You are on page 1of 234

Tahsin Ycel

YAPISALCILIK

(253
D N CE D Z S : 51

T ah sin Y cel, C an S a n a t Y aynlan. 2005

1. basm : 2005

Yayna Hazrlayan: Flaruk D um an


Kapak Tasarm: Erkal Yavi
Kapak Dzeni: Sem ih zcan
Dizgi: Gelengl akr
Dzelti: FVlya Tkel
Montaj: Mine Sarkaya

Kapak Bask: etin Ofset


Bask ve Cilt: efik M atbaas

ISB N 975-07-0526-2

CAN SANAT YAYINLARI LTD. T.


H a y liy e C addesi No. 2.34430 G alatasaray, sta n b u l
Telefon: (0212) 252 56 75 - 252 59 88 - 252 59 89 Fax: 252 72 33
http://w w w .canyayinlan.eom
e-posta: y ay n ev i (8 canyayinlari.com
Tahsin Ycel
YAPISALCILIK

DENEME
TAHSN YCEL N
CAN YAYTNLARINDAK
TEK KTAPLARI

AYKIRI Y K LER / yk ler


BEN VE TEK / yk ler
BIYIK S Y LEN C ES / ro m a n
KOM ULAR / y k le r
KUMRU LE KUM RU / rom an
M U TFAK IKM AZI / ro m a n
PEY G A M B ERN SO N B E G N / 1993 O rh a n K em al R o m a n d l
VATANDA / ro m a n
YALAN / 2003 Y u n u s N a d i d l 2003 m er A sm A k so y d l
YAZIN G E N E YAZIN I d enem e
Tahsin Ycel, 1933 ylnda Elbistanda dodu. Galatasaray Li-
sesini ve stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Fransz Di
li ve Edebiyat Blmn bitirdi. Ayn blmde uzun yllar
retim yelii yaptktan sonra, 2000 ylnda em ekli oldu.
ok eitli alanlarda rnler vererek yaznmza katkda bu
lundu. Yazn aratrmalarna 1969'da yaynlad Ulmaginaire
de Bemanos ile balad. Bunu 1973 ylnda yaynlanan Fi
gures et Messages dans la Comedie Humaine izledi. Ardndan
1979da A nlat Yerlemlerini, 1982de Dil D evrim i ve Sonulan
ve Yapsalclk' yaynlad. Tahsin Ycelin denem e ve eleti
rileri de byk yanklar uyandrd. 1976'da Yaztn ve Yaam,
1982de Yaznn Snrlan, 1991de Eletirinin Abecesi, 1993te
Tartmalar, 1995te Yazn, Gene Yazn, 1997de Alntlar,
1998'de Sylemlerin inden (1999 Sedat Simavi Edebiyat
dl) 2000'de Salaklk stne deneme, 2003te Yz ve Szle
deneme ve eletirilerini okurla buluturan Ycel, roman ve
ykleriyle de edebiyatmzda kendine kalc bir yer edindi.
Ycel, ilk roman Mutfak km azn 1960 ylnda yaynlad.
Bunu 1975te Vatanda, 1992de Peygamberin Son Be Gn
(Orhan Kemal Roman dl), 1995'te B yk Sylencesi ve
2002de Yalan (2003 Yunus Nadi Roman dl ve 2003 mer
Asm Aksoy Roman dl) izledi. yk kitaplarndan, Sait
Fhik Hikye Armaann kazanan Haney Yaamal 1955 y
lnda, Dlerin lm 1958de (1959 Trk Dil Kurumu yk
dl), Ben ve teki 1983te, A y k m ykler 1989da ve Kom
ular 1999da (Dnya Kitap 1999 Yln Kitab dl) yaynlan
d. Pek ok eviriye imza atan Tahsin Ycele 1984te Azra Er-
hat eviri Yazn stn Hizmet dl verildi. Ycelin 1957
ylnda yaynlad Anadolu M asallan balkl bir de masal
kitab var.
M m ta zm tken m ez a n sn a
NDEKLER

S u n u ............................................................................11

G ir i ..............................................................................13

I. Dilbilim ...............................................................23
1. Dilbilim devrimi ............................................ 25
2. Dil ve ses .........................................................34
3. Dil ve a n la m .................................................... 45
4. Sylem .............................................................55
5. Sonu yerine .................................................. 64

II: B u d u n b ilim .........................................................65


1. Doadan e k in e ................................................ 67
2. Kadn ile ti im i................................................ 78
3. Sylenler .........................................................84
4. Biim ve a n l a m .............................................. 96
5. Barbar ve u y g a r ............................................ 103

III. G stergebilim .....................................................107


1. n c lle r.........................................................109
2. Gstergebilim ve a n la m .............................. 126
3. Gstergebilimsel d rtg e n ............................136
4. Eyleyenler .....................................................146
5. K oullandnm trleri .................................. 160
6. zneler ve znellik a la n la r ........................167
TV. Sonu ................................................................. 173
1. S n r la r ...........................................................175
2. Tarih evresinde .......................................... 185
3. ekinceler .................................................... 205

Kaynaka .................................................................211

Dizin ......................................................................... 217


SU N U

Yapsalclk yllar nce, 1982de yaymlanmt. Bu


nedenle, kendisinden ok fotokopileri grnyordu or
talkta. Her gn, her evrede deil elbette, arada bir ve
daha ok niversite evrelerinde. Bu kadar bile onu
yeniden yaymlamay dnmem iin yeterli bir neden
saylabilirdi. Ama, bunca yldan sonra, ilk biimiyle ye
niden yaymlanmas doru olur muydu? Doru olmaz
sa, yeniden gzden geirilip gncelletirilmesi gerekir
se, gncelletirmenin snr ne olmalyd? Herhalde
baka bir kitaba dnmemesi. Bu kitap, ilk knda,
o gnlerin gncellii iinde, en azndan giri ve sonu
blmleriyle, ayn zamanda bir tartma kitab nitelii
"tayordu. Bugn yapsalc dnceyi pek tartan yok,
adn ananlar bile azald, ancak byk nc ve srd-
rcleri, Levi-Strauss, Jakobson, Benveniste, Greimas
hep gndemde. yleyse, bu byledir diye, tartmay
atp yalnzca tantm ve yorumu brakmak kitabn kim
liini deitirmek olurdu.
Ama kimliini gncelin gerisinde kalmak pahas
na korumas da gerekmezdi. Bu nedenle, zne hi do
kunmamakla birlikte, ana blmn ne de yeni
bilgiler ekledim. Bylece, biraz daha kapsaml, biraz
daha doyurucu, biraz daha gncel, ama ilk ynelimleri
ne yan izmeyen bir kitap kt ortaya.
2.7.1998
T. Y.
GR

Belirli bir yaygnlk kazanm tm sanat ve d


n akmlarnn, gittike daha karmak, daha iin
den klmaz bir biimde, bir dizi toplanma ve dal
ma, yeniden toplanp yeniden dalma srecinden
getiini biliriz. Balangta birka genel ilke evre
sinde birleen bilim, dn ya da sanat adamlar, ge
nel ilkelerden kaynaklanan ya da kaynaklanm ak sa
vnda olan rnler oaldka, ya bunlar ok farkl
biimlerde yorumlarlar, ya da, aratrlan ya da yo
rum lanan konunun zgl nitelikleri ve aratran ya
da yorumlayan znelerin bireysel ynelimleri nede
niyle, ayrntlardaki kartlklarn temeldeki birlik
ten daha ar bastn dnm eye balarlar. zel
likle bilim alannda, temel ilkelerin ancak birer k
noktas oluturduu, zgl yntemlerin olsa olsa bu
ilkelerden yola klarak ve her daln kendi gerekle
rine gre, farkl biimlerde gelitirilebilecei d
nlrse, kuram ve uygulamalarda beliren ayrlklar
da, bir zamanlar birbirlerini cokuyla desteklemi
kiilerin bir noktadan sonra kendi yollarnda yalnz
ilerlemeyi yelemeleri de doaldr. te yandan, ge
ne dallar ya da kiiler aras farkllklar nedeniyle,
ayn temel ilkelerden domu deiik ynelimler
evresinde yeni km elenm eler olur. Bunlardan ki
mileri temel ilkelerin zorunlu kld snr ve kural
13
lara bal kalrken, kimileri akm deiik ynlere,
deiik dzlemlere kaydrr. Ksacas, akm hem
olumlu, hem olumsuz ynlerde,' hem ieriden (sr-
drenlerce), hem dandan (gzlemcilerce), yeni ye
ni yorumlardan geirilir durmadan.
Bylece, izler birbirine karr, tutarl ve btn
cl sonulara varmak gittike zorlar. Buna kout
olarak, yanlglarn, arpk yorumlarn, bilinli, bi
linsiz hakszlklarn oran ykselir. rnein 1860
dolaylarnda rom antikleri yerden yere vurup Bal-
zac gklere karanlar Balzacn ncelikle bir ro
mantik, adn koymadan gelitirdii gereki anla
tmn da romantizmin tem el ynelimlerinden biri ol
duunu pek uslarna getirmezler, hele kendilerinin
de byk lde romantik ynelimlere bal kaldk
larn, ncelikle birer rom antik olduklarn hi d
nmezler. Hi kukusuz, bu kanlmaz bulanklk
larn balca nedenlerinden biri de kimi gl akm
larn zamanla kazand yaygnlk ve geerliliktir:
herkesin kse olduu bir toplumda kse szcne
pek gerek kalmamas gibi, herkese paylalan ilke
ler evresinde bir birlik oluturm a abasna giri
mek gereksiz, hatta sama grnr.
Tm bunlar imdiden epeyce uzun bir tarihi
bulunan yapsalclk iin de geerli.
Bir kez, yapsalclktan fazla sz edilmiyor artk:
ilkelerinin ve katklarnn, hi deilse belirli dn
ve bilim evrelerinde, yeterince anlalm olmas,
hele kimi ilkelerinin be bilim adamnca nerilen
zgn ve kukulu grler olmaktan karak ok sa
yda aratrmacy bir araya getiren bir ortak alan
oluturmas sonucu, yapsalc olmayan almalarn
ilginliklerini yitirdikleri lde, yapsalclk da il
gin olmaktan km grnyor. Trubetzkoy, daha
14
1930larda, Yaadmz a tm bilim dallarnn te-
kilciliin yerini yapsalcla verme ynelimiyle ni
teleniyor, diyordu.1 1930lardan bu yana, insan bi
lim lerinin birok dalnda gerekletirilen nemli
ilerlemeler bugn bu sava daha bir geerlilik kazan
drd. B unun sonucu olarak, yorum lar ve tartm alar
yapsalcln ana ilkelerinden ok, bu ilkelerden yo
la klarak oluturulm u ya da gelitirilmi bulu
nan aratrm a dallar: gstergebilim, dilbilim, bu-
dunbilim, vb. evresinde, bu aratrm a dallarnda
uygulanan deiik yntem ler zerinde younlat.
Ama, sylemek bile fazla, bir yntemin, bir d
nce dizgesinin geerliliini ulat som ut sonu
larla kantlayarak belirli bir yaygnlk kazanm ol
mas onun herkese ayn biimde anlalmasn, her
yerde ayn ltlerle deerlendirilmesini gerektir
mez; tam tersine, kimi ilkelerin yinelendike yozla
tn sk sk saptadmz gibi, kimi kavram larn da
yaygnlatka bulandn deneyimlerimizle biliriz.
Yapsalclk da kurtulam am tr bu yazgdan: akm
yorumlamay deneyenler arasnda, kimileri ou
kez ilk izlenimlerle yetinerek dncelerini dei
ken ve elikin gzlemlere dayandrdklarndan, ki
mileri konuya hep dardan ve uzaktan bakarak
ayrc zelliklerinden ok, arpc zellikleri zerin
de durduklarndan, kimileri de ayrntlar arasnda
yollarn ararak sremsel ve uzamsal boyutlar
gzden kardklarndan, nice yanlglara, nice sap-
trm acalara yol amlar, insan bilim lerinin' bu
nemli ynelimini nerdeyse tannm az bir durum a
getirmilerdir. B unun en belirgin rneklerinden bi
ri, nde gelen uygulayclarnn tm yapsalcl
N.S. Thbetzkoydan anan E. Benveniste, Problimes de linguistupe gtnerale, I,
s. 95.

15
her eyden nce bir bilimsel yntem olarak tanm
larken, kimi yazarlarn onu bir felsefe retisi, hatta
Jean-Paul Sartre ya da Simone de Beauvoirn varo
luuluu gibi felsefe kkenli bir sanat akm olarak
grmekte diretm i olmalardr.
Oysa yapsalcln tem el ynelimleri hi de kar
m ak deildir. Saussureden Greimasa dein, ad
na yarar tm yapsalclarn yaptlarnda kolaylkla
saptayabileceimiz bu ynelimler yle zetlenebi
lir:
1. - ele alman nesnenin kendi bana ve kendi
kendisi iin incelenmesi;
2. - nesnenin kendi eleri arasndaki bant
lardan oluan bir dizge olarak ele alnmas;
3. - sz konusu dizge iinde her zaman ilevi gz
nnde bulundurm a ve her olguyu bal olduu diz
geye dayandrma zorunluluunun sonucu olarak,
nesnenin artsrem lilik iinde deil, esremlilik
iinde deerlendirilmesi;
4. - bunun sonucu olarak, kken, geliim, etkile
im, vb. trnden artsrem sel sorunlara ancak nes
nenin elden geldiince eksiksiz bir zmlemesi ya
pldktan sonra ve bunlarn da dizgesel olarak ele
alnmalarn salayacak yntem ler gelitirilebildii
lde yer verilmesi;
5. - nesnenin kendi bana ve kendi kendisi
iin incelenmesinin sonucu olarak, doatesel de
il, zdeki bir tutum izlenmesi;
6. - bu yaklamn felsefel, siyasal ya da sanatsal
bir reti deil, tutarl bir zmleme yntemi olma
ya ynelmesi, dolaysyla dngsel yaklamla
fazla bir ilgisi bulunmamas.
Ama, sylediimiz gibi, bu temel ynelimlerin
olmadk klklara sokulduu, olmadk saptrmacala-
16
ra, olmadk sulamalara yol at da bir gerek. s
telik, Claude Levi-Straussun sk sk sz ettii bula
nk suda balk avlayclarn, yani insan bilimleri
sanat yaptlarnn ardndaki biimsel yaplar orta
ya kard diye biimsel yaplardan yola karak sa
nat yaptlar retm eye kalkanlarn verimsiz abala
r gibi,2 yapsalcl itenlikle benimsemi gr
nen kimi dnrlerin geici yanlglar da epeyce
etkili olm utur bu konuda. rnein Claude Levi-
Straussun, bilimsel zmlemelerini sonulandr
dka, yerleik Bat dncesine ynelttii eletiri
ler yaptlarnn birer felsefe rn olarak alglanm a
sna yol aarken, konuyu yakndan bilmeyenlerin
yapsalcln en byk nclerinden biri diye tan
dklar Roland B arthesn, 1963 ylnda yazd bir
yazda,3 bu akm hem dnsel, hem sanatsal bir et
kinlik gibi gstererek ressam Mondriann, ezgici
Pousseurn, romanc Butorun yapsalc ynteme
balanm aratrm aclannkiyle ayn trden bir ya-
.ratm abas srdrdklerini sylemi olmas ok
insan yanlgya srklemitir, bugn de bu yazy
gvenilir bir kaynak olarak gren herkesi yanltabi
lir. Gene ayn yazarn yapsalc yntem dorultusun
da gelien ve onun tannp benim senm esine byk
katkda bulunan bir dizi almadan sonra, zellikle
S/Z adl yaptyla, bu yntemin gereklerine yan iz
meye balamas, bu yaptta karmza kan seme-
ci ve benzeki tutum unu gittike glendirerek
Roland Barthes par Roland Barthes ya da Fragments
d un discours am oureux'de olduu gibi, hep kendi
benini, kendi duyarln, kendi yaamsal ve ekin-
sel birikimini dile getirmeye ynelmesi, bu arada
1 Cl. Ijevi-Strauss, UHomme nu, s.573.
* R. Barthes, Essais critiques, s. 213,220.

Yapsalclk 17/2
bakalarnn yaptlar zerine ok ilgin ve ok ge
erli eyler sylese bile, bunlan kendi dn ve duy
gu evrenini yanstm ada birer ara olarak kullanm a
s, ksacas, nesne ile zneyi nerdeyse ayrtrlmaz
bir biimde birbirine kartrmas, stelik, yntem
sel titizlikten uzak olan, hatta ou kez onu yads
yan tutum unun gerek yapsalclarn sert eletirile
rini ekmesi,4 onun bu t r yaptlarnn da birokla
rnca yapsalc yaklam n nde gelen rnekleri gibi
deerlendirilm esini nlememitir. Bugn bile, rne
in gstergebilim denilince, Greimastan nce Bar-
thes dnenler oktur.
lk bakta yaln ve tutarl grnen, ikinci elden,
ayrk ve yetersiz kaynaklardan beslenenlerin bu
t r yanlglara dmeleri ok doal, hatta kanl
maz bir ey: evremiz bunun rnekleriyle dolu. Ama
daha nice konular gibi bu konunun arptlmasnda
da kimi yazarlarn nedense bir trl kendilerini kur
taram adklar yandalk duygusu, bilgi yetersizlii,
yntem tutarszl, dnce banazl gibi zellik
lerin byk pay var. rnein Jeanne Martinet, gs
tergebilim zerine yazd iki yz elli sayfalk bir ki
tapta,5 bu bilim daln en ileri, en doyurucu noktas
na gtrm olan Greimasm adn hi anm am ak gi
bi g bir iin stesinden gelir; J.M. Auzias, yapsal
clk olgusunun btncl bir bileimini sunm a sa
vnda olan yaptnda, yapsalc olmadklarn kendi
leri syleyen Althusser ve Foucault zerinde uzun
uzun dururken, yapsalcln en yksek doruklarn
dan biri olan Hjelmslevin szn bile etmez;6 Pia
get de, Le Structuralisme (Yapsalclk) adl kitabn
*rnein J.*C1. Coquet'nin Sem iotique litteraire adl yaplndaki yazs: S^mioti-
que e t linguistique*.
Bkz. J. M artinet, Clefs pour la semiologie.
* Bkz. M. Auzias. Clefs pour ;xutr le structural isme.

18
da, konuyu durm am acasna kendi zgl alanlarnn
dma ekme eilimini bir trl yenemez.7 Tm
bunlara yapsalc dncede renip ezberledikleri
nin, uyduluunu benimsedikleri kiiler byle diyor
diye doru bellediklerinin bir yinelenimini arayp
da bulamayanlarn deiik gzlem ve eletirilerini
de katarsak, bu konuda ksa srede tutarl ve bt n
cl bir gr edinm ek isteyenlerin ne byk g
lklerle karlaabileceklerini kestirmemiz hi de
zor olmaz.
Hi kukusuz, her konuda olduu gibi yapsalc
lk konusunda da izlenilebilecek yollarn en kestir
mesi Rabelaisnin dne uymak, yani dorudan
doruya ana m etinlere bavurmak, Saussure,
Hjelmslevi, Benvenistei, Jakobsonu, Levi-Straussu,
Greimas okumak. Ne var ki, byle bir abann ier
dii sre bir yana, adn andmz bu alt yazar
okuyabilmek iin belirli bir n hazrlk gerekir. n
hazrlksa, kimi zaman ne denli yetersiz, ne denli ya
nltc olabileceklerini vurgulamaya altmz ya
z ve kitaplara, ikinci elden yaptlara bavurmay zo
runlu klar ou kez.
Yapsalc yaklam gereince tanm ann ola
naksz olduunu m u sylemek istiyoruz? Hayr, da
ha birok alanlar, daha birok yntemler iin de ge
erli olan bir gln altn iziyoruz yalnzca. Ya
psalc yaklam tantm ay, yorumlayp tartm ay
amalayan tm almalarn eksik, kusurlu ve yanl
olmadklarn, ilerinde her eyi yeterince ak, ye
terince tutarl bir biimde aydnlatan yaptlarn da
bulunduunu sylemek bile gerekmez. Ama her
hangi bir konuya yeni el atanlar iin tm tantc a
lmalarn aa be yukar e deerde olduunu,
Bkz. J. Piaget. Le Stncturalism e.

19
bunlar arasnda doru sonulara ulaabilm enin en
azndan uzun ve zenli karlatrm alara girimeyi
zorunlu kldn unutm am ak gerekir.8 Okum uun
ortamnn tm bilgilerini avcunda toplayabildii d
nemler gerekten yaand m, bilmiyoruz; yaandy-
sa da artk ok gerilerde kaldklar kesin: gnm z
de, uzmanlk alanlar gittike daralp karm akla
yor, ama hem daha fazlasm renme tutkum uz hep
sryor, hem de herhangi bir uzmanln deneyim
leri baka deneyimleri daha kolay kavramamz, d
nle dngy, tutarlyla tutarsz, doru ile yan
l daha kolay ayrmamz salyor. Ne olursa olsun,
geree doru deiik yollardan, deiik yaptlar
arasndan ilerlemek gerekiyor, tek yoldan, tek yapt
tan deil.
Bu kk kitap da yapsalc dnceyi tantm a
y amalayan irili ufakl, yanll dorulu bunca a
lma arasnda bir alma: ne kusurdan arnm ol
mak, ne de son sz sylemek savnda. Temel tu tu
mu olduka yaln: her trl akm konusunda sk sk
yapld gibi, Bir deil, birok yapsalclklar var
dr trnden, beylik ve bulank bir sonuca varmak,
bylece yeryznde hibir eyin yeni ve tek olmad
m kantladn sanp uykucu dnce yatana
yeniden dnmek zere, konuyu sremsel ve uzam
sal yerlemlerinin dna tararak ta eski Yunandan
balatmak deil, gncelin tarihini sunm ak, yani
yaptlardan ok kiilere, dncelerden ok olaylara
arlk vererek belirli bir ortam yanstm ak da deil,
Bizim okurum uzun elinde yapsalclk konusunda yeterince kaynak b ulun
m adna gre, burada genel dzlem de konutuum uz ortada. Ancak bu karga
ann bizim d n yaam m zda da uzantlar bulunduunu biliyoruz. Kimi ya
zarlarmzn yapsalcl hi mi hi anlam am kimi Batl yazarlarn (Batl ol
malarn bir yetke gvencesi gibi deerlendirerek) yanl yarglarm aktarm akla
yetindiklerini d e biliyoruz. Bu yanltc grlerin balcalarm yapsalc ynte
mi yeterince inceledikten sonra, sonu blm nde tartacaz.

20
gnm zn dn ve bilim yaam nda etkinliini
birok olumlu sonula ortaya koymu bir zmle
me yntemini ncelikle belli bal kuramc ve uygu
layclarnn kendi yaptlarna dayanarak aklama
ya almak. Bu nedenle, yani u ya da bu biimde,
u ya da bu anlam da yap1 szcn kullanan her
yazar, her aratrmacy, hatta her sanaty yapsal
c saymak yle dursun, nl yapsalclar arasnda,
belirli ltlere gre yaplm bir seim sonucunda
oluturulduu iin, bu kitabn kimi benzerlerinden
ok daha snrl kald sylenebilir.
Ama, hem en belirtelim, istenmi bir snrllk
bu. Gerek yapsalcln tarihsel geliimi, gerekse
deiik evrelerde, deiik aratrm a alanlarnda
gsterdii farkllklar bir lde gz nnde bulun
durulm akla birlikte, kitabn ana blm sz ko
nusu yntem in en etkin biimde uyguland bi
lim dalna: dilbilime, budunbilime, gstergebilime
ayrlm, bu dallarn snrlan iinde bile, aklamala
rn belirli rnekler zerinde younlatrlmasna
zen gsterilmitir. Ama hibir yere gtrmeyen
birtakm genel bilgiler sralam ak deil de bir
zmleme ynteminin eklem lenim lerini yanstmak,
olanaklar lsnde aklamak olunca, oklarmzn
alkanlklarna ters dse bile, byle bir tutum u
fazla yadrgam am ak gerekir. stelik, uzmanlk alan
larnn alabildiine darald gnmzde, bir yazar
dan daha fazlasm da beklem em ek gerekir.
Her eyi okuyup renm ek kararyla British
M useumun kitaplna giren bir adamn, buradaki
kitaplar grdkten sonra, Bunlarn hepsini oku
maya yaamm yetmez, yleyse kendime gre bir
seme yapmalym, dedii, bylece, daha ie giri
meden nce, bir snrn varln kesinledii anlat-
21
lir. Yalnz okumalarmz deil, byk lde okuma
larmzn sonucu olan bilgilerimiz de snrldr. Bu
kitab da, bilinle konulmu snrlardan fazla olarak,
yazarnn okumalar, anlam a ve yorumlama abalar
ve yetileri snrlamakta. Hi kukusuz, zellikle l
kemizde, hibir snr tanm ayanlar yok deil: dnya
nn tm dorularn bir rpda kovuklarndan ka
rp gzler nne serenlerle sk sk karlayoruz.
stelik, bylesine olaand bir iin stesinden ge
lebilmeleri iin, ikinci, nc, drdnc elden bir
ka yaz, kulaktan dolma birka savsz yetiyor. Yap
salcl da byle rtyorlar. in ilgin yan, g
nm zde insan bilimlerini batan sona yenilemeye
ynelen, bir yandan yeni bilim dallar gelitirirken,
bir yandan da, tarihten ekonomiye dein, tm insan
bilimlerinin nnde yepyeni evrenler aan bir yn
temin rkln kantlayabilmeleri iin, onun
eklemlenimlerini izlemekte zorlanmalar, uygula
malarn anlayamamalar ya da onda ezberledikleri
kalplarn yeni bir yinelenimini bulamamalar yeti
yor: yetersizliklerini stnlk olarak alglyor, bak
kal hesabnda yeri yok diye drt ilemin dnda ka
lan her trl m atem atik ilemine kar kyorlar.
Ama bakalar da var.
Yapsalclk ncelikle onlara seslenir, nk bir
kendi kendini dinleme, kendi kendisiyle coma al
ks deil, ncelikle bakasn anlama, bakasn
anlam ann nesnel koullarn oluturm a abasdr.

22
d il b il im
1. DLBLM DEVRM

Bir dnce akm nn kaynaklarn tm yerlem-


leriyle saptam ak, hele bu saptam ann doruluu
zerinde herkesin birlemesini salamak olanaksz
olmasa da zor itir. H er dncenin, her yntemin
. bir daha ncesi vardr. stenirse, bu daha nceler
alabildiine oaltlabilir, her akm n evreni daha
eski dnemlere doru geniletilebilir. B unun iin
birtakm benzerliklerden yararlanm ak yeter. Belirli
bir akmn zgnl konusunda kukular uyand
rarak baarsna glge drm ek isteyenler sk sk
bavururlar bu yola. rnein varoluuluun soya-
acnm kklerinin ta Sokratese dek uzatldn bi
liriz. Ayn ey yapsalclk iin de geerli: kimileri
nerdeyse eskil alara dek giderek Bir deil, birok
yapsalclklar var, deyip kyorlar iin iinden, ki
mileri de, kendi eilimlerine gre, genellikle bili
nenlerin dnda, yeni ncler gsteriyorlar. rne
in Claude Levi-Straussa baklrsa, Amerikal bu-
dunbilimci Franz Boas yapsalc dncenin bal
ca ustalarndan biri olarak nitelem ek gerekir;1 ki
milerine gre, Amerikal dilbilimci Louis Bloomfi
eld yapsalcln en nemli ncleri arasnda yer
alr; kim ilerine gre de Les deux cent mille situa-
1Cl. Livi-Slrauss. Antropologie stnclurale /. s. 308.

25
tions dramatiques adl yaptn yazar Etienne Souriau
bu akma nemli katklarda bulunm u bir ustadr.
Hi kukusuz, bunlara daha baka adlar da eklene
bilir, nc niteliklerini dorulayacak gerekeler de
bulunabilir. Ne var ki bu t r abalar ok da uzaklara
gtrmez bizi. nk, ayrntlar bir yana brakp
iin zne yneldiimiz zaman, bir tek ana kaynak
kalr nmzde: Genel dilbilim dersleri, Ferdinand
de Saussuren insan bilimlerinde a deitiren
yapt.
Genel dilbilim dersleri de, Genel dilbilim dersle-
rinin yazar svireli dilbilimci Ferdinand de Saus-
sure de (1857-1913) amzn bilim ve dnce tari
hinde olduka artc bir yazgyla belirir. Saussure,
dilbilim alannda yeteneini daha yirmi bir yanda,
Memoire sur le systeme p rim itif des voyelles indo-eu-
ropeennes (Hint-Avrupa dilleri seslilerinin ilk dizge
si zerine alma, 1878) adl almasyla kantla
m olmasna karn, De lemploi du gen itif absolu
en sanscrit (Sanskritede saltk tamlayan kullanm,
1880) konulu doktora almasyla dar kapsaml bir
ka bildiri ve inceleme dnda hibir ey yaymla
maz. Uzmanlara baklrsa, bunun balca nedeni ya
ad dnem in belli bal dilbilimsel ynelimlerini
tem elinden yetersiz bulmasdr. Bu dnemde, dilbi
limciler tarihsel aratrmalara, karlatrmal dilbi
lime, kkenbilime arlk vermekte, bunu yaparken
de dil dediimiz olgunun kendisinden nce, tekil ol
gular zerinde durmay doal bulmaktadrlar. Ne
var ki, yararlar ne olursa olsun, bu trl almalar
kuramsal kayglara yer brakmaz: dil olgusuna
nesnel bir gerekmi gibi, dorudan ulalabilece
i, onun kendi bana var olan, yaln ve tm yle
kavranlabilecek bir nesne gibi ele alnabilecei
26
varsaylr. Dili kim ilerinin canl bir varlk, kim ileri
nin insan im gelem inin zgr ve srekli bir yarat
m olarak grmeleri bundandr.2 Saussure bu san
lan yzeysel ve tutarsz bulur, dil konusunda her
hangi b ir aratrm aya giriebilm ek iin, nce onun
ne olduunu anlam ak ve bunu salayacak temel
kavram lar belirlem ek gerektiine inanr. Hep bu
konu zerinde yo u n latrr dncesini. Biraz
m utsuz yaam , biraz da araylann diledii kesinli
e ulatram am olm a kukusu vard sonular
yazya dkm esini nler. Ama 1907-1911 yllar ara
snda, Cenevre niversitesinde yapt dilbilim
derslerini geni lde bu araylar temellendirir.
Saussuren am zn en byk ve en zgn
d n rlerin d en biri olarak deerlendirilm esini
salayacak olan nl yapt ite bu derslerde ren
cilerinin tuttuu notlara dayanlarak, lm nden
sonra oluturulan, yani dorudan doruya kendisi
nin yazmad bir yapttr: Genel dilbilim dersleri
(1916). Sava ortasnda yaymlanm olmas balan
gta byk bir ilgi uyandrm asn nlemi olsa bile,
Genel dilbilim dersleri bilimsel bir yapt iin bir r
nei daha gsterilem eyecek bir etkenlik kazam- ya
va yava, yalnzca dilbilimsel aratrm alar iin de
il, insan bilim lerinin birok dal iin de vazgeil
mez b ir kaynak-yapt durum una gelir. Berke Var-
darn dedii gibi, 1930lardan ok yakn bir gemi
e dein B atda yaym lanan pek az dilbilim yaptn
da bu kitaptan sz edilmez; 1950lerden sonra dilbi
lim kkenli kavram , ilke ve yntem lerden yararla
nan ok az budunbilim , ruhbilim, yaznsal eletiri,
gstergebilim, vb. alm asnda bu yapt anlmaz.3
E. Benveniste. P rvbltm es de Hguisti<te g e n t l e I, s. 38, 39.
" B. Vardar. S u n u (E d e S au ssure, Genel dilbilim dersleri I).

27
Bu yaptta, Saussuren ilk abas ele ald ko
nuyu snrlamak, bylece, daha tanm lanm am bir
nesne zerinde felsefeye girimek ya da onun tarih
sel geliimini incelemek yerine, ikin gereini kav
ramaya ynelmek, onu kendisi olmayan eylerden
ayrmak olur. Tmyle ele alndnda, dilyetisinin
pek ok biime brnd, karm ak bir olgular b
tn olduu grlr. Dilyetisi birok alana alr:
hem fiziksel, fizyolojik ve anlksal niteliklidir, hem
de bireysel ve toplumsal zelliklidir. nsana ilikin
olgular kapsayan hibir btne yerletirem eyiz
onu. nk dilyetisinin birliini nasl ortaya kara
camz bilemeyiz, der Saussure;4 sonra, dnm e
ynteminin tem elini oluturan birtakm k a rla tr
malar yoluyla, dilyetisi dedii eyin, yani dil aracy
la bildiriim salama zelliinin deiik yanlarn
birbirinden ayrmaya, bylece dilin tutarl bir tan
mna ulamaya alr.
Ele ald kartlklarn banda da dilyetisinin
bireysel gerekleimi olan sz ile toplumsal yann
oluturan dil arasndaki kartlk gelir. Sz bireysel
bir istem ve anlk bir edimdir, dilse, dilyetisinin bi
rey dnda kalan, toplumsal blm dr, varln
yalnzca toplum yeleri arasndaki bir t r szleme
ye borludur. Bu nedenle, birey onu yaratam az da,
deitiremez de. Dil ile sz birbirinden ayrm ak
bir yandan toplumsal olguyu bireysel olgudan, bu
yandan da nemli olguyu nemsiz, belli bir oranda
rastlantsal nitelik tayan olgulardan ayrmak de
m ektir.6 Bylece, dil kendi bana ele alnp incele
nebilecek bir nesne durum una gelir.
* F. d e Saussure. Gene! dilbilim dersleri I, s. 31.
- A.y.. s. 35.
A .y.. s. 34.

28
Saussuren dil olgusuna yaklam nn temelini
gnmzde yerini y a p kavram na brakm olan
dizge kavram oluturur. Dizge dorudan doruya
kavranabilen, elle tu tu lu r bir nesne, bir tz deil, bir
biimdir her eyden nce. Bu da bir inceleme nesne
si olarak dilin ayrc zelliklerinden birini olutu
rur. Doa bilimleri ele alacaklar nesneleri nlerinde
hazr bulurlar, am a dili, dilyetisini kavram ak isteyen
bilim adam nn nnde byle bir nesne yoktur; elle
tutulur bir nesne olarak deil, eleri arasndaki
farkllklar ve/ya da kartlklar araclyla kavraya
bilir onu. Bu gzlemi Saussuren nl benzetmele
rinden biriyle rneklendirm ek gerekirse, her gece
saat 23te Cenevreden kalkan Cenevre-Paris eks
presinin vagonlar da, grevlileri de sk sk, hatta
her gn deiebilir; bu nedenle, Cenevre-Paris eks
presi derken, hep ayn tren deildir sz ettiimiz;
gerekte, her yl saat 23te Cenevre ganndan kalkan
365 treni tek bir gerein karl sayarak byle ko
nuuruz; bu gerei som ut bir tren deil, demiryolu
ulamnda sz konusu 365 trenin tm iin geerli
olan bir durum belirler; ayn gn ulama katlan
tm teki trenlerle kurduu uzamsal ve sremsel
bantlardan doan bir gerektir. Dil konusunda da
byle: her e bir dizgeye balanr, her e bir diz
geyi varsayar. Bu nedenle, Saussure dilsel birimi bir
deer, dili de eleri kendi balarna bir gereklik ta
mayan, ancak baka elerle kurduklar bantlar
iinde kavramlabilen bir gstergeler dizgesi olarak
tanmlar. rnein szckte nemli olan sesin ken
disi deildir, szc btn br szcklerden ayrt
etmemizi salayan ses ayrlklardr.7
Dili kullananlarn ayrdedebildikleri ayrc zel
A . y S. 110.

29
likler biiminde tanmlanan gstergeler de kendi ba
larna ele alnabilecek veriler deil, ift ynl deer
lerdir: gsteren ile gsterilen. rnein dilimizdeki
aa szcn bir dilsel gsterge olarak ele alrsak,
bu gstergede aa sesi gsteren, aa kavram da
gsterilen olarak tanmlanr. Anlam gsteren ile gs
terilen arasndaki bantdan doar. nemle belirtil
mesi gereken bir baka gerek de gstergelerin ne
densiz, baka bir deyile, saymaca olmalardr. rne
in aa kavram her dilde baka seslerle, baka sz
cklerle belirtilebildiine gre, dilsel gstergelerin
(dolaysyla szcklerin) mantksal bir temele dayan
d sylenemez; olsa olsa, aalk szcnn
aa szcyle kurduu bantda grlen trden,
ikincil bir nedenlilikten sz edilebilir.
te yandan, dil olgularnn ileyiini irdeledii
miz zaman, gzmze arpan ilk ey konuan kii
asndan bunlarn zaman iindeki ardklnn
sz konusu olmamasdr. nk konuan kii bir
durum karsndadr.8 Dilbilimci iin uyarc bir du
rum dur bu: o da artsremlilii unutarak bu durum u
gz nne almal, en azndan bu evrede, onu yarat
m, onu koullandrm olan veriler zerinde oya-
lnmamaldr. Konuan bireylerin bilincine ancak
gemii yok sayarak girebilir. Tarihi ie kartrm ak
dilbilimciyi olsa olsa yanl yarglara srkler. Ayn
anda Juralarm birok doruundan birden bir Alp
dalar grnts izmeye kalkm ak samalktr.
Byle bir grntnn bir tek noktadan belirlenmesi
gerekir. Dil iin de durum ayn: ancak belli bir duru
mu gz nnde bulundurarak dili betimleyebilir,
kurallarn saptayabiliriz.9
' A.IJ..S. 75.
A . y s. 75.

30
Denilebilir ki hem nemli bir k noktas, hem
de belirleyici bir sonutur bu: Saussure dilbilimsel
aratrm alara yepyeni bir yn veren devrimsel sap
tamalarn bu yaklamla: dilsel olgular esremli-
lik iinde irdeleyerek yapm, tarihsel geliimin de
bu tutum u doruladn ortaya koymutur.
yleyse, dil elerinin bir anlk durum u dn
da hibir eyin belirlemedii, katksz bir deerler
dizgesi olarak tanm landna gre,10 onu tutarl bir
biimde kavram ak istiyorsak, ister istemez evrimi
nin belirli bir evresinde, esrem lilik ekseni zerin
de ele almamz gerekir; dili artsrem lilik ekseni
zerinde ele alm ak dizgeyi gzden karmam za yol
aar. stelik, unutm am ak gerekir ki artsrem lilik
boyutu esrem liliklerin st ste gelmesinden ba
ka bir ey deildir.11 Saussuren sk sk yararland
satran benzetmesi burada da geerlidir: ilevleri
deimedii srece, satran talarnn deimesi, u
ya da bu biimde, u ya da bu nesneden yaplm ol
malar oyun dzeninde bir deiiklie yol amad
gibi, dildeki artsrem li deiimler de dilsel dizgeyi
deitirmez, ilevler ve bantlar ayn kald sre
ce, hep ayn dizge sz konusudur. Hi kukusuz, de
iimler de incelenebilir, incelenmeleri gerekir, ama
bu t r incelemeler dorudan doruya dilin kendisi
ne ynelen incelemeler deildir her zaman, nk
bir dilin belli bir anda sunduu dizge bu dilin tari
hiyle zde deildir. yleyse, dilin kendi bana ve
kendi kendisi iin incelenmesi esrem sel yakla
m zorunlu klar.
Ne olursa olsun, Saussure dizge/e, dil/sz, ses/
anlam, zdelik/kartlk, esremlilik/artsremlilik,
" A.y.. s. 75.
'* B. Vardar, Ute Introduction d ta phonologic, s. 12.

31
vb. gibi kartlklar deerlendirerek dile ilikin bil
gilerimizi de, dilsel olgulara bak amz da batan
sona yeniler, aratrmalarmz daha da ileriye gtr
memizi salayacak bir yntem in temellerini atar. Bu
arada, nemli bir ngrmde bulunur: bir gn, ister
istemez, dilbilimi de kapsam iine alarak gsterge
lerin toplum iindeki yaam n inceleyecek, bir yan
dan dil olgusunu aydnlatrken, bir yandan da ku t
sal trenlerin, grenek ya da trelerin, vb. gsterge
olarak incelenmesiyle bu olgular yeni bir kimlikle
ortaya karacak olan yeni bir bilim doacan sy
ler. Adn da koyar bu bilimin: gstergebilim. Zaman
Saussuren bu sezgisini doru karr: ngrd
gstergebilim, olduka uzun bir beklem e dnem in
den sonra, insan bilimleri arasnda her geen gn
biraz daha nemli bir yer tutm aya balar, yntem i
ni ve ilkelerini de byk lde Genel dilbilim ders-
lerine borlu olduumuz kazanm larla tem ellendi
rir.
Bu ilgin rnein de gsterdii gibi, Saussu
ren bugn dilbilimsel konulara az ok yaknl
bulunan herkese paylalan grleri bir yandan
geleneksel dil aratrm alarnn daha salam tem el
lere oturtulm asn ve birok dil olgusunun daha tu
tarl, daha btncl bir biimde aklanmasn sa
larken, bir yandan da yeni yeni bulularn kayna
olur. Genel dilbilim derslerinin daha yeni tannm a
ya balad sralarda, davran ruhbilim den yola
klarak oluturulan ve daha sonra Z.S. H arrisin
abasyla datmclk ad altnda gelitirilen genel
dilbilim kuram bir yana braklacak olursa, u ya da
bu biimde Saussureden kaynaklanmayan ada
dilbilim kuram yok gibidir. 1926 ekiminde, yani Ge
nel dilbilim derslerinin yaymlanndan on yl son-
32
ra, Pragda kurulan ve dilbilim alannda birok ge
limeye nclk eden Prag Dilbilim evresi de do
rudan doruya Saussureden esinlenir.

yapsalclk
33/3
2. DL VE SES

Geleneksel dilbilim aratrmalarnn yetersizlii


ni kavram gen bilim adamlarndan oluan bir top
luluktur Prag Dilbilim evresi. Topluluun yeleri,
V Mathesius, B. Havranek, B. Trnka, J. Vachek, vb.,
belirli srelerle Pragda bir araya gelerek dilbilimin
genel sorunlar konusunda vardklar sonulan ak
lar, tartm alar yaparlar. Daha sonra, deiik Avrupa
lkelerinin nde gelen birtakm dilbilimcileri, bu ara
da, Lucien Tesniere, Emile Benveniste, Andre Marti
net gibi ileride byk n kazanacak olan kimi gen
Fransz dilbilimcileri de katlr bu toplantlara. Etkin
liini kinci Dnya Savana kadar srdrecek olan
topluluun grleri zellikle 1929 ylnda balayan
yaynlarnda belirlenir. Prag Dilbilim evresine son
radan katlan Rus gmenin: N.S. Trubetzkoy, R.
Jakobson ve S. Karcevkijin bu etkinliklere byk
katklar olur. Trubetzkoy sesbilimi kurup gelitiren
lerin banda yer alr. Jakobson evreyle Rusyada
yazn ve dil aratrmalarna yeni bir soluk getirmi
olan biimcilik akm arasnda bir kpr kurar.
Prag Dilbilim evresinin yeleri de Saussure
gibi dilin bir bildiriim dizgesi olduu grnden
yola karak dilbilimcinin her zaman ilevi gz n
ne almas ve her olguyu yer ald dizgeye balam a
s gerektiini, bir enin ilevi ancak bu dzlemde
34
kavranabilecei iin de esremsel zmlemenin
zorunlu olduunu savunurlar.12 Ama, onlara gre,
esremsel ve artsrem sel yaklamlarn badat
rlmas olanaksz bir ey deildir. Ne var ki tekil ol
gularn tarihini aratrm ak gibi ksr ve temelsiz bir
tutum dan syrlmak ve dillerin geirdii deiimleri
hep dizgeyi gz nne alarak incelemek gerekir,
nk bu deiimler de ister istemez dil dizgesiyle
bantldr. Daha sonra gerekletirilen kimi al
malar bu sav hem rneklendirir, hem de dorular:
rnein Andre M artinetnin Economie des change-
ments phonHiques: traite de phonologie diachroni-
que (Sesbilgisel deiim lerin dzeni: artsrem sel
sesbilim incelemesi) adl yapt bir artsrem li sesbi
lim incelemesidir: devimsel esrem kavramn geti
rir, sesbilim dizgesinin belli bir evresindeki durum
dan kaynaklanan i nedensellikle tarihsel koullar
dan kaynaklanan d nedensellik arasndaki ayrm
belirleyerek artsrem sel yaklama yetkinlik ve tu
tarllk getirir.
Prag Dilbilim evresinin dilbilime en byk
katks, Saussuren bile olanaksz bulduu bir iin
stesinden gelerek, szsel, yani bireysel sesleri in
celemekten teye gemeyen sesbilgisini am ve
dilsel sesleri inceleyen sesbilimi kurm u olmasdr.
Saussure sesbilimi sz dzlem inde saptanan bir
kendilik olarak grm ekte,13bu nedenle de dilin ses
lerinin incelenmesini gerek anlam da bir dilbilim
sel aratrm a saymamakta, dilbilimsel aratrm aya
giriilmeden nce yaplmas gereken bir alma
olarak nitelemekteydi. Oysa Prag Dilbilim evresi
nin yeleri, seslerin ve bu sesleri karmak iin ya-
A y., s. 12.
" B. Vardar, 'evirenin notu' (F. d e Saussure, A.g.y. 11, s. 98)

35
plan devinimlerin nem ini yadsmamakla birlikte,
bunlarn dorudan doruya dilbilim alanna girm e
dii grndedirler. Onlara gre, deneysel sesbilgi-
si aygtlarla saptanan sesleri geerli sayar; aygtlar
sa, ne denli duyarl olurlarsa olsunlar, hibir zaman
birbirine zde olmayan tekil sesler salar bize, bu
tekil sesler zerine bir bilim kurulamaz: Buna kar
lk, dildeki sesler dizge iinde ayrc bir ilev ger
ekletirdikleri oranda dilbilimin kapsam na girer
ler ve bu dzlemde iki bireysel gstereni birbirinin
kart durum una getirmezler. Bu grten yola
klarak birbiriyle tm den zdelemeyen iki sesin
aym sesbilimsel birimin sesbilgisel gerekleimleri
mi, yoksa birbirinden ayr iki sesbilimsel birim mi
olduu belirlenebilm itir.14
Tm dilbilim aratuTnalarna k tutacak bir so
nu, rnek nitelikte bir yntemsel aamadr bu: dil
bilimsel birimlerin belirginlik ve geerlilik kazana
bilmeleri iin ayrc bir deer tamalar gerek
m ektedir artk. Bylece, sesbilimsel betim lem enin
sesbilgisininkinden ok daha soyut bir dzlem de
ve hem sremsel boyuttan, hem d balam dan so
yutlanarak gerekletirilmesi, birimlerin de yalnz
ca ve kendi aralarnda kurduklar bantlara gre
aklanp tanm lanm as vazgeilmez ilkeler olarak
belirir.15 O gne dein insan bilimlerinin hibir da
lnda gerekletirilememi olan eyin bu yepyeni
dalda gereklemesini: sesbilimin tantl bir bilim
dal olarak kurulm asm bu ilkeler salar. A ratrm a
larnda yap kavramna da ilk kez yer veren Prag
Dilbilim evresi yeleri getirdikleri ya da gelitir
dikleri ilkelerin yalnzca ses birimlerine deil, dilin
" B. Vardar, line Introduction la phonologie. s.19.
11A y., s. 50.

36
tm blmlerine uygulanabileceini sylerler,18 dil
bilimin daha sonra gsterdii geliim de bu kesinle-
meyi byk lde dorular.
. Grld gibi, yalnzca dilbilim alannda kal
nrsa, Saussuren, zellikle de Prag Dilbilim evre-
sinin getirdiklerini bir rnek ya da kaynak deil,
gerek bir balang olarak deerlendirm ek daha
doru olur. Saussure yapsal dilbilimin kuramsal ve
uygulaymsal tm tem el sorunlarn gndeme geti
rir, nerdii zmler de kendisinden sonra gelen
dilbilimcilerce byk lde benimsenir. nsan bi
limlerinin Prag Dilbilim evresine borlu olduu
sesbilimse, bilimsel adan bir kusursuzluk rnei
dir. Tarihsel veriler de nc saylanlarla izleyici say
lanlar arasnda fazla bir zamansal uzaklk bulunm a
dn gsterir. Bilindii gibi, geni lde Saussu
ren yaptndan esinlenen Prag Dilbilim evresi
belli bal savlarm 1929 ylnda ortaya atar, bu top-
luluunkine kout bir yol izleyen ve ayn lde
Saussureden esinlenen Kopenhag Okulunun b
yk ncs Louis Hjelmslevin ilk yapt Genel dil
bilim ilkeleri'yse, Thbetzkoyun tem el yapt Sesbi
lim ilkeleri'nden (yazarn lm nden sonra, 1939)
on bir yl nce, 1928 ylnda yaymlanr.17 te yan
dan, Prag Dilbilim evresinin en retken yelerin
den biri olan Roman Jakobsonun daha sonra, ayn
dorultuda srdrd almalar, zellikle de ses
bilime, ocuk dili ve sz yitimine, deiik genel dil
bilim sorunlarna ilikin yaynlan yapsalcln en
verimli ve en esinleyici dam arlarndan birini olutu
rur. Ayn biimde, Hjelmslevin 1943te yaymlanan
E. Benveniste, A.g.y. t. s. 94.
BV. Brondal (1887-1942). d ah a sonra da JL. Hjelm slev (1899-1965) nclnde ge
lien K openhag Okulu ada dilbilim aratrm alarnda nem li bir yer tutar.

37
Bir dyetisi kuram iin temel kavram lar ve 1963te
yaymlanan D yetisi adl yaptlar akmn temel ya
ptlar arasnda yer alr. Genlik dnemlerinde Prag
Dilbilim evresinin etkinliklerini yakndan izlemi
olan Benveniste, Tesniere ve M artinet gibi Fransz
dilbilimcileri de yapsal dilbilimin gelimesine ge
nellikle ncekilerle ayn dorultuda, ama nem a
sndan onlarnkinden geri kalmayan katklarda bu
lunurlar.
Ne olursa olsun, yapsalc ilkeleri herkesten n
ce dilbilimciler belirleyip benimsemiler, belirli bir
nesnenin tarihini incelemeye girimeden, kken,
geliim, yaylm sorunlarn ele almadan, nesnenin
niteliklerini d etkilerle (rnein bir dilin zelliini
toplum un yapsyla, bir dngnn zelliini re
tim ilikileriyle, vb.) aklamadan nce, bu nesneyi
snrlamak, tanm lam ak ve betimlemek gerektiini
herkesten nce dilbilimciler savunmulardr.18 Ama
dilbilimcileri onurlandran bu ilk olma zelliinin
insan bilimleri dzleminde kaldmz srece geer
li olduunu da belirtm ek gerekir. Daha geni bir a
dan bakacak olursak, doa ve fizik bilimlerinin bu
eski ve tartlmaz ilkesinin insan bilimlerinde de
geerli saylmaya balamas iin Genel dilbilim ders-
lerinin beklenmi olmas artc bile grnebilir.
Bununla birlikte, insan bilimlerinin ele ald
konularn doa ve fizik bilimlerinin ele ald konu
larla ayn trden olmadklarn da vurgulam ak gere
kir: Benvenistein syledii gibi, fiziksel ya da di-
rimbilimsel olgular, ne denli karmak olurlarsa ol
sunlar, hep yaln bir nitelikle karlar karmza, t
myle ortaya ktklar alana bal kalr, ayn ban
t dzleminde kavranrlar, dil gibi, sylenler gibi in
" N. Ruwel, Linguistique el sciences de l'hom m e. s. 566.

38
sanlar-aras ortama zg olgularsa, hibir zaman
yaln olgular olarak nitelenemez, nk hep baka
bir eye balanr, baka bir eye gnderir, bu neden
le de iftil bir nitelik sunarlar.19Dilin bu temel zel
lii, yani kendi kendinden nce kendi dndaki ve
rilere gnderm esi varlnn hep kendi dndaki
eylerde aranm asna neden olmu, kendi bana ve
kendi kendisi iin ele alnmasn alabildiine gecik
tirmitir. Ama en sonunda gerek niteliiyle, yani
bir dizge, bir yap olarak ele alnmasnn nedeni de
bu zelliidir.
Yap szc rgen anlam na alnrsa, dilsel
yap aratrm alarnn dillerin incelenmesi lsn
de eski olduu sylenebilir kukusuz.20 Eski ya da
yeni tm dilbilgisi almalar bu gerei kantlar bi
ze. Her dilin kendine zg bir rgen sunduu da dil
cilerin birka yzyldan beri vurgulayageldikleri bir
gerektir. Bu bakm dan, dilbilime yap kavramn
yapsalclarn getirdiini sylemek yanl olur. Yap
salclarn zgnl bu szce yeni bir anlam ver
mek, baka bir deyile, allm yap kavramn de
itirmek olmutur.21 Grdmz gibi, geleneksel
dilbilim, yapnn varln benim sem ekle birlikte,
tekil eler zerinde oyalanr, Saussuren at yo
lu izleyen yapsal dilbilimse, her enin yap iinde
bir ilevi bulunduunu varsayarak eden yapya
ulamaya alr, h er eyi kendi bana ele alarak
nedenini daha eski bir durum da aram ak yerine,
esremsel bir btnn paras olarak grr onu,
nk, Saussureden beri bilindii gibi, hibir eyin
kendi bana ve doal bir yetenekle anlam tamad-
" E- Benveniste. A.g.y., s. 44.
* O. Duorot, Le Structuralisms sn Unguislique, s. 16.
A.y., s. 18.

39
, her eyin btne gre anlam kazand bir dizge
dir dil, paralarn anlam ya da ilevini dilin yaps
belirler.22 Saussuren nl satran benzetm esin
den yararlanm ak gerekirse, satran talarnn bo
yutlar, retildikleri nesnenin tr, deeri, hatta bi
imleri oyun dizgesi bakmndan hi mi hi nem
tamaz; nemli olan her tan teki talarla kurdu
u bant ve bunun sonucu olan ilevidir. Ayn bi
imde, dilsel eleri de kendi balarna, tekil nesne
ler olarak deil, iinde yer aldklar btnn baka
eleriyle kurduklar bantlarda kavramaya al
mak gerekir.
Nicolas Ruwetnin belirttii gibi,23 yapsal
zmlemeyle tarihsel incelemenin kartl konu
sunda balatlan birok tartm ann doyurucu bir
sonuca ulaam adan uzayp gitmesi tekil nesne ya da
olgularla dizge ya da yap arasndaki kartln ye
terince gz nne alnmamasndandr. Bilindii gi
bi, Saussure bu sakncay am ak iin dil/sz kartl
n getirmitir; Jakobson ayn gereksinim le izge/
bildiri kartln getirir; Hjelmslev de gene ayn
gereksinimle, ama Saussuren yapt ayrm daha
genel ve daha btncl bir biimde yorumlayarak
izge[kullanm kartln temellendirir.
Tm yapsalclar iin olduu gibi Hjelmslev iin
de kanlmaz bir zorunluluktur bu kartl belirle
mek. nk, deney yoluyla yalnzca kullanmlara,
olulara ulaabilmemize karlk, bilimselliin te
mel koulu bu olu ya da kullanmlarn ardnda ya
da altnda yer alan dizgeyi ortaya karmaktr. Bu
nedenle, dilin zgl yapsna ulamay amalayan
bir aratrm a, oluu, yani szn dalgalanma ve de-
E. Benveniste, A.g.y., I, s. 22, 23.
* N. Ruwet, A.g.y., s. 567.

40
iimlerini gz nne almakla birlikte, bunlara s
tn bir yer vermemeli, kk dild bir gerekte
bulunmayan bir sreklilii, hangi dil sz konusu
olursa olsun, dilin dil olmasn ve, deiik belirimle-
ri iinde bile, kendi kendine zde kalm asn sala
yan bir sreklilii aram al, daha kestirm e bir deyi
le, hep dizgeye ulamaya almaldr.24 Bu anlay
insansal olgularn doal olgulara hi mi hi benze
mediklerini, tekil ve bireysel kaldklarn, bu neden
le de genelletirilemeyeceklerini kesinleyen insan
c gelenee ters der kukusuz, ama, iiri deil de
bilimi semisek, ne olursa olsun, ncelikle srekli
ye, deimeyene ynelmemiz, her oluun bir dizge
ye gnderdiini, bu dizgenin de az sayda ncl yar
dmyla zmlenip betimlenebileceim en azndan
bir varsaym olarak benimsememiz gerekir.25
Hjelmslev btn tmcelere, tmceleri tmce-
ciklere, tmcecikleri de szcklere blnm olan
ve, elerinin dkm yaplnca, birok blm nde
ayn tmcenin, ayn tmceciin, ayn szcn ye
niden belirdii grlen m etin rneinden yola kp
iki bykl tek bir bykle indirgemeyi ya da,
sk sk sylendii gibi, iki bykl zdeletirme
yi salayacak bir yntem kullanlarak bu dizgeye
ulalabileceini syler bize. Ona gre, bu yeniden
belirmeler birtakm deimez byklklerin dei
kelerinden baka bir ey deildir. stelik, ayn r
nee dayanlarak, yalnzca byklklerin, yani t m
celerin, tmceciklerin, szcklerin deil, bunlarn
ilevlerinin de deikeleri bulunduu kolaylkla
gsterilebilir.28 Sesbilim kendi alannda bu amac
* L . Hjelmslev. Prulegom ees a u n e tleorie d u langage, s. 15.
A.y, s. 16.
* A.y,, s. 1,81,82.

41
gerekletirmi, bir dili konuan bireylerin kard
seslerin okluuna karn, ou dillerin sesbirim sel
dkm nn en ok krk, en az yirmi sesbirim ara
snda oynadm gstermitir.27
Bilindii gibi, sesbilim bu sonucu deikeleri
deimezlerden ayrarak ve deimezler arasndaki
ayrc zellikleri belirleyerek salamtr. Konuyu
kk bir rnekle som utlatrm ak gerekirse, dilimi
zi konuan bireyler yap ya da kap szcn ok
deiik biimlerde syleyebilirler, ama szck ayn
dili konuan baka bireylerce de anlalabildii s
rece, tm bu deiik syleyiler ayn biimin dei
keleri olarak kalr. Buna karlk, ortak eleri
(/a/, /p/ ve //) bulunm akla birlikte, yap ve kap
szckleri kolay kolay birbirine karmaz: /y/ ve /k/
sesleri iki szc birbirinden ayran bir kartlk
oluturur ve trkenin iki sesbirimi olarak belirir.28
Bu trl kartlklar Prag Dilbilim evresinin yap
sal dilbilime getirdii byk katklardan biri olan
deitirim yntemiyle, yani anlatm ya da ierik
dzleminde bir enin yerine baka bir e koyarak
bu deiikliin br dzlemde de deiiklie yol
ap amadn snam a yntemiyle saptanr.29 r
nein sesbilim den (/g/, //, /z/) oluan gz szc
nn ses dzlem inde yaplan belirli deitirimler,
kz, tz, gez, gz, gk, g, gl, vb. rnekle
rinde grld gibi, anlam dzleminde de deiik
liklere yol ayorsa, iin iine yeni sesbilim ler giri
yor demektir.
Kolaylkla grlebilecei gibi, her sesbirim ba
ka sesbilim lere gre sunduu kartlkla kazanr bu
* B. Vardar, A.g.y., s. 100.
* Bkz. A.y., s. 69.
" B. Vardar, Balca dilbilim t erimleri, s. 49.

42
niteliini, her sesbirim yanndaki baka sesbirimle-
rin zelliini belirlememize yrdm ederken, kendi
sini de yanndakiler belirler;30 bir baka deyile, ses
birim varln iinde yer ald dizge ve bu dizgenin
baka eleriyle kurduu karlkl bantlarda ger
ekletirir. Bu bantlarsa, Saussureden, Trubetz-
koydan beri bilindii gibi, iki ayr dzlemde, dizisel
ve dizimsel dzlem lerde kurulur. rnein, Lorenzo
Renziyi izleyerek talyanca mano (el) ve m eno
(daha az) szcklerini karlatrm aya giriirsek, bu
karlatrmay, dilin konuanlar olarak, bellei
mizden ve soyutlama yoluyla yapanz ister istemez:
birbirlerinden /a/, /e/ kartlyla ayrldklarn sy
leyebilmemiz iin, onlan ayn zamanda gz nne
almamz gerekir. Ancak, dil dnsz bir biimde,
zaman iinde eklemlendii, baka bir deyile, izgi
sel bir nitelik tad iin, ilemimiz zorunlu olarak
dilin ak dnda gerekleecektir. Bunun sonucu
olarak, yani dncede, soyutlama yoluyla yaplan
. bir deitirimden kaynaklanm as nedeniyle, /a/ ile
/e/ arasndaki bu kartlk bants dizisel bir ban
tdr. Buna karlk, manoyu oluturan /m/, /a/, /n/,
/o/ eleri arasndaki kartlklar, dilin sz zinciri
iinde yer almalar ve birbirlerini onun ak ynn
de izlemeleri nedeniyle, dizivsel bantlardr.31
Ksacas, dizisel bant armsal bir nitelik
tar, belirli bir belirim dzleminde bir arada bulun
mayan, ama kartlk ya da zdelik asndan birbi
rini varsayan nesne dizileri arasnda kurulur. rne
in, Roland Barthesm yapt bir izelgede grld
gibi,32 giyim dzleminde, bedenin ayn noktasn-
* A. M artinet, La Ltnguistique synchronique, s. 55.
s' E. Renzi, Introdvzioe alo ftlologk rom anza, s. 93, 94.
91 R. Barthes, Elem ents d e sm iologie\ Cot7imunicatioTi IV, s. 117.

43
da, ayn anda giyilemeyen ve birbirleriyle deitiril
meleri giyimin anlam nda deiiklie yol aan nes
neler (kundura/terlik/izme/postal) arasnda dizisel
bir bant sz konusudur; dizimsel bantysa, bir
arada bir btn oluturan nesneler arasnda kuru
lan bantdr: gene Barthesn izelgesine gre, r
nein bir giyimde bir arada bulunan ve birbirini b-
tnleyen giyim eleri (etek/bluz/hrka) arasnda di
zimsel bir bant vardr.

44
3. DL VE ANLAM

Dilin sesse! yapsn belirleyen bu temel bant


lar anlam dzleminde de geerli midir? Sessel dz
lemde olduu gibi anlamsal dzlemde de btncl
bir betimleme ve tutarl bir zmlemenin zorunlu
koullarn oluturan birimler elde edilebilir mi? -
levselcilik ad altnda ayr bir yntem gelitirmek,
bylece Saussuren teki kaltlar karsnda ba
mszln vurgulam ak savnda olmasna karn,
bata Genel dilbilim ilkeleri olmak zere, ou ya
ptlar Saussuren ve Prag Dilbilim evresinin
retisinin derin izlerini tayan Andre M artinet adna
yarar tm dilbilimcilerce benim senen ift eklemli-
lik kuramyla yzde yz olumlu bir yant getirir bu
sorulara: bir ilk eklem lenim den oluan birimlerin
her birinin ayn zamanda baka trden birim ler bi
iminde de eklem lendiklerini, bir baka deyile,
tm dillerde eklem lenim lerin iki ayr dzlem ze
rinde gerekletiini, bu eklem lenim lerin birinci
sinde, bakasna iletilecek her trl deneyimin, bil
dirilmek istenen her trl gereksinim in, her biri bir
sessel biim ve bir anlamla donatlm bir birimler
dizisi biiminde zmlendiini syler.33
M artinetye gre, dilin benzersiz tutumsall da
buradadr: diyelim ki, bamz aryorsa, evremiz-
n A. M artinet, Elements de hnyuistujue gin em le, s. 17.

45
dekilere deiik lklarla duyurabiliriz bunu, ama
lk zmlenmez olduuna gre, dilsel bir bildiri
imde bulunm u olmayz; oysa, j a i mal la tete
(bam aryor) dediimiz zaman, durum bam baka
dr: tek tek ele alnacak olurlarsa, bu tm cede birbi
rini izleyen alt enin (j, ai, mal, , la, tete) hibi
rinde, duyduum uz arnn zgllnn karl
olabilecek bir z yoktur, ayn elerin baka balam
larda baka olgular dile getirebilmeleri de bunu
gsterir; ama, bu dzenlenim iinde, etkenlikle yan
strlar anlatm ak istediimizi. Bunun sonucu olarak,
dilimizde yer alan birka bin birimin milyonlarca
ln iletebileceinden ok daha fazlasn ilettii
ni, snrl sayda dilsel enin, deiik dzenlenim-
lerinde, en yalnndan en karmama, sonsuz say
da olgu ve dnceyi aktarm aya olanak saladn
syleyebiliriz.
Birinci eklem lenim in bir anlam ve bir sessel bi
imle donatlm olan bu eleri daha kk birim
lere ayrlamaz. rnein masa btn m asa dem ek
tir ve ma- ve -sa elerinin toplam m asa anlamn
oluturacak olan ayr anlam lar bulunduunu syle
meye olanak yoktur. Buna karlk, sessel biim her
biri m asay tasa, yasa, maa ya da m aadan ayr
mamz salayacak bir birim ler dizisi biiminde
zmlenebilir. M artinet bu sessel eklemlenimi ikinci
eklemlenim diye adlandrr. kinci eklemlenim e
lerini zmlememizi salayan sesbirime kout ola
rak, birinci eklemlenime de bir temel birim getirir:
anlam birim ,34
Anlambirim bir anlam bulunan en kk dilsel
birimdir. rnein geliyorum btnnn anlam-
birimden: belirli bir eylemi belirten gel-, bu eyle-
" A j , s. 18. 19.

46
min gerekletirildii zaman belirten -yor- ve bu
eylemi gerekletiren kiiyi belirten -um birim le
rinden olutuu sylenebilir. Bu bakmdan, anlam-
birim snrlar olduka bulam k kalan ve bir trl ta
nma gelmeyen szckle zdelemez. Bunun so
nucu olarak, nerdeyse tm ada dilbilimciler gibi
M artinet de szc dilbilimsel bir birim olarak de
erlendirm ekten kam; szlkte yer alan anlambi-
rimleri de szlkbirim diye adlandrmann daha uy
gun olacan syler.
Ksacas, Martinetnin vard sonular, sesbi-
rimlerin dzerdenim kurallaryla anlam birim lerin
dzenlenim kurallar arasnda bir koutluk bulun
masa bile, her iki dzlemde de ayn trden bant
larn geerli olduunu, dilin yapsnn da bu bant
larla tanm landn bir kez daha, kesinlikle ortaya
koyar. Gerekten de, Benvenistein belirttii gibi, bu
bantlardan yola karak, bir dizi benzersiz, sayya
gelmez, rastlantsal olay yerine, snrl sayda bi
rim elde ederiz, dilin yapsn da bunlarn olasl le
im ve bileimlerine gre belirleyebiliriz.35 Bylece,
dilde karlatmz deiik dizgeler dzenli bir ba-
sam aklam m ieren, belirli bir yapya gtrr bizi.
Bu yapnn belli bal birimleri yle sralanabilir:
1) belirtilen kavramlarn dkmn karm am
z salayan szlkbirimler;
2) biimsel katm an ve alt-katmanlarn dkm
n karmamz salayan anlambirimler;
3) anlam bulunm ayan sessel ayrmlarn dk
m n veren sesbirimler;
4) sesbirim leri katm anlar biiminde dzenleyen
zellikler.36
* E. Benveniste, A.g.y. I, s. 22.
" A .y .I , s. 23.

47
Andre M artinet her szce ya da szce dizisinin
bir anlam oluturan her blm nn bir dilsel gs
terge olarak nitelenebileceini syler. Dilsel gster
geyi kavramla iitim im gesinin birleim i olarak ta
nmlayan Saussure iin olduu gibi onun iin de dil
sel gsterge iki eden oluur:
1) gstergenin anlam ya da deeri olan gsteri
len;
2) gstergenin ortaya kmasn salayan ve ses-
sel bir e olan gsteren.
Buna gre, gsterenleri ve gsterilenleriyle, bi
rinci eklem lenim in sunduu birim ler birer gster
gedir.37
lk bakta, doru bir gzlemdir bu, ama olduk
a bulank kald da gzden kamaz. nk Marti
net, gstergenin birinci esi gstereni sessel e,
ikinci esi gsterileni anlam ya da deer olarak
niteledikten sonra, her iki eyi de birinci eklemle-
nim dzlem ine yerletirir: daha sonra, ikinci eklem
lenimin gsterenin biimini gsterilenin deerin
den bamsz klm ak gibi bir zellii bulunduunu
syleyerek,38 az nce birinci eklem lenim dzlem ine
yerletirdii eleri iki eklem lenim arasnda payla
trr. Hi kukusuz, anlam birimlerin ift ynl bi
rim ler olmasndan ileri gelir bu.39 Ne olursa olsun,
bu bulank nitelii yznden olacak, M artinet yapt
dil tanm nda gsterge kavram na yer vermez, et
kin bir zmleme terim i olarak da kullanmaz onu;
kuramn sesbirim/anlambirim kartlna gre ge
litirmeyi ye tutar. Ne var ki, anlambirim terim i de
byk lde gsterge terimiyle zdeletii, dola-
B A. M artinet. Klements de linguistique g&ii&ntle, s.19, 20.
* A.y., s. 22.
*Ay.,s. 88.
48
ysyla yeterince yalm bir kavram olmad iin,
M artinet anlam sorunlarn derinlem esine ele al
mak, anlam birim den anlambilime varm ak konu
sunda fazla istekli grnmez: biimi anlam dan, an
lam biimden soyutlamaya olanak yoktur kuku
suz, am a anlam bilim tehlikeli bir alandr.40
Dorusunu sylemek gerekirse, yalnz Marti-
netye zg bir tutum deildir bu. Sesbilimin eriti
i kesinlii dilbilimin baka dallarnda da grmek
isteyenlerin, hi kukusuz yeterince olgucu olama
ma korkusuyla, ancak dolaysz biimde gzlemlere-
bilen verileri gereklik saymalar41 anlam sorunu
nun gereince aratrlm asn uzun sre engellemi,
bylece dilbilimin nde gelen dallarndan biri olma
s gereken anlambilim, Greimasm deyimiyle, bir
yoksul akraba olarak kalmtr.42 Hi kukusuz, dil
sel gstergenin iftil niteliinden, yani kendi varl
nn dnda kalan bir eylere balanm asndan kay
naklanr bu tutum : dilsel gstergede dilsel alann d
na taan bir yan bulunmas, anlam ya da deeri be
lirleyip snrlamay zorlatrmtr. Bu nedenle, r
nein Bloomfield, dilsel gstergeyi bir anlam olan
sessel biim diye tanm ladktan sonra, bu anlam ko
nusunda hibir ey bilinemeyeceini syler.43 Bu
anlay daha da ileriye gtrerek anlam konusunun
kendileri iin bir anlam tamadn syleyen dilbi
limciler bile kar. Ama, hangi nedenle olursa olsun,
anlam darda brakan bir dilbilim kuram ister is
temez eksik bir kuram olmaya yargldr. Jakobson
anlam sorunlarnn kendileri iin bir anlam tam a
dm syleyenlerin savn ok gzel rtr: bu ki-
" A.y., s. 40,41.
'' J.-Cl. Coquet, Sfm iotique Utterare, s. 49.
" A.J. Greim as, Sem antique sructum le. s. 6.
a A.y.. s. 7.

Yapsalclk 49/4
iler, bunu sylerken, ne dediklerini biliyorlarsa, an
lam sorunu yalnz bu kesinlemeyle bile bir anlam
kazanr; ne dediklerini bilmiyorlarsa, o zaman da
sylediklerinin hibir anlam yok demektir. Dani
markalI dilbilimci Hjelmslev de bir anlatm n ancak
bir ieriin anlatm olduu iin anlatm, bir ieriin
de ancak bir anlatm n ierii olduu iin ierik ol
duunu syleyerek iki e arasnda karlkl bir
nvarsaym bulunduunu, biimin zorunlu olarak
anlam, anlam n da zorunlu olarak biimi ierdiini
kesinler.44
Ama anlatm , ierilc, biim, anlam terim leri
nin Hjelmslevin yaptlarnda yepyeni anlam lar ka
zandn hem en belirtm ek gerekir. G erekten de,
yorumbilim adn verdii zgn yntem uyarnca,
Saussuren savlann biimsel-mantksal ilkeler
nda yeniden deerlendirip gelitiren byk dilbi
limci bu kavramlar yeni ieriklerle donatarak ilgin
yorumlara varr. Ona gre, birbirlerinden ne denli
farkl olurlarsa olsunlar, tm dillerde ortak bir et
men buluruz: anlam. Ama, dil dzlem inde belirm e
dii srece, anlam zmlenmemi bir veri, biim
lenmemi bir kitle olarak kalr. Ayrca, her dilde de
iik bir biimde biimlenir. Ayn kum tanecikleri
nin deiik grnm ler oluturabilmeleri, ayn bu
lutun srekli olarak yeni biimlere girebilmesi gibi,
ayn anlam da deiik dillerde deiik biimlerde
biimlenir, bu biimi de yalnzca dilin ilevleri be
lirler: anlam her seferinde yeni bir biimin tz
olur, herhangi bir biimin tz olma dnda, var ol
ma olana da yoktur.45 Bylece, dilsel ierikte z
gl bir biim kar karmza: ieriin biimi. Bu bi-
14 L. Hjelmslev, A.g.y., s. 67.
A y., s. 70.

50
im anlam dan bamszdr, onunla saymaca bir ba
nt kurar ve onu ieriin tz durum una getirir.
eriin tz durum una gelmekse, kesinlikle dil
dzleminde yer almaktr.
Bylece, tpk Saussure gibi, dilin tz deil, bi
im olduu grnden yola km akla birlikte,
Hjelmslev baka ada dilbilimcilerin iki dzeyle
snrladklar biim/tz kartln biim, tz ve an
lam kavramlarn ieren l bir kartlk biiminde
deerlendirerek kendi varl dnda kalan, yabanc
elerden yaltr onu. Dilin yanstt gerein srf
yanstlan gerek nitelii bile ondan ayr bir gerek
olduunu ortaya koyar. Hjelmslevin anlam terim iy
le karlad kavram bu gerekten kaynaklanr ite:
anlam Saussuren tz diye adlandrd veride dil
sel dzlemin dnda kalan eylerin tmdr.
Bilindii gibi, d gerek bir btnlk, bir s
reklilik olarak kar karmza. Dil bu gerei oldu
u gibi deil, kendince blmleyerek, kesitleyerek,
baka bir deyile, sreksizletirerek sunar her za
man. Bunun en ak kant sz konusu kesitlemeyi
her dilin kendine gre, yani baka dillerden farkl
bir biimde yapmasdr. rnein zaman dilimlenimi
dilden dile nemli aynlklar gsterir: kimi dillerde
ancak bir gemi zamanla bir imdiki zaman bu
lunmasna, gelecek zamann da imdiki zaman
iinde yer almasna karlk, kimi dillerde birka
gemi zaman birden bulunur; renk kuaklar say
maca bir biimde, her dilde ayr bir blmlenime
uyar; aa ve orman konusunda Bat dili arasn
daki uymazlklar, trkenin de katlmasyla, yle
bir grnt sunar:

51
danim arkaca almanca franszca trke
Baum arbre aa
trae Holz bois odun
koru
skov Wald foret orman

Ses asndan da dillerin belirgin farkllklar


gsterdiklerini biliriz: sesbilim lerin say dilden di
le deiir, aralarndaki bantlar her dilde baka bi
imde dzenlenir. B unun sonucu olarak, yalnzca
ieriin deil, anlatm n anlam nn da dilden dile
deitiini kesinlemek gerekir. Gerekten de, rne
in Berlin szcnn ngilizce, almanca, dani
m arkaca ve ve japoncadaki farkl sylenim leri.tek
bir anlatm anlam nn deiik biimleridir. Burada
olduu gibi, ierik anlam nn da ayn olmas nemli
deildir. Ayn biimde, ngilizce got, almanca Gott,
danim arkaca godt szcklerinin ayn anlatm anla
m nn deiik oluumlar olduklarn syleyebiliriz.
Tpk je ne sais pas (franszca bilmiyorum) ve 7 do
not know (ngilizce bilmiyorum) rneklerinde anla
tm anlam nn farkl olmasna karlk, ierik anla
mnn ayn olmas gibi.1,6
Bylece, biim anlam a yanstlnca, kesintisiz
bir yzey zerinde bir an glgesi gibi b eliren 'd rt
temel eye ularz: anlatm n biimi ile ieriin
biimi, anlatm n tz ile ieriin tz.47Bu drt e
Hjelmslev iin anlatm n da, ieriin de iki yanl ol
duunu gsterir bize:

" A.y., s. 75. (her iki lm ce de 'B ilm iyorum ' anlam na gelir.)
A.y., s. 76.

52
biim
anlatm
tz

biim
ierik
tz

Bu elerin belirlenm esinden sonra, gsterge


kavram daha bir aklk kazanr, eleri de yalnzca
dil dzlem inde kalnarak tutarl bir biimde zm
lenebilecek durum a gelir. Bu kavram, Hjelmslevle
birlikte, ieriin biimi ile anlatm n biiminden
oluan birim diye tanm larsak,48gsterdiklerinin de
tpk kendileri gibi dil dzlem inde kaldm kesinle-
memiz gerekir: bir kt parann deeri para dzeni
iindeki durum uyla belirlendii gibi, gstergenin
deeri de yer ald iki dizge: gsterenler ve gsteri
lenler dizgesi iindeki yeriyle belirlenir. Ama, daha
nce de belirtildii gibi, gsterge yaln bir birim de
ildir, yaln bir birim olmad iin de dilin temel bi
rim i saylamaz. Sesbilim, deitirim yntemiyle,
gstergenin daha kk birimlere: sesbirim lere ay
rlabileceini gstermitir. rnein franszca veau
(dana) gstergesi iki sesbilim i birden kapsar: /v/ ile
/o/. Ayn yntem ierik dzlem inde de uygulanacak
olursa, bu gstergede en azndan ayr birimin: /s
r/, /erkek/, /gen/ birim lerinin bulunduu kesinle
nebilir.
Hi kukusuz, M artinetnin yaklam ndan sz
ederken de grdmz gibi, bir dilin anlatm dz
lemindeki birimleriyle ierik dzlem indeki birimle-
4' A . y . , s . 17.

53
ri ayn biimde dzenlenmez, bu nedenle de birbir-
leriyle akfanlamazlar, ama her iki dzlemde de
ayn trden bantlarla eklem lendikleri aktr. r
nein veau gstergesinde bulduum uz iki sesbirim
anlatm n tzn oluturur, baka sesbilim lerin d-
zenlenim inden ayrlan ses dzeni de anlatm n bii
midir. Ayn biimde, sonraki dzlemde bulduumuz
birim (/sr/, /erkek/, /gen/) ieriin tz, kendi
lerini baka anlamsal birim lerden ayran dzenle-
nimleri de ieriin biimidir. Bunun sonucu olarak,
her iki dzlemin de aym yntemle zmlenebile
cekleri, stelik, yalnzca birimleri birbirinden ay
ran zellikler deil, dzerdenim bantlar da de
erlendirildiine gre, yaplacak zmlemenin da
ha btncl olaca sylenebilir. Hi deilse, Hjelm-
slevin nde gelen izleyicilerinden Greimasn al
malar yeterince kantlar bunu.

54
4. SYLEM

Kimi dilbilim terimleri, gndelik dilde de ol


duka sk kullanlm alarna karn, belki de olduka
sk kullanldklar iin, insanlarn kafasn kartrr.
rnein zaman zaman birbirinin yerine kullanl
yormu gibi bir izlenim uyandran u sylem, szce
ve tmce terim lerinin kesin anlam lan nedir? Sy
lem szceden, szce tm ceden nasl ve nerede ayn-
lr? Hi kukusuz, yeterli bir szlk sz konusu te
rimlerin deiik anlam lann vererek kolaylkla -
zer sorunumuzu. Ama bu abaya girimediimiz s
rece, bulanklk srer. Tmce szn zmlenme
siyle elde edilen bir birimdir, szceyse bu trl i
lemden nce belirlenen bir btndr49 trnden bir
tanmda zmleme kavram gz nne alnmad
m iki kavram nerdeyse birleiverir; sylem de bir
ya da birok tm ceden oluan, ba ve sonu olan bil
diri diye tanm lannca,50 hem szce, hem tmceyle
akr gibi grnr. M artinet bu ayrlma ve ak
malar ok gzel yanstr: Dilbilimsel adan, yalnz
ca Pierre bat Pauln Paul bat Pierreden baka ey
olmas nedeniyle de olsa, tmce kendisini oluturan
szcklerin toplam ndan ok baka bir eydir. Tersi
ne, szce kendisini oluturan tmcelerin birbirini iz
lemesinden baka bir ey deildir. Bu durum da, sy-
* B. Vardar, AkUnnal dilbilim terimleri sozlil, s.189.
A.y., s. 188.

55
lemde tm cede bulunm ayan hibir ey olmadna
gre, tmceyle sylemin zdeletirilmek istenmesi
anlalr bir ey. yleyse, belli bir dilin belirimlerini
zmlemek iin kesinlikle ve btnyle rnek
oluturacak en kk parasna, yani tm ceye el
atlacak ve, tm ce ile sylemin bu zdeleimi apa
k bir ey olduuna gre, akla kavuturulm as
ou kez unutulacaktr.51
M artinet bu zmlemeyi tm cenin zel bir
esi olan yklem i ne kararak sonulandrm ak
ister. Bilindii gibi, yklem herhangi bir tm cede
btn elerin ilevlerini kendisine gre belirledik
leri, szdizimsel adan tm cenin temelini olutu
ran ve hibir eye bal olmayan, ortadan kalkm a
syla da tm cenin yok olmasna yol aan e diye
tanmlanr.52 B una gre, bir szce ya da tm cede yer
alan her enin ilevinin kendisini u ya da bu bi
imde yklem e balayan bantnn t r n e gre ta
nmlanmas gerekir. M artinet yklemi ilevsel bir
biimde kullanabilmek iin yaylm kavramn geti
rir. Bir szceye eklendii zaman daha nce var olan
elerin karlkl bantlarnda ve ilevlerinde hi
bir deiiklie yol amayan edir yaylm. rnein
ocuk top oynuyor tm cesinde top yklem in bir ya
ylmdr, am a ocuk yaylm deildir. Yaylm olarak
nitelenebilecek tm elerin elenm esinden sonra
geriye en kk szce ya da ekirdek kalr: ocuk
oynuyor. Bunlardan oynuyor szcedeki tm ban
tlarn odan oluturan yklem, ocuksa, znedir.
Bir dilde zne ilevinin varl zorunlu olarak ayn
zamanda bir tmlecin de varln ierir. Bu durum
bizi, m antksal ltlere bavurmaya gerek kalma-
" A . M a r tin e t.L a L in g u u iiq u e s y n c k r c m i q i i e , s . 223 .
B. V ardar, A k la m a l d i l b i l i m terim leri szl, s . 234 .

56
dan, zneyi tm teki tmlelerle kartlatrm a ola
nana kavuturur ve tm cenin tanm na getirir:
tm eleri bir tek yklem e ya da bamsz sral
birok ykleme balanan bir szce.53 M artinet bun
dan sonra tm cede yer alan teki elerin, ad, ey
lem, sfat, belirte, ilge, bala ve adllarn tanm
na giriir.
Lucien Tesniere, lm nden sonra yaymlanan
Elements de syntaxe structurale (Yapsal szdizimin
temel kavramlar, 1959) adl nl yaptnda, zne ile
yklem arasndaki kartln dilbilimsel adan be
lirleyici olmadn ileri srer. Ona gre, bir szce
iinde gerekletirilen ilevleri betimlemek bu sz
cenin eleri arasnda var olan bamllklar belirt
m ektir.54te yandan, bir terim bir baka terim in ay
n zamanda hem tmleci, hem tm leneni deildir ve
bir tm cenin varl kendisi hibir eyin tm leci ol
mayan bir enin varlyla ortaya kar. Tesniere,
bu saptamalardan sonra, szceyi dzenleyen ba
mllklar an stem m a (oluum aac) diye adlan
drd bir t r aa izgesiyle grselletirir. Bu izge-
de tmle her zaman tm lenen enin altnda ve
ona bir izgiyle balanr. rnein Ali yann iyi bir lo
kantada sevgilisine gzel bir yemek smarlayacak
tmcesinin oluum aac yle gsterilebilir:

A. Martinet, levsel genel dilbilim , s. 112.


O. Ducrot, T. Tbdorov, Diction naire encycloptdique des sciences d langage,
s. 273.

57
smarlayacak

Tesniere, daha sonra, tmceyi bir kk dram a


benzeterek yklem i eylem, zne de iinde olmak
zere, kendisine bamlanan terimleri de bu eyle
m in eleri olarak niteler; bunlara, durum larna g
re, eyleyen ve tmleyen adlarn verir. Eyleyenler ki
ileri, tm leyenler de durum lar belirtir. Eyleyen sa
ys hibir zaman gemez: birinci eyleyen zne
(Ali), ikinci eyleyen nesne (yemek), nc eyleyen
yararlamcdr (sevgilisi). Bylece, Tesnierein izge-
sinde, gerek zne, gerek yklem geleneksel ayrca
lklarn yitirir, zne ile yklem in kartlna daya
nan geleneksel tm ce zmlemesi geersiz duru
ma der.
Dilin ada dilbilimciyi ilgilendiren bir baka
yn de bildirilerin iletilme srecidir. Bilindii gibi,
bu konuda Roman Jakobsonun gelitirdii izge he
m en herkese benimsenir. nl dilbilimci, 1960 y
lnda, Closing statem ents: Linguistics and Poetics
adyla yaymlanan nl yazsnda, her trl szel
iletiimin oluturucu etkenleri konusunda ksaca
bilgi vermek amacyla, Gnderici alcya bir bildiri
gnderir. Bir sonu salanabilmesi iin bildirinin
58
gndermede bulunduu bir balam (buna, biraz bu
lank bir terimle, gnderge de denilir), alc tarafn
dan kavranabilecek szel ya da szelletirilebilir bir
balam bulunm as gerekir; sonra, bildiri, tm yle
ya da bir lde, hem gnderici, hem alc (ya da,
baka terimlerle, bildirinin izgeleyicisi ve zcs
iin) ortak bir izge gerektirir; son olarak, bildiri bir
deinim, gnderici ile alc arasnda fiziksel bir
oluk ve ruhbilimsel bir bamtlama, iletiimi kur
may ve srdrm eyi salayan bir deinim gerekti
rir,55 dedikten sonra, szl iletiimin birbirinden
ayrlmaz olarak niteledii elerini u ok nl iz-
geyle gsterir:

BALAM
GNDERC BLDR....................... ALICI
DENM
ZGE

Jakobsona gre, alt etkenden oluan bu izge


balca alt ilev ierir: gndergesel, coumsal, bu-
yursal, gzelduyumsal, iletsel ve stdilsel ilevler.
Bir bildirinin szel yapsn her eyden nce bu bil
diride egemen olan ilev belirler. rnein bunlardan
birincisi, gndergesel ilev bildiriyle bu bildirinin
gndermede bulunduu nesne arasndaki banty
tanmlar, bu nedenle de bu ilevin arlkl olduu
bildiriyle stlendii gerek arasnda karkla,
yanl anlamaya olanak brakmamaya zen gsteri
lir. Coumsal ilev banty ncelikle bildiriyle gn
derici arasnda kurar, ama kaynan gndericinin
duyarlndan alr, dolayl ya da dolaysz bir biim
de, onun gndergeye, daha dorusu gndergenin
**R. Jakobson, Essais de linguistiqae generale, s. 213, 214.

59
gzelliine ya da irkinliine, ekiciliine ya da iti
ciliine ilikin duyu ve duygularn yanstr. Buyur-
sal ilev bildiriyle alc arasndaki banty belirler.
En yaln biimlerinde, seslenile, buyruk kipi kulla
nmyla ortaya kar, ama, rnein bir tantm da, g
zel bir gen kza syletilen Ben X sabunu kullanyo
rum , tmcesi, daha ok gndergesel bir ilevi ger-
ekletiriyormu gibi grnm esine karn, Sen X
sabunu kullan anlam na gelir, bu nedenle de buyur-
sal bir ilev gerekletirir. Gzelduyumsal ya da iir
sel ilev bildiriyle kendi kendisi arasndaki banty
ne karan ilevdir: gnderge burada bildirinin
kendisi durum una gelir. Jakobsona gre, bu ilev
her eyden nce bir seim ve bir dzenleme sorunu
dur; diyelim ki ocuk izleinin verilmesinde, se
im, diyelim ki ocuk, yum urcak, ufaklk, o
lan, vb. arasnda, denklik, benzerlik, benzemezlik,
vb. temelinde yaplr; sonra izlein yorum lanmas
iin bir eylem (diyelim ki uyum ak eylemi) kullan
mak gerekince de ayn ey yaplr; iki enin dzen
lenmesiyse, yan yanala dayanr; bylece, iirsel
ilev denklik, ilkesini seim ve dzenleyim eksenle
rine yanstr.56 Sradan konumadan iire, bu edi
m in deiik ve karm ak biimleriyle karlar du
ruruz. letsel ilev gndericiyle alc arasnda iletii
mi balatmak, srdrm ek ya da kesmek amacn ta
r: Alo, sesimi duyuyor m usunuz?, Bakn, ne diye
ceim, Tamam m ?, Bakn, buras nemli, te en
can alc noktaya geldik, vb. letiimi srdrm ekten
baka amac olmayan yinelemeler, tren ya da trem
szleri, vb. de bunlara eklenebilir. stdilsel ileve ge
lince, iletilen bildiriyi ayn zamanda aklamaya, yo
rumlamaya, alc iin daha anlalr klmaya yne-
" A j., s. 220.

60
lktir: Bu i bana yz kafaya mal oldu, yani yz mil
yona, vb.
Jakobsonun bu gzlemleri dilin iki dzlemini:
szce ve szcelem dzlemlerini nemle ele alm ak ge
rektiini gsterir bize.
Szce, bilindii gibi, bir t r birim olarak, iki
susku arasnda yer alan sz zinciri parasdr, ama,
daha genel olarak, szcelem edimiyle oluturulan
sylem biiminde tanmlanr. Szcelemse, szce ta
nm nn da ortaya koyduu gibi, szceyi gerekle
tirm e edimi, konuan bireyin belli bir balam ve
durum iinde szce retmesi, bir baka deyile, bi
reysel bir kullanm edimiyle dilin ileyie geirilme
sidir.57 Dilbilim ok uzun bir sre szceyi incele
mekle yetinmitir, ama, Jakobsonun iletiim izge-
sinin sezdirdii gibi, szcelem de bal bana bir in
celeme alandr. Jakobson, zellikle de Benveniste
ite byle bir incelemenin verimli rneklerini sun
mu, dilbilimcilerin nnde geni bir evren am
lardr. Ancak szcelem aratrm alarnn ayn zaman
da gerekli olduunu da belirtm ek gerekir. nk,
herhangi bir konumada, szcenin kimi temel ele
ri, rnein belirli adllar ve belirteler kesin anlam
larn ancak szcelem ediminin gz nne alnma
syla, yazl btncelerde de szcelem edim inin sz
ceye yansm izlerinin deerlendirilmesiyle kaza
nr.
ncelikle kii adllarnn: benin, senin, onun
konum unu szcelemin koullar belirler. Benve
niste, Dil yle dzenlenm itir ki her konuucuya
kendini ben olarak adlandrarak dili tm yle stlen
me olana verir, der.58 Dili konuucu stlendiine
11 E. Benveniste, Genel dilbilim sorunlar, s. 139.
" A.y. s.182.

61
gre de sylemde her eyin ona gre konumlanmas
doaldr. Ben konuan kiiyi belirtir ve ayn za
m anda bene bal bir szce ierir: ben derken ister
istemez kendim den sz ederim. kinci kiide, sen
zorunlu olarak ben tarafndan belirtilir ve benden
yola klarak ortaya konulan bir durum dnda d
nlem ez.59 Bunun sonucu olarak ve benin dili
tm yle stlendii gz nne alnarak, Senin,
benin belirttii znel kii karsnda, znel-olma-
yan kii olarak tanmlanabilir; bu iki kii, bir arada,
kii-olmayan biimle (= o) kartlarlar.60 Bunu
anlam ak kolaydr: senin baland birey, bir syle
im srecinde, tekiyle ardk bir biimde, kendisi
de ben diyerek dili stlenip znel-kii konumuna
geebilir, ama o, nc kii, bu anlam da kii ko
num una gelmez hibir zaman: hep kendisinden sz
edilendir, yani ister istemez nesnedir, hem de ister
istemez benin znelliinden yansm aya yargldr.
Ayn biimde, her sylemde zaman ve yerin belirle
yicisi de bendir. rnein, konuya zaman asndan
bakalm dersek, ayrm izgisi her zaman imdiki
zamana bir gnderimdir. Oysa bu imdiki zamann
zamansal gnderimi yalnzca dilsel bir veridir: be
tim lenen olayn kendisini betim leyen sylem edi
miyle akmas. imdiki zamann zamansal belirle
me noktas ancak sylem iinde olabilir. Genel
Szlk imdiki zaman iinde bulunulan zaman
belirten eylemin zaman olarak tanmlar. Ancak
dikkat edilirse, iinde bulunulan zaman belirtmek
iin zaman olarak konuulan zaman ele alm aktan
baka bir lt ya da anlatm biimi yoktur. Bu, hi
bir zaman nesnel bir sredizimin ayn olaylanna
* E. Benveniste, ProbUves de linguisiique generale I, s. 228.
* A y . s. 232.

62
ilikin olmamakla birlikte, sreklilik gsteren bir
imdiki zamandr; her konuucu iin ilikin olduu
her sylem edimi tarafndan belirlenir. Dilsel zaman
kendine gnderm e yapar, zgnderimli bir nitelik
tar. Son zmlemede, tm dilsel dizgesiyle in
sann zamansall dil kullanm nn znde yer alan
znellii ortaya karr.61 Yerler iin de byle: ben/o,
imdi/o zaman, bugn/yarn kartlklar gibi, bu
ras/oras kartl da ister istemez benin yerlem-
lerine gre belirlenir. Ksacas, nesnel sylem yok
tur.

* E. Benveniste, Gerici dilbilim sorutitan, s. 183.

63
5. SONU YERNE

Buraya dek sylediklerimiz yapsal dilbilimin


tm katklarm yanstyor mu? Yanstyor dem ek
olanaksz. Burada gdlen ama yapsalc yntem in
balca eklem lenim lerini yanstm ak olduundan,
yanstmalar da gerekmezdi dorusu: hi dokunm a
dmz ya da yle bir dokunmakla yetindiimiz
birok konu var. Ne olursa olsun, Chomskynin ku
ram bir yana braklacak olursa, gnm zde, adna
yarar tm dilbilim aratrm alarnn u ya da bu bi
imde, ama hem en her zaman Saussureden kay
nakland, u ya da bu biimde, ama hem en her za
man dili kendi elerinin bantlaryla tanm lanan
bir yap biiminde ele alarak

esremlilik/artsremlilik
dizi/dizim
dil/sz
gsteren/gsterilen
biim/ierik

trnden temel kartlklar evresinde ilerleyip de


rinletii dnlrse, seimimizin bir saknca ier
medii sylenebilir.

64
BUDUNBILIM
1. DOADAN EKNE

Herhangi bir bilimsel konuda son szn sylen


diini kesinlemek her eyden nce bilimsellik kav
ramyla eliir. Ulat dzey ve getirdii kesinlik
ler ne olursa olsun, dilbilim de son szn syle
mi deil kukusuz. Ama, bulunduum uz noktadan
Saussure ncesi dnemlere baklnca, gerekletir
dii geliim ylesine kapsaml grnr ki onu bu
aamaya getiren yapsalc yaklam n buldurucu
zelliini kesinlememek elde deildir. Bundan son
ra kolay kolay alamayacam dnm ekten de
kendini alamaz insan. Bir ara, Amerikal dilbilimci
Noam Chomskynin gelitirdii retici-dnmsel
dilbilgisi kuram nn ekimine kaplarak yapsalcl
n aldn syleyenler bile, imdi, kazanmlarn
dkm n yaptktan sonra, aym kesinlikle konu
muyorlar. Ayrca, biraz yakndan baklnca, doru
dan doruya dilin kendisinden yola kan ve yapy
belirli ilemler araclyla, nesnenin kendisinde
bulan yapsal yntem in olguculuu karsnda,1
Chomskynin deney ncesi verilere dayanan felsefel
kaynakl kuram ok da ar ekmiyor. Buna kar
lk, Chomsky Saussurec dnceden ne denli ay
rldn vurgulamaya zen gsterirken, kimi dilbi
lim ciler retici-dnm sel dilbilgisi kuram m
olumlu yanlaryla yapsalcln bir uzants olarak
1C. Clairis, 'Q uestions Andrd M artinet', Dilbilim IV, s. 18.

67
deerlendiriyor, bu kuram n kimi kavramlarn ya
psalc dilbilime aktarm akta bir saknca grmyor
lar. te yandan, yapsalcln en ar, en uzlamaz
kartlar bile, yapsal dilbilimin katklarnn byk
l, aklamalarnn kesinlii karsnda, yntem i
nin tutarlln onaylamak zorunda kalyorlar ge
nellikle. Bu durumda, tm yapabildikleri, dilin ba
ka toplumsal olgulara hi benzemeyen, zgl niteli
ini vurgulamak, yapsalcln yalnzca dilbilime
zg bir yntem olduunu, insan bilimlerinin br
dallarnda ayn etkenlik ve ayn tutarllkla uygulan
m asna olanak bulunm adn gstermelerini sala
yacak gerekeler aram ak oluyor.
Hibir doruluk pay yok mu bu eletirilerde?
Yapsalcln insan dilini betimleyip zmleme yo
lunda salad baar tartm a gtrmez bir biim
de ak olsa bile, biraz da ele alnan konunun zel
liklerinin getirdii bir yntem in birbirine hi benze
meyen, deiik nesnelere uygulanmas ister istemez
birtakm sapmalara yol amaz m, birtakm boluk
lar yaratmaz m? Ele alnan deiik nesnelerin yap
lan arasnda tam bir zdelik bulunduu varsayl
yor da dilbilimin yntemsel aralan bu deiik nes
nelere olduu gibi uygulanyorsa, evet. Dilbilimin
dnda kalan yapsalc uygulamalar eletirenler de
bunu syler genellikle, yntemler ve nesneler ara
snda tam bir zdeletirmeye gidilerek nesnelerin
ve yntemsel aralam zgl niteliklerinin gzden
karldm, bu nedenle de hep yanl sonulara va
rldn savunurlar. rnein A.G. Haudricourt ile G.
Granai Claude Levi-Straussu G. Gurvitchin sk sk
ne srd bir sav bir kez daha yineleyerek eleti
rir, onun ak bir biimde dil ile toplumun zdelii
sorununu ortaya attn ve olumlu bir biimde
68
zmler grndn sylerler.2 Bizim lkemizde
de kimi yazarlar, dorudan yaplm inceleme ve
karlatrm alardan ok, ikinci, nc, drdnc
elden zetlere, tantm a yazlarna, arptlm alnt
lara dayanarak, nl budunbilim ci Levi-Strauss
bata olmak zere, dilbilimcilerin dnda kalan tm
yapsalclarn, ele aldklar zgl nesne ve alan ne
olursa olsun, antropolojide, sanat eletirisinde, bu
nesne ya da alan dilbilimsel modele gre kurdukla
rn kesinledikten sonra, Onlara gre, toplum un
yaps ile dilin yaps arasnda herhangi bir fark yok
tur, diye kesip atabilmilerdir.3
in ilgin yan, ister dilbilimci olsun, ister bu
dunbilimci, ister gstergebilimci, hibir yapsalc
hibir zaman savunm am tr byle bir gr, hi
bir yapsalc hibir zaman dilsel yapyla toplumsal
yapnn zde olduunu ileri srmemi, hepsi de,
yeri geldike, tam tersini kesinlemitir. rnein
Emile Benveniste, Dilin yaps ve toplum un yaps
adl ilgin incelemesinde, iki yapnn zdeletiril
mesine olanak bulunm adm nem le vurgular:
benzer yapdaki dillerin birbirinden ok deiik
toplumlarca kullanlabilmesi, buna karlk, ok
ayr trden dillerin ayn toplumsal dzeni paylaan
toplumlar iinde yaayp geliebilmesi bu gerein
nice kantlarndan biridir; dillerin Fransz ve Rus
devTimleri gibi en derin toplumsal alkantlarda
bile deim eden kalabilmesi de bir kincisi.4 Levi-
Strauss da kendi tutum uyla hibir ilintisi bulunm a
yan bu yaktrm alar kesinlikle yadsr. Onun ne
srd ey dil ile davranlar arasnda deil, dilsel
1A.G. H audricourt ve G. G ranaiden anan Cl. Lvi-Strauss, Athropologe struc
tural** I, s. 94.
1'Dilin ve toplum un yaps. Birikim , Haziran, tem m uz, 1977.
1 E. Benveniste, P ro b itie s de linguistique g in ir a le JJ, s. 91, 102.

69
yap ile toplumsal yapnn trde anlatm lar ara
snda bir bant bulunduudur. Bu da, sylemek
bile fazla, toplum u dille zdeletirmek anlamna
gelmez. Dilbilimde etkenlii kantlanm bir ynte
mi rnek alm ak baka ey, dili rnek almak baka
eydir: dilbilimci de, budunbilimci de oluturucu
birimleri dizgeler biiminde rgenlemeye alr.
Ama koutluu daha ileriye gtrmek, rnein dav
ranlarn yapsyla incelenen topluluun dilinin
sesbilim dizgesi ya da szdizimi arasnda bantlar
aram ak bouna bir aba olur. Byle bir giriimin hi
mi hi anlam yoktur.5
Claude Levi-Strauss bu grlerini 1945 yln
dan bu yana sk sk, hem de aklkla ortaya koy
mutur. Kimi yazarlarn bunu inatla bilmezlikten
gelmeleri, toplumsal olgularn da dilsel olgular gibi
bir yapya balandn syledi diye kendisini iki
ayr yapy zdeletirmekle sulayp durmalar ger
ekten ilgi ekicidir. stelik, Jean Pouillonun syle
dii gibi, toplumsal olgularn yapsal niteliini vur
gulayan ilk ve tek kii de deildir Levi-Strauss, ayn
gerei bakalar da dile getirmi, bakalan da yap
kavram ndan bol bol yararlanmtr; onun zgnl
bu gzleme gereken nemi verm ek ve bu gz
lem den karlabilecek tm sonular karm ak ol
mutur.6
Hi kukusuz, toplumsal olgularn da dilsel ol
gular gibi bir yapya balanm alar dilbilimin yn
tem lerinden yararlanlarak zmlenmeleri iin ye
terli bir neden saylmaz. Ama bir yntemden yarar
lanm ak o yntemi olduu gibi kendi alanna aktar
mak deildir, Claude Levi-Strauss da dilbilimsel
1 Cl. Lvi-Strauss, A.g.y. I, s. 82,83.
# J. Pouillon, Cl. Lvi-Strauss, Race et histoire, s. 102, 103.

70
yntemi olduu gibi budunbilim e aktarm aya kalk
maz, ancak onun belirli ilkelerinden, belirli yne
limlerinden yararlanr. Toplumsal yapyla dilsel ya
pnn belirli zellikleri de byle bir yararlanm ay ge
erli klar: her iki yap da bir baka yap dzlem in
de: ekin dzlem inde yer alr, her iki yap da bu ortak
yapnn ilevidir: dil bir ekinin riin olarak ele al
nabilir: bir toplum da kullanlm akta olan dil kitlenin
genel ekinini yanstr. Ama, bir baka adan, dil eki
nin bir parasdr, bu ekinin birok esi arasnda
bir edir.7
Yalnzca Levi-Strauss deil, dilbilim ciler de
nemle vurgular bu gerei. Saussure kutsal nite
likli simgesel trenler ya da incelik belirtisi saylan
davran biimleri gibi ekinsel olgularn da birer
gsterge dizgesi oluturduunu, bir gn, gstergele
rin toplum iindeki yaam n inceleyecek bir bilim
doduu zaman, dilbilimin de bu genel nitelikli bi
limin bir blm nden baka bir ey olmayacan
sylerken, bu gerei dile getirmitir.8Bir ekinsel ol
gunun kendi bana deil, ancak kendinden baka
bir eye gnderdii iin (rnein bir kii karsnda
eilmek ya da apka karm ak doal bir devinim de
il, bir sayg gstergesi olduu iin) ekinsel olgu ol
duunu, baka bir deyile, ekini tem ellendiren top
lumsal olgularn tm nn tpk dil gibi gstergeler
den olutuunu, gnn birinde bir genel ekin bili
mi kurulacak olursa, bu bilimin byk bir olaslk
la toplumsal olgularn bu temel zelliine, yani bu
iftil niteliine dayandrlacan sylerken, Benve-
niste de aa be yukar ayn gzlemi yineler.9
1Cl. L6vi-Strauss, Anthropologie strucurale l, s. 78.
* E d e Saussure, Genel dilbilim dersleri I, s. 30.37.
* E. Benveniste, A.y.y. I, s. 43,44.

71
Bu durumda, Claude Levi-Straussun yapt a
mzn byk dilbilimcilerinin gzlemlerini dorula
m aktan baka bir ey deildir: Fizik ve doal bilim
ler nesnelerin simgeleri zerinde alr, insan bi
limleriyse kendileri de birer simge olan nesnelerin
simgeleri zerinde.10Bu gzlem, bir anlamda, insan
toplum larnda ekinin belirleyici ilevini, insan top-
lum lannm oluturucu yaps olarak ekinin birincil
yerini ortaya koyar.
Ekin nedir? Ekip bimeden oturup kalkmaya,
yemek yapma ve sofra kurallarndan sylenlere ve
inanlara varncaya dein, insan etkinliklerini kap
sayan her ey. Levi-Straussa gre, ekin ne doaldr,
ne yapay. Kaltmbilim alanna girmedii gibi ussal
dnce alanna da girmez, nk bulgulanm ol
mayan ve kendilerine uyanlarn genellikle ilevini
anlamadklar davran kurallarndan oluur: bir b
lm, ok uzun bir tarih boyunca, her insan toplulu
unun getii deiik toplumsal yap trleri iinde
edinilmi geleneklerin kalntlardr; b ir baka bl
m, belirli bir ama dorultusunda bilinli olarak
benimsenm i ya da deitirilmi kurallar. Ama di
rimsel kaltm zdan gelen igdler ve ussal kay
nakl kurallar arasnda, bilind kurallar toplam
en nemlisi ve etkilisi olarak kalr, nk, Durk-
heim n ve M aussu n anlam olduu gibi, ussalln
kendisi de ekinsel geliimin bir nedeni olm aktan
ok bir rndr.11 Denilebilir ki doaln ya da di
rimselin karsna toplumsal karan bu ekin tan
m Levi-Straussun nerdeyse iinden klmaz bir bi
imde kartrlm birok soruna aklk getirm esi
ni salamtr. Totemcilik sorunu bunlarn en nem
Cl. L^vi-Strauss, VHomme nu, s. 574.
11 Cl.Lvi-Strauss. je Regard. 4loign4t s. 59, 00.

72
lilerinden biridir.
Bilindii gibi, totem, genel tanma gre, ilkel di
ye adlandrlan kimi toplumlarda, soyun atas ve ko
ruyucu saylan, bu niteliiyle de belli yasaklar ve g
revler isteyen bir hayvan, bir bitki, ok ender olarak
da bir nesnedir; totemcilikse, totemlere ve onlara
gsterilmesi gereken saygya dayal toplum ve aile
dzeni. Gene bilindii gibi, aratrmaclar fazla ive
cen davranarak dnsel dzeyin ekonomik ve tek
nik dzeye denk olduu sonucuna vardklarndan
olacak,12 bu olgu, XIX. yzyldan gnmze, oun
lukla byk arlk doaya verilerek aklanagel-
mitir. rnein Malinowski, By, bilim ve din adl
yaptnda, sorunu hem en doaya balayarak Giril
medik ormandan yabanln m idesine, sonra da kafa
sna giden yol ksadr: dnya ona yalnzca yararl
hayvan ve bitki trlerinin, ncelikle de yenilebilir
olanlarnn belirginletii bir bulank tablo olarak
su n ar kendini, dedikten sonra, Totemcilik ortam
dan kendisine yararl olabilecek eyi karma aba
snda ve yaam savanda ilkel insana dinin getirdi
i bir kutsam a olarak grnyor bize, diye ekleye
rek 13 totemcilii doal koullarn doal sonucu du
rum una getirir. Baka birok budunbilimci de pay
lar bu gr, rnein Malinowski iin olduu gi
bi Radcliffe-Brownm ilk kuram na gre de bir hay
van ancak yenilebilirse totem sel olur.14 Ama
byle bir gr her eyden nce totemsel hayvan,
bitki ve nesnelerin eitlilii ve oklarnn yarar
asndan nemsizlii yalanlar: ayn toplum iinde
kanarya, kumru, tavuk gibi kular da totemsel ya
11Cl. Levi-Strauss, Yaban drnce, s. 68.
'* Malinovvski'den anan Cl. liv -S trau ss, Le Totemisme ajourdhui, s. 82, 84.
u Cl. Levi-Strauss, Le Totmisme aujourdhui, s. 89.

73
sak konusudur, tim sah ve ylan gibi srngenler de;
ekirge de yasaktan payn aln-, kei, koyun, kedi,
kpek ve maymun da. yleyse, hayvan, totem ya
da baland t r hibir durum da dirimsel bir ken
dilik olarak anlalamaz; bir organizma -yani bir diz
ge- ve bir trn trm olarak, esremlilik ya da
artsremlilik, som ut ya da soyut, doa ya da ekin
dzleminde, herhangi bir alan blmek ya da yeni
den toparlamak iin pek ok olanak salayan bir
kavramsal ara olarak belirir.15
Ayrca, totem diye adlandrlan hayvanlar kar
snda tm ilkel toplumlarn ayn tutum u benim se
memesi bir yana, Levi-Straussa gre, Malinowski
nin ikin bir biimde dayanr grnd ruh h e
kimlii de doal koullarn doal sonucu diye su
nulan savlarn tam tersini gsterir bize: hastalarn
davranlar simgeseldir, yorumlar da bir dilbilgisi
ne, yani her izge gibi doas gerei birey-tesi bir iz-
geye balanr. Bu davranlara sknt elik edebilir,
am a onlar sknt dourmamtr. Malinowskinin
temel kusuru en iyi olaslkla bir sonu, ya da ean
l bir olgu olan eyi bir neden olarak ele almaktr.16
Ne var ki, gene Levi-Straussa gre, sonucu neden
olarak gsteren bu tutum Batl bilim adammn ilkel
denilen toplum lan kendi toplum undan ayr toplum
lar olarak gstermesini kolaylatrm, onlar her za
man doa iine atm asna yol amasa da en azndan
doa karsndaki tutum una gre snflandrmasn
salamtr. Yapsal dilbilimse, insann bulunduu
her yerde ekinin varlm kesinler.
lkel diye adlandrlan toplumlarn evrelerin
deki kiileri ve nesneleri adlandrma, tanm lam a ve
11Cl. Levi-Strauss, Y<ba dijitrcce, s. 184.
Cl. Levi-Strauss. Le Tbtemisme aujourdhm , s. 99.

74
snflandrm a biimleri de her eyden nce ekinin
varln kesinler. Levi-Strauss, nl Yaban dn-
cesinde, pek ok tanklktan, bu arada, Genel ola
rak, G uaranilerin adlandrm alarnn iyi dnl
m bir dizge oluturduu ve -kck bir farkllk
bir y ana- bizim bilimsel terimlerim izle belirli bir
benzerlik gsterdii sylenebilir. Bu ilkel yerliler
doadaki nesnelerin adlandrlmasn rastlantya b
rakmyor, trlerin zelliklerine en iyi uyan terimleri
kararlatrm ak iin boy kurullar oluturuyor, bek
ve altbekleri tam bir dorulukla snflandryorlar
d, diyen D ennlerden, zel adlarla totemsel adlar
arasndaki ba saptayarak Totemsel dizge (Iatmul-
larmki) ayr dizilerden gelen zel adlar asndan a
lacak derecede zengindir; yle ki, her birey oyma
nn totemsel atalarnn -ruhlar, kular, yldzlar,
memeliler, mlek ve alet gibi aralar, vb.- adlarn
tar; ayn bireyin 30 ya da daha fazla ad olabilir.
Her oymak elinde byle ok heceli ve kkeni gizli
sylenlere gnderen birka yz ata ad bulundurur,
diyen B atesondan, Bugn Tiwilerin saysnn
1100 bulm asna ya da buna ok yakn olmasna,
her kiinin de ortalama 3 ad bulunm asna karn,
bu 3300 ad titizlikle inceledikten sonra, birbirine
zde iki ad bulamyoruz, diyen H arttan, vb. yarar
lanarak, tarihsel toplumlar da iin iinde olmak ze
re, deiik toplumlarda, deiik zel ad dizgelerinin
benzersiz bir zmlemesini yapar. Bylece, bir kez
daha, ekinin egemenliini kesinler. rnein Chep-
pewalarda totemleri ayn olan kiilerin, farkl boy
lardan, farkl kylerden olduklar zaman bile, birbir
lerini akraba saymalar, bir kiinin, yakn akrabala
rndan biri yaamnda ilk kez grd, ama totemi
kendisininkinin ayn olan bir yabancyla kavga
75
ederken, kendi akrabasna kar bu yabancy tu t
mas da olsa olsa ekinin belirleyici stnln ka
ntlar.17
Bu konuda, ilkel denilen toplum lann bizim bil
diimiz anlam da tarihsel toplum lar olmamas hibir
eyi deitirmez. Tam tersine, ilkel denilen toplum
lann bu zellii dilbilim alannda nice yzyldan
sonra bulunan esrem sel yaklam budunbilim ve
budunbetim alannda nerdeyse bir zorunluluk duru
m una getirir.
Gerekten de, Luc de H euschn syledii gibi,
yazsz toplum lan zgnlk ve teklikleri iinde, in
ceden inceye betimlemeye alan bir bilim olduu
dnlnce, budunbetim in tarihten byk lde
vazgemek zorunda olduu grlr: budunbilim ci
hibir zaman gerek, yani tm cl bir tarihsel akla
maya ulaamayacaktr. Ancak yalanc ya da miyop
bir tarihi olabilir o. Yalnzca iinde katmanlam,
kat kat dizilmi yazl belgelikler gerek bir tarihsel
yoruma olanak verir.18Tarihsel yorumlarn grel ni
teliini de, Levi-Strausstan Greimasa, nerdeyse
tm yapsalclar yeterince gz nne sermilerdir.
Ama, Levi-Straussun anlad biimiyle, budunbili-
m in ncelikle grgl bir bilim olduu aktr: her
ekin bizi ancak somut ve titiz gzlemler sonunda be
tim lenip anlalabilecek yepyeni bir durum la kar
karya getirir. Yalnzca olaylarn neler olduunu de
il, ayn zamanda u ya da bu ekinin onlara bir an
lam verm ek ve bylece snrl bir eler b t n n
den yola karak m antksal bir dizge kurm ak zere
birtakm hayvanlan, bitkileri, gk cisimlerini ve
11 Cl. Ldv-Strauss, Yaban dnce, s. 203, 204.
L. De Heusch, 'Situation de lanthropologie structurale', Claude Ldvi-Strauss,
Galm ard. 1979, s. 137.

76
baka zel doal olgular hangi ilkelere -h e r ekin
iin farkl ilkelere- gre setiini de ancak gzlem
gsterebilir bize.19
Bylece, ekinsel olgularn bir gsterge dizgesi
oluturduu, rnein belirli kiiler nnde belirli
eilme biim lerinin belirli bir sayg kurallar bt
nne gnderdii kesinlendikten sonra, bunlar da
tpk dil gibi bir bantlar demeti olarak ele alnabi
lir, ilevleri de ak ya da ikin bir iletiime indirge
nebilir.

* Ct. Lvi-Strauss. S tructuralism e et cologic. Claude L im -S tm u ss, Gallimard,


1979, S. 466.

77
2. KADIN LETM

Genel olarak, iletiim her toplum da en azndan


dzeyde gerekleir: kadn iletiimi, mal ve hiz
m et iletiimi; bildiri iletiimi.20 Kolaylkla anlala
ca gibi, birinci dzey akrabalk ilikilerinin, ikinci
dzey ekonomik ve siyasal olgularn, nc dzey
se, dilin, sanatn, sylenin alandr. Her dzey de
ayn yaklamla, yani esremlilik dzleminde, ken
di kendine yeterli, badak bir bantlar dizgesi
biiminde ele alnabilir. Yapsalc yntem i ilk kez
dilbilimin dm da kalan br bilim dalnda: budun-
bilimde uygulayan nc bilim adam Claude Levi-
Straussun yapt da budur: kim ilerinin sand gi
bi toplum u dille zdeletirerek deil, dilbilimcile
rin insan bilim lerinin tm dallarna ak olduunu
kesinledikleri yoldan giderek tem ellendirir yapsal
budunbilimi. Alan gerekten bilimsel bir biimde
incelemek iin biraz da zorunlu bir tutum dur bu.
Lvi-Straussun yntemini rneklendiren ilk
nemli yapt bir tutum lar dizgesi olarak niteledii
akrabalk ilikileri zerinedir: Les structures 6le-
mentaires de la parente (Akrabaln temel yaplan,
19471. Ona gre, bu ilikiler geleneksel yntemle,
yani derin ve genel bantlara inilmeden, tekil ol
gular olarak ele alnnca, ister istemez, her zel ev
* Cl. Uvi-Strauss, Anthropologic structurale /, s. 326.

78
lenm e kural, bir sonu ya da bir kalnt olarak, de
iik bir treye balanr: bir kopukluk, bir sreksiz
lik arlna dlr;21 baka bir deyile, birbirin
den bamsz bir sr ayrk evlenme kural ylr
nmze. Bylece, bu denli ayrk, bu denli da
nk, bu denli saym aca grnmelerine karn, nasl
olup da amaz bir dzen ve etkenlikle ileyebildik-
lerini aklamak iinden klmaz bir sorun olur. Bu
soruna bir zm getirebilm ek iin, sz konusu ku
rallar teden beri yaplageldii gibi ayrk ulam lar
biiminde snflandrm ak yerine, yapsalc bir g
rle, ncelikle ilevleri asndan ele alarak top
lum iinde kadn dolamn salamann deiik bi
imleri olarak deerlendirm ek gerekir.22
Levi-Strauss, tutarl bir zme ulaabilm ek
iin, u ya bu biimde, u ya da bu derecede, tm
toplumlarda grlen bir olgudan: yakn akrabalarla
cinsel ilikinin yasaklanm asndan yola kar. Ondan
nce, nerdeyse tm budunbilimciler bu yasa doal
bir olgunun toplum dzenine yansmas biiminde
aklamlardr. Ne var ki, rnein kimi toplum lar
hala kzyla evlenmeyi yasaklarken, day kzyla ev
lenmeyi yasaklam adklarna gre, bunu doal bir ol
gu olarak deerlendirm ek zordur. Yasam dirimbi-
limsel bir gereksinim den doduunu savunm ak da
kar bir yol deildir, nk ou toplumlarn kal-
tmbilimden habersiz olduklarn sylemek bile ge
rekmez. Ayn biimde, her toplum iin zel bir ne
den aram ak da tutarl bir sonuca gtrmez bizi, n
k yakn akrabalarla evlenmenin yasaklanmas ev
rensel bir kuraldr. Bu durumda, sz konusu yasan
evrensel olduu oranda da ekinsel bir olgu olarak
11A y . 1, s. 42.
J. Cuisenier, 'Fbrmes de la parentd', Esprit, s. 561.

79
ele alnmas gerekir, nk, herhangi bir kuralla
karlatmz her yerde, ekin dzlem inde bulun
duumuzu syleyebiliriz.
te yandan, bir yasaklama biimi olmas nede
niyle hep olum suz yanyla deerlendirilegelmi
olan bu olguyu Claude Levi-Strauss olum lu yanyla
deerlendirerek te k ild e n dizgesele gtren so
nular kanr ondan: yakn akrabalarla evlenm enin
nlenmesi yalnzca bir yasaklama olarak kalmaz,
bir yandan yasaklarken, bir yandan da dzenler. Ya
knlarla evlenm e yasa, tpk geniletilmi toplum
sal anlatm olan dardan evlenme kural gibi, bir
karlkllk kuraldr. Almay yadsdnz ve size
vermeyi yadsdklar kadn, srf bu nedenle, sunulan
bir kadn oluverir.23 nk, sylemek bile fazla, an
neniz, kz kardeiniz ya da kznzla evlenm enizi ya
saklayan kural onlar bakalarna verm enizi,-sizin
de bakalarnn annesi, kz kardei ya da kzyla ev
lenmenizi zorunlu klarak kadnla erkein birlem e
sini bir toplumsal iletiim durum una getirir. Bu ba
kmdan, geleneksel budunbilimin tand tm ev
lenme kurallar genel bir dolam dizgesinin zel
durum lar olarak tanmlanr,2,1 gerek anlam larn
da dizgede bulurlar. rnein ekonomi ya da politika
gibi baka iletiim dizgeleri bu zgl dizgeyi derin
den derine etkileseler bile, onu hibir zaman tek
balarna aklayamazlar: karlkllk ilkesi akra
balk dzenini baka dizgelerden bamsz bir bi
imde ynlendirir.25
Bylece, Levi-Strauss, hem aratrm a alan ze
rinde dorudan yaplm gzlemlerden, hem ok ge
n Cl. I^vi-Strauss, Les structures tffcmertafreff de la parents, s. 60.
* J. Cuisenier, A.g.y., s. 561.
- D. Sperber, structuralism * en anthropologie, s. 45.

80
ni bir kaynakadan yararlanarak, ama, syledii gi
bi, aile ve evlilik ilikilerini u ya da bu zel ekinin
ya da insann geliiminin u ya da bu evresinin bu
luu durum una getirecek her trl tarihsel-coraf-
yasal yorum dan kesinlikle uzak durarak26 Avustral
yadan ine, H indistandan Amerikaya, dardan
ve ieriden evlilik, tekelilik ve okelilik olgularn
en ince ayrntlarna dek gzden geirir, kadn dola
mnn balca temel yapsn: iki yanl, baba-
yanl ve anayanl evlenm elerin tm eklemlenim
ve almlarn ortaya koyar. Bir baka deyile, akra
balk dzenini evrensel dzlemde, hem de eksiksiz
bir kesinlik ve tutarllkla zmler. Kolaylkla anla
laca gibi, ne tekil olgular betimlemekle yetin
mek, ne de ayrk veriler arasnda gidip gelen,
oluntusal kuram lar oluturm ak sz konusudur bu
zmlemede; tam tersine, belirimlerinin nerdeyse
sonsuz eitliliine karn, znde hep ayn kalan
temel yapya ulam aktr amalanan. En sonunda
ulalan bu yapysa, bir kez daha, bir ayrk ve ba
msz paralar dizisi deil, kendi kendine yeterli
bir bantlar dizgesidir. Gerekten de, bu ok kap
saml aratrm a srasnda, akrabalk ve evlilik kural
lar iinden klmaz gibi grnr, ama Levi-Strauss
karman iinden yalna, bulann iinden aa
gelmeyi baarr: Bylece, grnte karm ak ve
nedensiz kurallarn az bir sayya indirgenebilecei-
ni saptadk: akrabaln olanakl temel yaps var
dr yalnzca; bu yap iki tr deiimle kurulur; bu
iki deiim tr de tek bir ayrmsal nitelie, yani ele
alman dizgenin uyumlu ya da uyumsuz niteliine
baldr.27 Bu nitelikleri, yani kendi kendine yeter
* Cl. Lvi-Strauss, Les structures elem enlaires de la parenle, s. 532.
A.y s. 565.

Y apsalclk 81/6
li, bamsz bir dizge oluturm alar nedeniyle, akra
balk kurallarnn iinde yer aldklar toplum un tm
kurum larn kapsadklarn sylemek yanl olur,
ama her zaman belirli bir yap trn dile getirdik
leri ve toplum dzeninin bu yap araclyla akla
nabilecei sylenebilir, nk herhangi bir toplum,
herhangi bir ekin deiik alanlardan ve deiik
dzlem lerden birbirine karlk veren bir dizgele-
mi kurallar evrenidir.28
Claude Levi-Strauss, bu kapsaml incelemenin
sonu blmnde, her evliliin doa ile ekin, h
smlk ile akrabalk arasnda dram atik bir karla
m a olduunu syledikten sonra, bir Hindu dn
arksnn evirisini sunar bize: Kim verdi gelini?
Kime verdi? Ak verdi; aka verdi. Ak verdi, ak al
d. Ak okyanusu doldurdu. Akla kabul ediyorum
onu. Ak! bu gelin de senin olsun! Arkasndan yle
yorumlar bu arky: Bylece, evlilik iki ak arasn
da: akraba akyla kar koca ak arasnda bir ha
kemliktir; ama her ikisi de aktr, ve, evlenme ann
da, tm tekilerden yaltlanan bu anda, iki ak kar
lar ve birbirine karr, ak okyanusu doldur
m utur. Kukusuz, yalnzca birbirlerinin yerine
gemek ve bir t r yer deitirimini gerekletirm ek
zere karlarlar. Ama, her trl toplumsal dn
ce asndan, evlenmeyi bir kutsal gizem yapan ey
karlam ak iin bir an sresince de olsa birlemele
ri gerektiidir. Bu anda, her evlenme yakn akrabay
la cinsel iliki izgisini syrp geer; dahas, yakn
akrabayla cinsel ilikidir, en azndan toplumsal a
dan: yasak cinselliin, daha geni bir anlam da d
nlnce, bakas eliyle ve bakas iin elde etm ek
yerine, kendi eliyle ve kendisi iin elde etm ek oldu
J. Pouillon, A.g.y., s. 101.

82
u doruysa.29
Levi-Strauss bu gzlemiyle bir yandan evlilik
yapsnn iftil yann aydnlatrken, bir yandan da
en ilkel toplumlarda bile bakasna verilen yerin
nemini vurgular. Bu temel yeri evlilik yasaklarna
yan izerek kz kardele cinsel ilikiye girme olas
lklar konusunda kendilerini sktran M argaret
Meade Arapeshlerin verdii yantlar ok gzel so
mutlatrr: Kz kardeinle evlenm ek mi istiyor
sun? Ne oluyor sana? Eniten olsun istemiyor m u
sun? Bir baka adamn kz kardeiyle evlenirsen, bir
baka adam da senin kz kardeinle evlenirse, en
azndan iki hsm-kardein olacan, kendi kz kar
deinle evlenirsen, hi hsm-kardein olmayacan
anlamyor m usun? Peki, kimle ava gideceksin?
Kimle ekin ekeceksin? Kime konuklua gidecek
sin?30
Grld gibi, Levi-Strauss, ok uzun ve do
lambal zmlemeler boyunca, yapsalc yntemin
vazgeilmez verileri olan kartlktan deerlendire
deerlendire, onlarn bir tr uzlam olan karlkl
lk ilkesine gelir. Karlkllk da sylemek bile faz
la, uyum ve uzlama kavramna getirir bizi. En
nemli uzlamalardan biri de insann doa ile ekin
arasnda kurduu uzlamadr. nsann ortam nn n
celikle ekin olmas doann tm den yadsnmasn
gerektirmez.

* Cl. I^vi-Strauss, le s structures etementaires de la -parents, s. 561.


* M. M eadden anan Cl. L6vi-Strauss, A.y., s. 556.

83
3. SYLENLER

Ne olursa olsun, doa da tpk ekin gibi vazgeil


mez bir veridir Levi-Strauss iin: Yaban dnceyi de,
drt byk ciltten oluan bayapt Mythologiquesi
de ncelikle doa ile ekinin kartlna ve karlk
llna dayandrr, zmlemelerini genellikle bu
kartlk evresinde gelitirir, nk, ona gre, in
sanlk asndan baklnca, bu kartlk ilk ve temel
kartlktr. nsanla ilgili her ey gibi ekin de seici
lii, ayncl ve kurallatnclyla tanmlanr; do
aysa, Hjelmslevin d gerei gibi, blnmemili-
i, sreklilii ve doluluuyla belirlenir, alabildiine
karm ak bir nitelik tar. Bu nedenle, ekin bir yan
dan seici, ayrc ve kurallatm c yanyla doann
karsnda yer alrken, bir yandan da, semeden,
ayrmadan, kurallatrm adan edemedii iin, yeni
bileimlere varmak zere, doay dntrr, bir
anlam da doann yerine kendisi geer. Doann bo
luu yadsd, alan her boluu hemen dolduru-
verdii sylenir; ekinin de ayn biimde doluluu
yadsd sylenebilir: doay yadsyp para para
blerken, ekin ilk i olarak doluluktan boluk olu
turm aya giriir.31
Ne var ki, daha nce de belirttiimiz gibi, doa
hep girer iin iine, zorunlu bir kartlk esi ola
*' Cl. Levi-Strauss, IJOrigine des m anures de table, s. 356.

84
rak her yerde karm za kar. Sylenlerin k
noktasnda da gene onu buluruz: doa sylenlerin
ekini tem ellendirm elerini, onun br yzn be
lirtmelerini salayan kavram dr gerekten. Sylen-
sel sylem -h e r sylem gibi- kendisine yasak olan,
daha dorusu kendine yasaklad bir kalnt, bir
ayr, bir baka yer varsayarak tem ellendirebilir ken
dini: doa ancak yadsnm ak zere belirir, ekinin
snr ya da snrlanm asdr.32 Byle olmas da do
aldr.
Sylen, genel tanm a gre, simgesel biim ler al
tnda doa glerini ve insan koulunu yanstan ve
kuaktan kuaa aktarlan m asals anlatlardr,
ama, Claude Levi-Straussa gre, nemli bir ilev
yklenir: bir elikiyi zmlemek iin m antksal
bir ara salam ak.33 Bu nedenle, her eyden nce
doa/ ekin, lm/yaam, yer/gk, vb. gibi uzlamaz
ve zmsz grnen birtakm gerek ve kkl kar
tlklar zerinde durur, bunlar derece derece uz
latrmaya, bunu salamak iin de temel kartlkla
ra balanan ikincil kartlklardan yararlanm aya a
lr. rnein lm ile yaam temel bir kartlk
oluturur, sylen bunlarn yerini bir bakm a ayn
zellii tayan bir baka kartlk iftine verir: sa
va ile tanm . Bu iki kartla da bir nc terim
ekler: av. Bu kartlklara baklarak tarm n da bir
tr yaam olduu, buna karlk savan ve avn
lmle sonuland, dolaysyla elikinin gene
zmsz kald dnlebilir; ama, biraz daha ya
kndan baklnca, bu yer deitirmeler yardmyla,
lmle yaamn kesin kartlklar olmaktan kt,
lmn yaam n srdrlm esine katkda bulunan
* J. C ourtis, L^v-Strauss el les cotrainles de la pensie m ythique, s. 45.46.
" Cl. Lgvi-Strauss, Anthropologie slruclurate I, s. 254.

85
bir veri olarak da deerlendirilebilecei sylenebi
lir. Sylen yalnz bu terim lerle de yetinmez stelik,
terim lerini daha da oaltarak elikin terim ler
arasndaki uzakl gittike azaltr. rnein, ya
am/lm evresinde, szn ettiimiz kart terim
leri biraz daha oaltarak yle bir yapya varabili
riz:

II III

Yaam
Tarm
Otoburlar
Akbabalar
Av
Atmacalar
Sava
lm

Levi-Straussa baklrsa, bu yap ikin bir us


lamlama yerini tutar: akbabalar hem atmacalar gibi
dir (hayvansal besin tketirler), hem de bitkisel be
sin reticileri gibi (yediklerini ldrmezler). Tarm
sal yaam avdan daha ok anlam landran Pueblo-
lar ayn uslamlamay biraz daha deiik bir biimde
dile getirirler: atmacalar otoburlar iin ne ise, karga
lar da baheler iin odur. Ama otoburlar daha nce
de uzlatrc e olarak ele alnabilirlerdi: bir yan
dan bitki toplar, bir yandan da kendileri avc olma
dan hayvansal besin salarlar. Bylece, birinci, ikin
ci, nc, vb. derecede uzlatrc terim ler elde edi
lir ve her terim, kartlk ya da karlkl bant yo
86
luyla, kendinden sonrakileri dourur.34
Grld gibi, hem sylenin mantksal kurgu
su ayn zamanda kart ve balak terim ler evre
sinde olumakta, hem de birbirine eklenen iftil te
rim ler sylenin belirdii ekinin belli bal ynlerini
kapsam iine alarak onu yanstan bir ayna nitelii
ne brnmektedir. Bu bakmdan, sylenlerin temel
kartlklar ap kargaaya son vererek insan dene
yiminin tm ynlerine tutarllk kazandrdklar
sylenebilir.35 Levi-Straussun, ilkel toplum lan ince
lerken, onlarn sylenlerine ayrcalkl bir yer ver
mesi bundandr: evreni alglama ve yorumlama bi
imlerinin her zaman belirleyici izlerini bulur onlar
da.
Bilindii gibi, Levi-Straussun budunbilimci u
rann doruk noktasm oluturan Mythologiques de
iik toplum lardan derlenmi, bine yakn sylen
evresinde gelitirilmi geni bir incelemedir, ama
Levi-Strauss ilk cildi 1964, son cildi 1971 ylnda ya
ymlanan bu byk yapt yazmaya girimeden nce
de sylenlerin anlam ve ilevi konusuna sk sk
eilmi, bizi tutarl bir sylen zmlemesine gt
rebilecek yntemsel aralar aratrp durmutur. l
kin 1955 ylnda yaymlanan La structure des myt-
hes (Sylenlerin yaps) adl incelemesi bu bakm
dan ilgin bir rnektir: ok snrl bir zmleme de
nemesi olmasna karn, Mythologiquesi tem ellen
direcek olan belli bal kuramsal ve yntemsel ilke
leri ok nceden gzler nne serer, yalnl nede
niyle de aratrcnn ynteminin anlalmasn ve
aklanmasn kolaylatrr.
nl bilim adam nn sz konusu incelemede
* A.y s. 248-249.
* D. ve A. Patte, Pour une extg&se structural*1, s. 84,85.

87
esremsel okum a diye adlandrd bu yntem,
biri ayrm a, br yeniden kurm a olmak zere, ba
lca iki zmleme evresinde gerekletirilen bir di
zi ilemi kapsar. Birinci evrede, okunan nesnede
ortak zellikler gsteren eleri ortaya karp bir
araya getirmeyi, bir baka deyile, anlatnn yerde
dzeyini belirlemeyi amalar aratrmac.36 rne
in, 1, 2, 4, 7, 8, 2, 3, 4, 6, 8, 1, 2, 5, 7, 3, 4, 5, 6, 8 bii
minde sralanm bir sayy ayn zamanda tm l le-
ri, tm 2leri, tm 3leri, vb. bir araya getirm eye ben
zer bir ilem dir bu. Aada grld gibi, ilk dizi
lilerinde kolaylkla gzden karlabilecek birta
km zelliklerini ortaya karrken, onun srasn da
bozmaz:

1 2 4 7 8
2 3 4 6 8
1 2 5 7
3 4 5 6 8

Claude Lvi-Strauss nl Oidipus syleni ze


rinde de ayn ilemi yaparak onun yapm a bura
dan ulam aya alr. Aada grld biimde,
kukusuz zetleyerek, ama d yapsnda herhangi
bir deiiklik yapm adan, olduu gibi sunar onu bi
ze:

* A J . Greimas, Du sens 1, $. 276.

88
Cadmos Zeusun
kard
kz kardei
Europeu arar
Cadmos ejdarhay
ldrr

Ispartallar birbirini
ldrr
Labcados
(Laiosun
babas)= topal
(?)
Oidipus babasn
ldrr
Laios (Oidipusun
babas)= arpk
(?)

Oidipus Sfenksi
ldrr
Oidipus annesi
Iocastela evlenir
Oidipus=i-
ayak (?)

Etocle kardei
Polynicei ldrr

Antigone yasa
dinlemeyip kardei
Polynicei gmer.

Oidipus syleninin zetini bu biimde sunduk


tan sonra, yle der Lvi-Strauss: te her biri ayn
kndan olan birok banty bir araya getiren drt
89
dikey stun var karmzda. Syleni anlatacak ol
saydk, bu stun biiminde dizilii hi gz nne al
maz, satrlar soldan saa ve yukardan aaya do
ru okumakla yetinirdik. Ama, syleni anlam ak sz
konusu olunca, artsrem sel sralam ann bir blm
(yukardan aaya) ilevsel deerini yitirir, okuma
soldan saa doru, bir stundan tekine geilerek
ve her stun bir bt n giibi ele alnarak srdr
lr.37 nk, kolaylkla grlebilecei gibi, ayn
knlarda toplanm olan birim ler ortak bir zellik ta
maktadr. Bu ortak zellikler zerinde ksa bir
zmlemeye girien Levi-Straussa gre, birinci -
knda, birbirlerine kan bayla bal birtakm kiile
rin akrabalk ilikilerini toplum kurallarn bile aa
rak an bir lye vardrdktan grlr; bu bakm
dan, bu knn ortak zellii fa zla deer verilen a k
rabalk ilikileri biiminde zetlenebilir. kinci
knda gene akrabalk ilikileri sz konusudur, ama
bu kez tm yle ters ynde ilediklerine, yaknlarn
birbirlerini yok etmeleri biiminde belirdiklerine
gre, ortak zellikleri deer verilmeyen akrabalk
ilikileri diye adlandrlabilir. nc knda yer
alan ejdarha, insanlann topraktan doabilmeleri
iin yok edilmesi gereken bir yeralt canavardr;
Sfenks de hep insanlar yok etm eye abalar; bu ba
kmdan, ikinci terim insann yerliliine, topraa
ballna ilikin olan birinci terim i yinelediine,
insanlar da en sonunda ejdarhalan yendiklerine g
re, bu knn ortak zelliinin insann yerliinin
yadsnm as olduu sylenebilir. Drdnc kna
gelince, burada birok sylen kiisinin adnn do
ru yrm e gln dile getirdii grlr; daha
pek ok sylende de topraktan doan insanlarn yer
K Cl. Lvi-Slrauss, Anthropologic stnclurale J, s. 237.

90
yzne ktklar srada ya hi yryem edikleri ya
da yrm ekte glk ektikleri gz nne alnrsa,
knn ortak zellii insann yerliliinin srmesi bi
iminde tanmlanabilir.
Ama, bu knlar oluturulduktan sonra, bir s
tundan tekine geerek gerekletirmeye alt
mz okumada birbirleriyle elien bir dizi banty
la kar karya kaldmza gre, btn bunlar bizi
nereye gtrebilir? arp kalrz bu noktada. Ne
var ki, biraz daha yakndan bakacak olursak, dr
dnc stunla nc stun arasnda da birinci ve
ikinci stunlar arasnda saptadmza zde bir ba
nt bulunduunu grrz: bir kartlk, bir uzla
mazlk bants. Bu da bir ilerleme olanadr, n
k belirli bant km elerinin birbirleriyle elime
leri hi deilse bu adan birbirlerine zde oldukla
rn kesinlememizi, bunun sonucu olarak da arala
rnda bant kurm a olanakszln amamz sa
lar. Oidipus syleninin temel anlam da bu elikiy
le bu zdelikte belirginleir bir bakma: ileri srl
d gibi, insann yerliliine inanlmasn isteyen
toplum un bu kuram dan her birimizin bir erkekle bir
kadnn birlem esinden doduu gereine geme
olanakszln dile getirdii benim senirse, sorun
zmsz kalacak demektir, ama Oidipus syleni
ilk sorunla -birden mi doulur, yoksa ikiden m i?-
yaklatrm a olarak: aynndan m doulur, yoksa ba
kasndan m biiminde dile getirebileceimiz trev-
sorun arasnda bir kpr kurmamz salar. Bylece,
bir karlkllk bants kar ortaya: yerlilikten
kurtulm a abas bunu baarma olanakszlna gre
neyse, kan ballnn gereinden fazla deerlendi
rilmesi de deerinin bilinmemesine gre odur.38
" A . y . l, s. 239.

91
Hi kukusuz, Claude Levi-Straussun kendisi
nin de belirttii gibi, gereince derinletirilmi, ek
siksiz bir zmlemeden ok, rnek ve neri niteli
inde bir zmleme tasla sunulur burada bize.
Bu biimiyle, baka trl olmas da beklenemez,
nk, nl budunbilimciye gre, sylenleri teden
beri yaplageldii gibi, tek tek ele alp aklamaya
almak kar yol deildir; tam tersine, onlar top
lumsal ve ekinsel balamlar ve baka sylenlerle
bantlar iinde deerlendirmek, bunun iin de en
azndan u kural her zaman gz nnde bulun
durm ak gerekir:
1) Bir sylen hibir zaman tek bir dzeyde yo
rumlanmamaldr. Ayrcalkl aklama diye bir ey
olamaz, nk herhangi bir sylen birka aklama
dzeyinin bantya getirilmesinden baka bir ey
deildir.
2) Bir sylen tek bana deil, btn olarak ele
alndklarnda bir dnm km esi oluturan baka
sylenlerle kurduu bamt iinde yorumlanmal-
dr.
3) Bir sylen kmesi kendi bana deil, a)baka
sylen kmeleri, b)geldii toplum un budunbilimi
gz nne alnarak yorum lanm aldr.39
Levi-Strauss Mythologiquesi oluturan drt ko
ca ciltte: Le cru et le cuitde (i ve pimi, 1964), Du
miel ax cendres'da (Baldan kllere, 1966), Boriine
des manieres de tableda (Sofra trelerinin kkeni,
1968) ve Bhomme n u de (plak insan, 1971) bu ilke
leri izler: belirli kartlklardan yola karak ba
dndrc karm aklklar iinden temel yaplara
ular. rnein Le cru et le cuitde byk ounluu
Orta ve Gney Brezilya kaynakl iki yze yakn sy-
A f/ . I I , s. 82, 83.

92
lende doadan ekine gei sorununu inceler. Bu sy-
lenlerin hepsi de ayn izgeye balanr, hepsi de, so
m ut deneyime ok yakn ve nitel olmakla birlikte,
birer kavramsal ara oluturm aktan geri kalmaz,
anlaml zellikleri ayn zamanda hem m antksal
uyarlk ve uymazlk kurallarnn ilevi olarak, hem
de budunbetim in deiik topluluklar arasnda belir
ledii ekinsel farklara gre, birletirmeyi ve ayrm a
y salar.40 Gerekten de, nerdeyse tm bu sylen-
ler doadan ekine geii m utfak ateinin bulunm a
s ya da elde edilmesiyle zdeletirerek besinlerin
piirilm esine balarlar; bu beslenme yordam m
baka beslenme yordamlaryla kartlatrm a biim
leri de yakn bir benzerlik gsterir. Etobur hayvan
lar i et tketir, leyiyiciler rm et. Sonu ola
rak tm durum larda bir ifte kartln, bir yandan
i ile pimi, br yandan taze ile bozulmu arasn
daki kartln varl dorulanr. i ile pimii
birbirine balayan eksen ekine geiin ayrc zelli
idir; i ile rm birbirine balayan eksense,
doaya geri dnn ayrc zellii. nk pime
iin ekinsel dnm n gerekletirir, rmey-
se doal dnm n tam am lar.41 Ama, sylemek
bile fazla, bu kartlklar sylenlerde ak terim ler
biiminde kmaz aratrcnn karsna, deiik
anlatlar iinde, deiik biimler altnda saptanp
belirlenmeleri gerekir; te yandan, burada sz konu
su olan i/pimi, taze/rm kartl yer/gk,
ate/su, hayvan/insan, erkek/dii, dost/dman, vb.
gibi daha nice kartlkla i iedir. Bu kartlklar
nda, bu kartlklar arasndan, gittike daha zen
gin, gittike daha karm ak anlam ve imge alanlar
" Cl. Levi-Strauss, Paroles donnees, s. 54.
" A.y., s. 54.

93
na alan yazar ou kez tek bir sylenin birka an
lamsal dzeyde birden eklemlenebileceini, rne
in kimi sylenlerin toplumsal ya da gkbilimsel
terimlerle sylediini bir baka sylenin rgenbi-
limsel terim lerle dile getirdiini, daha bakalarnn-
sa, iki- izge birden kullandm gstererek her
sylenin toplu ve genel nitelikte bir anlamsal alann
sunduu olanaklar iinde setii yolla tanm lanabi
leceini, bu genel alann balca ynlerinin de yle
sralanabilecein! kesinler:42
1. - Gkbilimsel izge (ay/gne; gece/gndz,
vb.);
2. - Corafyasal izge (yakm/uzak; ak yn/
k yn, vb.);
3. - rgenbilimsel izge (bacaksz kadn/gezgin
kadn; kamsz adam/uzun kaml adam, vb.);
4. - Toplumbilimsel izge (ieriden evlenme/da
rdan evlenme; bekrlk/biraradalk, vb.);
5. - Aktrel izge (ekingenlik, ataklk, vb.).
Ama, hem en belirtm ek gerekir ki, gerek sz ko
nusu kurallar, gerekse sz konusu zellikler yalnz
ca sylen alannda deil, budunbilim in nerdeyse
tm alanlarnda geerlidir. Bu nedenle, Claude Levi-
Strauss Kuzey Amerikann kuzey-bat kylarnda
yaayan yerli topluluklara zg maskeleri ele alan
La voie des masquesta da aa yukar ayn yolu iz
ler: bir yandan deiik topluluklarn deiik m aske
lerini trl ynlerden karlatrarak zmlemesi
ni bunlar arasnda bulduu kartlk ve zdelik ba
ntlarna gre gelitirirken, bir yandan da bunlarn
dinsel, toplumsal ve ekonomik uzantlar zerinde
durur, nk hem sz konusu maskelerin sylensel
verileri, toplumsal ve dinsel ilevleri sanatsal anla
43 Ci. Levi-Strauss, Lorigine de$ mcnieres de lable, s. 137,

94
tm la birletirdikleri grndedir, hem de bu ol
gu dzleminin, ne denli ayrk grnrlerse gln
snler, birbirlerine ilevsel olarak bal olduklarn
dnr.43
Btn bunlar budunbilim sel olgularn gerei
nin ayrcalkl bir ierikte deil, bu ierie doru
dan bal olmayan m antksal bantlarda buluna
bileceini gsterir.44 Sylenlerin yapsnda da, baka
budunbilimsel verilerin yapsnda da eler srekli
deildir, yalnzca bantlar sreklidir.45 Bu anlay
la ele alndklar zaman, sylenler bize dnyann
dzeni, gerein nitelii, insann kkeni ya da yaz
gs konusunda bilgi verebilecek hibir ey syle
mezler. Doatesel hibir destek bekleyemeyiz on
lardan: tkenm i dnglerin yardmna komaya
caklardr. Buna karlk, sylenler geldikleri top
lum lar konusunda ok ey retirler bize; ileyile
rinin i nedenlerini ortaya karmamza yardm
eder, inanlarn, trelerin, ilk bakta anlalmaz g
rnen kurumlarn varlk nedenini aydnlatr, zel
likle de insan dncesinin kimi etkinlik biimleri
ni belirlememizi salarlar. Bu etkinlik biimleri yz
yllar boyunca ylesine deimez kalm, ylesine
usuz bucaksz uzamlara yaylmtr ki onlar d
ncenin temel biimleri sayabilir, etkinlik gstere
bileceklerini usum uza bile getirmediimiz yerlerde,
baka toplumlarda ve dnsel yaamn baka alan
larnda yeniden bulmaya alabiliriz.46

Cl. Levi-Strauss, La vote ties masques, s. 59, 60.


" Cl. Levi-Strauss, Le cm et le c it, s. 246.
Cl. I^vi-Strauss, Yaban tlnmce, s. 79.
Cl. Levi-Strauss. llhomme mt, s. 571.

95
4. BM VE ANLAM

Claude Levi-Straussun bu kesinlem elerine ve


bu kesinlemelere kaynaklk eden somut sonulara
karn, birok dnr ve aratrmacnn kendisini
ele ald sylenlerin canl tzn l bir biime
indirgemekle, anlam yok ederek hibir ey syle
meyen bir sylem oluturm akla sulamalarn nasl
aklamal? Konuya yakndan baklnca, tm bu
sulamalarn Claude Levi-Straussa kar kanlarn
anlam terim ine verdikleri anlamlarn, zellikle de
bu anlama erim ek iin izledikleri yollarn farkll
ndan kaynakland grlr. Daha nce de belirtil
dii gibi, geleneksel sylen zmlemeleri ncelikle
sylende anlatlan yk zerinde younlar, canl
tz diye adlandrlan ey de bu yknn betim
lemeleri ve varsaymlara dayal yommlardr. te
bu tz, bu anlam aramad iin sularlar Levi-
Straussu, sylenleri birbirinden bamsz bir biim
de, ayr ayr ele alarak anlattklar tekil yklerden
gizli ve gizemli anlamlar, aktrel sonular karm a
ya almad iin insan ve kutsal deerlerini gz
nne almadm sylerler.
Levi-Straussun tutum una gelince, yaptlarnda
anlam ve ierii bir yana brakarak biime ayrca
lkl bir yer verdiini esinleyebilecek tek satra rast
lanmaz; tam tersine, biime ncelik verilmesini ya
96
psalclkla badatrlmas olanaksz bir tutum ola
rak niteledii grlr. nl Rus masal zmleyici
Proppu da bu nedenle, biimi saltklatrmaya y
neldii iin eletirir: Biimcilie gre, iki alan ke
sinlikle ayrlmaldr birbirinden, nk yalnz biim
anlalabilir, ierik anlam deerinden yoksun bir ka
lntdan baka bir ey deildir. Yapsalclk iin, bu
kartlk geersizdir; soyut bir yanda, som ut bir yan
da deildir. Biim ile ierik ayn zdendir, ayn
zmlemeyle deerlendirilir. erik gerekliini yap
dan alr, biim dediimiz ey de ierii oluturan ye
rel yaplarn yap iinde dzenleniinden baka bir
ey deildir, der.'17 Ne var ki, ona gre, ierik (sy-
lenbilimsel yap) ile anlatm (dilsel yap) arasndaki
bantlar eden eye deil, yapdan yapya ba
ntlardr; bir baka deyile, Levi-Straussun be
timledii sylenbilimsel yapyla sylenin dilsel ya
ps arasnda terimi terimine bir uyarlk yoktur.'18
Bu nedenle de sylenin yksnn her terim i ar
dnda gizli anlam lar aramay yersiz bulur. Ksacas,
yaptn anlam ak istemeyenlerin dilsel olgular top
lumsal olgularla zdeletirmekle suladklar Levi-
Strauss, deil toplumsal olgular, sylenleri bile dille
zdeletirmez: Gerecini doadan seip alrken,
sylensel dnce de dil gibi sesbirim lerini kendisi
ne uygulamada snrsz bir dizi sunan doal sesler
arasndan seen dil gibi yapar. nk dil gibi o da
bu grgl gereleri okluklar iinde geliigzel be
nimseyemez, hepsini birden kullanamaz, ayn dze
ye koyamaz. Burada da, gerecin anlam n nesnesi de
il, arac olduu gerei karsnda eilmekten ba
ka bir ey yapamayz. Bu ilevi yerine getirmesi
Cl. L6v-Strauss, /lthropolopie struclurale II. s. 158.
D. Sperber, A g.y.. s. 62.

^fepsalclk 97/7
iin, onu nce yoksullatrmak gerekir: yalnzca ay
krlklar dile getirecek ve kartlk iftleri olutura
cak nitelikte, az sayda eyi alkoyarak yoksulla
trm ak.49 Kolaylkla anlalaca gibi, syleni dille
zdeletirmek de, canl tz l bir biime indir
gemek de deildir bu, tam tersine, anlalabilirliin
koullarn hazrlamaktr.
Ne olursa olsun, kartlarnn arad baka ey,
Levi-Straussun arad baka eydir. rnein sesbi
lim nasl dorudan doruya szckler zerinde de
il, nceden sesbirimlere ayrlm szckler zerin
de alrsa,50 sylenbilim de ylece sylende yk
den bamsz olan m antksal bantlar zerinde
durm aldr ona gre, dilbilimsel yapnn deil, sy-
lenbilimsel yapnm birimleri zerinde almaldr.
Bu nedenle, yani sylenlerin salt yksel ierikleri
fazla bir nem tamadndan, geleneksel yntem
lere bal sylenbilimciler, ayn sylenin birok de
ikesi bulunmas durum unda, en iyi, en doru de
ikeyi bulm ak gibi nesnellik tem elinden yoksun,
ksr abalarla oyalanrken, Levi-Strauss bunu sy-
lenbilimcinin evrenini genileten, iini kolaylat
ran bir etken olarak grr.51 Oidipus sylenine ili
kin ksa zmlemenin de ortaya koyduu gibi, sy
lenin yksnn izgesiyle sylenbilimsel yaps
nn izgesi birbiriyle rtmez: birincisi izgisel
(artsremsel), kincisi izelgesel (esremsel) bir bi
imde eklemlenir; trleri ayrdr, ayr dzlemlerde
yer alrlar. Buna karlk, anlattklar ykler bak
m ndan birbirlerine ok uzak gibi grnen sylenler
arasnda sylenbilimsel yaplar bakm ndan ok ya-
" Cl. Lf-v-Strauss, Le c n e t le cuit, s. 346. 347.
* Cl. I-ev-Strauss, Anthropalogie structuralle I, s. 44.
1: Cl. Ltfvi-Strauss. Le era et le cuit, s. 339, 340.

98
km bantlar bulunabilir; bu bantlar birbirlerini
btnleyebilir, birbirlerini aydnlatabilir; daha da
iyisi, bu bantlardan yola klarak bir temel yap
ya gidilebilir. Claude Levi-Straussun temel sorunu
da budur gerekte: insan dncesinin tem el bi
imlerine ulam ak. H znl dnencelerde, Le tote-
misme aujourdhuide, zellikle de Yaban dnce
de, ne denli uzaklara, ne denli eskilere gidilirse gi
dilsin, insan dncesinin nesneleri hep ayn kesin
likle kartlatrp biretirdiini, hep ayn aynnt
zenginliiyle ayrp snflandrdn gsterir bize.
Mythologiques, La voie des masques ya da La potiere
jalouseda gzlemini yeni ve ilgin rneklerle des
tekler. Kim ilerinin ileri srd gibi dnceyi di-
rimbilime indirgeme anlam na m gelir bu? Hayr.
Sorunun olumsuz olduu lde derin yant Le cni
et le cuitn in sonlarnda yer alan u szlerde yatar:
Sylenler dnceyi belirtir, kendilerini kendisinin
de bir paras olduu dnya araclyla kuran d-
.nceyi. Bylece, ayn anda, dnce kendi neden-
lendirdii sylenleri, sylenler de daha nceden d
ncenin yapm a ilenmi bir dnya imgesi dou
rabilir.52 Karlkl koullandnm lar sz konusudur.
Bu gzlemin kanlmaz sonucu olarak, Claude
Levi-Strauss Batl dnrler iin vazgeilmez g
rnen ilkel/uygar ayrmna kesinlikle kar kar: il
kel diye nitelenen nice uzak ve yoksul topluluun,
baka zellikleri yannda, alabildiine zengin ve tu
tarl bitki ve hayvan snflandrmalarnn da tanklk
ettii gibi, bilimsel dediimiz dnceden nitelik
asndan ok, nicelik ve etkenlik asndan ayrlan
bu yaban dncenin temel zellikleri gz nne
alnnca, byle bir ayrmn tm geerliliini yitirece
" A .y ., s. 346.

99
ini syler/O na gre, treler, inanlar, adlandrm a
lar, ksacas tm ekinsel etkinlikler insan dnce
sinin gerei u ya da bu biimde, ama hep dnt
rerek, bir dzlem den baka bir dzleme geirerek
kavramaya yneldiini gsterir; toplum lann yz
lerce, hatta daha fazla binyldan beri, kuram sal so
runlarn zmlemek iin bavurduklar sylenler
de bu etkinliin ayrcalkl alanlarndan biridir.53 Bu
nedenle, sylenlerin birer yap olarak birbirlerini
dntrdklerini, birbirlerine evrilebilecekleri
ni sylemek hi de yanl olmaz5'1Her sylenin bir
btnden (nesne + olay) yola karak yapsn bul
m aya ynelen sanatnkiyle bakk, ama tersine bir
yol izleyerek bir yapdan yola kp bu yap aracl
yla bir btn (nesne + olay) kurm aya giritii be
nim senirse,05 bu kesinleme daha bir geerlilik kaza
nr, her syleni baka sylen kmeleriyle bantlar
iinde ele alma nerisi de daha bir tutarl grnr.
Ama, hem en belirtm ek gerekir ki, tekil sylen
lerin ykleri yerine, oul sylen km elerinin ya
psal bantlar zerinde durm ak som utu tm den
bir yana brakp kesinlikle soyuta ynelmek deil
dir; tam tersine, kendisinin de sk sk vurgulad
gibi, inceledii nesneyi nce kendi balam iinde
deerlendirmeye, deiik dzlemlerdeki yerlemleri-
ne gre zmlemeye zen gsterir Levi-Strauss.
Bunun sonucu olarak, yzlerce sylen arasndan on
larn tem el yaplarna dou yol alrken, geldikleri
toplum lann inanlarna, trelerine, kurum larna
tuttuu da gzden karmaz, aratrmalarnn
nemli bir boyutunu bunun deerlendirilmesi olu-
" Cl. Levi-Strauss, Chomme nu, s. 571.
Cl. Lvi-Strauss, Anthropologic stnctralc II. s. 83 ve Le cm et le cni', s. 20.
" Cl. Lvi-Strauss. Yaban diiitnee, s. 51.

100
turur. Bununla birlikte, nesneyi yeniden anlatmak,
yani yinelemek deildir sz konusu, zmlemek ve
anlamak, bunun iin de onu yeniden, ama bir baka
dzlemde, bir baka biimde kurmak, bylece, an
lalmas zor bir karm akln yerini daha kolay an
lalr bir karm akla verm ektir.56 Levi-Straussu
anlamak istem eyenler ne derlerse desinler, zm
lemenin amac nesnenin birtakm yzeysel zellik
lerini belirlemek ya da bunlardan yola karak birta
km doatesel varsaymlar oluturm ak olmadna
gre, baka bir yol da yoktur. Piagetnin belirttii gi
bi,57 fizikte yasalara gre nedenselliin durum u ne
ise, yapsalclkta da yapya gre olgularn durum u
odur; yasalar gibi yap da bir veri olarak dorudan
gzlemlenemeyeceine gre, onu mantksal mek-
eler biiminde kurm ak gerekir.
Ama, sylemek bile fazla, kurulan rnekeler
ancak kendilerinden yola ktklar nesnelerle -
ttkleri, onlarla dorulandklar lde geerli
olabilirler. Geerlilikleri de, Levi-Straussun belirtti
i gibi,58 en azndan u drt koulun gerekletiril
mesine baldr:
1. - yap bir dizge nitelii sunar; bu nedenle,
herhangi bir esindeki deiiklik geri kalan tm
tm elerinde de deiikliklere yol aar;
2. - her rneke her biri ayn diziden bir rnek-
ede karlk bulan bir dnm kmesine baldr,
bylece bu dnm lerin btn de bir rneke k
mesi oluturur;
3. - belirtilen bu zellikler, elerinden birinde
bir deiiklik olduu zaman, rnekenin nasl bir
A.y., s. 328.
61J. Piaget, Le struetwralisme, s. 83.
u Cl. l^evi*Strauss, Anthropologi structurale J, s. 305, 306.

101
durum alacan nceden kestirmemizi salar;
4. - rneke gzlemlenen tm olgular kapsaya
cak biimde kurulm u olmaldr.
Ne var ki, dizgesel bir zmleme amacyla
oluturulan rnekelerin gzlemlenen tm olgular
kapsayabilecek nitelikte olmalar onlarn bu olgula
rn bir tr izdm olduklarn gstermez. rnein
toplumsal bantlar toplumsal yapy ortaya kara
b ilm e k s in oluturulan rnekelerin k noktas
dr, ama yapnn kendisiyle zdelemezler, zdele-
emezler, nk yap grgl bir gerek deildir. By
le olsa, yapsalc yntem e gerek kalmazd. Yap ile
grgl gerek arasndaki bu kesin ayrl greme
yenler Levi-Straussu devingen toplumlar kapal,
deimez, l kalplara indirgemekle sulayp dur
mulardr. Oysa, H znl dnenceler'den La potiere
jalousea dein, Levi-Straussun yaptlar som ut bir
toplumun kendi yapsna, daha dorusu kendi yap
larna indirgenemeyeceini ortaya koyan gzlem
lerle doludur.59 Dilbilimde bulduumuz sz/dil ya da
kullanm/izge ayrmna kout olarak, budunbilim e
olay/yap ayrmn getirmesi de bunun sonucudur.
Gerekten bilimsel bir yaklamn sz konusu oldu
u her yerde, yaplmas zorunlu bir ayrm dr bu:
Tm bilim olumsal ile zorunlunun birbirinden ay
rlmasnda bulur temelini, bu ayrlk olay ile yapnn
ayrldr.60

" A b -, s . 357.
Cl. Levi-Strass, Yaban dnce, s. 46.

102
5. BARBAR VE UYGAR

Lvi-Straussu en ok eletirenler, bu bilimsel


zorunluluun ayrm na varam adklarndan, olumsa
l zorunluyla, olay yapyla zdeletirenler olmu
tur. Bu sakat tutum u srdrerek onun insan dn
cesinin her yerde ayn olduunu, ekini ussal yapla
rn belirlediini, hatta ussal yaplarn ekinin ta ken
disi olduunu savunduunu, dolaysyla eitlilii
ve geliimi yadsdm, hatta insan dncesinin
yapsn bulm ak savnda olduunu ileri srmler,
Levi-Strauss evrenselleriden sz etmilerdir. nl
budunbilimci, bu t r yorum larn doru olmas duru
munda, niversite renimini felsefe dalnda yap
mken, ne diye felsefeci kalmayp da budunbilimci
olduunu, budunbetim sel ayrmlar belirleyebilmek
iin ne diye bunca aba harcadn anlam ann zor
olacan syler.61 Gerekten de zordur. stelik, in
san toplum lannn eitlilii ve devingenlii de, geli
im ya da evrim de yadsnm as olanaksz, somut ve
kesin olgulardr. Levi-Strauss, bu olgular yadsmak
yle dursun, byle bir tutum dan alabildiine uzak
olduunu sk sk yineler. Onun kar kt ey bu
olgularn deerlendirilme biimidir her eyden n
ce, bu olgularn saltklatrlmas, daha da kts,
belli bir dnce ve belli bir geliim biiminin ev-
91 Cl. L<5vi-Strauss, Slructuralism e et cologie*, Claude Lvi'Strauss, Gallimard,
s. 465.

103
rensel bir nitelik olarak deerlendirilmeye kalkl-
masdr.
Ben ilerleme dncesini ykmaya alma
dm, onu insan geliiminin evrensel bir ulam dze
yinden bizim toplum um uza (ve belki daha birka
topluma) zg, zel bir varolu biimi dzeyine in
dirmeye altm, der Levi-Strauss.62 Tarihsel diye
adlandrlan birtakm ayrcalkl toplumlarn dn
da kalan bunca toplum un varl da onun bu tu tu
m unu dorular. Ne var ki, kendi iinde tutarl, zen
gin ekinler oluturmu, kimi sanat ve uygulaym
alanlarnda artc ilerlem eler gerekletirm i
bunca toplum un insan toplum u niteliini yadsm ak
anlam na bile gelse, kendi toplum unun, kendi ekini
nin deerlerini evrenselletirm ekte direnen Batl
aydnn gznde kutsala saygszlk gibi bir eydir
bu. Bu konuda, en tutucusundan en devrimcisine,
en banazndan en hogrrne, nerdeyse tm Ba
tl aydnlarn gr birliinde olduu grlr, hem
de yzyllardan beri. Levi-Strauss hem doann,
hem insann indirgenm esi ya da budanm as olarak
niteleyebileceimiz bu tutum u ve sonularn yle
zetler: nsann doadan koparlmas ve stn,
egemen varlk durum una getirilmesiyle balanm
tr ie; bylece en yadsnmaz zelliinin, yani canl
varlk niteliinin silinebilecei sanlmtr. Bu ortak
nitelik grlmezlikten gelinerek her trl arla
olanak salanmtr. Batl insan, zellikle tarihinin
son drt yzylnda, insansallkla hayvansall bir
birinden kesinlikle ayrmay bir hak olarak benim
semekle, birinden ald her eyi tekine vermekle,
uursuz bir dnemi balattn, durmamacasma da
raltlan bu snrn insanlar da birbirinden uzakla-
Cl. LAv-Strauss. Anthropologic structural* /, s. 368-

104
trmaya ve gittike daha snrl bir aznlk yararna,
bir insanlk ayrcal istemeye yarayacan, bu in
sanlnsa, ilkesini ve kavramn zsaygdan ald
iin, daha doar domaz ryeceini anlayama
mtr.63
Levi-Straussa baklrsa, bu indirgeyici tutum un
en arpc rneklerinden birini de Jean-Paul Sartre
verir: yzylmzn bu ok nl ve ok saygn yazar,
Critique de la raison dialectique adl yaptnda, insa
n eytiimle, eytiimi de tarihle tanm ladktan son
ra, nerdeyse iki ayr eytiim biiminin varln ke-
sinlemeye ynelir. Bunlardan birincisi tarihsel top-
lumlara zg olan gerek eytiim, kincisiyse ilkel
denilen toplumlara zg olan ve aa yukar dirim
sel dzlem de yer alan yineleyici eytiimdir.6,1 Hi
kukusuz, byle bir ayrm yapmak tarih iinde ve
gnm zde insanln byk bir blm nn ger
ek dnceden yoksun olduunu kesinlem ekle
birdir. Ama Sartre, bunu gizlemek yle dursun, ay
rmn geersiz klan kantlar rtm eye alr:
toplum unun evlilik kurallarn ve akrabalk dizgesi
ni soruturmacya kum stnde izgelerle aklayan
yerlinin karmak bilgisi ve zmleme ustal
karsnda, 3u kurm ann bir dnce olmadn
sylemek bile gerekmez: dile getirmedii bir bile-
imsel bilgi denetiminde gerekletirilen bir el ii
dir bu, diye sesip atar.65
Gerekten byle midir durum, ilkel denilen in
sanlarn dnme, yorumlama, snflandrm a biim
leri de ilkel midir, yoksa Sartre da, nice benzeri gibi,
bir dnce cambazlyla, Batrun yzyllar tesin-
A y . 11. s. 53.
Bkz. Cl. Lvi-Strass, Yaban dnce, s. 292, 293.
' J.-R S artre'tan an a Cl. l^vi-Strass, Yaban dnce, s. 295.

105
den gelen bir nyargsn en u noktalarna dek g
trerek bir kez daha dorulamaya m almakta
dr? Gerekten byleyse, Claude Levi-Straussun
ok gzel belirttii gibi, Ecole Polytechniquete ka
ratahta banda bir kam tlam aya girien profesr
iin de ayn eyleri sylemek gerekir; gerek durum
bu deilse, Sartre, bilerek ya da bilmeden, kendi
toplum unun bir nyargsna m antksal gerekeler
salamaya alyorsa, o zaman yzde yz kart bir
tutum u benimseyen, toplum unun nyarglarndan
rlm deer llerine kar karak Barbar in
san her eyden nce barbarla inanan insandr, di
yen nl budundilim cinin dncesini daha bir
zenle irdelemek gerekir.66
Hi kukusuz, arada bir, Levi-Straussun kendi
sini de indirgemecilikle sulayanlar, her eyi bir
takm evrensellere, bir soyut m anta indirgeyerek
inam aradan kardn syleyenler de kar. Ama
Levi-Strauss bunun yantn ok nceden, H znl
dnencelerde, Nambikwaralara ayrd blmn
sonunda vermitir: En yaln anlatm na indirgen
mi bir toplum aramtm. Nambikwaralarinki yle
sine en yaln anlatmna indirgenm iti ki, orada yal
nzca insanlar buldum .67

Bir lde yntem sorunlarnn tesine tatklarndan, Lvi-Strauss'un bu ko


nudaki grleriyle tarih konusundaki grlerini sonu blm nde ele ala
caz.
" Cl. Lvi-Strauss, Tristes troptues, s. 365.

106
Ill

GSTERGEBLM
1. NCLLER

1970lerden sonra, yapsalcla ilikin tartm a


larda bir deiiklik oldu: hi deilse Bat lkelerin
de, yapsalcln artk yeterince tannan temel ilke
lerinden ok, byk lde bu ilkelerden kaynakla
nan yeni bir bilim dalnn: gstergebilimin yakla
mlar tartlm aya baland, bunun sonucu olarak
da yapsalclk ou kez gstergebilimle zdeleti
rildi. Saussuren tanm na uygun olarak, gster
gebilimin dilden kutsal trenlere, bir baka deyile
tremlere. dein tm gsterge dizgelerini kapsa
yan, genel bir bilim olduunu, bu bakmdan, rne
in Georges Dumezil ya da Claude Levi-Straussun
uygulad biimiyle, budunbilim in de bir gsterge-
bilim saylabileceini dnrsek, byle bir tutum u
doal bulmamz gerekir. te yandan, yapsalc d
ncenin gstergebilim alannda byk bir atlm
gerekletirdiini, 1960lardan bu yana, bu yeni bi
lim dalnn, deiik uygulamalarla zenginlemi ana
akmdan ald hzla, benzerine az rastlanr bir geli
me gsterdiini de biliyoruz, Andre Helbonun n
clnde, M. Arrive, J.-CL. Coquet, S. Marcus, T.A.
Sebeok, C. Segre, B. Vardar, vb. gibi birok uzmann
katklaryla hazrlanan, yzlerce sayfalk bir yapt:
Le Champ semiologique, yeterince kantlar bunu. Bu
yaptn sayfalarn yle bir gzden geirip kaynak
109
alarm incelemek bile, daha 1979 ylnda, Amerika
dan Rusyaya, Brezilyadan Danimarkaya, Trkiye
den Portekize dein birok lkede, gstergebilim
aratrm alarnn badndrc bir toplama ulat
n saptamaya yeter.
Ne var ki, deiik lkelerde, aa yukar es-
remli bir biimde gerekleen bu hzl geliimin te
mel ynelimlerin saptanm asn gletirdii de, l
kelere, evrelere, kiilere gre olduka deiik eri
ler izdii de bir gerek. Bu nedenle, bunca gelii
me, bunca verime karn, ne gstergebilimin tart
ma gtrmez kesinliklere ulatm syleyebiliyo
ruz, ne de hep ayn ynde, ayn ilkeler, ayn nvarsa-
ymlar dorultusunda yol aldn; tam tersine, bir
deil, birka gstergebilim kyor karmza. Bu bi
lim dalnn kaynaklar konusunda bile uzmanlarn
her zaman ayn gr paylatklarn sylemek zor.
rnein Georges M ouninle Luis J. Prieto gsterge-
bilimi ilk tasarlayan kiinin Saussure olduunu sy
lerler, daha bakalar Charles Sanders Peircein
(1839-1914) bu konuda Saussureden ok nce geldi
ini kesinler. Dolayl bir biimde olmakla birlikte,
gstergebilimin nemli kaynaklarndan biri de Rus
biimciliidir. Eric Buyssensse, Saussuren ng
rs dorultusunda btncl bir yapt oluturmay
deneyen ilk kii olarak bilinir. Roland Barthesn da,
yazarlk ve retim yelii serveninin belli bir s
resinde, kendince bir gstergebilim yntemi olu
turm aya alt sylenebilir. Bu giriimleri ksaca
gstermek gstergebilimin ne olup ne olmadn
anlamamza da yardmc olabilir.

110
I. Am erikan okulu

Amerikal mantk Charles Sanders Peircein


gstergebilimin nclnde Saussureden nce
geldiini artk hi kimse tartmyor. rnein Ro
man Jakobsona gre, Peircein katksyla karla
trlnca, Ferdinand de Saussuren gstergebilim-
sel aratrm alarn ilerlemesine katks hi kuku
suz daha alakgnll ve daha snrldr.1 Bu ne
denle, Thomas A. Sebeok kimi Avrupal dilbilimcile
rin Peirce dururken Saussure ne karmalar
n sapknca bir davran olarak niteler.2 Charles
Morrise gre de Peircein gsterge snflandrmas,
insanda ve hayvanda gsterge srecini tm den ayr
may yadsmas, dilbilimsel ulam lar zerine ou za
man ok ince gzlemleri, m antk ve felsefe sorunla
rna gstergebilimi uygulamas, gzlem ve ayrmla
rnn allm kesinlii onun gstergebilim incele
melerini bu alanda dengi bulunm ayan bir dnsel
itki kayna yapar.3 Peircein kendisi de Tm ev
ren, yalnzca gstergelerden olumam olsa bile,
gstergelerle dolup taar, diyerek gstergebilime
verdii nemi ortaya koyar. Ayrca, bunu dorulaya
cak biimde, m atem atikten kimyaya, ruhbilimden
gkbilime, yerekim inden sesbilime, ekonomiden
bilim tarihine, her konuyu ancak bir gstergebilim-
sel aratrm a konusu olarak ele alabildiini, hibir
eyi gstergebilimsel yaklam dnda bir yakla
mla ele alamadn kesinler.4
Ne var ki Peirce tm bilgi nesnelerini gsterge
bilimin konusu olarak deerlendirm ekle o dnemde
1T. A. Sebeok. Chronique des preventions, Le Champ sdmiotogique, s. B9.
A.y., s. B9.
'A .y ., s. BIO
*O. Ducrot, T. Tbdorov, Diclionnaire encyclopedique des sciences du langage, s. 113.

I ll
daha oluum srecinin eiinde bulunan bu bilim
dalnn snrlarn geniletm ekten ok bulanklat
rr, ayrc niteliklerini siler; daha da kts, doa bi
limleriyle insan bilimlerini ayn eymi gibi gsterir.
Ayn zamanda, gstergebilimi belirli bir aratrm a
dalndan ok, genel bir bilgi kuram olarak tasarlad
n ortaya koyar. nerdii gsterge tanm da bunu
dorular grnr: Bir gsterge herhangi biri iin
herhangi bir bant ya da herhangi bir nitelik nede
niyle herhangi bir eyin yerini tutan bir eydir. Her
hangi bir kimseye ynelir, yani bu kiinin kafasnda
denk ya da daha gelimi bir gsterge yaratr. Onun
yaratt bu gstergeye ilk gstergenin yorum layan
diyorum. Bu gsterge herhangi bir eyin: nesnesi
nin yerini tutar.5
Ancak, bu tanm Peircein ncelii gsterge
nin kendisinden ok alglanmasna ve deerlendiril
m esine verdiini gsterir. Peircein gstergebilim
kuram nn temelini oluturduklar sylenen ve sra
syla birincillik, ikincillik, cllk diye adlan
drlan temel ulam da bunu dorular grnr.
nl Peirce yorumcusu Grad Deledallea baklr
sa, birincillik var olan her eyin, bir kincisine
gnderm ede bulunm adan, varlnn dorudanl-
mda varlnn ulamdr; ikincillik, ne olursa olsun
var olan her eyin bir ncsne gndermede bu
lunm adan varoluunun ulam, ncllk de var o-
lan her eyin dncesi. Daha ak bir biimde, bi
rincillik duyum ya da duygunun, ya da daha doru
olarak n-duygunun, dnlm em i, hatta yaan
m olarak duyumsanm am yaanm n ulamdr,
ikincillik kaba durum da (aba-diren), ama bu nite
liiyle yaanm edim in, ncllkse, bilincin
T.A. Sebeok. A g-V s. B9.

112
ulamdr.6 Peirce bu ulam dan yola karak olduk
a karm ak ayrntlara giriir; ancak, hem en her za
man, nesne ile onun belirlenimi ya da tasarlanm
arasnda gidip gelen bir yorumlama sz konusudur.
Bu yorumlamalar kendi balarna pek de kark ol
mayan birtakm olgularn zellikle karm aklatrl
masna allyormu gibi bir izlenim uyandrr. Bu
arada, gstergenin tanm ndan onun incelenmesine
nasl geeceimizi sorm aktan kendimizi alamayz.
Kukusuz, Peirce buna da giriir, l ulamlar
dan yola karak toplam altm alt gsterge tr
saptar, olduka zengin bir terim dizisi oluturur,
ama beklentim iz hep srer. Yllar sonra, yzylm
zn son eyreinde, Grard Deledallem Peirceten
esinlenerek oluturmaya alt aratrm a yntemi
ve denedii birtakm uygulamalar da gnm zdeki
gstergebilimsel uygulamalarn ok gerilerinde ka
lr. te yandan, nl kuramcnn byk bir toplama
ulaan yazlarnn karm ak nitelii, sk sk gr
. deitirmesi kuram konusunda salam bir bilgiye
ulalmasn zorlatrr. stelik, yaptlarnn byk
bir blm 1932den sonra yaymlanmaya balam
tr. Bu son veri de gz nne alnnca, hi deilse
son yllara dein, Avrupal dilbilimci ve gstergebi-
limciler zerinde Peircein etkisinden ya da bu kii
lerin sapkn bir itkiyle Saussure ne karmak is
tem elerinden sz etm ek zordur. Aynca, Avrupal
gstergebilimcilerin Saussure bir nc olarak ele
almalarnn nedeni nl dilbilimcinin Genel dilbi
lim derslerinin iki ayr yerinde, iki kk tm ce
iinde, gstergebilim tasarsndan sz etmi olmas
deildir yalnzca, dilbilime getirdii devrimsel yeni
liklerin gstergebilim iin de geerli olmas, gster-
*G. Deledalle, Thtorie et pratique du signe, s. 54,55.

Yapsalclk 113/8
gebilim alannda da tutarl bir yntemin aralarn
sunmasdr. Bu adan baklnca, T.A. Sebeokun ki
mi Avrupal dilbilimci ve gstergebilimcileri haksz
lk ve sapknlkla sulamas bir hakszlk olarak ni
telenebilir.
T.A. Sebeok, Peircei byk bir nc olarak gs
terdikten sonra, onun izleyicilerinden Charles Mor-
risi de gnm z gstergebiliminin canl kayna,
yapt daha imdiden gstergebilim tarihinde onur
lu yerini alm bir dev olarak niteler.7Bu durumda,
T.A. Sebeokun da gstergebilim tarihine gsterge-
bilimi her eyden nce Amerikan ulusuluu asn
dan deerlendiren banaz bir gstergebilimci olarak
geecei sylenebilir. nk, ou uzmanlara gre,
Charles Morristen byk bir gstergebilimci diye
sz etm ek yanl olur.
Charles Morris, Foundations o f the theory of
signs (1938) ve Signs, language and behavior (1946)
adl iki yaptnda, Peircein danklk ve deikenli
inden uzak bir biimde, ama bir yandan onun ara
trmalarna, bir yandan davranlk kuram na da
yanarak genel bir gsterge kuram oluturmaya a
lr. Bu amala, birtakm snflandrma ve tanm la
malara giriir. rnein gstergenin anlamsal, di
zimsel ve edimsel boyutlar arasndaki ayrmlar be
lirler (anlamsal boyut gstergeyle gsterdii ey ara
sndaki, dizimsel boyut gstergelerin birbirleri ara
sndaki, edimsel boyutsa gsterge ile kullancs ara
sndaki bantyla belirlenir), ayrntl bir snflan
drm asna girierek belirtici, deerlendirici, yn
lendirici ve oluturucu olmak zere drt kiplik bi
imine balanan drder kullammdan oluan on alt
sylem tr ortaya karr. Ayrca, gsterge kavram-
TA. S ..A g <j: s. BU

114
run dil dzeyini atn, rnein kiiler aras iliki
lerin yalnzca szlerle deil, onlarn giyimleri, devi
nilen, bedensel grnleri, vb.yle belirlendiini
syleyerek tpk Saussuren yapt gibi gelecein
gstergebilimine yeni alanlar gsterir.8Ancak, Geor
ges Mouninin belirttii gibi, Morrisin kuram, 1940
ylnda bile, ya ok tartm a gtrr bir nitelik su
nar, ya da bilineni yinelem ekle kalr; Saussureden
beri bildiklerimize yeni bir ey eklemez, stelik ba
daklktan da yoksundur.9 rnein sylem snf
landrmas, saymaca verilerle dolu olmas bir yana,
bize herhangi bir zmleme anahtar da salamaz.
Peircele Morrisin en nemli izleyicisi saylan
Thomas A. Sebeokun almalar da benzer zellik
ler tar; o da insansal gstergelerle insansal olma
yan gstergeleri birbirinden ayrma gereini duy
maz, aratrmalar ok geni bir dirimgstergesel
veriler btnne dayandrm ak gerektiini syler,
canl varlklarn konuabileri/konuamayan bii
minde iki snfa ayrlmasn Avrupal gstergebilim
cilerin insan-zekilii biiminde deerlendirerek
hayvanlar arasndaki bildiriim gstergelerini de
gstergebilimin incelem e alanna katm ak ister.10
Ama sorun her eyi geni bir gsterge tanm na ba
layp gsterge olarak deerlendirilen her eye bir
t r bulmak deil de insansal, dolaysyla ekinsel or
tamda eklem lenen gsterge dizgelerini incelemek
olunca, adna insan-zekilik de denilse, ekinsel
gsterge dizgeleriyle yetinm ek gerekir.

* W Steiner, Ddveloppements d e la sim iologie aux Etats-Unis'. Le Cham p semto-


logique, 119. 10.
*J. Moiinin. Introduction & ta sim tologw , s. 59.
* T .A Sebeok, A.g.y., s. B20.

115
2. A vrupada gstergebilim

Peirce gstergebiliminin m antk kkenli olma


sna karn, Avrupada gstergebilim ncelikle dilbi
lim kkenlidir. Luis J. Prieto, Saussuren ngr
snden sonra, gstergebilimin bir bakma gizliden
gizliye gelitiini sylerken bunu vurgular. Uzun
sre, ortada kendini gstergebilim diye niteleyen
bir bilim dal yoktur, ama bir yandan dilbilimcilerin
diller konusunda belirledii birok ilke zgl olarak
dilleri deil, her trl izgeyi kapsar, bylece, zorun
lu olarak, dilbilimden ok gstergebilime balanr
lar; te yandan, dilbilimciler, incelemelerinin nesne
sini snrlam ak iin, geleneksel olarak dil diye ad
landrlan izgeleri teki izgelerden hangi zellikle
rin ayrdn belirlemeye ynelmek durum unda
kalmlar, bunu yaparken de gstergebilimsel tiple
menin temellerini atm lardr.11
Buna karlk, Saussuren ngrsnn ak
tan aa gereklemeye baladn grmek iin
1943 yln, Belikal Eric Buyssensin Les Langages
et le discours (Diller ve sylem) adl kitabn yazma
sn beklem ek gerekmitir. Buyssens ncelikle bir
dilbilimcidir, Andre M artinetnin izleyicilerinden bi
ri olarak, dilbilimden fazla uzaklamaz, Saussuren
dilbilime getirdii temel kavram larn birounu
gstergebilime aktarr. Belki gene dilbilime ball
nn bir sonucu olarak, gstergebilimi bildiriimle
snrlar ve gstergesel edim adn verdii eyin trle
rini, yani bildiriim olgusunun gerekleim biimle
rini incelemekle yetinir.
Buyssense gre, gstergebilim bu bilin du
" Bkz. L.J. Prieto, La Semiologie', A. Martinet. Le Latgage, s. 93.

116
rumlarn tantm ak ve tann onun amacn tanm a
sn salamak iin zellikle oluturulm u bilin du
rum una balanan alglanabilir olgularla uram al
dr.12 Gstergesel edim bu olgularn gereklemesi
ni salayan sretir, olgularn kendileri de belirtke
diye adlandrr. Hibir zaman birbirinden a y la m a
yacamz iki tem el veridir bunlar, nk gsterge
sel edimi belirtkenin varl belirler. rnein saati
renmek iin Saat ka? sesini kardmz za
man, kr adam elinde ak denek tayarak sakatl
n ortaya koyduu, gidilecek yolun uzunluu ya da
bu yolda arabann en yksek gidi hz bir rakam la
belirtildii zaman birer gstergesel edim oluur. Bi
rinci rnekte dilsel, ikinci rnekte renksel, nc
rnekte yazsal bir ara kullanlmtr, ama bunlarn
hepsi de birer belirtkedir. Grld gibi, belirtke
ad verilen bu eler birer belirti olarak da nitelene
bilir. Ancak, her belirti bir belirtke deildir. rnein
gkyznn kararm as kopmak zere olan bir frt
nann, beden ssnn ykselm esi bir hastaln be
lirtisidir; ne var ki, bir bildirme isteminden kaynak
lanmadklarndan, bunlar birer belirtke saylamaz,
bu nedenle de gstergebilimin kapsam dnda ka
lrlar. Sanat da gstergebilimin kapsam dnda ka
lr. nk dolaysz bir bildiriim iermez.
Eric Buyssensin en yakm izleyicisi Prieto, hem
de 1970lere doru, Bir anlam gstergebiliminin
nemi ok ak, o kadar. Bir bildiriim gstergebili-
minin nemine gelince, dild bildiriim yollarnn
nemi gz nne alnacak olursa, tasarlayabilecei-
mizden ok daha fazladr. (...) Baka bir deyile, bu
olgunun dil olaylarnn zel durum larnda ald bi
imi gerektii gibi yorumlayabilmek iin genel ola
''A-y., s. 94.

117
rak bildiriimin ne oiduunu bilmek sz konusudur.
Bu bakmdan, bildiriim gstergebilimine balca
nemini kazandran ey dilsel bildiriim yollarnn
nemidir, diyebilir.13Grld gibi, Buyssens gs-
tergebilimi dilbilimden kp dile dner. Ama ba
msz bir bilim dalnn gereini neyle aklayabili
riz o zaman? Yol gstergeleri, Braille ya da Morse
abecesi, denizcilik belirtkeleri, vb. gibi birka alt-r-
nekle mi? Nasl olsa, bu gstergebilim bildiriim ko
nusunda da bize dilbilimin rettiklerinden fazla bir
ey retmez, daha yeni hibir ey getirmez. Gster-
gesel edimin ilemesi, baars ya da baarszl,
gsteren, gsterilen gibi, belirtkenin ayrc nitelik
leri gibi, M artinetnin ift eklemlilik kuram na uy
gun den ve dm eyen belirtkeler gibi, bildiriim
izgelerinin deiik ltlere gre snflandrlmas
gibi birka konuyu iledikten sonra, Buyssens gs
tergebilim defterini kapatr. Bu konuda fazla bir ya
yn bulunmamas da byle bir yaklamn gsterge-
bilimi ok uzaklara gtremeyeceini yeterince ka
ntlar.

3. Roland Barthes

Luis J. Prieto, szn ettiimiz incelemesinin


banda, iki ayr gstergebilimden, iki ayr gsterge-
bilimciden sz eder: E. Buyssens ve bildiriim gs-
tergebilimi, Roland Barthes ve anlamlaym gster-
gebilimi. Ama, gerekte, zerinde durduu tek gs-
tergebilimci Buyssenstir, B arthes yalnzca anm ak
la kalr. ncelemesi 1968 ylnda yaymlandna g
re, Barthesn adn anm akla kalmas kadar yalnzca
"A .y.. s. 94.

118
Barthes anm as da artcdr. Bu arada, Roland
Barthesn Communications dergisinde Elements
de smiologie (Gstergebilimin ilkeleri) balyla
yaymlanan uzun bir yazsna dayanlarak belirli bir
gstergebilim kuram nn ncs saylmasnn ne l
de doru olduu da sorulabilir. Hem en belirtm ek
gerekir ki XX. yzyln nemli yazarlarndan biridir
Roland Barthes, ama szn ettiimiz yaz byk
lde dnem inin ynelim lerini paylaan bir tanm
lar toplam ndan teye gemedii gibi, yazarn gs-
tergebilimsel zmleme tanm na en uygun yapt
Systeme de la mode (Moda dizgesi, 1967) gstergebi-
limsel zmleme olarak ok uzaklara gtrmez bi
zi. stelik, Roland B arthesn belirli bir sreden
sonra gstergebilime srt evirdii de bilinir. Ancak,
bu bilim dalnn geliip tannm asnda byk katk
lar olduunu ve Elem ents de semiologienin Buys-
sensin Les Langages et le discoursundan ok daha
ileride bulunduunu da belirtm ek gerekir.
Bir kez, Roland Barthes gstergebilimin konu
sunun anlam olduunu kesinleyerek tm gsterge
dizgelerinin, rnein resim lerin, insan devimleri
nin, katldklar tren ya da gsterilerin, yazn yapt
larnn, tiyatronun, vb. birer anlam lam a dizgesi
oluturduunu syler. Ona gre, bu dizgeler birer dil
deildir, her zaman birer dil gibi eklemlenmezler;
bununla birlikte, dilden tm yle soyutlanmalarna
da olanak yoktur; nk, nesneler ve davranlar
bol bol anlam retse bile, bu ilevi hibir zaman dil
den bamsz olarak, zerk bir biimde gerekletir
mezler. Giyim, besin, vb. gibi alanlarda karlat
mz nesne topluluklar ancak dil araclyla birer
dizge niteliine kavuur; te yandan, gsterilenle
ri dilin dnda kalan bir resim ya da nesne dizgesi
119
tasarlanamaz. Bu nedenle, Roland Barthes dilbili
mi gstergebilimin bir kolu olarak dnm olan
Saussuren grnn tersinin daha doru oldu
unu savunur.14 Bunun sonucu olarak, Gstergebi-
lim ilkelerini dilbilimin yrngesine oturtarak dil
bilimde bulduum uz dil/sz, izge/bildiri, gsterilen/
gsteren, dizim/dizi, dzanlam/yananlam gibi kar
tlklar gstergebilimin de belli bal zmleyim
aralar olarak deerlendirir, en byk arl da
dzanlam/ yananlam kartlna verir.
Gsterge dizgelerinin en gelimii dil olduuna
gre, gstergebilimin dilbilimden yararlanmasna
kar kmak sama olur. Tm gstergebilimciler ay
n eyi yapmlardr. Ama gstergebilimi dilbilimin
bir alt-dal olarak deerlendirm ek konuyu kartr
m aktan baka bir ey deildir. Dilsel dizgenin ok
gelimi olmas ve baka gsterge dizgelerinin de
dil araclyla zmlenmesi onlarn dilden bam
sz olarak deerlendirilem eyeceini gstermez.
Mantk da dil araclyla ulaabildiimiz bir alandr,
ama mant dile bal olarak dnm ek bu daln
var olma nedeniyle eliir. Varlklar dilin varlyla
rtr grnen yazn yaptlarnn birer anlam evre
ni olarak zmlenmelerinde bile dilbilimsel
zmleme yetersiz kalabilir. Belki de bu yzden,
1954te yaymlanan genlik yapt Michelet ok zen
gin, ok doyurucu, ok esinleyici bir zmlemey
ken, 1967de yaymlanan olgunluk dnemi yapt
Systeme de la mode, en azndan bir gstergebilimsel
zmleme olarak, gsteren/gsterilen, dzanlam/
yananlam kartlklarnn ksrdngsn bir trl
aamaz. Oysa, Hjelmslevin syledii gibi, yananlam
anlam n kart deil, btnleyici bir esidir.
H Bkz. R. Barthes, Presentation'. Cotmtmtcatiots IV. s. 1,2.

120
Ama, denilebilir ki, Roland Barthesn zmle
melerinin balca zayflklar Hjelmslevin salad
kazanmalar yeterince deerlendirmem i olmasn
dan ileri gelir. Bu nedenle, hep Greimasn gerisinde
kalr. Ara fazla alnca da yol deitirir.

4. Rus biimcilii

Biim cilik 1915-1930 yllan arasnda, Leningrad


ve Moskovada yaayan on dolaynda aratrm acnn
Moskova Dilbilim evresi ve iirsel Dil Aratrmala-
n Dernei erevesinde srdrd ilgin abalara
kendi dm dakilerce taklm, kmseyici bir addr
balangta. Ama, olduka ksa bir srede, km
senmeyecek bir gelime gsterir. 1920 dolaylannda
topluluk yelerinin yaynlan nemli bir toplama
ulamtr, kendilerine gsterilen ilgi de gittike ar
tar. Mayakvski, Pasternak, M andelchtam gibi yeni
liki bir yazm oluturmaya alan birtakm yete
nekli ozanlarn Moskova Dilbilim evresinin yele
ri arasnda yer alm alanyla balayan yaratc - ara
trmac ibirlii de topluluun etkinliini artrr.15
Sremsel ve uzamsal koullar gz nne alnn
ca, bu toplulukla Saussure arasnda dolaysz bir ba
ntdan sz etm ek zordur. B ununla birlikte, abala
rn dil olgularndan ok yazn olgusu zerinde yo
unlatrmalar bir yana braklrsa, biimciler de
Saussurenkine ok yaklaan bir tutum u benim
serler. Dorudan doruya nesnenin kendisini, hem
de genellikle esrem lilik dzleminde ele almak is
ter, yazn yaptn yazarnn yaam, a, toplumu,
vb. gibi kendi varlnn dnda kalan verilerle ak-
R. Jakobson. 'P resentation', T. Todorov, TM one de la lite ra tu re , s. 12.

121
lamay, yazn olgusuna o dnemde Rus eletirisinde
egemen olan felsefel, ruhbilimsel, toplumbilimsel
alardan bakmay yadsyarak her eyden nce ya
znsallk, yani yazn olgusunun, yazn rnnn z
gl nitelikleri zerinde durmay, bu nitelikleri orta
ya karp yasalarn belirleme yolunda aba harca
may yelerler.
Bu yelemelerin sonucu olarak, belli bal bi-
imcilerin aratrm alarn bireysel yaptlardan ok
yaznn genel nitelikleri zerinde younlatrdkla
rn grrz. Bunlar arasnda, zellikle Chklowski,
B. Tomachevski, V Propp anlat olgusu zerinde du
rur. Chklowski, anlatsal biimlerin ana rnekeleri-
ni ortaya karmaya alrken, yaratm edimini de,
yaptn kendisini de glgelemekten baka sonu
vermeyecek olan her trl gizemi yadsyarak sanat
bir yordam biiminde ele alr ve retim olgusunu
uygulaymsal terimlerle betimlemeye ynelir.10 To
machevski, Pukinin yaptna ve kouk sanatna
adad almalar dnda, genel olarak sanatsal,
zel olarak da anlatsal sre zerinde durarak ya
ptn birlii iinde izleksel birliin yerini belirlemek
ister. Propp ise, nl yapt Masallarn biimbili-
m iyle (1928) anlat kurgusuna ynelik almalarda,
nerdeyse devrimsel bir atlmn balatcs olur. Peri
masallarn inceleyerek her masal iin geerli otuz
bir ilev ve yedi eylem alan ya da rol saptar. Ynte
mi deiken ve deimez szceleri birbirinden ayr
maya dayanr. rnein,
1) Kral kahram ana bir kartal verir, kartal onu
baka lkeye gtrr;
2) Yal adam Suenkoya bir at verir, at onu bir
baka lkeye gtrr;
' T. Tblorov, A y ., s. 17.

122
3) Bir byc vana bir kayk verir, kayk onu
bir baka lkeye gtrr
szcelerinde kiiler de, nitelikler de deiir, am a ey
lemler ve ilevler ayn kalr.17 Aratrma, temel ola
rak alman bu elerin snrl bir sayy amadn
gsterir. Her masal bunlarn hepsini birden ierm e
se bile, V. Propp tm m asallarn otuz bir ilev ve ye
di eylem alan ierdii sonucuna varr. Yllardan
sonra, Claude Levi-Strauss nl aratrm acnn uy
gulamada birtakm yanlglara dtn, zmle
mesini yeterince gelitirmediini, biim dzlem in
de kalmay yeleyerek ierii yeterince gz nne
almadn vurgular.18 Greimas da incelemede orta
ya karlan ilevlerin kim ilerinin tekilerin yinele
mesi olduunu, dolaysyla daha da indirgenebile-
ceklerini gsterir.19 Ama, byle bir yntem in ilk uy
gulaycs olmas bile Proppun byk bir nc sa
ylmasna yeter. Anlatlarn eklem lenim lerine ili
kin yapsal aratrm alarn kkeninde hep Proppun
ilk admn buluruz.
B. Eikhenbaum, J. Tynianov ve M. Bakhtin da
ha ok biem sorunu zerinde dururlar. Bunlardan
TVnianov ilev kavram na nemli bir ayrm getire
rek bunlarn trlerini ve dzeylerini belirlemeye a
lr; biimlerle ilevlerin birer dizge oluturduu
nu, her dizgenin gerein badak bir ynn yan
sttn, bu ynlerin de birbirleriyle bantl oldu
unu syler; ikin yazn incelemesine tarihsel boyu
tun da katlmasn salayan bir yntem gelitirir.20
Dostoyevski ve Rabelais zerinde geni aratrm ala
ra girien Bakhtin, anlatda okseslilik (sz alanla-
" Cl. Lvi-Strauss. Anthropoloate stm clurate II, s. 143.
" A.y. II, s. 158.
A..J. Greimas. Se'mnntiqwe stncturale, s. 192-221.
T.Tbdorov. A.g.y., s. 21. 22.

123
n n ve grlerin okluu) kavram ndan yola karak
hem yapt, hem de iinde yer ald a ve ekini
kucaklayabilecek sonulara ulamaya alr; ynte
minin kesinliiyle olmasa bile, bulularnn arpc
l ve kantlarnn inandrclyla okuru etkiler. A.
Brik ve Tomachevski kouk ve dzyazda dizemsel
yaplar, gene A. Brik ve R. Jakobson ses yaplarn
inceleyerek ilgin sonulara varrlar. Bunlar arasn
da, zellikle R. Jakobsonun ek dizesi zerine a
lmas rnek bir inceleme nitelii tar. Bu arada,
ou biimciler yaznn geliimi ve toplumla ilikile
ri konusunda da birtakm kuram lar gelitirmeye a
lmlardr.
Ne olursa olsun, Saussuren dncesinin te
mel eleri olan dizge ve ilev kavramlar u ya da
bu biimde, ama srekli olarak Rus biimcilerinin
aratrm alarnda da karmza kar, Rus biimcileri
ilevlerden yola karak dizgeye ulamaya alrlar.
zellikle balangta, biraz da aralarnda bulunan
ozanlarn etkisiyle, bir bilimsel terim ler btn
oluturm ak yerine, gereinden fazla cokulu, gere
inden fazla duygulu bir dil kullandklar, bulgular
n dorulayabilecek salam kantlar aram ak yerine,
artc, allmam grlere fazla yer veren bir bi-
em setikleri grlr, allm grleri bu yoldan
sarsmak isterler; yeterince temellendirilmemi ku
ramlar ortaya attklar, nemli yanlglara dtkle
ri de ok olur. Jakobsonun syledii gibi, sonralar
yapsal zmleme biimcilerin birok varsaymn
dzeltmi, onlarn eski sorunlarna yeni ve ok daha
tutarl yantlar getirmitir.21 Ama biimcilik her ey
den nce devrimsel tutum u, belirli yelemeleri ve,
bata Masallarn biimbilimi olmak zere, kimi
Jl R. Jakobson, A .g.y., s. 11.

124
rnlerinin deeri llmez esinleyiciliiyle gster-
gebilimin geliiminde nerdeyse Saussurenkne
yakn bir yer tutar.

125
2. GSTERGEBLM VE ANLAM

Algirdas Julien Greimasla Eric Landowski, In


troduction I1analyse du discours en sciences soci
eties (Toplumsal bilimlerde sylem zmlemesine
giri) adl ortak yaptn banda, gstergebilimin bir
yandan yapsal dilbilimden, bir yandan halkbilim ve
sylenbilim aratrm alanndan kaynaklandn be
lirtir, 1960 ylndan sonra, hem anlam lamanm olu
um ve kavranm koullar zerinde bir genel d
nce, hem de anlam l nesnelerin somut zm
lem elerinde uygulanacak bir yntem ler b t n
olarak bamsz bir bilim dal olmaya yneldii
ni sylerler.22 Bu iki yazardan birincisi, Algirdas
Julien Greimas, 1956 ylnda Le Franais modeme
dergisinde yaymlanan Eactualite du saussurism e
(Saussurecln gncellii) adl yazdan 1961-
1962 retim ylnda stanbul niversitesi Edebiyat
Fakltesinde ve 1964-1964 retim ylnda Pariste,
Henri Poincare Enstitsnde yapt yapsal anlam-
bilim ve gstergebilim derslerine, bu derslerden nl
Semantique structurale'e (Yapsal anlambilim, 1966),
zellikle de Du Sens (Anlam konusunda, 1970) ve
Maupassant, La semiotique du lexte'e (Maupassant,
Metin gstergebilimi, 1976), yava yava, am a ger-
n A.J. Greimas, E. Landowski, Introduction I'analyse du discourse?* sciences so-
ciales, s. 5.

126
ekten tutarl, gerekten verimli bir biimde, yeni
bir gstergebilimin kurucusu niteliini kazanan ki
idir. Belirttii kaynaklar da kii adlaryla belirle
mek gerekirse, yapsal dilbilim balam nda zellik
le Saussure, Hjelmslev ve Tesnierein, halkbilim
balam nda Vladimir Proppun, sylenbilim bala
mnda Georges Dumezil ile Claude Levi-Straussun
adn anm ak gerekir. Jean-Claude Coquet bunlara
Maurice Merleau-Pontyyi de ekler, istenirse, dizel-
geye birtakm mantklar, bu arada kuram n Grei-
masm N usret Hzr araclyla rendiini bildii
miz nl m antk Hans Reichenbach (1891-1953) da
eklenebilir.
Ne olursa olsun, Roland Barthes iin olduu gi
bi gstergebilimin kurucusu Algirdas Julien Grei-
mas iin de gstergebilimin temel konusu anlamdr.
Bu anlam n bir bildiriim istem inden kaynaklanp
kaynaklanmamas hibir eyi deitirmez. rnein
yatak yapmak bir bildiriim de bulunm ak deil, bir
ii yerine getirmektir. B ununla birlikte, insan en ba
sit ileri yaparken bile, ekinsel durum unu belli eder
bize, en azndan bir toplum evresine bal olduu
nu gsterir.23 stelik, bildiriim istem inden kay
naklanm ayan anlamlar, yalnzca davranlar dzle
minde deil, evreyle ilikilerimizin her dzlem inde
kar karmza. rnein Greimasn izleyicilerin
den Joseph Courtesin belirttii gibi, Kuzey talya
trenlerinin yepyeni, Gney talya trenlerinin eski
vagonlardan olum asnn amalanm bir anlam
yoktur, ama bu durum un bir anlam bulunduu ku
ku gtrmez.24 Tm bunlar bir gstergeler evrenin
de yaadmz gsterir bize, zgl nitelikleri, zgl
A .J . G r e i m a s , S e m io liq u e et sciences socules, s . 1 7 5 , 1 7 6 .
* !. C o u r t s , In tro d u c tio n it la s im io tiq u e n a r ra tiv e e t d iscu rsive, s. 33.

127
ilevleri ne olursa olsun, insan evreninde yer alan
her nesnenin, her olgunun ayn zamanda bir gster
ge nitelii tadn, bir gstergeler dizgesine katl
dn kantlar. Bu bakmdan, Greimasla birlikte,
gstergebilimin sorununun insan iin dnyann ve
insann anlam sorunu olduunu kesinlem ek yanl
olmaz.20
Ama insan evreni hem dilsel, hem dild gster
ge dizgeleriyle dolup tatna, bir yandan doal dil
lerin kendileri, bir yandan din dili, hukuk dili, poli
tika dili, yazn dili, bilim dili, vb. gibi, doal diller
iinde gereklemekle birlikte, birer zerk dizge ni
telii tayan sylem trleri, bir yandan alma,
oyun, bildiriim, vb. srecinde insan bedeninin de
vinimleri, bir yandan tiyatro, sinema, resim, foto
raf, vb. gibi kurm a gsterge dizgeleri, ileyilerinde
birok benzer zellik sunm alarna, benzer yaklam
larla ele alnabilmelerine karn, ister istemez bir
ok zgl nitelikler tadklarna, dolaysyla nemli
bilgi birikimleri gerektirdiklerine gre, bu usuz bu
caksz alanlarn hepsini birden kucaklam ak kolay
kolay gerekletirilemeyecek bir dtr. Bu neden
le, yapsal dilbilimle halkbilim ve sylenbilim ince
lemelerini rnek alp onlardan yola kan Greimas
gstergebilim hem anlam lam a zerine genel bir
dnce, hem de anlaml nesneleri zmleme yo
lunda bir yntemler btn olmaya ynelmitir.
Baka bir deyile, her eyden nce genel nitelikte
bir anlam lama kuram, bir tr stbilim olmaktr bu
gstergebilimin amac, hi deilse insan bilimleri
dzleminde, felsefenin uzun sre gz dikip de hi
bir zaman eriemedii yeri almak, bilimsellikten
uzaklap kuralcla dmeden, insan bilimlerinin
* B. Vardar, 'E n lre tie n avec A.J. G re im a s', D ilbilim /.. s. 27.

128
bak alarm yenilem ek, bu yolda yntemsel ne
rilerde bulunm ak, yorumlama rnekleri sunm ak
tr.28
Bilim dilini, hukuk dilini incelerken, gnm
zn nde gelen aratrm aclarnn bilimsel sylem
leri zerinde kendi yntem inin olanaklarn dener
ken, Greimas gstergebiliminin bu ilevini gerek
letirmek, anlamlama aratrm alarnn erimini, t r
lerini, bilimsellik koullarn belirlemek ister. zgl
gsterge dizgelerinin her biri ayr bir uzm anlk ge
rektirdiine gre, bunlarn genel anlamlama kura
mna balanan, grece zerk birer bilim dalnn nes
nelerini oluturm alar doal. Ama Greimas, daha Se-
mantique stncturale'den balayarak, kuram la uy
gulamay birlikte gtrr, bir yandan genel bir an
lamlama kuram gelitirmeye alrken, bir yandan
da kuram n ve ierdii yntemin insan bilimlerinin
deiik dallarnda salayabilecei olanaklar arat
rr, deiik sylem trleri, zellikle de yaznsal sy
lem konusunda ilgin betimleme ve zmleme r
nekleri sunar. Bu kuram n ve getirdii uygulamala
rn gittike genileyen bir aratrmac topluluunca
benimsendiim grrz. nk bu abalar yalnzca
ilgin olmakla kalmaz, ayn zamanda Saussuren
ngrd gstergebilimin en ileri, en tutarl ve en
verimli aamasn oluturur.
Bu nedenle, deiik gstergebilim araylarnn
ayrntlarna girm ek yerine, Greimas gstergebili-
tninin ana izgilerini belirlemeye alacaz bura
da; Greimas gstergebilimi, en azndan balangta,
en fazla etkinlii yaznsal rnler zerinde gsterdi
i iin de daha ok yaznsal gstergebilim alam nda
* B. Vardar, 'G stergebilim . B arthes ve Gstergebilim lkeleri, K. Barthes, Gs-
tergetilim ilkeleri, s. XVI.

Yapsalclk 129/9
kalmaya, rneklerimizi bu alandan vermeye ala
caz. Ama, gstergebilimin nesnesi her eyden n
ce anlam olduuna gre, ie nce anlam n ne oldu
unu belirlemekle balamak gerekir.
Greimasa gre, evrenin bize gre bir biim, bir
anlam kazanabilmesi iin onda birtakm farkllklar
alglamamz gerekir. Farkllklar alglamaksa,
1) en azndan iki nesne-terimi bir arada var olan
nesneler olarak kavramak,
2) terim ler (ya da nesneler) arasndaki banty
kavramaksa, bunlar u ya da bu biimde birbirine
balamak demektir.
Yap kavramnn ilk tanm bylece kar ortaya:
iki terim in ve bu iki terim arasnda bir bantnn
varl. B unun dolaysz sonucu olarak,
1) bir nesne-terim in tek bana bir anlam ta
madn,
2) anlamn her zaman bir banty varsaydn,
dolaysyla anlam n zorunlu koulunun terim ler ara
snda bir bant bulunm as olduunu kesinleyebili-
riz.
Bu saptam alar bizi u gzlemlere getirir:
1) iki nesne-terim in birlikte kavranabilmesi iin
bir ortak yanlar, yani bir benzerlikleri ya da zde
likleri bulunmas,
2) iki nesne-terim in birbirinden ayrlabilmesi
iin de u ya da bu biimde, u ya bu ynden birbir
lerinden farkl olmalar gerekir.27
Ksacas, ayrp seebilmenin temel koulu nes
neler arasnda bir kartlk ya da zdelik bants
bulunmasdr. Bu bantlar iki dzlemde eklem le
nir: gsteren ve gsterilen dzlemlerinde. Gstereni,
anlamn alglama dzeyinde belirmesini salayan
" A.J. Greimas. Sema?rtique structurale, s. 19.

130
eler ya da e topluluklar oluturur; gsterileniy
se, gsterenin kapsad ve ortaya kmalarn sala
d anlam ya da anlamlar. Bu iki e karlkl bir
bant iindedir her zaman: gsterenin varl bir
gsterilen, gsterilenin varl bir gsteren ierir.
Bununla birlikte, anlam kendisini ortaya karan
gsterenin trne ya da niteliine bal deildir.
Gerekten de, kendi dilimizde oluturulm u bir y
ky, bir dnce yazsn birok dile aktarabiliyor-
sak, bir olguyu szle de, devinimlerle de, resimle de
anlatabiliyorsak, anlam kendisini ortaya karan
szceyle zdelemedii, ondan nce var olduu
iindir. Bu bakmdan, anlam a ulaabilmek iin onun
belirim dzlem ini, rnein kendisini biimlendiren
sylemi amak, bu dzlemi en son zmleme nes
nesi olarak deil, Hjelmslevin kuram uyannca, her
biri bir biim ve bir tz ieren iki dzlem: anlatm ve
ierik dzlemleri biiminde ele alm ak gerekir. Bu
dzlemler dilsel anlam lam ada yle eklemlenir:

derin dzey: sesbirimcikler

yzeysel dzey: sesbilimler

belirim dzlemi szlkbirimler

yzeysel dzey: gstergebirimler


erik dzlemi
derin dzey: gstergebirimcikler

131
Anlatm dzlem inin derin ve yzeysel yanlarn
oluturan sesbirim cik ve sesbilim lerin nasl eklem
lendiklerini dilbilim blm nde grmtk. erik
dzlemine gelince, yukardaki izgede de grld
gibi, bu dzlemin tem el birimlerini gstergebi-
rim cik ve gstergebirimler oluturur. Hi kukusuz,
bu dzlemde birim lerden sz etm ek anlamsal ieri
in de birimlere ayrlabileceini, yani anlamsal e
lerin de sessel eler gibi ve sesse! elere kout ola
rak zmlenebileceklerini varsaymak anlam na
gelir. Yaplan da budur. Bu dzeyde, temel birim
gstergebirimciktir. Gstergebirimcik en kk an
lam esi olarak tanm lanr ve ilevini baka eler
den farkl olmasyla gerekletirir; bir baka deyi
le, zerk bir e deildir, varln ancak baka e
lerle kurduu bantlardan alr. Bu nedenle, baka
elere gre, en azndan bir ortak, bir de ayr zelli
i bulunmas gerekir. rnein,

kz ve olan

szlkbirimlerini karlatracak olursak, insanlk


ve kklk gibi iki ortak gstergebirimcikle dii
lik ve erkeklik gibi birbirine kart iki gstergebi
rimcik ierdiklerini grrz. Herhangi bir szl
gzden geirecek olursak, kimi szlkbirimlerin
pek ok gstergebirimcik ierdiini kolaylkla sap
tayabiliriz. rnein dz ayak, drt ayak, ayak ii,
ayak st, ayak ba, ayak ucu, ayak alt, ayak
topu, ayak oyunu, ayak basm ak, ayak ekm ek,
ayak direm ek, vb. kullanm larnn her birinde
ayak szlkbiriminin birbirinden olduka farkl
gstergebirimciklerden olutuunu sylemek bile
gerekmez. Bu deiiklikleri her zaman szlkbirim-
132
lerin yer ald balam belirler.
Bu bakmdan, Greimas rnein ba szlkbiri-
minde saptayabileceimiz usallk, kresellik, vb.
gibi gstergebirimcikleri ekirdek gsiergebirimcik,
en az iki szlkbirimin bir araya gelmesiyle, bala
ma gre belirlenen gstergebirimcikleriyse, balam-
sal gstergebirimcik diye adlandrr. Balamsal gs
tergebirimcikleri n yinelenmesi iinde yer aldkla
r btnn (rnein bir metnin) yerdeliini ya da
yerdeliklerini, gstergebirimciklerin ortak bir dz
lem zerinde dalm olarak tanmlayabileceimiz
yerdelikse, sz konusu btnn ift anlamllktan
kurtarlarak badakla kavuturulm asn salar.
Greimasn syledii gibi,

kpek havlyor
beki havlyor

trnden balamlarn yerdelikleri kolaylkla belir


lenebilir; buna karlk,

beki kpei havlyor

trnden bir balam insan gstergebirimciini de,


hayvan gstergebirimciini de ierebileceine g
re, yani havlayan (baran) bir insan da, bir kpek
de olabileceine gre, yerdelii belirlemek zorlar;
belirleyimin kesin bir biimde yaplabilmesi iin,
ayn birim in daha byk bir btn iindeki kulla
nmlarnn deerlendirilmesi gerekir. Bu bakmdan,
kimi m etinler birka yerdelik birden ierse bile,
herhangi bir m etnin tutarllk ve btnlk kazan
masn salayan eyin yerdelik olduu kesindir.
Ama, hem en belirtm ek gerekir ki, bunlar ele alnan
133
btnn ikin (ya da derin) dzeyinde yer alr. Y
zeysel dzeyde ekirdek gstergebirimciin ba-
lamsal gstergebirimciklerle birlemesiyse, gster-
gebirim diye adlandrlan anlam birimlerini olutu
rur. rnein, Bernanosun imgesel evreninde, ayn
lk ve d gstergebirimciklerinin devinimsiz-
lik gstergebirimini, deiim ve ykselim gster-
gebirim ciklerininse, devinim gstergebirim ini
oluturduklar, bylece gstergebirim lerin birer
gstergebirimcik dem eti olarak tanmlanabilecei
sylenebilir.
Ama gerek gstergebirimciklerin, gerekse gs
tergebirim lerin karmza dorudan doruya dilin
belirim dzleminde, yani birer szlkbirim ya da
szlkbirim demeti biiminde kmadklarn syle
mek bile gerekmez. rnein ykselim gstergebi-
rimcii um ak, havalanm ak, trm anm ak, kanat
am ak, doruklarda dolam ak, vb. gibi birok sz-
lkbirim de ya da szlkbirim topluluunda yer ala
bilir. Grld gibi, herhangi bir yapsal btnde
dolaysz bir biimde kavrayabileceimiz birim ler
deildir bunlar, ancak belirli ilemler sonunda, yani
dolayl bir biimde ortaya karlabilirler. Ama belir
li ilem ler sonunda ortaya kanlabilm eleri bile, dil
bilimcilerin anlattm dzleminde baaryla uygula
dklar yntemlerin ierik dzleminde de uygulana
bileceini, sesbilimde sesbilim lerle sesbirimcikle-
rin deitirim ilemiyle belirlenebildii gibi, benzer
bir ileme bavurularak gstergebilimde de gster-
gebirimlerle gstergebirimciklerin belirlenebilece
ini sezdirir bize.28
alacak bir yan da yoktur bunun: az sayda
sesbirimcikle sonsuz sayda szlkbirim elde edile
A.y., s. 110.

134
bildii gibi, az sayda gstergebirimcikle de ok sa
yda gstergebirim retilebildiini deneyimlerimiz
le bildiimize gre, szlkbirimlerden gstergebi-
rimlere, gstergebirim lerden gstergebirimciklere
doru inerek, belirli bir yerdelik dzleminde, snr
lar kolaylkla belirlenebilecek temel elere erie
biliriz. rnein, belli bir yaptta ya da yaptlar dem e
tinde belli bir szlkbirimi tanm layan belgelerin
dkmn yaptktan sonra, elde ettiimiz belgele-
ri deitirim ilem inden geirerek tutarl bir indir-
geyim edimi gerekletirebiliriz.29
Ne var ki, daha nce de vurguladmz gibi,
nesneler ancak belirli zellikleriyle tannabildikleri-
ne, bu zellikler de ancak kendileriyle baka nesne
ler, dolaysyla baka nesnelerin zellikleri arasnda
saptanan farkllk ve benzerlikler yoluyla kavrana-
bildiine gre, bir btnn anlam na ulam ak iin
onun anlamsal elerini belirli birimlere ayrmak
yetmez. Bu elerin karlkl bantlarndan olu
an yapy, birim lerin oluturduu dzeni ya da r-
genlenimi ortaya koyabilmek gerekir bunun iin.
Anlamsal yaplarn bu rgenlenimi iki ayr dzlem
de, iki ayr biimde kar karmza:
1) ikin ve derin dzeyde eklem lenen temel r-
genlenim;
2) ieriin belirim dzeyinde yer alan yzeysel
rgenlenim.

Greimas bu konuda bizim almamz bm ek gstererek yle der: 'T. Ycel'in


L'lmaginatre de B em anos adl incelemesi bize liim szlkbirim ini belirleyen,
dolaysyla onunla uzlaabilir olan belgelerin m etinler okunduka abucak in
dirgendiini ve dkm nn ksa srede kesinlikle kapandn gsterm ektedir."
S4maitiqite stm ctuvale, s. 92.93)

135
3. GSTERGEBLMSEL DRTGEN

Anlam lam am n temel yaps olarak da niteleye


bileceimiz temel rgenlenim mantksal-anlambi-
limsel kkenli t r bantyla tem ellendirilen bir
rneke oluturur: gstergebilimsel drtgen. Gster-
gebilimcilerin sk sk tartm a konusu ettikleri bu
rnekenin eklem lenim ii G reim asa dayanarak
yle aklayabiliriz:30 herhangi bir gstergebilimsel
dizge olarak niteleyebileceimiz A anlam bir an-
lambilimsel eksen (yani iki terim arasnda kurulan,
ama mantksal zellii belirsiz kalan bir bant) ola
rak ele alnrsa, bu terim kesin bir biimde anlam
yokluu olarak nitelenen A terim inin kart olarak
belirir; te yandan, ieriin tz de diyebileceimiz
bu A anlam ekseninin ieriin biimi dzeyinde,

a l< >a2

biiminde iki kart gstergebirimcik olarak eklem


lendii benimsenirse, bu iki gstergebirimcik de
kendileriyle elikin durum da olan iki terim in var
ln belirler:

a l < .....................................>a2

A .J . G r e m a s , J . C o u r t s , S em iotique. D ic t o n m r e raiso n e de la theorie du


langage. s. 2 9 ,3 3 .

136
Bu durum da, A terim inin ayrm ve badam
bantlar olarak niteleyebileceimiz iftil bir ba
ntyla a l ve a2 terim lerini bir araya getiren karm a
k bir gstergebrimcik olduu gz nne alnrsa,
anlam lamann temel yaps yle bir izgeyle gste
rilebilir:

Burada,

<....................... > : kartlk


<------------------> : gelikinlik
<------------------> : ierim ya da btnleyim

bantsn gstermektedir. Bu bantlar konusun


da ksaca bilgi verm ek gerekirse, kartlk bants
yaam/lm, erkek/dii, bulmak/yitirmek, vb. gibi
ayn anlambilimsel eksen zerinde yer alan ve zo
runlu olarak birbirini varsayan iki kart terim ara
snda; gelikinlik bants yaama/yaamama, yitir
me/yitirmeme, vb. gibi uzlamaz terim ler arasnda;
ierim ya da btnleyicilik bants da olaslk/be
lirsizlik, av/sava, vb. gibi ayn dzlem zerinde yer
alan terim ler arasnda kurulur. Bylece, rnein

137
yaam lm

biiminde bir gstergebilimsel drtgen oluturacak


olursak, burada
al - a2 kartlar ekseni,
a2 - al altkartlar ekseni
a l - a l ile a2 - a2 elikinler ekseni
a l - a2 ile a2 - a l btnleyiciler ekseni
olarak tanmlanabilir.31
Hi kukusuz, Greimasn kuramn ve bu kura
mn uygulamada salad sonulan yakndan tan
mayanlar gstergebilimsel drtgeni, eksenlerini ve
terimlerini fazla soyut, fazla kank bulabilir, bylesi-
ne soyut ve kuru bir izgenin bizi ok uzaklara gtr
meyeceini dnebilirler. Dorusunu sylemek ge
rekirse, byle dnenler de az deildir. Gerek bu-
dunbilimcilerin, gerekse gstergebilimcilerin her e
yi somut ieriinden boaltp alabildiine indirgeye
rek hibir ey anlatmayan, hibir eyi aklamayan
soyut bir genellie ulatklar ok sylenmitir. Ne
var ki, belirli anlamsal btnlere uygulandka, gs
tergebilimsel drtgenin konuya yabanc olanlan r
kten bu soyut grntden synlarak elle tutulur bir
somutluk kazand, dolaysyla eklemlenimlerinin
G reim as a l- a2 eksenim i olum lu izge, a2-a2 eksenini olum suz izge, al-a2 ek
senini olumlu gsterim , a2-al eksenini de olum suz gsterim diye adlandrr.

138
kolaylkla izlenebilecek bir nitelik sunduu grlr.
te yandan, bir anlam evreni tek bir gstergebilimsel
drtgenle deil, birbirinden treyen ve birbirini
btnleyen bir dizi gstergebilim sel drtgenle
zmlenir genellikle, bu da karmak anlam evren
lerinin hibir ey anlatmayacak lde genel ve soyut
birka terime indirgendii savn kesinlikle rtr.
Gerekten de, gstergebilimsel drtgenin drt
terim inin herhangi birinden yola klarak (terimin
kart ve eliii belirlenerek) br terim kolay
lkla elde edilebilecei gibi, her terim bir anlamsal
eksen biiminde ele alnarak baka anlamsal yapla
ra varlabilir. B unun sonucu olarak, gstergebilim
sel anlam zmlemesi, zelden genele, genelden
zele, btnden paraya, paradan btne doru,
srekli bir alm biiminde eklemlenir. rnein,
toplumlarm cinsel iliki rnekesi, Levi-Straussun
getirdii doa/ekin kartlna kout olarak, yle
izgeletirilebilir:32

BENM SENM LKLER DILANM I LKLER


(ekin) (doa)
evlilik ilikileri aykr ilikiler
(yasaklanan)

C$

c2
olaan ilikiler evlilik d ilikiler
(yasaklanm ayan) (buyurulm ayan)

*A .J. Gremas, Du Sens, s. 143.

139
Algirdas Julien Greimas ve Franois Rastier, ge
leneksel Fransz toplum u gz nne alnnca, bu r-
nekenin terim lerinin yle belirlenebileceini sy
ler:

cl : kar koca ball,


c2 : akrabayla cinsel iliki, ecinsellik,
c2 : erkein eini aldatmas,
cl : kadnn eini aldatmas.
Hi kukusuz, yazarlarn kendilerinin de syle
dikleri gibi, bu m ekenin terim lerinin nesnel bir
ierii yoktur; nk rnein ecinsellik kimi yer
lerde (rnein ngilterede) yasaklanm, kimi yer
lerde (rnein Bororolarda) yasaklanmamtr; bu
nunla birlikte, son yllarda kimi Bat lkelerinde
balatlan uygulamalar gz nne alnmayacak olur
sa, her zaman evlilik ilikilerinin dnda kalr. Ne
olursa olsun, sz konusu ilikiler deiik alanlara
gre deerlendirilerek alann anlamsal eklemlenim-
lerinin sonuna dek gidilebilir. rnein ekonomik
deerler dizgesi de cinsel ilikileri dzenleyen bir
toplumsal dizgedir; bu dizge iinde, yararm buyu-
rumlra, zararn yasaklam alara dayand dn
lrse, yle bir gstergebilimsel drtgen oluturula
bilir:33

A y ., s. 144.

140
BENM SENM LKLER DILANM I LKLER
yararl cin sel ilik iler zararl cinsel ilikiler
(buyurulan) (yasaklanan)

el

e2<
zararl olm ayan yararl olm ayan
cinsel ilikiler cin sel ilikiler
(yasaklanm ayan) (buyurulm ayan)

Drahoma, eyiz, balk, vb. gibi mal deiimleri


ni ancak toplumca benim senm i olan cinsel ilikiler
saladna gre, ekonomik deerler dizgesiyle top
lumsal deerler dizgesi arasnda tutarl bir bant
kurulabilir ve iki dizgenin terim leri arasnda en
azndan sekiz bant olasl dnlebilir; byle-
ce,

a) evlilik ilikileri asndan,


cl ~ e l : yararl,
cl cr e2 : zararl,
cl cr el : yararsz,
cl ~ e2 : zararsz,

b) evlilik d ilikiler asndan,


c l = e l : yararl,
c l ~ e2 : zararl,
c l ~ el : yararsz,
c l ~ e2 : zararsz

141
trnden bir deerlendirme yaplabilir. te yandan,
cinsel ilikiler dizgesiyle kiisel deerler arasnda
da ayn trden bir bant kurularak yle bir gster-
gebilimsel drtgene varlabilir:

KLK KLK OLMAYAN


(ben im sen m i ili k ile r ) (dlanm ilikiler)
istenen cinsel ilikiler korkulan cinsel ilikiler
(buyurulan) (yasaklanan

korkulmayan istenm eyen


cin sel ilikiler cin sel ilikiler
(yasaklanm ayan-) (buyurulm ayan)

Burada da, cl ve cl terim lerinin k terimiyle ba


datrlmas sonucu, sekizolasl bant elde edilebi
lir. Ayn terim lerin c2 ve c2 terimleriyle badatrl
mas gene sekiz olasl bantya yol aar. Bylece,

a) yasaklanan ilikiler asndan,


c2 -er k : istenen,
c2 ~ k2 : korkulan
c2 cr k : istenmeyen
c 2 ~ k 2 : korkulmayan,

142
b) yasaklanm ayan ilikiler asndan,
c2rr k : istenen,
c2 cr k2 : korkulan,
c2 ~ k : istenmeyen,
c2 ~ k2 : korkulmayan

ilikiler olarak deerlendirilebilir. Bu badam lar


dan sonra, toplum sal olarak benimsenen, baka bir
deyile, gerekletirilm elerine izin verilen cinsel
ilikiler gz nne alnnca da cl (benimsenen iliki)
deimez bir terim olarak benimsenip c2nin yeri
bireysel deerlerle doldurulursa, drt ayr evlilik t
rne varlr:34

Badam n biimi Badamn yaps


cl + k (istenen) dengeli
cl + k2 (korkulan) atmal
cl + k (istenmeyen) atmal
cl + k2 (korkulmayan) uzlaabilir

Ayn biimde, c2 deimez bir terim olarak be


nimsenip c lin yeri ekonomik deerlerle dolduru
lursa, drt ayr cinsel iliki trne varlr:

Badam n biimi Badamn yaps


c2 + e l (zararsz) uzlaabilir
c2 + e2 (yararsz) atmak
c2 + e2 (zararl) atmak
c2 + e l (yararl) dengeli

A y ., s. 147.

143
Greimas ile Rastiernin belirttikleri gibi, tm bu
dzenekler rnein bir anlatda kiiler aras bant
larn betim lenm esinde tutarl bir ara olarak kulla
nlabilir. Bu adan baklnca, Balzacn romanlar,
bu arada La Rabouilleuse, bu konuda ilgin rnekler
sunar bize. rnein Rigou babann gen ve gzel
hizmetisiyle ilikileri kendi asndan yasaklanm a
m, istenen ve zararsz ilikilerdir; gen ve gzel
hizmetinin ayn kiiyle ilikileriyse, benim senm e
mi, korkulan ve yararsz ilikiler. Gene ayn yazar
da, ok sayda kar evlilii rneiyle karlar, ya
ptlarnn yanstt toplumda ekonomik deerlerin
genellikle kiisel deerlerden nce geldiini, kimi
zaman toplumsal deerleri bile geride braktn
grrz.35 Bunlar da gstergebilimsel drtgenimiz
de kolaylkla yerini bulabilir.
Ama, sylemek bile fazla, gstergebilimsel drt
gen yalnzca cinsel ilikilerin ya da kiiler aras ba
ntlarn zmlenmesinde yararlanlan bir yn
temsel ara deildir; herhangi bir dizgenin temel an
lam yapsndan deiik dizgelerin karlkl etkile
imlerine dein tm anlam alanlarnda geerli bir
zmleme arac olarak kullanlabilir. rnein, gene
Balzacm nsanlk gldrsnn derin dzeyine
inildii zaman, kiilerin bedensel ve tinsel yaplar
nn yer/gk kartlna gre kurulm u bir gsterge
bilimsel drtgenle aklanabilecek biimde tem el
lendii grlr:38

A y ., s. 148-152.
* T. Y c e l , f r t s a n lt k G l d r s ' t i d e y izler x bildiriler, s. 61.

144
gk yer
melek insan
(cinsellik yokluu) (cinsellik)

yer olmayan
erdii
X gk olmayan
a n kii
(ift cinslilik) (erdenlik)

lk rnekte olduu gibi burada da bu temel ya


pdan yola klarak nsanlk gldrsnde yer alan
binlerce kiinin bedensel yaplaryla tinsel yaplan,
bedenleriyle edimleri, evreleri, tutkulan arasnda
ki bantlar ayrntl ve tutarl bir biimde aklanp
betimlenebilir. Bu da, bir kez daha, gstergebilimsel
zmlemenin yalnzca bir indirgeyim ilemi deil,
aamal bir zmleme biimi olduunu gsterir.

kpsak lk 1 4 5 /1 0
4. EYLEYENLER

Kolaylkla grlebilecei gibi, buraya dein gz


den geirdiimiz zmleme yntemi yalnzca ie
rik dzlem inin derin dzeyini, gstergebirimler ara
snda kum lan bantlar, bu bantlarn oluturdu
u dizgeleri kapsam akta. Ne var ki, herhangi bir b
tnce zerinde yaplan bir gstergebilimsel aratr
mada bu btnceyi elden geldiince eksiksiz bir bi
imde aklayabilmek iin yzeysel dzey de ele
alnmaldr. Hi kukusuz, verdiimiz rneklerin de
gsterdii gibi, tem el anlamsal yapy zmlemek
le yetinen bir aratrm a da kendi snrlar iinde bir
btnlk sunabilir. ok rnekleri vardr bunun:
zellikle yaznsal gstergebilim alannda, birok
aratrmac derin dzey zmlemesinden teye git
memi, ele ald yaptn ya da yaptlar btnnn
anlamsal evrenini, izleksel dizgesini belirlemekle
yetinmitir. Buna karlk, birok gstergebilimci de
Proppun at rdan gitmi, aratrm alarn y
zeysel dzey zmlemesiyle snrlayarak yalnzca
bu dzeyde gzlemlenebilecek bant ve ilevleri
incelemitir. B ununla birlikte, iki dzey bir yere de
in birbirinden bamsz olarak ele almabilse bile,
birbirinden bamsz deildir; tam tersine, birbirini
btnler.37
Yapsalcln biim cilikten ayrld ve onu at noktalardan biri de budur:
biimcilik anlam la biimin birbirinden ayrlabileceini varsayar, yapsalclksa
ikisinin ayn zden olduunu.

146
Greimas gstergebiliminde, daha ok yzeysel
dzeyde yer alan gstergebilimsel rgenlenim bir
eyleyensel rneke olarak deerlendirilir. Bilindii
gibi, ilk kez Fransz dilbilimci Lucien Tesnierein
kulland eyleyen terim i bir szcede eylemin be
lirttii olua etken ya da edilgen biimde katlan
varlk ya da nesne olarak tanmlanr.38 Gstergebi-
limde de buna yakn bir anlamda, szcenin belirim
dzleminde yer alan kii kavram nn karl ola
rak kullanlr. Ne var ki, Tesnierein kuram nda ol
duu gibi Greimasn kuram nda da varlk ya da
nesnenin gerekletirdii eylem nemli olduun
dan, eyleyen kavram kii kavram ndan ok daha
kapsamldr: insan da olabilir, nesne de, tekil de ola
bilir, oul da, som ut da olabilir, soyut da. te yan
dan, gene eylemin ya da ilevin nde gelmesi nede
niyle, belirim dzlem inde tek bir varlk ya da nesne
olarak tanm lanan bu e ierik dzleminde birka
eyleyen ilevini birden yklenebilir, bir baka deyi
le,'ayn zamanda birka eyleyenin karl olabilir.
Bunun sonucu olarak, eyleyeni bir varlktan ok, be
lirli bir bantnn esi olarak tanm lam ak gere
kir.39
Bilindii gibi, Propp, Rus halk masallarnda
otuz bir ilev saptayp kiilerin bu ilevlere gre, ey
lem alanlaryla tanm landklarn kesinledikten son
ra, sz konusu masallar yedi t r kii ieren bir an
lat olarak tanmlar.40 Fransz yazar Etienne Souriau
da, Les 200 000 situations dramatiques adl yaptn
da, benzer bir tutum izleyerek tm oyunlarn alt
oyunsal ilevle tanmland sonucuna varr. Bu
* B. Vardar, Dilbilim, ve dilbilgisi terim leri szl, s. 80
* A, Ubersfeld, Lire Xe Ih&tre, s. 79.
10 Bkz. V. Propp, Morphologie d conte popdaire nsse.

147
dzlemde geni lde Propptan esinlenmi olan
Greimassa, sorunu ncelikle eyleyen sorunu olarak
ele alr ve Proppla Souriaunun elde ettikleri sonu
lan gelitirerek aadaki eyleyensel mekeyi olu
turur:

gnderici-------------n e sn e -------- alc

destekleyici zne-*-----------engelleyici

Bu rnekedeki eyleyenlerle eylem alanlan ko


nusunda ksaca bilgi verm ek gerekirse, Daniel ve
Aline Pattem izledii yoldan giderek tm elerini
eylem eksenine gre deerlendirip aklayabili
riz:'11
1. letiim ekseni (gnderici-nesne-alc) tm ile
tim, aktanm ve alm olgularnn gerekletii dz
lemdir. Bu eksende gndericinin ilevi baka bir ki
i ya da nesneye: alcya bir ey iletmek ya da onun
hangi nesneye gereksinim i olduunu belirlemektir.
Nesneyse bu eksende gndericinin ilettii ya da
alcnn yoksun bulunduu ey olarak tanmlanr.
rnein masallarmzda dervi ou kez gnderici
ilevini yklenir.
2. steyim ekseni (zne-nesne) istekten kaynak
lanan edimlerin eksenidir. Burada zne, iletimin
kayna kendisi olmamakla birlikte, gerekletirdii
deiik eylemlerle nndeki tm engelleri aarak
nesnenin alcya ulam asn salar. Bu iletimin ger
ekleebilmesi iin onun ie karmas zorunludur.
rnein masallarmzda ou kez ehzade zne, bu-
Ai D. ve A. Patte, Pour ne exegese s tru c tu ra le , s.C6, 67.

148
lup evlenm ek istedii kz da nesne olarak tanmlanr.
3. Edim ekseni (destekleyici-zne-engelleyici)
znenin isteyimden gerekletirim e getii, yani ey
lemini gerekletirm ek iin gerekli gle donand
dzlemdir. Bu gc kendisine kimi kez bir kii, ki
mi kez bir nesne, kimi kez bir nitelik, kimi kez bir
bilgi olarak tanm lanan ya da bunlarn hepsini bir
den ieren destekleyici salar. Engelleyici de ayn bi
imde bir kii, bir nitelik, bir bilgi olabilir ya da bun
larn hepsini birden ierebilir; temel zellii zne
nin iini gletiren olumsuz bir g olmasdr. r
nein m asallarda peri, dervi ya da yolu gle dn
tren ayna destekleyici, cadysa engelleyici olarak
nitelenebilir; bu arada znenin erimeye alt
sevgili ona kar direnince hem nesne, hem engelle
yici, onun istei dorultusunda davrannca da hem
nesne, hem destekleyici olarak belirir.
Ama eyleyensel rneke yalnzca belirli kiileri
belirli ilevlerle donatarak belirli olaylar anlatan an
latlarda kmaz karmza; eyleyensel rneke de,
tpk gstergebilimsel drtgen gibi, her trl anlam
sal btnde yerini bulur. rnein marks dng-
nn yle bir eyleyen dzeni ierdii sylenebilir:42

zne ..........................................nsan
N esn e ..........................................Snfsz toplum
Gnderici ................................. Tarih
A lc ........................................... nsanlk
Engelleyici ............................... Kenter snf
Destekleyici ............................. i snf

Ne var ki, Propptan beri bilindii gibi, eyleyen


sel rneke her zaman tm eleriyle birden belir-
A.J. Greimas, Sem anttqu* structural*, s. 181.

149
mez: kimi durum larda alt eyleyenin altsn da kar
mzda buluruz, kimi durum larda yalnzca birka
n. Tek bir e iki eyleyensel ilevi birden ykle-
nebildiine, rnein ayn zamanda hem gnderici,
hem alc olabildiine gre, yadrganacak bir yan
yoktur bunun. Ama, daha nce de belirttiimiz gibi,
eyleyenin etken ya da edilgen bir biimde eylemin
belirttii olua katlan e olarak tanmland gz
nne alnnca, eyleyensel bir dzenekten sz edile
bilmesi iin, en azndan iki tem el eyleyenin, yani bir
zneyle bir nesnenin varlnn zorunlu olduunu
kesinlemek gerekir.43 te yandan, zneyle nesne
arasndaki bamt bir eylemi ierdiine gre, bu ba
ntnn bir edim olgusu olarak tanmlayabilecei
miz bir temel yap, baka bir deyile bir temel szce
oluturduu sylenebilir.
Temel szce, gstergebilimsel bir kavram olarak
dilbilim dzeyini am akla birlikte, dilbilimdeki en
kk dizimsel yapnn, bir zneyle bir yklemden
oluan temel tm cenin ierik dzlem indeki karl
olarak deerlendirilebilir:44 onun gibi dizimsel bir
yap oluturur ve onunkilere kout bantlar ierir.
Ne olursa olsun, bu yap iinde, zneyle nesnenin
karlkl konumlarna gre, iki t r tem el szce bu
lunduu sylenebilir: durum szcesi ve edim szcesi.
Bu szce trlerinin zelliklerini Greimasm verdii
bir rnekle aklamak gerekirse,49 her ikisi de git
m ek szlkbirimi evresinde oluturulan

Hi kukusuz, bunlardan birinin varl yalnzca ikin bir varlk olabilir.


** T m ce bir szn zm lenm esiyle elde edilen b ir birimdir, szce ise bu trl
bir ilem den nce beliren bir b tndr'. (B. Vardar, Dilbilim ve dilbilgisi tertnt-
leri szlr s. 133)
40 A.J. Greimas, S cw antique slructurale, s. 122.

150
Bu giysi ona iy i gidiyor
Bu ocuk okula gidiyor

szcelerinin birincisi bir durumu, kincisiyse bir edi


mi dile getirir: birincisinde bir nitelik, dolaysyla
bir duraanlk sz konusudur, kincisindeyse bir ey
lem, dolaysyla bir devingenlik. Bir durum bir ba
lam ya da bir ayrm la, yani bir nesnenin belli bir
zellii tam as ya da tamamas, bir kiinin bir
nesneyi elinde bulundurm as ya da bulundurm am a
syla tanm lanabileceine gre, iki trl durum sz
cesi bulunduu sylenebilir: balamsal durum sz
cesi ve aynm sal durum szcesi. Edim szcesi, be
lirli bir eylem yoluyla, bu durum larda bir dn
m, yani balam durum undan ayrm durum una
ya da ayrm durum undan balam durum una ge
ii ieren bir szce olarak tanm lanr bu durum da.
Bu tanm da anlat kavram nn tanm na getirir bizi.
Gerekten de, anlat, yaznsal armlar bir
yana braklarak, olup biten bir ey biiminde d
nlrse, yeni bir durum yaratm olarak deerlen
dirilen edim bir anlat tanm olarak benimsenebi-
lir.46Buna gre, bir durum dnm yle sonulanan
her sre bir anlat olarak nitelenir. Ama, sylemek
bile fazla, alabildiine yalnlatrlm, en kk bo
yutlarna indirgenm i bir anlat sz konusudur bu
rada. Bunun sonucu olarak, bize bir olay ya da d
nceyi anlatan bir konum a ya da bir yazda bir de
il, birok anlatnn yer ald, sz konusu konum a
ya da yaznnsa, bu yaln anlatlarn birbirleriyle bir-
leerek oluturduklar bir btn olduu sylenebi
lir. Bu btn, z gerei, kendisini oluturan yaln
" A.J. Greimas, 'Les acquis et les projets', J. C ourtis, Introduction d la semioli-
narrative et discursive, s. 14,

151
anlatlardan farkl bir yap olarak kar karmza.
Ayrmn daha iyi belirlenebilmesi iin, btn geni
anlat, her biri bir yaln anlat olan elerini de dar
anlat olarak adlandrabiliriz.47
Greimas gstergebiliminde, bir durum szcesiy
le onu ynlendiren edim szcesinden oluan dar an
latnn yaps anlat izlencesi olarak adlandrlr ve
bir birim olarak benimsenir. Daha geni btnlerin
zmlenmesinde nemli bir ilevi bulunan bu yap
u iki biimde eklemlenir:

1) A = fl -> (02 n N)]


2) A = [02 -> (02 u N)]

Burada kullandmz deiik belirtkeleri yle


adlandrabiliriz:

Al anlat izlencesi
l edim znesi
02 durum znesi
N nesne
[] edim szcesi
O durum szcesi
edim ilevi ya da dnm
r> balam
u ayrm

Bu adlandrm adan sonra kolaylkla anlalabile


cei gibi, anlat izlencesi, herhangi bir znece (l)
gerekletirilen ve herhangi bir zneyi (02) etkile
yen bir durum deiimi olarak yorumlanabilir.48 Ge
ne kolaylkla anlalabilecei gibi, anlat izlencesi
yaln bir szdizimsel birimdir. Bu szdizimsel birim
" Greim as bu kavram lar iin macro-r&cil ve m icro-rfctt terim lerini kullanr.
A J. Greimas, J. Courtfe, A. g. y., s. 297.

152
iinde yer alan eyleyenler (edim znesi, durum z
nesi ve nesne) ilevleri dnda herhangi bir nitelik
tamadklar iin de herhangi bir anlat kesiti kolay
lkla bir anlat izlencesi biiminde zmlenebilir.49
rnein aadaki

1) Padiah obana kzn verdi;


2) oban karm brakt;
3) ocuk dersini rendi;
4) Korku ona grevlerini unutturdu

tm celerinin her biri ayr bir olguyu dile getirm ek


tedir, ama hepsi de birer anlat izlencesi biiminde
ele alnabilir:

1) A : [l (padiah) >(02 (oban) n N (kz))]


2) A : [l (oban) (02 (oban) N (kan))]
3) A : [l (ocuk) -> (02 (ocuk) n N (ders)) ]
4) A : [l (korku) > (02 (o) u N (grevler))]

Hepsi de ister istemez bir durum deiimi ie


re n bu drt anlat izlencesini yle bir gzden gei
recek olursak, tm anlat izlenceleri iin geerli olan
birtakm genel sonular karabiliriz. Bu sonular
yle sralanabilir:
1. - Birbirinden ok farkl anlat kesitleri, hep
ayn yntemle, ayn yapda bir anlat izlencesi bii
m inde gsterilebildiine gre, sz konusu izlence
kendisini ortaya karan sylemle zdelemiyor de
mektir. Aykr bir yan da yoktur bunun, nk an
lat izlencesi ierik dzlem inde yer alr, sylemse
belirim dzleminde. B unun sonucu olarak, anlat iz
lencesinde her zaman yaln bir biimde gsterilen
bir durum deiim inin sylem dzleminde karm
" A .y ., s. 242.

153
za ok karm ak biimlerde kabileceini, ak da,
ikin de olabileceini belirtm ek gerekir.
2. - Verdiimiz drt rnein drdnn de gs
terdii gibi, balam bir deere erime, bir deeri
edinme, ayrmsa ondan uzaklama, ondan yoksun
kalma biiminde tanmlanr. Ama bu kazanlan ya
da yitirilen deer bir som ut nesne de, bir nitelik de,
istenen ya da kanlan bir durum da olabilir. rne
in sevilen kadnla evlenmek de bir balam bii
midir, belli bir konuda belli bir bilgi edinm ek de.
Bununla birlikte, balam her zaman olumlu, ayr
m her zaman olumsuz bir durum olarak belirmez.
zlencenin yer ald balam belirler bunu. Bu ba
km dan, rnein obann karsndan ayrlm as
olumsuz bir durum olarak da deerlendirilebilir,
olumlu bir durum olarak da.
3. - kinci ve nc rneklerde grld gibi,
bir anlat izlencesinde, biri edim znesi (l), br
durum znesi (02) olmak zere, iki ayr znenin bu
lunmas iki ayr kiinin varln iermez h er za
man, her iki ilevi tek bir varln yklendii ok
olur. Byle durum larda, ayn varln kendi kendini
bir deere kavuturm as ya da ondan yoksun brak
mas sz konusudur; teki durumlardaysa, ayn du
rum deiimini gerekletirm ek zere baka bir
varln araya girmesi. Ama, daha nce de belirttii
miz gibi, eyleyenler ilevleriyle tanm landklarna
gre, hi deilse bu dzlemde kalnd srece, bu
durum hibir biimde bir glk ya da karklk et
keni deildir.
4. - nc ve drdnc rneklere biraz yakn
dan baklrsa, gerek deer nesnelerinin, gerekse an
lat izlencesini tem ellendiren edimlerin her zaman
elle tutulur, gzle grlr nitelikte olmadklar, do
154
laysyla bir deil, iki trl durum deiimi bulun
duu grlr: klgsal ve bilisel. rnein kzm ev
lendirm ek, einden ayrlm ak, dm an yarala
mak klgsal edimlerdir, dersini renm ek, grd
n yorum lam ak ya da susuzluuna inandr-
maksa bilisel edimler. Buna gre, bilisel edim zne
nin herhangi bir nesneyle deil de belirli bir bilgi
nesnesiyle bantsnda deiiklik yaratan bir edim
olarak tanmlanr.50 Ne olursa olsun, verilen rnekle
rin karlatrlm asndan da anlalaca gibi, ou
kez birbirini btnleyen bu iki boyut her yerde
kar karmza: belirdikleri dzleme gre, klgsal ya
da bilisel nesnelerden, klgsal ya da bilisel uzamlar
dan, klgsal ya da bilisel znelerden sz edilebilir.
5. - Balangta verilen drt rnek tek tek ince
lenecek olursa, bir anlat izlencesinde gerek zne
nin, gerek nesnenin durum a gre bir kii de, soyut
ya da somut bir nesne de olabilecei grlr. rne
in birinci ve ikinci izlencelerde nesne birer kii,
nc ve drdnc izlencelerdeyse, birer soyut de
er, olarak belirmektedir. Benzer bir biimde, ilk
izlencede tm zneler birer kiidir, drdnc izlen
cedeyse, edim znesi karmza soyut bir nesne kim
liiyle kmaktadr. Ama nesne de, zne de birer ey
leyen olduuna, eyleyenler de ncelikle ilevleriyle
tanm landklarna gre, bu durum u doal saymak
gerekir. stelik, aratrc asndan ok elverili bir
durum olduu sylenebilir. Gstergebilimsel olma
yan yaznsal aratrm alarda, zmleme genellikle
kiiler zerinde younlat iin, ele alnan btn-
celerin birok yanlarnn ya gzden karld, ya da
nemsiz saylarak konu d brakld yeterince bi
linir. Eyleyenlerin ilevsellii byle bir sakncay
A y ., s. 40.

155
kendiliinden ortadan kaldrr.
Hi kukusuz, her trl zne ya da nesneyi bir
eyleyen, dolaysyla bir ilev olarak ele almann da
birtakm sakncalar ierebilecei, rnein ayn kii
ya da nesneyi iki zneye bldkten sonra, zne nite
liklerini de tek bir ilev ya da durum la deerlendir
m enin onun btnln gzden karmamza yol
aabilecei dnlebilir. Ne var ki, anlat izlencesi
nin en kk, en snrl anlat rneinin: dar anlat
nn karl olduunu, bu nedenle de her eyden
nce bir birim olarak tanm landn unutm am ak
gerekir. Her anlatnn tek bir izlenceye indirgenip
onunla aklanmas sz konusu deildir: kimi anlat
biimlerinin, rnein halk masallarnn, ayn izlen
celeri nemsiz deiikliklerle birka kez yineleme
leri bir yana, geni anlat olarak niteleyebileceimiz
tm anlatlar her anlat izlencesinin kendinden nce
ya da sonra gelen anlat izlencelerine mantksal ba
larla baland, dolaysyla birimlerin birbirlerini
zorunlu kld bir anlat izlenceleri dizisi, yani anla
t izlencesi adn verdiimiz birim lerden daha yk
sek bir dzlemde yer alan, onlar kapsayan ve tan
m gerei bir ilerleme, bir geliim ieren bir btn:
bir anlat izlemi oluturur. Bylece, derin dzeyde
bir temel gstergebilimsel drtgenden yola kla
rak yava yava anlam evreninin tm eklemlenimle-
rine ulald gibi, yzeysel dzeyde de izlenceden
izleme doru yol alndka, anlat tm eklemlenim-
leriyle ele gelmeye balar.51
11 G reim as'n M apassant'nda anlatnn eklenlenim lerine yn veren tem el s
reler olarak tanm lad a y n h m (kimi elerin belirli bir yerdelik dna y an
stlm asn salayan', bunun sonucu olarak da 'bir kesitin izgisellii dna atl
m asna yol aan' ilem; rnein geriye dnmeler, yeni konuya gemeler, vb.) ve
balanm (kesiti yeniden 'szsel sreklilie', yani ana konuya balayan ilem),
d ar anlatdan geni anlatya, dolaysyla izlenceden izleme doru, anlatnn geli
im eklem lenim lerini saptam ada elverili aralar olarak kullanlabilir.

156
Gerekten de, anlat izlencesinden anlat izlemi
ne, baka bir deyile, birimlerden birimlerin olu
turduu btne geildii zaman, blnme ve dal
ma gibi grnen ey btnlk ve belirginlik olur.
rnein zne, belirli bir anlat izlemi zerinde ele
alnnca, ister istemez birbiri ardndan balam ve
ayrm bants kurduu deerlere gre tanm la
nr. Ksacas, artk ne tek bir konum sz konusudur,
ne de tek bir balam: konumu tek bir ilevle, ger
ekletirdii son izlence ya da edindii (ya da yitir
dii) son deerle deil, anlat izlemi boyunca ger
ekletirdii izlencelerin tmyle, varlysa bir du
rum znesi olarak balat deerlerin, var olma bi
imlerinin toplamyla belirlenir.32
Ama anlat izlemi tek bir znenin edim ve du
rumlaryla snrlanmaz hibir zaman: Proppun in
celedii masallarda nasl her kahram ann karsn
da bir hain bulunursa, dnebileceimiz tm an
lat rneklerinde de her znenin karsnda ikin ya
dp ak bir kar-zne yer alr, belirli bir nesneye g
re tanm lanan karlkl bantlarnda, birinin yen
gisi tekinin yenilgisi, birinin bulduu tekinin yi
tirdii olarak belirir. Bylece, ayn anlat birbirine
kart, gene de birbirini btnleyen iki anlat izlemi:
izlem ve kar-izlem biiminde eklemlenir. Bu ek-
lemlenimde gnderici ve alcnn ilevleri yannda,
izlemin sremsel ve uzamsal yerlemleri de, birim
den dizgeye doru, yntemli bir biimde zmlen
dike, anlatnn yaps elle tutulacak durum a gelir.
Kolaylkla anlalaca gibi, birbiriyle kesien,
birbiriyle i ie giren iki kart izlemin, birinin yen
gisi tekinin yenilgisi, birinin kazanc tekinin zara
r olan iki kart znenin varl her trl anlatnn
UA,J. Greimas, J. Courtes, A.g.y.. s. 243, 244.

157
bir karlara, yani bir ekime, bir arpma bii
minde zetlenebileceini gsterir. znenin de, kar-
-znenin de amac bir deer-nesneyi (bir paray,
bir bilgiyi, bir onuru, bir kadm, vb.) korumak ya da
ele geirmek olduuna gre, bu karlam kimi za
m an bir arpma, kimi zaman bir deitirim olarak
kar ortaya. Ama, Proppun nl yaptnn ortaya
koyduu gibi, ister arpma, ister deitirim, ister
sava, ister bar sz konusu olsun, her anlatnn ay
n temel izgeye gre, birbirini izleyen deneyim
biiminde geliip sonuland sylenebilir:
1) yetilendirici deneyim, yani znenin belirli bir
edimi gerekletirebilmesi iin gerekli edinci ka
zanmas, rnein masal kahram annn devi ldr
mesini salayacak niteliklerle donanmas;
2) sonulandnc deneyim, yani znenin izlence
sini gerekletirebilmesi iin gerekli eylemi baar
mas, rnein masal kahram annn devi ldrmesi,
tutsak kz kurtarmas;
3) onurlandrc deneyim, yani znenin baars
nn tannm as, rnein devi ldrp tutsak kz kur
taran masal kahram annn kahram an niteliinin
bakalarnca tannp onaylanmas.
Greimasa gre, bu temel deneyim den oluan
anlat izgesi yalnzca her anlatda karmza kan
bir kalp, yalnzca her anlat kahram annn izledii
bir yol olarak deil, insan eyleminin, insan yaam
nn anlam nn aranmas olarak da yorumlanabilir.53
yle bir dnlecek olursa, rnein girdiimiz
deiik snavlarn, katldmz deiik yarmalarn
yaama katlmamz salayan birer yetilenim bii
mi, sonulandrdmz deiik ilerin bir bakma
A.J. Greimas, Les acquis et les projels', J. Courtes, Introduction i la semtoti-
que n arra tiv e et discursiv, s. 10.

158
kendi kendimizi gerekletirmemiz, bunlarn so
nunda evremizdekilerin gznde yarattmz g
rnm nse, edimlerimizi anlam landran ve kimlii
mizi tem ellendiren ey olduunu syleyebiliriz. Bu
biimde deerlendirilince, anlat izgesi bu izlek
zerinde her trl eitleyime olanak verecek l
de geneldir: daha soyut bir dzeyde ele alnp da iz
lemlere ayrld zaman, ister bilisel olsun, ister kl
gsal, her trl etkinlik biimini yanstmamza ve
yorumlamamza yardm eder.54 Greimasm anlat
kavram nn kapsam m alabildiine genileterek ya
znsal sylemden bilimsel syleme, ekinsel uzamn
kuruluundan sebze orbasnn hazrlanna dein
her eyi bir anlat izgesi erevesinde zmleme
ye ynelmesinin nedeni budur.

A.J. Greimas, J. Courts, A.g.y., s. 245.

159
5. KOULLANDIRIM TRLER

Padiah obana kzn verdi trnden b ir szce


yaln bir anlat izlencesi gibi grnr. Ama yanstt
durum deiim inin klgsal ve bilisel dzlemlerde
gerekletirilmi birok durum deiim inin sonucu
olduunu, dolaysyla baka durum deiimlerini de
ierdiini dnm ek yanl olmaz. Gerekten de,
szcenin Padiah kznn obanla evlenm esini sa
lad anlam na geldii gz nne alnrsa, yanstlan
olayn

oban padiahtan kzn istedi;


Padiahn kz obanla evlenme nerisini be
nimsedi;
Padiah kzn obanla evlendirmeye karar
verdi, vb.

trnden durum deiimlerinin sonucu olduu sy


lenebilir. te yandan, masallarda bir padiah kznn
bir obanla hangi koullar iinde evlendii dn
lrse, bu durum deiimlerinin de

oban lkenin dm anlarn yendi;


oban padiaha verdii sz anm satt;
Padiah kzna obanla evlenm esini syle
m ekten baka kar yol bulamad, vb.
160
trnden durum deiim lerinin gereklem esini
zorunlu kld ileri srlebilir. Bu gzlemler daha
nce verdiimiz izlence rneklerinin hibirinde ak
bir biimde belirmeyen bir geree: znenin nesne
yi dntrebilmesi, yani bir durum deiimi sala
yabilmesi iin nceden birtakm yetilerle donatlm
ya da bu yetileri kendi abalaryla edinmi, gster-
gebilimsel terimiyle bir edin kazanm olmas ge
rektii gereine getirir bizi; her edimin ister iste
mez belirli bir edincin varln ierdiini, ister iste
mez belirli bir edinle koullandn ortaya koyar.
Ksacas, burada bir koullandnm olgusu sz konu
sudur.
Greimas koullandrm znenin yklem ze
rinde gerekletirdii bir deiim olarak tanmlar.
Buna gre, edim ol-durma, edinse bir ol-duran
dr. Birincisi yapm a ve olma yklemleri arasnda
kurulan belirleyici bantnn oluturduu bir yap
ya da olmay koullandran yapm a olarak tanm la
nr;55 kincisi gene yapm a ile olma arasnda kuru
lan bantnn oluturduu bir yapdr; ama, birinci
sinin tersine, yapm ay koullandran olma bii
minde tanmlanr. Bu nedenle, bir yandan iki dz
lem arasnda sk bir ba kurulduunu, br yan
dan, iki tr anlat izlencesi bulunduunu kesinle-
memiz gerekir:
1) gerekletirim ya da edim izlencesi,
2) koullandnm ya da edin izlencesi.
Bu temel koullandrmalara iki koullandnm
ulam daha eklenebilir: yapm ay koullandran
yapma (ettirim koullandnm ) ve olmay koul
landran olma (donluk kodlandnm ). Bunlar-
A.J. Greimas, D Sens II, s. 67-90.

Yapsalclk 161/11
dan birincisinde, yani ettirim koullandrm anda,
koullandran yklem in znesiyle koullandrlan
yklemin znesi kesinlikle birbirinden ayrlr. By-
lece, bir znenin belli bir ii bir baka zneye yap-
trt-mas biiminde gerekleen bir koullandrma,
zgl terimiyle bir eyletim olarak tanmlanr. rne
in kzn evlendirm ek de, bir giysi yaptrm ak da
yaln birer edim olm aktan ok, birer ettirim koul
landrm a, birer eyletim etkinliidir, nk her iki
szce de iki ayn zne ierir, her iki szcede de birin
ci znenin etkinlii dorudan doruya nesneye de
il, bu nesneyi dntrecek, durum deiimine u
ratacak olan ikinci zneye ynelir: birinde kzn ev
lenecek durum a gelmesini, brnde giysiyi yapa
cak kiinin bu ie girimesini salayacak etkinlii
gerekletirmek sz konusudur. Bu bakm dan, ko
ullandran znenin edim inin koullandrlan zne
nin edinci zerinde younlat, bu nedenle de bili-
sel dzlemde yer ald sylenebilir. Greimasa gre,
koullandran zne 02, koullandrlan zne l sim
gesiyle gsterilecek olursa, bu sre yle yanstla-
bilir:56

2nin bilisel edim i 2nin bilisel edim i


i i..
lin edinci lin edim i

klgsal eylem

Eyletim sreci konusunda daha birok ayrntla


ra girilebilir, koullandran zneyle koullandrlan
"A .y., s. 67-90.

162
zne, koullandran yklem le koullandrlan yk
lem arasm da kurulan bantlar deerlendirilerek
trleri ve eklemlenim biimleri belirlenebilir, rne
in koullandran znenin ilevinin koullandrlan
zne gerekletirm e durum unda olduu ilemi (r
nein giysi yapmay) nceden bildii ya da yapabile
cek gte olduu zaman bir ynlendirim, ilemi ger
ekletirme edincinden yoksun bulunduu zaman
bir donatm ya da btnleyim olarak nitelendii
sylenebilir,57 ama bu ksa aklamalar bile etkinli
in kapsam m yeterince gstermektedir.
Doruluk koullandnm m a ya da olmay ko
ullandran olmaya gelince, Greimas bu koullan
dran biimini olma ile (yle ya da yleymi gibi)
grnm e yklem lerinin bantlarna dayal bir
gstergebilimsel drtgen biiminde sunar:

doru

Burada kartlar ekseni, (olmak -> grnmek)


doru olarak nitelenir; altkartlar ekseni (grn
memek -> olmamak) sahtelik, ierme eksenlerin
den birincisi (olmak - grnmek) giz, kincisiyse
(olmamak - grnmek) yalan olarak.
Hi kukusuz, bu dzenleme birtakm eletirile
re de aktr. rnein, ikinci terim olarak grnm e
B k z . T. Y c e l. Ben ve b a k a s ve ' E y l e t i m sreci a d l y a z la r , Y a zn n s n rla n .

163
kullanlnca, olmay koullandran olmadan sz
etm ek zorlar; sahtelik ve yalan terim lerinin ger
ek kartlar olduunu sylemek de zordur; ama
belli kavram ve konular daha iyi belirlememizi sa
layan, esinleyici bir dzenleme karsnda bulundu
umuz da kuku gtrmez.
Daha sonra, bir yandan anlatsal sylem zm
lemelerinden edinilen deneyimlere, bir yandan
Avrupa dilinin (almanca, ngilizce ve franszcann)
betimlemelerine dayanlarak, yapm a ve olmann
daha st nitelikte koullandnm larna geilir. Bu
stkoullandrm da drt terime: istem e, zorunda
olma, yapabilme ve bilm e terim lerine dayandr
lr. Bu terimlerle rnein grevsellik ve zorunluluk
koullandrmalarnn gstergebilimsel drtgenleri
karlr. Bylece, aada grld biimde, g
revsellik koullandrma

yapm ak zorunda yapm am ak zorunda


olm ak olm ak
buyurum yasaklaym

yapm am ak zorunda yapm ak zorunda


olm am ak olm am ak
izinlilik yeleyebilirlik

biiminde, zorunsallk koullandrm a

164
olmak zorunda olmak olmamak zorunda
olmak
gereklilik olanakszlk

olmamak zorunda olmak zorunda


olmamak olmamak
olanakllk rastlantsallk

biiminde sunulur.
Ancak, belirli dillerden yola kld srece, her
zaman yzde yz doyurucu sonulara ulalamaya
can da belirtm ek gerekir. rnein franszcada
birbirinden ayrlr grnen yapa-bilmek (pouvoir-
faire) ve yapm ay-bmek (savoir-faire) iftleri trk-
ede byk lde birbirine karr. Franszcada
inanm ak (croire) eylemi zerine kum lan inan ko-
ullandrm da trkede anlalrlndan ok ey
yitirir. Bunun nedeni franszca croire szcnn
iki ayr anlam iermesi, yani hem inanm ak, hem
sanmak anlam na gelmesi Fransz gstergebilimci-
nin bu kavram a ilikin zmlemelerini aradaki ay
rmn aynm na varmadan gelitirmesidir. Buna kar
lk, dilinin iki ayr szck iermesi nedeniyle, ana
dili trke olan birinin bu ayrm gzden karm as
na olanak yoktur. Bylece, franszcada ok ak olan

olduuna inanmak olmadna inanmak


kesinlik olasszlk

olmadna inanmamak olduuna inanmamak


olaslk belirsizlik

165
biimindeki gstergebilimsel drtgen bizim iin bu
lank kalr, nk olduuna inanm am ak franszca
croire szcnn ikinci anlam (sanm ak) gz n
ne alnarak belirsizlie balanmtr. Oysa bizim di
limizde inanm akla belirsizlii badatrm ak zordur.
Ne olursa olsun, zmlemelerimizde belirli bir
dile ya da belirli bir dil topluluuna gre yaplan bu
ayrmlarn ok yararl olmas bir yana, bunu gster
gebilimsel tasarnn bir zayfl olarak grmemek
gerekir: gstergebilimin gc arl salta deil,
grele, acunsala deil, ekinsele verm esinden ileri
gelir, nk, bir kez daha, gstergebilimin sorunu
insan iin dnyann ve insann anlam sorunudur.

166
V ZNELER VE ZNELLK
ALANLARI

Yapsalclar, zellikle de gstergebilim cileri


yalnzca l nesneler zerinde durup canl znelere
srt evirmekle, kuru bir nesnellik dngsne
saplanp znellii hi gz nne almamakla sula
yanlar ok olmutur. zne ve znellii deerlendir
m ek bir yapt aklamak, ncelikle de bu yaptn ya
ratcsnn aile ve toplum evresini, i ve gnl ili
kilerini incelemekse, dorudur, gstergebilimciler
gerekten ilem ilerdir bu kusuru. Ama sorun ya
zndan bilim diline, sinem a ve tiyatrodan resim ve
yontuya, anlaml insan rnlerinde znenin ve z
nelliin aratrlmasysa, bunu olduka uzun bir s
reden beri, hem de gerekten baarl bir biimde
yaptklarn sylemek gerekir. Greimas, daha Sernio-
tique et sciences sociales (Gstergebilim ve toplum
sal bilimler, 1976) adl yaptnn ilk incelemesi Du
discours scientifique en sciences socialesde, bilim
sel sylem znesinin yerini ve ilevlerini ok gzel
gsterir. Greimas ve E. Landowskinin sunduu In
troduction d lanalyse du discours scientifique en
sciences socialesde (Toplumsal bilimlerde sylem
zmlemesine giri, 1979) de, ayn biimde, bilim
sel sylem znesinin hangi znelere blnerek h an
gi ilevleri gerekletirdii byk bir ayrnt zengin
167
liiyle gsterilir. H erm an Parretin Prolegomenes
la tkeorie de lenonciationu (Szcelem kuram nn
ana kavramlar, 1987) da bu konuda yazlm ana ya
ptlardan biridir. Ama, bilindii gibi, dilbilim alann
da znelliin gereince deerlendirilebilmesi iin
byk bir yapsalcnn: Emile Benvenistein szce
lem zerine yapt almalar beklemek gerekm i
tir.38 Bu veri yalnzca zne ve znellik konusuna da
ha etkin bir biimde el atmay salamakla kalm a
m, anlat aratrm alarna da yeni boyutlar kazan
drmtr.
Ancak, hem en belirtm ek gerekir ki, gstergebi-
limci iin szcelem konuan znenin gerek dilsel
edimleri deildir her zaman, szcenin varsayd bil
edim ya da edimler toplamdr; bunun sonucu ola
rak, elimizdeki szce, u ya da bu biimde, birtakm
belirtilerini ve eklemlenimlerini iletir. Bu bakm
dan, Greimas ile Courtsin belirttikleri gibi, olsa ol
sa bir szcelenmi szcelemden, yani szce iinde
kendisini retm i olan edimin izlerinden sz edile
bilir.59 Bu nedenle, ele aldmz bir ykde ya da bir
bilimsel yazda szcelem edimi etten kem ikten z
nelerin gerek etkinlii konusunda bildiklerimiz
den yola klarak deil, szcenin zelliklerinden yo
la klarak kurulabilir/0 Hi kukusuz, szce iine
dalm izler sz konusudur burada, ama sylemi
rettii varsaylan kiinin bu syleme gre konu
munu, onunla bantlarn, ieriini stlenm e ve/ya
da kurgusunu dzenleme biimini kavramak iin bu
izleri gereince belirleyip deerlendirmek gerekir.
** E. B en v en iste, ProbU m es de lin g u istiq u e generale, UII, P aris, G a llin a rd , 1966.
1974.
A.J. G reim as, J . C o u rles, A .g.y., s .128.
*J. Fbntanillc. E spaces subjectives: in tro d u c tio n la srfm iotique d e Vobsenxttenr,
s. U .

168
Greimas ve arkadalarnn bilimsel sylem
zmlemelerinde de grld gibi, szcelem edimi
nin znesinin konumu olduka karmaktr, hatta,
eyleyen kavram gz nne alnnca, tek bir zne
den deil, birka zneden sz etm ek daha doru
olur. rnein Greimas ile Courtesin szlnde,
szceleyici terimi szcelemin ikin gndericisi bii
minde tanmlanr, ister istemez kitabnn dnda
olan yazarnkine kout bir yer tutar; bu nedenle,
anlat zmlemelerinde anlatc diye adlandrd
mz eyleyenden ayrlr; szcelem znesiyse, iki ayr
konumu, szcelemin gndericisinin ve alcsnn ko
num unu belirtir.
Jacques Fontanille, Espaces subjectifs, introduc
tion a la semiotique de lobservateur (znel uzamlar,
gzlemleyici gstergebilimine giri, 1989) adl kita
bnda, deiik szcelem znelerinden sz ettikten
sonra, bilisel szcelemsel zne olarak gzlemleyici
kavramn getirir. Katksn tem ellendirm ek iin de
Theophile G authiernin Le Capitaine Fracasse adl
rom annn anlatcsnn kendi yordamlarndan biri
konusunda yapt u yorumdan yararlanr: Markiz
ayr bir dairede oturuyor, m arki buraya geleceini
bildirmeden girmiyordu. Biz tm alarn yazarla
rnn ilemekte hi kusur etmedikleri u densizlii i
liyor, kendisi de gidip oda hizmetisine haber ula
tracak kk uaa hibir ey sylemeden, hi kim
seyi rahatsz etmeyeceimizden emin olarak yatak
odasna giriyoruz. Bir roman yazan yazar par
manda doal olarak Gygesin yzn tar, o da
kendisini grnmez klar. Fontanillee gre, Gau
thier burada yordamnn gstergebilimsel ilevini
vurgular. Markizin odasn incelemeyi salayan be
timsel duru szcelem znesine ancak dolayl olarak
169
gndermede bulunur: gcl bir gzlemleyicinin var
lm varsayar; ksacas, G authierye gre, bir szce-
lemleyicinin her eyi bilebilirlii bile grevlendiril
mi ve szcenin ulam larna katlm bir izleyicisiz
edemez; bu her eyi bilirlik gzlemleyicinin zel bir
durum undan baka bir ey deildir.61 Gerekten de,
Balzacm rom anlarndan Sait Faikin yklerine,
okuduumuz anlatlar yle bir anmsam ak bile,
Fontanillein hakl olduunu dndrtr: szcele-
yimci ya da anlatcnn bir ilevi de gzlemlemektir.
rnein bir anlatcnn anlatt ykye gre konu
mu ayn zamanda gzlemleyen zne konumudur.
Gene de gzlemi szcelem edim inin nne karm a
nn doruluu tartabilir. Szcelemin szceyi koul
landrm as bir yana, Benvenistein kiinin (burada
gcl olarak, bir t r ykn olarak belirmesi hibir
eyi deitirmez) kendini ben diye adlandrarak di
li tm yle s tle n d i in izneliinin ve znelliinin
bu olguda yattn sylemesi, bylece her eyin
ona, onun bakna, bilgisine, her eyden nce b un
lar dzenleme yetisine gre konumlandm sezdir
mesi de bu gr dorular grnr. Fontanille gz-
lemleyici gstergebilimine girii znel uzam lar di
ye adlandrm akta hakldr, ama gzlem bireysel ol
duu iin deil, tanm gerei ben demekle dili st
lenmi olan, kendinden konumazlk edemeyen bir
znel-kiinin szcelem edim inin rn olan bir sz
ceden yansd iin zneldir.

Algirdas Julien Greimas 27 ubat 1992de Paris


te ld zaman, yaklak otuz yl nce, stanbul
*' A .y., s. 42.

170
niversitesi Edebiyat Fakltesi Fransz Dili ve Ede
biyat blm nde verdii derslerde tem elini atp Pa
riste gelitirdii ve nerdeyse tm dnyada rnek
bir bilim dal dzeyine ykselttii gstergebilim,
ana izgileriyle bu noktaya ulam, ayrca, duyum,
duygu ve alglaym trnden birtakm olgularn
zm lenm esinde yeni yaklam biimleri gelitirm i
ti. Bu arada, Paris Gstergebilim Okulunun evre
sinde toplanan ya da belirli oranlarda ondan esinle
nen gstergebilimcilerin kuramsal ve uygulaym-
sal yaptlar byk bir toplama ulayordu. u var
ki insan bilim lerinin bu verimli dalnn geliimi
ni tam amladn ne Greimasm kendisi dnm
t, ne de izleyicileri dndler. nk, Greimasn
sk sk yineledii gibi, gstergebilim her eyden
nce bilimsel iarl, yani, tpk ana kayna dil
bilim gibi, gerek bir bilim olmaya ynelen bir 'tasa-
ryd, gene srdrecekti araylarn. Srdrd de.
Bir yandan G reim asa borlu olduum uz kaza
nm lar dorultusunda verimli almalar birbirini
izlerken, bir yandan da, Maupassant hl almaz
kalmakla birlikte, rnein Jacques Fontanille ve
Claude Zilberbergin son almalarnn tanklk et
tii gibi,62 bir edim srecinde sylem, bir gerilim,
younluk ve yaylm gstergebilim i balamnda,
ondan olabildiince bamsz bir zmleme aygt
oluturulmaya allyor. Bunlar da sevindirici ge
limeler, ne olursa olsun, Greimas gstergebiliminin
canllnn ve iansm a balln belirtileri.
Ancak, Greimas gstergebiliminin hem kuram,
hem yntem, am a ncelikle yntem olduunu u n u t
m am ak kouluyla.

* Bkz. J. Fbntanille ve CI. Zilberberg, Tfetsioi el signijcciioy., 1998 ve J.


Fbntanille, Sem totique el litlem ture, 1999.

171
IV

SONU
1. SINIRLAR

Buraya dein sylediklerimiz yapsalc yakla


mn insan bilimlerine neler getirdiini de, daha n e
ler getirebileceini de yeterince sezdiriyor. Ama de
iik aratrm a alanlarnda salanan bunca ilerleme
her eyin aklam asnn onda olduunu mu gste
rir? Hayr. Daha balangta belirttiimiz gibi, yap
salclk bir aklama deil, bir aklama yntem i
dir. Bu nedenle, rnein Althusser gibi bu akm dan
belirli bir lde yararlanan kimi felsefeciler yap
salc olmadklarn belirtmeye zen gsterirken,1Le-
vi-Strauss yapsalcln bir felsefe deil, bilimsel
bir yntem olduunu yineler durur.2 Piaget de, yan
sz bir gzlemci olarak, aka dorular bu gzlemi:
Yapsalcln daha im diden epeyce uzun bir tarihi
varsa, bundan karlacak sonu, burada bir reti
ya da bir felsefe deil, terim in ierdii tm uygula
ym zellikleri, zorunluklar, dnsel drstlk, bir
birini izleyen kestirim lerdeki ilerlemeyle birlikte
bir yntem sz konusu olduudur; byle olmasa,
oktan alm olurdu.3
Hi kukusuz, Jakobsondan Levi-Straussa,
Hjelmslevden Greim asa dein tm yapsalclar
1 rnein H. Lefebvrein son yaptlarnda bu verilerden geni lde yarar
landn gryoruz. (Bkz. H. Lefebvre, Lee Langage et la so ciiW
1 Cl. Lvi-Strauss yaptlarnda b u n u sk sk vurgular.
1J. Piaget, Le Structum lism e, s. 117, 118.

175
iin, herhangi bir inceleme yap dzleminde yapl
mad srece, d grnlerle yetinmek, birbiriy-
le ilikisiz elerde taklp kalmak kanlmaz bir
sonutur. Bundan tr, aratrcnn dzensiz, kar
mak bir olaylar yn altnda ezilmemek, nemliyi
nemsizden, belirgini belirsizden ayrabilmek iin
yapsalc olmas kesin bir zomnluktur. Yapnn i
dzenine ynelmek, dta kalan etkenlerden incele
meyi ilk anda artmak, gerekirse bunlar sonradan
yapnn gsterdii ynde deerlendirmek, srede
olsun, uzamda olsun, bamsz btnle yetinm ek
balca tutarllk ve geerlilik ltdr.'1Bunun so
nucu olarak, her bilimsel betimleyim betim lenecek
nesnenin bir yap olarak tasarlanm olmasn ge
rektirir. Yapsal betimleyim ile bir sralamadan te
ye gemeyen, bilim d betimleyim arasnda bir se
im yapmak zorunludur.5 Bu betimleme yntemi
nin, zellikle yeni uygulanmaya balad alanlarda,
birtakm boluklar ya da tuzaklar saklad, dolay
syla, yeterince buldurucu, yeterince gvenilir ol
mak iin, daha ok dnm lerden gemesi gerekti
i sylenebilir. Ayn ynde baka yntemler geliti
rilmesi de doaldr. Ama insan bilimlerine gerek
anlam da tutarllk ve geerlilik ltlerinin yapsal
clkla geldii tartm a gtrmez.
Ne var ki, inceleme nesnesinin bir yap (ya da
bir yapnn esi) olarak ele alnmas gerektiini ke
sinlerken, yapsalclarn her eyi aklamak gibi bir
savlar olmamtr hibir zaman. rnein Claude
Levi-Strauss, kendisini eletirenleri yantlarken,
zellikle belirtir bunu: Yapsalc yntemin, budun-
' B. Vardar, Yapsal eletiride yeni bir atlm . Gney Dou A vn p a aratm alan
dergisi, 2-3, s. 314.
* L. Hjclmslev, Essci/s lijtgutetfies, s. 100, 101.

176
bilime uygulannca, toplum lar konusunda eksiksiz
bir bilgiye ulam ak tutkusunda olduunu sanyor
lar. ok sama olurdu bu. Bizim btn istediimiz,
gzlem ve betimleyim abalarmz her zaman aan
grgl bir zenginlik ve grgl bir eitlilik iinden,
baka yerde ve baka zamanlarda da karmza
kan deimezlikleri karmaktr, der.B Somut bir
toplum un hibir zaman yapsna, daha dorusu ya
plarna indirgenm ediini sylerken de ayn eyi
vurgular.7Tm gerek yapsalclarn ele alman nes-
nenin balamm ve kapsamn, giriilen aratrm a
nn snrn ve erimini olabildiince kesin bir biim
de belirlemeyi titizlikle uyulmas gereken bir kural
saymalar da her eyi aklamak gibi bir savlan ola
mayacan kantlar: snrlam ak her eyden nce s-
nrlann varln kesinlemektir.
te yandan, belirledikleri snrlarn dnda ka
lan verileri yok saymak ya da km sem ek gibi bir
tutum a yneldiklerini sylemek de zordur. rnein
yaznsal gstergebilim, ele ald yaptn kurgusunu
ve/ya da anlam evrenini ortaya karmaya alr
ken, bunlarn dnda kalan, ama gereklemesinde
katklar bulunduu da tartm a gtrmeyen dei
ik verilerin varln yadsmaz; tam tersine, daha
geni bir balam iinde, daha baka yntemsel ay
gtlarla, onlarn da ele alnabileceini syler; ama,
aklanm ak istenen nesne yaptn kendisiyse, nce
likle onun yapsna eilmek, yaptla kendisinden
baka trden, baka zden veriler arasnda bant
lar kurabilm ek iin de ncelikle byle bir ilemin
geerli ve tutarl bir biimde gerekletirilmesini
salayacak yntemsel aygt oluturm ak gerektiini
* Cl. Lvi-Strauss, Authropolvgie stm etlim le 1, s. 60.
'A .y ., s. 357.

Yapsalclk 177/12
savunur. Yma ya da sralam a dzeyini aarak ge
erli aklamalara, tutarl zmlere ulam ak isti
yorsak, baka bir seeneimiz de yoktur: Yapsalc
gr asn benimsemisek, balandmz ilkeleri
uygulamakta glk ektiimiz her seferde tarih-
sel-ekinsel varsaymlara bavurmaya hakkmz yok
tur. nk, byle durum larda, tarihsel ve ekinsel
kantlar o dakikann gereksinim lerine gre uydu
rulm u birer varsaym olmaktan teye gemez.8
Ayn biimde, bir yazarn yaptlarn onun yaa
m, evresi ya da inanlaryla aklama yolunu se
mi bir aratrmac, iki dizge arasnda terimi terim i
ne, birimi birimine, tutarl bir koutluk kurm ak ye
rine, yaam, evreyi ya da inanlar yapt aklar
grndkleri oranda gz nne ald zaman, yapt
yaam, evre ya da inanla, yaam, evre ya da inan
c da yaptla aklamak gibi yntemsel bir kmaza
saplanr gerekte: yapt aratrm ann hem nesnesi,
hem de arac olarak belirir bylece; kimi yerlerde
bilinen, kimi yerlerde bilinmeyen klna brnen,
tuhaf bir e olup kar.9 Byle bir aratrm a her ko
nuyu kolaylkla zme kavuturabilir kukusuz,
ama bilimselliinden, tutarllndan sz etm ek zor
dur. Yapsalcln erdemi en azndan bu trl k
mazlardan bilinle uzak durm ak istemesidir.
Hi kukusuz, byle kmazlara sapmay byk
lde nleyen bir yntem gelitirmi olmamz va
racamz sonularn her zaman geerli olacan
kesinlemek iin yeterli bir gvence deildir. Doru
sunu sylemek gerekirse, yapsalclarn da hibir za
man byle bir sav olmamtr. Levi-Straussun,
Greimasn yaptlarn okumu olanlar bu bilginle-
1 Cl. l^vi-S trauss. Le cni et le cuif, s. 156.
Bkz. J. Geninasca, Ijts Chimeres de Nenxil, s. 104.

178
rin getirdikleri aklamalar son ya da tek akla
ma diye sunm aktan ok uzak olduklarn, tam tersi
ne, ikide bir bilgilerimizin bugnk yetersiz dze
yinden, yntem lerinin gelitirilmesi gereken, dola
ysyla eksik yanlarndan sz ettiklerini iyi bilirler.
Bilimlerin srekli geliiminin bilincinde olanlardan
baka trl bir davran beklemek de yanl olur.
nemli olan, belirli bir dngnn buyruu altn
da davranan kiiler gibi tek ve deimez yantlar,
tmcl aklamalar getirmek deil, kendi snrlar
iinde, kendi kendisiyle tutarl zmlere ulam ak
tr:10 bilimde kesin dorular olamaz. Bilgin gerek
yantlar salayan kii deil, gerek sorular soran ki
idir.11
Ama, hem en belirtm ek gerekir ki, tek akla
may, tek zm getirme savnda olmamak her
aklamann, her zmn ayn lde geerli oldu
unu kesinlem ek deildir. Byle olsa, daha etkin,
daha tutarl yaklam lar aramaya gerek mi kalrd?
Julia Kristevam n yapt gibi, znenin (okurun)
varln nesnenin (yaptn) varlyla kartrarak
her yazn yaptnn sonsuz sayda anlam ierdiini,
bu anlam larn ister istemez adan aa, kiiden ki
iye deitiini, hatta durmamacasma yeniden re
diini savunanlar da, kimi yazlarnda Ouz Demir-
alpin yapt gibi, her okur yazn yaptn kendine
gre anlamlandrd iin, deerlendiren zneyle de
erlendirilen nesneyi ayn ey gibi gren, yaptn
anlamsal yapsn saptamay amalayan bilimsel
zmlemenin yaznn z nitelikleriyle badam ad
m ileri srerek yapsalc yntemin nerdeyse usa
,0 Birka yl nce, bir yazarmz fizik, kimya, vb. gibi bilimlerin bulgularm bile
m arksla uyup uym am alarna gre deerlendirm ek gerektiini yazm t. Bu
rnek bize dngcln banazl nerelere dek gtrebileceini gsteriyor.
11 Ci. Lvi-Strauss. Le c m et le euit, s. 10

179
aykr bir yol tuttuunu kesinleyenler de yalnzca
yapsalc yntemi deil, bilimsel yaklam n geerli
liini yadsrlar gerekte.2 Sylediimiz gibi, bilim,
snrlar belirlemekle, dolaysyla, bata kendi snr
ll olmak zere, snrllk olgusunu kesinlemekle
balar. Kesinlenip belirlenmesi gereken ilk snrlar
dan biri de zneyle nesne arasndaki snrdr: kendi
ni kendi dndakilerden ayramayan kii hibir eyi
hibir eyden ayramaz, bu nedenle de hibir eyi
gerektii gibi deerlendiremez. Kendisiyle ne denli
kaynarsak kaynaalm, okuduumuz yaptn da
evremizde grdmz her ey gibi bizden ayn bir
varl olduunu bilmemiz gerekir. Herkes her yap
t ayn biimde deerlendirmiyor diye yazn yaptn
her trl grntye ak bir ayna biiminde deer
lendirerek bilimsel biimde zmlenemeyeceini
savunm ak doada genler, tanm a yzde yz uyan
drtgenler yok diye geometrinin doal biimlei
yok saydn, onlarn z nitelikleriyle badamad
n sylemeye benzer. Ayn uslamlamayla, yani
herkes byle yapyor gerekesiyle, gkbilimciyi de
yldzlara plak gzle bakmaya zorlayabilirsiniz.
Bir yazn yaptnn ok farkl biimlerde algla
nabilmesi, her okurda farkl armlar, farkl izle
nim ler yaratabilmesi onun bitmemiliini deil, al
glamalarn znelliini gsterir. Bilindii gibi, son
yllarda, bu deiik alglama biimlerini bile dizge
sel olarak aklama ynnde youn abalar harcan
makta, kuram lar ve yntem ler gelitirilmektedir.13
Ama, konu ne olursa olsun, bilimsel yntemlerin
varlk nedeni her eyden nce znellii amaktr, z
nellii saltlatrm ak deil. Bu bakm dan, bilimin
,J O. Demiralp. T ah sin Ycele ak yant, Olucum, 36, Ankara, Ekim 1980.
" Bu konuda genel bilgi iin Bfcz. A. G ktrk, O kum a tara.

180
amacnn varl kendi kendisiyle bants iinde
kavramak olduunu syleyen Claude Levi-Straussa
da,14 her yaptn sonsuz sayda okuma biimine ak
olduunu yineleyip duran kiilerin gerekte h er t r
l geerli okum adan kurtulm ak iin gereke ha
zrlamaya altklarn syleyen Algirdas Julien
Greimasa da hak verm ek gerekir.15 stelik, yaznn
bir eitim sorunu olduunu, Sophoklesinkinden
Stendhalinkine, Yunus Em reninkinden Orhan Ve-
lininkine, yaptlar byk lde bakalarnn oku
m alar nda okuyup deerlendirdiimizi gz
nne alacak olursak, yle tm den znel ve zgl
bir okum ann dnldnden ok daha uzun ve
derin bir yaznsal yetiim gerektireceini, bu neden
le de ancak ok ender rastlanr bir ayrcalk olarak
kalacan kesinlem ek gerekir.
te yandan, her eyi alglamalarmzn znelli
ine dayandrmaya kalkarsak, her trl bilimsel
yaklam geersiz saym ak zorunda kalrz. nk,
biliyoruz, alglamalarmzn znellii ya da dei
kenlii yalnzca yazn yaptlar karsnda gster
mez kendini. rnein ekonomik olgularn alglanm
da kiiden kiiye, evreden evreye, dnemden d
neme deiir. Herkes gibi ben de ekonomik olgula
rn iinde yaarm, etkilerini her gn, her saat duya
rm, youn bir gereklikleri olduunu bilirim, ama
onlar kendi znel durum um a gre tanm lam am o
u kez yanltr beni. Bu olgular konusunda tutarl
bilgilere ulam ak istiyorsam, nce onlar birer nesne
olarak kendim den ayrmam gerekir. Ekonomik olay
lar yaamak ve alglamak nasl ekonomiyle ura
mak deilse, yaznsal yaptlar okumak ve alglamak
Cl. Levi-Strauss, Tristes tropiques, s. 63.
'l A.J. Greimas, MaupassGtfU. s. 9.

181
da yazmbilimsel bir etkinlie girimek deildir. K
sacas, deneyimsel deerlendirme baka bir ey, bi
limsel deerlendirme baka eydir.
Bu adan baklnca, olgular ayrc olmayan,
yzeysel grntleriyle betimlemek yerine, onlan
zlerinde kavramaya almann yalnzca yapsalc
ln deil, adna yarar tm bilimsel yaklamlarn
temel ynelimi olduu sylenebilir. Karnilerimiz bili
mi dngyle kartrdmz, kimilerimiz uradan
buradan derlenmi birtakm bilgi krntlarn yeni
batan harm anlam akla gerek bir bilim almas
yaptmz, rnein bir masal ya da oyun trnn
ilk kez ne zaman, nerede ortaya ktn, sonra ne
relere yayldm, belli bal kiilerinin kimler, belli
bal konularnn neler olduunu zetlemekle iimi
zi bitirdiimizi sandmz, kimilerimiz de kendi bil
gi dzeyimizi, kendi bak amz aan her eyi y
celiimize yneltilmi bir alaltma edimi gibi gr
meyi daha kolay bulduum uz iin, bu trl ayrmlar
oklarmza ya ters, ya gereksiz grnyor, ama, biz
ne dersek diyelim, bilim, Levi-Straussun belirttii
gibi, olumsal ile zorunlunun birbirinden ayrlma
snda bulur temelini, bu ayrlksa, olay ile yapnn
ayrldr.16 nl aratrm acnn yap kavramnn
grgl geree deil de ondan yola klarak kurul
mu rnekelere balandn vurgulayp durmas,
dilbilimde grdmz sre/dizge kartlna ko
ut olarak budunbilim e olay/yap kartln getir
mesi bundandr. rnein toplumsal ilikiler hibir
zaman toplumsal yapyla zdelemez; ilikiler top
lumsal yapy ortaya karan rnekelerin kurulm a
snda kullanlan birer geretir; sesbilim de, ayn bi
imde, dorudan doruya szcklerin kendilerine
18Cl. Levi-Strauss, Ybo/n diiyfmce, s. 46.

182
deil, nceden sesbilim lere ayrlm szcklere ula
r.17
Bu blm n banda da sylediimiz gibi, kat
klar ne olursa olsun, her eyin aklamasnn yap
salclkta bulunduunu kesinlem ek sama olur.
Ama, genellikle, yapsalcla kar kanlar gerek
te kendilerinin de yapmadklarn (ya da yapam a
dklarn) yapmam olmakla sulam lardr hep
onu. rnein bunlardan biri, yazn yaptn bir gs
tergeler evreni deil de bir gler evreni diye ta
nm ladktan sonra, yapsalclar kendince duruk ve
nemsiz olan bu gstergeler evreninde skp kal
makla sulayan Pierre Barberis, Balzacn yaptn
irdelerken, ncelikle gler evreni diye adlandrd
ey zerinde younlatrr abasn; bu amala,
Balzacn yaptnn tarihsel ortama nasl katldn,
onunla ne t r bantlar kurduunu gstermek iin
birka bin sayfalk bir aratrm a yapmak gereksini
mi duyar.18 Ne var ki, gsterm ek istediini dizgesel
bir biimde gsterm ekten ok, benzer trden birok
rnekleri art arda sralam akla kalmas bir yana, ki
tabna baklnca, incelemek savnda olduu yapt
ikincil bir nesne olarak deerlendirdii grlr.
Dorudan doruya yaptn kendisine ynelmez hi
bir zaman, dzensiz, hatta nerdeyse rastlantsal bir
biimde, urasna burasna, o da kendi dnda kalan
verilerle ilikisi nedeniyle ve nceden belirlendikle
ri anlalan savlarn dorulad lde dokunur.
Buna karlk, byk siyasal olaylardan kiisel ili
kilere, gnlk gazete yazlarndan oktan unutul
mu tketim rom anlarna dein her eyi art arda,
st ste yar. Ama incelemenin konusu yapt deil
" Cl. Levi-Strauss. Anthropologic slntcturale 1, s. 44.
11E Barbris. Balzac et le m al d.u siecle, I-II.

183
de yaptn iinde oluturulduu ortam ve yazarn
adalarysa, XIX. yzyl Fransasnn toplumsal ve
ekinsel havasn gzler nne serm ek iin Balzacn
yaptn bahane etmek yazn aratrm aclndan
ok, bir tr cambazlk deil midir? Ama bu deil de
bin sayfa boyunca Balzacm yaptnn Balzacn
a ve toplumu iinde yer aldn, o aa ve o top
luma srekli biimde gndermelerde bulunduunu,
o am ve o toplum un derin izlerini tadn kant
lamaksa, bunu, bata yapsalclar olmak zere, hi
kim se yadsmadna gre, kimi ayrntlar daha bir
belirlemekten te bir ilevi bulunmadn kesinle-
mek gerekmez mi?
Bu tr abalarn tm den yararsz olduunu, bir
yazn aratrm asnn tutarllnn belirli bir yaptn
ya da yapt toplamnn snrlar dna kmamasna
bal olduunu mu sylemek istiyoruz? Hayr. Ama
byle bir aratrm a ancak ele alnan btnce ile bu
btncenin dnda kalan eler arasndaki etkilei
min kurallar tutarl bir biimde belirlendii, ban
tlar geerli rnekelere, tutarl dizgelere baland
lde bilimsel bir deer tayabilir; bu da, kolay
lkla anlalaca gibi, nce ele alnan btncenin
dizgesel bir biimde zmlenmesini, sonra, ayrk
nesneler arasnda m antksal balar kurm ak kolay
olmadna gre, zenle belirlenip ulamlara ayrlm
d verilerle sz konusu btnce arasnda geerli
balar kurmay salayacak bir benzetirim ilemini
gerektirir. Bunu yapmadmz srece, karaca
mz sonular elmalarla arm utlarn toplanmasndan
karlan sonulara benzer.

184
2. TARH EVRESNDE

zellikle tarih sz konusu olduu zaman, bir


yandan markslarn, bir yandan geleneki dnr
ve bilginlerin yapsalcl amanszca eletirmeleri
de bundan kaynaklanr. Yapsalclar, ayrk veriler
arasnda yzeysel ve saymaca bantlar kurarak
dizgesel bir zmlemeyle ilgisi bulunm ayan arts-
remsel betimlemelerle yetinm ek yerine, her srecin
ardnda kendisini snrl sayda ncl araclyla
zmleyip betimlememizi salayacak bir dizge bu
lunduu varsaymndan yola karak snanabilir
bir zmleme aygt oluturulm asn zorunlu g
rrken, szn ettiimiz dnr ve bilginler byle
bir tutum u geerli saymaya yanamazlar.19 Onlara
kalrsa, insansal ve toplumsal olaylarn genelletiril
melerine olanak yoktur, genelletirilemeyecekleri
iin de dizgesel bir biimde incelenemezler. Neden?
Kendileri hibir zaman genelleyim ilemine bavur
madklar ve kendi uyguladklar yntemleri bilim
sel saymadklar iin mi? Hayr, durm am acasm a bi
limden, bilim sellikten sz eder, durm am acasm a ge-
nelleyimlere giriirler. Ama saymaca bir biimde,
bavurduklar ilemleri yeterince tem ellendirm e
den. Gerek bugne dein uyguland biimiyle ta
rih, gerekse byle bir tarihten yararlanan kimi insan
" L. Hjelmsev, Prolegom^es d me theorie du Jagage. s. 16.

185
bilimleri bu sakat tutum un ilgin rneklerini sunar
bize.
Bu tutum un nedenini anlam ak da zor deil: is
ter hristiyan olsun, ister insanc, Bat dncesi
teden beri bir akn tarih anlayn benimsemi,
bu akn tarihi ayn zamanda hem yeri doldurulmaz
bir bilgi kayna, hem de varl anlam landran ve
ynlendiren bir erek olarak deerlendiregelmitir.
Markslk da farkl bir yol izlememitir bu konuda;
tersine, daha da ileri gitmi, tarihi dngsnn
ke talarndan biri durum una getirmitir. Son yl
larda lkemizin gncel sorunlarn aklamaya al
an ou yazarlarmzn aratrm alarn yzde dok
san tarihsel verilere dayandrm alarna baklrsa, bi
zim lkemizde de tarihe fazlasyla ayrcalkl bir yer
verildii sylenebilir.
Ksacas, yllar nce, kk bir denemede belirt
meye altmz gibi,20 bizde olsun, Batda olsun,
tarihin amaz olduu sylenen tutuluyor her
eye. Ama, hemen belirtm ek gerekir ki, bu n ar
kasnda ak bir eliki gizleniyor genellikle: szc
n iki ayr anlamn birletirerek tarihsel bilgileri
mizi gemile zdeletiriyor, arkasndan bugnle
gelecei de bu kavramn kapsam na sokarak elde et
tiimiz tu h af bileimi hem her eyi aklayp her ko
nuda yol gsteren, buyurucu, kural koyucu bir bilgi
dal, hem de tm istemlerin stnde, evrensel bi-
yonelim, akn ve kar durulm az bir g olarak g
ryoruz. Baka bir deyile, ayn zamanda hem ak
layc, hem sonulandrc bir tz sayyoruz onu, ay
rcalkl bir dng esine dntryoruz. Bu
noktaya geldikten sonra da, ok doal olarak, Top
lumsal yaplarn ayn anda birbirleri zerine etkile
* T. Ycel. Yazn ve yaam, s. 117-123.

186
rini, bilim leriyle ilikilerini, eklemleni biimlerini
bilmek gereklidir. Ama toplum iin asl nemli olan,
toplumun zaman iinde deiimini incelem ek ve
anlamaktr. Toplumun asl sorunsal zaman iindeki
hareketidir trnden szler edebiliyoruz.21
Toplum iin nemli olan neden yap deil de de
iimdir? Kimi toplum lar deiimi nemsemeye
altrldklar iin mi, yoksa daha derin, daha ussal
nedenlerden mi? Bir an iin, hibir ussal dayana
bulunm ayan bu savn doru olduunu, toplum larm
her eyden nce deiimi nemsediklerini benimse-
sek bile, toplumca nemsenen eylerin onun en
nemli yanlarn oluturduunu kesinleyebilir m i
yiz? Toplumsal sorunlarn en nemlisinin deiim
olduunu varsaysak bile, bu deiimi kavram ann
tek yolunun bugn uyguland biimiyle tarih ol
duunu syleyebilir miyiz? Sonra, tarih varsa, bu
tarih neden olumutur? Deien nedir, deimeyen
nedir? Evriminin iki ayr dneminde ele aldmz
bir dilsel verinin ayn veri olduunu nasl kesinleye-
biliriz? Bu zdelik neyle tem ellenir?22 Dorusunu
sylemek gerekirse, ustalarndan rendiklerini yi
nelemekle yetinenlerin kolay kolay yantlayabile
cekleri sorular deildir bunlar. Ama Karl Popper
oklarnca deimez ve evrensel gerekler diye bel
lenen nyarglarn hangi varsaymlardan kaynak
landn ok gzel aklar:

Dorudan doruya Aristotelesin zclnden


kaynaklanan tarih retisinden sz edilebilir. 1)
Bir bireyin ya da bir lkenin gizli -ve gelimemi-
zn tanm am z (Hegelin szckleridir bunlar)
,l Dilin ve toplum un yaps. Birifcim. 28*29, s. *19.
a E. Benveniste, Problemes de linguistique genim le, l, s. 34.

187
ancak bu birey ya da lkenin geliimi, baka bir de
yile, tarihi salar. Bu reti daha sonra tarihi yn
teme, yani bir toplumu kendi znde tanm ann tek
yolunun toplum u etkileyen deiimleri incelemek ol
duu grne gtrecektir. Daha sonra (Hegelin bi
linen ile gerei iyiyle zdeletiren trel olguculuu
bu tutum un rneklerinden biridir), gerein byk
sahnesi ve dnyann yarg yeri ileviyle donatlm
tarih tapm cyla noktalanr. 2) Deiim, gelimemi
zde sakl olan ortaya karmakla, onun iinde g-
cl olarak bulunan ne varsa hepsini gzler nne se
rer, tarihsel yazg kavram da buradan gelir. Kanl
m az bir yazgdr bu, nk zseldir; nk -gene He
gelin gsterecei gibi- bizim erek ve belirteyim dedi
im iz ey, gizli -ve gelimemi- zden baka bir ey
deildir. Bir insann, bir ulusun ya da bir devletin
bana gelen her ey onun znden kaynaklanr ve
ancak bu zle anlalabilir. Bireyin yazgs varl
na ilenmitir. Hi kukusuz, bundan syrlm aya a
labilir, am a yazg yaam n ayrlm az bir parasdr
gerekte. Hegelin bu yazg kuram Aristotelesin diz
gesinin: doal yerlerini yeniden bulm aya alan
nesneler dizgesinin bir kopyasdr. Gerekte ok
beylik bir konuyu dile getirmenin gsterili bir bii
m idir bu: insann yazgs yalnzca d olaylarla de
il, kendi doasnn bu olaylara gsterdii tepkinin
biimiyle de aklanr. 3) Olgu durum una gelebilmek
iin, zn deiim olmas gerekir; Hegel bunu ken
dinde olan, daha varolu dzeyine ulam am bir
olabilirliktir. Gereklik kazanm ak iin buna ikinci
bir evre eklenmesi gerekir: insann etkinlii szle
riyle dile getirir. Bu nedenle, yzeye km ak, yani
var olmak istiyoi'sam, 'kiiliim i kesinlemem gere
kir. Bakalaryla bantlarnda kendini kesinlemek
188
onlara egemen olmaya almak olduuna gre, g
nm zde de yaygn olan bu gr kleliin yeni bir
dorulaymma gtrr, Hegel de bunda kusur etmez.
H atta tm kiisel bantlarn efendiyle kle arasn
daki ilikilere, egemenlikle boyun eie indirgenebi
leceim kantlam aya dek gtrr ii. Her birey ken
dini kesinlemeli, bamszln korumas iin gerek
li yreklilik ve yetenekten yoksun olanlarsa, kle du
rum una dmelidir. Sylemek bile fazla, bireyler
arasndaki bantlara ilikin bu hayranlk verici
gr uluslararas ilikiler dzleminde de karlksz
kalmaz: uluslarn tarih sahnesinde kendilerini ke-
sinlemeleri gerekir, grevleri dnyaya egemen olma
ya almaktr.23

Her trl olumsal dayanaktan yoksun grnen


birtakm sramalarla, kala gz arasnda, olabiliri
olmas gerekenle zdeletirdikten sonra, bireyle
ulusu, ulusla devleti ayn zden nesnelermi gibi de
erlendiren bu tarih anlaynn bilimsel bir geerli
lii bulunmadn sylemek bile gerekmez. Ama,
zellikle Bat dncesinin geliimi asndan, ta
rihsel bir nemi bulunduu da kuku gtrmez.
Popperin syledii gibi, Platonu ada erk tekel
ciliine balayan zincirin eksik halkasn tam am
lar.24 Bu bakmdan, m arks an solun da, faist
an san da Hegeli usta bellemesi,25 kartlarnn
kuram larn snfsal karlarnn ynlendirdiini
sylemeyi bir alkanla dntrm olan marks-
felsefecilerin Hegel sz konusu olunca sessiz kal-
m alan ilgintir.2b Ama aklanmas kolay bir sessiz-
K. Popper, Im Societe ouverte et ses etmemi, 2, s. 13. 14.
" A y ., s. 21.
A l , s. 20.
" A y ., s. 23.

189
lik sz konusudur burada: bugn, genellikle geliti
rildii ve yorumland biimiyle, tarih dng
retmeye ok elverili bir bilgi daldr, solcu dn-
gleri de besler, sac dngleri de. Nietzsche de,
konuya ncelikle yarar ve kullanm asndan baka
rak, antsal tarih, antika tarih ve eletirel tarih kav
ramlarm getirirken, daha ok bunu vurgular.
Ona gre, tarih her eyden nce etkilinin ve
glnn, byk bir savama katlan ve ustalara,
rneklere, avunduruculara gereksinimi olup da b u
nu arkadalar arasnda ve imdiki zamanda bula
mayanlarn maldr.27 Byle bir aray antsal tarihi
getirir. Bylece, yknlmeye deer gibi, yknle-
bilir ve bir kez daha gerekletirilebilir gibi betim
lenmesi gerektii srece, gemi bozulma, gzelle
tirilme, anlam ndan saptrlm a tehlikesine decek,
bunun sonucu olarak, betimi zgrce tasarlanm
bir iire benzeyecektir. Antsal bir gemii sylensel
bir dlem den ayramayan dnemler bile vardr,
nk ayn itkiler berikinden alnd gibi tekin
den de alnabilir.28 Sonuta, koca dnemler km
senir, unutulur, hatta yok saylr. Ksacas, antsal
tarih rneksem elerle aldatr insan. Batan karc
benzeimlerle, gz pek kiiyi atak giriimlere, co
kuluyu banazla yneltir.29 Nietzsche bu tarihin
ou zaman da insanlarn alarnn byklerine
ve gllerine duyduklar kinin brnd klk,
yani bir t r m aske olduunu, bu maskeninse, tari
hin yaama kart bir yol tutm asn salayabildiini
syler.30 Bu bakmdan, Popperin ada erk tekelci
liinin mayas olarak niteledii Hegel tarihiliini
n E Nietzsche, Seconde consideration intem pestive, s. 87.
A y., s. 92.
A y., s. 92.
* Ay., s. 92.

190
yadsyor diye yapsalcl bir tr gericilik olarak ni
telem ek glntr.
Ne olursa olsun, tarihi her eyin anahtar olarak
deerlendirm enin ne denli yanl olduunu yapsal
clk yeterince kantlamtr: varln gizli -ve geli
m em i- zn tanmamz ancak onun tarihinin
salad savna uygun olarak, aratrm a nesnesinin
yalnzca geliim ekseni zerinde, bir artsrem lilik
biiminde ele alnmas gerekseydi, rnein dilbilim
alannda gerekletirildiini bildiimiz bunca ilerle
m enin gereklememi, dilbilimin de bugn rnek
bilim niteliini kazanmam olmas gerekirdi. Grene
ayn sav uyarnca, her olayn aklamasn tarihten
beklem ek zorunlu olsayd, nesnelerin zn, yapla
rn eklem lenim lerini onlarn tarihiyle zdeletir
m ek gibi sakat bir yol tutularak rnein satran
oyununun ierdii dizgeyi onun tarihiyle ayn ey
olarak deerlendirm ek gerekseydi, nesnelerin gizli
-v e gereklem em i- znn tutarl bir biimde be
lirlenebilm esi iin tarihlerinin kesinlikle noktalan
masn, rnein akrabalk ilikilerinin zmlene
bilmesi iin bu ilikilerin geliimlerini tamamlam a
larn, baka bir deyile son bulmalarn beklem ek
kanlmaz olacakt.31 Oysa, gryoruz, tarihi dille
rinden drm eyenlerin kendileri bile byle bir
beklemeye yanamyorlar.
Olaylarn tarihsel boyutunun neminin yadsn
dn m gsterir bunlar? Tarihi saltklatranlara
kalrsa, evet: yapsalc ynteme kar kanlar olay
lar daha ok esremsel dzlemde ele almann geli
im srecini yadsmak, her eyin hep ayn kaldn
kesinlemek anlam na geldiini sk sk yinelemiler-
9>Bilgiyi tarihin salad varsayldna gre, bu durum da eksik bir bilgiyle ye
tinm enin kanlm azl ortada.

191
dir. Ama burada da bilinli ya da bilinsiz bir yanl
anlam a sz konusudur: yapsalclarn, tarihsel boyu
tu yadsmak yle dursun, ikide bir onun nem in
den, tarihsel bilginin vazgeilmezliinden sz ettik
leri bilinir. Bunu anlam ak iin Levi-Strauss ya da
Greimasn yaptlarna yle bir gz atm ak yeter. s
telik, onlara gre, durallkla esremlilii eanlaml
saymak byk bir yanlla dm ek olur. Dural ke
sit bir dzlemdir: varln zel bir durum u deil,
yardmc nitelikte bir yordamdr. Bir filmin alglan-
mn yalnzca artsrem sel olarak deil, esremsel
olarak da ele alabiliriz. Bununla birlikte, filmin e
srem sel grnts ondan karlm, tek bir im
geyle zdelemez. Devinim alglanmn esrem
sel grntde de buluruz.32 te yandan, Saussuren
kesinlemesine uygun olarak, dilin ileyim srecinde
tarihsel boyutunun silindii gz nne alnnca, hi
deilse bu alanda, artsremlilii esremliliklerin
birbirini izlemesi olarak tanm lam ak,33 dolaysyla
hem esremsel yaklam n geerli bir yaklam ol
duunu, hem de esremlilikle artsrem lilik arasn
da tutarl bantlar kurulabileceini sylemek yan
l olmaz. Ancak, kurduum uz bantlar m antksal
bir temele oturtabilmemiz gerekir.
Ksacas, tarih, geliim, dnm ya da devin
genlik deildir yapsalcln yadsd, tarihsel bo
yutun saltklatrlmas ve teden beri uygulanage-
len semeci tarihsel yntemdir. Her eyden nce
m antksal bantlara dayanm ak isteyen yapsalcla
rn asndan baklnca, tarihinin sylemiyle tari
hin kendisi, tarihsel olanla tarihsel olmayan arasn
daki snr kesinlikle belirlenmedii, ayrk olay ve
Cl. Ltv-Strauss, Anthropologie sructum le I , s. 102.
33 E. Benvem ste. A .g .g . I. s.5.

192
nesneler arasnda geerli bantlar kurulamad,
belki de tarihsel birim kavramn getirecek olan bir
benzetirim ilem inin geerli kurallar konulamad-
srece, tarihi adna yarar bir bilim dal olarak
nitelemeye olanak bulunmayacak, bu nemli bilgi
dal ister istemez bir dank ve kopuk bilgiler alan
olarak kalacaktr.
Ne olursa olsun, yapsalclar tm bu sakncalar
aacak bir tarih yntemi dleyip durmulardr. Ta
rihi ve tarihsellii saltklatranlarsa, yntem lerinin
geerlilii konusunda kukuya kaplmak yle dur
sun, ou kez en ak elikileri bile kulak ard eder,
bir yandan bugnn tarihini yazabilmek iin bug
nn dn olmasn beklem ek gerektiini kesinler
ken, bir yandan da ancak bu beklem e sonunda elde
edebileceimiz bilgilerin gelecee k tutacan sa
vunur, hatta dn olmu bugnlerin ndan yarar
lanarak 1970lerde 1999 Trkiyesinin tarihini yaz
maya kalkarlar. Bize srenin belirleyici etkisinden,
srem sel uzakln nemliyi nemsizden, srekliyi
rastlantsaldan, tarihseli gncelden ayrma erde
m inden sz edip duranlar tarihilerin kendileri ol
duuna gre, bu eliki olsa olsa Hegelin sramak
eytiimiyle alabilir. Ama sreye tannan bu eleyip
ayrma gcnn m antksal dayana ne olabilir?
Eleme ve ayrma sreci nedir? Sre kendi kendine
nasl zmler her eyi? Benvenistein syledii gi
bi, sre geliimin etmeni deil, erevesi olduuna
gre,34 doyurucu yantlardan yoksun kalmaya yarg
l sorulardr bunlar.
Bu durum da, sreye tandmz bu yetkenin al
datc bir zne deitirim inden baka bir ey olma
dn kesinlememiz gerekir: sreye tanr grnd
*A .y., s. 5.

Yapsalclk 193/13
mz bu yetkeyi gelecein tarihilerine tannz
gerekte, bizim yaadmz sorunlara onlarn daha
nesnel, daha keskin bir gzle bakacaklarn, bu ne
denle de her eyi daha doru deerlendireceklerini
varsayarz. Ne var ki, bizim yaadmz olaylar biz
den sonra geleceklerin daha tutarl, daha doru
zmleyeceklerine inanm ak bir yandan tarih alann
da yeterli bir zmleme aygtndan yoksun bulun
duumuzu kesinlerken, bir yandan da gerein izle
rini gerein kendisinden daha anlaml, daha ak
layc bulduum uzu ortaya koymaktr. Byle bir g
r benimsemiyor da ileride, aratrm alar birbirine
eklenip oaldka, bilgilerin gittike daha nesnel
olacaklarna inanyorsak, o zaman da nesnel yoru
m un znel yorumlarn toplamndan kt gibi ka
ntlanmas zor bir sav geerli klmak iin kantlar
aramamz gerekir. Ne olursa olsun, en azndan ge
mi olaylara ilikin zmlemelerimizin dzeyi, be
lirli olaylara ilikin yorumlarmzn elikinlii, bu
tutum byle srdke, nesnellik ve tutarllk konu
sunda gelecein tarihilerine de fazla belbalama-
mak gerektiini yeterince gstermektedir.
Greimasn syledii gibi, tarihi nce bugnn
gereini gemie yanstr, sonra da daha bir glen
mi olarak yeniden bugne getirir. Baka bir deyi
le, erei gemii yeniden kurm aktan ok, onun kimi
verilerinden yararlanarak bugne belirli bir akla
ma getirmektir. Ama, yakndan baklacak olursa, bir
aynalar oyunundan te bir ey deildir bu: gere
in kendisi deil, birbirlerini yanstan birtakm ay
nalar, insan bilimlerini gzden dren bir dn-
gsel kurgu sz konusudur.35 Anlalamayacak bir
yan da yoktur bunun: rnein dilbilimde, gerek
* A.J. Greimas. Semioiiqiie et sctenc.es sociales, s. 31.

194
sorunu belirim sorunuyla, yani ortada bulunan, var
olan bir eyle: gsterenin tzyle zdeleir; ama
ayn uslamlamay tarihe de uygulamaya kalktk m
tarihi iin tarihsel belirim diye bir ey olmadn,
belirim den yola karak bir betimleyim yapm as ge
rekirken, kendi varsaymsal kurgusunu gemie
yansttn, bunu da gsterili bir biimde gerek
diye adlandrdn grrz.36
Bu kurgunun hibir dayana, hibir gnderge-
si yok mudur? Vardr kukusuz, ama bunlar tarihi
nin belge diye setii izlerdir: Her zaman her daki
ka, her saniye bir eyler olduuna gre, sonsuz say
da olay vardr; bunun sonucu olarak, olaylar see
riz, ama ayn biimde semeyiz onlar, aralarnda ay
n banty da kurmayz, onlara ayn anlam da ver
meyiz.31 Birok izler bu seilmi izlerin dnda b
raklabilecei gibi, belki de en az bunlar lsnde
nemli, ama u ya da bu nedenle iz brakmam ya
da izleri silinmi olan nice veriler de tm den yok sa
ylacaktr ister istemez. ok iyi bildiimiz gibi, han
gi tarih yaptnda olursa olsun, bugnden gemie
doru gidildike, zam anlar belirlenirken, gnlerin
yerini aylar, aylarn yerini yllar, yllarn yerini yz
yllar, yzyllarn yerini binyllar alr, yani sredizim
dzeni deiir. Neden? Bu basamaklanma bir ger
ek dzenin belirtisi olduundan m? Hayr, gemi
e doru gidildike, belgelerimiz azaldndan. Ne
kar bundan? O i baka, bu i baka! denilebilir.
Ama yle deil: sredizim, olaylarn zamannn sra
syla belirtilmesi, tm tarih deildir belki, belki ta
rihin en ilgin yann da oluturmaz, ama o olmad
" A ., s . 169.
w R. Bellour, Kntretien avec Cl. l-6vi*Straussf K. Bellour, C. Cldment, Claude
LriStrauss, s. 193.

195
m tarihin kendisi de silinip gider, nk tarihin
tm zgnl ve tm zgll nce ile sonra ara
sndaki banty kavram asndadr.38 Bu durum da,
tarihsel oluumu onar ya da yzer binyllara gre iz-
gelenmi bir tarihncesiyle balayan, 4. ya da 3. bin-
yldan balayarak binyllar dzleminde sren, son
ra, her yazarn gnlne gre, aralarna yzyl iinde
yllk, yl iinde gnlk tarih dilimleri serpitirilmi
yzyllk bir tarih biiminde ilerleyen, srekli bir
geliim olarak dnm ek yalnzca aldatc deil, e-
likindir de. Tm bu tarihler bir dizim olutur
mazlar: farkl trlerdendirler. Bir tek rnekle yetin
mek gerekirse, tarihncesi iin kullandmz izge-
leyim, yeni ve ada tarih iin bir giri nitelii ta
maz: her izge, hi deilse kuramsal adan, insan ta
rihinin gcl tm ne uygulanabilecek bir anlam lar
dizgesine gnderir. Bir izge iin anlaml olan olaylar
baka bir izge iin anlaml kalmaz. Tarihncesi diz
gesi iinde izgelenince, yeni ada tarihin en nl
olaylar bile belirginliklerini yitirir.39 Tarihsel olay
larn deerlendirilm esinde sk sk yararlanlan ne-
denlilik, olaslk, geree-benzerlik, vb. gibi bant
lar bile yeterince aydnlatlm, gereince snfland
rlm deil daha.40 Oysa, adna yarar bir bilim ni
telii kazanabilmesi iin, tarihin daha balangta
zme kavuturm as gereken sorunlardr bunlar.
Tm bu gzlemler, yapsalcln tarihi yadsm a
sndan ok, uygulad yntemin tutarszln vur
guladn, daha tutarl bir tarih yntemi oluturm a
nn yollarn aradn yeterince gstermekte. Ama
biroklar, bu ayrm sezemediklerinden ya da tari
* Cl. Levi-Slrauss. Yaban dnce, s. 301, 302.
" A y ., s. 334,345.
w A..J. Greimas, J&miotique el sciences societies, s. 173.

196
he akn bir anlam, daha da iyisi, akn bir grev
verm ek istediklerinden olacak, bir trl grmek is
temezler bu gerei. rnein M urat Belge, yapsal
cln szlnde dntrm e gibi kavram yoktur,
diye kesip atabilir.41 Dorudur, dntrme yoktur
yapsalcln szlnde, kaba bir dng deil,
bilimsel bir yntem olmay, dolaysyla yaplara et
kimeyi deil, onlar irdelemeyi, zmlemeyi ama
lad iin, olmamas da doaldr, ama dnm var
dr.42 stelik, bu olguyu deerlendirerek, hi deilse
el att kimi konularda, tarih yntemini yenileyebi
lecek nitelikte bir aray srdrd, artsrem sel
olgularn eklem lenim ine k tutabilecek birtakm
yollar nerdii de bilinir. rnein deiik toplumla-
rn deiik dnemlerine balanan sylenleri kar
latrarak genel bir zme ulamaya alan bir
Claude Lvi-Strauss, styaplarn bant dzenini
belirlemeyi salayacak yaplar ortaya koyarken,
dnm trlerini aydnlatrken, bir tarihsel ara
trm ann ne t r bantlar zerinde durmas gerekti
i konusunda bize k tutar: artsrem sel dnm
lerin zgl nitelii konusunda bir kesinlie varabil
m ek iin, yapsal dnm lerin genel kurallarn
bilmek zorunludur. Tarih felsefesinden tarih bilimi
ne giden yol buradan geer.43 Bu nedenle, bir kez
daha, yap kavram nn hakkn vermek gerekir.
Bu bilimsel zorunluluun gnm zn yaygn
tarih anlayyla elitii ortada. Bunu hi gz n
ne almadan, tarihi saltklatran yazarlarn, bir yan
dan nesnelerin ancak devinimleri, deiimleri iin
de kavranabileceim, ancak bu deiimlere gre ta-
*' M. Belge, Marksizm ve yapsalclk*, Birikim, 28-29, s. 25.
Daha nceki sayfalarda bu kavram dan sz edildii gzden kamamtr.
** A.J. Greinas, Du Sens /, s. 113. 114.

197
ramlanabileceini ileri srerken, bir yandan da ar
ya da hzl, ama hep tek ynl, dnsz ve srekli
bir akn varln savunduklar bilinir. Bunu da her
eyden nce tarihsel veriler yalanlar. Gerekten de,
Claude Levi-Straussun syledii gibi, insanln
gerekletirdii ilerlemeleri dzgn ve srekli bir
dizi biiminde dzenlem ek sanld lde kolay
deildir.44 ou kez, basitletirici bir genelleme so
nucu, birbirlerini izledikleri ileri srlen birok uy
garlk adatr, gelimilikleri nedeniyle tarihin
akna daha uygun olarak nitelenen kimi olgularn
ok daha ileri saylabilecek baka olgulardan daha
nce ortaya km olmalar da olduka sk rastla
nan bir eydir.45 rnein nkalarda ynetim dze
ninin sosyalist mi, yoksa erk-tekelci mi olduu ko
nusunda ok yazlar yazlmtr. Ne olursa olsun, bu
ynetim en yeni biimleri ortaya koymutur ve bu
biimlerin ortaya k Avrupada grlen ayn tr
olgulardan yzyllarca ncedir.46
Bugn, tarihncesi ve kazbilim alanndaki bil
gilerimizin geliimi eskiden sre iinde art arda s
ralanm gibi dnm e eiliminde olduumuz uy
garlk biimlerini uzam zerine yaym aya yneltiyor
bizi, bu da, ister istemez, ilerleme diye adlandrd
mz kavramn zorunlu da, srekli de olmad gere
ini doruluyor; ilerleme atlamalarla, sramalarla,
dirimbilimcilerin deyimiyle, deiinimlerle gerek
leir. Bu atlama ve sram alar hep ayn ynde daha
uzaa gitmeyi iermez; trl yn deiimleriyle bir
likte gider, satran oyununun atnn durum unu
anm satr biraz: nlerinde trl ilerleme olanaklar
** Cl. Levi-Strauss, Anthropologe struclurale II, s. 392.
MT. Ycel, A.g.y.. s. 119.
u Cl. Levi-Strauss. Anthropologie structurale II, s. 377, 422.

198
vardr, ama hibir zaman ayn ynde gitmeleri ge
rekm ez.47 Ne var ki insanc Bat dncesi, dn-
gsel kurgularna glge drm em ek, insanlk tari
hini kolaylkla, dz ve dnsz bir biimde dnem
lere ayrabilmek ve bu yoldan kendi stnln
kantlayabilmek iin, bu trl olaylar bilmezlikten
gelmeyi ya da kural bozmayan, nemsiz aykrlklar
olarak nitelem eyi ye tutar genellikle. Bylece, in
sanl tarihsel olan (dolaysyla stn) toplum lar
ve tarihsel olmayan (dolaysyla ikincil, nemsiz,
geri, ilkel) toplum lar biiminde tanm lanan iki kar
t ulam a gre ele alr. Bununla da kalm ayarak ge
rek yaam biimleri, gerek insanln byk bulgu
lan konusunda deer ltlerini getirip kendi ekini
ni, kendi toplum dzenini en stn deerler olarak
niteler.
Her trl banazl, her trl nyargy am
grnenler bile i bu konuya gelince uzlamaz bir
tutum taknr genellikle. rnein, eyrek yzyl a
kn bir sreden beri nerdeyse tm Avrupann ba
tac ettii, nl ve nc dnrlerden biri, Jean-
Paul Sartre, artc bir rahatlkla, insan eytiim,
eytiimi de tarihle tanm ladktan sonra, ilkel diye
adlandrlan toplumlar ve insanlarn nerdeyse di-
rimbilim dzeyine indirir.48 Bylece, bir yandan tari
hi gerekle zdeletirirken, bir yandan da insanl
n, insanlk tarihinin ok zengin, ok renkli bir b
lm n doa alanna iter, yani kendi ekini dnda
kalan herkesi ve her eyi barbar diye nitelem ekte
bir saknca grmeyen eskil Yunanlnm, eskil Roma-
lnn tutum unu yineler.49 Ne var ki, Levi-Straussun
" A y., s. 393.
w Bkz. Cl. Levi-Slrauss, Yaban dnce, s. 292.
Bkz. Cl. Levi-Slrauss, Anihropolagie structurale I, s. 28.

199
ok gzel belirttii gibi, insann gerei farkllkla
rnn ve ortak zelliklerinin oluturduu dizgedey
ken, bu gerei tm yle onun varlnn tarihsel ya
da corafyasal koullarnn yalnzca birine snm
olduuna inanabilmek iin, hem fazlasyla benzek-
i, hem de fazlasyla bn olmak gerekir.50
Yaygn Bat dncesinin bu uzlamaz tutum u
nu politikadan felsefeye dein her alanda ortaya
koymasna karlk, yapsalclk en arpc kartlk
lar, en belirgin ayrlklar altnda bile, deimez bir
temelin, ilkel ya da gelimi, eskil ya da ada tm
toplum larda ayn kalan, srekli ve evrensel bir in
sanlk tznn varlna tanklk eder.01 Tankl da
felsefel karmlara deil, bilimsel saptam alara da
yanr. Bylece, saptam alarnn kanlmaz sonucu
olarak, ilkel/gelimi, yabanl/uygar trnden kar
tlklarn grelliini kantlar yapsalclk, her eyi
kendi ltlerine vurarak kendine benzemeyeni hor
gren, bu kt alkanlk yznden nice dorulan
gzden karan, hep eri oturduu iin bir trl do
ru konuamayan benzeki Avrupa insanclnn
deer yarglarnn tartm al yanlarn aka ortaya
koyar ve tutum u en belirgin anlatm n gzde d
nr Jean-Paul Sartrem Cehennem bakalardr
sznde bulan bencil Avrupaya gerek bir insanlk
dersi verir.
Ama, hemen belirtm ek gerekir ki, Bat evreni
nin dnda kalan toplum lara verilen bu deer, kimi
lerinin sandnn tersine,52 ne ilkel denilen insan
Batldan stn tutm ak, ne de yaban dnceyi bi
limsel dnceyle ayn kefeye koymak anlam na ge
Cl. Lvi-Strauss, Yaban dince, s. 293.
51 Bkz. 't-ev-Slrauss stne'. B irikim , 28-29, s. 69, 70.
u Cl. Lov-Strauss, UHomme im, s. 571.

200
lir. Claude Levi-Strauss, sylenlerin inanlarn, t
relerin, kurum larn ilk bakta anlalmaz grnen
varlk nedenini aydnlattn, zellikle de insan d
ncesinin kimi etkinlik biimlerini belirlememizi
saladn syledikten sonra, Bu etkinlik biimle
ri yzyllar boyunca ylesine deimez kalm, yle
sine usuz bucaksz uzamlara yaylmtr ki onlar
dncenin tem el biimleri sayabilir, etkinlik gste
rebileceklerini usum uza bile getirmediimiz yerler
de, baka toplum larda ve dnsel yaamn baka
alanlarnda yeniden bulmaya alabiliriz, d er
ken,33 verimler, sonular dzleminde deil, ok daha
derinlerde, tem elde yer alan bir benzerliin, daha da
iyisi, bir zdeliin altn izer. rnein erkezlerde
akrabalk ilikileri Trobiandlardaki akrabalk iliki
lerinin tam kartdr,5'1 ama temelde dizge hep ayn
biimde eklemlenir; dmanlk/yaknlk terim leri
deiik eleri kapsar, ama her ikisinde de vardr;
yaban dncelerde hayvanlarn, bitkilerin snflan
drlmas Bat bilim adam larnnkiyle rtm ez,
ama, k noktalar gz nne alndktan sonra, on
larnki orannda zengin, onlarnki orannda tutarl
dr. Dounun hibir zaman gerek felsefe retm edi
i sylenir, ama herhangi bir Trk masalnn derin
yapsna inildii zaman, en az Batnnki orannda
cmert bir bilgelik, en az Batnnki orannda tutarl
bir dnya gr ierdii grlr.55
Sylemek bile fazla, bu gerein altn izmek,
rnein M urat Belgenin sand gibi, her eyi insan
beynine, daha ak bir deyile, dirimbilime indirge
mek deildir. Claude Levi-Strauss, kendisinin insan
w Bkz. Cl. Levi-Strauss, Anthropologe stm cturale , s. 51.
* Bkz. Cl. Lvi-Strauss, YaOau dnce, s. 14.
Bkz. T. Ycel. fim t sn rla n , s. 58-62.

201
usunun yapsn bulgulamak savnda olduunu ileri
sren eletirm enler bulunduunu belirttikten sonra,
bu yorumun doru olmas durumunda, hazr felsefe
ci olarak yetimiken, neden felsefeyi brakp budun-
bilime yneldiini, neden en kk budunbilimsel
ayrntlara bile bunca zenle yaklatn aklamaya
olanak kalmayacan syler.56 nl aratrmac,
toplulua zg olgularn bilind zelliinden sz
etmekle, ncelikle toplumu, toplumsal insan, yani
doay deil, ekini, belirtileri alabildiine eitlene
bilecek bir yapy, toplumsal insann temel zelliini
sz konusu ettiini ortaya koyar. Ne var ki, her ekin
kendi iinde tutarl bir deerler dizgesi oluturduu
na gre, hi deilse olgulara bilimsel adan bakmak
savnda olanlarn byle bir konuda deer yargsn
bir yana brakmalar gerekir. Hi kukusuz, plak
Afrikalnn sava gc Avrupalnn sava gcne
denk deildir; hi kukusuz, ilkel oymam sihirbaz
Einsteinla karlatrlamaz, ama ilkel diye nitelenen
toplumlarn yaplan ve lleri de kendi ilerinde tu
tarl ve geerlidir, kendi bireylerinin sorunlarna ya
nt getirir, bir kez benim sendikten sonra, bir Bat eki
ni gibi m utluluk verebilir kiiye, bir Bat ekini gibi
yaanmaya deer bulunabilir.
Bu adan baklnca, kendini toplumcu olarak
gren bir Trk aydnnn, Batnn stnl kapi
talizme baldr, diyerek her eyi yadsd bir d
zenin erdem ine dayandrmas, arkasndan da Bi
limsel dnceyi ilkel toplum da bulamayz, fark bu
radadr ve nemli bir farktr, diye ekleyerek dn
ce stnln de anamalc dzenin doal sonucu
olarak gstermesi gerekten ilgintir.57 Tutarl bir
Cl. Levi-Slrauss, Le Regard eloig, s. 144, 145.
'Levi-Strauss st n e. B irikim 2S-29, s. 09, 71.

202
uslamlama gerei, zneyle nesneyi birbirinden ay
rr da bilimin kendisini bir yana brakrsak, bilim
sel dnce dediimiz eyi nasl tanmlayacaz?
Batl toplum larn tm bireylerince nerdeyse doal
bir zellik olarak paylalm bir ynelim, tm ku-
rum larn, tm etkinlik biimlerini ynlendiren bir
g olarak m? Toplumun snrl bir kitlesinin belir
li bir sre sonunda kazand bir uslam lam a tr
olarak m? Yoksa ancak belirli bir dnya gryle
temellendirilmi, belirli bir dnm e ve yargla
ma biimi olarak m? Birinci olasl benim sem ek
hi de kolay deil. kinci olasl geerli sayma ei
limindeysek, bilimsel dnceyi yalnzca anam al
c dzenin salayabildii bir ayrcalk olarak gr
m ekten vazgememiz gerekir. nc olasl ge
erli sayyorsak, o zaman da dngnn adn bi
limsel dnce koyduumuzu kim seden gizleyeme
yiz.
Gerek durum da bu: dngnn kendini bi
lim sand, kendi nvarsaymlaryla badamayan
bilimsel ynelimleri dngclkle sulad bir
dnemde yayoruz. Levi-Straussun syledii gibi,
ykc ile mimar yalnzca Eukleides geometrisine
inanm akta hakldrlar, ama bunu gkbilimciye zorla
benimsetmeye kalkm azlar.08 Dngclkse kal
kar, nk temel devinimi geliim deil, yaylmdr;
baka bir deyile, kendini kesinleyebildiince var
dr. Bu kesinleme bir yinelem eden baka bir ey ol
masa bile. Bu bakm dan, ister gemii ne karsn
lar, ister gelecei, ister geliim inancna dayansnlar,
ister k inancna, dnglerin ilerlemesinden
sz etm ek sama olur, ne birbirlerini btnlem eleri
sz konusudur, ne gelimeleri; dngler yalnzca
Cl. Lvi-Slrauss, Ankropotoge structm e I, s. 375.

203
yadsr birbirlerini.59 Yalnzca birbirlerini mi? Hayr,
kesinlemeleri konusunda kuku uyandrabilecek
her eyi.
Yapsalcla gelince, bir dng deil, bilimsel
bir yntem olduu iin, kendi kendini at oranda
kesinlenir.

* A.J. Greimas, S&nioiique et sciences sociaies, s. 40,41.

204
3. EKNCELER

Daha nce de sk sk vurguladk: dilbilim bata


olmak zere, insan bilimlerinin deiik alanlarnda
saptanan bunca kazanm yapsalc yntemin kars
na kan tm sorunlar zp ilevini tamamladn
kesinlemeye yetmez, insan bilimleri alannda izle
nebilecek tek yntem olduunu kesinlemeye de yet
mez, her alanda ayn verimi saladn kesinleme
ye de yetmez, ayn alan iinde ya da deiik alanlar
da alan uygulayclar arasnda tam bir uyum bu
lunduunu kesinlemeye de yetmez.
Paris Gstergebilim Okulunun kurucusu Algir-
das Julien Greimasn, rnek bir alakgnlllk
le, bu yeni, ama ok gelimi bilim daln bilimsel
iarl bir tasar olarak nitelediini biliriz. Ayn
kuramc, daha altml yllarda, birer sayg sunu
biimde de olsa, Georges Dumezilin, Claude Levi-
Straussun kimi almalarn daha da biimselle-
tirmeye girierek hem yntem in en parlak uygula
malarnn bile kusursuz olmadn, hem de bu uy
gulamalar arasnda tam bir uyum bulunm adn
dolayl olarak ortaya koyar. B unun yannda, bir
Andre Martinet, yaklamn ilevselcilik. diye adlan
drarak kendini teki yapsalclardan yaltlamay
yeler. Yntemin en nl uygulaycs Claude Levi-
Strauss da, birka nc bir yana, dneminin ou
205
yapsalclarndan uzak durur, hatta onlara yukar
dan bakar. rnein Jakobsonla birlikte Baudelaire
in Les Chatss zerine yapt zmlemeyi unuta
rak Dilbilimde olsun, budunbilim de olsun, yapsal
yntem farkl ierikler iinde deimez biimler
bulmaktr. Birtakm yazn eletirmenleri ve yazn ta
rihilerinin balanm akla haksz yere vndkleri
yapsal zmleme, tam tersine, yinelenen ierikler
ardnda deiken biimler aramaktr, diyerek yap
sal zmlemenin snrlarn, haksz yere, alabildii
ne daraltr.60 Ne var ki, bir yntem birok rneke
ierebilir. Ayrca, her yapsal aratrm ada ayn eyle
rin aranmas da yntemsel bir zorunluluk deildir.
Yalnzca Greimasm M aupassant' bile Levi-Strauss
un horgryle yaznsal eletiri diye niteledii ya
znsal gstergebilimin de yapsalcln en verimli
kollarndan birini oluturduunu kantlamaya yeter.
Bunun aykr saylabilecek bir yan da yoktur. Levi-
Strauss, Budunbilim her eyden nce grgl bir bi
limdir. Her ekin tek bir olumsallktr, nce betimle
yebilmek, sonra da anlamaya almak iin ince bir
dikkatle ele alnmas gerekir, der.61 Yazn yapt da
yaznn tekil bir olumsall olduuna gre, kendi
iinde, kendi gndergeleriyle yapsalc bir yntemle
betimlenip zmlenmemesi iin bir neden yoktur.
Ama nl budunbilimci bu trl ayrmlar zerinde
oyalanmaz. Belki de hep deimez biimler ardn
da kotuundan, yeni mzik, soyut resim gibi birta
km ada sanat etkinliklerine de ayn biimde yu
kardan bakar, hatta onlarn sanat niteliini yadsya
rak baya tutucu bir tutum sergiler. zmleme ve
kantlam alarnda Andre Regniernin saptad t r
'v' Cl. Levi-Strauss. Anthropologic strncturale II. s. 322,323.
Q . Levi-Strauss. Le Regard Moign, s. 145.

206
den birtakm boluklar, elikiler, saymaca karm
lar da yok deildir kukusuz.
Tm bu saptam alar olsa olsa yukarda syledik
lerimizin doruluunu kantlar, yaplsalcln al
dn ya da, baarszlk ve dalma sonucu, serve
nini tamamlayp tarih olduunu gstermez. Ama
byle dnenler de yok deil. rnein Franois
Dosse, Histoire du structuralisme adl geni kap
saml kitabnn birinci cildine Le champ du signe
(Gstergenin alan), ikinci cildine Le chant du cyg-
ne (Kuunun arks) altbaln koyarak bu gr
te olduunu daha batan belli eder. Ona gre, yap
salclk 1967den bu yana kuu arksn sylemek
te, yani tm den lmediyse de can ekimektedir. Bu
can ekim enin temel nedeni de kitleleri daha ok
eken birtakm yeni yaklamlarn belirmesi, rne
in Roland Barthes gibi kimi nllerin bu gerein
den fazla nesnel, gereinden fazla biimsel akma
srt evirmesi yannda, akmn kendisinin kat tu tu
munu srdrm esi, rnein tarihi ve znellii (bu
arada zneyi) bilmezlikten gelmekte dayatmasdr.
Daha bu kitabn giriinde vurgulamtk: yap
salclk gibi kkleri yzylmzn balarna dek uza
nan bir bilimsel, bir lde de dnsel akm iinde,
ikincil trden gr ve yntem ayrlklarnn belir
mesinden, akm iinde yer alan znelerin bir sre
sonra kiisel konumlarn iyice belirginletirerek
kendilerini kesinlem ek, bunu salamak iin de ya
psalclkla rten ynlerinden ok, ondan ayrlan
ynlerine arlk vermek istem elerinden daha doal
bir ey olamaz: sanatsal akmlar dzlem inde de, d
nsel akm lar dzleminde de sk sk karlarz bu
tutumla. Paris Gstergebilim Okulunun nde gelen
yelerinden biri olan Jean-Claude Coquet genel y
207
nelime uymayan kimi neriler getirerek yllar nce
yapm tr bunu, ama dn olduu gibi bugn de gs-
tergebilimin, dolaysyla yapsalcln en nemli
srdi'clerinden biridir.
Yapsalclarn tarihsel bilginin gerekliliini hi
bir zaman yadsmadklarn, tam tersine, tarihileri
her eyden nce gerekten doyurucu tarihsel bilgi
lere ulamamz salayabilecek nitelikte bir tarih
yntemi oluturam adklan iin eletirdiklerini uzun
uzun anlattk. Bu bakmdan, kendisi byle bir san
istemem ekle birlikte, Michel Foucaultnun yapsalc
aratrm aclar arasnda saylmasnn alacak bir
yan yoktur: Histoire de la fo lie'den Histoire de la se-
xualiteye, yaklam yapsalclarn dledii tarih
yntemine yakndr. u var ki, yapsalc sann yad
sd gibi tarihi sann da yadsm akla birlikte, ta
rihi yan yapsalc yam ndan ok daha ar eker.
Bu bakmdan, Franois Dosseu n yaptn yapmak,
yani Foucaultyu bir yapsalc olarak niteledikten
sonra, yapsalcln tarihe gmlmesinin nedenleri
arasnda tarihe ve tarihsel bilgiye srt evimesini
de saym aktan daha aykr bir tutum olamaz.
zne ve znellik konusunda da byle.
Gstergebilimin kurucusu Greimas, yalndan
karm aa doru gitmeyi yntemsel bir zorunluluk
olarak grdnden, en azndan balangta, daha
kolay kavranp daha kolay betimlenebilecek verile
re arlk verir, ilk yaznsal gstergebilim almala
rnn daha ok halk yazn, zellikle de masal zerin
de younlamas bundandr. Ama, yapsal dilbilimin
en nemli kuram clarndan biri olan Emile Benve-
nistein dilde zne, znellik ve zneler aras bant
lar sorununu daha altml yllarda benzerine az
rastlanr bir yetke ve derinlikle ilemi olmas ve bu
208
alandaki almalarnn yapsalclar arasnda byk
ilgi uyandrm as bir yana, hibir yapsalc znenin
ve znelliin bilimsel zmleme nesnesi olamaya
can ileri srmemitir. stelik, tam da yapsalcl
a yaktrlan ok uzun can ekime dneminde, en
azndan gstergebilimciler gittike artan bir ilgi gs
term ilerdir bu konulara. rnein, Benvenistein
esiniyle, szcelem zerinde gelitirilen almalar,
hemen her zaman, konunun doas gerei, iin iine
zne ve znellii de katar. Sylem zmlemelerin
de zne nemli bir yer tutar. 1979da, Greimas ve
Landowski ynetim inde yaymlanan Introduction d
lanalyse du discours en sciences sociales adl ortak
yapt bu konuda zengin ve r ac bir rnektir.
Jean-Claude Coquetnin Le Discours et son sujetsi
(1984, 1985) de yle.
te yandan, Algirdas Julien Greimasla Jacques
Fontanillein ortak yapt Semiotique des passions,
Des etats de choses a u x etats d me (1991), altbal-
m n da sezdirdii gibi gstergebilimde nemli bir ge
ii, znellie, duyguya ve tutkuya al rneklen
dirir. Jacques Fontanillele Claude Zilberbergin ba
ka birok almadan sonra yaymladklar Tension
et significationsa (1998) bu ynelimin bugn geldi
i en ileri noktay oluturur belki. Ne var ki yaptlar
dan ok kiiler zerinde duran, bu arada bin sayfa
lk kitabn biroklar yapsalclkla pek ilgisi bulun
mayan bir yn adla dolduran Franois Dosse, gs-
tergebilimin, dolaysyla yapsalcln bu iki nem
li srdrcsn bir kez bile anmaz. Bylece, sanki
ktl varm gibi, kt tarihe yeni bir rnek salar.
Franois Dosse, yapsalcln defterinin kapan
dn ya da kapanm ak zere olduunu kesinleye-
bilmek iin, Roland Barthesn yapsalclktan uzak-
Yapsalclk 209/14
lamasm aklarken, bu kopmann yapsalc izlen
cenin soluunun kesilm esini ortaya koyduunu
syler.62 Neden Greimas gstergebiliminin ok geri
lerinde kalm B arthesm bu alanda soluunun ke
silmesi ya da denemecilii semesi deil de yapsal
c izlencenin soluunun kesilmesi? Hi kukusuz,
Barthes byk bir yazardr, yazarl sem ekle de
kendi asndan iyi etm itir Ne olursa olsun, 1973
ten nce yapsalcln dnda yapt veren ok de
erli aratrmaclar, dnrler vard, 1973ten son
ra da vard, bugn de v a r Buna ancak sevinilir H er
kes kendine gre, kendi lleri iinde, bilime, eki
ne, yazna kendi katksn getirir Ancak, yapsalc
ln alp tarih olduunu ne srebilm ek iin r
nein Andre M artinetnin ift eklemlilik kuram
nn geersizliinin kantlandn, rnein yapsal
dilbilimden daha geerli bir dilbilim doduunu, r
nein Greimasm M aupassantm m aldn, rne
in Claude Levi-Straussun akrabalk yaplan ve
sylen zmlemelerinin artk bir anlam kalmad
n, rnein Jean-Claude Coquet, Franois Rastier,
Herman Parret, Jacques Fontanille, Claude Zilber-
berg, Paolo Fabbri ve daha nicelerinin Greimasn
at yolda deil de baka bir yolda ilerlediklerini
kesinleyebilmek gerekir
Oysa hep bu yolda ilerliyor, yol tkanr gibi olun
ca da onunkilerle ayn trden aralarla ayor, sonra
gene ilerlemeye balyorlar.

* E Dosse, H istoire dit structuralism? II, s. 251.

210
KAYNAKA

AUZIAS, J.-M.:
Clefs p o u r le stru ctu ra lism s, Paris, Seghers, 1971.
BARBERIS, P:
B alzac et le m a l d u siecle, I, II, Paris, Gallimard, 1970.
BARTHES, R.:
(1) M ichelet p a r lu i-m im e, Paris, Le Seuil, 1954.
(2) Essais critiques, Paris, Le Seuil, 1964.
(3) G stergebilim ilkeleri, evirenler B. Vardar, M. Ri
fat, Ankara, Kltr B akanl yayn, 1979.
(4) S ystem e de la m ode, Paris, Le Seuil, 1967.
(5) S/Z, Paris, Le Seuil, 1970
(6) Roland Barthes, Paris, Le Seuil, 1975.
(7) Fragments d un discours am oureux, Paris, Le S e
uil, 1977.
BELGE M. :
Marksizm ve yap salclk, B irikim , 28-29, stanbul,
haziran-tem m uz 1977.
BELLOUR, R CLEMENT C. :
Claude L evi-S trauss, Paris, Gallimard, 1979.
BENVENISTE, E. :
Problem es de lin gu istiqu e generale, I-II, Paris, Galli
mard, 1966, 1974.
CLAIRIS, C .:
Q uestions Andrd M artinet, D ilb ilim IV, stanbul, .
. Yabanc Diller Y k sek Okulu, 1979.
COQUET, J.-Cl. :
(1) S im io tiq u e litt&raire, Tour, M ame, 1973.
(2) Le discours et son sujet, I-II, Paris, K lincksieck,

211
1984, 1985.
(3) S em iotique, UEcole de Paris, Paris, H achette, 1982.
COURTES, J. :
(1) Levi-Strauss et les con train tes de la pensee m yth i-
que, Tour, M ame, 1973.
(2) Introduction la sem iotiqu e n a rra tiv e e t discu rsi
ve, Paris, H achette, 1976.
(3) Le conte populaire: p oetiqu e et m ythologie, Paris,
PUF, 1986.
CUISENIER, J . :
Formes de la parente, E sprit 11, Paris, 1963.
DELEDALLE, G. :
Theorie et p ra tiq u e d u signe, Paris, Payot, 1979.
DOSSE, E :
H istoire d u stru ctu ralism e 1-11, Paris, Le Livre de poc-
he, 1992.
DUCROT, O. :
Le stru ctu ralism e en linguistique, Paris, Le Seuil,
1973.
DUCROT, O, TODOROV, T .:
D iction n aire encyclopedique des sciences du langage,
Paris, Le Seuil, 1972.
FONTANILLE, J. :
(1) Les espaces subjectives: in trodu ction la sem ioti
que de lobservateur, Paris, H achette, 1989.
(2) Sem iotique d u discours, Lim oges, PULIM, 1998.
(3) Tension et sig n ifica tio n , (Claude Zilberbergle),
Sprim ont, Mardaga, 1998.
(4) Sem iotique et littera tu re, Patis, PUF, 1999.
GENINASCA, J.:
Les Chimeres de N erval, discours critique et discours
poetique, Paris, Larousse, 1973.
GKTRK, A. :
O kum a ura, stanbul, ada yaynlar, 1979.
GREIMAS, A. J . :
(1) Sem antique structu rale, Paris, Larousse, 1966.
(2) Du Sens, Paris, Le Seuil, 1970.

212
(3) Du Sens II, Paris, Le Seuil, 1983.
(4) M au passan t, L a s&miotique d u texte, Paris, Le S e
uil, 1976.
(5) S im io tiq u e e t sciences sociales, Paris, Le Seuil,
1976.
(6) S em iotiqu e, D iction n aire raisonn e de la theorie du
langage I-II (J. Courts'le birlikte), Paris, H aehette,
1979, 1986.
(7) In trodu ction d Ia n a lyse d u discours en sciences so
cial es (E. Landow skiy le birlikte), Paris, H aehette,
1979.
(8) K u su r konusunda, eviren A. Kran, stanbul, YKY,
1995.
(9) Des d ie u x e t des hommes, Paris, PUP] 1985.
(10) S em iotiqu e des p assion s (J. Fontanillele birlikte),
Paris, Le Seuil, 1991.
HELBO, A . :
Le C ham p sem iologique, B ruxelles, Com plexe, 1979.
HJELMSLEV L. :
(1) Prolegom enes d une theorie d u langage, Paris, Mi-
niiit, 1971.
(2) E ssais linguistiques, Paris, M inuit, 1971.
(3) N o u vea u x essais, Paris, PUF, 1985.
JAKOBSON, R.:
(1) E ssais de lin gu istiqu e generale, Paris, M inuits (Po
ints), 1970.
(2) Q uestions de poetique, Paris, Le Seuil, 1973.
LANDOWSKI, E:
Presence de Iautre, Paris, PUE 1997.
LEFEBVRE, H . :
Le L angage et la societe, Paris, Gallimard, 1966.
LEVI-STRAUSS, Cl.:
(1) T ristes tropiques, Paris, Plon, 1955.
(2) Les S tru ctures eiem entaires de la paren te, La Ha-
ye-Paris, M outon et Cie, 1967.
(3) A nthropologic structu rale I-II, Paris, Plon 1958,
1973.

213
(4) Le Totem ism e a u jo u rd hui, Paris, PUF, 1962.
(5) Yaban dnce, eviren T. Y cel, stanbul, YKY,
1996.
(6) Le cru et le cuit, Paris, Plon, 1964.
(7) Du m iel a u x cendres, Paris, Plon, 1967.
(8) L O rigine des m anieres de table, Paris, Plon, 1968.
(9) H omm e nu, Paris, Plon, 1971.
(10) L a voie des m asques,Paris, Plon, 1979.
(11) Le Regard eloigne, Paris, Plon, 1983.
(12) Paroles donnees, Paris, Plon, 1984.
(13) L a Potiere jalou se, Paris, Plon, 1985.
MARTINET, A. :
(1) Elem ents de lin gu istiqu e g&nerale, Paris, Armand
Colin, 1960.
(2) L a L in gu istique synchronique, Paris, PUF, 1968.
(3) Le Langage, Paris, Gallimard, 1968.
MARTINET, J. :
Clefs p o u r la sem iologie, Paris, Seghers, 1973.
MOUNIN, G .:
Introduction d la sem iologie, Paris, M inuit, 1970.
NIETZSCHE, E:
Seconde consideration in tem p estive, Paris, GF Flam-
marion, 1988.
PARRET, H . :
(1) Les Passions, essai su r la m ise en discours de la
su b jectivite, B ruxelles, Pierre Mardaga, 1986.
(2) Prolegomenes d la thorie de lnonciation, Berne,
Peter Lang, 1987.
PATTE, D. ve A .:
Pour une exegese structu rale, Paris, Le Seuil, 1978.
PLAGET, J. :
Le Structuralism e, Paris, PUF, 1968.
POPPER, K.:
L a Societe ouverte et ses enrem is I-Il, Paris, Le Seuil,
1979.
PROPP, V:
M orphologie du conte, Pariis, Le Seuil, 1970.

214
RASTIER, F.:
(1) S em an tiqu e in te rp re ta tiv e , Paris, PUF, 1987.
(2) Sens e t te x tu a lite , Paris, H achette, 1989
(3) S em a n tiq u e et recherch.es cogn itives, Paris, PUF,
1991.
RENZI, L.:
In trodu zion e a lla filo lo g la rom anza, Bologna, II Muli-
no, 1976.
RUWET, N.:
L inguistiqu e et scien ces de lh om m e, L E sprit, II, Pa
ris, 1963.
SAUSSURE, F. de :
Genel d ilb ilim dersleri, I-II, eviren B. Vardar, Ankara
TDK, 1976.
SEBEOK, T. A. :
S ix esp eces de signes: propositions et critiques,
Degres, 6, B ruxelles, 1974.
SPERBER, D . :
Le S tru ctu ra lism e en anthropologie, Paris, Le Seuil,
1973.
TARATI, E.:
S em iotique m u sicale, Lim oges, PULIM, 1996.
- TODOROy T.:
(1) Theorie d e la litteratu re, Paris, Le Seuil, 1965.
(2) M ikhail B akhtine, le p rin cip e diialo g iq u e, Oaris,
Le Seuil, 1981.
UBERSFELD, A.:
L ire le theatre, Paris, Editions sociales, 1978.
VARDAR, B.:
(1) Yapsal eletirid e yeni bir atlm , G ney D ou A v
ru p a A r a tr m a la r D ergisi, stan bu l, E debiyat
Pbkltesi, 1974.
(2) Une in tro d u ctio n d la phonologie, stanbul, Edebi
yat Fakltesi, 1976.
(3) E ntretien avec A. J. G reim as, D ilb ilim I, stanbul,
Edebiyat Fakltesi, 1976.
(4) A k la m a l dilbilim , terim leri szl, stanbul,

215
ABC, 1988.
YCEL, T.:
(1) Llmaginaire de Bemanos, stanbul, Edebiyat
Fhkltesi, 1969.
(2) Yazn ve yaam, stanbul, Yol, 1982.
(3) nsanlk Gldrsnde yzler ve bildiriler, stan
bul, YKY, 1997.
(4) Yaznn snrlan, stanbul, Adam, 1982.
(5) Anlat yerlemleri, stanbul, YKY, 1993.

216
DZN

ad (nom), 75.
adlandrma (denomination), 74, 75.
akrabalk (parente), 78, 79, 80, 81, 82, 90, 105,189, 208.
aktrel izge (code ethique), 94.
alc (destinataire), 58, 59, 60,147, 148, 149, 156, 167.
ALTHUSSER, L., 18, 173.
Amerikan okulu, 111-115.
altkartlar (subcontraires), 138.
anayanl evlen m e (mariage matrilateral), 81.
anlam (sens, signification), 30, 32, 39, 40, 42, 44, 45, 46, 47,
48, 49, 50, 51, 52, 91, 93, 96 - 102, 117, 119, 120, 126,
135, 139, 157, 164, 177, 195
anlam bilim (s&mantique), 49, 126.
anlam bilim sel ek sen (axe semantique), 136, 137.
anlambirim (moneme), 46, 47, 48, 49.
anlam laym , anlam lam a (signification), 118, 119, 126, 128,
129, 137.
anlam evreni (univers semiotique), 175.
anlam sal boyut (dimension simantique), 144.
anlam sal ierik (contenu semantique), 132.
anlat (rcit), 88, 93, 122, 123, 143, 146, 148, 150, 151, 155,
156,157, 158, 167.
anlatc (narrateur), 167, 168.
anlat izgesi (schema narratif), 157, 158,166.
anlat izlem i (parcours narratif), 155, 156.
anlat izlencesi (programme narratif), 151, 152, 153, 154,
155, 156, 159, 160.
anlatm (expression), 42, 50, 52, 62, 94, 97, 106.
anlatm dzlem i (plan de Iexpression), 131,132, 134.
anlatm n biim i (la forme de Iexpression), 52, 53, 54.
anlatm n tz (substance de Iexpression), 52, 54.
ARSTOTELES, 185,186.
ARRIVE, M., 109.
artsrem lilik (diachronie), 16,30, 3 1,32, 64, 74,189, 190.
artsrem sel (diachronique), 35, 89, 9 8 ,1 8 2 ,1 9 0 ,1 9 5 .
ak (amour), 82.
AUZLAS, J.-M., 18.
ayrlm (disjonction), 156.
ayrm (disjonction), 1 3 7 ,1 5 0 ,1 5 1 ,1 5 3 ,1 5 6 .

babayanl evlen m e (manage patrilindaire), 81.


badam (combinaison), 137,142,143.
bant (relation, rapport), 29, 30, 31, 36, 38, 40, 43, 44, 45,
47, 52, 54, 56, 60, 70, 77, 78, 81, 86, 90, 91, 92, 94, 95,
97, 99, 102, 112, 114,130,131, 132, 135, 137,141,143,
144, 145, 146, 149, 154, 156, 160, 161, 179, 181, 182,
1 8 3 ,1 8 6 ,1 8 7 ,1 9 0 ,1 9 3 , 195, 206.
balam (contexte), 46, 59, 61,133, 175.
balam (jonction), 150, 151, 153, 156.
BAKHTIN, M., 123.
BALZAC, H. de, 14, 143,144, 168, 181,182.
BARBERIS, E, 181,
BARTHES, R., 17, 18, 43, 44, 110, 118, 119, 120, 121, 127,
129, 205, 207, 208.
bakas (lautre), 22, 83, 94.
BATESON, 75.
BAUDELAIRE, Ch., 204.
BEAUVOIR, S. de, 16.
BELGE, M., 195, 199.
belge (pithete), 109, 135.
belirim (manifestation), 41, 43, 56, 81, 193
beli rim dzlem i (plan de manifestation), 131, 134, 146,
153.
belirti (indice), 117.
belirtke (signal), 117, 118, 151.
BELLOUR, R., 193.
benzeki (egocentrique), 17, 198.
BENVENISTE, E .,1 1 ,1 5 ,27,34, 3 7 ,3 8 ,3 9 , 40,47, 61, 62, 63,
69, 71, 166, 168, 185, 191, 206, 207.
benzetirim ( homologation), 182, 191.
BERNANOS, G., 134, 135.
betim , b etim lem e, betim leyim (description), 45, 129, 174,
175, 183, 188, 193.
b iem (style), 123, 124.
biim (forme), 29, 4 2 ,4 5 , 46, 49, 64, 93, 95, 96-102, 122, 123,
123, 204, 130, 131.
biim bilim (morphologie), 122, 124.
biim cilik (formcdisme), 34, 9 7 ,1 1 0 ,1 2 1 , 124.
bildiri (message), 40, 55, 58, 59, 60,120.
bildiri iletim i (communication des messages), 78.
bildiriim (communication), 28, 34, 46, 115, 117, 118, 127,
128.
bildiriim gstergebilim i (semiotique de communication),
118.
bileim (syntMse), 18, 47.
bilim (science), 1 28,129,178, 180, 190, 191, 194, 201, 208.
bilisel (cognitif), 154,158, 159, 161, 167.
bilisel edim (performance cognitive), 154, 161.
bilisel edin (competence cognitive), 161.
birim (unite), 36, 37, 45, 46, 47, 48, 53, 55, 61, 90, 132, 133,
134, 135, 155, 156.
birincillik (primeite), 112.
BLOOMFIELD, L 25, 49.
BOAS, E, 25.
Braille abecesi, 118.
BRIK, O., 124.
BRITISH MUSEUM, 21.
BRONDAL, V, 37.
budun betim (ethnographic), 75, 92.
budunbilim (anthropologic), 15, 21, 27, 65 - 106, 109, 194,
204.
BUTOR, M., 17.
BUY SSE N S, E., 1 1 0 ,1 1 6 ,1 1 7 ,1 1 8 ,1 1 9 .
buyursal ilev (fonction co n a tive), 60.
btnce (corpus), 145, 155,182.
btnleyicilik bants (rela tio n d e co m p lim en ta-rite) ,
137.
btnleyim (co m plem en tarity), 137,162.

CENEVRE - PARS EK SPRES, 29.


CHKLOWSKi, 122.
CHOMSKY, N., 64, 67.
CLAIRIS, Ch., 67.
CLEMENT, G., 193.
corafyasal izge (code g iograph iqu e), 94.
COQUET, J.-Cl., 1 0 9 ,1 2 7 ,2 0 5 ,2 1 0 .
coum sal ilev (fonction eocpressive), 59.
COURTES, J., 85,127, 138, 1 5 1 ,1 5 7 ,1 5 8 ,1 6 0 ,1 6 6 ,1 6 7 ,2 0 8 .
CUISENIER, J 80.

ekirdek (n oyau), 56.


elikinler (contradictoires), 138.
elikin lik (contradiction), 137,138.
ift ek lem lilik (double a rticu la tio n ), 45,118, 208.
izelgesel (graphique), 98.
izge (sch im a), 40, 57, 5 8 ,9 8 ,1 0 2 .1 3 2 ,1 3 8 ,1 5 7 .
izgisel (lin ia ire ), 43, 98.
okelilik (p olygam ie), 81.
ok-seslilik (polyphonie), 123.
zm lem e, zm leyim (a n a lyse), 40, 45, 87, 101, 105,
115, 119, 124, 126, 129, 131, 144, 145, 163, 177, 182,
183,192, 204

dalm clk (d istrib u tio n n a lism e), 32.


dar anlat (m icro -ricit), 151, 155.
davranlk (behaviorism e), 114.
deer (valeur), 29, 30, 31, 36, 4 8 ,4 9 , 1 5 3 ,1 5 4 ,1 5 6,157,197,
198, 200.
deinim , 59.
deiin im (mutation), 196.
d eik e (variante), 41, 42, 98.
d eim ez (invariants), 41.
deitirim (commutation), 42, 43, 53,134, 135, 157.
DELEDALLE, G 112, 113.
DEMRALP, O., 177.
DENNLER, J. G., 75.
derin dzey (niveau profond), 131,144,145, 154.
destek leyici (adjuvant), 147, 148.
dil (langue), 25 - 64, 68, 69, 71, 77, 78, 97, 98, 102, 115, 116,
117, 119, 120, 121, 128, 129, 131, 134, 163, 164, 165,
168, 190.
dilbilgisi (grammaire), 25- 64, 74.
dilbilim (linguistique), 25- 64, 67, 68, 71, 74,76, 78,102,113,
116, 118, 120, 126, 127, 128, 132, 149, 166, 169, 180,
189, 193, 203, 204, 208.
dilyetisi (langage), 28, 29, 38.
dirim bilim (biologie), 99, 196.
dirim sel, dirim bilim sel (biologique), 38, 105.
dizge (systems), 15, 16, 26, 29, 31, 32, 34, 35, 36, 39, 40, 41,
43,47, 53, 63, 71, 74, 75, 76, 77, 78, 80, 81, 82,101,109,
115, 119, 120, 123. 124, 128, 129, 140, 141, 144, 145,
156, 176, 180, 182, 183, 186, 189, 198, 199.
dizgesel (systematique), 16.
dizi (paradigme), 64, 82, 97, 159.
dizim (syntagme), 64, 194, 197,199.
dizim sel (syntagmatique), 43, 44, 114, 149.
dizim sel boyut (dimensiom syntagmatique), 144.
dizisel (paradigmatique), 43, 44.
doa (nature), 29, 38, 73, 74, 82, 83, 84, 85, 92, 93, 104, 139,
197, 200.
doal dil (langue naturelle), 128.
doatesel (metaphysique), 16.
doruluk koullandrm (modalite veridictoire), 160, 162.
DO SSE, E, 205, 206, 207, 208.
DOSTOYEVSKI, F. M., 123.
dnm (transformation), 101, 190, 195.
DUCROT, O., 57, 111.
DUMEZIL, G 109, 127, 203.
DURKHEIM, E., 72.
durum deiim i (transformation ditat), 151,152,153,154,
159, 160, 161.
durum znesi (sujet detat), 151, 152, 153, 156.
durum szcesi (enonci detat), 149, 150, 151.
dng (idiologie), 38, 95, 148, 177, 180, 184, 188, 194.
d n g sel (ideologique), 16, 192.
dzanlam (denotation), 120, (97, 98.)
dzenek (combinatoire), 143.

EDEBYAT FAKLTES, 126, 169.


edim (faire), 149, 154, 160, 161,166.
edim znesi (sujet de faire), 151, 152,153, 154.
edim sel boyut (dimension factitive), 144.
edim szcesi (enone de faire), 149, 151.
edin (competence), 160, 161.
EIKENBAUM, B.,123.
EINSTEIN, A., 200.
ekin (cdture), 71, 72, 74, 75, 76, 77, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 87,
92, 103, 104, 124,139, 197, 200, 208.
ek lem len im (articulation), 45, 46, 48, 189.
ekonom i, 22,111, 179.
eletiri (critique), 27, 122, 204.
en gelleyici (opposant), 147, 148.
es rem lilik (synchronie), 16, 31, 32, 64, 74, 78, 121, 190.
es rem sel (synchronique), 39, 98, 180, 190.
es rem sel okum a (lecture synchronique), 87.
ettirim (manipulation, faire-faire), 160, 161.
ettirim koullandrm (modalite factitive), 160,161.
EUKLDES, 201.
evrenseller (universaux), 106.
evrim (evolution), 31, 185.
eylem (action), 58.122, 123, 146, 147, 148, 149, 150, 157.
eyletim ( manipulation) ,161.
eyleyen (actant), 58, 145 - 158, 167.
eyleyen sel rneke (modele actantiel), 146, 147, 148, 149.
eytiim (dialectique), 105, 191,197.

FABBRI, P., 208.


felsefe (philosophie), 16, 17, 28,103, 111, 128, 173, 175,198,
199, 200.
FONTANILLE, J., 167, 168, 169, 208.
FOUCAULT, M., 18, 206.

GAUTIER, Th., 167, 168.


geliim (evolution), 16, 28, 38, 186, 187, 189, 190, 191, 194,
196, 201.
GEN1NASCA, J., 176.
geni anlat (macro-recit), 155.
geom etri (geometrie), 201.
gerekletirim (realisation), 160.
gerilim (tension), 169.
gkbilim (astronomie), 111.
gkbilim sel izge (code cistronomique), 94.
GKTRK, A., 178.
gnder ge (referent), 59, 60, 193, 204.
gndergesel ilev (fonction referentielle), 59.
gnderici (destinater), 58, 59, 60,147, 148,149, 156, 167.
gnderim (reference), 62.
gr (vision), 124.
gsteren (signifiant), 30, 36, 48, 53, 64, 118, 120, 130, 131,
193.
gsterge (signe), 29, 30, 32, 48, 49, 53, 71, 77,109 - 169,127,
128, 129, 181, 205.
gstergebilim (semiotique), 109 - 169, 206, 207.
gstergebilim sel drtgen (carre s&niotique), 136 - 144,
148, 155, 163.
gstergebirim (seme), 131, 132, 134, 135.
gstergebirim cik (sememe), 131,132, 133, 135, 135, 137.
gstergesel ed im (acte semiotique), 116, 117, 118.
gsterilen (signifie), 30, 48, 53, 64, 118,119, 120, 130, 131.
gziem leyici (observdteur), 167, 168.
GRAN A l, G., 68, 69.
GREIMAS, A. J., 11 ,16,18, 19,49, 54, 76, 121, 123,126, 127,
128, 129, 130, 133, 138,139, 140, 143, 146,147,149,
150, 151, 156, 157, 158,160, 161, 162, 165,166,167,
168, 169, 173, 176, 190,192, 194, 195, 203,204,206,
208.
GURVITCH, G., 68.
gzeyduyum sal ilev (fonction poetique), 60.

halkbilim (folklore), 126, 127,128.


HARRIS, Z. S., 32.
HART, C. W. M., 75.
HAUDRICOURT, A. G., 68, 69.
HAVRANEK, B., 34.
hayvansallk (bestialite), 104.
HEGEL, 185, 186, 187, 188, 191.
HELBO, A., 109.
HENRI POINCARE ENSTTS, 126.
HEUSCH, L. de, 76.
HJELMSLEV, L., 18, 19, 37, 38, 40, 41, 50, 51, 52, 53, 54, 84,
120, 121, 127, 131, 174, 183.
HIZIR, N., 129.

ieriin biim i (forme du con term), 51, 52, 53.


ieriin tz (substance du contenu), 51, 52, 136.
ierik (contenu), 42, 50, 51, 52, 53, 54, 64, 94, 96, 97, 98,123,
132, 138, 140, 149, 204.
ierik dzlem i (plan du contenu), 131, 132, 134, 146.
ierim (implication), 137.
ikincillik (secondiite), 112.
iletiim (communication), 59, 60, 77, 78, 80.
iletiim izgesi (schema de communication), 61.
iletiim ek sen i (axe de communication), 147.
iletsel ilev (fonction phatique), 60.
ilkel (primitif), 99, 198, 200.
im ge (image), 93, 99, 190.
inan k oullandnm (modalite epistemique), 164.
insanclk (humanisme), 198.
isteyim eksen i (axe du vouloir), 147.
ilev (fonction), 16, 31, 34, 35, 36, 39, 40, 56, 59, 60, 77, 79,
85, 94, 97, 119, 122, 123, 124, 128, 132, 145, 146, 148,
151,152, 153, 154,155, 156, 161, 165,167, 182, 203.
ilevselcilik (fonctionnalisme), 45, 203.
izge (code), 40, 59, 74, 92, 93, 94, 116, 118,120,194.
izgeleyim (codification), 194.
izlek (thime), 60, 122, 158.
izlem (parcours), 156, 157,158.
izlence (programme), 154, 155,156,157, 160, 207, 208.

JAKOBSON, R 11, 19, 34, 37, 40, 49, 58, 60, 61, 111, 121,
124, 173, 204.

kadn iletiim i (communication de femmes), 78.


kaltm bilim (genetique), 72, 79.
KARCEVKIJ, S., 34.
karlam , (confrontation) 157.
karlkllk (reciprocite), 80, 83, 91.
kar-zne (anti-sujet), 156, 157.
kartlar (contraires), 138.
kartlk (opposition), 3 2 ,4 0 ,4 2 ,4 3 ,8 3 ,8 4 , 85, 8 6 ,9 3 ,9 4 ,9 7 ,
98, 130, 137, 139, 198.
kavram (concept), 48, 49, 169.
kazbilim (archeologie), 196.
kendilik (entite), 35, 74.
k lgsal (performatif), 154, 161.
kii (personne, personnage), 146, 148, 150.
KOPENHAG OKULU, 37.
koullandnm (modalisation, 159 - 164.
kken (origine, etymologic), 16, 38.
kkenbilim (etymologie), 26.
KRSTEVA, J., 177.
kullanm (usage), 40, 102.
kuram (theorie), 113,124, 129, 178,187.

Yapsalclk
LANDOWSKI, E., 126,165, 207.
LEFEBVRE, H 173.
LEVI-STRAUSS, Cl., 11, 17, 19, 25, 67 - 106, 109, 123, 127,
139, 173, 174, 175, 176, 177, 179, 180, 181, 190, 194,
195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 203, 204, 208.

MALINOWSKI, B., 73, 74.


mal ve hizm et iletiim i (communication des biens et des
services), 78.
MANDELSTAM, O. E., 121.
m antk (logique), 111, 120.
MARCUS, S., 109.
MARTINET, A., 34, 35, 38, 43, 45, 46, 47, 48, 49, 53, 55, 56,
57, 67, 116, 118, 203, 208.
MARTINET, J., 18.
masal (conte), 1 2 2 ,1 2 3 ,1 4 6 ,1 4 7 ,1 4 8 ,1 5 6 ,1 5 7 ,1 5 9 ,1 8 0 ,1 9 9 ,
206.
MATHESIUS, V, 34.
MAUSS, M 72.
MAYAKOVSK, V V, 121.
MEAD, M., 83.
MERLEAU-PONTY, M 128.
m etin (texte), 41, 126, 133.
MONDRIAN, R C 17.
MORRIS, Ch., I l l , 114, 115.
M orse abecesi, 118.
MOSKOVA DLBLM EVRES, 121.
MOUNIN, G., 110, 115.

nedenlilik (motivation), 35, 194.


nesne (objet), 16, 18,26, 28, 29, 38, 40, 43, 59, 68, 72, 73, 99,
100, 101, 111,112, 113, 116, 119, 121, 128, 128, 130,
131, 135, 146,147, 148, 149, 150, 152, 154, 155, 160,
174, 175, 176,177, 178, 179, 181, 182, 189, 191, 195,
201 .
nesnellik (objectivite), 98, 101,165, 192.
NIETZSCHE, E, 188.
O idipus sylen i (m yth s d O edipe), 88, 91, 98.
olay (venem ent), 100,102, 103, 180, 189,1 9 1 ,1 9 2 ,193,197.
olguculuk (p o sitiv ism s), 186.
olum sal (contin gent), 102,180.
oluum aac (stem m a), 57.
onurlandrc d eneyim (epreuve g lo rifan te), 157.
ORHAN VEL, 179.
oyunsal ilev (fonction d ra m a tiq u e), 147.

reti (doctrine), 16, 45,173, 186.


rgenbilim sel izge (code an atom iqu e), 94.
rgenlenim (organisation), 135,146
rneke Onodele), 1 0 1 ,1 0 2 ,1 2 2 ,1 3 9 , 140,180,182, 204.
rneksem e (analogic), 187.
yk (conte), 96, 131, 168.
zdelik (id en tity), 32,4 3 , 94,130, 199.
zellik ( tra it), 47.
zgnderim li (au torefiren tiel), 63.
zne (sujet), 13, 18, 56, 57, 58, 147, 148, 149, 150, 152, 154,
155, 160, 161, 162, 165, 166, 167, 177, 178, 191, 201,
205, 206, 207.
znellik (sv b je c tiv ite ), 1 6 5 ,1 6 6 ,1 6 8 ,1 7 8 ,1 7 9 ,2 0 5 ,2 0 6 ,2 0 7 .
znel uzam (espace subjectif), 168.

PARS GSTERGEBLM OKULU, 169, 203, 205.


PARRET, H., 166, 208.
PASTERNAK, B., 121.
PATTE, D. ve A.., 147,148.
PEIRCE, Ch. S., 90, 91, 92, 93, 94. 110, 111, 112, 113, 114,
115, 116.
PIAGET, J., 18,19, 101,173.
PLATON, 187.
POINCARE ENSTTS, 126.
politika, 65,160
POPPER, K., 185, 187,188..
POUILLON, J., 70, 82.
POUSSEUR, H., 17*.
PRAG DLBLM EVRES, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 42, 45.
PRIETO, L. J 110, 116, 117, 118,
PROPP, V, 97, 122, 123, 145, 146,147, 149, 156,157.
PUK N, A. S., 122.

RABELAIS, E, 19, 123.


RADCLIFFE-BROWN, A. R., 73.
RASTIER, F., 139, 143, 208.
REGNIER, A., 204.
REICHENBACH, H., 127.
RENZI, L., 43.
ruhbilim (psychologie), 27, 32, 111.
RUWET, N., 38, 40.

SAT FAK, 168.


SARTRE, J.-R, 16, 105, 106,197, 198.
SAUSSURE, E de, 16, 19, 26, 27, 28, 29,31,32, 3 3 ,3 4 ,3 5 ,3 7 ,
39, 40, 43, 45, 48, 50, 51. 64, 67, 71, 109, 110, 111, 113,
115, 116, 120, 121, 124, 125, 127, 129.
saym aca (arbitraire), 30,115.
SEBEOK, T. A., 109, 111, 112, 114, 115.
sem eci (eclectique), 17.
SEGRE, C 109.
se s (son), 29, 32, 35, 36, 37, 52,124.
sesb ilgisi (phonetique), 35, 36.
sesbilim (phonologie), 34, 35, 36, 37, 41, 42, 49, 53,98, 111,
181.
sesbirim (phonime), 35,42, 43, 4 6 ,4 7 ,4 8 , 52, 53,54, 98,131,
132, 181.
sesbirim cik (phime), 131, 132, 134, 135.
snflandrm a (classification), 75, 99, 105, 114, 199.
sim ge (symble), 72.
SOKRATES, 25.
som ut (concret), 97, 100.
sonulandrc den eyim (epreuve decisive), 127.
SOPHOKLES, 179.
SOURIAU, E., 25,146, 147.
soyut (abstrail), 9 7,100
sylem (discours), 55 - 63, 72, 85, 96,115,116, 128, 129, 131,
152, 153, 158,163,165, 166, 169, 190.
sylem zm lem esi (analyse du discours), 126.
sylen (mythe), 38, 84 - 95, 96, 97, 98, 99,100, 195, 199, 208.
sylenbilim (mythologie), 126, 127,128.
syleim (dialogue), 62.
sz (parole), 28, 32, 35, 40, 42, 43, 64, 102,120, 166.
szce (enoncd), 48, 55, 56, 57, 61, 62, 122, 131,146, 149, 150,
159, 161,166, 168.
szcelem (enonciation), 6 1 ,1 6 6 ,1 6 7 ,1 6 8 , 207.
szcelem znesi (sujet de l6nonciation), 166, 167.
szcelenm i szcelem (enonciation enonc6e), 166.
szceleyici (enonciateur), 167.
szck (mot), 41, 42, 47, 98,181.
szdizim (syntaxe), 57.
szlkbirim (lexeme), 47, 131, 132, 133, 134, 135,149.
sz yitim i (aphasie),31
SPERBER, D., 80, 97.
STEINER, W., 115.
STENDHAL, 179.
sredizim (chronologie), 193.
sreklilik (constance, constinuite), 41, 51, 84, 156.

RSEL DL ARATIRMALARI DERNE, 121.


iirsel ilev (fonction poitique), 60.
IKLOVSK, V, 122.

tarih, 20, 22, 26, 30, 35, 38, 76, 104, 105, 111, 182 - 202, 205,
206, 208.
tekilcilik (atomisme), 15
tem el szce (enonce elementaire), 149.
TESNIERE, L., 34, 38, 57, 58, 127, 146.
TNANOV, J. 123.
TODOROV, T., 57, 111, 121, 122, 123.
TOMAEVSK, B., 122, 124.
toplum , 68, 69, 73, 74, 75, 76, 78, 79, 82, 87, 90, 91, 95, 102,
104, 105, 106, 121, 124, 127, 182, 185, 186, 197, 198,
199, 200.
toplum bilim sel izge (code sociologique), 94.
totem (toteme), 73, 74, 75.
totem cilik (totimisme), 72, 73.
trem (rite), 109.
tz (substance), 29, 50, 51, 98, 131, 184, 193, 198.
TRNKA, B 34.
TRUBETSKOY, N. S., 14, 15, 34, 37, 43.
tm ce (phrase), 41, 46, 55, 56, 57, 58.
tm le (compliment), 56, 57.

UBERSFELD, A. 146.
uygar (ivilisi), 99, 198.

ncllk (tierciite), 112.


retici-d n m sel d ilb ilg isi (grammaire ginirative
transformationnelle), 67.
stdilsel ilev (fonction mitalinguistique), 60.

VACHEK, J., 34.


VARDAR, B., 27, 31, 35, 36, 55, 56, 109, 128, 129, 146, 149,
174.
varoluuluk, (existentialisme), 16, 25.
varsaym (hypothese), 176, 185.

yaban d n ce (pensie sauvage), 198,199.


yabanl (sauvage), 73, 198.
yananlam (connotation), 120.
yap (structure), 17, 21, 29, 36, 38, 39, 40, 47, 59, 64, 68, 69,
70, 72, 81, 82. 83, 86, 87, 92, 97, 98, 99, 100, 101, 102,
103, 124, 130, 135, 144, 149, 151, 152, 160, 174, 175,
178, 180, 184, 185, 195, 200, 208.
yapt (oeuvre), 181, 182.
yaylm (expansion), 56, 169.
yazar (auteur), 167
yazg (destin), 186.
yazn (littrature), 121,122,123,124,177,178,179,181,182,
204, 206, 208.
yaznsallk (litterariti), 122.
yerdelik (isotopie), 88,133, 135, 156.
yetilendirici deneyim (epreuve qualifiante), 157.
yerlem (coordonnee), 63,100,156.
yordam (procide), 122.
yorumbilim (glossematique), 50.
yntem (mithode), 13,15,16,17,18,19,21,22,25,28,32,41,
45,53, 67, 68, 70,71, 83,87,98,102,113,122,123,124,
126, 128, 129, 152, 169, 173, 174, 176, 177, 178, 183,
189, 191, 194, 195, 202, 203, 204, 205, 206.
YUNUS EMRE, 179.
YCEL, T., 135, 166, 145, 178, 184, 196, 198, 199 (109, 117,
131,145,150, 159,162.
yklem (predicat), 56, 57, 58, 149,160, 161.
yzeysel dzey (niveau superficiel), 131,145.
yzeysel rgenlenim (organisation superficielle), 109.

zman (temps), 51.


zamansallk (temporalite), 63.
ZILBERBERG, Cl., 169, 208..
zorunlu (nicessaire), 102, 103, 180.
zorunluluk koullandrm (modalite alethique), 132, 133.

You might also like