an netaicil-esfar. Haydarabad (Hind), birinci bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fo
tokopisi. Resail bnil-Arab iinde.
el-Fenafl-mhede. Haydarabad (Hind), birinci bask 1948. Daru ihyai't-trasil-arabi foto
kopisi. Resail bnil-Arab iinde.
el-Ftht'l-Mekkiyye. Dar- sadr fotokopisi, Beyrut tarihsiz.
el-Ftht'l-Mekkiyye. Ed. Osman Yahya, el-Heyetl-msryyetil-mme lil-kitab, . bask (sa
dece ilk alt cz).
el-Istlahat. Mektebe-i Lbnan, Beyrut, 1969 (Crcaninin et-Tarijatmm sonunda baslm).
el-lsra ila makamil-esra. Haydarabad (Hind), birinci bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fo
tokopisi. Resail bnil-Arab iinde.
el-kitab't-tezkari: Muhyiddin lbn'l-Arabjiz-zikra el-Mieviyyetil-samine li-miladihi. Ed. el-
Heyetl-msryyetil-mme lit-telif ven-ner, Kahire, 1969.
el-Mebadi ve'l-gayatfima tazammanehu hurujil-mucem minel-acaib vel-yat. Tahkik: zzet
Husriyye, matbaatl-ilm, am, 1971.
el-Mim ve'l-vav ve't-nun. Haydarabad (Hind), 1. bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fotoko
pisi. Resail tbni'l-Arab iinde.
et-Tecelliyat. Haydarabad (Hind), birinci bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fotokopisi.
Resail bnil-Arab iinde.
et-Tedbiratl-ilahiyye fi-slahil-memleketi'l-ilahiyye. Leyden, Brill, 1336 (Badat Ktphanesi).
et-Teracim. Haydarabad (Hind), birinci bask 1948. Daru ihyait-trasi'l-arabi fotokopisi.
Resail Ibni'l-Arab iinde.
Eyyam-en. Haydarabad (Hind), birinci bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fotokopisi.
Resail bnil-Arab iinde.
Fussul-Hikem. Ed. Ebul-Ala Afifi, Darl-kitabil-arabi, Beyrut, tarihsiz.
Hilyetl-ebdal. Haydarabad (Hind), birinci bask 1948. Daru ihyait-trasi'l-arabi fotokopisi.
Resail Ibni'l-Arab iinde.
Ina'd-devair. Leyden, Brill, 1336.
Kitabu'l-elif. Haydarabad (Hind), birinci bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fotokopisi.
Resail Ibni'l-Arab iinde.
Kitabul-ezel. Haydarabad (Hind), birinci bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fotokopisi.
Resail Ibnil-Arab iinde.

734
KAYNAKA

Kitabul-ktb. Haydarabad (Hind), . bask, 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fotokopisi. Resail


bnil-Arabi iinde.
Kitabul-mesail. Haydarabad (Hind), 1. bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fotokopisi. Resail
lbril-Arabi iinde.
Kitabul-ya. Haydarabad (Hind), 1. bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fotokopisi. Resail
bnil-Arabi iinde.
Kitab-ahid. Haydarabad (Hind), birinci bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fotokopisi.
Resail bni'l-Arabi iinde.
Menzilul-kutub. Haydarabad (Hind), 1. bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fotokopisi.
Resail bnil-Arabi iinde.
Mevakiu'n-ncum. Matbaats-saade, Msr, 1325.
Muhadaratl-ebrar ve msameret'l-ahyar fil-edebiyyat ven-nevadir vel-ahbar. Darl-
yakazatil-arabiyye, Beyrut, 1968.
Nakul-fuss. Haydarabad (Hind), 1. bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fotokopisi. Resail
bni'l-Arabi iinde.
Risale ilel-imam er-Razi. Haydarabad (Hind), birinci bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fo
tokopisi. Resail bnil-Arabi iinde.
Risale La-yeulu aleyh. Haydarabad (Hind), birinci bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi foto
kopisi. Resail bni'l-Arabi iinde.
Risaletl-envar. Haydarabad (Hind), birinci bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fotokopisi.
Resail bnil-Arabi iinde.
Risaletl-hikem. eyh Abdlkadir ed-Dhanm himayesinde yaynlanmtr. Halep, tarihsiz.
Risaletl-intisar. Haydarabad (Hind), birinci bask 1948. Daru ihyait-trasil-arabi fotokopisi.
Resail bni'l-Arabi iinde.
Ruhu'l-kuds Ji-muhasebetin-nejs. Tahkik: zzet Husriyye, matbaatl-ilm, am, 1970.
akkul-cyub. 1. bask, Matbaats-saade, Msr, 1325.
eceretl-kevn. Iskenderiyye, tarihsiz.
Tezkiretl-havvas. Ed. doktora tezi iinde Roger Dolader, Camiat Leyi III, 1975.
Tuhfetu's-sefere ila hazretil-berere. Tahkik: Riyad el-Malih, Darl-ktbil-Lbnani, Bey
rut,1973.
Ukletl-mstevfiz. Leyden, Brill, 1336 (Badat ktphanesi fotokopisi).

Dier Kaynaklar (Yazma Kaynaklar):

Abdurrahman el-Krdi, Kitabu erhil-celale, Seyyid el-Muti ktphanesi, am. Muhtemelen


yazma, mellif hatt ok kymetli bir nshadr.
Abdlgani en-Nablusi, Bakiyyetullah hayrm badel-jena, Zahiriyye, am, 6069, yazarn talebesi
el-Beytemaninin el yazsyla.
Abdlgani en-Nablusi, Tahkiku manal-mabudJi klli sureti klli mabud, Zahiriyye, am, 4008.
Abdlgani en-Nablusi, Verdl-verd vefeyz'Tbahril-mevrud, Riyad el-Malih zel ktphanesi,
am. Bu eser, es-Salat'l-feyziyye veya es-Salavatl-kbra veya es-Salatl-kbra veya es-

735
kaynaka

Salavatii'l-Muhammediyyc adl lbnl-Arabnin eserinin erhidir. Bu eser H. 1273 ylnda s


tanbulda baslmtr ve yedi tane erhi vardr.
Abdlgani en-Nablusi, Ziyadet'l-bastafi-beyani'l-ilmi nokta, Zahiriyye, am, 1417.
Abdlkerim el-Cili, el-Ayniyye, Zahiriyye yazmas, am, 6169.
Abdlkerim el-Cili, Hakkat'l-yakn, Ryad el-Malih zel ktphanesi, am.
Abdlkerim el-Cili, erh mkilati'l-el-Ftht'l-Mekkiyye, Osmaniyye ktphanesi yazmas,
Halep, 761.
Abdlkerim el-Cili, iir, Vataniyye ktphanesi yazmas, Paris, 3430.
Abdrrezzak el-Kaani, Istdahatus-sufiyye, Evkaf yazmas, Halep, 685.
Abdrrezzak el-Kaani, erhu ebyati lbn'l-Arab, Zahiriyye yazmas, am, 5963.
Ahmed b. smail b. Zeynel-abidin el-Berzenci, Risalet't-tahkikati'l-ahmediyyefi-himayetil-
haktkatil-Muhammediyye, Mektebe-i criyye, am, tarihsiz.
Bedr el-Habei, el-lnbdh ala-tarikillah, Zahiriyye, am, 5517.
Davud el-Kayseri, Matlau hususil-kelimfi-maani Fussu'l-Hikem, Riyad el-Malih zel ktpha
nesi, am.
Davud el-Kayseri, Risale fi-ilmil-hakaik, Zahiriyye, am, 9420.
Davud el-Kayseri, Risaleji-izahi badi esraril-tevilatil-Kuran, Zahiriyye, am, 6824.
Davud el-Kayseri, erh Taiyye li-lbni'l-Farz, Riyad el-Malih zel ktphanesi, am.
Davud el-Kayseri, Tevilatl-Kuran, Zahiriyye, 6824.
bn Kas, Flalun-naleyn ve iktibasul-envar min-mevdiil-kademeyn, ehit Ali Paa
[Sleymaniye], Trkiye, 1174.
bn Sevdekin, Risale fi ilmit-tasavvuf, Zahiriyye ktphanesi, yazma, am, no. 8080.
lzzeddin Abdsselem b. Ganaim el-Makdisi, Istdahatus-sufiyye, Zahiriyye, am, 5524.
Kuran e-ehrazuri, erh risaleti Fadlullah el-Hindi el-Msemmat bit-tuh/etil-mrsele, Riyad
el-Malihin zel ktphanesi, yazma, am.
Kuran e-ehrazuri, Tenbihul-ukul, Zahiriyye, am, 8138.
Muhammed b. Abdirresul el-Berzenci, el-Cazib'l-gaybifi-erhil-canibi'l-garbifi halli mkilt
tbni'l-Arab, yeni bir yazma nshas, Riyad el-Malih ktphanesi, am.
Rehu'z-zlal fi-stdahil-meayih. ehit Ali Paa (Sleymaniye), 1380.
Sadeddin el-Hamevi, en-Necat mi-erri's-sfat, Zahiriyye, am, 6423. Bu eser yanllkla lbnl-
Arabye nispet edilir.
Sadreddin Konev, Letaifl-alamfi-iarati ehlil-ilham, Konevye nispet edilir [Bu eser
Konevye nispet edilse bile yazan Konev deildir. Bununla birlikte eserin yazar tam ola
rak tespit edilememitir. zellikle vahdet-i vcd ekolndeki terimleri ele almas bak
mndan en nemli terimler szl olan bu eser tarafmzdan Trkeye evrilmi ve gerek
Msr ve gerekse randa yaplan basklarda nispet edilen Abdrrezzak Kaaniye nispet e-
dilerek 2004 ylnda z Yaynclk tarafndan yaynlanmtr ]
Sadreddin Konev, Risaletut-tevhid, 918 tarihli Ebu Bekir ez-Zebbah el-Hanbelinin el istinsah,
Riyad el-Malih zel ktphanesi.

736
kaynaka

Matbu Kaynaklar:

Abdullah b. Abdulmuttalis b. Abbas, Tenvir'l-mkbas min tefsiri lbn Abbas, el-Mektebet-


uubiyye. Kahire, tarihsiz,
Abdullah Muhammed b, Ali b, Hseyin et-Tirmizi el-Hakim, Beyan'l-fark beyne's-sadr ve'I-
kalb ve'l-fuad ve!-lb, Kahire, 1958.
Abdullah Muhammed b. Ali b. Hseyin et-Tirmizi el-Hakim, Hatml-evliya, tahkik: Osman
Yahya, Beyrut, 1965.
Abdullah Muhammed b. Ali b. Hseyin et-Tirmizi el-Hakim, Selatl-arifin ve bustanul-
muvahhidin, stanbul, 1294, Dar- sadr; Beyrut, tarihsiz. Nevadirul-usul fi-marifeti
ehadisir-rasul.
Abdullah Muhammed b. Ali b, Hseyin et-Tirmizi el-Hakim, Tahsil nezairil-Kuran, 1. bask,
tah. H. Zeydan, Matbaats-saade, Kahire, 1969.
Abdullah Muhammed b. Yezid el-Kazvini lbn Mace, es-Snen, tahkik: Muhammed Fuad
Abdlbaki, Dar ihyayil-ktbil-arabiyye, Kahire, 1952.
Abdurrahman b. Ebu Bekir es-Suyuti, el-Camil-kebir veya Cem'u'l-cevmi, Mecmaul-
buhusil-islamiyye, Msr, 1973.
Abdurrahman b. Muhammed el-Ensari el-Maruf bi-ibn Debba, Meariku envaril-kulub ve
mefatihi esrari'l-guyub, tahkik: H. Ritter, ed. Dar- sadr, Beyrut, 1379 (h.).
Abdurrahman el-Cami, erhli Fussu'l-Hikem, Nablusinin erhiyle birlikte, Cevahirun-nusus
fi-halli kelimatil-fusus, Matbaatl-emal, 1304.
Abdurrahman el-Cami, Tercmetl-levaih, Haydarabad-Dekkan, tarihsiz.
Abdurrahman es-Slemi, Tabakatus-sufiyye, tah. nureddin eribe, Kahire, 1969.
Abdurrahman lbn Haldun, el-Mukaddime, 4. bask, Dar ihyait-trasil-arabi, Beyrut.
Abdurrahman lbn Haldun, ifa's-sail li-tehzibi'l-mesail, ed. el-Eb Abduh Halife, el-Matbaatl-
kaslikiyye, Beyrut, 1956.
Abdlhak lbn Sebin, er-Risalet'l-fakiriyye, ed. Abdurrahman Bedevi, Resail lbn Sebin i-
inde, el-Messesetl-msryyetil-mme lit-telif ven-ner, Kahire, 1965.
Abdlkerim el-Cili, el-lnsan'l-kamilfi-marifeti'l-evail vel-evahir, Matbaa-i hicazi, Mektebe-i
Muhammed Ali Sabih ve evladuhu, Kahire, 1949 [Eser Abdlaziz Mecdi Tolun tarafndan
Trkeye evrilmi, Do. Dr. Seluk Eraydn, Ekrem Demirli ve Abdullah Kartal tarafn
dan yeni harflere aktarlm, z Yaynclk tarafndan 1999da yaymlanmtr],
Abdlkerim el-Cili, el-sfar an risaleti'l-envar fima-yetecella li-ehliz-zikr mine'l-envar, am,
1929.
Abdlkerim el-Cili, Meratibl-vcd, Mektebe-i cndi, Kahire, tarihsiz.
Abdlkerim e-ehristani, Nihayetl-ikdamfi-ilmil-kelam, Londra, 1931.
Abdlvehhab e-arani, el-Envaru'l-kudsiyye fi-marifeti kavaidis-sufiyye, tahkik: Taha
Abdybaki ve Muhammed d e-afii, el-Mektebetl-ilmiyye, Kahire, 1962.
Abdlvehhab e-arani, el-Yevakit vel-cevahirfi-beyani akaidil-ekabir, 2. bask, Darl-marife,
Beyrut, tarihsiz.

737
KAYNAKA

Abdsselam b. brahim el-Lekani, erha Cevheretit-tevhid, tahkik: Muhammed Muhyiddin


Abdlhamid, 2. bask, Matbaats-saade, Msr, 1955.
Ahmed b. Hanbel, el-Msned, el-Meymuniyye, Msr, Kahire, 1313.
Ahmed b. ldris, Ahzabu'n-nasr, Beyrut, 1389.
Ahmed b. Muhammed b. Acibetl-Hsna, Miracu'-teevvuf ila-hakaikit-tasavvuf 1. bask, ti
dal matbaas, am, 1937.
Ahmed Ibn Faris, Mucemu mekayisil-lga, tahkik: Abdsselam, Muhammed Harun, 2. bask,
Mustafa el-Babul-Halebi matbaas, Kahire, 1970.
Ahmed Ibn Turabek, en-Nutkul-meJhum min-ehlis-samtil-malum, el-Matbaatl-meymniyye,
Msr, el-Bab'l-halebi, Kahire, 1308.
Ali b. Muhammed Ibn Irak, Tenzih-jeriati'l-merfua anil-ahadisi'l-mevzua, tahkik:
Abdlvehhab Abdllatif ve Ahmed Sddk el-Gamari, Kahire ktphanesince baslmtr,
Kahire, 1378.
Bali Efendi, erha Fussu'l-Hikem, Matbaa-i nefisiyyetil-osmaniyye, 1309.
Ebu Bekin Ibn Fevrek, Mkil'l-hadis ve beyanuhu, 1. bask, Haydarabad, 1362.
Ebu Bekir Ahmed b. Hseyin b. Ali el-Beyhaki, el-Esma ve's-sfat, tahkik: Muhammed Zahid
el-Kevseri el-Hanefi, ed. Dar ihyait-trasil-arabi, Beyrut, tarihsiz.
Ebu Bekir Ahmed b. Hseyin b. Ali el-Beyhaki, Muhtasar uabi'l-iman, el-Matbaatl-mnire,
Kahire, 1355.
Ebu Bekir b. Ali b. et-Tayyib el-Bakillati, et-Temhidjir-red ale'l-melahide ve'r-rafida, tahkik:
Ebu Ride, Darl-fikril-arabi, Kahire, 1947.
Ebu lbad er-Rendi, er-Resail's-sura, tahkik ve ed. Paul Nwyia, Darl-mark, Beyrut, 1974.
Ebu Isa Muhammed b. sa et-Tirmizi, es-Snen, yay. zzet Abid ed-Deas, 1. bask, Metabiul-
fecr. Humus, 1967.
Ebu Ishak brahim b. es-Srri ez-Zeccac, Tefsir esmaillahi'l-hsna, tahkik: Ahmed Yusuf ed-
Dekkak, Matbaa-i Muhammed Haim, am, 1975.
Ebu Muhammed Ali Ibn Hazm el-Endlsi, el-Fasl fil-milel ven-nihal, Badat ktphanesi fo
tokopisi, tarihsiz.
Ebu Muhammed el-Kasm b. Ali el-Hariri, Drretl-gavvas fi-evhamil-havvas, 1. bask, stan
bul, 1299.
Ebu Muhammed Sehl b. Abdullah et-Tsteri, Tefsirul-Kuranil-azim, Matbaatus-saade, Kahi
re, 1908.
Ebu Nasr es-Serrac, el-Luma [Eser Prof Dr. H. Kamil Ylmaz tarafndan slam Tasavvufu ady
la Trkeye evrilmi. Altnoluk Yaynevi tarafndan yaymlanmtr], tahkik: Abdlhalim
Mahmud, Kahire, 1960.
Ebu Said Ahmed b. sa el-Harraz, et-Tarik ilellah, tahkik: Abdlhalim Mahmud, mektebe-i
daril-urube, Kahire, 1950.
Ebu Yahya Zekeriya b. Muhammed el-Ensari, Menazils-sairin, el-Babil-halebi, Kahire, 1328.
Ebu Yahya Zekeriya b. Muhammed el-Ensari, erhi Risaletil-Kueyriyye, ed. Abdlvekil ed-
Derubi ve Yasin Arata, Camid-derviiyye, am, tarihsiz.

738
KAYNAKA

Ebul-Ferec Abdurrahman b. el-Cevzi, el-Mevzuat, Medine, 1386.


Ebul-Hasen el-Eari, el-lbane an-usulid-diyane, Haydarabad (Hind), tarihsiz.
Ebul-Hasen el-Eari, el-Luma fi'r-red ala ehli'z-zey vel-bida', tahkik: Hamude el-Hanci, Kahi
re. 1955-
Ebul-Hasen el-Eari, Makalatul-islamiyyin, tahkik: Muhammed Muhyiddin Abdlhamid, 2.
bask, Mektebetn-nehdatil-Msrtyye, Kahire, 1969.
Ebul-muis Hseyin b. Mansur el-Hallac, Divan, 1. bask, ed. Kamil e-eybi, Badat, 1974.
Ebul-mugis Hseyin b. Mansur el-Hallac, et-Tavasin, ed. Massignon, Paris, 1913.
Emir Abdlkadir el-Cezairi, d-Mevakf, Darul-yakazatu'l-arabiyye, am, 1976.
Fahreddin er-Razi, el-Erbainfi-usulid-din, Haydarabad, 1353.
Fahreddin er-Razi, Levamil-beyyinat fi'l-esma ves-sfat, 1. bask, Msr, 1323.
Fahreddin er-Razi, Mejatihul-gayb, 1. bask, Matbaa-i hayriyye, 1308.
Fahreddin er-Razi, Muhassalu efharil-mtekaddimin ve'l-mteahhirin minel-ulema ve'l-hkema
ve'1-mtekdlimin, Matbaa-i Hseyniyye, Kahire, 1323.
Hafz Ebu Bekir Abdullah b. Muhammed b. Ebi eybe el-Abbasi, Kitabul-iman, el-Matbaatu'l-
umumiyye, am, 1385.
bn Hbban el-Besti, Ravzatl-ukala ve nzhetl-fudela, el-Babl-halebi, Kahire, 1955.
lbn Kayyim el-Cevziyye, Medarics-salikin, tahkik: Muhammed Samed, Darl-kitabil-arabi,
Beyrut, 1972.
lbn Sevdekin, Kef'l-gayat fi-erhi ma iktenejet aleyhit-tecelliyat. lbn Sevdekinin imlasyla bir
likte erh. Ed. Osman Yahya, el-Mark, Beyrut, 1967.
di ir, Kitabu elfazi'l-farisiyye, el-Matbaatl-kaslikiyye, Beyrut, 1908.
mamul-haremeyn el-Cveyni, el-lrad ila kavatil-edillefi-usulil-itikad, Matbaats-saade, Ka
hire, 1950.
tmamul-haremeyn el-Cveyni, Lemu'l-edille, tahkik: Hseyin Mahmud, 1. bask, el-
Messesell-msryye, Kahire, 1965.
smail Acluni, Kejl-hafa ve mzil'l-ilbas amma itehere minel-ahadis ala elsineti'n-nas, Dar-
ihyait-trasil-arabi, Beyrut, 1351.
Kad Abdlcabbar el-Hemedani, Firak ve tabakat'l-Mutezile, tahkik: Ali en-Near, Darul-
matbaatil-camia, Msr, 1972.
Kad Abdlcabbar el-Hemedani, erhu'l-usulil-hamse, 1. bask, Kahire, 1965.
Lisanddin el-Hatib, Ravzatut-tarifbil-hubbi'-erif, tahkik: Abdlkadir Ahmed Ata, ed.
Darl-fikril-arabi, Kahire, 1968.
Muhammed b. Abdullah b. Abdurrahman ed-Darimi, es-Snen, tidal mat., am, 1349.
Muhammed b. smail el-Buhari, es-Sahih, Dar ihyait-trasil-arabi, Beyrut, tarihsiz.
Muhammed b. smail el-Buhari, Sahih-i Buhari, bi-erhil-Kirmani, bs. Abdurrahman Mu
hammed, el-Matbaat'l-behiyye, Msr, kahire, 1937.
mer lbn Farz, Divan, tahkik: Fevzi Atv, e-irketl-lbnaniyye lil-kitab, Beyrut, 1969.
Resail hvan- safa vehullanil-vefa, ed. Dar- Sadr ve Dar- Beyrut, Beyrut, 1957.

739
kaynaka

Ruzbihan Bakli e-irazi, Keful-esrar ve mkaefatl-envar, ed. Paul Nwyia, Mecelletl-


mark, Beyrut, 1970.
Seyfeddin el-midi, Gayet'l-meramfi-ilmil-kelam, tahkik: Haan Mahmud Abdllatif, Lcne
ihyait-trasil-islami, Kahire, 1971.
Seyyid erif ec-Crcani, et-Tarifat, Mektebe-i Lbnan, Beyrut, 1969.
Siraceddin lbn el-Mulakkin, Tabakatl-evliya, tahkik: Nureddin eribe, mektebetl-hanci,
Kahire, 1973.
Sleyman b. Eas el-Ezdi es-Sicistani Ebu Davud, es-Snen, tah. zzet Abid ed-Duas, 1. bask,
ed. Muhammed Ali es-Seyyid, Humus, 1970.
eyh Nasr b. Muhammed b. brahim es-Semerkandi, Tenbh'l-gafiln, el-Matbaat-arkiyye,
Kahire, 1322.
ihabddin Ebu Hafs mer b. Muhammed es-Shreverdi, 1. bask, Darl-ktbil-arabi, Bey
rut, 1966.
ihabddin el-Alusi, Rhul-meaniji-tejsml-Kuranil-azm ve's-sebil-mesani, el-Matbaatl-
mniriyye, Kahire, 1345 (h.), dar ihya-i trasil-arabi fotokopisi, Beyrut, Lbnan, tarihsiz.

740
HADS DZN

1) Allahn yaratt ilk ey senin peygamberinin nurudur, Ey Cbir!


Hadisi Abdzzezzak senediyle Cbir b. Abdullahtan yle diyerek rivayet etmitir: y
le dedim: Ey Allahn Peyfamberi! Anam babam sana feda olsun. Allahn yaratm oldu
u ilk eyin ne olduunu bana bildir? yle cevap verdi: 'Ey Cbir! Kukusuz Allah eya
dan nce ilk olarak kendi nurundan senin peygamberinin nurunu yaratmtr. Ardndan
bu nuru kudretiyle diledii her yerde dner hale getirmitir. Bu esnada ise ne kalem, ne
levha, ne Cennet ne Cehennem ne melek ne gk ne de yer yaratlmt. Allah lemi ya
ratmak istediinde, bu nuru drde blmtr: Birinci paradan Kalemi, kinciden Lev-
hay, ncden Ar yaratmtr." Hadis el-Mevahibde de byledir. Bkz. Acluni,
Kef'l-Hafa, 827, c. I, 265.

2) Adem toprak ve su arasndayken ben peygamberdim.


Sehavi yle demitir: insanlarn dillerinde dem toprak ve su arasndayken ben pey
gamberdim diye dolaan ifadeyi bu lafzla grmedim. Zerkei ise yle demitir: fade
nin bu lafzla bir asl yoktur. Bkz. Acluni, Kefl-hafa, 827, c. II, 129. dem ruh ve be
den arasndayken ben peygamberdim. Acluni yle demitir: el-Hakm bu ifadeyi -
dem ruh ve beden arasndayken ben peygamberdim lafzyla sahih bulmutur. Tirmiz
ve dierlerinde Eb Hureyrenin Hz. Peygambere yle syledii aktarlr: Ne zaman
peygamber oldun veya ne zaman peygamber olarak yazldn? Bunun zerine Hz. Pey
gamber dem ruh ve beden arasndayken ben peygamberdim demitir. Tirmiz hasen-
sahih hadis demitir. Hakim de hadisi sahih kabul etmitir. Bkz. Acluni, Kef'l-hafa, c.
II, 129.

3) Cevmil-kelim ile gnderildim, kalplere korku salmakla yardm olundum, uyurken bana yeryznn
hzineleri verildi ve elime kondu.
Bu hadisi Buhari, Mslim ve Nesai Eb Hureyreden rivayet etmitir. Sahih hadistir. Bkz.
Suyuti, el-Cami's-sair, Feyzl-kadir metni, c. III, 203, hadis no. 3149. Ayn zamanda
hadisi Beyhaki e-uabda, Eb Yala mer b. el-Hattabtan rivayet etmitir. bn ihab
Buharinin Sahihinde naklettii kadaryla yle demitir: Cevmil-kelim hakknda ba
na Allahn kendisinden nceki kitaplarda pek ok ey olarak yazlm eyleri bir veya iki
ey olarak toplayaca ulamtr. Sleyman en-Nevfeli yle demitir: Hz. Peygamber
az syler, onunla ok anlam ifade ederdi. Bkz. Acluni, Kefl-hafa, c. I, 287.

4) Kukusuz Allah yz bin dem yaratmtr.


Bu hadis tbnl-Arabnin el-Ftht'l-Mehkiyye'sinde (c. III, 549) geer; hadis kaynakla
rnda bulunamamtr.

5) Allah bu mmet iin her asrn banda dinleri yenileyen birisini gnderir.
Hadisi Sehavi el-Mekasidl-hasenede aktarm ve yle demitir: Hadisi Eb Davud S-
neninin el-Melahim blmnde Ibn Vehbden ve Taberani de el-Evsatta aktarmtr.

74i
HADtS DZN

Senedi sahih, btn ravileri de gvenilirdir. Hakim de el-Miistedrekinde bunu aktarm


ve sahih samtr. ez-Zeyn el-Irak senedi sahihtir demitir.

6) Halanz hurmaya sayg gsteriniz. nk hurma babanz demin toprandan yaratlmtr. Altnda
Meryem b. Imrann doum yapt aatan Allah'a daha sevimli gelen bir aa yoktur. Elerinize taze
hurma yediriniz. Bulamazsanz, temr yediriniz
Eb Ya'la ve tbn Ebi Hatem ve el-Ukayli zayf hadisler iinde zikretmitir, lbn Adi, lbn
Snni ve Ebu Nuaym Tfa'ta, ve lbn Merdeveyh Aliden rivayet etmitir. Bkz. en-Nebhani,
el-Fethiil-kebir, c. I, 227 (bs. el-Babl-haleb). Ayrca bkz. erhl-hadis fi-feyzi'l-kadir, c.
II, 94-

7) Allah Adn cennetini yaratm ve aalarn eliyle dikmitir. Ardndan benimle konu demi o da yle
demitir: Kukusuz ki mminler kurtulua ermitir.
Hadisi el-Hakem Tefsirde Enesten aktarm ve sahih" demitir. Bkz. Feyz'l-kadir, c. III,
444-

8) Allah yaratklara yadrgayacaklar bir surette tecelli eder ve Ben sizin en yce Rabbinizim der. Bu
nun zerine onlar "Senden Allaha snrz" derler.
Hadisin ba yledir: Kyamet gn Allah bildiklerinden baka bir surette kendilerine
gelir ve Ben sizin Rabbinizim der. Onlar ise Senden Allaha snrz, biz Rabbimiz bi
ze gelinceye kadar burda bekleyeceiz, Rabbimiz bize geldiinde ise onu tanrz derler.
Allah kendilerinin tandklar surette onlara gelir ve Ben sizin Rabbinizim der. Bunun
zerine onlar Sen Rabbimizsin derler ve ona uyarlar. Cehennem kprs kurulur ve
Allah buyurur ki: Herhangi bir eye tapan varsa imdi ona uysun. Hadisi lbnl-Arab
Eb mame senediyle Mikatl-envarmda zikreder. arih yle demitir: Bu hadisi
Mslim Eb mame hadisinden aktarmtr.

9) Hud suresi ve kardeleri beni kocaltt.


Hadisi lbn Merdeveyh tefsirinde Enesten; lbn Asakir ise Tarihinde Muhammed b. A-
liden mrsel olarak aktarmtr. Ayrca eyh Eb b. Hbban Kuran tefsirinde Eb lmran
el-Cveyniden rivayet etmitir. Bkz. el-Camiu's-sair, Feyz-i kadir metninde, c. IV, 169.

10) Hepiniz obansnz, gttklerinizden mesulsnz. mam obandr, o da gttklerinden sorumludur.


Kadn einin evi zerinde bir obandr. O da gttklerinden sorumludur. Hizmetkr efendisinin malnn
obandr, o da gttnden sorumludur. u halde hepiniz obansnz ve gttklerinizden sorumlusu
nuz.
Bu hadisi Ahmed b. Hanbel Msned'inde; Buhari, Mslim, Eb Davud ve Tirmiz de lbn
merden rivayet ederler ve sahih olduuna iaret etmilerdir. Bkz. Feyz'l-kadir, c. V,
38; Kefl-hafa, 115; el-Fethl-kebir, c. II, 330. lbn Hibban hadisi er-Ravza'da zikretmitir,
s. 244.

11) Cabir b. Abdullahtan: mer b. el-Hattab elinde bir ehl-i kitaptan alm oluduu bir sayfayla Peygam
berin huzuruna gelmi, onu Peygambere okumu, bunun zerine Peygamber kzm ve yle demi:

742
HADS DZN

Canm elinde tutana yemin ederim ki, ben size onun temiz ve durusunu getirdim. Onlara hibir ey
sormayn. Bir ey sorarsanz size doruyu sylerler siz ise onu yalanlarsnz veya size bir btl getirirler
siz de onu tasdik edersiniz. Canm elinde tutana yemin olsun ki, ayet Musa diri olsayd, bana uyard.1'
Ahmed b. Hanbel, Msned, c. III, 387.

12) Allah'n yaratt ilk ey akldr. Ardndan ona ynel demi o da ynelmi. Sonra yle demi: izze
tim ve celalim hakk iin! Bana senden daha erefli gelen bir ey yaratmadm. Seninle alrm, seninle
cezalandrrm.
Saan, gr birliiyle uydurma bir hadis olduunu sylemitir. Bkz. Acluni, Keful-
hafa, c. I, 263.

13) Allah beyaz bir inci yaratm, o inciden parlak bir anber yaratmtr. Bu anber ile Ayet'l-Krsiyi
yazm, izzet ve kudreti zerine yemin etmi ki: Kim bir ayet renir ve hakkn verirse, Allah ona Cen
netin sekiz kapsn acaktr; o da bu kaplardan dilediinden girer.
Bu hadisi lbn Irak, el-Mevzuatta c. I, 297de zikretmi ve yle demitir: Darimi onu tbn
Abbas hadisinden aktarm ve yle demi: 'Dedim ki: Bu hadiste bir topluluk var ki, on
lar tammyorm, Allah en iyisini bilir. Bkz. lbn Irak, Tenzihu-eria anil-ahadisil-
mevzua, c. I, 297, bs. Mektebetl-kahire, Msr.

14) Nefsini bilen Rabbini bilmitir.


lbn Teymiyye uydurmadr demitir. Ondan nce ise Nevev sabit deildir demitir.
Ebul-Muzaffer b. Semani el-Kavati'de merfu olduunun bilinmediini, sadece Yahya b.
Muaz er-Raziden aktarldn, yani onun sz olduunu sylemitir. bnl-Gars
Nevevnin sabit deil szn aktardktan sonra yle demitir: Fakat sufilerin kitapla
r bu hadisle doludur ve onu hadis balamnda kullanrlar." Hafz es-Suyutinin bu hadis
hakknda el-Kavlul-ebeh fi hadisi men arefe nefsehu fekad are/e rabbehu diye isimlendirdi
i bir risalesi vardr. Maverdinin Edebud-dnya ved-din adl kitabnda Hz. Aienin yle
syledii zikredilir. Hz. Peygambere Allah en iyi bilen kimsedir diye sorulmu, o da
Kendi nefsini en iyi bilendir demitir. Bkz. Acluni, Kefl-hafa, c. II, 362.

15) merin yle syledii rivayet edilir: Bir gn Hz. Peygamberin yanndayken anszn elbisesi bembe
yaz, sa simsiyah bir adam kageldi. Uzun bir yoldan gelmi gibi grnmyordu ve bizden kimse onu
tanmyordu. Adam, Hz. Peygamberin nnde oturmu dizlerini dizlerine dayam ve ellerini dizlerinin
zerine koymu ve yle demi: Ey Muhammedi Bana Mslmanln ne olduunu bildir? Bunun ze
rine Hz. Peygamber yle demi: Mslmanlk Allahtan baka ilah olmadna ve Muhammedin Al
lah'n peygamberi olduuna tanklk etmen; namaz klman, zekt vermen, oru tutman, gcn yetiyorsa
hacca gitmendir. Adam, Doru syledin demi. mer yle demi: Adamn hem soru sorup ardndan
tasdik etmesine ardk. Ardndan "Bana imandan haber ver? demi. Bunun zerine Hz. Peygamber:
Allaha, meleklerine, kitaplarna, peygambelerine ve ahiret gnne inanman, kadere ve iyiliine ve kt
lne inanmandr. Adam Doru syledin demi. Ardndan Bana ihsann ne olduunu bildir? demi.
Hz. Peygamber yle demi: hsan Allah' grrcesine ibadet etmendir. Sen Onu grmesen bile O seni
grr.

743
HADS dizini

Hadisin erhi iin bkz. bn Receb el-Hanbeli, Kitabu camiil-ulum vel-hikem, s. 20, bs. el-
Babl-halebi, Msr, 1950. Ayrca, Feyzl-kadir, c. III, 173. Hadisi Buhari, e!-Camiinde, c.
I, 192, man blmnde zikretmitir. Mslim, c. I, 18, man" kitabnn banda; Eb
Davud Seninde II/526 (bs. el-Babl-halebi), Snnet ve kader blmnde; Tirmiz, 1-
man blmnde, no. 2613; bn Mace, c. I, 17, man; Ahmed b. Hanbel, Msned, c. I, 27,
51, 53. 3' 9. c. II, 107, 426; c. IV, 129,164. Bkz. lbnl-Arab, Tuh/et's-sefere, 81, (bs. Darl-
ktbil-Lbnani, Beyrut, 1973).

16) Mezzin iin sesinin ulat yere kadar sesini duyan ya kuru her ey mafiret diler.
Hadisi Ahmed Eb Hureyreden rivayet etmitir, bkz. el-Fethl-kebir, c. I, 364; Suyuti, el-
Camiul-kebir, c. III, 1949, (bs. Mecmaul-buhusil-islamiyye, Msr). Suyuti hadisi
Ahmedin Msnedinde zikrettiini ve bn Macenin de Sneninde c. I, 240da Eb
Hureyreden zikrettiini sylemitir.

17) Kadnlar erkeklerin yarsdr.


Eb Davud Taharet kitabnda c. 1, 162; Tirmizi, Taharet, c. I, 127; Darimi, el-Vudu, I, 195,
Enesten rivayet edilen Kadn ryasnda erkein grdn grr blmnde; Ahmed,
Hz. Aieden Msnedinde c. VI, 256 ve mm Selemeden rivayet eder, c. VI, 377.

18) Hz. Peygambere Herkesin bir eytan var mdr?" diye soruldu. 0 da yle dedi: Evet! Vardr." e
ninde mi, Ey Allahn peygamberi?" denilince yle cevap verdi: Evet benim de, fakat Allah bana ona
kar yardm etti ve o da Mslman oldu.
Mslim, bn Mesuddan mnafklarn zellikleri bahsinde, c. IV, 2168; Tirmizi, er-Rada,
c. IV, 132. Ebu sa Tirmizi yle demitir: Bu bu ynden garip hadistir.

19) Vere bir ip sarktsaydnz, Allahn zerine derdi.


Hadisi Tirmizi Eb Hureyreden merfu olarak zikretmi ve garip hadis olduunu sy
lemitir. Hafz b. Hacer yle demitir: Bu, Allahn bilgisinin btn blgeleri kapsad
anlamna gelir. Kef'l-hafa, c. II, 153.

20) Ben beni zikredenle birlikte otururum.


Deylemi isnat zinciri olmakszn Hz. Aieden merfu hadis olarak zikreder. Beyhaki ise
uabda Eb Kabdan aktarmi ve yle demitir: Hz. Musa yle demi: Rabbim! Bana
yakn msn, yaknsan sana dua edeceim. Yoksa benden uzak msn, o zaman sana nida
edeceim? Bunun zerine kendisine Ey Musa! Ben beni zikredenle birlikte otururum
diye nida edilmi. Hakim de hadisi zikretmi ve Enesten u lafzla sahih saymtr. Allah
yle demitir: Kulum! Ben senin zannma greyim ve beni zikrettiinde seninle berabe
rim." Kefl-hafa, c. I, 201.

21) Allahm! Azabndan honutluuna, cezalandrmandan balamana snrm. Sana senden sn


rm. Senin vgn yerine getiremem. Sen kendini vdn gibisin.
Mslim, Eb Davud, Tirmiz, Nesai, bn Mace Aieden (r.a.) rivayet etmilerdir. Sahih
hadis. Bkz. el-Feyzl-kadir, c. II, 139; Kef'l-hafa, c. 1, 190.

744
HADS DIZNt

22) Sen de hayretimi artr.


Gazali bu hadisi Medhal's-slk'te Allahm endeki hayretimi artr diye zikreder.

23) Benden sonra mmetim iinde hilafet otuz senedir, ardndan padiahlk balar.
Ahmed Msnedinde zikretmi, Tirmizi ve Eb Ya'la Msnedinde zikretmitir, lbn Hbban
Hz. Peygamberin klesi Sefineden rivayet etmitir. Ebu Davud Snnette, Nesai
Menakbda zikretmitir. Bkz. el-Mnavi, el-Feyz'l-kadir, c. III, 509). Ayrca mam Ahmed
Msnedinde; Tirmizi ve Ebu Ya'la Msnedinde; lbn Hbban Safihinde Sfeyneden riva
yet etmi ve Suyuti de hadisin sahih olduuna iaret etmitir (Bkz. Suyuti, el-Camis-
sair, III, 509). Kr. Rdvan Seyyidin aratrmas, Hilafet vel-Mlk, Mecelle-i uunu
arabiyye, s. II, 1981.

24) Hz. Peygamber gece yolculuunda kalemlerin czrtsn duyduu bir yere kadar yrtldn zik
retmitir.
Buhari Salat bahsinde, lbn Abbas'tan c. IV, 6, Bedl-halk bahsinde Enesten, 14/2;
Mslim, man" bahsinde, Enesten Buharinin hadisinin benzeri olarak c. I, 148te;
Ahmed Msnedinde V, 144te Enesten aktarmtr. Suyutinin Hasaist-talibul-lebibde I,
180 (bs. Darl-kutubil-ilmiyye, Lbnan, tarihsiz) zikredilir. Hz. Peygamber yle demi
tir: Yedinci ge ulatmda ise artk kalemlerin czrtsn duymadm."

25) Bir Bedevi gelmi, devesini ktrm ve balam. Hz. Peygamber namaz kldnda, bineini ge
tirmi ve ban zm, sonra binmi ve yle barm: Allah'm! Bana ve Muhammede merhamet
eyle, bize kimseyi ortak koma. Bunun zerine Hz. Peygamber "Adam m sapm yoksa devesi mi, ne
dersiniz? Ne sylediini duymuyor musunuz? demi. Onlar da Evet duyduk diye cevap vermi. Hz.
Peygamber yle demi: Allahn geni rahmetini daraltt. Allah yz rahmet yaratm ve bir rahmetini in
dirmi. Onun sayesinde cinleri, insanlar, hayvanlaryla btn yaratklar birbirine merhamet ederler.
Doksan dokuz rahmet ise kendi katindadr. Ne dersiniz, adam m sapm yoksa devesi mi?
Eb Davud zetle zikretmi, Ahmed ve Taberani Cndbten rivayet etmitir. Ahmedin
isnadndaki adamlar Eb Abdullah el-Ceminin dndakiler gvenilirdir. Hi kimse onu
zayf grmemitir.

26) Allah yaratklarn yarattnda, eliyle kendisi hakknda yle yazmtr: Kukusuz rahmetim gaza
bm gemitir.
Suyuti, el-Camil-kebir, c. III, 1604; Suyuti hadisi lbn Macenin Eb Hureyreden aktard
m sylemitir. el-Mnavi el-Feyzde c. III, 259, Tirmizi ve lbn Macenin hadisi Eb
Hureyreden rivayet ettiklerini sylemi ve sahih olduuna iaret etmitir.

27) Hz. Peygamber yrrken, ensardan bir gen Peygamberle karlam. Peygamber ona unu sor
mu: Harise! Nasl sabahladn? Harise: Allaha gerekten iman eden birisi olarak sabahladm. Hz.
Peygamber, yle demi: Bak bakalm! Her szn bir hakikati vardr? Haris yle cevap vermi: Ey
Allahn peygamberi! Nefsimi dnyadan tecrit ettim, geceleri namaz klyorum, gndzleri oruluyum.
Sanki, Rabbimin Ar zuhur etmi, ben de Cennet ehlinin ziyaretletiklerini; Cehennem ehlinin de, ate

745
HADS DZN!

te yardmlatklarn grmekteyim. Hz. Peygamber yle karlk vermi: Byle devam et! Bu, Allah'n
kalbini nurlandrd bir kuldur."
Taberani el-Kebirde

28) Mmin iin mmin birbirini tutan bir bina gibidir.


Buhari ve Mslim Edeb bahsinde; Tirmizl, Nesai Eb Musa el-Eariden aktarmtr.
Feyzl-kadir, c. VI, 252.

29) Allah'n doksan dokuz ismi vardr, kim onlar ezberlerse cennete girer.
Buhari, Mslim, Tirmiz ve lbn Macenin Ebu Hureyreden aktardklar bir hadis. bn
Asakir de Tarih'e mer b. el-Hattabdan aktarmtr. Suyuti Cemul-cevmide c. IV, 2367
aktarm ve yle demitir: Buhari, Mslim, Tirmiz, lbn Mace ve lbn Hbban Eb
Hureyreden aktarmtr."

30) Kukusuz Allahn yz rahmeti vardr. Bundan birisini yaratklarna taksim etmitir. Doksan dokuzunu
ise Kyamet Gnne ayrmtr.
Hafz Heysemi Mecmauz-zevaidde c. X, 214, yle demitir: Taberani ve Bezzar lbn
Abbastan aktarmtr ve isnad hasendir.

31) Beni yerim ve gm sdramad, mmin kulumun kalbi beni sdrd.


Hafz Sehavi yle demi: Gazali bu hadisi lhyadz (c. III, 15) zikretmi, kaynann Hafz
Irak olduunu ve herhangi bir asln grmediini sylemitir, lbn Teymiyye de byle
sylemitir ki, hadis Israiliyyatta zikredilir. Hadisin bilinen bir isnad yoktur. Ahmed b.
Zhd Vehb b. Mnebbehten aktarm ve yle demitir: Allah gklerin kapsn Ara
baksn diye Hazkil iin am. Bunun zerine Hazkil yle demi: Seni tenzih ederim,
ben seni yceltemem? Bunun zerine Allah yle demitir: Gkler ve Ar beni sdr
maktan kanmtr. Mmn kulumun yumuak kalbi beni sdrmtr. Hafz
Zerkeinin yle yazdn grdm: batl hadis. Taberanide bu hadisin Eb Utbe el-
Havelaniden bir ahidi vardr: Kukusuz Allahn yeryz ehlinden bir kab vardr.
Rabbinizin kab salih kullarnn kalpleridir. Bu kalplerden Allahn en ok sevdii, en
yumuak ve hassas olanlardr. Hadisin senedinde Bakiyye b. el-Velid vardr ki,
mdlestir. Bkz. Sehavi, el-Mekasdl-hasene, 373 (bs. el-Hanci, 1956).

32) Her ayetin bir zahiri, bir batn, haddi ve matla vardr.
fhyada (c. I, 99) Kurann bir zahiri, bir batn, haddi ve matlai vardr" lafzyla geen bir
hadistir. Hafz el-Irak el-Mugnide yle demitir: Bu hadisi lbn Hbban lbn Mesud ha
disinden kartmtr."

33) Allah demi kendi suretine gre yaratmtr.


Ahmed Msnedinde, Buhari ve Mslim Eb Hureyreden rivayet etmitir. Taberani ve
bakalar da ondan rivayet eder. Bkz. Feyz'l-kadir, c. III, 447. Hafz Zehebi Mizan'l-
itidal'de tevili sebebiyle hadisin ravilerinden birisi olan Hamdan b. Heysem hakknda sz
etmitir, c. I, 603 (d-Bab'l-halebi, Msr).

746
HADS DZN

34) Yaratklarn yaratmazdan nce Rabbimiz neredeydi? Hz. Peygamber yle cevap vermitir: Altnda
ve stnde hava bulunmayan Ama'dayd. Ar da suyun stndeydi.
Tirmizi Camiinde Tefsir" blmnde (c. VIII, s. 280) Ibn Rezinden aktarmtr. Eb sa
hasen hadistir demitir. Ibn Mace ise el-Mukaddime'de (c. I, s. 64), Ahmed Msnedinde
(c. IV, s. 11) Eb Rezinden aktarmtr.

35) Bilinmez bir hzineydim, bilinmek istedim, lemi yarattm ki, onunla bilineyim.
Sehavi el-Mekasdl-hasene, s. 327de Peygamberin sz deil ve sahih veya zayf bir se
nedi bilinmemektedir demitir. Keful-hafada ise yle denilmitir: Fakat anlam sahih
tir ve Ben insanlar ve cinleri bana ibadet etsinler diye yarattm ayetinden kartlmtr.
Bunun anlam, Ibn Abbasn tefsirine gre, beni bilsinler diye demektir. Bu sfilerin sz
lerinde genellikle geer, bu hadise itimat ederler ve ilkelerini ona dayandrr.

36) Kim ki mere kzar, bana da kzm demektir; kim ki mer'i sever beni de sevmi demektir. Allah
insanlara genel olarak deer verir, mer'e ise zel olarak deer verir. Allah'n peygamber gnderdii
her mmette bir sezgi sahibi vardr. Benim mmetim iinde yle birisi varsa o da mer'dir. Bunun zeri
ne Ey Allahn peygamberi! Sezgi sahibi nasl olur? diye sormu. Hz. Peygamber Melekler onun diliyle
konuur diye cevap vermitir.
Taberani el-Evsatta Ibn Said el-Hudriden aktarm ve yle demi: snatta Hasen
Basrinin hizmetkar Eb Sa'd vardr. Onu tanmam, dier raviler gvenilirdir. Heysemi,
Mecmcz-zevaid, c. IX, s. 69.

37) Mminin firasetinden korkun, nk o Allahn nuru ile bakar.


Acluni, Kejl-hafa, c. I, s. 41 (bs. Dar ihyait-trasil-arabi, Beyrut); Sehavi, el-
Mekasd'l-hasene, s. 902 (bs. el-Hanci, 1956, ed. Abdullah Muhammed es-Sddk).

38) Her doan ftrat zerine doar. Ebeveyni onu Yahudiletirir, Hristiyanlatrr.
Taberani el-Kebirde (c. 1, s. 260) no: 826, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35 Esved b. Seriden
aktarm, arih hadisi Ahmedin c. III, s. 435 ve c. IV, s. 24te rivayet ettiini sylemitir.
Mecma'z-zevaid, c. V, s. 316. Ahmedin isnadndaki baz raviler gvenilir ravilerdir.
Darimi hadisi 2466 numarayla, Hakim c. II, s. 123, Beyhaki ise c. IX, s. 77de zikretmitir.
Hakim Buhari ve Mslimin artlarna gre hadisi sahih saym, Zehebi de kendisine ka
tlmtr.

39) el-Cebbar ayan oraya koyar.


Buhari Te/sirde 18/104te Enesten, ayrca man ve Tevhit blmnde zikreder; Mslim
ise Cennet bahsinde (c. IV, s. 2187) farkl lafzdaki hadislerle birlikte zikreder. Tirmizi ise
Te/sirde (c. IX, 22) Enesten rivayet etmi ve hasen-sahih hadis, bu ynden gariptir" de
mitir. Ahmed Msted'inde (c. II, s. 369) Eb Hureyre ve Eb Said el-Hudriden aktar
mtr.

40) Kulun kalbi Rahman'n iki parma arasndadr.


Gazali fhyada (c. I, s. 102) zikretmitir. Hafz Irak Mslimin hadisi Abdullah b. -
merden aktardn sylemitir.

74 7
HADS DZN

41) Eb Bekir ok namaz kld veya oru tuttuu iin deil, gnlndeki bir sr nedeniyle sizden stn
olmutur.
Gazalinin hya'da (c. I, s. 23) zikrettii bir hadis. Hafz rak! Hakim Tirmizi'nin en-
Nevadirde Eb Bekir Abdullah b. el-Mzninin sz olarak aktardn sylemitir.
Merfu olduuna rastlamadm demitir.

42) Hz. Peygamber yle demitir: Kim benim bir velime dmanlk ederse, ben ona sava ilan ederim.
Kulum bana kendisine farz kldm eylerden baka bir ey ile yaklaamaz. Kulum bana srekli nafile
ibadetlerle yaklamaya devam eder. Ta ki ben onu severim, onu sevince de kendisiyle duyduu kula,
grd gz, kendisiyle tuttuu eli, yrd aya olurum. Benden bir ey isterse onu veririm. Bana
bir eyden snrsa, onu korurum. Mmin kulumun cann alrken ki kadar yaptm hibir ii kerih gr
medim ve tereddt etmedim. Kulum lm irkin grr, ben ise onun gecikmesini istemem.
lbnl-Arab bu hadisi Mikat'l-envarda (s. 77) zikretmitir. arihi de hadisi Buharinin
rekaik bahsinde Ebu Hureyre hadisi olarak aktardn syler. Ahmed, Hakim, Ebu Yala,
Taberani ve Ebu Nuaym b. Asakir ise mminlerin annesi Aieden aktarmlardr.
Taberani ise Eb mameden el-Kebirinde zikreder, lbn Snni Meymuneden, Kueyri
ise Resalesinde Enesten aktarr. Hadis sahih v esabit bir hadistir.

43) Rabbimiz her gece gecenin son te birlik vaktinde yakn semaya iner ve yle der: Bana dua ede
ne icabet ederim, benden isteyene veririm. Benden balanma dileyene mafiret ederim."
mam Ahmed Msnedinde, Buhari, Mslim, Ebu Davud, lbn Mace Ebu Hureyreden ri
vayet etmilerdir.

44) Ey insanlar! Dikkat ediniz, benden sonra peygamber sizden sonra da mmet yoktur. Dikkat ediniz!
Rabbinize ibadet ediniz ve be vakit namaznz klnz, orucunuzu tutunuz, mallarnzn zekatn
saeside nefislerinizi temizlemek iin veriniz. darecelerinizin emrine itaat ediniz. Bylece Rabbinrizin
huzuruna girersiniz.
Taberani el-Kebirde VIII, 136da no: 7535, 7617, 7622, 7664 ile Ebu mame el-Bahiliden
zikretmitir. arih hadisi Ahmedin Msnedinde V, 251 ve 262; Tirmizi 611; lbn Hbban
795; Hakim I, 9 ve 389da zikretmi ve Mslimin sahihlik artlarna gre hadisi sahih
saym, Zehebi de kendisine katlmtr.

45) Kuran' rendiiniz gibi kendisini tanyncaya kadar kesin inanc renmeye alnz. nk ben
de onu reniyorum.
Ebu Nuaym Hilyede c. VI, 95te Sevr b. Yezid rivayetinden mrsel olarak zikretmitir,
lbn Ebi Dnya da Halid b. Mahdanm sz olarak yakin hakknda onu zikretmitir. Hafz
rak! onu Tahric'l-ihyada c. I, 72de onu zikretmitir.

748

You might also like