You are on page 1of 242

F R EUD'D A N L A C A N ' A P S KANALZ

SAFFET MURAT TURA


SAFFET MURAT TURA, 1 955 ylnda dogdu. 1980
ylnda l.. Cerrahpaa Tp Fakltesi'ni bitirdi. 1982
ylna kadar l.. lstanbul Tp Fakltesi Fizyoloji Ana
Bilim Dal'nda beyin biyofzii arlkl almalar
yaptktan sonra ayn fakltenin Psikiyatri Blm'ne
geti ve 1986 ylnda "Organo-dinamik Teorinin
Epistemolojik Kriligi" adl teziyle psikiyatr oldu.
Elektroansefalografi Teknii ve Psikanalitik Psikoterapi konusunda zel eitim
grd. 1993 ylnda lmago Psikoterapi Merkezi'ni kurdu. eitli makaleleri ve
evirilerinin yan sra Metis Yaynlan'nn "tekini Dinlemek" dizisinin yayn
editrlgn yapu. eidi akademik ve entelektel dergilerin yayn kurulu
yeliklerinde bulundu:- teki kitaplar: Gnmuzde Psikoterapi (Metis Yaynlar,
2000), eyh ve Arzu (Metis Yaynlan, 2002), Histerik Bilin (Metis Yaynlar,
2007).
Freud'dan Lacan'a
Psikanaliz
SAFFET MURAT TURA


KANAT
Kanat Kitap 20

Kuram dizisi 4

FREUD'DAN LACAN'A PSiKANALiZ

SAFFET MURAT TURA

Psikanaliz Antropoloji Felsefe

1. Bask: Haziran 1989, Aynnn Yaynlan

2. Bask: Mart 1996, Ayrnt Yaynlar

3 . Bask: Nisan 2005, Kanat Kitap

4. Bask: Kasm 2010, Kanat Klap

ISBN 975-8859-1 6-0

.Yayn haklan Pusula Yaynclk Ltd. ti., 2004

Kana Kitap, bir Pusula Yaynclk Ltd. kuruluudur.

Yayna hazrlayan: Ceyhan Usanmaz

Dzelti: Alper Zorlu

Kapak: Selahattin San

Sayfa dzeni: Mehme Oztrk

Bask: Express Basm Evi, tlf. (0212) 671 61 5 1

Kanat Kitap

Omer Avni Mah. Tank Zafer Tunaya Sokak No. 18 Gmsuyu 34427 lsanbul

tlf.: (021 2) 252 42 80 pbx faks: (0212) 293 s 44

e-posa: kana@kanatkitap.com

www.kanatkitap.com

'lliW.W pusula.com
NDEKLER

nc Baskya Onsz vii

ikinci Baskya nsz xi

Birinci Baskya nsz xii

Dn ve Bugn Psikanaliz 1
Psikanalizde Grnmeyen 23
Freud ve Dierleri 51
Lacan'a Giri 93
Lacan'n Avrupa Dncesindeki Yeri 1 17
Dilbilim ve Yapsal Antropoloji 1 49
Lacan'n Psikanaliz Kuramna Toplu Bir Bak 165
Doa ve Kltr 20 3
Freud'a Liyakat 211
G R S N OTU
N C BASKIYA NSZ

Ps i kanali z in ilk basks 1989 ylnda


F
reud'dan Lacan'a '

yaplmakla beraber, kitaba temel tekil eden almalar ok


daha nce, seksenlerin banda yaplmt. Ancak 1996 ylnda
yaymlanan ikinci basky hazrlarken dncemde, zellikle de
psikanalitik kuram epistemolojik olarak deerlendirmem
konusunda nemli deiiklikler oldugunu grmtm. Bu
nedenle de kitabn ilgili blmlerini nemli lde deitirmi
tim. imdi, ikinci baskdan sekiz yl sonra elinizdeki bu nc
basky hazrlarken psikanalizle ilgili yarglarmn gene, ama bu
sefer ok kkl bir ekilde deitiini fark ediyorum. yle ki,
bir an iin ikinci baskdaki baz blmleri karma alp kendi
dnsel gemiimle acmz bir tanmaya girimek bile iste
dim. Ama bugn daha ok nem verdiim almalar erteleme
mi gerektiren byle bir aba, insann zamanl varlk olmas
gereiyle eliiyor maalesef! Bu nedenle nc baskya zgn
bir felsefi tartmay dile getiren ulacan'n Avrupa Dncesindeki
Yeri" adl yeni bir blm ve bugn psikanalize nasl baktm
aka dile getiren "Freud'a Liyakat" adl bir sonsz yazmakla
viii F R E U D ' D AN L A C AN ' A P S i K A NA L i Z

yetinmek zorunda kaldm. Kitabn dier blmlerini ise, okuru,


iimdeki dnsel tartmay izlemeleri ve deerlendirmeleri
amacyla, kendimi yaygn anlal ve takdim edili biimiyle
psikanalize en yakn hssettiim dnemimi temsil eden ikinci
baskdaki hallerini hemen hemen hi deitirmeden, koruyarak
sunuyorum.
Genliinde yazm olduu bir kitap dolaysyla insann
kendi dnsel gemiini defalarca gzden geirmesi tuhaf bir
duygu. O gnlerde neyi, niin dndm gayet iyi anlaya
bilmeme ramen, artk bunlar nihai olarak atm ve son
sekiz-on yldaki okumalarm, almalarm, klinik deneyimim
sayesinde yepyeni bir platforma ulatm sanyorum. Ancak
imdilik bunlar o kadar nemli deil. Bence nc bask nede
niyle kendimde karlatm bir baka ve ok daha kiisel
tereddt, alt izilmeye daha fazla deer grnyor. nk pek
ok konuda mteekkir olduum ve kabul ederse pek ok
konuda hocam addettiim deerli dostum Orhan Koak'n
btn srarna ramen, bu nc basky hi :yaptrmamay ve
bu kitabn artk unutulmaya terk edilmesini istediirri zamanlar
bile oldu. Geri genel olarak psikanalizle ilikim daima gel git
lerle, phe, tereddt ve ikna olma arasnda yalpalamalarla,
yaklap uzaklamalarla, daima belli bir gerilimi koruyarak
srp gitmiti. Ne baz meslektalarm gibi psikanalizi benimse
yip defteri kapatm, belki baka alardan ciddi bir mcadele
vermeme ramen kuramsal adan kafam rahat bir ekilde yolu
ma devam etmitim, ne de bazlar gibi onu bsbtn bir safsa
ta olarak damgalayp bir kenara brakmtm. Mesela zamannda
psikanaliz eitimimi fomel kalplar iinde srdrme konusu
ciddi bir ekilde nme geldiinde de nemli bir tereddt yaa
mtm ve cam anlamyla istekli olmamtm. Sonu itibariyle
muhtemelen psikanalizle bu gerilimli ilikim nedeniyle psikana
liz ve psikanalizden treyen psikoterapiler konusuna her iki
cenahtan meslektalarmdan ok daha fazla aba harcamak
zorunda kaldm sannn. Ama dikkatli okurlarn gznden ka
mayaca gibi, bu konudaki btn almalarm daima bir
N C B A S KIYA N S Z ix

"acaba" sorusunu gndeme getirmitir, iim hibir zaman tam


anlamyla rahat olmamtr. Kimi kez de kendimi ikna etmeye
alrcasna psikanalizi savunan epistemolojik yarglar gelitir
meye almtm. Ama gene de beni bu kitabn nc basks
n yapma konusunda tereddde sevk eden ve hatta artk unu
tulmasn istememe kadar varan btn bunlardan daha derin
bir kaygnn varln hissediyordum.
Belki psikanaliz karsndaki gerilimli tavnm bilimsel p
heciliin bir gerei olarak niteleyebilirdik. Ne de olsa bilimde
bir tarikat sadakatiyle kuramlara, gemi bilim adamlarna,
ustalara vs. balanlmaz, iman edilmez. Gemi bilim adanlan,
mirasn korumak zorunda oldugumuz "baba"lar ya da "anne"ler
degildir. Bilimde sylenen her sz, bir gn almak iin ve al
sn diye, yani bir aama olarak sylenir. Zaten gayet net bir
kafas olan ve bilimin esasn gayet iyi kavram bir bilim adam
olarak Freud, son tahlilde kendi eserine geici ve o gn iin
yararl bir alma varsaynu gzyle bakm, stelik btn
almalarnda da srarla kendisine iman edilmemesi konusunda
uyarmtr okurlann. Varsaymlann aka dile getirmi, eksik
kalan noktalar adna yakr bir bilimsel drstlkle belirtmi,
karlat sorunlarn gelecein doabilimleri tarafndan z
leceini ummutur. Ama gene de kendi kayglarm konusunda
bilimsel phecilie istinat eden bu yant tatmin etmiyor beni.
nk ben psikanalizle ilikimden sadece bilimsel phecilik
gerei, mesela bir "genel grelilik kuram"ndan veya "kuvantum
mekaniinin Kopenhag yorumu"ndan phe ettiim gibi phe
etmemitim. Acaba psikanaliz konusunda niin bilimsel vicda
nm bir trl tam huzur bulmuyordu?
Bu noktada bir yam olarak psikanalizin herhangi bir kuram
olmayp insan saln ilgilendiriyor olmas da yeterince tatmin
etmiyor beni. nk hem mesleki pratiimde psikanalitik
kuramlardan gereki buldugum bir dzeyin stnde asla
medet ummadm hem de gen meslektalarm bu konuda
daima uyardm. Kald ki, bilimsel phecilik gerei baz durum
lar iin daha gereki bulduum uygulamalar da daima eletirel
x F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S K A N A LZ

olarak dndm, hatta her zaman btnyle psikiyatrik kuru


mu bile sorguladm kafamda, yazlarmda. Peki, o halde bu
nc basky yaptrma konusunda beni derin bir tereddde
sevk eden neydi?
Kendimce bulabildim tek yanll psikanalitik kuramn ken
disinden kaynaklanmyor; Freud'dan da ... Psikanalitik kuram
balang iin iyi bir alma varsaymdr ve zaten kurucusu da
onu aka byle koyar ortaya. O zaman kuramda sorun yok.
Doru olabilir, yanl olabilir veya daha gerekisi, her kuram
gibi belli snrlar erevesinde belli bir doruluk deeri tayabi
lir. Geri bugn ank bu kuram birok bakmdan amamz
gerektiini ve stelik aabileceimizi de sanyorum. Ama bu
mtevaz kitap e_revesinae imdilik o kadar nemli deil bu
tanma. Sarrm benim amdan psikanalizin aydn, yar-aydm
ve hatta maalesef baz meslektalarm tarafndan yaygn alglan
nda ve takdim ediliinde ciddi bir sorun var. Galiba beni bu
yaygn alglan ve takdim tarz rahatsz ediyor. Tam bir gizem
bozucu, put knc olan Freud'un gizernliletirihnesi, putlatrl
mas, tarikatlatrlmas ve tam tersini yapmaya alrken benim
almalarmn da bu ynde kullanma ak olmas endiesi beni
huzursuz ediyor.
Bu nedenle okurdan rica ediyorum; ltfen bu kitab bilimsel
bir kuram anlamaya alr gibi, yani her kuramn hak ettii
ekilde eletirelliinizi koruyarak, uknz kullanarak okuyun.
inanmayn; ln, deerlendirin, anlayn ve en nemlisi, ok
daha kkl dogabilimi alanlarndan grendiklerinizle karlatra
rak okuyun. nk sorunumuz bilim adam Freud'a sadakat
deil, liyakattir.
Austos 2004
lstanbul
K N C BAS KIYA N SZ

B
e yl aan bir aradan sonra yaplan b u ikinci baskda baz
blmleri dzeltme ve kitab destekleyip geniletme gereini
duydum.
Kitabn birinci blmn ise tamamen deitirdim. Bu blm
de, ilk baskda olduu gibi eletirel bir tavrla psikanalize yakla
maya altm, ama bu defa ona ok daha anlayl bir ekilde
bakmaya yneldim. Aradan geen yllann, bugn "pozitivist" ola
rak nitelemekte saknca grmediim kan ynlerimi trplemi
olduunu fark etmek. yllarca "epistemoloji mi, ontoloji mi?" tar
tmas yaptmz dostlarm sevindireceini umduum kadar
sevindirdi beni de.
Geni lde Lacan'a ynelmi bu kitapta, onunla ilgili
blmlerde nemli bir deiiklik yapmaya ynelmedim. nk
ilk olarak bu kitap, "Birinci Baskya nsz"de belirttiim gibi,
Lacan'a giri bakmndan mtevaz bir denemedir, bunu daha
fazla zorlamann gerei yok diye dnyorum.
ikincisi, her ne kadar baz evrelerde Lacan'c bir psikanalist
olarak tannyorsam da, mesleki pratiimde Lacan'a pek az yer
veren bir psikiyatrm. Bu saplama Lacan' nemsemediim anla-
xii F R E U D ' D A N L A C A N 'A P S i K A N A L Z

mna gelmiyor tab. Ancak zellikle "Benlik Psikolojisi"ni psiko


terapi pratii asndan da, insann "i dnyasn" kavramak
bakmndan da, hatta felsefi almlar ynnden de kendime ok
daha yakn buluyorum. Bylece Lacan ile ilgili daha aynntl al
malar ilgilenenlere brakarak, sadece bir giri denemesinden
ibaret olan bu kitab baz destekler, geniletmeler, dzeltmelerle
yeniden sunuyorum. Umanm yaran olur.
Mart 1995
Tstanbul
B R NC BAS KIYA NSZ

B
u kitap aslnda henz psikiyatri asistan oldugum yllarda
Lacan zerine hazrladm seminerlerin bir rn. Sanrm
1983 ylnda, o sralarda ba asistan olan dostum Do. Dr. Olcay
Yazo, asistanlar, psikologlar ve tp rencilerinden oluan bir
grupla detayl bir psikiyatri okumas balatmak istemiti. Bu
amala baz alma alt gruplar oluturularak i blmne gidil
di. Bu erevede ben ve arkadam Dr. Talat Parman, L'lcan konu
sunu stlendik.
Ancak bu gzel ve verimli alma krs-ii baz sorunlar nede
niyle kesintiye urama tehlikesiyle karlanca, aktivitemizi dar
da. evlerde toplanarak srdrmeyi kararlatrdk. Srecin byle bir
yola gim1esi bence olumlu iki sonucu da beraberinde getirdi. ilk
olarak, grubumuz faklte dndan sosyologlar, psikologlar; felsefe,
ikisat rencilerinin katlmyla zenginleti. lkinci olarak da, sz
konusu seminerler fiilen Lacan zerine seminerler halini ald ve bir
k boyunca hemen her hafta aralksz devam etti.
lte bu kitap doktorlar, psikologlar, sosyologlar ve niversite
grencilerinden oluan sz konusu grupta anlatlanlarn bir ze
tini ieriyor.
xiv F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

unu hemen kaydetmek isterim ki, Lacan'a olan ilgim mesleki


kayglardan ziyade Althusser okumamdan, Althusser'in Lacan'a
gndermeleri olan kuramn gelitirme egilimimden kaynaklan
yordu. Nitekim bu yolda birka yazm da yaymland. Lacan' bir
amatan ok bir ara olarak grmem nedeniyle de dondan
Lacan kuramn nasl yorumladm anlatan bir yaz yazmay
dnmemitim. Ancak aradan geen yllar olaya daha soukkan
l yaklamam salad. Lacan zerine sadece Trkiye'de degil,
dnyada bile pek az inceleme olduunu gz nne alarak, pek
ok hata ve yanl anlamay iermesi muhtemel bu kitab kaleme
alma cesaretini buldum. Sanrm Lacan' pek ok kii iin muam
ma haline getiren saysz engeli amak bakmndan pek gvenilir
olmasa bile, yirfe. de bir balang noktas grevini yerine getire
cek ufak bir., alma kt onaya. Kitapta sadece bir Lacan zet
yorumu vertnek yerine, onu psikanaliz gelenei erevesine yer
letirmeye de altm. Ancak kitabn ilk bakta iddial grnen
bu yapsna ramen, ben hi de iddial deilim: Sonu olar"!_k bu
almann ilgilenenler iin orta halli saylabilecek bir deneme
olduunu dnyorum, o kadar.
"nsz"n son satrlarn, bu kitabn hazrlanmasna temel
tekil eden almalar birlikte yaptmz, ancak sonra ne yazk ki
elimizde olmayan nedenlerle ayn dtmz ve bu nedenle de
kitabn yazarlarndan biri olma erefini oktan hak etmi olmas
na ragmen, sadece bir vefa borcu erevesinde adn anmakla
yetinmek zorunda kaldm arkadam Dr. Talat Parman'a teek
kr etmeye ayrmay, yerine getirilmesi zonnlu, ancak hibir
ekilde yeterli olamayacak bir dev gibi gryoum.
Haziran 1988
Diyarbakr
1.

D N VE B U G N PS KANALZ *

P
sikanaliz. psikiyatride hibir zaman temel teori, "paradigma"
dzeyine ulaamad. Aslnda psikiyatrinin hibir zaman
Kuhn anlamnda bir "paradigma"s da olmad. Ama dorusu bir
aralar psikanalizin saygnl artm, psikiyatrlann gznde etkin
lii, egemenlii dnyann hemen her yerinde hissedilir bir dzeye
ulamt. Bugn artk psikanalizin o altn dnemi de hemen
tamamyla tkendi.
Psikiyatrlann nemli bir blmnn -en gl oldugu gn
lerde bile- daima psikanalize biraz phe ile bakm olmas, ze
rinde dikkatle dnlmesi gereken bir konu. Psikiyatride bir
dnemin "tutuculugunu" simgeleyen "organik" bak asn savu
nanlann u sralardaki biraz abamh gururunu da anlayla kar1-
lamak gerek. Kabul etmek gerekir ki, zaman "turuculugu" hakl
kard ve ne de olsa fikir tarihinde zamann "tutuculugu" hakl
karmas pek az grlen bir durumdur.

* Psikanalize bakmda meydana gelen deiiklii zetlemek iin ilk


basknn ve ikinci basknn birinci blmlenni karlatrmanza sunu
yorum. Bu ve izleyen blmde -ayn kaynaklara istinat etmekle beraber
yaklaun tamamen deimitir.
2 F R E U D ' DA N LACA N ' A P S i KA N A L i Z

Burada psikanalizin urad yenilginin nedenleri zerin


de duralm. Aktr ki., bu yenilginin nemli bir tek nedeni
vardr: Biyoloji, fizyoloji ve farmakoloji gibi temel tp disip
linlerine dayanan organik psikiyatri almalarnn son yllar
da gsterdii olaanst atlm.
Yani psikanaliz, rakip gr asn destekler gibi yorum
lanan nemli deneysel veriler karsnda yetersiz kalmtr.
nk psikanaliz teorisi Freud'un zannettiinin tersine, bu
tipte organik verilerle uzlamaya elverili kavramsal aygman
yoksun gibi durmaktadr. Bugn elbette hala pskanalizi psi
kiyatrik yaklamn temeli olarak kabul eden odaklar vardr.
Ama kanmca amk psikiyatride, en azndan "ortodoks" anla
myla psikan!li_zi savunmak uyeni tutuculuk"tan baka bir
ey deildir.
Organik gr asn temel alan almalarn da dikensiz
gl bahesi olduunu sylemiyorum. Bu alanda da pek ok
metodolojik, teorik ve bence en nemlisi, epistemolojik_ g
lkler mevcuttur. Ancak bu sorunlar baka bir almada ele
almay dnyorum. imdi burada baka bir noktay taru
may gerekli gryorum. Psikanaliz, neden gl olduu
dnemde, yani organik verilerin bylesine gl bir kart
kant oluturmad, her eyin psikanaliz iin yolunda gittii
dnemde dahi psikiyatrinin temel teorisi olamad? Psikanaliz
neden btn psikiyatrlarn zerinde anlat temel bir hare
ket noktas, bir "paradigma" haline gelemedi?
Bu soruya yant olarak tutucularn "dar kafall" sebep
gsterilebilir. Denebilir ki, psikiyatrlar klasik tp eitiminden
gemi kiilerdir, dolaysyla psikanaliz gibi eilimlerinin
temeline ters gelen bir teori ve tedavi tekniini geni bir kitle
halinde benimsemeleri zaten beklenemezdi. Belli bir hakllk
pay tadn kabul etsek bile, psikanalizin bir psikiyatrik
paradigma olamayn sadece bu yantla aklamaya al
mak hem fazlaca kolaya kamak hem de tamamen yanl bir
izgiyi savunmak anlamna geliyor bence. Klasik eitimlerini
Newton fizii erevesinde grm fizikilerin, "mutlak uzay
NC BASKIYA NS Z 3

ve zaman" kavramnn karsnda Einstein'n "bal uzay


zaman sreklisi" kavramn anlamalan ve balangta gster
dikleri btn dirence ramen benimsemeleri, eminim, klasik
tp eitimi alm psikiyatrlarn psikanalizi benimsemelerin
den ok daha zorlu bir dnsel yenilenme srecini gerektir
mitir. Kald ki, psikanalize en byk katkda bulunan teo
risyenler hemen daima psikiyatrlar olmutur.
Psikanalizin karlat direncin herhangi bir teorinin
karlaabilecei direnten daha byk olduunu dnmek
iin hibir sebep olmadna gre, bence sz konusu noktay
daha ok bizzat psikanalizin yapsnda, teorisinde ve prati
inde aramak gerek. Hem psikanaliz, analistlerin, neredeyse
ilk Hristiyanlarn ektii ilelere maruz kaldklann iddia
eden kendi yazdklar kendi tarihleri hilafna klasik psikiyat
riden olduka anlayl yaklamlara da "maruz" kalmtr.
Ama Freud'dan beri analistler neredeyse Yahudilii andran
"kapal" ve persecute bir topluluk kurmay yelediler.
Szgelimi Eugen Bleuler ve Theodore Floumoy gibi klasik
psikiyatri devleri psikanalizi tartmaya, hatta benimsemeye
eilimliydiler. te yandan hocamz Dr. Metin zek'in, asis
tan olduu byk psikiyatr Emst Kretschmer hakknda
naklettii "psikanaliz" dmanlna ramen, hemen btn
asistanlarnn "hoca"dan "gizli" (?) psikanaliz eitimine
ynelmeleri de ilgin bir konu. Yani ksaca, psikanaliz en
azndan bir dnemin tm gen kuak psikiyatrlar tarafndan
ilgiyle karlanyordu. Buna ramen psikanaliz baz ulusal ve
uluslararas derneklerde, yine "dava"ya inanm, bu dernek
ler tarafndan yetitirilmi yelerden oluan kk ve kapal
gruplarla snrl kalmay yeledi ve psikanaliz deneyimleri
zerine "bilimsel" tartmalarn esas itibariyle dna tama
masna zen gsterildi.
jean Piaget bu tutumu ayn prensipleri benimsemi kapal bir
grupta, tekrar tekrar balangta alan problemlere dnmeden,

Persecue: evrenin kendisine ynelik saldrganlk ve dmanlk duygu


lan besledii hezeyann tayan.
4 F R E U D ' DA N LACAN'A P S i KA N A L i Z

daha hzl bir ilerlemenin mmkn olabileceini syleyerek


mazur gstermeye alr.! Ama bilimsel bir disiplin "tarikat"
zihniyeti ile kurulamaz.
Psikanaliz "tarikatlg" bana, geometrinin bilim ncesi
ni, yani Eukleides ncesi geometriyi hatrlatyor. Eski
Yunan'da "geometri," balangta gizli ve mistik bir yn ta
yan okullarda gelitirildi. Bunlarn en nemlilerinden biri de
Pythagoras'n Kroton'da kurduu okuldu (M.. 572). Bu
okulun bahtszl u ki, bugn bize Pythagoras adndan
kalan ve hala bu adla anlan teorem, o gnk geometrinin
"nokta" kavramyla dnlnce, ak bir paradoks ortaya
kyordu. Metapontionlu Hippasos bu mistik okulda sz
konusu paradDksu aklaynca analk kart. Hippasos okul
dan kovuldu ve bir deniz kazasnda lmek suretiyle de
Tanrlar tarafndan cezalandnld. 2
Tannlar bu ie ne derse desin, Hippasos sayesinde Pythagoras
geometrisinin kavranlan yeniden gzden geirildi, tartld.
Sonuta iki bin yl rakipsiz kalan bilimsel geometri, Eukfeides
geometrisi dodu.
Bilim herkese aktr ve aklk bilimin varlk kouludur;
yoksa "kerameti kendinden menkul eyh" zihniyeti ile bilim
yaplamaz. Nitekim psikanaliz de daha Freud zamannda bile
fireler vermeye balam, baz Hippasoslar kendini kapnn
dnda bulmulardr (neyse ki Tanrlar bu konuda daha
insafl davranmtr).
Demek ki psikanalizin psikiyatri iinde "paradigma" ola
may klasik eitimli psikiyatrlarn tutuculuuna balanabi
lecei gibi, psikanalizin bilimsel aklk yerine kapal bir
rgtlenme semi olmasna da balanabilir. Ama bu ikinci
yant da ilki kadar geersiz grnyor bana. nk geri
analist olmak adeta bir "tarikat" yesi olmak gibi ritellere
balanm ise de, psikanaliz teorisi herkesin ulaaca kitap-

1 jean Piaget, Ep istemologie des Sciences de l'Homme, Gallimard, 1972.

2 Lucien Godeaux, eitli Geometriler, ev. F. emin, Trk Matematik


Demegi Yaynlan. 1965.
N C B A S K I YA N S Z 5

!arda yazlm izilmitir. Hana itiraf etmek gerekir ki, ana


listler, bilimsel bir teorinin savunucularndan sarf etmeleri
beklenenden ok daha byk bir gayret ile teorilerini geni
halk kitlelerine anlatmaya almlardr. Zaten psikiyatrlarn
nemli bir blmn psikanalize kar cephe almaya ynel
ten de, psikanalizin bir tedavi teknii olarak klinik baars
ya da baarszl deil (nk o dnemde psikiyatride kli
nik baar sz konusu bile olmadndan, psikanaliz bir
umut gbi de grlebilirdi), psikanalizi teori olarak tat
min edici bulmamalardr.
Btn dnemlerde psikanalize cephe alan btn psiki
yatrlarn, bilinli epistemolojik incelemeler neticesinde byle
bir noktaya ulatklarn savunmak elbette gereklere uymaz.
Tam tersine, psikanaliz pek ok psikiyatrn saduyusuna
"uuk", "havada," mantksz geldii iin, yani bilinli bir
epistemolojik eletirinin sonucu olarak deil de, sadece sez
giye dayanan gerekelerle psikanalize cephe alnmtr. Ama
pek <;ok psikiyatrn sezgi ile yakalad eyler, ciddi episte
molojik bir tartmann sonucunda ulalan neticeler de ola
bilir. Szgelimi Kari Popper byle bir sonuca ulamakta
dr. 3,4 Yeri gelmiken bu tanmay bir Popper yorumu
nda zetlemekte yarar var. Bilimsel teorilerin ierdii
nermelerin dorudan doruya deneyle test edilemeyecei
kabul edilir. nk bunlar evrensel nermelerdir, oysa
deney, tanm gerei tekilin bilgisini verir. Bu durumda, teo
rinin ierdii teorik nermelerin, baz ara nermeler aracl
yla belli bir "deneysel ndeyi" nermesine mantk yoluyla
balandm ve bu "deneysel ndeyi" nermesi sayesinde
deneysel olarak dolaysyla test edilebildiini kabul etmek
gerekiyor.
Poppera gre teorik nermeler deney yoluyla ancak "yan-

3 Bryan Magee. Kari Poppcr' Bilim Felsefesi ve Siyaset Kuram, ev.


Mete Tunay, ahin Alpay, Remzi Kitabevi, 1982.

4 Kari Popper, Conjectures and Refuaions. Rouledge and Kegan Paul,


1963.
6 F R E U D ' D A N LACA N 'A P S i KA N A L Z

llanabilir", ama asla dogrulanamaz. imdi sanrm bu anla


yn ok basit bir mantki dayana var. Szgelimi, en ok
bilinen mantk karm olan u rnei gz nne alalm:

1- "Btn insanlar lmldr."


ll- "Sohrates de insandr."
Ill- "O halde Sohrates de lmldr."
imdi buradaki 1 nermesi, evrensel olduu iin doru
dan deneylenemeyen teorik nerme olsun. il nermesi ampi
rik olarak doruluunu bildiimiz, IIl ise dolaym sayesinde
!'in dogruluunu deneysel olarak snayacamz "deneysel
ndeyi" nermesi olsun. imdi Ill "deneysel ndeyi" nerme
sinin deneysel"a_!llamda doru olduunu saptadmz varsa
yalm; acab? bu sonu 1 teorik nernesinin de deneysel ola
rak doru blduu anlamnda yorumlanabilir mi?
Hayr. Aka grmek iin yle bir karm gz nne
alalm:

1- "Btn lmller insandr." (teorik nerme).


II- "Sohrates de lm ldr." (deneysel ara nerme)
lll- "O halde Sollrates de insandr." (deneysel ndeyi)

imdi burada akl yrtme tam anlamyl: mantk kuralla-


rna uygundur. il deneysel ara nermesi ve llI deneysel
ndeyi nermesi de deneysel anlamda doru olmakla birlik
te, btn bunlar l teorik nermesinin deneysel anlamda
doru olmasn gerektirmemektedir (nk insanlardan
baka canllarn da lml olduunu biliyoruz). O halde
"deneysel ndeyi" nermelerinin deneysel anlamda doru
olmas. bu nem1elerin mantk yoluyla elde edildii teorik
nermelerin deneysel anlamda doruluuna deneysel bir
kant tekil etmez. Yani teoriler deney yoluyla dorulanamaz,
ancak yanllanabilir. Biz teorileri deney yoluyla yanllayana
kadar doru kabul ederiz, o kadar.
D N V E B U G N PSKA N A L i Z 7

Popper'n "yanllanabilirlik" ilkesi yle de yorumlanabilir


gibi grnyor: Yanllanamayan nermeler aslnda olgusal
anlamda bilgi vermez. Yani bir nermenin deneysel olarak yan
llanabilir olmas, onun olgusal bilgi vermesinin kouludur. Bir
rnekte grelim: "Bugn haftann gnlerinden biridir" nermesi,
daima dogru bir nermedir, yani koullar ne olursa olsun
(bugn hangi gn olursa olsun) dorudur bu nerme. Ancak
biz bu kesin "doru" nerme sayesinde olgusal anlamda neyi
renmi oluruz? Aka hibir eyi... Eer nermemiz mant
ken mmkn ihtimalleri daraltsayd, yani mesela "Bugn hafta
sonudur" gibi bir nermemiz olsayd, aktr ki, bu nerme
mantk ihtimallerini daralttna gre, mantk asndan yanl
olmas muhtemel (yanllanabilir) bir nerme olurdu, ama biz
bu nerme sayesinde olgusal anlamda bir bilgiye sahip olurduk.
Eer nermemiz "Bugn pazardr" olsayd, bu durumda yanl
olmas ihtimali gz nne alnan durum asndan en yksek,
fakat verdii bilgi miktar da en yksek bir nermemiz olurdu
(bu sylediklerimizi matematik enformasyon ve antropi teorisi
nin formlleri ile ifade etmek bile mmkndr).
imdi btn yanllanamaz nermelerin, "Bugn hafca11111
gnlerinden biridir" nem1esinde olduu gibi, mantken kesin
doru (analitik) olduunu da dnmemek gerek. nk bu
durumda, Popper'a gre psikanalizin de kesin bir doru, adeta
bir matematik olduu iddia edilmi olurdu ki, bu Popper'a
tamamen ters bir yorumdur. nk Popper'a gre psikanaliz
"yanllanamaz" bir teori olmakla birlikte, bu "yanllanamazlk"
namki kesinlie dayanmaz, psikanalizin bir metafizik olmasna
dayanr.
Demek ki Popper'a gre baz nermelerin mantken kesin
doru olmamakla birlikte (yani semetik olmakla birlikte) yine
de yanllanamaz olduunu kabul etmek durumundayz, ite
sannn Popper'n metafizik olarak yorumlad teoriler bu tipte
nermeleri ierirler.
8 F R E U D ' DAN LACAN'A P S i KANALiZ

imdi Russel'den ilham alarak yle bir nerme ileri sre


lim: "Btn evren, mm astronomi k verileri, jeolojik, arheolojik,
vs. verileri, canllarn lafzalan, vs. ile birlikte, sanki milyon
larca yldr varm gibi, be dakika nce yaratld." Bu nerme
mantken kesin dogru (analitik) degildir (nk bu nerme
nin aksini iddia eden nermeler de, mesela ayn koullarn bir
saat, iki saat, vs. nce yerine geldigini bildiren nermeler de
mantken mmkndr). Ancak bu nerme mantken kesin
doru olmamakla -yani sentetik olmakla- birlikte, yine de
nermenin yanl olduu ispaclanamaz. nk onu yanlla
mak iin gsterecegimiz her trl olguya kar batan bak
l vardr bu '"ermenin imdi bu nerme, sentetik olmakla
birlikte olgJsal anlamda bilgi vermemektedir. nk bu ner
me yanl lsayd olgu dzeyinde neyin farkl olmas gerekti
ini bilmiyoruz. Bu nerme olgular zerine bilgimize bir ey
katm olmuyor. lte sanrm Popper bu tipte nermeleri meta
fizik olarak yorumluyor. Sz konusu tipte ilermeleri ieren
"teoriler" (?) adeta doay bilmeksizin aklamaya alan ilkel
kabilelerin, antik am, dinlern masallar gibidir. Ayn ger
eklii aklamak iin pek ok masal anlatabilirsiniz. Bu
masallar ilk bakta bilgi verir gibi dursa da, olgular hakknda
ki bilgimize hibir ey katmazlar.
Bu nedenlerle, Popper'a gre bilimsel teorilerin yanllana
bilir, yani gereklik hakknda olgusal anlamda bilgi veren,
yani yanl olmas durumunda olgu dzeyinde neyin farkl
olmas gerektiini bilmemizi salayan teoriler olmalar gerekir.
Popper'a gre bilimsel metodoloji de teorileri dorulayan
olgular deil. teoriyi yanllamas muhtemel olgular almal
dr. Bylece teori her deney ile test edilmeli, yanllamaya
almaldr. Yoksa bilim adamlar sadece teorilerine uyan olgu
lar gz nne alr, dier olgularda gzlerini kapatrlarsa yine
metafizik yaplm olur (Popper'a gre sadece analistler deil,
Marksistler de metodoloji dzeyinde bunu yapmaktadr).
DN VE BUGN PSi KANALiZ 9

lte bu epistemolojik erevede, Popper'a gre psikanaliz,


metafizik bir masaldan ibarettir. Analistler btn klinik olgulan
kendi teorileri erevesinde yle yorumlarlar ki, sonunda olgu
nun teoriye uymamas diye bir ey sz konusu olamaz. Teorinin
yaps yanllanmaya kapaldr. lerdii ok sayda, yer yer eliik
varsaymlar btn kart olgu imkanlann ortadan kaldm. Eer
kazara teoriye mevcut varsaymlar erevesinde uymayan bir olgu
ile karlarlarsa, analistler hemen gerekli varsaym teoriye ilave
ediverirler. Bylece hastalann birtakm kt ruhlarn, cinlerin
etkisinde kaldna inandmp sonra bu ruhlar, cinleri kovan ilkel
bycler gibi, analistler de nce hastal aklayan bir masal
anlatrlar, sonra da hastal "kovarlar." Psikanaliz ada bir
masal, analistler de ada byclerdir.
llgin nokta u ki, byle bir eletiriden yeni bir psikoterapi
teori ve teknii bile kanlabilir. Gerekten de baz masallarla
(mesela Perili Kk) ocuktan ve ilkelleri korkutmann mmkn
olduunu herkes bilir. Tam tersine, baz masallarla ocuklann
korkulan yattnlabilir. lte, belki de psikoterapi, bykler iin
masallardan ibarettir. Bu masaln bir ksmn hastalar anlatr, bo
luklar da psikoterapist dolduruverir.
Popper'a dayanan Eliot Slater5 ilgin bir rnek veriyor: Ayn
rya ya da psikopatolojik durum, Freud, Adler ve jung asndan
tamamen farkl bir ekilde yorumlanabilir ve bunlardan hangisi
nin yanl olduunu bilmek iin elimizde hibir deneysel lt de
yoktur. Bu "teoriler" anlamsz bir gereklie anlam veren masal
lardan baka bir ey deildir. Nasl dnyann yaradln "akla
yan" (?) deiik masallardan hangisinin doru olduunu aratr
mak sz konusu bile deilse, bu tipte teoriler de deneysel aratr
maya kapaldr. Eer bu deneye kapallk, mesela matematikler
deki gibi bir kapallk olsayd, sorun yoktu. Ama sz konusu
teoriler gereklik hakknda olgusal bilgi verdikleri iddiasnday-

5 Eliot Slater, "The Psychiatrist in Search ofa Science lll", British ]our
nal of Psychiatry, Mart 1975, say 1 26.
10 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S K A N A L Z

ken, -biz bunlarn yanl olmas halinde olgu dzeyinde neyin


farkl olacagn bilmediimize gre- bunlar iddialarnn tersine,
olgusal bilgi vermezler. Sz konusu teorileri metafizik klan da
ite bu zellikleridir.
imdi psikiyatrlann psikanaliz karsndaki gvensiz tavrla
n bu tipte epistemolojik zmlemelere balamak phesiz faz
laca iddial bir tutum olurdu. Nitekim psikiyatrlar, zaman zaman
disiplinlerine epistemolojik kayglarla yaklamak gereini duy
mular ise de, bu kayglardan hareket eden almalarn says
olduka snrl dr. Fakat psikiyatrlarn psikanaliz karsndaki
gvensizlikleri, pekala baz episremolojik sezgilere balanabilir.
Psikiyatrlar fiz. kimya;'biyoloji gibi doa bilimlerine dayanan
tp eitiminden gemi kiilerdir. imdi bu erevede psikiyatrla
rn psikanalizde bir eylerin ters gittiini sezmeleri kolay anlalr
bir durum gibi duruyor. Belki bu sezgilerinin adn her zaman
ak bir epistemolojik ereve iine koyamamlardr, ama -psika
nalize de daima biraz kaygyla yaklamlardr. ite sannn psi
.

kanalizin psikiyatri iinde hibir zaman bir "paradigma" dzeyine


yerleememi olmas, bylesi epistemolojik sezgilere ve kayglara
balanabilir.
Burada bir parantez ap, psikanalize yaklarken gz nne
alnacak tek epistemolojik erevenin Popper'nki olmadn
kaydetmek gerek. Nitekim mesela Althusser asndan psikanaliz
bilimsel bir teoridir. Burada Popper' ele almamzn nedeni hem
psikanalize getirdii eletirileri hatrlamak hem de psikiyatrlarn
sezgilerine denk den bir epistemolojik ereve vem1ektir.
Yoksa psikanalizin epistemolojik tarumasn Popper ile kapan
m bir sre olarak grmyornm.
Burada Popper epistemolojisini tartmak yerine, Popper'a
kar, psikanaliz lehine grlebilecek birka basil noktay dile
getirmek istiyorum. Szgelimi Popper. psikanalitik teorilere
gvensizliini pekitiren yle bir an nakleder: 1919 ylnda
Popper, Alfred Adler ile yapug bir grmede, kendisine pek de
D N VE B U G N P S i K A N A L i Z il

Adler'in kuramna uymazm gibi grnen bir hastadan sz eder.


Adler de vakay kendi "aalk karmaas" leorisi ile yorumlar ve
aklar. Bunun zerine Popper, Adler'e sonulan nasl bylesine
emin olabildiini sorar. Adler, "Daha ncehi bin deneyimim saye
sinde," der. Popper de dayanamaz, "Bu yeni vaka ile deneyiminiz
bin bir oldu herhalde," diye karlk verir. Ksaca Popper'a gre
Adler, srekli olarak olgulan kendi teorisini dorulayacak ekilde
yorumlamakta, yanllama yollann tkamaktadr. Ama bir an iin
Popper'n Adler ile deil de, bir ocuk doktoruyla konutuunu
ve ona balangta ate, bulant, ishal, halsizlikle kendini belli

eden, giderek atein dmesini izleyen dnemde halsizlik, gzler


de ve derinin renginde sararma, dknn renginin almas ile
seyreden ikayetleri olan bir hastadan sz ettiini dnelim.
Doklar, sz konusu hastann hepalili (karacier iltihab) olduu
nu, hastala da gzle grlmeyen virslerin karacieri tutmas
nn neden olduunu, hastaln muhtemel seyrini, vs. duraksa
madan syleyecektir. Eer Popper doktora "Nasl bu lwdar hen
dinizde em insi niz ?" diye sorarsa, doktor, "Daha nce bin tane
benzer vaha ile karlatm," diyebilir. Ama o zaman Popper, bu
vaka ile doktorun deneyiminin bin biri bulduunu mu dnr
d? Anladm kadanyla Popper, hekimlik pratii ile bilimsel
metodolojiyi kantrmaktadr. Hekimlikte, daha nceki deneyim
lerimizi, hatta binlerce yldr hastalarla ilgilenmi eski hekimlerin
deneyimlerini bir tarafa atarak her vakay sanki ilk tbbi deneyim
gibi ele alsaydk, dahas, bildiklerimizi srekli yanllamaya al
saydk, bu meslek icra edilemez bir hal alrd. Hekimlikte daha
nceki deneyimlerimizden elde euiimiz sonulara gvenmek
genellikle en emin yoldur. Popper'n hatas, bilim adam Adler ile
hekim Adler'i kannrmasdr ve muhtemelen psikanaliz pratiini.
yarglarken de benzeri hatalara dmekledir.
Yukarda Slater'den aktardmz ayn ryann, psikopatolojik
durumun Freud, Adler, jung asndan lamamen farkl yorunla
nabilip de bunlardan hangisinin yanl olduunu deneysel olarak
12 F R E U D' D A N L A C A N ' A P SiKA N A L i Z

ayrt etmeye elverili hibir deneysel ipucunun olmamas duru


muna gelince: jung\m bu konuya k tutabilecek ok ilgin bir
almas vardr.6 jung, Freud'la analitik yntemleri arasndaki
farkll aklamak iin l 916'da bir alma yaymlar. Bu alma
snda jung, bir ryay nce Freud'cu yntemle, sonra da kendi
yntemiyle ele alr. Sonu itibariyle Freud ve jung arasnda bir
kartlk sz konusu deildir. jung'a gre Freud, ryann nedeni
ni, neden u ya da bu rya deil de belli bir rya grldn
anlamaya alrken, kendisi ryann amacn, hastann dnyasna
ne kattn aratrr. Yani sadece bak alan farkldr. lte, sz
konusu rya:
Kelt kkeni gen lf Fransz kadn, ryasnda, topraa
gmlm:,eski bir klcn topraktan kanldn grr. Bu eski
bir Kelt klcdr; ssl, tam sanat eseri bir kl. Klc topraktan
karan tanmad bir adam, onu gen Fransz kadna hediye
eder.
jung'un bu rya zeine uygulad Freud'cu serbest anm
u sonulan verir: Fransz kadn kaybettii babasnln askeri kl
cn anmsar, bu klc kk bir kzken babas ona gsterdiinde,
gnete parlayan kl kartsnda duyduu heyecan anlatr.
Babas enerjik, erkeksi zellikleri n planda, yiit, gz kara bir
adamdr. Cesur olduklan sylenen Kelt kkenlerine baldr.
Freud'cu analiz yle zetlenebilir: Hasta, babas karsnda
ambivalan bir tutum iindedir. Bir yandan ona hayran, hatta ona
erotik fantezilerle bal iken, te yandan da babasnn saldrgan
tavrlarndan ac eken annesi ile zdelemektedir (bu zdele
meden dolay da erkeksi zellikleri n planda erkeklerden ka
makta, daha ok kadns, zayf, nevrotik erkeklerle ilgilenmekte,
ancak bu ilikilerine de pek deer vermemektedir. Zaten analiz
sresince de erkek analist karsnda iddetli direnler gelitirmi
tir). Ryas, babasnn fallusuna sahip olma arzusunu dile getir-

6 G. Morf. La psydotlnapi de Cari G.stav ]ng. Encyclopedie Medico


Chinrgicale. 378 14 AlO. 1976.
D N VE B U G N P S i K A N A L i Z 13

mektedir. Ryada klc almakla bu ocuksu arzusu sannsal bir


ekilde tatmin edilmitir.
Ayn ryann jung tarafndan yaplan, kendi teorisine uygun
yorumu ise yle zetlenebilir: Hasta, babasnn silahn almakla
onun enerjisine, karar verme gcne, sorunlarn zerine gitme
deki yeteneine, kendinden daha emin olmaya duyduu ihtiya
c dile getirmitir. Bir blmyle mirass olduu bu silah,
potansiyel halinde bilindnda mevcuttur. Onu topraktan,
gizli olduu derinlikten karan analizdir. Hasta bylece babas
na daha ok benzeyecek, imdiye kadar kullanmad gizli sila
hn kullanacakur. Yaamn eski atalarndan kalma deerler
zerine ina edecek. daha gl ve kararl olacaktr. Onu nevro
tik klan korkular, kanmalar, boyun emeler bu yol ile son
bulacaktr.
imdi bu iki analiz arasndaki fark nedir? llki ryann grl
mesini salayan bilind nedenleri aratrrken, dieri bu rya
nn hastann yaamna nasl bir yn verdigini incelemektedir.
jung'a gre Freud'cu analiz hastaya bir ey vermez, ama aksine,
kendi analizi hastaya izlemeyi arzulad yolu, uzun zamandr
kullanmadg, grmedii gizli psiik glerini gsterir.
Kompleksinin altn izmek yeine, olmas gereken ve olabilecegi
kiilii gsterir.
imdi kanmca Freud ve jung birbirinden ok farkl yorumlar
yapnuyorlar. Sz konusu yorumlan kart, uzlamaz yorumlar
olarak grmek gereksiz. Farkllk, tedavi edici faktrn ne olduu
konusundaki anlamazlkta dgnleniyor; ilki bilind karma
ay bilin dzeyine karmakla nevrozun tedavi edileceini
dnrken, dieri bilindnn kendisini tedavi edici bir potan
siyel olarak gryor. Bu bilind faktrleri glendirmeyi hedef
alyor. Bu nedenle, Slaer'n yukarda szn ettigimiz iddias
karsnda daha dikkatli dnmemiz gerek. Sz konusu teoriler
gerekten uzlamaz, eliik, dolaysyla birinin yanllanmas
gereken teoriler mi, yoksa bir ekilde btnletirilebilir yaklam-
J4 F R E U D ' DA N LA C A N ' A P S i KA N A L i Z

lar m? Bana bu ikinci varsaym daha kuvvetli gibi grnyor.


Szgelimi Adler de aslnda dip kam1aasm reddetmez, ancak
bu karmaay Freucl'dan farkl bir ekilde yorumlar: iddetli aa
glk karmaas olan ve sosyal duygusu gelimemi ocuk, d
dnyaya almak yerine aile iine kapanr ve arzularna, bu arada
cinsel arzularna da aile iinde nesneler arar; dip karmaasnn
nedeni budur Adler'e gre. Freud ise, iddetli dip kamaas
nedeniyle nesne libidosunun kar cinsten ebeveyne bal kalaca
gm, nesne libidosunun bu saplantsnn toplumsal nesnelere
ynelmeyi, wplum duygusunun geliimini engellediini syleye
cektir. Bu biraz tavuk-yumurta hikayesini andnrsa da, her iki
teorinin ayn --anda dogrt. olmas, yani bu iki srecin birbirini
pekitiren ]aktrler olmas da mmkndr. Yani bunlar mant
ken zorunlu olarak kart olmaktan karacak bir yorum mm
kndr. Bu dunmda da bir seim yapma zonnlulugu ortadan
kaldnlabilir pekala.
Popper'a kar psikanalitik yaklamlar destekler gibi grnen
.
bu itirazlarn Popper'c yaklama nemli bir eleiiri getirdii sy
lenemez tabii. Byle bir eletiri tm Popper epistemolojisinin
eletirisini gerektirir ki, bu tartmann yeri buras deil. Aricak
sz konusu itirazlar, Popper epistemolojisi dogru bile olsa,
Popper'n psikanalizi yeterince incelemediini gsteriyor kansn
daym.
Psikanalizi epistemolojik adan daha ayrntl bir ekilde tar
tmaktan kanarak kendi kanm basite yle zetleyebilirim:
Psikanaliz, dier bilimsel teorilerde alk olduumuzdan ok
daha fazla sayda varsayma dayanr. Bu varsaynlann pek ou
mm gereksiz olduu dnlebilir. yle ki, psikanalizde bazen
bir varsaym aklamak iin bir dizi varsaymn ileri srldn
grmek mmkndr. Oysa epistemolojik adan varsaymlar
aklamak iin yeni varsaymlara gerek yoktur. nk varsaym
larla aklama srecine bir son dnlemez. Bu ok sayda var
saymlara dayanan (yaps itibariyle) psikanalizin, psikiyatrik
D N V E B U G N P S i KA N A L i Z IS

olgular aklamak bakmndan atl bir teori grnm aldn


kabul etmek gerek. Bununla beraber psikanaliz, klinik olgulardan
ziyade, daha btnsel alanlan aklamak iin elverili bir teori
olabilir. Yani psikanaliz esas dogum yeri olan psikopatolojide
deil, ama szgelimi antropoloji gibi bir alanda ciddiye alnabilir
bir teorik yaklam olarak deer kazanabilir. Nitekim bu ufk
a
kitap kaleme almaya deer bulmamda antropoloji asndan
psikanalizin, zellikle Lacan'n henz yeterince deerlendirilme
diine inandm potansiyellerini sergilemek kaygs da rol oyna
d. Lacan'n elinde kazand youmla psikanalizi filogen ez (trn
,

geliimi) dzeyinde bir hayvan trnn kltrel bir yaratk olma


srecini, ontogeez (bireyin geliimi) dzeyinde bireyin biyolojik
bir varlktan kltrel bir toplum yesi, yani "zne" olma srecin
de zetleyen, bu itibarla da her eyden nce insan aklayan hir
varsaym gibi grmenin mmkn oldugunu dnyorum.
Gerekten de psikanaliz, ierdii antropolojik yaklamlar
ile amropoloji iindeki tartmalara nemli katklarda bulun
mutur. Szgelimi Malinowski, Freud'dan hareketle, toplum
sal yaamn, gcn temel biyolojik itkilerden almakla birlikte
bu itkileri esas yataklarndan saptrmak, hatta bastrmak
zorunda olduunu, kltr olgularnn bylece ikincil bir
nedensellik erevesinde organize olduunu ileri srer (geni
lde Freud'un ego geliimi teorisine benzemesi ilgin).
Ancak temel itkiler ile kltrel olgular arasnda ylesine bir
ba vardr ki, ite antropolojinin esas devi bu ba ortaya
koymaktr (psikanaliz pratiinin zyle benzerlik). Malinowski,
Freud'un dip karmaasnn evrensellii tezini eletirmesine
ramen, psikanalizden geni lde yararlanmtr. Kltrel
antropoloji okulunun nde gelen isimleri Margaret Mead,
Ruth Benedict, Ralph Limon ve Abram Kardiner psikanaliz
teorisini antropolojide baaryla uygulamtr. 7 Sz konusu

7 Claire Brisset. Antlropologie Clrelle et Psycliarie, Encyclopedic


Medico-Chirurgicale, .3 7 715 AlO. 1960.
16 F R E U D ' D A N LAC A N ' A P S i KA N A L i Z

yazarlar farkl kltrel zellikler gsteren toplumlarda, birbi


rinden farkl onalama bir kiilik yapsnn ortaya ktm,
kltrel faktrlerin sz konusu kiiligi belirlemek bakmndan
nemli olduunu dnrler ve kltrel faktrlerin kiilik
yapsnn geliimi zerine etkilerini incelerken , zellikle psi
kanalitik teoriyi gz nne alrlar.
Bir rnek olarak Margaret Mead'in Samoa ve Yeni Gine'de
yapng almalar ele alabiliriz: Mead, Samoa'da yle bir egitim
sistemi, psikanalitik adan yle bir toplumsallatrma sreci
saptad ki, bu toplumda ocukluktan gen erikinlie gei,
Bat toplumunda sk rastlanan "bulu krizi"ne (puberU) yol
amyordu. &z konusu toplumda ocuk ok kk yatan
itibaren snm-luluk stleniyor ve toplumsal iblmne katl
yordu. Gocuklardan problemleri zmeleri beklenmiyordu,
ama zellikle dans gibi toplumsal etkinliklerde kendilerini ser
beste ortaya koyabiliyorlard. Tm yalar iin belirlenilli bir
toplumsal stat vard. Cinsel yaama gei yeniyetmelik (aclo
/escence) anda kolay ve abuk gere.kleiyor, l:iu alanda top
lumsal snrlamalar sz konusu olmuyordu. Mead, sz konusu
toplumda kuaklar aras atmann , genlik sorunlarnn, hatta
nevroz ve psikoz olgularnn bile gzlenmediini bildirir.
Buna karlk Mead, Yeni Gine'de inceledii bir toplumda
Samoa'dakinden tamamen farkl bir eitim sistemi saptad. Bu
toplumda ocuk yaam ile erikin yaam arasnda iddetli bir
kopu sz konusuydu. ocuklardan bulua kadar hibir ey
beklenmiyordu. Bedensel beceri ve kuvvete an nem verilen
bu kltrde erikinlie gei ani bir rol deiiklii gerektiriyor,
bu insanlardan gl, kahraman, kararl, becerikli olmalar bek
leniyordu. Mead, sz konusu toplumda yaayanlarn kayg
(anxiett) dzeyinin ok yksek olduunu bildirmekteydi.8
Antropolojideki bu yaklam, psikanaliz iinde de yanksn

8 Hemi Ey, Paul Bemard, Charles Brisset . Manurl ele Psycl iatrie. Mas
son, 1978.
DN VE BUGN PSKANALZ 17

bulmakta gecikmedi; "yeni Freud'cu" kltralist Amerikan


okulu, psikanalizin biyolojik vurgusunu kltrel faktrler zeri
ne kaydrd. 9 Bu erevede Harry Stack Sullivan, Clara
Thompson, Karen Homey gibi yazarlara ilerki blmlerde dei
neceiz. Ancak psikanalizdeki kltralist eilime gzel bir rnek
olarak Thompson'dan bir blm aktaralm. Thompson, "oral
dnemdeki" biyolojik faktrleri kabul etmekle birlikte, psikana
litik adan esas nemli olann kltrel faktrler olduunu yle
aklyor:

Oral dnem temel olarak biyolojik geliimle belirleniyor gibi


duruyor. Douta, en gelimi beyin kabuu blm "oral bl
geyi" yneten ksmdr. ocuun oral yol ile dnyayla ilikiye
getiini ve dnyay balangta ilkesel olarak az snrlanyla
kavradn dnmek iin nemli sebeplerimiz var. Bununla
birlikte elde edilen oral tatminin belirleyici faktr olup olmad
n sorgulamamz gerek. Gerekten de en uygun organ oldu
una gre ocuun dnya ile ilikiye az yoluyla girdigini,
bylece oral dnemin, haz degei nedeniyle organik olarak
belirlendiini kabul edebiliriz, anc.ak birinci dereceden deil.

Olaya baka bir adan yaklaacak olursak, agzn ilikiye getii


dnya tipi evrensel olarak ayn degildir ve bu deneyimde sz
konusu edilebilecek farkllklar kiiliin geliimi zerinde oral
dnemdeki organik basknlktan ok daha anlaml bir etkiye
sahiptir. Farkl uygarlklarda ocuun anne memesi ile beslen
dii sre konusunda, hatta beslenmenin sklg konusunda
nemli deiiklikler sz konusudur. Belli baz uygarhklarda
ocuk yllarca anne memesi ile beslenir, halbuki bizim toplu
mumuzda bu sreyi mmkn olduunca ksaltma eilimi var
dr. Ayn ekilde, pek ok toplumda ocuk aladg zaman
emzirilir, halbuki bizim toplumumuzda, en azndan yakn
9
C. Brisse, "Le Culturalisme en Psychiatrie," Evolution Psycliatrique. 1963.
18 F R E U D ' DAN LACAN'A P S i KA N ALiZ

zamana kadar ocua kat bir emzirme rejimi empoze edilmek

le kalnmaz , hatta bu tutumun ocuk iin daha hayrl olaca


dnlrd. Moloney, Okinava yerlileri zerine yapt bir
almada, yumuak bir beslenme alkanl ile bu yerlilerin
yumuak bal, sevecen ve anksiyetesiz kiilikleri arasnda belli
bir ba gryor. Bylece oral dnemin organik bir temeli
olmakla birlikte, bu dnemin kiiliin geliimi zerindeki neti
celeri, hi phe yok ki , ocuk karsnda taknlan kltrel
10
faktrlere bal tutumdan geni lde etkilenmektedir.

Bu kitabn temel grevi Lacan' akla kavuturmak olduuna


gre, hemen belirtelim ki, Lacan'n sz konusu kltralist Amerikan
okulu ile hibir ilgisi yq<'.tur ve Lacan'dan antropolojik tartmalara
yaplacak .. henz yeterince deerlendirilmediine inandm- muh
temel katla bu yolda olmayacaktr. tk olarak Lacan farkl kltrler
ile deil, doa-kltr kartl balamndaki "klrr" ile ilgilidir.
Bu balamda da, olsa olsa Claude Levi-Strauss'un yapsal antropo

lojisine yaklaabilir. ikinci olarak da, Laq.n degiik ltrel faktr
lerin kiilik zerine etkilerini tartmak yerine, deiik kltrleri
temellendiren yapnn psikanalitik bir aklamasn verebilir ancak.
Psikanalizin antropolojiye ynelik katklannn ya da muhte
mel katklannn bizzat Freud'un bu konudaki almalarn aan
bir yn olduunu iddia etmek, sannm yanl saylmaz. Bilindii
gibi, psikanalizi klinikten antropolojiye tayan Freud olmutur.
Freud'un antropolojik yaklamnda u varsaym vardr: insanlar
klan, kabile, politik parti, toplumsal snf, dini ya da milli toplu
luklara balayan gler, z itibariyle insanlar aileye balayanlar
dan farkl deildir; hatta ilk gler ikincilerden tremitir.
Bu varsaym biraz aklarsak, temelde "zdeleme-kimlik
*
kazanma" srecinin bulunduu grlr. Tn'i toplumsal "zde-

10 Clara Thompson, PsycJoanalysis: Evolution and Develop nent, Her-


mitage House, 1950.

* ldentification kelimesinin analitik balandak anlamnn Trkede

ancak "zdeleme-kimlik kazanma" kavram ifti ile karlanabilecegini


dQnyorum.
DN VE BUGN PSiKANALiZ 19

leme-kimlik kazanma" sreleri, "zne"nin ilk "toplumsal-klt


rel" model olan "baba" karsndaki konumunun kazanlmas
srecinin bir tekran olarak ele alnabilir. Niin "anne"nin deil de
"baba"nn ilk toplumsal kltrel model olduu konusu ileride
aydnlga kavuacak. Ancak imdiden unu syleyebilinz: insanlar
tm "toplumsal-kltrel" yaanlan boyunca bilind1na yerleik
bulunan. srekli olarak duygulanmlarn yaplandran ve "biyo
lojik-dogal" yaamdan "kltrel-toplumsal" yaama geiin miras
s olan atklan tekrar tekrar, yeniden yaarlar (bir anlamda
psikanalitik eoriye gre psikanaliz tedavi tekniini mmkn
klan "aktarma" ve "aktarma zmlemesinin" bu "tekrarlama"
ilkesine dayandn hatrlatmak yerinde olacaktr).
imdi eer bireyle "toplumsal-kltrel" gereklik arasndaki
tm ilikileri, "zne"nin ilk hltrel llikisi olan "baba" ile ilikisi
temelinde ele alacak olursak, "toplumu-kltr" birey karsnda
"yasaklayc," biyolojik eilimleri bastran bir g olarak kabul
ennek durumundayz. Ancak "toplum-kltr," kltrn dnya
sndaki yaama ters den itkileri bastrrken, bu bastrmalarn
sonunda ortaya kabilecek bireysel saldrganl ve isyan eitli
"yceltmeler" sayesinde bertaraf etmeye ynelik dzenlemelere
de sahiptir. Demek ki toplumsal-kltrel yaam, tpk dip
durumunda olduu gibi, "yasak" ile birlikte bir "vaat" de tar.
Bu noktada Marcuse'n 1 1 Freud ve Marx' biraraya getime
abas ile tm toplumlann, ksacas uygarln belli bir "basky
gerektirdiini, ancak snfl toplumlarda bu zorunlu baskya
"artk-bask"nn da eklendiini ileri srdn hatrlatmakta
yarar var. Sz konusu erevede snfsz toplumu, bi.reyin toplum
karsnda mmkn olan en byk zgrlemeyi elde ettii top
lum olarak ele almak gerekir.
Freud'a gre toplumun balca etkinl ikleri esas itibariyle
cinsellie yneliktir; toplumsal yasaklann ilki ensest yasadr.

1 1 H erber Marcuse. Eros et Civilisaion. Minui, l 966.


20 F R E U O ' O A N LA C A N ' A P S K A N A L 1 Z

Freud, yasak ve btn kadnlara sahip "baba" ile oullar arasn


daki mitik mcadelenin, "baba"nm ldrlmesi i le son buldugu
nu, ancak babann lmnden sonra doan kaos ortamnn
Babann Yasas'mn yerlemesine yol atn savlar. 12 Nitekim
Freud, "Musa ve Tektannclk"ta da ayn temay iler ve Musa'nn
Tanrsnn, Musa, kavmi tarafndan ldrldkten sonra Tanr
konumuna tam olarak yerletiini syler. 13 (unu kaydetmekte
yarar var: Musa'nn kavmi tarafndan ldrldg tezi tarihi bir
veri deil, Freud'un analitik bir yorumundan ibarettir).
imdi bu antropolojik erevede dip karmaas (yani hem
hayranlk duyulan hem nefret edilen yasak baba temas) top
lumsal plana tanmtr. Arnbivalan duygular* uyandran kabile
efi, "baba"nn _ konumdhdadr. Ve Babann Yasas'n babay
ldrdktep. sonra benimseyen, iselletiren oullann her biri
ank birer kk baba olur; ensest yasann koruyucusu ve egzo
gaminin (d-evlenme) kollaycs. Zaten Levi-Strauss'u belli bir
ekilde yorumlarsak, ailenin ve kltrn temelinde de bu yasan
olduunu grrz. Freud'a gre Babann. Yasa5 ''Totem"de sim
geleirken, yasaklar da tabularda kutsallatmlr.
Demek ki psikanalize gre dinsel gereksinimler temelde, top
lumu birarada tutma ve anariye kar dzeni salama amacndan
kaynaklanmtr.
Bir baka adan baknca da, toplum doal drtleri bask
altna alrken, aym zamanda bu drtlerin bask altna alnmasy
la nesnesiz kalan enerjiye ikame nesneler bulmakta, toplumsal
''yceltmeler" zincirini balatmaktadr. Freud'a gre bastrlm
arzulan ynlendirmek bakmndan dinin temel bir ilevi vardr.
Din, insandaki temel gszlk ve gvensizlik duygulanm telafi
eder; snrsz gven ihtiyacna sannsal bir tanin salar. Dahas,

1 2 Sigmund Freud, Totem et Tabou, Payet, 1


947 (Fr anszca eviri).
13 Sigmund Freud. Moise et le Morotleisme, Gallimard. 1948 (Franszca
eviri).
*
Ambivalan duygular: Birbirine kart duygularn birarada yaanmas.
D N VE B U G N P S i K A N A L i Z 21

tamamen kltrel yasaklara, insan ve kltr-sl bir kken atfet


mek yoluyla bu yasalan tartlmaz klar.
Freud'a gre din yanlgs, iselletirilmi "baba" imgesine
bysel ve fantastik bir grnm vem1eye de imkan tanr. Ayn
eyi tersten sylemenin ele Freuda ters dmeyecei aktr:
Tann, vicdann, st Ben'in sommlang bir simgeden i barettir. Bir
baka deyile, Tann fikrinin temelinde tamamen etik kayglar
vardr. Dostoyevski bunu pek gzel sezmiti: "Eer Tanr yohsc
ler ey yaplabilir." Bu sz, fenomenolojik adan Tanntanr
varoluuluk iin gzel bir k noktas olarak kabul edilebilir.
Zaten Dostoyevski'nin dncesi de buradan hareket eder: insani
deerleri saymacl ktan kurtaracak tek g Tann'dr.
imdi ahlak sonmunu ele alrsak, Freud'a gre her trl "top
lumsal-kltrel" eitim, bireyde bir st Ben gelitim1eye ynelik
tir. Freud , kl lrn dzeninin insanlarn biyoljik kaynakl
drtlerinden vazgemesini isterken, onlara baz telafi edici tat
minler de saladn ileri srer. Toplumun salad kltrel
yceltmeler, sanat, bilimsel faaliyetler, vs. eklinde zetlenebilir.
Ancak Freud , bu yceltmeler yolunun toplumun byk bir bl
m iin kapal olduunun da bilincindedir. 1 4
Btn bunlardan sonra Freud'u romantik bir uygarlk dma
n gibi ele almamak gerek. Tam tersine, eer yanl anlamyorsak
uygarl savunur Freud. Geri insanlann uygar maskeler altnda
biyolojik gdlerinin olmas onlan baz "doal durum" fantezile
rine yneltir. Uygarln basklarndan arnm mit ik ve yitik bir
cennet aray, vahi yaama nostaljisi, ilkel insanlarn , kyllerin,
ocuklarn sadece insan olmakla insanda kltr tarafndan bozul
mam bir erdemi koruduu yanlglar aslnda insanlarn ocuk
su "benmerkezciliinden" ve yasaksz doyum arayndan kay
naklanr. Bat dncesi, en "aklc" olduu, en pozitivist olduu
dnemde, yani Rnesans'tan balayp "Aydnlanma ag'nda"
doruuna ulap gnmzde de sren dnemde, sanki zt karde-

1 4 Signund Freud. Malaise dans la Civi/isation. PUF, 1 9 7 1 .


22 F R E U O ' O A N LACA N ' A P S i KA N A L i Z

i gibi bu nostalj iyi de gelitirmitir. Rousseau'dan gunumuz


"yeilci"lerine uzanan nostalji. Ama Freud'a gre mitik zgr ve
vahi yaam fantezileri aslnda bir yanlgdr: Doal durum bir
zgrlk durumu deildir. zgrlk, biyolojik itkilere kaytsz
artsz boyun emekten ibaret degildir. Ama "toplumsal-kltrel"
basklara kru krne bal olmak ve boyun emek de deildir
zgrlk. zgrlk "toplumun-kltrun" temelini oluturan
yasaklann gerekesini anlamak ve zgrce baz itkilerden vazge
mektir. Freud, "lnsan, }zendi arzularna tabi olduu yalmzlh
durumundan ok, yasahlam bilinli o/aral habl ettii sitede
zgrdr," diyen Spinoza gibi dnr.
Freud'un antropolojik ilgileri aa yukan bu erevede zet
lenebilir ise de., yukanda da beli miim gibi psikanalizin insan
aklamak. bakmndan amropolojiye ok daha zengin katklan
olduunu ya da olabileceini dnmek iin pek ok neden var.
lte bu kitapkta zellikle psikanalizin Lacan'n elinde kazand
yorumu vermeye alrken, ashnda sz konusu i mkanlara iaret
etmeyi de hedef aldm.
Psikanaliz, elbette insan materyalinin en zengin eitlilii
gsterdii psikopatoloji alannda filizlendi . Bugn psikiyatri
iindeki etkinliini koruyamyor ise de, bu durum , psikanalizin
insan aklamak bakmndan nemine glge drmez. Sz
konusu aklama bir masal bile olsa.
11.

PS KANAL Z D E G R N M EYEN

u kitabn ilk basksnn birinci blmn, psikanalizi episte


B molojik adan sorunlu hale getirmeye ve bu yolla okuru
kitabn ieriine eletirel bir bakla yaklamaya davet etmeye
ayrmtm. phe yok ki, psikanalizi sorunlu hale getirmeye
ynelik yegane yaklam epistemoloji deildir; zaten epistemolo
jik adan sorunsuz bir bilim de dnemiyorum.
Bu durumda okurun kitabn ieriine bir mesafe almasn
salamak bakmndan epistemolojiyi n plana karmamn
sebebi ne?
nk psikanaliz iki yn ierir. Bunlardan birine "pozitif yn
diyelim. Bu yn, psikanalizi hakknda dnlebilir, ele alnabi
lir, tanlabilir klan "bilgi ve gereklik" yndr. Ancak psika
naliz bir yn daha ierir ki, bu kolaylkla ele gelmeyen, gizemli ve
alaca karanlk bir yndr. Meslek yaammn geride kalan yllarn
da, bir tr "tarikatlk" gibi de grme eiliminde oldugum bu
"negatif' yn, alacakaranlktan korkmamaya altmdan beri
giderek cazibesini artnyor. eitli ontolojik, etik tartmalara
24 F R E U D ' D A N L AC A N ' A P S i K A N A L i Z

alabilecek sz konusu "negalif' yn, "bilgi ve gereklik"le degil,


"anlam ve hakikat"le alakaldr; zaten bu yzden kolayca dn
lebilir bir konu deildir.
O halde psikanalizi zaten etrefil olan "negatif" ynyle deil,
ele gelebilir taraf ile, "bilgi ve gereklik"le ilgili ynyle tartmak
daha kolay grnyor. Ama gene de bu blmn kolayclk
olmadg anlalacaktr. Birinci blmde psikanalizin pozitif
ynn eletirel bir tarzda incelerken, birka noktadan alacaka
ranlk tarafna uzaktan iaret etmekle yetineceim .
Yeri gelmiken belirtmeliyim ki, Lacan dilbiline dayanarak
psikanalizi pilimletirp;eye, nesnelletinneye alrken. ayn
zamanda asla lerk etmedii o gizemli slubuyla da bir derinlik
duygusu .yaratrken, psikanalizin sislerle kapl ve ancak ulalma
s iin gerekli yolculuk yapldktan sonra men bir tarzda girile
bilecek muhteem manzarasna iaret etmeye de almtr. Ben
ise bu blmde, pozitif ynnn hak etJii. ak bir dii tercih
etmekten baka ne yapabiliim?


u kitabn ilk basksna. oku psikanaliz kar snd uyak
B . .
hr tavr almaya sevk etmek n, Karl Popper n pskanalze
ynelttii eletiriyi konu alarak balamtm . Bugn de ayn
hareket noktasnn dou olduunu dnyoru m ; Popper'n
psikanalize ynelttii eletiriyi mesleki pratik asndan ok
ciddiye aldm iin deil, psikanalitik teorinin , bilginin ve bun
larn gereklik ile ilikisinin ne olduunu kolayca dnebilme
mizi salayacan sandm bir sorunlu alan at iin yapyo
rum bu tercihi .

Popper'n eletirisine temel tekil eden tespiti 1 2 ksaca yle


ifade edebilirim: Bilimsel teoriler ylesine teoriler olmaldr ki,

1 Bryan Magee, Kari Popper'n Bilim Felsefesi ve Siyaset Kuram, ev.


Mete Tunay, ahin Alpay, Remzi Kitabevi, 1 982 .
2 Kari Popper, Cojecres cd Refutcios, Rouledge atl Kegan Paul,
l 963 .
PS 1 KANALIZDE G R N M EYEN 25

bunlardan mantki yollardan tretilecek deneysel nermeler saye


sinde teori yanllanabilsin. nk Popper'a gre hibir deney,
teorinin dorulugunu kesin olarak gstermez. Nitekim Newton
teorisi yzyllarca deneysel olarak dorulanmtr, ama bugn
Newton teorisinin geersiz olduunu biliyoruz. O halde yanl bir
teoriden deneysel olarak dorulanabilecek nermeler elde edile
bilir. Bir rnekte grelim: Mesela "Btn lmller insandr," gibi
bir teorimiz olsun. imdilik bu teorinin yanl olduunu (yani
insandan baka canllarn da lml oldugunu) unutup, bu ner
meyi deneyde dorulamaya alalm. Sokrates'in lml olduu
nu biliyoruz, o halde teorimize gre Sokrates'in de insan olmas
gerekir ki, bu deneysel anlamda dogru bir sonutur. Bu kk
rnek, yanl bir teorinin deneysel olarak doru sonular verebi
leceini gsteriyor.
lte Popper diyor ki, teorilerin deneysel olarak dorulanmas
durumuna bakarak bunlarn bilimsel olduuna karar veremeyiz.
Bilimsel bir teori, geersizlii, yanll gsterilmeye yatkn bir
teori olmaldr. Bu balamda, yukardaki rnekteki "Btn lm
ller insandr," teorisi yanl olmakla beraber, bilimsellik sfatna
aktr. nk biz bu teoriden yola karak yle diyebiliyoruz:
"Bu tavan insan deildir", o halde "Bu tavann bizim teorimize
gre lml olmamas gerekir". Oysaki deney, bu dncenin
doru olmadn gsteriyor. Demek ki, sadece sonuta ulat
mz deneysel nermemiz deil, mantken bu nermeyi zorunlu
klan tezimiz de yanltr. Teori yanltr, ama rtlebilmeye,
geersizlii gsterilebilmeye kapal olmad iin, yani biraz geni
dnrsek, ona inanmakla dnce ufkumuz tkanp kalmaya
ca iin bu teori bilimseldir.
Bir de Russell'dan ilham alarak yle bir teori ileri srelim:
"Evren, btn astronomik, jeolojik verilerine, canllann hafzala
nna, vs. btn aynntlanna vanncaya dek, sanki milyarlarca
yldr vann gibi delillerle iki dahika nce yaratld." Byle bir
nermenin yanl oldugunu gstermenin imkan olmad hemen
26 F R E U D ' DA N LACAN'A P S i KANALZ

anlalr. Eger bu teoriye inanrsak, bunu rtmeye, geersizligi


ni gstem1eye imkan bulamayz; dnce ufkumuz tkanm,
ilerleme durmutur. lre Popper'a gre bu tipte, balangta ak
laycym gibi grnen teoriler aslnda metafziktir. Bunlar
bilimselmi gibi ele almak mmkn deildir. stelik bu teoriler
gerekten de dorunun ta kendisi olabilirler, ama bilimsel olarak
ele alnamazlar.
Popper psikanalizin de Marksizm gibi, bu tipte bir metafizikle
benzetigini dnr. Psikanaliz eitli nedenlerle yanllanamaz
bir teoridir. Doru olabilir, ama bilimden ok metafizie benzer.
Bu dQ:e, bir dpemde psikiyatri ve psikanaliz iinde de
ciddiye alnm, baz yazarlar Popper' destekleyen sonulara var
mur.3
Yaznn bundan sonraki blmnde psikanalizin gerekten de
yanllanamaz nermeler rettigini, hatta bunlarn yanllanamaz
ln, Popper'n dndnden ok daha. ieriden bir gzle
sergileyecegim. Bu yanllanamazln nedenlerini irdelemeye
alrken aslnda tam da Popper ile tartmay degil, psikanalitik
bilginin zgn doasn sergilemeyi hedef alyorum.
Aynca gerek psikanalizi gerek dier bilimleri ele alrken, bili
min, bilimselligin nasl bir ey olarak dnlmesi gerektiine
dair kendi epistemolojik grlerimi aktarmaya alacam;
Popper'n ve dier baz filozofiann dncelerinin, ne kadar
dnce ac ve uyarc olurlarsa olsunlar, genel olarak bilimleri,
ama zel olarak da psikanalizi kavramak bakmndan yetersiz
kaldklarn telkin etmeye alacam.
Bilimlerin yanllanabilirlikten ok te bir geliim dinamii
olduu, bu dinamikte bilim adamlarnn tartmalarnn, baz
inanlarnn. uzlamalarnn ne denli rol oynad bugn pek ok

3 Eliot Slater. "The Psychiatrist in Search of a Science IW. Briisl ]our


nal of Psycliatry, Mart 1 9 75 , say 1 26.
P S i K A N A L Z D E G R N M EY E N 27

filozof tarafndan kabul ediliyor. Bunlara en bilinen rnek


Kuhn'un almasdr. 4
Nitekim psikanaliz, bu blmde aklayacam gerekelerle,
deneysel olarak yanllanabilir nermeler retemezken byk
bir gelime dinamii gstermi, daha Freud dneminde teori
hzl dnmlere uram, izleyen dnemde de bu dinamizm
devam etmitir. Bugn psikanaliz, dier bilimlerde olduu gibi,
kkenden (Freud'dan) ok telerde kart teorilerin arpt
canl bir alandr. Yani psikanalistler Freud'a inanmakla dnce
ufuklann kapatmamlar, ketlememiler, onu amann, hatta
baz ynleriyle geersiz klmann yollann bulmulardr.
Szgelimi, bugn Freud'cu klasik drt teorisine dayanan bir
tek psikanalitik bilimsel yayn bulamazsnz. Klasik teorinin bu
blm artk kullanszdr. Ve psikanalizin bu dinamizminin
temelinde yatan yanllanabilirlik deil, geni lde "aklama
gcnn ykselmesi"dir.

onuya psikanalizin yanllanamazlndan girmek istiyorum.


K Popper'n dnsel olarak gerekten uyanc tespitlerinden
yola karak, yanllanamazlg bilgisel (enfonnatik) anlamda da
nemsediimi syleyeceim.
Popper'n yanllanabilirlik ilkesi ile "matematik enformasyon
teorisi"S arasnda belli bir iliki kurulabilir. Matematiin teoriden
yola klarak bilginin balangtaki olasltk belirsizliini (entropi)
azaltt, hatta bilginin balangtaki olaslk belirsizliini azaltan
ey olduu sylenebilir.
Bu tespitleri aklayalm: Szgelimi, bugnn haftann hangi
gn olduunu bilmediimiz bir belirsizlik durumunu gz
nne alalm. Bu belirsizlii bir soruyla ifade ettiimizde "Bugn

4 Thomas S. Kuhn, Bilimsel Devimlcri Yaps, ev. Nilfer Kuya,


Alan Yaynclk, 1 982.

S A.M. Yaglom, l.M. Yaglom, lhimaliyet ve lnfomasyo, ev., Ltfi Biran,


Trk Matematik Dernei Yaynlan. 1988.
28 F R E U O ' D A N LAC A N ' A P S KA N A L Z

haftann gnleinden biidir," eklinde bir yant alrsak, her koul


da kesinlikle doru, asla yanllanamayacak bir nermeyle kar
lam oluruz. Bu nerme mantken zorunlu dogrudur, ama
belirsizlii azaltmaz. Oysa "Bugn saldr," gibi bir yant, elbette
yanl olmas ihtimalini tayan, yanllanabilecek, ama bilgi veren
bir nermedir, balangtaki belirsizlii azailan bir nermedir. O
halde Popper, bir teorinin bilimsellik bakmndan yanllanabilir
olmas koulunu koyarken, bilimsel teorilerin deneysel anlamda
bilgi vermesi gerektiini de sylemi oluyor.
Manuken kesin dogru, deneysel dogru ve yanl, deneyleme
gibi ok 9emli tamalan erteleyerek u soruyu soralm:
Psikanalitik i:inermeler, "Bugn haftann gnlerinden biidir,"
rneinde olduu gibi, balangtaki olaslk belirsizliini azalt
mayan nermeler olduu iin mi yanllanamazlar? Yani psikana
litik nermeler, balangtaki olaslk belirsizliini azaltan ner
melere felsefi gelenekle bir yaknlk kurmak iin sentetik adn
verirsek, sentetik nerme deil midir? Bu soruya "Hayr, psilwna
litik nemeler sentetiktir," yantn vermemiz gerekir. Bir rnekte
grelim.
Aagda aktaracam rnein gerek bir ksa sreli psikanalitik
psikoterapi pratiginden alnmakla beraber, ne psikanalizin ne de
psikanalitik psikoterapinin ruhunu yansttgn, ne aktarmay ne
bilind arzunun mahiyetini ilgilendirdiini, sadece bu vakaya
zel, ksa srede sonu almaya ynelik aktif teraptik manevrala
ra dayanan bir terapiden alndgn kaydetmeliyim. Bununla
beraber, verilen yorumlar (psikanalitik nermeler) psikanalitik
yorumun mantgn sergilemek iin yeterlidir.
Bayan A, ksa sreli psikanalitik ynelimli psikoterapisine
baladgnda yirmili yalannn ortalannda, uefan til" (ocuksu)
kiilik zellikleri gsteren, yksekokul mezunu ve yaklak bir
yllk evli gen bir hanmd. Evliliinin ilk ayndan sonra, gr
nte baz kk rseleyici olaylarla (mesela arabalannn aln
_n1as, vs.) ilikiliymi gibi duran ve hasta tarafndan da bu tr
P S KA N A L Z D E G R N M E Y E N 29

olaylara balanan iddetli sknt, uykusuzluk. delirme ve kudur


ma korkusu gibi nevroz benzeri ikayetler ve bu korkulara elik
eden "panik ataklar" tarznda belirtiler gelilirmiti. Bu nedenle
bir sre ila tedavisi grm ise de, yalnzca ksmi bir fayda elde
etmiti.
Ksa sreli psikanalitik ynelimli bir alma, bu korkulann
simgesel mahiyetini gsterdi. Bayan A, bilin alanndaki deerlen
dirmesiyle mutlu olmas gereken , dolaysyla "u ltastal bir
tarafa brahlrsa" mutlu olarak ifade ettii bir evliligi srdryor,
einin ailesiyle ilgili ufak tefek ikayetlerini pek nemsemiyordu .
Rya materyali ve psikanalitik psikoterapinin temel kural olan
"serbest ann" ile yaplan inceleme, Bayan A'nn bilin alam
mn marjinal ulannda yer alan baz ufak ve anlamsz grnen
kayglan da ortaya kard. Mesela Bayan A, bazen bir an iin
"Acaha kontrolm kaybedip eimin ailesine saygszlk yapar
mym?" gibi kayglara kaplyordu.
Bayan A ok hareketli, neeli, dadnk, uyaran ihtiyac fazla
ve daha nemlisi enfantil kiilik zellikleri gsteren bir hanmd.
Grnte, bu zellikleri bekarlk ve rencilik yllannda nemli
bir sorun yaratmamt. Evlendikten sonra ani bir sosyal rol degi
imine girmi, kendini evresinin beklentilerine uygun olmad
na inandrd baz ocuksu taleplerini kontrol altnda tutmaya,
olgun ve evli bir gen kadn rol oynamaya zorunlu hissetmiti.
Bununla beraber, zaman zaman aniden -bir an iin mesela
"Ya otostop elersem?'' veya "Arabay esliden oldugt gibi delice
lullanrsam ?" gibi kayglara kaplyordu. Psikanalitik adan bu
kayglar, bilin alann adeta drtsel (impulsij) bir tarzda zorla
yan arzulann ve bunlan kontrol etmeye alan yaplarn atk
snn sonucuydu. Delime, kudurma gibi kontroln kaybetme
ile ilgili korkular da. derinden gelen enfantil arzular ve bu arzula
n kontrol etme abalaryla alakalyd.

Durumu daha netlerirmek iin psikoterapinin drdnc


ayndan hir seans zetlemek isterim. Bu dnemde belirtileri
30 F R E U D ' DAN LACAN ' A PSKANALZ

olduka gerilemi, yorum almas sayesinde hem belli bir " ig


rii" hem de klinik bir salah ortay kmken, Bayan A bir seansa
yeni gelien obsesyon benzeri yaknmalarla geldi. Sabahleyin ei
henz Bayan A kalkmadan ie gidiyor ve Bayan A da uyanp srar
la einin dairenin kapsn iyice kapalmasn istiyordu . Bununla
da yetinmeyip ei evden ktktan sonra gidip kapy birka kez
kontrol ediyor, sama olduunu bilmesine ramen skntyla
kapnn iyice kapandndan emin olmak istiyordu. Eer kap
ak kalrsa kedisinin evden kaaca. sokakla dier kedilerden
kuduz kapaca eklindeki taknnlardan kurmlamyordu. Bayan
A bu ikayetlerini anlatuklan sonra "serbesL anm" erevesin-
, , .t

de dikkati giElerek o sabah grd bir ryaya yneldi. Ryada


ei evder1 ktktan sonra baz eski arkadalan eve geliyor ve ona
dan kmay teklif ediyorlard. Rya eitli macera ve seyahat
lerle sryordu. Ryann anlatmndan sonra gelen "serbest a
"
nm materyali de kullanlarak . yeni ortaya kan obsesyon
benzeri belirti yle yorumland: Bayan A, bilindnda, ei
evden ktktan sonra evden frlayp kmay arzuluyor, fakat bu
arzusunu kontrol etmek iin kapnn kapal olduunu kontrol
etmeye, adeta kendini kilit altna almaya alyor, evden kama,
eitli maceralara atlma arzusunu ve bal kontroln kaybetme
(kudurma!) arzusunu da korku eklinde kedisine yer deitiriyor
du (sz konusu belirtinin de bu yorumla kayboldugunu kaydet
meliyim).
Balangta szn euiim gibi, bu rnekte sadece belirtiye
ynelinmi, terapinin temel konulan incelenmeden geilmitir.
Mesela hastann zellikle Oidipus dneminde alkolik olduu
(kontroln kaybettii) iin babas tarafndan terk edilen ve daha
sonra pek az grd annesi ile ilikisi, aktarma, bilind arzu
nun derinlemesine incelenmesi, vs. dta braklmtr. Ancak
gene de bu basit rnek, basitlii sayesinde yukarda koyduumuz
soru asndan yeterlidir: Psikanalitik nermeler (yorumlar) sen
. tetik midir?
P S i K A N A L i Z D E G R N M EY E N 31

Bu sonyu yantlamaya ynelmeden nce , psikanalizin, bl


mn banda szn ettiim o "negatif' sisli ynne uzaktan
iaret etmeden geemeyeceim. Dikkat edilirse, verilen yorum
balangta zne'ye anlamsz, hatta sama grnen korkulan,
belinileri anlaml, anlalabilir hale getirmekte, zneyi yabancla
m gibi ortaya kan ynleriyle btnletirmektedir. Ama bu
btnletirme abas, ncelikle teorik olarak zneyi kart eilim
lerin attl bir blnmenin, bir yarlmann farknda olmayan,
kendini bilmeyen bir nesne olarak, bir "teki iin ey" olarak
nesneletirmeye dayanmaktadr.
Psikanaliz ve psikanalitik psikoterapi, zneye bir ekilde , bir
miktar zne olmadn da gsterir. te yandan daha yakndan
bakacak olursak, birbiriyle atan eilimler de bir amallk, bir
ynelirnlilik gibi temelde zneye atfettiimiz nitelikler tar
(Lacan, "Bilind tekinin sylemidir," diyecektir). O halde psi
kanalizdeki zneyi nesneletiren ey, onun kontrolnde olmayan
bir amall k, bir znelik oulluu iermesidir diyebiliriz. Bu
bakmdan psikanalizde zne, btnl iinde birey olmaktan
ok, karmaas ve atmalar iinde bir gruptur. "zne bir btn
olmay hedefleyemez," der 1.acan.
Ama ilgin, hana paradoksal bir eki.lde, psikanalizin zneyi
bu tarzda nesneletirmesi , psikanalitik yorumun burada, bu
grnmyle anlamsz anlamlandran "lermenetik" bir nitelik
te olduundan ok "enfonatih" nitelikte karmza ktna ia
ret eder. nk bu durumda psikanaliz ancak znede, klasik
zne statsnde olmayan bir eyi, bir nesneyi yani bilind
sreleri kabul etmek durumunda kalmak gibi bir noktadan
hareket edebilir. Bir nesnenin ise anlamndan ok bilgi.si vardr.
Bir baka ifadeyle, burada anlamsz anlaml klan psikanalitik
yorum, teorinin zneyi farknda olmad bir blmyle nesne
letirip bir bilgi konusuna dntrmesi sayesinde verilebilir.
Fakat psikanaliz bir yandan zneyi kendini bilmeyen ey,
"teki iin ey," bir nesne statsne indirir; bu sayede hakknda
32 F R E U D ' D A N LACA N A P 5 1 KA N A L Z
'

bilgi retilebilir bir durum yaratrken, onu gene de kendine


yabanclam, blnm bir zne olarak kabul eder ki , bu son
tahlilde bir zneyi kabul etmek anlamna gelir. Dncenin bu
aamasnda jean-Paul Same'n psikanalize yneluii eletirileri
hatrlamak, fikir ac olduu kadar elenceli de olabilirdi.6 Ama
konumuza teget oldugu iin girimediimiz byle bir inceleme
den yoksun olmamza ragmen hissediyorsunuz ki, psikanalitik
znenin stats, kartezyen filozofik zneden ok farkldr.
imdi, psikanalizin sisli alanlarna bylece uzaktan baktktan
sonra yukarda nmze koydugumuz "pozitif' soruya dnelim.
Psikanalitik nerme (yorum), balangtaki olaslk belirsizliini
azaltan, potansiyel olarak bilgi veren, yani "sentetik" olarak isim
lendirdigi:ii& trden"bir nerme midir?
Yukardaki rnekteki yorum, btn ikna ediciligine ragmen
potansiyel olarak yanl olmas ihtimali olan, yani potansiyel ola
rak yanllanabilecek bir nermedir. O halde bu nerme, semetik
bir nermedir. Potansiyel olarak balangtaki enfonrutik belir
sizlii daraltan bir neU1edir. "Bayan A neden beli11iyi gste
riyor?" sorusuna verilebilecek pek ok yanttan biridir bu.
Balangta nedenle ilgili bir belirsizlik vardr, yorumdan sonra
belirsizlik azalqutr. Fakat psikanalitik yorum, sentetik bir ner
me olmakla beraber deneysel olarak yanllanamaz. Neden?
Bence bu neden sorusunun ileride daha ayrntlaryla incele
yecegimiz yant var:
1- nk psikanalitik yorum nermesi sentetik olmakla bera
ber, deneysel deil , teorik-hipotetik bir nermedir. Dier bir
deyile, u ya da bu deneyleme prosedr sayesinde olgu ile kar
latrlabilecek bir nemle deil, baz olgular dile getiren ner
meleri (Bayan A'nn ikayetleri, baz duygular, dnceleri,
ryalar, vs.) alllayan, bunlarn hipotetik olarak nedenini gste
ren bir nermedir.

6 jean-Paul Sanre, L'E.re et le Nean. Gallimard, 1943.


PSKANAL Z D E G R N M EYEN 33

2- Bu yorum nermesinin deneylenmesi, eger <leneylemeden


fizik ya da fizyolojide olduu gibi bir prosedr anlalacak ise,
mmkn deildir. nk psikanalizin "bilgi nesnesi" bu tipteki
bilimlerinkinden kkten farkldr, bu tipte bir deneylemeye elve
rili deildir.
3- Yukarda psikanalizin "negatif' ynyle ilikili olarak iaret
ettiim gerekelerle, balangtaki yani psikanalitik yorum veril
meden nceki belirsizliin enformatik bir belirsizlik mi, yoksa
hermnetik bir belirsizlik mi oldugu kesin deildir, sorunludur.
lnsan iin bilgiden baka, bilgiden te bir "anlam" var mdr?
Mesela Heidegger'e bakarsak byle bir farkn, omik olan ile onto
lojik olan arasnda bir farkn olmas lazm. 7 te yandan Levi
Strauss, psikanalizin anlamlandrma ynnn alun izerek,
modern bir amanlk olduunu telkin eder.8 Psikanalizin, zaten
herkesin bildii bir gerei anlam olmak gibi i fade edebilecegim
(yani bir cmle sayesinde znenin yeni bir ey renmi olmaya
ca, ama gene de bu cmleden nce olduundan farkl olacana
inandm) garip ve gizemli bir yn de ierdiinden sz etmek
isterdim. lnsann zaten bildii bir eyi anlamas ne demektir? Bu
soruya verilecek yantn belirsizlii, bu nc gerekeyi daha
batan "pozitif' bir ereveyle snrlamaya altmz bu incele
menin kenarlarnda brakyor.
Btn bunlarn dnda gstermeye al,acagm ki, psikanali
lik yorum nermesi bir ekilde deneysel olarak yanllanm
olsayd bile, bu Popper'm bekledii gibi psikanalitik teorinin yan
llanmasna yol amayacakt.
$imdi bu noktalan daha ayrntl bir ekilde incelemeye
geelim.
lncelemenin geri kalan blmne, yukarda psikanalitik
yorum nermelerinin yanllanamazlgnn gerekelerinde ikinci

7 Martin Heidegger, fre et Tcmps. Gallimard, 1 986.


8 Claude Levi-Srauss, Ahropologie Sruc ra le . Plon, 1 985.
34 F R E U D ' D A N LACA N ' A PSKANALZ

srada saydm noktaya uygun bir soru ile balamak istiyorum:


Psikanalizin "bilgi nesnesi'' nedir?
Psikanalizin "bilgi nesnesi"ni araurmak iin nce psikanalizin
neyin bilgisi olmadna bakalm. Mesela sradan dost sohbetle
rinde psikanalizin toplumsal olaylar, snflar, kurumlar, vs. kar
snda duyarsz olduu sylenir ki, Freud'un ve dier pek ok
psikanalistin toplumla ilgili dncelerini anlatan ykl literatre
ragmen dorudur bu tespit. Psikanalitik psikoterapide toplumsal
snflar, kurumlar, vs. analiz edilmez, sorgulanmaz.
Organiki bak asndan yaklarsak, psikanaliz beyinde
geen fiziko kimyasal-fizyolojik olaylan da incelemez. Oysaki
hipotez gerei, psiizma (ruh) merkezi sinir sisteminin ilevlerin
den biridir
Hatta psikanalitik bir psikoterapiye giren bir zne, belki a
rarak yava yava fark etmeye balayacaktr ki, terapist aslnda
onun gerek dnyadaki ilikileriyle de, ne olup b ittiiyle de ilgili
deildir; ya da ilgili gibi grnyor ise bu, olaylann kendisinden
tamamen farkl bir nedenle ilgilidir. .
Psikanalizin ocuklukla yakndan ilikili olduu sylenir ki,
dorudur bu. Ama psikanalizin ocukluu ele alnda ortaya
kan gerek oukluk deildir, kurmaca ve uzlamsal bir ocuk
luktur.9
Bylece elle tutulur, gzle grlr hemen hibir ey brakl
madna gre psikanaliz neyin bilgisidir?
Bu soruya yant vermek iin baz epistemolojik kavramlar
gelitirme ve kendi epistemolojik kavraym zetleme gereini
duyuyorum. Burada gelitireceim kavramlar ve kavray, Fransz
filozof Louis Althusser'denlO etkilenmitir, ancak sorumluluun
ona yklenemeyeceni kaydetmeliyim.

9 Daniel N. Stem, The lnterpasonal World of le lnfat, Basic Books, 1985.

1 0 Louis Althusser, Lire le Capial, Maspero, 1 975; Pour Marx, Maspe


ro, 1977.
PSiKANALiZDE G R N M EYEN 35

ncelikle bir saptama ile balayalm. Her bilimin bir grn


mez alan. bir unutma alan vardr. Szgelimi fizik. bizden
"masa"y fizik iinde bir nesne olarak dnebilmek iin ncelik
le bildik baz niteliklerini (mesela ne ie yaradgn, vs. ) unutma
mz ister. Fizik iinde masay dnebilmek iin onu bir "cisim"
olarak ele almamz gerekir. Fizik asndan artk bu masa "cisim"e
devirilmi, ktle, kuvvet gibi fiziin "teorik-hipotetik" kavram
lan araclgyla dnlebilen bir bilgi nesnesine dnmtr.
Teorik-hipotelik kavram derken, ktle rneinde olduu gibi,
gerekte dorudan gzlenebilir bir nesneden, bir zellikten deil,
gzlenebilir olaylan, mesela arlk, sredurumluluk, vs. gibi baz
olaylan aklamak iin kabul etmek gereken kavranlan kastedi
yorum. Szgelimi, aslnda s enerjisi de, haua enerji de teorik
hipotelik kavramlardr. nk gzlenen yalnzca scaklk dei
iklikleri ya da harekettir. Yeri gelmiken hemen kaydedelim,
psikanalizin kulland anlamda bilind da gzlenebilir deil,
gzlenen baz olaylan aklamaya yarayan "teorik-hipotetik" bir
kavramdr.
Dncemizi bu izgide srdrrsek, ayn masann ekonomi
politik iinde dnlebilmesi de bir unutmaya dayanr; ekono
mi politik ayn masay "meta" kavramna devirerek kendi sorgu
lama alan iine alr. Marksist ise ayn masay insan emeinin bir
rn olarak grecek ve ancak belli tarihi koullarda, emein
yaygn olarak metalamasn salayan tarihsel koullarda "meta"
formunu aldn syleyecek ve bu koullan belirlemeye ala
caktr. Bylece bilimlerin, bir unutma, bir ihmal etme ile belirle
nen ve gereklii kendi teorik-hipotetik kavramlan ile dnle
bilir kavramlara devirerek iine aldklan bu zel sorgulama
alanlarna. Althusser'den esinlenerek "teorik sorunsal" diyoruz.
Acaba bilimler gereklii dnmek iin, onu gnlk-doal
dilin sunduu hazr kavramlarla deil de kendi teorik sorunsalla
rnn iinde, bu sorunsaln teorik-hipotetik kavramlan ile d
nlmeye elverili kavramlara devirmek gereini niin duyarlar?
36 F R E U D ' DAN LACA N ' A P S i KANALiZ

Burada bir tez olarak unu ileri sryorum: Bilimin temel


amac, gereklik hakknda mantki ilem yapabilme kapasitesini
artrmaktr. Sz konusu devirme de bu kapasiteyi artrmann
aamalarndan biridir. "Mantki ilem" derken, doru olan ya da
doru olduu varsaylan nermelerden, eer bu nermeler doru
ise zorunlu olarak doru olmas gereken nermeler elde etme
ilemini kastediyorum. Mantki ilem kapasitesini artrmak der
ken de mesela fiziin "masa" hakknda, fizik onu "cisim" olarak
dnmese ulalamayacak yeni nermeler elde etmesinde oldu
u gibi, gnlk-dogal dillerin imkanlarnda dnlemeyecek
noktalara ulaabilmekten sz ediyorum.
Mantk ilem ya,Bmak konusundaki vurgumu artrmak ve
ileride kullanacamz bir anlay iyice yerletirmek bakmndan
Piaget'den baz satrlar aktarmak istiyorum:" []ocuun dnce
si benmerhezlidir, yani ocuk kendisini anlatmak, bakasnn
bak asna yerlemek tasas olmadan hendi iin dnr. Bu
benmerkezci alhanlhlann dncenin yap.s zerine iatn say-
lr etkileri olduunu defalarca gstermeye altk. zellikle de
dncesini sosyalize etme i htiyacndan yoksun olan ocuun, e
azndan bizim lmzde ne ikna etmek, sonu olarak ne de kant
lamak tasas vardr... Gerekten de mantk kantlama sanat deil
se nedir?"l l
Mantki ilem yapmak, kantlamak, gstermek; bunlar
daima kendinden merkezsizlemi bir dncenin, tekini
hesaba katan bir dncenin, ocuksu degil, olgun bir dn
cenin karakteristikleridir. Bilimin temelinde bilim adamlannn
her kez iin ortak bir platforma (manta) kp kendilerinden
merkezsizleme abalan vardr. Habermas da, bilim adamlan
nn birbirlerini ikna etmeye ynelik mantki almalarndan
yola karak neo-Kant olarak nitelemenin yanl saylamayaca
g bir etik temellendirmeye alr.

l 1 jean Piaget, Le ]ugement et le Raisonnement chez l'efat, Delachaux


et Niestie S.A., 1930.
P S KA N A L Z D E G R N M E Y E N 37

Mantk kantlama sanat ise bunu ancak bir dilde, ne kadar


fonnel, soyut, yapay, vs. olursa olsun, bu insanlar aras "medium"
sayesinde yapabilr.
ite yukarda szn euiimiz devirme de eitli sebeplerle
mantki ilem yapmay snrlayan gnlk-doal dillerden, bilim
lerin yapay ve fonnel diline don yaplr. Bu yeni dil, gerekliin
zel bir ilikiler manzumesini daha kesin ve daha geni bir ekil
de dnmeye elverili olarak kunlmu bir dildir.
Bu noktada, okudugunuz satrlardaki dil ve bilim anlaynn
Wiugenstein'n ilk eserinden tamamen farkl, hatta bir bakma
tam tersi olduunu vurgulamalym. Baz deneysel-elemanter
nermelerden giderek genileyen bir dilbilim sistemi deil, tam
tersine uzlamsal, saymaca, hipotetik, kurgulanm tanmlardan
hareket edip gene uzlamsal olarak tretilmi bir dilbilim anlay
sz konusu burada.

lster gnlk-doal diller olsun, ister bilimlerin yapay formel


dilleri olsun, dillei bir ekilde, bir dzeye kadar "aksiyomatik
sistemlere" benzetmek mmkndr. Burada aksiyomatik bir sis
temde, aksiyomlar arasndaki karmak ilikiyi sz konusu etme
yeceim. Kaydetmek istediim yalnzca u: Aksiyomatik bir siste
min temel tanm, aksiyom ve postulatlar ile (ki modern anlayta
bu son iki grup da aslnda bir ekilde tanm olarak kabul edilebi
lir) dillerin "temel szlkleri" arasnda bir benzerlik vardr. Doal
diller iin bylesi iyice formalize olmu bir szlk hazrlamann
glklerini biliyorum. Benim kastettiim kabaca bir benzerlik
sadece. yle ki; gerek aksiyomatik bir sistemde (mesela klid
geometrisi) baz balang nermelerinden yola klarak bu
dnce sistemi iinde kesinlikle doru olmas ve kesinlikle yan
l olmas gereken nermelere varlabilir. Kant , nermeleri anali
tik, sentetik, a priori, a pvsteriori olarak snflam, mantken
zorunlu totolojik don nermeleri analitik, zorunlu dogru olma
yan ama bilgi veren nermeleri sentetik, doru olduunu deney
yapmadan bildiimiz nermeleri a piori, doruluu deneye bal
38 F R E U D ' DA N LACAN ' A PS iKANALiZ

olan nermeleri a posteriori olarak isimlendirmitir. 12 Kam'a


gre baz nermeler, mesela geometrinin temel nermeleri a pri
ori semetikti, yani bu tipte nermeler bilgi vermesine ragmen,
doruluklan kesin, deneylemeye istinat etmeyen nermelerdi.
Oysa bugn, analitik ve sentetik nermelerin temel tanmlara
bal olduunu biliyoruz. Bylelikle her dilin, o dile vakf bir insan
iin anlaml nermelerini, dilin temel tanmlarna, szlne gre
mantken zorunlu dogru, yani analitik, yine bu szle gre mant
ken zorunlu yanl, yani eliik ve yine bu szle gre doruluu
belirlenemeyen, yani sentetik nermeler olmak zere gruba ayra
biliriz. Bu durumda analitik bir nermenin yanl olduunu syleyen
nerme eliik eliik birnermenin yanl olduunu syleyen ner
me analitik, sentetik bir nermenin yanl olduunu syleyen ner
me ise yin'e sentetikolacaktr. Sentetik nermeler, dil iinde kalarak
doruluuna karar veremediimiz nermelerdir. Bunlarn doruluu
deneye baldr. Bir nermenin deneylenmesi konusunun ne kadar
etrefil relc;efi problemleri olduunu burada .anlatmaya gerek yok;
ancak felsefi adan etrefl olan bu problem, gerf'.k gnlk hayaua
gerek bilim yaamnda basite zlr. Benim burada esas hatrlat
mak istediim nokta, btn sentetik nermelerin deneylenmesinin
mmkn olmaddr. Bu, gerek deneylemenin fiilen imkanszln
dan (mesela Gne'in yzey ssn bildiren nerme hipotetik kalmak
zorundadr) gerek deneyleme koullarn bilmeyiirnizden ya da
bizzat nermenin yapsndan (mesela yukarda Russell'dan ilham
alarak verdiimiz nerme) kaynaklanyor olabilir.
Bilimlerin kurduklan zel diller sayesinde, gnlk-doal dil
lerin ulaamayaca mantki sonulara varabildiklerini sylemi
tim. Acaba bilimsel teoriler, kendi zel bilimsel dil yaplan ere
vesinde hangi tipte nermeler sayesinde Popper'n bekledii
tarzda yanl.lanabilirler?
Bilimsel teorilerin kendi zel biimsel dil yaps erevesin
de sentetik kalan nermelerden dolay yanllanamayaca

1 2 Emnanuel Kant, Critiqe de la Raison Pure, PUF, 1 950.


P S KA N A L i Z D E G R N M E Y E N 39

aktr. nk bir teori ancak temel tanmlar, varsaymlar


asndan mantken zorunlu doru olan , yani bu zel dil iin
analitik (veya zorunlu yanl, eliik) nermeleri sayesinde
yanllanabilir. Bu nermeler sayesinde bilim adam yle
demi olur: Eer benim temel nermelerim doru ise bunun
mantki sonucu olan u nerme de doru olmaldr, ama bu
nerme yanl olmaldr. lte bu koulda deney, teoriyi yanl
layabilir.
Bununla beraber, btn bilimler bu tipte nermeler ret
meye elverili midir? Fiziin bylesine deneyle iddialaabile
cek nermeler retebil diini biliyoruz, Ancak, mesela bir
doabilimi olmasna ramen fizyoloji bylesi nermeler rete
mez. nk fizyoloj ide tamamen fiziksel ve kimyasal temel
nemelerden yola klmakla beraber, bu ncller asndan
zorunlu doru ya da yanl olmayan, doruluu deneye bal,
ol um.sal yani sentetik nermeler retilebilir. Bu da fizyolojiyi
fizikten ok daha fazla deneye dayanan , teoriden uzaklaan bir
bilim klar. Heisenberg biyoloji ve fizyolojinin geni lde
fizik ve kimyaya bal olduunu, ama bir gn biyoloji ve fiz
yoloji alannda yaplacak yeni deneylerin fizik ve kimya}'l
kkten sarsabileceini telkin eder. Byle bir anlay, genel
olarak Quine'nin grlerine de uygundur. 1 3 Bir btn olarak
bilim aslnda kesinlii belli olmayan birakm hipotezler,
tanmlar, n kabuller, vs. zerine kuruludur. Tpk balga
aklm direkler zerine kurulu bir kyn giderek byyen
nfusunun bu temelleri kenmesinde olduu gibi, deneysel
birikim, bilimsel n kabullein tayamayaca bir boyuta da
ulaabi1ir.
Psikanaliz de fizikten ok fizyolojiye benzer. Terapide, teo
rinin ncllerini mantken zorlayacak deneysel bir nerme
retmek ok gtr. Bununla beraber birikimler sayesinde,
yukarda da szn et liim gibi, klasik Freud'cu drt kuram

1 3 Paul Gochet, Quic en Perspective. Flammarion. 1 978.


40 F R E U D ' DAN LACA N'A P S i KANALiZ

olgularn arln tayamam, dalm, giderek kullansz


bir kuram halini almtr.
Demek ki ksaca unu sylemi oluyoruz: Psikanal itik
nermeler (yorumlar), geni lde teorinin kendi zgn dili
iinde sentetik nermelerdir. Bir baka deyile psikanalitik
nermeler (yorumlar), bu teorinin ncllerinden yola kl
dnda zorunlu olarak doru olmas gerekmeyen, dolaysy
la yanllandklannda ncllerin , teorinin temel lerinin de
sarslaca tipte nermeler deildir. Bu bakmdan fiziin
deil , fizyoloj inin nermelerine benzerler. Demek psikanali
tik nermeler (yorumlar) , bir ekilde yanllanabilseydi de
teorinin temJlerini 51lrsmazd . Kald ki bu nermeler, aa
da ifade edecegim sebeplerle deneylenemezler bile.
__

Yukarda psikanalizin bilgi nesnesinin ne olduu sorusu


nu koymu ve yantlamadan brakmtk. Ancak sz konusu
bilgi nesnesinin ne olmadn anlatmaya alm- ve bir
baka yerde dier bilimlerin pek oundan farl bir doada
olduunu , dolaysyla bunl:;rda alk olduumuz deneyleme
prosedrlerinin psikanalitik srete geersiz kalacan
dnmtk . .
Lacan , Freud'a dayanarak psikanalizi "bilindnn bili
mi" diye ilan eder. Allhusser de bu kandadr. l 4 Bence bu
tez, fiziin ktlenin ya da enerj inin bilimi oldugunu syle
mek kadar kabul edilemez bir tespittir. nk bilind,
psikanalizin teorik-hi potetik bir kavramdr. Tpk ktle ve
enerjinin, fiziin teorik-hi potetik kavramlar olmas gib i .
Fizik d dnyann, fizik iine devirilebilece k, b u kurgu
sisteminde dnlebilecek zelliklerinin bili midir. Burada
ktle, enerj i , vs . teorik-hipotetik kavramlar kurgulanm sis
temin parasdrlar, bunlar sayesinde zerinde dnlen,
fiziin bilgi nesnesi haline gelen eyin degi l. Psikanaliz de

1 4 Lotis Althusser, Frcud ve Laccm , ev. Selahaun Hilav, Yazko Felsefe


Ylar Kilap 1 .
P S i KA N A L i Z D E G R N M EY E N 41

bilind n dnmez; bilind ve daha pek ok teorik


hipotetik kavram sayesinde dnlebilir kld, kendi
bilgi nesnesi haline devirebildii eyi dnr.
Fiziin ve dier pek ok bilimin bilgi nesnesine dn
trd ynleriyle d dnyann bilimi olduu doru ise,
psikanalitik psikoterapinin bilgi nesnesi Sandler ve
Rosenblatt'n Labiriyle "temsili dnya" s ya da "i dnya"dr.
"Psikanalitik psikoterapinin ayrt edici zellii (. . . ) hasta
nn i dnyasnn aratrlmasdr . " 1 6
Hatrlanaca gibi, aslnda analistin genellikle gerekte yer
alan olaylara ynelmediini sylemitim. Psikanalitik terapist
asndan nemli olan, bu d dnya olgularnn hastann i
dnyasnda nasl yaantland, deerlendirildii, yorumland
, anlamlandnlddr. lte analitik yorum da genellikle bu
tipte bir neden sorusunun yantdr aslnda.
i dnyay biraz anlamaya alalm. i dnyann bir
blmn aslnda herkes bilir, nk bu herkese dorudan
verilmitir: Sz konusu olan sbjektif i dnyadr. Alglar,
duygular, heyecanlar, dnceler, fikirler, vs . . . Genellikle
bu i dnyay ok iyi isimlendirmeden, kendimize bile Lam
olarak dile getirmeden, burada geen olaylarn balamlar
n kurmadan alglarz. Ancak kendisiyle bir ekilde yzle
mekten korkmayanlanmz, meru ve erikin gibi duran
taleplerin ardnda daha baka gdlenmeler, daha ocuksu
arzular olduunu fark eder. Psikanalitik psikoterapide de
terapist, burada ifade edemeyeceimiz aralarla hastasnn
i dnyasna girdiinde karlat olaylar dzenleyebil
mek ve aralarndaki balantlar kurabilmek iin zel teorik
bir dil kullanr ki, teori bundan ibarettir.

1 5 joseph Sandler, B. Rosenblat, "The Concept of the Representational


World", Psychoanalytic Study of the Child, 1 962, say 1 7 .
16 Frank E. Yeomans vd., Treating the Borderllne Paien , Basic Books,
1 992.
42 F R E U O ' O A N LACA N ' A PSiKANALZ

*
Krk yalarnda narsistik ve "histrionik" zellikler tayan
bir erkek hastam kansndan ikayet ediyor, onu pek ok adan
yetersiz buluyor, ona kt davranyor, ama eitli "kiiler aras"
basklar ve pasif-agresif tutumlarla onun istedii ynde dei
mesini engelliyordu. Grnte bu davranlarn fke duydugu
eine kar dogal tepkiler olarak merulatnyordu. Ancak gide
rek nemli bir igr gc ile, aslnda einin talep ettii ynde
deimesini pek de arzulamadn fark etmeye balad.
Grnteki talebi ile elien bu ikinci egilimi ilk planda sadis
tik tatminlerdcn vazgememe ve evlilik d ilikilerini srd
rrken yaad sululuk duygularn hafiiletme, ilikileri me
rulatrm<l hedefine ynelikti. Psikanalitik nesne ilikileri kura
mna gre srdrlen daha derinlemesine alma, ylda,
daha pek ok sonucun yannda u sonucu verdi: Tamamen
bilind dzeyde kendisini daima yetersiz hissetmesine yol
aan, yeterlilii konusunda bir trl tatmin edilemeyen bir tarzc
da alglad ve kompulsif bir hrsla :yeteriliin_i kabul ettirmeye
altt Oidipal annesi karsndaki fkesini ona ikame ettii
eine ynelttii gibi, eini srekli yetersiz olarak alglayarak
Oidipal annesi ile zdeleiyor ve i dnyasndaki Oidipal ben
lik tasarmn da eine yanstarak onu yetersiz konumda tutma
ya, bylece kadnlar karsnda yaadg derin yetersizlik duygu
larn bastrmaya, bu sadistik manevralarla dk benlik sayg
sn yksel tmeye alyordu.
Bu durumda grld gibi, terapist iin d dnyada gerek
bir kt evlilik ilikisinden ya da gerekten yetersiz bir eten ok,
i dnyada bu ilikinin neden byle algland , yorumland,
yaantland sorunu n plana kar. Bu elbette ki gerek dnya
da gerek hibir olumsuzlugun olmad arilanna gelmez. Ama
terapstin bilgi nesnesi gerek dnya deil, bu imgesel dnya. i
dnyadr. Terapist ne gerek ei . ne gerekte yaanan ilikiyi , ne

* Hist rion ik: Hisleri benzeri . Gnmz psikiyatrisinde histerik kiilik


zellikleri ..ayan . ancak genellikle daha ciddi bir klinik seyir gsteren
gruhu nitelemek iin kullanlan kanam.
P S i KA N A L Z D E G R N M EY E N 43

gerek ana babay ne gerek ocukluu bilir; aslnda bilmesi de


gerekmez.
Nitekim yukandaki rnekte zellikle annenin gerekten sz
konusu niteliklere sahip olmasndan ok. hastann i dnyasn
da annesi ile giritii nesne ilikisinden iselletirdii benlik ve
nesne "tasanmlann" vurgulayan bir dil kullanlmtr. Bylece
"i dnya", kendi iinde kapal ve kendi i dinamikleri olan bir
sistem olarak dnlmtr. Yani bu dnce sisteminde her
ey adeta d dnyadan bamsz gibidir. ite psikanalizde
grnmeyen, unutulan, ihmal edilen bu ey, yani gerek ger
eklik sayesinde bir grnr alan. bir inceleme alan, bir bilgi
nesnesi yaratlr ki, psikanaliz kendi teorik-hipotetik kavramla
nyla sz konusu ihmal etme, indirgeme sayesinde n plana
kan bu alan dnr. Bu noktada ilgin olan ey u ki, asln
da terapist inceledigi eyi asla dorudan gzleyemez. insann
sbjektif i dnyas ancak kendine verilmitir ve baka bir insa
nn dorudan algsna kapaldr. Terapist bu i dnyay ancak
jest ve mimiklerden, davranlardan, ama zellikle bu i dnya
nn zne tarafndan dile getirilmesinden yola karak, "dolay
syla" anlayabilir.
Analitik ortamda zne, baarl bir terapinin vazgeilmez
koulu olarak tm drstlyle bu sbjektif i dnyay dile
getirmeye baladka daha kamak deneyimlerle karlar.
Kendisinde aklc benlii ile kontrol edemedii ynleri fark eder;
baz duygulann, heyecanlann, fikirlerin sbjektif i dnyasnda
adeta yerden biter gibi beliriverdiini fark eder ve bunlarn nere
den geldiini aratrmaya koyulur.
Terapist ise zel bir dinleme konumundadr. Hastasn dinler
ken kendi i sesine, i dnyasna kulak verdii, hastasn kendi i
dnyasnda dinledii ok zel ve ulalmas g bir dinleme tar
zdr bu. Terapist herhangi bir yorum vermek iin kendini zorla
maz. bir sorunu derhal zmek iin kafa patlatmaz. debelenmez
bu teknik dinlemede. Yorum, hastaya verilebilir kvama ve teorik
44 F R E U D ' DA N LA C A N ' A P S i KA N A L i Z

btnle ulamadan nce terapistin i dnyasnda ncelikle bir


hammadde, bir sbjektif yaantlama olarak kendiliinden belirir.
Ve terapist kendi i dnyasnda giderek beliren bu fenomenleri
inceleyerek ve teori ile aklayarak yorumu hastaya verilebilir
kvama getirir. Bu srete, ilgin bir ekilde kendi i dnyasn
dile getirdike, ona dardan bakmaya baladka, hasta da ayn
sreci tersten yaantlam ve yorumu alacak kvama gelmitir;
kimi kez en "doru" yorumlar hastann kendisinden gelir.
Esasn gizleyerek bizim buradaki tartmamz iin yeterli ola
cak ynlerini verdiimiz bu koullarda psikanalitik bir nerme
nin (yorumun) deneylenmesi nasl mmkndr?
phe yk_ ki, diet'pek ok bilimde olduu gibi elle tutulur,
gzle grj.lnr bir materyal zerinde, gene ele gelir bir arala al
lmamaktadr sz konusu koullarda. Bununla beraber i dene
yim sayesinde duygulann, dncelerin, heyecanlarn, ksaca
sbjektif i dnyann bir varlk durumu olduunu biliyoruz. Bu
durumda yorumun kendisini bu deney 9rtanina uygun bir deney
arac olarak kabul edemez miyiz? Nitekim hastann terapistle
ilikisi srasnda bu i dnyaya bir mdahalede bulunulmu, bir
dnm yaraulmur Nitekim soyut bir bak asndan fizikte,
mesela mekanikte deney bir bakma benzer koullar salamaz m?
Hastann terapistle ilikisinde i dnyasnda verilen yorumlar
sayesinde belli bir dnm olduunu ve eer terapi baarl
olmu ise genellikle nevrotik belirtilerin gerilemesine yol atn
biliyoruz. O halde bu sonular, yaplan mdahalenin "doru"
olduunu gstermez mi? "Doru" ile "yararl"y kartrmamak
gerek diyelim ksaca.
Bizim burada aratrdmz ey mdahalenin yararl olup
olmad deil, psikanalitik nermenin (yorumun) doru olup
olmadna deneysel olarak nasl karar vereceimizdir. Bizi k
maza sokan durum udur: Verilen yorum yanl olduunda has
tann i dnyasnda u deiiklik, doru olduunda bu deiiklik
meydana gelir diyemiyoruz.
PS 1 KANALiZDE G R N M EYEN 45

Szgelimi Claude Levi-Strauss'a dayanarak, antropolojik veri


lere gre amanlann da belli bir lde psikoterapi yapabildiini,
daha dorusu psikoterapi ile ulalan iyilemeye benzer deiik
liklere ulaabildiini syleyebiliriz. Modern insann bu yntemle
re ve bu yntemlerin ardndaki teorilere inanmasna imkan yok
tur. Demek ki sadece iyileme bir lt olamaz.
Kald ki, ok doru olduguna emin olduumuz, hatta hasta
tarafndan doruluu kabul edilen yommlar da bazen -en azn
dan geici bir sre iin- olumsuz etki gsterebilir. Bu olgu. muh
temelen kimi kez hastann i dnyasnda belli bir yaplanma ile
urarken, onunla badak daha karmak bir yaplanmay gz
den karmamzdan kaynaklanr. Kimi kez hastann kendi i
dnyasn tanmasna ragmen, d dnyadaki gerek ilikilerinin
gerekten de baz temel nitelikleri tamamas, dolaysyla tam bir
hsran ile alakaldr. Ancak bu son koulda "baz temel
nitelikler"den ne anlamak gerektii de psikanalizin aratnna
alan dndadr.
Tekrarlarsak, psikanalitik nermenin (yorumun) doru ya da
yanl olmas halinde i dnyada ne gibi bir deiiklik grlmesi
gerektiini deneysel anlamda nceden bilemiyomz. Demek ki
psikanalitik nermeler (yorumlar) deneylenebilir gibi grnm
yor.
Acaba neden? nk psikanalitik nermeler (yommlar) deney
sel deil, hipotetik nermelerdir. Bir baka deyile, psikanalitik
nermeler (yorumlar) baz olgulan aklamaya yarar, hepsi bu.
Psikanalitik yorum verildii zaman, hastann i dnyasnda
ilk bakta balantsz, dank gibi duran baz fenomenleri ak
layan kk bir teori kurulmutur aslnda. Bu kk teori byk
teorinin, yani hangi genel psikanalitik teori ile allyor ise onun
iinde, bu genel teori asndan mmkn, olumsal bir nermeye,
bir hipoteze dayanr ki, yonm bu hipotezden ibarettir.
Psikanalitik almada her bir yorum bir dizi i dnya olayn
aklayan, balantlandran, anlamlandran, kk bir teoridir
46 F R E U D' DA N LACAN'A PSKANALZ

dedik. Ancak analitik srete verilen yorumlarla hastann i dn


yasnda yeni fenomenler, ryalar, direnler, duygular, vs. geliir,
unutulmu anlar canlanr, tepkiler yenilenir. Bu sre analizin
giderek derinlemesine, yeni yorumlara, bunlar da yeni i dnya
fenomenlerine yol aar. Bylece yeni ortaya kan fenomenlerde
ilk planda yorumlanmayan, dier fenomenlerle birlikte ele alnr,
yorumlanr, giderek olgulan adeta bek bek toparlayan hipotez
ler daha byk, kapsayc hipotezlerle biraraya getirilir, aklanr.
ideal koullarda bu teorik-hipotetik btnleme "geliimsel tam
yeniden kurgulama" noktasna ular. Bir baka deyile, hastann
hemen hemen btn olarak i dnyasnn geliimi aklanr.
Dikka('e_iilirse, urada yaplan ilem bir teori kumaktr. Bu
teori ge,nel psikanaliz teorisinin temel ilkelerine uygun, ama onun
tarafndan mantken zorunlu klnmam bir kk teoridir. lte
bu nedenle psikanaltik nermeler deneylenemez, nk deneysel
deildirler, yanllanamazlar.

Hatta bu noktada daha da ileri gidip psikanal in, genel olarak
bilimlerin amac olarak koyduumuz u kouiu bile saglayarrad
n sylemek durumundayz: Bilimlerin temel amac, gereklik
hakknda rranuki ilem yapma kapasitesini anrmaktr. nk
eer mantki ilem yapmaktan, doru kabul edilen nermelerden
-eger bunlar doru ise- mant ken zorunlu doru nermeler elde
etmeyi anlarsak, psikanalitik nermeler (yorumlar) teorinin temel
nermelerinden mantki zorunlulukla elde edilmi nemeler de
deildir. Tam tersine, bunlar adeta baz i dnya olaylarn dile
getiren nennelert aklayan, bir baka deyile bu ikinci nerm.e
ler grubunu mantken elde etmeye yarayan kurgulanm nerme
lerdir. Demek ki psikanalitik nermeler, gereklik (burada i
dnya olaylan) hakknda mantki ilem yapmay bile salamaz.
salayamaz.
Peki, o halde psikanalitik nermeleri (yorumlar) ve psikana
litik teorileri nasl bir erevede dnmeliyiz? Psikanalitik teori
leri bilimsel olarak kabul edebilir miyiz?
P S i KANA L Z D E G R N M EY E N 47

Psikanaliz zel bir "teorik sonnsal"nn olmas, bu sorunsala


devirerek dnd, ele ald bilgi nesneleri (i dnya olayla
n), ierdii teorilerin mantki yaps itibariyle dier bilimlerin
alma tarzna benzer. Ancak zellikle deneylenebilir nermeler
retmek konusunda dier bilimlerden farkllar. stelik pratikte,
deneyde mantki alma tarz da bir bakma dier bilimlerin tersi
istikamettedir.
Ancak psikanaliz mantki ilem kapasitesini artramamakla
beraber, bilgi nesnesini, yani i dnya olaylarn aklc bir tarzda
dnebilme imkanlarn geniletir. Bu bakmdan da bir lde
olsun dier bilimlere yaklar.
"Aklc bir tarzda dnnek"le neyi kastediyorum?
Yukarda Piaget'den yaptn alntda "mantn kantlama
sanat" olduu syleniyordu. Aslnda gnlk yaamda mantken
kantlanamayan, stelk deneysel olarak da kesinlikle gstereme
diimiz pek ok eye inanrz. Bu tipte inanlanmzn bir bl
mne de bize aklc geldii iin inanrz. Aklc gelen inanlarmz
mmkn gibi grnr bize. Emin olmasak da ikna oluruz. phe
yok ki, ikna olduumuz, bize aklc gelen inanlarmz an ve
kltrn zelliklerini tar.
imdi genel olarak bilimlerin durumuna bakalm. Yukarda
bilimlerin kkeninde baz tanmlarn. kabullerin, hipotezlerin, vs.
bulunduunu sylemitim. Bilimler bu temel nermelerden yola
karak mantki kannlamalara gidebiliyorlar ise de, temel ner
melerin daima kantlamann dnda kald gz nne alndn
da, genel olarak bilimlerin de aslnda kantlamad. sadece bize
aklc grnen, ikna edici sonulara ulat hemen fark edilir.
ikna etmek, phe yok ki inandm1ann bir biimidir. Ama
dier inandrma trlerinden farkl olarak inandnlann da akl
yrtmesine, kar kmasna frsat tanyan bir inandnnadr bu.
tekini hesaba katan bir tartmann rndr. Bu bakmdan
aslnda mantn temel zelliini tar; kendinden merkezsizlee
bilmek, ortak bir platforma kabilmek. Bu balamda verdii
48 F R E U D ' DAN LACAN ' A P S i KANALiZ

yorumu mesleki otoritesini kullanarak hastasna kabul ettirmeye


alan terapist doru almyor demektir.
Psikanalitik nermeler (yorumlar) ne mantken kesin doru
ne de deneysel anlamda dorudur, ama aklc ve ikna edicidir.
ite tam da bu noktada psikanalitik teoriler genel olarak bilimle
rin ortak zelliini paylarlar. Bu zelliin en azndan modem
relsefe tarafndan da paylaldn kabul etmek gerekir.
Sonu olarak Popper'a geri dnersek, gerekten de psikanali
zin yanllanabilir nermeler retmeye yatkn olmadn tekrar
lamak gerekir. Ancak bu sebeple psikanalzin bilimsel olmad
sylenebilir mi?
Psikanalitik teoriler pozitif ynleri bakmndan kendine zg
teorik orurisallan, zgn bilgi nesneleri, teorilerin mantki i

tutarll , aklcl ve ikna edicilii, bilgi nesneleri hakknda
manuki ilem yapabilme deilse de genel anlamyla dnebilme
alann geniletmeleri bakmndan dier bilimlere benzr. ite bu
nedenle psikanalitik teorilerin gelimesi . giderek daha ok "i
dnya olayn" aklayan daha kapsayc teoriler krulabilmesi,
eski baz teorilerin unutulmas, terk edilmesi mmkn olabil
mektedir.

ukarda psikanalitik nermelerin deneysel anlamda doruluk


Y ya da yanllk deeri alamayacam, ancak ikna edici ve akl
c oldugunu sylerken basite ve sadece analizdeki znenin i kna
edilmesi srecini anlatmak istemedim. Doruluk, yanllk deeri
ile ilgili bu saptama sadece epistemolojik dzeyde geerlidir,
ontolojik dzeyde deil.
Epistemoloji bilginin dzeyidir, anlamn dzeyi ise farkldr.
Basil bir rnek alalm. $phe yok ki, herkes lml olduunu
bilir. Ama bir lml oldugunu anlamak baka bir eydir. Bu
noktada bilincine varma, bilinlenme diyebileceimiz bir dene
yim meydana gelir ki, bu deiik bir yaanulama demektir. phe
yok ki, Freud "Bilind olem her ey bilinli klacak," derken,
PSiKANALiZDE G R N MEYEN 49

her eyden nce teknik-teraptik bir ilke koyduunu dnm


tr. Ama Freud gibi bir dehann bilinli klnan materyalin "bilin
cine varlmas" ile meydana gelen deneyimi kavramam olmasna
imkan yok gibi duruyor. lte bu noktada yle diyebiliyoruz;
psikanalitik yaklamn amac sadece znenin kendisini bilmesini
salamak deil, ama daha ok znenin kendisini anlamasn sa
lamaktr. Psikanaliik yaklam kendiliinden, zaten, adn koy
madan, belli bir varoluuluu iermi olur. Ote yandan "anla
mak", bilmenin tersine, bir bakma yaam kolaylatrmaktan ok
gletiren bir eydir.
Bilmek muktedir olmaktr, yapabilmektir. Kendini anlamak
ise basit bir aydnlanma andr. Eer byle bir deneyim epistemo
lojik adan bir doruluk lt olsayd, bu blm asndan
mesele kalmayacakt. Ne are, kendini anlamak sadece g bir
snavla kar karya brakr psikanalitik zneyi; kendini kabul
etmek. Bu glk de nceden kestirilemez tabii.
insann kendini anlamasL, her eyden nce kendini anlamlan
dran bir varlk olarak kavramas anlamna gelir psikanalizde. Su
anlamda ki, zne iin tekinin varl, ancak bir yorum sayesinde
dnlebilir. tekinin varln bilmez zne; yorumlar, anlam
landrr. O halde psikanalitik ortamdaki zne , tekinin, yani
terapistin yapt eyi bilind bir srete bizzat kendisinin de
yaplln anlar. Bu, zne tarafndan aktarma'nn anlalmasdr.
zne, analitik oramdaki tekini (terapisti) yorumladn anlar
ken, kendini anlamlandran varlk olarak anlar.
Analitik srecin bir tr solipsizme vard da dnlmemeli.
Tam tersine, bu sre iki i dnyann karlamas, iki insann
tanmasdr aslnda. Ve byk ustalardan birinin syledii gibi,
analiz, zne psikanalist tarafndan anlaldnda bitmez; tam
tersine, zne analistini tand zaman biter.
Psikanalilik yaklamn bu anlam ve hakikat yn, onu sadece
epistemolojinin konusu olmaktan kanr. Hakikat, gerein bilgi
sini aan bir yn tar. nk hakikat, gerein bilgisinn anlal-
50 F R E U D ' D A N L AC A N ' A P S K A N A L Z

mas1 ve kabul edilmesi deneyimidir. Bu ise daha mutlu klmaz

insan, olsa olsa vahi ve ocuksu aclann biraz daha olgun


biimlere dntrr; bylece de zneyi, kendini anlamdran
varl karsnda daha az celaa kapld bir duruma ulatrr.
111.

F R E U D VE D G E R LE R

B
u blmdeki amacm psikanaliz konusundaki bilgisi deiik
dzeylerde olabilecek okurlan psikanalitik teorinin kavram
larna hazrlarken, Lacan hakknda vereceim yorum bakmndan
nem kazanan baz noktalan n plana karp onun sz konusu
balamlardaki konumuna iaret ennek olacak. phesiz, Lacan'
psikanaliz gelenei erevesinde zgn klan, dilbilim ve psikana
liz arasnda kurduu ilikidir. Ancak Lacan' bu en zgn yn
dnda zgn klan baka baz balamlar da var. lte imdi bun
lar ele alacaz daha ok.
Blmn, psikanaliz bilgisine sahip olan okurlan balangta
skabilecek bir yaps var. Ancak olayn giderek ilgi uyandraca
n umduum, kam1ak bir izgiye dneceini ifade etmek

isterim.
ncelikle Freud'un dnsel geliimini ana hatlanyla zetle
yip teorisinin baz aynnulanna inmeyi dnyorum. Bu aynnn
larda eitli psikanalitik teorilerin bir karlatrmasn yapmaya
alacam. stelik Lacan'n bu balamlardaki konumunu da
yorumlamaya ahacagm .
52 F R E U D ' DAN LACA N ' A P S KANALZ

Yolumuz uzun; o halde hemen balayalm:


Psikoloji, Freud'a gelene kadar bilin fenomenleri ile psikolo
jik olgular zde saymtr. Bilin fenomenlerinin tm psiik
olgular iermesi anlayn Descartes'a balamak mmkndr.
Descanes "ruh tznn" esas olarak dnmeyi ele alyor ve
dnmeyi de bugnk anlaymzla "bilin eylemi" ile ayn ey
kabul ediyordu. lnsanm bilincinde olmadg dncesi olamazd .
Descartes'n Bat dnce sistemi zerinde bugne dek sren
byk etkinlii tartlamaz; tm Rnesans ve Aydnlanma ag
nn dnsel temelini atmtr o. Bylece psikolojinin uzun sre
psiik olgular bilin fenomenleri olarak ele alm olmasn anla
mak kolaylayor.
Ancak Freud'dan 'nce de baz filozoflarn "bilind"n sez
diklerini' hatrlamak yerinde olur. Szgelimi Spinoza, "zgr
irade yanlgsnn, eylemlerimizin bilincinde olup da bizi harekete
geiren nedenlei bilmememizden kaynaklandn" sylemiti.
Geen yzylda Nietzsche , insan davranlarnn grunrdeki
soylu amalarnn altnda "iktidar tutkusu;' gibi ilkel eilimlein
bulunduunu ileri sryordu.
Freud'un parlak k yznden genellikle gzden kanlm
olan ada filozof-doktor Pierre janet de bilincin insan kiilii
nin sadece en yzeysel blm olduunun farkndayd.
Freud, hekimlik mesleinin balangcnda zellikle fizyoloji
ye ilgi duymutu: Nemo physiologus nisi psychologus. * Bir fiz
yolog olarak Freud'un almalar zellikle merkezi sinir siste
mine ynelikti ve bu dnemde yaptg fizyolojik almalar bile
Freud adnn gnmze kalmasna yetecek mahiyettedir. !
Ancak Freud geinme kaygsyla almalann psiko-patoloji
alanna kaydrd. Charcot, Brenner, Bemheim gibi alann usta
laryla alma imkan buldu.

" '
Nemo physiologus nisi psychologus (Latince): Fizyolog olunmadan
psikolog olunamaz.
1 Henri Hecaen, Les Fonctions du Cerveau, Masson, 1 983.
FREUD VE D 1GERLERi 53

Freud'un balangta zellikle hipnoz olgulanndan ok etki


lendigi sylenir. Hipnoz altnda telkinde bulunulan deneklerin,
uyandktan sonra davranlannn gerek nedenini bilmeksizin
telkinler donltusunda hareket etmeleri, dahas bu davranlan
nn sebebi sonlduunda, tamamen farkl gerekeler ileri srme
leri Freud'un bilind kavramn gelitim1esinde nemli bir
ipucu salam olsa gerek.
Freud'un tezlerini birka cmle ile zetlemek gerekirse yle
denebilir: insanlarn doumdan itibaren maruz kaldklar top
lumsal bask, baz arzulann bilindna bastnlmasna neden
olur ve bu bilind arzular da kendini ! a ps u s l arda (dil sr
" "

mesi), "hatal hareketlerde" (ac maque), ryalarda ve nevroz


larda simgesel bir tarzda ekil deitirerek gsterir ve tatmin
yollan arar. Aynca toplum tarafndan en ok kabul gren
''yceltmelerimizin" ardnda da bilindna basurlm arzular
mzn hedef ald nesnelere toplum tarafndan kabul gren yeni
nesnelerin ikame edilmesi yatar. Bu nedenle psikanaliz bir
"deinlikler psikolojisi"dir.
"Bilinalu" ve "bilind" kavramlarn da ayrt etmek gerek.
Bil inalt , dikkatimizi younlatrmadmz alglarmz, baz
otomatik hareketlerimizi, fikir armlann, hatta zerinde
bilinli olarak dnmediimiz halde bir anda olgunlam ola
rak bil in alannda bulduumuz fikirlerimizi , vs. ilgilendirir.
Buna karlk bilind, toplum tarafndan kabul edilmeyen
arzulann bastnlmas ve tamamen bilincin alannn dnda
tutulmas ile oluur. Ayn ekilde, ocukluk ann tm trav
matik anlan da (ki bu anlar da dorudan toplum tarafndan
kabul edilmeyen arzular ile ilikilidir) bilindnn materyalleri
arasndadr. Bu durumda bilindna bastrma, toplumsal
Ben'in ilkel drtlere kar kendini koruduu bir "savunma
dzenei" olarak karmza kar.
Bu ksa genel ereveden sonra Freud'un dnsel geliimine
gz atmakta yarar var. Freud psikoterapi pratiine Breuer ile bir-
54 F R E U D ' DAN LACA N ' A PSKANALiZ

likte ve esas itibariyle hipnoza dayanan bir Leknikle balamt.


Freud-Breuer ibirliinin sonunda baz histerik semptomlar ile
unutulmu travmatik anlar arasnda belli bir iliki olduu sonu
cu aka ortaya kmL . stelik sz konusu amlann hipnoz
seanslannda hatrlanmas , histerik semptomlann ortadan kalk
masna neden oluyordu. Ancak Breuer bu sonucu, klasik ve
aslnda kendileri de aklanma gerektiren "hipnoz", ''hipnoid
durum" kavramlaryla dnrken, Freud ''bilind" kavramn
gelitirdi ve olgulan bu kavramla aklamaya yneldi (Bachelard
Althusser izgisinde bir epistemoloji asndan Freud, bilim kuru
cu bir "epistemolojik kopu" gerekletirmitir bylece).
Breuer'e.gre histe;ik semptomlarn kkenindeki "bloke" edil
mi duygular, aslnda, ahs adeta "hipnoid" bir durumda iken
yaanul1ndklar iin normal yollardan boalm bulamyorlard.
Breuer bu nedenle histerik semptomlann herkeste deil. ancak
merkezi sinir sistemini ilgilendiren "konsttsyonel" b!r bozuk
luk zemininde ortaya kabileceini dnyordu 2 (bu noktada
Pierre janet'nin de Breuer'e yakn hir gr olduunu kaydet
mek gerek). Freud ise olay "dinamik" bir erevede yorumluyor
du. Bilind atklar ve "bastrma" , nevrotik fenomenleri ak
ladg temel kavramlard. Bu yaklam psikanalizin temelinde yer
alan dinamik gr oluturuyordu. Freud'un bastnlan materya
lin cinsel ierii konusundaki srarl grleri, Breuer ile birlikte
almasn tamamen imkansz kld.
Breuer'den aynldktan sonra Freud hipnoz tekniini de terk
etti ve "serbest anm" tekniini gelitirdi. Serbest agrmda
hastadan hibir kayg tamadan, aklna gelen her trl fikir ve
imgeyi sansrlemeden sylemesi beklenir. Freud. bu teknii
uygularken "diren" olgusu ile karlat. Hasta ya aklna hibir
ey gelmediini sylyor, ya da dncelerini sansrden geire
rek aktanyordu. Analizleri srasnda Freud, bu direnlerin zel-

2 S. Nach, Psyclanalyse Freudiene, Encydopedie Medico-Chirurgicale,


3 781 0110, 1955.
FREUD VE DGERLERI 55

likle baz noktalarda younlatgn ve bu noktalann da hasralgn


dinamiini kavramak bakmndan nemli olduunu fark etti.
Demek ki direncin" ardnda "bastrma" mekanizmas vardr.
Freud'un analizleri srasnda gelitirdii bir baka nosyon da
"aktarma" oldu. UAktarma," psikanaliz ilikisinde hastann eski
duygulanm yaplanndan kaynaklanan duygulann hekime yan
stmasna dayanyordu. Szgelimi hasta, babasna ynelik bilin
d arzularn hekime aktaryordu. Diren de, hastann, travma
nn meydana gel<ligi dnemde yaantladg kaygy, saldrgan ya
da erotik arzularm hekime aktarmasnn bir sonucuydu. Bu
durumda psikanalizin ilerleyebilmesi iin hastann "diren"
nedenlerinin bilincine vardrlmas gerekiyordu ki, bu yol klasik
psikanalizin artk bir "diren" ve "aktarma" analizi halinde hemen
hemen son eklini bulmas demekti.
Freud, dinamik gr erevesinde "bastrma" mekanizmasn
aklamak iin giderek eliik psiik gler arasnda bir atknn
bulunmas gerektigi.ni dnmeye balamt. Bu atk, bastml
m drt bilindndaki varln srdrd srece yeni ele
rin ilave olmas ile gleniyordu. Bastnlm drtler, sonunda
bastrma mekanizmasn kkenindekinden farkl birtakm simge
lerle ayor, kendini grnte hibir anlam olmayan ryalarda,
dil srmelerinde, hatal davranlarda, nevrotik semptomlarda
ifade ediyor ve doyum yollan aryordu. Bu dunmda da psikana
liz bir "anlam" aray halini almt.
Demek ki nevroz, gemiteki basnrlm bir atknn gncel
olarak ve simgesel bir tarzda ifade edilmesi olarak grlebilirdi.
Daha bu aamada bile, bir "anlam" aratrmas olan psikanalizin
tam olarak teorikletirilebilmek iin dilbilime ihtiya duyduu
sylenebilir. Bu balamda Lacan'n tm yapug, sz konusu teo
rik gereksinimi karlamaktan ibarettir.
Freud'un analizlerinde "rya analizleri" giderek daha nemli
bir yer almaya balamt. Ryalarda, ilk bakta anlamsz duran
grnr ieriin ardnda anlaml bir sylemin bulundugunu
56 F RE U D ' DA N L A CA N ' A P S i KA N A L i Z

dnyordu Freud: Analiz edilen ahsn zel dili anlalmaya


balandgnda ilk kannaa ortadan kalkyor, rya, bir ifre z
lr gibi belli bir anlama kavuuyordu.
Dnce geliiminin bu dzeyinde Freud "psiik aygt".
bugn "birinci topik" ya da "topografik gr" adn verdiimiz
ekilde aynyordu: "Bilin", "bilinalt" ve "hilind". Bu kavram
lar nda Freud, Ryalann Yornmu , Rya ve Yonmlamnas,
Gnlk Yaam Psikopatolojisi , Cisellil Teorisi zeine
Deneme gibi eserlerini verdi.
Freud, bu donemdeki eserlerinde "bilind drt" kavra
mna da k tutmaya alt . Buna gn "bilind drt"nn
kaynag i\Sl, esas 'f!.ibariyle "organik-biyolojik" bir uyarmd
(sk veJilen rnekle, alk duygusu gibi) Dolaysyla drtnn
amac 'bu uyann ortadan kaldrmak, yani tatmin elde etmek
oluyordu. Drtnn nesnesi ise uyann ortadan kaldracak
nesneden ibaretti. itkiler ynelimlerini, nesnelerini deitirebi
liyorlar, ancak enerj ileri (!) bilindnda daima mevcut kalyor

ve doyum yolu aryordu.


Freud'un Oidipus karmaas ve ocuk cinsellii konusundaki
grleri de i lerlemeye balamit. ocugun dolaymsz tatmine
ynelik psiizmasm "haz ilkesi"nin organize euigini, daha sonra
gelien "gereklik ilkesinin" ise hazz erteleme ve gerekliin
gereklerine uydurma hedefine ynelik oldugunu ileri sryordu.
Bu arada Freucl "libido" kavramn da olgunlatrd. Drtler
ya da igdler arasnda en ok "bastnna"ya maruz kalan, esas
i tibariyle cinsel kkenli olan igdlerdi ve bu igdlerin
enerjisi "libido" adn alyordu. Freud "narsistik libido" ile
"nesne libidosu" kavramlarn da ayrt etmeye yneldi.
Balangta kendi z bedenine yatrlan libido. bu narsislik
dnemden d nesnelere tanyor (nesne libidosu), hatta kke
nindeki tm cinsel mahiyetini kaybederek, tamamen "toplum
sal-kltrel" nesnelere ynelmek suretiyle yceltilebiliyordu.
Kkendeki cinselligini kaybetmi libidinal enerj i fikri, Ben (Ego)
FREUD VE DIGERLERI 57

kavramnn gelitirilmesinde ilk adm oluturuyordu.


Freud, bylece teorisindeki baz kavranlan deitirmeye
yneldi. Haz llkesirin tesinde, Kolektif Psikoloji ve Ben'in
Analizi, Ben ve fd gibi almalarla psiik fenomenleri boyutta
ele almaya yneldi.
Ilk boyut, "geliimsel" gr asna dayanr: Bu gr asn
da psiik glerin geliimi esas alnr. Psiik glerin geliimi
bakmndan temel gsterge, libidonun getii deiik evrelerdir.
Sz konusu evreler de libidonun yatnn tarzlan ve nesnelerinde
ki farkllklar bakmndan birbirinden aynlr. Geliimin nihai
aamas , libidonun "sosyokltrel" evreye uydurulmas olacak
tr. Oral dnemde erojen (cinsel bakmdan duyarl) blge azdr,
yani libido az yoluyla tatmin edilir. lkinci evre olan "anal"
dnemde ise libido dklama fonksiyonuna ynelmi, bu yolla
tatmin aramaktadr. Anal dnemde nesne libidosu da gelimeye
balamtr. Anal dnemi "fallik dnem" izler. Bu dnemin temel
zellii, nesne libidosunun giderek arlk kazanmasdr. Erojen
blge genital organlandr. Ubidinal dnler kar cinsten ebevey
ne ynelirken Oidipus karmaasnn tohumlan da atlm olunur.
Bu sre ocukta kastrasyon karmaasnn geliiminde etkili ola
*
caktr. Genellikle kastrasyon karmaas erkek ocuklar iin
Oidipus'tan kta, kz ocuk iin ise Oidipus karmaasna giri
te etkili olur. Kz ocuk kastre edildii fantezileriyle, yani eskiden
sahip olduU bir penisin ondan alnd imgelemesiyle, penis
sahibi olmak yerine babasndan bir ocuk sahibi olmay dler ve
bylece libidosunu babaya yneltirken, erkek ocuk annesine
duyduU cinsel arzular nedeniyle babas karsnda gelitirdii
saldrgan duygulan babasna yanstr ve babas tarafndan penisi
kesilmek suretiyle cezalandnlaca kaygsna (angoise) kaplr.
Karmaann zm, erkek ocuUn annesinden vazgemesi
(ensest yasan tanmas) ve babasyla zdelemesi iken, benzeri
*
Kast rasyon karmaas: Oidipus dneminde yaanan penisini kaybetme
(erkek ocuklar) ya da penisten yoksun olma (kz ocuklar) kaygs.
58 F R E U D ' DA N L A CA N ' A P S i KA N A L Z

sre kzlarda ok daha ge ve g gerekleir. Nitekim "kz


ocuk-anne" atmalan "erkek ocuk-baba" anmalanndan
genellikle daha uzun, kimi kere tm yaam boyu srer ve "anne
kz ocuk" ilikisi, hatta iki kadn arasndaki ilikiler daima daha
ift deerli seyreder.
izleyen dnem "latans" dnemidir. Bastrma mekanizmasnn
tm gcyle alt, toplumsal yceltmelerin yerletii dnem
dir bu. "Ergenlik dnemine" gelince libido tekrar cinsel ilgilerini
kazanr, ancak ank tamamen toplumsallam, kltrn kuralla
nna uygun den nesnelere ynelmitir: Egzogami (d evlilik).
Kabaca zetlemeye altmz bu geliimsel gr ereve
sinde Fretfd! "saplantr ve "gerileme" kavramlanm da gelitirmeye
imkan ,bulmutur. Psikoseks:.el geliim aamalanndan birinde
iddetli bir frstrasyonla (d knklna urama) karlaan
birey, libidinal tatmini daha doyumlu olarak yaad dneme
"geriler" ve farkl evrelerde "saplantlar" onaya kar. .
Geliimsel bak asndan nevrozun (ve hatta psikozun)
;
kkeninde bylesi gerileme" ve "saplantlar , rol oynar. Bir
anlamda nevrotik, duygusal geliimini tamamlayamadan erikin
yaamn toplumsal sorumluhiklann, glklerini stlenmek
zorunda kalan kiidir.
Freud'un grnn i kinci boyutunu "ekonomik" gr as
oluturur. Bu adan psiik gler nicel byklkler olarak d
nlr. Semptomlarda belli bilind arzulann deil de dierleri
nin kendini gstermesi, bilind drlerin enerjilerinin farkl
"nicelik"lerine balanr. te yandan drtlerin gcnn zaman
iinde artmas , birikici bir zellikleri olmasna dayandnlr.
nc boyutu "yapsal" gr as oluturur. Freud bu
dnemde, daha nce zetlediimiz topografik ayrmnn yeri
ne ikinci "topik" ya da "yapsal kuram" ad verilen yeni bir
psiik aygt modelini kullanmaya balamtr. Freud'un ikinci
"topik" ayrmn, yani topografik gr kullanmay yeleme
sinde u faktrlerin rol oynadn dnyorum: Freud ak-
FREUD VE DIGERLERI 59

a kendi ilk "topik" ayrmn, yani topografik gr eletir


medii ne, bundaki yanllklara ya da yetersizliklere dikkat
ekmediine gre, ikinci "topik"in ilkini ierdiini dnyor
olsa gerek. ikinci olarak. dinamik gr asyla "topik" gr
asn ilikiye geirme, btnletirme kaygs rol oynam
olabilir. Gerekten de dinamik gr as ve psikoseksel
geliim teorisi ilk "topik" ile ilikiye geirilemezken, ikinci
"lOpik" iin belli bir iliki sz konusudur. nc olarak, kay
nandaki ci nsel ve saldrgan zelliklerinden arnm bir libido
fikri Ben'in ilevlerini aklamaya imkan verir gibi durmaktay
d. Drdnc olarak da, sanrm ilk "topik"te yerletirilmeyen
st Ben kavram, insan psiizmasn aklamak bakmndan
kendini zorunlu olarak kabul ettiriyordu. Freud'un ikinci bir
topie ihtiya duymasnda daha pek ok faktr sz konusu
edilebilir. Ancak unu hemen belirtelim ki, Lacan ikinci
"lOpik" tarafndan salanan baz teorik avantajlar ilki ereve
sinde elde tutmay baarabilmektedir.
ikinci "topik" ya da dier bir deyile yapsal gr erevesin
de psiik aygt Id, Ben ve st &n'den oluur. Yeni doan bebein
tm psiizmasn oluturan ld, bilind itkilerin kkeninde yer
alr. Freud, bili nd ile ld'i ou kez eanlaml olarak kullanm
ise de, bu tutumu, izleyen analistler tarafndan ok eletirilmitir.
Bu konudaki Lacan'c yaklam ileide tartacaz. ld haz ilkesi
ne gre alan, srekli dolaymsz tatmin arayan en arkaik psiiz
ma blmdr. ld'de zaman, mekan ve mantkl yarg tanmayan
"birincil sre" dncesi hakimdir.
Ben, ld'den farkllaarak oluan. ld'in "gereklik ilkesi"
erevesinde dnmne dayanan ve gcn, bastrmalar
sayesinde kaynandaki seksel ve saldrgan eilimlerinden
syrlm, "ntralize" bir libido'dan alan psiizma blmdr.
Temel ilevi yarg gc sayesinde gereklii deerlendirmek,
gereklik ile ld'den kaynaklanan ve srekli tatmin arayan dr
tler arasnda uyum salamaktr. Ben'de yarg gc, gerekli-
60 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i KA N A L i Z

in ve koullarn deerlendirilmesine dayanan "ikincil sre"


dncesi egemendir.
Ben, gerekliin koullarna uymayan drt ve arzularn
bilin alanna girmesine engel olacak savunma mekanizmasna
sahiptir. Bastnna ve Ben'in ld'in isteklerine kar koymada kul
land dier mekanizmalar bilinddr; bu nedenle bilin ile
Ben'i zdeletirmek yanl olur. Ancak gereklii deerlendirme,
akl yrtme, vs. gibi Ben ilevleri bilinlidir.
st Ben , Ben'in bir blmnn kltrel faktrleri iselletir
mesi ile ortaya kan ve gene geni lde bilind olan psiizma
blmdr. Kendisinin de belirttii gibi Freud, daima insann
zannedilertl en ok dha "ahlaksz" olduunu gstermesi yzn
_
den el:,tirilmitir, ama o ayn zamanda insann, kendisinin san
dndan ok "ahlakl" olduunu da gstermitir.
st Ben, temelleri "ana! dnemde" atlmakla birlikte , esas
olarak Oidipus dneminin mirassdr. zellikle ensest-yasann
iselletirilmesi, babann yasann tannmas ile balayan bu
sre giderek dier kltrel ahlak deerlerini iselletirilmesiyle
tamamlanr.
imdi. Freud'un igd kuramndaki taihi geliim bakmn
dan son aamay yle zetleyebiliriz: Freud geni lde cinsel
kkenli olduuna inand yaam igdlerinin (Eros) yannda,
insann yk1C ve saldrgan eilimlerinin kkeninde yer alan "lm
igdsnn" de (Tanatos) bulunduunu dnd. lm ig
ds de (Tanatos) balangta narsislik, yani kendi z bedenine
ynelik iken, daha sonra nesneye tanmaktayd. Tanatos konu
suna ileride dneceiz.
Demek ki, Freud yukarda ifade etmeye alugmz be temel
yaklama dayandrmaktadr teorisini: Dinamik, topografik, geli
imsel , ekonomik ve yapsal grler. . .
Freud kavramlarnn geliimini tarihi bir erevede vermeye
altktan sonra, artk kuramn bizim buradaki konumuzu ilgi
lendiren baz blmlerini n plana kanp, yer yer Freud sonras
F R E U D V E D I G E R LE R I 61

analistler ve Lacan' da sz konusu ederek tanmaya giriebiliriz.


Eer yanl anlamyor isem, Freud kuram baz elikiler tar ve
gene yanl deerlendirmiyorsam , Lacan bu sorunlara en uygun
zmleri getirir. Sz konusu elikilere de yeri geldiinde degi
necegim.
Burada Freud'u ve dierlerini ele alrken aslnda temel olarak
birinci ve ikinci "topik" aynmlan deerlendireceim; igd
kuram , dinamik gr gibi noktalan bu "topik" ayrmlar ere
vesinde tanacam. unu da hemen belirteyim ki, gerekmedike
orijinal Freud metinlerine bavurmayp genellikle Ortodoks ana
list Otlo Fenichel 3 ile yetindim.
Lacan'n geni lde sadk kald birinci "topik" aymn ve
bu sadakatin gerekesini grmek iin ncelikle Freud'cu igd
anlayna bakmakta yarar var.
Franszca ve lngilizce metinlerde pek ok anlam kargaasna
neden olan "igd" (istincts) ve drt (pulsio) kavramlarn
-buradaki incelememiz ayrntl bir tartma gerektirmediginden
genellikle eanlamda kullanacaz.
Freud'a gre igd ya da drt, biyolojik olanla psiik olan
arasnda bir kavramdr. Ancak organizma-psiizma ikiliginden
kanan Freud, igdy tamamen psikolojik bir anlamda kulla
nr: Bedenden kaynaklanan bir uyarmn "psiik temsilcisi." Bir
anlamda igdler, szgelimi bedendeki uyann koullandran
hormonlar, refleks mekanizmalar, vs. deil, bunlarn psiizma
"'
daki yaantlanmalan, korelatlardr. Bu "psiik temsilci" konu
sunun Lacar yorumumuz bakmndan nasl bir nem kazand
na ileride deginmeye alacam.
Klasik Freud kaynaklanna sadk kalan Fenichel, igdlerin
z niteligi zerinde durur:

3 Ono Fenichel , La Theorie Psyclanalytiq ue des Nevroses, Presses Uni


versitaires de France, 1 9 3 3 .
..
Korclat: Ayn eyin bir baka adan grnm.
62 FR EU O 'DAN LACAN'A PS KANALZ

1- igdnn amac tatmindir. Tatmin ise organik kkenli


uyarmn sonlandrlmasndan ibarettir.
2- lgdnn nesnesi , d dnyaya ait, sayesinde tatminin
elde edilecei herhangi bir nesnedir.
3- igdnn kayna ise organizmadaki fizikokimyasal olay
lardr.
Fenichel, igdleri iki ana balk altnda inceler: Basit fizik
ihtiyalarla koullandnlanlar (alk, susuzluk, vs.) ve cinsel ihti
yalardan kaynaklananlar. llk gruptaki igdler bireyin yaanu
n srdrmesi bakmndan psiik bir itici g salarken, ikinci
grup trn devamll hedefine yneliktir. Fenichel'e gre bu ilk
grup, psikanaliz a1S1ndan nem tamaz. Psikanaliz asndan
aslnda bireyin deil, trn devamllna ynelik olan cinsel
igdlilerin an1aml olmas ilgin bir noktadr kansndaym: Bu
nokta antropolojik adan tanlabilir. Doal eilimleri kontrol
altnda, bask altnda tutan kltr, bireyin devamllndan ziyade
trn devamlln hedef alm gibi duruyor. Bir anlamda kltr,
trn devamll iin bireyin cinsel drtle:ini yeniden biim
lendiren bir yap lanma olarak grlebilir.
Cinsel igdlerse ok daha geni ve karmak bir rgtlen
meye dayanrlar. Bu igdler kaynandaki tatminden sapabilir,
amalarn ve nesnelerini deitirebilirler. Nitekim daha nce
cinsel igdlerin enerjisi olan libidonun nasl farkl evrelerden
getiine deinmitik.
Yeni Freud'cu sosyo-kltralist Amerikan okulunun temsil
cisi yazarlar, Freud'u libido konusunda eletirirler. Daha nce
jung libidoyu bir yaam enerjisi gibi grm, libidonun kayna
n cinsel igdlerden ald tezini reddetmiti . jung'a gre
libido, tm igdlerin enerjisi idi adeta. Yeni Freud'cular ise
biyolojik gereksinimleri kabul etmekle beraber, zel1i kle libido
nun biyolojik olarak farkl evrelerden gef;mesinin deil, bu
evrelerde ocuun karlat kltrel faktrlerin nemli oldu
unu savlarlar.
FREUO VE O1GERLER1 63

Sullivan, pek ok bakmdan Adler'e olduka yakn bir yazar


gibi grnr; igdler konusunda insann doutan bir "gl
olma ihtiyac" olduunu ileri srer. Bu ihtiya doutan tam
anlamyla tamamlanm bir igd olmasa bile, erken frstras
yonlar (d knklklan) psiizmada bylesi bir ihtiyac ortaya
karrlar: Gszlk ve yetersizlik durumunun kanlmaz
sonucudur bu.4
igdler konusunda Lacan'n vurgulad ey, doutan baz
biyolojik ihtiyalanmzn olmas ve bunlann zellikle anne tara
fndan karlanmas olgusudur. n plana, bir doyum kayna
olan anne ile "tatmin-frstrasyon" izgisinde geen ilikiler tan
mtr, yoksa igdlerin mahiyeti, vs. deil. Hatta Lacan'a gre
igdlere cinsel kimliini kazandran eyin bizzat kltrn bas
ks olduu bile savunulabilir. Belki biraz iddial bir yorum ola
cak, ama bence Lacan'a gre biyoljik gereksinimler neyse odur
ve anne ile ilikide dolaymsz tatmini ararlar. Ancak kltrn
dzeni, bir simgesel yasay (anne ile cinsel iliki yasa) ocua
kabul ettirmekle, ne ise o olan, yani kendinde hibir anlam ta
mayan biyolojik ihtiyalara cinsellik adn koyar, bylece biyolo
jik gereksinimleri kiilLrii n anlad anlamda cinsellie dnt
rr. imdi burada L1can ile sosyo-kltralist ekol arasnda kk
tenci bir farkllk ortaya kyor; yeni Freud'cular farkl kltrel
faktrleri sz konusu ederken. Lacan tm kltrlere zsel olan
kltrden sz ediyor aslnda. Bu sebeple bundan sonra Lacan
baglamnda ele aldm kltr, "Kltr" eklinde yazarak aynm
belirtmeye alacam.
Fenichel , igdleri Eros ve Tanatos eklinde ikiye ayrmann
pek yerinde olmadn dnr. Sanrm Lacan da bir lde
katlr buna. Fenichel'in bu dncesinin temellerini aratralm.
Freud esas itibariyle cinsel kkenli yaam igdleri yannda,
ykc saldrgan davranlann kkeninde yer alan Tanatos'un. yani

4 Harry Stack Sullivan, Conceptions of Modern Psychiatry, William Alan


son White Psychiatric Foundaion , 1 94 7 .
64 F R E U D ' D A N LAC A N ' A P S i KA N A L i Z

lm igdsnn de var oldugunu ileri srd zaman, bu


igdnn de esas amacnn biyolojik kkenli isel uyarmlar
ortadan kaldrmak oldugunu dnmt. Eski inorganik yaa
mn kaytsz devinimsizlii tam bir tatmin, yani isel uyarmlar
dan kurtulma olduuna gre, "yaam lme doru giden dolam
bal bir yol gibi" de ele alnabilirdi. Freud bu ekilde intihar ve
sava gibi olgular aklayableceini sanmlt. lm nostaljisi
tam bir tatmin aray gibi grndne gre, Fenichel, Eros ve
Tanatos'u birbirinden ayrmak iin pek nemli bir neden olmad
n sylemekte hakl gibi duruyor. Geri Fenichel de ykm ve
lm arzularnn mevcudiyetini kabul eder; ancak o, gerek
Eros'un rekse Tat')tos'un bir ve aym ilkeden, "sreenlik ilke
sinden" trediini syler. Psiizmamn temel amac, yani "haz
ilkesi''.isel uyanmlan ortadan kaldrmak iken, Eros ve Tanatos
bu ilkeyi gerekletir;nenin farkl yollan olarak onaya karlar.
Gerilimlerden ve uyaranlardan kurtulma ilkesi olan "sreenlik
g
ilkesi" esastr; haz, sreenliin salanm;.sndan, or anizmann
isel uyaranlar ntralize etmesinden baka bir ey deildir.
Yeni Freud'cular lm igdusn reddederler ve saldrgan
duygulan daha ok frstrasyonlar karsndaki bir reaksiyon ola
rak deerlendirirler:

Bu adan lm igds, Eros ortaya kmad lde


gelien ve yaylan hastalkl bir olgudur. lm igds,
Freud'un kuramnda nerdii gibi normal biyolojinin deil,
psikopatolojinin bir parasdr. . . Uygun koullar yoksa
lmseverlik eilimleri ortaya kacak ve insana egemen
olacakur. s

Melanie Klein'in ilgin psikanaliz teorisine ileride aynca dei


neceiz. Ama imdilik unu syleyelim ki, Klein yeni Freud'culann
tersine, lm igdsne temel bir ilev ykler ve hatta st

Ben'in geliiminde zellikle bu igdnn i !evine dikkat eker.

5 Erich Fromm , Sevgi ve iddetin Kayna, ev. Yurdanur Salman, Nalan


iten, Paye! Yaynlar, 1979 .
FREUO VE O 1G ERLER1 65

Anladm kadaryla Lacan da tatminin esas itibariyle uya


nmlardan kurtulmak oldugunu kabul eder. Ancak en arpc
rneini her trl gereksinimi dolaymszca karlanan, demek
ki mutlak bir tatmin durumunda yaayan dlyatandaki cenin
de bulan eksiksiz, devinimsiz mutluluk, yani Nirvana'da
Kltr'n dzenine dman olan eyi grr Lacan. Kltr, anne
ile ilikiyi simgesel bir ensest yasanda yasaklarken , aslnda
dolaymsz tatmini, Nirvana'y , lm yasaklar. Kltrel yaa
mn dmandr lm; yani anneye dnme. Eer anne ile dola
ymsz hazzn yasa olmasa, biyoloj ik varlk kltrel "zne"ye
dnemez. Kltr'n yasas olan Babann Yasas bu nedenle
Kltr iin zorunlu, dolaysyla evrenseldir. Grld gibi
(bence) Lacan esas olarak igd kuramnn btnnde doga
Kltr kartln ele almaktadr. "lnsanlaunc Kastrasyon"
anneden, annenin kendi penis eksiklii ve imrenmesi nedeniyle
kendi fallusu gibi yaantlad yavrusunun kltr adna kastre
edilmesidir. Ve ocuk bir fallus olarak kastre edilir, yani eksik
sizlik, "narsistik ommpotens" (kadiri mutlak), annenin eksii
olan ey olarak kastre edilir aslnda.
Freud'un birinci "topik" ayrmnn ve aslnda btn psikana
lizin temel kavram bilinddr. Hatta Freud psikanalizin bilin
dnn bilimi oldugunu ve bu nedenle fizikle kimyann ayr sor
gulama alanlan olan farkl bilimler olmas gibi psikanaliz ile psi
kiyatrinin de farkl bilimler olduunu, dolaysyla karlatnlma
larnn yersiz olacam syler. 6
Freud dahiyane epistemolojik grlere sahip olmakla birlikte
(szgelimi Metapsikoloji'nin ilk sayfalar neredeyse 1960'lann
Althusser'inin elinden km gibidir) bu yomma katlamyorum;
psikanalizin bilgi nesnesinin bilind olamayacagna daha nce
deindim.
O halde bilind nasl bir nesnedir? Simdi bu soruyu gz
nne alalm. Bilincl "teorik-hipotetik" bir nesnedir; yoksa

6 Sigmund Freud, The Question of I.ay Aalysis, Standard Edition 20


66 F R E U D ' DAN LACAN " A PSi KANALiZ

elbette beynin belli bir blgesi deil. Psiik olaylan gerek nesne
lerde somutlatrarak dnmek ocuksu bir dnce olurdu.
Fenichel "bilindnn" teorik bir hipotez olmasn u satrlar
ile zetler:

Bilindnn var olduu, psikanaliz bilinli fenomenleri


bilimsel olarak aklamaya ve anlamaya altrd andan
itibaren kendini kabul ettiren bir varsaymdr. Bu varsaym
olmakszn, sadece kendi ilikileri iindeki bilincin verileri
anlalmaz olarak kalrlar; bu varsaym sayesinde tm bilim
sel baarlan karakterize eden bir ey imkan dahiline girer:
Gelecei nceden syleyebilmek ve sistematik bir etki yara
tabilmek. 7

Bilind varsaym u olgulan aklar: Post-hipnotik telkin


lerin esas sebepleri fark edilmeksizin yerine getirilmesi, ryala
rn gizli ieriinin kavranabilmesi, dil srmelerinin, vs. anlam
nn ortaya konabilmeleri, belli problemlerin kii farkna var
makszn zme ulatrlmas, psikanalitik tedavinin baarl
sonulan, vs . . .
imdi, daha nce grd.rnz gibi, bu olgular aklama
nn tek yolu psikanalitik bilind kavram olsayd hibir
epistemolojik sorun kalmazd . Oysa yukarda sz konusu edi
len olgularn en azndan bir ksmn olgu haline getiren hem
bir anlamda teorinin kendisidir hem de bu olgular baka var
saymlarla aklanabilir.
Bu noktada Lacan'n tutumu olduka farkl gibi grnyor.
Lacan bilindn adeta mantki bir zorunluluk ile ispat eder.
Bilind Lacan'da. onun dil-insan ilikisi anlaynn mantki ve
kanlmaz bir sonucudur: Bilind, dil'in mantki bir ierimidir.
Bir baka deyile bilind , "dil (simge)-insan ilikisi" anlaynn
"totolojik-a prioi" bir neticesidir.

1 Otto Fenichel , La Tltorie Psyclanalytiqe des N:vroses, Presses Uni


versitaires ele France, 1933.
FREUD VE DIGERLERI 67

imdi bilindnn ierii konusuna gelelim: Bilindnn


ieii ya hibir zaman bilinli olmam ya da nceleri bilinli
olup da sonradan bilindna bastrlm materyalden oluur.
ncelikle bu sz konusu materyalin mahiyetini, sonra da bastr
ma mekanizmasn tartalm. Ancak "bir eyleri bastrma" meta
forunun ortaya karabilecei bir yanl anlamay imdiden
dzeltmekte yarar var: Bilind, bilind arzularn bastrld
bir havuz deil, bilind olmu tm arzulann toplam ve dina
mik ilikileridir; bunlardan baka bir bilind yoktur. En azn
dan Lacan'n anlad manada bilindnn bundan ibaret oldu
gunu sylemek yanl olmaz. Aslnda klasik metinlerde bilind
m, bilind materyali ileyen bir aygt gibi gren blmler
mevcutlur. Ancak dogru yorumun , bilind ileyiin, bilind
mateyalin kendi dinamiinden ibaret olduu eklinde verilebile
ceini dnyorum..
Bilind ierigin mahiyetinin igdler olduu sylenir.
Aslnda bu bir ksa syleme tarzdr. Yoksa igdlerin, duygula
nmlann, heyecanlarn bilind olduu dnlemez. Bilind
olan, bunlara denk den fikirlerdir.
Szgelimi, bilindma bastrlan, organizmann iinden kay
naklanan uyanmlar deildir. Ancak bunlarla ilikide bulunan
fikirler bilindna bastnlr. Eer belli bir igd belli bir fikre
bal olmasayd , bu igd hakknda hibir ey renemezdik
psikanaliz yoluyla.
kan sonu u: Kii belli bir duygulanm ve heyecan bilinli
olarak yaantlar, ancak bunlara denk den fikirler her zaman
bilin alannda yer almaz; esas fikirler bilind kalrken, bunla
rn yerine baka fikirler bilin alann kaplar: Kii duygularn
tamamen farkl fikirlerle yorumlayabilir.
Demek ki bilindna bastrlan fikirsel temsilcilerdir, neyse o
olan yani, dogal haldeki igdler deil. Bu yorum bizi iki adan
Lacan'a yaklatm. llk olarak, bilind simgelerden oluur.
nk simgesellememi bir dnce dnlemez. ikinci olarak
68 F R E U D ' DAN LACAN 'A PSiKANALiZ

da, bilind tamamen simgesel kltr yaantsnn sonucudur.


Fenichel tam anlamyla bilind duygulanmlardan sz
etmekle birlikte, bunun tartmaya deer bir yorum olduunu
sanmyorum.
Ancak burada bir glkle karlayoruz. nceleri bilinli olan
fikrin bilindna bastrlmasn arlamak kolaydr. Ancak Freud ,
bilind materyalin bir blmnn hibir zaman bilinli olmad
n da syler. Eer bilind fikirlerden oluuyorsa, hibir zaman
bilinli olmam, bir baka deyile simgesellememi bir fikri nasl
yorumlamal? Kanmca Freud bu soruyu ak brakmtr ve gene
sannn I..acan'da uygun bir yant vermeye yetecek ipular vardr.
imdi S9-runu dah aka formle etmek iin Freud'un "bas-
trma" mekanizmas hakknda sylediklerine bakalm.

Gerekte bilin ile bilind arasndaki kartln drtye


uygulanamayacan dnyorum. Herhangi bir drt asla
bilincin nesnesi olamaz, yalnzca bu drty temsil eden
temsilci iin sz konusudur bu. Fakat bilindnda da drt
sadece temsil edilerek ve bu temsil edilm{ biimiyle var
olabilir. Eer drt bir temsilciye bal olmasayd ya da duy
gulanm durumu biimi altnda ortaya karmasayd, sz
konusu drt hakknda hibir ey bilemezdik. . .

Ayn ekilde bilind duyum, duygulanm, heyecanlanm


gibi konulan ilgilendiren soruya verilecek yantn da kolay
olduu dnlyor olsa gerek. Halbuki bir duygulanmn
z, alglanm, yani bilin tarafndan ayn edilmi olmas
dr. Bylece duyumlar, duygulanmlar, heyecanlanmlar iin
bilind olma imkan tamamen kapanm oluyor. Fakat biz
psikanalitik pratikte bilind aklar, kinler, fkelerden bah
setmek gibi bir alkanla sahibiz; hatta kanlmaz olarak
karmzda u garip bilekeyi gryoruz: Bilind sululuk
bilinci. Dahas, paradoksal biimde biind kaygdan
(angoise) sz ediyoruz.
FREUD VE DIGERLERI 69

Bu ekilde konumakla "bilind dnden" sz ettiimiz


den daha anlaml m konumu oluyoruz?
Gerekte olay burada farkl bir ekilde ortaya kyor.
ncelikle bir duygulanm ya da heyecanlanm eidinin
alglanmas , ancak bununla birlikte bilinmemesi pekala
mmkn olabilir. Drtnn kendi z temsilcisi bastrlm
olabilir ve o haliyle de bilin tarafndan bu ikinci temsilcinin
tezahr gibi degerlendiilebilir. Biz esas baglanuy saptad
mzda, kkendeki heyecanlanm biimini bilind diye
isimlendiririz, oysa duygulanm asla bilind olmamtr,
basurmaya maruz kalan sadece temsilcidir.8
Demek ki Freud, bizim yukarda fikirler ya da Lacan bala
mnda simgeler ile ifade ettiimiz eyi "temsilci" kavramyla
dnmektedir. Bu saptama, "bastrma" mekanizmasn anlamak
ve bastrma mekanizmasna Lacan'n getirdii aklama ile bag
lant kurrnak bakmndan nemli.
Bu durumda drtnn psiik temsilcisinin bilinte yer alma
y reddeder grnmesine dayanan kkensel bir bastmay,
bastrmann birinci aamasn kabul etmek yoluna gidiyoruz.
Bununla bir fiksasyon onaya kar ve bundan itibaren teka
bl eden psiik temsilci bozulmaz bir ekilde devamlln
korur, stelik drt de bu temsilciye bal kalr...
Bastrmann ikinci aamas, yani kelimenin tam anlamyla
bastrma, kkensel bastrlm temsilcinin uzantlarn ya da
baka kaynaklardan gelmekle birlikte bu bastrlm temsilci
ile armsal bir ilikide bulunan dnce zincirlerini ilgi
lendirir. lte bu iliki nedeniyledir ki, bu ikincil temsilciler
de kkensel olarak bastrlm temsilcilerle ayn kaderi pay
lar. Kelimenin tam anlamyla bastrma, demek ki aslnda
olay olup bittikten sonra gereklemi bir bastrmadr. 9
8 Sigmund Frcud, Mcapsyclologie, Gallimard, 1 9 78 .
9 Sigmun<l Freud . agy.
70 FR E U D ' DA N LACAN 'A PSi KANA L 1 Z

Demek ki Freud iki tip basurma ayryor; Kkensel bastrma


ve "kelimenin tam anlamyla bastrma." Kelimenin tam anlamyla
bastrmada, bastrlan psiik temsilciler aslnda kkensel olarak
bastnlm. temsilci ile ilikisinden tr bastrmaya maruz kalr
lar. O halde kkensel bastrma neye dayanr? lleriki blmlerde
"bastrma"da rol oynayan mekanizmalar daha ayrntl greceiz.
Ancak imdiden syleyelim ki, Freud bu konuya aklk getirme
mektedir. lacan'dan hareketle soruna bir yant bulunabileceini
sanyorum.
nemli bir nokta da u: Freud, yine bizzat ayn kitabnda
"bilind. biincil sreleri" incelerken bilindnda drt-tem
silci balanusnn "bilin" alamndakinden ok daha oynak oldu
unu, yani -drtlerin bilindnda bir temsilciden dierine
"
kolayca kaydn sylerken, yukarda aktardmz blmde
kkensel bastrmada, drt ile psiik temsilcisi arasnda bozul
maz bir baglanu olduunu -adeta bir bilmece gibi- ileri rmekte.
eliki nasl aklanabilir? Sanrm Freud'.da bu soruya da cevap
bulamayz. Ama bu sonma da yine lacan'da harel<.eLle belli bir
yorum getirebileceimizi dnyorum.
imdilik sz konusu sorunlar zmeyi ileri ki blmlere bra
karak lacan'm bastrma konusundaki grn ksaca ve kabaca
ifade edelim. lacan'n bastrma mekanizmasn aklamas dilbi
limsel metafor kavramna dayanr. Metafor, bir sylemde dilbi
limsel bir gsterenin yerine onunla ezamanl (senkronik-para
digmatik) ilikide bulunan bir baka gsterenin ikame edilmesi
edimidir. Bylece gsterilen deimeden kalmakla beraber, gste
rilenin kkensel gstereni yerini baka bir gsterene brakm
olur. Bir rnek aydnlatc olacaktr:
''Daha layatmn genlil yllandayd" cmlesinde, "genlik
yllan" yerine "bahar" ikame edilebilir: "Daha hayatnn baham
dayd". lacan'a gre insan kendi gerekliini giderek st ste
ylan meLaforlarla dnr, bylelikle kendi gerekliiyle
dncesi arasnda bir uurum meydana gelir. st liste yaplan
FREUD VE DIGERLER 71

metaforlar ardnda bilind simgeler kalmtr. lnsan kendi ger


ekliini giderek daha toplumsallam simgelerle dnr ve
dile getirirken esas plak gerekliini dile getiren simgeleri geri
de, bilindnda brakm olur. Kltrn simgesel dzeninin
saladg, hatta empoze ettii metaforlar zinciri, bastnnadan
baka bir ey deildir. insan biyolojik bir varlk'tan Kltrel bir
"zne" olma yolunda, temel drtlerine toplumsallam tatmin
ler aramak suretiyle ilerler. O halde "gereklik ilkesi" denen eyde
kastedilen "gereklik" doal bir gereklik deil , kltrel bir ger
ekliktir ve bu ilke de "haz ilkesine" tam anlamyla kart sayla
maz. Gereklik ilkesi altnda "zne", ilkel drtlerine kltrel
tatminler arar. Her kltrel istein ardnda bilind bir arzu
yatar. Peki ama Kltr zneyi nasl kendine eker; bunu ileride
greceiz.
Demek ki lacan'a gre bastrma, simgesel arzulara toplum
tarafndan kabul gren daha "uygar" simgelerin ikame edilmesin
den ibarettir. Bu durumda lacan'c analizin dilsel bir regresyon
sreci olarak grlebileceini ileri srmek yanl olmaz.
Freud'un ikinci "topik" ayrm bakmndan olaya yaklatg
nzda, lacan'n Freud'a daha az sadk kald grlr. imdi
bunun nedenlerini, ikinci "topik" ayrmn biraz ayrntl olarak
izleyerek grelim.
freud'un ikinci "topik" ayrmnda psiizmann ld, Ben ve st
Ben katmanlarndan olutuuna ve bu ayrmn psikoseksel geli
im ile ilikili olarak da youmlanabileceine deinmitim.
Yeni doan bebekte, yani oral dnemde psiizmann btn
ld'den oluur. Bu adan yaklanca ld'in bilindndan farkl
bir kavram olduu kolayca onaya kar. Bilind bastnlm
temsilcilerden olumu ve sadece ezamanl bir kavram iken,
yani psiik aygun sadece ezamanl bir kesitinde sz konusu
edilebilirken, ld ok daha biyolojik ve art zamanl bir yn de
olan bir kavram olarak karmza kar. Bir baka deyile, bilin
dmn en arkaik psiizma blm olduu iddia edilemezken,
72 F R E U D ' D A N LACA N ' A P S KA N A L i Z

ld iin bu sylenebilir. Ezamanl bir dzeyde ele alndnda


ise ld biyolojik kkenli bir kavramdr: Libidonun, igdsel
enerjilerin kaynadr ld. ld iin bilindna yklenen "birincil
sre" zellikleri, haz i lkesine tabi olma, ahlak ve manuk tam
mana gibi zellikler saylabilirse de -eer td'in doutan getir
diimiz psiizma olduu dnlrse- hibir simgesel ieri k
tamyor olmas gerekir. Bu sebeple "bilind " ve ld kavram
larnn rtmediini dnyorum. nk birinci "topik"
ayrmda "bilind", psiik temsilciler, fikirler, simgelerden olu
ur. Belki bu noktada Freud'un birinci "topik" ayrmna dayana
rak ilei srd "kkensel bastrlm materyalin" Id olduu
dnlef_lir. Ancaf< Freud, hem kkensel bastnlm materya
lin ps.ik temilci olmas bakmndan ikincil bastrlm mater
yalden farkl olmadn aka syleyerek hem de ikincil mater
yalin armlar yoluyla birincil materyale bal olduunu ileri
srerek, birincil materyalin ''.ide" niteliinin altn izmektedir. .
Bu dunmda, bilindnn simgesel olmayn hibir ey ier
mediini kabul ettiine gre . Lacan asnJan bir tek uzlam
yolu kalmaktadr: Art zamanl inceleme ile en arkaik psiizma
olan ld'in zaman iinde dnp simgesel bir yaplanma kazan
m olmas . Sanrm Lacan , ld kavramn kullandnda aslnda
byle bir yola gitmektedir.
imdi art zamanl bir kavram olarak l<l'i ele alrsak, en eski
insan psiizmas ile karlatmz sylemitik. Demek ki
henz oral dnem sz konusudur. Bu dnemde cinsel amalar
otoerotik niteliktedir. ocuk omnipotent ( kadiri mutlak) bir
eksiksizlik yaamaktadr. Keneli ile dars arasndaki ayrm
netlememitir. Henz Ben gelimedii iin "gereklik duygusu"
sz konusu deildir. ocuun tek eilimi olan isel gerilim ve
uyarm ortadan kald rmak (tatmin) bilin kayb ile birlikte
gider; karn doyan ocuk uykuya dalar.
Lacan 'n da yaamn banda bylesi bir solipsist (tekbenci)
dnem varsaydn kabul etmek gerek. insann kendini teki-
FREUD VE DIGERLERI 73

!erden ayrmasnn ekirdekleri, Lacan'n narsistik dnemi olan


Ayna Evresi'nde temellendirilebilirse de, esas itibariyle bu
ayrm, simgenin dolaym salayan nitelii sayesinde gerekleir.
imdi Ben ve geliimine geelim. Ben'in gereklii deerlen
diren ve ld'den kaynaklanan drtler ile gereklik arasnda
uyumu salayan, bu amala hazz erteleyen, hatta esas yatan
dan saptran psiizma blm olduuna deinmitim. Ben
ilevleri, ocuk hazz elde etmek iin d dnyada bir eyleri
deitirmeye yneldiinde kendini gsterir.
Benin dnyadan ayrarak kendilik halini almas, anne
ocuk ilikilerindeki "tatmin-frstrasyon" diyalektiine dayanr.
Yaamn banda yer alan tekbenci dnem frstrasyonlar saye
sinde yklr. Klasik yaklama gre, eer her ihtiya annda
karlanm olsa, arkaik Ben'in gelimesine imkan olmazd.
Anne-ocuk ilikisinin kanlmaz bir boyutunu oluturan frs
trasyonlar sayesinde ocukta bir gereklik duygusu gelimeye
balar, ld'in bir blm dnerek d dnyann koullarn
deerlendirmeye balar: Arkaik Ben.
Fenichel'e gre psikozda, zellikle katatonide * gzlediimiz
nesnelerin net bir ekilde ayrmamas, Ben ile Ben olmayan ara
sndaki srurlann yitirilmesi, kinestezik duyumlann (vcuttan
kaynaklanan duyumlar) n plana kmas gibi olgular, psikotik
"gerileme"nin iddetini gstermektedir. Bu sebeple psikotik has
tay incelerken "arkaik Ben" hakknda bilgi sahibi olabiliriz.
ocuun bu dnemde yaantlad narsisizm, kendilik duy
gusuna an bir nem verilmesi, tam bir benmerkezcilik ile karak
terizedir. Tam anlamyla omnipotem olma ile igdsel gerilim
leri ve uyanmlan ortadan kaldrma bir ve ayn ey olarak kalr.
ocuk giderek omnipotent olma, kendi dolaymsz tatmin
kayna olma arzusunun sonusuz kaldn alglar ve erikinin
..
Kataoni: izofreninin bir tarz. Bu durumdaki hastalarda hareket
etmeme, konumama, yemek yememe , verilen bir pozisyonu saatlerce
a ynen koruma gibi belirtiler grlr.
74 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i KA N A L i Z

omnipmensini paylamaya ynelir. Bylece erikinin sevgisi, bu


sevgiyi kazanmak ve kaybetmemek arzusu arlk kazanmaya
balar.
D dnyann koullar erevesinde gerekleen frstrasyon
lar, gereklik duygusunun yannda "gereklik ilkesi"nin de geli
mesine k tutar. ocuk, davranlarnn muhtemel sonularn
deerlendirmeye balar. Bylece gereklik ilkesi, dolaymsz tat
min araynn yerine, gelecekte vaat edilmi bir tatmini ikame
etmeye dayanr. Aada greceimiz gibi, Lacan'n gereklik ilke
sinden anlad ey de bu metaforik mekanizmadan ibarettir bir
ynyle.
y
D dn a ile Benn ayrmasn, gereklik prensibinin olu
masn lroullandran oral frstrasyonlann anneye bal olduu
aktr. Ancak sz konusu frstrasyonlar kanlmazdr bir anlam
da. ocuun oral dnemde ayrtrmaya balad tek nesne olan
anne, gidi-gelileri ile narsistik omnipotensi ykar; anne ocua
tabi bir nesne deildir.
Sullivan, paratakc;ik kiplii ele alrken , yeni doan ocuklarda
Ben ile Ben olmayan'n, nce ile sonrann, kendilik bilincinin
ayrmadn syler. 1 0 Anne imgesi giderek ve ok belirsiz bir
ekilde gelimeye balar. Bu imge ncelikle kendinin bir blm
olarak yaanulanrsa da, "lyi Anne", yani tatmin eden anne ile
"Kt Anne", yani frstre eden anne imgelerinin balan szl bu
imgeye gereklik statsn vem1eye balar.
Bu aamada Lacan'a dnmekte yarar var. yle grnyor ki ,
klasik teoride oral frstrasyonlar t amamen biyolojik bir erevede
gemekte, kltrel bir gereklikten ziyade doal bir gereklii
ayntrmaktadr. Bu durumda insan gereklik ilkesi ile en azn
dan ocukluk dnemi uzun sren yksek omurgallarn gereklik
ilkesi arasnda zce bir farkllk olmasa gerek. Oysa Lacan, insan
"gereklik ilkesinin" sz konusu ettii "gerekfiin" doal bir ger-

1 0 Harl)' Stack Sullivan , Cocel'tions of Modem Psycl ictry, William


Alanson White Psychialric Foundation, 1947.
FREUD VE DIGERLERI 75

eklik deil, insani, simgesel, kltrel bir gereklik oldug. gr


ndedir. Bir baka deyile, erken oral frustrasyonlann kendisi
deil, nasl simgeletii nem kazanr Lacan'da: ocuklarda bu
frstrasyonlar hangi simgeler ile kodlanmakradr? Nitekim baz
yeni psikolojik aratrmalar insan hafzasnn "hatra imgelerden"
ziyade bilisel (cognitij) srelerle ilikili olduunu, bir baka
deyile simgesel dnce ile ilikili oldug.nu gstermektedir. Bu
haliza anlay, oral dnemdeki fr:strasyonlann ancak simgesel
bir dola;'lm sayesinde kiilik geliimi zerine etkili olabileceini
gsteriyor. Nitekim Sullivan'da da yakn bir anlay bulmak
mmkndr:

[Y] aayan varlklar yaptklar tm deneyimleri belli bir yerde


ve belli bir biimde anlaml izgilerle sabitletirirler. Ancak
alglama ya da beyin kabuunun uyarm durumlar biimi
altnda deil, daha ok organizmann ve anlaml evrenin
sz konusu anda hangi ekilde mevcut olduunu saptayan
emalar halinde . l 1

Yukarda Lacan hakknda vardmz yorumu daha ileriye


gtrelim, ileride grlecei gibi, Lacan'da Oidipal duruma gei
ile simgesel kltrel dzene gei ayn anlama gelir. Bu noktay
oral frstrasyonlarn simgesel nitelii ile birletirdiimizde onaya
Lacan'da "erken Oidipus" kavranunn bulunmas zorunluluu
kyor. unu hemen belineyim ki, byle bir sonuca ulaan yal
nzca ben deilim. Eer Lacan iin erken Oidipus karmaasn
kabul etmek zorunlu gibi duruyor ise, Lacan ile Klein arasnda
ilgin bir paralellik var demektir. Klein-Lacan ilikisine daha ile
ride deineceiz.
Demek ki Lacan'a gre anne-ocuk ilikisindeki doal (klasik
teori erevesinde oral) frstrasyonlar ocuk iin simgesel bir
"yasa-yasak" ile yaplar; ne ise o olarak, yani doal halinde etki
li olmaz. Bu simgesel yasa ve yasak ise annenin syleminde geen

1 1 Harry Stack Sullivan. agy .


76 F R E U D ' DAN LACA N ' A PSI KANALIZ

Babann Ad'dr. Bylece ocuk Oidipus genine girmi olur.


Frstrasyonlann kayna yasaklayc, yoksun brakc, ocugu
anneden kastre eden "Baba"dr. Dikkat edilirse, bylece kltr,
biyolojik bir varoluu kendi dzenine ekmek iin simgesel bir
hile kullanlm olur: Doal "anne-ocuk" ilikisini yasaklayan,
dolaysyla ocuk iin biyolojik bir nem tamamakla birlikte
birden nem kazanan kltrel baba ile ift deerli zdeleme
ilikisi. Aslnda elbette doal frsLrasyonlar kendinden bir zorun
lulukla "baba"ya, klLre gnderim yapmaz. Frstrasyonlan
"baba"ya gnderen annenin sylemidir. O, anne-ocuk ilikisinde
simgesel bir ncye yer verdii oranda ocugu kltrn dn
yasna bagtamtr. Bylece ocuk ilk kez bir Nirvana durumu
_
yaantljld annenin uterus'undan yine bu uterus'un hareketle
riyle doal dnyaya auld gibi, annenin simgesel hareketleriyle
de kltrn dnyasna atlarak ikinci bir "dogum travmasnda"
narsistik omnipotensini yitirir.
BLn bu yorumlara paralel olarak unu.da sylemek gerek ki,
Lacan'da Beff ile Ben olmayan'n ayrmas, gerekliin gereklik
statsne ulamas zne ile nesne arasna giren simgenin dolay
m sayesinde olmaktadr. Geri Lacan'n narsislik dnemi olan

Ayna Evresi'nde Ben (je) denebilecek bir ey ortaya km, ayr


maya balamtr, ama bu sadece bir imkandr ve bu imkan ger
ekletiren bir dolaym aktdr; simge kullanmaktr. ocuk, kl
trel babann, simgenin dnyasna girdii oranda, annesi ile
dolaymsz ilikisini, eksiksiz solipsizmini yitirir, bylece de ken
disini annesinden ayrt etmeye balar. Kendisini annenin bir
paras (fallusu) olarak grmek yerine, annesinden kopmu bir
btnlk olarak alglar. Ben'in ayrmas demek, Ben'in Ben
olmayan'dan ayrmas demektir. Gerekliin gereklik stats
kazanmasn koullandran sre de budur zaten.
Klasik teori erevesinde Ben'in geliimini izlemeye devam
edersek, artk psikoseksel geliim asndan ana! dnemde
olan ocugu gz nne almamz gerekir. Bu dnemde ocuk
FREUD VE DIGERLERI 77

hareket kabiliyetini kazanmtr. Eskiden erikinlerin sevgisin


den bekledii omnipotensi kendisi yakalamaya alr. Bu
*
dnemde eitimin de etkisi ile sfilter lwtrol de balamtr.
Yarg yetisi ve simgesel ilevler gelimektedir. Dilin renilme
si Ben'in oluumunda nemli bir rol oynar. Bu dnemde
ocuk bysel dnce iindedir ve szcklere bysel bir
nitelik ykler. Adeta szcklerle dnyaya egemen olmak arzu
su sz konusudur. Sullivan, bu dnemdeki ocukta "paratah
sik" dncenin egemen olduunu syler; yani dnce henz
mantki ve dilbilimsel balantlarndan yoksundur. Sentaks,
dolaysyla mantk kurallarna uymayan bu dncede neden
sonu ilikisi de yoktur. Erikin yaamdaki ryalara egemen
olan da paraaksik dncedir. Bu dnemdeki ocuk "otistik"
bir dil iinde dnr. Bir baka deyile, kavranlan ona ait
kavramlardr ve henz herkes tarafndan kabul edilen uzla
msal kavramlara ulalmamtr. Bu zel ve kiisel dil anlay
.
nn Lacan'n bilind kavramna geni lde yaklaacan
dnyorum. Her bilind kendi diline sahiptir.
imdi burada bir soruyu daha gz nne almalyz: ld'in
isteklerini d dnyann koullarna uydunnaya alan Ben,
gerek td ile mcadelesinde gerek d dnyay deerlendirmede
zorunlu olan psiik enerjiyi nereden almaktadr? Klasik teoriye
gre bu psiik eneji ld'den kaynaklanmakla birlikte, esas itibariy
le "kaynandaki cinsel ve saldrgan zelliklerinden arnm",
"ntralize" bir enerjidir. 1 2 imdi bu enerji nasl olmu da ntrali
ze edilmitir? Akla gelen ilk yant, "bastnna"lar sayesinde, eklin
de olacaktr. Ancak burada bir eliki vardr. Bastrma ikinci
"topik" ayrmnda Ben'in savunma dzenei olarak ortaya kar.
"
Sfihtcr: Ans blgesindeki kaslara benzer ekilde ilev gren anatomik
yaplara verilen isimdir. Sfikter kontrol, ocuun bu kaslar denetleme
yetisini kazanmasdr.

1 2 Charles Brenner, Psikanaliz: Temel Kavram lar, ev. Yusuf Savar,


Ik Savar, HYB Yaynclk, 1 9 77 .
78 F R E U D' DAN LACA N ' A PSiKANALiZ

O halde Ben'in ilevi olan bastrma, Ben'in kurulmas iin zorun


lu olan ntralize enerjiden nce nasl gerekleebiliyor?
Kanmca bu soruya klasik metinlerde elikiden arnm bir
yant bulunamaz. Oysa olay bir kez de Lacan hakknda verdii
miz yorumla dnrsek yolumuz aydnlanr. Sz ettiimiz gibi,
Lacan'da Ben olanla Ben olmayan'm ayrmas, yani klasik teori
deki Ben ilevine giri, dogudan simgesel dlizene, bir baka
deyile Oidipal dzene girile koullanclnlan bir sre olarak
yorumlanmtr. Bu durumda Ben'in oluumu ile st Ben'in olu
umunu anda saymak gerekiyor sanrm. Bastrma, Lacan'da
Ben'in bir ilevi olmaktan ziyade "doa-kltr" kartlnn bir
sonucu gil1t le alnab'ilir. Lacan, "Ben'in ii bo bir maske" der
ken, bu,yorumumuzu dorulamaktadr.
Gerek Freud'un kendi dnsel geliimi gerekse Freud sonra
s psikanaliz teorisinin geliimi ele alndnda Ben vurgusunun
giderek art grlr. Lacan ve arkadalar, bu olguyu,. devrimci .
bir dncenin giderek dzene teslim olmas olarak youmlarlar.
Gerekten de Lacan'a uygun Freud, gen Freud'dur.
Psikanaliz geleneinde Ben vurgusunun artmasn psikanaliz
pratiinden kaynaklanan gluklere balamak mmkn gibi
grnyor. Psikanalizi bir "Ben psikolojisi" haline getiren sreci
a;:daki gibi zetlemenin yanl olmadn dnyorum.
Psikanaliz pratii "aktarma"nn (yani temelde hastann
analiz srasnda hekime aktardg bilind arzularndan
kklenen, psikanaliz srasnda gncel olarak, reaktive olarak
kendini eitli diren olgularyla gsteren nevrotik duru
mun) ortaya kmasn mmkn old uunca kolaylanran bir
ortam yaratmaya alr. Bu gncel nevrotik durumdan hare
ketle ve serbest agrm teknii kullanlarak hastann ocuk
luundaki atk larn hatrlatmaya ve yeniden yaatmaya
ynelinir. "Bilindnda olar Jer ey bilinli klmmaldr"
(Freud ) . Bu yol sayesinde Ben'in psiizma stndeki ege
menlii artacak, hasta bilind atklar ile urarken
FR EU O V E O1 G ER LE R1 79

harcad psiik enerjiyi zgr ve olumlu ynelimlerinde


kullanabilecektir.
Bu ekilde dnld takdirde, psikanalizin bilindna
bastrlm materyal ile urat kadar, bastran gc, yani Ben'i
ele almas da kanlmazdr.
Freud'un yakn alma arkadalan Ferenczi ve Alexander,
uzun ve zahmetli bir teknik olan klasik Freud'cu analizi ksaltmak
iin ayr ayn "aktif bir analiz ymemi gelitirmeye yneldiklerin
de, "iyilemenin kiiliin olgunlamasnn bir sonucu olduunu
ve bu olgunlamann da esas itibaiyle Ben'in glendirilmesi ile
eanlaml" olduunu dndler. 1 3
*
Lacan'n iyice vurgulad gibi psikanaliz, "regresif' bir sre
olarak deerlendirilebilir; yani hasta her seansta serbest agnm
larla hem dinamik hem de "topik" bir gerilemeye maruz kalr.
Bu regresyon srasnda bilind materyalin bilin alann
kaplamasnn psikotik bir dekompansasyona yol aabileceini ilk
kez jimg saptamt . 1 4 lte bu nedenle hastann analize alnabil
mesi iin belli bir Ben gcnn olmas gerektii dnlr.
nk analiz srasnda regrese olan hastann tm bu regresif
sreten kp yaplan yorumlan kavramas ve gerek dnyaya
dnebilmesi gerekir.
ite bu zonnluluklann psikanalizi giderek "Ben psikolojisi"
haline getiren bir sreci balattn dnyorum.
Anna Freud, Hartmann, Klein, Nacht ve N umberg, Ben vur
gusunu glendiren yazarlar olmutur. Szgelimi Hanmann,
Ben'in ilevlerini sralam, gereklik duygusu, gerekliin kon
trol, alg ve dncenin komrol, semetik ilev, dearjn ertelen-

1 3 R. R. Held, l/aiatiors de la Technique Psyclanalytique Classiquc,


Encyclopedie Medico-Chirurgicale , 3 78 1 2 0 1 0. 1 9 6 0 .

Rcgresyon: Psikoseksel geliimin daha nce alm dnemlerine


gerileme olarak tanmlanabilir.
14 G. Morf. La Psychoherapie de Cari Gustav jmg, Encyclopcdic Mcdi
co-Chirurgicale, 3 78 1 4 AlO, 19 7 6.
80 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i KA N A L i Z

mesi, hatta tamamen ketlenmesi gibi Ben ilevlerini aynntsyla


tanmlamtr. 1 5
Lacan, tm bu "Ben psikolojisinin" karsnda yer alr.
Zannederim Lacan, bastrmay bir Ben ilevi olarak bile grme
mektedir. nk -Lacan'n narsislik dnemi olarak kabul edebi
leceimiz- Ayna Evresi'nde ocuk, balangta paralanm olarak
yaantladg kendi beden imgesini evresindekilerin btnsel
imgelerinden dolaymlanarak b:tnselletirir ve bylece ortaya
Ben (je) denebilecek bir ey karsa da, bu btnlk Oidipus
sayesinde, yani ailenin sylemi sayesinde dilbilimsel bir gste
ren ile temsil edildiinde Ben kurulmu olur. Ben'in btn
ilevi Ayna J:.vresi'nde.ki gibi imgesel zdelemeler yapmaktr.
Ancak b_u zdelemeler kltrel simgesel dzenle koullandr

lr. Sz elimi, erkek ocugun Oidipus knda "baba"st ile
zdelemesi i mgesel bir zdelemedir, yani bir Ben ilevidir.
Ancak bu zdelemeyi yaplandran simgesel bir teme_! vardr.
Ben'i baba ile zdelemeye gtren Oidipal sylemdir. Bylece
Ben, bilind arzulara giderek daha toplumsallam simgele
rin ikame edilmesi ile ynlendirilen bir imgesel zdeleme
ilevinden ibarettir.
Lacan'n "zne" kavram, belki de en tartlmaya deger yn
n oluturur. "zne", Ben deildir. Burada kanmca Lacan,
"zne" kavramnn i ft anlamllndan faydalanmaktadr; hem
eylemin znesi hem de sentaktik bir kacegori olarak "zne".
Sannn Lacan, "zne"ye hem simgesel bir belirlenim hem de bir
anlamda "varoluu" saylabilecek bir zgrlk alan tanmakta
dr. Bu yorumumu desteklemek iin yle diyeceim: Eer zne
simgesel sylem tarafndan tam anlamyla belirlenmi olsa, psika
naliz beyhude bir aba olurdu: Psikanalizin bir tek faydas varsa,
o da bireyin zgrlk alann geniletmek olsa gerek. Bununla
beraber, Lacan'c "zne"nin klasik Ben olmadn bir kez daha
belirtelim.

1 5 H . Hartmann, "Connes on le Psychoanalyic Tleory of thc Ego".


Psychoanalytic Study of the Child, 1 9 50 , say
5.
FREUD VE DIGERLERI 81

i di Ben konusunu kapatp st Ben'e geelim . Klasik olarak


Ust Ben'in ana) dnemde sfikter kontrol atmalarndan
kaynaklandg dnlr. Sfikter kontrol konusunda annenin
yasaklarnn iselletirilmesi st Ben'in nclleri saylr. ocugu
iselletirmeye ynelten faktr cezalandrlma korkusu ve anne
nin sevgisini kaybetme kaygsdr: Psiizmann bir blm "isel
letirilmi anne" halini alr, Ferenczi'nin deyimiyle bir "sfikter
ahlak" ortaya kar.
Ancak st Ben'in tam anlamyla kuruluu fallik dneme ve
Oidipus karmaasna baglanr.
Klasik teoriye gre "nesne libidosunun" ve Ben'ir nesne iliki
lerinin geliimi, balangta erkek ocuklar iin daha az rseleyi
cidir. nk erkek ocukta bu srecin nesnesi deimemitir:
Anne. Fallik dnemdeki ocuun kar cinsten ebeveyne kar
cinsel bir arzu duydugu, buna karlk ayn cinsten ebeveyn kar
snda kin , nefret duygulan tatdg kabul edilir.
Klasik teoriye gre erikin bir cinsellik ve duygusal yaplan-
. maya ulaabilmek iin Oidipal karmaann stesinden gelmi
olmak gerekir; Oidipus karmaasnn zme kavumamas nev
rozun nedenidir. Erkek ocuun Oidipus'u aabilmesinde en iyi
yol, rakip babann yerine gemeyi arzulamasdr. Bu, baba ile
zdelemeye alan yol olacaktr.
Bununla birlikte herkes kendi Oidipus karmaasn yaar ve
Oidipus'un olumlu ekilde zme kavumasn engeller gibi
grnen eitli etmenler vardr: Erken cinsel deneyimler (zellik
le maruz kalnan tecavz), cinsel ilikinin grlmesi, yeni bir
kardein dnyaya gelmesi, anne-baba arasndaki kavgalar, vs. . .
Kz ocuk iin Oidipus daha g bir deneyimdir. nk
nesne ilikilerinde libidonun anneden babaya tanmas gerekir.
Bu nedenle genellikle kz ocuklarda kastrasyon kannaasnn
Oidipus'a girite rol oynadg dnlr. Oysa erkek ocuklarda
bu karmaa, Oidipus'un sonlarnda yer alr. Kz ocuk eskiden bir
penise sahip olduunu, ancak bu organn annesi tarafndan aln-
82 F R E U O ' D A N LA C A N ' A P S 1 K A N A L I Z

<ln kurgular. Bylelikle babasndan bir penise, giderek ocua


sahip olmay dler ve annesine kar kin duymaya balar. Ancak
eski sevgili anneye kar beslenen sevgi , olay karmak bir hale
getirir; sonu "anne-kz" ilikilerinin "baba-oul" ilikilerine gre
daima daha ift deerli olarak, bazen tm yaam boyu srmesidir.
Fenichel'e gre Oidipus karmaas Bat kltrne zg aile
yapsnn sonucudur. Farkl kltrlerde bu karmaa farkl biim
ler alabilir. Erich Fromm daha ileri giderek ve baz antropolojik
verilere dayanarak Oidipus'un evrensel olmadn ve ataerkil
(daha doru bir deyimle erkek egemen) olmayan toplumlarda
Oidipus karmaasnn bulunmadn savlar. Sullivan'a gre ise
Oidipus kamaas oua ayn cinsten ebeveynin yaklamndan
kaynaklanr. "'Baba erkek ocua, anne de kz ocua, onu top
lumsal erkek ve kadn rolne hazrlama kaygsyla yaklarken
davranlann kontrol altna almaya alrlar. Sonuta ocuk
kar cinse ynelir, snr.
.
Karen Homey'e gre de Oidipus durumu biyolqjik veriiere
deil, tamamen kltre zg aile ilikilerine dayanr. Daha ok
ebeveynden kaynaklanan cinsel uyarmlar zerinde durur Homey.
ocuk kendisinde cinsel arzular uyaran ebeveyne yaklar.
Bu noktada 'hemen unu belirteyim ki, Lacan'a gre Oidipus
karmaas kltrel dzenin kkeninde yer alr. Oidipus, biyolo
jik varl kltrel "zne"ye dntren simgesel bir karmaa
dr; bireyin toplum iindeki ilk kimlii olan cinsel kimlii
kazand, toplumsal bir ye haline dnt aamadr.
Oidipus olmasa insan kltrn dzenine giremez, nk
Oidipus olmakszn "tatmin-frstrasyon" diyalektiinde geen
biyolojik "anne-ocuk" ilikisi kltrel bir simgeyi, yani "Baba"y
da iine alacak ekilde dnemez. ileride ileyecegimiz gibi,
psikotik durum bunun bir rneidir. phesiz, Lacan da
Oidipus'un farkl kltrel formlar olduunu kabul edecektir.
Ama Oidipus'suz kltr mmkn deildir. nk kltr kendi
"tayc faillerini" Oidipus yoluyla retir.
FREUD VE DlGERLER1 83

Lacan'n Oidipus karmaasna ilikin grleri bir balamda


Jung ve Rank'a yaklar gibi duruyor: Jung'a gre Oidipus'un
temelindeki cinsel arzular yaamn orijininde yer alan anneye geri
dnme, narsistik omnipotense yeniden kavuma arzularnn sim
gesel bir ifadesinden ibarettir. Rank'n bu konudaki grlerinin
de ayn izgide seyrettii bilinen bir durumdur. Yukarda Lacan
iin de benzeri bir srecin sz konusu olduunu sylemitik.
ocuun arzusu annesi ile btnlemek, onda eksik olan eyin
yerini almak, onun arzusunun nesnesi olmaktr. ocuk bylece
dolaymsz tatmin durumuna eriecektir. Ancak anne-ocuk ili
kisindeki frstrasyonlann Babann Ad ile simgesellemesi ve
giderek Babann Yasas olan ensest yasag ile ilikilenmesi , ocu
un eksiksizlik arzusunu cinsel bir arzu olarak bilindna kod
lamasna yol aar. yle ki, ocuk balangta simgelememi
eksiksizlik arzusunu, annesi iin annenin eksii fallus olmak ek
linde simgeselletirir. Bylece o, fallus olarak anneden kastre
edilmitir.
Kadn Oidipus karmaas (ki zaman zaman "Elektra" karma
as adn da alr) kastrasyon karmaas ile balatl r (La.can hem
kadn hem erkek iin Oidipus ve kastrasyon karmaalarn i ie
gemi karmaalar olarak ele almaktadr).
freud , kastrasyon karmaasnn filogenetik faktrlerle ilikili
olduunu dnrd. Ona gre, insan trnn atalarndan
gnmze "biyolojik" yoldan intikal eden bir kayg sz konusuy
du. Ancak bu grn bugnk biyoloji bilgimiz ile badamad
aknr. Kanmca sz konusu kaygy aklamak iin iki varsa
ym kabul edilebilir: llki biyolojik kkenlidir. Erkek ocuk libidi
nal enerjinin en youn olarak doyum bulduu penisine ar bir
nem verir ve bu nedenle, zaten annesine kar arzulan da cinsel
mahiyette olduu iin, babas tarafndan penisi kesilerek cezalan
dn lacan dnr. Ancak bu varsaym erkek ocuktaki kastras
yon kaygsn aklasa bile. kz ocuklar iin geerli olamaz. lkinci
varsaym bir lde hem sosyo-kltralistlere hem de kanmca
84 F R E U D ' DA N LACA N ' A PSiKANALZ

Lacan'a uyan bir varsaymdr. Kltrel simgelerde, kltrel sy


lemlerin satr aralannda, deyim yerindeyse kltrn bilindnda
kastrasyon tehdidi gizlidir. Fallus merkezli kltrmzn byle
si bir tehdidi bilinsizce ocuga ilettii dnlebilir. Bir baka
deyile, fallusa yklenen simgesel degerin erkek ocukta penisi
nin kesilebilecei, kz ocukta ise bir zamanlar sahip oldugu
penisinin kesilmi oldugu kaygsn yarattn kabul edebiliriz.
Daha nce de belirtildii gibi, kz ocugun Oidipus'a girii ve
nesne ilikilerinin gelimesi daha travmatik bir balang gerekti
rir. nk libidonun bir anlamda dogal nesne olan anneden
babaya tanmas gerekmektedir. Kz ocuk kendi penis eksiklii
ni annesine balar. Klasik olarak kz ocugunun eskiden sahip
.. '
oldugu penisinin annesi tarafndan alndn dndg kabul
edilir. Ancak kz ocugun simgesel anlamda an deerler ykle
nen fallusa sahip olmadgm fark ettiinde ve stelik annesinin de
byle bir eksii oldugunu anladnda, gznde annesinn dee
rinin dLg ve bu srecin kz ocugunu fallusa sah1p babaya
ynelttiini dnmek daha aklc gibi grnyor. Nitekim gerek
sosyo-kltralistlerin gerekse Lacan'n katlabilecei bir yorum
dur bu. Kz ocuk babasndan bir fallusa sahip olamayacagn
anlad zaman, bu arzusuna metafor olarak ocuk sahibi olmay
yerletirir.
Nitekim kadm kastrasyon karmaasn ve penis imrenmesini
Fenichel yle aklyor:

Bugn uygarlgmzda kadnlarn erkeklere zenmesini akla


yacak pek ok sebep vardr. ok deiik ekiller gsterebilen
erkeksi eilimler birincil penis imrenmesine ilave olurlar, zel
likle de kadnlk alannda maruz kalnan bahtsz frstrasyon
ve regresyon deneyimlerinden sonra gerekleir bu. Erkeksi
ve kadns olarak degerlendirilen zellikler bir uygarlktan
digerine byk deiiklikler gsterir ve bu kltrel ynelim
ler, ortaya kardklan atklarda oldugu gibi, anatomik bir
F R E U D V E D G E R LE R 85

farkllgn psikolojik sonulann an lde kamak bir hale


getirirler. Bu balamda Fromm'un zeti mkemmelen yerine
oturuyor: Belli biyolojik farkllklar karakter farkllklar haline
dnr; bu farkllklar, dogrudan toplumsal etmenler tarafn
dan retilmi farkllklarda temellenir. Bu toplumsal etmenler
ylesine gldr ki, biyolojik kkenli farkllklar elimine
edebilir, abanabilir ya da tam tersine evirebilir. 1 6

Adler'in kadndaki "Erkeksi Protestoyu," erkek egemen klt


re balad bilinir. 17 Kanmca Adler ile Freud arasnda bir yerle
re yerletirilebilir olan sosyo-kltralistler, kadndaki penis
imrenmesini tamamen kltrel kadn-erkek stat farkllna ba
larlar. Kadnn penise sahip olma arzusu dorudan doruya
erkeklere tannan ayrcalklara, bamszla, g ve cesarete
sahip olma arzusunun bir sonucudur . 1 8
Yukarda kastrasyon karmaasn aklarken "fallusa kltr
tarafndan yklenen simgesel deerin" rol zerinde durmu,
byle - bir yorumun hem sosyo-kltralistlere hem de Lacan'a
uyacan sylemitik. Ancak gene de arada kkten bir farkllk
vardr. Daha nce de belirttiim gibi, sosyo-kltratistler kltrel
faktrleri bir uygarlktan dierine deien faktrler, bir bakma
psikanaliz asndan "bamsz deikenler" olarak ele alrken,
Lacan Kltrn z ile ilgilidir. Bir bakma Lacan'da fallus mer
kezcilik, Kltrn z niteliidir. ocuu anne dogurduu srece
anne-ocuk ilikisini yasaklayan simge baba olacak, babann ege
menlii de fallusta simgesel zetini bulacaktr.
Freud, st Ben'in Oidipus karmaasnn mirass oldugunu
dnr. Erkek ocuk annesine ynelttii cinsel arzulanndan
vazgeip babas ile "zdeleme-kimlik kazanma" srecine girdi-

1 6 Ono Fenichel, La Tltorie Psyclanaly!iqe des Nevroses, Presses


Universitaires de France, 1 9 3 3 .

1 7 Herber Schaffer, Psyclotlerapie A<lleriene, Encyclopedie Medico


Chirurgicale. 378 1 3 AlO, 19 7 0.
l 8 Karen Horney. New Ways in Psycloanalysis. Norton. 1 939.
86 F R E U D ' DA N L A C A N ' A P S KA N A L i Z

inde st Ben'in temelleri atlm olur. Erkek ocuu annesinden


vazgemeye sevk eden etmen kastrasyon korkusudur. Kz ocuk
ta ise Oidipus (Elektra) karmaasnn zm daha uzun zaman
alr ve asla tam olarak gereklemez (bu nedenle kadn st Ben'i
daha az gelimitir). Kz ocuu babasna ynelttii cinsel arzular
dan vazgemeye ynelten tek faktr, annenin sevgisini kaybetme
korkusudur. nk kz ocuk zaten kastre edilmitir. Oidipus
karmaasnn zm nesne ilikilerine ok nemli bir boyut
katar. Cinsel arzu yasaklanm nesneden (kz ocuk iin baba,
erkek ocuk iin anneden) sapar ve kltrn kabul ettii mela
forlarla ifade edilmeye balar. Bu "zdeleme-kimlik kazanma"
srecinde, kij.. kendini IJ,er eyden nce cinsel kimlii olan biri
olarak ortaya koyar.
"zde,feme-kimlik kazanma" sreci sadece kltrel bir yasa
nn (ensest yasasnn) kabul edilmesi yoluyla deil, ayn zamanda
anne-babann iselletirilmesi yoluyla da ahlaki yaam, st Ben'i
.
temellendirir. ocuk anne-babas ile zdelei:ken, onlarn asln
da ideal imgeleri ile zdeleir. Bir anlamda onlan ic:kalize ederek
kabul eder. Bir baka deyile , ocuk aslnda anne-babann st
Ben'i ile zdelemitir.
Fenichel'e gC.4re st Ben, Oidipus karmaasnn frstre eden
nesnesi ile zdelemenin sonucu olarak deerlendirilir ise erkek
ocuklarda "Anne st Ben"inin, kzlarda ise "Baba st Ben"inin
olmas gerekir. Halbuki her iki cinste de "Baba st Ben"inin belir
leyici bir arlkta olduunu iddia eder Fenichel. nk belirleyi
ci ve frstre edici g her iki cinste de babadr.
Psikanalitik alrnalar Fenichel'in tespitini donlamamakta
dr. Lacan asndan bu sonu pek kolay anlalr. Her ne kadar
st Ben'in oluumunda Babann Yasas temel rol oynuyorsa da,
bu simgesel yasay ocua kabul ettiren. babaya gnderimde
bulunan "anne"dir. O halde st Ben, ancak ",mnenin" babay
naklettii lde "Baba st Ben"i olabilir.
Lacan' st Ben balamnda bir kez de Melanie Klein ile kar-
FREUO VE DiGERLERi 87

latrmak istiyorum. Klein'm "erken Oidipus ve st Ben" tezini


savunduu aktr. Lacan'n da bir "erken Oidipus"tan sz ettii
ya da teorisinin en azndan byle de yorumlanabileceini d
nyorum. Yukanda belintiim gibi, bu yorumda yalnz deilim.
imdi burada bir parantez amak gereini duyuyorum: Okur,
Lacan zerine yazlm bir kitapta bir ekinceyi ortaya koyan ifa
delerden rahatsz olsa gerek. Ancak bu ekinceli notlardan kur
tulmann tek yolu, Lacan'n eserini olduu gibi (harta tercme
etmeden) yazmakur. Lacan gerekten de ok g bir yazar, hatta
bence Hegel'den bile g bir yazardr. Onun metinlerini anlamak
iin Franszcann ayrntlarna egemen olmak gerektii, nk
L'lcan'n hep sz aynmlan zerinde younlat (ki dnnce
teorisine de ok uygun bir yntem bu) sylenir. Ancak bence
Lacan' g klan baka birka faktr var: Birinci aamada Lacan'n
henz deifre edilmemi olmas geliyor. Szgelimi Hegel okurken
ne ile karlaacamz az ok biliriz. Bunun elbette bir sakncas
var; Hegel okurken, Hegel okuyorum diye aslnda Hegel yorum-
. lann yeniden okumaktan baka bir ey yapmyonzdur belki de.
Ama ne olursa olsun . Hegel artk deifre olmutur. Oysa Lacan'da
byle bir ey sz konusu deil. O adeta deifre olmaya kar bir
diren kabuu oluturmutur: Herkes yorumlann ya da zetleri
ni deil de kendisini okusun diye. Bu kitab biraz da -byk
yanllar yapmay da gze alarak- Lacan'n kendisini kapam
karanln uyandrd mistisizmi (ki bir aralar epey kendimi kap
trmum bu mistisizme) datmak iin kaleme aldm.
Lacan konusunda ekinceli notlarn bir baka kayna da,
Lacan'n bir yazar olmaktan ok bir hatip olmas . Ecits (Yazlar)
bir yana braklrsa, hemen btn Lacan metinleri, verdii psika
naliz teorisi seminerlerinden, Freud yorumu okumas seminerle
rinden kada aktanlmur. Bu bakmdan Lacan'n tm teorisini
derli toplu bir ekilde karnzda bulmak pek zordur. Ancak baz
noktalan saptayp ilikilendirerek bir sonuca ulaabilirsiniz genel
likle. "Yazlar" ise seminerlerinin younlatrlm zetlerinden
88 F R E U D ' D A N LACAN'A PSKANALZ

olutuundan, adeta bir hiyeroglif gibi karnzda durur.


Bir baka etmen de, lacan'n okuru ister istemez bir uaalk
duygusuna" kapman slup ve kltr olsa gerek. Gerekten de
Lacan. d nce leini aklamak iin geometriden mitolojiye,
antropolojiden edebiyata. taihten felsefeye uzanan ylesine geni
bir alandaki bilgilere dayanr ki, bu dehann kavray ve zmle
yi biimi karsnda hayrete dmemek olanakszdr. lte btn
bu glklerden sonra Lacan zerine bir kitap yazmay gze
alm birisinin cekinceli ifadeleri mazur grlse gerek.
Burada ayrntl bir Klein zeti verecek deilim. Bizim iin
birka dnm noktasn saptamak yeterli olacaktr.
Klein, t_ Ben gell$imini yaamn ilk ylnda balatr. Klein'a
gre "eren Oidipus" ocuk psikanalizlerini (yani "aktam1a" ili
kisini) rimkn klan yegane aklamad r. K!ein'a gre ocuk
analizleri Oidipus'a ilikin eilimlerin oral frstrasyonlarla bala
dn ve st Ben'in de ayn zamanda kurulmaya baladn
gstermitir. 1 9
Klein, Eros kadar lm igdsne de nem verir. Ona gre
yaamn biinci ylnda ilei derecede gelimi nesne ilikileri
mevcuttur ve bu ilikiler hem libklinal hem de saldrgan bir tema
da seyreder. "llkel Ben," kendisi iin bir bountu kayna olan
saldrgan dnlerini danya yanstr ve nesneyi kendisini ykma
ya, paralamaya ynelik bir dman imgesinde alglar.
Yaamn birinci ylnda meydana gelen frstrasyonlar, zayf
Ben iin bir kayg kaynadr ve saldrgan drtlerin bir oral
sadizm eklinde ynetilmesine yol aarlar.
Klein'a gre oral frstrasyonlar ocuu fantastik baglamda
dorudan Oidipal gene gtrr. nk frstrasyonlar bir
ncnn devreye girmesine balanr.
*
Annenin, babann penisini "oral koit" yoluyla bedenine ald-

19 Melanie Klein, 1-a Psyclanalyse des Enfarts. Presses Universitaires de


France . 1972.

* Oral Koi: ocugun cinsel ilikinin gz yoluyla kunlduguna ilil_<ir fantezisi.


FREUD VE D I G E R LE R I 89

fantezileri, ocuu, annesnn bedenini paralayarak rakip


nesneyi oral sadizm yoluyla iselletirmeye yneltir. Annenin
memesi (ksmi nesne) ile ilikilerin, oral frstrasyonlar yoluyla bir
baka ksmi nesneye (babann penisi) baglanmas ve bu nesne
karsndaki saldrgan duygular st Ben'in oluumunda temel bir
ilev grr. st Ben'in geliimi Ben'in nesne ilikilerini ynlendi
ren nemli bir faktr halini alr. Dikkat edilirse, aslnda ocuk
kendi z saldrgan egilimlerini dan yanstp, sonra iselletire
rek, st Ben'in ekirdeini atmaktadr.
Demek ki ocuun zellikle oral frstrasyonlanyla provoke
olan saldrgan drtlerinin d dnyaya yanstlmas, d dnya
nn giderek tehdil eden bir gereklik halini almas da gereklik
nosyonunun temelini oluturuyor. Oral sadizm stten kesilme
dneminde artarak bu sreci iddetlendirir. Freud'un dedii gibi,
"nesne ilikilerinde kin sevgiden daha eskidir" .

Eer st Ben 'in daha ok erken bir dnemde, Ben'in henz


gereklikten ok uzak olduu bir srada kurulduu dogruy
sa, nesne ilikilerinin geliimini yeni bir adan degerlendir
meliyiz. 20

Basitletirmek iin Klein'n izofreni anlayn zetleyelim:


Ar oral frstrasyonlann oluturduu olagandan yksek dzey
deki saldrganlk duygusu o kadar youn olabilir ki, Ben bu yolun
sonunda iselletirdii st Ben'i yeniden darya yanstmak
zorunda kalr. nk bu st Ben tahamml edilmez lde kat
ve saldrgandr. st Ben'in d dnyaya yanstlmas, gereklii
yeniden bir dman haline getirir. Bu da ileri nesne ilikilerinin
geliimini, d dnyaya libido yatrmn ketler. Bylelikle hasta
kendi dnyasna kapanr, gereklikten kopar (Lacan benzeri bir
dinamik grr izofrenide: "Babann Ad'nn Dtalanmas" ya da
"Babann Ad'nn Hesaptan Dlmesi").

2 0 Melanie Klein, agy


90 F R E U D ' DA N LAC A N ' A P S KA N A L i Z

Lacan, erken st Ben geliimi, st Ben'in, "Ben'in nesne iliki


lerini" ynlendirmesi gibi konularda Klein ile ayn sonulara
ulamaktadr. nk yukanda da belirttiim gibi, Lacan'a gre
Ben'in ilevi imgesel zdelemeden ibarettir ve bu zdelemeler
de simgesel dzen (Oidipal dzen) tarafndan koullandnlr.
Ancak arada ok kkten bir farkllk vardr: Klein tamamen biyo
lojik hatta flogenetik aklamalara dayanrken, Lacan bu srete
sadece doa-Kltr kartln grr. Yer yer aka belirttii
gibi, Lacan'a gre Klein iyi bir terapist, kt bir teorisyendir.
Ancak Klein'in oral frstrasyonlan dorudan Oidipal gene
balamas kanmca tam da Lacan'a denk den bir yn alyor.
imdi lafa?' son kez Adler ile ilikili olarak ele alacam.
Burada Aqler'e yer vermem bir lde Adler'ci psikoterapi anlay
na kiisel beenimden kaynaklanmakla birlikte, esas itibariyle
Adler ile Lacan arasnda kurulabilecek ok dolayl bir kart olma
ilikisine dayanyor. yle ki, Lacan'n anlalmaz gibi g.rnen
pek ok blm, Lacan' Sartre ile polemik halinde ele alnca
aydnlanr. te yandan da Sartre -belki hi okumam olmasna
ramen- iyi bir Adler okuyucusudur, pek ok bakmdan.
Kaynaklarnn (Nietzsche) ayn olduu dnlrse artc deil
bu sonu. Dolaysyla Lacan' Adler balamnda ele almakla bir
lde bu polemii aydnlatm olacaz.
Bilindii gibi Adler'e gre insan iin itici g "aalk
duygusu"dur ve bu duygu "aalk karmaasna" ya da bu karma
ann an telafisi olan "ykseklik karmaasna" yol atnda
nevroz durumlanyla karlam oluruz.
Nevrotik hastalar "aalk karmaas" ve yetersizlik duygu
su nedeniyle toplumsal yaam alanlannn nlerine koyduu
problemlerden, seim yapmaktan kanrlar. Kendilerini top
lumdan yaltarak dar bir aile evresinde nevrotik egemenlikle
rini kurar ve bu yol ile de "aalk duygular"n tatmin ettik
leri gibi, hastala snarak da toplumsal yetersizliklerine
aklama bulmu olurlar.
FREUD VE D GERLERI 91

Adler'in "Bireysel Psikolojisine" gre birey blnmez bir


btn tekil eder (individu-indivisible). Bu btnl salayan
ey ise zgn "yaam plan" ya da "yaam tarz"dr. Sz konusu
"yaam tarz" kiinin kendisi ve evresi hakkndaki kanaatlerine
dayan r ve aslnda ocuk, bu plan daha szl dilin sentaks ba
lantlarn kurmaya balamadan, yani henz mantk ncesi
dnce dneminde (Sullivan'n parataksik kiplii) kendi yaratc
aktivitesi ile gelitirir. 2 1
Adler yaratc aktivite derken, igdlerin, drtlein, evre
basklarnn, eitimin, vs. ocuk iin sadece bir materyal salad
n, ancak bu materyali kullanarak ocuun kendi "yaam
plan"n gerekletirdiini dnr (Sartre da btn bu materyal
lere "insann koulu" der).
ocuk henz szdizimsel (syntaxique) dnce aamasma
gelmeden "yaam plarnn" oluturduu iin, bu plan szdizimsel
dncenin mantki balant izlerini tamaz. te yandan bu plan
bilinli de deildir. Ancak bilind kavramn burada kullanmak
yersiz olur; deyim yeindeyse bu p lan bilinsiz bir plandr.
ite biz bu bilinsiz yaam plann, bireyin yaam problemleri
karsnda toplumsal, mesleki , cinsel yaantya ilikin problemler
karsnda taknd tutumu inceleyerek anlayabiliriz. Bylece de
psikoterapide bu plann ierdii, kiinin kendisi ve evresine
ilikin kanlarn deitirme yoluna gidebiliriz.
imdi Adler'in bireye tand bu yaratclk Lacan ile bada
maz. Lacan "zne'yi belirleyen deil. belirlenmi olarak ele alr.
Yukarda da belirttiim gibi, Lacan'n zneye belli bir zgrlk
alan tand dnlebilirse de, bu zgrln alan pek mu
laktr. Hele bir "yaam plan oluturmak," Lacan'n hi kabul
edemeyecei bir ey.
Adler'in insan yaamnn balangcnda grd yaratcl
yaamn her anna yayan Sartre ile srekli st kapal bir polemik

2 1 Alfred Adler, Le Sens de la Vie, Payot, 1 950.


92 F R E U D ' D A N LACA N ' A P S KANALZ

halindedir Lacan . Eserlerinde Sartre ad pek gemese de,


Lacan' Sanre'dan sonra okuyan birinin tartmay sezmemesi
olanakszdr.
Sartre'm nevroz anlay da Adler'e yaklar: Karar vermekten
kanmak. phesiz Sartre aaglk duygusuna balamaz nevrozu;
kendi varoluunu gerekletinnekten kanmak olarak ele alr.
Ama nevrotikte grdkleri ayn eydir: Problemler karsnda
gerilemek.
Lacan btn bu "zne"yi (sujet) S (5 bam) ile iaretler; yani
dilbilimsel gsterenle ilikisinde belirlenmi ve blnm ola
rak. . .

B mek hm
u blmdeki amacmz hem kabaca bir psikanaliz zeti ver
de baz tartmalar nda Lacan' konumlandr

makt . Bu devleri. ne lde baarabildik, onu ben deerlendire
mem tabii. Okura unu haber vermeliyim ki, imdiye kadar ele
aldgmz blmyle Lacan'n zgn yn he!lz ortaya kma
mur. Ancak bu kadar bile onun ne ide zgn olduuna bir
iaret saylabilir sannn.
iV.
LACAN 'A G R i S *

Varoluun Sonmlan, Dil ve Bilind


Lacan zeine yapacamz seminerlerin ilki bu. Bu seminerlerde
-hakl olarak bizden Lacan' anlatmamz bekliyorsunuz. Oysa biz
ancak anladmz Lacan' anlatabiliriz. Masum okumann olma
dn syler Althusser. O halde biz de batan suumuzu kabul
edelim.
Evet, bu seminerlerde Lacan' aydmlatmayacaz. Bir Alman
yazar "Gnmzde Lacan'dan ancak bahsedilebiliyor," diyor.
Fakat bugn Lacan' karanlkta brakmamzn nedeni zor yazma
s, anlalmaz olmas degil; zor yazmay setii iin, anlalmay
pek de istemedii iin onu aydnlatamayacagz.
nk bir sylemin aydnlk ve karanl, zerinde geecek
oyuna gre kurulmaldr. Tpk bir satran tahtasnn siyah ve
beyaz karelei gibi. . . Biz de burada geen oyun, byk oyuncusu
jacques Lacan'a layk olsun istiyoruz; o halde onu biraz karanlk-

"
Bu blm, "Birinci Baskya Onsz"de szn ettiim seminer1 er dizisi-
nin ilkini kapsyor. Bu semineri hemen hi deitirmeden a ktanyonm.
94 F R E U D ' OAN LACA N ' A P S KA N A L i Z

ta brakalm, yani istedii gibi. . .

Lacan' karanlkta brakmay vaat eden bir seminerden ne


beklenir peki?
Lacan, "Psilwnalizden ne beklenebilir?" sornsuna yle yant
verir:

Psikanaliz, zneye gene znenin yardm etmesini saglarken,


hastay ancak "sen busun" gereinin esimeli snrna, lm
llk yazgsnn anahtanna kadar gtrebilir. Fakat onu ger
ek yolculuun balad yere, yani insann kendisine balad
ana ulaurmak, tek bana biz pratisyenlerin elinde deil.

Benzer bir,. ekilde yeceiz ki, bu seminerlerde sizi ancak


.gerek yolculuun balad yere , yani her gerek yolculuk gibi
ancak tek::'bana yaplacak bir yolculuun balad ana kadar
gtrebiliriz. Yani kendi almanza kadar.
Tek bana yolculuk! Lacan yaamnn ok uzun bir blmn
de tek bana idi. Layk olduu baarya ok ge ulaabildi.
Lacan 190l 'de Paris'te dodu. Tp renirrind_en sonra
l 932'de "Kiilikle lliki lei Asndan Paranoyal Psi1wz" adl
teziyle psikiyatr oldu. Balangta .bir air olarak tannd. Paul
Nizan ve Sanre ile birlikte iirleri yaymland.
Lacan tm yaam boyunca Freud savunucusu olduunu
iddia etmitir, zellikle sosyo-kltralis Amerikan okuluna ve
"Ben psikolojisine", Ben'in vurgulanmasna, psikanaliz kavramla
rn yumuatarak deforme eden yazarlara kar kar. l..acan'a gre
bir bilim olan psikanalizin bir tek nesnesi vardr: Bilind.
Psikanaliz bilindnn bilimidir. Bu nesneyi , daha dorusu bu
teorik nesneyi zgn kavramlar ile ilemek, ele almak gerekir. Bu
zgn bir nesnedir; ne biyolojik kkenli kavramlarla ele alnabilir
ne de sosyoloji arlkl olanlarla dnlebilir.
Lacan bu kktenci ve uzlamaz tutumu nedeniyle uzun sre
dland, grmezden gelindi.
Lacan tm yaam boyunca organik psikiyatri teorik temelin-
L AC A N . A G I R I S 95

de gelien klasik psikiyatrik yaklama da kar kt. Bu tutumuy


la Lacan anti-psikiyari savunucusu olmamakla birlikte, baz
yazarlar eserini bu ynde yorumlamaya ak bulmulardr.
Lacan bir yazar -g bir yazar- olmaktan nce bir konumac
dr. Saime-Anne Hastanesi'nde, Ecole Pratique des Hautes Etude
ve Ecole Normal Superieure'de her biri Pais aydn evrelerinde
bir olay yaratan nl seminerlerini verdi. Temel eseri Eoits
(Yazlar) 1966'da yaymland. Bu olaanst g eser, btn
kapallna ramen bir dnemin aydnlarnn elinden dmeyen
kitap oldu. Lacan da Sokraes gibi lml idi: 3 Eyll l 98 l 'de,
Paris'te ld.
Lacan'n zgn yan, psikanaliz ile yapsalc dilbilim arasnda
kurduu ilikidir. Ancak Lacan , bu ilikilendirme ileminin
Freud'a yeni bir ey katmak anlamna geldiini dunmez.
Aksine, dilbilim adeta psikanalizin temel sorgulama alannda
yapsal olarak, yani bir konum olarak bulunan bir boluu dol
durmakladr. Bu konuda Althusser yle diyor:
Lacan yeni bir bilim, yani dilbilim ortaya kmam olsayd, ger
ekletirdii kuramsallatrma giriimini yapamayacagm itiraf
edecektir kukusuz. Bilimlerin tarihi byle ilerler ite; bir bilim
ancak teki bilimlere bavurarak onlar dolanarak bilim haline
gelir ve bavurdugu bilim, onun vaftizinde hazr bulunan bilimler
deildir yalnzca, teki bilimlere ge katlan. domas iin belli bir
zaman gereken yeni bir bilim de olabilir bu.
D ilbilim, zaman bakmmdan psikanalizden sonra ortaya
kmtr. Ancak psikanalizin temel sorunsal, yalnzca dilbi
lim ile ilikisinde netleen bir sonnsaldr. Bu demektir ki,
yapsalc dilbilim, psikanaliz iin bir sistematikleme imkan
tanmaktadr.
Lacan, dilbilimciler arasnda, dilbilimin kurucusu Saussure ve
jakobson'dan etkilenmitir. Dilbilim anlay bir bakmdan da
Chomsky'ye yaklar. Yapsalclk bal altnda ekilendigi (ve
etkiledii) bir baka yazar ise Fransz antropolog Levi-Strauss'tur.
96 F R E U D ' DAN LACA N 'A P S KANALZ

"Yapsal Antropoloji"nin akrabalk ilikileri ve mit zmlemeleri


eserinin btnne sinmi bir arka plan gibidir adeta.
Yukarda sz edilenler klasik olarak Lacan' etkiledigi kabul
edilen kaynaklar. Ancak bence bunlara Sanre' da eklemek gere
kiyor. Kanmca Lacan'n anlalmaz gibi grnen pek ok bl
m, onu Same ile polemik halinde dnnce aklk kazanyor.
Lacan da adeta Sartre'n varolu sorunlar ile ugrar. Fakat teorik
temel artk varoluuluk deil. psikanalizdir.
11. Dnya Sava'ndan sonra Fransa'da, giderek hemen tm
Avrupa aydn ve yan aydn evrelerinde varoluuluk temel bir
dnya gr haline gelmiti. Hatta Marksist evrelerde bile varo
luulua ilgi ve anlaXJla yaklalmaya balanmu. zgrlk,
insann ontolojik yazgs gibi kabul ediliyordu, diyebiliriz.
Aslnda \:1u yaklam pek de yeni saylmaz. Descartes ile balayan
ve Aydnlanma ayla olgunluunun zirvesine ulaan Bat
dncesi tm alanlarda. bu arada politik kartlarnn dnce
alanlarnda da etkili oluyordu. Aydnlanma Tann'y tahtndan
indirmi ve onun yerine insan ko:yTiutu. Insan, -akl ve bilinle
zdeletirilip yceltiliyordu. Bu da "laik", "eitliki", "zgrlk
" Bat toplumunun ideolojik klf oluyordu.
Geen yzyl, insann yceltilmesi geleneine, Bat aklnn ,
dncesinin temellerine kar kan dnr yetitirdi;
Niezsche, Freud ve Marx.
Fikir tarihi asndan olduka ksr bir yzyl olan amzdaki
tm dnsel abalar bu kaynaa geri gtrlebilir.
Bu yazann ortak yan udur: Kopernikus nasl dnya mer
kezli bir evren grn ykt ise, onlar da insan merkezli. ya da
en azndan Bat kltrnde tanmn bulan "sivil" insan merkezli
dnyay yktlar; bir anlamda dnyay merkezsizleLirdiler.
Gnmzde Fransa'da gelien ve dnyaya yaylan "yapsalc
lk" akm da dnyay insandan merkezsizleti:mesi bakmndan,
geen yzyln teorik isyanna yaklatrlabilir gibi grnyor.
Ancak yapsalclk bir yaam tarzn belirlememesi bakmn-
LA C A N ' A G i R S 97

dan bir dnya gr olarak kabul edilemez. Yapsalclk daha


ok bir araunna teknii, yntemi olarak karmza kar. ite
yzylmzn, yaam tarz ortaya koymak bakmndan da ksr
olan teorik zemini zerinde Sartre'n varoluulugunun, tm Bat
dncesi geleneine uymasna ramen grnteki yeniliinin
ekiciligi, aydnlan -bir dnemde aka, gnmzde de rtk ya
da bilincine vanlmam bir ekilde- etkilemektedir.
Halbuki Sartre dorudan Descartes'a bagldr ve aka da iti
raf eder bunu. Niezsche'den etkilendii de dogrudur, ancak
Sartre'n elinde Nietzsche, kendisinin asla kabul edemeyecegi
kadar aklclamtr. Lacan'n dnsel etkinliini gstermeye
koyuldugu yllardaki Same egemenlii dnlrse, onunla satr
aralanna sinmi polemii daha iyi yerletirilebilir: Lacan, Descanes
gelenegine kardr (Chomsky ile ilikisi bu aamada biraz para
doksal gibi grnse de, esasta dorudur bu saptama). Hem
Freud'cu hem de yapsalc kkenlerinin kanlmaz teorik sonu
cudur bu. te yandan psikanaliz yle bir alandr ki, bilimsel bir
. araurmay hedef almakla birlikte, yaam problemleri karsnda
rtk bile olsa baz deerler ortaya koyar. Bu nedenle Sartre
Lacan polemigimn nemi konusunda srar ediyorum.
Lacan psikiyatri kurumu tarafndan dikkate alnmamtr
genellikle. Ancak esas etkisini dnce dnyasnda gstermitir.
Althusser, Foucault, Deleuze, Guattari gibi dnrleri etkile
mi, Mannoni, Safouhan gibi analistlerin formasyonunda etkili
olmutur.
Yukanda iaret ettiimiz gibi, Lacan'a gre psikanalizin teorik
sorgulama alannn teorik nesnesi bilinddr. zgn bir nesne
olarak bilindn aratrmada kullanlan yeg<1ne ara ise dildir.
Psikanaliz btnyle dil'de ve dil aracl ile geer. Yani hem
zerinde somut olarak allan nesne dilsel bir nesnedir (Lacan
"Bilind, bir dil gibi yapla.mtr," der) hem de bu nesneyi
arauran ara dildir.
Fakat bu aamada tm psikanalitik almalar iin yantlan-
98 F R E U O ' DA N LACA N 'A P S i KA N A L i Z

mas nkoul olan bir soru karmza kyor; yle ki, bu soruya
verilecek yant tm dier sorulan geerli ya da bir anda geersiz
klabiliyor. Sz konusu soru, bugnk seminerimizin sorusu
udur: Bilind var m?
imdi bu soruyu dntrmek gerekiyor. nk bir kere
soru bu biimiyle Lacan'n teorik incelikli kavramlannn yantla
yamayaca kadar kaba bir sorudur. ikinci olarak da, yzyln
bandan beri hemen hemen bu ekliyle sorulmu ve doyurucu
bir yant bulunamamtr. nk bir sorunun biimi (ki kendisi
de zerinde sorulduU teorik sorgulama alan tarafndan koul
landnlr) kendi yantn koullandnr. Demek ki soruyu dn
\
trmekten kumz, as yda sorunun zerinde sorulaca sorgu
lama alann deitirmemizin bir gstergesi.
imdi "szgelimi "Masa var m?" sorusunun yant, masay
denemeye dayanr. Masaya dokunursunuz, tekme atarsnz,
sonuta masa var ya da yok dersiniz. Oysa filozofa bir soru yle
sorulur: "Masa mmkn m?" Soruyu byle sorunca, anI< gerek
nesne zerinde almamz gerekmez. Burada kavramlarla al
lr. Ve bu almann sonucunda "Masa mmhn deildir," sonu
cuna ulaabilirsiniz. Biri masay kafanza geirse de sonu dei
mez. rnei deitirelim: "Psihiyatri var m?" sorusunun yant
"Evet, var, " eklinde olacaktr kukusuz. Ancak "Psikiyatri mm
kn m?'' sorusuna hemen "Evet" demek zor. ikinci soruya yant
verebilmek iin sosyolojik, felsefi. vs. kavramlarla almamz
gerekiyor. Sonu olarak "Psikiyacri mmkn deildir." diyebilirsi
niz. Tabii o zaman sizi bir psikiyatri kliniine kapatnz, ama
sonu deimez. O halde ilk sorumuz yeni bir biim alacaktr.
"Bilind mmkn m?" Bu sonmun yant artk kavramlar ze
rinde almay gerektirir. Yani artk burada bilindnn varl
*
konusunda ileri srlen deneysel verileri", hipnozu, amneziyi ,
histeiyi, vs. sz konusu etmeyeceiz. Dogruda; kavramlara ba
vuracagz. Varacagmz sonu, bilindnn varlk koullann

"' Amnezi: Bellek kayb.


LAC A N ' A G R S 99

gsterecek. Ama "Gerekten bir bilind var m?" sorusu akta


kalacak. Belki biz insanlar iin bilind sz konusu deildir;
belki de davramlann dedii gibi Pavlov'un deney hayvanlann
dan ibaretiz. Fakat bunun hibir nemi yok; evrenin bir ucunda
bilindna sahip yaratklar olabilir ya da insann yerini alacak bir
baka canl -diyelim stn insan- salt davranlannn tesinde, bir
bilindna da sahip olabilir. Soruyu dnLm1ek sayesinde
basit bir deney sorusunu evrensel bir sorun haline getirdiimizi
fark ediyorsunuz.
Aslnda soruyu biraz daha dntrmemiz gerekiyor: "Eer
bilind mmkn ise, hangi koullarda mmkdi.r?" lte
evrensel bir soruyu gz nne aldmzda yantlanmas gere
ken soru bu. Ve aratrmamzn nesnesinin gerek bir nesne
olmayp teorik bir nesne olduunu vurgulamak da istersek,
soru nihai eklini alr: "Kavramsal bir nesne olarak bilind
nasl mmkndr?"
lte fHozofa bir soru! Bir soru filozofa soruldu mu, yantn
. da yle vermek gerekir. Yani geriye bir at ile nal kald.
Demek ki sorgulama alann kkten deitirdik. Kavramlarla
alacamza gre de, zerinde alacamz temel kavram
bel irleyelim. Bu kavram "bilin" kavramdr. Bu kavram zerinde
Hegel'ci bir diyalektik oyunuyla da almayacaz. Yani doru
dan "bilin" kavramndan, sanki onun antitezi imi gibi "bilind
" kavramn elde etmeye de ynelmeyeceiz. Araya baka kav
ranlan da yerletireceiz.
Once temel kavrammza bakalm: "Bilin nedir?" Aslnda
bugnk psikolojinin ve psikiyatrinin "bilin" kavramnn yk
s Descanes ile balar; l..acan'm ''Bir karabasan gibi okuyalm,"
dedii zavall Descartes'la.
Descartes evresindekilerin zekasna, becerikliliine aam11.
Aka itiraf eder bunu. Anlalan Descartes da birok dnr
gibi yaarken baarszd. Descartes kendisini hi yanltmayacak
bir dnce sistemi bulmaya alr. yle bir sistem olacakur ki
100 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

bu sistem, malemalik gibi kesin sonulara ulaacaktr. Ancak


Descartes, byle bir dnce sisleminin matematiin aksiyomlar
kadar kesin dorulardan ie balamas gerektiginin farkndadr.
evresinde byle ak seik, yani dorulugu kendiliinden gr
len bir doru arar. nce kendisine doru diye sunulan her ey
den phe eder (sonralan buna "Descartes' phe" ya da "meto
dik phe" denecektir).
Ancak Descartes phe ettiinden phe edemeyeceini
grr; nk phe ettiinden phe etse, yine phe ediyor
olacaktr (aslnda kanmca Descartes'n akl yrtmesinde bu
halkaya hi gerek yoktur) .

phe etmek dnme ir. yani bilin edimi yapmaktr, o
,..
halde dnd kesindir. Dndne gre kesinlikle vardr:
Cogito, ergo sim (Dnyorum, o halde varm) .
imdi bu cmle neden phe edilemez bir dogruyu belirliyor?
Her eyden phe edebilirim, ama "dnyorum" ya da "bilin
edimi yapyorum"dan phe edemem. O halde "varm"dan -da
phe edemem. Peki, bu kesinlik nereden geliyor? Dikkat edilirse
"varm" nermesi "dnyorum"a dayanyor. Yani "dnyo
rum", zaten "varm" nermesini mantken ieriyor; dilbilgisi bak
"Balk avly o
mndan da byle bu. Aslnda yle de denilebilirdi:
rnm, o halde vanm. " Bu nerme de bir tek koul sayesinde kesin
doru olurdu; "balk avlyorum" kesin, ak seik bir doru olsay
d. Oysa "balk avlamam" bu anlamda kesin deildir. O halde
"balk avlyorum" ile "dnyorum" nermesini ayran ne?
Niin ilki "belki"li bir nerme oluyor da, ikincisi kesin, ak seik
bir doru oluyor?
"Balk avlyorum"da bir dolaym sz konusudur. Oysa
"dnyorum"da bilin kendi kendini alglamakta, kendi zeri
ne katlanmaktadr. Dndm dorudan. sezgisel olarak
alglyorum. lte bilincin temel zellii budur: Kendi kendini
alglamas, zne-nesne ikiliini ortadan kaldrmas. Kesinlii apa
k, ak seik veren budur. "Zihin edimi yapyorum"dan phe
L A C A N " A G I R I S 101

edemem. Bu dola)'lmszdr. sezgiye dorndan bir kesin doru


olarak verilmitir.
ite psikoloji ve psikiyatrinin sz konusu ettii "bilin' de
buraya dayanyor: "Farknda olmak ve farknda olduunun far
knda olmak."
imdi bu "bilin" kavramn gelitirelim ve Sartre ile nasl bir
dorua ulatn. bilindnm nasl olanak d kaldn grelim.
Ancak nce Husserl ve fenomenolojisinden gememiz gerekir.
nk bilindii gibi, Sartre'n varoluu fenomenolojisi, kendisi
nin sandnn aksine, Heidegger'e deil Husserl'e yakndr,
Fenomenoloj i , psikolog Brentano ile matematiki Husserl'in al
malanna dayanr. Fenomenolojide intentiomalite, yani ''seimli
ynelimlilik" kavramn gelitiren Brentano'dur. Ona gre her
bilin edimi, yani cogito bir ynelimdir, seimdir. Yani her bilin
ediminin bir nesnesi vardr. "Dnyorum" mutlaka "bir eyi
dnyorum" anlamna gelir. Dnlen ey de aslnda dn
cenin kendisinden baka bir ey olamaz. nk "Masay dn
yorum" demek, aslnda "Gerek masann bilincimdeki horelat ile
i gn1yonm" demektir. Mademki cogito'nun nesnesi "ide" mahi
yetindedir. o halde bir cogito bir baka cogito'yu nesne edinebilir.
"Bilin edimimi" bir baka "bilin edimimin" nesnesi klabilirim,
onu da bir bakasnn. lte bu anlayta epistemolojik "zne-nes
ne" ikilii ortadan kalkar.
Husserl, bu ynde ak seik bir bilgi btn elde edilebilece
inden hareket etti. Fenomenoloji, grngbilin olarak Trkeye
evrilebilir ise de, burada sz konusu olan "fenomen"in zgn
anlam zerinde durmak gerek . Fenomenolojinin sz konusu
ettii "fenomen"ler "zsel" nitelikLedir. "zsel"in ne anlama geldi
ini aada aklamaya alacam .
Fenomenoloji, "doal tavr" ya da "tabii tavr" adm verdii
tavrdan tamamen farkl ekilde dnmeye dayanr. "Doal
tav1 r" bizim gnlk yaamdaki tavrmzdr. Mesela gnlk
yaamda masa)'l dnrken sahiden de somut masa ile i grd-
102 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S 1 K A N A L 1 Z

mz kabul ederiz. Oysa fenomenolojik tavrda, nesneler ank


gerek nesneler olmaktan km "ide"ler olarak ele alnmaktadr.
Yani nesneler "doal tavrda" olduu gibi deil. birer bilin feno
meni olarak bilinte ortaya km nesneler olarak ilenirler. ite
fenomenolojinin sz konusu ettii fenomenler bu nedenle
"zsel"dir. Nesnenin kendisi bir bilin edimi olarak ortaya kt
na gre ve bilin de kendisine dolaysz, ak seik verildiine
gre, sz konusu nesnelerin fenomenolojik bilgisi de kesin, ak
seik bilgiler olacaklardr.
Fenomenolojik balamdaki fenomenlere nasl u lalabilir
peki? Fenomenolojinin, zsel fenomenleri elde etmek iin kullan
d ynteme "eideJ;ik" ynte, denir. Bir eit meditasyondur bu.
Bir bilin etkinlii -sz konusudur. "Doal tavr"da bilin bir
anlamda edilgifldir; ite masa, sandalye, vs ... Onlar bana kendile
rini bir d gereklik olarak kabul ettirirler. Oysa "eidetik" yn
temde bilin, belirtik olarak etkin ve "seici ynelimli bir tavr "

iindedir. Bu ymemle nesnenin bilint.eki tanmlamas yaplr.


Bilin kendi iinde kendisinin kurduu nesneyi bir baka bilin
edimine nesne klarak sonturur, aratrr ve anlamlandrr.
"Anlamlandrr" zerinde biraz duralm . "Anlamlandnr"dan kast
udur; anlamn kayna bilintir. Yoksa her ey Demokritos'un
dedii gibi, "atomlar ve bo uzaydan ibarettir". Bu anlamsz ger
eklie anlam veren, onu bilin edimime nesne edinmemdir.
Anlamn, zn kayna bilintir. Ama bunu da yanl anlamama
l; "atomlar ve bo uzaydan" oluan gereklii dnmekle bizzat
bu gereklie anlam katm olmam. Benim bilincimin nesnesi,
deyim yerindeyse. bu gerekliin bilincimdeki korelatlandr; yani
anlam yine bilincime ikin kalr. ite zgrlk de burada temel
lenir.
O halde sz konusu bilin etkinliinin biimi nedir? Nesnenin
zne, yani bilin fenomenlerine ulamak iin fenomenolojik
paranteze alma ilemi uygulanr. Husserl fenomenolojisinde
paranteze alma ilemi, "doal tavr"a ait her eyin dta buaklma-
L A C A N ' A G I R I S 103

s anlamna gelir. Tm deer yarglar, alglar bilincin alanndan


atlr. Bylece de sall kendi zerine kadanm, kendini alglayan
bilin elde edilir. imdi paranteze alma ile btn dnya dtalan
mtr, ama dnya gene de bilin tarafndan ierilmektedir.
nk bilin "ide"lerden oluur, bu "ide'ler de nesnelerin
"ide"sidir. Yani her ey artk "mutlak bilin"te ya da "akn
bilin"te bir bilin akt olarak var olmaya devam eder. Askya
almam, paranteze almam, d dnyaya gnderimde bulunma
mam olarak kalr yalnzca.
Bilin kendi zerine kaLlanmak ve kendini dnmekle
"zne-nesne" ikiliini ortadan kaldrm olur. Bylece "anlamn",
"zgn" kayna olan bilinte, bu zsel fenomenlerin aratrlma
sna geilmi olur. Artk "dnen Ben"e; ego cogito'ya varlm,
mutlak, ak seik bilginin alan ortaya karlmtr. lte bu,
Descartes'n dnn gerekletiini gsterir. Geri Descartes d
dnya hakknda kesin bir bilgi istiyordu, ama fenomenolojinin
verdii bilgi dogrudan d dnya hakknda deilse bile, d dn
yann nesnelerinin bilin larafndan kurulan zleri, anlamlan
hakkndadr.
ite buradan Sanre ve varolu sorunlarna girebiliriz artk.
Geni lde fenomenolojiden elkilenen Sanre, bir anlamda,
Descartes ile balayan ego cogito geleneinin iinde yer alr.
Varlh ve Hilih adl eseri iin -ki bu eser temel felsefi eseridir
varolu sorunlarna fenomenolojik bir yaklam ile zm arayan
bir ontoloji denemesidir, diyebiliriz. Sartre iin sorun, dnyada
bir lml olarak yaayan insann yaamsnn fenomenoloj ik
felsefesini yapmaktr. Aslna baklrsa Husserl'e gre, insan yaa
mnn -gnlk- sorunlar zerine felsefe yapmak fenomenolojik
felsefenin dna kmak dernekLir. nk byle bir yolda, artk
zsel fenomenlere "doal tavr"a ait fenomenler de kaulm olur.
Ancak bu noktada Sanre iin -gnlk- yaam sorunlarnn evren
sel mahiyette olduuna iarel etmek gerekir.
imdi u sorulan gz nne alalm: Sartre filozof mudur?
!04 F R E U O ' O A N L A C A N ' A P S i K A N A L Z

Sartre'n yapt felsefe midir?


Pascal'dan beri varolu sorunlarna yant arayanlarn aslnda
felsefeyi olumsuzladklar , bir anlamda negatif bir felsefe yaptk
lar da savlanr. Bu kartl Camus gayet gzel vurgulamaktadr
bence. Sisyphos Efsa esi nin
' hemen banda sornsunu yle for
mle eder: Felsefenin gz nne ald sorular; akln ka katego
risinin olduu, bilincin mi maddenin mi nce geldii, vs. sorula
n aslnda ikinci dereceden sorulardr. Esas soru udur Camus'ye
gre: "Bu dnya yaanmaya deer mi?"
Bence tm filozofa edasna karn felsefe ddr bu soru
(nitekim koyduu kartlk gz nne alnrsa Camus <le bu
grte olsa gere .. Ancak itiraf etmek gerekir ki, felsefe dnda
geerli tek sorydur bu.
imdi Sart're'da da byle bir felsefe kartl grlebilir mi?
Camus'nn sorusu felsefe ddr, nk pragmann yn yle
dir:"Yaarken felsefeden nasl faydalanabilirim?" Oysa bence
Sartre'm pragmas tam ters yndedir: "Felsefe.yaparken yaantm
dan nasl faydalaabilitim?" ite Sartre'n bu tutumu , onu filozof
klan eydir. O, roman yazarken bile filozoftur.
Sartre'n Varll ve Hilik adl eseri ile ilgili bir yaz okumu
tum. Yaz grnte felsefi metinle uyumayan, sannn Sanre'n
romanlarndan birinden alnm u cmle ile bitiyordu:
"Macleleine, u pla yeniden koyar msz? Gitmeden bir lez
daha dinlemek istiyornm.'' Bu iki cmlede varolu sorunlar dile
geliyor: Bu cmlelerin znesi adeta yle diyor; imdi ve burada
varoluumun ve gidiciliimin farkndaym. Senin, isteklerinin ve
her an geri alnabilirliklerinin farkndaym. Ksaca, tek yazgm
olan lmllkle snrl zgrlgmn farkndaym.
Sartre'n felsefe yaparken arzusu. "eyler"den, onlara dokun
duu , yaad gibi sz etmesi ve stelik bunun felsefe olmasdr.
Sartre La Transcemlmce ele l Ego dan
' ' it ibaren bir bilin felsefesi
kurmaya giriir. Ona gre "Ego" (Ben) bilinte deildir; darda
dr. dnyadadr. Orada varolu yerini bulur; imdi burada elbette
LA C A N ' A G I R I S 105

fenomenolojik bir temel var. Sartre Ego dandadr, dnyada


dr," derken, bilinte onaya kan bir zsel fenomen olarak
"Ego"dan sz ediyor.
Sartre "zne-nesne" ikiliini ama yolunda, "dnya"y ve Ben'i
mutlak akn bilincin nesnesi haline getirir. Akn bilin "dnya
nn" ve Ben'in anlamnn, znn kurguland yerdir. Bylelikle
varolu, felsefenin temeline konmu olur. Artk ne Tann'dr hare
ket noktas ne de "dnya". Bilincin u ak seik sezgisel gerein
den hareket edilir: j'(e) existe (Vanm).
Sartre'n insann doas fikrini reddettii kabul edilir (aslnda
bence bu fikri bir baka kapdan yeniden ieri alr Sartre). Bylece
Sartre, sanki hmanizma geleneinin tesindeymi gibi grnr.
Sadece insan iin varolu zden nce gelir," derken, insann
doutan hibir z, anlam olmadn, nesnelerini seerken
kendini de setiini, zn, deerlerini, anlamlarn yarattn
syler. lnsan, mutlak fenomenolojik bilinci, akn bilinci ile kendi
anlamlanru, zn yaratr. Bu haliyle doutan bir z yoktur.
z olmad iin de zgrdr, seerek kendi zn yaratr. Bir
partili, bir filozof ya da ak olmay seebilir (imdi burada
Sartre'n Sadece insan iin varolu zden nce gelir,'' nermesinin
bir ierimini amak gerekir. Sartre byle demekle insandan baka
varlklar iin Varolu zden sonra gelir," demi oluyor. Ancak
burada Sartre'n savunduu, Platon'cu bir mutlak idealizm deil
kukusuz. Fenomenolojik adan anlamn, zn kayna olan
bilin nesneye zn verir. Yani Sartre'n sz konusu ettii ncel
lik zaman bakmndan deil, a priori olmak bakmndan bir
ncelliktir aslnda. insan mutlak bilin olarak nce bir varolutur,
zn kendi yaratr; oysa nesnelere statsn veren bilincin sa
lad anlamdr, zdr. Bu bakmdan, onlann ne olduklan bilin
cin yaratt anlamla kurulduu iin, fenomenolojik olarak nesne
ler iin z, varolulanndan nce gelir).
Sartre'da bilin, dncenin zel bir modalitesi deildir. Bilin
var olann dnyaya doru patlamas, almasdr. Burada fenome-
106 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

nolojik seici ynelimlik anlaynn izleri var. Bilin "'kendi"nin


danlamas eylemidir. Yani bilin, daima bir eyin bilinci olarak
dsallar. Bilincin esas ravndr bu.
Sartre, cogito'yu iki ekilde ele alr: Cogito ve "prerejleksif
cogito": Basite "bilin edimi yapyorum" ve "bilin edimi yapt
mn farkndaym ."
Tekrarlarsak, Sanre'a gre insann kendinden nce h ibir
insanlk ideali yoktur. Her seimi ile insanlk idealini yeniden
kurar, ite varoluunun bu zgrln hisseden insan "kayg"
iindedir. Kayg, Sartre'a gre insan olma durumunun alglanma
snn, bir anlamda "igr" kazanmasnn sonucudur. Bylece
Sanre'n rasarladg psikorertipide "kayg" ile mcadele edilmez.
Nevroz, zgr!nn bilincinde olmay reddetmeklir, zgrl
bir yalan ile rtmektir. Bu noktaya ileride dneceiz.
zgrlk, Sartre'n La nmvaise Joi (kt niyel) dedii eyle
at ba gider.
Yukarda fenomenoloj ik mutlak bilincin kendi zerine katla
nan, "kendini dnen-nesne edi:en", "seici-ynelimli" zelli
inden sz ettik. ite bu zellik "Ego"yu dta, dnyada brakyor,
onu dnyada bir ey klyordu. Aslnda insann ontik (varla
dein) zgrlnn temeli buydu zaten. Bylece insan Ben'in
zerine ykseliyor, kendini seebiliyordu. Partili olmam, doktor
olmam, ksa boylu olmam ya da irkin o lmam benim koullanm
dr. Ancak bilin olarak bunlarn stne kabilirim ve her an
artk partili olmamay ya da doktorluk yapmamay seebilirim.
Ancak burada bir problem kyor; irkin olmamay ya da artk
hapiste olmamay. seemem. Fakat Sartre'a gre burada da insann
ontik anlamdaki zgrl zedelenmez. Same btn bunlara
"insann koulu" der. Bu koullar iinde de insan mutlak bilinci
ile kendinin zerine ykselerek, kendini nesne edinerek dnyada
kendi konumunu belirleyecektir. Hapiste arkadaianm ihbar
etmeyi ya da ikence altnda susmay seebilirim. Dnek ya da
kahraman olmay seebilirim.
L A C A N ' A G I R I S 1 07

arlk Rusyas'nn terorist nderlerinden Ropin, bireysel


terr yle anlatr: "ldmel yasak, kaytsz artsz affedilmez
bir su, yaplamaz, ama yaplmas gereki r... Terrist, 1wrdelei
iin yalnzca hayatn feda etmez, temizliini, ahlakm, ruhunu da
feda eder. Bir balw deyimle, ldrmenin hibir koul altda
kabul edilemeyeceini sarslmazcasna ve ler trl kulmnm
dnda bilen insann ldrmesi ahlaksal nitelikte olabilir ancak
Ve Tam benimle bana yklenen eylem arasma gt11ah koymu
olsayd da, be11 himim ki bu eylemden kanabileyim.

Sartre'm elinde insan bir "trajik kahramandr". Seildiinde


cinayet bile bir insanlk degeri sunar. bir ahlak belirler. Anlamsz
anlama dntren zgrln bir biimi haline gelir. Bilin,
insan koullanmn, insana kabul ettirilen ahlakn bile zerine
kabilir. nk ona sunulan tm deerler insann kouludur.
Bilin, seici ynelimli tavr ile Ben'in lm koullarnn zerine
kp zgrce seim yapahilir.
Fakat gene bizzat ayn gerekelerle "kt niyet" de sz konusu
edilebilir. Bilin Ben'i dtalar ve orada bilin iin bir nesne klma
dan da brakabilir. Bu durumda bilin adeta grmezden gelmek
te, bir bilin edimini bir baka bilin ediminin nesnesi yapmama
y semektedir. Dogrusu bilince tannan "seici-ynelimlik" zel
ligi, pekala bu seime de imkan tanmaktadr. Sartre kendilik
bilincindeki insana "kendi-iin-ey," kendilik bilinci olmayan
nesneye de "kendinde ey" der. Bylece "kendi-iin-ey", "kt
niyet"le "kendinde ey"e dnmtr. ite Sartre'a gre nevrotik
ynelimin temelindeki mekanizma bu "kt niyet"ten ibarettir.
Peki , insan neden kendini kandrr? Ontolojik (varlkbilirnsel)
bir zonmluluk olarak zgrlk, insann kendini semesi ve yarat
mas, "kayg"y da birlikte getiriyordu, insan "kt niyet"le kendi
ni kandrarak, kendini kandrmay seerek seimi erteler.
Szgelimi bir histerik, kocas ile sevgilisi arasnda seim yapmas
gerektiinde ktrm olduunu syleyebilir. Bylece seimi erte
lemi olur. Ne kalmay semitir ne gitmeyi; ertelemeyi semitir
108 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

o . Ayaklann hareket ettirmek istediini, ancak oynatamadgn


syleyecektir ve buna kendi de inanacaktr. Aslnda ayaklann
oynatmaya girimediini, ayaklann kprdatmamay setiini bir
baka bilin ediminde grmeyi reddedecektir.
Ancak "kt niyet" sahte bir zmdr. Oncelikle "kayg"y
ortadan kaldrmaz. nk nevrotigin karsndaki seim hala
oldugu gibi durmaktadr. Ote yandan "kt niyet" insann kendi
sini yaratmasn engellemektedir. O, evliliini akna tercih eden
bir kadn mdr, yoksa ak her eyin stnde olan bir kadn m?
Kimdir o? Sartre'a gre nevroz, bir anlamda kimlik bunalmdr
diyebiliriz. ileride Lacan iin de nevrozun bir anlamda kimlik
bunalm olduum. Oidipus karmaasmn uygun zmnn

gereklememinin, nevrotiin kendisini kltr iinde konum
landrmasn, kendi simgesel yerini kazanmasn engellediine
deineceiz.
Bu nedenlerle Sartre'n kafasndaki varoluu psikoterapi
"kt niyeti" hedef alr. insan kendi bilincinin bi'Jincine vardr
maya, zgrlnn farkna vardrmaya ynelecekctr: Bylece
insan kendi zn yaratmaktan kanmayacaktr. Bu, kaygy
birlikte getirse de . . .
Buraya kadar ksa ve kaba bir zetini vermeye alugm
Varlk ve Hilik adl eserinde Sartre, Freud'u iddetle eletirir
(ancak daha sonralan Sartre, Freud'u yzeysel olarak eletirdiini
kabul edecektir).
Varlk ve Hilih'te Freud'a ynelik u eletirileri n plana ta
mak mmkn gibi duruyor:
1- "lde" niteliinde olan hibir ey bilincin kontrol dnda
olamaz. Bylece bilind mmkn deildir.
2- Sartre'a gre, Freud'un sansr dzenei tamamen bilincin
ilevlerine sahiptir. Neyin bilinli olacagna ancak bir tasannn
ayrt edilmesi koulu ile karar verilebilir. Dolaysyla Freud, bizzat
bilince ait bir kategoriyi bilind olarak nitelemektedir.
3- Sartre, Freud'u bilindn ve ld'i dogallatrmakla sular:
L A C A N ' A G I R I S 1 09

Libido, sanki bir hayvansal igd gibi ele alnmtr. Fakat insan
iin doa -ister iimizdeki, ister dmzdaki doa olsun- ancak
bir bilin ediminin nesnesi ise anlam kazanabilir. "Id"in kendisin
de bir anlam yoktur. O halde rya ve dil srmesi gibi anlaml
simgelelirmenin kaynan da bizzat bilinte aramak gerekir.
Seminerimizin balarnda, ynmz belirleyecek soruyu
yle ifade ettiimizi hatrlyor musunuz: "Kavramsal bir nesne
olarak bilid nasl mmkndr?" Bu soruya yant aramak
zere "bilin" kavramn gelitirmeye, mmkn tm ierimlerini
elverdiince ortaya koymaya almtk. imdi ulangmz sonu,
-eer Sartre yanlmyor ise- bilin kavram temelinde "bilind"
kavramnn mmkn olmadn gsteriyor. Eer almay bura
da kesersek, "Bilind mmkn deildir," dememiz gerekiyor.
Ancak henz psikanaliz son szn sylemedi . Bize burada bir
baka kavram yardmc olacak: Dil.
jacques Derrida'nn anahtar niteliinde bir cmlesi var:
"Dil, paranteze alnamaz."
Gerekten de fenomenolojik indirgeme yntemi, paranteze
alma ilemi aslnda hi u mmadg bir kalnt brakr. Dili bilinten
atamazsnz, nk bu durumda bir bilin edimi, cogito mmkn
olamaz. Dilden arnm bir dnce dnlemez.
Ancak ilk bakta bunun nemi yok gibi duruyor. Dil zaten
dncenin basit bir arac, bir ifade biimi deil mi? Nitekim dil,
yzylmzn bana kadar byle dnlyordu. Gerekten de
sylenecek dncenin, syleme ediminden nce ve tamamen
bamsz bir varl olduu kabul ediliyordu. Bir sz sylendii
zaman bir fikrin belli bir imgesini verdii, ya da en azndan bir
imgeyi vermeye alt varsaylyordu. Tpk bir resmin bir eyi
temsil etmesi gibi, szler de bir fikri temsil ediyorlard. Dil saye
sinde dnce, kendisi ve bakas nnde sergilenmi oluyordu.
Dahas. eski dilbilim okullarndan Pon-Royal'e gre de, cm
lelerin dilbilgisel yaps bile dncenin zorunlu dzenini taklit
etmekteydi. Cmlelerde kelimelerin izgisel diziliinin bile aklda
1 10 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L Z

fikirlerin birbirini izleme biiminin bir tpk yansmas olduu


kabul ediliyordu.
Eer dil, dncenin, "bilin edimi"nin basit bir yansmasndan
ibaret olsayd, hala "Bilind nn1n deildir," diyebilirdik.
Ancak Saussure ile her ey deiir. Kanmca yzyln en byk
bilim adamlarndan biri Ferdinand de Saussure'dr. Einstein'n,
her Galile gzlemcisinin kendi sredurumlu sistemlerine gre
kendi bal "uzay-zaman" sreklisini kesitlediini ileri srd
"zel ballk teorisi"ni ortaya att yllarda, Saussure bir mutla,
insanlar arasndaki iletiimin mutlak gnderim sistemi olan dil'in
teorisini iliyordu derslerinde.
stelik Sausstfr buluutfun neminin , ne gibi sonular vere
bileceinin farndayd. Dilbilimin giderek antropolojiyi, sosyolo
jiyi, psikolojiyi derinden etkilemesi gerektiini gryordu.
Saussure'e gre dil, iletiim amac ile onu kullanan insanlar
dan bamsz ve onlara ncel, kendine zg bir yaps ve yapsal
kurallar olan uzlamsal bir sistemdir; dil, diHn bi'eysel kullanm
olan sze kendini kabul ettiren toplumsal bir kurumdur. Fakat
bu e.kilde ele alnnca dilden bamsz bir dnce, dilin kural
larnn dnda ve tesinde bir dnce olamaz.
Dil, dncenin saydam bir yanstcs deildir. Dil dnceye
kendini kabul ettirir. Dil "toplumsal-uzlamsaltt bir kurum oldu
guna gre, salt bireysel dnce de yoktur. Bilin kendini ancak
dilin, yani "toplumsal-uzlamsal" bir kurumun dolaymyla ele
alabilir. lte Lacan'a gre bilind, bu "insan-dil" ilikisinin ka
nlmaz mantki sonucudur. lnsan kendi varolu gereini oldugu
gibi deil, ancak toplumsal bir kurumun ona salad imkanlarla
dnr. Bylece Anika Lemairc'in dedii gibi, insanda bir yark
meydana gelir. lte bilindn temellendiren budur. lnsan kendi
gereini bilind klar. i nsan kendi gereini nce ailenin,
sonra dier kltrel kurumlarn syleminden dolaymlanarak
dnrken, esas otantik gerekliini bilind klm olur.
Saussure, dil'in biimsel kurallarnn, saf dnce tz ile saf
LACAN'A G i R i 111

ses tz arasndaki ilikiyi kurarken dnceye de kendi biimle


rini kabul ettirdigini sylyordu. Onun bu basite indirgemesinin
didaktik amalara dayand kabul edilebilir, ancak dilbilim a
sndan baz yanl anlamalara da neden olabilir bu sadeletirne.
ite Saussure'n sz konusu satrlar:

Tek bana dnce, hibir zorunlu snra rastlanmayan bir


bulutsuyu andn. nceden oluup yerlemi kavram yoktur,
dilin ortaya kmasndan nce hibir ey belirgin degildir. (. . .)
Ses tz de ne dunnu oturmutur ne de kesin izgilerle belir
lenmitir. Sundugu btn biimlerine dncenin de zorunlu
olarak uyaca bir kalp deildir. Bundan tr (. . .) dili (... ) hem
bulank kavramlarn belirsiz dzleminde (... ) hem de seslerin
ayn oranda belirginlikten yoksun dzleminde (...) birbirine
bitiik bir alt blmler dizgisi olarak gsterebiliriz. Dil biimlen
memi (bu) iki yn arasnda oluurken kendi biimlerini
yaratr. (...) Bu birleim bir tz deil, bir biim yaratr. 1

Bu satrlarda Saussure, balangta etilin biimsel kurallarn


dan bamsz, "mitik" bir dnce tz kabul ediyor. Sanrm
Lacan'da da byle bir tz anlay vard r. Onun "znede gsteri
len" ya da "gsterilebilir olan" dedigi ey, yaamn ilk balarnda
ki "mitik" solipsizm (tekbencilik) olsa gerek. Ancak biz imdi
Saussure'den kaynaklanabilecek bu yanl anlamay Hjemslev'in
nasl eletirdigine bakalm:

Ama dorusu ne denli baar ile dile getirilirse getirilsin, bu


egitsel yaklam anlamszdr. Ferdinand de Saussure'n ken
disi de dnm olmal bunu. ister zamansal dzlemde
olsun, ister aamalama dzleminde olsun, gereksiz her trl
ngerekten uzak duran bir bilimde hibir ey, "ieriin
tzn" (dnceyi) ya da "anlaumn tzn" (ses zinciri) ya
da bunlarn tersini dilden nceye alma yetkisini vermez.
Ferdinand de Saussure'n terimlerini olduu gibi kullanr-
Ferdinand de Saussurc , Genel Di!bi!im Dersleri , cv. Berke Vardar,
I Multilingual Yabanc Dil Yaynlan, 1 99 8 1 .
1 12 F R E U D ' DA N LACA N ' A P S i K A N A L Z

sak, tzn yalnz ve ancak biime bal oldugunu, hibir


anlamda ona (bu tze) bamsz bir varlk gibi baklamaya
can anlamamz gerekir.2

imdi Hjemslev hakl gibi duruyor. Ancak bu hakllk tama


men Saussure kaynakl dilbilim iinde geerlidir. Bir baka deyi
le, dilbilimin kendi inceleme alan bakmndan dnce tzne
zaman iinde bir ncelik tanmak gibi bir varsayma ihtiyac yok
tur. Ama bu. psikanalizin byle bir varsayma ihtiya duynayaca
anlamna gelmez. Belki de Lacan' yer yer Chomsky dilbilimine
yaklatran bir zellik sz konusu burada.
Ancak buraya kadar sylediklerimizden Lacan'a gre bilincl
mn, salt dolayrnsz yaanfilana oldugu sonucu kanlmanal.
Tam tersine, J.acan'a gre bilind olan, bu yaamlamann ilk
simgeselletirilmi halleridir. Yani bilind da simgelerden olu
ur aslnda. "Nasl oluyor da bilind simgelerden oluuyor?"
sorusunu ileriki almalara brakp imdilik, bilindnn "dilin
biimsel" kurallanndan baka bir ekilde dnlemeyeceini

pek gzel aklayan bir metne bakalm.

Althusser. "Freud ve Lacan" adl ahmasnda yle diyor:


Bu biimsel koulun karsna, bilindmn ieriini dnr
ken. Freud'un kulland kavramlarn (yani libido, itepiler,
istek) biyolojik grn kanlacak olursa, ayn biimsel
koulun kuramsal nemini kavrayamama tehlikesi ortaya
kar. Lacan da bu anlamda insan, bilindnn "isteklerinin
dili"ne yeniden yneltmeyi ister. Ne var ki, biyolojik gibi gr
nen bu kavramlar. gerek anlamlann bu biimsel kouldan
alrlar. Bu anlam ancak bu koul sayesinde verilebilir ve d
nlebilir, bir saaltm teknii belirlenebilir ve uygulanabilir.
Bir baka deyile, bilind simgelememi bir dnce olsay
d, psikanaliz srasnda bu dnceyi nasl anlayabilirdik?
Yukanda insann kendi otantik gereini klt:rn sunduu

2 L Hjelmlev, "Dilbilim Kuramnn Temel ilkeleri*, Dilbilim ve Gs


tergebin Kuramlar iinde, ev. M. Yaln , M. Ril'at, Yazko. l 983.
LACAN ' A G l R IS 113

simgeler aracl ile dnrken kendi gereinden giderek


uzaklauna deinmitik. Bu kendini kandrma mekanizmasn
bizzat dilbilimsel gstergenin yapsna balamak mmkndr.
Umberto Eco, "Bir Yalan Kuram" adl almasnda yle diyor:

Baka bir eyin anlaml olarak yerini tuttuu varsaylabilen


her ey gstergedir. Gsterge kendi yerini tuttuuna gre de
bu baka eyin var olmas koulu aranmaz. Bu anlamda ilke
olarak gstergebilim (biz buna imdilih dilbilim diyelim
-5.M. T.) yalan sylemekte kullanlabilen her eyi inceleyen
bilim daldr. Bir ey yalan sylemekte kullanlmyorsa,
doru sylemekte de kullanlmaz. Aslnda hibir ey syle
mekte kullanlmaz. 3

Eer dil kendi gerekliini yaratyorsa, bunun insann kendi


sine syledii yalann da kayna olduu ya da olabilecei aktr.
Fakat burada paramez ap unu da belirtmek gerek:
Fenomenolojiyi incelerken, bilincin d dnyaya gnderim zorun
lulu.undan synlabildiine, kendi iinde ortaya kan fenomen
lerle dolayrnszca ilgilenebildiine deinmitik. imdi bilince
tannan bu zelliin aslnda dorudan dilbilimsel gstergenin
kendi bana gerekliinden ve geerliliinden kaynakland
aka ortaya kyor. Gsterge, d dnyada bir eyin anlaml
olarak yerini tutar, ama anlam yine kendi iindedir, yoksa da
nda gnderimde bulunduu eyde deil. lte, bilince otonomisini
salayan, dilin bu otonomisi olsa gerek. D dnyaya gnderim
zorunluluu olmakszn salt dil dzeyinde allabilir; matema
tikler bunun en ak rneidir zaten. Matematikler gibi kesin bir
doru arayan Descartes'n balatt yolun, fenomenolojide bir
matematiki olan Husserl'de -kendisi belki de hi farknda
olmakszn- byle bir matematik benzerliine ulamas ilgin.
Ancak bilincin ak seik dogrulannn insann kendi. otantik ger
einden kopmu bir yalan olduunu grmek gerek. Bu anlamda

3 Umberto Eco, "Bir Gstergebilim Kuramnn Snrlan ve Erekleri'",


Dilbilim ve Gstergebilim Kuramlar iinde, ev. M. Rifat, Yazko, 1983.
1 14 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S K A N A L Z

matematikler de yalandr: Hibir gerek gen, matematiin


geni kadar "mkemmel" deildir. ldealizasyonun iki sonucu
vardr: Mantk dzeyinde kesin ak seik doru, deney (d dn
yaya gnderim) dzeyinde metafortk bir arptma. Neyse, bu
epistemolojik mlahazalarn yeri buras deil.
Lcan'a gre Oidipus karmaas da gerek dnyann bir kar
maas deil, simgesel bir karmaadr; bir baka deyile simgese
lin kendi otonom gerekliinde geen bir karmaadr: Oidipus
iin gerek bir babann olmas koulu yoktur. Yalnzca simgesel
baba ilevi, Babann Ad yeterlidir. Kltrel Baba konumunun
tm anlamn veren bizzat aile sylemidir. Ailenin kendi gerek
gereklii (yani nt! ise o ola11. bu "mmen" [kendinde ey]) simge
selin kendi otonom kurallar erevesinde anlamn kazanr.
Bylece simgesel dzen biyolojik ihtiyalara, onlar kltrn
dzeni iinde bir "talep" olarak ifade etmek iin simgenin zerk
dzenini sunarken, doal (yani ne ise o olan) bu gereklie de

simgenin zerk kurallar erevesinde hiimini verir.


Dil ylesine yaplamur ki, insanlardan bir insan, dilin
Babann Ad'na salad tm kl trel tarihin ykn tayan
bir anlam (kendisi gereklikte bu anlamla ilikisi olmayan bir
"insanck" bile olsa) stlenmi olur: Yasaklayc, egemen ,
"mitik" kastre edici baba. Bylece insan yavrusu, biyoloj i k bir
yaranktan kltrel bir "zne" olma yolunda, yani bir toplum
yesi olma yolunda ilerlerken tm insanlk kltr tarihinin bir
zelini de stlenir: Hatta kendisi bu kltr tarihinin yaayan bir
zeti haline gelir.
insann ilk kimlii , aile iinde "fallus" simgesi karsndaki
konumu ile belirlenen cinsel kimliidir. Ite psikanalizin cinselli
e verdii nem de buradan kaynaklanr zaten. Nevroz, Oidipus
karmaasnn kltrn dzenine uyan bir zme ulamamas
dr. Bu nedenle nevroz, Freud'un dnd gibi,, cinsel sapk
lklann br yzdr. Her nevrozun altnda toplumca kabul
edilmeyen bir cinsellik arzusu vardr.
L A C A N ' A G I R I S l l5

Artk seminerimizin sonuna geldik: Burada "Kavramsal bir


nesne olarak bilind nasl mmkndr?" sorusuna yant aradk.
Sannn ulatmz sonu, Lacan'm fonnllne gtryor bizi:

"Dil, bilindmn kouludur."


Bu sonu hibir deneysel gerekeye dayanmyor. Bilindm
deneysel olarak kantlamaya alan psikanalistlerin tersine,
Lacan'da byle bir filozofik akl yrtmeyi grmek mmkndr.
Seminerin banda Althusser'e dayanarak "masum olnmann
olmadn" sylemi ve suumu batan kabul etmitim. Bir saat
boyunca konutum, sizler dinlediniz.
Okumak, dinlemek; bunlar pasif sular degil mi? imdi ben,
bu saatin sonunda, kendi ayna imgesini yakalayan narsislik dne
mindeki ocuk gibi imgesel bir yanlgnn hazz iindeyim. Sizler
ise dinlediniz; gelin suunuzu itiraf edin; sonlannz bekliyorum.
v.

LACAN ' I N AVR U PA D S N C ES N D E K Y E R

Dilin sustuu gn. Lacan' psikanaliz gelenei erevesinde


konumlandrmak bugn bile nemsenen bir entelektel aba
olarak grlebilir. Bu mtevaz kitapta, uzun yllar nce deer
verdiim bir proje kapsamnda Lacan'n kuramnn ilgin baz
ynlerini tantmaya ynelirken, sz konusu entelektel vazifeyi
de ksmen gerekletirmeye almtm. Bugn bu vazifeyi
tamamlayamam olduumu grmekle birlikte konunun takip
isi olmayacam. Bu blmde ksaca da olsa stlenmem gerek
liini dndm yeni bir vazife var: Lacan'c dncenin
ada Bat dncesi iindeki yeri ve ynelimi nedir? Bu soru
meru bir sorudur, nk ne de olsa Lacan psikanalizin ve hatta
patolojik psikolojinin snrlarnn tesinde, iinde oldugundan
daha byk etki uyandrmtr. Ayrca onu kliniin dna ta
mak isteyenlerden bazlar, dnyann psikanalizden byk
olduunu unutmaktadr.
Lacan'c dncenin ada Bat dncesi iindeki yerini ve
ynelimini sorgularken ilk hatrlanmas gerekenin, XX. yzyl
dncesinin insan konu alan almalara en nemli katksnn
1 18 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

dille ilikili olarak gndeme geldigi olgusu olduu sylenir. XX.


yzylda insan almalar dili yeniden kefedip Lalandnn
olduklarna gre, bir ilk adm olarak phesiz dorudur bu Lespit.
Keza, Lacan da bu dilci akmn nclerindendir. Ama onun dil
anlay ne bakmdan zgndr? Lacan konusunda bir aama
kaydedilebilmesi iin bu sorunun sorulmas, ksmen de olsa
yantlanmas gerekir. Dil sz konusu olduunda Lacan' dierle
rinden, megin bir I-leidegger'den ayrt eden nedir? GrlecekLir
ki, Lacan'c ve Heidegger'ci dnceleri ayrt etmek ve birbirine
greli olarak konumlandrarak tanmlamak, bir nkoul olarak
Bat dncesinin karlllklarla dolu btnln anlamamz
gerektirir.
Defalarca Lekrarland iin artk arpcln yitiren, kliele
mi bir XX. ytzyl slogan, konuann insan degil, insanda ve
insan araclyla dil olduunu ifa eder. phesiz, aradnzda
Lacan'da da, Heidegger'de de bu tr fikirleri ifade eden cmlelr
le sk sk karlarsnz. Ama bu ifadelerin Lacan .ve Heidegger'deki
anlamlar Lamamen farkldr; Fransz ve Alman dnceleri kadar
farkldr. Bu blmde nmze koyduumuz vazife Bat dn
cesi erevesinde lacan' konumlandrmak olduu lde, onu
Heidegger'le birlikle kumak. yani diyalogsuz bir ikili kartlk
oluturmalarna imkan veren ortak zeminleri bakmndan anla
mak biimini alacaktr.
Heidegger ve Lacan. Bu iki adam yaamlar boyunca tek bir
gn birlikte geirdiler; nakledildigi kadaryla da pek konuma
dlar. Krlgan bir kibrin glgesinde gerekletigi anlalan kar
lamalar souk, gergin ve mesafeli bir havada gemiti.
Konumadlar. Belki konumaya inanmyorlard hakl olarak,
belki konumalarna zaten gerek de yoktu. Her halkarda o gn
onlarda ve onlar araclyla dil susmutu. Heidegger'in psikana
lize uzakl, hatta nefreti bu suskunlugu aklarnaz. Mesela
otunp pekala Sartre' ekitirebilirlerdi. Sartre'a ve ardndaki
kartezyen dnceye olan fkeleri, onlar ikili kartlk tarznda
L A C A N ' I N A V R U P A D S N C E S I N O E K I V E R i 1 19

da olsa "dil" balamnda birletiren bir ortak payda olabilirdi.


Ama sustular. Sanrm bu suskunluu psikolojik bakmdan
anlamlandrmak iin an aba sarf etmek anlamsz; aka sus
tular ite, bize ne? Yine de bu suskunluk bir dnsel diyalog
imkanszlnn, yani ortak bir "dil" yoksunluunun metaforu
olduu lde yorumu hak eder. Heidegger ve lacan "dil"den
farkl eyler anlyorlard .

Tarihsel bir yan lsama. Heidegger'le Lcan' anlamak iin bir


nc kiiyi devreye sokmak verimli bir fikrin hareket noktas
olabilir. Bu nc kii Sartre'dr. L.acan'n nlenemez ykselii
nin sahnesi olan bir dnemin Paris'i, Sartre'n entelektel hkm
ranl altndayd. Lcan'n eserinin bu egemenlikle ksmen rtk,
ksmen ak bir kartlk iinde gelit iini biliyoruz. te yandan
Sartre, ayn zamanda, Heidegger'in karsnda yer ald temel
dnsel kutbu da temsil ediyordu. Nihilizmle h manizmin
garip ve zgn bir bileimini temellendiren ilgin bir kartezye
nizm, Sartre'n felsefesinin esasdr; bu da Heidegger'in tiksindii
her eyi temsil eder. Geri kartezyenizm Heidegger'in olduu
kadar Lcan'n da ak dmandr; ama iki dnrn bu kar
kta tamamen farkl dnsel gerekeleri vardr. O halde Sartre
bu ikisini birletirirken ayran bir ara halkadr; bu yzden de
konumuz itibariyle iyi anlalmaldr.
SartreVarlh ve Hilik adl temel eserini tarihsel bir yanlgnn
glgesinde, belki de nda vermiti. Heidegger'in Varlk ve
Zaman n aka yanl anlam, ilhamn da bu yanl anlamadan
'

almt. yle ki, temel fikirlerini gizemini kaybedip gzden


dme pahasna h erkesin anlayabilecei yalnlkta ifade ettii
Varoluuluk Bir Hmanizmadr" adl nl manifestosunda,
Heidegger'i kendisiyle birlikte ateist varoluularn ncleri ara
snda sayma gafletine dmt. Heidegger'in bu yanl anlamaya
verdii sen tepki fazla gecikmedi: "Hmanizma zerine Mehtup".
Lacan da kendi hesabna, Sartre'la ak bir polemik oluturmak
120 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S K A N A L Z

zere "Psihahanaliz bir Jimanizma deildir," diyecektir seminer


lerinde.
Sartren yanlgs nemli bir yanlgdr. nk sadece Sanre'
degi.l , nasl okunmamas gerektiinin rneini sunarak Heidegger'i
de anlamamza imkan verir. Ama bu yanlgnn izini srmek bizi
daha nceki bir dneme , bir yandan Heidegger'in hocas olan.
diger yandan Sartre' derinden etkileyen fenomenolojinin kuru
cusu Edmund Husserl'e geri gtrecek, bylece Heidegger'le
Lacan' anlama abamz tarihte bir sayfa ncesine uzanacakur.
Zaten tekrar Heidegger'le Lacan'a dnene kadar bir sre iin hep
geriye doru admlar atacagz; tarihte geriye dogru izlerini srece
giz. onlann.

Hakikat fikri. Avrupa kltrnn zgl yan sadece neyin


hakikat oldugunu deil, bizzat hakikatin de ne oldugunu ikibin
beyz yl boyunca tartan, kendi zerine katlanm bir dnce
geleneine verdii nem gz nne alnarak ayrt edileb1lir.
Avrupa dncesi Antik Yunan'daki sofist -akma gelene kadar,
baskn mateyalist eleri bir yana braklrsa, tarihteki dier kl
trlerdekinden pek de ayn edilemeyecek bir epistemolojik naif
lik iinde arad hakikati. Bildiimiz kadaryla hakikat denen eyin
mahiyetini ilk kez sofizm sorgulad. Sofist akmn bu soruya yan
t olan znelci epistemik grelilkle, yani hakikatin tamamen tek
tek znelliklere greli oldugu, evrensel . nesnel ve mutlak bir
hakikatin olmad yolundaki ykc ve ksmen devrimci rezle
birlikte, akl insanlk tarihinde belki de ilk kez kendi zerine
katlanarak kendi snrlarn araurdg, yani hakikate ulamak
bakmndan kendi geerlilik koullann tartt bir aamaya
ulamt. Bu nedenle gntimzn postmodem epistemik greli
lii znelci deil. ama nesnelci ve gecikmi bir sofizm gibi de
okunabilir.
Platon'un Sokratik "Theaitetos" diyaloguyla bu epistemik
grelilii nasl eletirdiini, Platon'cu nesnelci idealizmin de sofist
L A C A N ' I N A V R U PA D S N C E S I N D E K I Y E R i 121

epistemik grelilik karsnda binlerce yl srecek bir stnlk


ku rmasn salayan bir zafer kazandn biliyoruz. Platon'un en
byk dayanann matematik, zellikle de geometri olmas
konumuz bakmndan bir ayrntdan ibaret deildir. nk
Lacan'n matematie, zellikle de geometriye olan hayranl, bir
hekimin kiisel hobisi olmann tesinde eylere iaret eder. Ayn
ekilde Heidegger'in her trden bilim karsndaki aka hissedi
len nefreti de konumuzla balantsz deildir.
Daha sonraki dnemler, yani Avrupa'da vahiyin hakikatin
garantr olduU yllar da konumuz bakmndan anlaml. Ama
imdilik bizi Heidegger'le Lacan'a balayacak yoldaki en nemli
aama,XVU. yzyl rasyonalizmiileXVIIl. yzylAydnlanmacltgnn
hakikat tartmasna getirdii zgl zmdr. Temelde Descartes'a
atfedebileceimiz bu modemist zm, hakikatin znel ve bireysel,
ama aym zamanda evrensel ve mutlak olduunu ilan eder. Bylece
Descartes'la birlikte Avnpa dncesinde Antik Yunan'n tezi
(sofizm) ve antitezi (Platonizm) belli bir senteze kavuur. Bu sente
zi l.acan ve Heidegger'in ayn ayn sebeplerle eletirdii, ama
Sartre'n ve dayand Husserl'in ok ey borlu olduu Descanes'n
adyla anarken ok fazla yanlmyoruz herhalde. nk XX. yzyl
da Heidegger'in rencisi Gadamerl bu kartezyen hakikat fikrine
(hakikatin znel, ama ayn zamanda evrensel olduu fikrine)
kltc bir tonla "nesnelci znelcilik" adn nerecektir.
Husserl gibi Descanes'n da matematiki olmas tesadf
deildir. Bugn bile baz matematikilerin kendilerini fiziki
lerden ayrt etmek iin yle dediini duyanz: "Onlar (fiziki
ler) hakikati darda (olgularda, doada, vs.) ararlar, bizse
kendi iimize bakarz." Descanes'n kendi iinde (bilincinde)
bulup en kesin hakikat olarak sunduu cogito ilkesi znel bir
hakikattir, ama tpk matematik nermeler gibi ayn zamanda
evrensel bir hakikattir.

1 Hans Georg Gadamer, Truth ard Met1od, Sheed and Ward, 2 . basm,
1 989 .
1 22 F R E U O ' O A N L A C A N ' A P S 1 K A N A L I Z

Tek tek her insan i gzlemiyle kendi varlnn phe edeme


yecei bir hakikat olduunu grr. Burada hakikatin delili phe
ye yer vermeyen, znel bir ak seiklik halidir ve bu hal, tek tek
her insana eil olarak verildii in evrenseldir. Geri kartezyen
hakikat anlaynda Platon'cu bir yn vardr; kanezyen dnce
nin d deneye dayanmakszn doutan gelen (a priori) hakikat
ler fikri Platon'cudur (sonradan Kam, bu tr a piori bilisel
geleri hiimselletirerek Platonizmden geni lde arndrmay
baaracaktr). Ama kartezyen sistemdeki bu Plawn'cu yn, siste
mi ksmen psikolojikletirmek pahasna da olsa ihmal edilebilir;
yani Platon'cu e kartezyen dnce sistematiine zorunlu ola
rak isel deildi,.- (gerek Pfaton'cu gerekse kartezyen hakikat
anlay karsnda Xx. yzyldan i tibaren gelitirilen klid d
"
geometilerin rnek gsterilmesi, XX. yzyl matematiini iyi
bilmemekle alakaldr).
Sanre'n varoluuluu bu kartezyen hakikat anlayna daya
!1lr; insan varlnn zgl "var"l olarak varoluun tm halleri

znel, ama evrensel hakikattir. Yaantlanarin evrensellii haki


kattir ve yaln hakikat yaantlanan evrenseldir; varolutur.
Bylece edebiyatn kelimeleri , matematiin saylarnn yerini alr.
Grlecei gibi Aydnlanmaya olduka yakndr Sanre. Onun
nihilistik hmanizminin kimilerine yavan gelmesi, belki de bu
yaknlkla alakaldr. Sartre'n yapmak istedii ey yaanulamann,
yani tm-znel hakikatiyle varoluun, yani ak seik varolu
hakikatinin kritik ynlerinin evrensel fenomenolojisini betimle
mek, tarif ve tasvir etmektir. Bylece gnll bir denek olarak
yaamn felsefeye vakfeden Sartre'n kendi dnya deneyiminden
kacak varoluu fenomenoloji evrensel bir yaam dersi halini
alacaktr; yani evrensel olann kendi zelinde yaantlanmasnn
adn koymak, kelimesini bulmak halini alacaktr. Bakalarna
"kelimeler" nerir Sanre; Dostoyevski gibi felsefi gerekelerle
edebiyat yapar ve tpk psikanalizde Freud'un kendini adad
naif otoanalizde olduu gibi, "bu dnyada yayor olmakft dene-
L A C A N ' I N A V R U P A D S N C E S N D E K i Y E R i 123

yiminden yola karak kuraca, varoluun fenomenolojik ama


gene de aada a klayacamz nedenlerle naif felsefesine adar
yaamn. Ayn ayn nedenlerle gerek Lacan' gerekse Heidegger'i
Sartre'a kar durmaya iten, bu kartezyen hakikat anlaynn keli
meye (dile) olan mecburiyeti olacaktr. Tpk saylar gibi kelime
lerin de znel hakikate akn, yani ayn zamanda nesnel hakikate
yakn bir yk vardr. Ama nasl? Heidegger ve Lacan'n bir kar
tezyen yaam felsefesi olarak varoluulua kar duulanndaki
farkllg, bu farkllkta dil nosyonuna getirdikleri farkl yorumla
rn nem ve gerekelerini anlamak, Lacan' Bat kltr iinde
konumlandrma abasnn nemli bir aamasn oluturacaktr.

fenomenoloji. phesiz dnya yeterince byk olduu


iin felsefe var ve bu byklkte , hatta daha fazla fenomeno
ljiye de yer var. Husserl, Sartre ve Heidegger; her biri kendi
hesabna fenomenoloji yaptn iddia etmekle birlikte fenomeno
lojiden farkl eyler anlarlar. Geri Husserl ve Sartre'n fenomeno
lojileri belli bir yaknlk iindeyse de, bunlar arasnda bile bir
aync hat izilebilir. Bu hatt izebilmek iin gene Descartes'la
balayalm.
Husserl fenomenolojisi, Descartes'n felsefi anlamda meru
olarak ulaabilecei snrlan ortaya kanr. 2 Bir baka deyile,
Descartes felsefi olarak (yani eletirili olarak) felsefe yapsayd (ki
o naif bir felsefeyi tercih etti), Husserl'in fenomenolojisine ulaa
cakt. Descares tpk yeni bir kta kefettiini anlayamayan
Kristof Kolomb rneinde olduu gibi yeni bir dnsel kta
am, znel ama mutlak ve evrensel bir hakikat alann (fenome
nolojik alan) kefetmekle birlikte bu alann adn koyamamtr.
Husserl'in eserini grdkten sonra syleyebiliyoruz bunu.
Gerekten de Descartes, metodik phesiyle sagduyulu dogal
tavrmza uygun naif hakikatlere olan inancmz tpk bir sofist
gibi znellige greli klarak deinden sarsmt. Ama bylece yeni

2 Edmund Husserl , "fh: Idea of Pheoneology, Nijihoff. 1 964.


124 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

ve ak seik bir hakikat alan am oluyordu; esas kefi buydu.


Cogito ilkesi bilincin kendine ak seik verilmesinden yola ka
rak kendi hakikatini temellendiriyordu. Ancak kartezyen sistem
hem bu hakikat alann yeterince deerlendirmemiti hem de
batan phe duyarak ykt naif saduyunun tm greli haki
katlerini yeniden kurmutu. Descartes bu yeniden kurma eyle
minde kendinde (kendi bilincinde; bilin olarak kendinde) bul
dugu Tann fikrine dayanyordu. Bu Tann fikri dnyevi deneyim
den elde edilmi olamazd Descartes'a gre. Demek ki Tanr fikri
doutan (a piori) bir fikirdi ve bu durumda da onu bilincine
ancak Tann koymu olabilirdi. Bu durumda eger bir Tann varsa,
bu yce varlk Dcartes' b>btn yanltyor olamazd; kandr
c bir Tann, Tann fikrine uymazd. O halde batan phe ettii
tm naif hakik'atler (mesela bilince akn bir d dnyann varl)
dogru olmalyd.
Descanes' felsefi adan salam grnen tm ynleriyle
benimseyen, ama Tanr fikrinin a priori liinde oldugu gibi kesin
'

likten uzaklap varsaymlara dayanmaya balad aamada terk


eden Husserl, kanezyen yntemsel pheden yola karak bir
meditasyon yntemi gelitirdi. Bu yntem, yntembilimsel bir
tekbencilik oluturmaya dayanyordu. Bilincin, yani salt ve tek
ey olarak bilincin tm saflyla kendi kendine verilmiliini
aka ortaya karmak i.in, doruluu bilince ak seik grn
meyen her ey, yani tez niteliindeki (belkili) her ey askya aln
yordu bu yntemde. Tez niteliinde her ey derken, bilhasa
bilince akn bir d dnyann varl tezini kastediyordu Husserl.
Artk her ey; mesela d dnyaya ait gibi grnen tm alglar,
yaantlamalar bir bilin ierii olarak vard. Bu satrlar okurken
felsefi bir kesinlikle syleyebileceiniz ey "Karmda bir kitap var
ve ben onu oluyorum," eklinde olmayacaktr artk. "Bende (bilin
cimde, bilin olarak bende) harmda bir kitap varm ve ben de
onu okuyomuum gibi bir yaantlama var," eklinde olacaktr.
Kesin olan bu ikinci betimlemedir. Kitab gerekten okuduumu-
L A C A N ' I N A V R U P A D S N C E S N D E K i Y E R 1 1 25

za ilikin ilk betimleme teze (d dnyann varl tezine) dayanr,


belkilidir; saduyunun doal tavnna ne kadar uygun olursa
olsun, ak seik deildir. Fenomenolojik yntemde bilince
aknlk ortadan kaldnlmu. Husserl fenomenolojisinde dnya
y incelemek demek. her trl anlamn kayna olarak bilincin
kendini incelemesi demekti. Bylece mullak ve evrensel bir bilgi
alan olarak fenomenoloji ortaya kyordu Husserl'e gre. Bu
alan felsefenin zgl alanyd. Artk bilin iin her eyin kesin ve
evrensel bilgisinin kaps almu, nk her ey bilincin kendi
zsel ierii (fenomen) haline getirilip incelenebiliyordu.
XX. yzyln balarnda Alman felsefesinin nde gelen ismi,
matematik kkenli Yahudi filozof Husserl'i bir tr bilin felsefesi
kum1aya sevk eden gdlenmeleri anlamaya almak konumuz
la yakndan balantldr. XlX. yzylda Auguste Comte, poziti
vizmi temellendirirken felsefenin snrlarn da olduka daraltm
t. Binyllar boyunca Avrupa dncesinin en grkemli eseri ola
rak grleri felsefe giderek gzden dm, bilimlerin ortaya
kyduu gerekleri biraraya getiren ve ilikilendiren bir ardl
konumuna oturtulmutu. Keza bu pozitivist felsefeden bamsz
bir ekilde bizzat bilim de sahiden dev admlarla ilerliyordu; fizik
Maxwell'le kaydettii byk almla (elektromagmetizma) yetin
memi, nemli iki devimin (grelilik teorileri ve kuvamum
mekanii) temellerini atmaya balamt. Hala gndelik yaamda
etkilerini gremediimiz, gnmzn sradan insannn havsala
snn alamayaca kadar byk bu atlmlarla da yetinmemiti
bilim. Matematik Frege ve sonra da Russell'm almalanyla gide
rek biimsel bir tabana otunulmaya balamt. Ote yandan
Hilbert aksiyomatik sistemlerin yapsn zmeye ok yaklamt.
Eskiden beri felsefenin temel konularndan biri olan insan, eko
nomi-politik, sosyoloji ve psikoloji gibi bilimlerin konusu olarak
yntembilimsel bir incelemeye tabi olmakla kalmyor, nroloji ve
psikiyatri gibi doabilimsel disiplinler de giderek anan bir basky
la felsefi insan ortadan kaldmyordu. Darwin sonras biyolojinin,
1 26 F R E U o D A N L A C A N ' A P S K A N A L Z

binyllar boyunca gizemli bir olay gibi grnen canllgn mahiye


Lini zmesine ok az bir sre vard. jeoloji, arkeoloji. astronomi
ve asLrofizikteki gelimeleri, bu gelimelerin gebe olduu yeni
gelime mjdelerini sz konusu bile etmiyoruz. yle grnyor
du k, ComLe'un ngrleri erevesinde zgl bir bilgi alan
olarak felsefenin sonuna geliniyordu. Felsefe ya bir tr edebiyat
olacakt (ksmen yle de oldu). veya bilimin hizmetine girecekti
(ksmen de yle oldu). Felsefe kendi olarak varlgn korumakta
zorlanyordu. nefes alaca bir yer kalmam grnyordu, kua
tlmt. ite Husserl'in yeni bir felsefi alan olarak fenomenolojiyi
kefetmesi byle bir dnsel atmosferde gerekleti . Ne de olsa
bilin, bilimin hakknda henz hibir ey syleyemedii gizemli
hviyetini koruyordu.
Maddi bir ,evrende yaadm zn giderek daha iyi anlald,
canlln srrnn zmne bile ok yaklaldgnn hissedildii,
canllgn giderek bir doa olay olarak grlmeye balad )X.
yzyln ilk yllarnda bilincin gizemi tm hametiyle mevcudiye
tini hisseuiriyordu. Gerek Einstein'n gerek $ohr'un kendi arala
rndaki felsefi tartmalarda, zellikle Emst Mach'a ynelik gn
dermelerinde bulursunuz bu iht iamn izlerini; ne Einstein, ne
&llr ne de fizik (dolaysyla fizie dayanan tm bilim), bilincin
evrendeki doal mahiyetinin ne olduu konusunda tek bir zgn
cmle kuracak dzeyde deildi. Ve Husserl fenomenolojisinde
bilincin gizemi bir tr hakikatin, doabilimlerinin teze dayanan
(belkili) ilerlemeci hakikatinin karsna eletirili bir ekilde kt
gnda, hala esas mutlak ve evrensel (fenomenoloj ik) hakikatin
temeli olarak dumyordu. lte aranan kap, ite aranan soluk:
Husserl fenomenolojisi. Bir not olarak unu kaydedeyim; XXI.
yzyln ba itibariyle canllgn mahiyetini oktan zen doabi
limi, bilincin doal (fiziksel) mahiyetinin ne oldugu problemini
zme konusunda da yetkin bir aamaya gelmektedir. Bilin
(genel olarak zihin) bir doa olaydr ve ilke olarak fizik bilimi
zemininde incelenebilir mahiyettedir; yani klasik anlamyla feno-
LACA N ' I N AVR U PA D S N C ES N D E K I Y E R 127

menolojinin de sonuna gelinmektedir. Biz (insanlar) bir doga


olayyz ve kendimizi hibir romantik yanlsamaya dmeden,
bylece, yani bir doa olay olarak kavrayacak kararhlg gstere
bilmenin arifesindeyiz.
Husserl fenomenolojisini gdleyen dnsel atmosferi
tanmladk. Ama Avrupa'da gelimekte olan emperyalist blm
savalarn ve Husserl'in bir Yahudi olmasndan yola karak faiz
min yaklaan ayak seslerini de konu etmeliydik burada. Ama bu
dipsiz bir abaya girimek olurdu. O halde imdilik ksa kesip
Sartre'n fenomenolojik varoluuluuna bakalm.
Matematik gibi felsefe de d olgulardan ok bir tr i dnya
eylemine dayanr. Bu bakmdan Husserl gibi bir matematiki
filozofun hakikati d deneyde deil, kendi iindeki yaantlama
nn evrensel ynnde aramas anlalr bir eydir. Sartre'n da
yapt budur. Sartre, bir yorumcusunun ok yerinde bir tespitle
ifade ettii gibi, yaad eyin dorudan doruya ve dpedz
anlatmnn felsefe olmas iin yazar. Onun yaantlamas felsefe
dir. yani felsefesi, kendi zel rneinden yola karak evrensel
olan insani varoluun betimlemesidir. Bu evrensellik fikrinin
Avrupa Aydnlanmasyla balarna sonra deineceiz. Sartre,
insan varlgnn zgn varlg olan varoluunun kanezyen evren
selliinden yola karken ele ald her bir zel yaantlamann da
evrensel zn bulmaya alr. Ancak onu Husserl'den ayn
eden pek ok yn vardr. Bunlardan ilki fenomenolojik naifl iktir;
Sanre'n varoluu fenomenolojisi doal tavnn fenomenolojisi
dir. Bir baka deyile, Husserl'de oldugu gibi metodoloj ik bir
tekbencilik alan oluturmak iin bir meditasyon yntemi kul
lanmaz Sartre. Doal tavryla yaamn iinde fenomenoloji yapar.
Yaadg eyin yaand gibiliinde anlalmasdr onun abas;
yntembilimsel bir tekbencilik erevesinde anlalmas deildir.
Sartre bu dnyada gereki doal tavryla varolan insann eitli
durumlarn betimler. insan olmasa dnya bir doluluh olurdu
sadece. Yok'u, eksii, olumsuzlamay, "hayr" dnyaya getiren
1 28 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S K A N A L Z

insandr. Bu nedenle onun varoluunun esas hilii fark etmek


tir. Bylece ulatg sonu, insann tamamen kksz ve sebepsiz
bir varlk olduudur, insan anlamszlktan kurtulmak iin kendi
zn, sebebini, anlamn yaratmak, kendini semek zorunda
dr. Peki ama Sanre'n yapt niin bir tr psikoloji deil de bir
felsefedir? Bu soruya yant bulmak gtr. Nitekim kendisi de
psikanalize alternatif bir varoluu psikoloj iden sz eder.3 Baz
yazarlar, bu arada anti-psikiyatri savunuculanndan Laing de,
Sartre'da byle psikolojikletirilmeye elverili bir felsefe bulmu
lardr.
Heidegger'in fenomenolojik omolojisiyse tamamen farkldr.
Geri burada-olan (Da-sein'n; yani varlk sorusunu soran insa
nn) zgl varlk kipi olarak varoluun derin bir fenomenolojik
tahlilini onda. aa bulabiliriz. Sartre' yanltan, phesiz, Varlh v e
Zcma'n varoluuluk kokan bu temalar olmutur. Ama
Heidegger'in, eserinin daha banda nne koyduu sorun va!o
luuluktan kkten farkl, hatta taban tabana ztt.r . Onun yapmak
istedii insan varoluunun betimlemesi cteil , genel olarak
Var'ln ne'liini aratrmaktr. Burada-olan'dan; yani varl sor
gulayan insann varlndan (varoluundan) hareket etmesi, onun
byk programn anlamak bakmndan yanluc olmamaldr.
Onun byk program kksz bir insani varoluun betimlemesi
deildir; byk harfle Var'lgn mahiyetinin betimlenmesidir.
Ama niin Var'l betimlemek iin burada-olan'm zgn varlk
kipi olarak varoluun betimlenmesinden hareket eder Heidegger?
Sanre'n kanezyen ve znelci kkenlerine tamamen kart
olan Heidegger, gene de insandan hareket eder; nk ona gre
Var'lk, dardan gzlem ve deneye dayanan bilimsel yntemlerle
aratnlamaz. Pozitivizmin n plana kard bu yntemler varl
gn eitli alanlan hakknda snrl bilgiler retebilirler. Oysa
Heidegger'in ulamak istedii bilgi, Var'lk hakknda .dardan bir

3 Jean-Paul Sartre, L'ftre et le Near t . Gallimard, l 943; Varoluuluk ,


ev. Asm Bezirci, Dnem Yaynlan, 1 964.
L A C A N ' I N A V R U P A D S N C E S I N D E K I Y E R i 1 29

bilgi degildir; bizzat Var'lk olarak eriilebilecek bilgidir. insann


zel varlgndan (varoluundan) yola karken onda ve onun ara
clyla kendini aa vuran, daha dogrtsu bizzat burada-olan
olarak (bir anlamda bizzat varolu olarak) kendini aa vuran
Var'l betimlemeye ynelir. Yar'ln tezahrlerinden biri olan
insanda psikolojikletirilebilir bir varoluun peinde deildir
Heidegger, dogrudan Var'ln peindedir. Burada-olan'da ve
burada-olan araclyla ve burada-olan olarak Var'lk kendini ifa
etmektedir. Burada-olan'a (insana) den, bu ifaya, yani "dil"e
ak olmaktr. Bu durumda artk varln dardan deney ve gz
leme dayal bir bilgisi sz konusu deildir; bizzat o olarak (Yar'lk
olarak) ifa olunan bir bilgidir bu. Heidegger (burada-olan, varl
a ak olan insan) Var'lktr.
Bu dnceyi belki bir rnekle anlayabiliriz; insan konu alan
pozitvist bir bilim dal olarak psikolojiyi ele alalm. Bu bilim dal
dardan deneyler ve gzlemlerle insan davranlar hakknda bir
bilgi verecektir. Ama bir insan olmann ne olduu, akn, can
acsnn veya elmann tadnn ne olduu ancak insan olarak kav
ranp betimlenecek eylerdir. Heidegger bu basit rnein mant
n Var'la uygular adeta. Burada-olan'n varoluunda ifa olu
nan Var'l betimlemeye ynelir. Deyim yerindeyse, Heidegger'in
yapt nesnel bir fenomenolojidir artk; Husserl'in ve Sartre'n
znel kartezyen fenomenolojilerinden tamamen farkl, halla
taban tabana zlllr bu dnce.
Bu balamda fenomenoloji terimine de bir tr aklk getirir
Heidegger.4 Daha sonra sebeplerini greceimiz gibi, dile, zel
likle eski Yunancaya ve etimolojiye zel bir nem veren Heidegger.
kelimeyi Eski Yunanca etimolojisine gre yorumlayarak, fenome
nin kendini dilde ifa eden, grnr klan olduunu syleyecek
tir. Bylece fenomen olarak Var'lk kendini dilde grnr klan
dr. rencisi Gadamer ise Hakikat ve Yntem'de Heidegger'in
Varlk ve Zaman'da Var'ln kendini zamanda ortaya koyduunu
4 Martin Heide gger, f.tre et Te.mps, Gallimard, 1992.
1 30 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S K A N A L Z

deil. Var'ln bizzat zaman olduunu Sylediini anlatacaktr.


imdi bu garip denklemi. Heidegger'de Var'lk, fenomen , dil ve
zamann garip balanm ve zdelikleini zmeye alalm.
Var'lk, dil ve zaman. Geceleri gkyzne baktmzda yl
dzlarn hemen o anda, tam da grdmz yerde olduu yanl
gsna deriz. Oysa o yldzlar bizden milyonlarca k yl uzak
tadr ve klan bize ulaana dek tamamen farkl konumlara
ulam, hatta bazlar birer spemova patlamasyla oktan orta
dan kalkm olabilir. Yldzlara bakllmzda aslnda uzayn ge
miini, tarihini grrz. Grnen uzay, yani uzay fenomeni uza
)'1n tarihidir. Dil de byledir, imdi kalemimizin ya da dilimizin
ucundaki kelime.ler tarihticaslnda; dil bizde ve bizim aracl
mzla yaayan tarihtir, zamandr. Kelimeleri dnmek zaman
dnmektir;:ite Heidegger bu neden lerle etimolojiyi. nemser.
Dil bir halkn tarihinin kaludr. O halde dil, zaman olarak
Var'ln burada-olan'da (varla ak insanda) tezahrdr. _Dil
konuur.
Lacan'da da dil konuur, ama farkl arilamda. Lacan'da dil,
anakronik (zaman-d) etkileri bakmndan nemlidir. Bu zaman
dlk hem Freud'cu bilind "birincil sre" dncesinin
zellikleriyle hem de 'Saussure'c dilbilimin ezamanlla ykle
dii deerle alakaldr. stelik Lacan'a gre insanla dil arasndaki
iliki hi de sorunsuz deildir; insanda Var'ln ifadesini bulduu
yer deildir dil. Tam tersine, insanla dil arasndaki iliki, bilinle
bilind arasndaki gibi bir kartlk ierir. insanda ve insan ara
clyla dilin konumas, insann susmas anlamna gelir.
Heidegger'in fenomenolojisinde etimoloji. Eski Yunanca ve
Almanca yukardaki sebeplerle n plana kar. Burada-olan'm
Var'lk ufku, yani zamanll dilseldir. Eer ak konumak gere
kirse, zamanllk olarak dile yaplan bu vurgu burada-olan'n
ufkunu bir halkn, dilsel bir cemaatin tarihiyle snrlama eilimi
g>terecektir. Burada-olan'n Var'la akl bir halkn yksn
anlamak ve ona katlmak halini alacaktr. Bu halk Avrupa, zel-
L A C A N ' I N A V R U PA O S N C E S I N O E K I Y E R i 1 3 1

Jikle d e Alman halkdr. Heidegger'in felsefesinin, filozofun


Nazilerle ksa sreli Ort bakmndan bir anlamnn olup olma
d ok tartlmtr. ahsen ben Heidegger'in Nazi dneminin
nemli rektrlerinden biri olmasn felsefesi bakmndan talihsiz
bir tesadf olarak grmyorum. Geri Heidegger'in ksa srede
Nazi partisinin gerek yzn grd bilinen bir gerektir; ama
bu parti en azndan balangta bir ekilde etkilemitir onu.
Heidegger ksa bir sre iin de olsa, klasik Alman romantizminin
bir tezahrn grm olmaldr bu partide.
Kartezyen, evrenselci, bireyci, bir ekilde nihilist ve hmanist
ama ayn zamanda komnist sempatizan Sartre'n ilhamn ald
n sand Heidegger'in halk-dilsel cemaati-kltrc zn
grememi olmas dndrcdr. Heidegger'in Varlk ve

Z a m an nn bu cemaati z ok iyi gizlenmitir ve ancak ren


'

cisi Gadamer'in eserindekis baz aklamalar gz nne alnrsa,


geriye dnk bir deerlendim1eyle anlalabilir hale gelir. Oysa
Heidegger'in daha eserinin banda felsefi mdahelesini temellen
di:dii tezi, yani gnmz Bat dnyasnda Var'ln unutulduu
tezi ve etimolojiye verilen zel fenomenolojik anlam Sartre'n
dikkatini ekmeliydi. Var'lk unutulduuna gre, nceden bilin
dii romantik ve nostaljik bir altn a vard . Bu a Eski Yunan
halknn dilinde ifadesini bulmaktadr Heidegger'e gre.
Dolaysyla burada-olan'n Sartre'a varoluu gibi grnen tm
serveni , titreyip yabanclau aslna, yani dilsel cemaatine
dn servenidir. Var'lk halkn, sradan insann dilinde omik
dzeyde kendini ifa etmektedir. Yaayan Alman dilindeki keli
melerin etimolojisi Var'ln anlamnn Eski Yunan kkenini ifade
etmektedir. Ontolojiye den, bu omik dzeydeki Var'l etimo
lojik yorumsamayla aa karmak, dilin sylediine ak olmak
tr. Avrupa dillerinin etimolojisi, kendine yabanclaan bir halkn
tarihini sergiler.

5 Hans Georg Gadamer, agy.


132 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

Bylece burada-olan'a (yani Var'la ak olan insana) den,


dilin sylediini dinlemektir. Var'Ik zamanda tezahr etmitir ve
burada-olan'n Var'Ik ufku kendi dilini (tarihi) anlamaktr. Bu
tespitler Heidegger'i kanlmaz olarak nesnelci-kltrc cemaat
i bir epistemik grelilie gtrecektir (Heidegger'in postmodem
akmla ilikisi, bu epistemik nesnelci grelilik gz nne alnrsa
kolayca anlalabilir). Nitekim rencisi Gadamer aka bu epis
temik grelilik tezini savunur. Modemist evrenselciliin tama
men zdddr bu yaklam; Aydnlanmaclgm da. Geri Varlk ve
Zaman tamamlanmam bir eserdir; Heidegger'in bu kltralist
grelilii aacak bir ontoloji gelitimeyi hedefledii, ama bu
program gerekltiremedigj sylenebilir. Ama elimizdek eser
budur ve biz bu eser bakmndan Heidegger'i ele alyoruz. Lacan'a
geri dnersek-;-- Aydnlanmac, bilhassa modernist bir yk bir
lde de olsa daima tayacaktr Lacan. O halde imdi Avrupa
dncesindeki iki temel akma, Fransz ve Alman yaklamlarna
yakndan bakalm.

Aydnlanmadan sonra. Michael Lwy6 XIX. yzylda poziti


vizmin douunu, XVIII. yzyl devrimci burjuvazisinin toplum
sal egemenligini kurduktan sonra Aydnlanmac zelliklerini
yitirip atllamasna balar. XVll. yzyl doabilimindeki gelime
leri en iyi deerlendiren filozof olan Bacon'n fikirlerinden doan
Aydnlanma, aklc nedeni ve aklamas olmayan dini ve feodal
her trl bo inanca kar gl bir mcadele vermiti. Auguste
Comte'un pozitivizminde ilk tanmlarn bulan ve gnmz aka
demik dnyasna egemen olan dnce akmysa toplumsal olay
lara bakta devrimci tutumu da bir nyarg olarak grmeye ba
lad. Bylece doabilimlerinde oldugu gibi tamamen yansz bir
toplumbilimin ve giderek insan bilimlerinin kurulmas gndeme
geldi. Bu yeni insan bilimi, doabiliminin olgucu yntemlerini
kullanacakt.

6 Michael Lwy. Paysages de la Vtritt, Anthropos, 1 999.


L A C A N ' i N A V R U P A D S N C E S N O E K i Y E R 1 33

Burada genellikle yanl deerlendirilen iki noktay dzeltmek


gerekir: llk olarak, dogabilimleri, zellikle de fizik yakndan ince
lendiinde olgucu bir ymembilimin ikinci planda yer ald
grlr. Bir baka deyile fizik, pozitivizmin insan bilimleri iin
izdii olgucu snrlarn ok tesinde, olgulara deil, teorik ak
lamalara nem veren bir bilgi tarzdr. Pozitivizmin doabilimi
rneinden devraldn syledii olgucu yntenbilim kraldan
ok kralcdr. ikinci olarak, psikofizyoloji, bilisel nrolojik bilim
ve psikiyatri gibi disiplinlerin pozitivist yntembilimin etkisinde
kald sylenebilirse de, bu disiplinler z gerei pozitivist deil,
fizikalisttir. Bu ayrm yle netletirelim: Pozitivizmde doadan
ayr bir alan olarak insan konu alan almalara szde doabilim
sel bir yntembilim devirilir. Oysa yukarda ad saylan disiplin
ler, varsaym gerei zaten insanbilim gibi zerk bir bilgi alan
deildirler; insan fiziksel doann bir parasdr ve fizik bilimi
temel alnarak incelenebilir. Bugn canlln fiziksel a1klamasm
yapabiliyoruz. Bizi doada en ok artan ey, insan olarak
maddi evrenin geri kalanyla ayn maddi yapualanndan olumu
varlklar olmamza ramen, fizik bilimi temel alnarak incelene
mez gihi duran bir zihnimizin, zellikle de bir bilincimizin olma
syd. Oysa son yllarda artan bir ivmeyle zihnin ve ok daha
kam1ak bir olgu olan bilincin de maddenin fiziksel bir zellii
olduunu kavramaya yneliyoruz. Bu ynelimle temellenen yeni
bilimsel akm (bilinbilim), insanbilimlerinin konu ald gibi
zerk ve indirgenemez bir alann varln (dolaysyla pozitiviz
min temellerini de) tartmal bir konuma getirir; doann bir
paras olan insan sz konusu oldugunda da ok yakn bir gele
cein doabilimi, artk kendi alannda olacaktr. Bu yeni fzikalist
yaklam klasik pozitivizmden kkten farkldr.
Aydnlanmann gl bir devrimci gelenei olan Fransa'daki
kalnts pozitivizmse, Aydnlanma karm rn de Alman
romantizmi ve tarihselci-yorumsamac gelenegiclir. Heidegger bu
Alman tepkisinin bir rndr. Lacan'sa tm itirazlarna ramen
1 34 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

modemist Aydnlanmac bir yk tar; nk bir psikanalist ola


rak Freud'cudur. Freud'sa. kimi romantik ynleri olmakla birlik
te, gecikmeli bir Aydnlanmacdr; olgulardan ok teorik akla
malara verdigi nem nedeniyle de pozitivist olduu sylenemez.
Bu zincirleme tepkiyi incelemek iin Freud'la balayalm.
Freud, psikanalizin en genel dnsel erevesini izdigi ve
toplumsal-antropolojik grlerini dile getirdii eserleri olan
Totem ve Tabu. Msa ve Teluanrclk, Bir Yanlsamann Gelecei
ve Uygarln Huzursuzlu nda yer yer Rousseau'nun yz elli yl
'

gecikmeli bir tekran olmak pahasna tipik bir Aydnlanmac izgi


gelitirir. Geri tpk Rousseau gibi romantik bir yn vardr
Freud'da. Ama Fr_ud'un dncesinde efsaneler, insann gizemli
ve mahrem ynleri-daima aklc bir aklamayla aydnlga kavu
turulur. Freud'un gayet net dnen bir kafas vardr. Bu eserler
deki bir dier Aydnlanmac vurgu, psikanalizin evrenselciligi
konusunda dmlenir. Freud kltralist-tarihselci bir aklama
dansa, insann ruhsal rgtlenmesinin tm tarih ve kltrlerde
narsistik ve Oidipal eksenler erevesinde tarmlanabile-cegi fikri
ni kabul eder. Bu evrenselcilik, gl bir modemizm ve
Aydnlanma eilimini yanslllr.
Yine de baz postmodem dnrler Freud'un bilird kav
ramnda insana ilikin bir yeniden gizemliletirme grmler,
insandaki bu akld (irrasyonel) bilinsiz zihinsel faaliyet vurgu
sunun Aydnlanma geleneginin aklc irsan anlayyla kartlk
iinde olduunu dnerek, Freud'a bu bakmdan ksmen sahip
kmlardr. Gerekten de bilind zihinsel faaliyet anlaynn
gerek kanezyen dnceyle gerek klasik anlamyla Aydnlanma
gelenegiyle, hatta tm Avrupa dncesiyle belli bir uyumazlk
iinde olduu kabul edilmelidir. Tp. psikoloji ve psikanaliz gibi
disiplinler insan aklnn zelliklerini aratrmaya girimeden nce
bu konunun uzman olan filozoflar akl ve genel olarak zihni
bilinle zde tutmulard. yle ki, bugn bile pek ok insan iin
bilinsiz bir akl ve zihin kendi iinde eliik bir ifade gibi durur.
L A C A N ' I N A V R U P A D N C E S i N D E K Y E R i 1 35

Oysa Freud'un da bazlarnn rencisi oldugu XIX. yzyl


Fransz ve Alman hekimleri, insan sinir sistemi iley1inin geni
lde bilinsiz oldugunun farkndaydlar. XlX. yzyln sonun
da bile sinir sistemi fizyolojisini bilen bir hekim iin bilinsiz bir
zihinsel faaliyeL fikri hi de gizemli bir olay deildi; Freud da
meslek yaamna iy1 bir fizyolog olarak balamu. Bugn ok
daha iy1 gryoruz ki, bilinsiz bir zihinsel faaliyet fikri ok daha
kolay kavranabilir ve biyolojik ilevselcilik anlay asndan
kendi iinde tutarl bir kavramdr; esas sorun en ayrntl nano
biyolojik almalarda dahi evrende bilinen tm makro ve mikro
fizik yasalara uyduu kantlannu maddi bir rgtlenme olan
sinir sisteminin zihinsel ilevlerinin bazlarnn niin ve nasl
(maddenin hangi fiziksel zelliklerine dayanarak) "bilinli" adn
verdiimiz, i yaantlamaya dayanan fenomenolojik bir zellik
kazanddr. Esas muamma fenomenolojik bilintir; nk
bilinsiz zihinsel faaliyet biyolojik olarak ok kolay anlalp ak
lanabilecek bir eydir. Geri sinir sisteminin bilinsiz zihinsel
faaliyetleri oldugu fikri tam olarak Freud'cu bihnd kavramyla
rtmez. Ama bu fikir doabilimi eilimi alm hekimlerin psi
kanalize niin bir safsata gzyle bakmadklarn, hatta tam tersi
ne, en azndan XX. yzyln uzunca bir dnemi boyunca aklc bir
teori olarak deerlendirdiklerini aklar.
Freud'un Metapsikoloji'sinde ortaya koyduu kadanyla bilin
d zihinsel sreler (yani "birincil sre" dncesi), bilinli
zihinsel faaliyet alannda gzlenen kimi olgular aklayan salam
bir varsaym statsndedir ve ne gizemli ne de Aydnlanma kar
tdr. Ruhsal srelerle ilgilenen bir hekim olarak Freud'un
insan zihinsel faaliyetinde gl bir akld (irrasyonel) yn gr
d aktr ve bu anlay gerekten de iki bakmdan klasik
Aydnlanmaclktan farkldr. llk olarak, klasik Aydnlanmaclk,
akldlg insan zihinsel faaliyetinin doasnn bir gerei olarak
grmez ve insann bu akld ynnn dardan (din, bo inan,
cehalet, vs. sebebiyle) oluturuldugunu kabul eder. insan bir kez
1 36 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S 1 K A N A L I Z

aydnlandnda bu akldlk da ortadan kalkacaktr. Nitekim


Foucault gibi baz dnrlein ileri srd gibi, bir tp disipli
ni olarak ve modernist anlamda psikiyatrinin kuruluu
Aydnlanma hareketiyle nemli bir iliki iindedir. Modem psiki
yatrinin kurucusu olarak kabul edilen ve Fransz devriminde
nemli bir rol stlenen Aydnlanmac "ruh hekimi" Philippe
Pinel, akl hastalanna yaplan muamelelerde zincire vurulmann
nlenmesi gibi kimi iyiletirmelere gitmekle kalmam, akl has
talnn doasn da bir tr akld.lkla aklamt . Geri nemli
sayda hasta zeine yapt almalarda bu tipte hastalklarda
gl bir kaltsal yn oldugu ynnde ve gnmz DNA ince
lemeleriyle de db:rulanar'' bir gr destekleyen neticelere
ulamt. Ansak, ayn zamanda evre faktrlerini ve zellikle
bo inanlar da bu tipte hastalklarda rol oynayan faktrler
arasna alm ve bugnk bilisel psikoterapiye benzeyen bir tr
grup psikoterapisi teknigi gelitinneye alarak hastalann alg
lama ve dnme kalplarndaki akld geleri'dzeltmeye de
ynelmiti.
Gnmz psikiyatrisinde bile etkilerini devam ettiren bu kla
sik Aydnlanmac tutum Freud'unkinden nemli farkllklar gs
terir. Freud'da akldlk, insan sinir sisteminin zihinsel faaliyeti
ne dardan giydirilen ve eitimle alabilecek bir olgu deildir.
Ceyin yerindeyse, akldlk insan zihninin filogenetik olarak
ikin bir zelligidir. ite bu noktada akldlk konusunda
Freud'un klasik Aydnlanmacl ktan ayrld ikinci zellik kar
mza kar; akldlkla akl bsbln bir kartlk iinde deil,
dereceli bir sreklilik ilikisi iindedir. Ancak akldyla akl ara
snda byle dereceli bir sreklilik ilikisi anlayn gelilirebilne
sinde, psikiyatri tarihinin belli bir dnemde -burada aynntsna
remeyecegimiz- paradoksal b r gelime gstem1esi nedeniyle
nroloj ik bilim kkenli Freud'un Pinel ve izleyicisi dier uruh
hekimlerine'' gre normale daha yak n , hatta nonnal insanlarla
alm olmasnn nemli bir rol o\dugu unutulmamaldr;
L A C A N ' I N A V R U P A O S N C E S I N O E K I Y E R i 137

Freud gerek delileri ok uzaktan grmtr. Her halkarda bu


sreklilik anlay Freud'un akld zihinsel faaliyetlere daha ho
grl bir tutumla bakabilmesinde, dolaysyla hastalarnn da bu
akld ynlerini bastrmadan dile getirebilmelerine imkan
veren bir psikoterapi teknii gelitirmesinde yardmc olmutur.
Ama gene de psikanalizdeki nihai tutum Aydnlanmacdr;
"ld'in olduu her yerde Ben olacak" veya "bilind bilinli kl
nacak". Eer ld'in haz ilkesine tabi, ruyevi, fantazmatik, efsunlu,
akld yaantlamalarn yeri olduu , buna karlk Ben'in ger
eklik ilkesine bal olan aklc ruhsal faaliyetin egemenliinde
olduu dnlrse, psikanalitik kr zetleyen bu tipte slo
ganlarn tipik Aydnlanmac tutumla nasl bir yaknlk iinde
olduu grlecektir.
Freud'un nevroz olgularnda gzlenen akld ve gizemli
insan zihinsel faaliyetlerini aklamaya ynelik teorisinin ilk
temellerini att, ancak lmnden sonra yaymlanabilen
.
"Bilimsel Bir Psikoloji lin Proje"sinden balayarak nasl aklc bir
yolda ilerledii, tm mr boyunca psikanalitik psikolojiyi nro-
1ojik bilimle uyuturmak iin nasl speklatif bir aba iine girdi
i iyi bilinir. Nitekim josef Breuer'le birlikte kaleme ald Histeri
zerine almalar'nda amalarnn "histerik gizemi sradan
insani drama dntrmek" olduunu syleyeceklerdir; gizemli
histerik belinilerin (mesela psikojenik krlklerin , fellerin, kii
lik zlmelerinin) ardnda acl bir insan vardr, hepsi bu.
Burada da ayn gizem bozucu, Aydnlanmac gdlenmeyi gr
rz.
Ak Aydnlanmac ynlerine ramen Freud'un pozitivist
olduu sylenemez. Hatta akademik evrelerde bugn psikanali
ze yneltilen en nemli eletirinin, pozitivist bir yntembilim
yoksunluu olduu bile sylenebilir. Bugn eitli pozitivist psi
koterapi teknikleri, mesela insan davranlarn llebilir klan,
dolaysyla uyguladklan tekniklerin neticelerini aka tartmaya
imkan veren bir yntembilim kullanrlar ve psikanalizin bylesi
1 38 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

bir bilimsel kantlama yntemi kullanamamasn iddetle eletirir


ler. Gnmzde psikanalizin ve analitik psikoterapilerin etkinli
gini lmeye ynelik kimi araurma yntemleri gelitirilmi
olmakla beraber, bunlar artk yeni yetien psikiyatrlan ve psiko
loglan tatmin etmemektedir. Bilimsel araurmaya ynelik bu
yntembilim eksiklii , kimi psikanalistleri tp ve psikoloji disip
linlerine srt evirmeye ve bir tr edebiyata yaklamaya sevk
etmitir.
Yeniden Lacan'a dnelim. Freud'un izleyicisi olan Lacan'n
ayn Aydnlanmac gdlenmeyle alt sylenemez. Bu farkl
lk sluplannda bile gzlenebilir. Freud'un ak, net, aklc, ak
lamaya ynelik, ikr:a edici slubuna karlk Lacan'n kapal ve
gizemli bir sh}bu vardr; eit ve aklc bir tartmada ikna etmeye
alan net bir sluptansa. okurunda yukanlardan bir yerlerden
gelen ulvi bir ses duyuyormu izlenimi brakp ruhunu aklc
olmayan ynleriyle teslim almaya al.an bir slup. Ama gene .de
Lacan'da Aydnlanmac bir z vardr. Bu yn Heidegger'e kart
l baglamnda yeniden ele alacaz. Ama imdiden bir pucu
verelim_
Psikanalizinin pratikte hastaya verilen yoruma dayanmas,
dogabilimlerinin netlii asndan bakldnda bu tekniin en
zayf halkasn oluturur. nk hastaya verilen yommun doru
luunu snayacak hibir lt yok gibi durmaktadr; analistin
has.ann sylemini yle degil de byle yorumlamas gerektiini
gsterecek, gvenilir ve nesnel bir klavuz yoktur. Kuram ok
geneldir ve analistin bu kuram , karsndaki zel duruma nasl
uygulayaca geni lde belirsizdir. Bu erevede analistin
yanm verirken hasta karsnda hissettiklerini (kar-aktarmn)
kendi iinde analiz etmekten baka bir gvenilir yntemi olmad
dnlr. Ancak analistin bu kendini (kar-aktanmn) ana
lizinin dogrulugu ise kanlmaz olarak kendinden menkuldr.
ite bu noktada Lacan, dilbilime dayanarak daha gvenilir bir
bak as gelitirmek bakmndan umut verici bir kap aralar
L A C A N ' I N A V R U P A D S N C E S I N D E K Y E R i 1 39

gibidir. Ancak psikanalizde bu dilbimsel yntem yeterince geli


tirilmemitir. Bununla beraber Lacan'n dil anlay da kltralist
tarihselci bir yk tamaz; evrenselcidir. Lacan'n e'vTenselciliiyse
Aydnlanmaya en ok yaklaug, yani Heidegger'den en ok uzak
laug noktaya getirir bizi.

Tarihselcilik. Heidegger'le Lacan'a balanmadan nce atma


mz gereken son bir adm var: Alman tarihselcilii ve yorumsama
clgn ksaca da olsa incelememiz gerekiyor. nk Freud ze
inden Lacan'a uzanan Aydnlanmac bir etki varsa, Alman tarih
selcilii ve yorumsamaclndan Heidegger'e intikal eden kar
Aydnlanmac bir yn de vardr. nce tarihsel srece bir gz
atalm.
Heidegger'i geni lde etkilediini bildiimiz Alman tarih
selciliinin nde gelen ismi Dilthey'in aka itiraf ettii gibi,
tarihselcilik ve yorumsamaclk i ki bin yldan beri hendi iine
"

dnp kalm eslzi Alman devletinin toprallannn 1 789 Fransz


Aydnlanma devriminin odulan ta rafmda igal edilip paralan
masna tephi olaral gelimitir" . 7 XIX. yzyl AvTUpasnda
Aydnlanma hareketi gcn yitirmeye baladnda Fransa'da
atllam bir Aydnlanmaclk olan pozitivizmin gelimesine kar
lk, Almanya'da tamamen tepkisel bir hareket olarak romantizm
ve tarihselciliin n plana kmas incelenmesi gereken bir olgu
dur. Lwy'nin tespitlerine gre, bu sreten Fransa ve Almanya'da
kapitalizmin farkl ekillerde gelimi olmas sorumludur.8 Gl
Fransz burjuvazisi, kktenci bir tutumla geleneksel toplumla
balann koparan devrimci-Aydnlanmac bir snft . Almanya ise
teknolojide olduka geriydi; buna bal olarak Alman burjuvazisi
de geleneksel-feodal toplum ve devletle balann koparmadan
gelien, uzlamac bir snf olarak glendi. Kapitalist retim ili-

7 Wilhelm Dilthey, Tin Bilimlerine Giri, Hermencutik ve Tin Bilimle


ri i i nde . ev. Dogan zlem, Paradigma Yaynlan, 1999.

8 Michael Lwy, Pour rnr sociologie des inLellectels revolc ionnaires:


L'evolutio politiqe de Lkacs 1 909- 1929, PUF, 1 976.
140 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L Z

kileri, pratikle geleneksel-feodal insani ilikilerin beli.rleyiciligi


iinde geliiyordu. Bunun en tipik rneklerinden biri, 1 844 yln
da Silezyal dokuma iilerinin balamg ayaklanmann (mesela
Fransa'da olduu gibi) dorudan kapitalist retim ilikilerine
kar bir hareket halini almayp makineleri hedef almasdr.
Ayaklanan iiler makineleri krmt. nk Alman halk huzur
lann karan eyin retim ilikileri deil. endstrileme olduu
nu dnyordu.
Lwy bu romantik tepkiselliin nl Alman air Hlderlin'in
eserinde ifadesini bulduunu yazar. 9 Teknoloji ve hatta bilim
karsndaki ayn tepkiselligi Hlderlin'den geni lde etkile
nen Heidegger'de <le buluuz)O Bugn en gl Yeilci hareketin
Almanya'da ortaya km olmas da bu bakmdan dndrc
-:
dr. Almanya daki Aydnlanma kartlgn ok daha gerilere,
hatta bizzat Kam'a kadar bile teleyebiliriz. Kam'n eseri bir bak
ma Aydnlanmann doruu olarak grlrse de, bir baka adan
bu akma kar ilk gl snr izitir. nk Kant, Saf Akim
Eleli1isi'nde evrenselci-Aydnlanmac bir izgi izlerni olmakla
beraber, akln imkanlann ve geerlilik koullarm da incelemi,
insan aklnn aamayacag snrlan da gstermeye almtr. Bu
bir bakma Aydnlanmac insan aklna "dur bakalm, buraya
kadar, haddini bil," demektir. Bylece akldan baka bilme
imkanlarna (inanca) belli bir yol almtr. Nitekim izleyicisi
Fichte bu imkan deerlendirerek insann sadece aklyla ele aln
masna kar ktg gibi, insann da sadece aklyla deil, tm
heyecanlan ve cokularyla kavrayan bir varlk olduu fikrini
gelitirmeye ynelecektir. Ancak esas Aydnlanma kart tarihsel
ci yorumsamaclgn kkeninde Herder'in grleri yer alr.
Gemi toplumlan bir tr cehalet ve bo inanla aklayan

9 Michael Lwy, agy .

10 Martin Heiclegger, Teknie Ynelil Som, ev. Dogan zlem, Afa


Yaynlan, 1 99 7; "Bilim ve Dnm," ev. Hakk Hnler, Bilim zerine
iki Ders iinde. Paradigma Yaynlan. 1998.
L A C A N ' I N A V R U P A O S N C E S N O E K Y E R i 141

Aydnlanmac anlaya kar1 ilk kez Herder tarihselci bir episte


mik grelili k gelitirmi, her kltrn dardan (mesela bugn
Avrupa toplumu merkez alnarak ilerlemeci bir tarzda) deil de
kendi iinden anlalmas gerekliini sylemiti. Schleirmacher
de yorumsamac teknii gelitirerek tarihselcilie byk katkda
bulunmutu. 1 1
Yorumsama, Aydnlanma dncesiyle ksmen unutulmu
eski bir bilme tarzdr. Tann'mn kelamnn ve bu kelama daha
yakn eski bilginlerin eserlerinin yorumlanmas entelektel yaa
mn esasm oluturuyordu bir zamanlar. Bir bakma karmza
kan sorularla gelecekte aradmz Aydnlanmac-ilerlemeci
hakikat anlaynn tersiydi bu anlay. Hakikat gemite, eski
bilginlerin eserlerindeydi. Yorum , bugnle artk kopmu gemii
birbirine balama, bugnle gemi arasnda bozulmu bir srek
lilii yeniden kunna abasdr. Heidegger'in rencisi Gadamer
aka syler bunu. 1 2 Heidegger'in Eski Yunanca etimolojisiyle
kurmak istedii de bu badr; Var'lg Eski Yunanllann yaad
g1bi anlamak. Alman romantizmiyle yorumsamacln rten
yanlan vardr; her ikisi de kkten devrimci bir kopu olan
Aydmlanmaclgn tersine alrlar.

ki Dil. Dikkatimizi ekmesi gereken bir nokta var: Acaba


neden Heidegger ve Gadamer'in tipik rnekleri olduklar, bir
dnemin Alman filozoflan srarla epistemik bir kltrel grelilie
dayanarak, bir yandan Avrupa'y kltrel olarak kendi iine
kapamaya alrken dier yandan ktann kendi kltrel tarihi
iinde yorumsamac bir onam1a ve tarihsel sreklilii salama
abasna giriiyorlard da, ayn dnemin Bachelard, Althusser,
Foucaul gibi Fransz filozoflannda rneini bulan tipik Fransz
dncesi epistemik bir kopu fikrinde srar edip taihselci kl
tralizme kapatyordu kaplann? Fransa'mn gl bir devrim ve
1 1 Saffet Murat Tura, "Dilsel Cemaat ve Evrensel zne," Birinci Blm,
Defter, K 200 1 , say 42 : ikinci Bhm, Defer. Bahar 200 1 , say , 43 .
1 2 Saffet Murat Tura, agy.
142 F R E U O ' O A N L A C A N ' A P S K A N A L Z

Aydnlanma yaam olmasyla. mesela bir Sanre'n kksz ve


zsz bir birey olarak alglad, tarihinden, kltrnden, vahiy
den kopmu, kendini semekten baka aresi olmayan insan
arasnda nasl bir ba vard?
Ayn ekilde Saussure'n dilbilimi etimolojiye kapal bir disip
lin olarak kurmasnda da Aydnlanmacln Fransz kltrnde
ki gecikmi etkilerinin pay hesap edilebilir. Bu dilbilimde dil,
tarihsel bir kalt olarak incelenmez; tek tek elerinin deerini
dierleriyle ezaman h ilikilerinden ald bir sistem olarak kav
ramlatrlr; bir baka deyile, dil tarihsel kklerinden kopanl
mur. lte Lacan'n dil anlaynn temelinde de bu zamandlk
boyutu nemli btr rol oymr. Aynca Saussure belli bir dili,
Almancay veya Franszcay da konu almaz. Deyim yerindeyse, dil
,,
denen iletiim sisteminin mant, evrensel yapsdr onun n
plana kardf,r .
Freud bilind "birincil sre" dncesinin zaman-dl
ndan sz ederke n . bil ind simgelerin libidi-nal yatrmlar
nn oynakln gz nne almt daha ok. 3 Lacan'c bir
ereveden bakarsak, bilind ileyi birbiriyle ezamanl
ilikideki simgelerle belirlenecektir. B u ileyi konuma eyle
minde bir seme ilemini n plana kard oranda da simge
nin kendisiyle ayn pradigmatik dzeydeki edeerlilerinin
bastrlmasnda tanmn bulacakllr. Konumak kanlmaz
olarak baslrmaktr; nk dile gelen her ey her koulda ayn
paradignatik dzeyde bir bakasnn dile gelmemesi zeminin
de ve sayesinde olanakldr. ite bilind bu dile gelmeyen
zemindedir; szn zemini olan dildedir. Bu bilind dilsel
yaplanma ise tarihsizdir, zaman-ddr. imdi evrensel ve
zamansz bir yaplanna olarak bilindnn kendini sergiledi
i alanlara daha yakndan bakalm ve konumuzla ban kur
maya alalm.

1 3 Sigmund Freud, Mttapsyclologie, Gallimard. 1978.


L A C A N ' I N A V R U P A D S N C E S I N D E K I Y E R i 1 43

Lacan'n psikanalizi ve genel olarak psikanaliz, Husserl'in


fenomenolojisi ve Sartre'm varoluuluuyla belli bir kartlk
iindedir. Kartezyen ncllerden kalkarak bilin ieriinin ka
nlmaz hakikati sergiledii fikrine kar kar psikanaliz.
Psikanalize gre tam tersine, bilinte yaamlanmayan bir zihinsel
hakikat vardr. Burada biraz durup ne kastettiimi iyice anlatmak
istiyorum. Eer insan, mesela elinde bir ac duyuyorsa bu tan
masz bir hakikattir. Ama burada tanmasz olan nedir? Kiinin
elinde ac duyduu, bir i yaantlama olarak dondur. Ama
paradoksal bir ekilde bu ac yaantlamas, o insann elinde sahi
den bir ac duyduu anlamna gelmez. nk bir hekim olarak
ok iyi biliyoruz ki. o insan elinde ac duyduunu hayal de ede
bilir ve bu hayalini gerek gibi alglayabilir. Mesela bir izofren
hastann mlakat yaplrken. o anda ansne giren bir penisin
uyarabilecei yaantlamalan deneyinlediini ve doal olarak bu
olayn gerekletiini sylemesi, deneyimli bir psikiyatr asndan
pek de artc olmayan kaytlardr. Hastann byle bir deneyimi
okluu hakikattir, ama o deneyim bir baka dzeyde hakikat
deildir. O halde kanezyen hakikat anlayn bir kez daha gz
den geirmemiz gerekir.
Matematik bir toplumsal hayal mi? genin i alannn top
lamnn (eer bir doruya dndaki bir noktadan bir tek paralel
dorunun izilebileceini kabul edersek) iki dik aya eit oldu
unu sylediimizde hakikate ulatmz yaantlyorsak, toplu
bir hezeyan iinde olmadmz nasl kantlayabiliriz? Kartezyen
hakikat fikri, bilince ak seik grnmeyi hakikatin ls ola
rak almt; matematik ve felsefenin yol gstericisi bu znel dene
yimdi. Oysa psikotik deneyim, hakikatin bizden farkl beyin
yaps olan baz (mesela izofren) insanlarn i dnyasnda tama
men farkl ekilde dn gsteriyor. Ama hakikat deneyimi
hakikatin temeli olarak alnamazsa hakikatin temeli nedir?
Yaznn banda sorduumuz somya bir kez daha geri dn
yoruz. Hatrlarsanz, XX. yzyln balarnda Alman matematiki
1 44 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

Hilbert'in geometrinin aksiyomatik yapsndan hareketle znel


kartezyen bir hakikat fikri karsnda tamamen biimsel bir mate
matik kurma abalanndan sz etmitik (Lacann byk matema
k tutkusu hanrlanrsa konudan ok da uzaklamadgmz anla
labilir). Geen yzyln balarnda karizmatik matematiki
Hilben, evrende insana zg znel (dolaysyla yamltc olabile
cek) bir hakikate ulama deneyimine girimi olmasayd bile,
matematigin hakikat olduunu gstermeye alyordu. Matematik
hakikatin insan znel deneyimine dayanmadgn, matematiin
nesnel bir hakikat olduunu kantlamaya alyordu Hilben.
Dolaysyla matematii, insani i deneyime dayanan anlamdan
yoksun biimsel b;lang l<!Jlmlanna (aksiyomlara) ve birtakm
biimsel iaret kurallarna indirgeyerek btnyle ispatlayabile
ceini dnyordu . Hatta XX. yzyln balarnda dnya le
inde btn byk matematikiler bu abaya katkda bulunmaya
alular ve tm matematii biimsel kurallar dizgesine indirge
meye yneldiler. Bunlarn arasnda Alan Turing'in almalar
nemlidir. Turing, hibir znel hakikat deneyimlemesi olmadan,
tamamen algoriunik biimsel kurallara gre alan, insan zihnin
den baka bir sistemin de kanlmaz olarak ayn matematik
hakikatlere ulaacagm gstem1ek iin bir tr matematik makine
si dledi. Bugn kullandgnz bilgisayarlar bu dn rndr.
Ancak bi. dnsel makineler (dolaysyla bugn kullandgmz
bilgisayarlar) "durma problemi" ad verilen bir matematik prob
lem zlemedii iin (zmszl ispatlandg iin) esas
matematik amacm gerekletiremedi. Matematigin bir yan rn
olan gnmz bilgisayar teknolojisi gz nne alnrsa byle bir
baansz sonu bile azmsanamaz herhalde.
Ama Hilbert'in nesnel bir matematik kurma abas. gen
matematiki Kurt Gdel'den gelen bir darbeyle kesin bir yenilgiye
urad. Gdel teoremi, bir ak<>iyomatik sistemden bi_imsel olarak
tretilemeyecek matematik hakikatler olduunu kantlad. Bu
ispat, biimciliin agr bir ekilde darbe almasn saglad ve kar-
L A C A N ' I N A V R U P A O S N C E S 1 N O E K 1 Y E R 1 1 45

tezyen hakikat fikrine yeniden bir imkan kaps at. Gdel teore
mi, sradan okuru u bakmdan da ilgilendirir; algoritmik biim
sel sistemlere gre al.an hibir makine (dnlebilecek en
gelimi bilgisayar) bile insan matematiine ulaamaz. 14
Matematik bizi sadece Lacan'n hobisi olduu iin ilgilendir
medi. Biz hakikatin peindeydik . Ve XX. yzyl matematii en
azndan Gdel teoremi sayesinde hakikatin kanezyen kavran
nn hala yabana atlamayacak bir anlay olduunu gsterdi;
"hakikat znel ve ayn zamanda evrensel bir i deneyimdir" tezi
kolayca st izilecek bir tez deildir. imdi konumuz olan psi
kanalize dnelim. Psikanaliz, Husserl'ci fenomenolojinin ve zel
likle Sanre'n varoluulugunun dayandg bu hakikat fikrine bir
itirazdr; insann kendi deneyimledii hakikati geni lde bir
yanlsamadan ibarettir psikanaliz iin. Lacan iin zellikle byle
dir bu. Matematii yakndan takip eden bir hekimin, kendi disip
linini matematie ramen temellendirmeye almasndaki kayg
larn iyi anlamamz gerekir.
Psikiyatrlar olarak ok iyi biliyoruz ki, bir paranoyaa heze
yanlarnn dogrulugu bir genin i alarnn toplamnn iki dik
aya eit olmas kadar ak seik bir doru gibi grnebilir.
stelik burada bir zeka zafiyeti de sz konusu deildir. nk
ayn paranoyak, hi tereddt etmeden Pisagor teoremini ispatla
yacak kadar zeki olabilir. Lacan'c psikanalizin bu paradoksa
getirdii yant yle zetlenebilir; matematikten farkl olarak
insan, kendiyle ilgili gerei daima imgesel bir yanlsamann ger
einde deneyimler. nsann kendi gereini dnmesi, mate
matik bir nermeyi dnmesinden tamamen farkldr. Bu ayrm
izgisi kartezyenizmden (dolaysyla fenomenoloj i ve varoluu
luktan) kopuu kaydeder; insan her eyi bilse bile kendini bile
mez. Akln ve dilin yaps bunu gerektirir; aklayalm.
Varoluular lmden (bir anlamda hilikten) ok sz ederler
ve onu yaam hakikatinin temsilcisi olarak grrler. lm insan
14 Roger Penrose, Sladows of th: Mind, Oxford University Press, 1 994 .
146 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

yaamnn bir hakikati olarak koyarlar ortaya ve insann lm


karsndaki tutumunun belirleyici katmanlann aratrrlar.
Acaba Lacan'c psikanaliz iin nedir lm? lmn fenomeno
loj ik bir betimlemesi yaplabilir mi? Aslna bakarsak, insani
adan lmn boyutu vardr: gerek, imgesel ve simgesel .
lm, insan yaamnn bir gereidir. Onu bilimsel olarak
tanmlayp aklayabiliriz. Fizyoloj ik ve biyofizik formllerini
yazabiliriz. Bu lm gereidir. Ama lm, insann toplumsal
dnyasnda sadece biyoloj ik bir lm deildir; bir ritel konu
sudur. lm daima bir bakasnn lm olarak karmza
kar. Tm sylenceleri, etos ve milosuyla sosyal, ideoloj ik ve
sylemsel bir olgdur lll}. Bizim lmle ilikimizi hayal edi
imiz, yani imgesel lmmz de daima gerekle simgesel (sy
lemsel) alanrr arasnda ekillenecektir. lmn hakikatini asla
bilemeyiz. Bir gerek lm vardr, bir de simgesel . Ama bizim
lm yaantlamamz bunlann arasndaki imgesel kayganhkta
kalr. O halde, lmn ve lmlln fenomeolojisini ya a p
mayz. Ya da, yapacamz fenomenoloji imgesel bir yanlsama
lar silsilesi olacaktr; bir rya gibi.
lmn bilmediimiz (tanklmz olmayan) bir gerek
olmasnn, buna karlk simgesel etosunun bolluunun bizi bu
yaamsal fenomenin fenomenolojisinden mahrum ettii dn
lebilir; oysa hiliin bilinmezlii karsnda varoluumuz doru
dan bir deneyimdir ve fenomenolojisi yaplabilir. lte bu tez de
yanltr Lacan'a gre. insan kendi varoluunun hakikatini, dene
yimledii fenomenolojik-kartezyen hakikat zerine kuramaz
(eer kurabilseydi, psikanaliste gerek kalmazd). insann kendi
varoluuyla ilikisi, daima imgesel bir yanlsamann zemberein
de gidip geleceklir. lnsann varolu sorusunun yant gerek
"nelik ile kltrel (simgesel) "kim"lik arasnda gidip gelen bir
imgesel bocalama olmaktan teye gidemeyecektir; ir:san ne oldu
unu temel alan bir kimlik mi gelitirecektir, yoksa kim olduu
nu temel alan bir ne'lik kavramna m inanacaktr?
L A C A N ' I N A V R U P A D S N C E S I N D E K I Y E R i 1 47

insann kendi gereini daima kendisiyle ilgili toplumsal bir


imgeden dolayrnlanarak dnebilmesi, Lacan'n sklkla szn
ettigi spaltmg'Ia, yarlmayla ilgilidir. insann kendi hakikatini
ancak bir imgenin yanlsamasndan dolaymlanarak grebilir
olmas yarlmann temelidir. lacan'n insan. Heidegger'in dille
btnleen , onun araclyla dilin (tarihin, zamann , varln)
konutuu insanndan tamamen farkldr. Heidegger'de insanla
dilin ilikisi sorunsuzdur. Sradan insanlarn syleminde dile
gelen, omolojik dzeyde deilse bile omik dzeyde bir hakikattir.
Filozofa den bu omik dzeyi yorumsamayla kkenine bala
mak, ondaki ontolojiyi aa karmaktr. Heidegger'de dil kendi
dngsel etkileri (ontiko-omoloj ik gidip gelmeleriyle) hakikati
sergiler. Oysa Lacan'da dil gizleyen, hakikatten uzaklauran, insa
nn kendi gereini sylem iinde tanm lanan bir imgenin yanl
samal etkilerine balayan ynleriyle ne kar.
Bu durumda Heidegger'le Lacan, Avrupa kltrnn iki
temel kutbnun nasl bir kartlk zemininde ekillendiini anla
tan son rnekler halini alr. Heidegger'in dilsel cemaati kltra

lizrrine karlk, lacan'da evrenselcilik n plana kmtr.


Psikanalizin temel aldg iki evrensel durum, narsisizm ve
Oidipus kompleksi, insann u ya da bu dille deil, dilin yapsy
la, mantyla ilikisi bakmndan tanmlanr.
Lacan'n Freud gibi ak Aydnlanmac ynleri olan bir psika
nalist olmad dorudur. Hatta yer yer Aydnlanmaya ters dt
de sylenebilir. Ancak gene de Lacan'n Avrupa'nn
Aydnlanmac geleneiyle balan da olan bir kanadndan geldii
unutulmamaldr. Heidegger'e bsbtn terstir bu ynelim.
v.

D L B L M VE YAP I SA L ANTR O PO LO J

acan' tam anlamyla kavrayabilmek iin belli bir "Dilbilim ve


L Yapsal Antropoloji" bilgisine sahip olmak gerektii kabul
edilir. phesiz, yerinde bir tespittir bu. En azndan Lacan'n
kulland kavranlan anlamak bakmndan vazgeemeyeceimiz
bir temel bilgi dzeyi salamay hedef alyoruz bu blmde.
Ferdinand de Saussure, gerek anlamyla "dilbilimin" kurucusu
olarak kabul edilir. Aslnda eseri, lmnden sonra rencilerinin
ders notlarndan derlenerek onaya kanlmtr. Bu bakmdan baz
nokLalarda -didaktik ynelimin kanlmaz sonucu olan- yetersiz
liklere rastlansa da. dil olgusuna bakta tamamen yeni ve tanma
sz bilimsel bir gr as getirmitir Saussure'n dersleri.
Saussure ncesinde dil alanndaki almalar daha ok kelime
lerin tarihi , dillerin geirdii aamalar, eitli dillerin akrabal
gibi ampirik almalar ile snrlyd. Bu almalann ortaya koy
duu bilgi birikimi tamma gtrmez bir katk ise de, henz dilin
ne olduu konusunda bilimsel bir gr, bir teori ortaya atlma-
1 50 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S K A N A L Z

nt. Dilin ne olduu konusundaki gr Port-Royal okulunun


grlerine dayanyordu. Daha ok Descanes' bir anlay olan
bu okula gre, dilin yaps, dncenin yapsn temsil eden say
dam bir taycdan ibareui. l
Dilden bamsz bir dnce tznn bulunduu eklinde
zetlenebilir olan bu kartezyen (Descanes') gr, ilk bakta
garip gibi grnen bir tarzda, Lacan' etkilendii dilbilimciler
arasnda yer alan Chomsky'de de belli bir ekilde devam etmek
tedir. Bu soruna ileride dneceiz.
Oysa Saussure'e gre dil "sistemi (Saussure'de henz yap
kavram gelimemitir, bu nedenle daha ok sistem kavramn
kullanr) ile d;ce ayn e<i,ilemez. Dncenin biimleri de dil
ile birlikte kuulur:-

Szcksel anlatmdan soyutlanarak ele alndnda, dnce


mizin, ruhbilimsel adan biimlenmemi, aynmsz bir )'gn
olduu grlr. Dncede dilin ortaya kmasndan nce
hibir ey belirgin deildir. (. . . ) Dilin dnceye kar stlen
.
dii grev, kavramlarn anlaum iin zdeksel bir ses arao
yaratmak deil, dnce ile sese araclk yapmaktr. (. . .) Dil
biimlenmemi iki yn arasnda (yani iitsel imgeler ile
dnce arasnda) oluurken kendi biimlerim yaratr. (. . . ) Ne
ses dnceden aynlabilir ne de dnce sesten. (. . . ) Demek
ki dilbilim bu iki d:.zeye balanan elerin birletii snr bl
ge.sinde yer alr. Bu birleim bir tz deil, bir biim yaratr.2

(Saussure'n bu saptamasnn dilbilim iindeki sakncasna,


buna karlk Lacan ile yaknlna daha nce dikkat ekmitik.)
Demek ki Saussure'e gre dil, dncenin basit bir arac say
lamaz. Ancak dilin dnce tzn yaratt da sylenemez. Dil
bir biimsel koullar dizgesidir. Bu balamda hem dnceye

1 Oswald Ducrot, Le Sructuralisme en Liguisrique: Qu'es-ce que U


Srucuralisme. Editions du Seuil. 1 973
2 Ferdinand de Saussure. Gcel Dillilin Dersleri. ev. Berke Vardar.
TDK Yaynlar, l 976.
D i L B L i M V E YAPISAL A N T R O P O LO J 151

hem d e sese -aralarndaki balanty salarken- kendi biimsel


koullann da kabul ettim1i olur. Biimsel koullar nedir sorusu
na aada yant vermeye alacaz.
Dil toplumsal ve uzlamsal bir kurumdur. Saussure'n teori
sinin ierdii kavramlar eitli kartlklar halinde ortaya kon
mutur (ki bu anlay onun dil anlayna da tamamen uyar); bu
bakmdan dil kavramn anlamak iin Saussure'n "dil-sz' kar
tl kavram btnne bakmak gerek. Sz bireyin, znenin dili
kullanmas ile ortaya kan gerek bir nesne olarak var olan ve
-zaman iinde birbirini izleyen dilbilimleri ile belirlendiine gre
ar zamanl bir boyuttur. Oysa dil, sze (yani bireysel kullanma)
olanak tanyan uzlamsal bir kurumdur, yani onu konuanlar
tarafndan zerinde anlamaya varlm olmasndan baka bir
geerlilik koulu yokmr. te yandan dil, szn tersine, gerek bir
nesne deildir; o bir potansiyel. bir gizil imkanlar btndr.
Daha dorusu bireysel kullanma (sze) imkan veren biimsel
kurallar sistemidir. Dil, sz gibi "an zamanl" da deildir; biimsel
kurallar dilbilimsel birimlerin ezamanl ilikilerinden ibarettir.
imdi biraz yorumlarsak, Saussure bireye, zneye dilin sun
duu imkanlar erevesinde bir hareket serbestisini tanmaktadr.
Gerekten de Saussure, "sz" ile dorudan ilgili deildir. Bireyin
u kelime yerine bu kelimeyi semesi , vs. onu ilgilendinnez. Bu
sorunu daha ok psikolojinin bir sorunu gibi grr, hakl olarak.
Onun esas sorgulama alan diidir.
Ancak bu noktada bir parantez ap lacan'n "dil-sz" iliki
si konusundaki grne bakalm. Lacan, Saussure'n bireye
tand imkana (yani dilin kurallar erevesinde bireyin zgr
seim imkanna) kar kar. lte, seminerlerinden birinde
rencisi Octave Mannoni ile giritii tartma; lacan , renci
lerinden "dil-sz ayrmn yapmalarn istemitir, Mannoni'nin
yant yledir:
- Ben ksa kesmek iin yle diyeceim; dil geometraldir, sz
ise perspektiftir ve perspektif noktas daima bir baka nokta ola-
1 52 F R E U O ' D A N L A C A N ' A P S K A N A L I Z

bilir. Dil bir gerekliktir, geomelraldir. Yani perspeklif haline


getirilmemi olandr ve hi kimseye de ait deildir. Halbuki sz,
bu geomeualin bir perspektifinden ibarettir ve perspektifin mer
kezi, ka noktas daima bir Ben'dir. Dilde ise Ben yoklur.
Kanmca Mannoni'nin bu "geonetral-perspektif netaforu"
tamamen Saussure izgisine denk dmektedir. Oysa Lacan sr
drr:

Lacan - Emin misiniz?

Mannoni - Dil bir evrendir. Sz bu evrende bir kesit, tam


olarak konuan znenin konumuna bal bir kesittir. Dil
belki bir anlfima (sestsahiptir, ama sz bir anlamlandrma
ya (significatfon) sahiptir. Latincenin anlam anlalabilir,
ama Lat,nce bir sz degildir.

Lacan - Latince anlaldg zaman, farkl szckbilimsel (lexi


cologiqe) ve dilbilimsel (grammatical) elerinin rgtleni
tarz, anlamlarn birbirlerine srekli gnderimde bulunma
tarz anlalm olur. Ve siz niin imdi kalkp dilin iinde
Ben'in sistemlerinin olmadm sylyorsunuz? Tam tersine,
Ben mutlak olarak oraya ierilmi durumdadr. ( . . . ) Analitik
deneyimi temellendiren ey, dile herhangi bir ekilde girme
nin ayn ekilde etkili olmamasdr. . . 3

Lacan'n vurgulamak istedii, bireyin kendisinin de dil iinde


belirlenmi bir konumdan konutuudur. Bu konum balangta
Oidipal sylem tarafndan verilir. Psikanaliz iin dile hangi
konumdan girildii nemlidir. znenin kendisi de kendi szn
de bir dilbilimsel gsterenle temsil edilir. Bylece znenin kendi
si de dilin kendisini temsil etmesini salayan gstereninin dil
tarafndan belirlenmesi ile belirlenmi olur:

Bir gsteren nedir? (. . . ) Bir gsteren bir zneyi temsil eden


eydir. Fakat kimin iin? Bir baka zne iin deil, bir baka

3 jacques L1can , Le Moi Dans La Tl.'orie de Frcd er Dars la Techique


ele la Psychanalyse, Editions du Seuil , 1 9 78.
D I L B I L I M V E Y A P I S A L A N T R O P O L O J i 153

gsteren iin. Bu aksiyomu canlandrmak iin hiyerogliflerle


kapl bir ta bulduumuzu varsayn. Bunlan yazan bir zne
nin bulunmu olduundan bir an bile phe etmezsiniz.
Fakat her gsterenin size bir eyler sylemek iin yazldn,
size gnderildiini dnrseniz, bu bir yanlg olur. Kant
da ak, siz ondan hibir ey anlamazsnz. Tam tersine, bu
gsterenlerden her birinin dier birine balanmas olgusuna
bakarak onlar gsteren olarak tanmlarsnz. lte, znenin
tekinin alanna ynelen (yani simgesel dzene ynelen)
ilikisinde sz konusu olan budur.

zne, tekinin alannda (yani simgesel dzende) gsteren


olarak ortaya kar.4

Lacan'a ilikin bu saptamadan sonra parantezi kapatp


Saussure'e devam edelim. Yukarda Saussure iin esas aratrma
alannn uzlarnsal, ezamanl, gizil bir toplumsal kurum olan dil
olduguna deinmitik. Dilin birimleri "gsterge"lerdir.
Gsterge, bir "gsteren ," bir de "gsterilen"den oluur.
Gsteren ses deil, "iitsel imge"dir. Yani gsteren fizik bir nesne
deil, bilisel bir nesnedir. Gsterilen ise d dnyadaki bir nesne
deil, "kavram"dr. Demek ki gstergenin her iki esi de anlk
saldr. Gsterme ilikisi, bir iitsel imgeyi (yani gstereni) bir
kavrama (yani gsterilene) balayan ilikidir, Bu durumda;

Gosterge
..
=
! Gsteren (iitsel imge) r eklinde . fade ed.l
eb.1.
r.
Gsterilen (kavram)

imdi bu aamada biraz durup "gsterge"nin baz zellikleri


nin altn izelim. llk olarak dilin "uzlamsal" bir kurum olarak
nitelenmesinin gerekelerinden biri -ama sadece biri- ile karla
yoruz. Gsterme ilikisinde her iki enin balants keyfidir.
Yani mesela "masa" iitsel imgesi ile "masa" kavram arasnda ne
deneysel ne de mantki iliki vardr (Saussure'n bu gr, izle-

4 Jacques Lacan. Les Quatre Concepts Fondcmentaux de la Psyclaralyse,


Editions du Seuil, 1973.
1 54 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S K A N A L Z

yen dilbilimciler tarafndan eletirilmitir. Evet, geri bu iki e


arasnda deneysel ya da mantki bir zorunlu iliki yoktur, ancak
dilin yaps bu ilikiyi zonnlu klar. Saussure\in bu eletiriye
kar kmayaca, teorisinin btnnden bellidir. O, aradaki
ilikinin keyfi olduunu sylerken daha ok dil dnda bir belir
leyenin olamayacan ifade etmektedir).
ikinci olarak gstergenin her iki esi de anlksaldr, bir baka
deyile "dil" iinde kalr. Masa "iitsel imgesi" (gstereni), kendisi
anlk iinde kalmakla yetinmez, anlamn d dnyada gndein
de bulunduu gereklikten deil, gene anlktaki masa kavTamn
dan alr. D dnyaya gnderimi anlamn kkeni gibi gm1ek
yanlgs (ki pek Cf()k ampirist teorinin dil konusundaki yanlgs
buradan kaynaklanir) karsnda unu belirtelim: Nasl masa iit
sel imgesi t, yasa, vs. gibi iitsel imgelerden. bu imgelerle
aynmsal ilikisi dolaysyla aynarak bir kendilik kazanyor ise,
masa kavram da sandalye, eya, yatak, vs. gibi kavramlarqan
aynarak bir kendilik kazanr (bu noktada Frege -ile bir yaknlk
kurulabilir).
ite, dile otonomisini veren budur. Dil, kendi iinde bir
btndr. D dnyaya gnderimde bulunma gereksinimi yok
tur. ''Lacan'a Giri" blmnde dilin bu otonomisinin bilin
fenomenlerinin otonomisini, matematiklerin, hatta akl yrtme
nin (mantn) deneye bavurmakszn ilerliklerini aklayabildi
i ne deinmitik. Szgelimi, geometrinin sz konusu ettii nokta,
doru, vs. gibi kavramlar gerek evrende hibir gerek nesneye
gnderimde bulunmazlar. Ancak geometri iinde belli anlama
sahiptirler. ite, matematikte akl yrtme yoluyla aslnda dil
iinde allm olur. Bir baka deyile, matematikler dilin (zel
bir dilin) manuki imkanlarnn aratrlmasndan ibarettir:
Dilin bu otonom yaps , yani hem onu kullanan zneden hem
de gereklikten bamsz yaps, Lacan'a gre "insann koulu
nun" (ilgin nokta; deyim Sartre'a aittir) yeni bir boyutunu olu
turur. insan sadece dandan d gereklikle snrl deildir, ieri-
D i L B I L I M V E Y A P I S A L A N T R O P O L O J i 1 55

den dncesinin biimleri asndan da snrldr. lnsan kendisi


ni ve gereklii ancak dilin verdii dolaym sayesinde dnebi
lirken, hem gereklii kendisinden ayrt etme -bylece bir gerek
lik nosyonu gelitirebilme- imkanna kavuur hem de giderek
daha toplumsallam, )celtilmi" kavramlarla kendini d
nrken, kendi gerekliini dile getiren ilk simgeselletim1eleri de
bilindnda brakm olur.
$imdi Saussure'de buraya kadar anlattklannzda sezilen ve
belki de teorisi in en can alc nokta olan konuya geliyoruz: Deer.
imdi, gsterme ilikisi bir gsteren (iitsel imge) ile bir gs
terilen (kavram) arasndaki bir iliki gibi onaya kmt . Ancak
Saussure'e gre bu il iki bu kadar basit olamaz. nk her bir
dilbilimsel enin deeri, dilin sisteminde (yapsnda) dier e
lerle ilikisinde belirlenir. Bir iitsel imgeni n kendi olmas, dier
iitsel imgelerden ayrmlamasna baldr. Bir baka deyile, her
bir dilbilimsel e, olumlu kipte deil olumsuz kipte dier ge
lerden farh ile tanmlanabilir. Yukanda verdiimiz megi tekrar
la:-sak, "masa" kavram, ancak sandalye, yatak, vs. gibi kavramlar
dan fark vurgulanarak tanmlanabilir. Bu da bir dilin btn
gelerinin srekli birbirine gnderim yaptn ve her bir genin
deerinin, ancak bu sistem iindeki ilikileri ile belirlenebilecei
ni gsterir ki, yapsalcln temel tezlerinden biridir bu. Demek
ki "gsterge"nin ierdii gstem1e ilikisi (yani anlalsn diye
arptmay da gze alarak bir kelimenin "anlam" diyelim) gste
ren (iitsel imge) ile gsterilen (kavram) arasndaki basit bir ili
kinin deil, dilin btn iinde, "ezamanl" olarak mevcu
bulunan biimsel ilikilere dayanan karmak bir yapsal ilikinin
sonucudur.
Bu noktada lacan'a gre gstergenin sadece iitsel bir imge
olmadn, simgeletirmeye imkan veren her ey olabileceini,
gsterilenin ise (ya da Lacan'n daha sk kulland terim olan
"znede gsterilen"in ise) znenin yaantladg ey oldugunu (bir
anlamda, tm bilisel lcognitijl simgeselletim1elerden soyutlad-
1 56 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

mzdaki haliyle heyecanlar demek yanl olmasa gerek) kayde


delim_ Demek ki Lacan'da simgeler (yer yer Lacan, simgeyi gste
ren karl olarak da kullanr). insann plak yaantlamasm
kendi biimsel kurallarna gre yap landm.
Saussure'e gre gsterenin iki esi. gsteren ile gsterilen, bir
kat yaprann iki yz gibi birbirinden aynlamaz; birini keser
seniz dieri de kesilir. imdi bu anlay, psikanalizdeki "ikincil
sre" dncesine uysa bile elbette Freud'un deyimleriyle "dr
tler" ile "psiik temsilcilerin" ok daha oynak ve akkan bir
ekilde baland "birincil sre" dncesine uymaz. phesiz
Saussure, ne bireydeki dil geliimini hatta ne de bir erikinin
kafasndaki dil performansn konu edinir. Onun nesnesi olan
"dil" -tpk geometrinin "nokta"s ya da fiziin ktlesi gibi- teorik,
kavramsa\ , ideal bir nesnedir. Ancak psikanalizin sorunsal ba
kadr. Onun sorunsal, Saussure'n kavranlan ile konuursak ,
dilden ok "sz" (ya da Saussure'den sonra ok daha iyi geli.ti
rilen bir kavram olan sylemi) sorgular. Bu nedenle Saussure'de
ilineksel gibi duran sorunlar Lacan'da zseldir. yle ' ki , Lacan
adeta znede gsterilen olan saf yaantlama deneyimi zerinde
srekli kayan gsterenler zincirini sabitletiren, bylece bir gste
reni bir gsterilene balayan gc ve an tespit etmeye alr.
yle sanyorum ki , bu an ve g "kkensel bastrma"nn meyda
na geldii andr Lacan'a gre. Bylece Freud'un daha nce iaret
ettiimiz bilmecesi (yani kkensel bastrma sayesinde drt ve
temsilcisi arasnda meydana gelen -stelik ilk bakta "birincil
sre" dncesindeki drtlerin akkanl ile hi de uyuma
yan- fiksasyon meselesi) bir aklk kazanmaya balar. Kkensel
bastrmada -hi bilinli olmam, ama bilind da zaten kken
sel bastrma ile kurulacana gre bilind da olmayan- bir tem
silci bilindna bastnlmaktadr. Akla ilk gelen zm, kkensel
bastrmada hem ilk simgesellemenin meydana geldii hem ilk
simgenin bir ve ayn operasyonla bastrld hem de bylece gs
terilen ile gsteren arasndaki kopmaz ban kurulduu eklinde
D L B L I M V E Y A P I S A L A N T R O P O L O J i 157

oluyor. Sz konusu olayn lacan'm teorisine gre nasl aklana


bileceine (tabii yorumlanmzdaki btn sorumlulugu stlene
rek) izleyen blmde iaret edeceiz. Ancak unu belirtelim ki,
Lacan'a gre gsterenler zincirinin sabitlemesi -hatta "ikincil
sre" dncesinde bile- asla tamamlanmaz. insan dile asla ege
men olamaz. stelik bu oynaklk, mutlak diyalog imkann orta
dan kaldm.
imdi biraz da Saussure sonras dilbilime bakalm. Andre
Martinet'ye gre dilde iki tip eklemlenme sz konusudur. Birinci
dzeyde fonetik (sesbilimsel) eleri ancak anlaml paralar
halinde (ki bunlann en kaba rneini kelimeler tekil eder) ayrt
edebiliriz. !kinci dzeyde ise anlaml niteleri paralayan, artk
kendisi anlamsz olan ses elerini (heceleri, vs.) elde ederiz. Bu
ikinci dzeyde elde edilen eler, ayn dzeydeki baka elerle
birletirilerek birind dzeyin anlaml eleri (kelimeler, vs.)
kurulabilir. Dikkat edilirse dil dzeyindeki ilk eklemlenme ele
ri anlaml elerdir ki, bunlara "monem" (anlam esi) adn
verir. ikinci eklemlenme dzeyinde eler ise "fonem"lerdir.5
"Monem"lerin Saussure'n gstergelerine yaklat dnlebi
lir. Ancak ikinci eklemlenme dzeyinde "kavram"a bavurmak
gerekmemektedir (Lacan'c baz rya analizlerinde bu ikinci
eklemlenme dzeyi de ele alnr).
Demek ki bu durumda dilbilim, dilbilimsel eleri iki ekilde
ele almaktadr. Birinci dzeyde dilbilirnsel eler, nce kendisi ile
ayn dzeydeki eler ile ilikisi erevesinde ele alnmaktadr.
!kinci olarak anlaml btnler elde etmek iin alt dzeydeki e
lerin st dzeydeki geler ile ilikisine geilmektedir (Benveniste).
jakobson, Lacan' etkilemi bir dilbilimci olarak kabul edilir.
Bu etkinin sebebi, jakobson'un konuma edimini ele alan, dola
ysyla -Saussure'c erevede konuursak- dil ile sz arasndaki
ilikiye nem veren teorik grleri olsa gerek.

5 Andre Martnet, ilevsel Genel Dilbilim. ev. Berke Vardar. Birey ve


Toplum Yaynlar, 198 5 .
1 58 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S K A N A L i Z

Jakobson'a gre konuurken iki tip edimde bulunuruz:


"Ayklama" ve "birletirme". Ayklama, birbirinin yerini alabilecek
eler arasnda bir seim yapma edimidir. Birletirme ise bu ge
leri daha st dzeyde bir e e lde etmek iin an zamanl bir
ekilde eklemleme ilemidir.6
Bir baka deyile, ayklama Saussure'n "dil" kavram dzeyinde
gerekleir. Ayklamada birbiriyle ezamanl, gizil ilikide olan eler
arasnda bir seim yaplr. Birletirme ise Saussure'n sz dzeyinde
geer. Yani buras aktalize olmu bir dzeydir ve belirtildii gibi an
zamanl bir ilikilendirme sreci sz konusudur. Ayklamada gster
geler birbirinin yokluunda, mevcut olmay10cla (in absentia) iliki
ye girerken, birletirmede birbirinin aktalizasyonunda (gerekleti
rilmesinde), mevcudiyetinde ilikiye girerler.
Bu iki dzeyi aagdaki gibi ematize etmek mmkndr:

Dil Dzeyi
- E zamanl San Sandalye dikdrtgen
- Gizil (virtuel)
1 1
1 1
1 .,

- in absentia Yeil Koltuk kare


- Ayklama
- Metafor Kahverengi Masa yuvarlak(t1r)

Sz Dzeyi:
- Art zamanl
- aktel (gereklememi)
- in presentia
- Birletirme
- Metonimi

imdi mesela "Kahverengi masa yuvarlaktr" gibi bir cmleyi


dile getirirken, "kahverengi" ile ezamanl ilikiye giren, yani kah
verengi kavramnn deerini veren yeil, san, vs. arasI].da nce bir
"ayklama" yaparz. D ikkat edilirse, bu kavramlar arasndaki ili
ki, ancak birbirlerinin yokluunda (in absentia), birbirleriyle
6 Anika Lcmaire, jacqes Lacan, Mardaga, 1978.
O I L B I L I M V E Y A P I S A L A N T R O P O L O J i 159

aynmsal ilikilerinde, birbirlerini dta brakmas yoluyla kurula


bilir. Bunlar arasnda iliki ezamanldr, yani zaman bakmndan
bir ncelik-sonralk ilikisi kurulamaz. Ayn ayklama srecinin
"masa" ile "sandalye", "koltuk" ile "yuvarlak" ve "dikdngen" ile
"kare", vs. arasnda da geerli olduu aktr.
Oysa "birletirme" edimi (ki sz dzeyinde yer alr) art zaman
ldr; gstergeler zaman bakmndan bir ncelik, sonralk izgisin
de dizilmitir; yle ki , bu an zamanl sralama deitirilirse
"anlam" tamamen ortadan kalkabilir. Birletirme aku ile kurulan
iliki gereklemi (aktalize olmu) bir ilikidir. geler birbiri
nin mevcudiyetinde (in presentia) iliki iindedir.
Bilindii gibi jakobson, bu erevede afazinin * iki tipini
ayn etmitir. Afazik hastalar incelendiinde, bunlarn konu
ma edimlerinin ya "ayklama" dzeyinde ya ''birletim1e"
dzeyinde (ya da her ikisinde birden) bir bozukluk saptanr
dil bilim asndan . 7
Lacan, "Bilind bir dil gibi yaplasmtr," derken, bilind
ndaki simgelerin yukarda dil dzeyini zetleyen ilikiler iinde
olduunu savunmaktadr sanrm.
imdi belki de saptanmas en g konuya, Chomsky dilbili
mine, bu dilbilimin hem kanezyen gelenekle hem de paradoksal
bir biimde Lacan ile olan ilikisine geiyoruz.
Eer Chomsky'nin teorisine kabaca bakarsak, temel kav
ram ile karlanz: Yzeysel karmak yaplar, derin ve daha basit
yaplar ve dnm kurallan.
Buna gre karlatmz sylem (ya da Saussure'n deyimiy
le sz) dilin sentaksnn yzeysel ve karmak yaplarn sergiler.
Bu yaplar aslnda daha basit olan, fakat aktel sylemde aka
ortaya kmayan derin yaplardan belli dnm kurallar ile elde
edilirler.
Chomsky dilbiliminde dil teorisi ayn geden oluur.

* Afazi: Beyindeki organik bozukluklara bal konuma glkleri.


7 Henri Hecaen, Lcs Fonctios clu Ccrvcau , Masson. 1 98 3 .
160 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S K A N A L Z

Semantik, sentaks ve fonetik. Semantik teori, kelimelerin anlam


lanm veren bir szle dayanr. Sentaks ise yukanda szn
ettiimiz yaplar ile ilgilidir. Bir baka deyile, semantik dzeyin
de sentaktik yaplarla ortaya konan cmlenin "anlam" asndan
yorumu, fonetik ile de ses bakmndan yorumu yaplr. Demek ki
Chomsky'ye gre sentaks, semantik (anlambilim) ile fonetik (ses
bilim) arasndaki ilikiyi salar. 8
Kanmca Chomsky dilbilimi semantiinin ierdii szlk, tam
anlamyla Saussure'n yap kavramna uyar. nk bu szlk her
bir kavramn, dier kavramlarla aynmsal ilikisine gre kurul
mutur.
Bu kaba bilgiJ'i-verdikten;onra bizi burada ilgilendiren yn
ne geebiliriz Chomsky dilbiliminin.
Bu dilbilirr)." teorisinin baans, davran okula kar gelitir
dii eletiri erevesinde daha kolay anlalabilir. Davran oku
lun aklamakta glk ekecei bir saptama yapar Chomsky
dilbilimi. lnsarlar o gne kadar hi karlamadklan cmleleri
anlayabilir ve kurabilirler. Bu durumu "uyatan-tepki" mekaniz
mas ile aklamak olduka gtr. Buna karlk karmak yap
lann, derin ve basit yaplardan dnm kurallan ile tredii
dnlrse olay aklk kazanr.
Chomsky'nin kanezyen gelenee yaklatn sylemitik.
Syle ki, Chomsky'ye gre derin yaplar doutan (inne) getiril
mitir, yani bunlar merkezi sinir sisteminin organizasyonunun bir
rndr. Buna karlk, gerek dnm kurallan gerekse yzey
sel yaplar kazanlm mahiyettedir. Dnce (semantik) ile sen
taks yaplann ilikilendii dzey de ite bu derin yaplar dzeyi
dir. Bylece Chomsky, kanezyen dualite problemini (yani dn
ce tz ile madde tz ikilii problemini) yeniden onaya koymu
olur. Chomsky, insann daha nce hi karlamad sonsuz
saydaki cmleyi anlamas ve kurmas olgusunu a,klamak iin
"dnceyi" bir hipotez olarak kullanr.

8 N oam Chomsky, Les Srucures Syna.xiqe. Editions du Seuil, 1 969 .


D I L B I L I M V E Y A P I S A L A N T R O P O L O J 161

Chomsky, bu nedenle idealist, metafiziki olarak eletirilmi


tir. Ancak Chomsky okulunun yant olduka doyurucu gibi
grnyor:

Dilbilimsel iletiim sreci, sylemin retimi srasnda konu


ann isel dncelerini, fikirlerini herkes tarafndan gzle
nebilir, iitsel bir fenomen biiminde kodlad ve dinleye
nin de bu sylemi anlad koulda, bu objektif fenomenleri
ayn dncelerin, fikirlerin isel bir deneyimi biiminde
zmledii bir sretir.9

Chomsky'nin filozofik dzeydeki savunucusu olan Katz, dil


bilim teorileri erevesinde baz gzlenemez fikirleri, dnceleri
bir varsaym olarak ileri srdklerinde, "fizikilerin baz 'mikro
anitelerin' baz 'mikrosrelerin' gzlenemez oldugunu syleme
sinden" daha farkl bir epistemolojik ereveye yerlemediklerini
sylemektedir. 1 0
Kanmca Lacan iki bakmdan Chomsky'ye yaklayor: Ilk
olarak gsterileni "tpk bir isel deneyim" gibi dnmekle
Chomsky'ye yaklar Lacan, te yandan da yzeysel ve karmak
bilin yaplarnn altnda basit bilind }'aplar olmas ve
yzeysel, kltrel yaplarn bi1ind yaplardan trediini
dnmesi bakmndan. Ancak unu hemen kaydedeyim ki,
Lacan ile Chomsky arasnda indirgenemez bir kartlk da mev
cuttur: llk olarak Lacan'da gsterilen bir i yaanulamadr,
ancak bu asla bir "ide", bir "fikir", bir dnce mahiyetinde
deildir. Simgesellememi bir dnce tanmaz Lacan . Onun
"znede gsterilen" dedii bir soyutlama olarak simgeden
bamsz gibi dnlebilen emosyonlar, yaantlamalar ve
dierleridir. ikinci olarak, Lacan hibir ekilde bilind yapla
rn doutan getirildiini savlamaz. Ancak unu kaydedeyim ki,
Lacan-Chomsky ilikisi daha ayrntl bir almaya konu olabi-

9 Jerrold j . Katz, La Philosoplie du Lagage, Payot, 1 9 7 1


1 O Jerrold ] . Katz, agy.
162 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L Z

lecek niteliktedir ve sadece Lacan' anlatmaya ynelik bir al


madan bu zor devi gerekletirmesi beklenmemeli .
imdi bu blmde stlendiimiz grevi tamamlamak iin
ksaca Claude Levi-Strauss'un "Yapsal Amropoloji"sine deine
lim.
"Yapsal Antropoloji", tm bir etnografi geleneinin tersine,
detayl ampirik veriler toplamak yerine baz btnsel sistemlerin
(akrabalk sistemlerinin, mitlerin, ritellerin, vs.) evrensel yaps
n ortaya koymaya alr . Adeta sz ile deil, dil ile ilgilenen dil
bilim gibi zaman ve mekan iinde eitlilik gsteren kltrel
rnlerin altnda yatan ve btn bu eitlilie imkan tanyan
yapy ortaya koytnay hede(.alr.
levi-Strauss'a gelene kadar art zamanl inceleme n planda
idi. Buna grd>nceki laylar sonraki olaylarn nedeni saylyordu.
Oysa Levi-Strauss ezamanl inceleme yntemini, yani elerin
birbiriyle ilikileri iindeki belirlenimini n plana ald .
.
Bu bakmdan zellikle fonolojiden (sebilim) etkilendi.
Fonoloji, "nkleer fiziin kesin dogabilimlerihde oynad yenile
yici rol insan bilimleri karsnda'r oynayaca kt . 1 1
Bizim iin burada nemli olan akrabalk yaplan hakkndaki
almasnda Levi-Sttauss, "akrabal n elemanter yaplarn"
yle tanmlyor:

Akrabaln elemanter yaplarndan, isimlendirme dzeninin


dorudan doruya akraba ve hsm halkas olarak belirlemeye
olanak tand sistemleri anlyoruz; yani belli tipte akrabalar
ile evlenmeyi tasvip eden sistemleri ya da eer deyim yeinde
ise, grubu tm yeleri ile akrabalar olarak tanmlamakla bir
likte bu yeleri iki kategoriye, mmkn evlilikler ve yasaklan
m evlilikler kategorilerine ayran sistemleri anlyomz. 12

1 1 Claude Levi-Strauss, Anlropologie Structmle. Plon, 19 5 8.

1 2 Claude Levi-Srauss, Les Structu res Eltmmtaires de La Pareme. Pres


ses Universitaires de France, 1 949.
O 1 L B 1 L i M V E Y A P I S A L A N T R O P O L O J 1 1 63

Uvi-Strauss, akrabalk sistemlerini dorudan ensest yasa ile


yaplanm olarak ele alr. Ensest yasa evrenseldir; kltrden
kltre byk biimsel farkllklar gstermekle birlikte, tm kl
trlerde deimeyen bir kural olarak karmza kar ve akrabalk
ilikileri de aslnda ensest yasann biimine gre yaplar.
Szgelimi baz toplumlarda sadece babanm erkek kardeinden
yegenler arasnda bir yasak varken, dierlerinde kz kardeinden
kuzenlerle ilgilidir yasak. Akrabalk ilikileri de bu yasaklara gre
dzenlenmitir.
Ensest yasa nereden kaynaklanr peki? Bu biyolojik bir
kkene sahip olamaz. nk yasak toplumdan topluma deiik
lik gsterir. stelik, eer doal bir cinsel ilgisizlik sz konusu
olsayd kltrel bir yasaa ne gerek kalrd?
Baz kadnlarla evlenmeyi yasaklamak, o kadnlan dandan
erkeklere vermekle yaplar. Bylece kadnlar bir iletiim arac
haline gelirler. Levi-Strauss'a gre toplumda Lipte iletiim var
dr. Akrabaln ve evliliin kurallar (ekonomik kurallann gelir
lerin ve hizmetlerin iletiimini salamaya hizmet etmesi gibi, ya
da dil kurallarnn mesaj iletiimine hizmet etmesi gibi) "gruplar
arasndaki kadn iletiimini salamaya hizmet ederler"_ 1 3
Demek ki egzogami (d evlilik) ensest yasa ile yaplanmtr
ve kltrel iletiimin temellerinden biridir.
Lacan, Levi-Strauss'ta "doa-kltr" kartlnn vurgulanma
sn grr. Ensest yasan (dolaysyla Oidipus kamaasm)
kltrn dzeninin temel dayana olarak grme konusunda
Uvi-Strauss'a dayanr. Bununla beraber "Lacan-Uvi-Strauss" ili
kisinin sorunsuz bir koutluk iinde getii dnlemez. Ancak
tanmann boyULlan bu almann snrlan dnda.
Lacan' anlamak bakmndan gerekli dilbilim nosyonunu
aktarmaya ayrdmz bu blm, gene Lacan'n dilbilim hak
knda syledikleri ile kapatalm:

1 3 Claude Levi-Srauss, Atlropologie Strucwralc. Plon, 1 958.


164 F R E U D ' O A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

Gnmzde insan bilimi denebilecek, ama gene de tm psiko


sosyolojiden ayrt etmemiz gereken yeni bir bilimin, yani dilbili
min oluum srecini yayoruz. Bu bilimin modeli tek bana
kendi spontanilesinde presbjektif bir ekilde kombinatuar, *
**
operan bir ileyitir. lte bilindna statsn veren bu yap-
dr. Her durumda bu sayede bilind terimi altnda nitelenebilir,
eriilebilir bir eyler olduundan emin olabiliyoruz. 1 4

Kombinatuar: gelerin birbirine greli durumuna ilikin.


"' *
Operan: Kendi btnl iinde ilev gren.
14 jacques Lacan, Les Quatre Concepts Fondamentaux de la Psychanalyse,
Editions du Seuil, 1973.
Vl l .
LACAN ' I N PS KANALZ KU RAM I NA
TOPLU B R BAKI$

D
aha nceki blmlerde lacan'm eserini psikanaliz gelenei
erevesinde, varoluuluk, yorumsamaclk karsnda ve
dilbilimle ilikisi iinde degerlendirmitik. imdi bu blmdeki
amacmz, Lacan'm teorisinin bir zetini vermeye almakla
snrl olacak. Ancak unu hemen kaydetmek isterim ki, sz
konusu ettiimiz zet aslnda bir yorum-zettir.
Lacan' zetlemeye alrken ayn zamanda bir lde yorum
ladm belirtmeye u nedenle gerek duyuyorum: tk olarak,
okur her eyden nce lacan'la deil, sadece bir lacan anlats ile
kar karya olduunun bilincinde olmaldr ki -eer istekli ise
bizzat lacan okumasna ynelmek iin bir nedeni olsun. lkinci
olarak da, her lacan okurunun ister istemez belli bir lacan yoru
muna gitmeye ihtiya duyacam vurgulamak istiyorum. nk
Lacan'n eseri, daha nce de belirttiim gibi, bize bir btn halin
de sunulmu deil. Bu eseri btnletirmek iin okurun aba
harcamas gerek.
166 F R E U O ' O A N L A C A N ' A P S i K A N A L Z

Yani Ll.can'n kafasnda btnlemi, i tutarllk kazanm bir


teorik yap varsa bile, biz okurlar olarak bu yapyla kar karya
degiliz. Onun eserini farkl konumlarda, farkl gerekelerle sy
lenmi ya da yazlm paralardan hareket ederek, adeta biz yap
landrmak zomnda kalyomz. imdi Ll.can'n da belli bir Freud
okumas onaya koymaya alt dnlrse, bu blm adeta
nc elden bir Freud okumasna dnyor. Ancak Ll.can'n
Freud okumasnn Freud'u zenginletirdiine muhakkak gzyle
bakabilirsek de, ben kendi Ll.can okumam iin ayn eyi syleye
mem kukusuz. lte imdi size bu mtevaz okumay sunuyomm.
Daha nceki blmlerde de belirtildii gibi. Ll.can'n psikana
liz kuram dilbilim ile yakn bir iliki iindedir. Ll.can'a gre, bir
"'
...

tedavi teknii olarak psikanaliz dil iinde ve dilin ayn zamanda


bir ara olarak kullanld bir sre iinde geer. Ll.can'a gre
psikanalizin (teori ve pratiginin) nesnesi olan bilind, dilin
mantki bir sonucudur: "Dil bilidmn houludr."
imdi dilin bilindn nasl mantki bir zorunluluk haline
getirdigini hatrlatalm. Sartre, kartezyen cogito'ya daya:.arak psi
kanalitik bilind kavramnn geersizliini iddia ve ilan ediyor
du. Bilin kendi zerine katlanp kendini nesne edinen dzenegi
ile kendine dolayszca verilmiti ve burada bilindna yer yoktu.
Bilin her trl anlamnn kayna olduguna gre, adeta bir hay
vani igd gibi dnlm olan ld'in bilinteki anlaml fikirle
rin kaynag, ynlendiricisi olduu dnlemezdi (burada ayrn
tl bir hatrlama iin "Lacan'a Giri" blmne yeniden bakmak
gerekli olabilir).
Ll.can, aagdaki satrlarda adeta bu yanl psikanaliz yoru-
muyla polemik halindedir:

Bilind bir arzu oldugu iin, derinliklerden kalkan ve bilincin


st dzeylerine ykselen. ilkel, yamyamca hatta hayvani bir
bilind arzu olduu iin bilindnn olduu tezi geersizdir.
Tam tersine, bilind olduu iin, yani yapsnda ve etkilerinde
L A C A N ' I N P S K A N A L Z K U R A M I N A T O P L U B R B A K I S 1 67

znenin kontrolnden kaan dil oldugu iin ve stelik buraya


arzunun ilevi yerleebilecei iin bilind bir arzu vardr. l

Dilin, bilinci akn yapsna, yani bilincin saf ve dolaymsz


kendini nesne edinme edimine dsal olan (toplumsal-kltrel)
bir dolaym saladgna (ve aslnda bir anlamda bilincin otonomi
sinin de simgenin bu akn niteliinden kaynaklandna) ve
stelik bu dolaym sayesinde insann kendisine yabanclamas
srecinin nasl mmkn olabildiine, bilindnn da insann
kendi gereini kltrel bir kod'dan dolaymlanarak kavramak
zorunluluuna nasl balanabildiine yer vermitik. Bu akl
yrtmenin sonunda bilindmn kendini adeta mantki bir
zorunlulukla kabul ettirdiine deinmitik.
Lacan, "Bilind, di/'in manthi bir ierinidir," derken byle
si bir bilin felsefesi eletirisine dayanmaktadr.
Dikkat edilirse, burada Lacan'n orijinal bir yn onaya k
maktadr. Bilindn ampirik kantlarla gstermeye almak
yerine adeta bir filozof gibi davranmaktadr (yer yer Lacan'n filo
zof yn ok agr basar).
Ama bundan ok daha nemli bir zellikle karlayoruz
Lacan'da. Freud'dan beri tm analistler, btn dikkatlerini bilin
dna yneltmiler ve "bilin kavramn" eletirel bir gzle hi ele
almamlardr. Hatta "bilin" kavramn hi gelitirmeden ve sor
gulamadan, nasl buldularsa, yani Bau kltrne egemen olan
kanezyen gelenek nasl ortaya koyduysa, bir baka deyile bu
biimiyle "bilin" kavramnn kendi teorileri ile badap bada
mayacan bile dnmeden, ylece alp teorilerinin iine bir
yabanc madde gibi kartrmlardr.
Oysa her teorik kavram yeni bir sorgulama alannda (sorun
salda), bu alann kavramlar ile ayrmsal ilikisinde yeniden ekil
ve anlam kazanr. ite Lacan , karezyen bilin kavramna da by
lesi bir eletirel yeni anlam kazandrmaktadr. Szgelimi lacan,

l Jacques Lacan, Psyclaalys: et Medecin::, Leltre de l'Ecole Freudien, No 1 .


168 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L Z

"dilin dzeyinde daima bilincin tesinde bir eyler olduunu"


(kukusuz dilbilime dayanarak) sylerken bilin kavramna yeni
yorum getirmektedir.
"Dilbilim ve Yapsal Antropoloji" blmnde iaret ettiimiz
gstergenin (ya da Lacan'n yer yer kullandg daha geni kapsam
l "simge"nin) dilin kendi otonom kurallanyla belirleniyor olmas,
bilince tannan tm fenomenolojik ayncalklann sonu olur.
Lacan'n psikanalizi adeta bir dil analizi olarak grmesi, psika
naliz pratiinde ulalmak istenen sonucun bir "anlam" olduunu
dndn aka gsteriyor. Aslnda bu yaklamn psikana
liz iin yeni olduu sylenemez. Nitekim psikanalitik literatrde
bu ynde ak metinler bulmak mmkndr. Szgelimi Otta
Rarik yle diy:ordt :
"'

Psikanalizin devi kesinlikle psiik yaamlarn en mahrem


olgularn aa kannaya, onaya koymaya, annezik bo
luklar doldurmaya ve bylece hastann gzunde hastaliinn
anlamn (sers) ve semptomlarnn anlamn (sigr,ifcation)
ortaya koymaya dayanr. 2

imdi bu aamada iki saptama yapmamz mmkn gibi gr


nyor. ilk olarak, eer bandan beri psikanaliz bir anlam araur
mas ise, demek ki aslnda bandan beri dilbilime gereksinim

duymaktayd. Nitekim Althusser, psikanalizin sistematiklemesi


nin bilimler ailesine daha ge kanlan dilbilime ihtiya duyduunu
syler. Bu balamda Lacan'n btn yapt -ki zaten kendisi de
byle dnr- var olan bir potansiyeli aktalize etmekten (ger
ekletirmek) baka bir ey olmuyor. Ama unutmayalm ki, bu
zaten btn teorik yenilenmelerin kaderidir; Lavoisier oksijeni
bulur ve yanma ola)1Ill oksitlenme ile aklarken ya da Einstein
"zel grelilik teorisini" gelitirirken, bu teorik yenilenmeler gk
ten zembille inmedi. Her teori ancak belli bir teorik konjonktr
zemininde ortaya kabilir; bir anlamda teorik konjonktr yeni
2
Otto Rank, Le Tramatisne de la Naissance, Payot, 19 28 .
L A C A N ' I N P S i K A N A L i Z K U R A M I N A T O P L U B i R B A K I S 1 69

teoriye imkan tanr; bilim adamna den bu imkan gerekletir


mekten baka bir ey olmaz ou kez.
ikinci saptamamz da epistemolojik mahiyette olacak. En ok
tanlan konulardan biri de "psiik determinizm" konusudur.
imdi bilin olgular bakmndan bir nedenselliin deil de, bir
erekselligin sz konusu olduu savlarn hatrlayalm. iki fikir
arasndaki iliki, -iki ktlenin birbirini ekmesi olgusunda olduu
gibi nedensel bir iliki deil- bu fikirlerin anlamlarna dayanan
mantki bir ierim ilikisidir. Organizma-psiizma ikilii sorunu
na en paralelist yaklaan yazarlar, szgelimi Piaget bile, psikoloji
gibi bir bilgi alannn olmas iin psiik olgulara bylesi bir z
nitelik tannmas gerektiini dnrler.

Bilin durumlar arasndaki iliki yakndan incelendiinde,


tam olarak nedensellikten gelmeyen, zsel bir nitelik ayn
edilir. ( . . . ) Geni anlamyla "ierim" denebilecek bir baka
iliki tipinden kaynaklanr bu nitelik. Bir bilin durumu,
znde bir anlam ortaya koyar ve bir anlam bir baka anla
mn nedeni deildir, fakat bu baka anlam (az ok mantki
olarak) ierir; 2 ve 4 kavranlan 2 + 2 = 4 nermesinin nede
ni deildir, fakat bu nermeyi zorunlu olarak ierirler. 3

imdi psikanalizin paradoksu urada dgmleniyor: Psikanaliz


bir anlam aratrmas olarak kyor karmza, ama ayn zamanda
-bazen ak, bazen rtk biimde- psiik bir nedensellii de sz
konusu ediyor. Lacan, bu paradoksa bir zm, belki bir nc
yol bulmu gibidir. Burada dilin otonom, kendi yapsal kurallar
olan "presbjektif' yapsna dayanlr. Sz konusu olan bir "yap
sal belirlenim"dir artk. Lacan'n "Bilind
bir dil gibi yaplam
tr," formlnn ierimlerinden biri de bu olsa gerek:
Yukarda sylediklerim size "Bilind bir dil gibi yap/a
mtr," eklinde ileri srdgm ve bugn bizim iin

3 jean Piaget. Epistemologie des Sciences de l'Homme, Gallimard. 1 9 7 2 .


1 70 F R E U D " D A N L A C A N " A P S K A N A L i Z

Freudun agndan ok daha eriebilir bir alana baglanan


nermeden baz nosyonlar tayor. (. .. ) Tm deneyimden,
tm bireysel kanmdan ve hatta sadece toplumsal ihtiyala
ra balanabilir olan kolektif deneyimlerden bile nce bir ey
bu alan organize eder .. .

Tamamyla insani olan ilikiler yerlemeden nce belli iliki


ler belirlenmitir.4

Toplumun, kltrn belirlenmi yapsn tayan, kuaktan


kuaa aktaran dildir. Bylece Lacan, kltrel dzenin insan
belirlediini sylemi olmaz aslnda; zne kltre ginnekle, dilin
dzenine ginnekle-kltri.i v, dili de iselletirmi olur.

Gsterilebjlir olar:nn (sig11ifiable), gsterenin tutkusunda


kendi iaretine mamz kalmak suretiyle gsteilene dn
mesine yol aan etkilerinin belirleyiciliinde, gsteren aktif
ileve sahiptir. Gsterenin bu tutkusu o andan i tibaren insa
nn koulunun yeni bir boyutunu olutumr. yle i, konu
an sadece insan deildir, fakat insanda ve insan araclyla
ld konuur. insann doas, hammaddesi olduu dilin yap
snn etkileiyle doludur. Ve insanda, fikirler psikolojisinin
anlayabilecei snrlann tesinde, szn ilikisi yanklanr. 5

(Burada ufak bir noktaya iaret edelim: Lacan yukardaki satrlar


da Sartre'n -"Ltcan'a Giri" blmnde ortaya koyduumuz
"insanm koulu" kategorisini kullanmakta ve dilin yaratt kou
lun insan belirlediini sylemek suretiyle de varoluu zgrlk
temalarn eletinnektedir.)
Demek ki Lacan'a gre psiik belirlenim, toplumsal simge siste
minin zneyi aan yapsndan kaynaklanmaktadr. zne kendi
gerekliini, deneyimini ancak bu nesnel kltrel simge sistemin-

4 jacques Lacan, Les Quare Coceps Fodamctax de la Psyclanaly


se. Editions du Seuil, 1973.
5 Jacques Lacan, Eaits, EdiLions du Seuil , 1 966.
L A C A N ' I N P S K A N A L Z K U R A M I N A T O P L U B R B A K I S 171

den dolaymlanarak kavrar, dnr ve dile geLirirken, bu oLonom


gerekliin presbjektif yapsnn biimsel kurallarna da tabi olur.
Lacan'a gre dil ile belirlenme, kltrn simgesel dzenine
girme. Oidipal evre ile ayn anlama gelmektedir. imdilik simgesel
belirlenme ile Oidipus arasndaki ilikiyi kabaca yle ifade edebi
liriz: insan yavrusu dil ile kltrel bir kumru olan ailede ve ailenin
sylemi sayesinde karlar. Demek ki ailenin Oidipal dzenini
yansLan aile sylemi , znenin dil ile belirlenmesinin, kltrel
simge sistemine gim1enin, toplumsal znenin kuruluunun ilk
admdr. Bir baka deyile toplumsal simge sistemi ne giri, Oidipus
karmaas sayesinde gerekleir. Bunun anlamn , sonulann ve
gereklememesi halinde neler olabileceini ileride ele alacaz.
imdi I...acan teorisinin bir baka alanna, gereklik nosyonunun
kurulmasnda, bir baka deyile Ben ile Ben olmayan'n aynmasn
da dilin oynad role geelim. Lacana gre zne ile nesneyi ayrt
eden, gereklie statsn verirken balangta bir karklk halin
de Ben olmayan'dan ayrmam olan Ben'e de sbjektivitesini
kazandran ey dilin salad dolaymdr. Basite, dil bireyle nesne
arasna girmese ne bir kendilik sbjektiviLesi geliirdi ne de gerek
lik aynrd. Bu noktada Anika Lemaire'i izleyelim:

Noam Chomsky (. .. ) hayvanlarn ve k'llk ocuklarn bir nes


neler dnyasnda deil , bir durumlar dnyasnda, yani dzensiz
ve tutarsz bir dnyada yaadklarn sylemiti. Sadece dil,
dnyann dzenini kunnaya ve bylece dnya ve duyulabilir
izlenimler zerine bilin ve refleksiyon edimlerini gerekletir
meye imkan verir. Dil bu nedenle yaantlama zerine zerk bir
kavray salar ve bu yaantlanan gereklik karsnda bir mesa
fe alnnasna izin verir. Alphorse de Waelhens'in iaret ettii
gibi, dilin zgn karakteristiklerinden biri, bir eyi, bir gerei
bu eyden baka bir ey olan bir ikame edici (temsilci) ile hatr
latmaktr. Baka ekilde sylersek, bu eyin mevcudiyetini onun
yokluu zemininde haurlatmakl!r. Dahas. bilimsel bir gsterge-
1 72 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

nin bir reel'e bu ikame edilme edimi, znenin kendisini evre


leyenden farkl bir zne olarak iareLlemesine imkan vermek
suretiyle yaantlama karsnda bir mesafe alnmasn salayan
bir dolaym edimidir.6

Bu satrlan iyice anlayabilmek iin dilden annm tam bir feno


menolojik tekbencilik durumu varsayalm (ki kanmca lacan yaa
mn banda byle bir dnem kabul etmektedir). imdi byle bir
psiizrnada tm duygular, alglar tam bir kannaa halindedir. isel
olanla dsal olan aynmlamamtr, nk her ey bir deneyimdir,
bir yaantlamadr. ite simge bu kaosa son verir, bir deneyimi, bir
yaantlarnay bu yaanulamadan bamsz olarak temsil ederken,
y
hem bu yaantlamay diger ' aannlamalardan hem de tekbenci
psi.izmadan ayntrm olur (bylece tekbencilik de yklmur
zaten). Ksaca dil, hem insann kendisi hem de d dnya karsn
da mesafe alnmasn salayarak "gereklik" nosyonunun temelini
de alm olur. Klasik teorinin terimleriyle konuursak, Ben'in ayt:
mas aslnda simgenin dolaymlandmc zerk gcn gerktirir.
Yaamn banda yer alan dolaymsz dnemin, toplumsal
simge sisteminin devreye girmesi ile son buldugunu, bilincin bu
simge sisteminin dolaym sayesinde kendini kavrarken ayn
zamanda kendi zerkliini de kazandgn, dahas bu yolla sb
jektivite ile d gerekliini ayrtrmaya baladgm dnebiliriz.
Demek ki lacan'a gre insan iin gereklik, simge sisteminin
dolaym ile dzenlenmi, simge dolaym sayesinde dnlebi
len, ayn edilip kurgulanan bir gerekliktir.
insan gereklii , naslsa yle olan bir gereklik deil, dilin
yapsnn imkanlan ve kurallar ile dnlebilen bir gerekliktir.
Bu noktada Lacan'n Kant' bir eilimi oldugu dnlebilir.
Hatrlanaca gibi, klasik teoriye gre insandaki "gereklik
duygusunun" oral frstrasyonlara balandna iaret etmitik.
Ancak gene ayn yerde, eer "gereklik duygusu"nun kkeninde

6 Anika Lernaire, jacqes Lacan , Mardaga. 1 978.


L A C A N ' I N P S K A N A L i Z K U R A M I N A T O P L U B i R B A K I S 1 73

bylesi bir doal srecin bulundugunu kabul edersek, en azndan


yksek omurgallarda da benzeri bir "gereklik duygusu"nun,
hatta dolaysyla bir Ben'in bulunduunu kabul etmemiz gereke
ceini de kaydetmitik.
Bu noktada insana zg bir hastalk olan psikoz aydnlatc
olabilir. Psikozda "gereklik ilkesi" tahrip olmutur. Eer psiko
zun insana zg olduu kabul edilirse (ki hayvanlarda insan
duygularnn bozukluklarn dndren tablolar ortaya kmak
la birlikte, szgelimi bir izofreniden bahsetmek komik olurdu),
insan gereklik sisteminin tm dier yksek omurgal hayvanlar
dan farkl bir yapsnn olmas gerektii sonucu kendiliinden
ortaya kar.
phesiz, Lacan da insan gereklik ilkesinin kurulmas iin
frstrasyonlann gerekli olduunu dnr. Ancak Lacan'a gre
insan gereklik sisteminin kurulmasnda ve yaplamasnda
nemli olan doal frstrasyonlar deil, bunlarn nasl simgeleti
idir. nk ocuk, bu simgeler sayesinde doal frstrasyonlann
doal bir gereklie deil, dorudan kltrel bir gereklie, yani
ailenin Oidipal yapsna balar. Bu nedenle insan gereklii doal
deil, kltrel bir gerekliktir ve plak doa bile ancak kltrn
simgesel dolaymnn aracl ile dnlebilir.
imdi psikozu insana zg bir hastalk olarak kavramak
kolaylayor. Psikozun nedeni ne olursa olsun (ister biyolojik,
ister psikolojik), bu hastaln insamn simgesel ilevlerine ilikin
olduu tartlamaz. te yandan, psikoz kliniinin "gereklik
ilkesinin bozulmasn ortaya koyduunu dnrsek, Lacan'n
"gereklik ilkesi" ile simgesel ilev arasnda kurduu iliki ampi
rik bir dayanak noktasna sahip gibi grnyor.
Tekrarlamamza izin verilirse, Lacan'a gre insan gereklik
sisteminin kuruluu doal frstrasyonlardan ok, bu fnstrasyo
nun kltrel simge dzeyinde kazand anlama baldr. ocuk,
annesiyle ilikisindeki fnstrasyonlan aile syleminin salad
simgenin dolaymyla stlenir. Bylece biyolojik kkenli frstras-
1 7-t F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

yon toplumsal-kltrel kod'a balanrken , Oidipus karmaasnn


ilk ekirdegi de atlm olur.
insan kendiliini (sbjektivitesini) ve gereklii aynnlatr
masn -kabaca sylemek gerekirse- simgenin salad dolayma
baladna gre, insana zg bir hastalk olan psikozun bu simge
sistemi ile dzenlenen gereklik ilkesinin yklmas hastal oldu
unu rahatlkla syleyebiliriz. Psikoz konusuna ileride yeniden
dneceiz. Ancak bu noktada hemen belirtelim ki, Lacan a gre
psikoz simge sistemine giriin motoru olan Oidipus aamasnn
gereklememi olmasna balanr. Bir baka deyile, "gereklik
nosyonunun" kurulmas, klasik teorinin terimleriyle nesne iliki
sinin kodlandnlmas dorudan st Ben geliimi ile birlikte ele
alnmtr. Nitekim, aslnda klasik teoride nesne ilikilerinde yer
alan "nesne libidosunun" esas olarak Oidipal dnemde (fallik
dnemde) kurulduu dnlr.
Daha nce deindiimiz gibi, Laqm'da nesne ilikilerinin re
gereklik ilkesinin kuruluunda st Ben'in geliimine tannan
nem, Melanie Klein'n teorisi ile i lgin bir yaknlama ortaya
koyar. Ancak Klein bu sreci tamamen biyolojik, hatta filogenetik
kavramlarla aklamaya alrken, Lacan Kltrel simge sistemini
gz nne almakta. "doa-kltr kartl" erevesinde insan
yavrusunun kltrn dzenine uygun bir zne olarak kurulmas
srecini n plana tamaktadr. Kanmzca bu anlay, psikanali
zin btnsel bir kavram ile tam bir uyum halinde olmann te
sinde, psikanalizin ayrntdaki baz somnlanna ve paradokslanna
da zm getirebilme potansiyeline sahiptir.
Demek ki Lacan'a gre simge ya da btnyle simge sistemi
l bir etki ifa etmektedir. llk olarak Ben ile Ben olnayan', isel
olanla dsal olan aym etmeye imkan tanmaktadr.
ikinci olarak, sbjektiviteyi, isellii . bu iselliin ifadesi
olan sylemden ayrt etme imkan tanmaktadr. Yani simge
nin dzeninin zerk yaps insann kendi gerekliini de bir
mesafe olarak dnmesine imkan tanmaktadr. insan kendi
L A C A N ' I N P S I K A N A L Z K U R A M 1 N A T O P L U B 1 R B A K I S 1 75

sbjektivitesini, bu sbjektiviteden bagmsz olarak dne


bilme imkanna kavuur. Bir anlamda bilindn kuran da
budur zaten.
nc olarak da, simgenin dzeni insan bir zne olarak
dierleri karsndaki konumuna yerletirir. Oidipal dnemi
dnelim: Burada simgesel dzene giren ocuk, anne ve baba
karsndaki kltrel konumunu gene simge sayesinde kazanr.
nk daha sonra da grlecei gibi, Oidipal dzen znde
simgesel bir dzendir. insanlarn birbirleriyle kltrel ilikileri
nin (szgelimi en basit ve arkaik biimi Levi-Strauss'a gre akra
balk ilikileri olan kltrel yaplarn), dilin birimleinin birbirle
riyle ilikileri erevesinde belirlenmesi yapsna tam anlamyla
uyan bir yaps vardr. stelik bu ilikilerin belirledii konumlar
da dilin dzeninde tanmlanmtr ve bir kltrn eski kuakla
nndan yenileine bu yolla tanr. Demek ki, simgenin dzenine
girmekle birey kendi kltrel konumunu, her eyden nce klt-
re! bir kurum olan ailenin yaps iindeki konumunu da kazanm
.
ol:r. Bylece birey, k"lltrn dzeni iinde ayrmlam bir
"zne" halini alr. Syleminin belirleyici bir boyutunu da bu
konum oluturur. nk bir sz, ancak belli bir konumda anlam
kazanr ve sz konusu konum da bizzat sylemin kendisi kadar
simgesel mahiyettedir.
Lacan . znenin tekilerle ilikisinin de dil ile belirlendiini
vurgulamak iin -daha nce dilbilimle ilgili blmde de kaydet
tiimiz- u forml sklkla kullanr: "Bir gsteren bir zneyi /Jir
balw gsteren iin emsil eder."
Gsterenin dzeni, bir gsterenin bir zneyi bir baka gste
ren iin temsil etmesi ile gerekleir. Bu hem bilindnn tm
oluumlannn yapsdr hem de znenin kkensel blnmesini
aklayan eydir. Gsteren tekinin alannda (yani simgesel
dzende) meydana gelmekle, henz sze sahip olmayan zneyi
de orada ortaya kanr, ama zneyi simgeselde sabitletirmek
pahasna gerekleir bu. Orada konumaya hazr olan, artk bir
176 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S K A N A L Z

gsterenden baka bir ey olmadg iin gzden kaybolur. 7


Demek ki zne, simgesel dzende kendini bir gsteren aracly
la iaret ederken, temsil ederken bir simge olarak simgesel dze
nin kurallanna tabi olur.
imdi buraya kadar sylediklerimizi u basit cmlede zetle
mekle pek yanl bir ey yapm olma}'lz: Dil, znenin gereklik
le, kendisi ile, tekilerle ilikisini dzenler.

zet olarak dil gereklii yeniden retir. Dilsiz dnce


olmadgna gre, dnyann, tekilerin ve kendinin bilgisi
dille belirlenmitir. 8

imdi yukarda lacan'dan zetlediimiz glerdeki bir nok


taya dikkat ekel hn. Lacan';gre zne kendini simgesel dzende
bir gsteren amclgyla temsil ettiinde sadece bu dzenin kural
larna tabi olmay stlenmi olmaz, ayn zamanda bilindna yol
aan blnmeyi de kabullenir. nk artk, bireyin kendilii ile
kltrel kimlii, kltrel konumu arasnda bir uurum olumaya
balamtr. Lacan'a gre insann simgesel dzene kendini bir
gsterenle temsil ederek girmesi yaantlanan isel deneyimle onu
temsil eden gsterenler zinciri arasnda, yaam srecinin her aa
masnda, her yeni kltrel kimlik ve konum kazanma aamasn
da giderek byyen bir kopukluk oluturur. Yaanulan srekli
olarak kltrn dzenine uydurmaya, aklclatrmaya, bastrma
ya ynelen zne, sonunda yaantlanan gerek deneyimle kkl
bir ayrlk konumuna vanr. Bir baka deyile. dilin simgesel dze
nine girme bindnn olumas ile antla ve dayank bir sre
haline gelir.
insan, kltrel simge sistemi sayesinde ve erevesinde kendi
z yaantlamasn dnmek suretiyle bu yaanulamadan uzak
latka, bir baka deyile kendi gereini toplumsal norm sistem-

7 Jacques Lacan, "D'une Question Prelirninaire a Toit Traite'ment Possible


de la Psychose", Ecrits , cilt 1 , Ediions du Seui l , 1966.

8 Anika Lemaire, agy.


L A C A N ' I N P S i K A N A L i Z K U R A M I N A T O P L U B i R B A K I S 177

lerine gre dndke bir bilindma da sahip olur.


Simge sistemi insana kendisini bir simge ile, Ben gstereni ile
ifade etmeye imkJn verdii oranda onun kltrel kimliinin geli
ecei. bir hareket noktas salar. nk Ben gstereni dilde Sen
ve O ile yaplaarak kurulur. Burada ilk Ben'in aile yaps iinde
kazanldgn hatrlatmak gerek. Yani insana bu ilk Ben'i bir
imkJn olarak sunan ailenin kltrel dzene zg sylemidir.
ocuk ilk Ben'i bu sylem iine yerletirir. Ancak Ben'in sadece
Sen'den aynmlamas olanakszdr. nk sadece iki kiilik bir
ilikide Ben ve Sen'in kayl geileri mmkn deildir. Bir baka
deyile, iki kiiden olumu bir dnyada Ben ve Sen'e ihtiya
yoktur. Bu ihtiya ancak bir ncnn, O'nun devreye girmesi
ile oluur. O, Babann Ad'dr, yani Babann Simgesi'dir. Anne
ocuk ilikisine giren nc ve dolaymlandnc simgedir.
ocuk, frstrasyonlann Ben-Sen-O kayl ilikisinden dola
ymlanarak stlenirken, bu frstrasyonlan stlenen Ben de ancak
. sz konusu aile sylemi erevesinde yerli yerine oturur: "Ben
(ego), ben Ge) diyendir."
Bir baka adan ayn olaya yaklarsak u saptamay da yapa
biliriz: Bir kltrel topluluun toplumsal bir yesi, yani "zne"
olmak bu kltrn yeleri arasndaki iletiimin sistemi olan sim
gesel aa katlmakla mmkndr. Yani sadece iletiimin kuralla
rna sahip olmak yetmez, bu iletiim agnda bir yere de yerlemek
gerekir. Bu yerin, bu konumun kendisi de simgesel iletiim a
tarafndan belirlenmitir.
O halde toplumsal bir ye (bir zne) olarak kendi bilincine
ulamak, toplumsal simge sistemine girmekle eanlamldr. Bu
simgesel alan, zneden nce organize edilmi bir alandr.
Bylece zne sadece simgeyi kullanmakla kalmaz, bu edimiy
le simge sisteminin iine, kltrn ve toplumun dnyasna da
girer:
Dil toplumsal bir veriyi, bir kltr, yasaklan ve yasalar
tar. Bu ok boyutlu simgesel dzene giren ocuk bu dzen
l 78 F R E U O ' O A N L A C A N ' A P S K A N A L 1 Z

tarafndan biimlendirilecek, onun silinmez damgasn ta


yacak ve stelik btn bunlar ocuk farknda olmakszn
gerekleecekr. Szgelimi, Levi-Strauss'un belirttii gibi
ensest yasa toplumlann organizasyonunun gizli yaps ise
de, onu temellendiren yasaklar ve yasalar dilde, toplum
kurallannn organizasyonunda mevcuttur ve ocuk toplum
sal bir varlk olmak iin, toplumun bir yesi olmak iin
buradan gemek zorundadr.9

Bu noktada Lacan'n psikanaliz kuramnn "Yapsal


Antropoloji"ye yaklatn gryoruz. Dilin simgesel sistemine,
kltrel dzene gemekle e anlaml olduuna gre, "anne",
"baba", "aile", "akrabalk ilikileri", vs. sadece dilde ya da aile
syleminde "elirlenmi-tanmlanm" olmakla kalmaz; kltrel
bir yap olarak aile bu sylemin gereklemesi , somutlamas,
maddilemesidir. O halde kltrel sylemler, ideolojiler sadece
birer tasarm deildir, ayn zamanda nesnel bir niteliktedirler,
naddidirler. i deolojiler, sylemler gereklii tasann dzeyinde
temsil etmekle kalmaz, bu gerekliin kurucu bir esini de olu
ururlar. lte Althusser'in "ideoloji kuramnn" dayanaklar da
burada temellenir. 1 0
imdi yava yava simgesel sisteme girile Oidipus karmaas
arasndaki ilikiye, bir baka deyile bilindnn kuruluu ara
sndaki ilikiye daha arlkl yer vermeye alalm.

Dilin simgesel kayt dzeniyle gerekleen aynmlann ilki,


isel olan ve dsal olann ayrmdr. Bu zne iin yaamsal
bir nem tayacaktr. [Bylece] dile, znenin yerletii dn
yadan ve kendisini kartrmas tehlikesi olan tekilerden
farkl, tekil, benzersiz zne olarak kunlmasnda birinci
derecede nem verilir. Dil gerekten de, daha nce belimi
imiz gibi, kendi ile tekiler arasnda ayrmn olmad,

9 Anika Lemaire. agy.


l O Louis Althusser, ideoloji ve Devlei Ideolojil Aygtlar, ev. Yusuf
Alp. Mahmut zk, Binkim Yaynlan. 1 9 78.
L A C A N ' I N P S i K A N A L i Z K U R A M I N A T O P L U B R B A K I S 1 79

dolaymsz ilikilere kart olarak dolayl ilikileri kurar. Ve


bir dolaymlandmc olarak zneyi farkl, zel yeline yerleti
rir. Sosyokltrel simge...sellik znenin bizzat kendisi tarafn
dan kendine zde ayrnsamasn gerekletirir. Szgelimi,
ad ve soyad ile aile topluluu iindeki yerine yerleen
ocuk, anne-baba karsnda igal ettii nc konumla,
kendini farkl bir btnlk olarak ayrmsar. Sosyokltrel
simgeletirme, yani toplumsal varolua gei, Lacan dn
cesine gre Oidipus durumunun almas ile salanr. 1 1

imdi yukanda kaydettiimiz b i r noktay hatrlatalm.


Kltrn simge dzenine geii, znenin yarlmasn da birlikte
getirmekteydi. zne kendini sosyoklt rel simgeselletirmede
ayrmsar ve belirlerken, kendi otantik fenomenolojik tekbencili
gini de yitirmi olur. Kendini sosyokltrel kod dolaymyla
dnen zne giderek kendine yabanclar. Ite bilindma yol
aan bu yabanclamadr.
Ancak unu nemle belirteyim ki, y.kandaki ifadeden bilin
dimn saf fenomenolojik bir yaantlama olduu karlmamal
dr. insann bireysel yaamnn banda fenomenolojik te.kbenci
bir evre olabilir, fakat bu psikanaliz asndan ulalamaz bir
dzeydir. nk insanda ancak simgelemi bir gereklii ele
alabilir ve dnebilir, bir aratrma nesnesi olarak konumland
rabiliriz. lte bu nedenle, "bilind bir dil gibi yaplam" ise
aratrabileceimiz bir alandr.
Kanmca Lacan teorisinin kavranmas en g noktas bu aa
mada dmlenmektedir. Sonnu aagda daha ayrntl olarak
fom1le edip kendi yonmumla zmlemeye alacam . Ancak
imdilik bu yorum-zm hakknda u kadarn syleyeyim:
Sosyokltrel simgesellik otantik tekbencilii ykmakla kalmaz,
onu tamamen ortadan da kaldrr. yle ki. insanda simgeselle
memi hibir yaantlama olamaz. Simgesel dzen, otantik saf

1 1 Anika Lemaire, agy.


1 80 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L Z

tekbenciligin zerini rter ve onu bilind konuma dntrr


ken, ayn zamanda bu tekbencilii de simgeletirir. Yani kaba bir
benzetme ile, simgeletirme yatay bir dzeyde kltrel zneyi
kendi dolayrnsz yaantlamasndan keserek ayrrken, dikey bir
dzeyde de bu saf fenomenolojik yaantlamaya da retroaktif bir
etkinlikle kltrel simgesini, adn verir; simgeselletirmenin
ardnda kalan simgesellememi otantik deneyimde simgeleir.
Otantik solipsizmin simgesi fallustur; yani kltrel egemenliin,
eksiksizliin, btnlgn simgesi olan fallus. Bu srecin ayrnt
larn ve fallusa neden bylesi bir anlam yklendiini ileride
greceiz. imdilik unu syleyelim ki, otantik tekbencilii ykan
Babann Ad, Babann Yasas olduu iin, baba ocugu annesiyle

dolayrnsz btnlgnden yran g olduu iin, yani baba
ocugu annedtm kestii, kastre ettigi iin, yitirilen otantik tekben
cilik fallus simgesi ile kodlanr. Bu kod bilindn kuran kken
sel bastrmaya denk der.
Demek ki Lacan'a gre Oidipus araclg ile sosyokltrel
dzene gei iki sreci ayn anda balatmaktadr: i- Sosy.okltrel
znenin kuruluu (ki bunu yukarda bir lde ileme olanag
bulduk). 2- Bilindnn kuruluu. Aslnda bunlara bir nc
y, znenin Oidipus aracl ile baglandg kltrn dnyasnda
gerekletirdii kltrel yceltmeler zincirini de eklemek mm
kndr. Bu noktada unu zenle belirteyim ki, klasik teoriye
-szgelimi Anna Freud'a- gre iki farkl mekanizma olan "bastr
ma" ve "yceltme", l..acan'da bir tek mekanizmadr. Aagda kla
sik teorinin "bastrma" mekanizmas anlayn ele alacak ve bu
anla11m Lacan'c yorumunu verecegiz. Klasik teori "bastrma"y
"Ben'in savunma mekanizmalarndan" biri olarak, fakat hemen
hemen diger mekanizmalarla ayn nemde bir mekanizma olarak
ele alr. Klasik teoride bastrlan materyale kar ikinci bir savun
ma olarak, ya olumlu bir mekanizma olan "yceltme", ya da
baka farkl mekanizmalarla semptom oluumu devreye sokulur.
Oysa Lacan'da bastrma ve yceltme (ya da patolojik durumlarda
L A C A N ' I N P S i K A N A L i Z K U R A M I N A T O P L U B R B A K I S 18 1

semptom oluumuna yol aan dier mekanizmalar bir tek edimde


gerekleir. Bu edim de dilbilimsel metafor kavramnda anlatmn
bulur. insan kltrn simgelerinde metaforlarla yceltilirken,
metaforun ardnda kalan gsteren, bilindna basunlm olur.

imdi yukarda deindiimiz bilindtn kuran "yarlma"


konusuna daha ayrntl bir ekilde yaklaalm.

Spaltmg (yanlma), psikanalizde amlanan varln kendisi


ile ya da en mahrem psiizmas ile davrann, kltrn,
bilinli sylemin znesi arasndaki aynlmadr.

znede gizli bir yap olarak bil indn yaratan bu ayrlma,


sylemin ve genel olarak tm simgesel dzenin zneyi dola
ymlandrmasna baldr. Simgesel dzen, gerek dnya ile
zne arasnda organize olan nc bir dzendir.

Sonu olarak gerek, insan ruhunda bu gerei birincil konfz


yonundan kuna.."111 belli bir dzen kazanr. Kavramlar ncelik
le karm olan eyleri organize etmekle ykmldr. 1 2

Demek ki Oidipus araclyla simgesel sisteme geme zneyi


kurar ve gereklik sistemini olutururken yaratt yanlma da
bilindna sebep olmaktadr. Klti1n yabanclamalar zincirini
balatan yarlmann Oidipus'la ilikisine bakalm. Oidipus'un
esas u cmlelerle zetlenebilir:

Deiebilir biimlerinin tesinde, yap olarak dipal feno


men insan varlnn evrensel ve kkten bir dnmdr.
Oidipus ikili dolaynstz ilikiden sembolik dzene zg
dolayl i likiye geitir. 1 3

imdi Oidipus karmaasnn Lacan'c yorumunu vermek iin


ncelikle "ikili dolaysz ilikiyi" ya da bu ilikinin psiizmasnn
temelini tekil ettii dnem olan Ayna Evresi'ni ele almamz gere-

1 2 Anika Lemaire, agy.


1 3 Anika Lernaire, agy.
1 82 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S K A N A L i Z

kiyor. ilk kez Lacan'n psikanalitik nemine deindii Ayna


Evresi, klasik teorideki narsisizm kavram ile yakn ilikidedir.
Ancak Ayna Evresi tam anlamyla Oidipus ncesi dnem ola
rak da kabul edilemez. Ayna Evresi daha ok Oidipus'un snrla
nnda kalan, Oidipus'un balangcna temel tekil eden bir dnem
olarak ele alnmaldr kansndaym.
Simgesellik ncesi ocuun evresiyle ilikisi ikili bir ilikidir.
ocuk bu dnemde bir bakasyla, yat bir ocukla, annesinin
grsel imgesi ya da aynadaki kendi btnsel imgesiyle imgesel
yoldan zdeleerek, paralanm olarak yaantlad bedeninin
btnln kazanmaya ynelir. ocuk gerek senestezik duyun
j<
lann gerekse hare etlerini dnleyemedii iin bedenini de
bir btn olarak yaantlamaz. ite bu dnemdeki ocuk kendi
nin beden imgesinin btnln kazanmaya alr. Neden?
ileride greceiz.
Bu btnsel imgenin kazanlmas, daha sonra simgenin devreye
gimesiyle Ben (je) denebilecek bir eyi, bir btnl kazandm1a
s nedeniyle Oidipus iin bir temel, bir balang tekil eder.

Bu infans (gelimemilik, bebeklik) dneminde, henz


hareket gszl ve beslenme balmlllnda yaayan
insan yavrusu olan varlk tarafndan hayali imgenin co
kuyla ele geirilmesi, Ben'in (je) -teki ile zdelemenin
diyalektiinde nesnellemesinden ve dilin zne ilevini
evrensel istem iinde kurmasndan nce- temel (prinordi
al) bir biimde keldii simgesel dlyatan ilgin bir
ekilde sergiler. 14

Hatta Lacan bu evrede istemli bir hareketlilik plannda henz


tamamlanmam, btnlememi olarak yaantlanan ocuun z
bedeninin ilevsel btnlnn zihinsel planda nceden kaza
nlmaya, tahmin edilmeye balandn dnr. 1 5

14 jacques l.acan, "Le slade du miroir", Ecrits. cilt 2, Edtons du Seuil. 1 966.
1 5 jacques l.acan , les Ecrits Teclniques de Freud, Editions du Seuil. 1975 .
L A C A N ' I N P S i K A N A L Z K U R A M I N A T O P L U B i R B A K I S 1 83

Ancak bu dnemdeki, yani imgesel zdeleme dnemindeki


ocuk, kendisini kendi imgesinden ya da bir bakasnn (zellikle
annesinin) imgesinden tam olarak ayrt edemez.
Alt-sekiz aylk ocuk, ayn yalaki ocukla kar karya bra
kldgmda onu taklit etmeye koyulur. Bu yataki ocuklarn ili
kisinde Lacan, vcut postrnn toplumsal biiminin kazanlma
s srecini de tespit eder.
ile, insan yavrusunun kendi btnsel beden imgesini kazan
maya yneldigi bu dnemde Oidipus devreye girerek bu imgeyi
dilbilimsel bir gsterenle temsil elme ansn verir.
Bu dnemdeki ocuk, yani narsistik dnemdeki ocuk neden
kendi btnsel imgesini kazanmaya ynelir? Onun arzusunu
ynlendiren nedir? phesiz, bu srete bedenin paralanm bir
biimde yaantlanmas rol oynamaktadr. Ancak ocugu bir imge
ile zdelemeye iten arzu nereden ka)'llaklanr?
Bu dnemdeki ocuk annesiyle btnlemeyi arzular. Annesiyle
btnlemeyi, annesinin her eyi olmay, annesinin arzulad ey
olmay, annesinin arzusunun nesnesi olmay arzular.
Bylece narsislik omnipotensine (kadiri mutlak), Nirvana'nn
btnlne, tm rahatsz eden uyaranlardan uzak, mutlak tat
min durumunun devinimsiz hazzna ulaacakur.
Lacan bu dnemdeki ocugun arzusunun annesi iin annesi
nin eksii fallus "olmak" oldugunu syler. Ancak bu dnemde
henz simgeselletirmenin olmad ve stelik fallusun da klt
rel bir simge oldugu dnlrse, bu formlasyon bilmecemsi bir
nitelik kazanr. Kanmzca uygun yorum yle zetlenebilir: Ayna
Evresi'ndeki ocugun arzusu henz kltrel bir arzu degildir ve
simge iermez. Ancak Oidipus'un devreye girmesiyle simgenin
retroaktif (geriye etkili) bir etkinlii ile ocugun simge iermeyen
arzusu da simgeleir. ocuk arzusunu bir yasaktan, Oidipal bir
yasaklan dolaymlanarak kodlad iin, kkensel arzusu "fallus
olmak" arzusu halinde bilindma kodlanr.
Oidipus aamasnn evrelerine gemeden nce Ayna Evresi'nin
184 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L Z

bir baka gnderimine daha deinelim. imgese l iliki Ayna Evresi'nin


temel karakteristii olmakla birlikte, bu iliki biimi tfun yaam
boyunca srer. Lelaire'in dedii gibi, "Ben (ego), znenin imgesel
zdelemelei11i11 yeidir." Lacan'a gre Ben'in esas ilevi bir imge ile
zdelemek, bir kltrel imge halinde kendini grmektir.
Daha nce Lacan'n zne kavramnn Ben kavram ile rt
mediini sylemitik. "zne" kavram iki boyutlu bir kavramdr.
Ezamanh bir ele alta t oplumsallam insan anlatr. ama ayn
zamanda art zamanl bir boyuta da sahiptir; insann kltre
uygun bir varlk haline dnmesini zetler. zne "kltrel
zne"dir. Yani kltrn simge dzen iyle belirlenmi insandr .

Bu parantezi 1<..!lpatarak' Oidipus kannaasnn aamalann


.

zetleyen bir J Uetni lemeye koyulalm. llk bakta anlalmaz
gibi grnen noktalar ileride aydnlatmaya alacaz:

Lacan'a gre Oidipus karnaas aamada yaplamur.


Birinci aamada ocuk annesini arar, annenin yneliminin
(annenin syleminin) srekli olarak babann varl ile sapt
nldgn bulur. Baka ekilde sylersek, oul annesiyle ilikisi
nin dardan, annenin arzulad bir nc tarafndan
dzenlendiini annesi ile balatt idealizasyon ve frstras
,

yon diyalektiinin kendinden ok babaya ba;l olduunu


kefeder. Annenin Arzusu'nu arzular, fakat anne i de babay s
arzular. ocuk, kendi de bir yasaya (babaya) tabi olan bir
varla tabidir. ocuk zgr bir nesne aryordu, fakat bir
zne-nesne buldu; kaynamaya ynelik bir iliki aramt,
babann dolaymn buldu. Gerekte bu dolaym (. .. ) kat anla
myla babann <lolaynm deildir, toplumsal kodun dolaym
dr. Dolaym kavram sadece ge Oidipus karmaasn degil,
lngiliz okulunun inceledii erken Oidipus auk.sn da anla
maya imkan verir gibi grnyor. Oidipus m1aasnn
iknci aamasnda baba, anne ile cinsel ilikiye sahip olarak iki
anlamda yoksun brakc olarak devreye girer. Birinci olarak

ocuu arzusunun nesnesinden yoksun brakt1 iin, ikinci


L A C A N ' I N P S i K A N A L i Z K U R A M I N A T O P L U B i R B A K I S 185

olarak anneyi fallik nesneden yoksun brakng iin. Fallik


nesneye sahip olan babadr, anne degil . ocuk iin zm,
onu annesinden sken nesne ile zdelemektir. Onun ikilemi
fallus olmak ya da olmamaktr. Anne ocugu kendinin olma
yan bir yasaya gndermitir ve te yandan kendi de yasa ola
rak ynelttigi eye aittir. ocuk fallus olmak istediginde ve
fallus olmann sz konusu olmadgn, ama penise sahip olma
nn sz konusu oldugunu kefettiinde Oidipus karmaasnn
nc aamasna ynelir ve bylece de kaderi izilmi olur.
Omnipotent baba imgesi ker: Baba belki penise sahiptir,
ama fallusa deil. Bylece "olmak" diyalektiginden "sahip
olmak" diyalektiine ynelir. Babay yasa olarak deil, insan
olarak ayrt ederek, onu "Benin ldeali" olarak yerletirir ve
deger sistemleri ile birlikte ahlaki yaam balar. 16

imdi Lacan'n Oidipus karmaas anlayn biraz daha ayrn


tyla ilemeye ynelebiliriz.
Lacan'da Ayna Evresi'nin ocuk iin eksiksizlie, Nirvana'ya
ulamak iin annesi ile zdeletii, annesi iin her ey olmak
arzusuyla kendi bedensel imgesini kazanmaya yneldigi dnem
olduguna yukanda iaret etmitik. Demek ki Ayna Evresi'nin iki
temel zelligi vardr:

1- Anne ile btnleme arzusu.

2- Beden imgesinin dier insanlarn bedensel btnl ile

zdeleme yoluyla kazanlmas.

ocugun annesi ile btnleme arzusunun, simgenin retroak


siyonu (geriye etkili eylem) tarafndan fallus gstereni ile kodlan
d eklinde zetlenebilir yorumundan yukanda sz etmitim.
ocuk annesi iin her ey olma arzusunu sonradan. simgenin
dzenine girdii zaman fallus gstereni ile iaret eder. Bu sre
aada inceleyecegimiz kkensel bastrma srecidir. Bir baka

1 6 M. Gear, Et. Liendo, "Psychanalyse, Semiologie et Communication


Familiale", L'Evo!ution Psychiatrique. c. XLI, say il.
1 86 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S K A N A L Z

deyile, ocuun annesi iin fallus "olmak" arzusu, hibir zaman


bilinte yer almadan dorudan bilindna kodlanr. Bu yorum
"Fred ve Dierlei" blmnde aktardmz, Freud'un kkensel
bastrmaya ilikin grne uymaktadr kansndaym. Fallus
gStereni hibir zaman bilinte yer almamtr, nk bu gstere
nin gsterdii yaantlama srasnda fallus gstereni yoktur; dola
ysyla bilin dzeyinde yer aln bir "ide" sz konusu edilemez.
Bylece Oi<lipus'un ikinci aamasna balanm oluyoruz
aslnda. nk fallus simgesi, aada da inceleyeceimiz gibi,
aslnda Babann Simgesi, Babann Ad ile devreye girer. Oidipus
karmaasnn ikinci aamasnda baba bir yoksun brakc, bir
kastratr (kastre ici) olarak devreye girmektedir.
Burada sz konusu olan tamamen simgesel bir kastrasyondur.
,

Yani kastratr baba sadece simgesel bir babadr, annenin syle-


minde yer alan bir ncdr, Babann Ad'dr. Bylece ocuk ilk
kez simgesel bir yasa ile karlar. Bu yasa, ailenin temeli olan
ensest yasa yasasdr. ite ocugun ilk dolayms arzusunu ret
roaksiyonla fallus simgesi altnda simgeselletiren de. ocuun
karlat yasann cinsel mahiyetidir. Babann Yasas fallus ola
rak ocuu anneden kastre eder; anne ile dolayn15z ilikiye son
vererek ocuu kltrn dnyasna balayacak olan Oidipal
zdeleme srecini balatr. Lacan bu srece "insanlatrc kas
trasyon" adn vermektedir.
Ancak burada zerinde durulmas gereken konu, ocuu
Odipal gene balayann, ocuu "baba"ya gnderenin bizzat
arnenin sylemi olmasdr.

Baba sadece, szden ibaret olan yasas sayesinde mevcuttur


ve bu da sz anne tarafndan tannd lde Yasa deerini
kazanr. Eer babann durumu kesinlik kazanmazsa, ocuk
anneye tabi kalr. (Lacan)

ocuk f rstrasyonlarn annenin sylemi sayesinde Babann


Ad'na balayarak stlenmekle kltrn dzenine doru ekilmi
L A C A N ' I N P S K A N A L Z K U R A M I N A T O P L U B R B A K I S 1 87

olur. Kltrel bir kurum olan "Baba", nemini ve anlamn bura


dan alr. Eger anne "Baba"ya gnderimde bulunmazsa, ocuk
imgesel ilikide Laklp kalr; psikozun temeli budur.
Oidipus kannaasnn nc aamasnda ocuk, aile iindeki
konumunu , ailenin kurucu yasas tarafndan belirlenen kltrel
kimliini kazanr. Bu kimlik her eyden nce fallus simgesi kar
sndaki konumuyla tanmlanan cinsel kimliktir.
imdi Lacan'n Oidipus karmaas anlayndaki nc aa
mann klasik psikanalizdeki "Oidipus karmaas" olduunu sy
leyebileceimizi dnyorum. Bu yorumumuzu desteklemek
iin unlar syleyebilirim: Lacan'm Oidipus karmaas anlayn
da nc dneme gelene kadar kz veya erkek ocuk ayrm
yaplmamaktadr. Bu sre her iki cins iin de ortak bir sretir.
Oysa sadece nc dnemde "penise sahip olmak" ya da "olma
mak" diyalektii sz konusu olduuna gre, klasik teorinin
"Oidipus karmaas" dedii ey, Lacan'da Oidipus karmaasnn
nc dnemine denk dyor olsa gerek. Oidipus'un ilk aa
ffialan insan yavrusunu Oidipal gene, simgesel dzene bala
mak bakmndan anlamldr yalnzca. Oysa nc dnemde
"penise sahip olmak" devreye girer ve bylece Oidipus'u her iki
cins iin ayn sre olmaktan karr. Byle dnnce her ey
yerli yerine oturuyor gibi grnyor.
Demek ki Oidipal dnem boyunca ocuk, babann gereklii
ni simgeselletirerek, yani babann metaforuna. Babann Ad'na
ulamakla balad sreci Babann Yasas'na tabi olmay kabul
ederek tamamlar ve kltrel bir "zne" kimliini kazanr.
Psikozda, Oidipus araclyla sembolik dzene geememek
(Oidipus'un baanszl) sz konusudur. Oidipus araclyla
simgesel dzene giremeyen zne gereklii, kendi sbj ektivitesini
ve dierlerini aynmsayamaz. lte psikoz kliniinin bize gsterdii
de budur zaten. Psikoz konusuna ileride tekrar dneceiz. Ancak
imdi bir klinik olguyu tartarak ilerleyelim.
Dick olgusunda yaklak drt yalarnda bir erkek ocuu sz
188 F R E U O ' O A N L A C A N ' A P S 1 K A N A L 1 Z

*
konusudur. Klinik tam olarak "ocukluk otizmi" olarak isimlen
dirilebilecek bu hasta, aslnda Melanie Klein tarafndan tedavi
edilmitir. Lacan, Klein'n tekniini doru, fakat teorisini yanl
bulur. Lacan'a gre Dick olgusunu aklayan doru teori kendisi
nin kidir.
Hemen hemen hi konumayan Dick'in zaman zaman kullan
d birka kelimeden dili bildii anlalmaktadr. Dick, tm
nesneler ve insanlar karsnda ayn kaytsz tutumu sergilemek
tedir. lyi, kt, gzel, korkulan, vs. hibir ey yoktur Dick'in
dnyasnda. Adeta insanlarn dnyasndan baka bir dnyada,
baka bir gereklikte yaamaktadr. nk gereklik simgesel
dizgeyle yaplanmam, himr nesne aynmlamamur Lacan'a
gre.

Dick'in eli de zaman zaman ilgilendii oyuncak bir tren
vardr, bu treni stereotipik (ayn hareketi yineleyecek) bir tarzda
yere srmektedir. llk seansta Klein, bu stereotipik hareketleri
yapan ocua yaklar ve yle der: "Dick kk eren, baba t ren
byk tren."

Dick sLereotipik hareketlerine devam ederken, bir sre sonra


"istasyon" kelimesini telaffuz eder. Klein'n mdahalesi yle olur:
"Gar annedir, Dick anneye ginneh."
Daha ilk terapi seansnda balayan bu srete Dick ilk duygu
lanmlarn, istemlerini ortaya koymaya balar.
Klein'n tm terapi boyunca uygulad teknik benzeri bir
temada geer.

Lacan'a gre Klein'n tm yapt Dick'e Oidipus'u anlatmaktr.


Dick, ancak sylemde Babann Ad karsndaki kendi konumu
nu kazandnda simgesel dizgeye girer. Dick sosyokltrel simge
sisteminde kendi konumunu kazandktan sonra konumaya,
toplumsal iletiim ana katlmaya balar. Ama bylelikle onun

3-7 ya aras ocuklarda ie kapanma, toplumsal ilikilere girmeme,

baz hareketleri srekli tekrarlama, konumama gibi belirtilerle ortaya


kan hastalk.
L A C A N ' I N P S K A N A L i Z K U R A M I N A T O P L U B R B A K I S 1 89

sylemi de sosyokltrel kodda kendine ayrlan konumla belir


lenmi olur. Dick'te "kk erkek ocugu" dile gelir. Lacan, Dick
olgusunu u cmlelerle yorumluyor:

Balangta znede bilindmn hibir tr yoktur. Oidipal


durumun ilk simgeletirmelerini ocuun moique (Ben'e ili
kin) ilgisizligi zerine aktaran Melanie Klein'n sylemidir. (. .. )

Bu dramatik olguda, hibir an formle edemediine gre


insan gerekligine ulaamam bu znede terapt (psikotera
pi uygulayan ahs) tarafndan devreye sokulan simgeletir
melerin etkisi nedir? Bu simgeletirmeler, ondan hareketle
znenin imgeseli ve gerei geirebilecegi ve geliimini kaza
nabilecei bir balang konumunu belirler . . .

Geliim, zne simgesel sisteme btnletigi lde gerekle


ir. . . Bylece bu dnyann nasl harekete getiini, imgeselin
ve ge:ein nasl yaplamaya batadgm, art arda gelen libi
dinal yannmlann nasl gelitiini gryoruz. ( . . . )

Szn yasasnda, insan insanlatran temel bir yapy (yani


Oidipus'u) formle eden anlamlandmc bir szn olutur
dugu freskten hareketle tm srecin baladn gryoruz.

Gerek dnya dediimiz dnya, insanlaunlm, simgeselle


tirilmi, primitif gereklie simge ile sokulan "transandans"dan
yaplm bir dnyadr. 1 7

Bylece Oidipal dzenin insan kltrn dzenine balayan


yapsn daha ak seik gryoruz. insan gerekliinin dolayml
bir gereklik olmas fikri ampirik bir dayanak kazanm gibi gr
nyor. Ksaca, biyolojik bir varlg kltrn dzenine eken,
kltrel bir zneye dntren srecin Oidipus olduunu bir
vaka mnasebetiyle bir kez daha tekrarlayabiliyoruz.
Ancak burada daha nce de szn ettiim Kant' eilime bir

17 jacques L..acan, Les Ecrits Tcchiques de Freud, ':ditions du Seuil, 197 5 .


190 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

parantez amak yerinde olacak. Lacan, d dnyann ancak dilin


"kategori"leri erevesinde ele alnabileceini dnyor.
Yukarda Dick olgusu yorumunda aktardgmz satrlardaki "trnn
sandans" kelimesi bu bakmdan ilgin bir ipucunu iaret ediyor
sanki.
imdi kaldgmz yerden devam ederek unlan sylemek gere
kiyor; Oidipus aamas sadece zneyi kurmak, gereklii yeniden
retmekle kalmaz, ayn zamanda bilindm da kurar.
imdi bilindnn kuruluu srecini daha yakndan izle
yelim:
Oidipus karmaasnn zm, anne ile ikili ilikiyi yasaklayarak
menin kkenselrarzusunu bilinmeyen durumuna iter ve baba
nn metaforu sredne gre ona yeni imgesel, toplumsal biimler
ikame eder. Baka ekilde sylersek, simgesel dzene gei
kkensel bastrmaya antla ve aynim.az bir biimde baldr. 18
Biyolojik varl kltrn dzenine balayan sre. zne
nin toplumsal olmayan arzusunu bastm1a yoluna gitmektedir

demek ki.
imdi bastrma mekanizmasnn Freud tarafndan nasl ak
l andn hatrlayalm. "Freud ve Dierleri" blmnde
Mtapsikoloji'ye dayanarak Freud'un iki tipte bastrma ayrt etti
ini kaydetmitik: "Kkensel bastrma" ve "tam anlamyla bastr
ma" (ya da ikincil bastrma) srasnda nceden bilin dzeyinde
yer alp da -kkensel basnnlm materyal ile armsal ilikisi
nedeniyle- sonradan bastrlan bir materyal, Freud'un terimiyle
"p; iik temsilci" sz konusuydu. Gene "Freud ve Dierleri" bl
minde bu materyalin "psiik temsilci" statsnde olmasna ve
s:elik bilinte simgesel olmayan hibir ey bulunamayacana
(nk simgesel olmayan hibir ey bir cogito nesnesi olamaz)
dikkat ekerek ikincil bastrlm materyalin simgelerden olu
mu olmas gerektiine dikkat ekmitik.

18 Anika Lemaire. agy.


L A C A N ' I N P S i K A N A L i Z K U R A M I N A T O P L U B i R B A K I S 191

Ancak Freud'un pek ilgilenmedii kkensel bastrma baz


paradokslar ieriyordu. Bir kere bu materyal hi bilinli olmam
tr. (O halde bir bastrma nasl sz konusu olabiliyor?) Ancak bu
materyalin bandan beri de bilind oldugu dnlemez,
nk bilind zaten bu bastrma ile kurulur. O halde acaba
kkensel bastrmann hem bilinci hem de biltndn kuran bir
edimin sonucu olduu dnlebilir mi? Kanmca byle bir
yorumu Lacan'dan yola karak desteklemek mmkn.
Kkensel bastrmadan karmza kan bir baka paradoks u
oluyordu: Kkensel bastrmann materyali de "psiik temsilci",
yani simge statsnde idi. Ancak kkensel bastrmada drt ile
"psiik temsilci" arasnda kopmaz bir ba meydana geliyordu.
Oysa bu durum bilindnn "birincil sre" dncesi ile uyu
maz. nk "birincil sre" dncesinde drtler ile psiik
temsilciler arasndaki ba "ikincil sre" dncesine (yani bilin
li dnceye) gre ok daha oynaktr. O halde bu paradoksu nasl
aklamal?- Aada Lacan'n bastrma mekanizmas anlayn
y.orumlarken bu sorulara yant vermeye alacaz.
imdi Freud'un bastrma anlaynda biraz daha derinleelim:
Freud'a gre bastnna mekanizmasnda bir libidinal yatnn ekil
mesi sz konusudur. Yani drtnn psiik enerjisi "psiik
temsilci"den geri alnmaldr. Fakat bu yatnn ekilmesi nerede
gerekleir?

Bastrlm temsilci bilindnda eylem gcne sahip olarak


kalr, o halde zorunlu olarak yatrmn korumutur. Eer
tam olarak bastrmay ele alrsak ( . . . ) bastrma temsilciden
19
bilinli ya da bilind yatrmn ekilmesine dayanr.

Demek ki bilind dzeyinde libido yatrm deimeden


kalmakta, bilin dzeyinde ise bir yatrm ekilmesi sz konusu
olmaktadr. Fakat kkensel bastrnada, bastnlan temsilci hibir
zaman bilin sisteminde yer almadna gre, burada bir yatnn

1 9 Sigmund Freud. Mtcpsychologie. Gallimard. 1 978.


192 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

ekilmesi sz konusu deildir. Kkensel bastrmada bilind


sisteminin uygulad bir kart-yaunm (contre-investissement)
sz konusudur (ikincil basurmada da bir karll yatrm vardr,
ancak buna yukarda szn ettigimiz yatnn ekilmesi eklen
mitir).
imdi Freud'un basurma ile ilgili dncelerini bylece zet
ledikten sonra Lacan'n bastrma mekanizmas anlayna geelim.

Lacana gre bastrma. dilbilimsel metafora benzer bir sretir.


Metafor, dilbilimsel bir gsterenin yerine, onunla ezamanl
ilikide bulunan bir baka gsterenin ikame edilmesi edimidir.
Daha nce de verdiimiz rnei hatrlayalm:
"Daha yasammm genlik yllarndayd," cmlesinde, "genlik
yllar" yerine "bahar" ikame edilebilir.
...
"Daha yaamnn baharndayd."
Edebiyatn daha ince bir sylem iin sklkla bavurduu hu
edime, zne daha toplumsal bir anlatm, bir sylem kurmak i.in
bavunr.
ite Lacan'a gre bastm1a mekanizmasnda benzeri bir sre
sz konusudur. Lacan, bastrmay "metafor" metafonyla dnr.
insann kkensel arzusunu giderek kltrel nom1lara daha
U)'gun gsterenlerle ifade etmesi, bylece giderek esas arzusunun
ilk simgeletinnesinden uzaklamasdr bastrma.
Lacan'n rencilerinden Laplanche, hu mekanizmay yle
ifade etmektedir:

S'
S' s s
__ x =

s s s
--

Burada S/s ifadesi Saussure'n gsteren/gsterilen ilikisini,


yani gsterme ilikisini ifade etmektedir. S'/S ise S'mn S'ye ikame
edildiini ifade etmektedir. Bylece S'/s eklinde yeni bir gster-
L A C A N ' I N P S i K A N A L i Z K U R A M I N A T O P L U B i R B A K I S 193

me ilikisi kurulurken S/S'de bilind konumuna dmektedir


(matematik olarak sadeletirilmitir).
Burada kk s (yani znede gsterilen) zne tarafndan
. *
yaantlanan deneyimdir. Oznenin afekt'i , sbjektivitesidir.
Balangta bu afekt S gstereni ile simgeselletirilirken, S'nin
S'ye ikftme edilmesi ile ayn yaantlanan deneyim (gsterilen) S'
gstereni ile simgesellemekte, S ise bilind olmaktadr. Yani
yaantlanan, gsterilen, afekt, vs. srekli bilin dzeyinde kalr
ken, bu yaantlamann dnldgim gsteren bir baka gs
terenin, toplum tarafndan kabul edilir, kltre uygun bir gste
renin onun yerini almasyla bilind dzeyine dmekte, yani
insan kltrn dnyasnda ilerlerken arzusunun ilk simgeletiril
mi halinden giderek uzaklamaktadr.
Bir tedavi teknii olan psikanaliz regresif bir srete st ste
ylm bu metaforlar zincirini geriye doru kat eder ve arzunun
ilk simgelemi haline, znenin esas arzusuna ulamaya alr.
s yani ikinci gsteren kltrel dizgeye uygun bir gsteren ise,
hu sre normal olarak kltrel yceltmeye alacaktr. Yani bas
urma ve yceltme ayn anda bir tek edim araclyla gereklee
cektir.
Fakat ayn ekilde semptom da oluabilir. Hasta bilindna
bastrd arzusunun ilk simgesi yerine semptomunu da ikame
edebilir. Semptom bilind arzunun metaforik bir ifadesidir ve
"anlam"n bu arzudan alr.
Yukanda Lacan'n rencisi Laplanche'a istinaden verdiimiz
"metafor bastrma" forml olduka didaktik bir nitelik tamak
tadr. llk olarak, basunnann "metafor" kavram erevesinde
nasl dnlebileceini gstermektedir.
ikinci olarak, bilindna bastnlanlann gsterenler olduu
matematik bir formlasyonda ortaya konmaktadr. phesiz, bura
da "gsteren" sadece bir iitsel imgeden ibaret deildir. Bu bir gr-

* Afelt: Bilisel olmay an psiik olay, duygu.


194 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

sel imge. bir an, vs. gibi simge nitelii kazanabilecek her eydir.
nc olarak, "Bilind bir dil gihi yap/amtr," forml
yeni bir yomm kazanmaktadr. Yukarda da belirttiim gibi,
metaforda ilikiye geen gsterenler birbiriyle "ezamanl" iliki
dedir. Bir baka deyile, metafor "Dilbilim ve Yapsal Antropoloji"
blmnde verdiimiz eksenlerden dil ekseni dzeyinde gerek
leir. Bilind metaforlar zinciri ile olumu ise, metaforlann
ardnda brakt gsterenler birbirleriyle ezamanl iliki iinde
dir; tpk bir dilin yapsnda olduu gibi.
Bu formlasyonun drdnc bir deeri de, klasik teorinin
kavramlaryla "birincil sre"lerin yatrm mobilitesi (mobil ite des
ivestissement) dnen sre_le yaknlk gstermesidir; her bir
metaforda yatrm -bir gsterenden dierine kaymaktadr, ayn
trden bir ya-amlama S, S', S" gsterenlerine balanabilmekte
dir.
Ancak Laplanche'n sunduu "metaforlatrma" modelinin en
nemli eksii. kanmca kkensel bastrmay aklayamamasdr.
stelik Lacan'n bir baka formln de yeterince verememek
tehlikesi hasl olmaktadr. Lacan, "Bili11d arzu, dilein altnda
ahp giden metonimik bir artktr," der..
imdi Laplanche'n formlnn eksik brakt kkensel bastr
ma konusuna geelim. Yukarda Freud'un bu konudaki grlerini
aktarrken "tan olarak basurma"da bastrlan simgenin ncelikle
bilinte (ya da hemen bilinaltnda) yer aldna, sonra da bir yat
nn ekilmesi ve bir kart-yatnn uygulanmas yoluyla bu simge
nin bilindna bastrldna, buna karlk kkensel bastrmada
hi bilinli olmam bir simgenin kart-yatnn uygulanmas ile
bilindn kurduuna deinmitik. Laplanche'n verdii forml
"tam olarak bastrma"ya uygulanabilir niteliktedir. nk bu for
mle gre balangta bilinte (ya da hemen bilinaltnda) Sis gs
tenne ilikisi vardr. Yani simgesellemi bir yaanUlaf!l<1 sz konu
sudur. S' gstereninin kar-yatrm uygulayarak S gsterenini
bilndna ittii, bu arada Sis ilikisi bozulduuna gre ayn
L A C A N ' I N P S K A N A L Z K U R A M I N A T O P L U B R B A K I S 195

zamanda bir yatrm ekilmesinin (yani bilin dzeyinde bir yat


nm ekilmesinin) sz konusu olduu dnlebilir.
Fakat kkensel bastm1a sz konusu olunca Laplanche'n for
ml yetersiz kalmaktadr. Bu konudaki tarumalara deinecek
deilim. Bence bu sonu aka ortadadr.
Laplanche'n formlasyonuna temel olan forml aslnda
Lacan, Oidipus karmaasn ve bu karmaada meydana gelen birin
cil basurmay aklamak iin aadaki ekilde vermektedir:20

Babann Ad Annenin Arzusu (A)


----+- Babann Ad
Annenin Arzusu znede gsterilen (Fallus)

Mademki Lacan b u forml ile Oidipus karmaasn ve bu


karmaa ile ortaya kan kkensel bastnnay zetlemektedir, o
halde bu forml dorudan Oidipus karmaas erevesinde
yorumlamak gerekir.
Oidip'un birinci aamasnda ocuun arzusu simgeselleme
mi, o halde bilinli olmam, bilince nesne olmam saf bir yaam
lamadan, deneyimden ibarettir. Bu arzu, annesi iin her ey olmak,
annenin amladg ey olmakur. Onunla btnlemek eksiksizlie,
Nirvana'ya ulamaktr. Lacan'm verdii formlde bu dnem,

Annenin Arzusu
ile belirtilir.
znede gsterilen

Kanmzca bu iliki, hibir simge iermeyen dolaymsz bir


ilikidir. Ancak arada gene de bir blm izgisinin olduunu
gryoruz. Bu Ayna Evresi'nin ikili konfzyonunu simgelemekte
dir. Annenin Arzusu [ormle ocugu Babann Ad'na gnderim
lemek iin, ocuun "Baba"ya balanmas iin sokulmutur.
Annenin Arzusu'nun "Baba"ya gnderimde bulunmas
Oidipus srecini balaur. Bu gnderim sonucu Babann Ad'nm
devreye girmesi Laca'n fom1lnde,

20 .Jacqucs Lacan. fcis, cilt 1 .


1 96 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L Z

Babann Ad
eklinde verilmitir
Annenin Arzusu

Babann metaforunun devreye girmesi ile "-->" iaretinin


br tarafna geiyoruz. Babann Ad'nn devreye girmesiyle
ocuUn zaten hibir zaman bilinli olmam, yani simgeleme
mi arzusu fallus gstereni ile damgalanrken, bu gsteren bilin
d konumuna dmektedir. ocuk bilin dzeyinde Babann
Ad ile devreye giren Yasa'ya uyarken, kendi ilk yaantlamasn
da retroaktif olarak fallus simgesi ile kodlamaktadr.
ocuk ilk arzusunu, ilk saf yaantlamasn smgeletirirken,
ayn zamanda bu simgeyi bilindna iten bir metaforla kar
karyadr. Byle sadece .. bir kart-yatnn sz konusudur.
Hibir zaman bilinli olmam, simgesellememi bir yaanulama
simgeleirken,'bu simge yasann (Babann) gc sayesinde bilin
d olmakta, bilindnn ekirdegini oluturmaktadr.
Nitekim Lacan'n verdii formlde fallus, ancak Babann Ad
devreye girdikten sonra, yani " -- >" iaret ettii ynde ortaya
kmaktadr. O halde Oidipus'un ilk dneminde "ocuun arzu
sunun annesi iin annenin eksii fallus olmak arzusu" oldutnu
sylemek tam olarak doru saylamaz. -Teorinin i tutarll iin
dogru formlasyon yle verilebilir kansndaym: Oidipus'a
giren ocugun arzusu, Oidipus'un retroaksiyonu ile simgeletigi
biimiyle annesi iin annenin eksii fallus olmaktr.
Peki, kkensel basurmada ocuUn arzusu neden fallus sim
gesiyle kodlanmaktadr? Bu tamamen ataerkil, hatta fallus mer
kezci kltrel yapmzdan ve kltrel bir kurum olan ailenin
ensest yasagnn yasas ile dzenlenmi olmasndan kaynaklan
maktadr. ocugun ilkel yaantlanmas sadece narsistik doyu
muna, Nirvana'ya yneliktir. Onun annesiyle bir btn olma
arzusu bu eksiksizlie ynelmitir. Oysa biyolojik frstrasyonla
nn Babann Ad ile devreye giren simgeletirmeler sayesinde
kodlarken, temel arzusunun karsna dikilen yasak tamamen
L A C A N ' I N P S i K A N A L i Z K U R A M I N A T O P L U B i R B A K I S 197

ensest yasagdr, znde cinsel bir yasaktr. Bylece ocuk


Babann Yasas ile yasaklanan ilk saf deneyimini retroaktif olarak
annenin eksigi olan ve e ksiksizligi egemenlii temsil eden fallus
simgesi ile kodlar. Babann Ad"nn devreye girmesiyle ocuun
arzusu anne iin fallus olmak biimini alrken, yine Babann
Yasas nedeniyle ayn anda bilinch bir arzu haline gelir.
Biraz edebi bir dille sylersek: Gnah arzusu oldugu iin
yasak yoktur. Tam tersine, yasak olduu iin gnah arzusu var
dr. Bu yonmumuzun bir lde Deleuze ile Guattari'nin L'Ami
Ocdipe adl eseri ile uyutuunu dnyonm. Lacan'a biraz
antropolojik adan yaklaacak olursak u tespiti yapabiliriz:
Lacana gre Oidipus, yani Babann Yasas, insann kltrel bir
varlk olarak kurulmas iin zorunludur. nk Babann Yasas,
insann kltrel bir zne olarak kurulmasn salayarak, isel
olanla dsal , sbjektifie objektifi, kendi ile tekileri ayrt etmesi
ne imkan veren simgesel dzene ginnesini salamakta, onu anne
siyle dolay.msz haz durumunu araytan kararak toplumsal bir
ye haline clnlrmektedir (insanlatrc kastrasyon).
te yandan Oiclipus, bilind arzusunun ekirdeini alarak
insann kltrn dnyasndaki yceltme metaforlanna ilimesini
salamaktadr. nk zne, bilind arzusunu tatmin iin asln
da beyhude bir abayla temel arzusunu kltrel yceltmelerle
tatmin etmeye alacakur. Her aamada frstre olacak, her aa
mada yeni bir imgesel zdelemenin, imago'nun (grsel imge)
peine taklacaktr. Aslnda bilind arzu klLre uygun dilein
ardnda metonimik bir ank o larak kalacaktr. Kltrel insann
temel dram ve elikisi budur ite. Ardnda braktn ileride
arayacak, toplumsallamann ilk adm ile yitirdigini (yani narsis
lik btnlgn) toplumsallama srecinde kapatmaya ala
caktr. ite bizi kltrel dnyada yol almaya iten nostaljinin,
eksiklik duygusunun temeli budur.
Bireyin tm geliim aamalarnda, kiilikteki insani gerek
lemenin her dzeyinde, znedeki u narsislik an yeniden
198 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S K A N A L i Z

buluruz; bir ncesinde libidinal bir frstrasyonu stlenmek


zorunda kalr ve bir sonra normatif bir yceltmede kendini
aar. (Lacan) 2 l

imdi Oidipus araclyla kltrel simge sistemine geiin


baanszl anlamna gelen Psikoz'u incelersek durum daha iyi
kavranacaktr.

Birincil denen bastrma (. . . ) Oidipus'un almasnn ve sim


gesel dzene geiin kouludur ve psikotiin gerekletir
mek gcnde olmad ey de budur. 22

Psikoz'u atklamak iin Lacan, "da brakma" (ya da "hesap-


tan dme", Franszca forclusion) kavramn kullanr.

Almanca Venwefung kavramn biz gsterenin hesaptan


dlmesi kavram ile karlayacaz. Babann Ad'na aynlan
noktaya teki'nin dzeninde (yani simgesel dzende) saf ve
basit bir gedik tekabl edebilir. 2 3

Demek ki bastnna mekanizmasnda gsteren bilindnda


varln srdrrken, "hesaptan dme"de gsterenin tamamen
devre d kalmas sz konusudur. Bylece simgesel dizgede
temel bir gedik meydana gelir.
Psikozda dta braklan simge Babann Ad'dr. Bylece psiko
tik kltrel bir zne olarak simgesel iletiim andaki yerini,
konumunu kazanamaz. Kendi ile kendi olmayan bir simge siste
minden dolaymlanarak ayrt edemediinden, kendi sbjektivite
sini bir objektivite gibi yaantlar (ya da vice versa).
Onun gereklii kltrel kodla dzenlenmi bir gereklik
deildir. nk bu gereklie statsn veren , onu bu gereklik
ten ayrarak kltrel bir zne olarak kuran simgesel dizge, en
temel noktasnda, Oidipus aamasnda gedik vem1ektedir.

2 1 Aktaran Anika Lemaire, agy.


22 Anika Lemaire. agy.
2 3 jacques Lacan, Ecrits. cilt l
L A C A N ' I N P S i K A N A L i Z K U R A M I N A T O P L U B i R B A K I S 1 99

Babann Ad'nm dta braklmas ile psikotiin gerekletire


medii eyin "baba" gsterenini kullanmak olduu sanlmamal
dr. Elbette psikotik bir gstereni kullanr. Ancak psikotik hasta
nn ulaamad ey, bu gsterenin metaforik anlamdr. Babann
Yasas, kltrn dzenidir. Psikotik hastada gereklemeyen ey.
temel frstrasyonlann Babann Simgesi'nden dolaymlanarak
stlenmek, bylece Oidipal gene girip kltrel dzene balan
makur.
Psikotik hastada kkensel bastrma meydana gelmemitir.
Yani dolaymsz yaantlamas simgelememi, bu nedenle de
kendi ile kendi olmayan ayrmamtr. Kendi sbjektivitesini bir
gereklik gibi yaantlamaktadr, gereklikle kendi isel deneyi
mini ayrt edememektedir (hezeyan ve halsinasyonlar).
Psikozda belirleyici olan annenin tutumudur. Eer anne,
Babann Yasas'n tanmazsa (klasik teorideki an koruyucu
anne). babay dta brakrsa ocuk imgesel dzene tabi kalr.
imdi psikotiin sylemini kavramak iin nce "Dilbilim ve

Yapsal Antropoloji" blmne geri dnelim. Bu blmde, hatrla


naca gibi, Lacan-Saussure ikilisi balamnda iki saptama yapm
tk; ncelikle Saussure'e gre dile herhangi bir yerden girmenin
nemli olmadn, oysa Lacan'm psikanaliz iin tam da bu noktay
nemsediini beltik (aktardmz Lacan-Mannoni tartmas
n hatrlayn). ikinci olarak da, Saussure'n daha ok ideal bir teo
rik nesne olan dil ile ilgili olduunu, buna karlk Lacan'n -gene
Saussure'n kavramlarn kullanrsak- szle ilgili oldut.mu, szge
limi gsteren zinciri ile gsterilen arasndaki ilikinin nasl stabilize
olduu konusuna yaklatn ele almtk.
Psikoz balamnda bu noktalardan ilkini -yani dile, simgesel
dzene gei problemi- yukanda iledik. imdi yine psikoz ba
lamnda gsteren zincirinin gsterilenlere balanmas srecini ele
alalm.
Lacan'a gre bu sre, kkensel bastrmaya baldr. Kkensel
bastrma ile yaantlanan (gsterilen) ilk simgesine ular. ite bu
200 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P 5 K A N A L Z

simgelemeden sonra gsterenler zinciri gsterilenlerle nmeye


balar. Lacan'a gre bu sre hibir zaman tam anlamyla gerek
lemez. imdi burada -"Fred ve Dierleri" blmnde altn
izdiimiz- Freud'un bilmecesine bir yam buluyoruz (Freud,
kkensel bastrmada "drt" ile "psiik temsilci" arasnda ayrl
maz bir ba kurulduunu sylyor ve Freud'un bu saptamas
garip bir ekilde bilindt "birincil srelerin yaurm mobilitesi
ile bir paradoks tekil ediyordu). lte, kkensel basrmamn ger
ekten de ilk simgeletirmeyi salad, tm gsteren zincirinin
gsterilenler zerindeki hareketinin stabilize olmas iin ilk refe
rans noktas salad dnlrse Freud'un bilmecesi zm
... .
bulur.
imdi bu amada yukanda aklamadan getiimiz bir nok
tay ele alabiliriz. Lacan, yukarda verdiimiz kkensel bastrma
(ya da Oidipus) formlnde ''-->" iaretinden sonra, yan

Oidipus'un yerlemesinden sonraki blmde.

(A)
Babann Ad ifadesini vemilik
(fail us)

imdi buradaki A (AuLre) teki'ni , yani Lacan'n em1inolojisi


erevesinde kasaca simgesel dzeni iaret etmektedir. teki'nin
alan, znenin kim olduunu sorgulayp aratraca, kimliini
kazanaca yerdir. Kendi cinsiyetini sorgulayaca alandr.24
zne simgesel dzene girerken, bu dzende kendi kimliini
kazanaca sreci balatrken kendi ilk kimliini, yani "fal lus
oimak" kimliini <le geride brakm olur. Bylece kkensel bas
trmayla "varlkta/olmakta eksik" de alm olur (maalesef burada
Lcan'n bu son kavramn gelitirme vesilesini bulamadk; ancak
u kadarn syleyelim, "olmakta eksik" -nurtC(Ue a tt re- anne iin
fallus olmak arzusunun basunlnas ile ilikilidr),
Demek ki Lacan'a gre kkensel bastnna ile gsteren ve gs
terilen arasnda ilk fiksasyon meydana gelmekle ve teki'nin

2+ Jacques l..acan , agy.


L A C A N ' I N P S i K A N A L Z K U R A M I N A T O P L U B i R B A K I S 201

alanndaki simgeler bu hareket noktasndan iLibaren stabilize


olmaktadr.
ite Psikotik kkensel bastrmay gerekletiremedii oranda,
yani kendi ilk yaanulamasn, sbjektivitesini , gsterilebilir olan
simgeletiremedigi oranda, kendi olmayann simgeletirilmesini
de baaramaz, kendi ile kendi olmayan ayrt edemez.
Simgesel dizgedeki bu temel gedik, sonunda psikotik gste
renleri gsterilenlere baglamakta yetersiz kalacaktr. Onda pek
ok gsteren bir ve ayn gsterilene tekabl edebilecektir.
izofrenik dil, aslnda bir tek gsterilenle pek ok gsterenin
s

s
/1 S' S"

ilikilenmesiyle ortaya kan bir sylemdir. Bu sre izofreni


kliniginin -klasik olarak negatif semptomatoloj i ad verilen
dncede zlme, neolojizm, yandan cevap, paralojik ve
somut dnce gibi semptomlann aklar gibi grnyor.
Birincil bastrmann gereklememesi izofrenideki ikincil
narsisizmi de aklar; Oidipal gene giremeyen ocuk, Ayna
Evresi'nde taklp kalr.
Dahas, kkensel bastrmann gereklememesi izofreni semp
tornatolojisinin afektif ynn, yani izofrenik kaytszlg da ak
lar gibi duruyor: izofren, kltrel zneleri kltrn yceltmeler
zincirine balayan nostaljik motivasyondan da yoksundur. insan
kltrn yceltmelerine balayan "olmakta-eksik"tir. insan kltre
girmekle yilirdigi narsislik btnlg, kltrn sundugu
i mago larla zdelemeye alarak, bu imago metaforlannda kapat
'

maya, tatmin etmeye alr. Bu yol ile bilind arzu asla doyuru
lamayacag iin insan kltr iinde srekli ilerler: Doktor olmak,
baba olmak, kitap yazmak, vs. i mago lannn peinde koar. Oysa
'

psikotik hibir ey yitirmemitir. O nostaljisi olmayan, kaytsz bir


insandr. "Frstrasyonlar arzunun zenbereidir."
Vlll.

D O GA VE K LT R

L
acan'a gre psikanaliz edilebilir znenin tm dram, doa
kltr kartlnda dmlenir. Levi-Strauss'un ortaya koy
duu biimiyle bu kartlk, akrabalk ilikileri (kan ba) ile
evlilik ilikilerinin, kltrel bir olgu olarak "aile"yi mmkn kla
cak ekilde ayrlmasn salayan ensest yasanda ifadesini bulur.
Doal olann yasaklanmas, egzogarniyi (d-evlenme) ve kltrel
bir yaplanma olarak aile (akrabalk) ilikilerini temellendirir
Yapsalc antropoloji asndan ensest yasa kltrel aileyi
kuran, o halde doa-kltr kartln oluturan bir yasa olarak
karmza karken, psikanaliz ensest yasann evrensel (nk
kltrn dzeni iin zorunlu) yasa Oidipus'un temel bir zelli
inin altn izer: Oidipus, parantez iinde (zne)nin (yani henz
zne olmayann) ilk kltrel kimliini, yani biyolojik bir organ
farkllnda zetlenemeyecek farkl yerleri, yasaklar , vaatleri ve
grevleriyle znenin kltre ilikin cinsel kimliini verirken , onu
doal varolusal deneyiminden aym ve bylece bilind arzu
nun temelini atar. zneyi, kltrn dzenine girmekle yitirdii
eyi yine kltrn eksiksizlik sembol fallusta bulma abasyla
204 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S 1 K A N A L I Z

acl, bouna, fakat vazgeilmez bir ekilde kltrn metaforik


yceltmeler dnyasna ilitirir.
Freud'un, ann fizyolojik kavramlaryla haz-tatmin izgi
sinde dnmeye alug ve erojen blgelerin (oral, ana! , fallik)
otoerotik tatmininde tanmn bulan geni anlamyla birincil nar
sistik dnem Oidipus'la yklr. znenin tm abas, Oidipus'la
girdigi kltrn dzeninde, kltrn dzenine girmekle yitirdi
gini (narsistik kadiri mutlakln) aramaktr. lnsan her adm ilk
admn narsistik doyumu iin atar, fakat her admda ondan biraz
daha uzaklar. Lacan'n narsistik d nemi, yani Ayna Evresi,
ocuun annesi iin her ey (retrospektif kuruluuyla annesi iin
fallus) olmak, yani 6nda "eksil<" olan ey olmak arzusuyla, btn
sel imgesini kazpnmak iin aynada kendi imgesiyle ya da baka
snn, annesinin btnsel imgesiyle zdeletigi, anne-ocuk ili
kisinin dolayrnsz dnemidir. Bu dolayrnsz dnemde kendini
bakasndan, annesinden ayn edemediine gre, sadece bfr
(zne) olan , yani henz bir zne olmayan ocuk, kltr.n dze
nine simge ile girer. Simge, dolaymsz ikili ilikinin arasna giren
bir ncdr. lte, insan yavrusuna bir simge kullanarak tekini
kendinden ayrma imkan veren -aslnda bu imkan bir zorunlu
luk olarak kabul ettiren- simge, bir dolaym salayarak zneyi
kurar. Simgesel dzenin temel simgesi Babann Ad (Nom-du
Pere), Anne-ocuk dolayrnszlna son verir ve kendi yasasn
kurar. Simgesel Baba, annede "eksik" olana sahip olandr ve anne
nin tabi olduudur. Bu anlamda Baba iki kez yoksun brakc
olarak devreye girer: Hem ocuu annesiyle dolaymsz ilikisin
den kanr (annenin tabi olduu yasa "Baba'nn Yasas"dr) hem
de anneyi fallik nesneden yoksun brakr (fallusa sahip olan
Baba'dr). Lacan'n terimiyle "insanlatmc kastrasyon", yani insan
yavrusunu kltrel bir zneye dntren kastrasyon, "olmak"tan
(etre), "sahip olmak"a (avoire) yneltir zneyi. Sz konusu olan,
anne iin annenin eksigi fallus olmak degil, fallik nesneye "sahip
olmak" ya da "sahip olmamaktr. Simgesel Baba, Anne-ocuk
D O G A V E K L T R 205

dolay1mszlgma bir nc olarak girerek, bu dolaymszl.


temel narsisizm bir "kayp"a (perte) dntrr ve "varlkta/
olmakta eksik" alr (manque ci etre). Trkede bu kavramn tam
vurgusunu vermek iin hem varlk'ta (yani dolaymsz kendi ger
ekliinde) hem de olmak'ta (yani anne ile fallus olmakta; "etre le
phallus") eksik olarak dnmeli. lte, bilind arzuyu kuran da
bu eksiktir. Bu eksik, simgesel-Odipal dzenin eksiksizlik simge
si fallus eklinde bilindnn yapsna kodlanr. nk insanda
eksik olan, mitik bir eksiksizliin simgesi fallustur. nk Baba,
Ana-Ogul ilikisine bir yasaklayc olarak girmekle, ocugun
sahip oldugu organn sadece penis oldugunu (hatta kz ocuk iin
bir penis bile olmadgn), yani fallus olmadn , yani bir yasaya,
ensest yasag yasasna tabi oldugunu gsterir (simgesel kastras
yon).
Dilde ifadesini bulan simgesel dzen bylece l bir etkiye
sahptir: nce insan yavrusunu zneye dntrr, yani ona ilk
kltrel kimlii olan cinsel kimligini verir; ikinci olarak ve ayn
anda bilind arzuyu kurar; nc olarak ve ayn anda zneyi
simgenin metaforlannda kltrel yceltmeler dnyasna acl,
fakat vazgeilmez biimde ilitirir.
Simgesel dzen zneyi kurar: nk- zne, fenomenoljik
akn bilincin, cogito'nun kanlmaz bir sonucu, ontolojik bir
kategori deildir. Fenomenolojik indirgeme umulmadk bir tortu
brakr aslnda: Dil ('Dil paranteze a/111amaz," der Derrida). zne
kltrel bir kodlamadr. Simge insan yavrusu ile bakalan ve
dnya arasna girerek insana Ben deme, yani kendini bir gste
renle temsil etme imkann verdiinde, zne de kurulmutur.
"zne simgese/de bir gsteren ortaya karak doar" (Lacan).
insan yavrusunun dille karlamas, ilk kurumun, ailenin
sylemi (Althusser'ci bir vurguyla ailenin ideolojisi) yani Oidipus
evresinde getiine gre, bu ilk Ben. simgesel Baba karsndaki
yapsal konumuyla belirlenir; o halde cinsel bir kimliktir. insann
kltre ilikin ilk kimlii, yani kltrn dzeninde ald. yer,
206 F R E U O ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L i Z

vaat ve grevin ilk ayrmlamas, hibir biyolojik gerekede ifade


edilemeyecek cinsel kimliidir. Homosekselliin ve transseks
elligin biyolojik dayatmalara karn mmkn olmasn salayan,
insan cinselliinin biyolojik deil, kltrel bir kodlama olmasdr.
te yandan, insann ilk temel kimliinin cinsel kimlik olmas,
pskanalizin cinsellie verdii vurguyu temellendirir.
Oidipal sylem, znenin temel kimlii olan cinsel kimliini
veren bilindnn sylemidir, "tekinin" sylemidir. nk
znenin dili kullanmas, ancak dile girmesiyle mmkndr.
znenin ilk kimlii, simgeseldeki ilk konumu, ailenin Oidipal
syleminde ona ayrlan cinsel konumdur. Bylece bu simgesel
y
dzende, simgese( dzenin ' apsal kurallannca belirlenen bir
simgeyle kendini temsil eden, yani simgeselde bir konuma yerle
en zne, tm '"dileklerinde (demande), bilinli syleminde ken
dini zellikle dil srmelerinde, esprilerde ya da ryalarda, yani
simgeseli kullanan znenin zgn arptmalannda bir ipucu giOi
ortaya koyan ikincil ve gizli yap eklinde temel klinligini de dile
getirmi olur; ya da daha dorusu, znede ve zne araclyla bu
gizli yap dile gelir. ite, bir teknik olarak psikanalizi de mmkn
klan budur. Analizde . aratnlan, znenin simgesele giriinde,
yani temel cinsel kimliindeki yaplamadr, Oidipal sylemdir.
Bu temel sylem sadece znenin tm bilinli sylemini mmkn
klmakla kalmaz, gerein simgesel dzenlemesi erevesinde
karlalan tm rastlantsal imgesel ilevlerde bilinli sylemi
zorunlu klar. ite bu nedenlerle Lacan , zneyi (S = S bam:) ek
linde, yani "gsterenle ilikisinde ikincil kurulmu olarak" ifade
eder. O halde bilind, bilinli sylemin lwuludur.
ikincil olarak ve ayn anda simgesel dzen bilind arzuyu
kurar. "Dil bilindn kouludur," der Lacan . Simge bir eyin
yokluunda yerini almakla yabanc lamaya alr. Dil her t:trll
yalann kouludur (Umberto Eco). (Lacan, Sartre'n la mauvaise
foi [kt niyeti kategorisini bu erevede yorumlar.) insan
kendi varolusal deneyimini, ancak dilin ona sunduu kendi
D O G A V E K L T R 207

kurallan olan bir yapdan dolaymlandrarak biimlendirebilir,


dnebilir ve ifade edebilir. Bylece dilin kurallarn da ortaya
koyabildii dileklerde eklemlenen gsterenlerin ardnda meto
nimik bir artk kalr: "Bili nd arzu, gsterenlerin ardda
akan metoomik bir artktr" (lacan). insann simgesel dzende
yitirdii kendi dolaymsz varolu deneyimi narsisizmdir.
"Varlkta/olmakta eksik" dille alr ve bilindnda eksiksizin
simgesi fallusla iaretlenir. nk bu eksik, bilindnn yap
snda simgesel kastrasyonla biimlenir. insan, dilin metaforlar
dzeninde ilk gerekliinden her an biraz daha uzaklar ve hep
ilk dolaymsz gerekliini, annesinden ona yansyan btnle
mi bir imge olarak narsislik kadiri mutlakln. yani "insanla
tnc kastrasyon"la yitirdiini arar. insann bu acl abas bou
nadr aslnda (fakat Camus'den farkl olarak anlamsz ya da
sama deildir, nk bunlar ontik deildir. Aksine anlam,
simgesel-kltreldir). nk insann, kltrn metaforlannda
arad. zaten oraya girmekle yitirdii eydir. "Bi lind arzu
asla tatmin edilemez" (Lacan).
Burada Oidipus mitlerinin en ok bilineni, fakat bir Oidipus
miti olarak en az bilineni olan Adem'in hikayesini hatrlatmak
istiyorum. Adem'in hikayesini kendi z hikayemiz/tarihimiz gibi
dinleyelim. nk insan hep dlerinin peinden koar, fakat
sadece d knklklanyla ilerler. Bununla psikanalizin frstrasyo
na verdii nemi vurgulamak istiyorum .
Adem, kadnn ona sundugu "yasak" -Cennet' le kadnla erke
in ilikisi bir yasaktan dolaymlanr- nedeniyle Cennet'ten kovu
lur ve ona Dnya'da Cennet yasaklanr ve ona Cennet vaat edilir.
Tm bir Cennet'te bir elma neden yasaktr? nk kltrel bir
fantezi olarak Cennet, bir yasakla yaplanarak kurulabilir. Elma,
iskambil katlarnn en altndakidir. Onu ekerseniz tm Cennet
ker. Yasa(k) ekin, tm kltr oksun.
Freud, "Yaam lime doru dolambal bir yoldur," der.
nk yaamda aranan yitirili birincil narsisizmdir, eksiksizlik-
208 F R E U O ' O A N L A C A N ' A P 5 K A N A L Z

tir, Nirvana'dr. O halde yaam sadece lmle bitmez, en eksiksiz


biimini rahimdeki ceninde bulan mitik bir lmle balar. Yaam,
yitirilmi/yasaklanm bir lmle vaat edilmi bir lm arasnda
bir lm araydr. lm orada tm devinimsiz mkemmelliiy
le Aristoteles'in mutlak formu gibi eker. Eros, Tanatos'un ikiz
karde.idi r.
Kltrel yaam iin narsisizm-Nirvana-lm yasaklanmaldr.
Narsis, bu gzel adam, kendi imgesini yanstan sularda kendine
ak olur. Onun kendine ak, gzel Ekho'nun akn, kltrn
ona sundugu ak grmesini engeller. Narsis, imgesini yanstan
sulara egilir ve kendi imgesinde lr.
O halde Narsis kltr adna yasaklanmaldr. Narsis mitinde
ifdesini bulan A Evres(yani ocuun annesinden yansyan
btnsel imge):'le zdeletii clolaymsz iliki Baba'nn Yasas'yla
yasaklanmaldr. Babann Yasas kltrn yasasdr. Ayna
Evresi'nin yklmad durumlarda, yani bir nc olarak simge
sel Baba darda brakldnda (forclusion du Nom-d-Pere)
simgesel dneme, Oidipal dneme geemeyen irisan kndini bir
zne olarak ayrt edemez. lte, izofren budur. Burada insan sade
ce simgeselde bir zne olarak ortaya kmakla kalmaz, kllrn
simgesel dzeninin kurallar erevesinde biinlendiremedii,
dunemedii ve ifade edemedii kendi varolusal deneyimini de
sanrsal bir gereklik olarak yaanular. Babann insanlatrc kas
trasyonundan gemeyen izofren, kltrel bir zne olmayandr,
kltr ddr. Ve kltr kendi srrn hie sayan deliyi bir sr gibi
demir parmaklklar ardnda saklar.
nc olarak ve ayn anda simgesel dizge, zneyi kltrn
yceltmeler dnyasna ilitirir. i nsanlatrc kastrasyondan geen
zne, eksigini simgesel dzenin metaforlarnda kapatmaya yne
lir. Yeniden eksiksiz olmak, sl sle eklenen metaforlar dzeyin
de kendi cinsinin ideali ile zdelemeye alr. Hadm edilmi
insann kendi cinsinin idealine ynelen simgesel 6zde.lemesi,
imgeselde srekli zdelemeler zincirini balatr. lmgesel zde-
O O G A V E K L T R 209

leme bir "dello kuralna gre" erotik saldrganlk ilikisinde bir


idealin karsnda yer almaktr: Boks ampiyonu olmak, satran
ampiyonu olmak, filozof olmak kastrasyon kompleksinin klt
rel metaforlan olarak kltrel yceltmelerdir. Kltrel yceltme
yanur, yceltilmi savatr.
Kltrn dZeninin iki ucu vardr yalnzca: Kadnla-anneyle
yasaklanm dolaynnsz iliki ve yceltilmi sava. Sava ve
Ban'n Prens Andrey'i, kansn ok sevmesine ramen -yani
aslnda ok sevdii iin- onu yal gzlerle ardnda brakr.
Avrupa'nn kaderi iin, byk idealler iin Napoleon'la savama
ya gider. Ardnda kadnlarn "aynnularla dolu" dnyasn brakr;
byk ideallerin, yceltilmi savan, erkeklerin dnyasnda
kendi cinsinin ideali karsnda bir "dello kuralma gre" tarana
n denk klacak imgesel zdelemesine, kendi Oidipal yazgsna
gider Kadnla dolaymsz hazzn yasana dayanan kllr, ycel
tilmi savata noktalanr. .
.
IX.

F R E U D'A LYAKAT

D
aha imdiden psikoloj ik terimleri fizyolojik veya kimyasal
terimlerle yer deitirebilecek konumda olsaydk, tanm-
-mzdaki yetersizlikler muhtemelen ortadan kalm olacakt . . .
(Fizyoloji ve kimyadan) e n artc bilgilei vermesini bekleyebi
liriz, ama sanlan ortaya koymamzdan birka dzine yl sonra
yantlann nasl geri dnecegini tahmin edemeyiz. Bu yantlar
varsaymlarmzn yapay yapsnn tmn srkleyip gtrebile
cek tarzda bile olabilir.

Sigmud Freud, "Haz lllesinin tesinde".


"Giri Notu"nda da belirtigim gibi, psikanalizle ilikim
daima somnlu bir eksende seyretti. lyi saylabilecek bir doabi
lim eitimi alm ve stelik bu konuda kendini elinden geldigin
ce gelilinni bir hekim olarak, psikanalizde ne bilimsel teoriler
den bekledigim ikna ediciligi tam olarak bulabildim ne de eli
min tersiyle bsbtn safsata gibi deerlendirerek bir kenara
itebildim onu . Gene daha nce belirttigim gibi, meslek yaarr
mn deiik dnemlerinde kendimi psikanalitik teoriye daha
212 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S K A N A L Z

yakn, hatta neredeyse iinde bulduum zamanlar da oldu; daha


uzak, mesafeli bir tavr aldm zamanlar da. Ama Freud'un ve
izleyicilerinin kuramn daima ciddiye aldm ve belki de hem
klinik hem akademik mesleki yaammdaki baans1Zlklar kadar
baanlan da bu kuramla gerilimli, hatta ift-deerli ilikime bor
luyum. Bu aamaya kadar okuduunuz ve nemli lde ikinci
basksna dayanan kitap, kendimi yaygn anlal ve takdim edili
biimiyle psikanalize en yakn hissettiim dnemin nclr.
Bugn. hekimlik yaammn yirmi beinci ylna girerken,
zellikle son on yldaki okumalarm, almalarm ve klinik dene
yimim sayesinde beni daha tbbiyenin ikinci snfndan beri zor
lam olan kimi Hemli nrolojik sorunlar ksmen de olsa zd
gm ve insan merkezi sinir sisteminin zihinsel faaliyetleri
konusunda artk kendime zg bir kavraya ulatm sanyo
rum. Ulatm sonular halen zerinde alt m ve bir sre
sonra yaymlamay umduum "Beyin-Feromenal Bilin Problemi
ve Diyalekti/ Psihiyatri" adl kitabmda tartnay.rsunacam. Bu
durumda benim iin daima hem ekici hem de itici bir merkez
rol oynayan psikanalitik kuramla ilgili henz nihai deilse bile,
geni lde netlemi sonu yarglarm imdiden ksmen bildir
mek gereini duyuyorum.
Aada sunacam blm, 2004'n Eyll aynda Kuadas'nda
gerekletirilen 40. Ulusal Psikiyatri Kongresi'nde "Felsefe ve
Psilualiz" bal altnda Dr. Yaman rs ve Dr. Doan ahin'in
de katld panelde, " Fra n sz ve Alman Dnce Geleneldei
erevesinde Psikanalizin Yeri" adl konumamn ksmen dei
tirilmi ve kitabn btnne uyarlanm bir zetini ieriyor.
Sonsz olarak bu zeti sememin sebebi, o konumann psikana
liz ve geleceiyle ilgili baz kktenci yarglara varmas ve stelik
bu yarglann da konuyla ilgilenen hekimler arasnda belli bir
tartmaya yol amas. Umanm bu kkrtc konuma, Trkiye'de
psikanaliz ve psikanalitik psikoterapilerle ilgilenen psikiyatr ve
psikologlar arasnda uzunca bir sredir devam eden, neyin veya
F R E U D ' A L i Y A K AT 2 1 3

kimin psikanalizin kurumsal geleneklerine uygun oldugu veya


davrand gibi bilimsel dnceyle pek alakas olmayan verimsiz
polemikleri bilimsel dncenin gerek duydugu teorik tartma
platfonnuna tamak bakmndan kk bir lde olsun katkda
bulunmutur.
Psikanalitik kuram hala tartmaya deer bulan hekimler ola
rak bugn esas sonmumuz, hangi grubun veya kiinin psikanali
zin kurumsal geleneklerine daha uygun oldugu veya davrand
gibi meruiyeti cemaaten menkul "etik" bir sorun deildir.
ogumuzun gm1ezden geldii, ok daha ciddi, ivedi ve hayati
bir sorunla kar karyayz. Bugn esas sorunumuz, gnmzn
gelien nrolojik bilimleri erevesinde psikanalizin ve psikana
lizden treyen terapilerin hala dogru ve geerli bir teori ve teknik
olarak kabul edilip edilemeyecei ya da daha iyisi, ulalan yeni
bilgiler sayesinde psikanalitik teori ve tekniklerde ne gibi dzelt
melere gitmemiz gerektii sorunudur. Bir baka deyile, sorunu
muz bir sadakat sorunu deil. kendini daima bilim adam olarak
nitelemekten gurur duyan Freud'a kar bir liyakat sonnuclur.

chafer, l bir dnem psikanalistler arasnda ciddi tartmala


S ra yol aan tarihi almalarnda psikanahtik pratikte kul
lanlan fenomenolojik, i-deneyime yakn dille teorik, zellik
le de metapsikolojik dil arasndaki tutarszlktan sz etmiti .
Buna gre psikanalitik klinik uygulama "anlam", "anlama" ve
"yorumlama" zerinden alrken, metapsikolojik dil daha
ok mekanik, i-yaantlarnadan uzak, doa bilimlerine yk
nen ve insan ieriden anlamadan ok dardan aklamaya
ynelen bir yaplanma arz ediyordu. Bylece klinik uygula
mayla teori arasnda, deyim yerindeyse, "epistemolojik bir

l Roy Schafer, "Action: lts Place in Psychoanalytic lnterpretation and


Theory", Tle Annual of Psychoaalysis, 1973, 1 ;

"Self-identity: Separaton-individuation in ado!escence", The Psychoa


nalytic Qarterly, 1 973. 42.
214 F R E U D ' D AN LACAN ' A P S KANALZ

kopukluk" ortaya kyordu. Zaten psikanalitik literatr ince


lediimizde de daha Freud'un eserlerinden balayarak i
yaamlamaya yakm, anlam aratrmasna dnk, hatta bir
lde de olsa yorumsamac (henneneutih) olarak nitelenebi
lecek bir eilimle biyoloj i k verileri temel almaya ve doa
bilimlerinin diliyle btnlemeye alan iki ayr eilimin bira
rada yrtl meye alldn gryoruz.
Mesela psikanalizin ilk nemli rn olarak kabul edilen
1 900 tarihli "Di4lerin Yonmu", geni lde anlamaya dnk bir
yk tamakla birlikte, kitabn zellikle yedinci blm ryalarn
oluumuyla ilgili daha nrolojik bir aklama venne abasndadr.
Kald ki, Freud'un.rm psikanalitik almalarnn hareket nokta
s ve nihai hedefi lan, fakat ancak lmnden sonra baslan
1 895 tarihli "Bflimsel Bir Psilwloji Projesi", psikolojiyi tamamen
nrolojiyle aklamaya dnk bir programdr. Buna karlk
hemen hemen tm vaka ykleri anlama eksenli, hatta yorumsa
mac olarak nitelenebilecek yn agr basan almalardr. Ama
1 9 1 5 tarihli Metapsilwloji ve 1 92 3 tarihli Ego ve tel, gene insan
ieriden anlamadan ok (insan beyninin) zihinsel alma meka
nizmalarm aklamaya ynelmi al:;;nalardr. Tahmin edilecei
gibi, Freud'un eserindeki bu tipte iki ynl rnekleri kolayca
oaltabiliriz.
Keza psikanaliz tarihinde neml roller oynam yazarlar da
bu iki kutuplu tutumu srdrmtr. Mesela Hartmann,
jacobson, Kernberg gibi psikanalistler, psikanalizin geliimi a
sndan hem biyolojideki gelimeleri degerlendirmeye daha ok
yer verir hem de zihinsel sreleri aklamaya (metapsikolojiye)
daha byk nem atfederler. Keza biyolojiden pek sz etmemek
le beraber Lacan da i deneyime ya da anlamaya deil, dilbilimsel
ve antropolojik kuramlardan yola karak aklamaya nem veren
bir teorisyendir. Buna karl k fairbaim, Winnicott, Guntrip,
Kohut gibi psikanalisller zellikle anlama eksenli alnalanyla
n plana karlar. Elbette bu liste de uzatlabilir.
F R E U O 'A L iYAKAT 215

$imdi Schafer'in uyarsn ve yukarda kaydettiim tespitle


rimi temel alarak psikanalitik literatre.le gzlenen bu iki
kutupl uluun gerekelerini aklamak iin birbiriyle btnle
en i ki tez ileri sreceim ve psikanalizin kuramsal ve pratik
gelecei konusunda baz ngrlerde bulunacam . Bunlardan
i lkini "bilgi sosyoloj ik tez" olarak isimlendiiyorum. Bu teze
gre psikanalitik literatrde gzlenen sz konusu kutuplama
eilimi, psikanalizin ortaya kt XlX. yzyl sonu ve XX.
yzyl ba Viyanasnn kltrel-entelektel atmosferiyle
yakndan balannldr. Teze gre dnemin Viyanas birbiriyle
elien iki gl ve atmal dnce geleneinin, maddeci,
Aydnlanmac, pozitivist Fransz geleneiyle idealist, roman
tik, tarihselci ve yorumsamac Alman geleneklerinin etkisi
altnda kalan bir kavak noktasyd ve analitik literatrdeki
kutuplama eilimlerinin temelleri daha kurulu aamasndaki
bu atmal entelektel ortamda atlmt.
llkiyle btnleen ama daha derin bir katman oluturan
ikinci tezimi "epistemoloj i k tez" olarak isimlendiriyonm. Bu
teze gre psikanalitik liLeratrde gzlenen kumplama eilimi,
kendini XIX. yzyl Fransz ve Alman dncelerinin kartl
nda bir kez daha ifade eden ama aslnda ok daha kkl ve
tarihi bir ontoloji tartmasnn kanlmaz tezahrlerinden
biridir. insann doada ve hatta evrende benzersiz-indirgene
mez bir varlk olup olmad veya insann doabilimleriyle
incelenebilir bir doal oluum. bir tr doa olay olup ol mad
sorularyla da eitli ekillerde i fade edilebilecek bu kkl
ontoloji tartmas, nihai katmanda ruh-madde ikiliine veya
tekilik-ikicilik (evrenin bir tek varlk trnden oluup olu
mad) atmasna indirgenebilir. Bu ikinci tezime gre psi
kanalitik literatr sz konusu derin omoloj ik probleme ak
yanll tekil edecek herhangi bir varsaymdan hareket etmeme
nin bedelini, en azndan imdilik literatrdeki kutuplamayla
demektedir.
2 16 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S i K A N A L Z

. Bilgi sosyolojik tez. Psikanalizi XVIII. ve X lX . yzyllarda


Avrupa'da geen fikir tarumalannn ve bunun da temelinde yer
alan retim aralannn gelimesinin, dolaysyla da snf yaplan
malarnn hzla dnmnn bir sonucunu olan snf mcade
lelerinden etkilenmi, artk eski gcnn yitim1ekle beraber XX.
yzylda epey etkin kltrel bir rol oynam ilgin bir dnce
akm olarak ele alabiliriz. Lwy2 kapitalizmin geliiminin Fransa
ve Almanya'da farkl yollar izlediini, buna bal olarak da bu iki
kltre egemen olan dnme tarzlannn farkl ve hatta kart
ynelimler aldn tespit eder. XVlll. yzyl Fransasn<la hzl
teknoljik geliimin sonucu olarak olduka gl ve geleneksel

feodal retim tarz nyla uz mak zonnda kalmayan, devrimci
bir burjuva snf olumuken, Almanya'da teknolojik geliim,
dolaysyla buji.vazinin devrimci bir snf olarak ortaya kmas
gecikmi, Alman burjuvazisi geleneksel egemen snflar ve teokra
tik zellikler arz eden devlet karsnda daha uzlamac bir politi-
-
ka izlemitir.
Snf mcadelelerinin Fransa'da daha sert bir yol izlemesi, bu
lkede devrimci-Aydnlanmac fikirlerin daha kolay bir etkinlik
alan bulmasn salamur. Bacon'un eserinde ilk rneini bulan
Aydnlanma, geleneksel nyarglara ve "bo inanlara" kar
nemli bir mcadele venni, ancak XIX. yzylda bu:juvazinin
snf egemenliini kurmas ve devrimci zelliklerini yitirip tutucu
bir snf halini almasyla beraber akademik pozitivizmde atlla
mtr. Comte'un eserinde ilk rneini bulan bu akademik tavr,
insann ve insan toplumlarnn doabilimi yntemleriyle dan
dan, yansz bir tulunla "aklama"ya dayanan bir epistemolji
erevesinde ele alnmas gerektiini savunur. Bu konular
"ncii Basluya nsz"de ele aldm iin daha fazla ayrntya
girmiyorum.
Oysa Lwy ye gre Almanya'da snf hareketlerinin aldg
grece uzlamac yn. Aydnlanma ve pozitivizm kart grle-

2 Michael Lowy. Paysages de la Vtrite, Anthropos, 1 999.


F R E U D ' A L Y A K A T 217

rin egemen olmasn salamtr. Hegel'in Alman Aydnlanmasnn


doruu olarak grd KanL bile, Saf Al/n E/etilisi adl eserin
de insan aklnn bilme gcne snr izerek bir bakma dolayl
ynden inanca yeniden yer amtr. Ancak bilhassa Herder'in
tarihselcilii ve Schleirmacher'in yorumsamaclna dayanan
Dilthey'in pozitivizm ve Aydnlanma karn grleri XX. yzyl
ba Almanyasnn gerek dnsel doruu olan Heidegger'in
fenomenolojik ontolojisinde son noktasna ular. Youn cemaat
i zellikler tayan bu dnce izgisi, insan ve insan kltrleri
nin doabilimlerinden devTalnan ve dardan aklamay esas
alan yntemlerle kavranamayacan, yansz bir d gzlemci ola
rak deil, ierden taraf olarak yaantlamaya ve anlamaya dayanan
yorumsamac yntemlerle ele alnmas gerektiini savunur.
Hatrlanaca gibi, bu konular da "nc Bashya nsz"de
yeterince ilemitim.
Psikanalizin doduu dnemde Viyana'daki kltrel atmos
fer, bu iki kart akmn kavak noktasnda bulunur. Bugn
Viyana adn verdiimiz yre, Avrupa ktasndaki corafi konumu
itibariyle zaten daima bir kavak noktasnda bulunmu ve daha
paleolilik aglardan beri insanlarn yaad, son be yz yllk
zaman diliminde de byk bir kent olarak nce Kutsal Rorna
Gennen lmparatorluu'na, sonra da Avusturya-Macaristan
lmparatorlugu'na bakentlik elmi, byk ve nemli bir tarihi
kltr merkezidir. Avusturya, tarma elverili lOpraklannn azl
nedeniyle ok erken dnemlerden itibaren kentlemenin balad
bir lke olmakla beraber, sanayiinin gelimesi lngiltere ve
Fransa'ya gre gecikmi bir lkedir. Ancak XYIII. yzylda gl
bir ticaret burjuvazisinin varlg sayesinde lke ciddi bir
Aydnlanma hareketi yaamt ve XIX. yzyldaki snf mcade
leleri Almanya'dakilere oranla daha sert, Fransa'da geenleri
yakndan izleyen ve hatrlat.an bir seviyede seyretmiti. Bu tarihi
nedenlerle Avustuya ve bilhassa Viyana sadece mzik ve mima
ride degil, tp ve dier doabilimleri alannda da gl bir merkez
218 F R E U D ' DAN LACA N ' A P S i KA N A L i Z

haline geldi. Mzikte klasisizmle romantizm arasnda bir gei


aamasn temsil eden Schuben ve Bonn doumlu olmasna ra
men Avusturya mzigi erevesinde ele alnan Beethoven geni
lde bu kltr temsil eden rnekler olmakla beraber,
Avusturya romantizmini Alman romantizminden farkl olarak
modemizmle deil. bilhassa klasisizmle tartma iinde ele almak
dogru olur kansndaym. Halbuki, eer yanl deerlendirmiyor
sam Alman romantizmi klasisizme daha yakn, nodemizme ise
daha fazla kart bir yk tamaktadr. Nitekim Stefan Zweig ve
Prag doumlu olmasna ramen Avusturya davuumculuunun
nde gelen ismi olarak kabul edilen Franz Kalka'nn gl
nodemist etkiler ;adn .dnyoum. Tabii bu tespitlerin
tart lmas bir psikiyatri yazsnda merkezi bir rol oynamayacak
ve oynanmatrms gereken entelektel bir lafazanlk grnm
alabileceginden laf uzatmyorum.
Ancak psikanalizin ortaya kt XIX. yzyl sonu-XX. }rf.\Z
yl ba Viyanasnn doal olarak Al man etk_is.i ne, dolaysyla
Fransz romantizminden farkl olarak Aydinlanma kart bir
romantizm ve yorumsamacla aik olmakla beraber, gl bir
modemizm ve Aydnlanma etkisindr de kald ve bu nedenle
Fransz pozitivizmine ve hatta lngiliz ampirizmine de ak oldu
u iddias yabana aLlmayacak bir tez olabilir. Nitekim, son
gl pozitivist akmn (mantk poziti\izmin) psikanalizin
doum yllarnda bu ehirde ortaya km olmas rastlant
dei ldir. Bu akm, nermeletin deneysel olarak donlanmas
sorunuyla yakndan ilgilenmi ve romanik-youmsamac ei
limleri tamamen anlamsz nermeler retmekle ve bir tr sahte
bilgi alan amakla sulamt.
Sonu itibariyle, kanmca psikanaliz Alnan ve Fransz dn
ce geleneklerinde temsilini bulan iki kart dnce aknmn
att ve kaynat bir kltrel atmosferde ortaya km ve bu
iki eilimden de etkilennitir. Bu durumu psikanalizin h.-uncusu
Freud'un, Goethe'den derinden etkilenmi olmasndan da anlaya-
F R E U D ' A L i YA K AT 2 l9

biliriz.3 Bilindigi gibi Goethe'nin ilk eserleri romantizm akmnn


iinde yorumlanr, Ancak yazar belirsizlikten. mulaklktan tik
sindii iin giderek bu akmdan kopar. stelik byk dehasna
yakan geni ilgi alan onu dogabiliminin eitli dallarnda da
aratrmalar yapmaya ve hatta baz katklarda bulunmaya sevk
edecektir. Anzieu'ye gre3 Freud\ tp eitimine sevk eden de.
hayran olduu Goethe'de bulduu bu aratnnac-bilimci yn
dr. Yani "nc Baskya nsz "de belirttiim gibi, Goethe'ye
benzer bir ekilde Freud, kanmca Rousseau gibi romantik ynle
ri de olan bir Aydnlanmacclr.
Bylesine zengin bir eitlilik ve kartlk arz eden kltrel bir
atmosferde gelien psikanalitik kuram, bir yandan anlamaya
dayanan yorumsamac yntemleri kullanrken, daha derin teorik
bir katmanda pozitivist yanszlk ve dardan aklamaya daya
nan metapsikolojik bir ereve kurmutur. Bununla beraber.
"Bilimsel Bir Psikoloj i Proj es i nden beri Freud'un kafasndaki
"

nihai hedefin, insan zihinsel faaliyetinin nrolojik bir aklamas


na ulamak olduu bilhassa unutul mamas ve srarla hatrlatlma
s gereken bir konudur. nk psikanalizin gnmzdeki yaygn
alglan ve takdim edili tarz bu gerein unutulmas, bastrl
mas zerine kurulmutur.
Elbette psikanalizin temel niyetinin unutulmasnda Freud'un
dehasnn ann tesine giden. ama ann biliminin henz ona
yetiemedii grlerinden kanlmaz olarak bir lde ve geici
bir sre iin geri ekilmesi, esas abas ertelemek zorunda kal
m olmas da rol oynamm. nk Freud'un yaam boyunca
giderek daha iyi kavradg gibi , dneminin bilimsel koullar er
evesinde teknik olarak imkanszd byle bir projeyi gerekletir
mek. O dnemde beyin fizyolojisi ve biyofizii hemen hemen hi
bilinmiyor ve bu konudaki almalar neredeyse sadece beyin
hasarl hastalann klinik bel irtileriyle otopsi neticelerinin karla-

3 Dider Anzieu, Frcud'm Otoanclizi ve Psilaralizin Kefi . ev. Nesrin


Tura. 2003.
220 F R E U O . O A N L A C A N ' A P S l K A N A L i Z

tnlmasna dayanyordu. Ama bu bulgular bile XIX. yzytln


byk nrologlannn insan merkezi sinir sisteminin zihinsel
ilevlerinin geni lde bilinsiz olduu sonucuna ulamasna
yetmiti. Mesela bir rnek olarak Anton, sa pariyetal lob hasarl
hastalarn hascalklannn aka gzlenen belinileriyle ilgili bilgi
lere szel dzeyde ve bilinli olarak sahip olmamakla beraber
(cmozognozi), davran dzeyinde aka sanki bu bilgilere sahip
mi gibi hareket ettiklerini gzlemi ve bir tr "lo bilgi"den, yani
aslnda bildii eyi bilinli olarak bilmemek, farknda olmamak
durumundan sz etmiti. Demek ki Freud'un bilind zihinsel
faaliyetlerden sz etmesi iin gerekli nrolojik nbilgi zaten XIX.
yzyl nrologlar arafndan _,retilmiti. Yani Freud'un kuram
dneminin nrolojisiyle eliik deildi. Ama henz nroloji,
bilimsel bir psiloj i kurmak iin Freud'un gerek duyduu bilgi
leri retememiti.
Oysa biz bugn bata bilisel nrolojik bilim sayesinde olmak
zere pek ok bakmdan insan merkezi sinir sisteminin zihinsel
faaliyetleri konusunda ciddi bilgilere sahibiz. Mesela elki de
bugn biz kk veya byk bir almayla Freud'un "bastm1a"
adn verdii metapsikolojik savunma mekanizmasnn, zellikle
beynin anatomik olarak "girus siguli" ad verilen episantrnn n
plana kt1 bir tr seici "dikkat" ilevi olduunu, yani beyt1in
dikkat sistemi mekanizmalar ann sz konusu episantrla birlik
te "plvinar talamik nkleuslar" da iine alan bir etkinlikle bu
ilevin yerine getirilmesinde esas etkili oldugunu, dahas, hipo
kampo-antorinal hafza sistemi ag episantrlannn baz prefromal
(muhtemelen orbito-fromal) balant alanlaryla birlikle "bastr
ma" mekanizmas sistemini tetiklediini, vs. gsterebilecek duru
ma gelebiliriz. Hatta bir kez "basurma"nn genel fizyolojik mode
lini kurduktan sonra. "gen ekspresyonlannnn hangi seviyede
meydana geldiini ve Freud'un dledii gibi atom "'.e molekl
dzeyinde kimyasal tepkimelerin nasl cereyan ettiini bile ortaya
koyabiliriz (bu rnekte ileri srdgt:m muhtemel mekanizmann
F R E U D ' A L Y A K A T 221

tamamen bir fiksiyondan ibaret olmadgn, bu grn ciddi bir


ekilde ele alnmas gereken bir varsaym olarak dnlmesinin
verimli sonulara neden olabileceini dndgm zellikle
belirtmek isterim; nk ok byk bir ihtimalle Freu<l'un "bas
trma" adm verdii olay, modem bilisel nrolojik bilimin diliyle
bir tr seici "dikkat" mekanizmasdr) . imdi gnmz bilimsel
koullarnda aklc bir ekilde dndmzde yapmamz gere
ken ne? Freud'un kendi ann nrolojik koullar erevesinde
geici bir alma varsaym olarak ileri srdg grlere ve
gelitirebildii teknie sadk kalmak m, yoksa onun "bilimsel
psikoloji projesi"ne layk olmak m?

ll. Epistemolojik tez. insanlarn bir yanyla kendilerinin de dier


maddi nesnelerle ayn zellikleri tayan varlklar olduklan kav
ramalana ragmen. dier yandan da i yaantlamalannda farkn
dalk, bilin, duygu, dnce gibi maddi varla indirgenemez
gibi grnen fenomenolojik zelliklere de sahip olduklann fark
etmeleri, dnce ve felsefe tarihinin en temel sorununu yarat
mtr. Din ve inan tarihinden gnmz bilimine uzanan bu
kkl tanma, konumuz asndan insan n bi r tr doa olay
olarak evrenin dier maddi zellikleri gibi aklamaya dayanan
doabilimsel teorilerle ele alnp alnamayaca sorusunu da gn
deme getirir.
Ruh-madde problemi veya tekilik-ikilikilik tanmas olarak
nitelendirilebilecek bu sorun, insann psikanalitik kuram asn
dan nasl ele alnabileceine ilikin pek ok paradoks yaratmak
tadr. Freud'un kafasndaki biimiyle insann ve insan kltrleri
nin maddi doann, yani evrenin bir paras olduu aktr.
Ancak elimizdeki haliyle analitik kuram bu kkl tartmada
insan dnyanm anlam, i yaantlama, bilin gibi fenomenolojik
unsurlarn maddi evrenin bir zellii olarak aklamamza ve
bunlan bir doa olay olarak ele almamza imkan verecek kav
ramsal donanm retememitir. Elbette bu yetersizlikten dolay
222 F R E U D ' D A N L A C A N ' A P S K A N A L i Z

psikanalilik kuram eletirmek ok byk hakszlk olur. nk


bil isel nroloj i k bilim de dahil, bugne kadar baka hibir bilim
sel kuram da istenen aklamay retememi ve gerekli kavramsal
donanm salayamamtr. Bilisel nrolojik bilimin nc ismi
Gazanica'nn deyimiyle, sadece nrolojik bilimlerin deil, tm
modem bilimin en g problemi olan ve giderek daha ok say
da fiziki ve doabilimcinin ilgisini eken bu sorunun varl,
insan bir tr doa olay olarak ele almamz ve ikna edici bir z
me ulamamz konusunda en son ve en byk engeldir.
Nitekim zellikle XX. yzyln ikinci yansndan itibaren psi
kanalitik kunmlar, muhtemelen baz piyasa kayglaryla psikana
lilik kuramn sadece geici bir alma varsaym olarak ileri
srldn ze-ini rtp. Freud'un eserlerini ardndaki temel
niyeti geri plana ekerek bir lde olsun skolastik bir retiye
dntrmeye yneldiklerinde, modem bilimin henz zayf olan
bu halkasn istismar etmi ve rtk ya da ak olarak "psiizm"y
sanki evrenin doabilimleri tarafndan incelenemeyecek bir unsu
ru olarak belirlemiler ve bylece de kurucusunun nlyetinin

hilafna. psikanalizi neredeyse sadece bir tr insan-anlam-kltr


bilimi olarak takdim etmeye almalann meru klacak dayana
bulmulardr. Maalesef kurucusunun bilimsel niyetiyle tamamen
ters ynde gelien bu sre, giderek psikanalitik bilimsel gelime
nin de nn tkamaya balam ve stelik aydn, yan-aydn
evrelerde psikanalizin doabilimlerinden kopuk, sadece bir tr
anlam ve anlamlandrma psikolojisinden ibaretmi gibi kavran
mas sonucuna varmtr. Oysa yaplmas gereken, psikanalitik
kuram ait olduu yere, yani doabilimleri seviyesine kam1akur.
Bu ilem geni lde yaygn anlal ve takdim edili biimiyle
psikanalizi amay gerektirse bile, Freud'a layk olan tutum
budur.

Sonu. Bugnk haliyle psikanalitik kuram ve uygulamalar psi


kanalizin kuruluundan kayanaklanan ciddi epistemoloj i k,
F R E U D ' A L i Y A K A T 223

kuramsal, teknik ve kurumsal problemler iem1ektedir. Eer


gnmz nrolojik bilimlerinde meydana gelen kkl dnm
leri ve gelimeleri gz nne alarak gerekli kuramsal ve teknik
gelimeleri gerekletirmezsek. sanlabileceginden ok daha yakn
bir gelecekte psikanaliz artk en azndan hekimlei ve ubb pek
ilgilendirmeyen, meditasyon veya yoga veya bunlarn agda
eitlemeleri snfndan toplumsal bir oyun halini alacaktr. Oysa
kurucusunun bilimsel psikoloji projesinin layk olduu son bu
olmamaldr.
iddet ve Kutsal
RENE GIRARD
ev. Necmiye Alpay

"Arzu istedigi yne gitmekte serbest brakldnda,


taklitiligi onu hemen her zaman bir ifte amaza srkler.
Serbest braklan taklit, rakip arzunun olumrdugu engele
krlemesine saldrr; kendi baanszlna kendisi yol aar ve bu
baarszlk. taklit egilimini daha da glendirir.

Burada kendi kendini 15'esleyen, kendi kendini azdrarak ve


gitgide basitleerek yol alan bir sre var. Tilmiz ne zaman
gerek 'va-k'la yz yze olduunu sansa, modelin iaret ettigi
nesneyi arzulayarak ulamaya alyor ona.

Hem manllkl hem de sama olan bir kestint1eden giderek,


abucak, elinden her zaman kard 'varlk'n en kesin iareti
iddettir gibi bir kanya ulayor. Ank iddet ile arzu birbirine
baglanmtr. zne bunlardan birincisine maruz kalnca
kendisinde ikincisinin de uyandn grr."

"Rene Girard birok cephede birden saldmyor, ama btn


hcumlarna tek bir ama yn veriyor. . . Girard'n retken,
sava zihni, mitle peygamber yazlann, ilkel dinlerle klasik
tragedyay ilikilendiriyor. .. Asl hedefi, her trl mitin
doguunu anlamak. .. Tahlilleri her zaman gl ve kkrtc."
- Victor Bromben, Chronicle of Higher Educalion


K A N A T
Beden Emek Tarih
GLNUR ACAR SAVRAN
-

Kitabn ana yazlarnn ilk , kamusal/zel ,


eitlik/farkllk, evrensel/yerel, retim/yeniden -retim,
deiim deerVkullanm deeri trnden ikiliklerin almas,
tesine geilmesi perspektifini dile getiriyor. Bu ilk bakta
yapbozumuyla akrabal olan bir yaklam gibi grnse de
aradaki fark ok nemli: Szn ettiim hegemonik
paradikmada sz konusu ikilikler Aydnlanma dncesinin
zgr yapsndan kaynaklanan ikili kartlklar olarak
kavramlatnlr. Bu ikilikler, salt sylemsel, ideolojik,
ya da pratik olarak kurulmu, dolaysyla da yapbozumuna
tabi tutularak gizemsizletirilecek, doallktan anndnlacak ve
bir bakma ilevi kesintiye uratlabilecek dnsel kurgulardr.
Oysa benim formle etmeye altm diyalektik ka\Tay
erevesinde bu ikiliklerin zeminini zgr toplumsal iliki
biimleri, ya da baka bir deyile patriyarkal ve kapitalist
ilikiler evreni oluturur. Dolaysyla ikilikleri amak. onlarn
tesine gemek, ancak bu ikilikleri besleyen toplumsal
evrenin snrlarnn dna kmakla mmkn olabilir.
Bu snrlarn tesinde, ikiliin kutuplarnn her ikisi de
kendi iinde dnr, ikilik ker. Oysa yapbozumu bak
asnn reddettii tam da bu 'te' yerin, 'dar'nn imkandr."


K A N A T
Hn
Ressentiment
MAX SCHELER

ev. Abdullah Ylmaz

"Ressentiment zihnin kendini zehirlemesidir;


bunun ok belirgin nedenleri ve sonular vardr.
Ressentiment, genelde insan doasnn normal bir bileeni olan
belli duygu durumlar ve etkilenimlerinin sistematik
bastrlmas sonucu ortaya kan
sregen bir zihinsel durumdur.
Bu duygularn bast n lmasyla belli trden
deer yanlsamalarna ve buna uygun deer yarglarna kaplma
srekli bir eilim halini alr.
Sz konusu duygu durumlar i n.ikam. kin, haset.
garaz, husumet ve kara alma. dns,dr."

"Doru ve eksiksiz bir zmleme."


- Rene Girard, Romantik Yalan ve Romansal Hakikat


K A N A T

You might also like