You are on page 1of 7

DN GRETMN TEMELLENDRME

PROBLEM

Do. Dr. Recep KILI

"Din retimini Temeendirme Problemi" ile cevabn arayacam


temel soru "niin din retimi?" ya da "din retimine niin ihtiya duyu-
yoruz?" sorusu olacaktr. Bu soruyu "din retimi vermek hususunda ken-
dimizi veya bakalarn ikna edecek trden makul sebeplerimiz var mdr;
varsa bu sebepler nelerdir?" eklinde sormak da mmkndr.

Dile getirdiim bu sorularda din retiminin nasl verilecei veya


nasl verilmesi gerektii sorgulanmamakta; en azndan bu aamada, bu
konu problem olarak grlmemektedir. Ancak "temel/endirme" kavram
erevesinde din retiminin nasl verilmesi gerektii de aratrma konu-
su yaplarak u sorularn cevab aranabilir: "Din retimi nasl verilmeli-
dir?" "Din retimine hangi seviyeden, hangi yntemlerle balanlmal-
dr?" "Din retiminde karlalan sorunlar zme kavuturmak iin
genel geer yntemler var mdr? "i

Kanaatirnce memleketimiz iin ncelikli olarak tartlmas ve konu-


nun uzmanlarnca ak seik cevaplar bulunmas gereken sualler, din -
retiminin nasl yaplmas gerektii ile ilgili ikinci trden suallerdir. Ne
yazkki yaadmz tecrbeler "din retimine niin ihtiya duyuyoruz?"
gibi bir soru sormay Trkiye'de hala anlaml klmakta ve verilen onca
cevaba ramen2 bizi yeni cevaplar aramaya sevketmektedir.

1. Bu sorularn cevabn aramakla ilgili temellendirme tecbbsne G. Dworkin


"episemolojik" temellcndirme derken, birinci trden olanna "motivasyonel" temellendir-
me adn verir. Geni bilgiiin bkz: Gerald Dworkin, "Ethics, Foundations and Science
Response to A. Mac/ntyre", The Roots of Ethics, ed. by D. Callahan - H. T. Engelhardt,
Jr., New York 1981, iinde s.24.
2. Bu k<;>nudazellikle u .almalarn zikredilmesi gerekir: .
Necati ner, "Niin Din Oretimi", Felsefe Yolunda Dnceler, Istanbul 1995, s.
197-200;
Colin Alvcs, "Niin Din Eitimi", ev. Mualla Seluk, Din retimi Dergisi. Anka-
ra 1992, say 33, s. 20-26;
Hasan nat, "Niin Din Eitimi ?", Uluslararas Din Eitimi Sempozyumu. Ankara
1997,s.15-23;
216 RECEP KILI

"Din retimine niin ihtiya duyuyoruz?" veya "din retimi ver-


mek hususunda ikna edici makul sebeplerimiz var mdr; varsa bu sebep-
ler nelerdir?" sorusunu nce "din" sonra da "retim" kavramlarnn tah-
Iilinden hareketle cevaplandrmaa alacam.

Herkesi tatmin edecek trden bir din tanm yapmann zorluundan


(neredeyse imkanszlndan) hareket eden baz dnrler, dini tarif
etme yerine onu karakterize eden temel zellikleri belirleme yolunu tercih
etmilerdir. Dini karakterize eden temel zellikler zerinde de dnrler
arasnda esasen bir uylam szkonusu deildir. Ancak zerinde en fazla
durulanlar zikrederek3 dinin niin retim konusu yaplmas gerektiine
aklk getirmeye alacam.

Baz dnrler iin din; "varlk, deer ve aklilikte nihai olan ey ile
ilgilenmesiyle" temayz ederken4 mesela Schleiermacher gibi bir dnr
iin din, Tanrya olan mutlak bamllk hissini duymaktan ibarettir.
Dinin en temel zellii olarak vahyi gren dnrler yannda, onu
"ahlill bir hayat srdrme" meselesine indirgeyenler6 de vardr. Dinin
mntesiplerini cemaat halinde ibadet faaliyetine sevketme zelliine
vurgu yapanlar olduu gibi Kierkegaard ve Whitehead gibi dinin ferdi ve
zel karakterine dikkat ekenler de sz konusudur. Ayrca dinin mnte-
siplerine "kurtulu" vadetmesiyle temayz ettiine vurgu yapanlar7 da
vardr.

Dinin bu zelliklerini daha da uzatmak mmkndr. Dinin dile getir-


diim bu zellikleri yannda konumuz asndan dikkat ekilmesi gerekti-
ine inandm bir baka zellii daha vardr ki, bu da dinin ayn zaman-
da "kutsallk" ifade etmesidir.

Mualla Seluk, "Din retiminin Kuramsal Temelleri", Uluslararas Din Eitimi


Sempozyumu. s.28-35; ..
Cemal Tosun, "Trkiye'de Din Eitimi ve Oretimine Genel Bir Bak", Tartlan
Deerler Asndan Trkiye, Ankara 1996, s. 95-111;
Beyza Bilgin, Eitim Bilimi ve Din Eitimi, Ankara 1988;
Sleyman H. Bolay-M.Trkne, Din Eitimi Raporu, Ankara 1995; Trk Eitim
Sistemi Alternatif Perspektif, Ankara 1996;
S. Hayri Bolay. "Din Eitiminin umul", Trkiye I. Din Eitimi Semineri, Ankara
1981, s. 97- 106; Mehmet Aydn, "Eitim Asndan Din ve Ahlak ilikisi", Trkiye 1.
Din Eitimi Semineri, s. 246-25 i; Abdurrahman Kk, "Temel Eitimde Din Eitimi,
Milli Eitim ve Din Eitimi, Ankara 1981,s. 238-250;
3. Geni bilgi iin bkz: David A. Pailin, Groundwork of Philosophy of Religion,
London 1986,s. 12-19.
4. Bu konuda ilk akla gelen Anselm, Hartshorne ve Tillich gibi dliUnrlerdir.
5. John Ellis ve Karl Barth gibi
6. Kant ve R.B. Braithwaite gihi
7. "...her halkarda din, daima kurtulua ynelir, verili olduu ekliyle hayatn ken-
disine asla ynelmez." Gcvardus van der Leeuw, Religion in Essence and Manifestation,
trans. J. E. Tumur, G. Allen and Unwin 1964, 6Ri; D. A. Pailin, a.e., 19'dan naklen.
DN GRETMN TEMELLENDRME PROBLEM 217

"Kutsalln ya da kutsal'n dinde en merkez bir kavram olduunu,


hatta kutsaln dinde tanr kavramndan da temel bir kavram olduunulg
savunan dnrler vardr. Mesela Rudolf Otto, sadece kutsall, din ala-
nna has olan bir deerlendirme ve yorumlama kategorisi olarak kabul
eder. nk ona gre 'kutsalolan', "kendi dndaki hereyden baka
olan, mutlak olarak ilk ve temel bir balang noktas "9 dr.

Saydmz bu zelliklerin ya hepsi ya da bir ksm, her dinde bulu-


nur. .Kitapl veya vahiy merkezli dinlerde, bu zelliklerin hepsi mevcut-
tur. Islam gibi kitap veya vahiy merkezli bir dinde dikkat ekmemiz gere-
ken bir baka nemli zellik daha vardr. O da dinin insann ilikiler an
dzenleme iddiasnda bulunmasdr.

Buna gre din insann sadece Tanrsyla deil, kendi hemcinsleriyle


yani baka insanlarla olan ilikilerini de dzenler. Ancak insann dier in-
sanlarla olan ilikilerini dzenleme iddiasnda olan, daha dorusu dzen-
lemek iin varolan dinin dnda baka disiplinler de vardr. Ahlak,
hukuk, iktisat ve siyaset gibi disiplinlerin hepsinin nihai gayesi, insan
ilikileri dzenlemektir. Dolaysyla "insan ilikileri", ahlakn, hukukun,
iktisat ve siyasetin olduu kadar dinin de birinci derecede konusu duru-
mundadr. Bu sebepten insan ilikilerinde yaplan dzenlemeler konusun-
da "din olan" ile "din olmayan"n bilinmesi byk bir nem arzeder.

Eer insan ilikiler alannda 'din olan' ile 'din olmayan' birbirin-
den doru bir ekilde ayrd edilmezse, ortaya kaos apnda byk bir ka-
rklk kar. Byle bir karklktan hem insan hem de toplum zarar
grr. nk yukarda iaret ettiimiz gibi 'din olan' ayn zamanda kut-
salolandr. Din iman; insann varoluu ile ilgilidir ve sadece baz eyleri
duymak, hissetmek demek olmad gibi sadece bir takm din hakikatleri
zihnen dorulamak da deildir. Din iman'da bilgi, irade ve duygusal ba-
mllk iiedir. Dinf imandaki bu elerden birini ne kartp, dierle-
rini grmezden gelmek ya da ihmal etmek, dinin eksik deerlendirilmesi-
ne yolaar.

te din, sistemli bir tarzda uygun yntemlerle retime konu edil-


medii zaman din ile hukuk, din ile siyaset, din ile iktisat birbirine kar-
r. Bu karkln bir rn olarak mesela iktisad ya da siyas faaliyet-
lerde bulunan bir insan, insanst karakterde tartlmaz, kutsal bir
faaliyette bulunuyor olduunu vehmedebilir. Bunun aksini dnmek de
herzaman mmkndr, yani 'dinf olan' ile 'dinf olmayan' sistemli bir
eitim ile ayrd edilebilir hale gelmedii zaman insanlar 'kutsal'a hrmet-
sizlik de edebilirler. Byle bir durumda ya "kutsalolan" adna insana, ya

8. Nathan Soderblom, "Holiness" maddesi. Encyclopedia of Religion and Ethics, s.


731
9. R. Otto, The Idea of the Holy, 1950,5-7; D. A. Pailin, a.e., 14'den naklen.
218 RECEPKILI

da insan adna "kutsalolan"a saygszlk ortaya kar. Heriki durum da in-


san rahatsz eder. Bu rahatszlk varolusal bir rahatszlk olduundan
hem insann hem de toplumun dengelerini altst eder.

Dini olann dini olmayandan ayrd edilememesinin sosyal hayatn


btn alanlarnda ortaya karabilecei hertrl olumsuzluun nne ge-
ebilmek iin dinin toplumun btn bireylerine doru bir ekilde retil-
mesi gerekir. Bu gereklilik zaten, din retimin.~n rgn ve yaygn din -
retimi eklinde dzenlenmesine yol am~!r. Oretim kavram asndan
konuya yak1atl.:nzda unlar grrz: Oretirnin birinci amac reni-
mi sall;imaktlr. Orenim en genel anlamyla "varolan tanmak"lO de-
mektir. Insan; varolan tanmak zorundadr, nk varlnn devam, va-
rolanlarla kurduu ilikiye baldr. 'Varolan' ile "hakknda hkm
verilebilen maddi ve manevi" i i btn varlklar anlyorum.

nsan bilgi reten ve rettii bilgiye gre eylemd~ bulunan varlk ol-
masyla dier canllar arasnda zel bir yere sahiptir. Insann bilinli her
eylemi bir bilgiye dayanr. Bilgi ise, genel anlamyla "varolan hakknda
hkm vermedir, varolan tantan eydir." nsann; doru ya da iyi bir
hayat srdrebilmesi, ilikide olduu varolanlar hakknda doru bilgilere
sahip olabilmesiyle mmkndr.
retim de "ins.anla varolanlar arasndaki ilikilerin bir trdr ve
bir bilgi sorunudur. Insann herhangi bir varolanla iliki kurmas ~ncak
onu tanmas ile mmkn olur. Tanmak ise bilgi sahibi olmaktr ...Insan
varolanlar hakknda ne kadar ok doru bilgi sahibi olursa hayatn sr-
drmek iin, o lde uygun artlar elde etmi olur."

nsann hakknda doru bilgi sahibi olmad bir varolana kar


doru bir tutum taknabilmesi mmkn olmaz. nk "insanlara bir
tutum kazandran varolanlar hakkndaki bilgileridir." 13

"nsanlar varolanarn bilgisini onlara farkl alardan bakarak, farkl


metotlar kullanarak elde eder'''14 Yani "insan varolanar tanmada farkl
yollar kullanr."ls Bilim, sanatJelsefe ve din, varolanar tanmada sahip
olduumuz yollarn drddr. Oretim programlarnda bunlardan herhan-
gi birine yer vermemek varolann eksik tannmasna, varolan karsnda
yanl bir tutum taknlmasna yolaar. Ksaca insan gerein btn ile
kar karya getirip, insann kendi iinde btnln kurmasna imkan
hazrlamak iin retim programlarnda dine muhakkak yer verilmelidir.

10. Necati ner, Felsefe Yolunda Dnceler. stanbul 1995, s. 195.


i i .a.e., 25.
12. a.e.25
13. a.e., 193 - 194.
14 . a.e., 36.
15. a.e.,195.
DiN GRETMN TEMELLENDRME PROBLEMi 219

Din retimi ya da dinin retiminde btn zaman ve mekanlarda


varolan temel iki meselenin olduunu dnyorum. Bunlann birisi dini
doru bir ekilde an/ama, dieri ise uygun bir tarzda an/atma meselesidir.

Doru bir ekilde anlalabilmesi iin dinin bilimsel metodlara


uygun olarak retiminin yaplmas gerekir. Vahiy merkezli dinler szko-
nusu olduunda "din bilgi" denilince, mahiyete farkl iki tr bilgiyi bir-
birinden ayrmak gerekir.

Bunlardan birisi Allah tarafndan insana "bildirilen" bilgidir. Kayna-


mutlak varlk (Allah) olan bu bilgi, 'mutlak' karakterdedir; zaman,
mekan ve kltre gre deimez bir nitelie sahiptir. Din bilgi denilince
bu mutlak karakterdeki bilgiden farkl olan dier bilgi ise, insann mutlak
karakterdeki bu bildirilen bilgiden "edindii" bilgidir. nsan bu bilgiyi ta-
mamen kendine has bilgi e~inme formlanyla edindii iin, bu ikinci tr
bilgi btnyle insandir. Insan olduundan mutlak olmas dnle-
mez.16 nk bu bilgiyi edinen insan, belirli bir zaman, mekan ve kltr
iinde yaamaktadr. Dolaysyla din bilgide 'deien' ile 'deimeyen'
biraradadr.

Dinde deiken olan insan bilgi, her zaman sorgulanmaya aktr.


Deimeyen veya mutlak karakterli din bilginin ise, her dnemde o d-
nemin bilimsel bilgilerinin ~nda yeniden yorumlanmaya ya da yeniden
anlalmaya ihtiyac vardr. Ite bu yorumlama ya da anlama ii, sistemli
bir retimi gerekli klar ve zellikle din alannda uzman yetitirme aa-
masnda nem arzeder.

Burada sz konusu olan din zelolarak "slam" olduunda, retimi


yaplacak olan bilgi zerinde bir baka adan da dnmek gerekir.
Islam'da retimi yaplacak olan bilgi, belli bir lte gre dorulanabi-
len ya da yanllanabilen trden bir bilgidir. Dorulama veya yanllama
lt vahiydir. Dolaysyla akln anlamayaca mahiye~te, iinde man-
tkl tutarllk aranmayacak trden bir 'din bilgi' trnn Islam'da episte-
molojik bir deeri yoktur.

Bu erevede slam itikadnn en temel esaslarndan birisi olan 'Hz.


Muhammed'in son peygamber o/duu' inancnn iki mantkl sonucuna
dikkat ekmekde fayda vardr. yle ki:

16. slam dnce tarihi iinde gelitirilen fkh ve tefsir klliyatnn tamamn,
insani olduu iin 'mutlak' karakterde olamayacak olan 'dini bilgi' trne rnek olarak
verebiliriz. Dolaysyla fakih veya mfessirin Kur'an- Kerim'den edindii bilginin 'de-
imez' bir karakteri yoktur. Bu sebepten bu bilgiler, her dnemde yeniden deerlendiri-
!ip sorgulanmaya ak bilgilerdir. Aksini dnmek, bu bilgileri edinen fakih veya mfes-
sir'i, zaman ve mekan formlar dnda, 'mutlak karakterli' bir varolu_a sahip olarak
dnmemizi gerektirr.
220 RECEPKILI

ilk olarak; Hz. Muhammed son peygamber olduuna gre, 'vahiy s-


reci' sona ermi demektir. Vahiy sreci'nin sona ermi olmas, vahyin ta-
mamlanm olduu anlamna gelir. Tamamland iindir ki vahiy, din
bilgiyi dorulayan ya da yanllayan epistemolojik bir lt konumunda-
dr. Dolaysyla kiinin zel din tecr~eleri sonucunda edindii 'ilham'
kaynakl vahye ters den bilgilerin, Islam'da din adan herhangi bir
bilgi deeri yoktur.

Dikkat ekmek istediim ikinci mantk sonu da udur: 'Hz. Mu-


hammed'in son peygamber olmas', din'de 'mucize' dneminin sona er-
mesi anlamna gelir. Din'de mucize dneminin sona ermesi, 'keramet'
kavramnn delalet ettii mucizev karakterli olaylarn, din bir deer
ifade etmedii anlamna gelir.

Dolaysyla halk arasnda genellikle 'vehbI' olarak isimlendirilen ve


kerametlerle temellendirilmeye allan bilgi trnn din epistemolojide
herhangi bir deeri yoktur, bu bilginin retime konu edilmesi mmkn
de deildir. nk bu bilginin doruluunu ya da yanlln tahkik
etmek mmkn olamamaktadr. Doruluu ya da yanll tahkik edile-
meyen bilgi zerine temellendirilen 'din'in, 'by' ile kartrlma ihti-
mali ok fazladr.

Din retiminde dini anlama ne kadar nemli ise, anlanlan uygun


bir ekilde anlatma da ayn lde nemlidir. Dini anlatmakta hangi yn-
temlerin uygun olduunun tesbiti de yine bir retim konusudur.

Din'de 'anlama' ve 'anlatma' srelerini existansiyel bir tavr olarak


'olma' sreci izler. Dindar 'olma' ya da 'olmama', varolusal bir tercih
meselesidir ve ancak din doru bir ekilde anlald zaman 'irad', dola-
ysyla insan bir tavr olarak ortaya kabilir. Din konusunda insanlarn
ne olacaklarna irad bir karar verebilmelerini mmkn klmak iin dinin
retim konusu yaplmas gerekir. Bu durumda din retiminin ncelikli
gayesi, insann dindar olmasn salamak yerine din konusunda nasl bir
tutum taknacana bilinli olarak kendisinin karar vermesini mmkn
klmak olmaktadr.

Bir insann dorudan doruya varoluunu ilgilendiren bir konuda


kendi kararn kendisinin verebilmesi ne kadar insan ise, din retimi de
o kadar insan bir ihtiya olarak kabul edilmelidir

"Din retimine niin ihtiya duyuyoruz?" sorusunu baka alardan


da cevaplandrmak phesiz mmkndr. Bunlar arasndan "insann var-
lk yapsnn tahlilinden hareketle din retimini temellendirme teebb-
s" ilk akla gelen ve sklkla mracaat edilen bir aklyrtme eklidir:
DiN GRETMN TEMELLENDRME PROBLEM 221

Burada dikkat ekilen husus, insan!l baka zellikleri yannda ayn


zamanda "inanan bir varlk" olmasdr. Iman asndan insanlar., imana
sahip olup olmamalar asndan ayrd etmek mmkn deildir. Insanlar
ancak "imanlarnn objeleri asndan"l? birbirlerinden ayrlabilirler. Do-
laysyla insan, inanca sahip olma ya da olmama arasnda bir seme yapa-
cak kadar deil de eitli inanlar arasnda "bir seme yapacak kadar z-
grdr." LS te insann bu inanma ihtiyacnn doru bir ekilde
karlanabilmesi ancak sistemli bir din retimi ile mmkn olabilir.

Din retimi ile ilgili yaplan baka bir temeendirme teebbs,


kltr kavramnn tahlilinden hareket eder. Burada vurgulanan ana fikir
udur: Bir kltr iinde yaayan insann anlam dnyas, byk apta kl-
trel anlam kodlarnca ekillenmektedir. Belli bir kltre ayrdedici
hakim rengini veren dindir. Dolaysyla sadece tarih, edebiyat, musiki ve
estetik gibi faaliyet alanlarn deil, sosyal adet, gelenek ve grenelderi,
sosyal kurumlar, miras olarak devralnan kltr eserlerini ve deerleri
tam olarak anlayabilmek byk lde dinin anlalmasyla mmkn hale
gelir. Dine yer vermeyen bir retim program iinde yetien bir insann
iinde doduu kltr anlayabilmesi mmkn olmayaca iin o kltre
mensubiyet duygusuna sahip olabilmesi de olduka zorlaacaktr.

17. D. A. Pai1in, a.e., 4.


18. Erich Fromm, Erdem ve Mutluluk, ev. A. Yrkan, s. 70.

You might also like