You are on page 1of 286

Bilim Tarihi

Yazlar

A l exan d re K o y re

e v ir i

Kurtulu Diner

TBTAK POPLER BLM KTAPLARI


TBTAK Popler Bilim Kitaplar 126

Bilim Tarihi Yazlar 1


tudes d histoire de la pense scientifique
Alexandre Koyr

eviri: Kurtulu Diner

Fditions Gallimard, 1973


Trkiye Bilimsel ve Teknik Aratrma Kurumu, 2000
Trke yayn haklar Kesim Ajans aracl ile alnmtr

TBTAK P opler B ilim K ita p la rn n Seim i ne D eerlendirilm esi


TBTAK Yayn Kom isyonu Tarafn dan Yaplm aktadr

ISBN 975 - 403 - 185 - 1


ISBN 975 - 403 - 186 - X

1. Basm Mays 2000 (5000 adet)

Yayn Ynetmeni: Sedat Sezgen


Teknik Ynetmen: Duran Aka
Grafik Tasarm: Cemal Tngr
Uygulama: Nurcan ztop

TBTAK
Atatrk Bulvar No: 221 Kavakldere 06100 Ankara
Tel: (312) 427 33 21 Faks: (312) 427 13 36
e-posta: kitap@tubitak.gov.tr
nternet: kitap.tubitak.gov.tr

Pelin Ofset - Ankara


indekiler

evirenin Notu i

acl Dnce 1

Ortaa Felselesinde Aristotelesilik 13


ile Platonculuk

Yenidendouun Bilimsel Katks 51

acl Bilimin Kaynaklan 69


Y e n i B ir Y o r u m

Bilimsel Kozmolojinin Aamalar 107

500 Yl Sonra Leonardo da Vinci 125

Galileo ile Platon 151

Galileo ve X V II. Yzyln 187


Bilimsel Devrimi

Galileo ve Pisa Deneyi 213


B ir S y le n c e z e r in e

Gassendi ve ann Bilimi 227

Bilim Tarihine Yaklamlar 245

Notlar 259
evirenin Notu

Alexandre Koyr 1882'de Rusya'da dodu.


renimini T ifliste, Gttingende, Pariste yapt,
ikinci Dnya Sava srasnda A B D ye gitti.
1956da Institute for Advanced Study yesi oldu.
1958de Pariste Ecole Pratique des Hautes Etu
dese bal Bilim ve Teknik Tarihi Aratrmalar
M erkezini kurdu. 1964'te ld.
Koyr, bilim tarihi yazmnda bir dnm nokta
sdr. Yapt, neopozitivizmin duyumcu-deneyci bi
lim anlaynn en kkl eletirilerinden biridir. Po
zitivizmin tarihsiz bilimi onunla birlikte tarihsel bir
alan haline gelmi, bilim tarihini ve bilimsel keifle
ri ussal bilimsel yntemin uygulannn dolaysz
sonucu diye gren yaygn anlay, onunla birlikte
yerini, bunlarn yalnzca mantksal, ussal srele
rin rn olmadn, bilimin temelinde us d,
mantk d, bilim d elerin de bulunduunu ile
ri sren anlaya brakmtr.
Alexandre K oyrnin en nl izleyicileri T. S.
Kuhn ile P. K. Feyerabenddir. Kuhnun Bilimsel
Devrim lerin Yaps ve Feyerabendin Ynteme
Hayr adl kitaplar dilimize evrilip yaymland.
Biz de bu kitapta, Kuhnun ustam diye and

I
Koyrnin lmnden sonra yaymlanan tudes
d'histoire de la pense scientifique (1966) adl ki
tabndan onbir yazy okura sunuyoruz. Kitaptaki
teki yazlar ise ayr bir cilt oluturacak. En kar
mak konulan bile yaln, kolay anlalr bir slp
la ele alan K oyrnin yazlarn okurun ilgin bula
can umuyoruz.

Kurtulu D iner

II
acl

Dnce

edir Yenia ile acl dnce? Eskiden

N ok iyi bilinirdi bu: Yenia Ortaan


sonunda, tam 1453te balard; acl d
nce ise skolastik uslamlamann karsna salam
insan aklnn ve deneyin haklarn koyan Baconla
balyordu.
ok yalnd bu. N e yazk ki hepten yanlt. Ta
rih ani sramalarla yrmez; kesin dnemlere ve
alara blmleme yalnz ders kitaplarnda vardr.
eyleri bir para daha yakndan zmlemeye ba-

* Le livre dergisin de yaym lan an m akale, Paris, 4e anne, nouvelle


srie, M a y s 1930, no: 1, s. 1-4.

1
lar balamaz, nceleri grld sanlan kopukluk
kaybolur; snrlar silikleir ve belli belirsiz bir yr
y bizi Francis Bacondan onun X II. yzyldaki
adana gtrr. XX. yzyl uzmanlar ile tarihileri
nin almalar Roger Bacon'da bir acl insan, n
l adanda ise gecikmi birini gsterdiler bize birer
birer; Descartes yeniden skolastik gelenek ierisi
ne yerletirdiler, acl felsefeyi de St. Thomasla
balattlar. acl teriminin genel olarak bir anla
m var m? Her ada, az ok adalar gibi, ustala
rndan da bir para baka trl dndnde, her
kes hep acl olmutur... Nos modernos, diyordu
Roger Bacon... Tarihsel oluun sreklilii ierisinde
birtakm blmlemeler yapmay istemek, genellikle
bouna deil midir? Oraya bu yolla sokuturulan
sreksizlik yapay ve aldatc olmaz m?
Sreklilik savn ktye yormamak gerek yine
de. Alglanmaz deimeler pekl ok ak bir e
itlilikle sonulanr; tohumdan aaca srama yok
tur; tayfn sreklilii renklerini daha az eitli kl
maz. nsanln tinsel evriminin tarihinin, keskin
blmlemelerle badamayan bir karmaklk orta
ya koyduu kesindir; dnce akmlar yzyllar
boyunca biribirini izler, biribirine karr, kesiir.
Tinsel zamandizin gkbilim zamandizini ile uyu
maz. Descartes Ortaa kavramlar ile doludur; bi
zim adalarmznki de, zaten St. Thomasn tin
sel ada deil mi?
Biz acllar ( .n .)

2
Yine de, dnemlere ayrma tmyle yapay deil
dir. Dnemlerin zamandizinsel snrlarnn belirsiz,
hatt biribirine karm olmasnn nemi yok; bel
li bir uzaklktan, farkllklar grosso modo* ok ak
grnr; ayn an insanlar belli bir aile havas ta
rlar. X III. ve X IV . yzyl insanlarn, aralarnda
ki ayrlklar ne olursa olsun -byktr bunlar-,
X V II. yzyln biribirinden ok farkl insanlar ile
karlatralm. Ayn aileden olduklar hemen gr
lecektir; tutumlar", slplar" ayndr. Bu slp,
bu anlay XV. ve X V I. yzyl insanlarnnkinden
bakadr. Zeitgeist bir kuruntu deildir. "acl
lar" bizsek -ve az ok bizim gibi dnenlerse-,
acln bu grelilii, u ya da bu bir baka dne
min acllar" iin, gemiin kurumlan ile sorun
lar iin bir durum deiikliine yol aar. Tarih du
raan deildir. Bizimle birlikte deiir. Bacon, d
nce slbu" deneyciyken, acld; bizimki gibi
gittike matematikselleen bir bilim anda yle
deil artk. Bugn ilk acl filozof Descartestr.
Bunun iindir ki, her tarihsel dnemin, evrimin her
annn tarihi yeniden yazlmal, ncleri yeniden
arat r Imald r.
amzn lgncasna kuramsal, lgncasna
klgn, ama ayn zamanda lgncasna tarihsel sl
bu, Bay Rey'in yeni urasna damgasn vuruyor;
ilk drt cildi nmde duran acl Dncenin
Tarihi iin M etinler, eviriler dizisine acl D izi
K a b a c a ( .n .)

3
denebilir... Bir zamanlar -bu dnce slbunun
bl gecikmi temsilcileri var- bir Konuma ya da
Tarih yazlrd; bize de, olsa olsa, zetler verilirdi;
burada sunulansa, tabi bir yn bakalar arasn
dan -en arpc, en anlamllar- seilmi, ama zgn
metinlerin kendileridir.1
Ho grlr bir semecilik anlayyla -bu da
ok kesin ayrmlara, ok keskin blmlemelere ar
tk inanmayan amzn slbunu gsterir-, Y e
nian balar, Yenidendou, hatt Yenidendo-
u-ncesi dnrleri ile resimlenir. Petrarca,
Macchiavelli, Nicolaus Cusanus ve Cesalpino O r
taan sonunu, lmn vurgulayan bu ar ama
kkl devrimin farkl grnmlerini gsterir bize.
Elbette, bu drt dnr arasnda pek az ortaklk
vardr. Hibiri de gerek bir acl deildir. Petrar
ca da tekilerden farkl deil. Aristotelesilere,
skolastik manta svgleri, insancl, Augus-
tinusculuu (ilgintir: dncenin her yenileniin-
de, her dinsel tepkide hep St. Augustinus ile kar
lalr) Petrarcann aslnda ne denli gerici olduu
nu gzmzden karmamal. Aristoteles ile sava
yor, ama nasl? Bir dinsize frlatmaktadr yldrm
larm. Onun yetkesini ykmaya almaktadr, ama
onun yerine Hristiyan bilimini, zellikle de bilgeli
ini, vahiyin ve kutsal kitaplarn yetkesini kurmak
-ya da yeniden kurmak- iin. Skolastik mantkla
atmaktadr, ama Cicero ile retorik mant yara
rna. nk, Platona hayransa, bu, onu tanma

4
dan, atma zoruyla, krkrnedir. Platonun
onalt diyalogunu ieren, sahibi olmakla pek vn
d ciltler onun iin almam birer mektup ola
rak kalm, hibir zaman okuyamamtr. Bu konu
da btn bildiini ise, yine Cicero ya borludur. u
ki, Aristotelesin bir sayfasnda btn Ciceroda-
kinden daha ok felsef dnce, Parisli ustalarn
kaba Latincesinde de Petrarcann ok derli toplu,
gzel dnemlerindekinden daha bir incelik, daha
bir mantksal derinlik vardr elbette. Bir kar k
hibir zaman bundan daha kt yneltilmemi,
bundan daha tutkulu bir hayranln bile, hibir
zaman, daha yakksz bir nesnesi olmamtr. Fel
sef dnce asndan bu, bir d, bir gerileme
dir. Ne ki, bu bak kesinlikle uygunsuzdur. Sko
lastik mantn ince olmasnn nemi yok; Aristote
les felsefesinin derin oluu da nemli deil. Petrar-
cann gz yok artk bunlarda; nk anlamyor;
nk inceliklerinden, derinliklerinden, zellikle
de, uygulanrlklarndan bkm. Petrarca -bu bir
para kaba evetlemenin ne denli saknarak sylen
mesi gerektiini biliyorum, ama eninde sonunda-,
Petrarca ve btnyle insanclk, byk lde,
bona mens anlamnda deil, ortak duyu anlamnda
ki yaln saduyunun bakaldrs deil mi?
Aristotelesi skolastiin karmak tantlamalar
onu ilgilendirmiyor; inanmay salamyor bunlar.
Oysa en nemlisi inandrmak deil mi? Neye ya
rar peki usavurma, yneldii kiiyi inandrmaya

5
m? mdi, tasm bunu yapmakta Cicerocu retorik
ten daha deersiz. kincisi etkili, nk ak, n
k teknik deil, nk insana ynelik, nk in
sana kendisi iin en nemli eylerden sz ediyor:
Kendisinden, yaamdan, erdemden. Erdemi -insa
nn son erei, kurtuluu gerekletirilmek isteni
yorsa ona sahip olmak ve uygulamak gerek- sev
mek gerek, zmlemek deil. Gerek filozoflar,
yani erdemin gerek retmenleri metafizik dersi
vermezler bize; bo, gereksiz, belirsiz, yararsz
eylerden sz etmezler: Kendilerini dinleyenleri
iyi klmaya alrlar... nk sevgi dolu ve iyi bir
istenci biimlemek, engin ve ak bir zeky bi
imlemekten iyidir. yiyi istemek doruyu bilmek
ten daha gvenlidir. lki hep vgye deer, te-
kiyse ou kez ayp ve zr tanmazdr. Tanry
sevmek onu tanmaya almaktan daha iyidir.
lkin, onu tanmak olanakszdr; sonra sevgi hep
mutludur, gerek bilgi ise kimi kez acl... Yanl
mayalm: St. Augustinustan alntlara karn, H
ristiyan alakgnlll deil Petrarcann kale
miyle konuan. Bir St. Pierre Damianinn imzas
n atabilecei bu cmleler insan aklnn zayfln
dan sz etmiyor, akln ak nnde alalndaki
Franeskocu gizem de sz konusu deil. Tam ter
si sz konusu. Ortaa tanrmerkezciliinin y e ri
ne insanc bakn, metafizik ve ayn zamanda din
sel sorunun yerine ahlksal sorunun, ahret mutlu
luunun yerine eylemin konmas sz konusu.

6
acl dncenin douu deil bu henz; O rta
a anlaynn tkeniinin, lmnn ifadesi.
Byk kardinal Nicolaus Cusanus'un ulu yapt
da benzer izlenim brakr. Onunki -sylenmesi bile
gerekmez- saduyunun, ortak duyunun bir tepkisi
deildir. Skolastiin dili ile mantnn teknik olu
unda bu byk dizgeler kurucusunu rktebile
cek hibirey yoktur. Ama teknik olmas ona yet
memekte, elbette Tanry tanmaktan baka birey
olmayan amaca ulaamamaktadr. Nicolaus Cusa-
nus bilgi lksne bal kalr. Onun yerine bir ey
lem retisi koymaz. nandrmak deil kantlamak
ister. Mant retorik bir mantk deildir. Hi ku
kucu deildir o -yle dense de-; Bilgince Bilgisizlik
bilgi bilgisizlikten ok daha bilgincedir nk;
Deus melius S C IT U R nesciendo.<l Bunlar, kesin
likle, Cusanus'un dncesinde canlanan eski Ye-
ni-Platoncu izleklerdir. Plotinos'un stat Eckhart,
Johannes Scottus Eriguena, St. Augustinus, Pse-
udo-Dionysios araclyla gelen dncesidir bu
byk dnrn ardna dt. Yapt bir tepki
gibi ortaya kar. Ama ilerici devinmeler, dzelt
meler kendini hepyenidendou gibi, geriye dn
gibi sunar. Eskiyi geri getirmek iin ateli ve iten
isteine karn, kardinal Cusanus da balbana
yeni ve yrekli bir yapt verir.
Cusanus bir bakma tam bir Ortaa adam
dr. Herhangi biri kadar tanrmerkezci, herhangi
0 Tan r, bilm eyerek d a h a iyi bilinir ( .n .)

7
biri kadar derinden -bir o kadar doallkla- inan
l ve katoliktir. Ama inan biimlerinin greliliine
kar kan bir doal din insanln ve dncesi
ni paylaan inaklarn aresiz farklln ok iyi bi
lir. Yenian tinsel ortamnn zn oluturan bu
dnce, Cusanus'ta bilinli, inanm bir yanda
bulur.
Matematikselciliinde tmyle yenilik grmek
kesinlikle Kakszlk olur. lnn isel ilikilerini
aydnlatmaya ynelik matematiksel benzeimler,
hatt bir lnn uygunluunun kantlar gibi,
kutsal bir drtl-birlik'in olanakszlnn kantlar,
hem Yunan skolastiinde hem Latin skolastiinde
ortak eylerdir. Matematiksel irdelemelere ykle
nen rol Augustinus okulunda da gelenekseldir. Ox-
forddaki ve baka yerlerdeki Yeni-Platoncularn
(W itelo ile Freibergli Thierryyi hatrlatalm) yle
sine akla uratklar geometrik optik, n rol,
Evrenin bir lde matematikselletirilmesini he
men hemen doal klyordu. Descartes, aslnda,
baka her yerde olduu gibi, burada da Augustinus
geleneinin mirass olmutu. Kardinalin maksi
mum ile minimum zerine biribirine karan, do
ru ile daire zerine maksimumla ve minimumla a
kan kavramlar bize bir o kadar acl grn
mektedir; bunlar tmyle matematiksel uslamla
malar deildir; altlarnda yatan, teolojidir. Diyalek
tik mant da henz Hegelci bir mantk deildir.
Ama nemi yok; baat olgu, eski dar mantn artk
zerinde etkisi olmamas; eski derli toplu, dzenli
Evrenin artk onun Evreni olmay; metafizik d
nce erevelerinin -biim ile madde, eylem ile
g- onun iin canl ieriinin boalm olmas.
Onun Evreni hem birden fazladr hem daha az be
lirlenmitir, daha devimlidir, daha gerektir. Pos-
sest Evren hakkndaki tanrc anlay yzyllara
yayan bu farkll tmyle yoksayar. Sonra bir ey
daha: retisinin "gizemli olduunu itiraf eder
kardinal; bu bir kuram deildir, deneyi yoktur,
bakalarnn deneylerine, kulana alnanlara da
yanarak konuur.
Niccolo Macchivaelli ile birlikte gerekten t
myle baka bir dnyadayzdr. Ortaa lmtr;
dahas, hi varolmam gibidir. Btn sorunlar:
Tanr, ahret mutluluu, yukar ile aann ilikile
ri, adalet, glln kutsal temeli; Macchiavelli
iin bunlarn hibiri yoktur. Tek bir gereklik var
dr, Devlet; tek olgu var, iktidar olgusu. Bir de so
run: Devlette iktidar nasl ortaya kar, nasl koru
nur? mdi, bunu zmek iin, mantka sorunu
muzla hi ilgisi olmayan grlerle, deer yargla
ryla, ahlkllk, bireysel iyi kayglaryla kendimizi
skntya sokmamza gerek yok. Floransak sekrete
rin yaptnda, rtk olarak, ne byk bir Yntem
zerine Konuma vardr! Bu olaanst yapttan
ne gzel bir kullanmsal, tmevarmsal ve tmden
gelimse! mantk incelemesi karlabilir; ite -F. Ba-
condan tmyle baka biimde- deneyi akla bala-

9
yabilen, yzyllar ardnda brakp en genel durum
da en yaln durumu gren biri. Yeni bir mantk
aramaz Macchiavelli, onu dorudan kullanr; bu
arada, tasmn erevelerini -burada Descartesa
benzer- aar: zmlemesi -Descartes zmle
me gibi- kurucu, tmdengelimi bireimseldir.
Macchiavellinin ahlkdcl yalnzca mantktan
gelir. Onun bakt yerden din ile ahlk toplumsal
olgulardan baka birey deildir. Kullanlmas, he
saba katlmas gereken olgulardr bunlar. Hepsi
bu. Siyasal bir hesapta btn siyasal etkenleri g-
znnde bulundurmak gerekir: Toplamaya dkn
bir deer yargs ne yapabilir burada? -znel ola
rak- sonularn m deitirir? Yanl yola m s
rkler bizi? Kesinlikle yle ama toplam hibir za
man deitirmez.
Bu bir mantk, bir yntemdir dedik; ama -bu ola
anst ilgisizlik, bu inanlmaz doallkla birlikte-
buyntemli tutumu benimseme olana bile, yalnz
Macchiavellinin ruhunda deil, evresindekilerin
ruhunda da Ortaa dnyasnn lp gitmi oldu
unu gsterir, dile getirir.
Ama her yanda yle deildi. Floransadan hi de
uzak olmayan nl eski Padua niversitesinde O r
taa Aristotelesilii -bn-i Rdc biimiyle- h
l yapay ama yine de ta X V II. yzyla uzanacak bir
varolu srdrmektedir. Cesalpino'nun Peripate-
tiki Sorular bu anlayn gzel bir rneidir. Bu
yaptn ya da Cremonini'nin benzer yaptlarnn in

10
celenmesi bir Descartes'la, bir Galileoyla, acl
diinceyle altedilmesi gerekecek direnilerin ne
denli gl olduunu, Eskia ile Ortaan dnya
imgesinin insan bilincinde ne lde katlam,
kiilik bulmu olduunu ok iyi gsterir bize. Ce-
salpino iin kuku yoktur. Hakikat tmyle Aristo
teles'in yaptndadr. Onu orada aramak doru
olur. Kukusuz u ya da bu ayrnty iyiletirebilir,
u ya da bu fiziksel veya fizyolojik gzlemi dzelte
biliriz, ama z ayn kalr: Metafizik kavramlarn
erevesi, fiziksel kavram erevesi, dnyann b
tn ileyii, btn sradzeni. Elbette, Cesalpino
ok zekidir; zmlemeleri, yorumlamalar ince ve
kavrayl, ayrmlar derindir. Bu Sorularn ince
lenmesi bugn bile yararl. Ama can yoktur orada
artk; meslei Aristoteles'i aklamak olan Cesalpi-
o'nun aklad eyin Hristiyan inanc ile haki
katine uyup uymadn soruturma grevini ba
kalarna brakan souk ilgisizlii, ok byk bir
olaslkla, aldatc bir grntr. Ama ayn za
manda an bir gstergesidir: Bu grn takn
mak -ve bunu tayabilmek- iin Aristoteles'e de -
olabildiince kapal bir biimde- ilgisiz olmak gere
kirdi. A z ok acl bir retmen tutumu takn
mak, bir tarihinin yaptn yapmak gerekirdi.
Oysa yaayan ey tarih konusu olmaz; yaayan ha
kikati arayan insana, tarihsel hakikati aratran
bir insann tutumundan daha uzak bir ey yoktur.
stesin istemesin, hatt hi istemesin, Cesalpi-

11
nonun sanl, incelii bir bilgininkine hemen he
men eittir. Bilgilik yerini akla brakmtr. Bina
hl sapasalamdr; ok yer tutmaktadr. Ama iin
de yaayan yoktur artk.

12
Ortaa Felsefesinde

Aristotelesilik ile

Platonculuk*

rtaa felsefesi, bir bakma, ok yeni bir

O keiftir. Ksa sre ncesine dek, tm O r


taa en ko3'u renklerle tasarlanyordu;
yetkelerin -inak ile Aristotelesin ifte yetkesinin-
boyunduruuna girmi insan ruhunun, uyduruk
sorunlarn ksr tartmalar ierisinde kendini t
kettii kara dnem. Bugn hl, skolastik szc
bizim iin aalayc bir anlam tar.
Kukusuz, bu tasarmdaki herey yanl deil
dir. Herey de doru deil. Ortaa derin bir bar-

Les Gants du d e l 'd e y a y m la n a n m akale, cilt V I , O t t a w a , 1944,


s. 75-107.

13
barlk, siyasal, iktisad, dnsel bir barbarlk a,
aa yukar VI. yzyldan XI. yzyla uzanan bir
a yaad; ama ayn zamanda olaanst verimli
bir a, X I. yzyldan X IV . yzyla (dahil) uza
nan ve kendisine baka eylerle birlikte gotik sanat
ile skolastik felsefeyi borlu olduumuz esiz y o
unlukta bir dnsel ve sanat yaam a da
grd.
u ki, skolastik felsete -biliyoruz imdi bunu-
ok byk bir ey olmutur. Avrupa'nn felsef ei
timini gerekletirdiler, bugn hl kullanmakta
olduumuz terminolojimizi yaratanlar skolastikler
dir; almalaryla Batnn Eskian felsef yap ty-
layeniden iliki kurmasn, ya da belki daha doru
su, iliki kurmasn salayanlar oniardr. Yine, g
rnlere karn, Ortaa felsefesi ile acl felsefe
arasnda gerek -ve derin- bir sreklilik vardr.
Descartes ile Malebranche, Spinoza ile Leibniz o
u kez ortaal ncellerinin yaptn srdrmekten
baka bir ey yapmazlar.
Paris, Oxford ve Kahire niversiteleri ret
menleri ile rencilerinin sonu gelmemecesine tar
ttklar gln, bo sorunlara gelince; bugn tar
ttklarndan daha m gln, daha m gereksizdir
bunlar? Belki de iyi anlamadmz, yani ayn dili
konumadmz ve tartlan sorunlarn ne nemi
ni, ieriklerini ne de sunulma biimlerinin bile bile
aykr olan anlamn grmediimiz iin yle gr
nyorlar bize.

14
rnein, bir toplu inenin ucuna ka melek s
acan ya da yine insan akimn A y da yahut ba
ka yerde yeri olup olmadn merak etmekten da
ha gln ne vardr? Kukusuz glntr bunlar.
Ama ancak asl sorun bilinmedii ya da anlalma
d srece. mdi, asl sorun, ruhun, bir varln ya
da edimin -rnein bir yargnn- uzayda bir yer
kaplayp kaplamadn bilmektir. Bu ise hi g
ln deildir. nk Arap filozoflarnn bu garip
retisindeki asl sorun, dncenin -doru dn
cenin- bireysel olup olmadn bilmektir. Lichten-
berg'e kiisiz bir biim kullanmann, dnyorum
demeyip o bende dnyor demenin daha iyi ola
can sylemi olduu iin hayranlk duyuyor, bi
reyde hem ikin hem de akn olan ortaklaa bilin
zerine Durkheimc savlar kabul ediyor, ya da en
azndan tartyoruz da, -Ay bir yana- Ibni Sn ile
bn-i Rdn insan aklnn birlii konusundaki
kuramlarna niin hak ettikleri saygy gstermiyo
ruz, anlamyorum.
Ortaan iktisad, siyasal barbarlnn kkenin
de, -byk Belikal tarihi Pirennein gzel al
malarnn gsterdii gibi- Roma dnyasnn Germen
halklarnca ele geirilmesinden ok, Dou ile Bat,
Latin dnyas ile Yunan dnyas arasndaki ilikile
rin kopukluu vardr. Batnn dnsel barbarlna
yol aan da yine ayn -Yunanl Dou ile iliki eksik
lii- nedendir. Tpk, bu ilikilerin yeniden kurulma
snn, yani Eskia dncesi ile, Yunan miras ile

15
ilikiye girilmesinin Ortaa felsefesinin ortaya k
n salam olmas gibi. Hi kukusuz, inceledii
miz ada, yani Ortaada, Dou -Bizans dnda-
Yunanl deildi artk; Arapt. Latin Batnn ustalar
ve eiticileri de yine Araplar olmutur.
Yunan dnyas ile Latin dnyas arasndaki -
ok sk sylendii gibi- araclar demekle kalmayp,
ustalar ile eiticilerin altn izdim. Yunan bilimsel
ve felsel yaptlarnn Latinceye ilk evirileri yapl
dysa, dorudan Yunanca bilen kimse kalmam
olmasndan deildi bu yalnz; ayn zamanda, belki
de zellikle, Aristotelesin Fizik, M etafiziki ya da
Ptolemaiosun Almagesti gibi pek g kitaplar
anlayabilecek kimsenin bulunmayndan, Fr-
b'nin, bn-i Rdn, bni Snnm yardm olma
dan Latinlerin bunu hibir zaman baaramayacak
olmalarndand. Aristotelesi ya da Platonu anla
mak iin Yunanca bilmek yetmez -klasik filologla
rn ska bir yanlgsdr bu-, f elsele de bilmek ge
rekir. Oysa Latinler hibir zaman ok ey bilmedi
ler bu konuda. ok tanrl Latin Eskia felsefe
den habersiz olmutur.
Romann bilim ile felsefe karsndaki hemen
hemen toptan kaytszln -bana ok nemli g
rnd, bilindii halde hl dikkate alnmad
iin zerinde duruyorum bunun- saptamak ilgin
tir. Romal klgn eylerle ilgilenir: Tarm, mimar
lk, sava sanat, siyaset, hukuk, ahlk. Ama btn
klasik Latin yaznnda bu ada deer tek bir bilim

16
sel yapt aransa bulunmaz. Plinius bulunur, yani
kadnn birinin kk yklerinden, gevezelikle
rinden bir yn; Seneca bulunur, yani Stoa fizii
ile ahlknn Romallarn kullanmna uyarlanm -
yani kolaylatrlm- zenli bir zeti; Cicero bulu
nur, yani zengen bir yaznerinin felsef denemele
ri; ya da Macrobius, yani bir ilkokul ders kitab.
Dnlnce, kendileri hibirey retmeyen
Romallarn eviriler edinmeye bile gerek duyma
m olmalar gerekten artcdr. Aslnda, Cice-
ronun evirdii iki diyalog (biri Timaios) dn
da -bu evirilerden bize hibir ey ulamamtr- ne
Platon ne Aristoteles ne Eukleides ne Arkhimedes
hibir zaman Latinceye evrilmemitir. En azndan
klasik ada. nk, Aristotelesin O rganoriu,
Platinos'un Enneadesi evrildiyse de, ok ge ol
mutur bu ve Hristiyanlarn iidir.1
Kukusuz, ok artc ayrntlara bavurulabi
lir, Roma'nn bilimsel ve felsef yaznn yoksulluu
Yunancann byk yaylyla aklanabilir: Her
iyi domu Romal Yunanca renir, Yunanis
tana renim grmeye giderdi... Bir zamanlar A v
rupada nasl Franszca biliniyor idiyse, orada da
Yunanca bilinirdi. Bu yaylmann derecesini abart
mayalm yine de. Roma aristokrasisi tmyle Yu-
nanlam deildi, ya da en azndan, dar evreler
dnda, ne Platonu, ne Aristotelesi, ne de Stoac
el kitaplarn okuyordu; Seneca ile Cicero, aslnda,
onlar iin yazyorlard.

17
Buna karlk, Arap dnyasnda olaylar byle
gemez. Siyasal fetih daha yeni bitmiken, Arap
dnyas artc bir istekle Yunan uygarlnn,
biliminin, felsefesinin fethine giriir. Btn bi
limsel yaptlar, btn felsef yaptlar ya evrile
cek ya da -Platon iin yapld gibi- zetlenip
aklanacaktr.
Arap dnyas kendisini Yunan dnyasnn sr-
diircsti, mirass diye grr ve yle syler. ok
da hakldr bunda. nk -bir Ortaadan ok bir
Yenidendou olan- Arap Ortaann parlak ve
zengin uygarl, gerekten Yunan uygarlnn mi
rass, srdrcsdr.2 Latin barbarl karsn
da kendine zg sekin eitici rol oynayabilmesi
bundan trdr.
Kukusuz, Arap-Islm uygarlnn bu serpilii
ok ksa sreli oldu. Arap dnyas, devirdii kla
sik miras Latin batya aktardktan sonra, onu ken
disi de yitirdi, hatt reddetti.
Ama, bu olguyu aklamak iin, Alman yazarla
rn -hatt Franszlarn- ok sk yaptklar gibi,
Araplarn felsefe karsndaki doutan isteksizlii
ne, Yunan anlay ile Smi anlay arasndaki gi
derilmez kartla, Dounun Bat iin tinsel akl
ermezliine -Dou-Bat izlei zerine ok zrvalan-
mtr- bavurmaya gerek yok. Olup bitenler, ok
daha yaln biimde, felsefenin din d tutumunu
eletiren slm Ortodoksluunun hi de haksz ol
mayan iddetli tepkisinin etkisiyle, zellikle de,

18
Arap uygarln birletirip, slml banaz, felse
feye tmyle dman bir dine dntren Barbar,
Trk, M ool (spanya da Berber) aknlarnn yk
c etkisiyle aklanabilir.
Bu son etki olmasa, Arap felsefesinin Latin
skolastiininkine benzer bir gelime gstermesi,
Arap dnrlerinin Gazali nin eletirilerine yant
lar bulup, Aristotelesi slmlatrmas olasyd...
Buna vakitleri olmad. Trk ve Berber kllar bu
devinimi hoyrata durdurdular; bu da Latin Baty,
Araplarn kendilerine aktardklar Yunan miras
nn yan sra Arap mirasn devirme iinde baar
szla uratt.

Eskia mirasnn nemi ile rol zerinde dur


dum. Felsefe, en azndan bizim felsefemiz, tmyle
Yunan felsefesine balanr, Yunan felsefesinin iz
dii yollan izler, onun ngrd tutumlar ger
ekletirir.
Sorunlar hep Yunanllarn ortaya koyduu bilgi
ve varlk sorunlardr. Hep Sokrates'teki delfik
buyruktur: F v C O l O (X O V Kendini tan, u sorulan
yantla: Neyim ben, neredeyim? Yani, varlk nedir,
dnya nedir? Son olarak, bu dnyada ne yapyo
rum ben, ne yapmam gerek?
Bu sorulara u ya da bu yantn verilmesine g
re, u ya da bu tutumun benimsenmesine gre, ya
Platoncu, ya Aristotelesi ya da Plotinosu olunur.
M eer ki Stoac olunsun. Y a da kukucu.

19
Ortaa felsefesinde -felsefe olduuna gre- dile
getirdiim tipik tutumlar kolayca buluruz. Yine
de, genel konuuldukta, Ortaa felsefesinin -ve el
bette, filozofunun- durumu Eskia felsefesinin-
kinden olduka farkldr.
Ortaa felsefesi -Hristiyan, Yahudi ya da s
lm felsefesi sz konusu olsun- gerekte, bir Vahiy
dininin ierisine yerleir. Filozof, rnein bn-i
Rdc filozof gibi pek az dnda, dindardr. Y i
ne, onun iin kimi sorunlar nceden zlmtr.
Bylece, E. Gilsonun hakl olarak syledii gibi3
Eskia filozofu Tanrlarn varolup olmadn, ka
tane olduklarn sorabilir kendine. Ortaada -O r
taa sayesinde, Yeniada da byledir- bu tr so
ru lar sorulamaz artk. Kukusuz, Tanrnn varolup
olmad, daha dorusu, varlnn nasl kantlana
ca sorulabilir. Ama Tanrlarn okluunun artk
imlam yoktur; herkes bilir ki Tanr -varolsun ol
masn- ancak tek olabilir. Ayrca, Platon ile Aristo
teles Tanr kavramlarn serbeste biimledikleri
halde, Ortaa filozofu, genel konuuldukta, Tan
rsnn -buysa filozof iin kavranmas ok g, bel
ki de olanaksz bir kavramdr4- bir yaratc Tanr
olduunu bilir.
Tanr zerine, kendi zerine, dnya zerine,
yazgs zerine dinin kendisine rettii bir sr
baka ey de bilir. Hi deilse dinin bunlar ret
tiini bilir. Bu retinin karsnda bir yer tutmas
gerekir. Ayrca, bir yandan dinin karsnda felsef

20
etkinliini, te yandan felsefe karsnda dinin var
ln hakl gstermesi gerekmektedir.5
Bu, gerekten, olaanst gergin, karmak bir
durum yaratr. yi ki byledir; nk Batnn felse
f gelimesini besleyen, felsefe ile din, akl ile inan
ilikilerindeki bu gerilim, bu karmaklk olmutur.
Yine de, bu yepyeni duruma karn -Yahudi,
Mslman ya da Hristiyan olsun- bir filozof meta
fiziin temel sorununa, Varlk, Varln z soru
nuna yanar yanamaz, Yaratc Tanrsnda Pla
tonun Iyi-Tanrsn, Aristotelesin Dnce-Tan-
rsn, Plotinosun Bir-Tanrsn bulur.
Ortaa felsefesi, ou kez, tmyle Aristote
lesin yetkesinin egemenliindeymi gibi sunulur
bize. Kukusuz dorudur bu, ama yalnz belli bir
dnem iin.6 Bunun sebebini anlamaksa olduka
kolaydr.
lkin, Aristoteles, btn yapt -en azndan Eski
ada bilinen btn yapt- Arapaya, daha sonra
da Latinceye evrilmi ilk Yunan filozofu olmu
tur. Platonunki ise bu onuru yaamad ve daha az
bilindi.
Bu da bir rastlant sonucu deildir. Aristoteles'in
yapt insan bilgisinin gerek bir ansiklopedisini
oluturur. Tp ile matematik dnda, herey bulu
nur orada; mantk -ba srada nemli olan-, fizik,
gkbilim, metafizik, doa bilimleri, ruhbilim, ah
lk, siyaset... Bu bilgi ynyla gzleri kamaan,
ezilen, bu gerekten olaan d zekyla bylenen

21
yksek Ortaa iin, Aristotelesin hakikatin tem
silcisi, insan yapsnn doruu, yetkinlii, Dan
te 'nin diyecei gibi, co/or che sannonun sultan ol
mas artc deildir. Bilenlerin, zellikle de re
tenlerin sultan.
nk Aristoteles retmen iin bir Frsattr da.
Aristoteles retir ve renir; tartr ve kendini
eletirir.
Okula bir kez girdi mi hemen kk salmas (man
tk yazar olarak zaten epeydir oradadr), hibir in
san gcnn onu oradan kovamamas da bunun
iin artc deildir. Yasaklamalar, yarglamalar
etkisiz kalr. Yerine baka birey vermeden Aristo
teles retmenlerin elinden alnamaz. Descartesa
gelesiye onlara verilecek hi, ama hibirey yoktur.
Buna karlk Platon kt retir. Konumal bi
im bir okul biimi deildir. Dncesi dolamba
l, kavranmas zordur; ou kez de epeyce bilimsel,
dolaysyla pek yaygn olmayan bir bilgiyi varsa
yar. Kukusuz bu yzden, klasik Eskian sonun
dan balayarak, Platon Akademi dnda incelen
medi. Zaten orada da ncelenmekten ok yorum
land. Yani baka bir biime girdi.
Her yerde el kitab metnin yerini alr. Stoaclk
ile Yeni-Platonculuktan esinlenen -bizim el kitap
larmz gibi- olduka semeci, badatrc el kitab.
Bundan tr tarihsel gelenek ierisinde Platon bir
bakma Yeni-Platonculam grnr. Yalnz onu
ou kez Plotinosla kartran Araplarda deil,

22
Yeni-Platoncu yorumlar ya da el kitaplar yoluyla
pren Latinlerle Bizans Yunanllarnda da. Zaten
Aristoteles iin de byledir.
Yine de, Yeni-Platoncu yazlar yoluyla, Cicero,
Moetius, Ibn-i Cabirol yoluyla, zellikle ve herey-
len nce de St. Augustinusun ulu ve grkemli ya
pl yoluyla varln srdren kimi izlekler, kimi
retiler, kimi tutumlar, kukusuz ierisinde yer
.Idklar dinsel ereveyle balam ve biimi dei
mi olarak, srer giderler ve bir Ortaa Platoncu-
Itundan sz etmemizi salarlar. Hatt X I. ve X II.
\lizyllarda Ortaa Latin dncesine esin kayna-
fi olan bu Platonculuun, Aristotelesin grkemle
kullara girmesi ile yok olduunu ileri srmemizi/
Aslnda Hristiyan Aristotelesilerin en by St.
I lomas ile Platoncularn en by St. Bonavan-
ra tam tamna adatrlar.
Ortaan Platonu zellikle ikinci elden bildii
ni syledim. zellikle ama yalnzca deil. nk,
XII. yzylda evrilen M enon ile Phaidon pek bi
linmeden kaldlarsa da, Calcidiusun (IV . yzylda)
evirip uzun bir de yorum ekledii Timaios dnya
nn yaratlnn tarihidir -ya da isterseniz sylence
mi. Platon orada Demiurgosun ya da en stn
Tanrnn, bir Yanarda aznda Ayn ile Bakadan
burada ayn kalan ile deien demek- bir karm
oluturduktan sonra, bunlardan Dnyann hem s
rekli hem de deiken Ruhunu, Ayn ile Bakann,
niresel dnleriyle yer dnyasnn hareketlerini

23
belirleyen iki emberini (yani Burlar Kua ile
Tutulumun emberlerini) yapar. Kk Tanrlar,
yldz Tanrlar, ruhlar geri kalanla yaplr. Ardn
dan, kk Tanrlarn da yardmyla, Tanr, uzay
da kk genler keserek bunlardan ilksel cisim
leri, bu elerden de gerek cisimleri, bitkileri,
hayvanlan, insan yapar.
Sylensel kozmogoni ile gk mekaniinin, te
oloji ile matematiksel fiziin ilgin karm... Yap
tn epeyce bir saygnl vard. Avrupa kitaplklar
Timaiosun baslmam el yazmalar ve yorumlar
ile doludur.8 Chartres Okulunun retisine, sanat
yaptlarna esin verecektir. Kk Tanrlar kavra
m kukusuz ok artcyd ama Timaiosu kabul
edilir klmak iin onlarn yerine melekleri koymak
yetiyordu.
Timaios'un baars Douda da Batdaki kadar
byk oldu. rnein, Paul Kraus'un yaknlarda
gsterdii gibi9, Arap simyasnn epeyce bir blm
ne esin verecektir. Bylece, rnein, Cabir'in -biz
Geber diyoruz- metalleri dntrme retisi t
myle Timaiosun matematiksel atomculuu zerine
kuruludur. Simyaclar Platonun yaptndan grlr
biimde esinlenmi irdelemelere dayanarak metalle
rin zgl arlklarn hesaplamak iin aba harcar
lar. Elbette pek az baaryla. Ama bu onlarn hatas
deildi. Dnce iyiydi. Bunu bugn farkediyoruz.
Timaios kukusuz, btn Platonculuu iermez.
Bununla birlikte temel retilerinden bazlarn or-

24
laya koyar; rnein, deal-Biimler retisi duyulur
dnya ile dnlr dnyann ayrlmas anlay;
gerekte, Demiurgos modellerden esinlenerek ku
rar dnyamz. Timaios ayn zamanda, idealar ile
duyulur gerek arasndaki ilikiler sorununa da bir
zm -kutsal eylemle- denemesi sunar. Ortaa fi
lozoflarnn onda pek kabul edilir, Yaratc-Tanr
anlayyla pek badar bir reti grmeleri anla
labiliyor. Hatt, tersine, denebilir ki, Yaratc-Tan-
r kavram, Timaios sayesinde, onun tasarlad l
ksel dzeydeki bir ncesiz-sonrasz Tanr anlay
yla zenginleir, belirlenir. Arap dnyas yine de,
Platon'u -ok iyi tanmasa da- Latinlerin tandn
dan ok daha iyi tand. zellikle siyasal retisini
biliyordu. Bundan tr, Straussun pek iyi gster
dii gibi10, slmn en kt tannan, ama belki de en
byk filozofu olan Frbden balayarak, Pla-
tonun siyasal retisi Arap dncesinde yer tutar.
Platonun siyasal retisi, bilindii gibi, en iyi
Devlet ile en iyi Devlet Bakan, yi ideasm, d
nlr dnyann ncesiz-sonrasz zlerini gren ve
Devlette yinin yasasn egemen klan filozof-kral
konusundaki ifte dnceyle doruuna ular. F-
rb balamnda, en iyi Devlet Islm Devleti olur;
lilozof-kraln yerini peygamber alr. Frbde bu
olduka aktr. Peygamberi -ya da imam- filozof-
kral diye, Platon'un D evlet Adam diye betimleyen
bn-i Snda ok daha aktr. Onda hi eksik yok
tur -grlmezi grenin geri dnd maara sy

25
lencesi bile. Peygamber, filozof-kral -filozoftan s
tnl ksaca budur- dnsel sevgiyi dgc-
nn, sylencenin diline lmllerin hepsince anla
lr dile evirmeyi -filozofun bilemediini- bilen filo
zoftur, eylem adamdr. Peygamber -filozof kral-
Devletin yasa koyucusudur; filozofsa ancak, pey
gamber yasasn yorumlayabilir, felsef anlamn or
taya karabilir; son zmlemede, felsef dnce
ile iyi anlalm yasa arasndaki uygunluu akla
yan budur. Platon retisinin, inananlarn Emirinin
mutlak egemenlii adna ilgin kullanm. Ancak,
ok daha ilgin olan, Platonculuun tanrsal-siyasal
kullanlnn burada durmamas. Ibn-i Snnn
peygambercilii de papaln evrensel din erkine
ilikin savlarn desteklemek iin kullanlacak,
Franeskocu kei Roger Bacon, onun imam hak
knda sylediklerini rahat rahat papaya uygulaya
rak, serinkanllkla bn-i Snya yknecektir. Bu
nunla birlikte, bu ayr bir durum olarak kalr; A v
rupann siyasal eitimini veren -Roma hukuku ile
Cicero'nun yan sra- Aristoteles'tir.
Platonun D evletinin slm siyasal dnrle
rince, Aristoteles'in Politikasnn da Avrupallarca
kullanlmas olaanst ilgin ve nemli sonularla
dolu bir olgudur; bunu incelemek bizi ok uzaa
gtrr." Bundan tr Aristotelesilik ile Platon-
culuu siyasal retiler olarak deil, metafizik ve
ahlksal retiler ya da tutumlar olarak incelemeyi
amaladm burada.

26
Platonculuun -ya da Yeni-Platonculuun- dinsel
liince karsndaki ekicilii kukusuzdur. Ger-
.rkten, Platonun o derin dinsel esini nasl kabul
dilmez? N ec fallit nec fallitur!> olan Tanrsnda, iyi
ii Evreni biimleyen ve aslnda yalnzca iyiyi yara -
. Demiurgos gibi kendisi akn iyi olan Tanrsnda
Kutsal Kitap dinlerininkine benzer birey nasl g-
tiilmez? Hristiyanln -ya da Islmn- ruh izlei,
<)rtaa dnrlerinin deimez izlei Platon'daki
rneinden daha gzel bir kant bulabilir mi?
Plotinos'a gelince; gizemci bir ruh, byk Y u
nanl Filozoflarn sonuncusunun Varlkta ve D
ncede akn olan Biri ile dinin akn Tanrsn
nasl zdeletirmeye almaz? Btn gizemcile-
u, kurgulamac olur olmaz, kendi kendilerine ya-
ainakla kalmayp kendi kendilerine dnmeyi de
isler istemez, doallkla, hatt kanlmazcasna
Plotinos'a dnmeleri bundan trdr.
St. Augustinus Platoncu kitaplar okuyarak
Tanrya varmt. Unutulmaz sayfalarda bize anlat
t gibi, dnyadaki kt ynetim bir iyi Tanrnn
yan sra Ktnn Tanrsnn, bir kt Tanrnn
varln kabul ettirecek ldeki kt ynetim
Karsnda altst olmu, ac eken, kaygl ruhu, tek
hir Tanrnn olduunu bu kitaplardan renmiti.
Sl. Augustinusa Tanrnn yaratc iyinin kendisi,
yetkinlik ile gzelliin tkenmez kayna olduunu
retenler Platonculard. Platoncularn Tanrs -St.
" N e a ld an r ne aldatr ( .n .)

27
Augustinus a gre Hristiyan dinininkiyle ayndr-;
kaygl yreinin bilemeyip hep arad iyi odur;
ruhun iyisi, ncesiz-sonrasz, deimez, ardna
dmeye deer... tek iyi.
Nedir ncesiz-sonrasz olmayan btn bunlar
diyor St. Augustinus; szlerinin yanks hi unutul
mayacaktr Batda. Onbe yzyl sonra bir baka
dnr, Kutsal Kitaba iddetle kar olan biri,
Spinoza, bize yine Tanrdan, sahibi olmann ruhu
ncesiz-sonrasz, deimez bir gzellikle doldurdu
u tek iyiden sz edecektir.
Ruh -ite Platoncularn byk szc; her Pla-
toncu felsefe eninde sonunda hep ruhu merkeze
alacaktr. Ayn ekilde, ruhu merkeze alan her fel
sefe de hep Platoncu bir felsefedir.
Ortaa Platoncusunun, bir bakma, ruhundan,
bir ruh tamasndan, daha dorusu, bir ruh olma
sndan gzleri kamamtr. Ortaa Platoncusu
Sokratesin dn tutarak kendinin bilgisini
aradnda, ruhunun bilgisidir arad; mutluluu
ruhunun bilgisinde bulur.
Ortaa Platoncusu iin, ruh dnyann geri ka
lanndan ylesine daha yksek, ylesine daha yet
kin bir eydir ki, dorusu, bu geri kalanla hibir or
tak yan yoktur. Bunun iin de filozof dnyaya ve
onu incelemeye deil, ruha ynelmelidir. Hakikat
orada, ruhun ierisinde yaar.
Ruhuna, ierine dn, buyuruyor bize St. Augus
tinus. XI. yzjnlda St. Anselmusun kaleminde,

28
bundan iki yzyl sonra St. Bonavanturann kale
minde de bulacamz gibi, aa yukar ayn szle
ri buluyoruz.
Hakikat ruhun ierisinde yaar. Platon un reti
si benimsenir; ama Ortaa Platoncusu iin hakikat,
ncesiz-sonrasz hakikat, her hakikatin kayna, d
nlr dnyann gnei ve olan Tanrnn ken
disidir. Yine Ortaa Felsefesinde srekli olarak ko
nuulan ve Platon anlay ile esinini kesinlikle orta
ya karmay salayan bir konu, bir imgedir bu.
Hakikat Tiinrdr; yleyse, ruhumuzda oturan,
ruhumuza bizden daha yakn olan Tanrnn kendi
sidir. Bu durumda Ortaa Platoncusunun ruhunu
bilme istei anlalmaktadr; nk, terimin ak ve
tam anlamyla, ruhunu bilmek hemen hemen Tan
ry bilmektir. Deum et animam scire cupio", diyor
St. Augustinus; Tanr ve ruh, nk biri olmadan
teki bilinemez; noverim me, noverim fe...otf n
k -bu da byk ve kesin nemi olan bir anlay-
Ortaa Platoncusu iin inter Deum et animam
nulla esi interposita natura****; yleyse insan ruhu,
tam anlamyla, Tanrnn bir imgesi, bir benzeridir.
Btnyle bilinememesi bu yzdendir.12
Dorusu, byle bir ruhun cisimle bir olmay
iyi anlalmaktadr. Onunla zlmez ve zsel bir
birlik oluturmaz. Kukusuz, cismin ierisinde-

0 T a n r y v e ruhu b ilm e y e can a ty o ru m ( .n .)


** K e n d im i b ilin ce seni b ilirim , seni b ilin c e k e n d im i ( .n .)
000 T a n r ile ruh a ra sn d a h i b ir z y o k t u r ( .n .)

29
dir. Ama orada gemideki klavuz gibidir; onu
ynetir; yo l gsterir ama varlnda ona baml
deildir.
nsan iin de ayndr. nk, Ortaa Platoncu-
su iin, insan bir anima immorUlis mor tali utens
corporeden0, cisim giymi bir ruhtan baka bir ey
deildir. Onu kullanr ama kendi iinde ondan ba
mszdr; beden ruhun eylemine yardmc olmak
tan ok ona engel olur, kstekler. nsann kendine
zg etkinlii, dnce, isten; ancak ruh sahiptir
bunlara. ylesine ki, Platoncu iin insan dnr
demek, ruh dnr ve hakikati alglar demek ge
rekir. Bu yzden beden ruhun hi iine yaramaz.
Tam tersine, bir perde gibi onunla hakikat arasna
girer.13
Ruh, bilmek ve kendini bilmek iin bedeni ge
reksinmez. Kendini dorudan doruya, dolayszca
kavrar. Kukusuz zn aka ve tmyle bilmez.
Yine de, onun iin varoluu, kendi varl, dnya
daki en emin, en kesin olan eydir. Kuku duyula-
mayacak bir eydir bu. Ruhun kendisi iin kesinli
i, ruhun kendinden, dolaysz bilgisi; ok nemli
izgiler bunlar. ok da Platoncu. yleyse, gnn
birinde kendimizi her trl d ve i duyumdan
yoksun bir insann yine de kendi varln, kendi
varoluunu bileceini syleyen bir filozof karsn
da bulursak, hi ekinmeyelim: Tersini sylese bi
le, bu filozof bir Platoncudur.M
l m l bedeni kullanan lm sz ruh ( .n .)

30
Ama hepsi bu deil. Platoncu iin, ruh kendini
bilmekle yetinmez. nk kendini bilmekle, ne
denli az olsa da, Tanry da bilmektedir. nk
onun eksik ve uzak bir imgesidir. erisine dolan
tanrsal kla da btn geri kalan bilir. E-n azndan
bilebilecei, bilmeye deer hereyi.
Dnyaya gelen her insan aydnlatan tanrsal
k, Tanr-hakikatten, idealar dnyasnn dn
lr gneinden yaylan gerek , ncesiz-sonra-
sz idealarn, Platonun Tanrnn idealar haline gel
mi idealarnn, Tanrnn kendilerine bakarak dn
yay yaratt idealarn, aann deien, geici
eylerinin ncesiz-sorasz ilk-rnekleri, modelleri,
rneklikleri olan idealarn yanssn brakr ruhta.
Bundan tr, ruh bu eyleri -duyulur dnyann
nesnelerini- inceleyerek bilmez hakikati. Duyulur
eylerin hakikati onda deildir: Tanrnn ncesiz-
sonrasz zlerine, ncesiz-sonrasz idealarna uy
gu nluklarndadr. Doru bilginin gerek nesnesi
bunlardr: Bu idealar, yetkinlik ideas, say ideas-
dr; duyularmza verilmi dnyaya srt evirip
bunlara ynelmelidir ruh (Platoncu hep matema
tikle ilgilenir, matematiksel bilgi onun iin bilginin
rneidir hep). M eer ki bu duyulur dnyann g
zelliinde, Tanrnn doast gzelliinin izini,
simgesini grsn.
mdi, Ortaa Platoncusunun epistemolojik ve
metafizik kavram erevesi ruhun, kutsal imgenin
dolaynda oluuyorsa, bu ereve kendini dnce

31
nin her aamasnda gsterecektir. Bundan tr,
Ortaa metafiziinin ba sorununun, Tanrnn
varlnn kantlarnn bu dncede olaanst
ralayc bir grnm vardr.
Filozof, yaratklarn varoluundan yola karak
Yaratcnn varolduunu ileri sren kant ya da
dnyaya egemen olan dzenin, erekliliin varolu
unun stn bir dzenleyicinin de varolduunu
gsterdii yollu kant kukusuz kullanacaktr.
Baka deyile, nedensellik ile ereksellik ilkelerine
dayal kantlar.
Ama bu kantlar Ortaa Platoncusuna ok ey
sylemez. yi bir kantlama ok baka trl yapl
maldr. Madd ve duyulur dnyadan yola kma
maldr. Aslnda Platoncu iin, bu dnya ancak ok
dolayl ve eksik bir biimde, Tanrnn grkemin
den, parltsndan bireyler yanstt, onun bir im
gesi olduu lde, glkle vardr. Tanry madd,
geici ve sonlu dnyann yaratcs diye grmek,
Platoncu iin, onu ok yoksul, ok ok yoksul bi
imde grmektir.
Hayr; kantlama adna deer bir kantlama ok
daha derin, daha zengin, daha salam gereklikler
zerine oturtulmaldr; yani ruhun gereklii ya da
idealarn gereklii zerine. Idealar ya da onlarn
yanslar da ruhta biraraya geldiklerinden, Ortaa
Platoncusu iin itinerarium mentis in D eum un*
hep ruhtan getii sylenebilir.
0 Akln T a n ry a d o ru yo lc u lu u ( .n .)

32
Platoncu bir kantlama, yetkinlik derecelerini
kullanan, bu . derecelerin varoluundan, tikel ve
sonlu yetkinliin ls olan stn, sonsuz yetkin
liin varolduu sonucunu karan kantlamadr.
Platoncu bir kantlama, daha nce szn etti
im hakikat dncesini kullanan, paral, tikel, te
kil hakikatlerin varoluundan, mutlak ve stn bir
hakikatin, bir sonsuz hakikatin varolduu sonucu
nu karan kantlamadr.
Mutlak yetkinlik, mutlak hakikat, mutlak varlk;
Platoncu iin sonsuz Tanr byle tasarlanr.
Ayrca, St. Bonavantura dereceleri kullanan
bu kantlamalarda durmamak gerektiini syle
mektedir bize: Sonlu, eksik, greli, dorudan do
ruya (varln dzeninde olduu gibi dncenin
dzeninde de) mutla, yetkini, sonsuzu ierirler.
Bunun iindir ki, ne denli sonlu olursak olalm,
Tanry kavrayabilir, St. Anselmusun rettii gi
bi, Tanrnn varln Tanr dncesinden yok
karak kantlayabiliriz. Tanrnn, mutlak ve stn
yetkinliin varolmamasmn olanaksz olduunu
dorudan doruya grmek iin, ruhumuzda buldu
umuz Tanr dncesini soruturmamz hemen
hemen yeter. Onun varl, hatt zorunlu varl,
bir bakma, varolmayan olarak dntilemeyen
yetkinliinde ierilmitir.
Sonu olarak; ruhun ncelii, idealar retisi,
Platonun doutancln destekleyip glendiren
klk, idealarn gerekliinin soluk bir yanss

33
diye grlen duyulur dnya, nselcilik, hatt mate-
matikselcilik: te Ortaa Platonculuunu rala
yan bir sr izgi.

imdi Aristotelesilie dnelim.


Ortaa Platonculuunun, bir St. Augusti-
nusun, bir Roger Baconn, bir St. Bonavantu-
ra'nn Platonculuunun ok eksikleri olduundan,
Platon'un Platonculuu olmadn daha nce sy
lemitim. Ayn ekilde, Ibn-i Rdtinki, a fortiori*
bn-i Snnmki, ya da yalnzca Bat Ortaann fi
lozoflarndan sz edersek, St. Albertus Magnus'un,
St. Thomasn, Siger de Brabann Aristotelesilik-
leri de Aristotelesin Aristotelesilii deildir.
Bu zaten olaandr. retiler tarihsel varolula
r boyunca deiir, deiiklie urar. Yaayan her-
ey zamana ve deimeye boyun eer. Yalnzca l
ve yitik eyler srekli olarak ayn kalr. Ortaa
Aristotelesilii Aristoteles'in Aristotelesilii ola
mazd; nk farkl bir dnyada yayordu; daha
nce sylediim gibi, ancak tek bir Tanrnn varol
duunun, varolabileceinin bilindii bir dnyada.
Aristotelesin yazlar Batya -nce spanya y o
luyla Arapadan yaplm evirilerle, sonra da do
rudan Yunancadan yaplm evirilerle- X III. y z
ylda ular. Hatt X II. yzyln sonunda.
Aslnda 1210'dan balayarak, kilise yetkesi Aris
toteles fiziinin okunmasn -yani incelenmesini-
0 E lb e tte ( .n .)

34
yasaklar. retisinin zararl etkilerinin kendini du
yurmasna yetecek kadar uzun bir sredir bilindi
inin kesin kantdr bu.
Yasak etkisiz kalr; okullarn, daha dorusu
niversitelerin yaylmasyla birlikte Aristoteles de
yaylr.
Bu ok nemli bir olguyu aa vurmaktadr.
Aristotelesiliin yayld ortam Ortaa Augusti-
nusuluunun Platoncu retilerini benimseyen
ortamla ayn deildir; ekicilii de ayn deildir.15
Aristotelesilik, demin de syledim, niversite
lerde yaylr. Bilgiye susam insanlara seslenir.
Hereyden, hatt felsefe olmaktan nce, bilimdir.
Dinsel bir tutuma akrabalyla deil, kendi bilim
sel bi\g\ deeriyle ortaya koyar kendini.
Tam tersine: Aristotelesilik hereyden nce, hem
Mslmann hem de Hristiyann tinsel tutumuyla
badamaz grnr; verdii retiler -rnein dn
yann ncesiz-sonraszl- vahiy dininin hakikatle
rine,11 hatt temel yaratc-Tanr anlayna aka
kart grnr. Bunun iin, dinsel yetkenin ya da
Ortodoksluun Aristotelesi her yerde yarglamas,
Ortaa filozoflarnn onu yorumlamak, yani dinsel
inak ile badar, yeni bir anlamda yeniden ele al
mak zorunda kalmalar pek iyi anlalmaktadr. Ib-
ni Snda ancak bir para,17ama St. Thomasta par
lak bir biimde baarya ulaan aba; bylece, St.
Thomasn hemen hemen hristiyanlatrd Aristo
teles, Batdaki retinin temeli olmutur.

35
Aristotelesiliin tinsel tutumuna dnelim. Aris-
totelesiliin bilimsel bilgi isteiyle, aratrma tutku
suyla gelitirildiini daha nce sylemitim. Ne ki,
aratrd, ruhu deil dnyadr -fizik, doa bilimle
ri... nk dnya, Aristotelesi iin, tanrsal yetkin
liin glkle gvenilir bir yanss, zerinde Once-
siz-Sonraszn grkemini -bu daha da kt- okuya
bileceimiz simgesel kitap deildir; dnya, hemen
hemen katlamtr. Bir "dnya, bir doaya, da s
ral ve ok dzenli bir doalar btndr; ok den
geli, ok kararl, kendine zg bir varlk tayan,
hatt onu kendi mal olarak tayan bir btn. Ku
kusuz, bir Ortaa Aristotelesisi iin, bu varlk
Tanrdan tremitir, nedeni Tanrdr, hatt Tanr
nn yaratsdr; ne ki, Tanrnn kendisine verdii bu
varl bir kez ald m, dnya, doa, yaratktr onun
sahibi. Artk Tanrnn deil doanndr bu varlk.
Kukusuz bu dnya -ve bu dnyann varlklar-
devingen ve deikendir; olua, zamann akna
boyun eer. Elbette, buyanyla Tanrnn deimez,
zaman d varlna karttr; ama ne denli dei
ken, ne denli zamansal olursa olsun, dnya geici
deildir ve devingenlii srekliliini kesinlikle or
tadan kaldrmaz. Tam tersine denebilir ki, Aristo
telesi iin, bir ey ne kadar deise, o kadar ayn
eydir; nk dnyadaki bireyler deise, grnp
yok olsa da, dnyann kendisi deimez; doalar
ayn kalr. Hatt bunun iin doadrlar. eylerin
hakikati bunun iin onlardadr.

36
Aristotelesin dncesi Ortaa Platoncusu-
nunki gibi kendine dnk deildir; doal olarak
eyler zerine evrilmitir. Ayrca Aristotelesi, en
ok eylerden, eylerin varoluundan emindir. n
san aklnn ilk ve kendine zg edimi kendinin al
gs deil, doal nesnelerin, sandalyelerin, masala
rn, baka insanlarn algsdr. Kendini kavramay,
kendini bilmeyi ancak dolayl bir yoldan, bir eilip
bklmeyle ya da uslamlamayla baarabilir.
Aristotelesinin bir ruhu vardr kukusuz, ama
kesinlikle bir ruh deildir o. B ir insandr.
Bu bakma, Sokratesi soruya, neyim ben?, ya
ni insan nedir? sorusuna Platoncunun verdiinden
ok baka bir yant verecektir. nsan, bedenin ieri
sine kapatlm bir ruh, lml bir bedendeki lm
sz bir ruh deildir. Aristotelesilie gre insan var
lnn birliini bozan bir anlaytr bu; insan bir an
ma1rationale mortale, uslu, lml bir hayvandr.
Baka deyile, insan dnyaya yabanc, -ruh ola
rak- dnyadan sonsuzcasna stn birey deildir;
baka doalar arasnda bir doa, dnyann srad-
zeni ierisinde kendine bir yer tutan bir doadr.
Kukusuz olduka yksek, ama yine de dnya iin
de olan bir yerdir bu.
Platoncunun felsefesi ne kadar ruh kavramna
odaklanyorsa, Aristotelesinin felsefesi de o ka
dar doa kavramna odaklanr. nsann doas ru
hunu olduu kadar bedenini de kapsar; ikisinin
birliidir. Bylece, insan edimlerinin hepsi ya da

37
hemen hepsi kark edimlerdir; hepsinde ya da
hemen hepsinde -istisnaya az sonra dneceim-
beden btnleyici, vazgeilmez, zorunlu bir etken
olarak ie karr. Bedenden yoksun oldu mu, in
san insan olmaz artk; ama bir melek de olmaz.
Yalnzca bir ruha indirgendiinde, gdk ve eksik
bir varlk olur. Platoncunun hatas bunu anlama
m olmasdr.
Peki ruh nedir? nl bir tanma gre, gciiJ ola
rak yaayan rgenli cismin biimi. nsan btnn
de biim, ruh ile madde, cisim arasndaki zsel ili
kiyi hayranlk verici biimde dile getiren tanm.
Nasl bir Platoncu iin, ruhun lmszln ka
ntlamaktan daha kolay birey yoksa, ruh bandan
beri tam ve yetkin bir ey18 olarak dnlyorsa,
bir Aristotelesi iin de bundan daha g birey
yoktur. St. Thomas ancak tarihsel Aristotelesili-
in anlayna bal kalmayarak -ya da isterseniz,
(baka noktalarda olduu gibi) bu noktalarda Aris
totelesin Aristotelesiliini dzeltip deitirerek-,
her parasndan maddeyi bir yana brakabilen yeni
bir tr tzsel biim yaratarak kendini dinsel haki
kate uydurabilmitir.

Ama insana ve edimlerine dnelim. Grdk ki,


insan doas gerei kark bir varlk, ruh ile bede
nin bir bileimidir. Yine, bir varln btn edimle
ri doasna uygun olmaldr. nsann kendine zg
ediminin, dncenin, bilginin onun btn doas

38
m, yani hem bedenini hem ruhunu ortaya koyma
mas olamaz. Bu bakma, insan dncesi kendini
yalnzca madd eylerin algsyla, dolaysyla duyu
lur algyla balayan birey olarak aa vurmakla
kalmayacak, bu e onun zorunlu ve btnleyici
bir ann oluturacaktr.
Aristotelesilik iin duyulurun alan insan bilgi
sinin alandr. Duyum yoksa bilim de yoktur. Ku
kusuz insan duyumlamakla snrlamaz kendini -du
yumu hazrlar. Anmsar, tasarmlar ve bu yollarla,
alglanan eyin gerek olarak varolmas gereklili
inden kurtulur. Sonra, bir st derecede, alglanan
eyin biimini ierisinde doal olarak bulunduu
maddeden soyutlar; insann bilim yapmasn sala
yan, onu hayvanlardan ayran da bu soyutlama y e
tisi, soyut dnme yeteneidir. Bilimin soyut d
ncesi duyumdan ok uzaktr. Ama ba srer: N i
hil est intellectu quod non prius fuerit in sensu...<*
Bu bakma, tinsel varlklar insan dncesine, hi
deilse dorudan doruya, giremezler, onlara an
cak uslamlamayla ulalabilir. Bu, insan ruhu da
dahil btn tinsel varlklar iin geerlidir.
Bylece, Platoncu ruh kendini dolayszca, do
rudan doruya kavrarken, Aristotelesi ruh kendi
ni tanmaya ancak uslamlamayla, etkiden nedene,
edimden eyleyene giden bir tr uslamlamayla, ula
maktadr. Ayn ekilde, Augustinuscu ruh -Tanr
nn imgesi- Tanry dnmesini, Tanrnn bir kav
A k ld a hibir ey y o k tu r ki dah a nce d u y u la rd a olm asn ( .n .)

39
ramm -kukusuz ok eksik ve uzak, ama yine de
bir kavram-, onun ilk rneini, zgnn olutur
masn salayan bireyleri kendinde tar ya da bu
lurken, bu yol Aristotelesiye hepten kapaldr. O
yalnzca uslamlamayla Tanrya varabilir, var olu
unu kantlayp tantlayabilir.
Bundan tr, Tanrnn varoluunun btn ka
ntlar nedensel irdelemeler zerine kurulur; hepsi
eylerin, d dnyann varoluundan yola kar.
ok daha ileri gidilebilir; Aristotelesi, Tanrnn
varoluunu kantlayarak edinir onun kavramn.
Grdk ki, Platoncu iin tam tersidir.
Aristotelesinin Tanrnn varoluuna ilikin ka
ntlar, onun varoluunu varlklarn ilk nedeni ya
da son erei olarak gsterir. Durmak gerek (vayco
arrjva) ilkesi zerine, yani bir nedensel diziyi19son
suza dek uzatmann, sonsuza dek etkiden nedene
gitmenin olanakszl zerine kurulurlar. Bir yerde
durmak, artk bir nedeni olmayan, kendisi de bir et
ki olmayan bir neden koymak gerekir.
Bir (etkin) nedenler dizisi deil de, bir erekler
dizisi kurarak benzer biimde uslamlayabiliriz. Bir
yerlere bir son erek, bir kendinde erek koymak ge
rekecektir. Nedensel ilikinin kimi zel grnm
leri de incelenebilir, ok nemli olan devinme olgu
sundan yola klabilir. Aristotelesilikte herey de
vinir; hibirey kendi kendine devinmez, her devi
nim bir devindiriciyi gerektirir. Bylece, devindiri-
ciden devindiriciye, kendisi ayn zamanda varlkla

40
rn ilk ya da son erei olan son ya da ilk devindiri-
ciye varlr; son olarak da varlklarn olumsalln
dan yola klr -bn-i Sn'nn yeledii kant-,
olumsal varlklar dizisinin sonsuza dek uzamayaca
, onu bir yerde olumsal olmayan, yani zorunlu bir
varla balamak gerekecei gsterilebilir.20
Grlyor ki, btn bu kantlar -belki Tanry
bize varlklarn son erei, arzularnn ya da aklar
nn ok stn ve son ya da ilk nesnesi olarak sunan
kant dnda- Tanry bize dnyann nedeni, hem
ille de yaratc olmayan nedeni olarak sunmaktadr.
Bunun Platoncuya ne denli yetersiz grndn
de anmsayalm.
Aristoteleside varlk ve yetkinlik dereceleriyle
kantlamalar da buluyoruz elbette. Ama Platoncu-
nun dorudan doruya greliden mutlaa, sonlu
dan sonsuza atlamasna karlk, Aristotelesi bu
rada da sonsuz bir dizinin olanakszlna dayana
rak, derecelerle ilerler.
Okul'un byk ve usta mantks Duns Scotus
ise -genellikle sanldndan ok daha Platoncudur
aslnda-, bu kantlamalarn sona varmadn, va
ramayacan dnr. Sonludan yola kp bir
yerde durmak gerektii ilkesine dayanarak sonsuz
bir Tanrnn varoluu tantlanamaz. Aristoteles ya
par bunu elbette. bn-i Sn pek iyi bir Aristoteles-
i deildir -bn-i Sn inanldr-, te yandan -
Aristoteles gibi- ncesiz-sonrasz bir dnyay ak
a varsaymaktadr. Devinimi sonsuza dek srd

41
rebilmek iin bir devindirici gerekmektedir. Ama
dnya ncesiz-sonrasz deil de sonluysa, sonlu bir
devindirici bol bol yeter. Eninde sonunda Ibn-i S-
ndan daha mantkl olan Aristoteles, devindirici
Tanrsn bir yaratc Tanr haline getirmez. Ibn-i
Sn ve St. Thomas bir yaratc Tanrdan yola
karlar. Bu yzden de ii uraya vardrrlar: Biri
Mslman biri Hristiyan olarak, bilinli ya da bi
linsiz, Aristoteles'in gerek felsefesinde deiik
likler yaparlar.21
Sanrm Duns Scotus hakl. Bizi pek ilgilendir
miyor geri. Ortaa Aristotelesilii Aristoteles'in
Aristotelesilii deildir; dinsel yaratc Tanr, son
suz Tanr anlaynn egemenliine girmi, deiti
rilmi, dntrlmtr. Bununla birlikte, Orta
a Platoncluunun kuramlarna -iddetle- kar
kmak iin, ustasnn retisine yeterince baldr.
Kukusuz Tanrnn kafasndaki -Platoncu ve
Yeni-Platoncu- ncesiz-sonrasz idealar anlayn
kabul eder. Ama bu idealar tanrsal idealardr; bi
zim idealarmz deildir bunlar; onlardan bize hi
bir k gelmez stelik. Bizim aydnlanmak iin
kendi mz, kendi insan mz, bizim olan ze
kmz vardr. Elbette, baka herey gibi, bu da
Tanrdan gelir bize. Ama, u benzetmeye izin veri
lirse: Tanrsal yanstan bir ayna deildir bu;
Tanrnn bizde yakt, imdi kendi ile lda
yan bir lmbadr. Bu k dnyay aydnlatmamza
-bilmemize-, dnyada ynmz bulmamza bol

42
bol yeter. Bunun iin yaplmtr zaten. Ayn ekil
de, demin zetlediklerimiz gibi uslamlamalar yard
myla bir yaratc Tanrnn varoluunu kantlama
mza da yeter. Onun gerek bir ideasn, Platon un
uslamlamalarn -bizim iin- geerli klan bir idea
oluturmamza yetmez.
Bylece, ideayla kantlama -Anselmusu kantla
ma- bir melek iin, yani, salt tinsel bir varlk iin,
ideaya, Anselmusun varsayd bu Tanr ideasna
sahip olan bir varlk iin iyi olurdu. Ona sahip ol
mayan bizler iinse hibireye yaramaz.
Grlyor ki hep ayn ey, ayn merkez dnce:
nsan yaps, insan dncesi; ahlk inceleseydim
insan davran olacakt bu... Bileik bir varln,
ruhu iten ve hemen hemen zlmezcesine bede
nine bal bir varln yaps, dncesi, davran.
ilgintir, Aristotelesiliin insan yapsnn birli
ini bozmaya vard bir nokta, ustasna bal kal
mayan Aristotelesinin, St. Thomas'm birlii yeni
den kurduu bir nokta vardr.
Aristotelesi, dnceye derin bir sayg duyar.
Doru dnceye elbet te. Onu Platon'dan baka
trl aklar; ham duyumdan balayp, glkle,
ar ar oluan birey olarak gsterir bize. Aslnda
bundan tr ona saygs daha artar. Bir insan var
lnn, yani bir bileik varln doru dnceye
ulaabilmesi, bilimsel hatt metafizik hakikate ere
bilmesi onu snrsz bir sevince, snrsz bir akn
la boar,

43
nk dnce, Aristotelesi iin, Tanrnn
kendi zdr. Onun Tanrs, bildiimiz gibi, salt
dncedir. Baka hibir yerde dnlmeye de
er bir nesne bulamad iin, kendi kendini d
nen dnce.
mdi, insanda dnce tanrsal bireydir ayn
zamanda. Y a da hemen hemen yle. nk Aris
totelesi demin de sylediimiz gibi, onu duyular
dan balayarak oluan birey olarak gstermekle
birlikte, belli bir anda, belli bir derecede duyulu
run tmyle alm olduunu sylemektedir. D
nce -filozofun, metafizikinin dncesi, kendi
nin bilincine varan Varlk ile Dncenin temel
yasalarn kavrayp dile getiren dnce- tmyle
tinsel bir etkinliktir. yleyse, nasl bir insan var
lna ait olabilir? Aristoteles bu byk soruya
ok ak bir yant vermez. nl bir blm bize i
leyen akln (vo TrorrjTiKo) saf (gy^c;) ve lmsz
(Oivaxoc; xou dataOrj) olduunu, ayr {-0i>ax6c,) o l
duunu, bize dardan geldiini (OpaOcv)sylemek
tedir.
Yorumcu kuaklar, en eitli, en inanlmaz y o
rumlar nererek bu metin zerinde ok altlar.
Kabaca, yalnz iki olanakl zm var: Araplarn -
deitirerek- benimseyecekleri Aphrodisiasl Alex-
androsunki ile St. Thomas'n -zmleyip tamamla
yarak- benimseyecei Themistiusun yorumu.
Bu iki zm ksaca inceleyeceiz; ama nce
ileyen akkn ne olduunu belirleyelim.22

44
Dncemizde etkin bir e ile edilgin bir gr
nm olduu kuku gtrmez. Buna gre Aristoteles
bizde iki akl ayryor: ileyen akl ile ilenen akl. l
ki retmenin, kincisi rencinin akldr; ilki re
tenin, kincisi renenin; ilki verenin, kincisi alann.
Aristoteles, daha nce bilinenden baka hibir-
eyin retilemeyeceini reten Platonun tersine,
renilenin dnda hibireyin bilinemeyeceini
dnr. Bunun iin de, bireyi ancak onu bizden
nce renmi, bilen ve bu bilgiyi bize aktaran - bi
ze kabul ettiren- birisi varsa renebiliriz.
Platonun bir konuma diye, ruhun kendisi ile
konumas, kendisinde doutan olan hakikati ken
di kendine, kendinde kefettiren konuma diye y o
rumlad dnceye, Stageiralnn* bir ders rne
i ile bakmas bundan trdr. Kendi kendine ve
rilen bir ders, yani ileyen akln ilenen akla ver
dii ders.
renci olmak, bilimlerin, metafiziin hakikati
ni renmek, anlamak zaten olduka zordur. Peki
onu kendi gleriyle bulmak, kefetmek? Bu, insan
yapsndan, salt insan yapsndan ok ey istemek
tir. yleyse dersin bize -dardan- gelmesi gerekir.
Bundan tr Alexandros, Alexandrostan son
ra da Frb, bn-i Sn, Ibn-i Rd -incelenmesi
ok uzun olacak farklarla23- hakikati tayan -re
tebilmek iin bilmesi gerekmez mi?-, hep bilen ya
da Aristotelesin terimleriyle, hep etkin durumda
Aristoteles ( .n .)

45
olan bu retmenin insan btnnn bir paras
olmadn dndler. Bu retmen, insan zeri
ne, insan akl (ilenen ya da belki, olanakl akl
( tox Qy) t i x o ) zerine, -dardan- etkir; insan bu ey
lem sayesinde dnr, yani renir, anlar.
leyen akl her insana zg deildir; btn in
san trnde tek, biricik ve ortaktr. Aslnda hata
yalnzca bizim kendimizdedir; benim ya da enin
dir. Hakikat ise kimsenin deildir. Doru bir d
nce dnen herkeste tpatp ayndr. Buradan
da biricik olmas gerektii kar; nk ok olann
farkl olmas gerekir.
nsan "aklnn birliine ilikin Arap kuram ha
kikatin neden herkes iin bir olduunu, akln ne
den bir olduunu iyi aklar. Ne ki, bir sorun kar
ortaya: Gerek anlamyla tinsel etkinliini kullan
masn reddeden bu kuramda, insan ruhu ne olur?
Mantka, byle bir ruh lmsz olamaz, bedenin
lmnden sonra varolamaz...24 Bununla birlikte,
bn-i Sn bu sonucu kabul etmeye ya da en azn
dan tmyle kabul etmeye yanamaz. Gerekten,
dnce ylesine tanrsal bireydir ki, dnm,
renmi, anlam, hakikatin bilgisine ermi olma
s, ilenen akl edinilmi akla dntrr. Bedenin
lmnden sonra srp giden, yaamdayken ken
dine malettii hakikati -sonsuza dek- dnmeyi
srdren de bu akldr.
Gryoruz ki bilimin, zellikle de felsefenin in
celenmesi, retilmesi hereye gtryor; Tanr

46
iin olduu gibi insan iin de dncenin kullanl
masndan baka birey olmayan stn iyilie gt
ryor; ayrca lmszle gtryor.25
bn-i Snc zm aka kaypak bir zm,
kendi koyduu ilkenin sonularn kabul etmekten
korkan bir adamn zmdr, ibn-i Rd onu bu
yzden kabul etmez. nsan aklnn birlii ya da
daha iyisi, biriciklii, dncenin bireysel olma
yan, kiisiz yaps, zorunlu olarak lmszln
yok saylmasn ierir. nsan bireyi -baka her tr
den hayvann btn bireyleri gibi- znde zaman
sak gelip geici, lmldr. Aristotelesi insan ta
nm -uslu, lml hayvan-, szcn en kesin an
lamyla, ciddiye alnmaldr. yleyse insan nedir?
unu anladk: Uslu, lml bir canl varlk; dn
ya iinde yaayan, dnyada eyleyen, mrn ta
mamlayan bir varlk. Peki ne yapmas gerek ora
da? Bunun yant da biimsel: En iyisi, olanakl ol
duu lde, bilim, Felsefe yapmak. Bu da ksaca,
en yksek etkinlik olan dncenin kullanlmas
nn, bize en salt, en derin honutluu salamasn
dan tr.
ibn-i Rdclk tinsel yaamn laiklemesi, din
sel inakn bir para rtk yok sayl iin gl bir
ura verir.26Ama yalnzca bu deil. Felsefi adan,
ibn-i Rdclk tinsel bireyselliin yoksayln
ierir; Platonculuktan ok daha dern, ok daha
tehlikeli biimde, insan varlnn birliini bozar.
Aslnda Platonculukta dnen ve isteyen, insan

47
deil ruh ise de, en azndan benim ruhum, ben olan
ruhumdu. bn-i Rdc iinse, ben deildir artk
dnen, benim ruhum bile deildir: Bende d
nen, herkeste ortak ve kiisiz olan ileyen akldr.
nsan yapsn oluturan ve saygnln veren
eyden yoksun etmeye varan insanc bir retinin
garip sonucu. St. Thomasn bu retiye bakaldr
mas ne iyi anlalyor! ok sk sylendii gibi, yal
nz inan adna deil, akl adna da. nk ibn-i
Rdc filozof onun iin yalnzca dinsiz bir filozof
deildir; ayn zamanda, belki de zellikle, kt bir
filozoftur.
Bund an tr St. Thomasn Aristotelesin orta
ya koyduu soruna bulduu zm Arap zm
lemelerinin tersini savunmaktr. Ayrca Aristote-
lesilik erevesinde, insan kiisinin, insan bt
nnn birliini ve bireyselliini koruyabilen tek
zmdr.
Bu zm bize grosso modo, etkinlik ile edil-
ginliin, ileyen akl ile ilenen akln ayrlmaz ol
duklarn, dolaysyla, insan dnyorsa her iki
sini de zorunlu olarak tamas gerektiini reti
yor. mdi, Aristoteles bize ileyen akln dar
dan geldiini sylyorsa, dorudan doruya
Tanrdan geldiini, bizi yaratrken her birimize
birer ileyen akl verenin Tanr olduunu anlamak
kouluyla ok hakldr. Bizi tinsel yaratklar ola
rak oluturan ve son zmlemede, aklmzn salt
dnsel etkinliini aklayan tam budur: Kendi

48
nin bilinci, metafizik bilgi, felsefenin varoluu.
Ruhun bedenden ayrlmaz olduunu, beden ld
nde ruhun lmsz kaldm aklayan da ru
humuzun tinselliidir.
Thomas zmn, Aristotelesilik erevesin
de, ruhun tinselliini, insan btnnn birliini
kurtaran tek zm olduunu syledim. Aristote-
lesiliin erevelerini atn sylemek daha do
ru olurdu belki; Aristotelesin (ve Ibn-i Rdn)
Tanrs, yalnzca kendi kendini dnen ve yarat
mad dnyay bilmeyen bu Tanr, St. Thomasn
kendisine verdii rol oynayamaz. Thomas
zm bir yaratc Tanr ile bir yaratlm dnyay
varsayar. Tinsel bireysellik, insan kiilii ancak
singula propriis sunt creata rationibus* bir dnya
da olanakldr. Aristotelesin Kozmosunda yle de
ildir. Ortaa Platonculuu ile Aristotelesiliinin
ilgin tarihinin bize verdii ders budur.

9 T e k tek varlklarn kendi akllaryla yaratlm oldu u ( .n .)

49
Yenidendoun

Bilimsel Katks*

enidendoun bilimsel katksndan sz

Y etmek, aykr, hatt olmayacak birey g i


bi grnebilir. Gerekten, Yenidendo-
u olaanst verimlilikte, olaanst zengin
likte bir a, Evren imgemizi alacak lde
zenginletiren bir a olduysa da, zellikle bu
gn hepimiz biliyoruz ki, Yenidendouun esini
bilimsel bir esin olmamtr. Yaznda ve sanatlar
da Yenidendou ad verilen an uygarlk l-
K La Q u in zi m e Semaine de S y n tsed e sunulan (1 H a z ira n 1949) ve
Q u in zi m e Semaine de Synthse: La synthse, id e-force dans l' v o
lu tio n de la p e n s e c ild in d e y a y m la n a n (P a ris , A lb in M ic h e l, 1951, s.
3 0 -4 0 ) b ild ir in in m etni.

51
ks, kesinlikle bir bilim lks deil, bir reto
rik lksdr.
Bu bakma, giritii byk mantk dzeltiminin
(Ramus mantn dnyorum), klasik mantn
kantlama tekniinin yerine bir inandrma teknii
koyma giriimi olmas olaanst ralaycdr.
Yenidendou ortam ile anlaynn somut rne
i olan kii, hi kuku yok ki, byk sanatdr,
ama ayn zamanda, belki de zellikle yazn adam:
an ncln, haberciliini, "rtganln
yapanlar yazn adamlar olmutur. Ayrca byk
bilginler. Burada, izninizle, Bay Brehiernin bize
sylediklerini anmsatacam: Derin bilgi havas
tmyle bilim havas deildir -hatt hi deildir.
te yandan, yine biliyoruz ki -ok nemli birey-
dir bu- Yenidendou a dnyann tandklar ie
risinde eletiri ruhunu en az tayan alardan biri
olmutur. En youn, en derin boinan a, byc
le, gzbacla duyulan inancn artc bir bi
imde yayld, Ortaadakinden sonsuzcasna da
ha yaygn olduu bir adr; bu ada mneccimli
in gkbiliminden -Kepler'in dedii gibi zavall akra
ba- ok daha byk bir rol oynadn, mneccimle
rin kentlerde, krallar yannda resm konumlar oldu
unu iyi bilirsiniz. Bu dnemin yaznsal rnne ba
karsak, en baarl yaptlar klasiklerin Venedik bas-
mevlerinden km gzel evirileri deildir; cin-peri
bilimi, byclk kitaplardr; Cardano, daha sonra
da Porta, her yerde okunan byk yazarlardr.

52
Bu ruh durumunun incelenmesi ok karmak
olacaktr; burada buna girimek istemiyorum. Top
lumbilimsel etkenler, tarihsel etkenler var; eski Y u
nan ve Latin yaznnn geri getiriliinin, bu yaznn
yaylnn, klasik metinlerde bulunan en alka ge
vezeliklerin Yenidendouun yazn adamlar ile
bilginlerinde uyandrd saygnn gz nne aln
mas gerek.
Ama bence baka ey var. Yenidendouun fel
sefi ve bilimsel adan byk dman, Aristoteles-
i bireim oldu; denebilir ki, an byk baars
bu bireimin yklmas olmutur.
Anmsattm bu izgiler, saflk, bycle ina
n vb. bana bu ykln dolaysz sonular gibi g
rnyor. Gerekten, Aristoteles fiziini, metafizii
ni, ontolojisini yktktan sonra, Yenidendou ken
dini fiziksiz, ontolojisiz, yani, bir eyin olanakl
olup olmadna nceden karar verme olanandan
yoksun buldu.
Oysa, bana yle geliyor ki, bizim dncemizde
olanakl her zaman gerekten nce gelir; gerek
ancak bu olanaklnn artdr; olanaksz olmaya
nn erevesinde yerleir ya da durur. Aristoteles-
i ontolojinin dnyasnda bir olanakl olmayan ey
ler sonsuzluu, dolaysyla, yanl olduu nceden
bilinen bir eyler sonsuzluu vardr.
Bu ontoloji yklm, ancak X V II. yzylda ha
zrlanan yeni ontoloji henz kurulmam olduun
dan, u ya da bu olgu hakkndaki tankln do

53
ru olup olmadna karar vermeyi salayan hibir
lt yoktur.
nsan z gerei sal bir hayvandr; tankla
inanmak, hele uzaktan ya da gemiten geliyorsa,
olaandr; drst, saygdeer, hakl olarak gven
veren insanlarn tanklna inanmak olaandr.
Ayrca tanklk asndan, hibirey eytann varo
luu ile byclerin varoluundan daha emin bi
imde ortaya konmamtr; byclk ile gzba
cln sama birey olduu bilinmedii srece, bu
olgulara inanmamak iin hibir sebep yoktur.
mdi, Ortaa ontolojisinin, Aristotelesi onto
lojinin yklyla, Yenidendou, esini her yanda
bulunan bysel bir ontolojiye doru atlm ya da
ynelmi buldu kendini. Marsilio Ficino olsun,
Bernardino Telesio olsun, hatt Campanella olsun,
an byk dizgelerine, byk lelsef bireim g i
riimlerine baklrsa, dncelerinin gerisinde hep
bysel bir ontoloji bulunacaktr. Aristotelesi on
tolojiyi bir bakma dev gerei savunmas gerek
mi olanlar bile zamann havasna kaplmlardr;
Pomponazzide olduu kadar N ifo da da ayn b
ysel ontolojiyi, eytans glere duyulan ayn
inanc bulursunuz.
Bu bakma, Yenidendouun anlay bir tm
ceyle zetlenmek istense, unu nerirdim: Herey
olanakldr. Tek sorun doast glerin ie kar
masyla her eyin olanakl olup olmadn bilmek
tir; bu, N ifo nun zerine byk baar kazanan ko

54
ca bir kitap yazd cinbilimdir; ya da hereyin do
al olduu, tanskl olgularn bile doann bir eyle
miyle akland sylenerek, doast glerin ie
karmasnn reddedilip edilemeyeceini bilmek;
Yenidendouun doalcl denen ey, gere
kstnn bu bysel doallatrlmasnda!! baka
birey deildir.
Bu herey olanakldr safl madalyonun arka
yz; bir de n yz vardr. Bu yz, byk keif
yolculuklarna, byk betim yaptlarna gtren s
nrsz merak, gr keskinlii ve serven ruhudur.
Ben yalnzm, olgularn bilgisini artc lde
zenginletiren, olgulara, dnyann zenginliine, ha
kikate ve bir sr baka eye merak besleyen
Amerikann kelini, Afrikann ve dnyann evre
sinin gemiyle dolalmasn sayacam. X V I. yzyl,
olgu toplamann, bilgi birikiminin yettii her yerde,
kurama gerek duyulmayan her yerde olaanst
eyler retmitir. rnein, hibirey her bir daly
la artc bir gr keskinliini aa vuran bitki-
bilimsel resim derlemelerinden daha gzel deildir.
Drer'in resimlerini, Gesnerin, byk Aldrovandi
ansiklopedisindeki, bitkilerin bysel gleriyle
eylemleri zerine yklerle dolu derlemelerini d
nelim. Buna karlk eksik olan, snflayc ku
ram, derlenen olgular ussal bir biimde snflama
olanadr; aslnda katalog aamas geilememekte
dir. Ancak, olgular, derlemeler, koleksiyonlar bi-
riktirilmekte, bitkibilim baheleri, madenbilim ko

55
leksiyonlar kurulmaktadr. "Doann tansklar
na", varietas reruma0 youn bir ilgi vardr, bu ha
kikati grmekten sevin duyulmaktadr.
Yolculuklar iin, corafya iin de byledir. n
san bedeninin betimlenii, incelenii iin de ayn
dr. Leonardonun oktan beri amlamalar yapt
bilinmektedir; ya da daha dorusu -nk ondan
ok daha nce de yaplmtr bunlar-, bir sr ana
tomik nesne zerinde gzlemledii ayrntlar tek
bir dal zerinde toplayp resimlerini yapma yrek
liliini gsteren Leonardodur. Vesaliusun byk
De Fabrica Corporis Humani derlemesi iki bakm
dan anmsanan bir tarihte -Copernicusun D e re-
volutionibus orbium coelestiumnun yaymland
tarih-, 1453te kmtr.
Bilme eilimi de meyvelerini ayn ekilde verir,
belki de istemeden; pek nemli deil bu geri. n
ceki dnemde bilinmeyen ya da kt bilinen byk
Yunan bilimsel yaptlar evrilir, yaymlanr. By-
lece, Ptolemaios gerekte ancak XV. yzylda t
myle Latinceye evrilmi ve bilindii gibi, gkbi
lim dzeltimi Ptolemaiosun incelenmesiyle gerek
lemitir. Byk Yunan matematikileri de X V I.
yzylda evrilip yaymlanmtr: Hepsinden nce
Arkhimedes, sonra Apollonius, Pappus, Heron.
Son olarak, 1575'de Maurolico, Apolloniusun
yitik kitaplarn eski biimleriyle yeniden olutur
may dener; Fermatya dek, X V I. yzyl sonu ile
* N e sn elerin eitlilii (.n .)

56
X V II. yzyl bandaki byk matematikilerin
ba tutkularndan biri olacak bir uratr bu. ura
s kesin ki, Kepler'in gerekletirdii gkbilim dev-
rimini olanakl klann Apolloniusun kitaplarnda
ki koni biimler dncesi olmas gibi, X V II. yz
ylda gerekleecek olan bilimsel devrimin temelin
de de Arkhimedesin yaptnn yeniden ele alnp
zmlenii vardr.
Gerek anlamyla bilimsel evrime geecek olur
sak, kukusuz denebilir ki, yeniden doan ruhun
dnda, tam deyimiyle Yenidendou etkinliinin
dnda gerekleir bu. Aristotelesi bireimin y
klmasnn, bunun n ve zorunlu koulunu olutur
duu da bir o kadar dorudur.
Bay Brehier, Aristotelesi bireimde dnyann
ok dzenli bir fiziksel Kozmos oluturduunu
anmsatmtr bize. Her eyin kendi yerinde, zel
likle yerin, bu Evrenin yaps gerei, Evrenin mer
kezinde bulunduu bir Kozmos. Gnmerkezli gk
bilimin ykselebilmesi iin bu dnya anlaynn y
klmas gerektii aktr.
Burada gkbilimsel dncenin tarihini anlat
maya vaktim yok. Bununla birlikte, devinimi bala
tanlarn filozoflar olduunu sylemek isterim. Ayn
ontolojik temel zerine Y e r in ve Gklerin gerek
liini koyarak, ok dzenli Kozmosun yklna
gtren yokedici almaya yol am olan, Nicola-
us Cusanusun anlaydr. Yer, diyor bize, bir stel-
la nobilis tir, soylu bir yldzdr; evrenin sonsuzlu

57
u, ya da daha ok, belirlenmemilii sav kadar
bu dncesi deyeni bir ontolojiye, uzayn geomet
rikletirilmesine, sradzenli bireimin yok oluuna
varacak dnce srecini balatr.
Aristotelesi fizik ile kozmolojide, bir para a
cl bir dile evirirsek, fiziksel uzayda bulunan nes
nelerin yerini belirleyen, fiziksel uzayn kendi yap
sdr. Y er dnyann merkezindedir; ar olduu
iin, z gerei, merkezde bulunmas gerekir. Ar
cisimler bu merkeze doru giderler; orada birey
bulunduu ya da fiziksel bir g onlar oraya ek
tii iin deil; merkeze giderler; nk yaplar on
lar oraya iter. Y er varolmasayd ya da onu yok ol
mu, yalnzca kck bir parasn bu yok olutan
kurtulmu tasarlasaydk, kalan bu para yine, ken
disine uygun olan tek yere yerleir gibi, merkeze
yerleirdi. Gkbilim iin bu, gk cisimlerinin devi
nimleri ile yerlerini belirleyenin kendi doalar ol
duu kadar fiziksel uzayn yaps olduu anlamna
gelir.
Oysa, Aristotelesi anlaya kar kan, fiziksel
bakn yerine yava yava kozmolojik bak ko
yan farkl gkbilim dizgelerinde bunun tam tersi
bir anlay ortaya kar.
A r cisimler, diyor Copernicus, Yer'e doru gi
diyorlarsa, merkeze doru, yani Evrenin belirli bir
yerine doru gittiklerinden deildir bu; yalnzca
Y e r e dnmek istedikleri iin giderler oraya. Co-
pernicusu uslamlama, metafizik bir gerekliin ya

58
da ban yerine fiziksel bir gereklii ya da ba,
evrensel bir yapnn yerine fiziksel bir gc koy
mu grnyor. Bu bakma, Copernicusu gkbi
lim, fiziksel ya da mekanik adan eksiklii ne olur
sa olsun, yine de, hepsine ayn dairesel devinimi
ykleyerek, Y e rin fiziksel yaps ile gk cisimleri
nin yapsn zdeletirdi. Bu yolla da, ayalt dnya
ile ayst dnyay biribirine balad; bylece, E v
reni oluturan maddelerin ya da varlklarn zde
letirilmesinin, Aristotelesi dnyaya egemen olan
bu sradzenli yapnn yklnn ilk aamas ger
eklemi oldu.
Copernicusu gkbilim ve fizik anlay ile Pto-
lemaios anlay arasndaki savamn tarihini an
latmaya vaktim yok: ki yzyl srm bir savam
dr bu; her ikisinin kantlamalar da nemsenmeye
cek kantlamalar deil; dorusunu sylemek gere
kirse, ne fizik yanndan ne de gkbilim yanndan,
ikisi de pek gl deil; ama burada bizi zellikle
ilgilendiren, gkbilimin gkbilim olarak gelimesi
deil, Evrenin birletirilmesi, Aristoteles'in srad-
zenli ve yapl Kozmosu yerine ayn yasalarla yne
tilen bir evrenin konmas srecidir.
Bu bir-letirmenin ikinci admn, ok geerli fi
ziksel nedenlerle yermerkezci anlayn yanda ol
masna karn, gkbilime ve genel olarak bilime
yepyeni birey, bir kesinlik dncesi getirmi olan
Tycho Brahe atmtr: Olgular gzlemede kesinlik,
lmede kesinlik, gzlemde kullanlan lme ara

59
larnn retiminde kesinlik. Henz deneysel dn
ce deildir bu; Evrenin bilgisi ierisine bir kesinlik
dncesinin giriidir. Kepler'in almalarnn te
melinde de Tychonun gzlemlerinin kesinlii var
dr. Gerekten, diyor bize Kepler, Tanr bize
Tycho Brahe gibi bir gzlemci verdiyse de, onun
gzlemleriyle hesap arasndaki sekiz saniyelik sap
may nemsememeye hakkmz yoktur. Tycho Bra
he -yine Kepler sylyor bize bunu- gezegenleri ta
yan, Y er ile Gnei kuatan gksel yrngeler
anlayn kesinlikle ykm, bu yolla da, -sorunu
kendisi ortaya koymam olsa da- izleyicilerine
gksel devinimlerin fiziksel nedenlerini irdelemeyi
esinlemitir.
Keplerin byk yaptn, zaman bakmndan
Yenidendoutan sonra olmakla birlikte, bilimdeki
Yenidendou ruhunu en iyi temsil eden kark ve
dahice yaptn da sergileyemem burada; Keplerin
byk yaynlar gerekte X V II. yzyla girer: Ast
ronomla nova sive physica coelesda 1609da, Epi-
tome Astronomiae Copernicanae 1618-1621 ara
snda yaymland.
Keplerin dnya anlaynda hepten yeni olan,
Evrenin, her yannda ayn yasalarla, tam tamna
matematiksel yapdaki yasalarla ynetildii dn
cesidir. Onun Evreni kukusuz, yapl, Gnee g
re sradzenle yaplanm, kendini orada engin bir
simge olarak dile getiren Yaratcnn uyum ierisin
de dzenledii bir Evrendir; ama dnyann yarat

60
lnda Tanrnn uyduu ilke, sk matematiksel ya
da geometrik irdelemelerle belirlenmitir.
Kepler, Platonun be dzenli cismini inceleye
rek, bu be cisimlik btnn Tanrnn yaratt
dnyaya rnek oluturduu, gezegenlerin Gne'e
uzaklnn bu be cismin biribiri iine geme ola
naklarna uymas gerektii dncesine vard. D
nce Keplere zgdr: Dnyann yapsnda d
zenlilik ve uyum vardr ama bu, tam tamna ge
ometriktir. Keplerin Platoncu Tanrs dnyay ge
ometrik olarak kurar.
Kepler gerekte bir Janus bifronsdur:0 Onun
yaptnda hl canlc olan bir evren anlayndan
mekanist bir anlaya olaanst ralayc geii
buluyoruz. Mysterium Cosmographicum da geze
genlerin devinimlerini onlar iten, klavuzluk eden
ruhlarn gcyle aklayarak ie girien Kepler,
Epitom ede k ya da mknats gibi maddesel ya da
yar maddesel glerin eyleminin yeterli bir akla
ma salad yerde ruhlara bavurmann gerei ol
madn sylyor bize; mekanizm yeter, nk ge
zegenlerin devinimleri kesin matematiksel yasalara
uyar.
Dahas, Kepler gezegen devinimlerinin hznn
tek biimli olmayp zaman ve uzayda sreli dei
melere uradn kefettiinden, bu devinimleri
yaratan fiziksel nedenler sorununu ortaya koymak

* R o m a m ito lo jis in d e k en tin v e e v le rin k a p la rm k o ru y a n ik iy z l


ta n r ( .n .)

61
zorunda kalmtr. Yine bundan tr, eksik bir bi
imde de olsa, kukusuz tmyle evrensel olmayan,
ama yine de Evrenin cisimlerini gnee balayabi
lecek kadar uzaa yaylan bir ekim, ilk mknatsl
ekim varsaymn dile getirmesi gerekmitir.
Kepler gezegen devinimlerinin gerek yasalarn
ortaya karabilmi, buna karlk uzayn geomet
rikletirilmesini yeterince uzaa gtremedii -ok
gt geri bu-, bunun sonucu olan yeni devinim
kavramna ulaamad iin, devinimin yasalarn
dile getirememitir. Bu konuda iyi bir Aristotelesi
olan Kepler iin, durgunluun aklanmas gerek
mez. Devinimse, tersine, bir aklamay, bir gc
gerektirir. Kepler bu olgudan yola karak eylem
sizlik yasasn grmeyi baaramaz. Onun mekani
inde, Aristotelesinkinde olduu gibi, devindirici
gler hzlar yaratrlar, ivmeleri deil; bir devini
min srp gitmesi, bir devindiricinin srp giden
eylemini gerektirir.
Keplerin baarszl kukusuz, ok dzenli
dnya dncesine bal olduu iin, sonsuz bir
Evren dncesini benimseyememesiyle aklanr.
Bu adan Giordino Bruno'nun sezgilerine ynelt
tii eletiriden daha ralayc birey yoktur. Bruno
kesinlikle bir bilgin deildir; "minimalara ilikin
atomcu anlay kartrarak geometriyi dzeltmek
isteyen kt bir matematikidir o -bir hesap yapt
nda yanl olacandan emin olabilirsiniz. Bu
nunla birlikte Copernicus'un gerekletirdii gk

62
bilim dzeltiminin yapl ve sradzenli Evren d
ncesinin tmyle ve kesin olarak braklmas de
mek olduunu -kukusuz filozof olduu iin- her
kesten iyi anlar. Bunun iin, sonsuz Evren dn
cesini esiz bir gzpeklikle haykrr.
Matematiki olmad ve gerek fizii, Arkhime-
desin fiziini bilmedii iin, bundan byle sonsuz
olan uzayda kendi kendini srdren bir devinim
kavramna ulaamaz; ama uzayn geometrikletiril
mesi ile X V II. yzyl bilimsel devriminin, yani kla
sik bilimin kuruluunun vazgeilmez koulu olan
sonsuzcasna geni Evren dncesini evetleyip or
taya koymay baarr.
Keplerin bu anlaya kar ktn grmek ok
ilgintir. Aristotelesi kozmolojininkinden kuku
suz ok daha engin olan Keplerin dnyas hl -
gne dizgemizin kaplad derin boluun evre
sini saran- yldzlarn oluturduu kubbeyle snr
ldr. Kepler ne bunun tesine uzanan bir uzayn,
ne dolu bir uzayn, yani baka yldzlarn, grme
diimiz yldzlarn doldurduu bir uzayn -bu bo
ve bilim d olurdu diye dnr-, ne de bo bir
uzayn olanaklln kabul eder: Bo bir uzay hi
olurdu, hatt varolan bir hi olurdu. Yaratcnn
anlatm .olan, giderek Kutsal lnn anlatm
olan bir dnya dncesine baldr hl. Bu bak
ma, Gnete Baba Tanrnn, yldzlar dnyasnda
Oulun, uzayda ikisi arasnda gidip gelen k ile
gte ise Ruhun anlatmn grr, ite snrl ve

63
sonlu bir dnya anlayna bu ballktr ki, Kep-
lerin Aristoteles dinamiinin snrlarn amasna
izin vermemitir.
Kepler (ve Bruno) Yenidendoua balanabilir;
Galileo ile bu adan tam ve kesin olarak kyo
ruz. Galileo da bu a ralayan hibirey yoktur.
Bycle iddetle kardr. eylerin eitlilii
karsnda hibir sevin duymaz. Tersine, ona can
veren, byk -Arkhimedesi- matematiksel fizik
dncesi, gerei geometrik olana indirgeme d
ncesidir. Bunun iin Evreni geometrikletirir,
yani, fiziksel uzay Eukleides geometrisinin uzay
ile zdeletirir, Kepleri bununla aar. Klasik dina
miin temelindeki devinim kavramn bunun saye
sinde dile getirebilmitir. nk, dnyann sonlu-
luu ya da sonsuzluu sorunu zerine dncesini
-ola ki saknmllktan- aka sylememi olsa da,
Galileonun evreni kesinlikle gksel bir kubbeyle
snrl deildir. Yine, devinimin bir kendilik oldu
unu ya da durgunluk durumu kadar kalml, onun
kadar srekli bir durum olduunu kabul eder; do
laysyla, devingenin devinimini aklamak iin
zerinde etkiyen deimez bir gce gerek olmad
n kabul eder; uzayn ve devinimin greliliini,
dolaysyla geometrinin sk yasalarn mekanie
uygulamann olanaklln kabul eder.
Galileo belki de matematiksel biimlerin dnya
ya gerekten uygulandna inanan bir kaladr.
Dnyadaki herey geometrik biime bal klnm

6A
tr; her devinim matematiksel yasalara baldr; do
ada belki hi bulunmayan dzenli devinimler, d
zenli biimler deil yalnzca, dzensiz biimler de.
Dzensiz biim dzenli bir biim kadar kesindir;
ancak daha karmaktr. Doada yetkin dorularla
dairelerin bulunmay, matematiin fizikteki bas
kn rolne bir kar k deildir.
Galileo ayn zamanda, deneyin bilimdeki yeri ile
roln en kesin biimde anlam adam, ilklerden
biri gibi grnr bize.
Galileo deneyin -ya da bunu ortak deneyin kar
sna koymak iin experim entum szcn kul
lanmama izin verin-, experim en tu m un hazrland
n, ex p erim en tu m ' un doaya sorulmu bir soru,
ok zel bir dilde, geometri ve matematik dilinde
sorulmu bir soru olduunu bilir; varolan ya da
kendini olaan biimde, doal olarak gzlere gste
reni gzlemenin yetmediini, soruyu dile getirmeyi
bilmek gerektiini, dahas, yant anlayp zmeyi,
yani lmenin ve matematiksel yorumun sk yasa
larn exp erim en tu m sL uygulamay bilmek gerekti
ini bilir.
Galileo ayrca, en azndan bence, ilk bilimsel le
ti yapan y a da yaratan adamdr. Tycho Brahenin
gzlem letlerinin o gne dek bilinmeyen bir kesin
likte olduunu sylemitim; ne ki Tycho Brahe'nin
letleri, gkbilimin Galileodan nceki btn let
leri gibi, gzlem letleriydi; eninde sonunda, kolay
ca gzlenen olgular -ncellerininkinden daha ke

65
sin olarak- lme letleriydi. Bir anlamda bunlar
henz gereti; oysa Galileo nun letleri -bu teles
kop iin olduu kadar sarka iin de dorudur-
szcn en gl anlamyla lettir: Kuramn ci
simlemesidir bunlar. Galileonun teleskobu yalnz
ca Hollanda drbnnn gelimii deildir; bir
optik kuramdan yola klarak yaplmtr; belli bir
bilimsel ama iin, plak gzle grlemeyen eyle
ri gzlerimize grnr klmak iin yaplmtr. Bu
nunla gzlenebilirin, yani, Galileo ncesi bilimin
temeli olan duyulur algya verilmi eyin snrlarn
amamz salayan, maddeyle somutlam bir ku
ramn ilk rneini gryoruz.
Bylece, matematii fiziksel gerekliin temeli
yapp, zorunlu olarak niteliksel dnyay brakma
ya, Aristotelesi dnyay oluturan btn duyulur
nitelikleri znel ya da canl varla greli bir alana
gndermeye vard Galileo. u halde, kopma son
derece derindir.
Galileo biliminin ortaya kndan nce, duyula
rmza verilmi dnyay, kukusuz bir para uyar
layp yorumlayarak, gerek dnya diye kabul edi
yorduk. Galileo ile ve Galileo'dan sonra, duyulara
verilen dnya ile gerek dnya, bilimin dnyas
arasnda bir kopukluk gryoruz. Bu gerek dn
ya, cisimlemi geometrinin, gereklemi geomet
rinin dnyasdr.
Bununla, Yenidendoutan tam anlamyla k
yoruz; bu temeller zerinde, Galileo fiziinin, onun

66
Descartes yorumunun zerinde bizim bildiimiz
bilim, bizim bilimimiz oluacak, X V II. yzyln
New tonun tamamlad byk ve engin bireimi
kurulabilecektir.

67
acl Bilimin
Kaynaklar

Yeni Bir Yorum *

ierre Duhem'in Ortaa biliminin aydnla

P tlmasn borlu olduumuz, igc ve a


rtc bilgi bakmndan kahramanca dne
minden bu yana, ok byk sayda alma Orta
a biliminin incelenmesine adand. Bir sr baka
aratrma ve incelemeden sz etmezsek, Thorndike
ile Sartonun byk yaptlarnn, son on ylda da
Bayan Anneliese M aier ile Marshall Clagettin
parlak aratrmalarnn yaymlan, genel olarak,
Ortaa kltr hakknda olduu gibi, Ortaa
bilimi ve bunun -bilinmesi ve anlalmas ok daha
* D iogen e'd en a ln a n m a k a le, no: 16, 1956, Pa ris, G a llim a rd , s. 14-42.

69
byk ilerlemelere yol aan- Ortaa felsefesi ile
ilikileri hakkndaki bilgimizi olaanst geniletip
zenginletirdi.
Bununla birlikte, acl bilimin kaynaklan, O r
taa bilimi ile ilikileri sorunu ok canl bir biim
de tartlan bir questio diputata0 olarak kalyor.
Srekli evrim yanllar da devrim yanllar gibi
dn vermiyor, biribirini inandramaz grnyor
lar.1Bence bu, olgular konusunda uyumazlk ie
risinde olmalarndan ok, acl bilimin z, dola
ysyla acl bilimin kimi temel zelliklerinin gre
li nemi zerinde uyuamamalarndan. Dahas, bi
nlerine bir derece fark gibi grnen ey, tekilere
bir z kartl diye grnyor.2
Sreklilik anlay en konukan, en dnsz sa
vunucusunu A.C. Crombie'de bulur. Gerekten,
Robert Grosseteste zerine parlak ve bilgince ki
tab3 esiz bir reni zenginlii ile ayn ekilde
dikkat ekici bir yorum derinliini, inceliini bira-
raya getiren yapt, son on yln yaynlar arasnda,
Ortaa dncesinin tarihi hakkndaki bilgimize
en nemli katklardan biridir, ilkece, acl bili
min derin kaynann Ortaa topranda olduu
nu gstermekle kalmayp -hi deilse temel ve z-
sel grnmlerindeki- metodolojik ve felsef esin
leriyle bir Ortaa buluu olduunu gstermeye
alr. Y a da, Bay Crombienin kendi szlerini
alrsak (s .l):
0 T a rt m a l soru n ( .n .)

70
Eski Yunanllarnki ile karlatrldkta, X V II.
yzyl bilimsel ynteminin ayrdedici izgisi; bir
kuramn aklamak istedii gzlenmi olgulara na
sl balanmas gerektiine ilikin anlay, kuram
lar oluturmak ve onlar deneysel snamalara bal
klmak iin kulland mantksal admlar diziiydi.
acl bilim, baarsn, geni lde, ou kez de
neysel yntem denen eyi oluturan bu tmevarm-
sal ve deneysel srelerin kullanlmasna borlu
dur. Bu kitabn sav udur: Bu yntemin en azn
dan niteliksel grnmlerinin dizgeli, acl kavra-
nn X III. yzyln Batl filozoflarna borluyuz.
Yunanllarn geometrik yntemini dntrp
bundan acl deneysel bilimi yapanlar onlardr.
Bay Crombie sanyor ki, bunu yapabildilerse,
Yunanl -hatt Arap- ncellerinin tersine, ussal bir
aklama ararken sanatlarla zanaatlarn klgn de
neyciliini kullanabilmi, bylece her ikisinin de s
nrlarn aabilmi olmalarndan; yine Yunanllarn
tersine, varolu hakknda ok daha birlikli bir an
lay oluturabilmi olmalarndandr. Dolaysyla,
Yunanllarn ayrdklar farkl bilgi tipleri, biimle
ri -fizik, matematik, metafizik- onlar iin farkl va
rolu tiplerine uygun dyorlarsa, Batnn Hris
tiyan filozoflar, tersine, bunlarda hereyden nce
yntem farklar gryorlard (s. 2).
Metodolojik sorunlar, bizim de yakn bir ada
grdmz gibi, bilimin eletirel dnemlerinde
nemli bir rol oynarlar. X III. yzylda, Arapa ile

71
Yunancadan yaplan evirilerin gittike artan sal
drlar sonucu Bat dnyasnn neredeyse bunalt
c bir yeni bilimsel, felsef bilgiler ynn zmle
mesi gerektii bir ada, bu sorunlarn byle bir
yer tutmas artc deildir yleyse. mdi, bilimsel
metodolojinin inceledii en nemli sorunlar, ku
ramlarn olgularla ilikilerine degindir; amac ku
ramn kabul edilmek iin yerine getirmesi gereken
koullar belirlemek, belli bir kuramn geerli olup
olmadna karar vermemizi salayan eitli yn
temler gelitirmektir. Baka deyile, Ortaa de
yimlerini kullanrsak, dorulama" ile yanllama"
yntemlerini.
Bay Crom bieye gre, X III. yzyln bilim-felse-
le adamlar Aristotelesi tmevarmn temelindeki
yaln gzlemden farkllam haliyle deneysel yn
temin, bu dorulama ile yanllama" iin sala
d yarar anlayacak kadar yetenekliydiler; byle-
ce, acl bilimin deneysel ynteminin" temel ya
plarn bulup gelitirdiler. Dorusunu sylemek
gerekirse, bundan da fazlasn yaptlar; bir bilimsel
kuramn gerek anlamn, gerek ilevini ortaya
karp, byle bir kuramn hibir zaman kesin ola
mayacan", dolaysyla zorunlu, yani biricik ve
son olduunu ileri sremeyeceini kabul ettiler.
Elbette, Bay Crombie Ortaa biliminin (X III.
ve X IV . yzyl biliminin) deneysel yntemi X V II.
yzyl kadar iyi, onun kadar geni lde kulland
n sylemiyor. yle diyor (s. 19):

72
Deneysel yntem X III. yzylda, hatt X V I.
yzylda, kesinlikle btn ayrntlar ierisinde ay
dnla kavumamt. Bu yntem her zaman diz
geli bir biimde de uygulanmyordu. Bu kitabn sa
v, dizgeli bir deneysel bilim kuramnn, acl bili
min kaynan borlu olduu metodolojik devrimi
yaratmaya yetecek sayda filozofa, teden beri
anlalp uygulanm olduu yolludur. Bu devrim
le birlikte Latin Batda, kuram ile gzlem arasnda
ki ilikiye degin ak bir kavram, bilimsel aratr
ma ile aklamann acl klgn kavran ile uygu
lannn dayand kavram, lizik sorunlarnn in
celenmesini salayan ak bir yntemler btn
ortaya kt.
X V II. yzyl bilimi ile felsefesine gelince; bun
lar, Bay Crom bieye gre, varolan bilimsel yn
temlere hibir temel deiiklik getirmediler. Y a l
nzca niteliksel ilemin yerine niceliksel ilemi ko
yup, deneysel aratrmada yeni bir tr matematii
benimsediler (s. 9-10):
Bu skolastik yntemde sonradan yaplm en
nemli dzeltme, niteliksel yntemlerden nicelik
sel yntemlere X V II. yzyldaki genel geitir.
zel lme aygtlar ile letleri oald, daha kesin
hale geldi; karmak olgulardaki temel etkenleri
ayrmak iin snama yollarna bavuruldu; eza
manl deimeleri belirlemek, sorunlar matema
tiksel bir biimde dile getirebilmek iin dizgeli l
me yntemleri gelitirildi. Bununla birlikte, btn

73
bunlar daha nce bilinen ilemlerde gerekletiril
mi ilerlemeleri temsil ediyordu yalnzca. X V II.
yzyln zgn ve dikkate deer katks, deneyi y e
ni bir tr matematiin yetkinliine, fizik sorunlar
n en artclar acl dinamiinkiler olan mate
matiksel kuramlarla zmekteki yeni zgrle
balama olmutur.
X V II. yzyl bilimi toptan zgnln iln et
miti; kendisini, tersine evirdiini ileri srd
Ortaa skolastiinin bilimine temelden kart di
ye deerlendiriyordu. Bununla birlikte (s. 2):
"Deneysel bilimin mantksal yapsna ilikin
olan, Galileo, Francis Bacon, Descartes, Newton
kadar deerli bilginlerce savunulmu olan anlay,
tam tamna X III. ve X IV . yzyllarda oluturulan
anlayt. eitli bilimlerin bu dnem boyunca al
dklar somut katk da kendilerine kalt olmutur.
-- a ^ c p

Gryoruz ki, bilimsel dncenin X III. yzyl


dan X V II. yzyla uzanan gelimesinin srekli ol
duu yollu anlay dnda, Bay Crombiein tarih
sel kuram, metodolojinin bu gelimede oynad
rol zerine pek ilgin bir gr tamaktadr. Ona
gre X III. yzyl dnrleri nce temel grnm
leriyle -rnein kuramlar ve onlarn "dorulanma
s, "yanllanmas iin yaplan deneyleri dile ge
tirmekte matematiin kullanlmasyla- X V II. yz-
ylnkine zde bir bilim ve bilimsel yntem anlay
edinmiler, sonra da bu yntemi tek tek bilimsel

74
aratrmalara serbeste uygulayarak, Galileo, Des-
cartes ve Newtonunkiyle ayn trden bir bilim ge
litirmilerdir. Bu ok zgn sav kantlamak iin
de, Bay Crombie kitabnda optiin Ortaadaki
gelimesine ilikin etkileyici ve ok yararl bir ince
lemeyle birlikte, methodo hakkndaki Ortaa tar
tmalarnn, yani tmevarmsal mantn (bu di
siplinin tarihilerince olduka ihmal edilmi alan)
gelimesinin son derece ilgin bir tarihini sunuyor
bize. Aslnda Bay Crombie, kuramnn dorulan
mas iin, optik alanndan ok, tam anlamyla fizik
(ya da dinamik) alanna bavuruyor.
Ortaa filozoflarnn metodoloji tartmalar
Yunanllarn belirledii rnei izler ve Aristote
lesin ikinci Analitiklerinde bilim (tmevarmsal
ve tmdengelimsel yntem) sorununu inceleme bi
imine sk skya baldr. ou kez de bu Anali
tiklerin Amlamalar olarak sunulur bize. Bunun
la birlikte, Ortaan bu amlamalar, en azndan
kimileri ve her halde Bay Crombienin anlatt ta
rihin kahraman olan Robert Grosseteste'ninkiler,
Yunanl -ya da Arap- rneklerine oranla ak bir
ilerlemeyi temsil ederler. Bay Crombie'den bir
alnt dahayapalm (s. 10-11):
Grosseteste ile onun X III. ve X IV . yzylda
ki izleyicilerinin acl deneysel bilimi yaratan
stratejik almalar, klgn sanatlarn deneysel
alkanln X II. y zyl felsefesinin usuluu ile
birletirmekti.

7n
Grosseteste, tmevarm ile deneysel dorula
ma ve yanllamann Yunanllarn geometrik ta
ntlama anlaynn deney dnyasna uygulanma
syla ortaya kan temel metodolojik sorunlarn
kabul edip inceleyen ilk Ortaa yazar olmutur.
yle grnyor ki, dizgeli, tutarl bir deneysel so
ruturma ve ussal aklama kuram, Yunan ge
ometrik ynteminden acl deneysel bilimi yapan
kuram gelitiren ilk o olmutur. zleyicileri ile bir
likte, somut sorunlara ilikin zgn aratrmann
ayrntlarnda byle bir kuram rneklerle gsterip
kullanan, bilindii kadaryla, ilk kii olmutur. On
lar yeni bir bilim, zellikle, yeni bir metodoloji ya
rattklarna inanyorlard. X III. ve X IV . yzylla
rn deneysel bilime ilikin bu kuram rneklerle
ak klmak iin gerekletirilmi, btn yaptlar
bu metodolojik grnm yanstmtr.
Bylece, rnein Grosseteste, en nemli, en ve
rimli metodolojik dncelerinden birini, matema
tiksel bilimin, ou kez, fiziksel bilimde deneysel
olarak edinilmi bir bilginin hesabn verebilecei
yollu dncesini nce salt epistemolojik bir anla
y olarak gelitirmi, sonra da tek tek fiziksel so
runlar incelemek iin uygulamaya koymu, optik
ten alnm rneklerle aklamtr (bk. s. 51-52).
Dorusu pek doal bu; nk Aristoteles, optii
(gkbilim ve mzik gibi) mathematica medial&r
olarak snflam, yani salt matematikten farkl ol
makla birlikte, konular matematiksel olarak (bi

76
zim uygulamal matematiimiz gibi) incelenebildi
i lde - fizii iin sz konusu olann tersine- ma
tematiksel olan bilimler kategorisine yerletirmi
tir. N e ki, Grosseteste'de optie bavurmann ok
daha derin bir baka anlam vardr. Gerekten Bay
Crombienin birok kez ve sanrm tmyle hakl
olarak vurgulad gibi, Platoncu metafizik... ma
tematiksel bir aklama olanam hep tamtr.
In (lu x ) biimsiz maddeyi biimsizletirmi
olan yaratlm dnyann biimi olduunu, yayl
masyla uzayn kendi yaylmn dourduunu ileri
sren Yeni-Platoncu Grosseteste , optiin fiziksel
dnyay anlamann anahtar olduunu" dn
yordu (s. 104-105); nk, Ibn-i Cabiroln ondan
nce savunduu, Roger Bacon'n da daha sonra
savunaca gibi, Grosseteste her trl nedensel
eylemin k rneine uyduuna inanyordu. By-
lece k metalizii, optii bu yolla matematiksel
bir fizik haline gelen -ya da hi deilse gelebilen-
liziin temeli yapar.
N e ki, fiziin matematiksellemesine duyduu
bu -gizli- eilime karn, Grosseteste doann ge
ometrikletirilmesi ynnde ok uzaa gitmez.
Tam tersine: Matematik ile doa bilimleri arasnda
zenli, ak bir ayrm gzetir (rnein, geli a
syla yansma as arasndaki eitliin nedeninin
geometride deil n saan gcn yapsnda oldu
unu syler bize); matematiin kesinliine karlk
fizik kuramlarnn kesinsizlii, doruluklarnn de

77
neysel snann zorunlu klan kesinsizlik zerinde
durur hep -Bay Crom bieye gre, her trl fizik
bilgisinin ancak olas olduunu bile ileri srermi.4
"Grossetestenin kendinden nceki X II. yzyl
filozoflar gibi Aristoteles'ten rendii bilim anla
ynda, diyor Bay Crombie (s.52) kuramdan de
neye ve deneyden kurama ifte bir yol vardr. r
nein, ikinci Analitikler Amlamasnda, Grosse
teste unu sylyor: "Varolan bilgiden (yeni) bilgi
ye ifte devinim vardr, yalndan bileie ve tersi;
yani ilkelerden etkilere, etkilerden ilkelere. Bir ol
guyu, o olgunun nedenleri olan, daha iyi bilinen n
ilkelerden karsamak olanakl olduunda, o olgu
bilimsel olarak bilinmekteydi. Bu, gerekte, bir
tmdengelim dizgesiyle bir olguyu baka olgulara
balamak anlamna geliyordu; Grosseteste, JBukle-
idesin eler inde byle bir tutumun anlatmn
buluyordu.
Matematikte, yalndan ya da daha iyi bilinenden
bileie ilerlemeye biretirme, karmaktan yal
m ilerlemeye ise zmleme ad veriliyordu Y u
nanllarca. Ama belli bir anlamda, ncller de so
nular gibi tartlmaz, zorunlu, hatt kendinden
apak olduundan, bu sreler ya da yntemler
arasnda temelli bir fark yoktur.
Doa bilimlerinde durum bambakadr. Yaln il
keler hi de apak deildir; verilmi karmak ol
gulardan daha iyi bilinmezler. Deneysel tmeva
rm tek bana bizi dilenen amaca gtrmez; tme

78
varm ile aklayc, nedensel sav arasnda bir s
ray vardr. Bu sray hazrlamak iin zmle
me ile biretirme yntemine benzer bir yntem
kullanmamz gerek: rsolution ve composition*
yntemlerini. Ama bu yeterli deil; ulatmz il
kelerin (nedenlerin) kesinliini onlar bu ilemle
snamadan geirerek dorulamamz gerek. nk
rsolution birka biimde yaplabilir, aklana
cak etkiler de birka nedenden ya da bir nedenler
dizisinden karsanabilir (s. 82 ve sonras).
Bylece, Grosseteste doa bilimlerinde gerek
nedeni baka olanakl nedenlerden ayrmak iin
compositionun sonunda bir dorulama veyanlla-
ma srecinin yer almas gerektii kansndayd.
Rsolution ve sezgi ile edinilmi bir kuramn, t
mevarmn temelindeki zgn olgular aan sonu
lar tmdengelim yoluyla bulmay salamas gerek
tiini vurgulamt. nk, uslamlama compositi
on yoluyla ilkelerden sonulara... ilerlediinde, k
k terimin orta terimin altna konmasyla sonsuza
dek gidebilir. Bu sonulara dayanarak, kendileriy
le yanl nedenlerin denebilecei snanm deney
lere gidiliyordu.
Her bilimsel yntem, gerekliin yaps zerine
metafizik bir temel ya da en azndan birka ilksav
gerektirir. Grossetestenin ister istemez Yunanllar -
* K O Y R a z so n ra L a tin c e Y e s o lu tio ' v e 'c o m p o s it io ' s zc k le rin in
Y u n a n c a 'a n a liz ' v e 's e n te z ' s z c k le rin in e v iris in d e n ba ka b ir e y o l
m a d n s y le y e c e k . B iz bu k in c ile r iin ' z m le m e ' v e b ir e tirm e
s z c k le rin i k u lla n d k ( .n .)

79
dan alnm ve gerekte doa biliminin kendisinden
nceki ve sonraki btn ya da hemen hemen btn
temsilcilerince kabul edilmi iki ilksav unlardr:
lki doann tekbiimlilii ilkesidir, yani biimlerin
ileyii hep ayndr. D e Generatione Stellarum'da
dedii gibi: Res eiusdem naturae eiusdem operati-
onis secundum nat uram suam effectivae sun t. Ergo
si secundum naturam suam non sunt eiusdem ope-
rationis effectivae, non sunt eiusdem naturae.* Bu
ilkeyi desteklemek iin Aristotelesin D e Generati
one I I sinden sz ediyor: Idem similiter se habens
non est natum facere nisi idem; 'ayn koullarda ay
n nedenler ancak ayn etkileri dourabilir (s. 85).
ikinci ilksav, yine onu kullanmsal bir ilke diye
gren Aristotelesten alnm, ortaal ncelleri ve
acl izleyicileri gibi Grossetestenin de yalnzca bi
limi deil, doann kendisini yneten ilke olarak kul
land tutumluluk ya da lex parsimoniae ilkesidir.
Grosseteste'nin yntemi, gereklie ilikin bu
sayltlardan yola karak, deney ve akl yoluyla
olanakl nedenler arasnda bir ayrm yapmakt.
Rakip kuramlarn kard sonular alp, deneyin
verilerine ya da deneyle dzenlenip dorulanm
bir kuram diye grd eye ters denleri atyor,
deneyle dorulanm kuramlar yeni olgular ak
lamak iin kullanyordu.

# A y n y a p d a k i ey ler, y a p la r n a u yg u n o la ra k a y n e t k iy i y a r a tr la r .
D e m e k ki, e y le r y a p la r n a u yg u n o la ra k a yn e tk iy i y a r a t m y o r la r s a
a yn y a p d a d e ild ir le r ( .n .)

80
Grosseteste, Opuscu/alarnda bu yntemi eit
li bilimsel sorunlara aka uygulamtr. Opuscu-
Mardaki incelemesine temel olan kuramlar kimi
kez zgn, ounlukla da Aristoteles, Ptolemaios
ya da eitli Arap doalclar gibi eski yazarlardan
karlm kuramlardr. Yldzlarn ve kuyruklu
yldzlarn yaps zerine incelemeleri (s. 87), gk
kuann yaps ve nedeni zerine incelemeleri bu
nun iyi rnekleridir.

Bay Crombienin Robert Grosseteste'nin en iyi


tilmizi diye grd kii, onun toplantlarna olas
lkla hi katlmam olmasna karn, Roger Ba-
condr. zellikle yle der (s. 139):
Grossetestenin bilimin yapsna ve bilim kura
mna ilikin tutumunu en derinden kavrayan, en
eksiksiz biimde gelitiren yazar Roger Bacon ol
mutur. Son zamanlardaki aratrmalar gsterdi
ki, Bacon, Grossetestenin bilmedii yeni kaynak
lara, rnein Ibn-1 Heysemin O p tik ine bavura
cak, dolaysyla Grossetestenin optik kuramlarm
yinelemekle kalmayp, hi deilse, kimi zaman d
zeltecek durumda olmasna karn, biliminin bir
ok yanyla, yalnzca Oxford ve Grosseteste gele
neini yineliyordu. Buna karlk kimi kez, bunlar
ok daha eksik kuramlarla deitirdi.
rnein, n yaylmasna ( trlerin oalma
sna) ilikin kuramnda Grossetestenin lu xte bir
kendiliinden doma ve yenilenme sreci gren

81
aklamasn ve k ile ses arasnda kurduu ben
zeimi kabul ederken, n bir cismin akm olma
yp bir alm olduunu bildirerek bu anlay ada
makll akla kavuturdu. Ne ki, Grosseteste
gkkuann oluumunu n dbkej' bir bu
lut ortamnda bir dizi krlmasyla aklad hal
de, Bacon her yamur damlasnn oynad rol
hakl olarak vurgulayp, her gzlemcinin farkl bir
gkkua greceine dikkati ekerek", hi gerei
yokken krlmann yerine yansmay koydu. Genel
mantksal-metodolojik konumuna gelince, Roger
Bacon bilimin hem matematiksel hem deneysel
yanlarna dikkati eker.
Matematik, Roger Bacona gre, bilimlerin ve
bu dnyann nesnelerinin hem kaps hem anahta
rdr ve bunlar hakknda kesin bir bilgi verir. lkin,
her kategori matematiin inceledii bir nitelik bil
gisine baldr, dolaysyla mantn yetkinlii ma
tematie baldr (s. 143).
Ama ona gre, yalnz matematik bilimi deil, do
a bilimi de, genie lde, matematie baldr
(ayn y er); yine unu belirtiyor Roger Bacon:
Ibn-i Rdiin Fizikinin birinci kitabnda dedi
i gibi... bizim bildiimiz eylerle doal ya da mut
lak olan eyler yalnz matematikte kesinlikle ayn
dr...; en byk kesinlik ancak matematikte ola
nakldr; zorunlu nedenlere dayal en inandrc ta
ntlamalar yalnz matematikte bulunur. Bundan da
aktr ki, baka bilimlerde hibir kuku brakma

82
yan kesinlie, olanakl bir yanln bulunmad
hakikate ulamak istiyorsak, bilgiyi matematie
dayandrmalyz. Lincoln piskoposu Robert ile
Adam Marsh bu yntemi izlediler; matematiin
gcn tek tek eitli bilimlere uygulayarak tek
tek eylere kadar inen herkes, matematik olmadan
bunlarda pek fazla bireyin ayrt edilemeyeceini
grecektir.
Gkbilimin btnyle matematie dayal oldu
una, -takvimin dzenleniinde- olgularn belirlen
mesine matematiksel hesaplar ve uslamlamalarla
ulatmza bakarak bunu kolayca anlayabiliriz.
te yandan, hi kimse deneysel bilimi ona yal
nzca tmdengelimsel uslamlamann sonularn
destekleme -ya da rtme- ( dorulama ve yanl-
lama) ayrcaln deil, ok daha nemlisi, baka
yollardan ortaya karlabilen yeni ve nemli ger
eklerin kayna olma ayrcaln da ykleyen Ro-
ger Racon kadar yksee yerletirmemitir. Ger
ekten, deney olmadan, kim mknatslk zerine
herhangi birey bilebilir? Deney olmasa, doann
gizemlerini ortaya karmak, rnein tbb ilerlet
mek nasl olanakl olur? Uslamlama ile el emeini
birletiren, insanla -ya da Hristiyanla- hem
bilgi hem g verecek letleri ve makineleri yap
mamz salayan, deneysel bilimdir.
Ama stnde durmama gerek yok: Roger Ba-
conun artc ndeyilerini -artc safln- her
kes bilir.

83
Burada ne yazk ki Bay Crombienin Ortaa
optii ile Ortaan gkkuan aklama biimi
konusunda bize verdii ksa zetin zmlemesini
yapamam: Onun uzmanca klavuzluuyla Albertus
Magnus a (s. 197-200), adlarn anmamakla birlik
te Grosseteste ile Roger Bacon'u ok iyi bilen, s
telik, Oxford'un byk dnrnn Yeni-Pla-
toncu k metafiziinin inanm bir yanda olan
W iteloya (s. 213-232), son olarak da, k nlar
nn yamur damlalarndaki ifte krln kabul
eden ilk kii, Ortaa optiinin en byk kuram
cs olan Freibergli Thierry ye (s. 232-259) yana
yoruz. Bay Crombie'nin Duns Scotus -bu olduka
doal- ile Ockhaml W illiami -bu ok artc,
nk, Bay Crombienin kendisinin de deindii
gibi (s. 17), Ockhaml, Robert Grossetestenin ok
ateli bir yanda olduu "ann Augustinusu
Platonculuuna iddetle tepki gstermitir- Gros
setestenin tmevarmsal mantn gelitirip yeni
den ortaya atan izleyiciler diye sunduu metodolo
ji tarihine dnelim.
Bay Crombie, aslnda Ockhamlnn pozitivist
epistemolojisinin (Crombie ye gre deneysel bili
min gelimesi iin olumluydu bu) Robert Grosse
testenin balatt metodolojik devinimin olaan
sonucu, hatt doruu olduuna inanyor. Bylece
Grosseteste'nin grlerini zetleyerek, onun, ma
tematiin ilevinin yalnzca olgularla olaylar be
timleyip aralarnda balantlar kurmak olduunu

84
desteklediini sylyor bize (s. 13). Matematik ne
etkin nedenleri ne de doada deimelere yol aan
baka nedenleri bilmeyi salayabilirdi; nk o,
doa bilimlerinin, nedenlere ilikin bilgisi hereye
karn eksik ve ancak olas olan bilimin aratrma
y stlendii bu nedenlerden aka soyutlama ya
pyordu. stelik, Ortaadaki bilimsel felsetenin
dnsel (epistemolojik) evriminin yukarda ak
tardm genel sergileniinde (s. 19), Bay Crombie
diyordu ki:
Olgular tam bir klgn disiplin ierisinde dze
ne sokmak iin kuramn nasl kullanlacan anla
ma yolundaki bu abann balca sonucu, bilimde
ki tek hakikat ltnn mantksal tutarllk ve
deneysel dorulama olduunu gstermek olmutu.
eylerin nedenine ilikin olan, tz ve neden arac
lyla, quod quid est0 araclyla yantlanan meta
fizik sorular, yava yava eylerin naslna ilikin
olan, bu amaca gtren mantksal ya da matema
tiksel herhangi bir yoldan, yalnzca olgular arasn
da balantlar kurularak yantlanan bilimsel soru
larla yer deitirmiti.
Hi de deneyci olmayan Ockhaml ise, doa fi
lozofunu doay yine de deney yoluyla bilmeye a
lmas iin kkrtyordu; nk geleneksel neden
sellik anlaylarn ona gre ancak eretilemeli
olan erek neden anlaylarm deil yalnzca, etkin
neden anlaylarn daiddetle eletiriyor ve bilgi
0 N e ise o d u r ( .n .)

85
yi olgularn ve olaylarn ardllnn yaln gzlenii-
ne indirgiyordu. Dolaysyla, onun doa bilimleri
ne sunduu klgn izlence, yalnzca gzlenen olgu
lar arasnda balantlar kurmay "ya da mantk ve
matematik araclyla grnleri kurtarmay (s.
175) salk veriyordu. stelik, tutumluluk ilkesini
acmaszca kullanarak nl "Ockham usturas
X V II. yzyln eylemsizlik kuramnda yeniden ele
alnmas gereken bir devinim kavram oluturmu
tu (ayn).
Hem Aristotelesi anlay, hem de devinimi "de-
vinimli cisim dnda gereklii olmayan bir kav
ram (s. 176) diye tanmlayan impetus kuramn bir
yana brakarak buraya ulat ve bir devinimdeki
(rnein bir merminin devinimi) devindirici ey,
devinen eyin ilk iticiden ayrlmasndan sonra, de
vinen eyin kendisidir diyerek, nl a quo moven-
tur projecta?* sorusunu yantlad. "Devimli eyde
bir g bulunmasndan deildi bu; nk devindi
rici ey ile devinen ey biribirinden ayrlamaz. Her
yeni etkinin kendine zg bir nedeni gerektirdiini
ve yerel bir devinimin yeni bir etki olduunu sy
lerseniz, yerel bir devinimin yeni bir etki olmad
n... sylerim; nk bu devinim, devinen cismin
uzayn farkl paralarnda olmasndan baka birey
deildir. yle ki, eliik iki eyin ikisi de doru ola
mayacana gre, devinim hibir zaman bu para
larn yalnzca bir tekinde deildir.
0 A tla n cism i d e v in d ir e n n ed ir? ( .n .)
Burada bir para duralm ve Bay Crombienin
ortaya koyduu biimiyle, Ortaa bilimi ile acl
bilim arasndaki ilikileri zmlemeye girimeden
nce, onun savn kantlanm sayp sayamayaca
mz grelim, itiraf etmeliyim ki ben ok kukulu
yum bundan. Kiisel olarak daha da ileri giderdim;
aslnda, bana yle geliyor ki, Bay Crombienin
aratrmalarnn ierii Ortaa bilimi ile onun
anima m otrix inin* gelimesi hakknda tmyle
farkl, kimi bakmdan da ters bir anlaya gtr
mektedir.
Bay Crombie, Yunanllarn salt kuramsal bili
minin karsna koyduu Ortaa deneysel bilimi
nin, kuramn praxis ile biraraya gelmesiyle ortaya
kn, Eskia uygarln ralayan edilginlie
kar kan Hristiyan uygarlnn etkin tutumuna
balyor.6
Burada Bay Crombienin scientia activa et ope-
rativa nmM Hristiyan kaynaklarna ilikin anlay
n tartmayacam; aslnda, Hristiyan hatt
Ortaageleneinde yksek bir emek (el emei)
dncesi tayan epeyce e bulabildiimiz ve In
cilin yaratc-Tanr anlaynn insan etkinliine
rnek oluturabildii, zanaatin ve giderek -Pri-
tenler iin olduu gibiticaretin gelimesine katk
da bulunabildii ok kesindir. Bu arada, etkin ei-

* D e v in d ir ic i ru h ( .n .)
00 E tk in v e i le v li b ilim ( .n .)

87
limler ile klgya dnn, bu "yalan dnya'y ho
mo viator un* cennetteki mutlulua hazrlk yapa
ca bir geit, bir snav yeri diye gren Ortaa il
gisizliinin karsna bu dnyaya duyduu ilgiyi
koyan acl dncenin ralayclar sayldn
grmek de pek elendiricidir. Bunun sonucu ola
rak, bilim ve felsefe tarihileri, Francis Bacon ile
Descartesn insan "doann efendisi ve sahibi"ya
pan zanaat bilimini, Yunanllarn ve Ortaan
seyir lksnn karsna koydular. Bu konudaki
anlay ne olursa olsun ben hi hesaba almyo
rum bunuyine de eminim ki, Bay Crombienin,
verdii rneklere karn, Ortaa Flristiyanlnn
teki dnya ile bu dnyadan ok daha fazla ura
tn, teknie duyulan ilginin bymesinin btn
acl tarihin olduka inandrc biimde gsterdi
i gibi Bat uygarlnn laiklemesine ve ilginin
te dnyadaki yaamdan bu dnyadaki yaama
dnmesine pek sk biimde bal olduunu kabul
edecektir.
Bense, acl bilimin douu ile gelimesinin,
akln kuramdan praxis'e dnmesiyle aklanabile
ceini sanmyorum. Ben hep, bu aklamann
X V II. yzyldaki de dahil bilimsel dncenin ger
ek gelimesi ile uyumadn dndm; X III. ve
X IV . yzyllardaki gelimeye ise hi uymaz gr
nyor. Elbette, varsaylan ou kez de gerek
olan ilgisizliine karn, Ortaan, daha dorusu,
Y o lc u insan ( .n .)
belli sayda, hatt olduka byk sayda Ortaa
insannn teknikle derinden ilgilendiklerini yads
myorum; insanla birok nemli bulular verdik
lerini de yadsmyorum; bunlarn birka Eskilerce
gerekletirilmi olsa, Eskia Barbar istillar so
nucu yklp yok olmaktan kurtarabilirdi/ Ama,
dorusu, sabann, koumun, kaldracn, dmenin
bulunuunun bilimsel gelime ile hibir ilgisi yok
tur; Ortaa sonundaki gotik kemer, camresimler,
duvar ve kol saatlerinin saylar ya da leendeleri
bunlara ilikin bilimsel kuramlarn ilerlemesinin
sonucu deildir; byle bir ilerlemeye de yol ama
mlardr. N e denli ilgin grnrse grnsn,
ateli silhlarn keli gibi devrim niteliindeki bir
kelin bile ne bilimsel temeli ne bilimsel etkisi ol
mutur. Top glleleri derebeylii ve Ortaa ato
larn yerle bir etmi, ama bunlara ilikin Ortaa
dinamii deimemitir. Dorusu, klgn ilgi de
neysel bilimin (szcn bizim kabul ettiimiz an
lamnda) gelimesinin gerekli ve yeterli koulu ol
sayd, bu bilim Robert Grossetesteden en az- bin
yl nce Roma imparatorluunun, daha olmazsa
Roma Cumhuriyetinin mhendislerince yaratlrd.
Bay Crombienin anlatt biimiyle, Ortaada
ki optiin tarihi, klgn ve kuramsal uygulamann
hi deilse ok yeni bir olgu olan bilimsel tekniin
gelimesine dekbiribirinden tmyle bamsz ol
duu yollu kukularm dorular grnyor. Pek
olas olmamakla birlikte, gzl bulan bilinme

89
yen dhinin kuramsal dncelerle gdlm ol
mas elbette olanakldr; te yandan, Roger Bacon
ne derse desin, optik biliminin ne optik tekniine
ne de optik letlerin yapmna temel olduu bir s
rada gerekletirilen bu buluun, Ortaa optik bi
liminin gelimesini hibir bakmdan etkilemedii
de kesindir8. X V II. yzylda ise, tersine, telesko-
bun bulunuu kuramn gelimesineyolam, bunu
tekniin ykselii izlemitir.
Bay Crombie "X II. yzyln metodoloji devrimi-
nin yeni bilimi dourduunu, metodolojinin, ge
nel olarak, bilimsel ilerlemenin devindiricisi ve be
lirleyici etkeni olduunu ileri sryorsa da, bunu
kantlam olduunu sanmyorum. Yine, bana yle
geliyor ki, kendi aratrmalarnn sonular bile sa
vn kertmektedir.
Bay Crombie gerekten, bize ou kez Galileo
epistomolojisinin proprium n diye sunulan (Bay
Randalln Padua Aristotelesilerinin almalarn
da bulduu)9nl "rsolution ve composition yn
teminin" hi de acl bir bulu olmadn, X III.
hatt X II. yzyldan beri Ortaa mantklarnca
pek iyi anlalm, betimlenmi, retilmi olduu
nu gstermitir. Yunanllarn kulland, Aristote
lesin kinci Analitikler de betimledii zmleme
ve biretirme (rsolutio ve compositio terimleri bu
Yunanca szcklerin evirisinden baka birey de
ildir) yntemine dek uzandn da. yle de olsa
* K en di mal ( .n .)

90
Bay Crombienin tantlamasndan sonra glkle
kukulanabiliriz bundan, bu ok nemli olgudan
karabileceimiz tek sonu, soyut metodolojinin
bilimsel dncenin somut gelimesinde grece
pek az nemi olduu biimindedir. yle grn
y o r ki, karmak bileimleri yaln elere indirge
meye almak gerektiini, sayltlarn (varsaym
larn) tmdengelim ve olgularla karlatrma y o
luyla dorulanmas ya da yanllanmas gerek
tiini herkes her zaman bilmitir. Napoleonun or-
dugdm konusundaki nl sz metodolojiye uy
gulanmaya allmtr; ilkeleri ok yalndr: "U y
gulama gsterir.
Bilimin gelimesinin tarihi bu gr destekler
grnmektedir. Bay Crombie kendisi de Grosse-
teste'nin gerekletirdii metodoloji devriminin
onu optikte bile hibir nemli bulua gtrmedii
ni kabul eder. Genel olarak doa bilimlerine gelin
ce, Grosseteste'nin kimi jayvanlarn boynuzlar
nn nedeni konusunda yapt, tmyle Aristoto-
lesi drt neden" anlayna dayal saptama,10 bi
zim deneysel olsun olmasn genellikle bilim dedii
miz eye pek az benzemektedir.
Roger Bacon iin de aa yukar ayndr:
Onun deneyleri, uyduruk ya da salt yaznsal ol
mayanlar bile, Grossetesteninkilerden hi stn
deildir ve her halde, herhangi bir ilerlemeyi
temsil ediyorlarsa Yunan biliminin deneyleri
karsnda devrimci bir ilerlemeyi temsil etmezler.

91
te yandan, bilimsel dncenin gerek ilerleyii
metodolojinin ilerleyiinden geni lde bamsz
olmu gibidir: Jordanus Nemorariusun alma
larnda bir yntem ama bir metodoloji deil
vardr; X III. yzylda ise Petrus Peregrinusun
bu an tek gerek deneyicisi bir biimde
Grossetesteye dayandna inanmak iin hibir
neden yoktur.1' Optik alannda, bu bilimin Ba-
conn, W itelonun ve Thierry'nin almalarnda
gsterdii gerek ilerlemeler bile metodolojik d
ncelerle deil, yeni katklarla, en bata da ok
ak nedenlerle Batnn metodoloji d evrim inden
etkilenmeyen Ibnl-1 Heysemin O p tik inin katk
syla belirlenmitir.
Dorusunu sylemek gerekirse, Bay Crombie
metodoloji devriminin ok snrl bir erimi oldu
unu, bilimin Ortaa sonu tartmalarnn srp
giden gelimesine kout bir gelime gstermediini
ok iyi kesinlikle herkesten daha iyibilir. Bu bi
limsel ilerleme eksikliini, bu an filozoflarnn
kendilerini salt metodolojik sorunlar incelemeye
adam olmalaryla aklamaya bile giriir. Bu da
metodoloji ile bilim arasnda bir ayrm rnein,
ne Duns Scotus ne de Ockhaml William bilimle
sahiden ilgilenirler, metodolojiye zararl olmam
grnmesine karlk, bilime epeyce zararl olmu
bir ayrm yaratmtr.
Bay Crombie kesinlikle hakldr: Bir metodoloji
arl, amzda yeterince rneini grdmz

92
gibi, ou kez ksrla gtrr. Bana sorlursa da
ha da ileri giderim: Metodolojinin yerinin bilimsel
gelimenin balangcnda deil, denebilirse, orta
snda olduu kansndaym. Hibir bilim bir tracta-
tus de methodo ile balamam, Descartesn Yn
tem zerine Konum asna karn, hibir zaman
tmyle soyut bir biimde hazrlanm bir ynte
min uygulanmas sayesinde ilerlememitir. Descar-
tesnki, herkesin bildii gibi, nszn oluturdu
u bilimsel Denemeler den nce deil sonra yazl
mtr. Aslnda, Descartes cebirsel geometrinin
kurallarn dzene sokar bu yapt. Demek ki, Des-
cartes bilim de bir metodoloji devriminin sonu
cu deildir; ayn ekilde, Galileonunki de R. Gros-
seteste'nin metodoloji devriminin sonucu deil
dir. Dahas, metodolojinin bilimsel gelime zerin
de ayrcalkl bir etkisi olduunu kabul etsek bile,
znde Aristotelesi olup, yz yl gecikmeyle
Aristotelesilie temelden kart bir bilim douran
bir metodoloji grmek gibi bir aykrlk karsnda
buluruz kendimizi.
Diyeceim, Grossetestenin mantksal retisini
devrim szc ile niteleyebileceimizden hi
emin deilim.12 Daha nce de deindiim gibi, Bay
Crombie aslnda mantksal dncenin gelimesi
nin kusursuz, artc srekliliini gstermitir:
Aristoteles ile onun Yunanl ve Arapyorumcu
larndan Robert Grosseteste ye, Duns Scotus'a,
Y n tem zerine incelem e ( .n .)

93
Ockhaml'ya, byk talyan ve spanyol mantk
larna..., John Stuart M ill'e dek kesintisiz bir zin
cir vardr ve Lincoln piskoposu, bu gelenei yeni
den canlandrp Batya yerletirdii iin, bu zinci
rin en nemli halkalarndan biridir. Bununla bir
likte yapt, Aristotelesin mant ile metodolojisi
ni aktarmak olmutur; bu mantk ile metodoloji
Aristotelesi fizik ile metafiziin btnleyici para
sn oluturduundan, Ortaan Aristotelesi bili
miyle uyum ierisindeydi; Aristotelesi olmayan ya
da pek az Aristotelesi olan X V II. yzyl bilimiyle
ise uyumuyordu. Ama Grosseteste'nin metafizii
hi de Aristotelesi deildi; epeyce bir Aristoteles-
ilik tayorsa da, dorusu, temel grnmleriyle
Yeni Platoncu bir metafizikti. Bu da bizi bilimsel
dnce zerinde yalnzca mantn ya da metodo
lojinin deil, genel olarak, felsefenin ya da metafi
ziin etkisi sorununa gtrmektedir.
Bay Crombie Platonculuk ile Yeni-Platonculu-
un doal olgular hep en azndan ilkece mate
matik yoluyla incelemeye, bylece bilimler dizge
sinde matematie Aristotelesiliin yklediinden
ok daha nemli bir rol vermeye eilimli olduunu
kendisiyle tmyle ayn dncede olduumu bil
dirmekten mutluluk duyarmvurguluyor. Ayrca,
tmyle hakl olarak, Robert Grosseteste'nin fizi
in temeline koyduu k metafiziinin, matema
tiksel bir doa biliminin gelimesinin ilk aamasn
oluturduu zerinde duruyor. Burada da yine,

94
kendisiyle tpatp ayn grteyim. Aslnda sanrm
Grosseteste, ancak ada bilimsel gelimenin b
tnyle deerlendirmemizi salad o pek byk
zgnl (unutmamalyz ki Platonculuk ile do
ann matematikselletirilmesi arasndaki doal
uyuma karn, Yeni-Platonculuk eninde sonunda
matematiksel deil, diyalektik ve bytisel bir dn
ya anlay gelitirmitir aritmoloji matematik de
ildir), o sezgi derinliini burada gstermektedir.
Fizii onun yapt gibi optie indirgemek iste
menin henz ok erken olduu dorudur elbette;
Roger Bacon dnda kimse onun grn kabul
etmemitir. Optiin evriminin X V II. yzyl fizii
nin oluumunda belirleyici bir rol oynamad, Ga~
lileonun optikten esinlenmedii de dorudur. Bu
nunla birlikte -B a y Crombie'nin bu olguyu anma
masna pek ayorum fizii optie gre dzen
lenmi olmamasna, dahas, ok az matematiksel
olmasna karn, Descartes'n byk yaptnn
Dnya ya da Ik zerine inceleme adn almas
gerekiyordu; her halde, X V II. yzyldaki matema
tiksel doa bilimini (ve yntemlerini) esinleyen,
onu Aristotelesilerin deneyciliinin (ve metodolo
jisinin) karsna koyan, Platonculuk olmutu. Y i
ne de, grdmz gibi, acl bilimi esinlemi
olma onurunu yalnzca Platoncu matematikilie
deil, ayn zamanda ve ok daha fazla, adc ve po-
zitivist gelenein deneyciliine yklemektedir Bay
Crombie.

95
N e yazk ki, bir kez daha onun grn kabul
edemiyorum. Ockhaml erek nedenlerin geerlili
ine saldrp btn tekileri bilme olanan yads
d srada yceli m noktasna varan geleneksel
Aristotelesi anlayn eletiriminin, acl bilimin
zerine kurulaca zemini hazrlayp bu kuruluu
durduran engellerin kimini ortadan kaldrarak,
nemli bir rol oynam olduundan elbette kuku
duymuyorum. Buna karlk bilimsel gelimede
olumlu bir etken olduundan ok kukuluyum.
Dorusu, ne Nicole Oresmein matematie ve
devinimbilime ilikin dorudan doruya byk
Bradwardinein esinledii Oxford Okulunun al
malarndan gelenparlak almalarnn, ne onun
la Jean Buridann hazrladklar impetus kuram
nn, ne de Yer'in gnlk deviniminin olanan ka
bul etmi olmalarnn adclkla ya da pozitivizmle
hibir ilgisi yoktur.
Bay Crombie yadsmyor bunu. Adcln en b
yk becerisinin impetus kuramnn gelitirilmesin
de deil, kendisinin -birok baka tarihi gib i13
X V II. yzyln eylemsizlik anlayna balad bir
anlaytan yana kan Ockhaml tarafndan redde-
diliinde olduunu dnyor. Bu yorumun t
myle doru olduunu, Bay Crombie'nin alntla
d metnin bunu desteklediini, kaldrdn, biz-
ler iin pek doal olmakla birlikte, sanmyorum.
Descartesn devinim ile devinimli cisim arasnda
ayrm yapmamay ileri sren grnte benzer

96
aklamasn anmsayan bizler iin; devinimin biz
ce olduu gibi Descartes a gre de, znde dur
gunluk durumuna, kart bir durum olduunu
Ockhaml iin yle deildir, dolaysyla Ock-
haml'nn savnn tersineyeni bir etki olduunu,
ortaya kabilmek iin yalnzca bir neden deil b
tnyle belirli bir neden gerektiren bir etki oldu
unu unutan bizler iin. Bana yle geliyor ki, b
tn bunlar aklmzda tutar, Ockhamlnn metnine
onda olmayan kartrmazsak, rnein acl de
vinim anlaynn ierdii yn ve hz korunumu
kavramlarn bu metinden tretmenin olanakszl
n grr, eylemsizlik ilkesinin bulunuunu ona
yklemeyiz.
Bayan Anneliese M aierin dedii gibi, Ockham-
lnn anlay gelitirebilir, durum diye grlen de
vinim anlayna vara bilirdi; bunu yadsmyorum.
Benim iin durumun yle olmadn, Venerabilis
Inceptor un* bir sr tilmizinden hibirinin bunu
yapmay denememi oldunu grmek yeterli. Bu,
hi deilse benim iin, esiz ksrlnn kantdr.
Aslnda adc yntem bilimin yenileniine deil,
kukuculua gtrr.
Pozitivizm baarszln ve vazgemenin ocu
udur. Yunan gkbiliminden domutur, en iyi an
latm da Ptolemaios'un dizgesidir. Pozitivizm X III.
yzyl filozoflarnca deil, bilimsel dncenin yn
temini gzlem, varsaymsal kuram, tmdengelim
U lu n d e r ( .n .)

97
ve son olarak yeni gzlemlerle dorulamahazrla
yp yetkinletirdikten sonra gk cisimlerinin gerek
devinimlerinin gizemini kavramakta baarsz kal
m, dolaysyk tutkularn bir olgular kurtar-
mayla, yani gzlem verilerini salt biimsel yakla
mla snrlam olan Yunan gkbilimcilerince ele
alnp gelitirilmitir. Matematiksel kuram ile altn
daki gereklik arasnda kesin bir ayrlk grme pa
hasna geerli deyilerde bulunmalarn salayan
bir yaklamdr bu.14
X IV . yzyl pozitivistlerinin, boyun emenin y e
rine kendini beenmilikten baka birey koyma
m olan X IX . ve XX. yzyl pozitivistlerine olduk
a yakn biimde, doa bilimine sokmaya altkla
r, hi de Bay Crombienin sand gibi ilerici ol
mayan, tersine en u noktada gerici olanbu anla
ytr. acl bilim, (Bay Crombienin olduka a
rtc biimde pozitivistler arasna yerletirdii)15
Copernicustan Galileo ve N ew tona dek, Aristote-
lesilerin ksr deneycilii karsndaki devrimini,
matematiin biimsel bir olgu dzenleme aracn
dan daha fazla birey olduu, Doann kavran-
nn anahtar olduu biimindeki derin uylama da
yal devrimi, bu geleneksel karamsarla bakald
rarak srdrd.
Aslnda Bay Crombienin acl matematiksel
bilimi esinleyen gdlere bak benimkiyle ba
damyor deil. Galileo'nun epistemolojik konumu
na ilikin esiz betimlemesinde yle diyor (s. 309):

98
Galileo uygulamada, varsaymsal bir nerme
nin" sanln bilinen deneysel dorulama ve ya
lnlk ltyle kararlatryor idiyse, aktr ki,
amac "grnleri kurtarmak" iin klgn bir y n
tem gelitirmek deildi yalnzca. Aslnda Doann
gerek yapsn ortaya karmaya, Evrenin gerek
kitabn okumaya abalyordu. "Gkbilimcilerin
aratrmalarnn balca sonucunun yalnzca gk
cisimlerinin grnlerini aklamak olduu" t
myle doruydu; ne ki, Ptolemaiosun dizgesi ko
nusunda dile getirdii eletiride, tam tamna, ya.1-
nzca aritmetiki olan bir gkbilim ciyi doyursa da,
bir filoz of gkbilim ciyi doyurmaz, honut etmez"
demiti. Buna karlk, Doaya ilikin yanl sayl-
tlarla grnler kurtarlabilse de, bunun doru
sayltlarla ok daha kolayca yaplabildiini Coper
nicus pek iyi anlamt. Demek ki, yaln varsaymn
yalnzca tutumluluk ilkesinin kullanmsa! uygula
nyla seilmesi gerekmiyordu. "Az nedenle yapa
bildiini ok nedenle yapmayan", Doann kendi-
siydi; Doann kendisiydi Copernicus un dizgesini
onaylamay buyuran.
Bu, en azndan, Doann derin yapsnn mate
matikselliine iyiden iyiye inanm olan Gali-
leonun gryd. Dorusu, Bay Crombienin de
dii gibi:
Galileo, bilimi bantlarn matematiksel betim-
lenii diye grmekle, metodolojinin ar deneycilik
eiliminden, Aristotelesi gelenein balca kusu

99
runu oluturan eilimden kurtulmasn salayp,
ona kendinden nceki Yeni-Platonculann ancak
pek seyrek olarak ulatklar bir ey, deneyin veri
lerine yine de sk skya bal kalan bir genelleme
gc verdi. Galileo hereyden nce, matematiksel
kuramlarnda hibir rnei gzlenmemi ya da
gzlenemeyen kavramlar kullanmaktan ekinme
yerek varmt buraya. Gzlenmi olgularn bu
kavramlardan tiiretilebilmesini istiyordu yalnzca.
Buna gre, rnein, ne tmyle yetkin bir dzlem
ne de bo, sonsuz bir Eukleides uzaynda tek ba
na devinen bir cisim vardr; byle olmakla birlikte,
X V II.y zy ln eylemsizlik kuramn ilk kez Galileo
bu kavramlardan yola karak gelitirmitir. "Aris-
tarkhos ile Copernicusun duyularn uslaryla na
sl zorladklarn, uslarnn, duyulara karn, saflk
larna egemen olduunu grdmde hayranl
mn snr kalmad" der.
Grlyor ki Galileonun doru bir bilimsel
ynteme bak, akln yaln deneye stnln,
deneysel olarak bilinen bir gerekliin yerine lk
sel (matematiksel) rnekleri geirmeyi, kuramn
olgulardan nceliini iermektedir. Aristotelesi
deneyciliin snrlar ancak bu yolla alabilmi, an
cak bu yolla gerek bir deneyselyntem gelitirile-
bilmitir; matematiksel kuramn deneysel aratr
mann yapsn belirledii bir yntem; Galileonun
kendi deyimiyle sylersek, doaya sorulacak soru
lan dile getirmek ve doann yantlarn yorumla

100
mak iin matematiksel (geometrik) dili kullanan,
ussal kesinlik Evreninin yerine deneysel olarak bi
linen yaklakln dnyasn koyup, lmeyi en
nemli, en temel deneysel ilke diye benimseyen bir
yntem. Deneyse] almalar klgn bakmdan de
ersiz olan, deneyci nn pozitivist tarihilerin
yorulmak bilmez abalarna borlu olan Gali-
leo'nun kendisinin deilse de, tilmizleri ile ardlla
rnn ele alp gelitirdikleri, doann matematiksel
letirilmesine dayal bir yntemdir bu. Dolaysyla,
Bay Crombie Galileo biliminin deneysel" yann,
deneysel olgularla ilikilerinin skln bir para
abartr grnmektedir16 dorusu, Galileo ne za
man deneyle yetinse yanlr. Bununla birlikte, yeni
ontolojinin fizik bilimlere getirdii kkl dn
m, hatt byk Floransalnn grnte pozitivist
olan nl olumlamalarnn ok zel anlamlarn ka
bul eder gibidir. yle yazar (s. 310):
Galileo'nun K epler gibi baka Platoncu mate
matikilerle birlikte bilimsel ontolojiye getirdii
byk deiiklik, gerek dnyann zn g r
nleri betimlemek iin kullanlan kuramlarn ie
risindeki matematiksel varlklarla zdeletirmek
oldu.
Bir o kadar nemli yntem salt metodolojiden
farkl deiikliklerine gtren gerekten byk
deiiklik. Yine de Bay Crombie metodoloji deyi
mini kullanmay yeler, dolaysyla, Galileo'nun
adn anarak" yle yazar (s. 305-306):

101
Eriilen nemli klgn sonu, fizik dnyay mate
matiin snrsz kullanlna amak oldu. Galileo
matematik alannn dnda y e r alan bir "fizik" bili
mi olduunu ileri sren Aristoteles anlaynn en
cidd sakncalarn, bu fiziin koy ut olarak verdii
zler ile nedenlerin yaln szcklerden baka bir-
ey olmadn syleyerek, ortadan kaldrd.
Bay Crornbieden acl bilimin Galileo ile
Descartesn bilimi yepyeni uslamlama biimleri
(olanakszdan geree) kullanmakla kalmayp, ay
n zamanda, kar kt geleneksel biliminkinden
btnyle farkl bir ontoloji zerine kurulu oldu
unu, gelenee kar bu savamn derin bir felsef
anlam olduunu renince pek ar^'or, aratr
malarnn sonucu olarak unlar okuyoruz (s. 318):
Yeni matematiin X V II. yzyla getirdii akl
almaz olanaklara karn, deneysel bilimin mantk
sal yaps ile sorunlar, acl tarihinin bandan,
yani drt yz y l ncesinden bu yana, znde ayn
kalmt. Grosseteste de Newton'a dek deneysel
bilim kuranmn tarihi, aslnda, bilimsel aratrma
nn amacn, yeni deney aracn ie kartrp onu
matematiin aklamas haline getirerek, gzlemle
re ilikin tantlanm bir bilgiye ulatracak doru
nclleri bulgulamak diye gren Aristoteles izlei
zerine bir dizi eitlemedir. Aratrmac, doru
lanm bir nermeler dizgesi kurmaya abalyordu;
bu dizgede en tekilin en genele ilikisi bir zorunlu
sonu ilikisiydi.

102
Newton ad grnte Bay Crombienin savnn
aklamasn yapmaktadr. Bay Crombie aslnda
N ew tonun pozitivist anlayna inanmaktadr; u
nu yazar (s. 317):
Onun matematiksel yntemi, gerekte A risto
teles'in Latin yorumcularnn matematiksel s
tn bilim "iyle, aa bilimin olgusunu verdii e
y in ilkesini veren bilimle ayn biimde gzlem le
re balanmt.
Matematiksel y o l unu nedenlerin soruturul
mas ndan, rnein optiin ve dinamiin incelen
mesini n ve yerekiminin yaps ile niteliinin
incelenmesinden ayran N ew tonun amac, Bay
Crombienin saptad gibi, yaptn ann olgu
lardan tretilmemi" olduunu dnd en yay
gn iki bilimsel ontolojisiyle, yani Aristoteles ile
Descartestan gelen ontolojilerle her trl ilikiden
kurtarmakt. Newton olgularn gerek nedenlerini
tartmann bilimin yetkisi iinde olabileceini
yadsmyor, yalnzca herhangi bir tek durumda
byle bir keif yapm olduunu sylemeye dili
varmyordu.
Bu doru. Ben yine de N ew tonun olgularn
gerek nedenlerinin ya bilinmez ya da fiziksel var
l aan bir varlk alannda olduklar inancyla bir
letirdii kaba gereklie Bay Crombienin hak
verdii kansnda deilim. Bunlar, rnein, ekim
ile itimin nedeni olan ruh ya. da ruhlar gibi, madde
nin cisimleri oluturan atomlarn birarada tutan

103
gerek gler gibi, dnyann yaps ile birliini d
zenleyen gerek glerdir. Onlar matematiksel
olarak incelememizi, bunu yaparken gerek yap
lar ile uramamamz buyuruyor bize Newton.
Ama te yandan, tmyle gerek olduklar, belir
lenmeleri bilimsel aratrmann temel amacn olu
turduu iin, onlar hesaba katmamz gerekir.
Bay Crombie byle dnmyor. yleyse o,
Galileo ile Descartesn Platondan esinlenmi
matematiksel bir ontolojiye dayal biliminin; ister
istemez tikel, ereti olmakla birlikte, gerek dn
yaya ilikin gerek bir bilgiye ynelen bilimin
olanaksz, hatt yanl bir ama peinde kotuu
kansndadr. Nedenleri aratrmaktan vazge
mi ya da en azndan bunlar aratrmay uzak bir
gelecee brakm ve deneysel felsefe ile meta
fizik giderek fizikarasndaki ayrl iln etmi
olan N ew ton daha akl bandayd: Aristotelesi
metodoloji ile Ortaan adc epistemolojisine
dnmt.
Bay Crombie acl bilime kesinlikle pozitivist
diye bakyor. Deneysel bilimin ilerlemesini pozi
tivizmin tarihinde ya da tarih ncesinde gr
yor. Ona gre, bu tarih felsef bir ders iermekte
dir (s. 319):
Deneysel bilimin X I I I . yzylda balayan b
tn tarihinin su yzne kard felsef hakikat,
balangta olgularn gerek nedenlerini bulgula
may salayan bir yntem diye grlen deneysel

104
yntem in, olgularn yalnzca doru betimlemesi
ni yapmay salayan bir yntem olarak kendini
gsterm esidir.
Bilimsel bir kuram, deneyin verileri arasnda
olabildiince doru, olabildiince tam, olabildiin
ce klgn balar kurduunda, kendisinden beklene
bilecek btn aklamay yapm demektir. Sorula-
bilecek baka her soru bilimsel dille sorulamaya
cak bir sorudur. Byle bir betimleme yaps gerei
eretidir ve klgn aratrma izlencesi, snrl ku
ramlar hep daha tam olanlarla deitirmektir.
Bay Crombie'nin ielsef-tarihsel dersini kabul
edecek miyiz? Bana sorulursa, kabul etmemiz ge
rektii kansnda deilim. Pozitivist bilim yorumu
na N ew tonunkine bile inanmayan benim gibi
biri iin, Bay Crombienin pek parlak biimde an
latt tarih ok Farkl bir ders iermektedir: Salt
deneycilik hatt deneyci felsefehibir yere g
trmez; bilim, kendisini hakikate gtren sonsuz
yolda, grnte bo ve eriilmez olan amatan,
gerein bilgisine ulama amacndan vazgeerek
deil, tersine, onu gzpeklikle kovalayarak iler
ler. Dolaysyla, acl bilimin ilerleyiinin tarihi,
hi deilse deneysel yanna olduu kadar, kuram
sal yanma. adanmaldr. Dorusu, daha nce de de
diim ve Bay Crombienin anlatt bilim mant
tarihinin pek gzel gsterdii gibi, kincisi ilkine
sk skya bal olmakla kalmaz, ondan nce gelir,
yapsn belirler. X X . yzyln byk devrimleri

105
-tpk X V II. ya da X IX yzylnkiler gib i- doal
olarak yeni olgularn bulunmasna -ya da onlar
dorulamann olanakszlna dayal olsalar da,
deneyin verilerini biribirine daha iyi balamakla
deil, bu verilerin ardndaki derin gereklie ili
kin yeni bir anlay edinmekle sonulanan tepeden
trnaa kuramsal devrimlerdir.
Bununla birlikte, Tanr katnn saraylar oktur.
Tarih birok biimde incelenebilir. yleyse diye
lim ki, Bay Crombie tarih lkesinde ok gzel bir
saray kurmutur.

106
Bilimsel
Kozmolojinin
Aamalar*

ay Masson-Oursel insan ile dnyann b

B lnmez birlik oluturduklarn dnen


dnya anlaylarn tantt. uras kesin ki,
bilim ve kozmolojik bilim dediimiz eyde ok
farkl bir tutumla, dnyadaki insan ile insann ie
risinde yaad dnya arasndaki bir kartlkla
yz yzeyiz.
Bildirimin balna harfi harfine uyup, bilimsel
kozmolojileri, yani kozmosun ayrlmasn, dolay

* 31 M a y s 194 8'de Q u a to r z i m e S em a in e d e S y n th s e d e sunulan


b ild ir in in m etn i. R evu e de Synthse (P a r is , A lb in M ic h e l), n o u velle
srie, c ilt 29, T e m m u z - A r a lk 1951, s. 11-22.

107
syla insanszlatrlmasn sonuna dek gtrenleri
ele alsam, gerekten syleyecek ok eyim olmaz,
hemen acl dnemle, ola ki Laplace ile balamak
zorunda kalrdm. ok ok, tarihncesi olarak, Y u
nan gkbiliminin ilk alarnn anlaylarn, Sa-
moslu Aristarkhosun, Apolloniusun, Hippark-
hos'un anlaylarn anmsatrdm; nk kozmolo
ji anlaylar, bilimsel diye grdklerimiz bile, bi
limsel olmayan, yani felsel, bysel, dinsel kav
ramlardan ancak pek seyrek olarak -neredeyse hi-
bamsz olmulardr.
Kozmos kuram bir Ptolemaiosta, bir Coperni-
custa, bir Keplerde, bir Newton'da bile bu kav
ramlardan bamsz deildi.
yleyse bilimsel kozm olojileri, saydm d
nrlerin retilerini de kapsayabilecek daha geni
bir anlamda ele alacam.
Bilimsel kozmoloji kuramlar bizi zorunlu olarak
Yunanistana gtrr; nk, yle grnyor ki,
kozmosun insanszlatrlmasna gtren insan-
kozmos kartl tarihte ilk kez Yunanistanda or
taya kmtr. Kukusuz hibir zaman tam olma
mtr bu; Platon ya da Aristotelesinki gibi byk
metafiziklere, giderek kozmos kavramnn kendisi
ne bakarken, bunlarn ierisine ilemi olan yetkin
lik, dzen, uyum dnceleriyle ya da topluma ve
insana olduu kadar, kozmosa da egemen olan l
ye ilikin Platoncu kavrayla, yani birletirici
anlaylarla uraacaz.

108
Ama her halde, kozmik olgularn olduklar gibi
ve balbana incelenii orada domu gibi geliyor
bana.
Kukusuz, zamanda daha geriye gitmemiz gere
kip gerekmediini, gkbilim ile bilimsel kozmoloji
nin kaynan Yunanistana deil, Babileyerletir
mek zorunda olup olmadmz sorabiliriz kendi
mize. Bunu yapmamann iki nedeni var bence. Bi
ri Babillilerin Bay Masson-Ourselin anmsatt
astrobiyolojiden hibir zaman kurtulamam olma
larndan ve Yunanllarn bunu baarmalarndan
(geri Yunanistandaki astrobiyoloji hi de zgn
bir olgu olmayp, tersine gkbilimin balangcn
dan ok sonraki, gecikmi bir olgu olabilir) ileri ge
liyor. teki nedense daha az tarihsel: Bilim ve bi
limsel alma dncesine bizim verdiimiz anla
ma dayanyor. Dorusu, bu konuda ar pozitivist,
ar yararc bir anlay benimsersek, balatanlarn
Babilliler olduunu sylememiz gerekecektir. Ger
ekten de Babilliler gkleri gzlemiler, yldzlarn
konumlarn belirlemiler, gezegenlerin biribirine
gre konumlarn gn gn belirterek btn bunla
rn kataloglarn yapmlardr; bunu birka yzyl
boyunca zenle yaparsanz, sonunda size gezegen
devinimlerinin srekliini gsteren, Ge bakt
mzda grdmz yldzlarn, gezegenlerin ko
numlarn yln her gn iin nceden grme olana
n salayan kataloglara ularsnz. Bu, Babilliler
iin ok nemlidir; nk Y er'd e gerekleecek

109
olaylara ilikin bir ngr, mneccimlik yoluyla,
gezegenlerin konumlarna ilikin bu ngrye ba
ldr. yleyse, ngr ile ndeyi bilim demekse,
hibirey Babil gkbiliminden daha bilimsel deil
dir. Ama bilimsel alma zellikle kuramsal bir a
lma diye grlr, -benim gibi- kuramn olmad
yerde bilimin olamayacana inanlrsa, Babil bili
mi tannmayacak, bilimsel kozmolojinin Yunanis
tanda balad sylenecektir; nk kuramsal bil
ginin dnsel gerekliliini ilk kez anlayp dile ge
tirenler Yunanllardr: Olgular kurtarmak, yani
gzlenebilir veriye ilikin aklayc bir kuram dile
getirmek; Babillilerin hi yapmad birey.
Gzlenebilir szc zerinde duruyorum,
nk nl atoev toc (patvoueva, tmcesinin ilk an
lamnn, tam tamna, olgular aklamak, kurtar
mak, yani altlarnda yatan gereklii aa kar
mak, dolaysz verinin grnr dzensizlii altnda
ki gerek, dzenli, anlalr bir birlii aa kar
mak olduu kesindir. ok yaygn pozitivist bir
yanl yorumun bize rettii gibi, ngrye ula
mak iin olgular hesap yoluyla biribirine bala
mak sz konusu deil yalnzca; gerekte, olgularn
aklanmasn salayan daha derin bir gerekliin
ortaya karlmas sz konusu.
Gkbilim kuramlar ile fizik kuramlar arasnda
ki, tarihilerin ou kez nemsemedii temel ba
anlamamz salayan, olduka nemli bireydir bu.
nk, byk keiflerin -ya da gkbilim kuramla

110
rndaki byk devrimlerin- fizik kuramlarndaki
keifler ya da deimelerle balantl olduu bir
gerektir.
Bu son derece coku verici, retici tarihin ok
ksa bile olsa bir zetini yapamam size. Ben yalnz
ca gkbilimin asl ii olan gerein matematikselle
tirilmesinin birka aamasn gstermek istiyorum.
Gkbilimin dzensiz grnn altndaki anla
lr bir dzeni ortaya karma kararyla balad
n demin sylemitim; bu bakma, Platonda ku
ramsal gkbilimin gereklilikleri ile sayltlarna ili
kin ok ak bir forml buluyoruz: Gezegenlerin
devinimlerini dzenli, dairesel devinimlere indirge
mek. rencisi Eudoxeun az ok gerekletirdii,
Calippenin yetkinletirdii izlence; bunlar, asln
da, gezici yldzlarn dzensiz devinimlerinin yeri
ne, emerkezli, yani biribiri iine gemi krelerin
ok dzenli devinimlerini koydular.
Yunanllarn dairesel zerindeki bu saplantla
ryla, btn gksel devinimleri dairesel devinimle
re gtrme istekleriyle ok alay edilmitir -imdi
daha az yaplyor bu. Bense gln ya da sama
bulmuyorum bunu: Dnme devinimi devinimin
kendine zg, tmyle stn bir biimi, sonlu bir
dnyada kendini sonsuzlua dek deimeden sr
dren tek biimidir; Yunanllarn aradklar da ta
m tamna budur: Sonsuzlua dek kendini srdre
bilen ya da retebilen birey. Yunanllarn bengici-
lii, bilimsel anlaylarn tmyle ralayan birey-

111
dir. Yunan kuramclar eylerin kaynandan sz
etmezler hi, ya da ederlerse, ok bilinli olarak,
sylensel bir biimde ederler. Dairesel devinimin
doal bir devinim olduu dncesi ise, gnmz
de tuhaf bir biimde dorulanm grnr: Gne
dner, bulutsular dner, elektronlar dner, atom
lar dner, herey dner. Bunun tmyle doar
birey olduu nasl yadsnr?
imdi, gksel devinimleri biribiri iinde dnen
krelerin iie gemelerinin sonucu diye tasarla
maya alanlara dnelim. ok iyi aklanamayan
bir olgu dnda -Yunanllarn bir olguyu doru
olarak aklamak iin gsterdikleri dikkati grmek
ok nemli- kh parlak olan kh olmayan gezegen
lerin parlaklnn ancak Y e r e uzaklklarndaki de
imeleri varsayarak aklanabilen deikenlii d
nda, olduka baarl oldu bunlar.
Yeni bir aklayc kuramn, zellikle skenderi
ye Okulunun, Apolloniusun, Hipparkhosun ve
Ptolemaiosun gelitirdikleri ilmekler ve dmer-
kezliler denen kuramn bulunmasn zorunlu klan
bu olgudur.
kisi arasnda ok byk bir kesinti olur; birinci
dereceden bir dahi olan Samoslu Aristarkhos, ak
layc varsaym olarak, Y e r in kendi evresi ile G
ne evresindeki ifte devinimini koyar. Kimsenin
onu izlememi olmas olduka ilgintir. Tek bir
rencisi olmu, grnd kadaryla; Plutarkhos
sylyor: Aristarkhos bu kuram varsaym olarak

112
nerdi, Seleucos ise onu hakikat diye ileri srd.
Metin nemlidir; nk Yunanllarn hakikatin
aa kmasna duyduklar istei ve hesaba dayal
bir yaln varsaym ile fiziksel olarak doru varsa
ym arasnda yaptklar ayrm desteklemektedir.
Nedendir bilinmez, Aristarkhos baarl olama
d. Y e r in devinimi dncesinin Yunanllarn din
sel anlaylarna ok ters dt sylenmitir ki
mi kez. Sanrm Aristarkhos'un baarszln be
lirleyen daha ok baka nedenler, kukusuz, Aris
toteles ile Ptolemaiostan Copernicus'a dek yer-
merkezli olmayan her varsayma kar koyan ne
denlerdir: Y e rin devinimine yneltilen fiziksel iti
razlarn altedilemezlii. Dediim gibi, fiziin duru
mu ile gkbilimin durumu arasnda zorunlu bir
ba var. Oysa Eskia fizii iin, Y e rin uzaydaki
dairesel (dnme) devinimi gndelik deneye ters
der, kuku gtrmez olgulara kar kar gibi,
ksacas, fiziksel bir olanakszlk gibi grnyordu
-ve grnmesi gerekiyordu. Aristarkhosun kura
mnn kabul edilmesine birey daha engel oluyor
du; o da Evrenin snrsz byklyd; nk
Yunanllar Evrenin Yer'e gre epeyce byk -hat
t ok byk- olduunu kabul ediyorlardysa da,
Aristarkhos'un varsaymnn ortaya koyduu bo
yutlar onlara ok anlalmaz geliyordu. Sanrm
yleydi de; nk X V II. yzyln ortasnda bu bo
yutlar kabul etmek birok iyi niyetli insana hl
olanaksz grnyordu. Ayrca, deniyordu ki -ok

113
usa uygun birey bu-, Y er Gnein evresinde
dnseydi, duraan yldzlarn gzlenmesiyle belli
olurdu bu; hibir raklk as saptanmazsa, dnya
dnmyor demektir. Gkkubbenin duraan yldz
larn raklk alarn gzlenmez klacak lde b
yk olduunu kabul etmek, saduyuya ve bilimsel
anlaya aykr grnyordu.
ilmekler denen gkbilimi, kaynan byk ma
tematiki Apollonius'a borludur ve Hipparkhos
ile Ptolemaiosa gelitirilmitir. Copernicus'a dek,
hatt daha uzun zaman dnyaya egemen olmutur.
nsan dncesinin en byk abalarndan birini
oluturur.
Zaman zaman ktlenmitir Ptolemaios; ncel
lerinden daha nemsiz gsterilmeye allmtr;
sanrm hakszdr bu. Ptolemaios yapabildiini
yapt; kendisi bulmadysa da, ann gkbilimsel
dncelerini gelitirdi; dizgenin elerini hayran
la deer bir biimde dzenledi. Aristarkhos'un
retisini reddettiyse, bilimsel nedenlerle yapt
bunu.
Sz konusu kurama bir gz atalm. Gezegenlerin
Yer'e uzaklnn hep ayn olmad iyi anlalmt;
dolaysyla, devinmeleri srasnda gezegenlerin y e
re yaklap uzaklaabilmeleri gerekiyordu; ayrca,
devinimlerindeki dzensizlii aklamak gereki
yordu -kh nden gider gibiler, kh duruyor, kh
geriden geliyorlar; bu yzden onlar tek bir daire
zerine deil, ilk daireye daha kk bir daire ili

114
tirerek ya da byk dairenin kendisini daha kk
bir daire zerine yerletirerek, iki- daire zerin
de dndrmeyi tasarlamlard. Tayan daireye ta
yc, tanan daireye ilmek denir. Yine, dzenei
yalnlatrmak iin, tayan daire ile tanan ilmein
yerine, tek, ama merkezi Y e r e oranla kaym bir
daire konabilir; yani, Y e r bir Y noktasnda duru
yorsa, byk daire Y e r in evresinde deil, ona d-
merkezii bir noktann evresinde dnmektedir.
Gksel devinimlerin iki betimlenii btnyle e
deerdir, biribiriyle birletirilebilir. rnein bir
dmerkezli zerine bir ilmek yerletirmeyi engelle
yen hibirey yoktur.

Daireleri biribiri zerine koyup farkl hzlarla


dndrerek, herhangi bir kapal eri izilebilir. Y e
terli sayda daireyi biribiri zerine koyup istenen
herey izilebilir: Bir doru izgi ya da elips bii
mindeki bir devinim bile izilebilir. Hi kukusuz,

115
kimi kez pek byk sayda daireyi stste koymak
gerekir; hesaplar karmaklatran, ama kuramn
her zaman izin verdii bireydir bu.
lmekler kuram olaanst matematiksel bir
g, bir derinlik tayan bir retidir; bunu dile ge
tirebilmek iin Yunan matematikilerinin tm bir
dehs gerekiyordu.
Bu kuramda glkle kabul edilebilir olan tek
bir noktaya da tek bir olgu var: Dairelerin saysn
snrszca artrmamak iin, Ptolemaiosun tekbi-
imli dairesel devinim ilkesinden vazgemesi ge
rekti, ya da daha dorusu, ilkenin kabul edilii ile
ona gerekten uymann olanakszln badatr
mann szde bir yolunu buldu. Devinimin dairenin
kendi merkezine gre deil -daireler kendi merkez
lerine gre tekbiimli olarak dnmezler- belli bir
dmerkezli i noktaya, elek dedii noktaya gre
tekbiimli olduunu kabul ederek iin iinden sy
rlabileceimizi syledi.
Bu ok nemli bireydi; nk tekbiimli daire
sel devinim ilkesinden vazgeince, olgularn fizik
sel aklamasndan da vazgeiliyordu. Ptolema-
ios'tan balayarak matematiksel gkbilim ile fizik
sel gkbilim arasnda bir kopukluk buluyoruz.
Gerekten, filozoflar ile kozmologlar, bu anlay
n fiziksel adan deeri zerinde durup gkcisim
lerinin cisimsel yrngelerin tekbiimli devinimle
riyle devindrildiini kabul etmeyi srdrrken,
matematiki gkbilimciler fiziksel sorunun kendi

116
lerini ilgilendirmediini, amalarnn gezegenlerin
konumlarn, onlar hesapla belirlenen yere gt
ren dzenekle uramakszn, belirlemek olduunu
sylyorlard.
Ben kendi adma, Ptolemaios'un fiziksel gkbi
lim ile matematiksel gkbilim arasndaki bu ko
puklua, mneccimlie inanmasndan, gezegenle
rin hem fiziksel hem gerek olarak belli bir yere na
sl ulatklarn bilmeninse gerek klgn adan, ge
rek mneccimlik asndan yararsz olmasndan
tr vard kansndaym. nemli olan, mnec
cimlie ilikin sonular karabilmek iin konumla
rn hesaplamay bilmek.
ok nemli olmasna ve iki gkbilim arasndaki
ayrln ok uzun zaman -Copernicus ile Keplere
dek- srmesine karn, bu sorun zerinde fazla
duramam. Ortaadaki Arap gkbilimciler ok
usa yatkn biimde, krelerin ya da cisimlerin y
rngelerinin yerine Ptolemaiosun salt matematik
sel dairelerini koyarak birlii yeniden kurmay de
nediler. Hristiyan dnyasnda onlar izleyenler
oldu. Gezegen devinimlerinin bir modelini yapma
y baaran (yine de bu gezegen devinimlerini tek-
biimli dnlere indirgeyemeden), grece ok az
sayda madd kre ile btn devinimlerini akla
may beceren byk gkbilimci Peurbach bunlar
dan biri.
Y e ri Evrenin merkezinden alp uzaya frlatan
byk devrim daha dn olmutur; yine de Coper-

117
nicusun dncesine klavuzluk eden gdleri an
lamak ok g. Bir yanda fiziksel bir gdnn bu
lunduu kesin. Ptolemaios gkbiliminin fiziksel,
mekanik aklamasnn olanakszl, gklere tekbi-
imli olmayan bir devinim getiren bu nl elek,
Copernicusa gerekten kabul edilemez grn
yordu; tilmizi Rhaeticus ise, yeni gkbilimin byk
stnlnn bizi eleklerden kurtarmas, yani
kozmos gerekliine ilikin tutarl bir imge; biri fi
lozoflarn, teki matematiki gkbilimcilerin olan
ve zaten biribiri ile uyumayan iki imge deil, tek
bir imge vermesi olduunu syler.
stelik bu yeni imge, gezegen devinimlerinin
grnteki dzensizliini onlar salt gerek d
grnlere indirgeyerek aklamakla -gryor
sunuz hep ayn eilim: salt grngnn dzensizli
ini aklayan gerein dnsel tutarllnn ard
na dme-, Evrenin genel yapsn yalnlatryor
du; gerekte, grnteki bu dzensizlikler (du
raklama, geri devinim vb.), ou zaman ikincil et
kiler olarak, yani Y e rin kendi deviniminin Gkler
deki izdm olarak gsteriyordu kendini.
Bu kuramn nc bir stnl, grnleri,
yani eitli gezegenlere ilikin gzlem verilerinin,
hi deilse ksmen tek bir etkenle, Y e rin devini
miyle aklanm olmasna dayanarak, gksel olgu
lar arasnda kurduu dizgeli bad. Dolaysyla asl
devinimler, gerek devinimler bunlardan daha ko
layca tretilebilirdi.

118
Copernicus kuramna nasl ulat? Bunu syle
mek ok zor; nk bu konuda kendisinin bize
syledikleri onun gkbilimine gtrmyor. Olup
bitenleri Ptolemaios'tan baka trl aklamay de
nemi ve rnein, Gnei alt gezegenlerin (Vens
ile Merkr) devinimlerinin merkezi yapmay ner
mi olan eski yazarlara degin tanklklar bulduu
nu, ayn eyin teki gezegenler iin de yaplabilece
ini dndn anlatyor bize.
Ne ki bu, Tycho Brahenin kendisinden sonra
gelitirdii trden bir gkbilim kurmaya gtrrd
onu. Copernicustan nce kimsenin bunu yapmay
denememi olduunu grmek de ayrca ilgintir.
Bu, mantka, Ptolemaios ile Copernicus arasna
yerlemesi gereken bireydir. Bilimsel dncenin
tarihinin pek mantksal olmadn gsteriyor bize
bu. Bu bakma, bilimsel dncenin evrimini anla
mak iin mantk d etkenleri hesaba katmak ge
rek. Byle bakldkta, Copernicusun gerekletir
dii byk gkbilim dzeltiminin -ola ki en derin-
nedenlerden biri hi de bilimsel deildir.
Copernicus -bunu en azndan dnm oldu
unu kabul ederek- Tycho Brahenin kald yerde
kalmadysa, yle sanyorum ki, estetik ya da meta
fizik bir nedenden, uyum kayglarmdand bu. G
ne n kayna, k dnyadaki en gzel, en iyi
ey olduundan, ona yle geliyordu ki, bu k ve
ricinin aydnlatmay stlendii Evrenin merkezin
de bulunmas, dnyay yneten, onu yaratan usa

119
uygundur. Copernicus srarla syler bunu. Onun
Gnee taptna inanmamak iin hibir neden
yoktur sanrm; acl gkbilimi gerekten balatan
byk gkbilimci Kepler, Copernicus'tan daha da
fazla tapar gnee.
Tycho Braheden sz etmeden yapamam. Onun
Copernicus'tan nce ortaya km olmas gereken
gkbilim dizgesi Copernicusunkinin tam bir ei
dir; u farkla ki, Tycho Brahe Y e r in devinimsiz ol
duunu, Gnein, evresinde dnen btn geze
genlerle birlikte, Y e r in evresinde dndn ka
bul eder.
Copernicusa oranla bu gerilemenin nedeni ne
dir? Sanrm ok farkl trden iki ayr dnceden
dodu bu: Bir yandan Kutsal Kitaba ters den bir
retiyi kabul etmesine izin vermeyen dinsel inan
lar, te yandan, fiziksel adan Y e rin devinimini
kabul etmenin olanakszl. Bu bakma, Tycho
Brahe bu devinime yneltilen fiziksel itirazlar ze
rinde durur; bunda da zaten btnyle hakldr:
X V II. yzyl bilimsel devriminden nce, Y e r in de
vinimine yneltilen fiziksel itirazlar reddedilemezdi.
Yapt pek bilimsel olmayan bir dnceden,
uyum dncesinden, Tanrnn dnyay matema
tiksel uyum yasalarna gre dzenledii yollu d
nceden son derece esinlenmi olan Kepler kal
yor geriye; Kepler iin bu, Evrenin yapsnn anah
tardr. Gne ile Y e re verdii greli yerlere bak
lrsa, elbette Copernicusudur; Copernicus ile ayn

120
nedenden tr: Gne, ona gre, Tanry simge
ler; yaratlm Evrende kendini dile getiren yarat
c Tanrnn simgesi, Evrenin grlr Tanrsdr;
bunun iindir ki, Evrenin merkezinde bulunmas
gerekir.
Amalaryla olduu kadar sonularyla da Co-
pernicusunkini ok aan bilimsel yaptn bu temel
zerine kurar Kepler. Gerekte, Keplerin kovala
d ama ok yksek, ok acldr: Bilimsel dn
ya anlaynn birliini, fizik ile gkbilimin birliini
yeniden kurmak ( ya da daha dorusu, kurmak) is
ter. Bundan tr, byk gkbilim yapt, Kep-
ler'in Mars gezegenine adanm temel yapt, Ast-
ronomia nova (AtTtoXoy^To) seu physica coelestis
( Yeni gkbilim ya da gk fizii) adn tar.
Kepler'in genel dnme biimine nedensel
aklama dncesi klavuzluk eder: Gne dnya
nn merkezinde bulunuyorsa, gezegenlerin devi
nimlerinin -Copernicusta olduu gibi- Gnee
gre geometrik ya da optik Bir biimde dzenlen
mi olmayp, fiziksel ve dinamik bir biimde de d
zenlenmi olmas gerekir. Keplerin abas, bu y o l
la yalnzca olgular dzenlemeyi ve kurtarmay
salayan bir gkbilim retisi deil, dnyadaki
gk cisimlerinin gerek devinimini fiziksel neden
lerle aklamaya izin veren bir fizik retisi bulma
abasdr.
Bundan tr, Astronomia novann nsznde
gk fizii ile yer fiziini birletirme gerei zerinde;

121
Gnein dnyann yalnzca merkezi olmad, onu
aydnlatmakla yetinmedii, gezegenlerin her biri
kendi iinde tam olan devindirici dzeneklerini d
arda kendisinden bamszca dolamaya brak
makla birlikte, gk cisimlerinin devinimlerine de Fi
ziksel bir etkisi olmas gerektii zerinde durur.
Yazk ki, szlere Keplerin dncesinin yaps,
retisinin teknik hazrlan zerine daha ok ey
sylemeye vaktim yok. lgin ve ho olan, kendi
adn tayan, herkesin bildii nl yasalarn; gk
cisimlerinin elipsler zerinde devindii, bu cisimle
rin vektr nlarnca geilen uzayn zamanla oran
tl olduu biimindeki yasalarn ttiretiminde, Kep
lerin iki yanl yapmasdr. Ancak, yanllar biribi-
rine ylesine denk der ki, tretim tam tamna bu
ifte yanl sayesinde doru olur.
Ola ki Kepler'in balangtan beri gezegen devi
nimleri sorununa yeni bir zm, bir gk fizii, bir
nedensel gkbilim (AmoXoYV) bulmak istemesin
den; Mars'n gerek yrngesinin bir elips olduu
nu bulduktan sonra, dairelerde yaplacak bir d
zenlemeyle bu elipsi yeniden retmeye almayp -
yaplabilirdi bu-, daire dzenei yerine, hemen ge
zegenlere yol gsteren, onlar tayan alanlar ya da
yrngeleri, Gneten kan, gezegenlerin devi
nimlerine yn veren mknatsl bir g dncesini
koymasndand bu.
Gkbilimsel dncenin evrimine bir gz atarak
denebilir ki, bu dnce, hereyden nce gk ci

122
simlerinin devinimlerinin grnteki dzensizlii
altnda yatan dzenli gereklii bulmaya zorlam
tr kendini. Yunanllar, bunu 3'apmak iin, ala
rndaki bilimsel bilgi dzeyinin kendilerine salad
tek yol olan matematiksel, fiziksel yolu, yani g
rnen devinimleri dairesel devinimlerin stste ko
nup ylmasyla aklamay gerekli klan doal da
iresel devinim dncesini kullandlar. Ptolema-
iosu baarszl, sonunda fiziin kendisinin de
itirilmesini zorunlu kld; gkbilim, ancak yeni
bir fizie dayanarak, Kepler ile, daha da ok New~
ton ile baarya ulat.
Bu evrim Evrenin boyutlarnn inceleniine ba
karak da ele alnabilir. Yunan Evreninin, Yunan
(ve Ortaa) Kozmosunun sonlu olduunu syle
mitim size; kukusuz -Yer'in boyutlarna gre-
epeyce bykt; ama ierisine devingen bir Yer'in,
Gne evresinde dnen bir Yer'in sabilecei ka
dar byk deildi. Yldz Evreninin, grlr evre
nin zorunlu sonluluu anlay ok doaldr; bir
gkkubbe gryoruz; ok uzak olduunu dne
biliyoruz; ama gkkubbenin olmadn, yldzlarn
uzayda anlalmaz bir biimde, biribirinden farkl
ve alacak uzaklklara dzensizce daldn ka
bul etmek son derece gtr. Bu, gerek bir dn
sel devrim gerektirir.
Sonsuzlua, hatt Evrenin snrsz geniliine
yneltilen itirazlar olduka gldr; bu yzden,
gkbilimin btn tarihi boyunca rastlanr bunlara.

123
Bu konuda Tycho Brahe, dizgesinde Gne ile y l
dzlar arasndaki uzakl Gnein Y e r e uzakl
nn en az 700 kat olarak gsteren Copernicusa
kar kar; bu ona kesinlikle kabul edilmez, (teles
kopla donanmam) gzlem verilerince gerektiril
memi grnr. Oysa, Y e r in yrngeli devinimini
kabul eden, dolaysyla, duraan yldzlarn raklk
alarnn olmayn aklamak iin gerektii l
de Evrenimizin boyutlarn geniletmek zorunda
kalan Kepler, yine de, benzer nedenlerden tr,
dnyann sonsuzluunu kabul edemez. Gkkubbe
ya da bizim gk dnyamz onun iin zorunlu ola
rak sonlu kalr. Gksel dnya sonsuzcasna byk
tr; ap Y e r in apnn 6 milyon katdr, ama son
ludur. Dnyann sonsuzluu metafizik bakmdan
olanakszdr. Ayrca, hibir bilimsel irdeleme bunu
ona benimsetemez.
Giordano Bruno bunu kabul eden hemen hemen
tek kiidir; ama dorusu, Bruno ne bir gkbilimci,
ne de bir bilgindir; dnya gr ann bilimini
arkada brakan bir metafizikidir. nk yldz
Evreninin sonsuzluunu -kukusuz klasik fizik,
Galileo fizii Evrenin sonsuzluunu ve gerek uza
yn geometrinin uzay ile zdeliini koyut olarak
sunduu iin bilimsel nedenlerle; ama ayn zaman
da teolojik nedenlerle- ancak Newton ile onaylan
m buluruz.

124
500 Y l Sonra

Leonardo da Vinci*

f T l a n r zaman zaman, yalnzca insan ol-


I mayan, ayn zamanda usu ve zeks-
JL nn stnlyle bizi kendisine ulat
ran tanrsal birini gnderir. Vasari, Leonardo da
Vincinin yaamyksne byle balar. Bunlar Va-
sari'nin adalarnn byk Floransak karsnda
ki duygularyd; kukusuz, bir baka biimde dile
getirilmi olmakla birlikte, bizim adalarmzn
duygular da bunlar olmutur: Byk sanat iin,

* 1953te M a d is o n d a (W is c o n s in ) v e r ilm i b ir k o n fera n sn y a y m la n


m am m etn i.

125
Yenidendouun byk bilgini iin, sayg, hayran
lk hatt ululama duygusu.
Bundan trdr ki, Leonardo da Vinci'nin do
umundan 500 yl sonra, 1952 ylnda, tm dnya
da, talya'da, ngilterede, Amerika'da bu olay iin
ok sayda kutlama, anma trenleri; sanatlarn, ta
rihilerin, bilginlerin, bilim adamlarnn yalnz an
mak iin deil, ayn zamanda Leonardo da Vinci ye
ilikin grlerini karlatrmak, en iyi biimde an
lalmasn salamak, insan dncesinin tarihinde
kendisine verilmesi gereken yeri en iyi biimde sap
tamak iin bulutuklar birok toplant yapld.
Byk bir adamn tarihteki yerini ortaya k oy
mak her zaman g bir itir. Byk bir adam,
hi kuku yok ki, ann adamdr; bununla bir
likte -bunun iin byk" deriz ona- en azndan
btnyle, ann adam deildir; an aar,
ona damgasn vurur. Bir bakma, gemiine y e
ni bir grnm verir, geleceini deitirir.
Onu tam yerine yerletirmek iin, ncelleriyle,
adalaryla, ardllaryla karlatrmamz gerekir;
szn ettiimiz adam zlemleriyle, dnceleriy
le, yaptyla ne denli bykse o lde gleen,
g ve karmak i.
Leonardo gibi bir ei daha olmayan evrensel bir
dhi sz konusu olduunda, daha da ezici olur bu i.
stelik, bu durumda trnn tek rnei olan
balbana bir glkle kar karyayz; bir deil
iki Leonardo da Vinci var.

126
Bir yanda halk adam ya da d dnyaya d
nk adam diyebileceim Leonardo da Vinci var.
15 Nisan 1452'de domu, Ser Piero da Vincinin
olu. 14 ya da 15 yanda Andrea Verrocchio'nun
rencisi, daha dorusu ra, ardndan da orta
olan yetenekli delikanl.
Gzel, parlak, olaanst yeteneklerle donatl
m gen adam: Byk Laurent'in 1481de II M oro
adyla anlan, M ilanoda saltanat sren Dk Ludo-
vico Sforzaya verdii mzisyen, ressam, yontucu,
mimar, mhendis. 1482'de II Moro'nun hizmetine
girip, bu hkmdarn Milanonun Franszlarca ele
geirilmesiyle dne dek, yaklak 20yl boyun
ca hizmet etmi. Bir bakma her iten anlayan
adam olarak alm onun iin: Gsteriler, enlik
ler dzenleyen trenciba, kanallar kazp surlar,
hendekler yapan mhendis ve gzetici, Ludovico
iin baldz Isabella dEstenin ve gzel karlar Ci-
cilia Callerani (1485) ile Lucrezia Crivellinin
(1495) portrelerini yapan sanat olarak; ama ilkin
ve hereyden nce, Francesco Sforzay at stnde
gsteren byk yontuya yllarca alan yontucu
olarak. Boyutlar bakmndan Donatello ile Ver-
rocchionunkileri aan bu yontunun Sforza hane
dannn gcn ve Leonardonun grkemini dn
yaya tantmas gerekiyordu.
II M oro iin alt sralarda, Santa Maria del-
le Grazie dominikenleri iin Son Akam Yemei ile
Kayalktaki M eryem 'i; efendisinin dnden

127
sonra dnd Floransada Kutsal Aileyi, Leday,
M ona Lisay, Anghiari Savan yapan, bylece
ann en byk ressam diye ne kavuan adam.
Cesar Borgiaya hizmet edip 1507de bu kez
Franszlar iin, Charles d'Amboise ile Mareal Tri-
vulzio iin almak zere M ilano'ya dnen, ardn
dan, Franszlar kentten ekilince, oradan ayrlmak
zorunda kalp Medicilere, Papa X. Leon'a hizmet
etmek iin Romay a giden; en sonunda da -yorgun
ama bitkin deil; dnyayayenik dm amaylgn
deil- 1515'de Fransa kral I. Franoisnn ars
n kabul ederek, mrnn son yllarn 2 Mays
1519'da sessiz sedasz ld, Amboise yaknlarn
daki Cloux'da geiren adam.
te ann en byk temsilcisi, esiz sanat,
zanaat, yaptlarnda lmsz bir gzellik, bir yet
kinlik ortaya koyan zgr ve yaratc bireyliin e
siz rnei diyerek, X IX . yzyln hayranlkla bak
t halk adam.
Ayn zamanda ackl resim. nk bu d dnya
ya dnk adamn ve yaptlarnn yazgs acmasz
oldu. Kimi portreleri yitip gitti. Anghiari Sava
nn nl taslaklar da yitik. Son Akam Yemei
ypranyor. Byk Francesco Sforza yontusu, 11
Cavallo, hi kalba dklmedi; madeni karlaya
cak para yoktu; daha dorusu maden silahlar iin
gerekliydi. Tuntan yaplm aslnn yerletirilmesi
gereken ayaklk zerine 1493te dikilen kilden ya
plm rnei ise, eitimleri srasnda bu yontuyu

128
hedef tahtas olarak kullanan mareal Trivul-
zio'nun askerlerinin oklar ile yamurun ifte etki
si altnda iz brakmadan yok oldu.
N e denli byk olursa olsun, bu halk adam b
tn Leonardo deil, ikinci bir Leonardo, i dnya
sna dnk adam, gizli adam var. I. Franoisnn
saygyla Babam dedii, lmnden yirmi yl son
ra Benvenuto Celliniye yalnzca yontuyu, resmi,
mimarl herkesten iyi bilen adam deil, ayn za
manda ve hereyden nce, ok byk bir filozof ol
duunu syledii adam; saysz kd felsef, bilim
sel denemelerle, notlarla dolduran, geometrik, me
kanik, anatomik taslaklarla, yazlacak kitap, yapla
cak makine tasarlaryla kaplayan adam; bu notlar,
saygsz baklardan korumak iin, ancak ayna kar
snda okunabilen ters harflerle yazan, stelik, giz
li tutup kimseye gstermeyen -ya da pek seyrek
gsteren- adam. rnein, 1517de Aragon kardina
linin sekreteri Antonio de Beatis'e gstermi bunla
r; o da hemen kardinale bir yazanak verip bu el-
yazmalarnn ok gzel olduunu, yaymlanmalar
nn ok yararl olacan bildirmi.
Bu sayfalar hi yaymlanmam. Hi olmazsa
hepsini birarada saklayacak olan I. Franois ya b
rakacana, Leonardo, lmeden nce, vasiyetname
ile, ua, rencisi, sekreteri, dostu olan Frances
co JVLelziye brakm onlar. M elzi alp talya'ya
gtrm onlar ve tpk efendisi gibi bir para giz
li tutmu. lmnden sonra miraslarna gemi

129
bu ktlar, onlar da bir blmn yitirmi, geri
kalan X V I. yzyln sonunda Pompeo Leoni adn
da, Ispanya Saraynn hizmetindeki bir yontucuya
satmlar.
Bu sayfalarn sonraki yks daha da karmak,
burada anlatlmayacak kadar uzundur. Onlar Is
panya'da, ardndan Paris ile Windsor, Torino ile
Milano arasnda datlmadan nce, yeniden tal
ya'da buldular; ne yazk ki, 1651'de Pariste yaym
lanan Trattato della Pittura nn temeli olan, resim
sanatn konu alan elyazmalarnn blmleri,
Arundel adn tayan elyazmas (Thomas H o
ward Lord Arundel 1638de Ispanya'dan Ingilte
rey e gtrm; Alman antropologu Blumenbach
1788'de Ingiltere'de grm bunu) ve Librinin
Archives de l'Institut de France'tan ald,
1841'de talya'da Matematiksel Dilimlerin Tarihi
adl kitabnda szn ettii, bilimsel sorunlar ince
leyen baz sayfalar dnda, btn teki elyazmala-
r bilinmeden kald.
Byk halk kitaplklarnda sessiz sedasz yatan
bu elyazmalarnn bazlar, ancak X IX . yzyln
son eyreinde bulundu; kopya edildi, evrildi ve
sonunda Jean Paul Richter (1888), Ravaisson-
Mollien, M ac Curdy ve daha bakalar yaymlad
bunlar.
Bu yaynlarn yaratt etki pek byk oldu. Le-
onardonun kiilii insanst boyutlara ulat. En
byk acl kafa, acl bilimin, tekniin kurucu

130
su, Copernicusun, Vesalius'un, Baconn, Gali-
leonun nceli, acl dnyann balangcnda ina
nlmayacak bir biimde, bir proles sine matre* ola
rak ortaya kan biri diye gsterildi.
Sonra, X X. yzyln ilk yllarnda, Ortaa bili
minin yeniden kefediliini kendisine borlu oldu
umuz byk Fransz bilgin ve uzman Pierre Du-
hem, Leonardo da Vinci, Okuduklar ve Onu O ku
yanlar (1906-1913) adl nl yaptn yaymlad; bu
yaptta, szn ettiim bir para sylensel Leonar
do imgesini, yerine bir baka imge, tmyle tarih
sel bir imge koyarak ykmaya alt.
Duhemin kitab her acl aratrmann balan
g noktasdr; snrsz deerleriyle karlatrldk
ta, bir yandan Ortaa bilimini, bir yandan da Le
onardo nun dncesindeki ortaal eleri ke
fetmekten gzleri kamam, ba dnm olan Du
hemin bize pek olaand, pek aykr bir Leonar
do imgesi sunmu olmas nemli deildir: Yalnzca
bir bilim adam deil, ayn zamanda Duhem'in
kendisi kadar byk bir bilgin olan bir Leonardo
imgesi; Ortaa geleneinin zellikle de, zenle in
celeyip koruduu, elyazmalar araclyla X V I.
yzyl bilim adamlarna aktard Parislilerin adc
geleneinin son meyvesi olan bir Leonardo. Bun
dan, Leonardonun artk, X IX . yzyl tarihilerinin
grd gibi esiz bir dahi olarak grnmedii
kyor. Tam tersine Duhemin anlaynda, Leonar-
** A n a sz ocuk ( .n .)

131
do Ortaa ile Yenia arasnda bilimsel dnce
nin gelimesinin srekliliini ve birliini yeniden
kuran bir ba -en nemli ba- olmutur.
ada uzmanlar, Leonardo da Vinci nin dn
cesindeki birok ortaal eyi kabul etmekle bir
likte (dorusu, Leonardo'nun dinamiinin, bilim
anlaynn, deneye ve matematie verdii yerin or-
taal karlklar vardr), Duhemin izdii g
rnty kabul etmediler.
Hem Ortaa hem Yenidendou dncesini
Duhem'in bilebileceinden -yine kendisinin balat
t devinim sayesinde- daha iyi bilen bizler, Le-
onardonun, Ortaa geleneini iyice renmek iin
Saksonyal Albertin ya da Bradwardinein, Nicole
Oresnein ya da Buridanin, Swinesheadin ya da
Nicolaus Cusanusun incunabulalan ile elyazmalar
-kimilerini okumu ya da gzden geirmi olsa bile-
zerinde dnmeye gerek duymadn renmi
bulunuyoruz. Gerekten, Parisli adclarn Aristote
les dinamiinin1karsna koyduklar Aristotelesi-
lik kart bu gelenek, impetus kavramna, devindi-
rici g kavramna dayal dinamik gelenei ortalk
tayd; nemini ve byk yaygnln imdi anlaya
bildiimiz, halk dilinde -zellikle talyanca- yazl
m kitaplarda olduu kadar, niversite retimin
de de karlalan hl canl bir gelenekti bu.
Yine biliyoruz ki, X V I. yzyl bilim adamlarnn,
Bernardino Baldilerin, Cardanolarn, Tartaglia ya
da Benedettilerin, bu gelenei bulmak iin Leonar-

132
donun elyazmalarnda aranmalarna gerek yoktu;
yeni baslm kitapta daha kolayca bulabilirlerdi
onu.
Tarihsel gelimenin srekliliini vurgulamakla
birlikte, DuhenTin anlaynn, Leonardo yu an
dan az ok ayr olan, gecikmi bir ortaa kafas di
ye tantmak gibi tuhaf bir sonucu olmutur.
Daha yeni tarihiler Leonardo ile a arasnda
daha sk ba kurmaya alyorlar. Yukarda sz
n ettiim halk dilinde bir bilim ve teknik yaznnn
varlna dikkatimizi ekiyorlar. zellikle insan
bedeninin amlannn X V. yzylda, X V I. yzy
ln banda olduka sk grldn vurguluyor
lar. Ayrca, Leonardonun teknik incelemeleri ile
desenlerini bu ada bu sorunlara duyulan canl il
giye balyorlar; bu bakma, bir sre nce sanld
ndan ok daha ileri bir a. Gerekten, Leonar
donun izimleriyle tasarlanm ok sayda makine
onun kafasndan km gibi deil, grm olabile
cei, ola ki evresinde grd varolan nesnelerin
ayrntl izimleri gibidir. Kimi bilginler, Duhemin
Leonardoyu ortaallatrma ve ok okuyan bir
bilgin yapma giriimine sert bir tepki gstererek,
onu dorudan doruya Yunanllara, Leonardo'nun
derin bir ilgi gsterdii Eukleidese balama eili
mindeler. Kimileri ise, Leonardonun adalarnn
grn benimsemeye eilimliler: uomo senza let
tered yani kltrsz adam.
* O k u m a m adam ( .n .)

133
Bylece, Duhem'in hereyi okumu, herkesin
okuduu bir Leonardo hakknda verdii imgenin
3'erine, hibirey okumam, kimsenin okumad
bir Leonardo imgesini koydular. Bana yle geliyor
ki, ada bilginler Pierre Duhem'in kuramna
gsterdikleri tepkide ok ileri gittiler. Dorusu,
Leonardo bir uomo senza letteredir: Kendisine bu
ad takanlarn dmanlar olduunu ekleyerek ve
onlardan deneyimin stn haklarn isteyerek,
kendisi sylyor bunu bize. Peki ne demek btn
bunlar? Bir yazn adam, bir Yunan ve Latin ya
zn uzman olmad, yazn kltrnden yoksun
olduu, niversite eitimi grmedii, Yunanca ve
Latince bilmedii, Medicilerin, Sforzalann ya da
Akademi yelerinin yannda ssl, ince bir tal
yanca kullanmad sylenmek isteniyorsa, sanrm
hibirey demek deildir bu. Bunlarn hepsi kesin
likle doru. Gerekten, yazlarnn son yayncsna
gre, dili Toscanal bir iftinin ya da bir esnafn
dili; dilbilgisi bozuk, yazdn duyduu gibi yaz
yor. Ksacas, hepsini kendi kendine renmi.
Ama zrenimlilik bilgisizlik anlamna gelmez;
uomo senza lettere, okumam kimse diye, zellik
le bu anlamda evrilemez. Latince yazamyor diye,
okuyamadn da kabul etmemiz gerekmez. Belki
pek iyi deil ama, Ovidius okuyabilmi, kukusuz
yapm bunu; bilim -geometri, optik, fizik ya da
tp- kitaplarn, ok ok iyi bildii konular oku
mak ona daha kolay gelmi olabilir. Gerekten de,

134
bilimsel yaptlar okumak kolaydr; yeter ki konu
lar tandk olsun. Glkler yaznsal metinlerde
kar karmza.
Ayrca, hem akademik hem gze dayal dnsel
geleneimiz iimize ilemiken, amzdan nceki
alarda bilginin, en azndan bir tr bilginin ne ko
ullarda edinilip aktarldn her zaman tasarlaya
bilir miyiz bilmem. Fransada tarih incelemelerinin
yenilenmesi iin ok uraan byk Fransz tarih
isi Lucien Febvre, bizim zihinsel yapmz ile -ya
da en azndan zihinsel alkanlklarmz, sessiz oku
yan, hereyi grsel olarak renen insanlarn al
kanlklar ile- yksek sesle okuyan, szckleri sy-
lemlemesi, hereyi -en azndan bildii birok eyi-
kulakla renmesi gereken Ortaa, hatt XV. ve
X V I. yzyl insanlarnn zihinsel yaps arasndaki
fark zerinde dururdu sk sk. Yalnz inan -fdes-
deil, bilgiyi de -scientia- ex auditu0 edinen bu in
sanlar, birisi kp kendilerine szl olarak ret
medike, neden sz ettiini bilmek iin bir kitab
okumalar gerektiine inanmyorlard.
Bu bakma, gen Leonardo'nun, koca kitaplar
n amaya hi gerek duymadan Ficino ile Pico
zerine, Akademinin ileri zerine Floransada
kulana alnanlardan -Floransallar biraz geve
zedir - rendii hereyi azmsamamak gerekir.
Kulana alnanlarla onlarn dnyaya degin bil
gileri zerine yeterince ey renebilmi; ilerin
s Kulaktan, k u lak ile ( .n .)

135
den zgr bir seim yapmak zere Platonculuk ile
Skolastiin, byclk ile Hermesiliin bir kar
mm renmi.
M ilanoda arkadalar Marliani -bir bakma bi
lim adamlar soyundan gelen nl bir hekim- ve
Luca Pacioliyle -Leonardo'nun 1494de Paduada
satn ald, Latince deil, talyanca yazlm koca
bir aritmetik, cebir, geometri Stramasnn yazar
olan matematiki- ve yine, Nicolaus Cusanusun -
bugn rendiimize gre, bir blm Milano'da
bulunan- yandalan ve tilmizleriyle kurduu com
mercium (iliki) yoluyla edinmi olabilecei felsef,
bilimsel bilgileri de azmsamamalyz. Bunlar Le-
onardoya nemli metinler gstermi, salt Aristote-
lesi dinamiin yandalar ile, Nicolaus Cusanus
gibi arkadann amcas Giovanni Marliani'nin de
benimsedii impetus kuramnn yandalar arasn
da Ortaa tartmalarna ilikin bir sr ey anlat
m olabilirler; bunu kesinlikle yapmlardr da.
Dnyann tekliine, okluuna ilikin tartma
lardan da sz etmi olabilirler. Bu sorun Ortaa
boyunca ateli bir biimde tartlm, Ortaa filo
zoflar, teolojik nedenlerle, tanrsal gc snrlama
mak iin, Aristoteles ile onun sec/uacelerine*' kar
okluk savn ya da en azndan, dnya okluunun
olanakll savn, tek bir dnya yaratm olsa bile,
Tanrnn istedii kadarn yaratabileceini syle
yen sav desteklemiler.
* A r d l ( .n .)

136
Leonardonun, bu tartmalarn metnini okuma
m olsa bile, bunlardan sz edildiini iitmemi ol
mas dnlemez. Ben kendi adma, okuduunu
yineleyen kitaplk faresi ya da hereyi yaratp
kefeden byk dhi ikileminin yanl bir ikilem ol
duunu sanyorum; filozof, bilgin Leonardo ya da
bilgisiz, uygulayc Leonardo gibi eliik imgeler
kadar yanl. Bu iki imge gnmzn baskn ko
ullarnn gemie yanstlmasndan ileri geliyor.
Gerekten, hereyi -bilimleri, sanatlar, tbb, hu
kuku- okulda renmeye yle almz ki, X IX .
yzyla, hatt daha da sonrasna dek, ressamlar ile
yontucular bir yana, teknologlarn, mhendislerin,
mimarlarn, gemi, hatt makine yapmclarnn
okullarda eitilmediini, mesleklerini iliklerde, i
banda rendiklerini hemen unutuveriyoruz.
Yine, tam bu nedenlerle, bir Ghilbertinin, bir
Brunelleschinin, bir Verrocchionun iliklerinin
ayn zamanda bir sr eyin renildii yerler ol
duunu unutuyorya da pek iyi anlamyoruz. Daha
fazlas deilse de, bizim bugn okulda rendii
miz kadar hesap, derinlik izimi -yani geometri-,
ta yontma, tun dkme sanat, harita izme, bir
kenti berkleme sanat, tonos yapma, kanal kazma
sanat. Bu nl iliklerde eitilen bu okumam
lar bilgisiz deillerdi; bilgileri deneysel idiyse de,
hi kmsenecek bir bilgi deildi. Bunun iindir
ki, Leonardo deneyimle edindii bilgileri, Yunan
ve Latin yazn uzman olan rakiplerinin kitaba da

137
yal biliminin karsna koymakta btnyle hakl
dr. Ayrca, bu ilikler, zellikle Verrocchionunki,
yalnzca geleneksel bir ustaln korunup srdrl
d yerler deildi; tersine, eski ve yeni sorunlarn
incelendii, yeni zmlerin tartlp uyguland,
deneylerin yapld, baka yerlerde olup biten her-
eyi renme istei duyulan yerlerdi bunlar.
Verrocchionun ilii Leonardo tansn akla
maz -bir dhinin tansn hibirey aklamaz; ama
yine de, onu biimleyen, ruhuna salt kurama deil,
klgya gtren bir yn veren, onun iliidir.
Bu klgn eilim LeonardoYun bilimsel baars
n anlamamz, deerlendirmemiz iin olduka
nemlidir.
Gerekten, Leonardo bir bilim adamndan ok
bir mhendistir. Elbette, sanat bir mhendis. Ge
orge Sartonun Saint-Jean de Lonard adn takt
Verrocchioya benzer gibi; Alberti ya da Brun-
nelleschiye benzer; Yenidendou ruhunun en iyi,
en ekici rneklerinden biri olan bir kafa.
Leonardo; bir Yenidendou adam... ok yaln
deil mi bu? Leonardoyla Quatrocento nun uz
man bilginleri, yazn adamlar arasndaki kartl
n altn izen ben deil miydim? Evet, yle yap
tm ve Leonardonun yaptnn Yenidendouu ge
ni lde atn, onunla attn, zellikle, Y e
nidendou ruhunun Leonardonun tmyle arn
m olduu sylensel, bysel eilimlerine kar
ktn kabul etmeye hazrm.

138
Bir Burckhardt ya da bir W lflin ne denli ak
a belirlemi olursa olsun, Yenidendou kavram
nn kendisinin amzn uzmanlarnn ok sert bir
eletirisine uradn, bu uzmanlarn Ortaan
ortasnda Yenidendoua zg olgular, Yeniden
dou dncesi ile yaamnda da ok sayda orta-
al e bularak, bu kavram hemen hemen yk
tklarn da biliyorum.
Yine de bana yle geliyor ki, urad eletiriye
karn, Yenidendou kavram reddedilemez; ad
landrd tarihsel olgu, kukusuz karmak olmak
la birlikte, gerek bir birlik tar -her tarihsel olgu
karmaktr ve ayn ya da benzer eler farkl ba
lamlarda ya da farkl karmlarda farkl sonular
dourur.
Bunun iin, Leonardo da Vincinin, en azndan
kiiliinin kimi izgileriyle -yineliyorum; bir dahi
hibir zaman btnyle ann adam deildir- bir
Yenidendou adam, hatt onun en belirtici, en te
mel grnmlerinden biri olduunu ileri srmeye
yetkili gryorum kendimi.
Kiiliinin kararllyla, dncesinin evrensel
liiyle, merakyla, duyulur dnyay dolaysz, kes
kin alglayyla, esiz uzay sezgisiyle, varln di
namik yanm duyuuyla bir Yenidendou adam
dr. Hatt denebilir ki, Yenidendouun en derin
eilimlerinden bazlar, gerekletiriliini bir bak
ma Leonardonun kafasnda, onun insanclnda -
yetkeyi ve kitaba dayal bilgiyi reddediiyle acl

139
olmakla birlikte- Hristiyanln Evren anlay
karsndaki ak ilgisizliinde bulur.
Ama balang noktasna dnelim. Leonardo sa
nat bir mhendistir dedim. Kukusuz dnyann
grd grecei en byklerden biri. Bir lulg
adam, yani kuramlar deil, letler, makineler ya
pan, ounlukla da byle dnen bir adam. Ken
disi iin bir seyir konusu deil, bir eylem arac olan
bilim karsndaki hemen hemen yararc tutumu
buradan gelir.
Piramidin arlk merkezinin belirlenmesi, ay
cklar zerine kimi ilgin kantsavlar gibi birka
salt kuramsal keli kendisine borlu olmamza kar
n, matematikte, yani geometride bile tutumu ge
nellikle bir mhendisin tutumudur; arad, klgn
zmler, mekanik aralarla rerum nafuraede*
gerekletirilebilen zmlerdir. Bunlar her zaman
tam tamna deil, ancak yaklak olarak doruysa
da klg asndan olabildiince yakn olmalar ko
uluyla, nemli olmadn dnr bunun. Ger
ekten, kuramsal farkllklar insan gznn ya da
bir letin hibir zaman seemeyecei kadar nem
sizse, ne diye bunlarla skntya sokalm kendimizi?
Bundan tr, Leonardo da Vincinin geometrisi
ou kez dinamik ve klgndr.
Bu konuda, dairenin alann drdle evirme ko
nusundaki eski sorunu inceleme ya da zme bii
minden daha ralayc birey yoktur. Leonardo bu
* D o a nesneleri ( .n .)

140
nu, daireyi bir doru izgi zerinde yuvarlayarak...
zer; ne yazk, Yunan geometricilerinin ortaya
koyup inceledii sorunla hibir ilgisi olmayan, sade
ve kolay zm. Ama klg asndan, geleneki ol
mayan yntemleri kullanmamak niye? Eylem bi
imlerimizi, aralarmz ne diye snrlamak zorun
da olalm? Ne diye tekerleklerin varln bilme
mek ya da unutmak zorunda olalm? mdi, Leonar-
donun geometrisi klgn ise de, hi deneysel deil
dir. Leonardo deneyci deildir. Gzlem ile bilginin
bilimsel bilginin aranndaki yerini ve byk ne
mini derinden kavram olmasna karn, belki de
srf bundan tr, kuramn deerini hi kmse-
memitir. Tersine, onu balca yarar iyi bir kuram
gelitirmemizi salamak olan deneyin stnde bir
yere yerletirir. Bir kez gelitirildi mi, bu (iyi, yani
matematiksel) kuram, deneyi sourur, hatt onun
yerini alr.
Leonardo'nun bilimsel yaptnda kuramsal d
ncenin bu yceltilii, ne yazk bir para kuram
sal kalr. Uygulamaya koyamaz bunu; soyut d
nmeyi renmemitir. artc bir sezme yete
nei vardr ama, sezgiyle bildii ilkelerden doru
bir tretim yapamaz; yle ki, bu tr devinimin ger
ek yapsn kavrayabilecek durumda olmasna
karn, cisimlerin dmesindeki ivme yasasn dile
getiremez; yine, cisimlerin arpmasna ilikin so
mut -daha dorusu yar somut- durumlar yz yl
akn bir sre ei grlmeyen, olaanst bir ke

141
sinlikle zmlerken sezgisel olarak uygulad et
ki ile tepkinin eitlii ilkesini, soyut ilke olarak di
le getiremez.
Bununla birlikle, Leonardo'nun somut dn
me biiminin ie yarad bir bilgi alan da vardr:
Geometri alan. Gerekten, Leonardo doutan
bir geometricidir; en yksek derecede uzay sezgisi
-son derece azrak yetenek- tar. Bu yetenek, ku
ramsal yetiim eksikliini amasn saktr. Ayck
lara ilikin, ekillerin, cisimlerin biribirine dn
trlmesine ilikin, dzgn ekillerin yapmna
ilikin, koni kesitleri izmek iin pergeller yapp
arlk merkezlerinin belirlenmesine ilikin her
trl sorunu incelemekle kalmaz, daha nce dedi
im gibi, birka gerek bulu yapmay baarr.
Ayn zamanda -bu bana ok nemli grnyor-
Leonardoda geometri mhendislik biliminden n
ce gelir. Bundan tr onun geometrisi ou kez
mhendisin bilimidir; mhendislik sanat da hep
geometricinin sanatdr. Geometrici olmayanlara
bu sanat uygulamay, hatt retmeyi yasaklamas
kesinlikle bu yzdendir. Mekanik, der bize Le-
onardo, matematiksel bilimlerin cennetidir. M e
kanik, yani -bu terimin anlam XV. yzyldan bu
yana deimitir- makineler bilimi, Leonardonun,
bu esiz teknik dehsnn tmyle aknlk verici
bir yetenek gsterdii bir bilim -ya da bir sanat.
Neler yapmam ki! Sava makineleri, bar maki
neleri, sava arabalar, kaz makineleri, silhlar,

M2
maunalar, bombalar, dokuma tezghlar, kpr
ler, trbinler, vida yapmak iin, mercek yontmak
iin tornalar, tiyatro gsterileri iin dner sahneler,
bask makineleri, tek para tekerlek yataklar, ta
tlar, kendi kendine giden gemiler, denizaltlar,
uan makineler, insanlarn ilerini kolaylatrmaya,
varlklarn, glerini artrmaya ynelik makineler.
Yine de, dorusu, bu klgn ve yararc incelemeler
Leonardonun ne kafasnda ne de eyleminde bas
kn bir rol oynamam gibi geliyor bana. Belki de
ona makine yapmcs" demekle yanlyorum;
mucit" daha doru bir adlandrma olurdu.
Dorusu, resimleri elyazmalarnn saysz sayfa
larn dolduran btn artc makinelerden bir te
kini bile yapmam. Tasarlarn gerekletirmek
ten ok, onlar gelitirmekle uram; insanlara
salayaca gerek g ve klgn uygulamalardan
ok, bu makineleri tasarlayabilen, bulabilen insan
ruhunun dnsel gcyle ilgilenmi. Kendi bulu
larm, hatt bakalarnn bulularn pek seyrek
olarak kullanmay denemesi belki bu yzdendir.
rnein, Drerin tersine, ann iki byk tek
nolojik buluunu, basma ve oyma tekniini kendisi
iin bile hi kullanmam; oysa bask makinesini
kendisi bulup gelitirmi, arkada Luca Paciolinin
Divina p rop ortion esi iin, dzgn geometrik ci
simleri simgeleyen levhalar kendisi oymutur. U y
gulaycnn deneyimini deil, kuramcnn dgc-
n gsteren Leonardonun desenlerinin XV. ve

143
X V I. yzyln yaptlar ile derlemelerinden bylesi-
ne farkl olmas, ola ki bundan trdr. Bu so
nuncular taslak ya da resimdir; oysa Leonardonun
desenleri ilk ayrntl izimlerdir.
Yine, elimizde yalnzca betimleri ya da desenleri
bulunan Ortaa makinelerini yeniden yapmak
son derece gii olduu halde, Leonardo'nunkileri
yapmaktan daha kolay birey yoktur. rnein Ro~
bert Guatelis, Leonardonun modellerinden gzel
bir koleksiyon oluturmu, International Business
Machines Corporation, 1952 ylnda, Vinci -Le
onardonun doum yeri- mzesine vermeden nce
sergilemitir bunu. Ama Leonardonun kendisi de
dahil, o ada herhangi birinin bunlar yapabilece
inden ok kukuluyum. Bu hibir bakmdan Le
onardonun dehsn azaltmaz; tersine, gerek y
zn, bir teknisyenin dehsndan ok bir teknolo-
un dehs olduunu gsterir.
Mhendis Leonardo btn alarn kesinlikle
en byk teknologlarndan biridir. Peki fiziki Le-
onardoy a ne demeli? acl tarihiler, ncellerinin
abartmalar karsndaki hakl bir tepkiyle, ifadele
rinin belirsiz, ou kez de eliik olduuna, tekno
lojisinin kesinlikten yoksun olduuna, forza anlay
nn -serbest cisimlerin devinimlerinin nedeni olan
devindirici g- sylensel ya da iirsel olduuna-
gerekten, Leonardo hereyin varlkta kalmaj^a a
lt bu dnyadaki tek kendilik diye tanmlar ya
da betimler bunu; bu varlksa, tersine, kendi yads-

144
nna, lmne ynelmitir -kimi kez bir devini
min nedeni, kimi kez de etkisi olarak sunduu ar
lk (ekim) anlaynn tutarsz olduuna dikkati
ektiler. Ayn ekilde, Leonardonun cisimlerin
(serbest) dmesindeki ivmeye ilikin anlaynn
kararszln vurguluyorlrd; bu ivme kimi b
lmlerde cisimlerin katettii uzaya (yrnge), kimi
blmlerde ise dme srasnda geen zamana
orantl.
Btn bunlar doru elbette. Bununla birlikte,
unutmamalyz ki bu kavramlar, bu sorunlar g
tr; rnein, uzaya gre ivme ile zamana gre iv
meyi biribirine kartrmak ok kolaydr; yle ko
lay ki, bu karklk Galileo ile Descartesa dek
sregelmi, onlar da bu belirsiz kavramlardan
kurtulmakta olduka glk ekmi, biribirine
kartrmlardr.
Leonardonun yazlarnn uzun bir dneme ya
yldn, u ya da bu metnin ne zaman yazldn
tam olarak bilmediimizi de unutmamalyz. eli
melerin, kararszlklarn tutarszlktan deil, d
ncenin geliip deimesinden, ilerlemeden tr
olmas ok olanakldr. Kark bir biimde dn
meye balayan Leonardonun -dnce hep byle
balar- kendine yava yava akla giden bir yol
am olduu -bu bana son derece olas grnyor-
kabul edilemez mi? yle olsayd durum ok larkl
olur ve daha nce de deindiim gibi, sezgisini ma
tematiksel terimlerle dile getirememi, byle bir de

145
vinimde geen zaman ile geilen uzay arasndaki
gerek banty sezgisinden tretememi olmasna
karn, Leonardoya ar cisimlerin dme devini
mindeki ivmenin gerek yapsn anlam olma
onurunu vermek zorunda kalrdk. Bununla birlik
te, bu durumda bile sezgisinin tmyle doru ol
mas olanakldr.
Ben kendi adma yle olduunu sanyorum. N e
ki, bunu kantlamak zor; nk Leonardonun ter
minolojisi gerekten son derece belirsiz, tutarsz -
bir uomo senza lettere nin terminolojisi. rnein,
den cismin katettii uzayn bir piramit gibi by
dn syler bize, ama neden sz ettiini belirt
mez: Piramidin ayrt m, oylumu mu, yoksa kesiti
mi? Leonardonun Parisli adclarn rencisi olma
mas -Duhem de isterdi bunu- gerekten ok yazk.
yle olsa, elinde kesin, keskin bir terminoloji olur,
bu szyle ne demek istediini sanlkla ortaya
koymak benim iin kolay olurdu: N e yazk ki, on
larn izleyicisi deildi; forzaya da impetus (devini
min i nedeni) anlayyla kesinlikle ayrld Gali-
leo'nun nceli de olmad. Galileo, yerine inertia an
layn koyarak fizii bu anlaytan kurtarrken
kendini de kurtarmt.
Yine de, kuramsal alandaki geri kalmlna
karn, bir bilim felsefecisi ya da tarihisi iin, Le~
onardo yu bir fiziki olarak incelemek ok ilgintir.
Eylemsizlik ilkesini bilmese bile, Leonardo'nun
bu ilkeyi apak bir biimde ieren -bizim iin-, s

146
telik, ancak Galileonun bu ilkeyi kefediinder
sonra yeniden sz edilen bir sr olguyu dile ge
tirdiini kabul etmelidir tarihi. Leonardo, kuram
clar ile uygulayclarn ortak grne kar ka
rak, bir top gllesinin yolunun srekli bir eri oldu
unu, sanld gibi, bir daire yayyla biribirine ba
lanan iki doru parasndan olumu bir izgi olma
dn syleyen ilk -yz yl boyunca tek- kii olmu
tur. Daha nce szn ettiim duruma, arpma ol
gusunun inceleniine dnersek; biribiriyle karla
an iki eit devingenin arpmadan sonraki hzlar
nn eitliine ve geli as ile yansma asnn eit
liine ilikin yasay ortaya koymakla kalmayp, biri
birine doru farkl hzlarla ilerleyen iki eit cismin,
arpmadan sonra bu hzlar deieceklerini kantla
yan ilk -yaklak 150yl boyunca tek- kii olmutur.
Filozoflara gelince; dayand nclleri bilmedii
halde Leonardoyu byle sonulara ulatran bu ga
rip yetiye hayran olup zmleyeceklerdir.
Bunu aklmzda tutarsak, yalnzca fiziki Le-
onardonun deil, fiziinin de son zamanlarda ka
bul edilenden daha nemli olduunu, bu fiziin ek
sikliiyle, zayflyla bile ilk bakta grndn
den daha zgn -hi deilse ynelimleriyle- oldu
unu yakndan inceleyip ortaya karabiliriz.
yle grnyor ki, kararszlklar, elikileri, tu
tarszlklaryla Leonardo'nun metinleri, fizii hem
dinamik hem matematiksel hale getirerek dzelt
mek iin srekli bir aba ortaya koyar. Bu bakma,

147
forza anlaynn diyalektik yaps, causa efficiens
ve causa finalis dncelerini, yaratt ve ierisin
de gerekletii etkide yitmeye ynelen erk ya da
g kavramnda eriterek, fiziksel neden dncesi
ne dntrme giriimi olarak aklanabilir. Yine,
arlk (devinimin hem kayna hem etkisi) anlay
ndaki eitlilikler, bu kavram "dinamik klmak
iin, ar cismin gcl enerjisi ile dme devinimi
srasnda, devinimle edindii enerjiyi biribirine
balayp statik ile dinamii biraraya getirmek iin
bir dizi aba olarak anlalabilir.
Fizii matematikselletirme eilimi ise dmede
ki ivme yasasn tretme yolundaki sonusuz girii
mi ile arpmann yasalarn zmlemekteki baa
rsndan baka, birok kez adn and, yaam bo
yunca elyazmalarn arad Arkhimedese duydu
u derin ilgide gsterir kendini; bu eilim genel fi
zik bilimi anlaynda, hi kukusuz, rneini Euk-
leides geometrisinin oluturduu anlayta daha da
ok kendini gsterir.
Lconardoya gre, fiziin daha sonraki gelime
lere temel oluturacak bir ilkeler ya da ilk nerme
ler kmesiyle balamas gerekir. Gerekten hay
ranlk verici, ama lk olarak kalan bir lk.
Leonardonun doa bilimleri alanndaki, yerbi
limdeki, bitkibilimdeki, anatomideki baars ze
rinde durmama gerek yok. Bu ok daha iyi bilinir
ve tartlmazdr. Ama izimlerinin kesinliine, sa
Etkin (g e r e k ) neden ile erek (s o n u l) neden ( .n .)

148
natsal niteliine, keskin grne, ou kez Vesa-
liusunkinden stn olan tekniindeki ustala
Kayran olmamak olanakszdr. Bununla birlikte,
anatomideki btn yaptnn, ok belirli, kesin bir
amaca, dolaysz gzleme, yani grmeye ak kl
mak iin, insan bedeninin mekanik i yapsn o r
taya karmaya ynelmi olduunu vurgulamam
gerek.
te; bu konumada daha nce incelediim bir
soruya, farkl alarda, farkl kltrlerde bilginin
hem kayna hem aralar olan grme ile iitme
nin, visus ile auditusun greli nemine, ilikisine
geldik.
Bana yle geliyor ki, tarihte ilk kez Leonardo ile,
visus ilk sra3'i alrken, auditus ikincilie drld.
Auditusun ikinci sraya itilmesi, sanat alannda
ki sralamada, resmin en yksek noktaya yksel
mesi demektir. Leonardonun bize zenle aklad
gibi, bu resmin hakikate yatkn, yani eyleri bi
ze olduu gibi gsterebilen tek sanat olmasndan
dr. Ama bilgi ve bilim alannda, bu baka birey,
ok daha nemli birey demektir. Gerekten fides
ve traditio nun, bakalarnn bilgisinin yerini, ki
isel, zgr, basksz gr ve sezginin almas de
mektir bu.
Leonardo da Vinci dledii bilimi gelitiremedi.
Yapamazd bunu. Hem ok erkendi hem de a
dalar ile hemen ardndan gelenlerin bilimsel d-
B allk ve gelen ek ( .n .)

149
g n c e le ri z e rim le o k az e tk is i v a r d . Y i n e de, in
san d n c e s in in t a r ih in d e k i y e r i o k n e m lid ir .
G r d m z g ib i, o n u n s a y e s in d e ve o n u n la d r

ki, te k n ik te k n o lo ji o lm u , in sa n d n c e s i, v iiz y l

s o n ra , y e t k e y i v e g e le n e i re d d e d ip , e y le ri o ld u k

la r g ib i g rm e k is te y e n G a lile o ile d o s tla r n n ,

A c c a c le m in cici L in c e i y e le r in in e s in le n e c e k le ri
bilg i lk s n e e ri m i tir.

.so
Galileo ile Platon*

alileo Galilei ad, Kozmosun Yunan d-

G ncesince kefediliinden bu yana insan


dncesinin -en byk devrimi deilse
de- en byk devrimlerinden biri olan X V I. yzyl
bilimsel devrimine zlmezcesine baldr. X V I.
yzyl devrimi, acl fizik biliminin hem anlatm
hem meyvesi olduu kkten bir dnsel dn
m ieren bir devrimdir.'
Bu devrim kimi kez, bir eit tinsel ykseli di
ye, insan ruhunun btn temel tutumlarnn tam
J o u rn a l o f th e H is to ry o f Ideas 'ta y a y m la n a n (c ilt IV , n o: 4, E k im
1943, s.4 0 0 -4 2 8 ) " G a lile o an d P la t o a d l y a z s . F r a n s z c a y a e v ire n
M m e G e o r g e t te P. V ig n a u x .

151
bir deiimi diye ralanr, aklanr; o gne dek
yaamn en yksek biimi diye grlm olan the-
oria nn, vta contemplativanm yerini alan etkin
yaam, vita activa. Ortaa ya da Eskia insan,
hereyden nce, doay seyretmeye abalarken,
acl insan ona egemen olmaya alr. yleyse
klasik fiziin -Galileonun, Descartesn, Mob-
bes'un fiziinin; insan doann "hem sahibi hem
efendisi klmas gereken scientia activa, operat-
vann- mekanist eilimini, bu etkin olma, egemen
olma arzusuyla aklamak gerek; onu bu tutum
dan doan birey, homo faber in dnce ulamla
rnn doaya uygulan diye grmek gerek.'2 Des-
cartesn bilimi -a fortiori Galileonun bilimi- (hep
sylendii gibi) zanaatnn ya da mhendisin bi
liminden baka birey deildir.3
tiraf etmeliyim ki, bu aklama bana pek do
yurucu gelmiyor. acl etik ile din gibi, acl
felsefenin de, Eskia ile Ortaa dncesinin
yaptndan ok daha fazla eylemi, praxis i vur
gulad doru elbette. acl bilim iin de doru
bu: Descartesn fiziini ve onun makaralarla, tel
lerle, kaldralarla yapt ltrmeleri dn
yorum. Bununla birlikte, betimlediimiz tutum
Galileonun ya da Descartesnkinden ok -bilim
tarihindeki rol ayn dzeyde olmayan4 -Baconn
tutumudur. Onlarn bilimi mhendislerin ya da
zanaatlarn ii deil, yaptlar kuram dzeyini
pek seyrek olarak aan adamlarn bilimidir.5Yen i

152
balistik, fiekiler y a da topularca deil, onlara
kar gelitirilmitir. Galileo da mesleini Vene
dik fabrikalar ya da tersanelerinde alan insan
lardan renmemi. Tam tersine, onlara kendi
mesleklerini retmi.6 te yandan, bu kuram
ok ok az ey aklar. X V II. yzyl biliminin ina
nlmaz gelimesini teknolojinin gelimesiyle ak
lar. Oysa, teki berikinden ok daha arpcyd.
Ayrca bu kuram Ortaan teknik baarlarn
unutmaktadr. Btn tarihi boyunca simyaya esin
veren g ve zenginlik isteini grmemezlikten
gelir.
Kimi uzmanlar Galileonun yetkeyle, gelenekle,
zellikle Aristotelesi gelenekle, kilisenin benim
seyip niversitelerde rettii bilimsel ve felsef
gelenekle atmas zerinde durmulardr. G z
lem ile deneyin yeni doa bilimindeki roln vur
gulamlardr/ Elbette; gzlem ile deneyimin a
cl bilimin en ralayc izgilerinden birini olutur
duu kesinlikle doru. Galileonun yazlarnda
gzlem ile deneye saysz bavuru bulduumuz,
grdkleri eyler yetkenin retisine kart oldu
u iin gzlerinin tanklna inanmayan, daha da
kts, geleneksel kuramlar ile inanlarna ters
den bireyler grmekten korkup Galileonun te-
leskobuyla bakmak istemeyen (Cremonini gibi)
insanlar karsnda ac bir alay bulduumuz ke
sindir. Galileo, bir teleskop yapp onu kullanarak,
A y ve gezegenleri zenle gzleyerek, Jpiterin

153
uydularn kefederek, ann gkbilimi ile koz
molojisine ldrc bir darbe indirmitir.
Bununla birlikte, gzlemin ya da ortak duyunun
kendiliinden deneyi anlamndaki deneyin acl
bilimin kurulmasnda byk bir rol oynamadn -
oynadysa da, olumsuz, engelleyici bir rol olmutur
bu- unutmamak gerek.8 Tannery ile Duhem e gre
Aristoteles fizii, dahas, Parisli adclarn, Buri-
dann, Nicole Oresme'in fizii, Galileo ile Descar-
tes'nkinden ok daha yakndr ortak duyunun de
neyine.9Sz edilir olumlu bir rol oynayan ancak
sonralar deney deil, deneyimdir. Deneyim
doay yntemli olarak sorgulamaktr; bu sorgula
ma kendisiyle sorular soraca bir dil ile yantlar
okuyup yorumlamasn salayacak bir szl var
sayar, gerektirir. Bildiimiz gibi, G alileoya gre,
erilerle, dairelerle, genlerle; matematiksel dille,
daha iyisi, geometri diliyle -ortak duyunun ya da
salt simgelerin dili deil- konuup yantlarn alma
lyz doann. Dilin seimi, onu kullanma karar,
bu dilin kullanmnn olanakl kld deneyle belir-
ienemez kukusuz. Bunun baka kaynaklardan
gelmesi gerekir onlara.
Kimi bilim ve felsefe tarihileri,10daha ll bir
biimde, acl fizii fizik olarak, kimi belirgin iz
gileriyle, rnein, eylemsizlik ilkesinin oynad
rolle ralamaya almlardr. Bu da doru: Eylem
sizlik ilkesi, Eskilerinkinin tersine, klasik mekanik
te nemli bir yer tutar. Devinimin temel yasasdr;

154
Galileo fiziine rtk olarak egemendir; Descartes
ile N ew tonunkine ise aka. N e ki, ralamay bu
rada durdurmak biraz yzeysel geliyor bana. Ben
ce, yalnzca olguyu ortaya koymak yetmez. Onu
anlayp aklamamz -acl fiziin bu ilkeyi neden
benimseyebildiini aklamamz-, bir kez devinime
girdi mi devinmeyi sonsuza dek srdrecek cisim
dncesi hem Yunanllara hem Ortaa dnr
lerine tmyle yanl, hatt sama grnd hal
de, 11 bize bylesine yaln, bylesine ak, bylesine
usa yatkn, hatt apak gelen eylemsizlik ilkesinin
bu apaklk ve a p rio ri hakikat orununu neden,
nasl edindiini anlamamz gerek.
Burada X V I. yzyln tinsel devrimine yol aan
nedenler ile gerekeleri aklamaya almayaca
m. Onu betimleyip, acl bilimin zihinsel ya da
dnsel tutumunu biribirine bal iki izgi ile ra
lamak bizim amacmz iin yeter. Bunlar: 1) Koz
mosun ykl, dolaysyla bilimde bu kavram zeri
ne kurulu her trl dncenin yok oluu;122) uza
yn geometrikletirilii -yani Galileo ncesi fiziin
uzay anlaynn, nitelike farkllam, somut bir
kozmik uzay anlaynn yerine, Eukleides geomet
risinin trde, soyut uzaynn konmas. Bu iki zel
lii yle dile getirip zetleyebiliriz: Doann mate-
matikselletirilii (geometrikletirilii), dolaysyla,
bilimin matematikselletirilii (geometrikletirilii).
Kozmosun zl bir dncenin, yaps son
lu, sradzenli bir dnya dncesinin, ontolojik

155
bakmdan nitelike farkl bir dnya dncesinin
yklmas demektir. Bu dnce ayn evrensel yasa
larn birletirip ynettii ak, snrsz, hatt sonsuz
bir Evren dncesiyle; Gk dnyas ile Y e r dn
yasn ayrp kar karya koyan geleneksel anlay
n tersine, ierisindeki hereyin ayn Varlk dze
yinde bulunduu bir Evren dncesiyle deitiri
lir. Gkbilim ile fizik biribirine bal hale gelir, hat
t birleir, tekleir.13 Buysa, bilimsel adan, deer
zerine, yetkinlik, uyum, anlatm ve tasarm zeri
ne kurulu her trl dncenin yok olmas demek
tir. Yeni Evrenin sonsuz uzaynda yok olur bun
lar.14Klasik fiziin yasalar deerini ve uygulamas
n bu yeni Evrende, gerek klnm bir geometri
nin bu yeni dnyasnda bulur.
Yineliyorum: Kozmosun zl; Kozmosun
Yunanllarca kefediliinden bu yana insan dn
cesinin gerekletirdii ya da urad en kkl
devrim. ylesine kkl, ylesine uzak sonular
olan bir devrim ki, yzyllar boyunca insanlar -
Pascal gibi pek az istisnayla- ieriini ve anlamn
kavramamlar; imdi bile ou kez kmseniyor,
yanl anlalyor.
acl bilimin kurucularnn ve onlar arasnda
Galileo'nun yapmalar gereken, dzeltmek ya da
yerlerine en iyilerini koymak iin, kimi hatal ku
ramlar eletirmek, onlarla savamak deildi.
Bambaka birey yapmalar gerekiyordu. Bir dn
yay ykp, yerine bir bakasn koymalar ger eki

156
yordu. Usumuzun kendi yapsn dzeltmeleri, y e
niden dile getirmeleri, kavramlarn gzden geir
meleri, Varl yeni bir biimde ele almalar, yeni
bir bilgi kavram, yeni bir bilim kavram gelitir
meleri, hatt ortak duyunun pek doal olan bak
asnn yerine hi yle olmayan bir bakasn ge
irmeleri gerekiyordu.15
Bugn ocuklara retilecek kadar yaln, kolay
grnen eylerin, yasalarn -devinim yasalar, ci
simlerin dme yasas- bulgulannn, neden in
sanln en byk dhilerinden birkann, bir Ga-
lileonun, bir Descartesn ylesine uzun, ylesine
etin, ou kez de bo abalarn gerektirdiini
aklar bu.16Bu olgu da, bence, Galileonun dn
cesinin zgnln ya da en azndan onun dev
rimci niteliini kltmeye, hatt yadsmaya yne
lik acl denemeleri boa karr. Ayrca, fiziin
gelimesinde Ortaadan Yeniaa uzanan gr
nteki srekliliin (Caverni ile Duhemin yle yl
mazcasna vurguladklar srekliliin) aldatc ol
duunu aka gsterir.17 Kesintisiz bir gelecein,
Parisli adclarn yaptlarn Benedettinin, Bru-
no'nun, Galileonun ve Descartesm yaptlarna
(ben de bu gelenein tarihine bir zincir halkas ek
liyorum)18balad elbette doru. Bununla birlik
te, Duhemin buradan kard sonu yanltcdr:
yi hazrlanm bir devrim yine de bir devrimdir ve
Galileo nun kendisi, genliinde (kimi kez Descar
tes gibi) Aristotelesin ortaal eletirmenlerinin

157
grlerini paylam, onlarn kuramlarn ret
mi olsa da, acl bilim, onun abalaryla, onun
bulularyla doan bilim, Galileo'nun Parisli n
cellerinin" esinini izlemez. Dorudan doruya ba
ka bir dzeye -Arkhimedesi demeyi yeleyeceim
bir dzeye- yerleir. acl fiziin gerek nceli
Buridan, Nicole Oresme, hatt Jean Philopon de
il, Arkhimedestir.19

I
Ortaa ile Yenidendou bilimsel dncesi
nin bir para daha iyi tanmaya baladmz tari
hini dneme blebiliriz.20 Y a da daha iyisi, za-
mandizinsel sra bu blmlemeye ancak ok kaba
ca uyduundan, bilimsel dncenin tarihini, yine
farkl dnce trne uygun grosso modo
aama ya da dneme ayrabiliriz: nce, Aristote
les fizii; ardndan, btn tekiler gibi Yunan d
ncesinden doan ve X IV . yzylda Parisli adc-
larca gelitirilen impetus fizii; son olarak, Arkhi-
medes ya da Galileo trnn acl, matematiksel
fizii.
Bu aamalar gen Galileonun yaptlarnda da
buluyoruz: Bize Galileo dncesinin tarihi -ya da
tarihncesi- zerine, ona egemen olan, esin veren
drtlerle gdler zerine bilgi vermekle kalmaz,
ayn zamanda Galileo ncesi fiziin tm tarihine
ilikin, yazarnn hayranlk uyandran zeksyla to
parlanp arlatrlm arpc ve son derece reti

158
ci bir tablo sunar bunlar. Aritoteles fiziinden ba
layarak, bu tarihe ksaca gz atalm.
Aristoteles fizii yanltr elbette; geerliini de
tmyle yitirmitir. Ama yine de bir fizik"tir, ya
ni, matematiksel bakmdan gelimemi olsa da son
derece gelimi bir bilim.21 N e ocuka bir d r
ndr ne de ortak duyunun bo, stnkr szle
ri; bir kuram, yani ister istemez ortak duyunun ve
rilerinden yola kp, bu verileri son derece tutarl,
dizgeli bir incelemeye tutan bir retidir.22
Bu kuramsal yapya temel olan olgular ya da ve
riler ok yalndr; uygulamada biz de tpk Aristo
teles gibi kabul ederiz bunlar. A r bir cismin aa-
ya dtn grmeyi her zaman doal bulu
ruz hepimiz. Tpk Aristoteles ya da St. Thomas gi
bi, ar bir eyin -ta ya da boa- havada serbeste
ykseldiini grsek, biz de pek arrz. Bunun
doaya kar" olduunu dnr, gizli bir dze
nekle aklamaya alrz.
Yine, bir kibrit alevinin yukarya yneldiini
grmeyi, tencerelerimizi atein stne yerletir
meyi hep doal" buluruz. rnein alevin dnp
aaya yneldiini grsek, arr, bir aklama
arardk. Bu anlay, ya da daha iyisi, bu tutumu
kolayc ve ocuka diye mi niteleyeceiz? Belki.
Hatt diyebiliriz ki, Aristotelese gre bilim doal
grnen eyleri aklamaya almakla balar tam
olarak. Bununla birlikte, termodinamiin snn
souk cisimden scak cisme deil, scak cisimden

159
souk cisme getiini bir ilke olarak ortaya koyar
ken, ortak duyunun scak bir cismin doal ola
rak souyaca, buna karlk, souk bir cismin
doal olarak snmayaca biimindeki sezgisini
dile getirmez mi? Yine, bir dizgenin arlk merke
zinin en alt konumu almaya eilimli olduunu ve
kendi kendine ykselmediini sylediimizde, ak
a ortak duyunun bir sezgisini, Aristoteles fiziinin
doal devinimi zorla olan devinimden ayrrken
dile getirdii sezgiyi aktarm olmuyor muyuz?23
Ayrca, Aristotelesi fizik, tpk termodinamik
gibi, kendi dilinde yalnzca szn ettiimiz ortak
duyu olgusunu" dile getirmekle yetinmez; onu bir
balam ierisine koyar; doal devinim ile zorla"
olan devinim arasndaki ayrm fizik gereklie ili
kin btnlkl bir anlay ierisine yerleir. Bu an
layn balca izgileri: a) nitelike belirlenmi do
alarn varlna inan; b) bir Kozmosun varl
na inantr. zetle, gerek varlklar kmesinin s-
radzenli bir btn oluturmasn salayan dzen
ilkelerinin varlna inan.
Btn, kozmik dzen, uyum: Bu kavramlar ey
lerin Evrene belirli bir dzen ierisinde datlm,
yerletirilmi olduklarn (ya da olmalar gerektii
ni), yerleimlerinin kendileri iin de Evren iin de
ayrmsz olmadn, tersine her eyin, kendi doa
sna gre, Evrende belirli, bir anlamda kendine z
g bir yeri bulunduunu sylerler.24 Her ey iin
bir yer ve her ey kendi yerine: Doal y e r kavra

160
m Aristotelesi fizikteki bu kuramsal gereklilii di
le getirir.
"Doal yer" anlay tmyle duruk bir dzen
anlayna dayanr. Gerekten, her ey "dzen ie
risinde" ise, her eyin kendi doal yeri olacak, el
bette hep orada duracak, orada kalacaktr. N e diye
ayrlmas gereksin? Tersine, onu oradan kovmaya
ynelik her abaya bir diren gsterecektir. Ancak
bir tr zor kullanarak karlabilir oradan ve by-
lece bir zordan tr cisim "kendi" yerinden uzak
ta bulunuyorsa, oraya geri dnmeye alacaktr.
Bu bakma, her devinim bir tr kozmik dzen
sizlik, evrenin dengesinde bir bozulma demektir;
nk devinim ya da zorun dolaysz etkisidir ya da,
tersine, Varln bu zora kar koyma, yitirilmi,
bozulmu dzenini, dengesini yeniden bulma, ey
leri doal yerlerine, durup kalmalar gereken yerle
re geri gtrme abasnn etkisi. Bu dzene dn
tr ki, tam tamna "doal" devinim dediimiz eyi
oluturur.26
Dengeyi bozmak, dzene dnmek: Dzenin
kendini sonsuza dek sndrmeye eilimli, dengeli
ve kalml bir durum oluturduu pek aktr. y
leyse durgunluk durumunu, en azndan kendine
zg doal yerinde durgun halde bulunan bir cis
min durumunu aklamaya gerek yoktur. Onu
aklayan, rnein, Y e r in dnyann merkezinde
durgun halde oluunu aklayan, kendine zg ya
psdr. Yine aktr ki, devinim zorunlu olarak, bir

161
gei durumudur: Bir doal devinim amacna var
dnda doal olarak sona erer. Zorla olan devini
me gelince; Aristoteles bu olaan d durumun s
rebileceini kabul etmeyecek kadar iyimserdir; s
telik zorla olan devinim dzensizlie yol aan bir
dzensizliktir; bunun sonsuza dek srebileceini
kabul etmek, gerekte ok dzenli Kozmos dn
cesinden vazgemek anlamna gelir. Bundan tr
Aristoteles, contra naturam possit esse perpetuum
biimindeki rahatlatc inanc korur.26
Bylece, dediimiz gibi, Aristoteles fiziinde de
vinim z bakmndan bir gei durumudur. Bu
nunla birlikte, harfi harfine alndkta, bu nerme
eksik, hatt iki bakmdan eksik olur. yle ki, de
vinim devinimli cisimlerin her biri iin ya da en
azndan y er dnyasnn cisimleri iin, deneyimizin
devingen nesneleri iin zorunlu olarak bir gei du
rumu, geici bir durum olsa da, dnyann btn
iin zorunlu olarak ncesiz-sonrasz, dolaysyla
ncesiz sonrasz olarak zorunlu bir olgu,27 Kozm o
sun hem metafizik hem fizik yapsnda kaynan,
nedenini bulmadan aklayamayacamz bir olgu
dur. Byle bir zmleme, madd Varln ontolo-
jik yapsnn, devinimin mutlak durgunluk kavra
mnn ierdii yetkinlik durumuna ulamasn en
gellediini gsterecek ve gk cisimlerinin srekli,
tekbiimli, kesiksiz deviniminde, yer cisimlerinin
sreksiz, geici, deiken devinimlerinin son fizik
D o a y a kar olan h ibirey srekli olam az ( .n .)

162
sel nedenini grmemizi salayacaktr.28 te yan
dan, dorusunu sylemek gerekirse, devinim bir
durum deildir: eylerin ierisinde ve kendisiyle
olduu, olutuu, gerekletii bir sre, bir ak,
bir olutur.29Varln oluun sonu, durgunluun ya
da devinimin amac olduu ok dorudur. Bunun
la birlikte, tmyle gereklemi bir varln kpr
tsz durgunluu, kendi kendine devinemeyen bir
varln ar ve gsz devinimsizliinden bamba
ka bireydir; ilki olumlu bireydir, yetkinlik ve ac-
tustur, kincisi ancak bir "yoksunluk. Dolaysy
la, devinim -sre, olu, deime- ontolojik bakm
dan ikisi arasna yerlemitir. Deien eylerin,
varl deime ve bakalama olan, ancak deiip
bakalaarak varolan hereyin varldr o. Descar-
tes'n tmyle anlalmaz bulaca nl Aristote-
lesi devinim tanm -actus entis in potentia in qu
antum est in potentia*- olguyu hayranlk verici bir
biimde dile getirir: Devinim Tanr olmayan here
yin varl -ya da actus udur.
Bylece, devinmek deimektir, aliter et aliter se
habere, yani, kendi iinde ve bakalarna gre de
imektir. Bu bir yandan, devinen eyin kendisine
gre varln ya da ilikisini deitirdii bir gnder
me noktasn gerektirir; bu, -yerel devinimi inceler
sek30- devinenin kendisine gre devindii deimez
bir noktann, kprtsz bir noktann varolmas de
mektir; bu nokta ise, kukusuz, Evrenin merkezi
N e d en li g c l ise o d e n li g c l o la ra k v a ro la n e d im ( .n .)

163
olabilir ancak. te yandan, her deimenin, her s
recin kendini dile getirmek iin bir nedeni gereksin
mesi, her devinimin kendisini ortaya karacak bir
devindiriciyi, devinim srd srece kendisini de
vinim halinde tutacak bir devindiriciyi gerektirmesi
anlamna gelir. Gerekten, devinim, durgunluk gibi
kendi kendini srdrmez. Durgunluk -yoksunluk
durumu-, srekliliini ortaya koymak iin, herhangi
bir nedenin eylemini gereksinmez. Devinim, dei
me, herhangi bir gerek olma ya da yok olma hatt
srekli gerek olmaya da yok olma sreci, byle bir
eylemden vazgeemez. Nedeni kaldrn, devinim
duracaktr. Cessante causa cessat effectus 031
Doal" devinim durumunda, bu neden, bu de-
vindirici cismin kendi doas, onu yerine gtrme
ye alan ve bylece devinime sokan kendi bi
im "id ir. Vice versa, contra naturam** olan devi
nim, sredurmas boyunca, devinen cisme etkiyen
bir d devindiricinin srekli bir eylemini gerekli
klar. Devindiriciyi kaldrn, devinim duracaktr.
Onu devinen cisimden ayrn, devinim yine dura
caktr. Bildiimiz gibi, Aristoteles uzaktan etkime
y i kabul etmez;32 her devinim aktarm, ona gre,
bir dokunma gerektirir. Bu durumda, byle bir ak
tarmn ancak iki tr vardr: itme ve ekme. Bir
cismi kprdatmak iin onu ya itmek ya da ekmek
gerekir. Baka yol yoktur.

0 N e d e n k e s ilin c e e tk i d e k e s ilir ( .n .)
o e D o a y a a y k r ( .n .)

164
Bylece Aristoteles fizii, dorusunu sylemek
gerekirse, (yanl olmas dnda) tek bir kusuru
bulunan, tmyle tutarl, hayranlk verici bir ku
ram oluturur. Bu kusur, hergnk glle atma ola
y ile yalanlanm olmasdr. Ama kuramc adna
deer bir kuramc, ortak duyudan gelen bir kar
kla bulandrlmaya brakmaz kendini. Kuram
nn erevesine smayan bir olguyla karlarsa,
o olgunun varln yadsr. Yadsyamazsa aklar
onu. Aristoteles bu gndelik olgunun, frlatma ol
gusunun, bir "devindiricinin yokluuna karn s
rp giden devinimin, grnte kuramyla bada
mayan bu olgunun aklanmasnda, dehsnn l
sn verir bize. Yant, atlan cismin grnte
devindiricisiz olan devinimini, evreleyen ortamn,
havann ya da suyun tepkisiyle aklamaktan baka
bir ey deildir .33Kuram bir deh rneidir. Yazk
ki, (yanl olmas bir yana) ortak duyu asndan
kesinlikle olanakszdr. Aristotelesi dinamiin
eletiriminin dnp dolap hep ayn questio dispu-
tata'ya, a quo moveantur projecta? sorusuna gel
mesi artc deil yleyse.

II

Bu questioya sonra dneceiz; ama nce Aristo


teles dinamiinin bir baka ayrntsn, her trl
boluun ve bolukta devinimin yadsmn incele
meliyiz. Bu dinamikte, gerekten, boluk devini-

165
min kolayca ortaya kmasna izin vermez; tersine,
onu tmyle olanaksz klar; bunun nedenleriyse
ok derindir.
Demitik ki, Aristoteles dinamiinde, her cismin
doal yerinde bulunma, zorla uzaklatrldnda
da, oraya geri dnme eilimi tad dnlr. Bu
eilim bir cismin doal devinimini, onu en ksa ve
en hzl yoldan doal yerine gtren devinimi ak
lar. Buradan her doal devinimin doru izgi ze
rinde srd, her cismin kendi doal yerine do
ru olabildiince hzla, yani devinimine direnen, ona
kar koyan ortamn izin verdii lde hzla yol al
d sonucu kar. Demek ki, onu durduran hibir-
ey olmasa, evreleyen ortam ierisinde sren bu
devinime hibir diren gstermese (bolukta byle
olur), cisim kendi yerine doru sonsuz bir hzla
yol alacaktr.34Ama byle bir devinim anlk olur ki,
bu Aristoteles'e -hakl olarak- btnyle olanaksz
grnr. Sonu ak: Bolukta (doal) bir devinim
olamaz. Glle atma rneindeki gibi zorla olan de
vinime gelince; boluktaki bir devinim, devindirici-
siz bir devinim demektir; uras ak ki, boluk fi
ziksel bir ortam deildir ve bir devinimi kabul ede
mez, aktaramaz, srdremez. stelik, bolukta
(Eukleides geometrisinin uzaynda olduu gibi)
ayrcalkl yerler ya da ynler yoktur. Bolukta
"doal yerler yoktur, olamaz da. Dolaysyla, bo
lua braklm bir cisim nereye gideceini bileme
yecek, u yana deil de bu yne ynelmesinin hi

166
bir nedeni olmayacaktr. Bylece, kprdamas iin
hibir nedeni olmayacaktr. Vice versa, bir kez de
vinime girdi mi, burada durmasnn urada durma
sndan daha fazla nedeni olmayacak, dolaysyla,
durmas iin hibir neden olmayacaktr .35 H er iki
varsaym da btnyle samadr.
Aristoteles bir kez daha ok hakl. Bo bir uzay
(geometrinin uzay) kozmik bir dzen anlayn te
melinden ykar. Bo bir uzayda doal yer yoktur ,36
hatt hi yer yoktur. Boluk dncesi devinimin
deime olarak, sre olarak kavranyla, hatt so
mut, "gerek", alglanr cisimlerin somut devinimi
nin kavranyla badamaz. Gndelik deneyimizin
cisimleri demek istiyorum burada. Boluk bir an
lam yokluudur,57 eyleri byle anlam yokluuna
yerletirmek samadr.38Ancak geometrik cisimler
geometrik bir uzaya "yerletirilebilirler".
Fiziki gerek eyleri inceler, geometrici soyut
lamalara ilikin ilkeleri. Dolaysyla, der Aristote
les, geometri ile fizii biribirine kartrmaktan, salt
geometrik bir yntemi, uslamlamay fizik gerekli
in incelemesine uygulamaktan daha tehlikeli bir-
ey olamaz.

III

Aristoteles dinamiinin, kuramsal yetkinliine


karn -belki de bu yzden- byk bir saknca gs
terdiini belirtmitim. Bu saknca, hi usa yatkn

167
olmamas, kaba saduyu iin tmyle inanlmaz,
kabul edilmez olmas, en sradan gndelik deneyle
aka elimesidir. Hibir zaman evrensel bir ka
bul grmemi olmasnda, hasmlar ile eletirmenle
rinin Aristoteles dinamiinin karsna hep sadu
yunun bu gzlemini, bir devinimin ilk devindirici-
sinden ayrldktan sonra da srp gittii biimin
deki gzlemi karm olmalarnda alacak hibir-
eyyok yleyse. Byle bir devinimin klasik rnek
leri, tekerlein srekli dn, okun uuu, bir ta
n atl, Hipparkhos ile Jean Philopon'dan sonra
Jean Buridan ile Nicole Oresme'den balayp Le-
onardo da Vinci, Benedetti ve G alileoya dek hep
ona ters den rnekler olarak ileri srlmtr.39
Jean Philopon'dan 40beri Philopon dinamiinin
yandalarnca yinelenen geleneksel kantlamalar
zmlemeye niyetim yok burada. Grosso modo
iki grupta toplayabiliriz bunlar: a) lk kantlama
lar madd dzeydedir. Byk, ar bir cismin, gl
lenin, dnen deirmentann, rzgra kar uan
okun havann tepkisiyle devindirilebildii varsay
mnn ne denli az olas olduunu vurgularlar; b)
tekiler biimsel dzeydedir. Hem havaya iFte rol
-direnme ve devindirme rol- yklemenin eliikli
ini, hem tm kuramn aldatc yapsn gsterirler:
Bu kuram, sorunu cisimden havaya aktarmaktan
baka birey yapmaz; bu yzden de, havaya baka
cisimlerde reddettii eyi, d nedeninden ayrlm
bir devinimi srdrme yeteneini yklemek zorun

168
da kalr. yleyse diyor bu kantlamalar, devindiri-
cinin devinen cisme onu devinmeye yetenekli kla
cak birey aktardn ya da ilettiini neden varsay
mayalm? Dynamis, virtus motiva, virtus impressa,
impetus impressus denen, kimi kez forza hatt mo-
tio denen birey; hep devindiriciden devingene ge
en, bylece devinimi srdren, daha da iyisi, devi
nime neden olup ortaya karan bir tr erk ya da
g diye tasarlanan birey.
Duhem'in de kabul ettii gibi, saduyuya geri
dndmz ak, impetus fiziinin yandalar
gndelik deneyin erevesiyle dnrler. Bir cis
mi devindirmek iin, rnein bir arabay itmek, bir
ta frlatmak ya da bir yay germek iin, bir aba
gstermemiz, g harcamamz gerektii su gtr
mez deil midir? Cismi devindirenin, daha iyisi,
devinmesini salayann bu g olduu ak deil
midir? Cismi (havann direnci gibi) bir direnci a
maya, engelleri gemeye yetenekli klan, devindiri
ciden ald g deil mi?
impetus dinamiinin ortaal yandalar, uzun
uzun ve sonusuz bir biimde, impetusun ontolojik
durumunu tartrlar. Onu Aristotelesi snflamaya
sokup, bir tr form, bir tr habitus, scaklk gibi bir
tr nitelik (Hipparkhos ile Galileo) diye yorumla
maya alrlar. Bu tartmalar yalnzca, ortak duyu
nun dolaysz bir rn, ya da denebilirse, bir zeti
olan kuramn kark ve dsel yapsn gsterir.
61 H u y ( .n .)

169
Impetus dinamii Ortaa dinamiinin deney
sel temelini oluturan -gerek ya da dsel- olgu
larla, Aristotelesi anlaya gre ok daha iyi uyu
ur; zellikle, ok iyi bilinen bir olguyla, atlan her
cismin nce hzn artrmas, en yksek hz devin-
diriciden ayrldktan bir sre sonra kazanmas ol
gusuyla .4
1 Bir engeli atlamak iin hz almak" ge
rektiini, itilen ya da ekilen bir arabann ar ar
yerinden oynadn, yava yava hz kazandn
herkes bilir. Araba da hz alr, g kazanr. Yine
herkes -bir topu frlatan bir ocuk bile- bilir ki, he
defe sert vurmak iin ok yaknda deil, topun hz
alabilecei bir uzaklkta durmak gerekir. Impetus
fizii bu olguyu aklamakta glk ekmez; ona
gre, tpk snn bir cisme yaylmas iin bir zaman
gerekmesi gibi, mpetusa da devinen cisimi ele
geirmek iin bir zaman gerekmesi son derece
doaldr.
Impetus fiziinin altndayatan, onu destekleyen
devinim anlay Aristotelesi kuramnkinden hep
ten farkldr. Devinim bir gerek olma sreci diye
yorumlanamaz. Buna karlk hep bir deimedir
ve bu biimiyle onu belirli bir gcn ya da nede
nin eylemiyle aklamak gerekir. Impetus; tam ta
mna, devinimi ortaya karan bu nedendir; devi
nimse, converso m od o* mpetusun yaratt etki.
Bylece impetus impressus devinimi ortaya ka
rr, cismi devindirir. Ama ayn zamanda, ok
* T e r s in e , tersin d en ( .n .)

170
nemli bir baka rol oynar: Ortamn devinime gs
terdii direnci aar.
Impetus anlaynn yaps kark ve belirsiz ol
duundan, iki grnmnn ve ilevinin iie ge
mesinin gerekmesi, impetus dinamii yandalarn
dan kimilerinin, en azndan, gk cisimlerinin daire
sel devinimi gibi, bir cismin dzgn bir yzeydeki
dairesel dn gibi kimi zel durumlarda, ya da
daha genel olarak, bir vacuumda *
1 olduu gibi, de
vinime d direncin olmad her durumda, impe-
tusun zayflamad, lmsz" kald sonucuna
varmalar gerekmesi pek doaldr. Bu gr eylem
sizlik yasasna olduka yakn grnmektedir. D e
M otusunda bize impetus dinamiinin en iyi sergi
lemelerinden birini yapan Galileonun kendisinin,
byle bir varsaymn geerliliini kararl bir biim
de yadsdn, impetusun z gerei lml yap
sn vargcyle ileri srdn saptamak da bal
bana ilgin ve nemlidir yleyse.
Kukusuz, Galileo ok hakldr. Devinimi onun
nedeni -bir doa" gibi i neden deil, ikin bir ne
den- olarak grlen impetusun etkisi diye anlar
sak, onu ortaya karan nedenin ya da gcn bu
rn ierisinde zorunlu olarak kullanlmas, sonun
da da tkenmesi gerektiini kabul etmemek hem
olanaksz hem samadr. Neden, art arda iki an bo
yunca deimeden kalmaz, dolaysylayaratt de
vinimin ister istemez yavalamas ve snmesi gere-
** B o lu k ( .n .)

171
kir / 2Bylece gen Galileo ok nemli bir ders ve
rir bize. Impetus fiziinin, bir vacuumdaki devi
nimle badamakla birlikte, tpk Aristotelesinki
gibi, eylemsizlik ilkesiyle badamaz olduunu
retir. Galileo'nun impetus fizii konusunda bize
verdii tek ders deildir bu. kincisi de en az ilki
kadar deerlidir. Aristoteles'inki gibi, impetus di
namiinin de matematiksel bir yntemle bada
maz olduunu gsterir. Hibir yere varmaz bu ku
ram. k olmayan bir yoldur.
mpetus fizii, Jean Philopon'u Benedettiden
ayran bin yl boyunca ok az gelime gstermitir.
Ama Benedettinin almalarnda, daha ak, daha
tutarl, daha bilinli bir biimde de gen Gali-
leonun yaptlarnda, insanst Arkhimedesin
ak, yadsnmaz etkisi altnda/ 3 matematiksel fel-
sefenin4
1ilkelerini bu fizie uygulamak iin karar
l bir aba buluyoruz.
Bu denemenin -ya da daha dorusu, bu deneme
lerin- ve baarszlklarnn incelenmesinden daha
retici birey yoktur. Bunlar bize kaba, belirsiz,
impetus kuramn matematikselletirmenin, yani
matematiksel, san kavramlara dntrmenin
olanakszln gsterirler. Arkhimedes statiinin
bak asyla matematiksel bir fizik kurmak iin,
bu anlay terketmek gerekmiti/5Yeni ve zgn
bir devinim kavram oluturup gelitirmek gerek
miti. Galileo ya borlu olduumuz, ite bu yeni
kavramdr.

172
IV

acl mekaniin ilkelerini ve kavramlarn yle


iyi biliriz, ya da daha iyisi, onlara ylesine alz-
dr ki, bu ilkeleri ve kavramlar oluturmak iin
almas gerekmi olan glkleri grmek neredey
se olanakszdr bizim iin. Bu ilkeler bize yle ya
ln, yle doal grnr ki, ierdikleri aykrlklarn
ayrdna varmayz. Bununla birlikte, insanln en
byk, en gl kafalarnn -Galileo ile Descartes-
onlar kendi ilkeleri haline getirmek iin savamak
zorunda kalm olmalar, bu ak ve yaln kavram
larn -devinim kavram ya da uzay kavram- grn
dkleri kadar ak ve yaln olmadklarn gsterme
ye yeter de artar. Belki, ancak belli bir bak asn
dan, salt dna ktklarnda yalnlklarn yitirdik
leri belli bir kavramlar ve ilksavlar kmesinin par
alar olarak, yaln ve aktrlar. Belki de ok ak,
ok yalndrlar: ylesine ak ve yaln ki, btn ilk
kavramlar gibi, kavranmalar ok gtr.
Bir an iin, okulda rendiimiz hereyi, devini
mi, uzay unutmaya alalm; bunlarn mekanikte
ne anlama geldiini tasarlamaya alalm. Kendi
mizi Galileonun bir adann, okulunda rendi
i Aristoteles fiziinin kavramlarna alm olan,
acl devinim kavramyla ilk kez karlaan bir
adamn yerine koymaya alalm. Nedir bu? D o
rusu pek tuhaf birey. Kendisini tayan cismi hi
etkilemeyen birey. Devinim halinde ya da durgun

173
halde olmak, devinim halinde ya da durgun halde
olan cisim iin fark etmiyor, ona hibir deiiklik
getirmiyor. Cisim devinime de durgunlua da b
tnyle ilgisiz .4
6Dolaysyla, devinimi cismin ken
dinde tad birey diye gremeyiz. Bir cisim an
cak durgun halde olduunu varsaydmz bir ba
ka cisme gre devinim halindedir. Her devinim g
relidir. yleyse onu iki cisimden, ad libitum* her
hangi birine ykleyebiliriz .47
Bylece, devinimin bir bant olduu grl
yor. Ama ayn zamanda bir durumdur, tpk dur
gunluun tmyle ve saltk olarak devinime kart
bir baka durum oluu gibi. stelik her ikisi de s
rekli durumlardr.48Devinimin nl ilk yasas, ey
lemsizlik yasas, kendi bana braklm bir cismin
devinim ya da durgunluk durumunu sonsuza dek
srdrdn, bir devinim durumunu durgunluk
durumuna -ve vice versa- dntrmek iin bir g
uygulamamz gerektiini retir bize .49 Bununla
birlikte, ncesiz-sonraszlk her devinime deil,
yalnzca dz izgi zerindeki tekbiimli devinime
zgdr. acl fizik, herkesin bildii gibi, bir kez
devinime giren bir cismin, bir d gcn eylemiyle
karlamamas kouluyla, ynn ve hzn sonsu
za dek koruyacan ileri srer.50Ayrca, bunun bir
olgu, ncesiz-sonrasz devinim, gk cisimlerinin
ncesiz-sonrasz dairesel devinimi olduunu bilme
sine karlk, dz izgi halinde srekli bir devinim-
s te d i im iz g ib i ( .n .)

174
le hi karlamadm syleyerek kar kan Aris-
totelesiyi, acl fizik yle yantlar: Elbette! Dz
izgi halinde tekbiimli bir devinim kesinlikle ola
nakszdr ve ancak bir bolukta olabilir.
Bunu dnrsek, bu iitilmemi kavram, bir ba-
nt-durum (srekli, tzsel durum) kavramn, tpk
skolastiklerin can skc tzsel biimlerinin bize g
rnd gibi, ona g anlalr ve olanaksz grnen
hereyin kavramn kavrayamayacak, kabul edeme
yecek durumda olan Aristotelesi karsnda ok ka
t olmayz belki. Aristotelesinin gerei olanakszla
aklamak, baka deyile, gerek varl matematik
sel varlkla aklamak iin gsterilen ylmaz aba
karsnda kendini akn, sarslm bulmas artc
deildir. Matematiksel varlkla aklamak; nk
daha nce de dediim gibi, sonsuz bir uzayda dz
izgi zerinde devinen bu cisimler, gerek bir uzay
da gezinen gerek cisimler deil, matematiksel bir
uzayda gezinen matematiksel cisimlerdir.
Yine, matematiksel bilime, matematiksel fizie
yle almz ki, Varla matematiksel bakn z
gnln, Doa kitabnn geometrik harflerle y a
zlm olduunu51 ileri sren Galileonun aykr g-
zpekliini gremiyoruz artk. Bizim iin apak
bu. Ama Galileonun adalar iin yle deil. D o
laysyla, En Byk ik i Dnya Dizgesi zerine
Diyalogun asl konusunu oluturan ey, iki gkbi
lim dizgesi arasndaki kartlktan ok, ortak duyu
nun ve Aristoteles fiziinin matematiksel olmayan

175
aklamasna kar, matematiksel bilimin, Doann
matematiksel aklamasnn savunusudur. Diyalog,
Galileo incelemelerinde gstermi olduum gibi,
szce bizim verdiimiz anlamda bilim zerine
bir kitap deil, felsefe zerine bir kitaptr -daha
doru konumak ve geerlilii kalmam ama say
gn bir deyim kullanmak istersek, Doa Felsefesi
zerine bir kitap. nk gkbilim sorununun
zm yeni bir Fiziin kurulmasna baldr; bu da
Doa biliminin kuruluunda matematiin rol ko
nusundaki felsef sorunun zm demektir.
Matematiin bilimdeki rol ve yeri yeni bir so
run deildir aslnda. Tam tersine, iki bin yldan faz
la bir sredir dnme konusu, felsef aratrma ve
tartma konusu olmutur. Galileo btnyle bilin
cindedir bunun. alacak birey yok bunda! ok
genken, Pisa niversitesinde renciyken bile,
ustas Francesco Bounamici'nin konumalar, ma
tematiin rolne ve yapsna ilikin "sorunun" Aris
toteles ile Platon arasndaki temel atma konusu
nu oluturduunu retebilmi ona .52 Birka yl
sonra, bu kez profesr olarak Pisaya dndnde,
Platon ile Aristoteles zerine bir kitap yazm olan
dostu ve meslekta Jacobi M azzoniden "baka
hibir sorunun, matematii fizikte bir salama ara
c olarak, bir tantlama yolu olarak kullanmann
uygun olup olmad, baka deyile, yararl m,
yoksa tam tersine, tehlikeli ve zararl m olduu so
runundan daha soylu, daha gzel kurgulamalara

176
yol amam olduunu renebilmi. "Platon'un
matematiin fizik aratrmalarna zellikle uygun
olduuna inand, bunun iin de fiziksel gizemleri
aklamak iin birok kez matematie bavurduu
iyi bilinir. Ama Aristoteles bambaka bir gr
destekliyor, Platonun yanllarn matematie ok
fazla balanmasyla aklyordu der M azzoni .53
Grlyor ki, an bilimsel ve felsef bilinci iin
-Bounamici ile Mazzoni communis opinioyu* dile
getirirler yalnzca- Platoncu ile Aristotelesi ara
sndaki kartlk ya da daha iyisi, snr izgisi apa
ktr. Matematik iin stn bir yer istiyor, stelik,
ona fizikte gerek bir deer, nemli bir yer veriyor
sanz, Platoncusunuz. Buna karlk, matematikte
soyut bir bilim gryor, ona gerek varl incele
yenlerden -fizik ile metafizikten- ok daha az deer
veriyorsanz; zellikle, fiziin deneyden baka bir
temeli gereksinmediini, dorudan doruya alg
zerine kurulmas gerektiini, matematiinse sra
dan bir yardmcnn ikincil ve ek rolyle yetinmesi
gerektiini savunuyorsanz, Aristotelesi siniz.
Burada sz konusu olan, kesinlik deil -hibir
Aristotelesi geometrik nermelerin ya da tantla
malarn kesinliinden kuku duymamtr-, Varlk
tr; matematiin fizikte kullanlmas bile deil -hi
bir Aristotelesi llebilir olan lme, saylabilir
olan sayma hakkmz yadsmamtr-, bilimin ya
ps, dolaysyla, Varln yapsdr.
s Y a y g n g r ( .n .)

177
Bunlar, Galileonun bu Diyalog boyunca srekli
olarak gndermede bulunduu tartmalar. rne
in, daha banda, Aristotelesi Simplicio, "doal
eylere ilikin konularda, her zaman matematiksel
tantlamalarn zorunluluunu aramamza gerek ol
madn" vurgular.54 Simplicoyu anlamamaktan
haz duyan Sagredo ise yle der: Ona ulaamad
nz zanan kukusuz yle. Ama ulaabiliyorsanz
niye olmasn?" Elbette. Doann nesnelerine ilikin
sorunlarda, matematiksel kesinlik tayan bir tant
lamaya ulamak olanaklysa, niye bunu salamaya
almamza gerek olmasn? Peki olanakl m bu?
te asl sorun. Galileo, kitabnn bir blmnde
tartmay zetler ve Aristotelesinin gerek d
ncesini dile getirir: "Doaya ilikin tantlamalar
da" der, "matematiksel sanl aramamalyz."
Aramamalyz. Niye? nk olanakszdr. n
k fizik varln yaps niteliksel ve belirsizdir. M a
tematiksel kavramlarn katlyla, kesinliiyle
uyumaz. O hep "yaklak"tr. yleyse, Aristote
lesinin daha sonra aklayaca gibi, gerein bili
mi olan felsefe, ayrntlar incelemeye, devinim ku
ramlarm dile getirirken saysal belirlemelere ba
vurmaya gerek duymaz. Btn yapmas gereken,
temel ulamlarn (doal, zorla, dz izgi zerinde,
dairesel) saymak, genel, niteliksel, soyut izgilerini
betimlemektir.55
acl okur, byk olaslkla, kanmaz buna.
"Felsefe"nin soyut ve belirsiz bir genellemeyle ye

178
tinmesi, kesin ve somut evrensel yasalar ortaya
koymaya almamas gerektiini kabul etmekte
glk eker. acl okur bu gerekliliin gerek
nedenini bilmez ama Galileonun adalar iyi bi
liyorlard bunu. Biliyorlard ki, nitelik, tpk biim
gibi, z gerei matematiksel olmadndan, mate
matik araclyla zmlenemez. Fizik, uygulama
l geometri deildir. Yeryzndeki madde hibir
zaman tam matematiksel biimler gstermez; bi
imler" onun hakknda hibir zaman tam ve eksik
siz bilgi vermez". Gklerde, elbette, baka trl
olur; dolaysyla, matematiksel gkbilim olanakl
dr. Ama gkbilim fizik deildir. Bunun Platon un
gznden kam olmas; ite Platonun ve yanda
larnn yanl. Matematiksel bir doa felsefesi kur
maya almak bounadr. Bu ura daha balama
dan bitmitir. Hakikate deil yanla gtrr.
Btn bu matematiksel incelikler", der, Simpli-
cio, "in ahstracto* dorudur. Ama duyulur ve fizik
maddeye uygulandnda ilemez".56Gerek doa
da ne daire, ne gen, ne doru izgi vardr. Mate
matiksel biimlerin dilini renmek bounadr y
leyse. Galileo ile Platona karn, Doa kitab onla
ra yazlmamtr. Dorusu yararsz deildir yalnz
ca, tehlikelidir bu. Bir kafa geometrik dncenin
kesinliine, katlna ne kadar almsa, Varln
devingen, deiken, nitelike belirlenmi eitlilii
ni o kadar az kavrayabilecektir.
S o y u t o la ra k ( .n .)

179
Aristotelesinin bu tutumunun hibir gln ya
n yoktur .57En azndan bence, ok ok anlamldr.
Nitelie ilikin matematiksel bir kuram gelitire-
mezsiniz diyor Aristoteles Platon a; devinime ili
kin bir kuram da gelitiremezsiniz. Saylarda devi
nim yoktur. Ama ignoratu motu ignoratur natura.*
Galileo ann Aristotelesisi, en byk Platoncu-
larn, hatt tanrsal Arkhimedes'in ,58hibir zaman
bir statikten baka birey gelitiremediklerini ekle
yebilirdi. Bir dinamik gelitirememilerdi. Bir dur
gunluk kuram gelitirmilerdi, devinim kuram
deil.
Aristotelesi ok haklyd. Nitelie ilikin bir
matematiksel tmdengelim kurmak olanakszdr.
Biliyoruz ki, Galileo, bir sre sonra Descartesm
yapaca gibi, ayn nedenle, nitelik kavramn kal
drmak, onu znel bulmak, doa alanndan kov
mak zorunda kalmt.59Bu ayn zamanda, bilginin
kayna olan duyu algsn kaldrmak, zihinsel bil
ginin, hatt a p riori olann, gerein zn kavra
maktaki tek ve biricik aracmz olduunu ileri sr
mek demektir.
Dinamie ve devinim yasalarna gelince; pos-
senin ancak esse ile kantlanmas gerekir. Doann
matematiksel yasalarn ortaya koymann olanakl
olduunu gstermek iin, bunu yapmak gerekir.
Baka yol yoktur ve Galileo btnyle bilincinde
dir bunun. Somut fizik sorunlarna -cisimlerin d-
* D e v in im b ilin m e d i m i d o a b ilin m e z ( .n .)

180
mesi sorunu, atlan bir cismin devinimi sorunu-
matematiksel zmler getirerek, Sim plicioyu
"doa sorunlarn matematiksiz incelemek isteme
nin, yaplamayacak bireyi yapmaya almak ol
duunu itiraf etmeye gtrr.
Bana yle geliyor ki, Cavalierinin 1630dayazd
Specchio Ustorio sunda syledii u nemli sz
lerin anlamn imdi kavrayabiliriz: Pythagoras-
lar ile Platoncularn fiziksel eylerin kavranmas
iin son derece zorunlu saydklar matematiksel bi
limlerin bilgisinin ne getirdii (ne katt), umarm
ok yaknda, doann bu olaanst denetisinin,
Gelileo Galilei'nin haberini verdii yeni devinim bi
liminin iln edilmesiyle, aka ortaya kacaktr.6
0
Konumalar ve Tantlamalar nda "ok eski bir
soruna ilikin yepyeni bir bilim gelitireceini,
kimsenin o gne dek kantlamad bireyi yani, ci
simlerin dme deviniminin saylarn yasalarna
bal olduunu bildiren 6
1Platoncu Galileonun ku-
rumunu da anlyoruz. Saylarn ynettii devinim;
Aristotelesi itiraz sonunda rtlm oluyor.
Galileonun tilmizleri iin, tpk adalar ve b
ykleri iin olduu gibi matematiin Platonculuu
imledii aktr. Demek ki, "zgr sanatlar arasn
da yalnzca geometri zihni altrr, keskinletirir
ve onun bar zamannda kentin bir ss olmasn,
sava zamannda da bu ss korumasn salar ve
caeteris paribus* geometrik beden eitimiyle al-
t e k i e y le rd e ( .n .)

181
trlm bir zihin, tmyle kendine zg, erkeke
bir gle donatlmtr6
2derken, Torricelli kendini
Platonun iten bir tilmizi diye gstermekle kal
maz, yle olduunu kabul eder ve haykrr. Bunu
yapmakla, Antonio Rocco'nun Felsefi almalar
na Yantnda berikine seslenerek, iki rakip ynte
min -salt fiziksel ve deneysel yntem ile matematik-
deerini kendi kendine yarglamasna isteyen, A y
n zamanda, kimin daha doru dndne karar
verin; matematik olmadan felsefe renilemez di
yen Platon mu, yoksa ayn Platonu geometriyi ok
inceledii iin knayan Aristoteles mi?6
3diye soran
Galileonun sadk bir tilmizi olarak kalr.
Galileoya Platoncu dedim. Sanrm kimse yle
olduundan kuku duymayacaktr.6
4Ayrca, kendi
si de syler bunu. Diyalog un ilk sayfalarnda,
Simplicio matematiki olan Galileonun Pythago-
raslarn saysal kurgulamalarna yaknlk duydu
u biiminde bir eletiri yapar. Bu da Galileoya on
lar tmyle anlamsz bulduunu dile getirmek,
Pythagoraslarn saylarn bilimine ok byk
sayg duyduklarn, Platonun kendisinin insan ze
ksna hayran olduunu, insann, srf saylarn yap
sn anlayabildii iin, tanrsal olandan pay aldna
inandn pek iyi biliyorum. Ben kendim de bu yar
gy tamaya eilimliyim "65demek iin frsat verir.
insan ruhunun matematiksel bilgide tanrsal an
ln yetkinliine ulatna inanan biri nasl baka
trl dnebilirdi? Genilik bakmndan, yani

182
bilinecek eylerin sonsuz olan okluu bakmndan
insan ruhu (binlerce kantsav bilse bile, bu binler
ce, sonsuzlukla karlatrldnda sfr gibi oldu
undan) bir hi gibidir; ama younluk bakmndan
-bu szck belli bir kantsav youn bir biimde,
yani tam olarak kavramay imledii lde- derim
ki, insan ruhu kimi kantsavlar son derece eksiksiz
bir biimde anlar ve ancak Doann kendisinde bu
lunabilecek bir kesinlie ular; salt matematiksel
bilimler, yani geometri ile aritmetik bu tre girer
ler. Tanrsal akl, elbette kantsavlarn hepsini bil
dii iin, bu alanlarda sonsuzcasna daha ok ka-
ntsav bilir; insan ruhunun bildii az sayda kant-
sava gelince; sanrm bu bilgi, zorunluluklarn
kavramay baard iin, nesnel kesinlik bakmn
dan tanrsal bilgiye eittir. nk bu zorunluluun
tesinde daha byk bir kesinlik varolamaz 6
6di
yen o deil midir?
Galileo, insan anlnn, yalnlklar bir hakikat
gvencesi olan bu ak ve yaln kavramlar ab ini-
tio tayacak kadar yetkin bir Tanr yapt olduu
nu, belleinde" bilimin ve bilginin gerek temelle
rini, Tanr yarats Doann konutuu dilin -mate
matiksel dilin- abecesini, yani elerini bulmak iin
kendine dnmesinin yeterli olduunu da ekleyebi
lirdi. Gerek bir bilimin, gerek dnyaya ilikin bir
bilimin gerek temelini bulmak gerek. Yalnzca salt
biimsel hakikate, matematiksel uslamlama ile
* B ilm e m iz a n m sa m a d r ( .n .)

183
tmdengelimin znl hakikatine, inceledii nes
nelerin Doada bulunmayndan etkilenmeyen bir
hakikate ulaan bir bilimin temelini deil. Gali-
leonun da Descartes gibi byle bir gerek bilim ve
bilgi frsatzylayetinmeyecei aktr.
Galileo, Varln znn bilgisi olan gerek fel
sef bilginin, bu bilimin bilgisi olduunu syler:
Ben size diyorum ki, bir insan hakikati kendiliin
den bilmiyorsa, herhangi birinin ona bu bilgiyi ver
mesi olanakszdr. Dorusu, ne doru ne yanl
olan -doru da yanl da olabilen (.n.)- eyleri
retmek olanakldr; ama zorunlu eyler diye grd
m dorular, yani baka trl olamayanlar, her
ortalama akl ya kendiliinden bilir ya da hibir za
man renemez .67 Kukusuz. Bir Platoncu baka
trl dnemez; nk onun iin, bilmek anla
maktan baka birey deildir.
Galileonun yaptlarnda, Platon a yaplan bir
sr antrma, Sokratesi dndrme yntemi
nin ve dourtma retisinin yinelenen szleri, Ye-
nidendouun Platon'a duyduu ilgiden doan ya
zn modasna uyma isteiyle yaplm sslemeler
deildir. Yeni bilime, Aristotelesi skolastiin ku
ruluundan yorulmu, tiksinmi olan ortalama
okur"un yaknln kazandrmay da amalama
maktadr; ne de Aristoteles'e kar, ustas ve rakibi
Platon un yetkesi ile kuanmay amalar. Tam ter
sine; bu antrmalar tmyle cidddir ve olduklar
gibi grlmeleri gerekir. Bu bakma, felsef gr

184
nden kimsenin kukusu kalmasn diye, srar eder
Galileo :6
8
S A L V IA T I.- Sz konusu sorunun zm si
zin de benim kadar bildiiniz kimi hakikatleri bil
meyi gerektirir. Am a siz onlar hatrlayamad
nz iin, bu zm gremiyorsunuz. Bu yolla,
onlar size retmeksizin, nk siz zaten biliyor
sunuz, yalnzca hatrlatarak, sorunu size, kendi
nize zdreceim/'
S IM P L IC IO .-"B iro k kez, Platon'un gr
ne, nostrum scite sit quoddam reminisci* dnce
sine eilimli olduunuzu dndren tartma bi
iminizle akna dndm; yalvarrm size, kurta
rn beni bu kukudan ve kendi dncenizi syle
yin bana.
SALVIATI.-"Platon'un bu gr hakknda d
ndm szcklerle de aklayabilirim olgular
la da. Buraya kadar ileri srdm savlarla kendi
grm olguyla birka kez dile getirdim zaten.
imdi, ayn yntemi eldeki aratrmaya, bilginin
edinilmesine ilikin dncelerimi daha kolayca
anlamanz salamak iin rnek olabilecek aratr
maya uygulamak istiyorum..."
Eldeki" aratrma, mekaniin temel nermeleri
nin tretilmesinden baka birey deildir. Grdk
ki Galileo, Platoncu bilgi kuramnn bir yanda ol
duunu sylemekten daha fazlasn yapm olduu
na yemin ediyor. stelik bu bilgi kuramn uygula
6 Bilm em iz an m sam adr ( .n .)

185
makla, fiziin gerek yasalarn kefetmekle, onlar
Sagredo ile Simplicioya, yani okurun kendisine,
bize trettirmekle, Platoncunun hakikatini olguy
la tantlam olduunu dnyor. Diyalog ile K o
numalar dnsel bir deneyimin yksn verir
bize. Sonuca ulaan bir deneyimdir bu; nk ma
tematik okumann gerekliliini kabul eden, genli
inde matematik okumam olmasna yerinen Aris-
totelesi Simplicionun zntsn aka itiraf et
mesiyle son bulur.
Diyalog ile Konumalar Doann konutuu di
lin kefediliinin, daha dorusu, yeniden kefedili
inin yksn anlatr bize. Onun nasl soruturu
lacam, yani, koyutlarn dile getiriinin ve bunla
rn sonularnn tretilmesinin gzleme bavur
maktan nce geldiini, ona klavuzluk ettiini sy
leyen bu bilimsel deney kuramn aklarlar. Bu da,
en azndan Galileo iin, bir olguyla kantlamadr.
Yeni bilim, ona gre, Platonculuun deneysel bir
kantdr.

186
Galileo ve
X V II. Yzyln

Bilimsel Devrim i*

acl bilim, Galileo ile Descartes in beyin


lerinden, Athenann Zeusun bandan
k gibi, tam ve yetkin bir biimde fkr-
mafnftr. Tersine, -hereye karn bir devrim ola
rak kalan- Galileo ile Descartes devrimi, uzun bir
dnce abasyla hazrlanmt. Bu abann tari
hinden, ayn bengi sorunlar inatla inceleyen, ayn
glklerle karlaan, ayn engellerle durup din

* 7 M a y s 1955'de P a la is d e la D c o u v c r te te v e r ile n k o n fera n sn m e t


ni ( " L e s C o n f re n c e s du Pa la is d e la D c o u v e r te ", srie D , no: 37;
Paris. P a lais d e la D c o u v e r te , 1955, Bu m etn in n g iliz c e s i dalut n c e
y a y m la n m t G a lile o and the S c ie n tific re v o lu tio n o f the X V I Ith
C e n tu r y ", Ph ilosop h ica l R eview , 1943, s. 333-348.

187
lenmeden savaan, bu engelleri amasn salaya
cak aralar, gereler, yeni yeni kavramlar, yeni d
nme yntemleri gelitiren insan dncesinin ta
rihinden daha ilgin, daha retici, daha aknlk
verici birey yoktur.
Uzun, srkleyici bir ykdr bu; burada anla
tlmas ok uzun srer. Bununla birlikte, Galileo-
Descartes devriminin kaynan, ieriini, anlamn
kavramak istiyorsak, geriye dnp Galileo'nun
adalar ile ncellerinden bazlarna bir gz at
madan edemeyiz.
acl fizik en nce ar cisimlerin, yani bizi ev
releyen cisimlerin devinimini inceler. Olgular,
gnlk deneyimin grnglerini -dme olgusu,
atma eylemi- aklarm abasndan da bunlarn te
mel yasalarn ortaya koymaya gtren dnce
devinimi doar. Ama bu dnce devinimi yalnz
ca ya da dorudan doruya bu abadan kaynaklan
maz. acl fizik kaynan yalnzca Y e r e borlu
deildir. Bir o kadar da gklere borludur. Yetkin
liini ve ereini gklerde bulur.
acl fiziin hem balangcn hem bitimini
gklerde bulmasnn, daha akas, acl fiziin
kaynan gkbili m sorunlarnn incelenmesinden
almasnn, btn tarihi boyunca bu ba srdrme
sinin derin bir anlam vardr; bu da nemli sonu
lar getirir. Klasik a ile Ortaan Kozmos -bir
Btnn; kendisini oluturan eitli paralarn, r
nein Gk ile Y e r in, farkl yasalara bal oldukla

188
r, nitelike belirlenmi, sradzenli bir Btnn
kapal birlii- retisinin terkedilmesini; yerine E v
ren retisinin, yani kendisini yneten yasalarn
ayn olmasndan tr bir olan, ak ve snrszca
geni bir Varlk btn retisinin konmasn ie
rir. Gk Fiziinin Yer Fizii ile birlemesini belir
ler; ilkinin gelitirdii varsaymsal-tmdengelimli
matematiksel yntemleri berikinin kendi sorunlar
na uygulayp kullanmasn salar. Bir gk mekani
i gelitirmeden bir yer fizii ya da en azndan bir
yer mekanii kurup gelitirmenin olanakszln
gsterir. Galileo ile Descartes'n kimi baarszlk
larn aklar.
acl fizik, yani Galileo nun yaptlaryla, Gali-
leonun yaptlarnda doup Albert Einsteinnyapt
larnda son bulan fizik, eylemsizlik yasasn en te
mel yasas diye grr. ok hakldr; nk eski s
zn syledii gibi, ignoratu motu ignoratur natura;
nk acl bilim hereyi say, ekil ve devinim"
ile aklamaya alr. Dorusu, bu yasann ierii
ni ve anlamn btnyle kavram olan Galileo de
il, Descartestr 1Ama Newton bu yasay kefetme
onurunu Galileo ya yklemekte hepten haksz de
ildir. Gerekten, Galileo eylemsizlik yasasm hi
bir zaman aka dile getirmemi olsa da, mekanii
rtk bir biimde onun zerine kurulmutur.
Galileonun Yunanllarn sonlu Kozmosundan
acllarn sonsuz Evrenine gtren yolda son
adm atmasn engelleyen, kendi devinim anlay

189
nn en son sonularn karmaktan ya da kabul et
mekten, ortaya koymakta pek glk ektii ku
ramsal koyut iin deneyin verilerini tmyle ve
kkten bir biimde bir yana brakmaktan ekinme
sidir yalnzca.
Eylemsizlik ilkesi ok yalnd. Kendi haline bra
klm bir cismin, herhangi bir d gcn eylemine
uramad srece, durgunluk ya da devinim duru
munda kaldn syler. Baka deyile, durgun hal
deki bir cisim, devinime sokulmadka, sonsuza
dek durgun halde kalacaktr. Devinim halindeki
bir cisim de, d bir g kendisini engellemedii s
rece, devinmeyi srdrecek, dz izgi zerindeki
tekbiimli devinimi ierisinde kalacaktr.2
Devinimdeki eylemsizlik ilkesi bize ok ak,
inandrc, hatt klgn adan apak grnr.
Durgun haldeki bir cismin durgun halde kalaca,
yani olduu yerde oras neresiyse kalaca, ba
ka yere gitmek iin kendiliinden kprdamayaca
pek doal gelir bize. Converso modo, bir kez devi
nime girdi mi, devinmeyi, ayn ynde, ayn hzla
devinmeyi srdrecei de yle. nk, gerekten,
ynn ve hzn deitirmesi iin ne bir neden ne
bir gereke grrz. Bu bize inandrc grnmek
le kalmaz, kendinden apaktr. Kimsenin baka
trl dnmemi olduunu sanrz. Oysa hi de
yle deildir. Dorusu, szn ettiim anlaylarn
tad apaklk" ve "kendindenlik" nitelikleri
dnk ocuktur. Bu anlaylar bu nitelikleri Gali-

190
leonun, Descartesn sayesinde tarlar bizim iin.
Oysa Yunanllara ve ortaallara aka yanl
hatt sama grnecektir -ya da grnmttir-
bunlar. Bu olgu, acl bilimin temelini oluturan
bu ak ve yaln" kavramlarn p er se ve in sew
deil, dna ktklarnda hi de yaln olmaya
caklar belli bir kavramlar ve ilksavlar kmesinin
paralar olarak ak ve yaln olduklarn kabul
edersek aklanabilir ancak.
Bu da, bylesine yaln, bylesine kolay eylerin
kefediliinin, rnein bugn ocuklara retilen
onlarn da anladtemel devinim yasalarnn ne
den insanln en derin, en gl kafalarnn baz
larndan bylesine byk bir aba, ou kez baa
rsz kalm bir aba istemi olduunu anlamamz
salar: Bu yaln ve apak yasalar kefetmeleri ya
da ortaya koymalar deil, bu keifleri olanakl k
lan erevenin kendisini yaratmalar, kurmalar ge
rekmiti onlarn. En bata usumuzun kendisini d
zeltmeleri, ona bir dizi yeni kavram vermeleri, yeni
bir doa dncesi, yeni bir bilim anlay, baka
deyile, yeni bir felsefe gelitirmeleri gerekmitir.
u ki, bunlar gelitirmek iin almas gerekmi
engellere, ierdikleri, tadklar glklere gerek
deerini vermek, bizim iin hemen hemen olanak
sz; olanaksz, nk, acl bilimin temelini olu
turan kavramlar ile ilkeleri ok iyi biliyoruz; nk
onlara ok alz.
s K e n d i iin v e k e n d in d e ( .n .)

191
Galileo'nun devinim kavram (tpk uzay kavra
m gibi) bize yle doal grnr si, hi kimse bir
eylemsizlik devinimi gzleyememi olduu halde
sr! byle bir devinim tmyle ve kesinlikle ola
naksz olduu iin, eylemsizlik yasasnn deney ve
gzlemden ktn bile sanrz.
Yine, doann incelenii srasnda matematii
kullanmaya yle alz ki, Galileonun doa ki
tab geometrik harflerle yazlmtr" savndaki y
rekliliini anlamyor, mekanii matematiin bir
dal olarak inceleme, yani gnlk deneyimin ger
ek dnyasnn yerine Unrsallam bir geometrik
diinya koyma, gerei olanakszla aklama kara
rndaki aykrln bilincine varamyoruz artk.
acl bilimde, ok iyi bildiimiz gibi, gerek
uzay geometrinin uzayyla zdelemitir. D evi
nimse, bir noktadan bir baka noktaya salt geomet
rik bir gei diye grlr. Devinimin kendisini ta
yan cismi hi etkilememesi bu yzdendir. D evi
nim halinde ya da durgun halde olma cisimde hi
bir deiiklik yaratmaz; ister devinim halinde ol
sun, ister durgun halde, cisim hep kendisiyle z
detir. Bu haliyle, her ikisine de kesinlikle ilgisiz
dir. yleyse devinimi belirli bir cismin kendisine
ykleyemeyiz.
Bir cisim ancak durgun halde olduunu varsay
dmz bir baka cisme gre devinim halindedir.
Bundan tr onu ad iibitum iki cisimden birine ya
da tekine ykleyebiliriz. Her devinim grelidir.

192
Yine, devinim kendisini tayan cismi etkile
mez; belirli bir devinim sz konusu cismin ayn
anda yapt baka devinimler zerinde hibir et
ki yaratmaz. Bylece bir cisim salt geometrik ya
salarla biraraya gelen belirsiz sayda devinimle
yklenebilir; vice versa her belirli devinim, yine
ayn yasalara gre, belirsiz sayda oluturucu de
vinime ayritrlabilir.
mdi, bu kabul edilse de, devinim bir durum di
ye, durgunluk ise, tmyle ve kesinlikle ilkine kar
t bir baka durum diye grlr. Bundan tr,
belirli bir cismin devinim durumunu durgunluk
durumuna (ve vice versa) evirmek iin bir g uy
gulamamz gerekir.
Buradan, durgun haldeki cismin durgunluu
ierisinde kalmas gibi, devinim durumundaki bir
cismin de bu devinimin ierisinde kalaca ve onu
tekbiimli, dz izgi zerindeki devinimi ierisinde
ya da devinimsiz, durgun halde tutmak iin bir g
3/a da bir neden gerekmedii sonucu kar.
Baka deyile, eylemsizlik ilkesi, a) belirli bir
cismi btn fiziksel evresinden yaltma ve onu
yalnzca uzayda ortaya kan birey diye grme
olanan, b) uzay Eukleides geometrisinin son
suz, trde uzayyla zdeletiren uzay anlayn,
c) devinim ile durgunluu birer durum diye gren,
onlar ayn ontolojik varlk dzeyin e yerletiren bir
devinim ve durgunluk anlayn varsayar. Ancak
bu ncllerden balayarak, apak ya da kabul edi

193
lir grnr bu ilke. Bu bakma, bu anlaylarn Ga-
lileonun ncelleri ile adalarna kabul edilmesi
hatt anlalmasg gelii artc deildir. G
reli, srekli, tzsel bir durum diye anlalan devi
nim kavramnn, Galileonun Aristotelesi rakiple
rine, skolastiin nl tzsel biimlerinin bize g
rnd kadar aprak ve eliik grnmesinde
alacak birey yok; Galileonun, bu anlay bi
imlemeyi baarana dek byk abalar harcamas
gerekmi olmasnda, Bruno gibi, hatt Kepler gibi
byk kafalarn bu amaca ulamay baaramam
olmalarnda alacak hibirey yok. Dorusu, be
timlediimiz anlayn kavranmas, gnmzde bi
le kolay deil. Ortak duyu ortaal ve Aristoteles-
idir hep de yleolmutur.
imdi, devinim ile uzaya ilikin Galileo ncesi ve
zellikle Aristotelesi anlaya bir gz atmamz ge
rek. Burada Aristoteles fiziinin bir zetini yapma
ya gireecek deilim elbette. Yalnzca ralayc iz
gilerinin, onu acl fiziin karsna koyan izgile
rin bazlarn gstereceim.
Bu arada, ou kez olduka az bilinen bir olgu
yu, Aristoteles fiziinin bir tutarszlklar yn ol
mayp, tersine ok gelimi, tmyle tutarl bir bi
limsel kuram; ok derin bir felsef temel tamakla
kalmayp, P. Duhem ile P. Tannerynin gsterdik
leri gibi ,3 ortak duyu ve gnlk deneyle Gali-
leonunkinden ok daha iyi uyuan bir bilimsel
kuram olduunu vurgulamak isterim.

194
Aristoteles fizii duyulur alg zerine kurulur;
bu yzdendir ki, matematie kknden kardr.
Deneyin ve ortak duyunun nitelike belirlenmi ol
gularnn yerine geometrik bir soyutlama koymay
reddeder ve a) duyulur deneyin verileri ile mate
matiksel kavramlarn farkl trden eyler oluuna,
b) matematiin nitelii aklayamaz ve devinimi t-
retemez oluuna dayanarak, bir matematiksel fizi
in olanaklln yadsr. ekillerin ve saylarn za
man d krallnda ne nitelik ne devinim vardr.
Devinime (kinesis), hatt yerdeki devinime ge
lince; Aristoteles fizii bunu, devinimin hedefi ve
erei olduu iin bir durum saylmas gereken dur
gunluun tersine, bir eit deime sreci diye g
rr. Her devinim deimedir (gerek olma ya da
bozulma); dolaysyla, devinim halindeki bir cisim
baka cisimlere gre deimekle kalmaz, ayn za
manda kendisi de bir deime srecine urar. Bu
nun iindir ki, devinim her zaman devinen cismi et
kiler, dolaysyla, cisim iki ya da daha ok devinim
le yklenmise, bu devinimler biribirini engeller,
kstekler, hatt kimi kez biribiriyle badamaz
olur. stelik, Aristoteles fizii sonlu ve dzenli
Kozmosunun somut uzayn geometrinin uzay ile
zdeletirmenin olanaklln kabul etmedii gibi,
belirli bir cismin fiziksel (ve kozmik) evresinden
yaltlmasnn olanaklln da kabul etmez. Dola
ysyla, somut fizik sorunlar incelendiinde, her
zaman Dnyann dzenini hesaba katmak, belirli

195
bir cismin doas gerei ait olduu varlk blgesini
( doal yer) gznnde bulundurmak gerekir.
te yandan, bu farkl alanlar ayn yasalara, hatt
belki de zellikle deviniminkiyle ayn yasalara
bal klmaya almak olanakszdr.
Bylece, rnein yer cisimleri doru izgi ze
rinde, gk cisimleri daireler ierisinde devinirler;
hali! cisimler yukar karken, ar cisimler der
ler; onlar iin bu devinimler doaldr, buna kar
lk, ar bir cisim iin yukar kmak, hafif cisim
ler iin de dmek doal deildir. Onlara bu devi
nimleri ancak zorla yaptrabiliriz vb. Bu ksa
zetle bile aktr ki, (bir durum diye deil) bir de
ime sreci diye grlen devinim kendinden ve
kendiliinden srp gidemeyecek, kalc olmak iin
bir devindiricinin ya da bir nedenin srekli eylemi
ni gerektirecektir; bu eylem devinim halindeki ci
sim zerinde etkimeyi brakr brakmaz, yani sz
konusu cisim devindiricisinden ayrlr ayrlmaz,
devinim de duracaktr. Cessante causa cessat effec-
tus. Buradan, eylemsizlik ilkesini ilke edinen devi
nim trnn hepten olanaksz, hatt eliik olduu
sonucu apak biimde ortaya kar.
imdi olgulara dnelim. acl bilimin gkbilim
le sk bir iliki ierisinde doduunu sylemitim;
daha kesin sylendikte, acl bilim, kaynan a
n birok bilgininin Copernicusu gkbilime fizik
sel kar klar ile atma zorunluluundan alr.
Dorusu, bu kar klarda yeni birey yoktu.

196
Tam tersine, kimi kez hafife acllam bir bi
imle, rnein, bir tan atlmasyla yaplan eski ka
ntlamay bir top mermisinin atlmasyla deitire
rek sunulsalar da, bunlar, aslnda, Aristoteles ile
Ptolemaiosun Y e r in deviniminin olanakllna
kar ileri srdkleriyle ayndr. Copernicusun
kendisinin, Brunonun, Tycho Brahe'nin, Keplerin
ve Galileonun dnp dolap tarttklar bu kar
klar grmek yine de ok ilgin, ok retici
olur .4
Aristoteles ile Ptolemaiosun renkli sslemeler
den yoksun kantlamalar u demeye gelir ki, Y er
devinseydi, bu devinim yeryznde btnyle be
lirlenmi iki biimde kendini gsteren olgular et
kilerdi: 1- Bu (dnmeli) devinimin akl almaz hz
Y e r e bal olmayan btn cisimleri uzaklara ata
cak byklkte bir merkezka g yaratrd; 2-
Ayn devinim, Y er'e bal olmayan ya da ondan
geici olarak ayrlm olan bulutlar, kular, hava
ya atlm cisimler gibi btn cisimleri geride kal
maya zorlard. Bu yzden bir kulenin tepesinden
den bir ta hibir zaman kulenin dibine dmez
di ve a fortiori, dikey olarak havaya frlatlm bir
ta (ya da glle) hibir zaman yola kt yere
dmezdi; nk dmesi ya da umas srasnda,
bu yer tan altndan hemen ekilir, baka yerde
bulunurdu".
Bu kantlama ile alay etmemeliyiz. Aristoteles fi
zii asndan tam tamna dorudur bu. ylesine

197
dorudur ki, bu fiziksel temel zerinde, yanllana
maz. Bu kantlamay ykmak iin tm dizgeyi de
itirmemiz, yeni bir devinim kavram gelitirme
miz gerekir: Galileonun devinim kavramn.
zetlediimiz gibi, Aristotelesi iin devinim,
devineni etkileyen devinim halindeki cismin ieri
sinde geen bir sretir. Den bir cisim A dan
Bye, Y e rin stndeki belli bir yerden Y e r e do
ru, daha dorusu onun merkezine doru devinir.
Bu iki noktay birletiren doru izgiyi izler. Bu
devinim srasnda Y er kendi ekseni evresinde d
nerse, bu izgiye gre ( A dan Y e r in merkezine gi
den izgi) yle bir devinim yapar ki, ne bu izgi ne
de Y e rden ayrlm olan cisim bu devinime katlr.
Y e rin cismin altnda devinmesi cismin yrngesini
etkileyemez. Cisim Y e rin ardndan koamaz, hi-
birey olmam gibi yolunu izler; nk gerekte
ona hibirey olmaz. A noktasnn (kulenin tepesi)
devinimsiz kalmayp Y e rin devinimine katlmas
nn bile onun devinimi iin hibir nemi yoktur.
Cismin yola k noktasnda olup bitenlerin (o
noktadan ayrldktan sonra) onun davran ze
rinde en kk bir etkisi olmaz.
Bu anlay bize tuhaf grnebilir. Ama hi sa
ma deildir. Biz de bir k nnn devinimini ya
da yayln bu biimde tasarmlyoruz. Bu n,
kaynann devinimine katlmaz. u halde kuleden
ya da Y e r in yzejnden ayrlan cisim onun devini
mine katlmay brakacak ve bir kulenin tepesinden

198
atlan bir cisim kukusuz hibir zaman kulenin di
bine dmeyecektir; dikey olarak havaya atlm
bir ta ya da top mermisi hibir zaman yola kt
yere dmeyecektir. Bu da, a fortiori, yryen bir
geminin direinden den bir ta ya da gllenin
hibir zaman direin dibine dmeyecei anlamna
gelir.
Copernicusun Aristotelesi kantlamalara yan
t, dorusunu sylemek gerekirse, pek zayftr. Bu
son kantlamalarla karlan talihsiz sonularn
zorla olan bir devinim durumunda doru olabile
ceini gstermeye alr. Ama Yer'in devinimi du
rumunda ve Y e r e bal eyler konusunda doru
deildir; nk bu, onlar iin, doal br devinimdir.
Btn bu eylerin, bulutlarn, kularn, talarn vb.
devinime katlmalarnn, geride kalmamalarnn
nedeni budur.
Copernicus un kantlamalar ok zayf. Bununla
birlikte, ierisinde kendisini izleyecek dntirler-
ce gelitirilecek yeni bir anlayn tohumlarn tar.
Copernicusun uslamlamalar, gk mekaniinin
yasalarn yer olgularna uygular; Kozmosu iki
farkl dnyaya blen eski niteliksel blmlemenin
terkediliini rtk bir biimde ieren bir admdr
bu. stelik, Copernicus serbest dme halindeki
cismin grnte dz izgi zerindeki yolunu (oy
sa bir eri izer) cismin Yer'in devinimine katlma
syla aklar; bu devinim Y e rde, cisimde ve bizde
ortak olduundan, bizim iin yokmu gibi"dir.

199
Copernicus'un kantlamalar Y e r ile yer nesne
lerinin ortak yapsna ilikin sylensel bir anlaya
dayanr. Sonraki bilimin bunu bir fiziksel dizge ile,
ayn devinime katlan bir cisimler dizgesi ile dei
tirmesi gerekecektir; devinimin optik greliliine
deil, fiziksel greliliine dayanmas gerekecektir.
Btn bunlarn Aristotelesi devinim felsefesi ze
rine kurulmas olanakszdr ve bir baka felsefenin
benimsenmesini gerekli klar. Gerekte, daha da
ak bir biimde greceimiz gibi, bu tartmada
felsef sorunlarla kar karyayz.
Copernicusun kantlamalarnda rtk biimde
ortaya konan fiziksel ya da daha dorusu, mekanik
dizge anlayn Giordano Bruno gelitirmitir.
Bruno, dahice bir sezgiyle, yeni gkbilimin kapal
ve sonlu dnya anlayn hemen terkedip, yerine
ak ve sonsuz bir Evren anlay koymas gerekti
ini grd. Bu, doal yerler kavramnn, dolaysy
la, doal olmayan ya da zorla olan devinimin kar
sna konan "doal devinim kavramnn terkedil-
mesi demektir. Uzay toplanma yeri diye gren
Platoncu uzay anlaynn, onu bir "klf diye g
ren Aristotelesi anlayn yerini ald Brunonun
sonsuz Evreninde, yerler, ne olursa olsun btn
cisimler iin, tmyle edeerli, dolaysyla, t
myle doaldr. Bu bakma, Copernicusun Yer'in
doal devinimi ile Y e r zerindeki nesnelerin
zorla olan devinimi arasnda bir ayrm yapt
yerde, Bruno bunlar birletirir. Devindii varsa-

200
yldkta, Y er zerinde olup biten herey, diye ak
lar, denizin stnde kayan bir gemide olup bitenle
rin tam bir karldr; Y e rin deviniminin Y e r ze
rindeki devinime etkisi, geminin deviniminin bu
gemi zerindeki ya da iindeki eylere etkisinden
daha fazla deildir.
Aristotelesin kard sonular, devinen cismin
kayna, yani yola kt yer Yer'in dndaysa ya
da ona bal deilse gerekleebilir ancak.
Bruno, balang yerinin devinen cismin devini
minin (yolunun) belirlenmesinde hibir rol olma
dn, nemli olann bu yer ile mekanik dizge ara
sndaki ba ya da baszlk olduunu gsterir.
Ayn "yer iki ya da daha ok dizgenin yeri bile
horribile dictu** olabilir. rnein, biri bir kp
rnn altndan geen bir geminin direinin tepesi
ne tnemi, teki kprnn zerinde ayakta du
ran iki adam dnrsek, bu iki adamn ellerinin
belli bir anda ayn bir yerde olacan tasarlayabi
liriz. O anda her biri elinden bir ta braksa, kp
r zerindeki adamn brakt ta doruca suya
derken, direin zerindeki adamn brakt ge
minin devinimini izleyecek ve (kprye gre ok
zel bir eri izerek) direin dibine decektir.
Bruno bu farkl davrann nedenini, geminin de
vinimini paylaan ikinci tan kendisinde iine i
lemi olan devindirici etkiden bir para tamasy
la aklar.
a rtc b i im d e s y le n d ik te ( .n .)

201
Grdmz gibi, Bruno Aristoteles dinamii
nin yerine Parisli adclarn impetus dinamiini
koymaktadr. Bu dinamiin Copernicus'un gkbili
minden yana bir fizik gelitirmek iin yeterli bir te
mel oluturduunu dnmektedir ki, tarihin de
gsterdii gibi, yanlt bu.
Devinim halindeki cismi canlandran, bu devini
mi yaratan ve yine onunla tkenen impetus, etki ya
da erk anlay, Brunoya Aristotelesin kantlama
larn en azndan kiminirtme olana salad.
Bununla birlikte, bu anlay hepsini rtemiyor,
daha da nemlisi, acl bilimin atsn tayabile
cek temelleri oluturamyordu.
Giordano Bruno'nun kantlamalar ok akla ya
kn grnr bize. Oysa anda, ne Rothmannla
atmalar srasnda eski Aristotelesi itirazlar
bir para acllatrarak da olsa bkp usanmadan
yinelenen Tycho Brahe zerinde, ne de Bru-
nodan etkilenmi olmakla birlikteCopernicus'un
kantlamalarna dnmek zorunda olduunu sanan,
bu byk gkbilimcinin sylensel anlaynn (ya
plarn zdelii) yerine bir fizik kavram ekim
gc kavramn koyan Kepler zerinde hibir es
ki yaratmamtr.
Tycho Brahe, devinim halindeki bir geminin di
reinin tepesinden den gllenin bu direin dibi
ne ulaacan kabul etmez. Tam tersine, geriye d
eceini, geminin hz ne kadar byk olursa, gl
lenin de o kadar uzaa deceini ileri srer. Yine,

202
dikey olarak havaya frlatlm bir top gllesi topun
azna dnemez.
Copernicusun ileri srd gibi devinseydi Yer,
bir top mermisini hem douda hem batda ayn
uzakla yollamak olanaksz olurdu, diye ekler
Tycho Brahe. Yer'in son derece hzl devinimine
glle de katlrsa, bu devinim gllenin devinimini
engeller; hatt sz konusu gllenin Yer'in devinim
ynne ters bir ynde devinmesi gerekiyorsa, gl
lenin devinimini olanaksz klar.
Tycho Brahenin gr bize tuhaf grnebilir.
Ama unutmamalyz ki, Tycho Brahe de Bru-
nonun kuramlarn kesinlikle inanlmaz, hatt
abartl bir biimde insanbiimli bulsa gerekti. A y
n yerden den ve ayn noktaya (Y e r in merkezi
ne) doru giden iki cismin srf biri bir gemiyle bir
likte olduu, teki yle olmad iin, iki ayr yol iz
leyeceini ve iki ayr yrnge izeceini ileri sr
mek, bir Aristotelesiye gre Tycho, dinamik ala
nnda, bunlardan biridir sz konusu cismin ge
miyle gemiteki birlikteliini hatrlad, nereye
gideceini bildii ve bunu yapmak iin gerekli y e
tenekle donatlm olduu anlamna geliyordu.
Ona gre, sz konusu cisim bir ruh tayor demek
ti bu. Hem de pek gl bir ruh.
stelik, hem Aristotelesi dinamikte hem de im-
petus dinamiinde, iki farkl devinim biribirini her
zaman kstekler; her iki anlayn yandalar da,
kant olarak, gllenin (yatay yolal srasndaki)

203
hzl deviniminin onun aa iniini engellemesini,
geliigzel bir biimde elimizden braktmzda
kalamayaca kadar uzun sre havada kaln sa
lamasn gsterirler.5 zetle, Tycho Brahe devi
nimlerin karlkl bamszln kabul etmez Ga-
lileodan nce kimse kabul etmemitir, dolaysy
la, bunu ieren olgularla kuramlar kabul etme
mekte ok hakldr.
Keplerin ald konum balbana ilgin ve
nemlidir. Galileo devriminin derin felsef kkleri
ni btn tekilerden daha iyi gsterir bize. Salt bi
limsel adan, eylemsizlik terimini, inter alia*, ken
disine borlu olduumuz Kepler, hi kukusuz,
ann en byk dahisi deilse de, en byklerin
den biridir; stn matematiksel yeteneklerini, d
ncesinin gzpekliini vurgulamak gereksiz. Y a
ptlarndan birinin, physica coelestisin6bal bile
adalarna bir meydan okumadr. Bununla birlik
te, Aristoteles ile Ortaaa, Gelileo ile Descartesa
olduundan daha yakndr. Hl kozmos kavram
laryla dnr; ona gre devinim ile durgunluk
k ile karanlk gibi, varlk ile varlk yokluu gibi
ters der biribirine. Dolaysyla, inertia terimi
onun iin cisimlerin devinime gsterdii direnci im
ler; Nevvton'un anlad gibi, devinimden durgun
lua, durgunluktan devinime, durumlarnn dei
mesine gsterdikleri direnci deil. Bundan tr,
tpk Aristoteles ve Ortaa fizikileri gibi devinimi
* B a k a e y le rle b ir lik te ( .n .)

204
aklayabilmek iin bir neden ya da bir g gerekir
ona; durgunluu aklamak iin gereksinmez bun
lar. Tpk onlar gibi Kepler de, devindiriciden ay
rlm ya da devindirici gcn etkisinden yoksun
kalm olan devinim halindeki cisimlerin devinimle
rini srdrmeyeceklerine ve duracaklarna inanr.
Yine, devinen Y er zerindeki cisimlerin, ona
madd balarla balanmam olsalar bile, en azn
dan alglanr biimde geride kalmaylarn, havaya
atlan talarn dnp atldklar yere dmelerini,
top gllerinin douya ve batya doru (hemen he
men) ayn uzaklklara umalarn aklamak iin,
bu cisimleri Y e r e balayan ve onu izlemeye zorla
yan gerek bir gc kabul etmesi ya da tretme
sigerekir.
Kepler bu gc btn madd ya da en azndan
yerel cisimlerin karlkl ekimlerinde, yani, kl
gn adan, btn yerel nesnelerin Yerce ekilmele
rinde bulur. Kepler btn bu nesneleri saysz es
nek zincirle Y e r e balanm diye grr; bulutlarn,
sislerin, talarn, gllelerin havada devinimsiz kal
mayp Y e rin devinimini izlemelerini aklayan, bu
zincirlerin ekimidir. Bu zincirlerin her yerde bu
lunuu ise, Keplere gre, bir ta ya da bir glleyi
Yer'in devinim ynne ters ynde frlatmay sa
lar: ekim zincirleri glleyi batya olduu gibi do
uya da eker, bylece, etkileri (hemen hemen)
dengelenir. Cisimlerin gerek devinimi (dikey ola
rak atlan glle), ister istemez, kendi devinimi ile

205
Y e rin deviniminin bir birleimi ya da bir karm
dr. Ama Yer'in devinimi ortak olduundan, yalnz
birincisi hesaba katlr. Buradan da, douya atlm
bir giillenini yolunun uzunluu ile batya atlm
bir baka gllenin yolunun uzunluunun, Evren
uzaynda lldklerinde, farkl olduu, oysa bu
gllelerin Y er zerindeki yollarnn ayn ya da he
men hemen ayn olduu (Tycho Brahe bunu anla
mam olsa da) aka kar.
Ayn miktarlardaki barutun yaratt ayn g
cn, glleleri ters ynlerde hemen hemen ayn
uzakla nasl frlatlabildiini aklar bu .7
Beylece, Aristotelesiler ile Tychocularn Yer'in
devinimine kar klar savuturulur ve Kepler,
Y e ri devinim halindeki bir gemiyle bir tutmann
yanl olduunu vurgular. Gerekte, Yer tad
cisimleri mknats gibi eker, gemi ise kesinlikle
yapmaz bunu. Bundan tr, gemi olgusunda Ye-
rinkinde btnyle gereksiz olan madd bir baa
gerek duyarz.
Bu nokta zerinde daha fazla oyalanmayalm;
gryoruz ki, byk Kepler, acl gkbilimin ku
rucusu olan, Evrende maddenin birliini iln eden,
ubi m ateria, bi geometrica diyen adam, acl fi
zik biliminin temelini atmakta tek ve biricik bir ne
denle baarsz olmu; ontolojik bakmdan, devini
min durgunluktan daha yksek bir varlk dzeyin
de bulunduuna inanyordu o.
** N e r e d e m a d d e, o ra d a g e o m e tri ( .n .)

206
imdi, bu ksa tarihsel zetten sonar Galileo Ga-
lileiye dnnce, Aristotelesilerin geleneksel iti
razlarn onun da uzun uzun hem de ok uzun
tarttn grp aracaz. Ayrca, En Byk ki
Dnya Dizgesin deki kantlamalarn dzene sok
makta, Aristotelesilie kesin saldry hazrlamak
ta gsterdii becerinin deerini verebileceiz. Gali
leo iinin ok g olduunu bilmiyor deildir. G
l dmanlar karsnda olduunu ok iyi bilmek
tedir: yetke, gelenek hepsinden kts- ortak du
yu. eriini kavrayamayacak insanlarn nne ka
ntlar sralamak bounadr. rnein, matematiksel
bir biimde dnmeye almam olanlara, izgisel
hz ile dnme hz arasndaki fark (Aristotelesi ve
Ptolemaiosu ba itirazlarn temelinde bunlarn ka
rtrlmas vardr) aklamak bounadr. Onlar
eitmekle balamak gerek. Ar ar, adm adm
ilerlemek, eski ve yeni kantlamalar dnp dolap
yeniden tartmak, bunlar eitli biimlerde sun
mak gerek; rnekleri oaltmak, daha arpc yeni
rnekler bulmak gerek; mzran havaya atp yeni
den yakalayan atl rneini, yayn az ya da ok ge
rerek oka daha kk ya da daha byk bir hz ve
ren atc rneini, devinim halindeki bir araba ze
rine yerletirilen, bylece arabann daha kk ya
da daha byk olan hzn, oklara verdii daha b
yk ya da kk hzla dengeleyen yay rneini
bulmak gerek. Biribiri ardndan bizi daha doru
su Galileonun adalarn devinimin varlkta in

207
se ve per se sren, bu sreklilik iin hibir neden
ya da g gerektirmeyen birey olduu biiminde
ki bu iitilmemi, aykr anlay kabul etmeye g
tren saysz baka rnek bulmak gerek. ok g
bir i bu; nk devinimi aba (impetus) ve yer de
itirme kavramlar yerine, hz ve yn kavramla
ryla dnmek doal deil.
Ama, dorusu, aba ve impetus anlamndaki de
vinimi dnemeyiz; ancak tasarlayabiliriz onu.
yleyse dnmek ile tasarlamak arasnda bir se
im yapmamz gerek. Galileo ile dnmek ya da
ortak duyu ile tasarlamak, nk Galileo Gali-
leininyeni biliminin temelinde, dnce, salt, kat
ksz dnce vardr, deney ile duyu algs deil.
Galileo bunu ok aka syler. Devinim halin
deki bir geminin direinin tepesinden den top r
neini tartrken, devinimin fiziksel grelilii ilke
sini, cismin Yer'e gre devinimi ile gemiye gre de
vinimi arasndaki fark uzun uzun aklar Galileo;
sonra, deneyden hi sz etmeden, topun gemiye
gre deviniminin geminin devinimiyle deitii so
nucunu karr. stelik deneyci ruhla dolu olan
Aristotelesi hasm kendisine Deneyyaptnz m?"
diye sorunca Galileo vtine vne Hayr; yapma
ma da gerek yok, byle olduunu deneysiz ileri s
rebilirim, nk baka trl olamaz8der.
Bylece, necesse, esseyi9belirler. yi fizik a pri-
ori yaplr. Kuram olgudan nce gelir. Deney ge-
9 Z o ru n lu o lan v a r o la n ( .n .)

208
reksizdir; nk her deneyden nce, aradmz bil
gi elimizdedir zaten. Devinimin (ve durgunluun)
temel yasalar, madd cisimlerin uzay-zamandaki
davranlarn belirleyen yasalar, matematiksel ya
pdaki yasalardr. ekillerle saylarn ilikilerini, ya
salarn ynetenlerle ayn yapdadr bunlar. Onlar
doada deil, eskiden Platon'un rettii gibi, ken
dimizde, ruhumuzda, belleimizde arar buluruz.
Galileonun Aristotelesi konuma arkadann
byk znts karsnda dile getirdii gibi, bu
nun iin devinimin belirtilerini betimleyen ner
melerin salt ve tam tamna matematiksel kantlar
n verebiliyor, doa bilimlerinin dilini gelitirebili-
yor, doay matematiksel biimde yaplm deney
lerle sorgulayabiliyor, doann "geometrik harfler
le yazlm byk kitabn okuyabiliyoruz .9
Doa kitab geometrik harflerle yazlmtr; yeni
fizik, Galileo'nun fizii, tpk gerek ustasnn, di-
vus Arhhimedesin fiziinin bir durgunluk fizii
oluu gibi, bir devinim geometrisidir. A p riori devi
nim geometrisi, matematiksel doa bilimi..., nasl
olanakldr? Aristotelesilerin doann Platoncu
matematikselletirilmesine itirazlar, sonunda
rtlm mdr? Btnyle deil. Elbette, saylar
krallnda nitelik yoktur; bu yzden, Galileo tp
k Descartes gibiondan vazgemek, duyulur alg
nn, gndelik deneyimin niteliksel dnyasndan
vazgemek, yerine de Arkhimedesin soyut, renksiz
dnyasn koymak zorunda kalr. Devinime gelin

209
ce... Saylarda kesinlikle devinim yoktur. Ama de
vinim en azndan yeni bilimin sonsuz ve trde
uzayndaki Arkhimedes cisimlerinin devinimi sa
ylarla ynetilir. Leges et rationes numerorum0 ile.
Devinim saylarn buyruu altndadr; eski Pla-
toncularn en by, stn insan Arkhimedes bi
le bunu bilmiyordu; rencisi ve dostu Cavali-
eri'nin Doann esiz sorgulaycs adn verdii
Galileo G alileiye brakt onu kefetmeyi.
Galileo Galileinin Platonculuu Floransa Aka
demisinin Platonculuundan ok farkldr; mate
matiksel doa felsefesi de onlarn Yeni-Pythago-
ras aritmolojisinden ayrlr. Ama felsefe tarihinde
birden ok Platoncu okul vardr; Jamblique ile
Proclusun temsil ettii eilimlerin ve dncelerin
Arkhimedesin temsil ettiklerinden daha m az da
ha m ok Platoncu olduunu bilme sorunu hl
zlmemitir. Her ne ise... Burada bu sorunu in
celemeyeceim. Bununla birlikte Galileonun ken
disi iin olduu kadar, adalar ve rencileri
iin de Aristotelesilik ile Platonculuk arasndaki
ayrc izginin btnyle ak olduunu belirtme
liyim. Gerekten, onlar bu iki felsefe arasndaki
kartln, bilim olarak matematie ve onun doa
biliminin yaratlndaki rolne ilikin farkl gr
lerle belirlendiine inanyorlard.
Onlara gre, matematik, soyutlamalarla ura
an, bu yzden de, fizik gibi, gerek eyleri incele-
S a y la rn y a s a la r v e m a n t ( .n .)

210
yen bilimlerden daha az deerli olan bir yardmc
bilim diye grlyorsa; fiziin dorudan doruya
deneye ve duyulur algya dayanabilecei ve dayan
mas gerektii ileri srlyorsa, Aristotelesilik sz
konusudur. Tersine, doann nesnelerinin inceleni-
inde matematie stn bir deer ve anahtar duru
mu ykleniyorsa, Platonculuk sz konusudur.
Sonu olarak, Galileonun adalar ve renci
lerince olduu kadar, kendince de, Galileo bilimi,
Galileo felsefesi Platon'a bir dn, Platonun Aris
toteles karsndaki zaferi diye grlr.
tiraf etmeliyim ki, bu yorum pek usa yatkn
grnyor.

211
Galileo ve Pisa
Deneyi

Bir Sylence zerine 0

isa deneyleri ok iyi bilinir. Viviani bize y

P ksn anlattndan beri Galileo tarihile


ri ve onun yaamyksn yazanlarca bir
ok kez ele alnp az ya da ok sadk bir biimde
yinelenmitir. Bundan tr Galileo'nun ad, g
nmzn sradan insan iin, eik Kule imgesine
zlmezcesine baldr .1
Galileo tarihileri ve genel olarak bilim tarihi
leriPisa deneylerine byk bir nem verirler; ge
nellikle Galileo'nun yaamnn nemli bir ann g-

0 Annales de l'U n iv e rs it de Parisde n aln a n m a k a le, P a ris, 1937, s.


4 4 2 -453.

213
rrler orada. Galileonun Aristoteleilie kar ol
duunu aka dile getirdii, skolastie halk nn
deki saldrsn balatt andr bu. Tarihiler orada
bilimsel dncenin tarihinin nemli bir ann g
rrler ayn zamanda. Bu an, cisimlerin eik Kule
nin tepesinden dmeleri zerine yapt deneyler
sayesinde, Galileonun Aristotelesi fizie ldr
c bir darbe vurduu, yeni dinamiin temellerini
att andr.
te en son almalardan aldmz birka r
nek. nce bir talyan tarihiyi, Angelo de Guber-
natisi analm. Bay de Gubernatis yle diyor :2
"Galileo'nun Aristotelese kar at kampanyay,
niversiteli meslektalarnn lkesine karn, zel
likle Pisada balatmas gerekiyordu; nk Nes-
sinin anlatt gibi (Nessi, Vita e commercio Lette-
rario di G. Galilei, Losanna, 1793), Pisa kulesinde,
Pisal profesrlerin ve rencilerin nnde birok
kez yineledii ar cisimlerin dmesi ve inmesi
zerine deneylerini halk nnde yapmaya karar
vermiti."
Bir Ingiliz tarihide, J. J. Fahie'de de hemen he
men ayn anlayla karlyoruz. O da gen Gali
leo'nun Pisa niversitesinde yaptklarn zetleye
rek yle yazyor .3"Cisimlerin dmesi zerine n
l deneylerine ilikin bireyler sylemeliyiz bura
da; nk bunlar, talya'nn en ilgin yaptlarndan
biri olan eik Pisa Kulesine sk skya baldr.
Aa yukar iki bin yl nce, Aristoteles, ayn mad

214
deden yaplm, farkl arlkta iki cisim ayn yk
seklikten derse, ar olan hafif olandan nce Ye-
r'e ulaacaktr ve bu, arlklaryla orantldr de
miti. Deney hi de g deildir; ama kimse bu yol
la kant gstermeyi aklndan geirmemi, dolaysy
la bu sav Aristotelesin ipse dixiti gereince, devi
nim biliminin ilksavlar arasnda kabul edilmiti.
Oysa imdi Galileo, kendi duyularnn yetkesine
dayanarak Aristotelesin yetkesini reddediyor, ha
vann direncinin oranszlndan ileri gelen nem
siz bir fark dnda, iki cismin ayn zamanda dt
n ileri sryordu. Aristotelesiler bu dncey
le alay edip, dinlemeyi reddettiler. Ama Galileo yl
mad ve olguyu kendisinin grd gibi grmeleri
iin hasmlarn zorlamaya karar verdi. Bylece bir
sabah, niversite topluluu profesrler, renci
ler nnde, yanna biri bir kiloluk, teki on kilo
luk iki glle alarak eik K uleye kt. Glleleri ku
lenin pervaz zerine koydu ve ikisini birden brak
t. Birlikte dtler, topraa birlikte arptlar.
On sekiz yl sonar yaynlanan Galileonun Bilim
sel Yapt4adl bir yazda, J. J. Fahie anlatsn he
men hemen aynen yineledi. Bununla birlikte, Gali
leo deneyinin hem Galileo asndan hem genel ola
rak bilim asndan nemine ilikin ayrntl bir
aklama ekledi buna. Galileo asndan: Deneyi
nin parlak baarsnn ardndan, Galileo havann

A r is t o t e le s e g n d e r m e d e b u lu n u rk en k u lla n lr. " K e n d is i s y le m i


t ir d e m e k tir, ( .n .)

215
direncini nemsemeyip, hi ekinmeden btn ci
simlerin ayn ykseklikten ayn zamanda dtkle
rini ileri srd... Genel olarak bilim asndan:
Galileo Aristoteles'in yetkesinden kuku duyan ilk
kii olmamakla birlikte, kukusu insanlarn kafa
snda derin ve kalc bir etki brakan ilk kii oldu.
Nedenini bulmak g deil bunun. Galileo tam za
mannda gelmiti ve yeni bir silh kuanmt: de
ney/ Son olarak, ok yeni bir tarihi, E. Namer
Pisa deneylerine ilikin renkli, canl, esiz bir anla
t sunuyor bize :6 Galileo inanlmaz bir gzpeklik-
le, Aristotelesi kitaplklarn tozlu raflarna gnde
riyordu. Byk Doa kitabn amay, yeni bir
gzle onun yasalarn okumay neriyordu... Ga-
lileonun Aristotelese saldrlarn ve deneye daya
l yeni retilerini (sarka, eik dzlem vb.) zetle
dikten sonra, Bay Namer yle srdryor: B
tn teki profesrlerin bu kstah yenilikinin so
nularndan kuku duyduunu renince, bahsi
kabul etti Galileo. Byk bir ciddiyetle, bu sayg
deer doktorlar, btn renci kitlesini, baka de
yile, tm niversiteyi deneylerinden birine katl
maya ard. Ama her zamanki yere deil. Hayr,
ylesi yeterince byk deildir onun iin. Darya,
ak gkyz altna, geni katedral alanna. Bu de
neyler iin saptanan akademik krs Campani-
ley di; nl eik Kule.
Pisa'mn profesrleri, tpk teki kentlerinki gi
bi, Aristoteles'in retisine uygun olarak, bir nes

216
nenin dme hznn arlyla orantl olduunu
savunmulard hep.
rnein, biri yz kilo, teki yalnzca bir kilo
eken iki demir topun, ayn ykseklikten ayn an-
'da brakldklarnda, kukusuz yere ayr anlarda
demeleri gerekir; aktr ki, yz kilo eken, srf
tekinden daha ar olduu iin, yere ilk varan
olacaktr.
Galileo ise, tersine, arln bununla hi ilgsii
olmadn, ikisinin yere ayn anda ulaacaklarn
ileri sryordu.
Bylesine eski, bylesine bilge bir kentin orta
snda edilen bu tr szler ho grlmezdi; kendin
ce pek nemli bir gr olan bu gen profesr
hep birden alaltmak, ona mrnn sonuna dek
unutmayaca bir alak gnlllk dersi vermek
gerekli ve ivedi bulundu.
Bir eit ky panayrna gider gibi bir hava ie
risindeki uzun cbbeli doktorlarla yksek grevli
ler, ilerini glerini braktlar, sonucu ne olursa ol
sun gsteriyle alay etmeye hazr olan faklte tem
silcilerine kartlar.
Btn bu yknn en tuhaf yan, alana gelme
den nce kimsenin deneyi kendi kendine yapmay
aklndan geirmemi olmasdr. Aristotelesin sy
lemi olduu bireyden kukulanma yrekliliini
gstermek, bu an rencilerinin gznde, din
sapknlndan aa kalmayan bireydi. Hem usta
larna hem kendilerine bir svg, onlar sekin in

217
sanlar snfndan karacak bir irkinlikti bu. Gali-
leonun dehsn,, dnce zgrln, yreklili
ini tam anlamyla deerlendirmek iin, bu tutumu
srekli olarak aklda tutmak, insan bilincinin ieri
sinde bulunduu, ierisinden karlmas gerektii
derin uykuya gerek deerini vermek vazgeilmez
dir. San bir bilim yaratmak iin ne abalar, ne sa
valar gerekmi!
Galileo, kalabaln gllerine, lklarna
karn sessiz ve sakin, eik kulenin basamaklarn
kt. in nemini iyi biliyordu. Kulenin tepesinde,
bahsi btn aldyla bir kez daha dile getirdi.
Den cisimler yere ayn zamanda varrlarsa, zafe
ri kazanm oluyordu; ama ayr anlarda varrlarsa,
hakl olan hasmlar olacakt.
Tartmann snrlarn herkes kabul etti. Ba
ryorlard: Kantla!
Vakit gelmiti. Galileo iki demir topu brakt.
Btn gzler yukardayd.
Bir sessizlik. ki topun birlikte yola kt, bir
likte dt, Kulenin dibinde birlikte yere dedi
i grld."
Bu alntlar, bu rnekleri istediimiz kadar o
altabiliriz. Bunu yapmak gerektiini sanmyoruz.
Gerekten, zetimizi ne diye bouna arlatra
lm ?7 Bouna, nk her yerde ayn anlat eleri
ni bulacaz: Aristotelesilie halk nnde saldr,
eik Kulenin tepesinde halk nnc/eyaplan deney,
deneyin iki cismin ayn anda dmesiyle dile gelen

218
baars, kanta karn geleneksel inanlarnda di
renen Kasmlarn i acs; hepsi yazarn dlemine
gre, az ok baarl izgilerle erevelenmi ya
da isterseniz, renklendirilmi. Gerekten, Bay
Fahie ile Bay Namerin anlatsn dramlatran bu
izgileri besbelli ki yazarlarn kendileri uydurmu;
nk elimizdeki tek zgn kaynak olan Vincenzo
Vivianinin Racconto Istorico sunda bunlarn tek
szc bile yok.
Saydmz ortak noktalara ya da elere gelin
ce; bunlarn hepsi dolayl ya da dolaysz, Vivi-
aninin anlatsna dayanyor.
ylayse, W ohlw illin de daha nce gsterdii gi
bi, (Wohlwill'in bize tmyle yeterli grnen ka
ntlarna, biz de nemli olduunu sandmz bir
ka kant ekleyeceiz) Vivianinin Pisa deneyine
ilikin anlats da hibireye dayanmyor. Pisa de
neyleri bir sylencedir.
te, Viviani'nin metni:8O srada (1589-1950),
doann etkilerinin soruturulmasn!!, ignoratu
motu ignoratur natura diyen hem felsefi hem kaba
ilksava uygun olarak, devinimin yapsna ilikin
gerek bir bilgi gerektirdii kansndayd; btn fi
lozoflarn kzgnlna karn, Aristotelesin devini
min yapsna ilikin ou sonularnn yanlln
deneyler, kantlamalar, uslamlamalar yardmyla
o srada gsterdi. Bunlar, o gne dek tmyle ak
ve kuku gtrmez diye grlen sonulard. rne
in, ayn maddeden yaplm ama arlklar farkl

219
olan, ayn ortam ierisinde devinen devingenlerin
hzlarnn Aristotelesin dedii gibi arlklarnn
oranna kesinlikle uymadn, hepsinin ayn hzla
devindiini gsterdi. Pisa Kulesinin tepesinde y a
plan, btn teki profesrlerin, filozoflarn, btn
niversitenin gz nnde yinelenen deneylerin
gsterdii ey bdur. Farkl ortamlar ierisinde d
en ayn devingenin hzlarnn, bu ortamlarn y o
unluu ile ters orantl olmadn da gsterdi ay
rca; aka sama olan ve duyulur deneye ters d
en sonulardan karsad bunu.
Viviani'nin ok sade, ok ksa metninde ardlla
rnn kdemiyle yaratlan genilik zerinde durmak
yersiz. Onlarn hatalar, anlayszlklar zerine
durmak acmaszlk olur.9Yalnzca bir karlatr
ma yeter. Galileo tarihileri Vivianinin anlatsn
gzelletirmi gelitirmi "lerdir. Hi kimse
Wohlwill harikukulanmamtr bundan.10O y
sa bir para dnme, bir para saduyu, bir para
tarih bilgisi, bir para fizik bilgisi bunlarn inanlr
gibi olmadm kabul etmeye yeterdi. Hatt ola
naksz olduunu. Gerekten, W ohlw illin de daha
nce deerlendirdii gibi, profesrler topluluu
nun, Fakltelerin sonuncusundaki yardmc hoca
larn sonuncusunun en gencinin, en dk dere
celisinin, en dk cretlisinin arsna uyup,
srf gln bir deneye katlmak zere, rencilerin
peisra, in corpore* bir halk meydanna gidebile
* H e p birden ( .n .)

220
ceini kabul etmek iin biraz fazla bn ya da ni
versiteler ile niversitelilerin trelerinden, gelenek
lerinden fazla habersiz olmak gerekir dorusu. te
yandan, btn filozoflar kzdrmak, aclara sal
mak iin Aristotelesin retisini kukulu klmak
yetmez. Yz yldr bundan baka birey yapld
yoktu ki. stelik, Vivianinin kendilerine gnder
mede bulunduu, Galileonun Aristoteles'in so
nularn rtmekte kulland kantlamalarla
uslamlamalar" hi de iitilmedik eyler deildi. Be-
nedetti onlar oktandr ortaya koymu, gelitir
miti.^ Galileonun Pisadaki profesrlk dnemin
de, bir baka filozof, Jacopo Mazzoni sessizce,
hibir aknlk, hibir patrt yaratmadan sergili
yordu bunlar.13 Dahas, bir baka filozof, Bona-
mici,M bu ok saygl, iyi Aristotelesi, yzyllarn,
zellikle de Parisli adclarn Stagerialnn retisi
ne ynelttikleri btn itirazlar dinleyicilerine sun
maktan onlar da hemen reddediyorlard kuku
suzhi ekinmemiti.
Son olarak, bu tr bir tantma sanatyla sahneye
konan bylesine nemli, bylesine canalc bir de
neyi nasl oluyor da Viviani'nin altm yl sonraki
anlatsndan ren3^oruz yalnzca? Nasl oluyor da
herkesin ilgisini eken bu olay hakknda kimse tek
sz etmiyor? Byle bir sessizlikten daha akl almaz
birey olamaz. Tasarlamakla kald deneyleri15
gerekten yaplm diye anlatmaktan, gstermek
ten kendini yoksun etmemi olan Galileonun, ger

221
ekten yaplm grkemli bir deneyi bizden zenle
sakladn kabul etmemiz gerekecek. Bunun cidd
ye alnr yan yok. Bu sessizliin tek olanakl ak
lamas u: Galileo Pisa deneyinden hi sz etmiyor
sa, bu deneyi yapmamtr. Ne mutlu ona ki yle
olmu. nk, tarihilerin onun adna dile getir
dikleri bahsi dile getirerek yapm olsayd, deney
kendisi iin bir bozgun olurdu.

Peki, Vivianiden beri Galileo tarihilerinin yine


ledikleri gibi, 10 kiloluk ve 1 kiloluk (ya da 100 ve
1) iki topu eik Kulenin tepesinden gerekten brak
m olsayd, ne olurdu? Tarihilerin en azndan bi
zim bildiklerimizin hibirinin, Wohlwillin bile bu
soruyu hi sormam olmalar ilgintir. Bunu anla
yabiliriz de: Tarihiler deneye inanyorlard; Vivi-
aninin anlatsn olduu gibi kabul ediyorlard.
X V II. yzyl insanlar g inanr insanlard. Belki
baka nitelikleri de vard. Ne olursa olsun, Galileo
Pisa deneyini yapmadysa da, bakalar yapt. Tarih
iler bunlarn sonularm bilseler, pek arrlard.
Cisimlerin hepsinin ayn hzla dtn
renmek iin Vivianinin Racconto Istorico sunun
yaymlanmasn beklemeye gerek yoktu. Galileo da
nl En Byk iki Dnya Dizgesi zerine D iya
logunda, 1,10, 100 ve 1000 kiloluk gllelerin (ser
best dmede) 100 karlk ayn yolu ayn zamanda
atklarn16yazmam myd? Bu sav olduu gibi
kabul edecek insanlar da yok deildi.

222
rnein Baliani, 1639da km kk bir ki
tapta, D e motu graviurrida, bu olguyu Galileodan
nce de bildiini (Baliani kimin olduu bilinmeyen
bir ncelik hakkn istemek iin hibir frsat kar
maz), daha 1611 'de Rocca di Savona'da deneyler
yaptn, farkl arlktaki, farkl maddelerden
(Balmumundan ve kurundan) yaplm krelerin
hep ayn hzla dtklerini, yere tam tamna ayn
anda17 dediklerini uzun uzun anlatr. Cizvit Ni-
colas Cabeo da yle.
Cabeonun "btn cisimler ayn hzla der bi
imindeki sav zerine, Pisa niversitesinde mate
matik profesr olan Vincenzo Renieride deneye
ok uygun olan eik Kuleyi kullanarak bunu sna
ma istei domutu.
Ayn ykseklikten den, biri tahtadan teki
kurundan olmak zere farkl maddelerden yapl
m, ayn byklkteki iki ar cisim zerine bir
deney yapma frsat bulduk diye yazar hocas Ga-
lileoya;18bunu yaptk nk bir cizvit bu cisimle
rin ayn zamanda dtklerini, yere ayn hzla
ulatklarn yazm, Ingilizin biri de Licetfnin bu
nun nedenini sylediini ileri srmt. Ama so
nunda grdk ki, durum bambaka; gerekte, ka
tedralin an kulesinin tepesinden [yere] varasya,
kurun top ile tahta top arasnda yaklak kar-
lk fark oldu. Sonra deney biri sradan top gllesi
byklnde, teki bir tfek mermisi bykl
nde iki kurun topla yapld ve grld ki, b

223
yk olan ile kk olan ayn an kulesi yksekli
inden derken, byk olan kk olandan bir
kar nde.
Nicolas Cabeo yine kanmamtr. 1646da Ro-
mada, Aristoteles'in Meteorologicalarna bir am
lama yaymlayp, farkl arlktaki cisimlerin -yine
ayn maddedenayn hzla dtklerini, Yer'e ayn
zamanda ulatklarn kesin olarak bir kez daha ile
ri srer. Bunlar ard arda yciplm birok deneyle
ortaya koyduunu syler.19 Havaya bir geciktirme
gc ykleyen hasmlarnn itirazlarna gelince,
Cabeo onlarn syledikleri eyi anlamadklarn d
nr. Havann ne hzdan yana ne hza kar hibir
ii yoktur.20 Bu tr savlar yantsz kalamazd. Bunu
zerine alansa, Cabeo'nun meslekta cizvit Gian-
battista Riccioli oldu.
Riccioli Almagestum Novum unda,21 ar bir cis
min hzla dmesi gibi hassas bir konuda sonu ve
rici bir deneye girimenin ne denli g olduunu
uzun uzun anlattktan sonra,22 Bologna'da, Torre
degli Asinelli'de yapt deneylerden sz eder. Pisa
Kulesi gibi eik olan bu kule bu deneylere ok uy
gundu. Sanki, diye ekliyordu bu cizvit bilgin, zel
likle bu deneyler iin yaplmt. Mays 1640ta,
Austos 1645te, Ekim 1648de ve son olarak ubat
1650 de olmak zere drt kez, gereken btn n
lemler alnarak kullanld kule; biri bo olduu iin
10 ons eken, teki dolu olduu iin 20 ons eken
ve kulenin tepesinden ayn anda yola kan, ayn

224
boyutlardaki iki kil krenin topraa farkl anlarda
ulatklar, hafif olann yirmi ayak geride kald
grld.23
Galileonun ayn maddeden yaplm ama bo
yutlar farkl olan, bir kulenin tepesinden den
ve birlikte yola kan iki cismin hibir zaman
birlikte devinemeyeceini, yere hibir zaman
birlikte deemeyeceini renmek iin, Renieri
ile Riccioli'nin deneylerinin sonularn beklemesi
ne hi gerek yoktu zaten. Bu sonular nceden g
rebilirdi o. Grmt de.
Btn cisimlerin eit bir hzla dtkleri sav,
ne Baliani'nin ne Cabeo'nun ne Renieri nin ne de
bakalarnn anlad bu sav, Galileoya gre, so
y u t ve temel olan boluktaki devinim durumunda
geerliydi.2*1Havann kk ama kesinlikle nem
siz olmayan direncini amas gerektii iin, her
trl impedimenta dan* bamsz olduu dn
lemeyecek olan havadaki devinim yani dolu bir
ortamdaki devinimiin durum bambakayd. Ga-
lileo bu konudaki dncesini gerekli tm akl
yla dile getirmiti. Discorsilerin Renierinin oku
mad ya da anlamad25uzun bir blm tam
tamna buna ayrlmtr. Galileo, Renieri'nin kendi
sine deneylerinin sonularn bildirmek iin yazd
mektuba yant olarak, onu bunun baka trl
olamayacan gsterdii byk yaptna gnder
mekle yetinir.
~ E n gel, kstek ( .n .)

225
Ayrca, grosso modo, havann yzeyle orantl
olan direncinin (bir mermi sz konusu ise yara
pn karesiyle orantl), bir top gllesinde bir tfek
mermisindekinden grece daha byk olacan
renmek iin Discorsiler'm hazrlanmasn bekle
mesine de gerek yoktu Galileonun. Pisada ie y e
ni balad srada bile biliyordu bunu. Bu hi de
artc deil: Benedctti bunu gerekte ondan ok
nce aklamt.
Bu bakma, ar cisimlerin Aristotelesin szn
ettii arlklaryla orantl hzlardan bambaka
hzlarla dmesini umabilse ummas gerekse, da
ha hafil olann (tfek mermisi) gerektiinden ok
daha hzlca deceini ngrmesi gerekse de, ka
bul edemeyecei birey vard: Bu da cisimlerin ay
n anda diittikleriyde.
Bu da Galileonun Pisa deneyini yapmamasnn,
yapmay aklndan bile geirmemesinin son nedeni.
te kk aratrmamzn sonucu. Bundan al
nacak derse gelince... bu dersi karmay okurun
kendisine brakmaya ne dersiniz?

226
Gassendi ve
ann Bilimi0

assendinin ann bilimiyle ilikilerinden

G sz etmek ilk bakta tuhaf ve haksz g


rnebilir. Dorusu, Gassendi byk bir
bilgin deildir; szcn tam anlamyla, bilim tari
hinde ona den yer pek nemli deildir. Gassen-
d iy i an nl klan byk dhilerle, bir Descar-
tesla, bir Fermtyla, bir Pascal'la karlatrama-

0 Bu m a k a le Tricenta naire de P ie rre Gassendi, 1655-1955 a d l y a p t


tan a ln m tr. A c t e s du C o n g r s (P a ris , Presses U n iv e rs ita ire s de
F ra n ce , 1957, s. 175 -190). J o u r n e g a s s e n d is te s du C e n tre In t e r
n ation a l d e S y n th s e d e 23 N is a n 195.3d e sunulan v e R e cu e il P ie rre
Gassendi, sa vie et son oeu v re 'de y a y m la n a n (P a r is A lb in M c ih e l,
1955, s. 6 0 -6 9 ) b ild irin in ta m a m la n m b i im id ir.

227
yz elbette; Rebervalya da Mersennele de karla
tranlayz. Hibirey bulmam, hibirey kefet-
memitir; Gassendiye kar olduundan kuku du
yulmayan Bay Rochot'nun belirttii gibi, bir Gas-
sendi yasas yoktur; yanl bir yasa bile.
Bundan da nemlisi, ne denli tuhaf grnrse
grnsn -ne denli tuhaf olursa olsun- Aristote
lesin bu zorlu hasm, acl bilimin ruhuna, ona
can veren matematikselletirme havasna yabanc
kalr. Matematiki deildir; bu yzden de Gali
leo nun (cisimlerin dme yasasnn trelimi gibi)
uslamlamalarnn gerek anlamn kavrayamaz.
Dahas, duyumcu deneycilii, kuramn, zellikle de
matematiksel kuramn bilimdeki stn roln an
lamasn engeller gibidir. Bu bakma, fizii Aristo-
telesilie kar olmakla, yle olmay istemekle bir
likte, Aristotelesinki kadar nitelikseldir ve kaba
deney dzeyini ap hibir zaman deneyim dzeyi
ne ykselemez.
Ama ok kat olmayalm ve anakronizmden ka
nmaya alalm. nk Gassendi bizim iin b
yk bir bilgin olmasa da, adalar iin yleydi;
hem de ok byk, Descartesa e, ona rakip bir
bilgin.1
u ki, tarihi, adalarn grn her zaman
hesaba katmaldr; sonradan gelenler onlarn yarg
larn rtm olsa bile. Elbette kimi kez yanlr
adalar; buna karlk, bizim gzmzden kaan
eyleri iyi grr onlar. Zaten Gassendi konusunda

228
da adalan ancak yar yarya yanlmlardr.
Gerekten, adalarnn gznde Gassendi Des-
cartes'n bir rakibi, hatt kimi bakmdan zafer ka
zanm bir rakibi olmu, yzyln ikinci yarsnda, -
bilimsel adan- kendisinden ok daha byk apl
kafalar zerinde, rnein Byle ile Newton zerin
de bile ok cidd bir etki yaratmtr.2
acl bilimin gerek gelimesine -az sonra s
zn edeceim bir iki istisna dnda- pek az katk
s olmusa da, ok daha nemli birey yapm, a
cl bilimin gereksindii ontolojiyi getirmi, daha
dorusu ontoloji eksiini gidermitir. Gerekten,
eskiden de sylediim gibi, acl bilim Platon ile
yeniden karlamaysa, yengiyle biten bu karla
may Platon tek bana kazanmamtr. Platonun
Aristoteles imparatorluunu ykan Demokritos ile
balamasdr bu -kukusuz doaya kar bala
ma; ama tarih bakalarn da grmtr. Gassen-
dinin X V II. yzyla getirip Stageiralya kar sava
a srd ey, Demokritos -ya da Epikuros- on
tolojisidir. Zaten Ariestoteles ontolojisindeki clina-
men* ile z arl yok eden, buna karlk kendi
temelini, yani atomlar ve boluu koruyan da bu
ontolojidir. Gassendinin durumu, bilimsel dn
cenin tarihinde, zellikle de X V II. yzyl gibi, bi
zim yzylmz gibi yaratc ve eletirel dnemlerin
de, felsef dnceyi bilimsel dnceden ayrma
nn olanaksz olduunu gsterir bize; onlar biribi-
E ilim ( .n .)

229
rinden ayrmak, kendini tarihsel gereklikten hi-
birey anlamamaya yargl klmaktr.
Dorusu, Galileonun balatt ve derin anlam
n gerein matematikselletirilmesinde bulan
X V II. yzyl bilimsel devrimi DeseartesIa birlikte
-tarihte sk grlen bir olgudur bu- hakl amacn
amt. Bir zamanlar "ar geometrikletirme" de
diim eye gmlm ve madd gereklikteki her
trl kendine zgl yadsyarak fizii salt ge
ometriye indirgemeye girimiti. E3ylece, madde
ile uzay zdeletirip olanaksz bir fizie ulat. Ne
cisimlerin esnekliini, ne zgl arlklarn, ne de
arpmann dinamik yapsn aklayabiliyordu.
Descartes pek iyi yapyordu bunu; ama ne pahas
na? Daha da nemlisi, Newton'un da gsterecei
gibi, dnyada uzam ile devinimden baka bireyi
kabul etmeyen bu fizik, ok sk bir biimde birle
tirilmi Evreninin cisimlerine, kendi ilkelerine ters
dmeden uzam ve devinim veremiyordu.
mdi, Gassendi, bilincine varr varmaz, madde
ile uzayn Descartes "uzamda" zdelemesine
kar kar. Kukusuz Descartesn fiziine kar,
metafizii ve bilgi kuram karsnda giritii id
detli kalem kavgasna girmez. 1645te, yani Des-
cartes'n Felsefenin ilkelerin'm yaymlanndan az
zaman sonra, Andre R ivetye kendisinden bunu
bekleyen ya da bunu yapmaya kkrtan insanlar
d krklna uratacam, nk kendisine sal
drmayan insanlara saldrma alkanl olmadn

230
yazar.3 Ama bir sr baka mektupta olduu gibi
bunda da, Descartesln temel savma, yani fizik
maddenin geometrik uzayla zdeletirilmesine
kar olduunu aka belirtir. rnein R ivetye
yazd, szn ettiim bu mektupta yle der:4
Tek tek noktalan saymaya gerek yok; nk ilk il
keleri yeter: Madd dnyann sonsuz, ya da kendi
sinin incelttii gibi, snrsz olduu; kendi iin t
myle dolu olduu ve uzamdan ayrlmad; boluk
ie karmakszn yerel olarak eitli biimlerde ko
num deitirebilen kk paracklar haline getire
bildii; tm bunlarn ne kadar glk ve eliki ya
rattn kimse grmez. Yazar incelikleriyle yant-
lamayaya da geitirmeye altndan deil; ama
bilgisizler ve bo kafalar kendilerini szcklere
kaptrsalar da, hakikate dayanan, hakikate bala
nan insanlar bu konuda hi ikirciklenmezler ve bo
szlere kanmayarak kendi aratrmalarnda ayn
konularda dikkatli olurlar.
Gassendi Descartes doluculuun karsna
kesin olarak atomlarn ve boluun varln
koyar. Ama bununla yetinmez. 1646dan balaya
rak, Descartesn belki de farknda olmadan Aris
totelesten ald, Aristoteles gibi onu da hilikle
zdelemi boluu yadsmaya gtren gelenek
sel ontolojinin temellerine saldrr. Geleneksel on
toloji, varl tze ve nitelie bler. Ama Gassen
di daha Animadversiones in decimum librum D i-
ogenis Laert/lerinde5 Pascaln P. N o e le k

231
masn kesinlikle esinlemi olan bir metinbu bl
me yerinde mi? diye kar kar. Gerekte, Y e r
ile Zaman ne Tzdr ne linek; ama yine de bir
eydir ve hi deildir; onlar kesinlikle her ilinein
yeri ve zamandr.h
Boluu yadsmaya varan Descartes uslamla
ma, gerekte ancak Aristotelesi ontolojiye gre
geerlidir. Bo uzay ne tz ne de ilinek olduun
dan, hilikten baka birey olamaz. Hiliin de ke
sinlikle nitelii olmadndan, lme konusu ola
maz; hacim, uzaklk hii lemez; boyutlarn bir e
yin boyutlar, bir tzn boyutlar olmas gerekir.
Hiliin deil.
Ama Animadversioneslerde zetle verilen izlek-
leri bytp gelitirdii yntakmasnda, bu g
lklere peripatetiki okulun kafamza soktuu n
yarglar yznden dtmz syler Gassendi.
Bu nyarglar her eyin ya tz ya ilinek olduu,
Tz ya da linek olmayan her eyin kendilik olma
yan (non-ens), bir ey olmayan (non-res) ya da hi
olan (nihiJ) olduu biimindedir. u ki, Tz ile li
nek dnda... yer ya da uzay ile Zaman ya da sre
gerek kendilikler, gerek eyler (res) olduklarna
gre, aktr ki... herbiri [szcn] gerek anla
mnda deil, peripatetiki anlamnda hitir (nihil).
Bu iki kendilik [zaman ile uzay] btn tekilerin
farkl trdeki eylerini oluturur; Tz ile linek Y er
ya da Zaman olabildii gibi, Y er ile Zaman da Tz
ya da ilinek olabilir.7

232
Demek ki uzayn geometrikletirilmesi hibir bi
imde maddenin geometriklemesine yol amaz;
tersine, maddeyi ierisinde bulunduu uzaydan
zenle ayrmaya, ona kendine zg zellikler, yani
zorunlu olarak devinimsiz olan uzaya ykleneme-
yendevingenlik, (Descartesa karn) salt ve yaln
uzamdan tretilemeyen szlmazlk bu haliyle
uzay, cisimlerin ierisine szmasna hibir diren
gstermez ve zorunlu olarak srekli olan uzayn
blnmesinde snr bulunmad halde, cisimlerin
blnmesine snrlar koyan sreksizlik yklemeye
zorlar bizi.
Gassendi nin ontolojisi ne yeni ne de zgndr
kukusuz. Daha nce dediim gibi, Eskia atom
culuunun ontolojisidir. Bir yandan cisimcikli k
anlay gibi sonradan byk baar kazanacak
olan, dorusunu sylemek gerekirse kendisinin
hibir yararn grmedii (Newton grecektir) d
nceleri benimsemesini, bir yandan da eylemsizlik
yasasnn dile getiriliinde Galileoyu, barometrik
olgularn yorumlannda Pascal amasn sala
yan bu atomcu ontolojidir.
Pierre GassendiVin bilimsel yapt karsnda
ok kat olduum ileri srlebilir; gkbilim alma
lar, yapt ya da yeniden yapt deneyler, bunlar
dan kard sonular, ileri srd ama kendisi
nin kullanamad, onun yerine bakalarnn kullan
d dnceler rnein atomlar, cisimcikler, mo
lekller arasndaki fark dncesi anmsatlabilir.

233
Ben yadsmyorum bunu: Benim yargm kat.
Kald ki tarihinki de yle. Gassendinin iki b
yk dizge arasnda, bilimsel bilincin aralarnda h
l bir seim yapamad Ptolemaios, Copernicus ve
Tyclo Brahe dizgeleri arasnda bir denge kurarak
Collge Royalde gkbilim retmekle, byk gk
bilimcilerin ilgin ve yararsz yaamyklerini
yazmakla yetinmedii, ayn zamanda gerek bir
gkbilimci, bir profesyonel olduu tartlmaz.
Tm yaam boyunca Gkleri inceleyip gksel ol
gulara ilikin gzlemleri biraraya getiriindeki tut
kuya hakkn vermemek olmaz. rnein yaptnn
kck bir paras elbette 1621de A ix de,
1630da Pariste, 1639 da yine Aix'de, 1645te Pa
riste, 1652'de Dignede, 1654te Pariste Gne tu
tulmalarn; 1623te D ignede, 1628de A ix de,
1633, 1634, 1636, 1638de yine Digne'de, 1642,
1645, 1647de Pariste ve 1649dason kez Dignede
A y tutulmalarn gzlemi; gezegenleri -zellikle il
gilendii Satrn ve M arsn A y la rtlmesini
gzlemi; hatt 7 kasm 1631de M erkrn gne
kursundan geiini81629'da Keplerin bildirdii9
gzlemeyi baarm.
Ayrca deneyler, hem de lmeye ilikin deney
ler yapm; rnein R. P. Mersennein ardndan
sesin yaylma hzn lm ve saniyede 1473 ayak
diye belirlemi. Bu say ok bykse de, -dorusu
1038 ayak- hata ok nemli deil: yi saatlerin bu
lunmad, zamann llemedii bir ada gz

234
lemlerin ve kesin lmelerin g olduunu unut
mayalm.10 Gassendinin deneyleri pes ve tiz sesle
rin ayn hzla yayldn ileri srmeye gtrm
kendisini; buna karlk hava titreimlerinden sz
etmek yerine, dayanak olarak atomlar gstererek
btn niteliklerde olduu gibi, sesin fiziksel ya
psn yanl anlamtr. Zaten sesin havayla yaratl
madn, yaylnn n yayl gibi rzgrla
olmadn retmitir."
Galileo'nun gelitirdii devinim yasalarna de
neysel bir dorulama salamak ayn zamanda
Michel Varron'un tantladn ileri srd yasala
r rtmek- iin ok ho bir deney tasarlam, hat
t gerekletirmi. Dme hznn Galileoya gre
geen zamanla, Varron'a gre ise geilen uzayla
orantl olduu bilinir. mdi, Galileonun dinamiin
den kard sonular arasnda zellikle arpc
olan ve Varronun kinden karlmas olanaksz
olantek sonu vardr. Buna gre, dey bir daire
nin ap ve kirileri boyunca den cisimler, dme
nin son noktasna varmak iin ayn zaman harcar
lar. Kukusuz her bir yoldaki zaman dorudan
doruya lmek olanaksz. Ama Gassendinin pek
iyi anlam olduu gibi, lmeden vazgeilebilir.
Galileo nun kantsav, gerekte A, B, C noktalarn
dan ayn anda yo la kan cisimlerin D noktasna ay
n anda vardklar anlamna geliyordu (A D aptr,
BD ile C D ise de)'1kiriler). Gassendiyaklak 12
ayak apnda tahtadan bir daire yapt ve buna cam

235
dan yaplm tpler takarak kk toplan bunlarn
iinden drd. Sonular Galileonun retisine
tam tamna uyarken, deneyden adamakll uzak ol
duunu gstererek Varronunkini rtt.12
Gassendi 1640da devinimin korunumu zerine
bir dizi deneye giriir. Bu deneyler sonunda devi
nim halindeki bir geminin direinin tepesinden b
raklan top deneyine, yllardr zerinde tartlan
ve genellikle Y e r in devinimine kar bir sav olarak
ileri srlen deneye varr.s Gerekten, Yer devin-
seydi, diye yineleniyordu Aristoteles ile Ptolema-
iostan beri, havaya frlatlan bir cisim dnp frla
tld yere dmezdi; bir kulenin tepesinden bra
klan bir top da, tpk bir geminin direinin tepesin
den braklan bir topun, gemi devimsizse direin
dibine, devimliyse geride kalp geminin kna,
hatt ok hzl gidiyorsa suya dmesi gibi, hibir
zaman kulenin dibine dmez, geride kalrd.
Keplerin kiiliinde Copernicusular, Tyhco Bra-
he'nin yineledii bu kantlamay, geminin duru
muyla Y e r in durumu arasnda bir yap fark gze
terek yantlyorlard. Yer, diyordu Kepler, ar (ye
rel) cisimleri kendisiyle birlikte srkler; oysa ge
mi bunu kesinlikle yapmaz. Bu bakma, bir kulenin
tepesinden braklan bir top, Yerce, hemen hemen
mknatsl bir ekimle ekildiinden, kulenin dibine
decektir; oysa ayn top, devinim halindeki bir ge
minin direinin tepesinden brakldnda, gemi
kendisini ekmedii iin, ondan uzaklaacaktr.

236
Yalnzca Buruno ile elbette Galileo gecikme
olgusunun kendisini yadsma ve bir geminin direi
nin tepesinden den bir topun gemi ister devi-
nimli olsun ister devinimsizher zaman bu direin
dibine deceini ileri srme yrekliliini gster
milerdir. Ingoliy e M ektupunda (1624), Ingo-
li'den ve genel olarak Aristotelesi fizikilerden iki
bakmdan stn olduunu -a ) onlarn yapmad
deneyi yapm olmakla; b) bu deneyi ancak sonu
cunu ngrdkten sonra yapm olmaklasyleye
rek bbrlenen Galileo, tam olarak sz konusu sa
v tartt yerde, En Byk ik i Dnya Dizgesi
zerine Diyalog unda, deney yapmaya hi giri
mediini aka syler bize. Dahas, yapmaya hi
gerek duymadn, ok iyi bir fiziki olduu iin,
gerektiinde hi deney yapmadan topun nasl dav
ranacan belirleyebildiini ekler.
Galileo hakl elbette. acl bilimin devinim
kavramn anlam biri iin bu deney tmyle ge
reksizdir. Peki tekiler iin? Bunu henz anlama
m olan ve kendilerine anlatlmas gerekenler iin?
Onlar iin deney nemli bir rol oynayabilir. Gas-
sendinin, 1640ta, szn ettiim deneylere kendi
si iin mi, yoksa yalnzca bakalar iin mi giritii
ni sylemek g. Ola ki "bakalar iin; kendileri
ne eylemsizlik yasasnn bir kantnn verilmesi ge
rekenler iin. Ama belki de ayn zamanda kendisi
iin; bu ilkenin yalnzca in abstracto* dsel uzayn
* S o y u t o la r a k ( .n .)

237
boluunda deil, in concreto** Y er zerinde de,
Galileo'nun dedii, gibi in hic vero aereot geerli
olduundan emin olmak iin.
Ne olursa olsun, deneyler tmyle baarl ol
mutur; bunun iin Gassendi, Alais kontunun yar
dmyla, Marsilya'da, anda bir yank uyandran
bir halk gsterisi dzenledi. te betimlemesi:14
16-41 ylnda Marsilyada bulunan ve felsefenin
kendisine sunduu kurgulamalarn doruluunu
deneylerle hakl gstermeye pek merakl olan Bay
Gassendi, soyunun ululuundan ok, bir sr ey
hakkndaki bilgisi ve sevgisiyle nl olan prensin
emriyle denize indirilen bir kadrga zerinde gs
terdi ki, kadrga olabilecek btn hzyla seyreder
ken direinin tepesinden braklan bir ta, ayn ka
drga dururken ve devimsizken dt yerden
baka bir yere dmez; yle ki, kadrga ister gitsin
ister gitmesin, ta her zaman direk boyunca, dire
in dibine, ayn yana der. Sayn Alais Kontunun
ve oraya gelen bir sr insann huzurunda yaplan
bu deney, bunu daha nce grmemi olan birou
na aykr birey gibi geldi; bunun zerine Bay Gas
sendi D e mot impresso a m oto re translato diye bir
inceleme yazd ve bunu ayn yl Bay Du Puye yaz
d mektupta grdk.
u ki, bu mektupta, yani D e motu impresso a
motore translatoda.,15 Gassendi Marsilya deneyi-

~ S om u t o la ra k ( .n .)
aa Bu g e r e k h a v a d a ( .n .)

238
nin betimlemesini ekleyerek ve bu betimlemenin
zmlemesine (Galileo'nun) devinimin grelilii
ve hzn korunumu ilkelerini uygulayarak Gali-
leonun uslamlamalarn zetler, ama bununla kal
maz; Galileoyu amay ve k noktasna dnme
saplants ile arlk saplantsndan kurtularak ey
lemsizlik yasasn tam olarak dile getirmeyi baa
rr. Gerekten, bu yasann (Galileoca) yatay devi
nimle snrlanmas gereksizdir; ilkece btn ynler
iin geerlidir. Dsel uzaylarda, dnyann dn
daki, kukusuz hibireyin bulunmad, ama bir-
eyin bulunabilecei bo uzaylarda devinim, ne
ynde olursa olsun, yatay devinime benzeyecektir
ve hzlanmayacak, yavalamayacak, dolaysyla hi
durmayacaktr."1Gassendi byk bir saduyuyla,
Y e r iin de byle olduunu, hu haliyle devinimin
hem ynyle hem hzyla korunduunu, eyler ger
ekte baka trl oluyorsa, bunun cisimlerin di
renle (rnein havann direnci) karlamalarn
dan ve Yer'in ekimine uramalarndan tr ol
duunu karsar buradan.
Dnyann dndaki dsel uzaylar deney nesne
si deildir elbette; Tanrnn oraya yerletirebilecei
cisimler de yle. Gassendi bunun farkndadr zaten;
bu da onun yzakdr. Ama bu konuda srar etmek
ve Gassendinin uslamlamasnn atomlar ve bo
luk ile birlikte Epikurostan ald ve retmekte
olduu duyumcu-deneyci bilgi kuramyla apak
badamazln vurgulamak acmaszlk olur. Gas-

239
sendinin Torricelli ile Pascal'n basn lme de
neylerini yorumlamada Robert Boyle'dan nce gel
mesini salayan, dncesini bozup ksrlatrmak
tan baka birey yapmam olan bilgi kuram deil,
atomculuu akllca kullanm olmasdr.
Gassendi bu deneyleri -Auzout'dan rendii
Puy de Domeunki de dahilAnimadversiones inin
bir ekinde uzun uzun anlatr; sonra Toulon yakn
larndaki bir tepede bunlar Bernier ileyeniden
yaparak (1650), Syntagma da yeniden zetleyip
tartr.17
Basn lme deneyi ile ortaya konan deneysel
olgu kendi iinde olduka aktr. Bir Toricelli t
pndeki civa dzeyinin tpn yerletirilmi olduu
ykseltiye bal olarak deimesini saptamaktr
yalnzca. Ama doru yorum hi de kolay deildir.
Doru yorum, gerekte ortaya kan etkide iki et
kenin eyleminin dolaysyla iki farkl kavramn
farklln, yani cvay dengeye getiren hava ktle
sinin arl ile esnek basncnn farklln ng
rr. mdi, bu iki kavram deneyi yapanlarn kafasn
da bandan beri varsa d a Torricelli bir yn balya
syla karlatrarak havann sktrmasndan sz
ederiki etkenin eylemi aka zmlenmemitir.
Bunu yapmaksa, -b ir damla gibi hemen hemen
hi arl olmayan ok kk bir hava miktarnn,
Torricelli tpnn boluuna sokulduunda cva
dzeyini duyulur bir biimde drmesinden a
knlk duyan Roberval rneinin ok gzel gster-

240
elii gibi, pek kolay deildir. Havay bir svya ben
zeterek (o ada yaygn bir benzetme) yanla d
m olan Pascal'a gelince; o, cva tpnde bolu
un ortaya kn hidrostatikten gelen bir anlay
la, yani bir arlk dengesiyle aklar. Pascaln S
vlarn Dengesi ve Hava Ktlesinin Arl zeri
ne incelemeler inde bulduumuz basn lme de
neylerinin (bir dan tepesine karlan bir hava
torbasnn genilemesi vb.) yorumlannda, hava
nn yer yzeyini sktr ile bir dan tepesindeki
seyrelii aka belirtilmise de, ncelemelerin -ad
larnn da gsterdii gibi aka bir hidrostatik
anlay ierisinde ele alnm olduu ve incelenen
olgularn kavramsal zmlemesinin daha nce
Torricellinin ulat dzeye kmad bir o kadar
dorudur.
te atomcu ontoloji burada, havann genleme
(genileme) ve younlama (sktrma) olgular ile
ayn miktardaki havann (ayn saydaki cisimcik,
dolaysyla, ayn arlk), sktrmaya da genleme
durumuna gre, son derece deiken basnlar ya
ratabilmesini Gassendi iin kolayca anlalr kla
rak, onun ileri bir adm atmasn salamtr. By-
lece Gassendi basn lme deneyiyle ortaya konan
olgunun temel etkenini bu sktrmada ve onun so
nucu olan basnta grr. Bunu aklamak iin de
aerodinamik benzeimler (bir top ya da Ctesibius
pompas ierisinde sktrlm hava basnc) ileri
srer. Hava ktlesinin arl i katlar sktrr;

241
tpteki cvay ykselten bu basntr. Arln et
kisi byle oluur; dolaysz nedenle dolayl hale ge
lir; dolaysz nedense basntr.'8
Kukusuz bunlar bir hi deil; ok bile. Ne ki
Gassendinin harcad abayla, oynad rolle, ya
ratt etkiyle karlatrldkta, pek az. Ama ban
dan beri sylediim gibi, Gassendi bilgin olaral
deil, bir filozof olarak etkili olmu, Yunan atom
culuunu canlandrp, bylece X V I 1. yzylda bili
min gereksindii ontolojinin eksiini gidererek bi
limsel dncenin tarihinde bir yer tutmutur.1
Kukusuz bunu yapan ilk kii olmamtr; Berigarc
Basson ve daha bakalar ondan nce yapmlar
Hatt, atomculuk X V II. yzyl fiziine ve mekani
ine yle iyi uyarlanmtr ki (Descartes gibi atom
lar ve boluu reddeden, bir sreklilik fizii geli
tirmeye alanlar bile, cisimcik retilerini kullan
mak zorunda kalmlardr), Lucretius ile Epiku
rosun dolaysz etkilerinin onu kabul ettirmeye yet
mi olduu sylenebilir. Atom retisini kimsenir
Gassendi kadar canla bala ortaya koymad, b
tn biimleriyle dnyann iinde ve dndabo
luun varln kimsenin onun kadar sebat ve srar
la savunmad da bir o kadar dorudur; dolaysy
la z ile nitelik, gcllk ile gerek olma kavramla
rina dayanan klasik ontolojinin yklmasna kimse
nin onun kadar katks olmamtr. Gerekten, bo
luun varln, yani "ne tz ne nitelik olan bire-
yin gerekliini ileri srerek, geleneksel ulam diz

242
gesinde bir gedik aar Gassendi; bu dizgenin ieri
sinde yok olup gidecei bir gedik.
Bu yolla da fizik varln, tm iermeleriyle bir
likte yani, uzay ile zamann zerkletirilmesi ve
sonsuzlatrlmasnn sonucu olan dnyann son-
suzlatrlmas, duyulur niteliklerin znelletirilme
si ile birliktesalt mekanizme indirgenmesine her
kesten ok katkda bulunur. Bu olduka aykr g
rnr; nk Gassendi, dorusunu sylemek gere
kirse, ne birine ne tekine inanyordu. Ona gre
uzayn sonsuzluu gerek dnyann sonsuzluunu
dourmaz; nk onun bileimine giren atomlarn
toplam saysnn sonlu olmamas olamaz. Atomla
rn zelliklerinin arla, sayya ve lye indir
genmesi, Gassendinin znel olarak duyulur nite
likleri yaratmaya uyarlanm atomlar, k atomla
rn, ses atomlarn, scaklk atomlarn, soukluk
atomlarn vb. temel alarak, atom temelli bir nite
liksel fizik gelitirmeye almasna engel olmam
tr. Bu da onu, kimi kez k atomlar durumunda
olduu gibiok uzak ve ilgisiz nedenlerle de olsa,
Newtoncu k anlayn (cisimcik kuram) nce
den sezmeye, kimi kez de ses iin olduu gibises
dalgalarnn varln yadsmaya gtrmtr.
Sylediklerimi birka szckle zetleyebilirim
sanyorum: Gassendi Eskia atomculuu zerine
hl niteliksel olan bir fizik kurmaya almtr.
Bu da onun, Eskia atomculuunu yenileme ya
da diriltmeyoluyla, acl bilime felseb bir temel,

243
ontolojik bir temel vermesini salamtr. acl bi
lim Gassendinin birletiremediklerini birletirmi,
yani Demokritosun atomculuu ile Galileo ve
Descartes devriminin temsilcisi olduu Platon ma-
tematikiliini biraraya getirmitir. Bildiimiz gibi,
matematiksel fizikteki Newton bireimini yaratan,
bu iki akmn birliidir.

244
Bilim Tarihine
Yaklam lar1

ay Guerlacn gzel bildirisi hem en genel

B olarak tarihin evrimi ile zel olarak bilim


tarihine esiz bir ku bak survey hem de
bunun imdiye kadarki yapl biiminin bir eleti
risi pek yerinde. Gerekten, bilimlerin tarihine
ilikin somut sorunlar tartmaya bir sr zaman
ayrp bir sr aba harcadktan sonra, kendimize
dnyor ve tarihiler olarak kendimizi sz konu-

0 T e m m u z 1961d e O x f o r d k o lo k y u m u n d a H e n r y G u e rla c 'in y a p t


k o n u m a y a y a n t o la ra k su n ulan b ild irin in zg n m etn i. n g iliz c e
e v iris i S cie n tific Changede y a y m la n d . ( A . C . C r o m b ie ed., L o n d o n ,
1963, s. 8 4 7 -8 5 7 ). H . G u e r la c n k on u m as a y n y a p tn 797-817. say-
fa la rm d a d r.

245
su ediyoruz. yleyse Bay Guerlacn buyruuna
uyup soralm: "Tarih nedir? Bu szck, onun bize
hatrlatt gibi, insann tarihine, insann gemiine
(kendi mal olarak) uygun der. Ama belirsizdir;
bir yandan bizden nce olup bitenlerin btnn,
baka deyile, gemiteki olgularn, olaylarn t
mn buna "nesnel tarih ya da gemi gncel
lik" denebilir, te yandan, tarihinin buna ilikin
anlatsn, bu gemii konu edinen anlaty gsterir.
Res gestae ve historia rerum gestarum. u ki, ge
mi, srf gemi olarak, bizim iin hi eriilemeye-
cek bireydir; yitip gitmitir, yoktur artk, ona do-
kunamayz. Ancak hal varolan ykntlarna, izle
rine, kalntlarna zamann ve insanlarn ykmn
dan kurtulabilmi yaptlara, antlara, belgelere
bakarak onu yeniden kurmaya alrz. Ama nes
nel tarih insanlarn yapt ve geirdii tarihta
rihilerin tarihine pek kulak asmaz; tarihi iin de
ersiz olan eyleri yaatr, en nemli belgeleri,1en
gzel yaptlar en saygdeer antlar acmaszca y
kar.2 Tarihilere brakt ise, onlarn gereksindik
lerinin kck paralardr. Bu bakma, tarihsel
yeniden kurma hep kukulu, hatt iki bakmdan
kukuludur... Zavall kk tahmin bilimi; Paul
Valery tarihi byle adlandrr.
Ayrca, tarihsel yeniden kurma hep blk pr
ktr. Tarihi hereyi anlatmaz; bildii ya da bile
bilecei hereyi nasl bilsin ki? Tristram Shandy
0 Y a p la n i le r v e y a p la n ilerin tarih i ( .n .)

246
bunun olanaksz olduunu pek gzel gsterdi bize
bile anlatmaz; yalnzca nemli olan anlatr. Tarih
inin tarihi, historia rerum gestarum, btn resges-
taey\ deil, yalnzca unutulmaktan kurtarlmaya
deer olanlar ierir. Tarihinin tarihi bir seim so
nucudur demek ki. Hem de bir ifte seim sonucu.
Bir yanda res gestae nin adalarnn ve dolay
sz ya da dolayl ardllarnn seiminin sonucu.
Yani kendilerine nemli, saklanmaya ve torunlar
na aktarlmaya deer grnen olgular yllklarna,
kaytlarna, gnlklerine geiren, kendilerine ko
runmas gerekli grnen metinlerin rneini ka
ran imdinin tarihilerinin ya da gemiin koruyu
cularnn seimi. te yanda, daha sonra -kendileri
ne kalan malzemeleri belgeleri kullanan, kendile
rine aktarlan ya da aktarlmayan olgularn, metin
lerin greli nemi ve deeri konusunda ou kez
adalarla ya da kendi ncelleriyle ayn grte
olmayan tarihinin seiminin sonucu.
Ama bu yolla bir yere varamaz tarihi. Sonunda
adalarn nemsiz bulduu, kendisine ise ok
nemli grnen bir olgular kmesini ya da bir ola
yn tarihini bilmemekten, kendisi iin byk dee
ri olan, ncellerininse bize saklayacak kadar deer
li bulmadklar metinlerin elinde olmamasndan ya
knacak duruma der.3
Tarihinin tarihte yapt, ann ilgilerini, de
erler dizgesini tasarlamak, ann dncelerine
ve kendi dncelerine gre yeniden kurma ii

247
ne girimektir. Tarih srf bunun iin yenilenir; srf
bunun iin, devimsiz gemiten daha hzl deien
birey yoktur.
Tarihin tarihilerin tarihievrimine ilikin pek
gzel zetlemesinde, Bay Guerlac, Yenia boyun
ca, zellikle de X V III. yzyldan beri tarihin derin
lemesine ekiyor dikkatimizi.4 lgiler yaamn es
kiden bilinmeyen, yanl bilinen ya da nemsenme
yen dnemlerine, alanlarna ynelir. Hanedanlarn,
siyasetilerin tarihinden halklarn, kurumlarn tari
hine, toplumsal, ktisad tarihe, trelerin dnce
lerin, uygarlklarn tarihine geer. Aydnlanma fel
sefesinin etkisiyle, tarih "insan aklnn ilerlemesi
nin" tarihi haline gelir. Bay Guerlac'in szn et
meyi unuttuu Condorcetyi dnelim. Bu bak
ma, bilim tarihinin bu ilerlemenin tartlmaz, hat
t gzle grlr olduu alanbamsz bir alan ola
rak X V III. yzylda kurulmu olmas doaldr.5
Hemen hemen ayn zamanda ya da biraz sonra,
zellikle Alman felsefesinin etkisi altnda, tarih ev
rensel aklama biimi haline gelir. Doa dnyas
n bile ele geirir! Gemi imdiyi aklar" kural
kozmolojiye, yerbilime, dirimbilime yaylr. Evrim
kavram anahtar bir kavram olur; X IX . yzyl hak
l olarak tarih yzyl olarak adlandrlmtr. Ger
ek anlamyla tarihe, insanlk tarihine gelince...
X IX . ve X X. yzyllarda bu alanlardaki ilerlemeler
altst edici oldu, hl da yle. l dillerin zl
mesi, dzenli kazlar vb. gemie ilikin bilgimize

248
binlerce yenisini ekledi. Gelgelelim, her madalyo
nun ters yz vardr; genileyip zenginleirken ta
rih uzmanlar, paralanr, blnr, altblmlere
ayrlr, insanlk tarihi yerine, una buna ilikin bir
sr tarih, paral ve tek yanl tarihler var elimiz
de; tek bir kuma yerine, ayr ayr ipler; canl bir
organizma yerine membra disjectalar.
Bay Guerlacn acl tarihlerde ya da tarih
ilerde ve zellikle bilim tarihinde ve tarihile
rindeeletirdii ey ite bu ar lde uzmanla
ma, bu dmanca ayrlklktr. nk szn et
tiim iki byk yanllktan herkesten ok sorumlu
olanlar, komular karsnda kendini beenmi bir
soyutlanma siyaseti gdenler, bilimin ierisinde
doduu, yaad, gelitii koullar hesaba alnrn-
yarak Bay Guerlac bunlara idealist der soyut
bir tutum taknanlar, bu tarihler ve tarihilerdir.
Gerekten, Montucla ile Kastnerden, Delambre
ile WheweHden beri, bilim tarihi Eskia bilimine
ilikin anlaymz deitirerek, Babil bilimini ve
bugn in bilimini gzlerimizin nne sererek, or
taa ve Arap bilimini yeniden canlandrarak par
lak gelimeler gstermi, Auguste Comtela birlikte
baarsz da olsa uygarlk tarihiyle btnleme
ye, Duhem ve Brunschvig'le birlikte felseFe tarihiy
le (neredeyse kendisi kadar soyut alan) birleme
ye alm, ama yine de, Tannerye karn, genel
ya da toplumsal tarihle (teknik ve teknoloji tarihi-
A y r a y r y e le r ( .n .)

249
nin dolambal yoluyla bile) hibir ba kurmayan
uzak bir alan olarak kalmtr. Bu yzden de ku
kusuz haksz, ama nedensiz deil kendisi de ger
ek tarihilerce nemsenmemitir.
Bay Guerlac bu son zamanlarda yalnzca felsefe
tarihi ile deil, dnce tarihi ile de iliki kuran bi
lim tarihinin yine de ok soyut, ok idealist kald
kansnda. Betimledii olgular tarihsel ve top
lumsal balamlarndan yaltmay ve onlara kendine
zg, bamsz bir (szde) gereklik vermeyi bra
kp bu idealizmi amas gerektiini, salt bilim ile
uygulamal bilim, kuramsal bilim ile klgn bilim
arasndaki soyut ve yapay ayrmndan vazge
mesi gerektiini dnmektedir. Bilim tarihi, ken
disini douran, gelimesini besleyen ya da kstek
leyen toplunlara bal olan, ama ayn zamanda o
toplumlar zerinde de eylemde bulunan bilimsel
etkinliin etkin dnce ve dnme etkinlii
gerek birliini yeniden kavramaldr. Kendisini gi
derek daha ok tehdit eden blk prklkten
ancak bu yolla kanabilir, birliini bulabilir ya da
yeniden bulabilir. Yani farkl bilimlerin ve teknik
lerinayr ayr tarihlerinin kar karya konmasn
dan teye geip bir bilim tarihi olabilir.
Dostum Guerlac'n ar uzmanlama ve tarihte
bunun sonucu olan blk prklk konusundaki
eletirisine ok byk lde katlyorum. Zaten
hepimiz katlyoruz sanrm. Hepimiz biliriz ki,
btn, paralarn toplamndan daha byktr;

250
blgesel tarih incelemelerinin toplam bir lkenin
tarihini oluturmaz; bir lkenin tarihi bile daha ge
nel bir tarihin krntsdr ancak. Son zamanlarda
ki daha geni btnleri konu edinme, rnein, Ri
viera lkelerinin ayr ayr tarihleri yerine Akde
niz'in tarihini yazma giriimleri de bundan tr
dr. Yine hepimiz biliriz ki, ayr ayr alanlar, ayr
ayr tarih konular haline getirmek iin biribirin-
den ayrdmz insan etkinlikleri arasnda yapt
mz blmlemeler olduka yapaydr ve gerekte
hepsi biribirini zorunlu klar, biribirine szar, bir
btn oluturur. Peki ne yapmal? Grnmlerini
ayrmadan, paralar haline getirmeden btn an
layamayz../ Yeniden kurma, bireim sonradan
gelir. Ama bu da sk grlen birey deildir.
Burckhardt'n baarlarn 3^ineleme ve onlar say
gdeer uygarlklar tarihi adyla sunma yolundaki
son giriimlere bakarak bir kanya varamayz bu
konuda. Yan yana konan tarihler bir tarih olutur
maz... Bir matematik tarihi, bir gkbilim tarihi,
sonra bir fizik, bir kimya, bir dirimbilim tarihi bir
bilim tarihi oluturmaz; bilimler tarihi bile olutur
maz./ Kukusuz can skc bu; bilimler biribirini
etkileyip, biribirine dayandka daha da can skc.
En azndan ksmen. Bir kez daha soruyorum; ne
yaplabilir? Uzmanlama ilerlemenin, malzeme
fazlalnn, insan varlnn yeteneklerini gittike
daha ok aan bilgilerimizdeki zenginlemenin be
delidir. Bu bakma, kimse artk bilimlerin tarihini

251
yazamaz; bir bilimin tarihini bile yazamaz... Son
zamanlardaki giriimler de bunu bol bol kantl
yor. Ama her yerde ayn; kimse insanlk tarihini
yazamaz; Avrupa tarihini; dinler tarihini ya da sa
natlarn tarihini bile yazamaz.8 Bugn kimsenin
matematik, fizik ya da kimya bilmekle, yazndan
anlamakla bbiirlenemeyecei gibi. Ar bolluk,
ar uzmanlk biiyiik bir sorun. Ama bizim soru
numuz deil. Bana sorarsanz, zmn bilmiyo
rum bu sorunun.
imdi Bay Guerlacn bize ynelttii ikinci eliti-
riye, "idedist" olduumuz, salt bilim ile uygulama
l bilim arasndaki ba nemsemediimiz, bylece
de tarihsel etken olarak bilimin roln yanl anla
dmz yollu eletiriye gelelim. tiraf edeyim, ben
kendimi sorumlu grmyorum. Zaten bizim "ide
alizmimiz" -az sonra geleceim buna- gerekte
acl bilimi, scientia activa, operativay teknoloji
nin ilerlemesi diye yorumlama ya da yanl y o
rumlama giriimlerine bir tepkiden baka birey
deil. Douu acl insann -ykselen kentsoylu-
luun etkinciliiyle aklanan, seyircinin Orta
a ya da Eskia insannntutumunun karsna
konan acl bilimin, klgn ve etkin niteliinden
tr vlp yceltilmesi ya da dnsel arayn
yerine baar arayn koyan bir mhendis bilimi"
diye yarglanmas; insan saygl bir seyirci olmak
tan karp, "doann efendisi ve retmeni" yap
mak iin praxis adna theoriay bir yana brakma

252
ya gtren g istencinin bir hybrisi* ile aklan
mas bireyi deitirmez: ki durumda da, bilimsel
dncenin yaps hakkndaki ayn bilgisizlikle yz
yzeyiz.
Ayrca, Bay Guerlacn salt bilim ile uygulamal
bilim arasndaki ba zerinde, tarihsel etken olarak
bilimin rol zerinde srar ediinin, bir para da ol
sa, gncel ya da en azndan acl eylerin bir du
rumunu gemie yanstmak olup olmadn merak
ediyorum. Gerekte, bilimin acl toplumdaki ro
lnn u son yzyllarda srekli olarak artt, bu
gn toplumda ok byk bir yer tuttuu ve ege
men hale gelmekte olduu kesin. Tarih iin ok
nemli, hatt kararl bir etken haline geldii de ke
sin. Uygulamal bilimle bann skdan te olduu
da bir o kadar kesin. Nkleer fiziin byk letle
ri fabrikalardr; otomatik fabrikalarmz cisimle-
mi kuramdan baka birey deildir; bizi tayan
uaktan, kendimizi iittirmemizi salayan oparlre
dek, gnlk yaammzdaki ok sayda nesne de
yle.
Btn bunlar kukusuz hepten yeni bir olgu de
il, ama bir gelimenin, balangc arkamzda,
uzaklarda kalan hzl bir gelimenin vard nokta.
Bu bakma, aktr ki, acl gkbilimin tarihi teles-
kobun tarihine zlmezcesine baldr ve genel
olarak, kulland saysz gzlem ve lme leti ya
plmam olsa, acl bilim anlalmaz birey olur
0 H u y ( .n .)

253
du. Bay Daumasn gsterdii gibi, bilgin ile tekno-
loun ibirlii, X V II. ve X V III. yzyllardan bala
yarak, bu letlerin yaplmas srasnda gerekleti
rilmitir.1 Kuramsal kimyann evrimi ile snai kim
yann evrimi arasnda, elektrik kuram ile onun uy
gulamasnn evrimi arasnda duyulur bir koutluk
bulunduu tartlmaz.
Yine de, kuram ile klg arasndaki bu etkileim,
kuramn klgya, klgnn kurama sz, klgn so
runlarn zmnn kuramsal hazrlan sava
srasn da ve sonrasnda bunun nereye varabilecei
ni grdkz bakmndan acl bir olgu gibi ge
liyor bana. Eskia ile Ortaa, gne saatinin ya
pl ve Arkhimedesin kendi adn tayan ilkeyi
kelcdii dnda, pek az rnek sunar bize bu konu
da."1Eskia tekniklerine gelince; kabul etmek zo
rundayz ki, Yunanistanda bile uygulamal bi-
lin den bambaka eylerdir bunlar. Ne denli ar
tc grnrse grnsn, bilimsel bilgi sahibi olma
dan ya da yalnzca n bilgilerle tapnaklar, saray
lar, hatt katedraller yaplabilir, kanallar kazlp
kprler kurulabilir, madencilik ve seramik sanat
gelitirilebilir. Bilim bir toplumun yaamas, bir
kltrn gelimesi, bir Devletin, hatt bir impara
torluun kurulmas iin zorunlu deildir. Bilimden
btnyle ya da hemen hemen btnyle gemi
imparatorluklar, byk devletler, uygarlklar
(Persi ya da ini dnelim) olmutur. Onu mi
ras olarak alp hibirey eklemeyenler (R om ay

254
dnelim) olmutur. Bundan tr, bilimin tarih
sel etken olarak roln abartmamalyz. Gemite,
Yunanistan ya da Yenia ncesi Bat dnyas gi
bi, bilimin gerekten varolduu yerlerde bile bu rol
kk olmutu."
Bu bizi toplumsal olgu olarak bilim sorununa, bi
limin gelimesini salayan ya da engelleyen koul
lar sorununa gtrr. Byle koullar olduu apa
ktr ve bu konuda Bay Guerlac ile ajm kanda
ym. Birka yl nce bunun zerinde ben de durdu
uma gre,12 nasl olmam ki zaten? Bilimin doma
s ve gelimesi iin, Aristotelesin de syledii gibi,
bo zaman olan insanlarn bulunmas gerekir; ama
bu yetmez; leisureci classes yeleri arasnda, do
yumlarn anlamada, theoria da bulan insanlarn da
ortaya kmas gerekir. Yine, bu theoria uygulama
snn, bilimsel etkinliin, toplumun gznde bir de
eri olmas gerekir.13 Oysa bunlar hi de zorunlu
eyler deildir; hatt ok seyrek grlen ve bildi
im kadaryla, tarihte ancak iki kez gereklemi
eylerdir. nk insan Aristotelesin houna git
mez buz gerei anlama isteiyle dolup tamaz;
Atinal insan bile. Byk olsun, kk olsun, top
lumlar, kuramcnn hi karlk beklemeden yapt
, en azndan balangta tmyle yararsz bulu
nan bilimsel etkinliin deerini genellikle bilmez
ler.14 nk, kabul etmek gerekir ki, kuram, en
azndan dolaysz bir biimde, klgya gtrmez; kl
g da dolaysz bir biimde kuram dourmaz. ou

255
kez tam tersine, ondan uzaklar. rnein, geomet
riyi bulmu olanlar Nil vadisindeki tarlalar lme
si gereken Msrllar deil, lmeye deer hibir-
eyleri olmayan Yunanllardr; Msrllar reeteler
le yetinmilerdir. Yine, gezegen devinimlerine ili
kin bir dizge gelitirenler, mneccimlie inanan, bu
yzden de, Van der Waerdenin hatrlatt gibi,
Gkteki gezegenlerin konumlarn hesaplayp n
ceden grebilmeyi gereksinen Babilliler deildir.16
Bunu yapanlar da, yine, mneccimlie inanmayan
Yunanllardr; Babilliler son derece ince hesap yn
temleri veyine reetelerbulmaklayetinmilerdir.
Demek ki bana yle geliyor bilimin neden
ran'da ya da in'de doup gelimediini gzelce
aklayabilsek Bay Nedham'n aklad gibi, b
yk brokrasiler bamsz bilimsel dnceye d
mandr16-, gerektiinde, neden Yunanistan'da do
up geliebildiim aklayabilsek bile, bunun ger
ekten neden byle olduunu aklayamayz.
Bundan tr Yunan bilimini kentin toplumsal
yapsndan, hatt agora'dan karsamay istemek
bo grnyor bana. Atinallar Eudoxe'u akla
maz; Platonu aklamaz. N e Siracusa Arkhime-
desi, ne de Floransa Galileo'yu aklar. Ben kendi
adma, salt bilim ile uygulamal bilimin az nce s
zn ettiim yaknlamasna karn, Yenia iin,
hatt amz iin de yle olduunu sanyorum. Bi
ze New ton'u aklayabilecek olan X V II. yzyl n-
gilteresinin toplumsal yaps deildir. I. Nicola

256
Rusyasnn toplumsal yapm aya da toplumsal ya
plarna bakarak, bilimin y a da bilimlerin gelecek
teki evrimini nceden sylemeye almak kadar
dsel bir ura.
Bilimin klgn uygulamalar iin de yle olduu
kansndaym. Bilimin yaps ve evrimi bu uygula
malarla aklanamaz. Dorusu ( idealizm buysa,
idealist olma ve dostum Guerlacm yergilerine,
eletirilerine urama utancn tamaya hazrm),
bilimin, Yunanllarn bilimi kadar amzn bilimi
nin de, z bakmndan theoria, hakikati arama ol
duuna, bu bakma, hep kendine zg bir yaam,
ikin bir tarihi olduuna, tarihilerin onu ancak
kendi sorunlarna, kendi tarihine bakarak anlaya
bileceklerine inanyorum.
Yine inanyorum ki, bilimlerin tarihinin, bilimsel
dncenin tarihinin genel tarih iin ok nemli ol
masnn nedeni de tam olarak budur. nk, Pas-
caln dedii gibi, insanlk hep yaayan, hep re
nen tek bir insan ise, onu incelerken kendi tarihi
mizle, dahas, kendi dnsel yaamykmzle u
rayoruz demektir. Bylesine srkleyici, bylesi-
ne retici olmas da bundan trdr; bilimsel
dnce insan akln bize en yce yanlaryla, ken
disine hep uzak kalan bir amac hi durmadan, hep
yetersiz, hep yinelenen aray ierisinde, hakikati
aray ierisinde gsterir. Itinerarium mentis in ve-
r i t a t e m u ki bu itinerarium nceden verilmemi
A k ln hakikate y o lc u lu u ( .n .)

257
tir. Akl bir dz izgi zerinde ilerlemez ona doru.
Hakikate giden yol tuzaklarla dolu, yanllarla
kapldr; baarszlklar baarlardan daha sk gr
lr o yolda. Ama baarszlklar da kimi kez baar
lar kadar aklayc, reticidir. Bu bakma, yanl
lar incelemeyi nemsememek doru olmaz; akl
onlar arasndan geerek ilerler hakikate. Itinerari-
um mentis in veri tatem dmdz bir yol deildir.
Dnleri dnemeleri vardr; kmazlara girer,
geri dner. Bir yol bile deil, birok yoldur bu.
Matematikinin yolu ne kimyacnn yoludur ne de
dirimbilimcinin, fizikinin... Onun iin btn bu
yollar somut gereklikleriyle, yani tarihsel olarak
belirlenmi ayrlklaryla izlememiz, bilimin tarihini
yazmadan nce bilimlerin tarihlerini yazmaya kat
lanmamz gerek. Bilimlerin tarihleri, bir rman
kollarnn o rmak ierisinde eriyii gibi bilimin ta
rihi ierisinde eriyecektir.
Bilimin tarihi yazlacak m dersiniz? Bunu an
cak gelecek bilir.

258
N otlar

al Dnce
I. Textes et traductions p o u r s e rvir l h istoire de la pense moderne,
S o r b o n n c da p r o fe s r olan A b e l R e y i n y n e tti i d izi: I. P E T R A R
Q U E , S u r ma p ro p re ignoran ce et cette de beaucoup, d a utres, J .
B e r t r a n d 111 e v iris i, P. d e N o lh a c tn n s z ; II. M A C H I A V E L , L e
P rin c e C o lo n n a d 'I s t r ia nin e v iris i, P. H A Z A R D ' n g iri i; I I I . N I C O
LAS D E CUSA, D e la d octe ignorance, L. M o u lin ie r 'n in ev irisi,
A . R e y in giri i; IV . C E S A L P N , Q uestions pripatticiennes, M . D o -
ro ll' n ev iris i.

Ortaa Felsefesinde Aristotelesilik ile Platonculuk


1. Enneades'i IV . y z y ld a M a riu s V I C T O R 1 N U S ev irm i ; O rg a -
non'u ise V I . y z y ld a B O E T I U S . P L O T I N O S e v iris i y it ik . A r is to -
te le s in k in in ise b y k e b l m y it ik . O r t a a d a K a te g o rile r ile 7 o -
p ih le r b ilin iy o rm u y a ln z c a .
2. Bk. R. M E R Z , Renaissance im slam, B le, 1914.
3. B k . E. G I L S O N , Esprit de la ph ilosoph ie mdivale, 2 cilt, Pa ris,
1932.
4. B u n dan t r , fels e fe n in st n l e v e sa ltc l a g e re k s in im in i en sa
d k b i im d e d ile g e tir e n filo z o fla r n , y a n i b n -i R d c le rin k a v r a m la
rn ca y a d s n m tr bu.
5. Bk. L o S T R A U S S , Ph ilos o p h ie und Gesetz. B e rlin , 1935.
6 . G rosso modo, X I I I . y z y ln ik in ci y a r s n d a n bala ya rak .
7. r e t ile r in P la to n cu i e r i i k im i k ez -b iz im iin - A ris to te le s i b ir
te rm in o lo ji giy s is i a ltn a g iz le n ir.
8 . B k . R. K L I B A N S K Y , The C on tinu i ty o f the P la to n ic Tradition,
L o n d o n , 1939.
9. B k. Pa u l K R A U S , J b ir et les origines de l a lchim ie arabe. K a h ire,
1942.
10. A .g .y .
1 1. B k. G . D e L A G A R D E , La naissance de l'es p rit laque au dclin
du M o y e n Age, 2 cilt, S a in t-P a u l-T ro is -C h te a u x , 1934.

259
12. Ruh k e n d in i d o r u d a n d o r u y a v e d o la y s z o la ra k b ilir; v a rl n
k a vra r, a m a z n k a v ra m a z. R u h ta k e n d in in id eas y o k tu r ; n k
k en d i idea s T a n r d r , d iy e a k la y a c a k tr b iz e M a le b r a n c h e .
13. Bu b a k m a, b e d e n d e n a yrlm ruh, y e tile r in in tm n y e n id e n b u
lur. T e r im le r i b ir p a r a zorla rsa k , ru hu n b ir c e z a e v in e k a p a tlr g ib i
b ed en e k a p a tld n s y le y e b ilir iz . R u h k e n d i b a n a yk en h em en h e
m en b ir m e lek tir.
14. b n -i S n y ta m m sn z d r ku ku su z.
15. Bk. G . R O B E R T , Les coles et l'enseignem ent Je la thologie p e n
dant la p rem ire m oiti du X I l e sicle, 2. B ask , O tta w a - P a r is , 1933.
16. D o ru su n u s y le m e k g e re k irs e , A ris to te le s ilik v a h iy d in in in k a v
ra m yla b ile b a d a m a z.
17. Z a te n tb n -i S n 'n n irek , halktan z e n le g iz le n e n g e r e k re tis i
b n -i R d nk i k a d a r d in d, hatt d in e kar o la b ilir. F r b ninki
d e y le d ir.
18. O r t a a Pla ton cu su ruha t z se llik v e r m e k iin onu tinsel b ir m ad-
d e y le d o n a tr.
19. E lb e tte za m a n sal b ir d iz i d e il, o k d z e n li b ir d iz i s z konu su .
Z a n a n sa l d iz i, tersine, son su za dek u za tla b ilir. Bu y z d e n za m a n d a
ki y a r a t ta n tla n a m az.
20. b n -i S n 'n n ta n tlam as kim i k e z d o r u d a n d o r u y a olu m sa lda n
z o ru n lu y a g id e r za te n . B ilin d i i g ib i, b n -i S n d a e p e y c e P la to n c u lk
va rd r.
21. Bk. E. G I L S O N , I A's seize p rem iers theorem ata et la pense de
D uns Scot, A rch ive s d 'H is to ire d octrinale et littraire au A lo y e n Age,
cilt 12-13, P a ris, 1938.
22. leyen a kl k a vra m o ld u k a g t r v e A r is t o t e le s in ken disi d e b ir
ka rlatrm a ya , d a h a d o ru s u b ir b e n z e im e b a vu rm a k z o r u n d a k a
lr. H a k ik a tin a k lla k a vra n d u y u lu r a lg y a b e n z e r b ir ey d ir. A k l,
nesn esin e k e n d i n esn esin e y n e ld i i g ib i y n e lir . O , " g c l k a v r a y
tr; tp k g z n "g c l" g r olm as g ib i. N a s l g rm e k iin g z sahibi
o lm a k y e tm iy o r s a , k a ra y a g ir m e d e n h i b ir g e r e k (e t k in ) g r o la
n ak l d e ilse, "b ilm e g c o la n " b ir a k l sa h ib i o lm a k d a g e r e k b ilg i
nin o rta y a k m a sn a y e tm e z . nsan a k ln d a n g z iin o y n a d r o
l o y n a y a n b ir z e l etk en in , iley en a k ln y a da etk in ak ln ie k a r
mas, e y le m i g e r e k ir a yn zam an d a.
23. Bk. R. P. M A N D O N E T , S ig c r dc Brabant et l a verrosm e latin au
X I I I c sicle, 2. B ask , L O U V A N , 1911,
24. Ru h b e d e n in b i im i o ld u u n d a n , o n s u z v a ro la m a z . n san ak ln n
g e r e k le tird i i salt tinsel ed im le rin v a ro lu u ruhu " a y r la b ilir d iy e
g rm e m iz i sa la y a n tek ey d ir. O y s a A r a p la r n re tis in e g re , bu
e d im le r onu n e d im le ri d e ild ir.
25. K i is iz b ir l m s z l e elb ette.
26. E rn es t R e n a n , Ib n -i R d ve Ib n -i R d clk ze rin e y a z d g
z el k ita b n d a , Y a b u d ile r d n d a k im sen in tb n -i R d u c id d iy e a lm a-

260
eliini s yle m i tir. Bu t m yle y a n l tr. b n -i R ii d c l k O r t a a ile
Y e n id e n d o u t a o k n em li b ir ro l o yn a m tr.

acl Bilimin Kaynaklan: Yeni Bir Yorum


1. r n e in B a y an A n n e lie s e M A I E R 'i n D ie V orl u fer Galileis im
X I V . Ja h rh u n d e rt (R o m a , 1949) a d l k ita b z e rin e y a p t m in c e le
m e y e ba k n : A rch ive s Internationales d 'H is to ire des Sciences, 1951, s.
769 v e sonras, M A I E R 'i n S ch ola stikteki y a n tn a d a bakn : D ie na-
tu rp h ilo s o p h is c h e B e d e u tu n g d e r sch o lastisch en Im p etu s - T h e o r ie ,
1955, s. 32 v e sonras.
2. B a y C r o m b ie d e n itelik sel 3 ' n tem in y e r in i n icelik se l y n te m e b r a k
m a sn d a b ir d e r e c e fa rk g r y o r (b k . R o b e r t G ro sse te ste... s. 4, 25 v e
s o n r a s ); o y s a b en im iin b ir z fa rk v a r bu rada.
3. A . C . C R O M B E , R o b e rt Grosseteste and the origins o f ex p erim en
tal science, 1100-1700, O x fo r d , C la r e n d o n Press, 1953. A y r c a bk. A .
C . C R O M B I E , A ugustin e to Galileo, L o n d o n , F a lco n Press, 1952.
4. Bu ban a b ir a b a rtm a g ib i g e liy o r . D o ru s u , B a y C r o m b ie nin s z
n e tti i ge ite (s. 59, n. 2 ) G ro sse te ste d o a l b ilim le rd e m in o r certi-
tio p ro p te r m utabilitatem rerum naturalium bu lu n d u u n u ileri s rer
y a ln z c a v e A risto te le s e g re m axim dicta b ilim ile tantlam an n y a ln z
m a tem a tik te bu lu nd uu nu , te k i b ilim le rd e h er ikisi d e bu lu n d u u h al
d e bu n un m axim dicta o lm a d n v u rg u la r. G ro sse te ste o k hakl; n
k A ris to te le s zo ru n lu o lara k o ld u k la r g ib i olan e y le rle o u d u ru m
da y a d a g e n e llik le y le olan e y le r a rasn da o k ak b ir a y rm y a p a r .
Bu y z d e n G ro s s e te s te nin sa v h i y e n i b ir e y d e ild ir v e liz ik b ilim i
nin o la s lk l" o ld u u n u ileri s r y o r d iy e y o ru m la n m a m a s g e re k ir .
5. B unu A p h ro d is ia s l A le x a n d r a s 'tan y a da ib n -i S in a 'd a n re n m i,
b k . s. 158, n. 3; b e lk i d e S e n e c a dan.
6 . B a y C r o m b ie C h a rtre s O k u lu , K ilw a r d b y v b . re tis in in k lg n e i
lim in i v u rg u lu y o r .
7. G e r e k te n , E s k i a n y k l n n tem e lin d e ulam s o ru n la rn z e
m em i o lm a s v a rd r.
8 . O p t ik , F r e ib e r g li T h ie r r y iie M a u r o lic o a ra sn d a y a da k lg n b a
k m d a n (M a u r o lic o 'n u n y a p t la r X V I . y z y ld a n n c e y a y m la n m a d
i in ) F r e ib e r g li T h ie r r y ile K e p le r a ra sn d a h i b ir ile r le m e g s t e r
m em itir. A m a K e p le r i o p ti i, V a s c o R o n c h inin g s te r d i i g ib i, O r
ta a k a v ra m la r z erin e k u ru lm a m tr; " O r t a a o p ti in in y k m n
g s te r ir. Bk. V a s c o R O N C H I , S toria della luce, 2. bask, B o lo n a .
1952; F ra n sz ca e v iris i, P a ris, 1956.
9. J . FI. R A N D A L L , The D e ve lo p m e n t o f S cie n tific M e th o d in the
S c h o o l o f Padua, J o u r n a l o f the H is t o r y o l H is t o r y o f Ideas, 1940. Bk.
" G a lile o an d P la t o a d l y a z m , a .g.y., 1944.
10. B k . s. 69: " B o y n u z la r o lm a sn n n e d en i iki e n e d e d i le rin in o lm a
m a sd r; iki e n e d e d i le rin in olm a m a s ise b ir o k m id e le ri olm a sn n
n e d e n id ir .

261
11. P etru s P e r e g r im s v e o n da n so n ra R o g e r B a co n b ir d e n e y c in in el
ii y a p a b ilm e s i g e r e k li i ze rin d e d u ru rla r. G e r e k te n , "z a n a a t n n "
b ilg in e g e r e k e n a ra la r y a p a m a d b ir a d a d o r u d u r bu. rn e in ,
G a lile o , N e w t o n v e H u y g c n s in m e rc e k le rin i, a y n a la rn k e n d ile r i g e -
li lirm c le ri g e r e k iy o r d u . B u n u nla b irlik te , bu o k u zun s rm ed i v e b i
lim in v e 0111n g e re k s in m e le rin in etk isi a ltn d a , bu "el i in i y a p a n b ir
fdet retim i san ayisi y a r a tld . G k b ilim c ile r u stu rla b ia rn p ek a z is
tisn ayla k e n d ile r i h a zrla m a d la r.
12. D o ru s u , B a y C r o n b ie G r o s s e te s te nin m e to d o lo jis in in d e v rim c i
y a n n v u rg u la m a k la b irlik te , /.iinde A ris to te le s i o ld u u n u kabu l
eder.
1.3. r n e i n son za m a n la rd a 11. L A N G I , G esch ichie der Grundlagen
d er Physih, s. 159, M n c h e n -I'Y c ib rg ., 1952; Bk. P ie r re D U 11K M in
Eludes su r Leon ard de Vinci, cilt 11, s. 193; bu sava kar A n n e lie s e
M A I U R , a .g.y., n. 1.
15. "[K u r a m n n I s r f m a tem atik sel b ir k u rg u o k lu u n u s y le y e n C o -
p c r n ic u s n sa vn , X I I I . y z y ld a n b eri B a tl g k b ilim c ile r in g r
yle uyuan bu sav re d d etti [G a lile o J " d e r k e n (s. 3 0 9 ) C o p e rn ic u s
h ak k n d a d t bu tu ba! 3 'anl, B a y C r o m b ie nin essiz y a p t n d a
y a p t , g e r e k te n n em li olan tek y a n ltr. Z a te n A ugustine to G a li
leo adl y a p t n d a (s. 326 Ix m d o n , 1953 v e 195 6) k en disi d e d z e ltm i
tir bu y a n l . G e r e k te , C o p ern ic u s , k u ra m n h ib ir zam an y a ln z c a
m atem atiksel b ir k u rgu d iy e g rm em i , bu a n la m d a y o ru m la n a b ile c e k
h i b ir e y s y le m e m i tir. Bu g r D e R e v olu lion iln s o rbim eocles-
tium 'un 15d 3'dek i ilk ba sksn a y a z d n s z d e d ile ge tiren , O s ia n -
d e r d ir, C o p e r n ie u s 'n ken d isi d e il.
16. Bk. A . K O Y R U , A n e x p e r im e n t in m easu rem en t in the X V I I t h
c e n tu ry , Proceed in gs ol" t te Am erican P h ilos o p h ica l Society, 1952, s.
253-83.

500 Yl Sonra Leonardo da Vinci


I. A r is t o t e le s d in a m i in e g r e , y a r a t lm h e r d e v in im d e v in e n b ir
c ism e b a l b ir d e v in d ir ic in in s re k li e y le m in i g e r e k t ir ir . D e v in d ir i-
c is iz d e v in im o lm a z -ik is in i a y r d k ini d e v in im d u ra c a k tr . B y le c e ,
b ir a r a b a y e k m e y i y a d a itm e y i b r a k r s a n z , d e v in m e y i b r a k p
d u ra c a k tr .
G n l k y a a m d a k i o lg u la rn b iro u n u p ek iyi a k la ya n , am a c is im
lerin a rtk b ir d e v in d ir ic iy le e k ilm e d ik le ri y a da ite m e d ik le r in d e bile
d e v in m e y i s rd rd k le ri d u ru m la rd a b y k g l k le rle karlaan
o k iyi b ir ku ra m : Y a y la a tlm b ir ok, e lle fr la tlm b ir ta.
A ris to te le s d in a m i in in ele tirim in in h ep a tju o m ovea n tu r p ro je e te l
so ru n u n d a z e k le n m i olm as bu y z d e n d ir . A tla n n esn eyi d e v in d ir e n
n ed ir? P a ris li a d cla r, bu d e v in im i a k la m a k iin im petus ku ra m n ,
d e v in e n cistne d e v in d ir ic in in a k ta rd d e v in d ir ic i g ku ra m n b e
nim sed iler; tp k snn snan cisim d e kal g ib i, d e v in e n cisim d e k a

262
lan, b y ie c e , cisim ilk d e v in d ir ic is in d e n a y r ld k ta n so n ra onu n z e rin
d e e y le m in i s rd ren , b ir balcm a b ir i d e v in d ir ic i h alin e g e le n g .

Galileo ile Platon


1. B k. J . I 1. R A N D A L L , J r .; The w a kin g o f the M o d e rn M in d , B o s
ton, 1926, s. 220 v e sonras; a y r c a bk. A . N . W H I T E H E A D , S cience
and the M o d e rn W orld, N e w Y o r k , 1926.
2. O ld u k a y a y g n olan bu a n la y B e rg s o n 'u n b t n fiz i in -h em
A ris to te le s i hem N e w t o n c u - son z m le m e d e h om o haberin y a p t
o ld u u b i im in d e k i a n la y y la k a r trlm a m a ld r.
3. B k . L . L A B E R T H O N N I R E , tu d e s sur Descartes, P aris, 1935,
II, s. 288 v e sonras, 29-4, 304: "P h y s ic p ie d e l'e x p lo ita tio n d es ch o s e s .
4. B a c o n a c l b ilim in y a r a t c l a r n d a n b ir i d e i l , m u tu c u s u ,
rtg a m d u -,
5. D e s c a r te s ile G a lile o 'n u n b ilim i m h en d is ile te k n isy e n iin elb e tte
son d e r e c e n em li olm u t ur; so n u o la ra k b ir te k n o lo ji d e v rim i y a r a t
m tr. B u n a k arlk, m h en d isler v e te k n is y e n le r c e d e il, k u ra m cla r
v e filo z o fla r c a y a r a t lp g e li tirilm i tir.
6 . "Z a n a a t D e s c a r te s , L E R O Y 'n n D escartes so cia l a d l y a p tn d a
(P a r is , 193 1) g e li tird i i, F. B O R K E N A U nun D e r b e rg a n g vom
feudalen zum brgerlich en W e ltb ild a d l k ita b n d a (P a r is , 1934) sa
m a l a d e k g t rd D e s c a r tc s l n d n cesid ir. B o rk e n a u D es-
ca rtes fe ls e fe ile b ilim in d o u u n u y e n i b ir ik tisa d ku ru m u n , y a n i
y a p m e v in in d o u u y la a k la r. B k. H. G R O S S M A N n B o rk e -
a nun k ita b n a ilik in , k ita b n k en d isin d en o k d ah a ilg in v e r e
tici o lan eletirisi, " D i e g e s e lls c h a ft lic h e n G ru n d la g e n d e r m e ch a n is
tisch en P h ilo s o p h ie und d ie M a n u la c tu r", Z e its c h rift f r S ozialforsc
hung, P a ris, 1935.
G a lile o y a g e lin c e ; L. O L S C H K I (G a lile o und seine Z e it, H a lle ,
192 7) v e d a h a ya lcn la rd a E. Z I L S E L ( The S o cio lo g ica l R oots o f S c i
ence, T h e A m e r ic a n J o u r n a l o f S o c io lo g y , X L V I I , 1 94 2) onu d a Y e
n id en d o u za n a a tla rn n , y a p m c la r n n , m h e n d is le rin in v b . g e
le n e in e b a la rla r. Z ils e l Y e n id e n d o u u n "n ite lik li z a n a a t la rn n
a c l b ilim z ih n iy e tin in g e li m e s in d e o y n a d k la r ro l v u rg u la r . Y e -
n id e n d o u za n a a tla rn n , m h en d islerin in , m im a rla rn n A r is t o t e
lesi g e le n e e kar sa va ta n e m li b ir rol o y n a d k la r, k im ile rin in -
Iv c o n a rd o d a V in c i v e B e n e d e tli g ib i- A r is t o t e le s ili e kar y e n i b ir
d in a m ik g e li t ir m e y e b ile a l tk la r d o r u d u r e lb e tte . N e Ici, bu d i
n am ik, D u h e m in kesin b ir b i im d e g s t e r d i i g ib i, a n a iz g ile r iy le
P a ris li a d c la rn d in a m i i, J e a n B u rid a n ile N i c o l e O r e s m e in im p e
tus d in a m i iy d i. B e n e d e tti - G a lile o nun bu " n c e lle r in in en p a rla -
lcim i k e z " P a r is lile r in d in a m i in in d z e y in i a yo rs a , m h en d is v e
to p u o la ra k a lm a s n d a n d e il, A rlch im e clesi in celem i, d o a n n
so ru tu ru lm a sn a "m a te m a tik s e l fe ls e le y i u y g u la m a y a k a ra r v e r m i
o lm a s n d a n d r .

263
7. o k y a k n la r d a lir e le tirm en G a l i l e o nn l>u y a n n n e m s e m e d i
im i s y le y e r e k d o s t a e le tird i b en i. (I3 k . L . O L S C H K I , " T h e S ci-
e n t ilir P e r s o n a lity o l G a lile o ", B u lletin o l t he H is to rv o l M e d icin e ,
X I I . 1942). Itira l e tm e liy im ki, dilimin z n d e " o lg u " top la m a d e il,
ku ram o ld u u n a d e r in d e n in an m a k la b ir lik le , bu e le tir iy i h a k e lt i i
m i s a n m y o ru m .
8 . i:. M L Y K R S O N (d e ,n i et ralit. 3. Bask. Paris. 192b. s. 156.)
d e n e y ile a c l iziin ilk e le ri a ra sn d a k i u y u m su zlu u o k in a n d r
c b ir b i im d e g s te r iy o r .
9. P. D U I l l v M . Le systme tl m onle, Paris. 191.3, I. s. 19-1 ve s o n ra
s: "B d in a m ik , g n l k g z le m le r e y le s in e u y a r ki, g le r ve d e v i
n im ler z e rin e k a la y o r a n la r e a h em en b e n im s e n iy o rd u ... I'iz ik ile r in
A ris to te le s d in a m i in i re d d e tm e y e , a c l b ilim i k u rm a ya g ir i m e le ri
iin, h er g n ta n k lk e tti i o lg u la rn k e n d ile r in e d in a m i in tem el y a
salarn n h em en u y g u la n a b ile c e i y a ln , tem el o lg u la r o lm a d n , y o -
d c k ilc rin e k ti i g e m in in y r y n n , h a y va n la rn e k ti i b ir a ra
bann b ir y o l ze rin d e y o a ln n son d e r e c e ka rm a k d e v in im le r d i
y e g r lm e s i g e r e k t i in i an la m ala r g e r e k e c e k t ir ; ksaca, d e v in im b ili
m inin i Ikcsi o la ra k . so yu tla m a y o lu y la , tek b ir g c n e y le m iy le b o
lu k la d e v in e n b ir d e v in g e n d n m ek g e r e k ir . O y s a A ris to te le s , k e n
di d in a m i in d e n y o la k a ra k , in iy le b ir d e v in im in o la n a k sz o ld u u
sonu cu n a va rr.
10. Krt L A S S W I T Z , (le s ch icte d e r A tom islik. I la n b rg ud Le
ipzig, 1890, II, s. 2,3 v e sonras; L . M A C I I. I) i e M cch a n ik in ilre r E nt-
\vickhng, 8 . Bask, L e ip z ig , 1921, s. 1 17 v e sonras; K. W O I I L W L L L .
" D ie IC td eck m g des B e h a rr u n g g e s c tz e s ", " Z e it s c h r il li i r Y l-
k e r p s y c h o lo g ie ud S p ra ch w issen sclu ill, cilt X I V - X V , 1883-1884; K.
C A S S I K R K R , lia s Erkenntnisproblem in d er Philosophie und \\is-
senehalt d er ncueren Z eit, 2. Bask, B erlin , 1911, 1, s. .394 ve sonras.
I I. 13U. K. M L Y L R S O N , a.g.y., s. 124 v e sonras.
12. T e r i 111 kal r e lb e tte: N e w t o n K o z m o s ta n v e onun d zen in d e n sz
e d e r (im petu s tan s z e ttig i g ib i), am a y e p y e n i b ir anlam da.
13. Baka b ir y e r d e (E tu d es galilennes, I I I . CEdite et ki loi de l'in e r
tie, Paris, 1940) g s te r m e y e a ltm g ib i, a c l bilim g k b ilim ile li-
zi in b irlem e sin in ; o g n e d ek g k s e l o lg u la rn in celen m esi iin k u l
lanlan m a tem a tik s el a ra trm a y n te m le r in in y e r d n yas o lg u la rn n
in celen m es in e u ygu la n m a sn sa la yan bu b irlem e n in sonu cu du r.
14. Bk. Iv. B R L l l I l i R , H istoire de la Philosophie, e. II, Fas. I. Paris,
1929, s. 95: D esc a rtes, fiz i i Y u n a n lla rn K o z m o s saplan tsndan , y a
ni n esn elerin estetik g e re k s in im le rim iz i k a r la y a n a y r c a lk l d u ru
mu... im g esin d en k u rta rr. A y r c a lk l du ru m y o k tu r; nk btn d u
ru m lar e d e e r lid ir . D o la y s y la fiz ik t e e r e k n ed en lerin ara n aca, en
iyin in ird e le n e c e i h i b ir v e r y o k t u r ."
15. Bk. P. T A N N l i R Y , G alile et les principes de la dynam iqu e", M e -
mories scientiliques, V I, Paris, 1926, s. 399; "A ris to te le s in dinam ik diz

264
ge sin i y a r g la rk e n a c l e itim im iz d e n g e le n n y a rg la rd a n sy rla b il-
sek, X V I I . y z y ln ba n da ki b a m sz b ir d nrn ierisin d e o la b i
le c e i d n ce o rta m n a g ireb ilse k , bu d iz g e n in o lg u la ra ilikin d o la y s z
g z le m e b izim k in d e n o k d a h a u ygu n old u u n u g rm e m e k g o lu r.
16. B k . A . K O Y R E , tudes galilennes, II , La lo i de la chute des
corps, P aris, 1940.
17. B k . C A V E R N I , Storia del m etod o sperim entale in Italia, 5. C ilt,
F ir e n z a , 1891-96, z e llik le IV . V e V . C iltle r . -P . D U H E M , L e m ou v e
m en t absolu et le m ou vem ent relatif, Paris, 1905; D e L a cclration
p ro d u ite p a r une fo rce constante. Congres In tern ation al de l'H is to ire
des Sciences, C e n e v re , 1906; tudes sur Leon ard de V in ci: C e u x q u il
a lus et ceu x q u i l ont lu, 3 cilt, P a ris , 1909-1915, zellik le I I I . cilt: Les
p rcu rseu rs parisiens de Galile. o k y a k n la r d a J . H . R A N D A L L ,
J r ., o es iz y a z s n d a , (" S c ie n t ific m e th o d in the s ch o o l o f P a d u a , J o
urnal o f the H isto ry o l Ideas, I, 1940) s re k lilik s a vn d e s te k lem i tir;
R a n d a ll Y e n id e n d o u u n b y k m a n tk la rn n re tis in d e k i "
z m le m e v e b ir e tir m e y n te m in in ge lim es in i in a n d rc b ir b i im d e
g s te r ir. B u n u n la b ir lik te R a n d a ll Z a b a r e lla nn d ile g e tir d i i y n
te m d e b ir e n in y a n l o ld u u n u , d o a b ilim le rin in y n te m in in m a te
m a tik se l o lm a s g e r e k m e d i in i (s 2 0 4 ), C R E M O N I N I ' n i n Tractatus
de paedia snn b y k A r is lo te le s i ussal d e n e y c ili e stn g e le n m a
te m a tik ile r k a rsn d a s a y g l b ir u ya r etk isi g s t e r d i in i" ileri s re r
(a y n y e r ) . u ki, " Z a b a r e lla nn m a n tksa l m e to d o lo jis in e k a tk d a b u
lu nan m a tem a ti in rol z e rin d e k i bu s r a r " (s. 2 0 5 ), b en ce, X V I I .
y z y ln b ilim sel d e v rim in in i e r i in i v e a n g z n d e P la to n y a n d a
la r ile A ris to te le s y a n d a la r a ra sn d a k i s n r iz g is in i o lu tu ru r.
18. B k . tudes g a tilen n es, I: A l a ube de la science classique, Paris,
1940.
19. X V I . y z y l en a zn d a n ik in ci y a r s y la , A r k h im e d e s in k a b u l g r
d , in c e le n d i i, y a v a y a v a a n la ld d n e m d ir .
20. Bu b ilg iy i en bata P . D U H E M in a lm a la rn a (d a h a n c e anlan
y a p t la r a u n lar d a e k le m e liy iz : Les origin es de la statique, 2 cilt, P a
ris, 1905; Les systme du m onde, 5 cilt, P a ris , 191 3-17) v e L y n n
T H O R N D I K E in a lm a la rn a (B k . H is to ry o f m agic and e x p eri
m ental science, 6 cilt, N e w Y o r k , 192 3-41) b o r lu y u z . A y r c a b k . F .J .
D I S K S T E R H U I S , W a le n W o rp , G ro n in g e n , 1924.
21. A ris to te le s i fiz ik , z g e r e i, m a tem atik s el d e ild ir . O n u , D U -
H E M 'i n y a p t g ib i ( D e l a cclration p ro d u ite p a r une fo rce cons
tante, s. 8 5 9 ), y a ln z c a b iz im k in d e n b a k a b ir m a tem atik sel fo rm l
z e rin e ku ru lu d iy e g s te r m e k h ata d r.
22. B ilim sel d n cen in a c l ta rih isi A ris to te le s fiz i in in d iz g e li y a
p sn o u k e z y e te r in c e d e e rle n d ir m e z .
23. B k . E . M A C H , D ie M e ch a n ik , s. 124 v e sonras.
24. B ir v a rlk a n c a k k e n d i y e r in d e k en d in i g e r e k le tirir , g e r e k te n
k en d i o lu r. Bu y e r e u la m a ya alm as b u y z d e n d ir .

265
25. D o a l y e r l e r v e "d o a l d e v in im le r a n la y sonlu b ir Iiv r e n a n
laym g e re k tir ir.
26. A R I S T O T E F . E S , Fizik, V I I I , 8 , 215b.
27. [ evin im a n c a k n c e k i b ir d e v in im in sonu cu o la b ilir. D o la y s y la
h er g e r e k d e v in im son su z b ir n d e v in im le r d izisi g e re k tir ir.
28. S on lu b ir E v r e n d e son su za d ek s re b ilen b ir ic ik tek b i im li d e v i
nim d a ire sel d e v in im d ir.
29. Bk. K u rt R I E Z L E R , Physics and Reality., N e w H a v e n , 1940.
30. Y e r e l d evin im -ye r deitirm e- ze llik le n em li olm akla birlikte, u zay
alannda ki d e v in im in (kinesis) bir tlir d ry a l nzca. O y s a deim e n ite
lik alanndaki, d o m a ve bozulm a ise va rlk alann daki devinim dir.
31. A ris to te le s o k hakl. H i b ir d e i m e s reci n ed en siz o la m a z. a
cl fiz ik te d e v in im k e n d ili in d e n s r yorsa , a rtk b ir s re o lm a y n
d a n d r bu.
32. C is im d o a l y e r in e y n e lir, d o a l y e r o n u ekm ez.
33. Bk. A R S T O T E L E S , F izik , IV , 8 , 215a; V I I I , 10, 267a; D e Coelo,
111,2, 301b. E. M E Y E R S O N , Id entit et realit, s. 84.
34. Bk. A R S T O T E L E S , Fizik, V I I , 5, 249b, 250a; D e Coelo, I I I , 2,
301e.
35. Bk. A R S T O T E L E S , Fizik, IV , 8 , 214b, 215b.
36. s te rsen iz b o lu k ta k i h er y e r in h er t rd en cism in d o a l y e r i o ld u
unu s y le y e b ilir iz .
37. K a n t bo u zaya U n d in g d iy o rd u .
38. B ild i in iz g ib i, bu, D esc a rtes ile S p in o z a 'n n g r y d .
39. O r ta a n A ris to te le s ele tirim in in ta rih i iin bk. D a h a n c e a nlan
y a p tla r v e B. J A N S E N , O liv i, D e r iilteste sch o lastisch e V e r tr e t e r
des h eu tig en B e w e g u n g s b e g r ille s , P h ilosophisch e Ja hrebuch (1 9 2 0 );
K. M I C H A L S K Y , " L a p h ysiq u e n o u v e lle et les d iff re n ts co u ra n ts
p h ilo s o p h iq u e s au X I V . s i c le . B u lletin In tern ation al de l'acadm ie
polonaise des lettres, K r a k o v , 1927; S. M O S E R , G ru n d b egriffe d er
N a tu rp h ilosoph ie bei W ilh elm von O cca m (In n s b ru c k , 1932); E.
B O R C I I E R T , D ie l^ehrc von d er B ew egun g bei N icolau s O resm e
(M n s te r, 1934); R. M A R C O L O N G O , L a M e c c a n ic a di L e o n a r d o
da V in c i, A lii della reale accademia delle science siche e m atem atic-
he, X I X ( N a p o l, 1933).
40. Im petus ku ra m n n asl sahibi g ib i g r n e n J e a n P h ilo p o n iin, bk.
E. W O H L W I L L , E in w o r g a n g e r G a lile is im V I. J a h r h u n d e r t ,
Physicalische Z eits crift, V I I (1 9 0 6 ) v e P. D U H E M . L e Systm e du
monde, I: J e a n P h ilo p o n un F izik'i L a tin c e y e e v rilm e d i in d e n , e lle
rin d e S im p lic iu s un y a p t ksa z e tte n ba ka b ir e y b u lu n m a ya n s k o
la stik ler iin u la lm a z o ld u . A m a A r a p la r iyi b iliy o r la r d onu v e A r a p
g e le n e i, h em d o ru d a n d o r u y a hem b n -i S n e v iris i a ra c l y la ,
P a r is ok u lu n u kuku g t rm e z l d e e tk ile m i g r n r. B k. S. P I-
N E S in o k n em li y a z s , E tu d es su r A w h a d al-zam a n A b u l B a ra-
kat a l-B a g h d a d i, R evu e des tudes ju ive s (1 9 3 8 )

266
41. A r is t o t e le s in p a y la p r e t t i i ( D e C oelo, II, 6 ) bu sa m a in a n
cn o k d e r in le r e k k salm , e v r e n s e l b ir b i im d e k a b u l e d ilm i o l
d u u n u g r m e k ilg in . y l e ki, D e s c a r te s bu in an c a k a y a d s m a
y a c e s a r e t ed e m e m i , o k sk y a p t g ib i, onu a k la m a y y e le m i
tir. I()3 0 da, M e r s e n n e 'e y le y a z a r (a . T ., I, s. 110 ): "S a p a n la atlan
b ir tan y a da b ir t fek m e rm is in in y a h u t y a y la fr la tla n b ir oku n ,
d e v in im le r in in o rta s n d a y k e n b a la n g ta o ld u u n d a n d a h a h z l g i t
ti in i, d a h a fa z la g c o ld u u n u v e d a h a fa z la e tk i g s t e r d i in i h i
g r d n z m, b ilm e y i o k is te rd im . n k bu b en im a k lm n a lm a
d b a y a b ir in an : b e n c e itile n v e k e n d i k e n d in e d e v in m e y e n e y
lerin , b a la n g ta h em en s o n r a k in d e n d a h a fa z la g c o lm a s g e r e
k ir . 1632d e ( A . - T ., I, s... 2 6 9 ) v e b ir k e z d a h a 164 0ta ( A . - T . , II, s.
37 v e s o n r a s ) bu in an ta n e y in d o r u o ld u u n u d o stu n a a k la r: In
m o l p ro je c to rm , e lle y a da m a k in e y le itilm es in in k e s ild i i ilk a n
dan b a la y a ra k d n rsek , g lle n in b a la n g ta so n d a k in d e n d a h a
y a v a g id e c e in e in a n m y o r u m ; a m a in a n y o ru m ki, b ir d u v a r a b ir
b u u k a y a k u z a k lk ta o la n b ir t fe k , o n b e y ir m i a d m u z a k lk ta o l
sa g s t e r d i i e t k iy i g s t e r m e y e c e k t ir ; n k m e rm i t fe k te n k n c a
k e n d is i ile d u v a r a ra sn d a k i h a v a y o d e n li k o la y y a r a m a z v e b y le -
ce, bu d u v a rn d a h a y a k n o lm a s h a lin d e g id e c e in d e n d a h a y a v a
g itm e s i g e r e k ir . B u n u n la b ir lik te , bu fa rk n h is s e d ilir o lu p o lm a d
n b e lir le m e k d e n e y e d er; b en se k en d im y a p m a d m d e n e y le r d e n
o k ku ku d u y a r m ." B u n u n ters in e, D e s c a r t e s n d o stu B e e c k m a n ,
a tla n c is im d e k i h z a rt n n o la n a n k esk in b ir b i im d e y a d s r v e
y le y a z a r ( B eeckm an A ersenne, 30 N is a n 1630, b k z . C o rre s p o n
d ance do P. Alersenne, P a ris , 1936, II , s. 4 5 7 ): " F u n d ilo r e s v e r ac
p e r i o m n e s qu i c x is tim a n t r e m o tio r a fo rtiu s fe r ir e q u a m e a d e m p r o -
p in q u io r a c e r t c c rtiu s fa llu n t u r . B u n u n la b ir lik te , bu in a n cn d o
ru b ir y a n o lm a s g e r e k t i in i k a b u l e d e r v e onu a k la m a y a a lr:
" N o n d ix e ra m p le n itu d in e m n im ia m a eris im p e d ir e e lfe c tu m t o r m e n -
to r ii g lo b i, sed p u lv e r e m p y riu m e x t r a b o m b a r d a m ja m e x is te n d e m
fo r s ila n a d h u c ra r e fie r i, id e o q u e fie r i p o sse ut g lo b u s to rm e n ta riu s
e x t r a b o b b a rd a m n o v a v i (s im ili ta n d e m ) p ro p u ls u s v e lo c it a t e a lq u -
a m d iu c r e s c e r e t .
42. B k . G A L I L F O G A L I L E I , D e m otu, O pere, I, s. 314 v e sonras.
43. G A L I L E O G A L I L E I , D e m otu, s. 300.
44. J.B. B E N E D E T T I , D iversa ru m speculationum m athem aticarum
liber, T a u rin i, 1585, s. 168.
45. T e r m in o lo ji s re k lili i -im petu s s zc n G a lile o , on u n r e n c i
leri, h att N e w t o n da k u lla n m tr- d n cen in y o k oluun u g r m e m i
zi e n g e lle m e m e li.
46. A r is to te le s fiz i in d e , d e v in im b ir d e i m e s re c id ir v e d e v in im h a
lin d e k i cism i h er z a m a n e tk ile r.
47. D o la y s y la , b e lli b ir cisim b ir ib irin i e tk ile m e y e n h erh a n g i b ir sa3 n-
d a fa rk l d e v in im le y k le n e b ilir . Im petus fiz i in d e o ld u u g ib i A r is t o

267
teles fiz i in d e de, h er d e v in im te k ile rin h er b ir iy le i i e g ir e r, hatt
k im i k e z o n la rn o rta y a k m a sn e n g e lle r.
48. D e v in im v e d u rg u n lu k , b y lc c e a y n o n to lo jik v a rlk d z e y in e y e r
leir; d o la y s y la devinim in srm esi, a k la n m a sn a g e r e k olm a d a n , d a
ha n c e durgu nluu n s rm esi k a d a r k e n d ili in d e n a k h ale g e lir.
49. a c l d e y im le : A ris to te le s d in a m i in d e v e im p etu s d in a m iin d e,
g d e v in im y a r a tr ; a c l d in a m ik le ise g iv m e y a r a tr .
50. Bu z o ru n lu o la ra k E vren in so n su zlu u n u g e re k tir ir.
5 1. ( j . G A L I d i l , II S sggistore, O pcre, V I , s. 232, L a lilo s o la 6 scril-
ta in q u esto g ra n d is s im o lib ro, eh e c o n tin a m e n te ci sta a p e rto innan-
zi a g li o cch i (i o d ic o l'u n iv e rs o ), m a non si p u o in te n d e re se p rin a non
s'im pa ra a in te n d e r la lin gu a, e e o o s c e r i ca ra tteri, ne qu ali seritto .
lig li s c r illo in lin gu a m a tem alice, e i ca ra tte ri son tria n go li, c e rc li, ed
altre fig u r e g e o m e tric h e , seza i q a li n ezi e im p o ss ib le a in te n d e re
u m a n an en le p a ro la . B k z. ile tire A L ic e li du I I jn v ie r 1641, pere,
X V I I I , s.293|.l |.
52. B iiy iik B o n a m ici d e rlem e si d e v in im e ilik in O r t a a k u ra m la r
nn in celen m es i iin bu lu n m a z b ir b a vu ru y a p ld r . G a lile o ta rih ile
ri sk sk s z iin ti e tm e k le b irlik te, hi k u lla n m a m la rd r onu. B o n am i-
ci'n i k ita b o k e n d e r g r le n b ir k ita p tr. zin v e r irs e n iz o n d a n o l
d u k a uzun b ir a lnt y a p a c a m : "F r a n c is c i B o n a m ici, F lo rc n tin i, e
p r io loca p h ilo s o p h ia m o rd in a ria m im A lm o G y m n a s io P isa n o p r o f-
tetis, D e M o tu lih ri X, juihus generalin philosophise p rin cip e suni
nin studio collects c o n tin e n lr (F lo re n tia e , 1591, k il. X , bl. X I . ) . , 1u-
rene m slh cm stics e ex ord in o scientsrun sxpurgsnd u r, s. 56: ... Ita-
C|ue velu ti m iis tri suni m ath em aticae, nec h o n o rc d ig n a c el h ab itae
p ro p a id e ia , id est ap p a ra tu s q u id a m ad alias d iscip lin a s. O b ea m q u e
polissim e caussam , q u ad d e b o n o m e n tio n em fa c e r c n on v id e n tu r. E te
nim o m n e bo n u m est fini, is v e r o cu iu sd a m aetu s est. O n n is v e r o est
cum m ot. M a th e m a tic a e au tem m o tu m n on re s p ic iu l. Idaec n ostri
addu n t. O m n c m scien tia m e x p r o p r iis e flic i: p r o p r ia v e r o sunt n eccs-
saria q u ae a licu i ( ? ) q u an ten u s ipsum et p e r se in snt. A tq u i ta lia p rin -
cip ia m a th em a tica e non h abent... N u llu m ca u sa e ge n u s a ccip it... p ro p -
tere a q u o d o n es caussae d e fin iu n tu r p e r m otu m : e ffic ie n s en im est
p rin cip iu m m otus, fin is cu iu s g ra tia m otu s est, lo rm a et m a teria sunt
naturae; el m otu s ig itu r p rin cip ia sint n ecesse est. A t v e r o m a th em a ti
cae sunt im m o b ilia . lit nullum ig itu r ibi acu ssae gen u s e x is tit. Ibid,
kit. I, s. 54: M a th e m a tic a e cum ex n otis n o b is e t natu ra sim il e ffic ia n t
id q u o d cu p iu n l, sed ca eta ris d em o n stra tio n is p e rsp icu ita te p ra e p o -
nentur, n am vis reru m qu as ipsae tra cta n t n on est a d m o d u m n ob ilis;
q u ip p e q u o d sunt a ccid e n tia , id est h ab ea n t ra tio n e m su bstan tiae q u -
atenus su b ic itu r et d eterm in a tu r q u a n to ; e a q u e co n s id e re n tu r lo n g e
secus a tq u e in n atu ra ex ista n t. A tta m e n n on -n u lla ru m reru m in gen iu m
tale esse co m p e rim u s ut ad cerla m m a teria m sese non a p p lice n t n eq u e
m otu m co n s eq u a n tu r, q u ia tam en in n a tu ra q u ic q u id est, cu m m otu

268
e x istit; o p u s est a b s tra c tio n e cu iu s b e n c fic io qu an tu m m o tu n on c o m p -
re h e n s o in eo i m u n ere co n tc m p la m u r; et cu m talis sit ea ru m n atu re ni-
liil a b su rd i e x o rtu r. Q u d item c o n firm a tu r, q u o d m ens in o m n i h abitu
v e ru m d icit; atqu i v e r u m est e x eo, q u o d res ita est. H u e a c c e d it q u o d
A r is to te le s d istin gu it scien tia s non e x o lio n u m sed e n tiu m .
53. J a c o b i M A Z Z O N I , C a ec en a tis, in A lm o G y m n a s io P is a n o A ris -
lo ta le m o rd in a rie P la to n em v e r o e x tra o rd in e m p ro fite n tis , In U n iv e r -
sa/n Platonis et A ristotelis Ph ilolosoph ia m Praeludia, sive de com p a-
ratione Platonis et A ristotelis Vcniriis, 1597, s. 187 v e sonras, D isp u -
tatur utrum , usus m athem aticarum in Physica utilitalem vel d etrim en -
tum affcrat, et in h o c Platonis et A ristotelis com paratio. N o n est en im
in te r P la to n em et A r is to le le m q u aestio, scu d iffe re n tia , q u a r e tot
p u lch ris, et n ob ilissim is sp e cu la tio n ib u s scateat, ut cu m ista, ne in m i
n im e q u id e m p a rte c o m p a ra ri p o ssit. Est au tem d iffe re n tia , utrum
usus m a th em a tica ru m in scie n tia P h y s ic a ta n q u a m ra tio p ro b a n d i et
m e d iu s term in u s d em o n s tra tio n u m sit o p p o rtu n u s, v e l in op p ortu n u s,
id es, an uti latem a liq u a m a ffe ra t, v e l p o tis d etrim en t um et dam n u m .
C r e d id it P la to M a lh e m a tic a s a d sp e cu la tio n e s p h ysic a s a p p r im e esse
a cco m m o d a ta s. Q u a p r o p t e r passim eas a d h ib e t in re sera n d is m y steri-
is p h ysicis. A t A r is to te le s o m n in o secus se n tire v id e tu r, e rro re s q u e
P la to n is a d s c rib e t a m o ri M a th e m a tic a ru m . S e d si q u is v o lu e rit h enc
re m d ilig e n tiu s co n s id era re, fo rsa n , et P la to n is d e fe n s io n e m in ven iet,
v id e b it A ris to te le m in n on n u llo s e rro ru n t s co p u lo s im p egiss e q u o d q u -
ib u sd a m in locis M a th e m a tic a s d em o n s tra tio n e s p r o p r io c o n s ilio va l-
d e co n sen ta n ea s au l non in te lle x e rit, aut c e r te n on ed h ib u c rit. U tra m -
q u e co n c lu s io n em , q u aru m p r im a a d p la ton is tu telam attin et, secu n d a
e r ro re s , A ris to te lis o b M a th e m a tic a s m a le re jecta s p r o fite tu r, b re v is s i-
m e d e m o n s tra b o .
54. G A L I L E O G A L I L E I , D ia lo g o sopra i due M assim i Sistem i del
M o n d o , pere, V I 1, 38; bk. S. 256.
55. B k . D ia lo go , s. 242.
56. A y n , s. 229 v e 423.
57. B ilin d i i g ib i P a sca l'n , hatt L e ib n iz in tu tu m u yd u bu.
58. B t n d o x o g r a fik g e le n e k iin A r k h im e d e s in b ir p h ilo s o p h u s pla-
to n icu s o ld u u n u s y le m e y e d e e r belk i.
59. B k . E .A . B U R T T , Th e m etaphysical foundations o f m od ern physi
cal science, L o n d o n an d N e w Y o r k , 1925.
60. B o n a v a n tu ra C A V A L I E R I , L o S p ecch io U s to rio o v e ro trattato
D e lle S ettion i C o n ich c e alcu n i lo r o m ira b ili effetti in to rn o al Lum e,
B o lo g n e , 1632, s. 152 v e son ra s: " M a q u a n to v i a g g iu n g a la c o n g iti-
o n e d e lle scie n ze M a tc m a tic h e , g iu d ic a te d a q u e lle fa m o siss im e scu o le
d e P ith a g o r ic i et d e " P a t o n ic i , s o m m a m en te n ecessarie P e r in te n d e r
le co s e Fisich e, s p e ro in b r e v e s a ra m a n ifesto , P e r la n u o v a d o ttrin a
del m o to p rom essa ci d a llesq u isitissim o S a g g ia to r e d ella N a tu r a , d ic o
dal S ig . G a lile o G a lile i; n e suoi D ia lo g h i...

269
61. G A L I L E O G A L I L E I , D is c o rs i e dim ostra zioni m atem atiche in-
lo rn o a due nu ove scienze, O pre, V I I I , s. 190. " N u llu s en im , q u o d
sciain, d e m o n s lr a v il, spa tia a m o b ile d e s c e n d e n te e x q u iete p cra cta in
te m p o rib u s a eq u alib u s, cam in ter se ret in ere ra tio n em , qu am h ab en t
n u m eri im p a res a b im ita te co n s q u e n tes.
62. E v a n g e lis ta T O R R I C E L L I , O pera G eom etrica, F lo re n tia e , 1644,
II, s. 7: S o la en im G e o m e t r ia in te r lib era les d isc ip lin a s a c r ile r e x a cu -
it in gen iu m , id o n eu rn q u e re d d it ad c iv ita te s a d o rn a n d a s in pa ce et in
b ello d e le n d e n d a s : c a e le r is en im p arib u s, in gen iu m q u o d e x erc ita tu m
sit in G e o m e tr ic a palestra, pccu lia re q u o d d a m et v ir ile ro b u r h a b ere
solet: p ra s ta b itq u e s e m p e r et a n tccellct, c ir c a stu dia A rc h ite c tu ra e , rei
b ellic a e n a u lica eq u e, e t c .
63. G A L I L E O G A L I L E I , E sercitazioni lilo z o lic h c di A n to n ie llo c c o ,
O p cre, V I I , s. 744.
64. G a li le o nun P la lo n c u lu u kim i a c l b ilim v e fe ls e fe t a r ih ile r in
ce a z o k a k a ka bu l ed ilm i tir, r n e i n , D io lo g o 'y u A lm a n c a y a
e v ire n , k ita b n b i im in d e b ile P la to n c u etk i (a n m s a m a r e tis i) o l
d u u n u v u r g u la r . B k. G a lile o G A L I L E I , D ia lo g ber die beiden ha
uptschlichsten Weltsysteme, aus d em ita lie n is c h e n b ersetzt und
e r l u te r t v o n E. S T R A U S S , L e ip z ig , 1891, s. X L I X ; E. C A S S I R E R
(D a s lirk e n ntn is p ro b le m in d er P h ilo s o p h ie und W issenschalt d ci
neueren Z e it, 2. B ask , B e rlin , 191 I, I, s. 389 v e s o n r a s ) G a l i l e o nun
b ilg i lk s n d ek i P la to n e u l u v u r g u la r ; L. O L S C I I K 1 ( G a lileo
und seine Z e it, L e ip z ig , 1927) G a l i l e o nun " D o a y P la to n c a g r
n d e n " s z e d e r . a c l b ilim in (P la t o n c u m a t e m a lik ilik ) m e ta fiz ik
a rk a p la n n en iyi s e r g ile m i olan E. A . B U R T T tu r ('l'h e m eta phy
sical found a tions o l m od ern physica l science, N e w Y o r k , 192 5). N e
y a z k ki B u rtt iki (b ir d e il) P la to n c u g e le n e in , s a y la r z e rin e g i
ze m c i k u rg u la m a g e le n e i ile m a te m a tik s e l b ilim g e le n e in in v a r l
n kabu l e d e m e m i tir. B u r tt ta b a la n m a z o la n bu h atay onu e le
tiren E .W . S T R O N G da ile m i tir (P ro c e d u re s and metaphysics,
B e rk e le y , C a l., 193 6). O n u n k i l m c l b ir h ata olm u tu r. k i Pla -
to n cu lu u n fa r k iin bk. L . B R U N S C I I V I C G , Les tapes de la p h i
losophie m athm atique, P aris, 1922, s. 69 v e so n ra s; L e p ro g r s de
la con scien ce dans la p h ilos o p h ie occiden ta le, P a ris , 1937, s. 37 v e
sonras.
65. D ia lo g o , s. 35.
6 6 . D ia logo, s. 128 v e sonras.
67. D ia lo go , s. 183.
6 8 . D ia logo, s. 217.

Galileo ve XVII. Yzyln Bilimsel Devrimi


1. Bk. A . K O Y R , Etudes Galilennes, P aris, H e rm a n n , 1939.
2. Bk. Isaac N E W T O N , Philosophiae N a turalis Principia M a th e m a
tical A x io m a t a sive leg es m otus: L e x I: C o rp u s o in n e p e r s e v e ra re ins-

270
tatu su o q u iescen d i v e l m o v e n d i u n ifo r m ite r in d irectu m , nisi qu aten u s
a v ir is im p ressis c o g itu r statum iliu m m u tare.
3. B k. P . D U H E M , L e systme du m onde, c ilt I, s. 91 v e sonras, P a
ris, H erm a n n , 1915; P. T A N N E R Y , " G a lil e et les p rin c ip e s d e la
d y n a m iq u e ", M m o ire s scientifiques, c ilt V I , Paris, 1926.
4. B k . tudes galilenncs, I I I : Galile et le p rin c ip e d 'inerlie.
5. Bu, z e llik le to p u la rn p a y la tk la r g e n el b ir in an tr.
6 . A stron om ia nove A I T I O A O T I I T O S seu Physica coelestis Tradita
C om m en ta ritis de m otibus stcllae M a rtis, s. 1., 1609.
7. C is im z g e r e i eylemsi'/, o ld u u n d a n , y a n i d e v in im e d ir e n g s t e r
d i in d e n , K e p le r, y e r d e n a y r olan cisim lerin b ir p a ra g e r id e k a la ca
sonu cu n u k a rr. Y in e de, bu, b iz im fa rk n a v a ra m a y a c a m z k a
d a r a zd r.
8 . G e r e k te , C o p c r n ic s 'u n y a n d a la r ile ra k ip le ri a ra sn d a k i ta rt
m a la rd a s rekli o la ra k sz e d ile n bu d e n e y hi y a p lm a m tr. D a h a
d o ru s u , 1642 y ln d a , M a r s ily a 'd a y a ln z c a G a ssen d i v e belk i, o n da n
a ltm y l k a d a r n ce, T h o m a s D ig g e s y a p m tr.
9. B ir d en ey , d o a y a s o rd u u m u z, z e l b ir d ille soru lm a s g e re k e n b ir
so ru d u r. G a lile o d e v rim i bu d ilin k e fed ilm esi, y a n i m a tem a ti in a
cl fiz i in d ilb ilg is i o ld u u n u n k e fed ilm esi o lg u s u y la ze tle n e b ilir.
a cl deneysel b ilim in a p r io r i tem e lin i o lu tu ran , ku ru lu u n u o la
n akl klan, d o a n n ussal y a p s n a ilikin bu k eiftir.

Galileo ve Pisa Deneyi


1. P isa d e n e y i"n in tarihi d o ru s u a ya a d m t r; el k ita p la rn d a v e
k k v z la r d a b ile b u lu y o ru z . r n e in , A . C U V I L L 1 E R , A la n el de
p hilosophie, cilt II, s. 128, P a ris, 1932.
2. A n g e lo d e G U B E R N A T S , G a lileo Galilei, F ire n ze , 1909, s. 9.
3. J . J . F A H I E , G a lileo, his life and w ork, L o n d o n , 1903, s. 24 v e
so n ra s.
4. J . J . I " A H I E , T h e s c ie n tific w o r k o f G a lile i ( Studies in the H is
to ry and M e th o d o f Science, y a y . C h a rle s S in g e r, cilt II, O x fo r d ,
1921, s. 2 1 5 ).
5. A y n , s. 216, bl. 8 , P u b lic experim ents on fa llin g bodies.
6 . E m ile N A M E R , Galileo, searcher o f the heavens, N e w Y o r k , 1931,
s. 28-29.
7. Bu a ra d a M . L. O L S C K I v i a n alm : G a lileo und seine Z e it, H a lle,
J927.
8 . V in c e n z o V I V I A N I , R a ccon to isto rico della vita d i G a lileo (O p c rc ,
cilt X I :, s. 60 6 ).
9. r n e in , ayn maddeden y a p lm c isim lerin s z k on u su olm asn n
n e m in i kim se a n la m am g ib id ir . O y s a bu, en n em li n o k ta d r; g e r
ek te n Pisa 'd a, g e n G a lile o h l B e n ed etti g i b i - z g l a r lk la r v e
m a d d e le ri fa rk l c isim lerin farkl b ir h zla d t k lerin e in a n y o rd u .
H a k ly d .

271
10. B k. E. W O H L W I L L , " D i e P is a n e r F a llv e r s u c h e , M itte ilu g e n z u r
G esch ichte d e r M e d iz in und Naturw issenschaften, cilt IV , s. 229 v e
sonras; G a lileo und sein K a m p f f r die C opernikanische Lehre, eilt
11, H a m b u r g , 11926, s. 260 v e sonras. D a h a n c e a n d m z y a p t la
rn hepsi W o h lw illin y a z s n d a n so n ra d r.
11. V in e e n z o V iv ia n i, G a lile o 'n n P isa cla y a z d , y a p tla rn n b irin ci
cild in d e y a y m la n a n d e v in im zerin e D e M o t ud e n e m e le rd e ileri sr
d sa vla ra g n d e rm e y a p a r . Bu ta sla kla r iin bk. P. D U H E M , D e
l'a cc lra tio n p ro d u ite p a r une fo rc e con stan te. Ile Congrs In ternati
onal de Philsophie, G e n e v e , 1905, s. 8 0 7 v e sonras, s. 807; E. W O H L -
W 1 L L , Galilei..., cilt I, s. 90-95 v e A. K O Y R E , " A . l a u ro re d e la sci
en ce m o d e r n e , Annales de l'universit de Paris, 1935, 5 v e 1936, 1.
12. Bk. B. B E N E D E T T 1 , D iversarm speclationum n at/em afica-
rum liber, T a u rii, 1585. B k. y u k a r d a a n la n y a p t la r v e P. D U H E M ,
Etudes sur L eo n a rd de Vinci, cilt I I I , s. 214 v e sonras.
13. ,J. M A Z Z O N I , In universam Platonis et A risto te lis philosophiam
paeludia, V en e tiis , 1597, s. 192 v e sonras.
14. F. B O N A M I C I , D e M o tu , Florentine, 1597, kit. IV , bl. X X X V I -
II, s. 412 v e sonras.
15. G a lile o d e n e y le rin in y a p s iin, bk. P. T A N N E R Y , G a lil e et les
p rin cip es d e la d y n a m iq u e ; ( M m o ire s scientifiques, cilt V I, s. 395 v e
sonras, C A V E R N I , Storia del m eth od o sperim entale in Italia, cilt IV ,
F rez c, 1895 s. 290, 3 50 v e E. M A C H , D ie M ech a n ik in ih re r E n t
w icklung, 1921, s. 125 v e sonras.
16. G . G a lile o , D ia lo g o sopra i duc m assim i sistem i ( p e r e , cilt V I I ,
s. 2 2 2 ). G a lile o d e n e y i y a p t n s y l y o r . O y s a 1000 k ilo lu k ( ! ) ,
hatt 100 k ilo lu k b ir g lle n in b ir k u len in te p e s in e k a rl n d n
m ek g .
17. G io v a n n i B a ltis ta B A L I A N I , D e m otu g ra viu m , G e n o v a , 1639,
n s z . B a lia n i h i d e n e m s iz o lm a y a n b ir a k la m a y a p a r . O la Ici
K e p le r e u yu p , m a d d e n in d e v in im e g s t e r d i i i d ir e n c i k a b u l e d e
re k y le y a z a r : " G r a v ia m o v e r i iu x ta p r o p o r lio n e m g r a v it a t is ad
m a teria m , e t u bi s in e im p e d im e n to n a tu ra lite r p e r p e n d ic u la r i m otu
fera n tu r, m o v e r i a e q u a lite r , q u a ubi p lu s est g r a v ita tis , plu s p a rite r
sit m a te r ia e .
18. V in e e n z o R E N E R , L e ttre Galile, 13 M a r t 16411 ( p e re , cilt
X V I I I , s. 3 0 5 ).
19. N ic c o lo CABEO, In libros m eto ro lo g icos A ristotelis, R o m a e,
1646, c ilt I, s. 97.
20. A y n , s. 6 8 : acrem n ih il eflcere in isto m otu nec p r o nec contra a
velocitatem . C a b e o , iv m e n in h avan n te p k is iy le a k la n m a sn sa m a
d iy e re d d e d e n in sa n la rn nasl o lu p da h avan n d m e h z z e rin d e k i
e tk isin d en s z e d e b ild ik le r in i a n la m y o rd u .
21. R ic c io li ile d e n e y le ri iin, bk. C A V E R N I , Storia..., cilt IV , s. 282,
3 12, 390 v e passim.

272
22. R ic c io l b y le s in e k k z a m a n fa rk la rn d o r u d a n d o r u y a l
m en in h em en h em en o la n a k s z o ld u u n u a k la r v e C a b e o nun ne o lu p
b itti in i g r e b ilm e k iin o k k sa d leri g z le d i in i dnr.- B k.
A lm ogestu m N o v u m , B o n o n ia e, 1651, cilt II, s. 392.
23. b k . G io v a n n i B a ttis ta R I C C I O L I , A lm a gestu m N o v u m , c ilt II ,
s. 382.
24. K im ile r i an lam t. r n e in , J o h a n n e s M A R C I U S , D e p ro p o r ti-
one motus, P ra g a e, 16339) y le y a z a r ; M o t u m q u aten u s a g r a v ita te
p r o c e d it eu isdem sp e ciei seu gra d u s, ea d em c e le rita te fe r ri in om n ibu s,
q u a n tu m v is m ole, fig u ra , p o n d ra a se d iff r a n t. B unun a n c a k h er
trl im pedinentum dan k u rtu lm u o ld u u va rs a y la n d e v in im iin,
y a n i, b o lu k ta k i d e v in im iin g e e r li o ld u u n u p ek iyi b ilm e k te d ir.
25. B k . R E N I E R , le t t r e Galile, 20 M a r t 1641 ( p e re , c ilt X V I I I ,
s. 3 1 0 ).

Gassendi ve ann Bilimi


1. D o ru s u , D e s c a r te s n a d a la r z e rin d e k i etkisi o k b y k o lm a
m tr. P a ris A k a d e m is i, y a n i M e r s e n n e in y a n n d a top lan a n b ilg in
le r e v re s i z e llik le D e s c a r te s n r a k ip le rin d e n olum u tu . B k. R . L E -
N O B L E , M ersenne ou la naissance du mcanisme, P aris, 1946.
2. X V I I . y z y l sonu n u n srad an in sann n D e s c a rte s o lm a k ta n ok,
o u kez, G a ss e n d ic i o ld u u B e rn ic r v e on u n A b r g de la P h ilos o p
hie de Gassendi (L y o n , 1678, 1 68 4) a dl y a p t sa y e sin d e b a n a pek
kesin g r n y o r.
3. B k . R . D E S C A R T E S , O euvres, y a y , A D A M v e T A N N E R Y , C ilt
IV , s. 153.
4. A yn . Bu bl m B. R O C H O T L es travaux de Gassendi sur E p i-
cu re et sur l'atom ism e adl kitabnda evirm i (P a ris , 1944, s. 124, n.
7 2 ). B en e v iris in i v e r iy o r u m .
5. Anim adversiones a n cak 1649d a e v rild i. A m a 1646dan n c e y a z l
m t v e e ly a z m a la r L y o n a g itti in d e , b ir rn e i P a r is te k alm t.
6 . B k. Anim adversiones, s. 614 (1 6 4 9 b as.)
7. Bk. Syntagm a P h ilo s o p h ic u m (O p e ra O m n ia , c ilt I, s. 184a,
L y o n , 1 6 5 8 ). G a s s e n d i D e s c a r t e s n u s la m la m a sn n a n c a k b ir A r is -
to t e le s i iin g e e r li o ld u u n u a k a v e o k k t b ir b i i m d e - s y
le r (a y n , 2 1 9 b ).
8 . B t. M e rc u riu s in S ole visus e t Venus Invisa Parisiis anno, 1631, P a
ris, 1632, O pera O m nia, c ilt IV , s. 499 v e sonras. G a s s e n d inin g k b i
lim se! y a p t iin, bk. J . B . D E L A M B R E , H isto ire de l'astron om ie
m oderne, cilt II , s. 335 v e son ra s, Paris, 1821 v e P ie r r e H U M B E R T ,
L oeu v re astronom ique de Gassendi, P a ris 1936. A a d a k i a ln ty bu
so n u n cu d a n y a p y o r u m (s. 4 ): H i k im se b y le b ir a tele, b y le b ir se
b a tla g z le m y a p m a m tr. G k t e o lu p b iten h ib ir ey , o ra d a o rta y a
k a rla b ile c e k h i b ir e y on u n g z n d e n k a m a z. G n e lek e le ri, A y d a
ki d a la r, J p it e r in u yd u la r, tu tu lm alar, y ld z la r n , g e z e g e n le r in

273
g z d e n k a y b o lm a s , g e i le r: O n la r in c e le m e k iin g z h ep d rb n
d ed ir; g e z e g e n le r in k o n u m la r, e n lem le r, b o y la m la r, tam saat: B u n la r
b e lirle m e k iin k a d ran n d a n a y rlm a z . D o ru s u , h i b ir e y k efetm e-
itir: .J p iterin am az g z le m cisi, onu n ku a k la rm la rk c tm em i tir;
S at rn e ilikin titiz iz in d e n ona h alk an n g e r e k y a p s n g s te r m e
m itir. G n e in dn y a da A y n k en d i d e v in im i kon u su n da [eski|
kei le ri o n a y la m a k ta n ba ka b irey y a p m a m tr. A m a btn g z le m
lerin d e k en d isin i a d a la rn n s t n e y e rle tire n b ir y n le m ruhunun,
b ir kesinlik k a yg sn n , b ir in celik a ra yn n rn e i o lm u tu r.
*). G a sserd i'n in d e e ri y le b y k t r ki, K e p le r in y a p t F ra n sa d a n e
re d ey s e b t n yle ihm al ed ilm itir; a n cak 16'43d e Ism ael B o u illa d
A stron om in Philolaica'sm dn (P a ris , 1(4f)) o n d a n sz. e d e r ve K e p le r in
g k d in a m i i i re d d e d ip , g e z e g e n le r in e lip s y r n g e le r in e ilikin K e p -
lerci r e tiy i -ackl b ir b i im d e d e i tir e r e k b en im ser. G a ssen d i y e
g e lin c e o, Syntagm; philosophieum 'unda ( y o n , 1658, Opera Om nia,
cilt I, s. 639 v e s o n r a s ) b re ti nin bu serg ilem esin i y a p a r ; d ah a tam
olara k , G a ssed i, g e z e g e n y r n g e le r in in elip s o ld u u n u a k la m a k
iin , K e p le r in b e n im s e d i i d z e n e i - m a k n a ts l e k im ile itim i s e r
gile r. A m a K e p le r in y ld z fiz i in in m a tem a tik s el y a p s n ihm al eder;
bunun y e n ilik i z e lli in i k a vra m a m g ib id ir . A y r c a K e p lc r'in n d e -
y ile r ii, d a y a n d k la r ya s a la r d ik k a te a lm a k szn v e b elk i de M e r
k r n g e i in e ilikin ken di g z le m iy le K e p lc r'in an la yn a n em li
b ir d o ru la m a g e tir d i in in (a rk n a v a rm a k s z n , kabu l ed er.
10. Bk. A . K O Y R F , A n experim ent in measurement. Proceed ings o l
the A m erican Philosophical Society, 1963, s. 263, 283. G a ssen d i za ten
l m e le rin la m l m a o k fa zla b ir d e e r v e r m i d e ild ir. rn e in ,
Syntagm ada (c ilt I, s. 3 5 a ), d m e ivm esin in d e e ri kon u su n da G a li-
Ic o nn - 5 sa n iy ed e 180 a y a k ve M c r s e n n c in - 3 0 0 a y a k - eld e e ttii
son u la r h ib irin d en y a n a km a da n a k ta rr.
1 1. B u rad a da y in e , d en ey im in so n u la rn h esaba katm ak v e B o re lli
ile V iv ia n i'n in , sesin y a y lm a h zn n s a n iy e d e 1077 a ya k o k lu u n u
s y le y e re k hem en h em en tam b ir say e ld e etm i o la n bu b ilg in lerin ,
bu esiz d e n e y c ile rin ayn sonu ca ulam o ld u k la rn b elirtm ek g e re k .
12. B k. Syntagma, cilt I, s. 550b.
13. Etdcs ga lile n ncsVle (s. 2 1 6 ) G a s s e n d iin b d e n e y i y a p a n ilk k i
i o ld u u n u s y lem itim . G e r e k t e y le d e il; s z konu su d e n e y o n
dan n c e b ir o k k e z g e r e k le tirilm i . B a b a s L eon ard D ig g e s in
P rogn ostica tion E verlastin ge o l R ighte G o o d E lfe cte in e ek o la ra k
1576da y a y m la d P e rlit D e scrip tio n o l the Celestiall O rh e s 'in de
d e v in im h a lin d ek i Y e r z e rin d e d en y a da h a v a y a atlan cisim lerin ,
b ize d o r u iz g i z e rin d e d e v in ir g ib i g r n d n ; a yn ek ild e, b ir
ta yfa n n d e v in im h a lin d e k i b ir g e m in in d ir e in in tep es in d e n b r a k t
kurunun, a s ln d a b ir e ri iz d i i h ald e, b iz e d o r u iz g i ze rin d e d e
v in ir g ib i g r n d n s y le y e n T h o m a s D ig g e s y a p m t r b e lk i bu
d e n e y i. P rogn ostica tion E verlastinge g ib i P e rlit D e scrip tio n d a F.

2 74
J o h s o n ile S. Ivurkey ta ra fn d a n y e n id e n y a y m la n m tr; "T h o m a s
D ig g e s , T h e C o p e r n ic ia n S y s te m a n d th e Id e a o f In fin it y o f U n iv e r s e
in 1576", H u n tig to n L ib r a r y B u lletin , 1935; b k . a y r c a F . R. J o h a n -
son, A s tron o m ica l T h o u g h t in Renaissance England, B a ltim o re , 1937,
s. 164. B u n u n la b ir lik te , b e lir tm e k g e r e k ir ki T h o m a s D ig g e s bu d e
n ey i k en d isin in y a p m o ld u u n u s y le m iy o r b iz e , a p a k b ir e y m i
g ib i a n la t y o r - k in c ile y in , G a lile o d em in d e d e d i im g ib i, I n g o liy e
b u n u g e r e k le tir d i in i ileri s r y o r. A m a ne y e r in i ne z a m a n n s y
l y o r. D iy a lo g ela tersin i s y le d i i iin d e ku ku d o u y o r . B u n a k a r
lk , F ra n s z m h en d is G a ll 'n in b e lirs iz b ir ta rih te, a m a 1628den
n c e y a p t d e n e y le rin , M o r i n in 1634de y a p tk la r g ib i, g e r e k sa
y lm a s g e re k ir . G a l l nin d e n e y le r i F r o id e m o n t'u n (F r o m o n d u s ) A n t-
A ristarchus, sivc O rb is T erra c Im m ob ilis lib e r un/cusu n d a (A n t v e r -
piae, 1631) ve Vest a sivc A n t-A ris ta rc h i V/ndesin d e (A n t v e r ia e ,
1634) b e tim le n ip ta rt ly o r. B e n im bu b ilg ile ri k en d isin d en a ld m
C . d e W a a r d e g r e (b k . C orrespoda nce du P. A L ri A l ersenne, P a
ris, 1945, cilt II, s. 7 4 ) G a ile d e n e y le r in i A d r iy a tik z e rin d e y a p m v e
b ir V e n e d ik k a d rg a s n n d ir e in in te p es in d e n b ir ku ru n b ra k m ;
K tle d ir e in dibine, d m em i, k a d o r u sapm , b y le c e P to le m a -
io s un m e z le r in e , re tile rin in b ir d o ru la n n g e tir m i " M o r i n e
g e lin c e (B k . C orrespond an ce du P. A'larin M ersenne, P a ris, 1946, cilt
111, s. 359 v e s o n ra s ), o, Responsio p ro Tellu ris c/u'efe'sinde (P a r is ,
1634) bu d e n e y i S e in e z e rin d e y a p t m v e G a lile o nun s y le d ik le r i
nin o n a y la n d n g rd n a n la ty o r: lk in d e a k a la a ra k , k in cid e
h a y ra n lk la , n c iid e k a h k a h a la rla g le r e k " . n k , d iy o r b iz e M o
rin, d e n e y C o p c r n ic u s c u la r d a y a n a h i b ir e y k a n tla m y o r: G e r e k
te, d ir e in tep es in d e e lle r in d e ta bu lu nan a d a m o n a k e n d i d e v in im i
ni d a y a ty o r, bu d a g e m i ne d en li h zl ise o d en li h zl o lu y o r . G e r e k
te ta n e a lly o r v e bu n un iin d e g e r id e k a lm y o r . A m a g e m i b ir
k p r n n a ltn d a n g e s e y d i, bu k p r d e n d e ilk iy le a y n z a m a n d a
baka b ir ta b ra k ls a y d , bu ta baka t rl d a v ra n r, k a d erd i.
B y le c e , h arfi h a rfin e B r u n o d a n k o p y a e d ilm i b ir u sla m la m a y la (b k .
La Cena de le Ceteri, I I I , 5, O pera Italiane, L ip s ia e , 1830, cilt I, s.
171; bunu ben d e E tudes galiennes, H I, s. 14 v e so n ra sn d a a n d m )
- a m a a k a g r l y o r ki a n la m a m - M o r in k en d i y e r m e r k e z li in a n
cn a u la y o r bu ra d a n .
14. Bk. R e cu e il de Lettres des sieurs A lorin , de la Roche, D e N e v re et
Gassend e t suite de l'a p o lo g ie du sieur Gassend touchan t la question
D e m otu im p ress o a m o to r e tra n sla to , P aris, 1650, n s z; bk. A .
K O Y R Etudes galilenns, s. 215 ve son ra s. 1641 ta rih i b ir y l n e
aln m a l.
15. Paris, 1642; y a d a O pera O m nia ( L y o n , 165 8) cilt I I I , s. 4 78 v e
sonras.
16. B k . A . K O Y R L , tudes galilennes, s. 294-309; O p e r a O m n ia , cilt
I I I (1 6 5 8 ), s. 495 b.

275
17. B k. Anim adversiones in D e cim u m L ib ru m D iogen is Ixiertii, L y o n ,
1649; Syntagma Philosophicm , O pera O m n ia ,' cilt I, s. 180 v c sonras.
18. B k. Syntagma P h ilos o p h icm - s. 207-212.
19. Bk. 13. R O C H O T , L e s travaux de Gassendi sur E p icu re e t sur
{ a tom ism e, Paris, 1944.

Bilim Tarihine Yaklamlar


1 . r n e i n S o k r a tc s n cesi filo z o fla r n , D e n o k r ito s un y a z la r.. B u na
ka rlk D io g e n e s L a c r t is u k o ru d u k .
2. K u k u su z k im i k e z bu k r n tla r y k m la ra , fe la k e tle re b o r lu y u z ,
r n e in l k u m la rn n k o ru d u u , bu g n m z e le r im iz d e y p ra n a n i
vi ya z s ta b letleri; y in e , sualt k a z b ilim in c c bu lu nan esiz Y u n a n y o n
tular.
3. a d a la r k e n d ile rin i d o ru d a n ilg ile n d ir e n ey leri, y a n i o la y la r
not e d e rle r ; a r v e d erin s re le r o n la rn g z le r in d e n kaar. A y r c a ,
a n d a b i n em li y a da d ik k a te d e e r o lm a y a n , a n cak d a h a s o n ra y a
ra tt e tk ile r le , rn e in b y k a d a m la rn d o u u y la , b ir te k n o lo jik
buluun o rta y a k y la vb . n em k a za n a n o k sa yd a o la y v a rd r.
4. Bunu ta rih e u yg u n bu lm a yan y a y g n g r n tersin e, X V I I I . y z y l
bizim ta rih y a z m m z n b a la d y z y ld r .
5. Y z y l n cesin in sanat tarihi g ib i.
(i. B izim d n cem iz so y u tla y c v e z m le y ic id ir. G e r e k lik b ir d ir
v e onun e itli g r n m le rin i in c e le y e n eitli b ilim le r - fiz ik , k im ya ,
e le k tr o m a n y e tik so yu tla m a n n r n lerid ir.
7. M im a r lk , y o n tu c u lu k , resim vb . t a rih le riy le y a n ya n a k o n m u b ir
m zik ta rih i, b ir san al tarih i o lu tu rm a z.
8 . T e k b irin in k in i b ile.
9. Bu i b irli i y e p y e n i b ir sa n ayin in ; tek n i in bilimsellemesinde
n em li b ir rol o y n a m olan hl d a 03 'n a y a n , b ilim le r altnnda,
z e llik le d e d en ey sel b ilim le r ala n n d a g e r e k le tirile n h er ile r le m e y le
n em i d u rm a d a n artan b ilim sel a ra la r sa n ayin in d o u p g e lim es in i
sa la m tr. G e r e k te n , h esap m a k in elerin in v e fo t o r a f l n - kou t
g e lim es i o lm asa, a tom fiz i in in ge li m e s i nasl o lan a k l o lu rd u ?
10. n l E u p a lin o s g e id i rn e in i e k le y e b ilir iz .
11. B a y N e u g e b a u e r E s k i a d a b ilg in le r in sa ysn n p ek a z o ld u u n u
vu rg u la r.
12. B k . A . K O Y R nin S cie n tific vVlonf/yd e k i y a z s , c ilt L X X X ,
1955, s. 107-111.
13. S a v a a ris to k ra s ile r b ilim i h o r g r r ; bu y z d e n , s p a rta d a o ld u
u g ib i, o n u g e li tirm e m i le r d ir; " e d in d ir ic i to p lu m la r d a y le d ir , r
n e in K o rin th o s . D a h a y e n i rn e k le r v e r m e k g e r e k s iz san rm .
14. H ie r o n un A r k h im e d e s ten isted i i, k lg n so n u la rd r. G e le n e k sa-
d ille re d es ta n k efi iin u lu lam tr A rk h im e d e s 'i. L o u v o is nn K r a
liy e t B ilim le r A k a d e m is in d e n b e k le d i i de, y in e k lg n so n u la rd r v e
bu, A k a d e m in in g e rile m e s in e k a tk d a bu lu n m u tu r.

276
15. M n e c c im li in y a ln z c a G k t e k i g e z e g e n le r in k o n u m la ry la , o lu
tu rd u k la r b i im le rle ilg ile n d i i o u k e z u nu tu lu r.
16. B u g n bile " k lg n so n u la rd a n b a k a b ir e y a ra m y o r la r; a ra d a
b ir k u ram sal a ra trm a la r fundam ental research y r e k le n d ir iy o r -
larsa da, u y g u la n m a la rn b e k le d ik le r i l d e y a p y o r la r bunu. Bu
y z d e n , k u ra m c la r o u k e z y n le r in i a ryo r, B a c o n 'a u yu p 03 'k -
n erek , to p lu m la r k u ra m sa l a ra trm a n n e r g e " g e l i r g e tir e c e in e
in a n d rm a y a a ly o rla r.

277

You might also like