You are on page 1of 117

ANKARA NIVERSITESI ILAHIYAT FAKLTESI

YAYINLARI

bn ljaceril-Askalni

Hadis Istlahlar Hakknda

NUHBETU'L-FKER ERH
(Nuzhetu'n-Nazar fi Tavzihi Nutbetil-Fiker)

Trkeye eviren
Do. Dr. Talt KOYT
ANKARA UN VERS TES/ LH YAT FAKOLTESI
YAYINLARI

bn

Hadis Istlahlar Hakknda

NUHBETU'L-FKER ERH
(Nuzhetu'n-Nazar fi Tavzihi Nutbetil-Fiker)

Trkeye eviren
Do. Dr. Talt KOYT
NDEK LER

nsz 5
/bn Haceri'PAskalni 9
Mukaddime 18

Haberler
Haber ve hadis 22
Haberin e itleri 22
Mutevtir haberler 22
Mehur haberler 25
Aziz haberler 26
Garib haberler. 28
Ahd haberler ve ksmlar 28
Ferd-i mutlak, Ferd-i nisbi 31

Makbul Haberler
Sahib. haberler 33
Hasen haberler 39
Hadiste ziyade 41
Mahfuz, az 43
Ma'ruf, Munker 44
Mutbi, ahid, Itibar 45
Muhkem, Muhtelif 47
Msih, Mensuh 49

Merdud Haberler
Muallak 52
Mursel 53
Mu'zal, Munkat 55
Mudelles 55
Mevzu 58
Metruk, Munker 60
Mu'allel 60
Mudrec 61
Maklub 62
el-Mezid fi muttas li'l-esnid 63
Muztarib 63
Musahhaf, Muharref 64
Garibul-hadis 65

3
116
Cehalet
Bid'at 68
Su-i hfz 69

isnad

Merfu 72
Mevkuf 75
Maktu 77
Musned 79
Ali ve Nzil isnadlar 79

Hadis Rvileri ve Rivayet ekilleri

Rivayetu'l-akran, Mudebbec 82
Rivayetu'l-ekbir ani's-sa 'ir 83
Rivayetu'l-b' 83
Sabk ve lahk 84
Muhmel 84
Muselsel 86
Rivayet sigalar 86
Muttefik ve mufterik 90
Mu'telif ve Muhtelif 91
Mute bih 92
Sonu 94
Bibliyografya 104
indeks 105

4
NSZ

Tercemesini takdim etti imiz bu kitap, Seyhulislm bn Hacer'in mu -


talahu'l-hadise dair hadisiler arasmda hret kazanm mhim eserlerinden
biridir. Ileride ayrca zikredilece i vechile, bu ilimle me gul olanlarn dima
mracaat ettikleri kaynak bir kitap olmas dolaysyle, tannm bir ok mel-
lif tarafndan erhleri yaplm , hiyeleri yaz lm ve naz m hline getirilerek
okunup ezberlenmesi, renilip okutulmas kolaylatrlmtr.

Kitabn konusunu te kil eden mutalabu'l-hadis veya u idu'l-ladis, hadis


rivayetiyle bu rivayetin as l ve artlarndan, e itlerinden, ahkmndan, r-
vilerin hal ve artlarndan, merviyyatm s nflarndan bahseden, bir ba ka
ifade ile, metin ve senedin ahvaline mteall k kaideleri bildiren bir ilimdir
Bu ilim sayesinde, Hazreti Peygambere nisbetle, ondan rivayet edilen sunnete
ait haberlerin incelenmesi ve gerekten ona ait olanlarla olmayanlar n birbirin-
den ayrt edilmesi mmkn olmutur. Yahut bir ba ka deyile, sab.i.h olanlar,
zayf ve sahte olanlardan ay rarak, dinin esasm te kil eden sunnetin phe-
den uzak ve sa lam bir ekilde nesilden nesile intikalini sa lamak, bu ilmin
vazettii kaideler yard myle kolayla mtr.

Her ilimde olduu gibi, bu ilimde de, onun zuhurunu haz rlayan ve ge-
liip tekml devrine ula masn salayan e itli miller vardr. Kendisine
ne derece akl, dikkat ve hfza bahedilmi olursa olsun, insanolunun dima
hata yapma a ve unutkanl k illetine maruz kalmaya mste d bir yarat la
ship olmas , dikkat ve titizlik iinde yapt ilerinde bile hazan hataya d -
mesi, bu ilmin zuhurunda rol oynayan ba lca millerden olmu tur. nk
sunnet veya hadis, slam dininin Kur'n Kerimden sonra en mhim kayna-
n te kil eder ve dinin do ru bir ekilde renilmesi ve retilmesi de, sunne-
tin Hazreti Peygamberden vrid oldu u ekilde renilmesine ba ldr.

Sahabe, sunnetin sonraki nesillere intikalinde ilk kaynak olmu tur. Dai-
ma Hazreti Peygamberle beraber bulunmalar , onun her hareketini yak n-
dan izlemeleri ve dinle ilgili a klamalarn bizzat onun a zndan dinlemeleri,
sunnetin shhatli bir ekilde aralarnda bilinip renilmesini sa lamtr. Bu-

5
nunla beraber, sunnetin daha sonraki nesillere intikalinde baz glklerle
karlalm , onu sahabeden alanlar ve kendilerinden sonrakilere nakletmek
durumunda olanlar aras nda hafzas zayf veya dikkati az kimselerin de bu-
lunmas, ister ifahi olsun ister yaz l olsun, nakledilen sunnette, az veya ok,
baz tashifat ve tahrifat n meydana gelmesine sebep olmu tur. Hatt ms-
lmanlar aras nda ba layan ve nceleri siyasi, sonralar itikadi olan mcadele-
lerde sunnetin delil olarak kullandabilanesi iin inanc az kimseler tarafndan
kasden tahrif edilmesi de, sunnet iin daha byk tehlike te kil etmi tir.

Bunlara kar harekete geen hadisiler, ilk olarak, Hazreti Peygamberin


sunnetini nakleden kimselere, onu kimden ald klarn sorma a, ayn zamanda
bu kimseleri de hafza ve adalet ynnden tetkik etme e balamlardr. Bu
suretle, bir taraftan sunnetin rivayetinde isnd kullanma zorunlulu u ortaya
karken, dier taraftan, isnad te kil eden rvilerin adalet ve zabt ynnden
tenkidini hedef tutan cerh ve ta'dil faaliyeti sratle geli mitir. Bunlara muva-
zi olarak, adalet ve zabt dereceleri birbirinden farkl raviler tarafndan riva-
yet edilen hadisler, s hhat ynnden yine birbirinden farkl derecelere ayr -
larak her birine ayr ayr isimler verilmi tir

Btn bu faaliyetlerin neticesi olarak, tercemesini takdim etti imiz


kitapta zetlenen hadis e itleriyle, bunlara ait tarifler, kaideler ve artlar,
uflul-hadis veya mu talahul-hadis ad verilen ve umumi manada hadis il-
minin zn te kil eden bir blm olarak ortaya kmtr

Elimizde bulunan kitab n mukaddimesinde mellif bn Hacer, mu ta-


lahu'l-hadise ait ilk kitabn Eba Muhammed er-Ramahurmuzi (. 360)
tarafndan tasnif edildiini syler. Bu ifade, er-RamahurmuzI'nin vefat tarihi
gznnde bulundurularak hadis tenkidi faaliyetlerinin olduka ge bir devir-
de ba lam olduu yolunda yanl bir mtalaya yol amamal dr. Hadis
ilminin btn konularn iine alan mstekl bir kitabn telifi er-Ramahurmuzi
devrine rastlam olsa bile, bu ilme ait stlahatn daha nceki devirlerde bilin-
dikine ve her biriyle ilgili tarifin az ok istikrar kazand na phe yoktur.
Hatt muayyen baz konulara tahsis edilen kitaplar n da bu sahada meydana
getirilmi ilk teliflerden oldu u kabul edilmelidir. Mesela et-Tirmizi (. 273),
el-Ciimi`u -alaYinin sonuna kitrbu'/-`11eri eklemi , tasen ad verilen hadis
e idinin tarifini vermi , ayrca, cultilt, galib ve Emsen tabirlerini ve bu tabir-
lerin birle ik ekillerini kitab nda sk sk kullanmtr.

`Ilel bahsinde, et-Tirmizi'den de nce 'All il nu'l-Medini (. 234) ve Ah-


med bn Hanbel (O. 241) byk hret kazanmlar, Ahmed bn Hanbel'in bu
konudaki hacimli bir kitab zamanmza kadar intikal etmi tir. Keza rvi-
lerin cerh ve ta`dili ile, ladislerin kabalne dair e itli kaide ve prensipler, el-

6
Bubari (. 256) ve Muslim (. 261) in, zerinde titizlikle durduklan husus-
lardan olmu tur.

Bu ksa aklamaya istinaden hadis ilminin zuhurunu, geli ip tekml


devrine yarn bir ka devir ierisinde mtalaa etmek mmkndr.

lk devir: Sahabe devrini iine alan ve birinci Hicri asr n sonuna kadar
devam eden devirdir. Bu devirde, ba ta sahabe olmak zere, onlara yeti en
ve birlikte ya ayan tabi`an aras nda, hadis rivayetine kar iddetli bir dikkat
ve titizlik hkm srmekte ve hadis rivayet edenler devaml kontrol altnda
tutulmaktad r. Bu devrin sonuna doru, tabi`fn aras nda hadis ravilerine
kaynaklar sorulmaa ba lanm , bunun neticesi olarak, rivayette isnd kul-
lanlmas zorunlu bir ekilde ortaya kmtr
kinci devir: Birinci Hicri asrn sonundan ikinci Hicri asrn sonuna kadar
devam eden bu devir iinde, hadis ilminin btn konulan te ekkl etmi, her
bir konu ile ilgili tarifler, kaide ve artlar hadisaer aras nda dola maa ba-
lam, ancak hi bir konuda her hangi bir kitap telif edilmemi tir.

nc devir: Tedvin ve tasnif devridir. nc Hicri asr n balarndan


drdnc Hicri asr n ortalarna kadar devam eden bu devir iinde, nce,
iltilaful-hadis gibi hadis ilminin e itli konularna ait kitaplar
tedvin edilmi , bilhara, bu devrin sonlarna doru er-RamahurmuzI, hadis
ilminin btn konularn iine alan me hur kitabn telif etmi tir.

Drdnc devir: Drdnc Hicri asr n ortalarndan yedinci Hicri asnn


balarna kadar devam eden bu devirde, hadis ilimleriyle ilgili telif, en geni ve
en sratli eklini alm , el-Hakim Eb `Abdillah en-NeysabfirI (. 405), el-
Hatibul-Ba dadl. (O. 463) ve daha bir ok mellif me hur kitaplarn telif
etmilerdir.

Be inci devir: Yedinci asrn balarndan onuncu asra kadar devam eden
bu devir, hadis ilimlerinin tasnifinde en mtekmil devri te kil eder. Bu devir
iinde ibnu's-Salab (O. 643), daha sonraki melliflerin ba lca dayana n te -
kil eden Ullimu'l-ladi adl kitabn meydana getirmi tir. Yine bu devirde
en-Nevevi (O. 676), el- e Iraki (. 806) ve bn Hacer (O. 852) bnu' -Salah'n
mezkar kitabndan ihtisar etmek, yahut zerine erh veya nuket yazmak
suretiyle de olsa, mctehid olarak ileri srdkleri farkl grlerle mstekl
saylabilecek mhim eserler ortaya koymu lardr.

Bu devri takip eden ve zaman mza kadar sren devir ise, bir duraklama
ve donma devri olarak tezahr eder. Bu uzun sre ierisinde mhim denile-
bilecek her hangi bir eser meydana getirilmedi i gibi, konu ile ilgili yeni bir
gr de ortaya at lmamtr.

7
Ancak asrmzda hadis ilimleri sahas ndaki faaliyet yeniden canlanm
ve sunneti mdafaa eden muhtelif kitaplar telif edilmeye ba lamtr. Bunun,
slam lemindeki uyann bir neticesi oldu una phe yoktur.

Burada tercemesini sundu umuz Nuhbetu'l-fiker erhi, yukarda da ia-


ret ettiimiz gibi, hadis ilimleriyle ilgili tasnif faaliyetinin en mtekmil dev-
rinde meydana getirilmi mhim eserlerden biridir.

Tercemeyi verirken, bn Hacer'in hayat ve eserleri hakknda muhta-


sar da olsa bilgi vermeyi ve bu nszmze eklemeyi faydal bulduk. Ayrca
mezkar kitab n uliimul-hadis ynnden mevki ve de erini belirtmeye ah -
tk. Metin ierisinde lzumlu grdmz baz meseleleri, ilave etti imiz
dip notlarla aklamay, yahut farkh gr lere iaretle mukayeseler yapmay
da, konunun daha iyi anla lmasna yardm eder dncesiyle faydal bul-
duk.

Byk deerine parelel olarak ibarelerinin etinli i ile de n salm olan


eseri, bu sahada al anlarn ve konuya ilgi duyanlar n istifadesine sunarken,
kranlarmzla birlikte Cenab- Hakkn yard mlarn bizden esirgememesini
temenni ederiz.

Talt KOYT

8
BN IJACERPL- ASI<AL INT

Ahmed bn 'Ali bn Muhammed bn 'Ali bn Malmiid bn Ahmed bn


Hacer bn Ahmed el-Kinni Askalni el-M ri e - ti`i, 773 senesi aban
(1372 ubat ) aymda Msr'da dnyaya gelmitir Henz drt ya nda iken
babasn, bir mddet sonra da annesini kaybetmi ve yak nlarndan birinin
himayesinde yetim olarak bym tr.

Be yan tamamlad zaman okula ba lyan bn Hacer, zek ve hti-


zasmn stnl ile temayz etmi ti. Belirtildi ine gre, Kur'm Kerimden
Meryem sresini bir gnde ezberlemi tir. Yine bu kabiliyeti sayesinde el-
Ilvi bir sahifeyi iki defa okur, ncsnde ezberinden tekrar
ederdi .

784 senesinin sonlar na doru, onbir ya nda iken hac iin Mekke'ye
seyahat etmi ve orada bir mddet kalm tr Mekke'de iken ilk defa el-Bu-
hrrnin el-CcImi'us-Sakil'ini eyh 'AfIfu'd-Din 'Abdullah bn Muhammed
en-Neysbri (O. 790) den alm, 786 senesinde de Msr'da ayn eseri 'Abdur-
rahim bn Razit'den dinlemi tir. Msr'da bulunduu sralarda, gerek ora
limleriyle ve gerekse d ardan oraya gelenlerk temas ederek onlardan e it-
li ilimler renmitir.

802 senesinde Suriye'ye seyahat eden bn Hacer, orada da muhtelif imam-


lardan ilim tahsil ettikten sonra, tekrar ve mteaddit defalar hac iin Hicaz'a
gitmi , iskenderiye, Kuds, Nablus, Remle, Gazze ve Yemen'e yapt seyahat-
larda bir ok limkrle kar lap onlardan Kur'an, Hadis, F kh ve lugatla
ilgili ilimler almtr

Zeynu'd-Din Ebu'l-Fail 'Abdurrahim ibnu'l-Huseyn el-'Irki (O. 806),


onun uzun mddet beraber bulundu u ve hadis ilmini ald mehur eyhle-
rinden ve ona ilk icazet veren kimselerdendir 2 .

1 bn Hacer, el-Dureru'l-kiimine (Haydarabad 1350), IV. 492


(Nel e min E1-1.1civr, usllne ait eyh Neemu'd-Din
Gaff&. bn el-Kazvtnt (O. 665) taraf ndan yazlm mehur bir kitaptr.
2 Ayn eser, IV. 493.
eyhulislm Sircu'd-Din Ebii Haf `Omer bn Raslan el-Bulkini, eyh
Sircu'd-Din Eb Haf eOmer Ilan ibnil-Mulakk n, eyh Burhnu'd-Din
brhim bn Miis el-Ebnsi ve dier baz imamlardan da Fkh almtr.
Bunlardan el-Bulkini, ifta ve tedris iin ona ilk icazet veren kimsedir 3.

'lar Hacer'in, Kur'n ve Sunnet ilimlerini ald imamlar aras nda bn


Cem'a da vardr. Lugat ilmini el-Firzbdi'den, arapay el-`Ammri'den,
edeb ve araz ilimlerini ise el-Be teki'den almtr.

slami ilimlerde bilgisi ve dirayetiyle zirveye ula an bn Hacer, iir saha-


snda da byk hret kazanm , asrnda Kahire'de ya am mehur yedi air
arasnda ikinci mertebeyi i gal etmi tir 4.

Msr'n muhtelif cami ve medreselerinde Hadis ve F kh ilimlerini okut-


tuu gibi, muhtelif vilyetlerde kad hk da yapmtr. lk zamanlar, kendisi-
ne teklif edilen bu vazifeyi mteaddit defalar reddetmi olmakla beraber,
827 senesi Muharrem'inde Melik Barsbay taraf ndan kadlk vazifesine tayin
edilmitir. Ne var ki, bu vazifede on aydan fazla kalmam , 828 senesi Receb
aynda tekrar tayin edilinciye kadar yaln z tedrisle me gul olmutur.

Mteaddit defalar vazifeden sarf veya azil, sonra yeniden tayin edilmek
suretiyle 21 sene kad lk vazifesi gren bn Hacer, bu arada medreselerde
mderris, cmilerde hatib ve ktphanelerde hf z- ktp olarak da al -
maktan geri kalmamtr. Fakat onun en semereli faaliyetinin telif ve tasnif
sahasnda olduuna phe yoktur. Says 150 yi mtecaviz eserlerinin mhim
bir ksm hadis ve hadis ricaliyle ilgili olup, bu sahada mracaat edilen belli
bah kaynaklardan saylr.

Bunlar aras nda bilhassa el-Bulrrnin el-CCnti c u- alA'i zerine yazd


ve Fettu'l-brl bi- erb , alf1;i'l-Buldr1 5 adn verdii 13 byk ciltlik eseri,
Hedyu's-sri adh mukaddimesiyle birlikte byk hret kazanm, hatt m-
ellifin hayatta bulundu u sralarda bile aranan kitaplardan olmu tur 6 Tale- .

besi es-Sehvi " bn Hacer'in, Buhri erhinden ba ka hi bir kitab olmasayd,


yine de bu kitap onun ilmi deerini gsterme e kfi gelirdi" demek suretiyle,
hem mellifin hem de mezkr eserin e sizliine i aret etmi tir 7 .

3 Ayn yer.
4 Cellu'd-Din es-Suyti, Nagnu'l-`1kyiin fl ` ydni'l-gyiin (New York 1927), S. 45. iltib
adyle anlan bu yedi ir: bn Hacer, Ibnu' - b et-T'ib, bn bn Mubiirek
ah, bn lib, ebIle5z1 ve el-Man rt'dir.
5 lk tab' Msr'da 1329 senesinde yaplmtr.
6 islam Ansiklopedisi, V. (ksm 1), s. 736 ( bn Hacerl Askalni).
7 bn Hacer, ed-Dureru'l-ktimine, IV. 495.

10
Eserlerinden di er baz ,lar unlard r:

Ta`11,ku't-tet`1N-: El-BubrVnin, mu'allak olarak nakletti i


hadisleri toplayan bu kitapta, bn Hacer, her bir hadisin isnad m ver-
mek suretiyle onlar vasletmi ve bu ta`liklar yznden baz larnn el-Bul:Al-T-
ye ynelttikleri itirazlar deersiz hale getirme e almtr.

Et-Te vik ilc7 va l'l-muhimm mine't-ta'llic: Bundan nceki kitabn muh-


tasardr.

Et-Tevfik bi-ta`lIls 't-ta`111c: Yine bundan nceki kitab n muhtasar olmak-


la beraber, bu kitapta yaln z, ta`lik edilen, fakat bir ba ka yerde mevsl olarak
tekrarlanan hadisleri ele alm tr.

Tehztbu't-tehz1b: Kutub-i Sitte ricalinin teracimine tahsis edilen bu kitap,


el-Mizzrnin Tehz1bu'l-ke rdil adl kitabnn muhtasardr. Bununla beraber bn
Hacer, bu kitaba muhtasarm te biri nisbetinde ilveler yapmak suretiyle
onu daha da geni letmitir 8 .

Talsribu't-tehdb: Bundan nceki kitab n bir hulasas dr.

temylzi' -al Cebe: Sahabe teracimine tahsis edilen bu eser, ta-


bakat kitaplarnn en mufassal ve en mkemmeli olarak bilinir Muhtelif ki-
taplarda sahabeden olduklar zikredilen ahslar, bu kitapta drt guruba ay-
rlarak incelenmi tir Birinci gurupta, kendilerinden veya ba kalanndan gelen
rivayetlere istinaden sahabi olduklar bilinen kimseler, ikinci gurupta, Hazreti
Peygamber hayatta iken dnyaya gelen ve ocuk olarak onu gren kimseler,
nc gurupta, chiliyye ve islm devirlerini idrak etmi olmakla beraber,
Hazreti Peygamberle sohbetleri bilinmeyen muhadramlar, drdnc gurupta
ise sahabi olmad klar halde hata ve vehim suretiyle sahabeden olduklar
ileri srlenler alfabetik s raya gre zikredilmi ve her biri hakk nda tesbit
edilebilen malmat verilmi tir 9 .

tlCft'l-mehere A ere: Atrf, alt nc as rdan itibaren baz


muhaddisler aras nda grlmiye ba lyan bir nevi teliftir. Mellif, bak yye-
sine dellet etmek zere hadisin yaln z bir tarafn zikreder ve bu hadisin ya
bilinen btn isndlarn, yahutta muayyen baz kitaplara ba l kalarak yal-
nz o kitaplardaki isndlar n verir.

bn Hacer, mezkr kitab nda, isminden de anla laca zere, on kita-


bn atrfm toplamtr. Bu kitaplar unlardr: Mlik'in Muvatta' , e-S-

8 lk tab' Haydarabad'ta 1325-1327 senelerinde yap lmtr.


9 lk tab' Msr'da 1328 senesinde yap lmtr.

11
fiel, Ahmed ibn. Hanbel ve ed-Drimrnin Musned'leri, bn Huzeyme'nin
altib7i, MunteV 's, bn Hbbn'n Mus-
tedrek'i Ebn `Avne'nin Mustehrae'l, et-Tahvrnin Serim me`cini'l-sr't,
ed-Drakustrrnin Sunen'i. Her ne kadar burada zikredilen kitaplar onbir
tane ise de bn Huzeyme'nin .54iVinden yaln z drtte bir kadar mezkr
kitapta yer alm olduu iin sayya dhil edilmemitir.

El-Musnedu'l-mu'teli Bundan nce zik-


redilen kitaptan karlm Ahmed bn Hanbel'in Musned'iyle ilgili ayr bir
atrf kitab dr.

Teracime ait bir kitapt r 1 .

Ed-Dureru'l-Wtmine fi dyclni'l-mi'eti's-scimine: Sekizinci as r ymmn


teracimine aittir.

Nuhbetu'l-fiker fi mu talaht ehli'l-eser ve Nuzhetu'n-nazar fi tavht Nuh-


beti'l-fiker:

Burada tercemesini takdm etiti imiz Nuhbetu'l-fiker ve onun erhi Nuz-


hetu'n-nazar, hacim bakmndan kk olmakla beraber, ellifin dier eser-
leri kadar byk hret kazanm , zerine mteaddit erhler ve h iyeler
yazlm , nazm yap lm ve hadis sahas nda kaynak kitap olarak kendi-
sine daima mracaat edilmi kymetli bir kitaptr.

bn Hacer, mezkr kitab n mukaddimesinde, onun telifini hikye ederken


kendinden nce bu konuda kitap yazm baz melliflerden ve onlar n eser-
lerinden bahseder. Son olarak zikretti i mellif, ibnu' -Salh (. 643) ve onun
`Ulanzu'l-hadi adl kitab dr ii. Bu kitap, bn Hacer'in de belirtti i gibi,
usl-i hadise ait o zamana kadar da nk olarak yaz lm konular biraraya
getirdii iin halk aras nda byk kabul grm , bir ok kimse tarafndan ya
nazm, ya ihtisar veya iktisar edilmi , yahutta zerine mustedrek yaz lm -
tr.

bn Hacer de, ibm's-Salll' n mezkr eserini hulsa edenlerdendir.


Kendisi, bu konuyla ilgili olarak yle der:

"Baz dostlar, kendileri iin bu kitab zetlememi benden istediler. Ben


de onu kk bir kitap halinde zetledim ve Nuhbetu'l-fiker fi mu talaht ehli'l-
eser adn verdim Bu ii yaparken, baz ndir ve faydal ilveler yaparak onu
kendime hs bir ekilde tertip ve izah ettim. kinci defa bende bir istek uyand

10 lk tab' Haydarabad'ta 1329-1331 senelerinde yap lmtr.


11 lk tab' Haleb'te 1350 senesinde yap lmtr.

12
ve bu ilme yeni ba lyanlar iin gizli taraflar n' akhyan, faydal taraflar n"
gsteren ve m killerini halleden bir erh yazmak fikri belirdi. Nihayet bu
yola girmek temennisiyle dostlar n isteklerine icabet ettim. izah ve teveih
ynnden metnin erhinde byk gayret sarfettim; anla lmyan taraflarma
iarette bulundum; nk ev sahibi evin iindekileri ba kasndan daha iyi
bilir. Bende u dnce de belirdi ki, erhi yazarke'r konuyu geniletmek daha
uygun ve metin aras na koymak daha faydal olacaktr. te bu maksatla gi-
deni az bulunan bu yola girdim..."

Bu ifadelerden anla lyor ki, bn Hacer, iblu's- alah'n


adli kitabn nce hulsa ederek buna Nuljbetu'l-fiker adn vermi ; daha sonra
da bu hulasay erh etmi ve bu erh esnasnda baz mhim ve faydal ilveler
yapmak lzmunu duymu tur.

Kanaat mzca Nuzhetu'n-nazar fi taviib, Nulbeti'l-fiker adyle hret


kazanan bu erhin ehemmiyeti ve hadisiler aras nda kaynak kitap olarak
':utuluunun hikmeti, erh esnasnda yap lan bu ilvelerin zndedir. Zira bu
davelerde Ibnu' - alah' n grne aykr den, hatt onun yanl olduunu
ima eden, yahut daha a k itirazlarla ona kar koyan grlerin yer ald
zaman zaman grlmektedir.

Mesela Ibnu's- alah, mutevtir hadislerden bahsederken, bunlara misal


olarak yalnz men kezebe `aleyye mum'ammiden hadisinin gsterilebilece ini,
zira bu hadisi sahabeden byk bir kalabal n rivayet etti ini syler ve el-
Bazzar'dan naklen bu kalabal n 40 kiiyi bulduunu, dier baz rivayetlere
istinaden de 62 ye ykseldi ini belirterek "dnyada byle kalabal k bir ce-
maat tarafndan Hazreti Peygamberden rivayet edilmi baka bir hadisin
bilinmediini" ileri srer ".

bn Hacer ise, bu konudaki gr n ve ibln' -alalfa itirazn u ifa-


delerle belirtir:

"Burada faide olmak zere una iaret etmek yerinde olur: ibnu' -alal,
yukarda aklanan mutevtire misal gstermenin g oldu unu ve bunun
ancak men kezebe `aleyye b.adisi hakknda ileri srlebilece ini iddia etmi tir
Gerek ilnu'-alah'n, bu artlar ihtiva eden mutevatilin ndir bulundu u
ve gerekse ba kalarnn hi bulunmad yolundaki iddialar yersizdir. n-
k bu gibi iddialar, isnadlarm oklu una ve Mete'', yalan zerinde birle me-
lerini, yahut onlardan ittifakla has l olmasn imkansz klan ricalin ahval ve
sfatlarna gerekti i ekilde muttali olunamamaktan ne 'et etmi tir".

12 lnu's- alh'n bu gr hakknda bkz. `Uh-mu'/-1:adi (Haleb 1386-1966), s. 242-243.

13
"Hazreti Peygamberin haclisleri aras nda mutevtirin ok denecek ka-
dar mevcut oldu unu ortaya koyan delillerin en gzeli, ark-ta ve Garpta,
ilim ehlinin ellerinde dola an ve musannflanna nisbetlerindeki do ruluu ke-
sinlikle bilinen bir ok me hur hadis kitab , bir hadisin ihracnda ittifak etti i
ve bu hadisin turuk veya isndlar, dier artlarn tahakkuku ile birlikte ya-
lan zerinde ittifak etmelerini deten imkns z klacak bir ekilde oald
zaman, o hadisin syliyenine nisbetindeki do ruluk hakknda lm-i yakn hsl
olur. Me hur kitaplarda bu ekildeki hadisler pek oktur" ".
bn Hacer'in bnu'- alWa muhalif kald meselelerden bir ba ka r-
nek, z ve munker hadislerin tarifiyle ilgilidir. ibnu' - alh'a gre z, bir
rvinin, kendinden daha stn rvilere muhalif olarak rivayet etti i hadisle
infirad, yani tek kalmas dr. Rvi rivayetiyle tek kal r, fakat muhalefet bahis
konusu olmazsa bu hadis z saylmaz 14 .

Munker ise, yine ilnu'- alg'a gre, rvinin kendinden stn rvilere
muhalif ve mnferid rivayetidir. Bu tarif, yukar da da grld gibi, -
zn tarifinden ba ka bir ey de ildir. Nitekim ibnu' - alh da, munkerin
bu tarifini verdikten sonra "munker ve z ayn mandadr" demitir
bn Hacer ise, her ne kadar ibnu' - alh'n Ulrmu'l ladEs'inki hulsa etmi
-

olsa bile, z ve munker aras n ayrm , zz , sika rvinin kendinden stn


olan, munkeri de, zayf rvinin sika olan rvilere muhalif rivayetleri olarak
tarif etmi ve yle demitir: "Bundan anla lyor ki z ile munker aras nda
tek ynl umilm husils vard r; yani aralar nda daha gvenilir rvilere muha-
lefet olmas bakmndan birlik; z rvisinin sika (gvenilir), yahut adi*.
(sz doru), munker rvisinin ise zay f olmas ynnden ayrlk vardr.
Aralarnda e itlik olduunu syliyenler gaflet iindedirler" ".

bn Hacer'in, hulsada konular n tertibi ynnden takip etti i yol da


Bnu'-alh'n kitabna nisbe le briz bir farkllk arzeder. Esasen mukad-
dimesinde bu hususa da i aret etmi ve bnu' - alh'tan bahsederken yle
demitir: ( bnu'- alh) Erefiyye Medresesinde hadis retimiyle grevlen-

13 Bkz. s. 24-25. bru' -Salfl'm yukarda zikretti imiz gr ile, bn Hacer'in bu gr e


kar ileri srd itiraz nakleden es-Suyti, ayn konuda yle demi tir: El-Ezhgtru'l-,mutenci ire
adyle bblara gre tertiplenmi bir kitap telif ettim. Bu kitapta, her
bir hadisin turukunu, onu ihrac edenlerin isnadlanyle birlikte zikrettim Sonra bu kitab ksal-
tarak ona Ratfu'/-ezhiir adn verdim. Bu kitapta yer alan pek ok hadis vard r ki, bunlar 50
nin stnde bir sahabe kalabal uun rivayet etti i grlr (es-Suytt, Tedribu'r-rvt fi elt
Talfribi'n-Nevevt-M sr 1379-1959-s. 273).
14 Bkz. s. 70.
15 Ayn eser, s. 72.
16 Bkz. s. 45.

14
dirildii zaman me hur kitabn cemetmi ; hadis usfil ilminin e itli konularn
tehzib ile, yeri geldike talebelerine yazd rmtr. Bu yazdrma dolaysyledir
ki, kitab n tertibi istenilen mkemmeliyette olmam tr".

ibnu'- alah'n kitabndaki tertib bozuklu u ve sebebiyle ilgili olarak


ileri srlen buna benzer bir gr de iflci Halife tarafndan el-Buka`iden
nakledilmitir ". Filhakika mezkr kitab n fihristi tetkik edildi i zaman,
ayr ba lklar altnda yer alan konular n belirli bir nizam dahilinde tertip
edilmedii ve mesela senede taalluk eden bir konudan bahsedildikten sonra,
onunla ilgili olmyan metne mteall k bir konuya atland kolayca m ahede
edilir. Bununla beraber, ibnu' - alall' n bu kitab , hadis ilimleri sahas nda
ihtiva ettii geni bilgi dolaysyle hretin zirvesine eri mi ve bu sebeple,
gerek en-Nevevrnin Talf,ril'inde ve gerekse el-lraki ve es-Suyiiti'nin Elfiye-
lerinde grld ekilde, daha sonraki ulem da telifierinde ibnu' - alab'a
tabi olmu lar ve kitaplarn, onun kitabndaki sraya gre tertip etmi lerdir.

bn Hacer ise, di er ulem gibi bnu - alal'm kitabn hulsa etmi


olmakla beraber, konularn tertibi ynnden ona tbi olmam , kitabnn
mukaddimesinde de belirttii gibi "onu kendisine hs bir ekilde tertip ve
izah etmi tir".

bnu- alal , kitab na " ahiti" hadisin tarif ve izah yle ba lam , sonra
srasyla "hasen", "zay f", "musned", "muttas l", "merf", "mevldf", "mak-
t", "mursel", "munkat ", "mu` dal", "mu' an' an", "tedlis", " az", "munker"
v.s. gibi metin ve isnada taalluk etmeleri ynnden birbirleriyle yak nl
olmayan hadis e itlerini kark olarak ele almtr.

bn Hacer ise, daha mull olmas itibariyle sze "haber" lafz yle ba -
lam ve "haber" i, isnad nn azl veya oklu u ynnden bize geli i itibariyle
drt ksma ayrm , birincisine "mutevtir", di erlerine de s rasyle "me -
hr", "aziz" ve "garib" demi tir.

"Haber-i hd" da denilen mutevtir d ndaki dier haber e idi-


ni shhat ve zafitey ynnden "makbfl" ve "merdf d" olmak zere iki k s-
ma ayrm ; makbl haberler iinde "sahih" ve "hasen" i, merdf d haberler
iinde de, bir taraftan isnadlar nda e itli ekillerde vaki rvi dmesiyle,
dier taraftan e itli sebeplerden ravi cerhiy le meydana gelen "zay f" hadis-
leri incelemi tir.

Bu tertip, usill-i hadise mteall k me hr kitaplar aras nda belki ilk


defa grlen ve zaman mzn ilim anlayna son derece uyan ayan- dikkat
bir tertiptir.

17 Bkz. Ke fu'z-zunrt II. 1162.

15
Gerek iki mellif aras nda beliren ve baz konularn izahna taalluk eden
gr ayrlklar ve gerekse biraz nce zikretti imiz tertip farklar , sras
geldike dip notlarda a klama a al acamz dier baz meselelerle birlikte
tercemesini takdim etti imiz kitab n, ibnu' - alah'tan hulsa edilerek akta-
rlm basit bir kopya olmad n ortaya koymaktadr. Esasen bu kitabn,
asrlardan beri hadis ilmiyle me gul olanlar aras nda birinci derecede kaynak
kitap olarak kabul grmesi ve mteaddit kimseler tarafndan erh ve naz-
medilmesi de, bizim bu gr mz teyid eden hususlarda dr.

Netice olarak ifade etmek laz m gelirse, Nuhbetu'l-fiker erhi, usal-i hadis
ilminde, mellifine ait yeni gr ler ortaya koyan hacmi kk, k ymeti
byk bir kitaptr.

Nuhbetu'l-fiker,1:15.ei Halife'nin ifadesine gre ' 8, ilk defa mellifin olu


Kemalu'd-Din Muhammed bn Ahmed bn Haceri'l-`Askalani tarafndan
erhedilmi ve bu erhe Neticetu'n-nazar fi erhi Nuhbeti'l-fiker ad verilmitir
Daha sonra mellif bn Hacer, mukaddimesinde de belirtti i gibi ihnu'- alah-
tan hulasa etti i bu kitab Nuzhetu'n-nazar fi taviiht Nulbeti'l-fiker adyle
erhetmitir Bu erh, bizim burada tercemesini takdim etti imiz kitaptr.

Nuhbetu'l-fiker'in bunlardan ba ka yap lm erhleri de vard r. Bu erh-


lerden biri m'nu'n-nazar fi taviiht Nuhbetu'l-fiker adyle Muhammed Ekrem
bn 'Abdirrahman el-Mekki'ye, biri, mellifin muas rlarndan Kemalu'd-
Din 'Abdillah Muhammed ibni'l-Hasan bn 'Ali. !bn Yahya bn Muham-
med bn Halef bn Halife et-Temimi ed-Dara e -emeni (, 821) ye, bir
dieri de Behcetu'n-nazar 'alc1 erhi Nuttbeti'l-fiker adyle Ebu'l-Hasan Sadk
bn es-Sindi (. 1138) ye aittir.

Nulbe'nin, mellif bn Hacer tarafndan yaplm olan Nuzhetu'n-nazar


adl erhi de hem `Ali bn Sultan Muhammed el-Herevi el-Kari (. 1014) ta-
rafndan. Mutalahcitu ehli'l-eer'ala erhi Nuhbeti'l-fiker adyle, hem Abdu'r-Ra-
af bn Tacil-7rifin el - Murtavi (. 1021) tarafndan el-Yavlcitu ve'd-durer
fi, erhi Nuhbeti'l-fiker adyle erhedilmitir

Bunlardan ba ka, mellifin talebesi Kas m bn Kuthboa el-Hanefi


(. 876), Sirriyyu'd-Din ibnu' - a`i (. 1066) ve Kemalu'd-Din Muhammed
bn EM erif el-Makdisi (. 1419) taraf ndan yine Nuzhetu 'n-nazar zerine
yazlm birer hiyeleri vard r. Ebu'l-imdad brahim bn brahim bn Hasan
el-Lukkani (. 1041) nin ayn kitap zerine yaz lm hiyesi ise Kaig u'l-
yatar man Nuzheti'n-nazar adn ta r.

18 Ayn eser, II. 1936.

16
Nubbetu'l-fiker'in erh ve h iyeleri Yamnda baz mellifler tarafndan
yaplm nazm ekilleri de vard r. Bunlardan biri, yukar da ismi geen ve ayn
kitab erheden. Kemlu'd-Din e - emeni (. 821) ye aittir. Bu Nuhbe nazm ,
bilhara e -emenVnin o lu Teklyyu'd-Din Ebu'rAbbs Ahmed bn Muham-
med e - emeni (. 872) tarafndan erhedilmi ve el-c.lliyu'r-rutbe fi erbr,
napru'n-Nuhbe ad verilmitir

Silku'd-durer fi mu talab ehli'l-eer ve nazm Nut beti'l-fiker li'bni Hacer


adl bir Nuhbe nazm, eyhulislm Muhammed Rai yyu'd-Din Ebu'l-Fail
bn Muhammed Ebil-Berakt (. 935) a; Ikdu'd-durer ft nazm Nutbeti'l-
fiker de El Hmid Sidu'rArabi. bn Ebil-Mehsin Ysuf bn Muhammed
el-Fsi (O. 1052) ye aittir.

Keza ibnu' -Sayrafi Ahmed bn Sadaka (O. 905) nn, ilbu'd-Din Ah-
med bn Muhammed et-TavlT. (. 893) nin, Burhnu'd-Din Muhammed bn
Ebi shk el-Makdisi (O. 900) nin ve en-N r e t-TablvNin torunlarndan
Manr'un Nuhbe zerine yaz lm nazmlar vardr ".

bn. Hacer'in, says 150 yi geen kitaplarndan bir k smn burada zik-
retmi bulunuyoruz. Dierlerini, onun terceme-i hlinden bahseden eserlerde
tam liste olarak grmek mmkndr.

Son sz olarak, burada unu da kaydedelim ki: bn Hacer, 70 senenin


stndeki bir mr ilim yolunda tketmi , bugn, ktphanelerimizi doldu-
ran yzlerce cild eser brakarak 852 senesi Zilhcce (1449 ubat) aynn 28
inci gecesi yats vaktinde bu dnyadan gp gitmi tir. Ertesi gn kald rlan
cenazesine ba ta Msr sultan Melik Zhir olmak zere zaman n ulem ve
ruesas da katlm , o zamana kadar misli grlmemi kalabalk bir cemaat
namaznda hazr bulunmutur.

Allah rahmetini zerinden eksik etmesin.

19 Nubbetu'/-fiker'le ilgili erh, hsiye ve nazunlar hakknda bkz 1.Uel Halife, Ke fu'u-
rtn, II. 1936-37; el-1:161im Ebf `Abdillah en-Neysflfri Ma` rifetuulftrni'14.tadi (Kahire 1937)
(Mukaddimetu'l-musahhb), s. k'n; es-Suyful, Tedribu'r-rt vi, (Mukaddime), s. 7'nv.

17
MUKADD ME

(Rahman ve Rahim olan Allah' n adyle)

Hamd, Alim, Kadir, Hayy, Kayym, Basir olan Allah'a mahsustur. Tek
bir Allah'tan ba ka nah olmad na, eriki bulunmadna ehadetle O'nu
tekbir ederim. Cennet nimetleriyle mjdeleyici ve Cehennem azabiyle kor-
kutucu olarak btn insanlara gnderdi i efendimiz Muhammed (A.S.) e,
al u ashabna Allah salt ve selam etsin.
Hadisilerin stlab hakknda eski ve yeni imamlara ait tasnif edilmi
eserler pek oktur. Bu konuda ilk kitap tasnif eden kimse, el-Kaza Eb Muham-
med er-Ramahurmuzi i olup kitab na el-Multaddisu'l-fc1l 2 adn vermitir;
fakat bu kitap, btn konular iine almamtr.
Er-Ramahurmuzi'den sonra el-Hakim Eb `Abdillah en-Neysabari 3
n tertib ve tehzih etmemi tir 4. gelir.Faktodb

1 Eb Muhammed el-Hasan bn 'Abdirraliman bn lialld el-Frisi er-Rmahurmuzi,


Hicri 360 senesine kadar Ba ra'mn do usuna den ve Huzistan iinde yer alan Rmahurmuz
ehrinde yaamtr. 290 Hicride ilimle me gul ohnaa balam ve bata babas olmak zere bir
ok tannm kimselerden hadis dinlemi tir. Ibn Hacer'den naklen yukar da da belirtildii gibi,
hadis uslne ait ilk kitabm mellifidir. El-Mub.addisu'l-fatl adl bu kitabn bir nshasn elin-
de bulundurduunu belirten ez-Zehebi, er-Rmahurmuzi'yi bu sahamn adam olarak tantr
ve "onun hadis ilmine ait kitab m gzden geiren herkes bunu kolayca anlar" der. Bkz-Ez-Zehe-
bi, Tezkiratu'l-buff4 (Msr 1382-1963), III. 906.
2 El-Multaddiu'l-fiil beyne'r-rt vi ve'l-vt`g. Henz tabedilmemi olan bu eserin mtead-
dit yazma nshalar bulunmaktadr. Bu nshalardan ikisi Istanbul'da (Kprl No. 397 ve
ehit Ali Pa a No. 531 ktphanelerinde), birisi Iran (Me hed) da, birisi m (Zahiriyye) da,
dierleri de. spanya (Escorial) ve Berlin'dedir (Bkz. Brockelmann, S I 274).
3 Asrmda muhaddislerin imam olarak hret kazanan Mhz Eb `Abdillah Muhammed
bn 'Abdillah bnMuhammed Ibn Nu'aym es-Zabbi en -Neysbri, Hicri 321 senesinde do mu
babasnn ve daysnn te vikiyle kk yata hadis renme e balamtr. Ez-Zehebi, onun
330 senesinde yani henz dokuz ya nda iken hadis dinleme e baladn, yirmi yanda bu
maksatla Irak'a seyahat etti ini, sonra Horasan ve Maveraunnehr'i dola arak iki bin civarnda
eyhe mlki olup onlardan hadis kaydetti ini zikreder (Tezkiratu'l-buff(4, III. 1039).
4 El-Ilkim Eb `Abdillah'm usl-i hadise ait olan bu eseri Ma`rifetu ulmi'l-badi adm
tar. Kitap Kahire'de 1937 senesinde tabedilmi olup hadis ilminin 52 nev'ini ihtiva etmekte-
dir. Her bir nevi mstekl bir blm mahiyetindedir ve konular belirli bir nizama gre tertip
edilmemitir.

18
El Hkim'i, Eb Nu'aym el-I bahni s takip etmi ve onun kitabna
baz ilveler yaparak yeni bir kitap vcda getirmi , bir ok eyleri de kendin-
den sonrakilere b rakmtr.

Bunlardan sonra el-ljatib Eb Bekr el-Ba ddi 6 gelmi, el-Kifilye"


'adnu verdii rivayet kideleriyle ve el-CCmic li-Ctdiibi' -eyl ve's-s olnic 8 adn
verdii rivayet dbiyle ilgili birer kitap tasnif etmi tir. Hadisle ilgili ne kadar
ilim varsa, o konuda bir kitap vcda getirdi i iin Ilfiz Eb- Bekr bn Nuk-
ta 9 onun hakknda yle demitir: "Her insaf sahibi bilir ki, el-t-latib'ten sonra
gelen muhaddisler onun kitaplar na istinad ederler".

El-Hatib'ten epeyce sonra di er baz kimseler daha gelmi ve bu ilimden


nasiblerini almlardr. El-Kani `Iyi 10 kk bir kitap cemetmi ve ona

5 Hafz Ahmed bn bn shak bn Ms bn Mihrn es-efi, Eb Nu'aym el-I -


fahani 336 Hieride do mutur. lk sema` 344 de Isbahan alimlerinden Eb Muhammed bn
Faris'tendir. Horasan ve Irak'a yapt seyahatlarda asr= bir ok ileri gelenlerine mlaki
olmu ve onlardan hadis dinlemitir Hfzyle hret kazanan Eb Nu'aym, daha sonralar
kendisinden hadis almak iin daima ziyaret olunan bir ahsiyet olmutur. Rivayet olundu una
gre, hergn le vaktine kadar etrafnda toplananlardan biri ona diledi i bir eyi okuyarak
arzeder, ve bu, eve gitmek iin yola kt zaman da devam ederdi.Eb Nu'aym bundan usan
duymaz, ylgnlk gstermezdi.
dyetu'l-evliyte adl kitab en ok hret kazanan eserlerindendir. Bunun yan nda Kitbu
mdrifeti' -aMbe, Kitt bu Tr7 u IbahCn, el-Buhart ve Muslim zerine yap-
t mustahracat da me hur kitaplar arasndad
Eb Nu'aym 430 H. de 94 yanda iken vefat etmi tir (Tkiratu'l-buffaz, III. 1092-98).
6 Hafz, am ve Irak Muhaddisi, say sz tasniflerin shibi Eb Bekr Ahmed bn `Ali bn
ahit bn Mehdi, el-Hatibu'l-Badadi 392 H. de dnyaya gelmi tir. Babas, Irak'ta bir karye-
nin hatibi idi ve el-Kettlint'den hadis dinlemi , ona Kur'an okumu tu. O lunun yetimesinde
byk tesiri olmutur. bn Makfla'nn ifadesine gre el-liatib, Hazreti Pepgamberin hadis-
teri hakknda bilgi, hfz, itkan ve zabt ynnden oldu u gibi, hadislerin isnad ve illetlerine,
sahili ve garibine, mnker ve zay f= vakf olan ayann sonuncusudur. Ez-Zehebrnin es-Sem-
`fnt'den naklen belirtti ine gre, el-Hattb 56 kitap tasnif etmi tir. Tiirilja Ba dad,el-Kifitye,
es-Sttbals erefu a bizbi'1-Ima ,e1-Muuefils ve'l-mufterils, Ta4y1clu'l-'1,1m bunlardan-
dr.
El-Hatib, 463 H. senesinde vefat etmi tir. (Ez-Zehebt, rezkiratu'l-1.1uffeiz, III. 1135-1146).
7 El-Kifiiye Haydarabad'ta 1357 senesinde tabedilmi tir. Kitap, hadis
ilminin eitli konularn ihtiva eder.
8 Henz tabedilmemi olan bu kitabn yazma nshas mevcuttur.
9 Irak muhaddisi Mu'inu'd-Din Eb Bekr Muhammed bn bn Ebt Belu. bn
ue'el-Badadt bn Nukta, 570 senesinde domu, kk yatan itibaren hadisle
megul olmu, bir ok kitap istinsah ve tasnif etmitir. Et-Talsykl ve'l-mestnid
adli kitab mehurdur.
bn Nukta 629 senesinde vefat etmi tir.
10 Marib alimi olarak hret kazanan bn MsA Ebu'l-Fail el-Yalsubl
476 senesinde do mutur. Aslen Endulusludur. Ceddi Fas'ta yerle mi olduu iin
`IyAi da orada yetimi ve henz 20 yanda iken Eb 'Alt el-Gassfnt'den icazet almtr. 28
yalarnda mnazaralara itirak etmi, 35 yanda da kaza messesesinin ba na gemitir.
f( erefi'l-Mugaft, Tertfflu'l-medrik, Me rilsu'l-envr adl kitaplar byk hret ka-
zanmtr.
`IyAZ 544 H. senesinde vefat etmi tir (Ez-Zehebi, TeOciratu'l-bufl4, IV. 1304-
1307).

19
el- lma` fi mgrifeti u ali'r-rivaye ve takyidi's-sema` 11 adn vermitir. Eb
ljaf el-Meyner 12 bir cz cemetmi ve Ma ki yesgu'l-mub,addi e cehluh 13
tir. Bunlar gibi hret kazanan, verdi i bilgi ok olsun diye diyesmlnr
deiik konular iine alan, anla lmas kolay olsun diye ksaltlan daha bir ok
kitap tasnif edilmi ve bu, Hafz, Fakif, Takyyu'd-Din Eb `Amr `O mn
ibru' - alti 'Abdurralman e - ehruzri 14 gelinceye kadar devam etmi tir
ibnu' - alah Dmak'ta ya amtr. Erefiyye Medresesinde hadis retimiyle
grevlendirildi i zaman me hur kitabn cemetmi ; hadis usul ilminin e itli
konularn tehzib ile bunlar yeri geldike talebelerine yazd rmtr. Bu yazdr-
ma dolaysyledir ki, kitabn tertibi istenilen mkemmeliyette olmam tr
ibnu' - alt , daha ziyade yukarda ismi geen el-ljatib'in e itli kitaplarna
itina gstermi , dank konularn biraraya getirmi , baka ilaveler yapm ,
faydal olanlarn semi ; bu surette, ba ka kitaplarda da nk olan meseleler,
onun kitabnda biraraya gelmi tir Bu sebepledir ki halk, bu kitaba e ilmi
ve onun yolunda gitmi tir. Ka ki i onu nazmetmi , ka ki i ihtisar etmi ,
ka kii zerine mstedrek yazm , ka kii iktisar etmi , ka kii onun leh ve
aleyhinde bulunmu , saylamaz 15.

11 Henz tabedilmemi olan bu eserin Istanbul (Ayasofya No. 433) da, am (4hiriyye)
da ve spanya (Escorial) da birer yazma nshas mevcuttur.
12 Eb Haf `Omer bn `Abdi'l-Mecid bn `Omer el-Kura t el-Meyanci (el-Meyneci) 580
senesinde vefat etmi tir. Nul>betu'/-fiker kenarnda 'Ali el-Kri'den naklen konulan bir h i-
yede belirtildi ine gre el-Meynci Azarbeycan'da Meynec isimli bir yere nisbettir.
13 Mellifi hakknda fazla bilgi verilmiyen bu kitap kk bir risaleden ibaret olup Hfci
Halfe'nin ifadesine gre 579 senesinde Mekkede yaz lmtr (Ke fu'z-zunn, II. 1575).
14 `Ulfunu'l-hadis mellifi eyhulislm ibnu' - alh 577 senesinde ehruzr'da dnyaya
gelmitir. nce babas ndan fkh dersleri alm , sonra bir mddet Musul'da kalm , Ba dad,
Hemedan, Nisabur, Merv, Dima k, Haleb ve Harran'a seyahat etmi , oralarda bulunan me -
hur ulemadan hadis dinlemi tir. E refiyye Medresesinde hadis dersini verme e balad ktan
sonra bir ok kitap tasnif etmi , fetvalar vermi tir. Tefsir ve fikh sahas nda da asrmn ileri
gelenlerinden biri idi. 643 senesinde Dima k'ta vefat etmi tir E3-Zehebi, Tezkiratu'l-Imffz,
IV. 1430-1433)
15 ibna' -aMti'm Mukaddime adyle hret kazanan U/frtu'/-1;adfs'i mteaddit kimseler
tarafndan ihtisar olunmu tur. Bunlarn banda Muhyi'd-Din Yally bn eref en-Nevevi
(O. 676) gelir. En-Nevevi, ihtisar etti i bu kitaba Takribu'l-irtul adn vermi-
tir. Yine kendisi tarafndan et-Takri,b ve't-teysir adyle ihtisar edilen bu kitap, hem Zeynu'd-
Din el-lrki (O. 806), hem Burhnu'd-Din (O. 851), hem es-Sebvt (O. 902), hem de
es-Suyti (O. 911) tarafndan erhedilmitir Bunlar aras nda es-Suyftrnin Ted-
rIbu'r-rdvifi erh TalfrIbi'n-Nevevi adl kitab en ok hret kazanandr.
`Ulfunu'l-budIs'in dier muhtasarlar aras nda Bedru'd-Din bn Cem`a (O. 733) n n el-
Menhelu'r-revi'si, 'Ala'ud-Din el -Mardini (O. 750) ve bn Kesti. (O. 773) in ihtisarlar ile
el-Bulkini (O. 805) nin Mebfisinu'/- fiiiii'l zikredilebilir.
muhtasarlar yannda yaplm baz erhleri de vard r Bunlardan Bed-
ru'd-Din ez-Zerke 1 (O. 794) nin erhi ile Zeynu'd-Din el- hhi (O. 806) nin et-TakyIel
ve bn Hacer (. 852) in el- fiii;bi-tekmili'n-nuket `alet ibni' - alW en mehurlardr.
`Uliimu'l-hadis baz mellifler tarafndan da nazmedilmitir. Bunlar aras nda yukarda ismi
geen el-`Irhrnin nazm ad yle ok hret kazanm ve bir ok kimse tarafn-
dan erhedilmi veya zerine h iye yazlmtr. Keza es-Suyti'ninNazmu'd-durer adl elfiyesi
de hret kazanan naz mlardandr.

20
Baz dostlar, kendileri iin bu kitab zetlememi benden istediler. Ben
de onu kk bir kitap halinde zetledim ve Nulibetu'l-fiker fi mu talalu
eser 16 adn verdim. Bu ii yaparken, baz ndir ve faydal ilveler yaparak
onu kendime has bir ekilde tertib ve izah ettim kinci defa bende bir heves
uyand ve bu ilme yeni ba layanlar iin gizli taraflar n aklayan, faydal
taraflarn gsteren ve m killerini haneden bir erh yazmak fikri belirdi. Ni-
hayet, bu yola girmek temennisiyle dostlar n isteklerine icabet ettim. Izah ve
tevcih ynnden metnin erhinde byk gayret sarfettim; anla lmayan
taraflarna i arette bulundum; nk ev sahibi evin iindekini ba kasndan
daha iyi bilir. Bende u dnce de belirdi ki, erhi yazarken konuyu geni let-
mek daha uygun ve metin aras na koymak daha faydal olacaktr. te bu
maksatla gideni az bulunan bu yola girdim Allah'tan muvaffak yet temenni
ederek derim ki:

16 Bu kitapla ilgili daha geni bilgi iin bn Hacer el-Askalinl' lin hayatna dair yazd -
mz mukaddimeye bak mz.

21
HABERLER

Haber ve Hadis

Bu ilimle me gul olan ulemaya gre, haber, hadisin mradifidir. Baz -


lar da, Hazreti Peygamberden gelen eylere hadis, ba kalarndan gelen ey-
lere ise haber demilerdir. Bu sebepten trih ve benzeri ilimlerle me gul olan-
lara ahbri, Sunnet-i Nebeviyye ile me gul olanlara da muhaddis denilmitir.
Bazlar ise haberle hadis aras nda umm husils bulundu unu sylemilerdir.
Buna gre, her hadis haberdir; fakat her haber hadis de ildir. Burada, bize
geli i itibariyle daha mull olmas bakmndan, sze "haber" lafz yle ba -
lanmtr.

Haberin eitleri

Haberin ya bir ok turuku, yani isnadlar bulunur. (Turuk, Tarik' n o-


uludur. vezni, okluk iin fu'u/ vezniyle, azlk iin de ef le vezniyle o-
ul yaplr. Turulc'tan maksat isnadlar'dr. snad ise, hadis metninden hik-
yedir 17 sr adn bu oklu u, tandit edilmiyecek bir say da vrid oldu u zaman
.

tevatrn artlarndan biri gerekle mi olur). yle ki, adet bu oklu un yalan
zerinde kasden birle melerini mmkin klmaz. Keza kas d olmasa bile, on-
lardan ittifakla yalan kmas da mmkin de ildir.

Mutevatir haberler

Sahih olan gr e gre, tevatrde 18 haberi rivayet edenlerin say sn


tayin etme e lzilm yoktur. Bununla beraber, baz lar sayy tayin ederek

17 Bedru'd-Dln bn Cem`a (O. 733) ve et-Tibi (. 743) de "sened"i bu ekilde tarif etmi
ve "metnin tarikndan ihbardr" demi lerdir. Buna gre sened, ya da n ete inden zirvesine
do ru ykselmekten al nm bir manaya dellet eder; nk bu manada musnid, haberi kailine
ykselten kimsedir; yahutta "sened", mutemed manas nda kullanlmtr Mesela "fulan sened-
dir" denir ve onun mutemed oldu u belirtilmi olur; ayn zamanda metnin tarik n haber ver-
mek de bununla isimlendirilir; nk hadisiler, bir hadisin s hhat ve zafiyetinde ona istm ad
ederler. " snad" da hadisi kailine refetmek veya ykseltmektir. Bu bak mdan hem sened
ve hem de isnad ayn manda ve ayn ey iin kullanlmtr (es-Suyti, Tedribu'reivf, s. 5).
18 Tevatr, lugatta tetabu, yani arkas kesilmeksizin birbirini takip etmek ve birbirinin
peisra gelmek manas nda masdar olup, mutevtir bundan ismi fildir. Mesela Araplar mite-

22
drt kiinin rivayetiyle haber mutevatir olur demi lerdir. Bazlarna gre bu-
say be , baz larna gre yedi, on, on iki, krk, yetmi v.s. dir. Bu rakamlar
ileri srenlerin her biri, iinde o rakam n getii bir delile istinad etmi 19 ve
bu sayda gelen haberin ilim ifade edece ini sylemitir. Fakat bu trl rakam-
lar, onlarn iinde getikleri meseleye hs olmalar dolaysyle baka yerlerde
tekrarlama a lzm yoktur.

te haber, bu ekilde rivayet edilir ve buna, Hazreti Peygamber devrin-


den zamanmza kadar haberin rivayetinde mezkr oklu un e it bir ekilde
devam da eklenirse, bu da tevatrn artlarndan biri olur. Buradaki e itlik-
ten maksat, baz tabakalarda mezkr oklu un artmamas deil, eksilmeme-
sidir. Zira bu meselede art evleviyetle matlbtur.

Tevatrn dier bir art, nihayetinin akla dayanan bir kaz yye deil,
gzle grlen bir olay veya kulakla i itilen bir haber olmas dr 20. te bu drt
art: Adeten yalan zerinde birle melerini imkansz klan kalabalk, bu kala-
bahn bidayetten sonuna kadar kendileri gibi bir ba ka kalabalktan rivayeti,
nihayette istinad ettikleri eyin akl deil his olmas ve bu ekilde rivayet
edilen haberin dinleyen iin ilim ifade etmesi bir araya gelirse, bu habere
mtevatir denir. E er bu artlardan biri olan haberin ilim ifade etme keyfi-
yeti tahakkuk etmezse, bu haber sadece me hur olur. Bu sebeple her mteva-

re'-avma derler ve bir kimsenin aral klarla devaml oruc tuttu unu kasdederler; ancak bu
aralklarda bir intizam bahis konusu de ildir. Yani iki oruc aras nda bazan bir gn, bazan
da iki veya gn oruc tutulmad olur. Bu manya uygun olarak, haberin tevatr, onu ha-
ber verenlerin birbiri arkas na gelmeleri demektir. Ancak biraz nce de a klad= gibi,
birbiri arkasna gelen haberciler aras nda belirli bir zaman kayd mevcut deildir.
19 Mesela "kadnlarnzdan fuhu irtikb edenlere kar iinizden drt kiiyi ahid gsterin"
(Nisa sresi, 14) mealindeki yete istinad edenler, haberin her tabakada en az drt ki i tarafn-
dan rivayet edilmesini mtevatirin art olarak ileri srmlerdir. Bunun gibi 12 rakamm
ileri srenler de "Allah srail o ullarndan Misak almt. Biz onlardan 12 reis tayin ettik"
(Wide sresi, 13) melindeki yete istinad etmi lerdir. Ancak bu yetlerede zikri geen
rakamlarn, mtevatirin art olarak ileri srlmesindeki hikmeti ve aralarndaki mnasebeti
anlamak gtr. Mellifin de dedi i gibi, yette geen rakam, o ayetin konusu ile ilgilidir ve bU
rakam, hi ilgisi olmayan bir ba ka konu iin delil olarak ileri srmek mans zdr.
20 Hazreti Peygamberin hadisleri bahis konusu oldu u zaman, bunlarn ya onun sz, ya
fiili, yahutta takriri oldu u malmdur. Buna gre Hazreti Peygamberden rivayet olunan szler
kulakla iitilen, fiil ve takrirler ise gzle grlen haberler cinsindendir ve akli kaziyyeye i aret-
le ondan bahsetme e lzfm yoktur.
Bununla beraber mutlak mtevatir bahis konusu olur ve Hazreti Peygamberin hadisleri
dnda dier haberler de konu ierisinde mtalaa edilirse, akli kaziyyeye istinad eden haberi
dierlerinden ayrt etmek gerekir. nk s rf akli kaziyyeye istinad eden bir haber, lm-i zaruri
ifade etmemesi dolaysyle mtevatir haberlerden saylmaz. Mesela lemin hudsurtu istidlal
yolu ile isbat etti ini ileri sren bir kimsenin haberi, onu nakledenler aras nda, yine istidlal yolu
ile aksini, yani kdemini isbat edenlerin bulunmas halinde mtevtir olmaktan kar.

23
tir me hurdur; fakat her me hur mutevatir de ildir. Bazan denilir ki, drt
art has l olursa ilmin de husal gerekir. Bu, ok defa byledir; fakat hazan da,
her hangi bir engel dolaysiyle filmin hasd olmad grlr. te bu izahla, te-
vatrn tarifi anla lm olmaktadr. Bunun hilaf, hazan da yine tanditsiz,
fakat dier baz artlarn yok olmasyle ortaya kar.

Haber, mutevatirin artlarn cemetmiyecek ekilde ikinin stnde, yani


veya daha fazla, yahut yaln z iki, yahutta yalnz bir kii ile tandit edilmi
olarak gelir. Haberin iki ki i ile varid olmas sznden kasdmz, ikiden az
kimse taraf ndan rivayet edilmemesidir; tek bir isnadm baz yerlerinde ikiden
fazla kimse tarafndan rivayet edilmi olsa bile zarar vermez; nk bu filimde
az, ok zerine hakimdir.

te bunlardan birincisi, yani yalan zerinde birle meleri adeten mmkin


olmyan ve says tandit edilmiyen bir kalabal n rivayet etti i haber, mute-
vatirdir ve zikri geen di er artlaryle birlikte ilm-i yetkin ifade eder. lm-i
nazari, biraz sonra da izah edilece i vechile bunun dnda kalr.

Yakin'den maksat, gere e uygun, kesin itikaddr ve tarifte mutemed


olan da budur. Zira mutevatir haber, zaruri ilim ifade eder ki, reddi mm-
kin olmamas dolaysyle, insan, bunun kabulnde muztar kalr Bazlar da
mutevatir haberin ancak ilm-i nazari ifade etti ini sylemilerdir ki, bu gr
gere e uygun deildir. nk tevatrle, avam tabakas na mensup ara tr-
ma ehliyetine sahip olmyan bir kimse iin de ilim hasl olur. Nazar (tetkik ve
aratrma), malam ve maznan eylerin tertibi olup, bununla malam ve maz-
nana uladr; avama mensup kimsede bu ehliyet yoktur. E er, tevatrle ka-
zanlan ilim nazar' olsayd , avam iin bu ilim hasl olmazd. Bu aklama ile,
ilm-i zarar" ile ilm-i nazari aras ndaki fark anla lm olmaktadr. Buna gre
zarari, istidlal olmaks zn ilim ifade eder; nazari de ilim ifade eder, fakat istid-
lal ile... Zaraxi, haberi i iten herkes iin has l olur; nazari ise, ancak bu sahada
ehliyyeti olan kimseler iin has l olur. Metinde, tevatrn artlarn mbhem
braktm; nk bu duruma gre mutevatir, isnad ilminin konular ndan de-
ildir; isnad ilminde hadis ravilerinin s fatlar ve rivayet ekilleri ynnden
amel edilmesi veya terkedilmesi iin hadisin s hhatinden veya zafiyetinden
bahsedilir. Mutevatirde, onun ricalinden bahsedilmez; fakat bahsedilmeksizin
onunla amel edilir.

Burada faide olmak zere una iaret etmek yerinde olur: ibnu' - alah
yukarda aklanan mutevatire misal gstermenin g oldu unu ve bunun
ancak men kezebe `aleyye hadisi hakknda ileri srlebileceini iddia etmitir.
Gerek Hinu' -alab.'m bu artlar ihtiva eden mutevatirin nadir bulundu u
ve gerekse ba kalarnn hi bulunmad yolundaki iddialar yersizdir. nk

24
bu gibi iddialar, isnadlarm oklu una ve deten yalan zerinde birle melerini,
yahut yalann onlardan ittifakla has l olmasn imkansz klan ricalin ahval ve
sfatlarna gerektii ekilde muttali olunamamaktan ne 'et etmitir. Hazreti
Peygamberin hadisleri aras nda mutevatirin ok denecek kadar mevcut ol-
duunu ortaya koyan delillerin en gzeli, arkta ve Garpta ilim ehlinin elle-
rinde dolaan ve musannflarna nisbetlerindeki do ruluu kesinlikle bilinen
bir ok me hur hadis kitab, bir hadisin ihrac ve rivayetinde ittifak etti i
ve bu hadisin turuk ve isnadlar , dier artlarm tahakkuku ile birlikte yalan
zerinde ittifak etmelerini adeten imkans z klacak bir ekilde oald zaman,
o hadisin syliyenine nisbetindeki do ruluk hakknda lm-i yakin hasl olur.
Mehur kitaplarda bu ekildeki hadisler pek oktur 21 .

Me hur haberler

kincisi-ki bu, ahad' n ilk ksmdr ve ikiden ok ravi ile tandit edilmi
turuku bulunan haber olup, muhaddislere gre me hurdur 22 Fkh imamlarm- .

dan bir cemaatin gr ne gre de bu habere musteffi denir. Haberin bu ekil-

21 13 No.lu notta da zikretti imiz gibi, es-Suytt el-Eshiiru'l-mutennsire fi'l-atbiiri'l-mute-


vgtire adl bir kitap telif etmi ve bu kitapta mutevtir olarak rivayet edilen bir ok hadisi
bblarma gre s ralamtr. Yine es-Suyfitr nin belirtti ine gre mesel Havi hadisi 50 den
fazla, el-Mesk`alet'l-kuffeyn hadisi 70, ref u'l-yedeyn hadisi 50 civarnda, Naiiara'lla-
hu'mra'en semi'a makiileti hadisi 30 civarnda, nezele'l-Rur'gnu'alg seb`ati akrufin hadisi 27,
Men beni li'llahi mesciden hadisi 20, Kullu muskirin kargmun hadisi keza 20 sahabi tarafndan
rivayet edilmi ve mutevtir derecesine ula mtr. Ayn ekilde bede'el-Ishimu gariban hadisi
kullun muyesserun li-m 4ulika leh hadisi, inne akadekum le-ydn elu bi-`ameli ehli'l-cenne
hadisi ve daha bir ok hadis mutevtir hadisler aras nda yer ahr (Es-Suyiiti, Tedribu'r-rgvf,
s. 374).
Burada una da i aret etmek yerinde olur: Usleler mtevtiri lafzi ve manevi olmak zere
iki kuma ayrmlard r. Mutevtir-i lafzi, btn rivayetlerde lafz tevtr eden haberdir. Ma-
nevi ise, yine btn rivayetlerde yaln z mterek olan taraflar tevatr eden haberdir. Mesel
bir kimseden gelen e itli rivayetlerden birinde, o kimsenin bir deve, bir ba ka rivayette at, bir
bakasnda da koyun tasadduk etti i belirtilirse, bu rivayetlerde m terek olan ve tevtr eden
husus, o kimsenin bir ey tasadduk etmesidir. Hazreti Peygamberin hadisleri aras nda mute-
vtir-i manevi olanlar ise say lamyacak kadar oktur.
22 ibnu' - alh, hretin mansmn malm olduunu syliyerek ayrca tarifini vermek lz-
munu duymamtr. Bununla beraber, me hru sahih ve gayr-i sahib olmak zere iki karma ay r-
dktan sonra sahihe inneme'l-dmidu bi'n-niyat hadisini misal gstermesi (Bkz. U/ftmu' -hadis,
s. 238-239) bn Hacer'den farkl bir gre ship olduunu ortaya koymaktad r. Zira mezhir
hadisi, Hazreti Peygamberden yaln z 'Omer bnu'l-Hattiib, 'Omer bnu'l-Hattrb'tan yalmz
`Alkeme, 'AllFame'den yalnz Muhammed bn brhtm, ondan da yaln z Yahy bn Sa'id
-rivayet etmi ve Yahy'dan sonra hadisin turuku o abutr. Bundan anlalyor ki, bnu' -
alh'a gre mehir, bidayette tarih tek olsa bile sonraki tabakalarda hrete eri en haberdir.
Halbuki bn Hacer, yukar daki tarifinde en az turuku bulunan haberlere melfr denildi-
ini aklamtr

25
de isimlendirilmesi yay lmas dolaysyledir. Nitekim su dklp yay ld
zaman La; '111 :>l; denir. Baz lar mustefiz'le me hur arasnda
ayrm yapmlar ve mustefii'm, ba ndan sonuna kadar e it saydaki mandut
ounluk tarafndan rivayet edildiini sylemilerdir. Me hur ise bundan daha
unrmidir. Baz lar da ikisi aras nda ba ka ynlerden ay rm yapmlardr;
ancak bu, hadis ilminin konularndan de ildir.

Mehur tabiri, burada tarif olunan haberlere tlak olundu u gibi, bir veya
daha fazla isnad olan yahut hi isnad olmyan ve halk dilinde hret kazanan
haberlere de tlak olunmutur.

Aziz haberler

ncs `azIz'dir. Aziz, ikiden az kimselerin ikiden az kimselerden


rivayet etmemesidir 23 Haberin bu ekilde isimlendirilmesi, ya az bulundu u
.

iindir, yahutta ba ka isnadla geldii iin kuvvetlenmesi dolay syledir.

Aziz, baz larnn iddias hilafna, sahih hadisin art deildir. Bu iddiamn
shibi mutezileden Ebu 'Ali el-Cubba"idir ve el-klakim Ebn `Abdillah' n
Ulantu'l-hadis adl kitabndaki u sz buna i aret eder: "Sahib, kendisinden
cehalet ismi zil olmu sahabinin rivayet etmesi olup, ehadet zerine eha-
det misali, haber bize ula ncaya kadar hadis ehlinin ald iki rvisi olan
haberdir" 24.

Kazi Ebfi Bekr ibru'l-` Arab!, el-Bubari erhinde, hadisin en az iki r-


visi olmas keyfiyetini et-Bubarrnin art olarak ileri srm ve bu yzden
zerine vaki olacak bir itiraza da, d nmee deer u cevab vermitir: nne-

23 Gerek ibnu' -Salh (Bkz. Ulfmt'/-(adi, s. 243) ve gerekse ona tbi olan en-Nevevi
(Bkz. et- Takrib ve't-teysir - Es-Suyti erhiyle birlikte s. 375) ez-Zuhrl ve Katde gibi hadisleri
muteber olan imamlardan iki veya ki inin rivayetleriyle infirad ettikleri hadise `aziz demi -
lerdir. Halbuki bn Hacer, ki inin rivayetini me hura tahsis etmi ve yalnz iki rvisi olan
hadislere 'aziz ismini vermi tir.
24 El-likim'in sahih hadisle ilgili bu tarifi iin bkz. Ma `rifetu s. 62 . Es-
Suyti de, Ebu'l-Hasan el-Ba ri'den naklen mutezile imam Eb 'Ali el-Cubb'inin u gr-
n zikretmi tir: Adil olan tek bir ki inin haberi kabul edilmez. Fakat buna, ba ka bir 'adil
kiinin haberi inzimam ederse, yahut Kitap (Kur'n) tan bir yetin, yahut ba ka bir haberin
zlirinin muvafakatyle haber kuvvet kazan rsa, yahut sahabe aras nda mnteir olur, veya
bazlar o haberle amel ederse, o zaman tek ki inin haberi kabul edilir (Bkz. TedrIbu'rriiv4
s. 28).
Haberin shhati iin her tabakada en az iki ki i tarafndan rivayet edilmesini art ko anlar-
dan biri de muhaddis ve fakih brahim bn bn `Uleyye (O. 193) dir. Ne var ki bn
`Uleyye de itizal mezhebine meyli ile tan nmtr Bu sebepten e -Sfi'l onu reddeder ve ondan
saknrd (Ayn yer).

26
me'l-d nCtlu bi`n-niyrt" hadisinin ferd oldu u , nk onu, `Omer bnu'l-
Ijattb'tan ba kasnn rivayet etmedi i, `Omer'den de yaln z `Alkame'nin
naklettii sylenirse deriz ki: `Omer, bu hadisi minberde iken sahabenin hu-
zurunda irad etmi tir. E er sahabe, hadisi bilmemi olsalard inkr ederlerdi.

KzPnin bu cevab n takiben u itiraz ileri srlm tr: Sahabenin,


hadisi inkr etmemeleri, yahut bunu skit ile kardamalar , onu bakala-
rndan da iitmi olmalarn gerektirmez. Bu, 'Omer ibnu'l-ljattb hakk nda
doru olsa bile, yani sahabenin, onun hutbede irad etti i hadisi inkr etmeme-
lerinden, onu daha nceden bildikleri neticesini karsak bile, `Alkame'nin
`Omer'den, sonra Muhammed 1bn. `Alkame'den, sonra da Yahy.
bn Sa`id'in Muhammed bn ibrAhTm'den rivayetlerinde vaki" olan teferrd-
lerini bu cevap halletmez. nk mezkfr hadisin rivayetinde, bu rvilerin
eyhlerinden teferrd muhaddisler aras nda sahib ve marlftur. Bu itiraza
cevap olarak, teferrd eden rviler iin mutbit bulundu u ileri srlse
hile, zapflklar dolaysyle itibar edilmez Hs l, Kzi Ebn Bekr Ibnu'l-
`Arabi'nin cevab, mezkfir itiraz karlamaa kfi gelmedii gibi, `Omer'in
hadisinden mad el-Buhrrnin aiftWnde bulunupta rvileri tek kalm hadis-
lerde de tam bir cevap te kil etmez. bn Rueyd, bu konuda yle demitir:
El-Buhrrnin, kitab nda ihrac etti i hadisler iin en az iki rvi tarafndan
rivayet edilmesini art ko tuu yolunda Kzl. Eb Bekr tarafndan ileri sr-
len iddiann batl olduuna, ab.il'te mezkiir ilk hadisin delleti kfidir 26 .

bn klblAn ise, Kz Ebn Bekr'in iddias hilfma u gr ileri srm-


tr: "Sonuna kadar, iki ki inin iki kiiden rivayeti asla bulunmaz". Biz
de deriz ki: "E er yalnz iki kiinin yalnz iki kiiden rivayetinin asla bulunm -

25 "Ameller niyetlere gredir ve ki i iin yalnz niyet etti i ey vardr. Kimin hicreti kavu-
acak' dnyaya veya evlenece i kadna mteveccih ise, onun hicreti hicret etti i eyedir"
melinde olan bu hadis, ahlh-i BuhCrrnin banda ilk hadis olarak yer ald gibi, kitabn
alt ayr yerinde de zikredilmi tir. Muslim ise, a4i1,'inin mre bbnda (No. 155) nakletmi tir.
slam ulemas, bu hadisin shhati, de erinin bykl ve ondan hsl olan faydann ok-
luu zerinde ittifak etmi tir. Bu itibarla e - fi`i, mezkr hadisin islm'n te birine mu-
dil olduunu ve 70 fikh bbln ihtiva etti ini sylenitir. 'Abdurrahman bn Mehdi ise, kitap
tasnif eden herkesin, ilim talebesinin niyetini dzeltmesini tenbih maksad yle bu hadisi kitap-
larnn banda zikretmeleri tavsiyesinde bulunmu tur. Nitekim el-Butrt de alliVine bu
hadisle balamtr. Mezkr hadis hakknda daha geni bilgi iin bkz. bn Hacer, Fetl:tu'l-bCrl
bi-erlz alAti'l-Bultgrl (Msr 1329), I. 9-14.
26 ibnu'l-`Arabi, Eb Bekr Muhammed bn bn Muhammed el- bili,
468 senesinde do mu, babasyle birlikte Dou lkelerinde seyahat ederek bir ok ulemdan
ilim renmi, babasuun Msr'da vafat zerine tekrar Endulus'e dnm tr. Eb Bekr, hadis,
fikl, Kur'n, edeb, nahv ve trih ilimlerinde hret kazanm ve bir ok kitap tasnif etmi tir.
Kendisinin ictihad rtbesine ula an kimselerden oldu u sylenir. bnu'l-`Arabt 543 senesinde
Fas'ta lm tr. (Tezkiratu'l-Ipiffil , IV. 1294-97).

27
yata n murad ediyorsa, kabisl mmkindir. Fakat bizim kaydetti imiz
aziz ekli, iki kiiden az olmyan kimselerin iki kiiden az olmyan kimseler-
den rivayet etmesiyle mevcuttur. Bunun misali Seyhan (el-Buhari ve Muslim)
n Enes'ten ve el-Buhari'nin Eb Hurayra'dan rivayet ettikleri u hadistir:

"Ben, iinizden birine anas ndan babas ndan ve ocu undan daha sevgili
olmadka iman etmi saylmaz" 27 Bu hadisi, Enes'ten R,atde ve `Abdu'l-
.

'Aziz bn Suheyb; R.atade'den ube ve Sa`id; `Abdu'rAziz'den sma`il


bn `Uleyye ve 'Abdul-Varis; ve her birinden de bir cemaat rivayet etmi -
lerdir.

Enes

R_at."de `Abdu'l-`Aziz

u`be Sa' d smail `Abdu 1-"N7tri

Cemaat Cemaat Cemaat Cemaat

Garib haberler

Drdncs garib'tir. Bir ahs n, rivayetleriyle teferrd etti i haber olup,


senedin hangi tarafnda bu teferrd vukubulursa, ona gre garib-i mutlak ve
garib-i nisbi ksmlarra ayrlr.

'ildd haberler ve ksmlar

te, yukardan beri zikrolunan drt k smdan birincisi, yani muteva-


tir mstesna, dierleri iihd'tr. Bunlarn her birine haber-i Mihd denir. Haber-i
vahd, lugatta, bir tek ahsn rivayet etti i haberdir; stlahta ise, mutevati-
rin artlar n cemetmiyen haberdir.

,khad haberler, makbl ve merdild olmak zere iki k sma ayrlrlar. Mak-
bl, ekser slam ulemasna gre, ameli gerektiren haberlerdir. Merdd ise,
ravisinin doruluu kabul edilmeyen haberlerdir.

Aladn makbill ve merdd olmak zere iki k sma ayrlmas , onunla is-
tidlalin, ravilerinin adalet ve zabt ynlerinden ahvallerinin ara trlmasna
mtevakkf olmas dolaysyledir. Mutevatir haberler bunun aksinedir;
nk mutevtir haberler, ravilerinin do rulu u hususunda kat' yet ifade etme-

27 Hadisin Ebfl Ilurayra rivayeti iin bkz. (Kitbu'l-iman), 1.9; Enes


rivayeti iin bkz. Muslim, altili (Kitbu'l4mn), 1. 67, hadis No. 69-70.

28
si dolays yle hepsi de makbaldr. "A' had haberler byle de ildir ve onlardan
yalnz makhal olanlar ameli gerektirir. nk bunlarda, ya kabl s fatnn
esasn te kil eden rvinin doruluu sbt bulmu tur; ya red s fatnn esasn
tekil eden rvinin yalanch sbt bulmutur; yahutta ne kabln ne de
reddini gerektiren her hangi bir husus mevcuttur. Bu takdirde birincisinde,
rvisinin doruluu sbt buldu u iin haberin de do ruluu zan zerinde ga-
lebe alar ve haber kabl edilir ikincisinde, rvisinin yalanc l sbt bulduu
iin haberin de yalan oldu u zan zerinde galebe alar ve haber at lr. nc-
snde ise, e er haberi bu iki ksmdan birine ilhak n mmkin klacak bir kari-
ne mevcutsa, haber o ksma iltihak eder; byle bir karine mevcut de ilse, haber
zerinde tevakkuf olunur; yani onunla amel edilmez Amel olunmayan haber
ise, merdd haber gibidir; ancak onun merdd olmas , haberde red s fatnn
sbiitu dolaysyle de il, kabl gerektiren s fatn bulunmamas dolaysyle-
dir.

te, yukarda me har, aziz ve garib olmak zere k sma ayrlm olan
hd haberler iinde, hazan, mevcut karineler sebebiyle ilm-i nazariyi ifade
eden haberler de yer al r. Baz muhalif gr e sahip olanlarn bulunmasna
ramen tercih edilen do ru gr budur. Bununla beraber, bu ihtilaf asl nda
lafzidir; nk hd ile has l olan eye "lm" lafz nn tlakm tecviz edenler,
bu "lm" i "nazar!" lafz yle takyid etmi lerdir; "nazar!" ise, istidlal ile has l
olan ilimdir. Halbuki "lm" lafznn tlakn tecviz etmiyenler , bu lafz sadece
mutevtir haberlere tahsis etmi ler, mutevtirin d ndaki haberler iin "zan-
ni" lafzm kullanmlardr. Ancak bunlar, bir tak m karineleri ihtiva eden
haber-i al adm, bu karinelerden hali olan haberlerden daha kuvvetli ve ter-
cihe sayan oldu unu reddetmemilerdir.

Karineleri ihtiva eden hd haberlerin muhtelif e itleri vardr. Bunlar-


dan biri, eyhan (el-Bubari ve Muslim) n attiblerinde naklettikleri mutev-
tir derecesine ula myan haber-i ahadt r. Bu haberleri bir tak m karineler
kuatmtr ki, bunlardan biri, el-Bubari ve Muslim'in bu sahadaki stnlk-
leri, ba kalar na nisbetle sahihi sahtesinden ay rmak hususundaki titizlikleri
ve kitaplarnn ulem aras nda birinci derecede kabl grmesidir. Yaln z bu
karine, yani kitaplarnn ulem aras nda birinci derecede kabl grmesi bile,
ilim ifade etmesi ynnden mutevtir derecesine ula myan mcerred turuk
oklu una nisbetle daha kuvvetlidir. Ancak bu, her iki kitapdaki hadisler ara-
snda hafzlardan birinin tenkidine u ramyan ve manalar arasnda tercihi
mmkin olmyacak ekilde tenakuz bulunm yan haberlere mahsustur; zira
birbirine muhalif iki haberden birini di erine tercih etmedike, iki mtenak -
zn doruluu hakknda ilim hasl olmas imkanszdr. Gerek ulemn n ten-
kidine uramayan ve gerekse tercihi mmkin olm yacak manalar birbirine

29
zt olarak nakledilenlerin d ndaki haberlerin s hhati zerinde iema has l ol-
mutur. Ancak burada bir itiraz vaki olur ve ulemn n, abilan'daki haberle-
rin shhati zerinde de il, onlarla amel etmenin -veb u zerinde ittifak ettikleri
sylenirse, deriz ki: El-Buhari ve Muslim, kitaplarmda nakletmemi olsalar
bile, sahili olan her haberle amel etmenin vcbu zerinde ulem ittifak et-
mitir. Ancak, onlar n ittifak, yalnz amelin vcbu zerinde vaki olsayd ,
al gMn iin bu ittifaktan hi bir meziyyet has l olmazd. Halbuki ic na veya
ittifak, her iki kitab n sahip olduklar shhate rci meziyyetleri zerinde de ha-
sl olmutur.

El-Buhari ve Muslim'in naklettikleri haberlerin lm-i nazari ifade ettik-


leri, stad Eb l shak el-Isferayini, hadis imamlar ndan Elin `Abdillah el-Hu-
meydi, Ebu'l Fazl bn Tahir ve dierleri tarafndan tasrih edilmitir.

Burada una da i aret etmek yerinde olur ki, yukar da bahis konusu
edilen meziyyet iin, el-Buhari ve Muslim'in, kitaplar nda naklettikleri ha-
dislerin "sahilin en sahihi olmalar dr" denilmesi bile muhtemeldir.

Karineleri ihtiva eden haber e itlerinden bir dieri, ayr ayr turuku olan,
ravi zayflndan ve lle tlerden salim bulunan me b.r haberlerdir. Bu haber-
]erin de ilm-i nazari ifade ettikleri, stad Eb Man iir el-Ba dadi, stad Ebn
Bekr bn Frek ve di erleri tarafndan a klanmtr.

Karineleri muhtevi dier bir haber e idi, hfz ve itkan (titizlik) ynnden
tannm imamlarla muselsel olan haberlerdir; yle ki, byle bir haber, Ahmed
bn Hanberin rivayet etti i isnad ynnden garib olm yan bir hadis gibidir.
Mesela Ahmed bn Hanbel bir hadis rivayet etti i zaman bir ba kas ayn
hadisi e - afi`i den rivayetle ona ve bir ba kas da Malik ibn. Enes'ten rivayet
ederek e - afi`iye e olur. te bu e it bir haber ravilerinin stnl ynn-
den istidlal yoluyla i itenleri iin ilim ifade eder. nk bu rviler, kabill
gereken yle stn s fatlara sahiptirler ki, bunlar, bir hadisin kabdnde hazan
balca amil olan ravi oklu u (aded-i kesir) yerine geerler. Bu sebeple, hadis-
ilerin ve tarihilerin haberleriyle en az mmaresesi bulunan bir kimse dahi,
mesela kendisine Malik bn Enes tarafndan ifahen bir ey haber verilmi olsa,
Malik'in bu haberdeki do ruluu hakknda hi bir phe ve tereddde d -
mez. E er bu haberi vermek hususunda Malik bn Enes'e kendi seviyesinde
biri daha kat lacak olursa, mezkr haber, s hhat ynnden bir kat daha kuv-
vetlenmi , ayn zamanda hata ve unutkanl k korkusundan da uzak kalm
olur.

Yukarda zikretti imiz karinelerle ku atlm haber e idinden olan


bir haberin do rulu u hakkndaki ilim, yalnz hadisi iyi bilen, bu konuda mte-
bahhir ve mtehass s olan, rvilerin hallerine vak f ve lletlere muttali bulu-

30
nan kimseler iin has l olur. Bu kimseler d nda kalanlar iin, bu e it haber-
lerin doruluu hakknda ilim has l olmamas , yukarda saydmz vasflarn
bu kimselerde bulunmamas sebebiyledir. Fakat bu gibi kimseler iin ilim
hasl olmamas, hadise vakf kimseler iin bu filmin husul bulmasma engel
te kil etmez.

Zikrettiimiz bu ksmla ilgili olarak u neticeye i aret edebiliriz:


Bu ksmlardan birincisi abil.tiin'a mahsustur kincisi, mteaddit turuku bulu-
nan haber-i me hra, ncs ise, imamlarm rivayet ettikleri hadislere mah-
sustur. Bazan, her karinenin de tek bir hadis zerinde birle mesi mmkin-
dir; bu takdirde hadisin do ruluu kesinlikle sbt bulmu olur.

Ferd-i mutlak, Ferd-i nisb

Garabet ya senedin asl nda bulunur - senedin asl ndan maksat, turuku
ne kadar ok olursa olsun, isnad n zerinde dnp dola t yer, yani sa-
habinin bulundu u taraftr - yahutta senedin asl nda de il, ortasnda bulunur;
yle ki, sahabeden bir ok kimse o haberi rivayet eder, sonra bu kimselerden
birisinden yalnz bir ahs rivayetiyle tek kal r. Bu iki ekilden birincisine,
yani garabetin senedin sahabi tarafnda olmas ekline ferd-i mutlak denir.
Hazreti Peygamberin velas' n, satn ve hibe edilmesini yasakhyan hadisi
byledir 28 . Bu hadisi, bn `Omer'den rivayetinde 'Abdullah bn Dinar
tek kalmtr. Bazan tek kalan rviden nakleden bir ba ka ravinin de tek kal-
d olur. Hazreti Peygamberin u'abu'l-imn hadisi gibi 29 . Bu hadisi Eb.
Hurayra'dan Eb lih Eb alii'ten de 'Abdullah bn Dinar rivayetleriyle
,

tek kalmlardr. Bazan da bu teferrd, haberin btn ravileri boyunca veya


ounda devam eder. El-Bezzar'm Musned'inde ve et-Tabarann in el-Md-
certzu'l-ersat'nda bunun pek ok misalini grmek mmkndr.

kincisine, yani garabetin senedin ortas nda olmas ekline gelince, buna da
ferd-i nisb denir. Nisli denmesinin sebebi, teferrdn muayyen bir ahsa

28 El-Buhrt ve Muslim'in 'Abdullah bn Dlnr tarikwle bn `Omer'den rivayet ettikleri


bu hadisin meli yledir: "Hazreti Peygamber, kle zad eden kimsenin mstehak oldu u
mirasn sat ve hibesini nehyetmi tir". Hadis iin bkz. El-Buhrt, altil, III. 120 (Kitbu'l-
`tk); Muslim, ahIly, II. 1145 (Kitbu'l-' tk) hadis No. 16.
29 'Abdullah bn Dinr' n Eb lih vs tasyle Eb Hurayra'dan, onun da Hazreti Pey-
gamberden rivayet etti i u'abu'l-imn hadisinin meli yledir: "iman, yetmi veya altm
ksr tibe olup en stn 1C1 ilhe illa'llah szdr. En a as ise, yoldan eza verici bir cismi
kaldrmaktr. Hay da imandan bir bedir". Hadisin metni iin bkz. (Kit-
bu'l-imn), 1.8; Muslim, ato (Kitbu'ldmn), 1.63 hadis No. 57-58.

31
nisbetle hsl olmas dolaysyledir; bu gibi hallerde hadis me hr cinsinden
olsa bile farketmez 30.

Ferdiyyetin ferd-i nisbi zerine tlk ndirdir; nk garib ve ferd ke-


limeleri, her ne kadar lugat ve stlah ynnden mteradif iseler de, stlah-
lar, kullamhlarndaki azlk ve okluk bakmndan aralarn ayrmlar ve ferd
kelimesini, ok defa, ferd-i mutlaka, galib kelimesini de ferd-i nisbiye tlak
etmilerdir. Tabiatiyle bu, onlara isim vermek ynndendir. Halbuki bu
kelimelerden tremi fiillerin kulland cihetinden her hangi bir ay rm yap-
mamlar, haber mutlak olsun nisbi olsun teferrede bih fulan "fuln, bu hadis-
le teferrd etti", veya arabe bih fulan "fulan, bu hadisle garib (tek) kald "
demilerdir.

Hadisilerin munkat ve mursel haberler hakk ndaki ihtilflar da buna


benzer: Munkat ve mursel, ayr ayr eyler midir, yoksa ayn mi? Hadisilerin
ou, isimlerin tlk halinde ayr eyler olduu gr ndedirler; fakat bunlar-
dan treyen fiillerin istimalinde yaln z irsal'i kullanm lar ve haber mursel
olsun munkat olsun erselehu fulan "fulan, hadisi irsal etti" demi lerdir. Bu
sebepten, onlarn kelimeleri kullandklar yerleri hesaba katmyan kimseler,
hadisilerden o unun murselle munkat arasn ayrt etmediklerini ileri sr-
mlerdir. Halbuki bu, zannettikleri gibi de ildir ve bu konudaki inceli i
anlayan ok az olmu tur.

30 Mesci"' Mlik Nfi'den Nfi'de ibn 'Omer'den bir hadis rivayet etse, Mlik'ten bu hadisi
rivayet eden bir rfivi de bu rivayetiyle tek kalsa ve hem Piffi'den hem de tek kalan rilviden
rivayet ulenler bir cemaat olsa, bu hadis, Mlik'ten rivayet eden tek rfiviye nisbetle ferd, fakat
cemaatlar n rivayetine gre me hr olur.

32
MAKBUL HABERLER

Sahih haberler
Haber-i ahad, az ve lletten salim ve senedi muttas l olduu halde zabt
tam, adil kimselerin nakli ile Sahih li-ztihi olur". Bu, makbl haberlerin drt
e it olarak ilk taksimidir. nk, makbl haberler, ya makbl s fatnn en
st derecesini amil olurlar ve bunlara akilt li-ztihi denir. Yahut baz kusur
sebebiyle kabl s fatnn en st derecesini amil olmaz; ancak, turukunun veya
isnadnn okluu gibi, bu kusurlar icbar veya izale eden baz hususiyetleri
bulunur; bu e it haberler de sahihtir, fakat li-zatiki de il li-gayrihidir ".
Eer bu kusurlar izle eden bir hususiyet yoksa bunlara da hasen li-ztihi,
denir. snad ynnden tevakkuf olunan hadiste, kabl taraf n tercih
ettiren bir karine bulunursa, bu da hasendir, fakat hasen li-zatihi de il ha-
sen li-gayrihidir. Burada sahih li-zatihi ile sze ba lanmas derecesinin yksek-
lii sebebiyledir.

Sahib li-zatihinin tarifi yap lrken "saz ve lletten salim ve senedi mut-
tasl olduu .halde zabt tam adil kimselerin nakletti i haberdir" denilmiti.

31 Sahih hadisin me hr ve makbl olan tarifi budur. nk tariften maksat, bir eyin
btn vasflarn ortaya koymak, bir ba ka eye ait vas flar da ondan uzak tutmakt r Nitekim
sahihin mezkr tarifinde "saz ve lletten sakn olmas" tabiriyle, saz ve mu'allel olan hadisler
tarif d na karld gibi, "senedi muttasl" tabiriyle munkat , mu`zal, mu'allak, mudelles
ve mursel gibi senedinde gizli veya a k inkta bulunan hadisler, "zabt tam ve adil" tabiriyle
de aynen veya halen mechfl olan, yahutta za`f ile mariaf bulunan kimselerin hadisleri sahihten
ayr tutulmutur. Bununla beraber mesela Eb Davud'un Sunen'i zerine yapt Me`limu's-
Sunen adl erhiyle hret kazanan el-Hattabi Ebu Suleyman Hamd bn Muhammed bn
brahiml-Hattab el-Busti (O. 388), sakihi tarif etmi ve "senedi muttasl, rvileri adil olan
hadistir" demitir. (Bkz. Ad geen eser, Haleb 1351-1932, 1. 6). El-'IraEi, bu tarifi bahis konu-
su ederek"ravinin zabom, hadisin saz ve lletten salim olmas n art ko mamtr. Halbuki
zabt mutlaka laz mdr. Aksi halde, hadisinde hatas ok ve fahi olan terke mstehak olur"
demitir (Es-Suyti, Tedribu'r-r&v1, s. 22).
32 Sahlhin, li-zatihi ve li-gayrihi olmak zere iki k sma taksimi bnu' -Salalfta grlmez.
Ona gre sahih hadis, isnd ynnden me hr, aziz ve garib olabilece i gibi, sahih hadisin ta-
rifinde zikri geen s fatlarn farkl dereceleri ynnden de say lmas g ksmlara ayrlr (Bkz.
`Ulfunu'l-hadis, s. 11).

33
Bu tarifte geen adi veya dilden murad, takva ve mrvvete ba lan-
may salyacak bir melekesi olan kimsedir. Takva ise, irk, fsk ve bid'at
gibi kt ilerden saknmaktr.

Zabt, g sn zabt dr. Yani insann, iittii bir eyi diledi i zaman
hemen hatrlyabilmesini mmkn klacak bir ekilde hfzetmesidir. Kita-
bn zabt ise, i ittii ve tashihini yapt andan, iindeki hadisleri eda veya
rivayet edinceye kadar korunmas dr. Burada zabt, en stn derecesine
i aret olmak zere "tam" kelimesiyle kaydolunmu tur.

Muttasl: Ricalirden her birinin, haberi eyhinden i itmi olmas dola-


ysyle sukiittan (rvi d mesinden) slim olan isnad n vasfdr.

Sened: Tarifi nceden yap lmt

Mu'allel: Lugat ynnden kendisinde llet bulunan eydir. Istlah ynn-


den ise, kendisinde kdih (hadisi za'fa u ratan) gizli bir lleti bulunan haber-
dir.

z: Lugat ynnden "ferd" mansma gelir; stlah olarak da rvinin,


kendisinden daha gvenilir bir kimseye muhalif rivayetidir. Bunun ba ka
bir izah daha vard r; ileride, zerinde ayr ca durulacakt r.

Kuvvet ynnden s hhati gerektiren bu vas flarn farkh oluu dolay-


syle, sahihin dereceleri de farkl lk gsterir. nk bu evsaf, s hhatin medar
olan hadis ricali ile ilgili bilginin ifadesi olunca, takviye edici miller hasebiyle
shhatin de birbirinin stnde dereceleri olmas n gerektirir. Buna gre, ter-
cihi gerektiren adalet, zabt ve sir s fatlar ynnden rvileri en yksek derece-
de olan bir hadis, rvileri ayn sfatlar ynnden daha a a derecede olan
hadise nisbetle daha sahihtir. Baz imamlarn, ennehii aahhu'l-esdnid "bu,
isnadlarn en sahihidir" sz ile tavsif ettikleri rivayetler, bu bbta en yksek
derecede olanlardand r. Mesel ez-Zuhrrnin Slim bn `Abdillah bn `Omer-
den onun da babas ndan; Muhammed bn `Ubeyde bn 'A= es-Sel-
mni'den onun da `Ali'den; brhim en-Naha`Vnin `Alkame'den onun da bn
Mes'ild'dan rivayetleri gibi. Bu mertebenin alt ndakiler mesel Burayd bn
`Abdillah bn Ebi Burde'nin ceddinden onun da babas Ebl Ms el-E 'ari'den;
Hammd bn Seleme'nin Sbit'ten onun da Enes'ten rivayetleri gibi. Bu mer-
tebenin altndakiler ise, Suheyl bn Ebi 551ill'in babasndan onun da Eb
Hurayra'dan; bn `Abdirrahman'n babasndan onun da Ebil Huray-
ra'dan rivayetleri gibi. Bunlar n hepsini de adalet ve zabt isimleri mildir;
ancak birinci mertebede bulunanlar n makbul sfatlar, rivayetlerinin onu
takip eden ikinci mertebedekilerin rivayetlerine takdimini gerektirir. Keza

34
ikinci mertebede bulunanlar n zabt kuvveti ynnden sahip olduklar sfatlar,
onlarn rivayetlerinin, mteakip nc mertebedekilerin rivayetlerine tak-
dimini gerektirir. nc mertebe ise, teferrd etti i hadis hasen olan kimse-
lerin rivayetine tekaddm eder. Muhammed bn Ishak'n 'Asm bn `Omer'den
onun da Cabir'den ve `An r bn u'ayb'm babas ndan onun da ceddinden
rivayetleri gibi. Dier benzerleri bu mertebelerle k yas edilebilir.

Yukarda zikredilen rivayetlerdeki birinci mertebe, baz imamlarm


aalttu'l esc- nfd "isnadlarn en sahihi" adn verdikleri mertebedir. Do rusu,
-

muayyen bir terceme dolay syle byle bir isim verilmemesidir 33 Fakat, imam- .

larn aaNu'l esdnid dedikleri rivayetlerin hepsinden, bunlar n, byle bir ad


-

vermedikleri rivayetlere stnl anla lr. Sahihin derecelerinden olan bu


stnle eyhan (el-Buhari ve Muslim,) 34 n, naklinde ittifak ettikleri hadisin,

33 Yani bir isnd hakknda verilen aclAu'l-esrnid hkm, kesin bir hkm de ildir. n-
k hadislerdeki birbirinden farkl shhat dereceleri, isnadlarmn shhat artlar ynnden ship
olduklar derecelere gre tertip edilir. Halbuki bir isnad tekil eden ricalden her birinin teker
teker en stn kabul artlarn hiz olmas , yahut bu artlar hiz ravilerin her zaman biraraya
gelmesi nadir olur. Di er taraftan, rvileri ve dolay syle isnd de erlendiren kimseler aras nda
da devaml bir gr birlii bulunmaz ve her biri kendi nazarnda kuvvetli olan isnad tercih
eder. Bu tercihte bilhassa de erlendirmeyi yapan kimsenin daha ok itina gsterdi i ve yakn-
dan tand kendi beldesine ait isnadlar n n srada yer ald n da hatrdan karmamak la-
zmdr. Bu sebepledir ki, ibm' - alab, isnd veya bir hadis hakk nda kesin olarak "en sahih"
hkmnn verilmemesini daha do ru buluyoruz" demi (Ulfmu'l4tadi, s. 12) bn Hacer de
onun bu gr ne katlmtr. Ne var ki hadisilerin baz isnadlar hakknda bu hkm
vermelerinin, bu isnadlarm, haklar nda byle bir hkm verilmemi olan isndlara tercih
edilmeleri ynnden byk fayda sa lad da reddedilemez.
34 mam el-Bubar/, Eb 'Abdillah Muhammed bn isma.'11 ibn. brahim bni'l-Muire
el-Cu'fi, Hicri 194 senesinde Buhara'da dnyaya gelmi tir. Henz on ya na gelmemi bir okul
talebesi iken hadis ezberleme e merak sarm ve isnadlanyle birlikte binlerce hadis ezberlemi -
tir. 16 ya nda iken 'Abdullah bnu'l-Mubarek (. 181) ve Veki` bnu'l-Cerrah (. 197) n
kitaplarn ezberlemi , re'y ashab nn grlerini renmi bulunuyordu. Yine bu sralarda
anas ve karde iyle birlikte hac iin seyahate kmtr
Onsekiz yandan itibaren kitap tasnifine ba lam , nce sahabe ve tabi'ilnun fetvalar n
toplam , sonra Medine'de Hazreti Peygamberin kabri ba nda Kitbu't-tiidl'ini tasnif etmi -
tir. Bundan sonra ilim talebi iin beldeler dola m , iki er defa am, Msr ve Cezire'ye, drt
defa Basra'ya, pek ok defalar da Ba dad ve Kufe'ye gitmi tir.
ilim leminde hafza ve dirayetiyle byk hret kazanan el-Bubari, toplad 600 bin
hadis iinden seerek meydana getirdi i el-Crmi`us-,504'i, islam dnyas nda Kur'm Kerim-
den sonra en sahih kitap olarak kabul edilnii ve bu byk mamn hreti bu kitapla perin-
lenmitir. El-Bubart Hicri 256 senesinde Semerkand civar nda vefat etmi tir.
Ebu'l-Huseyn Muslim Ibnu'l-Ilaccac el-Ku ayri en-Neysabri ise, 204 senesinde Neysa-
bur'da dnyaya gelmi tir. Kk ya tan itibaren hadis renmiye balam, bu maksatla Irak,
Hcaz, am ve M sr'a seyahat ederek buralarda kar lat eyhlerden, bu arada bilhassa
el-Bubarrnin eyhlerinden hadis alm tr.
El-Buharrnin Neysabur'a geli inde onun derslerine de devam etmi ve ondan pek ok ey

35
ikisinden birinin nakliyle infirad etti i hadise, ve el-Buhrrnin infirad etti i
(yani naklinde tek kald ) hadisin, Muslim'in infirad etti i hadise nisbetle
stnl de iltihak eder. nk, el-Buhri ve Muslim'den sonraki ulem,
onlarn kitaplarnn kahlnde ittifak etmi ler; baz lar da, hangisinin daha
stn oldu unda ihtilfa d mlerdir. Buna gre, ulemn n kabl dolay-
s yle el-Buhri ve Muslim'in ittifak ettikleri hadis, ittifak etmedikleri hadis-
ten daha stndr.

islm ulemas nn ou, ahihu'l-Buhrrnin s hhat ynnden nde oldu-


unu aka ifade etmi lerdir. Fakat bunun aksi olan bir ifade hi kimseden
nakledilmemi tir. en-Neysbri 35 den rivayet edilen "yeryznde
Muslim'in kitab ndan daha sahih bir kitap yoktur" sz ile baz Marib imam-
larnn 36 Muslim'in kitab n el-BuhrVnin kitab ndan stn sayan gr leri,
,

sadece, Muslim'in uslb ile, yaz ve tertibindeki gzelli e rci hususlar dola-
ys yledir. Bunlardan Eb en-Neysbfiri, Muslim'in kitab nn el-Buhrrnin
kitab ndan daha sahih oldu unu tasrih etmemi , sadece, Muslim'in kitab ndan
daha sahih bir kitab n mevcudiyetini nefyetmi tir. Burada nefyolunan, "daha
sahih" mansm veren tafdil sigas nn gerektirdi i shhat fazlaldr ve Muslim-
in kitabyle s hhat ynnden ayn derecede olan bir kitap, bu fazlal k ile Muslim-
den stnlk kazan r. Yoksa, Eb 'Ali, bu sz ile e itlii nefyetmi deildir.
Netice itibariyle, hi kimse bu stnlii iin asahhyyete rci oldu unu akla-
mamtr. E er bunu a klam olsalard , mevcut kitaplar n ehadeti bunu
reddederdi. Zira, el-BuhrVnin kitab nda shhatin istinad etti i sfatlar, Mus-
lim'in kitabnda istinad edilen s fatlardan daha mkemmel ve daha iddetli-

renmi tir. Hatt el-Buhari'nin Kur'n hakk ndaki grnden dolay, eyhlerinden Muham-
med bn Yaly ez-Zuhli (. 256) nin "kim bu gr e shipse meclisimizi terketsin" szne
uyarak onun meelisinden uzakla m ve el-Buhrt'ye olan ba lln bu srede gstermi tir.
Muslim, bundan sonra ez-Zuhli'den i ittii hadisleri de terketmi , o611:'inde ondan tek bir
hadis nakletmemi tir.
Muslim, tasnif etti i el - C(mi`u - allii; adl kitabyle byk hret kazanm tr. Bu kitap
gerek ihtiva etti i hadislerin s hhati ve gerekse vaz ve tertibindeki mkemmeliyeti sebebiyle
el-Bubrrnin kitab na e olarak islm dnyas nn Kur'n Kerimden sonra en sahib kitaplar
kabul edilmi ve her ikisine birden e - al:tilyin ad verilmi tir.
Muslim, Hicri 261 senesinde yine dnyaya geldi i Neysabur ehrinde vefat etmi tir.
35 Eb en-Neysbrt el-ljuseyn bn bn Yezid bn Davd, Eb < Abdil-
lah en-Neysbrt (. 405) nin eyhi ve asrnn tannm hadis hffziarndan biri olp 277 senesin-
de dnyaya gelmi , kk yatan itibaren hadis toplam ve kitap tasnif etmi tir. Vefat
349 senesine rastlar.
36 El-KA.Zi Eb Mervn et-Tubni'den u sz nakletmi tir: "Baz eyhlerimiz
ahih-i Bubr'den stn sayyorlard". et-Tubni'nin "baz
eyhlerimiz" szyle bn kasdetti i zannnda bulunduunu ilve etmi tir (Es-Suytl,
TedrIbu'r.rivi, s. 44)

36
dir; ve el-Buharrnin s hhat iin ortaya koydu u artlar, daha kuvvetli ve daha
serttir.

El-Buharrnin ittisal ynnden stnl , rvinin hadis rivayet etti i


kimseyle mlakatnn bir defa da olsa, sabit olmas n art ko mas dolaysy-
ledir. Halbuki Muslim, sadece muasaratla, yani rvi ile eyhinin ayn asrda
ya am olmalaryle iktifa etmi , ayn zamanda el-Bularrnin, ortaya koydu u
mlakat art dolaysyle an'aneyi kabl etmemesi laz m geldiini ileri sr-
mtr 37 Halbuki Muslim'in el-Buharryi bu hususta ilzam etmesine lzm
.

yoktur. nk ravinin bir defa eyhine kavu tuu sabit olunca, nakletti i
hadisi ondan i itmemi olmas ihtimali cari de ildir; aksi halde onun mdellis
olmas gerekir ki, zerinde durdu umuz mesele mudellisin dnda olup sahih
hadis ravileriyle ilgilidir.

Butarrnin adalet ve zabt ynnden stnl ne gelince: Muslim'in


ricali aras nda cerh edilenlerin say s, el-Buharrnin ricalinden cerh edilenlerin
saysna nisbetle daha oktur. Buna ilaveten el-Buhari, bu cerh edilenlerin
hadislerinden fazla say da nakletmemi tir; sonra bunlarn ou, Muslim'in
hilafna, kendilerinden ald ve hadislerine kar alkanlk kazand kendi
eyhlerindendir.

abih-i Buharrnin z ve lletten slim olmas ynnden stnlne


gelince: El-Buharrde tenkide u rayan hadis say s, Muslim'in tenkide u rayan
hadis saysndan daha azd r. Buna ilaveten ulem, ilim ynnden el-Bul arrnin
Muslim'den daha stn ve hadis sanat ynnden daha bilgili olduunda it-
tifak etmitir. Muslim, onun tilmizi olup, dizi dibinde yeti mi , ondan isti-
tifade etmi , onun eserlerine tbi olmu tur. Bu sebepledir ki, ed-Darakutni
"e er el-Bulari olmasayd, hadis ilmin,de Muslim ortaya kmaz ve bu merte-
beye ula mazd" demitir.

37 `An'ane, hadisin 'an ful n 'an fulr n isnadyle rivayet edilmesidir. Muslim'in
tevcih etti i itiraz n mesnedi an'aneyle rivayet edilen hadiselerde 'an harfinin se n`a
kesinlikle dellet etmemesidir. Mesel rvi, hadisi eyhinden rivayet ederken alabarani ful-
nun yahut 4addesertiful nun yahutta semi`tu fuffinen tabirini kullanrsa, bu tabirler o rvi ile
eyhi arasnda mlakatn vukubulduuna kesinlikle dellet ederler. Fakat 'an lafz nda bu del-
let kesin de ildir. Muslim bu hususu gznnde bulundurarak "mademki el-Bub a- ri, rivayetle-
rinde rvi ile eyhi arasnda mlakat art ko mutur; o halde, bu mlakat n vukubulduuna
kesinlikle dellet etmiyen 'an ile rivayet edilmi hadisleri kitab na almamas gerekir" demi tir.
Ancak, bn Hacer'in de belirtti i gibi, byle bir itiraza lzum yoktur. nk el-Buhrt, ravinin,
eyhine bir defa da olsa mlaki oldu unun bilinmesini art ko mutur. Mlkat sabit olunca,
hadisin an'aneyle rivayet edilmesinde bir mahzur yoktur. nk 'an , mlkata kesinlikle de-
llet etmese bile, mlakat n bulunmad hkmn vermek iin mutlak bir sebep de te kil
etmez.

37
te yukardan beri zikredilen el-Bulyari artlarnn stnl dolaysyle
Buhari, hadis ilminde tamil' olunan di er kitaplara takdim ve tercih
olunmu tur. Sonra, ulemn n kabul etmesi ynnden el-Bulyari'ye m areket
eden Sahily-i Muslim, daha sonra da, asahh yyet ynnden el-Buhari ve
Muslim'in artlarna uyan dier kitaplar derecelerine gre yer alm lardr. Bu-
rada zikrolunan el-Bulyari ve Muslim'in artlarndan maksat, her ikisinin ra-
vileriyle birlikte, bir hadisi sahili yapan di er artlard r. Islam ulemas gerek
el-Buharrnin ve gerekse Muslim'in, kendilerinden hadis naklettikleri ravilerin
ta:dili zerinde ittifak etmi ler ve rivateylerini di er ravilerin rivayetlerinden
stn saymlardr. Bu, hadis ilminde bir as ldr ve aksini isbat edecek bir delil
bulunmadka bu asln dna klmaz.
Hadis kitaplar aras ndaki bu tertibe gre, bir haber, el-Buhari ve Mus-
lim'in artlarna uygun olursa, Muslim ve emsali imamlar n naklettikleri haber
mertebesinden a a olur. Eer haber, el-Bulyari ve Muslim'den yaln z birinin
artna uygun olursa, yalnz el-Bulyarrnin artna uyan haber, yaln z Muslim'in
artna uyan habere tercih edilir. Bu tasniften kar mza alt ksm kar ki,
bunlarn her biri, s hhat ynnden di erine nisbetle bir farkl lk arzeder 38 .

Bir de yedinci k sm vardr; bu da, ne el-Buhari ve Muslim'in beraberce, ne de


ikisinden birinin yalnzca artna uyan haberdir.
Bu ksmlar aras ndaki farkl lk, yukarda zikrolunan sebepler yniin-
dendir. Bununla beraber, bu k smlardan biri, s hhat ynnden tercihi gerek-
tiren ba ka sebeplerle stndeki di er bir ksma tercih olunursa, bu tercih
olunan dierinden stn klan bir eyin ona anz olmas dolaysyledir ve alt-
taki derecede bulunan k sm stndekine takdim olunur; yani tercih olunan
bir alt derecedeki hadisle amel edilir, st derecedeki hadis ise terk olunur. Me-
sela, Muslim'in ali4'indeki bir hadis, tevatr derecesine ula mam oldu u
halde, bir tak m karinelerle me har olup ilim ifade etse, bu hadis, el-Bulyarrnin
ferd-i mutlak olarak ihrac etti i hadise takdim olunur.
Keza, el-Buhari ve Muslim'in ihrac etmedikleri bir hadis, mesela Malik 'an
Nafi 'an bn `Omer gibi isnadlar n en sahihi olarak tavsif edilen bir tercemeden
gelmi olsa, bu hadis de, el-Buhar' veya Muslim'den birinin, rivayetiyle tek
kald hadise takdim olunur. Hele bu hadisin isnad nda, hakknda sz edilen
bir de rvi bulunursa, bu takdimde hi bir pheye mahal kalmaz.

38 Daha nce zikredilen k smla birlikte bu alt ksm, sahihin en st derecesinden a a-


ya do ru yle sralanr 1 El-Bul 5rt ve Muslim'in, kitaplar nda beraberce naklettikleri ha-
disler. 2. Yalnz el-Buh5rl'nin nakledip Muslim'in nakletmedi i hadisler. 3. Yalnz Muslim'in
nakledip el-Buhfirrnin nakletmedi i hadisler. 4. El-Buhrl ve Muslim'in artlarna uymakla
beraber kitaplar nda nakletmedikleri hadisler. 5. Yaln z el-Bul rrnin artna uyupta kitab na
almad hadisler. 6. Yalnz Muslim'in artna uymakla beraber kitab nda nakletmedi i ha-
disler.

38
Hasen haberler

Yukarda tarifi yap lm olan sahih haberin artlarndan yalnz "zabt"


art hafifler, yani azal rsa, bu habere hasen li-zdtihi denir 39 Metinde azalma
.

karl olarak haffe fiili kullanlmtr ve is alle demektir. Haffe'l-ltavmu denildii


zaman hallit mans anla lr. Zabtm azalmas yle hadisin hasen olmas , hrici
bir sebep dolaysyle deildir. Hrici sebepten maksat, mestr, yani hali mechul
olan rvinin hadisinin, turuku o alarak kuvvet kazan p hasen olmas gibi,
zayf bir hadisi sahib mertebesine ykselten millerdir. Sahihin tarifinde geen
artlarn bld kalarak hasende yaln z zabtn azalmas nn art ko ulmasyle
zayf hadisler mezkur tarifin d nda braklmtr. Hasenin bu ksm , sahihe
nisbetle daha a a derecede, ve birbirinin stnde e itli mertebelere ayrl-
mas bakmndan sahihe benzer olsa bile, dinde delil olarak kullan lmas y-
nnden sahih gibidir.

Hasen, turukunun oalmasiyle sahili olur; yani s hhatine hkmolunur;


nk turuk oklu unun toplu eklinde, hasen rvisinin zabt n sahh rvi-
sine nisbetle kusurlu brakan miktar izale edecek bir kuvvet vard r.

Salah ve hasen lafzlar, et-Tirmizi'nin hadisun hasenun saldhun sz


gibi, bir hadisin vasfnda birle irse, bu, mctehidin rvi hakk nda hsl olan
tereddd dolay syledir: "Bu rvide s hhat artlar bir araya gelmi midir,
yoksa kusurlu mudur ?" Bu tereddd ise, rvinin bu rivayetle teferrd etmesi
sebebiyle hs l olur. Bylece, iki vasfn birle mesindeki many anlamakta

39 "Ibsen" tabirini el-Cni`nde sk sk zikretmek suretiyle hrete ula tran et-Tirmizt


(. 279), kitabnn sonunda yer alan "lel" bahsinde haseni tarif etmi ve yle demitir: "1s-
nadnda kizbile mttehem bir kimse bulunm yan, az olmyan ve ayn ekilde bir ba ka ynden
de rivayet edilen her hadis bize gre hasendir".
El-IJattabt (O. 388) ise, Me`cilimu's-Sunen (1. 6) inde haseni yle tarif etmi tir: "esasen,
mahreci bilinen, ricali me hur olan, eksen ulem tarafndan kabul edilen, btn fukaha tara-
fndan kullanlan ve hadislerin ekseriyetini te kil eden hadis e ididir".
Bu tarifleri zikreden ibnu's- alah (` Ulanu'l-(tadi, s. 26-27), her ikisinin de haseni saldhten
ayrt edecek bir mahiyete sahip olmad n sylemi , fakat kendisi de belirli bir tarif vermek-
sizin haseni iki ksma ayrarak bunlarn izahm yapmtr.
Birinci ksm, isnadnda ricali mestr olmakla beraber, kizb ile itham edilmiyen ve hatas
ok olmayan, ayn zamanda bir ba ka ynden de rivayet edilen hadistir ki, bu k smn
ibnu'a- ala, et-Tirmizrnin tarif etti i haseni ortaya koymu tur.
kinci ksm ise, ravisi sdk ve emanet ynnden me hur, fakat hfz ynnden sahih hadis
ricalinin derecesine eri memi olan hadistir. bnu' - alah'n bu izahat da, el-ljattabt'nin tarif
ettii haseni tantmaktadr. Bundan anla lyor ki, hasen iki ayr hadis eidine dellet etmekte-
dir. ibrfs- aWy, bu iki tarife istinaden haseni iki k sma ayrm, bn Hacer ise, yukar da da g-
rld gibi, ibnu' - alah' n ikinci ksmda izahn yapt hasen e idine hasen birinci
ksma da hasen li-gayrihi adn vermitir.

39
glk gren ve "hasen, sahihe nisbetle kusurludur; iki vasf n birlemesinde
ise bir taraftan bu kusurun isbat , dier taraftan nefyi vard r" diyen kimselere
verilecek cevap da bilinmi olur.

Bu cevap udur: Hadis imamlarnn bir rvinin hali zerinde tereddd


etmeleri, mctehidin, onu iki vas ftan biri ile vasfetmemesini zorunlu k lar.
Bu itibarla rvi hakk nda yle denir: Baz larna gre hasen vasf itibariyle
hasen, baz larna gre de sahih vasf itibariyle sahihtir. Ancak bu cevaptan
anla lan mana udur ki, bu iki vasfn birle tirilmesi halinde beisenun ev u-
bilin demek gerekirken tereddd harfi olan ev kald rlm ve lasenun ati-
tcun denilmitir Bu harfin kald rlmas, bundan sonra zikredilecek olan di er
bir ekildeki at l harfinin kaldrlmas gibidir.

Bu iki vasfn birle mesi halinde, hakk nda lasenun altilun denilen haber,
yalnz alli4un denilen habere nisbetle daha a a derecededir; nk hakk nda
kesinlikle hkm verilen bir ey, teredddle hkm verilen eye nisbetle daha
kuvvetlidir 4.

ki vasfn tereddd harfiyle bir hadiste birle tirilmesi hakk ndaki bu a k-


lama, hadisin tek isnad bulunmas halindedir.

snad tek de ilse, iki vasfn beraberce bir hadise itlak , biri sahih dieri
hasen iki isnad ynnden olur. Buna gre, hakk nda lcsenun alittun denilen

40 Et-Tirmizi'nin el-Ccimi`de kulland sahih, hasen ve garip kelimelerinin birle ik ekil-


leri, bizzat kendisi tarafndan dellet ettikleri manlar gsterilmedi i iin, hadisiler aras nda
eitli tefsirlere yol amtr. Mesel bnu' - all'm ihtisar edenlerden 1 -1-
fz Hmdu'd-Din bn Kegir , Iasenun ahihun tabirinin biri hasen di eri sahih iki isnd itibariy-
le olduunu, yahutta, metin itibariyle hasen, isnad itibariyle sahih bulundu unu ileri srenlerin
grlerine i aret ettikten sonra, kendi gr n aklam ve yle demitir: "Bana yle geli-
yor ki, bir hadis hakk nda nasl shhatle hkmolunuyorsa, hasen hakknda da sahih hkm
veriliyor. Buna gre et-Tirmizfnin lasenun akikun dedii hadis, onun nazarnda 4asenun
dedii hadisten daha yksek, fakat ,sakilun dedii hadisten daha a a derecededir. Keza hak-
knda mahza shhatle hkmetti i hadis, hakknda husnile birlikte s hhatle hkmetti i hadis-
ten daha kuvvetlidir" (Bkz. bn Kesir, Ptiiiru ma`a erhhi el-B` isu'l- !tass
(Msr ?), s. 46-47)
Ancak el-Hraki, ibnu' - all'm Ulfimu'l-Itadts'ine yazd Nuket'inde bn Kesir'in bu g-
r ne itiraz ederek "bu, delilsiz bir hkmden ibarettir ve et-Tirmizi'nin kasdetti i many
aklamaktan ok uzakt r" demi tir et-Takyid (`Ulmu'l-ltadls'le birlikte
neredilmi tir), s. 47.
Bununla beraber, dikkat edilecek olursa, bn Kestr'in gr ile bn Hacer'in gr aras n-
da, hasenin tarifine taalluk eden baz teferruatla ilgili aklama dnda mhim bir fark
mevcut de ildir. Bu konuda di er farkl grler iin James Robson'dan terceme etti imiz
"esasen hadislerin e itleri" adl makaleye bak nz lhiyat Fakltesi Dergisi, yl 1963, cild
IX, s. 109-118.

40
haber, ferd olupta hakk nda yalnz ahihun denilen habere nisbetle daha yk-
sek derecededir; nk isnad n okluu haberi kuvvetlendirir.

Eer "et-Tirmizi, hadisin bir ba ka ynden de rivayet edilmesini hase-


nin art olarak aklamtr; nasl olur da baz hadisler hakkmda: Bu hadis
hasen garibtir ve onu yaln z bu ynden biliyoruz; demi tir" denirse, bu suale
verilecek cevap udur: Et-Tirmizi, kasenin mutlak bir tarifini de il, sadece
kitabnda yer alan hasenin bir e idinin tarifini yapmtr. Bu da, bir baka
sfatla birle tirilmeksizin yalnz hasen dedii hadistir. Zira et-Tirmizi, baz
hadisler hakknda hasen, bazlar hakknda salA, bazlar hakknda garib,
bazlar hakkmda hasen garib, bazlar hakknda ahiti garib, bazlar hakknda
da hasen ahiti garib vasflarm kullanmtr. Onun tarifini yapt hasen e idi
ise, sadece bu vas flarn ilki olan basendir. Nitekim kitabnn sonlarnda yer
alan sz buna dellet eder. Et-Tirmizi burada der ki: "Bizim, kitab mzda
badi un 1:tasenun dediimiz hadis, bize gre isnad hasen olan hadistir. Rivayet
olunan bir hadis, z olmaz ve rfvisi de kizb (yalanc lk) ile itham edilmezse,
bize gre hasen hadistir". Grlyor ki et-Tirmizi bununla, hakk nda sadece
basenun dedii hadisi tarif etmi , fakat, yalnz attiltun, yahut yalnz garibun
dedii hadislerin tarifine giri medii gibi, Itasenun salti,bun, yahut basenun
garibun, yahutta Itasenun saltilun garibun dedii hadisleri de tarif etmemi tir.
Belki de, sahih ve garibin hadis ulemas arasndaki hreti dolaysyle, bunlarn
tarifine 'zm grmemi , fakat, ak olmamas4 yahutta yeni bir stlah olmas
dolaysyle kitabnda yalnz kasenin tarifini vermekle iktifa etmi tir. Bunu
yaparken de "bize gre" kaydm koymu , el-I-Jattbl gibi hadis ehline nisbet
etmemitir. Bu aklama ile bahsi uzay p gidecek olan kark ve anlalmas
g grler izale edilmi olmaktadr Hamd, ilham ve in'm eden Allah Ta-
"Maya mahsustur.

Hadiste ziyade

Sahih ve hasen rvisinin hadiste olan ziyadesi, bu ziyadeyi yapm yan


ve daha gvenilir olan bir ba ka rvinin rivayetine aykr dmedike makbul-
dr. nk hadisdeki ziya'ae, ya bu ziyadeyi zikretmiyen kimsenin rivayetine
aykr olmaz; bu takdirde, ziyadesi bulunan hadis mutlaka kabul edilir. nk
bu, gvenilir bir rvinin rivayetiyle tek kald mstekl bir hadis hkmnde-
dir ve bu hadisi ba kas eyhinden rivayet etmemi tir. Yahutta bu ziyade, di-
er rivayete ayk r der ve kabul edilmesi halinde dier rivayetin reddi gerekir.
te byle bir durumda, ziyadeyi ihtiva eden rivayetle, onun z dd olan dier
rivayet aras nda tercih yap lr: Rcil (stn olan) kabul, mercilh (daha a a
derecede olan) reddedilir.
kek
41
Ziyadenin, tafsile gitmeksizin mutlak kabul ile ilgili gr , hadisilerle
fukahann ekseriyeti aras nda hret kazanmtr 41. Ancak, hadisin z olma-
masn sahihte art ko an, sonra da azz gvenilir bir rvinin kendi s inden daha
gvenilir bir rviye muhalefeti olarak tefsir eden hadisiler ynnden tafsile
gitmeksizin ziyadenin mutlak kabul do ru olmamak gerekir. Aksi halde
sahlhi red, buna kar lk az olan hadisi kabul etmek icabeder. Bununla beraber
sahihin ve hatta hasenin tarifinde, sazdan salim olmalar artn itiraf ettikleri
halde, ziyadenin kabulnde bu arttan habersiz grnmeleri hayret vericidir.
`Abdurrahman bn Mehdi, Yahya el-Kattan, Ahmed bn Hanbel, Yalya bn
Ma`in, 'Ali bnu'l-Medini, el-Buhari, Eb Zur`a, Eb Hatam, en-Nesa'i, ed-
Daralgtni ve bunlar gibi mtekaddimndan olan hadis imamlar , muhalefeti
gerektiren ziyade ve benzerlerine mteall k hususlarda tercihe itibar etmi lerdir
ve bunlarn hi birinden alel tlak ziyadenin kabul edilece ine dair her hangi bir
haber bilinmemektedir ". Bundan daha garibi, afi` yyeden o unun, gvenilir
rvinin ziyadesinin kabul gr nde olmalardr.; halbuki e - afi'ini hkm
bunun aksine dellet eder. mam e - afi`i, zabt ynnden rvinin halini mute-

41 El-Hatibu'l-Ba dadi de bu gr e i aret etmi ve yle demitir: "Fukaha ve hadisile-


rin khir ekseriyeti, ika (gvenilir) olan rvi, hadisinde bir ziyadeyle teferrd etti i zaman,
onun bu ziyadesinin makbul oldu unu sylemiler; bu ziyadeye ister er`i bir hkm taalluk
etsin ister etmesin, ister bu ziyadeyi ihtiva etmiyen haberle sabit olmu bulunan bir hkmden
noksanl gerektirsin, veya o hkm tamamiyle de itirsin, ister byle olmas n; ister bu ziyade,
bir rvinin haberi bir defas nda noksan, bir ba ka sefer tam olarak rivayetiyle meydana gelmi
olsun, ister bir ba ka rvinin rivayetiyle has l olmu bulunsun, aralarnda her hangi bir ayrm
yapmadan ziyadeyi kabul etmi lerdir.
Bazlar, adil olan 'iyinin ziyadesi, o ziyadeye mteallk bir hkm ifade etti i takdirde ka-
bul edileceini, aksi halde makbul olmyaca n ; ali`lyye mezhebinden olan baz kimseler,
ziyadenin bir ba ka ravi cihetinden geldi i zaman kabul edilece ini, fakat ayn rvinin, bir
defasnda noksan, bir ba ka defas nda ziyadeyle rivayet etmesi halinde kabul edilmiyece ini;
hadisilerden bir gurup da, ika olan rvinin ziyadeyle teferrd etmesi halinde bu ziyadenin
makbul olmyaca n ileri srm lerdir".
El-Hatib, bu e itli gr lere i aret ettikten sonra kendi gr n aklam ve yle demi-
tir: "Bu de iik grlerden bizim tercih etti imiz husus udur ki: Ziyade hangi ekilde vrid
olursa olsun, rvisi adil, hafz, mutkn (titiz) ve zab t olursa makbuldr ve kendisiyle amel
edilir" (El-ljatibu'l-Ba dadi, el-KiPye fi ' lmi'r-rivtye (Haydarabat 1357), s. 424-5)
42 bn Hacer'in bu ifadesinden, ziyadenin hangi ekilde olursa olsun kabul edilece i yolun-
da ileri srlen gr lere kendisinin muhalif kald aka anla lmaktadr. Ona gre, ziyadenin
kabul grnde olanlar, saz denilen hadisleri hesaba katmam lardr. Biraz sonra da a k-
lanaca vechile az, ika olan rvinin dier ika ravilere muhalif olarak rivayet etti i ve bu
rivayetiyle tek kald hadIstir. Bu muhalefet, bazan, rvinin rivayetinde yapt ziyadeyle
hasl olur. Bu takdirde ziyadenin kabul, bu ziyadeyle az durumunda kalan hadisin kabul
demektir. Halbuki sahib hadisin tarifinde zikredilen ve hadisin sahil olmas iin ileri srlen
be arttan biri de, onun az olmamas dr. Bu, gz olan hadisin shhat vasfn hiz olmad
manasndadr.

42
ber klan vasflardan bahsederken yle demitir;"Bir hadisin rvisi, rivayetiyle
bir hafza i tirak etti i zaman, ziyade ve noksanla ona muhalif olmamal dr.
Eer muhalefet eder ve bu muhalefeti rivayetinde yapt noksanlkla olursa,
bunda, hadisin mahreci itibariyle sahih oldu una bir delil vard r; fakat rvi,
ne zaman vasfetti imiz eye muhalefet eder, yani hadisi, hafz olan kimsenin
rivayetinden noksan olmay p ziyade olursa, i te bu muhalefet, rvinin hadisi
iin zararldr". E- afi'inin sz burada bitmektedir. Bu szden anla ld-
ma gre, bir ravi, hatalardan birine muhalefet edipte hadisini hatam hadisi-
ne nisbetle ziyade edilmi bulursa, bu ziyade ile muhalefeti, hadisi iin zarar
te kil eder. Bu, ayn zamanda, e - afi`iye gre adil olan rvinin ziyadesini
mutlaka kabul etmek gerekmedi ine ve ancak hafzn rivayetinin kabul edi-
lece ine dellet eder. Zira e - afi`i, muhalifin hadisinin, muhalefet etti i ha-
tam hadisine nisbetle noksan olmas na itibar etmi ve rvinin hadisteki nok-
sann hadisin shhati iin delil saym tr. nk bu noksanl k, rvinin hadis
hakknda ara trma yaptna dellet eder. E - afi`i, bunun dndakileri
rvinin hadisi iin zararl addetmitir ki, bunlar aras nda ziyade de vard r.
Eer ziyade, e - afii nazarnda mutlaka makbul olsayd, onu yapann hadisi
iin zararl saylmazd ".

Malfrz, lz
Bir rvinin hadisine, ya zabt fazlal , yahut adet oklu u, yahutta di er
tercih sebeplerinden birisi dolay syle kendinden daha stn bir ba ka ravi

43 ibnu' -alQ, ika olan rvinin ziyadeyle teferrdn k sma ayrmtr. Birincisi,
rivayetinin sair ils.ata muhalif ve mnf olmas dr ki, bu, azda oldu u gibi reddedilir. kincisi,
rivayette, di erlerinin rivayetlerine muhalefet ve munafat n bulunmamasdr. Bu da makbul-
dr ve bunun kabul zerinde ulemmn ittifak etti i el-Hatib tarafndan ileri srlm tr.
ncs ise, bu iki derece aras nda, hadiste ba kalar tarafndan zikredilmeyen bir kelime
ziyadesinin vukubulmas dr. ibnu' - all bunun kabul veya reddi hususunda her hangi bir h-
km serdetmemi tir (Bkz. U/fmul-(tadi, s. 77-78).
Ziyadeye misal olarak Malik ibn Enes'in Nfi `tariklyle bn `Omer'den rivayet etti i u
hadis zikredilebilir: .),;48',15.-3 ,e,; ."; ,:' : !
j 5- ,S
"Hazreti Peygamber Ramazan ay nda ftr (fitre) zekt m, bir l hurma veya arpa
olarak, hr olsun kle olsun, erkek olsun kad n olsun btn mslmanlara farz k ld" (Hadisin
eitli rivayetleri iin bkz. El-Buhar', II. 138; Muslim, II. 677; et-Tirmizt, III. 61.-EtTirmiz ,
mezkhr hadisi naklettikten sonra, Mlik'in Nrfi'den hadisi Eyyb gibi rivayet ve mine'l-muslimIn
ibaresini de ziyade etti ini sylemi tir. Yine et-Tirmizi'ye gre, Nfi'den hadisi rivayet eden
dier rviler bu ibareyi zikretmemi lerdir. Bu sebeple ilim ehli aras nda ftr zekatnn edas
hususunda ihtilf hs l olmu ; mezkfr rivayetteki "btn mslmanlar" kayd na istinaden Malik,
e- fi'l ve Ahmed ibn Hanbel, bir ahsn gayr-i muslim kleleri iin ftr zekat demesi laz m
gelmediini ileri srmler; Malik rivayetindeki ziyadeye itibar etmiyen Sufyn e -Sevri, 'Abdul-
lah ibnul-Mubrek ve shak, kle, gayr-i muslim de olsa onun iin bu zekt n denmesi gerek-
tiini sylemilerdir (et-Tirmil, ayn yer).

43
ynnden muhalefet vaki olursa, racihe (daha stn olana) malfi4, mukabi-
line (yani mercaha) de iiz denir. Et-Tirmizi, en-Nesa'i ve bn Wnce'nin bn
`Uyeyne tarikyle `Anr bn Dinar'dan, onun `Avsece'den, onun da bn 'Abbas-
tan rivayet ettikleri "Hazreti Peygamber devrinde bir adam vefat etmi ve
zd etti i bir kleden ba ka varis brakmamtr..."" hadisi buna bir misal
te kil eder.
Bu hadisin bn 'Abbas'a ba lanmas nda bn Curayc ve di erleri bn
`Uyeyne'ye tabi olmu lar; Hammad bn Zeyd ise bunlara muhalefet etmi
ve hadisi 'Anar bn Dinar vastas yle `Avsece'den nakletmi , bn `Ablas'
zikretmemi tir.
Eb Hatim der ki: "Matfii; olan bn Tyeyne'nin hadisidir". Hammad
bn Zeyd adalet ve zabt ehlindendir; Bununla beraber Eb l Hatim, Say ba-
kmndan Hammad bn Zeyd'e nisbetle daha ok olan kimselerin rivayetini
tercih etmi tir. Bu aklamadan anla lyor ki dz, makbul olan rvinin kendi-
sinden stn olan kimselere muhalif olarak rivayet etti i hadistir.Ist lah ynn-
den saz n muteber olan tarifi budur 45.

Ma`rtif, Munker

Muhalefet za`f ile olursa daha stn olana mdrf, mukabiline de munker
denir. bn Ebi kraat imamlarndan Hamza bn Habib ez-Zeyyat'n

44 Hadis iin bkz. Eb Havfid, Sunen, (Msr 1371-1952), II. 112; bn Mace, Sunen, II.
167-Hazreti Peygamber bu adam n mirasn azad etti i kleye vermi tir.
45 azn, el-Hakim Ebil `Abdillah (. 405) tarafndan yaplm deiik bir tarifi vard r.
Ona gre saz, sika olan ryilerden birinin rivayetiyle teferrd etti i, yani tek kald hadistir;
yle ki, bu hadis iin bir as l bulunmad gibi, sika olan ravisi iin de bir mtbi yoktur. Ayr -
ca saz, el-Ilakim'e gre, maltil olmayan bir hadistir. Malril, bir hadisin bir ba ka hadis iine
girmesi, yahut bir rvinin vehmini ihtiva etmesi, yahut bir rvinin mursel olarak rivayet etti i
halde bir ba ka rvinin vehme d erek, onu vasletmesi gibi ierisinde lleti bulunan hadistir.
Mesela el-Leys bn Sa`dn Yezid bn Ebi Habib'ten, onun Ebu' t-Tufeyrden, onun Mu'az bn
Cebel'den, Mu'az' n da Hazreti Peygamberden rivayet etti i Hazreti Peygamberin Tebuk
gazvesinde le ve ikindi namazlar n birle tirmesiyle ilgili hadisi el-Ilakim'e gre azdr, ve bu
hadis hakknda yle der: "Bu hadisin ravileri sika olan imamlard r. Bununla beraber hem
metni hem de isnad azdr. Illeti olsayd maltl derdik; el-Leys, hadisi Ebu'z-Zubeyr'den, o
da Ebu't-Tufeyl'den rivayet etmi olsayd, yahut Yezid bn Ebi Habib Ebu'z-Zubeyr'den
nakletseydi bunlarla lletli olduunu sylerdik. Fakat byle bir lleti bulunmaynca ma'1111
olmaktan kar. Fakat gryoruz ki, Yezid'in Ebu't-Tufeyl'den rivayeti yoktur; sonra Ebu't-
Tufeyrin ashabndan da byle bir hadis rivayet edilmemi ; keza Mueaz bn Cebel'den rivayet
edenlerde de bu hadis mevcut de il; o halde diyoruz ki, bu hadis azdr" (el-Ijakim'in bu gr
iin bkz. Mdrifetu s. 119-20)
ibnu' - alah ise azz iki ksmda mtalaa etmi , birincisine, rvinin kendisinden evl olan
ravilere muhalif rivayetiyle teferrd etmesi halinde z merdrid demi tir; ikincisi de, bnu'
- alal'a gre, adil, hafz ve zab t olan rvinin, muhalefet bahis konusu olmaks zn rivayetiyle
tek kald hadistir ki, makbul ve sahih hkmndedir s. 70-71).

44
kardei klubeyyib bn Habib tariklyle Eb slAk'tan, onun el-'Ayz'r 'bn. Hn-
reyten, onun bn 'Abbs'tan, bn 'Abbs' n da Hazreti Peygamberden rivayet-
ettii "kim namaz klar, zekt verir, hacceder, oruc tutar ve musafiri de a rlar-
sa cennete girer" hadisi misal olarak zikredilebilir. Ebil Htim der ki: Bu hadis
munkerdir. nk di er gvenilir rviler mezkiir hadisi Ebn sl4'tan
olarak rivayet etmi lerdir; ma'rff olan da budur". Bundan anla lyor ki,
z ile munker arasnda tek ynl umum husus vard r; yani aralarnda, daha
gvenilir rvilere muhalefet olmas bakmndan birlik; z rvisinin ika
(gvenilir), yahut adlF. (sz do ru), munker rvisinin ise zay f olmas y-
nnden ayrlk vardr. Aralarnda eitlik olduunu syliyenler hataya d -
mlerdir47.

MutCbi`, thid, PtibCr

Daha nce zikri geen ferd-i nisbi, ferd oldu u zannedildikten sonra,
baka hadisinin ona muvafakat etti i grlrse, bu ikinci hadise mutbi`
denir. Mutbeat n e itli mertebeleri vard r. Eer mutbeat, rvinin bizzat
kendisi iin hs l olursa buna mutebeat- tmme, rvinin eyhi ve stndekiler
iin hsl olursa, buna da mutbeat- ks ra denir. Mutbeattan, ferd zannolu-
nan hadisin takviyesi ynnden istifade olunur.

Mutbeata misal olarak, e -fi'irlin Kiabu'l-Umm'da Mlik bn Enes-


ten, onun 'Abdullah bn Dinr'dan, onun bn 'Omer'den, bn 'Omer'in de
Hazreti Peygamberden rivayet etti i "ay 29 gndr (fakat 30 gn oldu u da
vldir. Bu itibarla) hilli grmedike oruca ba lamayn ve yine hilli gr-
medike orucu bozmay n. Eer hill, bulut v.s. dolaysyle rtl olur grl-
mezse, sayl gnleri otuza tamamlaym" hadisi zikredilebilir".

46 Ileride de aklanaca vechile mevkuf, Hazreti Peygambere isnad edilmiyen ve sahabi


sz olarak nakledilen haberlerdir.
47 Hfiz Eb Bekr Ahmed bn Hrn el-Berdlei (O. 301) ye gre munker, rvinin rivayetiy-
le teferrd etti i hadistir; yle ki bu hadisin metni ne o rvinin rivayet etti i ynden ne de bir
baka ynden bilinir (ibnu' -Sall, `Ulrmu'l-11adt , s. 71-72; es-Suyti, Tedrlbu'r-rC vi, s. 151).
Ancak bu tarifte, ferd olmakla beraber sahili olan hadislere de munker vasfin n tlak edildii
aka grlmektedir. ibnu' -Salth ise, munkerle z arasnda her hangi bir ayrm yapmam
her ikisinin de ayn manya geldiini ileri srerek, munkeri de zda olduu gibi iki ksmda
mtalla etmi, ancak ikinci ksmda, zdan farkl olarak, ika ve mutkn olmyan rvinin
teferrdn art ko mutur (Bkz. Ulfimu'l-badt , s. 73-74).
48 Mezkr hadisin e -Sfi`i rivayeti yledir: j 1.4.3 v, Zt I .4:c

1...>43 '>1i :J s 43,1 I j,


1 5". I j,12Z j

45
Baz kimseler, bu lafzlarla gelen hadisi, e - afi'lnin 1VIalik'ten rivayetiyle
tek kald bir hadis zannetmi ler ve onu e - afi'inin garib hadislerinden say-
mlardr. nk Malik'in ashab ayn hadisi, yine bu isnadla .)

4J i i j a; l4 eklinde Malik'ten rivayet etmi lerdir. Fakat sonradan e - afi`i iin

bir mutbi bulduk; o da, 'Abdullah bn Mesleme El-Buhari,


el-Ka'nebi tarik yle Malik'ten aynen e - afi'inin hadisi gibi rivayet etmi tir.
te bu49, mutbeat i tmmedir.
-

bn Iluzeyme'nin altil'inde e - afi'l iin bir de mutbeat t kstra bulun-


-

maktadr. Bu hadisi, bn Huzeyme, q m bn Muhammed tarikyle babas


Muhammed bn Zeyd'ten, o da ceddi 'Abdullah bn `Omer'den
lafzyle nakletmi tir. Bir ba ka mutbeat- kasra da Muslim'in
`Ubeydullah bn `Omer rivayetiye Nafi'den gelmi tir; Nafi', hadisi j..k;li
.yti lafz yle bn `Omer'den rivayet etmi tir".

Burada unu da b e lirtmek gerekir ki, mutbeat ister tmme olsun, is-
ter kas ra olsun, lafzen gelmesi art de ildir. Ayn sahabinin rivayetinden
olmak suretiyle mana ynnden ittifak has l olmusa, bu, mutbeat iin
kfidir.

Eer bir ba ka sahabinin hadisinden rivayet olunan ve hem laf z, hem


de man ynnden, yahutta yaln z mana ynnden brne benzeyen bir
baka metin bulunursa, buna da sc7hid denir. Bunun bir rne i, yukarda ver-
diimiz hadisin en-Nesa'i rivayetidir. En-Nesa'i bu hadisi Muhammed bn
Huneyn tarikyle bn `Abbas'tan, o da Hazreti Peygamberden alm tr ve
aynen 'Abdullah bn Dinar' n bn `Omer'den rivayet etti i ekilde zikretmi -
tir". Bu, lafz ynnden benzerliktir. Man ynnden benzerli e gelince, bu-
da, el-Buharrnin Muhammed bn Ziyad tarikyle Ebl Hurayra'dan 4:l;
4:, lafz ile rivayet ettii hadistir 52.

Baz kimseler, mutabeat , ister bu sahabi rivayetinden olsun, ister ba ka


sahahi rivayetinden olsun, lafz ynnden, ahidi de man ynnden benzer
olanlara tahsis etmi lerdir. Bazan da mutbeat ahide, ahid de mutabeata
tlak olunmu tur; bu konu basittir.

49 El-Buharrnin 'Abdullah bn Mesleme rivayeti iin bkz. ahiti (Kitabu's-


savm), II. 229.
50 Muslim'in `Ubeydullah tarihiyle Nali`clen gelen rivayeti iin bkz. ahiti, II. 759 (hadis
No. 5).
51 En-Nesa'inin Muhammed bn Huneyn tarihiyle bn 'Abbas'tan gelen rivayeti iin
bkz. Sunen, IV. 135.
52 Bkz. el-Buhari, ahiti, II. 229.

46
u da bilinmelidir ki, ferd zannolunan bir hadisin mutbi'l bulunup
bulunmadnn anlalmas iin, o hadisin turuk veya isndlarmn cami,
musned ve cz denilen hadis kitaplar nda ara trlmasna itibar denir. Ibnu' -
Salb' n `Ult-tmu'l-hacli adl kitabnda". ba lk olarak kulland "i`tibr,
mutbi`k ve evhid bilgisi" sznden, i`tibarm, dier ikisinin bir ksm ol-
duu vehmine d lr. Halbuki bu yanltr. nk itibar, di er ikisine ula -
mak iin takip edilen bir yoldur.

Makbul haberlerin yukarda zikrolunan btn k smlar, haberler ara-


snda birbirine ayk rlk vukubulduu zaman, derecelerine itibar etmek bak -
mndan fayda sa lar

Multkem, Muhtelif

Makbill haberler, amel olunan ve amel olunm yan haberler olmak zere
de ksmlara ayrlrlar. E er bir haber murazadan slim bulunursa, yani
ona zt bir haber gelmezse bu hebere multkem denir. Bunlarn misali oktur.
Fakat, bir haberin mur z veya z dd bulunursa, bu mur z da ya kendisi
gibi makbl olur; yahutta merdiid olur. Ikincisinin hi bir eseri yoktur; zira
zayf hadisin muhalefeti, kuvvetli haber zerine tesir etmez. E er muraza,
shhat ynnden kendisi gibi bir hadisle olursa, ya iki hadisin mar lar arasn-
da uzak bir tevile gitmeksizin cem ve telif mmkn olur; yahutta bu mmkn
olmaz. E er cem mmkn olursa, bu, multteltfu'l-hadis denilen ksm te kil
eder.

ilnu'-Salh bu k sma, "sirayet yoktur; ku larla ve Safer ay ile te e'm


ve tefe'lde bulunmak da yoktur" hadisi " ile "czama yakalanm kimseden,

53 Bkz. Ad geen eser, s. 74.


54 Hadisin e itli rivayetleri iin bkz. el-Buhrt, ahiti, VII. 18-19, 27; Muslim, ahiti,
IV. 1742 (hadis No. 101 vd.).
Hadisin mehur metni yledir: ;_plo
`Advt : Hasta olan bir kimse ile temas eden sa lam kiiye hastaln gemesi demek olan
i'dCdar isim olup sirayet man:asma gelir. Hazreti Peygamber la `advii demek suretiyle sirayeti
nefyetmitir.
Tyare: Bir eyle te e'umde bulunmakt r Chiliye Araplar bir sefere kacaklar zaman
cihete ynelirler ve ku larn uularn takip ederlerdi. Sol taraflar ndan umalar halinde sefe-
ri tee'umle (hayrszlkla) yorumlarlar ve ondan vazgeerlerdi. Te e'umu baka eylerle yap-
tklar da olurdu. Hazreti Pergamber, bunun da islm'da yeri olmad n beyan etmi tir.
Hrme: Yine chiliye Araplar ldrlen bir kimsenin, k sas ile intikam alnmadka ruhu-
nun Mine denilen ku a ink lab ettiine inamrlard . Hazreti Peygamber, bu inanc n da btl
olduunu aklamtr.
afer: nsan karnnda bulunduuna inandklar kurt veya ylan gibi bir hayvamn, alk
halinde mideyi kemirdi ini ve bazan lme sebep oldu unu zannederlerdi. Araplar n bu inanc
da mezkr hadisle nefyedilmi tir.

47
aslandan kaar gibi ka"" hadisini misal olarak zikretmi tir. Her iki hadis
de, sahih hadislerdendir ve grn leri itibariyle birbirine z ttr. Aralarn cem
ve telif etmenin yolu ise yledir: Bil hastal klar, tabiatlar itibariyle sirayet
etmezler; fakat Allah Ta'l, bu hastal klara yakalanm olan bir kimsenin,
shhatli olan bir kimse ile temas n, hastahnn shhatliye gemesi iin sebep
klmtr. Dier sebeplerde oldu u gibi, hazan bunun da sebebe ayk r dt
grlr. bnu' - alh, bakalarna tbi olarak iki hadis aras n byle cemetmi -
tir. Fakat bu konuda en uygun cem ekli yle demektir: Hazreti Peygamberin ,

sirayeti nefyi, umilmu zerine bkidir; yani hastal klarn sirayeti, ne tabiatlar
itibariyle ve ne de sebebiyet yolu iledir. Nitekim Hazreti Peygamber, sahili
olan bir hadisinde "bir ey bir eye sirayet etmez" buyurmu tur. Keza deri
hastalna yakalanm bir devenin sa lam develer aras na girmesiyle has-
taln onlara da geirdiini ileri srerek kendisiyle mnaka a eden bir araba
"o halde ilk deveye bu hastah kim verdi" dedii de sahil hadisler aras nda
mariiftur 56 Hazreti Peygamber bu hadisiyle, Allah Tacln n hastal ilk de-
.

vede nasl balatt ise, ikinci devede de ayn ekilde balattn beyan etmitir.
Czma yakalanm kimseden kamakla ilgili olan emir ise, sedd-i ze-
rayi cmlesindendir; yani nefyolunan sirayet yolu ile de il de, Allah'n takdi-
riyle bu hastaha yakalanan ahsn, hasta olan bir ahsla temas neticesinde
bu hastaha yakalandn zannetmemesi ve sirayetin s hhatine inanarak
gnaha girmemesi iindir. te buna istinaden Hazreti Peygamber, sa lam
kimsenin hasta kimseden uzak durmas n emretmi tir. Dorusunu yine en iyi
bilen Allah Ta'ld r 57.

55 Hadisin metni el-Bubart taraf ndan ..1, ,:j) eklinde di er


hadise ekli olarak rivayet edilmi tir (Bkz. ahiti, VII. 17). Muslim'in a1.4'inde (IV.1752, hadis
No. 126) ve Ibn Mace'nin Sunen'inde (II. 363-364), Hazreti Peygambere bey'at iin gelen ekif
heyeti arasnda bulunan cuza nl bir hastay, Hazreti Peygamber, bey'atnm tamam olduunu
bildirerek geri evirdi ine dair ayr bir rivayet grlr.
56 Hadis iin bkz. el-Bubari, ahiti, VII. 19, 31; Muslim, ahiti, IV. 1742.
57 Kazi Elft Bekr el-Bak llant (O 403) nin iki hadis aras n cem ve telifi Ibnu' -Salab. ve
Ibn Hacer'in cem ve telifinden farkl dr. Ona gre birinci hadiste sirayet umumi manda neh-
yedilmi olmakla beraber, ikinci hadiste cuzm ve benzeri hastal klar iin isbat edilmi tir. Bu
bakmdan sirayetin isbat, umumi nehiyden tahsis manasmadr. Buna gre her iki hadisin
manas : Cuzm ve benzeri hastal klar mstesna di erlerinde sirayet yoktur. Bu sebeple cuziim
ve benzeri hastal klardan arslandan kaar gibi kamak laz mdr. (E1-13alsllni'nin bu telifi
iin bkz. es-Suyti, s. 388).
Bir baka gre gre de, cuzmdan kamakla ilgili olarak gelen emir, bu hastal a yakalan-
m olan kimselerin htralarma riayet etmek gayesine matftur. Zira meczm, s hhatli kimse-
leri grd zaman hastal= azametini anlar ve bundan byk ztrab duyar. Nitekim Haz-
reti Peygamberin "cuzma yakalanm kimselere devaml bakmaynz" hadisi de buna dela-
let eder. (Mezktir hadis ve bu hadisle ilgili Ebu'l-Hasan es-Sindi (O. 1138) hil iyesi iin bkz. Ibn
Mfice, Sunen, II. 364; keza bkz. es-Suyti, TedrIbu'r-ivi, s. 388).

48
Bu konu ile ilgili olarak mam e -Sfi'l Kitdbu telif
etmitir Ancak e -Sfi`i, btn muhtelif hadisleri bu kitapta toplamay
gaye edinmemitir. Daha sonra bn luteybe, e -t-Tahavi ve ba kalar ayn ko-
nuda kitap telif etmi lerdir 55 .

Nsih , Mensiih,

Birbirine zt manlarda vrid olan hadisler aras n cemetmek mmkn


olmazsa, onlarn vrd tarihlerini bilmek iktiza eder. E er bu trih bilinir
ve ya bu tarihle, yahutta tarihten daha a k bir nassla muahhar olan tesbit
edilirse, bu, nCsih'tir, dieri ise mens ih'tur.
Neslj, mkelleflere taalluk eden er`i bir hiikrnn, sonradan gelen er`i
bir delil ile kalkmasdr 59 Nsih ise, mezk-ih kaldrmaya dellet eden hkm-
.

dr. Bu hkmn ndsih olarak isimlendirilmesi mecazidir; zira as l nasih Allah


Ta'ald r.
Nesh e itli ekillerde bilinir. En ak olan, Muslim'in alih'inde de
yer alan Bureyde hadisi gibi nass ile vrid olan dr: "Sizi kabirlerin ziyaretin-
den menetmi tim; fakat onlar ziyaret ediniz; zira kabirler ah reti hatrlatr" 60.

58 E-fi'l (. 179) btn muhtelif hadisleri toplamay gaye edilmedii gibi, mstekl
bir kitap telifini de dnmemi tir. Ancak yedi cilt halinde tabedilmi olan mehur el-Umm adl
kitab nn son cildinde bu konuya tahsis etti i bir fasl iinde, birbirine zt manalarda vrid
olduu ileri srlen baz hadislerin cem ve telifinde takip etti i usille ait baz bilgiler vermitir.
Fakat bu konuda ilk mstek l kitap telif eden kimse bn Iuteybe ed-Dineveri (o. 276) olmu tur.
Te'yllu muhtelifi'l-hadis adn verdii bu kitab n mukaddimesinden de anla ld gibi, bn
luteybe, kelmedarm hadisilere ynelttikleri iddetli itiraz ve hcmlara cevap vermek gaye-
sini gtm, bilhassa mtenak z hadis rivayet ettikleri yolunda kelmc lar tarafndan ileri sr-
len iddialar cevaplandrarak, bu hadisler aras n cem ve telif etme e almtr. Ancak, en-
Nevevi'nin ifadesine gre bn Ruteybe, bu kitabnda konuya uygun gzel rnekler verdi i
gibi, uygun olmayan baz eyler de zikretmi tir. (En-NeVevt, et-Talp.119 ve't-teysir - es-Sur:I-W/1in
Tedrll, erhiyle birlikte-s. 387).
Te'yllu mulztelifi'l-hadis ilk defa Msr'da 1326 senesinde tabedilmi tir.
bn Certr e t -Tabert (. 301) ayn konuda bir kitap telif etmi ; Ebil Ca`fer et-Tablvi (O. 321)
nin Mukildl-Csfir', `Osman bn Sa'id ed-Drimi (O. 280) nin yine bu konudaki kitab hret
kazanmtr.
59 "Nesh" in lgat ynnden e itli manlar vardr. Bu manlardan biri "nak l" olup, bir
eyin, bir yerden di er bir yere, veya bir halden di er bir hale , nakli ve tahvili demektir. Mesel
"bir kitabn neshi" denildii zaman, o kitabn iindekileri bir baka kitaba aynen nakletmek
anlalr. Bir ba ka mans izale ve ibtaldir. Rzgarn her eyi alp gtrmesi, yahut gne in
glgeyi yok etmesi bahis konusu oldu u zaman nesahat el-Csdrei ve nesaljat e-em-
su -plle denir.
Neshin stlh mans ise, er`i bir hkmn tatbik sahasnda son bulduunu beyandan
ibarettir. Bu beyan tabiatiyle hkm vazeden Allah Ta`l cihetindendir nsanlar cihetinden
ise nesh, tabi olduklar ilk hkmn kalkmasdr.
60 Mezklr hadis iin bkz. Muslim, a ih, II.672 (hadis No. 106, 108); 111.1564 (hadis No. 37)

49
Neshe dellet eden eylerin bir ba kas, sahabinin birbirine z t olan iki
hadisten birinin muahhar oldu unu kesin bir ekilde belirtmesidir. Cbir'in
u sz gibi: "Hazreti Peygamberin iki emrinden sonuncusu, ate te piirilmi
bir eyin yenmesi sebebiyle abdestin bozulmyaca hakknda olandr". Bu
hadis Sunen shipleri taraf ndan nakledilmi tir 61 .

Neshe dellet eden eylerin ncs vrtdlar trilde bilinen hadis-


lerdir. Bunlarn says oktur. Ancak, slm'a sonradan girmi bir sahabinin
kendinden nce mslman olmu bir ba ka sahabiye z t rivayeti, bu ikincisin-
den de nce mslman olan di er sahabiden i itmi ve sonra da bu i ittiini
irsal etmi olmas ihtimali dolaysyle bu guruptan deildir. u var ki, slm'a
sonradan giren sahabinin, mslman olmadan nce Hazreti Peygamberden hi
bir hadis almam olmas artyle, o hadisi Hazreti Peygamberden i ittiine
dair bir sarahat bulunursa, o zaman bu hadis neshe dellet eder.

cm nsih olmayp belki neshe dellet edebilir; yani ilk hkmn, ikinci
bir hkmle neshedildi ini ve nsihm hangi hkm oldu unu gsterebilir.

Eer birbirine muhalif iki hadisin vrnd trihleri bilinmezse : Bu tak-


dirde metne yahut isnada taalluk eden tercih yollar ndan birinin yardmyle
iki hadisten birini dierine tercih etmek iktiza eder 62 Tercih mmkn olursa
.

takip edilecek yol anla lm olur. Fakat tercih de mmkn olmazsa, her iki
hadisle de amel edilmez.

Netice itibariyle, zhiri manlar birbirine zt olan hadisler hakk nda


yaplacak ilem u sraya gredir: E er iki hadis aras nda cem mmkn olursa

61 Hadis iin bkz. Eb Drvad, Sunen (bbun fi messeti'n-nr), I. 43;


en-Nesr'i, Sunen, I. 108; keza et-Tirmizrnin bu konudaki gr iin bkz. el-Ctni`u- ahil,
I. 119-120.
62 Mtenakz iki hadisten birini tercih etmek iin e itli sebepleri gznnde bulundurmak
icabeder. Eb Berk Muhammed 'bn Msg el-Hemni (. 584), el-Ptibdr
ve'l-mensl adl kitabnda bu tercih sebeplerinden 50 tanesini zikretmi , el-'Irki de
Nuket'inde bunlar 100 e karmtr. Es-Snyti ise, bu tercih sebeplerini yedi guruba ay rarak
zikretmi tir. Bu guruplar yle sralanabilir: Birincisi, rvinin haline taalluk eden tercih sebep-
leridir ki, rfvi saysnn okluu, rvinin fkh, nahiv kaidelerine vukufu, hadisini dikkat ve
titizlikle ara tranlardan olmas, murzna nisbetle eyhine daha ok mlzemet etmesi ve bu-
na benzer krka yakn vasf, hadisinin tercih edilmesine yard m eder. kincisi, hadis tahamml
ile ilgili tercih sebepleridir. Rivinin bl amdan sonra hadislerini alm olmas, tercihinde
rol oynad gibi, sema yolu ile almas da, dier tahamml yollarndan her hangi biriyle alman
hadise tercih edilmesinde yard mc olur. ncs, rivayet keyfiyetiyle ilgili tercih sebepleri-
dir. Drdncs, hadisin vrfid tarihiyle ilgili tercih sebepleri; be incisi, hadisin lafz ile ilgili
tercih sebepleri; altmc s, hkm ynnden olan tercih sebepleri; yedincisi de, harici tercih
sebepleridir. (Her bir gurup iinde zikredilen ve 100 bulan di er tercih sebepleri iin bkz.
es-Suyti, Tedribu'r-rdvi, s. 389-391).

50
cemedilir. Bu mmkn olmazsa, hadislerin vrd tril lerine baklarak nsih
ve mensilh bulunur. Bu da mmkn olmazsa, iki hadisten biri tercih edilir
Tercih de mmkn olmad takdirde, hadislerle amel olunmaz; bir ba ka ifade
ile, hadisler amelden tevakkuf olunur. "Tevakkuf" tabirinin kullan lmas,
iki muarz hadisin hkmen skt olmas tabirinin kullan lmasna nisbetle daha
uygundur; nk ikisinden birinin di erine tercihinde olan gizlilik, ba kalar
iin ak olmas ihtimaliyle birlikte sadece o gizlili i ortaya koyan kimsenin
durumuna nisbetledir.

51
MERD1313 HABERLER

Mu` allak

Bir haber, ya isnad ndan rvi d mesiyle, yahutta bu isnaddaki rvi-


lerden birinin ta'n edilmesiyle merdd olur; ve bu ta`n, rvinin diyanet ve
zabtna taalluk eden her hangi bir hal dolay syle olmaktan daha umumi bir
manya shiptir.
snaddan rvi d mesi, ya musannfn tasarrufundan olarak, senedin
ba tarafnda olur; yahutta isnad n sonunda tabi`iden sonra veya ba ka yer-
lerinde olu:. Birincisine, yani isnad n ba nda rvisi d m olan habere
mu` allak denir. D en rvi say s bir olsun, veya birden fazla olsun farketmez.
Mu'allakla a ada zikri gelecek olan mu'ial aras nda tek ynden umum
husus vardr; ve bu fark, mu' ialda, isnaddan iki ve daha fazla rvinin d erek
mu'allak n baz ekilleriyle birle mesi, mu'allakta ise, isnad n bandan musan-
nfn tasarrufu olarak d mesi ve bu ekliyle mu`zaldan ayr lmas ynn-
dendir.
Mu'allakn e itli ekillerinden biri, btn isnad n hazfedilerek mesela
"Hazreti Peygamber yle buyurdu" denilmesidir. Bir di er ekli, sahabi
mstesna dierlerinin, yahut sahabi ve tabi`i mstesna di er rvilerin hazfe-
dilmesidir. Yahutta hadisi rivayet eden kimsenin hazfedilerek rivayetin onun
stndeki kimseye izafe edilmesidir. E er hazfedilen rvinin stndeki kimse
bu musannfn da eyhi ise, buna mu'allak denilip denilmiyece i hususunda
ihtilaf olunmu tur. Fakat burada mhim olan, meselenin vuzuha kavu turul-
masdr. yle ki: eyhini hazfeden musann fn mudellis oldu u, hadis imamla-
rndan birinin nass ile veya tetkik neticesi anla lacak olursa, ona gre hkm
verilir; yani hadise mu`allak de il mudelles denir 63 Eer musann f mudellis
, .

de ilse rivayeti taliktr.

63 Mudelles, ileride ayrca zikredilece i zere, rvinin mlki oldu u eyhten iitmeden
rivayet etti i hadistir. Buna gre bir musanmf, isnadtan eyhini hazfetti i zaman, eyhinin
eyhi, o musannfn eyhi olarak grnr ve e er bu eyh, musannfn mlki olduu kimseler-
den ise, hadisi do rudan do ruya ondan rivayeti, tedlis yapt zannn uyandrr. Fakat bu
rivayetin tedlisle hkmedilebilmesi iin, musannfn, tedlis yapan kimse olarak tan nm
olmas lazmdr. Aksi halde bu rivayete tedlis de il talik denir. unu da hatrdan karmamak
lazmdr ki, ta`lk, tedlis kadar kt grlen ve rvisi iin zemmi gerektiren bir rivayet tarz
deildir.

52
snaddan hazfedilen ravinin hali mechl oldu u iin talik, merdd
ksmnda zikredilmitir. Fakat hadis, bir ba ka ynden mahzf rvisinin
ismi zikredilmi olarak gelir ve hali bilinirse, hadisin s hhatine hkmolunur.
snaddan ravi isimlerini hazfeden kimse, "hazfetti im kimselerin hepsi
de gvenilir kimselerdir" derse, tadil meselesi mbhem olarak gelmi olur.
Ekseri hadisiler, ravinin ismi zikredil nedike bu trl tadili kabul etme-
milerdir. Bununla beraber, Ilanu' - alab'm ifadesine gre: E er hazf, el-Bubari
gibi shhati teslim edilmi kitaplarda vaki olur ve mesela "Hazreti Peygamber
yle dedi", yahut " u sahabi byle dedi" gibi kesinlik ifade eden kelimelerle
haber nakledilirse, bu, haberin tam isnad nm onun nazarnda sabit ve marilf
olduuna ve isnadn her hangi bir maksatla hazfedildi ine &Met eder 64.
Fakat haber, "rivayet olundu", yahut "zikrolundu" gibi kesinlik ifade etmeyen
tabirlerle nakledilmi se, bu haberin kabul edilip edilmiyece i hususunda dei-
ik grler ileri srlmtr. Bunun misallerini bnu'-Salah zerine vaki
itirazlar ihtiva eden en-Nuket adl kitapta a kladm.

Mursel
kincisi, yani senedin sonunda tabi`iden sonraki rvisi d m olan
haber mursel'dir. Murselin ekli, yaa ister byk olsun ister kk olsun
her hangi bir tabi`inin "Hazreti Peygamber yle dedi", "ye yapt", yahut
"huzurunda yle yapld" diyerek hadisi nakletmesidir 65 Burada da ismi .

64 El-Buhar ve Muslim'in alWlerinde tank edilmi hadislere rastlan r; bununla beraber,


el-Bllari'de di erine nisbetle daha ok mu'allak hadis vard r. ibnu'-Salal, el-Bulart'lin
ta`liklar hakknda, kle, fdale, emere, ravii ve zekere fulnun gibi kesinlik ifade eden bir siga
ile nakledilmi haberlerin, kendilerine izafe edilmi kimselerden geldiklerine shhatle hkmedi-
leceini sylemi olmakla beraber (Bkz. s. 20) es-Suytt, gelen hadisler hakk n-
da mutlaka s hhatle hkmedilmesinin mmkn olmad n ve bu eit haberlerin bir ka k sma
ayrlarak mtalaa edilmeleri gerekti ini ileri srmtr. Ona gre bu haberlerden bir k sm, el-
Butart'nin artma uyan haberlerdir ve, ya ihtisar olmak zere taqik etmi tir; ya eyhinden iit-
medii iin, yahut mzakere esnas nda iittii iin, yahutta i itip iitmedii hususunda phesi
bulunduu iin ta`lik etmi tir. Ta`lik etti i haberlerin dier bir ksm, kendi artma uymasa
bile dierlerinin artlarna uyan haberlerdir. Di er bir ksm, huccet veya delil olarak kullan l-
maya elverili hasen haberlerdir. Bir k sm da mecrll raviler ynnden de il, isnadlarnda
basit bir inkta ynnden zayf olan haberlerdir. Bu drt k sm ve ayr ayr verilen rnekleri
iin bkz. es-Suyiiti, Teddbu'r-rid, s. 60-61.
Yine es-Suyltrnin belirtti ine gre, el-Bulari'deki taniklarn o u kitabn baka yerlerin-
de mevsll olarak zikredilen haberlerdendir. El-Bulart bunlar, tekrardan sakmmak iin talik
etmitir. Baka yerlerde vasledilmeyen ta`lik say s 160 kadardr. (Ayn yer).
65 Hadisiler aras nda murselin marf olan tarifi budur. Bununla beraber usflelerle f-
kh ulemas, kelimenin lugat mana= ele alarak, murselle munkat ve hatt mu'zal arasmda
hi bir ayrm yapmamlard r. Ayn gre ship olanlardan biri de el-Hatibu'l-Ba dadrdir.
El-Hatib, murselden bahsederken bu konuya da temas ederek yle der: Mudelles olmayan
hadisia irsali, ravinin muas r olmayan, yahut mulakat bulunmayan kimseden rivayetidir.

53
hazfedilen rvinin hali mechl oldu u iin mursel, merdd haberler aras nda
zikredilmitir Zira hazfedilen rvinin sahabi olmas muhtemel olduu gibi,
tbri olmas da muhtemeldir. Ikinciye gre, yani tbi` oldu u takdirde,
zayf olmas muhtemel olduu gibi, sika (gvenilir) olmas da muhtemeldir.
kinci kka gre, yani sika oldu u takdirde, hadisi bir sahabiden alm olmas
ihtimali bulunduu gibi, bir tbi`iden alm olmas ihtimali de vard r. kinci
kka gre, yani tbi`iden ald takdirde, daha nce geen ihtimal kar mza
kar ve bu ihtimaller akl n alabildii kadar il nihaye o alr; yahutta tetkik
neticesi, alt veya yediye kadar kt anlalr ki, bu say, birbirinden rivayet
eden tbi`fnda ok grlen bir eydir. E er tabi`inin deti olarak sika kimse-
lerden hadis irsal etti i bilinirse, hadisilerin o u, yukarda mezkir ihtimal-
lerin mevcudiyeti dolay syle tevakkufa zhib olmu lardr. Bu, ayn zamanda
Ahmed bn Hanbel'in iki gr nden biridir. kincisi ise, mlikilerir ve k-
felilerin de gr leri olup mutlaka kabul edilir.
E-Wici de bu konuda yle demitir: Haber, ister musned, ister mursel
olarak, hazfolunan rvisinin gvenilir oldu u ihtimalinin kuvvetlenmesi iin
ilk tarika zt bir ba ka ynden gelirse kabul olunur. Hanefiyyeden Ely Bekr
er-Rzi ve mlikiyyeden Ebu'l-Velid el-Bci ise, rvinin hem sika olan, hem de
olmayan kimselerden irsal etti i bilinirse, onun mursellerinin bilittifak
kabul edilmiyece ini nakletmilerdir 66

Mesela Sa`id bnu'l-Museyyib'in, Seleme bn `Abdirralman'n, `Urva bnu'z-Zubeyr, Muham-


med ibnu'l-Hasanu'l-Ba ri, Muhammed bn Sirk, Katade ve tabi 'andan olan di er bir ok
kimsenin Hazreti Peygamberden rivayetleri byledir. Keza tabi'ndan olmayan bn Curayc' n,
`Llbeydullah bn 'Abdillah bn 'Utbe'den, Malik bn Enes'in el-Kas m bn Ebt Bekr e - d"-
tan, Hammad bn Ebi Suleyman' n `Alkame'den rivayetleri de bu kabildendir. (Bkz. El-Ha-
tibu'l-Ba dadi, el-Kitaye fi s. 384). El-Hatib'in bu ifadelerinden anla lyor ki,
tabi'anun do rudan do ruya Hazreti Peygamberden rivayet ettikleri hadislere mursel denildi i
gibi, tabi'andan olmayan ve daha sonraki tabakalara mensup bulunan kimselerin m tasarat etme-
dikleri, yahut musarat etseler bile mulaki olmad klar, hatt mulaki olupta i itmedikleri kimse-
lerden rivayet ettikleri hadislere de mursel denilmi tir. Buna benzer bir gr de Yalya bn
Sa'id el-Kattan'dan rivayet edilmi tir (es-Suyti, Tedribu'r-ravL, s. 119). Fakat hadisiler ara-
snda stlah olarak yerle mi olan murselin tarifi, bn Hacer'in yukarda verdi i tariftir.
66 bn Berk et-Taberiye gre tabi`n ulemas , murselin kabul hususunda ittifak etmi -
lerdir. Ne onlardan ve ne de daha sonraki imamlar n hi birinden murselin inkar ile ilgili bir
sz varid olmamtr (es-Suyti, Tedribu'r-renr., s. 119). bnu 'Abdi'l-Barr, bn Cerir'in bu s-
znde, ikinci asr' balarnda mursele kar ilk muhalefetin e - afi'lden gelmi olduuna ve on-
dan sonra iddet kazand ma i aret bulundu unu ileri srm tr (Ayn yer). Bununla beraber
e -SaWinin mursel hadisleri klliyyen reddetmedi i de bir gerektir. Nitekim er-Risrzle adl
kitab nda murselin kabul edilebilmesi iin baz artlar ileri srm tr. Bu artlardan biri,
mursel olan hadisin, hafz ve gvenilir kimseler tarafndan bir ba ka tariktan ve fakat musned
olarak rivayet edilmesidir ki, yukar da bn Hacer'in zikretti i e - afi'inin gr ile ilgili habe-
ri buna dellet eder. Murselin kabul hususunda e - afi'l tarafndan ileri srlen di er art-
lar iin bkz. er-RisWe (Msr 1358-1940), s. 464.

54
Mu' ial, Munica!t`

snaddan ravi dmesiyle ilgili nc ksm: E er bu d me, birbiri-


ni takip eden iki ve daha fazla rvi ile olursa, bu trl hadislere mu` ial denir.
Ancak dme, birbirini takip etmeksizin, mesela iki ayr yerde olursa bu da
municate dr. Keza yaln z bir, yahut birbirlerini takip etmemek artyle ikiden
fazla ravi d erse, bu hadislere de munkat ,' denir.

Bazan ravinin, kendisinden hadis rivayet etti i eyhe muasr olmama-


s dolaysyle isnaddan bir I-ayinin d m olduu ak bir ekilde bilinir ve
herkes tarafndan kolayca anla lr. Bazan da bu d me gizli olur ve bunu,
hadisin isnadlarna ve bu isnadlardaki lletlere vak f mtehass s imamlardan
bakas anlamaz. Bu iki ktan, birincisi, yani ak olan, ravinin eyhin asrna
yeti memesi, yetise bile onunla biraraya gelmemesi ve ondan ald bir ica-
zet veya vicadeye ship bulunmamas dolaysyle aralarnda her hangi bir
mlkatm olmamas ynnden anla lr. Bu sebeple, ravilerin do um, lm
tarihlerini, hadis renme e ba ladklar vakitleri ve bunun iin giri tikleri
seyahatlar anlatan tarih kitaplarna ihtiya duyulmu ve bu kitaplar saye-
sinde, baz eyhlerden rivayet iddias nda bulunan kimselerin yalanlar ortaya
konulmutur.

Mudelles

kinci ksma, yani gizli olan dmeye gelince, buna da mudelles denir.
'tayini'', kendisine hadisi rivayet eden ahsi isimlendirmemesi, yahutta ken-
disine hadis rivayet etmiyen kimseden hadis i ittii vehmini vermesi dolay sy-
le buna mudelles denilmi tir.. Kelimenin asl deles olup, alaca karanlk dedi-
imiz karanl k ile aydnln karmas manasma gelir.

Mudelles olan hadis, mudellis ile hadisi isnad etti i kimse aras nda kar-
lama ihtimalinin bulunduuna delalet eden 'an ve kale gibi rivayet sigala-
rndan biri ile nakledilir; fakat ne zaman ahbaranCe gibi ak ve kesin bir siga
ile nakledilirse bu do ru de ildir; nk yalan olur 67.

Kendisinde tedlis grlen kimsenin hkm, e er adil bir ki i ise, sahil


olan gr e gre, hadisi o eyhten i ittiine kesinlikle delalet edecek a k bir
siga kullanmad ka rivayeti kabul olunmaz.

67 Semi`tu fultmen (fular' iittim), al barani fuffitun (fulan bana haber verdi) ve laddeerd
fuliinun (fulan bana rivayet etti) gibi rivayette kullan lan tabirler, rvinin, hadisi isnd etti i
kimseden bizzat aldna dellet ederler. E er rayi, hadisi tedlis etti i kimseyi kasdederek
"fuln i ittim", yahut "fulan bana haber verdi" derse, asl nda iitmedi i kimseyi "iittim"
demesi itibariyle yalan sylemi olur.

55
Keza mursel-i hafi denilen hadisin hkm de aynen mudelles gibidir.
Mursel-i hafi, muas r olupta birbirleriyle karlamyan ve aralarnda bir
vasta bulunan kimseden rivayet edilen hadistir. Mudelles ile muesel-i hafi
arasnda ok ince bir fark vard r ve bunu u ekilde aklamak mmkndr:
Tedlis, kendisine mlak olduu bilinen kimseden rivayet eden ahsa aittir;
fakat bu ahs o kimsenin muasn olur, fakat ona mlki olup olmad bilin-
mezse, rivayeti mursel-i hafidir. Bu bak mdan, lika' art ko makszn mu-
sarat tedlisin tarifine sokan kimse, mursel-i hafryi de tarifin iinde zikretmi
olur68. Aslnda her ikisini de birbirinden ay rmak gerekir. Tedliste musarata
deil lika da itibar edilip art koulduuna, hadis alimlerinin, Eb 'Osman
en-Nehdi ve Kays bn EM Hazim gibi muhadramlarm Hazreti Peygamberden
rivatey ettikleri hadislerin tedlis de il mursel-i hafi kabilinden olduu zerin-
deki ittifaklar da dellet eder. E er tedliste mcerred muasaratla iktifa edil-
mi olsayd, bu muhadramlar mudellis say lrlard ; nk bunlar, Hazreti
Peygambere kesinlikle musarat etmi lerdir; fakat ona mlki olup olmad k-
lar bilinmemektedir. Tedliste lika' art koanlar aras nda e - afri ve Eba
Bekr el-Bezzar da vard r. El-lja tib'in Kifciye adli kitabndaki sz de bunu
iktiza eder. Esasen do ru olan gr de budur.

Itavi ile eyh arasndaki mlakatn yokluu, 'iyinin bunu kendisinden


haber vermesiyle, yahut buna muttali bir imamn aklamasyle bilinir. u var
ki,hadisin baz turukunda ravi ile eyh aras ndaki ravifazlal ,mezidten olmas
ihtimali dolaysyle tedlisle hkmetmeye kafi gelmez ve bu ekilde ittisal ve
inkta ihtimalinin bulunmas dolaysyle de kesin bir hkm vermek mmkn
olmaz. El-ljatibu'l-Badadi, bu konu ile ilgili olarak Kitbu't-tafsil li-mub-
hemi'l-mercisil ve Kidbu'l-mezid fi tasnif etmi tir.

Haberlerin merdad say lmalarna sebep olan rvi d mesiyle ilgili ksm
burada son bulmaktad r.

Dier bir ksm ise, rvisi ta'n edilmi haber olup bu da merdad haberler-
dendir.

68 bn Hacer'in, burada, bn u' - alt'm tarifine i aret etti ine phe yoktur. Zira Ilnu'-
alb, tedlisi, rvinin mlki olduu kimseden iitmedii hadisi rivayet etmesi ve i ittii
vehmini uyandrmas, yahutta mufsn olupta mlki olmad kimseden rivayetle, mlki
olduu ve ondan iittii vehmini vermesi eklinde tarif etmi tir. (Bkz `U/tmu'/-hadis, s. 66).En
-Nevevt ise, mlltta hi temas etmemi , sadece "mus r olduu kimseden iitmedii hadisi
rivayet etmesidir" demitir. (Et-Takrtb ve't-teyslr-es-Suyti erhi Tedrib'le birlikte - s. 140). Bu
tariflerden, hem ibnu' - alb'n hem de en-Nevevi'nin, bn Hacer'in mursel-i hafi adn
verdii hadisi de mudelles iinde mtala ettikleri anla lmaktad r.

56
Ta`n, kadh69 ynnden birbirinden iddetli on ekilde olur. Bunlarn be i
adalete, be i de zabta taalluk eder. Burada maslahat icab , bir ksm dierinden
ayrarak izah na itina gsterilmemi , fakat ta`n e itlerinin en iddetli olan-
lara gre tertibi uygun grlm tr. nk, reddi gerektirmek ynnden,
en iddetli olan n baa alnmasnn ve derece derece a a inilmesinin daha
faydal olduuna phe yoktur.
Ta'n ya Hazreti Peygamberin hadisinde, rvinin onun sylemedi i bireyi
kasden ondan rivayet ederek yalan sylemesiyle olur; yahutta bu hadisin
yalnz bu rvi cihetinden rivayet edilmesi ve Islam' n malm kaidelerine aykr
olmas dolaynyle, rvinin yalanc lkla itham edilmesi eklinde olur. Hazreti
Peygamberin hadislerinde yalan grlmese bile, sair konu malarinda yalan-
cl ile tannan kimseler de byledir ve hadiste yalanc lkla itham olunur-
lar; ancak bu k sm, birinci ksmn dismundadr.

Yahutta rvi, hatas mn okluu, gafleti, kfr derecesine varm yan fi-
il ve szlerinden dolay fsk ynnden ta'n edilir. Fsk ile kizb aras nda umum
husus mevcut olup, her trl kzb, fsk olduu halde her fsk, kizb iine girmez.
Burada kizb, fsktan ayrt edilerek zikredilmi tir; nk bu ilimde kizbile
ta'n ok daha iddetlidir. tikad ynnden fsk ise, ileride ayrca zikredilecek-
tir.
Ta'n sebeplerinden biri, rvinin vehmi olup tevehhm yolu ile rivayet
etmesidir. Bir dieri, rvinin ika olan rvilere muhalif rivayetidir. Bir ba ka
ta'n sebebi, rvinin cerh ve ta'dil ynnden bilinmemesi dolay syle cehaleti,
yani mechl kalmas dr. Bir ba kas rvinin bid`tdr. Bid'at, Hazreti Peygam-
berden bilinen dinle ilgili bir hususun hilfma sonradan ihdas olunan bir eye
itikad etmektir; ancak bu itikad inadhkla de il bir nevi phe zerinedir.
Nihayet ta'n sebeplerinin sonuncusu, rvinin su-i hfz, yani kt hafza sahi-
bi olmasdr. Bu da hadisteki hatas nn savabndan ok olmas ndan ibarettir.
te, yukarda zikredilen on e it ta'n sebebinden her biriyle muttas f
raviler tarafndan nakledilen hadisler, bu vas flara uygun ayr ayr isimler
alrlar:

69 Ta'n etmek, karg veya yaralayc bir aletle vurmak manasma geldi i gibi, bir insan n
kusurlu ve kt hareketlerinden dolay onu ayplamak manasnda da kullanlr. Kelimenin
hadisiler aras nda kullanlan manas da budur. Mesela bir rvi, yalanc l dolaysyle ta'n
edilir, yani applan ve ondan hadis alnmaz. Keza fsik olan bir 'iyi de fisk dolaysyle ta'n
edilir.
Kad ise, yine lugatta, aalara am olan bir kurdun, onlar kemirip yemesi ve zay flatp
kurutmas manasnda kullanld gibi ta'n etmek ve ay plamak man:alarmda da kullan lr
Mesela hadisin metin veya isnad nda bulunan bir diet onu kadh eder, yani zapflat r. Kadhn
"fail" vezninde kullan lan ekline de ok rastlanr. Mesela 'lletun Iiidilatun denir ki zayfla-
tc bir llet demektir.

57
Meviii`

Birinci ksm, Hazreti Peygamberin hadisi olarak rivayet edilip, rvisi kizb
(yalarclk) ile ta`n olunanlardr ki, bunlara meri` ad verilmitir. Ravi hak-
knda vai' ile hkm vermek, ancak galib bir zan yoluyla olup kesin de ildir;
nk, hazan ok yalanc olanlarn da doru syledikleri vakidir. Fakat hadise
vakf olan ilim erbab kuvvetli bir melekeye sahiptirler ve bu meleke sayesinde
rvinin doru syleyip sylemedi ini ayrt ederler. Bunu da ancak anlay
tam, zihni parlak, kavray kuvvetli ve rvinin yalan syleyip sylemedi ine
dellet eden karinelere ait kkl bilgisi olan kimseler yapabilir.

Hadisin uydurulmu olduu, hazan onu uyduranm ikrar ile bilinir 70.
Bu konuda bn. Dakik'l-qyd yle demitir: "Ancak, ikrar eden ahsn, bu
ikrarda da yalan sylemi olmas ihtimali bulunduu iin buna kesinlikle
hkmedilemez". Baz kimseler bu szden. "bu ikrar ile asla amel edilmez"
manasm karmlardr. Halbuki bn Dakik'm maksad bu deildir; o, bu-
nunla sadece kesinlii nefyetmi tir; kesinliin nefyi ile hkmn de nefyi la-
zm gelmez; nk hkm zann- glible vaki olur ve burada da byledir.
Aksi halde, adam ldrd n ikrar edenin katli, zina i lediini itiraf edenin
de recmi, itiraf ettikleri eylerde yalan sylemi olmalar ihtimali dolaysyle
caiz olmazd.

Hadisin uydurulmu olduuna dellet eden karinelerden biri de rvi-


nin halidir. Me'mn bn Ahmedle ilgili u hadise, bunun bir rne ini te-
kil eder: Bu ahsn yannda Hasan el-Ba rrnin Eb Hurayra'dan hadis i itip
iitmedii hakkndaki ihtilaf bahis konusu edilince Me'mn, hemen Hazreti
Peygambere varan bir isnad ileri srm ve yle demitir: "Hasan Eb
Hurayra'dan. i itti". Bunun bir ba ka misali de Gyas bn ibraMmle ilgilidir.
Bu alus, Halife el-MehdVnin yanna girer ve onu gvercinle oynarken bulur.
Bunun zerine, hemen Hazreti Peygambere ula an bir isnad ileri srerek der
ki: "Msabaka, yaln z demir ok, deve ve at gibi t rnakl, gvercin gibi kanad

70 Mesela NO bn Ebi Meryem, Ikrime tariklyle bn `Abbas'tan rivayet etti i Kur'an


srelerinin faziletleri hakk ndaki hadisleri, halkn Kur'na kar rabetini artrmak iin uy-
durduunu bizzat itiraf etmi tir. (Es-Suyti, Teddbu'r-riivt, s. 178; Ahmed Muhammed akir,
el-Ba` so`/-basi, s. 89; keza bkz. ez-Zehebt, Mizanu'/-i`tida/, IV. 279).
Bazan ak bir ikrar olmasa bile, rvinin baz szlerinden hadisi uydurdu u yine anlalr.
Mesela Me'mn bn Alnned'in Hiam bn 'Ammar'dan rivayeti byledir Hafz bn lbban'n,
Me'mn'a am'a ne zaman gitti ini ve Hiam' ne zaman grd n sormas zerine, Me'mn,
250 senesinde oldu unu sylemitir. Halbuki Hi am 245 senesinde vefat etmi ti. bn Hbban
bunu hatrlatnca, Me'mn, onun bir ba ka Hi am olduunu sylemek zorunda kalmtr.
(Ahmed Muhammed akir, el-Br'u'l-ba4, s. 89).

58
hayvanlarla yap lr". Gyas hadisin sonuna ev cenCtlun (yahut kanatl )
ibaresini ilave eder. Halife el-Mehdi ise, G ys'n kendisi iin yalan sylediini
anlar ve gvercinlerin ldrlmesini emreder.
Hadisin uydurma oldu u, bir de mervinin halinden anla lr. Ya Kur'an
nassna, ya mtevtir sunnete, ya kesin ic naa, yahutta sahih akla ayk r olur72 .
Bazan da ravi, baz selef-i sahilin, yahut hukemn n szlerini alr; israiliyyattan
yahut isnad zayf hadislerden baz eyleri seer ve onu tervic iin sahih bir
isnadla birle tirerek rivayet eder.
Hadis uyduran, uydurma a sevkeden mil, ya z ndklarda olduu gibi
dinsizlik73 , yahut baz bidlerde oldu u gibi cehaletin galehe almas 74 , yahut
baz mukallidlerde olduu gibi asabiyyet75 , yahut baz resada oldu u gibi
heva'i eylere tbi olmak, yahutta hret kazanma kasd yle garib hadis sahibi
olmak arzusudur. Bunlar n hepsi de, bu i le me gul olan imamlarn icm'
ile haramdr. Ancak baz kerramiye ve mutasavv fadan, terhib ve terhib mak-
sadyle hadis vaz`mn mubah olduu gr nakledilmi tir. Bu, onu yapann
cehaletinden ne 'et etmi bir hatadr. nk tergib ve terhib, er`i hkmlerin
iinde mndemi olup, mslmanlar, Hazreti Peygambere yalan isnad etme-
nin kebirden oldu u zerinde mttefiktirler. Hatta Eb Muhammed el-Cu-

71 Aslnda sahih olan ve metni j.,; 37, eklinde gelen bu


hadis iin bkz. Eb Dvld, Sunen, II. 28; en-Nes't, Sunen, IV. 226; et-Tirmizi, mi` u -
Saltil, IV. 205; bn Mce, Sunen, II. 206. Gy , Halifeyi memntin etmek iin bu hadisin sonuna
ev cenl:tn (yahut kanatl) ibaresini ilve etmi tir.
72 Mesela 'Abdurrahman bn Zeyd 'bn Eslem'in, babas tarlklyle ceddinden merfii olarak
rivayet etti i "Nill'un gemisi Kal eyi yedi defa tavaf etmi , sonra da makamda iki rik`at namaz
klmtr" melindeki hadis, akln ve mantn kabul edebilece i bir hadis de ildir (Es-Suyti,
Teddbu'r-rvr ,s. 181). `Abdurrahman bn Zeyd bu e it rivayetleriyle tan nm bir kimsedir.
Malik bn Enes, munkat hadis rivayet eden kimselere "`Abdurrahman'a gidin de, o size babas
tarik yle Nuh'tan rivayet ediversin" derdi (Ahmed Muhammed akir, el- Bii` su'l-1;tasf, s. 91).
73 islmiyetin yayld bir ok lkelerde yeni dinin geli mesini ve yaylmasn ekemiyen
baz mrikler ve yabanc din mensuplar, islm'dan intikam almak maksadyle sret ms-
lman olurlar, halk aras na girerek onlar n Islmi inanlarn ykmaya alrlard. Z ndk de-
nilen bu gibi kimselerin, hadisleri tahrif etmek, yahut hadis uydurmak sretiyle islm'a verdik-
leri zararlar say lamayacak kadar oktur.
74 Abid ve zhid olan baz kimseler de, cehaletleri, hadis uydurman n tehlikesini anlama-
larna engel olacak derecede ok oldu u iin, szde halk Islm'a te vik etmek, inan ve ibadet-
lere sndrmak maksad yle hadis uydururlar ve bunlar halk aras nda yayma a alrlard .
75 Mezheb taassubu veya bir mezhebe a r derecede ba llk da bazan hadis uydurma a
yol aan millerden olmu tur. Mesel Safi'i mezhebini ktlemek, buna mukabil Hanefi mezhe-
bini medhetmek iin zikredilen "mmetim aras ndan Muhammed bn dris (e -Sfi`i) ad nda biri
kacaktr; bu adam n mmetime zarar iblisin zarar ndan iddetli olacaktr. Yine mmetim
arasndan Eb Hanife isminde biri kacak ve mmetimin olacakt r" eklindeki szlerin,
byle bir taassubun neticesi olarak uyduruldu una phe yoktur. (Es-Suyitti, -
n a fi'/-al.cidisi'/-mevffl'a, II. 468).

59
veyni daha ileri gitmi ve Hazreti Peygambere yalan isnad edenleri tekfir
etmitir. Keza, Hazreti Peygamberin "benden bir hadis rivayet eden ve onun
yalan olduunu bilen kimse yalanclardan biridir" 76 sz gere ince, mevzil
hadis rivayetinin tahrimi zerinde ittifak edilmi tir. u var ki, rivayet edilen
hadisin mevz oldu unun belirtilmesi halinde bunda bir beis grlmemi tir.

Metr "ak, Munker

Rvinin yalanclkla itham edilmesi sebebiyle olan ve merddtan say -


lan ikinci ksm metrk, muhalefet kayd m art ko myan kimselerin gr-
ne gre de, drdnc ve be inci ksmlar, yani galat fh , gafleti ok ve
fsk zhir olan kimselerin hadisleri munker adn alr'.

Mu' allel

Altnc ksm olan vehme gelince, mursel veya munkat olan bir hadi-
sin muttas l olarak rivayeti, yahut bir hadisin bir ba ka hadise idhali ve bunun
gibi hadisi za`fa uratan ve ancak ok tetebbuda bulunmak ve pek ok isnad
toplamak suretiyle bilinebilen bir tak m rivayet vehimlerinde bunlara dellet
eden karineler yard myle rvinin vehmi anla lacak olursa, bu hadise mu-
' allel denir".

Mu'allel, hadis ilimlerinin en kark ve en ince k smlarndan biridir.


Bunu ancak Allah Ta`ln n, parlak bir anlay , geni bir hfza, rvilerin
mertebeleri hakk nda tam bir bilgi, isnad ve metinler hakk nda kuvvetli
bir meleke bah ettii kimseler anlyabilir. Bu sebeple, hadisiler aras nda ok
az kimse bu sahada hrete ula abilmitir. 'Ali ilnu'l-Medini, Ahmed 'bn.
Hanbel, el-Buhri, Ya`kilb bn eybe, Eb Wtim er-Rzi, Eb Zur`a ve ed-
Drakutni bunlardand r".

76 Hadis iin bkz. Muslim, ahiti (mukaddime), 1. 9 (bbu vuebi'r-rivye `ani's-sikat).


77 Muhalefet kayd m art ko anlara, gre munkerin, zay f olan bir rvinin, gvenilir rvi-
lere muhalif olarak rivayet etti i hadise denildi i z ve munker hadisler blmnde zikredil-
mitir.
78 ibm's- alt'm ifadesine gre mu'allel, zhiren sahib ve lletten slim oldu u halde,
shhati iin kdih bir lleti bulundu u anlalan hadise denir (Bkz. s. 81). Illet,
lugatta maraz veya hastal k manasna geldi i gibi, zr ve sebep manlar nda da kullanlr.
Hadis stlahnda ise, zhirde sahih grnen hadisi za`fa u ratan (Itclih), anla lmas g gizli
bir kusur veya sebepten ibarettir. Illet ok defa hadisin isnad nda bazan da metninde vukubu-
lur. snadda vukubuldu u zaman hem isnad hem de metni za`fa u rat r. Bazan da metne te-
sir etmeksizin yalnz isnad za`fa u ratt grlr. El- likim Eb `Abdillah en-Neysbrt,
metin ve isnadda vukubulan llet e itlerini on guruba ayrm ve her birini misalleriyle a k-
lamtr (Bkz. Mdrifetu s. 113 vd.).
79 Ahmed bn Hanbel (. 241) in KitW u'l-'lel ve mdrifeti'r-rical adl mhim bir eseri var-
dr. Yegne tam yazma nshas stanbul-Ayasofya Ktphanesinde bulunan bu eser, taraf -
mzdan Do. Dr. Ismail Cerraho lu ile birlikte iki cilt halinde hazrlanm ve birinci cildi 1963
senesinde Ilhiyat Fakltesi yay nlar aras nda ne redilmitir.

60
Nasl bir sarraf, altn veya gmten yaplm paralarn salamm sahte-
sinden ayrt ederken bu sahadaki bilgisine ve al kanhma dayanr; parann
sahte olduunu nereden anladn, diyenlere her hangi bir delil ileri sremezse,
mu'allil de kendi davas n isbat iin delil ikame etmekten ciz kal r.

Mudrec

Yedinci ksm olan muhalefet, isnad n sevki esnasnda vaki bir ta yir
(deitirme) sebebiyle meydana gelirse, bu de iiklii ihtiva eden hadise
mudrecu'l-isntid denir. Mudrecu'l-isnadn muhtelif k smlar vardr. Birincisi:
Bir cemaat e itli isnadlarla bir hadis rivayet eder. Bir ba ka ravi de, ayn ha-
disi bunlardan nakleder, fakat btn isnadlar , bu isnadlardan biri zerinde
toplar; ancak isnadlar aras ndaki farklar belirtmez80.
kincisi: Bir ravinin elinde bir isnadla ald hadis metninin bir ksm,
bir baka isnadla da ayn hadisin tamam vardr. Bir ba ka ravi, bu hadisi
tam olarak ilk isnadla ondan rivayet eder.
Bu ksmn bir ba ka ekli de, ravinin, hadisin bir k smn eyhinden
bizzat, tamam n da bir bakas vastasyle ondan iitmesi, sonra da bu vas -
tay hazfederek btn hadisi eyhinden rivayet etmesidir.

ncs: Bir ravinin elinde iki muhtelif isnadla iki muhtelif hadis
metni bulunmas ; bir ba ka ravinin bu iki hadisi isnadlardan, biriyle, yahutta
iki hadisten birini kendine has isnadla rivayet etmesi ve fakat di er hadisten,
birincisinde bulunmyan eyleri buna ilave etmesidir 8.

80 Mesela et-Tirmi0 tarafmdan rivayet edilen (bkz. el-Cami`u -ahiti) bir 'Abdullah bn
Mes'd hadisi mudrecu'l-isnrddr. Bu hadisinde bn Mes'ad "ya Rasill'allah, hangi gnah
daha byktr? diye sordum; Hazreti Peygamber: Seni yaratan Allah'a irk komandr, buyur-
du" der. Et-Tirmigt bu hadisi, Bundr 'an bn Mehdi `an Sufyan e -Seyri `an Va l ve Manr
ve el-A`me 'an Ebi V5'il `an 'Amr bn urabbil `an `Abdillah bn isnadlyle rivayet
etmitir. Bu isndda Vl'n rivayeti, Man r ve el-A`me in rivayetine dercedilmi tir. nk
Val'n tarikyle Manr ve el-A'me in tariklar ayn deildir. Nitekim el-Bubari rivayetinden
rendiimize gre Va l, hadisi Eb Va'ilden alm , Eb Va'il ise `Amr bn athyarak
dorudan doruya 'Abdullah bn Mes'd'tan rivayet etmi tir. Halbuki Manr ve el-A`mein
rivayetlerinde Eb hadisi, 'Amr bn urabbil vastasyle bn Mes'fdtan nakletmi tir. (Bkz.
el-Bulrt, ahiti (kitabu'l-mularibin), VIII. 21). Bundan anla liyorki hadisi riva-
yet ederken, Va l'n isnad, Mansur ve el-A`me in isnadlarndan farkl olduu halde, bu fark
belirtmeksizin hepsini tek bir isnild ierisinde birle tirmitir.
81 Mesela Malik bn Enes, ez-Zuhri tarikyle Enes bn Mlik'ten Hazreti Peygamberin
la tebegaift ve lii teMsed ve lii tedl erf hadisini rivayet etmi tir. (hadis iin bkz. Malik, Muvat-
Ia', II. 907-hadis No. 14; el-Bulart, ahiti, VII. 90-91; Muslim, ahiti, IV. 1983). Mezkr hadisi
ayn isnadla Malik'ten rivayet eden Sa'id bn Ebi Meryem, hadisin sonuna ve lt teneifes ibare-
sini eklemitir ki, bu ibare, yine Malik'in Ebu'z-Zinad tarik yle el-A`rac'tan, onun Ehr. Hurey-
ra'dan, Eb Hurayra'mn da Hazreti Peygamberden rivayet etti i bir baka hadise aittir. ,
(Bu hadis iin bkz. Malik, Muvattif , I1.907-908-Hadis No. 15; el-Bubart, ahiti, VII. 89; Muslim,
ahiti, IV. 1985, hadis No. 28). Bundan anla lyor ki Sa`id bn Ebi Meryem, Malik tarafndan
iki ayr isnadla rivayet edilen iki hadisten birini kendine has isnadlyle naklederken, bu hadise,
dier hadisten de baz eyler ilave etmi tir.

61
Drdncs: Rvinin isnad sevketmesi, fakat metni zikretmeden nce
bir arz dolaysyle bir sz sylemesi; onu i iten baz kimselerin de bu szn
dolaysyle bir sz sylemesi; onu i iten baz kimselerin de bu szn
o isnadn metni olduunu zannedip ondan rivayet etmeleridir. Bunlar
mudrecul-isnad n ksmlardr.

Mudrecu'l-metn ise, metinden olmayan szlerin ona girmesidir. Bu da


batan metnin ba nda, hazan ortas nda ve hazan da sonunda olur". Sonunda
olan dierlerine nisbetle daha oktur; nk mudrecu'l-metn, ya bir cmlenin
dier bir cmleye, yahutta mevkCf denilen sahabe szlerinin veya sahabeden
sonrakilere ait szlerin, hi bir ayr nt olmadan, merfti denilen Hazreti Pey-
gamberin szlerine atfyle meydana gelir.

drac, ya dercolunan miktar asl hadis metninden ay ran bir ba ka


rivayetin gelmesiyle, ya bizzat derceden ravinin veya buna vak f imamlarn
aklamasyle, yahutta dercolunan k smn, Hazreti Peygamber taraf ndan
sylenmesinin imkans z olmasyle bilinir

mudrec hakknda bir kitap tasnif etmi tir. Bu ki-


tap, tarafmzdan hulsa edilmi ve iki misli veya daha fazla yeni bilgi ekle-
lenerek geni letilmitir.

Mcdcliib
Muhalefet, isimlerde takdim ve tehirle olursa bu gibi hadislere maklb de-
nir. Murra bn Kala ve Kala bn Murra gibi. Takdim ve tehire u ram olan
bu isimlerden birinin ismi, di erinde baba ismidir. El-tlatib'in bu konuda
pheleri izale eden bir kitab vardr.

Batan kalb, b.adisin metninde de olur. Muslim'in al.tl.'inde yer alan


bir hadis buna misal olarak gsterilebilir. Allah Ta'alin n, Arnn glgesinde
glgelendirdii yedi kii hakkndaki bir Eb Hurayra hadisinde yle denil-

82 El-klatib'in Eb Kutu ve ebbe tariklyle ayr ayr u'be'den, onun Muhammed bn


Ziyd'dan, bn Ziyd' n da Eb Hurayra'dan rivayet etti i esbirfl-vui'e, veylun
mine'n-nr mudrecu'l-metn olan bir hadistir. (Es-Suyti, Tedribu'r-riid, s. 175). nk bu
hadisin banda yer alan esbi ii'l-vun'e ibaresi, aslnda Eb Hurayra'n n bir szdr. Muhteme-
len yanndakilere abdest al rken dikkat etmeleri gereken hususlardan bahsediyor ve uzuvlarda
ykanmam yer braklmamas lazm geldiini sylyordu. Bu maksatla "abdesti eksiksiz
aln" dedi, sonra da Hazreti Peygamberin "ate te yanacak olan (iyi ykanmam) topuk arka-
larnn vay haline" melincleki hadisini zikretti. Bunu i itenlerden baz lar da Eb Hurayra'nn
ihtar ile Hazreti Peygamber'den nakletti i hadisi birle tirerek nakletme e baladlar. Nitekim
el-Bul:Art ve Muslim, yine ube tariklyle ayn hadisi rivayet etmi ler ve Eb Hurayra'rl n
szn hadis metninden ayrmlardr. (Bu rivayet iin bkz. el-Buhari, .5W:d/ft, I. 49; Muslim,
al;iI , I. 215, hadis No. 29).

62
mi tir: "Bir adam sadaka verir ve bunu gizler; yle ki, sol elinin verdi ini sa
eli bilmez". I te bu, ravilerden biri zerine mnkalib olmu bir hadistir. Asl
ataldn'da da olduu gibi "...yle ki, sa elinin verdiini sol eli bilmez" ek-
lindedir83 .

El-Mezid fi mutta li'l-esdnid


Muhalefet isnadn ortas nda bir ravi ziyadesiyle olursa, byle hadislere
el-mezid fi mutta li'l-escinid denir. snaddaki bu muhalefet, ancak, ziyadeyi
yapmyan ravinin, ziyadeyi yapandan daha titiz olmas halinde bahis konu-
sudur. Bunun da art , ziyadenin yap ld yerde sema`a a k olarak dellet
eden bir sigann kullanlmasdr. Sema`a delalet et niyen tabirler kullan lm -
sa, mesela hadis o yerde an'ane ile rivayet edilmi se ziyadeyi ihtiva eden ri-
vayet tercih olunur.

Mtarib
Muhalefet ravinin ibdaliyle olur ve iki rivayetten birini di erine tercih
etmek mmkn olmazsa, byle hadislere muztarib denir. ztrab ok defa
isnadda bulunur; bazan da metinde olur. Fakat muhaddisin yaln z metindeki
ihtilafa nishetle hadisin muztarib oldu una hkmetmesi nadirdir".
Bazan da ibdal, h fz imtihan edilmek, yahut llmek istenen kimse
iin kasden yap hr. El-Buhari, el-Tkayli ve dier baz lar hakknda bu ekilde
ibdaller yap lmtr 85 . Ancak bu maksatla yap lan ibdalin art, hadisin ibdal

83 Maklub olan bu rivayet iin bkz. Muslim, a/111, II. 715, hadis No. 91. Hadisin do ru
rivayeti iin bkz. el-Buhar , a(tili, II. 116 (babu' - adaha bn-yemin).
84 Mesela yalnz Eb shak es-Sebi'i tarihiyle rivayet olunan "beni Hfd ve benzeri sre-
ler ihtiyarlatt " melindeki hadis, Eb isbah'tan on kadar de iik ynden nakledilmi tir. Baz-
lar , hadisi Eb Bekr'in, baz lar Sa`cln, bazlar da q'ie'nin musnedi olarak rivayet etmi -
lerdir. Hadisin baz isnadlar da murseldir. Ancak btn ravileri sikttan olmalar itibariyle,
isnadlardan her hangi birini tercih etmek mmkn olmam tr. Bu bakmdan hadis, muztarib
addedilmitir. (Es-Suyti, Tedribu'r-riia, s. 172).
Et-Tirmizi tarafndan rivayet edilen "malda zekattan ba ka da bir hak vard r" hadisi (bkz.
El-Ciimi `us- cli1.1, III. 48, bb 27), 'bn Mace tarafndan da nakledilmi tir (Bkz. Sunen, I.
546). Hadis, her iki rivayette de Fat ma Bint R.ays'tan gelmektedir; fakat bn Mace rivayeti
"malda zekttan ba ka bir hak yoktur" eklindedir ve iki rivayet aras ndaki tenakuz a ka
grlmektedir. Ne var ki rvileri sikattan olmalar itibariyle ikisinden birini tercih etmek mm-
kn olmamt r. Bu sebeple hadis metin ynnden muztarib say lmtr (Es-Suyti, TedrI-
bu'r-rCa, s. 172).
85 El-Bul ari Ba dad'a geldi i zaman hadisiler toplanm lar ve yz hadis alarak bunla-
rn metin ve isnadlar m kartrmlardr. Bu suretle bir hadisin isnad baka bir hadisin bana,
br hadisin isnad dier bir hadisin bana eklenmi ve yz hadis meydana getirilmi tir. On ha-
disi, yanlar na bunlardan onar hadis alarak el-Bulgarrnin meclisine gelmi ler ve teker teker
bu hadisleri ona okuma a ve her hadis hakk nda sorma a balamlardr. El-Bul ari, her hadisin
okunuundan sonra o isnadla o hadisi bilmedi ini sylemi ve orada bulunanlar zerinde, nce,
bilgisi ve hafzas hakknda baz phe ve tereddtler uyand rmtr. Fakat yz hadisin okun-
mas bittikten sonra hadisilere iltifat etmi ve her hadisi ele alarak isnadlar m ait olduklar
metinlere eklemi tir. Bu olay kar snda mecliste bulunanlar hayretlerini gizlememi ler, onun
stn hafza kudretini ve hadis bilgisini itiraf etmi lerdir. ( bnu' - alah, s. 91;
es-Suyti, Tecribu'r-rCvi, s. 193).

63
edilmi olarak kalmamas ve maksat has l olduktan sonra onun da son bulma-
sdr. Eer ibdal bir maksat iin de il de mesela rivayete ra beti artrmak iin
onu garib klmak kasdyle yap lrsa, hadis, mevz'un k smlarndan biri
olur. Eer ibdal, hata neticesinde meydana gelirse hadis, ya maklubdan, yahut-
ta mu'allelden say lr.

Mu al4af, Mulaarref

Muhalefet, yaz eklinin baki kalmas yle birlikte bir harfin veya baz
harflerin de imesi ve bu de iikliin noktaya nisbetle olmas halinde, byle
hadise mua41.1af denir". Muhalefet, yaz nn eklindeki de iiklie nisbetle
olursa, buna da mularref

Bu konunun byk ehemmiyeti vard r. El-`Askeri, ed-Drakutni ve di er-


leri konuyla ilgili kitaplar tasnif etmi lerdir.

Tashif ve tahrif ok kere metinlerde, bazan da isnadlardaki isimlerde


vaki olur". Metin eklinin kasden de itirilmesi kat` yyen caiz deildir. Keza
metni ihtisar etmek, lafz mrclifi olan lafzla de itirmek de, ancak lafz-
larn manalarm bilen ve bu manalar bozabilecek eyleri anlyan kimseler

86 Mesel (merhm) kelimesinin (mercm) olarak okunup yaz lmas tashif-


tir. Yaz ekli bozulmamakla beraber bir harfin yaln z nokta ynnden de iiklie uramas
dolay syle kelime musahhaf olur.
87 Bir evvelki no ta zikretti imiz (merhm) kelimesi, yaz ekli ynnden bir de-
iiklie urar ve mesela r (mahrum) olarak okunur ve yaz lrsa, kelime muharref olur
ve yanl yaplan bu i e de tahrif denir. ibnu' - alal ve onun kitab n ihtisar edenlerden en-
Nevevi, tashif ve tahrif aras nda her hangi bir ayrm yapmam , kelime, ister yalnz nokta
ynnden ister ekil ynnden de iiklie uram olsun her ikisine de musahhaf demi lerdir.
Bu iki ekil aras ndaki ayrm, es-Suyiiti'nin de i aret etti i gibi (bkz. Tedribu'r-rrtvf, s. 386)
yalnz bn Hacer yapmtr.
88 Metinde olan tashif iin men sme Ramairine ve etba`ahri sitten hadisi misal olarak zikre-
dilebilir. Ed-Darakutnt'den neklen belirtildi ine gre mezkr hadisi, Ebu Bekr e - lt etba`th
ey'en eklinde imla etmi tir. lYaw ( ey'en) kelimesi, L., (sitten) kelimesinden musahhaft r. (Es-

Suyfti, TedrIbu'r-rCvT, s. 385. Hadis iin bkz. Muslim, 1. 822, hadis No. 204. Hadis, Eb
et-Tirmizt ve bn Mace tarafndan da rivayet edilmi tir).
Metinde vaki olan tahrife misal, Hazreti Peygamberin mescid iinde has rdan kk bir
oda evirerek orada namaz kldn belirten Zeyd bn Sabit hadisinin bn Lehradan gelen
rivayeti gsterilebilir. Zeyd bn Sabit bu hadisinde Hazreti Peygamberin bir oda yapt m
belirtirken (ihtecere) kelimesini kullanm tr. (Hadis iin bkz. el-Buh a- rt, a(a4, I. 178;
Muslim, I. 539, hadis No. 213). Bu hadisi rivayet eden bn Lehra ise, rivayetinde mezkfr keli-
meyi tahrif ederek (ilteceme) demi tir, (Bkz. Ahmed bn Hanbel, Musned, V. 185).
Isnadda vaki olan tashif ve tahrife misal olarak da eliAvam ba Muracim isminin bn
Muzahim, ve Halid bn 'Alkame isminin de Malik bn `Urfu(a olarak de itirilmesi zikredile-
bilir. (ilnu' - alah, s. 252 es-Suyti, Tedribu'r-rav[, s. 385).

64
iin caizdir. Her iki meselede de sahil olan gr budur. nk bunlar bilen
kimse, hadiste ihtisar yapt zaman, metinde kalmas n zaruri grd ey-
lerle ilgisi olmyan lafzlan kartr; yle ki, bu lafizlar n kmas, hadisin ne
dellet ettii manada ihtilafa ne de beyan n bozulmasna sebep olur; hatta
metinden zikrolunan ibarelerle hazfolunanlar, iki ayr haber vasfn kazan r;
yahutta zikrettikleri hazfettiklerine dellet eder. Fakat manannn bozulmas na
sebep olacak eyleri bilmiyen kimse, haberden zikredece i ibarelerle ilgili bulu-
nan bir ibareyi de hazfetmek suretiyle mana= bozulmas na sebep olur.
Cahil bir kimsenin, bir ibare ierisinde geen istisnay terketmesi byledir.

Hadisin mana ile rivayetine gelince, bu konudaki ihtilaf da me hur-


dur. Hadisilerin ou, mana ile rivayetin caiz oldu u grndedirler ve
bu husustaki en kuvvetli delilleri, slam eri`atnn yabanc milletler iin kendi
dilleriyle izah nn cevaz zerindeki icma'dr. Buna gre, dine taalluk eden bir
eyin yabanc dile evrilmesi caiz olunca, ayn eyin yine arapaya evrilme-
sindeki cevaz evin' olur.
Bazlarna gre man ile rivayet mfredatta caiz oldu u halde mrek-
kebatta caiz de ildir. Baz larna gre de, lafzlar hatrlayan ve bunlar zerin-
de tasarrufa ehil olan kimseler iin cizdir. Baz lar ise demilerdir ki: Man
ile rivayet, yalnz, hadisi hfzeden, sonra lafzlarm unutan ve sadece manas
hatrnda kalan kimseler iin caizdir. Byle kimselerin, hkm karmak
maksadyle, hadisi manen rivayet etmeleri laz mdr; fakat lafz hatrlayan kim-
seler iin bu caiz de ildir.

Yukardan beri zikrolunan eyler, mana ile rivayetin cevaz ve adem-i


cevaz na mteallk deiik grlerdir. phe yoktur ki, bu konuda en do -
ru olan, tasarrufa gitmeksizin hadisin lafzan rivayetidir. Nitekim el-Kil
`Iyi bu konu ile ilgili olarak yle demitir: Eskiden ve halen, bir ok ravi-
lerde vaki olduu gibi, iyi rivayet ettiini zannedipte iyi rivayet etmiyen
kimselerin hadise musallat olmamalar iin mana ile rivayet kap sn kapa-
mak lazmdr.

GarEbu'l-hadis

Lafzn az kullanlmas dolaysyle man vaz h olmazsa, garib kelime-


'erin erhi hususunda tasnif edilmi kitaplara ihtiya duyulmu tur. Ebii
Ubeyd el-Kasm bn Sellm' kitab bunlardandr.Mretteb olmayan bu kitap,
eyh Muvaffaku'd-Din bn Kudme tarafndan alfabetik s raya gre tertip
edilmitir Eb `Ubeyd el-Herevi'nin kitab ise bundan daha mufassald r.
Ely Mfs el-Medini, bu kitaba itina gstermi ve ona baz ilaveler
yapmtr. Ez-Zemah errnin, de gzel tertip edilmi el- Ffilz isminde bir kitab

65
vardr. Fakat ibnu'l-Esir, yukar da zikrolunan kitaplann hepsini en-Ni/Ki-ye
adli kitabnda biraraya getirmi tir. Kitab, ehemmiyetsiz baz noksanlklara
ra men, kullam ynnden bu sahadaki kitablar n en kolaydr89.

Bazan da lafz ok kullarulmakla beraber mansuda incelik olursa,


bu takdirde, haberlerin manlar n erh, mkilini beyan eden musarmaf ki-
taplara ihtiya duyulmu tur. Et-Talrvi, bn ( Abdi'l-Barr ve daha
bir ok kimseler de bu konuda kitap tasnif etmi lerdir.

Cehalet

Ta'n sebeplerinin sekizincisi olan rviye cehalet, ba hca iki sebebe isti-
nad eder. Birincisi, rvinin isim, knye, lakab, s fat ve meslek gibi bir ok
sfatlar bulunup, bunlardan yaln z birisiyle hret kazand halde, her hangi
bir maksat dolaysyle me hur olan is inden ba ka bir isimle zikredilmesi
ve bu suretle onun ba ka bir ahs olduunun zannedilmesidir. Kim oldu u ke-
sinlikle bilinmeyen bu ahsn adalet ve zabt ynnden hali hakk nda da tabi-
atyle cehalet hs l olur. Bu konuda, sfatlarm cem ve tefrik ndan hsl olan
vehimleri aklayc kitaplar tasnif etmi lerdir. Bu kitaplarm en gzeli el-
kitabdr. Kitap telifi hususunda 'Abdul-Gani, sonra da e - furi
el-ljatib'in nne gemi lerdir90.

89 Hadiste garib kelimelerle ilgili ilk kitab tasnif eden kimsenin Eb `Ubeyd Mu`ammer
Ilnu'l-Muenn (O. 210) olduu sylenir. Bunu Ebu'l- Hasan en-Nair bn umeyl (O. 204),
bn Kurayb el-A ma`i ve Muhammed ibnu'l-Mustenir (0.206) takip etmi tir.
Bunlardan sonra Eb `Ubeyd bn sellm (O. 224) gelmi ve kendinden sonrakilerin
dayana olan mehur kitab n tasnif etmi tir. Sylendi ine gre bu kitab 40 senede cemetmi
ve btn mrn ona harcamtr. Ebn 'Uyebd'i takiben tbn Kuteybe ed-Dtneveri (O. 276)
gelmi ve Eb 'ITyebd'in kitab n rnek alarak ayr bir kitap tasnif etmi tir. Daha sonra da
Eb Suleymn el-Hattbt (O. 388), di erlerinin kitaplarma benzer me hur kitabn tasnif et-
mitir. Ancak tasnif edilen bu kitaplar n hi biri mretteb deildi. Nihayet mam Ahmed bn
Muhammed el-Herevt (O. 401), Kur'n ve hadis gariblerini biraraya getiren bir kitap telif
etmi ve alfabetik s raya gre tertiplemi tir. Daha sonra Ebu'l-Ks m Muhammed bn 'Omer
ez-Zemahert (O. 538) el- Ft 'ilc isimli kitabn tertip etmi tir. Bunu, Eb Ms Muhammed bn
Ebi Bekr el-Medint el-I fahnt (O. 581) ve Ebu'l-Ferec bnu'I-Cevzi (O. 514) takip etmi , niha-
yet el-Herevt ve EblVtas'n n kitaplarnda zikredilen gar'ibi toplayan ve daha bir ok eyler de
ilve eden Ibnul-E tr ismiyle marf Ebu's-Sa'dt Mubrek bn Muhammed bn Muhammed
e -eybnt (O. 606), en-Nihdye ve'l-e er adl mehur kitabn tasnif etmi tir.
Matbu olan bu kitap, es-Suyilti (O. 911) tarafndan ed-Durru'n-ne ir telltiu
adyle hulsa edilmi tir
90 Hadisiler aras nda el-Miii 4 adyle hret kazanan bu e it kitaplarn melliflerinden
olan Vkbdu'l-Gani bn Sa'id Eb Muhammed el-Ezdi el-M rt (O. 409), yine ismi geen e - iirt
Ebn `Abdillah Muhammed tbn 'Adbillah bn 'Alt bn `Abdillah es-Shilt (O. 441) nin hocas ,
el-Itatibu'l-Ba cldt (O. 463) ise e - rrnin talebesidir.

66
Zikrettiimiz sebep dolay syle mechal kalan rvilere misal olmak zere
Muhammed ibru.'s-Sa'ib ibn. Bi r el-Kelbi. gsterilebilir. Baz lar, bu ahsi
ceddine nisbet ederek Muhammed 'bn Bi r demilerdir. Baz lar Hammad
ibru's-Sa'ib diye isimlendirmi ler; baz lar knyesini Ebu'n-Nair, baz lar
Eb Said, bazlar da Elia Hi am olarak zikretmi lerdir. Bu suretle ahs
tek bir kimse oldu u halde, bilinmeyen isim ve knyelerle ayr kimseler olduu
zarmedilmitir Bu i in hakikatini bilmeyen kimseler, tabiat yle bundan hi
bir ey anlamazlar.

Raviye cehaletin ikinci sebebi, onun az hadis rivayet eden kimselerden


olmas ve dolaysyle kendisinden az hadis alnmasdr. Bu konuda da Vultdcin
denilen kitaplar tasnif etmi lerdir. Vuhdan, isimleri zikredilse bile, kendilerin-
den yalnz bir kiinin rivayet etti i kimselerdir. Muslim, el-Hasan 'bn Sufyan
ve dier baz mellifler, tasnif ettikleri kitaplarda byle olan kimseleri topla-
mlardr.

Cehaletin bir baka sebebi, ravinin, kendisinden rivayet eden bir ba -


ka ravi tarafndan ihtisar olsun diye isminin zikredilmemesi ve "fulan bana
haber verdi"; yahut " eyh", yahut "bir adam", yahut "baz lar", yahutta
"fulannn olu" gibi ibareler kullan lmasdr.

Mbhem olan ismin bilinmesi, onun baka bir tarikdan isimlendirilmi


olarak gelmesiyle istidlal olunur. Bu konuda da mubhemt denilen kitaplar
tasnif edilmitir Mubhem olan kimsenin hadisi, ismi zikredilmedike kabul
olunmaz. nk haberin kabul art, ravilerinin adaletidir; halbuki ismi
mbhem braklan ravinin kim oldu u bilinmezse adaleti nasl bilinir?

Keza, bir ravi, kendisinden rivayet etti i ravinin ismini "bana sika olan
bir kimse haber verdi" diyerek ta:dil lafz yle mubhem b raksa, onun da haberi
kabul edilmez; nk bu ahs, onun nazarnda ika olabilir; fakat ba kalar-
nn nazarnda da mecrhtur.

Nitekim mursel hadis de, adil bir kimse taraf ndan kat'i bir dil ile irsal
edildii zaman, aynen bu ihtimal dolay syle kabul edilmez Bununla beraber,
bazlar bu grn aksine, cerhin, asln hilaf zerine mebni oldu unu
ileri srerek zahire gre hkm vermi ve kabul edileceini sylemilerdir.
Bazlarna gre de, bunu syliyen kimse, sika olanla olmyanlar ayrt edebi-
lecek ekilde alim ise, onun mezhebinde olanlar hakknda bu ta:dil kfi gelir.
Ne var ki bu gr hadis ilminin konularndan deildir.

Eer 1*N/ipin ismi zikredilir, yaln z, bir ravi de ondan rivayetinde tek
kalrsa, bu ahsa mechlu'l-` ayn denir Sakih gre gre, rivayetinde ondan
tek kalmyan baka bir kimse onu teysik etmedike mechflu'l-`ayn mubhem

67
gibidir. Fakat byle bir kimse tevsik ederse kabul edilir. Keza ondan riva-
yetinde tek kalan kimse, tevsik ehliyetine de sahipse yine kabul edilir. E er
o kimseden iki ve daha fazla kimse rivayet eder fakat tevsik edilmezse bu
ahsa mechlu'l-hal denir; bu ayni zamanda mest iirdur
Baz kimseler, hi bir kay d ileri srmeksizin mestrun rivayetini kabul,
ekseriyet ise reddetmi tir. Gerek udur ki, mestrda, mubhem ve mechlu'l-
`aynda olduu gibi, adalet ve adaletsizlik ihtimalinin bulunmas dolaysyle
red ve kabul de il, belki hali aka bilininceye kadar onunla hkmolunma-
mas gerekir. Nitekim mam Harameyu bu gr e sahip olduu gibi, ibnu' -
allnn cerh sebepleri a klanmakszn cerhedilen kimseler hakkndaki
szleri de buna dellet eder.

Bicr at

Ravi hakknda ta'n sebeplerinden dokuzurtcusu bid attir9 . Bu da, ya ra-


vinin, kfr gerektiren bir eye inanmas dolaysyle mukeffir olur92. yahutta
mufessik olur ve sahibini fska gtrr. Birincisini, yani kfr gerektiren bid-
atn sahibini ulemnn ou kabul etmemitir. Baz lar, mutlaka kabul edilir,
demilerdir. Baz lar da, mezhebinin muvaffak olmas iin yalan sylemeyi
halal saymad takdirde kabul edilebilece ini ileri srmlerdir. Gerek olan ,
bir bid'atle tekfir olunan herkesin reddedilmiyece idir. Zira her mezheb,
muhalifinin mubtedi oldu u iddiasnda bulunur ve onu tekfir eder; yle ki,
bu itham aleltlak kabul edilse ortada tekfir edilmemi kimse kalmaz. Gerek
olan udur ki, rivayeti reddolunan kimse, eri`atten mtevatir olan ve dinden
bizzarure bilinen bir eyi inkr eden, yahut bunun aksine inanan kimsedir.
Fakat bir kimse bu vas fta olmaz, buna rivayetindeki zabt yle birlikte hfz
ve takvas da inzimam ederse kabulne hi bir mani yok demektir.
kincisi ise, bid'at asla tekfiri gerektirmiyen kimse olup bunun da kabul
ve reddi hususunda gr ayrlklar vardr. Bazlar mutlaka reddedilir demi -

91 Bid'at, lugatta bir eye balamak, onu ihdas ve in a eylemek manasma gelir. Ist lahta
ise, dinin ikmalinden sonra ihdas olunan ve dine izafe edilen inan ve amellerdir. Bu inan ve
ameller, bazan iyi, gzel ve faydal olduu gibi, bazan da kt ve zararl olur. Bu itibarla din
dilinde bid'at iki ksma ayrlm, birine bicrat-i hasene, di erine bid'at-i seyyie denilmi tir. An-
cak, hadis stlahnda bid'at bahis konusu olduu zaman daima kt ve zararl olan, yani Isla-
m'a aykr den inan ve itikadlar kasdedilmi ve bu inanca sahip olan i`a, havaric, kaderiyye,
cehmiyye ve mutezile gibi e itli frka ve mezhebler mensublarmdan mubtedi`a olarak bah-
sedilmitir. Binaanaleyh, yukardaki metinde bid`atn bahis konusu edilmesi, bu firka ve mez-
heblerden her hangi birine mensub olan bir ahsn, hadis rivayet etmesi halinde, hadisinin kabul
edilip edilmiyece i ynndendir.
92 Mesela Kur'a n Kerimin mahlk oldu u inancna sahip olan Cehmiyye ve mutezile, ehl-i
sunnet tarafndan tekfir edilmi tir Buna gre halku'l-Kur'n inanc mukeffir olan, yani shi-
bini kffe gtren bir bid'att r.

68
lerdir ki uzak bir grtr93. Reddi iin ok defa ileri srlen sebep, ondan
yaplan rivayetlerde mezhebini ve ismini zikrile nn yceltme bulunmas-
dr. Buna gre, mbtedi olm yan bir kimsenin de rivayetinde i tirak ettii
bir eyi mbtedi`den rivayet etmemek laz mdr. Bazlar yukarda da getii
gibi, yalan sylemenin hall oldu una inanmad takdirde mutlaka kabul
edilece ini sylemilerdir94. Bazlar da, kabul iin bir bid`ate davet eden
kimselerden olmamas n art ko mulardr. nk bid'at m medh ve tezyin,
o kimseyi, rivayetleri tahrife ve mezhebinin gerektirdi i ekle uydurma a sev-
keder. Doru olan gr de budur. bn klbbl garib bir ekilde ve tafsilt
vermeden, bid'at na davet etmiyen kimselerin kabul edilece i zerinde ittifak
hsd olduunu iddia etmi tir; ittifak yerine ekseriyet deseydi daha do ru
olurdu.

Rvi, bidatn takviye edecek bir ey rivayet ederse, do ru olan gr e


gre reddolunur. Eb DIviid ve en-Nes'Inin eyhlerinden olan Eb shak
brahim bn. Ya`krb el-CzecnT, Ma' rifetu'r-rict l adl kitabnda bu gr
benimsemi ve rvilerin s fatlar hakknda yle demitir: "Bunlar aras nda
snnetten sapm olmakla beraber do ru konu an kimseler de vard r. Bunlarn
munker olmyan ve bid'atm takviye etmiyen hadislerini almaktan ba ka
are yoktur".

El-Cilzee'nVnin sz do rudur; nk d'inin hadisinin reddini gerek-


tiren llet, bir hadisi rivayet eden mbtedi d'i olmasa bile, o hadisin zhiri
mbtedi em mezhebine uygun olmas halinde bu mervide de var demektir.

Il fx

Ta'n sebeplerinin onuncusu s-i hfzdr. Su-i hfzdan maksat, rvinin


doru tarafnn hatal tarafna tercih edilememesi olup iki ksmdan iba-
_
93 Bu gre sahip olanlarn banda Malik bn Enes gelir. "Hadisleri kimlerden ald mza
dikkat ediniz" ve "kaderiyyenin arkas nda namaz klnmaz; hadisleri de al nmaz" szleri, onun
bu konudaki gr n ak bir ekilde ortaya koymaktad r, (Mlik'in bu gr leri hakknda
bkz. ek-Hatib, el-Kifitye fi, s. 124).
94 Bid`ad ehlinden olupta doruluundan phe edilmiyen kimselerden hadis al nmasnda
her hangi bir nahzur grmiyen hadisilerin ba nda mam e-Safi'l gelir. bn Eb Leyla, Suf-
yan e-Sevri ve Kaii Eb Yusuf'un da ayn gre sahip olduklar sylenir. (Bkz. Ebtlafib,
s. 120). Ancak e -Sali`1, rafizamn hattabiyye kolunu bu gr ten ayr tutmutur;
nk hattabiyye, e - afi`ye gre, kendi taraftarlar iin yalan sylemeyi teeviz ederler (ayn
yer). Eb Ysuf ise, hattabiyyeye kaderiyyeyi de ilave ederek, bu iki tife haricindeki bid'at
ehlinden szne gvenilir olanlarn ehadetlerinin kabul edilebilece ini sylemitin. Kaderiy-
yenin reddedilmesindeki sebep ise, onlar n, Allah Ta'alnn bir ey vcud bulmad ka onu bi-
lemiyecei inancnda olmalardr (ayn eser, s. 126).

69
rettir. E er su-i hfz, ravinin btn hallerinde grlrse, baz hadisikre
gre bu rvinin hadisi azd . Fakat su-i lufz, rviye, ya ya ll dolaysyle,
ya gzlerinin grmemesi, yahutta daima itimad ve h fznda mracaat etti i
kitaplarnn yanmas veya kaybolmas dolaysyle sonradan ar z olursa, bu
rviye muhtelit denir95.

Muhtelitm hkm htilattan nce rivayet etti i hadisler bilinir ve dier-


lerinden ayrt edilirse kabul olunur; bilinmezse bunlar zerinde tevakkuf
olunur; bir ba ka ifade ile, kabul ve reddi hususunda hi bir hkm verilmez.
Keza ravinin muhtelit olup olmad , veya rivayet ettii hadisleri ihtilattan
nce mi yoksa sonra m rivayet etti i kesinlikle bilinmezse bunlar zerinde
de tevakkuf olunur, ihtilat, ancak muhtel ttan hadis alanlar ynnden bili-
nir96.

Hafza ynnden kt olan bir rviye, kendisinden a a olmyan, fa-


kat kendisi gibi, yahut kendisinden stn muteber bir rvi mutbi olursa,
keza hadisleri ayrt edilemiyen muhteht, mestr, mursel olan isnad ve mah-
ztf ravisi bilinmeyen mudelles, yine muteber bir ravi taraf ndan mutbeat
olunursa, bunlarn merdd cinsinden olan hadisleri, mutabi` ve mutaba' n
mecmu'u itibariyle hasen li-gayrihi olur. nk bunlardan her birine ait
rivayetin e it olarak do ru veya yanl olmas ihtimali vardr; fakat bunlardan
birisine uygun olarak gelen muteber bir rivayet, zikrolunan bu iki ihtimalden

95 Ihtilat, veztnde karmak, imtizac etmek manas nda kullanld gibi "bir adamn
akl ve uuru fasid olmak manasma da mstameldir. Akl ve uuru fesada u ram kimse hakkn-
da *alata'r-raculudenir (Kamus tercemesi, III. 46). Muhtelt ise, ihtilttan ism-i fail olup, ak l
ve uuru fesada u ram kimse demektir.
96 Mesela tabi`tin ulemasndan `Ata' tlnu's-Sa'ib e -SelFafi el-Kft (O. 136), mrnn son-
larna doru ihtilta maruz kalm ve hafzas bozulmu tur. Bu sebepledir ki Ahmed bn Han-
bel onun hakknda "kim ondan eskiden i itmise o salhtir; fakat kim yeni i itmise o bir ey
deildir" demitir. (Ez-Zehebt, Illtzt&nu'l-i`tidill, III.70-71). Ahmed bn Ilanberin bu szn-
den anlaldna gre 'Ata', ihtilttan nce gvenilir ve hadisi al nr bir kimse idiyse de, son-
raki hali zayf olup kable sayan de ildir. Hadis ilminde ihtilta maruz kalan hadisileri bil-
mek ne kadar mhim ise, bu hadisilerde ihtilatn balang tarihini ve ihtilttan sonra onlar-
dan kimlerin hadis aldklarn tesbit etmek de o kadar mhimdir. nk ihtilttan nce gve-
nilir bir 'iyi olarak hadisleri ne kadar sahih ise, ihtilattan sonra hafza ynnden mecrfl ol-
malar dolaysyle de onlardan alman hadisler o kadar zay f addedilir, ve bu itibarla ihtilat-
tan sonra onlardan hadis rivayet edenlerin sadece zay f hadis naklettiklerine hkmolunur. Mese-
la yukarda ismi geen `Ata' bnu's-Sa'ib'ten, yalnz Sufyan e -Sevri ve ube bnu'l-ljaccac-
In, yani yalar ileri olan ve `Ata'ya sa lam devrinde yetien bu iki kiinin rivayetini sahih ka-
bul etmiler bazlar da bu ikiye Ilammad bn Zeyd ve Ijammad bn Seleme'yi de eklemi -
lerdir. Mesela Yahya bn Ma`in, Sufygn ve ube mstesna `Ata'dan hadis i itenlerin hepsi-
nin de ihtilttan sonra ondan hadis i ittiklerini sylemi, el-`Ulcayli ise, ayn iddiay Basra halk
iin ileri srm tr. Ona gre `Ata', Basra'ya ihtilttan sonra gitmi ve ve Basral lar, ondan
bu halde iken hadis alm lardr. (Es-Suyti, Tedribu'r-rdd, s. 522).

70
birinin kuvvet kazanmasna veya tercih edilmesine yard mc olur; bu ise,
hadisin mahfz oldu una dellet eder; yani rvisi hfza ynnden kt,
yahut muhtelit, yahutta mdellis olmas dolaysyle tevakkuf olunan bir hadis
iken, bu dereceden kabul derecesine ykselmi olur. u var ki, hadis kabul
derecesine ykselmekle beraber hasen li-ztihi derecesinden a adr. Bu sebep-
le bazlar ona hasen isminin tllandan bile ekinmi lerdir.

Burada, kabul ve red ynnden metne taalluk eden bahis sona ermi
bulunmaktadr.

71
SNAD

Marfa'

snad metne gtren yoldur; metin ise isnad n nihayet buldu u szdr.
Buna gre bir isnad ya Hazreti Peygamberde nihayet bulur ve onun sz-
lerinin ya sarihan yahutta hukmen olmas n iktiza eder. Ayn zamanda bu
isnadla nakledilen hadis, ya Hazreti Peygamberin szdr; ya fiilidir; yahutta
takriridir. te bu ekilde, isnad Hazreti Peygamberde nihaye: bulan hadise
merfa` denilmitir.

Hazreti Peygamberin szlerinden sarihan olan merfWun misali, saha-


binin semi`tu Rasula'llah (S.A.) yakala 'ceza, yahut haddesena Rasalu'llah
(S.A.) keza, yahutta 'an (S.A.) ennehu kale kezd ve buna benzer
szler sylemesidir.

Hazreti Peygamberin fiillerinden sarihan olan merf'un misali, sahabinin


ra'aytu'n-Nebiyye (S.A.) fe`ale kega, yahutta yine sahabi veya ba ka bir kim-
senin kane Rasalu'llah (S.A.) yefalu keza demeleridir.

Hazreti Peygamberin takrirlerinden sarihan olan merfn'un misali,


sahabinin fe`altu bi-hazrati'n-Nebiyyi (S.A.) keza, yahut yine sahabi veya bir
bakasnn fe`ale fular yahut fu'lle bi-hazrati'n-Nebiyyi (S.A.) keza demeleri
ve Hazreti Peygamberin, huzurunda yap lan bu eyleri reddetti ine dair hi
bir ey zikretmemeleridir.

Hazreti Peygamberin szlerinden hukmen olan merf'un misali, sahabi-


nin, israiliyattan almad, ictihad eseri olmyan ve bir lugatn beyamna veya
garib bir kelimenin erhine taalluk etmiyen, fakat yarat ln mebdei ve Pey-
gamberler gibi gemi e ait haberlerle, fiten (dahili harpler), k yamet gnnn
ahvali ve melahm (dier harpler) gibi gelece e ait haberleridir. Keza, bir
fiilin yaplmasyle bast olacak sevap veya kab hakkndaki sahabi haberi
de byledir ve bu gibi haberler merf hkmne sahiptir. nk sahabinin
bunlar haber vermesi, o sahabiye haber veren bir ba kasnn bulunmas n
iktiza eder. ctihad eseri olmyan haberlerde de sahabeyi bunlara vak f klan

72
Hazreti Peygamberden ba kas olamaz. Yahut eski kitaplardan ald klar
haberleri nakleden baz kimseler de vard r ki, szn ba nda bunlar bahis
konusu edilerek, haberin israiliyattan al nm olmamas art koulmutur.
te, sahabeyi haber verdi i eyler hakknda yaln z Hazreti Peygamberin
muttali kld anla lan bu gibi haberler, sahabenin kle Rasalu'llah (S.A.)
diyerek rivayet ettikleri haberler hkmndedir ve sahabi bunlar ister
dorudan doruya Hazreti Peygamberden i itmi olsun, ister bir vas ta ile
ondan alm olsun, hepsi de merfdur.

Hazreti Peygamberin fiillerinden hukmen olan merf'un misali, saha-


binin ictihad eseri olmyan bir i i ilemesidir. yle ki, sahabide grlen bu
iin Hazreti Peygamberden geldi i hkmne varlr. Gne tutulmas halinde
Hz. 'Ali'nin her rik`atte ikiden fazla rld ile kld namaz hakk nda e -Safi-
`Inin haberi bu cmledendir.

Hazreti Peygamberin takrirlerinden hukmen olan merf'un misali, sa-


habinin, Hazreti Peygamber zaman nda yaptklar ileri haber vermesidir.
Bunlar hakknda da merf hkm verilir; nk sahabenin dinleriyle ilgili
bir ok meselelerde Hazreti Peygambere sual sormalar n gerektiren sebeplerin
okluu dolaysyle, Hazreti Peygamberin, sahabenin fiillerine muttali olmas
kadar tabii bir ey yoktur. Ayn zamanda bu devir vahyin gelmekte oldu u bir
devirdir. Bu bak mdan sahabe her neyi yapm ve yapmakta devam etmi lerse,
o yaplan ey, yaplmas yasaklanmyan eylerdendir. Nitekim Cabir ve Eb l
Sa`id'in, "az1" in caiz oldu u hkmn istidlal etmeleri, bunun en gzel r-
neini tekil eder, bu i i (yani azli) yap p duruyorlard ve Kur'nn nzl
de henz sona ermi deildi. E er "az1" yasaklanan fiillerden olsayd her halde
Kur'an Kerim bunu yasaklard .

Hukmen merf oldu unu belirttiimiz haberlere, Hazreti Peygambere


nisbeti dolaysyle sarih sigalarm kullan lmas mmkn olan yerlerde kina-
ye sigasiyle rivayet olunan haberler de dahildir. Mesela rabi`inin sahabiden
rivayet ederken yerfe`u'l-4adis (hadisi ref eder), yahut yenvihi (hadisi nisbct
eder), yervihi (hadisi rivayet eder), rivdyeten (rivayet ederek), yebleu bihi
(hadisi ibl eder), yahutta ravhu (hadisi rivayet etti) sigalarm kullanmas
bu cmle dendir.
Batan da szn as l sahibini hazfederek rivayette k saltma yaparlar
ve bununla Hazreti Peygamberi kasdetmi olurlar. bn Sirin'in Ebu Ilurayra-
dan rivayette kale: tukatilane kavmen demesi byledir. El-Hatibul-Ba cladrye
gre kailin hazfi usl basral lara has bir stlahtr.

Sahabinin mine's-sunneti kez ( u ey sunnettendir) sz, hem moda


hem de mevkf olma ihtimali bulunan sigalardandir. Hadisilerin o u bunun

73
merfil olduu grndedirler. bn `Abdi'l-Barr, bu gr zerinde ittifak
bulunduunu ileri srm ve "sahabiden ba kas da bu ibareyi kullansa sun-
netu'l-`0mereyn ibaresinde olduu gibi sunnet lafzn sahibine izafe etmedike
yine hukmen merfdur" demi tir.

Ancak, bn `Abdi'l-Barr' n bu gr zerinde ittifak bulundu u yolun-


daki iddias ihtilafl bir konudur. E - afi'iden bu konu ile ilgili olarak iki
gr nakledilmi , afi`yyeden Eb Bekr e - ayrafi, hanefiyyeden Eb Bekr
er-Razi ve zal.iriyyeden bn Hazm, merf olmad grne zahib olarak,
sunnetin Hazreti Peygamberle di erleri aras nda mtereddit olmas n delil
gstermi lerdir. u var ki, bunlara cevap olarak, sunnet bahis konusu oldu u
zaman, bununla Hazreti Peygamberin sunnetinden ba kasnn kasdedilmi
olmasnn uzak bir ihtimal olduu da ileri srlmtr. Nitekim el-Bubari,
abill'inde bn ihab ez-Zuhri tariluyle Salim bn ( Abdillah bn `Omer'in
babasndan naklettii el-ljaccac ile olan bir k ssasn zikretmi tir97. Bu kssaya
gre Salim bn `Abdillah bn `Omer, el-Haccac'a
(e er sunnete gre amel etmek dilersen le ve ikindi namazlar n cemederek
kl) demi ; bn ihab da Salim'e "Hazreti Peygamber bunu yap yor mu idi?"
diye sorunca, Salim "Hazreti Peygamberin sunnetinden ba ka bir eye mi
tbi olurlar ?" cevab n vermitir. Medine ehline mensb, fukaha-i seb`adan
ve tabi`iin hafzlarndan olan Salim, sahabenin sunnet lafz n kullandklar
zaman, bununla yalnz Hazreti Peygamberin sunnetini kasdettiklerini mez-
kilr haberinde a klamtr.

Bazlarnn "madem ki bu merfdur; o halde niin burada kle Rasd -


lu'llah (S.A.) demiyorlar?" szne verilecek cevap ise udur: Onlar bu ekilde
kesin bir tabir kullanmay , gnahtan sak nmak ve ihtiyatl olmak maksadyle
terketmi lerdir. Nitekim Eb K labe'nin Enes bu Malik'ten rivayet etti i
rl;1 _5: 151 LJI hadisi bu cmledendir ve hadis,
el-Butari ve Muslim tarafndan alAgerinde nakledilmitir Eb Rlabe,
bu hadisle ilgili olarak yle demitir: "E er dileseydim, Enes'in, hadisi
Hazreti Peygambere ref etti ini sylerdim ve bunu syleseydim yalan syle-
mi olmazdm; nk mine's-sunneti sznn manasi ref'tir; fakat sahabenin
zikrettii siga ile hadisi rivayet etmek daha iyidir'.

Sahabenin umirnd bi-kezd (u eyle emrolunduk) ve nuhiynd `art kezd


(u eyden nehyolunduk) szleri de bu kabildendir. Bu szlerle ilgili olarak

97 Bkz. El-Buhari, ahite, II. 174.


98 Mezktir hadis iin bkz. el-Buhrt, VI. 154-155; Muslim, ah" II. 1084 (kitbu'r-ra,
hadis No. 44-45. Metinde geen "e er dileseydim, Enes'in, hadisi Hazreti Peygambere ref etti-
ini sylerdim" sz, el-Buhrt rivayetinde Eb R lbe'ye atfedilmi tir. Muslim'de ise bu
sz, hadisi Eb Rlbe'den rivayet eden Ijlid el-Ilagz'm sz olarak grlr.

74
ortaya kan ihtilaf, bundan nceki mine's-sunneti szyle ilgili olan ihtilaf
gibidir; nk bu emir ve nehiy mutlak zikrolundu u zaman, zhiri, o emir
ve nehyin sahibi olan bir kimseye dellet eder ki, bu kimse de Hazreti Peygam-
berden ba kas deildir. Bununla beraber baz kimseler, bu gr e de muhalefet
etmiler ve bu emir ve nehiyden maksad n Kur'an emri, yahut ic na, baz ha-
lifelerin emir ve nehiyleri, yahutta ictihad ve istinbat oldu u ihtimali zerinde
durmulardr. Bu itiraza ise u cevap verilmi tir: Asl olan ilkidir; dierleri
ise ihtimaldir ve asla nisbetle ikinci planda kal r. Bu, tpk bir reisin emri
altnda bulunan bir ahsn "emrolundum" dedi i zaman, ona emredenin rei-
sinden ba ka birinin olmay gibidir.

Emir olmayan bir eyin emir zannedilmesi ihtimal ini ileri sren kimselerin
szlerinin ise bu mesele ile hi bir ilgisi yoktur; yle ki, bu ihtimal, ravinin
"Hazreti Peygamber bize unu emretti" eklindeki ak ifadesinde bile
mevcuttur. Onun iin bu ihtimal zay ftr. Sahabe, adil ve kulland dili iyi
bilen kimselerdir; bir ey emir olarak tahakkuk etmedikce buna emir tlak
etmiyecekleri a ikardr.

Sahabinin kunnd nef`alu keil (biz yle yapard k) sz de, yukar da zik-
redildii gibi hukmen merfadur.

Keza sahabinin, her hangi bir fiil hakk nda Allah ve Raslne Vaat veya
masiyetle hkmetmesi de byledir. Mesela `Ammar' n
, dul j..,0 ll l 11 (sj.J1 sz bu kabildendir 99 ve ref ile
hkmedilmitir; nk sahabinin, bu sz Hazreti Peygamberden ald
aka anla lmaktad r.

Me v Lif

snad, Hazreti Peygamberde nihayet buldu u gibi, sahabide de nihayet


bulur ve yukarda zikrolunduu ekilde, sahabiden nakledilen haberler ya
onun sz, ya fiili, yahutta takriri olmas itibariyle lafz tasrihi iktiza eder.
Ancak burada, yukar da zikrolunanlarn hepsi deil belki o u caridir ve her
iki ksm arasnda benzerlik ynnden bir e itlik de art ko ulmamtr.

Bu kk kitap, hadis ilminin btn e itlerini iine ald na gre, bura-


da sahabinin tarifini de zikretmek icab etmektedir: Sahabi kimdir?

Sahabi, Hazreti Peygambere m'min olarak mlki olan, sahih olan g-


r e gre araya irtidad devri girmi olsa bile mslman olarak len kimsedir.

99 Hadis iin bkz. Eb Dvid, Sunen, (b5bu ker5hiyeti avmi yevmi'- ekk), I. 545; en-Ne-
s5.1, Sunen (ly5mu yevmi' - ekk), IV. 153; et-Tirmizt el-G7ni, (b5bu ma ca'e ft ker5hiyeti
avmi yevmi' - ekki), III. 70; Ibn Mace, Sunen (135bu ma ea. 'e ft ly5mi yevmi' -ekk), 1. 504.

75
Mlaki olmaktan maksat, mcleset (bir arada oturmak), mm at (beraber
yrmek), birbiriyle konu masalar bile birinin dierine kavumas gibi tabir-
lerden daha umumi manya gelen bir kelimedir. Bu mann n iine, ister yal-
nz bana olsun, ister bakasyle birlikte olsun, birinin di erini grmesi de
girer. Bu bakmdan sahabinin tarifinde mlakat tabirini kullanmak, baz lar-
nn, "sahabi Hazreti Peygamberi gren kimsedir" demelerinden daha iyidirloo.
nk grme lafz yle yaplan tarif, bn Ummi Mektm ve bunun gibi m olan
kimseleri sahabi olmaktan karr; halbuki bunlar da tereddtsz sahabeden-
dir.

Tarifte geen "m'min olarak" sznden maksat, kendileri iin mlakat


hasl olan, fakat kfir olduklar halde Hazreti Peygambere mlak olanlar
tarifin dna karan ayrt edici bir ibaredir. "Hazreti Peygambere" dellet
etmek zere kullanlan "ona" tabiri ise, ikinci bir ayrt edici ibare olup, Hazreti
Peygamberden ba ka Peygamberlere inanm olarak ona mlki olanlar
tarif d na karr. Ancak Hazreti Peygambere, onun Peygamber olaca na
inanpta Peygamberlik devrine yeti miyenleritarif dna karp karmyaca,
zerinde ayrca durulacak bir konudur. "Mslman olarak len" sz de di er
bir ayrt edici ibaredir ve Hazreti Peygambere m'min olarak mlaki olduk-
tan sonra irtidad eden ve bu hal zere len kimseleri tarif d na karr. Mesela
`Ubeydullah bn Cab ve bn Hatal bunlardand r. "Araya irtidad devri girmi
olsa bile"sz ile,Hazreti Peygambere m'min olarak mlaki olmas yle Hazreti
Peygamberin vefat arasnda irtidad edip sonradan tekrar mslman olanlar
kasdedilmitir Bu gibi kimseler, ister Hazreti Peygamberin hayat nda islam'a
dnsnler, ister ikinci defa ona mlaki olsunlar, ister olmas nlar, bunlar iin
sohbet ismi bakidir. "Sahili olan gr e gre" sz ise, bu meseledeki ihtilafa
iaret olup o , E 'as bn Kays' n hikayesi bu gr p do rulu una dellet eder.
Bu zat, irtidad eden kimselerdendi. Ebn Bekr e -ddiVa esir olarak getiril-

100 bnu's- alill ve ona tbi olan en-Nevevt'ye gre sahabi ismi "Hazreti Peygamberi
gren her mslman"a tlak olunur ve bu tarif, yine her iki mellife gre muhaddisler aras nda
marf ve me hr olan tariftir. Ancak bn Hacer'in de belirtti i gibi, m olduklar iin Hazreti
Peygamberi gremiyen fakat onunla konu an ve devaml olarak beraber bulunan mslmanlar
vardr ve sahabi olduklar tereddtsz kabul edilmi tir. Yahut mslman olmadan nce onu
gren fakat vefatndan sonra mslman olanlar vard r. Yahut Hazreti Peygamberi vefat ndan
sonra fakat defninden nce grenler vard r. Yahutta nbvvetinden nce grp ondan sonra
hi grmiyenler vardr. Btn bunlar gznnde bulundurulursa, Hazreti Peygamberi e itli
ekillerde gren kimselerin sahabeden say lp saylmadklarm pheden uzak bir ekilde orta-
ya koyacak kusursuz bir tarifin yap lmas gerekti i aka anlalmaktadr.
101 Mslman olarak Hazreti Peygamberi grdkten sonra irtidad eden ve sonra tekrar
mslman olan kimselerin sahabi sayhp saylmyacaklar hakkndaki ihtilfa el-lrk1 de i a-
ret eder ve e -fi`i ile Eb lianIfe'den "irtidadm amelleri yok etti ine" dair kesin hkm ve
nass bulunduunu belirterek yle der: " phesiz irtidad ilk sohbeti yokeder. Nitekim Rurra
bn Meysere ve el-E 'a bn Ruys, bu ekilde sahabi vasfm yitirmi kimselerdendir. Fakat bir
kimse, Hazreti Peygamberin hayat nda tekrar mslman olursa yine sahabi saylmasnda hi
mahzur yoktur". (Es-Suyti, s. 396).

76
mi ve onun eliyle slm'a dnm t. Ehil Bekr de onun islm'a giri ini kabul
ederek kz karde iyle evlendirdi. Bundan sonra hi kimse onu sahabi olarak
zikretmekten ve hadislerini musr ed ve dier eserlerde nakletmekten geri kal-
mad .

Hazreti Peygamberle dima beraber bulunan, onunla .harplere giren


veya sanca altnda ehid edilen sahabilerin, onunla daima beraber bulun-
myan, onunla birlikte harplere i tirak etmiyen, onunla az konu an, az yr-
yen, yahut onu uzaktan gren, yahutta sadece ocuklu unda gren saha-
bilere stn olduklar na phe yoktur. Her ne kadar sohbet erefi, hepsi
iin ve hatt rivayet ynnden Hazreti Peygamberden hi hadis i itmiyen
ve hadisleri mursel olan kimseler iin has l olsa bile, birincileri dierlerinden
stndr. Bununla beraber ru'yet (grme) erefine naili olmalar dolaysyle
hepsi de sahabeden say hr"2 .

Bir kimsenin sahabi olduu tevatr ve istifza, yahut hret yoluyle


bilindii gibi, dier baz sahabenin veya baz gvenilir tabi'anna haberleriyle
de bilinir Yahutta sahabi, bizzat kendisinin sahabi oldu unu beyan eder;
ancak onun bu iddias imkan dahilinde oldu u zaman muteberdir " 3. u var ki,
hadisilerden bir gurup, bunu, "ben adil bir ki iyim" diyen kimsenin iddias na
benzeterek tereddtle kar lamlardr. Bu tereddt ise, zerinde ayr ca du-
rulmas gereken bir konudur.

Makii`

snad, sahabide son bulduu gibi, bazan da tabi`ide son bulur. Tabi`i,
yukarda zikrolunan sahabiye mlaki olan kimsedir. u var ki bu artlar,
iman hari, mlakata taalluk eden ve mlakatla birlikte zikrolunan di er

102 Sahabiler, mslmanlar n en hayrl ve en faziletli nesli olarak kabul edilmi lerdir.
"Siz insanlar iin meydana karlm en hay rl mmetsiniz" 'Imrn, 110), "Biz sizi,
insanlara hidayet rehberi olmanz iin hak yolda giden bir mmet yaptk" (Bakara, 143) ve
"Muhammed Allah'n Raslldr; onunla beraber bulunanlar, kfirlere kar sert, birbirlerine
merhametlidirler" (Feth, 29) melindeki ayetler, sahabenin bu stnl ne ehadet etti i
gibi, Hazreti Peygamber de "ashab ma svmeyiniz. Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a ka-
sem ederim ki, iimizden biri, Uhud da kadar altn infak etse, yine onlarn dengi hatta yar s
kadar bile olamaz" hadisiyle (el-Butiari, IV. 195; Muslim IV. 1967, hadIa No. 221-222) bu nes-
lin mevkiini ak bir ekilde ortaya koymu tur.
103 Hazreti Peygamber hayat nn sonlarna do ru bir yats namazn mteakip cemaata
"o geceden 100 sene sonra yer yznde bu nesilden tek bir ki inin kalmyacam" haber ver-
miti. (Hadis iin bkz. Muslim, al.4, IV. 1965, hadis No. 217). Bu hadise istinaden yz seneyi
mtecviz zaman iinde her hangi bir kimsenin sahabi oldu unu sylemesi halinde onun sz-
ne itibar edilmemi , ancak bu, imkn dhilinde oldu u ve sahabi oldu unu syliyen kimsenin
adaletine kesinlikle gvenildi i zaman sz kabul edilmi tir.

77
hususlardr; iman bunlarn dndadr ve sadece Hazreti Peygambere mahsus-
tur. Tbi`inin tarifinde muteber olan gr bu olmakla beraber, baz kimseler
bu gr e muhalefet etmi ler ve tbi`inin, sahabiyle uzun mddet beraber
bulunmasn yahut hadis sem' nn shhatini, yahutta temyiz iin gerekli ya
haddine eri mi bulunmas n art komulardr.

Burada, sahabe ile tbrn aras nda bir tabaka daha vard r ki, bunla-
rn sahabe ve tbrndan hangisine ilhak edilmeleri hususunda gr ayrl
mevcuttur. Mulctram denilen bu kimseler, hem chiliye, hem de slam de-
virlerini idrak etmi ler, fakat Hazreti Peygamberi grmemi lerdir. bn `Abdi'l-
Barr bunlar sahabeden addetmi , `Iyi ve dier baz kimseler de,
bn `Abdi'l-Barr' n bunlara sahabe dedi ini ileri srmlerdir. Ancak onlarn
bu iddialar , mnaka aya deer bir konudur; zira bn `Abdi'l-Barr, kitabmn
mukaddimesinde birinci as rda ya am olanlar bir araya toplamak ve hepsini
de mil olmak zere, bunlar aras nda mulairamlar da zikretti ini aka
belirtmitir. Gerek olan udur ki, muhairamlar, mesel en-Nec l gibi her
hangi birinin Hazreti Peygamber devrinde mslman oldu u bilinsin veya
bilinmesin, hepsi de kibar- tbrinden say hr. Bununla beraber mirac gecesi,
Hazreti Peygambere yeryznde bulunan kimselerin hepsinin ke fedilmi ol-
duu ve Hazreti Peygamberin onlar n hepsini grd sabit bulunursa, onun
hayatnda m'min olan kimselerin, ona mlki olmasalar bile, onun taraf n-
dan grl/I:M olmalar itibariyle sahabeden say lmalar mmkn olur.

te, isnadla ilgili olarak zikretti imiz bu tamamlayc bilgiden sonra


diyebiliriz ki: Yukarda zikri geen ks mdan birincisine, yani ister mutta-
sl ister munkat olsun isnadn sonu Hazreti Peygamberde nihayet bulan
hadise merf`, ikincisine yani sonu sahabide nihayet bulan hadise merklif,
ncsnde, yani tbi`ide nihayet bulan hadise de malcta` denilmitir. Keza
tbi`iden sonraki tbi`ut-tbi`i ve daha sonraki tabakalarda son bulmas
halinde de, yine tbi`ide son bulan isnd gibi malet` ismini alr. Bunlar hakkn-
da mevidf tabirinin kullanlmas da mmkn olmakla beraber, bu kullaru
sadece "fulan zerinde mevkr ,:r919 v y9,. denilmesi halinde doru
olur.

Bu aklama ile, malst V ve munkat ` arasndaki stlahla ilgili fark da be-


lirmi olmaktad r. Municat`, daha nce de zikrolundu u gibi, isnada mtealhk
bahislerdendir. Malet` ise, biraz nce grld gibi metinle ilgilidir. Bazlar
da malqi` ve munisatt` hazan ayn eyler hakknda kullanmlardr; ancak bu,
kelimelerin sadece lugat ynnden kullan ldr.

Hadisiler aras nda bu son iki ekle, yani mevkff ve maktu'a eser de de-
nilmitir.

78
Musned

Hadisilerin hzci hadisun musnedun (bu musned bir hadistir) sziin-


de geen musned tabiri, zhiri muttas l bir isnadla gelen sahabi merf'una
dellet eder. Bu tarifte kulland mz merf tabiri cins, sahabi tabiri ise fasl
makamnda olup, bununla, tbi`inin veya daha sonrakilerin Icle Rasulu'llah
(S.A.) diyerek ref ettikleri hadis ekli tarifin d na karlmtr; nk tbii-
nin ref ettii hadis mursel, dierlerinin ki ise mu` Zal veya mu'allalar. Mus-
nedin tarifinde kulland mz zhiri inuttastl ibaresiyle de, zhirinde inkta
bulunan hadisler tarif d nda kalr u var ki, mursel-i hafi gibi ittisal ve in-
kta ihtimali olan hadis bu tarife dhildir. Ancak kendisinde gerek ittisal
bulunan hadisin tarifte yer almas , ihtimale nisbetle daha kuvvetlidir.

Tarifte ittisalin zhir lafzyle takyid edilmesinden, mudellisin ve eyhine


mlki olup olmad tesbit edilemiyen mus rm an'anesi gibi gizli olan ink -
ta`m, hadisi musned olmaktan karmyaca anlalr. Nitekim musned ha-
disleri ihrac eden imamlar n ittifak, tarifini verdiimiz bu hadis ekli zerinde
olmutur.

Musned'in bu tarifi, ayni zamanda el-Hkim'in yapt tarife de uygundur.


El-Wikim'e gre musned, muhaddisin, sem' zhir olarak bir eyhten, keza
bu eyhin de kendi eyhinden olmak zere sahabiye ve Hazreti Peygambere
kadar muttas l bir ekilde rivayet etti i hadistir'".

El-Hatib de musnedi muttas l lafzyle tarif etmi tir. Bu tarife gre,


mevkf hadis muttas l bir senedle geldi i zaman musned olur. u var ki el-
muttasl senedli mevkfun ndiren geldi ini de beyan etmi tir".

ibn `Abdi'l-Barr ise, musnedin merf oldu unu sylemekle daha uzak bir
tarif yapm ve isnada hi iltifat etmemi tir. Ona gre isnad ister mursel
olsun, ister mu' ial veya munkat olsun, hadisin metni merfii olduu zaman
bu hadis musneddir. Ancak ondan ba ka bu gr e ship olan kimse yoktur.

`Ak ve Nzil isnadlar

Bir hadisin isnad n te kil eden rvi says, ayn hadise ait dier bir isnadn
rvi saysna nisbetle az olursa, bu az rvi ile isnad, ya Hazreti Peygamberde
nihayet bulur; yahutta ube, Mlik, Sufyn, e - fi`i, el-BulAri, Muslim ve

104 El-Bkim'in musnedle ilgili tarifi iin bkz. Mdrifetu s. 17.


105 El-Batibul-Baddrye gre musned, rvisinden senedin son buldu u yere kadar mut-
tasl olan hadistir. Bundan anla lyor ki, el-ljatib, musned iin hadisin merfti olmas n art
ko mamtr. (E1-1-Jatib'in tarifi iin bkz. s. 21.)

79
benzerleri gibi hafza, zabt, fkh ve tasnif ynnden tercihi gerektiren yk-
sek sfat sahibi hadis imamlar ndan birinde nihayet bulur. Birincisine, yani
Hazreti Peygamberde nihayet bulan isnada `uluvv-i mutlak denir.

Uluv, senedin sahih olmasyle birle irse, bu iki yksek vasfa sahip isnadla
gelen hadis, shhat ynnden en stn mertebededir. Hadis mevza olmamakla
beraber sahih vasfma ship de ilse isnadda uluv vasf yine bakidir; ancak
mevz olan hadisin isnad na uluv tlak yersizdir ve bu, ma`dm (olmayan bir
ey) gibidir.

snadm, me hur imamlardan birinde nihayet bulan ikinci ekline de


`uluvv-i nisbf, denilmi tir. Bu ekil, mezkr imanadan isnad n sonuna kadar
says ok olsa bile, bu imama kadar olan ravi say s az olan bir isnad ekli-
dir.

Muahhar hadisiler aras nda uluvv-i isnada o kadar byk ra bet ol-
mutur ki, bunlardan o u, uluv adna ondan daha mhim eylerle me gul
olmay bile ihmal etmilerdir. Halbuki uluv, s hhata daha yak n ve hatas
daha az olmas dolaysyle ra bete de er bir eydir. nk isnad te kil eden
her bir rvinin, rivayetinde hata yapmas ihtimali yok de ildir. Bir hadisin
rivayetinde vas ta ne kadar ok ve sened ne kadar uzun olursa, hata ihtimali
de o kadar ok olur; fakat ricali az, dolay syle senedi de ksa olan hadiste
hata ihtimali yine o nisbette azd r. u var ki, uluvvn mukabili olan nzlde,
ravilerinin daha gvenilir, yahut daha haf z, yahut daha fakih olmalar ,
yahutta ittisalin daha a k olmas dolaysyle uluvve nisbetle stn bir mezi-
yet bulunursa, nzln daha stn oldu unda phe ve tereddde mahal
kalmaz

Fakat bir kime, me akkati gerektiren ara trmann okluu dolaysyle


sevabmn da byk olaca n dnerek mutlak rzl tercih edecek olursa,
bu tercih, hadisin s hhat ve zafiyetiyle ilgisi olm yan bir tercih olur.

Uluvv-i nisbinin e itli ekilleri vardr ve bunlardan biri muvCfaldttr.


Muvafakat, musann flardan birinin eyhine, o musanmfa ula an yolla de il
bir ba ka yolla ula maktr Mesela el-Bulari, Kuteybe tarik yle Malik'ten bir-
hadis rivayet etmi tir Biz, el-Buhara tarik yle bu hadisi rivayet etmi olsak,
bizimle Kuteybe aras nda sekiz ravi bulunacakt . Halbuki, ayn hadisi, el-
Butari tarikyle de il de Ebul-`Abbas es-Serrac tarik yle rivayet etti imizde,
bizimle Kuteybe aras nda yedi ravi bulunur. te bu rivayette, bizim iin el-
But arryle beraber onun eyhinde muvafakat hasil olmu tur; ayn zamanda
bizim isnadmz, el-Bularrye ula an isnada nisbetle alidir.

Uluvv-i nisbinin dier bir ekli bedeldir. Bedel, musannfn eyhinin ey-
hine ayn ekilde ula maktr. Yani daha nce zikri geen isnadda, bir ba ka

80
tarikla, mesela el-Ka`nabi vas tasyle Malik'e varan aym hadisin isnad
vaki olsa, el-Ka`nabi bu isnadda Kuteybe'den bedel olur. Muvafakat ve be-
delde, ok defa uluvve yak n olduklar zaman itibar ederler. Aksi halde,
bazaa muvafakat ve bedel isimleri uluvsz vaki olur.

Uluvv-i nisbinin bir ba ka ekli de mustivat, yahut isnadm, sonuna kadar,


ravi saysnn musannflardan birinin isnad ndaki ravi say sna e it olmasdr.
Mesela en-Nesa'i bir hadis rivayet eder ve onunla Hazreti Peygamber aras nda
onbir ravi vard r. Ayn hadis, Hazreti Peygambere ula an bir ba ka isnadla
bize gelir ve bu isnadda bizimle Hazreti Peygamber aras nda da onbir ravi
vardr. Bu suretle, en-Nesa'iye has bir isnadm l mertebede bulunmas n
mlhaza etmeksizin, ravi say s bakmndan en-Nesa'i ile aram zda musavat
vardr, denir.

Uluvv-i nisbinin bir ba ka ekli mu Cfaltadr. Bu, yukarda akland


ekilde, musannfn tilmizi (talebesi) ile olan musavatt r. Musafaha denilmesi,
karlaan iki kii arasnda ok defa musafaha yap lmasnn adet olmas
ynndendir. Biz, yukar da zikredilen misalde sanki en-Nesa'i ile kar lam
ve musafaha etmi olduk.

Uluvvun yukarda mezkr ksmlaryle birlikte mukabili olan isnad


ekline niiill denir ve uluv ksmlarndan her biri nzln k smlarmdan
birine tekabl eder. Bununla beraber baz kimseler, buna muhalif olarak
uluvvun, nzle tabi olmakszn vaki olduunu ileri srmlerdir.

81
HADIS RV LER VE RVAYET EK LLER

Rivtyetu'l-Clcran, Mudebbec

Rvi ile kendisinden hadis rivayet etti i kimse, ya ve mlkt gibi


rivayete mtealhk meselelerde birle irlerse, bu ksma riviiyetu'l-cdpyIn (ayn
ya ta olan kimselerin rivayeti) denir. Akran olan rvi ile eyhi birbirinden
rivayet ederlerse, bu da mudebbec ismini alr'". Mudebbec akrana nisbetle
daha ks bir manya shiptir. Bu bak mdan her mudebbec akran oldu u hal-
de, her akran mudebbec de ildir. Ed-DrakutnI. mudebbecle, Ebu' -Seyh
el-I bahni de akranla ilgili birer kitap tasnif etmi lerdir.

Ancak eyh, talebesinden hadis rivayet etti i zaman -ki bu durumda


her ikisi de birbirinden hadis alm olmaktadr - buna mudebbec denilip
denilmiyece i mnakaa edilebilir; fakat zhir olan udur ki, bu ksm
mudebbec de il byklerin kklerden rivayeti k smna girer.
,

"Tedbic" kelimesi, yzn iki yan manasnda dibtce'den ahrmtrw7.


Buna gre, rvi ve eyhin iki ynden birbirine e it olmas iktiza eder. Bu husus
gznnde bulundurulursa, ya a byk olan eyhin, kk olan talebesin-
den rivayeti bu k sma girmez.

106 bnu's- alal'a gre de mudebbec, ayn yalarda olan iki ravinin birbirinden hadis
nakletmesidir. Mesela sahabeden '71.i e ile Eb Hurayra gibi ki, bazan `A.i e Eb Hurayra'dan,
bazan da Ebti. Hurayra `Ai e'den rivayet etmi tir. Keza tabi'ilndan ez-Zuhri ile 'Omer ibn
`Abdi'l-'Aziz'in, etba'ut-tabi'inden Malik ile el-Evza`inin, ve daha sonrakilerden Ahmed Ibn
Hanbel ile 'Alt bau'l-Medini'nin birbirlerinden rivayetleri mudebbec ismini al r (`U/anu'i-ludi,
s. 278). Fakat el-qraki, bnu' - alal'm kitabna yazd et-Takyid'inde bu tarife itiraz eder ve b-
nu' - alah' n bunu el-ljakim'den aynen ald m ve el-Hakim'in de "baz eyhlerinden" neklettiini
syler. EVIrakrye gre bu "baz eyhler" den maksat ed-Darakutni'dir. Ed-Darakutnt
in eyhi oldu u gibi mudebbec ismini ilk defa kullanan ve yine bu isimde bir de kitap telif eden
kimsedir Ne var ki ed-Darakutnt, bu kitapta, rivayetin mudebbec olmas iin iki 'iyinin karin
olmasn, yani ayn yalarda bulunmas n art ko mamtr. Buna gre, kelimenin tarifiyle ilgi-
li farkl grn, sadece el-Hakim cihetinden ileri geldi i anlalmaktad r. (El-'Iraki, et-Takyid
(`UlCmu'l4adis erhi), s. 290-291).
107 El-lraki'ye gre bu e it rivayete mudebbec denilmesinin sebebi onun husn (gzelli i)
dolaysyledir. nk lugat ynnden mudebbec, mzeyyen demektir. Nitekim debc, nak ve

82
RivCyetu'l-ekcibir ani' -aVir

Ravi, yaa yahut mlakat veya miktar ynnden kendinden a a olan


bir kimseden hadis rivayat ederse, bu, rivayetul-ekabir
(byklerin kklerden rivayeti) denilen k sm te kil eder.

Rive-tyetu'l Ctidt"
-

"Babalarn oullardan rivayeti" denilen bu ksm da "byklerin kk-


lerden rivayeti" denilen k sm cmlesindendir. Ancak gerek bu k sm ve gerekse
sahabenin tabi'andan ve eyhin talebesinden rivayeti byklerin kkler-
den rivayetlerine nisbetle daha hussi bir mahiyet arzeder. Bu e it rivayetle-
rin aksi, yani kklerin byklerden rivayeti hadis rivayetinde as l yol
olmas dolaysyle dierlerinden daha oktur.
Zikrettiimiz bu ksmlarn bilinmesindeki fayda, ravilerin derecelerini
birbirinden ayrmak ve her birini kendi derecesine indirmektir. El-ljatibu'l-
Ba dadi., babalarn oullarndar rivayetiyle ilgili bir kitap tasnif ve sahabenin
tabi'andan rivayetine de ayr ca kk bir cz tahsis etmi tir. Mteahhrandan
Hafz alahu'd-Din eVAla'i ise, babas ve ceddi vas tas yle Hazreti Peygam-
berden rivayet edenleri byk bir cild iinde toplam ve bunlar ksmlara
ayrmtr. Bu ksmlardan biri, isnadda geen Can ceddihi ibaresindeki zami-
rin raviye rci oldu u kimselere aittir. Di er bir ksmda ise, mezkar zamirin
ravinin babasna rci oldu u kimseleri zikretmi , bunlar beyanla her birini
tahkik etmi , tercemesini verdi i kimselerin rivayetlerinden rnek olarak
birer hadis vermi tir. Biz, bu kitab hulsa ile daha bir ok rvi tercemesi
ilave ettik. Mezkar kitapta yer alan rivayetlerin o u, babadan on drt bat l
ecdada kadar teselsl etmektedir.

tezyln mansma gelir. Kelime frisrden muarrebtir. Dtbacetu'l-vech denildii zaman yzn
grnndeki gzellik anla lr bn Mes'fdun, I-Javanimi dibctcu'l - Kur'n olarak isimlendir-
mesi bundand r. Buna gre, mudebbecin bu mandan geldi i kabul edilirse, isndda iki karinin
veya biri byk dieri kk iki rvinin birlemesi, ok defa ikisinin de, veya yalnz birinin
lim ve hafz olmas halinde v-ukubulduu iin, bu vasflar dolaysyle li veya nzil olan ba ka
isndlardan vazgeilmesi mmkn olur. Bu ise, mudebbec dedi imiz ve tercih etti imiz isnd
iin bir tez -yin ve tahsin vesilesidir. Mesel Yahya bn Ma`in'in Ahmed bn 1-Janberden ve
Ahmed bn Ijanberin de Yalty bn Ma'in'den rivayeti byledir. Akranlarm rivayeti ok defa
bilgileriyle temayz etmi ilim ehli aras nda grlr. Bununla beraber, mudebbecin, bunun
tamamiyle zdd olan bir manya da dellet etti i ileri srlebilir. Eer mudebbecte yer alan
iki karl' ayn tabakadan ve ayn dereceden olursa, birbirine benzeyen iki yana a te bih edilir
ve bunlara "dibilbcetn" denir. Bu takdirde mana, el-I-Jkim ve bnu' - alh'n mudebbeci iki
karinle takyid etmelerindeki sebebi a klam olur; nk bununla isnd nzil olur ve isnd n n-
zl dolaysyle mudebbec olarak isimlendirilmesi ihtimali ortaya kar. Bu takdirde mudebbec,
isnd iin bir medih almeti olmaktan ziyade zemme dellet eden bir isim olur. Nitekim bu ma-
nda raculun mudebbecun denir ki irkin yzl mansma gelir. (El-'IrlF1, et - Takyid
s. 291).

83
ScIb b ve L Ible
ki rvi bir eyhten rivayet etmek hususunda birle ir ve sonra ikisinden
birinin lm dierinden nce olursa, bu ksma da sc- bl. ve kible ad verilmi -
tir. Bizim bildiimize gre, lmn vaki olduu iki ravi arasndaki en uzun
mddet 150 senedir. Bu da: Hafz es-Silefi'den, eyhlerinden biri olan EM
`Ali el-Burclani., byklerin kklerden rivayeti kabilinden hadis i itmi ve
rivayet etmi , Hicretin 500. senesi ba larnda da lmtr. Es-Silefi'nin hadis
sema` ndaki son talebesi, torunu Ebu'l-Kas m `Abdurrahman bn Mekki
olmutur. Bunun vefat ise 650 senesine tesadf eder. Bu sutetle, Es-Silefi'den
rivayet eden iki ravinin vefatlar arasnda 150 senelik bir zaman fark meyda-
na gelmi olur.
Bunun daha eski bir misali de udur: El-BulAri, talebesi Ebu'l-`Abbas
es-Serrac'tan trih ve di er baz eyler rivayet etmi ve 256 senesinde lm -
tr. Es-Serrac'tan sema ile rivayet edenlerin sonuncusu ise, Ehu'l-Huseyn
el-Haffartr ve 393 senesinde vefat etmi tir.
Bir eyhten rivayette i tirak eden iki ravinin vefatlar arasnda bu kadar
uzun mddet bulunmasnn sebebi, kendisinden hadis i itilen eyhin, raviler-
den birinin lmnden sonra daha uzun mddet ya amasdr. yle ki, baz
kk ya taki kimseler de ondan hadis i itir ve uzun mddet ya arlar. Bu
suretle eyhin, ilk ravinin vefatndan sonra hayatta geirdi i mddet ile ikin-
ci ravinin lmne kadar geen zaman n toplamndan, iki ravinin vefatlar
aras ndaki bu uzun mddet has l olur.

Muhmel
Bir ravi, yalnz ismi, yahut bu isimle birlikte baba veya ced isimleri,
yahutta nisbetleri ayn olan iki eyhten rivayet eder, ve bu iki eyh, kendile-
rine hs bir s fatla birbirinden ay rt edilemezse, ravinin iki eyhten birine hs
olan yaknhyle muhmel anlalm olur. Birbirinden ayrt edilemeyen iki ey-
hin her ikisi de sika. (gvenilir) kimselerden olursa, ay rt edilememeleri bir
mahzur te kil etmez; nk maksat kendisinden hadis al nan kimselerin sika
olmalardr. Mesela el-Buharrnin Ahmed tarik yle bn Vehb'ten rivayeti bu
kabildendir. El-Buhari, Almed'i gayr-i mensab olarak zikretmi tir. Bu ahs,
ya Ahmed bn alih'tr; ya da Ahmed bn Isa'dr. Keza, yine gayr-i mens lb
olarak Muhammed tarikyle rakhlardan rivayeti de byledir. Muhammed, ya
Muhammed bn Selam'dr; yahutta Muhammed bn Yahya ez-Zuhli'dir. Bu
e it isimleri, el-Buhari zerine yazd mz erhin mukaddimesinde zikrettik.
Bunlar aras nda tam bir ayrm yapmak isteyen kimselerin, rvinin iki eyhten
birine olan yakmlin bilmeleri gerekir. Bu, yak nlkla da anlalmaz, veya
eyhler ayrt edilemez, yahut ravinin her iki eyhle de yak nl bulunursa,
mkilin halli gle ir; bu takdirde ay rm mmkin klacak kuvvetli zan ve
karinelere mracaat edilir.

84
Bir rvi eyhten bir hadis rivayet eder, fakat eyh bu hadisi, "benim
zerime yalan syledi" veya "bunu ben rivayet etmedim" diyerek, yahutta
buna benzer szler ileri srerek kesin bir dille inkar ederse, bu hadis,
eyh ve raviden birinin bu meselede yalan sylemi olmas ihtimaliyle redde-
dilir. Fakat bu hadise, aralarmdalci bu ihtilaf ve z ddyet dolaysyle her han-
gi birinin kadhm gerektirmez.

Ancak, eyhin hadisi inkar, "bunu hatrlamyorum" yahut "bilmiyorum"


eklinde ihtimal yoluyle olursa, sahih olan gr e gre, bu hadis kabul edilir
nk bu ihtimal, eyhin hadisi rivayet etti ini unuttuuna dellet eder.

Bununla beraber baz kimseler, bu hadisin kabul edilemiyece ini ileri


srmlerdir; nk, bunlara gre, hadisin isbatmda fer, asla tabidir. E er
asl, hadisi isbat ederse, fer'in rivayeti de isbat olunur. Bu, nefiyde de fer'in
asla tabi olmas n gerektirir 108. Ancak bu gr , bazlar tarafndan itirazla
takip olunmutur. Bunlara gre fer'in adaleti onun do ruluunu gerektirir.
Asln hadisi bilmemesi, fer'in do ruluunu nefyetmez; ayn zamanda onu
kesin dille isbat eden, ihtimal zere nefyedenden nce gelir. Bu meselenin
ehadetle kyas fsiddir; nk fer'in ehadeti, ashn ehadeti zerindeki
kudretine ra men dinlenmez. Halbuki rivayet bunun aksinedir ve aralar nda
fark vard r.

Ed-Darakutni, bu konu ile ilgili olarak Men baddee ve nesiye adl bir kitap
tasnif etmitir. Bu kitapta, yukarda mezkr sahib gr takviye eden de-
liller mevcuttur. Bu delillerden anla ldma gre, hadis rivayet eden bir ok
kimse, rivayet ettikleri hadisler, kendilerine arzedilince bunlar hatrlamamak-
ta, fakat kendilerinden rivayet eden rvilere itimadlar dolaysyle, o hadisleri
rvileri tarikyle yine kendilerinden rivayet etmektedirler. Suheyl bn Ebi
Salih'n babasu.dan, onun da Eb Hurayradan merf olarak rivayet etti i
alid ve yemin kssasyle ilgili hadisi bunlardandr. 'Abdu'l-`Aziz bn Muham-
med ed-Diraverdi der ki: Bu hadisi bana Rabia bn Ebi `Abdirralman, Su-
heyl'den rivayet etmi ti. Bir gn Suheyl'le kar latm ve ona bu hadisi sor-
dum, bilemedi. Bunun zerine ona "Rabra, hadisi senden bana bu ekilde
rivayet etti" dedim. Bundan sonra Suheyl ayn hadisi rivayet ederken yle
demee balad : 4.! ,31 JI "Rabra, hadisi benden
bana rivayet etti; ona da ben babamdan rivayet ettim". Bunun benzerleri
pek oktur.

108 Burada bahis konusu edilen as l, eyh, fer` ise o eyhten hadisi rivayet eden rvidir.
Asl olan eyh kendi hadisini inkar ederse bu hadis, fer' olan ve eyhten rivayet eden rvi tara-
fndan isbat edilemez; nk Ler' asla, yani rvi eyhe tbidir.

85
Muselsel

Bayiler, her hangi bir isnadda semrtu fuldnen kle: Semi` tu fuldnen
yahut haddesand fulnun kle: Haddesend fulnun ve bunun gibi rivayet si-
galar zerinde, yahut semi` tu fuldnen yalcdlu: E hedu bi'llahi lekad hadde-
senE fulnun gibi kavli, yahut dal alnd 'etki fulnun fe-et'amend temren gibi
fili, yahutta haddeenf, fulnun ve dltzun kle: Jimentu bi'l-kaderi... 9
gibi hem kavli hem fili hallerde ittifak ederlerse, bu e it rivayetlere muselsel
ad verilir. Muselsel, isnada ait s fatlardandr. Bu teselsl, ok defa isnadm ba-
ndan sonuna kadar devam etti i halde, hazan da isnad n byk bir ksmnda
grlr. Mesela evveliyetle muselsel olan hadiste silsile, Sufyan bn Tycyne'de
nihayet bulmutur 1-w. Her kim mezkar hadisi sonuna kadar muselsel olarak
rivayet ederse vehme d m olur.

Rivayet sigalarc

Yukarda iaret olunan rivayet sigalar sekiz mertebeden ibarettir. Birincisi


semr tu ve haddesenr. dir. Sonra ah bar ani, ve kar a'tu aleyhi sigalar gelir ki bunlar
da ikinci mertebe de yer al rlar. I(uri' e' aleyhi ve ene esma' u sigas nc, enbe'eni,
drdnc, ndveleni be inci, rfehenti (icazeti ifahi olarak beyan) alt nc, ketebe li
(icazeti yazyle beyan) yedinci ve nihayet 'an ve benzerleri ki kle, zekere, ve
ravd gibi sema`a ve icazete yahut adem-i sema`a muhtemel olan sigalar da
sekizinci mertebeyi te kil ederler.

Bu rivayet sigalarndan ilk ikisi, yani semi`tu ve haddeseni lafzlar, eyhin


szlerini tek ba na iiten kimselere mahsustur ve bu ekilde alman hadis-
lerin rivayetinde bunlar n kullanlmas daha do ru olur. Tandisin, eyhin
szlerini iiten kimselere tahsisi hadisiler aras nda uyubulmu bir stlahtr.
Aslnda tandis ile ihbar aras nda lugat ynnden hi bir fark yoktur ve fark
bulunduunu iddia etmek rivayette glk karmaktan ba ka bir manaya

109 Hazreti Peygamber l yeeidu'Vabdu haldvete'l-l ntni hattr yu'mine bi'l-kaderi layrihi
ve murrihi hadisini buyururken amentu Ilayrihi ve errihi hulvihi ve murrihi demi,
ayn zamanda sakaln tutmu tur. Mezkr hadisi Hazreti Peygamberden rivayet eden sahabi-
den itibaren nesiller boyu btn rviler son ibareyi sylerken sakallar n da tutmu lard . Bu
suretle hadis, ayn ibarenin tekrar ile kavli olduu gibi, sakahn tutulmas yle de fiili muselsel
olmutur.
110 Evveliyetle muselsel olan hadisten maksat, rivayet olunan hadtsin, onu rivayet eden
rvilerden her birinin eyhinden i ittii ilk hadis olmas dr. Mesel `Anr bnuliA'n hadisle-
rinden olan ve "ba layclar Allah da balar. Siz yeryzndekileri ba layn ki, semadaki
de sizi balasn" melinde rivayet edilen Rahman hadisi, Sufyn bn `Uyeyne'den sonra rvi-
'erinin eyhlerinden ilk rivayet ettikleri hadis olarak tan nmtr. bn Hacer'in belirtti i gibi,
evveliyetin Sufyn'dan sonra ba lad kesindir ve her kim mezkr hadisi Sufyn'dan sahabiye
kadar olan isndda da evveliyet bulundu unu ileri srerek rivayet ederse hataya d m olur.

86
gelmez. Fakat stlah manas nn yerle mesinden sonra kelime, rf ynnden
hakiki bir mana kazanm ve lugattaki hakiki manasm n nne gemi tir.
Bununla beraber bu stlah, arkl hadisiler aras nda uyubulmu , garpllarm
o u ise kullanmamlardr. Onlara gre ihbar ve tandis ayn manadadr.

Eer rvi, ilk sigay cemi sigasyle kullanr ve laddesend fuldnun yahut
semi`nii fulnen yald lu derse, bu, onun hadisi ba kalaryle birlikte i ittiine
dellet eder. Bazan bu sigalardaki cemi nal n azamet ve byklk iin kul-
lanlr; ancak isnadlarda bu nadiren grlr.

Yukarda zikrolunan mertebelerin ilki olan semi`tu lafz, onu rivayetinde


kullanan ravinin, eyhinden sema`ma dellet etmesi bak mndan, rivayet
sigalarmn en a dr; nk bu lafz n bilvasta sema`a ihtimali yoktur. Hal-
buki laddeseng lafz, hazan, icazette tedlise de tlak olunmutur. Yine mezkiir
sigalarm en yksek ve en stn, rivayetin daha gvenilir bir ekilde tesbit
ve muhafaza edildi i imlcla vaki olandr.

Albaranf, olan nc ve lsardtu `aleyhi olan drdnc mertebedeki


sigalar, kendi ba na eyhe okuyan kimselere aittir. E er ravi bunlar cemi
sigasyle kullanr ve al barancl yahut Isardnd `aleyhi derse, bunlar aynen be in-
ci srada yer alan Isuri'e `aleyhi ve ene esma`u gibi bir manya ship olur.
Bundan da anla lyor ki, eyhe okuyan kimse iin Icara'tu tabirini kullanmak,
al barani tabirini kullanmaktan daha iyidir; nk bu tabir, hal ekline uyan
en ak tabirdir.

eyhe kra'at, hadisilerin ekseriyetine gre tahamml yollar ndan biri-


dir; yani bir nevi hadis alma usldr. Bununla beraber Irak ehlinden baz lar
bu usill benimsememi ler ve bu sebepten Malik ve di er Medine imamlarmn
iddetli muhalefetiyle karlanulardr. Hatta baz lar daha ileri giderek eyhe
kra'at, eyhin lafz ndan sema'a tercih etmi lerdir. Aralarnda el-Buharrnin
de bulunduu byk bir cemaat ise - Bularinin ba larnda nakledil-
diine gre - eyhin lafz ndan sem ile eyhe kra'atn shhat ve kuvvet
ynnden ayn olduunu, aralarnda hi bir fark bulunmad n ileri srm -
lerdir.

Enbe'eni lafznn ash olan inbii` kelimesi, lugat ve mtekaddimnun s-


tllalu ynnden ihbar manas ndadr. Ancak mtekaddiminun rfnde 'an
lafz gibi icazete aittir; nk 'an onlara gre icazette kullan lr

Mu'asrm adanesi, yani ravinin, muas n olan bir eyhten 'an fuldnin
diyerek hadis rivayet etmesi, ravinin o hadisi eyhinden iittiine hamledi-
lir. Fakat muas r olmayann adanesi bundan ayrdr ve byle bir rivayet
ya mursel, yahutta munkat olur. Bu bakmdan adanenin sema'a hamlin-
deki art, muasarat n sabit olmas dr.

87
Musnn an'aresi sem`a hamledilmekle beraber, mudellis olan kimse-
nin an e anesi sem`a hamledilmez.

Bazlar ise, musnn an e anesinin sem`a hamledilebilmesi iin, eyh


ile ondan rivayet eden rvinin, bir defa da olsa birbirlerine mlki olmalar nn
sbt bulmas n art ko mular ve bu art, rvinin mursel-i hafi cinsinden
olan dier an'anelerinden emin olmak iin ileri srm lerdir.
el-BulAri ve di er baz imamlann gr lerine uygun sekin mezheb bu-
dur.

Hadisiler, yukarda zikrolunan rivayet sigalar ndan dfeheni fuldnun


ibaresini ifhi olan icazete, ketebe ileyye fulCtnun ibaresini ise yazl olarak
verilen icazete tahsis etmi lerdir. Mukdtebe, mteahhrndan o unun ibare-
lerinde mevcut oldu u halde, mtekaddiman, bu lafz , eyhin, yalnz icazet
iin de il, fakat rivayetine ister izin versin ister vermesin, talebeye yazd
hadisler iin de kullanm lardr.

Hadisiler, mundvele yolu ile hadis rivayetinin s hhati iin, munavelenin


rivayet iznine ba l olmasn art ko mulardr. Bu artn tahakkuku ile
munavele, rivayet izni verilen ahsn tayin ve tesbitinden dolay icazetin en
yksek e itlerinden biri say lr. Munavelenin ekli eyhin, aslna, yani hadis-
lerini yazd kendi nshas n, yahut bu asln yerini tutacak ba ka bir ns-
hay talebeye vermesi, veya talebenin eyhe ait bir nsha ile ona gelmesi ve
bu iki ekilden hangisi olursa olsun, eyhin talebeye "bu kitap, benim fuln-
dan rivayetimdir. Sen de onu benden rivayet et" demesidir.

Munavelenin bir art da, eyhin, ya kitab talebeye temlik etmek, ya-
hutta talebenin onu istinsah veya kendi nshas yle mukabele edebilmesi
iin ona iareten vermek suretiyle faydalanmas m salamaktr. Fakat eyh,
kitab verir ve hemen geri al rsa, munvelenin rivayet iznine ba l en yksek
bir icazet ekli olduu tebeyyn etmez. Bununla beraber bu munvelenin,
eyhin muayyen bir kitab n rivayeti iin rivayet keyfiyetini de tayin ederek
icazet vermesinden ibaret olan muayyen icazet (icazet-i muayyene) zerinde
bir meziyyeti vardr.

Munvele izinden hli olduu, yani eyh talebeye bir kitap veripte "bu
kitab benden rivayet et; bunun iin sana izin verdim" deme di i zaman, ekseri-
yet nazarnda bu mun vele ile rivayet muteber de ildir. Fakat bunun muteber
olduu grnde bulunan kimseler, eyhin talebeye bu e it bir munvele
ile kitap vermesinin, bu kitabn bir beldeden di er beldeye gnderilmesi mahi-
yetinde oldu u kanaatndadrlar. Nitekim imamlardan bir cemaat, rivayeti
izne ba l olmasa bile, bu e it munvelede mevcut bir karineyle iktifa

88
aderek, mcerred kitabetle rivayetin s hhatine zhib olmu lardr. Bizim
nazarmzda da, eyhin, kitab talebeye elden vermesiyle, ona, bir yerden di er
bir yere gndermesi aras nda, her iki ekilde de izin bulunmadka, kuvvetli
bir fark yoktur.

Hadisiler, munvelede oldu u gibi vidide ile rivayette de izni art ko -


mulardr. Viccle, bir kimsenin, yazar m tand hatla yaz lm bir kitap
bulmas ve bu kitabn iindekileri "fulann hattyle buldum" diyerek rivayet
etmesidir. Ancak bu kitaptan rivayeti iin izin olmad ka rivayetinde al ba-
rani lafznn kullanlmas doru olmaz; izinsiz bu lafz n kullandmasmdaki
hata meydan dad r.

Keza kitapla vaiyyette de, dierlerinde olduu gibi izin veya icazet art
ko ulmutur. Vas yyet, bir kimsenin, lm veya bir sefere kmas halinde
kitabn veya kitaplarn muayyen bir ahsa vasyyet etmesidir. Mtekaddi-
Tutma mensup imamlardan bir cemaat, kendisine vas yyet edilen ahsn, bu
mcerret vas yyet ile kitaplar ondan rivayet etmesini ciz grm lerdir.
Ekseriyet ise, bunun ancak, vas yyet eden ahsn dierine icazet vermesi
halinde ciz olaca n ileri srmlerdir.

PkTntda da rivayet iin izin art ko ulmutur. eyhin, talebelerden


birine "ben, fulan adl kitab fuln kimseden rivayet ediyorum" diye haber
vermesidir. E er eyhin talebeye rivayette ilgili bir icazeti varsa bu i'lma
itibar edilir; aksi halde icazetsiz i'lm ile rivayet muteber de ildir. Nitekim
hakknda icazet verilen hadis de il de, kendileri iin icazet verilen kimselerle
ilgili olan icaze-i mme de muteber say lmamtr. caze-i mme, yani u nimi
icazet, eyhin "btn mslmanlar iin icazet verdim" yahut "hayat m
idrak edenler, yani ya adm devre yeti enler iin", yahut "fulan iklimin",
yahutta "fulan beldenin ahalisine icazet verdim" demesidir. Bu sonuncusu,
bir beldeye tandidi dolay syle s hhate daha yakn saydm tr

Mbhem ve mhmel olmalar dolaysyle mechul kimselere ve henz


dnyaya gelmemi olan ma`dma "fuln n do acak ocu una icazet verdim"
denilerek verilen icazetler de t pk icazeti mme gibi muteber de ildir. Ancak
bazlar, eyhin "sana, do acak ocu una icazet verdim" demek suretiyle
ma`dtmu mevcuda atfetmesi halinde bu icazetin sahih oldu unu ileri srm-
lerdir; fakat bu da di erleri gibi sahih de ildir.

eyhin "fulan kimse dilerse sana icazet verdim", yahut "diledi in takdir-
de sana icazet verdim" demeyip "fuln n diledii kimse iin icazet verdim"
diyerek ba kasnn arzusuna ba lamak suretiyle mevcut veya ma`cliima ver-
dii icazet de di erleri gibi muteber de ildir.

89
cazetle ilgili olarak yukar da zikrolunar btn gr ler sahih mezheb
zerine mebnidir. Bununla beraber el-tlatibu'l-ba dadT, kendisinden neyin
murad edildii anla lmyan mechal mstesna, di erlerinin hepsinde rivayeti
tecviz ve bunu kendi eyhlerinden olan bir guruptan nakletmi tir.

Kudemadan Eb Bekr bn Ebi Davad ile Eba `Abdillah bn Mende, ma' -


dam iin verilen, yine onlardan Eb Bekr bn Ebi Ilayseme arzuya ba lanan
icazeti kullanmlar, kalabalk bir cemaat de icaze-i amme ile hadis rivayet et-
milerdir. Hatta baz hafzlar, bu yolla rivayet edenleri bir kitapta topl yarak
okluklar dolaysyle isimlerini alfabetik s raya gre tertip etmi lerdir. Bun-
larn hepsi de, ilnu'- alah'n dedii gibi , nza gsterilmiyen bir geni likten
ibarettir nk normal olan ve hususi bir ahsa verilen muayyen icazetler
bile, kudema aras nda shhati zerinde kuvvetli ihtilaf bulunan meseleler-
dendir. Fakat mteahh ran, aras nda, bunlarn muteber saylarak onlarla amel
edilmesi kesinle mi olsa bile, bil-ittifak sema`m danundad r. Normal icazet
byle olunca, yukar da zikredilen durumlarda onun nas l muteber say -
laca dnme e de er bir konudur. Maamafih, u da var ki icazet, hadisi
mu' ial olarak rivayet etmekten hay rldr.

Muttefik ve Mufterik

Ravilerin ahslar ayr olmakla beraber isimleri, baba isimleri ve daha faz-
lasyle dede ve geriye do ru ced isimleri ittifak ederse, bu ittifak ister iki ravi
arasnda olsun, ister daha fazla ravi aras nda olsun keza ister isimleri ittifak
etsin, ister knyeleri, hadis ilminde bu k sma muttefilc ve mufterik ad verilir m.

111 Muttefik ve mufterik yedi k smda mtala edilir. Birincisi, isimleri ve baba isimleri
mttefik olanlard r. Mesel el-Halil bn Ahmed gibi. Bu isimde alt kii vardr. Birisi Basri olup
mehur Sibeveyh'in eyhidir ve 170 senesinde vefat etmi tir. kincisi, knyesi Eb Bir el-Mu-
zeni el-Basri olan el-Halil bn Ahmed'tir. ncs el-Halil bn Ahmed el-I bahnt'dir. Dr-
dncs Eb Sa`id es-Siczi (O. 387), be incisi Eb Sdid el-Busti el$zi, altmc s da Eb Sa'id
el-Busti (O. 503) dir.
Mttefikin ikinci ksm , isimleriyle baba ve ced isimleri ittifak edenlerdir. Ahmed bn Ca-
fer bn Hamdan gibi. Bu isimde drt ki i vardr ve hepsi de ayn asrda ya amlardr.
nc ksm, knye ve nisbetleri ittifak edenlerdir. Eb 'Imffin el - Cuveni gibi. Bu knye-
de iki kii vardr.
Drdnc ksm, isimleriyle babalar nn knyeleri mttefik olanlar. Slih. bn Ebi lih
gibi. Bu isimde drt ki i vardr.
Beinci ksm, isimleri, baba isimleri ve nesebleri mttefik olanlar Muhammed bn 'Abdil-
lah el-En rt gibi. Bu isimde iki kii vardr.
Altnc ksm, yalnz isimleri, yahut yalnz knyeleri mttefik olanlar. Bunlar, isndda
baba ismi zikredilmeksizin yalnz isimleri, yahut yaln z knyeleri zikredildii zaman kim olduk-
larn, yahut hangi ahsa dellet ettiklerini tayinde glk ekilir.
Yedinci ksm ise, nesebleri mttefik olanlard r El-Amult, el-Hanefi gibi. Keza bunlar da
isndda yalnz neseb olarak zikredildikleri zaman kimliklerini tayin etmek g olur.

90
Bunun bilinmesindeki fayda, iki ayr ahs, isimlerinin ayn olmas dolaysy-
le tek bir ah s zannetmemektir. El-tlatibu'l-Ba dadi, bu konuda byk bir
kitap tasnif etmi tir. Biz, onun bu kitabn hulsa ile ona daha bir ok eyler
ilave ettik.

Bu ksm, daha nce zikri geen ve muhmel denilen k smn aksidir. n-


k muhmelde, tek ahsn iki ayr ahs zannedilmesinden korkulur. Bunda ise,
iki ayr ahsn ayn ahs zannedilmesi bahis konusudur.

Mu'telif ve Muhtelif

Ravilerin isimleri hat ynnden ittifak, fakat nutk veya telaffuz ynnden
ihtilaf ederse, bu ihtilaf ister nokta ister ekil ynnden olsun bu k sma da,
hadis ilminde mu'telif ve muhtelif denilmitir. Bu ks m, hadis ilminin en mhim
konularndan birini te kil eder" 2 .

`Ali Ibnu'l-Medeni, en iddetli tashifin isimlerde vaki oldu unu sylemi ,


bazlar da, byle bir tashif vuku halinde, o ismin ne makablinin, ne de maba-
dinin onun dorusuna dellet etmiyece i itibarla, bu ite kyas n dahli bulun-
myaca n ileri srerek 'Ali bnu'l-Medini'nin szn teyid etmi lerdir.

Bu konu ile ilgili olarak Ebu Ahmed el-`Askeri bir kitap tasnif ve bu kitab ,
yine kendisine ait olan Kitabu't-tahif iinde zikretmi tir. Fakat `Abdu'l-Gani
bn Said, bu konuya mstek l iki kitap tahsis ederek, birisinde isim, di erinde
ise neseb ynnden benzer olanlar biraraya getirmi tir. Keza
nin eyhi olan ed-Darakutni, ayn konuda byk bir kitap telif etmi , el-Hati-
bu'l-Ba dadi de bu kitaba bir zeyl haz rlamtr. Ebil Na r bn Mak-Cila"'
ise, el- kmill adn verdii kitabnda, yukarda zikri geen btn kitaplar
toplam , ayr bir kitapta da, mezkar kitaplar zerine istidrak yaparak mel-
liflerinin hatalarn beyan etmitir. Bu bakmdan bn Makla'nn kitab, bu
konuda telif edilen kitaplar n en mufassal ve, kendisinden sonraki btn
muhaddislerin yegane dayana olmutur.
Ebn Bakr bn Nukta, bn Maklla'nn atlad baz noksanlklar' da ila-
ve etmek suretiyle byk bir eild meydana getirmi ; Manr ibn. Selim ve

112 Mesel Sellam ve Selam ( ) isimleri yazl ynnden mu'telif, yani ayn , fakat
okunu ynnden muhtelif olan isimlerdendir. Ancak Be isim mstesn di erlerinin hepsi Sel-
lm'dr. Selam olarak okunan be isimden ikisi 'Abdullah bn Selm'n ve el-Buhrrnin eyhle-
rinden Muhammed bn Selam'n babalarna, biri Selam bn Muhanmed'e, biri Muhammed bn
`Abdi'l-Vehhb bn Selam' n ceddine, biri de Selm bn Ebil-Hukayk'a aittir.
113 Eb Nar 'Ali bn Hibet Allah bn 'Ali bn Cafer bn 'Alt.. 422 senesinde
dnyaya gelmi tir. Kk ya tan itibaren hadis toplama a balam , nahv ve iir sahasnda
hret kazanm , hem nazm hem de nesir halinde bir ok kitap tasnif etmi tir. 'bn Mkl
486-7 senesinde ldrlm tr. (Ez-Zehebi, Tezkiratu'l-(yufftz, IV. 1201).

91
Ebu Hamid es-Selmani ise, ayn kitaba kk bir cild halinde zeyl yazm lar-
dr.

Ayn konuda ez-Zehebi, cidden muhtasar bir kitap telif etmi , ancak
bu telifte kalemle zabta itimad dolaysyle pek ok hataya d m ve ki-
tabn konusuna aykr olarak tashifatta bulunmu tur. Ancak Allah Ta'ala
bize, mezkfir kitab n hata ve tashiflerini Tabiru'l-muntebeh bi-tallriri'l-mu-
tebeh adn verdiimiz bir kitapta a klamay myesser klmtr. Bu kitab
bir cilt halinde alfabetik s raya gre tertib ve ez-Zehebi'nin ihmal etti i, yahut
zerinde durmad bir ok eyleri de ona ilave ettik. Bu sebepten Allah'a
hamde deriz .

Mute dbih

Isimler, hat ve nokta ynnden ittifak, fakat baba isimleri hat ynn-
den ayni olsa bile nokta ynnden ihtilaf ederse - mesela Muhammed bn
`Akil ve Muhammed iln. `Ukayl ( j,:a0 .L.4) gibi; birin-
cisi Neysalfiri., ikincisi ise Firyabi olup her ikisi de me hurdur ve birbir-
lerine yakn devirlerde ya amlardr - yahut isimler, nokta ynnden muh-
telif, hat ynnden mttefik; keza baba isimleri de nokta ynnden mttefik
olmak suretiyle ilk eklin aksi olursa - mesela 'Ali bn Ebi Talib'ten rivayet
eden tabi c i. urayh ibnu'l-Nu`man ) ile el-Buharrnin eyhi
Surayc Ibnu'n-Numan G les7JI gibi - bu ksma da mute Cbih ad verilir.

EbtlatIb, bu konuda bir kitap tasnif etmi ve ona Telhi u'l-m ttedbih
adm vermitir. Yine ayn mellif, mezkfir kitaba atlad baz eyleri de
ilave etmek suretiyle bir zeyl yazm tr. Bu kitap, faydas ok bir kitapt r.
E er ittifak, ravi ismiyle baba isminde olur, fakat nisbetleri ihtilaf ederse,
bu ksm de mte abihten saylr.

Yukarda zikrolunan mute abih ile, nceki ksmda zikrolunan mu'telif


ve muhtelifin birle mesi halinde ba ka ksmlar ortaya kar. Bunlardan
biri, ittifak ve i tibahm, mesela ravi ismiyle baba isminde, bu isimlerden
birinin veya her ikisinin bir harfinde, yahutta iki veya daha fazla harflerinde
hasl olmasdr; bu da iki ksmdan. ibarettir. Birincisi, iki tarafta da harf say -
snn sabit olmas na ra men, ihtilafn ta yirle meydana gelmesi; ikincisi ise,
ihtilafn yine ta yirle olmasna ra men, harf says ynnden baz isimlerin
dier baz larndan noksan olmas dr.

Birinciye misal, aralar nda el-Buharrnin eyhi erAvkrnin de bulundu u


bir cemaati te kil eden Muhammed bn Sinan ((51..., ,:f ismindeki kim-
selerle, yine aralar nda c Omer bn Yfinus'un eyhi el-Yemanirnin yer ald

92
Muhammed bn Seyyar ( ismindeki kimselerdir. Keza bn
`Abbas'tar rivayet eden tabi`i Muhammed bn liuneyn. ,:f `44,4 ) ismindeki

kinselerle, yine me hur talan Muhammed bn Cubeyr .L.4); Kfeli


mehur Mu'arrif ibn. Va l (3.1 j J. JAA) ile Eb11 kluzeyfe en-Nehdi'nin eyhi

Mutarrf bn Vasfi js.,12..); brahim bn Sa`dn yaknlarndan Ahmed


ilinul-Huseyn :f ) ile 'Abdullah ibn. Ahmed el-Bikendi'den
rivayet eden ve el-Buha Vnin eyhi olan Alyed ibnu'l-Huseyn
Malik bn Enes'in tabakas ndan me hur eyh Haf bn Meysere am a)
ile
ile `Abdullah bn Msa eyhlerindeu Cafer bn Meysere
j iuor ) bunlardand r.

Ikinciye misal, aralarnda ezan sahibi 'Abdullah bn Zeyd'in de bulun-


duu ayn isimdeki bir cemaattir. Sahabi 'Abdullah bn Zeyd'in ceddinin ismi
< Abdi Rabbih'tir. Keza (abdest) hadisinin ravisi de ayn isimde olmak-
la beraber, ceddi `A. m'dr ve her ikisi de ensardand r. Bu ismin benze-
ri, bir yet` harfinin fazlas yle 'Abdullah bn Yezid olup bu isimde olanlar
da bir gurup te kil ederler. Sahabe aras nda Ebil Masa olarak knyelenen
el-Hatmi bunlardan olup hadisi abitdn'da yer almtr.

Yine bu ksma misal olarak, 'Abdullah bn Yalya isminde-


ki kimselerin te kil ettii bir gurupla, bn Ebi Talib'ten rivayet eden ma-
rf tabi'i `Abdullah bn Nuceyy zikredilebilir.

Mute abih ile mu'telif ve muhtelifin birle mesi neticesinde ortaya kan
ksmlardan biri de, ittifakn hat ve nutk ynnden oldu u halde, ihtilaf ya-
hut itibahm, ya her iki ismin tam olarak takdim ve tehiriyle, yahutta bu
takdim ve tehirin yaln z bir isimde ve benzer oldu u isme nisbetle baz harf-
lerinde vaki olmas dr.

Birinci ekle misal, el-Esved bn Yezid ile Yezid Ibnu'l-Esved, 'Abdullah


bn Yezid el-Ija -tmi ile Yezid bn `Abdillah; ikinci ekle misal ise, Eyyiib bn
Seyyar ile Eyyfili bn Yesar isimleridir. Bu sonuncudan ilki, hadiste kuvvetli
olmayan Medineli nehiir, dieri ise mechill bir kimsedir.

93
SONU

Muhaddisler aras nda ravi tabakalar nn bilinmesi mhim meselelerden


birini te kil eder. nk mute bih isimlerin birbirine karmas ndan emin,
hadisin rivayetinde tedlis bulunup bulunmad na muttali ve an'ane ile ri-
vayetten kasdedilen manya vak f olmak, ancak bu tabakalar n bilinmesiyle
mmkndr.

Hadisilerin stlalunda tabaka kelimesi, ayn ya larda olan ve ayn eyh-


lere kavuan kimseleri amildir. Bir ahs, bazan iki sebep itibariyle iki taba-
kada"), saylr. Mesela Enes bn Malik , Hazreti Peygamberle sohbetinin sabit
olmas dolaysyle `Aere-i Mube ere tabakas na dahil oldu u gibi, yann
kkl dolaysyle de `Aere'yi takip eden tabakadan addedilir. Bu itibar-
la sahabe, Hazreti Peygamberle sohbetleri ynnden nazar dikkata alndk-
larmda, hepsi de ayn tabakadan say hr. Nitekim bn" Hbb ve dier baz
mellifler, tabakalar bu ynden tesbit etmi lerdir. Fakat sahabeyi islam'a
girilerindeki ncelik ve baz gazvelere itirak gibi fazilet ve stnl art-
rc sebepler ynnden mtalaa edenler, onlar muhtelif tabakalara ay rmlar-
dr. Tabak& mellifi Ebn `Abdillah Muhammed bn Sa`d da bu tarafa meylet-
mitir. Kitab, bu konuda telif edilen kitaplar ') en geni idir.

Sahabeden sonra gelen tabi`isnda da durum ayn dr. Onlar, sadece baz
sahabeden hadis almalar ynnden mtalaa eden kimseler, yukar da zikri
geen bn Hbb'an'n yapt gibi, hepsini de tek bir tabakadan, saym lardr.
Fakat baz sahabeye mlki olmalar ynnden ele alanlar ise, Muhammed
bn Sa`d gibi muhtelif tabakalara ay rmlardr.

Hadis ilminin mhim konularndan biri de, ravilerin do um ve lm


tarihlerinin bilinmesidir. nk bu sayede, baz kimselerin, dier bazlarna
mlki olmadklar halde mlki olduklar iddiasndan emin olunur.

Dier mhim bir konu, ravilerin do up bydkleri ve yerle tikleri


yerlerin bilinmesidir. Bu sayede, neseb ynnden ayr lsalar bile, iki ismin
ittifak halindeki karkhktan emin olunur.

94
Dier mhim bir konu, rvilerin cerh, ta`dil ve cehalet ynnden hal-
lerini"), bilinmesidir. nk bir rvinin ya adaleti bilinir ve Mil oldu una
hkmedilir; ya fsk bilinir, fsik olduuna hkmedilir; yahutta rvi hakk nda
bunlardan hi bir ey bilinmez, yani rvi mechul kalr.

Cerh ve ta:dille ilgili bu konularn en mhimi ise, rvinin cerh ve ta`dil


ynnden hallerine vak f olduktan sonra, bu cerh ve ta:dilin mertebelerini
bilmektir. nk hadis imamlar , hazan bir ahsi btn hadislerinin reddini
gerektirmiyen sebeplerle cerh ederler. Bunlar daha nceki bahislerimizde
zikretmi ve on madde halinde geni bir ekilde aklamtk. Burada, hadis-
ilerin stlahmda bu mertebelere dellet eden laf zlar bahis konusu edece-
iz.

Cerhin, e itli mertebeleri vard r. Bunlarn en kts ve en a , mba-


la aya dellet etmek zere rvinin ef' al veznindeki bir sfatla tavsif olunma-
sdr: Ekzebu'n-ns (insanlarn en yalancs) gibi. Keza ileyhi'l-munteh el-
vai`u (hadis vaz' nda son mertebeye vas l olmutur), ve ve huve ruknu'l-kizbi
(o kizbin-yalanc ln bir rkndr) tabirleri de bu mertebede yer al r.

Bundan sonra decel, vaZi` ve kezzab tabirleri gelir. Her ne kadar bunlarda
da mubala aya dellet eden bir man varsa da, yukar da zikrolunan merte-
benin a asmdadr.

Cerhe dellet eden tabirlerin en hafifi leyyinun, seyyi'u-l-htfz ve fihi edn


makl szleridir.

Cerhin en iddetli mertebesiyle en hafifi aras nda apa k mertebeler


vardr. Metriikun, skttun, yahut fht u'l-galat, yahutta munkeru'l-haclis
szleri, idifttn, yahut leyse bi'l-kaviyy, yahutta fihi maklun szlerinden daha
iddetlidir.

Hadis filminde bilinmesi gerekli olan mhim konulardan biri de ta`dilin


mertebeleridir. Ta`dilde bu mertebelerin en ykse i ve en a, yine cerhte
olduu gibi, rvinin, mbala aya dellet eden ef al veznindeki tabirle tavsi-
fidir: Evsaku'n-ns, yahut esbetu'n-ns, yahutta ileyhi'l-munteh fi't-te ebbut
gibi.

Ta:dilin ikinci mertebesi, tddile dellet eden s fatlardan birinin tekrar ,


yahut bir ba ka sfatla kuvvet kazanmas dr: ilta sika, yahut ebtun
ebtun, yahut sikatun Jfzun, yahutta `adlun Ziiintun ve buna benzer tabir-
ler gibi.

Ta`dille ilgili mertebelerin en a as, eerhin en hafifine yak n olduu


anla lan tabirlerle ifade edilir: eyhun, yurv haellsuhu, yu`teberu bihi ve ben-

95
zerleri gibi. Ta'clilin zikredilen bu mertebeleri aras nda ba ka mertebeler de
vardr.

Bu konu ile ilgili dier baz meseleleri, bahsin tamamlanmas bakmn-


dan yle sralayabiliriz:
Tezkiye, veya bir rvi hakk nda husn-i ehadet, ancak bunun sebeplerini
bilen kimselerden kt zaman kabul edilir; fakat bu sebepleri bilmeyen
ve tezkiyeye mmaresesi bulunm yan kimselerin, rvinin hallerini tetkik
etmeden ilk anda kendilerine zhir oldu u ekliyle mcerred tezkiyede bulun-
mamalar iin, bu gibi kimselerin tezkiyeleri makbul say lmamtr.
Aslnda tezkiye, bir ki iden sdr olsa bile, sahih olan gr e gre yine
makbuldr. Fakat bu gr e muhalefet eden baz kimseler, tezkiyeyi ehadet-
ten sayarak en az iki ki iden sadr olmasn art ko mulardr. Halbuki tezki-
ye ile ehadet aras nda fark vard r ve birincisi rvi hakk nda hkm menzi-
lesinde olup adet art ko ulmaz. ehadet ise, hkim huzurunda hidden
vki olur ve bir ilidin tazkiyesinin, ikinci bir hidle tezkiye edilmesi mana-
sm ta r; bunun iindir ki, birincinin kabul, onu takip eden di er hidlerin
saysna ba ldr.
Eer denilirse ki, rvi hakk ndaki tezkiye, onu tezkiye edenin kendi ictiha-
dna, yahutta ba kalarndan yapt nakle istinad etmesi dolay syle iki ksma
ayrlr ve bu ksnlar birbirinden farkl dr. Bu farkllk dolaysyle de, yukarda
zikrolunan ihtimal ortaya kar. nk birinci kta, yani tezkiyenin ictihada
mstenid olmas halinde adet art ko ulmaz; zira burada nzekki hkim mev-
kiindedir. Halbuki ikinci kta, yani tezkiyenin nakle mstenid olmas halinde
mezkiir ihtilf ortaya kar. Buna cevaben denilir ki: Bu halde dahi mzekki
saysnn art olmad ikrdr. nk hadis rivayetinin aslnda rvi says
art ko ulmamtr; as l byle olunca, onun fer'i olan bir meselede de say nn
art olmad kolayca anla lr.
Cerh ve ta:dilin, adil ve mteyakk z kimselerden kabul edilmesi laz m-
dr. Bu sebeple cerhte ifrata giden ve bir hadisin reddini gerektirmeyen sebep-
lerden dolay rvisini cerheden kimselerin bu trl cerhleri, rvinin halindeki
mcerred grn e istinad eden tezkiye gibi makbul de ildir. Nitekim hadis
ricalinin tenkidi hususunda tam bir tetkik ve tetebbu shibi olan ez-Zehebi,
bu konuyla ilgili olarak yle demitir: "Bu ilme mensup ulemadan iki ki i,
ne zayf bir rvinin tevsiknda, ne de sika olan bir rvinin tazyifinde kat' y-
yen birle memilerdir."
Bundan dolaydr ki, bir hadisin terki zerinde btn ulem ittifak etme-
dike, o hadisi terketmemek en-Nes'inin mezhebi olmu tur. Bu ilimde cerh
ve ta`dil ile me gul olanlar n, i in kolay taraf'na kamaktan ekinmeleri art-
tr.

96
Eer alim, bir ahs, hakkndaki kanaat kesinlemeden ta`dil ederse,
sabit olmyan bir hkm isbat etmi kimse mertebesine der ve bu suretle
onun, yalan olduu zannedilen bir hadisi rivayet edenler z resine girmesinden
korkulur. Ve e er bir ahsi ihtiyats z cerhederse, bundan beri olan bir msl-
mana ta'netmi ve zerinde ilelebed kalacak kt bir damga ile onu damgala-
m olur.

Bu gibi afetler, insana, hazan nefsin, kt arzular n a uymak ve fsid


gayeler gtmekten dolay 'am olur ki, mtekaddimn ok defa bunlardan
uzak kalmtr. Bazan da bu afetler, itikadi ihtilaflar n bir neticesi olarak
zuhur eder. Eskiden olduu gibi, bugn de bunlar fazlas yle mevcuttur. Hal-
buki akaid ihtilaflarndan dolay bir rviyi cerh etmemek laz mdr. Mubte-
di'm rivayetiyle ilgili bahislerde bu meselenin mnaka asn yapmtk.

Cerh, sebeplerini bilen bir kimseden a k bir ekilde beyan edilmi olarak
sadr olursa ta`dile takdim edilir. nk sebepleri a klanmam olan cerh,
adaleti sabit olan kimse hakk nda kadh olamaz. Fakat cerhedilen kimse, bu
cerhten nce ta`dil de edilmemi se o kimsenin erhi, sebepleri a klanmam
bir ekilde mcmel olarak fakat bilen bir kimseden sad r olursa, sahih olan
gre gre, kabul edilir. nk hakknda ta`dil bulunmayan bir ravi mech ll
hkmndedir ve bu gibiler hakk nda cerhedenin szyle hareket etmek, onu
terketmekten evlad r. Ibriu' -Salah bunlar hakknda tevakkufa meylet-
mitir.

Hadis ilminde mhim say lan hususlardan biri de, isimleriyle hret
kazanm olan kimselerin, baz rivayetlerde knyeleriyle zikredildikleri zaman
bir ba ka ahs olduklar zannedilmemesi iin isimleriyle birlikte knyelerinin
de bilinmesidir.

Bunun gibi, bilinmesi gerekli dier mhim konular yle sralayabiliriz:


Biraz nce zikredilen k s= aksine knyeleriyle hret kazananlar;

Az olmakla beraber ismi, knyesi olanlar.

Knyeleri zerinde ihtilaf bulunanlar.

Aralarnda Ebu'l-Velid ve Eb tjalid olarak iki knyesi olan bn Curayc


gibi hadisilerin de bulundu u ok knyeli kimseler.

Sfat ve lakablar ok olanlar.

Etba`u't-tabi`inden Elif]. shak el-Medeni gibi, knyesi babasnn ismiyle


ayn olanlar. Bu ksmn bilinmesiyle, rivayeti, rvinin babas na nisbet ederek
ahrbarand bn '44 diyen kimse hatah grlp do rusunun ahbarand Eb
shak olduu iddia edilmez

97
Yahut bunun aksine shak bn Ebi shak gibi, ismi, babasnn knyesiy-
le uygun olanlar

ki me hur sahabi Eb Eyyb el-En ri ve Umm Eyyb gibi, knyesi, zev-


cesinin knyesine uygun olanlar.

eyhinin ismi babasnn ismiyle ayn olanlar. Er-Rabr bn Enes ile


eyhi Enes gibi. Btn rivayetler er-Rabr bn Enes Can Enes isnadyle gelir
ve er-Rabl' n, babas Enes'ten rivayet etti i zannolunur. Nitekim altil7de
vaki olan ',Imir bn Sc'd `an sa`d isnad byledir ve eyhi olan Sa`d,
ayn zamanda onun babasdr Halbuki di er isnadda er-Rabrnn eyhi olan
Enes onun babas deildir. Babas Bekri, eyhi olan Enes ise En ri olup me hur
sahabi Enes bn Er-Rabl', Enes'in evlad ndan de ildir.

Babasndan ba ka kimselere nisbet edilenler. El-Milsdcid Ibnul-Esved


gibi.Burada el-Mikdd, el-Esvedu'z-Zuhri'ye nisbet edilmi tir; nk el-Mils-
dd onun evladldr. Asl nisbeti el-Mikdd bn 'Amr'dr.

Anasna nisbet edilenler. bn 'Uleyye gibi. smi smail bn brahim


bn Milssem olup silsttandr. 'Uleyye, anas nn ismidir ve bu isimle hret
kazanmtr Ancak kendisi bn Tleyye denilmekten ho lanmazd. Bu sebep-
le e-Mi:4 ondan rivayetlerinde "bize, bn `Uleyye denilen smail haber
verdi" derdi.

lk anda hatra gelen ismin d nda bir eye nisbet edilenler. Mesela el-
11azza' bunlardand r. ljazza', ayakkabc manasna gelir. smi Ijalid olan bu
ahsn Hazza'a nisbet edilmesiyle, onun ayakkab sanatna veya sat clna
mensb olduu anlalr; halbuki byle de ildir. Sadece onlarla d p kalkt
iin onlara nisbet edilmitir. Suleymn et-Teymi de byledir. Asl nda Ben
Teyem'den deildir; fakat onlarn arasna girmi ve yerle mi olduu iir onlara
nisbet edilmitir Keza ceddine nisbet edilerek ismi ismine ve babas nn ismi
mezkr ceddin ismine uygun olan kimselerle kar masndan emin olunam-
yan kimseler de bu kabildendir.

Kendi ismiyle babas nn ve ceddinin ismi mttefik olanlar. El-Hasan


Ibnu'l-Hasan bn bn Ebi Tlib gibi. Bunun bazan daha
ok uzad da grlr. Bu ksm, muselselin bir blmdr, Bazan da ravinin
ismiyle babasnn ismi, ced ve babasnn ismiyle ittifak eder. Ebu'l-Yemen
el-Kindi gibi. Bu ahsn ismi Zeyd ibnu'l-Hasa. bn Zeyd

Kendi ismiyle eyhinin ve eyhinin eyhinin, bazan daha gerilerdeki


eyhlerin isimleri mttefik olanlar. 'Imrtn C an 'Imren isnadnda olduu gibi.
Birincisi el-Ka ir sfatyle maraftur. kincisi Ebu'r-Rec' el-cUtridl, n-
cs ise sahabi bn Huayn'dr. Keza Suleyn n an Suleyndn Can Suley nrn

98
isnad da byledir. Birincisi Suleyman bn Ahmed bn Eyyb et-Taberani,
ikincisi Suleyman 'bn. Ahmed el-Vas ti, ncs de bn Bint uralbil ismiyle
marf Suleyman bn `Abdirrahman ed-D makrdr. Bazan ravi ile babas
ve ceddi ile ceddinin babas aras ndaki ittifak, ravi ile eyhi aras nda beraberce
vaki olur. Mesela Ebu'l-'Ala' el-Hemclani el-`Attar' n Eb el-I bahani
el-Haddad'tan rivayeti me hur olup bu kabildendir. Her ikisinin ismi de el-
Hasan bn Ahmed ibni'l-Hasan bn Ahmed'tir. Ve bu isimdc ittifak etmi ler,
fakat knyede, belde ve sanata nisbette birbirlerinden ayrdnu lardr. Ebu
Masa el-Medini, bu konuda mufassal bir cz tasnif etmi tir.

eyhin ismiyle, kendisinden rivayet eden ravinin ismi mttefik olanlar.


Bu ksmn kendine has bir gzellii vardr. ibnu' -Salah bu konuya temas
etmemitir. Faydas , isnadda tekrar veya inklab bulunduunu zanneden
kimselerden phenin kald rlmasdr. Misali el-Buharrnin Muslim'den ve
Muslim'in el-Buharrden rivayetidir. Asl nda bu rivayette el-Buharrnin eyhi
olan Muslim, Muslim bn el-Ba ri'dir. El-Butiari'den
rivayet eden Muslim ise, altfly, sahibi Muslim ibnu'l-Haccac el-Ku ayrrdir.
Bunun ayn s `Abd bn Humeyd hakknda da vaki olmutur. `Abd, Muslim bn
brahim'den, Muslim 'bilmi-Hacca da alWinde `Abcrten bu terceme ile
bir hadis rivayet etmi ti.

Keza Yahya bn Ebi Kesir'in Hi am'dan, Hi am'n da ondan rivayeti bu


kabildedir. Ancak, Yahya'nn eyhi olan Hiam, Hiam bn `Urve olup onun
akranlarndandr. Yahya'dan, rivayet eden Hi am ise, Hi am bn. `Abdillah
ed-Destevaldir.

El-Hakem 'bn `Uteybe, bn Ebi Leyla'dan, bn Ebi Leyla da el-Hakem-


den rivayet etmi tir. eyhi, 'Abdurrahman bn Ebi Leyla, talebesi ise, Muham-
med bn `Abdirrahman bn Ebi Leyla'd r. Bunun gibi misaller daha pek ok-
tur.

Hadis ilminde bilinmesi gerekli mhim konulardan biri de mcerred


isimlerdir. mamlardan bir gurup, bu konu ile ilgili e itli kitaplar telif et-
milerdir. bn Sa`dn Tabalecit'nda, bn Ebi Hayseme ve el-Buharrnin Tcirqt-
lerilde ve bn Ebi Hatim'in el Cerit ve't-ta`dirinde olduu gibi bazlar hi
-

bir kayda tabi olmaks zn ravi isimlerini toplama a almlar; bn.


Hbban, ve bn ahin gibi baz imamlar yalnz sikat toplamakla iktifa etmi -
ler; bn 'Adi ve bn Hbban gibi baz lar da yalnz mecrhlar biraraya getir-
milerdir. Baz imamlar ise, belirli bir kitab n ricalini toplamay gaye edin.mi-
ler; mesela Ehr. Nar el-Buharrnin ricalini, Eb Bekr ibn. Menc-
ye, Muslim'in, el-Fail bn Tahir, hem el-Buhari hem de Muslim'in ricalini
beraberce, Eb el-Ceyyani, Eb. Davud'un ve et-Tirmizrnin, Ma rib

99
imamlarmdan bir gurup en-Nesa'inin, `Abdu'l-Gani
adyle Saktkn, Eb Davd, en-Nes'l ve bn Mace'den
ibaret olan Kutub-i Sitte ricalini toplam lardr.
tehzib ederek Tehzibu'l-Keml ismini vermitir. Biz de bu kitab telhis ile
ona bir ok ey ilave ettik ve Tehzibu't-tehzib adn verdik. Bu kitap ihtiva
ettii ilvelerle birlikte asl n te biri kadard r.

Hadis ilminin bilinmesi gerekli mhim konular ndan bir dieri mufred
isimlerdir. Hafz Eb Bekr Ahmed bn Harran el-Berdici, konu ile ilgili bir
kitap tasnif etmi ; ancak bu kitapta zikretti i baz isimler, dier baz mellif-
lerin itirazlar na uramtr. Bu isimlerden biri udi bn Sinan olup zay f
ravilerdendir. Okunu u ad harfinin zammyledir; bazan sin harfiyle de itii
de olur. Bundan sonraki harfler harekesi sakin gayn, dal ve nisbet ytt's gibi
bir y:Vdr. Isim, neseb lafz yle alem ismi olup mufred de ildir. Nitekim bn
Ebi I3tim Kitbu'l-Cerk ve't-ta`dil'inde udi el-Krfryi ve Yahya bn Ma`i-
,

nin onu tevsikini zikretmi , ayn zamanda, bununla daha nceki ismi ay rde-
derek brnn zay f olduunu belirtmitir.

Ukayli ise, Tdrih'inde Katade'den rivayet eden udi bn `Abdillab


zikretmi ve hadisinin gayr-i mahfz oldu unu sylemitir. Zannma gre
bu ahs, bn Ebi Hatim'in zikretti i ahstr El-Tkayll'in onu zu'afadan
addetmesi, ondan nakletti i bir hadis dolaysyledir; fakat as l afet bu alus-
tan de il, belki ondan rivayet eden `Anbese bn `Abdirrahman ynnden
gelmektedir.

Ca`fer vezniyle gelen Sender ismi de, mufred isimler cmlesindendir.


Sender, Zinba < el-Cuzamrnin mevlas olup Hazret Peygamberle sohbeti ve on-
dan rivayeti vard r. Eb `Abdillah olarak knyelendi i me hurdur. Sender
ismi, mufred isimlerdendir ve bildik' imize gre ondan ba kas bununla isimlendi-
rilmemitir. Bununla beraber, bn Mende'nin Ma`rifetu'-akbe adl kitab
zerine yazd zeylde Ebn Milsa, Sender Ebu'l-Esved ismiyle ondan bir de
hadis zikretmi tir. Ancak Eb Msa'n n bu grne itiraz edilerek bu Sen-
der'in, bn Mende'nin zikretti i Sender oldu u ve mezkr hadisi de, Muhammed
hnu'r-Rabr el-Cizrnin Msr'a gelen sahabilerin tarihinden bahsederken
Zinba`m mevlas Sender'in tercemesinde rivayet etti i sylenmitir. Biz de
bu hususu sahabeyle ilgili kitabnuzda beyan etmi bulunuyoruz.

Hadis ilminde bilinmesi gerekli konulardan di er bazlar da, isimlerde


olduu gibi, mcerred ve mufred knyeler; bir afet veya meslek sebebiyle olan
ve bazan isim, hazan da knye lafz yle gelen lalcablar; mteahhrna nishetle
mtekaddimnda daha ok grlen kabilelere, mtekaddimna nisbetle m-
teahhrnda daha ok grlen ve belde, karye, mahalle veya kom uluk tabir-

100
lerinden daha umumi olan vatana, terzilik gibi sanat ve bezzaz gibi meslek
kollarna nisbet edilmek suretiyle ortaya kan neseblerdir. Bazan neseblerde,
isimlerde olduu gibi hat ynnden ittifak, fakat nutk veya telaffuz ynn-
den ihtilaf grld gibi, hazan da bir nesebin, lakab olarak ortaya kt
grlr. Mesela Hlid bn Mahlad el-Katvani bunlardand r. Bu ahs, aslnda
Ktfeli olup, Katvani tabiri, kendisinin de ho karlamad lakabdr.

Keza bu lakablarm ve hatun zahirinin hilafna olan neseblerin sebepleri-


ni; yksek dereceden olan, yani kle zd eden ve efendi manasnda kullan-
lan mevl (cem'i : mevali) ile a a mertebeden olan, azadl , yahut anlamal,
yahutta birisi eliyle slm'a giren ve kle manasnda kullanlan mevaliyi bil-
mek de, hadis ilminde gerekli grlen hususlardand r.
bnul-Medini gibi baz kudemn n, hakknda kitap tasnif ettik-
leri ihve ve Altal & (erkek ve k z karde ler) meselesi ile hadis rivayet ve sema-
nda eyh ve talihin adab da ayn derecede mhim konulardand r. Bu ikinci-
sinde gerek eyh ve gerekse talib, niyetlerin dzeltilmesinde, dnyevi gaye-
lerden armmada ve ahlak n gzelle tirilmesinde birbirinden ayrdmazlar;
yani bunlar, her ikisi iin de m terek olan adabdand r. Fakat kendisine ih-
tiya has l olduunda eyhin talibe hadis rivayet etmesi de, eyhe it dbtan
saylr. u var ki eyh, yaad ehirde kendisinden daha stn bir ba ka
eyh varsa rivayetten sak nr ve talibe o eyhi tavsiye eder. Talihin fasid bir
niyeti bulunsa bile hadis rivayetini terketmez.
Keza eyhin rivayet s rasnda temiz olmas , mecliste vakar ile oturmas ,
ayakta aceleyle ve muztar kalmad ka yolda rivayet etmemesi, hastal k veya
ihtiyarhk dolaysyle rivayetinde hata yapmaktan, yahut unutkanhktan kork-
tuu zamanlarda rivayeti terketmesi, iml iin meclis toplad nda uyank
mstendi semesi de eyhe taalluk eden adabdand r.

Talibe taalluk eden adab ise, onun, eyhi tazim ve tehdi etmesi, onu
skacak veya rahats z edecek sual veya hareketlerde bulunmamas , eyhten
iittii hadisler iin ba kalarn irad etmesi, haya veya byklenme sebebiy-
le hadis sema'n terketmemesi, i ittii hadisi tam olarak yazmas , takyid
ve zabta itina gstermesi, h fzetti i had.sin zihninde iyice yerle mesi iin onu
mzakere etmesidir.

Hadis ilminde mhim saylan dier bir konu, hadis tahamml ve edas -
nn balang itibariyle muteber say ld ya haddidir. Sahih olan gre
gre, sema yolu ile tahammlde temyizin, yani ocukta ay rt etme kabiliyye-
tinin olu una itibar edilir. Muhaddisler aras nda cari olan dete gre, ocuklar ,
beraberlerinde hadis meclislerine gtrrler ve "fulan mecliste haz r bulundu"
diye yazarlard . Ancak ocuklar n, bu ekilde, meclislere devam ederek i it-

101
tikleri hadisleri rivayet edebilmeleri iin musmi olan eyhin bir icazeti bulun-
mas gerekir. Hadis talebinde muteber ya n en dorusu, ocuun bu i iin
ehil olduu ya tr.

Kfir olan kimsenin hadis tahammiil de, islm'a girdikten sonra ri-
vayet etmesi halinde cizdir. Keza fsik olan bir kimse de, kfire nisbetle
evl olarak, tvbe ettikten ve adaleti sbit olduktan sonra rivayeti caiz olur.

Eda veya rivayet ise, daha nce de zikredildi i gibi, muayyen bir za-
manla de il, fakat buna ihtiya ve ehil bulunmakla mukayyed olup, ahsla-
ra gre de iir. bn Halld, elli ya na gelmi bir kimsenin hadis rivayetine
tam ehil olduunu, bununla beraber k rk ya nda da rivayete ba lasa bunun
inkr edilemiyece ini sylemise de, Mlik gibi baz kimselerin, krk yandan
nce rivayet ettikleri ileri srlerek bn jalld'a itiraz edilmi tir.

Hadis ilminde dier mhim bir konu da, hadis kitabetinin s fat olup,
hadisi ak bir hat ile yazmak, mu lak olan kelimeleri harekelemek, yahut
harfleri noktalamak, sat r iinde yaz lmas unutulmu bir kelimeyi, satrn
devam varsa sa kenara, yoksa sol kenara yazmaktan ibarettir.

Keza, musmi olan eyhle, yahut gvenilir bir ba ka kimseyle, yahutta


ksm ksm olmak zere kendi kendine hadisi mukabele etmekten ibaret olan
arzn sfat ;

Yaz yazmak, konu mak ve uyuklamak gibi eyhi dinleme e mani olan
hallere dmemekten ibaret bulunan sema' n sfat;

Yine bunlarla birlikte, rivayetin, l adisi iittii kendi nshasmdan, yahut


bu asl nsha ile mukabele edilmi bir baka nshadan yaplmas, bu mmkn
olmad takdirde her hangi bir nshadan, fakat ziyade ve noksanl klar dola-
ysyle vaki olacak nsha ihtilflan iin eyhten mutlaka icazet alarak yap l-
masndan ibaret olan ism veya tandisin s fat ;

nce kendi beldesindeki eyhlerin hadislerini toplayp bunlar tamam-


ladktan sonra, yannda olmyan hadisleri toplamak iin seyahata kmak ve
dolat eyhleri o altmaktan ziyade, eyhlerden toplad hadisleri o alt-
maa itina gstermekten ibaret olan rihletin s fat ;

Toplad hadisleri, ya her sahabinin musnedi olarak islm'a giri sra-


larna gre, veya kullan bakmndan daha kolay olan alfabetik s raya gre
tertip, yahutta fkhi veya dier bblara gre ve her bbda, o bbm igbat ve
nefiy ynnden hkmne dellet eden hadisleri tasnif etmekten; veya bu
tasnifi, hadislerin metin ve isnadlarm zikredip ryilerinin ihtilif ettikleri
noktalar gstermek suretiyle lletlerine gre yapmaktan; yahutta hadisleri,
bakyyesine dellet etmek zere bir taraflar n zikredip ya btn isnadlar n,

102
yahutta belirli bir kitaba ba l kalarak yalnz o kitapta zikredilen isnadlar
biraraya getirip atrciflar halinde toplamaktan ibaret olan tasnifin s fat, hadis
ilminde bilinmesi gereken mhim konulardand r.

Nihayet, hadisin sebeb-i vrfdunu da bu konular aras nda zikretmek


lazmdr. El-Kaii Ely Ya`la bn Ferra' n eyhlerinden Eb Haf el-Tkberi,
sebeb-i vrdla ilgili bir kitap tasnif etmi , eyh Telpyyu'd-Din bn Dakik'l-
`id de, her halde biraz nce ismi geen el-`1llsberi'nin tasnifini grmemi ola-
cak ki, baz muasrlarmn bu konu ile ilgili haberleri toplamaya ba ladkla-
rn zikretmi tir.

Hadis ulemas , kitabmzn "Sonu" ksmnda zikretti imiz e itli ko-


nularla ilgili olarak bir ok kitap tasnif etmi lerdir. Ancak biz, bu k smda
konularn mcerred tariflerini vermekle iktifa edip misal vermek lzmunu
hissetmedik. Bu itibarla, her bir konunun asl na vakf olmak iin daha
mufassal kitaplara mracaat etmek gerekir.

Muvaffakyyet ve hidayet yaln z Allah'tandr. O'ndan ba ka Bal yok-


tur. Yalnz O'na dayanr, O'na gveniriz.

103
B BLYOGRAFYA

Ahmed ibn. Hanbel, Kitiibu'Vtlel ve ma` rifeti'r-rieed (Ankara 1963)


Ahmed Ilin Hanbel, el-Musned (Msr 1313, 1368-1949)
AhmeCi Muhammed a kir, el-Be ' u'l-lctis serlm
(Msr?)
el-But ki Eb 'Abdillah Muhammed bn sm5. il, el-CCmi`u - SOLU>
( st. 1315)
Eb l. llvnd Suleymn bnu'l-E 'as bn shak es-Sicistiini, es-Su-
nen (Msr 1371-1952)
el-H a kim Ebr 'Abdillah en-Ney4bf rl, Ma` rifetu
(Kahire 1937)
Eb. Suleyn n Hamd bn Muhammed el-Busti,
Me`itlimu's-sunen (Haleb 1933)
el-Kifdye fi (Haydarabad 1357)
bn aceri '1- ed-Dureru'l-kcimine (Haydarabad 1350)
bnu' - a141 Ebii 'Amr `Osman bn 'Abdirrahman e - ehruzii-
rI, (Haleb 1386-1966)
bn 11/Mee Ebn 'Abdillah el-Kazvini, es-sunen (Msr et-Tab'atu'l-fll)
Kavdtdu't-tatdi (Dmak 1949)
en-NesVI, El f 'Abdirrahman Ahmed Ilan u'ayb, es-Sunen (M-
sr?,
en-Nevevi Yahya bn Zekeriyy57, Serltu Sabilti Mus-
lim (1283)
en-Nevevi Muhyi'd-Din Yal y bn Zekeriyyk et-Talcrib ve't-teystr
ma` a serlu's-Suyti: TedrIbu'r-rr vi, (Msr 1379-1959)
e s - S uyti. C el l f d - Dir,Napnu'V lcyCn fi dyCni'l-d ycln (New York 1927)
es-SuytT. Cellu'd-Din,Tedribu'r-rvi (M sr 1379-1959)
et-tirmizI Ebii 'Ali Muhammed bn 'Tsk `us- al.4 (Msr
1356-1937)
ez-Zebebi emsu' d-Din,Mizenu'l-i`tiddl ft nakdi'r-ricill (Msr 1375)
ez-Zehebi emsu'd-Din,Tegkiratu'l-Iftuff4 (Haydarabad 1375-1955)

104
INDEKS

A Alibri 22
Ahmed 84
`Abd bn Humeyd 99
Ahmed bn Ca`fer bn Hamdn 90
`Abdi Rabbih 93
Ahmed bn Hanbel 6, 12, 30, 42, 43, 54, 60,
bn Muhammed ed-Drverdi 85
64, 70, 82, 83
`Abdu'l-'Aziz bn uheyb 28
Ahmed bn ' sa 84
`Abdu'l-Gani ( bn Sa'id Eb Muhammed el-
Ahmed bn Muhammed el-Herevi 66
Ezdi el-M srD 66, 91
Ahmed bn lili 84
'Abdul-Gani el-Makdisi 100
Ahmed ibnu'l-Huseyn 93
`Abdullah bn Ahmed el-Bikendi 93
Ahmed Muhammed akir 58, 59
`Abdullah bn Dinar 31, 45, 46
Allyed bnu'l-Huseyn 93
`Abdullah bn Mesleme el-Ra`nabi 46
qie 63, 82
`Abdullah bn Mes'ild 61
el-`Allbn 'Abdirralunan 34
`Abdullah ibnu'l-lVlubrek 35, 43
`Ala'ud-Din el-Mardini 20
`Abdullah bn Msa el-Kfi 93
`Ali 34, 73
`Abdullah bn Nuceyy 93
`Ali el-Rri 20
`Abdullah bn 'Omer 46
`Imrn sresi 77
`Abdullah bn Selam 91
`Ali bn Ebi Tlib 92, 93
`Abdullah bn Yally 93
`Ali bn Sultan Muhammed el-Herevi el-
`Abdullah bn Yezid 93
Rri 16
`Abdullah bn Yezid el-Hatmi 93
Ali bnu'l-Medini 6, 42, 60, 82, 88, 91, 101
`Abdullah bn Zeyd 93
el-` ,Diyu'r-rutbe fi erN nami'n-Nulbe 17
`Abdu'l-Melik bn Rurayb el-Asma`i 66
`Alkame 25, 27, 34, 54
`Abdu'l-Varis 28
el-A`mes 61
`Abdurrahim bn Razin 9
qmir bn Sa'd 98
`Abdurrahman bn Leyl 99
`Ammr 75
`Abdurrahman bn Mehdi 27, 42
el-A.mmri 10
`Abdurrahman bn Zeyd bn Eslem 59
Amr bn Dinar 44
`Abdu'r-Ra'ff bn el-Munvi 16
`Amr bn u'ayb 35
`Adlun ibtun 95
`Ainr bn uralkil 61
`Afifu'd-Din 'Abdullah bn Muhammed en-
`Anar Ibnu'l-'.A. 86
Neysliiiri 9
Agrabe bihi fuln 32 el-.-Amuli 90
Iki:IA.(1 28 `An 55, 86, 87
Alibaran 55, 87 `Anbese tim 'Abdirrahman 100
Ahbarani 86, 87, 89 `An fuliinin 87
Ahbarani fuln 55 el-A`rac 61

105
Aalkul-esnid 34, 35 Burhnu'd-Din Muhammed bn Ebi iskk
qan 93 el-Makdisi 17
`11m bn Muhammed 46
C
lsm bn `Omer 35
Cbir 35, 50, 73
el-`Askeri 64
Ca`fer 100
`Aere-i Mube ere 94
Ca`fer bn Meysere 93
`At' bnu's-S5'ib e -Sekaff el-Kidi 70
el-Cami` 39, 40, 75
Atrf 103
ve's-stmi` 19
el-`Avnci bn Murricim 64
el-Cimi`u - ahih 6, 9, 10, 35, 36, 50, 59, 61, 63
el-`Avm bn Muzkdm 64
es-Suyti 10
el-`Avki. 92
el-Cerh ve't-ta`dil 99
Avsece 44
Cezire 35
Ayasofya 20, 60
el-`Ayzr bn Burey 45 D
Azarbeycan 20
ed-Drakutni 12, 37, 42, 60, 64, 82, 85, 91
`Aziz 26, 27
ed-Drimi 12
`Az1 73
Debe 82
B Deccl 95
Ba dad 20, 35, 63 Deles 55
el-B V su'l-hasis 58, 59 Dma k 20
Bakara sresi 77 Dibce 82
Barsbay 10 Dibcetn 83
Basra 18, 35, 70 Dibcetug-vech 83
el-Bezzr 13, 31 Dibcul-Kur'an 83
Bedel 80 ed-Dureru'l-k(nnne fi
Bedru'd-Din ez-Zerke i 20 9, 10, 12
Bedru'd-Din bn Cem`a 20, 22 ed-Durru'n-nesir telh u Nihiyeti bni'l-Esir 66
Behcetu'n-nazar erin Nuhbeti'l-fiker 16
E
Bekri 98
Ben Teyem 98 Eb `Abdillah 100
Berlin 18 Eb `_4bdillah el-Ilumeydi 30
el-Be teki 10 Eb `Abdillah bn Mende 90
Bid'at 68, 69 Eb `Abdillah Muhammed bn Sa`d 94
Bicl'at-i hasene 68 Eb Ahmed el-`Askeri 91
Bitl'at-i seyyi'e 68 Eb 'Ali el-Burclni 84
Brockelmann 18 Eb 'Ali el-Ceyyni 99
Buhara 35 Eb el-Cubb'i 26
el-Bukri 7, 9, 10, 11, 19, 26, 27, 28, 29, 30, 31, Eb 'Ali el-Gassiini 19
35, 36, 37, 38, 42, 43, 46, 47, 48, 53, 60, Eb 'Ali el-Isbahiini el-Baddd 99
61, 62, 63, 64, 74, 77, 79, 80, 84, 87, 88, Eb en-Neysbri 36
91, 92, 93, 99 Eb `Ayne 12
el-Buka`i 15 Eb Bekr 63
el-Bulkini 20 Ebn Bekr Ahmed bn Hrn el-Berdici 45,
Bundr 61 100
Burayd bn `Abdillah bn Ebi Burde 34 Eb Bekr el-Bkillni 48
Burhnu'd-Din el-Halebi 20 Eb Bekr el-Bezzr 56
Burhnu'd-Din brhim bn Ms el-Eb- Eb Bekr er-Rzl 54, 74
nsi 10 Eb Bekr e - ayrafi 74

106
Eba Bekr es- ddik 76, 77 el-Baci 54
Eba Bekr es-seli 64 Ebu'l-Yemen el-Kindi 98
Ebii Bekr bnu'l-'Arabi 26, 27 Eba Mansar el-Ba dadi 30
Eba Bekr bn Ebi Davad 90 Ebn Mervan e-Tubni 36
Eba Bekr bn Farek 30 Eba Muhammed el-Cuveyni 59
Ebii Bekr bn Ebi Hayeme 90 Eba Muhammed er-Ramahurmuzi 18
Ebii Bekr bn Mencaye 99 Ebr Muhammed bn Faris 19
Eba Bekr bn Nukta 91 Ebr Masa 100
Ebii Bir el-Muzeni el-Basri 90 Eba VIrsa el-E'ari 34
Ebn Davad 33, 44, 50, 59, 64, 69, 75, 99, 100 Eba Masa (el-Hatmi) 93
Eba Eyyrib el-Ensari 98 Eba Masa el-Medini 65, 99
Ebri Haf el-Meyanci (`Omer bn 'Abdi'l- Eba Masa Muhammed bn Ebi Bekr el-Me-
Mecid bn 'Omer el-Kura1) 20 dini 66
Eba Hafs el-Tkberi 103 Mai Nar 'Ali bn Hibet Allah bn bn
Eba Halid 97 Cafer bn 91
Etra Hamid es-Selmani 92 Eba Nar el-Kelrbr zi 99
Ebn Hamid bn Ebil-Mehasin Ebu'r-Nair 67
Yusuf bn Muhammed el-Fasi 17 Eba Nu'aym el-I bahani (Ahmed Ibn 'Ab-
Eba Hanife 59, 76 dillah bn shak bn Masa Ibn Mihrrn
Ebri Hatim (er-Razi) 42, 44, 45, 60 es-Safi) 19
Ebii Hiam 67 Ebii 'Osman en-Nehdi 56
Eba Hurayra 28, 31, 34, 46, 58, 61, 62, 73, 82, Ebu'r-Reca' el-Ttaridi 98
85 Eba Said 67, 73
Eba kluzeyfe en-Nehdi 93 Eba Sa'id el-Busti el-Waii 90
Eba 'Imran el-Cuveni 90 Ebr Sa'id el-Busti e -Safi'l 90
Eba shak 45 Eba Sa'id es-Siczi 90
Eba shak el-Isferayini 30 Eba Salih 31
Eha shak el-Medeni 97 Ebu's-Sa'adat Mubarek Ibn Muhammed e -
Eba shak es-Sebri 63 Seybani (bnul-Eir) 66
Ebr shak brahim el-Cazecani 69 Eba Suleyman el-Hattrbi 66
Eba Klabe 74 Ebu' -Seyl. el-Isbahani 82
Eba Kutn 62 Ebu't-Tufey1 44
Ebu'l-'Abbas es-Serrac 80, 84 Eba Tbeyd el-Ilerevi 65
Ebu'l-'Ala' el-Hemdrni el-'Attar 99 Ebu-I Tbeyd el-Kasm bn Sellam 65, 66
bn Tahir 30 Eba Tbeyd Mu'ammer Ibnu'l-Mu enna 66
Ebu'l-Ferec bnu'l-Cevzi 66 Eba Vail 61
Ebu'l-Hasan el-Ba ri 26 Ebn Ya`la bn Ferra' 103
Ebu'l-Hasan en-Nair bn Silmeyi 66 Ebr Yusuf 69
Ebu'l-Hasan Sadk bn es-Sin- Eba Zur`a 60, 42
di 16 Ebu'z-Zinrd 61
Ebul-Hasan es-Sindi 48 Ebu'z-Zubeyr 44
Ebu'l-kluseyn el-Haffaf 84 Ekzebu'n-nrs 95
Ebu'l-Imdad Ibrahim Ibn brahim bn Ha- Elfiye 15
san el-Lukkani 16 Eifiyetu'Virl.ci 20
Ebu'l-Kasm 'Abdurrahman bn Mekki. 84 Enbe'eni 86, 87
Ebu'l-Kesim Muhammed bn 'Omer ez-Ze- Endulus 19
maheri 66 Enes (bn Malik) 28, 34, 61, 74, 94, 98
Ebu'l-Velid 97 Ensari 98

107
Erselehu fuln 32 Haddeaeni 55, 86, 87
Eabetu'n-ns 95 Hadiun hasenun ahihun 39
Escorial 18, 20 Hafa bn Meysere 93
Eer 78 el-Hakem bn 'Uteybe 99
el-Esved bn Yezid 93 Eb `Abdillah en-Neysbri 7. 12, 17,
el-Esvedu'z-Zuhri 98 18, 19, 26, 44, 60, 79, 82, 83
el-E`aa bn lays 76 Haleb 12, 13, 20, 33
Erefiyye Medresesi 14, 20 Wlid (el-ljaggii') 74, 98
Evaelm'n-ns 95 Hlid bn 'Alkame 64
el-Evza`i 82 Wlid bn Mahlad el-R.a.tvgni. 101
Eyyh 43 el-Halil bn Ahmed 90
Eyyb bn Seyyar 93 bn Ahmed el-Iabalni 90
Eyyilb bn Yesr 93 Halku'l-Kur'an 68
el-Ezha'ru'l-mutensire fi'l-atebtiri'l-mutevttire Ilammd bn Ebi Suleymgm 54
14, 25 Ijammd bn Seleme 34, 70
fammd hnu's-S 'ib 67
F Ilammd bn Zeyd 44, 70
Hamza bn Habib ez-Zeyy t 44
Fhlau'l-galat 95
el-Hanefi 90
el-F( 'ilc 65, 66
Harameyn ( mam) 68
Fas 19, 27
Harran 20
Ftuna Hint Kays 63
el-Hasan el-Basri 58
el-Fail bn Tahir 99 el-Hasan bn Ahmed 1bl:in-Hasun bn Ah-
Ferd 32 med 99
Ferd-i mutlak 31, 32 el-Hasan bn Sufyn 67
Ferd-i nisbi 31, 32 el-Hasan bnu'l-Hasan bn 'Ali
Feth diresi 77 bn Ebi T2Iib 98
Fel.u'l-bdrti abffii'l-Butrtirti 10, 27 Ibsen 33, 39
Fihi edn mabl 95 Hasenun garibun 41
Hasenun aahlhun 40, 41
Fihi maklun 95
Hasenun ahibun garibun 41
el-Firzb di 10
el-Hagbu'l-Bagd di (Efra Bekr Ahmed bn
FulFah-i seb`a 74
bn Sabit bn Mehdi) 7, 19, 20, 42,
43, 53, 54, 56, 62, 66, 69, 73, 79, 83, 90,
G
91, 92
Garib 32 el-Hatmi (Ely Mls) 93
Garibu'l-hadis 65 el-HaWbi (EU' Suley nn Hamd bn Muham-
Garib-i mutlak 28 med bn brahim el-Hatt b el-Busti) 33,
Garib-i nisbi 28 39, 41, 66
Gazze 9 e- atir 9
Haydarabad 9, 11, 12, 19
Glyga bn brahim 58, 59
li gg hadisun musnedun 79
Elo Bekr Muhammed bn 111 E,
H
el-Ilemezni 50
Haber-i vlud 28 el-IjaH " 98
el-Ilaccc 74 Hedyn's-s rg 10
Haci Halife 15, 16, 17, 20 Hemedan 20
IladdeaenO. fulnun 87 Ijlyetu'l-evliya' 19

108
Hicaz 9 bn Mkl 19
el-Iliczi 10 bn Mehdi 61
Hitim 99 bn Mende 100
Hi m bn ed-Destav'i 99 bn 1VIes'fd 34
Higm bn 'Ammr 58 bn 1Rubrek ah 10
Him bn `Urva 99 bn Nukta (Mu'inu'd-Din Eb Bekr Muham-
Horasan 18, 19 med bn bn Ebi Bekr bn
Hubeyyib bn Habib 45 uc` el-Baddi el-Ilanbeli) 19
Hd sresi 63 bn 'Omer 31, 32, 38, 43, 45, 46
Huzistan 18 bn Rueyd 27
bn Sa'd 99
bn Salih 10
el-gcli 99
bn Sirin 73
Ikdu'd-durer fi naz m Nukketi'l-fiker 17
bn ahin 99
`Ikrime 58
bn ihb ez-Zuhri 74
`Ilelu'l-hadi 7
ibnu'l-Crarfd 12
Ilm-i nazar 24, 30
ibnu'l-Eir 66
Ilm-i yakn 24
bn 'Uleyye 98
`Imdu'd-Din bn Keir 40
bn Ummi 1VIektihn 76
`Imren 98
ibnu' - alh (Takyyu'd-Din Eb 'Anr `Os-
Irak 18, 19, 35, 87
man bnu' - alh 'Abdurrabman e -
el-grki 7, 15, 20, 33, 40, 50, 76, 82, 83
ehruzri) 7, 12, 13, 14, 15, 16, 20, 25,
26, 33, 35, 39, 40, 43, 44, 45, 47, 48, 53,
bn 'Abbs 44, 45, 46, 58, 93 56, 60, 63, 64, 68, 76, 82, 83, 90, 97, 99
bn 'Abdi'l-Barr 54, 66, 74, 78, 79 ibnu'- ayrafi Ahmed bn adaka 17
bn 'adi 99 bnu' - b et-T'ib 10
bn Bint urahbil 99 bn 'Uyeyne 44
bn Cem'a 10 bn Vehb 84
bn Cerir et-Tabari 49, 54 brahim en-Naba`i 34
bn Curayc 44, 54, 97 brahim bn bn 'Uleyye 26
bn Dakik el-' d 58 brahim bn Sa'd 93
bn Ebi Iltim 99, 100 el-Ifak bi-tekmili'n-nuket'al Ibni' - allt 20
bn Ebi Hay eme 99 ihtilfu'l-hadi 7
bn Ebi Leyla 69, 99 Ihti ru ma`a erkak
bn Ebi's-Su'iid 10 su'l-basis 40
bn Hacer 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, ihve ve ahavt 101
16, 17, 18, 20, 21, 25, 26, 27, 35, 37, 39, el-kml 91
40, 42, 48, 54, 56, 64, 76, 86 Ilahiyat Fakltesi Dergisi 40
bn Dalld 102 I'lm 89
bn Ilatal 76 leyhil-munteh el-vai`u 95
bn Ilazm 36, 74 leyhi'l-munteh fi't-te ebbut 95
bn Ilbbn 12, 27, 58, 69, 94, 99 el- lmd` fi ma`rifeti u li'r-rivye ve takylclis-
bn Ijuayn 98 sentr` 20
bn Iluzeyme 12, 46 hrt`iini'n-nazar fi tavilk Nukbeti'l-fiker 16
bn Keir 20, 40 nbii' 87
bn Kuteybe (ed-Dineveri) 49, 66 Iran 18
bn Lehl'a 64 el-Ibe fi temytizi' - akbe 11
bn Mce 44, 48, 59, 63, 64, 75, 100 sbahan 19

109
slk 43 Ketebe li 86
shak bn Ebi shk 98 el-Kettni 19
Iskenderiye 9 Kegzb 95
Islam Ansiklopedisi 10 el-Kiftye fi `dmi'r-riviiye 19, 42, 54, 56, 69, 79
Ismail Cerraho lu 60 Kitb 26
sm'il bn brhim bn Miksem ( bn `Illeyye) Kitbu del('ili'n-Nubuvve 19
98 Kititbu ihtiltlfi'l-hadis 49
sm'il bn `Uleyye 28 Kittlbu'l-cerb ve't-ta`dil 100
snad 22 Kitbu'l.' lel 6
Ispanya 18, 20 Kittbu'l-' lel ve ma`rifeti'r-riciil 60
srail O ullar 23 Kitrbu'l-kemtl 100
stanbul 18, 20, 60 Kitbu'l-mezid fM mutta li'l-estnkl 56
Ithafu'l-mehere bi-atrt fi'Vasare 11 Kitbu ma'rifeti's-sahiibe 19
el-Ptibr ve'l-mensah 50 Kitrbu'l-umm 45, 49
J Kit lbu't-tafsll li-muhkemi'l- nerCsil 56
Kitlibu' -tiir4 35
James Robson 40
Kit lbu't-ta lff 91
K Kprl Ktb. 18
Ka`be 59 Kuds 9
Kal) bn Murra 62 Kfe 35
Radh 57 Kunn neralu kez 75
Kahire 10, 17, 18 Kur'an Kerim 5, 9, 10, 19, 26, 27, 35, 36, 58,
R.le 55, 86 59, 68, 73, 75
Kamus Tercemesi 70 Kuri'e `aleyhi ve ene esma`u 86, 87
el-Rdnabi 81 Kurna bn Meysere 76
`aleyhi 87 I.uteybe 80, 81
Iara'tu 87 Kutub-i Sitte 11, 100
Iara'tu `aleyhi 86, 87 L
el-Rsun bn Ebi Bekr e-ddik 54 fi'l-ahiidii'l- neviii`a 59
R5LS1111 bn Kutluboa el-Hanefi 16
Leyse bil-kaviyy 95
el-Ensir 98 el-Ley bn Sa`d 44
1.atde 26, 28, 54, 100 Leyyinun 95
Katfu'l-ezhiir 14
LisCtnu'l-mfzcin 12
1.ays bn Ebi Hzim 56
Kaza'u'l-vatar min nuzheti'n-nazar 16 M
`Iyi bn Ms Ebu'l-Fail el-Yahsubi Mahfz 43, 44
19, 36, 65, 78 Mide sresi 23
Kemalu'd-Din Ebii `Abdillah Muhammed Ib- Makbul 28
nu'l-Hasan bn bn Yahy bn Mu- Maklb 62
hammed bn Halef bn Halife et-Temimi Makt` 78
ed-Dri e-emeni 16 M1 lt yesdu'l-muhaddise cehluh 20
Kemlu'd-Din Muhammed bn Ahmed bn Mlik ( bn Enes) 11, 30, 32, 38, 43, 45, 46,
Haceri'l-`Askalni 16 54, 59, 61, 69, 79, 80, 81, 82, 87, 93, 102
Kemlu'd-Din Muhammed bn Ebi erif el- Mlik bn `Urfuta 64
1Viakclisi 16 Mansr 17, 61
Kenflu'd-Din e-emeni 17 el-Mansiiri 10
Kefu's-uniin 15, 20 Mansr bn Selim 91
Ketebe ileyye fulnun 88 Ma`rifetu'r-riei 69

110
Mdrifetu' - ah,r be 100 el-Muhaddiu'l-fti ve'l-vgi 18
Mdrifetu'ulfmi'l-hadis 17, 18, 26, 44, 60, 79 Muhammed (A. S.) 18
Ma`rf 44, 45 Muhammed 84
Maveraunnehr 18 Muhammed Ekrem bn `Abdirrahman el-
Me`tlimu's-sunen 33, 39 Mekki 16
Mechillu'l-`ayn 67, 68 Muhammed bn `Abdullah el-Enr1 90
Mechllu'1-l1 68 Muhammed bn `Abdi'l-Vehhb bn Selm
Medine 35, 87 91
Meht-sinu'l- !dCd; 20 Muhammed
i bn `Abdirralunan bn Ebi Ley-
el-Mehdi. 58, 59
Mekke 9, 20 Muhammed bn 'Akil 92
Me'mun bn Ahmed 58 Muhammed bn Bir 67
Men haddese ve nesiye 85 Muhammed bn Cubeyr 93
el-Menhelu'r-revi 20 Muhammed bn ljuneyn 46, 93
Menslj 49 Muhammed bn ibrhln 25, 27
Merdild 28 Muhammed bn shls 35
Merfr` 62, 72, 73, 74, 75, 78 Muhammed bn Selm 84, 91
Merv 20 Muhammed bn Seyyr 93
Meryem Sresi 9 Muhammed bn Sinrn 92
Mestr 68 Muhammed bn Sirin 34, 54
Me&ilcu'/-envtr 19 Muhammed bn `UlFayl.92
Mehed 18 Muhammed ilmu'1-1.1asan el-Ba ri 54
Mehr 25 Muhammed bnu'l-Mustenir 66
Metrrk 60 Muhammed iblu'r-Rabl` el-Cizi 100
Metrrkun 95 Muhammed bnu's-S3'ib bn Bir el-Kelbi 67
Mevkrf 62, 78 Muhammed bn Yaly ez-Zuhli 36, 84
Mevl 101 Muhammed bn Zeyd 46
Mevir` 58 Muhammed bn Ziyrid 46, 62
Meynec 20 Muhammed Raiyyu'd-Din Ebu'l-Fail bn
el-Mezid fi mutta li'l-esnid 63 Muhammed Ebi'l-Berakt 17
Msr 9, 10, 11, 14, 17, 27, 35, 44, 54, 100 Mularref 64
'Amr 98 Muhairam 78
el-Milsild bnu'l-Esved 98 Muhkem 47
Mine's-sunneti kez 73, 74, 75 Muhmel 84
Mtiz inu'/-i`tid/ 58, 70 Multeliful-hadi. 47
el-Mizzi 11, 100 Muhtelif 70
lqu'allalF 52 Mukaddime 20
Mu`allel 60 Muktebe 88
Mu'arrif bn V l 93 Munvele 88
Mu'z bn Cebel 44 Munlat` 55, 78
Mubhemrt 67 Munker 44, 45, 60
el-Mu`cemu'l-evsat 31 Munkerul-hadl 95
Mudebbec 82, 83 Munteld 12
Mudelles 55, 56 Murri bn Ka`b 62
Mudrec 61, 62 Mursel 53, 54
Mudrecu'l-isnd 61, 62 Mursel-i hafi 56
Mudrecu'l-metn 62 Muafrla 81
Mulladdi 22 Mualhaf 64

111
Musavat 81 New York 10
Muselsel 86 en-Nevevi (Muk i'd-Din Yalya bn eref)
Muslim (Ebu'l-luseyn Muslim bnu'l-Hac- 7, 15, 20, 26 49, 56, 64, 76
cite en-Neysabari) 7, 19, 27, en-Nihaye fi ga ve'l-eser 66
28, 29, 30, 31, 35, 36, 37, 38, 43, 46, 47, Nisabur 20, 35, 36
48, 49, 53, 60, 61, 62, 63, 64, 67, 74, Nisa sresi 23
77, 79, 99 Nuh (A. S.) 59
Muslim bn brahim el-Firadisi el-Basri 99 Nukbetu'l-fiker f mutalaht 8, 12,
Musned 12, 31, 64, 79 13, 16, 17, 20, 21
el-Musnedu'l-mu'teli bi-cgrfi'l-Musnedi'l- Nuh bn Ebi Meryem 58
Ijanbeli 12 Nuhiyna 'an kega 74
Mu wlalttu ehli'l-eser `ala erht Nuhbeti'l- Nuket 40, 50, 53
fiker 16 Nuzhetu'n-nazar fi tavziht Nukbeti'l-fiker 12,
Mustalahu'l-hadis 5, 6 13, 16
Mustedrek 12 Nuzl 81
Mustefiz 25
Mustehrac 12
O
Musul 20 `Omer bn 'Abdi1-`Aziz 82
Mukilu'l-dsr 49 `Omer ibnu'l-Ha tab 25, 27
Mutabeat- kasna 45, 46 `Omer bn Yn s 92
Mutabeat- tamme 45, 46 `Osman bn Sai ed-Darimi 49
Mutarrif bn Yasl 93
R
Mu'telif ve muhtelif 91
Mutesabil 92
Rabia bn Ebi 'Abdirrahman 85
Mutevatir-i lafz 25
er-Rabi` bn Encs 98
Mutevatir-i manevi 25
Raculun mudebbecun 83
er-Ramahurmuzi (Eba Muhammed el -Hasan
el-Muttefik vel-mufterik 19, 90
bn 'Abdirralman bn Ballad el-Fari-
Muvafakat 80
si) 6, 7, 18
Muvaffaku'd-Din bn R.uclame 65
Muvattd' 11, 61
Rava. 86
Mu'ial 52, 55 Ravahu 73
el-Maili:1 66 Remle 9
er-Risle 54
Muitarib 63
Rivayeten 73
N Rivayetu'l-aba"ani'l-abna' 83
Nablus 9 Rivayetu'l-akra 82
Nafi' 32, 38, 43, 46 Rivayetu'bekabi 'ani's-saa'ir 83
en-Nasr et-Tablavi 17
S
Nasil 49
Naveleni 86 es-Sabk vel-laink 19, 84
Napnu'd-durer 20 Sabit 34
Nazmu'l-` kydn fi dyiini'l-dydn 10 Sa'd 63, 98
en-Necasi 78 altil; 11, 12, 27, 28, 29, 31, 36, 38, 46, 47, 48,
Necmu'd-Din 'Abdu'l-Gaffar bn 'Abdi'l- 49, 53, 60, 62, 63, 64, 74, 77, 98, 99
Kerim el-Kazvini 9 ahiltiin 30, 31, 63, 93, 100
en-Nesn 42, 44, 46, 50, 59, 69, 75, 81, 96, ahih-i Buhttrl 27, 36, 37, 38, 87
100 akilki Muslim 6, 38
Nesli 50 Sahib li-zatihi 3
Netketu'n-nazar fi erk Nuhbeti'l-fiker 16 Sa`id 28

112
Said bn Ebi Meryem 61 Sureyc bnu'n-Ptu`~ 92
aid ibnu'l-Museyyih 54 es- ri (Ebii `Abdillah Muhammed bn 'Ab-
S41(un 95 dillah bn bn e- rluli) 66
alWfd-Din el-`Alr'i 83 Suriye 9
bn Ebi Wili 90 es-Suyti (CeMlu'd-Din) 14, 15, 17, 20, 22, 25,
Salim bn `Abdillah bn `Omer 34, 74 26, 33, 36, 45, 48, 49, 50, 53, 54, 56, 58,
Sebtun ebtun 95 59, 62, 63, 64, 66, 70, 76
es-Seh a- vi 10, 20
Sekif 48
iifeheni 86
Selam 91
M'eheni ful"nun 88
Selam bn Ebil-Dukayls 91
e -Wi`i 11, 12, 26, 27, 30, 42, 43, 45, 46, 49,
Selam bn Muhammed 91
54, 56, 59, 69, 73, 74, 76, 79
Seleme bn 'Abdirrahman 54
llid 46
Sellkn 91
am 18, 19, 20, 35, 58
es-Sem'ani 19
z 43, 44
Semerkand 35
ebAbe 62
Semi`n fuffinen yalslu 87
ehit Ali Pa a Ktb. 18
Send`tu 86, 87
ehruziir 20
Semi`tu fuMmen 55
erefu ahdbi'l-hadis 19
Sender 100
erhu me'dni'l-dsdr 12
Sender Ebu'l-Esved 100
eyiAr 28, 29, 35
Seyyi'u'l-ludz 95
eyhfin 95
Sibeveyh 90
e- ifd fi erefi'l-Mu tafd 19
ika ika 95
iliAb 10
Sikatun (iifizun 95
ilWiu'd-Din Ahmed bn Muhammed et-
es-Silefi 84
Tahvi 17
Silku'd-Durer fi mustalah ehli'l-eser ve nazmi
ube (ibnu'l-klac4c) 28, 62, 70, 79
Nuhbeti'l-fiker li'bni Hacer 17
urayb ibnu'n-P,Tu`m5.n 92
laf `mer bn 'Ali bni'l-
Mulakkin 10 T
Baf `Omer bn RasMn el- Tabaka 94
Bullsim 10 Tabakta 94, 99
Sirriyyu'd-Din bnu's- 'i 16 et-Tabarffiii 31
Sufyn 79 Tabsiru'l-muntebeh bi-tahriri'l-mutebeh 92
Sufyrm e - evri 43, 61, 69, 70 et-TalAvi 12, 49, 66
Sufyrn bn `Uyeyne 86 Takrib 15
udi el-Kafi 100 Ta(cribu'i-rtd ld 'ilmi'l-istdd 20
udi bn `Abdillah 100 et-Takrib ve't-teysfr 20, 26, 49, 56
udi tim Sinan 100 et-Takytid 82
Suheyl bn Ebi lit 34, 85 et-Takytid fi ruvdti'l-kutubi ve'l-mesdnid 19
Infa 69, 70 Takyidu'l-' lm 19
Suleymn et-Teymi 98 et-Takyid ve'l-fidh 20, 40, 83
Suleynn bn `Abdirrabman ed-D maki 99 Ta`lihu't-ta`lik 11
Suleymn bn Ahmed el:Nrs ti 99 Ta'n 57
Suley~ bn Ahmed bn Eyyrb et-Taber& Tdritt 99, 100
ni 99 Tdrihu Baddd 19
Sunen 12, 33, 48, 50. 59, 63, 75 Tdrihu ibandtt 19
SunnetuVOmereyn 74 Tebuk Gazvesi 44

113
Tedbic 82 Vaii.t 95
Tedribu'r-rvi (fr, erl.0 Takribi'n-Nevevf) 14, Ve huve ruknu'l-kizb 95
17, 20, 22, 25, 26, 33, 36, 45, 48, 49, 50, 53, Veki` bnu'l-Cerr a h 35
54, 56, 58, 49, 62, 63, 64, 70, 76 VieMe 89
Teferrede bihi fulnun 32 Vulcl a
- n 67
Tekyyu'd-Din Ebu'l-`Abbas Ahmed bn Mu-
Y
hammed e - emeni 17
Tekyyu'd-Din bn Dalsik'l-ld 103 Yahy bn Ebi Keir 99
Tehzibu'l-Kemal 11, 100 Yahy bn Sa`id 25, 27
Tehzibu't-tehzib 11, 100 Yahy bn Said el-Kattan 42, 54
Telhi u'l-mutedbih 92 Yahya bn Ma`in 42, 70, 83, 100
Tertibu'l-med(rik 19 Ya`kilb bn eybe 60
et-Te vik ilii va l'l-muhimm mine't-ta`lik 11 el-Yavalsftu ve'd-durer fi erht Nugeti'l-fiker
et-Tevfik bi-ta`111dt-ta`lik 11 16
Te'vilu muhtelifi'l-hadis 49 Yebleu bihi 73
Tezkiratu'l-IftuffCg 18, 19, 20, 27, 91 el-YamEani 92
et-Tibi 22 Yemen 9
et-Tirmizi 6, 39, 40, 41, 43, 44, 50, 59, 61, 63, Yenvihi 73
64, 75, 99, 100 Yerfe`u'l-hadis_ 73
Turuk 22 Yervihi 73
Yezid bn `Abdillah 93
U
Yezid bn EM Habib 44
`Ubeyde bn 'Anar es-Selm.ni 34 Yezid ibnu'l-Esved 93
Tbeydullah bn 'Abdullah bn `Utbe 54 Yurv badiuhu 95
`Ubeydullah bn Cali 76 Yu`teberu bihi 95
`Ubeydullah bn `Omer 46
Uhud 77 Z
el-rUkayli 63, 70, 100
Zhir (Melik) 17
`Illimu'l-hadis 7, 12, 13, 14, 20, 25, 26, 33, 35,
Zhiriyye 18, 20
39, 40, 43, 44, 45, 47, 53, 56, 60, 63, 64,
Za`ifun 95
82
ez-Zehebi 18, 19, 20, 58, 70, 91, 92, 96
Uluvv-i mutlak 80
Zekere 86
Uluvv-i nisb 80, 81
ez-Zemah eri 65
Umir bi-kez 74
Zeyd bn $bit 64
Ummu Eyyrb 98
Zeyd bn Zeyd ibnil - Hasan 98
`Urva bnu'z-Zubeyr 54
Zeynu'd-Din Ebu'l-Fail `Abdurrahim ibnu'l-
Uallu'1-1-hadi 5, 6
1-Juseyn el-gr4i 9
V Zndk 59
Vl 61 Zinl` el-CugEmi 100
Vayyet 89 ez-Zuhri 26, 34, 61, 82

114
Fiyat: 15.00 TL.

You might also like