Professional Documents
Culture Documents
Logique du sens
1969 by Les Editions de Minuit
Birinci Bask
Mart 2015
eviri
Hakan Ycefer
Redaksiyon
Orun Trkay
Kapaktaki Eser
Alice Lunaparkta (detay)
Ufuk sterman
Bask ve Cilt
Mas Matbaaclk A..
Hamidiye Mahallesi Souksu Caddesi No: 3 Kathane 34408 stanbul
T. (212) 294 10 00 / F. (212) 294 90 80
Sertifika No: 12055
Norgunk Yaynclk
ehit Erdoan ban Sokak Aka! C/8 Akarlar 34335 stanbul
T. (212) 351 48 38
info@norgunk.com / www.norgunk.com
GILLES DELEUZE
Anamn
Norgunk
EVRYLE LGL AI
H. Y.
NDEKLER
NC D Z : NERME HAKKINDA 29
aret-etme, da-vurma, imleme: bunlar arasndaki ilikiler
ve dngsellik - nermenin drdnc bir boyutu var m? -
Anlam, ifade ve olay - Anlamn ikili doas: nermenin
ifade-edilebiliri ve ey durumuna atfedilen, iten-ie-olu ve
varlk-dlk.
D RD NC D Z : K L KLER HAKKINDA 41
Cisim-dil, yemek-konumak - ki szck tr - nermenin
iki boyutu: iaret-etmeler ve ifadeler, tketimler ve anlam - ki
dizi.
BE NC D Z : AN LAM HAKKINDA 46
Sonsuzca oalma - Yaltk olarak tekrar ortaya kma -
Tarafszlk ya da zn nc hali - Samalk ya da olanaksz
nesneler.
ALTINCI Di Z : D Z LET RME ZER NE 55
Dizisel biim ve heterojen diziler - Dizilerin kuruluu - Bu
diziler neye doru yaknsyor? - Lacan paradoksu: tuhaf e (bo
yer ya da hibir yerde bulunmayan ey) - Koyunun dkkan.
ON B R NC D Z : AN LAMSIZLIK HAKKINDA 86
Paradoksal enin zellikleri - Paradoksal enin anlamszlk
olmasnn sebebi; anlamszln iki figr - Bunlardan doan
(imlemeden yoksun) iki samalk biimi - Anlamszln
anlamla birlikte-mevcut olmas - ''Etki'' olarak anlam.
Y RM NC D Z : A ON HAKKINDA 1 83
EKLER
Platoncu diyalektik: blmenin anlam - Taliplerin seilmesi .
Kopyalar ve simlakrlar - Simlakrn zellikleri.
Temsilin tarihi.
Platonculuu tersine evirmek: modern sanat yapt ve
simlakrlarn rvan - Ebedi dnn grnrdeki ierii
ve rtk ierii (Platon' a kar Nietzsche) - Ebedi dn ve
simlasyon - Modernlik.
16 Anlamn Mant
BRNC PARADOKSLAR DZS
1 Deleuze, Franszcada bon sens n hem saduyu hem doru taraf, doru yn anlamna
'
gelmesine dayanarak btn kitap boyunca kullanaca bir szck oyunu yapyor ve doru
olan tek yne dayanan saduyuyla iki yne birden alan paradoks arasnda kartlk kuruyor.
(. n.)
3 Platon, Kratylos, 437 vd. Buraya dek sylenenlerle ilgili olarak bkz. Ek I, 1 . yaz
(s. 279-292).
18 Anlamn Mant
ey dildir, ama snrlarn tesine geen ve onlar snrsz bir oluun
sonsuz denkliine teslim eden de dildir ('' kzgn bir maay elinizde fazla
tutmayn, sizi yakacaktr, parmanz fazla derinden kesmeyin, parmanz
kanayacaktr'') . Alice'in maceralarna yol aan tersine evrilmeler buradan
doar. Bymenin ve klmenin tersine evrilmesi: ''hangi yne, hangi
yne?'' diye sorar Alice, daima ayn anda iki yne birden gittiini sezerek;
hatta bir keresinde optik bir yanlsama yznden boyu ayn kalr. imdiden
daima kurtulurken dnn ve yarnn tersine evrilmesi: ''dnn ve yarnn
reeli, ama asla bugnn deil." Artnn ve eksinin tersine evrilmesi: be
gece tek bir geceden be kat daha scaktr, ''ama ayn sebepten dolay be
gecenin be kat daha souk olmas da gerekir''. Etkileyenin ve etkilenenin
tersine evrilmesi: ''kediler yarasalar yer mi?'' sorusu ''yarasalar kedileri
yer mi?'' sorusuna denktir. Nedenin ve sonucun tersine evrilmesi: su
ilemeden nce cezalandrlmak, srlmadan nce barmak, pay etmeden
nce servis yapmak.
Sonsuz zdelik iinde ortaya kan tm bu tersine evrilmeler ayn
sonuca gtrr: Alice'in kiisel zdeliinin tartmal hale gelmesi,
zel ismin yitimi. zel ismin yitimi Alice'in btn maceralar boyunca
yinelenen maceradr. nk zel ya da tekil isim bir bilginin devamll
tarafndan gvenceye alnmtr. Bu bilgi duraklamalara ve duraanlklara
iaret-eden, zel ismin daimi bir iliki iinde olduu genel isimlerde,
isimlemi szckler ve sfatlarda ete kemie brnr. yleyse kiisel
benlik, genel olarak Tanr' ya ve dnyaya gereksinim duyar. Ama isimlemi
szckler ve sfatlar kmeye baladnda, duraklama ve duraanlk
isimleri saf olu fillerince srklenip olaylarn diline kaydnda, benliin,
dnyann ve Tanr'nn btn zdelii kaybolur. Bilginin ve ezberin sna
ndr bu; szckler tersten gelirler, fiiller tarafndan dolambal yollara
srklenirler, bu da Alice'i zdeliinden karr. Adeta olaylar dil yoluyla
bilgiye ve kiilere iletilen bir gerekdln hazzn yaamaktadr. nk
kiinin kendinden emin olmamas olup bitenden bamsz bir kuku deil,
olayn kendisinin nesnel bir yapsdr. Olay daima ayn anda iki yne birden
gider ve bu ifte gzergaha bal olarak zneyi paralar. Paradoks nce tek
yn olarak saduyuyu, sonra da sabit zdeliklerin saptanmas olarak ortak
duyuyu ykan eydir.
1 Sonu diye evirdiimiz ejfet szc ayn zamanda etki anlamna da geliyor. Deleuze
kitap boyunca bu szc kullanrken hep iki anlam da hesaba katyor. Bkz. 11. dizinin
4. dipnotu. (. n.)
20 Anlamn Mant
olduklarn syleyebiliriz. Bunlar isim ya da sfat deil fiildir. Erkin ya da
edilgin deil, etkileme ve etkilenmelerin neticeleri, ''nfuz-edilemezler''
- nfuz-edilemez neticeler. Yaayan-imdiler deil mastarlar: snrsz
Aion, daima imdiden kurtularak sonsuzca gemie ve gelecee blnen
olu. yle ki zaman iki kez, biri dierini dlayan iki tamamlayc tarzda
kavranmaldr: hem etkileyen ve etkilenen cisimlerde yaayan-imdi olarak
zaman, hem de cisimlerin, onlarn etkileme ve etkilenmelerinin neticesi
olan cisimsiz sonularda sonsuzca gemi-gelecee blnebilir unsur olarak
zaman. Zamanda sadece imdi var-olur ve gemile gelecei birletirir,
kendinde eritir, ama zamanda sadece gemi ve gelecek iten-ie-olur ve
her imdiyi sonsuzca bler. Zamann ardk boyutu deil iki ezamanl
okunuu.
Emile Brehier'nin Stoac dnceyi gzelce sergiledii bir almasnda
syledii gibi: ''Neter eti kestiinde, birinci cisim ikincisi zerinde yeni
bir zellik deil yeni bir atfetme retir, kesilmi olmann atfedilmesi. Bu
atfetme hibir gerek zellie iaret etmez. . . , aksine (o) daima bir fiille
ifade edilir, bu da onun bir varlk deil bir olma tarz olduunu gsterir...
Bu olma tarz bir bakma varln snrnda, yzeyinde bulunur ve onun
doasn deitiremez: aslna baklrsa o ne etkin ne edilgindir, nk
edilginlik etkiye maruz kalan bir cisimsel doa gerektirecektir. Sadece ve
sadece bir neticedir o, varlklar arasnda snflandrlmamas gereken bir
sonu ... (Stoaclar) onlardan nce kimsenin yapmad eyi yapp iki olma
dzlemini batan sona (birbirinden ayrrlar) : bir yanda derin ve gerek
varlk, kuvvet vardr, dier yanda ise varln yzeyinde ortaya kan ve
sonsuz bir cisimsiz olmalar okluu meydana getiren olgular dzlemi." 2
Yine de cisimler iin bymek, klmek, kesilmek gibi olaylardan
daha isel, daha zsel ne olabilir? Stoaclar cisimlerin kalnlnn karsna
sadece yzeyde ortaya kan, ayrdaki buhar gibi olan (hatta buhardan
da az, nk buhar da bir cisim) bu cisimsiz olaylar kararak ne demek
istiyorlar? Cisimlerde, cisimlerin derinliinde var-olan ey karmlardr: bir
cisim dierine nfuz eder ve paralarnn tamamnda onunla birlikte-var
olur, denizdeki arap damlas ya da demirdeki ate gibi. Bir cisim dierinden
ekilir, kasedeki sv gibi. Genel olarak karmlar niceliksel ve niteliksel ey
2 Emile Brehier, La 7heorie des incorporels dans l'ancien stoi'cisme, Vrin, 1928 , s. 11-13.
22 Anlamn Mant
nedensellik tipleri ayrt etmek yerine nedensel ilikiyi ayrtrmakla ie
balanr. Bu ayrtrma da bizi daima dile gtrr; ya nedenler dzeyinde
bir isim ekiminin varlyla, ya da greceimiz gibi sonular dzeyinde bir
fiil ekiminin varlyla karlarz. 6
Cisimler ya da ey durumlaryla sonular ya da cisimsiz olaylar
arasndaki bu yeni ikilik felsefede bir altst olua yol aar. rnein
Aristoteles'te, btn kategoriler Varla bal olarak sylenir; fark da
varln iinden, birincil anlam olan tzle tze ilinek olarak yklenen dier
kategoriler arasndan geer. Oysa Stoaclar iin, ey durumlar, nicelikler
ve nitelikler de en az tz kadar varlktrlar (ya da cisimdirler), tzn
parasdrlar ve bu bakmdan, var-olmayan olma olarak cisimsizi kuran bir
varlk-dnn karsnda yer alrlar. O halde en yksek terim Varlk deil
Herhangi-bir-eydir, aliquid'dir, bu Herhangi-ey varl ve var-olmayan,
var-olular ve iten-ie-olular kapsar.7 stelik Stoaclar, Platonculuun
ilk byk tersine evriliine, radikal tersine evriliine girimilerdir. nk
durumlar, nitelikleri ve nicelikleriyle cisimler tzn ve nedenin btn
zelliklerini stlenirken, bunun tersine deann zellikleri de dier tarafa,
bu nfuz-edilemez, yaltk, etkisiz varlk-dna, eylerin yzeyine der:
desel olan, cisimsiz olan, artk bir ''sonu' t' an baka bir ey olamaz.
Bunlardan kan sonu son derece nemlidir. nk Platon'da
eylerin derinliinde, topran derinliinde, deann etkilemesine boyun
eenle bu etkilemeden kap kurtulan arasnda (kopyalar ve simlakrlar
arasnda) karanlk bir mcadele srp gitmekteydi. Sokrates her eyin,
kln, kirin, amurun bile bir deas var m - yoksa hep inatla deadan
kurtulan ve her yere szan simlakrlar deil kendi yerlerinde ortaya kan
ve ileyen sonulardr. Nedensel anlamda sonular, ayrca iitsel, grsel ya
da dilsel ''etkiler'' - bundan daha az ya da ok daha fazlas, nk onlarda
artk cisimsel hibir ey yoktur ve onlar imdi tmyle idedir. . . deadan
kaan ey yzeye, cisimsiz snra ykselmitir ve artk olanakl btn
ideal/ii o temsil eder, ideallik nedensel ve zihinsel etkililiinden yoksun
braklr. Stoaclar yzeydeki sonular kefetmilerdir. Simlakrlar yeralt
isyanclar olmay brakp sonularn/etkilerini ortaya karrlar (bunlar
Stoac terminolojiden bamsz ekilde ''fantazm'' olarak adlandrmak da
mmkndr). En derine gml olan, en grnr hale gelir, olula ilgili
btn eski paradokslarn yepyeni bir genlik iinde tekrar ekillenmesi
gerekir - dnm.
Snrsz-olu olayn ta kendisi haline gelir; gelecekle gemii, etkileyenle
etkileneni, nedenle sonucu kendine zg biimde tersine eviren idesel,
cisimsiz olay haline gelir. Gelecek ve gemi, art ve eksi, fazla ve eksik,
zaten ve henz-deil tersine evrilir: nk sonsuzca blnebilir olay daima
her ikisi birdendir; ebediyen, olup bitmi olan ve olup bitecek olandr,
ama asla olup biten deildir (fazla derinden kesmek ve o kadar derinden
kesmemek) . Etkileyen ve etkilenen tersine evrilir: nk nfuz-edilemez
olan olay, bunlarn biri ya da dieri olmad, ortak neticesi olduu lde
(kesmek-kesilmek) etkilemeyi ve etkilenmeyi kolayca birbirinin yerine
geirir. Neden ve sonu tersine evrilir: nk olaylar, asla sonulardan
baka bir ey olmadklar iin, birbirleriyle yar-neden fonksiyonlarna ya da
hep tersine evrilebilir yar-nedensellik ilikilerine kolayca girerler (yara ve
yarann kabuk balamas) .
Stoaclar paradokslara merakldrlar, paradokslar icat ederler. Diogenes
Laertios'un birka sayfaya sdrd artc Khrysippos portresini bir kez
daha okumak gerekir. Stoaclar belki de paradoksu yepyeni bir biimde,
hem dil iin bir analiz arac olarak hem de olaylar iin bir sentez yolu olarak
24 Anlamn Manr
kullanyorlar. Diyalektik cam da, nermelerde ifade edilen cisimsiz olaylarn
ve nermeler aras ilikilerde ifade edilen olay balarnn bu bilimidir.
Diyalektik aslnda birletirme [conjugaison] sanatdr (bkz. confatalia ya da
birbirlerine bal olan olay dizileri). Ama hem snrlar koymak hem de bu
snrlarn tesine gemek dilin iidir: dil durmadan kapsam deien ve ele
alnan dizideki bantnn tersine evrilmesine olanak veren terimler ierir
(rnein fazla ve eksik, ok ve az) . Olay olula, olu ise dille ayn kapsama
sahiptir; o halde paradoks znde ''soric''cir, yani olua bal olarak art arda
gelen eklemeler ve karmalarla ileyen bir soru nermeleri dizisidir. Her ey
eylerle nermelerin snrnda olup bitmektedi r. Khrysippos unu retir:
''Bir ey diyorsan, bu senin azndan kyor; araba diyorsun, o halde araba
senin azndan kyor." 8 Burada, benzeri ancak Zen Budizminde ya da
ngiliz ve Amerikan nonsense'inde bulunabilecek bir paradoks kullanm
vardr. Bir yandan en derin olan, dolayszdr; dier yandan dolaysz olan,
dildedir. Paradoks derinliin yerinden edilmesi, olaylarn yzeye serilmesi,
dilin bu snr boyunca almas olarak ortaya kar. Derinliklerin ya da
yksekliklerin sanat olan khne ironi karsnda, mizah yzeyin sanatdr.
Zaten sofistler ve Kynikler mizah Sokracesi ironiye kar felsefi bir silaha
dntrmlerdir, ama Scoaclarla birlikte mizah kendi diyalektiine,
kendi diyalektik ilkesine ve doal yerine, kendi saf felsefi kavramna
kavuur.
Scoaclarn balatt bu giriimi kendi adna Lewis Carroll da
gerekletirir. Daha dorusu, onu kendi adna devam ettirir. Carroll'n
btn yaptnda, varlklardan, eylerden ve ey durumlarndan farkl
olarak olaylar sz konusudur. Ama Alice Harikalar lkesinde'nin ba
(ilk yars) , olaylarn ve ierdikleri snrsz oluun gizini hala topran
derinliinde, gitgide ukurlaan ve derinleen kuyularda ve yuvalarda,
birbirlerine nfuz eden ve birlikte-var-olan cisimlerin karmlarnda
aramaktadr. Oysa anlat ilerledike, derinlere inme ve gmlme
hareketleri yerini soldan saa ve sadan sola, enlemesine kayma
hareketlerine brakr. Derinliklerdeki hayvanlar nemsizleirler, yerlerini
kalnl olmayan iskambil figrlerine brakrlar. Eski derinliin yaylp
26 Anlamn Manr
mi bunlar? Yoksa her olay bu trden mi, orman, sava ve yara m? stelik
bu, yzeyde olup bittii lde her ey daha derin, cisimler boyunca
ilerledii lde her ey daha cisimsiz deil mi? Tarih bize doru yollarn
temelinin olmadn, corafya ise topran ancak ince bir katmanda
verimli olduunu retir.
Stoac bilgeliin tekrar kefedilmesi kk kzla snrl deildir.
Lewis Carroll'n genelde olan ocuklarndan nefret ettii dorudur.
Olanlarda fazlaca derinlik, dolaysyla fazlaca sahte derinlik, sahte
bilgelik ve hayvanlk vardr. Alice Harikalar lkesinde'de erkek bebek
domuza dnr. Genel bir kural olarak, yalnz kk kzlar Stoacl
anlarlar, olay duygusuna sahiptirler ve cisimsiz ikizlerini serbest brakrlar.
Ama kk bir olann kekeme ve solak olmas, bylelikle yzeyin iki
yn olarak anlam fethetmesi mmkndr. Lewis Carroll'n olanlara
ynelik nefreti, derin bir bocalamadan ziyade tmyle Carroll'a zg bir
kavramla, yzeysel ters evirmeyle aklanabilir. Sylvie ve Bruno'da, kk
olan mucit roln stlenir, derslerini her yoldan, tersten, dzden, stten
ve alttan (ama asla ''temelden'' deil) renir. Sylvie ve Bruno adl byk
roman, Alice Harikalar lkesinde'de tasla beliren, Aynann inden'de
devam eden geliimi u noktasna tar. lk ksmn hayranlk verici sonu
blm Dou'ya bir vgdr, btn iyi eyler Dou'dan gelmitir: ''hem
umut edilen eylerin tz hem grnmez eylerin varl." Barometre bile
ne iner ne kar, enlemesine yanlara doru gider ve yatay zaman sunar. Bir
ekip uzatma makinesi arklar bile uzatr. Fortunatus'un bir Mbius eridi
olarak betimlenen para kesesi ise d yzeyi i yzeyiyle devamllk iinde
olacak ekilde in the wrong way dikilmi mendillerden yaplmtr: o btn
dnyay sarp sarnalar ve ieride olann darda olmasn, darda olann
da ieride olmasn salar. 9 Sylvie ve Bruno'da, gerekten de ve cisimlerden
cisimsize gei teknii oaltlm, batan sona yenilenmi, mkemmellie
vardrlmtr. Ama daima yzey boyunca, snr boyunca ilerleyerek, bir
halka sayesinde dier tarafa geilir. Tersle yzn devamll tm derinlik
katmanlarnn yerini alr; btn olaylar iin geerli olan tek bir Olaydaki
9 Para kesesiyle ilgili bu betimleme, Lewis Carroll' n yazd en gzel sayfalar arasndadr:
Sylvie and Bruno concluded, VII. blm.
28 Anlamn Manc
NC DZ
NERME HAKKINDA
nerme Hakknda 29
tarafndan gerekten doldurulmas, belirticilerin gereklemesi ya da uygun
imgenin seilmesi demektir. ''Her durumda doru'' , doldurmann seime
gerek kalmadan, szcklerin artrabilecei zel imgeler sonsuzluu
iin meydana gelmesi demektir. Yanl, ya seilen imgelerdeki bir hata,
ya szcklerin artrabilecei bir imge retmenin radikal olanakszl
yznden iaret-etmenin doldurulmam olmas demektir.
nermedeki ikinci iliki ou kez da-vurma olarak adland rlr. Sz
konusu olan, nermenin konuan ve kendini ifade eden zneyle ilikisidir.
O halde da-vurma nermeye karlk gelen arzu ve inanlarn dile
getirilii olarak ortaya kar. Arzular ve inanlar armlar deil nedensel
karmlardr. Arzu, karlk gelen nesnenin ya da ey durumunun varoluu
bakmndan bir imgenin i nedenselliidir; bununla balantl olarak inan,
varoluu dsal bir nedensellik tarafndan retilmesi gerekecek ekilde bu
nesnenin ya da ey durumunun beklenmesidir. Buradan da-vurmann
iaret-etmeye gre ikincil olduu sonucuna varamayz: aksine da-vurma
iaret-etmeyi olanakl hale getirir ve karmlar armlarn tredii
sistematik bir birlik olutururlar. Hume bunu derinlemesine grmtr:
neden-sonu armnda, ''ilikiye dayal karm'' ilikinin kendisinden
nce gelir. Da-vurmann bu ncelii dilbilimsel analiz tarafndan
dorulanr. nk nermede zel paracklar olarak ''da-vurucular'' vardr:
ben, sen; yarn, her zaman; baka yerde, her yerde vb. zel ismin ayrcalkl
bir belirtici olmas gibi, Ben de temel da-vurucudur. Ama Ben' e bal olan,
sadece dier da-vurucular deildir, belirticiler kmesi de ona dayanr. 1
Belirtme ya da iaret-etme bireysel ey durumlarn, zel imgeleri ve tekil
iaret-edicileri kapsyordu, oysa Ben bata olmak zere da-vurucular, tm
olanakl iaret-etmeler iin temel oluturan kiisellik alann kurar. Son olarak,
iaret-etmeden da-vurmaya geerken, mantksal deerlerde Cogito'nun
temsil ettii bir deiiklik olur: artk doru ve yanl deil doruculuk ve
aldatclk vardr. Descartes, balmumu parasna ilikin mehur analizinde,
balmumunda kalc olann ne olduunu aratrmaz, metinde bu problemin
30 Anlamn Mant
szn bile etmez, cogito'da da-vurulan Ben'in balmumuna zdelik
kazandran iaret-etme yargsn nasl temellendirdiini gsterir.
mleme terimini nermenin nc boyutu iin kullanmalyz: bu kez
szcn evrensel ya da genel kavramlarla, sentaktik bantlarn kavram
ierimleriyle ilikisi sz konusudur. mleme asndan, nermenin elerini
daima kavram ierimlerinin ''imleyen''i olarak ele alrz ve bu ierimler
nermemizin nclleri olarak kullanlabilecek baka nermelere gnderme
yapabilir. mleme bu kavramsal ierim dzenince belirlenir. Bu dzen iinde,
ele alnan nerme ancak szcn en genel anlamyla bir ''tantlama''nn
esi olarak, yani ya ncl ya sonu olarak devreye girer. O halde esas
dilsel imleyenler ''ierir'' ve ''yleyse'' dir. erim ncllerle sonu arasndaki
ilikiyi belirleyen imdir; ''yleyse'' , ierimler sayesinde varlan sonucu kendi
bana kabul etme olanan belirleyen ne srme imidir. En genel anlamyla
tantlamadan sz ederken, nermedeki imlemenin daima kendisine karlk
gelen dolayl bir ileyi iinde, yani sonucu olduu ya da tersine sonucunu
olanakl kld baka nermelerle iliki iinde olmasn kastediyoruz.
Buna karlk, iaret-etme dolaysz ileyie dayanr. Tantlama yalnzca dar
anlamyla tasmsal ya da matematiksel olarak deil, ayn zamanda fiziksel
adan olaslklar anlamnda ya da ahlaki adan sz-vermeler ve balanmalar
anlamnda da anlalmaldr; bu son durumda sonucun ne srlmesi,
verilen szn gerekten tutulduu anla temsil edilir.2 mlemenin ya da
bu ekilde anlalan tantlamann mantksal deeri artk doruluk deil,
ierimlerin hipotetik kipinin de gsterdii gibi doruluk kouludur, bir
nermenin doru ''olmasn'' salayan koullar btndr. Koullu olan
ya da sonu olarak ulalan nerme yanl olabilir, var-olmayan bir ey
durumuna fiilen iaret-ettii lde ya da dolayszca dorulanmad lde
nerme yanltr. mleme doruluu temellendirirken hatay da olanakl hale
getirir. Bu yzden doruluk koulu yanlla deil samayla kartlk iindedir.
Sama, imlemesi olmayan, ne doru ne yanl olabilen eydir.
nerme Hakknda 31
mleme de da-vurmaya ve iaret-etmeye gre birincil midir sorusu
ancak karmak bir biimde yantlanabilir. nk da-vurmann iaret
etmeye gre birincil olmas, kurucu olmas, belli bir adan bakldnda
geerlidir. Klasik bir ayrma bavurarak, bunun sz asndan byle
olduunu syleyelim (sessiz bir sz de olabilir bu). Szn dzeninde,
balayan ve mutlak olarak balayan, Ben'dir. O halde bu dzen iinde,
Ben, sadece temellendirdii tm olanakl iaret-etmelere gre deil, ierdii
tm imlemelere gre de birincildir. Tam da bu adan bakldnda,
kavramsal imlemeler kendi balarna geerli deildirler ve kendi balarna
aa kmazlar: kendini kendi da-vuruluuna zde, dolayszca anlalr
bir imlemeye sahip olarak sunan Ben tarafndan ima edilmenin tesine
gemezler. Bu yzden Descartes, insann akl sahibi hayvan olarak
tanmlann Cogito olarak belirleniiyle kartlk iinde dnebilir:
nk bunlarn ilki, imlenen kavramlarn belirtik biimde gelitirilmesini
gerektirir (hayvan nedir? akl sahibi nedir?), oysa ikincisinin sylenir
sylenmez anlald varsaylr. 3
O halde da-vurmann yalnzca iaret-etmeye gre deil imlemeye
gre de bu ncelii, imlemelerin doal olarak rtk kald bir ''sz''
dzeni iinde anlalmaldr. Benlik sadece sz dzeni asndan kavramlara
gre, dnyaya ve Tanr'ya gre biricildir. Ama eer imlemelerin kendi
balarna geerli olduklar ve gelitikleri bir baka dzen varsa, o zaman
imlemeler o dzende birincil olurlar ve da-vurmay temellendirirler. Bu
dzen tam da dilin dzenidir: bir nerme dil dzeninde ancak ncl ya
da sonu olarak ortaya kabilir, bir zneyi da-vurmadan, hatta bir ey
durumuna iaret-etmeden nce kavramlarn imleyeni olarak kendini
gsterir. te bu adan, Tanr ya da dnya gibi imlenen kavramlar, da
vurulan kii olarak benlie ve iaret-edilen nesneler olarak eylere gre
daima birincildir. Daha genel olarak, Benveniste sadece szcn (ya da
daha dorusu szcn iitsel imgesinin) kavramla ilikisinin rastlantsal
deil zorunlu olduunu gstermitir. Sadece szcn kavramla ilikisi
dier ilikilerin sahip olmad bir zorunluluk sergiler; dier ilikiler
dolaysz olarak ele alndklar srece rastlantsallk iinde kalrlar ve ancak
bu ilk ilikiye dayandrldklarnda rastlantdan kurtulurlar. Dolaysyla,
32 Anlamn Mant
szcn artrd zel imgeleri deitirme olana, ''bu deildir,
budur'' eklinde bir imgenin yerine dierini geirme olana ancak imlenen
kavramn sabitliiyle aklanr. Ayn ekilde, eer arzularn ve inanlarn
da-vurulmasn salayan szckler ncelikle bu arzular ve inanlar
imleyici klan kavramlara ve kavram ierimlerine gnderme yapmasayd,
arzular ihtiyalarn sradan aciliyetinden ayr bir beklentiler, hatta devler
dzeni oluturamazd, inanlar sradan kanlardan ayr bir karmlar
dzeni meydana getiremezdi.
Bununla birlikte, imlemenin iaret-etmeye gre nceliini varsaymak
hassas bir problemi de dourur. '' yleyse'' dediimizde, bir nermeyi
sonu olarak ele aldmzda, onu bir ne srmenin nesnesi haline getiririz,
yani nclleri bir yana brakrz ve sonucu kendi bana, bamsz olarak
kabul ederiz. Sonucu, onun imlemesini kuran ierimlerden bamsz
olarak, iaret-ettii ey durumuna dayandrrz. Ama bunun iin iki koul
gereklidir. lk olarak, ncllerin gerekten doru olarak kabul edilmesi
gerekir; bu da zaten bizi saf ierim dzeninden kmaya zorlar, nclleri de
nceden varsaydmz iaret-edilen bir ey durumuna dayandrrz. Ama
sonra, A ve B ncllerinin doru olduunu varsaysak bile bunlardan sz
konusu Z nermesini karabilmek, bu nermeyi ncllerinden koparp
ierimden bamsz olarak kendi bana kabul edebilmek iin, A ve B
doru olduu takdirde bu nermenin de doru olacan kabul etmemiz
gerekir. Bu da bir C nermesi oluturur, ierim dzeni iinde kalan, ondan
kurtulmay baaramayan bir C nermesi; nk o da A, B ve C doruysa Z
de dorudur diyen bir D nermesine dayanr. . . ve sonsuza dek byle gider.
Btn sembolik ierim ve imleme teorisi iin belirleyici bir nem tam
olan, mantn temelindeki bu paradoks, Lewis Carroll'n '' Kaplumbaann
Akhilleus' a dedii'' adl mehur metninde ele ald paradokstur. 4 zetle:
bir elimizle sonucu ncllerden koparrz, ama daima dier elimizle
sonucun koparlamaz olduu baka ncller eklemek kouluyla. Bu da
aslnda imlemenin asla homojen olmadn, '' ierir'' ve ''yleyse'' imlerinin
tmyle heterojen olduunu, ierimin iaret-etmeyi temellendirebilmek
4 Bkz. Lewis Carroll, Logique sans peine iinde, Gatregno ve Coumet (ev.), Herman1.
Carroll'n bt paradoksuyla balantl geni edebi, mantksal ve bilimsel bibliyografya
hakknda Ernest Coumet'nin yorumlarna baklabilir, s. 2 8 1 -288.
nerme Hakknda 33
iin onun nce ncllerde, sonra sonuta zaten hazr halde bulunduunu
kabul etmesi gerektiini sylemektir.
aret-etmeden da-vurmaya sonra imlemeye, ama imlemeden de
da-vurma ve iaret-etmeye bir ember iinde srkleniyoruz, nermenin
emberi iinde. Bu boyutla yetinmeli miyiz, yoksa drdnc bir boyut
olarak anlam da bunlara eklememiz mi gerek sorusu ekonomik ya da
stratej ik bir sorudur. nceden verili boyutlara karlk gelecek a posteriori
bir model ina etmek zorunda olduumuz iin deil. Daha ziyade modelin
kendisinin ieriden a priori olarak ileyebilmesi gerektii iin. Model,
uuculuu nedeniyle dardan deneyim yoluyla tannmas mmkn
olmayan ek bir boyutu iin iine katmak zorunda kalabilir. O halde, sz
konusu olan yalnzca de Jacto deil, de jure bir sorudur. te yandan, de
Jacto bir soru da var ve onunla balamak gerekiyor: anlam bu boyuttan
birine, iaret-etme, da-vurma ya da imlemeye yerletirilebilir mi? lk
olarak, bunun iaret-etme iin olanaksz grnd yant verilebilir. aret
etme, doldurulduunda nermenin doru olmasn, doldurulmadnda
ise yanl olmasn salayan eydir. Oysa anlamn nermeyi doru ya da
yanl klan eyden ibaret olmad aktr, anlam bu deerlerin gerekletii
boyutta olamaz. stelik iaret-etme, ancak szckler ve iaret-edilen eyler
ya da ey durumlar arasnda bir karlkllk olduu gsterilebildii lde
nermenin arln tayabilir: Brice Parain byle bir hipotezin Yunan
felsefesinde ortaya kard paradokslarn bir dkmn yapmtr.5 Dier
paradokslar bir yana, azmzdan bir araba kmasn nasl nleyebiliriz?
Lewis Carroll daha da dolaysz sorular sorar: isimlerin ''yant-vericileri''
nasl olabilir? Herhangi bir eyin kendi ismine yant vermesi ne demektir?
Eer eyler kendi isimlerine yant vermiyorsa, onlarn isimlerini yitirmesini
nleyen nedir? Bu durumda hibir eyin yant vermedii iaret-etmelerin
rastlantsallndan ve ''bu'' tipinde biimsel belirticilerin ya da iaret
edicilerin boluundan baka geriye ne kalacaktr - bunlarn her biri
anlamdan yoksun deil midir? Her iaret-etmenin anlam varsayd ve bir
iaret-etme gerekletirmek iin birdenbire anlama yerletiimiz kesindir.
Anlam da-vurmayla zdeletirmek daha ok baar ansna sahip
tir, nk iaret-edicilerin kendileri de nermede da-vurulan bir Ben
34 Anlamn Manc
sayesinde anlam tarlar ancak. Bu Ben, sz balatt iin gerekten
de birincildir; Alice'in dedii gibi, ''yalnzca size konuulduunda
konusaydnz, kimse bir ey syleyemezdi''.6 Buradan anlamn kendini
ifade edenin inanlarnda (ya da arzularnda) bulunduu sonucu
karlabilir.7 ''Ben bir szc kullandmda, diyor Humpty Dumpty
de, o szck ne anlama gelmesini istiyorsam o anlama gelir, ne eksik ne
fazla . . . Asl sorun, bir ustalk sorunudur, o kadar." 8 Ama inanlar ve
arzular dzeninin imlemenin kavramsal ierimler dzeni zerine kurulu
olduunu ve hatta konuan ya da Ben diyen benliin zdeliinin ancak
baz imlenenlerin (Tanr, dnya . . . gibi kavramlarn) devamll sayesinde
gvencede olduunu grmtk. Ben'in sz dzeni iinde birincil ve
yeterli olabilmesi iin, dil dzeni iinde kendi balarna gelitirilmeleri
gereken imlemeler barndrmas gerekir. Bu imlemeler kerse ya da kendi
balarna temellenmezse, tpk Alice'in ac iinde deneyimledii gibi kiisel
zdelik yitip gider. Bu koullarda Tanr, dnya ve benlik belirsiz birisinin
ryasndaki bulank kiiliklere dnr. Bu yzden son are anlamla
imlemeyi zdeletirmek gibi grnyor.
te yine embere dndk ve imlemenin asla nihai temel roln
oynayamad ve indirgenemez bir iaret-etmeyi nceden varsayd Carroll
paradoksuna tekrar dtk. Ama belki de imlemenin baarsz olmasnn
ve temelin temellenenle ember oluturmasnn ok genel bir sebebi vardr.
mlemeyi doruluk koulu olarak tanmlarken, ona anlamla ortaklaa sahip
olduu, zaten anlama ait bir zellik veriyoruz. Peki imleme bu zellii
kendi adna nasl stleniyor, onu nasl kullanyor? Doruluk koulundan
sz ederken, dorunun ve yanln tesine ykseliriz, nk yanl bir
nermenin de bir anlam ya da bir imlemesi vardr. Ama ayn zamanda, bu
st dzey koulu sadece nermenin doru olma olana olarak tanmlarz.9
Bir nermenin doru olma olana, nermenin olanakllk biiminden baka
6 Deleuze Alice'in cmlesini ksaltarak alntlyor. Bkz. Lewis Carroll, Aynann inden,
T. Uyar (ev.), Can Yaynlar, 200 1 , s. 1 26- 1 27. (. n.)
7 Bkz. Russell, !:jignification et verite, Devaux (ev.), f<'lammarion, s. 2 1 3-224.
8 Aynann inden, s. 86-87. (. n.)
9 Russell, a.g.e. , s. 1 98: "Anlam tayan bir szce yoluyla ortaya konan her eyin bir tr
olanaklla sahip olduunu syleyebiliriz."
nerme Hakknda 35
bir ey deildir. nermelerin birok olanakllk biimi vardr: mantksal,
geometrik, cebirsel, fiziksel, sentaktik. . . Ariscoceles mantksal olanakllk
biimini nermenin terimlerinin ilinee, zgle, cinse ya da tanma
ilikin ''yerlerle'' ilikisi zerinden belirler. Kant da iki yeni olanakllk
biimi icat eder: aknsal olanakllk ve ahlaki olanakllk. Ama biim ne
ekilde belirlenirse belirlensin, koullanandan koula ykselip koulu
koullanann olanakl l olarak kavramaya dayanan tuhaf bir yntem sz
konusudur. te bir temele ulayoruz, ama temellenen, onu temellendiren
ilemden bamsz olarak, ondan etkilenmeden, nceden olduu gibi
kalyor. aret-etme onu koullayan dzenin dnda kalyor; doru ve yanl,
birinin olanaklln belirlerken onun dieriyle eski ilikisini srdrmesine
izin veren ilkeden etkilenmiyor. yle ki srekli olarak koullanandan
koula, ama kouldan da koullanana gitmek zorunda kalyoruz. Doruluk
koulunun bu eksiklikten kurtulabilmesi iin, koullanann biiminden
ayr, zgn bir eye sahip olmas gerekirdi, iaret-etmenin ve dier
nerme boyutlarnn gerek bir oluumunu salayabilecek koullanmam
bir eye sahip olmas gerekirdi: o zaman doruluk koulu artk kavramsal
olanakllk biimi olarak deil idesel madde ya da ''katman'' olarak, yani
imleme deil anlam olarak tanmlanabilirdi.
Anlam nermenin drdnc boyutudur. Scoaclar onu olayla birlikte
kefetmilerdir: anlam nermenin ifade-edilenidir, eylerin yzeyindeki o
cisimsizlik, indirgenemez karmak bir olma, nermede iten-ie-olan ya
da alttan-alca-olan saf olaydr. Bu keif, ikinci kez 14. yzylda, Ockham
okulunda, Gregorius de Arimino ve Nicolas d'Autrecourc tarafndan
yaplmtr. nc kez ise 19. yzyln sonunda, byk filozof ve mantk
Meinong tarafndan. o Kukusuz bu dnm noktalarnn sebepleri vardr:
Stoac kefin Placonculuun tersine evriliine dayandn grdk; ayn
ekilde, Ockham mant Tmeller problemine, Meinong ise Hegel
mantna ve onu devam ettirenlere bir tepkidir. Soru udur: ne nermeyle
ya da nermenin terimleriyle, ne nermenin iaret-ettii nesne ya da ey
1 0 Huberc Elie, ok gzel bir kicapca (Le Complexe significabile, Vrin, 1 936), Gregorius
de Arimino ve Nicolas d'Aucrecourc'un recilerini aklar ve yorumlar. Bunlarn nasl
Meinong'un ceorilerine son derece benzediini, 19. ve 14. yzyllarda nasl ayn polemiin
ortaya kcn gsterir, ama problemin Stoac kkenine iarec etmez.
36 Anlamn Ma11
durumuyla, ne nermede kendini ifade edenin yaants, temsili ya da
zihinsel etkinliiyle, ne de kavramlar, hatta imlenen zlerle bir tutulabilecek
bir ey, bir aliquid var m? Eer varsa, anlam nermenin ifade-edileni
olarak, bireysel ey durumlarna da, zel imgelere de, kiisel inanlara da,
evrensel ve genel kavramlara da indirgenemez olacaktr. Stoaclar bunu dile
getirmeyi baarmlardr: szck deil, cisim deil, duyulur temsil deil,
akla dayal temsil deil. 1 1 Dahas, anlam belki de ''tarafsz'' olacaktr; genele
de zele de, evrensele de tekile de, kiisel olana da olmayana da tmyle
kaytsz kalacaktr. Bambaka bir doas olacaktr onun. Ama fazladan
byle bir merci olduunu kabul etmeli miyiz - yoksa elimizdekilerle, iaret
etme, da-vurma ve imlemeyle bamzn aresine bakmak m zorundayz?
Her dnemde polemik tekrar balamtr (Arimino'ya kar Andre de
Neufchateau ve Pierre d'Ailly, Meinong'a kar Brentano ve Russell). nk
aslnda bu drdnc boyutu ortaya karma abas Lewis Carroll'n Snark
avna benzer biraz. Belki de aba bu avn ta kendisidir, anlam da Snark'tr.
Szcklerle, eylerle, imgeler ve fikirlerle yetinmek isteyenlere yant vermek
zordur. nk anlamn var-olduu bile sylenemez: o ne eylerdedir ne
zihinde, ne fiziksel varolua sahiptir ne zihinsel varolua. Anlamn faydal
olduunu ve salad fayda iin onu kabul etmek gerektiini syleyebilir
miyiz en azndan? Bu bile sylenemez, nk anlam etkisiz, nfuz-edilemez
ve yaltk bir parlaklkla donanmtr. Bu yzden, de facto onu ancak
dolayl olarak, nermenin sradan boyutlarnn bizi srkledii emberden
itibaren karsayabileceimizi syledik. Yalnzca tpk Mbius eridi iin
yapld gibi emberi krdmzda, uzunlamasna atmzda, dzletir
diimizde, anlam boyutu kendi bana ve indirgenemezlii iinde belirir,
o zaman anlamn isel a priori bir nerme modelini harekete geirecek
oluturucu gc ortaya kar. 1 2 Anlamn mant batan sona ampirizmden
11 Cisimsizler ve cisimsel izlerden olumu akla dayal cemsiller arasndaki Scoac farkla
ilgili olarak bkz. E. Brehier, a.g.e. , s. 1 6- 1 8.
1 2 Bkz. Alberc Laucman'n Mbius eridiyle ilgili saptamalar: eridi1 "sadece tek bir
caraf vardr ve bu esasen dsal bir zellikcir, nk bunun farkna varmak iin eridi kesmek
ve dzletirmek gerekir, bu da eridin yzeyine dsal bir eksen etrafnda bir dn varsayar.
Yine de bu tek-yzll tmyle isel bir zellik yoluyla nitelemek mmkndr. . ." vb.
Essai sur !es notions de structure et d'existence en mathematiques, Hermann, 1 938, cilc 1, s. 5 1 .
nerme Hakknda 37
esinlenmitir, nk sadece ampirizm grnr olann deneyimsel boyut
larn dealara dmeksizin amay ve uzunlamasna serilmi, alm bir
deneyimin snrnda bir hayaletin izini srmeyi, ona bavurmay, belki onu
retmeyi baarmtr.
Husserl bu nihai boyutu ifade olarak adlandrr: ifade iaret-etmeden,
da-vurmadan ve tantlamadan ayrdr. 1 3 Anlam ifade-edilendir. Tpk
Meinong gibi Husserl de Stoaclktan gelen canl kaynaklar tekrar kefeder.
rnein, Husserl ''algsal noema''y ya da ''alg anlam''n sorgularken, onu
hem fiziksel nesneden, hem psikolojik yaantdan, hem zihinsel temsillerden,
hem mantksal kavramlardan ayr tutar. Onu ne fiziksel ne zihinsel varolua
sahip, ne etkileyen ne etkilenen bir nfuz-edilemez, bir cisimsiz olarak, saf
netice, saf ''beliri'' olarak sunar: gerek aa (iaret-edilen) yanp tutuabilir,
bir etkilemenin znesi ve nesnesi olabilir, karmlara girebilir; aa noema's
bunlar yapamaz. Ayn iaret-edilenin birok noema's ya da anlam vardr:
akam yldz ve sabah yldz iki ayr noema'dr, yani ayn iaret-edilenin
ifadelerde sunulmasnn iki farkl tarzdr. O halde, Husserl noema'nn bir
sunuluta belirdii haliyle alglanan, ''olduu gibi alglanan'' ya da beliri
olduunu sylediinde, bundan sz konusu olann bir duyu verisi ya da
nitelik deil, aksine alg ediminin ynelimsel balla olan nesnel idesel
bir birlik olduunu anlamalyz. Herhangi bir noema bir algda (ya da bir
anda, bir imgede) verili deildir; noema'nn, ister algya, ister imgeleme,
ister anya ya da temsile dayanan bir nerme olsun, kendisini ifade eden
nermenin dnda var-olmamaktan gelen bambaka bir konumu vardr.
Duyulur renk ya da nitelik olarak yeili noematik renk ya da atfetme
olarak ''yeermek'' ten ayryoruz. Aa yeeriyor. Aacn renginin anlam son
kertede bu deil mi, aa aalayor da aacn btncl anlam deil mi?
Noema, (terminolojik sebeplerden tr Husserl bu ekilde konumasa
bile) saf olayn, aa olaynn ta kendisi deil mi? Husserl'in beliri olarak
adlandrd ey de yzeydeki bir sonutan baka ne olabilir? Ayn nesnenin,
hatta farkl nesnelerin noema'lar arasnda, Stoac diyalektiin olaylar
arasnda kurduu balara benzer karmak balar kurulur. Fenomenoloji
yzeydeki bu sonularn kesin bilimi olabilir mi?
38 Anlamn Mant
Anlamn ya da ifade-edilenin karmak konumuna bakalm. Bir
yandan, o, kendini ifade eden nermenin dnda var-olmaz. fade-edilen,
ifadenin dnda var-olmaz. Bu yzden anlamn var-olduu deil, ancak
iten-ie-olduu ya da alttan-alta-olduu sylenebilir. Ama dier yandan,
o asla nermeyle ayn ey deildir, apayr bir ''nesnelie'' sahiptir. fade
edilen, ifadeye benzemez. Anlam atfedilir, ama nermeye atfedilmez, eye
ya da ey durumuna atfedilir. nermeye atfedilen, yklemdir; rnein
yeil gibi niteliksel bir yklem. Bu yklem nermenin znesine atfedilir.
Oysa eye atfedilen, rnein yeermek gibi bir fil ya da daha dorusu
bu fil tarafndan ifade edilen olaydr. Bu, znenin iaret-ettii eye ya da
nermenin btnnn iaret-ettii ey durumuna atfedilir. ce yandan, bu
mantksal atfetme de fiziksel ey durumuyla, bu durumun bir nicelii ya da
ilikisiyle ayn deildir. Atfetme bir varlk deildir ve bir varl nitelemez;
bir varlk-ddr o. Yeil, bir nitelie, eylerin bir karmna, bir klorofilin
yapran btn ksmlaryla birlikte-var-olduu bir aa ve hava karmna
iaret-eder. Yeermek ise aksine eydeki bir nicelik deil, ey hakknda
sylenen bir atfetmedir, eye iaret-ederken onu da ifade eden nermenin
dnda var-olmayan bir atfetme. te yine baladmz yere dndk: anlam
nermenin dnda var-olmaz. . . vb.
Ama burada bir ember yoktur. Daha ziyade, enlemesine giderek
birinden dierine getiimiz kalnlksz iki yzn birlikte-var-oluu sz
konusudur. Birbirinden ayrlmaz biimde, anlam nermenin ifade-edilebiliri
ya da ifade-edileni ve ey durumuna atfedilendir. Bir yz eylere, bir yz
nermelere dnktr. Ama kendisini ifade eden nermeyle ayn olmad
gibi nermenin iaret-ettii ey durumu ya da nitelikle de ayn deildir.
Anlam cam olarak nermelerle eylerin snrdr. Hem varlk-d hem icen
ie-olu olan aliquid'dir, iten-ie-olulara uygun den o asgari varlkcr. 14
te bu bakmdan anlam ''olay'' dr: ama olay bir ey durumundaki uz.ty
z.tmansal gereklemesiyle kartrmamak kouluyla. O halde bir olayn
anlamnn ne olduunu sormaya gerek yoktur: olay anlamn ta kendisidir.
Olay z gerei dile aittir, dille zsel bir iliki iindedir, ama dil eyler
hakknda sylenendir. Jean Gaccegno, Carroll'n masallaryla klasik cad
nerme Hakknda 39
masallar arasndaki fark iyi ortaya koymutur: Carroll'da, olup biten her
ey dilde olup bitmekte ve dilden gemektedir; ''o bize yk anlatmaz,
sylem sunar, birok paras olan bir sylem ... " 1 5 Lewis Carroll btn
yaptn anlam-olayn ya da ifade edilebilir-atfetmenin bu dz dnyasna
yerletirmitir ite. Carroll imzal masals yaptla Dodgson imzal
matematiksel-mantksal yapt arasndaki iliki buna dayanr. Bazlarnn
yapt gibi, masals yaptn sadece, mantksal yaptta sergilenen kurallara
ve yasalara uymadmzda iine dtmz tuzaklarn ve glklerin bir
derlemesini sunduunu sylemek bizce zordur. Mantksal yaptta da birok
tuzak bulunduu iin deil yalnzca; baka trl bir dalm olduunu
dndmz iin. Mantksal yaptn tamamnn dorudan imleme ile,
ierimler ve sonularla ilgili olduunu ve ancak dolayl ekilde - cam da
imlemenin zemedii, hacca yaratt paradokslar araclyla - anlama
yneldiini fark etmek arpcdr. Buna karlk, masals yapt dolaysz
olarak anlam ile ilgilidir ve ona dorudan paradoksun gcn aktarr. Bu
da anlamn, deJacto ve de jure, a posteriori ve a priori iki durumuna karlk
gelir. Bunlarn biri sayesinde anlam dolayl olarak nermenin emberinden
karsarz, dieri sayesinde ise emberi nermeler ve eyler arasndaki snr
boyunca aarak anlam kendi bana ortaya karrz.
40 Anlamn Mant
DRDNC DZ
KLKLER HAKKINDA
kilikler Hakknda 41
enlemesine, sadan sola uzanmtr. Kekelemek gafyapmann yerini almtr,
yzeyin fantazmlar derinliklerin sanrsnn yerini almtr, hzla kayp
gitme dleri sancl gmlme ve yutma kabuslarnn yerini almaktadr.
Cisimsiz ve anoreksik ideal kk kzla kekeme ve solak ideal kk olan
doymak bilmez, obur ve ikide bir gaf yapan gerek imgelerinden kurtulmak
zorundadr.
Ama bu ikinci ikilik, cisim-dil, yemek-konumak ikilii yeterli deildir.
Anlamn onu ifade eden nermenin dnda var-olmasa bile yine de
nermeye deil ey durumlarna atfedildiini grmtk. Olay dilde alttan
alta-olur, ama eylerin bana gelir. eyler ve nermeler radikal bir ikilik
iinde olmaktan ziyade anlamn temsil ettii bir snrn iki yannda yer
alrlar. Bu snr onlar birbirine kartrmaz, birletirmez (dalizm olmad
gibi monizm de sz konusu deildir), snr daha ok aradaki farkn eklem
lenmesi gibidir: cisim/dil. Olay ayrdaki buharla karlatrmay gze
alrsak, bu buhar tam da eylerin ve nermelerin snrndan, kenetlenme
noktasndan ykselmektedir. yle ki ikilik her iki tarafta, yani tek tek her
iki terimde yeniden ortaya kar. ey tarafnda, bir yandan ey durumunun
kurucusu olan fiziksel nitelikler ve gerek ilikiler, dier yandan cisimsiz
olaylar belirten ideal mantksal atfetmeler vardr. nerme tarafnda ise bir
yandan ey durumuna iaret-eden isimler ve sfatlar, dier yandan olaylar
ya da mantksal atfetmeleri ifade eden fiiller vardr. Bir yandan, lleri,
duraklama ve duraanlklar, mevcudiyetleri belirten tekil zel isimler,
genel isimler ve sfatlar; dier yandan, oluu ve onun tersine-evrilebilir
olay silsilesini kendileriyle birlikte srkleyen ve imdinin sonsuzca
gemie ve gelecee blnmesini salayan fiiller. Humpty Dumpty iki
szck eidini kuvvetle birbirinden ayrr: ''Szcklerin bazlar karakter
sahibidir, zellikle de fiiller: bunlar en gururlulardr. Sfatlarla dilediini
yapabilirsin, ama fiillerle yapamazsn. Yine de ben hepsini canmn istedii
gibi kullanabiliyorum! ine-girilmezlik! te sylediim bu." 1 Sra tuhaf
bir szck olan ''iine-girilmezlik''i aklamaya gelince, Humpty Dumpty
gayet ll bir yant verir (''bu konuda yeterince gevezelik ettiimizi
kastediyordum''). Aslnda iine-girilmezlikle baka bir ey kastediliyor.
Humpty Dumpty olaylarn nfuz-edilemezliiyle cisimlerin etkileme ve
42 Anlamn Mant
etkilenmelerini, anlamn tketilemezliiyle eylerin yenebilirliini, kalnl
olmayan cisimsizlerin iine-girilmezliiyle tzlerin birbirine karmasn
ve i ie gemesini, yzeyin direnciyle derinliklerin gevekliini, ksacas
fiillerin ''gururlu oluuyla'' isimlerin ve sfatlarn kaypakln kar karya
getirmektedir. ine-girilmezlik, bunlar arasndaki snr da belirtir - snrda
oturan kii ise tpk darack bir duvarn tepesinde oturan Humpty Dumpty
gibi, iki tarafa da hakim olur, bunlar arasndaki farkn eklemleniinin iine
girilmez efendisi haline gelir (''yine de ben hepsini canmn istedii gibi
kullanabiliyorum'') .
Ama bu da yeterli deildir. kiliin son sz, Kratylos'un hipotezine
dnmek deildir. nermedeki ikilik iki isim eidi arasnda, duraklama
isimleri ve olu isimleri, tz ya da nitelik isimleri ve olay isimleri arasnda
deil, nermenin kendisinin iki boyutu arasndadr: iaret-etme ve ifade,
eylere iaret-etme ve anlam ifade etme arasnda. Aynann iki taraf gibidir
bunlar, ama bir tarafta olan dier tarafta olana benzemez (''geri kalan
her ey olabildiince farklyd ... "). Aynann iinden gemek, iaret-etme
ilikisinden ifade ilikisine gemektir - aradakilere, da-vurma ve imlemeye
taklp kalmadan. Dilin artk iaret-edilenlerle deil, yalnzca ifade
edilenlerle yani anlamla ilikide olduu bir blgeye ulamaktr. kiliin son
yer deitirii budur ite: o artk nermenin iinden geer.
Farenin anlattna gre, derebeyleri taht Fatih William' a vermeyi
tasarladklarnda, ''bapiskopos bunu akllca bulm utu''. - ''Neyi bul
mutu?'' diye sordu rdek. - '' Bunu bulmutu, diye yantlad fare sinirli
sinirli, bunun ne demek olduunu biliyorsunuz herhalde. - Bir ey
bulduumda bunun ne demek olduunu biliyorum, dedi rdek, genelde
bir kurbaa ya da solucan olur bu. Mesele u: bapiskopos neyi bulmu?'' 2
rdein bunu'yu olanakl btn eyler, ey durumlar ve nitelikler iin
bir iaret-etme terimi (belirtici) olarak kulland ve anlad aktr.
Hatta rdek iaret-edilenin temelde yenen ya da yenebilecek bir ey
olduunu da belirtir. aret-edilebilir olan ya da iaret-edilen her ey ilke
gerei tketilebilirdir, iine-girilebilirdir; Alice baka bir yerde yalnzca
yiyecekleri ''hayal edebildiini'' fark eder. Oysa fare bunu'yu bambaka bir
ekilde kullanmt: bir nceki nermenin anlam olarak, nermenin ifade
2 Alice Harikalar lkesinde, T. Uyar (ev.) , Can Yaynlar, 200 1 , s. 30. (. n.)
kilikler Hakknda 43
ettii olay olarak (taht William'a verecek olmak) . O halde bunu'yla ilgili
belirsizlik iaret-etme ve ifade arasndaki ikilie uygun bir dalm sergiler.
nermenin iki boyutu, bunu gibi mulak bir terimle ancak sonsuzda
yaknsayan iki di.i halinde rgtlenir, nk bu diziler sadece durmakszn
boylamasna katettikleri snrda karlarlar. Dizilerden biri kendi tarznca
''yemek''i stlenirken, dieri ''konumak''n zn damtr. Bu yzden
Carroll'n pek ok iirinde, biri daima tketilebilir olan ya da tketim kab
ilevi gren iaret-edilen nesnelere, dieri daima ifade-edilebilir anlamlara
ya da en azndan dilin ve anlamn taycs nesnelere gnderme yapan
iki ezamanl boyutun bamsz ekilde gelimesine tank oluruz. Bu iki
boyut ezoterik bir szckte, tanmlanamaz bir aliquid'de yaknsar ancak.
rnein Snark'n nakarat: ''Yksklerle de izini srebilirsin onun, zenle
de, atallarla ve umutla avlayabilirsin onu'' - burada yksk ve atal
iaret-edilen aralara gnderme yapar, umut ve zen ise anlam ve olay
deerlendirmelerine (Lewis Carroll'da anlam ou kez ''zen gsterilmesi''
gereken ey olarak, temel bir ''zen''in nesnesi olarak sunulur). Tuhaf bir
szck olan Snark, iki dizinin srekli olarak boylamasna katederken ayn
zamanda da izdii snrdr. Sylvie ve Bruno'da, bahvann hayranlk verici
arks daha da tipiktir. Her kta iki ayr baka konu olan, ok farkl trlere
ait iki terimi devreye sokar: '' . . . grdn sanmt. Tekrar bakt ve anlad
bunun ... olduunu." Bylece ktalarn btn, biri fiziksel, duyulur ve
iitsel niteliklerine gre betimlenen hayvanlardan, tketici ya da tketilebilir
varlklardan ya da nesnelerden oluan, dieri mantksal atfetmelerle ya da
bazen ailevi adlandrmalarla tanmlanan ve olaylarn, haberlerin, mesajlarn
ya da anlamlarn taycs olan batan sona sembolik nesnelerden ya da
kiiliklerden oluan iki heterojen dizi meydana getirir. Her ktann sonu
ksmnda, bahvan iki taraftan iki dizinin katettii melankolik bir patika
izer, nk anlarz ki bu ark onun kendi yksdr.
44 Anlamn Mant
Bir albatros grdn sanmt
Lambann evresinde kanatlarn rpan,
Tekrar bakt ve anlad bunun
Bir penilik bir posta pulu olduunu.
Evinize dnseniz iyi edersiniz dedi
Geceler ok nemli . . .
3 Sylvie ve Bruno da yer alan bahvann arks dokuz kradan oluur, bunlarn sekizi
'
ilk cilde datlmtr, dokuzuncusu ise Sylvie and Bruno concluded'ra (20. blm) bulunur.
Hepsinin evirisi Henri Parisot tarafndan Lewis Carroll, Seghers, 1 952 iinde ve Robert
Benayoun tarafndan Anthologie du nonsense, Pauvert, 1 957, s. 1 80-1 82'de yaplmrr.
kilikler Hakknda 45
BENC DZ
ANLAM HAKKINDA
46 Anlamn Mant
gelebileceini grrz: i 1 veriliyken, bu i 1 onun anlamna iaret-eden i2'ye
gnderme yapar, i2 , i , ' e gnderme yapar, vb. Dil, sahip olduu isimlerin
_
her biri iin, o ismin anlamyla ilgili bir isim barndrmak zorundadr. Szel
birimlerin bu ekilde sonsuzca oalmas Frege paradoksu olarak bilinir. 1
Ama Lewis Carroll'n da paradoksudur bu. Bu paradoks aynann dier
tarafnda, Alice'in valyeyle karlamasnda aka ortaya kar. valye,
syleyecei arknn baln bildirir: ''arknn ismi, Morina Balnn
Gzleri olarak isimlendirilmi." - ''Aa, arknn ismi bu mu?'' dedi Alice.
- '' Hayr, anlamyorsunuz, dedi valye. smi byle isimlendirilmi. Asl
ismi Yal m Yal Adam." - ''O halde yle demeliydim: ark byle mi
isimlendirilmi?'' diye dzeltti Alice. - ''Hayr, byle de dememelisiniz: bu
bambaka bir ey. ark, Geim Yollar diye isimlendirilmi, ama yalnzca
isimlendirilii byle, anlyor musunuz?'' - ''Ama o zaman ark nedir?'' -
''Oraya geliyorum, dedi valye, ark aslnda Kapda Otururken." 2
Carroll'n terminolojisine bal kalmak adna ancak epeyce
arlatrarak evirebildiimiz bu metin, bir dizi isimsel birim ayrt
ediyor. Sonsuz bir geri gitme sergilemiyor, bunun yerine ram da kendini
snrlandrmak iin, uzlamsal olarak sonlu bir ileri gitmeye gre hareket
ediyor. O halde sondan balayp doal geri gitmeyi tekrar ina etmemiz
gerek. 1 ) Carroll diyor ki ark aslnda '' Kapda Otururken''. Bunun nedeni
arknn kendisinin de bir nerme, bir isim olmas (buna i 1 diyebiliriz).
''Kapda Otururken'' ite bu isim, arknn kendisi olan ve ilk ktadan
itibaren ortaya kan isim. 2) Ama arknn ismi deil bu: kendisi de bir
isim olan arkya baka bir isimle iaret-ediliyor. Bu ikinci isim (buna da i2
diyelim) , 2., 3., 4. ve 5 . ktalarn konusunu oluturan ''Geim Yollar''. O
halde, Geim Yollar arkya iaret-eden isim ya da arknn isimlendirilmesi.
3) Ama gerek isim, diye ekliyor Carroll, aslnda arknn btnnde ortaya
kan ''Yal m Yal Adam''. Bunun nedeni, iaret-eden ismin kendisinin
de yeni bir isim (i ) meydana getiren bir anlama sahip olmas. 4) Ama bu
3
nc isme de bir drdncyle iaret-etmek gerekiyor. Yani: i2' nin anlam
1 Bkz. G. Frege, ber Sinn und Bedeutung, Zeitschrift f. Ph. und ph. Kr., 1 892. Birimlerin
sonsuzca oalmas ilkesi birok ada mantknn temelsiz itirazlarna yol amtr: rnein
Carnap, Meaning and Necessity, Universiry of Chicago Press, 1 947, s. 1 30- 1 38.
2 Aynann inden, s. 1 19. (. n.)
Anlam Hakknda 47
olan i 'e i;le iaret-etmek gerekiyor. Bu drdnc isim, arknn isminin
3
isimlendirilii: 6. ktada ortaya kan ''Morina Balnn Gzleri''.
Carroll' n snflandrmasnda tam drt isim var: arknn gereklii
olan isim; bu gereklie iaret-eden, dolaysyla arkya iaret-eden ya da
arknn isimlendiriliini temsil eden isim; bu ismin yeni bir isim ya da
yeni bir gereklik meydana getiren anlam; bu yeni gereklie iaret-eden,
dolaysyla arknn isminin anlamna iaret-eden ya da arknn isminin
isimlendiriliini temsil eden isim. Burada birka noktaya dikkat ekmemiz
gerek: ilk olarak, Lewis Carroll kendini isteyerek snrlandrmaktadr, nk
hem tek tek her ktay bile hesaba katmaz, hem de diziyi ileri gidecek ekilde
sunmas rastlantsal bir balang noktas alabilmesini salar: ''Morina
Balnn Gzleri." Oysa geriye giden ynde ele alnd takdirde, dizinin
gerek bir isimle bu gereklie iaret-eden bir ismin srekli birbirinin yerini
almasyla sonsuza dek uzatlabilir olduu aktr. te yandan, Carroll'n
dizisinin az nce belirttiimizden ok daha karmak olduu fark edilecektir.
Aslnda en bata sz konusu olan yalnzca uydu: herhangi bir eye iaret
ede1 bir isim kendi anlamna iaret-eden bir baka isme gnderme yapar ve
bu sonsuza dek srer. Carroll'n snflandrmasnda, bu zel durum yaln zca
i2 ve i tarafndan temsil ediliyor: i4 , i2'nin anlamna iaret-eden isimdir.
4
Ama Lewis Carroll bunlara iki baka ismi de ekliyor: iaret-edilen esas eyin
kendisini (arky) bir isim olarak ele alan bir ilk isim; iaret-eden ismin
anlamn ona iaret-edecek isimden bamsz bir isim olarak ele alan bir
nc isim. yleyse Lewis Carroll geri gitmeyi sonsuza dek yer deitiren
drt isimsel birimden meydana getiriyor. Yani: her ifti paralara ayryor,
her ifti dondurup ondan bir ek ift karyor. Neden byle olduunu
greceiz. Ama srekli birbirinin yerini alan iki terimli bir geri gitmeyle
de yetinebiliriz: herhangi bir eye iaret-eden isim ve bu ilk ismin anlamna
iaret-eden isim. Bu iki terimli geri gitme, sonsuzca oalmann asgari
kouludur.
Bu daha basit ifade, Alice Harikalar lkesinde'deki bir metinde ortaya
kar. Des durmadan her eyde karlmas gereken bir ders, ahlakl
bir yan bulmaktadr. En azndan bir nerme olmas kouluyla her eyde.
nk Alice konumad zaman, des savunmasz kalr: ''Kafanzdan bir
eyler geiyor yavrucuum, bu yzden konumay unutuyorsunuz. imdilik
bundan karlacak dersi size syleyemiyorum." Ama Alice konumaya
48 Anlamn Mant
balar balamaz, des de ahlak derslerini bulur: ''Oyun yoluna girmeye
balad galiba'' dedi Alice. - ''Doru, dedi des, bundan karlacak ders de
udur: ah! dnyay dndren sevgidir sevgi." - ''Birisi, diye mrldand Alice,
herkes kendi iine baksa dnya asl o zaman dner demiti." - ''Olsun, bu
da aa yukar ayn kapya kar, dedi des, . . . bundan karlacak ders de
udur: siz anlama zen gsterin, sesler kendi balarnn aresine bakarlar." 3
Btn bu pasajda sz konusu olan, bir cmleden dierine gtren fkir
armlar deildir: her nermeden kan ders ilk nermenin anlamna
iaret-eden bir baka nermeye karlk gelir. Anlam yeni bir nermenin
nesnesi haline getirmek: ''anlama zen gstermek'' tam da budur ite. Bu
koullarda, nermeler oalp dururken ''sesler kendi balarnn aresine
bakarlar''. Anlamn mantyla etik, ahlak ya da ahlakllk arasnda derin bir
ba olabilecei de onaylanm olur.
Yaltk olarak tekrar ortaya kma ya da kuru kuruyayinelenmeparadoksu.
Sonsuza dek byle geri gitmekten kanmann bir yolu var aslnda: eylerle
szcklerin snrndaki incecik zar olarak anlam nermeden damtmaya
yetecek bir sreliine nermeyi sabitlemek, hareketsizletirmek. (Az
nce, Carroll'da geri gitmenin her aamasnda tekrar karmza ktn
grdmz ikiye ayrlmann sebebi de budur) . Peki anlamn yazgs, bu
boyuttan vazgeememek ve bir kez oraya ulatmzda ne yapacamz
bilememek mi? nermenin tarafszlam bir ikizini, kuru bir hayaleti,
kalnlksz bir fantazm ortaya karmaktan baka ne yapm olduk? Anlam
nermede bir fiille ifade edildiine gre, bu fiilin de mastar, orta ya da soru
biiminde ifade edilmesi gerekir: Tanr-olmak ya da gkyznn mavi
olmas ya da gkyz mavi midir? Anlam olumlama1n da olumsuzlamann
da askya alnna yol aar. ''Tanr vardr, gkyz mavidir'' nermelerinin
anlam bu mu? ey durumlarna atfedilen olarak anlam varlk-ddr, varla
ait deildir, varlk olmayana uygun den bir aliquid'dir. nermenin ifade
edileni olarak anlam nermede var-olmaz, iten-ie-olur ya da alttan-al ta
olur. Olay-anlamn bu yaltlml Stoa mantnn da en dikkat ekici
noktalarndan biridir: sadece cisimler etkilerler ve etkilenirler, etkileme
ve etkilenmelerin neticesinden ibaret olan cisimsizler deil. O halde bu
paradoksu Stoaclarn paradoksu diye adlandrabiliriz. fade-edilenin ba
Anlam Hakknda 49
dndrc yaltlmlnn ilan Husserl'de de yank bulur ve noema'nn
konumunu destekler: ''fade katman, tm dier ynelimselliklere tam da
bir ifade kazandrmann tesinde - ki onun zgnl de buradadr -
retken olamaz. Ya da baka bir deyile: onun retkenlii, onun noematik
etkinlii ifade etmede tkenir." 4
Anlam nermeden damtlsa bile ondan bamszdr, nk ner
menin olumlanmasn ve olumsuzlanmasn askya alr, yine de onun
uucu bir ikizinden ibarettir: tpk Carroll'daki kedisiz gl ya da
amdansz alev gibi. Bylece iki paradoks, sonsuzca geri gitme ve yaltk
olarak tekrar ortaya kma paradokslar bir ikilemin terimlerini meydana
getirir: ya biri ya dieri. Bunlarn birincisi bizi nasl en yksek gle en
byk gszl birletirmeye zorluyorsa, ikincisi de buna benzer, daha
sonra yerine getirmemiz gerekecek bir grevi nmze serer: anlamn,
damtld nermeden yaltlmlyla nermenin boyutlarn oluturma
gcn birletirmek. Her halkarda, grnen o ki Lewis Carroll bu
iki paradoksun bir ikilem oluturduunun tamamen farkndayd. Alice
Harikalar lkesinde'de, kahramanlar, iine dtkleri gzya havuzundan
knca kurumak iin ancak iki seenee sahiptirler: ya farenin yksn,
olabilecek en ''kuru'' yk olan, nk bir nermenin anlamn hayaletimsi
bir bunu'da yaltan yky dinlemek, ya da sonsuz bir oalmann
dngsnde nermeden nermeye yuvarlanp giderek, canlar isteyince
durarak, kazanan kaybedeni olmayan bir Caucus yarna girimek.
Her durumda, kuruluk metnin devamnda iine-girilmezlik olarak
adlandrlacak eydir. ki paradoks kekemeliin temel biimlerini de temsil
eder: dngsel, ihtilal bir oalmaya zg koral 5 ya da rpnmal bir
kekemelik ve kesintili bir hareketsizlemeye zg kaskat ya da vurgusal
bir kekemelik. ' Poeta Fit, non Nascitur''da 6 dendii gibi, kaslma ya da
'
50 Anlamn Mant
Tarafizlk ya da zn nc hali paradoksu. kinci paradoks da
bizi zorunlu olarak bir ncye srkler. nk eer nermenin ikizi
olarak anlam olumlamaya da olumsuzlamaya da kaytszsa, etkin olmad
gibi edilgin de deilse, nermenin hibir kipi onu etkileyemez. Nitelik
asndan, nicelik asndan, iliki asndan ya da kipsellik asndan
kartlk iine giren nermelerin anlam tamamen ayn kalr. nk btn
bu bak alar iaret-etmeyle ve onun ey durumlarnca gerekletirilmesi
ya da doldurulmasnn eitli ynleriyle ilgilidirler, anlamla ya da ifadeyle
deil. lk olarak nitelik, olumlama ve olumsuzlama: ''Tanr vardr'' ve
''Tanr yoktur'' nermeleri, anlam iaret-edilenin varoluundan bamsz
olduuna gre, ayn anlama sahip olmak zorundadr. 14. yzylda, Nicolas
d'Autrecourt'un ortaya att, youn knamalara maruz kalan fantastik
paradoks ite budur: contradictoria ad invicem idem sigrificant.7-8
Sonra nicelik: btn insanlar beyazdr, hibir insan beyaz deildir,
baz insanlar beyaz deildir. . . Sonra da iliki: iliki tersine evrildiinde de
anlam ayn kalmak zorundadr, nk anlam bakmndan iliki daima iki
ynde birden kurulur, anlam btn deli-olu paradokslarnn tekrar ortaya
kmasna yol aar. Anlam daima ift ynldr ve ilikinin doru bir yn
olmasna izin vermez. Olaylar asla birbirlerinin nedeni deildir, ama yar
nedensellik ilikilerine girerler, iki yne de dnmeyi brakmayan gerekd
ve hayaletimsi bir nedensellik. Ne ayn anda ne de ayn eye kyasla daha
gen ve daha yalymdr, ama ayn anda ve ayn iliki yoluyla daha gen ve
daha yal olurum. Carroll'n yaptna dalm saysz rnek buradan doar:
''kedilerin yarasalar yedikleri'' ve ''yarasalarn kedileri yedikleri'' grlr,
''dndm eyi sylerim'' ve ''sylediim eyi dnrm'', ''bana verilen
eyi severim'' ve ''sevdiim ey bana verilir'', ''uyurken nefes alrm'' ve ''nefes
alrken uyurum'' - bunlar tek ve ayn anlama sahiptir. Bylece Sylvie ve
Bruno'daki nihai rnee ularz: ''Herkes Sylvie'yi sevecek'' nermesini
tayan krmz mcevherle ''Sylvie herkesi sevecek'' nermesini tayan mavi
mcevher tek ve ayn mcevherin iki tarafdr ve oluun yasasna gre bunu
yalnzca kendisine tercih etmek mmkndr (to choose a thingfrom itselj).
Anlam Hakknda 51
Son olarak kipsellik: iaret-edilen nesnenin olanakll, gereklii
ya da zorunluluu anlam nasl etkileyebilir ki? nk olay, kendi
adna, kendi imdisini sonsuzca bld gelecekte ve gemite ayn tek
kipsellie sahip olmaldr. Hem eer olay gelecekte olanakl, gemite
gerekse, bu ikisine ayn zamanda blnd iin ikisi birden olmak
zorundadr. Onun zorunlu olduunu sylemek midir bu? Gelecekteki
olumsallarla ilgili paradoksu ve bunun btn Stoaclk iin tad
nemi anmsyoruz. Zorunluluk hipotezi elimezlik ilkesinin gelecek
bildiren nermeye uygulanmasna dayanr. Bu erevede, Stoaclar
zorunluluktan kurtulmak ve zorunlu olan deil de ''yazgsal olan'' kabul
etmek iin olaanst bir aba sarf ederler.9 Ama biz bu erevenin
dna kp Stoac tezi yine de baka bir dzlemde yeniden bulabiliriz.
nk elimezlik ilkesi bir yandan bir iaret-etmenin gereklemesinin
olanakszlyla, dier yandan imlemenin asgari kouluyla ilgilidir. Ama
belki de anlamla ilgili deildir: ne olanakl ne gerek ne zorunlu, sadece
yazgsal . . . Olay hem onu ifade eden nermede alttan-alta-olur, hem de
yzeyde, varln dnda eylerin bana gelir: ileride de greceimiz gibi,
''yazgsal olan'' budur. Olayn nermede gelecek olarak dile getirilmesi
gerekir, ama ayn ekilde nermenin de olay gemi olarak dile getirmesi
gerekir. Tam da her ey dilden getii ve dilde olup bittii iin, Carroll'n
kulland genel tekniklerden biri olay iki sefer sunmaya dayanr: olay
ilk sefer alttan-alta-olduu nermenin iinde, ikinci sefer yzeyde
bana geldii ey durumunun iinde sunulur. lk sefer onu nermeyle
ilikilendiren bir arknn szlerinde, ikinci sefer onu varlklarla, eylerle
ve ey durumlaryla ilikilendiren yzey sonucunda (rnein Tweedledum
ve Tweedledee arasndaki sava ya da aslanla likornun sava; Sylvie ve
Bru no da Carroll okuyucudan bahvann arksnda szleri mi olaylara
'
52 Anlamn Mant
Anlamn nermenin kiplerinden etkilenmediini gsteren tm bu
tarafszlk paradokslarn nasl zetleyebiliriz? Filozof bni S ina zn
halini birbirinden ayryordu: z onu genellii iinde dnen zihin
asndan evrenseldi, ete kemie brnd tek tek eyler asndansa
tekildi. Ama bu iki halin hibiri zn kendisi deildir: Hayvan salt
hayvandan baka bir ey deildir (''animal non est nisi animal tantum''),
evrensele de tekile de, zele de genele de kaytszdr. o zn ilk hali,
kavramn ve kavram ierimlerinin dzeni iinde nerme tarafndan
imlenen zdr. kinci hali, bal olduu tek tek eylerin iinde nerme
tarafndan iaret-edilen zdr. Ama ncs anlam olarak zdr, ifade
edilen olarak zdr: hep bir kuruluk iinde, animal tantum [salt hayvan] ,
hep ba dndrc bir yaltlmlk ya da tarafszlk iinde. Evrensele de
tekile de, genele de zele de, kiisele de kolektife de, ayrca olumlamaya da
olumsuzlamaya da kaytsz, vb. Ksacas: btn kartlara kaytsz. nk
btn bu kartlar, iaret-etme ve imleme ilikileri bakmndan ele alnan
nermenin kipleridir sadece, nermenin ifade ettii anlamn zellikleri
deil. Saf olayn ve ona elik eden fatum'un [yazgnn] konumu bu ekilde
btn kartlklar ap ne zel ne kamusal, ne kolektif ne bireysel . . . olmak
m, ayn anda hepsi olmasn salayan tarafszlyla daha da korkun ve
gl olmak m?
Samalk ya da olanaksz nesneler paradoksu. Bu paradokstan da yine
baka bir paradoks kar: eliik nesnelere iaret-eden nermelerin de bir
anlam vardr. Buna karlk, iaret-ettikleri ey hibir durumda gereklik
kazanamaz, byle bir gereklemenin olanakllk trn belirleyecek hibir
imlemeleri de yoktur. mlemesiz yani samadrlar. Yine de bir anlamlar
vardr. Samalk ve anlamszlk mefhumlarn birbirine kartrmamak
gerekir. nk olanaksz nesneler - yuvarlak kare, yer kaplamayan madde,
perpetuum mobile, vadisi olmayan da vb. - varln dndaki ''yurtsuz''
nesnelerdir. Ama darda kesin ve belli bir konuma sahiptirler: ''varlk
d'' na aittirler, bir ey durumu iinde gereklemesi olanaksz saf ideal
olaylardr. Bu paradoksu Meinong paradoksu olarak adlandrmalyz.
Meinong ondan en gzel ve en parlak sonular karmay baarmtr.
ki eit varl, iaret-etmelerin maddesi olarak gerein varlyla
1O Bkz. Ecienne Gilson'un yorumlar, L'Etre et l'essence, Vrin, 1 948, s. 1 20- 1 23.
Anlam Hakknda 53
imlemelerin biimi olarak olanaklnn varln ayrt edeceksek, gerein,
olanaklnn ve olanakszn asgari ortak yann tanmlayan bir varlk-dl
da bunlara eklemeliyiz. nk elimezlik ilkesi olanaklya ve geree
uygulanr, olanaksza deil: olanakszlar varolan-ddrlar, bu asgari yana
indirgenmilerdir ve bu halleriyle nermede iten-ie-olurlar.
54 Anlamn Mant
ALTINCI DZ
DZLETRME ZERNE
dizi homojen olann sentezini salamakta, her isim bir ncekinden ancak
sras, derecesi ya da tipiyle ayrt edilmektedir: ''tipler'' teorisine uygun olarak,
kendinden nce gelen ismin anlamna iaret-eden her isim bu isimden ve
iaret-ettii eyden bir st derecededir. Ama srf isimlerin art arda geliini
deil, bu art arda gelite srayla birbirlerinin yerine geen eyleri gz nnde
tutarsak, her ismin nce gerekletirdii iaret-etme bakmndan, sonra ifade
ettii anlam bakmndan ele alndn grrz, nk dier ismin iaret
edilenini meydana getiren ey bu anlamdr. Lewis Carroll'n sunumunun
avantaj tam da bu doa farkn ortaya karmasyd. Bu kez heterojen olann
bir sentezi sz konusudur; daha dorusu, dizisel biim zorunlu olarak en az
iki dizinin ezamanll iinde gerekleir. Homojen terimleri yalnzca tip ya
da derece bakmndan ayrlan her biricik dizi, wrunlu olarak iki heterojen
dizi barndrmaktadr. Bu dizilerin her biri ayn tip ya da dereceye sahip
terimlerden oluur, ama bunlar dier dizinin terimlerinden doa bakmndan
farkldr (elbette derece bakmndan da farkl olabilirler) . Dizisel biim o
halde z gerei ok-dizilidir. Matematikte de byledir; bir nokta etrafnda
kurulmu bir dizi ancak bir baka nokta etrafnda kurulmu olan ve ilk diziye
yaknsayan ya da ondan raksayan bir baka diziye bal olarak bir nem tar.
Alice Harikalar lkesinde, oral bir gerilemenin yksdr, ama ''gerileme''
ncelikle mantksal bir anlamda, isimlerin sentezi anlamnda anlalmaldr.
Bu sentezin homojenlik biimi ise iki heterojen orallik dizisini kapsar:
Dizilecirme zerine 55
yemek-konumak, tketilebilir eyler-ifade edilebilir anlamlar. O halde,
dizisel biimin kendisi bizi az nce betimlediimiz ikilik paradokslarna
dndrr ve onlar bu yeni bak asndan tekrar ele almamz gerektirir.
Aslnda iki heterojen dizi birok ekilde belirlenebili. Bir olaylar
dizisi ve bu olaylarn gerekletii ya da gereklemedii bir eyler dizisi
dnebiliriz, ya da bir iaret-edici nermeler dizisi ve iaret-edilen
eyler dizisi, bir fiiller dizisi ve bir sfatlar ve isimler dizisi, bir ifadeler
ve anlamlar dizisi ve bir iaret-etmeler ve iaret-edilenler dizisi. Ama
bu eitlenmelerin hibir nemi yoktur, nk eitlenmeler heterojen
dizilerin rgtlenmesindeki serbestlik derecelerini temsil ederler yalnzca:
darda olaylar ve ey durumlar arasndan, yzeyde nermeler ve iaret
edilen nesneler arasndan, nermeni ierisinde de ifadeler ve iaret-etmeler
arasndan hep ayn ikilik geer, bunu grmtk. Asl nemli olan, iki diziyi
grnte homojen bir biimde kurabilecek olmamzdr: iki ey ya da ey
durumu dizisini, iki olay dizisini, iki nerme, iaret-etme dizisini, iki anlam
ya da ifade dizisini ele almamz da mmkndr. Dizilerin kuruluunun
rastlantsalla mahkum olduu sonucu mu kyor o zaman?
ki ezamanl dizinin yasas dizilerin asla eit olmamasdr. Bunlarn
biri imleyeni, dieri imleneni temsil eder. Ama kendi terminolojimiz
erevesinde, bu iki terimi zel bir biimde kullanyoruz. Anlamn herhangi
bir vehesini kendinde sunan her ime ''imleyen'' adn veriyoruz; buna
karlk, anlamn sz konusu vehesine karlk gelen, yani bu veheyle greli
bir ikilik iide tanmlanan eye ''imlenen'' diyoruz. yleyse imlenen ey
asla anlamn kendisi deildir. mlenen, kstl bir kullanm iinde, kavramdr;
geni bir kullanm iindeyse anlamn u ya da bu vehesiyle arasndaki ayrm
zerinden tanmlanabilecek her eydir. Dolaysyla, imleyen, nce, bir ey
durumuna ideal ve mantksal olarak atfedilen olaydr; imlene ise gerek
nicelikleri ve ilikileriyle ey durumudur. Bunun yan sra, imleyen, iaret
ecme, da-vurma ve dar anlamyla imleme boyutlarn tad haliyle, bir
btn olarak nermedir; imlenen ise bu boyutlara karlk gelen bamsz
terim, yani kavram ama ayn zamanda da iaret-edilen ey ya da da-vurulan
znedir. Son olarak, imleyen, bamsz bir cerime greli olmama ayrcalna
sahip salt ifade boyutudur, nk ifade-edilen olarak anlam ifadenin
dnda var-olmaz; bu durumda imlenen de iaret-etme, da-vurma, hacca
dar anlamyla imlemedir, yani anlamdan ya da ifade-edilenden ayr olarak
56 Anlamn Mant
nermedir. ki olay dizisi, iki ey dizisi, iki nerme dizisi ya da iki ifade
dizisini ele alarak dizisel yntemi genilettiimizde de homojenlik yalnzca
grntedir: bak amz deitirdiimizde roller yer deitirse bile daima
dizilerin biri imleyen rolne, dieri imlenen rolne sahiptir.
Jacques Lacan, Edgar Allan Poe'nun bir yksnde iki dizi olduunu
aka gstermitir. Birinci dizi: karsnn ald tehdit mektubunu
grmeyen kral, mektubu ne kadar gz nnde brakrsa o kadar iyi
saklam olacan grerek ii rahatlayan kralie, her eyi gren ve mektubu
ele geiren bakan. kinci dizi: bakann evinde hibir ey bulamayan polis,
mektubu daha iyi saklamak iin ortada brakmaya karar veren bakan,
her eyi gren ve mektubu geri alan Dupin. 1 Diziler arasndaki farklarn
az ya da ok byk olabilecei aktr. Baz yazarlarda ok byk farklar
vardr, sadece sonsuz kk ama yine de etkili eitlemeler kullanan baka
yazarlarda ise ok kk farklar vardr. Dizilerin ilikisinin, imleyeni
imlenene balayan, imleneni imleyenle ilikiye sokan eyin, olabilecek
en yaln biimde, bir yknn devamllyla, durumlarn benzerliiyle,
karakterlerin zdeliiyle salanabilecei de aktr. Ama bunlarn hibiri
nemli deildir. Asl nemli olan, aksine, kk ya da byk farklar
benzerliklere stn geldiklerinde, birincil olduklarnda, dolaysyla apayr
iki yk ezamanl olarak gelitiinde, karakterlerin zdelii sallantl ve
tam belirlenmemi olduunda ortaya kar.
Her biri, rnek gsterilecek bir biimciliin dizisel tekniklerini
yaratmay baarm eitli yazarlar sayabiliriz. Joyce, Bloom imleyen
dizisinin Ulysses imlenen dizisiyle ilikisini salamak iin, anlat tarzlarnn
bir arkeoloj isini ieren eitli biimlerden, saylar aras bir karlkllk
sisteminden, ezoterik szcklerin mucizevi bir kullanmndan, soru-yant
ynteminden, dnce aklarnn, oul dnce silsilelerinin (Carroll'n
double thinking'i?) devreye sokulmasndan faydalanr. Raymond Roussel,
dizilerin iletiimini fonematik bir ilikiyle temellendirir (''!es bandes du
vieux pillard'', ''les bandes du vieux billard'' 2 = *)
ve p imleyen dizisinin
1 Jacques Lacan, Ecrits, Seuil, 1 966, ''Le Seminaire sur la lettre volie''.
2 Franszcada, sadece p harfinin yerine b harfini geirerek "yal bozguncunun eteleri"
anlamna gelen "!es bandes du vieux pillard"dan "eski bilardo masasnn bantlar" anlamna
gelen "les bandes du vieux billard"a gemek mmkn. (. n.)
Diziletirme zerine 57
b imlenen dizisine kavutuu olaanst bir ykyle btn fark kapatr:
genel olarak bu yntemde, imlenen dizi gizli kalabildii lde yk
daha da bilmecemsi hale gelmektedir.3 Robbe-Grillet, ey durumu
betimlemelerinden, kk farklara dayal gl iaret-etmelerden oluan
dizilerini, donuk ama her dizide belli belirsiz bakalap yer deitirebilecek
temalar etrafnda dndrerek kurar. Pierre Klossowski, Roberte zel
isminden yola kar, ama elbette bir karaktere iaret-etmek ve onun
zdeliini da-vurmak iin deil, aksine ''ilksel bir yeinlii'' ifade etmek
iin, bunun farkn iki dizi halinde pay etmek ve ayrtrmak iin: imleyen
dizi ''karsn ancak kendini sust yakalanmak isterken yakalayan
haliyle hayal edebilen koca''ya gnderme yapar, imlenen dizi ''onu zgr
olduuna ikna etmesi gereken, ama kocasnn ngrlerini dorulamaktan
baka bir ie yaramayan maceralara atlan'' kadna gnderme yapar. 4
Witold Gombrowicz, aslm hayvanlardan oluan bir imleyen dizi (ama
neyi imleyen?) ve kadn azlarndan oluan bir imlenen dizi (ama hangi
bakmdan imlenen?) kurar; dizilerin her biri bazen fazlalkla bazen eksiklikle
bir im sistemi gelitirir ve araya giren tuhaf nesneler ve Leon'un syledii
ezoterik szckler sayesinde dier diziyle iletiime geer. 5
. zellik, genel olarak dizilerin ilikisini ve dalmn akla
kavuturmay salar. lk olarak, her dizinin terimleri dier dizinin terimleri
karsnda srekli olarak greli bir yer deitirme iindedir (rnein Poe'nun
iki dizisinde bakann yeri) . zsel bir uyumazlk vardr. Bu uyumazlk, bu
yer deitirme, dizilere ikincil eitlenmeler dahil ederek onlarn benzerliini
rtecek ya da saklayacak bir klk deitirme deildir. Aksine bu greli yer
deitirme her dizinin dierine yansmasn salayan ilksel eitlenmedir, her
dizi bu yansmayla kurulur ve ancak bu eitlenme sayesinde dieriyle ilikiye
geer. O halde, bir dizinin dierinin zerine ya da altna srklendii ifte
bir kayma sz konusudur, her iki diziyi de birbirlerine gre srekli dengesiz
kalacak ekilde kuran ey budur. kinci olarak, bu dengesizliin kendisinin
3 Bkz. Michel Foucault, Raymond Roussel, Gallimard, 1 963, 2. blm (zellikle dizilerle
ilgili olarak bkz. s. 78 vd.).
4 Pierre Klossowski, Les Lois de l'hospitalite, Gallimard, 1 965, Aklama, s. 7.
5 Witold Gombrowicz, Cosmos, Denoel, 1 966 [Trkesi: Kosmos, A. Derman (ev.),
Can Yaynlar, 1 992] . Tm bu sylenenlerle ilgili olarak bkz. Ek l, 1 . yaz (s. 279-292).
58 Anlamn Manc
de bir yn olmaldr: iki diziden biri, yani imleyen olarak belirlenmi
dizi dieri karsnda bir fazlalk sergiler, daima bulank bir imleyen
fazlal vardr. Son olarak, ki en nemli nokta budur, iki dizinin greli yer
deitirmesini ve birinin dieri karsndaki fazlaln salayan ey dizilerin
hibir terimine, bu terimler arasndaki hibir ilikiye indirgenemeyecek ok
zel ve paradoksal bir unsurdur. rnein: Lacan'n Edgar Allan Poe'nun
yks hakkndaki yorumuna gre mektup. Ya da yine Lacan, Freud'un
Kurt Adam vakasn yorumlarken, bilindnda diziler olduunu, Kurt
Adam vakasnda da babaya ait imlenen bir dizi ve oula ait imleyen bir dizi
olduunu aa karr ve zel bir enin iki dizide de oynad belirleyici
rol gsterir: bor.6 Finnegan's \.%ke te, dnyann btn dizilerini bir kaos
'
6 Bkz. Lacan'n dizisel bir ynrem iin remel nem rayan, ama Ecrits'de yer almayan,
"Le Myrhe individuel du nevrose" (C.D.U., 1 953) balkl merni.
7 Ecrits, s. 25. Burada berimlediimiz paradoks, Lacan paradoksu olarak adlandrlmal.
Lacan' n yazlarnda ska hissedilen Carroll erk.isi de bunu doruluyor.
Dizilerirme zerine 59
kendi dengesinde, kendi kkeninde de bulunamaz. O halde, bu unsurun
harekete geirdii iki diziden birinin kkensel, dierinin tremi olduunu
syleyemeyiz. Elbette diziler birbirlerine gre kkensel ya da tremi
olabilirler. Birbirlerine gre ardk olabilirler. Ama iletiim iinde olmalarn
salayan unsura gre tamamen ezamanldrlar. Asla eit olmakszn
ezamanldrlar, nk unsurun iki yz vardr ve hibir zaman bunlarn biri
dierinde bulunmaz. yleyse bu unsur, imleyen olarak kurduu bir dizide
fazlalk halindeyken imlenen olarak kurduu dier dizide eksiklik halinde
olacaktr: doas gerei ya da kendisi bakmndan, dier tekini kaybetmi,
yarm kalmtr. Onun fazlal daima kendi eksikliine gnderme yapar ve
tersi. Dolaysyla bu belirlenimler de yine grelidir. nk bir tarafta fazlalk
halinde olan ey son derece hareketli bir bo yerden baka nedir? Dier tarafta
eksiklik halinde olan da hzla hareket eden bir nesne, hep gereinden fazla
olan ve hep yer deitiren, hibir yerde bulunmayan bir ey deil mi?
Aslnda, iki yz olan bu eyden, eitlikten ya da kendi tekinden
yoksun iki ''yars'' olan bu eyden daha tuhaf bir e olamaz. Tpk bir
oyunda olduu gibi, bo haneyle bir tan srekli yer deitirmesinin
kombinezonuna tank oluruz. Daha dorusu, tpk koyunun dkkanndaki
gibi: Alice orada ''bo raf''la ''hep bir stte duran parlak ey''in, hibir
eyin bulunmad yerle hibir yerde bulunmayan eyin tamamlaycln
hisseder. ''En tuhaf da (oddest: kendi tekini en ok kaybetmi, en ok yarm
kalm) Alice ne zaman orada bulunanlarn ne olduunu anlayabilmek iin
bir rafa gzlerini dikse o raf boalveriyordu, evresindeki raflar tepeleme
dolu olsa da. Burada her ey kayor dedi en sonunda yaknan bir sesle, bir
dakika kadar kocaman, parlak bir nesneyi bouna kovaladktan sonra; o ey
kimi zaman bir bebee kimi zaman bir alet kutusuna benziyordu ve Alice
hangi rafa gzlerini dikerse diksin, o hep bir stteki rafta oluyordu . . . Onu en
st rafa kadar kovalayacam. Herhalde tavandan gemekte zorlanr! Ama
bu tasar da suya dt: o ey, sanki oktan beri buna alm gibi sessizce
geiverdi tavandan." 8
60 Anlamn Mant
YEDNC DZ
62 Anlamn Mant
aradalk sentezidir. Byk rnein Snark szc olduunu grmtk:
o, beslenmeyle ilgili ve semiyolojik iki orallik dizisi ya da iaret-edici ve
ifade-edici iki nerme boyutu boyunca dolamdadr. Sylvie ve Bruno
baka rnekler de sunar: tad olmayan meyve Phlizz ya da Azzigoom
Pudding. Bu isimlerin eitlilii kolayca aklanabilir: bunlarn hibiri
dolamdaki szcn kendisi deildir, daha ziyade ona iaret-eden bir
isim sz konusudur (''szcn isimlendirilmesi''). Dolamdaki szcn
kendisi baka bir doaya sahiptir: ilke olarak o, bo hanedir, bo raftr, bo
szcktr (Lewis Carroll ekingenlere, mektup yazarken baz szckleri
bo brakmalarn tler) . Bu szck silinip gitmeleri ve yer deitirmeleri
belirten isimlerle ''isimlendirilir'': Snark grnmezdir, Phlizz ise silinip
gidenle ilgili bir yanstmadr adeta. Ya da tamamen belirsiz isimlerle
isimlendirilir: aliquid, it, bu, ey, bilmem ne, falan (farenin yksndeki
bunu ya da koyunun dkkanndaki ey gibi) . Ya da son olarak onun hibir
ismi yoktur, bir arknn ktalar arasnda dolanan ve onlar iletiime sokan
nakaratla ya da bahvann arksnda olduu gibi, her ktada iki eit
ncl iletiime sokan, krann sonu ksmyla isimlendirilir.
Drdnc olarak, valiz-szcklerlej dzenlenen ve gerektiinde nceki
trden ezoterik szcklerle kurulan, dallanp budaklanm diziler. Aslnda
valiz-szckler de ezoterik szcklerin yeni bir trdr: ilk bakta, valiz
szckleri birok szc sktrdklarn ve birok anlam barndrdklarn
syleyerek tanmlayabiliriz (''kuzganl'' = dumanl + kzgn). Ama btn
mesele valiz-szcklerin ne zaman zorunlu hale geldiidir. nk her yerde
valiz-szck bulmak mmkndr, neredeyse btn ezoterik szckler
byle yorumlanabilir. Biraz gayret edersek, rastlanty da gze alrsak. . . Ama
aslnda valiz-szck, ancak iaret-etmesi gereken ezoterik szcn zel
bir ileviyle rtyorsa zorunlu olarak temellendirilip meydana getirilmi
demektir. rnein, sadece tek bir dizide sktrma ilevine sahip bir ezoterik
szck (y'reince) valiz-szck deildir. Ayn ekilde, mehur jabberwocky
metninde, ok sayda szck masals bir zooloji sergiler, ama zorunlu olarak
64 Anlamn Mant
olduunu aka gryoruz, ama bu eler btncl bir anlam oluturmak
zere kolayca cek bir dizide rgtleniyorlar. Bu durumda valiz-szcn
basit bir sktrmadan ya da bititirici bir ardklk sentezinden nasl
ayrldn anlayamyoruz. Elbette ikinci bir diziyi iin iine sokabiliriz;
Carroll'n kendisi de yorumlama olanaklarnn sonsuz olduunu
belirtiyordu. rnein, iaret-edilebilir nesnelerden (tketilebilir hayvanlar)
,, ,,
ve an1an tayc nesne1erden (''b anka memuru , ''pul'' , ''yo1 cu arab as ,
hatta Snark'caki gibi ''demiryolu hissesi'' trnden sembolik ya da ilevsel
varlklar) oluan iki dizisiyle bahvann arksndaki emay jabberwocky'ye
uyarlayabiliriz. O zaman birinci krann sonunu, bir yandan Humpty
Dumpty'nin yapt gibi, ''yeil domuzlar (raths), evlerinden uzakta (mome
=from home), bryorlard-hapryorlard-slk alyorlard (outgrabe)''
eklinde, dier yandan, ''tercihli faiz oranlar (rath = rate+ rather), balang
noktalarndan uzakta, kontrol edilemez hale gelmilerdi (outgrab)'' eklinde
yorumlamak mmkn olur. Ama bu yolla her trl dizisel yorum kabul
edilebilir ve valiz-szcn balayc bir bir-aradalk sentezinden, ya da iki
ya da daha ok heterojen dizinin birlikte-dzenlenmesini salayan herhangi
bir ezoterik szckten nasl ayrldn anlayamayz.
zm, Snark Av'nn nsznde Carroll tarafndan verilmitir:
''Bana soruyorlar: Hangi kraln egemenliinde, syle, pislik? Konu yoksa
lrsn! Bu kral William myd, yoksa Richard myd bilmiyorum. O
zaman Rilchiam diye yant veriyorum." 5 Valiz-szcn tamamyla ayrc
bir sentezde temellendii ortaya kyor. zel bir durumla kar karya
deiliz, genel olarak valiz-szcn yasasn kefediyoruz, ama bunun iin
her seferinde sakl kalm olabilecek ayrlmay ortaya karmak gerekiyor.
rnein ''kuzganl'' (kzgn ve dumanl) iin: ''Dnceleriniz azck olsun
dumanldan yana ar basarsa dumanl-kzgn dersiniz; kl pay farkla da
olsa kzgndan yanaysanz kzgn-dumanl dersiniz, ama eer ok az kiiye
5 Deleuze metni ,Jeitirerek ve epeyce ksaltarak alntlam. Carroll, 1he Hunting ofthe
Snark n nsznde aslnda tam olarak yle yazyor: "unu hayal edelim: Pistol o mehur
'
66 Anlamn Mant
SEKZNC DZ
YAPI HAKKINDA
Yap Hakknda 67
Buna karlk, doann fethi aamaldr, ksmidir, paradan paraya gider.
Herhangi bir toplum akla ve almayla, akrabalk ve evlilikle, klelik ve
zgrlkle, yaam ve lmle ilgili btn hukuksal, dinsel, politik, ekonomik
kurallara ayn anda sahiptir. Oysa o toplumun toplum olarak kalmasn
salayan doann fethi aamal olarak, bir enerji kaynandan dierine,
bir nesneden dierine giderek gerekleir. Bu yzden yasa, nesnesinin ne
olduunu bilmemizden nce de ve asla bunu tam olarak bilemesek de
btn arlyla zerimize yklenir. Devrimleri olanakl hale getiren ey
bu dengesizliktir. Devrimler elbette teknik ilerlemeyle belirlenmez, ama
ekonomik ve politik btnln teknik ilerleme paralarna bal olarak
yeniden dzenlenmesini gerektiren, iki dizi arasndaki bu mesafe onlar
olanakl hale getirir. O halde, aslnda ayn yere varan iki hata vardr:
teknik kazanmlarn ritmine uygun olarak, toplumsal ilikilerde ksmi
dzenlemeler gerekletiren ya da talep eden reformculuk ya da teknokrasi
hatas; belli bir anda var-olan toplumsal btnln ritmine uygun olarak,
imlenebilir olanla bilineni btnletirmeye alan totalitarizm hatas.
Bu yzden teknokrat doal olarak diktatrn dostudur - bilgisayarlar
ve diktatrlk. Oysa devrimci, teknik ilerlemeyi toplumsal btnlkten
ayran mesafede yaar ve srekli devrim dn buraya yerletirir. Bu d
kendi bana bir etkinlik, bir gerekliktir, tm kurulu dzenlere kar ciddi
bir tehdit oluturur ve dledii eyi olanakl hale getirir.
Levi-Strauss'un paradoksuna dnelim: imleyen ve imlenen iki dizi
verili olduunda, imleyen dizinin doal bir fazlal, imlenen dizinin doal
bir eksiklii vardr. Zorunlu olarak, ''her sonlu dncenin klelii, ama
ayn zamanda btn sanatn, btn iirin, btn mitsel ve estetik bulularn
2
da gvencesi olan bir dalgalandran imleyen'' vardr - btn devrimlerin
de diye ekleyebiliriz. te yandan, imleyen tarafndan verilmi olan, ama
''bilinmeksizin'', saptanmak ya da gerekletirilmeksizin verilmi olan bir
tr dalgalandrlan imlenen de vardr. Levi-Strauss, bilmem ne, falan, ey,
aliquid gibi szckleri, ayrca mehur mana szcn (hatta id szcn
de) byle yorumlamay nerir. ''Kendi bana anlamdan yoksun, dolaysyla
da herhangi bir anlam alabilecek, biricik ilevi imleyenle imlenen
arasndaki mesafeyi doldurmak olan'' bir deer. ''Sfr dzeyde bir sembolik
68 Anlamn Manr
deer, yani imlenene zaten yklenen ierie ek olarak sembolik bir ieriin
zorunluluunu belirten, ama hazrdaki rezervin paras olmak kouluyla
herhangi bir deer alabilecek bir im .. " . Hem iki diziden birinin fazlalkla
.
Yap Hakknda 69
iki dizide kiiliklerin birbirlerine greli konumlarna karlk gelen btn
tekil noktalar toplayan bir tarih vardr) . 3) ki heterojen dizi, onlarn
''farklandrcs'' gibi olan paradoksal bir eye doru yaknsar. Tekilliklerin
yaylmnn ilkesi odur. Bu e hibir diziye ait deildir ya da daha dorusu
ayn anda ikisine birden aittir ve hep diziler arasnda dolam halindedir.
Daima kendisine gre yer deitiriyor olma, ''kendi yerinde bulunamama'' ,
kendi zdeliinde, kendi benzerliinde, kendi dengesinde bulunamama
zelliine sahiptir. Bir dizide fazlalk olarak ortaya kar, ama ayn zamanda
dier dizide eksiklik olarak ortaya kmak kouluyla. Dizilerin birinde
fazlalksa bo hane olarak fazlalktr; dierinde eksiklikse fazladan bir ta ya
da hibir hanede bulunmayan ey olarak eksikliktir. Ayn anda hem szck
hem nesnedir: ezoterik [irek] szck, egzoterik [drak] nesne.
Bu enin ilevleri unlardr: iki diziyi birbirine eklemlemek ve
birini dierine yanstmak, onlar iletiime sokmak, birlikte-var-olmalarn
ve dallanp budaklanmalarn salamak; iki diziye karlk gelen tekil
likleri ''karmakark bir yk'' de toplamak, bir tekillik dalmndan
dierine geii salamak, ksacas tekil noktalarn yeniden-dalmn
gerekletirmek; fazlalk olarak ortaya kt diziyi imleyen olarak, buna
karlk eksiklik olarak ortaya kt diziyi imlenen olarak belirlemek ve
her eyden nce imleyen ve imlenen iki dizide anlamn veriliini salamak.
nk anlam imlemeyle kartrlmamaldr; o, imleyeni imleyen, imleneni
imlenen olarak belirleyecek ekilde atfedilendir. Buradan diziler olmadan,
her dizinin terimleri arasndaki ilikiler olmadan, bu ilikilere karlk gelen
tekil noktalar olmadan yapnn da olamayaca sonucu kar. Ama zellikle
her eyin ilemesini salayan bo hane olmadan yap olamaz.
70 Anlamn Mant
DOKUZUNCU DZ
PROBLEMATK HAKKINDA
deal bir olay nedir? Bir tekillik. Daha dorusu bir tekillikler kmesi;
matematiksel bir eriyi, fiziksel bir ey durumunu, psikolojik ve tzel bir
kiiyi niteleyen tekil noktalar kmesi. Ters dnme, bklme... noktalar;
darboazlar, dmler, yuvalar, merkezler; erime, younlama, kaynama. . .
noktalar; gzya ve sevin, hastalk ve salk, umut ve kayg noktalar, yani
duyusal denebilecek noktalar. Ama bu tr tekillikler ne kendini bir sylem
iinde ifade edenin kiiliiyle, ne bir nermenin iaret-ettii ey durumunun
bireyselliiyle, ne de eklin ya da erinin imledii kavramn genellii ya da
evrenselliiyle bir tutulabilir. Tekillik iaret-etme, da-vurma ya da imleme
boyutlarndan farkl bir boyuta aittir. Tekillik z gerei birey-ncesidir,
kiisel olmayandr, kavramsal olmayandr. Bireysele ve kolektife, kiisele ve
kiisize, zele ve genele - ve bunlarn kartlklarna - tamamen kaytszdr.
O tarafszdr. Buna karlk ''sradan'' deildir: tekil nokta sradanla kartlk
iindedir. 1
Bir yapnn her dizisine bir tekillikler kmesinin karlk geldiini
sylemitik. te yandan, her tekillik de bir dizinin kaynanda yer alr
ve bu dizi belli bir ynde, bir baka tekilliin yaknna dek uzanr. te
bu nedenle, bir yapda sadece birok raksayan dizi yoktur, her bir dizi de
birok yaknsayan alt-diziden oluur. ki byk temel diziye karlk gelen
tekillikleri ele aldmzda, bunlarn iki tarafta dalmlaryla birbirinden
ayrldn grrz. Bir diziden dierine, baz tekil noktalar yok olur ya da
1 Daha nce, "tarafsz" olarak anlam, dier kipselliklerle olduu kadar tekille de kartlk
iinde karmza kmt. nk o zaman tekillik sadece iaret-etme ve da-vurmaya bal
olarak tanmlanmt, tekil olan sadece bireysel ya da kiisel olarak tanmlanmt, noktasal
olarak deil. imdi, aksine, tekillik tarafsz alann bir parasdr.
Problemacik Hakknda 71
ikiye blnr ya da doa ve ilev deitirir. ki dizi birbirini yanklad
ve iletiime girdii srada biz de bir dalmdan dierine geeriz. Yani:
diziler paradoksal unsur tarafndan katedildii srada tekillikler de yer
deitirir, tekrar dalr, birbirlerine dnr, kme deitirir. Tekillikler
hakiki olaylar olduuna gre, srekli onlar tekrar datan ayn tek Olayda
iletiime girmeleri gerekir ve bu dnmlerden bir tarih meydana gelir.
Peguy, tarihin ve olayn bu tr tekil noktalardan ayrlamaz olduunu
derinlemesine grmt: ''Nasl kritik scaklk noktalar varsa ayn ekilde
olayn da kritik noktalar vardr: ergime, donma, kaynama, younlama,
phtlama, kristalleme noktalar. Hatta olayda, ancak gelecek olayn bir
parasnn iin iine girmesiyle hz kazanan, kristalleen, belirginleen
o ar-ergime durumlar bile vardr." 2 Peguy, bir tekilliin nasl sradan
noktalardan oluan bir izgi halinde devam ettiini, ayrca baka bir
tekillie nasl dahil olduunu, baka bir kmeye nasl tekrar daldn dile
getirmek zere hayal edilebilecek en patolojik ve en estetik dillerden birini
icat etmeyi baarmtr (biri iyi dieri kt iki tekrar, zincire vuran tekrar ve
kurtaran tekrar) .
Olaylar idealdirler. Novalis iki olay silsilesi olduunu, birincilerin
ideal, ikincilerin gerek ve kusurlu olduunu sylemitir: rnein ideal
Protestanlk ve gerek Luthercilik. 1 Ama ayrm iki eit olay arasnda
deil, doas gerei ideal olan olayla olayn bir ey durumundaki uzay
zamansal gereklemesi arasndadr. Olay ve kaza arasnda. 4 Olaylar ayn
tek Olayda iletiime giren idesel tekilliklerdir; ebedi bir hakikatleri vardr
ve zamanlar onlar gerekletiren ve var eden imdi deil, alttan-alta
olduklar ve iten-ie-olduklar snrsz Aion'dur, Mastardr. Sadece olaylar
idealliktir; Platonculuu tersine evirmek de her eyden nce zleri alaa
edip tekillik fkrmalar olarak olaylar onlarn yerine geirmektir. Hem
72 Anlamn Matt
dogmatik erevede olayn zle kartrlmasn, hem de ampirist erevede
olayn kazayla kartrlmasn nlemek ifte bir mcadelenin hedefidir.
Problematik, olayn kipidir. Ama problematik olaylar var demek
deildir bu, olaylarn sadece ve sadece problemlerle ilgili olduunu ve
onlarn koullarn belirlediini sylemektir. Yeni-Platoncu filozof Proklos,
geometrinin teorematik kavranyla problematik kavrann kar karya
getirdii gzel sayfalarda, problemi mantksal bir maddeye etkide bulunan
olaylar zerinden tanmlar (kesimler, para karmalar, eklemeler, vb.), oysa
teorem bir zden karsanabilecek zelliklerle ilgilidir.5 Olay kendiliinden
problematik ve problemletiricidir. Aslnda bir problem ancak onun
koullarn ifade eden tekil noktalarca belirlenir. Problemin bu ekilde
zldn sylemiyoruz: aksine, problem bu ekilde problem olarak
belirlenir. rnein, diferansiyel denklemler teorisinde, tekilliklerin varl
ve dalm dorudan denklem tarafndan belirlenen problematik bir
alana grelidir. zme gelince, o ancak entegral erilerle ve bu erilerin
vektrler alannda tekilliklerin etrafnda ald biimle ortaya kar. O
halde, bir problemin daima onu problem olarak belirleyen koullara bal
olarak hak ettii zme sahip olduunu gryoruz. Aslnda tekillikler
denklemin zmlerinin oluumuna yn verirler. Yine de, Lattman'n
dedii gibi, problem-mercii ve zm-mercii doa bakmndan farkldr6
- bunlarn biri ideal olaydr, dieri ise onun uzay-zamansal gereklemesi. O
halde, problematii znel bir bilgi kategorisi, sadece yntemimizin kusurlu
olduunu gsteren ampirik bir aama, bilginin kazanlmasyla ortadan
kalkacak zc bir nceden bilememe zorunluluu olarak grmemize
yol aan o eski dnce alkanln brakmak zorundayz. zmler
problemin zerini rtm olsa bile, problem onu koullaryla ilikilendiren
5 Proklos, Commentaires sur le premier livre des Elfments d'Euclide, P. Ver Eecke (ev.),
Desclee de Brouwer, s. 68 vd.
6 Bkz. Albert Lautman, Essai sur !es notions de structure et d'existence en mathfmatiques,
Hermann, 1 938, il. cilt, s. 1 48- 1 49 ve Nouvelles recherches sur la structure dialectique des
mathfmatiques, Hermann, 1 939, s. 1 3- 1 5 . Ayrca tekilliklerin rolyle ilgili olarak, Essai, II,
s. 1 38- 1 39 ve Le Probleme du temps, Hermann, 1 946, s. 4 1 -42.
Peguy de, kendi bak asndan, olayn ya da tekilliin problem ve zm
kategorileriyle zsel bir ilikisi olduunu grmtr: bkz. a.g.e. , s. 269: "ve sonu grnmeyen
bir problem, ksz bir problem ...", vb.
Problematik Hakknda 73
ve zmlerin oluumunu rgtleyen dede alttan-alta-olmay srdrr. Bu
de olmasayd, zmlerin anlam da olmazd. Problematik, hem nesnel bir
bilgi kategorisi, hem de tamamen nesnel bir varlk trdr. ''Problematik''
tam da ideal nesnellikleri niteler. Kukusuz ilk kez Kant, problematii gelip
geici bir kararszlk olmaktan karp denin asl nesnesi, dolaysyla da
baa gelen ya da beliren her ey iin vazgeilmez bir ufuk haline getirmitir.
O halde matematikle insann ilikisi yeni bir biimde ele alnabilir:
mesele, insani zellikleri nicelemek ya da lmek deil, bir yandan insani
olaylar problemletirmek, dier yandan bir problemin koullarn insani
olaylar olarak gelitirmektir. Carroll' n hayalini kurduu elendirici
matematik bu iki yn de barndrr. Bunlarn ilki ''Karmakark Bir
yk'' balkl metinde ortaya kar. Bu yk her seferinde bir probleme
karlk gelen tekillikleri kuatan dmlerden olumutur; kahramanlar
bu tekillikleri ete kemie brndrrler ve bir problemden dierine yer
deitirip yeni bir dalma geerler, sonunda da aralarndaki akrabalk
ilikilerinin ana taklp onuncu dmde birbirlerine kavuurlar. Farenin
ya tketilebilir nesnelere ya ifade-edilebilir anlamlara gnderme yapan
bunu'sunun yerini imdi bazen besleyici armaanlara, bazen problem
verilerine ya da koullarna gnderme yapan data almtr. Daha derin olan
ikinci giriim, 1he Dynamics ofa Parti-cle'da karmza kar: ''ki izginin
dz bir yzey boyunca olaan yollarn izleyii gzlenebiliyordu. izgilerden
daha yal olan, uzun bir deneyim sonucunda, gen ve saknmsz yerler
iin olduka zahmetli olan bir sanat, u noktalar arasnda eit biimde
uzamay renmiti; ama daha gen olan, gen kz taknlyla, raksamaya
ve bir hiperbol ya da u snrsz romantik erilerden biri olup kmaya
meylediyordu hep... Yazg ve aralarndaki yzey onlar buraya dek ayr
tutmutu, ama byle devam edemezdi artk; bir izgi onlar i alarnn
toplam iki dik adan daha kk olacak ekilde kesmiti . . ."
74 Anlamn Mant
tekilliklerden meydana geldiklerini ve bunlarn duygularnn, pathos'larnn
bu tekillikler etrafnda, duyusal kriz, ters dnme, kaynama noktalar,
dmler ve yuvalar (rnein Carroll'n plain anger ya da right anger
adn verdii ey) etrafnda kurulduunu anmsamamz gerekir. Carroll'n
iki izgisi birbirini yanklayan iki dizi gibidir; izgilerin yaknlamas
da karmakark bir yknn ak iinde birbirlerinin iinden geen ve
yeniden ekillenen tekillik dalmlarna benzer. Lewis Carroll' n dedii
gibi, ''dz yzey belli bir sylemi niteler ve bu sylemde herhangi iki
nokta verili olduunda konumacnn o iki nokta ynnde tamamen sahte
olarak uzanmas gerekir''. 7 7he Dynamics ofa Parti-ele'da, Carroll, dizilere
ve bu dizilerde sralanan paracklarn dereceleri ya da glerine ilikin bir
teorinin ana hatlarn izmektedir (''LSD, a Junction ofgreat value... ) . "
7 "Sahte olarak uzanmak" derken, to lie fiilinin iki anlamn evirmeye alyoruz.
Problematik Hakknda 75
ortadan kaldrmaz ya da tketmez, soru btn yantlar boyunca varln
srdrr. yleyse, problemlerin zmsz, sorunun yantsz kald bir yan
vardr: ite bu bakmdan problem ve soru kendi balarna idesel nesneliklere
iaret-ederler ve kendilerine zg bir varla, asgari bir varla sahiptirler
(bkz. Alice Harikalar lkesinde'de ki ''yantsz bilmeceler'') . Ezoterik
szcklerin onlara nasl zsel olarak bal olduunu daha nce grmtk.
Bir yandan, valiz-szckler dallanp budaklanm dizilerde ortaya kan
bir problemden ayr dnlemez. Bu problem znel bir kararszl deil,
aksine baa gelenin ya da belirenin ufku karsnda zihnin nesnel dengesini
ifade eder: Richard m William m? Dumanl-kzgn m kzgn-dumanl m?
Her seferinde bir tekillik dalm vardr. Dier yandan, bo szckler ya da
daha dorusu bo szce iaret-eden szckler diziler boyunca kuatlan
ve yer deitiren bir sorudan ayr dnlemez. Asla kendi yerinde, kendi
benzerliinde, kendi zdeliinde bulunamayan e onunla birlikte
yer deitiren temel bir sorunun nesnesidir: Snark nedir? Peki ya Phlizz
nedir? Peki ya d? Bir arknn nakarat olarak, ktalarn meydana getirdii
diziler boyunca dolanan, kendisini ''isimlendiren'' hibir ismin boluunu
doldurmaya yetmedii sihirli szck olan paradoksal unsur, tam da soruya
karlk gelen, ama asla yant vermeksizin karlk gelen bu tekil varla, bu
''nesnelie'' sahiptir.
76 Anlamn Mant
ONUNCU DZ
1 Asgari srekli zamandan daha kk bir zaman fikriyle ilgili olarak bkz. Ek !, 2. yaz
(s. 293-308).
78 Anlamn Mant
hareketli neticeler biricik ve paylalmayan atn ak uzaynda paylatrlr:
her tekillik sisteminin en byk atta dierleriyle iletiime girdii ve
onlar yanklad, hem dierlerince ierildii, hem onlar ierdii, yerleik
deil gebe bir dalm. Artk kategorik olanla hipotetik olann deil,
problemlerin ve sorunun oyunudur sz konusu olan.
4) Kuralsz, kazanan kaybedeni olmayan, sorumluluk gerektirmeyen
byle bir oyun, becerinin rastlantdan ayrt edilemez hale geldii bu
masumiyet oyunu ve Caucus yar hibir gereklie sahip olamaz
gibi grnyor. Zaten bu tr bir oyun kimseyi elendirmezdi. Elbette
bu, Pascal'in insannn ya da Leibniz'in Tanr'snn oyunu deildir.
Pascal'in ahlak bahsinde hilebazla yer yoktur. Leibniz'in ekonomik
kombinezonunda kt hamlelere yer yoktur. Hi kukusuz, tm bunlar
sanat yapt olarak dnya olamaz. Szn ettiimiz ideal oyun bir insan
ya da bir tanr tarafndan gerekletirilemez. O ancak dnlebilir, hem
de anlamszlk olarak. Ama o zaten tam da dncenin gerekliidir. Saf
dncenin bilinddr. Her dnce, bilinli olarak dnlebilir asgari
srekli zamandan daha kk bir zamanda bir dizi meydana getirir. Her
dnce bir tekillik dalm yayar. Btn dnceler, her yere rastlant
fleyerek ve her dnceyi dallandrp budaklandrarak, ''her seferinde''yi
''btn seferler'' iin ''bir seferde'' toplayarak gebe dalmn btn
biimlerini ya da figrlerini kendi yer deitirmesiyle rttren Uzun bir
dncede iletiime girerler. nk rastlanty btnyle olumlamak, onu bir
olumlama nesnesine dntrmek ancak dncenin yapabilecei bir eydir.
Bu oyunu dncenin dnda oynamaya kalksak bile hibir ey olmaz,
sanat yaptndan baka bir netice retmeye kalksak bile hibir rn ortaya
kmaz. O halde, oynamasn bilenlerin, yani rastlantya hakim olmak
uruna, bahis tutumak uruna, kazanmak uruna rastlanty blmek yerine
onu olumlayanlarn ve dallandrp budaklandranlarn hep galip gelecei,
dnceye ve sanata mahsus oyundur bu. Yalnzca dncede varolan
ve sanat yaptndan baka bir neticesi olmayan bu oyun, ayn zamanda
dncenin ve sanatn gerek olmasn, bunlarn dnyann gerekliini,
ahlaklln ve ekonomisini sarsmasn salar.
Bizim bildiimiz oyunlarda rastlant baz noktalarla, bamsz neden
sellik dizilerinin karlama noktalaryla snrldr: rnein ruletin ve
frlatlan topun hareketlerinin karlamas. Karlama bir kez gerekleince,
80 Anlamn Mant
imdinin zaman daima snrl bir zamandr, ama dngsel olduu iin de
sonsuzdur. Bu zaman, Aynnn geri gelii olarak fiziksel bir ebedi dnn
ve Nedenin bilgelii olarak ahlaksal bir ebedi bilgeliin kaynanda yer alr.
Bazen de aksine, yalnzca gemiin ve gelecein alttan-alta-olduklar, ne
kadar kk olursa olsun her imdiyi sonsuzca altblmlere ayrdklar ve
onu kendi bo izgileri zerinde uzattklar sylenir. Gemiin ve gelecein
tamamlaycl aka kendini gsterir: her imdi sonsuzca gemie ve
gelecee blnmektedir. Ya da daha dorusu, byle bir zaman sonsuz
deildir nk asla kendi zerine dnmez, ama snrszdr nk iki ucu
durmadan gemite ve gelecekte birbirinden uzaklaan saf dz izgidir.
Aion'da da Khronos'un labirentinden tamamen farkl bir labirent, baka bir
ebedi dn ve baka bir etii (Sonularn etiini) gerekli klan ok daha
korkun bir labirent yok mudur? Tekrar Borges'in szlerini anmsayalm:
''Sadece dz bir izgiden oluan bir Yunan labirenti biliyorum . . . Sizi bir
daha ldreceim zaman, tek bir dz izgiden oluan o gzle grnmez,
kesintisiz labirenti vaat ediyorum size." 3
Bir durumda, imdi her eydir; gemi ve gelecek, biri daha kk bir
uzama sahip dieri daha byk bir uzamn skmasna dayanan iki imdi
arasndaki greli fark belirtmektedir sadece. Dier durumda, imdi hibir
eydir, salt matematiksel andr, blnd gemii ve gelecei ifade eden
akl varldr. Ksacas: biri yalnzca i ie gemi imdilerden oluan, dieri
durmadan uzayp giden gemie ve gelecee ayran iki zaman vardr. Bunlarn
biri daima belirli, ya etkin ya edilgin, dieri ise ebedi olarak Mastar halde,
ebedi olarak tarafszdr. Biri dngseldir, cisimlerin hareketini ler ve
kendisini snrlayan ve dolduran maddeye baldr; dieri ise yzeydeki saf
gsterir. Ama bu iki tutumun iki zamana karlk gelip gelmedii sorusu karanlkta kalr:
yazarn yorumuna gre byle deil gibidir. Daha da nemlisi, iki zamana karlk gelen
olduka farkl iki ebedi dn olmas soru11u, Stoac dnce iinde (en azndan dorudan)
ele alnmaz. leride bu noktalara dneceiz.
4 ngilizcede to swab bezle silmek, to soak slatmak anlamna geliyor. O halde, wabe ilk
anlamyla dalgay (wave) artryor ve slak imenliin dalgalanmasn ifade ediyor. (. n.)
5 ITT be'in ikinci anlam ise yolu (way) artryor ve ba sonu olmayan dz izgiyi
ifade ediyor. Parisoc'nun szc Franszcaya evirmek iin muhtemelen al/ee (yol, patika),
loin (uzak) ve onde (dalga) szcklerinden treccii alloinde, wabe'in bu iki anlamn da
veriyor. (. n.)
82 Anlamn Mant
imdi olup bitmekte ve olay gerekletirmektedir. Ama yine de olay, onu
ebediyen yakn bir gemie ve yakn bir gelecee blen Aion zerinde ebedi
bir hakikate sahip olmay srdrr. Aion, gemii de gelecei de teye
iterek olay durmadan altblmlere ayrmakta, ama gemiin ve gelecein
basksn hi azaltmamaktadr. Olay, Aion'un bo imdisinde, ebediyette,
kimsenin asla lmemesi, ama hep lm olmas ve hep lecek olmasdr.
Mallarme, bir cinayeti mim yaplmas gereken haliyle, saf ideallik olarak
betimlerken yle der: ''Sahte bir imdi grnts altnda, gelecekte,
gemite, kah ngrerek, kah anmsayarak - Mim bu ekilde yaplr ite,
onun oyunu aynay krmakszn bitimsiz bir imayla snrldr." 6 Her olay en
kk zamandr, dnlebilir asgari srekli zamandan da kktr, nk
yakn gemie ve yakn gelecee blnmektedir. Ama ayn ekilde en uzun
zamandr da, dnlebilir azami srekli zamandan da uzundur, nk
onu kendi snrsz izgisine eit hale getiren Aion tarafndan durmadan
altblmlere ayrlmaktadr. Demek istediimiz u: Aion zerindeki her
olay, Khronos'taki en kk altblmden daha kktr, ama ayn ekilde
Khronos' un en byk bleninden, yani dngnn btnnden de daha
byktr. Her olay, iki ynde birden snrszca altblmlere ayrlarak tm
Aion boyunca uzanr ve iki ynde de onun dz izgisiyle e-uzanml hale
gelir. Dngyle artk hi ilgisi olmayan bir ebedi dnn yaklamakta
olduunu, kalnl olmayan tek bir dz izgiden olutuu iin daha da
korkun olan bir labirentin giriinde olduumuzu hissetmiyor muyuz?
Aion, rastlantsal noktann izdii dz izgidir. Her olayn tekil noktalar,
daima onlar sonsuzca altblmlere ayrarak birbirleriyle iletiime sokan,
btn izgiye yayan, ekip uzatan rastlantsal noktaya bal olarak, bu
izgi zerinde dalrlar. Her olay Aion'un btnne upuygundur, her
olay dier tm olaylarla iletiim iindedir, bunlarn hepsi ayn tek Olay,
ebedi bir hakikate sahip olmalarn salayan Aion'un olayn meydana
getirirler. Olayn gizi budur ite: Aion'un zerinde olmasna ramen onu
doldurmamas. Cisimsiz olan cisimsiz olan, iine-girilmez olan iine
girilmez olan nasl doldurabilir ki? Yalnzca cisimler birbirlerinin iine
girer, yalnzca Khronos lt ey durumlaryla ve nesne hareketleriyle
doludur. Oysa zamann bo ve alp dzlemi biimi olarak Aion,
7 Franszcada table, hem tablo hem masa anlamna geliyor. Dolaysyla arpm tablosu
ve yen1ek masas derke1 kulla11la1 szc Franszcas ayn. (. n.)
84 Anlamn Mant
ey durumlarna atfedilen olarak sunan bir Olayn biricik izgisini gsterir.
Son olarak, bir dier fragman da izginin zerinde yer deitiren rastlantsal
noktay, lgitur ya da Zar Atm'ndaki noktay gsterir; hem alktan len
bir ihtiyar yoluyla, hem szden doan bir ocuk yoluyla bu noktaya iki kez
iaret eder - ''nk alktan lmek ona yeniden balama hakkn verir. . .". 8
ANLAMSIZLIK HAKKINDA
1 Bkz. Sextus Empiricus, Adversus Logicos, VIII, 1 33. Blituri lir sesine benzer bir sesi
ifade eden bir yanstma szcktr; skindapsos alete ya da algya iaret-eder.
86 Anlamn Mant
etkinlik = x ynn de bunlara eklemek gerekebilir belki, bunu ileride
greceiz. Snark duyulmam bir szcktr, ama ayn zamanda da
grnmez bir canavardr ve dehet verici bir etkinlie, sonunda avcnn
darmadan olduu ve zdeliini yitirdii ava gnderme yapar. Jabberwock
duyulmam bir szck, masals bir hayvandr, ama ayn zamanda da dehet
verici etkinliin ya da byk cinayetin nesnesidir.
nce bo szce herhangi bir ezoterik szck yoluyla iaret-edilir
(bu, ey, Snark vb.); bu bo szcn ya da bu birinci dereceden ezoterik
szcklerin ilevi iki heterojen diziyi birlikte-dzenlemektir. Ardndan
ezoterik szcklere de valiz-szckler, ilevleri dizileri dallandrp
budaklandrmak olan ikinci dereceden szckler yoluyla iaret-edilebilir.
Bu iki dereceye iki farkl figr karlk gelir. lk figr: Paradoksal e hem
szck hem eydir. Yani: ona iaret-eden bo szcn ya da bu bo szce
iaret-eden ezoterik szcn zellii yine de eyi ifade etmesidir. Tam
olarak ifade ettiine iaret-eden ve iaret-ettiini ifade eden bir szcktr
bu. aret-edilenini ifade ederken ayn zamanda kendi anlamna da iaret
eder. Ayn anda, hem bir ey syler, hem sylediinin anlamn syler: kendi
anlamn syler. Bu yzden de tamamen anormaldir. Biliyoruz ki anlaml
btn isimlerin normal yasas tam da bunlarn anlamna ancak baka bir
isimle iaret-edilebilmesidir (i i i ) . Kendi anlamn syleyen isim
1 2 3
Anlamszlk Hakknda 87
Asl szck oyunu, anlamszln anlamnn bir anlama sahip olmamak
olduunu sylemektir. Ama bizim hipotezimiz hi de bu deil.
Anlamszln kendi anlamn sylediini varsayarken, aksine, anlam
ve anlamszlk arasnda zel bir iliki olduunu, bunun doru ve yanl
arasndaki ilikiye indirgenemeyeceini, yani sadece bir dlama ilikisi
olarak kavranamayacan beli rtmeye alyoruz. Anlamn mantnn
en genel problemi cam da budur: eer sonunda anlamla anlamszlk
arasnda doruyla yanl arasndakine benzer bir iliki bulacaksak,
doruluk alanndan anlam alanna ykselmek ne ie yarar? Koulu
koullanann imgesinde, sadece bir olanakllk biimi olarak kavramak
zere koullanandan koula ykselmenin bouna olduunu daha nce
grmtk. Koulun olumsuzuyla ilikisi koullanann kendi olumsuzuyla
ilikisiyle ayn cipte olamaz. Anlamn mant zorunlu olarak anlamla
anlamszlk arasnda zgn bir isel iliki tipi, zgn bir birlikce-mevcuc
olma tarz olduunu gsterecektir. u an iin, anlamszl kendi anlamn
syleyen bir szck gibi ele alarak bunu hazrlamakla yetinelim.
Paradoksal e szn ettiimiz iki figr altnda anlamszlkcr. Ama
normal yasalar bu iki figrle cam olarak kartlk iinde deildir. Aksine, bu
figrler anlaml normal szckleri kendilerine uygulanmayan bu yasalara
tabi klarlar: her normal ismin baka bir isimle iaret-edilmesi gereken ve
baka isimlerin doldurduu ayrmalar belirlemesi gereken bir anlam
vardr. Bu anlaml isimler, sz konusu yasalara tabi olduklar lde imleme
belirlenimleri edinirler. mleme belirlenimi yasayla ayn ey deildir, ama
yasadan kaynaklanr ve isimleri yani szckleri ve nermeleri kavramlarla,
zelliklerle ya da snflarla ilikilendirir. Bylelikle, geri gitme yasas bir
ismin anlamna baka bir isimle iaret-etmek gerektiini sylediinde, bu
farkl dereceden isimler, imleme asndan, farkl ''cipte'' snflara ya da
zelliklere gnderme yaparlar. Her zellik ilikin olduu zelliklerden ya da
bireylerden, her snf ierdii nesnelerden stn bir tipte olmaldr; o halde,
bir kme kendisini eleman olarak kapsayamaz ya da farkl cipte elemanlar
barndramaz. Ayn ekilde, ayrlma yasasna uygun olarak, bir imleme
belirlenimi bir snflandrmann dayand zelliin ya da terimin ona bal
olarak snflandrlm ayn tipte gruplardan hibirine ait olamayacan
bildirir: bir eleman ne kendi belirledii altkmelerin, ne de varln
nceden varsayd kmenin bir paras olabilir. yleyse, anlamszln iki
88 Anlamn Mant
figrne, ''imlemeden yoksun'' olarak ve paradoks kuran olarak tanmlanan
iki samalk biimi karlk gelmektedir: kendini eleman olarak ieren
kme, varsayd kmeyi blen eleman - btn kmelerden oluan kme
ve alay berberi.2 Samalk, bazen geri gidici sentezdeki biimsel dzeylerin
karmas, bazen ayrc sentezdeki ksr dngdr. 3 mleme belirlenimlerinin
nemi elimezlik ve nc halin olanakszl ilkelerini olduu gibi kabul
etmek yerine bu ilkeleri meydana getirmeleridir; paradokslar da inlemeden
yoksun nermelerde elimenin ya da c halin oluumunu salar.
Belki de nermelerin bantsyla ilgili baz Stoac grleri bu adan ele
almak gerekir. nk Stoaclarn ''eer gndzse aydnlktr'' ya da ''eer
bu kadnn st varsa doum yapmtr'' trnden koullu nermelerle
bu kadar ilgilenmeleri karsnda yorumcular, sz konusu olann fiziksel
bir neden-sonu ilikisi ya da szcn modern anlamyla bir nedensellik
ilikisi olmadn anmsatmakta kukusuz hakldrlar, ama burada zdelik
bana dayal salt mantksal bir karm grmekte belki de hakszdrlar.
Stoaclar koullu nermenin paralarn numaralandryorlard: ''gndz
olma''y ya da ''doum yapma''y ilikin olduklar zelliklerden (''aydnlk
olma'' ya da ''ste sahip olma'' dan) daha stn tipte zelliklerin imleyeni
olarak ele alabiliriz. nermeler arasndaki bant ne analitik bir zdelie
ne ampirik bir senteze indirgenebilir; o, imlemenin alanna aittir - yle ki
elime bir terimin kartyla ilikisinde deil, bir terimin kartnn dier
terimle ilikisinde meydana gelir. Koullu olann balayc olana dnmesi
uyarnca, ''eer gndzse aydnlktr'' nermesi gndz olmasnn ve
aydnlk olmamasnn olanakszln ierir: belki de bunun nedeni, aksi
takdirde ''gndz olma''nn, varsayd bir kmenin eleman olacak ve ona
dayanarak snflandrlm gruplardan birine ait olacak olmasdr.
2 Alay berberi, Russell paradoksuna gnderme. Berber, kendisi tra olmayanlar tra
etmekle ykml. Bu durumda berberi kim tra edecek? Eer berber kendisini tra ederse
ykmllnn snrlarn am olacak, tra etmezse de kendisi tra olmad iin
kendini tra etmesi gerekecek. (. n.)
3 Russell'a gre, bu ayrm iki anlamszlk biimine karlk gelir. Bu iki biimle ilgili
olarak bkz. Franz Crahay, Le Forma/isme logico-mathematique et le probleme du non-sens,
Belles Lettres, 1 957. Russell'n ayrm, Husserl'in Mantk A ratrma'4r nda "anlamszlk" ve
'
Anlamszlk Hakknda 89
Anlamszlk imleme belirleniminin yan sra bir anlam verilii de
gerekletirir. Ama bunu bambaka bir ekilde yapar. nk anlam
asndan geri gitme yasas artk farkl derecelerdeki isimleri snflarla
ya da zelliklerle ilikilendirmez, onlar heterojen olay dizilerinde
paylatrr. Kukusuz bu diziler biri imleyen, dieri imlenen olacak ekilde
belirlenmitir, ama dizilerin her birinde anlamn dalm belirgin bir
imleme ilikisinden tamamen bamszdr. Bu yzden, imlemeden yoksun
bir terimin yine de anlam tadn ve anlamn kendisinin ya da olayn,
snflar ve zellikleri ilgilendiren tm kipselliklerden bamsz olduunu,
tm bu karakterler karsnda tarafsz olduunu grdk. Olay zelliklerden
ve snflardan doa bakmndan farkldr. Anlaml olann imlemesi de
vardr, ama bir anlam olmasn salayan sebeplerden bambaka sebeplerle.
O halde anlam yeni bir paradoks tryle birlikte dnlmelidir; nceki
paradokslar nasl anlamszln imlemedeki mevcudiyetini gsteriyorsa bu
yeni paradokslar da anlamszln anlamdaki mevcudiyetini gsterir. Bu
kez, bir yandan sonsuzca altblmlere ayrlmayla, dier yandan tekillik
paylamyla ilgili paradokslar sz konusudur. Dizilerde, her terimin,
ancak tm dier terimlere greli olan konumu sayesinde bir anlam vardr,
ama bu greli konum da her bir terimin anlamszlk olarak belirlenmi
'
ve diziler boyunca srekli dolamda olan unsur = x e dayal mutlak
konumuna baldr. Anlam bu dolam tarafndan hem imleyene den
anlam, hem de imlenene den anlam olarak filen retilir. Ksacas,
anlam daima bir sonu/etkidir. Yalnzca nedensel anlamda bir sonu
deil; ''grsel etki'', ''iitsel etki'' anlamnda bir etki, ya da daha dorusu
yzey etkisi, konum etkisi, dil etkisi. 4 Byle bir etki asla bir grn ya
da yanlsama deil, yzeyde yaylan ya da uzanan bir rndr. Bu rn
kendi nedeniyle tam tamna birlikte-mevcut, e-kapsamldr ve bu nedeni
sonu/etkilerinden ayr dnlemez ikin bir neden, sonu/etkilerin
dnda saf nihil ya da x olarak belirler. Byle etkilere, byle bir rne
genellikle zel ya da tekil bir isimle iaret-edilir. Bir zel isim ancak bu tr
90 Anlamn Mant
bir etkiye gnderme yapt lde tam olarak bir im saylabilir: ite bu
yzden fizikte '' Kelvin etkisi'', ''Seebeck etkisi'', ''Zeeman etkisi'' vb. 'nden
sz edilir ya da tpta hastalklara onlarn semptomlar tablosunu karmay
baarm doktorlarn ismiyle iaret-edilir. Bu ekilde dnrsek, daima
e = x'in terim dizilerinde dolamyla retilen, cisimsiz sonu/etki
olarak anlamn kefi de ''Khrysippos etkisi'' ya da ''Carroll etkisi'' olarak
isim lendi ri 1 melidir.
u sralar yapsalc diye isimlendirilen yazarlarn belki de tek ortak
noktas budur, ama bu nokta esastr: grn olarak deil, bo hanenin
yapnn dizilerinde dolamyla retilen, yzey ve konum etkisi olarak
anlam (lnn yeri, kraln yeri, kr nokta, dalgalandran imleyen, sfr
deer, kulis ya da namevcut neden vb. ) . Yapsalclk, bilinli olarak ya da
deil, yeniden Stoaclardan ve Carroll'dan esinlenmektedir. Yap gerekten
de bir cisimsiz anlam retme makinesidir (skindapsos) . Ama yapsalclk
bu ekilde anlamn anlamszlk tarafndan ve onun srekli yer deitirmesi
tarafndan retildiini ve kendi balarna ''imleyen'' olmayan elerin
karlkl konumundan doduunu gsteriyor diye, sama felsefesi denen
eyle yapsalclk arasnda herhangi bir yaknlk kurmaya kalkmamalyz:
Lewis Carroll' a evet, Camus' ye hayr. nk sama felsefesine gre,
anlamszlk anlama kart olan eydir ve onunla yaln bir iliki iindedir;
yle ki sama her zaman bir anlam eksikliiyle, bir yoksunlukla tanmlanr
(yeterince anlam yoktur... ) . Buna karlk, yap asndan daima fazlasyla
anlam vardr: anlamszln kendinin olmay olarak rettii, hem de
ar lde rettii fazlalk. Tpk Jakobson'un belirli hibir fonetik deer
tamayan, ama fonemle deil fonemin olmayyla kartlk iinde olan
bir sfr fonem tanmlamas gibi, anlamszlk da hibir zel anlama sahip
deildir, ama fazlasyla rettii anlamla deil anlamn olmayyla kartlk
iindedir. Anlamszlk asla kendi rnyle ne srld gibi basit bir
dlama ilikisine girmez. 5 Anlamszlk hem anlam olmayan eydir, hem
de bu haliyle anlam veriliini salayarak anlamn olmayyla kartlk iine
girer. Anlamszlktan anlamamz gereken ite budur.
Anlamszlk Hakknda 91
Son kertede, yapsalcln felsefe iin ve genel olarak dnce iin
nemi yerini deitirdii snrlarla llebilir. Anlam mefhumu silinip giden
zlerin yerine getiinde, felsefede snr, anlam yeni bir aknla, Tanr'nn
yeni bir haline, dnm gkyzne balayanlarla anlam insanda ve
onun uurumunda, yeni alm bir derinlikte ve yeraltnda bulanlar
arasndan gemeye balam gibiydi. Puslu bir gkyznn (Knigsberg'in
gkyznn) yeni teologlar ve maaralarn yeni hmanistleri anlamn gizi
olarak nsan-Tanr ya da Tanr-nsan adna sahneyi igal etmilerdi. Bazen
onlar birbirinden ayrmak zordu. Ama bugn bunlar arasnda bir ayrm
yapmak olanaksz hale gelmitir, nk her eyden nce, eek mi insan
tar, yoksa insan m eei ve kendi kendini tar diye soran bu bitmek
bilmez sylemden usanm durumdayz. stelik anlama ilikin tam bir
yanl anlama olduu izlenimine sahibiz, nk gkyznde de yeraltnda
da anlam eninde sonunda lke, Depo, Kaynak, Kken olarak sunuluyor.
Anlam gksel ilke olarak alndnda onun temelden unutulduu ve
zerinin rtld, yeralt ilke olarak alndnda ise derinlemesine zerinin
izildii, saptrld, yabanclatrld syleniyor. Ama anlamn zeri ister
izilsin ister rtlsn, bizden anlam yeniden bulup onarmamz bekleniyor.
Ya henz yeterince anlamadmz bir Tanr'da bulmamz gerekiyor anlam,
ya da henz yeterince derinine inmediimiz bir insanda. O halde, bugn
yeni bir mjdenin yanklanmas gzeldir: anlam asla ilke ya da kken
deildir, o rndr. Kefedilecek, onarlacak ya da tekrar kullanlacak bir
ey deildir, yeni makinelerle retilecek bir eydir. Anlam hibir ykseklie
ait deildir, hibir derinlikte sakl deildir; yzey etkisidir o ve kendi
boyutu olan yzeyden ayrlamaz. te yandan, anlam derinlikten ya da
ykseklikten yoksun deildir, daha ziyade ykseklik ve derinlik yzeyden
yoksundur, anlamdan yoksundur ya da bunlara ancak anlam varsayan bir
''etki'' yoluyla sahiptir. Dinin ''kkensel anlam'' insanlarn ihanet ettii
bir Tanr'da m sakldr, yoksa Tanr imgesinde kendine yabanclam bir
insanda m sakldr diye sormuyoruz kendimize artk. rnein Nietzsche'de
ters evirmeyi ya da amay salk veren bir peygamber aramyoruz. Eer
Tanr'nn lmne, ileci idealin yksekliini kaybediine, bunlar insanca
olann sahte derinlikleri, vicdan azab ve hn tarafndan telafi edildii
srece hi nem vermeyen bir yazar varsa o da Nietzsche'dir. O, keiflerini
baka yerde, aforizma ve iirde srdrr; bunlar Tanr'y da insan da
92 Anlam n Mant
konuturmayan anlam retme makineleridir, sahici ideal oyunu ina ederek
yzeyi arnlama makineleri. Freud'da insann derinliini ve kkensel
anlam kefeden birini aramyoruz; anlamn retilmesini, hem de daima
anlamszla bal olarak retilmesini salayan bilind mekanizmalarn
olaanst kaifini aryoruz.6 zgrlmzn ve etkililiimizin Tanr'nn
evrenselliinde ya da insann kiiliinde deil de bizden daha ok bizim
olan, tanrlardan daha tanrsal olan, somut olarak iiri ve aforizmay, srekli
devrimi ve ksmi eylemi harekete geiren bu tekilliklerde bulunduunu
hissetmememiz mmkn m? Bu fantastik makinelerde, halklarda ve
iirlerde brokratik olan ne var? ''Byk politika''nn balamas iin bi raz
dalmamz, yzeyde olmay bilmemiz, derimizi davul gibi germemiz
yeterli. Ne insan ne Tanr iin bir bo hane; ne genel ne bireysel, ne kiisel
ne evrensel tekillikler. Tm bunlar insann asla hayal edemeyecei kadar,
Tanr'nn asla kavrayamayaca kadar anlam, zgrlk ve etkililik meydana
getiren dolamlar, yanklar, olaylar tarafndan katediliyor. Bo haneyi
dolamda tutmak, birey-ncesi ve kiisiz tekillikleri konuturmak, ksacas
anlam retmek bugn yaplmas gereken eydir.
6 J.-P. Osier, Louis Althusser'in temel tezleriyle uyum iinde olan sayfalarda, anlamn
az ya da ok yicirilmi bir kkende (tanrsal da insani de, ontolojik de ancropolojik de
olabilecek bir kkende) tekrar bulunmas gerektiini savunanlarla kkenin bir anlamszlk
olduunu ve anlamn hep episcemolojik bir yzey eckisi olarak retildiini savunanlar
arasnda bir ayrm yapmay neriyor. Bu lt Freud'a ve Marx'a uygulayan J.-P. Osier,
yorumlama probleminin asla "tremi"ten "kkensel"e gemekle deil, iki dizide anlam
retme mekanizmalarn kavramakla ilgili olduunu dnyor: anlam daima "erki" dir.
Bkz. Feuerbach'n L'Essence du christianisme'ine nsz, Maspero, 1 968, zellikle s. 1 5- 1 9.
Anlamszlk Hakknda 93
ON KNC DZ
PARADOKS ZERNE
94 Anlamn Mant
uzay paylatrmak yerine ak bir uzayda paylatrlmak). Ama her durumda
bu paradokslar ayn anda iki yne birden gitme ve bu sonu/etkilerin bazen
birine bazen dierine vurgu yaparak zdeletirmeyi olanaksz hale getirme
zelliine sahiptir: Alice'in ifte maceras budur ite, deli-olu ve yitik-isim.
Paradoks doxa'yla, doxa'nn iki yan olan saduyu ve ortak duyuyla kartlk
iindedir. Saduyu bir yn belirtir: o tek yndr, 1 hangi ynn seilmesi,
hangi ynle yetinilmesi gerektiini belirleyecek bir dzen beklentisini ifade
eder. Bu yn en ok farkllam olandan en az farkllam olana, eylerin
payndan atein payna giden yn olarak kolayca belirlenir. Zamann oku
ona gre ynlendirilir, nk en ok farkllam olan, bireysel bir sistemin
kkenini belirledii lde wrunlu olarak gemi eklinde, en az farkllam
olansa gelecek ve erek eklinde ortaya kar. O halde zamann gemiten
gelecee giden bu dzeni, imdiye gre, yani zamann ele alnan bireysel
sistem iinde seilmi olan belirli bir aamasna gre kurulur. Bylelikle
saduyu, ilevini yerine getirmesini salayacak koulu kendine vermi olur,
bu ilev de znde ngrmektir. Dier yn izlenseydi, en az farkllam
olandan en ok farkllam olana gidilseydi, rnein nceleri ayrt edilemez
olan scaklklar farkllaarak ilerleseydi ngrnn olanaksz olaca aktr.
te bu yzden saduyu termodinamikte byle derinlemesine kendini
bulabilmitir. Ama balangta o daha yksek modeller peindedir. Saduyu
znde paylatrcdr; onun forml ''bir yandan ve dier yandan''dr. Ama
yapt paylatrma farkn baa konduu ve onu doldurmas, eitlemesi,
hiletirmesi, telafi etmesi beklenen ynlendirilmi bir harekete dahil edildii
koullarda meydana gelir. ''eylerin payndan atein payna'' ya da ''dnyalarn
(bireysel sistemlerin) payndan Tanr' nn payna'' ifadeleriyle kastedilen de
budur. Saduyunun ierdii bu tr bir paylatrma tam da sabit ya da yerleik
dalm olarak belirlenir. Saduyunun z kendine bir tekillik vermek,
ama bunu tekillii ona bal olduklar halde onu defedip datan sradan
ve kurall noktalar izgisinin btnne yaymak iin yapmaktr. Saduyu
tamamen yakc ve sindiricidir. Saduyu tarmsaldr, tarla probleminden ve
it ekmeden ayr dnlemez, paylardan/taraflardan birbirlerini denge
lemeleri, kurala balamalar beklenen orta snflarn giriiminden ayr
dnlemez. Buhar makinesi ve hayvan yetitiricilii, ayrca zellik/zel
Paradoks zerine 95
mlkiyet ve snflar saduyunun canl kaynaklardr: sadece belli bir ada
ortaya kan olgular olarak deil, ebedi arketipler olarak; salt metafor olarak
deil, ''zellik/zel mlkiyet'' ve ''snf'' terimlerinin tm anlamlarn bir
araya getirecek ekilde. 2 O halde saduyunun sistematik zellikleri unlardr:
tek bir ynn olumlanmas; bu ynn en ok farkllam olandan en az
farkllam olana, tekilden kurallya, dikkat ekiciden sradana gidiyor
olarak belirlenmesi; zamann okunun bu belirlenime uygun olarak gemiten
gelecee doru ynlendirilmesi; bu ynlendirmede imdinin ynetici rol;
bu ekilde olanakl klnan ngr ilevi; nceki btn zellikleri kendinde
toplayan yerleik dalm tipi.
Saduyu imleme belirleniminde merkezi bir rol oynar, ama anlam
veriliinde hi rol oynamaz. Bunun nedeni saduyunun hep ikinci srada
gelmesi, tpk itler probleminin nce serbest, ak, snrsz bir uzay,
mesela bir tepe yamac ya da tmsek varsaymas gibi saduyunun meydana
getirdii yerleik dalmn da bir baka dalm nceden varsaymasdr.
O halde paradoksun saduyu ynn deil de dier yn izlediini ve
zihnin elencesinden ibaret bir kaprisle en az farkllam olandan en ok
farkllam olana gittiini sylemek yeterli midir? Mehur rnekleri ele
alacak olursak, eer scaklk farkllaarak ilerleseydi ya da viskozite gitgide
hzlansayd, hibir eyin ''ngrlemeyecei'' kesindir. Ama neden? Her
ey dier ynde olup bittii iin deil. Dier yn de yine bir tek yndr.
Saduyu tek ynn hangi ynde olduunu belirlemekle kalmaz, her eyden
nce genel olarak tek bir yn olduu ilkesini belirler. Bu ilke bir kez verili
olduunda, saduyu onun bizi u yn deil bu yn semeye zorladn
da gsterebilecektir. yle ki paradoksun gc dier yn izlemeye deil,
anlamn daima iki yn birden, iki taraf birden takip ettiini gstermeye
dayanr. Saduyunun/doru ynn kart dier yn deildir; dier yn
sadece zihnin elencesi, elendirici urasdr. Ama ile olarak paradoks
iki yn birbirinden ayramayacamz, tek bir yn ina edemeyeceimizi
2 Propriete (zellik) ve classe (snf) kavramlar nceki dizilerde karmza kmt. Ama
burada Deleuze szcklerin dier anlamlarn da hesaba karyor. Propriete .ellik anlamna
geldii gibi zel mlkiyec anlamna da geliyor. Classe da ayn zamanda toplumsal snflara
iaret ediyor. Bu ifc anlamll verebilmek iin propriete'yi zellik/zel mlkiyet diye
evirdim. (. n.)
96 Anlamn Mant
kefeder. Ne dncenin ciddi yan iin, alma iin tek bir yn vardr, ne de
elenceler ve minr oyunlar iin bunun tersi bir yn. Eer viskozite gitgide
hzlansayd akkan cisimleri duraanlktan karrd, ama ngrlemez bir
ynde. Hangi yne, hangi yne diye soruyor Nice. Sorunun yant yoktur,
nk anlamn ayrt edici zellii tek bir yne sahip olmamak, sonsuzca
altblmlere ayrlan ve uzatlan bir gemi-gelecekte ''saduyuya/doru
yne'' deil de daima her iki yne birden sahip olmaktr. Fiziki Boltzmann,
gemiten gelecee giden zaman okunun ancak bireysel dnyalar ya da
sistemler iinde ve byle sistemlerdeki belirli bir imdiye bal olarak geerli
olduunu sylyordu: ''o halde, Evrenin btn iin zamann iki ynn
ayrt etmek olanakszdr, ayn ekilde uzayda da ne yukar ne aa vardr''
(yani ne ykseklik ne derinlik) . 3 Aion ve Khronos kartln yeniden
buluyoruz. Khronos tek bana var-olan imdidir. Bu imdi gemii ve
gelecei imdinin ynlendirilmi iki boyutu haline getirir, daima gemiten
gelecee gidilmesinin koulu ksmi dnyalarda ya da sistemlerde imdilerin
birbirini izlemesidir. Aion soyut an sonsuzca altblmlere ayran gemi
gelecektir. Bu gemi-gelecek sonsuza dek her imdiden kurtularak durmadan
iki yne birden ayrr. nk btn sistemlerin sistemi ya da anormal
kme olarak Evrende hibir imdi saptanamaz. ine ald her tekil noktay
bireysel bir sistemde ''kurala balayan'', imdinin ynlendirilmi izgisinin
karsnda Aion'un izgisi vardr. Aion'un izgisi bir birey-ncesi tekillikten
dierine srar ve bunlarn hepsini i ie halde tekrar ele alr, btn sistemleri
gebe dalmn figrlerine bal olarak tekrar ele alr. Gebe dalmda her
olay zaten gemi ve henz gelecektir, hem art hem eksidir, btn bunlar
iletiime sokan altblmlere ayrlmada daima dn ve yarndr.
Ortak duyu [sens commun] derken ''sens'' artk bir yn deil bir
organ belirtir.4 Onun ortak olduu sylenir, nk herhangi bir eitlilii
3 Boltzmann, Leons sur la theorie des gaz, A. Gallotti ve H. Benard (ev.), Gauthier-
Villars, i l . cilt, s. 253.
4 Sens szc hem yn hem duyu anlamna geliyor. Deleuze bon sens'tan, yani
saduyudan sz ederken szcn yn anlamna gelmesini vurgulam, saduyuyu tek yn
olarak ele almt. imdi sens comm un de11 , yani ortak duyudan sz ederken dier anlam,
'
duyu anlamn ne karyor. Bir felsefe terimi olarak ortak duyu, farkl duyu organlarndan
gelen verileri sentezleyip birleriren yetiyi ifade eder. (. n.)
l'aradoks zerine 97
Aynnn biimine tayan bir organ, bir ilev, bir zdeletirme yetisidir
sz konusu olan. Saduyu ngryorsa, ortak duyu da zdeletirir, tanr.
znel olarak, ortak duyu ruhun eitli yetilerini ya da bedenin farkllam
organlarn kapsar ve onlar Ben diyebilecek bir birlie tar: ayn tek benlik
alglar, imgeler, anmsar, bilir vb. , ayrca nefes alr, uyur, yrr, yemek yer. . .
Kendini dilde ifade eden ya da da-vuran ve ne yaptn syleyen byle
bir zne olmadan dil de olanakl grnmyor. Nesnel olarak, ortak duyu
verili eitlilii kapsar ve onu zel bir nesne biiminin ya da bireylemi
bir dnya biiminin birliine tar: ayn nesneyi grrm, koklarm,
tadarm, ona dokunurum, ayn nesneyi alglarm, imgelerim, anmsarm . . .
ve ayn dnyada belirli bir sistemin yasalarna gre bir nesneden dierine
giderek nefes alrm, yrrm, uyurum, uyanrm. aret-edecei byle
zdelikler olmadan dil yine olanakl grnmyor. Saduyu ve ortak duyu
denen iki kuvvetin birbirini nasl tamamladn gryoruz. eitli olan
bir znenin zdelik biimine, batan sona dek mevcut olduu varsaylan
bir nesnenin ya da bir dnyann devamllk biimine tayabilecek bir
unsur saduyuyu amasayd, saduyu herhangi bir balang, biti ya da
yn belirleyemez, hibir eitlilii datamazd. Buna karlk, zdelik
biimini urada balayp urada biten ve paralarnn eitlenmesi iin
gerekli zaman boyunca srd varsaylan belli bir eitlilik yoluyla
belirleyebilecek bir unsur ortak duyuyu amasayd, ortak duyudaki bu
zdelik biimi bo bir biim olarak kalrd. Niteliin hem sabitlenmesi
hem llmesi, hem atfedilmesi hem zdeletirilmesi gerekir. Benlik,
dnya ve Tanr - ynlerin nihai var noktas ve zdeliklerin en stn
ilkesi olarak Tanr - arasndaki ittifak ite saduyu ve ortak duyunun bu
tamamlaycl iinde kurulur. Paradoks ise saduyuyla ortak duyunun
ezamanl olarak tersine evrilmesidir. Bir yandan deli-oluun iki yn
birden olarak, ngrlmezlikle, dier yandan yitik zdeliin anlamszl
olarak, tannmazlkla ortaya kar. Alice daima ayn anda iki yne birden
gidendir: harikalar lkesi (Wonderland) hep altblmlere ayrlacak
ekilde iki ynldr. Ama Alice ayn zamanda zdelii, kendinin,
eylerin ve dnyann zdeliini yitirendir: Sylvie ve Bruno'da cadlar
lkesi (Fairyland) Ortak Yer' e (Common-place) karttr. Alice ortak
duyunun btn snavlarnda baarsz olur: organla ilgili kendilik bilinci
98 Anlamn Mant
snav - ''Sen kimsin?'' 5 tanmayla ilgili nesne algs snav - tm
-,
5 Alice' le trtl arasndaki sylei bu .soruyla balyor. Alice, yant olarak, kim olduunu
artk kendisinin de bilmedii ni, srekli deitiini sylyor. Bkz. Alice HarikalAr lkesinde,
beinci blmn ba. (. n.)
6 Yine trtlla syleiye gnderme. Bkz. Alice Harika/,ar lkesinde, s. 56. (. n.)
7 Bu cmle Lewis Carroll'da yok, Deleuze'n kendisi Alice'i konuturuyor. Bkz.
Aynann inden, s. 60-6 1 . Burada Alice' e gerek olmad, kraln ryasndaki bir eden
ibaret olduu syleniyor. (. n.)
Paradoks zerine 99
getirir. Dahas, Tweedledum ve Tweedledee, evlerine giden atallanan
yolda, iki ynn ayrt edilemez olduunu ve her ynn sonsuza dek yine
iki yne blndn fark ederler. Ama bu ikililer oluun tm lsn,
niteliin tm duraksamasn, dolaysyla saduyunun tm ileyiini
olanaksz hale getiriyorsa, krallara yarar yalnlk, Szcklerin Efendisi,
Anlam Verici Humpty Dumpty de hibir sabit niteliin, hibir ll
zamann zdeletirilebilir ya da tannabilir bir nesneye tanamayaca
ekilde farklar datarak ortak duyunun ileyiini ykmaktadr. Humpty
Dumpty' nin beli boynuna, boyunba kuana karr; ortak duyudan
da farkllam organlardan da yoksundur o, sadece hareketli ve ''artc''
tekilliklerden meydana gelmitir. Humpty Dumpty Alice'i tanyamaz,
nk Alice'in her tekillii ona bir organn sradan btnl nde (gzler,
burun, az) alkonmu gibi, fazlasyla kurall, herkesinki gibi dzenlenmi
bir yzn Ortak Yer'inin parasym gibi grnr. Paradokslarn
tekilliinde hibir ey balamaz, hibir ey bitmez, her ey ayn anda
gelecek ve gemi ynnde ilerler. Humpty Dumpty'nin dedii gibi, iki
kiiyken bymeyi nlemek her zaman mmkndr, biri byrken br
klr. Paradoksun bilindnn gc olmas artc deildir: paradoks
hep bilinlerin iki-arasnda saduyuya kar ya da bilincin arkasnda ortak
duyuya kar ortaya kar. Khrysippos, birinin ne zaman kel saylabilecei
ya da ne zaman bir yndan sz edilebilecei sorusunu yantlamak iin,
en iyisinin saymay brakmak olduunu, hatta gidip yatabileceimizi,
buna sonra da baklabileceini sylyordu. Karneades bu yant tam
anlamam gibi grnyor, nk Khrysippos'un uyanmasyla birlikte her
eyin yeniden balayaca ve ayn sorunun gene sorulaca ynnde bir
itiraz yapyor. Khrysippos bu sefer daha ak konuur: iki kii iin ii11den
kmak her zaman mmkndr, ini dikletiinde atlar yavalatabilir ya
da bir elle arttrrken dieriyle azaltabiliriz. 8 nk ''neden baka bir anda
deil de bu anda?'', ''neden su sfr derecede nitelik deitiriyor?'' sorularna
yant aranyorsa, sfr derecesi scaklklar sralamasndaki sradan bir nokta
8 Bkz. Cicero, Academica priora, 29. Ayrca bkz. keyfi biimde Karneades' e hak veren
Kierkegaard'un Felsefe Paralar'ndaki saptamalar.
1 04 Anlamn Mant
Carroll'n oyunlar ona ocuka geliyor, besini fazlasyla sosyetik, dksall
bile ikiyzl ve fazlasyla seviyeli geliyor.
Artaud'nun dehasndan uzak, gzellii, younluu klinik dzeyde
kalan bir baka metni ele alalm.6 Kendi kendi1i ''dil rencisi'' hasta ya
da izofren olarak adlandran birisi iki orallik dizisinin varln ve bunlar
arasndaki ayrl deneyimler: eyler-szckler, tketimler-ifadeler,
tketilebilir nesneler-ifade edilebilir nermeler ikiliidir sz konusu olan.
Yemek ile konumak arasndaki bu ikilik daha iddetli biimde ifade
edilebilir: demek-konumak, smak-konumak. Ama bu ikilik hasta
tarafndan zellikle iki szck, iki nerme eidine, iki dil eidine aktarlr
ve bunlarda da bulunur: esasen beslenmeyle ilgili ve dksal olan anadili
ngilizce ve renmeye alt, esasen ifade-edici olan yabanc diller. Anne,
bu dillerde ilerlemesini engellemek iin birbirine denk iki yolla tehdit eder
onu: ya nne ekici ama hazm g, kaplarda saklanm yemekler koyar,
ya da ona kulaklarn tkayacak vakit brakmadan karsna geip birdenbire
ngilizce konumaya balar. Hasta gitgide kusursuzlaan bir yn yntemle
bu tehdide areler bulur. nce pisboazlk eder, tka basa yer, kaplarn
stnde tepinir, bu arada da durmadan baz yabanc szckleri tekrarlar.
Daha derin bir are olarak, ngilizce szckleri fonetik elerine gre yabanc
szcklere evirerek iki dizi arasnda bir yanklanma meydana gelmesini
ve birinin dierine dnmesini salar (nsz harfler iin pf noktasdr).
rnein, ngilizcede aa anlamna gelen tree, szcn Franszcas olan
arbre'da bulunan R sayesinde, ardndan branice terimde bulunan T
sayesinde dntrlr; Rusada aa iin derevo dendiine gre tree ayn
ekilde tere'ye de dntrlebilir, o zaman T harfi D haline gelir. Zaten
karmak olan bu yntem, hastann aklna szck bileimlerini de kullanma
fikri gelince yerini daha kapsaml bir ynteme brakr. Olduka hassas
problemler karan R ve L nszleriyle early (erken) szc, biletirilmi
Franszca deyilere (''suR-Le-champ'', ''de bonne heuRe'', ''matinaLement'' ,
''a la paRole'', ''devoRer L'espace'' 7) , hatta kulaa Almanca gibi gelen
6 Louis Wolfson, "Le Schizo er les langues ou la phonerique chez le psychorique", Les
Temps modernes, Say: 2 1 8, 1emmuz 1 964.
7 Trkeleri: derhal, erkenden, sabah vakri, sznde, uzay yemek (mesafeyi son srar
karermek anlamnda) . (. n.)
8 ngilizcede yalnz kadnlara iaret eden ladies szc, Deleuze'n szn eccii
hastann yntemiyle, ancak brn insanlara iaret eden Almanca leutte ya da Rusa loudi
szcklerine evrilebiliyor. (. n.)
izofren ve Kk Kz Hakknda 1 07
buna baldr: ya bedeni kateden derin yarkta, ya i ie geen ve dnp
duran blk prk paralarda. Szge-beden, blk prk-beden ve
ayrk-beden izofrenik bedenin ilk boyutunu oluturur.
Yzeyin bu kyle birlikte szck tmyle anlamn yitirir. Belki
szckte artk bo olduu hissedilen belli bir iaret-etme gc, nemsiz
olduu hissedilen belli bir da-vurma gc, ''yanl'' olduu hissedilen
belli bir imleme gc kalmtr. Ama her halkarda szck anlamn, yani
cismin etkileme ve etkilenmelerinden ayr cisimsiz bir etkiyi, kendi mevcut
gereklemesinden ayr idesel bir olay toplama ya da ifade etme gcn
yitirir. Her olay en azndan sanrsal bir biimde gereklemitir. Her
szck fizikseldir, dorudan bedeni etkiler. Sre aa yukar u ekilde
geliir: ou zaman beslenmeyle ilgili olan bir szck, onu donduran ve
anlamndan yoksun brakan bir yapcrmadaym gibi matbu ve byk
harflerle ortaya kar. Ama yaptrlm szck anlamn yitirdii anda
parampara olur, dorudan beden zerinde etkide bulunan, onun iine
giren ve ona eziyet eden hecelere, harflere, zellikle de nszlere blnr.
Dil rencisi izofrenden sz ederken bunu grmtk: anadil anlamn
yitirdii anda onun fonetik eleri zellikle yaralayc hale gelir. Szck artk
ey durumuna acfedileni ifade etmez, szck paralar dayanlmaz iitsel
niceliklere dnr. Bu paralar bedene akn ederek sanki kendileri de
grltc zehirli yiyecekler ve kutulara konmu dklarm gibi bedende
bir karm, yeni bir ey durumu meydana getirirler. Bedenin paralar,
organlar, onlar etkileyen, onlara saldran ayrm elere bal olarak
belirlenirler. 1 1 Bu etkilenme srecinde, saf bir duygulan m-dil, dil etkisinin
yerine geer: ''Her yaz PSLKT R'' (yani her sabitlenmi yazl szck
grltc, besinsel ve dksal paralara blnmektedir) .
Bu durumda izofren iin sz konusu olan, anlam yeniden yaka
lamaktan ziyade szc ykmak, duygulanm kovmak ya da hep yarlm
yzeyin altndaki o derinlikte bedenin acl edilginliini zafer dolu bir
etkinlie, itaati emretmeye dntrmektir. Dil rencisi, szcn
anadildeki acl paclaylarn yabanc dillere bal etkinliklere evirmeyi
salayan aralarn bir rneini sunar. Az nce, yaralayc olann bedenin i
11 Organ-harflerle ilgili olarak bkz. Antonin Artaud, "Le Rice du peyotl", Les
Tarahumaras, Arbalete, s. 26-32.
1 2 Bkz. 84 iinde, 1 948: "Az yok Dil yok I)iler yok Grtlak yok Yemekborusu yok
Mide yok Karn yok Ans yok Olduun1 insan cekrar ina edeceim." (Organsz beden
yalnzca kemikcen ve kandan meydana gelir.)
1 3 Bkz. Wolfson, a.g. e. , s. 53: derev'ya szcnde, "damaksl v ile y arasndaki virgl
yumuatma iareti denen iareti temsil eder. Bu szckte sz konusu iaret daha ziyade
eksiksiz bir y nsznn (damaksl) v'nin ardndan telaffuz edilmesini salar, bu fonem bir
bakma yumuacma iareti olmadan, bir sonraki yumuak nl yznden damaksllam
gibidir. Burada fonetik olarak ya eklinde remsi! edilen fonem Rusada byk harfle ters
evrilmi R eklinde tek bir karakterle yazlr (direvya olarak telaffuz edilir: yeinlik vurgusu
elbette ikinci hecededir; i ak ve ksa, d, r ve v damaksl ya da bir yodla kaynam gibidir) ".
Ayn ekilde, izofrenin Rusadaki louD'Mi siizcyle ilgili yorumlar iin bkz. s. 73.
14 Trkeleri: akn erme, cekerlek, yol, cetvel, dzeltilecek yol. (. n.)
1 10 A1lamn Mant
i apostrof kullanarak ''Uk'hatis'' dediinde, ukhase, hdte ve abruti 1 5
szcklerine iaret eder ve unu ekler: ''doru yolun dna atlm ay
domuzcuklar demek olan Hekate'nin altnda gece sarsnts." Ama cam
da szck valiz-szck gibi sunulduu anda, szcn yaps ve buna
eklenen yorum bambaka bir ey olduuna ikna eder bizi: Artaud'daki
''Ghore Uk'hatis'' szckleri, kayp domuzlarn, Carroll'daki ''mome
raths''in ya da Parisot'daki ''verchons fourgus'' nn bir karl deildir. 16
Onlara bu dzlemde kafa tutmaz. Artaud'nun szckleri, dizilerin anlama
bal olarak dallanp budaklanmasn salamazlar; aksine, bir alt-anlam
blgesinde, retilir retilmez anlam fiilen yutup ten akkan ve yakc
bir ilkeye bal olarak, vurgusal ve nsz eler arasnda bir bileim zinciri
olutururlar: Uk'hatis (ya da yoldan km ay domuzcuklar), K'H (cahot,
sarsnt) 'KT (nocturne, gecesel) ve H'KT'dir (Hekate) .
izofrenik szckteki ikilik zerinde, yaralayc fonetik deerler
eklinde patlak veren etkilenme-szck ve eklemlenmemi vurgusal
deerleri birbirine kenetleyen etkileme-szck zerinde yeterince durul
mamtr. Bu iki szck bedendeki ikilikle, blk prk beden ve
organsz bedenle iliki iinde geliir. ki tiyatro eidine, korku ya da
etkilenme tiyatrosuyla z gerei etkin olan vahet tiyatrosuna gnderme
yapar. Etkin ve edilgin iki anlamszla gnderme yapar: fonetik elere
blnen, anlamdan yoksun szcn anlamszl ve yine anlamdan
yoksun blnmez bir szck oluturan vurgusal elerin anlamszl.
Burada her ey yzeyden uzakta, anlamn altnda olup biter, etkide bulunur
ve etkilenir. Yzey anlamszlndan ayrt edilmesi gereken bir alt-anlam,
anlam-dlk, Untersinn. Hlderlin'in deyiiyle, ''anlamdan yoksun bir
im''. ki ynyle dil budur ite: her eye ramen bir im, ama bedenin
15 Ukhase'n bir anlam yok, arn buyruu anlamna gelen ukase ya da oukase szcn
artryor. Hdte acele, abruti ise aptal, sersem demek. (. n.)
1 6 Humpty Dumpty'nin Alice'e sylediklerinden yola karsak, mome, from home'un
ksaltmas ve evden uzakta, yolunu kaybetmi anlamlarna geliyor, raths ise yeil domuzlar
demek. Parisot'nun Franszca evirisi bu aklamalara dayanyor. Verchon, veri (yeil) ve
cochon (domuz) szcklerinden, fourgu ise muhtemelen fourvoye (yolunu arm), perdu
(kaybolmu) ve egare (yoldan km) szcklerinden oluuyor. Artaud'nun nerdii eviri
ise bezer bir yolla aklaamyor. (. n.)
izofren ve Kk Kz Hakknda 11 1
etkilemesi ya da etkilenmesiyle i ie geen bir im. 1 7 Bu yzden, izofrenik
dilin imleyen dizinin imlenen diziye doru kesintisiz ve lgnca kaymas
olarak tanmlanabileceini sylemek olduka yetersiz grnyor. Aslnda
artk dizi diye bir ey kalmamtr, iki dizi de kaybolmutur.. Anlamszlk
yzeye anlam vermeyi brakmtr; tm anlam hem imleyen, hem imlenen
tarafnda iine alm, yutmutur. Artaud Varln, yani anlamszln dileri
olduunu syler. kincil diye isimlendirdiimiz yzey rgtlenmesinde,
fiziksel cisimler ve iitsel szckler cisimsiz bir snr tarafndan, bir
taraftan szcklerin saf ifade-edilenini, dier taraftan cisimlerin man tksal
atfedilenini temsil eden anlamn snr tarafndan hem ayrlr, hem
eklemlenir. yle ki anlam cismin etkileme ve etkilenmelerinin neticesi
olsa bile doa bakmndan farkl bir neticedir, ne etkileme ne etkilenmedir
ve iitsel dilin fiziksel cisimle asla karmamasn gvence altna alr. Buna
karlk, izofreninin bu ilksel dzeninde, artk yalnzca bedenin etkilemeleri
ve etkilenmeleri arasnda bir ikilik vardr, alm deri1likte tamamen
tlen dil ise ayn anda bunlarn her ikisidir. Artk nermelerin cisimlere
doru yuvarlanmasn ve nermenin iitsel elerinin bedenin koku,
tat, sindirim duygulanmlaryla karmasn hibir ey nleyemez. Artk
anlam yoktur, ama hepsi bu deil, artk gramer ya da szdizimi de yoktur,
hatta son kertede eklemlenmi hece, harf eleri ya da fonetik eler de
yoktur. Antonin Artaud denemesine ''Lewis Carroll'a Kar Gramer-kart
Giriim'' baln verebilir. Carroll'n szcklerin bkn ve eklemleniini
derlemekle ykml, bunlarn cisimlerin bkn ve eklemleniinden hi
deilse onlar yanstan ve onlara bir anlam gnderen ayna yoluyla ayrld
17 Gisela Pankow, son derece gzel bir inceleme olan Structuration dynamique dans la
schizophrenie de (Verlag Hans Huber, Bern, 1 956), izofrenide imlerin rolnn aratrlmasn
'
izofren ve Kk Kz Hakknda 1 13
sebebi yoktur. Ama tam bu srada Artaud'nun uyars yanklanr: ''eviri
yapmadm ben... bu iiri hibir zaman sevmedim. .. yzey iirlerini ya
da dillerini sevmem ben." Kt bir psikanaliz iki ekilde yanlabilir: ya
kanlmaz olarak her yerde bulunan zde maddeler kefettiini sanarak,
ya sahte farklar reten birbirine benzer biimler kefettiini sanarak.
Psikiyatrinin klinik yn ve edebiyatn eletirel yn ayn anda skalanm
olur. Yapsalclk, biimin ve maddenin ancak rgtlendikleri zgn ve
indirgenemez yaplar iinde bir menzile sahip olduklarn anmsatmakta
hakldr. Bir psikanaliz tarihsel anekdotlardan nce geometrik boyutlara
sahip olmaldr. nk yaam, hatta cinsellik, meydana getirici
maddelerden ve meydana getirilen biimlerden nce bu boyutlarn
rgtlenmesi ve ynlendirilmesinde yatar. Psikanaliz vakalara iaret
etmekle, tarihleri da-vurmakla ya da kompleksleri imlemekle yetinemez.
Psikanaliz anlamn psikanalizidir. Tarihsel olmadan nce corafdir.
Farkl lkeleri birbirinden ayrr. Artaud ne Carroll'dr ne Alice, Carroll
da Artaud deildir, hatta Carroll Alice deildir. Antonin Artaud, ocuu,
derinlikteki iki dile, bedensel etkilenme ve etkileme dillerine bal olarak
son derece iddetli bir ikileme sokar: ya ocuk hi domaz, yani zerinde
ana babasnn sevitii gelecekteki omurgasnn kutularndan kmaz
(geriye doru intihar) - ya da akkan ve grkemli, alev alev, organsz ve ana
babasz bir beden meydana getirir kendine (Artaud'nun henz domam
''kzlar'' olarak isimlendirdii ocuklar gibi). Buna karlk Carroll, kendi
cisimsiz anlam diline uygun olarak ocuu bekler: ocuun anne bedeninin
derinliklerini terk ettii, kendi bedeninin derinliini henz kefetmedii
noktada ve anda, kk kzn tpk kendi gzyalarndan oluan havuzdaki
Alice gibi su yzne kt o ksack yzey annda bekler onu. Birbiriyle
ilgisi olmayan baka lkeler, baka boyutlardr bunlar. Yzeyin de Snark
ve Jabberwock gibi kendine zg canavarlar, kendi korkular ve vahetleri
olduunu, derinliklerden gelmeseler bile bunlarn da peneleri olduunu
ve yanlamasna kapabileceklerini, hatta bizi kurtulduumuzu sandmz
uuruma tekrar yuvarlayabileceklerini dnebiliriz. Yine de Carroll ve
Artaud'nun yollar kesimez; yalnz yorumcu boyut deitirebilir, bu da
onun byk zaafdr, hibir boyuta yerlemediinin gstergesidir. Carroll'n
tamamna Antonin Artaud'nun tek bir sayfasn feda etmezdik; Artaud
edebiyatta mutlak derinlik olmu ve kendisinin de dedii gibi ac ekmek
1 14 Anlamn Mant
pahasna yaamsal bir bedeni ve bu bedenin mucizevi dilini kefetmi tek
kiidir. Bugn hala bilinmeyen alt-anlam aratrmtr o. Ama Carroll
yzeylerin efendisi ya da lmcs olarak kalr, herkes yzeyleri o kadar iyi
bildiini sanr ki aratrmaya kalkmaz bile, oysa btn anlamn mant
orada yatyor.
izofren ve Kk Kz Hakknda 1 15
ON DRDNC DZ
1 Bkz. skenderiyeli Clement, Stromata, VIII, 9: "Stoaclar cismin tam anlamyla neden
olduunu, cisimsizin ise mecazi bir biimde neden olduunu, nedene benzer olduunu
sylyorlar."
1 16 Anlamn Mant
temellendirmeye almtk: olayn, yani anlamn, anlamszlk ya da
rastlantsal nokta olarak devreye giren, yar-neden olarak ileyen ve sonucun
tam zerkliini salayan bir paradoksal eyle ilikili olduunu ne
srmtk. (Bu zerklik elbette az nce deindiimiz krlganl geersiz
klmaz, nk yzeydeki iki anlamszlk figr de etkileme ve etkilenmeyle
ilgili iki derin anlamszla dnebilir, dolaysyla cisimsiz sonu tekrar
cisimlerin derinliine gmlebilir. Dier taraftan, anlam kendine zg bir
boyuta sahip olduu srece bu krlganlk da zerklii geersiz klmaz.)
O halde sonucun zerklii, ilk olarak nedenden doa bakmndan farkl
olmasyla, ikinci olarak yar-nedenle ilikisiyle tanmlanr. Ama bu iki yn
anlama olduka farkl, hatta grnte kart zellikler kazandrmaktadr.
nk sonu ya da olay olarak anlam, cisimsel nedenlerden, ey durumlar,
fiziksel nitelikler ve karmlardan doa bakmndan farkn ortaya kard
lde, gz kamatrc bir nfuz-edilemezlikle (iine-girilmezlikle,
ksrlkla, ne etkin ne edilgin olan bir etkisizlikle) nitelenir. Bu nfuz
edilemezlik, anlamn yalnzca iaret-edilen ey durumlarndan farkn
deil, onu ifade eden nermelerden farkn da belirtir: nfuz-edilemezlik
bu adan tarafszlk eklinde ortaya kar (nermeden damtlan ikiz,
nerme kipselliklerinin askya aln) . Buna karlk, anlam, onu reten
ve yzeye datan yar-nedenle ilikisi iinde kavrand andan itibaren,
bu idesel nedenin gcn miras alr, ondan pay alr, dahas onu kuatarak
sahiplenir: bu idesel nedenin, sonucu dnda bir hi olduunu, bu sonuca
dadandn, onunla ikin bir iliki iinde bulunduunu, bunun rn
retildii kadar retici de olan bir ey haline getirdiini grmtk.
Anlamn z gerei retilmi olma zelliine, asla kkensel olmayna,
daima bir nedene dayanmasna, tremi olmasna tekrar dnmeye gerek
yok. Ama bu treme iki ynldr ve yar-nedenin ikinliiyle ilikili olarak,
izdii ve atallara ayrd yollar yaratr. Bu koullarda, bu oluumsa!
gc kukusuz nermenin kendisiyle ilikili olarak anlamamz gerekir,
nk ifade edilen anlam nermenin dier boyutlarn (imleme, da
vurma, iaret-etme) oluturmak zorundadr. Ama bu gc ayn zamanda
nermenin boyutlarnn doldurulma tarzyla, hatta son kertede bu
boyutlar belli bir derecede ve belli bir tarzda dolduranlarla ilikili olarak da
anlamamz gerekir: yani iaret-edilen ey durumlaryla, da-vurulan zne
durumlaryla, imlenen kavramlar, zellikler ve snflarla ilikili olarak. Bu
1 18 Anlamn Mant
zorundadr." 2 Anlamn mantnn orta yerinde hep bu problemle,
ksrlktan oluuma gei olarak bu gnahsz gebelikle karlayoruz.
Ama Husserl'in oluumu bir hile barndryor gibidir. nk
ekirdek atfetme olarak belirlenmitir, ama atfetme fil olarak deil
yklem olarak, yani olay olarak deil kavram olarak anlalr (bu yzden,
Husserl' e gre ifade kavramsaln bir biimini retir ya da anlam, sz
konusu genellik trn genelliiyle ayn ey olmasa bile bir genellik
tipinden ayr dn lemez) . B u durumda, anlamn nesneyle ilikisi,
noematik yklemlerin onlara dayanak ya da birleme ilkesi salayabilecek
olan herhangi bir ey = x'le ilikisinden doal olarak trer. yleyse bu
ey = x hi de anlama isel ve onunla birlikte-mevcut bir anlamszlk
gibi, oluturulmas gerekenle ilgili hibir eyi nceden varsaymayacak
bir sfr noktas gibi deildir. Daha ziyade Kant'n nesne = x'idir bu, x
yalnzca ''herhangi'' demektir, x anlamla dsal, rasyonel bir aknlk
ilikisi iindedir ve iaret-etme biimini halihazr olarak kabul eder, tpk
yklenebilir genellik olarak anlamn zaten imleme biimini halihazr
olarak kabul etmi olmas gibi. Grnen o ki Husserl oluumu, zorunlu
olarak ''paradoksal'' ve tam olarak ''zdeletirilemez'' (kendi zdeliinde
de kendi kkeninde de bulunamayan) bir unsurdan itibaren deil de
aksine herhangi nesnenin zdeliini aklamakla ykml kkensel
bir ortak duyu yetisinden, hatta sonsuza dek tm herhangi nesnelerin
zdeleme srecini aklamakla ykml bir saduyu yetisinden itibaren
dn mektedir. 3 Farkl inan kiplerinin bir Urdoxa'ya bal olarak
oluturulduu, bu Urdoxa'nn zel yetilere gre bir ortak duyu yetisi
gibi i grd Husserlci doxa teorisinde gayet ak grrz bunu.
Kant'ta zaten net biimde ortaya kan ey Husserl iin de geerlidir: bu
felsefenin ortak duyu biiminden vazgemedeki gszl. Doxa'nn
TEKLLKLER HAKKINDA
Tekillikler Hakknda 1 23
bir ayrln taraflarndan biri olarak ulalabilir: ya akln yarglaycl
altndaki gerek cogito' nun ana-konumu, ya rasyonel yarglayclktan
muaf olan, etkisiz ve nfuz-edilemez ''kar taraf'', ''uygunsuz cogito'',
''glge ya da yansma'' olarak tarafszlama. 2 Bu ekilde bilincin radikal bir
bln olarak sunulan ey anlamn iki ynne, kiplerle ilgili tarafszla
ve oluturucu gce karlk gelir. Ama bu iki yn bir ikilem iinde pay
etmeye dayanan zm, bu ynlerden birini bir grn olarak ele alan
zmden daha tatmin edici deildir. Bu durumda oluum sahte bir oluum
olmakla kalmaz, tarafszlk da sahte-tarafszlk olur. Biz, aksine, ayn eyin
varln deikenlikleri ve nermenin kipsellikleri bakmndan hem tarafsz
bir yzey sonucu olarak, hem verimli bir retim ilkesi olarak kavranmas
gerektiini, bunun da bilinteki bir ayrla deil, iki nedenselliin ayrt
edilmesi ve birbirine balanmasna dayandn grdk.
Kendisine karlk gelen ampirik alanlara benzemeyen, ama farkl
lamam bir derinlikten de ibaret olmayan, kiisiz ve birey-ncesi
bir aknsal alan belirlemeye alyoruz. B u alan bir bilin alan
olarak belirlenemez: Sartre'n abalarna ramen, kiinin biimini ve
bireylemenin gr noktasn reddettiimiz halde bilinci ortam olarak
koruyamayz. Birleme sentezi olmakszn bilin bir hitir, ama Ben'in
biimi ve Benliin gr noktas olmakszn bilincin birleme sentezi de
olmaz. Buna karlk, ne bireysel ne kiisel olan ey tekillik yaylmlardr.
Bunlar bilind bir yzeyde meydana gelirler ve bilin sen tezlerinin
koullar olan sabit ve yerleik dalmlardan radikal ekilde ayrlan gebe
bir dalm sayesinde ikin ve hareketli bir z-birleme ilkesi kazanrlar.
Tekillikler hakiki aknsal olaylardr: Ferlinghetti' nin ''drdnc tekil
ahs'' dedii ey. Tekillikler bireysel ya da kiisel olmaktan uzaktrlar,
ama bireylerin ve kiilerin oluumuna yn verirler. Kendinde ne Benlik
ne Ben barndran, ama edimselleerek, gerekleerek onlar reten bir
''potansiyel'' de dalrlar ve bu edimsellemenin figrleri asla gerekleen
potansiyele benzemez. Sadece bir tekil noktalar teorisi bilinte bulunan
(ya da meydana gelen) kii sentezini ve birey analizini amay baarabilir.
Hem psikoloj iyi, hem kozmolojiyi, hem de teolojiyi tamamen su orta
yapan ikilemi kabul edemeyiz: bireylerde ve kiilerde oktan alkonmu
1 24 Anlamn Mant
tekilliklerle farkllamam uurum arasndaki ikilemi. Mehul ve gebe,
kiisiz ve birey-ncesi tekilliklerin kaynaan dnyas aldnda nihayet
aknsaln alanna adm atm oluyoruz. nceki diziler boyunca, byle bir
dnyann be temel zellii ekillenmeye balamt.
lk olarak, olay-tekillikler istikrarl ya da istikrarsz deil ''metastabil''
olan bir sistemde rgtlenen heterojen dizilere karlk gelirler ve bu
sistem diziler arasndaki farklarn dald potansiyel bir enerjiye
sahiptir. (Potansiyel enerji saf olayn enerjisidir, oysa edimselleme
biimleri olayn gereklemelerine karlk gelir.) kinci olarak, tekillikler,
paradoksal bir e dizilere karlk gelen tekil noktalar tek bir rastlantsal
noktada, tm yaylmlar, tm hamleleri tek bir atta kuatarak dizileri
katettii ve birbirlerini yanklamalarn salad lde, daima hareketli
ve yer deitiren bir z-birleme srecine sahiptirler. nc olarak,
tekillikler ya da potansiyeller yzeye dadanrlar. Her ey yzeyde, sadece
kenarlardan gelien bir kristalde olup biter. Kukusuz bir organizma iin
durum ayn deildir; organizma durmadan isel bir uzayda toplanr ve
dsal uzayda serpilir, iine alr ve dsallatrr. Ama eperler burada da
ayn lde nemlidir: eperler potansiyelleri tar ve kutuplamalar
srekli yeniler, mesafeden bamsz olarak isel uzay ve dsal uzay
temasa sokar. ve d, derinlik ve ykseklik ancak bu topolojik temas
yzeyi sayesinde biyolojik bir deere sahiptir. O halde ''en derin olan
tendir'' cmlesini biyolojik olarak da anlamamz gerekir. Ten tamamen
yzeysel olan yaamsal bir potansiyel enerj iye sahiptir. Olaylarn
yzeyi igal etmedikleri halde ona dadanmalar gibi, yzeysel enerji de
yzeyde konumlanm olmad halde yzeyin biimlenmesine ve tekrar
biimlenmesine baldr. Gilbert Simondon bunu aka dile getirmitir:
''Canl, kendi kendisinin snrnda, kendi snr zerinde yaar. . . Yaama
zg kutupluluk eper dzeyinde ortaya kar; yaam ite burada zsel
biimde, varln borlu olduu metastabili teyi salayan dinamik
bir topoloj inin bir vehesi olarak varolur. . . sel uzayn btn ierii
canlnn snrlar zerinde dsal uzayn ieriiyle topoloj ik olarak temas
halindedir; topolojide gerekten de mesafe yoktur; isel uzayda bulunan
tm canl madde ktlesi canlnn snr zerinde etkin olarak d dnyada
mevcuttur. . . sellik ortamnn paras olmak yalnzca ieride olmak deil
snrn i tarafnda olmak demektir. . . Kutuplam eper dzeyinde, isel
1 26 Anlamn Manc
Bylelikle hakiki oluumun koullar ortaya kyor. Anlamn aknsal
felsefeye zg bir keif olduu ve eski metafizik zlerin yerini ald
dorudur. (Daha dorusu, anlam nce, Aristotelesilikten kopan ampirik
bir nermeler mant tarafndan ilk kez nfuz-edilemez tarafszlk ynyle,
ardndan, metafizikle kopu iinde olan aknsal felsefe tarafndan ikinci
kez oluumsa! retkenlik ynyle kefedilmitir.) Ama aknsal alann
nasl belirlenmesi gerektii sorusu ok karmaktr. Bize yle geliyor ki bu
alana Kant'n yapt gibi bir Ben'in, bir sentetik tamalg birliinin kiisel
biimini vermek, bu birlie evrensel bir menzil bahedilse bile olanakszdr;
bu bakmdan Sartre'n itirazlar nemlidir. Ama ayn ekilde, bu alanda bir
bilincin biimini korumak da, bu kiisiz bilin hala bireyleme merkezleri
varsayan saf ynelimsellikler ve tutmalarla tanmlansa bile olanakszdr.
Aknsal bilin olarak belirleyen btn bu yaklamlarn hatas,
aknsal, temellendirmesi beklenen eyin imgesinde ve ona benzer olarak
kavramaktr. Bu durumda, ya aknsal bir yntemle oluturduumuzu
iddia ettiimiz eyi halihazr olarak kabul ederiz, onu kurucu bilince ait
olduunu varsaydmz, ''kkensel'' denilen anlamn iinde halihazr olarak
sunarz. Ya da bizzat Kant' a bal kalarak oluumdan ya da kurulutan
vazgeip sadece aknsal bir koullanmayla yetiniriz, ama yine de koulun
koullanana gnderme yapmasnn, onun imgesini kopyalamasnn yarat
t ksr dngden kurtulmu olmayz. Aknsal olan kkensel bilin
olarak tanmlama ihtiyacnn meru olduu sylenebilir, nk bilginin
gerek nesnelerinin koullar bilginin koullaryla ayn olmaldr. Bu art
kabul edilmezse aknsal felsefe tm anlamn yitirecek, nesneler iin zerk
koullar ina etmek zorunda kalacak, bu da eski metafzikteki zleri ve
Tanrsal Varl tekrar canlandracaktr. O halde koullanann, yani ampirik
bilincin ve onun nesnelerinin ifte dizisi nesnelliin saf biimini (nesne = x)
karr: ynler alan ve onda ortaya kabilecek topolojik ilinekler vardr (rnein dzlemde
hibir ynn bal olmad tekil noktalarn varolmas), ynler alannn tekilliklerinin
etrafnda aldklar biimle entegral eriler vardr.. . Tekilliklerin varoluu ve dalm
diferansiyel denklemin belirledii vektrler alanna greli mefhtmlardr; entegral erilerin
biimi bu denklemin zmlerine grelidir. ki problem kukusuz birbirini tamamlar,
nk alann tekilliklerinin doas etraflarndaki erilerin biimi tarafndan belirlenir; yine
de vektrler alannn ve entegral erilerin zsel olarak ayr iki matematiksel gereklik olduu
a ktr. "
Tekillikler Hakknda 1 27
ve bilincin saf biimini koruyan ve birinciyi ikinciden itibaren kuran
kkensel bir merci zerinde temellendirilmelidir.
Ama bu ihtiya hi de meru grnmyor. Metafizikle aknsal
felsefenin ortak yan her eyden nce bize dayattklar u ikilemdir: ya
farkllamam bir dip, dipsizlik, biimsiz yokluk, farksz ve zelliksiz
uurum ya st dzeyde bireylemi bir Varlk, fazlasyla kiilemi bir
-
Tekillikler Hakknda 1 29
hayvanlar bireylemelerinin maddelerinden ve kiiliklerinin biimlerinden
bamsz olarak kateden bu serbest, anonim ve gebe tekilliktir: stinsan
bundan baka bir anlama gelmez, var-olan her eyin en st tipi. Felsefeyi
yenilemesi gereken ve anlam nihayet yklem olarak, zellik olarak deil
olay olarak ele alan tuhaf bir sylem.
Nietzsche kendi kefinde yeryzne adm atmann, ona temas
etmenin, dans etmenin ve dibin canavarlar ve gkyznn figrlerinden
arta kalanlar yzeye tamann yolunu bir ryadaymasna grr gibi
olmutu. Ama onun daha derin, daha devasa, ayn zamanda da daha tehlikeli
bir ile megul olduu dorudur: o kendi kefinde dibi aratrmann, ona
keskin bir gzle bakmann, onda binlerce ses ayrt etmenin, tm bu sesleri
konuturmann yeni bir yolunu grmt, hem de yorumlad ve daha
nce hi olmad kadar kalabalklatrd bu derinlik tarafndan yutulmak
pahasna. nsanlar ve tanrlar arasna krlgan bir yzey izmi olsa da o
bu yzeyde kalmaya dayanamyordu. Yeniledii, tekrar tekrar kazd bir
dipsizlie dnerek tkendi Nietzsche kendi tarznca. Ya da ''yar-tkendi'',
nk hastalk ve lm ifte bir nedensellik stlenebilecek olayn ta
kendisidir: hem cisimlerin, ey durumlarnn ve karmlarn nedensellii,
hem de cisimsiz yzeyin rgtlenme ya da rgtszlenme halini temsil
eden yar-nedenin nedensellii. O halde, Nietzsche grne gre delirdi ve
genel felten ld, frengili bir cisimsel karm. Ama bu olayn tm yapt
esinleyen ve yaam da birlikte-esinleyen yar-nedene bal olarak izledii
seyrin genel felle, gzden kaynaklanan migren arlar ve Nietzsche'nin
katland kusma nbetleriyle ilgisi yoktur, onlara yeni bir nedensellik, yani
cisimsel gereklemelerinden bamsz olarak ebedi bir hakikat, cisimdeki
karm yerine yapta zg bir slup vermek dnda. Yaptla hastalk
arasndaki ilikiler problemini bu ifte nedensellikten baka bir ekilde
ortaya koyma yolu grmyoruz.
1 Leibniz'in Arnauld'ya mektuplarnda srekli karmza kan bir temadr bu: Tanr
aslnda gnahkar-Adem'i deil, Adem'in gnah iledii dnyay yaratmtr.
1 32 Anlamn Ma1t
olarak tanmlanr ve bu srekliliin idesel lt dizilerin yaknsamasdr.
te yandan, bir-arada-olanakszlk mefhumu da eliki mefhumuna
indirgenemez, daha ziyade eliki bir bakma ondan domaktadr:
gnahkar-Adem'le gnahkar olmayan-Adem arasndaki eliki Adem'in
gnah iledii ve ilemedii dnyalarn bir-arada-olanakszlndan doar.
Her dnyada, bireysel monadlar o dnyann btn tekilliklerini - bir
sonsuzluu - sanki bir uultuyla ya da baygnlk iindeymi gibi ifade
ederler, ama her monad ancak belli sayda tekillii, etrafnda kurulduu, ve
bedeniyle rten tekillikleri ''ak olarak'' kuatr ya da ifade eder. Tekillikler
continuum'unun onu deiken ve tamamlayc aklk dereceleriyle kuatan
bireylerden tamamen ayr olduunu gryoruz: tekillikler birey-ncesidir.
fade edilen dnyann ancak bireylerde var-olduu ve onlarda yklem
olarak var-olduu doruysa da o bambaka bir tarzda, olay ya da fiil olarak,
bireylerin kuruluunu yneten tekilliklerde alttan-alta-olur: gnahkar
Adem deil, Adem'in gnah iledii dnya... Leibniz'in felsefesinde
yklemlerin ieride oluunu ne karmak keyfi davranmak olur. nk
yklemlerin ifade-edici monadn iinde oluu nce ifade edilen dnyann
bir-arada-olanaklln gerektirir, bu da saf tekilliklerin yklem ve doruluk
mantna deil, ha.Ia anlamn ve olayn mantna ait olan yaknsama ve
raksama kurallarna gre datlmasn gerektirir. Leibniz oluumun bu ilk
aamasnda olduka ileri gitmitir: kuatma merkezi olarak, tekillikleri bir
dnyada ve bedeni zerinde kuatan olarak kurulan birey.
lk gerekleme dzeyi, birbirine bal olarak, bireylemi dnyalar
ve bu dnyalarn her birini dolduran bireysel benlikler retir. Bireyler
kuattklar tekilliklerin etrafnda kurulurlar ve bu tekilliklere bal
dizilerin yaknsama emberleri olarak dnyalar ifade ederler. fade-edilen
ifade edililerinin, yani onu ifade eden bireylerin dnda var-olmad
lde, dnya znenin ''aidiyetidir'', olay yklem haline, bir znenin
analitik yklemi haline gelmitir. Yeermek aacn etrafnda kurulduu
olay-tekillii ya da gnah ilemek Adem'in etrafnda kurulduu olay
tekillii belirtir, oysa yeil olmak, gnahkar olmak artk kurulu znelerin,
aacn ve Adem'in analitik yklemleridir. Btn bireysel monadlar kendi
dnyalarnn btnn ifade ettiklerine (ama onun ancak seilmi
bir parasn ak olarak ifade ettiklerine) gre, monadlarn bedenleri
karmlar ve ylmalar, aklk ve koyuluk blgeleriyle deiken
1 34 Anlamn Ma1t
veren nedir? 2 Burada zm fenomenoloj inin zm olamaz, nk
Ego da bireysel monaddan daha az kurulu deildir. Bu monad, bu yaayan
birey continuum olarak ya da yaknsamalar emberi olarak bir dnyann
iinde tanmlanmt, ama bilen zne olarak Ego, bir-arada-olanaksz
dnyalarda, raksayan diziler boyunca herhangi bir ey zdeletirildiinde
ortaya kar: artk zne, dnya szcnn yeni bir anlamyla ( Welt)
dnyann ''karsnda'' dr, oysa yaayan birey dnyann iindeydi, dnya
da ondayd ( Umwelt) . O halde, en yksek zdeleme sentezini btn
izgileri yaknsayan ya da uyuan bir continuum erevesinde devreye
sokan Husserl'i takip edemeyiz.3 lk dzey bu ekilde alamaz. Ancak
raksayan diziler arasnda, bir-arada-olanaksz dnyalar arasnda herhangi
bir ey zdeletirildiinde bireylemi dnyalar aan bir nesne = x ortaya
kar, ayn anda onu dnen Ego da dnyasal bireyleri aar ve bylece,
temellenmekte olan znenin yeni deeri karsnda dnyaya yeni bir deer
kazandrr.
Bu ilemin nasl meydana geldiini anlamak iin daima Leibniz'in
tiyatrosuna dnmemiz gerekir - Husserl'deki hantal mekanizmalara
deil. Bir yandan, bir tekilliin tamamen nesnel bir belirlenimsizlik
blgesinden, gebe dalmnn ak uzayndan ayrlamaz olduunu
biliyoruz. Aslnda, bu st dzey ve pozitif belirlenimsizlii kuran
koullara ynelmek problemin iidir, durmadan altblmlere ayrlmak ve
ayn tek Olayda birlemek olayn iidir, btn hamleleri ayn tek ata
(rastlantsal noktaya) , at bir hamleler okluuna dntren, iletiim
iindeki hareketli figrlere gre dalmak tekil noktalarn iidir. Leibniz,
bu oyunun serbest ilkesine ulaamam, nk oyuna yeterince rastlant
fleyip raksamay dorudan bir olumlama nesnesi yapmay baaramam
ve istememi olmasna ramen, u an bizi ilgilendiren gerekleme
dzeyinde bunun btn sonularn bir araya getirmitir. Bir problem,
der Leibniz, zorunlu olarak ''belirsiz imler'' ya da rastlantsal noktalar
barndran, yani her birine farkl zm durumlar karlk gelecek eitli
2 Bkz. Descartes Meditasyonlar, 48. (Husserl bu problemi hemen aknsal bir Bakalk
teorisine tar. Statik bir oluumda Bakas' nn rolyle ilgili olarak bkz. Ek II, 2. yaz: s. 332-
352.)
3 Ideen, 143.
1 36 Anlamn Mant
Artk ne yaknsayan diziler halinde rgtlenmi zaten sabit cekil
liklerden kurulu, bireylemi bir dnyayla kar karyayz, ne de bu
dnyay ifade eden belirlenmi bireylerle. imdi tekil noktalarn rastlantsal
noktasnn, tekilliklerin belirsiz iminin karsndayz; daha dorusu, bu imi
temsil eden ve, raksamalarnn ve onlar dolduran bireylerin tesinde, bu
dnyalarn bir ksm iin, hacca son kertede hepsi iin geerli olan eyin
karsndayz. yleyse bir ''mulak Adem'' var, yani baz dnyalarda ortak,
babo, gebe bir Adem = x. Bir Sexcus = x, Fang = x. Son kertede, btn
dnyalarda ortak herhangi bir ey = x. Her bir nesne = x bir ''kii''dir. Kiiler
yklemlerle tanmlanr, ama bu yklemler artk bir dnyada belirlenmi
bireylere ait, bu bireylerin betimleniini salayan analitik yklemler deildir.
Aksine, bunlar kiileri sentetik olarak tanmlayan ve onlara deikenler
ya da olanaklar olarak farkl dnyalar ve bireysellikler aan yklemlerdir:
rnein Adem iin ''ilk insan olmak ve bir bahede yaamak'' , Fang iin
''bir srra sahip olmak ve davetsiz bir misafir tarafndan rahatsz edilmek''.
Btn dnyalarn deikeni olduu, mutlak olarak ortak herhangi nesneye
gelince, onun yklemleri ilk olanaklar ya da kategorilerdir. Artk her bir
dnya dizilerde betimlenen bireylerin analitik yklemi deildir; bunun
yerine, bir-arada-olanaksz dnyalar ayrc sentezlere gre tanmlanan
kiilerin sentetik yklemleridir. Bir kiinin olanaklarn gerekletiren
deikenleri ise zorunlu olarak snflar ve zellikleri imleyen kavramlar
olarak ele almalyz; bu kavramlar, zleri gerei, artan ya da azalan bir
genellikten etkilenirler ve kategorilerden oluan bir arkaplan zerinde
srekli bir trlere-ayrlma iindedirler. rnein bahede krmz bir gl
olabilir, ama baka dnyalarda ya da baka bahelerde krmz olmayan
gller, gl olmayan iekler vardr. Deikenler zellikler ve snflardr.
Bunlar ilk dzeyin bireysel ylmalarndan tamamen ayrdr: zellikler ve
snflar kii dzeninde temellenir. Bunun nedeni kiilerin de her eyden
nce tek bir yesi olan snflar olmas, kiilerin yklemlerinin ise tek sabitli
zellikler olmasdr. Her kii kendi snfnn tek yesidir, yine de kendi
payna den dnyalardan, olanaklardan ve bireylerden kurulu bir snftr
bu. oklu snflar ve deiken zellikler, bu tek yeli snflardan ve bu tek
sabitli zelliklerden trerler. O halde, sanyoruz ki karsamann btn
u ekilde ortaya konabilir: 1 ) kiiler; 2) kiilerin kurduu tek yeli
snflar ve kiilere ait olan tek sabitli zellikler; 3) kapsaml snflar ve
6 Yine de Husserl'in Ego olarak belirlenmi aknsal alanda bir fiat' a ya da kkensel bir
hareketli nokcaya yapt ilgin atflar dikkate almalyz: bkz. irken, 1 22.
1 38 Anlamn Mant
o tam olarak hi kimse deildir, bu kiisiz aknsal alandan itibaren retilmi
biimdir. Birey ise daima herhangi biridir, Adem'in kaburgasndan doan
Havva gibi , birey-ncesi aknsal alandan itibaren, bir sradan noktalar
izgisi zerinde uzayp giden bir tekillikten domutur. Birey ve kii,
saduyu ve ortak duyu pasif oluum yoluyla, ama onlara benzemeyen anlam
ve anlamszlktan itibaren retilirler. Anlamn ve anlamszln birey-ncesi
ve kiisiz aknsal oyununu daha nce grmtk. stelik saduyu ve ortak
duyu onlar reten ilke tarafndan andrlmak.ta ve paradoks tarafndan
ieriden tersine evrilmektedir. Lewis Carroll'n yaptnda, Alice daha
ziyade birey gibidir, iine dald dnyann, onda kuatlan ve karmlarn
kat yasasn ona dayatan bir dnyann yzeyine karken anlam kefeden
ve anlamszl hissetmeye balayan monad gibidir. Sylvie ve Bruno ise daha
ziyade birden ok dnyada, insanlarn dnyasnda ve cadlarn dnyasnda
ortak ''herhangi bir ey'' den itibaren, anlamszl ve onun anlamda da
mevcut oluunu kefeden ''mulak'' kiiler gibidirler.
2 Ideen, 1 1 4, 1 24.
3 Bordas-Demoulin, Descarreslk zerine ok gzel bir kirabnda (Le Cartesianisme,
1 843) u iki ember ifadesi arasndaki fark aka gsreriyor: x2 + y2 - R2 = O ve y dy + x dx O
= .
lk ifadede, kukusuz her rerime eirli deerler arfedebilirim, ama onlara her bir durumda
zel bir deer arfermek zorundaym. kincide, dy ve dx zel deerlerden bamszdr
ve onlarn ilikisi yalnzca eriye ranjanrn apsis ekse1iyle yapr ann rrigonomerrik
ranjanrn ranmlayan rekilliklere gnderme yapar (dy/dx = x/y).
-
5 Plotinos, il, 7, 1 .
MZAH HAKKINDA
iin szck x. Bunu Zen sanatlarnda aka grrz: bir yere dayanmayan
=
bir bilein yn verdii frann biimi bolukla dengeledii ve saf bir olayn
tekilliklerini beklenmedik darbelerden ve ''kuyruklu izgilerden'' oluan
dizilere datt izim sanatnda deil yalnzca, bahe, iek dzenleme
ve ay sanatlarnda, ok atma sanatnda, olaanst bir boluktan ''demirin
mas''nn doduu kl sanatnda. Ortadan kalkan imlemeler ve yitik
iaret-etmeler arasnda boluk kendi anlamszlyla i ie geen anlamn ya
da olayn yeridir, sadece yerin yer ald bir yer. Boluun kendisi paradoksal
edir, yzey anlamszldr, anlam olarak olayn fkrd, hep yeri deien
15 8 Anlamn Manc
balar: ''Tm olanaklarn toplam fikri a priori olarak eksiksizce belirlenmi
bir kavram oluturacak lde saflar, bylelikle tekil bir varln kavram
haline gelir." 2 Klasik ironi temsil dnyasnda varln ve bireyin e-kapsaml
olmasn salayan merci olarak iler. Bylece, yalnzca deann evrensellii
deil, ilk olanaklara ilikin saf bir rasyonel dil modeli de stn biimde
bireylemi bir Tanr'yla onun yaratt tremi bireyler arasndaki doal
iletiim aralar haline gelir; bireyin evrensel biime eriimini olanakl hale
getiren de bu Tanr'dr.
Ama Kant'n eletirisinin ardndan nc bir ironi figr ortaya
kar: romantik ironi konuan artk birey olarak deil kii olarak belirler.
roni artk bireyin analitik zdelii zerinde deil, kiinin sonlu sentetik
birlii zerinde temellenir. Ben ve temsilin e-kapsamllyla tanmlanr.
Burada bir szck deiiminden ok daha fazlas vardr (bunun nemini
tam olarak belirlemek iin, rnein, Montaigne'in bireylemenin en
deiik figrlerini aratrd lde klasik dnyaya erkenden dahil
olan Denemeleriyle Rousseau'nun bir kiinin ya da bir Ben'in ilk da
vurumu olduu lde romantizmi haber veren tiraflar arasndaki fark
deerlendirmemiz gerekirdi). Yalnzca evrensel dea ve duyulur tikellik
deil, bireyselliin iki ucu ve bireylere karlk gelen dnyalar da imdi
kiiye zg olanaklar haline gelir. Bu olanaklar kkensel ve tremi olarak
birbirlerinden ayrlmaya devam ederler, ama ''kkensel'' artk sadece kiinin
tm olanakl dnyalarda sabit olan yklemlerine (kategorilere) iaret
eder, ''tremi'' ise kiinin bu farkl dnyalarda ete kemie brnmesini
salayan bireysel deikenlerdir. Bunlar hem deann evrenselliinin, hem
znellik biiminin, hem de olanakllk ilevi olarak dil modelinin derin bir
dnmne yol aar. Kiinin snrsz bir snf olarak ortaya konmas, buna
ramen bu snfn tek bir yesinin olmas (Ben) ; romantik ironi budur ite.
Kukusuz Descartes'n cogito'sunda, daha da nemlisi, Leibniz'in kiisinde
zaten haberci eler vardr, ama bireylemenin gereklerine tabi kalan bu
eler, Kant sonras romantizmde tabiiyeti tersine evirerek zgrleecek
ve kendi balarna ifade edileceklerdir. ''Bu mehur snrsz iirsel zgrlk,
bireyin bir dizi deiik belirlenimi olanakllk biimi altnda katetmesinde
ve hilie yuvarlanmadan nce onlara iirsel bir varolu kazandrmasnda
3 Kierkegaard, "Le Concept d'ironie" (Pierre Menard, Kierkegaard, sa vie, son <Euvre,
s. 57-59).
OLAY HAKKINDA
1 Batan sona yara, olay ve dil zerine bir tefekkr olan Joe Bousquet' nin yaptyla
ilgili olarak bkz. Cahiers du Sud, Say: 303'teki ( 1 950) iki nemli makale: Rene Nelli, "Joe
Bousquec et son double"; Ferdinand Alquie, "Joe Bousquec et la morale du langage".
PORSELEN VE VOLKAN
1 F. S. Fitzgerald, "La Felure" ( 7he Crack Up) , 1 936, La Felure iinde, Gallimard, s. 34 1 .
4 Fitzgerald, a.g. e. , s. 353-354: "Tek istediim, mutlak bir sakinlie kavuup neden
znt karsnda zgn, melankoli karsnda melankolik, trajedi karsnda trajik
hale gelmeye baladm, neden dehetimin ya da merhametimin nesneleriyle kendimi
zdeletirmeye kalktm anlamakt ... Bu trden bir zdeleme btn gereklemelerin
lmne denktir. Delilerin almasn engelleyen de bu tr bir eydir. ! .enin proletaryan111,
George Washington birliklerinin, Dickens sefil Londrallarn aclarn kasten stlenmiyordu.
Tolstoy ilgisinin nesneleriyle kendini birlecirmeye kalktnda ise hilenin tesine geemedi
ve baarszla urad ..." Bu metin, manik-depresif durumlarla ilgili psikanaliz ceorilerinin,
zellikle de Klein' n teorileri11i11 arpc bir rnekleniidir. Yine de, daha ileride greceimiz
gibi, bu teorilerde iki nokta sorunludur: bunlar ou kez maniyi depresif duruma bir tepki
olarak sunarlar, halbuki aksine, mani en azndan alkolik yapda depresif durumu belirliyor
gibidir; dier yandan, zdeleme ou kez nesne yitimine bir tepki olarak sunulur, halbuki
zdeleme ayn zamanda bu yitimi belirliyor, ona yol ayor, hatta onu "istiyor" gibidir.
deneyimleyerek manik bir mutlak gcn hazzn yaama ekli ite byle
ifade edilir. Burada, -di'li gemi zaman bir uzakl ya da tamamlanml
ifade etmez. imdiki an sahip olmak fiilinin andr, oysa olmak btnyle
ezamanl dier ana, pay alma [participation] anna, ortacn [participe]
zdeleme anna ''gemi''tir. Tuhaf, neredeyse dayanlmaz bir gerilimdir
bu; bu kuatma, imdinin dier an evreleyip sarma, onu sktrma biimi.
imdi, yumuak merkezin, lavn, sv ya da akkan camn evresinde kristal
ya da granit bir ember oluturmutur. Ama bu gerilim de baka bir eye
yer aarak zlr. nk -di'li gemi zamann da bir ''i-tim'' [jai-bu]
haline gelmesi gerekir. imdiki an, artk alkolik etkinin an deil etkinin
etkisinin andr. Artk dier an, ayrm gzetmeden yakn gemii (imekte
olduum an) , bu yakn gemiin kapsad hayali zdelemeler sistemini
ve az ok uzakta olan ayk gemiin gerek elerini barndrmaktadr.
Bu ekilde, imdinin sertlemesi tamamen anlam deitirmi olur; sertlii
iindeki imdi, etkisiz ve renksiz hale gelmitir, artk hibir eyi sktrmaz
ve dier ann btn ynlerini eit biimde uzakta tutar. Yakn gemiin,
onda ina edilen zdelemeler gemiinin ve son olarak bir malzeme sunan
ayk gemiin kanatlanarak uup gittii, tm bunlarn eit biimde uzak
5 Deleuze, Franszcadaki -di'li gemi zaman ekiminin iki bileeniyle alkoliin iinde
yaad iki an arasnda paralellik kuruyor. Franszcadaki passe compose zaman, esas fiilin
gemi zaman ortacyla sahip olmak (a;oir) fiilinin imdiki zamannn bir araya gelmesinden
oluur. rnein, "sevdim" demek iin, sevmek (aimer) fiilinin gemi zaman ortac olan
aime ile sahip olmak fiilinin imdiki zaman birinci tekil ahs ekimini (j'ai) birletirmek
gerekir: j'ai aime. Bunu Trkeye harfiyen evirmek isteseydik, "sevmeye sahibim" ya da
"sevmi olmaya sahibim" dememiz gerekirdi. Deleuze'n yorumuna gre, gemi zaman
ortac alkoliin gemiine, ayk yaamndan anlara, sahip olmak yardmc fiili ise sarho
imdiye karlk geliyor. Sahip olmak fiilinin imdiki zamandaki sertlii, katl, yumuak
bir merkez gibi olan gemiin ansn sarp sarmalyor ve alkoliin mesafeli bir iliki iinde
gemiiyle zdelemesini salyor. (. n.)
zdeleme ve zdeleme yoluyla kurtulu ansdr: bkz. Choix de lettres, Denoel, s. 265
vd. Her halkarda, -di'li gemi zaman iin grdmze benzer bir srklenmeyi nceki
gelecek zamanda da bulabiliriz.
Gnther Stein, son derece ilgin bir makalede, nceki-gelecek zamann zelliklerini
incelemitir; telenen gelecek, tpk -di'li gemi gibi, insana ait olmaktan kar. "Bu zamana
artk zamann spesifik yn, pozitif yn bile uygun dmez: o artk gelecek olmayacak
bir eye, benlikle ilikisiz bir Aion'a indirgenir; insan elbette bu Aion'un varoluunu
dnmeye ve onu belirtmeye devam edebilir, ama ksr bir biimde, onu anlamakszn ve
gerekletirmeksizin . Olacam bundan byle olacak olan ben olmayacam' a dnmtr.
. .
AON HAKKINDA
Aion Hakknda 1 83
her eyin ezamanl olduu kozmik devrin etkinliini ler: Zeus ayn
zamanda Dia'dr, yani ''Boyunca'' ya da kara1, Kartrc. 3 yleyse en
byk imdi hi de snrsz deildir: imdinin ii, cisimlerin etkilemesinin
snr ya da ls olmak, cisimlerin en byn ya da btn nedenlerin
birliini (Kozmosu) bile snrlandrmaktr. Ama imdi, snrsz olmakszn
sonsuz olabilir: o, btn imdileri kapsamas bakmndan emberseldir, hep
tekrar balar ve nceki devrin ardndan, nceki devre zde olan yeni bir
kozmik devri ler. Her imdinin grece daha geni bir imdiye gnderme
yapmasn salayan greli harekete, en geni imdiye zg mutlak bir
hareketi eklememiz gerekir; bu mutlak l1areket, evreledii greli imdileri
yutmak ya da kozmik devirlerin oyununa dahil etmek (kucaklamak
yakp tututurmak [embrasser-embraser] ) zere derinlikte skmakta ve
genlemektedir.
3) Khronos geni ve derin imdilerin kurall hareketidir. Peki Khronos
lsn tam olarak nereden alyor? Onu dolduran cisimlerde imdinin
byle ikin bir l ilkesine sahip olmasn salayacak kadar birlik,
cisimlerin karmlarnda yeterli adalet ve kusursuzluk var m? Kozmik Zeus
dzeyinde belki evet. Peki ya rastgele cisimler ve tek tek ksmi karmlar
sz konusu olduunda? imdide temel bir bulanklk, yani tm lleri
tersine evire1 ve altst eden bir dip, derinliklerin imdiden kaan bir deli
oluu yok mu? Bu lsz ey sadece lokal ve ksmi mi, yoksa yakndan
yakna giderek btn evreni ele mi geiriyor, her yerde kendi zehirli,
canavarms karmn, Zeus'un ya da Khronos'un altst edilmesini hakim
mi klyor? Zaten Stoaclarda da dnya karsnda byle bir ikili tavr yok
mu, iki karm tipine, genileterek koruyan ak karmla bakalatran kara
ve kark karma karlk gelen bir gven ve gvensizlik yok mu? Marcus
Aurelius'un Dnceler'inde bu ikilem ska yank bulur: bu iyi karm
m, yoksa kt karm m? Bu soru ancak iki terimin sonunda farksz
hale gelmesiyle yantna kavuur, erdemin (yani saln) konumunun
baka yerde, baka bir ynde, baka bir ede - Khronos' a kar Aion'da -
aranmasyla. 4
1 84 Anlamn Mant
O halde, derinliin deli-oluu kr Khronos'cur ve iyi Khronos' un
yaayan-imdisiyle kartlk iindedir. Zeus'un dibinde Satrn grle
mekcedir. Niteliklerdeki saf ve lsz olu nitelikli cisimlerin dzen ini
ieriden tehdit etmektedir. Cisimler llerini yitirmitir ve artk
sim lakrlardan ibarettir. Zincirinden boanm kuvvetler olarak gemi ve
gelecek, imdiyi ve var-olan her eyi tehdit eden ayn tek uurumda lerini
alrlar. Platon'un Parmenides'teki ikinci hipotezin sonunda bu oluu nasl
ifade ettiini grmtk: imdiden kurtulma gc (nk imdi olmak
var-olmaktr, olu iinde olmak deil) . ce yandan, Platon ''imdiden
kurculma''nn oluun yapamayaca ey olduunu da ekler (nk olu u
andadr ve ''u an'' n zerinden atlayamaz) . kisi de dorudur: zamann elinde
sadece imdi vardr ve imdinin zamanda isel biimde altst edilii, tam da
bu altst edili isel ve derin olduu iin, ancak imdiyle ifade edilebilir.
Khronos, gelecein ve gemiin imdiden aln da yine imdinin
terimleriyle ifade etmek zorundadr; Khronos'un ierdii ve onu etkileyen
terimler sadece bunlardr. Bu onun kendine zg tarzda, lmek istemesidir.
O halde dier imdiden, iyi imdiden kurtulan ve onu altst eden ey de
yine korkun, lsz bir imdidir. Cisimsel karm olan Khronos derin
bir kesie dnmtr. imdinin maceralar ite bu nedenle Khronos'ta
ortaya kmtr. Bunlar Khronos' un imdisinin iki ynne, mutlak hareket
ve greli harekete, btncl imdi ve ksmi imdiye baldrlar: parlayan
ya da skan imdinin derinlikte kendisi bakmndan hareketi (izofreninin
hareketi) ve delirmi bir gelecee ve gemie bal olarak az ya da ok geni
uza1m bakmndan hareketi (manik depresyonun hareketi) . Khronos
lmek istiyor, ama bu da zaten bir baka zaman okumasna yer amak deil
mi?
1) Aion olarak zamanda yalnzca gemi ve gelecek iten-ie-olur
ya da alttan-alca-olur. Gemii ve gelecei yutan bir imdi yerine, her an
imdiyi blen, onu sonsuza dek iki ynde birden, gemi ve gelecek olarak
alcblmlere ayran bir gelecek ve bir gemi. Daha dorusu, gelecei ve
gemii birbirlerine greli olarak ieren geni ve kaln imdiler yerine,
izlen1ez; erdem daha ta1rsal bir eydir, onun yolunu anlamak zordur, ama n ihayetinde
o da ilerler ve amacna ular." (Burada, hem dngnn hem st dzey bir bilginin ifte
olumsuzlanyla bir kez daha karlayoruz.)
2 De Fato, 8.
3 Bkz. Georges Canguilhem, Le Normal et le pathologique, P.U.F., 1 966, s. 90.
6 Ayrmann ilke deitirerek olumlayc bir sentez haline gelmesinin koullaryla ilgili
olarak bkz. Ek II, ! . yaz (s. 309-33 1 ) .
7 Bkz. Ek il, 1 . yaz (s. 309-331 ). Klossowski "tam onu dndm anda beni darda
tutacak kadar kusursuzca tutarl bu dnce"den sz eder ("Oubli et anamnese dans
l'experience vecue de l'ctcrnel retour du meme", Nietzsche, Cahiers de Royaumont, Minuit,
s. 234). Ayrca bkz. Lois de l'hospitalite'nin Sonsz'. Klossowski, bu metinlerde im, anlam
ve anlamszlk zerine bir teori ve ne benliin ne dnyann ne de Tanr'nn zdeliinin
srmesine izin veren, raksamay ve ayrlmay olumlayan merkezd bir g olarak kavranan
Nietzsche'nin ebedi dnyle ilgili derinlemesine zgn bir yorum gelitirir.
TEK-ANLAMLILIK HAKKINDA
Tek-anlamllk Hakknda 19 9
ve isteyecek, tm dier bireyleri olaylar olarak temsil edecektir. Her birey
tekilliklerin younlamas iin bir ayna, her dnya aynadaki bir uzaklk
gibi olacaktr. Kar-gerekleme11in nihai anlam budur ite. Ama ayn
zamanda, Nietzsche'nin yapt gibi bireyin rastlantsal vaka olarak
kefedilmesidir sz konusu olan. Klossowski, ebedi dnle zsel bir
iliki iinde bu kefi tekrar ele alacak, tekrar bulacaktr: rnein, ''yalnzca
kendi merkezini arad srece, kendisinin de paras olduu emberi
grmedii srece bireyi altst eden iddetli gelgitler; bu gelgitlerin onu
altst etmesinin sebebi, her bir gelgitin bireyin bulunamayan merkez
asndan sahip olduunu sandndan baka bir bireysellie karlk
gelmesidir. Dolaysyla zdelik znde rastlantsaldr ve her zdeliin
bir dizi bireysellii katetmesi gerekir ki her birinin rastlantsall hepsini
zorunlu klsn''. 1 Kart nitelikleri sonsuza ykseltip onlarn zdeliini
olumlamyoruz. Her olay ebedi dnn gcne ykseltiyoruz ki baa
gelenden doan birey tm dier olaylardan uzakln olumlayabilsin ve bu
uzakl olumlarken dier olaylarn ierdii tm dier bireylerden geerek
uzakl izlesin, onunla birlesin ve ondan yine kendisinden baka bir ey
olmayan biricik Olay ya da evrensel zgrl damtsn. Ebedi dn,
niteliklerin ve embersel dnmlerinin deil, saf olaylarn ve izgisel ya
da yzeysel younlamalarnn teorisidir. Ebedi dn seici bir anlama
sahiptir ve bir badamazla, tam da onun kuruluunu ve ileyiini
nleyen biimler karsnda sergiledii badamazla bal kalr. Dans
aktr, her olay kar-gerekletirerek, tm dier olaylarla iletiim iinde
olan ve tm dierlerinden geerek, tm dierleriyle kendine dnen saf olay
damtr. Ayrmay ayrk olan olduu gibi olumlayan ve her diziyi dierinde
yanklandran bir senteze dntrr. Her dizi, dier dizi de ona dnd
iin kendine dnmekte, dier dizi kendine dndnde ise kendi dna
dnmektedir: tm uzaklklar ayn izgi zerinde katetmek ve ayn yerde
kalacak kadar hzl komak. Gri kelebek saklanmak olayn o kadar iyi kavrar
ki ayn yere, aa gvdesine akl kalarak siyah kelebein glenmek'iyle
arasndaki tm uzakl kateder ve birey olarak dier olay olay olarak,
rastlantsal vaka olarak kendi bireyinde yanklandrr. Sevgim uzakln
katedilmesidir, baka bir dnyada ve baka bir bireyde dostuma duyduum
2 Borges, a.g. e., s. 1 30- 1 34 [Trkesi: "Yollar atallanan Bahe", Ficciones, F. zgven
(ev.), letiim, 3. bask, 2000, s. 86-89).
3 Varln tek-anlaml deil de ok-anlaml olduunu savunan baz filozoflar, varln bu
farkl anlamlar arasnda analojik bir iliki kurulabileceini dnrler. Deleuze analojiden
sz ederken zellikle Ortaa'da yaygnlk kazanan bu teorilere gnderme yapyor. (. n.)
4 Deleuze, tek-anlamllk diye evirdiimiz univocitf szcnn etimolojisine
gnderme yapyor. Latincedeki unus (bir) ve vox (ses) szcklerinden tretilen univocitf,
harfiyen tek-seslilik olarak da anlalabilir. (. n.)
5 Olayn ortaya knda "bo zaman"n nemiyle ilgili olarak bkz. B. Groethuysen,
"De quelques aspects du temps" (Recherches philosophiques, V, 1 935- 1 936): "Her olay adeta
hibir eyin olup bitmedii bir zamandadr" ve tm olup bitenler boyunca bo zamann bir
devamll vardr. Joe Bousquet'nin Les Capitales kitabnn can alc noktas da Duns Scotus
zerine bir tefekkrden yola karak dil problemini varln tek-anlamll asndan ortaya
koymasyd.
DiL HAKKINDA
ezamanl olarak verili olmak zorunda olduu dil dzeninde deil. Daima
konumaya balayan biri vardr. Konuan da-vurucudur, hakknda
konuulan iaret-edilendir, sylenen imlemelerdir. Olay bunlardan hibiri
deildir: olayn kendisi konumad gibi olay hakknda da konuulmaz
ya da olay sylenmez. Yine de olay ylesine dile aittir, ylesine dile
dadanmakcadr ki kendini ifade eden nermelerin dnda var-olmaz. Ama
olay nermelerle ayn ey deildir, ifade-edilen ifadeyle ayn ey deildir.
fade-edilen ifadeden nce var-olmaz, ondan nce iten-ie-olur, bylece
ona bir temel ve koul kazandrr. Dili olanakl hale getirmek, seslerin
eylerin iitsel nicelikleriyle, cisimlerin grlt patrtsyla, onlarn etkileme
ve etkilenmeleriyle karmamasn salamak demektir. Dili olanakl hale
getiren ey sesleri cisimlerden ayran ve nermeler halinde rgtleyen,
onlar ifade ilevi iin zgrletiren eydir. Konuan daima bir azdr, ama
ses yemek yiyen bir bedenin grlts, saf orallik olmaktan kp kendini
ifade eden bir znenin da-vurulmas haline gelmektedir. H akknda
konuulan daima cisimler ve karmlardr, ama sesler bu cisimlere bal
nitelikler olmaktan kp onlarla yeni bir ilikiye, iaret-etme ilikisine
girmekte, konuma ve konuulma gcn ifade etmektedir. aret-etme ve
da-vurma dili cemellendirmezler, onlar da ancak dille birlikte olanakl hale
gelmilerdir. fadeyi varsayarlar. fade ifade-edilebilirin ya da ifade-edilenin
olmas olarak olayda temellenir. Dili olanakl hale getiren olaydr, nk
olay ne onu ifade eden nermeye, ne nermeyi telaffuz edenin durumuna,
ne de nermenin iaret-ettii ey durumuna indirgenebilir. Aslnda olay
1 Deleuze burada daha nce de karmza km olan bir szck oyununa bavuruyor.
Bkz. 2. dizinin 6. dipnotu. (. n.)
ORALLK HAKKINDA
1 Bkz. Melanie Klein, La Psychanalyse des enfants, 1 932, J.-B. Boulanger (ev.) , P.U.F.
(rnein 1 59. sayfadaki son derece gzel betimleme).
3 Melanie Klein dk sadizmiyle idrar sadizmi arasnda bir doa fark grmez ve
"bilind, bedenlerin eitli maddeleri arasnda ayrm yapmaz" ilkesine bal kalr. Daha
genel olarak, yle sanyoruz ki psikanalitik izofreni kuram organsz beden konusunun
nemini ve dinamizmini gz ard etme eilimine sahiptir. Bunu daha nce Pankow'la
ilgili olarak grmck. Ama bu durum Melanie Klein'da daha aktr (bkz. rnein
Developpements de la psychanalyse'de, bir krlk ve boyna kadar iliklenmi elbise ryasnn
organsz beden konusu aa karlmakszn nasl basit bir kapallk iareti olarak
yorumland). Aslnda, organsz beden ve sv olma zellii slak ilkenin paralarn bir
blokta, en azndan bir "deniz blounda" kaynamasn salamas bakmndan birbirine
baldr.
4 Bu diye evirdiimiz a szc ayn zamanda psikanaliz cerimi olarak kullanldnda
id anlamna geliyor. (. n.)
nesne btncl bir nesnedir. Iyi nesne sevgi ve korumann yan sra en
canl vaheti de da-vurur, ama bunu ksmi ve blnm bir ekilde deil,
btn da-vurumlar yksekteki st dzey bir birlikten yaylan iyi ve
btncl nesne olarak yapar. Aslnda iyi nesne iki izoid kutbu, kuvvetini
damtt ksmi nesneler kutbunu ve biimini yani btnclln ya
da tamln damtt organsz beden kutbunu kendi zerine almtr.
Dolaysyla (para para olmu bir bedende ie-atlan ve yanstlan) ksmi
nesneler deposu olarak id'le ve (organsz btncl beden olarak) benle
karmak ilikiler iindedir. Depresifkonumun ilkesi olarak iyi nesne izoid
konumun ardndan gelmez, izoid konumun ak iinde, aralarndaki
srekli iletiime tanklk eden dn almalarla, blokajlarla, itkilerle
meydana gelir. Elbette son kertede izoid, yksekliin ya da dikeyliin
aa kardklarna kendini kapamak zere kendi konumunun gerilimini
glendirebilir. Ama her halkarda yksekliin iyi nesnesi ksmi nesnelerle
bir mcadele iindedir ve burada, iki boyutun iddetli arpmasnda esas
mesele kuvvettir. ocuun bedeni ie-atlm vahi hayvanlarla dolu bir
ukur gibidir, bunlar iyi nesneyi havada kapmaya alrlarken iyi nesne
de onlara kar acmasz bir avc ku gibi davranr. B u durumda, bir
yandan ben, iyi nesneyle zdeleir, kendini bir sevgi modeli olarak ona
gre ekillendirir, i nesnelere kar onun hem gcnden hem nefretinden
pay alr, ayrca onun bu kt nesnelerin etkisiyle alan yaralarndan,
7 Robert Pujol, Lacan'n terminolojisi iinde kalarak una dikkat eker: "Yitik nesne
artk ancak imlenebilir, ama yeniden bulunamaz... " ("Approche theorique du fantasme", La
Psychanalyse, Say: 8, 1964, s. 1 5.)
CNSELLK HAKKINDA
2 Bu Melanie Klein'n yaprnda srekli ilenen bir remadr: srben basksn nce
libidinal drtlere deil, yalnzca onlara elik eden ykc drtlere ynelcir (rnein bkz.
La Psychanalyse des enfonts, s. 1 48- 1 49). Bu yzden, kayg ve sululuk, ensestle bile ilgili
olsalar libidinal drrlerden deil, ncelikle ykc drclerden ve onlarn bascrlmasndan
doar: " lk bata sululuk duygusunu harekete geire1 ey ensest eilimleri deildir; son
kertede ensest korkusunun kendisi de srekli biimde ilk ensest arzularyla birleen ykc
drtlerden kaynaklanr."
4 Kt penis ve iyi penisle ilgili olarak bkz. Melanie Klein, rnein La Psychanalyse des
enfants, s. 233, 265. M . Klein, Oidipus kompleksinin libidinal drtlerin ykc drtlerden
zgrlemesi kadar bir "iyi penis"in ilksel konumunu da ierdiini ikna edici biimde
gsterir: "Kk bir olan ocuu ancak erkek genital organnn, kendisinin ve babasnn
organnn iyiliine kuvvetle inand zaman annesine ynelik genital arzular hissetmekte bir
saknca grmez... , Oidipus kompleksinin onda uyandrd nefretle ve rekabetle yzleebilir"
(Essais de psychanalyse, M. Derrida (ev.), Payot, s. 4 1 5). Greceimiz gibi, bu demek
deildir ki cinsel konum ve dipal durum kendine zg yeni kayglar ve yeni tehlikeler
barndrmasn; rnein zel bir hadm edilme korkusu. Oidipus'un erken dnemlerinde
stben sertliini her eyden nce ykc drtlere ynelttiine gre, "libidinal drtlere kar
savunma son aamalarda kendini gsterir" (La Psychanalyse des enfants, s. 148- 1 49).
1 Bkz. Freud, Haz lkesinin tesinde, 4. blm. Bu blmn tamam biyo-psiik bir
yzeyler kuram iin temel nemdedir.
2 Oidipus'la ilgili btn byk yorumlar zorunlu olarak nceki konumlardan, izoid
ve depresif konumdan dn alnm eleri de ie dahil ederler: rnein Hlderlin'in geri
ekilme ya da srt evirme zerindeki srar Oidipus-ncesi bir konuma gnderme yapar.
FANTAZM HAKKINDA
sylendii gibi rgtlenme yokluu deil, yapnn zel niteliidir: yap ok girili bir
senaryodur ve hibir ey znenin kz teriminde hemencecik yerini bulacana iaret etmez;
znenin baba'da, haa batan karyor'da sabilendiini grmek de mmkndr." Laplanche
ve Ponalis'in Susan lsaacs' n savunduu teze ynelikleri eletirinin temeli de budur
(S. Isaacs, "Naure e foncion du phanasme", Developpements de la psychanalyse iinde):
Isaacs, fanazm drt modeli zerinden tasarlayarak zneye belirli bir etkin yer verir, erkin
edilgine dnse ve tersi olsa da. Laplanche ve Ponalis buna yle itiraz ederler: "Ee kemie
brnme fa1cazm11da yemenin ve yenmenin denkliini bulgulamak yeerli midir? znenin
bir yeri olduu fikri korunduu srece, zne orada edilginleebilse bile, en temel fancazm
yapsnda olduumuz sylenebilir mi?''
3 Burada ve metnin devamnda sadece etkide bulunmak ya da etkiye maruz kalmak
deil, dilbilgisindeki erken ve edilgen at da kastediliyor. (. n.)
4 Trkede cezalanmak ya da (kendini grmek anlamnda) grnmek diyemediimiz
iin, se punir ve se voir fiillerini kendini cezalandrmak ve kendini grmek diye evirdim.
Franszcada dnl ar zaten hep zamirle kuruluyor. (. n.)
5 Kartlarn ters evrilmesi ile kendine srt evirme arasndaki ba zerine ve bu
bakmdan dnl atnn deeri zerine bkz. Freud, "Drtler ve Yazglar", Metapsikoloji.
Freud'un ilkel szcklerde kart anlamlar zerine metni Emile Benveniste tarafndan
eletirilmitir (" Remarques sur la fonction du langage dans la decouverte freudienne",
Problemes de linguistique generale [Trkesi: "Freud'un Bulularnda Dilin levleri stne
Gzlemler", Genel Dilbilim Sorunlar, s. 97- 1 07)), Benveniste bir dilin u ya da bu kategoriyi
iermemesinin gayet mmkn olduunu, ama onu eliik biimde ifade edemeyeceini
gsterir. ( te yandan, Benveniste'i okurken bir dilin zorunlu olarak saf rasyonelletirme
srelerinden ibaret olduu izlenimine kaplrz; peki dil kartlarn zdeletirilmesine
indirgenemez olsa da grnrdeki rgtlenmesi bakmndan paradoksal olan ilemler
iermez mi?)
6 Luce lrigaray, "Du Fantasme et du verbe", L'Arc, Say: 34, 1968. Bu tr bir giriim
elbette fiilde dilbilgisel ilikilerin (at, kip, zaman, ahs) oluumuyla ilgili dilbilimsel
bir kurama dayanmak zorundadr. Bu trden oluum kuram rnekleri olarak, Gustave
Guillaume'un (Epoques et niveaux temporels dans le systeme de la conjugaison ftanaise) ve
Damourette ile Pichon'un (Essai de grammaire ftanaise, cilt V) almalar anmsatlabilir.
Picho11'u11 ke11disi de byle icelemelerin patoloji iin tad nemin altn izmitir.
DNCE HAKKINDA
Dnce Hakknda
245
Dahas, tm baarl yceltmeleri, metafizik yzeyin tm geliimini nler
ve cisimsiz atlan cisimlerin en derininde gereklemesine, derinliklerin
Spaltunguyla karmasna ve dncenin gszlk noktasnda, erozyon
izgisinde yklp gitmesine yol aar. Ama dier ynden giderse cinsellik
her eyi yanstabilir: hadm edilme hem balatt, hem de aa kan
cinsellikten-arnm enerjisiyle imdiden ait olduu metafizik yzeyin
haberciliini yapar, yalnzca cinsel boyutu deil derinlik ve ykseklie ait
dier boyutlar da bunlarn geirdii metamorfoz biimlerinin kaydolduu
bu yeni yzeye yanstr. lk yn psikoz yn olarak, ikincisini baarl
yceltme yn olarak belirlememiz gerekir; ikisinin arasnda, Oidipus'un
ve hadm edilmenin mulak karakterinde ise btn bir nevroz vardr.
lm iin de ayn ey geerlidir: narsistik ben, Blanchot'nun betimledii
iki figre bal olarak lme iki taraftan bakar - bir yandan, beni para
para eden ve ''yalanlayan'' , onu darnn darelerine olduu kadar
derinliklerin ykc drtlerine de teslim eden kiisel ve imdideki lm;
dier yandan, beni ''uzak tutan'' , barndrd tekillikleri serbest brakmasn
salayan lm, ''lnen'', durmadan ve bitmek bilmez biimde lnen
dier yzeyde beni lm igdsne ykselten kiisiz ve mastar haldeki
lm. Tm biyo-psiik yaam bir boyut, yansma, eksen, dnme, katlanma
meselesidir. Hangi yne, hangi yne gideceiz? Her ey hangi tarafa
devrilecek, hangi tarafa doru kvrlacak ya da kvrmn aacak? Cinsel
yzeyde zaten bedenin erojen blgeleri bir mcadele iindedir, genital
blgeden bu mcadeleye hakemlik etmesi, onu yattrmas beklenir. Ama
cinsel yzey daha geni, trler ve btn insanlk leinde bir mcadelenin
de sahnesidir: azla beynin mcadelesi. Yalnzca yzeysel oral bir blge
olarak deil, derinliklerin organ olarak, ans-az olarak, tm paralar
ie-atan ve yanstan kloak olarak az; yalnzca cisimsel organ olarak deil,
tm olaylarn kaydolduu ve sembolletii grnmez, cisimsiz, metafizik
bir baka yzeyin indkleyicisi olarak beyin. 3 te her ey bu azla bu beyin
3 Edmond Perrier, evrimci bir perspektiften, "azla beyin arasndaki atma" zerine
gzel bir teori ortaya koymu, sinir sisteminin geliimi sayesinde omurgallarda beyinsel
uzantnn halkal solucanlarda azn sahip olduu yeri aldn gstermitir. Perrier bu
ynelmeleri, bu konum ve boyut deiikliklerini aklamak iin tavr kavramn gelitirir.
Geoffroy Saint-Hilaire'den miras kalan bir yntemi, uzay ve zaman karmak bir biimde
heterojen bir dizi ya da anneye ve babaya ait, birlikte-var-olan iki dizi: yaral,
onarlm, hadm edilmi, hadm eden bir anne; geri ekilmi, arlan,
1 Nesne grnte ayn olabilir: rnein meme. Farkl blgeler iin aynym gibi de
grnebilir, rnein parmak. Yine de i ksmi nesne olarak memeyle (emzirilme) yzey
imgesi olarak memeyi (emme), ayn ekilde oral blgeye ya da ana! blgeye yanstlan imge
olarak parma vb. birbirine kartrmamak gerekir.
ncesi sahnenin (rnein, Kurt Adam vakasnda cinsel birlemenin bir buuk yanda
gzlemlenmesi) olduu gibi kavranamamas tenel neme sahiptir. Laplanche ve Pontalis'in
dedii gibi, ilksel sahne ve ona karlk gelen genital-ncesi in1geler "oto-erotizme gei
evreleri dizisi iinde'' fragmanlara ayrlmtr.
3 ki dizi ok deiken olabilir, ama aralarnda daima sreksizlik vardr. Daha nemlisi,
genital-ncesi dizi yalnzca ksmi erojen blgeleri ve onlarn imgelerini deil, daha sonra
olacandan bambaka ekilde meydana getirilen ve blgelere gre fragmanlara ayrlan
Oidipus-ncesi ebeveyn imgelerini de devreye sokar. yleyse bu dizi ocuk sz konusu
olann ne olduunu "kavrayamasa" da ocukla ilikili ekilde yetikinleri zorunlu olarak ierir
(ebeveyn dizisi) . kinci dizide ise, aksine, ocuk ya da gen adam yetikin gibi davranr (oul
dizisi). rnein, Lacan'n Fare Adam analizinde, bir yandan ocuu ok erken etkileyen
ve aile efsanesinin bir paras olan baba dizisi (bor-dost-zengin kadn-yoksul kadn) , dier
yandan znenin daha sonra kendi bana bulaca, ayn terimlerin klk deitirmesi ve
yerinden oynamasyla oluan bir baka dizi vardr (bor iki diziyi yanklandran nesne = x
roln oynar). Bkz. Jacques Lacan, Le Mythe individuel du nevrose, C.D.U. Bir baka rnek:
Proust'un Kayp Zamann izinde romannda kahraman annesiyle genital-ncesi trden bir
ak deneyimleri dizisi yaar, sonra Albertine'le bir baka dizi yaar, ama genital-ncesi dizi
Swann'n Odette'e duyduu aktaki yetikin modeli, kavramaya dayanmayan ya da kavrama
ncesi gizemli bir tarzda zaten ortaya koymaktadr (Mahpus ortak temas nesne = x'i belirtir).
Dilin cinsel bir kkeni olduu teorisi (Sperber) bilindik bir teoridir.
Ama cinsel konumu tam da arada olarak ve farkl veheleriyle (erojen
blgeler, fallik dnem, hadm edilme kompleksi) eitli dizi tiplerini
5 Bkz. Robert Pujol, "Approche theorique du fantasme" (La Psychanalyse, Say: 8, s. 20):
temel birim, bir baka fonemle ilikili olarak ileyen fonem, "yetikinin anlama yetisi artk
iitsel enin kendisine deil de ondan kan anlama dikkat gsterdii lde yetikinden
kaar. ocuk znenin ayn kulakla iitmediini ve yalnzca imleyen zincirinin fonematik
kartlna duyarl olduunu ileri sryoruz ... "
7 "Poord'jeli": Lili'nin gzel vcudu anlamna gelen "joli corps de Lili" szcklerinin i
ie geirilmesiyle meydana getirilen ezoterik bir szck. (. n.)
8 "Poord'jeli" szcnn ilk ynyle ya da kapsad ilk diziyle ilgili olarak bkz.
S. Leclaire, a.g. e. , s. 1 1 2- 1 1 5 . kinci yn ya da ikinci diziyle ilgili olarak bkz. s. 1 5 1 - 1 53.
Leclaire, hakl olarak, nce ilk yn kendi bana ele alma, ancak ikinci ynle birlikte
ortaya kacak anlam ona yklememe gereklilii zerinde duruyor. Bu bakmdan Lacan' n
temel bir kuraln, vaktinden nce alaml grnebilecek bir dizisel karnda anlamszl
eleme konusunda aceleci olmama kuraln anmsatyor. stelik yaplmas gereken ayrmlar
birok alana ilikindir: yalnzca cinselliin yzey dizileri arasnda deil, yzey dizisiyle
derinlik sekans arasnda da ayrm yapmak gerekir. rnein, erojen blgelere bal fonemler
ve blgelerin eklemlenmesine bal karmak szckler izofrenide srasyla paralanm
szcn harf deerleriyle ve blok-szc1 vurgu deerleriyle kartrlabilir (organ-harfler
ve eklemlenmemi szck). Oysa burada bir yzey rgtlenmesiyle bu rgtlenmenin
savuturduu derinlik dzeni aras1da, yzey anlamszlyla alt-anlam arasnda ancak uzak
bir karlkllk vardr. Leclaire'in kendisi de baka bir metinde bu trden bir rnek verir:
"kroq" gibi derinliklerden gelen oral bir grlty dnelim, "croque" szel temsilinden
ok farkldr bu. Sonuncust zorunlu olarak oral blgeye bal ve baka dizilerle birleebilecek
bir yzey dizisinin parasyken ilki "croque, trotte, crotte . . ." tipi bir izoid sekansa dahil olur
(bkz. "Noce sur l'objec de la psychanalyse", Cahiers pour l'analyse, Say: 2, s. 1 65).
9 Buna karlk, yukardan gelen ses iaret-etmelere, da-vurmalara ve imlemelere
sahiptir, ama bunlar biimlendirici unsurlardan yoksundur, salt seslendirmede dalm ve
ytmtr.
1 Kedi iki durumda da mevcuttur, nk ilk kez desin mutfanda ortaya kar, sonra
da Alice' e tavan "ya da" apkacy grmeye gitmesini salk verir. Cheshire Kedisinin aacn
zerindeki ya da gkyzndeki konumu, korkutucu zellikleri de dahil olmak zere brn
zellikleri onu yksekliklerin "iyi'' nesnesi olarak stbenle zdeletirir (idol): " yi huylu bir
kediye benziyordu Alice'e kalrsa; yine de peneleri ok uzundu, sra sra kocaman dileri
vard, yani saygl davranmak gerekiyordu" [Alice Harikalar lkesinde, s. 72] . Kaan ya da
geri ekilen, ama ayn zamanda i nesnelerle mcadele edip onlar kapan ykseklikler mercii
temas Carroll'da hep vardr: oltayla balk tutmaktan, ngilizcesiyle to angle'dan sz edilen
iirlerde ve anlatlarda bu temay tm vahetiyle bulabiliriz (bkz. rnein kk kardein
yem olarak kullanld 7he Two Brothers iiri). Sylvie ve Bruno'da da cadlar krallna geri
ekilmi, kpein sesinin ardna saklanm iyi baba temel nemdedir: iki yzey (ortak yzey
ve sihirli ya da cadca yzey) temasn da kullanan bu bayapt uzun uzun yorumlamak
gerekir. Son olarak, 7he 7hree Voices adl trajik iir Carroll'n tm yapt iinde zel bir neme
sahiptir: ilk "ses" yiyecekle ilgili dehet verici bir tablo sunan sert ve grltc bir kadna
aittir; ikinci ses korkun olmay srdrr, ama kahramann bocalamasna ve kekelemesine
yol aa yukarnn iyi Sesinin tm zelliklerine sahiptir; ncs ise niyetlerin saflna
ramen neticenin uyandrd deheti dillendiren Oidipusu sululuk sesidir ("And when at
Eve the unpitying sun/ Smiled grimly on the solemn fan,/ Alack, he sighed, what have l done?").
7 Bylesine karanlk bir problemle ilgili olarak bize nemli gelen bir rnekren sz
ermek isriyoruz. Ch. Lasegue 1 877'de rehircilik vakasn "yalran" (ve szc icat eden)
psikiyarrdr; bu adan, o bir kliniki, bir sempromatolog olarak hareker eder: bkz. Etudes
medicales, cilr I, s. 692-700. Ama Lasegue, kefini ksa bir makaleyle sunmaya kalkt
zaman, bariz rehircilik vakalarn sralamakla ie balamaz. Her gn bir kadnn gerii
yerde bekleyen ve onu rek bir sz etmeden, rek bir jesr yapmadan srekli izleyen bir adamn
vakasyla balar ("onun rol glge ilevi grmekren ibarerri ... "). Dolaysyla Lasegue nce
2 Lacan ve baz rencileri sapknlk problen1ini "bilgi" terimleriyle ortaya koyarlar: bkz.
Le Desir et la perversion adl derleme (Seuil, 1 967). Ayrca bkz. Ek il, 2. yaz (s. 332-352).
3 Freud stbenin esinledii sularn varln gsterm itir - ama bize yle geliyor ki bu,
sutan nce gelen bir sululuk duygusu araclyla olmak zorunda deildir.
4 Aslnda, hakaret eden, kurbann geri pskrtmek ister, onun yant vermesini yasaklar,
ama ayn zamanda byk bir tiksinti duyuyormu gibi yaparak kendini geri ekmektedir.
"fm bunlar hakaretin manik-depresif konuna (engelleme) ait olduunun gstergesidir,
oysa mstehcenlik dksal izoid ko1uma gnderme yapar (sanrsal etkileme-etkilenme) . O
halde, hakaretle mstehcenlik aras1daki sk birlik, Ferenczi'nin sand gibi sadece "kfr
ve lanetleme biiminde" geri gelecek (Jlan ocukluun haz nesnelerinin bastrlmasyla deil,
iki temel konumun dordan kay1,1masyla aklanr.
1. - PLAT ON VE SMLAKR
* * *
3 Aslnda Baka, imgelere etki eden bir kusur deildir yalnzca; Baka' nn kendisi de
olanakl bir model olarak karmza kar ve bu model Ayn'nn iyi modeliyle kartlk
iindedir: bkz. Theaitetos 1 76 e, Timaios 28 b.
4 Bkz. Devlet, X, 602 a. Ayrca Sofist, 268 a.
5 X. Audouard bu durumu aka ortaya koymutur: simlakrlar "yanlsamann
gzlemcinin bulunduu noktada da retilebilmesi iin gzlemcinin asn ilerine alan
yaplardr... Aslnda, vurgulanan ey yokluun konumu deil, gerek imgedeki bu kk
kayma, bu kk arplmadr, gzlemcinin igal ettii gr noktasnda ortaya kan bu
kayma simlakrn, yani sofstin yaptnn inasn olanakl hale getirir" ("Le Simulacre'',
Cahiers pour l'analyse, Say: 3).
* * *
* * *
6 Louis Althusser, Hegel'le ilgili olarak yle yazar: "emberlerin emberi olan bilincin
tek bir merkezi vardr ve bilinci yalnzca o belirler. Bilince kendinden baka bir merkezi olan
emberler gerekir, merkezsiz emberler; ancak o zaman bilin kendi merkezinde onlarn
etkisine maruz kalabilir, ksacas z onlar tarafndan stbelirlenir .. " (Pour Marx, Maspero,
.
s. 1 0 1 [Trkesi: Marx iin, l. Ergden (ev.), thaki Yaynlar, 2002, s. 1 25, eviriyi
deitirdim).)
7 Modern sanat yaptyla, zellikle de Joyce'la ilgili olarak bkz. Umberto Eco, L'<Euvre
ouverte, Seuil [Trkesi: Ak Yapt, farkl evirileri var] . Gombrowicz, Kosmos adl romannn
nsznde, raksayan dizilerin kuruluuna ilikin, bunlarn bir kaosun ortasnda nasl
yanklandklar ve iletiime girdiklerine ilikin derin gzlemlerde bulunur.
8 Bkz. Blanchot, "Le Rire des dieux", La Nouvelle revue franaise, Temmuz 1 965:
"imgenin modele gre artk ikincil olmad, sahteciliin hakikate talip olduu bir evren,
asl olann artk varolmad, onun yerine, gidiin ve dnn gz alcl iinde kken
yokluunu yayan ebedi bir prldamann olduu bir evren'' (s. 1 03).
* * *
5 Bkz. Epikuros, Herodotos'a Mektup, 61 -62 {asgari srekli zamanla ilgili olarak).
6 II, 243-250.
8 II, 483-499.
9 v, 449-454.
* * *
10 il, 541-568.
il V, 1 28- 1 3 1 .
12 il, 1 068: "cum locus est praesto.''
13 1 , 1 68. Ayrca il, 708: "seminibus certis certa genetrice."
21 iV, 265-270.
22 iV, 794-798.
23 Grsel simlakrlar derinden gelen yaylmlar karsnda iki ayrcala sahipcir: cam
da yzeyden kopcuklar iin dzenlerini ya da ekillerini deicirmek zorunda kalmazlar
ve bu nedenle cemsil-edicidirler; dier yandan, daha hzl giderler nk daha az engelle
karlarlar. Bkz. iV, 67-7 1 , 1 99-209.
* * *
30 Trajik veba tasvirinin iirin sonu olduu elbette kabul edilemez. Bu son, Hristiyanlarn
bir Epikurosunun aclar iideki kiisel sonunu gstermek iin yaydklar delilik ve intihar
sylentisiyle fazlaca rtyor. Gerekten de Lucretius'un yaamnn sonunda delirmi
olmas mmkndr. Ama yaamla ilgili szde verilere bavurarak iir hakknda bir sonuca
varmak da iiri bir semptomlar kmesi olarak ele alp yazarnn "kiisel" durumu hakknda
bir sonuca varmak da ayn lde bouna olur (vahi psikanaliz). Kukusuz, psikanalizle
saat arasndaki ilikiler problemi bu ekilde ortaya konamaz - bkz. 33. dizi.
1. - KLOSSOWSKI YA DA DL-BEDENLER
* * *
2 Le Bain de Diane (Pauvert, 1956) adl kitapta, ayrc tasm mitosun yorumlanna ve
mitosta bedensel olan tekrar kurmaya ynelik genel bir yntem haline gelir.
3 Deleuze, Louis-Rene des Forets'nin 1 946 tarihli Le Bavard (Geveze) balkl anlatsna
gnderme yapyor. (:. n.)
4 La Revocation de l'Edit de Nantes, Minuir, 1 954, s. 59. Bu ki rap Roberte ce soir (Minuir,
1 953) ve Le Souffteur le (Pauverr, 1 960) birlikre, Les Lois de l'hospitalite (Gallimard, 1 965)
'
6 La Rivocation, s. 58.
1O Birok tabloya ve edebi yapta esin vermi olan, Roma tarihinden bir ykye
gnderme. Erdemliliiyle tannan Lucretia, Sextus Tarquinius tarafndan tecavze urar.
Tarquinius, Lucretia'y boyun emedii takdirde onu ldrmekle ve yatana l bir kle
koymakla tehdit etmitir. Tarquinius gittikte1 sonra Lucretia babasn ve kocasn artr,
olanlar anlatr ve intihar eder. Roma'nn M . . 509'da monariden cumhuriyete geii de
bu olayla ilikilendirilir, nk Tarqui1ius kraln oullarndan biridir. (r. n.)
11 La Revocation, s. 28-29.
1 2 Franszca metin bir dizi okanlamllk bar1dryor. Dnce, dnm ve yansma
anlamlarna gelen rejlexion szc harfiyen tekrar-bklme olarak da anlalabilir. Flexion
szc ise hem fiziksel bklmeye, hem dildeki bkne iaret ediyor. (. n.)
* * *
15 La Revocation, s . 1 5.
16 Le Soujfleur, s. 5 1 vd., s. 7 1 vd.
17 Le Souf/leur, s . 21 1 , 2 1 2, 2 1 8.
18 Le Souf/leur, s. 2 14.
1 9 Bkz. Les Lois de l'hospitalite'nin sonsz: "Bir isim, Roberre, ilksel yeinliin zaten zel
bir iaret-ediliiydi"; ayn ekilde ifr ve srderiyle eldiven de eylere iaret-ermez, yeinlikleri
ifade eder (s. 334-336).
20 Un sifoneste desir, s. 1 26-1 27.
* * *
kilem nedir? Onu ifade eden ayrc tasm neye karlk gelir? Beden
dildir. Ama olduu sz saklayabilir, onu rtebilir. Beden kendi yaptlar
hakknda sessiz kalnmasn isteyebilir ve genelde bunu ister. O zaman,
bedenin bastrd, ama ayn zamanda da yanstt, yetkilendirdii,
devrettii sz yasalardan ve erdemlerden sz ederken beden hakknda
sessizliini koruyan bir gzel ruhun sylemi haline gelir. Bu durumda
szn kendisinin gya saf olaca, ama dayand sessizliin saf olmad
aktr. Susarak, szn hem rtp hem yetkilendirerek beden bizi sessiz
hayallere srkler. Roberte, Devle Kamburun (yani kendi aralarnda da
nihai gereklik olarak bir dzey fark sergileyen ruhlarn) ona tecavz ettii
byk sahnede u szleri sylediini duyar: ''Bizi ne yapacaksnz ve biz
sizin etinizi ne yapacaz? Hala konuabildii iin onu kullanacak myz,
yoksa ona sonsuza dek sessiz kalmas gerekiyormu gibi mi davranacaz? . .
22
(Bedeniniz) saklad sz olmasayd bu kadar nefis olabilir miydi?''
Octave ise Roberte' e yle der: ''Sznz rtmek iin bir tek bedeniniz
var." 23 Aslnda Roberte sansr kurulunun bakandr; erdemlerden ve
yasalardan sz eder; katlktan yoksun deildir, iindeki ''gzel ruhu''
24 Roberte, s. 85. Ayrca tm bu saf olma ve saf olmama hareketiyle ilgili olarak bkz. Un si
faneste desir, s. 1 23- 1 25.
29 Le Baphomet, s. 54.
* * *
Ayrc tasm problemi tam da Kant'n teoloji zerine tuhaf ve son derece
ironik bir tezi balamnda tm erimine kavuur: Tanr ayrc tasmn ilkesi ya
da hakimi olarak sunulmaktadr. Byle bir tezi anlamak iin, Kant'n genel
olarak delerle tasm arasnda kurduu ba anmsamamz gerekir. Akl en
bata deler diye adlandrlabilecek zel mefhumlarla tanmlanmaz. Daha
ziyade, anlama yetisinin kavramlarn belli bir tarzda ele alyla tanmlanr: bir
kavram verili olduunda akl, btn kaplamyla ele alndnda, ilk kavramn
ilikili olduu nesneye yklenmesini koullayan bir baka kavram arar. Tasmn
doas budur: lmllk Sokrates' e yklendiinde, tm kaplamyla ele
alndnda bu yklemeyi koullayan kavram aranr (btn insanUr). O halde
akl bir glkle karlamasayd akln ileyii zel bir problem karmayacakt:
glk anlama yetisinin kategoriler ad verilen zgn kavramlara sahip
olmasdr. Kategoriler zaten olanakl deneyimin tm nesnelerine yklenirler.
Akl bir kategoriyle karlatnda, tm kaplamyla, kategorinin olanakl
deneyimin tm nesnelerine yklenmesini koullayabilecek bir baka kavram
nasl bulabilir? Burada artk akl deler olarak adlandrlacak, st-koullayc
mefhumlar icat etmek zorundadr. yleyse akl ikinci admda, deler yetisi
olarak tanmlanr. Tm kaplamyla ele alnan, bir iliki kategorisinin {tz,
nedensellik, ortaklk) olanakl deneyimin tm nesnelerine yklenmesini
koullayan bir mefhum de olarak adlandrlr. Kant' n dehas benliin tz
kategorisine karlk gelen de olduunu gstermesidir; aslnda benlik bu
kategorinin sadece i duyunun fenomenlerine deil, eit bir dolayszla sahip
d duyunun fenomenlerine de yklenmesini koullar. Bylelikle benlik,
yklem olarak belirlenen bir fenomeni tz olarak belirlenen bir zneyle
* * *
33 Roberte, s. 53.
34 Bkz. ''Oubli et anamnese dans l'experience vecue de l'eternel retour du Meme",
Nietzsche, Cahiers de Royaumont, Minuit, 1 967.
38 "Oubli er anamnese...", s. 229. Ayrca "La Periode curinoise de Nietzsche", s. 66-67, 83.
'' Vahi hayvan bir anda azndakini inemeyi kesti, uzun sapl bir
budaygili dilerinin arasnda tutuyordu. Sonra byk altndan g,ld, arka
ayaklar zerinde dikildi. Bu ekilde, n toynaklarn bolukta hareket
ettirerek, sanki seyircileri selamlar gibi dev boynuzlarn saa sola sallayarak
Cumaya doru birka adm att. Bu tuhaf hareket Cumay aknlktan
olduu yerde dondurmutu. Hayvan yalnzca birka adm tedeydi ki kendisini
yeniden ne doru brakarak bir mancnk hz kazand. Ba n ayaklarnn
arasna gmld, boynuzlar dirgen gibi dikildi ve ucuna krk taklm iri bir
ok gibi Cuma'n n gsne doru utu. Cuma, kendisini sola doru frlatmak
iin saniyenin onda biri kadar bir sre ge kalmt. Youn bir koku onu
,,
sarmalad... 1
Bu gzel sayfalar Cumann keiyle dvmesini anlatyor. Cuma
yaralanacak, kei lecektir, ''byk kei ld''. Ardndan Cuma tuhaf
plann aklar: l kei uacak ve ark syleyecektir, uan ve mzikal
bir kei. Cuma plannn ilk ksm iin keinin temizlenmi, ykanm,
parlatlm, tahtadan bir yapnn zerine yaylm derisinden yararlanr.
Bir oltaya balanan kei devasa bir gksel tpa ilevi grerek ipin en kk
hareketini bile geniletir, sularn hareketini gkyzne aktarr. kinci ksma
gelince, Cuma bu kez keinin kafasndan ve barsaklarndan yararlanr, onu
bir mzik aletine dntrp l bir aaca yerletirir, bylelikle tek icracs
rzgar olan anlk bir senfoni retir: bu yolla topran uultusu da gkyzne
tanm olur ve dzenli, gksel bir sese, bir tm-sese, ''gerekten esel olan
bir mzie'' 2 dnr. Byk l kei bu iki yolla eleri serbest brakr.
Burada topran ve havann zel birer e rol oynamaktan ziyade her biri
kendi adna drt eyi birletiren iki kart btncl figr rol oynad
fark edilecektir. Toprak eleri hapseden ve snrlayan, onlar cisimlerin
derinliinde turan eyken hava k ve gnele birlikte eleri serbest ve
3 Defoe'nun Robinson'uyla ilgili olarak bkz. kken temasnn nasl dnyann ekonomik
bir yeniden-retimine ve bu dnyann szde "gereklii" adna fantastik olann gz ard
edilmesine bal olduunu gsteren Pierre Macherey'nin saptamalar: Pour une theorie de U
production litteraire, Maspero, s. 266-275.
* * *
Sapknlk kavram yar hukuki, yar tbbi melez bir kavramdr. Ama
ne tp ne hukuk bundan kazanl kar. Grne gre, bugn bu kavrama
ynelik tekrar canlanan ilgi sayesinde, kavramn hem adaletle hem tpla
olduka mulak ilikisinin sebebi sapknln kendisine zg bir yapda
aranmaktadr. k noktas udur: sapknlk drtler sistemi iinde bir
arzunun kuvvetiyle tanmlanmaz; sapkn, arzulayan biri deil arzuyu
bambaka bir sisteme dahil eden ve onun bu sistemde bir i snr, virtel
bir yuva ya da bir sfr noktas roln oynamasn salayan biridir (mehur
sadist hissizlik). Sapkn, arzulayan bir benlik olmad gibi, Baka da onun
iin gerek var-olua sahip arzulanan bir nesne deildir. te yandan,
Tournier'nin roman sapknlk zerine bir tez deildir. Tezli bir roman
deildir bu. Kiiliklere dayal bir roman da deildir, nk bakas yoktur.
Bir isel zmleme roman da deildir, nk Robinson'un pek az isellii
vardr. artc ve komik bir macera roman, kozmik bir dnmler
romandr bu. Sapknlk zerine bir tez yerine dorudan Robinson tezini
gelitiren bir romandr sz konusu olan: adasnda bakasndan mahrum
kalm insan. Ama ''tez'', varsaymsal bir kkenle ilikilendirilmek yerine
maceralara srkledike daha da ok anlam kazanr: bakasnn olmad
ada dnyasnda neler olup bitecek? O halde bakasnn ne anlama geldii
nce etkileri zerinden aratrlacaktr: adada bakasnn olmamasnn
etkileri aratrlacak, alldk dnyada bakasnn varlnn etkileri
karsanacak, bakasnn ne olduu ve yokluunun neye karlk geldii
bunlarn sonucunda ortaya kacaktr. Bakasnn yokluunun etkileri
zihnin gerek maceralardr: deneysel ve karml bir roman. Bu durumda,
4 S. 1 8 5 [Trkesi: s. 1 85].
5 S. 3 2 [Trkesi: s. 30] .
6 S. 47 [Trkesi: s. 45].
7 S. 27 [Trkesi: s. 26] .
8 S. 1 92 [Trkesi: s. 1 9 1 - 1 92] .
9 S. 47 [Trkesi: s. 45].
10 S. 1 92- 1 93 [Trkesi: s. 1 92] .
14 S. 75 [Trkesi: s. 72] .
15 S. 1 77 [Trkesi: s. 1 78] .
16 S. 1 75 [Trkesi: s. 1 76).
17 Bkz. s. l 00, 1 1 1 [Trkesi: s. 97, l 07] .
18 S. 34 [Trkesi: s. 32-33].
19 S. 9 1 [Trkesi: s. 88].
20 Bkz. Henri Michaux' nun bir izofrenin yapt masay betimleyii: Les Grandes epreuves
de l'esprit, Gallimard, s. 1 56 vd. Robinson'un yerinden kmldamayan bir gemi yapmas da
bunu andrmyor deil.
* * *
25 S. 99 [Trkesi: s. 95] .
26 Bkz. Le Dfsir et la perversion balkl derleme, Seuil, 1 967. Guy Rosolato, "Etude
des perversions sexuelles a partir du fetichisme" adl makalesinde, "cinsiyet fark" ve "ikiz"
zerine, ne yazk ki ok hzl bir biimde, olduka ilgin saptamalarda bulunuyor (s. 25-26).
Jean Clavreul'n " Le Couple pervers" adl makalesi ne kurbann ne su ortann bir bakas
yerini tuttuunu gsteriyor ("znesizleme"yle ilgili olarak bkz. s. 1 1 O, arzunun Nedeni ve
Nesnesi arasndaki ayrmla ilgili olarak bkz. ayn yazar, "Remarques sur la question de la
realite dans les perversions", La Psychanalyse, Say: 8, s. 290 vd.). Grne gre, Lacan'n
yapsalclna ve Verleugnung analizine dayanan bu incelemeler gelime aamasndalar.
27 Sade'da, molekler kombinezonlar temas srekli karmza kar.
yollardan ve daima alkoliklikle ayrcalkl bir iliki iinde tekrar ele alaca
byk bir temay ortaya atmaktadr: atlak temas (Fitzgerald, Malcolm
Lowry) .
Hayvanlaan nsan'n kahraman Jacques Lantier'nin zinde, salam,
sal yerinde biri olmas son derece nemlidir. nk atlak atalardan
gelen hastalkl unsurlarn bedende iz brakarak katedecei bir yola iaret
etmez. Zola'nn kendini bu ekilde ifade ettii de olur, ama bunu sadece
kolaylk olsun diye yapar. Romandaki baz clz, sinirleri zayf karakterler
iin durum gerekten de budur, ama tam da bu nedenle atla tayanlar
onlar deildir ya da atla srf bu yzden tamazlar. Kaltm atla
kateden ey deil, atlan ta kendisidir: alglanamaz krlma ya da delik.
Asl anlamyla atlak hastalkl bir kaltmn getii yol deildir; o kendi
bana btn bir kaltm ve hastalktr. atlan Rougon-Macquartlar'n
bir salkl bedeninden dier salkl bedenine aktard tek ey kendisidir.
Her ey kendi tatyla ya da aracyla bir olan bu kaltmdaki, aktarlyla
bir olan bu aktarlandaki ya da kendinden baka bir ey aktarmayan bu
aktarmdaki paradoksa dayanr: zinde bir bedendeki beyinsel atlak,
dncenin yarlmas. leride greceimiz baz kazalar hari, soma zindedir,
sapasalamdr. Ama germen atlaktr, atlaktan ibarettir. 2 Bu koullarda,
atlak bir ykden ya da bir bedenden dierine geerek Rougon-
1 Deleuze, Zola'dan yapt alntlar iin sayfa ntmaras belirtmiyor. Romann 'frkesi
iin bkz. Zola, Hayvanlaan insan, A. zgner (ev.), thaki Yaynlar, 2004 (btn alntlar
iin bu eviriye bavurmadm, eviriyi kullandm yerleri dipnotlarla belirteceim). (f. n.)
2 Biyolojide, germen remeye yarayan hcreler, soma ise vcudun dier hcreleri. (f. n.)
35 4 Anlamn Mant
atlak yoluyla igd yaam biiminin tarihsel ve toplumsal
koullarnda kendisine karlk gelen nesneyi arar: arap, para, iktidar,
kadn . . . Zola'nn favori kadn tiplerinden biri siyah salarnn arl altnda
ezilen, edilgin, kendi kendinin farknda olmayan ve bir karlamayla
zincirlerinden boanacak olan, sinirleri zayf kadndr (Rougonlar dizisinden
nce Therese Raquin deki Therese, Hayvanlaan nsan 'da da Severine bunun
'
rneidir) . Sinirlerle kann, sinirli bir mizala kanl bir mizacn korkun
karlamas Rougonlar' n kkenini tekrar retir. Karlama atla
yanklandrr. Rougon ailesinden olmayan Severine gibi karakterler hem
bir Rougon'un igdsnn sabitlendii nesneler olarak, hem kendileri de
igdlere ve mizaca sahip olarak, hem de son olarak kendi adlarna dier
atlaa eklenen gizli bir atlak sergileyen su ortaklar ya da dmanlar
olarak olaya dahil olurlar. rmcek-atlak: znde zinde bedeniyle salkl
ve iyi bir kz olan, ama bakalarn etkilemek ve kendi atlan aktarmak
ya da bakalarnn atlan aa karmak zere kendini nesneletiren
Nana'yla Rougon-Macquart ailesinde her ey dorua ular - aalk
germen. Alkoln ayrcalkl rol de buna dayanr: bu ''nesne'' sayesinde
igd atlakla en derin birlemesini gerekletirir.
gdyle nesnenin karlamas bir duygu deil bir sabit fikir
meydana getirir. Zola'nn romanc olarak kendi romanlarnda devreye
girmesi her eyden nce okurlara ''dikkat, duygulardan sz ettiimi
sanmayn'' demek iindir. Hayvanlaan nsan'da ve Therese Raqu in 'de ,
* * *
* * *
* * *
etkilenme passion
. .
apparence
Sinema 1 - Hareket-mge
Gilles Deleuze
(rev. Soner zdemir)
Foucault
Gil/es Deleuze
(rev. Burcu Yalm & Emre Koyuncu)
Nietzsche ve Felsefe
Gilles Deleuze
(rev. Ferhat Taylan)
Quad
Samuel Beckett
(fep. Can Gndz)
&
Bitik
Gil/es Deleuze
(rev. Aye Orhun Gltekin)
Sacher-Masoch'un Takdimi
Gilles Deleuze
(ev. inci Uysal)
Kririk ve Klinik
Gi/les Deleuze
(ev. inci Uysal)
Mzakereler
Gilles Deleuze
(ev. inci Uysal)
ki Konferans
Gilles Deleuze
(ev. Ulw Baker)