You are on page 1of 187

M ircea Eliade

EBED DN MTOSU

eviren
mit Altu

m
im ge
kitaben
Mircea Eliade'nin balca yaptlar:
Yoga. Essai sur les origines de la mystique indienne (Paris/Bkre,
1936; doktora tezi, 1933).
Techniques du Yoga (Paris, 1948).
Traite d'histoire aes religions (Paris, 1949).
Le Chamanisme et les techniaues archaques de l'extase (Paris, 1951).
Images et symboles (Paris, 1952).
Le Yoga: Immortalite et liberte (Paris, 1954).
Le Sacre et le profane (Paris, 1956).
Naissances mysticjues (Paris, 1959).
Mephistophles et VAndrogyne (Paris, 1962).
De Zalmoxis Gengis Khat (Paris, 1970).
La nostalgie des origines (1971).
Mvthes, rives et mysttres (1972).
Religions australiennes (1972).
Histoire des croyances et des idees religieuses. 3 cilt (Paris, 1976-).

Mircea Eliade'nin daha nce dilimize evrilen yaptlar:


Matmazel Oristina (ev. Roza Hakmen, Metis Yaynlan, stanbul, 1991).
Kutsal ve Dind (ev. M. A. Klbay, Gece Yaynlan, Ankara, 1991).
imgeler Simgeler (ev. M. A. Klbay, Gece Yaynlar, Ankara, 1992).
Mitlerin zellikleri (ev. Sema Rifat, Simavi Yaynlan, stanbul, 1993).

Le Mythe de l'temel retour: archetypes et repetition, 1949.


1994.
Bu evirinin tm yayn haklan
mge Kitabevi Yaynlan Ltd. ti.ne aittir.
imge Kitabevi Yaynlan: 97
1. Bask: Eyll 1994
Bask: 3000 Adet
Dizgi: imge Ajans
Bask ve Cilt: Zirve Ofset 229 66 84
ISBN 975-533-059-3

Kapak resmi:
Marc Chagali
Apollinaire'e Sayg
(1911-1912).

<

> tmge Kitabevi


Yaynclk Paz. San. ve Tic. Ltd. ti.
Konur Sok. No: 3 Kzlay 06650 / ANKARA
Tel: 419 46 10 - 419 46 11 - 425 52 02
Faks: 425 65 32
NDEKLER
nsz 7
Sunu 11
BRNC BLM
ARKETPLER VE TEKERRR
Sorun 17
Blgelerin, Tapmaklarn ve Kentlerin Gksel Arketipleri 21
Merkez Simgecilii 26
Kozmogoninin Tekerrr 31
Ritellerin lahi Modelleri 35
Dind Eylemlerin Arketipleri 41
Mitoslar ve Tarih 47
KNCI BLM
ZAMANIN YENDEN DOUU
Yl, Yeni Yl, Kozmogoni 61
Yaratln Periyoiklii 70
Zamann Srekli Yeniden Douu 79
NC BLM
TALHSZLK VE TARH
Ac ekmenin Normallii 97
Kutsaln Tezahr Olarak Grlen Tarih 104
Kozmik Devreler ve Tarih 112
Yazg ve Tarih 127
DRDNC BLM
TARHN TERR
Ebedi Dn Mitosunun Srmesi 135
Tarihselciliin Glkleri 141
zgrlk ve Tarih 147
Umutsuzluk ya da man 152

Notlar 157
Bibliyografya 179

5
Tantzi ile Brutus Coste'ye

Chaet Chaimite'de geirdiim iz


akamlarn ansna
NSZ

Ar iddial olmaktan ekinmeseydik bu kitaba T a rih


Felsefesine Giri altbaln verirdik. Ne de olsa bu eliniz
deki denemenin asl amac budur; u farkla ki tarihsel feno
menin speklatif analizi yerine arkaik toplumlarn -belirli
bir "tarih" biiminin bilincinde olmakla birlikte onu hesaba
katmamak iin her trl abay sarfeden toplumlarn temel
kavramlarn incelemektedir. Bu geleneksel toplumlar ince
lerken bir karakteristik bizi zellikle etkiledi: somut, tarih
sel zamana kar bakaldrmalar, eylerin balangcnn mit
sel zamanna, "Byk Zaman"a periyodik dn iin duyduk
lar zlem. "Arketipler ve tekerrr" adn verdiimiz eyin
anlam ve ilevi, ancak bu toplumlarn somut zaman yadsma
istemlerini, zerk, yani arketipler tarafndan dzenlenmeyen
bir tarih ynnde her giriime duyduklar husumeti kavraya-
bildiimizde anlalabilirdi. Bu reddedi, bu karlk, bu ki
tabn da kantlad gibi sadece ilkel toplumlarn tutucu ei
limlerinin bir sonucu deildir. Kanmzca, tarihin (yani, ta-
rihst modelden yoksun olaylarn) bu ekilde deersizleti-
rilmesinde ve dind, srekli zamann bu ekilde reddedi-
liinde insan varoluunun metafizik bir "deerlendirilmesini"

7
okumak mmkndr. Ama bu deerlendirme hi de baz hegel-
sonras felsefi akmlarn -zellikle Marksizm, tarihselcilik
ve varoluuluun "tarihsel insannn, tarih iinde kendini
yaparak insan olan insann kefinden beri amaladklaryla
ayn deildir.
Ne var ki, tarih olarak tarih sorunu bu denemede dorudan
ele alnmayacaktr. Balca amacmz arkaik toplumlarn
speklasyon alannda belirleyici olan baz izgileri sergile
mektir. Bu alann basit bir ekilde sunuluunun zellikle, kla
sik felsefenin metinlerinde ya da Bat'nn tinsel tarihindeki
belli durumlarda kendi sorunlarn ve zm aralarn bul
maya alm felsefeci iin ilgin olacan dndk. Bat
felsefesinin kendisini (deyim yerindeyse) "tarallatrma"
eiliminde olduuna dair eski bir kan var: bunu nce kendisini
kendi gelenei iinde yaltarak ve szgelim i Dou
dncesinin sorunlarn ve zmlerini grmezden gelerek
yapyor; ikinci olarak da "ilkel" insann, geleneksel toplum
lara mensup insann deneyimini hesaba katmama pahasna
tarihsel medeniyetlerin insan dnda herhangi bir "durum"u
tanmay inatla reddederek yapyor. Biz, felsefi antropoloji
nin Sokrates-ncesi insann (baka bir deyile geleneksel in
sann) evrendeki yerine ilikin deerlendirmesinden renecek
bir eyleri olduu inancndayz. Dahas: metafiziin temel so
runlar arkaik ontolojinin renilmesiyle yepyeni bir biimde
ele alnabilir. Daha nceki bir ka almamzda, zellikle
Karlatrm al Din Kalplar adl kitabmzda bu arkaik
ontolojinin ilkelerini, kukusuz tutarl ve her eyi kapsayan
bir sunu yapma iddiasna olm akszn, ele alm aya
almtk.
Bu alma da, ayn ekilde, her eyi kapsama abasnda
deildir. Hem felsefeciye hem etnolog ve doubilimciye, ama
hepsinden ok kltrl insana, uzman olmayana seslenmeye
alarak gereince incelenip ayrdedildiinde bal bana
kapsaml birer kitap oluturacak konular ksa nermeler ha
linde zetledik. Daha ayrntl bir tartma kaynaklarn

8
sralanmasn ve teknik bir dili gerektirecekti ki, bu da ou
okurun cesaretini krard. Ama, uzmanlara kendi zel ve tikel
sorunlar zerine bir dizi marjinal yorum sunmak yerine felse
fecinin ve genel olarak kltrl insann ilgisini yerkrenin
eitli blgelerinde alm olsa da insana ve insann tarihine
dair bilgim izi arttracak baz tinsel konum lara ekmeyi
am aladk.
w * w

Bu deneme ilk olarak 1949'da Franszca olarak, Le Mythe


de L etem el retour: archetypes et repetition (Paris, Librairie
Gallimard) adyla yaymland. Bu ngilizce eviri iin metni
gzden geirip genilettik ve son bir ka yl iinde yaymlan
m baz incelemeleri dipnotlara dahil ettik.
Paris, Ekim 1952
* * *
kinci basmda, metindeki kk dzeltmeler yannda bib
liyografya ve dipnotlar da gzden geirilerek benim ve baka
larnn yapt almalar eklenmitir.
Chicago, Haziran 1985.

M.E.

9
SUNU

1945 Mays'nda baladm elyazmas Kozmos ve Tarih


baln tayordu. Ancak daha sonra bu bal A r k e tip le r
ve Tekerrr olarak deitirdim. Ama, sonunda, Fransz ya
ymcnn nerisiyle Arketipler ve Tekerrr' altbalk yaptm
ve kitap 1949'da Ebedi Dn Mitosu adyla basld. Bu, za
man zaman baz yanl anlamalar dourdu. Her eyden nce,
benim almamn aria konusunu oluturan tekerrr ile ilgili
ideoloji her zaman "ebedi dn mitosu"nu iermez. Ayrca,
okuyucu da bu kitabn esas olarak nl Grek mitosuyla ya da
onun Nietzsche tarafndan yaplan modern yorumuyla ilgili
olduu gibi bir izlenim doabilir ki gerek bu deildir.
Aratrmamn esas konusu arkaik toplum insannn kendi
sine ilikin kurduu imge ve Kozmos'da sahip olduuna inan
d yer hakkndadr. Arkaik ve geleneksel toplumlann insa
nyla Musevi-Hristiyanlm gl etkilerini tayan modern
toplum insan arasndaki balca fark ncekinin kendisini
Kozmos'la ve kozmik ritmlerle ayrlmaz biimde balantl
olarak grrken tekinin sadece Tarih ile balantl olduunu
iddia etmesinde yatar. Elbette, arkaik toplum insan iin de
Kozmosun bir "tarihi" vardr, bunun nedeni sadece tanrlar

11
tarafndan yaratlm ve doast varlklar ya da mitsel
kahramanlar tarafndan dzenlenmi olmas olsa bile. Ama
Kozmos'un ve insan toplumunun bu "tarihi" mitoslarla korunan
ve aktarlan bir "kutsal tarih"tir. Dahas, mitoslarn za
mann balangcnda gerekleen byk olaylar periyodik
olarak yeniden gncelletiren trenler iin bir model olutur
mas anlamnda sonsuza kadar tekrarlanabilen bir tarihtir.
Mitoslar insann yrtt tm sorumlu etkinlikler iin geerli
paradigmalar, rnek modelleri korur ve aktarrlar. Mitsel
zamanlarda insanlara vahyedilmi bu paradigmatik model
ler sayesinde Kozmos ve toplum periyodik olarak yeniden do
ar. Bu kitapta, ileride, paradigmalarn sadk bir ekilde ye
niden retiminin ve mitsel olaylarn bu ekilde tekrar edi
liinin arkaik insanlarn dinsel ideolojisi zerinde ne gibi et
kileri olduunu tartyorum. Byle bir ideolojinin, bugn
"tarih bilinci" adn verdiimiz eyin gelimesine neden im
kan vermediini anlamak g deildir.
Kitabn ak ierisinde "rnek modeller", "paradigmalar"
ve "arketipler" gibi terimleri belirli bir olguyu -geleneksel ve
arkaik toplumlarn insannn onun eitli davran kategori
lerinin kurum ve kurallarnn zamann balangcnda "vahye-
dildiine" inandn ve dolaysyla insanst ve "akn" bir
kkene sahip olduklarnn dnldn- vurgulamak iin
kullandm. "Arketip" terimini kullanrken Profesr C.G. Jung
tarafndan betimlenen arketiplere gnderme yapmadm be
lirlemeyi ihmal ettim. Bu zc bir hata. Zira, Jung'un psiko
lojisinde birincil rol oynayan bir terimi tamamen farkl bir an
lamda kullanmak yanl anlamalara yol aabilirdi. Profesr
Jung'a gre arketiplerin kollektif bilindnn yaplar oldu
unu belirtmeme bile gerek yok. Ama, ben kitabmda derinlik
psikolojisinin sorunlarna deinmediim gibi kollektif bilin-
d kavramn da kullanmadm. Dediim gibi, ben "arketip"
terimini, Tpk Eugenio d'Ors gibi, "rnek model" ya da "pa-
radigma"ya eanlaml olarak, yani, son tahlilde Augistin-
vri bir ekilde kullanyorum. Ama, gnmzde bu szce,

12
ona yeni bir anlam veren Profesr Jung tarafndan yeniden iti
bar kazandrld; dolaysyla artk "arketip" terim inin,
zellikle belirtilm edii srece Jung-ncesi anlamda kul
lanlmas doru olmaz.
Bir yazarn yaptn tamamladktan on yl sonra bile on
dan tatmin olmas pek nadirdir. Kukusuz, bu kk kitab
imdi yazyor olsaydm ok farkl olurdu. Yine de olduu bi
imiyle, tm hatalar, ihmalleri ve eksikleriyle onu en nem
li kitaplarmdan biri olarak gryorum ve bana kitaplarmn
hangi srayla okunmas gerektii sorulduunda bu almayla
balanmasn salk veriyorum.

MRCEA ELADE
Chicago niversitesi
Kasm, 1958

13
Birinci Blm
ARKETPLER VE TARH
SORUN

Bu kitap arkaik ontolojinin belirli vehelerini, daha kesin


bir ifadeyle modern-ncesi toplumlardaki insann davranla^
rnda okunabilecek varlk ve gereklik anlaylarn incele
meyi amalyor. Modern-ncesi ya da "geleneksel" toplum-
larn kapsamna hem "ilkel" denilen dnya hem de Asya, Av
rupa ve Amerika'nn antik kltrleri girmektedir. Elbette, ar
kaik dnyann metafizik kavramlar her zaman teorik dilde
forml edilmi deildir; ama simge, mitos, ayin - bunlarn her
biri farkl dzlemlerde ve kendilerine zg anlamlarla eyle
rin nihai gerekliine ilikin tutarl nermelerden oluan kar
mak bir sistemi, bir metafizik oluturduu sylenebilecek bir
sistemi ifade etmektedir. Ancak, btn bu simge, mitos ve
ayinleri kendi gndelik dilimize evirmek iin nce onlarn
derin anlamlarn kavramak gerekmektedir. Arkaik bir mitos
veya simgenin otantik anlamna ulama abasna giriildiin-
de bu anlamn, kozmos iinde belirli bir durumun tannmas ol
duu, dolaysyla metafizik bir konum ima ettii grlecektir.
Byk felsefi geleneklerin byk abalarla yaratt terimle
rin arkaik dillerdeki karlklarn aramak faydaszdr:
"varlk", "varlk-olm ayan", "gerek", "gerek-olmayan",

f 17
"olu", "yanlsama rn" gibi kelimelerin Avustralya ya da
antik M ezopotam yllarn dillerinde bulunaca sanl-
mamaldr. Ama kelimesi olmasa da kendisi mevcuttur; ne
var ki, simgeler ve mitoslar araclyla "sylenmekte", yani
tutarl bir tarzda aa vurulmaktadr
Arkaik insann genel davrann gzlemlediimizde u
olgu bizleri ok artacaktr: ne dsal dnyann nesneleri ne
de insani eylemler, kelimenin tam anlamyla, zerk, kendine
ait herhangi bir deere sahip deillerdir. Nesneler ya da ey
lemler onlar aan bir gereklie u veya bu tarzda catlmak
suretiye deer kazanr ve bylece gerek olurlar. Saysz ta
arasnda bir tan kutsal olmasnn -v e dolaysyla varlk
iermesinin- nedeni bir kutsaln tezahr [hierophanie] olu
turmas veya mana iermesi, ya da bir mitsel eylemi anm
satmasdr. Nesne onu kendi ortamndan farkllatran ve ona
anlm ve deer veren bir dsal gcn zarf olarak grnr. Bu
g nesnenin tznde ya da biiminde bulunabilir; bir kaya
kutsal olarak grnr nk bizzat varoluu kutsaln bir teza
hrdr: yokedilemez ve dayankldr, yani insann olmad
bir eydir. Zamana kar direnir; gereklii kalclyla pe
kitirilir. Talarn en yaygnn alalm: simgesel ekli ya da
kkeni sayesinde "deerli ta" mertebesine ykselecek, yani
ona bysel ya da dinsel bir g atfedilecektir: yldrmta*
gkten dmtr; ya da inci denizlerin dibinden gelir. Dier
talar da ya atalarn ruhlarnn bulunduu yerlerde olduklar
(Hindistan, Endonezya), ya bir zamanlar bir tanr tezahrne
[teophanie] sahne olduklar (Yakubun yatak olarak kullan
d bethel gibi) ya da bir adak veya ant tarafndan kutsal-
latrldklar iin kutsal olacaklardr.1
imdi insani eylemlere dnelim - salt otomatizm sonucu ol
mayan eylemlere tabii. Bunlarn anlamlar, deerleri kaba
fiziksel verileriyle deil bir ilk eylemi yeniden retme, bir
mitsel rnei tekrarlama zellikleriyle balantldr. Beslen

* Yldrmla gkten dtne inanlan bir ta (.n.J.

18
me salt fizyolojik bir ilem deildir; ayn zamanda bir
komnyonu yenilemektir. Evlilik ve kollektif orji mitsel pro
totipleri yanstr; bunlar tekrar edilirler, nk balangta
("o gnlerde, "in illo tempore, ab origine) tanrlar, atalar
veya kahram anlar tarafndan dinsel amala ifa edil
milerdir. '
"lkel", arkaik insan bilinli davrannda daha nce ba
ka birisi tarafndan, insan olmayan bir varlk tarafndan ya
plmam ve yaanmam herhangi bir eylemi yaptn ileri
srmez. Onun yapt hereydaha nce yaplmtr. Yaam
bakalarnca balatlm hareketlerin bitmek bilmez te
kerrrdr. *
Belli paradigmatik jestlerin bu bilinli tekrarlan zgn
bir ontolojiyi gstermektedir. Doann kaba rnleri, insann
almasyla biimlenmi nesneler akn bir gereklie katl
malar lsnde gereklik, zdelik kazanrlar. Her jest bir
ilk eylemi tekrarlad lde anlam ve gereklik kazanr.
Farkl kltrlerden toplanm eitli olgu gruplar bu ar
kaik ontolojinin yapsn tanmamza yardmc olacak.lk
olarak geleneksel dncenin mekanizmasn olabildiince
ak biimde gsterebilecek rnekleri, baka bir deyile, mo
dern-ncesi toplumlarn insan iin belirli eylerin nasl ve ne
den gerek olduunu anlamamza yardm edecek olgular ara
trdk.
Arkaik tinselliin ufku iinde insann varolu ve tarih so
runlann inceleyebilmek iin nce bu mekanizmann tam ola
rak anlalmas gerekmektedir.
Topladmz olgular bir ka ana balk altnda srala
dk:
1. Arkaik insan iin gerekliin, bir gksel arketipin tak
lidinin trevi olduunu gsteren olgular.
2. Gerekliin "merkez sim geciliin e katlma yoluyla
edinildiini gsteren olgular: kentler, tapnaklar, ev
ler "dnyann merkezi"ne olan benzerlikleriyle gerek
olmaktadr.

19
3. Son olarak, ab origine tanrlar, kahramanlar veya ata
lar tarafndan ortaya konmu bir takm eylemleri bi
linli olarak tekrarlama suretiyle kendilerine atfedi
len anlam kazanan ve bu anlam cismaniletiren
ayinler ve nemli dind jestler.

Bu olgularn sunuluu onlarn temelinde yatan ontolojik an


layn incelenmesi ve yorumlanmas iin bir zemin olutur
maya yetecektir.

20
BLGELERN, TAPINAKLARIN VE KENTLERN
GKSEL ARKETPLER

Mezopotamya inanlarna gre Diclenin bir modeli Anunit


yldznda ve Frat'n bir modeli Krlang yldznda bulu
nur.2 Bir Smer metni "srler ve tahllarn [tanrsnn]" yaa
d "tanrlarn yaratl yeri"nden sz etmektedir.3 Ural-
Altay halklarna gre ayn ekilde, dalarn ideal prototip
leri gktedir.4 Msr'da yerlerin ve yeryznn belli bal bl
gelerinin adlar gksel "tarlalar"dan gelir: nce gksel tarla
lar bilinir sonra da yersel corafyada bunlann karlklar
bulunur.5 .
ran Zarvani geleneinin kozmolojisinde gerek soyut gerek
se somut her yersel fenomen bir gksel, akn grnmez var
la, Platon tarz bir "idea"ya tekabl eder. Her nesnenin, her
kavramn iki vehesi vardr: menok ve getik. Bir grnr gk
varsa bir de grnmez menok g vardr ( Bundahin I. b
lm). Yaadmz dnya bir gksel dnyaya tekabl eder.
Aada uygulanan her edimin bir de yukarda, asl
gereklii temsil eden gksel bir karl bulunmaktadr...
Yln, duann ... ksacas getan'da tezahr eden ber eyin ayn
zamanda m enok-da bir karl vardr. Yaratl her zaman

21
ifttir. Kozmogonik bak asndan; merok denilen kozmik
aama getik aamasndan nce gelir.6
zellikle de tapnan -h er eyin ncesinde kutsal olan
m ekann- gksel bir prototipi vardr. Sina Da'nda Yehova
Musa'ya kendisi iin ina etmesini istedii mihrabn "bi-
imini gsterir: "Meskenin rneine ve btn takmlarnn r
neine, sana gstermekte olduum her eye gre, yle yapa
caksnz. ... Bak, ve dada sana gsterilen rneklerine gre
yap." (k 25:9, 40). Ve Davud, olu Sleyman'a tapmak bi
nalarnn, byk adrn, tm takmlarnn plann verirken
srarla belirtir ki: "Bunun hepsi, bu rnein btn ileri Rab
tarafndan bana yaz ile anlatld" (Tarihler 28:19). Demek
ki o gksel modeli grmtr.7
Bir mihrap arketipine gnderme yapan ilk b elg e Gudeann
Laga'da ina ettii tapnaa ilikin yazldr. Kral rya
snda, zerinde hayra alam et yldzlarn adlar yazl bir
tableti kendisine gsteren tanra Nidaba'y ve tapman plan
larn aklayan bir tanry grr.8 Kentlerin de ilahi proto
tipleri vardr. Tm Babil kentlerinin arketipleri burlarda
gsterilmi bulunmaktadr: Sippara'runki Yenge'de, Mine-
veh'inki Bykay iinde, Assur'unki Arkturus'da, vb.dir.9
Sennacherib Ninevehi "yldzlar semasnn yazsyla uzak
alardan bugne gelen ... biim "e gre ina ettirmitir. Bir
model yersel mimariden nce gelmekle kalmaz, ayn zamanda
sonsuzluun ideal (gksel) blgesinde yer alr. Sleymann
bildirdii de budur: "Kutsal danda bir tapmak kurulmasn
buyurdun ve ikamet ettiin ehirde bir sunak, balangta
hazrladn kutsal adrn bir taklidi."10
Semavi bir Kuds, Tanr'tarafndan, kent insan eliyle ku
rulmadan nce yaratlmtr; Baruch II nin Sryanice Vahiy
Kitab, 4:2-7de peygamberin szn ettii kent bu ilkidir:
"Sanyor musun ki Kendi avucuma kazdm seni derken
szn ettiim bu ehirdir? Sizlerin kurduu bu bina Benimle
vahyedilen, Cennet kurmadan ve Adem gnah ilemeden nce,
ona gstermeden nce hazrlanm olan bina d eild ir..."11

22
Gklerdeki Yerualim tm brani peygamberlerin esin kay
na olmutur: Tobias 13:16; aya 59:11 ve devam; Hezekiel
60, vb. Tanr Hezekiel'e Yerualim kentini gstermek iin onu
vecd haline sokup ok yksek bir daa gtrr. Sibil Kehanet
leri Kitab'nda da ortasnda "bulutlara deen ve her yeri g
rebilen yksek kuleli ... bir tapnakn bulunduu Yeni
Kuds'n ans srdrlr.12 Ancak, gksel Yerualemin en g
zel tasviri Vahiy kitabnda bulunur (21:2 ve devam): "Ve
kutsal kenti, Tanrnn gkten gnderdii, kocas iin sslenmi
bir geline benzeyen Yeni Kuds' grdm."
Hindistan'da da ayn teoriyi grrz: tm Hint kraliyet
kentleri, hatta modern kentleri altn ada (in illo tempore)
Evrenin hakimi'nin ikamet ettii mitsel semavi kent mode
line gre kurulmutur. Ve, kral da tpk Evrenin hakimi gibi,
altn a yeniden canlandrmaya, mkemmel ynetimi o ann
gereklii klmaya abalar - bu alma iinde ileride tekrar
karlaacamz bir fikirdir bu. Bundan tr, sz gelimi Sey
lan'daki Sigiriya saray-kalesi, gksel kent Alakamanda mo
del alnarak kurulmutur ve "insanlar iin trmarulmas zor"-
dur (M ahavastu, 39, 2). Platonun ideal kentinin de ayn e
kilde bir gksel arketipi vardr (D evlet, 592). Platon'un
"formlar" astral deildir; ama yine de mitse blgeleri yer
st dzlemlerde bulunur (Phaedrus, 247,250).
Demek ki bizleri evreleyen dnyann, insann mevcudiyet
ve etkisinin hissedildii dnyann - trmanlan dalarn,
meskun ve ilenmi blgelerin, zerinde yolculuk yaplan ne
hirlerin, kentlerin, tapnaklarn - btn bunlarn ister bir
plan, ister biim ya da isterse salt ve yaln daha yksek bir
kozmik dzeyde varolan bir "ikiz" olarak kavransn, birer
dnya d arketipi vardr. Ama bizleri evreleyen dnyada
ki her eyin arketipi bu trden deildir^ rnein, canavarla
rn yaad l blgeleri, ilenmemi topraklar, hi bir deniz
cinin zerinde yelken amaya cesaret edemedii bilinmeyen
denizler Babil kenti ya da Msr'n yeryz blmleri ile ay
n, farkllamam prototip imtiyazn paylamazlar. Bunlar

23
bir mitsel modele tekabl ederler ama farkl bir niteliktedir
bu: tm bu yabanl, ilenmemi blgeler ve benzerleri kaosla
bir tutulur; hala Yaratl-ncesinin farkllamam, biimsiz
tarzn srdrmektedirler. Bu yzden bir blge ele geirildi
inde -yani ondan yararlanlmaya balandnda- Yaratl
eylemini simgesel olarak tekrarlayan ayinler dzenlenir: i
lenmemi toprak nce "kozmoslatrlr",. sonra oraya yerlei
lir. Yeni kefedilmi lkelerin bu trensel sahipleniliine bi
razdan yine dnecei^. imdilik, vurgulamak istediimiz bizi
evreleyen, insan eliyle medeniletirilmi dnyann ona mo
del tekil eden dnyast prototip dnda hi bir geerlilie
sahip olmad olgusudur.tnsan bir arketipe gre inaya gi
riir. Gksel modelleri olan sadece kent ve tapnak deildir;
yerletii btn blge, oray sulayan rmaklar, ona yiyecek
veren topraklar, vb. iin de ayn ey geerlidir. Babilonya'nn
haritas kenti bir rmak tarafndan snrlanm muazzam bir
dairesel alann merkezinde gstermektedir, yani tam da S-
merlilerin Cennet'i tasavvur ettikleri gibi. Kentsel kltr
lerin bu ekilde bir arketipik modele katlm alar onlara
gereklik ve geerlilik kazandrr.
Yeni, bilinmeyen, ilenmemi bir lkeye yerlemek Yara
tl eylemine edeerdir.lskandinav koloniciler zlanda'y,
Landnam a'y ele geirip topraklar ilemeye baladklarnda
bu eylemi ilk kez giriilen bir aba ya da insani, dind bir i
olarak grmemilerdi. Bu giriim onlar iin bir ilk eylemin,
ilahi yaratl edimiyle kaosun kozmosa dntrmesinin tek
rarndan baka bir ey deildi. Bos topra ileyerek aslnda,
kaosa biim verip kurallar koyarak onu dzenleyen tanrlarn
eylemini tekrarlyorlard.13 Dahas, bir toprak fethi ancak
ilk bataki Dnyann yaratl eyleminin taklidinden ibaret
olan sahiplenme ayininden sonra -daha sarih bir ifadeyle, bu
ritel araclyla-gerek olur. Vedalar dneminde Hindis
tan'da Agni'ye adanm bir sunan dikilii o blgenin hukuk
sal olarak sahiplenilmesini olutururdu.14 " G a r h a p a ty a 'y
ina eden yerleir (avasyab) ve ate sunaklarn ina edenler

24
'y e r le m i '(a v a sila h ) olurlar", der S atapatha Brahm ana
(VII, 1, 1,1-4). Ama, Agniye adanm bir sunan dikilii Ya-
ratl'n mikrokozmosdaki taklidinden baka bir ey de
ildir. Dahas, her kurban edi de, Hint metinlerinin aka,
ifade ettii gibi, Yaratl eyleminin tekrardr. 15spanyol ve
Portekizli fatihler keif ve fethettikleri topraklara sa Me
sih'in adna el koyuyorlard. Ha'n dikilii bir haklla-
trmaya, yeni lkenin kutsallamasna, "yeni bi doum"a e
deerdi ve bu ekilde vaftizi (yaratl eylemini) tek
rarlyordu. ngiliz denizciler de fethedilen lkeleri ngiltere
Kral, yeni Kozm ocrator (Evren-dzen yaratcs) adna sa
hipleniyorlard. .
Yaratl eyleminin, her eyin ncesinde tanrya ait olan
bir eylemin tekrar ediliinin anlamn tek bana ele alp in
celediimizde Veda, skandinavya ve Roma metinlerinin ne
mi daha ak bir ekilde grlecektir. imdilik, bir olguyu gz
nnde tutalm: yerleim ya da Lebensraum olarak kullanm
amacyla igal edilen her blge ilk olarak kaostan kozmosa
dntrlr; yani, ayinin etkisiyle onu gerek klan bir
"biim"e kavuturulur. Aktr ki, arkaik zihniyete gre ger
eklik, bir g, etkenlik ve sre olarak tezahr etmektedir.
Dolaysyla asl gereklik kutsal olandr; zira, yalnzca kut
sal olan m utlaktr, etkindir, eyleri yaratr ve onlar
srdrr. Saysz kutsallatrma jestleri -yollarn, toprak
paralarnn, nesnelerin, insanlarn, vb., kutsallatrlmas-
ilkel insann gereklik takntsn, varlk arayn aa vur
maktadr.

25
MERKEZ SMGECL

Kentlerin ve tapmaklarn gksel arketiplerine duyulan ar


kaik inanca paralel olarak ve daha iyi belgelenmi bir biim
de bunlarn varlna Merkez olma itibarn atfeden bir dizi
baka inan daha gryoruz. Bu sorunu daha nceki bir al
mamzda incelem itik16; burada varglarmz sralamakla
yetineceiz. Merkezin mimari simgesellii u ekilde formle
ed ilebilir:
1. Kutsal da - burada yer ve gk birleir - dnyann mer
kezindedir.
2. Her tapmak ve saray -ve bunun sonucunda her kutsal
kent ve kraliyet merkezi- bir Kutsal Da'dr, dolaysyla
Merkez'dir.
3. Kutsal kent ya da tapmak axis mundi olduundan gk,
yer ve yeraltnn karlama noktas olarak grlr.
Bir ka rnek bu simgeleri daha iyi gz nnde can
landracaktr:
1. Hint inanlarna gre Meru Da dnyann merkezinde
dir ve onun stnde kutup yldz bulunmaktadr. Ural-altay
halklarna gre de byle bir merkezdeki da, Sumeru Da
vardr ve bu da kutup yldzyla sabitlenm itir. ran

26
inanlarna gre kutsal Haraberazaiti Da (El-burz) dn
yann merkezindedir ve gk ile balantldr.17 Laosda, Si-
yamn kuzeyinde yaayan Budistler Zinnalo Da'nm dn
yann m erkezinde olduuna inanm aktadrlar. E d d ada
Himinjborg, adnn da gsterdii gibi bir 'gksel dadr; bura
da gkkua (Bifrost) gn kubbesine ular. Finliler, Japon-
lar ve dier halklar arasnda da benzer inanlar grlmek
tedir. Malaya Yarnmadas'nda yaayan Semaglara gre dn
yann merkezinde Batu-Ribn adl bir dev kaya bulunmakta
dr; bunun zerinde cehennem yer alr. Gemi zamanlarda
aatan bir tekne Batu-Ribn zerinde ge varmtr.18 Cehen
nem, dnyann merkezi ve gn "kaps" ayn eksen zerin
dedir ve bu eksen boyunca bir kozmik blgeden tekine geilir.
Semang pigmeleri arasnda yaygm bu kozmolojik teorinin
gerek olduundan kuku duyabilirdik ama ayn teorinin yaz
l tarih ncesi dnemde de varolduuna dair kantlar bulun
m aktadr.19 Mezopotamya inanlarna gre merkezde yerle
g birletiren bir da vardr; lkeler Da20 adl bu da
snrlar aras balantdr. Ziggurat da bir kozmik dadr, ya
ni kozmosun simgesel bir tasviridir, onun yedi kat (Borsip-
pada olduu gibi) yedi gezegeni ya da (Ur'de olduu gibi)
dnyann yedi rengini temsil etmektedir.
Filistindeki Tabor Da'nm ad t a b b u r yani gbek,
omphalos anlamna geliyor olabilir. Filistin'in merkezindeki
Gerizim Da da phesiz ayn merkez olma itibarm ta
maktadr, zira ona "yeryznn gbei" (tabbur eres) denmi- _
tir. Peter Comestor^ tarafndan nakledilen bir gelenee gre
yaz dnmnde (Gerizim yaknndaki) "Yakub emesi"ne hi
glge dmez. Peter yle devam etmektedir: "sunt qui dicunt
locum illum esse umbilicum terrae nostrae habitabilis." Filis
tin dnyann en yksek lkesi olduundan -kozmik dan zir
vesine yakn bir yerdedir- Tufan srasnda sular altnda kal
mamtr. Bir brani dinsel metninde yle sylenmektedir:
"sra il lk esi tu fann su la r altn d a k a lm a d ."21
Hristiyanlara gre Golgotha dnyann merkezindedir, nk

27
hem kozmik dan zirvesi hem de adem'in yaratld ve g
mld yerdir. Dolaysyla Mesih'in kan tam da Ha'n ay
aklar dibinde gml olan Adem'in kafatasma akar ve onu
gnahlarndan arndrr. Golgotha'nm dnyann merkezinde
olduu inanc Dou Hristiyanlarn inanlarnda da sr
mtr.22
2. Babil tapmaklarnn ve kutsal kulelerinin adlar koz
mik dala aralarnda balant kurulduunun gstermektedir:
"Tann'nn Evi Da," Tm lkeler Da," Gkle Yerin Birle
m esi."23 Kral Gudea devrinden kalma bir metinde unlar
sylenmektedir: "(tanrnn) kozmik da gibi ina edilmi ya
tak odas..."24 Her Dou kenti dnyann merkezindedir. Babi-
lonya ad "tanrlarn kaps" demek olan B ab-ilani den gel
mektedir. nk tanrlar yeryzne buradan inmilerdir. in
hkmdarnn yaad bakentte yaz dnmnde le vakti
glge dmez. Bu kent evrenin merkezinde, mucizeler aacnn
(kien-mu) yaknnda, kozmik blgenin, yani yer gk ve ye-
raltrun birletii noktadadr.25 Cavallarn Borobodur tap
na kozmosun bir tasviridir ve (tpk ziguratlar gibi) b ir-
da biiminde ina edilmitir! Bunatii'MaTrarrblr hac dnya
nn merkezine yaklar ve en yksek terasta bir dzlemden
tekine srar, dind, heterojen uzam dan ayrlp "ar
blge"ye girer. Kentler ve kutsal yerler kozmik dalarn zir
veleriyle bir tutulmaktadr. Bu nedenle Yerualem ve Siyon
Tufandan etkilenmemitir. slam geleneine gre dnyann en
yksek yeri Kabe'dir, nk "kutup yldz gsterir ki Kabe
gn merkezine uzanr.26
3. Son olarak, tapmak ya da kutsal kent kozmosun merke
zinde bulunduundan daima kozmik blgenin, yani yer, gk
ve yeraltnn birletii noktadr. Nippur ve Larsa kutsal ant
larna ve kukusuz Sippara'nmkilere de Dur-ar-ki . yani "Gk
ve Yer'in Ba ad veriliyordu.27 Ama yeryz ile aadaki
blgelerin asl balant yri Babilonya'dr, nk bu kent bab
apsi, "Apsu'nun Kaps" zerinde kurulmutur; apsu Ya-
ratl'dan nceki kaos sularnn addr. Ayn gelenei brani-

28
ler arasnda da gryoruz. Yerualem kayas derinleri, ye
ralt sularna (tehom) dek uzanr. Minah'a gre'Tapnak tam
tehom'un (apsu'nun branilerdeki karl) zerinde bulun
maktadr. Ve tpk Babilonyada "apsu kaps" gibi
Yerualim Tapna'nm kayas "tehom'un az"dir.28 Hint-
Avrupa dnyasnda da ben2er kavramlar gryoruz. megin,
Romallara gre mundus, yani bir kentin kurulaca yerin ev
resini saran it yeryz ve yeralt blgelerinin buluma nok
tasdr. "Mundus aldnda korkun cehennem tanrlarnn
kaplan alm olur," der Varro (zikreden Macrobius, Satur-
n alia ', I, 16, 18). talik tapnak yukar (ilahi) ve yeralt
dnyalarnn kesitii blgedir.
Kozmik dan zirvesi yalnzca dnyann en yksek nok
tas olmakla kalmaz; ayn zamanda dnyann gbei, Ya-
ratl'n balad yerdir. Kozmolojik geleneklerde kimi za
man Merkez simgesellii embriyolojiden alnma benzer
terimlerle anlatlr. "Kutsal Varlk dnyay bir embriyo gibi
yaratt, embriyonun gbekten balayarak gelimesi gibi Tanr
da dnyay gbeinden balayarak yaratt ve bu deiik yn
lere doru yayld." Bunu Yoma da onaylar: "Dnya Siyondan
balayarak yaratld."29 Rg-Veda'da (rnein X, 149) evrenin
bir merkez noktasndan balayp yayld sylenmektedir.30
nsann yaratl da benzer biimde bir merkez noktasnda,
dnyann merkezinde gereklemitir. Mezopotamya gele
neine gre insan "dnyann gbei"nde, uzu (ten)'da, sar
(ba)'de, ki (yer, yeryz)'de, D ur-an-ki, yani "Gkle Yerin
Ba"nn bulunduu yerde yaratlmtr. Hrmz ilk kz
Evagdath ile ilk insan Gajomard' yeryznn merkezinde ya
ratmtr.31 Adem'in amurdan yaratld yer olan. Cennet de
elbette kozmosun merkezindedir. Cennet Yeryz'nn gbei
dir ve bir Suriye inanna gre tm dier dalardan yksek
bir da zerindedir. Suriye H azineler M aaras Kitab"na
gre Adem dnyann merkezinde, dana sonra sa'nn Hann
dikildii yerde yaratlmtr, ayn gelenek Yahudilikte de
vardr. Yahudi kyamet kitab ve bir m id ra Adem'in

29
Yerualem'de yaratldn sylem ektedir.32 Adem'in yara
tld noktada, yani Golgothada gmlmtr ve burada
akan Mesih'in kan -grm olduumuz gibi- onu da kurtara
caktr.
Merkez simgecilii aslnda ok daha karmaktr ama
zikrettiimiz bir ka rnek bizim amacmz iin yeterli. Ayn
simgeciliin modern alarn eiine kadar Bat dnyasnda
da srdn ekleyebiliriz. Tapna imago mundi olarak g
ren antik anlay, kutsal yerin evreni z olarak yeniden ret
tii inan H ristiyan Avrupa'nn dinsel m im arisine de
gemitir: amzn ilk yzyllarnn bazilikas, tpk Orta
a katedralleri gibi Gksel Yerualemi simgesel olarak ye
niden retmektedir.33 Da, "Merkez Aray," Trman sim
geciliine gelince bunlar da Orta a yaznnda aka
grlmekte ve srf ima yoluyla bile olsa son yzyllarn
yaznnda baz eserlerde gemektedir.34

30

4
KOZMOGONNN TEKERRR

Merkez, o halde, her eyin ncesinde kutsal olann, mutlak


gerekliin blgesidir. Benzer biimde, teki tm mutlak ger
eklik simgeleri de (yaam ve lmszlk aalan, Genlik
emesi, vb.) merkezde bulunmaktadr. Merkeze giden yol
"zorlu bir yoldur" (durohana) ve bu gereklik dzeyinde do-
rulanmaktadr: tapnan zorlukla klan katlar (szgelimi
Borobudur); kutsal mekanlara (Mekke, Hardvvar, Yerualim)
hac seferi; Altn Post, Altn Elmalar, Hayat Otu'nu bulmak
iin giriilmi kahramanca ve tehlike dolu yolculuklar; labir
entlerd ek i gezintiler, kendi benliine, varlnn "merke-
zi"ne giden yolu arayan kiinin karlat zorluklar ve dier
bir oklar. Yol zahmetlidir, tehlikelerle doludur, nk din
d olandan kutsal olana, geici ve yanltc olandan gerek
lik ve ebediyete, lmden yaama, insandan tanrya gei ay
inidir. Merkeze ulamak kutsallamaya, erginlemeye [iri-
siyasyon] hak kazanmaya eittir; dnn dind ve yanltc
varoluunun yerini yeni bir varolu, gerek, kalc ve etkin
olan yeni bir yaam almaktadr.
Yaratl eylemi tezahr etmemi olandan zahire, ya da,
kozmolojik terimlerle kaostan kozmosa geii gerekleti

31
riyorsa; Yaratl bir merkezde oluyorsa ve dolaysyla can
szdan canlya tm varlk eitleri ancak esas olarak kutsal
bir alanda varolua kavuabiliyorsa - btn bunlar kutsal
kentlerin (dnyann merkezlerinin) simgeciliini, beldelerin
kuruluunu belirleyen jeomantik teorileri, inaya elik eden
ayinlerin gerekelerini aka gzler nne sermektedir. Bu
ina ayinlerini ve temelinde yatan teorileri daha nceki bir
almamzda incelem itik35 ve okuyucuya o almaya ba
vurmasn salk veriyoruz. Burada yalnzca iki nemli ner
meyi vurgulayacaz: ,
1. Her yaratl her eyin ncesindeki kozmolojik eylemi,
Dnyann Yaratl'n tekrarlar^
2. Dolaysyla, ina edilen her eyin temeli dnyann
merkezindedir (zira, bildiimiz gibi, Yaratl eylemi
bir merkezde olmutur).
Eldeki bir ok rnek arasndan sadece birini, baka a
lardan da ilgin olduu iin sunuumuz iinde gene karlaa
camz bir rnei seeceiz. Hindistan'da, ta stne bir ta
bile koymadan nce, "Astrolog temeldeki hangi noktann dn
yay tayan ylann kafasna denk dtn bulur. Duvarc
ustas Khadira aacnn tahtasndan kk bir kazk oyar ve
bir hindistan ceviziyle kaz bu noktaya, ylann kafasn o
noktada sabitleyecek ekilde akar. ... Eer bu ylan kafasn
iddetle sallayacak olursa dnya unufak olacak biimde sar
slacak tr."36 ^Bir temelta kazn stne yerletirilir. Te-
melta bylece "dnyann tam merkezine yerletirilmi olur.
Ama temel atma eylemi ayn zamanda kozmogonik eylemi
tekrarlamaktadr. Zira ylann ban "sabitlem ek, kaz
ona saplamak Soma'nn ilksel jestini (Rg-Veda, II, 12, 1) ya
da "Ylan ininde ldren" (VI, 17, 9 ),^"yldrmla kafasn
koparan" (I, 52, 10) Indra'nn ilksel jestini teklit etmektir.
Ylan kaosu, biimsizi, tezahr etmemi olan simgeler. Indra
blnmemi (aparvan)^ j^yanm am (a b u d h y a m ), uyku ha-
lind^(abudhyamanam), derin uykuya gmlm (susuparam),
boylu boyuncu uzanp yatm (asay an am ) olan Vrtra'nn

32
zerine yrr (IV, 19, 3). Yldrmn dmesi ve kafasnn ko
parlmas tezahr etmemi olandan zahire, biimsizden bi
imlenmie gei olan Yaratl eyleminin edeeridir. Vrtra
sulara el koymutu ve onlar dalardaki oyuklarda tutmak
tayd jB u , ya Vrtra'nn yaratltan nceki tm kaosun mutlak
efendisi -Tiamant ve dier ilahi ylanlar gibi- olduu, ya da
yce ylann sular yalnzca kendine saklayarak btn
dnyay susuzluktan kasp kavurduu anlamna gelir. Bu el
" koyma ister Yaratldan nce gereklesin isterse dnyann
kuruluunun ertesine denk gelsin anlam ayndr: Vrtra dnya
nn yaplmasn ya da sregitmesini "engellemektedir."37 Te
zahr etmemi olann, gizilin, ya da biimsizin simgesi Vrtra,
Yaratldan nce varolan kaosu temsil eder.
Efendi Manole destanna ilikin yorumlarmzda (bkz. yu
karda, not 35) ina ayinlerini kozmogonik jestin bir taklidi
olarak aklamay denedik. Bu ayinlerin altnda yatan teori
una denk gelmektedir: "canlandrlmad, bir kurban veril
erek ona "can" bahedilmedii takdirde hi bir ey sremez;
ina ayininin prototipi dnyann kuruluu srasnda gerek
leen kurban verme eylemidir. yle ki, kimi arkaik kozmo
gonilerde dnya, kaosu simgeleyen bir ilk canavarn (Tiamat)
veya bir kozmik devin (Ymir, Pan-Ku, Purua) kurban edilme
siyle varolu kazanmtr. Bir inann gerekliini ve ka
lcln salama almak iin ilahi, mkemmel ina ediminin
tekrar sz konusudur: yani, dnyalarn ve insann Yarat
l.lk adm olarak, zeminin kutsallatrlmas, yani bir
merkeze dntrlmesiyle alann "gereklii" salama al
nr; sonra, ilahi kurban ediliin tekraryla ina eylemi onay
lanr. Doal olarak, merkezin kutsallatrlmas dind me
kandan nitelike farkl bir mekanda gerekleir. Ayin para
doksu araclyla kutsallatrlm her mekan dnyann mer
kezine, her ritelin zaman da mitsel "balang" zamanna
denk der. Kozmogonik eylemin tekraryla inaatn yapl
d som ut zaman in illo tempore dnyann kuruluunun
gerekletii mitsel zamana aktarlr. Bylece, bir inann

33
gereklii ve kalcl, sadece dind mekann akn bir me
kana (merkeze) dntrlmesiyle deil, ayn zamanda somut
zamann da mitsel zamana dntrlmesiyle salama almr.
Her ayin, ne trden olursa olsun, ileride greceimiz gibi, sa
dece kutsallatrlm bir mekanla (yani, dind mekandan
z olarak farkl bir mekanda) deil ayn zamanda da bir
"kutsal zaman"da, "evvel zaman iinde" (in illo tempore, ab
origine), yani ayinin bir tanr, ata veya kahraman tarafndan
ilk olarak icra edildii zamanda yaplmaktadr.

34
.

RTELLERN LAH MODELLER

Her ritelin bir ilahi modeli, arketipi vardr; bu olgu ok )


iyi bilindiinden bir ka rnei hatrlatmamz yeterli olacak.
"Tanrlar balangta ne yaptysa onu yapmalyz" (S a t a p a -
tha Brahmana, VII, 2, 1, 4). "Tanrlar byle yaptlar; insan
lar da byle yapacak" ('Taitiriya Brahmana, 1, 5, 9, 4). Bu
Hint deyii btn lkelerdeki ritellerin temelinde yatan teo
riyi zetlemektedir. Bu teoriyi gelimi kltrlerde olduu
kadar ilkel denilen halklar arasmda grrz. rnein, gney
dou Avustralya yerlileri bir tala snnet edilirler, nk ata
lar onlara byle retmitir; Ama Zulu zencileri de ayn ey
yapar, nk Unkulunkulu (medeniletiren kahraman) in illo
tempore yle buyurmutur: "insanlar snnet olsunlar ki yeni-
yetmelikten kabilsinler."38^Pawnee Kzlderililerinin h a k
treni, zamann balangcnda en byk tanr Tikawa tarafn
dan rahiplere vahyedilmitir Madagaskar'daki Sakalava-
lar arasmda "tm ailevi, toplumsal, ulusal ve dinsel ananele
rin lilin-draza'ya, yani atalardan tevars edilmi anane ve
yazl olmayan yasalara uygun olarak yrtlmesi gerekmek
tedir...^)39 rnekleri oaltmaya gerek yok; tm dinsel eylem
lerin temelinin tanrlar, medeniletirici kahramanlar ya da

35
mitsel atalar tarafndan atlm oldu; u ynnde bir inan
vardr.40 Geerken unu da belirtelim, ilkeller arasnda mitsel
modelleri olan sadece riteller deildir, her trden insani ey
lem zamann balangcnda bir tanr, bir kahraman ya da bir
ata tarafndan icra edilen bir eylemi tam tamna tekrarla
d lde geerlilik kazanr.nsanlarn tekrar edip durduk
lar bu model eylemlere bu blmn sonunda yeniden dnece
iz.
Ancak, sylediimiz gibi, byle bir "teori sadece ilkel
kltrlerdeki ritelleri aklamaz. rnein, sonraki yzyl--
larda, Msr'da ayinin ve. rahiplerce kullanlan szn gc,
sz gcyle dnyay yaratan tanr Toth'un ilk jestinin takli
dinden kaynaklaruyordu.ran geleneine gre dini bayramlar
Hrmz tarafndan bir yl boyunca sren kozmik Yaratl'm
aamalarn anmak etmek iin balatlmt. Srasyla gk
yznn, sularn, yeryznn, bitkilerin, hayvanlarn ve in
sanlarn yaratln temsil eden her dnemin sonunda Hrmz
be gn dinlenmi ve belli bal Mazda bayramlar bu dinlen
me dnemleri zerine kurulmutu (bkz. Bundahin, I, A, 18 ve
devam). nsann yapt sadece Yaratl eylemini tekrarla
maktr; dinsel takvim ab origine vuku bulan tm kozmogonik
evreleri bir yllk bir zaman yar iinde srayla anar. Kut
sal yl hi durmakszn Yaratl tekrarlar; insan kozmogoni
ve antropogoni ile adatr, nk ritel onu balangtaki
mitoslar ana atmaktadr. Bir Bacchus izleyicisi,iret ayin
ler yoluyla Dionisos'un ektii acy taklit eder; Bir Orpheus
izleyici toplulua katlma treniyle Orpheus'un ilk jestlerini
tekrarlar.
Musevi-Hristiyan Sebt'i de bir imitatio dei'dir. Sebt gn
istirahati, Rabb'in ilk jestini yeniden retmektedir, nk
Tanr Yaratl'm yedinci gnnde "... yaratp yapt btn
ilerden ... istirahat etti" (Tekvin 2:2). Mesihin ars her
eyden nce taklit gerektiren bir rnektir.sa havarilerinin
ayaklarn ykadktan sonra onlara yle demitir: "nk be
nim size ettiim gibi, siz de edersiniz diye size bir rnek ver-

36
dim" (Yohanna 13:15). Alakgnlllk bir erdemdir sadece,
fakat Mesih'i rnek alarak yaplan alakgnlllk bir din
sel eylem ve bir selamet aracdr: .... sizi sevdiim gibi siz de
birbirinizi seviniz" (Yohanna 13:34; 15:12). Bu Hristiyan sev
gisi sa rneiyle kutsallatnlmtr. Gncel uygulan insan
durumunda varolan gnah ortadan kaldrr ve insan kutsal
latrr. Isaya inanan kii onun her yaptn yapabilir;
snrllk ve yetersizlikleri yok olmutur." ... Bana iman eden,
ettiim ileri kendisi de edecektir..." (Yohanna 14:12). Ce
maatle birlikte dua, tam tamna Mesihin hayat ve ilesi
nin anldr. Bu-anmann, aslnda o gnlerin yeniden gncel
letirilmesi olduunu ileride greceiz.
Evlilik ayinlerinin de bir ilahi modeli vardr ve insan
larn evlilii kutsal evlilii [hierogam ie], zellikle gk ve
yer arasndaki birlemeyi yeniden retmektedir. "Ben Gky-
zym", der koca, "sen de Yeryz" (dyaur aham, pritivi tvam
Brhadaran yaka Upaniad, VI, 4, 20). Vedalar dneminde
bile kan-koca gkyz ve yeryzne benzetilmektedir (A t-
harva Veda, XIV, 2, 71), bir baka ilahide ise (Atharva Ve
da, XIV, 1) her nikah jesti mitsel zamanlardaki bir prototiple
hakllatrlmaktadr. "Agni bu yeryzn sa elinden tuttu,
ben de senin sa elini tutuyorum... Tanr Savitar senin elinden
tutsun... Tvatar giysiler sundu airlerin gzellii iin, Brhas-
patinin, airlerin buyruuyla; Savitar ve Bhaga da bu kadn
sarsnlar. Surya gibi, zrriyet iin '8, 49, 52)."41 B rh a-
daranyaka Upaniad tarafndan aktarlan reme ritelinde
oalma eylemi kozmik boyutlarda, tanrlar tmyle hare
kete geiren bir kutsal evlilik halini alr: "Vinu rahmi ha
zrlasn! Tvatar eitli biimler biimlendirsin! Prajapati
dolsun iine! Dhatri tohumu senin iin yerletirsin!" (VI, 4,
21)42. Dido Aeneas ile yapt evlilii iddetli bir frtnann
r
ortasnda kutlar (Vergilius, Aeneas, VI, 160); birlemeleri el
ementlerin birlemesine denk dmektedir; gkyz gelinini
kucaklar, topra dlleyen yamurunu yadrr. Yunan
istan'da evlilik ayinleri Hera ile gizlice birleen Zeus r

37
neini taklit etmitir (Pausanias, II, 36, 2). Diodorus Siculus,
Girit kutsal evliliinin bu ada sakinleri tarafndan taklit
edildiini sylemektedir; baka bir deyile, trensel birleme
in illo tempore vuku bulmu bir ilk olayla hakllatrlmak-
tadr.
Burada vurgulanmas gereken tm bu evlilik ayinlerinin
kozmogonik yapsdr: bu sadece bir rnek modeli, gkyz ile
yeryz arasndaki kutsal elemeyi taklitten ibaret deil
dir; esas olan bu kutsal evliliin sonucu, yani kozmik Yarat-
l'dr. Bunun iin Polinezya'da ksr bir kadn dllenmek is
tediinde illo tempore byk Tann lo tarafndan topraa ya
trlan ilk Annenin davrann taklit eder. Ve ayru durumda
kozmogonik mitos tekrarlanr. Boanma srasndaysa, tam
tersine, "gkyz ile yeryznn ayrlmas"n canlandran bir
dua okunur.43 Evlilik durumunda kozmogonik mitosun ritel
tekrar bir ok halk arasmda yaygndr ve ileride buna dne
ceiz. imdilik, kozmik mitosun sadece evlilik iin deil, b
tnln restorasyonunu amalayan her trden tren iin rnek
model olduunu belirtelim; Dnyann Yaratl mitosunun
saaltm, doarganlk, doum, tarmsal etkinlikler, vb. ile
balantl olarak tekrarlanmasnn nedeni budur.
Demeter ilkbaharn balangcnda yeni srlm toprak
zerinde Iasion ile birlikte yatar (dysseus, V, 125). Bu bir
lemenin anlam aktr: topran verimliine, tellrik ya
ratl glerinin ahlanna katkda bulunur. Bu uygulama
kuzey ve orta Avrupa'da geen yzyla kadar grece yaygnd
- iftler arasnda tarlalarda simgesel birlemeye ilikin e
itli ananelerin srdne tank oluyoruz.44 in'de ilkbahar
da gen iftler ak havaya kar ve "kozmik yeniden doum"
ve "evrensel filizlenme"yi hzlandrmak iin otlar zerinde
birleirlerdi. Aslnda her insani birlemenin modeli ve hakl-
latrl, kutsal elemede, elementlerin kozmik birliinde
bulunmaktadr. Li Chi, "Yeh Ling (Aylk ler Dzenleme--
ler Kitab) in IV. Kitab, imparator elerinin ilkbaharn ilk
aynda, gk grlemesi duyulduunda imparatorla birlikte ol-

38
\
m alan gerektiini yazmaktadr. Bylece kozmik rnek
lkenin hakimi ve btn halk tarafndan izlenmi olmak
tadr. Evlilik birlii kozmik ritm ile btnleen ve bu
btnlemeyle geerlilik kazanan bir. ayindir.
Evlilie ilikin tm bu Eski Dou simgecilii gksel mo
dellerle aklanabilir. Smerler Yeni Yl gnnde elementle
rin birlemesini kutlarlard; o gn, Antik Dounun her yerin
de aaasn sadece kutsal evlilik mitosundan deil ayn za
manda kraln tanra ile birleme ayinlerinden almaktadr.45
Yeni Yl gnnde Itar, Tammuz ile yatar ve kral dai tanra
nn zifaf yatann bulunduu tapnan gizli bir odasnda
tanrayla (yani onu yeryznde temsil eden nedimesiyle) ri-
tel birleme gerekletirerek bu mitsel kutsal evlilii yeni
den retir. lahi birleme yeryznn dourganlm salar,
Ninlil ile Enlil birlikte yattklarnda yamur balar.46 Bu
dourganlk kraln, yeryzndeki iftlerin, vb. trensel birle
mesiyle de salama balanr. Kutsal evliliin her taklit edi
liinde, yani her nikah birlemesinde dnya yeniden doar.
Almanlarn H och zeit'i H och g ezitden, yani Yeni Yl bayra
mndan gelmektedir. Evlilik "yl" yeniden dourur ve bunun
sonucunda dourganlk, servet ve mutluluk elde edilir.
Cinsel edimin tarm ileriyle bir tutulmasna bir ok kl
trde rastlanmaktadr.47 Satapatha Brahm atada (VII, 2, 2,
5) yeryz dii reme organ (yont) tohum da semen virile ile
benzetirilir. "Kadnlarnz sizin tarlanzdr, nasl isterseniz
yle girin tarlanza", (Kur'an, II, 223).48 Kollektif orjilerin o
unluunun ritel gerekesi bitkisel byme glerinin canlan
drlmasdr: bunlar yln belli kritik dnemlerinde, sz geli-
mi tohum filizlendii veya hasat olgunlatnda dzenlenir
ve mitsel modelleri daima kutsal'evliliktir^ rnein, Ewe ka
bilesi (Bat Afrika) mensuplarnn arpa bymeye balad
nda dzenledikleri orji byledir; orji kutsal eleme ile me-
rulatrlmaktadr (genlczlar piton tanrya sunulur). Ayn
merulatrmay Oaollar arasnda da gryoruz; bunlarn
orjileri Mays aynda, gne tanrsnn yeryz tanras ile

39
birleme zamannda olutf)Qum bu orjiastik ifrat u veya bu e
kilde, bir kozmik ya da biyo-kozmik eylemle hakllk ka
zanr: yln yeniden doumu, hasadn kritik dnemi, vs. Floria
(28 Nisan)'da Roma sokaklarnda plak geit yapan veya
Lupercalia'da ksrlklarn tedavi etmek iin kadnlara do
kunan gen erkekler; Holi bayram nedeniyle Hindistan'da
tannan serbestlik; orta ve kuzey Avrupa'da hasat enlii s
rasnda ortal saran ve kilise yetkililerinin bou bouna en
gellem eye altklar sefahat49 - tm bu tezahrlerin in
sanst prototipleri vard ve evrensel verimlilik ve bolluu
kurmay hedefliyorlard.50>
Bu incelemenin amac asndan evlilik ayinleri ve orjileri
hakl karan m itoslarn ne dereceye kadar bunlar tara
fndan yaratlm olduklarn bilmek nem tamyor. nemli
olan gerek orji gerekse evliliin, kozmosun kutsal dramasnn
belirli blmlerine zg ilahi jestleri taklit eden riteller
oluturmalardr - yani, insan eylemlerinin insand bir mo
del araclyla merulatrlmasdr. Kimi zaman mitos ayin
den sonra gelse de - rnein, evlilik ncesi trensel birlemeler
Hera ile Zeus'un evlilik ncesi ilikilerine dair mitostan, on
lar hakl karan mitosdan nce ortaya kmtr - bu durum
ritelin kutsalln azaltmaz. Mitosun formle edilmesi "ge"
olmutur sadece; ama ierii arkaiktir ve dinsel edimlere -
yani, mutlak bir gereklik, insand bir gereklik varsayan
eylemlere gnderme yapar.

40
DNDII EYLEMLERN ARKETPLER

zetle diyebiliriz ki arkaik dnya "dind" eylem diye


bir ey bilmez; belirli bir anlam olan her eylem - avlanma,
balklk, tarm; oyunlar, atmalar, cinsellik-, u veya bu -
ekilde kutsal olana katlmaktadr. leride daha ak biim
de greceimiz gibi, dind olan tek eylem mitsel anlam ol
mayan, yani, rnek modellerden yoksun eylemlerdir. O halde
diyebiliriz ki belirli bir amaca ynelik her sorumlu eylem ar
kaik dnya iin bir riteldir. Ama bu eylemlerin ounluu
uzun bir kutsallktan arnma srecinden getii ve modem top-
lumlarda dind nitelik kazand iin bunlar ayr bir grup
ta toplamann uygun olacan dndk.
40m e in , dans ele alalm. Her trl dans baslanta kut
sald; baka bir deyile, insand bir modeli vard. Bu model
kimi zaman by yoluyla onun somut mevcudiyetini salamak,
saysn arttrmak, insan asndan o hayvanla btnlemeyi
salamak iin devinimleri yeniden retilen totemik ya da
amblemsel bir hayvan olabilir} Kimi durumlardaysa bu model
bir tanr (rnein Athena tarafndan yaratlan sava dans
pyrrhic) ya da bir kahraman (rn., Theseusn Labirentteki

41
dans) tarafndan vahyedilmi olabilir. Dans, yiyecek elde
etmek, lleri anmak ya da kozmosta iyi bir dzen temin et
mek iin icra edilebilir. Toplulua katlma, bysel-dinsel t
renler, evlilikler, vb. vesilelerle gerekleebilir. Ama tm bu
ayrntlar burada tartmaya gerek yok. Bizi ilgilendiren
onun varsaymsal insand kkenidir (zira her dans in illo
tempore, mitsel dnemde bir ata, totemik hayvan, tanr veya
kahraman tarafndan yaratlm tr). Koreografik ritm lerin
modeli insann dind hayatnn tesindedir; ister bir tote
mik veya amblemsel hayvann veya yldzlarn devinimleri
ni yeniden retsinler; ister bizzat kendileri bir ritel olutu
ruyor olsunlar (labirentvri admlar, sram alar, trensel
aralarla icra edilen jestler) - dans her zaman ya bir arketi-
pik jesti taklit eder ya da bir mitsel an hatrlatr. Ksacas,
illud tempus'un, "o gnler"in tekerrr ve dolaysyla yeniden
canlandrmdr.
Mcadeleler, almalar ve savalar ounlukla bir ritel
nedene ye ileve sahiptir. Bunlar bir klann iki yars arasn
daki kkrtc bir kar karya geli veya iki tanrnn tem
silcileri arasndaki bir mcadeledir (rnein, Msr'da Osiris
ile Set'i temsil eden iki grup arasndaki muharebe); ama bu
her seferinde ilahi ve kozmik dramanm bir blmn anmay
amalamaktadr. Sava ya da dello hi bir durumda rasyo
nalist gdlerle aklanamaz. Hocart, husumetlerin ritel ro
ln belirtmekte hakldr.51 atmann her tekrarlanrnda
arketipik modelin taklidi sz konusudur. Nordik gelenee
gre ilk dello Hrungnir adl dev tarafndan kkrtlan Thor'-
un onunla "snr"da karlamas ve tek bir kavgada yenme
siyle gereklemitir. Bu motif Hint-Avrupa mitolojisinde de
grlmektedir ve Georges Dumezil52 hakl olarak bunu ok es
ki askeri toplulua katlma senaryosunun ge fakat otantik bir
versiyonu olarak grmektedir. Gen sava, Thor ile Hrungnir
arasndaki muharebeyi yeniden retmelidir; askeri toplulua
katlma da mitsel prototipi -bal canavarn ldrlmesi
olan bir gozpeklik eylemirn taklidinden ibarettir. Kzgn,

42
bersekir, lgna dnm, fkeli savalar tam da ilksel dn
yann kutsal hiddet (wut, menos, furor) halini gerekletir
mekteydiler.
Hintlilerin kraln kutsallatrlmas treni, rajasuya " -
Brahm ana'da tekrar tekrar anlatld gibi- ilk Hkmdar
Varuna'nm kendisi iin icra ettii antik kutsalatrmann yer
yznde yeniden retiminden baka bir ey deildir ... Btn
ayin boyunca, kraln u veya u jesti, zamann afanda, kut
sallatrlma gnnde Varuna tarafndan yaplm olduu iin
yapt uzun uzadya ama retici biimde tekrar tekrar be
lirtilir.^3 Eldeki belgeler olanak verdii lde, ayn meka
nizmann dier tm geleneklerde de varolduu gsterilebi-
lir.54lna ayinleri ilk kozmogonik ina eylemini tekrarlarlar.
Bir evin, kilisenin, kprnn inas srasnda verilen kurban
dnyann doumu iin in illo tempore verilen kurbann, insani
dzlemde taklidinden ibarettir.
Kimi bitkilerin bysel ve saaltmsal deerlerine gelince,
bu da bitkinin gksel prototipinden ya da ilk olarak bir tanr
tarafndan toplanm olmasndan kaynaklanmaktadr. Hi
bir bitki kendi bana deerli deildir, ancak bir arketipe ka
tlmla ya da onu dind ( mekandan tecrit ederek kutsal
latran belirli davran ve szlerin tekraryla deer kazanr.
Onaltmc Yzyl'dalngiltere'de baz otlar toplarken kul
lanlan iki tlsm forml bu bitkilerin saalltmsal deer
lerinin nereden kaynaklandn gstermektedir: bunlar ilk
olarak (yani, ab origine) kutsal Calvary* tepesinde, Yery
z'nn "merkezi"nde yetimilerdir: /

an olsun sana toprakta biten kutsal ot; ilk Caluarie da


nda buldular seni, /ok sayrya iyi gelirsin, jok yaray iyi
letirirsin;/ iyisa adna topraktan alyorum seni [1584]
an olsun sana, toprakta biten bitki, / ilk Calvary danda
buldular seni. / Kurtarcmzsa Mesih'i iyi ettin, kanayan

* Golgota tepesi, Isa'nn armha gerildii tepe (.n.)

43
yarasn iyiletirdi; / [Baba, Oul, Kutsal Ruh] adna toprak
tan alyorum seni [1608],
Bu bitkilerin gc, prototiplerinin belirleyici kozmik anda
(m illo tempore) Calvary Tepesinde kefedilmi olmalarna
atfedilir. Mesih'in yaralarn iyiletirerek kutsallk kazan
mlardr. Toplanan bitkilerin gc ancak onlar toplayan kii
bu ilk tedavi jestini tekrarlarsa geerlidir. Bu nedenle eski bir
tlsm forml unlar sylemektedir: "otlar toplayp sa'nn
yaralarna sreceiz... "55
Popler Hristiyan bysne zg bu formller eski bir ge
lenei srdrm ektedir. rnein, H indistanda Kapithaka
(Feronia elephantum ) bitkisi cinsel iktidarszl tedavi
eder, nk ab origine Gandharva onu Varuna'ya erkekliini
kazandrm ak iin kullanm tr. Dolaysyla, bu bitkinin
ayinsel olarak toplanmas, aslnda, Gandharvann eylemi
nin bir tekrardr. "Seni Gandharva kazp kard erkeklii
lm Varuna iin, burada seni biz kazp kartyoruz, penisi
kaldran bitki (A th arv a-V ed a, IV, 4, l ) . 56 Papyrus magicjue
de Paris' deki uzun bir duada toplanan bitkinin olaand
stats belirtilm ektedir: "Seni Kronos ekti, Hera toplad,
Ammon saklad, tsis bakp bytt, Zeus yamurlarla besledi;
sen Gne ve iin rahm etiyle b yd n..." bitkilerle .
urarken okunmas nerilen bir duada byle denmektedir.57
Tm insani eylemlerin mitsel prototiplerini zikretmek hem
ok uzun hem de bu deneme iin gereksiz olacaktr. rnein,
"yasa" ideas zerine kurulu insani adaletin kozmik normlar
da gksel ve akn bir modeli olduu (tao, artha, rta, tzedek,
themis, vb) o kadar iyi bilinmektedir ki bunu vurgulamaya
hi gerek yok. "tnsan sanatnn yaptlarnn ilahi sanat ya
ptlarnn taklidi" olmas (A itareya Brahm ana, VI, 27)59 da.
Ananda K. Coomarasvvamy'nin almalarnn baaryla gs
terdii gibi59, arkaik estetiin ana temalarnda biridir. Biz
zat gzellik durumunun, eudaim on ia'nn ilahi durumun bir
taklidi olduunu gzlemlemek de ilgin olacaktr. Tabii, tan
rlar tarafndan in illo tempore gerekletirilen belirli eylem-

44
lerin (Diyonisos orjileri, vb.) tekrarnn insan ruhunda ya
ratt eitli erthousiasmos trleri de var: "Tanrlarn Ettik
leri arasnda, aka kutsanm olan Tefekkr'e uygun olandr:
ve insanlarn tm ettikleri iinde buna en yakn olan en byk
mutluluk kapasitesine sahiptir (Aristoteles, N ikom akhe-
_ us'a Etik, 1178b, 21)60. "Tanr'ya olabildiince benzemek"
(Platon, Theaetetus, 176 e); "haec hominis est perfedio, simil-
itudo Dei" (St. Thomas Aquinas).
unu da eklememiz gerekiyor: geleneksel toplumlara gre
yaamn tm nemli eylemleri ab origine tanrlar ya da kah
ramanlar tarafndan vahyedilmitir. nsann yapt bu rnek
ve paradigmatik jestleri ad infinitum tekrarlamaktan ibaret
tir. Avustralyann Yuin kabilesi bugne dek kullanageldikle-
ri tm ara gere ve silahlan, zellikle onlarn yararlanmas
iin Daramuln'un, "Hereyin Babas"nn icat ettiini bil
mektedirler. Ayn ekilde, Kumai kabilesi de bilir ki Mun-
gan-ngaua, Yce Varlk onlara ara gereler, tekneler, silah
' 1ar yapmasn, "bildikleri tm zanaatleri" renmek iin za
mann balangcnda, onlarn arasnda, yeryznde yaam
t r 61 Yeni Ginede bir ok mitosta uzun deniz yolculuklar an
latlmaktadr, "ve bylece hem modern yolcular" hem de
"ak, sava, yamur yadrma, balk avlama, ya da her tr
den" dier etkinlik iin "rnek olutururlar. ... [Mitos] inaat
ncesi yaplacaklar, cinsel iliki tabusunu, vb. verir". Denize
kan bir kaptan mitsel kahraman Aorinin kiiliine brnr.
"Aorinin giydii varsaylan giysiyi giyer, yz siyaha bo
yanr ve (bir bakma prematr bir ekilde) sanda Aorinin
virinin bamdan kopard ayn ak tar. Bir platformun
stnde danseder ve kollarn Aorinin kanatlar gibi aar ...
Bir adam, (ok ve yayla) balk avlamaya gittii zamanlarda
Kivavianm ta kendisi olduunu dndn sylemiti ba- /
na."62 Kivaviann rahmet ve yardmn istemiyordu; kendi
sini bu mitsel kahramanla zdeletiriyordu.
Ayn mitsel ncller simgecilii dier ilkel kltrlerde de
bulunmaktadr. J. P. Harrington Californiann Karuk Kzl-

45
derilileri hakknda unlar yazyor: "Karuklarm y ap t her-
ey daha nce yaplmt, nk lkxareyav'larn nasl zaman
larnda rnekleri oluturduuna inanyorlard. Ikxareyavlar
Kzlderililer gelmeden nce Amerikada yaayan kavimdi.
Gnmz Karuklar bu kelimeyi imdi biraz tereddtle 'pren
sle r', 're isle r', 'm elek ler' g ib i terim lerle k arlam a
eilimindeler ... [Bu Ikxareyavlar...] Kanklarla birlikte ya
adklar srede tm adetleri gstermi ve balatm , her
frsatta 'insanlar byle yapacak demilerdir. Bu yaplanlar
ve deyiler hakan Karuk'un ila formllerine zikredilmekte
d ir."63
Amerika'nn Kuzeybatsnda grlen ve Marcel Mauss'un
bir alm asn ayrd64 garip ayinsel ticaret sistem i -
p o tla- mitsel zamanlarda atalar tarafndan balatlan bir
uygulam ann tekrarndan ibarettir. Bu rnekleri daha
oaltmak mmkn.65

46
MTOSLAR VE TARH

Bu blmde zikredilen rneklerin her biri ayn "ilkel" on-


tolojik anlay ortaya sermektedir: bir nesne ya da bir eylem,
ancak bir arketipi taklit veya tekrar ettii lde gerek olur.
Demek ki, gereklik yalnzca tekerrr veya katlma foluyla
kazanlmaktadr; rnek modeli olmayan her ey "anlamsz",
yani, gereklikten yoksundur. Bylece insan, arketipik ve pa-
radigmatik olma eilimi gstermektedir. Bu eilim paradok
sal gzkebilir, u anlamda ki geleneksel kltr insan (mo
dem bir gzlemciye gre) kendisi olmaktan kt lde ger
ek olduunu dnmekte ve bakalarnn tavrlarn taklit ve
tekrar etmekle yetinmektedir. Baka bir deyile, ancak "ken
disi olmaktan" kt lde gerek olduunu, yani "hakika
ten kendisi" olduunu dnmektedir. Dolaysyla denebilir
ki ilkel ontolojinin Platonik bir yaps vardr; bu durumda,
Platon "ilkel zihniyet" in en nde gelen filozofu, yani arkaik
insanln hayat ve davran tarzlarna felsefi bir geerlilik
ve anlam vermi dnr olarak grlebilir. Elbette, bu durum
onun felsefi dehasnn zgnln yoketmez; zira, bizim en
byk takdirimizi kazanan yn arkaik insanln bu tasav
vurunu teorik olarak, kendi amn tinsel olarak ona sunduu

47
diyalektik aralarla hakllatrm a abasdr.
Ancak burada bizi ilgilendiren Platon felsefesinin bu ve
hesi deil, arkaik ontolojidir. Bu ontolojinin Platonik yapda
olduunu sylemek bizi fazla ileri gtrmez. nceki sayfalar
da zikredilen olgularn analizinden karlacak ikinci sonu
da en az onun kadar nemlidir -yani, arketiplerin taklit edil
mesi ve paradigmatik tavrlarn tekrar yoluyla zamann il
ga edilmesi. rnein bir kurban verme ab origine bir tanr ta
rafndan gsterilmi ilk kurban verme trenini tam tamna
yeniden retmekle kalmaz, ayn zamanda o ilk mitsel an iin
de vuku bulur; baka bir deyile, her kurban ilk kurban tek
rarlar ve ona denk der. Tm kurban trenleri balangcn ay
n mitsel kertesinde icra edilir; ayin paradoksuyla dind za
man ve srem askya alnr. Ayn ey tm tekrarlar, yani ar
ketiplerin tm taklit edilileri iin de geerlidir; bu taklitle
insan arketiplerin ilk ortaya kt mitsel aa aktarlr.
Bylece, ilkel ontolojinin ikinci bir vehesini grm oluyoruz:
bir eylem (veya bir nesne) belirli paradigmatik jestlerin tek
rar edilmesiyle belirli bir gereklik kazandka dind za
man, srem, "tarih" de rtl biimde yokedilmektedir; ve
rnek jesti yeniden reten kii bylece o jestin vahyedildii
mitsel aa aktarlm olur.
Dind zamann ilgas ve bireyin mitsel zamana yans
tlmas, kukusuz, ancak zsel dnemlerde -yani, bireyin
hakikaten kendisi olduu dnemlerde olur: ayinler ve nemli
eylemler (beslenme, doum, trenler, avlanma, balk avlama,
sava, alma) srasnda yaamnn geri kalan ksm anlam
olmayan, "olu" halindeki dind zamanda geer. Brahman
metinleri bu iki zamann, kutsal ve dind zamann, lm
szlk vasfn tayan tanrlarn varlk tarzya, lmllkle
nitelenen insann varlk tarznn heterojenliini aka gs
termektedir. Kurban veren kii arketipik kurban verii tek
rarlad srece tam bir trensel eylem iinde lmllerin
dind dnyasn terkeder ve lmszlerin ilahi dnyasna
girer. Kendisi de bunu u ekilde ilan etmektedir: "cennet'e,

48
tanrlara eritim; lmsz oldum!" (Taitliriya Samhita, I, 7,
9). Ayin srasnda terkettii dind dnyaya geri dnecek
olursa lecektir; bu nedenle kurban verme eylemini gerek
letiren kiinin dind zamana dnebilmesi iin eitli kut
sallktan arndrma ayinleri gereklidir. Ayn ey trensel cin
sel birleme durumunda da geerlidir; birey ilahi bir arketipi
("Ben Gkyzym, sen Yeryzsn", vb.) tekrarladndan
artk 1dind ve anlamsz zaman iinde yaamamaktadr.
Malenezyal balk denize ktnda, Aori'nin kimliine b
rnr ve mitsel zamana, paradigmatik seferin yapld ana
aktarlr. Her tapmak, saray veya binay mitsel mekann
ayn merkezi noktasna aktaran Merkez simgeciliinin din
d mekan ilga edii gibi, arkaik insan tarafndan yaplan
her anlaml eylem yani, arketipik jestin her tekrar sremi
askya alr, dind zaman ilga eder ve mitsel zamana dahil
olur.
Dind zamann askya alnmas ilkel insan asndan te
mel bir ihtiyaca yant verir ki bunu bir sonraki blmde, za
mann yenilenii ve Yeni Yl simgeciliiyle ilikili bir dizi
kout anlay incelerken gzlemleme frsat bulacaz. Bu ih
tiyacn nemini o zaman anlayacak ve arkaik insann "ta-
rihe glkle katlandn ve dnem dnem onu yoketmeye
altn greceiz. Bu blmde incelediimiz olgular o za
man baka anlamlar da kazanacaklardr. Ama zamann sfr
dan balayarak yenilenmesi sorununa girmeden nce insann
tekerrr yoluyla arketipe dnme mekanizmasna baka bir
adan bakmamz gerekiyor. Belirli bir durumu inceleyeceiz:
kollektif bellek tarihsel olayn anlarn ne lde korumak
tadr? Her savann bir kahraman taklit ettiini ve bu ar
ketip ik m odele o labild iin ce yaklam aya altn
grmtk. imdi, popler bellein iyi belgelenmi bir tarih
sel kiilik hakknda ne gibi anlar srdrdn grelim. Soru
nun stne bu adan giderek bir adm daha ilerlemi oluyoruz,
nk, bu kertede "popler" olsa da ilkel olduu syleneme
yecek bir toplumu ele almaktayz.

49
yleyse, tek bir rnek verelim, bilinen bir paradigmatik
mitos, bir kahramanla ounlukla bal dev bir ylan, ya da
kimi zaman bir deniz canavar arasndaki d anlatmak
tadr (Indra, Herakles ve tekiler; Marduk). Gelenein az ok
yaamakta olduu yerlerde byk hkmdarlar kendilerini
bir ilk kahramann taklitileri olarak grrler: Dara kendini
yeni bir Thraetona, bal canavar ldrd sylenen mit
sel ran kahraman olarak gryordu; onun iin -v e onun do-
laym yla- tarih yemlenmekteydi, zira, bir ilk kahramanlk
mitosunun yeniden canlandrlmas, yeniden gncelletirilme-
siydi aslnda bu. Firavunun hasmlan "ykntnn, kurtlarn,
kpeklerin oullan", vb. diye nitelendiriliyordu. A p o p h is
Kitab'nda Firavunun savat dmanlar, ejder Apophis
ile zdeletirilirken Firavun da ejderi alteden tanr Ra ile
zde grlyordu.66 Benzer bir biimde, fakat farkl bir bak
asndan Tarihin mitosa dntrlmesi Ibrahi airlerinin
vizyonlarnda da grlmektedir. braniler "tarihe katlana
bilmek", yani, askeri yenilgi ve siyasi aalanmalara daya
nabilmek iin ada olaylar, ejderin o anlk zaferini kabul
etse de sonunda bir Kral-Mesih tarafndan yok edileceini
ima eden ok eski kozmogonik-kahramanlk mitosuyla yorum
lamlard. Bylece imgelemleri, Gentile krallarna (Z a d o k
Y azm alar, IX: 19-20) da ejderin zelliklerini atfetm iti:
Pompey Sleyman'n Mesellerinde (IX:29) byle tasvir edil
mekte, Yeremya (51:34) Nabukadnezar' byle sunmaktadr.
Ve Aerin Ahdinde (VII:3) Mesih ejderi suyun altnda l
drmektedir (bkz. Mezmurlar 74:13).
Darius ile Firavun vakasnda, brani mesihi gelenekte ol
duu gibi, ann tarihi bir mitos araclyla yoru m layan bir
"sekin kesimin anlay ile kar karyayz. Bir dizi a
da olay kahramanlk mitosunun zamand modeline uyacak
ekilde eklemlenmekte ve yorumlanmaktadr. Ar eletirel
bir modele gre Dariusun bu iddias bbrlenme veya siyasi
propaganda gibi grnebilir; Gentile Krallarnn mitsel ola
rak ejderlere dntrlmeleri "tarihsel gereklike katlana

50
mayan ve mitoslar ve dler alemine snarak her ne paha
sna olursa olsun kendilerini avutmak isteyen brani aznln
zoraki yaktrmasn temsil edebilir. Byle bir yorumun, ar
kaik zihniyetin yapsn hesaba katmamasndan tr yanl
olduu her eyden nce, popler bellein tarihsel olay ve ki
ilikleri benzer bir eklemleme ve yorumlama srecine tabi tut
masyla grlmektedir. Byk skenderin biyografisinin mi
tosa dntrlmesinin edebiyattan kaynakland iin ku
kuyla karlansa ve dolaysyla yapaylkla sulansa da bu
itiraz imdi bavuracamz belgeler karsnda etkisiz kal
m aktadr. *
Rodos St. John valyelerinin nc Byk stad Dieu-
donn& de Gozon, Malpasso ejderini ldrmesiyle mehurdu. Ef
sane, doal olarak, ona canavar altetm esiyle nl St.
Georgeun zelliklerini atfetmiti. Sylemeye bile gerek yok,
Gozonun dnemine ait belgeler byle bir kavgadan bahset
mezler ve ancak kahramann doumundan iki yzyl sonra
bundan sz edilmeye balanr. Baka bir deyile, de Gozon srf
bir kahraman olarak nitelendii iin onun gerekte yaptk
larn hesaba katmayarak ona mitsel bir biyografi sunan bir
kategoriyle, bir arkeiiple zdeletirilmiti ki bir canavar
ylanla yaplan d artk bu biyografiden karmak im
kanszd.
Petro Caraman tarihsel baladn ortaya kyla ilgili,
tam olarak belgelenmi bir incelemede kesin olarak kaydedil
mi bir tarihsel olayn -1499da, iddetli bir kta Malko
Paanm Polonya'ya dzenledii ve Moldavya'da Trk ordu
. sunun tamamen yokolmasyla sonulanan, Leunclavius'un ka
ytlarnda ve dier Polonya kaynaklarnda sz edilen seferi
n in - Romanya baladnda tamamen deitirildiini, olaym
tmyle bir mitsel eyleme dntrldn gstermektedir
(Malko Paa'nm K Kralyla Sava, vb.)6
Tarihsel kiiliklerin bu "mitselletirilmesi" Yugoslavya
kahramanlk iirlerinde de ayn ekide grlmektedir. Yugos
lavya destan kahraman Marko Kraljevi ondrdnc yzy

51
ln ikinci yansnda cesaretiyle imrenmiti. Tarihse] varl
kesindir ve hatta lm tarihini bile biliyoruz (1394). Ama
lmnden ksa sre sonra Marko'nun kiilii popler bellekte
yer etmi ve biyografisi mitos normlarna uyacak ekilde ye
niden oluturulmutur. Annesi bir V ila, bir peridir, tpk
nykph veya n aiad 'larm oullan olan Grek kahramanlan
gibi. Kars da bir Viladr; onu elde eder ve uup giderek onu
terketmemesi iin byk bir dikkatle kanatlarn saklar -n i
tekim, baladm baz versiyonlarna gre ilk ocuklarnn dou
munun ardndan byle yapmtr.69 Marko, Indra, Thraetona,
Herakles ve dier arketipik modellere uygun olarak bal
bir ejderle dr ve ldrr.70. Dman kardeler mitosuna
uygun olarak kendi kardei Andrija ile de dp ldrr.
Dier arkaik epik devrelerde olduu gibi Marko 1450'li yl
larda Trklerle yaplan savalarda adn duyuran Hnyadi
Yano ile kah dost, kah dmandr.
Bu iki kahramann onyedinci yzyl epik baladlannn el-
yazmaiarnda, yani, Hnyadinin lmnden iki yzyl sonra
bir araya getirilmeleri ilgintir. Modern epik iirlerde anak-
ronizmalara daha az rastlanmaktadr.71 Bunlarda anlan ki
ilikler henz mitsel kahramanlara dnecek zaman bula
mamlardr.
Ayn mitsel itibar Yugoslav epik iirinin teki kahraman
larn da kutsamaktadr. Vukain ve Novak Vila ile evle
nirler. Vuk, ("Ejder Despot") Jastrebac ejderi ile dr ve
kendisi de bir ejdere dnebilir. 1471 ile 1485 yllar arasnda
Syrmia'da hkm srm olan Vuk bir yzyl nce lm olan
Lazar ile Mili'in yardmna koar. Birinci KosovaMuharebe-
si (1389)'ni konu alan rlerde yirmi yl nce lm (rnein
Vukain) ya da yz yl sonra lecek olan (Erceg Stjepan)
kiiler boy gsterir. Kahraman koruyan ve yardm eden dii
varlk mitosunda olduu gibi periler (Vila) yaralanm kah
ramanlar iyile'tirir, onlar teskin eder, onlara gelecei
syler, yakn tehlikelere kar uyanrlar. Kahramanlara zg
"atele snama" da unutulmu deildir: bir okla elmay vur

52
mak, bir ka atn zerinden atlamak, birbirine benzer giysi
lere brnp bir grup gen arasndan bir kz tanmak, ve ben
zerleri.72 -
Rus byliny'sinin kimi kahramanlar da muhtemelen tarih
sel prototiplerle bantldr. Bu destann Kiev versiyonlar
emberinin baz kahramanlar kaytlarda anlmaktadr.
Ama tarihsellikleri bununla sona erer. Kiev emberinin mer
kezinde yer alan Prens Vladimir'in 1015'de len I. Vladimir
mi, yoksa 1113-1125 yllar arasnda hkm sren EL Vladi
mir mi olduunu bilemeyiz. Kiev emberi byliny 'sinin byk
kahramanlar Svyatogor, Mikula ve Volga'ya gelince kiilik
ve maceralarnda tarihsel olan hemen hemen hi bir ey kal
mamtr. Mitos ve halk masallarnn kahramanlarndan
ayrdedilemez olmulardr. Kiev emberinin kahraman
larnda biri, zaman zaman byliny' de Vladimir'in yeeni ola
rak grnen Dobrinya Nikiti hretini esas olarak tamamen
mitsel bir olaya borludur: oniki bal bir ejderi ldrr. B y
liny' nin bir dier kahraman Potukal St. Mihail, kendisine
sunulmu bir gen kz yutmak zere olan bir ejderi ldrr.
Bir lde, tarihsel bir kahramann mitsel bir kahramana
bakalamna tank olmaktayz. Sadece efsaneleri glen
dirmek iin onlara atfedilen doast zellikler deil szn
ettiimiz: szgelimi, Kiev emberinden kahraman Volga tp
k bir aman ya da antik bir efsane kahraman gibi bir kurt
veya kua dnebilir; Egori, gmten ayaklar altn kollar ve
incilerle sarl bir kafayla domutur; Muromlu Ilya bir folk
lor devine benzer, gkle yeri birletirebilmekle vnmek
tedir. Ama hepsi bu kadar deil: epik halk arklarna kah
ramanlarn veren tarihsel prototiplerin mitselletirilmesi
rnek standarta uygun olarak gerekleir; antik mitos kahra
manlarnn "suretine gre biimlendirilmilerdir." Mucizevi
doumlaryla hepsi birbirine benzer; ve, tpk M ahabharata
ile Homeros iirlerinde olduu gibi ana babalarndan en
azndan biri tanr ya da tanrsal varlktr. Tatarlar ve Poli-
nezyallarn epik iirlerinde olduu gibi bu kahramanlar ge

53
bir yolculuk yapar ya da cehenneme in rler.
Tekrarlayacak olursak, epik iirlerde kutsanan kiilerin
tarihsel kiilikler olduklar noktasnda sorun yoktur. Ama
tarihsellikleri mitselletirmenin andrc eylemi karsn
da fazla dayanmaz. Bizzat tarihsel olay, ne kadar nemli
olursa olsun, halkn belleinde kalmaz, ya da o tekil tarihsel
olay mitsel bir modele ok yakn olmad srece anlan iir
sel imgelemi harekete geirmez. 1812 Napoleon igalinin
dourduu felaketi konu alan bylina'da ar I. Aleksandrn
ordunun ba olarak stlendii rol de, Borodino'nun ad ve ne
mi de unutulmutur; geride kalan sadece bir halk kahraman
klna brnm Kutusov figrdr. 1912'de tm bir Srp tu
gay Marko Kraljevi'in, yzyllar nce kendi fiyefi olan Pri-
lep Kalesine dzenlenen bir saldry ynettiini grmt:
kahramanca bir giriim popler imgeleme, stne atlayp,
Marko'nun servenlerinin geleneksel arketipine ekleyebile
cei bir frsat sunmutu, onun kendi kalesinin sz konusu olmas
bu ans daha da arttryordu. ,
"Mitos bir kahramann douunda son deil ilk aama
dr."73 Ama, bu gr bir ok aratrmamn (Caraman ve dier
leri) vard u sonucu onaylamaktadr sadece: tarihsel bir
olay ya da gerek bir kiiliin ans halkn belleinde en faz
la iki ya da yzyl varln srdrr. Bunun nedeni popler
bellein bireysel olay ve gerek kiilikleri srdrmekte g
lk ekmesidir. Onun ileyiine arac olan yaplar farkldr,
olaylar deil kategoriler, tarihsel kiilikler deil arketip
ler. Tarihsel kiilik bu mitsel modelle (kahraman, vb.) birle
tirilir, olay ise mitsel eylemler (bir canavarla sava, dman
kardeler, vb.) kategorisiyle zdeletirilir. Baz epik iirler
"tarihsel hakikat" denilen eyi srdrebilmise de bu haki
kat belirli kiiler ve olaylarla deil, kurumlar, grenekler ve
yerlerle ilgilidir. Szgelimi Murko'nun gzlemledii gibi,
Srp epik iirleri 1699'daki Karlofa Antlamas ncesi Avus-
turya-Trk ve Trk-Venedik snrndaki yaam uygun
biimde tasvir etmektir.74 Ama bylesi "tarihsel hakikatler"

54
kiiler ve olaylarla deil ("oluan" bireyin "olu"undan daha
yava giden) toplumsal ve siyasal yaamn geleneksel
biimleri ile -ksacas, arketiplerle- ilgili hakikatlerdir.
Kollektivitenin bellei tarih ddr. Bu nerme folklorun
kkeninin popler olduu ya da epik iirin kollektif olarak
yaratld anlamna gelmez. Murko, Chadvvick ve dier
aratrmaclar epik iirin ortaya k ve geliiminde yara
tc kiiliin, "sanat"nn roln gstermilerdir. Bizim sy
lemek istediimiz -folklor temalarnn kkeni veya epik
iirin yaratclarnda yetenein rolnden te- tarihsel olay
larn anlar iki ya da yzyl sonra bireysel olan kabul
edemeyen ve sadece mekel olan saklayan arkaik zihniye
tin kalbna girecek ekilde deitirilmektedir. Avrupa'da
halk katmanlarnn bilinci tarafndan gnmze dek sr
drlen, tarihsel olaylarn kategorilere, bireylerin arke-
tiplere indirgenme sreci arkaik ontolojiye uygun olarak ger-
ekletirilmektedir. Popler bellein modern alarn tarih
sel kiiliine bir arketipin taklitisi ve arketipik bir jestin
yeniden -reticisi olarak anlamn- arkaik toplamlarn men
suplarnn gemite ve imdi (bu blmde zikredilen rnek
lerinde gsterdii gibi) daima bilincinde olduklar, ama
Dieudonne de Gozon veya Marko Kraljevi gibi kiiliklerce
unutulmu anlam - yeniden kazandrd sylenebilir.
Kimi zaman, pek nadiren de olsa, bir aratrmac bir ola
yn gncel olarak mitosa dntrlmesine rastlayabilir. Son
savatan hemen nce, Romanyal folklor aratrmacs
Constantin Brailoiu, Maramures kjnnde takdire deer bir ba
lad kaydetme frsat bulmutu- Konusu bir ak trajedisiydi:
gen ak, bir da perisi tarafndan bylenir ve evlenmeden
bir ka gn nce kskanlk iindeki peri onu bir uurumdan
aa atar. Ertesi gn obanlar cesedini ve birvaaca takl
kalm apkasn bulurlar ve kye gtrrler; szls onlar
karlar; sevgilisinin lm olduunu grnce mitolojik ima
larla dolu bir at, rustik gzellikte bir liturjik metin okur.
Baladn ierii buydu. Folklor aratrmacs bunun versiyon

55
larn toplarken trajedinin vuku bulduu dnemi renmeye
alt; bunun ok eski bir hikaye olduu, "ok eskiden" olduu
sylendi ona. Ancak aratrmalarn srdrdke bu olayn
krk yldan az bir zaman nce gerekletiini rendi. Sonunda
kadn kahramann da hala hayatta olduunu kefetti. Onu
ziyarete gitti ve hikayeyi onun azmdan dinledi. ok bilinen
bir trajediydi: bir akam sevgilisi bir uurumun kenarndayken
aya kayp dmt; hemen lmemi, lklar dallar ta
rafndan duyulmu, kye gtrlm ve ksa sre sonra
lmt. Cenazede nianls kyn teki kadnlaryla birlikte
geleneksel ayin atlarn tekrarlam, da perisinin sz bile
edilmemiti.
Bylece, balca tann hayatta olmasna ramen olayn
tm otantikliinden arndrlmas, bir efsaneye dntrl
mesi iin bir ka yl yetmiti: kskan peri, gen adamn kat
ledilii, cesedin bulunuu, szls tarafndan yaklan mitolo
jik temalarla ykl at. Kyde yaayanlarn hemen hemen
hepsi otantik tarihsel olay grmt; ama bu olay bu ekliyle
onlar tatmin etmiyordu: evlilik arifesinde bir gen adamn
trajik lm kaza sonucu basit bir lmden farklyd; ancak
mitos kategorileriyle zdeletirilerek aklanabilecek oklt
bir anlam vard. Kazann mitselletirilmesi baladn yara
tlmasyla da durmamt; insanlar arada bir, "laf arasnda"
gen adamn lmnden bahsederken bile kskan peri yk
sn anlatyorlard. Folklor aratrmacs kyllerin dikka
tini otantik versiyona ektiinde yal kadnm bunlar unut
tuunu, zntden akln kaybettiini syleyerek yantlad
lar. Hakikati anlatan mitostu: gerek yk bir tahrifattan
baka bir ey deildi. stelik mitos gerek ykye daha derin
ve zengin bir anlam kazandrdna, trajik~bir yazgy aa
kardna gre daha doru deil miydi?

Popler bellein tarih-d karakteri, kollektif bellein


tarihsel olay ve bireyleri ancak arketiplere dntrerek -

56
yani, tm tarihsel ve kiisel zelliklerini yokederek- srd
rebilmesi, u an iin bir kenara brakmak zorunda olduumuz
bir dizi yeni sorun dourmaktadr. Ancak bu. nokfada kendi
mize unu sormaya hakkmz var: arketiplerin arkaik insann
bilinci iin tad nem ve popler bellein arketipler dn
da hibir eyi srdrememesi geleneksel tinselliin sergile
dii tarihe direnten daha fazla bir eyi ortaya karmyor
mu? Bu bellek boluu insan bireyselliinin - yaratc kendi-
liindenlii son tahlilde tarihin otantikliini ve geri evrile-
mezliini oluturan bireyselliin - geiciliini, ya da en azn
dan ikincil niteliini ortaya karmyor mu? Her hal- karda
bir yanda, popler bellein bir kahramann biyografisindeki
tarihsel kiisel unsurlar korumay reddederken te yandan
daha yksek mistik deneyimlerin kiisel Tanr'nm kiisel-
tesi Tanr'ya nihai ykseltiliini ima etmesi dikkate deer
dir. eitli geleneklerce gelitirilmi, lmden sonra hayat
anlaylarnn da bu bak asndan karlatrlmas re
tici olacaktr. len birinin bir "ata"ya dntrlmesi bireyin
bir arketipik kategoriyle kaynatrlmasna tekabl etmek
tedir. Bir ok gelenekte (rnein, Yunanistan'da) sradan
llerin ruhlar artk "bellek" sahibi deildirler; yani, ta
rihsel bireysellik denilebilecek eyi yitirmilerdir, llerin
hayaletlere, vb. dnmesi bir anlamda atann kiisel olma
yan arketipiyle yeniden - zdelemelerini ifade etmektedir.
Grek geleneinde sadece kahramanlarn lmden sonra
kiiliklerini (yan belleklerini) muhafaza etmeleri durumunu
anlamak g deil: yeryzndeki hayatnda yalnzca rnek
eylemlerde bulunmu olan kahraman bunlarn anlarn muha
faza etmektedir, zira, belirli bir bak asndan bu eylemler
kiisel olmayan eylemlerdir.
* llerin "atalar"a dnmesi anlaylarn bir kenara b
rakp lm olgusunu bireyin "tarihi"nin son bulmas olarak
grdmzdede bu tarihin post-mortem belleinin snrl ol
mas, baka bir deyile tutkularn, olaylarn kesin bir ifa
deyle bireyle balantl her eyin belleinin, lm sonras va

57
roluun belirli bir noktasnda sona ermesi ok doal gzk-
mektedir^Varlm kiisel olmayan bir ekilde srnn ger
ek bir lme edeer olduu (zira ancak srem ve tarihle ba
lantl bir kiilik ve bellein, varl srdrme olarak nitele
nebilecei) itirazna gelince, bu ancak bir "tarihsel bilin"in,
baka bir deyile modern insann bak asnda geerlidir, zi-
ra, arkaik bilin kiisel anlara hi bir nem atfetmez. "Ki
isel olmayan bilincin varln srdrmesi "nin ne anlama ge
lebileceini tanmlamak, kimi tinsel deneyimler ipulan sun
sa da, kolay deil. Bach'm mziini dinlerken kapldmz
duyguda, bir matematiksel problemin zm iin gerekli dik
katte, herhangi bir felsefi sorunu incelerken gereken youn zi
hin aklnda kiisel ve tarihsel olan ey nedir? Modern in
san kendisini tarihin etkisine brakt lde bu kiisel ol
mayan varl srdrme imkanyla klm hissetmektedir
kendini. Ama tarihte "geri evrilemez" olana, "yeni"ye duyu
lan ilgi insanln yaammda yeni bir keiftir. Arkaik insan
lk ise, birazdan greceimiz gibi, tam tersine elindeki tm
gle tarihin getirdii geri evrilemezlie ve yenilie kar
kendini savurmutur.

58
kinci Blm

ZAMANIN YENDEN
DOUU
YIL, YEN YIL, KOZMOGON

Burada "Zaman'n yeniden douu" bal altnda grup


landrlan ayin ve inanlar sonsuz eitlilik arzetmektedir
ve bunlar tutarl, btnlkl bir sisteme uyarlama imkan
konusunda hi de hayale kaplmyoruz. Her hal- karda eli
nizdeki denemenin ne bu yeniden douun ald tm biimleri
ortaya koymak ne de bunlarn morfolojik ve tarihsel analizini
yapmak gibi bir amac var. Bizim amacmz takvimin nasl
oluturulduunu ya da eitli halklarn "yl anlaylarn
kavrayabilecek bir sistem oluturmann mmkn olup olma
dn kefetmek deil. lkel toplumlarda Yeni Yl tm toplu
luk iin yeni hasat zerindeki tabunun kaldrlmasna e
deerdir. Bylece hasat tm topluluk iin yenilebilir ve kul
lanlabilir, hale gelir. Farkl mevsimlerde, ayr zamanlarda
olgunlaan birden fazla tr tahl veya meyva ekimi yaplan
yerlerde kimi zaman birden fazla Yeni Yl bayram olduunu
gryoruz1. Bu, zaman blmlerinin yiyecek rezervlerinin ye
nilenmesini dzenleyen riteller, yani bir btn olarak toplu
luun hayatnn srekliliini salama balayan riteller ta
ralndan belirlendii anlamna geliyor. (Bu, szkonusu ritel
lerin ekonomik ve toplumsal hayatn yaln refleksleri olduu

61
gibi bir sonucu hakl karmaz: geleneksel toplumlarda "eko
nomik" ve "toplumsal" kavramlar, modern Avrupal'nm on
lara verme eiliminde olduundan ok farkl anlamlar ta
maktadr.) Zaman birimi olarak gne ylnn kabul edilmesi
Msr kaynakldr. Dier tarihsel kltrlerin ounluunda -
ve belli bir dneme kadar M sr'da- yl, ayn zamanda hem
gne hem ay takvimine dayal, 360 gnlk (yani, her biri 30
gn olan 12 aylk) ve be artk gnn eklendii bir yld.2Zuni
Krlderilileri aylara "yln admlar", yla ise "zamann ge
ii" adn veriyorlard. Yln balangc gerek lkeden lke
ye gerekse dnemden dneme deiiyor, bayramlarn ritel an
lamlarnn tekabl ettii varsaylan mevsimlere uymas iin
srekli takvim reformlar yaplyordu.
Ancak, ne Yeni Yl'n balangcndaki istikrarszlk ve es
neklik (Mart-Nisan, 19 Temmuz - eski Msr'da olduu gibi
Eyll, Ekim, Kasm-Aralk), ne de bir yla farkl halklarca
atfedilen farkl uzunluklar tm lkelerde zamann bir dne
minin sonu ve yeni bir dneminin balangcna verilen nemi
azaltabiliyordu. D olaysyla, kolaylkla anlalaca gibi,
szgelimi Afrika'daki Yorubalarm yl, kuru ve yal mev
sim diye ikiye blmeleri ve bir haftay sekiz gn sayan Ba-
kololara kar be gnlk hafta hesab yapmalar; veya, Ba-
rundilerin bir yl ay takvimine gre hesaplayp sonunda on
aylk bir yl elde etmeleri, ya da, Ashantilerin her ay on (ya
da dokuz buuk) gnlk iki dneme blmeleri bizim iin fazla
nem tamyor. Bizim iin asl nemli olan her yerde biyo-
kozmik ritmlere dayal ve daha byk bir sistemin -periyo
dik arnmalar (rnein temizlenme, oru, gnah karma vb.)
sistem inin- bir parasn oluturan bir zamansal periyodun
balangcyla bitii ve yaamn periyodik yenilenii kavra
mnn bulunmasdr. Periyodik yenilenmeye duyulan bu ih
tiya bize, kendi bana dikkate deer grlmektedir. Yine de
birazdan sunacamz rnekler bize daha da nemli bireyi,
yani, zamann periyodik yenilenmesinin az veya ok ak bir
ekilde ve zellikle yazl tarih dnemi medeniyetlerinde -

62
yeni bir Yaratl', yani, kozmogonik eylemin tekrarlanrn
varsaydn gsterecektir.Ve bu periyodik yaratl, yani
zamann devreyi yenilenmesi anlay "ta rih in ilga edilii
sorununu, bu denemede asl konumuz olan sorunu ortaya koy
m aktadr. _
Etnografi ve dinler tarihine aina olan okurlar periyodik
trenlerden oluan tm bir dizinin neminin farkndadrlar, bu
trenleri iki ana balk altnda toplayabiliriz: (1) ifritlerin,
hastalklarn ve gnahlarn yllk olarak kovulmas, (2) Ye
ni Yl'dan nceki ve sonraki gnlerin ayinleri. Sir James
George Frazer Altn D al'm Gnah Keisi balkl blmnde,
kendi tarzyla, iki kategoride de yeterince rnek sunmak
tadr. Bu belgeleri aadaki sayfalarda tekrarlamamz
mmkn deil. Kaba hatlaryla, cin, hastalk ve gnah kov
ma trenleri u unsurlara indirgenebilir: oru, adak ve
arndrmalar, atei sndrme ve trenin ikinci ksmnda dik
katle yeniden yakma; grlt, haykrlar, dumanlar (kapali
mekanlarda) ve ardndan grlt patrt kararak kyde
dolama yntemiyle ifritleri kovma; bu kovma, tm toplu
luun hatalarnn yklendii dnlen bir hayvan ("gnah
keisi" diye okuyun) veya bir insann. (Mamurius Venturius
diye okuyunuz) yaad blge snrlarnn dna ayinsel ola
rak gnderilmesi eklinde olabilir (braniler ve Babilliler
gnah keisini "le" srerlerdi). ou zaman iki grup
arasnda trensel kavgalar, kollektif orjiler veya (atalarn,
tanrlarn, vb. ruhlarn temsil eden) maskeli adamlarn geit
alaylar da dzenlenmektedir. Bir ok yerde hala sren inan
ca gre bu tezahrler slasnda llerin ruhlar yaayanlarn
evlerine doru gelir, yaayanlar tarafndan saygyla karla
np birka gn onurlandrldktan sonra geit alayyla kyn
snrna gtrlr veya dar karlrlar. Gen erkeklerin to
plulua katlma trenleri de bu zamanlarda yaplr (Japon-
lar, Hopi Kzlderilileri, baz Hint-Avrupa kkenli halklar
ve dierleri arasmda byle olduuna dair kesin kantlara sa
hibiz; bkz. aadaki sayfalar). Hemen hemen her yerde

63
ifritlerin, hastalklarn ve gnahlarn kovulmas Yeni Yl.
bayram ile akr ya da ayn dneme denk gelir.
Doal olarak, btn bu unsurlar aka bir arada bulduu
muz pek nadirdir; baz toplumlarda atein sndrlmesi Ve
yeniden yaklmas treni arlk tar, bazlarnda ifrit ve
hastalklarn maddeten (grlt ve iddetli jestlerle) kovul
mas; bazlarndaysa insan veya hayvan biimindeki gnah
keisinin srlmesi. Ama tm trenin anlam, tpk onu olu
turan unsurlarn her birinin anlam gibi, yeterince aktr: za
mann bamsz birimlere, "yllara" blnmesi srasnda be
lirli bir zaman aralnn sona ermesi ve bakasnn balamas
yannda gemi yln ve gemi zamann da yokediliine tank
oluruz. Ayinsel arnmalarn anlam da budur: bireyin ve tm
topluluun gnah ve hatalarnn silinmesi, yokedilm esi -
sadece bir "saflatrma" deildir bu. Yenidendou adndan
anlald gibi yeniden domaktr. Bir nceki blmde zikre
dilen rneklerle imdi inceleyeceklerimiz gnah, hastalk ve
ifritlerin bu yllk kovuluu, temelde mitsel ve ilksel zaman,
"an" zaman, Yaratl kertesinin zamann -b ir anlk bile
olsa- yeniden kurma abasdr. Her Yeni Yl zametnin batan
balamas, yani kozmogoninin bir tekerrrdr. ki grup ara
sndaki ayinsel kavgalar, llerin ziyareti, Saturnalia ve or-
jiler -birazdan aklayacamz nedenlerden tr- yln sonu
ve Yeni Yl beklentisinde kaostan kozmosa geiin mitsel an
nn tekerrrnn bulunduunu gstermektedirler.
Babillilerin Yeni Yl treni, akitu bu itibarla yeterince
aklaycdr. Akitu ilkyaz dnmnde, Nisan aynda olduu
kadar gz dneminde, Tisrit (surru, "balamak kelimesinden
gelmektedir) de kutlanabiliyordu. Kutlama tarihleri deise
de bu trenin eskilii kuku gtrmez. deolojisi ve ayinsel
yaps Smer dnemine dek uzanmaktadr ve akitu sistem inin
Akadlar dneminden beri varolduu ortaya konmutur.3 Bu
kronolojik ayrntlar nemsiz deil; bir hkmdarn nemli bir
rol stlendii ve dolaysyla tanrnn yeryzndeki olu ve
vekili sayld, bu ekilde doann ritmlerinin dzenlilii ve

HA
tm toplumun refahndan sorumlu olduu "tarihsel" medeniy
etlerin en eskisine ilikin belgelerdir sz konusu olan. Do
laysyla, Yeni Yl treninde de nemli bir rol oynadn
renmek artn olamayacaktr; zamann yenidendouunu
salama grevi onun stne dmektedir.
Oniki gn sren bu akitu treni srasnda Yaratl destan
olarak niteleyebilceimiz Enuma ei Marduk tapnanda,
ardarda bir ka kez trenle okunurdu. Bylece Marduk ile de
niz canavar Tiamat arasndaki d yeniden canlandrlrd
-d in illo tempore olmu ve tanrnn nihai zaferiyle kaosa
son vermiti.4 Marduk Tiamat'n paralanm bedeninden koz
mosu, ve Tiamat'n Yazg tabletlerini emanet ettii ifrit Kin-
gu'nun kanndan insan yaratr ( Enuma eli, VI, 33)s. Yara-
tl'n bu anlnn aslnda kozmogonik eylemin yeniden gn
celletirilmesi olduu, tren srasnda okunan formller ve ya
plan ayinlerden anlalmaktadr. Tiamat ile Marduk ara
sndaki kavgann iki grup oyuncu tarafndan canlandnld
bir tren de vardr ki bu Hititler'de (gene bir dramatik, Yeni
Yl senaryosu erevesinde), Msrllar'da ve Ras Samrada
da grlmektedir.7
iki grup oyuncu arasndaki mcadele sadece Marduk ile
Tiamat arasndaki ilk almay anmakla kalmaz; kozmogo
niyi, kaostan kozmosa geii tekrarlar, gncelletirir. Mitsel
olay o andadr: "Tiamat' yenmeyi srdr-sn ve gnlerini
ksaltsn!" diye barr kutlayanlar. Kavga, zafer ve Ya
ratl tam o anda olmaktadr.
"Yazglar enlii" denilen, ve gelecek oniki ay yarat
maya edeer bir ekilde (az veya ok aka dier gelenek-
lerce de korunmu bir ayinle, bkz. aada) yln oniki aynn
her birinin nasl geeceini gsteren belirtilerin saptand ve
kehanetlerin yapld Zagmuk adl bayram da ayn akitu
trenleri erevesindedir. Marduk'un cehenneme iniine (tanr
"dan" ayni cehennem blgelerinin tutsa olmutu) tm top
luluun katld bir at ve oru dnemiyle, burada giremeye
ceimiz byk bir karnaval sisteminin bir parasn oluturan

65
bir ayin olan kraln "aalanmas" vard. Bir gnah keisi
araclyla ktlk ve gnahlarn kovulmas da ayru dnem
de oluyordu. Devre, tanrnn Sarpanitu ile yapt kutsal ev
lilikle, kral ve bir kutsal nedime tarafndan tanrann oda
snda yeniden retilen kutsal evlilikle son buluyor ve buna da
bir kollektif orji dnemi denk dyordu.
Grdmz gibi, akitu bayram gemi zamann yokedil-
mesini, ilk kaosun yeniden kurulmasn ve kozmogonik eyle
min tekrar edilmesini amalayan bir dizi dramatik unsurdan
olumaktayd: '

1. Trenin ilk safhas Tiamat'n egemenliini temsil et


mekte ve dolaysyla Yaratl ncesi dneme geri gidii
ifade etmektedir; tm biimlerin, balangcn denizsi uuru
munda, ap su d a iie gemi olduu varsaylmaktadr. Bir
"karnaval" kralnn tahta karlmas, g erek . hkmdarn
"aalanmas", tm toplumsal dzenin baaa evrilmesi
(Berossus'a gre kleler efendi oluyordu, vb.) - her bir zellik
evrensel bir kargaay, dzen ve hiyerarinin ilgasn,
orji"yi, kaosu ifade etmektedir. Yeni ve yeniden domu bir
insan trne yol amak iin tm insanl yokeden bir "tufan"a
tank olduumuz sylenebilir. Buna ek olarak, Glgam Des-
tan'nn XI. tabletinde srdrlen Tufan gelenei, Utna-
pitim'in Tufan'dan korunmak iin ina ettii gemiyi suya in
dirmeden nce "Yeni Yl gnnde" (akitu ) bir bayram
dzenlediini sylemiyor mu? Bu tufan esini - kimi zaman
sadece su esini - baka baz geleneklerde de greceiz.
2. In illo tempore, yln balangcnda gerekleen dn
yann y aratl bylece her yl yeniden gerekle-
tirilm ektedir.
3. insan bu kozmogonik uraa, kltlm lekle de ol
sa, dorudan katlmaktadr (Maruk ile Tiamat' temsil eden
iki grup oyuncu arasndaki m cadele; Zimmeman ve
Reitzenstein'm yorumuna gre, belirli durumlarda kullanan
"gizemler); bu katlma, bir nceki blmde grdmz gibi,

66
onu mitsel zamana aklamakta, kozmonogiyle ada klmak
tadr.
4. "Yazglar enlii"nde her ayn ve gnn "yazgsnn"
belirlendii bir yaratl formldr. .
5. Kutsal evlilik dnya ve insann "yeniden doumu"nun
somut gereklemesidir. _

Babil Yeni Ylnm ayin ve anlamnn muadilleri Eski Do


u dnyasnda da bulunmaktadr. Bunlardan bir kan geer
ken belirttik, ancak bu liste rneklerin ttimn iermekten
uzaktr. H o llan d alI aratrmac A.J. VVensinck hakettii il
giyi ekemeyen dikkate deer bir incelemesinde Sami dnya
sndaki eitli mitsel-trensel sistemler arasndaki simetriyi
gstermitir; bu sistemlerin hepsinde, her yl kaosa, ve ardn
dan gelen yeni yaratla dn fikrinin merkezi bir yer tut
tuunu gryoruz.9 Wensinck Yeni Yl ayinlerinin kozmik ka
rakterlerini doru biimde ortaya koymutur (bu ritel-koz-
mik anlayn "kkeni"ni bitkilerin yeermesinin ortaya k
ve sona erii eklindeki periyodik seyirlik iine yerletir
meye alan teorisine ilikin tm itirazlarmz sakldr, ger
ekte, "ilkellere gre doa bir tanr tezahr", "doa yasa
lar" ise tanrnn varolu tarznn grndr). Tufan ve genel
olarak su unsurunun u veya bu ekilde, Yeni Yl ayininde var
olduu, bu vesileyle yaplan tanrlar onuruna sv adaklar
[libatwn]uyguam as v e bu ayla yamur arasndaki iliki ta
rafndan yeterince kantlanmaktadr. "Dnya Tirit'de ya
ratld", der Haham Eliezer, "Nisan'da" diye yazar Haham
Josua. Bu iki ay da yal aylardr.10 Haymeler Bayram
srasnda gelecek yln ya miktar, yani, gelecek aylarn
"yazgs" belirlenir.11 sa Epifani'de sular kutsar, Paskalya
ile Ylba da ilkel Hristiyanlkta ananevi vaftiz tarihleri
dir (vaftiz yal adamn lm ve ardndan yeni doumun
gelii ayinine edeerdir. Kozmik dzeyde, tufana, yani, s
nrlarn yokoluuna, tm biimlerin kaynamasna, biimsize
dne edeerdir.) Ephraem Syrus Yaratl'm bu ekilde y-

67
Ik tekerrr gizemini doru biimde o: taya koymu ve ak
lamaya almtr: "Gkleri batan yaratt, nk gnah
karlar gksel varlklara tapyordu; Adem tarafndan bozul
mu olan dr\yay batan yaratt, salyasndan yeni bir Yara
tl dodu."12
Tanrnn, kaosun bedene brnmesi olan deniz canavar ile
savap zafer kazanmasna dair eski senaryonun baz izleri
Yerualim kltnde srgelen biimiyle Yahudilerin Yeni Yl
treninde de grlebilir. Son zamanlarda yaplan incelemeler
(rnein Miwinckel, Pedersen, Hans Schmidt, A. R. Johnson)
M ezmurlarn ayinsel unsurlaryla kozmolojik-eskatolojik
uzantlarn tanmlam ve k glerinin lideri Yehova'mn
karanlk gleri (denizin kaosu, ilksel canavar Rahab) kar
sndaki zaferini kutlayan Yeni Yl bayramnda kral tarafn
dan stlenen rol gstermitir. Bu zaferin ardndan Yehova'
nn kral olarak tahta kmas ve kozmogonik eylemin tekrar
gelmektedir. Canavar Rahab'n ldrlmesi ve sulara kar
zafer kazanlmas (bu, dnyann rgtlenii anlamna gelmek
tedir) kozmosun yaratlna ve ayn zamanda insann "se-
lamef'e ermesine ("lm karsnda zafer, gelecek yln be
sininin salama alnmas, vb.) edeerdi.
Arkaik kltlerin bu eitli kalntlar arasnda, imdilik
sadece Yaratl'n periyodik tekrarn ("senenin sonunda",
k 34:22, "yln sonunda" 23:16) aklda tutalm; zira, Ra
hab ile d ilk kaosun yeniden gncelletirilmesini varsa
yarken sular karsnda kazanlan zafer ancak "istikrarl
biimler"in kuruluu, yani Yaratl anlamna gelir. brani
kavminin bilincinde bu kozmogonik zaferin o andaki ve gele
cekteki yabanc krallara kar kazanlan zafer halini al
dn ileride greceiz; kozmogoni Mesihilii ve Kyameti
hakl karmakta ve bylece bir tarih felsefesinin temelini
atm aktadr.
nsann dnemsel "selameti"nin dolaysz muadilinin gele
cek yln besininin salama alnmas (yeni hasadn kutsalla
trlmas) olmas bu trenin ilkel birtarm bayramnn kaln

68
tsndan ibaret olduu gibi bir izlenime kaplmamza yol a
mamaldr. Beslenme, gerekten, tm arkaik toplumlarda ay
insel bir anlam tamtr; bizim "hayati deerler" dedii
miz ey aslnda biyolojik terimlerle ifade edilmi bir ontoloji
dir; arkaik insan iin hayat mudak bir gerekliktir ve bu
ekliyle kutsaldr. te yandan, Yeni Yl, Haymeler Bayram
denilen bayram (hag hasuk-kol), Yehova bayram (Hakimler
21:19, Levililer 23:39 vb.) yedinci ayn onbeinci g-nnde
(Tesniye 18:13; Zekerya 14:16), yani, yom ha-kippurim (Levi
liler 16:29) ve gnah keisi treninden be gn sonra ya
plyordu. mdi, bu iki dinsel ura, topluluun gnahlarnn
ayklanmas ve Yeni Yl bayramn bibirinden ayrmak g
tr, zellikle de Babil takviminin benimsenmesinden nce ye
dinci ayn Yahudi takvimindeki ilk ay olduunu aklda tu
tarsak, Yom ha-kippurim zamannda kzlarn dans etmek ve
elenmek iin ky ya da kasaba snrlar dna gitmeleri
adet olmutu ve evlilikler bu srada yaplyordu. Ama ar
llerde, hatta kimi zaman orjiye varan zgrlkler de bu
gnde tannyordu ki bu bize hem (ayn ekilde kasaba d
nda kullanan) akitu'nn son evresini hem de Yeni Yl tren
leri erevesinde "Kemen hemen her yerde uygulanan eitli
serbestlik biimlerini hatrlatmaktadr.
Evlenmeler, cinsel serbestlik, gnah keisinin srlmesi yo
luyla kollektif arnma, yeni hasadn kutsallatrlmas, Ye-
hovann tahta k ve "lm" karsnda kazand zaferin
kullanmas da kapsaml bir trensel sistemin deiik urak
laryd. Bu episodlarn ikircimi ve kutupsall (oru ve tef
rit, keder ve sevin, umutsuzluk ve orji) ayn sistem iinde bir
birlerini tamamlayc ilevlerini gstermektedir sadece. Ama
ba urak, kukusuz, gnah keisi yoluyla arnma ve Yeho-
va'nn kozmogonik eyleminin tekrardr; geri kalanlar ayn
arketipik jestin farkl dzlemlerde, farkl ihtiyalara yant
veren uygulamalarndan ibarettir: yani, dnya ve hayatn
kozmogorinin tekrar yoluyla yeniden douu.

69
YARATILIIN PERYODKL

Dnyann Yaratl her yl tekrarlanm aktadr. Yara-


tl'a sebep olan Allahdr ve onu tekrarlar* (Kuran, X, 4).
Kozmogonik eylemin ebediyen tekrarlan her Yeni Yl' bir
an balangcna dntrerek llerin hayata dnmesini ve
mminlerin dirilie inanlarnn srmesini salamaktadr.
Yeni Yl trenleriyle ller klt arasndaki ilikiye biraz
dan dneceiz. Bu noktada, llerin Yeni Yl mevsiminde (No
el ile Epifani arasndaki oniki gn iinde) ailelerine dne
ceklerine (ve ou kez "yaayan ller" olarak dneceklerine)
dair, hemen hemen her yerde varolan inancn dnyann yoke-
dildii ve yeniden yaratld bu mitsel anda zamann ilga
edilmesinin mmkn olduu umuduna iaret ettiini belirte
lim. Artk ller geri gelebilir, zira yaayan larla l ler ara
s n d a k i tm en g eller kalkm tr (ilk kaos yeniden
gncelletirilmiyor mu?) ve geri geleceklerdir, nk bu para
doksal kertede zaman askya alnacak, dolaysyla onlar da
yeniden yaayanlarla ada olabileceklerdir. Dahas, yeni
bir Yaratl hazrlanmakta olduundan kalc ve somut bir
hayata dnmeyi umabilirler.

* Kur'an, Yunus Suresi, 4. ayet: "Hepimizin dn Onadr." (. n.)

70
te bu nedenle, bedenin dirilii inancnn yaygn olduu
yerlerde bu diriliin yln balangcnda, yani yeni bir an
alnda gerekleeceine inanlr. Lehmann ve Pedersen,
Sami halklarda byle olduunu gstermilerdir, Wensick15 ise
Hristiyan gelenekte bu inann varlna dair ok sayda
kant toplamtr. rnein: "Kadir-i Mutlak (Epifani'de) be
denleri ve ruhlar uyandrr."16 Darmesteter tarafndan ak
tarlan bir Pehlevi metninde yle denmektedir: "Fravardin
aynda, Xurdath gnnde Tanr Hrmz dirilii ve "ikinci be
deni" balatacak ve dnya ifritler, ilalar, vb. karsnda
aresizlikten kurtulacak. Ve her yerde bolluk olacak, yiyece
e ihtiya kalmayacak; dnya saf olacak, insan [ktln]
husumet[in]den kurtulacak ve ilelebet lmsz olacak."17 Gaz-
wini ise Newroz'da Tanrnn llerini dirilttiini sylemekte
ve "onlara ruhlarn geri verdi, ve ge emir verip yamur
yadrd, bylece insanlar o gn topra sulama adetini
balattlar."18 demektedir. Sudan Yaratl (aquatik kozmo
goni, tarihsel yaam periyodik olarak yeniden douran tu
fan, yamur), doum ve dirili dnceleri arasndaki ok
yakn balant Talmud'daki u deyile de onaylanmaktadr:
"Tanr'nn anahtar vardr, yamur anahtar, doum anah
tar ve lleri ayaa kaldran anahtar."19
Yeni Yl bayramnda Yaratlm simgesel tekrarlan
Irak ve ran'da yaayan Mandaelar arasnda gnmze dek
srmtr. Bugn bile ran Tatarlar yln banda toprak dolu
bir kaba tohum dikerler; bunu Yaratl' anmak iin yap
tklarn sylemektedirler. lkyaz dnmnde (Mart aynn
bir ok medeniyette yln balangcn belirtiini hatrla
yalm) topraa tohum atma adeti ok geni bir alanda
grlm ek-tedir ve daima tarm sal trenlerle balantl
olmutur.20 Ama, bitkilerin yeermesi dramas doa ve insann
periyodik yeniden douu simgeciliine de girmektedir.
Tarm, periyodik yeniden dou simgeciliinin uyguland bir
ok dzlemden yalnzca biridir. ,Ve bu simgeciliin "tarmsal
versiyonu" popler ve emperyal karakteri sayesinde ar bir

71
yaygnlk kazanabilmise de bu versiyon periyodik yeniden
douun karmak simgeciliinin ilke ve amac olarak gr
lemez. Bu sim geciliin temeli ay gizem ciliindedir; do
laysyla, etnografik bak asndan bunu tarm-ncesi top-
lumlarda bile grebiliyoruz. lk ve esas olan yenidendou
dncesi, yani Yaratl'n tekerrrdr.
yleyse, ran -tatarlarnn adeti, onun nkoulu olan ve onu
aklayan ran kozmo-eskatolojik sistemi iine oturtulmal
dr. Nevvroz, ran Yeni Yl hem Ahuramazda bayram (ilk
ayn "Hrmz" gn kutlanrd) hem de dnyann ve insann
Yaratlnn gerekletii gndr.21 "Yaratln yenilenme
si" Nevvroz gn olmutur.22 Dimasqi23 tarafndan aktarlan
gelenee gre kral yle demekteydi: "te yeni* yln yeni ay
nn yeni gn; harcanm zaman yenilenmelidir." nsann btn
bir yllk yazgs da bu gn belirlenir.24 Nevvroz gecesi saysz
ate ve k grlr25 ve gelecek yl yamurun bolluunu sa
lama balamak iin suyla arndrma ve topra sulama tren
leri yaplr.26 Dahas, "Byk Nevvroz" zaman herkesin bir
kaba yedi eit tohum dikmesi adet olmutur, "bunlarn by
mesinden o yln hasadna ilikin sonular karlr."27 Bu
adet Babil Yeni Yl'ndaki "yazglarn belirlenmesi" adetine,
Mandea ve Yezidilerin Yeni Yl trenlerinde gnmze dek
sren bir adete benzerlik gstermektedir.28 Yeni Yln koz
mogonik eylemi tekrarlamasndan tr de Noel ve Epifani
arasndaki oniki gn hala yln oniki aynn n-biimlenii
olarak grlmektedir. Avrupal kyllerin evrensel olarak
uyguladklar, bu oniki gnn meteorolojik iaretlerine gre
her bir ayn hava durumunu ve ya miktarn belirleme ge
leneinin de kayna budur.29 Her aya den ya miktarnn
Tapnaklar Bayramnda belirlendiini hatrlamamz yeter
li. Veda a Hintlileri de k ortasnn oniki gnn yln bir
imgesi ve benzeri olarak grrler (Rg-Veda, IV, 33, 7).
Ancak, belli yer ve dnemlerde, zellikle Darius takvi
minde Iranllar bir baka Yeni Yl Gn daha belirlemi-ler-
dir: yaz ortasna denk gelen Mihragan, Mithra bayram. Al-

72
Biruni'nin. dediine gre ran teolojisi "Mihragan' dirili ve
dnyann sonunun bir iareti olarak grr, nk Mihraganda
byme tamamlanr, daha fazla byme imkan kalmaz ve
hayvanlar artk cinsel birlemede bulunmazlar. Ayn ekilde,
Newroz'u da dnyann balangcnn iareti olarak grrler,
nk Nevvrozda bunlarn tersi olmaktadr."30 Gemi yln
sonu ve yeni yln balangc, el-Biruni'nin naklettii gele
nekte tm kozmik dzlemlerde biyolojik kaynaklarn tke
nii, dnyann kesin sonu olarak yorumlanmaktadr. ("Dn
yann sonu", yani belirli bir tarihsel devrenin sonu her zaman
bir tufanla olmaz, ate, scak, vb. nedeniyle de olabilir. Yaz
mevsimini ve yakc sca kaosa dn olarak grn grkemli
bir maher gr aya'da bulunabilir (34:4, 9-11). Benzer im
geler iin bkz. Bahm an-Yat, n , 41; ve Lactantius, Divinae In-
stitutiones, VII, 16, 6)31
Profesr Georges Dumezil Le Probleme des centaures adl
yaptnda Hint-Avrupa dnyasnn nemli bir blmnde
(Slavlar, tranllar, Hintliler, Grek-Romallar'da) dnyann
sonu ve balangc senaryosunu incelemi ve erginleme tren
lerinden kaynaklanan ve az veya ok bozulmu bir ekilde,
mitoloji ve folklor tarafndan muhafaza edilen unsurlar be
lirlemitir. Otto Hfler Cermen gizli cemiyetlerinin ve M aen-
nerbunde'nin mitos ve ayinlerini inceleyerek oniki ara gn ve
zellikle Ylbann nemine ilikin benzer sonulara var
mtr. Waldemar Liungman da yln balangcndaki ate ay
inleri ve bu oniki gnden nce gelen karnaval senaryosunu, y
netim ve sonularnn tmne katlmasak da, kapsaml bir in
celemeye tabi tutmutur. Roma ve Veda verilerini ele alarak
k dnmnde atein yeniden yaklmas yoluyla yenilenme,
yeni bir yaratla edeer olan yenilenme motifleri zerinde
duran Otto Hunth ve J. Hertel'in aratrmalarn da zikrede
biliriz.32 Bu denemenin amalar asndan sadece bir ka ka
rakteristik olguyu hatrlatmakla yetineceiz: (1) oniki ara
gn, yln onikiyi aynn n-biimleniidir (ayrca yukarda
sz edilen ayinlere de baknz); bunlara tekabl eden oniki

73
gece boyunca ller ailelerini ziyarete gelir (at, yani cenaze
hayvannn yln son gecesi grnmesi; lm-cenaze tanrlar
nn gelii, rnein Holda, Perchta, "Vahi Heer") ve bu ziya
ret, genellikle (Cermenik halklar ve Japonlarda) erkek gizli
cemiyetlerinin trenleri erevesinde olur;33 (3) atein snd
rlmesi ve yeniden yaklmas bu dnemdedir;34 ve son olarak,
(4) atein sndrlmesi ve yeniden yaklmas eyleminin zsel
unsurlarndan birini tekil ettii, erginleme trenleri bu esna
da yaplr.35 Gemi yln sonu ve Yeni Yln balangcyla il
gili bu mitsel-trensel karmaaya u olgular da eklemeliyiz:
(5) iki kart grup arasndaki ayinsel kavgalar(bkz. yukarda
s. 58 ve devam); ve (6) erotik unsurun mevcudiyeti (kz
larn ardnda koma, "Gandharvik" evlilikler, orjiler, bkz.
yukarda s. 66 ve devam). .
Aylarn n-biimlenii ve atein sndrlp yeniden yakl
mas ayinleri dnda Yeni Yl'n eskatolojik ilevi (gemi
zamann ilgas ve Yaratl'n tekrar) aka belirtilm e
mekle birlikte bu mitsel-ayinsel motiflerin her biri yln ilk
gnnden nce ve sonra gelen gnlerin tamamen olaand ni
teliini gstermektedir. Yine de, bu mitsel-ayinsel motiflerin
geri kalanlarnn tmnde eskatolojik ilevin aka belirtil
mi olduu gsterilebilir. rnein, llerin ruhlarnn gelii
dind zamann askya alnnn, "gemi" ve "gelecek"in
birlikte varoluunun paradoksal gereklemesinin iaretinden
baka ne olabilir? Bu birarada varolu hi bir zaman tm var
lk tarzlarnn akt kaos dnemindeki kadar tam deil
dir. Gemi yln son gnleri gerek - zaman yasasn ortadan
kaldran- llerin dn gerekse ou kez bu vesileyle ortaya
kan cinsel ifrat yoluyla Yaratl-ncesi kaosla zdeleti
rilebilir. Ardarda yaplan takvim reformlar sonucunda Sa-
turnalia yln sonu ve balangcyla akmaz hale gelse bile
bunlar yine de tm kurallarn ortadan kaldrldn gster
meyi ve ierdikleri iddetle deerlerin alt st ediliini (rne
in, efendilerle kleler arasndaki ilikinin tersine dnmesi,
kadnlara cariyeler gibi davranlmas) ve genel bir serbesti-

74
yeti, toplumdaki orji uygulamalarn, ksacas tm kurallarn
belirsiz bir birlik iinde tersyz ediliini sergilemeyi srdr
mlerdir. lkel halklar arasnda orjilere verilen yer, terci
hen hasadn en nemli zamanlar (tohumun topraa dt
anlar), "biim"in (burada tohum) toprakta dalyla orji
kaosundaki "toplumsal kurallar"m dal arasndaki si
metriyi gstermektedir.36 insani dzlemde olduu gibi bitkisel
dzlemde de ilksel birlie, snrlarn, ayrmlarn, mesafelerin
dikkate alnmad bir "noktmel" rejimin balangcna d
nn sz konusu olduunu gryoruz.
Atein ayinsel olarak sndrlmesi de yeni biimin doma
sna yer amak, yeni Yaratl' balatmak iin (kendi varo
lular sonucu ypranm) varolan biimleri sona erdirme ei
limine balanmaldr. ki oyuncu grubu arasndaki ayinsel
kavgalar, tanr ile ilksel ejder (hemen hemen her yerde ikin,
biim-ncesi, farkllamam olan simgeleyen ylan) arasn
daki kozmogonik d ann yeniden gncelletirmektedir.
Son olarak "yeni ate"in yaklnn zellikle nemli bir rol
oynad toplulua katlma trenlerinin Yeni Yl dnemiyle
akmas da hem llerin dnyle (katlman gizli cemiyet
ler ayn zamanda atalarn da temsilcisidir) hem de daima bir
"lm" ve bir "dirili", "yenidoum", "yeni insan varsayan
bu trenlerin yapsyla aklanr. Toplulua katlma ayinleri
iin gemi yln yok olarak yeni bir yla, baka bir aa, yani
Yaratlm yeniden gncelletirilmesiyle dnyann fiilen
balad dneme geildii zaman olan oniki gnden daha iyi
bir ereve bulunamaz. .
Hemen hemen tm Hint-Avrupa halklar arasnda varol
duu belgelenmi olan bu mitsel-ayinsel Yeni Yl senaryolar -
karnaval maskeleri, lm simgeleyen hayvanlar, gizli ce
miyetler gibi tm uzantlaryla birlikte- esas izgileriyle,
kukusuz, HinJ-Avrupa topluluunun ilk zamanlarndan beri
rgtlenmi bulunmaktadr. Ama bu senaryolar, ya da en azn
dan bu denemede vurguladmz veheleri sadece Hint-Av-
rupaya zg bir yarat olarak grlmemelidir. Kk As

75
ya'da, Hint-Avrupallarn ilk ortaya kndan yzyllar
nce Yaratl'm tekerrr olarak grlen mitsel-ayinsel Yeni
Yl trenleri karmaas Smer-Akadllar tarafndan bilini
yordu ve bunun nemli unsurlar Msrllar ve tbraniler'de de
grlmektedir. Mitsel-ayinsel biimlerin ilk ortaya k bu
rada bizi ilgilendirmediinden bu iki etnik grubun (Yakn
Dou halklar ve Hint-Avrupallar) tarih-ncesi gelenekle
rinde bunlara sahip olmalarna ilikin geerli bir hipotezle
yetinebiliriz. Bu hipotez, benzer bir sistemin eksantrik bir
kltrde, Japon kltrnde kefedilmesiyle daha da geerli
olmutur. Dr. Slawik Japon ve Cermen gizli cemiyetleri ara
sndaki benzerlikleri incelemi ve ok sayda paralel olgu or
taya karmtr.37 Japonya'da, Cermenlerde (ve dier Hint-
Avrupa halklarnda olduu gibi) yln son gecesi lm sim
geleyen hayvanlar (atlar, vb.) ve yeralh-lm tanrlar ve
tanralar grnr; gizli cemiyetlerin maskeli geit alaylar
o gece yaplr, ller yaayanlar ziyaret eder ve erginleme
trenleri gerekletirilir. Japonyada bu tip gizli cemiyetler
ok eskilere uzanmaktadr38 ve Sami, Dou ya da Hint-
Avrupa kkenli herhangi bir etki, en azndan mevcut bilgimi
ze gre, ihtimal ddr. Btn sylenebilecek olan, Slavvik'in
dikkatle belirttii gibi, Avrasya'nn dousunda olduu kadar
batda da "ziyareti" (llerin rhlar, tanrlar ve benzerle
ri) klt karmaasnn tarihsel dnem ncesinde gelitirilmi
olduudur. Yeni Yl trenlerinin arkaik karakterinin bir ka
nt da budur.
Ayn zamanda, Japon gelenei yl sonu trenleriyle ba
lantl ve belki de mistik psiko-fizyoloji bal altmda snf-
landrabileceimiz bir anlayn ansn muhafaza etmitir.
Slavvik, Japon etnograf Dr. Masao Okann bulgularn39 kul
lanarak gizli cemiyet trenlerini tama karmaas dedii e
yin iine yerletirmektedir. Bu tama insanda, llerin ruh
larnda ve "kutsal insanlarda bulunan ve k ilkyaza dnd
nde harekete geip bedeni terketmeye alan, bu arada da
lleri canllarn yaad yerlere srkleyen (ziyareti klt-

76
karmaas) bir tinsel tzdr. Slavvik'in yorumuna gre40 ta
mann bedeni brakmasn nlemek iin bu tinsel tz yerinde
tutmay veya sabitlemeyi amalayan bayramlar kutlanmak
tadr. Muhtemeldir ki yl sonu ve yln balangc trenlerinin
amalarmdan biri de benzer bir ekilde tamann "sabitlen-
mesidir". Ancak, bu Japon mistik psiko-fizyolojisi iinde zel
likle yllk kriz duygusu zerinde duracaz: k ilkyaza dn
dnde (yani, biten yln son gnleri ve balayan yln ilk
gnlerinde) tamann harekete geip normal durumunu terket-
me eilimi, ayrmsz olana geri dnn, kaosun yeniden gn
celletirilmesinin elementer bir psikolojik formlasyonundan
ibarettir. lkel insann deneyimi tama'nn bu yllk krizinde
yenilenme ve yeniden douu salamak, yani tarihi batan
balatmak iin belirli bir tarihsel aa son veren kanlmaz
kargaann iaretini grmektedir.
California'nn Karuk, Yurok ve Hpa kahilelori tarafn
dan uygulanan dnemsel trenler grubunu, "Yeni Yl", "dnya
nn yeniden kuruluu", veya "tamir" gibi adlarla arularn t
renleri de zikredeceiz. Ayinlerin tesis edilii, insanlardan
nce dnyada yaam mitsel ve lmsz varlklara atfedil
mektedir; "dnyann yenilenmesi" trenlerini ve tam da bugn
lmllerin trenleri icra ettii yerlerde ilk icra etmi olan bu
lmsz varlklardr. "Sistemin odandaki trenlerin batini
bys ve aka sylenen amac", diye yazyor Kroeber, "yer
yznn yeniden tesisini ve salamlatrlmasn, ilk meyva-
larm grlmesini, yeni atei, bir yl veya bin yl daha has
talk ve afetlerin nlenmesini ierir". Dolaysyla, burada in
illo tempore lmsz varlklarca balatlm kozmogonik t
renin yllk tekrarlanyla kar kryayz; zira, icra edi
len simgesel jestler arasmda en nemlisi kabile mensuplarnn
"payandalar dnyann altna koymak" dedikleri jesttir ve bu
tren dnyann yeniden yaratln ima eden, son aysz ge
ceyle yeni ayn belirmesine denk dmektedir. Yeni Yl ayini
nin, yeni hasat zerindeki yasan kalkmasn da iermesi
hayatn tmyle yeniden balamasnn szkonusu olduunu

77
gstermektedir.
Bu "dnyann yeniden kuruluu" ile balantl olarak ha
yalet dans dini denilen eyin temelinde yatan ideolojiyi ha
trlamak retici olacaktr; ondokuzuncu yzyln sonlarna
doru Kuzey Amerika kabileleri arasmda yaylan bu mistik
hareket evrenin yeniden douunun yaklamakta olduu, yani
dnyann sonu ve hemen ardndan cennetsi bir dnyann kuru
luunun ok yakn olduu kehanetinde bulunuyordu. Hayalet-
dans dini bir ka satrda zetlenemeyecek denli karmaktr,
ancak kesintisiz drt, be gn sren danslar araclyla l
lerle kitlesel ve kollektif bir iletiim kurarak dnyann sonu
nu hzlandrmay amaladn sylemek bizim konumuz a
sndan yeterlidir. ller dnyay istila etmekte, yaayanlar
la iletiim kurmakta ve bylece mevcut kozmik devrenin ka
pann ilan eden bir "kargaa yaratmaktadrlar. Ama, za
mann "balang" ve "son"una ilikin mitsel tasavvurlar i-
levde olduundan -eskatoloji, en azndan belli vehelerden,
kozmogoniyle bir olmaktr -hayalet-dans dininin esch aton 'u
Cennet'in, ilk bolluun mitsel illud tempus'unu yeniden gn
celletirm ektedir.42

78
ZAMANIN SREKL YENDEN DOUU

. \

Bundan nceki sayfalarda gzden geirilen malzemenin he-


terojenlii okuru korkutmamaldr. Bu alelacele sunutan her
hangi bir etnografik sonu karmak gibi bir niyetimiz yok.
Tek amacmz bu dnemsel arnma ayinlerinin (ifritlerin, has
talklarn ve gnahlarn kovulmas) ve yln sonu ve balan
gc trenlerinin zet bir fenomenolojik analizini yapmaktr.
Her benzer inan grubunda eitlemelerin, farkllklarn, uy
umsuzluklarn olduunu, bu trenlerin ortaya k ve yayl
malarnn baka incelemeleri gerektiren bir sr sorun dour
duunu kesinlikle kabul ediyoruz. te bu nedenle herhangi bir
sosyolojik ya da antropolojik yorumlamadan kandk ve a
lmamz tm bu trenlerden kan genel anlamn yaln bir
sunuuyla snrladk. Ksacas, amacmz bunlarn anlamla
rn anlamak, bize gsterdikleri eyi grmeye almaktr -
her bir mitsel-ayinsel karmaann (genetik ya da tarihsel)
ayrntl incelemesini geletekteki almalara brakyoruz.
Dnemsel trenlerin eitli gruplar arasmda nemli fark
llklar olduunu -hatta rahatlkla diyebiliriz ki olmas ge
rektiini- sylemeye bile gerek yok; genellikle "medenilemi
insan" ve "ilkel insan denilen hem tarihsel hem de "tarihsel

79
olmayan" halklar veya katmanlarn szkonusu olmas bile
bal bana bir neden bunun iin. Yaratl'm tekrarland
Yeni Yl senaryolarnn tarihsel halklar, tam tabiriyle tari
hin kendileriyle balad haklar, yani Babilliler, M srl
lar, braniler, ranllar arasnda zellikle belirgin olduunu
da belirtmeye deer. Adeta bu halklar, "tarih"i ilk kendile
rinin kurmakta olduunu bilerek kendi eylemlerini kadar ge
irmi ve sonrakileri kullanma sunmulardr (ancak; bundan
nceki blmde grdmz gibi kategori ve arketiplerde ka
nlmaz deiimler de olmutur). Ayrca, bu halklar gemi
zaman yoketme ve kozmogoniyi gncelletirme yoluyla ken
dilerini de periyodik olarak yeniden dourma ihtiyacn de
rinden hissetmilerdir. .
Hala arketipler cennetinde yaayan ve zaman sadece bi
yolojik olarak kaydederek "tarih" olmasna -y an i olaylarn
geri evrilemezliini gstererek kendi andrc eylemini on
larn bilincine dayatm asna- frsat vermeyen ilkel toplumla
ra gelince, bu halklar "ktlkler"in kovulmas ve gnahlarn
itiraf yoluyla kendilerini periyodik olarak yeniden dour
maktadrlar. Bu toplumlarnda bir periyodik yenidendoua
ihtiya duymalar biraz nce arketipler cenneti dediimiz du
rumlarm srekli koruyamamalarnn ve belleklerinin (kuku
suz modem insannkinden ok daha az youn olsa da) olayla
rn geri evrilmezliini gsterme, yani tarihi kaydetme yeti
sine sahip olduunun kantdr. Dolaysyla, bu ilkel halklar
da insann kozmos iindeki varoluunu bir d olarak gr
mektedirler. R.Pettazzoni'nin La confessiona dei peccati adl
yaptnda yetkin biimde inceledii gnah karmann yaygn
ve tekdze morfolojisi gstermektedir ki en basit insan top-
lumlarnda bile "Tarihsel" bellek, yani, hi bir arketipten t
retilmemi olaylarn, kiisel olaylarn (ou durumda "g
nahlar" m) anmsan katlanlmaz bireydir. Gnahlarn iti
raf edilmesinin balangcnn baz fiziksel aralarla (kan, ko
numa, vb.) bir hatann ortadan kaldrlmas olduunu biliyo
ruz. Ama, gene bizi ilgilendiren itirafta bulunma prosedr

80
deil -b u yap olarak byseldir---- ilkel insann gnahtan,
yani hep birlikte tarih oluturan ardk kiisel olaylardan
kurtulma ihtiyacn hissetmi olmasdr.
Bu nedenle kozmogonik eylemin tekrar yoluyla gerekle
tirilen kollektif yeniden douun, tarihi yaratan halklar ara
snda muazzam bir nem kazandn gzlemliyoruz. Burada
una iaret edebiliriz: elbette ok eitli bir ok neden yann
da Hint tinselliinin metafizik ve tarihsel-olmayan yap
sndan tr Hintliler antik Yakn Douda grld kadar
kapsaml bir kozmolojik Yeni Yl senaryosu gelitirmemiler
dir. Ayrca unu da belirtebiliriz: nde gelen tarihsel halk
lardan olan Romallar "Roma'nn sonu"nu srekli bir saplant
haline getirmi ve saysz renovatio sistemleri pp.indp ko
mulard. Ama imdilik okuru bu yola yneltmek istemiyoruz.
Dolaysyla, dnem dnem yinelenen bu tarihi yoketme t
renleri haricinde geleneksel toplumlarn (yani, modern dn
yay oluturanlara kadar tm toplumlarn) zamann yeniden
douunu salayacak daha baka yntemler bildiini ve uygu
ladn belirtmekle yetineceiz.
na ayinlerinin de benzer biimde, kozmogonik eylemin az
ya da ok belirgin bir taklidini varsaydn baka bir yerde
gstermitik.7
Geleneksel insana gre bir arketipik modelin taklit edil
mesi o arketipin ilk kez gsterildii mitsel ann yeniden can
landrlmasdr. Dolasysyla, ne periyodik ne de kollektif
olan bu trenler de dind zamann, sremin akn durdurur
ve kutlamay yapan mitsel zamana in illo tempore aktarr.
Grm olduumuz gibi, tm ayinler bir tanrsal arketipi tak
lit eder ve bu arketiplerin srekli yeniden canlandrmlar
tek ve ayn zamand mitsel kertede gerekleir. Ancak, ina
ayinleri bunun da tesinde bir ey gstermektedir: kozmogoni
nin taklidi, dolaysyla yeniden gncelletirilmesi. Her evin
inasyla "yeni a" alr. H er inaat bir mutlak
balangtr; yani, balang kertesini, tarihin izini ta-ma-
yan bir imdinin okluunu yeniden kurma eilimindedir. El-

81
bette, gnmzdeki ina ayinleri byk lde kalntlardan
ibarettir ve bunlara uyan insann bilincinde ne lde bir de
neyimin yaandn anlamak gtr. Ama bu rasyonalist iti
razn dikkate alnmas gerekmez. nemli olan insann inaat
larnda kozmogoniyi yeniden retme ihtiyacn hissetmi, bu
yeniden retimle dnyann mitsel balang an ile ada
olmu ve kendini yeniden dourabilmek iin, olabildiince sk,
bu ana dnme ihtiyacn hissetmi olmasdr. Modem dnya
da hala inaat ayinlerini srdrenlerin bu anlam ve gizemi ne
derecede paylatklarn syleyebilmek iin olaanst bir
kavray gerekmektedir. Kukusuz deneyimleri, btn olarak,
dinddr: bir inaatla belirtilen Yeni Yl, o evde yaayacak
olanlarn hayatnda yeni bir aamaya evrilmitir. Ama, mi
tos ve ayinin yaplan, gncelletirilmelerinin dourduu de
neyim artk tmyle dind olsa bile gene de deimez: bir
inaat dnya ve yaamm yeni bir rgtleniidir. Gerekli olan
tek ey duyarl yaamn mucizesine daha az kapal bir
modern insandr; ve bir ev ina edip de ilk kez iine girdiinde
onun iin yenilenme deneyimi yeniden doacaktr(tpk, mo
dem dnyada bile Yeni Yl'n hala gemiin sonu ve yeni bir
hayatn taze balangc olma itibarn srdrmesi gibi).
Bir ok durumda elde bulunan belgeler yeterince aktr: bir
mihrap veya kurban, sunann inaat kozmogoniyi tekrarlar,
bunun nedeni sadece mihrabn dnyay temsil etmesi deil ay
n zamanda eitli dnyevi dngleri cisimletirmesidir.
rnein, ite Flavius Josephusun^Yerualim Tapma'nm ge- .
leneksel simgecilii ile balantl olarak bu konuda bize
syleyecekleri; tapman blm kozmik blgeye tekabl
eder (bahe denizi -yani aa blgeleri- Kutsal Saray yery
zn, Sanctum Sanctorum da g temsil eder); masadaki oniki
somun yln oniki aydr; yedi dall amdan da zodyakn
blmlerini temsil eder. Tapma ina edenler sadece dnyay
deil kozmik zaman da ina etmilerdir.
Kozmik zamann kozmogoninin tekrar yoluyla inas
Brahman kurban treninin simgeciliinde daha da aka g -

8 2'
rlmektedir. Brahmanlarda her kurban veri dnyann yeni
bir Yaratlna denktir (rnein, bkz. Satapatha Brahmana,
VI, 5, 1 ve devam). yle ki, kurban sunann inas "dnya
nn yaratl" olarak kavranmaktadr. Kilin kartrld
su ilk sudur, sunan temelini oluturan kil yeryzdr; yan du
varlar atmosferi temsil eder. Dahas, sunan inasnda her
aamada o srada yaratlm olan kozmik blgenin ad
sylenen dualar okunur (Satapatha Brahmana, I, 9, 2, 29; VI,
5 ,1 ve devam; 7, 2 ,1 2 ; 7, 3 ,1 ; 7, 3, 9). Ama sunan dikiliinin
kozmogonik eylemi taklit etmesine karlk, kurban veriin
bir baka amac vardr. Yaratltan nce varolan ilk birlii
yeniden kurma. Zira, Prajapati kozmosu kendi tznden ya
ratm ve onu ortaya kardktan sonra "lmden {Y
4, 2, 2) ve'~tanrlar onu canlandrmak iin armaanlar sun
mulardr. Ayn ekilde, bugn kurban kutlayan kii Prajapa-
ti'nin bu ilk yaama dndrln yeniden retmektedir.
"Bylece, her kim bunu bilerek bu kutsal ii yerine getirir
veya [hi bir ayin yapmadan] bunu bilirse Prajapatiyi btn
ve tam klar." (X, 4, 3, 25, vb.)45 Kurban verenin ilksel birlii
yeniden tesis etmeye, yeni Yaratldan nce gelen biltn' ye
niden kurmaya ynelik bilinli abas ilksel birlie susam
Hint tininin ok nemli bir zelliidir, fakat bunun zerinde
durmayacaz. Brahmann her kurban verite arketipik koz
mogonik eylemi tekrarladn ve "mitsel kerte" ile "imdiki
an" arasndaki bu akmann hem dind zamann ilgas
hem de dnyann srekli yeniden douu demek olduunu
sylemekle yetinelim..
Eer "Prajati Yl" ise (Aiteraya Brahm ana, VII, 1, 2 vb.)
"Yl lm ile ayndr; ve her kim bu Yln lm olduunu bi
lirse [yl] onun hayatn yoketmez..." (Satapatha Brahmana,
X, 4, 3, l)46 Vedalarm suna, Paul Muun yetkin formlyle,
maddesellemi zamandr. "Ate suna ayn zamanda Yl
olduundan geceler de onun kenettalardr ve bunlar yz
atm tanedir, nk bir ylda yz atm gece vardr; ve gn
dzler de yagumati tulalardr, nk bunlar yz atm
tanedir ve bir ylda yz atm gn vardr" (X, 5, 4, 10)47
Sunan inas srasnda belirli bir anda"mevsimler" ( r t a v y a )
ad verilen iki tula yerletirilir, bu konuda metinde u yorum
yaplmaktadr: "Bu ikisini neden yerletirdiine gelince: -bu
Agni (ate suna) yldr... Gene ... bu ate suna Prajapatidir
ve Parajapati yldr" (VIII, 2, 1, 17-18)48. Bir Veda suna
araclyla Prajapati'yi yeniden ina etmek ayn zamanda
kozmik zaman yeniden ina etmektir. "Ate suna be kattan
oluur (her kat bir yldr), be mevsim bir yldr ve yl
Agni'dir (sunak) ... Ve rahatlam olan Prajapati yldr; ve
bedeninin rahatlam olan be paras mevsimlerdir; be mev
sim vardr ve bu katlar be tanedir: be kat ina ettiinde
mevsimlerle birlikte ina eder ... Ve bedeninin rahatlam
olan be paras, mevsimler blgelerdir (ya da ynler; yani,
pusulann drt ana yn ve ban stndeki blgeler);
blgelerin says betir ve katlar da betir: be kat ina
ettiinde blgelerle birlikte ina eder" (VI, 8, 1, 15; 1, 2, 18 ve
devam).
Dolaysyla, her yeni Veda sunann inasyla sadece
kozm ogoni tekrarlanm akta ve Prajapati canlandrlm akla
kalmayp ayni zamanda oluturulmakta, yani, zaman batan
"yaratlarak" yeniden douu salanmak-tadr.
ngiliz antropologu A.M. Hocart Kingship adl parlak ve
tartmal kitabnda birok medeni ve ilkel kavimde kraln
ta giyme trenini incelemi ve bunlar (krallk riteli senar
yosundan tretildiin s y le d i i) erginlem e trenleriyle
karlatrmtr. Erginleme, toplulua katlmann ayinsel bir
lm ve dirilii de ieren "yenidoum" olduu uzun sredir bi
linmektedir. Ama ta giyme trenlerinde erginleme trenine
zg unsurlarn varln gsteren ve bylece eitli ritel
gruplar arasnda akla yakn paralellikler kuran Hocart'dr.
Dahas, dalk V iti Levu blgesinde yaayan Fijililer
arasnda ef seim inin "dnyann Y aratl olarak ad
landrldn, doudaki Vanua Levu kabileleri arasndaysa
buna mbuli vanua veya tuli vanua, Hocartm tercmesiyle "l

84
keye biim verilmesi" ya da "yeryznn yaratlmas" den
diini belirtmek ilgin olacaktr.50 skandinavyalIlara gre
de, bir nceki blmde gsterildii gibi, bir blgeyi ele ge
irmek yaratl'm tekrarna edeerdi. Fiji yerlilerine gre
yaratl her yeni efin baa geiinde tekrarlanmaktadr. Bu
dnce az ya da ok ak biimlerde baka yerlerde de sr
mtr. Hemen hemen her yerde yeni bir ynetim o halkn ta
rihinin, hatta evrensel tarihin yeniden douu olarak grl
mtr. Her yeni hkmranla birlikte, kendisi ne kadar nem
siz de olsa, "yeni bir a" balamaktadr. Byle formller
imdiye kadar ou kez pohpohlama ya da ssl uydurmaca
lar olarak nitelendi. Oysa, bize olaand gelmelerinin nede
ni bize belirli bir abartyla aktarlm olmalardr. Ama il
kel anlayta, sadece yeni bir ynetimde deil her evlilikte,
her doumda, vb. yeni bir a balar. Zira kozmos ve insan
durmakszn ve her trl arala yeniden dourulmakta, gemi
yokedilmekte, ktlk ve gnahlar ortadan kaldrlmak
tadr, vb. Formlleri deise de bu yenidendoum aralarnn
tm ayn hedefe ynelir: gemi zaman ilga etmek, in illo
tempore srekli bir dnle, kozmogonik eylemin tekraryla
tarihi yoketmek. ..
Ama, Fijililere dnecek olursak, bu adallar Yaratl' sa
dece her ta giyme annda deil,her kt hasatta tekrarlar
lar. Hocart'n, kozmogonik mitosun "ritel kkeni"ne ilikin
hipotezini onaylamad iin zerinde durmad bu ayrnt
bize olduka nemli grnmektedir. Ne zaman yaam tehdit
edilse ve kozmos, onlara tkenmi ve bo gzkse Fijililer in
principio geri dn ihtiyacn duyarlar; baka bir deyile,
kozm ik yaam n yeniden doum unu onun yaam
dndrlnden deil yeniden yaratlndan umarlar. Ritel
ve mitoslarda balang", orijinali, ilk olan ifade edebilen
hereyin tad byk nem buradan kaynaklanmaktadr
(popler by ve hekimlikteki yeni kaplar ve "gne doma
dan nce kuyudan ekilmi su", ocuk motifi, yetim ve benzer
le ri).51

\
85
Yaamn restore edilemeyip ancal kozmogoninin tekrar
yoluyla yeniden yaratlabilecei d i ncesi iyiletirme ri-
tellerinde aka grlebilmektedir. Bir ok ilkel halkta
herhangi bir tedavinin en nemli unsuru kozmogonik mitosun
szle anldr; szgelimi Hindistan'n bir ok arkaik kabile
sinde, Bhillerde^. Santallarda, Baigalarda bu durumun var
l belgelenmitir.52 Kozmik ^arathm, tm yaamn rnek
modelinin gncelletirilmesi yoluyla hastann fiziksel sal
ve tinsel btnlnn yeniden kazanlabilecei umulmak
tadr. Bu ka-bileler araismda, kozmogonik mitos doum, evli
lik ve lm durumlarnda da tekrarlanr; zira, daima ilk bol
luun zaman-d kertesine simgesel bir dnle bu durumlarn
tam olarak gerekletirilebilecei umulmaktadr.
Polinezya'llarda kozmogonik mitosun anld "durum-
lar"n says daha da oktur. Mitosa gre balangta sadece
kozmik karanla gml ilk sular vard. o, yce tanr "yo
unluun nefes boluu iinde" ortaya kma arzusunu aa
vurdu. Birden k belirdi. Ve, o devam etti: "Tai-Kamann
sular, ayrln. Gkler, olun!" Ve bylece, o'nun kozmogonik
szleriyle dnya varoldu. Bu "eski ve orijinal deyiler ... bo
luktan bymeyi salayan eski ve orijinal hikmet (tvananga)"
ile ilgili olarak ada bir Polinezyal Hare Hongi, doku
nakl bir tereddtle unlar eklemektedir:
Ve imdi dostlarm, bu orijinal deyilerin kutsal ritel-
lerimizde ok nemli uygulamas var. Birincisi ksr bir
rahmin dHenmesi ritelinde geer. kincisi zihnin ve bedenin
aydnlan ritelinde geer. nc ve sonuncusu da lm, sa
va, vaftiz, soyaac belirlemeleri gibi, rahiplerin zellikle
ilgilendii nemli ve yce konularda geer.
o'nun Evreni oluturmakta -yani ktan bir dnya yarat
m akta- kulland szler, ksr bir rahmin dllenmesinde de
kullanlr. o nun n karanl aydnlatmasn salamak
iin kulland szler kararm ve dertli bir yrei, ihtiyarlk
aczini, tkenmilii iyi etmek; gizli yer ve konular aa
karmak, ark bestelerken ilham bulmak ve kt giden b sa

86
vata insanlarn umutsuzluunu yoketmek iin kullanlr.
Btn bu ritellerde (o'nun) karanl altetmek ve datmak
iin syledii szler kullanlr. nc olarak da, evrendeki
birbirini izleyen oluumlar ve bizzat insann soyaac tarihi
ni ele alan hazrlk ritelleri vardr."53
Dolaysyla, kozmogonik mitos Polinezyal'larda, biyolo
jik, psikolojik ya da tinsel tm dzlemlerde "Yaratllar"n
arketipik modeli olarak i grmektedir. Dnyann doumunun
anlatldn dlemek par excellence yaratc eylemle, koz
mogoniyle ada olmaktr. Navajo Kzlderililerinde koz
mogonik mitosun esas olarak tedavi amacyla anlatlmas
nemlidir. "Tm trenler bir hasta, Hatrali (ona ark
sylenen) etrafnda toplanr. O hasta, ya da sadece zihninde
hasta, yani, grd bir ryadan korkmu veya bu arky res
men syleyebilme yetkisini kazanmak iin dinlemek istiyor
olabilir - zira bir Hekim kendisi iin bir tren yaplmadan bu
treni dzenleme hakkna sahip deildir."54 Tren kuma
(kumdan resimler zerine) Yaratl'm farkl aamalarn ve
tanrlarn, atalar, insanln mitsel tarihini simgeleyen kar
mak ekillerin izilmesini de ierir. Hind-Tibet manda
la'lalarna garip bir benzerlik gsteren bu ekiller, tek tek, in
illo tempore vuku bulmu olaylar yeniden gncelletirirler.
Hasta, kozmogonik mitosu (ve ardndan kken mitoslarn)
dinleyerek ve kumdaki izimler zerinde dnceye dalarak
dind zamandan kp ilksel zamann bolluuna aktarlm
olur: dnyann kkenine dnm ve bylece kozmogoniye tank
olmutur. ounlukla hsta mitosun sylendii veya kuma
ekillerin izilmeye baland gn ykanr; o da, kelimenin
tam anlamyla, hayatna yeniden balamaktadr.
Navajolarda, Polinezyallarda olduu gibi, kozmogonik
mitosun ardndan tm "balanglarn mitsel tarihini ieren
kken mitoslar sylenir:'insann, hayvanlarn ve bitkilerin
yaratl, kabilenin geleneksel kurumlan ve kltrnn k
keni, vb. Bu ekilde, hasta dnyann, Yaratlm mitsel tari
hine, anlatlan yknn ilk vahyedildii ana geri dner. Bu

87
ilkel ve geleneksel hekim liin anlalmas iin son derece
nemlidir. Antik Dou'da, Avrupa veya dier yerlerdeki her
"popler" hekimlik geleneinde olduu gibi, bir tedavi ancak
onun kkeni bilinirse ve dolaysyla uygulan onun kefinin
mitsel anyla ada olursa etkili olabilir. Bu nedenle, bir ok
dua ve tlsmda hastaln veya o hastala yolaan ifritin
tarihi nakledilirken bir tanr veya azizin onu altetmeyi ba
ard an da canlandrlr. Bu nedenle, szgelimi di arsna
kar okunan bir Asur tlsmnda "Anu gkleri yaratktan son
ra gkler de yeryzn yaratt, yeryz nehirleri yaratt, ne
hirler kanallar yaratt, kanallar glleri yaratt, gller
Kurtuk'u yaratt" diye anlatlm aktadr. Sonra Kurtuk
"alayarak" ama ile Ea'ya gider ve yemek, "yoketmek"
iin kendisine bir ey verilmesini ister. Tanrlar meyvalar ve
rirler ona, ama Kurtuk insan dii ister. "Madem byle dedin,
ey Kurtuk, Ea gl elleriyle paralasn seni!"55 Burada, sa
dece hastaln tedavi edilm esini salayan paradigm atik
iyiletirici jestin (Solucanm Ea tarafndan yokedilii) basit
bir tekrarn deil, he-kimin hastaln mitsel tarihini de
naklederek hastay in illo tempore ana aktarn gryoruz.
Verdiim iz rnekler kolaylkla oaltlabilir, fakat bu
denemede ele aldmz temalar eksiksiz olarak ilemek gibi
bir amacmz yok; sadece bunlar ortak bir perspektif iine
yerletirmek istiyoruz: arkaik toplumlarn zamann ilgas yo
luyla kendilerini periyodik olarak yeniden dourma ihtiyac.
Yeniden doum ayinleri, ister kollektif veya bireysel, ister
periyodik ya da anlk olsun, daima, yap ve anlam olarak bir
arketipik eylemin, genelikle kozmogonik eylemin tekerrr
yoluyla yenidendoum unsurunu ierirler. Bu arkaik sistem
lerde bizim iin en nemli olan somut zamanm ilgas ve do
laysyla tarih-kart eilimdir. Gemiin, hatta yakn ge
miin ansn saklamann reddedilii, bize zel bir antropolo
jinin belirtisi gibi grnyor. Burada, arkaik insann kendisini
tarihsel bir varlk olarak benimsemeyi reddediinden, belle
e, dolaysyla olaand olaylara (yani, arketipik bir mo-

88
delden yoksun olaylara) deer atfetmeyi reddediinden sz
ediyoruz. Son tahlilde, btn bu ayin ve tavrlarda bulduu
muz zaman deersizletirme istemidir. Uca kadar gtrl
dnde imdiye kadar szn ettiimiz tm ayin ve davran
kalplar u nermede zetlenebilir: "Zamana hi nem ver
mezsek varolmayacaktr; dahas, zaman alglanabildiinde
de -insann "gnahlar" deney ile alglanabildiinde, yani,
insan arketipten uzaklap sremin iine dtnde- ilga
edilmesi mmkndr." Arkaik insann hayat (arketipik ey
lemlerin tekerrrne, yani olaylara deil kategorilere, ayn
ilksel mitosun bitmek bilmez tekrarna indirgenmi bir hayat)
uygun perspektiften bakldnda, zaman iinde yer-almasma
- karn, temel olarak zamann klfetini tamaz, zamann geri
evrilemezliini ayrdetmez; baka bir deyile, bir zaman bi
lincinde karakteristik ve belirleyici olan eyi tamamen
grmezden gelir.^lkel insan, tpk bir mistik ya da genelde
dinsel insan gibi kesintisiz bir imdiki zaman iinde yaar.
(Ve, bu anlam da dindar insann bir "ilkel" olduu
sylenebilir; baka bir insann jestlerini tekrarlar ve bu tek
rarlama araclyla daima zamand bir imdiki zaman
iinde yaar.) ^ .
Bir ilkel, zamann yeniden doumunun srekli olarak -
yani, "yln aralklar iinde d e - gerekletirildii aya
. ilikin baz inanlarn eskilii ve evrensellii tarafndan
kamtlan-maktadr. Ay, lecek olan yaratklarn ilkidir, ama
yeniden yaayacaklarn da ilkidir. lm ve dirilie,
dourganla ve yenidendouma, erginlemeye, ve benzerlerine
ilikin ilk tutarl teorilerin oluturulmasnda ay mitoslarnn
tad nemi baka bir yerde gstermitik.56 Burada, ayn
zam an "lm ee"57 yaradn, ayn evrelerinin -gne
ylndan ok nce ve daha somut biimde- bir zaman birimini
(ay) gs-termesi gibi ayn da "ebedi dn" gsterdiini
hatrlatmak yeterli olacaktr.
Ayn evreleri -ilk aym grn, bymesi, dolunay, grn
mez olmaya balamas, karanlk gecenin ardndan yeniden

89
grnmesi- dng kavramlarnn gelitirilmesinde byk rol
oynamtr. zellikle, arkaik kyamet ve insann oluu d
ncelerinde benzer kavramlar gryoruz; tufan veya sel t
kenmi ve gnaha gmlm insanl sona erdirir ve genel
likle bu felaketten kurtulan bir mitsel "ata"dan veya bir ay
yaratndan yeni bir insanlk doar. Bu mitos gruplarnn
katmanlama durumlarnn analizi aya ilikin olduklarm
gstermektedir.58 Bunun anlam udur: ayn ritmi sadece ksa
aralklar (hafta, ay) gsterm ekle kalmaz, daha geni
sremlerin de arketipidir; insanln doum"u, bymesi, ge
rilemesi ("ypranmas") ve yokoluu ay devrelerine benzetil
mektedir. Ve bu benzetme sadece bize evrensel oluun "lunar"
yapsn gsterdii iin deil, ayn zamanda iyim ser
varglarndan tr de nem tamaktadr: ayn yokoluunun
bir son olmamas, ardndan yeni bir ayn domas gibi insann
yokoluu da son olmayacaktr; zellikle, tm insanln yoko
luu (tufan, sel, bir ktann denize gmlmesi, vb.) bile hi bir
zaman toptan deildir, zira hayatta, kalan bir iftten yeni bir
insanlk domaktadr.
nsanln yokoluu ve yeniden ortaya kma ilikin bu
dngsel anlay tarihsel kltrlerde de srmtr. M..
nc yzylda Berossus, Kildani "Byk Yl" retisini tm
Helen dnyasna yaylacak bir biimde poplerletir-miti
(bu reti daha sonra Roma ve BizanslIlara da geti). Bu
retiye gre, evren ebedidir, ama her Byk Yl'da periyodik
olarak yokedilip yeniden kurulur (buna tekabl eden bin
yllarn says okuldan okula deimektedir); yedi gezegen
Yenge'de birletiinde ("Byk K") bir tufan olacaktr;
Olak'ta (yani, Byk Yl'm yaz dnmnde) birletiklerinde
tm evren bir atele yokedilecektir. Bu periyodik evrensel
yanma retisinin Heraklitus tarafndan da savunumu olmas
muhtemedir (rnein, Fragman 26 B = 66 D). Her durumda,
Zeno'nun dncesine e tm Stoac kozmlojiye egemen olmutur.
Evrensel yanma (ekyprsis) mitosu M.. birinci yzyldan
M.S. nc yzyla kadar Roma-Dou dnyasnda kesin bi

90 '
imde revata kalmtr; daha sonra Grek-lran-Musevi senk
retizminden tretilen ok sayda gnostik sistemde yer al
mtr. Benzer dnceler (phesiz -en azndan astronomik
formlleri bakmndan- Babil'den etkilenmilerdir) Hindis
tan ve tran'da grld gibi Yucatan Mayalar ve Meksika
Aztekleri arasnda da bulunmaktadr. Bu sorunlara yeniden
dnmemiz gerekecek; ancak, u anda bile yukarda bu dn
celerin iyimser zellii dediimiz eyi vurgulayabiliriz. Bu
iyimserlik dngsel felaketin normal bir sre olduunun bi
lincine ermeye, onun kesinlikle bir anlam olduu ve hepsinin
tesinde, son olmad inancna indirgenebilir. "Lunar
perspektifte bireyin lm ve insanln periyodik lm ge
reklidir, ayn "yeniden doumu" ncesindeki karanlk gece
nin gerekli olmas gibi. Bireyin lm ve insanln lm,
benzer bir ekilde, yeniden doumlar iin zorunludur. Hangi
biim olursa olsun, bu ekilde varolmas ve srmesinden tr
zorunlu olarak canlln yitirir ve anr; canlln yeniden^
kazanmas iin, bir an iin bile olsa, biimsizle yeniden
birlem elidir; kaynakland ilksel birlie kavumaldr;
baka bir deyile, (kozmik dzlemde) "kaos"a, (toplumsal
dzlemde) orjiye, (tohumlar iin) "karanlk"a, "suya (in
sani dzlemde vaftiz, tarih dzleminde Atlantis, vb.) dnme
lid ir.
Tm bu kozmik-mitolojik ay kavramlarnda daha nce ola
nn dngsel yineleniinin, ksacas ebedi dnn egemen
olduunu belirtebiliriz: Burada, gene bir arketipik jestin, tm
dzlemlere -kozmik, biyolojik, tarihsel, insani dzlemlere-
yanstlarak tekrarin motifini gryorz. Ama ayn za
manda, hangi dzlemde olursa olsun her yl doum"da yeni
lenen zamann devresel yapsn da buluyoruz. Bu ebedi dn
zaman ve olula snrlanmayan bir ontolojiyi gstermektedir.
Greklerin, ebedi dn mitoslarnda ontik ve "statik" olana
duyduklanan al tatmin etmeye almalar gibi (zira, son
suz asndan srekli ayr duruma dnen eylerin olular,
rtk olarak ilga edilir ve hatta "dnyann durduu" sylene

91
bilir).
lkeller de, zamana devresel bir yneli atfederek onun
geri evrilemezliini ilga ederler. Her ey, her an kendi ba
langcnda batan balar. Gemi gelecein bir n-biimle-
niinden ibarettir. Hi bir olay geri evrilemez deildir hi
bir dnm nihai deildir. Bir anlamda, dnyada yeni hibir
eyin olmadn sylemek mmkndr, zira her ey ayn ilk
prototipin tekrarndan ibarettir; bu tekrar, arketipik jestin
ilk gsterildii mitsel an gncelletirerek dnyay srekli
balanglarn ayn gndoumu annda tutar. Zamann btn
yapt eylerin ortaya k ve varoluunu mmkn kl
maktr. Onlarn varolular zerinde hi bir nihai etkisi yok
tur, nk kendisi de srekli yeniden domaktadr.
Hegel, doada eylerin kendilerini ebediyen tekrarlad-
m ve "gne altnda yeni bir ey olmadn" ileri srmt.
imdiye kadar gsterdiklerimiz arkaik toplum insannda da
benzer bir yaklamn olduunu kantlyor: ona gre eyler
ebediyen kendilerini tekrar ederler ve gne altmda yeni bir
ey yoktur. Ama, bir nceki blmde grdmz gibi bu te
kerrrn bir anlam vardr: sadece bu olaylara bir gereklik
kazandrr; olaylar kendilerini tekrarlarlar, nk bir arketi-
. pi -rnek olay- taklit etmektedirler^ Dahas, bu tekerrr yo
luyla zaman askya alnr, ya da en azndan etkisi azaltlr.
Ama Hegel'in gzlemi bir baka nedenden tr de nemlidir:
Hegel, tarihsel olayn geri evrilemez ve zerk olmakla bir
likte yine ak kalan bir diyalektik iine yerletirilebilecei
bir tarih felsefesi kurmaya almaktadr^Hegel'e gre tarih
"zgr" ve daima "yeni"dir, kendisini tekrarlamaz; ne var ki
yce takdir planlarna uyar, dolaysyla bizzat tinin diya
lektiinde bir modeli (ideal, ama gene de bir model) vardr.
Hegel, kendisini tekrarlamayan bu tarihin karsna, iinde
eylerin ad infinitum tekrarlad doay koyar. Ama, uzun
bir dnem boyunca, insanln mmkn olan tm aralarla tari
he kar koyduunu gstermitik>jBtn bunlardan, bu dnem
boyunca insanln hala doa iinde olduunu, kendisini henz

92
doadan koparmad sonucuna varabilir miyiz? "Sadece
hayvanlar hakikaten masumdur", diye yazyordu Hegel Ta
rih Felsefesi zerine Dersler yaptnn banda. lkeller ken
dilerini her zaman masum hissetmemiler, fakat hatalarn
periyodik olarak itiraf ederek masumiyet haline dnmeye a
lmlardr. Bu arnma eiliminde hayvansln yitik cen
netine ynelik bir nostalji grebilir miyiz? Ya da, ilkelin "bel
lek sahibi olmama, zaman kaydetmeme ye ona kendi varo
luunun bir boyutu olarak katlanmakla yetinip "iselle
tirmeme", bilince dntrmeme arzusunda "ontik olana du
yulan al, olma, jestlerini srekli tekrarlad arketipik
varlklar tarzmda olma arzusunu grebilir miyiz?
Bu problem birincil nemdedir ve bir ka satrda tart
mamz kesinlikle mmkn deil. Ama, ilkeller arasnda yitik
cennet nostaljisinin "hayvanlk cenneti"ni yeniden kurma gibi
bir arzuya yer vermediine inanmak iin yeterince sebep var.
Bilakis, "cennet"in mitsel anlarna ilikin bildiimiz her ey
"dm insan"m imdiki halinde gereklemesi ebediyen
mmkn olmayan bir bolluk ve gzellii yaayan ideal bir in
sanlk imgesi kyor karmza. Gerekten, bir ok halkn mi
toslar insanlarn lm, klfeti, acy bilmedii, bol miktar
da yiyecee kolayca sahip olduu ok eski bir aa imada
bulunmaktadr. In illo tempore, tanrlar yeryzne iniyor ve
insanlarn arasna karyorlard; insanlar da kolaylkla g
e kabiliyordu. Bir ritel hatann soncunda gkle yer ara
sndaki iletiim kesilmi ve tanrlar gn en yksek yerle
rine ekilmilerdir. O zamandan beri insanlar yiyecek bulmak
iin almak zorunda kalm ve lmszl yitirmilerdir.
Dolaysyla, geleneksel toplum insann tarihi reddetme ve
kendisini arketiplerin says belirsiz tekraryla snrlama ar
zusu geree duyduu alk ve kendisini dind varoluun an
lamszl altnda ezilmeye terkederek kendini "yitirmek
ten" korkmasna balanabilir.
lkelin "gereklik"i ifade etmekte kulland forml ve
imgelerin bizlere ocuka ve sama grnmesi pek nemli de

93
il. Aklayc olan ilkel davrann derin anlamdr; bu dav
ran belirleyen "gerek dlklar"m dind dnyasna kar
bir mutlak gereklie duyulan inantr; son tahlilde, bu
"gerek dlklar" bir "dnya" oluturmaz, kelimenin tam an
lamyla par excellence "gerek d" yaratlmam, varolm a
yandr bu: boluktur.
O halde, bir arkaik ontolojiden sz etmekte haklyz ve
ancak bu ontolojiyi dikkate alarak ilkel dnyadaki en ar
davran bile nlayabiliriz -v e dolaysylya kmseyip bir
kenara atmayz; gerekte, bu davran varlk ile balanty
, kaybetmemek iin srdrlen umutsuzca bir abaya tekabl et
mektedir.

94
nc Blm
TALHSZLK VE TARH
ACI EKMENN NORMALL

Bu blmde insan hayatna ve tarihsel varoluuna yeni bir


bak asndan yaklamay umuyoruz. Arkaik insan, gster
mi olduumuz gibi, kendini geri evrilemez, nceden grle
mez, kendi bana deer sahibi olaylarn sralan olarak g
rlen tarihte kartlk iine yerletirme eilimindedir. Onu
kabullenmeyi ve ona bylece, tarih olarak bir deer atfetmeyi
reddeder -ancak her zaman bundan kanmas da mmkn ol
maz; rnein, kozmik afetler, askeri felaketler, toplumun ya
psyla balantl toplum sal adaletsizlikler, kiisel talih
sizlikler ve benzerleri karsnda gszdr. O halde, arkaik
insann bu "tarih"e nasl katlanabildiini, yani, felaketlere,
ktlklere ve her bireyin ve her topluluun ektii "aclar"a
nasl dayanabildiim bilm ek ilgin olacaktr.
Geleneksel bir kltre mensup bir insan iin yaamann an
lam nedir? Her eyin stnde, insan-tesi modellerle uyum
iinde, arketiplere uygun yaamak demektir bu. Dolaysyla,
gerein barnda yaam ak anlamna gelir bu, zira -I. B-
lm'de yeterince vurguladm g ib i- arketipler dnda tam
anlamyla gerek olan hibir ey yoktur. Arketiplere uygun
yaamak "yasa"ya uymak sonucunu dourmutur, zira, yasa

97
ilk kutsaln tezahrnden, varolu normlarnn in illo tempore
vahyedilmesinden, bir tanr ya da mistik varln aklama
larndan baka bir ey deildir. Ve paradgmatik jestlerin
tekrar ve periyodik trenler araclyla arkaik insan, gr
m olduumuz gibi, zaman yok etmede baarl olduysa, koz
mik ritmlerle de uyum iinde yaamtr hatta diyebiliriz ki
bu ritmlere dahil olmutur (gece ve gndzn, mevsimlerin, ay
devrelerinin ve mevsim dnmlerinin onun iin ne kadar
"gerek olduunu hatrlamamz yeter).
Byle bir varolu erevesi iinde ac ekme ve strabn an
lam ne olabilir? nsann, kanlmaz olduu iin, szgelimi
iklim zorluklarna katlanr gibi "katlanmas" gereken an
lamsz bir deneyim olmad kesindir. Nitelii ve grnr
deki nedeni ne olursa olsun ac ekmenin bir anlam vard; her
zaman bir prototipe olmasa bile deeri tartma gtrmeyen
bir dzene tekabl ediyordu bu ac. Eski Akdeniz etiine k
yasla Hristiyanln en byk stnlklerinden- birinin ac
ekmeye byk deer vermesi, acy olumsuz bir durumdan
olumlu bir ruhsal ierii olan bir deneyime dntrmesi ol
duu sylenmitir. Bu iddia, acya bir deer verme ve hatta
selamete erdirici niteliklerinden tr acnn peinde koma
sz konusu olduunda geerlidir. Ama, Hristiyanlk-ncesi
insanlk ac ekmeyi zlememi ve (bir ka snrl istisna d
nda) bir arnma ve ruhsal ykseli arac olarak deer ver
memi olmakla birlikte acy tmden anlamsz olarak grm
deildir. Elbette, burada bir olay, tarihsel olgu olarak ac
dan, bir kozmik felaket (susuzluk, takn, frtna), bir igal
(kargaa, esaret, aalanma), toplumsal adaletsizlikler, vb.
sonucunda ekilen acdan sz ediyoruz.
Byle aclara katlanlabildilerse, aclarn gereksiz ve
keyfi birey olarak grlmemeleri sonucu mmkn olmutur bu.
rnekler zikretmeye gerek yok; her yerde bulunabilir. Tar
lasnn susuzluktan mahvolduunu, hayvanlarn hastalktan
krldn, ocuunun hastalanda kendisinin atelendiini
ya da avda srekli olarak ansnn yaver gitmediini gren

98
bir ilkel bilir, ki bu olaylar rastlant sonucu deil, aresi rahip
ve bycnn elinde bulunan belirli bysel veya eytani et
kilerin sonucudur. Dolaysyla bir felaket durumunda toplu- -
luun yaptn yapar o da: bysel etkileri gidermesi iin b
ycye ya da tanrlarn ona iyi davranmasn salamas iin
rahibe bavurur. Rahip veya bycnn mdahalesi sou ver
mezse taraflar baka durularda ounluklu unutulan Yce
Varlk' hatrlar ve ona adaklar sunarlar. "Sen ki yukar-da-
sn, benim ocuumu alma; ok kk o", diye dua eder Tierra
del Fuegonun gebe Selknam i. "Ey, Tsuni-Goam!" diye ses
lenir Hotantolar. "Bir tek sen bilirsin ki ben susuzum!" Bir
frtna srasnda, Seman^ pjgmeleri bacaklarn bambu bak
laryla izer, her yana kan saaralc Barrlar: "l i Pedn!
Pimanm, htani dyorum! Kabul et, odyorum!"1 K ar-
lfm l Din K alplan adl alnp'mTzHa-ayrntlaryla
ele aldmz bir noktay da geerken belirtelim: ilkel denilen
halklarn kltlerinde semavi Yce Varlk ancak son are ola
rak, bir acnn (susuzluk, ar yamur, afetler, hastalk, vb.)
son bulmas iin tanrlara, eytanlara ve byclere yaplan
tm arlar sonusuz kaldnda araya irer. Byle bir durum
da Semang pigmeleri ilediklerine inandklar bir hatay iti
' raf ederler, dier halklar arasnda da, daima acdan kan
aresi olan ok yaygn bir adettir bu.
Ac karsndaki bysel-dinsel yaklamn her an an
lamn ok berrak biimde gsterir: ac ekme bir dmann b
y eyleminin, bir tabunun inenmesinin, yasak bir blgeye gi
rilmesinin, bir tanrmn fkesinin ya da -dier tm hipotezler
yetersiz kaldnda- Batanrnm irade veya gazabnn sonu
cudur. ilkeller, ve birazdan greceimiz gibi ilkellerden
bakalar da bir kkrtma sonucu olmayan bir acy tasavvur
edemezler2, ac bir kiisel hatadan (bunun bir dinsel hata ol
duuna kaniyse) veya komusunun kem niyetinden (byc iin
iinde bir by eylemi olduunu kefetmise eer) kaynaklan
maktadr; ama daima bunun en dibinde insann en sonunda ses
lenmek zorunda kald unutulmu Batanr'nn iradesinde

99
grlen bir hata, veya en azmdan bir neden vardr. Her du
rumda, ac anlalabilir, dolaysyte katlanlabilir bir hal
alr, ilkel insan bu acya kar elindeki tm bysel-dinsel
aralarla mcadele eder, ama ahlaken katlanr ona, nk
sama deildir. Acnn kritik an ortaya kt andr; ac an
cak nedeni kefedilemedii srece rahatsz edicidir. Byc
veya rahip ocuklarn ya da hayvanlarn lmne, susuzluun
srmesine, yamurun artmasna, av hayvanlarnn ortadan
yokolmasma neyin yol atn kefettiinde ac katlanlr
olmaya balar; bir anlam ve nedeni vardr, o halde bir sis
teme uydurulabilir ve aklanabilir.
ilkel insan hakknda bu sylediklerimiz byk lde ar
kaik kltrlerin insanna da uymaktadr. Doal olarak, ac
nn hakl grlmesini salayan drtler halklara gre dei
ir, ama bu hakllatrma her yerde vardr. Genelde, acnn
"norm"dan sapmann bir sonucu olarak grld sylenebilir.
Bu normun kavimden kavime, medeniyetten medeniyete dei
tiini sylemeye bile gerek yok. Ancak, bizler iin nemli
olan nokta u ki hi bir yerde -arkaik medeniyetlerin er
evesi iinde- ac ve strap "kr krne" ve anlamsz bir ey
olarak grlmez.
Dolaysyla, Hintliler ok erken tarihlerde bir evrensel
nedensellik anlay, bireyin yaam ndaki o la y la r v e
aclarn dkmn yaparken ayn zamanda ruhun beden
deitirmesinin zorunluluunu da aldayan karma kavramn
gelitirmilerdir. Karma yasasnn nda aclar bir anlam
bulduklar gibi pozitif bir deer de elde ederler. Bir insann o
anlk yaamnn aclar -daha nceki yaamlarda ilenmi
hata ve sularn yazgsal sonucu olduundan- hakedilmi
olduu gibi, stelik iyi karlanmaktadr, zira bireyin srtna
yklan ve gelecek yaam emberini belirleyen karma borcunu
ortadan kaldrmann tek yolu budur, Hint anlayna gre, her
insan srtnda bir borla doar, ama yeni borlara girmek
iinzgrle de sahiptir.Varoluu uzun deme ve borlanma
dizileri oluturur ve bunun dkm her zaman aka grlmez.

100
Zekadan tmyle yoksun olmayan bir insan maruz kald ac,
znt ve darbelere, adaletsizliklere maruz kalna meta
netle katlanabilir. nk bunlarn her biri daha nceki varo
lularndan birinde zlmemi bir karma denklemini zmek
tedir. Doal olarak, Hint dnn ok nceden, insan, kar
ma tarafndan belirlenmi sonsuz neden-sonu-neden zincirin
den kurtarma yollarn aram ve kefetmitir. Ama bylesi
zmler hi bir ekilde ac ekmenin anlamn geersiz
klmaz; tam tersine, glendirirler^Yoga gibi Budizm de her
varolun strap olduu ilkesinden yola kar ve son tahlilde
her insan hayatnn indirgenebilecei bu kesintisiz aclar di
zisinden kamak iin somut ve nihai bir yol nerir. Ama Bu
dizm de. Yoga ve hatta dier tm Hint kurtulua erime yn
temleri gibi bir an olsun acnn "normallii" zerine kuku d
rmez. Tm evren "yanlsama" olduu iin ac ekmeyi de
"yanlsama" olarak gren Vedanta'ya gre, ne insani ac cek-
rife^deneyfira ne de evrgh kelimenin ontolojik anlamyla gerek
deildir. "Kuh' un ya da "Tanr"nn varolmadn syleyen
VTTacdah kanmann, hazz aramann insan iin tek rasyonal
ama olduunu ileri sren materyalist eilimli Lokayata ve
arvaka okullar haricinde Hint inanlarnn tm aclara,
doalar ne olursa olsun (kozmik, psikolojik veya tarihsel),
aka tanmlanm bir anlam ve ilev atfetmilerdir. Karma
dnyada olup biten her eyin deimez neden ve sonu ya
sasna uygun olduunu gsterir,?
Arkaik dnya, hi bir zaman ac ekmenin normalliini
aklamak iin karma forml kadar ak bir forml sunmasa
da her yerde acya ve tarihsel olaylara "normal bir anlam"
verme ynnde bir eilimin olduunu grrz. Bu eilimin tm
davurumlarn burada ele almamz imkansz. Hemen hemen
her yerde acy, gerek dorudan mdahale ederek onu yaratan
gerekse, eytani veya ilahi dier glerin bunu dourmasna
izin veren ilahi iradeye atfeden (ilkeller arasnda yaygn)
arkaik kavramla karlayoruz. Bir hasadn mahvolmas,
susuzluk, bir ehrin dman tarafndan yamalanmas, zgr-

101

t
ln veya yaamn yitirilmesi, her tr felaket (salgn, dep
rem, vb.) - her ey u veya bu ekilde akn olanda, ilahi eko
nomide bir anlam ve hakllk bulmaktadr. ster fethedilen
ehrin tanrs muzaffer ordunun tanrsndan daha gsz; ister
tm topluluk veya tek bir aile tarafndan u veya bu tanrya
kar bir ayinsel hata ilenmi; isterse tlsmlar, eytanlar,
ihmaller, lanetler iin iine girmi olsun, bireysel veya kol-
lektif acnn her zaman bir aklamas vardr. Ve dolaysyla
bu ac katlanlr olur,, olabilir.
Hepsi bu kadar deil. Akdeniz-Mezopotamya blgesinde
insann aclan eskiden de bir tanrnn aclar ile balantlan-
drlyordu. Bylece, bu aclara gereklik ve normallik sa-
_ layan bir arketip bulunuyordu. Tammuz'un ektii ac, lm
ve dirilii hakkmdaki ok eski mitosun uyarlama ve taklitle
ri tm Eski Dou aleminde grlr ve bu senaryonun izleri
Hristiyan sonras gnostizme dek srebilm itin Tammuz'un
kozmolojik-tarmsal kkenlerine ve eskatolojik yapma u
rada girmemiz mmkn deil. Sadece unu hatrlatmakla ye
tineceiz: Tam m uz'un aclar ve dirilii dier tanrlarn
(rnein Marduk'un) aclar iin de bir model oluturmu ve hi
kukusuz her yl kral tarafndan taklit (dolaysyla tekrar)
edilmitir. Tammuz ya da dier bir kozmik-tarmsal tanrnn
ac, lm ve diriliini anan at ve ilahiler Dou'nun bilin
cinde, kapsam vahim derecede km seni etkiler ya
. ratmtr. Zira, bu sadece lm izleyecek diriliin n-duyumu
sorunu deil en az onun kadar, her birey iin Tammuz'un
aclarn n y attrlm as sorunudur. Tam m uz dram as
hatrlanrsa her acya katlanlabilir.
Bu mitsel drama insanlara acnn asla nihai olmadn,
lmn ardndan daima diriliin geldiini, her yenilginin ni
hai bir zaferle giderildiini ve aldn hatrlatmaktadr.
Bu mitoslarla bir nceki blmde zetlenen ay dramas
arasndaki benzerlik aka grlebilir. Bu noktada vurgula
mak istediimiz Tammuz ya da ayni arketipin dier bir var
yantnn "hakl" olanlarn aclarn m erulatrd -baka

102
bir deyile katlanlabilir klddr. Tanr -v e ounlukla
"hakl", "masum" olan- susuz olduu halde ac ekmitir.
Aalanm, ikence grm, bir "kuyu"ya, yani cehenneme
hapsedilmitir. Burada Byk Tanra (ya da sonraki gnostik
versiyonlarda bir "haberci") onu ziyaret etmi, yreklendir
mi ve canlandrmtr. Tanr'nm ektii aclara dair bu ya
ttrc mitos Dou halklarnn bilincinden asla kmam
tr. Sz gelinii Profesr VVidengren Maniheizm ve Mandaeaiz-
min prototipleri3 arasmda, kukusuz, Grek-Dou senkretizmi
dneminde geirdii kanlmaz deiimler ve kazand yeni
ortak deerlere ramen, varolduuna inanmaktadr. Her hal-
karda, bir olgu gzmze arpyor: bu tip mitolojik senaryo
lar -"tarihsel"'bakm dan olmasa da en aznda morfolojik
bakm dan- eskilii sorgulanam ayacak ay mitoslarndan
treyen son derece arkaik bir yap sergilemektedir. Ay mitos
larnn genelde, hayata iyimser bir bak asndan baktk
larm gzlemlemitik; her ey devresel olarak olup bitmekte,
lmn ardndan kanlmaz biimde dirili, ykmn ardn
dan yeni Yaratl gelmektedir. Tammuzun (dier Mezopo
tamya tanrlarna da uzanan) paradigmatik mitosu bize bu
iyimserliin yeni bir yorumunu sunar: bireyin "kurtulduu" ey
sadece lm deildir; ayn ey onun aclar iin de geerlidi-r.
En azndan Tammuz'un gnostik, Mandaeci ve Maniheist
yanklar bu sonuca varmaktadr. Bu tarikatlara gre, insan
daha nce Tammuz'un bana gelenleri ekmek zorundadr;
kuyuya den, Karanlklar Prensi'ne tutsak olan insan, ona
selamate ereceini, "kurtulacan" mjdeleyen bir haberci ta
rafndan uyandrlr. Ayn sonulan Tammuz'a da uygulama
mz salayacak belgelerden yoksun olsak da bu dramann in
sanlk dramasmdan ok ayr grlmemi olduunu d
nyoruz. Bitkiler dnyas tanrlar denilen tanrlarla balan
tl ayinlerin byk yaygnlk kazanmasnn nedeni budur.

103
KUTSALIN TEZAHR OLARAK GRLEN
TARH

braniler her yeni tarihsel felaketi seilmi insanlarn


iine dtkleri gnah ojisine kzan Yehova'nm verdii bir
ceza olarak grnyorlard. Uranlan hi bir askeri yenilgi
sama deildi, hi bir ac bouna deildi. Zira "olay"n geri
sinde daima Yehova'nm iradesini grmek mmknd. Dahas
da var: bu felaketler, diyebiliriz ki, gerekliydiler, Yahudi
halknn Musa'dan kalan dinsel mirasa yabanclaarak haki
ki yazglarna kar gelmemeleri iin Tanr tarafmdan ng
rlmlerdi. Nitekim, ibraniler tarihin onlara sunduu her
frsatta ne zaman greli bir bar ve ekonomik refah dnemi
yaarlarsa Yehova'y terkedip kom ularnn tanrlar Baal
ve Astarte'lere yanayorlard. Sadece tarihsel felaketler on
lar hakiki tanr'ya dnmeye zorlayarak doru yola getiriy
ordu. "Ve, Rabbe feryat edip dediler: Su ettik, nk Rabbi
brakp Baallara ve A startelere kulluk ettik; fakat bizi
imdi d-m anlarm zn elinden kurtar ve sana kulluk
edeceiz" (Sam uel, I, 12:10). Felaket annda bu hakiki
Tanr'ya dnmeleri, Yce Varlk' kefetm eleri iin byk
tehlikeler yaamas ve dier tm ilahi varlklara (tanrlar,

104
atalar, ifritler) yapt arlarn karlksz kalmas gerek
en ilkelin umutsuz hareketini hatrlatyor bize. Ancak,
braniler de byk askeri Asur-Babil imparatorluklarnn ta
rih ufkunda belirdii andan itibaren srekli Yehovann teh
didi altnda yaamlard: "Fakat Rabbin szn dinlemeye
cekseniz ve Rabbin emrine isyan edecekseniz, o zaman Rabbin
eli atalarnza kar olduu gibi size de kar olacaktr"
(Samuel 12:15).
Peygamberler de korkutucu vizyonlaryla, Yehova'nn
imandan sapan halkna uygulad kanlmaz cezay tasdik
ettiler ve iddetlendirdiler. Ve bu kehanetler felaketlerce
onayland lde (Eliya'dan Yeremya'ya dek olduu gibi)
tarihsel olaylar dinsel anlam kazand; yani, Israiloul-
lar'nm gnahlar karl Tanr tarafndan verilmi cezalar
olarak grndler. ada olaylara kat bir imann nda
mdahale eden peygamberler sayesinde bu olaylar "Tanr'nn
olumsuz tezahrlerime, Yehova'nm "gazab"na dntrld
ler. Bylece, sadece anlam kazanmakla kalmayp (nk, gr
m olduumuz gibi, tm Dou dnyas iin her tarihsel olayn
kendi anlam vard) ayn, tek ilahi iradenin somut davu
rumlar olduklarn gstererek gizli tutarllklarn da aa
kardlar. Bylece, ilk kez peygamberler tarihe bir deer at
fettiler, dngnn geleneksel tasavvurunu (her eyin ebediyen
tekrarlanaca dncesini) amay baardlar ve tek ynl
bir tarih kefettiler. Bu keif tm Yahudi halknn bilincinde
hemen ve tamamen yerlemedi ve eski anlaylar uzun sre
varlklarn srdrebildiler. .
Ama, ilk kez, tarihsel olaylarn Tanr'nn iradesince belir
lendikleri iin kendi balarna deer sahibi olduklar dn
cesinin onaylandn ve giderek artan lde kabul edildiini
gryoruz. Yahudi halknn bu Tanrs artk bir Dou tanrs,
arketipik jestlerin yaratcs deil durmakszn tarihe mda
hale eden, iradesini olaylarla (igaller, kuatmalar, muhare
beler, vb.) aa vuran bir kiiliktir. Tarihsel olgular bylece
insann Tanr karsndaki "durumlan" olmakta ve daha nce

105
hi bir ekilde onlara atfedilememi bir dinsel deer kazan
maktadrlar. O halde, T anrnn tezahr olarak tarihin an
lamn ilk kefedenlerin ibraniler olduu sylenebilir ve bu
yaklam, beklenecei gibi, Hristiyanlk tarafndan devra
lnm ve geniletilmitir.
Tanrnn dorudan ve kiisel vahyine dayal tektanrc-
ln, zorunlu olarak zamann "selametini", "tarih erevesi
iinde deerin tamasn gerektirip gerektirmediini sorabi
liriz kendimize. Kukusuz vahiy fikri, az ya da ok ak bi
imde tm dinlerde, hatta diyebiliriz ki tm kltrlerde bu
lunmaktadr. Gerekte (okur I. Blme bavurabilir), insanlar
tarafndan ardarda, sonsuz sayda yeniden retilen arketipik
jestler ayn zamanda kutsaln ya da tanrnn tezahrleriydi,
ilk dans, ilk dello, ilk balklk seferi, tpk ilk evlenme
treni veya ilk ayin gibi insanlk iin rnek oldularsa bunun
nedeni tanrnn, ilk insanm, Medeniletiren Kahramanm var
olu tarzn aa vuruyor olmalaryd. Ama bu vahiyler mit
sel zaman iinde, balangcn zaman-tesi kertesinde vuku
bulmutu; dolaysyla, 1. Blm'de grm olduumuz gibi, her
ey bir anlamda dnyann balangcyla, kozmogoniyle ak
yordu. Her ey o anda, illo tempore olmu ve vahyedilmiti:
dnyanm yaratl, insann yaratl ve insanm kozmosta
ona verilen yer iinde kuruluu, bunlarn tm ayrntlar (fiz
yoloji, sosyoloji, kltr vb.).
Tektanrc vahiyde durum olduka farkldr. Bu, zaman
iinde, tarihsel srem iinde yer almaktadr: Yasa Musa'ya
belirli bir yerde ve belirli bir tarihte verilir. Elbette, burada
da arketipler sz konusudur, yani birer rnek mertebesine yk
seltilmi bu olaylar tekrarlanacaktr; ama belirli bir zaman
sonra, yani yeni bir illud tempus iinde tekrarlanacaklardr.
rnein, tayann (11:15-16) kehanet ettii gibi Kzl Deniz
ve rdn'n mucizevi al "gnnde tekrarlanacaktr. Yine
de, Tanr tarafndan Musa'ya gnderilen vahiy an snrl, za
man iinde belirlenmi bir andr hala. Ve, ayn zamanda bir
tanr tezahrn de temsil ettiinden yeni bir boyut kazan

106
maktadr: artk geri evrilemez olduundan, bir tarihsel olay
olduundan kesinlik kazanmtr.
Yine de, Mesihilik tarihin eskatolojik deerlendiriliini
tam olarak gerekletiren-emitir: gelecek zaman yeniden
douracaktr. Yani, onun ilk safln ve btnln yeniden
kuracaktr. Bylece, in illo tempore sadece zam ann
balangcnda deil sonunda da yerletirilmi olmaktadr.4
Bu geni ufuklu mesihi tasavvurlarda Yaratlm tekrar
edilmesi ve ac eken kraln dramas ile kozmosun yeniden
douu eklindeki ok eski senaryonun izlerini bulmak mm
kn. Mesih -kukusuz, daha yksek bir dzlemde- daha nce
kraln stlendii kraln tanr olarak veya esas grevi doann
periyodik yeniden douunu salamak olan yeryzndeki ila
hi varlk roln stlenir. ektii aclar kraln ekmi olduu
aclar andrr, ancak eski senaryolarda sonunda zafer kaza
nan kral olurdu. Burada tek fark karanlk ve kaos gleri
karsnda kazanlan zaferin her yl dzenli biimde tekrar-
lanmayp, bir gelecee, M esihvari illud tempus'a ak
tarlm asdr.
"Tarihin basks" altnda ve peygamber ve mesih deneyi
minin desteiyle srailoullar arasnda tarihsel olaylara
ilikin yeni bir yorum doar. srail, geleneksel arketipler ve
tekerrr anlayn kesin olarak reddetmeksizin, tarihsel
olaylar Yehova'nn aktif mevcudiyetleri olarak grerek,
"kurtarmaya" alr. Szgelimi Mezopotamya halklarnn
bireysel veya kollektif aclara katlanabilmesinin nedeni bu
aclarn tanrsal ve eytani gler arasndaki atmadan
kaynaklanmas, yani kozmik dramann bir parasn olu-
turmasyken (Yaratl, bilinemeyen zamandan ad infnitum,
kaostan sonra geldii ve onun yeniden iinde massedilme ei
limi tad; yeni bir doum, bilinemeyen zamandan ad infi-
nitum, ac ve ileyi ierdii, vb. iin), Mesihi peygamberlerin
srail'inde tarihsel olaylara, bir yandan Yehova'nn iradesi
sonucu olduklar iin, te yandan da seilmi halkn nihai
kurtuluu iin gerekli olmalar nedeniyle katlanlabilmitir.

107

Mesihilik bir tanrnn (Tammuz diye okuyunuz) "ilesi"ne


ilikin eski senaryolar yeniden ele alp ad infinitum tekerrr
olanan yokederek onlara yeni bir deer vermitir. Mesih
geldiinde dnya bir kez ve tmyle kurtulacak ve artk tarih
varolmayacaktr. Bu anlamda, sadece gelecee eskatolojik bir
deer veriliinden deil ayn zamanda tarihsel oluun "sela-
meti"nden de sz edebiliriz. Tarih, ilkel halklarn temsil et
tii (kozmosun yaratl, tkeni, ykm*ve yllk yeniden-ya-
ratl) ve -birazdan greceimiz zere- Babil kkenli teori
lerde (yaratl, ykm, nemli bir zaman dnemine, binyl-
lara, Byk Yllara, aeonlara yaylan yaratl) formle
edildii gibi kendini ad infinitum tekrarlayan bir devre ola
rak grlmemektedir artk^Dorudan Yehova'nm iradesince
buyurulmu olan tarih bir dizi, olumlu ya da olumsuz, her biri
kendine ait deer sahibi tanr-tezahrleri olarak grlmek
tedir. Elbette, tm askeri yenilgiler bir arketipe atfedilebilir:
Yehova'nm gazab. Ama bu yenilgilerin her biri, temelde
ayn arketipin tekrarlar olsa da, bir geri evrilemezlik kat
says kazanr: yani, Yehova'nm kiisel m dahales^ rnein
Samiriye'nin d Kuds'n dne benzer olsa da Yeho-
va'-nn yeni bir jestin d en , Tanr'nn tarihe yeni bir
mdahalesinden kaynakland iin farkldr.^
Ama bu Mesihi anlaylarn sadece bir dinsel sekin kesi
min yarats olarak kald da unutulmamaldr. Bu sekin
kesim yzyllar boyu srail halknn dinsel eitimi stlenmi,
ama tarih ve hayata bir deer atfederek geleneksel Eski Dou
yaklamn ortadan kaldrmakta her zaman baarl olama
mtr. branilerin dnem dnem Baal ve Astartelere dn
byk lde tarihe bir deer vermeyi, yani tanrnn tezahr
olarak grm eyi reddetm eleriyle de aklanm aldr. Halk
katmanlar, zellikle de tarmsal topluluklar iin eski dinsel
kavram (Baallerin ve Astartelerinki) tercihe ayand; "ha-
yaf'a daha yakn olmalarn salyor ve tarihi grmezden
gelmelerine olmasa da katlanabilmelerine yardmc oluyor
du. Mesihi peygamberlerin tarihle yzleme ve Yehova'yla

108
korkutucu bir diyalog olarak kabullenme ynndeki kararl
istemleri, askeri yenilgilere ahlaki ve dinsel sonu verdirme
ve srail halknn Yehova tarafndan balanmas ve nihai
selameti iin zorunlu olarak grp katlanma istemleri -gene,
her an belirleyici bir an olarak grme ve dolaysyla ona din
sel deer verme istemleri - ar fazla bir dinsel gerilim ge
rektiriyordu ve tpk Hristiyanlarn ounluunun, zellikle
halk kesimlerinin, Hristiyanln hakiki hayatn yaama
y reddetmeleri gibi Israiloullannm ounluu buna boyun e
meyi reddetti.5 Talihsizliklerde ve snanma zamanlarnda
bir kurban vererek (bu bebeklerin Moloh'a kurban edilii olsa
bile) kolayca iyiletirilebilecek bir "kaza" (rnein bir tl
sm) veya bir "ihmal"i (rnein ayinsel bir hata) sulamak
daha yattrc ve daha kolayd.
Bu itibarla, brahim'in kurbanna ilikin klasik rnek ge
leneksel arketipik jestin tekerrr anlayyla dinsel deney
im sonucu kazanlan yeni boyut, iman arasndaki fark belir
gin bir biimde sergilemektedir6. Morfolojik adan bakl
dnda brahim'in olunu kurban edii Eski-Dou dnyasnda
ska uygulanan ve branilerin Peygamberler dnemine kadar
srdrdkleri, ilk ocuun kurban edilii pratiinden baka bir
ey deildir, ilk ocuk, ounlukla bir tanrnn ocuu olarak
grlrd; hatta, arkaik Dou'da evlenmemi .kzlarn
tapnakta bir gece geirmeleri ve tanr (onun temsilcisi, rahip
ya da elisi, "yabanc") tarafndan hamile braklmalar
adet olmutu. Bu ilk ocuun kurban edilmesi tanrya ait ola
nn ona geri verilmesi demekti. Bylece gen kan, tanrnn t
kenmi enerjisini arttryordu (zira dourganlk tanrlar dn
yay srdrme ve bolluk salama abasnda kendi tzlerini
tketiyorlard; dolaysyla onlarn da periyodik olarak yeni
lenmeleri gerekiyordu) ve bir anlamda, Ishak, Tanr'mn
oluydu, zira Sara dourganlk an getikten ok sonra
brahim ve Sara'ya verilmiti. Ama Ishak inanlar yoluyla
verilmiti onlara; vaat ve inancn ocuuydu. brahim ta
rafndan kurban edilii, biim olarak Eski-Sami dnyasmda

109
yeni domu bebeklerin kurban ediliine benzese de ierik ba
kmndan bunlardan farkldr. Eski Sami dnyasnn tmnde
byle bir kurban, dinsel ilevine ramen, sadece bir anane, an
lam tmyle kavranlabilir bir ayinken brahim'in durumun
da bir inan eylemidir. Bu kurbann neden istendiini anla
maz; yine de bunu yerine getirir, nk Tanr byle istemitir.
Grnrde sama olan bu eylemle brahim yeni bir dinsel de
neyim i, im an balatm aktadr. Dier hepsi (tm Dou
dnyas) brahim ve izleyicileri tarafndan alacak olan bir
kutsallk ekonom isi iinde davranmay srdrm lerdir.
Kierkegaard'n terminolojisini kullanacak olursak, bu kurban
ediler "genel olan"a aitti; yani, sadece kozmostaki kutsal
enerjinin dolam (tanrdan doaya ve insana, sonra insandan
-kurban araclyla- tanrya, vb.) ile ilgilenen arkaik tann-
tezahrleri zerine kuruluydular. Bunlar, hakll kendi
iinde yatan eylemlerdi; mantksal ve tutarl bir sisteme gir
mekteydiler: Tanr'ya ait olan ona dnmelidir. brahim iin
Ishak dorudan ve maddi bir gebeliin rn deil Tanr'dan
gelen bir armaand. Tanr ile brahim arasnda bir uurum
uzanyordu; sreklilikte temel bir kopu vard. brahim 'in
dinsel eylemi yeni bir dinsel boyutu amaktadr: Tanr hi bir
rasyonal (yani genel ve ngrlebilir) bir hakllatrm a ol
makszn belirleyen, emreden, isteyen ve onun iin her eyin
mmkn olduu kiisel, "tmyle ayrk" bir varolu olarak
gsterm ektedir kendini. Bu yeni dinsel boyut M usevi-
Hristiyan anlamda "iman mmkn klmaktadr.
Yahudi dininin geleneksel yaplara kyasla ne kadar yeni
olduunu gstermek iin bu rnei zikrettik. brahimin dene
yiminin insann kozmos iindeki yeni dinsel konumu olarak
grlebilmesi gibi, peygamberlik makam ve M esihilik yo
luyla tarihsel olaylar da Israilolu sekinlerinin bilincinde
daha nce bilinmeyen bir boyutta grnmektedirler: tarihsel
olaylar sadece Yehovann iradesini deil, onunla halk ara
sndaki kiisel ilikileri de gsteren tanrnn tezahrleri ol
maktadr. Hristolojinin irdelemeleriyle zenginlemi olan bu

110
anlay Hristiyanln St. Augustinus'dan balayarak kur
maya alt tarih felsefesinin de temeli olacaktr. Ama u
nu tekrar edelim: ne Hristiyanlk ne de Musevilikte, dinsel
deneyimdeki bu yeni boyutun, imann kefi geleneksel anla
ylarn temelden deimesi sonucunu dourmaz. man her
Hristiyan birey iin mmkn klnmtr sadece. Hristiyan
denilen halklarn byk ounluu gnmze kadar tarihten,
ona bir olumsuz ya da olumlu tanr tezahr anlamm vererek
deil, grmezden gelerek veya katlanarak korunmulardr.7
Ancak, tarihin Musevi sekinler tarafmdan kabul ve kut
sallatrlm as nceki blmde incelediimiz geleneksel
tavrn almas anlamna gelmez. Dnyanm. nihai yeniden
doumuna ilikin Mesihi inanlar da tarih-kart bir tavr
gstermektedir. Tarihi artk grmezden gelemeyen veya peri
yodik olarak yok edemeyen brani, az veya ok uzak bir gele
cekte son bulaca umuduyla katlanr ona. Tarihsel olaylarn
ve zamann geri evrilemezlii tarihin zamanla snrlanmas
yoluyla telafi edilir. Mesihiliin tinsel ufkunda tarihe kar
direni, hala arketip ve tekerrrlerin geleneksel ufkunda ol
duundan daha kararldr; burada tarih Yaratlm periyo
dik yeniden dou yoluyla reddedilir, grmezden gelinir ve
yokedilirken Mesihi anlayla tarihe, eskatolojik bir ileve
sahip olduu iin katlanlmaldr, ama ancak bir gn yokola-
ca bilinerek katlanlabilir tarihe. Bylece tarih ebedi bir
imdide yaama bilinci (arketiplerin vahyedildii zaman-
d kerteyle akma) veya periyodik olarak tekrarlanan bir
ayin (rnein, yln balangc ayinleri) yoluyla yokedilmez-
gelecek iinde yokedilir. Yaratl'm periyodik yeniden do
uunun yerini gelecek illo tempore iinde gerekleecek tek
bir yenidendoum alr. Ama tarihe nihai ve kesin bir son ver
me istemi hala tarih-kart bir tavrdr, tpk dier gelenek
sel anlaylar gibi.

111
KOZMK DEVRELER VE TARH

Tarihin eitli arkaik medeniyetler erevesinde kazan


d anlam, hi bir yerde, bir nceki blmde geerken sz etti
imiz byk kozmik devreler teorilerinde olduu kadar belir
gin deildir. Bu teorilere dnmemiz gerekiyor, zira iki ayn
yneli, ilk olarak burada tanmlanmaktadr: birisi gelenek
sel, tm ilkel kltrlerde (berrak biimde formle edilmese
bile) bulunan, periyodik olarak ad infinitum yeniden doan
devresel zaman anlay; dieriyse, modem, (kendisi devresel
olmakla birlikte) iki zaman-d kendilik arasndaki bir par
a olan sonlu zaman anlay.
Hemen hemen tm "Byk Zaman" teorileri ardk alar
mitosu ile balantldr, burada "altn a" daima devrenin
balangcnda, paradigmatik illud tempus'un yaknnda yer
almaktadr. ki retide -devresel zaman ve snrl devresel
zaman retileri- bu altn a yeniden canlandrlabilir;
baka bir deyile, ilk retide sonsuz kez, ikinci retide ise
sadece bir kere tekrarlanabilir. Bu olgular, ne kadar nemli
olsalar da, sadece kendi balarna ilgimizi ektii iin deil
her iki reti asndan tarihin anlamm aklamak iin zik
rediyoruz. Hint gelenei ile balayacaz, zira ebedi dn

112
mitosu en cretli formlasyona burada kavumutur. Evrenin
periyodik ykm ve yaratl inanc A tharva-V eda (X, 30-
40)'da grlmektedir. Benzer fikirlerin (evrensel yanma, Rag-
narok, ardndan yeni bir yaratl) Cermen geleneinde de sr
mesi mitosun Hind-Aryan yapsn dorulamaktadr ki bu bir
nceki blmde incelenen arketipin ok sayda varyan-tndan
biri olarak grlebilir. (Cermen mitolojisi zerindeki olas
Dou etkileri Ragnarok mitosunun otantikliini ve yerliliini
ortadan kaldrmaz. stelik, Hind-Aryanlarn, ortak tarih-
ncelerinden itibaren tm ilkellerce benimsenen zaman anla
yn neden paylamadklar da. aklanamaz bu durumda).
Hint speklasyonu ise kozmik yaratl ve ykmlarn pe
riyodikliini belirleyen ritmleri bytmekte ve dzene koy
maktadr. Devrenin en kk l birimi yuga, "a"dr. Bir
yugadan nce afak "sonra" da "alacakaranlk" gelir ve bun
lar alar birbirine balar. Tam bir devre, ya da' M ahayuga
eit olmayan uzunlukta, en uzunu devrenin balangcnda, en
ksasysa sonunda beliren drt adan olumutur. Bylece ilk
a, Krta Yuga 4.000 yl srer, buna 4.000 yl afak ve bir o ka
dar da alacakaranlk yllar eklenir, ardndan 3.000 yllk
Treta^Yuga, 2.000 yllk Dvapara Yuga ve 1.000 yllk K ali
Yuga gelir (elbette, her birine tecabl eden afak ve alacaka
ranlk sreleri de vardr). Dolaysyla, bir Mahayuga 12.000
yl srer (M am , I, 69 ve devam; M ahabharata, III, 12, 926).
Her yeni yugamn sresindeki azala insani dzlemde yaam
sresindeki bir azalma ve bununla birlikte ahlaki yozlama
ve zeka d tekabl eder. Her dzlemdeki -biyolojik, zi
hinsel, etik, toplumsal, v b .- bu srekli dekadans Purana me
tinlerinde zellikle vurgulanmaktadr (bkz. rnein Vayu Pu
ran a, I, 8; Vinu Purana, VI, 3). Bir yuga dan dierine gei,
grm olduumuz gibi, bir alacakaranlk dneminde olur ve
her yuga bir karanlk evreyle son bulduundan bu yugann ken
disinde bir de iaret eder. Devrenin sonu, yani drdnc ve
son yuga yaklatka karanlk derinleir. Bugn iinde bulun
duumuz Kali Yuga "karanlk a" olarak grlmektedir.

113
Tm devre bir "zlme", Pralaya ile son bulur ve bu ikinci
devrenin sonunda daha youn oTarak tekrarlanr (Mahaprci
laya, "byk zlme").
H. Jacobi8 hakl olarak, orijinal retide yugavnn evrenin
doumu, "yorulmas" ve ykmndan oluan tam bir devreye
edeer olduunu dnmektedir. Nitekim, byle bir reti
Traite d'histoire des religions'da incelediimiz arketipik mi
tosa (yap olarak lunar olan mitosa) daha yakndr. Daha
sonraki speklasyon l birimi, yugay daha kapsaml dev
relere uzatarak ilksel ritmi, yarath-ykm-yaratl b
ytm ve ad infinitum yeniden retmitir sadece. Bir Maha-
yga'mn 12.000 yl "ilahi yl" olarak grlyordu. Bunlarn
her biri 360 yl sryor ve tek bir kozmik yl toplam 4.320.000
yla eit oluyordu. Byle bir Mahayuga bir Kalpa oluturur;
ondrt Kalpa bir M an van tara eder. Bir Kalpa ,B ra h m a 'n n
hayatnda bir gne, bir dier Kalpa geceye edeerdir. Brah
ma'nn yz"yl" onun hayatn oluturur. Ama Brahma'nn bu
yaam sresi de zaman tketmeyi baaramaz, zira tanrlarda
ebedi deildir ve kozmik yaratl ve ykmlar birbirini ad
infinitum izler. (teki hesaplama sistemleri, tekabl eden
sreleri daha da uzatmtr.)
Bu saylar nda9 belirtilmesi gereken kozmik zamann
devreselliidir. Her yu g ad a (afak ve alacakaranlk) ieri
len ama bir M ahayuga tarafndan tmyle gerekletirilen
ayn fenomenin (yaratl-ykm-yeni yaratl)- sonsuz te
kerrryle kar karyayz. Brahma'nn hayat her biri an
evreleri tekrarlayan ( Krta, Treta, Dvapara, Kali) bu M a h a -
yugalann 2.500'nden olumakta ve bir Pralaya, bir R agn arok
(tm biimlerin ekilsiz bir ktleye geri dnmesi anlamnda,
her Kalpamn sonunda M ahapralaya zamannda gerekleen
"nihai" ykm) ile son bulmaktadr. Bu saylar karmaasnda
tarihin -kendi sresine oranla ve srf bu yzden tm biimlerin
ontolojik tzlerini tketerek ortadan kaldran- metafizik de-
ersizlemesine ek olarak ve burada da bir kez daha grd
mz balanglarn mkemmellii mitosuna ek olarak dik

114
katimizi ekmesi gereken kozmosun temel ritminin ebedi te-
rerrr: periyodik ykm ve yeniden yaratldr. nsan ba
langc ve sonu olmayan bu devreden ancak bir tinsel zgrlk
eylemiyle kurtulabilir (tm Hint selamet retilerinin
zmleri kozmik yanlsamadan kurtulu ve tinsel zgrlemeye
indirgenebilir).
ki byk heterodoksi, Budizm ve Jainizm ayn pan-Hint
devresel zaman retisini, en azndan ana hatlaryla kabul
etmekte ve onu iinde oniki parmakl olan bir tekerlee ben
zetmektedir (bu imge Veda metinlerinde kullanlmtr; bkz.
A tharva-Veda, X, 8, 4; Rg-Veda, I, 164, 115, vb).
^Budizm kozmik devrelerin l birimi olarak ok sayda
"hesaplanamaz"a (asam khyeya, Pali: asan kheyya) blnen
Kalpa (Pali: kapjmj'y kabul eder. PaTT kaynaklar genel ol
arak drt asankheyycj, ve yz bin kappa'dan sz etmektedir
(rnein bkz. Jataka, I, 2); Mahayana yaznnda hesaplana-
mazlarn says 3, 7 ve 33 arasnda deiir ve bunlar Bodhisa-
tiva'nn deiik kozmoslardaki kariyeri ile balantland-
rlr.10 Budist gelenekte insann giderek yozlamas, insan
mrndeki srekli azalta belirtilir. Dolaysyla, Dgha-
nikaya, II, 2-7'ye gre 91 kappa nce beliren ilk BuddhafVi-
passinin zamannda insan mr 80.000 yldr; ikinci Buddha,
Sikhi'nin zamannda (31 kappa nce) 70.000 yldr ve bu byle
devam eder. Yedinci Buddha, Guatama ortaya ktnda in
san mr yalnzca 100 yla, yani en alt yzeye inmitir (Ayn
motifi ran ve Hristiyan maherinde de greceiz). Yine de
Budizme gre, tm Hint inanlarnda olduu gibi zaman s
nrszdr ve Bodhisattva in aeternum tm varlklarn sela
metini mjdelemek iin bedene brnecektir^Zamandan ka
mann, varolularn tun emberini krmann tek yolu insanlk
durumunu ortadan kaldrmak ve Nirvana'ya erimektir.11
Ayrca, tm bu "hesaplanmazlar"n ve tm bu saysz aeon-
larm selamet retileri asndan da bir ilevi de vardr; sa
dece bunlar zerine tefekkre dalmak bile insan korkutur ve
ayn geici varoluu batan balamak ayn bitmez bilmez ac

115
lan tekrar tekrar, milyonlarca kez yaamak zorunda olduunu
kavramaya zorlar; bu da sonuta kama istemini youn
latrr, yani onu, "canl varlk" durumunu tam ve kesin ola
rak amaya zorlar.
Dngsel zaman zerine Hint dn yeterince belirgin
bir "tarihe reddiye" sergilemektedir. Ama arkaik anlay
lardan temelde ayrldklar bir yn vurgulamamz gereki
yor; geleneksel kltrlerin insan tarihi Yaratln periyo
dik ilgas yoluyla reddeder ve bylece tekrar tekrar balan
glarn zamansz kertesinde yaarken Hint ruhu, yce geri-
limleriyle artk ac ekme sorununa etkin bir zm olarak
grmedii bu afak zamannn yeniden gncelletirilmesinden
kanr, hatta bunu reddeder.Vedac (dolaysyla arkaik ve
ilkel) kozmik devre tasavvuruyla Mahayana tasavvuru ara
sndaki fark sonuta, arketipik (geleneksel) antropolojik ko
numu varoluu (tarihsel) konumdan ayrdeden farktr. n
sanlk durumunu hakllatrarak ve tarihsel deneyimin d
kmn tutarak Budizm-ncesi Hint bilinci iin bir avunma
kayna olabilecek evrensel nedensellik yasas Karma, za
man iinde insanln "esareti"nin simgesi haline gelir. Do
laysyla, insann kurtuluunu neren her Hint metafizii ve
teknii karmay yoketmeyi hedeflemektedir. Ancak, kozmik
devreler retileri evrensel nedensellik teorisinin aklan
masndan ibaret olsayd bu balam iinde yer vermemiz ge
rekmezdi onlara. Drt yuga anlay aslnda yeni bir unsura
katkda bulunmaktadr: tarihsel felaketlerin, insanln bi
yolojik, sosyolojik, etik ve tinsel gerileyiinin aklamas (ve
dolaysyla hakllatrlmas). Zaman, srem oluundan t
r kozmosun durumu ve bunun sonucunda insann durumunu daha
da iddetlendirir. Srf u anda kali Yuga'da, yani da lm a
iareti altnda ilerleyen ve bir felaketle son bulacak olan
"karanlk ag"nda yaadmz iin daha nceki alarda
yaam insanlardan daha fazla ac ekmek yazgmzdr. u
anda, bizim tarihsel uramzda baka bir ey umamayz; en
fazla (ve Kali Yuga'nn selamet retisine ilikin ileviyle

116
karanlk ve felaket dolu tarihin bize tand ayrcalklar
burada grebiliriz) kozmik esaretten kurtulmaya abalayabi
liriz. Hint drt a teorisi, dolaysyla tarihin terr altn
daki insan teselli etmekte ve avutmaktadr. yle ki: (1) bir
yandan, karanlklaan zlmeyle ada olduu iin ektii
aclar insann, durumunun geiciliini anlamasna yardm et
mekte ve bylece esaretten kurtulmasn kolaylatrmakta
dr; (2) te yanda, bu teori zgrl semeyip kendini varo
luuna teslim eden ve bu sayede yaamas iin (daha dorusu
yeniden yaamas iin) ona verilen an dramatik ve fela
kete ak yapsnn bilincine varan insann ektii aclan ge
erli klmakta ve hakllatrmaktadr.
nsann "karanlk a"nda, bir devrenin kapannda yeri
ni bulmasnn ikinci yolu bizi zellikle ilgilendiriyor. Bu
dier kltrlerde ve tarihsel anlarda da grlmektedir. Koz
mik devrenin d yolunda bulunduu konumun bilincine vara
rak bir felaket anda yaamann glne katlanmak Gre-
ko-Dou medeniyetinin alacakaranlnda etkin olmu bir
tavrdr.
Burada Dou-Helenistik medeniyetlerin ortaya koyduu
bir ok soruna girmemiz gerekmiyor. Bizi ilgilendiren tek yan
insann bu medeniyetlerde tarih karsnda ve zellikle de
ada tarihle karlarken kendine bulduu yerdir. Bu ne
denle antik kozmik devreler mitosunun gelitirildii ve ara
trld eitli kozmolojik sistemlerin kken, yap ve evrim
leri ya da felsefi varglar zerinde durmayacaz. Sokrates-
ncesi dnrlerden Yeni-Pitagoraslara dek bu kozmolojik
sistemleri sadece u soruya verdikleri yant balamnda ince
leyeceiz: Tarihin, yani kanlmaz corafi koullar, toplum
sal yaplar, politik konjonktrler ve benzerlerinin yolat
insani deneyimler btnlnn anlam nedir? unu hemen be
lirtelim ki bu soru Dou-Helenistik medeniyetler dneminde
sadece ok kk bir aznlk iin - sadece antik tinselliin uf
kundan ayrlm olanlar iin anlam tamtr. adalannm
byk ounluu, zellikle dnemin banda, arketiplerin ege

117
menlii altnda yaamay srdrmle 'dir; ancak ok sonra
lar, skender'in yol at ve Roma'mu kyle bile tama
men son bulmayan gl tarihsel gerilimler srasnda bunun d
na kmlardr (hatta belki de, szgelimi tarm toplumlar
sz konusu olduunda, bunu da tam olarak yapamamlardr).
Ama bu aznlk tarafndan, Sokrates-ncesi dnrlerle
balayarak gelitirilen felsefi mitoslar ve az ya da ok bilim
sel kozmolojiler zaman iinde yaygnlk kazanmtr. M..
beinci yzylda ancak hi de yaygn olmayan bir gnosis drt
yzyl sonra yz binlerce insan avutan bir reti olmutur
(rnein Roma dnyasndaki yeni-Pitagoraslk ve yeni-
Stoaclk). Kozmik devreler mitosuna dayal tm bu Grek ve
Greko-Dou retilerinin bizi ilgilendirmesinin nedeni kendi
ikin deerleri deil daha sonra kazandklar "baan"dr el
bette. _
Bu mitosun izleri en balarda, Sokrates-ncesi dnte
grlebilmektedir. Anaksimander her eyin doduunu ve
apeiroria dndn bilir. Empedokles iki kart ilke, p h i l i a
ve neikos'ur deiken/stnlnn kozmosun ebedi yaratl
ve ykmlarn akladn dnmektedir (bir lde Budist
retinin "hesaplamazlar"na benzer, drt evrenin aydedile-
bildii bir devre12). Evrensel yanma, grm olduumuz gibi,
Heraklitos tarafmdan da kabul edilir. Ebedi dne -t m var
lklarn daha nceki yaamlarna yeniden balam alarna-
gelince ilkel Pitagorasln bir blmn oluturduunu kesin
olarak bildiimiz bir ka dogmadan biridir.13 Son olarak, son
zamanlarda yaplan ve Joseph Bidez'in14 takdir edilecek bi
imde yararland ve sentezledii aratrmalara gre Plato
nik sistemin en azndan baz unsurlarnn ran-Babil kkenli
olduu gittike akla yakn grnmektedir.
Bu olas Dou etkilerine yeniden dneceiz. imdilik Pla-
ton'un ebedi dn mitosunu yorumlay zerinde duralm,
zellikle de Politikos, s. 298 c ve devamnda geen temel metin
zerinde. Platon kozmik gerileme ve kozmik felaketlerin ne
denini evrenin ikili deviniminde grmektedir." ... Bu Evreni

118
mizde Tanr kimi zaman onun dngsn tmyle ynlendirir,
kimi zaman dngler evrene uygun sreye ulatnda kendisi
ni ona brakr; sonra kendi deviniminin ters ynnde dndr
meye balar...." Bu yn deiiklii dev felaketlerde birlikte
gider: "genel olarak canllar ve insan soyu arasnda, sadece
bir ka temsilcinin sa kalabildii en byk ykm." (270c).
Ama bu felaketin ardndan paradoksal bir "yeniden dou"
gelir. nsanlar yeniden genlemeye balar: "yallarn ak
salar koyular", yetikinler ise gn be gn ufalmaya balar
ve sonunda yeni domu bir bebein llerine inerler; sonra
"ufalmay srdrerek tmyle ortadan kalkarlar." Bu zaman
da lenlerin bedenleri "bir ka gn iinde hibir iz brakma
dan, tmyle yokolur" (270e). Anlan atalanmzca korunan
"Topran Oullar" soyu (gegeneis) o zaman domutur
(271a). Bu Kronos anda ne vahi hayvanlar ne de hayvan
lar arasnda dmanlk vardr (271e). O zamann insanlarnn
karlar ve ocuklar yoktur: "Topraktan kp hayata
dnm, daha nceki yaam hallerinin anlarn srdreme
milerdir." Aalar onlara bol bol meyva vermi ve toprakta
plak uzanp uyumulardr, mevsim lman olduundan
yataa ihtiya duymamlardr (272a).
Platon tarafndan tekrarlanan, Hint inanlarna dek izi
srlen ilk cennet mitosu hem Ibraniler (rnein aya 11:6, 8;
65:25'deki mesihi illud tempus) hem de ran ( Denkart, VII, 9,
3-5) ve Greko-Latin gelenekleri tarafmdan bilinmektedir.15
Dahas, ilk illud tempus'un tm deerlendirmelerinde grd
mz arkaik (ve muhtemelen evrensel) "cennetsi balang"
anlayna da tam tamna uymaktadr. Platon'un yallk
dnemi diyaloglarnda bylesi geleneksel tasavvurlar yeni
den retmesi hi de artc deildir; felsefi dncesinin ev
rimi, onu mitoloik kategorileri yeniden kefetmeye zorla
mtr. Kronos dnemi altn an ansm Grek geleneinden
elde edebilmitir (rnein bkz. Hesiodus tarafndan tasvir
edilen drt a, Erga, 110 ve devam). Ne var ki bu olgu P oliti-
kos'da Babil etkileri de olduunu grmemize engel tekil et

119
mez; rnein, Platon periyodik felaketleri gezegen dngle
riyle akladnda bu, son zamanlardaki baz aratrmalarn
gsterdii gibi16 Helen dnyasna Berossus'un Babyloniaca'-
sndan gelmitir. Timaeus'a gre ksmi felaketleri douran ge
zegenlerin sapmalardr (bkz. Timaeus, 22 d ve 23e, Sais rahi
binin sz ettii tufan), tm gezegenlerin buluma an ise "m
kemmel zaman" (Timaeus, 39d), yani Byk Vl'dr. Joseph
Bildez'in belirttii gibi: "tm gezegenlerin bir araya geliinin
evrensel bir alt st olu dourmaya yetecei fikri kesin olarak
Kaide kkenlidir."17 te yandan, Platon da bu felaketlerin
amacn insan soyunu arndrmak olarak gren ran anla
yyla aina grnmektedir (Timaeus, 22d).
Stoaclar da, kendi amalar iin, ya ebedi dn18 ya da
kozmik devreleri sona erdiren felaketi, ekpyrosisi19 vurgu
layarak kozmik devrelerle ilgili speklasyonlar canlandr
mlardr. Stoaclk, Heraklites veya dorudan Dou gnostiz-
minden ald Byk Yl ve periyodik olarak evrene son vere
rek yenileyen kozmik ate (ekpyrosis). dncelerini yaymak
tadr. Zaman iinde bu ebedi dn ve dnyann sonuna dn
motifleri tm Greko-Roma kltrne egemen olmutur. Da
has, dnyann periyodik yenilenii (m etacosm esis) Yeni-Pi-
tagoraslk'm, Jerome Carcopinonun gsterdii gibi, Stoa-
clk'ta birlikte M.. ikinci ile beinci yzyllarda Roma top-
lumuna yaym olan felsefenin de en nde gelen retisidir.
Ama gerek "ebedi dn" gerekse apokatastasis (bu terim Hel-
len dnyasna Byk skenderden sonra girmitir) mitoslarna
ballk feslefi konumlar olup ok kararl bir tarih-kart
tavr ve kendini tarihten koruma isteminin varln algla
y abiliriz. ^
Bir nceki blmde ebedi dn mitosunun, Grek dn
tarafndan yeniden yorumland biimiyle oluun "statikle-
mesi"ne, zamann geri evrilemezliini yoketmeye ynelik
yce bir giriim olduunu gzlemledik. Kozmosun tm anlar
ve durumlar ad infinitum tekrarlanyorsa bunlarn ortaya
klar son tahlilde, apaktr; sub specie infinitatis, tm an

120
lar ve durumlar istikrarl kalr ve bylece arketipin ontolojik
dzenini elde ederler. Dolaysyla, tm olu biimleri arasn
da tarihsel olu da varlk, iermektedir. Ebedi dn asn
dan tarihsel olaylar kategorilere dntrlr ve bylece ar
kaik tinselliin ufkunda sahip olduklar ontolojik dzeni ye
niden kazanrlar. Bir anlamda denilebilir ki Grek ebedi dn
teorisi bir arketipik jestin tekerrr mitosunun geirdii son
deiimdir, tpk Platon'un dealar retisinin arketip kavra
mnn son ve en gelimi versiyonu olmas gibi. Ve unu da be
lirtmeye deer, bu iki reti en mkemmel ifadelerini. Grek
felsefi dncesinin doruunda bulmutur.
Ancak Grek-Dou dnyasnda, zellikle dikkat ekici bir
baar kazanan evrensel yanma mitosudur, iyilerin zarar gr
meden kurtulaca bir atele dnyann son bulmas mitosunun,
en azndan Cumont'un gsterdii gibi20 bunu Bat'da yayan
"batl bilgeler" tarafndan bilinen biimiyle ran kkenli ol
duu (rnein bkz. Bundahin, XXX, 18) gitgide daha muhte
mel grnmektedir. Stoaclk, Sibyll Kehanetleri (rnein II,
253) ve Musevi-Hristiyan yazn bu mitosu kendi maher
kavram ve eskatolojilerinin temeli yapmaktadr. Garip g
rnse de bu mitos avutucuydu. Aslnda ate dnyay yenile
mektedir, bunun sonucunda "ihtiyarln, lmn, rme ve
yozlamann olmad, ebediyen canl, ebediyen byyen,
llerin ayaa kalkt, canllarn lmszle kavuturduu,
dnyanm batan aa yenilendii yeni bir dnya" kurula
caktr (Yal, XIX, 14, 89)21. O halde bu iyilerin korkmamas
gereken bir apokatastasisdir. Nihai felaket tarihe son vere
cek ve insana yeniden ebediyet ve gzellik salayacaktr.
Hem Cumont hem de H.S. Nyberg tarafndan yaplan dik
kate deer almalar22 Iran eskatolojinini evreleyen mu
lakl aydnlatmak ve Musevi-Hristiyan maher kavra
mn oluturan etkileri tanmlamakta baarl olmutur. Hin
distan (ve bir anlamda Yunanistan) gibi Iran da drt kozmik
a mitosunu biliyordu. Kayp bir Mazdek metni, Sudkar-nask
(ierei Denkarl, IX, 8'de korunmutur) drt adan sz etmek

121
tedir: altn, gm, elik ve "demirle kark" a. Ayn me
taller Bahm an-Yat (1, 3)n balangcnda da zikredilmekte
ve ileride (II, 14) bir de perslilerin yedili mitsel tarihine23
denk den yedi dall (altn, gm, bronz, bakr, teneke, elik
ve bir "demir karm") kozmik aac tasvir etmektedir* Bu
kozmik aa, phesiz, her gezegenin bir binyl "ynettii)
Kaide astroloji retisiyle balantl olarak gelitiril-m itir.
Ama Mazdaclk ok daha nce evrenin mrn 9.000 (3 x
3.000) yl olarak ngrm, Zarvanclk ise, M yberg'in gs
terdii gibi24 bu evrenin azami sresini 12.000 yla kar
mt. iki ran sistemine -hatta tm kozmik devre retile
rine- gre dnya ate ve suyla, Firmicus Materrus'un (, 1)
daha sonra yazaca gibi per pyrosim et cataclysmuni son bu
lacaktr. Zarvan sisteminde "snrsz zaman"n, Zarvan aka-
rana'nn Hrmz tarafndan yaratlm 12.000 yllk "snrl
zaman"dan nce ve sonra gelmesi; bu sistemde "Zamann iki
Yaratl'dan daha gl"25 yani, Hrmz ve Ahriman'n ya
ratlarndan daha gl olmas; dolaysyla, Zarvan akara-
na'nn Hrmz tarafndan yaratlmam oluu ve bu yzden
ona tabi olmamas -btn bu konulara burada girmemiz gerek
miyor) Vurgulamak istediimiz ran anlaynda tarihin (ar
dndan sonsuz zaman gelsin veya gelmesin) ebedi olmaddr;
kendini tekrarlamaz, bilakis bir gn eskatolojik bir e k p y ro sis
ve kozmik felaketle son bulacaktr. Tarihe son verecek olan
nihai felaket ayn zamanda tarihin hkm de olacaktr. O
zaman - in illo tempore- , bize sylendiine gre, herkes "ta
rihte" yapp ettiinin bir dkmn alacak ve sadece susuz
olanlar gzellik ve ebediyeti tanyacaktr.26
VVindisch bu M azdeki fikirlerin H ristiyan apolojisti
Lactantius iin tad nemi gstermitir.27 Tanr dnyay
alt gnde yaratt ve yedinci gnde dinlendi; o halde dnya
alt aeon srecek ve bu srada yeryznde "ktlk galip ve
muzaffer olacaktr". Yedinci binylda eytanlarn prensi zin
cire vurulacak ve insanlk bin vl huzur ve gerek adaleti
grecektir. Bundan sonra eytan zincirlerinden kurtulacak ve

122
iyilere sava aacaktr; ama sonunda yenilecek ve sekizinci
binyln sonunda dnya ebediyen yeniden yaratlacaktr.
Aktr ki tarihin bu ekilde sahneye ve sekizbin yla
blnmesi Hristiyan kiliastlarmca da bilinmektedir28, ama
benzer bir eskatolojik tarih tasavvuru Grek-Dou gnostizmi
tarafndan Dou Akdeniz ve Roma mparatorluu'na yaylm
olmakla birlikte bunun yap bakmndan ran kkenli olduu
kuku gtrmez.
^ Bir dizi afet dnyann sonunun yaklatn bildirecektir,
ve bunlarn ilki Roma'nnk ve Roma mparatorluunun
ykl olacaktr. Bu, M usevi-Hristiyan kyamet anlay
nda ska gemekle birlikte, r anllar tarafndan da bilin
mektedir.29 Kyamet alameti de tm bu gelenekten ^ nrt-aVHr
Hem Lactantius hem de B ahm an-Y at'n bildirdiine gre
"yl ksalacak, ay klecek gn ufacakhr"?0. B kozmik ve
insani gerileme tasavvuru Hindistan'da (insan mrnn 80.000
yldan 100 yla inmesi) ve Grek-Dou dnyasnda yaygn
lam astrolojik retilerde de karmza kmaktadr. O za
man dalar paralanacak, yer dmdz olacak, insanlar lm
arzulayp llere imrenecek, ama sadece onda biri sa kala
caktr. "yle bir zaman olacak ki", diye yazar Lactantius,
"adalet reddedilecek ve masumiyetten nefret edilecek, lanet
lenmiler iyilere saldracak, ne yasaya ne de askeri disipline
boyun eilecek, kimse ak salara sayg ve makamlara itaat
gstermeyecek, kadnlara ve ocuklara merhamet etmeyecek;
doa ve tanr yasalarna karn her ey birbirine karacak,
iie geecek...y31 Ama bu gei evresinden sonra armdrc
ate gelip ktleri yok edecek ve bunu ardndan Hristiyan
kiliastlarnm bekledii ve aya ile Sibil Kehanetlerinin
daha nceden ngrdkleri kutsanm binyl gelecektir.
nsanlar yedinci binyln sonuna dek srecek yeni bir altn
aa gireceklerdir; bu son atmadan sonra evrensel bir ekpy-
rosis tm evreni atee boacak bylece yeni bir dnyann,
yldzlarn etkilerine tabi olmayan ve zamann hkm
ranlndan kurtulmu ebedi adalet ve mutluluk dnyasnn

123
dogmasna meydan verecektir.
braniler de benzer biimde dnyann mrn yedi binylla
snrlamlard ama din adamlar dnyann sonunun ne zaman
geleceini belirlem ek iin yaplan m atem atik hesapla
malar asla tevik etmemilerdir. Bir dizi kozmik ve tarihsel
felaketin (ktlklar, kuraklklar, savalar ve benzerleri) dn
yann sonunu bildireceini belirtmekle yetimilerdir. Mesih
gelecek; ller yeniden ayaa kalkacak (aya 26:19); Tanr
lm fethedecek ve ardndan dnyann yenilenii gelecektir
(aya 65:17; Yubiller Kitab I: 29 yeni bir yarattan da sz
etm ektedir).33 <
Burada da, yukarda gnderme yaplan kyamet reti
lerinin hepsinde olduu gibi deiim aeonu ve kozmosun yeni
lenmesinden nce an bir yozlama, ktlk ve karanln za
feri eklindeki geleneksel motifi gryoruz. A. Jeremias ta
rafndan tercme edilen bir Babil m etni34 kyameti yle
ngrmektedir: "Gkte byle eyler olduunda berrak olan ka
raracak, ar olan kirlenecek, lkeler karacak, dualar iitil
meyecek, kahinler kt iaretler verecekler ... Onun [yani tan
rlarn emirlerine kar gelen prensin] ynetimi altnda her
kes birbirini yiyecek, insanlar altn uruna ocuklarn sata
cak, kocalar karlarn, karlar kocalarn terkedecek, anne
kznn yzne kapy kapatacak." Baka bir ilahi ise o gn
lerde artk gnein domayacam, ayn grnmeyeceini, vb.
sylemektedir.
Babil anlayndaysa bu karanlk dnemin ardndan dai
ma yeni bir cennetin afa gelir. ou kez, tahmin edilebi
lecei gibi, cennet dnemi yeni bir hkmdarn tahta kma
syla alr. Asurbanipal kendisini kozmosu yeniden dou
racak kii olarak grmektedir, zira. "Tanrlar bize dost ol
duklar zaman beni babalarmn tahtna kardlar, Ramman
yamurlarn yadrd... hasat verimliydi, tahl boldu ... s
rler hep oalyordu." Nabukadnezar kendinden yle sz
eder: "Ben lkemde bir bolluk a, refah yllar balata
cam." Bir Hitit metninde Murili babasnn devrini yle

124
betimler: "... onun zamannda tm Hatti lkesi refaha kavu
tu, onun zamannda halk, srler, koyunlar oald.35 bu an
lay arkaik ve evrenseldir: bunu Homeros'ta, Hesiodus'da,
Eski Ahit'de, inde ve daha bir ok yerde grebiliriz.36
Basitletirerek diyebiliriz ki Yahudiler ve Hristiyan-
lar'da olduu gibi ranllar'da da evrene tahsisi edilmi "ta
rih snrldr ve dnyann sonu gnahkarlarn yokedilii,
llerin dirilii ve ebediyetin zamana galip gelmesiyle a
kmaktadr. Ama bu reti M.. birinci yzylda ve am
zn ilk yzyllarnda giderek yaygnlamakla birlikte dn
yann Yaratlm yllk tekrar yoluyla yeniden douu
eklindeki geleneksel reti karsnda kesin bir baar ka
zanamamtr. Bundan nceki blmde bu ikinci retinin iz
lerinin ranllar arasnda Orta aa dek srdrldn
grmtk. Benzer biimde Mesihilik ncesi Musevilik'te de
egemen olmu ve hi bir zaman tmyle tasfiye edilememitir,
zira dini evreler Tanrnn kozmos iin belirledii srenin
uzunluu konusunda kesin olmaktan kanm ve illud tem-
pus'un bir gn mutlaka geleceini bildirmekle yetinmilerdir.
Hristiyanlk'da ise ncil gelenei Basileia ton Theonun ina
nanlar "arasnda" (entos) zaten mevcut olduunu ve dolay
syla illud tempus'un ebediyen imdide ve her anda, m elan oia
yoluyla herkese ulalabilir olduunu ima etmektedir. Sz-
konusu olan geleneksel deneyimden tmyle farkl bir dinsel
deneyim, bir iman olduundan Hristiyanlk dnyann periyo
dik yeniden douunu insan bireyin yeniden douuna evir
mektedir. Ama Tanr'nn hkmnn bu ebedi nunc'una katlan
kii iin tarih, onu periyodik olarak yokeden arkaik kltr
insannda olduu gibi tmyle ortadan kalkar. Dolaysyla
Hristiyan iin de tarih, her bir mmin tarafndan ve onun
araclyla, Mesihin ikinci geliinden ve tm Yaratl iin
nihai olarak son bulmasndan nce de ortadan kaldrlabilir.
Hristiyanln tarihin ilgas ve zamann stnlnden
kama diyalektiine soktuu devrimin yeterli bir tartma
sn yapmaya bu denemenin snrlar elvermiyor. unu belirt

125
mekle yetinelim ki kozmosun sresini belirli sayda binylla
snrlam ve tarihin in illo tempore nihai olarak ortadan
kalkacan ileri srm olan byk dinin -ran , Musevi ve
Hristiyan dinleri- erevesi iinde bile tarihin periyodik ye
niden douuna ilikin antik retinin izleri hala srmekte
dir. Baka bir deyile, tarih nihai eschaton g ereklem eden
nce, tekrar tekrar yok edilebilir ve yenilenebilir. Hatta,
Hristiyanlkta liturjik yl sann Doumu, ilesi, lm ve
Diriliinin, bu mistik dramn bir Hristiyan iin iade ettii
her eyle birlikte, yani Mesih'in doum, lm ve diriliinin in
concreto yeniden gncelletirilmesi yoluyla kiisel ve kozmik
yeniden doumla birlikte periyodik ve gerek tekrar zerine
kuruludur.

126
YAZGI VE TARH

Kozm ik devrelerle ilgili tm bu H elenistik-Dou


retilerine tek bir amala gnderme yaptk -bu blmn
banda ortaya koyduumuz sorunun yantn bulabilmek iin:
nsan tarihe nasl katlanmtr? Yant her tekil sistemde g
rlebilir: Kozmik devre iindeki - bu devre tekerrr yetisine
sahip olsun veya olmasn - belirli bir tarihsel yazg zerine
kuruludur. Burada sait bir kadercilik grmemeliyiz, bu terime
ne anlam atfedersek edelim bu ayr ayr ele alman her bireyin
iyi ya da kt talihini hesaba katar. Bu retilerse bireysel
yazg deil btn olarak ada tarihin yazgs tarafndan or
taya konulmu sorular yantlamaktadr. nsanlk (ki "in
sanlk" kelimesiyle her kii kendisince bilinen insan kitlesini
kasteder) iin ekilecek aclar varsa bunun tek nedeni in
sanln belirli bir tarihsel anda, yani d evresinde olan
veya sonuna yaklaan bir kozmik devrede bulunmasdr. Bi
reysel olarak herkes bu tarihsel andan ekilmekte ve acl
sornulara kar kendisini felsefe veya gizemcilikle avutmak
ta zgrdr. (Tarihsel gerilim yzyllarnda Akdeniz-Dou
dnyasna yaylan gnostizm, tarikatlar, gizemcilik ve felsefi
akmlar dalgasn sadece zikretmek bile tarihten ekilmeye

127
abalayanlarn saysnn ne derece artt konusunda bir fikir
vermeye yetecektir.) Btnsellii iindeki tarihsel an ise ait
olduu devrenin d evresindeki konumunun kanlmaz so
nularn uzak tutamaz. Hint grnde Kali Yuga'daki her
insann zgrlk ve tinsel gzellii aramaya ynelmesi, alma
bir yandan da bu karanlk dnyann tmyle yokolmasmdan
kaamamas gibi gnderme yaptmz eitli sistem lerin
grlerinde de tarihsel an, adalarna sunduu ka ola
naklarna ramen btn olarak, nihai felaketi haberleyen her
an gibi trajik, patetik, adaletsiz, kaotik olmak zorundadr.
Helenistik-Dou dnyasna yaylm tm devresel sistem
leri birbirine balayan ortak bir zellik var: herbirinin
grnde ada tarihsel an (kronolojik konumu ne olursa ol
sun) kendinden nceki tarihsel anlara kyasla bir yol amay
temsil eder. Sadece ada aeon dier alardan (altn, gm,
vb. alar) aa olmakla kalmaz, srmekte olan an (yani
devrenin) erevesi iinde bile insann yaad "kerte" zaman
getike daha da ktye gitm ektedir. ada anlarn
deersizletirilmesi ynndeki bu eilim bir ktmserlik be
lirtisi olarak yorumlanmamal. Tam tersine, ar bir iyimser
lii gsterir bu, zira insanln, hi olmazsa bir blm ada
durumun ktlemesinde bunun ardndan gelmesi gereken yeni-
dendoumun belirtilerini grmektedir. ayanm zamanndan
beri bir ok askeri yenilgi ve siyasal k dnyay yeniden
douracak Mesihi illud tempus'un belirtileri olarak heye
canla beklenmitir.
Ancak, insann olas konumlar farkl olsalar da ortak bir
zellik sergilemilerdir: tarihe, sadece anlam olduu iin
ayn zamanda, son tahlilde, zorunlu olduu iin katlanla
bilir. Tm bir kozmik devrenin tekerrrne inananlar iin, sa
dece sonuna yaklaan tek bir devreye inananlar gibi, ada
tarih dramas zorunlu ve kanlmazd. Platon kendi za
mannda bile, ve Kaide astrolojisinin baz emalarn kabul
etmesine ramen astrolojik kadercilie kaplanlar veya teri
min kat (Stoac) anlamnda ebedi tererrre inananlar hicve-

128
diyordu (rnein bkz. Devlet, VIII, 546 ve devam). H
ristiyan filozoflarna gelince, onlar da Roma mparatorluu
nun son yzyllarnda artan ayn astrolojik kadercilie kar
iddetle mcadele ettiler.37. Birazdan greceimiz gibi, Saint
Augustinus bir ebedi Roma fikrini srf devresel teorilerce be
lirlenmi bir fatum'u kabul etmemi olmak iin savunacaktr.
Ne var ki astrolojik kaderciliin de tarihsel olaylarn akn
hesaba katt ve dolaysyla, tpk eitli Grek-Dou gnos-
tizmlerinin ve Yeni-Pitagorasln baaryla yapt gibi
adalarn bunlar anlamalar ve katlanmalarna yardm
ettii dorudur. rnein, tarih ister gksel cisimlerin devi
nim leri veya saf ve yaln biim de, ilk btnlemeyle
balantl bir dalmay zorunlu klan kozmik sreler ta
rafndan belirlensin, ister Tanr'nn iradesine, kahinlerin se
zebildii iradeye tabi olsun sonu aynyd: tarihte tezahr
eden felaketlerin hi biri keyfi deildi. mparatorluklar yk
seliyor ve kyor, savalar saysz aclar douruyor,
lmszlk yitiriliyor, toplumsal adaletsizlik durmadan
artyorduysa bunlar zorunlu olduklar, kozmik ritm, demiurge,
yldzlarn hareketleri veya Tanr'nn iradesi tarafndan is
tedikleri iin oluyordu.
Bu grte Roma tarihi ar basmaktadr. Romallar, ta
rihlerinin ak iinde bir ka kez kentlerinin yokolma teh
likesiyle karlamlard ve bunun sresi inanlarna gre-
Romulus tarafndan kurulduu anda belirlenmiti. Jean Hu-
baux Les Grands Mythes de Rome adl eserinde Roma'nn "m
rne" ilikin hesaplamalardaki belirsizliklerin dourduu
kritik anlar yetkin biimde incelemi, Jdrome Carcopino ise
kentin felakete uramadan bir dirili yaamasna dair umut
beslemesini hakllatran tinsel gerilimi ve tarihsel olaylar
kaydetm itir.38 Her tarihsel krizde iki karanlk a mitosu
Roma halknn saplants haline geliyordu: (1) kentin yaam
sresi belirli sayda ylla snrlandndan (Romulusun
grd oniki kartal tarafndan aa vurulan "gizemli say")
mr bitmitir; ve (2) Byk Yl evrensel bir ekpyrosis ile tm

129
tarih, dolaysyla Roma tarihine de son verecektir. Bizzat
Roma tarihi son dnemlere dek bu korkularn temelsiz
olduunu gstermeye almtr. Roma'nn kuruluundan 120
yl getikten sonra Romulusun grd oniki kartaln, ou ki
inin korktuunun tersine 120 yl anlamna gelmedii anla
lmtr. 365 yln sonunda kentin her ylnn bir gnne eit
olduu bir Byk Yln sz konusu olmad grlm ve
yazgmn Roma iin yzer yllk oniki aydan oluan bir Byk
Yl belirledii dnlmtr. Sibyl kahinleri tarafndan ile
ri srlen ve filozoflarca kozmik devre teorilerinde yorumla
nan geriye dn "alar" ve ebedi dn mitosuna gelince, bir
adan tekine geiin evrensel bir ekyprosis olmakszn
gerekleebilecei zaman zaman umulmutur. Ama bu umut her
zaman endieyle iie gemitir. Ne zaman tarihsel olaylar
felaket ritmlerini hzlandrsa Romallar Byk Ylm bitmek
zere ve Roma'nn da kn eiinde olduuna inanm
lardr. Caesar Rubicon.u getiinde Nigidius Figilus Roma'y
ve insan soyunu sona erdirecek kozmik-tarihsel dramann
balayacan ngrmtr.39 Ama ayn Nigidius Figulus bir
ekpyrosis 'in kanlmaz olmadna ve yenilenmenin, Yeni-
Pitagoras m etacosm esis 'in bir kozmik felaket olmakszn
gerekleebileceine de inanm40 bu dnce Virgilius ta
rafndan alnp gelitirilmitir.
Horatius Epode XVTda Romann gelecekteki yazgsna
dair korkusunu saklayamamtr. Stoaclar, astrologlar ve
Dou gnostizmi alarnn sava ve afetlerinde nihai felake
tin yaklamakta olduuna ilikin belirtiler gryorlard. Ro
mallar da Romann yaam sresine ilikin hesaplamalar
veya kozmik-tarihsel devreler retisinden yola kan akl
yrtmelerle, eninde sonunda kentin yeni bir aeon balan
gcndan nce yokolacam biliyorlard. Ama bir dizi uzun ve
kanl i savan ardndan gelen Augustus'un ynetimi bir pax
aeterna balatm gibi grnd. ki mitosun -Roma'nn "a"
ve Byk Y l- esinledii korkularn temelsiz olduu kant
lanmt artk: "Augustus Roma'y yeniden kurdu artk onun

130
yaamndan korkmamz gerekmiyor, Romulus'un oniki kar
talnn gizemi zerine kafa yoranlar buna inanyorlard.
"Demir andan altn ana gei bir ekpyrosis olmadan
gerekleti", devreler teorisine bal olanlar ise byle syl
yorlard. Bu nedenle Vergilius evreni patlatacak olan gnee
ait son saeculum'un yerine ekpyrosis'i atlayarak Apollo'nun
saeculum'unu koydu ve son savalarn demir andan altn
ana geiin belirtileri olduunu ileri srd.41 Daha sonra,
Augustus'un ynetimi gerekten bir altm a balatm gibi
grnmeye baladnda Vergilius Romallara kentin sresi
konusunda yeniden gven vermeye alt. Aeneas (I, 255 ve
devam)de Jpiter Vens'e seslenerek Romallar' zaman ve
mekanla snrlamayacan sylemektedir: "sonu olmayan bir
im p a ra to rlu k v e rd im o n la r a ." 42 V e A eneas'n
yaymlanmasndan sonra da Augustus kentin ikinci kurucusu
olarak ilan edildi. Doum gn olan 23 Eyll "varoluu Augus
tus tarafndan kurtarlan ve yz onun tarafndan deitirilen
Evren'in hareket noktas" olarak grld. O zaman Roma'nn
periyodik olarak ad infinitum yeniden doabilecei umudu or
taya kt. Bylece oniki kartal ve ekpyrosis mitoslarndan
kurtulmu olan Roma, Virgilius'un deyiiyle, "gnein ve yn
yollarnn tesine uzanan" (" extra anni solisque vias")
blgeleri kaplayana dek byyebilecekti.
Btn bunlarda, grdmz gibi, tarihi yldzlara bal
yazgdan veya kozmik devreler yasasndan kurtarma ve
Roma'nm ebedi yenilenmesi mitosuyla kozmosun hkmdar
veya rahip tarafndan ebediyen yeniden yaratlarak yllk
(ve zellikle de felaket olmakszn!) yeniden douuna ilikin
arkaik mitosa dn ynnde grkemli bir aba yatmaktadr.
Her eyin stnde tarihe kozmik dzlemde deer verme, yani
tarihsel olay ve felaketleri evrene, yeniden douu mmkn
klmak iin son vermesi gereken hakiki kozmik patlama ve
dalmalar olarak grme abasdr bu. Savalar, ykmlar
tarihin aclar artk bir adan tesine geiin alametleri
deildir, bilakis kendileri gei oluturmaktadrlar. Bylece,

131
her bar dneminde tarih kendisini ye: ler ve bunun sonucun
da yeni bir dnya balar; son tahlilde (Augustus etrafnda
oluturulan mitosta grdmz gibi) hkmdar kozmosun Ya-
ratln tekrarlamaktadr.
Roma rneini, tarihsel olaylara bu blmde incelenen mi
toslarn unsurlaryla deer verilebileceini gstermek iin or
taya koyduk. zel bir mitos teorisine (Roma a, Byk Yl)
uyarlanan felaketler sadece adalarnca katlanlabilir ol
makla kalmaz ayn zamanda ortaya ktklarnn hemen
ertesinde olumlu bir deer de kazanrlar. Elbette, Augustus ta
rafndan balatlan altn a ancak Latin kltrndeki etkile
riyle srebilmitir. Daha Augustus lmeden tarih altn a
yalanlam ve halk yeniden yakm bir felaket beklentisiyle
yaamaya balamtr. Roma, Alaric tarafndan igal edil
diinde Romulusun oniki kartalnn belirtisi doru km gibi
grnd: kent varoluunun onikinci ve son yzylna girmek
teydi. Ancak Saint Augustine Tanr'nn tarihe ne zaman son
vermeye karar vereceini kimsenin bilemeyeceini ve her du
rumda, kentler doalar gerei snrl bir yaam sresine sa
hip olsalar da tek "ebedi kent" Tanrnn kenti olduundan hi
bir yldzl yazgsnn bir ulusun hayat veya lmn karar
latram ayacan! gsterm eye alm tr. Bylece H ris
tiyan dncesi, dinsel iman deneyiminin nemini ve insan
kiiliinin deerini gstererek dier tm arkaik bak ala
rn amaya abalamas gibi eski ebedi tekerrr temalarm da
kesin olarak ama eilimi gstermitir.

132
Drdnc Blm
TARHN TERR

EBED DN MTOSUNUN SRMES

Bu son blmde ortaya konulan sorun bu deneme iin belirle^


diimiz snrlar amaktadr. Bu nedenle ancak ana hatlarn
. izeceiz. zetle, bilinli ve istekli olarak tarihi yaratan
"tarihsel insan"m (modem insann) aksine geleneksel medeni
yetlerin insan tarihe kar olumsuz bir tavr almtr. Gele
neksel m edeniyetlerin insan tarihi ister periyodik olarak
yok etsin, ister durmakszn tarih-tesi modeller ve arke
tipler bularak deersizletirsin, isterse o ana tarihd bir an
lam versin (devresel teori, eskatolojik anlam landrmalar,
vb.) hi bir durumdatarihsel olaya kendi bana bir deer ver
memitir; baka bir deyile, onu kendisine zg bir varolu,
tarz olan zgl bir kategori olarak grmemitir. imdi, bu iki
insanlk tipinin karlatrlm as tm modern "tarihselcilik-
ler"in de analizini gerektirmektedir, oysa byle bir analiz, ne
kadar yararl olsa da, bizi bu almamn balca amacndan
uzaklatracaktr. Yine de insann bilinli ve istemli tarih-
sellii sorununa deinmek zorundayz, nk modem dnya, u
anda, tmyle tarihselcilie dnm deildir; hatta iki gr
arasndaki bir arpmaya tank oluyoruz: arketipik ve ta-
rihd diye nitelediim iz arkaik anlay ile tarihsel olma-

135
ya alan modem, Hegel-sonras anlay. Sorunun sadece bir,
ama nemli bir vehesini incelemekle yetineceiz: modem in
sann ada tarihin giderek glenen basksna katlanma
sn salamak iin tarihselci grn nerdii zmler.
nceki blmler geleneksel toplum insannn tarihe kat
lanma yollarn geni biimde gsterdi. Okurun hatrlayaca
gibi ya kozmogoninin tekrar edilmesi ve zamann periyodik
yenidendouu yoluyla tarihi periyodik olarak yok ederek ya
da tarihsel olaylara tarih-tesi bir anlam, sadece avutucu ol
makla kalmayp hepsinin stnde tutarl, yani kozmos ve in
sann varoluuna raisor^djetre salayan olduka salam bir
sisteme uyabilen bir anlam vererek ona kar savunmaya al
lyordu. unu da eklemeliyiz ki, bu geleneksel tarihe kar
savunma anlay, tarihsel olaylara katlanmann bu yolu ok
yakm zamana dek dnyada etkili olmay srdrd; ve hala
da Avrupa'nn tarihd bir konuma sk skya bal ve tm
devrimci ideolojilerin iddetli saldrsna maruz tarmsal
(yani geleneksel) toplumlarn avutmay srdrmektedir. Av
rupa halk tabakalarnn Hristiyanl ne arketip teorisini
(tarihsel bir kiilii rnek bir kahramana, tarihsel bir olay
bir mitsel kategoriye dntren) ne de (tarihi hakllatran
ve onun dourduu aclara eskatolojik bir anlam veren) devre
sel ve yldzsal teorileri tmyle ortadan kaldrmay asla
baaramad. Dolaysyla -sadece bir ka rnek verelim -
Yksek Orta ada Barbar istilaclar Kutsal Kitap arketipi
Yecc ve Mecc ile zdeletirildi ve bylece ontolojik bir stat
ve eskatolojik bir anlam kazandlar. Bir ka yzyl sonra,
Hristiyanlar Cengiz Han Hezekyel'in kehanetlerini yerine
getirecek yeni bir Davud olarak grdler. Orta a'n tarih
sel ufkunda beliren barbarlarn dourduu ac ve felaketler bu
e-kilde yorumlanarak bir ka bin yl nce antik Douda tari
hin terrne "katlanlabilmesini" salayan ayn srele kat
lanlabilir hale getirildi. Hala olaylarn acmasz basksn
da ilahi bir iradenin veya yldzsal yazgsalln iaretleri
ni grmeye devam eden on milyonlarca nsan iin yaam, ta

136
rihsel felaketlerin bu ekilde hakllatrlmasyla mmkn
olmaktadr.
teki geleneksel anlaya -ebedi tekerrr mitosuyla ili
kili olsun veya olmasn, devresel zaman ve. tarihin periyodik
yeniden douu anlayna- dnecek olursak ilk Hristiyan
yazarlarn balangta iddetle kar km olmalarna ra
men sonunda Hristiyan felsefesine girebildiini grrz. H-
' ristiyanlka gre zamann gerek olduunu nk bir anlam -
Balanma- olduunu hatrlayalm. "nsanln yolunda lk
Dten nihai Balanmaya kadar dz bir izgi uzanmak
tadr. Ve bu tarihin anlam yeganedir, nk Bedene Brnme
yegane bir olgudur. Yeni Ahitin "branilere Mektup" kit
abnn 9. babyla "Petrus'un Birinci Mektubunun 3. babnda da
vurgulanr ki sa bizim gnahlarmz iin bir kere ve son kere
( hapax, ephapax, semel) ld; bu tekrar edilebilecek, birden
fazla sefer yeniden retilecek, (pollakis) bir olay deildir.
Dolaysyla tarihin gelii biricikbr"olgu, tek bana bir olgu
tarafndan belirlenmekte ve ynlendirilmektedir. Dolay
syla, tm insanln yazgs ve onunla birlikte her birimizin
bireysel yazgs tarihin ve hayatn zaman olan somut ve yeri
deitirilemez bir zaman iinde benzer bir ekilde bir kerelik
tir."kinci Yzylda Lyonlu St. Irennaeus tarafndan anahat-
lar oluturulmu olan bu izgisel zaman ve tarih anlay St.
Basil, St. Gregory tarafndan benimsenecek ve St. Augistinus
tarafndan gelitirilecektir.
Ancak ortodoks Babalarn tepkisine karn dngler ve in
san yazgsyla tarihsel olaylar zerindeki yldzsal etkiler
teorisi, skenderiyeli Clement, Minucius Felix, Arnobius ve
Theodoret gibi Babalar ve kilise yazarlar tarafndan,
ksmen de olsa, kabul edilmitir. Bu iki temel zaman ve tarih
anlay arasndaki atm a onyedinci yzyla kadar
srmtr. Pierre Duhem ile Lynn Thorndike tarafndan ya
plan ve Pitirim Sorokin tarafndan zetlenip tamamlanan
harika analizin hesaba katlmamas im kanszdr.2 Okura
unu hatrlatmalyz ki Orta an doruunda dngsel ve

137
yldzsal teoriler tarih bilgisel ve eskatolojik speklasyona
egemen olmaya balad. Daha onikinci yzylda yaygnlaan
bu teoriler3 bir sonraki yzylda, zellikle Arab yazarlardan
yaplan evirilerin ortaya kmasndan sonra sistematik ola
rak gelitirilmilerdir. Kozmik ve corafi etkenlerle bunlara
bal dnemsellikler arasnda (Ptolemy'nin daha ikinci yz
ylda Tetrabiblos da iaret ettii dorultuda) korelasyonlar
kurulmaya allmtr. Bir Albertus Magnus, bir St. Thomas,
bir Roger Bacon, bir Dante ( Convivio , II, Bl. 14) ve daha bir
oklar dnya tarihindeki devreler ve dnem selliklerin
yldzlarn etkisine bal olduuna inanmaktadrlar, bu etki
ister Tanr'nn iradesine itaat etsin ve onun tarih iindeki
arac olsun isterse -giderek, kabul eden bir hipoteze gre- koz-
mosda ikin bir g olarak grlsn.^K sacas, Sorokin'iri
formln kullanacak olursak, olaylar periyodik geri dn
n aklayan devresel teori ile desteklenmi eskatolojik an
lay (iki esas urayla: yaratl ve dnyann sonu) Orta
a'a egemen olmutur. Bu ikili dogma onyedinci yzyla dek
speklasyona hkmetmitir, ne var ki ayn srada tarihin
izgisel ilerlem esine ilikin bir teori de belirmeye bala
mtr. Orta a'da bu teorinin tohumlar Albertus Magnus ve
St. Thomasn yazlarnda grlebilir, ama en tutarl biimde,
St. Augistinusdan beri Hristiyanln bu alanda yapt en
nemli katk olan muhteem bir tarih eskatolojisinin ayrl
maz bir paras olarak ortaya k Florisli Joachim 'in
Etemal Gospel'i ile olmutur^ Florisli Joachim dnya tarihini
srasyla Teslis'in farkl bir kiiliinin, Baba, Oul ve Kutsal
Ruh'un esinledii ve egemen olduu byk aa ayr
maktadr. Bu Calabrial keie gre bu alarn her biri ta
rihte tanrnn yeni bir boyutunu gstermekte ve bu ekilde in
sanln kendisini adm adm ilerleyerek, sonunda, Kutsal
Ruh'un esinledii son evrede - mutlak tinsel zgrle varana
dek mkemmelletirmesini salamaktadr.6
Ama, dediimiz gibi, giderek daha ok kabul gren eilim
dngsel teorinin ikinletirilmesidir. Hacimli astroloji ince-

138
lemelerinin yan sra bilimsel astronomiyle ilgili dn
celerde de ortaya kmaya balamtr. yle ki, Tycho Brahe,
Kepler, Cardano, Giordano Bruno veya Campanella'nn teo
rilerinde bir Francis Bacon ya da bir Pascal tarafndan savu
nulan yeni izgisel ilerleme anlaynn yannda dngsel ide
oloji hala varln srdrmektedir. Onyedinci yzyldan iti
baren izgiseleilik ve ilerlemeci tarih anlay iderek daha
belirginleir ve sonsuz bir ilerleme inancn, Leibniz tarafn
dan savunulan, "aydnlanma ama egemen olan ve ondoku-
zuncu yzylda evrimci teorilerin zaferiyle poplerleen in
anc balatrlar. Bu tarihsel izgiselcilie kar yeni tepkile
rin ortaya kmas ve dngler teorisine olan ilginin can
lanmas iin bu yzyla kadar beklememiz gerekecektir;7 on
dan sonra politik ekonomide devre, dalgalarna, periyodik
gidi geli kavramlarnn yeniden itibar kazanmasna, felse-
. fede ebedi dn mitosunun Nietzsche tarafndan canland
rlmasna, felsefesinde bir Spengler veya bir Toynbeenin
dnemsellik sorunuyla ilgilenmelerine tank oluruz.8
Dngsel anlaylarn yeniden itibar kazanmasyla ilgili
olarak, Sorokin'in doru gzlemledii gibi9 evrenin lmne
ilikin imdiki teoriler bir bakma Grek-Dou speklasyonu
veya Hint dncesindeki Yuga devresindeki (bkz. yuk
ardaki sayfalar) Yeni Ylda benzer bir yeni evrenin ya
ratl hipotezini dlamamaktadr. Temelde denilebilir ki
arkaik ebedi tekerrr mitosunun anlam ancak modern
alarn dngsel teorilerinde tam varglarna erimektedir.
Zira Orta a'n dngsel teorileri olaylara kozmosun ritmi
ve yldzlarn yazgsall iinde bir anlam vererek
dnemselliklerini hakllatrmayla snrlamlardr kendil-
, erini. Bunu yaparak tarih olaylarnn dngsel tekrarn, bu
. tekrarn ad infinitum srmekte olduunu dnmeseler bile,
rtl olarak onaylamlardr. Dahas da var: tarihsel olay
lar devrelere ve yldzlarn durumlarna baml olduklarn
dan anlalabilir, hatta ngrlebilir olmutu, nk bylece
bir akn model elde ediyorlard; savalar, ktlklar ve a

139
da tarihin dourduu straplar ilahi iradenin tmyle d
nda olmayan gksel normlar ve yldzlar tarafndan belirle
nen bir arketipin tekrarydlar. Antikitenin sonlarnda ebedi
dn mitosunun bu yeni ifadeleri her eyden nce entelektel
sekinler arasnda ilgi gryor ve zellikle tarihin basksn
dan dorudan muzdarip olanlar avutuyordu. Kyl kitleleri
m odem alarda olduu gibi antik ada da dngsel ye
yldzsal biimlere fazla ilgi duymadlar; onlar arketipler ve
tekerrr kavramnda,, kozmos ve yldzlar dzleminden ok
mitsel-tarihsel dzlemde "yaadklar" kavramda destek ve
teselli buluyorlard (yani yukarda tasvir ettiimiz diyalek-
- tie uygun olarak tarihsel kiilikleri rnek kahramanlara,
tarihsel olayn mitsel kategorilere, vb. dntrerek).

140
TARHSELCLN GLKLER

Dngsel teorilerin ada dncede yeniden ortaya k


bir ok anlama gebedir. Bunlarn geerlilikleri zerinde yar
gda bulunmaya yetkimiz olmadndan bir arkaik mitosun
modern terimlerle formle ediliinin en azndan tarihsel
olaylar iin bir anlam ve tarih-tesi bir hakllk bulma ar
. zusunu ortaya serdiini belirtmekle yetineceiz. Bylece,
Hegel'den Marx'a "tarihselci" zmlerin geerlilii rtl
biimde sorgulandnda bir kez daha kendimizi Hegel-ncesi
konumda buluyoruz. Hegelden itibaren her aba tarihsel
olaya, kendinde ve kendi iin tarihsel olay kurtarma ve ona
bir anlam atfetme hedefine ynelmitir. Hegel, Alman Devle
ti zerine incelemesinde eylerin olduklar biimiyle zorunlu
olduklarm, yani keyfi ve rastlant sonucu olmadklarn ka
bul ettiimizde byle olmalar gerektiini de kabul edecei
mizi yazyordu>jBir yzyl sonra tarihsel zorunluluk kavram
ok daha muzaffer bir pratik uygulamaya kavuacaktr: tari
hin tm acmaszlklar, aksaklklar ve trajedileri "tarihsel
anm zorunluluklar ile hakllatrlmtr ve hala da yle
olmaktadr. htimaldir ki Hegel bu kadarn amalamamt.
Ama kendi tarihsel an ile uzlamaya karar verdikten sonra

141
her olayda Evrensel Tin'in srekliliini grmek zorundayd.
Bu nedenle sabah gazetelerini okumak bir tr gereki sabah
duasdr demiti. Ona gre, olaylarla tek bir gnlk temas in
sanm dnya ve Tanryla ilikilerini ynlendirebilirdi.
Hegel tarihte neyin zorunlu olduunu, olup biten eylerin o
ekilde olmas gerektiini nasl bilebiliyordu? Hegel Evren
sel Tin'in ne istediini bildiine inanmaktayd. Sonunda tam
da Hegel'in tarihte kurtarmak istedii eyi -in san zgrl
n- yokeden bu tezin cretlilii zerinde srar etmeyeceiz.
Ama Hegel'in tarih felsefesinin bir vehesi var ki hala Muse-
vi-H ristiyan anlayndan bir eyler muhafaza ettii iin
bizleri ilgilendirmektedir: Hegel'e gre tarihsel olay Evren
sel Tin'in tezahryd. mdi, Hegelin tarih felsefesiyle b
rani peygamberlerin tarih teolojisi arasnda bir koutluk iz
mek mmkn: Hegel gibi bu peygamberlere gre de bir olay
Tanr'nn iradesinin tezahr olduundan geri evrilemez ve
kendi bana geerlidir -bunun, arketiplerin ebedi tekerrr
tarafndan belirlenen geleneksel bak asndan gerekten
devrimci bir nerme olduunu akldan karmamalyz. Do
laysyla, Hegelin grne gre bir halkn yazgsnn hala
tarih-st anlam vard, nk tm tarih Evrensel Tin'in yeni
ve daha mkemmel bir tezahrn sergiliyordu. Ama Marx'la
birlikte tarih her tr akn anlamdan syrld; artk snf m
cadelesinin kutsal-tezahrnden baka bir ey deildi. Byle
bir teori tarihsel aclar ne lde hakllatrabilir? Bunun
yant iin evrensel tarihi dolduran tm basklarn, kollektif
aclarn, s rg nlerin, aalanm alarn ve katliam larn
Hegelci ve Marks diyalektik asndan nasl kabullenile-
bileceini kendilerine sorup duran bir Belinsky ya da bir
Dostoyevski'nin patetik direnilerine dnmemiz gerekiyor.
Yine de M arksizm tarihte bir anlam grm ektedir hala.
Marksizme gre olaylar keyfi rastlantlarn ardarda gelii
deildir; tutarl bir yap sergiler ve hepsinin stnde belirli
bir sona doru ilerlerler -tarihin terrnn nihai olarak orta
dan kaldrlmas, "selamet" dolaysyla, marksist felsefe ta

142
rihinin sonunda arkaik eskatolojilerin altn a uzanmakta
dr. Bu anlamda Marxn "Hegel felsefesini yeryzne geri ge
tirmekle" kalmayp, yalnzca insana zg bir dzeyde ilkel
altn a mitosunun deerini de onaylad sylenebilir; u
farkla ki altn a sadece tarihin sonuna yerletirmektedir,
hem balang hem de sona deil. Militan marksist iin tari
hin terrnn telafi edili srr burada yatmaktadr: "karan
lk a"da yaayanlarn ktln artnn nihai kurtuluu
hzlandrd dncesiyle artan aclarn yattrmalar gibi
gnmzn militan Marksisti de tarihin basksnn dourduu
dramada zorunlu bir ktlk, tm tarihsel "ktl" ebedi
yen sona erdirecek yaklamakta olan zaferin ngrsel belir
tisini okumaktadr.
Tarihin terr eitli tarihselci felsefeler tarafndan sunu
lan bak alarnda daha da katlanlmaz olmaktadr. Bun
lara gre/her tarihsel olay, elbette tm ve tek anlamn yal
nzca gereklemesinde bulur. Rickerl, Troellsch, Dilthey ve
Simmel'i yeterince uratrm ve son zamanlarda Croce, Kari
Mannheim ya da Ortega y Gasset'nin abalaryla ksmen
stesinden gelinmi olan tarihselciliin glklerine burada
girmemize gerek yok.10 Bu nedenle de tarihselciliin felsefi
deerini ya da grecilii kesin olarak aabilecek bir "tarih
felsefesinin kurulup kurulamayacan tartmamz gerekmi
yor. Dilthey, yetmi yanda, "tm insani kavramlarn gre
lilii tarihsel dnya grnn son szdr" demiti. Bu gre
lilii bir allgetneine Lebenserfahrung ile aabilmek iin na
file urat. Meinecke bou bouna bir znellik-st deneyim
olarak "bilincin incelenmesi"nin tarihsel yaamn greliliini
aabileceinden medet umdu. Heidegger insan varoluunun ta-
rihselliinin zaman ve tarihi ama ynnde her trl umudu
engellediini gsterme klfetine katland.
Bizim amacmz iin bizi ilgilendiren tek bir soru var: ta
rihselciliin bak asndan "tarihin terr"ne nasl katlan
labilir? Bir tarihsel olayn srf tarihsel olay oluuyla, baka
bir deyile, "byle olmu" olmasyla hakllatrlmas, in

143
sanl olayn dourduu dehetten kurtarmakta pek etkili ol
mayacaktr. Burada, hangi adan ele alnrsa alnsn felsefi
ve dinsel bir sorun olarak kalan ktlk sorunuyla ilgilenme
diimiz aka anlalm aldr; biz tarih olarak tarih soru
nuyla, insann durumuyla deil dier insanlara kar davra
nyla bantl "ktlk" sorunuyla ilgileniyoruz. rnein,
srf corafi konumlar onlar tarihin yoluna kard iin, s
rekli yaylma halindeki imparatorluklara komu olduklar
iin ac eken ve yokedilen bir sr insann ac ve yokedili-
lerinin nasl katlanlabilir ve hakl klnabileceini bilmek
istiyoruz. rnein, gneydou Avrupann, srf Asyal isti
laclarn yolunda ve daha sonra Osmanl mparatorluunun
komusu olduu iin yzyllar boyu ac ekmi -v e dolaysyla
daha yksek bir tarihsel varolua, evrensel dzlemde tinsel
yarata ynelik her trl itkiden yoksun kalm - olmas
nasl hakllatrlabilir? Ve gnmzde, tarihsel bask hi
bir ka yolu brakmazken insan tarihin dehet ve felaketle
rine - kollektif srgnden katliamlara ve atom saldrlarna
kadar- onlarn ardnda hibir iaret, hibir tarih-st anlam
grmeden nasl katlanabilir; btn bunlar ekonomik, toplum
sal ve siyasal glerin kr oyunundan baka bir ey deilse,
hatta daha beteri, yalnzca bir aznln sahip olduu ve ev
rensel tarih sahnesinde icra ettii "hrriyetler"in sonucuysa?
/>Gemite insanln belirttiimiz aclara nasl dayanabil
diim biliyoruz: bu aclar Tanr tarafndan verilmi cezalar,
"an bitiinin sendromu, vb. olarak grlyordu. Ve tarih-
tesi anlamlar olduu, hala geleneksel bak asna sahip
olan insanln byk blm iin tarihin kendi iinde bir de
eri olmad ve olamad iin bunlan kabullenmek mmkn
d^ Her kahraman ilk arketipik jesti tekrarlyordu, her sava
iyi ile kt arasndaki mcadelenin bir provasyd, her yeni
toplumsal adaletsizlik M esihin aclar (ya da Hristiyanlk
ncesi dnyada ilahi bir haberci veya verim tanrsnn ile
siyle) zdeletiriliyordu, her yeni katliam ehitlerin muzaf
fer sonunu tekrarlyordu. Bylesi motiflerin ocuksu olup ol

144
madna, ya da tarihin bu ekilde reddinin her zaman etkili
olup olmadna karar vermek bize dmez. Kanmzca tek bir
olgu nem tamaktadr: bu gr sayesinde on milyonlarca in
san yzyllar boyu, umutsuzlua kaplmadan, intihar etmeden
veya daima greci ya da nihiliste bir tarih grne yol aan
o ruhsal ksrla dmeden byk tarihsel basklara dayana
bildiler.
Dahas, evvelce de belirttiimiz gibi, dier ktalar bir
yana Avrupa'nn da dikkate deer bir blm hala gelenek
sel, anti-"tarihselci" gr asnn nda yaamaktadr.
Dolaysyla, bu sorunla kar karya olan her eyden nce
"sekinler"dir, nk sadece onlar tarihsel durumlarn, artan
bir evkle tanmaya zorlanmaktadr. Hristiyanlk ve eska
tolojik tarih felsefesinin bu sekinlerin nemli bir blmn
tatmin etmekten geri kalmad dorudur. Bir noktaya kadar
ve baz bireyler iin Marksizm'in -zellikle popler biimle
rinin- tarihin terrne kar bir savunmay temsil ettii sy
lenebilir. Sadece tarihselci konum tm eit ve tonlaryla -
Nietzsche'nin "yazgsmdan Heideggerin "zamansall"na
-savunmasz kalmaktadr.11 Bu felsefede umutsuzluun, amor
tali'nin ve ktmserliin kahramanca bir erdem ve bilisel bir
ara mertebesine ykseltilmi olmalar rastlant deildir.
Yine de bu konum, en modern ve insan "tarihsel varlk"
olarak tanmlayan btn dnrler iin, bir anlamda, nere
deyse kanlmaz olmasma karn ada dnceyi tamamen
fethedemedi. Bir ka sayfa nce dngsel dngsellik mitosu
na, hatta ebedi dn mitosuna yeniden deer verme eilimin
deki baz yeni ynelimleri belirtmitik. Bu ynelimler sadece
tarihselcilii deil tarihi de reddetmektedirler. Bunlar da
tarihe kar bir direni, tarihsel zamana kar bir bakaldr,
insan deneyimiyle ykl olan tarihsel zaman kozmik, dng
sel ve sonsuz zaman iinde bir yere yeniden yerletirme olarak
grmekte hakl olduumuzu sanyoruz. Her hal- karda, gn
mzn en nemli yazarlarndan ikisinin -T.S. Eliot ve James
, Joyce- yaptlarnn ebedi dn mitosu, ve son tahlilde zama

145
nn ilgasna ynelik bir nostaljiyle dolu olduunu belirtmeye
deer. Ayrca, tarihin terr arttka, varolu tarih karsn
da giderek daha dayanksz olduka tarihselci konumlarn
gitgide itibar kaybedeceini ngrmek iin nedenler var. Ve,
tarihin ne kozmos, ne insan ne de talih tarafndan henz baa-
rlamam bireyi yapabildii -yani insan soyunu tmyle or
tadan kaldrm ak- bir anda insan toplumunun arketip ve te
kerrrlerinin (yapay, nk kararlatrlm) ufku iinde
btnletirm e yoluyla "tarihin olaylan"nm engellem esi
ynnde umutsuzca bir abaya tank oluyoruz belki de. Baka
bir deyile, insanln varln srdrebilmesi iin ilk impa
ratorluklarn yaratlndan beri yapmaya balad anlam
da tarih"yapmakM tan artk vazgeip nceden belirlenmi ar
ketipik jestleri tekrarlam akla yetinecei ve "tarihsel"
uzants olan her trl kendiliinden jesti anlamsz ve teh
likeli grerek unutmak iin abalayaca bir a, hem de pek
uzak olmayan bir a dnmek mmkn. Hatta gelecekteki
toplumlarn tarih-d zmn dnyann balangc veya so
nundaki altn aa ilikin cennetsi veya eskatolojik mitoslar
la karlatrmak ilgin bile olabilir. Ama bu speklasyonlar
baka bir yerde aratrma niyetinde olduumuzdan imdilik
konumuza dnelim: arkaik insana kyasla tarihsel insann ko
numu. Ve arkaik insana kar getirilen itirazlar tarihselci
grn nda anlamaya alalm.

146
ZGRLK VE TARH

Modern insann dnemsellik kavramlarn ve dolaysyla,


son tahlilde arkaik arketipler ve tekerrr kavramlarn red
dediinde doaya kar bir direniin "tarihsel insan"n kendi
zerkliini gsterme isteminin yattn dnmekte hakl
olduumuza inanyoruz. Hegel'in vakur bir zgvenle belirt
tii gibi doada yeni hi bir ey olmaz. Ve arkaik medeniyet
lerin insanyla modem, tarihsel insan arasndaki en hayati
fark bu kincisinin tarihsel olaylara, yani geleneksel insan
iin anlamsz konjonktrler veya kuraldan sapmalar (dola
ysyla "hatalar, "gnahlar, vb.) dnda bir ey ifade et
meyen ve bu yzden periyodik olarak ilga edilmesi gereken
"yenilikler"e giderek artan bir .nem vermesinde yatmakta
dr. Tarihsel bak asn benimseyen insan geleneksel arke
tipler ve tekerrr anlayn tarihin (yani "zgrlk" ve "ye-
nilik"in) doayla (her eyin iinde kendini tekrarlad
doayla) yeniden zdeletirilmesi ynnde zorlama bir aba
olarak grmekte hakl olacaktr. Zira, modern insanm gzle
dii kadaryla arketiplerin kendileri bir "tarih" olutur
m aktadrlar, zira in illo tempore tezahr edecei varsa
ylmakla birlikte dier herhangi bir tarihsel olay gibi zaman

147
iinde domu,"yer alm" jestler, eylemler ve kararlardan
olumaktadr bunlar. lkel mitoslar ou kez "medeniletirici'1
jestleri ad infinitum tekrarlanan bir kahramann doum, et
kinlik ve yokoluundan sz ederler. Bu arkaik insann da tari
hi, bu mitsel zaman iin yerletirilmi ilksel tarih olsa bile,
bildii anlamna gelir. Arkaik insann tarihe reddiyesi, ken
disini somut, tarihsel zaman iine yerletirmeyi reddetmesi o
halde bir zayfln belirtisi, kendiliindenlik ve harekete
kar duyulan korku olacaktr; ksacas bir yanda tarihsel du
rumu ve onun risklerini te yanda doanm tarzlar ile yeni
den zdeletirmeyi seme durumunda kaldnda yeniden z
delemeyi seecektir. ,
Modern insan, arkaik insann arketip ve tekerrre olan top
tan ballnda sadece ilkellerin ilk kendiliinden ve ya
ratc zgr jestleri ve sayglarn deil ayn zamanda hay
vanln cennetinden (yani doadan) zorlukla kabilmi insa
nn sululuk duygusunu, onu doann ebedi tekerrr ve zgr
ln ortaya kn iaret eden bir ka ilksel, yaratc ve
kendiliinden jestle zdelemeye zorlayan bir duygunun
varln grmekte hakl olacaktr. Modern insan eletirisini
srdrerek bu korkuda, arketipi olmayan her jeste kar duyu
lan bu ekingenlik ve rkeklikte doann denge ve huzur ei
limini de okuyacaktr ve bu eilimi her trl yaam jestini
yazgsal biimde izleyen dnm noktasnda da okuyacak ve
kimileri insan aklnn duyduu gerei bilgiyle btnletirme
ihtiyacnda grmeye kadar vardracaktr bunu. Son tahlilde,
tarihi kabullenen veya kabullendiini iddia eden modem in
san arkaik insan arketipler ve tekerrrn mitsel ufku iine
hapsolmakla, yaratc gten yoksunlukla, veya ayn kapya
kmak zere, her yaratc eylemin ierdii riskleri kabulle-
nememekle sulayabilir. Zira, modern insan ancak tarihsel
olduu srece yaratc olabilmektedir; baka bir deyile, onun
iin kendi zgrlnden kaynaklanmayan her yarat ya
saktr, ve dolaysyla kendini yaparak tarih yapmak dn
da hibir zgrle sahip deildir.

148
Modem insan tarafndan ynetilen bu eletirilere gelenek
sel medeniyetlerin insan ayn zamanda arkaik varolu tipi
nin bir savunmas olan bir kar eletiriyle yant verecektir.
Modern insann tarih yapp yapmad, diyecektir, gitgide
phe gtrr bir hal almaktadr. Bilakis, modem olduu12 -
yani, tarihin terr karsnda savunmasz kald- lde
tarih yapma ans azalmaktadr. Tarih ya kendi kendini
yapmaktadr (gemite, bir ka yzyl ya da bir ka binyl
nce atlan tohumlarn sonucu olarak; tarm ve metalrjinin
kefinin, onsekizinci yzyldaki Sanayi Devrimi'nin, vb. so
nularn zikredeceiz) ya da ada kitleleri yaptklar (ya
da bir aznln yapt) tarihe mdahale etmekten dorudan
veya dolayl biimde alkoymakla kalmayp stelik her bi
reyi bu .tarihin sonularn ekmeye, yani, dolaysz ve srekli
biimde tarihin basks iinde yaamaya zorlayacak aralar
elinde tutan gitgide daha kk bir aznlk tarafndan yapl
maktadr. Modern insann bbrlendii tarih yapma zgrl
neredeyse insan soyunun tm iin bir yanlsamadr. nsan, en
fazla, iki konum arasndan seim yapmakta zgrdr. (1) ok
kk aznlk tarafndan yaplmakta olan tarihe kar koy
mak (ve bu durumda intihar ile srlme arasnda seim yap
makta zgrdr); (2) insan-alt bir varolu ya da kaa sn
mak. Tarihsel varoluun ima ettii "zgrlk" modem d
nemin balangcnda mmknd -o da belirli snrlar iinde,
cim a dnem tarihselletike ve bizi her tarih-st modele ya
banclatrdka bu imkan giderek elden kamaktadr. Szge
limi, Marksizm ve Faizm'in u iki tip tarihsel varolua' g
trmesi son derece doaldr: liderin (gerekten "zgr" tek in
sann) varoluu ile liderin tarihsel varoluunda kendi varo
lularnn bir arketipini deil geici olarak izin verilen jestle
rin yasa yapcsn bulan takipilerin varoluu.
Bu nedenle, geleneksel insan asndan modern insan hi de
zgr bir varlk veya tarihin yaratcs tipini sergilememek
tedir. Tam tersine, arkaik medeniyetlerin insan zgr ol
masn ve yaratmasn salayan kendi varolu tipiyle gurur

149
duyabilir. Eskiden olduu ey olmam kta zgrdr, zamann
periyodik ilgas ve kollektif yeniden doum yoluyla kendi
tarihini yoketmekte zgrdr. Modernler iin geri evrilemez
olmakla kalmayp, insan varoluunu oluturan kendi tarihi
karsndaki bu zgrlk tarihsel olmay isteyen insann sa
hip olamad bir eydir. Arkaik ve geleneksel toplumlarn
her yl bakir olanaklarla dolu yeni, "saf" bir varolu bala
tarak zgrl saladm biliyoruz. Ve burada ayn ekilde
periyodik bir yeniden domu yaayan, her bahar "yeniden
balayan", her baharla birlikte tm gcn batan kazanan
doamn taklit edildii doamn taklidi aktr. Doa kendini
tekrarlarken her bahar ayn ebedi bahar (yani, Yaratl'm
tekrar) olduundan zamann periyodik ilgasnn ardndan ar
kaik insann "safl ve glerini batan kazanmas her
"yeni hayatn eiinde ebediyet iinde srekli varoluunu ve
dolaysyla dind zamann hic et nunc kesin olarak ilgasn
salar. O halde doann her bahar dokunulmam "olanak-la-
r ile arkaik insann her yln eiindeki "olanaklar" ilev-
de deildir. Doa sadece kendisini yenilerken arkaik insan
zaman kesin olarak ama ve ebediyet iinde yaama olana
n yeniler. Bunu yapamadnda, "gnah ilediinde , yani,
tarihsel varolua, zamann iine dtnde, yllk olarak bu
olana elden kanr. Ama, en azndan hatalarm yoketme,
"tarihin iine d "n anlarn silip atma ve zamandan ke
sin olarak kaabilmek iin yeni bir giriimde bulunma zgr
ln elden brakmaz.13
Dahas, arkaik insan, kendini sadece tarih karsmda ya
ratc olarak grebilen modern insana kyasla ok daha ya
ratc olduunu dnme hakkna sahiptir. Her yl, arkaik in
san kozmogoninin tekrarnda, yaratc eylemde par exceUence
yer alr. Hatta, insann belli bir dnem (hayatn dier dz
lemlerinde de tekrarlad) periyodik kozmogoniyi taklit
ederek ve ona katlarak kozmik dzlemde yaratc olmu
tur.14 Dou (zellikle Hint) felsefe ve tekniklerinin ayn gele
neksel ufuk iinde yer bulan "yaratl" uzantlarn da

150
akldan karmamalyz. Dou, kendisi de bir tr "varo-
luuluk"dan(yani, ac ekmenin olas her kozmik kokun hali
olduunu kabullenmekteyken) yola ksa da varolann ontolo
jik indirgenemezlii fikrini istisnasz reddeder. Sadece, insa
nn yazgsn nihai ve indirgenemez olarak kabullenmez.
Dou teknikleri her eyin stnde, insanlk durumunu ortadan
kaldrmay veya amay hedeflerler. Bu itibarla, sadece z
grlk (olumlu anlamda) veya kurtulutan (olumsuz anlamda)
deil gerek-ten yarattan da sz edilebilir; zira sz konusu
olan yeni bir insan yaratmak ve onu insan-st bir dzlemde,
tarihsel insann imgeleminin asla dleyemedii biimde bir
insan-tanr olarak yaratmaktr.

151
/

UMUTSUZLUK YA DA MAN

)
Arkaik insanla modem insan arasndaki diyalog, ne ekil-
alrsa olsun, bizim sorunumuzu fazla etkilemiyor. Tarihsel in
sann zgrlne ve yaratc glerine ilikin hakikat ne
olursa olsun, uras kesindir ki tarihselci felsefelerin hi biri
onu tarihin terrnden koruyamaz. Nihai bir abay bile ta
hayyl edebiliriz: tarihi kurtarmak ve bir tarih ontolojisi
kurmak iin, olaylar insan tininin baka trl eriemedii
gereklik dzeylerine ilikin bilgiyi elde etmesini salayan
bir dizi "durum" olarak grlebilir. Tarihi hakl karmak
iin giriilen bu aba ilgi ekici15,yle ki bu konuya baka bir
yerde yeniden dnmeyi dnyoruz. Ancak imdi ve burada
gzlemleyebileceimiz olgu, byle bir konumun ancak, hi ol
' mazsa bir Evrensel Tinin varolduunu varsayarak tarihin
terrne kar bir snak oluturabilmesidir. Milyonlarca in
sann ektii aclarn insanlk halinin snrlayc bir durumu
nu aa vurduunu bilmek, bu snrlayc durumun tesinde
hilikten baka bir ey yoksa, nasl bir teselli olabilir? Yine,
burada sz konusu olan tarihselci bir felsefenin geerliliini
yarglaftnak deil, sadece byle bir felsefenin tarihin ter
rnden ne derece kanabildiim belirlemektir. Eer tarihsel

152
trajedilerin mazur grlebilmesi iin insann direni snrla
rn bilmesini salayan aralar olarak grlmeleri yetecekse
de byle bir zr insan hi bir ekilde tarihin terrne kar
daha korunakl klmaz.
Temel olarak, arketipler ve tekerrrn ufku, Tanry d
lamayan bir zgrlk felsefesi kabul edilmedike zarar gr
meden alamaz. Arketipler ve tekerrrn ufku ilk kez, dinsel
deneyime yeni bir kategoriyi, imar kategorisini dahil eden
M usevilik-H ristiyanlk tarafndan aldnda kantlan
mtr bu. Unutulmamaldr ki brahim'in iman "Tanr iin
her ey mmkndr", diye tanmlandnda Hristiyanln
iman insan iin de her eyin mmkn olduu sonucunu dou
rur." ... Allaha imannz olsun. Dorusu size derim: Kim bu
daa: Kalk denize atl, diyecek olur, ve yreinde phe bu
lunmaz, ancak her dediinin olacana iman ederse, kendisine
olacaktr. Bunun iin size derim: Dua edip dilediiniz her eyi
alm olduunuza iman edin, ve size olacaktr." (Markos
11:22-24)16 man bu balamda, dier bir oklarnda olduu
gibi, her tr doa "y asasnd an mutlak kurtulu ve do
laysyla insann tahayyl edebilecei en yksek zgrlk an
lamna gelir: evrenin ontolojik kuruluuna dahi mdahale
etme zgrl. Bu, sonuta, yaratc bir zgrlktr. Baka bir
deyile, insann yaratlla ibirlii iin yeni bir forml olu
turmaktadr -ilk , ama ayn zamanda arketipler ve tekerrrn
geleneksel ufku aldndan beri ona denk tek forml. Ancak
byle bir zgrlk (selamet retisine ilikin, dolaysyla dar
anlamda dinsle deeri bir yana) modern insan tarihin
terrnden koruyabilir - yani, kayna, teminat ve destei
Tanrda olan bir zgrlk.Bunun dndaki modern zgrlk,
ona sahip olana salad tatmin ne olursa olsun, tarihi hak-
llatrmakta yetersiz ve bu, kendisine kar iten olan her in
san iin, tarihin terrne edeerdir.
Dahas, Hristiyanln, modern insann ve tarihsel in
sann, kiisel zgrl ve (dngsel zamann yerine) srekli
zaman ayn anda kefetmi olan insann "dini" olduu syle

153
nebilir. Hatta, ilgintir, Tanr'nn tarihin tekerrr olarak
deil tarih olarak varolduunu dnen modern insana, tari
hin terrnden korunmak iin bu kitapta sz edilen her trl
mitos, ayin ve ananeyi elinin altnda bulunduran arkaik ve
geleneksel kltrlerin insanna kyasla ok dahap iddetli
biimde dayatlmtr. Dahas, Tanr fikri ve onun ima ettii
dinsel deneyim ok eski alardan beri varolsa da deiik za
manlarda ilkel insanln dinsel ihtiyalarna daha acilen
yant veren dier dinsel "biimler" (totemizm, ata klt,
dourganln Ba Tanras, vb.) bunlarn yerini almtr.
Arketipler ve tekerrrn ufku iinde tarihin terrnden ne za
man ortaya ksa stesinden gelinebilmitir. Kelimenin Muse-
vi-Hristiyan anlamyla (yani, tanr iin her ey mmkndr)
imann "icadrndan itibaren arketipler ve tekerrrn ufkunu
' terkeden insan artk tarihin terrne kar sadece Tanr fik
riyle korunabilir. Ancak Tanr'nn varolduunu farzederek bir
yandan (yasalarla ynetilen bir evrende ona zerklik, baka
bir deyile evrende yeni ve biricik olan bir varlk tarznn
"balamas''m salayan) zgrl, te yandan da tarihsel
trajedilerin her zaman insanlk iin o durumda grlmese bile
tarihst anlamlar bulunduuna dair bir kesinlik kazanr.
Modem insann dier her durumu sonuta umutsuzlua gtrr.
Bu, kendi insani varolusallmdan deil insanln neredeyse
tmnn (her zaman bilincine varmamakla birlikte) srekli
bir dehete maruz kald bir tarihsel evrendeki mevcudiye
tinden kaynaklanmaktadr.
Bu itibarla, Hristiyanln "dm insan"n dini olduu
kesin olarak kantlanmaktadr: modern insann geri dnlmez
biimde tarih ve ilerlemeyle zdeletii ve tarih ve ilerle
menin bir d olduu lde arketipler ve tekerrr cennetinin
nihai olarak terkedilmesi anlamna gelmektedir bu.

154
NOTLAR

>
Birinci Blm

1. Bkz. Patterns in Comparative Religion (Ing. evirisi


Londra ve New York, 1958), adl kitabmz, s. 216 ve devam.
2. Comologie i alchimie babiloniana (Bkre, 1937) ki
tabmz, s. 21.
3. Edward Chiera, Sumerian Religious Texis, I (Upland,
1924), s. 29.
4. Uno Harva (eski adyla Holmberg), Der Baum des Le-
bens (Annales Accademiae Scientiarum Fennicae, Helsinki,
1923), s. 39.
5. Raymond VVeill, Le Champs des roseaux et le champs
des offrandes Idans la religion funeaire et la religion generale
(Paris, 1936), s. 62.
6. H. S. Nyberg, "Questions de cosmogonie et de comologie
mazd^ennes'*, Journal Asialique (Paris), CCXIX (Temmuz-
Eyll 1931), s. 35-36{Ama, Hery Corbin'in hakl olarak belirt
tii gibi, "bunlarn [menok ve getik] ifade ettikleri kartl
saf ve yaln bir Platonik emaya indirgememeliyiz. Burada
grdmz dnceyle madde arasnda, ya da evrensel ile
alglanan arasndaki bir karlk deildir. Menok'un gksel,
grnmez, tinsel ama tamamyla somut bir durumla
karlanmas gerekir. Getik dnyevi, grnr, maddi bir duru-
s

157
mu anlatr, ama bizim bildiim iz maddeye gre madde-
ddr bu". Corbin, "Cyclical Time in Mazdaism and Ismail-
ism") Man and Time (New York ve Londra, 1957), s. 118.
7. Bkz. Rabbi gelenekler, Raph'ael Patai, Man and Tem-
ple (Londra, 1947), s. 130.
8. E. Burrovvs, "Some Cosmological Patterns in Babylonian
Religion", The Lahyninth, ed. S.H. Hooke (Londra, 1935), s.
55. '
9. Bkz. Cosmologie adl kitabmz, s. 22; Burrovvs, s. 60.
10. Wisdom of Solomon 9:8; ev. R.H. Charles, The Apo-
crypha and Pseud-epigrapha o f the Old Testament in English
(Oxford, 1913), I, s. 549.
11. Charles, II, s. 482.
12. Charles, II, s. 405; Alberto Pincherle, Gli Oracli Sibi-
lini gludaici (Roma, 1922), s. 95-96.
13. Bkz. van Hamel, zikreden Gerardus van der Leeuvv,
L'homme prim itif et la religion (Franszca basm , Paris,
1940), s. 110.
14. Ananda K. Coomaraswamy, The Rg Veda as Land-
nama-bok (Londra, 1935),s. 16.
15. rnein, Satapatha Brahmana, XIV, 1, 2, 26, vb.; bkz.
aada, Blm II.
16. Bkz. Cosmologie, s. 26-50; ayrca bkz. Images and Sym-
bols: Studies in Religious Symbolism (Londra ve Nevv York,
1961) Blm I. [Trkesi iin bkz. mgeler ve Simgeler, ev.
M.A. Klbay, Ankara, Gece Yaynlar, 1992, .n.]
17. VVillibald Kirfel, Les Types du premier homme et du
premier roi dans l'histoire legendaire des Iraniens, II (Nevv
York ve Londra, 1964), s. 259.
18. Bkz. Paul Schebasta, Les Pygmees (Paris, 1940), s. 156;
dier rnekler iin Shamanism adl kitabmz, s. 280.
19. Bkz. rnein W. Gaerte, "Kosmische Vprstellungen m
Bilde prahistorischer Zeit: Erdberg, Himmelsberg, Erdnabel
und VVeltstrme", Anthropos (Salzburg) IX (1914), s. 856-79. '
20. A lfred Jerem ias, Handbuch der attorientalischan

158
Geisteskultur (2. basm, Berlin ve Leipzig, 1929), s. 130.
21. Bkz. Burrows, s. 51, 54, 62, not 1; A.J. VVensick, The
Ideas o f the Western S'emites Concerning the Navel o f the
Earth (Amsterdam, 1916), s. 15; Patai, s. 85. Ayn simgeciliin
Msr'da varlna ilikin bkz. Patai, s. 101, not 100.
22. rnein, Kk Ruslar arasnda; Mansikka, zikreden
Harva s. 72.
23. Theodor D om bart, der Sakraiturm, I: Zikkurrat
(Mnih, 1920), s. 34; bkz. A. Parrot, Ziggurats et Tour de Babel
(Paris, 1949). Hint tapinaklar da dalara benzetilir. Bkz.
W illy Foy, "Ind ische K ultbauten als Sym bols des
Gtterbergs", Festscrift Ernst Windisch zum siebzigsten Ge-
burtstag dargebracht (Leipzing, 1914), s. 213-16. Azteklerde
ayn simgecilik hakknda bkz. VValter Krickeberg, "Bauform
und YVeltbild im atten Mexico", Paideuma (Bam berg), IV,
(1950), 295-333.
24. W.F. Albright, "The Mouth of the Rivers", The Ameri
can Journal of Semitic Languages and Literatures (C hicago),
XXXV (1919), s. 173. '
25. Marcle Granet, La Pensee chinoise (Paris, 1934) s. 324,
Le Cahamanisme adl kitabmz, s.. 243.
26. Kisa'l, 15; zikreden VVensick, s. 15.
27. Jeremias, s. 113; Burrovvs, s. 46,50.
28. Metinler iin Burrovvs, s. 49, ayrca bkz. Patai, s. 55.
29. Zikreden Wensick,s. 19, 16; ayrca bkz. W.H. Roscher,
"Neue Omphalosstudien" Abhandlungen der Kniglich Sach-
sischen Gesellschaft der VVissenschaft (Leipzig), P h il.-h ist.
Klasse, XXXI, I (1916),s. 16, 73; Burrovvs, s. 57, Patai, s. 85.
30. Bkz. Kirfel'in yorumu, s. 8.
31. Burrovvs, s. 49; Christensen, I, s. 22.
32. VVensick, s. 14; Sir E.A. VVallis Budge, The Book of the
Cave o f Treasures (London, 1927), s. 53; Oskar Daenhanrdt,
Naturgadsen, I (Leipzig, 1909), s. 112, Burrovvs s. 57.
33. Antik Dou'da tapnaklarn kozmik sim gecilii
hakknda bkz. A.M. Hocart, Kings and Councillors (Kahire,

159
1936), s. 220; Patai, s. 106. Bazilika ve katedrallerin kozmik
simgecilii hakknda bk z. Hans Seldmayr, "Architectur als
abbildende Kunst", sterreichische Akademie der Wissen-
schaften, Zilzungberichle (Viyana), Phil.-hist. Klasse, 225/3
(1948) ve Die Kathedrale (Zrih, 1950).
34. Bkz. mgeler ve Simgeler.
35. Commentarii la leende Meterului Manole, (Bkre,
1943).
36. Mrs. (Margaret) Sinclair Stevenson, The Rites f the
Tvice-Born (Londra, 1920), s. 354 ve not.
37. Mephistopheles de Vater aller Hindernisse, "tm en
gellerin babas" idi. (Faust, dize 6209).
38. A.W. Howitt, TheNative Tribes o f South-East Aus-
tralia (Londra, 1904), s. 645; Henry Callaway, The Religious
System of the Amazulu (Londra, 1869), s. 58.
39. Amold van Gennep, Tabou et totemisme a Madagascar
(Paris, 1904), s. 27.
40. Bkz. Gerardus van der Leeuvv, Phaenomenologie der
Religion (Tbingen, 1935),s. 349, 360.
41. W.D. VVhitney ve C.R.Lanman (ev.), Atharva-Veda
(Harvard Oriental Series, VIII, Cambridge, Mass., 1905), s.
750-51.
42. R.E. Hume (ev.), The Thirteen Principal Upanishads
(Oxford, 1931).
43. Bkz. E.S.C. Handy, Polynesian Religion (H onolu lu ,
1927), s. 10, Raffaele Pettazzoni, "o and Rangi", Pro regno pro
sanctuari (Nijkerk, 1950), s. 359-60.
44. J.W.E. Mannhardt, Wald-und Feldkutle, I, (2. basm,
Berlin, 1904-1905), s. 169, 180.
45. Bkz. S.H. Hooke, ed., Myth and Ritual (Londra, 1935),
s. 9,19,34.
46. Ren Labat, Le Caractere religieux de la royaute assy-
ro-babylonienna (Paris, 1939), s. 247; srail'de benzer bir mit-
sel-ritel karmaann kalntlar iin bkz. Patai, s. 90.
47. Pattems in Comparative Religion adl kitabmzdaki

160
tarmsal gizemcilik konusundaki blme bkz., s. 354.
48. ev. E.H. Palmer, Sacred Books of East, VI, s. 33.
49. rnein bkz. 590 Auxerre Konseyi.
50. Ojinin kozmolojik anlam iin bkz. Blm IL
51. A.M. Hocart, Le Progres de Vhomme (Franszca ev.,
Pa-ris, 1935), s. 188, 319; ayrca bkz. W.C. MacLeod, The Ori-
gin and History o f Politics (New York, 1931), s. 217.
52. Bkz. Mythes et dieux des Germains (Paris, 1939),s. 99
ve Horace et les Curiaces (Paris, 1942), s. 126.
53. Demezil, Ouranos-Varuna (Paris, 1934), s. 42, 62.
54. Bkz. M oret'nin. Msr'da kraliyetin kutsal niteliine
ilikin almalar ve Labat'nn Asur-Babil kraliyeti zerine
incelemeleri.
55. Ferdinand Ohrt, "Herba, gratia plena", FF Communi
cations (Helsinki), No: 82 (1929), 17, 18; "La mandragore et le
mythe de la "naissance miraculause", adl almamz, Zal-
moxis (Paris ve Bkre), (1945), 1-52, zellikle s. 23, ye Pat-
terns in Comparative Religion, s. 296.
56. ev. Whitney and Ianman, VII, s. 149.
57. Armand Delatte, Herbarius (2. basm, Liege, 1938), s.
100, 102 . ,
58. Bkz. Platon, Yasalar, 667-69; Devlet Adam, 306 d, vb.
59. zellikle bkz. Coomaraswamy, "The Philosophy of
Me-dieval and Oriental Art", Zalmoxis (Paris ve Bkre), I,
(1938), 20-49, ve Figures o f Speech or Figures o f Thought (Lon
dra, 1946), s. 29-96.
60. ev. D.P. Chase, The Ethics o f Aristotle, (Londra,
1934).
61. Howitt, s. 563, 630.
62. F.E. VYilliams, zikreden Lucien Levy-Bruhl, La Mytho
logie primitive (Paris, 1935), s. 162-64.
63. J.P. Harrington, zikreden Levy-Bruhl, s. 165.
64. Marcel Mauss, "Essai sur le don, forme archaique de
rechange", Annes Sociologique, (Paris), I, 2. seri (1923-24).
65. Bkz. d i erleri y an n d a, Coom arasv/am ynin

161
alm alar, "Vedic Exem plarism , Harvard Journal o f Asia-
tic Stdies, I (1936), 44-46 ve The Rg Veda as land-nama-bok
(Londra, 1935).
66. Gnther Roeder (ed.), Urkunden zur Religion des ailen
Agypten (Jena, 1915), s. 98.
67. Bkz. F.W. Hasluk'un sunduu belgeler, C h ristian ity
and slam under the Sultans, II (Oxford, 1929), s. 649.
68. Petru-Caraman, "Geneza baladel istorice", Anuarul
Arhivei de Folklor (Bkre), I-II (1933-34).
69. Bkz. kars bir peri olan ve gkten inip ona bir ocuk
verdikten sonra giden Maori kahraman Tavvhaki hakkn-
daki mitos.
70. Canavar ile kahraman arasndaki d sorununu bu
rada ele almamz imkansz (bkz. Bernard Schvveitzer, H erak-
les, Tbingen, 1922; A. Lods, Comptes rendus de l'Academie des
Inscriptions, Paris, 1943, s. 283). Dumezilin d e(Horace et les
Curiaces, Paris, 1942, zellikle s. 126) ileri srd gibi kah
ramann bal canavarla yapt d arkaik bir toplulua
katlan ritelinin mitosa dntrlm hali olabilir. Bu kah
ram ann her zaman "kahraman" tipine zg olmamas,
dierleri yannda amanik katlmayla ilgili Britanya Ko-
lombiyas rneklerinde grlmektedir. Dumezil bu rnekleri
zikretmektedir (s. 1229-30). Eer, Hristiyan mitolojisinde St.
George ejderle "kahramanca" dyor ve onu ldryors da
dier azizler bu sonuca dmeden ularlar (bkz. St. Samson,
St. M arguerile, St. Bie, vb. hakkndaki Fransz efsaneleri;
Paul Sebillot, Le Folk-lore de France, I (Paris, 1904), s. 468; III
(Paris, 1906), 298, 299. te yandan unu da unutmamalyz ki
ejder, kahramanla gei ayinlerinde ve mitoslarda oynad
rol dnda bir ok gelenekte (Dou Asya, Hint, Afrika ve
dierleri) kozmolojik bir simgecilie de konudur: evrenin
biim-ncesi tarzn, Yaratl ncesinin blnmemi Bir"ini
simgeler (bkz. Ananda K. Coomarasvvamy, The Darker Side o f
Dawn, Washington, 1935; "Sir Gawain and the Green Knight
Indra and Namuci", Speculum (Cambridge, Mass.), Ocak, 1944,

162
ss.1-23). Bu nedenle ylanlar ve ejderler hemen hemen her
yerde "topran efendileri" ile yeni gelenlerin "fatihler"in,
igal edilmi blgeleri biimlendirmesi (yani yaratmas) ge
rekenlerin dmek zorunda olduu otoklonlarla zdele
tirilirler. (Ylan ve yerlilerin bir tutulmas hakknda bkz.
Charles Autran, I. Epopee indoue, Paris, 1946, s. 66).
71. H. Monro ve N. (Kershaw) Chadvvick, The Growth of
Literatre, II (Cambridge, 1932-40), s. 375.
72. Bkz. Chadvvick'teki metinler ve eletiriler bibliyo
grafya, II, s. 309-374-89, vb.
73. Chadwick, III, s. 762.
74. Mathias Murko, Le Poesie populaire epique en Yougo-
slavie au debut du XXe siecle (Paris, 1929),s. 29. Cermen, Kelt,
skandinav ve dier epik yaznlardaki tarihsel ve mitsel
elerin incelenmesi bu almann kapsam dnda kalyor.
Bu konuda Chadwick'in ciltlik yaptna bavurulabilir.

kinci Blm

1. Martin P. Nilsson, Primitive Time Reckoning (Ata So-


cietatis Humaniorum Litterarum Lundensis, I, Lund> 1920), s.
270.
2. Bkz. F. Rock, "Das Jahr von 360 tagen un seine Gliede-
rung", Wiener Beitrage zur Kuturgeschihte und Linguistik, I
(1930), 253-88.
3. C.F. Jean, La religion aumerienne (Paris, 1931), s. 168;
Henri Frankfort, "Gods and Myths in Sargonid Seals", Iraq
(Londra), I (1934), s. 21.
4. Ayn ey Hititlerde de grlr. Burada kasrga tanrs
Tesup ile ylan Illuyankas arasndaki rnek d Yeni Yl
bayram erevesinde anlr ve yeniden gncelletirilir. Bkz.
Albrecht Gtze, Kleinasien (Leipzig, 1933), s. 130; Giuseppe
Frtani, La Religione degli Hittiti (Bologna, 1936), s. 89.

163
5. Bir ilksel varln bedeninden yaratl motifi in,
Hindistan, ran ve Cermen kabileleri j ibi dier kltrlerde de
grlmektedir.
6. Rene Labat, Le Caractere religieux de la royaute assy-
ro-babylotienne (Paris, 1939), s. 99; Gtze, s. 130; Ivan Engnell,
Studies in Divine Kingship in the Ancient Near East (Uppsa-
la, 1943) s. 11, 101. Kuds'de de ritel dn izleri vardr;
bkz. aada. Benzer bir d Bizans mparatorluunun son
yzylna kadar Konstantinapolis'in Hipodromunda srm
tr, Johannes Malats Chronographia (Bonn, 1831, s. 173-76)
yaptnda bundan bahsetmekte ayrca Tudela da szn et
m ektedir; bkz. Raphael Patai, Man and Temple. (Londra,
1947), s. 77. .
7. Belgesel materyal, yorum ve bibliyografya iin Hein-
rich Zimmern, "Zum babylonische Neujahrfest", I-II, B erich te
berdie Verhandlungen der Kniglich Sachsichen Gesellsa-
chaft der Wissenschaften (Leipzig), Phil.-hist Klassa, LVIII
(1906); LXX (1918); S.A. Pallis, The Babylonian Akitu Festi
val (Kopenhag, 1926); ayrca bkz. H.S. Nyberg'in eletirileri,
Monda Oriental (Uppsala), XXIII(1929), 204-11; Raffaele Pet-
tazzoni, "Der babylonische Ritus des Akitu und das Gedicht
derW eltschpfu ng", Eranos-Jahrbuch, XIX (Zrih, 1950), s.
403-30. Zagmuk ve Babil Satumalia's hakknda bz. Sir James
George Frazer, The Scapegoat (The Golden Bough, IV. Ksm,
Londra, 1907-5), s. 356; labat, s. 95; Babil treninde Akdeniz,
Asya, Kuzey ve Orta Avrupa yresindeki dier tm benzer
ritellerin kkenini grmek iin aceleci bir aba Waldemr
Liungm an'm Traditins vanderungen, Euphat-Rhein, I-II
(Helsinki, 1937-38) adl yaptnda, s. 290 ve devamnda
grlmektedir. Ayrca bkz. S.H. Hooke, The Origins o f Early
Semitic Ritel (Londra, 1938), s. 57. Tibet'teki ayn Yeni Yl
riteli iin bkz. Robert Bleichsteiner L'Eglise jane (Franszca
ev., Paris, 1937), s. 231.
8. Ancak, ayrca bkz. Efraim Briem, Les Societis secretes
des mysteres (Isveeden ev. E.Guerre, Paris, 1941), s. 131.

164
9. A.J. VVensick, "The Semitic Nevv Year and the Origin of
Eschatology", Ata Oriertalia (Lund), I (1923), s. 158-99.
10. Ay., s. 168. Dier metinler iin bkz. Patai, s. 68.
11. Rosh Hashshana, I, 2; VVensick, s. 183; Patai, s. 24.
Rabbi Ishmael ile Akiba bu noktada fikir birlii iindedir.
Haymeler Bayram gelecek yln ya miktarnn belirlen
dii zamandr; bkz. Patai, s. 41.
12. Hymns on Epiphany, VIII, 16; VVensick, s. 169.
13. Bkz. A.R. Johnson, "The Role of he King in the Jerusa-
. lem Cultus, "The Labyrinth ed. S.H. Hooke (Londra, 1935), s.
79; ayrca bkz. Patai, s. 73.
14. Bkz. Tamlud'da orji ifratna yaplan gndermeler,
Raffaele Pettazzoni, Ld confessione dei peccati, II, (Bologna,
1935), s. 229. Hierapolis'de ayn durum iin bkz. Lucian, De
dea Syra, 20; Patai, s. 71.
15. Agy., s. 171. .
16. Ephraem Srus, 1 ,1.
17. James Darmesteter, Le Zend-Avesta, II (Paris, 1892), s.
640, not 138.
18. Cosmography, zikreden Arthur Christensen, Les Types
du premier homme et du premier rol dans l'histoire legendaire
des Iraniens, II (Stockholm, 1917), s. 147.
19. Ta'anit, 2a, VVensick, s. 173.
20. E.S. Drower (E.S. Stevens), The Mandaeats o f Iracj and
Iran (Oxford, 1937), s. 86; H. Lassy, Muharram Mysteries
(Helsinki, 1918), s. 219, 228. Bkz. Sir James George Frazer, Ad-
onis, Attis, Osiris: Studies inthe History o f Oriental Religion
(2.Basm, Londra, 1914), s. 252; ve daha yalanlarda, Liung-
man, I, s. 103. Liungman bu ananenin Osiris ritellerinden
trediini ileri srmektedir.
21. Bkz. Josef Marquart tarafndan derlenen metinler, '
"The NawOZ, its History and Its Significance, Journal o f the
Cama Oriental Institute (Bombay), XXXI (1937), 1-51,
zellikle s. 16. Bu makalenin Almanca orijinali iin Dr. Modi
Memoriel Volme: Papers on Indo,Iranien and Other Subjects

165
(Bombay, 1930), s. 709-65.
22. Muhammad ibn Ahmad al-Biruni, The Chronology of
Ancient Nations (ev. C. Edward Sachau, Londra, 1879), s. 199.
23. Christensen, II, s. 148.
24. al-Biruni, s. 201; Qazvvini, ev. Christensen, s. 148.
25. al-Biruni, s. 200.
26. Ay., s. 202-203.
27. Ay., s. 202. Ondokuzuncu yzylda Nevvroz trenleri
hakknda bkz. Jakob EduardPolak, Persien Das Land und seine
Bewohner, I (Leipzig, 1865), s. 367. Benzer dncelere Yahu-
dilerde de rastlanmaktadr, Talmud dneminde u szler Yeni
Yl duasnda gemekteydi: "Bugn yln ilerinin balama
gn, ilk gnn hatrlan" (Posh Hashshana, 27a; zikreden
Patai, s. 69). .
28. Bkz. Drovver, s. 87; Giusepe Furlani, Religione dei Ye
zidi (Bologna, 1930), s. 59.
29. Bkz. Frazer, The Scapegoat, s. 215; Georges Dumezil,
Le probleme des centaurs (Paris, 1929), s. 39; EmileNourry (P.
Saintyves, pseud), L'Astrologie populaire (Paris, 1937), s. 61.
Ayrca bkz. Marcel Granet, La Petsee chinoisa (Paris, 1934), s.
107.
30. al-Biruni, s. 208.
31. Franz Cumont tarafndan yorumlanan metinler, "La
Fin du monde selonles images occidentaux", Revue de l'His-
toire des Religions (Paris), Ocak-Haziran 1931, s. 76. Ayrca
bkz. VVilhelm Bousset, der Antichrist in der berlieferurg des
fdentums, des Neuen Testaments und der aften Kirche
(Gttingen, 1895), s. 129.
32. Otto Hfler, Kultische Geheimbndeder Germanen, I
(Frankfurt am Main, 1934); Liungman, II, s.. 426 passim ; Otto
Huth, janus (Bonn, 1932); Johannes Hertel, Des indogerma-
nische Maujahrsopter in Veda (Leipzig, 1938).
33. Hfler agy., Alexander Slavvik, "Kltische Geheim-
bnde der Japaner und Germanen", VJiener Beitrage zur Kultur-
geschichte und Linguistik (Salzburg v Leipzig), IV (1936), 675-

166
764. Antik Yakn Dou'da llerin mevsim bayramlar sra
snda yeryzne dndne dair benzer bir inan vard; bkz.
T.H. Gaster, Thespis; Ritual, Myth and Drama inthe Ancient
Near East (Nevv York, 1950), s. 28.
34. Emile Nourry (P. Saintyves, preud) Essais de folklore
biblique (Paris,1923), s. 30; Hertel, s. 52; Dumezil, Le Probleme
des centaurs, s. 146; Huth, s. 146, Marcle Granet, Danses et le-
gendes de la Chine ancienne, I-II (Paris, 1926), s. 155; Luigi
Vannicelli, La religione dei Lola (Milano, 1944), s. 80, Liung-
man, s. 473.
35. Bkz. Dumezil, s. 148. Hopilerde erginleme treni dai
ma Yeni Yi'da olur; bkz. Lewis Hasting'in Encyclopaedia o f
Religion and Ethics, li, s. 87.
36. Tarm toplumlarnda orjinin rol, kukusuz, ok daha
karmaktr. Cinsel ifrat gelecek hasat zerinde bysel bir
etkide bulunurdu. Ama, her zaman tm biimlerin kay
namasna, baka bir deyile Yaratl ncesi kaosun yeniden
g n celletirilm esin e ynelik bir eilim in de izleri
grlebilir.Patterns in Comparative Religion (Londra ve New
York, 1958), s. 331 ve devam, verimlilik kltleri zerine olan
blm.
37. Stavvik, agy.
38. Ay., s. 762.
39. "Kulturschichten in Altjapan", Almanca evirisi
(yaynlanmam) Dr. Masao Oka'nn Japonca elyazmasndan.
40. Slawik, s. 679.
41. P.E. Goddard, Life and Culture f the Hupa (Califor-
nia niversitesi Amerikan Arkeolojisi ve Etnolojisi ya
ynlar, Berkeley, 1903,1, no: 1), s. 82; A.L. Kroeber, Handbook
o f the ndians of California (Washington, 1926), s. 53; A. L.
Kroeber ve E.W. Gilford, World Reneval, a Cult System o f na-
tive Northvest California , (Anthropological Records, XIII,
no: 1, University of California, 1949), s. 1, 105. Amerika'da
baka yerlerde de tufan her yl anlr, yani mitsel alan dn
da tm insanl yok eden byk felaket yeniden gncelle

167
tirilir, bkz. Sir George. James Frazer, Folklore in the Old Tes-
tament, I,(Londra, 1918), s. 293. Arkaik kltrlerde dnyann
yok oluu ve yeniden yaratl mitosuna ilikin bkz. F.R. Leh-
mann, "Weltuntergang und Weltemeuerung in Glauben schrift-
loser Vlker", Zeitschnit for Eihnologie (Berlin), LXXI (1939).
42. Bkz. Shamanism Archaic Techniques o f Ecstasy (Nevv
York ve Londra, 1964) adl kitabmz, s. 320.
43. Comentarii la legenda Meterului Manole (Bkre,
1943); ayrca bir nceki blme bkz.
44. Antiquities o f the Jevs, III, 7, 7.
45. ev. Julius Eggeling, The Sacred Books o f East, XLI
(Oxford, 1897), s. 361. *
46. ev. ay., s. 358.
47. ev. ay., s. 386.
48. ev. ay., 29-30.
49. ev., XLI (Oxford, 1864), s. 162. Paul Mus, Barabudur,
I(Hanoi, 1935), s. 384, "kurulu zaman" hakknda bkz. n , s. 733
89. v
50. A.M. Hocart, Kingship (Londra, 1927), s. 189-90.
51. Bkz. Com entarii la legenda M aterului M anole,
zellikle s. 56. .
52. W ilhelm Koppers, Die Bhil in Zentralindien (Horn,
1948), s. 241.
53. E.S.C. Handy, Polynesian Religion (Honolulu, 1927), s.
10- 11.
54. Hasteen Klah, Navajo Creation Myth; The Story o f
the Emergence (Mary C. VVheelvvright, rec., Navajo religion
Series, I, Museum of Navajo Ceremonial Art, Santa Fe, 1942),
s. 19, ayrca bkz. s. 25,32.
55. Campbell Thompson, Assyrian Medical Texts (Londra,
1923), s. 59.
56. Patterns in Comparative Religion, s. 154.
7. H int-A vrupa d illerin d e [zam an birim i] ay ve
[dnyann uydusu] ay belirten terimlerin ounluu Latince'de
mensis yannda "lmek" anlamm da veren metior kknden

168
tremitir.
58. Bkz. Patterrs, Blm IV.
59. Bkz. Henri-Charles Puech'in gzel sunuu, "Gnosis and
Tim e ,Man and Time,(New York ve Londra, 1957), zellikle s.
40-41: "Grekler, otantik ve eksiksiz varl sadece kendinde
olan ve kendisiyle zde kalan eyde, ebedi ve deimez olan
da bulan bir anlalabilirlik idealine bal kalarak devinim
ve deiimi gerekliin daha aa dereceleri olarak grm
lerdir. zdelik ancak sreklilik ve kalclk biiminde, do
laysyla tekerrr olarak anlalabilir. Ayn eyleri tekrar
layarak, srekli geri getirerek onlarn srmesini salayan
dngsel hareket hiyerarinin doruundaki mutlak hareket
sizliin en dolaysz ifadesidir (dolaysyla kutsal olana en
yakndr). Mehur Platoncu tanma gre gksel krelerin
dngsyle belirlenen ve llen zaman hareketsiz ebediyetin
hareketli bir imgesidir ve bir daire iinde hareket ederek onu
taklit eder. Dolaysyla, hem tm kozmik sre hem de bizim
doum ve k dnyamzn zaman bir daire iinde ya da bir
birini izleyen belirsiz sayda dairelere gre geliir. Bu sre
iinde ayn gereklik, deimez bir yasa ve belirlenmi
deiimlere uygun olarak oluturulur, ortadan kaldrlr ve
yeniden oluturulur. Varlk sonuta hep ayn kalr, hi bir ey
yaratlmaz ve yitmez; dahas, artiketin ykl dneminin
baz dnrleri -Pitagoraslar, Stoaclar, Platoncular- bu
zaman devrelerinin her birinde, bu azonlarda, bu aeva'da ayn
durumlarn hep ortaya ktn ve kacan savunmaya dek
vardrmlardr. Hibir olay biricik deildir; her ey birden
fazla tekrarlanr (rnein Sokratesin mahkumiyeti); her
olay daha nce olmu ve srekli tekrarlanacaktr, ayn birey
ler daha nce ortaya km ve devrenin her dnmnde tekrar
ortaya kacaklardr. Kozmik zaman tekerrr ve anakuklosis,
ebedi dntr."

169
nc Blm

1. Dier rnekler iin bkz. Patterns o f Comparative Religion


(Londra ve-Nevv York, 1958) Blm II, s. 46.
2. Bir kere daha vurgulayalm ki tarihsel olmayan halklar
ve snflar asndan "ac ekme", "tarih"e edeerdir. Bu
edeerlik bugn bile Avrupann kyl medeniyetlerinde
gzlemlenebilir.
3. Geo VVidengreb, King and Saviour, II (Uppsala, 1947).
4. Bkz. G. van der Leeuw, "Primordial Time and FinalTime",
Man and Time (New York ve Londra, 1957), s. 324-50.
5. Dinsel sekinler, zellikle de peygamberler olmakszn
Musevilik dnyasnda grlen popler Filistin dinsel
inanlarn M.. beinci yzyla dek srdrenYahudi di
ninden farkl bir ey olamazd, bkz. Albert Vincent la re
ligion des Judeo-Arameens d'Elephantin'e (Paris, 1937).
Tarih bu Diaspora branilerinin Yehova (Jaho) yannda
dier tanrlara (Bethel, Harambetheri, Ashumbetheri)
hatta Anath'a olan inanc srdrmelerini mmkn kl
mtr. Bu, Musevi dinsel deneyimin gelimesinde ve b
yk basklar altnda srdrlmesinde tarihin nemini
onaylamaktadr. Zira, unutmamalyz ki, peygamberlik
ve Mesih kurumlan her eyden nce ada tarihin bas
ksyla geerlilik kazanmtr.
6. Musevi-Hristiyan anlamda "iman denilen eyin yap
sal adan dier arkaik dinsel deneyimlerden farkl ol
duu belirtilmelidir. Bu arkaik dinsel deneyimlerin ola-
nakll ve dinsel geerlilii kuku gtrmez, nk kut
saln evrensel olarak dorulanm bir diyalektii zerine
kuruludurlar. Ama iman deneyimi yeni bir tanrsal te
zahre, yeni bir vahye dayanmaktadr ki bu ilgili se
kinler asndan dier kutsal tezahrlerin geerliliini
ortadan kaldrmaktadr. Bu konuda bkz. Patterns in Com
parative Religion, Blm I.

170
7. Bu, szkonusu halklarn (ki bunlar ounlukla tarmsal
yapdadr) dinsel olmad anlamna gelmez; sadece H
ristiyan deneyime "geleneksel" (arketipik) bir "yeniden
deerlendirme" uyguladklarn belirtir.
8. Hastings, Encyclopaedia o f Religion and Ethics, I, s. 200.
9. Kukusuz, oluumunda Babil astronomisinden de etkilenen
yugann astrolojik vehesinin etkisiyle; bkz. Aifred Jere-
mias, Handbuch der altorientalischen Geisteskultur (2.
basm, Berlin-Leipzig, 1929), s. 303. Ayrca bkz. Emil
Abegg, Der Messiasglaube in Indien und Iran (B erlin ,
1928), s. 8; Isidor Scheftelovvitz, Die Zeit als Schicksals-
gottheit in der indischen und iranischen Religion (Stutt-
gart, 1929); D.R. Mankad, "Manvanlara-Caturyuga Met-
hod", Annals o f Bhandarkar Orental Research Institute,
XXIII, Silver Jubilee Volme (Poona, 1942), s. 271-9 ve
"Time and Eternity in Indian Thought" adl incelememiz,
Man and Time iinde, s. 173-200 ve mgeler ve Simgeler
(ev. M. A. Klbay, Ankara, 1992) Blm II.
10. Bkz. Asanga, Mahayana-samparighara, V, 6; Louis de La
Vallee-Poussin, Vijnaptim adralasiddhi (Paris, 1929), s.
731-33, vb. Asankheyye 'nin hesaplanmas hakknda bkz.
La Vallee-Poussin'in notlar, VAbhidharmakosa (Paris,
1923-1926), IH, Etienne Lamotte'un ince versiyonundan,
Le Traite de la Grande Verlu de Sagesse de Nagarjiuna, I
(Louvain, 1944),. s. 247. Felsefi zaman kavramlar hak
knda bkz. La Vallee-Poussin, "Documents d'Abhid-
harma: la controverse du temps", Melanges chinois et
bouddhiques, V, (Brksel, 1937) s. 1-158 ve Stanislavv
Schayer, Contributions to the Problem o f Time in Indian
Philosophy (Cracow, 1938). Ayrca bkz. Mrs. Sinclair
Stevenson, The Heart of Jainism (Londra, 1915), s. 272.
11. Bk. bizim almalarmz, Yoga Essai sur les origines de
la mystique indienne (Paris ve Bkre\ 1936), s. 166 ve
Yoga Immortality and Freedom (Nevv York ve Londra,
1958), Blm IV.

171
12. Bkz. Ettore Bignone, Empedocle (Torino, 1916), s. 548.
13. Dicaearchos, zikreden Porphyry, Vita Pythagorae, 19.
14. Eos, ou Platon et l'Oreint (Brksel, 1945), bu kitap zel
likle Boil, Bezold, W. Gundel, W. Jaeger, A. Gtze, J.
Stenzell'in almalarn ve hatta Ritzenstein'in yorum
larn, bunlardan bazlarnn ne srd itirazlara ra
men dikkate almaktadr.
15. Bkz. Jerom e Carcopino, Virgile et le mystere de la Ve
eglogue (gzden geirlimi ve geniletilmi basm, Paris,
1945), s. 72; Franz Cumont, "La Fin du monde selon les
mages occidentaux", ravue de l'Histoire des religions (P a
ris), Ocak-Haziran, 1931, s. 89.
16. Bidez, s. 76.
17. Ay., s. 83.
18. rnein, Chyrsippus, Fragments 623-27. -
19. Zenon dnemine kadar gider; bkz. Fragments 98 ve 109
(H.F.A. von Arnim, Stoicorum veterum fragmenta, I, Leip-
zig, 1921).
20. Agy, s. 39.
21. James Dermesteter'in evirisi. Le Zend-Avesta (Paris,
1892).
. 22. Bkz. Nyberg'in "Questions de cosmogonie et de cosmologie
mazdeennes, Journal Asiatique (Paris), CCXIV, CCXIX
(1929, 1931). Ayrca bkz. Scheftelovvitz, op. cit; R.C.
Zaehner, 'Zurvanica", Bulletin f the School and African
Studies (Londra), IX (1937-39), 303, 573; H.H. Schaeder,
"Der iranische Zeitgott und sein Mythos", Zeitschrift der
Deutschen M orgenlandischen G esellschaft (Leipzig),
XCV (1941), 268; Henry Corbin, "Cyclical Time in Mazda-
ism and Ismailism, Man and Time, zellikle, s. 121.
23. Bkz. Cumont, agy., s. 71.
24. Agy., s. 235.
25. Bundhaisn, Blm 1 (Nyberg, s. 214-15).
26. Ateten geile ilgili Dou ve Musevi-Hristiyan simgeci
lii yakn zamanda C.M. Edsman tarafndan incelendi,

172
Le Bapteme de feu (Uppsala, 1940).
27. Bkz. Cumont, s. 68.
28. Ay., s. 70, not 5. '
29. Ay., s. 72.
30. Metinler iin ay., s. 78, not 1.
31. Divinae nstitutiones, VII, 17, 9; Cumont, s. 81.
32. Bkz. rnein Testamentum Abrahami, Ethica Enochi, vb.
33. Rabbi yaznnda Mesih'in geliini haber veren kozmik
iaretler iin bkz. Raphael Patai, Man and Temple (Lond
ra, 1947), s. 203.
34. Hastings, I, s. 187.
35. Ivan Engnell, Studies in Divine Kingshipi n the Ancient-
Near East (Uppsala, 1943), s. 43, 44, 68; Jeremias, Hand-
buch, s. 32.
36. Odyssey, XIX, 108; Hesiod, Erga, 225-27; Patterns in Com-
parative Religion, s. 255; Patai, s. 180 (rabbi yazn);
\ Len VVieger, Histoira des croyances religieuses et des
opinions philosophiques ib Chine (Hsien-hsien, 1922), s.
64.
37. Dier kurtulular arasnda, H ristiyanlk yldzlarn
. yazgsndan da kurtulu salamtr: "Biz yazgnn
stndeyiz", diye yazyor Tatian (Oratio ad Graecos, 9)
Hristiyan retisini zetleyerek. "Gne ve ay bizim iin
yapld; bana hizmet edecek olanlara neden tapaym"
(ibid., 4). Ayrca bkz. St. Augustine, Di civilate Dei, XII,
Blm X-XIII; St. Basil, Origen, St. Gregory, St. Augus-
tinin dnceleri ve devresel teorilere kar klar
hakknda bkz. Pierre Duhem, Le Systeme du monde (Pa
ris, 1913-17), II, s. 446. Ayrca bkz. Henri-Charles Puech,
"Gnosis and Time", Man and Time, s. 38.
38. Jean Hubaux, Les Grands Mythes de Rome (Paris, 1945);
Carcopine agy.
39. Lucan, Pharsatia, 639-45; Carcopino, s. 147.
40. Ay., s. 52.
41. Bkz. ay., s. 45 vb.

173
42. "His ego nec metas rerum nec tempora pono: imperium sine
fide dedi"; bkz. Hubaux, s. 128.
43. Carcopino, s.200.

Drdnc Blm

1. Henri-Charles Puech, "Gnosis and Time, Man and Time


(Nevv York ve Londra, 1957), s. 48. Ayrca bkz. ayn ya
zar, "Temps, histoire et mythe drans le christianisme des
premier siecles", Proceedngs o f the Vilth Congress fo r
the History o f Religion (Amsterdam, 1961), s. 33-52.
2. Pierre Duhem, Le Systeme du monde (Paris, 1913-17); Lynn
Thorndike, A History o f Magic and Experimental Science
(Nevv York, 1929-41); Pitirim A. Sorokin, Social and Cul-
tural Dynamics, II (Nevv York, 1937-41).
3. Thorndike, I, s. 455; Sorokin, s. 371.
4. Duhem, V, s. 223. .
5. Ay., s. 225; Thorndike, E, s.267,416, vb. Sorokin, s. 371.
6. Joachim Floris'in kehaneti-eskatolojik speklasyonlarn,
Assisili St. Francis, Dante ve Savanorola'nn dnce
lerini esinlemi ve zenginletirmi olmasna karn by
lesine hzla unutulmas Bat dnyas iin gerek bir tra
jedidir. Calabrial keiin bugn sadece ad kalmtr.
Sadece dogma asndan deil toplum asndan da tinsel
zgrln (Joachim'in hem kutsal hem de tarihsel diya
lektik iin bir zorunluluk olarak grd zgrln)
ikinlii daha reformasyon ve rnesans ideolojileri ta
rafndan, ancak tamamen farkl terimlerle ve farkl tin
sel grlere uygun olarak tekrar ele alnmtr.
7. Sorokin, s. 379.
8. Bkz. A. Rey, le Retour etemel et la philosophie de la
physique (Paris, 1927); Pitirim A Sorokin, Contemporary
Sociological Thought (Nevv York, 1928), s. 728-41; Arnold

174
J. Toynbee A Study of History, III (Nevv York, 1934);
Ellsvvorth Huntington, Mainsprings o f Civilisation (Nevv
York, 1945), zellikle s. 453; Jean Claude Antoine,
"LEternel Retour de lhistorie deviendra-t-il objet de S c i
ence?" Critique (Paris), XXVII, (Austos 1948), s. 723.
9. Sorokin, s. 383, not 80.
10. ncelikle, "tarihilik " ve "tarihselcilik" terimlerinin
birok farkl ve kart felsefi akm ve ynelimi ifade
ettiini belirtelim . Dilthey'in dirimselci greciliini,
Croce'nin storicismo'sunu, Gentilenin attualismosunu ve
Ortega'nn "tarihsel akl"n hatrlamak yirminci yz
yln ilk yarsnda tarihe ynelik felsefi deerlendir
melerin okluunu grmek iin yeterli olacaktr. Croce'nin
imdiki konumu iin bkz. La storia corne petsiero e come
azione (Bari, 1938; 7. gzden geirilmi basm, 1965).
Ayrca, Ortega y Gasset, Historia como sistema (M adrid,
1941); Kari Mannheim, deology and Utopia (ev. Louis
VVirth ve Edvvard Shils, Nevv York, 1936) tarih sorunu
hakknda ayrca bkz. Pedro Lain Entralgo, Medicina e
historia (Madrid, 1941) ve Kari Lovvith, Meaning in His
tory (Chicago, 1949).
11. "Tarihselciliin her eyden nce tarihi srekli bir terr
olarak yaamam uluslara mensup dnrlerce ya
ratlp savunulduunu vurgulamak istiyoruz. Bu dnr
ler "tarihin lmclln" yaam uluslardan olsalard
baka grler savunurlard belki de. Her durumda, olup
biten her eyin srf olduu iin "iyi" olduunu ne sren te
orinin Baltk lkeleri ya da smrge lkelerin dnr
lerince kabul edilip edilmeyeceini bilmek ilgin olurdu.
12. unu belirtmek gerekir ki bu balamda "modern insan"
hereyin tesinde tarihsel olmay vurgulayarak modern
olmaktadr; yani, her eyin tesinde, tarihselciliin,
Marksizmin ve varoluuluun insandr. adalarm
zn tmnn kendilerini bu ekilde tamtlamadm be
lirtmeye bile gerek yok.

175
13. Bu konuda bkz. Patterns in Comparative Religion (Londra
ve Nevv York,1958), s. 398.
14. Geleneksel toplumlarda varolan ve gerek olan "bysel
yararl" olanaklar da ayr.
15. Ancak byle bir uslamlama ile gredlie ve phecilie
yol amayacak bir bilgi sosyolojisinin temeli atlabilir.
"deolojiler" (Kari Mannheim'm terime verdii anlam
da) zerindeki -ekonom ik, toplumsal, ulusal, kltrel-
"etkiler" onlarn nesnel deerlerini yoketmez; tpk bir
airin iirsel yaratsna yardmc olan yksek ate veya
sarholuun bu yaratnn deerini azaltm am as gibi.
Btn bu toplumsal, ekonomik ve dier etkiler, tam ter
sine, bir tinsel evreni yeni alardan tasavvur etmek iin
frsattr. Ama, unu da sylemeye bile gerek yok ki, bir
bilgi sosyolojisi, yani ideolojilerin toplumsal koullarnn
incelenm esi ancak tin in zerk li in i olum layarak
grecilikten korunabilir ve eer onu doru anladysak,
Kari Mannheim bunu olumlamay gze alamamtr.
16. Bylesi nermeler hesaba katlmamal, nk bir mucize
olasln ima ediyorlar. Hristiyanln ortaya kn
dan beri mucizeler bylesine azaldysa bunun suu Hris
tiyanlkta deil H ristiyanlardadr.

176
BBLYOGRAFYA
1
NOT: Satapatha Brahmana, U paniadlaf, vs. ile ilgili
gndermeler iin bkz. The Sacred Books of the East (F. Max
Mller, ed., Oxford, 1879-1910). Kitab- Mukaddes iin bkz.
The Apocrypha and Pseudepigrapha o f the Od Testament in
English (R.H. Charles, ed., Oxford, 1913).

ABEGG, EML. Der Messiasglaube in Indien und Iran. Berlin,


1928.
AL- BRUN. Bkz. BRUN, MUHAMMAD IBN AHMAD
AL-.
ALBRIGHT, WILLIAM FOXWELL. "The Mouth of the
Rivers, The American Journal o f Semitic Languages and
Literatures (Chicago), XXXV (1919), 161-95.
ANTOINE, JEAN CLAUDE. "L'Eterriel Retour de l'histoire
deviendra-t-il objet de Science?" Critique (Paris), XXVII
(Austos, 1948), 732 ve devam.
ARNIM, H. F. A. vory. Stoicorum vetereum fragmenta. Leipzig,
1903-24. 4 cilt.
AUTRAN, CHARLES. L Epopee indoue. Paris, 1946.
BIDEZ, JOSEPH. Eos, ou .Platon et l'Orient. Brksel, 1945.
BIGNONE, ETTORE. Empedocle. Turin, 1916. ,
BRUN, MUHAMMAD IBN AHMAD AL-. The Chronology
of Ancient Nations. ev. C. Edward Sachau. Londra, 1879.
BLEICHSTEINER, ROBERT. LEglise jaune. Paris, 1937.
BOUSSET, WTLHELM. Der Antichrist in der berlieferung des
Judentums, des Neuen Testaments und der alten Kirche.
Gttingen> 1895. '
BRIEM, EFRAIM. Les Societes secretes des mysteres.
sveeden ev. E. Guerre. Paris, 1941. ! -

179

I
BUDGE, SIR E. A. YVALLIS (ev.). Thi Book o f the Cave o f
Treasures. Londra, 1927.
BURROVVS, E, "Some Cosmological Patterns in Babylonian
Religion, The Labyrinth, e d. S. H. Hooke (Londra, 1935),
s. 45-70.
CALLAVVAY, HENRY. The Religious System o f the Amazulu.
Londra, 1869.
CARAMAN, PETRU. "Geneza baladei istorice," A nuarul
Arhievi de Folklor (Bkre), I-II (1933-34).
CARCO PIN O , JERO M E. Virgile et le mystere de la IVe
eglogue. Gzden geirilmi ve geniletilmi- basm,, Paris,
1943.
CHADVVICK, H. MUNRO ve N. K. The Grozath o f .
Literatre. Cambridge, 1932-40. 3 cilt. f
CHARLES, ROBERT HENRY (ed.). The Apocrypha and
Pseudepigrapha o f the Old Testament in English. Oxford,
1913.2 c.
CHASE, DRUMMOND PERCY. The Ethics o f Aristotle.
Londra, 1934.
CHIERA, EDWARD. Summerian Religiou Texts. Upland,
1934.
CHRSTENSEN, ARTHUR. Les Types du premier homme et
du premier roi dans l'histoire legendaire des Iraniens.
Stockholm, 1917. 2 cilt.
COOM ARASW AM Y, ANANDA K. The Rg Veda as *
Land-nama-bok. Londra, 1935.
________ . The Darker Side o f Dawn. Washington, 1935.
________ . "Vedic Exemplarism," Harvard Journal o f Asiatic
Studies, I (1936), 44-64. '
________ . "The Philosophy of Medieval and Oriental Art,"
Zalmoxis (Paris ve Bkre), I (1938), 20-49.
_______ . "Sir Gavvain and the Green Knight: Indra and

180
Namuci," Speculum (Cambridge, Mass.), Ocak, 1944, s.
1-23.
_______ . Figures o f Speech or Figures o f Thought. Londra,
1946.
CORBIN, HENRY. "Le Temps cyclique dans le mazdeisme et
dans lismaelisme." Eranos-Jahrbuch, XX (Zrih, 1951), s.
149-217.
CROCE, BENEDETTO. La Storia come pensiero e come azione.
Bari, 1938; gzden geirilmi yeni basm, Bari, 1965.
CUMONT, FRANZ. "La fin du monde selon les mages,
occidentaux," Revue de l'Histoire des Religions (Paris),
Ocak-Hazuran, 1931.
DAEHNHARDT, OSKAR. Natursagen. Leipzig, 1907-12. 4
cilt.
DARMESTETER, JAMES (ev.). Le Zend-Avesta. Paris,
1892-93, 3 cilt.
DELATTE, ARMAND. Herbarius. 2. basm, Liege, 1938.-
DOMBART, THEODOR. Der Sakralturm. I: Z ik k u r r a t.
Mnih, 1920.
^ DROYVER, E. S. (E. S. Stevens). The Mandaeans o f raq and
' Iran. Oxford, 1937.
DUHEM, PIERRE. Le Systeme du monde. Paris, 1913-17. 5 cilt.
DUMEZL, GEORGES. Le Probleme des centaures. Paris, 1929.
________ . Ouranos-Varura. Paris, 1939. .
________ . Mythes et dieux des Germains. Paris, 1939.
________ . Horace et les Curiaces. Paris, 1942. .
EDSMAN, C. M. Le Bapteme de feu. Uppsala, 1940.
ELADE, MRCEA. Yoga. Essai sur les origines de la mysticjue
indienne. Paris ve Bkre, 1936.
________. Cosmologie i alchimie babiloniana. Bkre, 1937.
_______ . Comentarii la legenda Meterului Manole. Bkre,

181
1943.
_______ . "La M andragore et le mythe de la naissance
miraculeuse,'" Zalmoxis (Paris ve Bkre), III (1943), 1-52.
_______ . Technicfues du Yoga. Paris, 1949.
______ .Traite d'histoire des religions. Paris, 1949.
. "Le Temps et l'eternite dans la pensee indienne,"
Eranos-Jahrbuch, XX (Zrih, 1951), s. 219-52.
______ . Le Chamanisme et les technicfues archaiques de
Vextase. Paris, 1951.
______ . mages et symboles. Paris, 1952. (Trkes mgeler ve
Simgeler, ev. M.A. Klbay, Ankara, 1992.)
ENGNELL, IVAN. Studies in Divitte Kingship in the Ancient
Near East. Uppsala, 1943.
FOY, VVILLY. "Indische Kultbauten als Sym bole des
Gtterbergs," Festschrift Ernst Windisch zum siebzigsten
Geburstag... dargebracht (Leipzig, 1914), s. 213-16.
FRANKFORT, HENRI. "Gods and Myths ir\ Sargonid eals,"
lraq (Londra), I (1934), 2-29.
FRAZER, SIR JAM ES GEORGE. Folklore in the Old
Testament. Lohdra, 1918. 3 cilt.
_______ . The Golden Bough. 3. basm. Lohdra, 1907-15. 12
cilt, zellikle IV.Blm: Adonis, attis, Osiris ve VI.
Blm: The Scapegoat.
FURLANI, GIUSEPPE. Religione dei Yezidi. Bologna, 1930.
_______ . La religione degli Hittiti. Bologna, 1936.
GA ERTE, W. "K osm ische V o rstellu n g en im Bilde
prahistorischer Zeit: Erdberg, Himmelsberg, Erdnabel und
VVeltsrme," Anthropos (Salzburg), IX (1914), 956-79.
GASTER, THEODOR HARZL. Thespis; Ritual, Myth and
Drama in the ancient Near East. New York, 1950.
GENNEP, ARNOLD VAN. Tabou et totemisme a Madagascar.

182
Paris, 1904.
GODDARD, PLINY EARLE. Life and Culture o f the Hupa.
(University of California Publications in American
Archaeology and Ethnology, 1 ,1, s. 1-88.) Berkeley, 1903.
GTZE, ALBRECHT. Kleinasien. Leipzig, 1933.
GRANET, MARCEL. Danses et legendes de la Chine ancienne.
Paris, 1926. 2 cilt. .
_______ . La Pensee chinoise. Paris, 1934.
H AN DY, EDWARD SM ITH CRAIGHILL. Polynesian
Religion. Honolulu, 1927.
HARVA, UNO (daha nce Uno Holmberg). Der Baum des
Lebens. (Annales Accademiae Scientiarum Fennicae.)
Helsinki, 1923.
HASLUCK, F. W. Christianity and slam under the Sultans.
; Oxford, 1929. 2 cilt.
HASTEEN, KLAR. Navajo Creation Myth; the Story of the
emergence. (Mary C. Wheelwright Navajo Religion Series,
. . I, Museum of Navajo Ceremonial Art.) Santa Fe, 1942.
HASTINGS, JAMES (ed.). Encyclopaedia o f Religion and
ethics. Nevv York, 1951. 12 cilt.
HERTEL, JOHANNES. Das indogermanische Neujahrsopfer
im Veda. Leipzig, 1938.
HOCART, ARTHUR MAURICE. Kingship. Londra, 1927.
_______ *. Le Progres de lhomme. Paris, 1935.
________. Kings and Councillors. Kahire, 1936.
HFLER, OTTO. Kultische Geheimbiinde der Germanen.
Frankfurt am Main, 1934. ,
HOLMBERG, UNO. Bkz. HARVA, UNO.
HOOKE, S. H. (ed.). The Labyrinth. Londra, 1935.
_______ . (ed.). Myth and Ritual. Londra, 1935.
_______ . The Origins of Early Semitic Ritual. Londra, 1938.

183
HOVVITT, A. W. The Native Tribes o f South-East Australia.
Londra, 1904.
HUBAUX, JEAN. Les Grands Mythes de Rome. Paris, 1945.
HUME, R. E. The Thirteer Principal Upanishads. Oxford,
1931. .
HUNTINGTON, ELLSVVORTH. Mainsprings o f Civilization.
New York, 1945.
HUTH, OTTO. Janus. 1932.
JEAN, CHARLES FRANOIS. La Religion sumerienne. Paris,
1931.
JEREM IA S, ALFRED. H andbuch der altorientalischen
Geisteskultur. 2. basm, Berlin ve Leipzig, 1929.
JOHNSON, A. R. "The Role of the King in the Jerusalem
Cultus," The Labyrinth, ed. S.H. Hooke (Lohdra, 1935), s.
73-111. _
KIRFEL, YVILIBALD. Die Kosmographie der Inder. Bonn,
1920. ,*
i *

KOPPERS, WILHELM. Die Bhil in Zentralindien. Horn, 1948.


KRICKEBERG, WALTER. "Bauform und Weltbild im alten
Mexico, Paideuma (Bamberg), IV (1950), 295-333.
KROEBER, A.- L ..'Haridbook o f the Indians o f Calfornia.
Washington, 1925. '
________ ve GRIFFORD, E. W. World Renewal, a Cult
System o f Native Northvest California. (Anthropological
Records, XIII, 1, University of Califomia.) Berkeley, 1949.
LA BA T, RENE. Le Caractere religieux de la royaute
assyro-babylonienne. Paris, 1939.
LAIN ENTRALGO, PEDRO. Medicina y historia. Madrid,
1941.
LA M O T T E, E T IE N N E . Le Traite de la Grande Vertu de
Sagesse de Nagarjuna. (Bibliotheque du Museon, XVIII,

184
Louvain niversitesi.) Louvain, 1944.
LASSV, H. Muharram Mysteries. Helsinki, 1916. .
LA VALLEE-POUSSIN, LOUIS " DE ( e v .).
L'Abhidharmakosa. Paris, 1923-26.
______ (ev.). Vijnaptimatratasiddhi. Paris, 1929.
________ , "Documents d'Abhidharma: la controverse du
temps, Melarges chinois et bouddhiques (Brksel), V
(1937), 1-158.
LEEUVV, GERARDUS VAN DER. Phanomenologie der
Religion. Tbingen, 1933.
________ . LHomme primitif et la religion. Paris, 1940.
________ . "Urzeit und Endzeit," Eranos-Jahrbuch, XVII
(Zrih, 1950), s. 11-51. .
LEHMANN, F. R. "VVeltuntergang und VVelterneuerung im
Glauben schriftloser *Vlker," Zeitschrift fr Ethnologie
(Berlin), LXXI (1950).
________ ve PEDERSEN. "Der Bevveis fr die Auferstehung
im Koran," Der slam (Strasburg), V, s. 54-61.
LEVY-BRUHL, LUCEN. La mythologie primitive. Paris,
1935.
LIUN GM AN , W ALDEM AR. T raditionsoan derungen,
Euphrat-Rhein. Helsinki, 1937-38. 2 cilt.
LODS, A. Comptes rendus de l'Academie des Inscriptions.
Paris, 1943.
LVVITH, KARL. Meahing in History. Chicago, 1949.
MACLEOD, WILLIAM CHRISTIE. The Origin and History o f
Politics. New York, 1931.
MALALAS, JOANNES. Chronographia. (Corpus scriptorum
historiae byzantinae, XV.) Bonn, 1831.
MANKAD, D. R. "Manvntara-Caturyuga Method," Annals
o f the Bhandarkar Oriental Research Institute (Poona),

185
XXIII, Silver Jubilee Volme (1942), 271-90.
MANNHARDT, J. W. E. Wald- und Feldkulte. 2. basm,
Berlin, 1904-1905. 2 cilt.
MANNHEM, KARL. Ideology and Utopia. ev. Louis VVirth
ve Edvvard Shils. New York, 1936.
MARQART, JOSEF. "The Nawroz, Its H istory and Its
Sig n ifican ce," Journal o f the Cama Oriental nstitute
(Bombay), XXXI (1937), 1-51.
MAUSS, MARCEL. "Essai sur le don, forme archauque de
l'echange," Annee Sociologicjue (Paris), 2. seri, I (1923-24).
MAX MLLER, F. (ed.) The Sacred Books o f the East. Oxford,
. 1879-1910. 50 cilt. .
M U RK O , M A T H IA S. La Poesie populaire * epicjue en
Yougoslavie au debut de XXe siecle. Paris, 1929.
MUS, PAUL. Barabudur. (2. cilt, tamamlanmam.) Hanoi,
1935. 2 cilt.
NILSSON, MARTIN P. Primitive Time Reckoning. (Ata
Societatis Humaniorum Litterarum Lundensis, I) Lund,
1920. '
NOURRY, EMLE (P. Saintyves). Essais de folklore biblique.
Paris, 1923.
________ . L'Astrologie populaire. Paris, 1937. *
NYBERG, H. S. "Questions de cosmogonie et d ecosmologie
m azd eennes, Jo u rn a l A siatiq u e (P a ris), C C XIV
(Nisan-Haziran, 1929), s. 193-310; CCXIX (Temmuz-eyll,
1931), s. 1-134. .
_________. "Questions de cosm ogonie et de com ologie
mazdeennes," Journal Asiatique (Paris), 1929, 1931.
_________ . M onde O riental (U ppsala) , XXIII (1929),
204-11'deki eletiriler.
O H RT, FER D N A N D . "H erba, g r atia p le n a , FF
Communications (Helsinki), 82 (19297. '

186
OKA, MASAO. "Kulturschichten in Altjapan." Japonca
elyazmasnn yaymlanmam almanca evirisi.
ORTEGA Y GASSET, JOSE. Historia como sistema. Mardir,
1941.
PALLIS, SVEND AAGE. The Babylonian Akitu Festival.
Kopenhag, 1926. .
PARROT, A. Ziggurats et Tour de Babel. Paris, 1949..
PATA, RAPHAEL. Man and Temple. Lohdra, 1947.
PETTA ZZON I, RAFFAELE. La Confessione dei peccati.
Bologna, 1929-36. 3 cilt. ' *
________ . "Der Babylonische Ritus des akitu und das
Gedicht der Weltschpfung," Eranos-Jahrbuch, XIX (Zrih,
1950), s. 403-30.
_______ "Io and Rang," Pro Pegno pro sanctuario, hommage
a G. van der Leeuv (Nijkerk, 1950), s. 359-64.
PINCHERLE, ALBERTO. Gli oracoli Sibillini giudaici. Roma,
1922. '
POLAK, JAKOB EDUARD. Persien. Das Land und seine
Bewohner._ Leipzig, 1865. 2 cilt.
PUECH, HENRI-CHARLES. "La Gnose et le temps,"
Eranos-Jahrbuch, XX (Zrih, 1951), s. 57-113.
________ . "Temps, histoire et mythe dans le chistianisme
des premiers siecles," Proceedings o f the Vllth Congress for
the History of Religion (Amsterdam, 1951), s. 33-52.
REY, A. Le Retour eternel et la philosophie de la physique.
Paris, 1927. ^
ROCK, F. "Das Jahr von 360 Tagen und seine gliederung,"
Wiener Beitrage zur Kulturgeschichte und Linguitik, I
(1930), 253-88.
ROEDER, GNTHER (ed.). Urkunden zur Religion des alten
Agypten. Jena, 1915.

187
ROSCHER, VVI LHELM HEINRICH. "Neue
O m p halosstu dien," A bhandlungen der K n ig lich
Sachsischen Gesellschaft der Wissenschaft ( L e i p z i g ) ,
Phil-hist. klasse, XXXI, 1 (1915).
Sacred Books o f the East, The. Bkz. MAX MLLER, F.
SAINTYVES, P. Bkz. Nourry, Emile.
SCHAEDER, HANS HEINRICH. "Der iranische Zeitgott und
sein mythos," Z eitschrift der Deutschen Morgenladischen
Gesellschaft (Leipzig), XCV (1941), 268 ve devam.
SCHAYER, STANISLAVV. Contributions to the Problem o f
Time in ndian Philosophy. Krakow, 1938.
SCHEBESTA, PAUL. Les Pygmees. Paris, 1940.
SCHEFTELOW ITZ, ISIDOR. Die Zeit als Schicksalgottheit
in der indischen und iranischen Religion. Stuttgart, 1929.
SCHVVETZER, BERNHARD. Herakles. Tbingen, 1922.
SEBILLOT, PAUL. Le Folk-lore de France. Paris, 1904-1906. 4
cilt.
SEDLMAYR, HANS. "Architektur als abbildende Kunst,"
sterreische Akademie der VVissenschaften (Viyana),
Phil-hist Klasse, Sitzungsberichte, 225/3, (1948).
SEDLMAYER, HANS. Die Kathedrale. Zrih, 1950;
SLAWIK, ALEXANDER. "Kulturgeschicte Geheimbnde der
Ja p a n e r und G erm anen," Wiener~ Beitrage zur
Kulturgescichte und Linguistik (Salzburg ve Leipzig), IV
(1936), 675-764.
SOROKIN, PITIRIM A. Contemporary Sociological Theories.
New York, 1928.
_______ . Social and Cultural Dynamics. Nevv York, 1928.
STEVENS, E. S. Bkz. DROVVER, E. S.
STEVENSON, (Margaret), MRS. SINCLAIR. The Heart of
Jainism. Londra, 1915.

188
_________. The Rites o f the Twice-Bom. Londra, 1920.
THOMPSON, CAMPBELL. Assyrian Medical Texts. Londra,
1923.
THORNDKE, LYNN. A History o f Magic and Experimental
Science. New York, 1929-41. 6 cilt.
TOYNBEE, ARNOLD J. A Study o f History. Londra, 1934-39. 6
cilt.
YALLEE, POUSSIN. Bkz. LA VALLEE POUSSIN, LOUIS DE.
VANNICELLI, LUIGI. La Religione dei Lolo. Milano, 1944.
VINCENT, ALBERT. La Religion des Judeo-Arameens
d'Elephantine. Paris, 1937.
WEILL, RAYMOND. Le Champ des roseaux et le champs des
offrandes dans la religion funirarire et la religion generale.
Paris, 1936.
VVENSINCK, A. J. The Ideas o f the Western Semites
Concerning the Navel o f the Earth. Amsterdam, 1916.
_______ . "The Sem itic Nevv Year and the origin of
Eschatology, Ata Orientalia (Lund), I (1923), 158-99.
VVHEELWRGHT, MARY C. Bkz. HASTEEN KLAH.
WHITNEY, W. D., ve LANMAN, C. R. (evirenler).
A th arv a-V ed a. (Harvard Oriental Series, VII, VIII)
Cambridge, Mass., 1905.
WIDENGREN, GEO. King and Saviour. uppsala, 1947. 2 cilt.
WIEGER, LEON. Histoire des croyances religieuses et des
opinions philosophicjues en Chine. Hsien-hsien, 1922.
ZAEHNER, R. C. "Zurvanica," Bulletin o f the School of
oriental and African Studies, IX (1937-39), 303, 573, 871.
ZIMMERN, HEINRICH. "Zum Babylonischen Neujahrfest,"
B erichte ber die Verhandlungen der Kniglich
Sachsischen Gesellschaft der Wissenschaften (Leipzig),
Phil-hist klasse, LVIII (1906), s. 126-56 ve LXX (1918), s.
1-52.

189

You might also like