You are on page 1of 553

AFAR TM UN

Felsefe Szl

ISBN: 975-8295-11-X
Bulut Yaynlan, 2004

Dizgi: Bulut Yaynlar


Ofset Hazrlk: Bulut Yaynlar
Birinci Bask: BDS Yaynlar, 1994
kinci Bask: nsancl Yaynlan, 1998
Geniletilmi nc Bask: Bulut Yaynlar, 2000
Geniletilmi Drdnc Bask: Bulut Yaynlar, 2002
Geniletilmi Beinci Bask: Bulut Yaynlar, 2004

Bask: efik Matbaas Tic. ve Adi Komandit ti.


Marmara Sanayi Sitesi M Blok No: 291
kitelli / stanbul Tel: 0212 472 15 00 (2 hat)

B ulut Yayn Datm Tic. ve San. Ltd. ti.


Caferaa Mah. Safa Sokak No: 8 Kadky-stanbul
Tel&Faks: (0 216) 330 59 24 - 414 21 75
E-Mail: bulutyayin@kablonet.com.tr&bulut@sistemd.com
bulutyayinlari@bulutyayin.com
www.bulutyayin.com
Afar Timuin

FELSEFE
W

SOZLUGU
A
A. Mantkta evrensel olumlu ner gre hazlar gerekliin grnm
melerin simgesi. rnek: Btn in lerini bozarlar ve bizi dsel bir dn
sanlar lmldr. yaya gtrerek gereklikten iyice
uzaklatrrlar. Buna gre acmn ah
A C I (yun. lype; lat. do lo r; fr. laki bir deeri olduu gibi belli bir
douleur; alm. Schmerz; ing. pairi). bilgi deeri de vardr. Hristiyan fi
Eilimlerin, gereksinimlerin, istek lozoflar hazz mahkum ederken
lerin karlanamayndan gelen s acnn arndrc nitelii zerinde
knt duygusu. Dorudan doruya durmulardr. Ac baz ruhsal bo
bedensel kaynakl (ba ars) zukluklarda, zellikle melankolide
olabildii gibi yalnzca ruhsal da ola belirleyici bir rol oynar. Ruhsal ac
bilen ac en belirgin duygu tiplerin- melankolinin temel esidir. Melan
dendir ve kaynan yoksunluklar kolide acy ortaya karmak zor
dan alr. Bedensel etkenlerden de dur, nk ac olaan grnml
gelse (ba ars), dorudan doru bir davrann arkasna gizlenir, an
ya bedensel etkenlere dayanmasa cak hastann intiharyla ortaya
da ruhsallkta olduka baskndr, kar (R Lonardon). / A. Malraux:
her eyden nce bilincin saydam Kimseye yardmc olmayan her ac
ln bozar, etkinliini azaltr, dik samadr. / Maine de Biran: Ru
kati byk lde datr, giderek humuz hazdan ok acy kaldra
bireyi bunaltya ve bountuya d cak geniliktedir. / J.-B. Gresset:
rr, bylece evreye uyumsuz Ac bir yzyl srer, lm bir an.
klar, hatta onun evreye iyiden iyi / Lamartine: u dnyada ac ac
ye yabanclamas sonucunu geti ya eklenir, -Gn gn izler, sknt
rir. Bazlar, rnein Schopenhau- sknty. /Hippokrates: Ayn an
er, acy insan dnyasn gelitirici daki iki acdan gl olan br
bir etken saymlar ve onu dnya n glgeler. / Publilius Syrus:
y kavramaktabalca nder, tek yol Ruhun acs bedenin acsndan
gsterici olarak almlardr. Onlara a rd r. / S h ak esp e are : Ac
ACICILIK

tkenmi grnse de lm deil drtlerinden uzaklaacak, ruhsal


dir. nsan acsna gururu ret bir yetkinlie ulaacak, bu da onun
meli. / Voltaire: Ac hemen he zellikle sanat alanndaki yaratc
men lm kadar gereklidir. / A. gcn artracaktr. (Bk. ACI, BO
de Musset: Hibir ey byk bir UNTU, BUNALTI, MELANKO
ac kadar byk klmaz bizi. / Ma L)
rivaux: Dnyada pekok insan bu
yapdadr, onlar dostlarn sevinten AIK (lat. clarus', fr. dairi, alm.
ok acda ok severler. yi olduu klar, ing. clear). Kolay anlalr
nuzda sizi kutlamalar gnl oka olan. A lgya engel karm ayan.
mak iindir, kt olduunuzda sizi Kendini kolayca gsteren. Ak
avutmaktan zevk duyarlar. / G.S. olan ey kendini bilince olduu gibi
de Meilhan: eit insan az ko sunar ve bir baka eyle kar-
nuur; bilginler, ok mutlular, ok makszn yani seik olarak grnr.
mutsuzlar; buna gre bilgi, ac ve Bir nesnenin ak ve seik fikrine
mutluluk sessizdir diyebiliriz. / Ba ancak o nesneyi tam olarak belir
udelaire: Ey ac ey ac, zaman ya gin bir biimde ve br nesneler
am yiyor./ D escartes: Acl den ayr olarak kavrayabildiimiz-
olduumda ya da tehlikeyle kar de ularz. Bir nesnenin ak fikri
karya olduumda ya da nemli ne ancak o nesneyi kendi olarak
ilerle urayor olduumda derin kavrayabildiim izde varrz. Bir
derin uyuduum u ve byk bir nesnenin seik fikrine varmak iin,
alkla yemek yediimi gryorum. o nesneyi br nesnelerden ayr
Buna karlk sevinliysem yemi klan zellikleri kavramak gerekir.
yorum ve uyum uyorum . (Bk. Demek ki birinde yaltk ya da ayr
ACICILIK, MELANKOL) brnde karlatrmal kavray
szkonusudur. Ak ve seik ayr
ACICILIK (fr. dolorisme; fran- mn belirgin biimde ilk koyan Des
sz eletirmeni Paul Soudayin bul cartes olmutur. Descartesa gre
duu terim). Acy dnsel, ahla ak fikir dikkatli bir zihinde ortaya
ki, estetik adan ycelten reti. kan, deeri gereklii tartlm a
Bu retiye gre her eit ac, zel yacak biimde zihinde beliren fi
likle hastalklarn verdii bedensel kirdir. Descartes iin fikirlerin ak
ac insan gereklik zerine, ba ya da seik olmas deil, ak ve
kalarnn dnyas zerine bilinlen seik olmas nemlidir. Descartes
dirir, hayvansal eilimleri dizginler, ak ve seikle ilgili olarak yle
zekaya stnlk kazandrr. Ac der: Anladm ki dnmek iin va
ln nde gelen adlarndan Julien rolmak gerektiini ok kesin ola
Treppe acnn insan dnyasn zen rak grmesem, bu dnyorum
ginletirdiini bildirir. Ona gre ac yleyse varmda doruyu bildii
eken insan hayvansal yaamn me beni gvendirecek hibir ey
AINIM

yoktur. Bylece ok ak ve seik alarak, i ve d ilikileriyle, hatta


olarak anladmz eylerin tmyle g eliim e v re le ri e r e v e sin d e
doru olduunu genel bir kural gibi kavramaya alarak her ynyle
alabileceimi grdm. Buna gre ortaya koymak demektir. Bilgiye
Descartes iin ok ak ve seik varma iki yolla, sezgi yoluyla ve gi-
olarak tandm z btn eyler dimli dnce yoluyla olur. Birin
dorudur. Doruluk fikrin apak- cisinde btnsel bir kavray ve
lndadr. Descartes ak ve seik hatta anlk bir kavray, kincisinde
ayrmn yle koyar: Dikkatli bir andan ana geerek kavray sz-
zihne sunulmu ve onda grnr konusudur. Aklama yaparken yal
olmu algy ak diye adlandryo- nzca gidimli dnceyi kullanrz.
rum(...). Seik, tm br alglar Aklama bir yargdan bir yargya
dan ylesine belirgin ve ylesine geerek yaplr. (Bk. DNCE,
ayrdr ki ancak onu eksiksiz diye GDML, SEZG, USAVURMA)
belirleyen kiiye grnen eyi ken
dinde ierir. Leibniz, Descartesn A IN IM (lat. revelaiio', fr.
seikini ak olarak belirleye rvlation', alm. Offenbarung-, ing.
cek, onun nesnesini tantmaya ye rvlation). Bir dorunun dlama
ten ve baka nesnelerden ayran fi s. B ir eyin o rtay a km as.
kir olduunu dnecek, bir fi Tanrnn kendini amas ya da ta
kir, eyi tantmaya yetiyorsa ak- ntmas. Anm yoluyla Tanr ken
tr(...), bir bitkiyle ilgili ak bir fik disiyle ilgili bilginin bir blmn
rim varsa onu br komular ara insan iin anlal r klar, bylelikle in
snda belirleyeceim, bu olmad m sana usun kendiliinden kavrayama
fikir karanlktr diyecektir. / M. yaca eyleri tantm olur. Ancak
Proust: Herkes kendi fikirleri ka Tanr bilgisinin byk bir blm
dar kark olan fikirleri ak fikir her zaman insana kapal kalacaktr.
diye adlandrr. / L. Guilloux: Demek ki anma karn insan tan-
Dnya ak olmal. Yrekler ak nsallkla ilgili dorularn pek azn bi
olursa dnya da ak olur. (Bk. lebilmektedir. Anm konusunda
FKR, SEK) zellikle XVIII. yzyldan sonra or
taya kan tedirginlikler pekok tar
AIKLAMAK (yun. apodidomi; tmay birlikte getirmitir. Mircea
lat. explicare', fr. expliquer, alm. Eliade bu tedirginlii yle belirler:
erklren', ing. to explairi). Bir eyi ada insan kutsaln baz dla
bakalar iin anlalr klmak. Bir ma biimleri karsnda belirli bir te
doruyu ortaya koymak. Akla dirginlik duyuyor. Kutsaln talarda
mak karanlk ya da bulank bir e ve aalarda dlaabilmesi baz in
yi karmzdaki iin kavranlr du sanlara benimsenmesi ok zor bir
ruma getirmektir. Bu da o eyi ne ey gibi grnyor. (Bk. DILA
densel ilikileri iinde kavramaya MA, DN, KUTSAL)
ADALET

A DA LET (yun. dikaiosyne\ lat. de etsin isteriz. M. Merleau-Ponty


justitia; fr. justice', alm. Gerechtig- yle der: nsan tek bana ada
keit\ ing. justice). Bir toplumda letli olamaz, tek bana adaletli ol
birey haklarn salama istemi. Hak duu zaman adaletli olmaktan
kn egemen olmas durumu. Ada kar. Adalet, bireysel ykmllk
let herkese hak ettiinin verilmesi ler asndan da drstlk ilkesine
dilei ve ngrs zerine kurul dayanr, temelindeki ruhsal etken
mutur. Bu yzden onu hukukun elbette bireyin kendini koruma i
amac olarak grmek gerekir. Epi- gdsdr. La R ochefoucauld
kuros yle der: Doaya uygun yle der: nsanlarn ounda ada
adalet karlkl olarak insanlarn let sevgisi adaletsizliin acsn ek
birbirlerine zarar vermelerine en me korkusundan gelir. Eitlik ve
gel olmaya yneltilmi karlkl bir drstlk kavramlarna verilen de
yarar szlemesidir. Filozofa g iik anlamlara gre adalet de de
re Adalet hibir zaman kendinde iik anlamlar alacaktr. Baz yazar
varolan herhangi bir ey deildir. lar adalet kavramn toplumsal ya
Ama insanlarn karlkl alveriin amla ilgili tm kavramlarn teme
de, her yerde, her zaman karlkl line yerletirirler. rnein Diderot
olarak birbirine zarar vermemek Tek bir erdem vardr, o da adalet
adna bir eit szleme vardr. tir der. Adalet kavram ahlakla
Adalet toplumsal bir olgudur, top uzaktan yakndan ilgili tm kav
lumsal ykm llkler asndan ramlar gibi zgrlk sorununa g
eitlik ilkesine ya da hak eitlii il trlerek tartlr. nk adaletin
kesine dayanr, hatta toplumsal d temelinde, adaletsizliin acsn
zeyde haklar dengesine dayanr. ekme korkusu biiminde de olsa
Eski toplumlar yaamn temel kav bir baka biimde de olsa zgrlk
ramlarn tanrsal aklamalara g istemi vardr. Ancak istem adaleti
trmlerdir. rnein Yunanllar salamaya yetmez, bunun iin g
Zeusu adaletin simgesi olarak g gereklidir. Biaise Pascal Gsz
ryorlard. Kyl air Hesiodos iktidar adaletsizdir, adaletsiz g
yle diyordu: Balklar ve hayvan zorbadr der. Genel olarak gle
lar ve yrtc kular birbirlerini yi adaleti dengede tutm a eilimi ar
yorlar. Ama Zeus insana adaleti ver basar. Joubert yle diyor: G
di. Adaletin yeri Zeusun tahtnn sz adalet de adaletsiz g de kor
yanndadr. Hesiodos durmadan kun eydir. Baz yazarlar adaleti
sevgili deitiren tembel ve ahlak daha bireysel bir temele, ahlaklk
sz Z eusu, tanrlar tanrsn, yok ya da iyilikilik temeline oturtmak
sullarn koruyucusu olarak dn ister. M auriacn bu konuda gr
mtr. Aristotelese gre adalet udur: Dnyada en korkun
duygusunun temelinde dostluk ya ey iyilikseverlikten ayr dm
tar; sevdiimiz kiiler haklarn el adalettir. H er ne olursa olsun,
AGAPE

adalette sreklilik kanlmaz bir A F O R T IO R I (lat. dey ). Da


kouldur, ite bu yzden ge kal ha gl nedenin varln gstere
m adalet adalet deildir. (Bk. rek daha gsz nedenin varln
DENKSERLK, HUKUK, YASA) dorulamaya yarayan iki nermeli
usavurma. Bu usavurmaya gre
A D C IL IK (fr. nominalisme', alm. belli bir durum szkonusuysa, ona
Nominalismus; ing. nominalism). bal olarak daha az gl bir ne
T rlerin y aln zca s zcklerde dene dayanan bir baka durum
bulunduunu bildiren reti. Genel haydi haydi szkonusu olacaktr.
fikirlerin adlardan baka bir ey (ocuklar ok sevdiine gre,
olmadn n sren reti. Kav kendi ocuklarn afortiori sever.)
ramlarn varln yadsyan, yalnz Bu tr usavurmalar ahlakta ve hu
ca tek tek eylere karlk olarak kukta niceliklere dayanarak dere
genel adlarn ya da iaretlerin bu celendirmeler yapmaya yarar. (Ba
lunduunu bildiren reti. Bu basn dvdkten sonra komusu
reti zellikle skolastik felsefeyle il nu a fortiori dver.) Bu tr usa-
gilidir. Buna gre genel fikirler ya vurmayla, gndelik yaam ilgilen
da kavramlar szcklerden baka diren dorular da ortaya koyulabi
bir ey deillerdir. Trler ve cins lir. (Kamyonu srdkten sonra bi
ler gerek varlklar deil, usun sikleti a fortiori srer.)
rnleridirler. Daha Eskiada Ki
nikler okulunun kurucusu Antist- A G A PE (yun. sz.) Dostlar
henes her deanm bir gereklii ol sofras anlamna gelen bu terim,
duunu bildiren Platona At g hristiyanln ilk zamanlarnda din
ryorum ama at trn grmyo dalarn bir araya geldii sofray
rum diyerek kar kmtr. XII. antrr ve cinsel aka karlk iyi
yzylda Roscelin yalnzca szck liki ak belirler. Eros daha ok a
lerin gerek olduunu, tek gerek kn ezici ve batan karc yann,
liin bireysel tzler olduunu bil doal ya da hayvansal yann anla
dirdi, bylece adcln kurucusu tr. Akta yalnzca Eros egemen ol
oldu. XIV. yzylda Ockhaml Wil sayd ak alan bir yrtclk alan ola
liam evrenselleri usun retimi ola cakt. Agape, hayvani ak insani
rak gsterdi. Bunlarn gereklii bu akla yumuatr, onu yrtclktan
lunmayan eyler olduunu syle azok arndrr, bir lde evcille
di. Adclk, kavramn szckten ay tirir. Tam yrtc ya da tam evcil
r bir gereklii olduunu savunan ak insan iin ykmdr ya da en
kavramclkla kartlar. (Bk. GER azndan baarszlktr. Her salkl
EKLK, KAVRAMCILIK) akta bu iki etkinliin dengelendi
i, gene de birinin zaman zaman
brne baskn kt dnlr.
P. Bumey yle der: nsani akn
AGRAF

Ud kutbunu, genellikle birine Eros eitli tepkiler uyandrmtr. Dide


brne Agape adn vererek bir- rot bu tepkiyi Ahlak da erdem de
biriyle kartlatrrlar. Eros arzu baeenler iin gereklidir szleriy
akdr, balayc ve bencildir. Aga le ortaya koyar. Rimbaud Ahlak
pe iyiliin adayc dzeyine kadar beynin zayfldr der. Ahlak uy
ykselebilen iyiliki biimler orta gulamal ve kuramsal diye ayrmak
ya koyar. Uygulamal ahlak dze kuramsal ahlak baka bir ad altn
yinde sk sk atsalar da derinden da toplamak yaygn bir eilimdir.
derine birlik olduklar gzden uzak Buna gre ahlakn yannda bir de
tutulmamaldr. (Bk. AK, EROS) ahlakbilgisi (fr. thique', alm. Et-
hik\ ing. ethics) olacaktr. Ancak
AGRA F. Bk. YAZMAYTM. her alanda olduu gibi bu alanda
da kuram balbana bir bilgi ala
AGREGA. Bk. KATIMA. n oluturacak biimde uygulama
dan ayr tutmak pek de salkl bir
A H LA K (yun. ethos', lat. ethos\ tutum deildir. Kuramda da uygu
fr. m orale; alm. Moral', ing. mo lamada da balca sorun hangi dav
ral). Bir dnemde benimsenen dav ranlarmzn iyi hangi davranla
ran kurallarnn btn. Bu ku rmzn kt olduu, buna gre iyi
ra lla r in cele y en bilgi alan . nin ve k t n n ne o ld u u
Eylemlerimiz iin genel kurallar sorunudur. Demek ki ahlakta b
belirleyen bilgi alan. Ahlak, davra tn bilgilerimiz bir iyi-kt kart
nlarmza toplumsal bir geerlilik l zerine temellenmektedir. Bu
kazandrmak istediimiz yerde ba kartlk birey-toplum ikilemi iin
lar. Bylece ahlak alan mutlak ola de eitlilenir ve deiik anlamlar
rak, evrensel olarak geerli olmas kazanr. Birey her zaman ykm
gereken kurallardan olumutur. lenen durumundadr, ykmlene-
Ahlak felsefenin bir daldr. Felse nin ahlak (kii ahlak) ok zaman
fenin ahlaka arl k verdii dnem ytikmleyenin ahlakna (toplum ah
ler toplumsal bunalm dnemleri lak) engel karr. Bu kartl ah
dir. lk filozoflar diye bilinen Yedi laklar bir denge dzeninde uzla
Bilgeler Yunanistann ok sorunlu trmaya alrlar. Bu kartlk iin
bir dneminin ahlaklar oldular. de toplumsal ahlakn biimsel ah
Daha sonra Sokrates gibi kimi fi lak olduunu ve gerek ahlakla il
lozoflar felsefelerinde ahlaka birinci gisi bulunmadn savunanlar var
yeri verdiler. Descartes gibi kimi dr. Bergson bireyi ykm leyen
filozoflar da ahlakla ok az ilgilen toplum ahlakn kapal ahlak diye
diler. Kuralkoyucu bir bilgi alan adlandrr, sekin kiinin ahlakn da
olarak ahlak balayc yanyla her ak ahlak diye belirler. Ak ahlak
zam an bireysel seim lere engel bir ngrlkii ahlak olduu gibi
karm ve bylece kiisel dzeyde b ir b ak m a b ir k a h ra m a n lk
AHLAKSIZCILIK

ahlakdr. Greneklerde, fikirlerde, amnda ahlakn byk bir yeri ol


kurumlarda yerleik olan ve kitle duu, ahlak alannn toplumla ilgili
nin deerlerini karlayan kapal ah birok sorunu zmekte tek ba
lak durallyla belirginken ak ah na yeterli olduu gr bir l
lak etkin ahlaktr. Birey-toplum kar de yaygndr. Buna gre ahlak ba-
tl iinde ahlak bir takm altb- lbana bir bilgi alan olarak deer
lm lere ayrlrken (aile ahlak, lendirilir, bylece ona btn bilgi
yurttalk ahlak, meslek ahlak), alanlar karsnda belirgin bir i
toplumsal ayrmalara gre de zel levsellik yklenir. Uygulamada ah
likler gsterir (yahudi ahlak, bur laklk durmadan ktye kar iyi
juva ahlak, faist ahlaki). Btn yi savunmakla ya da savunur g
blmlemeler, ahlakn temel iki ei rnmekle, bakalarn ahlak asn
limi karsnda daha az belirleyici dan eletirmek ya da sulamakla
kalr. Bu iki eilim, bir bakma kar belirgindir. Ahlaklk ok zaman
t eilimler olarak, deiik bak ahlak zayflklarn rtmekte kulla
alarna baldr. Buna gre insan nlan koruyucu bir rtdr. (Bk.
davranlar iki ayr adan, insan AHLAK, AHLAKSIZCILIK)
erince gtrecek yollar asndan
0mutluluk ahlaki), insan baka in A H L A K SIZ C IL IK (fr. immora-
sanlar karsnda ykml klan zo lisme\ alm. Immoralismus; ing. im-
runluluklar asndan (dev ahla moralism). Ahlak kurallarna kar
k) ele alnr. Birey ve toplum mut kma eilimi. Ahlak kuramlarnn
lulukla dev arasna kesin snrlar deerini yok sayan reti.Ahlak-
koyamayacandan bu ahlaklar bir szclk, insan davranlarnn geerli
birinden bamsz dnmek yan kurallarla deil, bu kurallara kart
l olur. (Bk. ALIKI, GRENEK, olan yeni deerlerle belirlenmesi ge
Y, K, KT, KURAL, MUT rektiini bildirir. nsan davranla
LULUK, DEV, ZGRLK, rn dzenleyen ahlak birok du
TOPLUM) rumda balayc ve kstlayc g
rnr. Buna karlk, ahlakszclk
A H L A K IL IK (fr. moralisme\ tam bir zgrlk ahlak olarak an
alm. Moralismus\ ing. moralism). lalmaldr. Ahlakszcln balca
A hlak yasasn felsefenin temel savunucularndan biri N ietzsc-
ilkesi olarak belirleyen reti. Ah hedir. Nietzscheye gre insan ah
lak kurallarna mutlak bir biimde lak kurallarnn karsna kmal,
uyulmasn ngren anlay. Ahlak bununla yaratclm gerekletir-
lk her eyden nce eitim ala melidir. Bylece Friedrich Nietzsc-
nnda ahlaka ncelik tanma eili he ahlaka yaratclk kavramn ge
mi olarak ortaya kar. Bu eilim tirmi olur. Ona gre yaratc kii
gerekte toplumun btn alanlarn kat kiidir, ahlak kurallarm ve eski
da kendini duyurur; toplum ya deerlerini krar. Nietzscheci an
AHMAKLIK

layta insan ahlak kurallarnn d AHLAKILIK, Y, KT, KU


na kp yeni ahlak deerlerine y RAL, ZGRLK)
neldikten sonra da ahlak asndan
hep kukulu olm ak zorundadr. A H M A K LIK (lat. dbilitas; fr.
Tm ahlak deerleri karsnda dbilit', alm. Kraftlosigkeit', ing.
kukuculuk yeni bir deerler tab d e b ility ). K av ram a e k sik li i.
losunun doum belirtisidir der Dnme yetisinde kalc yeter
Nietzsche. Bu tutumuyla allm sizlik. Ahmaklk zeka zayflnn
iyi ve kt kavram larn sarsar, koullad ar beceriksizlikten
ktlk insann en stn gle kaynaklanr ve toplumsal uyum
rinden biridir der. yi insan, ona suzlukla belirgindir. Bir ahman zi
gre, ahlak kurallarna kr kr hin ya 7 ile 10 arasndadr, zeka
ne uyan insandr. yi insanlar hi ortalamas da 0.40 ile 0.85 arasn
bir zaman doruyu ortaya koya da deiir. Bunu greli bir durum
mazlar, bu biimde doru olmak ru olarak belirlemek ve bir ahman
hun hastalanmasndan baka bir ey 7-10 yalarndaki bir ocuun zi
deildir. yilerin yapt ktlk hinsel yeteneklerine ve davran
ktlklerin en ktsdr. Ahlak zelliklerine sahip olabileceini bil
lln yerine itenlikli olmay koyan mek gerekir. Eitici almalarla ah
bir kiiye sonsuz ve itenlikli dav maklar 15 ya dzeyine ulatrlabi
ranma hakk veren Andr Gide de lirler. Bundan sonra onlara yeni bil
ahlakszadr. G idee gre insan giler kazandrlabilse de kavraylar
tm zgrl iinde kendini ya gelimez. Ahmaklk bebeklerde bi
ratrken kendi davran kurallarn rinci yan geliimini ortaya koyan
da birlikte getirecektir. Hibir za glmseme, konuma, tutma gibi
man, artk ahlakl olmamaya yani belirtilerin eksikliiyle kendini
artk kendi anlayma gre ahlakl gstermeye balar. Ahmakln ba
olmaya karar verdiim andaki ka lca gstergeleri soyutlamada, ele
dar ahlakl duymadm kendimi der tirmede, merakta eksikliktir. Buna
Gide. Gerek ahlakllk srekli ola karlk ahmaklarn bellei \;ok za
rak kendini amaya ynelik son man zengindir. Ahmaklkta zeka ek
suz bir zgrlk deneyi demektir. sikliinin verdii aalkduygusu,
Buna gre ahlakszclk kiiye son buna bal olarak eitli sululuk
suz seme hakk tanyan zgrlk duygular baskndr. Bu duygularn
bir ahlak anlaydr. Gidede de ah da katlmasyla toplumsal yaama
lakll gvence altnda tutan tek uyumsuzluk bazen ar ve ykc
g itenlikli olutur. Gide, LaRoc- llere varabilir, kii eitli su i
hefoucauldnun Zayf insanlar i leme eilimlerini tar duruma ge
tenlikli olamazlar formln d lebilir. Hrszlk, krclk, sapklk,
ndrecek biimde itenlikle g fahielik ahmaklarda ok grlr.
ll birletirmitir. (Bk. AHLAK, B ellek gllnn kkrtt
ALE

vnme uydurmacl ya da sz tutumdur, ikinci tutum lgnca bir


de ar bilgililik ahmaklkta sk g tutkuya yol aabilir. Bir de yle
rlen durumlardr. (Bk. ALIKLIK, der: Kendi durumundaki bir ka
APTALLIK) dnla evlen; zengin kadn alrsan
efendilerin olur yaknlarn olmaz.
A L E (lat.fam ilia; fr. fam ille\ Solon u d verir: Yaknlarna
alm. Fam ilie; ing. family). Kar, kar yumuak ol. Khilon unu
koca ve ocuklarn oluturduu nerir: Evini iyi ynet. Thales
toplumsal topluluk. Belli bir fikir Seni bugne getirenlerin gnln
e r e v e sird e b ir araya gelm i almakta eksik kalma der. Bir de
kiiler topluluu. Ayn soydan ge yle syler: Anana babana gs
lenlerin oluturduu toplumsal top terecein iyilikleri yallnda o
lulua aile denildii gibi bir eree cuklarndan bekle. Periandros da
gre bir araya gelmi insanlar top Yaknlarna yarar ol diye t
luluuna da aile denilir. Ortak nite ler. Atomcu filozof Demokritosun
likler gsteren varlklarn ya da nes aileyle ilgili belirlemelerinden biri
nelerin oluturduu topluluk da a- udur: Kendi kendinin efendisi
iledir (maymun ailesi, szck aile olan baba ocuuna en gzel r
si, dil ailesi). Kar ve kocadan olu nek olur. Doal bir kurum olarak
an, ocuklar ve yakn soydalar grd toplumu insann varln
da ierebilen aile en kk toplum srdrebilmesi ve mutlu olabilme
sal birimdir. Ailenin oluabilmesi iin si iin zorunlu sayan Aristoteles,
ocuklarn gerekli olduu, karko- en kk ve en temel toplumsal bi
cann bir aile deil ancak bir kar rim olarak aileyi belirliyordu. Aile
m ya da katma oluturduu denilen ilksel toplumsal birlii in
gr de yaygndr. Aile kavram san trne varln srdrme ola
en eski zamanlardan beri birok de na salayan tek kurum olarak g
iiklik geirmitir. Romada tek ki ryordu. Aristotelese kart ola
iye bal olan ve ayn at altnda rak, retmeni Platon, aile birimini
yaayan kleler ve hizmetiler top datarak tm toplumsal gc dev
luluu aile (familia) diye adland letin elinde toplamak istemi, her
rlrd. Ailenin kkeni elbet ok da kesin kardeliini neren ve kadn
ha eskidir. Aileyle ilgili ilk kkl g larn ortakln getiren bir kurgu
rler Eskiada ortaya koyul sal dzen tasarlamtr. Buna gre
mutur. lk filozoflar diye belirle bebekler doar domaz devletin eli
diimiz Yedi Bilgelerin zdeyile ne braklacaktr, yetiecek olanla
rinde aile kurumunun ahlaki temel rn yetimilerle balan bylece ko
lerini aklayan grlerle karla parlm olacaktr. Platon aile ku-
rz. Kleobulos yle der: Ba rumuna ters bakan ilk ve son filo
kasnn yannda ne didi karnla ne zof deildir. rnein Diogenes La-
oka karn; birinci tutum en kt ertios, Sinoplu Diogenesle ilgili
ALE

olarak unlar syler: Kadnlar ana ve ocuklardan oluan ve ana


topluluu kurulsun istiyor, evliliin ile babann ayn lde sz sahibi
deerini yadsyor, herkesin kendi olduu, hatta ocuklarnn da ye
isteine ve eilimine gre zgrce tikinlikleri lsnde ynetime ka
birlemesini ngryordu. Bu ne tldklar modem demokratik aile
denle bir ocuklar topluluu kurul ye brakmtr. Tarih boyunca aile,
masn diliyordu. Andr Gide yle akrabalk ilikileri ve elerin says
der: Aileler, tiksiniyorum sizden! asndan da deiiklikler gster
Kapal ocaklar, kapa kaplar, mut mitir. Her ailenin yapsna gre de
luluun kskan edinimleri. Aile iik akrabalk ilikileri ya da anla
kurumu, zorunlu olsun olmasn, ylar ortaya kmtr. Morgan bu
her zaman glkleriyle dikkati ek konuda yle der: Aile etkin e
mitir. Tolstoy unlar syler: B dir; o hibir zaman dural olmam
tn mutlu aileler benzeirler; her tr, o alt bir biimden daha st bii
mutlu aile kendine gre mutsuz me gemitir, bu da toplumun bir
dur. Tarih boyunca eitli retim alt dzeyden daha yksek bir d
biimlerine bal olarak da eitli a- zeye doru gelimesine bal ol
ile biimleri ortaya kt. Evlilik ve mutur. Buna karlk akrabalk d
kan bayla kurulan aile, her a zenleri edilgindir, ailenin zaman ak
da, her an deiik evrelerinde de iinde gsterdii ilerlemeleri ak
iik zellikler gsterdi. Anann a- rabalk dzenleri ancak uzun ara
ile bireyleri zerinde egemen oldu lklarla gsterirler ve aile kkel bir
u anaerkil (fr. matriarcal', alm. dnm geirirken onlar herhan
matriarchalisch', ing. matriarchal) gi bir deiime uramazlar. Tarih
aile birbirine pek benzemeyen ok boyunca tekeli ve okeli aile bi
deiik biimler gstermitir. Bu a- imleri grlmtr. Tekelilik ve
ilede genellikle kadnn soyundan okelilik bir toplumda byk l
gelen bireyler akraba saylyordu. de kadn-erkek oranyla ilikili
nsanlk anaerkil aile dneminden dir. M ezopotam yada sm er uy
babaerkil ya da ataerkil (fr. patri garl dneminde tekeli aile d
arcal ; alm. patriarchalisch\ ing. zeni basknken, babil ve asur d
patriarchal) aile dnemine girdi, bu neminde okelilie, daha dorusu
dnem uzun yzyllar boyu srd. okkanlla geilmitir. Tekeli (fr.
Babann aile bireyleri zerinde ke monogame', alm. monogam', ing.
sin olarak sz sahibi olduu bu aile monogamous) aile bir kadnn an
Asyada son zamanlara kadar var cak bir kocaya, bir erkein de an
ln srdrmtr. Babaerkil aile cak bir karya sahip olabildii aile
de tm bireyler babann bal bu dir. Bir erkein birok kars varsa,
lunduu totemi tanr. Babaerkil aile bylece oluan aile okkarl (fr.
tektanrc dinlerde de geerli ol polygame', alm . polygam ', ing.
mutur. Bugn bu aile yerini baba, polygam ous) ailedir. okkocal
ALAN

(fr. polyandre', alm. polyandrisch\ AKHLLEUS KAN ITI Yunan fi


ing. polyandrous) ailede bir kad lozofu Eleal Zenonun varln bir
nn birok kocas vardr. / G. Mar- liini, devinimin olanakszln gs
cel: Gerekten salam her aile belli termek iin ileri srd kantlar
bir davran biimi ortaya koyar, dan biri. Bu kant en hzlnn en ya
bu davran biimi olmad zaman vaa hibir zaman ulaamayaca
tm gizli dayanaklarn zamanla yi n gsterir. nk en hzl nce en
tirme tehlikesi gsterecektir. / Ch. yavan yola kt noktaya ula
Baudelaire: Uluslarn da aileler gi maldr. Ama en yava o zamana
bi kendilerine karn byk adam kadar belli bir yol alacak, bu by-
lar vardr. / V. Hugo: Onuru kal lece srp gidecektir. Akhilleus da
mad zaman aile yoktur. / G. kendisinden az nce yola km
Bemanos: Aileler beni korkutur. olan kaplumbaaya hibir zaman
(Bk. TOPLULUK, TOPLUM) ulaamayacaktr. (Bk.ELEA OKU
LU)
A K A D EM A (yun. sz.) Pla-
tonun M.. 387de Atina yakn A K SY O LO J. Bk. DEER-
larnda bulunan Akademos bahe RETS.
sinde kurmu olduu felsefe oku
lu. Bu okul nemini M.. 1. yz AKSYOM . Bk. BELT.
yla kadar korudu ve deiik biim
ler altnda M.S. 529a kadar sr AKSYON. Bk. EYLEM.
d. Akademia gerek etkinliini ku
rucusunun lmyle (M.. 347) A K TV TE. Bk. ETKNLK.
yitirmiti. Speussippos, Ksenokra-
tes, Krates gibi adlar Platonun fel ALAN (yun. genos\ lat. campus\
sefesine pek bir ey katamadlar. fr. champ; alm. Feld\ ing. feld).
Arkesilaosla okulun Yeni Akade Nesnelerin belli bir dzende yer
mia diye bilinen ikinci dnemi ba letii ortam. Dz ve ak ortam.
lad. Arkesilaos doruyu bilmenin Baz etkinlikler iin belirlenmi ya
olanaksz olduunu syleyerek Pla- da dzenlenmi snrl ortam. Alan,
toncu anlaya taban tabana kart belli bir nesnel btnlk ortaya ko-
bir gr ortaya koydu. Bugn Aka- yabilen, bylece herhangi bir ara
demiadan gelen akademi terimi trmann konusu olabilen bir dn
bilim ve sanat topluluklarn belir sel etkinlikler ortamdr. Dnce
tir. alan: Zihin etkinliinin belli bir
dzende kendini ortaya koyuuyla
AKATALEPSA. Bk. KAVRANI- belirgin dnce dzeni. Dnce
LAMAZLIK. nin znel ya da nesnel etkinlikleri
kiinin bilin yapsna ya da anlk
ilgisine uygun olarak ya daha ok
ALAY

blk prk, dank, dzensiz rum undan ok bir sorgulayarak


olurlar ya da daha ok belli bir b dorulara ulama tutumunu belirler.
tnlk oluturacak biimde dzenli Alay Sokratesin iki evreli tartma
ve derli toplu olurlar. Birinci du ynteminin birinci evresidir. Tar
rumda dnce herhangi bir alan tmalarna alayla balayan Sokra-
oluturmaz, byle bir durumda bi tes gerekte tartmacsna yklen
lincin anlk etkin nesneleri biri b miyor, ondaki doru bilgileri orta
rnden kopuk olan apayr yaplar ya karmaya ynelmeden nce on
oluturacak biimde paralanm daki yanl bilgileri giderebilmek iin
tr. kinci durum da dnce bir olumsuzu kullanarak dzenli bir
alan oluturur. Bu durumda en azn sorgulama uyguluyordu. Ama bi
dan bir genellemeyi salayabilecek rinin yanln kendine buldurmakt
hatta bir bilimsel aklamay olas ve sorgulama sonunda tartmac
klabilecek belli bir tutarllk szko- bilgisizliini onaylamak zorunda
nusudur. Bilin alan: Bilind ol kalyordu. Bilgide gvenin yanll
gularna kart olarak bilinte ken m batan benimseyen ve tek bil
dini gsteren olgular bilin alann diim, hibir ey bilmediimdir di
olutururlar. Bu olgular ya bilinte yen Sokrates, alay evresini izleyen
o anda kendilerini gstermektedir evrede, dourtma evresinde tart
ler, bunlar bu durumda etkin bi macy gene sorularla doru bilgi
lin alan'm olutururlar (bir kii ye yneltmeye alyordu. Alayda
nin adn ya da herhangi bir olay yanl bilgi tepeden trnaa ykl
anmsamamzda olduu gibi) ya da yor, dourtmada bu yklann yeri
bilinte istemimizle kendilerini gs ne doru bilgi koyuluyordu. Thon-
termeye hazr olurlar, bunlar bu du nard, S okratesin alayn yle
rum da da edilgin bilin alan'm aklar: Sokrates nce zihni yan
olutururlar (annemizin adn o an l bilgilerden arndrmaya ynelir,
dnmyor olmamzda olduu gi bunun iin konumacy kendi ken
bi). [Bk. BLN] disiyle elimeye iter. Kendisinin de
bilgisiz olduunu sylemektedir,
ALAY (yun. eironeia; lat. ironia\ bilgi almak istiyor gibidir, konu
fr. ironie', alm. Ironie\ ing. irony). macsna ak ak bilmiyorum de
Sylenilmesi gerekene ters deni dirtebilmek iin onu g durumda
syleyerek karsndakini bilgi a brakr. / L. Brunschvicg: Her
sndan g durum da brakm ak. ey Sokratesin kendisiyle ilgili bil
Alay, tartm ada karsndakinin giden de bir alay konusu karma
bilgisizliini ortaya koyabilmek iin mza yardmc olur. Onunla ilgili ola
bilgisiz grnmeye dayanr. Bilgi rak iyice bildiimiz tek ey, hibir
sizlii kullanarak bilgiye ynelme ey bilmediimizdir. / 3. Renard:
ya da yneltme yntemi olan alay Alay insanln utancdr. / G.
bir hafife alma ya da aalama du Sand: Zihnin konumlan arasnda
ALGI

en az zekice olan alaydr. / A. Bergson gibi adalar algy d


France: Alay erdemin neesi ve gerekliin dorudan doruya bi
sevincidir. (Bk. DOURTMA, linci olarak alrlar. Ancak algy bi
YNTEM) linten de, stalgdan da, duyu iz
lenimleri alma ya da d dnya nes
ALEGOR. Bk. BMSMGE. nelerini sezme ilevinden de ayr
mak gerekir. Nesneler duyularla al
ALEKS. Bk. OKUMAYTM. glanr, ancak alg duyudan daha
ok bir eydir. Alg, insann d dn
ALGI (lat. perceptio-, fr. percepti- ya ve i dnya olgularnn bilincine
on; alm. Perzeption\ ing. percepti- varmasn salamak yolunda zihne
on). Duyu organlar araclyla ilk gerelerini ya da ilk ieriklerini
nesnelerin sunumuna ulamamz kazandrr. Bu ilk gereler ya da ilk
sa lay an zih in ilev i. B ireyin ierikler imge dzeyine ykselme
duyumlarn gerekliin bilgisine ye yani bilinte bilginin ilk taslakla
ulama yolunda etkin klmasyla r olarak belirginlemeye hazr su
ilgili zihin ilevi. Alg hem felsefe numlardr. Buna gre onu imgenin
nin hem ruhbilimin temel kavram temel gereci olarak grebiliriz. G.
lar arasnda yer alr, felsefede ba Bachelard yle der: mgelem her
lca aratrma konularndan birini zaman imgeler oluturma yetisi ola
oluturur. Felsefede alg sorunu rak dnlmtr. Oysa o daha
tam anlam nda XVII. yzyldan ok algnn salad imgeleri boz
sonra konu edilmitir. Descartes ma yetisidir, daha ok bizi ilk im
bilgi kuram nda alg zihnin tm gelerden kurtarma, imgeleri dei
edimlerine karlktr; fikirlerin bil tirme yetisidir. N. L. Munn algy
gisine ulamak alglamakla ean yle belirler: Alg ayrtetmeyi, ay-
lamldr. Buna gre bizde iki eit rmlatrmay, gzlemlemeyi d
dnce vardr: alg ve istem. Al ndren bir sretir. Genellikle bu
gy hem bilinten hem de kendin terim kendi zerimize ve dnya
den sonraki sreten, nesnenin var zerine bilincimizin temelinde bu
ln onaylama sreci olan stal- lunan azok karmak srelerle,
g dan ilk ayran Leibniz olmutur: alc ve sinirsel srelerle ilgili ola
Bir okluu bir birlikte ya da basit rak kullanlr. Demek ki algyla el
tzde saran ve sunan geici durum de edilen veri ham veridir, henz
alg diye adlandrlan eyden ba dnceyle ve dolaysyla dille ilgi
kas deildir, onu stalgdan ve bi li deildir. Bu veri ancak bir sonra
linten ayrmak gerekir. Bu arada ki sreten, stalg srecinden ge
Leibniz karanlk alglar ya da k erek dnceye ulaacak ya da
k alglar belirlem esiyle bilin dnceye dnecek ve bylece
altnn tantlam asna doru bir dilsel anlatmda bir yeri olacaktr.
adm atmtr. Hamilton, Spencer, Algnn dnce asndan ve dil
ALGICILIK

asndan yetkinlem em iliini A L IK L IK (lat. im becillus\ fr.


fransz romancs N. Sarraute bize imbecilite', alm. Geistesschwche',
yle duyurur: Gz ap kapaya ing. imbecility). Kavrama eksikli
na kadar alglanan aklayabilecek i. Alklk zekann olduka geri ol
bir dil henz bulunamad. Algla mas durumudur, zeka geriliinde
dmz eyin doruluuna ya da orta bir yer oluturur, aptallkla ah
algnn eyaya uygunluuna gelin maklk arasnda yer alr. Alklarn
ce, bizim iin baka trl alglama belirgin zellii yaz dilini anlama
olasl bulunmad srece bu so malardr. Konumay belli bir l
runu ilgi alanmzn dnda tutma de, yarm cmlelerle de olsa sr
mz gerekir. M aurice M erleau- drebilen alklar yaz yazamazlar.
Ponty yle der: Dnyay doru Bir aln zihin ya 2-7 arasnda
olarak alglayp alglamadmz d dr, bu genilik alkl ikiye ayr
nmek deil, tersine algladmz mamz gerektirir: eitilebilir alklk
eyin dnya olduunu sylemek ve eitilemez alklk. Tm alklar
gerekir. (Bk. BLN, DL, DU belli bir dikkati gsterebilecek ye
YU, DUYUM, STEM, STALGI) tenektedirler, ne var ki dikkat kay
gan ve bozulmaya hazr bir dikkat
A L G IC IL IK (fr. perceptionnis tir. Alklarn bellekleri zengindir ama
me', alm. Perzeptionnismus', ing. ilemedii iin hantaldr, buna kar
perceptionism). Zihnin alg edimiyle lk dnceleri zayftr, ayrtrma
d dnyann doru bilgisine do ve biletirmeler yapamazlar. Alk
rudan doruya ulatn bildiren larn duygusal yaamlar olduka
reti. Algclk bir anlamda sezgi karmaktr. Yok yere gldkleri,
ciliktir, bir anlamda gerekiliktir. yok yere aladklar grlr. Ken
Sezgiciliktir, nk alg zihnin bir dileriyle ilgilenen kiilere tutarsz
anlk alrlna karlktr. Gerek davrandklar ok olur. Bazen bir
iliktir, nk bir baka edime ge kiiye ar balanrlar, yzleri ge
reksinim gstermeden d dnya nellikle ar anlatmldr. ok za
gerekliini zihinde grnr sayar. man yumuak baldrlar. Saldrgan,
Bu durumda zihinle gereklik ara hatta ar saldrgan olanlar da var
snda herhangi bir arac yoktur, ikisi dr. Bazlar yangn karmaya, k
arasnda tam bir dolayszlk vardr. rp dkmeye eilimlidir, bazlar ah
Algclk bilgiyi zihnin eitli ilem lak dkn olur. Kendi balarna
lerinden elde edilmi sayan gr yaayamazlar, korunmalar gerekir.
lerin kartdr. Bilgi edinme iinde (Bk. AHMAKLIK, APTALLIK)
zihnin herhangi bir katlmn n
gren grler bu katlma verdik A L IR L IK (fr. receptivite; alm.
leri arlk lsnde algcla uzak Rezeptivitt; ing. receptivity). Bir
derler. (Bk. ALG, GEREK d etkiyi alabilme yatknl. Alr
LK, SEZGCLK) lk tam edilginliktir, bu edilginlik
ALIKANLIK

iinde d dnyadan uyanlar alabil yavatr, saknktr, zenlidir, son


me yetisidir. Kantda alrlk nesne ra kendiliindenleir. Piyanisti d
lerin uyanlarndan deneysel bilgi nelim! Sonunda o gvenli bir bi
nin ilk gereleri olan sunumlar el imde, amaz bir biimde alkan
de etme durumunu karlar. Kanta lk kazanr. Alkanlk koyulduka
gre sunumlar alma yetisi (sunum szkonusu eylem istemd olma
larla ilgili alrlk) bir nesneyi sunum ya balar, artk onu gerekletirmek
lar araclyla tanma yetisinin (kav iin istemek gerekmez. Gnay
ramlarn kendiliindenlii) kart dn diyene hibir karar oluturma
dr. Kant yle der: Sunumlarn gerei duymadan gnaydn de
eitli eleri tmyle duyulur olan riz. H enri D elacroix yle der:
yani alrlktan baka bir ey olma Alkanlk, ncesel dzenekler te
yan bir sezgide verilmi olabilirler; meli zerinde, doa ve yatknlklar
buna karlk bu sezginin biimi su temeli zerinde i grr. O, yaa
numlar alma yetimizde a priori ka mn byk karlaryla korunur ve
labilir, gene de bu biim znenin ynlendirilir. Bu grnte meka
etkilenme biiminden baka bir ey nik ve kr g, znenin tm duy
deildir. (Bk. SUNUM) gusal ve dnsel eilimlerine i
ler. Alkanlklann bedensel uyum
A L IK A N L IK (lat. habitudo\ fr. la ilgili olanna biyolojik alkan
habitude; alm. Gewohnheit; ing. lk, dnsel ve duygusal uyumla
habit). Yinelenen edimlerle belli bir ilgili olanna ruhsal alkanlk di
yatknlk ve belli bir davran bii yoruz. Bir sarhoun gece evinin yo
mi kazanma durumu. Alkanlk lunu aramadan bulmas biyolojik
yava yava salad uyum kolay alkanlkla, bir rencinin her ak
lklaryla insan dnyayla uyarl ili am eski derslerine gz atmadan
kiler iine koyarken onu edilginle- yataa girmemesi ruhsal alkan
me tehlikesiyle kar karya bra lkla ilgilidir. zde ya da benzer
kr. Alkanlk daha nce yaplan etkenler, eit ya da hatta deiik
bir eylemi daha nce yaplm ol aralklarla varlmz tuta tuta bizi
duu iin yeniden yapma eilimi belli bir yatknl kazanmaya, belli
dir diyen Camille Melinand al bir davran biimini edinmeye y
kanlkta kolaylk, abukluk ve g neltirler, alkanlk bylece oluur.
ven olmak zere koul belirler Alkanlk, yinelemelerin etkisiyle
ve yle der: Balangta artan bir belli bir uyum dzeyine ulamak ve
kolaylkla davranlr; nce dikkat orada kalmak demektir. Alkanlk
iin aba gstermek gerekir, sonra lar olduklar gibi de kalabilirler, yer
buna gerek kalmaz, eylem hibir lerini daha gelimi alkanlklara da
engele uramadan gerekleir; ken brakabilirler. ok kt yzen biri
di bana yaplr. Ayn zamanda ne iyi yzme alkanl kazandr
abukluk kazanlr. Devinim bata labilir. En kolay yzme bilmeyen
ALIKI

kiiyi yzc olarak yetitirmek lar. Alklar ve grenekler szko-


tir; alkanlklar brakmak alkan nusu rnlere katlrlar, onlar ko-
lklar edinmekten zordur. Ustala ullarlar, bir bakma onlar yaratr
mann temelinde de biyolojik ve lar, onlar da iine alan gelenekler
ruhsal alkanlklar yatar. Keman btn iinde halklarn davran
alan kii hep daha yetkin davra zelliklerini belirlerler; lkelerde ya
nlar daha az yetkin davranlarn da blgelerde, toplumlarda ya da
yerine koymaktadr. Alkanlklar toplum katlarnda grlen davra
atmann zorluu bizi onlarn yerine n zelliklerine karlk olurlar. Al
yenilerini koymak zorunda braka klar, toplumsal alkanlklar olmak
bilir (sigaray brakan kiinin badem la, insanlarn hep birlikte neden by
ekeri yemesi gibi). Alkanlklar le yaptklarn ve neden yle yap
yaammzda nemli bir yer tutar. madklarn aklarlar. Onlar bir an
Aziz Augustinus yle der: Al lam da halkn duygu ve dnce
kanlk ikinci doadr. Mark Twa dnyasyla ilgili dorulardr. Buna
in alkanlklardan yava yava kur gre alklar aratrmas toplum
tulmay nerir: Bir alkanlktan sal deerler ayrtrmas olmakla
kurtulmak onu pencereden frlat budunbilimin, budunbilgisinin ve
makla olmaz, onu basamak basa halkbilimin kkeninde yer alacak
mak aaya indirmek gerekir. Wil tr. Alk toplumsal kalp davran
liam James alkanl toplumsal larn hem kendisi hem etkin nede
yaamn dayana sayar: A l nidir. O gerekte her trl toplum
kanlk toplumun en byk daya sal davrann ilk belirleyenidir. Yal
nadr, onun en deerli koruyucu nz yaptlara, sanat-zanaat rnle
etkenidir. Bazlar alkanln da rine deil, greneklere de ieriini
ha ok kt eilimlerle ilgili oldu hatta biimini kazandrr. David Hu-
unu benimser. Oscar Wilde yle me alky insan yaamnn en b
der: nsan en kt alkanlklarn yk yol gstericisi sayar. Augus-
bile acmadan brakamaz, belki en tinusu Pascal yle der: Alk
ok acyarak braktklar en kt ikinci bir doadr, birincisini ykar.
alkanlklardr. (Bk. ETM) Baz yazarlar alklarda alkanl
n tehlikelerine benzer tehlikeler
A L IK I (lat. consuetudo'dan es bulurlar. Voltaire yle der: nsan
ki fr. costume, coustume; fr. cou lar masum nedenlerle samasapan
tume; aim. Brauch', ing. custom). alklara sahip olurlar. Ona gre
Halklarn davran zellikleri. Birey alk insan yaamnn en belirleyi
sel kalp davranlara alkanlk, top- ci yann ortaya koyar: Alk im
lumsal kalp davranlara alk di paratorluu doa imparatorluun
yoruz. Alklar greneklerle ve sa- dan daha byktr. Grenekleri ii
nat-zanaat rnleriyle birlikte tarih ne alr, evrenin alanna eitlilii ya
sel boyut iinde gelenei oluturur yar. Doa onda birlii ortaya ko
AMA

yar. Alk her yerde az sayda de yklemi ayn olan biri tmel olum
imez ilke belirler, buna gre te lu biri tikel olumlu ya da biri tmel
mel her yerde ayndr ve kltr de olumsuz biri tikel olumsuz iki ner
iik m eyvalar verir. P ascaln menin karlkl durumu. Tm ke
ada Etienne de laBoetie alk diler etoburdur. Baz kediler eto
nn tehlikesini ok ak bir zde burdur / Hibir ku drt ayakl
yile duyurur, Kleliin ilk nedeni deildir. Baz kular drt ayakl
alkdr der. Ksacas, alk top deildirler.
lumsal yaamn zdr, ruhbilim-
sel kkenidir, ayrca kltrn te A LTK ARIT (fr. subcontraire;
melindeki ilkeler btndr; ya alm. subkontrr; ing. subcontrary).
amda etkin otarak vardr, ancak Konusu ve yklemi ayn olan biri
arln her an duyurmaz. Alain tikel olumlu br tikel olumsuz iki
yle der: Alk ruhu skmaz. Ne nermenin karlkl durumu: Ba
den? nk onay istemez. Alk z madenler katdr, Baz maden
kiilerin davranlarnda dlarken ler kat deildir.
eitlilenir ve znel zellikler kaza
nr, sanatta da zel zelliklere b ALTYAPI (fr. infrastructure, alm.
rnr. Yaam biimlerinin deime Infrastruktur, ing. infrastructure).
siyle alk lar dnme urarlar ya Dnce etkinliklerini belirleyen
da yerlerini baka alklara braka styap alanna karlk iktisadi et
rak dalrlar. (Bk. GELENEK, G kinlikler alan. Bu kavram zellikle
RENEK) Marx dnceyle ilgilidir ve re
tim ilikilerinin btnn kapsar.
ALTAKOYM A (fr. subsomptiorr, styap ve altyap biri maddesel
alm. Subsumtion; ing. subsumpti- dnyann yanss br onunla il
on). Bir kavram altnda toplama. gili etkinliklerin tm olmakla in
Bireyi tre, tr cinse balama ya san yaamnn iki ayr yzn olu
da zel bir durumu bir yasaya ba turur. ktisadi olaylar yaam belir
lama. leyen olaylar olarak deerlendirilir
ken dnce dnyas yaam d
ALTASIRALAM A (fr. subordi- ntrebilen bir g olarak d
nation; alm. Unterordnung', ing. nlr. Buna gre her iki alan bir
subordination). Trn cinse, bir btnn iki ayr grnm olmak
kavramn daha geni kapsaml bir la ortak bir etkileim alan olutu
kavrama balanmas. rur. (Bk. STYAPI)

A LTBLN. Bk. BLNALTI. A M A (fr. but", alm. Ziel\ ing.


target). Ulamak zere ngrl
A LT IK (fr. subalteme; alm. su- m olan. Goethe yle der: Bir
baltem; ing. subaltem). Konusu ve gn bizi bir amaca ulatracak olan
AMNEZ

admlar atmak yetmez, her adm ay labn stne bir bebek konulmu
n zamanda bizi ileriye ynelten bir olduunu anladmz anda eylemin
ama olmaldr. nsan her durum amac belirlenmi olur, bylesi bir
da am alan olan bir varlk olarak devinim aklk kazanr. Genel ola
dnlr; onun dnyle ve bug rak amac anlaldnda bir insan
nyle koullanm bir yarm var anlamak ok kolaydr (Herta Org-
dr. O bu amalara ulamak iin her ler). Buna gre her insan bir ama
zaman bir takm aralar kullanacak ca ynelerek aadan yukarya
tr. Amalarn insana yarar oluu doru atlmlar yapar, A dlerin de
aralarn niteliiyle belirgindir; yk yiiyle alt dzeydeki bir durum
sek amalara kt aralarla ulaa dan st dzeydeki bir duruma ge
nlayz. nemli olan amacn ara er. nsan eyleminin amalarn in
larla, aralarn amala uyumlu ol celemeye ynelen aratrma yn
masdr. Charles de Gaulle yle temi amasalyntem, insan eylem
der: Am ala aralar arasndaki lerinin nedenlerini ortaya koymaya
uyum bozuldu mu dehann bileim yarayan aratrma yntemi de ne
leri bo olur. nsan amalarn ger densel yntem diye adlandrlr. (Bk.
ekletirirken tm maddi ve ma EREK)
nevi glerini ortaya koyar ve ama
genelde yaamn anlam durumu AM NEZ. Bk. BELLEKYTM.
na gelir. Ama sorununu ruhsal d
zeyde en geni erevede Adler in AM PRZM . Bk. DENEYCLK.
celedi. nsann bilgisi adl kitabn
da Adler uyum sorununun sk s AN (yun. nyn\ lat. instantia; fr.
kya bir amaca ynelmeyle belir instant, moment', alm. Augenblick,
gin olduunu savundu. Ona gre Moment', ing. instant, moment). En
amasz bir ruhsal yaam szko- ksa sre. An boyutsuz bir belirle
nusu deildi: nsan ruhunun ya nimde kendini duyurur, buna gre
am bir amala belirlenmitir. Hi uzunluu olmayan bir para, hatta
bir insan nndeki bir amala be bir nokta olarak, blnmez bir b
lirlenmedike, koullanmadka, s tn olarak sezilir.An, zamann en
nrlanmadka, ynlendirilmedike kk paras olarak dnlebilir.
dnemez, sezemez, isteyemez, (BkZAMAN)
hatta dleyemez. Demek ki her
insann zorunlu olarak bir amac ANA ERK L. Bk. ALE.
vardr. Bir insann eylemlerini ya da
kim olduunu kavrayabilmek iin ANALZ. Bk. AYRITIRMA.
onun amacn ortaya koyabilmek
gerekir. rnein bir dolaba trma A N A LO J. Bk. BENZEM.
nan bir ocuk grdmzde bu
abann nedenini anlayamayz. Do ANAR. Bk. KARGAA.
ANLAMBLM

ANI (fr. souvenir; alm. Erinne- gstermesi. Anmsama Platoncu


rtmg', ing. remembrence). Bellekte bilgi kuramnn temel kavramlarn-
b ir yaam d e n e y in d e n kalan dandr. Platona gre bizim ortaya
izlenim. Bellekte saklanlan izlenim koyduumuz doru bilgiler eski bil
ler, imgeler, fikirler. Gemi deney gilerimizin ya da doutan bilgile
lerden bizde kalan ve zihinde yeni rim izin anm sanm asna dayanr.
den kendini gsteren ya da gste Dnlr dnyada gerek gerek
rebilecek her ey andr. Herhangi liklerin, dealarm bilgisine ulaan
bir annn bilin alanna kmas ok ruh, bu dnyada yani duyulur dn
zaman bir artrc etkiyle olur: yada bir bedene girdikten sonra
kardan gelen krmz pantalonlu szkonusu ncesel bilgilerini anm
ocuk bana yeenimi anmsatr. Bu sar ya da anmsayarak dlatrr.
da bize annn bamsz bir olgu Bu arada duyulur dnyann bu
deil im dinin koullarna gre dealara gre kurulmu nesneleri
hep yeniden kurulan bir bilin esi de bir lde anmsatc bir etkinli
olduunu gsterir. Bu yzden anlar e sahiptir. (Bk. LKCLK)
hi de gvenilir nesneler deillerdir,
onlar bilin koullarm za gre ANM ZM . Bk. CANLICILIK.
srekli deiim gsterirler. Berg
son felsefesinde ar an (fr. sou A N LA M BLM (fr. smantique;
venir pur) bilin dnda sren ge alm. Sem antik; ing. semantics).
mitir. Bergson yle der: mge Dilbilimin szck anlamlaryla ilgi
de etkinlemi an ar andan derin li blm. Anlambilim zellikle sz
den derine ayrlr. / Euripides: cklerin eitli anlamlar kazany
Gemi skntlarn ans gzeldir. la ilgili tarihsel aratrmadr. Anlam
/ Saint-Marc Girardin: Halklar da bilim biimsel aratrmaya ynel
tek tek kiiler gibi tutkularyla, mez, ses dzenini de aratrmaz,
anlaryla, ayn zamanda karlaryla yalnzca anlam ve anlamn tarihsel
devinime geerler. / Victor Hugo: geliimini ele alr. Anlam bilim i
Glgede uyuyan sensin, ey kutsal 1883de kuran M. Bral onu bir
an! Pimanlklara komu, an anlamlar aratrmas olarak dn
gibi. / Charles de Montalambert: mtr, szcn tarihsel boyut
im dinin bilinci utan verici iinde olumu deiik anlamlar
old u u zam an g em iin ans nn kanlatnlmasyla ilgili bir ara
yalnzca tedirginlik verir. (Bk. trm a olarak belirlem itir. Daha
BELLEK) sonra Ferdinand de Saussure bu
bilimi ezamanl anlambilim ve ay-
ANIM SAM A (yun. anamnesis', nzamanl anlambilim olmak ze
lat. reminiscentia; fr. rminiscen re ikiye ayrm, birinciye bir dizge
ce', alm. Anamnese', ing. reminis- ya da bir yap iinde bir szcn
cense). Anlarn zihinde kendini anlamm aratrma iini yklerken,
ANLATIM

kinciye bir szcn tarihsel an dorudan doruya organyla snr


lamlarn evrim izgisi boyunca in lanm deildir; bu orta terim ayn
celeme ykmlln vermitir. zamanda yzn ve genel grn
Yapsalc anlambilim, ezamanl an- mn devinimidir, biimidir, doru
lambilim kavrayndan domutur. dan doruya etkinlik ortaya koyma
(Bk. DL, DLBLM) yan devinim ve biimidir. Hegel ii
grnr olan grnmez diye tanm
ANLATIM (lat. expressio\ fr. exp lar. (Bk. DL, DLBLM, SANAT)
ression; aim. Ausdruck', ing. expres
sion). Dnceleri ve duygular ANLAYI (fr. m entalit; alm.
szle ya da davranla da vurma Mentalitt, Geistesrichtung', ing.
eylemi ve bu eylemle ilgili kiisel mentality). Bir bireyin dncele
zellikler toplam. Anlatm, dn rini ve davranlarn belirleyen
celeri ve duygulan baklarma ula inan eleri toplam. Bireyin orta
trma aracdr. Buna gre genel ola ya koyduu dnceler ve davra
rak bir kiinin, zel olarak bir sanat nlar, kayna elbette toplumda
yaptnn dlatrma biimlerini kar olan bir takm inanlarla, grlerle
lar. Hegel anlatm konusunu Ru ya da nyarglarla koullanmtr.
hun olgubilimi'nde geni olarak ele Bu yzden anlaylar bireysel zel
alr. Anlatm, bedenin ortaya koy likler gsterseler de gerekte toplu
duu iaretlerle gerekleir. aret mun, hatta toplumda bir kesimin,
bir isel zellii ya da isel etkinlii rnein bir snfn ya da bir meslek
dlatran eydir. Anlatm bedende topluluunun zelliklerini yanstr
ya da organda dlar. Hegel dla lar. Yalnz bireylerin deil, topluluk
iin ilikisini ele alrken yle der: larn da anlayndan szedilebilir.
Yalnzca organ olarak bu d ii g lkel in san n a n la y uygar
rnr klar ve ondan bakas iin insannkinden olduka ayrdr.
bir varlk yaratr, nk organda lkellerde bizim dncemize temel
kendini gsteren i tam anlamnda olan zdelik ilkesi yoktur. Lucien
etkinliktir. Hegele gre Dil ve i Lvy-Bruhl bu konuda unlar
bireyin artk kendini kendinde ko s y ler: lk el a n la y n o rtak
ruyamad ve kendine kendinde sa sunumlarnda, bizim iin anlalr
hip olamad dlamalardr. Buna olm ayan bir biim de nesneler,
gre organ ile d arasnda bir orta varlklar, olgular hem kendileri hem
terim gibi dnlebilir. Birey ken k e n d ile rin d e n b ak a b ir ey
dini iki biimde da aar. Biri bede olabilirler. (Bk. NAN, KAVRA
niyle, br yazgsyla yani dnya YI)
da yapp ettikleriyle yani yaptlany-
la. Ayn zamanda ie dnm olan A N LIK (fr. entendement, intel
bu orta terim dlama olarak belir lect', alm. Verstand, Intellekt', ing.
24 lendiine gre, onun varl ilemin understanding, intellect). Anlama
ANLIK

yetisi. Skolastik felsefenin intel- na tantan zellik odur. Buna gre


lectus terimiyle karlad bu kav Descartesda anlk anlama yetisi
ram modem felsefede ayr dillerde ni, istemse yargda bulunma yeti
ayr karlklar bulmutur. Leibniz sini karlar. Bizi eyleme ynelten
yle der: Anlk, Latinlerin irtel- istemimizdir. Spinozada anlk do
lectus dedii eye karlktr. Aris- ru kavrama yetisi olarak belirlenir,
totelesde rtl olarak, onun bilgi tartma yetisi olan ustan ayr ele
kuramn temel alan skolastik d alnr. Malebrancheda anlk edil-
ncede ak olarak etkin anlk gindir, zihnin eitli fikirleri alma
(lat. intellectus agens) ve edilgin syla ilgilidir. Malebranche yle
anlk (lat. intellectus patiens) ay der: nsan zihni maddesel ya da
rm vardr. Edilgin anlk zihnin al uzaml olmadndan doal olarak
c yann, duyu verileri alabilme g basit, blnemez, herhangi para
cn karlarken, etkin anlk zih larn birlemesiyle olumu olma
nin bu somut deneysel verilere g yan bir tzdr; bununla birlikte on
re fikirler oluturabilme gcn da anlk ve istem diye iki yeti ayr
karlar. Etkin anlk duyumdan ge mak alkanlk olmutur. (...) Mad
len imgeleri ayrtrr, fikirler olu de ya da uzam kendinde iki zellii
turur, trleri belirler. Abelardus an ya da iki yetiyi barndrr. Birinci
lkla ilgili aratrmay, anlmzda yeti deiik biimler alma yetisidir,
yansd biim inde evrenseller kincisi devinme yetisidir. Bunun gi
aratrmas olarak anlar. Descartes bi insan zihni de iki yetiyi barnd
iin anlk, isteme kart olarak, ge rr; birincisi anlktr, birok fikiri
nel sunumlarn alandr, duyulara almayetisidiryani birok eyi edin
kart olarak da genel fikirler orta me yetisidir; kincisi istemdir, bir
ya koymak ve bu fikirler zerine ok eilimi alma yetisidir ya da de
usavurm alar yapmakla snrldr. iik eyler isteme yetisidir. Ger
Tm dnce biimlerimiz iki ge ekilikte u noktaya ulaan Loc-
nel biime gtrlebilir, bunlardan ke iin anlkta daha nce duyum
biri anlkla kavramaya, br is larda bulunmayan hibir ey yok
temle belirlemeye dayanr. Buna tur. Leibniz de anl kavrama ye
gre anlk fikirlere ynelir, fikirler tisi olarak anlar: Kavramagc bi
snrl olduuna gre onun ii de zim anlk diye adlandrdmz ey
snrldr. Anlk, fikirleri aydnlk ola dir. nce fikirlerin algs, sonra ia
rak belirlemekle ykmldr. Oy retlerin anlamlarnn algs, daha
sa istem sonsuzdur. Bende ok b sonra da fikirlerimizden bazlar ara
yk olduunu grdm, ondan snda bulunan uyarllklarn ve uyar
daha geni ve daha uzaml hibir szlklarn algs vardr. Kantda an
eyin fikrini kavramadm istem lk bir yarglama yetisi olarak alr
var yalnzca; yle ki Tanrnn im lkla yani duyarllkla kartlar.
gesini ve benzerliini tadm ba Anlk genel anlamda bilgiler yeti
ANSKLOPED

sidir der Kant. Ona gre anlk de ler szl) adl nl yapt da k
neyin verilerini kategoriler aracl saca Ansiklopedi diye anlr. Bu an
yla bilgiye dntrr: 1. Tm siklopedi ngiliz Chambersm Cyc-
anln bilgisi, en azndan insan an lopaedia adl yaptnn franszcaya
lnn bilgisi kavramlara dayal bir evrilmesi dncesinden domu
bilgidir, sezgisel bilgi deil gidimli tur. D enis D id e ro t ark ad a
bilgidir. 2. Anln tm edimleri d A lem bertin yardmyla batan
ni yarglara indirgeyebildiimize sona zgn bir yapt ortaya kar
gre, anlk genel olarak bir yarg d. Devrimci dncelerin ustaca
lama yetisi diye dnlebilir. 3. ne karld bu yapt 1751den
Sezgi duyularla ilgilidir. Dn sonra yaymlanmaya balad ve ku
mek sunumlar bilinle birletirmek rulu dzenin eitli basklarna u
tir. (...) Sunumlarn bir bilinte bir rad. Bu yapta emei geenler ara
letirilmesi yargdr. yleyse d snda Voltaire, Montesquieu, Ro
nmek yarglamaktr. Schopen usseau, H e lv tiu s, C o n d illac ,
hauer sezgisel sunumlar yeter ne d Holbach da vardr. Ansiklopedi
den ilkesine bal olarak birletir bir bakma tmyle Diderotnun ya
me ykmlln anla verir, bu ptdr. A n siklo p ed ik bilgi tm
na karlk usu soyut kavramlar bilim leri ya da bilgi alanlarn
oluturma, bu kavramlar yarglar iermeye ynelik bir bilgilenme
da biraraya getirme yetisi olarak an abas iinde elde edilebilen bilgidir.
lar. (Bk. DNCE, ZLENM, Bu tr bir bilgi b ilin te br
SEZG, SUNUM, US, YARGI) bilgilerle tutarl ya da dizgesel bir
btn oluturm akszn bellekte
A N S K L O P E D (fr. e n c y c yaltk bir biimde yer alr ve byle
lopdie; alm. Enzyklopdie', ing. o lm ak la d n ce a sn d a n
encyclopedia). Bir bilimin, bir sa verimsizliiyle belirgindir. Bata
natn, bir bilgi alannn tm bilgile Rabelais olm ak zere rnesans
rini bir dizge iinde bir araya geti aydnlan byk bir bilgi al iinde
ren yapt. Yunancada enkyklios pa- ansiklopedik bilgiye yakn oldular.
ideia btnsel retim anlamna ge D aha sonra M ontaigne bilgide
lirdi. Sonralar ansiklopedi btn niceliin deil niteliin nem li
sel bilgiyi belli bir dizge iinde ve olduunu bildirdi. (Bk. AYDIN-
ren kitaplarn sfat oldu. Fransada LANMACILIK)
1745de Diderotnun Descartes
bir anlayla (ayrtrc ve eletiri ANTNOM . Bk. ATIKI.
ci bak, yntemli olma kaygs) ha
zrlamaya balad Dictionnaire A N TR O PO M O R FZM . Bk. N-
raisonn des sciences, des arts et SANBMCLK.
des mtiers (Ussal adan dzen
lenmi bilimler, sanatlar ve meslek A PA IK LIK ( lat. evidentia; fr.
ARACILIK

vidence', alm. Evidenz; ing. evi- Bldsinnigkeit', ing. idiocy). Zeka


dence). Bir dorunun zihinde bir geriliinin en ileri derecesi. Aptal
anda grnmesi. Apaklk bir fik larn zihin ya 3 dolaylarndadr.
rin zihinde tam belirgin bir biim Aptallar ya hi konumazlar ya da
de, doruluu tartlmayacak bir ok ilkel bir biimde baz eyler sy
biim de kendini gsterm esidir. lerler. Sk sk yzlerini buruturur
Apak dorular anlatmlarn apa lar, kendilerini koruyamazlar, ken
k nermelerde bulurlar. Apak dilerine bakamazlar, bu yzden s
lk szkonusu olduu yerde gidimli rekli bakm ve gzetim gerektirir
dnceden ok sezgisel dnce ler. Aptallk ciddi bedensel eksik
ye dayanan dolaysz bir a/nm sz- liklerden kaynaklanr. Boy ksal,
konusudur. Bu dolayszlk herhan kafatas biimsizlii belirgindir. Yz
gi bir nermenin doruluunu tar genellikle bakmszdr, hayvani bir
tmasz onaylamamz salar. An grnm ortaya koyar. Gzlerde,
cak bizim bir nermeyi apak di kulaklarda, dilerde anormallikler
ye belirlememiz yetmez, o nerme grlr. Aptallar devinim zorluu
nin bakalarna da apak grn ekerler, yar ak azlarndan sal
mesi gerekir. A lkanlklarn ve ya aktrlar, ok zaman atal bak
duygularn etkisiyle her zaman bir tutmay beceremezler, yemek yer
nyargy apak bir nerme ola ken ortal kirletirler, utanma duy
rak belirleyebiliriz. Sezginin bizi ya gusu duymazlar ve mastrbasyon
nltmasdr bu da. Apaklk fikri ge tutkusu gsterirler, zaman zaman
ek anlamda ilk olarak Descartes kar cinsten kiilere saldrrlar. Ge
felsefesinde anlatmn buldu. Des- ne de onlar bir lde dzene ve
cartesa gre apaklk bir fikrin temizlie altrmak olasdr. (Bk.
doruluunun lt ya da kant AHMAKLIK, ALIKLIK)
dr. Leibnize gre apaklk daha
ok fikirler arasndaki ilikilerin ni A R A C IL IK (lat. mediatio', fr.
teliiyle ilgili oldu. Buffon yle der: mdiation', alm. Vermittlung-, ing.
Soyut bilimlerde tanmdan tanma m diation). ki terim arasnda
geilir, somut bilimlerde gzlemden uyum salama ya da iliki kurma
gzleme geilir. Birincilerde apak durumu. Araclk genel olarak bir
la, kincilerde kesinlie ularz. olgunun iki olgu arasnda yer alma
(Bk. AIK, SEK) s ve bir dnmde gei evresini
oluturmasdr. Araclk kavram
A P O S T E R O R Bk. SON Hegelci felsefede savla bileim ara
SAL. snda yer alan ara evreyi, karsav
belirler. H e g ele gre araclk
A P R O R Bk. NSEL. zneyle nesne, sonluyla sonsuz, za
manla lmszlk arasndaki ili
A P T A L L IK (fr. idiotie', alm. kidir. Hegel yle der: Araclk ken-
ARAILIK

di iin olan benin bir andr, tam ciliin balca savunucusu Nicolas
tamna olumsuzlamadr. M arxi de M alebranchedr. B una gre
felsefede araclk bir etkin-lik ya da Tanr tek gerek nedendir. Tan
oluum anlam kazanr, buna gre rdan baka etkin neden yoktur.
rnein insanla dnya arasnda ara Tm yaratklar Tanrya dolaysz
clk emekle salanmaktadr. (Bk. bir bala balanmlardr. Nesne
BLEM, KARISAV, SAV) ler ya da yaratklar dnyasnda yal
nzca aranedenler vardr. Her e
A R A IL IK (fr. instrumentalis yin, bu arada eylemlerimizin nede
m e; alm. Instrumentalismus\ ing. ni olan Tanr herbiri bir araneden
instrumentalisme). Amerikal prag baka bir ey olmayan doal ne
mac John Deweynin her kuram denlerle kendi gcn amlamak-
eylem ve deney iin bir ara sayan tadr. Demek ki dnyann gerekli
re tisi. D e w e y e gre insan i Tanrda ierilmitir, insan her
dncesi etkindir, dnyada yara eyin bilgisine Tanrda ulaabilir.
tc bir rol oynar. Her bilgi gelece Malebranche yle der: Yaratlm
e dnk bir bak asdr. Tm varlklarn fikirleri olmasayd, Tanr
kuramlar ancak eylem iin nemli hibir eyi yaratamayacakt. yley
dir ve ancak eylemde geerli olu se fikirler Tanr dadr. Tek bir et
uyla deer kazanr. Bu dnce kin neden vardr, nk tek bir Tan
de her zaman bu yararl mdr? r vardr, tm doal nedenler ger
ya da bunun yarar nedir? soru ek olmayan nedenlerdir, onlar yal
su sorulacaktr. Aral k bir tr de nzca aranedenlerdir, doay yara
neyciliktir. (Bk. DENEYCLK, tann u ya da bu raslantda yle
PRAGMACILIK) ya da byle davranmasn belirler.
(Bk. NEDEN, TANRI)
A R A N E D EN C L K (fr. Nocca-
sionalisme', alm. Okkasionalismus; A RDIL (fr. consquent; aim. Kon
ing. occasionalism). Dnyada ger sequent', ing. consequent). Neden
ek nedenlerin deil de gerek ne sel aklamalarda ikinci ge, nede
denlere bal ikincil nedenlerin et ne bal olan sonu. ki nermeli
kin olduunu ne sren reti. K mantksal karmda ikinci ner
k skolastie dayanan araneden me, nceli izleyen sonu nermesi.
kavram kendisi gerek neden ol (Bk. NCEL)
mamakla birlikte gerek nedenin et
kisiyle herhangi bir olayn gerek A R I (lat. purus; fr. pur; aim. rein\
lemesini salayan nedeni karlar. ing. pure). Katksz olan. Kendin
Aranedencilik dnyada yalnzca de yabanc bir ey barndrmayan.
aranedenlerin bulunduunu, gerek Ar, felsefede deiik anlamlarda
nedenlerin ya da etkin nedenlerin kullanlmtr. Descartesda duyu
28 bulunmadn ileri srer. Araneden- larla ilgili olmayan bilgi ar bilgiydi.
ARTIKDEER

Kant, deneyle ilgisi bulunmayan, deerleri yaratan snf olarak belir


a prioriyle eanlaml olarak, ar ler. Ona gre deer sermayeci top
ya da salt diye belirledi. Kant yle lumda igc niteliinin artmasn
der: inde duyumlarla ilgili her dan baka bir ey deildir. i ret
hangi bir ey bulunmayan tm su tii deere sahip olamaz. Buna sa
numlar akn anlamda ar diye ad hip olanlar hammaddeye, paraya,
landryorum. Art sanat: Estetik ara ve makinalara sahip olanlar
kayglardan giderek yalnzca biim dr, iinin igcn satn alabilen
sel uyum a, biim sel yetkinlie lerdir. gc kendi bedelinden da
nem veren, ierii ikinci planda ha ok deer retir, nk igc
nemseyen sanat anlay. (Bk. US, gerekletii zamandan daha uzun
USULUK) sre kullanlr. Bunu M arxin ver
dii bir rnee gre yle akla
ARINM A (yun. katharsis\ fr. cat- yabiliriz: Bir ii, igcn sala
harsis; alm. Katharsis', ing. kathar- mak iin gnde alt saatte ilin-
sis). Ruhun tutkularndan arnma lik i karabiliyorsa, salad i-
s. Aristotelesde, sanat yoluyla in gcyle gnde on iki saat da al
sanda acma ve korku duygular abilir. Bu ikinci alt saat artkitir
uyandrarak ruhu tutkulardan te ve artkdeere karlktr. plik i
mizleme yntemi. Ruhbilimde, bas- isi gnde alt saatlik almayla pa
tnlmlyla ruhsal karklklara mua kendi cretinin tam karl
yol aan anlar ve fikirleri bilinte olan ilinlik bir deer ekliyorsa,
yeniden canlandrmaya, bylece bundan byle pamua on iki ^aatte
onlarn kt etkilerini silmeye da alt ilinlik bir deer ekleyecektir.
yanan ruhsa) ayrtrma yntemi. Artkdeerin olumas demek, i
A rndrm a yntem ini 1880den inin rettii eylerden pek az pay
sonra Breuer ve Freud uygulad. almas, byk pay sermayeciye ve
Bu uygulamalarda Freud ruhsal ay onun yardmcs olan toprak sahi
rtrma ya da ruhayrtrmas yn bine brakmas demektir. Yeni bu
teminin temellerini atm oldu. (Bk. lular retimin artrlmas iin ko
ESTETK, RUHAYRITIRMASI) laylklar salarken rnden iiye
den pay pek artmad gibi e
A R T IK D E E R (fr. plus-value; itli koullarda azalabilir de. Artk-
alm. Mehrwert; ing. surplus value). deer olumasyla zenginlik bir ke
retilen mallarn deeriyle retim simin elinde toplanmakta, tketile-
iin denilen igc deeri arasn meyecek kadar ok rn birikir
daki fark. A rtkdeer, zellikle ken kitleler daha da yoksullamak
M arx felsefeyle ilgili bir terim tadr. Bu da iinin yaamn sa
dir. Deer kavramyla igc kav ma ve deersiz klmakta, iiyi ya
ramn birletiren Marx igcn banclam aya itm ektedir. (Bk.
bir meta sayarken ii snfn tm SERMAYE, YABANCILAMA)
ARZU

ARZU (fr. dsir, alm. Begehrung, nun tarihinin blmlerinden baka


Begehren; ing. dsir). Herhangi bir bir ey deildir. Arzu diyoruz, ei
eyi elde etme istei. Arzu gerek lim ya da ynelim demiyoruz. Ei
ya da dsel bir amaca ynelimdir. lim szc bulank bir szcktr
Bu ynelim bilinli bir ynelim ol ve ok zaman botur. Bir arzu
duu gibi kendiliinden bir ynelim duyduumuzda apak bir biimde
de olabilir. Eilimlerden beslenen iki durum kendini gsterir; ya arzu
arzu ok zaman istemle kartlar, gerek bir eyleme dnr, bunun
bundan tr zgrlkle elien bir iin engelin kaldrlm olm as
g olarak dnlr. Flaubertin yeterlidir. O zam an deyim y e
Madam Bovaryyle ilgili u cmle rindeyse arzunun tarihi bitmitir;
si arzularn zgrl nereye ka bundan eylem, haz, eitli sevinli
dar kstlayabildiim gsterir: Hc heyecanlar, belki de bir tutku do
resinde dnp duran mahkum gibi ar. Ya da arzu gerekleemez, en
arzularnda dnp duruyordu. Ar gel varln srdrr. O zaman ar
zularn karlanmas her zaman tam zu giderilmi olmaz, bastrlm
bir doyum yaratmadndan ya da olur. / G. Bachelard: nsan ge
yeni arzular kkrttndan arzu reksinimin bir yarats deil arzu
ok zaman bir arlk kayna ola nun bir yaratsdr. / S. Dali: Ru
rak dnlr ve arzunun ar bi hun kltr arzunun kltryle z
imleri ahlak asndan mahkum deleecek. / M. Proust: Arzu
edilir. Arzular karlandklarnda bir her eyi ieklendirir, elde edi her
boluk duygusu yaratrlar. G. Thi- eyi soldurur. / J. Bertaut: Elde
bon yle der: Arzularmzn kar edilmi iyilik iyilik deildir - Umut
lanmas onlarn bo olduunu or ld m arzu da lverir. / A.
taya karr. O. Wildem gr Chnier: En byk arzular en b
biraz daha katdr: Yaamda iki tra yk glerden doar. / J. Miche-
jedi vardr, biri arzular karlama let: Tanrnn arzularmza koydu
makla, br de karlamakla ilgi u snrdan sknt duyuyorum. Her
lidir. Rousseau arzular gszl kapnn nnde durduruluyoruz,
n kayna olarak grr: nsa eikten ieriye admmz atmadan.
nn gszl nereden geliyor? Her yerde bireysel varolularn gi-
Gcyle arzular arasndaki eitsiz rilmezliiyle karlayoruz. Doku
likten. Bizi gsz klan tutkular nuyoruz ama giremiyoruz. (Bk.
m zda, nk onlar karlayabil STEM, ZGRLK)
mek iin doann bize verdiinden
daha byk bir g gerekirdi. / A AILIKDUYGUSU (fr. sen
C. Mlinand: Duygusal yaamn timent d infriorit', alm. Minder
incelenmesi doal olarak arzunun wertigkeitsgefhl, ing. inferiority
incelenmesiyle balar. nk tm complex). Kendini kk grme
heyecanlar ve tm duygular arzu duygusu. Bu duygu bazen herhan
AAILIKDUYGUSU

gi bir eksiklik (yoksulluk, boy k doal koullarda aalk duygusu


sal) ya da sakatlktan (kekeme nu amak iin kendine gre top
lik, topallk) gelir, bazen de gr lumsal tutumlar alr. Sanat reti
nr herhangi bir nedeni yoktur. Me mi yapan okullarda rencilerin
lankolide, erken bunamada, eitli yzde yetmi beinde gz bozuk
ruhsal taklmalarda bu duygu zel luu saptanm olmas bir organik
likle ortaya kar. Gerekte aa- yetersizliin her zaman aalk kar
hkduygusu belli bir lde her in ma oluturmayacan, tersine
sanda vardr diye dnlr. O belli bir geliime itki olabileceini gs
l ald zaman hastalkl gr termektedir. Birok airde ve bir
nmler ortaya kar. Bu duygunun ok ressamda gz bozukluu ol
ileri biimlerinde ar ktmserlik duu gibi byk mzikilerde ge
ve ekingenlik kendini gsterir, ki nellikle iitme duyusu bozuktur
i giderek hibir sorununu zemez (H. Orgler). Kiide bir organik ek
ve hibir kiiyle salkl iliki kura siklik olabilir ya da kii yleymi
maz olur, kendine gveni iyice azal gibi bir duyguya kaplabilir: her iki
d iin btn iyilikleri raslantlar- durumun ruhsal geliim zerinde
dan bekler. Aalkduygusu zaman ki etkisi ayndr. Adler ocuklar -
zaman ar ve sama biimlerde m artm ann da aalkduygusu
dengelenir. Aalkduygusu terimi oluturduunu gsterdi. Ona gre
ni ilk olarak Adler kulland ve onun insanlarn ou ocuklarn mar
her insanda bulunduunu bildirdi. tr ama bunun byle olduunu d
"nsan olmak kendini aa duy nmez. martlm bir ocukta
maktr diyen A dlere gre bu duy toplumsallk duygusu gelimez,
gunun temelinde ocuun byk onun yerini bencillik alr. Anne ok
leri karsnda ve insann doa kar zaman ocuunu dnyaya altr
snda gszl yatyordu. Bu mak grevini yerine getirmez, o
na gre olaan aalkduygusu cuunu martarak kendini ondan
gerekte insan gl klacak ya da kurtarr, byle yapmakla onu top-
klm as gereken bir duyguydu, lumd bir duruma getirir. Ailenin
onun sorunlarn zmesinde ko tek ocuu ya da birinci ocuu
laylklar salayacakt. Bu duygunun en ok martlr; tm aile gzlerini
aalk karma diye adlandrl ona dikmitir. martlan ocuun
mas gereken olaand biimleri ge yrd ve ge konutuu bi
kiiyi her zaman engelleyecek ve linir. martlan kii hep almaya a
gsz klacakt. Aalk karma lr ama vermeyi hi dnmez,
Adlere gre Kiinin yaam her zaman ilgi oda olmak ister.
sorunlarn zmekte yetersiz oldu Bununla birlikte yaam karsnda
una inandr ve kaynaktan ki acemilii onu aalkduygusu-
beslenir: organik yetersizlikten, na iter. Sevilmeyen ya da zensiz
marklktan, zensizlikten. nsan bytlen ya da yoksunluklar iirt-
AIR1ANIMSAMA

de yetitirilen ocuklarda da bu gin biimde ayrlarak zglleen


duygu hastalkl bir biimde gelie yalnzca cinsel aktr. Tm biim
cektir. A dlere gre pek ok kii leriyle ve tm lleriyle cinsel a
kendisinde aalkduygusu olma k yalnzca ak diye belirlemek al
sndan yaknr ve genellikle bundan kanlk olmutur. Cinsel ak ya da
ailesini ya da koullan sorumlu tu yalnzca ak dnenlerin olumlu
tar. (Bk. BENCLLK, DENGELE olumsuz yarglarna urarken br
ME, YKSEKLKDUYGUSU) aklardan daha gl olduunu be
nimsetir. Filozoflar akta biri yrt
A IR IA N IM SA M A (1fr.hyper- c ya da ykc (Eros), br seve
mnesie; alm. Hypermnesie\ing. hy- cen ya da yapc (Agape) olmak
permnaesia). Anmsama yetisinin zere iki kart ilke belirlerler. Her
ar glenmesi. Aranmsama ak bu iki ucun dengesinde olumlu
anlarn, hatta oktan silinip gitme anlamn kazanr, salksz ak u
si gereken anlarn bellekte tm lardan birinin ar basmasyla ken
canlln koruyarak bilin alann dini gsterecektir. lgnlkta az da
da kendini gstermesidir. Ara- olsa bir ussallk, akta az da olsa
nmsamada anlar ok zaman taknt bir lgnlk olacaktr. A gapenin
yaratc ve usandrc olurlar. Ma E rosa snm as, E rosun A ga
nide ve sarada bu tr anmsamaya peye baskn olmas doal grnr.
sk raslanlr. (Bk.MAN) Ak insansallatrlm cinselliktir,
bir doal ortam olduu kadar bir
A IR ID U Y A R LILIK (.hyper- kltr ortamdr. Akn kkeninde
esthesie; alm. Hypersthesie; ing. ki duygu eksiksiz adanmlk duy
hyperaestesia). Duyarlln ar gusudur. Bu adanmlk ne iyiliktir
artmas. Anduyarllk olaan l ne zveridir, yalnzca kendini kar
leri ok aan bir duygusal gerilimle lksz braktr. Akn dnda mut
ve buna bal olarak davranlarda lak adanmlk yoktur. nsan yal
olaand bir etkinlikle kendini gs nzca akta kendini srklenmeye
terir. Arduyarlln lgnlk bu brakr. Buna gre ak sonulanna
nalmna dnt sk grlr. gre tasarlanamayan, sonular gz
nnde tutularak gerekletirileme
AK (fr. amour\ alm. Liebe', ing. yen eydir. Ak gze alanlar bilin
love). Bir kiiye ya da bir nesneye mez sonular da gz nne alm
tutkuyla ynelme. Ak sevginin tut lardr. te yandan akta aalan
kulu biimidir. Filozoflar aka e maya kadar varan bir katlanma ei
itli yorumlar getirirken ak eit limi kendini gsterir. Akta her za
leri de belirlemilerdir: evlat ak, man bir kendini ortadan silme ve
aile ak, yurt ak, grev ak, sevgiliyi yceltme eilimi vardr.
meslek ak, cinsel ak vb. Bunlar Ak kendini kltr ya da en
arasnda sevgi duygusundan belir azndan kltmeyi gze alr. Buna
gre aktaki klelik gnll kle ok sonucuyla ele alndnda dost
liktir. Bir kltr ortam olan ak an luktan ok kini andrr der. Bazla
cak deerlerle ayakta durabilir, n r da onu bir bilinmezlikler alan ola
k o bir deerler diyalektii zeri rak deerlendirir. Petrarca bu bi
ne kurulmutur. Buna gre ak bir linmezlii yle dile getirir: Bu ak
yaratclk ortamdr, yaratma ve ya deilse benim duyduum nedir?
ratlma ortamdr. Bakasnn varl Aksa, Tanr adna, ak ne olabi
, her eyden nce de bakasnn lir? yiyse, etkisi neden byle kat
bedeni benim iin bir kltr nesne ve ldrc? Ktyse, neden bu
sidir. K ltr nesnelerinin ilki, sarsntlar pek tatl geliyor? Baz
brlerinin ondan tr varolduu lar kadn ruhsallyla erkek ruh-
ilk kltr nesnesi bir davran ta sallnn akta deiik, hatta kar
ycs olarak bakasnn bedenidir t tutumlar ortaya koyacak biim
der Merleau-Ponty. Bakasnn be de ayr yaplarda olduunu benim
deni bir davranlar yuma olarak ser. XII. yzyln ikinci yarsnda
benim iin bir anlamlar btndr. yazlm olan bir destan ya da ro
Ak bir buluma alan olduu ka manda Aucassin ile Nicolettede u
dar bir baarszlk alandr. zne- satrlar okuyoruz: Erkein kadn
leraras ar iletiim yoktur, akta da sevdii gibi sevemez kadn erke
yoktur. Beden saydam deildir, be i. nk kadnn ak gznde-
denin dili de yzde yz saydam de dir, m em esinin ucundadr,ayak
ildir. Bu yzden akta Sisyphosu parmann ucundadr; erkein a
dndren bir eyler vardr. Her k gnlnn en derinlerine dikilmi
ne olursa olsun ak bir ama alan tir, oradan kamaz da. Bunun ya
dr, ok zaman lleri olmayan z nnda ak salkl insana yaktra-
gn bir yaratma alandr. Akta in mayanlar vardr: XIII. yzyl air
san insan yaratr diyebiliriz. Baz lerinden biri ak dncelerin has
dnrler akn nemini abartr talanmas olarak niteler. Bazlar
lar. A. de M usset Ak her eydir na gre ak tek ynldr, iki kii
der. Dante akn gnei ve br yl den biri hep daha az sever. XVI.
dzlar devindirdiini syler. Baz yzyl fransz airlerinden A. He-
lar akta lszl bir kanl rot yle der: Bayanlar, size ke
mazlk olarak grrler. Aziz Augus sin sylyorum - Gerek akn kar
tinusa gre Akn ls l lkl olduu - Ne grlm ne de
sz sevmektir. Bazlarnn gzn grlecektir. Kimileri ak tutkuyla
de ak bir ac kaynadr, akta her gelen bilin bulankl gibi d
ey aldr ve mutlu ak olas de nrler. Platon Akn gz krdr
ildir. Ak nem sem eyenler de der. Bir in atasz yle der: Ak
vardr, kimilerine gre ak isizle tmyle gzdr ama hibir ey gr
rin iidir. Bazlar ona kukuyla y mez. Genellikle ak gizlenemeye
nelir. La Rochefoucauld Ak bir cek kadar gl bir tutku olarak
AKIN

belirlenir, eski bir yunan atasz de PE, EROS, KISKANLIK)


sarholuun ve akn gizlenemeye
ceini bildirir. Lope de Vega Ak A KIN (fr. transcendant, alm.
larn nabz gzlerinde atar der. trarszendent\ ing. transcendert).
Ovidius ayn grte deildir. En Belli bir dzeyin stne geen. A
rtl ate en scak atetir diye kn, bir ycelik ya da bir stnlk
dnr. Bir yunan atasz de a durumunu belirler, bunun dnda
kn plak ama maskeli olduunu olas deneyin dzeyini aan anla
bildirir. Gizlilik gereklidir, nk mna gelir. Akn, her zaman, in
A k p lak latk a sour (J. san gcn aan bir eyleri duyu
Owen). Kimileri ak bir ekime rur. Akn bir Tanr dnmek, ya
alan olarak grrler, latin airi Ho- ratc olan, yaratsyla zdeleme
ratius akta savan ve barn k mi olan, yaratsndan ayr olan bir
t olduunu bildirir. / Stendhal: Tanr dnmektir. Buna gre a
Ak kendi rettii paray deyen kn Tanr kavray, tektanrc din
tek tutkudur. /C . C. Colton: Ak lerin temel kavray olarak, hep-
efendisince dvlmeyi bakasnca tanrclkta olduunun tersine, ya
sevilmeye ye tutan uzanm bir ratsyla ilikili olmakla birlikte ona
kpektir. / Florian: Dnya kuru karmam Tanr kavraydr. (Bk.
lal beri hibir kadn hibir erkei HEPTANRICILIK, KN, TEK-
seni seviyorum dedi diye boaz TANRICILIK)
lam de ild ir. / A. de Saint-
Exupry: Beni sevmenin nedenle A K IN C ILIK (fr. transcender-
rini syleyem eyeceim . nk talisme\ alm. Transzendentalismus;
byle nedenlerin yok. Sevmenin ne ing. transcendentalism). Zihinde
deni aktr. / P. B. Shelley: Ak deneyi belirleyen znel biimlerin
iin, gzellik iin, mutluluk iin - ve kavramlarn varln benimse
Ne lm vardr ne deiim . / yen retilerin tm. Em ersonun
Spinoza: A k bir d nedenin fik nclk ettii aknclk yandalan
riyle bir arada bulunan sevintir. / tm deneylerin bizi akn alana ula
Lord Byron: lk tutkusunda kadn trdm ne srerler. Buna gre her
sevgilisini sever, br tutkularnda deney, ne kadar kk olursa ol
tek sevdii aktr. / Vegilius: Ak sun, bizi bize evreni aklayan a
h er ey in ste sin d e n g e lir. / kn alana ulatrabilir. Emerson bi
Baudelaire: Ben diyorum ki akn reysel bilinci inanlann ve dogma-
tek ve yce ehveti ktlk yapma lann, kutsal kitaplann ve kiliselerin
kesinliinde yatar. Kadn da erkek stnde tutarak, ruhu manevi ya
de k t l k te tm eh v e tin pta sahip en yce yarg organ ola
bulunduunu doutan bilirler. / rak belirler. Ona gre Tanry ve
M. Duras: Dnyada hibir ak Doay geleneklerin gzyle gr
34 akn yerini tutamaz. (Bk. AGA- mekten kanmak, onlarla yzy-
AK1NSAL

ze gelmeye almak dorudur. Bu kategorilerini at dnlen, bir


na gre yaamn amac ruhu tm cins oluturmakszm tm varlkla
tensel ve bencil takntlarndan ra uyan kavramlardr (varlk, iyi,
k u rtarara k T a n rya ynelm ek gzel, doru vb). Skolastiklerde
olmaldr. akn iliki kavram da raslantsal
olmayan, kkl, temelli, kurucu
A K IN L IK (fr. transcendance; olan ilikidir, kopyann modelle olan
aim. Transzendenr, ing. transcen ilikisi gibi bir ilikidir, insann Tan-
dence). Akn olann zyaps. A- ryla olan ilikisini ortaya koyar.
knlk retisi, yaratan Tannyla ya Aknsal kavram Kantda daha z
ratlm evren ilikisini, Leibnizin nel bir yorum kazanr, deneysele
bir benzetiiyle, bir makina icat eden kart olarak a priori bir koulu,
adamn makinasyla ilikisi gibi g eitli deneyleri biletiren etkinlik
rr. Tanry evrende ikin canl ve ilkesini ortaya koyar. Kant yle
canlandrc bir ilke olarak dn der: Tm nesnelerle genel bir bi
mez. Bylece aknlk, bir baka imde ilgili olan deil de, bizim nes
eyle zdeleme anlamna gelen i- nelerle ilgili a priori kavramlanm-
kinliin kart olur. Aknl sko z aknlk diye adlandnyorum. Bu
lastikler tm kategorilerin dma ya trden bir kavramlar dizgesi akn-
da stne kma olarak anlarlar. sal felsefe olarak adlandrlabilir.
Kant aknl tm olas deneyin s K antda aknsal estetik duyarll-
tne kma olarak grr ve yle m apriori biimlerini inceler: Du
belirler: Uygulamas olas deneyin yarlln tm a priori ilkelerini a-
snrlan iinde kalan ilkeleri ikin di knsal estetik diye adlandnyorum.
ye, bu snrlar aabilenleri de a Buna karlk aknsal mantk t
kn diye adlandnyorum. Varolu myle a priori nesneleri dnme
ular aknlk kavramna deiik mize yarayan an anl anlatr. A-
yorumlar getirdiler. rnein Jas knsal mantk aknsal ayntrma ve
pers iin aknlk bilin dzeyini aknsal diyalektik olmak zere iki
aan M utlak, snrlla, eksiklili- ye ayrlr. Aknsal ayrtrma, a
e, grelilie kart olan eyi, tm priori bilgimizin an anlkla ilgili e
biimlerin dnda olan eyi anlatr. lerine ayrlmasdr; aknsal diya
Heidegger iin aknlk znenin z lektik, zihnimizin usavurmalarla
n belirler, znelliin temel yap tm olas deneyin snrlarm ama
s d r. (Bk. KNLK) sndan gelen yanllarn dzeltilme-
sidir. Aknsal yntembilim, salt
AKIN SAL (fr. transcendental', usun basit kavramlarna dayanarak
aim. transzendental', ing. transcen T anrnn varln gsterm eye
dental). Duyulur olann dnda ynelir. (Bk. US, USULUK)
olan, tam tamna ussal olan. Sko
lastiklerde aknsal, Aristotelesin
AMA

AM A (fr. dpassement', alm. A- tepkim elerde bozulm adan kalan


ufheben; ing. overtaking). stne esidir. ada atom fiziinde bir
kma ya da tesine geme. Ama, atom protonlarla ntronlarn olu
kaygan ierikli bir kavramdr. He turduu bir ekirdekle onun ev
gel felsefesinde ama sav hem ko resindeki elektronlar ieren bir diz
rumak hem yadsmak anlamna ge gedir. (Bk. DYALEKTK, FELSE
lir, bileimini salayan devinimi or FE)
taya koyar. Nietzschede ama in
sann stinsana ulamak iin kendi A TO M C U LU K (fr. atomisme;
stne ve bakalar stne kma alm. Atom istik; ing. atom ism ).
sn karlar. Kendi kendini geride Maddenin atomlardan olutuunu
brak der Nietzsche. Bu dn benimseyen felsefi reti. Atom
cede insan almas gereken bir culuk maddi gereklii atomlara in
eydir. Umut, ama gcnde, yet dirger. Demokritos ve Epikuros gi
kinleme isteminde kendini gste bi eskia atomcular mekaniki
rir. Yetkinlik bizi umutlanmaya a atomcu diye bilinirler. Onlar mad
rr. (Bk. NSAN, STNN- di dnyann oluumunu atom top
SAN) luluklarnn mekanik bir biimde bir
araya geliiyle ve devinimiyle ak
ATAERKL. Bk. ALE. lamlardr. Onlara gre eylerin ay
rmasyla atomlar aa kmak
ATOM (fr. atome; alm. Atom; ing. tadr ve lm tam olarak bir ayr
atom). Blnmez olan en kk ma olaydr. Atom culuk m odem
para. Leukippos, D em okritos, zamanlarda Gassendi ve Byle gi
Epikuros, Lucretius gibi eskia bi adlarla canlanm ve birok tar
atomcular atomu maddenin bl tmay getirmitir. Leibniz, Des-
nemez olan temel esi sayarlar. cartesn mekaniki anlayna kar
Atomculuu bir reti olarak ge atomcu metafizik diye nitelendiri
litiren Demokritos ve Epikuros len monadclk retisini gelitir
atomlar bolukta devinen eler mitir. Bugn atom felsefeden ok
olarak dnrler. Demokritosa bilimleri ilgilendirdii iin felsefi an
gre atomlarn bykl ve bii lamda atomculuun tarihe kart
mi, Epikurosa gre ayrca arl n syleyebiliriz. Gnmz fizi
vardr. D em okritosun atom lar inde atomculuk eski atomculuun
ruhsal atomlardr, Epikurosunkiler ussal varsaymlarn ok aan bir
m ad d ese ld ir. Bu e re v ed e deneysel aratrma alandr. Bugn
Epikuros dnce tarihinin gerek k kkfzikilerin atomu, felse
anlamda ilk maddeci filozofu olarak fecilerin atomu gibi basit bir yap
dnlebilir. ada atom kavra ortaya koymaz, tersine son derece
y elbette ok deiiktir, buna gre karmak bir gereklii ortaya ko
atom bir basit maddenin kimyasal yar. Bugnn atomculuu enerji
AYDINLANMACILIK

alveriini gsteren bir dizi denk sellie ynelik kat usuluuna,


lemle aklanr. (Bk. DYALEKTK, zellikle bu usuluun gittike yoz
ELEA OKULU, ONA OKULU, laan biimlerine tepki olarak orta
FELSEFE) ya kmtr. XVII. yzyl bir kla
sik deerler a olmutu. Klasik
AYDIN (fr. intellectuel', alm. In lik denilen ortak beeni, eski yaz
tellektueller-, ing. intellectual). larn rnek alnmas kaygsyla or
Kltrl ve ileri grl kimse. Ay taya km, sanatta bir doallk tut
dn kii, ii ya da eilimleri gerei kusu, bir ahlaklk inanc, bir ev
dnce konularyla, buna bal rensele ulama dilei olarak belir
olarak toplum sorunlaryla ilgilenen miti. Yzyln bu ortak eilimi her
insandr. Aydn kavramn kltrl eyden nce D escartesn usu
kavramndan ayrmak olas deil luuna dayanyordu. K lasiklik
dir. Gene de insann neye gre ve XVIII. yzyla biraz kala dalma
hangi noktada aydn olaca belli ya balad. Aydnlanma bu dal
olmadndan bu kavram olduka n ardndan geldi ve aratrmaya,
bulank bir kavramdr. / P. D. La ayrtrm aya, sorgulam aya, tar
Rochelle: Gerek bir aydn her za tmaya dayal yepyeni bir bak
man bir partizandr, ama her za as olarak ortaya kt. Bu yeni d
man srgnde bir partizandr; her nce usuluu yadsmyor, onun
zaman inan adamdr ama her za kuru ve verimsiz retimlerini yad
man sapkndr. /A . Malraux: Ay syor, insann derinlerine inmeye,
dnlar kadnlara benzerler, askerler toplum sal sorunlar tartlm ay a
onlara d grdrr. / Sartre: Be nem veriyordu. Aydnlanmaclk
nim iin bir aydn, siyasal ve top zellikle Fransada ve Alm anyada
lumsal bir birlie uyan, gene de o ortaya kt. Alman aydnlanmac-
birlii yadsmaktan geri durmayan l fransz aydnlanmacl kadar
kimsedir. / L.-R Fargue: Sanat etkili olmad. Alman aydnlanmac-
aydn ierir. Bunun kart krk yl lnn en nemli ad belki de tam
da bir dorudur. (Bk. BLN, tamna aydnlanmac sayamayaca
KLTR) mz Kantdr. Kant eletirici ba
k asyla aydnlanma dncesi
AYD INLAN M ACILIK (fr. phi ne byk lde yaklayordu.
losophie des lumires-, alm. Auf yle diyordu: amz tam anla
klrung-, ing. enlightment). XVIII. mnda bir eletiri adr, hibir ey
yzyln zellikle ikinci yarsnda ge kaamaz eletiriden. Din kutsallk
leneki ve dinci anlaya kar iler- adna, yasama da hkmranlk ad
lemecilii, kat usulua kar duy na bo yere eletiriden kayor. Ay
gularla dengelenen aratrc usu dnlanma dncesi siyasal dzeyde
luu savunanlarn dncesi. Ay- XVIII. yzyln mutlakynetimle
dmlanmaclk XVII. yzyln bilim ayakta duran uzlatrm ac bak
AYDINLANMACILIK

asna tepki olmutur. XVI. yz kerler. Onlarla dnce dnyas ilk


ylda glenen XVII. yzylda tam olarak kesin siyasal bir ykmlen
anlamnda yerleen ve iten ie sar me iine girmitir, bylece siyaset
slmaya balayan mutlakynetim bilimi felsefenin kanatlar altndan
ykselen burjuva snfnn dnya kurtulmu, yaama tam bir yetki
ahlakna da, eski soylu snfnn ile katlmtr. Ayrca bu dnce
soyluluk ahlakna da, din adamla ykselen burjuva snfnn karla
rnn temsil ettii hristiyan ahlak rn belirlerken ondaki amazlar da
na da ayn yeri vermitir. atkl grm, onu temellendirirken bir
snflarn zorla bir btnde bir ara bakma onunla kartlamtr. Bu
ya getirilmesidir bu. Mutlakyne- erevede aydnlanma dncesi
timin basksyla oluturulan bu ya ni ok belirgin kurallar olan birya-
pay btnlk mutlakynetimin sar pl bir dnce olarak grmek yan
slmasyla dalmaya balad. Fran l olur. Onlarn temel k noktas
sada Diderot, d Alembert, Rous- bellidir: Aydnlklar felsefesi, b
seau, Voltaire gibi dnrlerin a tn iinde, insanlarn yaam ko
balaryla kkl bir bak as ola ullarnn iyiletirilmesiyle ilgilendi.
rak gelien aydnlanma, doastn Onun balca amac bireylerin mut
den doaya dn, bamlayc luluunu alabildiine salamakt. Bi
dinsellikten doal dine geii ne limler ve teknikler deerlidirler, n
rirken Fransz Devrimini hazrla k onlar bu amaca ulamann en
d, toplumu hkmdarn istemiyle gvenli yollar olarak grnrler.
dzenlenen buyurucu ynetim bi Ansiklopedinin tasars bu konu
im inden kurtarp yasa dzenini da hibir kuku brakmaz, insan t
egemen klmak istedi. Buna gre rnn geliimi sk skya bilgilerin
Aydnlanmaclk kkl bir felsefe ve tekniklerin geliimine bal ola
devinimi olmaktan ok toplumsal caktr, bilgiler onun evrendeki ye
sorunlar bireysel zgrlk ere rini iyice kavramasn salayacak
vesinde tartan bir dnce etkin tr, teknikler onun maddi dnya
lii oldu. Aydnlanmaclar felsefeyi zerinde kanlmaz stnln
kkl ve btnc bir dizge olarak salayacaktr. Bu erevede insan
grmediler, yazlar felsefeden ok kendini evreleyen ortam zerinde
edebiyata yakn oldu. Evrim fikrin byk bir etki gc kazand l
den hemen tmyle yoksun olan, de varln gerekletirecektir
her eyin ileri dzeyde yeniden r- (Guy Palayret). Bu durum Rous-
gtlenebileceine inanan aydnlan seau da br aydnlanm aclarn
ma dnrleri yalnkat bilgi anla tersine bilimler ve sanatlar kar
ylaryla, bulank ve yazgc tarih snda belli bir kukucu tutumunu
grleriyle, bireyci baklaryla, getirir. Rousseau Bilimler ve sa
usu olmaya alrken sk sk duy- natlar zerine sylev'in balarnda
guculua dleriyle dikkati e yle diyordu: Toplumlar, d
AYRIKLIK

nn bir kere, tehlikeli bir silah o (Bk. ANSKLOPED, DENEYC


cuunun elinden alan anne gibi, do LK, KLASKLK, ZGRLK,
a sizi bilimden korumak istedi. USULUK)
Gene de Rousseau bilimin kendi
siyle deil onun doay deitirme AYIKLANMA (fr. selection', alm.
yolunda uygulanyla sorunlu gi Selektion', ing. selection). eitli
bidir. Bilimi akllca kullanmak onun varlklar arasnda istemli ya da ken
kt sonular yaratmasn engelle diliinden seilme. Ayklanma daha
yecektir. R ousseau bir yazsnda ok ayn trn bireyleri arasnda
yle der: Bilimin kendinde ok iyi olur. Ayklanmada kalc olanlar ya
olduu apaktr; tersini syleyebil tam anlam nda stn bir deer
mek iin saduyuyu elden brak gsterenler ya da herhangi bir
m olmak gerekir. Filozofun bili b ak m d an b r b ire y le rd e n
mi mahkum etmesi zellikle bilimin ayrlanlardr. Ayklanm a olgusu
yaamdaki sakncal sonularyla il yaama en uygun varlklarn ya da
g l b ire y le rin y a a m la rn
gilidir. Bilimin bozucu gc kar
srdrm elerini salar. D arw in
snda Rousseau kurtarc bir bilgi
ayklanma ya da doal ayklanma
sizlii yceltir gibidir. Bu ereve
olgusunu bir yaam sava olarak
de Romallar, Spartallan, Iskitleri
belirler. B u sav a ta b irb iriy le
ver. Tedirginliin kayna urada
ekien gszleri yok olacak
dr: insanlarn ou bilgiyi iyiye kul
glleri kalacaktr.
lanma eiliminde deildir. yleyse
bir bilgi ve erdem kartlndan sz A Y RIK LIK (fr. disjonction?alm.
edebiliriz. Burada usun salad d- Disjunktion', ing. d is ju n c tio n ).
adnk kaba bilgiyle bize erdemli nermelerin ya da ile balanma
davrann temelini salayan gnl s durumu. Ya da balac, ner
bilgisi arasna bir ayrm koymak meleri birbirine balarken, bu ner
gerekir. nsan devlerine balayan melerde bulunan eleri birbirinden
ve ona erdemli olmay salayan bu ayrr. Ayrklk, birbirinden madde
ikinci bilgidir. Rousseaunun kor sel olarak ayrlanlarm yanyana ge
kusu bilginin ktye kullanlmas ya tirilmesiyle oluur. Ayrk nerme
da basite kt kullanlmas kor ler ok zaman ayr birer seenek
kusudur. Aydnlanma dncesi ortaya koyarlar. Sezar ldren
bilginin geliimiyle ahlaki iyileme ler ya canidirler ya da zgrln
arasnda bir ba kurar. Rousseau savunucusudurlar; onlar cani de
buna katlmaz ve yararlln yad ildirler; yleyse onlar zgrln
smak iin deil, yalnzca ahlaki de savunucusudurlar. Ayrklk ikile
erini yoksam ak iin bilime bir min bir baka anlatmdr.
eletiri yneltir (Guy Palayret). (Bk. KLEM)
AYRIM

AYRIM (fr. diffrence', alm. D'f- doru ilerleyen dnce olmak-


ferenz\ ing. diffrence). Aralarnda latmdengelimle zdeleir. Des-
bir ya da birka bakmdan zde cartesn Yntem zerine konu
lik bulunan eylerin bir ya da bir m ada verdii drt yntem kura
ka bakmdan ayr zellikleri bulu lndan kincisi ayrtrmay la ilgili
nuu. Ayrm genellikle ayn cinse dir: kinci kural: inceleyeceim
balanan trler arasndaki ayrlk glklerden herbirini olabildiin
larla ilgilidir. ce paralara ayrmak ve onlar en
iyi zmlenebilecek duruma ge
AYRITIRM A (fr. analyse-, alm. tirmek. En genel anlamda ayr
Analyse; ing. analysis). Bir bt trma bir btnle ilgili zellikleri
n elerine ayrma. Ayrtrma bi paralanndan giderek kavramaktr,
limsel yntem ler btnnn bir bu anlamyla zmleme dediimiz
parasdr. Bilimsel aratrmann te ilem le zdeleir. A yrtrm ak
mel abalarndan biri, btnn par usavurma tmdengelimin bir ba
alarla ve paralarn btnle iliki ka addr, belli temel nermelerin
sini grebilmek iin bir btnde ya da ilkelerin ierdii zellikleri
paralan ayn ayn saptayabilmek a dlatrmaya ynelik usavurmadr;
basdr. Ayrtrma btnden par tasm yntemleri bu tr usavurma-
alara gidile belirgindir ve para ya karlktr. (Bk. BLEM, TA
lardan btne gidii belirleyen bi SIM, TMDENGELM, TME
leimle kartlar, ilkeden sonuca VARIM, YNTEM)

40
BABAERKL. Bk. ALE. ginin karlkl edimi) ilikilerini
ierir. Bant m ant, yklem
BAIN TI (lat. relatio', fr. relati- mantna kart olarak, karmak
on\ alm. Beziehung, Relatior\ ing. nermelerin mantdr. Yklem
relatiori). Bir nesneyi bir baka nes mantnda dr koacyla iki kav
neye balayan iliki. ok z^.an ram arasndaki iliki ortaya konu
ilikiyle ayn anlamda kullanlr, lur, bant mantnda iliki daha
onun felsefedeki karl saylabi karmaktr. Ahmet kktr de
lir. Bantl nesneler ayn dnce diimde yaln bir yklem cmlesi
edimiyle tek bir nesne gibi sezilir ortaya koyarken, A hm et M eh
ler. Aristotelesde bant bir kate metin babasdr ya da Masa san
goridir. Aristoteles banty yle dalyenin yanndadr dediimde da
tanmlar: Bant bir yandan iftin ha karmak nermeler ortaya ko
yarmla, lnn te birle, genel yarm. Klasik tasm yntemleri ba
olarak da bir okluun askatlaryla nt nermelerinin kullanmna uy
ve arnn yanlla ilikisine denir; gun deildir. Paul Foulquinin ver
te yandan stabilenle stlabiien, dii u rnek bunu pek gzel orta
kesebilenle kesilebilen, genel ola ya koyar: ki drdn yarsdr -
rak da etkin olanla edilgin olan ara Drt de sekizin yarsdr - yleyse
sndaki ilikiye denir. Bant ayn iki sekizin yarsdr.
zamanda llenin lyle, tanna (Bk. LK, YKLEM)
bilenin bilgiyle, duyulurun duyum
la olan ilikisidir. Kantda bant BALAM (lat. contextus; fr. con
kategori topluluklarndan (nicelik texte', aim. Kontext; ing. context).
kavramlar, nitelik kavramlar, ba Bir metnin ortaya koyduu fikirler
nt kavramlar, kiplik kavramla dzeni. B ir olguyu b elirley e n
r) biridir ve tz ve raslant, ne koullar toplam. Her dnsel ya
densellik ve bamllk (neden ve p, birbirine bal fikirlerin ortaya
sonu), ortaklk (etkinle edil koyduu bir btndr, yapnn te
BALAIM

mel anlam bu zincirleme fikirler Rom ay ve yunan-latin kltrn


arasnda kendini duyurur. Daha ge dtan tehdit eden toplumlara bar
nel anlamda balam belli bir olgu bar diyorlard, bu toplumlarm ba
yu oluturan koullar btndr. nda da Germenler ve Franklar ge
liyordu. Daha sonra hristiyanlar h-
BALAIM (lat. coordinatio; fr. ristiyan olmayanlara barbar dedi
coordination', alm. Koordination\ ler. Barbarlk belli bir topluma z
ing. coordination). Bir araya gelme g olmaktan ok her toplumda uy
durumu. Bir snflamada ayn sra garl nemsemeyen insanlarla ya
y alan kavram larn ilikisi. Bir da topluluklarla ilgili olabilir ve her
btnde paralarn bir amaca gre barbar sulamasnda bir uygar ol
oluturulmu uyumlu dzeni. m a sav gizlidir. Toptan barbarlk
en eski zamanlarn iiydi, en eski
B A R I IL IK (fr. perspectivis zamanlarda baz toplumlar bir b
m e ; alm. Perspektivismus', ing. tn olarak uygarlk d bir yaam
perspectivism). Nietzsche reti srdrebiliyorlard. B unlar daha
sinde bilgimizin gereksinimlerimi ok toprakla ilikisi zayf olan g
ze gre olutuunu ve bu yzden ebe toplumlard. amzda byk
derin kiisel gerekleri unutturdu lde iktisadi nedenlerden kay
unu ne sren bak as. naklanan bir takm toplumsal sap
lantlardan giderek baka toplum-
B A K I IM L IL IK (lat. symetria; lar ezmeyi ve yoketmeyi amala
fr. symtrie', alm. Symetrie; ing. yan gr ve anlaylar da (Nazi
symmetry). Yalnzca bir yerinden lik gibi) barbar diye nitelendirmek
ikiye katlandnda btn noktalan doru olur. / A. France: nsanla
akan bir geometrik biimin ya rn uygarlk dedii ey grenekle
da st ste konulduunda tm nok rin imdiki durumudur, barbarlk
talar st ste gelen iki geometrik dedii de eski durumlardr. / A.
biimin karlkl durumu. Bir ya Malraux: Avrupada dikkatle d
pda ya da bir iirde belli bir enin zenlenmi bir barbarlk gryorum;
ya da benzer elerin yinelenmesi burada uygarlk fikriyle dzen fik
durumu. ri her gn birbirine karyor. / Vol
taire: Bu zavall gen adamn (Barre
B A R BA RLIK (lat. barbaries', fr. valyesi) Sokratese yarar bir
barbarie', alm. Barbarei, Barbaris- yreklilikte ldn sylyorlar.
mus\ ing. barbar'sm). Uygarlk Elbette Sokrates ondan daha az v
yoksunluu ya da eksiklii. Eski- gye deer; nk baldran tasn
ada Yunanllar br toplumlar sessiz sessiz bana dikmek yetmi
barbar sayarlard, hatta Atmallar yanda biri iin byk bir i deil
br yunan kentlerinin insanlarn dir, ama yirmi bir yanda korkun
azok barbar grrlerdi. Romallar ikenceler altnda lmek elbet b
BARI

yk bir yreklilik ister. Gece gn gvence altnda tutarken, devletle


dz bu barbarl dnyorum. n rin stnde devlet bulunmamas
san genellikle pek adi bir hayvan uluslararas anlamazlklar zorun
dr, trnden birini yemelerini ses lu klmaktadr. Hegel hibir zaman
siz sessiz izler, bunlardan honut devletler topluluu fikrine yana
grnr, yeter ki onu yemesinler; mamtr. Ona gre srekli bar ol
bu kasaplklara merakn verdii bir maz ve sava kanlmaz bir ey
zevkle bakar halk. dir. Ayrca Hegel gl devlet g
(Bk. NSAN, ZGRLK, TOP sz devlet ayrmn da bir kanl
LUM) mazlk olarak belirler. Tarihin her
dneminde stn devletler olmu
BARI (lat. pax; fr. paix; aim. tur, bunlar glerini brlerine be-
Frieden; ing. peace). Bireyler, top nimsetmilerdir, zafer onlarn g
luluklar ve toplumlar arasnda uz revidir. Benzer bir gre Friedrich
lama durumu. Filozoflar bar ko N ietzschede raslarz. Ktl
nusunda deiik yorumlar getirdi insann en byk gc sayan Ni
ler. Platon toplumsal barn kay etzsche, sava bir zorunluluk ola
nan bireyin i derinliinde gr rak grr. Hegelden daha ileriye
yordu, bir toplumun bar iinde ol giderek onu bir gereklilik diye be
mas da iktisadi dzene dayal i lirler, sava yaratc, yenileyici, ar
dinginlikle ilgiliydi. Yoksulluk, or tcdr. Bu yzden bar onun g
dunun ok glenmesi ya da g znde savaa gei yeri olarak
sz dmesi toplumlar sava teh nemlidir: Bar yeni savalarn
likesiyle yzyze getirmekteydi. arac olarak sevm elisiniz. Uzun
Eskiadan bu yana insanln ge srm bartan ok ksa bar is
irdii deneyler barn dengeli top temelisiniz.. Birok dnr sava
lumsal glle bal olduunu bir kanlmazlk sayarken bar
gsterm itir. Gl toplum larn bir durak diye deerlendirir. rne
gsz toplumlar ezmesi hi ya- in J. Giraudoux bar iki sava
drganmamtr. Bazlar sava in arasndaki kesinti olarak tanmlar.
sanlk iin kanlmaz sayarken ba Srekli bar tasarlayanlar da var
r peknemsememilerdir. Herak- dr. Kant Srekli bar tasars'nda
leitos sava doal ya da evrensel yetkin barn koullarn aratrr
bir zorunluluk olarak belirlemitir. ve bu yolda yetkin bir siyasal ku
Sava her eyin anasdr diyerek rumun oluturulmasn ngrr, bu
bar durgunlukla hatta lmle z durum devletlerin ilikilerini dzen
deletirirken sava bir yaam il leyecek bir kurum olacaktr. By-
kesi saymtr. Hegel de nc bil lesi bir balama bireyleri dnya
dii Herakleitos gibi sava zorun yurtta klacaktr. K ant devlet
lu grr: bireylerin stnde devle adamlarnn yalnzca kendi lkele
tin bulunmas bir toplumda dzeni rini deil tm lkeleri dnd
BAST

bir evrensel uzlama dzeni tasar tn br nermelerin bilgisine ka


lar. / Herodotos: Kimse sava ba dar ykseltmeyi deniyorsak yn
ra yeleyecek kadar duygusuz de temi tam olarak bulmuuz demek
ildir: bar zamannda oullar ba tir. VI. kuralda da yle der: En
balarn gmerler, sava zamann basit eyleri en karmak eylerden
da babalar oullarn gmerler. / ayrmak ve bu incelemeyi yntemli
B. Franklin: Hibir zaman iyi sa olarak srdrebilmek iin doru
va ve kt bar olmad. / Victor dan doruya birbirinden kalkarak
Hugo: Sava insanlarn savadr, kardmz belli dorularn bulun
bar fikirlerin savadr. / G. Cle- duu her terim dizisinde hangi te
m encau: Sava yapm ak bar rimin en basit olduunu belirlemek
yapmaktan daha kolaydr. / P. Va- ve brlerinin az ya da ok ya da
illant-Couturier: Zeka bar savu eit olarak ondan ne kadar uzakta
nur. Zeka savatan korkar. (Bk. olduunu grmek gerekir. Basit,
SAVA) Leibniz felsefesinde monadn nite
lii olur: Monad basit bir tzden
BAST (lat. simplex', fr. simple', baka bir ey deildir, basit, yani
aim. einfach', ing. simple). Bileik paralar olmayan. (Bk. MONAD,
olmayan. Ayr zellikte eyler ba YNTEM)
rndrmayan. Basit olan eleri ol
mayandr, bunun iin elerine ay- BASTIRMA (fr. refoulement\ alm.
rlamayandr. Deiik paralardan Verdrngung', ing. repression). Bas
olum u eyler basit olamazlar. k altna alma. Etkisini azaltma. Bir
Felsefede basitle kkl bir biimde savunma dzenei olan bastrma bir
ilk olarak Descartes ilgilendi. Des- duygunun, bir eilimin, bir annn
cartes yntemin z bilgide ba bilin dna atlmasdr. Terimi ilk
siti yakalamaktr. Basit olan, ak olarak S. Freud kullanmtr, ona g
ve seik bir biimde kendini gste re bastrma kuram, ruhayrtrma-
rendir. Descartes Usun ynetimi s denilen yapnn temel direidir.
iin kurallar'da basiti hem bir ama Bastrmay yaratan koullar olanla
olarak hem bir k noktas olarak olmas gereken arasndaki kartlk
koyar. V. kuralda yle der: B ta ortaya kar. Olduumuzla olmak
tn yntem, baz dorular bulabil istediimiz arasnda her zaman bir
mek iin zihnin baknn kendileri uyumazlk, bir uzaklk vardr. D
ne doru evrilmesi gereken nes etkilerle kendimizi bask altna al
nelerin konumundadr. Eer kar rz, bastrdmz her ey gndelik
mak ve karanlk nermeleri de yaamda dler biiminde, eksikli
rece derece en basit nermelere in edimler biiminde (tren karmak,
dirgiyorsak ve daha sonra tm tabak krmak), sinirlilikler ve takl
nn en basit sezgilerinden kalka malar gibi hastalkl durumlar bii
rak ayn derecelerde kendimizi b minde dlar. Dleri inceleyen
BAKALDIRMA

Freud, onlar doyurulmam eilim duyduumuz zaman hi kukusuz


ler iin doyum kayna olarak gs- iki durum kendini gsterir: ya arzu
lermitir. Bu doyum, bastnlm ei- gerek bir eyleme dnr, bunun
fcnlerin simgesel doyumudur. Bu iin engelin ortadan kalkmas yeter-
simgesel doyum da bastrlm ei lidir; o zaman gerek anlamda ar
limlerin simgesel anlatmndan ba zunun tarihi bitmi demektir: O za
ka bir ey deildir. Demek ki engel man ortaya kan eylemdir, hazdr,
lenmi eilimlerimizle oluan bastr eitli sevin dolu heyecanlardr, bel
ma bir eit sansrdr, kendi ken ki de bir tutkudur. Ya da arzu ger
dinize uyguladmz sansrdr, an eklemez, o zaman engel varln
cak dte de sansr vardr, her ey srdrmektedir. O zaman arzu or
simgesel bir dille anlatlr, ak ak tadan kaldrlm olmaz, sktrlm
anlatlmaz. te yandan bastrma olur; rtl durumda kalr, zlme
bastrlann etkisini gidermez; daha ann bekler. Bu bilinal sre iinde
ok unutma biiminde kendini gs arzunun gzlemleyeni artacak
teren bastrmaya karlk bazen ger olan, kiinin kendisinin de anlaya
eklikte karl olmayan anlar re- mayaca, bu arada uzaktan uzaa
tir. Bastrlanlar bilince dnme ei gizil gcn varlm da tehlikeye d
limindedir, bu eilim genellikle rebilecek nitelikte eitli sonula
lapsus'1larla kendini gsterir. Fre- r ortaya kabilir. Arzunun bu an
uda gre tm sinirlilikler bastrma lamda gerilmi bir yay gibi varln
lardan kaynaklanr. Hastaln iyile srdryle bastrma denilen du
tirilmesi iin bilinalt eilimlerin ru- rum ortaya kar. (Bk. BLNDI-
hayntrmas yoluyla aa karl I, LAPSUS, RUHAYRITlkMA-
mas gerekir. Gn na karlan SI, SAVUNMA DZENEKLER,
eilimler yokolup gitmeye m ah YCELTME)
kumdur. Byk lde ya da t
myle toplumsal yasaklardan gelen B A K A LD IR M A (fr. rvolte;
bastrmalar en ok cinsel konularda alm. Rvolt, Emprung; ing. re
kendini gsterir. Konu ne olursa ol voit). Yetkeye kar k. Siyasal
sun, bilin altna itilmi eilimlerin anlamda bakaldrma yetkeyi gider
bilin alanna getirilmesi ruhsal bas me ve bazen de kurulu toplumsal
ky giderecek ve bastrma ortadan dzeni deitirme k anlamna
kalkacaktr. Ancak bu aa kar gelir. Devrimi bakaldrmadan ay
mann anndnc bir etkisi olabilmesi ran, devrimin bilimsel olarak n
iin kiinin durumunu deerlendi ceden tasarlanmas ve bir snfn
rebilecek bir bilince kavuturulma temsilcilerince gerekletirilmesidir.
s gerekir. Freud daha sonra bastr Buna karlk bakaldrma kendili
ma kuramn yceltme kuramyla yu inden bir devinimdir, ok zaman
muatmtr. Melinand bastrmayla ereksiz bir kar gelii anlatr, ba
ilgili olarak unlar syler: Bir arzu zen snfsal bir giriimdir, bazen bir 4 5
BAKASI

genlik tepkisidir, ok zaman ama yimimizde bakaldrma cogitonun


iin her trl arac yasal sayan f dnce dzeninde oynad rol
keli bir tutumdur. Ulusal dzeyde oynar; o ilk apaaklktr. Ama bu
bakaldrma genellikle bir zincirle apaklk bireyi yalnzlndan ka
ri krma ynelimidir. Napolon y rr. O tm insanlar zerinde ilk de
le der: Her tutsak edilmi halka bir eri kuran ortak bir badr. Ba-
bakaldrma gerekir. Camusnn kaldnyorum, yleyse varz. Ba
dnce dnyasnda bakaldrma, kaldrma Nietzsche felsefesinde de
aydn insann varolan dzende ye insann kendisini amasyla ilgili bir
ni olanaklar aramasdr ve insann kar kma olgusuydu. Nietzsche
varolusal eksiklik duygusundan Bakaldrma klenin soyluluu
kaynaklanr. nsan baeen deil dur der. (Bk. DEVRM)
arayan bir varlk olmaldr, yaamn
samal byle alabilir. Birey BAKASI (fr. autrui; alm. an-
dnyada olma yazgsnn bou dere; ing. other). Benden ayr olan
cu engellerini ancak bakaldrmayla nesnelerin ya da znelerin bene
giderebilir. Bilin bakaldrmayla kar durumu. Bakas, benin zo
gn na kar der Camus. Bu runlu kartdr, znellik asndan
da insann gerek etkinliinin ba insann dnyayla ilikisinde kendi
kaldrmada kendini gstermesidir. ni gsteren kar kutuptur. znel
Nedir bakaldran insan? Bakal- liin merkezi olan benin karsn
dran insan hayr diyen insandr. da bakasnn varoluu sorunu va
Yadsmasna yadsr ama vazge roluu felsefenin temel sorunla
mez. Ama o ayn zamanda daha ilk rndandr. Sorunun znde znel
knda evet diyen insandr. Tm liimizin bakalarna nasl alaca
yaam boyunca buyruklar alm , znel bilgimizin bakalarna na
bir kle birdenbire yeni bir buyru sl iletilecei konusu vardr. Jean
u uyulmaz bir buyruk olarak g Wahlin belirledii gibi, Onu do
rverir. Camus hristiyan dinini de rudan doruya iletemeyiz, onu an
bakaldrm aya kart bir adan cak dolambal yollardan, bir eit
inanc olduu iin adaletsiz sayar: rtllkle iletebiliriz. Hibir du
Hristiyanlk znde bir adaletsiz rumumuz, hibir davranmz say
lik retisidir (bu onun elikili b dam deildir. Ruh dolayl olarak
ykldr). M asum un adan anabilir, nk dla ilgili hibir
zerine ve bu adann benimsen ey ii tmyle anlayamaz. Her
mesi zerine kurulmutur. Buna zaman geriye gizli bir ey kalacak
karlk adalet bakaldrma olma tr. Kierkegaard Tanrnm da in
dan gereklemez. Camus bakal sanlara kendini dorudan doruya
drmay bir dzenleyici olarak d anlamadn bildirir. letiim ek
nr, ona kargaac bir anlam siklii sorunu bylece yanlanla-
yklemez: Bizim gndelik dene m a so ru n u n a d ay an r. S ren
BAKASI

Kierkegaarda gre Tanryla insan kas benim karmda sorunlu bir


arasnda iletiim eksikliinden ge varlk olarak yer alr ve nesnel d
len usuz bucaksz bir yanlanla- nce iin bir glk ortaya koyar.
m a vardr. letiimsizlik tm varo- O benim iin hem bir kendinde ey
h filozoflarnda ayn kesinlikte de hem bir kendi iin eydir: Baka
ildir. Jaspers dorudan doruya snn davran, hatta bakasnn s
iletiimi olas grr, bunun iin so z bakas deildir. Bakasnn ke
runa kavgal ak kavrayn ekler. deri ve fkesi onun iin ve benim
Ak bir iletiim alandr, bu alanda iin tam tamna ayn anlam ier
znellik atk iinde iletilir. Her bi m ez. M erleau-Ponty yle der:
rey sevdiini yenmek, altetmek is nsan genellikle bedenini gster
ter, bunun iin onunla kavgaya gi mez, bunu yaptnda bazen kor
rer. Ruhlar kavgada birbirlerini ya kuyla bazen de ekici olma eilimi
ratrlar. Bakas hiliktir ya da iinde yapar. Sanr ki bedeninde ge
bakas cehennemdir diyen Jean- zinen yabancnn bak onu ken
Paul Sartre bakasn b enin bir dinden karacaktr ya da tersine
balla olarak alr: Kendim ze bedeninin sergilenmesi bakasm
rine herhangi bir doru elde ede savunmasz biimde ona braka
bilmem iin bakasndan gemem caktr, o zaman da bakas klelie
gerekir. Bakas varoluum iin ka indirgenmi olacaktr. Utan ve
nlmazdr, kendim zerine sahip utanszlk, kleninkiyle efendinin-
olduum bilgide de. Sartre da ak kine benzeyen bir ben ve bakas
tan sz eder, ancak iletiimi her za diyalektiinde yer alr bylece; bir
man eksikli bir olgu olarak grr. bedenim olmakla bakasnn bak
Ona gre her eyden nce bir be altnda nesneye indirgenebilirim ve
denimin olmas d dnyayla iliki onun gznde kii saylmayabilirim
mi olas klar. Bakasyla iliki en ya da tersine onun efendisi olabili
yetkin biimde bakasnn bak rim ve bu defa ben ona bakabili
y la , bu bakn bize verdii utan rim, ancak bu efendilik bir amaz
ma duygusuyla kurulur. Bakas dan baka bir ey deildir, nk
nn bak bizi nesneye indirgeme deerim bakasnn arzusuyla an
ye alr. Biz de bakasnn bak laldnda bakas benim kendi
karsnda nesneye indirgenmeme- siyle tannmay istediim kii de
ye bakarz. Merleau-Ponty de ba ildir artk, bylenmi bir varlk
kasn ben olmann ve toplumsall tr, zgrlkszdr, byle olmakla
n zorunlu koulu olarak belirler: benim deerimi bilebilecek gibi de
Kltr nesnesinde, bir ortaklk r ildir. Bir bedenim olduunu sy
ts altnda, bakasnn yakn var lemem, bir nesne olarak grlebi
ln duyarm. Bakasnn bedeni leceimi ve bir zne olarak grl
bir davran taycs olarak kl meye altm, bakasnn benim
tr nesnelerinin banda gelir. Ba efendim ya da klem olabileceini 4 7
BEDEN

sylem em dir, yle ki utan ve Inter fecet et urinam nascimur"


utanszlk bilinlerin ounluunun (Bokla sidik arasnda doduk). Aziz
diyalektiini aklar ve metafizik bir Tommaso kadn ve erkek ilikisi d
anlam tar. Buna gre benim be nda tm cinsel etkinlii, evlilik d
denim ve bakasnn bedeni bir ol nda da tm kadn ve erkek iliki
gunun tersi ve yz gibidirler. By sini, evlilikte cinsel hazz mahkum
lece bakas bu durumda insan eder. Descartes insan bir bedenruh
eyleminin bir merkezi olacaktr. Dil btn sayan gre kar karak
zel olarak bakasnn alglanma bu iki tz birbirinden ayrr, bunla
snda ok byk etkendir, baka rn kozalaks bezde birbirine kavu
syla aramda bir orta yer oluturur tuunu ne srer. ada varolu
ya da benim dncemle onun d u felsefeler ada ruhbilimsel
ncesi tek bir doku oluturur. gelimelerin de etkisi altnda, insan
(Bk. BEDEN, VAROLUULUK) bedenini davranla dlaan anlam
larn alan olarak grrler, baka-
BEDEN (yun. soma; lat. corpus; sjn ya da bakasnn benini bana
fr. corps; alm. Krper; ing. body). ileten bir belirtici olarak deerlen
Canl varlklarn maddesel yan. dirirler. nsan bedeniyle ilgili en ay
nsann cisim sel yaps. nsan rntl aratrmalar Maurice Merle-
ruhsallna kart olarak insan au -P o n ty de buluruz. M aurice
organizm as. Birok dilde be- M erleau-Ponty Algnn olgubili-
denle cisim eanlamldr, bu dil j/nde Bedenim uzamda yanya-
lerde canl bir varln, zellikle in na gelmi organlarn bir toplam de
sann cisimsel yapsyla canl ya da ildir benim iin der. Bedenim be
cansz organik bir btnln mad ni dnyaya aan ve ba-na durum
desel yaps ayn kavramda topla aldran eydir. Maurice Merleau-
nr. Dnce tarihi boyunca d Ponty insan bedenini eyadan ay
nrler insan bedenini herhangi bir rr: Ben hibir zaman tmyle
beden ya da cisimden ayra dnyada bir ey olmam, eya ola
rak yceltmilerdir. Dinci bak a rak varoluun dolgunluu eksiktir
lar insan bedenini Tanrmn deerli her zaman bende, benim kendi t
yarats olarak yceltirken onu y zm benden isellikle kaar ve her
ce tanrsal deerler yannda ikinci zaman baz eilimler kendini gs
plana iterler. nsan bir beden-ruh terir. Bedensel varolu duyu or
btn sayan hristiyan dncesi ganlar tayan bir ey olmakla hi
bedenin hazza ynelik etkinlikleri bir zaman kendinde dinginlie ula
ni mahkum eder, cinsel hazz hor amaz, o her zaman etkin bir hilikle
grr, cinsel ilikiyi bir reme ara altrlm durumdadr, srekli ola
c olarak deerlendirir. Aziz Augus rak bana yaam nerisinde bulunur
tinus akn temelinde varsayd i ve doal zaman her geen saniye
48 renlii yle belirtmeye alr: de hi durmadan gerek olayn bo
BELRLENMCLK

biimini izer. nan izgide beeni estetik yarglar


(Bk. BAKASI) belirleyici bir g olarak ortaya
kar, bu yzden estetik yarglara be
BEEN (lat. gustus\ fr. got; alm. eni yarglar adn da verebiliriz.
Geschmack; ing. tas te). Herhangi Vauvenargues Beeni duyguyla il
bir adan estetik nesneyi belirle- gili eyleri doru yarglama yatkn
yebilme gc. Herhangi bir nesne ldr diyerek sorunu duygusalda
yi estetik adan ekici ya da itici snrlar, d Alembert deha ve bee
bulma yatknl. Beeninin kayna ni ayrm yaparak dehay yaratc
duyarllkta, duyu verilerinin sa duygu, beeniyi de yarglayc
lad hazdadr. Her beeni birok duygu olarak belirler. Beeni her
gzel deneyimle elde edilmitir, g hangi bir yatknlk olmaktan ok bir
c bu deneylerin salkllndan ge yetidir, ancak zellikleri kiiye g
lir. Diderot yle der: Byk bir re deien bir yetidir. Diderot be
beeni byk bir duyuu, uzun bir eniye ahlaki bir anlam da verir, ona
deneyi, onurlu ve duyarl bir ruhu, gre Beeni gzellikler yaratmak
yksek bir dnsellii, biraz ka tan ok yanllar ortadan kaldrr.
ramsar bir kiilik yapsn, nitelikli u forml her zaman geerli gibi
organlar gerektirir. Chateaubriand dir: "De geustibus et coloribus non
beeniye daha gizemli bir anlam ve disputandum (Beeniler ve renk
rir. Beeni dehann saduyusu ler tartlm az). (Bk. ESTETK,
dur der. nsann bir beeniye sa YARATMA)
hip olmas herhangi bir nesne kar
snda estetik yarglar ortaya ko BEHAVIORCULUK. Bk. DAV
yabilme gcne ulam olmas de RANIILIK.
mektir. Yetkin bir beeni uzun de
neylerle elde edildiine gre, en yet BELRLEME (lat. determinatio',
kin beeni sanatnn beenisi di fr. dtermination', alm. Bestimmen,
yebilir miyiz? Flaubert yle der: Bestimmung', ing. dtermination).
Sanatmda deneylerim arttka bu Belirgin klma. Bir eyin doasn
sanat benim iin bir ikence olu ve anlamn ortaya koyma. Herhan
yor; imgelem deimeden kalyor gi bir adan bir zme ulama.
ve beeni byyor. Mutsuzluun K uku evresinden sonra gelen
kayna bu. Sanrm pekaz insan zm.
edebiyattan benim kadar ac eke
cektir. Beeninin kkeni duyarl BELRLENMCLK (fr. dter
lkta da olsa, onu besleyen ve g minisme', alm. Determinismus; ing.
l klan, ona zelliklerini ya da ki determinism). Her olgunun bir ne
iliini kazandran duygu-dnce dene bal olduunu, ayn nedenle
etkinliidir. Duyumsaldan duygu rin ayn sonular dourduunu ile
sala, duygusaldan dnsele uza ri sren ilke ya da reti. Belirle 49
BELRLENMCLK

nimcilik olgularn deimez bir d ne kesin ussal dzenini veren Lo


zende gerekletii fikrine dayanr. gos belirlenimci bak asyla ilgili
Bu dzen elbette olgular arasndaki dir. Stoac Marcus Aureliusda be
ilikileri hibir boluk brakmayacak lirlenimci dncenin azok kesin
biimde belirleyen bir dzen olmal bir biimde formllendii grlr:
dr. Doa olaylarnn gzlemlenme filozof, olaylar arasnda zincirleme
si bu fikri dorular gibidir: su belli bir balant varsayar. Yeniala
koullarda yz derecede kaynar, balayan mekaniki dnce de ken
elimden braktm herhangi bir nes diliinden belirlenimcilie balanr:
ne yere der. Bilimsel bulularn mekanik ilikilerin kesinlii evrende
kesinlii, bir baka deyile bilimsel her zaman amaz bir dzenin va
almalarla baz amaz yasalarn rolduunu dndrmtr. Des-
ortaya konuluu belirlenimci dn cartesda Tanr kat bir mutlak z
ceye gerekeler salamtr. Belirle grlk alandr, kendinde tanrsal bir
nimci gr olgular arasndaki a eyler bulunduran ve zgr seie
maz ilikilerin varln benimserken sahip olan insan ruhu da belli bir l
bu amazln ya doadan geldii de zgrdr, madde dnyasysa
ni ya da insan zihninin yapsna bal tam anlamnda bir belirlenim dzeni
olduunu bildirecektir. Buna gre ortaya koyar. Madde-ruh kartln
gereki bak asnn belirlenimci da, belirlenmilik-zgrlk kartl
lik kavray lkc bak asmn- ortaya kar. Evrende her yerde
kinden elbette deiik olacaktr. l grlen bu elikili durum ancak
kc bak asnn temelinde ok Tanr katnda ortadan kalkacaktr. Bu
zaman dinci gr yer alr. Aziz Au elikiyi Spinoza kkten siler. Belir
gustinusa gre, bamzdan bir kl lenimcilik belki de en kat anlatmn
dse bunda Tanrnn parma var Spinozada bulur. Tanrda yetkin,
dr. Belirlenimci bak as szko sonsuz, tek, zorunlu, basit, devi-
nusu amazl daha ok doal te nimsiz, lmsz, bamsz olma ni
mele, evrensel dzenin zelliklerine teliklerini gren Spinoza heptannc
balamak eilimindedir. Belirlenim bir varlk kavray gelitirerek ve
ciliin kkleri Platona, Aristote bylece tektannc din kavrayna
lese, hatta daha nceye uzanr. Ev kkten kar karak tm varlkta ke
renin Thalesde Sudan, Anaksi- sin bir belirlenim dzeni bulundu
m androsda Sonsuzdan, Anaksi- unu gstermeye alr. Ruhla be
m enesde Havadan gelii, Herak- den arasnda, ona gre, anlatmn
leitosda Logos'\m tm oluumu d- Tanrda bulan karlkl bir bam
zenleyii, Platonda Demiurgos'm llk vardr, bylece ruh ve beden de
yaratc ya da dzenleyici ilke ola nilen biimler ya da nitelikler bizim
rak evreni kuruu, Aristotelesde ev Dnyamza zg ayr ve btnsel
renin lk Devindiriciyle balayan tzler olmakla birlikte tek bir tzn,
kurulu dzeni, Stoaclarda evre tanrsal tzn iki ayr biimi, iki ayr
BELRLENMCLK

amm olurlar. Bylece dncele Bilimde yani belirlenimcilikte ey


rimiz, bedensel edimlerimiz ve top lerin mutlak ve zorunlu ilikisine tm
lumsal eylemlerimiz genel bir dze olgularda olduu gibi canl varlk
ne, ll biili bir dzene tam ola larla ilgili olgularda da inanmak ge
rak uyarlar. Bu yzden yaadmz rekir. Ona gre evrende tam bir be
dnyada zgrlk diye bir ey yok lirlenim vardr: unu deneysel bir
tur. nsanolu ak yasalarla kesin belit olarak benimsemek gerekir: ka
belirlenmi bir evrende yaamakta, ba cisimlerde olduu gibi canl var
onun gereklerine uymaktadr. Leib- lklarda da her olgunun varolu ko
niz evreni bir belirlenimler dzeni ullan mutlak bir biimde belirlen
olarak tanmlarken bu dzenin ya mitir. Bir baka deyile bir olgu
ratcs Tanny ve bu dzende Tan- nun koulu bir defa bilindi ve yeri
n dan sonra en st basamakta yer ne getirildi mi bu olgu deneycinin
alan insan zgr sayar. Her eyin istemine gre her zaman ve zorun
hem rnei hem yaratcs olan, n- lu olarak gerekleebilecektir. Cla
cesel uyumun da kurucusu olan, ude Bemard belirlenim dzenini or
kendinde sonsuz sayda evren ola taya koyma yolunda istatistik yn
sl bulunan Tanr olas dnyalarn temlere kar kar: statistik an
en gzeli olan dnyamz yaratrken, cak sanya dayal bilimler yaratabi
usun ilkelerine sahip olan ve byle lir, o hibir zaman etkin ve deneysel
ce tanrsalln bilincine ulaabilen bilimler, yani belirlenmi yasalara g
zgr insan da yaratmtr. Leib- re olgulan dzenleyen bilimler orta
nizde evrenin belirlenmi dzeni in ya koyamayacaktr. Bu kesin be
sann zgrlyle kartlamaz. lirlenimci gr ada fizikte, zel
Kant felsefesi de temelde Leibniz ve likle ada kkfizikte pek de ge
Spinoza felsefeleri gibi bir belirle erli deildir. Gaston Bachelard be
nim felsefesidir. Kant, Spinoza gibi lirlenimcilii zihnin deney dnyas
dnmez, evreni tek olas evren zerinde tmleyici tutumu olarak
olarak grmez, Leibniz gibi d grr, ona gre kkfizikte a
nr, evreni bir belirlenim alan gr maz bir biimde gsterebileceimiz
mekle birlikte olas bir temele da olgular yoktur. Louis de Broglie bu
yandrr. Ne olursa olsun evrende konuda unlan syler: Kuanta fizi
kesin bir bel irlenim dzeni bulan her i kendi alan olan ok kk ere
dnce insan ruhsalln ve hatta veli olgular arasnda gzlemlenebi
tm ahlak alann ve tm insan ya lir olgularla ilgili belirlenimcilii yani
amn belirlenimcilik erevesinde yetkin ngry bulabilecek yap
koullanm grme eiliminde ola da deildir. (Bk. BLM, GEREK
caktr. Claude Bemard bilim kavra LK, MEKANKLK NEDEN,
yn belirlenimcilik kavrayyla z NEDENSELLK, OLGU, TANRI,
deletirerek yle der: LKCLK, YASA)
BELRLENMEZCLK

B E L R L E N M E Z C L K (fr. n iz in D escartesdaki apaklk


indterminisme; aim. Indeterminis kavrayn benimsediini grrz.
mus; ing. indeterminism). Tannda Belirleyici ya da evrensel belirleyi
ve insanda zgr seiin varln ci Leibnizde her kapy aacak bir
benimseyen, olgular dzeninde a ak gibidir. Usavurmalarn yerine
maz ilikilerin varln yadsyan matematik hesab koyan Leibniz
reti. Belirlenmezcilik, belirlenimci simgesel bir dil, bir belirtenler dili
liin kart olarak, insan isteminin oluturmaya ynelir. Belirtenleri
zgr olduunu, insann kendi se kullanmann bir kolayl vardr; on
imlerini kendi dileklerine, kendi lar kullanrken anlamlarn dn
ngrlerine gre yapabileceini memiz gerekmez. Simgelerin olu
savunur. Belirlenmezci gr, do turduu bu genel bilim kurulduu
adaki ak nedensellik ilikisi iin zaman tartma diye bir ey kal
de grmeyen yani onlar belli ya mayacak, tartmann yerini hesap
salarn gdmne balamayan bir lama alacaktr. Leibnizin bu d
bak as olarak zgrlkle kolay gerekleebilecek bir d
balanr. Atom biliminde belirlen deildi. (Bk. DL, SMGE, YN
mezci anlay tek bir elektronun de TEM)
vinimini belirlemenin olanaksz ol
duunu, ancak elektron demetleri BELRL (fr. dtermin, dfini;
nin devinimlerini belirleme olana alm. bestimmt; ing. determinate,
nn bulunduunu benimser. Bu definite). Herhangi bir adan bir
erevede ngr tek bir ge ze zme ulam olan. Nedenselli
rinde deil, bir eler topluluu in kesin etkisinde bulunan. Baka
zerinde olasdr. (Bk. BELRLE eyle karmayacak biimde orta
M E, BELRLENM CLK, NE ya km olan. Belirsizin kart.
DENSELLK) (Bk. BELRLENM CLK, BE
LRSZ)
BELRLEYC (fr. caractristi
que; aim. Charakteristik; ing. cha B E L R SZ (fr. in d term in ,
racteristic). Fikirleri ve ilikileri be indfini; alm. unbestimmt; ing.
lirtenlerle ya da harflerle gsterme indefinite). Herhangi bir adan bir
sanat. Bu fikir Leibniz felsefesin zme ulam olmayan. Neden
de byk bir nem kazanmtr. selliin etkisinde bulunmayan. Bir
Descartes bir anlayla Leibniz baka eyle karabilen. Belirlinin
varolan her eyi a priori olarak kart. (Bk. BELRL)
aklayabilecek olan matematik t
rnden bir bilim tasarlar; yle bir BELRT (lat. signum; fr. signe;
ey olabilmeli ki insan zihni tm so alm. Zeichen; ing. sign). Herhangi
runlar m atematikte olduu gibi bir eyi tanmamz salayan nes
apak zebilmeli. Burada Leib- ne. Belirti, dnlen ya da isteni
BELLEK

len bir eyi tantc maddi, biimsel limle ilgili (biim, yap vb) belirti
ya da iitsel nesnedir. Gz nnde bilim byk bir yaygnlk kazan
bulunmayan ya da alglanmas olas maktadr. Saussure yle der: O
olmayan bir eyi anmsatan her ey (belirtibilim) belirtilerin ne anlama
belirtidir. Condillac belirtileri ikiye geldiini, onlara hangi yasalarn
ayrr: doal belirtiler doa yasala egemen olduunu retecektir.(...)
rna baldr, doal koullarn orta Dilbilim bu genel bilimin yalnzca
ya koyduu ya da doal dzende bir parasdr, belirtibilimin ortaya
ortaya kan, doal bir olay ya da koyaca yasalar dilbilime de uyar
oluum u g steren b elirtilerd ir lanr olacaktr ve dilbilim bylece
(duman atein belirtisidir); yapay insan olgularnn btnnde ok iyi
belirtiler istemli olarak ya da an tanmlanm bir alana balanacak
lamal olarak koyulmutur (m tr. (Bk. DL, DLBLM)
zik belirtileri, cebir belirtileri). Her
belirti herhangi bir eyi, durumu ya B ELT (lat. axioma-, fr. axiome;
da ilikiyi grmeye ya da tanmaya aim. Axiom', ing. axiom). Apak
yarar. olan, doruluu herhangi bir gs
term eyi gerektirm eyen nerme.
B E L R T B L M (fr. smiologie Genel olarak tartma d tutulan
ya da smiologie, bazen smioti- temel nermelere de belit denir, bu
que\ alm. Smiologie, ing. semio- durumda belitin anlam konutunki-
logy). Toplumsal yaamda belirti ne yaklatrlm olur. (Bk. KO
lerin ya da gstergelerin geliimini NUT)
ve etkisini inceleyen bilim. Belirti-
bilim ok geni ereveli bir bilim BELLEK (lat. memoria', fr. mmo
dir, hekimlikte zel bir yer tutar. ire', aim. Gedchtnis, Erinnerung,
Hekimlikte belirtibilim hastalklarn ing. memory). Bilgileri ya da anlan
belirtileriyle ilgili aratrmalar ie saklama yetisi. Bellek gemiimiz
rir. Kltr dzeyinde bu bilim top dir, gemiimizle ilgilerimizin srd
lumsal ruhbilimin bir blmn rlmesiyle belirgindir. O yalnzca bir
oluturur ve dilbilimci Ferdinand de saklayc deil, ayn zamanda bir
Saussuren tanmyla toplumsal ammsaycdr. Bergson gemiin su-
yaamdaki belirtilerin yaamn in numsuz anmsanyla (alkanlk
celer. Belirtibilim toplumsal yaa bellei) gem iin gemi olarak
mn pekok alannda geerli duru anmsanm (an bellei) birbirin
ma gelmitir: denizyolu, karayolu, den ayrr. Duygu bellei daha n
havayolu, demiryolu tamaclyla ce yaanm olan duygularn yeni
ilgili belirtibilim aratrmalar gn den ortaya kmasyla belirgindir. l
getike gelimektedir. Toplumsal, kel yaamsal dzeyde bellek insan
siyasal, iktisadi alanlarda belirtibi da ve hayvanda ortaktr, alkanl
lim nemli bir yer tutarken dilbi n yasalaryla belirlenmitir, ilkel du-
BELLEK

yumun ve devinimin anlaryla ilgi drd bir varlkta igdlerin


lidir. Bu anlar belli bir tarihsel d salad uyuma yeni bir uyum ka
zende sralanm deildir. Henri tlacaktr. Bu uyum kaltsal deil edi
Delacroix birbirine sk skya bal nilmi, zgl deil bireysel, kat de
iki kavram, alkanlkla belleki il bklgen bir uyumdur.(...) Bel
birbirinden ayrrken yle der: Bel lek olmasayd gerek anlamda ruh
lek her eyden nce srerliktir, sak sal yaam olmayacakt: ne alkan
lamadr, direngenliktir. Gerekten lklar olacakt ne de bilgiler olacak
her trl direngenlii alkanlk diye t. Norman L. Munn da bellekle il
adlandnyorsak, bellek alkanlktr. gili unlar syler: Bellek olmasay
Ancak alkanlk zel trde bir di d en azndan biyolojik anlamda
rengenliktir, bellek alkanlktan da renme diye bir ey olmayacakt. Yi
ha baka bir ey olmaldr. Alkan nelenen her durumda tepki her za
lk bir ilem kuralm, bir eylem bii man tam tamna benzer olacakt. Bir
mini kurmaktr, elde etmektir. Onun baka deyile, her yeni denemede
zekayla yaknl bir noktada kendi organizma ilk defa davrand gibi
ni gsterir. Ayrm alkanln ken davranacakt. Bilinalt dzeyinde
dine yetmesinde ve kendine ynel- bellek dlerle ve lgnlklarla ilgili
memesindedir. Alkanlk yaylmaz, bellektir ve bilinaltnn yasalaryla
mantksal bir evrende kendini ak- koullanmtr, kiisel olmakla bir
lam az.(...) Alkanlkta olgu, ne likte tarihsel dzenden yoksundur.
olursa olsun, kendi zel yaamn, Toplumsal dzeyde bellek tam ola
kendi kiisel ruhunu uygulamal kul rak yere ve zamana uyarlanmayla
lanmn yararna yitirir. Bir teknik beligindir. Ussalllk ve tarihsellik bu
kuran alkanlk, zihinsel bir maki dzeyde kesin belirleyicidir. Bellek
ne, bir yapabilm e arac olutu insanda duygusal-dnsel yaamn
ru r^ ...) B ellek zamann bilinci temelini oluturur, onsuz insan ya
dir^. ..) Bellek tmyle zamann d am olas deildir. Alkanlklar, us
zenine ynelir. O, zamana gre d talklar, beceriler onunla elde edilir,
ncedir. Paul Guillaume bu ko bilgi onunla olasdr. yi bir bellei
nuda yle dnr: Yaam t olmak iyi dnebilmenin balca
myle igdlerin belirleyiciliinde kouludur. Eitimbilimin temel so
bulunan bir varlk varolabilseydi, bu runlarndan biri yetkin bir bellein
varlk mutlak bir biimde organik nasl salanabilecei sorunudur.
ya da d kaynakl imdiki uyaran- Bellek eitimi sorunu eitimbilim-
lar'a baml olacakt. O imdi'& de nemli bir yer tutar. Bilgilerimi
yaayacakt. Birok defa ayn du zin ya da anlarmzn belli bir d
rumla kar karya kaldnda ayn zende yerletii ve bilince kmak
biimde davranacakt. Bellekle do zere bekledii bu yeti zamanla ka
nanm bir varlkta, bireysel gemi zanlr. Bellek ilk yata bulanktr,
in u ya da bu biimde varln sr bu dnemde gemile imdiyi, ger
ekle dseli ayrma olana yoktur: Yaglama yetisi bir karlatrma ye
ocuk grd d gereklik gibi tisidir, bir balama ve ayrma yeti
alglar. Erikinlik dneminde man sidir, onun gereci bellekteki eyler
tk kurallarnn geliip yerlemesi dir. Bylece bir bellek-yag ortakl
toplumsal ereveli gl bir belle yannda bir bellek-yarg kartl
in kurulmasna yol aar. Ancak bel ortaya konulur. lsz ve dzen
lein yetkinlii her eyden nce si siz gelitirilmi bir bellek yagy zor
nir sisteminin salkllna baldr. da brakacaktr. Charles de Saint-
Her kiinin bellei o kiinin abala Evermond bu sknty yle dile ge
rna, eilimlerine, seimlerine, ya tirir: Yaam her eitten kitaplar
ay biimine gre biimlenir, kii okuyabilmek ve belleini yargnn
lik ayrmlarnn kkeninde bu biim zararna pekok eyle doldurmak
leni vardr. Gerekte bellek ruhsal- iin ok ksa. Bu konuda La Roc
lmzm bir yzdr, onu btnden hefoucauld insanlara genel bir ele
ayr dnmek doru olmaz: bellek tiri yneltir. Herkes belleinden ya
br yetiler gibi bir yetidir, onlarla knyor, kimse yarggcnden ya
bir btn oluturur. Bellek bilgileri knmyor der. Bellein gcn or
ve anlar saklama yetisi olduu l taya koymak iin yntemler geliti
de bir unutma yetisidir. Bellek ge rilmitir: bellek testleri bu amala
reksiz yklerini sezdirmeden atar. kullanlan dzenli snamalardr. Bun
Geliigzel doldurulan bellek salkl larn en ok kullanlanlar grseldir,
bir bellek olmayacaktr: en iyi bel szcklere ya da geometrik biim
lek az ve z bilgiyle donanm bel lerle oluturulmutur, f' Charles Qic-
lektir. Ar doldurulmu bellek d kens: Her insan bellei aclarla ve
nceyi iyiden iyiye zora sokar. karklklarla doludur. / Charles
Chateaubriand bu yzden Bellek Pguy: Bellek ve alkanlk lmn
ok zaman aptalln niteliidir der. ncsdr. / Corneille: Yalan sy
yleyse bellein salklln gven ledikten sonra iyi bir bellek gerekir.
ce altnda tutan etkenlerden biri de / Montaigne: Belleine gvenme
unututur. yi bir bellek gereksiz bil yen yalan iine bulamamal diye bo
gileri, eskimi, artk kullanlmaz una dememiler. / Etienne Pas-
olmu bilgileri ya da bir nceki quier: Tm ciddi yalanclar foya
bilgileri kendinden siler. Ancak unu- lar ortaya kmasn diye iyi bir bel
tu her zaman istenilen bir ey ola lee sahip olmallar. / George Sand:
maz: bellek bazen silinm em esi Yazn, dehanz varken, belleiniz
gereken bilgileri de siliverir. Bu yz deil de Tanr size yazdrrken. /
den bellein eksikli bir yeti olduu Paul Valry: Yaammz gezginse
dnlmtr. Bir in atasz En belleimiz yerleiktir. / Alfred Jarry:
solgun mrekkep en gl bellekten Unutu bellein kanlmaz kou
daha iyidir der. Doru yarglar ludur. (Bk. ALIKANLIK, ANI,
g l b ir b elle i gerektirir. B ELLEK Y TM , D N C E,
BELLEKYTMt

ETM, UNUTU, YARGI) ekletiremez, tm istemli davra


nlar onun iin olas olmaktan k
B E L L E K Y T M (fr. amnsie; mtr. Tanmayitimi diyebilecei
aim. Amnesie; ing. amnesia). Bel miz nc trde kii gndelik nes
lek zayflyla belirgin anmsama nelerin ne olduunu unutmutur,
gl. Bellekyitimi tm bellekle rnein kendisine gsterilen para
ilgili olduu zaman btnsel, belli nn ne olduunu bilemez, ancak
bir anlar snfyla (zel adlar, ta onun niteliklerini sayabilir: yuvar
rihler, duyumlar vb) ilgili olduu lak, parlak, d z ... Tren, vapur,
zaman paral olarak nitelendirilir. otomobil seslerini br grltler
Bellekyitimi hem bir anmsama g den ayramaz. (Bk. BELLEK)
l hem bir antlatrma gl
ortaya koyar. Beyin zedelenmesi, BEN (lat. ego; fr. moi; alm. Ich;
beyin sarsnts, ruhsal bozukluk ing. me, myself). Bireyselliin te
lar, sara, histeri, izofreni, genel meli olan dnen zne. Ben, bil
fel, bunama gibi etkenler bellek- ginin hem znesi hem de bir nes
yitimine yol aabilir. Beyin sarsn nesidir. Descartes beni felsefesi
tsnda ortaya kan bellekyitimi bir nin k noktasna, en temele yer
karsarsntyla ortadan kalkabilir. letirmiti. Ruhbilimin kurucular
Bellekyitiminin giderilmesinde an olarak bilinen ngiliz filozoflar Da-
lar artrmaya dayanan ruhay- vid Hume ve John-Stuart Mili beni
rtrmas etkili olabilir. Bellekyiti belirgin ruh durumlarnn birbirini
mi byk eitlilik gsterir. Bazen izleyii olarak tanm lyorlard.
anlar oluur ve silinir, bazen eski Kanta gre ben, dnyorum ili
anlar silinip yenileri kalr. Bellekyi- kisi iinde sunumlar biraraya geti
timini J. Delay e ayrr: dille il ren ya da btnletiren bir ilevdir.
gili olan bellekyitimi (fr. aphasie), B ergson ben kavram n zam an
davranla ilgili olan bellekyitimi kavramyla zdeletirdi. Ona g
(fr. apraxie), algyla ilgili olan bel re zaman bendir, ben sezdiim s
lekyitimi (fr. agnosie). Szyitimi di renin kendisiyimdir, bende sre
yebileceimiz birinci trde iki ayr kendini sezmektedir. Ruhbilimsel
biimle karlarz. Birinde hasta adan beni ruhsal aygtn yapsn
konuur, konumas boluklar gs da yer alan gd topluluklarnn
terir, ok zaman sylenilenleri an oluturduu btn olarak tanmla
layamaz, yazl dil duyumunu iyice yabiliriz. Bu btn, birbirinden ay
yitirmitir (Wernicke biimi). b rlmaz yapy, duygusallk, d
rnde kii tam tamna susuktur, tek nsellik ve istemi ierir. Ben, her
sz syleyemez, yazarak da anla eyden nce organizmann gerek
tamaz (Broca biimi). Davran - lie uyum salayabilmesi iin ge
yitimi diyebileceimiz ikinci trde rekli dorulama ve denetim alan
kii en basit davranlar bile ger dr. Buna gre ben, kendi kendisi
BEN

nin bilincinde olan kiilik yapsna bilen kurumlardr, onun mutlak va


karlktr. Bu yap znenin kendi roluunu atp yerine greli bir va
bilincine varmasyla olumaya ba rolu vermeyi, beni ortak birlie
lar. Benin geliimi olduka uzun gtrmeyi iyi bilen kurumlardr: y
bir evrede gerekleir. Kiisel b le ki her birey bundan byle kendi
tnlk bilinci dnyay tanmakla ni bir saymasn, birliin bir paras
oluacaktr. aylk bebek d saysn, ancak btnn iinde du
dnyay tanmak iin ellerini kulla yarl olsun. / Cl. Bernard: Bir a
nr. B enle bakas arasnda ilk ay da air sanatn kiilikli ve bilimin
ran bylece oluur. kinci ylda be kiilikd olmas duygusunu u sz
bek ayna karsnda kendini gz cklerle belirledi: sanat bendir, bi
lemler ama grdn kendisi ola lim bizdir. / Bergson: Deime
rak alglamaz. Ben demeye daha yen ben srmez, kendi kendine z
sonra balayacaktr, bu kullanm de kalan bir ruhsal durum kendini
zaten kiilik oluumunun ilk ger zleyen bir baka duruma yol a
ek admdr. Birey kiilik geliimi mad zaman srm ez. / Albert
iinde kendini ilkin yarglar vere Einstein: Bir adamn gerek dee
bilme yetenei olan ussal bir varlk ri hangi lde ve hangi anlamda
olarak kurar. O bylece kendi dn B enden kurtulmay baarm ol
yasnn kurucusu roln yklenir, masyla belirlenir.VA. Gide: e
duygulan, inanlan, fikirleri olan bir itlilikte algladm ey her zaman
varlk olarak ortak dnyaya bala bendir. / Pascal: Ben tiksindiri
nr. Bu aba iinde kurulup yetkin cidir. / A. Gide: Ben tiksindiri
leen kiilik kendi zelliklerini olu cidir deyin. Benimki tiksindirici
turacak, kendine gre duyma, dav deil. / P. Reverdy: Ben tiksindi
ranma, isteme biimleri kuracak ricidir. Benzerini kendi gibi sevmek
tr. Bylece ortaya kan ben, bi her eydir. / Claude Lvi-Strauss:
linte bakas dediimiz eyle ili Ben yalnzca tiksindirici deildir:
kisi olmayan ve dorudan doru onun bizle hi arasnda yeri de
ya bakasndan kaynaklanmayan yoktur. / P. Valry: Ben tiksindi
eylerin tm n karlar, ayrca ricidir. .. ama bu bakalarnn be-
hem bilinaltyla (id) hem stbenle niyle ilgilidir. / P. Nicole: Belagati
(lksel ben) kartlar, bylece kimsenin bilmeyecei kadar iyi bi
toplumsal gereklerle kiisel dilek len Pascal hristiyan sofuluunun
ler arasnda bir denge oluturur. / insan benini hiletirdiini, dind
Epiktotes: Dtaki eyler bana ba insanlnsa onu gizlediini ya da
l deildir, istemim bana baldr. ortadan kaldrdn hep sylerdi.
yiyi ve kty nerede aramalym? / Marie de France: Ayrmak iste
Kendimde, benim olanda. / J.-J. seler / Fndk aac hemen lr /
Rousseau: Gl toplumsal ku Hemen hanmeli de / Gzel dost biz
rumlar insann doasn bozmay iyi de byleyiz,/ Ne sen bensiz ne ben
BENCLK

sensiz. / Chateaubriand: lm Montaigne sergilemeci benciliin


szce kendimden szediyorum. / estetikteki rneini ortaya koyar.
Stendhal: Koca Tanr, ben niye O, kendi beninin gnll mahpu
b e n im ? / M allarm : E vet, sudur, tutsaklndan mutludur. Ge
kendim iin, kendim iin iek a ne de bu iekapank rnek kendi
yorum, l! / P. Claudel: Benden kendine yetebilir mi, ar kalabilir
d ah a ok b en o lan biri olm al mi? Laloya gre Montaigne bu
bende. (Bk. DUYGU, DN hapisaneden eitli ynlere doru
CE, RUH) kamak istemi, baaramamtr.
V alirynin u dizeleri bencilik iin
B E N C L K (fr. gotisme). Ken son derece belirleyicidir: Ama ben,
dini gstermek, kendinden szet sevilmi Narkissos / Yalnz kendi
mek eilimi. Bu eilim kendini a zyle ilgili ben / Bakalar benim
r llerde nemsemeye dayanr. iin giz dolu bir yrekti / Bakalar
Paul Foulqui bu kavram yle ta yokluktur yalnzca / Seviyorum, se
nmlar: Bazen anormal ve sapka viyorum .. . Ve bir insan kimi seve
olan da da atmakszm kiisel ve bilir / Kendinden baka. Terimin
zgr olarak sahip olunan istemek estetik anlam daha ok kendini ne
le ar bir biimde urama. Bu srmekte snrlanrken ahlaki anla
kavram ortaya atan Stendhal ol m zellikle kendini kurallara uyma
mutur. Bencilik, bencillik deildir. ve eksiksiz davranma konusunda
Bencillikte daha ok kendinin kl yetkinletirme olarak belirir. (Bk.
mak istemi baskndr, oysa benci NARKSSOSULUK)
lik Narkissosu eilimin bir bii
mi, bir yanssdr, kendi benini zel B EN C LLK (fr. egoisme; alm.
likle dnmeyi ve aratrmay, onu Egosmus; ing. egoism). Kendi ya
tutkulu bir biim de sevmeyi ve rarn her eyden stn tutma. Tm
zenle sergilemeyi anlatr, buna g bilgi elerini ve onlarn balant
re daha ok sanatla ya da sanaty larn bene indirgeyen gr. Bu
la ilgilidir. Bencilikte kendi kendisi gr, bakalarnn varln yanl
ne tapnmaya benzer bir ben sev sama sayan an lkc bir reti
gisi baskndr. Bencilii estetik a ye gtrlebilir. Bu metafizik bu
dan inceleyen Lalo yle der: Nar- gn geersizdir. Ruhbilimle ya da
kissos ancak kendisiyle ilgilenir. genel insanlk durumuyla ilgili ola
Dind bir ehvet iin deil, bir g rak bencillik kendini ve kendi ya
zele tapnma iin ilgilenir. (...) Bir rarlarn her eyden stn tutma
Narkissos, plakl iinde kendi eilimidir. Bencillii insan olmann
kendisini gzlemekle kalmaz, onu zorunlu koulu sayanlar vardr. Bla-
bir topluluk da gzlesin ister, o bir ise Cendrars yle der: Bencilli
sergilemecidir. Charles Lalo da in destei olmasa insan dediimiz
Montaignei bir benci olarak ele alr: hayvan geliemeyecekti. Bir ingi
BENNCLK

liz atasz de yle syler: Her B E N N C L K (fr. gocent


kes kendine. Tanr herkese. Mar rism e,; alm. Egozentrism us\ ing.
cel P roustun nsan m utsuz ol egocentrism ). H er eyi kendine
duu zaman ahlakl olur sz de balama, kendini evrenin merkezi
bize bencilliin zelliklerini duyur sayma eilimi. Piaget beniincilii
m ak bakmndan nemlidir. An ocuk zyapsnn geliiminde nor
cak dnrler genellikle bencilli mal bir evre olarak belirledi ve o
i mahkum etmilerdir. Publilius cukta benin d dnya karsnda
Syrusun bu konudaki tutumu ke ki karmakl olarak tanmlad.
sindir: Yalnz kendi-iin iyi olan Drt-alt ya arasn yani ikinci o
kt diye nitelendirmek gerekir. cukluk diye adlandrlan dnemi
Voltaire de ayn kesinliktedir: Ken karlayan bu evre ilk yalarn ben
dine yaramak hibir eye yarama- cilliiyle erikinliin nesnel baka
maktr. En itenlikli alan olan ak dayal toplumsall arasnda bir ge
alann bile bir bencillik alan sayan i yeridir, kiisel gereklikle nes
lar varken (Madame de Stal: Ak nel gereklii birbirinden ayrama-
ikili bir bencilliktir), bencillii in mann sorunlaryla belirgindir. Bu
sann doal bir zellii gibi grmek evrede ocuk dnelerini baka
eilimi ar bassa da yalnzca ken sna amak istemeyecek, bakala
dini dnmenin getirdii ykmlar rnn arasna karmaktan kana
giderek daha da bilinlenen insann caktr. Piaget yle der: Beniin
bu ynde kendi kendisiyle daha ke cilik duygusu basit bir bencillik bi
sin bir biimde hesaplamasn zo imi de gsterebilir, hastalkl ve
runlu klacaktr. / in atasz: tehlikeli de olabilir. Hastalkl biim
Bencil insan imparatorlua bir ya lerinde kendini beenmilik, gven
rar olsun diye sandan bir kl ko sizlik, krclk ortaya kabilir. Ze
parttrr myd, koparttrmazd. / ka geriliklerinde de beniinci ei
Arap atasz: Yalnz yiyen yalnz limler szkonusudur ve zellikle
boulur. / Simon Weil: nsan ben uydurmaclkla birlikte grlr. His
cil olm ak isterd i am a olam az. terilerde beniinci duygularn k
Sefaletin en arpc zellii ve keninde evrenin dikkatini ekme
byklnn kayna buradadr. ve acma duygularn kamlama
/ Chamfort: Biri ok kiisel bir eilimi yatar. Byklk duygusu
adam iin yle diyordu: iki yumur ok zaman beniinci duygularla ge
ta piirebilmek iin evinizi yakar. liir. Dncelerini bakasma ula
/ Adolphe de Custine: Bencillik trma ve bakalarnn dnceleri
sevmeyi bilmez derler, bence ben ne uyarlanma gereksinimi duyma
cillik kendini sevdirmeyi bilmez. / yan (Piaget) ocuk beniinciliini
Dostoyevski: Soyut insan sevgisi hastalkl beniincilikle kartrma
her zaman bencillikten kaynakla mak gerekir. (Bk. BENCLLK)
nr. (Bk. BEN)
BENOLMAYAN

BENOLM AY AN (fr. non-mov, leri olan iki ya da daha ok nesne


alm . N icht-Ich', ing. non-ego). nin karlkl durumu. Benzerlikya-
Benle yani zneyle kartlaan ya sas, zihinsel arm kuramnda
da ondan ayrlan. Benolmayan tm sunumlarn ortak zellikli baka su
nesneleri karlar. Bu kavram, mut numlar artrma eilimi.
lak lkclk olarak belirleyebile
ceimiz Fichte felsefesinde nem BENZEM (lat. analogia\ ir. ana-
li bir yer tutar. Kantn mezi olan logie\ alm. A nalogie; ing. ana-
ve eletirili felsefenin teknik terim logy). Benzerlik ya da oranllk ili
leriyle konuan Fichtenin heptan- kisi. Benzeim terimi her zaman
rc felsefesinde ben temel belir matematik oranlarla, karlkl ili
leyicidir, balca gerekliktir, dn kilerle ve benzerliklerle ilgilidir.
cenin yce ilkesidir, sonsuzdur. Benzeim hem iki ya da daha ok
Fichte benin kendisini dorula ikili ift terimi ikier ikier birleti
yarak ortaya koyduunu bildirir, ren ilikinin zdeliidir (1/2; 3/6;
ona gre Her ey kendini ortaya 5/10; 70/140), hem ayn konumda
koyan m utlak ve sonsuz b en le olan nesnelerin durumudur (bala
balar . Ben, benolmayanla yani nderin benzerlii), hem benzer
benden bamsz olan evrenle s organlarn karlkl durumudur (kol
nrlandrlmtr, bir baka deyile ve kanat benzerlii). Benzeim y o
o bir karsav olarak karsnda be- luyla usavurma, bilinen terimler
nolmayan bulur. D dnya ben iin den benzetme yoluyla bilinmeyen
bir engel yaratr. Buna gre benol terimi karma: 3/4 ve 6 nm, oran
mayan zgr benin bilind et lar gznnde tutulduunda dr
kinliinin bir rndr. Ben ve be dnc terim olan 8i buldurmas (3/
nolmayan bilinte biraraya gelirler 4; 6/8); bir eyin durumundan ben
ve bileime kavuurlar. (Bk. BEN) zerlik yoluyla bir baka eyin du
rumunu karma: Aye gzeldir /
B E N Z G E C L K (fr. egoaltru- Aye Adanaldr / yleyse Ada
isme\ alm . E goaltruism us\ ing. n allar gzeldir / Fatma Adanal
egoaltruism). Auguste Comteun dir / Fatma da gzeldir. (Grld
bakas iin yaamak formlne gibi burada bir tmevarm bir
dayanan zgeci anlayn tmleye- tmdenglim izlemektedir.) Deney
rek benin yararn bakasnn ya sel benzeim, K antda bant ka
rarna balayan Spencerci gr. tegorisiyle ilgili olarak an anln a
(Bk. ZGECLK) priori ilkeleri. (Kant: Varolular
asndan tm olgular, zamanda,
B E N Z E R L K (fr. ressemblance; karlkl ilikilerini belirleyen kural
alm. Aehnlichkeit, Gleichheit\ ing. lara zel olarak uyarlar. Deney
resemblance). Niteliksel adan z alglar arasndaki zorunlu bir iliki
de olmamakla birlikte ortak e nin sunumuyla olasdr.) Bu ben-
BM

zeimler tanedir: tzn srerli siz, ksz insan fikri, bata Hei-
i, doada deimez ardarda geli degger olmak zere, deiik biim
yasalarnn bulunuu, zamann her lerde, hem en h er v aro lu u d a
annda tm tzler arasnda kar nemli bir yer tutar. Braklm in
lkl evrensel tepki ilkesi. san, lmden baka k yolu gs
termeyen bu dnyada, kendi yaa
B E N C Z (fr. quintessence; mn kurmak, bir zgrlk deneyi
aim. Quintessenz; ing. quintes iinde kendini aa aa varolmak du
sence). Empedoklesin drt zne rumundadr. O hibir zaman bir st-
ya da ilkesine (toprak, su, hava, gcn yardmn ve n umma
ate) Aristoteles ve skolastiklerce yacaktr. / Pascal: Yaammn im
eklenen beincisi. Aristoteles ve diki ve sonraki sonsuzlukta sou
skolastikler gn cisimsel tzden rulmu ksack sresini, doldurdu
daha baka bir tz olmas gerek um kck yeri dndm
tii dncesiyle g kuran bir zaman, ayrca kendimi hi bilme
baka tz olarak beinciz (quin diim ve beni hi bilmeyen uzam
ta essentia) tasarladlar. Beinciz larn usuz bucaksz sonsuzluu
onlarn tmnden daha kutsal ve na batm grdm zaman kor
onlar nceleyen (Aristoteles) bir kuya kaplyorum, neden orada
zdr. deil de buradaym diye aknla
dyorum, nk orada olmam
B IR A K IL M IL IK (fr. derelicti dan ok burada olmamn, baka za
on; aim. Geworfenheit; ing. dere manda olmamdan ok imdide ol
liction). nsann dlanmlk duru mamn hibir nedeni yok. / J.-P.
mu. Braklmlk duygusu, dinsel Sartre: Varln ussal dayana
erevede, kkel ayrlktan gelen yoktur, varlk nedensiz ve zorun-
yani Tanrdan uzak kalla belir luluksuzdur, varln tanm bile
gin yalnzlk duygusudur. Bu duy onun kkel olumsalln bize gs
guyu en ak biimde ilk tanmla terir. / Albert Camus: Braklm
yan Pascal yle diyordu: Beni olduum bu dnya bana ylesine
dnyaya kimin braktn, ayrca yabanc ki, bende varolduunu
dnyann ne olduunu, benim ne sandm o scak itenlii ar ar
olduum u bilmiyorum. Her ey yakyor. (Bk. NSAN, VAROLU
zerine korkun bir bilgisizlik iin ULUK)
deyim. Koskoca evrenin iinde bir
noktadan baka bir ey olmayan bu B M (yun. eidos, morphe\ lat.
dnyada insan ne olabilir? O hi forma', fr. forme\ alm. Form', ing.
likle btnlk arasnda bir orta form). Bir eyin d grn. Da
yerdir. Dnyaya braklm, kendi ha dar anlamda biim, maddeye
clz glerinden baka bir dayana kart olarak tzsel ilkedir. Biim
bulunmayan, yardmsz, destek bir eyin dzeniyle, kuruluuyla, i
BM

leyiiyle de ilgili olabilir (grme imse dnsel ilevlerin yaplarn


biimi, ynetim biimi, iyiletirme belirler. Buna gre duyarlln a
biimi). Biim, estetiin temel ko- priori biimleri i duyumun biimi
nularndandr, buna gre bir yapt olan zaman ve d duyumun biimi
ta tm gereci ya da ierii kucak olan uzaydr. Anln biimleri ka
layan, btnle kavuturan, ona tegoriler, usun biimleri de fikirler
st dzeyde anlalrlk kazandran, dir. Biim kuram (alm. Gestaltt-
onu zgl zelliklerle donatan, by heorie), bir olgunun birbirinden ay
lece onun sanat deerini salayan rlabilir elerin toplam olmad
yap zelliklerinin tmn karlar. n, zerk yani i btnl olan bir
Felsefe tarihi boyunca deiik an yap ortaya koyduunu, buna gre
lamlar alm olan biim, en ok her enin btne baml bulun
Aristotelesde ve skolastik felsefe duunu, hibir enin btn kar
de yer tutar. Aristotelese gre bi snda ncelik tamadn ileri s
im ya da biimsel neden madde ren felsefe kuramdr. Biim ruh
den ayrlr. Madde gcllktr, bi- bilimi, ilksel ruhsal olaylarn bir b
imedimliliktir. Madde deien ya tne bal olduunu, anlamlarn bu
da deiime yatkn olan eydir, du btnden aldn ileri sren ruhbi-
yulur tzlerin tm maddeye sa limsel retidir. Bu retiye gre
hiptir. Biim yetkinliktir, deiimin bedenin salkl ileyii tm organ
ilkesidir, deitiren eydir. Ruh canl larn ayr ayr salkl oluuna ba
bedenin biimidir. Skolastik felse ldr, rnein bbreklerin hasta bir
fede tzsel biim varlkbilimsel il bedende ileyiiyle salkl bir be
kedir, onunla belirsiz madde yani dende ileyii arasnda byk bir
basit gcllk edimlileir, herhan ayrm vardr. te yandan bir orga
gi bir ey durumuna gelir: tzsel na bir ilevi ulayp kmak da do
biimi ayn trn bireylerine zg ru olmaz, gerekte organlar btn
ortak doa diye anlamak gerekir; sel bir ilevi ortaklaa srdrrler.
buna karlk raslantsal biim va rnein beynin bir blmne bel
rolan eyi biimlemekle birlikte lek yetisini, bir baka blmne
onun doasn belirlemez. (Aziz duygusall kesin biimde bala
Tommaso: Tzsel bir biim ras- mak doru deildir. Bu tr yak
lantsal bir biimden raslantsal bir trmalarn yanll organlardan bi
biimin hibir biimde varlk sa- rinin sakatlanmasyla ona balanan
layamayyla, ancak bir varlk kipi ilevselliin ortadan kalkmamas
salayyla ayrlr. Tzsel biimse gereinde belirir. Merleau-Ponty
m utlak o larak varl salar.) bu gr felsefeye uygular ve bir
K antda duyarlln a priori bi nesneyi nce btn olarak algla
imleri dncenin maddeye ba dmz, ayrntlarn daha sonra bi
lad yasalardr. Kant felsefesinde rer birer grebildiimizi bildirir. /
madde deneyden gelenle ilgilidir, bi A. Malraux: Tm yaratma, zn-
BMCLK

de, gcl durumdaki bir biimin y lerinin belirgin zelliklerini inceler,


knlm bir biimle savamdr. dilbilimde szsel biimlerle ilgili
Nedir sanat? Biimlerin sluba d aratrmaya karlktr. Ruhbilimde
nt eydir. / P. Leautaud: Bi biim aratrmas bireylerin rkla,
im genellikle biim bozan bir d cinsle, yala deiiklikler gsteren
zenlemedir. / E. Ionesco: Ortaya fiziksel grnmlerine yneliktir.
konulmu bir anlatm biimi ayn Buradan giderek belli toplumsal
zamanda bir bask biimidir. / M. topluluklarda erikin bireyleri baz
de Guerin: Biim zn mutlulu biimsel tiplere ayrmak eilimi or
udur. / P. de Ronsard: z dura taya kmtr (iri yapllar, inceler,
lar, biim yokolur. / H. Focillon: gller, kkler vb). Herbir tipe
Belirti gsterir, biim kendini gs ayr bir kiilik yaps ulanr. rne
terir. /A . Suares: slup kendin in iri ve yuvarlak tipler da d
de hibir ey deildir, ama biim nk, ince uzun tipler ie dnk ola
gerek varln biimlemesidir. Bi rak belirlenir. (Bk. BM, MZA)
imin ve dzenin olmad yerde
hibir ey yoktur. lm bir dze B M C L K (fr. formalisme;
nin zlm esidir. / Baudelaire: alm. Formalismus', ing. form a-
Her yaratlm biim, insann lism). Biime byk nem veren,
yaratt biim de lmszdr. buna gre dorularn biimsel ol
nk biim zden bamszdr, bi duunu bildiren, tm aklamala
imi kuran molekller deildir. / rn mantksal yani soyut olarak ya
Sainte Beuve: Sanat bir biim plmasn ngren reti. Biimci
sorununa indirgemek onu lsz reti dorularn uzlamal belir
daraltmak ve kltmektir. / G. tenler zerine ya da simgesel ta
Flaubert: Belki de biim duyularn nmlamalar zerine kurulmu oldu
bir yanlmasdr, tz de dnce unu bildirir. Biimcilik bu yanyla
nin bir imgesidir. / P. Louys: Bi formllere indirgeme eilimidir. Bi
imleri paralamamal, onlar yal imci bak asnn balca zellii
nzca grnmezi saklyor. / Elie maddesel eyi bir yana atmas, bil
Faure: Bir Tanr, bir biim olduu gide maddesel verileri deerlendir
anda Tanr olur. Doru. Ancak bi mekten kanarak toparlayc say
im olduu anda lmeye balad d soyut aklamalara ynelmesi
da d o ru . (Bk. BM CLK, dir. Byle bir bak felsefede so-
MADDE, Z) yutlamac simgecilie alrken sa
nat kuramnda sanat iin sanat il
B M B L M (fr. morphologie\ kesine, sanat eletirisinde de mad
alm. Morphologie\ ing. morpho- desel yapnn d yzn ya da ku
logy). Varlklarn yaplarn ve geli rulu biimini konu edinen yapsalc
imlerini ele alan kuram. Biimbi- tutuma alacaktr. Biimci bak
lim biyolojide hayvan ve bitki tr as, sanat yaptn ayrtrrken 63
BMSMGE

toplumsal-tarihsel zelliklere ve teker uyar (Lalande). Biimsim-


ruhsal zelliklere ynelmeyi ng geyle simge arasnda bir deer ay
ren klasik eletiri anlayndan ayr rm var gibidir. ok zaman biim-
bir yol tutar, hatta onunla kartla simge kolayc ve kabasaba bir an
r. nk biimci gre gre bir latm getirir, bu yzden genellikle
sanat yaptn sanat yapt yapan ey kltc anlamda kullanlr, buna
onun oluumuyla ilgili dsal kural karlk simge canll, etkinlii,
lardr, yapsal zelliklerdir; bir ba gll belirler. Baz yazarlar bi-
ka deyile sanat yapt anlatt eyle imsimgeyi anlatmc, simgeyi yan
deil anlat biimiyle sanat yapt stc bulurlar. Alain yle der: Yon
dr, onu aratrrken nesnel yann tu biimsimgeseldir, oysa resim do
konu etmek bounadr. Biimcilik al olarak simgeseldir. Simge duy
genel olarak biime arlk veren guyla, biimsimge dnceyle il
grlerin ad olduu gibi, istemin gilidir. (Bk. SMGE)
ortaya koyduu eylem ilkesini z
asndan deil de biim asndan BLEM (fr. synthse; alm. Synt
ele alan ahlak grlerinin de genel hse; ing. synthesis). Bir btnn
addr. Biim cilik denince ilkin elerini bir araya getirme. Fikir
K antn buyurucu ahlak anlay leri ak ve seik bir btnde top
akla gelir. Buna gre bir edimin ah lama. Basitten bileie doru iler
laki deeri onun ieriine yani ya leme. En basit kavram ve nerme
plna bal olmaz. Sonulannada lere ulama. Bir kesin nermeden
bal olmaz,yalnzca biimine yani daha baka kesin nermelere iler
eilimine bal olur. Bu da insana leme. Bileim ayrtrmann kar
ahlak kuralna tam saygl olmay tdr; ayrtrma tmdengelimi, bi
nermektir. (Bk. BM, ESTE leim tmevarm belirler. Bileim,
TK) btne yneli olmakla, bir bilinen
den daha st dzeydeki bir bilgiye,
B M S M G E (lat. allegoria; bir bilinmeyene ilerleme olarak da
fr. allegorie', alm. Allegorie; ing. dnlebilir. Descartes, yntemini
allegory). Bir fikri anlatabilmek iin aklarken, dncesini en basit
kullanlan biimsel simge. Bylesi ve tannmas en kolay verilerden
bir simgeyle kurulmu yapt. Biim- yava yava, derece derece en bi
simge bir fikri somuta gtrerek leik bilgilere ykseltmek istedi
aklamay salar. Bu somutlama- ini syler. Leibniz bileimi doru
da herhangi bir nesne, herhangi bir lara ulama yntemi olarak belir
canl varlk temel alnr. Bu somut ler: Bileim yoluyla, basitten kar
simgeletirme btn bir yant kap maa ynelerek, ok zaman ok
sar, yle ki simgeletirenin tm byk dorulara ulalr. Kant,
eleri dizgesel bir dzeyde sim- onu eitli sunumlarn bir btnde
geletirilenin herbir esine teker bir araya getirilmesi olarak grr:
BLGELK

En genel anlamnda bileimden e lr. Stoaclar iin bilgelik acdan


itli sunumlar birbirine balamay ve skntdan uzaklamayla, doa
ve onlarn eitliliini tek bir bilgi ya uygun yaamayla, doal-ussal
biimi altnda kavramay anlyo bir varlk olarak topluma yerle
rum. Hegel iin bileim diyalektik meyle, rnek insan olmayla belir
usavurmann nc evresidir, sa gindir. D etkenler karsnda g
vn ve karsavn almasdr. A pri l kalmak, ktlkleri anlayla, iyi
ori bileimselyarg Kantda deney likleri arballkla karlamak, fe
den gelmeyen yargdr: YaB yk laketler karsnda soukkanl ola
lemi A znesine bu kavramda da bilmek bilgeliin temel ilkeleridir. Bu
ha nce gizli bir biimde ierilmi da her zaman tutkulara sz geire
bir ey olarak baldr ya da B t bilmekle olasdr. Bilgelik tutkulara
myle A kavramnn dndadr. Bi kar ussall savunurken bilmez
rincisine ayrtrmah yarg, kinci lii srekli olarak bilgiyle ama zo
sine bilimsel yarg diyorum. (Bk. runluluunu getirir. Bilgelik birey
AYRITIRM A, DYALEKTK, sel dzeyde gl olmann koulu
KARISAV, SAV) dur. Eski A hidde bilgeliin gc
biraz da abartlarak yle anlatlm
B L G E L K (yun. sophia; ir. sa- tr: Bilgelik bilgeye bir kentte bir
gesse; alm. Weisheit', ing. wisdom). araya gelmi on sava nderinin
Eskiada felsefe, daha sonra er gcnden daha byk bir g ve
dem. Bilgelik felsefenin en eski ad rir. La Rochefoucauld bilgelii
dr, insanla ve evrenle ilgili tm bil toplumsal erevede ele alr ve Tek
gileri kapsar, bilimle eanlamldr. bana bilge olmak istemek byk
Dnyann nereden gelip nereye git bir lgnlktr der, ancak bir ba
tii, tanrsalln gereklii ve dn ka zdeyite onu bireyin itepileri-
yayla ilikileri, dnyada insann ye ne kadar gtrr: Deliliin dn
ri, bir toplumsal varlk olarak insa da yaayan kii sanld kadar bil
nn davranlarn nasl ve neye g ge deildir. Montaigne bilgelii so
re dzenlemesi gerektii bilgeliin nulan bakmndan ele alr, ona g
balva sorunlar olmutur. XVII. re Bilgeliin en salam belirtisi
yzyldan sonra bilgelik terimi zel salam bir mutluluktur. Boileau
olarak ahlakla ilgili bir anlam ka bilgeliin bir ama deil bir sonu
zanmaya balam, erdemle ean olduunu duyurur: En bilge kii
laml duruma gelmitir. Buna gre bilge olmay dnmeyen kiidir.
bilge, davranlarn usun nda Voltaire dnyann bilgelie doru
dzenleyen kiidir, hogrl ve yava yava ilerlediine inanr. J.-
uzlamal kiidir, dinginlie kavu J. R ousseau bilgece etkinlikleri
mutur, bakalarna da dinginliin yallara uygun grr: Genlik bil
deerini duyurur. Bilgelie en b gelii inceleme zamandr, yallk
yk eilim Stoa felsefesinde gr bilgelii uygulama zamandr. Ba
BLG

ron d Holbach dncesinde bil hinde var klan dnce edimi. Bu


gelie ayr bir yer vermez ve onu edimle zihinde var klnan nesne.
insana yararl eyler arasnda sa Edim olarak alndnda bilgi her
yar: Doru, bilgelik, us, erdem, hangi bir eyi dnceyle sezmek
doa insan trne yararl olan be anlamna gelir, bu sezi duyu or
lirlemekte edeer terimlerdir. Ya ganlarnn araclyla olduu gibi
zarlarn bilgelikle ilgili grleri ok onlann aracl olmadan da olabi
deiik hatta birbiriyle elikili olsa lir. Bilgilerimizi gerek dnyadaki
da, onlarn ortak olarak duyurduk gerekliklerin yanslar olarak be
lar tek ey vardr, o da bilgeliin lirleyen Platon bilgi edinmeyi anm
kiilik dzeyinde bir yetkinleme sama olarak gryor, d dnya
olduudur. / J.-J. Rousseau: s gzleminin anmsamaya kolaylk
kender olmasaydm, diyor bu fa saladna inanyordu. Felsefe ta
tih, Diogenes olmak isterdim. Fi rihi boyunca bilgi konusunda iki
lozof da yle diyebilirdi: u oldu kart gr ortaya kondu: Platon
um ey olmasaydm skender ol ve br lkcler doutan bilgi
mak isterdim. Ben bundan kuku lerin varln savundular. Aristo
luyum; bir bilgenin bir fatih olmay teles ve br gerekilerse bilginin
istemesinden ok bir fatih bir bilge tmyle dnya deneyleriyle, duyu
olmak isteyecektir. Bilgeden baka organlar araclyla yani sonradan
hangi insan u dnyada kahraman elde edildiini savundular. Bu nok
olmak istemez? / Chamfort: Bil tada grmz ne olursa olsun,
geden ok deli var, bilgede bile bil bilgi gereklikte karl olan ya da
gelikten ok delilik var. / A. Gide: tasarmsal olan bir eyin kavram
Bilgelik usta deil aktadr. / ya da fikridir. Bilgi sorunu felsefe
Senancourt: Kendi kendine yeten nin en eski sorunudur, bir zne-
ve kendi bilgeliinden beslenen in nesne kartl iinde belirir ve bu
sanlardan szedilir; lmszlk n kartlk iinde zmn arar. Her
lerinde olsayd, onlara hayran ola felsefe okulu bilgi sorununu lk-
cak, onlara zenecektim; nle c-gereki ayrm tem el olmak
rinde lmszlk olmadna gre zere kendine gre zmeye al
onlar anlayamyorum. / M. Yo- mtr, zne-nesne ilikisine verdi
urcenar: Artk tek bir bilgelik yok i anlama gre belirlemitir. Bunun
tur, tm bilgelikler dnyaya gerek yannda bilginin ne lde olas ol
lidir, onlarn birbiri yerine gemesi duu, uzanmnn ne olduu, buna
kt deildir. (Bk. AHLAK, ER gre neyi nereye kadar bilebilece
DEM, FELSEFE) imiz sorunu da felsefenin temel
sorunlarndandr. Bilginin ruhbilim-
B L G (yun. episteme\ fr. con- sel kayna elbette insann dnya
naissance\ alm. Erkenntnis, Kernt- karsndaki merakdr, ancak ger
nis\ ing. knowledge). Nesneyi zi ek anlamda bilgiyi yaratan ve ge-
BLG

Etiren ey insann dnyay daha trm ek istem eyenler de oktur.


kullanlr klma istemi ve buna g- Platon ok ey renmenin bilge
k insan yaamnn eitlilenmesi, lik iin yeterli olmadn bildirerek
giderek karmaklamasdr. nsa yle diyordu: nsanlar ok ey
nolu her zaman bir eyler ren- rendikleri zaman bilge oldukla
n e k istemitir, ancak tarih iinde rna inanacaklar, ama onlar byk
jaam n iblmyle okyapl bir bir ounlukla bilgisiz olacaklar,
grnm kazanmas renilecek yaam ilikilerinde dayanlmaz
eyleri oaltmtr, renmeyi ya kalp bilgeler olacaklar. Goethenin
a n iin, yaam gelitirebilmek iin Faustu yle diyordu: Felsefeyi
zorunlu klmtr. lkclk-gerek- inceledim, hukuku ve hekimlii de.
ilik sorunu da, daha genel dzey Hatta, yazk, diimi trnama ta
de bilgilerimiz nceliini ustan m kp batan sona dinbilimi de. te,
deneyden mi alr sorunu da, bir ba zavall ben, tm bilimimle, eskisi
ka deyile znenin mi nesnenin mi kadar bilge deilim. Bilgi yaam
ncelikli ge olduu sorunu da in iin her ey olmasa bile yaam de
sanln ve dolaysyla bilginin geli itiren en byk g olarak d
imi iinde karmaklamtr. Bilgi nlmelidir. / H.-F. Amiel: Oldu
edinme serveni her ada g bir unu sandn eyi syle, sana ol
sorun ortaya koymutur, glk madn eyi syleyeyim. / P.
lerle ve tehlikelerle dolu bir ser Claudel: Bana hibir ey Sokra-
ven olmutur. Vergiliusa eylerin te sin u zdeyii kadar bo g
nedenlerine inebilene ne mutlu de rnmyor: kendi kendini tan. En
dirten budur. Bilgi edinme iinin za doru tanma arac kendi kendini
manla gelitii, kolaylat, yaygn unut olabilirdi. /A . Maurois: Ba
lat dorudur. Bu deiim her kalarn kendimiz gibi bilirsek, on
eyden nce bilgi edinmeyi kolay larn en knanlas eylemleri bize ba
latran aralarn bulunmasyla sa lanas grnr. / Roger Bacon:
lanmtr. E. Renan yle der: En renen insan inanmaldr, bilen
sradan renci bile Arkhimedesin insan incelem elidir. / Bossuet:
yaamn adam olduu dorular Sevgiye ynelmeyen, kendi ken
biliyor. Her ey bir yana, bilgi her dini kandran ksr bilgi yok olsun.
ada nemsenmi, hatta dnya / Maine de Biran: Bilgi zorunlu
nn gerek kurtarcs olarak d olarak karsavla oluur, insan iin
nlmtr, zellikle gl bir ah her ey karsavdr, insan kendin
lak iin salam bir bilgi temeli n de de ilkel ve giderilmez bir kar-
grenler ok olmutur. Bu ynde savdr, dnyayla bylece bir btn
Sokrates, lkc bir anlay iin oluturur. (Bk. AYDIN, BLGA-
de, Kendi kendini tam diyerek in R A T IR M A SI, B L G B L M ,
sana ben aratrmasn nermitir. BLGKURAMI)
Ancak bilginin nemini anya g
BLGARATIRMASI

B L G A R A T IR M A S I (fr. limsel almalarda ortaya konul


gnoseologie; alm. Gnoseologie-, mu olan ilkelerle, varsaymlarla,
ing. gnosiology). Dnyayla ilgili tu sonularla ilgili eletirel bir aratr
tarl bir yoruma ulaabilmek iin madr, bu eylerin mantksal teme
kavramlar belli bir dizge iinde ay lini belirlemek, nesnel deerini or
rtrmaya dayanan bilgi alan. Bi taya koymak amacn gder. Bilgi
limlerde kavramlar, ilkeleri, yn bilim kavramm sk sk kartrld
temleri, tanmlar tartmaya daya bir kavramdan, bilgikuram kav
nan bilgi alan. Bilgiaratrmas bil- ramndan da ayrmak gerekir. Bil
gibilime kart olarak ve bilgikura- gibilim bilimsel bilginin ne olup ne
mna yakn bir anlamda, tanma ye olamayacan ortaya koyarken, bil-
tisiyle ilgili edimlerin ayrtrmas gikuram yalnzca bilgi edinme iin
na da ynelir. Bu anlamda Kantn de zneyle nesnenin yani bilgiye
tanma yetilerimizin a priori ayr ulaanla bilgisine ulalann kar
trmasyla ilgili almasn anmsa lkl konumunu ve ilikilerini ele alr.
tr. Bilgibilim, bilgikuram ve bilgi- Bilgibilimle bilgikuramn zdele
aratrmas aralarna kesin snrlar tirme eilimine daha ok ngiliz ve
konulam ayacak alandr. (Bk. amerikan dnce dnyasnda Ta
BLGKURAMI, BLGBLM) lanmaktadr. (Bk. BLG, BLG-
KURAMI, BLGARATIRMASI,
B L G B L M (fr. epistemologie-, YNTEMBLM)
alm. Wissenschaftslehre\ ing. epis-
temology). Bilimler felsefesini bi B L G C L K (lat. sophisma; fr.
limsel yntem aratrmas ereve sophism e; alm. Sophisma-, ing.
sinde deil de ilkelerin belirlenmesi sophism). Doru dzenlenmi
erevesinde ele alan inceleme ala karmlarla yanl bilgilerden yanl
n. Bilgibilim, bilimsel aratrmalar sonulara ulama ustal. Bu tu
da ortaya konulmu olan felsefi so tum bakalarna, bazen de kendi
runlar tartr. Bu yzden bilgibi ne, grnte doru olan yanl bil
lim kavramyla bilgiaratrmas kav gileri doru diye benimsetmek ei
ramn zdeletirm e eiliminde liminden doar. Doru bilgiye var
olan dnrler vardr. Bilgibilim, mak dorulardan doru karmlar
temelde, bilimsel bilginin eletirili yapmakla olasdr. k noktalar
bir biimde incelenmesini ve by nn yani ncllerin yanlln giz
lece nesnel deerlerinin ortaya ko leyerek doru bir mantk yolu izle
nulmasn amalar. Bilgibilimi ken mekle yanl bilgiler elde etmek ve
dine ok yakn duran yntembilimle bu bilgileri doru diye benimset
de kartrmamak gerekir. Yntem- meye almak yunan dncesin
bilim, mantn bir blm olarak de sofistlerin eilimiydi. Sofistler
bilimsel aratrma yntemi erini in olumsuz kukuculuk diye belirle
celer. Bilgibilim, buna karlk, bi yebileceimiz bir tutum iinde, in
BLGKURAMI

sanlara doru bilgiye hibir zaman leyse bu bilgi alan bir felsefenin
alalamayacam, hatta doru bil- can ya da bilincidir. Bir bilgikura-
p diye bir eyin olamayacam bil m ne kadar aydnlk, ne kadar tu
iliyorlard. Mutlak doru bilgi ola tarl olursa, onun eti kemii duru
mayacana gre, bize doru g- munda olan felsefe o lde b
neni doru diye benimseyebilir tnlkl, anlalr, kkl ve ussal
dik. Protagoras yle diyordu: n olacaktr. Felsefede bilgi sorunlar
san her eyin lsdr, varolan tm br sorunlar nceler ve ay
larn varolduklarnn da, varolma dnlatr. Sorun her eyden nce bil
yanlarn varolm adklarnn da. ginin hangi koullarda olutuu, bu
Gorgias da u grteydi: Bir ey oluumda zneyle nesnenin kar
yoktur, olsa da bilemezdik, bilsek lkl konumunun ne olduu, zel
de bakalarna bildiremezdik. Bil olarak bilgi edinme iinde znenin
gicilik ve onun dayana olumsuz mi yoksa nesnenin mi daha etkin
kukuculuk sofistlerden sonra da olduu sorunudur. Bilgikuramnda
kullanld. Sokratesi okullarn fi nesneye verilen arlk gereki ba
lozoflar da bu ynde grler or k, zneye verilen arlk lkc
taya koydular. Bilgicilik en kt bak ne karsa da, zne ve nes
inandrclk yntemi olarak her za ne dengesi ya da zneyle nesne
man kullanlmtr. (Bk. SOFST) den birinin brn kesin olarak
gerekli klmas mutlak lkclkle
B L G K U R A M I (fr. thorie de mutlak gerekilii olanaksz klar.
connaissance; alm. Erkenntnis- Bir baka deyile, bilgi edinmede
theorie\ ing. kenlore). Bilgi edin zneyi yoksarcasm a nesneye ve
me olgusunu zneyle nesnenin ya nesneyi yoksarcasma zneye ar
ni bilgiye varanla bilgisine varla lk vermek olasl yoktur. nemli
nn karlkl ilikisi iinde ele alan olan, bilginin hangi koullarda olu
inceleme alan. Bilgikuram, bilgi tuunu belirlerken znenin mi yok
nin oluum kurallarm incelemekle sa nesnenin mi daha baskn ya da
felsefenin temelini oluturur. Buna daha etkin olduunu gstermektir.
gre her felsefe eidi ynleriyle br trls kutuplardan birini or
ancak bilgi kuramnn nda do tadan kaldracandan bilginin var
ru olarak kavranlabilir ya da bir fel ln tehlikeye drecektir. Bilgi-
sefeyi doru olarak anlamak her kuram felsefe iin belirleyici bilgi
eyden nce onun ierdii ya da alan olmakla, bir felsefe iinde e
dayand bilgi kuramn doru ola itli blmler arasnda birlii gven
rak kavramakla olasdr. Bilgikura- ce altna alan tek lttr. rnein
m felsefeye temel zelliklerini ka bir felsefede devlet anlayyla es
zandrr: bir felsefe bilgi kuramna tetik anlaynn uyumas ya da da
gre gereki, usu, sezgici, ara- ha dorusu bir btne katlrcas-
nedenci, varoluu vb. olur. y na doal bir biimde yanyana gel 6 9
BLGKURAMI

mesi byle bir ltn salad tu edinmenin tek yolu zihnin kendi
tarllkla olacaktr. Bir felsefede bil- zerine kapanmas ve gerekliin
gikuram ayrca aklanm da ol daha nce edinilmi kopyalarn bi
sa, btne azok rtl bir biim rer birer ortaya oymaya almas
de ve elbette sonradan ortaya dr. Aristoteles byle bir tutuma ya
karlp apak gsterilecek bir bi namaz, ona gre bilginin kayna
imde dalm da olsa temel belir bizim dmzda bulunan ve bizi sa
leyici ge olarak akl, tutarll ran somut gerekliktir, bu gerek
salar. Bilgikuram bu yzden yz liin bilgiye temel olacak verileri bi
yllar boyunca felsefenin temelini ze duyu organlaryla ular. Bu a
kurarken, bilgikuram terimi an r iki bak asnn daha sonra da
cak XIX. yzyldan sonra kullanl srd grlr. rnein XVII.
mtr. Bu arada birok filozofun yzyln nl gereki filozofu Loc-
gznde felsefenin can damar olan ke Zihinde hibir ey yoktur ki da
bilgikuram baz filozoflarca pek ha nce duyularda bulunmu ol
nemsenmemitir, bazlar onu da masn der. Bu gr deneyciliin
ha ok kurgusal bir retim alan slogan omutur. Leibniz, Lockela
olarak deerlendirmilerdir. Bilgi- arasndaki ayrl ortaya koyarken
kuramma bu ikinci adan bakan yle der: Deneme yazar her ne
lar felsefeyi bir dizge olmaktan ok kadar benim de alkladm nice
zgr bir aratrma alan, zgr bir gzel ey sylyor olsa da dizge
aray ortam olarak belirleyen d lerimiz birbirinden ok ayr. Onunki
nrlerdir. Bu noktada filozof ve daha ok Aristotelesle ilgili, benim
dnr ayrlnn ortaya kmas ki Platonla, her ikimiz de bu iki
doaldr. nk bilgikuram yla eski filozofun retisine birok ba
dorulanmam bir felsefe btn kmdan uzak dyor olsak da.
lkten ve tutarllktan, dolaysyla Descartesn yepyeni felsefesi de
anlalrlktan biraz uzak olacaktr. bilgikuram asndan zgn gr
Bu yzden bilgikuram en eski za ler getirmitir. Descartes her ey
manlardan beri gerek anlamnda den nce ncesel bilgilerin ya da
filozoflarn balca kaygs olmu doutan bilgilerin (fikirlerin) var
tur. Descartesdan nceki filozof lna inanan bir lkcdr. Bununla
lar fikirle gereklik ilikisini ara birlikte bilgide d dnya deneyine
trmaya byk nem vermiler, bu de arlk verir. Ona gre bilgimi
arada aratrmalarn ya fikre ya zin temelini oluturan fikirler an
gereklie arlk vererek bitirmi lkta doutan bulunan fikirlerdir,
lerdir. rnein Platon bilgi nesne ancak bunun dnda bizim bazlar
sinin insan zihninde ncesel olarak duyumdan (edinilmi), bazlar im
bulunduunu benimserken, Aristo gelemden (yapay) fikirlerimiz de
teles balangtaki zihni bo bir dz vardr. Descartesda bu i ve d
lem saymtr. Platona gre bilgi dengesi kurulduktan epeyce sonra
BLGN

bile ngiliz deneycileri d dnyaya Felsefede lkclk sonlunun ger


bilgide tam anlamnda ncelik ta ek varlk olarak tannmasna da
nmlardr, bu da XVIII. yzylda yanr. Her felsefe znde lkc
Humela birlikte deneycilii kuku lktr ya da en azndan ilke olarak
culua gtren gelimelere yol a lkcle sahiptir. Son byk
mtr. Deneycilerin bilginin temel dizgeci filozof olan Hegelden son
lerini tartmaya varan kukuculu ra felsefede dizge fikri zayflarken
unu Kant bilgide deneycilie b hatta tmyle braklrken bilgiku-
yk yer vermekle birlikte bilgiye ev ram da balca felsefi aratrma ala
rensel zorunluluu getirerek am n olmaktan uzaklam grnmek
tr. Kant yle der: Bilgi gerekte tedir. Ancak bu uzaklamay belki
iki eyi gerektirir: genel olarak bir de ada felsefenin bir baars
nesnenin dnld kavram olarak grm em ek gerekir. (Bk.
(kategori) ve bir nesnenin verildii BLGBLM, BLG ARA TIR-
sezgiyi. Kavram karlayan belli bir MASI, FELSEFE)
sezgi olmasayd, bu kavram biimi
asndan bir dnce olacakt ama B LG N ( fr. savanf, alm. Ge-
onun herhangi bir nesnesi olmaya lehrte; ing. learned man). Bir ya
cakt, ayrca herhangi bir eyin bil da birka bilimde derinlemi kii.
gisi onunla olas olmayacakt. Al Bilgin terimi bilimlerin uzmanlk
man lkcln doruk noktas alanlarna dnt bu ada gi
na kadar karm olan Hegel ger derek daha az kullanlmaktadr. Bu
eki felsefenin en eski ve en te terim genellikle ok bilen, derin
mel ilkesi olan Zihinde hibir ey aratrmalar iinde olan, kendifli bi
yoktur ki duyulardan gelmi olma limsel almaya adam bulunan
sn ilkesini yadsmadan onun kar anlamnda kullanlr. Bu yzden bil
t olan ilkeyi Duyularda hibir gin kii olaanst dzeyde bilgili
ey yoktur ki zihinden gelmi ol bir kii olarak dnlmtr, en
masn ilkesini de doru sayar ve azndan onda dehay dndren
yle der: Genel olarak elbette bir eyler vardr. lgnln birin
yanl bir biimde Aristotelese mal ci basama bilgin olduuna inan
edilen eski bir ilke vardr, bu ilke maktr diyen spanyol atasz bu
A ristoteles felsefesinin temelini ayrcal olumsuz anlamda duyu
oluturan bir ilke gibi alnmaktadr: rur. Her ne olursa olsun bu terimin
N ihil est intellectu quod non pri- ierii ok belirgin deildir, bilim
us fu erit in sen su '. Kurgusal felse adamnn belirginlii yamnda bil-
fe bu ilkeyi kulak ard etmemeli, ginin kayganl byk glk or
ayrca u kart ilkeyi de benimse taya koyar. Gene de bilgin bilim
melidir: 'Nihil est in sensu quod non adamndan daha yetkin bir kiilii,
fuerit in intellectu. Hegel lk bilgiler arasnda balantlar kura ku
clkle ilgili olarak unlar syler: ra yetkin bir bilme gcne ulam,
BLM

hatta bilginin alann bululara ka anlamnda bilim belli bir alanda ya


dar alan bir yaratclk alan kl da belli bir konuda ortaya konul
m bir kiilii duyurur. Bilginle mu dizgesel bilgiler toplamdr. Bu
bilge arasna da bir ayrm koy yzden Henri Poincare bilim ada
mak gerekir: bilgin daha ok bilim mm bir dzenleyici olarak dn
le, bilge daha ok ahlak ve metafi m ve yle demitir: Bir ev na
zikle ilgili gibidir; ayrca bilgin, bil sl talarla yaplrsa bilim de olgu
geden daha dar bir alann insan ol larla yaplr. Ancak olgular ymak
makla ayrlr: bilgin bilge kadar her bilimi salamaz, talar ymakla
eyi bilen olmasa da bilim adam nasl ev yaplamazsa. Eski zaman
kadar dar erevede snrl deil larda bilim felsefeyle ya da metafi
dir. /J.-J. Rousseau: Bilginlerimiz zikle zdeti, her trl kuramsal bil
den kendini dinletmek zevkini kal gi bilim diye anlrd. Deneye daya
drn, bilmek onlar iin bir anlama l bilimlerin zel olarak ikincil bir
gelmeyecektir. / Claude de Sa- yeri vard. Bilimlerin deneye yasla
int-Martin: Bilginler, biliminizi unu narak felsefeden ayr zerk bilgi
tun, onlar sizin gznz balyor. alanlar olmaya balad Yenia
/ Saint-Simon: Bilginler sanayici balarndan sonra bilim felsefeyle
snfna byk hizmetler veriyor zde olmaktan kt. Daha XVII.
lar, ama onlardan daha byk hiz yzylda Descartes skolastik felse
metler salyorlar, onlardan yaam feye ynelik eletirici bak as
larn salyorlar. / A. Carrel: Bil iinde bir bilim snflamas yapmt:
ginlerin kavrayn artrmann en onun bilim aacnn kkleri me
iyi yolu onlarn saysn azaltmak tafizik, gvdesi fizik, dallar da ma
tr. / Cl. Lvi-Strauss: Bilgin do tematik, hekimlik ve ahlakt. Bu
ru yantlar hazrlayan insan deil nun ok uyarl bir bilim snflamas
dir, doru sorular soran insandr. olmad kesindir, ama bu snfla
/ Molire: Ben size kefilim bunda mada ortaa dncesinin ya da
/A hm ak bir bilgin ahmak bir cahil skolastik felsefenin kat metafizik
den daha ahmaktr. (Bk. BLGE i bakna ters den bir anlay
LK) egemendir. Ortaam ikinci yar
snda bilimsellik tasm yntemleriy
B L M (y u n . ep istem e ; lat. le tmdengelimler yapmakla snr
scientia; fr. science', alm. Wissen, lanyordu ve o dnemde gkbilgi-
Wissenschaft, ing. science). Olgu si, elfal, cincilik, byclk gibi
larn yasalarna ulamak iin konul etkinliklerde bilim saylyordu. Bu
mu bir dzenli bilgiler ve yntem gnk bilimsel kavray yava ya
ler toplam. Her bilim bir olgular va Yenian eiinde ya da R
aratrmasdr; bir konu ve bt nesans dneminde olumaya yz-
nyle bu konuyu uyarl aratrma tuttu, bu oluum her eyden nce
yntemlerinden oluur. En genel dncenin temeline kukucu ba
BLM

k koyarak gerekletirildi. Bir liini ngrr: Bilimleri incelemek


Montaigne eski olumsuz kukucu te birbirine karan filozoflar, de
lardan, rnein bir Pyrrhondan, neyciler ve dogmaclar olmak ze
yani bilginin evrensel geerliliine re iki snfa ayrlrlar. Karncaya
inanmayan kukuculardan etkilen benzeyen deneyci yiyecekleri y
mekle birlikte olumlu kukuculu makla, sonra da onlar tketmekle
un yani doru bilgiye varabilme yetinir. Dogmac rmcek gibidir,
yolunda kukuyu temel almaya da maddesini kendi varlndan kar
yanan bak biiminin kurucularn d alarn rer. Ar ortada yer alr,
dan biri oldu. XVII. yzylda bi hammaddeyi tarlalarda ve bahe
limsel bak as Descartes kadar lerde ieklerden toplar, sonra ken
Francis Baconn dnce dnya dine zg bir sanatla iler ve sindi
snda kendini gsterdi. Bacon do rir. Gerek felsefe de buna benzer
aya egemen olm ak adna doa eyler yapar, o yalnzca ve zellik
olaylarn incelemek ve bu yolda de le insan ruhunun doal gleri ze
neyler yapmak gereini bildiriyor, rine temellenmez ve doal tarihten
doaya egemen olmann yolu do elde ettii maddeyi iki kaynakta
ay tanmaktan geer diye d bulduu biimiyle bellee brakp
nyordu. Bunun iin nyargszlk kmaz, onu iledikten ve sindir
ya da kukuculuk gerekliydi. Ba- dikten sonra doaya koyar. Byle
cona gre kesinliklerden deil ku ce bizim en byk dayanamz,
kulardan yola kmak gerekliydi, her eyi ummak zorunda olduu
kesinliklere ancak kukulardan gi muz dayanak, deneysel yetiyle us
dilebilirdi. Bacon yle diyordu: sal yeti arasndaki sk ibirliidir.
Dncede kesinlikten yola k Bu ok nemli bak asn Bacon
lrsa ve belli bir sre kukuya sa bilimler snflamasyla tamamlar.
brla katlanlrsa kesinlie ulalr. Onun bugnnn bilim koullar
Bacon Novum Organumda. yle na ok uymayan snflamasnda en
der: Doann klesi ve yorumcu nemli zellik bilimsel bilgiye ta
su olan insan ancak bu doann ya rihsel boyutun eklenmesidir. Bacon
salaryla ilgili deneysel ve ussal bu bilim alann byk paraya b
lular lsnde eylemde bulunur ler: tarih, felsefe ve iir. Bellek bili
ve anlar.(...) nsann bilimi gl mi olan tarih, doal tarih ve uygar
lnn lsdr, nk nedeni lk tarihi olmak zere ikiye ayrlr.
bilmemek sonucu yaratmamak de Doal tarih doa olaylarnn tarihi
mektir. Doay ancak doaya ba- dir, uygarlk tarihi de insanln ta
eerek ele geirebiliriz. Kurgusal rihidir. Bacon bu paradan en
dncede neden adn tayan ey ok felsefeyi nemser ve onu
uygulamada kural olur. Bu bilim dala ayrr: dinbilim, doabilim, in
ci bak deneyi birinci planda nem san bilimi. Dinbilim kendi iinde b
serken gerekte deneyle usun bir lnmez. Fizik adm verebileceimiz 73
BLM

doabilim kuramsal ve ilevsel ol sonra Spencer bilimleri soyut bi


mak zere ikiye ayrlr. Kuramsal limler (mantk, matematik), soyut-
ya da kurgusal fizik Aristotelesin somut bilimler (fizik, kimya), so
drt nedenini aratrr, ilevsel fi mut bilimler (biyoloji, toplumbilim)
zik dnyann olgularna ynelir. Ku olmak zere ayracaktr. Ancak bi
ramsal fizik de zel fizik ve meta limlerin sayca byk art gster
fizik olmak zere ikiye ayrlr. zel dii yzylmzda herhangi bir bi
fizik maddesel nedeni ve etkin ne lim snflamas yapmaya kalkmak
deni, metafizik sonusal nedeni ve olanaksz denemek olacaktr. Bu
biimsel nedeni ele alr. Bacon in yzden ille bir snflama gerekiyor
san bilimini bireysel ve toplumsal sa bilimleri doa bilimleri ve insan
olmak zere iki ayr alana bler. Bi bilimleri olmak zere ikiye ayrmak
reyselde hekimlik, mantk ve ah en dorusudur. Marx byle bir s
lak, toplumsalda ynetim sanat ve nflamadan yana kyor ve yle
insan ilikileri vardr. Bilimin meta diyordu: Bir tek bilim tanyoruz,
fizikten uzaklat ve yarargzetir o da tarih bilimidir. Tarihin iki y
bilgide snrland bir an balan z vardr, o da doann tarihi ve
g noktasnda Bacon bir bilim ay insann tarihi olmak zere ikiye b
dnlatcs olarak grnr. Bilimsel lnebilir. Bununla birlikte bu iki yan
dncenin hzla gelitii modern birbirinden ayrlabilir yanlar deil
zamanlarda baka bilim snflama dir. nsan varolduka doann tari
laryla da karlarz. Bunlardan en hi ve insanlann tarihi birbirine ba
nemlisi elbette olumcu filozof ml olacaktr. M arxin bu gr
Auguste Com teunkidir. Auguste bize tarih bilincinin yetkin bi
Comte bilimleri matematik, gkbi imde gelitii XIX. yzylda ta
lim, fizik, kimya, fizyoloji ve top rihsel bak asnn nemini, ayr
lumsal fizik (toplumbilim) ola ca bilgiye btnsel bakn yararn
rak snflar ve onlar konularna g duyurur, te yandan elbet bugn
re somut bilimler ve soyut bilimler tek bir bilimin varlndan szetmek
diye de ayrr. Comte yle der: olas deildir, daha ok bir bilimler
Bacondan beri tm yetkin kafa btnnden szetmek olasdr. Ta
lar ancak gzlemlenen olgulara da rihsel bak zorunludur: ada bi
yanan bilgilerin gerek bilgi olabi limsel kavray, zellikle insan bi
leceini syler. Comte, yeni bilim limleri dzeyinde bir olguyu ak
sel kavrayta nasl sorusunun lamak isterken, onu gemiine g
geerli olduunu, niin sorusu trmeyi, onu geliim aamalarna
nu soran bilimsel dncenin ge gre anlamay ngrr. Bugn iin
mite kaldn bildirir. Eskinin mut bilim dncesi, belli bir alanda ya
lak bilimsel bak asna karlk da belli bir konu evresinde olayla
yeni bilimsel dnce yalnzca g rn llebilir ilikilerini onlarn ta
reli bilgiyi amalamaktadr. Daha rihsel dnm aamalarndan gi
BLN

derek kavramaya alan dnce BLG, BLGN, DYALEKTK,


dir. Ayrca yzyllardr felsefenin te FELSEFE, SINIFLAMA, YN
mel konusunu oluturan usuluk ve TEM)
deneycilik kartl da yeni bilim
sel dncede enaza indirgenmi B L M C L K (fr. scientism e;
tir. Bu konuda Gaston Bachelard alm. Scientismus; ing. scientism).
yle der: Bilimsel felsefe iin ne Bilimin her sorunu zebilecei fik
mutlak gerekilik ne mutlak us rine dayanan ve bilimsel bilgi d
uluk vardr. Gerekilik ve us nda her trl bilgiyi yadsyan
uluk birbirini tmleyen iki ge ola reti. Bu reti bilimlerin byk bir
bilir ancak: Bilimsel eylem zeri geliim gsterdii XIX. yzylda
ne dnldnde, gerekilikle olumculukla gelen bilim inancnn
usuluun aralksz bilgi alveriin ar bir anlatmdr. Tm bilgileri
de olduu grlr. Bilimsel kant bilimsel bilgi olarak belirlemeye a
oluturmakta ne biri ne br tek lan bilimcilik, bilimin tm dn
bana yeterlidir. Yeni bilimsel d sel gereksinimleri karlamaya ye
ncede usun denetledii deney ve terli olduunu, bilimin dnda d
deneyin dorulad us bilimsel d nce konular aramann bouna ol
ncenin temelini oluturacaktr./ duunu bildirir. Olumculuun bir
Henri Poincar: Ahlaki dorudan meyvesi olarak XIX. yzyl sonla
k o rk m am a m z g erek iy o rsa, rnda gelien bilimcilik bir bakma
bilim sel d orudan haydi haydi bilinemezciliin karsav gibidir, bi
korkm am am z gerekir. Bilimsel limin her trl bilinemezi zece
doru her eyden nce ahlakla ine, Tanr ad altnda birletirilen
kartlk iinde olamaz. Ahlakn ve bilinemeyenler toplamnn giderek
bilimin kendilerine zg alanlar azalacana inanr. (Bk. BLNE
v a rd r, b u n la r b irb irle rin e MEZCLK)
karmazlar. (..) Ahlak d bilim
olmad gibi bilimsel ahlak diye bir B L N (lat. con scien tia \ fr.
ey de yoktur. /Descartes: Bilim conscierce\alm. Selbstbewusstse
kadn gibidir: utanmay biliyorsa in; ing. consciousness). Benin ken
kocasnn yannda kalr, o zaman di durumlar ve kendi edimleri ze
onu yceltirler. Kendini herkese rine sahip olduu azok aydnlk
verdii zaman klr. Bilimler bilgi. Bir znenin kendi zerine sa
imdi maskeli drmdalar; onlar hip olduu dorudan doruya bil
m ask elerin i k ald rd n d a tm gi. Bilin kavramn bilgi kavramyla
g z e llik le riy le g r n e cek ler. zdeletirdiimiz olur, bilinlilik
Bilimler dizisini bir btn olarak bilgililiin bir sonucudur. zellikle
gren birine onlar aklda tutmak konuurken yaptmz bu zde
saylar dizisini aklda tutmaktan letirme bilincin bilgiden baka bir
daha g grnmeyecektir.(Bk. dayana olamayacan ortaya ko
BLN

yar. Grevlerini biliyor yerine doru ve iyi te m e lle n d irilm i


grevlerinin bilincinde deyiimiz yantlarn basit bir oyunundan daha
buna rnektir. Yaplanlarn bilin zengin bir etkinlii gerektirir. Bilin
cindeyim yerine yaplanlar bili iki ayr grnm ortaya koyar. Buna
yorum deyiimiz de buna rnek gre kendiliinden bilinle d
tir. Bilgiyle bilinci birbirinden ay nlm bilinci birbirinden ayrmak
ran, bilincin her durumda doru gerekmektedir. Kendiliinden bi
dan doruya bilgi olmasdr, dolayl lin, kiinin kendi yaamndan ya
bilgi olmamasdr. Bilin denilince da kendi varlndan ald btn
zellikle bir btn oluturan bilgiler sel ve dolaysz bilintir, deyim ye
to p la m n d n r z . H enri rindeyse znenin kendi kendinde
D elacroix bilinci yle tantlar: basit grnmdr. Dnlm
Bilin iki balak terimi, Dnyay bilin, znenin kendi stne dn
ve B eni birletirir ve kartlatrr. mesiyle, kendim bir nesne olarak
O bu iki terimin kartlnda onlar belirleyip kendi stne kapanma
belirleyen dncenin birliidir. O syla, kendine ussal ve ayrtrc
her eyden nce belli bir znenin bir tutum iinde ynelmesiyle elde
kendinde grndr. Daha derin ettii bilintir. almaya dalm bir
anlamda o bir tarih ve bir yapttr, kii yamurun baladna dikkat
bir yazg ve bir servendir. Evrenin etmese de yamuru duyar. Ack
bilinci zel znenin bilincini sarar. mann, susamann, havasz kalma
zne kendini ancak evreni alg nn bilinci kendiliinden bilintir. n
larken alglar. H er zaman onun san dt belli bir ruh durumu
k en d in i alg lay b ir evrenin nu kavramak zere dikkatini kendi
barnda olur. O ancak evrende zerinde toplayabilir, kendine
ev ren le k en d isid ir. H er bilin zmleyici bir biimde ynelebilir,
evrenin merkezli ve parasdr. Tm bu durumda da bilin dnlm
varolularn koulu olan bilin bilintir. Felsefe tarihi boyunca bir
v aro lu larn b irli in i, eylerin ok filozof bilin sorununa deiik
evrenini ve bilinlerin evrenini aklamalar getirmitir. Klasik fel
gerektirir. Bilincin olduu her yerde sefe zneyi kendi zerinde tam
bir etkinlik szkonusudur. Bilin bir gl sayyordu, ada felsefe z
yans, bir ayna olmaktan ok tede nenin bu yetkinliini kukuyla kar
etkindir ve retkendir. Her bilin bir lamtr. Tam glln olama
atknn belirtisi ve rndr, yacan ilk grenlerden biri Ni-
iteki bir atknn ya da dtaki bir etzschedir. Nietzsche znenin iz
atknn. Bilincin etkinlii biyolojik ledii yollar konusunda u ya da
ve toplumsal ortama uyuu aar. bu nedenle kr ya da yar kr ola
Tm insani ve toplumsal eylerin bileceini, grmez davranabilece
k u ru c u su o la n z ih in se l edim ini gstermiti. Freud bilincin tm
evreye verilen yantlarn, hatta zihin etkinliklerine karlk olmad
BLN

m bilindm ortaya atarak gs lincin tanmlanmasna da kardr.


terdi. Bu tr baklar klasik felse yle der: Bilin tanmlanamaz. Bi
feye yabancdr. Aristoteles iin bi lincin ne olduunu biz de tam ola
lin insann tm etkinliklerine yani rak bilemeyiz. Kendi aka sezii
dnsel ve duygusal tm ruh olu mizin tanmn da bakalarna bula
umlarna karlktr. Stoaclar bi nkla dmeden veremeyiz. Bu
linci insann kendi ruhundan ald nun nedeni basittir: bilin her bilgi
dolaysz sezgi olarak grm nin kkeninde vardr. M arx d
lerdir. Descartesn gznde bilin ncede bilin, nesnel dnyann,
ruhun zdr, dncenin kendi gereklikler dnyasnn bilincidir,
sidir. Leibnize gre bilin tzn ayrca bu bilin dnyadan edinil
gerek doasn ve ruhun zn mi bir ey olmakla dnyay d
bilmemize olanak veren sezgidir. ntrecek bir g tar. Bu anla
Hum eda bilin kendimizde sezgi yta bilin her eyden nce snf
sine ulatmz seik olgular ok bilinci olarak ortaya kar. (Marx-
luudur. Bilinci hem kendinin hem Engels: Bilin yaam belirlemez,
baka eylerin dorudan doruya yaam bilinci belirler. Marx: Ya
bilgisi olarak gren filozoflarn ba am belirleyen bilin deildir, bi
nda K ant ve H am ilton gelir. linci belirleyen yaamdr. Birinci
Kanta gre bilin ncesel biime durumda yaayan bireyden yola
uyarl bir i duyumdur, hibir za kar gibi bilinten yola klr, ikinci
man varln kendisine ulaamaz. durumda gerek yaayan bireyler
K antda tm sunumlar tek bir bi den yola klr ve bilin onlarn bi
linte bir araya gelir. Bu olmadan linci olarak alnr. Marx: Bilinci
herhangi bir ey ne dnlebilir yeniden dzenlemeli demek dn
ne tannabilir. Kant yle der: Bi yay bilinli klmak demektir, dn
lincin biimsel birlii her bilginin yay kendisiyle ilgili dlerinden
nesnel kouludur. Ona gereksinme kurtarmak demektir.) Husserl bi
duyuum herhangi bir nesneyi ta lin herhangi bir eyin bilincidir
nmak iin deildir yalnzca, ama derken ieriksiz bilin olamayaca
hibir sezgi bu koul olmadan be n bildirir, bylece gereki bir tu
nim iin bir nesne durumuna gele tum alr. Ona gre bilin, bilincine
mez. Bu bileim olmad zaman e varlan nesne ile bilince varan z
itlilik tek bir bilinte toplanama nenin somut ve indirgenemez ili
yacaktr. Hamiltonun gr da kisinde kendini gsterir. Bilin on
ha deiiktir: bilin bir zne-nesne da ynelgenlikle belirgindir yani z
ilikisi ortaya koyduuna gre, bu nenin kendi dna etkin ynelimiyle
iki terim de birbirine baml oldu belirgindir. Bu yzden her bilin
una gre tm bilgiler greli ola herhangi bir nesnenin bilinci oldu
caktr, buna gre varla ulamak u gibi her nesne de bilin iin nes
bizim iin olanakszdr. Hamilton bi nedir. En azndan yntem konu
BLN

sunda Husserli izlemi olan Mer sine vard ve giderek ortaya koy
leau-Ponty eyayla bilinci kesin ola duu abaya gre bilgisine ulat
rak birbirinden ayrr ve yle der: bilintir. Toplumsal bilinle birey
Varolan her ey ey olarak ya da sel bilin arasnda indirgenemez a
bilin olarak vardr, bir orta yer sz- tklar vardr. Yetkin bireyler bu a
konusu deildir. Btn bu bak tklar ok iyi deerlendiren ve
alarnn bize kendi ynlerinden du ilerlemenin koullarn onlarla ilgili
yurduuna gre, bilin herhangi bir sorunlarn tartmasndan giderek
paralln deil, neredeyse btn ortaya koyan bireylerdir. Buna g
bir evreni kucaklayacak btnsel re toplumsal bilin toplumun tm
liin zmlenmi, tartlmy, can yelerinde ayn lde aydnlk ol
l, retken bilgisidir. Bu bilgi btn mayacaktr. N ovicow a gre an
bir gemie dner, btn bir gele cak yetkin kafalar toplumsal bilin
cee alr, onu dural bir bir biim zerinde etkili olma ansna sahip
de bugnle snrlamak yanl olur. tirler. Novicow, Toplumsal bilin
Bu balamda tarih bilinci, gerek ve toplumsal istem adl kitabnda
bilin, olas bilin kavramlaryla kar sekin aydn tipini devletle ya da
larz. Tarih bilinci, insann ta ynetimle zdeletirmemek ge
rihsel bir varlk olduunu bilmesiy rektiini bildirir. Ona gre gl bir
le, varln belirleyen tarihselliin beyinin en nemli ii toplumsal
bilgisine ulam olmasyla belirgin katmacn dncelerini ve duy
dir. Tarih bilinci modem insann bir gularn gelitirmektir. Bu beyin belli
zelliidir, nk tarihsellik fikri bir lde toplumsal devinimlerde
nin en ok iki yzyllk bir gemi etkili olabilir, buna karlk yneti
i vardr. Mircea Eliade yle der: me katlan kiiler dnceleri ve
lkel toplumlar da tarih olutur duygular gelitiren kiiler olamaz
mutur, azok kaba bir biimde de lar. / Mme. Roland: Bana zulme
olsa. Ama onlar modem toplum- denler gleriyle ne kadar bark
lardan iyice ayran tarih bilincinin sa, ben bilincimle enaz o kadar ba
yokluudur. Gerek bilin nesnel rm. /A . de Vigny: Bilin hak
dnyann varolan yapsyla ilgili bi sz olamaz. / A. Rodin: Tm iz
lintir, bu bilin imdiye ynelik ol giler anlatmc olmal, yani bir bi
duu gibi gemie de yneliktir. lincin anm iin yararl olmal. /
Olas bilin, gelecee dnk, ge E. Durkheim: Belli bir toplumda
lecei ngren ya da tasarlayan bi yelerin ortalamasnda ortak olan
lintir. Toplumsal bilin bir toplu inanlar ve duygular kendine zg
mun ortak bilincidir. Kiisel ya da yaam olan belli bir dizgeyi olu
bireysel bilinci ayr bilin diye be turur; bunu ortak bilin ya da or
lirlerken toplumsal bilince ortak bi taklaa bilin olarak adlandrabili
lin adn verebiliriz. Toplumsal bi riz. / Valry: Bir ahmakln bi
lin kiinin kendi bilincinde sezgi linci nedir bilemem, ama akll bir
BLN ZMLEMES

adamn bilinci ahmaklklarla dolu bastrlm srelerin alan sayarak


dur, bunu biliyorum . / Celine: bilinaltna ortada bir yer verirler.
Dnyann karmaasnda bilin k Bilinalt terimini hi kullanmam,
ck bir ktan baka bir ey de bilinaltna karlk olmak zere bi-
ildir, ok deerli ama krlgan bir linncesi terimini yelemi olan
k. / A. Jarry: Bilincimize da Freud da bunlardandr. Bilind
nmaya gidiyoruz. Bilincimiz ora zellikle bilincine varlamayacak ol
da, bu antann iinde, rmcek gularla ilgili grlrken bilinalt ol-
alaryla rtl. Grlyor ki o ok gulan bilince kmak iin etki bek
zaman iimize yaramyor. / Mon leyen olgular olarak dnlebilir.
taigne: Bilinlerini kargaaya at Freud her zaman bilindm ruh
yorlar ve grn ok salam tu sal yaamn merkezi sayarken is
tuyorlar. Bilincim kendi kendine temle ya da kendiliinden bilin ei
yetiyor, bir melein ya da bir atn ini aabilecek olgulan bilinnce-
bilinci olarak deil, bir insann bi sine balam tr. (Bk. BLN,
linci olarak yetiyor. / Yevtuenko: BLNDII)
Bilincin aclan tehlikeli eylerdir.
Bilinci kknden skelim, ac fa BLN Z M L E M E S (fr.
lan kalmasn. / H. Michaux: Gen casuistique', alm. Casuistik; ing.
bilinlerin tyleri sert, uular g casuistry). Ahlak kurallarnn zel
rltldr. / G. Bataille: Yanlg durumlara uygulanmasndan gelen
sz bilin bulank bilintir. (Bk. BL vicdan sorunlarn inceleyen bilgi
G, BLNALTI, BLNDII) alan. Bilinzmlemecileri genel
likle dinbilimci olduklarndan daha
B LN A LTI (fr. subconscience', ok ahlakn dinle ilgisini ele alrlar.
aim. Unterbewusstsein; ing. sub- Bu ele alta genellikle ince mantk
consciousness). Bilinten hemen t oyunlarndan giderek ahlak edim
myle kaan, ancak dnsel bir lerini kitabna uydurma abas ya
etkiyle bilinli klnabilen ruhsal s tar. Bu yzden ahlak kurallarnn
relerin alan. Bilinalt kabaca, bu uygulamada karlalan zel tart
lank bilin olarak da tanmlanabi mal durumlann ele alan nesnel bi-
lir. Bilinaltnda bulunanlar bir ba linzmlemesyle bu kurallar is
kma unutulmu olanlardr, ancak tedii yere ekebilen znel bilin-
onlar insann bilinli edimleri ze zmlemesix birbirinden ayrmak
rinde her zaman etkili olabilmekte gerekir. Bilinzmlemesiyle da
dir. Bilinalt ok zaman bilind- ha ok XVI. ve XVII. yzylda ciz-
nn eanlamls olarak kullanlr. Baz vit papazlar uratlar. (Bk. AH
yazarlar bilindm tmyle itilmi, LAK, AHLAKILIK)
BLNDII

B L N D I I (fr. inconscienf, dr: rtl olan ama bilince kabi


alm. Unbewusst', ing. unconscious). lir durumda bulunan ruhsal olgu
Bilinten tmyle kaan, bilinicine lar, bir de bastrlm olan, bastrl
varlamayan eylerin alan. En ge m ve kendine braklm olmakla
nel anlamda bilind bilin tama bilince kabilecek durumda bulun
yan varlklar alanm karlar. Bir gr mayan ruhsal olgular. rtl ruh
gen aacnn, bir baln yaam t sal olgular bilinncesi olgulandr.
myle bilinddr. Bilindnm ala Biz bilind terimini yalnzca bas
n kiisel bilgiden tmyle uzak ka trlm ruhsal olgular iin kullan
lan sinirsel srelerin alandr. Bu yoruz. Jung bilind kavramn
sinirsel srelerin banda organik genileterek toplumsal bilind de
ileyiler, tepkimeler, kendi kendi yimini ortaya atmtr. Buna gre
ne edimler gelir. Szkonusu sre bireyde bilind atalann zellikle
ler bilince kapaldr, bununla birlik riyle koullanmtr. Toplumsal bi
te sonulan bilince kapal deildir. lind ilkrnekle eanlamldr.
Bilind olgularn o an bilincine Belli bir bak asna gre bilin-
varlamasa da baka bir zaman bi dnn ocuklukla ilgili eilimleri en
lincine vanlabilecek bilinalt olgu ok sz edilen eilimler olsa da
larndan ayrmak gerekir. Bilind bilindn onlara gre tanmlamak
Freudda zel bir anlam kazanr. ve yarglamak yanlgya dmek
Freud bilindn ruhsalln ger olacaktr. Bilind yalnzca bast
ek alan olarak, ruhsalln mer rlm elerden olumaz, bilin
kezi olarak grr, ona gre tm d eiine ulamam tm ruhsal e
nceler, eylemler, sunumlar bilin- lerden de oluur diyen Junga gre
dnca ynetilir. Freud bilindn ...bilind yalnzca kiisel e
bizim davranlarmz derinden et leri iermez, kiisel olmayan e
kileyen ama bilincine varlamam leri de yani ortak eleri de kalt
olan dinamik sreler olarak anlar. sal kategoriler ya da ilkrnekler
Bu sreler direncin ortadan ekil olarak ierir. Bu yzden, bilind-
mesiyle bilinli duruma gelebilirler. nn ortak ierikleri olduunu, bu
Bunlarn bilinli duruma gelebilmesi ieriklerin derinlerde bulunduunu
iin d gibi, ruhayrtrmas gibi bir varsaym olarak ortaya atm
durumlarn gereklemesi gerek olduunu anlatan Jung bir ortak bi
mektedir. Dn yorumu bilin- lind ndan szedilebileceini
dnn bilgisine alan en salam syler: Birey yalnzca zel ve ya
yoldur der Freud. Ona gre Ru- ktk bir varlk olmad, ayn zaman
hayrtrmasyla iyiletirme abas da toplumsal bir varlk olduu gi
tm hastalkl bilindn bilince bi, insan ruhu da yalnzca yaltk
dndrmek formlyle zetlenebi ve bireysel bir olgu deil, ayn za
lir. Freud bilindn iki ayr a manda ortak bir olgudur. Baz top
dan ele alr: ki eit bilind var lumsal ilevler ayr ayr bireylerin
BLNEMEZCLK

karlaryla uyumsuzluk iinde bu bulunur, bilindnda mantksal d


lunduu gibi insan ruhu da ortak nce ve mantkd istem birlikte
yaam asndan bakldnda bire bulunur. Bizim iin bilind olan
yin gereksinimleriyle kartlaan ba ey, kendinde stbilinr. E. Hart
z ilevler ya da eilimler ortaya ko mann yle der: Bilindnn bi
yar. nk her insan onu ok de reysel grnen edimleri gerekte
iik zihinsel ilevlere uyarl klan, zde bir bilindnn almlar
d d e edilii ve geliimi varolusal dr. E. Hartmann bylece Scho-
kkenli olmayan ok ayrmlam penhauerin ktmser bakn bir
bir kafayla doar. nsanlarn kafa baka adan gelitirmi olur./ Fre-
lar belli bir srece gre ayrmla ud: Ruhbilimde bilind sorunu
tka onlarn ayrmlamalar ortak ruhbilimsel bir sorun olmaktan ok
ve evrensel olmaktadr. Bu durum ruhbilimin kendi sorunudur.(...)
rnein birbirinden ok uzak rkla Ruhsal yaam iyi anlayabilmek iin
r a ve halklarn bilindnda orta bilince daha az nem vermek ka
ya kan ilgin benzerlii aklar, bu nlmaz oluyor. Bilindnda tm
benzerlik yerli m itoslarla ilgili te ruhsal yaamn temelini bulabiliriz.
malarn ve biimlerin olaanst Bilind daha kk bir daire olan
uyumunda akla kavuur. Birey bilinci ierecek byk bir dairedir
lerin evrensel benzerlii tm birey diyebiliriz. Bilind hazrln d
lerde zde olan belli bir ruhsal i nda bilin olgusu yoktur. Oysa
levin varln benimsemeye ynel bilind bilin alanndan uzak ola
tir bizi. Bu ilevi biz ortak ruhsal- bilir. Bununla birlikte ruhsal bir de
b k diye adlandryoruz. Dnce er tayabilir. Bilind ruhsaln
tarihinde bilindyla ilgili ilk belir kendisidir. Onun temel gereklii
leme Leibnizde ortaya kar. Filo dir. D dnya gereklii gibi onun
zof, stalglara karlk olarak k isel doas da bize kapaldr. Bi
k alglardan szeder, bilinalt lin bize onunla ilgili eksikli bilgiler
n ya da bilindn bylece ok ka verir, duyu organlarmzn d dn
rk ve ok zayf ruh durumlar yayla ilgili bilgiler vermesi gibi.
toplam olarak grr. Daha sonra (Bk. BLN,BLNALTI)
E. Hartmann bilindn evrensel
v r sonsuz bir tz olarak tanmla B L N E M E Z C L K (fr. agnosti-
mtr. Ona gre bilind bir ken cisme; alm. Agnostizismus: ing.
dinde eydir, fikirlerin ynetimin agnosticism). Mutlak bilgiye yani
de bir istemdir. Bu etkin ve dn deney alann aann bilgisine ula
sel temel ilke maddede, dnce lamayacan ne sren reti. Bi
de, yaam da aklanr, bireyler linemezcilik insan zihninin mutlak
onun grnmnden baka bir ey bilgiye uluma yeteneinde olma
deildir. Ruhsal yaamn da orga dn, eyann doas zerine do
nik yaamn da temelinde bilind ru bilgi ortaya koyamayacan bil-
BLNEMEZCLK

dirir. Her trl metafizie kar ele nemezcilii en genel anlamda lml
tirici bir tutum olarak beliren bu bir kukuculuk saymak doru olur.
reti, deney dnyasnn dnda bir Bu yzden bu reti metafizie du
baka varlk alann varsayarken in yulan gvensizliin anlam olarak
sann bu alann bilgisini edineme- felsefe adamndan ok bilimciyi il
yeceini benimser. Bilinemezcilii gilendirir gibidir. Bilinemezcilik ger
madde dnyasnn, duyulur dnya ekte M.S.II. yzyla doru orta
nn dnda herhangi bir varlk ala ya kan, IV. yzyl sonlarnda Aziz
nn yoksayan maddeci anlayla ka Augustinusla gelien, kutsal yaa
rtrm am ak gerekir. Felsefesini mn da doann da tm gizlerini bi
eletirici bir tutumla temellendiren linebilir olarak belirleyen, hatta on
Kant, her iki varlk alanm birbirin larn btnsel bilgilerine sezgiyle
den ayrarak deney alann olgular ulalabileceini bildiren ok atlgan
alan, deneyi aan alan da kendin bir retinin, hristiyan bilinircili-
de eylerin alan (Noumeron) ola inin bir eletirisi olarak belirirken
rak belirledi. Bylece bir tr Pla- her trl dogmac tutum larla da
toncu tutumuyla varl ikiye ay karlar. lkin 1869daHuxleynin
ran filozof,dnlrn alann bil belirginletirdii bu kavram kurgu
gisine varlamaz eylerin alan ola sal dnceyle deneysel dnce
rak gsterdi. K anta gre kendin arama koyduu ayrmla bilimi kur
de eylerin alan zihnimizden ba gudan ayrmada belirleyici bir an
msz olarak vardr, bu alan bili lam tar. Ne var ki her anlamda
nemez olan alandr, usla kavrana olumlu bir bak asn yanstr gi
bilir ya da varl onaylanabilir ol bi olan bilinemezcilik gerekte bir
makla birlikte algnamaz olan alan temel elikiyi de kendinde tar,
dr, gene de dnlmesi, incelen bylece kukuculuk niteliini ka
mesi gereken alandr. Bu gry zanr. eliki bilinemezciliin genel
le Kant bilinemezci anlay belir likle metafizik alan bilgisine ula
gin bir biimde temellendiren ilk fi lamaz bir alan olarak belirlerken ge
lozof olmutur. Baz yazarlara g ne de bu alan dnebilir bir alan
re Auguste Comteun olumculuu- saymasnda, zellikle metafiziki bir
nu da genel anlamda bilinmezcilik tutumla ahlak kurallarn temellen-
olarak belirlemek doru olur, n dirmeye ynelebilmesindedir. Bu
k filozof mutlak bilginin varln eliki elbette daha temel bir eli
yoksarken bilinemez gereklerin kiden, somut dnceye dayanan
alan olarak ayr bir alan belirlemi bilimci kavrayyla dincilikten kay
tir. Mutlak bir kural vardr, o da naklanan akn dnya kavrayn
mutlak hibir eyin olmaddr di badatrmaya alma eiliminden
yen Auguste Com tela ilgili bu g gelmektedir. (Bk. BLNRCLK)
r elbette tartma gtrr. Bili
82
BREY

BLNRCLK (fr. gnosticisme; snfn indirgenem ez esi. Tek


alm. G nostizism us: ing. gnosti- olan. Bir trn yesi. Kendi varo
cism). Tanrsal gerekliin doala- luuna sahip somut varlk. Toplum
arak kendini anlam olduunu, daki tek kii. Birey bilinliliin te
tanr bilgisine ulamann ngrl meli olan btnsel somut insan var
kiilerin sezgisiyle gerekleebile ldr. Onun balca zellii, varl
ceini ileri sren reti. Bilinircilik zedelenmeden ya da yokedilme-
hristiyan inancnn gelitii II. yz den paralanamaz olmasdr. Bir bi
yldan sonra ortaya kmtr. Bu rey katld topluluun br ye
reti her eyden nce en st d lerine benzer. Bununla birlikte kendi
zeyde bilginin ululabilir olduunu zellikleriyle, zel zlkleriyle on
bildirmekle tam anlamnda dogma lardan ayrlr. Onun bu zellikleri
cdr. Bu mutlak kavray bilgiye yaratt sanat yaptnn temel zel
ulama yntemi olarak sezgisel liklerini oluturur. Baz yazarlar, bir
yntemi ngryordu: mutlak bil trn yesi olarak tek insan' ken
giye bir anlk bir aydnlanmaya kar dine zg tek insan'dan ayrmak
lk olan ve insana byk bir haz iin bir birey ve kii kartl ko
veren sezgiyle ulalabilir. En y yarlar. Buna gre kii herhangi bir
cenin bilgisini amalayan bilinirci birey deil, kendi zelliklerini ta
lik doal olarak madde dnyas kar makla br kiilerden ayrlan hatta
snda ilgisiz, hatta aalayc bir br kiilerle azok kartlaan bir
tutum alr, madde z gerei kt deerler toplamdr. Tarihten bu ya
dr. M addenin ktlenmesi insan na her toplum bireye kendine gre
bedeninin aalanmas sonucunu bir anlam vermitir. Bireyselliin en
da getirir. Bu da kendiliinden ile kaba anlamda toplumsallkla koul
r i yaam ortaya karr. Bilinircilik lanm olduu kleci Eskiada,
tanr bilgisine ynelmeyi ngren zellikle ilk uygarlk dneminde bi
ama onun her ynyle ulalabilir rey bir st snf yesi deilse bir
olmadn da bildiren hristiyan retm e ve sav a m a a ra c y d .
inanc iinde ilk byk sapknlk ola zgr birey fikrinin ilk biimlerine
rak deerlendirildi. Hristiyanln Stoa felsefesinde ulalmtr. Or-
geliim dneminde Avrupa ve As taada serflik dzeni iinde, bi
y a da yaygn olan bilinircilik ok rey senyre, krala ve kiliseye sk
deiik yorumlar kazanmt. Bu gi skya baml oldu. zgr birey
zemci ve ileci retiden bugne kavram Rnesansla ortaya kan
pek bir ey kalmamtr. (Bk. B ve Yenia boyunca gelien yeni
LNEMEZCLK) deerlerin bir rndr. zgr
birey bir topluma sk skya ya da
BREY (lat. individiuus\ fr. indi- kr krne bal birey deildir,
vidu; alm. Individuum, Einzelding. topluma kendi yetenekleri ve yat
Einzelwesen; ing. individual). Bir knlklar lsnde kendi isteiyle
BREYCLK

katlr, haklar devleriyle, devleri dnya gr insann hibir biim


haklaryla belirgindir. Buna gre a de boyundurluk altna alnmamas
mzda bireyleraras iliki dtan n ngrrken elbette konuya ken
dzenlenmi bir iliki deil, bireyin di snfsal dilekleri asndan bak
etkin gcn gerektiren bir iliki maktadr. Bylece zgrlklk
dir. Simone de Beauvoir yle der: kavramyla bir lde zdeleen bi
ki birey arasndaki uyum hibir reycilik, kiinin zel yaamm sk
zam an verilmi bir ey deildir, skya korunmas gereken bir de
onun aralksz kurulm as gere- er olarak belirlerken, ona kar bir
kir.(Bk. BLN, BREYCLK, deer sayd toplumsal yaam b
NSAN, K, TOPLUM) yk lde bireyi engelleyici bir g
olarak deerlendirir, buna gre top
B R E Y C L K (fr. individualisme\ lumcu dnya gryle kartlar.
aim. individual is mus', ing. indivi Bireyci bak asna gre, toplum
dualism). Bireyi kendi amalarn sal dzen bireyin yaamn ne l
kendinde toplayan toplumsal bir de koullarsa birey o lde z-
varlk olarak deerlendirme eili gerekliini yitirecektir. Bu gr
mi. Bu eilim bireysel olana top zgrlk bat demokrasileri iin
lumsal olan karsnda ncelik ve de zgrlk siyaset kanatlarnn
rir ve bireyseli tek belirleyici ola temel gr olmutur, her eyden
rak grr. Bylece gerekliin en nce iktisadi yaam belirleyici
yetkin biimi ve en yksek insani zellikler gsteren devletilik anla
deer olarak belirlenen bireysel ge yna kar zgr giriimcilii sa
toplumsal yaamn vazgeilmez l vunur. Ne var ki bu zgrlk iste
t niteliini kazanr. Bireycilik av- mi hibir zaman kiiye toplumda
rupa tarihinde btnletirici mut- her istediini gerekletirme hakk
lakynetim dzenine kar zgr vermez. Bireyci bak asnn ge
lk bujuva lksnn temel dn limesiyle birlikte dnrler z
ya gr olarak belirmitir. Kiiyi grl birinci planda konu edin
kendi snfnn, kendi toplumunun milerdir: birinin zgrl bir ba
oluturduu btnde eritmeye kal kasnn zgrln tehlikeye d
kan tutucu siyasal eilimlerin rd srece zgrlk deildir
zlyle ortaya kan bu bak a- gr bylece gelitirilmitir. Bu
s zamanla insanolunu en geni gr kolay giderilmez bir eliki
zgrlklere kavuturm a inanc yi ierir gibidir: birinin zgrl
olarak siyasal boyutlar kazanm bir bakasnn zgrln engel
tr. 1789 Fransz Devrimi nin ve leyecei kukusuyla engelledii za
onun amalarn dile getiren nsan man zgrlk olmaktan kmaz m?
H aklan Bildirisinin temelinde bu Bata Jean-Jacques Rousseau ol
inan vardr. ktisadi adan serma mak zere pekok dnr birey
yecilikte anlatmn bulan burjuva zgrlnn ancak ok iyi belir
BRLETRMECLK

lenmi bir toplumsal dzen iinde olmadn, ayn zamanda tekil ,


ya da hukuk dzeni iinde gerek somut, uzayda ve zamanda belirgin
leeceini savunur. Bunun iin de bir v a ro lu a s a h ip o ld u u n u
bireyler arasnda bir toplumsal sz gstermek istedi. Yvon Beleval bu
lem enin gerekletirilm esi ge konuda u n la r s y l y o r:
rekecektir. Toplumsal szleme ge Leibnizin bakolaryasn almak iin
nel istemin gerekleebilmesini sa 1663 m aysnda verdii tezi De
layan tek yoldur.(Bk. SZLEME, principio individui adclktan yana
TOPLUMCULUK) kar. Yaratlm tzler bireysellik
ilkelerini biimde de maddede de
B R EY E V R M (fr. ontognse; bulamazlar, btnsel birliklerinde
alm. Ontognesis; ing. ontogne bulurlar (biim ve madde). Biimle
sis, ontogeny). Bireyin bedensel ve madde, zle varolu, tzle zgl
nhsal evrimi. Bireyevrimi bireyin ayrm arasnda ussal bir ayrm
ceninle hatta yumurtayla yetikin szkonusudur; doa kendi kendini
lik arasnda kalan oluumlarn kap bireyselletirir yani ilk maddenin
sar. Bireyevrimi trevrimine kout devinimi zel varlklar oluturmak
tur gr, yani birey tm evrimi iin yeterlidir, nk eylerin izleri
boyunca, zellikle cenin evresinde T a n rda v a ro ld u k la r s re ce
trnn gemi olduu evrelerden lmszdrler.
geer gr bugn pek benimsen
meyen bir grtr. (Bk. TREV- B R LETR M EC LK (tir. sync
RM) rtisme; alm. Synkretismus; ing.
syncretism). Birbirine uymamakla
BREYLEM E (fr. individuation; birlikte iyi kavranlmad iin ba
alm . in d iv id u a tio n ; ing. dak grnen deiik grlerden
individuation). B ir genel fikrin oluturulmu din ya da felsefe
bireyde gereklemesi. Bugnn retisi. Baz ruhbilimcilere gre o
felsefe anlaylarnda yeri bulun cukta mantkl bileimlerden ok
mayan bireyleme kavram sko geliigzel yanyana koymalara da
lastik felsefeyle ilgilidir, bu kavram yanan karmak alg. Felsefe ve din-
bni Sinann metinlerini latinceye bilim asndan birletirmecilik se
eviren E ucken oluturm utur. meciliin tutarsz bir biimidir ve
XVII. yzyln skolastie yakn eletiri olanaklarnn tam olarak kul
duran filozofu Leibniz bu kavram lanlmamasna dayanan bir yak-
De p r in c ip io in d iv id u i adl trmaclktr, temelinde retileri,
kitabnda ele ald. 1663 tarihli bu grleri, bak alarn iyice kav
alm a L eib n izin niversiteyi ramadan bir bileime ulamak is
bitirme tezidir. Bunda Leibniz bir temi yatar. (Bk. SEMECLK)
varln yalnzca zgl bir tipe sahip
BRYAPILI

B R Y A PILI (fr. homogne; alm. lirsiz korku ya da kayg bireyin tm


h o m o g e n ; ing. h o m o g en eo u s). ruhsalln byk bir baskyla ele
Paralan uyumlu bir birlik olutu geirir. Bountudaki korkunun te
ran. Tm paralar zde olan ya melinde belirsiz bir lm fikri ken
da paralan arasnda nitelik ayrm dini gsterir. Bountunun ileri bi
bulunmayan. eleri belli bir man imlerinde byk bir bedensel s
tk dzenine gre bir araya gelmi kmayla, zellikle gste ve gr-
olan. Biryapllk fiziksel bir btn lakta beliren baskyla tam anlamn
le (biryapl arazi), bir insan top da bir ruhsal bozgun ortaya ka
luluuyla (biryapl snf), matema bilir. Bountunun balca bedensel
tik ilikilerle (biryapl ilev) ilgili belirtileri yzde kzarma ya da sa
olabilir. (Bk. OKYAPILI) rarma, deride kuruma ya da terle
me, sindirim dzeninin kaslmala
B T T R C (lat. conjuncivus', ra bal bozukluklan, yrek arpn
fr. conjonctif; alm. konjunktiv, ing. ts gibi belirtilerdir. Ruhbilimciler
conjunctive). Yanyana getirici zel gibi filozoflar da teden beri bo
lik gsteren. Bititirici yarg, b untu konusuyla ilgilenmilerdir.
yk nermesi iki bitiik cmlecik ada filozoflar, zellikle varolu
ten oluan yarg. rnek;nsan ular bountuyu insann yazgs
hem hrsz hem ahlakl olamaz./Sen ya da dnyadaki durumu ere
ahlaklsn. /yleyse sen hrsz ola vesinde zgrlk sorununa g
mazsn. trerek kavramaya almlardr.
Heideggerde bountu,en genel an
B O UN TU (fr. angoisse', alm. lamda, hiliin tehdidi karsnda
A ngst; ing. anguish). Ruhsal ve duyduumuz gvensizlik duygusu
bedensel dzeyde bask ve sk dur. Bountu bizi hiliin kars
mayla belirgin kayg duygusu. Ba na yerletiren temel olgudur di
z yazarlar bountuyu bunaltyla yen Heideggere gre bountu bi
zdeletirirler. Baz yazarlara g zim kkel durumumuzu yani dn
re bountu daha ok bedensel, bu yaya braklmlk ve lme mah
nalt daha ok ruhsaldr. Bountu kum edilmilik durumumuzu orta
da bask ve skma son derece bu ya karmaya yarar, bylece ger
lank bir korkuyla kendini gsterir. ek olmayan yaamdan gerek ya
Korkuda korkma nesnesi belirgin ama geiimizi salar. Sartreda
ken, bountuyla gelen korkuda bountu kkel olarak lm kar
byle bir belirginlik yoktur. Sartre snda kalmlk duygusu deildir,
yle der: B ountu, korkunun zgrlk karsnda duyulan duy
dnya varlklan karsnda dlen gudur. Buna gre insan zgrl
bir korku olmasyla, bountunun e mahkum olduunu grr, d
da kendim karsnda bountu ol ve i belirlenimler karsnda ey
masyla korkudan ayrlr. Bu be lemlerine salam bir dayanak bu
BOLUK

lamayarak bountuya der. Kier- tius gelir. "O miseras hominum


kegaarda gre bountu gnah n- mentes! O pectora caeca! yani
celeyen ve zgrlkten kaynakla Ey insanlarn zavall ruhlar! Ey
nan kaygdr. Lavellee gre boun kr yrekler! der o. Montaigne bo-
tu bizi her an hilikten ekip alan inancn temelinde insani zayflk
ve varoluumuzun yneldii bir ge lar bulur ve Boinan dleklikten
lecei nmze aan kiisel yazg baz imgeler tarder. E. Burke de
mzn bilincidir. Maritain boun ayn izgide unlar syler: Boi
tuyu genelletirir, bountu znel nan zavall insanlarn dinidir.
liin yasasdr.der. Filozoflarn ge Remyde Gourmont inanaca kar
nellemelerinden ayr olarak Freud kktenci bir tutum alrken boinan-
bountuyu nevrozun temel ruhsal c inantan daha az tehlikeli grr
yansmas olarak deerlendirir. (Bk. gibidir: Boinan dinden biraz da
BUNALTI, KORKU) ha insanidir, nk onun ahlak an
lay yoktur. Yalnz doast sa
BONAN (lat. superstitio; fr. nlara deil, herhangi bir eye, r
superstitiorr, alm. Aberglaube; ing. nein bir ilkeye ya da bir ynteme
sperstition). Hibir gerekilii kr krne ballk da boinan
k a rla m a y a n inan. D insel tamak anlam na gelebilir. (Bk.
ykmllkleri yerine getirmede NAN)
bilgi eksikliinin yol at uyarsz
dnce ya da davran. Kutsal BOLUK (yun. kenon\ fr. vide\
y ce ltm e k o n u su n d a u sd alm. Leere; ing. emptiness, void).
davran. Boinan daha ok kar Uzayn madde bulunmayan yeri*lk
lksz dinsel tutumlarla, zellikle filozoflar devinimi olas klacak
de dinsel inanlara kiilerin kendi boluk fikrine ulaamadlar. rne
liklerinden getirdii temelsiz yarg in Parmenides Bir Varlk belir
larla ilgilidir. Dinsel dogmalarn ge lerken boluu tmyle dlam gi
ni ereveli yorumlan boinan yo biydi. Boluk fikri ilk olarak atom
lunu kolayca aacaktr. Gerek cu filozoflarda ortaya kt ve de
inanllar ve tannclar boinanlar vinimi olas kld. Demokritos ba
dine kar tutumlar olarak deer langta atomlarn bolukta eitli
lendirirler. nsanda maymun hzlarda devinirken arptklarn,
neyse dinde boinana odurder bu evrintide kaba ve ar atomlarn
Bacon. Evet sylyorum boinan ortada, ince atomlann yukarda yer
Tanr iin tanrtanmazlktan daha aldn, bylece topran ortada
aalycdrder Diderot da. Tan- yer alrken su, hava ve atein dta
ntamm azlara gre dinsel inanlar ya da yukarda yer aldn bildir
da boinanlar arasnda yer alr. mi, bylece atomlarn evreni na
Dinsellii boinan saymaya ei sl oluturduklarn aklam t.
limli dnrlerin banda Lucre- Atomcu gr oluumu atom lann
BOSZCLK

birbirlerine katlmalaryla aklar uzaklamaya, gereklii yaamak


ken devinimi de aklam olu tan ok imgelemin belirleyiciliin
yordu. Filozoflarn anlad anlam de bir d dnyasnda gezinerek
da h ibir boluk yoktur diyen oyunlar oynamaya ynelen insann
Descartesa kar Newton evrenin durumunu belirlemek iin kullan
yldzlar barndran bir boluk ol lr. Emma B ovary lszlkle
duunu bildirerek fizik biliminde en belirgin ar duygucu insan tipinin
byk devrimi gerekletirecektir. belirgin bir rneidir. Bovarycilik
N ew ton n grleri tm doa daha sonra Jules de Gautiernin ve
olaylarn biryapl cisimsel kitlenin daha baka kiilerin getirdikleri yo
varlna ve ona bal olarak devim rumlarla salt dlk anlamnda
le ilgili deimez niteliklere indir kullanld.
geyen Descartes gr ykar
ken metafizie dayal evren akla BOYUT (lat. dimensio; fr. dimen-
malarnn da sonunu getirecektir. sion; alm. Dimensior; ing. dimen-
sion). Bir cismin ya da bir biimin
BOSZCLK (fr. verbalisme; herhangi bir yndeki uzanm ya da
alm. Wortklauberei; ing. verba- llebilir byklklerinin herbiri.
lism). Yalnz szlerin parlaklna Bir konunun ya da sorunun belir
dayanan, anlam asndan gsz leyici yzlerinden herbiri. Boyut bir
ya da yanl sylemin nitelii. Bo- somut nesnenin uzanmlarn kar
szclk fikirlerden ok szck lar, buna gre cisimlerin ve onla
lere arlk verir, ieriin geree rn biimlerinin uzunluk, genilik,
uygun olup olmadyla ilgili deil derinlik olmak zere boyutu var
dir. Boszclk iin en belirleyici dr. Bir dzlem iinde kalan bir bi
rneklerden biri Yenian bala im yalnzca iki boyutludur,derin-
rnda P. M ersennein arap niin liksizdir. Bir konunun ya da bir so
sarho eder? sorusuna P. Jean runun uzanmn ya da yaylmn,
Franoisnn verdii arap sarho hatta blmlerini ya da elerini be
eder, nk sarho edici bir zelli lirlemek iin boyutterimi kullan
i vardr yantdr. lr. Soyut ya da somut bir nesne
nin tm bileenlerini boyut diye
BOVARYC L K (fr. bovarysme; adlandrabiliriz. rnein akn
Jules de Gautiernin 1902de bul kltr boyutu dediimiz zaman
duu terim ). Fransz rom ancs ak oluturan konulardan birini,
Flaubertin Madame Bovary adl kltrle ilgili olann belirlemekte-
romann ba kiisi Emma Bo- yizdir.
v a ry n in k i ili in e u ygun bir
biimde kendini olduundan ba BLM E (lat. divisio; fr. division;
ka grmeye, bylece dsel bir ki alm. Einteilung; ing. division). Bir
ilie brnerek gerek dnyadan btn elerine deil de parala-
BUDUNBLM

nna ayrma. Bir cinsle ilgili kavra ynyle halkbilimin yannda yer
m trle ve alttrle ilgili kavramlara alr, ancak kltrde snrlanmay-
ayrma. lyla, kltr deerleriyle toplumsal
etkenlerin bantlarn arayyla,
BRAIN TR U ST (beyin tak kltr rnlerini yaam biimleri
m anlamnda ing. dey.). Bir top nin aklanmasnda ve yaam bi
lumda siyasal, kltrel, teknik et imlerini kltr deerlerinin saptan
kinliklere yn veren ya da verece masnda ve tantlmasnda veri ola
i dnlen ve azok belirgin bir rak belirleyiiyle halkbilimden ay
ama uruna bir araya gelmi olan rlr. Budunbilgisi saptad deer
okumu ve deneyimli insanlar top lerden gelen yarglara ya da yasa
luluu. Brain Trust bir toplum lara ykseldike budunbilime yak
da ileriye dnk herhangi bir siya lar. ada budunbilimci Claude
sal kltrel, teknik devinim iin Levi -Strauss budunbilimi bir ruh-
k noktas, bu devinimi srdrp bilim olarak tanmlarken ve budun
gelitirecek kadrolar iin ekirdek bilime ruhsal kaynakl ya da dn
ilevi grr. O hem bir fikir ya da sel kaynakl kltr verilerini deer
kuram reticisi, hem bir yntem lendirme ykmlln verirken
belirleyicisidir. Her eyden nce bir kltr nesnelerinin aranlmas iini
yetkili kiiler ya da uzmanlar top budunbilgisine brakt. Bylece bu
luluunu dndren Brain Trust dunbilimi bir styaplar bilimi, bu-
kuramdan ok uygulama dzeyin dunbilgisini bir altyaplar aratrma
de nem kazanr ve genellikle n s olarak grd. (Bk. BUDUNB
c dnce adamlarna dayal bir LM)
rgtlenme biimini ortaya koyar.
BUDUN BLM (fr. ethnologie\
BUDUN BLG S (fr. ethnog alm. Ethnologie; ing. ethnology).
raphie', alm. E thnographie; ing. Irk bilimi. Budunbilgisinin ortaya
ethnography). Irk bilgisi. eitli koyduu verileri kuramsal adan
halklarn yaam biimlerini ve ku- ele alan bilim. Toplumlarn yapla
rumlarn ele alan bilgi alan. nsan rn ve geirdikleri dnm leri
to p lu lu k larn zellik le yaam kavrayabilmek iin mitoslarn, tm
biimleri asndan tantlamal bir inan elerinin, tapnma biimle
biimde ele alan bilim ya da bilgi rinin, greneksel yaplarn, alk
alan. Budunbilgisi eitli halklarn larn salad verilerden yasalara
uygarlk etk in lik lerin d e ortaya ya da genel yarglara ykselen bu-
koyduklar genel zellikleri saptar. dunbilim genellemeci yanyla top
Bu zellikleri hem teknolojik a lumbilime,somuta dnk yanyla
dan hem kltr asndan deerlen budunbilgisine ve halkbilime yakla
dirir. Budunbilgisi her eyden n r. Budunbilim iktisadi ve tekno
ce kltr deerleriyle ilgilidir. Bu lojik verileri aratrrken daha ok
BULANIKLIK

budunbilgisinden, dil ve sanat gibi yi baka eyler arasnda tanyabil


kltr deerlerini aratrrken de diim ama o eyin ayrmlarnn ve
halkbilim den yararlanr, onlarn zelliklerinin neler olduunu bilme
yntemleriyle i grr. Budunbilim diim zaman bilgim bulanktr. Zi
budunbilgisinin bir st aamas gi hinsel bulanklk, zihinde raslant-
bidir. Bu yzden zorunlu olarak bu sal ya da dank dncelerle, ko
dunbilgisinin canl ve somut veri puk kopuk fikirlerle belirgindir. Bu
lerini gereksinir. Karlatrlmal in lanklk alglarda yavalam ayla,
san ya da toplum aratrmas ola uyum ve zdelik srelerinde tu
rak budunbilim kazbilimin ve dil tarszlkla ortaya kar; dikkat, tep
bilimin zgl sorunlaryla ilgilenme kime ve yarglama dzensizlikleriy
den bir halkn ya da bir toplumun, le arlk kazanr. O durumda kii
bazen bir topluluun maddi ve ma nin ortaya koyduu her dnsel
nevi yaplarnn temel zelliklerini retim taslak olmaktan teye ge
incelerken zellikle kanba, tabu mez,yani byk lde kopukluk
lar, inan kalplar zerinde derin larla ve danklklarla sakatlanm-
likli ve ayrntl bir aratrma orta tr. lgisizlik, yere ve zamana uyar
ya koyar ve btn bu etkinliklerin szlk, heyecanlarda kopukluk, ya
tolumsal-iktisadi temellerini belir ntlamada yavalk, aptalla kadar
lemeyi alr. Toplumbilim, uzam varan bir hantallk zihinsel bulank
da ve zamanda daha geni ere lkta balca belirtilerdir. Zihinsel bu
veli bir toplumsal aratrma oluuy lanklkta sanrl durumlara da ras-
la, deerlerden ok toplumsal ya lamr.
plama biimlerine yneliiyle, du
rumlar saptamakla yetinmeyip ge BULGULAM A (fr. heuristique,
ni ereveli istatistik verilerine ba- euristique', aim. Heuristik, ing.
vuruuyla budunbilimden ayrlr. heuristic). Yeni durumlar ortaya
(Bk. BUDUNBLGS) karma. Belgeleri ortaya koyma
ya dayanan tarih aratrmas.
B U L A N IK L IK (lat.confisio; fr. renilmesi gerekeni renciye bu
confusion', alm. Verworrenheit, lundurma dayanan eitimbilim yn
Vermengung', ing. confusion). B temi. Bir olgular aratrmasnda bir
tnsellii, organik btnl bulun varsaym doru olup olmadn
mayann nitelii. Bulank bir btn, aratrmadan geici olarak kullan
belirgin bir btnsellik ortaya koy ma.
mamakla, her eyden nce kavra
nlmas g hatta olamksz bir b BUNALTI (fr. anxit', aim. Bek-
tndr. Bulanklk daha ok zihin lemmung; ing. anxiety). Belirsiz bir
sel yaplar iin szkonusudur ve fi tehlikenin yaklamakta olduu duy
kir karkln ortaya koyar. Bu gusuyla dlen ruhsal ve beden
konuda Leibniz yle der: Bir e sel sknt. Paul Sivadon bunalty
BURJUVALIK

yle tanmlar; Dank bir kor kntlk gibi durumlar ortaya ka


kuyla, bir gvensizlikle, mutsuzlu bilir. Erken bunama, gen yalar
un yaklamakta olduu duygu da ortaya kan zihinsel gszlk
suyla belirgin ruhsal ve bedensel tr, zihin ilevlerinin durgunluu
sknt. Nabzda hzlanma ya da dur. Bugn pek de belirleyici ol
yavalama, yrek arpnts, solu mayan erken bunama yerine i
num darl, yzde sararma, az zofreni terimi kullanlmaktadr.
kuruluu, terleme gibi belirtiler bu Krapelinin kulland erken buna-
naltda belirgin zelliklerdir. Boun mann yerine izofreniyi ilk ola
tunun eanlamls olarak da alnan rak 1911 de Bleuler nermitir. Ble-
bunalt, bountudan daha ok ruh ulerr bu hastalkta bir bunamann
sal skntlarla ilgili olmasyla ayr deil bir etkinlik eksikliinin sz-
lr. E. Mounier bunaltl kiiyi tam konusu olduunu gstererek er
tamna gvensizlikle boulmu ki ken bunama deyimine kar k
i olarak tanmlar. Ruhayntrmas mtr. (Bk. ZOFREN)
okulunun yandalar bunalty da
ha ok libido'nun yoksuluklanyla BURDANIN EE (fr. dne de
ilgili grrler. (Bk. BOUNTU) Buridan; alm. Buridans Esel\ ing.
Buridans s donkey). Skolastikler
B U N A M A (lat. d e m e n tia ; fr. den Buridana yaktrlan ve ey
dmence; alm. Bldsinn, Schwach lem iin d etkenin yannda istemli
sinn-, ing. dementia). Zihinsel i etkin davrann da gerekli olduu
levleri yavalam ya da iyice du- nu gsteren masals rnek. Bu r
ralam kiinin durumu. Bunama nek edeerli nesneler arasnda bi
zellikle beyindeki doku bozukluk le seim yapma zorunluluu bulun
larna bal olarak kendini gste duunu ortaya koyar. Buna gre
ren dnsz ve ilerleyen zihin bu bir lek yulafla bir kova su ara
lankldr ve en genel erevede snda kalan eek seim yapamaya
derin, btnsel ve ilerleyen ruh rak lr.
sal gszlk olarak tanmlanr. N.
Sillamy yle der: Geri zekal kii BURJUVALIK (fr. bourgeoisie',
yoksul domu kiidir, bunaksa d\m.Brgertum-, ing. bourgeoisie).
zenginken yoksul dm kiidir. Kentte oturan ve kentin olanakla
Bunamada kiinin giderek ussallk rndan yararlanan kimsenin duru
tan yoksun kald, mantk dzeni mu. Sermayeci dzenin egemen
nin dald, toplum sal ortam a snf. Burjuva, modem zamanlar
uyuunun gletii grlr. Or dan nceki toplumlarda st snfla
ganik kkenli bu hastaln ileri bi ya da soylular snfyla alt snf ya
imlerinde kiiyi toplumsal ilikile da halk snf arasnda yer alan kent
rinde zorda brakan ka, intihar, insanlar topluluunu, orta snf
boa para harcama, hrszlk, sar karlar . Burjuva y st kesim
BURJUVALIK

insanlar iin kullanmak ve orta ke ye gre sermaye a olan amz


sim insann kk burjuva diye ad da tm deerleri yaratan tek s
landrmak amz iin daha uygun n f proleteryadr ya da ii snf
dur, nk Fransz Devriminden dr. Mlkiyeti savunan ve retim
sonra tm feodal kalntlarn yokol- aralarn elinde bulunduran burju
masyla birlikte eski st snf yani va snf uzun sre koruduu yeri
soylular snf ortadan kalkm, ye proleteryaya brakarak ekilecek
rini ykselen ya da yeni gelen bur tir. Marx bujuva snfnn geliimini
juva snfna,eski kent insanlarn yle anlatr: Burjuvalkta iki evre
dan ok daha gl, iktisadi ve top belirlemek gerekir, burjuvaln fe
lumsal anlamda son derece dona odallik rejimi ve mutlakynetim al
nml yeni kent insanlar topluluu tnda kendini bir snf olarak orta
na brakmtr. ada anlamnda ya koyduu evre ve snf olarak be
burjuva snf M.S. XI. yzylla bir lirdikten sonra feodallii ve mut-
likte gelimeye balayan yaam ko lakynetimi ykt, toplumu bir
ullar iinde yeni kentlerin kurul burjuva toplumu durumuna getir
maya balamasyla ortaya km dii evre. Bu evrelerden birincisi
tr ya da daha dorusu bu yzylla ok uzun srd ve byk abalar
birlikte kendini gstermeye bala gerektirdi. Marx buna gre top
yan yeni ticari ilikiler kentlerde top lumsal yaamn imdiki durumunu
lumsal, iktisadi ve siyasal dzeyde yle belirler: Feodal toplumun y
olduka etkin yeni bir snfn yerle kntlar zerinde ykselen modem
ip gelimesini salam, bylece burjuva toplumu snf atmalar
kentlerde oturan meslek sahibi in n ortadan kaldrmad. O ancak es
sanlarn yerini burjuva dediimiz kilerin yerine yeni snflar koydu,
retici ve tccar insanlar, giriim yeni bask koullar, yeni kavga bi
ci insanlar almtr. Bujuvaln do imleri getirdi. Ne olursa olsun,
uu sermaye dzenine geiin be bujuva ann aync zellii snf
lirtisi ve temel kouludur. Burjuva atklarnn basitlemi olmasdr.
denilince bugn, kltr geliri, z Toplum giderek kart iki kesime,
gr alma olanaklar gelimi ege dorudan doruya birbirine d
men snf insan anlalmaktadr. S man iki kart snfla, burjuvazi
nfsal bak alarna gre burju ye ve proleteryaya blnyor./
va terimi yceltici ya da klt Voltaire: Bilgili klnmas gereken
c anlamlar tar. Bazlarna gre eliisi deildir, bilgili klnmas ge
burjuvalk toplumsal yetkinliktir. reken burjuvadr, kentlerde oturan
Bazlan da bujuval bir gerilik ola insandr./ Chamfort: Burjuvalar
rak belirler. Fransz romancs Fla- gln bir kendini beenmilikle
ubert yle diyordu: Baya bir bi kzlarn nitelikli insanlarn topra
imde dneni burjuva diye ad na gbre yaparlar. / H. Monnier:
landryorum. M arx dnce Bir burjuva grlere sahip ola
B ROKRAS

bilmek iin zengin olmaldr. / teren. Belirleyici ahlak nerisi. Bu


Flaubert : Her burjuva, genlii yurucu nerme zellikle bu ner
nin ateiyle bir gn, bir dakika ol meyi ortaya koyan bireyin kendisi
sun, ok byk tutkulara, byk iin buyruk deeri tar. Kantda ko
giriimlere yetenekli olduuna ina ulsuz buyurucu ahlaki bir ykm
nr. En sradan burjuva bile sultan lln ya da dev ahlaknn zo
lar grr dnde; her noter ken runlu dayanadr. Kant ahlaknn
dinde bir airin kalntlarn tar. z usun buyruklarna uymaya da
"Demokrasinin tm d proleter- yanr. Us bizim iin bu yolda tek
yay burjuva aptall dzeyine yk aydnlatcdr ve evrensel bir yeti
seltmektir. Bu d bir lde ger olarak tek yetkili buyurucudur.
eklemitir. / Goncourt kar Kant her zaman bir ahlak forml
deler: Bir burjuva hibir ey ok ne gre davranmamz nerir. Bu
yanusudur. / A. Siegfried: Bir forml evrensel bir yasa deeri ta
burjuva nedir? u tanm nerece r. Tm ahlak kurallarnn tem e
im: yedei olan insandr. / L.P. linde tek bir kural var gibidir; An
Fargue: Kendi gvenlii iin ken cak ayn zamanda evrensel bir y a
dinden, kavgadan ve aktan vaz sa olmasn isteyebilecein bir ku
geen insana burjuva diyorum. / rala gre davran. Elbet koulsuz
E. Beri: Burjuva ilerin iyi gittiini buyurucu bir deil birok olacak
sylemez, onun tm syledii i tr. Buyurucularn bazlar koullu
lerin daha iyi olam ayacadr. buyurucu ya da varsaymsal buyu
Burjuva proletaryayla olan iliki rucu bazlar da koulsuz buyuru
sinin ruhla beden ilikisi olduuna cu'dur. Koulluda buyurma edimi
inanr. / Baudelaire: Burjuvadan bir amaca gre dnlmtr, ko
bin kere daha tehlikeli bir ey var ulsuzda byle bir balant yoktur.
dr, o da burjuva sanatsdr. / J.B. Saln dnyorsan ll ye
dAurevilly: Burjuvalarn iktisadi nerm esi koullu, D rst ol
lks tketicilerin saysn sonsu n erm esi k o u lsu zd u r. (B k.
za kadar oaltmaktr. / Valry DEV)
Larbaud:dev burjuvann kendi
ahlak bozukluuna verdii addr. BROKRAS (fr. bureaucratie;
/ C.-L. Philippe:Edebiyatn tm alm. Brokratie, Brokratismus\
ahlaki bunalmlar burjuvaln ah ing. bureaucracy). Devlet yaps
laki bunalmlardr. (Bk. AYDIN. iinde memurlarn btn. Devlet
FEODALLK, SERMAYE, TOP dairelerinin yaptrm ya da engelle
LUM) me gc. Resmi ilerde gereksiz
yere uzun ve aprak yollardan gi
BUYURUCU (lat. imperativus; fr. dilmesi. Brokrasi, ynetimin e
impratif, alm. Imperativ, ing. itli organlar zerindeki ar bas
imperative). Buyurma zellii gs kc tutumundan doar. Tm dev
BTNC

letlerin iliyiinde ciddi yavalklar lerin ortak addr. Bu tr ynetim


ve amazlar yaratan brokrasi a lerde yrtme, yasama ve yargla
mzn bir hastal, Marxlara ma erkleri tek elde toplanmtr. Bu
gre de sermayeci dzenin bir sa tek el bir mutlakynetici de olabilir
katl olarak deerlendirilir. En ba bir yneticiler topluluu da olabi
sit resmi ilemleri bile iinden lir. Bu tr ynetimlerde birey hak
klmaz bir karmakla gtren b lar yneticinin isteminde erimitir
rokrasi dzeni zellikle geri kalm ya da yneticinin istem ine gre
lkelerde baskc rejimlerin halka szkonusu edilebilir. Bylesi siya
uygulad bask yntemlerini ko sal tekelcilik dzenlerinin en eski
laylatran bir etken olur. Marx b biimleri eski Yunanistan daki ti-
rokrasiyle ilgili olarak u belirleme ranlklard. Yeniam balarna
de bulunur: Brokrasi uygar top doru talyan kentlerinin bazlarn
lumun siyasal biimciliidir. Brok da grlen tiranlklar da btnc
rasi sonunda bir uygulama yanl ynetimlere rnektir. Yeniada
samalar durumuna gel ir. Brokra mutlakynetimler olabildiince b
si kafas tam tamna cizvit kafas tnc bir dzen ortaya koydular.
dr. Brokratlar siyasetin cizvetle- Bu mutlakynetimlerde Tanr ad
ri,dinbilimcileridirler. Brokrasi pa na ynetimi elde tutan kral tm
pazlar cumhuriyetidir. Brokrasi erklerin simgesiydi ve btnletii
biim sel amalarn ierik duru yetkeydi. Buna gre btnc y
muna getirdii gibi, gerek ama netimler azok belirgin bir zorbalk
larla atmaya girer. Brokrasi bi dzeni ortaya koyarlar. Nazilik ve
imi ierik ve ierii biim gibi gs faistlik gibi rejimler gerek anlam
term eye zorlanmtr. Brokrasi da btnc rejimlerdir. XVII.yz-
kimsenin kaamayaca bir em ylda Locke, demokratik devlet ko
berdir. Brokrasi gerek devletin ullarn aratrrken zorbal erk
yannda kurgusal bir devlettir. ki lerin tek elde toplanm as olarak
eit bilgi vardr, gerek bilgi ve b aklam, insann zorbaya diren
rokratik bilgi. (Bk. SERMAYE) me hakkndan szetmiti. Sorun
hereyden nce birey karsnda
BTNC (fr. totalitaire-, alm. devletin ykmll ve devlet kar
totalitr, ing. totalitarian). Bir b snda bireyin devleri ve haklar
tnn tm elerini kapsayan. sorununa dayanr. Btnc yne
Btnleyici zellii ya da eilimi tim lerde birey haklarndan ok
olan. Kendi ngrleri dnda devleriyle bireydir. amzda bi-
h erh an g i b ir siyasal ynelim e rey-devlet ilikisini dzenleyen ana
olanak tanmayan ynetim biimi. yasal devlet dzenleri btnc y
Btnc ynetim, demokratik ol netim lerin sakncalarn ortadan
mayan, egemenlik hakkm toplu kaldran dzenekler grnmnde-
mun kendine brakmayan yntem dirler. Ancak btnc ynetimle-
BYKEVREN

rin gerek anlam da son bulmas nik adan bilimlere, inan ynn
gerek anlamda bir demokrasi bi den dinlere yaklar. nsanolu do
lincinin btn dnyada yaama ge astne ynelerek bilimin temel
mesiyle gerekleecektir. (Bk. DE lerini atmtr, rnein Babillilerin
MOKRAS, ZORBALIK ) yeni doan bebein geleceiyle il
gili aratrmalar yapmak zere yl
BTNLK (fr. entit; alm. dzlarn devinimlerini gzlemleme
Wesenheit, Entitt', ing. entity). Bir leri gkbilimi dourmutur. By
varln zn kuran ey. Bir varl nn olduka belirgin ruhsal kaynak
n kurucu zelliklerinin toplam. lar vardr. Bu evrensel olgu, her
Maddi birlii olmayan somut nes eyden nce, insann kendisini aan
ne (dalga, hava akm). doa gleri karsnda duyduu
eksiklik ve gvensizlik duygusunu
BTNSELLK (ir. totalit] alm. gidermeye yneliktir. Ayrca, b
Totalitt, Ganzheit, Allheit', ing. yclk akl hastalar arasnda da
totality). Btn olma durumu. B yaygn bir eilim olarak grlmek
tnsellik dncenin temel fikirle- tedir. Auguste Comte byy bi
rindendir. K antda on iki kategori limsel aklamann ilk evresi say
arasnda nicelik blm altnda top mtr. Emile Durkheim byy di
lanan kategoriler iinde yer alr, bir nin bozulmu biimi olarak deer
liin ve okluun bileimine kar lendirir. By ok kk ller
lktr. Btnsellik dncede tutar- de, alklar dzeyinde ada top
lm belirtisidir. Btnsellikten yok lumda da varln srdrmektedir:
sun bir dnce sakatlanm bir kt bir durum ortaya kmasin
dncedir. (Bk. YAPI) nleyebilmek iin tahtaya kere
vurmak tam tamna by yapmak
BY (lat. magia; fr. magie; alm. tr. (Bk. BONAN)
Magie', ing. magic, spell). Doa
olaylarna kart olaylar yaratma sa BYKEVREN (fr. macrocosme',
nat. Baz uygulamalardan giderek alm. Mackrokosmos', ing. macro-
baz doa olaylarna egemen olma cosm). Kkevren diye belirlenen
ya da engel olma sanat. By, dav insana kart olarak evrenin kendi
ran ya da sz gibi simgesel ara si. nsanla evren arasnda her ba
larla varlklar ya da eyler zerinde kmdan bir koutluk bulan ve insa
etkide bulunma tekniklerini ierir. n bir bakma evrenin kk bir
En eski uygarlklardan bu yana in zeti gibi grmeye eilimli olan fel
san giderek azalan bir biimde bir sefe retileri kkevren diye ad
takm gizli ilikilere dayanarak ge landrdklar insan dnyasn by-
lecei renmek (kahinlik) ve ge kevrende bir btne kavutururlar.
lecei etkilemek (byclk) a (Bk. KKEVREN)
balarna girmitir. By sanat tek
BYKLK

BYKLK (fr. grandeure; aim. eyleri, ezilmiliklerini dile getirir.


Grosse; ing. greatness). Byk ol Byklkduygusunun zararsz bi
ma durumu. Daha byk ya da da imleri olduu gibi lgnca biim
ha kk olabilmenin nitelii. B leri de vardr. Byklkduygusu
yklk fiziksel adan byk ola bunamaya, genel felce, eitli ruh
nn (byk ev)ve dnsel adan sal bozukluklara bal olarak da or
byk olann (byk filozof) nite taya kabilir, ayrca ahmakln bir
liidir. yanss da olabilir. (Bk. AAGILIK-
DU Y G U S U , Y K S E K L K-
B Y K L K D U Y G U S U (fr. DUYGUSU)
mgalomanie', alm.Megalomanie',
ing. megolomania). Byklk ya BYKNERME (lat. majr, fr.
da gllk savlaryla belirgin l majeure', alm. M ajor, Obersatz',
gnlk. Yetkinliklerini abartmaya da ing. majr). Tasmn iki ncln
yanan lgnlk. Byklkduygusu- den biri, byk olan, bykterimi
na tutulan kii kensini bedinsel ya iereni, Btn insanlar lmldr
da ruhsal dzeyde tam anlamnda (byknerme), Sokrates insan
byk ya da gl bulur. Kii ken dr (kknerm e), Sokrates
disini Tanr, peygamber, imparator, lmldr (varg ya da sonu).
ok zengin, ok nl sanmakla ger (Bk. KKNERME)
ekte bir baarszlya da baar
szlklar dizisini dengelemeye al B Y K TERM (lat. majr, fr.
maktadr. Byklk duygusunun majeur, alm. Major, Oberbegriff,
toplumsal ve fiziksel biimleri ol ing. majr). Tasm da en byk
duu gibi cinsel biimleri di vardr, kapsam olan ve sonucun yklemi
bu sonuncu biimde kii kendisini ilevini gren terim. nsan lm
cinsel adan olaanst yetkin ve ldr (lml.bykterim, insan:
gl hatta becerikli duyar. Bu duy ortaterim ), Sokrates insandr
gu aalkduygusunun bir yans (Sokrates: kkterim), Sokrates
mas gibidir, onda insan olmad lmldr. (Bk. KKTERM)

96
c
C A N L IC IL IK (fr. animisme; temelinde de canlc bir anlayn
alm. Animismus; ing. animisim). yatt sylenebilir. Canlc dn
Her eyde canllk bulan reti. ceye genler yetikinlerden, ilkel
Dnsel ve bedensel yaamn il ler gelimilerden daha yatkndr
kesi olarak tek bir ruhu benimse lar. nk onlar doadaki devinim
yen, bylece nesnelerde de insan leri ya da mekanik oluumlar en
nhsallna benzer bir ruhsallk bu kolay bu yolla aklarlar. lkel in
lan reti. Bu reti insanln tari san buna gre her zaman ruhlar
hi kadar eski olan bir dnce bi armak ya da kovalamak gibi yn
imine dayanr. Canlclk ruhun temler aram, dualar ve adaklarla
varln benim sem ekle kalmaz, bu ii gerekletirmeye almtr.
canll madde dnyasna da g Bynn kayna da insann ruti-
trr ve bu ikinci zelliiyle ruh- larla olan bu alveriindedir. E. B.
uluktan ayrlr. Genel olarak nes Tylor ilkel insann uyku, d ve -
nelerde insan ruhuna benzer bir ruh lm deneylerinden giderek ruh kav
bulan tm grleri canlclk diye rayna, oradan atalar kltne, ora
adlandrmak doru olur. Gerekte dan da tanr fikrine nasl ulatn
her eye, her olguya ve her nesne gstermeye almtr. ocuklarn
ye canllk ykleme eilimi ilkel in tm nesnelerin canl ve devingen
sann balca eilimidir. Ayrca he olduuna inanmas da canlclk ola
men btn insanlarda canlc bir rak belirlenir. Trende giden ocuk
eilim grlr demek hi de yanl ay grdke aym kendini gzledi
olmaz. yi ve kt ruhlara, cinlere ini sanr. (Bk. BY, ORGAN-
eytanlara inanmak bir tr canlc CILIK, RUH, RUHULUK, TA-
eilimin belirtisidir. Ancak canlc PINCAKILIK)
lk daha ok ilkel insanda kendini
gsteren bir dnce biimidir, ki C A N LIM A D D EC LK (fr. hylo-
iletirme yoluyla tapnacakla soisme; alm. Hylozoismus; ing. hy-
alr. oktanrl inan tablosunun lozoism). Her maddenin kendiliin
CNS

den ya da dolysyla canl olduu mm, salt cinsellikle sevecen cin


nu ileri sren reti. Bu retiye sellik ayrmn dndrm tr.
gre tm madde (yun. hyle) ya da Buna gre salkl cinsel yaam ya
tm dnya canllkla (yun. zoe) da gerek ak tam bir eros ve aga
ykldr. (Bk. MADDE, MADDE pe dengesinde gerekleecektir. Bu
CLK) dengenin bozulmas, hangi koul
lar altnda olursa olsun, iftlere mut
C N S (yun.geraw; lat. genus\ fr. suzluu getirecektir. Nitekim, a
genre', aim. Gattung-, ing. gemus). dalarmzdan pekou ada ya
Genel terimlerin en by. Bir am biimlerinin cinsellii evcille
ok tr kapsayan genel kavram. tirdiini ve bylece tam anlamnda
Ortak zellikleri olan bireylerin sakatladn, onda eros un payn
oluturduu topluluk. Cins, trden azaltarak tpk Ortaada olduu
daha geni bir topluluk oluturur. gibi ona bo bir kutsallk giysisi giy
Kendi iinde blnen her tr, b dirdiini benimserler. Bir baka g
lmleri karsnda cinstir. Azok r de cinselliin tam anlamnda de
kapsaml tm snflar gndelik dil erlerinden boalarak bir eros g
de cins diye adlandrlr. (Bk. TR) rnm alddr. Paul R icoeur
yle der: Sonunda iki varlk bir
C N S E L L K (fr. sexualite; aim. birine sarldnda bu iki varlk ne
Sexualitt-, ing. sexuality). Cinsel ne yaptn biliyor, ne ne istediini
yaam olgularnn tm. nsanda biliyor, ne ne aradn biliyor, ne
ve hayvanda remeye temel olan ne bulduunu biliyor. nsann top
ve erkekle diiyi ayran zellik. Cin luma kr krne balanmas onu
sellik canllar dnyasnda cinsle il cinsellikte de etkisiz klyor. Henz
gili edim ve sorunlarn tmn ie kendi bilincine varmam kii cin
rir. Cinsellii her eye karn kaba sellikte ne bulduunu ya da ne bu
reme edimlerinden ayr tutmak ve labileceini elbette bilemeyecektir.
onu remeyle olduu kadar akla Jaspersin dedii gibi insan Her
btnletirmek doru olur. Cinsel kesin yaptn yapyor, herkesin
lik tek bana daha ok reme edim inandna inanyor,herkesin dn
lerini dndrr, ama o her za dn dnyor, bylece her
man akta evcil ve insani bir gr alanda olduu gibi cinsellikte de zo
nm kazanmaya eilimli gibidir. runlu bir mekaniklii gerekletiri
Ak ve cinsellik ayrm, cinsellik te yor. Modern iftlerin aka yatkn
meline dayanmayan ak olamaya olmad gr bylece kkl bir
cana gre, yalnzca ve yalnzca biimde yaylyor. Yaplan anketler
kar cinslerin birbine ynelimlerin ve istatistikler de insanlarn cinsel
deki sevgi ya da duygu yknn yaamlarnda genellikle aradklarn
azl ya da okluuyla ilgilidir. Bu bulamam olduklarn gsteriyor.
da dnrlere eros ve agape ayr C. Jam ontun dedii gibi Cinsel-
C O G T O

Kk henz geici olarak bile yantla ne. Fiziksel zellikleri olan nesne.
yamadmz bir soru gibi grn (Bk.BEDEN)
yor. Her ne olursa olsun cinsellik
insanda tm ruhsall kapsayan ve C S M C K (lat. corpusculum\ fr.
belirleyen bir etkinlie sahiptir. By- corpscule; alm. Korpuskel, Krper-
lece cinsel yaam insan yaamnn lein\ ing. corpuscle). En kk ci
balc belirleyenlerinden biri olur, sim . X V II.ve X V III. y zylda
buna gre ada ruhhekimliinin atomlar ve molekller cisimcik di
ve ona bal olarak ruhayrtrma- ye adlandrlrd. Bugn ktleyi
snn en nemli konularndan biri oluturan maddelerin en kk par
dir. Freud en genel anlamdaki cin asna cisim cik denilir. Atom un
sel arzuyu, L ibido'yu insan ruh- paralanmas ile ortaya kan elek-
sallnn temeline yerletirir. Cin tirikli ya da elektiriksiz tanecik de
sellik ada ruhbilim kadar a cisim cik diye adlandrlr.(B k.
da dnceleri de ilgilendirir. K ATOM, ATOMCULUK)
tmser Schopenhauer cinsellii i
gdsel bir aln doyurulduu yer C O G T A T O (lat.sz.). D
olarak grr. Bu alanda erkek ka nce edimi. C ogitatio" terimi
dnn gzel ve anlayl olduu ya tm kendiliinden dnce edim
nlgs iindedir. Kadn da erkei lerini karlar. Bu terim giderek da
gl ve kiilikli bulmaktadr. Er ha az kullanlr olmutur.
kek, sonunda, kadnn irkin ve ap
tal, kadn da erkein kaba ve ben C O G T O (Dnyoruma-
cil olduunu grecektir. Maurice lamnda lat. sz; Cogito ergo su-
Merleau-Ponty cinsellii rtl bir mun ksaltlm). Descartes n y-
g olarak belirler: Cinsellik bir ge nemli kukudan sonra ya da yn-
nellik maskesi altnda kendine giz temli kukuyla ulat varlk de
lenir,yaratt gerilimden ve dram neyi. Descartes varl kantlamak
dan kamaya bakar. M. Merleau- iin kukudan yola kar: her ey
Pontyye gre insan yaamnda cin den kukuya debileceini, ama
sel olan cinsel olmayandanda ay kukulanan benden kukuya d-
ran kesin snrlar yoktur: Bir ka emeyeceini grr. Bylece Co
ran ya da bir edimi cinsel ya da gito ergo sum (dnyorum y
'cinsel deildiye belirleyebilmek leyse varm) ilkesine ular. Des
o la sl y o k tu r. (B k. A K , cartes nce Grdm her eyi
LBDO) yalan sayaym: (...) hibir duyu
mun olmadn dneyim; beden
C SM (lat. corpus\ fr. corps; alm. biim, uzam, devinim ve yerin zih
Krper; ing. body). Algmza ak nimin uydurmalanndan baka bir
olan ve uzayda yer kaplayan nes ey olmadna inanaym: yleyse
COKU

doru diye umulacak olan ne? di ulatrr. Bu deney iinde birey tam
ye sorunu belirler. Sonra u usa- anlamnda devinimsizdir, tm d
vurm ay ortaya koyar: dnyada dlam, tm iselliine ulam gi
hibir ey olmadna inandm, va bidir, engin bir mutluluk iinde bu
rolmadma da inandm m? Ha lur kendini. Coku ruhun akn bir
yr. Baz eylere inandysam var- eyle zdelemesidir, bu zdele
dm. Hileci bir g m artyor mede zneyle nesne arasnda hi
beni? Beni aidatsa da varolduum bir arac yoktur. Plotinos ve onun
konusunda kukum yok. ne kadar yolundan gidenler cokuyu felse
isterse o kadar aldatsn beni, ben fenin amac durumuna getirmiler
herhangi bir ey olduumu dn di. Bylece coku tm gizemci tu
dkten sonra beni hibir zaman bir tumlarn temelinde bulunan ama
hi yapamayacak. yle ki bunlar duygusudur. Coku ruhsal bozuk
iyice dndkten sonra, her eyi lukla ilgili bir edilginlik durumu da
dikkatle inceledikten sonra sonuca olabilir. Bu durumda birey gerek
varmak ve u nermeyi sallantsz dnyann bilincinden ve kendisinin
diye benimsemek gerekir: dn bilincinden yoksun kalarak tam bir
yorum yleyse varm." Varl ku devinimsizlik ve duyarszlk iine
kudan giderek kantlama giriimi der, evresiyle btn ilikisini
ne D escartesdan ok nce Aziz keserek bakasnn hibir biimde
Augustinusda raslanz. Aziz Augus- giremeyecei bir ruhsal dnyaya
tinus yle diyordu: Aldanyorsam geer (Th. Kemmerer). Hastalkl
varm. nk, elbette,varolmayan cokuda bountuyu temel alan ve
aldanmaz. Kantda cogitodene- zaman zaman bountuyla birlikte
yin kouludur. (Kant: Dnyo ortaya kan anlamsz bir sevin
rum, tm sunumlarma elik ede gzlemlenir. Bu coku daha ok
bilmelidir. (...) Sezgi elerinin histeride, izofrenide, manide or
tm eitlilii dnyorum la zo taya kar. Alman estetikilerinin
runlu bir iliki iindedir. (Bk. KU belirlemi olduu Einfhlung ku
KU, KUKUCULUK, LKC ramnn ncs Theodor Lipps es
LK) tetik deneyin znedeki duygusall
n nesneye yansmasyla gerek
COKU (fr. extase', alm. Ekstase\ letiini bildiriyor, bunu insann do
ing. ecstasy). Herhangi bir ey kar ada ergimeye uramas olarak de
snda duyulan ar haz ya da hay erlendiriyordu. Lippse gre bi
ranlk. Kendi varlnn dna kp zim bir duygusall nce kendimiz
yce bir varla kavumuluk duy de yaadmz sonra da nesneye
gusu. Cokuda kii kendisini nes yansttmz sav doru deildir;
nel dnyadan kopmu ve st bir her i edim nesneyle ve nesnede
varlkta erimi duyar. Bu duygu bi yaanmaktadr. Lippse gre este
reyi sezgisel bir aknlk deneyine tik edim znenin nesneyle, benin
COKUNLUK

ben ol m ayanla zdeliinde ger Platon, Sokratesin azndan o-


ekleir. Gzel sorunu bylece kunluu aklar ve onu sanatla b
Lippsle duygudalk erevesine tnletirir. yle der Sokrates: a
indirgenmi o\ur.Einfhlungun bir ir hafif kanatl kutsal bir varlktr;
baka ncs Volkelt de bu olgu esin almadan, kendinden gemeden,
yu nesnenin sezgisiyle ben arasn kafas yerindeyken bir ey yarata
daki duygu ilikisi olarak tanmlar. maz. Tanr vergisi szkonusu de
Estetik yaamda tm dnsellii ilse hi kimse iir syleyemez,ge
ya da en azndan gidimli dnce lecei bildiremez. Buna gre ai
yi ortadan kaldran Einfhlung' u rin yaratt coku tam anlamnda
Bayer yar uyuturucu tekfikirli- tanrsal kaynakldr. / Cline : nsan
lik olarak belirler ve onunla ilgili duygusal bir varlktr. Duygunun
olarak unlar syler: Gizemcilik dnda byk yarat 1ar yoktur; d
te olan btnsel kavray sanatta lerinden uzaklatklar iin cokun
yoktur; sanatta tm ierii kavra luk insanlarn ounda pek abuk
yanlayz; Einfhlung'un mahkum tkeniverir. / Aragon: Edebiyat
edildii yer burasdr. (Bk. EIN szkonusu olduunda, eletiri bir
FHLUNG) eit heyecanlar pedegojisi olmal
dr. /Valry:Yalmzca cokunluk
COKUNLUK (fr. enthousiasme', adna yaz yazmay eskiden iren
aim. Begeisterung', ing. enthusi bulm azdm , im di buluyorum .
asm). Youn heyecan. Cokunluk Cokunluk yazara uygun bir ruh
Lockeda ve onun grlerine kar durumu deildir. / Vltaire:Biraz
kan Leibnizde kltc anlam cokunluk olmadan hibir ey ya
da kullanlmtr, ussallktan uzak plamaz. / Emerson: Hibir b
lamay ve dorulara ussalln d yk kendini cokunluk dnda va-
nda ynelmeyi belirler. Cokun redemez. / Eluard: Erdem olma
luk giderek olumlu bir anlam ka dan cokunluk olmaz, yiitlik ol
zanmtr, dorulara ulama abas madan erdem olmaz. / Honor de
g stere n k i in in h ey e can n a Balzac: Cokunlua yatkn olma
karlktr. Oysa Platon iin co mak bir basitlik belirtisidir. / Di
kunluk ok nemliydi, insan alt d derot nsan ine de yapyor olsa
zeydeki ilikilerden kurtarp tanr mesleini cokunlukla gerekletir-
ya doru ynelten bir gt, ton'da melidir. (Bk. COKU)

101

ABA (fr. effort\ alm. Streben, lamn ok gzel belirtir. ngilizler
Anstrengung; ing. effori). Bir en yle syler: Yoksulluktan baka
geli ortadan kaldrmay ya da yeni hibir ey abasz elde edilemez.
bir duruma gemeyi amalayan et (Bk. EDM, ETKNLK, EYLEM)
kinlik. B ir bilinli varlk olarak
insann kendindeki ya da dnyadaki A R IIM (fr. association; alm.
bir engeli ortadan kaldrabilmek iin Assoziation; ing. association). Bi
tm gcn kullanarak eylemde lin alannda istemin hibir katks
bulunmas. aba genellikle eksikli olmadan hatta onun direniine kar
ya da sakat bir durumdan yetkin n fikirlerin, imgelerin, duygula
duruma gemek zere ortaya ko rn kendiliinden birbirine balan
nulur. Bunun yannda elbet bo a mas. Sunumlarn ve kavramlarn
balar da vardr (bir demir ubuu d zen siz b ir g rnm a ltn d a
bkmeye almak gibi). Genel ola birbirini izledii ruhsal olgu. Bir ruh
rak bedensel ve ruhsal olmak ze sal durumun kendiliinden bir ba
re iki tr aba belirlenir. Bununla ka ruhsal durumu getirmesi. Aris
birlikte insanda bedensel olan ruh toteles armn yasasn be
sal olandan ayrmak olas olmad lirlemiti. Ona gre arm ben
na gre aba insann btnsel bir zerlikle ( mavi halnn denizi anm
edimine karlktr. aba herzaman satmas), yaknlkla (stn beyaz
yetkin bir sonuca ya da amaca var anmsatmas), kartlkla (scan
mann tek koulu olarak gsterilir. souu anmsatmas ) kuruluyor
Plautus Bademe ulamak iin e du. Aristotelesden sonra arm
kirdei krmak gerekir der. Latin olgusunun varl yadsnmad, bu
airi Catullusun Zafer abay se olgu zerine ou birbiriyle uzla
ver sz neredeyse btn dnya maz deiik grler ortaya kon
ya atasz olmutur. Gvercin du. Hume ve br ngiliz deneyci
gkten yere kzarm olarak inmez leri arm ruhsal-sinirsel bir s
diyen latin atasz de abann an recin belirledii mekanik bir olgu 103
ARIMICILIK

olarak dndler. Onlara gre a ni armla aklayan reti. Bu


rmlar ruhsal yapnn ileyiiyle il retiye gre ruhsal yaamdaki yet
gili temel eyi oluturmaktayd. Bu kin biimler ok basit olgularn ya
anlamda arm tm ruhsal ya da durumlarn birbirini izleyiinden
am belirleyen temel etkinlikti. n domaktadr. Tm zihinsel yaam
giliz filozofu James Mili imgelemi fikirlerin, duygularn ya da imgele
armla aklam, onu ar rin birbirini anmsatarak artr
mn en basit biimi saym ve ar- mas olayna dayandran arm
darda gelen duygular ve fikirler clk elbette usavurmay yani bir bil
toplam olarak gstermiti. Ona giden gidimli olarak bir sonu
gre bellek de arm yasalarna karmay aklamakta glk eke
gre ortaya kan bir dizi fikirden cektir. nk usavurma istemli bir
baka bir ey deildir. ngiliz filo tutuma baldr, oysa armda
zofu John-Stuart Mili arm ya tam anlamnda bir kendiliindenlik
salarn yerekimi yasalar kadar vardr, onda us hibir biimde ie
nemsemitir; Gkbilim iin yer- karmaz. armc anlaya g
ekim yasalar, fizyoloji iin doku re usavurma bir arm olay ol
zellikleri neyse ruhbilim iin a masa bile usun armla elde edil
rm yasas odur. J-S. Mili bize mi temel ilkelerine gre gerekle
temel dorular salayacak olann en bir olaydr. armclk izle
nedensellik olduunu bildirmi, ne nimci Bergsonun ve biimcilerin
densellie de armla ulaabile eletirilerine uramtr. Biimcile-
ceimizi sylemiti. arma tm re gre armclar temel eler
ruhsal yaam belirleyici bir anlam den nceki bileimleri grememek
veren bu gr bugn olduka es tedir. Bergson da armcl tm
kimitir. Evrimci dnce iinde yaratma olgusunda zihnin kendi
arm fikri daha deiik yorum kendisinden elde ettii sezgiyi gr
lar kazanrken bu dncenin n memekle eletirmitir. (Bk. A
cs Herbert Spencer deneyci g RIIM)
rle doutanc gr birletire
rek arm fikrine evrim ve kal A PR A IK (lat. abstrusus; fr.
tm kavramlarn getirmitir. (Bk. abstrus; alm. abstrus; ing. abstru-
ARIMIMCILIK) se). Dncenin allm dzenin
den uzak olan. Salam bir mantk
A R IM IC IL IK (fr. assoca- sal dzeni bulunmayan. aprak
tonisme; alm. Assoziationspsycho- lk yazsal ve szsel anlatmla ilgili
logie\ ing. associationism). ar dir ve anla Imazlkla ya da zor an-
mlar zihinsel yaamn temeli ola lalrlkla belirgindir. aprak an
rak belirleyen, buna gre tm zi latmlar genellikle yapay bir derin
hinsel ilemleri, hatta usun ilkeleri lii olan anlatmlardr, buna gre
10 4
ELK

apraklk da ok zaman derin g usu ve usun yneldii fikirleri (Tan


rnme isteinin bir sonucudur. (Bk. r, Ruh, Dnya) akn diyalektik
KARANLIKILIK) l e incelemitir. Akn diyalektiin
balca konusu usun metafizik bil
A TIM A (lat. conflictus; fr. giyi nasl salad konusudur. Ken
conflit; alm. Widerstreit\ ing. conf- dinde eye, Noumenona ynelen
lict). ki birey ya da iki toplum ara us, koullanmam a priori sezme
snda kartlk ve kavga durumu. yetisidir ve duyumsal bilgiye d
Kiide kart duygularn ayn anda ntrmekle ykml anla, ko
ortaya kmasndan kaynaklanan ullanm a karlktr. Bu koullan-
ruhsal gerginlik durumu. atma mam ilkrnek anlk diye de ad
genellikle kiinin toplumla ilikile landrabiliriz. Usun fikirlere yne
rinde kapld bir duygudur ve liiyle U bilgi alan oluur: dinbi-
devler, toplumsal zorunluluklar, lim, ruhbilim, evrenbilim. Us bu
ahlak kurallar karsnda igdsel alanda hibir zaman aamayaca
itkilerin, tutkulu ynelimlerin, duy atklar belirler: 1. evrenin uzay
gusal eilimlerin amazlarndan da bir snr, zamanda bir balang
kaynaklanr. Hapishanede sevgili c var mdr, yoksa evren snrsz
sini zleyen bir adam ya da ciere ve ncesiz midir? 2. btn par
uzanamayan bir kedi atkl du alara ble ble basit ve blnmez
rumdadr. atma daha ok top paralara m ularz yoksa bu bl
lumsalln doru olarak kavran- me ii sonsuza kadar srer mi? 3.
lamad durumlarda ortaya kar. nedenler zincirlerinde geriye gide
Bireyin toplumsal ve ahlaki gerek gide bamsz bir ilk nedene ulaa
leri kavramasyla atklar yerleri bilir miyiz ya da bu geriye gidi
ni bilinli tutumlara brakarak da sonsuza kadar srer mi? 4. olum
lrlar. atk sorununu zmek sallar zorunlu olarak mutlak bir e
iin insanlar bastrma gibi, ycelt ye dayanrlar m yoksa bylesine
me gibi yollar bulmulardr. (Bk. mutlak bir ey yok mudur? Bu drt
BASTIRMA, YCELTME) soruda atknn almas olanak
szdr,bunlarda savlarla kar sav
ATIKI (fr. antinomie; alm. An lar birbirini gideremezler, gidereme
tinomie', ing. antinomy). ki ilke ya yeceklerdir. atklarn almazl
da bunlarn belli bir konuya uygu usun kendini aan bir ii yklen
lanlar arasnda eliki. ki gr mi olmasndan gelir. (Bk. DYA
a ra sn d a g id erilem ez grnen LEKTK, FELSEFE, LKC
kartlk. atk, K antda usun LK)
dt elikilere karlktr. Usla
anl kesin olarak birbirinden ayr E L K (lat.contradictorius; fr.
m olan Kant anl ve kavramla contradiction\ alm. Widerspruch,
rn akn ayrtrmaAz ele alm, Kontradiktion\ ing. contradiction). 105
ELKL

ki kavramn ya da yargnn kart deiimi. Danvin kuramnda e


l. ki ayr durumun yeni ve daha itleme yaayan trlerde her kuak
stn bir durumu gerekletirecek ta ortaya kan ve doal ayklan
biimde kartlamas. erii ayn mayla evrimin temel etkeni duru
olan biri olumlu br olumsuz iki muna gelecek olan kk deiik
yarg elikilidir (Ali alkandr; Ali liktir ( F. Poulqui6). eitleme
alkan deildir). Mantksal eli zellikle bir mzik terimidir ve bir
kiyle gerek ya da yaamsal eli temann deiikliklerle yinelenmesi
kiyi birbirinden ayrmak gerekir. anlamna gelir. Temann her yeniden
Alinin ayn zaman paras iinde ele a ln n d a b ir e itle m e
alkanl tembelliini ya da tem gereklemi olur.
bellii alkanln mantksal ola
rak giderecektir. Oysa ii snfyla EV R E ( fr. ambiance\alm. Stim-
burjuva snfnn elikisi mantk mung; ing. enviroment). Maddi ya
sal bir eliki deil gerek bir eli da dnsel ortam. Belli bir ortam
kidir. zdelik ilkesinin baka bir da insan ilikilerinin dourduu ha
anlatm olan elimezlik ilkesi, ayn va. evre ok zaman ortamMa
iliki altnda ayn eyin hem var- zdeletirilir. evreyi zellikli or
sanm asnn hem yoksanm asnm tam diye dnmek doru olur. Or
olanakszl ilkesidir. Doruyla ger tamda nesnellik evrede znellik
ei zdeletirmi olan Hegel, e ne kar. (Bk. ORTAM)
limezlik ilkesini dncenin mut
lak yasas saymaz yalnzca gidimli E V R M C L K (fr. pa-
ve soyut dncenin yasas sayar. lingenesie; alm. Palingenesie; ing.
Ona gre mutlak dnce kart palingenesis). Evrensel olaylarn
lar birletiren dncedir. Hegelin dnemsel dnll dncesi.
diyalektik mant buna gre eli lmden sonra dirili. Varlklarn
kiyi dncenin ve yaamn itici ya ve toplum larn yeniden ortaya
sas durumuna getirir. Hegelci ve k. Yeniden dou. evrimcilik
M arx dncede savla karsa- fikri yunan uygarlnn temel inan
vm elikisi bileimi yaratarak ge- cyd. Doa olaylarnn dnll
liim i salar. T arihin geliim i ( gece-gndz, mevsimler) bir
tmyle bu elikili gidi zerine evrensel dnlln varln d
kurulmutur. (Bk. DYALEKTK) ndryordu. Orpheusu-Pytha-
goras inan ruhgn benim
E L K L . Bk. KARISAL serken evrimli lik fikrine yaslan
yordu. Platon Phaidros diyalogunda
E T L E M E (lat.variatio; fr. ruhgn gstermeye alt. Da
Variation-, alm. Vernderung-, ing. ha sonra evrimlilik Stoac flo-
Variation). B ir durum dan br zoflarca benimsendi ve temellen-
duruma gei. Bir nicelikte deer dirilmeye alld. evrimlilik fikri
LECLK

Nietschenin dnce dnyasnda um). Bilin karklyla belirgin ge


da nemli bir yer tutar. Bugn de ici zih isel b o zu k lu k . B ilin
Spengler, Toynbee gibi dnrler yetilerinde geici dzensizlik. Al
evrimlilii daha deiik bir anlam glarn yanlsamal, yarglarn sakat
da benimserler. (Bk. YENDENC- olduu, zihnin bo fikirler ortaya
SMLEME) koyduu lgnlk durumlar olduk
a kark durumlardr. Baz lgn
IK A R SA M A ya da IK A R IM lklar aka kendini gsterirken ba
(fr. infrence-, alm. Inferiren; ing. zlar da iyiden iyiye kapaldr, hat
illation). Bir nerm eden baka ta baz lgnlklarda lgnca fikir
nermeler yardmyla bir doruyu lerin ilk bakta sezilemeyecek bi
elde etme. karsamada doru ol imde ustaca mantkl klnd g
mas gereken, ancak doruluu rlr. Bununla birlikte belli bir dik
ak ak grlmeyen bir nerme kat bu mantkta yansyan tutarsz
den doruluu benimsenmi ba lklar, samalklar, abartmalar bir
ka nermelere dayanarak doru so rpda ortaya karabilir. lgnlk
nu karlr. Bu sonu dayanak ola lar blmde ele almak olasdr.
rak alnan nermede ierilmi bir 1. takn ya da saldrgan lgnlk
sonutur. Tm usavurmalar, tm lar, 2. byklk lgnlklar, 3. me
tmdengelim ve tmevarm ilem lankolik lgnlklar. lgnlk alg
leri karsamay salar. k nok yanlsamalarna bal olarak sanryla
tas ya da birinci nerme doruy birlikte grlr. lgnln yerleik
sa, arac nermeler de buna gre biimleri de vardr. Bu tr lgnlk
doru kurulduysa karsam ann larda gereklik duygusu srekli ola
doru olmas gerekir. (Bk. TME rak yiter. (Bk. DELLK)
VARIM, TMDENGELM, USA-
VURMA) L E C L K (fr. asctisme-, alm.
Asketih, ing. ascetism). Tanrya
IK M A Z (fr. aporie; alm. ulamak yolunda hazlardan ka
Aporie; ing. aporia). zlmez so ve acya ynelii ngren dinsel tu
run. inden klm az mantksal tum. Hazlarn ve aclarn stne
glk. Ayn soruya karlk olan karak, yaamsal gereksinmeleri
ve aralarnda elimekle birlikte her- enaz llerde karlayarak ruh y
biri ayr ayr geerli olabilecek gibi celiine ulamay ngren ahlak
grnen iki gr. A ristoteles, yntemi. ilecilik gizemli dinsel ya
M etaphsikann B sinde kart amn zorunlu bir uygulamas gi
usavurmalarn eiti iinden gelen bidir ve tm bedensel ya da du
on drt kmaz belirler. yumsal hazlardan ka, tm dn
ya ilerini bir yana brakarak yce
IL G IN L IK (lat. delirium-, fr. olana ynelii nerir. Bu ka ve
dlire-, alm. Delirium-, ing. deliri bu yneli insana yetkin bir ahlaki
R K N

yaam salayacaktr. Doastn olumsuz ynyle estetiin konusu


den ok doal olana ynelen en eski olur. Yeniaa kadar irkin olan her
uygarlklarda elbette ilecilie yer ey estetikd saylmtr ya da es
yoktur. ilecilik yunan uygarln tetik kavrayta gzel ve irkin ay
da, belki de tektanrcla eilimin rm yaplmtr. Bugnk anlay
balamasyla ortaya kmtr. Ruh- iinde irkin gzel in bir baka g
gne inanan Orpheusu-Pytha- rnm, gzelin tmleyeni gibidir:
goras gelenek ve onun gelimi zgn sezdirdii lde, zel bir
bir anlatm olan Platoncu felsefe anlam ortaya koyduu lde g
gerek anlamda ilecilie geiin ilk zelle btnleir. Eski gzel plastik
admlan olarak alnabilir. Platon tm bir anlam tayordu, bugnk g
felsefesini gizemci bir temele oturt zel yalnzca anlamla ilgilidir diyebi
mu, tm bilgiye ynelii de ileci liriz. Bugn birok ressamn gzel
bir anlaya indirgemiti. Ona gre kavramn ilkelle ve kabasabayla
st bir dnyann gerekleri olan zdeletirdiini gryoruz. All
dealarn bilgisine bu dnyada an m gzelin dna tamadr bu. Paul
cak ileci bir yaam srmekle ula Gauguin yle diyordu: Her eye
labilirdi. Daha sonra yeni-Platon- cesaret etme hakkn getirmek isti
cu anlay Platonun gizemci ve yorum. Birok ressam ar biim-
ileci grlerini derinletirdi, bu bozmalarla ya da ok deiik yo
dnyadan tam anlamnda bir ya rumlarla doaln snrlarn aarak
lan dnya imgesi yaratarak her za bize garip grnebilicek biimler
man bir el etek ekme iinde st olutururlar, burada elbette bam
dnyann bilgisine ynelmeyi ya da baka bir gzelin aray vardr.
Tanrya kavumak iin almay Monet yapt bir portreyi been
n erd i. ilecili in ngrd meyen bir model iin unlar sy
yaam bir yoksunluklar yaam ol lemitir: Moore dvlm yumur
duu kadar bir aclar yaamdr. i ta sarsna benziyorsa benim suum
leci iin dnyada dalmamann mu? Gene de gzelin doalda ve
arl kadar aclarn anndnlcl trnn koullarn yetkin bir bi
nemlidir. Bu yzden ilecilik bir imde srdren salkl bireyde bu
yanyla bir tr acclk olur. (Bk. lunduunu, gzel kavramnn ger
AICILIK, DYALEKTK) ekliin derlitoplu bir grnm
n ortaya koyduunu syleyebili
R K N (fr. laid; alm .hsslich', riz. Rodin yle der: lkyaza yeil
ing. ugly). Gzelin kart. Biim katan, ilkka gller katan, gen du
siz ya da uyumsuz olan. Yapsnda daklara erguvan krmzs katan ir
tutarszlklar bulunan. Kendi tr kinlik yaratr, nk yalan syler.
nn yetkin zelliklerini gsterme Ancak doadaki gzelle sanattaki
yen. irkin genel olarak biimsizi, gzeli, doadaki irkinle sanattaki
hoa gitmeyeni, uyarsz belirler, bu irkini birbirinden ayrmak gerekir.
OCUKLUK

Doal dzende daha ok trn en Bu bilimin kuruluu geen yzyln


iyi temsil eden bireye verdiimiz sonlarnda olmutur. Chrismann
gzel sfatn sanatta daha ok an 1894de Jenada verdii tez ocuk
laml iin kullanyoruz. Lalo yle bilim alannda atlm ilk adm sa
der: Doada canl varlklarn g ylr: Paidologie, E ntw urf zueiner
zellii trlere uygun olaan ve belir Wissenschaft des Kindes (ocuk
gin zelliktir ve buna bal olarak bilim, ocuklar zerinde yaplan bir
uyumludur, bedensel ve ruhsal ye bilim tasars). Chrisman 1900de
tilerin tam gelimesidir, fkran Kansasda Paidolog dergisini kur
salktr ve sonunda bunlardan ge mutur. 1883 de Anvers de bir o
len stn gllktr. ada es cukbilim demei kurulmutur. o
tetikte ne kadar deiik bir anlam cukbilim pedagojinin ve eitimbili-
versek de irkin uyumsuz olan ve min en byk yardmcsdr. (Bk.
istenmeyendir. Bayer yle der: ETM, PEDAGOJ)
Gzelin kart olan irkin z ge
rei olumsuzdur. irkinde zden O C U K LU K (lat. infantia; fr.
bir yetersizlik, teknik aralarla so enfance\ alm. Kindheit; ing. child-
nu arasnda bir uyumazlk, biim hood). Yaamn doumdan ergin
sel bir oranszlk, bir uyumsuzluk lie kadar olan ilk dnemi. ocuk
vardr. Bk. ESTETK, GZEL ) luk dnemi bilincin oluum dne
mi ya da bireyin dnyaya uyarlan
O C U K B L M (fr. pdologie; ma dnemi olmakla olduka sancl
alm. Paidologie\ ing. paidology). bir dnemdir, buna gre ocukluk
ocuu erikinden ayr bir varlk daha ok uyumsuzluklarla, at
olarak ele alp inceleyen bilim. o- klarla, ama abalaryla belirgindir.
cukbilim ocuu tepkileri zel bi ocuklukta zihin tam anlamnda
yolojik, ruhsal ve toplumbilimsel ya olumad iin bir bilgi ve yarg ek
salara gre gelien bir varlk ola siklii kendini her durumda belli
rak deerlendirir, onu byk insan eder. Hayvanlar tablosunda geriye
dan ayrr. ocuun byk insan doru gidildike ocukluk sresi
dan ayrlmas gerektiini bize ilk ola nin ksald grlr. A. Gesell bu
rak Jean-Jacques Rousseau duyur srenin kobayda gn, empan
mutur: ocukluun kendine z zede dokuz yl, insanda yirmi yl
g grme, dnme, sezme biim olduunu bildirir. Demek ki insan
leri vardr; onlarn yerine bizimki bireyi tam olgunlua varp gerek
leri geerli klmaya almak ok anlamda dnyaya uyarlanabilmek
anlaml bir i deildir. Buna gre iin yirmi yllk bir sreyi gerek
ocukbilim ocuu ocuk olarak sinmektedir. ocukluk dnemi
deerlendirir; ocuun geliimini renmede tam bir yatknlk dnemi
biyolojik, ruhbilimsel , toplumbi dir. Yaam izgisi boyunca ilerle
limsel koullar erevesinde ele alr. diinde yatknlktan uzaklalr, 109
OCUKLUK

renme tutkusunun yerine ustala ler gelir. Bu bilginlerin aratrmala


mann kolaylklar gemeye balar. r ocuk ruhsallnn byk ruh-
Bu yzden ocukluk dnemi ok sallndan nitelik olarak ayr oldu
nemli, ok nazik bir dnemdir. unu gstermitir. Buna gre ikide
ocukluu e ayrrlar: ilk ocuk bir karmza kan Bugnn k
luk doutan yaa kadar, ikinci kleri yarnn bykleridir sz
ocukluk yatan yedi yaa ka pek de anlaml bir sz deildir. o
dar, nc ocukluk yedi yatan cuk bykten ok ayr duygula
erginlie kadar srecektir. Erginli nan ve ok ayr dnen bir var
in balangcn on iki ya olarak lktr. ocuun geliimi konusun
gstermek olasdr. Ne var ki er da Freudun katklarn da unutma
ginlik denilen ok sorunlu dnemin mak gerekir. Freud ocukluu
balangc ve bitii kiisel zellikle dneme ayryordu: oral dnem ya
re gre epeyce deiiklik gstere da az dnemi doutan iki yaa
bilir. Gene de erginlii on iki yala kadar srer, bu dnemde haz az
on be arasna yerletirmek al evresinde belirginlemitir; iki ya
kanlk olmutur. Erginlii yetikin tan drt yaa kadar sren anal d
lik dnemi izleyecektir. ocukluk nem ' de temizlik altrmalar yap
ta belki de en nemli dnem birey lr, bu dnemde ocuk dksn tut
liin tm ilk kurulu zellikleriyle ma hazz yayacaktr, dikkafallk-
belirgin olan ilk ocukluk dnemi lar, ykc davranlar gsterecek
dir. Bu dnemi apayr ele alp ince tir, bu yzden bu dnem sadik-
leme eiliminde olan E. Cacace gi anal diye adlandrlabilir; phallus
bi bilginler olmutur. Yunancada dnemi olan nc dnemde haz
henz konumayan ocuk anla reme organlarna ve evresine
mnda nepios'dan giderek bir ni- kaymtr, bu dnemde kskanlk
piologie (fr.) yani bir ilkocukbi- bulammlar ortaya kar. ya
lim kurma eilimi bu erevede or Freuda gre de bilin etkinliinin
taya kmtr. lk ocukluktan son gerek anlamda balad yatr, bu
ras ocuun kendi kiiliini orta yata kendine kapanma ve baka
ya koymaya balamasyla belirgin syla atma belirginleir. ocuun
dir. Bu dnemde ocuun en ok 4-5 yalar sevgiye eilim duydu
kulland szck ben olacaktr. u yalardr. Ancak bu yalarda
yatan sonra ocuun dn sevgi eksiklii ocuu tam anla
sel geliimi iyiden iyiye hzlanacak mnda iddete itecektir. ocuun
tr. ocukla ilgili aratrmalar elbet gerek anlamda dinginlie ulama
te ok yenidir ve XIX. yzyl son s 6-7 yalarda olacaktr. ocuk 7
laryla XX. yzyl balarnda orta yatan sonra bir rtllk dne
ya kmtr. ocuk ruhsalln mine girer. Bu dnemde ocuun
aratran kiilerin banda Preyer, cinsel itkileri durulmu gibidir. Bu
Piaget, Walton, Gesell gibi bilgin itkilerin doyurulmas byk l
OKANLAMLI

de kltr yaamnn etkileriyle ol runlu yaam dnemi olduu da bir


maktadr. Zeka gelitiren oyunlar gerektir. Kimi yazarlar onu insan
da bu yataki ocuun oka ilgi yaamnn en iyi dnemi saym
sini eker. ocuk bundan byle ya lardr. Tanr neden yaamn en iyi
va yava ergenlik dnemine gire sini balangca koyuyor?diye d
cektir. N e olursa olsun ocukluk nr Hugo. Lamartine ocuklu
insan yaamnn ok nemli bir d unu koyu bir zlemle anar, ocuk
nemidir. A dlerci ruhbilim uzman luunu bir ka yeri gibi duyurur.
larndan Herta Orgler yle der: Evet, sana geliyorum ocukluu
ocuklarn oyunlar ok belirleyi mun beii der. Gide kendiyle ilgili
cidir ve ocuklar ile oyun arasn u kat gerei bize d u y u ru r:
daki ayrl ok iyi bilirler. u se Bugn ben olmam salayan ey
vimli yk de bunu pek gzel gs y ap a y a ln z ve ask su ra tl
teriyor. Satclk oynayan bir k ocukluumdur.(Bk. ERGNLK,
k olan kattan antalar yap YETKNLK)
yordu. Bykannesi ona saygl bir
biimde zenle alyorsun de O U L (fr. plural', aim. plural',
di. Ama bykanne, almyorum ing. plural). Birden ok birimin
ki, iim yok ki benim, ben yalnzca oluturduu btnln nitelii.
oynuyorum diye yantlad olan oul yarg, birden ok znesi olan
ck. ocuk oyunlarnn gzlemlen yargdr. (Bk. TEKL)
mesi ok nemlidir. ocuk oyna
d zaman gerekte alrken ol O ULCULU K ya da O K U
duu gibi kendini bir eyler yap LU K (fr. pluralisme', aim. Plura-
maya zorunlu duymaz, ama derin lismus; ing. puluralism). Evreni
eilimlerini zgr akna brakr. oluturan varlklarn ok olduunu,
Baz olanlar evrelerine ocuklar bunlarn tek bir kaynaktan gelme
toplayp onlara bir eyler retir diini bildiren reti. Tekiliin kar
ler, onlarn retmen olmaya bir t olan bu retiye gre dnyay
eilimi vardr. Nesneleri takp s oluturan varlklar bireysel ve ba
ken olanlar gelecein mhendis msz varlklardr, bunlar mutlak
leridirler. Sk sk doktorculuk oy bir gerekliin biimleri olarak al
nayan olan hekim olmaya yne mamak gerekir, bunlar tek bir ku
liktir. Bebeine zenle bakan k rucu ilkeye indirgenemezler. Siya
k kz iyi bir ev kadn olmaya ha- sal oulculuk ok partili demok
zrlanmaktadr. Bilim adamlarnn ratik rejimin addr. (Bk. DEMOK
ocuk yaamndaki dnmlerle RAS, TEKLK)
ilgili grlerinde akmalar ve ay
rlklar ne olursa olsun ocuk ya O K A N LA M LI (fr. quivoque',
am elbette her zaman gizlerle do aim. aequivok; ing. equivocal).
ludur, ocukluk dneminin bir so- B irok anlam olan. K apall m
OKKARILILIK

n e d e n iy le d e iik b iim le rd e ratmtr. Bu yzden oktanrc d


yorumlanabilen. okanlamh sz zende tanrlar bazen bir insan, ba
ckler deiik anlamlar olan sz zen bir hayvan, bazen de bir insan
cklerdir. okanlamh terimi an -hayvan karm olarak dnl
lam iyice belli olmayan ve birok mtr. oktanrcln insanbiim-
yne ekilebilen konumalar ve me cilikte snrlanmaynda hayvana
tinler iin de kullanlr. Bu tr ko tapnn ok etkisi olmutur, eski
numalar ve metinler yoruma son uygarlklarn insanlar pekok hay
derece aktr. Bu anlamda okan- van kutsal saymlardr. nasnbi-
lamllk kaypakln eanlamlsdr. imcilik elbette hayvana tapnn
(Bk. KAYGANLIK) azalmasyla daha da belirginlemi
tir. nsanbiimciliin en yetkin bi
O K K A R IL IL IK . Bk. ALE imde yunan uygarlnda ortaya
ktn gryoruz. Msr ve Me
O K K O C A L IL IK . Bk. ALE. zopotamya toplumlarndaki insan-
biimcilik Yunanistandakine gre
O K LU TA SIM (fr. polysyllo- olduka snrlyd. (E. Hamilton:
gisme; alm. Polysyllogismus; ing. Msrda hibir imgelemin canlan-
polysyllogisim ). B irinin vargs dramayaca, tapnaklarn dev s
brnn ncl olacak biimde tunlar gibi donmu, kmltsz bir
kurulmu tasmlar dizisi. (A, B dir; dev, insan biimini insand bir bi
C, Adr; C, B dir; D, C dir; D, imde somutlatrd. Bir sfenks ya
B dir; E, D dir; E, B dir.) [Bk. TA da kedi kafal bir kadn daha baka
SIM] tasvirlerle birlikte tanrsall esin
lerdi. Mezopotamyada alakabart-
O K T A N R IC IL IK (fr. p oly malar grlmedik hayvan biimle
thisme', alm. Polytheismus-, ing. rini tasvir ederlerdi.) Eskian
polytheism). Birok tanrnn varl sonlarnda oktanrclk yerini tek-
n benimseyen din ya da felsefe tanrcla brakarak ekilmitir.
gr. oktanrclk ilk uygarlk oktanrclk elbette birdenbire or
larn din anlaydr: her kentin bir tadan ekilmi deildir. M.. VI.
tanrs olmasyla belirgin toplum yzyl sonlarnda yaad bilinen
sal parallk dneminden iktisadi Ksenophanes daha o zamanlar ok-
ve siyasi adan daha btnlkl tanrcl alaya alyor, dnyann ge
dnemlere geite bir tanrlar or ici ama Tanrnn bir ve lmsz
takl ya da tanrlar ailesi olumu olduunu bildiriyordu. Elea okulu
tur. oktanrc dnemlerin doa nun kurucusu olarak bilinen Kse
stne henz ynelmemi olan ger nophanesden sonra Parmenides
eki insan tanrlarn da dnya getirdii Bir Varlk kavramyla
nesnelerini gzlemleyerek, daha Tanry felsefi adan temellendi
ok da kendini gzlemleyerek ya rir gibiydi. Ona gre de Varlk bir
RTME

olan, birlikli olan, srekli olan ve mn gerektirerek, onu oluturan


devinimsiz oland ya da deimez gereklerin daha dank bir durum
oland. Platon Onpheusu-Pytha- dan daha youn bir duruma ge
gonas inan geleneine dayanan mesini gerektirir. Evrim madde
bilgikuramnda dnyay dnlr nin btnlemesi ve onunla birlik
dnya ve duyulur dnya olmak ze te devinimin dalmasdr; bu s
re ikiye ayrd, dnlr dnyada re iinde madde belirsiz ve tutar
gerek gereklikler olarak varsay sz bir biryapllktan belirli ve tu
d dealarn en stne hristiyan tarl bir okyaplla geer.) [Bk.
inancnn yi Tanr sini anmsatan BRYAPILI]
yi d easn yerletirdi. A risto
telesin lk Devindirici kavray da Z M LEM E (lat.resolitio', fr.
tektanrcla geite bir baka yo rsolution-, alm. Resolution', ing.
rum, b ir baka aam adr. Tek- resolution). Karmak bir fikirden
tanncln felsefi temelini elbette yaln fikirler elde etme. Bir ner
Plotinos kurmu, Tanry Bir di meden daha basit nermelere ge
ye adlandrmtr. (Bk. TEKTAN- me. Bir karara varma. Bir sorunu
RICILIK, NSANBMCLK) zme. Bir sonuca ulama.
zmleme ok zaman ayrtrma
O K Y A P IL I (fr. htrogne; yerine kullanlmaktadr. (Bk. AY
aim. heterogen', ing. heterogeneo RITIRMA)
us). Biyaplnn kart. Her yan ay
n zellikleri gstemeyen. Parala R T M E (lat. refutatio; fr.
r arasnda eitli ayrlklar bulunan. rfutation', alm. Widerlegung', ing.'
Herbert Spencer, evrimi biryapl- rfutation). Belli bir savn yanll
lktan okyaplla gei olarak be n ortaya koymaya ynelik usa-
lirledi. (H. Spencer: Bizim anlad vurma. rtme herhangi bir g
mz anlamda evrim edimi btn r ya da retiyi ussal gster
sel bir katmacn geliimini, do melerle yoksamaktr.
laysyla bu katmacn bir yayl

113
D
D A ILIIM (lat. dissolutio; fr. ie dnle kendini gsterir. Ona
dissolution\ alm. Auflosng\ ing. dikkatin zellemesi de diyebiliriz.
dissolution). Bir katmacn zl J. M. Suthere gre iki eit dal
mesi. Bir organizmada btnlemi ma vardr ve bunlar bir lde kar
elerin birbirlerinden ayrlarak ba ttr: bazen ruhsal younlama dik
msz duruma gemeleri. Bu te kati tek bir eyde toplar ve byle-
rim daha ok toplumsal birimler ce o eyin dndaki eyler duyum
deki dalmalar, eitli kurulular sanmaz olur, dncenin ya da bil
daki ya da topluluklardaki zl ginin dalmas bu eit bir dal
meleri anlatr. H. Spencer dal madr; bazen de ruhsal younla
m evrim in kart olgusu sayar. ma yetersizdir ve en kk bir olay
(Bk. EVRMCLK, KATIMA) bile dncenin akn deitirebi
lir, rencinin dalmas da byle-
D A IL M A (lat. distractio; fr. dir, tek bir sinek bile renciyi a
distraction; alm. Zerstreutheit-, ing. lmasndan edebilir. Demek ki hem
distraction). Dncenin artk dik dikkat arl hem dikkat azl da
kat gsteremeyecek biimde eitli lmay getirebilmektedir. Melanko
nesnelere dalmas. Dikkatin ilgisiz liklerde dikkat arl, bunamlar-
bir nesnede younlamas. Zihnin da dikkat azl kendini gsterir.
dikkatini tek bir nesnede toplamas (Bk. DKKAT)
sonucu olaan algnn ilemez ol
masyla duyum sam ann ortadan D A M O N O N (yun. sz.) n
kalkmas. Dalma en genel anlam sanlarla tanrlar arasndaki ruhsal
da dikkat eksikliidir, ok zaman g. Sokrates, kendisinde kendisi
bir ura srasnda tm dikkati belli ni aan bir eyin varlndan sze-
bir eyde, zellikle bir dncede diyor, buna D aim onion" diyor
younlatrmaktan gelir. Dalma, du. D aim onion onun iindeki
bir bakma dikkatin yolat dik gl ve doru sesti, bu ses ona
katsizliktir ve da yneliten ok erdemin yolunu gsteriyordu. 115
DARKAFALILIK

DA R K A FA LILIK (fr. fanatisme', eydir: o ynelgen bir varlktr,


aim. Fanatismus', ing. fanaticism). alglayan, isteyen, eylemde bulunan
Bir fikre ya da inanca kr krne ve bu yzden olanaklarnn sala
ballk. Darkafallk yalnz kendi d kesin bir zgrlk iinde ve
grn hibir tartmaya gerek buna bal olarak gelecein belir
duymadan doru sayma eilimi ol sizlii iinde bunaltya ya da bo
makla hogrnn kartdr. Dar- untuya den bir varlktr. Martin
kafalln altnda bilgi eksikliine Heidegger Dasein'm zellii hi
bal kalp ya da dogmac bak bir zaman olmu bitmi bir btn
as yatar. Darkafal kii her ey oluturmaydr der. (Bk. VARO
den nce doru bildii eyleri tar LUULUK)
tmayan ve onlarn tartlmasn
istemeyen kiidir. Darkafal kiiler DAVRANI (fr. comportemenf,
bu erevede atlganlklaryla sei alm. Verhalten; ing. behavior). Bir
lirler. / Voltaire: Darkafallann atl bireyde ya da bir organizmada d
gan olmas, bilgelerin atlgan olma a vuran tepkiler toplam. Bir bi
mas utan verici deil mi? Saknk reyde dsal olarak yani duygu ve
olmak dorudur ama psrk olmak dnce dnyasndan bam sz
doru deildir. / E. Browning: olarak gzlemlenebilen tepkilerin
Yeryzndeki darkafallar ok za tmne davran diyebiliriz. Dav
m an gkteki azizlerdir. / Diderot: ranla ilgili doal eilimler ilkeller
Darkafallkla barbarlk arasnda de ve baz sorunlu kiilerde kendi
bir adm vardr. / Napolon Bona liinden bir ak gsterir, bu yz
parte: Darkafalln kkn kaz den bu kiilerin davranlar daha
mak iin onu uyutmak gerekir. ok igdsel itkilere bal olur, bu-
(Bk. HOGR) raz da inanlara ve boinanlara
bal olur. ocukta davran nce
DASEN (alm. sz. da, orada; leri igdsel itkilerle ortaya konu
sein, olmakdan). Varoluu felse lur ve anababann ya da evrenin
fede, zellikle Heideggerde tekil ve denetimiyle karlar: eitimin ko
somut bir varlk olarak insan ya da ullar ve anlam burada kendini
bu insann varoluu. Dasein " ilk gsterir. Kiilik gelimeye baladk
olarak Heidegger Sein und Zeit' de a, duygu ve dnce dnyas ken
(Varlk ve zaman) kulland. Bu te dini gsterdike idenetim ya da
rim insann dnyadaki etkin varo zdenetim etkili olmaya balar. l
luunu belirler. Buna gre, insan kel insandan uygar insana doru
herhangi bir nesne deildir, bir in geliim insan davranlarnn denet
sann baka insanlarla bulunmas lenmesiyle belirgindir. Uygar top
bir tan baka talarla bulunmas lumda birey her istedii davran
na benzemez, insan bolukta yer gsteremeyen kimsedir. Bireyin bir
116 kaplayan olmaktan daha ok bir ortamda ortaya koyduu tepkiler
DAVRANIILIK

olan davranlar bireyin kiilik ya bir olgu olarak anlamaya ve kavra


psyla olduu kadar ortamn ko maya yneldii anda bilime taban
ullaryla belirlenir, bunlar bireysel tabana kart bir karmakln, bir
davranlara zaman zaman bir top bulankln iine dyordu. Dav
lumsallk klf ya da grnm ka ranlk ruhsal olgular arasndaki
zandrrlar. Buna gre bireysel dav ilikiyi deil, uyaranla tepki ara
ranlar yannda toplumsal davra sndaki ilikiyi kavramay ngrd,
nlardan da szedebiliriz. te yan bylece bilincin soyut verileri ye
dan, her davran, toplumsal belir- rine davrann som ut verilerini
lenimli olsun, bireysel belirlenimli koydu, buna gre ncelikle insa
olsun bir duygu-dnce btn nn bireysel ve toplumsal uyumla
nn anlatmdr. Bu erevede bir rn incelemeye yneldi. nsann ce
belirleyen ya da hatta bir simge de nin durumundan olgunluk durumu
eri tar. (Bk. DAVRANIILIK) na kadarki tm davranlarn geli
im izgisi boyunca incelemek dav
DAVRA NIILIK (fr. behavio ran okulun temel eilimi oldu.
risms, alm. Behaviorismus; ing. Davranlar ruhayrtrmas re
behaviorism, behaviourism). Ruh- tisi erevesinde ortaya konulmu
bilim aratrmasn davran gz olan tm bastrma olgularn ruh-
lemlemesine indirgeyen reti. Bu bilimsel ayrtrma alannn dna
retiyi 1913de John B. Watson kardlar, kaltm ve igd gibi
ortaya koymutur. Watsona gre kavramlar da dta tuttular, nk
olgulardan ve yasalardan giderek, onlara gre tm igdsel ve duy
bir uyaran belli olduunda tepkinin gusal etkiler koullanmayla elcfe
ne olacan ya da tepki belli oldu edilmi kazanmlardan baka bir
unda uyarann ne olacan gs ey deildi ve koullanmann ak
termek olasdr. Ruhbilimin bir bi lanmas tm ruhsal olgulara kk
lim olarak kurulmaya balad d ten bir aklama getirecekti. Pierre
nemlerde geerli klnan iebak Naville, Davran ruhbilimi adl ya
ynteminin geerli bir yntem ol ptnda yle yazar: Davranlk
mad ksa zam anda ortaya bir doa bilimleri alandr, insan
knca, ruhbilimcilerde ruhbilimin uyarlanm asnn btnsel alann
ruh ya da bilin gzlemlemesi ye kendi zel alan olarak semitir.
rine davran gzlemlemesine y Davranlk yalnzca nesnel bilim
nelmesi gerektii dncesi ar lerin yntemlerine bavurur, lme
basmaya balad. Bilim olmak iste yntemlerine, d gzlem yntem
yen her bilgi alan llebilir olana lerine bavurur. Grld gibi o
ynelmek zorundayd, bu alanda da yalnzca bir tepki ruhbilimi deil
ancak davranlar lye tutulabi dir, ayn zamanda bir davran bili
lirdi. ebakta insan kendini ya da midir. Davran tutarl uyarlanma
o andaki ruhsal durumunu nesnel lar ya da uyumlar gerektirir. Bu
DAYANAK

uyarlanmalarn birok grnm Solidaritt', ing. solidarity). nsan


vardr, i ortamla (hatta bedenin lar arasnda gnll bamllk.
kendisiyle) ilgili olduklar gibi d Toplumsallk gerei karlkl ahlaki
ortamla da ilgilidirler; d ortam on ykmllk iinde bulunduunun
lara fizyolojik, teknolojik, toplum bilincinde olan insanlarn ilikisi. Bi
sal bir grnm kazandrr. Dav reyleri birbirinden bamsz yaa
ranla gre bu eitli uyarlan mayan, bu yzden toplumsal d
ma biimleri -yani belli uyaranlara zene zorunlu olan insan tr iin
verilen yantlar- tmyle dayan dayanma bir seim konusu ol
ktrlar; yani onlar btnsel insanla maktan ok bir zorunluluk konu
ilgilidirler, onun paralarndan her sudur. nsanlarn toplumsal yaa
hangi biriyle ilgili deildirler. Bunu ma zorunlu olduunu bize kkl bir
birinci nokta olarak belirleyelim. biimde ilkin Aristoteles gstermi
kinci nokta ok daha nemlidir: tir. nsanlarn toplu yaama zorun
davran kendisini insan etkinli luluu yazk ki onlarn eitli ne
inin ar bir gzlemcisi olarak gr denlerle birbirini yoketme abas
mez. Onu tm br doal bilim na girmelerini engellemiyor. nsani
lerde yaplmaya alld gibi de dayanma her zaman zlenen ama
netlemek ve ynlendirmek ister. n her zaman tam olarak gerekleti
san tepkileri tm br doal tepki rilemeyen bir ama oldu. nsani da
ler gibi dzenlenebilmelidir. Dav yanmann en gzel aklamasn
ran, olgular kmelere ayrarak, Eskiada Publius Terentius Afer
onlarn deneylerini yaparak denet yapt: Homo sum, humani nihil a
leyici ve ngrr olmak ister. (Bk. me alienum p u to " (Ben insanm,
DAVRANI, EBAKI) insanla ilgili hibir ey bana yaban
c deil). mparator filozof Mar
DAYANAK (lat. substratum', fr. cus Aurelius da Bir insandan kop
substrat', alm. Substrat, ing. subst- mu bir insan btn insanlktan
rate). Olgularn ya da niteliklerin kopmu demektir diyordu. Daya
taycs olan. styaplarn dayan nma fikri giderek, zellikle XIX,
d temel. Bir varl a ve bir eyleme yzyl olumcu dncesinde zge
temel oluturan. / Bergson: Al cilik fikrine baland. / E. Barbes:
kanlklarmz hep birlikte zgr et Evrenin yurttalar, szcn tam
kinliklerimizin dayanan oluturur anlamnda bizler uluslarn ve dn
ve organik ilevlerimiz bilinli ya ya insanlarnn dayanmas inan
ammzn btn karsnda nasl cndan yola kyoruz, evrensel
bir rol oynarsa alkanlklarmz da insanln dayanmasyla ilgili
bu etkinlik karsnda yle bir rol uygulamaya yneliyoruz. / L.
oynar. (Bk. TEMEL) Bourgeois: Her eyden nce te
mel noktaya dikkat ekiyoruz: 1.
DAYANIMA (fr. solidarit', alm. nsan tm br insanlarla doal ve
DEER

zorunlu bir dayanma durumunda likler gsterirler. Bir ada deer


yaar. Bu yaamn kouludur. 2. n diye belirlenen bir ey bir baka
san toplumu ancak bireyin zgr ada belirlenmeyebilir. XVII. yz
lyle geliebilir. Bu ilerlemenin ylda Descartes deer kavramn
kouludur. 3. nsan adaleti bilir ve usa ve deneye gtrerek irdeliyor
ister. Bu da dzenin kouludur. / du: yiyi ktden ayrmak ve on
A. Malraux: Yalnz beni ilgilendi larn gerek deerini tanmak iin
ren beni hi ilgilendirmiyor. / A. deneyden ve ustan yararlanmal
de Saint-Exupe'iy: Herkes herkes yz. Marx dncede deer kav
ten sorum ludur. / Teilhard de ram sk skya emek kavramna
Chardin: nsan ruhu yalnzlk iin baland. Deer billurlam insan
yaplmamtr. (Bk. ZGECLK) emeidir diyen Marx tm deer
leri ii snfnn yarattn syler
D E E R (lat. valor; fr. valeur; ve Deer emein bir baka anlat
aim. Wert; ing. value, worth). n mndan baka bir ey deildir der.
san iin nem tayan. nsan iin Deer iktisadi anlamnn dnda t
geerli olan. nsan yaamnda iste- myle znel bir kavramdr. Birey
nilebilir olan her ey bir deer or lere gre deitii gibi durumlara
taya koyar. Deerler eit eittir. gre de deiiklik gsterebilir. B
ktisadi deerler, estetik deerler, yk lde gereksinimlere baldr;
dini deerler, ahlaki deerler bir b bu yzden susuz olduum zaman
tn olutururlar. Deer insann dn ki bir bardak suyun deeri susuz
yayla ilikisinde ortaya kar ve olmadm zamankinden daha b
onun b aars o lara k grnr. yktr. Buna gre her nesne iste-
nsan, insan olmann gerektirdii nir, zlenir bir gereksinimi karlar
tm edimlerini gerekletirirken de olduu lde deerlidir diyebiliriz:
erlere uyar ya da deerler yaratr. bazen bir bardak su yz altn de
Bu erevede deeri insan yaam erinde olabilir. Deeri belirleyen
nn zorunlu bir esi olarak gr de buna gre byk lde yok
mek gerekir. Ortaya kan her de sunluklardr: yurdundan uzak ya
er, sanatsa] olsun ahlaki olsun da amak zorunda kalan kii yurdu
ha baka olsun, deerler dizgesi nun deerini yurdunda yaayan in
iindeki yerini hemen alr. Hatta bir sandan ok bilecektir, gzel gnle
anlamda deerler arasnda bir ba- ri elden karan kii o gnlerin
samaklanma, bir sra- dzeni bile deerini yeni yeni anlamakta ola
dnmek olasdr. nsan deerle caktr. Sanattaki deere gelince,
rini ieren temel alan belirleye o dorudan doruya yaptn insani
biliriz: doruyla ilgili bilgi alam, anlamlaryla, bu anlamlar ereve
/y/yle ilgili ahlak alan, gzel' le sinde zellikle gelecee ak bir in
ilgili estetik alan. Deerler a sani etkinlii bize duyuruuyla be
lara ya da toplumlara gre deiik lirgindir. Lalo yle der: Gerekte
DEERLENDRME

sanattaki gzel tam tamna baka mi bir zle, yaltlabilir bir zle bir
dr: onun temelinde bilinsiz doa arada bulunabilir. Sanatn verilerini
da bulamayacamz, insani ve top nce oluturmak gerekir. Sanat d
lumsal bir ge olan bir tekniin va zeyinde deney de yaam da ancak
roluu vardr. Doa olaan ya da yaratmayla olasdr. Sanatsal imge
olaand ayrmndan baka kkel hibir zaman bir eyin sunumu de
bir ayrm tanmaz: bu zseldir bu ildir. O sanatnn oluturduu bir
raslantsaldr, bu sreklidir bu s sunumdur, eyadan getirmek iste
reksizdir gibi. Yalnzca sanat este dii bir sunumdur. Sanat fikri e
tik deer kavramlarn, gerek an y adan g id erek kurar, bu eya
lamda gzeFi ve irkini getirir. Bir gerekliktir, daha sonra yaptla, bir
doa gzelliinden szetmekte di- gereklik olan yaptla, fikirden e
renilecekse o zaman onun estetik- yaya doru gider. Resim kafa ii
d ya da szde estetik olduunu, dir diyordu Leonardo da Vinci.
yalnzca sanattaki gzelin estetik ol (Bk. ART1KDEER, EDEER
duunu sylemek gerekecektir. Es LLK)
tetik gzel sunumdur, sradan bir
kopya deildir, bir gz yanlmas DEERLENDRM E (fr. apprci
deildir, sunumdur ya da yaratdr, ation', alm. Wertschaetzurg; ing.
nceden belirlenm i bir teknie apreciation). Deerini ortaya koy
uyan bir yaratdr. Lalo estetik de ma. Tantmaya ya da aklamaya
erin kaynann doada deil biz kart olarak bir eyi deerler a
de olduunu bildirir, doa ona g sndan ya da olmas gereken a
re en ok bir esin kayna olabilir: sndan ele alma. Lalande deerlen
Doaya uladmz her eitten de dirmeyi Bir fikrin ya da bir eyin
erler doada olan deil de bizde varlyla deil, deerleriyle, belli
olan deerlerdir. Doann estetik il bir amaca gre yetkinlik derece
gisizlii, tpk ahlaki ya da mantk siyle ilgili zihin ilevi olarak tanm
sal ilgisizlii gibi mutlak bir ilgisiz lar. (Bk. DEER)
liktir. Doa kendinde olmayan bir
eyi retemez. Doa kendinde ol D E E R L L K (fr. dignit', alm.
mayan herhangi bir yntemi sanat Wrde; ing. dignity). nsana yara
ya benimsetemez. Doa, hi ku r olu. nsan asndan deerli
ku yok, sanat iin byk bir esin olu. Deerlilik fikri insann bir ara
lenme kaynadr. Sanatsal deerin olarak dnlem eyecei, onun
yaratma koullan iinde gerekle kendinde bir ama olduu fikri ze
tiini Henri Delacroix bize u sz rine temellenir. nsani deerlilik il
lerle anlatr: Hibir yerde, ne ger kesi'. Kantda ahlakn temel ilkesi
eklikler dnyasnda ne lksel dir. Bu ilke yle formllenir: n
cennette sanat dorudan doruya sanl hem kendi kiiliinde hem
bir veriyle, tam tamna gerekle bakasmn kiiliinde basit bir ara
DEHA

olarak deil de bir ama olarak g da varln srdrerek deiinim


recek biimde davran. (Bk. DE zelliklerini dnyaya getirecei bi
ER, DEV) reylere geirir. (Bk. DNM)

D E E R R E T S (fr. axio- D EK ENLK (lat. instabilitas;


logie; alm. Axiologie; ing. axio fr. instabilit', alm. Unbestaendig-
logy). Deerler arasnda bir sra- keit; ing. instability). Kiide d
dzeni bulan reti. Deerreti- nsel ve duygusal konumlarn sk
sinde deerler birbirlerine gre st deimesi. Deikenlik belli bir
ya da alt srada yeralrlar, rnein yerde duramamakla, belli bir du
Max Schelerde olduu gibi soylu rumu koruyamamakla, belli bir et
olan iyi olann altna, gzel olan soy kinlii srdrememekle belirgindir
lu olann altna konur. (Bk. DE ve dikkat eksikliinden kaynakla
ER) nr. Deikenlik ocuk ruhunun te
mel zelliidir, ona buna dokun
D E M (fr. changemenf, alm. mayla, bir eyi brakp brn al
Aenderung, Veraenderung; ing. mayla, buna benzer davranlarla
change). Bir durumdan bir baka kendini gsterir. Zihinsel geliimi
duruma geme. Bir nesnenin d dzgn olmakla birlikte ruhsal ge
zenini bakalatran edim; (ok za liimi eksikli olan ocuklarda de
man dnmle eanlaml kullan ikenlik belirleyici zelliktir. De
lr.) Bu edimle ortaya kan durum. iken kii her zaman bir yeninin
Deiim daha ok hibir yapsal de peinde gibi grnr ve durmadar\
iiklik ortaya koymayan ancak bir tutum ve yn deitirir. Deiken
dzen ayrl getiren durumlar iin lik, olgunluk yalarnda, belli nes
kullanlmaldr. Dnmde bir yap nel nedenler olmakszn srekli i
zsel bir deiiklik geirerek daha ya da meslek deitirmekle kendi
st bir yap oluturacak duruma ni gsterir. Toplum sal yaam a,
g elec ek tir. (B k. D N M , zellikle okul yaamna uymazlk
EVRM, GELM) olarak dlaan deikenlik ileri l
lere vardnda serserilie yol
D E N M (lat. m utatio; fr. aar. (Bk. DKKAT, TOPLUIL-
mutation', aim. Mutation', ing. mu GINLIK)
tation). Toplumsal yapda ortaya
kan deiiklik. Bir canlda ortaya DEHA (lat. genius\ fr. gnie; alm.
kan ve trn az sayda bireyinde G enie; ing. g e n iu s). Z ih n in
kendini gsteren kaltmsal hzl d bu lm ay a ya da y a ratm ay a
nm. Deiinimcilik, evrimi bi olaanst uyarl olm a durumu.
reyde birdenbire ortaya kan de Kavram a, bulma, yaratm a gc
iikliklerle aklar. Buna gre de yksek olma durumu. Bu durum
iinime urayan birey ya lr ya daki kii. Deha her eyden nce
DEZM

dnce ve hatta duygu dzeyin lk burada ite; nk bizler kendi


de kiisel yetkinliklerin toplamdr, kaynaklarmz iletecek yerde ba
zellikle yaratmaya yatknlk anla kasn kskanmaktan, yknmek-
m tar, bu yzden daha ok sanat ten, amaya almaktan baka bir
alannda konu edilir. Gerek deha ey yapmyoruz. R. Rolland, D e
insani gleri aar gibi grnen bir ha engel ister, engel dehay yapar
yetkinlikle, bir anlama ve yapma diyerek konuya bir baka boyut ge
gcyle donanmtr. Baz ruhbi tirir. Balzacm Deha herkese ben
lim ciler dehay yksek zekayla zer, kimse dehaya benzemez g
aklamak istemiler, zeka ortala r dehay azok tm insanlar d
mas 145den yukar olan kiileri zeyine indirir. Ne olursa olsun, de
dahi diye belirleme eilimi gster ha bir kurma, oluturma, bir ya
milerdir. Ne var ki dehay yalnz ratma yatknldr. Bu yzden Kant
ca zekayla aklamak olas deil onu doann bir gc olarak be
dir. Deha kavram olduka bula lirlemitir, buna gre sanatsal ya
nk ve tartma gtrr bir kavram rat bir deha rndr. Doa de
dr. Buna gre birok deha tanm hadan giderek sanata yasalarn ve
yaplmtr. Bu tanmlarn belki de rir der Kant. Hegel iin de sanat
en nls ve hatta en uygunu Buf- her zaman dahice bir bak, bir g
fonunkidir: Deha sabra byk bir rebilm e gcn gerektirir. (Bk.
yatknlktan baka bir ey deildir. BtLG, BLN, SANAT)
A. Vinet Buffonun tanmna bir l
de kar kar: Buffon ne derse DEZM. Bk. YARADANCILIK
desin, sabr deha deildir, ancak
sabrdan yoksun deha gerek y D E L L K (fr. folie\ alm. Wahn,
celiine varamaz. Emile Augier- Irrsinn, Narrheit', ing. insanity).
nin tanm da olduka ilgi ekici Zihinsel bozukluk. Ruh hastalkla
dir: Deha delilikte ykanm bir dal rnn genel ad. O la an n ok
gadr. W. James Deha gerekte tesinde davranlar gsterme. De
allmadk bir biimde alglama ye lilik, allmn dnda kalan tm
tisinden baka bir ey deildir der. tutumlar anlatmak iin kullanlr.
G. Le B ona gre Deha insanlar zel anlamnda delilik usun ilkele
bir ulusun dnsel btnln rinin sarslmasyla belirgin zihin yet
olutururlar ama gcn pek olu mezliine karlktr. Delilik gemi
turamazlar. Etiemble, dehann bir zamanlarda tm ruhsal bozukluk
biyoloji konusu olduu grnde lar belirlemekte kullanlrd. Psiki
dir. Bu konuda en nemli belirle yatrinin kurulup gelim esinden
melerden birini L. Lavelle yapar: sonra eitli ruhsal bozukluklar
Tm insanlar deha sahibidirler; belirlemek iin ayr adlar bulundu
kendi dehalarn bulabilme yetene ve delilik sz bilimsel daarn d
ine sahip olduklar zaman. G nda tutuldu. Bugn delilii dn-
DEM OKRAS

dren durumlar iin daha ok l ya dayanrlar. Buna gre Albert


gnlk terimini kullanmak uygun Einstein Benim siyasal lkm de
olacaktr. / La R ochefoucauld: mokrasi lksdr der ve ekler:
Deliliin dnda yaayan kii H er insan kii olarak sayg gr
sanld kadar bilge deildir. / meli ve kimse tannlatrlmamal-
Seneca: Bir deliye glmek istedi dr. nsanln tarihine baktmz
im zaman, uzaa gitmek gerek da demokratik eilimlerin ok es
mez, kendime glyorum . / B. ki, demokratik uygulamalarn ok
Gracian: Deli grnenlerin hepsi, yeni olduunu grrz. Demokrasi
deli grnmeyenlerin yans delidir. yunancada demos yani halk ve
/ Marguerite de Navarre: En ksa kratein yani ynetmek szck
sren delilikler en iyi deliliklerdir. leriyle oluturulmu halkn yne
(Bk. ILGINLIK) timi anlamnda bir szcktr. De
mokrasi elbette ilkin Yunanistanda
D EM U R G O S (yun. sz.) Pla ortaya km bir anlay deildir.
ton, Tmaios diyalogunda Demiur- Toplumbilimcilerin ilkel demokra
gosu evrenin kurucu etkeni ola si diye adlandrd ve eski uygar
rak tanmlad. Demos, halk; ergon, lklarda grlen demokrasi uygu
iden gelen Demiurgos, halk iin lamalar bir yetki paylamndan
alan demektir. Plotinosda De baka bir anlam tamyordu. Ger
miurgos evrenin ruhu anlamnda ekte yunan demokrasisi de batl
dr. yazarlarca ok abartlmtr. Yuna
nistanda demokratik giriimler her
D EM O K R A S (fr. dmocratie', zaman tiranlk tehditleriyle ya da
alm. Demokratie; ing. democracy). benzeri tehditlerle sallantda kalyor
Bir toplumda ya da bir toplulukta du. Eski uygarlklardaki demokra
bireylerin ortak sz ve eylem hak si uygulamalar boy ya da klan al
kna sahip olmas durumu. De kanlklarndan kalmadr. Yerleik
mokrasi kavram genellikle cum yaam dzeninin gelimesiyle ya da
huriyet kavramyla kantnlr, ege tarm iktisadnn kklemesiyle es
menliin gerek ya da biimsel ola ki boy ya da klan bakannn yerini
rak yurttalarn ounluunda ya aile bakan ald. Aile bakanlan, r
da btnnde bulunduu ynetim nein Yunanistanda genos, Roma-
leri cumhuriyet diye adlandrmak da gentes bakanlan aralarndan bi
gerekir; demokrasi bir ynetim bi rini kral seerler ve devletin yne
imi olmaktan ok bir iliki biimi timine katlrlard. Daha sonra geli
dir, bir toplama biimidir. Bu yz en kent demokrasileri de gerek
den P ierre M endes-France pek demokrasi deildir, bu demokrasi
hakl olarak Demokrasi her ey ler st snf demokrasileridir. Kent
den nce bir dnce biimidir de dem okrasilerinde st sn f orta
mitir. Demokrasiler eitliki anla snfn ve alt snfn zerinde bask 123
DEMOKRAS

kurar; tarm ve zanaat insanlaryla meye balamas ortaa feodal top


kleler tam anlamnda ynetilen du lum dzeninin yklp yerine serma
rumundadrlar. Bu baskc demok yeci dzenin kurulmasnda etkili ol
rasiler sk sk tiranlklarla yani zor du. Demokrasi fikrini kkten d
ba ynetimlerle giderilirler. Bu yz layan mutlakynetimler zamanla
den Thukydides, Periklesi ima kendi ilerinde demokratik geliim
ederek, Demokrasi ad altnda bi lere olanak salayarak kendi son
rinci yurtta devleti ynetiyordu larn hazrlamaya baladlar. Ger
diye yazmtr. A tinada ostrakis- ek demokrasi eilimleri sermaye
mos yani "anak mlek mahke ciliin gelimesiyle ve sanayi dev-
m e s i (yun. o strakon, "anak rim inin gereklem esiyle ortaya
mlek paras demektir) Kleist- kt. Yaamn karmaklamas tek
henes zamannda (M.. VI. yy) ti i dzenleri zorda brakrken de
ran tehlikesine kar kurulmutur. mokratik yaam dzenini gerekli
Bu mahkemede kukulu grlen kld. Yeni demokratik yaam, yk
kii on yl sreyle Atina dna selen snfn, burjuva snfnn mut-
karlrd. Ayrca bu demokrasiler lakyneticiye direnmesiyle gerek
nderlerin gcyle ayakta durabi leti. ada anlamda ilk parlamen
len demokrasilerdir. Atinada Kle- to XIV. yzylda Ingilterede olu
isthenes, Demosthenes, Peistratos, maya balamtr, bu da bize de
Perikles gibi nderler demokrasi mokrasinin ne kadar gen olduu
nin hem koruyucusu hem glgele nu duyurur. ngilterede parlamen
yeni olmulardr. zellikle M.. II. tonun mutlakynetime kar ar
yzyldan sonra iyiden iyiye yunan lk koymas XVII. yzyl ortalarn
kltrnn etkisi altna girmi olan da olmutur. Charles Iin tahttan
Romada Senato etkisiz bir kurum indirilmesi ve idam edilmesiyle Bi
dur. Cumhuriyet dneminden im rinci ngiliz Devrimi, James Ilnin
paratorluk dnemine geile birlikte lkeden uzaklatrlmas ve yerine
yani M.. I. yzyldan sonra Se Orangeh Williamin geirilmesiyle
nato gcn tmyle yitirdi. te kinci ngiliz Devrimi gerekleti.
yandan Ortaan zellikle ikinci Fransada demokrasi daha ge bir
yarsndan yani XI. yzyldan son zam anda, 1789dan ok sonra,
ra ortaya kan komnler birer soy 1848 D evrimi'm izleyen sreler
lu ynetimi birimleridirler. Avrupa de geliti. Napolon IIIn 1851 de
kentlerine zg bu dzenlerdeki ya kurulan kinci imparatorluk adl
am biimi de demkorasi kavramna diktatoryas ancak 4 eyll 1870de
olduka uzak der. Eski yunan yklabilmitir. Ksacas demokrasi
kentlerinde olduu gibi bu kentler yeni yaam koullarnn rndr
de de zorba ynetimlerin eline d ve bir ynetim biimi olmaktan ok
me tehlikesi vard. Ortaan son bir yaam biimidir, ynetimin bi
larnda mutlakynetimlerin glen imlerini belirleyen bir bak, bir
DEMOKRAS

kavray biimidir. Bu yeni yaam zellikle ngiltere ve Fransada de


koullarnda demokrasiyi gerekli mokratik eilimler hzla yayld.
klan, bireyin toplumdaki etkin g A ncak bu dnem de dem okrasi
cdr. Bireyin topluma zgr ba inancnn toplumlarda tam olarak
lanma biimidir. Eski uygarlklarn, yerletiini sanm ak yanl olur.
Eskian ve Ortaam insan top Filozoflar ondan yana olsalar bile
luma kr krne balyd ya da onun uygulanabilir olduuna pek
bamlyd. Toplumla ilikilerini tar inanmyorlard. XVII. yzylda de
tmak, topluma kendi eilimleri ve mokrasiye kar mutlakynetimi
dilekleri erevesinde istedii gibi savunan ngiliz filozofu Hobbes,
yerlemek durumunda deildi.Yeni iki defa, 1640dave 165l de Fran
uygarln insan topluma bilinle, saya kamak zorunda kalmtr.
kendi eilim leri kendi dilekleri Hobbes, Tevratdaki bir devden
erevesinde balanmtr. Gerek esinlenerek Leviathan adn verdi
dem okrasi istem i bu geliim ini i yaptn 1651 de yaymlaynca
XVIII. ve XIX. yzyllarda kazan Avam Kamaras filozofun kitap ya
mtr. XVII. yzyl demokratla ymlamamas iin yasa karmtr.
ma bilincinin gelitii ama yetkin Hobbes mutlakyneticiye koulsuz
lemedii bir yzyldr, daha do ball ngryor, mutlakyneti-
rusu demokratlama bilincinin he cinin bir Leviathan olmasn istiyor
nz yaama gemedii bir yzyl du. Ayn yzylda John Locke ilk
dr. A v ru p ada XIV. yzyldan olarak toplumsal szleme fikrini
XVII. yzyla kadar mutlakyne- gelitirmi, buna bal olarak zor
timler her trl demokrasi fikrini baya direnme fikrini ortaya koy
yokedecek biimde byk bir ge mutur. Locke yasama, yrtme
lime gsterdi. Krallar toplumsal- ve yarglama erklerinin kesinlikle
siyasal yaama tartmasz bir bi birbirinden ayrlmas gerektiini, bu
imde egemen oldular. rnein erklerin mutlakyneticilerce bildi
Fransa kral Louis XIVe gre yal rildii gibi Tanrdan deil dpedz
nz Tanrnn yarglayabilecei kral halktan geldiini, dolaysyla tek ki
larn kt ynetimini halkn denet iye verilemeyeceini yazyordu.
lemesi ok zordur, bu ynetimlere Lockea gre devlet bu erkleri ye
katlanmak bu ynetimleri denetle rinde kullanmad zaman ve buna
mekten daha kolaydr. Louis XIV gre insan haklar zedelendii za
demokratik dzenle ilgili olarak ok man insan bakaldrma hakkna sa
olumsuz grlere sahipti. yle hip olacaktr. Demek ki devlet yet
diyordu: Ustaca klk deitirmi kesi hibir zaman mutlak deildir,
bir yalan birok apak dorunun bu yetke yurttalk haklaryla snr
arasna gizlendiinde bulup kar lanmtr, ynetici devleti halkn
mak halk iktidarlarnn ii deildir. temsilcileriyle tam bir anlama iin
Ne var ki XVII. yzylla birlikte de ynetmelidir. Lockeun bu be
DEMOKRAS

lirlemesi bugnk ngilterede gr si savunucular demokrasinin uy


dmz meruti krallk dzeninin gulanabilir olup olmad konusun
belirgin bir imgesini ortaya koyar. da kukuludurlar. Rousseau yle
Bylece siyasal zgrlk fikri ilk der: Terimi gereki anlamnda ele
gerek kuramsal anlatmna Loc- aldmzda, gerek anlamda de
keda kavumu olur. Fransz Dev mokrasi hi olmamtr ve hi ol
rimi ni yaratan fransz aydnlar mayacaktr. Bir byk topluluun
John Lockedan byk lde et ynetmesi ve bir kk topluluun
kilendiler. Demokrasi ak eitlik ynetilmesi doann dzenine ay
akdr diyen Montesquieu zgr krdr. Rousseauya gre demok
lk parlamento dzenini savunur rasi biraz tanrsal bir kavramdr:
ken yasama, yrtme ve yargla Bir tanrlar toplumu olsayd, bu
m a erklerinin birbirinden ayrlmas toplum kendini demokrasiyle y
gerektiini savundu ama bu erkle netebilecekti. ylesine yetkin bir
rin birbirini denetlemesini de bir ge ynetim insanlara uygun dmez.
reklilik olarak koydu. Montaigne ve Bu saknk tutum, mutlakynetim-
Descartesla balayan usu gele le demokratik dzenler arasnda se
nein etkilerini de gzard etmeden im yapamama sknts o dnemin
fransz devrim bilincinin kkenin birok dnrnde vardr. rne
de zgrlk ngiliz dncesinin in Montesquieu ynetim bii
bulunduunu sylemek hi de mi belirler: despotluk, mutlakyne-
yanl olmayacaktr. Jean-Jacques tim ve demokrasi. Despotluk kor
Rousseaunun 1762de yaymla kuya, m utlakynetim onura, de
nan Toplumsal szlemedi 1789da mokrasi erdeme dayanr. Montes
yaymlanan Fransz insan ve yurt quieu demokrasinin en iyi ynetim
ta haklar bild irisi'n in ruhunu biimi olduunu benimsemekle bir
oluturacaktr. R ousseau ulusal likte onu her lkeye ya da her ulu
egemenlik fikrinin ilk gerek temel- sa uyarl bulmaz. Ona gre demok
lendiricisidir. Ona gre toplumsal rasi kk lkelere uygundur. Des
szlem eyle kurulacak dzende potluu Dounun byk lkeleri
kraln deil halkn egemenlii ge ne uygun bulan filozof kendi lke
erli olacak, tm yurttalar eit olur sine her eye karn mutlakyneti-
ken herkesin setii ynetim mut mi uygun grr. Ne olursa olsun
lak yetkiye sahip olacaktr. Demok demokrasi ada dnyann zorun
rasi fikrinin alabildiine glendii lu yaam biimidir ve karmak bir
bu dnemde gene de cumhuriyet toplumda bir arada yaama istemi
fikrine birdenbire geilmediini ve ni yanstmaktadr. Demokrasi bi
demokrasi inancyla mutlakyne- linci buna gre toplumda mutlulu
tim dzenine balln bir arada y u ve mutsuzluu paylama bilin
rdn gryoruz. H atta bu cidir, bakasnn varln onayla
dnemde Rousseau gibi demokra dmz yerde vardr, bakasn et-
DEMOKRAS

lsiz klmaya altmz noktada gte olduunu bilirler. Toplumda


biter. Demokrasilerde kiilerin ya bir kurtarc, bir Mesih bekleyen
am haklar yasalarla ya da toplum ler, toplumda vasi arayanlar ya da
sal szlemelerle belirlenir ve ko kendilerini vasi gibi grenler, b
runur, bu erevede bakasnn ya yk nder ya da tek adam dleri
amna, bakasnn dncesine ve gelitirenler ada yaam dzeni
eylemine dorudan doruya m ni yanl anlayan, yanl anlamak
dahale su oluturur. Yeni demok isteyen kimselerdir. Demokrasi bir
ratik yaam dzeninde toplum bi dzen konusu olmaktan nce bir
reyin haklarn ve devlerini kesin bilin sorunudur ve yetkin biimde
olarak belirler. nsanlarn toplum kurumlam, geni erevede kar
da eit haklara sahip olduunu, maklam bir toplumsal dzenin
kimsenin kimseye dorudan do- varln gerektirir. Parlamentolar,
nya baml olamayacan, zulme siyasi partiler, ok bakanl hk
direnme hakknn doal bir hak ol metler, karmak adalet mekaniz
duunu, herkesin istedii inan bi malar demokratik yaamn zorun
imini benimseyebileceim, dn lu kurumlan da olsalar demokratik
ce zgrl kadar eylem zgr yaamn gerek tan olamazlar.
lnn de bir hak olduunu be Oy sandklar, kalkan ya da inen
nimsemeyen insanlar elbette de parmaklar, hatta kat zerinde g
mokrat olamazlar. Yeni toplumsal vence altna alnm haklar da de
dzende birey yalnzca topluma mokrasinin tan olamazlar. De
kar sorumludur ve toplumsal iliki mokrasi karmak toplum sal ya
eski yaam dzeninde olduunun am gerei insanlarn kafasnda v i
tersine birey-kurum ilikisidir. Bi gnlnde olumu ve kklemi in
reyden bireye zorunlu iliki artk ke san saygsn gerektirir. Demokra
sin olarak ortadan kalkmtr ve si bakalanyla birlikte olma ve ba-
byle bir iliki dorudan doruya kalanyla paylama duyarlln ge
insan onurunu zedeleyecektir. De rektirir. Demokrasi ailede balar,
mek ki artk kimse toplum adna br toplumsal kurumlarda srer,
zel olarak sz sahibi deildir, ar yasama, yrtme ve yarglama erk
tk toplum kendine sahiptir ya da lerinin tam olarak birbirinden ay-
kendi kendisinin sahibidir, buna g nld devlet kurumlannda en yk
re teki ynetim dleri yasal ol sek anlatmn bulur. Demokrasiler
mayan eilimleri duyurmaktadr. de ayrcalk yoktur ya da ayrcalk
Yeni demokratik yaam dzeninde herkes iin vardr. Demokratik ya
kiilerin ya da topluluklarn toplum am dzeni haklarn hibir gerek
sal dzene dorudan doruya m eyle kstlanmad, haklarn top
dahaleleri sutur. Demokrasi bilin lumsal istemle paylald en yet
ci tayanlar, yaamn kendi kendi kin yaam dzenidir. Demokratik
ni yenileyecek ve dzenleyecek yaam dzeni bir toplumsal sz-
DEMON

leme dzenidir. Demokratik ya limin bugnk llerde deneye da


am dzeni, bir btn oluturan yanmad zamanlarda gzlemle
btnlklerin birbirini denetledii bir deney birbirine kartrlrd. rne
sivil toplum dzenidir. Sivil toplum in Bacon u belirlemelerde bulu
da denetim en bata eletiriyle sa nur: Gzlem ve deney gereci top
lanr. Demokrasinin balca gven lamak, tmevarm ve tmdengelim
cesi eletiridir. Her eletiri ayn za bu gereci ilemek iindir. Zim-
m anda bir toplum sal gcn, bir mermann, bu iki eyi birbirinden
toplumsal arln anlatmdr. De ayrr: Bir deney bir gzlemden u
mokrasilerde eletirmeyi, eletiril anlamda ayrlr; gzlemin bize sa
meyi, kendimizi eletirmeyi bilme lad bilgi kendi kendisini sunar gi
miz gerekir. Eletiri, ileri toplum d bidir, oysa bir deneyin bize sala
zeninde aydnlanm bilinlerin ii d bilgi bir eyin olup olmadn
dir. Birey olabilm ek, gl bir bilme tasars iinde yaplan bir gi
biimde topluma katlabilmenin ba riimin rndr. Gzlemciyi edil
kouludur ve yetkin bir bilinlen- gin, deneyciyi etkin klan bu d
m ilii gerektirir. G erek birey n cey e C u v ie r de k a tlr:
kendi kafasyla dnebilen, kalp Gzlemci doay dinler, deneyci
dnceler tam ayan bireydir. doay sorguya eker ve aklama
Byle bir birey iin en temel top ya zorlar. Bu tanm lar da gz
lumsal sorun, Immanuel K antn nnde tutarak deneyciyle gzlem
deyiiyle, hukukun evrensel biim ciyi ayr ayn ele alan Claude Bemard
de egemen olduu sivil bir toplum yeni tanmlara ular: Gzlemci
yaratm ak sorunudur. (Bk. AY- ad, basit ya da karmak aratr
DINLANM ACILIK, ELETR, ma usullerini deitiremedii ve do
HOGR) laysyla doann sunduu gibi der
ledii olgularn incelenmesine uy
DEM ON . Bk. DAMONON. gulayan kiiye verilir. Deneyci ad,
basit ya da karm ak aratrm a
DENEY (fr. exprimentation', aim. usullerini, doal olgular herhangi
Experimentation', ing. experimen bir amata eitlendirmek ve de
tation). Somuta ynelik dzenli itirmek iin ve doann olgular
aratrma. Belli bir dzen iinde ya sunmad durumlarda ya da ko
plan deneyim. Deneyimin yntemli ullarda bu olgular grnr klmak
kullanl. Bilimsel anlamda deney iin kullanan kiiye verilir. Bu an
herhangi bir doal olay yapay ola lamda gzlem doal bir olgunun
rak elde etmeye dayanr; doal ola aratrlmasdr; deney aratrmac
yn olduu gibi gzlem lenm esi tarafndan deitirilmi bir olgunun
gzlemi, yapay olarak elde edilip aratrlmasdr. (Bk. DENEYM,
gzlemlenmesi deneyi oluturur. Bi GZLEM, YNTEM)
128
DENEYCLK

D E N E Y C L K (fr. empirisme\ gi sorunlarndan ok ahlak sorun-


alm. Empirismus; ing. empirism). lanyla uram olanEpikurosu-
ncesel fikirlerin ya da doutan lar da bilginin kayna olarak de
fikirlerin varln yadsyarak bilgi ney dnyasn gsteriyorlard. D o
nin yalnzca deney yoluyla salan utan fikirlerin savunucusu Des
dn ileri sren felsefe retilerinin cartes edinilmi fikirler anlayn
genel ad. Deneycilik, insanda de getirmekle usuluu belli bir deney
neyden nce gelen ya da doutan ci eilimle dengelem itir. Yeni
getirilmi olan ilkelerin varln be ada daha ok usu anlay iin
nimseyen usuluun kartdr. De de gelimi olan fransz felsefesi
neycilik d dnyay tm bilgileri ne karlk ngiliz felsefesi her za
mizin kayna olarak gsterdii iin man deneyci bir ynde ilerlemitir.
yani bilgi edinmede nesneye ar Deneyci anlayn kurucusu ve
lk verdii iin gereki bak as balca kiisi Bacondur. Onun ar
na dayanr. Deneycilii gereki dl John Locke fikirlerimizin kay
dnce ve lkc dnce ayr na olarak hem i, hem d de
m ya da kartl iinde kavramak neyi belirler. Francis Baconn g
doru olur. Gereki dnce ve rlerine byk lde bal olan
lkc dnce felsefe tarihi bo Locke, doutan fikirlerin varl
yunca zaman zaman birbirine yak n yadsrken u sav ortaya koy
lam olsa da genellikle iki kutup mutur: doutan fikirler olsayd,
oluturmutur. Deneycilik gerek bu n lar o cuklarda, cahillerde,
i dncenin bilgi edinmede ge ilkellerde de ortaya kacakt. Loc-
nel eilimi olarak belirirken usu kea gre zihin balangta bir ta
luk lkcln temel bilgi anlay bula rasafdr ya da stnde hibir
m kurar. Bu anlamda deneyciliin yaz bulunmayan bir dzlemdir, bu
usularca kat biimde eletirildii dzlem yaam deneyleri iinde dol
ok olur. Bu eletirilerden belki de maya balayacaktr. Gereki ba
en nemlisini Deneycilik bilginin kn en eski forml olan Nihil est
yoksanmasndan baka bir ey in intellectu quad non prius fuerit
deildir diyerek Kant filozof in sensu, yani Zihinde hibir ey
Hamelin yapar. Felsefe tarihinin ilk yoktur ki daha nce duyularda bu
deneycileri belki de evrenle ilgili lunmu olm asn form l Loc-
aklamalarn duyu verilerine da keu anlaya tpatp uyar. Byle-
yandrm olan onia filozoflardr. ce Lockeda duyu deneyi dnce
k kkl deneyci bak Aristote- deneyini kesinlikle ncelemektedir.
lesde belirir. retmeni Platonun Lockeun ba eletiricisi Leibniz,
grlerine tam kart grler or Descartesdan daha lml bir tu
taya koymu olan Aristoteles iin tum alarak, deneyciliin doutan
d dnya bilimsel bilginin balca ilkeleri ak ve anlalr klacan
kaynadr ya da tek kaynadr. Bil savunm utur. L o ck edan sonra 129
DENEYM

Hume da deneyci bir anlay iinde DENGELEM E (lat. compensatio;


felsefesini gelitirirken fikirleri du fr. compensation', aim. Ausgleich',
yu izlenimlerinin kopyalar olarak ing. compensation). Bir eksiklii gi
belirlemi, onlar armlarla bir derme. Bir eyler katarak ya da bir
birine balayarak deneycilii a eyler kararak bir denge durumu
rm cl a gtrm tr. John- yaratma. Dengeleme, Adler ruhbi
Stuart Mili ve Herbert Spencer de liminin temel kavramlarndandr.
deneycilii armc anlay iin Buna gre dengeleme, aalkduy-
de gelitirmilerdir. Baz felsefeci gusu gibi sknt veren duygular gi
ler deneycilii bir retiden ok bir dermeye ynelik ruhsal bir sre
yntem sayma eilimindedirler. s tir. Dengeleme ok zaman bilind-
ter reti, ister yntem diye deer koullarda gerekleir. Dengele
lendirilsin, deneycilik dncede mede gerek ya da sansal bir ek
somuta, olumluya, bilimsele yne siklik ikincil bir davranla gideri
liin anlatmdr. ada felsefede lir, bu giderilme bazen geree ok
bu iki kart eilimin, deneycilikle uygun bir biimde gerekletirilir.
usuluun bir btn olutururca- Adlere gre Napolon Bonaparte
sna birbirine yaklatnldn gr boyunun ksaln unutm ak ve
yoruz. Bu yaklatrma eilimi Ba- unutturmak iin zaferden zafere
cona kadar dayanan bir eilimdir. kom ak istemitir. Kekem e D e
(Bk. DENEY, DYALEKTK, FEL mosthenes kekemeliini yenerek iyi
SEFE) bir konumac olmay baarmtr.
Toplumsal baarszlklarn rtmek
D EN E Y M (lat. experientia; fr. iin kendilerini olaanst kiiler
exprience; aim. Experiment', ing. olarak gstermeye alanlar da bi
experiment). Kurgusal ya da nsel rer dengelemecidirler. (Bk. AA-
bilgiye kart olarak, olgular ara ILIKDUYGUSU)
trmasyla elde edilmi bilgi ya da
bu bilginin elde edilmesi. Deneyci D EN K SER L K (lat. aequitas', fr.
lere gre deneyim dolaysz bir ol quit', aim. Billigkeif, ing. equ
gudur, algyla kendiliinden sala ity). Eksiksiz adalet. Davrann
nr. Usular iin deneyim algnn adalet duygusuna dayandrm aya
kendiliinden ulaamayaca nes zen gsterenin durumu. Yasal ada
nellie ulamamz salayan zihin leti yani hukukun salayaca
ilevidir. Deneyim zihnin etkin ya adaleti aan ve onu baz zel du
da edilgin bir ilevi olmakla tam an rumlarda dzelten doal adalet duy
lamnda dzenlenmi bir etkinlik gusu. Davranlarn bu duyguya
olan deneyden ayrlr ya da onun gre dzenleme eilimi. Denkser-
temelini oluturur. (Bk. DENEY) likte kii davranlarn btnsel
adalet fikri zerine, gerek anlam
130 da adalet duygusu zerine kurar.
DEVLET

Denkser olan, adalet lksne t myle mekanik bir olgudur: bir e


patp uyandr. Aristoteles Denk- yin devinebilmesi iin bir baka e
serliin z, yasa genel zyaps ge yin onu itmesi gerekir. Gene de
rei yetersiz grnd zaman ya Descartes devinimi bir kendinde
say dzeltmeye dayanr der. n ey gibi dnr ve yle der: Bir
cirde u szleri okuruz: Grn cisim brn ittii zaman kendin
ler zerinde yarglamay brakn, den ayn lde devinim yitirmiyor
d en k serlik le y a rg la y n . (Bk. sa ona hibir devinim veremez ve
ADALET) kendi devinimini oaltmyorsa on
dan hibir devinim alamaz.
DESPOT. Bk. ZORBA.
DEVLET (fr. Etat; alm. Staaf, ing.
DETERM NZM . Bk. BELRLE state). Bir toplumun yaam biimini
NMCLK. belirleyen ve dzenleyen yetke ve
bu yetkeyle ilgili organlarn ya da
DEVNM (yn.kinesis; lat. mo- dzeneklerin tm. Bir ulusta ya
vimentum; fr. m ouvem enf, alm. da bir toplumda askeri, siyasi, adli
Bewegung', ing. movement). Uzay ve ynetimsel kurumlarn olutur
da yer deitirme. Bir cismin bir duu dzenek. Ortak ynetim d
yerden bir yere gemesi. Devinim zeni ve ortak yasalar olan bir ulus
olgusu ncelikle onial filozof He- ya da uluslar topluluu. Devletin
raklietosun ilgisini ekmiti: evren varolabilmesi iin bir ulusun ya da
deki srekli deiim dnmn uluslar topluluunun yerlemi bu
varln ortaya koyarken devinimi lunduu bir toprak paras, bir de
de aklyordu. Onun Ayn rma bu ulusu ya da uluslar ynetecek
a iki kere girilemez sz bu de bir yetkenin bulunmas gerekir. Her
vingen ak ortaya koyar. Buna devlette bir ynetilenler topluluu
karlk Eleal Parmanides evren bir de onun iinden kan bir yne
de her trl deiimi, bu arada de tenler topluluu vardr. Ynetenler
vinimi de bir yanlsama sayd. Aris topluluu yetkeyi oluturur. Bu ay-
totelesde devinim lk Devindiri- rmlamlkta yetkeyle ynetilen
cinin itkinliiyle belirgindi. Skolas ler kar karya gelirler. Yneten
tikler devinimi gcllk durumun ler ynetilenler karsnda her za
dan edim durumuna gei olarak man belli bir arla sahiptirler, bu
grdler: devinen her varlk bir yzden devlet denilince ok zaman
baka varlk yznden devinmek yetke ve bu yetkeyi oluturan d
tedir, her devinim bir devinmeyen zenek anlalr. Yneten ve yneti
ilk devindiriciyi gerektirir. Maddey len kartlnda elbette snfsal ay
le uzam zdeletiren Descartes rmalara dayal toplumsal atk
iin devinim etkin nedenin itici g larn pay byktr. nsanlk tarihi
cne bal olarak gerekleir, t boyunca gelien uygarlk etkinlik 131
DEVLET

leri iinde devletin anlam byk de letin snfsal atmalarn zorunlu


iik] iklere uramtr. Eski devlet bir sonucu olduunu bildirdi; snf
tipi gler ya da erkler btnl sal uzlama olabilseydi devlet or
zerine kuruluyordu. Bu devlette taya kmazd ve srmezdi. Marx
yasama, yrtme ve yarglama tam yetkin devlet ve yetkin olmayan
anlamnda bir btn oluturuyor devlet ayrmn koyar. Ona gre
du. M odem devlette bu erk bir hristiyan devleti yetkin deildir, bu
birinden kesin olarak ayrld ve bu na karlk demokratik devlet yet
ayrlma ada demokratik devle kindir. yle der Marx: Szmo-
tin varolu gvencesi olarak belir na hristiyan devletinin devlet ola
lendi. Hegele gre devlet uygar rak tmlenmesi iin hristiyan dini
toplumun gvencesidir, ahlaki yet ne gereksinimi vardr. Buna kar
kinliin de kaynadr. Temel nite gerek devletin, demokratik dev
likleri zgrlk ve znellik olan a letin siyasal yetkinlik iin dine ge
da insan bu niteliklerini devlette reksinimi olmayacaktr. Demokra
gelitirecektir. H egelci anamda tik devlet dinden geebilir, nk
devlet insan haklarn kesin bir bi onda dinin temeli dind bir biim
imde salayabilecek tek gtr. de kurulmutur. Marx din fikrin
Hukuk, ahlak dzeni ve devlet tek den arnm bir m odem devlet an
olumlu gereklii, zgrln tek lay gelitirir: nsan gerek an
dayanan salarlar der Hegel. Fi lamda kendini bir boyunduruktan
lozofa gre Devlet zgrln kurtarmadan devlet kendini bir bo
nesnel bir varolu kazand ve nes yunduruktan kurtarabilir, insan z
nellie kart tek zgl tarihsel gr insan olmadan devlet zgr in
biimdir. Devlette bireyler hakla san olabilir... Buna gre yurttala
ryla olduu kadar devleriyle var rn byk bir ounluu zel ya
drlar. Hegelde her zaman haklar amlarnda dine bal kalrken
la devler balaktr, devler hak devlet kendini dinden kurtarabilir.
lardan haklar devlerden tr var Engels devletin topluma dtan be
dr. Bylece insanclk devletin te nim setilm i bir ey olm adn,
mel amac olur. nsanclk her dev onun toplumun belli bir evresinde
letin ulaabilecei bir yksek insan ortaya km bir rn olduunu
lk durumudur. Bu yzden gerek syler. Lenin yle der: M arxa
anlamda insan olmak gerek an gre devlet bir snf egemenlii or
lamda yurtta olmakla eanlaml gandr, snflarn atmasn azal
dr. Nietzsche Hegel gibi dnmez tarak bu basky yasallatran ve
ve yle der: Devlet tm souk glendiren bir dzenin yaratlma
ucubelerin en souudur; souk sdr. M arx retiye gre dev
souk yalan syler, azndan d let proletarya diktatrl dnemini
klen yalan udur: Ben, devlet, izleyecek olan komnizm aama
halkn kendisiyim Marx bize dev snda gereksiz duruma gelecek ve
DEVRM

ortadan kalkacaktr. E. Durkheima gerekletirilen hzl ve temelli d


gre devlet toplumun younluu nmler. Littre Devrim ken es
nu ve dzenleniini belirler. Max ki bir dzenle kurulan yeni bir d
Webere gre devlet bir g orga zen arasndaki geitir der. Dev
nndan bak a b ir ey deildir. rim eskimi ve geerliliini byk
Pekok dnr devleti iktisadi ve lde yitirmi bir toplumsal dze
toplumsal gler arasnda bir den nin yerine bir baka toplumsal d
ge organ, bir hakem olarak belir zenin geiidir. Buna gre devrim
ler. (Bk. TOPLUM, YNETMB- bir toplumda, o toplumun tmn
M) ilgilendiren, bazen birok bakmdan
baka toplumlar da ilgilendiren si
D E V L E T L K (fr. tatism e; yasal, toplumsal, iktisadi kkl de
aim. Etatismus; ing. state control). iiklikleri ierir. Toplumun tmn
Toplumsal ve iktisadi yaamda dev de deil de baz kesimlerinde olu
let katlmnn geni ereveli olma an hzl niteliksel dnmler de
sn ngren siyasal reti. Top devrim diye adlandrlabilir (dnce
lumsal ve iktisadi ilevleri devlet g devrimi, edebiyat devrimi). Snfl
dmnde tutma eilimi. Devleti toplumlardaki giderilmez elikiler
lik toplum yaamnda devlete ge artan dntrc gleriyle dev-
ni apl bir dzenleyicilik hakk ta rimlerin balca kayna olurlar. Yeni
nr, hatta devletin iktisadi yaama, retici gler eski retim gleriy
zellikle dorudan doruya katl le kesin atmaya girdiinde dev
mn ngrr, devleti balca reti rim szkonusu olur ya da daha do
ci g olarakbelirler, byle olmak rusu devrimin yolu alr. Bu geli
la planl iktisada dayal merkeziyeti im retim aralarn elinde tutan
bir dzeni ngrr, buna gre dev ve retim ilikilerini dzenleyen
let halkn gereksinimlerini en iyi egemen snfa yneltilmi bir silah
biimde karlayabilmek iin sana nitelii kazanr. Bylece devletin ele
yi ve ticaret alanlarnda dorudan geirilmesi ve retim aralarnn de
doruya etkin ve belirleyici olacak iik koullarda kullanlmas ya da
tr, kazan salamak diye bir ama retim ilikilerinin yeniden dzen
c olmayan devlet bylece toplu lenmesine doru gidilir. Hzl gei
ma ucuz ve salkl hizmet gtr in getirecei greli kargaa devri
m olacaktr. (Bk. DEVLET, G mi zaman zaman bir iddet devini
DMCLK) mi olarak duyurur ve onu bakal
drmayla ya da ayaklanmayla bir
D EV R M (lat. revolutio fr. rvo tutmamza yol aacak grnmler
lution; aim. Revolution; ing. revo ortaya koyar. Lukacs gibi baz ya
lution). Toplumsal dzende ksa zarlar iddeti hzl dnm iin ka
zamanda gerekletirilen kkl de nlmazlk sayarken Simone de Be-
iiklikler. Bir devletin yapsnda auvoir gibi baz yazarlar iddeti her
DEVRM

durumda mahkum ederler. Ne olur rak ksa srede toplumsal kkl de


sa olsun devrimi ayaklanmadan ya iiklikler getirmeye ynelik giri
da bakaldrmadan ayrmak gere imler kukuyla karlanmaya ak
kir. Bakaldrma ya da ayaklanma giriimler olurlar. Bu yzden baz
yetkeye kar giriilmi, ok zaman yazarlar devrim fikrini kkten mah
d krklyla son bulan duygusal kum ederek toplumlann kendiliin
ve ok zaman bilinsiz bir tepki de den gelimelerine ya da evrimsel
vinimidir, gelecei geni ereveli ilerlemelerine bel balarlar. Baz ya
biimde tasarlamam olmakla dev zarlarsa toplum lann yaam nda
rim den ayrlr ve salt kargaaya devrimleri zorunlu dnm nok
eilimli bir giriim olarak belirir. talar olarak deerlendirirler. Baz
Adamlarndan birinin 1789 temmu larna gre devrim adna her k
zunda Louis XVIya Efendimiz, bilinsiz bir tepki olacaktr. Baz ya
bu bir ayaklanma deil, bu bir dev zarlarsa devrimi tam anlamnda bir
rim deyii bu ayrm belirgin bir bilin ii olarak grrler. J. James
biimde somutlatrr. Genel olarak Ancak bilincin varolduu yerde
devrimler baarya ulatktan zaman devrim olabilir der. Devrim, ku
devrim diye nitelendirilirler, baa rulu dzenleri temsil edenlerin kor
rya ulamam devrimleri bir ayak kulu d olurken yeni bir dzen
lanma olarak nitelendirmek olas isteyenlerin dayana durumuna ge
dr. Baz yazarlar devrimi kanl lir. N. Bonaparte yle demitir:
mas gereken bir karklk olarak Devrimlerde iki eit insan var
deerlendirirler. Devrim dnce dr; devrimi yapanlar ve devrim
sinden zellikle uzak duran Kant, den yararlananlar. Devrimin ne
baarya ulam bir devrime katl olup ne olmad her aa ve her
may bir zorunluluk sayar. Filozo devrimsel olaya gre deiik an
fa gre her zaman kurulu dzen lamlar kazanrken, tarihte baz kit
den yana olmak gerekir, ama yeni lesel ayaklanmalar (onia devrimi)
bir dzen geldii zaman yaplacak ve baz siyasal deiiklikler (Birin
i bu yeni dzenden, yani yeni ku ci ngiliz Devrimi Charles Iin taht
rulu dzenden yana olmaktr. Kant tan indirilerek idam edilmesi; kin
yle der: nk bir devrim bir ci ngiliz Devrimi James II Stu-
kere baarya ulat m, yeni bir d artn ngiltereden ayrlmas ve
zen kuruldu mu, balayndaki ve Orangel Williamn tahta geme
srndeki yasadlk insanlan iyi si) devrim diye adlandrlmtr.
yurttalar olarak yeni dzene ba- Devrimler kitlesel bilinlenmeyle il
eip baememekte serbest brak gili koullara bal hzl dnm
maz, insanlar bundan byle iktida ler olmakla daha ok Yeniala il
r ele geirmi olan ynetime ba- gilidirler. Yenian ilk nemli dev
emekten kanamazlar. Her ne rimi Fransz Devrimidir. XVIII.
olursa olsun, yetkeye bakaldra yzyl aydnlanma dncesi iin-
DEVRM

de geliimini kazanm olan ve an devrim tm dnyann ilgisini Fransa


latmn bulan Fransz Devrimi soy zerine ekmitir. 1848 Devrimi
lu snfnn egemenliine kesin ola toplumcularn ve cumhuriyetile
rak son vermesiyle ve zgrlk rin silaha sarlmasyla iki gnn iin
dnceyi savunan burjuva snf de alevlendi. Ayaklanan kalabalk
n tam anlamnda egemen snf du lara ate alnca ortalk iyice ka
rumuna getirmesiyle, hatta bu s rt, devrimciler llerini Paris so
nfn ar isteklerine kar birey kak larn d a d o latrd la r. H alk
haklarm ne karmaya ynelme Tuilleriesyi ele geirdi ve Bourbons
siyle belirgindir. Bu devrimin en hanedann drd (24 ubat). Bir
nemli yan insan haklarn ya geici hkmet kuruldu. Yeniam
ama geirmeye alm olmas en nemli devrimlerinden biri de
dr. Devrim srasnda fransz hal Rusyada patlak veren 1917 Sov
knn temsilcileri halk mutsuz k yet D evrim idir. N ikolay I l nin
lan ve ynetimlerin bozulmasna yol tahttan ekilmesiyle ve Leninin n
aan nedenlerin insan haklarn bil derliinde Bolevik Partisinin ikti
meme, unutma ve hor grme ol dara gemesiyle belirgindir. Bu dev
duunu gznnde tutarak insann rim, XIX. yzyln sermayeci de
doal ve vazgeilmez haklarn res vinimlerine kar gelien ii snf
mi bir bildiriyle aklamaya karar bilincinin Marx felsefede anlat
verdiler. Szkonusu bildiri insa mn bulan ngrleri erevesin
nn yasal adan zgr ye eit ol de gereklemitir. M arxa gre bu
duunu belirliyor, insann balca devrimleri sosyalist devrim izleye
haklarn zgrlk, mlkiyet, g cektir. Sosyalist devrim, burjuva
venlik, baskya kar direnme ola devrimlerinin ardndan, snfl top
rak saptyor, egemenlik hakkn ulu lum dzeninden snfsz toplum d
sa veriyor, zgrl bakasna zenine geii salayacak olan pro
zarar vermeyen her eyi yapabil letarya diktatrln kuracaktr.
mek olarak tanmlyor, yasal d Bu yzden Marx burjuva devrimi-
zeni toplumsal yaamn temeline ni proletarya devrimi iin bir kp
yerletiriyor, kimsenin grlerin r sayar ve Burjuva devrimi ii
den tr sulandrlamayacam snfnn habercisi olduuna gre
aklyor, her birey iin dncesi proleterler burjuva devrimine kat
ni ortaya koyma hakkn savunu labilirler, katlmaldrlar der. Marx-
yordu. Yeniam dnyay etkile retiye gre komnist devri
yen devrimlerinden biri de 1848 mi zel mlkiyeti kaldracak ve her
Devrimidir. Bu devrim, o dnem anlamda biryapl bir toplum kura
Avrupasnda ksa aralklarla dei caktr. M arxa gre her devrimci
ik yerlerde ortaya kan devrim kavga o zamana kadar egemen ol
sel patlamalarn en nemlisidir. Bu mu bir snfa ynelir ve ko
135
PIADNKLK

mnist devrim her trl gelenek me dayal bir eylemin hibir biim
sel etkinlie ynelmi bir devrim de ahlaki bir deer ortaya koyama
dir. (Bk. EVRM, SINIF, TOP yacan gsterdi. Kanta gre ah
LUM) laki bir deerin oluabilmesi iin
zorlamann olmamas, eylemin so
DIA D N K L K (fr. extra rumluluktan giderek gerekleme
versin', alm. Extraversin', ing. si gerekir. (Bk. ZERKLK)
extraversin). Ruhsalln da ak
olmas durumu. D dnyayla zel DILAM A (fr. extriorisation-,
likle ilgilenme durumu. Duygular aim. Verausserlichung; ing. exter-
n da dkme eilimi. Dadnk- nalization). sel olan bir eyin d
lk kendine kapanma ve d dn a ak duruma gelmesi. Bir bilin
yadan uzaklama eilimi olan ie- esinin bakalarnca kavranabilir
dnkln kartdr. zellikle duruma gelmesi. Dlama genel
Jungun ele ald bu iki kavram olarak i dnyamzn sanatta ya da
nesnel deerlerle znel deerlerin davranta da yansmasdr. Sa
birbiri karsndaki konumunu be natta anlam ortaya koyan tm sim
lirler. Dadnk kimseler nesnel geler ve biimler dlamay ger
gereklikle zel olarak ve kendile ekletirirler. Buna gre her dla
rini unutacak kadar ok ilgilenirler, m a bir anmdr. Bir yaptta d-
davranlarn evrenin zellikleri lamay salayan ey sunumdur.
ne uyarlarlar. Buna karlk ied Yapt oluturan simgeler birer be
nkler u ya da bu lde da ka lirleyen olarak belirlenenin yani an
paldrlar. Dadnk kii kendisini lamn tayclardr. Dlama z
her zaman bakalaryla birlikte du nellii nesnellie aar, bir duygu-
yar, bu yzden bakalaryla iliki dnce btnnn bakasnca
kurm ada son derece baarldr, kavranlabilmesine olanak salar.
duygularn sergilemekten ve g (Bk. AINIM)
rlerini apak belirtmekten ekin
mez. (Bk. EDNKLK) D I R A K (lat. exotericus; fr.
exotrique; aim. exoterisch; ing.
D I E R K L K (fr. htronomie-, exoteric). Da ak olan. Bir tari
alm. Heteronom ie\ ing. hetero- kata bal kiilerce bilinene yani i
nomy). Yasalarn dtan alan bire rek olana kart olarak o tarikatn
yin ya da toplumun durumu. Ya dmdakilerce bilinmesinde saknca
salarm kendinden getiren zerkin bulunmayan bilginin ierii. (Bk.
tersine, derk bir d yetkenin ken REK)
disine sunduu yaam ya da dav
ran formllerine bamldr. Kant, DISAL (lat. explicitus; fr. expli
derk bir istemin hibir biimde z cite; aim. explicit; ing. explicit).
gr olamayacan, byle bir iste Aka grnen. sele kart ola
DKKAT

rak, dsal, kendini ak ve seik DKKAT (lat. attentio; fr. atten


olarak ortaya koyan eyin nitelii tion; aim. Aufmerksamkeif, ing. at
dir. Herhangi bir ikileme ya da bu tention). Zihni herhangi bir nesne
lankla yer brakmayan tm anla zerinde toplam a edimi. B ilin
tmlara dsal diyebiliriz. (Bk. e tk in li in in b elli b ir n esn ed e
SEL) younlamas. Lalande dikkati y
le tanmlar: Ruhsal olgularmzdan
DITAN (lat. adventitius; fr. birine zel bir nem veren ve bu
advertice; alm. akzidentell; ing. olguyu br olgular arasnda bas
adventitious). Descartesda duyu kn klan ve bazen bilincin tm br
lar araclyla sonradan elde edil olgularn ortadan kaldran, byle-
en fikirlerin nitelii. Filozofa gre, ce dikkatin konusu olan olgunun
doutan fikirlere ve yapay fikirle tek olarak geliebilmesini salayan
re kart olarak, dtan fikirler ya ilem. Ribotya gre dikkatin ne
da edinilmi fikirler benin d dn deni ilgidir. Ribot kendiliinden dik
ya deneyleriyle elde ettii fikirler kati istemli dikkatten ayrr. Kendi
dir: Fikirlerimden bazlar bana ya liinden dikkat doal eilimlerimi
banc ve dtan gelmi gibi gr zin sonucudur, istemli dikkatte biz
nyor; bazlar benimle domu gi kendi isteimizle bir nesneyi ne
bi; bazlar da benim tarafmdan ya karrz. Kendiliinden dikkat her
plm ve kurulm u. Demek ki hangi bir d uyarmla gerekleir:
bende birok fikir var. Ancak ben nmzden alg alarak geen bir
de temelde iki tr fikir olduunu toplulua ister istemez ilgi duyarz
gryorum: d dnya nesnelerinin ve ona dikkatimizi veririz. stemli
bendeki imgesi gibi olanlar, bir de dikkat dnlm dikkattir, yapay
karln d dnyada bulamadk dikkattir, onda kendimizi bir nes
larm, yani benimle birlikte domu neye yneltiriz. Ribot yle der:
olanlar. Dtan fikirler ya da yabanc Dikkat bireyin kendiliinden ya da
fikirler bana doann sunduu fi yapay uyarlanyla belirgin tek ve
kirlerdir. Bu fikirler benim istemi baskn bir zihin durumudur. Buna
me bal deillerdir, ben istesem de gre dikkat olgusunda zihin etkin
istemesem de doa verir onlar ba lii kendiliinden ya da istemli ola
na. Onlar kendilerini bana karn rak artar. Bu etkinlik bir nesneye
bana sunmaktadrlar. Doutan fi ya da nesneler topluluuna ynel
kirlerden kukuya dmem gerek mitir. Dikkatle o nesne ya da nes
mez, oysa bu yabanc fikirler be neler topluluu bilin alanna yk
nim iin kuku kaynadr. nk selmi olur. Demek ki dikkat deni
duyularmn yanldn iyi biliyo len ilemle herhangi bir ey zihni
rum. Dtan fikirleri edinilmi f i mizde baka eylerden daha gr
kirler diye de adlandrabiliriz. (Bk. nr duruma gelmektedir, hatta ba
DOUTANCILIK) ka eyleri silercesine ne kmak-
DL

tadr. Paul Guillaume dikkatle ilgili altn ya da gm paralar gibidir


olarak unlar syler: Bir nesneye ler, onlar kullanma frsat pek k
uyarlan, belli bir zihinsel birlikin maz, ama kk dikkatler her za
gerekletirilmesini ve elde edilme man elde bulunan bozuk paralara
sini gerektirir. Ribot gibi biz de dik benzerler. / Muarice Blanchot: Dil
kati dikkatsizlikteki okfikirlilik'e dikkatin yuvasdr. / Dufrenne:
kart olarak tekfkirlilik olarak be Oyundan ekilmek gemie sn
lirleyebiliriz. Ancak tekbirfikir s maktr; bunu ruhbilimsel dzeyde
z basit bir indirgemeyi, bilin ie dikkat davrannda iyi grebiliriz;
riinin yoksullamasn dndr- dikkatli olmak demek, zellikle su
memelidir. Bakldnda byk bir numa tm anslarn verebilmek iin
ayr ayrntlar okluu grlecek nesneyi geleceinde sezmek zere
tir; dnldnde ikincil dzey gemie tanmak demektir. n
de ok sayda fikirle karlalacak k benim iin, ancak ben gemi-
tr. Dikkatin bir younlama oldu sem dnyadan ya da benden, s
unu sylemek daha doru olacak zmden ya da davranmdan bir
tr. Paul Guillaume dikkatte bir gelecek olasdr. Ben ancak gemi
olumlu bir de olumsuz yan belirler. i ve gelecei alglarm, im dide
Dikkatin olumlu yan insana bir ay y a ln z c a y a p m a k ta y m d r. /
dnlk, bir gllk kazandrmas Maurice Merleau-Ponty: Dikkat
dr. Clz bir sese dikkat ettiimiz edimi hibir ey yaratmaz, Maleb-
de o sesi daha belirgin duyarz. ranche gibi sylersek, o ortaya
Dikkatin olumsuz yan dikkat nes koyduum sorulara yant verebile
nesinin dndaki nesnelere olan il cek alglar ve fikirleri fkrtan do
gisizliktir. Bir nesneye dikkat etmek al bir mucizedir. Dikkat genel
baka nesneleri neredeyse yasak ve koullanm bir gtr, yle ki
lam ak anlam tamaktadr. / C. her an bilincin tm ieriklerine ay
Melinand: Dikkat znde bir dur rm gzetmeden ynelebilir. Dik
ma, bir direnme edimidir, asl nes katin ilk ilemi kendine algsal ya
ne olmayan her eyi da atmaya da dnsel bir alan yaratmaktr.
dayanr. rein hafif bir sesi, bir (Bk. DAILMA)
saat tiktakn dikkatle dinlemek
demek bu sesi rtebilecek tm de DL (lat. lingua; fr. langue, lan
vinimi durdurmak, zellikle solu gage:; alm. Sprache; ing. langua-
unu tutm ak dem ektir. Bundan ge). Bir toplumun ya da bir ulusun
sonra tiktak byyecek gibidir. szsel anlatm dizgesi. Dnceyi
znde durma, direnm e demek sesler araclyla aklama yeti-
olan dikkat doas gerei istemli- si.aretlerle ilgili toplumsal dizge.
dir.(...) Gerekte dikkat bir istem Duygularn ve dncelerin ak
rn deil istemin ta kendisidir. lanabilmesi iin szle, yazyla ya da
138 / Diderot: Byk abalar byk baka bir aracyla ortaya konulan
anlatm dizgesi. nsanlar arasnda yapll arasndaki kartlk her za
iletiimi salayan her trl iaret man anlatma byk glk ka
dizgesi. Eskiler dil konusunda ol rr. zellikle kavramlara bal ol
duka ilgin grler ortaya koy makla birlikte balbana bir kav
dular. Demokritos dili bir szle ram belirginlii oluturmayan duy
me olarak gryordu. Kratylosa gularn anlatm neredeyse raslan-
gre dilin kayna doastyd. tsal denebilecek lde kaygan bir
Renan, XIX. yzylda dili bilincin anlatmdr. Birey evredeki yaam
anm olarak deerlendirir. zel sal etkinliklerin gcne ve eitlili
szsel anlatm dizgesi olarak dil, bir ine gre dilini deitirebilir. Dil,
szl ve bir dil kurallar topla maddesel yaamn kavramsal yan
mn ierir. Toplumsal erevede ssndan baka bir ey deildir. Sa
gerekleen bu iki ge dili bir ku lkl bir bireyin doumundan yeti
rum olarak belirler, onu bireylerce kinliine kadar geirdii aamalar
benimsenen genelgeer bir iletiim ya da deiiklikleri dil asndan
arac durumuna getirir. Bununla bir gzlemlediimizde dilselliin teme
likte her birey bu ortak arac kendi linde ortama uyu zorunluluunun
bilgilerine ve eilimlerine gre az- yattn grrz. Yeni domu be
ok deiik bir biimde kullanr. Bu bek henz dil ncesi dnemdedir,
yzden yalnz anlatmda ustalam gereksinimlerini dzenli seslerle,
kiilerin deil, her kiinin kendine hatta barlarla ortaya koyar. kin
gre bir konuma ve yazma slu ci aydan sonra daha karmak bir
bu vardr. Buna gre Descartesm ses dzeninin mrldanmalarla be
dili, Bergsonun dili, Ayenin dili lirginlemeye balad grlr. Bu
gibi belirlemelerde bulunuruz. Bu dnemde ileride sesli anlatmn te
dil toplumsal kurallarla koullanm melini oluturacak olan ses dizgesi
olduu kadar bilincin deiik renk yava yava yerlemeye balam
leriyle donanmtr. Dil dediimiz tr. Dil dnemi dokuzuncu aydan
aklama yetisi normal bir ocukta sonra geliir, ilk szcklerin biim
bir gcllk olarak vardr ve geli lenmeye balad bugnlerde an
tirilmeyi bekler. Gelitirilmedii za ne, baba, dede gibi szck
man ilkel bir grnmde, ancak ba lerden oluan ok dar bir daarck
z seslerin karlmasna olanak ve oluur. Burada birey szckleri
recek basitlikte kalr, geliebilmek cmle yerine kullanlr, rnein
iin hem bireyin hem toplumun zel anne dedii zaman anne st ver
abasn gerektirir. Dilin geliimi bi demek ister. Bu yzden bu evreyi
lincin gelimesine tanklk eder. ruhbilimciler szck-cmle ev
Szckler kavramlarn iaretlerin resi diye adlandrrlar. Giderek da
den baka bir ey deillerdir. Bu arck hzla geliir, zel adlar ve
nunla birlikte, kavramn eitliliiyle nesne adlaryla zenginlikler ve e
hatta kayganlyla szcn bir- itlilikler kazanr. Bundan sonraki
DLBLM

evrede fiilin katlmasyla kk bir retimdir. Dilbilimin kurucusu


cmleler kurma yetenei kazanlr. Saussure dilin ruhbilimsel yanna
Bu evre ocuun kendini bir ben arlk verir. Dilde her ey ruhbi-
olarak alglamas ya da benin bi limseldir, maddesel ve mekanik d-
lincine varmas evresidir. Bu bilin lamalar bile der. Saussuree g
o kadar bulanktr ki ocuk ken re dilin bir toplumsal bir de birey
dinden nc kii olarak szeder. sel yan vardr, birini br olma
Birinci kiinin kullanlmas drdn dan anlayamayz. Gene de ona g
c yldan sonradr; bundan byle re Dil kimsede tam deildir, o tm
dilin inceliklerine ynelinecek, dil yetkinliiyle kitlede yaar. (Bk.
kurallar gznnde tutulacaktr. Bu DLBLM)
da bilincin ve ona temel olan man
tk dzeninin oluumuyla ilgilidir. D LB LM (fr. linguistique', alm.
Dil dediimiz zaman her eyden n Linguistik; ing. linguistics). Diller
ce mantn kurallarna sk skya le ilgili bilimsel aratrma. Dillerin
bal bir etkinlik anlalr. Her dil yaplan ve evrimleriyle ilgili kar
kendi ayrc zelliklerini ortaya ko latrmal aratrma. Dilbilim deni
yarken ve gelitirirken mantn ku- lince zellikle svireli dilbilimci
rallarna yaslanr. Buna gre dilin Ferdinand de Saussuren (1857-
bir mant vardr ya da her dilin 1913) derslerinde ortaya koyduu
bir mant vardr diyebiliriz. Dil ve derslerinin bir zetini ieren ve
bilgisi bu mantn almndan ba rencileri Charles Bally ve Albert
ka bir ey deildir. Emile Zola y Sechehayenin abalaryla ve ay-
le der: Bir dil bir mantktr. Her nca Albert Riedlingerin katklanyla
dilin mant genel mantn al 1916da yaynlanm olan Cours de
m olarak baka dillerdeki kulla linguistique gnrale (Genel dilbi
nmlara yeni kolaylklar, anlatmla lim dersleri) adl yaptta ayrntla
ra yeni olanaklar salar. Bu yz ryla aklanm olan reti d
den Goethe: Yabanc dilleri bilme nlr. Saussure bu kitabn bala
yen kendi dilini hi bilmez der. rnda dilbilimin konusunu ve br
Kavramlar ve onlarn ilikileri dili bilimlerle ilikisini aklar: Dilbili
oluturduuna gre, kavramlar tm min abalan una yneliktir: a. ula
ilikileri iinde dnyann ve dnya abildii tm dillerin tantlamasn
daki insann zihnindeki varlksal ve tarihini ortaya koymak, buna g
k arlk lar olduuna gre dili re dil ailelerinin tarihini belirlemek
batan sona toplumsal bir olgu di ve olabildiince her dil ailesinin ana
ye grmek yanl olmaz. Marx dili dillerini gstermek; b. tm dillerde
uygulamayla ilgili bilin olarak ta srekli ve evrensel bir biimde et
nmlar, ona gre dil bilin kadar es kin olan gleri aratrmak ve tari
kidir, baka insanlarla ilikilerden hin tm zel olgularnn indirgene
140 domutur, buna gre toplumsal bilecei genel yasalar ortaya koy-
DLBLM

inak; c. kendi snrlarn izmek ve nemli gstergesidir. Saussuren


kendi tanmn yapmak. Dilbilimin genel dilbilim kavrayna gre
baka bilimlerle sk ilikileri var her dil yaplam bir btndr, dille
dr, bu bilimler ondan veriler sa ilgili tantlamalar zorunlu olarak ya
larlar. Onu brlerinden ayran s psal tantlamalardr. Dilde yapla
nrlar her zaman ak olarak grl rn oluum koullarn ortaya kar
mez. rnein dinbilim budunbilgi- mak gerekir, daha dorusu yapla
sinden ve tarihncesi biliminden r grmek gerekir. Dil hem dina
zenle ayn tutulmaldr, bunlarda dil mik hem statik incelenebilir, ya
bir belge olarak ie katlr, oysa dil ni hem tarihsel erevede, tm d
toplumsal bir olgudur. yleyse onu nm koullar iinde hem de ol
toplumbilimle btnletirebilir mi duu gibi, yani durall iinde ele
yiz? Dilbilimle toplumsal ruhbilim alnabilir. Ancak dilbilimsel ara
arasnda ne gibi ilikiler vardr? So trma her zaman dinamik veri
nunda, dilde her ey ruhbilimsel- lerden ok statik verileri gz
dir, onun maddi ve mekanik gr nnde tutacaktr. Genel olarak
nmleri de, bu arada ses deiim dural dilbilimle uramak tarihsel
leri de. Dilbilim toplumsal ruhbili- dilbilimle uramaktan zordur. Ev
me ok deerli veriler salarken rim olgular daha somuttur, onlar
onunla btnlemiyor mu? Dilbi imgeleme daha ok seslenirler. On
lim XIX. yzylda ortaya km larda gzlemlenen ilikiler gle
olan ok gen ya da ok yeni bi uramadan sezilen ardarda terim
limlerden biridir, insan bilimleri ara ler arasnda birbirlerine balanrlar;
snda yer alan bu bilim daha ok bir dizi dnm izlemek kolay
ilevleri tantmakla ilgilidir. lk dil dr, hatta ok zaman elencelidir.
bilim almalar alman dilbilimcisi Buna karlk bir arada bulunan de
Franz Boppun almalardr diye erlerle ve ilikilerle ilgili olan dil
biliriz. Berlin niversitesinde sansk- bilim pekok glk ortaya koyar.
rite profesr olan Bopp 1816da Saussuree gre her dil kendi zel
sanskrit, yunan, latin ve alman dil likleri iinde apayr bir btn olu
leriyle ilgili karlatrmal bir ince turur. Bir dili oluturan imgeler so
leme yapmt. Gene de Boppu bir yut eyler deil gerek nesneler
dilbilimciden ok bir karlatrmal dir; bu eyleri bu bilimin somut b
dilbilgisi uzman saymak doru tnlkleri diye adlandrabiliriz. Sa
olur. Karlatrmal dilbilgisi bir bi ussuree gre diller kendi ilerin
lim olmaktan ok bir bilgi alandr. de, kendi zellikleri erevesinde
Her ne olursa olsun, XIX. yzyl oluup geliirler. Dil manta, bi
da dilin ya da dillerin bilimsel d zim ortak mantmza ters dmez.
zende incelenmesine olan eilimler Ancak her dilin bu ortak manta
hzla yaylmtr. 1926da Prag dil uygun azok deiik bir mant
bilim demeinin kuruluu bunun en vardr. Bir dilin zellikleri bir baka
DLBLM

dilin zelliklerine uymaz. Bir dilde z gerei tarihseldir. Dil her za


doru olan syleyi bir baka dilde man bir nceki an kalt olarak
sama olabilir. nlemler bile, ses- grnr. Bu deiime yatknlkta,
yansmalar bile bir dilden brne elbet insanlann benimsenmi yap
deiirler. Burada elbette ruhbilim- lar karsnda zgr istemleriyle or
sel etkeni gz nnde tutmamz ge taya koyduklar yeni dilekler belir
rekecektir. ncelemede dinamiki leyici olacaktr. Benimsetilen ge
ya da statiki eilim, buna gre ya lenekle toplumun zgr eylemi ara
plar ardzamanl ya da ezamanl snda ayr bir denge vardr. Tutu
olarak ele almak eilimi zellikle bu cu eilimler dildeki geliimleri en
ayrlklarn ortaya koyduu zorun gellerler. Gemie ballk seme
luluklara bal olacaktr. Ayn d zgrlne her an glk karr.
nemde varolan iki dilden biri oka Ancak deiim her zaman vardr,
ilerleyebilir, br hemen hi iler hibir g deiim i m utlak bir
lemeyebilir: ikinci durumda incele biimde engelleyemez. Zaman her
me zorunlu olarak ezamanl, b eyi deitirir, dilin de bu evrensel
rnde ardzamanl olacaktr. Mut yasadan kaabilmesi iin hibir ne
lak bir durum deiimlerin yoklu den yoktur. Ancak insanlar dili bil
uyla belirgindir ve her eye kar dikleri gibi eip bkemezler, ile
n her dil az da olsa dntn rinden geldii gibi deitiremezler.
den bir dilin durumunu incelemek Bir baka deyile dil bazen yava
uygulamada az nemli olan dei bazen hzl deiim ler yaarken
imleri gzden uzak tutmay gerek devrime kapaldr. Bir yaamn for
tirir; bu matematikilerin baz i mlleri, bir dinin kurallan, denizci
lemlerde, rnein logaritma hesap lik imleri vb. her zaman belli sayda
larnda ok kk nicelikleri gz insan belli bir zaman iinde ilgilen
den uzak tutmalarna benzer. Di dirir; buna karlk dile her kii ka
lin zelliklerini oluturan toplum tlr, bu yzden dil her zaman her
sal ruhsallk, toplumsal ruhsalln kesin etkisiyle karlar. Bu temel
zelliklerini oluturan da elbet co olgu dilde bir devrimin olanaksz
rafi, iktisadi ve benzeri etkenlerdir. lm gstermeye yeter. Dil btn
Bir toplumda alk la ve grenek toplumsal kurumlann isteklere enaz
ler nasl aynysa dilsel yaplar da karlk verenidir. Dil toplumsal kit
ayndr. Her toplum benimsedii leyle btnleir ve toplumsal kitle
dilden genellikle honuttur. Gene doal olarak duraan olduundan
ce deien yaam koullan dile yeni her eyden nce bir tutuculuk et
ezellikler kazandrr, onda bir ey keni olarak grnr. Ksacas, dil
leri eskitir ve yokederken bir ey ler ancak kendi ilerinde kavrana
leri balatr, dourur, ortaya ka bilirler. Dilden dile ematik gei
rr. Her dil, her zaman tarihsel ola ler yoktur; bir dilde bulduumuzu
rak ele alnmaya yatkn olmasa da bir baka dilde olduu gibi bul-
DLBLM

mamz gerekmez. Bir baka deyi ge de zaman iinde ortak bir rn


le, diller bakml deillerdir, bir- olarak kendini gsterir, gstermi
birleriyle akmazlar. Dil daha ok tir. Bir szcn nleniini belir
nedensiz oluumlar diyebileceimiz leyen onun yazl deil tarihidir.
oluum larla varolur. Saussuree Saussure burada yazy dilden ay
gre dilde iki ayr yan vardr: ses rr. Yaz duraan kalr, kalabilir, bu
yan ve dnce yan. Ses dn na karlk dil geliimini srdrr.
ceyi dlatran bir aracdr. Bir XIV. yzyldan sonra yaz dura
sesler dizisi bir fikri tayorsa dil an kald, buna karlk dil gelii
bilimseldir. Dil tam olarak toplum mini srdrd der Saussure. Ona
da gerekleen bir dizgedir, birey gre belirleyen ortak bir anlama
lerde eksikli olarak bulunur. Saus nn rndr. Kendini ortaya ko
suree gre dil alan bir gsterge yan fikre gre, belirleyen zgrce
ler alandr. Gsterge alan gste seilmi grnr, buna karlk,
rence gsterilen'den oluur ya da onu kullanan dil topluluu iin o ba
belirleyen'\e belirlenen'den oluur. msz deildir, benimsetilmitir.
Gstergeler doal ya da yapay olur yleyse u yargy rahata orta
lar. Souklar k mevsiminin doal ya koyabiliriz: Dilin bir bireysel
gstergesidir. Saa dnlm ez bir de toplumsal yan vardr, biri
levhas yapay gstergedir. Saa olmadan br kavranlamaz.
dnlmez imini baka trl de d Saussuree gre dil gstergesi ne
zenleyebilirdik. Ancak o bu duru densizdir, bir baka deyile Belir
muyla benimsenmitir. Benimsen leyenle belirleneni birletiren ba
mi bir imi deitirmek gtr. Sol nedensizdir. Demek ki gsterilenle
anahtarn deitirenleyiz artk. Ya gsteren ya da belirleyenle belirle
pay gsterge simge deildir. Dil nen arasnda zorunlu bir ba yok
bilimsel imi ya da daha dorusu be tur. Kua ku yerine baka bir
lirleyen dediimiz eyi belirlemek ey de diyebilirdim. Her dilde belli
zere simge szc kullanld. Bu nesneleri karlayan szcklerin
nu benimsemek (...) uygun olma deiik olmas da bu nedensizliin
yacaktr. Simgenin zellii tmy belirtisi deil midir? Franszlarn
le nedensiz olmaktr: o bo bir ey b o e u f d e d i in e A lm an lar
deildir; belirleyenle belirlenen ara Ochse diyor. Ancak simgede belli
snda bir doal ba esi vardr. bir ned en sellik szkonusudur.
Adaletin simgesi olan terazinin ye Simgenin zellii onun hibir za
rine rnein bir araba koyamayz. man tmyle nedensiz olmaydr.
Her ne olursa olsun burada sesle O bo deildir, gsterenle gsteri
kavram arasnda bir balant sz- len arasnda doal bir iliki vardr
konusudur. Dilbilimsel im bir eyle onda. Adaletin simgesi olan terazi
bir szc deil bir kavramla ses- nin yerine herhangi bir ey, rnein
sel bir imgeyi birletirir. Bu sessel bir araba kullanamayz. Bylece
DN

Saussure dilbilimi temellendirir balam tr. M erkezi ynetim in


ken onu zellikle dural yapsal in baskn olduu toplumlarda bu tab
celemenin konusu olarak belirledi. lo daha az karmaktr. Ne olursa
Saussurein Genel dilbilim ders olsun, en eski dinler, gelimi bir
leri byk ilgi uyandrd, dil ara dogma ve uygulama dzenine ula
trmalarna ynelen tm okullar m olmamakla bir anlamda ilkel
ve akmlar onun grlerine bal dinlerdi ve bir br dnya kavra
drlar. Prag ve Kopenhag okullar, yndan ok bu dnyayla ilgili di
Jacobson ve Martinet gibi dilbilim lekler ve ngrler gelitirmi ol
ciler Saussuren at yoldan iler makla gereki dinlerdi, onlarda her
lediler. Bylece dilbilim dillerin ya ey yaamn daha dzgn, daha ve
psal tantlamasnda giderek artan rimli bir biimde srdrlmesiyle
bir nem kazand. 1950den sonra ilgiliydi. Bu dnemde yneticilerin
am erik an d ilb ilim c isi N oam bazen tanr ya da tanr vekili niteli
Chomsky dilbilimde yeni ufuklar i tamakta oluu bize ilk dinlerin
at. Ancak Saussure her zaman te birer dnya dini olduunu gste
mel bavuru kayna olma nitelii rir. O zamanlar inancn gereki
ni korumaktadr. (Bk. DL) zellikleri insann zorunlu gerek
iliiyle ilgilidir: ilk uygarlklarn in
DN (lat. religio', fr. religion; alm. san yalnzca gereklikler ya da so
Religion\ing. religion). Tanrsall mut gereklikler dzeyinde yayor,
a ynelik belirli tapnma usulleri. st dzeyde soyutlamalara yatkn
nsan ruhunu doastne ynelten olmayan snrl zihniyle geni er
ve Tanryla ilikiye koyan inan et eveli bir st dnya kavray ge-
kinlii. Tanrsallk fikri ya da duy litiremiyordu. nsan zihni soyut
gusu erevesinde bir toplumun be dnceye ynelerek somutun ala
nimsedii dogmalar ve uygulama nndan ykseldike mutlak fikri
lar toplam. Tm dinler insan ya ne ynelmeye balad, oktanrc-
amn belirleyen akn glerin lktan sonra gelien ya da oktan-
varl fikrinden domutur. Dn rcln ge dnemlerinde yava
yann en eski dinleri olan oktannl yava gelimeye balayan tektan-
ve insanbiimci dinlerde bir tanr rc dinlerin kkeninde ite bu so
topluluu insan dnyas iin belir yuta ynelme eilimi yatmaktadr.
leyici olur. Bu insanbiimci dinle Bu dnm insanlarn insanbiimli
rin en karma eski yunan dini tanrlar karsnda kukuya dme
dir. Bu ilk uygarlklar dneminde siyle balamtr. Eski Yunanis
kentler ne km, her kent kendi tanda duyumcu onia okulunun ve
tanrsn oluturmu, sonra toplum maddeci atomculuk okulunun din-
btnleip kentler siyasal ya da en sellikten uzak tutumuna karlk
azndan kltrel btnle kavu Elea okulunun usuluu teki
144 tuka bir tanrlar ailesi olumaya dinsellik anlayna yatkndr. Tek-
tanrcla yneliin ilk felsefi te zanmtr. Bu dnm her eyin
meli Yunanistanda Eleal Par kayna olan tek bir Tanrdan yi
menides in Bir Varlkyla ve Pla- Tanr (Ahuramazda) ve Kt Tan-
tonun yi deasyla atlmtr. yi n (Angramanyu) kavramlarnn t-
deas tm dealann stnde yer retilmesiyle gereklemitir. M.S.
alr. Tektanrcla gei son dere III. yzylda tektannclk Plotinos
ce yava olmutur. Felsefi dzey felsefesi iinde en yetkin anlamn
de oktanrclklatektanrclk ara kazanr. Sonuncu byk pagan fel
snda biri tanrtanmazla br sefesi olan ve Platonculuun yeni
heptanrcla uygun den iki fel bir yorumu olduu iin yeni-Pla-
sefe devinimi, Epikurosuluk ve tonculuk diye adlandrlan Ploti
Stoaclk yer alr. Epikuros tm nosuluktaTannnn zel ad Bir-
br dnya kavrayn siler, tanr dir. Bu Birin balca nitelikleri
lar iyi de kt de olmayan, buna yetkinlik, aknlk, bamszlk, et
gre kendilerinden iyilik de kt kinlik, dnsellik, zgrlktr.
lk de gelmeyecek olan, insan dn Bir kendi benzerini yaratmak is
yasn ynetmeyen, olsa olsa insa teiyle tm varl oluturmutur.
na rnek olabilecek olan varlklar Bu anlay ayn dnemlerde orta
olarak belirler. Tektanncln en es ya km olan ve ilk byk Hristi
ki biimlerini en eski uygarlklarda yan felsefesi olarak deerlendirilen
gryoruz. Eski brani toplumun- Augustinusulua ok yakndr.
da ve ran toplumunda ortaya k Plotinosdan az sonra, IV. yzyln
m olan tektannclk gelimi bir sonlarna doru Aziz Augustinus
soyutlama gcnden ok toplum Plotinosun B irini Doru1 diye
sal yalnlktan ya da karmakla- adlandrarak tam anlamnda Pla-
mamlktan kaynaklanr. Tektan- toncu zmler ortaya koyar. Aziz
nclk hristiyanla kadar byk bir Augustinusdan nce hristiyanlar
gelime gstermemitir, yerel ya da gerek anlamda felsefi temellendir-
paral kalmtr. brani ya da srail melere ynelmeden inan elerini
dini bir akn Tanr kavrayyla bir saptamakla ve yerletirip yaymak
likte an bir tannsallk korkusu ge la uramlardr. Zaten bu ilk hris-
tirmitir. srailoullannn tektann- tiyanlar felsefi bir derinlikten yok
c kavray bir gebe kavmin tek sun kimselerdir. Dogmac ynelim
ndere gereksinim duyan snrl ya lerle pek ilgisi olmayan bu dnem
am biimlerinden domutur ve lerde hristiyanlar gerek anlamda
gebe yaamnn zorunlu koul- eylem adamlarydlar. Yoksulluk,
lanyla belirgin katkuralclkla ken bilgisizlik, yeraltnda alma zorun
dini ortaya koym utur. ran da luluu ilk hristiyanlan dnceden
Zerdt dini balangta tektanrc ok eylemle ykmlerken Augus
bir anlayla geliirken giderek iki tinusa kadarki yzyl akn d
tannl bir pagan dini zelliini ka nemi dogmac ynelimler asndan
DN

verimsiz klmtr. Platoncu izgi de Almanyada balayan ve br


de tanrsalln bilgisine yneli iin avrupa lkelerine yaylan Reform
gntll ya da isel etkinlii belirle devinimi hristiyanc bak asn
yici sayan Aziz A ugustinusdan da ve hristiyan uygulamalarnda
sonraki dinbilimciler yava yava bir yumuama salamtr. XIII.
usu bir izgiye doru ynelmeye yzyl boyunca mutlakynetimin
balamlardr. Bu gidi Platoncu- kollan arasnda korunan kilise, Or
luktan Aristotelesilie doru ya taan sonlarnda hzla yitirmeye
da gnlclkten usulua doru balad, daha sonra neredeyse iyi
bir giditir, ncesel ya da dou den iyiye elden kard gcn ve
tan bilgilerden deney yoluyla edi arln yeniden kazanma yolunu
nilmi bilgilere doru bir giditir. tutmu, hem reformcu yanyla hem
Aziz Anselmus, Augustinusun Pla- reform kart ynelimleriyle tam
tonculuuna azok usu bir bak anlamnda bir bask kurumu duru
getirmi, inancn usla aydnlatlma muna gelmitir. XVIII. yzylda
s gerektiini savunmu, daha son aydnlanma devinimi tanrc bir an
ra tm skolastikler, bu arada Aziz lay getirmi, Tanrnm varln ve
Tommaso, Aristotelesi bir izgi mutlak gcn ngrrken din ku-
de inanc temellendirmeye girimi rum unu gereksiz saym ve ona
lerdir. Tektannc byk dinlerin ta byk e le tirile r yneltm itir.
rihsel izgide ncs olan slam 1789dan sonra yaama gemeye
dini VI. yzylda Arap yarmada balayan aydnlanmac dnceler
snda Hz. Muhammedin aracly XIX. yzylda byk lde ege
la temellendirilmitir, daha sonra men olacak olan olumcu dn
Razi, Biruni, El Kindi, Farabi, Ibni ceyi doururken ya da douran
Sina, Gazali, bni Rd gibi filo- koullara katklar salarken tanr
zoflarca felsefi araylara gtrl tanmazl zellikle ne karm
mtr. Dinci anlayn hristiyan- tr. Auguste Comte olumcu dn
lk erevesinde en balayc oldu cenin ilk byk temellendiricisi ola
u dnem Ortaadr, bu dnem rak tm mutlak yadsrken din
de felsefe tam anlamnda bir dinbi- dncesine kar km, insanla
lim zellii kazanm tr. R ne insanlk dinini nermitir. Btn
sansla birlikte din duygusu insan bu gelimeleri iinde din duygusu
c bak alar karsnda gerilemi, bireyin varsayd akn glere
bu gerileme bir yandan tanrtan balanma gereksinimini karlam
mazla kadar varacak olan bir ina tr. Baz dnrlere gre din insa
boluuna yol aarken bir yandan nn bir yaratsdr: tarih boyunca
ileride olumculua dnecek olan varln srdrm olan bu evren
bilim dncesinin douuna ko sel aknlk inanc insann evrende
laylk salamtr. Rnesans dne kendini yalnz ve gsz duyuunu
146 minde, insanc dnce evresin dengelemek iin ortaya koyduu
DN

bir tasarmdr. Bylece din insann lakla zde leti ri 1dii grlr. Hz.
evrensel korunm a gereksinimini Muhammed M slmanlk huyun
karlamaktadr. Amerikal pragma gzelliinden baka bir ey deil
c filozof William James mutlakn dir derken din kavramyla ahlak
da sonsuzun da varolan eyler ola kavramn birbirine ok yaklatrr.
mayacan, insan zihninin tam an yi bir yaam iyi bir dindir der
lamnda bilinmeze mahkum oldu Th. Fuller de. Her ne olursa olsun,
unu, dinin korunma igdsn din bir inan alan olmakla bireyin
den kaynaklanmakla akn bir ger seimlerine gre bir anlam kaza
eklii karlamaktan uzak bulun nacaktr, bu da bireyin bilin ko
duunu bildiriyordu. Freud dinin ullaryla ilgilidir. B irarap atasz
kkenini baba koruyuculuunu ye yle der: Din zerine tartan iki
niden zleme duygusuna dayand insandan en az biri delidir. Gene
ryordu. Baz dnrler iyi bir ruh de dinin evrensel bir geerlilii var
sal dengenin ancak din duygusuy dr ve dinler zlerinde ayn zellik
la salanabileceine inanrlar, hatta leri tar gibidirler. M ahatma Gan-
byle bir duygunun varl iin Tan- di Bir insan kendi dininin zne
n nn varln zorunlu grmedik ularsa baka dinlerin zne de ula
lerini sylerler. Tanr olmasayd da r der. Gene de bir in atasz-
din kutsal ve tanrsal olacakt der nn bildirdii gibi, gklerin mzi
Baudelaire. Dini uyutucu olarak ini herkes kendine gre yorumla
deerlendiren Marx, tm tanr ve yacaktr. Bu yzden inan benim
din fikrini yoksayarak dine kar en senen ama benimsetilmeyen bir de
kkl eletiriyi getirir. Din uydur er olarak dnlm elidir. K u
ma bir gnetir diyerek dinler kar randaki u sz bu bakmdan ok
snda kesin bir tutum alan filozo anlamldr: nsanlara inanlarndan
fa gre din bilin eksikliinden kay tr iddet uygulamayn. Dinler
naklanmaktadr: Din ezilmi var toplumbilimi, dinsel etkinliklerin bi
ln soluk aldr, yrei olmayan imlerini ele alan bilgi alandr. Her
bir dnyann yreidir, ayn zaman toplum dinsel inan dizgesini sz
da dncesiz bir an dnce lerle ve metinlerle aklar, yaptlar
sidir. Din halkn afyonudur. Ne da ortaya koyar. Bu erevede
olursa olsun, dinin ahlaki bir y inancn eitli grnmleri toplum
kmllk ortaya koyduu kesindir, sal yapnn ya da deerlerin ak
hatta dinler bir bakma toplumlarn lanmas iin temel oluturur, ortak
ya da insanln ortak ahlak anlay bilinci aklayan bir g olur. nan
n iermektedir diyebiliriz. Kardi cn zellikle uygulamayla ilgili et
nal Spellman yle der: Ahlakn kinlikleri toplumlan kavramada bir
dnda din meyvasz aatr. Di simge deeri ortaya koyar. (Bk.
nin dnda ahlak kksz bir aa HEPTANRICILIK, TANRITANI
tr. Hatta zaman zaman dinin ah MAZLIK, TEKTANRICILIK) 147
DNBLM

D N BLM . Bk. TANRIBLM. iinde g zlem lem eyi ngren


gizemcilik retisi. Dingincilik,
D N C Y N ETM (fr. thocratie-, Tanrya ar bir akla balanmay
alm. Theokratie; ing. theocracy). nerirken insana hem kendi kurtu
Dinsel kurallara dayal ynetim. Din luunu hem de d dnya gerekli
adamlar topluluunun ynetimi. ini nemsememeyi retmektedir.
Kavramn kkleri eski yunan top- XVII. yzylda spanyada M oli
lumundadr. Dinciynetimde iktidar nos, Fransada Madam Guyon din
(kratos) Tanrnn (theos) iktidar ginciliin nericileri oldular. Daha
dr. Laik ynetimin tam kart olan sonra Fnelon bir sre bu grn
dinciynetimde dinle devlet iie- ateli yanda olarak grnd. (Bk.
dir, bir organn iki ayr yz gibi DN, GZEMCLK, TANRI)
dir, devlet ynetimi din kurumlar-
mn elindedir. (Bk. LAKLK) D Y A LEK TK (fr. dialectique-,
alm. Dialektik-, ing. dialectic). e
D N D II (lat. p r o f anus; fr. pro itli olaslklar gz nnde tutarak
fane-, alm. Profan-, ing. profane). y n tem li d n m e san a t.
K utsala kart olarak, dine yaban D o ru la ra u la m a y o lu n d a
c olan, inancn dnda kalan. Din tartm ay tem el alan usullerin
le ilgisi olmayan her eye dind tm. Kartlarn karlkl edimiyle
diyebiliriz. Dinsellik varlk dzeyin ve sonunda onlarn belli bir zme
de deer ayrmlar getirirken her ulamasyla belirgin evrensel ve
dind tutum varl tam bir btn dnsel oluum. Eski Yunanis
lk ya da biryapllk iinde grr. tanda diyalektik (dialektike) d
M. Eliade yle der: Dind de nme ve tartma sanat anlamna
ney iin uzam biryapl ve yansz geliyordu. Diyalektik szc He
dr; hibir kesinti onun ktlesinin gel ve Marx felsefelerinin geliimin
eitli paralarm niteliksel olarak den sonra olduka yeni ve deiik
ayrmlatramaz. (Bk. KUTSAL) bir kavram karlar oldu, bu arada
sk sk kullanlr oldu. H egele ka
D N G N C L K (fr. quitisme-, dar uzanan dnce izgisi boyunca
alm. Quietismus; ing. quietism). diyalektik her eyden nce bir man
Ruh yetkinliini Tanrya dinginlik tk sanatyd. Buna gre diyalektik,
iinde ynelme isteminde bulan, tartmasz ya da inandrc sz sa
tm dini ve ahlaki etkinliklerin d natna ya da belagate kart olarak
nda tam anlamnda bir kendine ka tartmal sz sanatna karlktr.
panla Tanrya ulamay neren Diyalektikte gsterme ve rtme
dinbilim retisi. Tanryla bulu sanatlar yanyanadr ya da iiedir.
mak ya da Tanrya yaklamak iin Bu da her eyden nce karmz
kendinden gemeyi, edilgin bir ruh daki kiinin szlerinde sakat ya da
148 durumuyla her eyi belli bir ilgisizlik zayf yanlan bulup karma dikka
DYALEKTK

tini ve ustaln gerektirir. Eski Yu zellii olarak belirliyor, kartln


nanistanda felsefenin hzla kuru deimezliini gstermeye al
lup gelitii dnemde yani Platon yordu. Varz ve yokuz diyen
ncesinde drt ayr felsefi bak or Herakleitosa gre evrende srekli
taya kmt: onial filozoflar var bir sava ya da bir kartlar eki
ln temelini oluturan ana mad mesi vardr, evreni ayakta tutan da
deyi ya da ilk ilkeyi aryorlard. bu ekimedir. Onun Her ey kav
Eleal usular akp giden eylerin gayla yaratlmtr gr sonsuz
dnyasn yani duyulur dnyay karmaay bildiren bir gr deil
aan deimez bir temelin aratr uyum u aklayan bir grtr.
clarydlar. Deimezi getirerek de Herakleitosda diyaletik bir biim
vinimi tehlikeye dren usuluu de uyumsuzluk uyumla dengeleni
duyulur dnyadaki ak ne alan yordu. Uyum kartlarla doar ya
duyumcu bak asyla badatr da Kartlar birbirleriyle uyuur
ma abas iinde atomcular varsay lar. Bylece daha o zamanlar doal
dklar deimez kk paralarn diyalektikle mantksal diyalektik
arasna boluklar koyarak devini apayr grnm ler ortaya koyu
mi gvence altna aldlar. Sofistler yordu. Bir tartma, bir gsterme
btn bu zmler karsnda ksa ve rtme sanat olarak kurulan
yoldan gvensizliklerini bildirip de diyalektik, mant kar uruna
imez dorular aramann bo ol kullanan sofistlerde ve Sokratesi
duunu ne srdler. Bir beinci okullarda bir inandrma sanat olup
zm her eyi saylara balayan kt. Sofistler Yunanistanda siya
Pythagoraslann zmyd. Us- sete atlmak isteyen zengin ocuk-
u filozof Eleal Zenon, usu Par- lannntccarlam retmenleriy
m enidesin deim ez tek varlk diler. Her konudan anlamakla be
kavrayndan kard savlan sa lirgin filozofluklarnn temelinde
lamlatrmak iin kantlar ne s mutlak doru yoktur ilkesi yat
rerek diyalektiin kurucusu oldu. yordu. nl sofist Protagoras n
Zenonun eletirisi zellikle eyle san her eyin lsdr derken,
rin okluunu benimseyen Pytha- bireye doru grnen dorudur,
goraslara ynelmiti ve mantk dorunun baka lt olamaz de
oyunlanna dayanarak samayla mek istiyordu. Bu da iine geldii
rtme yntemini kullanan bir ele gibi konuma ilkesini getiriyordu
tiriydi. Diyalektik dnce kart zorunlu olarak. Sofistler felsefeye
lan gznnde tutan tartmac d kar filozofluklaryla diyalektii
nce biimi olarak, Zenonunkin- doruya ulama yolunda tartma
den daha verim li bir biim de, sanat deil de ne yapp yapp hakl
onial Herakleitosda ortaya kar. grnme sanat durumuna getirdi
Herakleitos tartmal kartl ev ler. Bundan sonra felsefe tarihi bo
renin en temel zellii, deimez yunca sofist sz hep olumsuz an-
DYALEKTK

lam da kullanld. Paul Foulquie duyulur dnyada anmsama yoluy


yle der: Sofist, amalarna ula la yeniden ortaya karlyordu. Bu
mak iin, ancak grnte deer na gre bilmek anmsamak anla
tayan ve sofistlik denilen aldatc m na geliyordu. Diyalektik, Pla
kantlara dizgeli bir biimde bavu tonda zihni dealara yneltme ya
ran kiidir. Buna gre sofistlik do da ykseltme yntemini belirler.
ruya ilgisiz kalan, kullanann kar Aristotelesde diyalektik zenle iki
larna hizmet eden, sav da kar- ye ayrlm olan tm bilgi alannn
sav da kantlamaya hazr olan bir ikinci blmn karlar. Aristote-
diyalektiktir. Sofistler arasnda sa lesi diyalektik olas ncllerden
ylsa da diyalektii olumlu ynde yola karak ortaya konulan usa-
kullanan Sokrates tartmada her vurmalarla ilgilidir. Kesin bilgilerin,
eyden nce kavram aklamasna dolaysyla birinci derecede nemli
nem veriyor, tantlamalara yne bilgilerin alanysa bir gsterme bi
liyor, tanm lam alara ykselmeye limi olan ayrtrmann alandr. By
alyordu. Btn bunlar iin kar lece diyalektik Aristotelesde ikin
sndakinin dncesini zorluyor cil bir anlam kazanr. Diyalektik
du. Sokratesin amac gstermek kavramna Aristotelesden sonraki
dei 1buldurmakt ya da dourtmak eskia dnrleri byk bir ye
t. B ylece Sokrates dorunun nilik getirmediler. Ortaa d
aratrlmasnda en genel biimiyle nrlerinin de bu konuda ok yeni
tmevarm yntemini kullanyordu. eyler ortaya koyduu sylenemez.
Sokratesin izinden yrmeye zen Descartes diyalektikten hemen hi
gstermi olan Platon iin diyalek szetmedi, ettiinde de onu kafa
tik btn bir dnce yntemine bozucu bir dnce olarak belirle
karlkt. Platonda diyalektiin iki di, insan gereklerden uzaklatran
ayr yz vard: birincisi Sokra- bir dnce biimi olarak grd.
tesi tartma, kincisi gizemci ve Ayn horlayc tutuma Kantta da
ileci temele dayal metafizik yk raslarz. Kant tm Eletiri'lerinde
seli. Konunun metafizik yanna ge diyalektii ayrtrmal dnceye
lince, bu da tmyle dealar re kart olarak ortaya koydu. Onda
tisiyle ilgilidir. Platon duyulur dn dorular mantna kart olan bir
yayla dnlr dnyay kesin ola grnler mant vard, bu man
rak birbirinden ayryor, dnlr tk yanlmal usavurmalan ieriyor
dnyay deimez olan asl gerek du. Bir grnler mant olarak
liklerin, dealarn alan olarak be diyalektiin grevi zihinde g
lirlerken duyulur dnyay deien rnle gerein birbirine karma
eylerle ilgili glgeler dnyas ola sn nlemekti. Hegel diyalektie
rak gryordu. Ruhgne inanan yepyeni bir anlam kazandrmtr.
Platon iin bilgi dnlr dnya Hegel diyalektiinde Herakleitosun
150 da elde ediliyor, bu dnyada ya da kartlar dzeninden bir eyler var
DYALEKTK

gibidir. Hegelde diyalektik, gerek dnyay fikirler ynetmez, fikirler


liin temel anlamm ortaya koyar. ancak iktisadi koullara bal ola
Fikirin l geliimini anlatr, sav rak gerekleirler. Dncenin te
ya da olumlama, karsav ya da melinde madde vardr, diyalektik
olumsuzlama, bileim ya da olum- ilik i m ad d ed e g e rek leir.
suzlamann olumsuzlanmas evre Marxlk bununla birlikte belirle
lerinden geerek geliimini duyu nimci, en azndan kat belirlenimci
rur. Kant, Wolffe ynelttii ele baktan uzaktr. nsan dnyasn
tiride, mantksal elikiyle gerek da birbirini etkileyen iki ayr alan,
lik elikisini kesin olarak birbirin styap ve altyap alanlar belirir.
den ayrma gereini duyurmutu. Dnya yalnzca maddesel geliimin
Hegel de bunlan ayrr ama onlarn fikri geliimi belirledii bir dnya
temeli ayn olan iki ayr olgu olarak deildir. Altyap styap iin tam an
deerlendirir. Hegelde ussal olan lamnda belirleyici olsa da dn
la gerek olan zdetir. Hegel de cenin kurulu dzeni deitirmek
Herakleitos gibi doay kart g te, yaam dntrmekte etkili ol
lerin ekime ve uyuma alan ola duu yani styapnn altyapy et
rak gcrr. Hemen hemen Herak kiledii de kesindir. Dncenin di
leitos gibi o da kavgaszl dnya yalektii madde dnyasndaki di
nn ykm gibi anlar. Hegele gre yalektiin bir yanssndan baka bir
zdelik lmn, eliki canlln ey deildir. Burada eyleri dn
belirtisidir. Diyalektik bir sreci yani cenin yanss sayan Hegel felsefe
sav, karsav, bileim olmak zere siyle tam bir kartlk szkoryasu-
birbiri ardna gelen ayr evreyi dur. Marx diyalektie gre mad
ieren sreci yeni bir diyalektik s dedeki oluum tam anlamnda bir
re izleyecektir. ki kart nerme yenilik kaynadr. Oluumun baz
nin yoksanmadan almasna daya anlannda bir srama ya da bir dev
nan bileim sav olarak kendi kar- rim kendim gsterir, bylece bir ni
savn oluturmaya ynelir ve bu telik deiimi ortaya kar. Nice
bylece srer. M arx diyalektik, liksel artn niteliksel deiimi ge
M arxin ve Engelsin yaptklar tirmesidir bu. Diyalektik madde
benzetmeye gre, tepesi st du cilik evreni diyalektik sreler bo
ran Hegel diyalektiinin ayaklan ye yunca gelimekte olan devingen
re bastrlm biimidir. Buna gre maddenin oluturduu bir btn
sav, k arsav , b ileim ilik isi olarak gren ve btnn srekli
Marx diyalektiin de temeli olur. ykselen bir evrim iinde nicelik
Marx yle der: Diyalektik devi sel sreler sonunda niteliksel s
nimi kuran ey elikili iki yann bir releri yarattn savunan reti
arada bulunmasdr, onlann yeni bir dir. Diyalektik maddecilik M arx
kategoride atmas ve kaynama bilgi kuramnda temel gr olu
sdr. M arx dnceye gre turur. Bununla ilgili ilk aklama S
DZGE

M arxIa Engelsin 1848de yaym ada tam anlamnda edilgin bir du


ladklar Kom nist p a rti bildiri- rum da olm as gerekirdi. O ysa
j f nde yer almtr. Bildirinin k Marxi anlayta insan dnyay de
noktasn u gr oluturur: G itirmekle ykmldr, bu insan
nmze kadar toplumlann tarihi s tarihin yaratt ya da tarihle yara
n f savam tarihinden baka bir tlan insan olduu kadar tarihi de
ey deildir. Eskiada klelerin yaratan insandr. Sav, karsav ve
efendilerle, amzda ii snfnn bileim evrelerinden oluan diya
burjuva snfyla savam bu an lektik gelime M arxi felsefede
lamda deerlendirilmelidir. Bu sa zorunlu yaratc maddesel etkinli
vam larla gelien insan yaam in zn oluturur. M arxi mad
hem bireysel adan hem toplum decilik anlaynn tarihsel ynyle
sal adan tmyle maddi ya da ik diyalektik yn kesinlikle bir etkin
tisadi koullara baldr. Zaten liin iki ayr grnmdr, birbi
M arx bak asna gre madde rinden ayr ya da birbirine aykr
tek gerekliktir, bu tek gerekliin eyler deildir. (Bk. BLM, FEL
geliimi insanlk tarihinin geliimi SEFE, MADDECLK, YNTEM)
ne temel olmakla bu geliimi ak
layacak tek kaynaktr. Tarihin in D ZG E (lat. systema; fr. systme;
celenmesi bu adan Marx felsefe alm. System; ing. system). Mantk
si iin ayr bir nem tar. M arx sal ya da organik bir btn olutu
bak asna gre retim ilikileri racak biimde bir araya gelmi olan
tm insan yaamnn deiik sre eler toplam. Dizge her yerde
lerini aklamakta temel belirleyici akln ve tutarlln belirtisidir.
veriyi oluturur. Toplumsal yaam Her dnce yetkin anlatmna diz
da, zel olarak kltr yaam da gede kavuur. Bir baka deyile,
retim ilikileriyle koullanmtr. gerekte her dnce aklk ve tu
Bu ynde insan dncesiyle onun tarllk adna bir dizge iinde ortaya
tek kayna olan maddi yaam ko konulmaldr, buna gre onda tm
ullar arasnda srekli bir etkile elerin birbirlerini aklayacak bi
im szkonusudur. Somutun ala imde bir btn oluturmas gere
nndan kaynaklanan dnce gene kir. rtl anlamda dizge fikri fel
somutun alanm dntrmekte bir sefede olduka eskidir, neredeyse
ara zellii gstermektedir. Mad felsefe tarihi kadar eskidir ve her
di yaam ya da iktisadi yaam He eyden nce uyum lu btnle
gelde olduu gibi evreli diya ulama kaygsn ortaya koyar. Ge
lektik sreler boyunca dnm ne de olduka paral grler ileri
lere urar. Burada klasik anlamda srm olan en eski filozoflarn
bir doa belirlenimciliinin szko- dizgeci bir tutum iinde olduklarn
nusu olmad kesindir. Byle bir sylemek gtr. Dizgesel yaklam
ey szkonusu olsayd insann do ilk belirtisini felsefe tarihinin ilk iki
DOGMA

byk filozofunda, Platon ve Aris- adna yarar her felsefe belli bir
totelesde gstermitir. Platonun dizgesel tutarlla sahip oluuyla
ve Aristotelesin felsefeleri, dizge genel dnceden ayrlacaktr. Diz-
sel bir btnlkte sunulmam ol ged grler ortaya koymu olan
makla birlikte ele aldklar konular kiiler filozoftan ok dnr diye
asndan ak ve tutarl bir btn nitelendirilmelidirler. (Bk. DN
olutururlar. Her ikisinde de sorun CE, FELSEFE, FLOZOF)
larn dank ilenii ya da birbiriy-
le karm grnm onlarn b DO G M A (fr. dogme; alm. Dog
tn iinde belli bir dzende kav ma; ing. dogma). Bir felsefe oku
ranlmasn engellemez. Androni- lunca benimsenmi temel gr.
kos, M .S. I. yzylda, A ristote- Tartlmadan benimsenmi gr.
lesden kalma parmenleri konu Tartmad tutulan inan esi. Bir
larna gre dzene koyarken onla topluluun tartmadan benimsedi
ra dizgesel bir btnlk kazandr i reti. Ortaa Avrupasnda ki
mtr. Felsefede dizgecilik etkin lisenin koyduu ve bir zorunluluk
olarak ancak XVII. yzyln ilk b olarak kiilere benimsettii reti.
yk felsefeleriyle gelimi, XIX. Dogma her eyden nce kantsz
yzyl balarnda Hegelde doruk oluuyla ve usun yolgstericiliin-
noktasna ulamtr. Hegelin diz- de mutlak doruya ulama savn
gecilii deyim yerindeyse eksiksiz da oluuyla gerek anlamda felsefi
bir dizgeciliktir. Her sorunu kapal dnceden ayrlr. Dogma yalnz
bir dizge anlay iinde aklama din alannda deil felsefe, sanat, si
ya ynelen Hegel kendinden son yaset alanlarnda da geerli olabilir.
rakilere felsefe adna yaplacak i Ne olursa olsun, dogmac dn
brakm am gibidir. Daha sonra ce felsefi dnceyle ak biimde
Kierkegaard Hegelin ok byk bir tersleir. Dogma daha ok benim
p ro fes r o ld u u n u syleyerek semeyle, felsefi dnce arayla
Hegel dizgeciliine yklenecektir. belirgindir. Felsefi dncenin don
Kierkagaarda gre Hegel her eyi duu ya da kalplat yerde dog
aklamak isterken byk bir yan ma balar. Dogma insan gerek
la dmtr. H egelden sonra likten uzaklatrrken ona esenlik ve
M arxlar da dizge fikrine kar dinginlik verir. Dogmalar olan in
ktlar. Onlara gre durmadan de san gerei bir daha yitirmemece-
ien bir dnyada en kkl akla sine bulmu olmann erinci iinde
malar bile geici olabilirdi. Varolu dir. Dogma, dogmacya gre, do
ular da dizgecilikten yana olmad runun kendisidir, ayrca doru ya
lar. Onlar usuz bucaksz bir kay am gvence altna alr. Dogma bir
ganlklar dnyasnda kesin akla formldr, tartmayla ortaya ko
malarn geersiz olacana inan nulmu bile olsa tartmay gerek
yorlard. Ne olursa olsun, felsefe tirm ez ya da tartm adan kaar.
DOGMACILIK

Dogmayla ilgili tartma dogmay lk olarak grnr. Belirlenimci


kkten ele almadka geersizdir. grler bu amaz yap ve ileyi
Dogma bir nyargdr ya da bir n fikrine dayanr. Aristoteles Doa
yarglar yumadr. Dogmay re hibir eyi nedensiz yapmaz diye
tiden ayran retinin her zaman dnyordu. Lamarckagre do
tartlabilir, gerektiinde deitiri ann etkinlii birdenbire gerekle
lebilir oluudur. (Bk. KURAM, en bir etkinlik deildir. Doa yap
RET) t hibir eyi birden yapmaz. La-
marck doayla ilgili olarak yle
D O G M A C IL IK (fr. dogmatisme; der: Doann bizim kendisinde
alm. Dogmatism us; ing. dogma- hayran olduumuz eyleri varet-
tism). Kukuculua yer brakma mek iin kendisine gerekli olan ara
yacak biimde baz dorularn var- lara ve yetilere sahip olduunu ka
1m ne srme tutumu. Her dog ntlayabileceimi umuyorum. Bu
mac dnce zihnin mutlak ger na gre doay balbana bir b
eklii sezebilecek gte olduunu tnlk olarak kavramak olasdr.
ileri srerek eletirici ve kukucu Metafzikiler ok zaman doay bir
baklarla tersleir. K anta gre doast kavramyla birlikte dn
metafiziin dogmacl, salt usun mlerdir. Skolastikler gibi Spino-
eletirisi olmakszn ilerleyebilme za da natura naturans' yani yara
nyargsdr. Dogmaclk Alaine tc Tanry natura naturatadan
gre bildiren bir lgnlk gibidir. yani yaratlm eylerden ayrr.
Felsefede dogmaclktan yani her Maddeci dnrler doastn
trl ncesel kesinlikten kanmak yok sayarlar. rnein Epikurosa
ya da her trl kesinlii kukuyla gre madde dnyasnn dnda bir
tartmak gerekir. Felsefi dnce baka dnya yoktur. Stoaclar da
eletirili dncedir. Dogmacln ayn biimde dnrler ve Tan
kolayca hogrszle ald ry maddesel varln iine yerle
grlr. (Bk. KUKUCULUK) tirerek tam anlamnda heptanrc
bir doa aklamas getirirler. Din
DO A (lat. natura; fr. nature; ci filozoflara, rnein Pascale g
alm. Natur, ing. nature). Madde re insan tam gl bir varln yani
sel dnya. Fiziksel evrenin bt Tanr nn yaratt bir dnyada tam
n. Bir cinsin, bir trn, bir bire gl olmayan bir varlktr. Pascal
yin temel zellikleri. Bilimsel anlam yle der: nsan doada nedir?
da doa maddesel varln ya da Sonsuzun karsnda bir hi, hiin
evrenin btnn ierir. Metafizik karsnda bir sonsuz, hiin ve son
anlam da doa organik btnlk suzun arasnda bir orta yer. Duy-
demektir. Btnsel adan da me gucular bu doast ve doa ayr
tafizik adan da doa amaz bir m erevesinde doay tanrsallk
154 yapya ve ileyie sahip bir btn la insan arasnda bir arac sayarlar.
DOALAMA

Onlara gre doa tanrsall an- Aristotelesin tm doal oluum


layan eydir. Bylece duygucu ei lar doann kendindeki glere
lim doay tanrsal gzelliklerle do balayan doa kavrayndan ve bu
nanm bir btn olarak grr. Bu kavrayn dinci izleyicilerinden olan
na gre sanat yapmak doadaki skolastiklerin Tanr yarats doa
gzellikleri grmek ve gstermek anlayndan sonra tam anlamnda
anlamna gelecektir. Bu da elbet de bir fiziksel doa kavrayna ulal
halarn ii olacaktr. Bu eilim bize m oldu. Bilimin konusu olan bu
duygucu doalcln yolunu aar. fiziksel doa k avray R ne-
Gerekiler bu doalc gre kar sansdan bugne ok geliti ama
kacaklardr. Sanatn grevi do znde byk bir deiiklie u
ay kopya etm ek deil doay ramad. zellikle Newtondan son
aklamaktr grn benimse ra bu anlamda grler daha belir
yen Balzac Doadaki doru ede ginleti. Kant doay N ew tonin
biyattaki doru olmayacaktr der. kavrayyla zdeletirdi. (Bk. BE
Aristoteles Doay gzlemlemek LRLENMCLK, EVREN, F
her zaman gzeldir diye dn ZK)
yordu. Rousseau doal olan insan
iin en gl dayanak olarak de D O A C ILIK (fr. naturisme; aim.
erlendirdi. Buna gre doada ol Naturismus; ing. naturism). Doay
m ak mutlu olmak iin yeterlidir, kutsama ve yceltme eilimi. Din
mutsuzluk doadan uzaklamayla lerin kkenini fiziksel dnyadaki ay,
balar. Doal durumdaki insan mut gne, ate, frtna gibi arpc nes
luydu. Doa hibir zaman bizi al nelerin kiiletirilmesine ve ycel-
datmaz, onu aldatan her zaman bi- tilmesine balayan tarih gr.
ziz der Rousseau. Doaya duy Toplumsal kurumlarda ve yaam
gucu gzle bakmadmz zaman biimlerinde doaya dn ne
doa bize yalnzca bir yarar ortam ren reti. (Bk. DOA)
olarak grnecektir. Rousseaudan
bir yzyl kadar nce Bacon doa DO ALAM A (fr. improvisati
ya egemen olmak iin ona bae- on', aim. Improvisation', ing. imp
mek gerektiini bildiriyordu. Do rovisation). n hazrlk yapmadan
aya baemek elbette onu iyice yaratma. Yaratmayla yorumlama
re n m e k a n lam n d ad r. B a- nn ayn anda olmas. Bir sanat ya
condan sonra gelien olumcu d ptn n hazrlk olmadan gerek
ncenin yandalan, Baconn izin letirme. Sanatta yazl metnin pek
de, doay renilmesi ve egemen kullanlmad eski zamanlarda do
olunmas gereken bir g saydlar. alama bir zorunluluktu ve bal-
Buna gre bize den her eyden bana olmasa bile belli bir lde
nce doann yasalarn ortaya yaratmann koullann belirliyordu.
karmaktr. Bylece yzyllar boyu Gerekte doalama baka mzik
DOAL

olmak zere tm yorum sanatla bilmitir. Buna karlk Jean-Jacqu


rnda belli bir lde geerlidir: ana es Rousseau doal durumda insa
metinden herhangi bir uzaklama nn mutlu olduunu, mutsuzluun
ya da ona eklenen herhangi bir ss uygarlamaya baladn, mlkiye
leme doalamay getirecektir. Av tin gelimesiyle koyulduunu bil
rupa toplumlar dndaki toplum dirdi. Filozofa gre en uygun ya
lar, zellikle Ortadou, Uzakdou am doal yaamd, eitim de do
ve Kuzey Afrika mzikte doala ann barnda gerekletirilmeliy-
maya byk bir yer verdiler. Orta di. te yandan toplumda doal ya-
a avrupa mziinde gregorius amdakine benzer bir mutluluk an
arklarnda doalama byk bir cak toplumsal szlemeyle ger
rol oynamtr. Daha sonra yzyl ekletirilebilirdi. Doal durumda
lar iinde deiik biimler alan bu ki birey, henz toplumsallamam
yntem amzda daha ok caz ala birey, kendi gcn hibir toplum
nnda geerlidir. Mzikte etkin yn sal engelle karlamadan kendisi
tem uygulayan mzik eitimcileri iin kullanyordu. Toplumsal sz
de doalamaya nem vermekte lemenin getirdii yasa dzeninde
dirler. insan kendisini skan engelleri do
al durumda olduu gibi etkisiz k
D O A L (fr. naturel; alm. natr- labilecektir. Doal durum kavra
lich\ ing. natural). Doayla ilgili m genel grnm iinde ve ta
olan. Doaya aykr olmayan. Ya rihsel zorunluluklar erevesinde
pay olana kart olarak yalnzca do tmyle kurama dayal bir kavram
adan gelen. Kendi doasna uy dr. Rousseau, nsanlar arasnda
gun olan. Doal durum, insanln eitsizliin kkeni ve tem elleri
uygarlam adan nceki durum u. zerine sylev'in nsznde doal
XVII. ve XVIII. yzyl filozoflar durumu artk varolmayan, belki de
insann doal durumunda hangi ko hi varolmam, olaslkla hi va
ullar altnda yaadn byk l rolmayacak, bununla birlikte im
de konu ettiler. Bu merak elbette diki durumumuzu iyi yarglayabil
hzla uygarlamakta ya da basite mek iin doru kavramlara ula
sanayilemekte olan insann gittik m olmak asndan gene de zo
e karmaklaan yaam dzenin runlu bir durum olarak tanmlar.
deki sorunlarndan kaynaklanyor Bu konuda Guy Palayret yle der:
du. Hobbes doal durumdaki insa Bu nokta ok nemlidir, nk
nn yrtc zelliklerinden szetti. Rousseau da doa kavramnn du
Ona gre doal durumda insan in yulur deneyin alanndan gelmedi
sann kurduydu (homo homini lu- ini, onun dncenin bir kurgusu
pus). Filozofa gre insan uygarla olduunu gsterir. Bu kurgu iin
arak yasa dzenine gemi, bu d de paralanmam yaam ya da b
156 zende bencilliklerini dengelemeyi tnlkl yaam fikri gelitirilebilir:
DOALCILIK

ilkel insan bir isizdir, bir babo kin bir ilkeye gre vardr. Doalc
tur, almann ne olduunu bilmez, anlaylarn banda evrimci filozof
bu bakmdan doayla ili dl da Spencerin anlay gelir. Bu anla
deildir. sizlik doayla insan ara ya gre her ey ikin bir doal ya
snda yumuak bir yastk gibidir. da maddesel ilkeye gre vardr, tm
Gene de doal durumda yaam ko varln, tm oluumun temelinde
lay olmaldr: sparta yasalar yurt bu ilke bulunur. Tanrsal yaratma
talarn ocuklarn nasl ak ak fikrine kkten aykr den bu an
karsna alyorsa, doa da ocuk lay bir lde heptanrc kavray
lar ak ak karsna alr; bedeni a balanabilir. N itekim Spino-
salam olanlar glendirir, br zann heptanrcl da bir tr do
lerini yokeder (J.-J. Rousseau) alc grle ortaya konulmutur.
Doal k, Descartesda ve Des- Gene de tanrsalln varsanmas ya
cartes filozoflarda, zellikle Le- da yoksanmas ynnden doalc
ibnizde zihne kendini aan doru lkla heptannclk arasnda kesin bir
larn btndr. Bu anlamda doal ayrlk vardr. Dinbilim asndan
l usla, bir lde de zekayla z doalclk insann znden iyi ya
deleir, bakalarndan ya da d da doas gerei iyi olduu gr
dnyadan edinilmi olanla kartla n benimser ve tanr kayras fik
r, tan rsal bir anlam kazanr. rine kar kar. Elbette bu anlam
Descartes yle der: Tannmn bi da doalclk bir sapknlk olarak
ze verdii, bizim de doal k diye deerlendirilmitir. Buna kout ola
adlandrdmz tanma yetisi alg rak doalc bak ahlak alann bi
lad eyde yani ak ve seik ola yolojik yaamn bir uzants sayar.
rak tand eyde doru olmayan Buna gre gereksinmeler ve ig
hibir eyi alglamaz. (Bk. SZ dler ahlaki bir belirleyicilik kaza
LEME) nrlar, ahlak kurallar organik ya
amn gerekleriyle belirlenir, hatta
D O A L C IL IK (Fr. naturalism; davran kurallarn insan yaam
alm. N aturalism us; ing. natura nn zelliklerinden giderek temel
lism). Doann dda hibir eyin lendirme eilimi doar. Estetikte do
varolmadn ileri sren, buna g alclk doastn yoksamak gi
re her eyi deneyine ulatmz bi bir tutuma ynelmeksizin doa
doal olaylar zincirine indirgeyen y ya da tm gerekleri tam tamna
reti. Doay yceltme eilimi. olduu gibi, yani tm ayrntlary
Sanatta gereklii nesnellik adna la, hatta tm kabasaba yanlaryla
olduu gibi yanstma anlay. Do anlatmay ngrr. Byle bir anla
alc reti, doast herhangi bir y her ynyle yknmeci bir an
varln ya da varlk alannn bu laytr, her eyi olduu gibi, hi
lunmadn bildirir. Bu retiye g bozmadan resmetme, bir ey kat
re doa kendi kendine vardr ve i madan ve bir ey karmadan, zel
DOATES

bir yorum getirmeden anlatma an telikli bir deneysel bilgiler toplam


laydr. Genel olarak gereki an na ulam olmay zorunlu klar.
laya yakn duran hatta onunla z Doalcln eletirisi belki de tari
deleir gibi olan ya da onun kat- hncesi insannn doalc tutumu
kuralc bir yorumu gibi beliren do ok aan yorumlamac gerekili
alclk varolan bozmama ve ona iyle ve Aristotelesde ilk kkl an
zel bir yorum getirmeme titizliiyle latmn bulan doada sanat yoktur
gerekilikten ayrlr, bir anlamda ilkesiyle balar. Gerek anlamnda
kaba gerekilik olur. Doalclk gereki tutum doaya bir insan yo
XIX. yzyl Avrupasnda edebiyat rum u getirm ek olduuna gre,
alannda Flaubert, Zola, Goncourt doalclk gerekiliin gereki ol
kardeler, Daudet, Maupassant gi mak adna sanatsallktan uzakla
bi fransz yazarlarnn kaleminde en m biimi olma tehlikesiyle kar
yetkin anlatmn kazand. Claude karyadr. te yandan, kendini ger
Bernardn ve Tainein etkisi altn eki izgide ortaya koyan ve dn
da kalm olanZola, doalcl bi yay olduu gibi yanstmay ama
limsel dzeyde temellendirmeye a layan doalcln yannda bir de
lt, bunun iin insan ilgili gerek duygucu doalclktan szetmek
lerin aratrlmasna deneysel yn doru olur. Duygucular, ok zaman
temi uygulama nerisinde bulun dinsel bir kavray iinde, doaya
du. Btn doalc yazarlar doalc ar bir ballkla, sanat doa y-
tutumu en etkili gerekilik olarak knmecilii olarak grrler. Onla
belirlemi, bu tutumlar iinde yaa ra gre Tanrnn yaratt gzel
m tm girdisi ktsyla aratrma liklerle dolu doada sanat yapmak
ya ynelmilerdir. Bata Flaubert bu gzellikleri kada ya da tuvale
olmak zere doalc yazarlarn t aktarmaktan baka bir anlam ta
mnde yaamn ayrntl ya da b maz. / Winckelmann: Sanat bir
tnsel bilgisine, amaz bilgisine kopyann doann kendisinden da
ulama dilei ar basar. Bu elbette ha ekici olduunu gsterir. / Sa-
iyiden iyiye karmaklam ve hz inte-Beuve: Sanatn, doann ve
la gelimekte olan XIX. yzyl av- ahlakn bir btn oluturduu ve
rupa toplumunda bir zentiden ok birbirine kart nokta yksek bir
gerekliklerin uzana dmeme ti noktadr. / Schiller: Dehayla do
tizliini yanstr. Doalc yazarlarn a lmsz bir antlama yaptlar:
balca ilkesi, yaam her ynyle doann ngrdn deha kesin
doru yanstabilmek iin onu tm olarak gerekletirir. (Bk. GER
etkinlikleri iinde doru ojarak kav EKLK)
rayabilmektir. Demek ki doalc tu
tum her eyden nce toplumsal ni DOATES. Bk. METAFZK.

158
DORU

DORU (lat. veritas; fr. vrit', Descartes da Zor eylerin gzel


ahn. Wahrheit-, ing. truth). Gerek olduuna inanmak lmllerin or
lie uygun olan bilgi. Nesnesine tak yanldr diyordu. Bylece
nygun dnce. Doru, gerekli doruyu d n ce n in nesn ey le
in bilinteki yanssdr ya da bi uyarll diye belirleyebiliriz. Do
linteki grnmdr. Dorunun ru, skolastiklerin deyiiyle, adae-
ortaya konulmas bir eyin nasl ol guatio rei et intellectus' dur. Do
duunun gsterilmesidir ya da ba rularn konu edildii alan felsefe
site olann onaylanmasdr. lk nin alandr. Felsefe dorularla ilgi
c felsefelerde dorunun nesnesi li aratrma alan olarak yarglar
zihindedir. Buna gre bir doruyu mzn gereklikle balarn inceler,
ortaya koymak, zihinde varolan bir bu arada gereklie uygun yarglar
fikri apak grm ek dem ektir. ortaya koymaya alr. Felsefenin
Descartes apakl dorunun l dorulan ussal dzeyde ngrl
t sayyordu. Descartesa gre m dorulardr. Doru bizi ger
baz fikirler apak kavranlmakta eklie balar, bu yzden onun var
dr, fikir ad yalnzca onlara yak l yaam iin byk bir deer or
r, yleyse ok ak ve seik ola taya koyar. Belki de doru bizim
rak tandmz her ey dorudur; iin en deerli eydir. Aristotelesin
doruluk nesnelerden edindiimiz Platonu severim ama dorular
fikrin apakldr. Gereki bak daha ok severim (Amicus Plato,
dnceyle nesnesi arasndaki sed magis amica veritas) sz bi
uyarll konu edinirken her zaman ze dorularn her eyden stn ol
nesneyi zihnin dnda arayacaktr; duunu duyurur. / M ontaigne:
gereki baka gre nesne zihinde Greneklerin bozulmasnn ilk be
de olsa onun kayna somut ger lirtisi dorunun da atlmasdr. /
ekliklerdir. lkc dzeyde de Descartes: D orunun bilgisine
gereki dzeyde de, doru, bilgi ulamamz engelleyen tm glk
nizin niteliini, geree uyar olu leri ve yanlglar ortadan kaldrma
Asiliini ortaya koymaktadr, by- ya almak gerek anlamda sava
k ce zihnimizle gereklik arasnda vermektir. / La Rochefoucauld:
ki bir uyarll gstermektedir. Dorunun dnyaya salad iyi
Doru, her iki bak asna gre lik, grntlerinin yapt ktlk
de ancak evrensel olabildii lde kadar ok deildir. / John Keats:
dorudur. Marx yle der: Doru Gzel Dorudur. Doru da G-
evrenseldir, doru benim deildir, zeldir - Bilinen tek ey budur dn
herkesindir. te yandan, doru, yada - Bilinmesi gereken tek ey
ok zaman dnldnn tersi budur. / Nietzsche: Kanlar do
ne, son derece yaln ve basittir. Se runun yalanlardan daha tehlikeli
n eca D o ru n u n d ili b a s ittir dmandr. /H .D . Thoreau: Ak,
( Veritatis simplex oratio est) der. para, n yerine bana doruyu ve 159
DORUCULUK

rin. / Martin Luther: arap g- DO RU CU LU K (lat. veracitas;


ldr, kral daha gldr, kadnlar fr. vracit', alm. Wahrhaftigkeit',
daha da gldr, ama doru hep ing. veracity). Doruyu syleye
sinden gldr./Henri Poincare: nin nitelii, doruya bal olann
Doruyu aramak iin bamsz nitelii. Aldatc olmayann nitelii.
olm ak gerekir, tam anlam nda zellikle Descartes felsefesinde
bam sz olm ak gerekir. B una bilgilerimizin doruluu iin gven
k a r lk ey lem d e b u lu n m ak ce olan Tanrnn nitelii. Tanrnn
istiyorsak, gl olmak istiyorsak doruculuuna Descartes kuku
birlem i olm am z gerekir. Bu dan geerek ular. Duyularm be
yzden pekok kii d o ru dan ni aldatyor, diye dnr. Uykuda
k o rk u y a k ap lr, d o ru yu bir grdklerim aldatcdr. Uyankken
gszlk nedeni olarak grr. grdklerim de varolm ayabilir.
B u n u n la b irlik te d o ru dan Tanrnn beni aldatmakta olduu
korkmamak gerekir, nk doru nu syleyebilir miyim ? G erek
tek gzel ey d ir. Ben burada Tanr aldatmaz. Beni ancak kt bir
dorunun szn ederken elbette ruh aldatabilirdi. Tanr da byle bir
her eyden nce bilimsel dorudan ey deildir. O tam gldr. Al
szetm ek istiyorum , am a ayn datclk Tanr kavramna ters d
za m a n d a ah lak i d o ru dan er. Tanrnn iyilii onu bizi aldat
szetm ek istiyorum, adalet diye maktan alkoyacaktr. yle der
ad la n d rla n ey de bu ahlaki Descartes: Dnyay algladmz
d o ru nun yzlerinden biridir. da, Tanrnn doruculuundan t
Szckleri yanl kullandm , r bir yanlsamay deil de gerek
o rtak h ib ir yan olm ayan iki dnyay algladmz sonucuna va
nesneyi ayn ad altnda topladm ryoruz. (Bk. TANRI)
dnlebilir; kendini ortaya koyan
bilimsel dorunun kendini sezdiren DORU LAM A (fr. vrification-,
ahlaki d o ru ya hibir biim de alm. Untersuchung-, ing. vrifica
yakn olmad dnlebilir.(..) tion). Bir yargda ya da kuramda
Bununla birlikte onlar birbirinden d o ru lu u n sa p ta n m a s. B ir
ay ram am , b u n la rd a n b irin i yasann doruluunu gzlem ya
sevenler brn sevmekten geri da den ey y o lu y la g sterm e.
kalmazlar. Bunlardan birini bulmak Tmevarmla ortaya konulmu bir
iin de brn bulmak iin de bir yasann geree uygun oluunu
in sa n n ru h u n u tm yle belirleme. John-Stuart M illin de
nyargdan ve tutkudan kurtarmas gsterdii gibi, bilimsel bir aratr
gerekir, mutlak itenlie ulamas mada nce gzlem yaplr, sonra
gerekir. Bu iki eit doru bir kere tek tek durumlardan genel bir so
b u lu n d u m u bize ayn sevinci nuca ya da yasaya ykselinir, bu
verecektir. (Bk. GEREK) ayn zamanda varsaymn olutu-
U U U U yiA fN C lL lK

mlmas demektir. Varsaymn do- Theaitetos'unda ebe olan annesi gi


nluunun gsterilmesi dorulama bi kendisinin de dourtma sanatn
y oluturur. Ortaya koyulan var da usta olduunu syler: Benim
saym tek bir durum iin deil ben dourtm a sanatm onlarnkiyle
zer btn durumlar iin geerli ola (ebelerinkiyle) ayn genel zellikle
caktr. Claude Bemard yle der: ri gsteriyor. Ayrlk urada: be
Gerek anlamda bilgin kaba olgu nimki kadnlan deil de erkekleri
lar gznnde tutmaz, aklama kurtaryor, dourtma eyleminde be
ya ve yasaya ykselmek ister. O denleri deil de ruhlar ele alyor.
her zaman olgularn nedenine bal (Bk. ALAY, YNTEM)
olarak en olabilir grnen bir n-
cesel fkiri ya da bir varsaym or DO UTANCILIK (fr. nativis-
taya koyar, sonra gzlemde ya da me; alm. N ativism us; ing. nati-
deneyde elde edilmi br olgular vism ). B ilgilerim izin doutan
araclyla ncesel fkirin deeri geldiini ne sren reti. Zihinde
ni dorulam aya ve denetlemeye deneyle elde edilen bilgilerden n
ynelir. (Bk. DENEY, GZLEM, ce doutan gelen bilgilerin bulun
YASA) duunu ileri sren reti. Dou
tanclk klasik usuluun temelin
DOURTM A (y\n.maieutike; fr. de yer alr. Doutanclar, deneyci
maieuique.\ alm. M aieutik; ing. bak asna tam kart bir tutum
muieutics). Buldurarak dndr iinde, dnyaya gelen bireyin zih
me yntemi. Sokratesin dzenli nini bir tabula rasa olarak grmez
som lar sorarak doruyu karda- ler. Onlara gre zihin nsel yani"a
kine buldurma yntemi. Dourtma priori bir takm ilkelere ya da hatta
S okratesin uygulad tartm a fikirlere sahiptir, dolaysyla bire
ynteminin bir parasdr. Bu yn yin bilgiye ynelmesi bu nsel h
temle Sokrates konutuu insan zineye ynelmesiyle olasdr, bir
larn tartma srasnda bilgi ortaya baka deyile birey bu verilmi kay
koymalarn, dourmalarn salar. na kendinde tm ayrntlaryla
Bu bir bakma insann zihninde ta kefederek bilgi dnyasn olutu
d ama var olduunu bilmedii racaktr. Doutancln ilk byk
bilgiye ulamasdr. Tartmada n temellendiricisi olan Platon, Orp-
ce karsndakini amazlara d heusu-Pythagoras inan e
ren ve onu bilgisizliine inandran leri erevesinde, ruhun srekli bir
Sokrates sonra ona bilgiler buldur g durumunda olduuna inanyor,
ma yolunu tutar, bylece alayla duyulur dnyadan yani bu glge
balad eylemi dourtmayla sr ler dnyasndan dnlr dn
drr. Fikirlerin dourulmas bir yaya yani gerek gereklikler olan
bakma Platoncu anlamda anmsa dealarn dnyasna g eden ru
mayla ilgilidir. Sokrates, Platonun hun orada bu gerek nesneleri gz 161
DOLAYSIZ

lemleyerek yetkinletiini, bylece ki terim arasnda hibir aracya yer


yeniden bu dnyaya gelite onlarn brakmayan her iliki dolayszdr.
bilgilerini kendinde barndrdn, Bilen zneyle bilinen nesne arasn
dolaysyla bu dnyada renme da arac bulunmad zaman da do
nin ya da bilgi edinmenin anmsa- laysz iliki szkonusu olacaktr.
makdan baka bir ey olamaya Bergsonda bilincin dorudan do
can bildiriyor, bylece lkc an- ruya verileri ya da bilincin dolaysz
lay n n c s olu y ordu. P la verileri, nesnel bilimsel verilere kar
to n dan sonra doutanc izgiyi t olarak i deneyle elde edilen ve
izleyenlerin banda Descartes ge rilerdir.
lir. Descartes bu retiyi yumua
tr ya da gereki bir anlayla den D O SD O RU (lat. exactus\ fr.
geler. Descartes ancak temel fikir exact] aim. exakt; ing. exact). Nes
lerimizin doutan olduunu, br nesine uygun olan. Nesnesine tam
fikirlerimizi ya imgelemimizin et olarak uyarl olan. Gereklie tam
kinliiyle ya da dorudan doruya tam na uygun olan. D osdoru
deney yoluyla elde ettiimizi bildi nermede ortaya konulan bilgi nes
riyordu; ancak doutan fikirler her nesine tpatp uyarl olan bilgidir.
zaman brleri zerinde belirleyici (Bk. TAMUYAR)
bir gce sahipti. Descartesdan ok
nce Plotinos ve Aziz Augustinus D O S T L U K (yun. p h ila \ lat.
bilgilerimizin kayna olarak Tan- amicitia; fr. amiti', aim. Freundsc-
ry gsterdiler. Aziz Augustinus haft', ing. friendship). ki kii ara
buna gre yanlmann szkonusu snda duygu ve dnce yaknl.
olamayacan, insan yaamnda Dostluk cinsellikle balantl olma
kukuya yer olmadn bildiriyor yyla aktan ayrlr. Akta tutku,
du. Kant doutancla daha de dostlukta anlay geerlidir. Dost
iik bir anlam vermi, duyular luk genellikle ayn cinsten bireyler
mz ve anlmz apriori koullar arasnda geerlidir. Kart cinsten
la donatmt. ada felsefi bak bireylerin dostluu aka dnme
alar ussall ya da nsellii be ye eilimlidir. Dostluun temelin
lirleyici grseler de onu belli bir de de elbet kafa ve yrek yaknl bu
neycilikle dengeleme eilimindedir lunacaktr. Gene de bu yaknlk
ler. Buna gre klasik doutancl dostluu btnyle aklamaya yet
eskimi bir reti saymak yanl mez. Montaigne yle der: Onu
olmaz. (Bk. USULUK) neden sevdiimi sylemem iin be
ni zorlasalar, sanrm ancak u ya
DOLAYSIZ (lat. immediatus; fr. ntla ortaya konulabilir bu: nk o
immediat; alm. unmittelbar-, ing. odur, ben de benim. Yakn akraba
immediate). Hibir aracy gerek arasnda en genel duygu yaknl
tirmeyen. Dorudan doruya olan. nn dnda dostluu andran bir ya-
DNLLK

kinlik kurulamayaca dnlr. Dostlar olmak zengin olmaktr.


Kant yle der: En yetkin biimin / Seneca: Dostlar yalnz forumda
de ele alndnda, dostluk, kar ve senatoda aramak doru olmaz.
lkl bir akla ve eit saygyla birbi / Erasmus: Yeni dostlar edinirken
rine balanm insann birliidir. eskileri unutma. / Francis Bacon:
Felsefe tarihinde dostluu geni Dostlar zaman hrszlardr. / La
erevede ilk olarak Aristoteles in Rochefoucauld: Dostlara gven
celedi. Aristoteles dostluun teme memek dostlarca aldatlmaktan da
line iyilik kavramn yerletirir. ha utan vericidir. (Bk. Y)
Dostlar birbirlerinin iyiliini ister
ler. Bununla birlikte dostluk gibi g DOYUM (lat. satisfactico; fr. sa-
rnen sevgiler vardr, bu tr sev tisfaction\ alm. Befriedigung, Zuf-
gilerde iyilikten ok karclk sz- riederheit; ing. satisfaction, ful-
konusudur. Her salkl sevgide iyi flment). Esenlik duygusu iinde
lik bir zorunluluktur. Gerek sevgi olmak. Yeterlilik ya da uyarllk duy
karmzdakini kendimiz iin deil gusuna ulamak. Her eyin istek
de kendisi iin sevdiimizde ger lerimize uygun olduu duygusu bi
ekleir. Aristoteles tr dostluk ze doyum salar. B ir istek, bir
belirler: yarar dostluu, zevk dost eilim, bir gereksinim karln
luu, yetkin dostluk. Aristoteles, bulduu zaman yani amacna ula
dostluk kavramm adalet kav t zaman doyum ortaya kar. Do
ramna balar. Filozofa gre sev yuma ulam kii sahip olduunun
mek paylamay bilmektir. Sevdi dnda bir ey istemez durumda
imiz insann haklarn elde etme dr. stek balad anda denge bo
sini isteriz. / Montaigne: Ak beni zulur ve doyum ortadan kalkar.
dinginletirdi ve dostluun yol a Bylece doyum sevincin, dinginli
t ktlkten kurtard. / Made- in, en genel anlamda mutluluun
laine de Scudery: Ksa zamanda etkin nedeni olur. Bir yanln, bir
aktan kine geilebilir. Akten ilgi tutarszln giderilmesi de bizi do
sizlie geildii de olur. Dostluk yuma ulatracaktr. Belli koullar
tan aka da geilebilir. Ama aktan yerine getirmekten ruhun gereksi
dostlua geilmesini anlamak ko nimlerine karlk vermeye kadar
lay deildir. / Marquise de Sevign: pekok ey bize doyum salamak
Byk dostluk hibir zaman din tadr. (Bk. MUTLULUK)
gin deildir. / Hesiodos: Dostu
nu kardeinle eit klma. / Pytha DNLLK (fr. recurrerce\
goras: Dostluk uyumlu bir eit alm. Rekurrenz; ing. recurrency).
liktir. / Sokrates: nsan koyunla- Yinelenenin nitelii. Belli zamanlar
rm dostlarndan daha abuk sa da oluann nitelii. Kendi stne
yar. / Aristoteles: ok dostu ol dnen bir srecin zyaps. Her d
mak dostu olmamaktr. / Plautus: nllk bize bir yinelenmeyi du 163
DNM

yurur. Ruhbilimde dnl imge, olarak dnmektedir. Trlerin u


ok aydnlatlm bir nesneden et rad deiimler yaam koullar
kilenen gzn bu etkilenmeden son nn ya da ortam koullarnn dei
ra bir sre daha bu nesneyi grr imlerine bal olmaldr. Canl tr
gibi olmasdr. (Bk. EVRML- lerin zaman iinde hibir deiikli
LK) e uramadn bildiren oluum-
suzluk retisine kart olarak d
DNM (lat. transformatio; nmclk yandalar canl tr
fr. transformation\ alm. Umwand lerin en ilkel srelerden balaya
lung, Transformation; ing. trans- rak tam anlamnda bir dnm
formatiori). Bir durumdan baka yasasna baemi olduklarn be
bir duruma gei. Bir biimden bir nimserler. (Bk. EVRM, EVRM
baka biime gei. Bir durumdan CLK)
daha st ya da daha yetkin bir du
rum a gei. Dnm deiimin DURUM (lat. status\ fr. etaf, alm.
yetkin bir erevede kavranlmas Zustand; ing. state). Belli bir koul
dr. Buna gre deiimde kabaca iinde bulunan eylerin zyaps. Bi
bir durumun yerine bir baka du lin durumu, her trl bilinli ruh
rum un gem esi szkonusuyken sal olgu (duyum, duygu, istem).
(camn krlmas, suyun donmas) durum yasas, Auguste Com-
dnmde her gei belli bir d teun insanl tarihi geliimi iinde
zene gre gerekleir. Dnm ayr evreden gemi sayan
yetkin anlamna evrim fikrinde retisi. Comtea gre insanlk nce
ular. (Bk. DEM, EVRM, dinbilimsel dnemi yaam, sonra
GELM) metafizik dneme gemi, son ola
rak da olumlu ya da olumcu dne
DNMCLK (fr. transfor- me ulamtr, buna gre olumlu
misme; alm. Transformismus\ ing. durum insanlk tarihinin son duru
transformism). Canl trlerin jeo mudur. Auguste Comte yle der:
lojik zamanlar boyunca bir biim nsan dncesi, doas gerei,
den bir baka biime getiklerini sa yaad tm ynlerde ayr ku
vunan reti. eylerin elerinin ramsal durumdan gemitir; din
devinimsiz olmadn, srekli ola bilimsel durum, metafizik durum
rak birbirine dntn ne s ve olumlu durum. Birincisi geici
ren ve zellikle onial filozoflarda dir, kincisi gei durumudur, n-
anlatmn bulan reti. ada an cs kesindir. Bu temel yasa bu
lamda dnmclk Lamarcm ve gn benim gzmde insan zerine
Darwinin ne srdleri trlerin de ve toplum zerine tm aratrma
iimi fikriyle ilgilidir. Buna gre larn k noktas olacaktr. Dinbi
trler bizim sezemeyeceimiz bir limsel ve metafizik retiler henz
164 biimde ya da yavalkta srekli baz etkinlikerini koruduklarna g
DUYGU

re, hi deilse byk bir etki gc D U Y G U (fr. sen tim en t; alm .


tadklarna gre bu nemli devri Gefhl-, ing. sentiment). Heyecan
m in b itti i s y len em ez. (Bk. larn kaynandan beslenen karma
OLUMCULUK, TOPLUMBLM) k ruh durumu. Eskiler duyguyu
daha ok duyum anlamnda kul
DU Y A RLILIK (lat. sensibilitas; lanrlard. Tam tanm yaplamaya
fr. sensibilit-, alm. Sensibilitt-, ing. cak kadar karmak ierikli olan bu
sensibility). D nsel ilemlere kavram bugn dnsellie kart
kart olarak, zihnin duyum almayla olarak heyecanlarla sarlm ruh du
ilgili ilevi. D dnyadan ve i dn rumlarn anlatr. teden beri bir
yadan izlenimler alma yetisi. Du duygu ve dnce ayrm ya
yarllk sinir dizgesinin eksiksiz ve plmaktadr. Bu ayrm her iki kav
olgun olduu koullarda tam anla ram kolay kavrayabilmemiz iin
mnda szkonusu olabilir. Dad- gerekli de olsa pek tutarl deildir:
nk duyarllk dardan gelen du bizim duygu dnyam z dnce
yumlar toplarken iednk duyar dnyamzn iinde, onun koulla
llk alk ve susuzluk gibi isel olu ryla belirgindir. Gerekte ne duy
umlarn sezgisini salar. Kant, Salt gusallktan ayr bir dnsellik ne
usun eletirisinin Akn estetik b de dnsellikten ayr bir duygu
lmnde duyarlln koullarn sallk dnebiliriz. Bilincimiz bir
uzun uzun inceledi, duyarlln a duygu ve dnce btn olutu
priori niteliklerini gstermeye a rur, onun temel talar olan kav
lt. Kant duyarll yle belirler: ramlar dnce ierikleri kadar
Nesnelerin bizi etkileyiiyle onlar duygu ykleriyle kavram drlar.
dan sunumlar alma yetenei duyar Gerekte insan ruhsall bir beden
llk diye adlandrlr. Nesneler bize de varolduuna gre duyum dan
duyarllk araclyla verilmitir, du balayan ve dnceye ulaan bir
yarllk tek bana bize izlenimler genilikte etkindir. Her insan edimi
salar. Kantda duyarlln tm temelinde duyum-duygu-dnce
apriori ilkelerinin bilimi olan a btn bulunan bir ruhsallkta ken
kn estetiin konusu uzay ve za dini gerekletirir. Bilim kiisel et
mandr. K anta gre zaman dsal keni dta tutmak istediinden duy
olarak alglanamaz, uzay da bizde- gu etkenini yoksayarak dnce
ki herhangi bir ey gibi alglanamaz. erevesinde evrensele kavumak
Uzay dediimiz ey eitliliklerin ister. Her bilinte kavramlarn d
yayana geldii, zaman dediimiz nsel ierikleri ne lde kiiselli
ey de eitliliklerin ardarda geldi in koullaryla belirlenmi olsalar
i eydir. Uzayla zaman birbirin da nesnellikleriyle bizi btn bir
den ayran zamann dsal olarak, dnyaya balarlar. Buna karlk
uzayn da isel olarak alglanamaz kavramlarn duygu ykleri baka
oluudur. (Bk. ZLENM, SEZG) bilinlerde benzerleri dnlse de 165
DUYGUCULUK

kendileri olarak ya da kendi zel dnlanmaclka tepki olarak kendi


koullaryla vardrlar, bu da duy ni gstermitir. Bu yeni anlay
gularmzn znel yapsn ortaya Benin belirleyiciliinde tutkuyu,
koyar. Duygu ve dnce btn sevgiyi, zgrl birinci planda
l duyguyla dncenin birbiri nemsiyordu. Bu felsefe sonsuz
ne kart olan grnmn orta fikrine ya da tanrsalla arlk ve
dan kaldrmaz. Duygusallk daha rirken doay insanla tanr arasn
ok dncesizlii, dnsellik da bir arac olarak gryor ve y
duygulara egemen oluu dnd celtiyordu, bylece inanc felsefe
rr her zaman. zellikle ar duy de etk in k lm ay a a ly o rd u .
gululuk ussalln kart gibi deer Fichte, Schlegel, Schleiermacher,
lendirilir. G. Le Bon yle der: Bir Hegel, baz alardan da Schopen
duygu abartldnda dnme ye hauer duygucu filozoflar oldular.
tisi ortadan kalkar. Gene de duy Alman edebiyatnda duyguculuk
gularn insan yaamnda gerek an dinci-gizemci air Klopstockun i
lamda belirleyici olduu dorudur. irlerinde parldamaya balamtr.
nsan yapan ussa yneten de duy nanl bir Lutherci olan Klops-
gudur diyordu J. J. Rousseau. yi tock XVIII. yzyl alman iirinin
bir ahlaki yaam iin gerek bir en arpc rneklerini verirken duy
duygu ve dnce dengesi gere gucu eilimin temellerini de atm
kecektir. Bylece kt yaptran tr. Duyguculuk yolunda en byk
ok zaman iyi duygularmzdr di geliim 1770e doru Almanyada
yerek J. Anouilh salt duygusalln Sturm und Drang (frtna ve at
tehlikelerini duyurur. Balzac d a lm) adl edebiyat devinimiyle ba
yle bir belirlemede bulunur: A lad. Goetheyle ve Schillerle ger
rya gtrlm soylu duygular en eki zellikler de kazanarak doru
byk ktlklerin sonularna a kt. Bir tr gizemci doalclk
b e n z e r so n u lar y aratr. (Bk. olan Sturm und Drang doay tek
DUYGUCULUK, DUYGULULUK, insann gzyle grmeyi ve ycelt
DNCE) meyi amalyordu. Akmn nc
leri Jean-Jacques Rousseau gibi
DUYGUCULUK (fr. romantizme-, yaptlar, doay yceltirken uygar
alm. Romantik', ing. romanticism). lk deerini yadsdlar, doal du
Duyguya arlk veren sanat anla rumdaki insann eitlie dayanan
y. B enin etkinliini ne karan zgrln zlediler. Bu bir bak
felsefi reti. Felsefe asndan ma bir doa lkcl ya da do
duyguculuk XVIII. yzyln son a tapnm aclyd. Sturm und
larnda ve XIX. yzyln balarn Drang'clar doay ycelttikleri ka
da Almanyada ortaya kmtr ve dar insan da ycelttiler, bir iyi in
XVIII. yzyln balca felsefeleri san mitosu yarattlar, usun yerine
166 ne, zellikle Aufklrmga yani Ay- yrei, nesnelliin yerine znellii
DUYGUCULUK

koydular. Johann Georg Hamann, ;B t n b yk y a z a rla r kendi


Johann Gottfried Herder bu atl dnem lerinde duygucu oldular
mn en nemli adlardr. Sturm und d em itir. D u y g u cu te rim in i
D rang'm durulmasyla ortaya Stendhal klasik teriminin karsna
kan dingin hava iinde alman ede koyar ve her iki terimi ok geni
biyatnn iki byk devi, Goethe ve bir anlamda ele alr, Duyguculuk
Schiller byk bir etki alan yarat alkanlklarnn ve inanlarnn
tlar. Onlan duygucu ve gizemci a bugnk durumunda halklara olas
ir N ovalis izlemitir. F ransada hazzn en byn verebilecek
duyguculua doru ilk adm lar ed e b iy a t y a p tla rn sunm a
XVII. yzyl sonlarnda klasik de sanatdr der; klasiklik, tersine,
erlerin dalmaya balamasyla atl halklara dedelerinin dedeleriyle ilgili
m tr. J e a n -Ja c q u e s R ous- en byk hazz v e re c e k tir.
seaunun La nouvelle H eloise' Stendhale gre bu anlamda Racine
(Yeni Heloise), Bernardin de Saint- de Shakespeare de duygucudurlar.
Pierrein Paul et Virginie si (Paul Buna gre duyguculuk yreklilik
ve Virginie), hatta birok zelliiyle ister, gze alm ay g e re k tirir.
C h o d erlo s de L a c lo s nun Les K lasik se h er zam an sa k n k
liasons dangereuses' (Tehlikeli olacaktr, ll olacaktr. Klasik
ilikiler) duygucu romann ilk b hep geriye bakm ay, duygucu
yk yaptlardr. Ancak Fransada bugne bakm ay ngrecektir.
duyguculuun gerek anlamda ilk K e n d in e d u y g u cu d em ek ve
byk ad Madam de Staldir. Bu srekli geriye bakm ak elikili
nl kadn yazar yaptlan kadar ya b ir tu tu m d u r d er B au d elaite.
amyla da ilgi ekerken Corinne E lbette duyguculuk konusunda
romanyla duygucu edebiyatn ba herkesin ayn iyimserlikte olduu
kesine oturmutur. M adam de dnlemez. rnein J. Rivire
Stalin sevgilisi Benjamin Cons D uyguculuk vakti gem i bir
tantm Adolphe ' de duygucu ro sanat olmann tesinde gerekten
man alannda ad en ok anlan ya aa bir sanattr, edebiyat tarihinde
ptlardandr. Fransz iirinde Andr b ir e it u c u b e d ir der. O ysa
Chnier, Alphonse de Lamartine, Baudelaire iin duyguculuk gzelin
Alfred de Vigny, Alfred de Musset en yetkin anlatmdr. Sainte-Beu
duygucu iirin kurucular oldular. ve duygucuyu yle tanmlamtr:
Duyguculuk iirde Baudelairee ka Duygucu Hamlet gibi zlemlidir.
dar uzanan izgi boyunca byk Kendinde olmayan bulutlarn te
geliimler gsterdi. Simgeci-doal- lerinde bile arar. D grr, dler
c Baudelaire Bence duyguculuk dnyasnda yaar. XIX. yzylda
gzelin en yakn, en yeni anlatm Ortaaa tapar. XVIII. yzylda
dr diyordu. XIX. yzyln byk Rousseauyla devrimci olur. Duy
gereki romancs Stendhal bile gucu Constant yle der: Bak
DUYGULULUK

larn snrsz .bir ufka evirdiin yann oluturur. ada ruhbilim


de, dalgalarn dvd bir deniz k ciler duygululuu kiinin evreye
ysnda gezindiinde, gzlerini yl ya da topluma uyuunun temel ko
dzlarla dolu kubbeye kaldrdn ulu olarak grrler. Duygusal ili
da ayrtramayaca ya da tanm- kiler erevesinde birey bakalaryla
layamayaca bir tr heyecana ka ya da bakalarnn oluturduu or
plmayan tek kii yoktur diye d tamla btnleir. Sevin gibi, haz
nyorum. Sesler gklerin yk gibi, mutluluk gibi duygular kiili
seklerinden iner, dalarn dorukla in da almasnda nemli rol oy
rna vurur, sellerde ve devinen or narlar. Buna karlk baz duygular,
m anlarda yanklanr, uurumlarn rnein bountu, bunalt, gven
derinlerinden ac ve haz temeline sizlik duygulan kiiyi kendine dn
dayal duygusal olgularn btn drr ve d dnyadan kopanrlar.
kar diyebiliriz. Duyguculuk yal Okuldaki baanszlklann, baz nev-
nzca alman ve fransz edebiyatla rozlann, hatta baz psikosomatik
rnda deil btn edebiyalarda, yal hastalklarn tabannda olumsuz di
nzca edebiyatta deil btn sanat yebileceimiz bu tr duygularn va
larda deiik grnmler altnda et rolduu kesindir. (Bk. DUYGU)
kili oldu. (Bk. GEREKLK,
KLASKLK) DUYU (yun. aisthesisi; lat. sansus\
fr. sens; alm. Sinn, Sinnlichkeif,
DU Y GULULU K (fr. affectivit-, ing. sense). Nesnelerden izlenim
alm. A ffektivitt, Gemtsleben-, ler alma yetisi. Dtan ve iten du
ing. affectivity). Duygusal yaam yumlar elde etme yetisi. Be duyu
olgularnn btn. Duygulanma nun varln Aristoteles gstermiti.
gc. Genellikle insann ruhsal ya Aristotelese gre grme, iitme,
amnda duygu alan ve dnce dokunma, tad alma ve koku alma
alan ayrm yaplr. Gerekte bu duyulan bilgi kaynamzn temeli
iki alan bilin koullar erevesin ni oluturur. Gereki Aristoteles
de bir btn oluturmaktadr: duy zihinde nsel bilginin varln n-
guyu dnceden ve dnceyi grmezkentm bilgilerimizi deney
duygudan kesin izgilerle ayrma yoluyla elde etmekte olduumuzu
olasl yoktur, bir baka deyile bildiriyordu. Bilgi asndan elbette
duygu yk tamayan bir dn ncelikle grme duyusunun ne
ce ve dnce yk tamayan bir mini belirtmek gerekirdi. Aristote
duygu dnmek olas deildir. Ge lesle birlikte bu bak lkc ba
ne de en azndan daha aklyc ol ka kart olarak, gereki anlay
mak anlamnda ylesi bir ayrmn n temeline yerleti. Duyu bize d
yaplmas gerekir. Buna gre duy dnyann bilgisini salad gibi
gululuk insan ruhsallm m y- benimizin bilgisini salayacaktr.
rek le simgeletirilen heyecansal Bu erevede i duyu ve d duyu
DUYUMCULUK

olmak zere iki alan belirlemek likler olan dealarn dnyasyd.


doru olacaktr. Maine de Biran i Aristoteles ve daha sonra skolas
duyuyu ruhbilimsel bilin olarak tikler bir zel duyulur ve ortak du
tanmlamtr, buna gre i duyu i yulur ayrm yaptlar. zel duyulur
sel durumlarn dorudan doruya olanlar tek bir duyuyla alglanan ni
sezgisidir, ona benin bilinci de teliklerdir: renk, ses, tat vb. Ortak
diyebiliriz. Descartes daha nce duyulur olanlar birka duyuyla al
saduyu (bon sens) terimini kullan glanan niteliklerdir: devinim, din
mtr. D escartesda saduyu us ginlik, say, biim, byklk vb. Bu
anlamna gelir, saduyu dnyann ayrm bugn kullanlamaz olmu
en iyi paylatrlm eyidir, sorun tur. (Bk. DNLR)
lar karsnda soukkanl ve ara
trmac bir tutumun salaycsdr. DUYUM (lat. sensatio\ fr. sen-
Descartesdan nce skolastikler or sation; alm. Empfndung-, ing. sen-
tak duyu deyimini kullandlar, bu satiori). Bir duyunun etkilenmesiyle
deyimi Descartes da benimsedi. ortaya kan ruhsal olgu. Duyusal
Ortak duyu bu filozoflarda duyu izlenim. Duyum her eyden nce
lur bilin kavramna karlktr; bu biyolojik bir sretir, alc aygtn
na gre ortak duyuyla birey duyu ortaya koyduu zgl bir tepkidir.
verilerini salar ve onlar birbirine Duyum, buna gre dorudan do
balar. Ahlak duygusu ya da ah ruya duyu organna baldr. An
lak duyusu sezgisel olarak iyiyi k- cak, duyum, ar olarak sezileme-
tden ayrma yetisidir. Bu terimi yen bir ruhsal olgudur. Bu olgu gz-
zellikle XVIII. yzylda ngiliz ah lemlenemedii gibi ayntnlamaz da.
laklar kullandlar, zellikle de Ancak her trl bilginin, zellikle
Hutcheson kulland. rlanda kkenli deneysel bilginin kkeninde yer alr,
Hutcheson ahlak duyusunu gerek byle olmakla bilginin ilksel m ad
anlamda bir yeti olarak belirledi. desi ya da hammaddesi gibidir. Du
Ona gre ahlak duyusunun ynel yumu i duyum ve d duyum diye
dii ey ahlaki iyiliktir, bu ahlaki iyi ikiye ayrabiliriz. duyum zne
lik dorudan doruya sezilebilecek nin kendinden elde ettii duyum
kadar basittir. (Bk. DUYUM, OR dur. D duyum znenin kendi d
TAK) ndan elde ettii duyumdur. (Bk.
DUYU)
D U Y U LU R (fr. sensible\ alm.
sirnlich, fhlbar-, ing. sensible). DUYUMCULUK (fr. sensualisme\
Duyularla alglanabilir olan. Platona alm. Sensualismus', ing. sensua-
gre duyulur dnya olgular dn- lism). Tm bilgilerimizin duyum
yasyd ve dnlr dnya'nm bir lardan geldiini bildiren deneyci
kopyasndan baka bir ey deildi. reti. Buna gre duyular bilginin ge
Dnlr dnya, gerek gerek rekli ve yeterli kouludur. Biz en
DUYUMSAMAZLIK

soyut bilgilerimizi bile duyumardan getirecektir. Condillacdan baka


elde ederiz. Duyumcu bak as birok filozof duyumcu anlaya
XVIII. yzyla kadar yoktur, n balanmtr. Bunlarn bir blm
k duyguyla duyumun birbirinden m ad d eci d u y u m cu d u r (B aro n
ay rlm as bu y zy ld an sonra d Holbach, Helvetius, Feurbach),
balar. Duyumda d uyar, duy bir blm de lkc duyumcu
guda bir sunum szkonusudur. Y dur (Berkeley, Hume, Mach). [Bk.
zmze arpan rzgar duyumsar, DENEYCLK, GEREKLK]
bir utan duygusunu duyarz. Du
yum benin nesnelerden gelen bir DUYUM SAM AZLIK (fr. apat-
eylemle ya da nesnelerden alman hie\ alm. Apathie\ ing. apathy).
bir etkiyle balantl bir durumudur, Duygulanma ve eylemde bulunma
duygu benin kendi etkinliiyle il yetersizlii. Duygu dnyasnda be
gili bir durumudur. Duyumculuu lirgin durgunluk. Ahlakta duyum
XVIII. yzylda Condillac temel- samazlk d dnya karsnda ilgi
lendirmitir. Condillacn bu konu sizlikle belirgindir, bu daha ok es
da ortaya koyduu ana forml u ki ahlaklarla ilgili bir durumdur ya
dur: tm dnsel yetilere, duyar da tutumdur. D dnyann ekici
lla ve isteme varln kazand liklerinden kamak hatta aclara al
ran ey duyumdur. Hi duyum al drmamak bilge kii iin bir zorun
mayan bir yontuya duyum alma ye luluktur. Megara okulunun filozof
tisini kazandrp ona gl koklatsay- lar, kukucular ve Stoaclar ken
dk yontunun tm bilgisi bir gl ko dilerine gre bir duyumsamaz bil
kusuyla snrl olacakt. Buna gre ge tipi tanmlamlardr. Ruhbilim-
tek bir duyum bilin alanna ba de duyumsamazlk duyarszlkla be
landnda dikkat ortaya kacak lirgindir, pek az eylemde bulunan
tr. Bu tek duyum direnli olduun kiilerin niteliidir. Duyumsamaz
da bellek oluacaktr. Yontu imdi bir kiide arzular ve heyecanlar
nin izlenimleriyle gemiin duyu ynnden tam bir umursamazlk
munu dikkate aldnda karlatr szkonusudur. Duyumsamazlk et
ma yapm olacaktr. Buradan ben kiler karsnda tam anlamnda ya
zerlikleri ve ayrlklar saptamaya da byk lde bir duyarszl or
yneldiinde yargda bulunmu ola taya koyar. Melankolide ve izof
caktr. Karlatrmalar ve yargla renide kii sk sk duyumsamazlk
malar yinelendiinde dnce or belirtileri gsterir. Bedende salgla
taya kacaktr. Yontu bu defa her m a ilevlerindeki bozukluklar da
hangi bir kt koku duyumsadn duyumsamazla yol aabilir. Bu du
da ho kokuyu anmsayacak ve im ruma bunama olaylarnda da ok
gelem belirecektir. Ho kokunun raslanlr. Yaam koullarndaki
ans bir gereksinme ve bir arzu ya uyarszlklar da insan duyumsa
170 ratacaktr. M utlak arzu da istemi mazla itebilir. Bu uyarszlklarn
DRT

banda baarszlk gibi, isizlik gi ya ne kadar byk - Anlarn g


bi, tutukluluk gibi istenmeyen top znde ne kadar kk dnya. /
lumsal etkenler gelir. (Bk. MELAN Marx: Filozoflar eitli biimlerde
KOL, ZOFREN) dnyay yorumlamakla yetindiler,
imdi dnyay dntrme zama
DALZM . Bk. KCLK. ndr. / K. Mansfield: Biliyor mu
sunuz, ben bu byk insanlar dn
DNYA (lat. mundus; fr. monde; yasndan deilim. / H. Walpole:
aim. Welf, ing. world). Yerkrenin Dnenler iin dnya bir kome
btn. Yeri ve yldzlar iine alan di, duyanlar iin dnya bir trajedi
evrensel dzen ve bu dzenin d dir. / Shakespeare: Btn dnya
nda varsaylabilecek benzer d bir tiyatrodur - Ve tm kadnlar ve
zenler. Varolan eylerin btn ya erkekler onun oyunculardr. / Pal-
da btn bir evren. Ayn eitten lados: Dnya bir tiyatro oyunu
nesnelerin alan (fiziksel dnya, dur, roln oynamay renmek
toplumsal dnya). Dnya her ey gerekir. / Vauvenargues: Dnya
den nce doadaki insan anlatr. herkesin maskeli olduu byk bir
Dnya insanlam doadr, mad balodur. / Goldoni: Dnya gzel
desel doayla insan doasnn b bir kitaptr, okumay bilmeyene ok
tnletii alandr. Doa zellikle az ey v e rir. (B k. D O A ,
duygucu-gizemci sanat iin bir DUYULUR, DNLR)
k noktas ya da bir dayanak olur
ken dnya gereki sanatnn al DRT (fr. mobile', aim. Trieb,
ma alandr. Doalc bak doay Beweggrund', ing. mobile). Eyleme
yceltir, doann arkasndaki tan iten etken. Eyleme ynelten itki.
rsall grmeye, bulup karmaya Drt bir duyguya, bir fikre, bir
alr. Gereki yalnzca doayla ilgiye bal olabilir. Gdlerin tersi
deil, doann iinde bir baka do ne drtler azok usd ya da
a oluturan insanla da ilgilenir. Bu bilind nedenlere dayanr. Buna
nunla birlikte doayla ilgili bir do gre rnein bir siyasal eylem az
alclk olduu gibi dnyayla ilgili ok rtl bir g kazanma istei
bir doalclk da vardr. Doalc nin sonucu olabilir. Drt daha ok
lkta nesne birinci planda ya da b duygusal nedenlerden, gd daha
yk lde belirleyicidir. Dnyay ok ussal nedenlerden kaynaklanr.
la ilgili doalclk da gereklii hi D rt her zam an itici, eylem e
bozmadan, olduu gibi yanstmak yneltici bir g oluturur. Buna
anlamna gelir. Duyulur dnya, al gre herhangi bir duygu istemi etki
glanabilir eylerin alandr. D leyecek duruma girebilir. Drt in
nlr dnya, alglanabilirin tesin san dnyaya balayan, insan yap
de varsaylan dnyadr. / Baudelai c klan bir etkendir. O bir eylem
re: Ah! Lambalarn nda dn nedenidir. Kayna duygusal da
olsa, dnen bir varlk olan insan liimiz kapal bir dizge oluturmak
dnyay dnm eye iter. Sartre tan kar, alp salr, varlna ya
d rt y znel, gdy nesnel banc gibi duran ama gerekte hi
uzanml olarak grr ve drty de yabanc olmayan imgelerle sa
B eni belli bir edimi gerekletir rlr. D srasnda birey grdkle
m eye iten a rzu lar ve tu tk u la r rinin nesnelliine inanr, bir bak
btn olarak tanmlar. (Bk. G ma olaanst bir dnyada yaa
D, TK) maya balar, bu dnyann kendisi
ne gre salam yasalar var gibi
D (fr. reve; alm. Traum; ing. dir. Freud d Bir arzunun ger
dream). Uykuda ortaya kan ruh eklemesi olarak anlyor, en ma
sal olgular dizisi. Dte grd sum dlerin bile eytanlklarla do
mz imgeleri uyannca genellikle lu olduunu sylyor, onlar yo
tmyle ya da para para anm rumladmz zaman bu eytanlkla
sayabildiimiz gibi onlardan bize rn ortaya kacan bildiriyordu.
yalnzca hibir belirginlik tama Freuda gre dler arzularn ya da
yan karmak duygularn da kald bir baka adan yoksunluklarn dile
olur. Uykuda duyum alma g geldii simgelerdir. Dnce dn
cmz son derece zayflam, kas yamzdan itilmi, kafamzn gerisi
lar iyiden iyiye gevemi, tepki ver ne hapsolmu nice fikir buna gre
me gcmz byk lde azal dlerde ortaya kmakta, etkinlik
mtr, bu arada zihinsel etkinlik de kazanmaktadr. Bu fikirlerin peko-
tam anlamnda clzlam ve sfr u cinsel kkenli olmaldr. Jung da
noktasna yaklamtr. Us deneti dleri bilindnn retimleri ola
minin ortadan kalkmasyla bilinteki rak grr ve Dlerini dnmek
ve bilindndaki pekok ge tam kendi stne bir dn yapmak
anlamnda mantkd grnen ama tr der. Herbirimizde yabanc yz
gene de belirgin bir mant olmas l bir yalanc uyum aktadr der
gereken bir dzende bir araya ge Jung. Ona gre bir d kendisi
lerek dleri oluturur. O zaman bi olarak ele alp yorumlamak olasl
rey batan sona dsel olan olgu yoktur, Bir d, bir dler dizi
lar bir gereklii yayormu gibi sine baldr. nk, nasl bilinte
alglar. Gene de buradaki gerek bir sreklilik varsa, bilindmda da
lik, gereklikte karl olmayan bir sreklilik vardr. Ancak d
kurgusal bir gerekliktir. Sartre kendiliinden etkinliklerle gerek
D n bilincini belirleyen ey leir, bu etkinlikler istemden kaan
onun gereklik kavramn bile bile ve ahlaki sorumluluklara uzak d
yitirmi olmasdr der. Gene de en etkinliklerdir. Birey dte hem
herkes kendi bilin koullar ve bu bir oyuncu hem bir gzlemcidir ya
arada altbilin koullar erevesin da bazen oyuncu bazen gzlemci
de d grecektir. Dte bireysel dir. D gren kiinin zaman za
man etkin bir duruma girdii, yk koymaktadr. Bir baka deyile,
sek sesle konutuu, rpnd, dlerin grnr ieriini grnmez
hatta yerinden dorulduu grle ieriinden ayrmak gerekir. Bu da
bilir. Dsel gerete kavramsal d gizemli anlamda deil de bilimsel
nce hem en hemen hi yoktur, anlamda bir d yorumculuunu
zaten dte her ey ncelikle gr gerekli klar. Ruhayrtrmasnda
sel ya da biimseldir. Grsel imge d yorum culuunun byk bir
ler bazen aydnlk bazen de olabil nemi vardr. Simgeci yanlaryla
diince bulanktr. Bir d, uzun bir dler sanatsal yaratmada da be
zaman paras iinde grlm gi lirleyici bir etki gc olutururlar.
bi olsa da en ok on dakikalk ya / Jung: Elgonun vahi ormanla-
da on be dakikalk bir sreyi kap nnda oturan Elgonlular bana iki tr
samaktadr. Baz d nedenler de d olduunu akladlar: biri orta
d grmemize yol aabilir. Tele lama insann sradan d, br
fonun almas, su sesi, kapnm vu deerli insanlarn, rnein byc
rulmas uyuyan kimseye bu etken nn ya da boy bakanmm yaad
lere yabanc dmeyen dler gr- byk gr. Sradan dlere kim
drebilir. Ya da a yatm bir kii se kulak asmyor, ama biri bir b
dnde bir ziyafet sofras grebi yk gr yaad m tm boyu top
lir. Kk ocuklarn dleri hemen layp onu onlarla paylayor. Bir
tmyle maddi nedenlerden kay d dnn sradan bir d ya
naklanr. Ackm bir ocuk dn da byk bir gr olduunu nasl
de kova kova st ierek aln anlyor? gdyle anlyor, byk
bastrabilir. Byklerin dlerinde gry p diye tanyor. Dler
daha ok bilind etkenler, zel bizim bilinle oluturamadmz
likle de arzular belirleyicidir. yle imgeleri ve fikir armlann ie
de diyebiliriz: dlerde karmza rirler. Bizim araya girmemizi gerek
kan imgeler byk lde klk de tirmeyecek biimde kendiliinden
itirmi arzulardr. Freuda gre doarlar ve bylece her trl be
d uykunun koruyucusudur, ok lirleyici istemden kaan ruhsal bir
canl uyanlar, dayanlmaz gerilim- etkinlik ortaya koyarlar. D ruh-
leri yumuatr. Ancak bu gr pek salln doal ve son derece nesnel
benimsenmemitir, zellikle A. Ad- rndr. Dler tmyle haber
ler ve K. Hom ey gibi yazarlar bu siz olduklar bilinli eletirinin d
gre kar karlar. Ne olursa ol nda bilincin etkinliini yanstrlar.
sun, dlerin dramatik yapsnn bi Bir baka deyile, onlar bilincin e
reye bir ruhsal gerilimi giderme et lerini yanstrlar ama onlar btn
keni olarak etkide bulunabileceini iinde yanstmazlar. / H. Orgler:
dnmek olasdr. Her d, bir sa mgelem insana uyank olduu za
nat yapt gibi, bir simgesel gr man bir karar almas iin yardm
nm bir de anlam btn ortaya eder. Dn ilevi dye usun
DILGINLII

snrlarn amas iin gerekli atl b e n z e r b ir o lay y a a m a sn


m kazandrmaktr. mgeler ve kar beklerler. D te ocukluun
latrmalar zellikle bu ie zg imgelemsel etkinlii ve onunla ilgili
dr. Eretilemelerin ve simgelerin nesneler ortaya kar. Mitosla d
dlerde byk roller oynamakta a ra sn d a k i b e n z e rlik b y lece
olduu oktandr anlald. Adler bu k en d in i g ste rir. G l b ir
dsel imgelerde bir kendini aldat karmak yllar boyu yinelenen bir
ma arac buldu, iirin ekici imge d biiminde kendini ortaya koyar.
lerle insan aldatm as gibi. (...) Bu konuda (..) belirgin dleri,
Mantn zincirlerinden kurtulmu rn e in o c u k lu k ta g r le n
olan imgelemimiz en byk g p la k lk d n an m sam ak
lkleri amamz salamakta, so yeterlidir. (Bk. DLEM)
runlarmz hafifletmekte, onlarn
zmlerini kolaylatrmakta z D ILG IN LI I (fr. onirisme).
grdr. nsan uykuda bile sorun Zihnin dte olduu gibi imgeler
laryla urar. Ona d salayan retme etkinlii. Dlgmlmda
atlm, ona sorunlar zmede ko birey devingen, zengin, arpc,
layca yardmc olur. D her za sannl imgeler yaratr ve bu yaratt
man gelecee doru ynelmitir; eylerin gerekliine inanr. D-
bu alanda da bir amaca ynelen bir lgnlna tutulmu kii grd
devinim belirlenebilir. Dteki im n ya da iittiini sand eylerden
gelerin seimi bize dnn ya heyecana kaplr, hatta yaratt dra
am biimiyle ilgili bir anahtar ve matik sahnelere oyuncu olarak ka
rir. /Baudelaire: Gerek gereklik tlr: kiileri izler, tehlikelerden ka
dlerdedir, dnyada ok az ey ar, kavgaya katlr. D gereklii
var./ Kari Abraham: Bastrlm hemen hemen hi alglayamaz ol
arzular dlerde ve baz ruhsal mutur ya da d gereklik ona tam
karklk belirtilerinde yerlerini anlamnda bir bulanklkta, sis iin
alrlar. (..) D b astrlm bir de grnr. Dlgn zaman ve
a rzu n u n g e rek lem esid ir, bu yere uyarlanamaz. Gndelik yaa
a rzu n u n en d erin k kleri d mn srdrmekte skntlara urar.
grenin ocukluuyla ilgilidir. Dnce dnyas yanlma-larla ve
D te y e tik in kii ocuksu kesilmelerle sakatlanmtr. Birka
d n m e b i im in i k o ru m ak la saat sren dlgnl bunalm ge
kalmaz, ayn zamanda bu dnemin ince kii eski durum una dner.
nesnelerini de korur. ocukluun Bununla birlikte sreen durumlar
bilindmda biriktirilmi arzulan ve la da karlalabilir. Kksanlkla il
olgular grnte unutulmutur. gili saplantlar bu sreen durum
Bu arzular ve olgular orada bir eit larn banda gelir. Dlgnl
beklem ededirler, orada kiinin zellikle uyuturucu ve alkol ba
o c u k lu u n d a y aa d o laya mllarnda grlr. (Bk. SANRI)
DLEM

D L E M (fr. r v e r ie ; alm . yol gsterir, hatta kurucu rol oy


Trumerei; ing. dreaming). Zihnin nar. Dlemde zihin kendi iinde
kendiliinden etkinliiyle belirgin bir oyuna dalm gibidir, bu oyun
dalgnlk durumu. Dlemde usun da dilekler ve zlemler birinci plan
belirleyici etkinlii ya da dikkatin da belirleyici olur. Buna gre d
ynlendirici gc tmyle ortadan lem biraz da bir dinlenme olana
kalkmtr. Bylece ortaya kan dr, zihnin d dnyadan kurtulup
ruhsal durum tmyle eletiriye ka kendisiyle babaa kalmasdr. Bu
paldr. Byle olmakla dlem d yzden H.F. Amiel dlem iin d
n uyanklkta grlen biimidir di ncenin pazar gn deyimini kul
ye bir gr ileri srlebilir. Ancak lanr. Bu biraz da zihnin zorunlu
dlemde zihnin denetimi btne tembelliidir ya da bir baka tr a
yakn ortadan kalkm da olsa b lkanldr, insann kendine dme-
tnyle ortadan kalkm deildir. sini, kendine dnerken olasnn s
Gaston Bachelard dlemi dten nrlarn iyiden iyiye zorlamasn,
yle ayrr: D koarken yolu kendini kendinde grp yeniden ta
nu unutarak bir izgi zerinde gi nmasn salar. O ruha ve bede
der. Dlem yldzlarla alr. O ye ne esnekliini kazandran bir sa
ni klar yaymak iin merkezine lk banyosudur. zgrln belir
dner. Dlemde her zaman ses tisi ve bayramdr. Sevinli bir
siz ve rtl bir ussallk egemen lendir, ayrlkta gle oynaya iek
gibidir. Henri Delacroix yle der: ten iee konan bir kelebein
Dlem durumu, anlarn ve im lenidir (Amiel). Dlemin hasta
gelerin edilgin armndan azok lkl biimlerinden de szedebilriz.
istemli bir sunumlar dizgesinin ku E. Minkowski yle der: Biraz e
ruluuna kadar birok deiik l likili bir biimde, hastalkl d-
de gerekleir. Dlem zellik ler oka dledikleri iin hasta
le yaratc etkinlikte bilincin zengin lkl deillerdir, hastalkl olduklar
gerecini canlandrr, bu arada bi iin oka dlerler diyebiliriz. Bu
linaltn kkrtr. Sanatsal yatkn na gre, bizce, olaan dlemle
lk dlemle canlanr ve glenir. hastalkl dlem arasnda bir de
Dlem bir atlm istemi, bir sevin rece ayrmndan daha ok bir ey
kaynadr. Zengin imgelerle ykl vardr. Olaan dlemde bir an iin
olarak yaptn kurulmasna byk gereklii unuturuz, ama gereklik
lde katkda bulunur. Dlem her zaman gerekliin rtl bilin
yalnz fikirleri ve anlar deil, ilk ci dediimiz eye uymaktadr. i
ocukluumuzdan kalma ilkmek- zofreniyle ilgili dlemde ite bu
leri de canlandrr, ilkmekler sim gerekliin rtl bilinci yokolmu-
gesel yaplarnda ikin olan anlatm tur. (Bk. D)
olanaklarm kullanmakta sanatya
175
DNCE

D N C E (fr. pense', alm. yebilirim. Descartes ncesel fikir


Gedanke, Denken', ing. thought). lerle dolu olan zihninde kendini
Bilin olgularnn tm. Kavramla gsterecek her etkinlii dnce
r karlatrarak fikirler oluturma diye belirliyordu. Onda dnen
yetisi ve bu olumu fikirlerin t ben, her trl ruhsal etkinlii ger
m. Yarglardan karlatrma yo ekletirmekteydi. Dnen ey
luyla sonular karma yetisi. Bir nedir? Kukulanan, anlayan, kav
yarg ya da bir gr ortaya koy rayan, onaylayan, isteyen, isteme
ma ilemi. Gereki olsun lkc yen, bu arada imgeleyen ve duyan
olsun, her felsefe zihnin ancak sa bir eydir. Descartesa gre ken
hip olduu kavramlar ya da fikirler dimizde dorudan doruya kavra
zerinde uygulayaca bir ilemle dmz her ruhsal olgu dnce
dnce edimini gerekletirebile dir. Descartes yle der: Kendi
ceini bildirir. Husserlin bilin mizde belirlediimiz tm dnce
herhangi bir eyin bilincidir for biimleri iki genel blme ayrlabi
ml gereki bir erevede orta lir, bunlardan birisi anlkla kavra
ya konulmu da olsa tm felsefe maya dayanr, br istemle belir
ler iin dncenin niteliini ak lemeye dayanr. Bylece duyum
lar gibidir. Geni erevede dnce samak, imgelemek, bu arada tm
yalnzca fikir dzeyindeki karm dnsel eyleri anlamak kavrama
lar deil, zihnin tm etkinliklerini nn deiik biimlerinden baka bir
ve rnlerini karlar. Buna gre yal ey deildir; buna karlk arzula
nzca bir usavurmayla ortaya ko m ak, tik sin m ek , gv en m ek ,
nulan bir yarg deil, bir duygu, bir yadsmak, kukulanm ak istem in
imge, bir izlenim de dncedir. eitli biimleridir. Dncenin bu
lkc felsefeler dncenin te Descartes anlam bugn olduk
mel gerecini oluturan fikirlerin n- a eskimitir. Bugn dnceden
cesel olarak ya da doutan veril anladmz zellikle anlamakla ya
mi olduunu benimserler. Gerek da kavramakla ilgili olgulardr. Kant
i felsefelerde dncenin temel dnmeyi yarglamakla zdele
gerecini oluturan kavramlar duyu tirerek yle der: Dnmek su
organlarnn salad verilerle son numlar bir bilinte birletirmektir.
ra d an eld e edilm itir. lkc Sunumlarn bir bilinte bir araya
Descartes ncesel bilgilerle donan gelmesi yargdr. yleyse dn
m zihnin varln benimsemeden mek yarglamaktr. Kant dn
nce onu evrensel kuku ynte meyi Salt usun eletirisVnin Akn
miyle gstermeyi yelemitir. Her ayrtrma blmnde ele alr ve a
eyin varlndan kukulanabilirim kn ayrtrmay anln birletirici
ama bu kukulanan benin varln gcyle oluan bilgi nesnesinin ne
dan kukulanam am . B una gre olduuyla ilgili ayrtrma diye be
Dnyorum yleyse varm di lirler. Kanta gre biz ncesel ola
DNCE

rak sahip olduumuz yani deney tembiliminde, tm yapsnda, hatta


den getirmediimiz kavramlarla d onun kurulmasn salayan koul
nrz. Kant yle der: Bilgileri larda ann derin izlerini tad
mizin zihnimizde iki kayna var n retiyor. Tarihin dnemeleri
dr, birincisi sunumlar alma yetisi neredeyse zorunlu bir biimde fel
dir, kincisi sunumlar araclyla bir sefede bunalmlar yaratr. Uzun s
nesneyi tanma yetisidir. Birinciyle re tartlmaz bir biimde apak g
bize bir nesne verilmitir, kinciyle rlm olan kavraylar birdenbire
bu sunumla ilikisi iinde bir nesne sorunlu duruma gelir. Buna gre
dnlmtr. Sezgi ve kavram her birey dnyayla ilikileri iinde
tm bilgilerimizin eleridirler, ne kendi dnce yapsna sahip olur.
kendilerini herhangi bir biimde Bireyin dnce dnyas kendi z
karlayan sezgiler olmadan kav gn zellikleri erevesinde baka
ramlar ne de kavram sz sezgiler larnn dnce dnyasndan ayr
herhangi bir ey salayabilirler. lacak, ancak sahip olduu nesnel
Bylece Kant zihni eski felsefeler zellikler erevesinde de bakala
de olduu gibi yalnzca tek tek ey rnn dnce dnyasna kavua
leri birletiren bir g diye grmek caktr. Bilinlerin ayrl ve bilin
istemez, d dnyayla i dnyay lerin ortakl tartmay ya da kar
evrensel dzeyde birbirine kavu lkl grmeyi olas klar. Bu du
turur. lkc Kant yalnz zihnin be rumda bakas benim iin yalnzca
lirleyici gcn oluturan kavram bir nesne ya da bir kendinde ey
lar deil, duyarlln koullann da deildir, ayn zamanda bir bilintir
apriori olarak belirler. lkc ba ya da kendi iin'dir. Dnce'dil
k alarnda, bu arada dnce de an latm n bulur. M erleau -
nin iki byk tem ellen d iricisi Pontyye gre benle bakas kar
Descartes ve Kantda olduu gibi, lkl grmede bir ortak alan ya
dnce tanrsal ya da doal kay ratrlar: Karlkl grme dene
nakl ncesel fikirlere dayandrld yinde bakasyla benim aramda or
zaman bile zorunlu olarak bir var tak bir alan kurulur, benim d
ln anmn getirecektir, dei ncem ve onun dncesi tek bir
kenden ok deimezi kavraya doku oluturur, benim grlerim
caktr. Buna karlk gereki ba ve karmdakinin grleri tart
k as, aralksz deimekte olan mayla ortaya karlmtr, bu g
insan yaamnn yanslan olarak an rler ortak bir ilemle birbirlerine
layabileceimiz kavramlara dayan geerler, bunlardan hibirisinin ya
makla, dnceyi srekli deien ratcs ben deilimdir. Burada ikili
bir etkinlik olarak grecektir. Ger bir varlk vardr, bakas burada be
eki erevede Lukacs bu deii nim iin artk benim akn alanm
mi yle aklar: nsan dnce da basit bir davran deildir, ben
sinin tarihi bize her felsefenin, yn- de onun akn alannda yle dei
DNCE

limdir, biz eksiksiz bir karlkllk cartes ruhla bedenin dokunuma


ta biri br iin ibirlii yapan kim- yeri olarak kozalaks bezi gste
selerizdir, bak alarmz birbiri rir. Bu lkc gr gnmzde
nin iine girer, ayn dnyada bir or hibir geerlii olmayan bir gr
tak olarak varzdr. Buna gre d tr. ada ruhbilimin ortaya koy
nce toplumsal almldr ve bi duu gibi, bizim ruhsal etkinlikle
reylerin nasl kendi dnce dn rimiz fizyolojik srelerimizin so
yalar varsa alarn ya da toplum- nularndan baka bir ey deildir.
larn da kendi dnce dnyalar yleyse bir dnce ve beden ay
vardr. Ancak her toplumda bire rl dnmek olanakszdr. Ruh
yin dnceleri de her zaman ken sal etkinlik tmyle bedensel etkin
di ufkuyla snrl olacaktr. Dn lie baldr. M .. V. yzylda
cenin temel zellii greliliktir. Mut Anaksagoras nsan bir eli olduu
lak dnsellik, dinsel erevede, iin dnyor diyordu. Aristote
ancak Tanrya zg olan yetkinli les de Gz bir hayvan olsayd gr
in belirtisi olabilir. Pascal insan me onun ruhu olacakt diyordu.
dnen bir kam olarak belirli Maurice Blondel yle der: nsan
yor, onu tanrsallkla hilik arasn ancak eylemde bulunduktan son
da bir orta y e r e yerletiriyordu, ra, eylemde bulunarak, eylemde bu
bununla birlikte Tm stnl lunmak iin dnr. Gerekte in
mz dnceden gelmektedir di san dnd iin eylemde bulu
yerek dncenin nemine parmak nur ve eylemde bulunduu iin d
basyordu. Dnyada bir varlk ola nr ya da dnerek eylemde bu
rak insan bir ruh-beden btndr, lunur ve eylemde bulunarak d
bedeninde ya da bedeniyle d nr. Dnceyi eylemden eylemi
nr: ne bedenden ayr bir dnce dnceden ayramayz. / Vauve-
ne de dnceden ayr bir beden nargues: Byk dnceler gnl
olabilir. Dinci bak as lmsz den gelir. / Fnelon: Dinlenilme
sayd ruh iin lml bedeni ge ye deer olan kii sz yalnz do
ici bir yerleim ortam olarak be ruyu ve iyiyi bildirmek iin kulla
lirler. Hristiyan filozoflar ruhu b nan kimsedir. / B. Shaw: San
tn bedende yerlemi sayyorlar rm pek seyrek dnyorsunuz.
d: beden k u tsald , bu yzden Ylda bir iki kere dnen ok az
lkesme bile sutu. Descartes insan var. Size seslenen ben, n
ruhla bedeni kesin olarak birbirin m haftada bir iki kere dnme
den ayrd, bu erevede son dere me borluyum. / G. Lanson: D
ce kurgusal grler ortaya koy nce anlatmn bulduu zaman ge
du. Filozof yle diyordu: Size di liir. / Bergson: Dnce adam
yeceim ki, Tanr bu m akinaya olarak eylemde bulunmak ve ey
akll bir ruh verince ona belli bal lem adam olarak dnmek gere
yerini de beyinde verecektir. Des- kir. / Voltaire: Adaletsizlikleri ge
DNME

erli klmak iin dnceyi, d ler gibi nesnel gerelere deil de


nceleri gizlemek iin szleri kul zellikle duygular, anlar, ilkmek-
lanyorlar. / Leonardo da Vinci: ler gibi znel arlkl gerelere y
Az dnen ok yanlr. / E. C. nelmesiyle iebak dediimiz ara
Y. Ripoli: Dnceler sustu mu trma edimi gerekleir. Dnme
devrim ler ko n u u r. / M ao e her durumda bilincin kendi kendi
Tung: nsanlarn toplumsal ya ni grmesi ya da daha genel bir er
amlar dncelerini belirler. / evede bireyin kendiyle btn
Schopenhauer: sluba gzelliini lemesidir. Dnmede birey ken
veren dncedir, szde dnr dini dnmeyen bir varlk olarak
lerde dnceleri ssleyen slup alglar, ancak dnce edimi en k
tur. / Shakespeare: Dnce ya k llerde de olsa bilinci dn
amn klesidir, yaam zamann l trerek bireyin geliimini salar.
gndr. / R. M. du Gard: Dn Zaten zihnin yneldii kavramlar
ce kukuyla balar. (Bk. BEN, ve fikirler dnen bir dnyann bi
BLG, BLM, BLN, FKR) reysel yansmalarndan baka bir
ey deillerdir ve byle olmakla s
DNME (lat. reflexio-, fr. rfle rekli dnen ama dnme etkin
xion-, alm. Reflexion, berlegung-, liiyle dnen yap talan zellii
ing. reflection). Zihnin kavramla gsterirler. Dnme zellikle nes
rn ve fikirleri inceleme ve kar nel gereci znel gereten ayrmaya
latrma edimi. Zihnin kendindeki alr, kavramlar duygu yklerin
gereci incelem ek zere kendine den soyutlamaya alr ve bu ii
dnmesi. Zihnin kendi verileri ze belli bir lde ve elbet geici ola
rinde younlam as. Dnm e rak baarr. nk zihnimizin nes
bizde bulunan eye ynelmi dik nel gerelerini doal durumda z
katten baka bir ey deildir der nel zyaplanndan ayr dnmek
Leibniz. L ockea gre dnme olas deildir. Zihnin bu kendine
zihnin kendi ilemlerinden ve ken ynelimi gerekte onun dnyay al
di zyaplanndan elde ettii bilgi- glamasn ve tartmasn getirir,
dir. Kant yle der: Dnme, e nk bilinte btn bir dnya
itli bilgi kaynaklarmza verilmi zetlenmitir. Her bilin kendi ufuk
baz sunumlarn ilikisinin bilgisi lar erevesinde dnyay dn
dir. Dnme zihnin kendi ze ceyle alglar. Bu yzden dnmek
rinde younlaarak kendindeki ge hem bir varolan grmek, hem bir
recin belli bir blmn aydnlat geriye dnmek, hem de ileriye ya
mas, bu aydnlatma iinde o gere ni gelecee almak anlamm tar.
cin konumunu ve balantlarn gr Bylesine bir genilikte etkin olan
mesidir. Bu yzden her dnme dnme zgrln kayna ola
edimi bir dikkati gerektirir. Dn rak dnlebilir. (Bk. BLN, F
cenin yalnzca kavramlar ve fkir- KR, KAVRAM) 179
DNSELCLK

D N SELC LK (fr. intellec d n l r dn y ad an t r ve


tualisme', alm. Intellektualismus', dnlr dnyaya gre vardr.
ing. intellectualism). Tm varl Platon dnlr dnyay gerek
dnsel elere indirgeyen re gereklikler olan dealann dnya
ti. Dnsel olgularn duygusal ve s olarak gryordu. Kant Noume-
istemsel olgular ncelediini ve be nonun alann dnlrn alan
lirlediini ileri sren reti. Her eyi olarak belirledi. Platon bize d
dnceye indirgeme eilimi. D- nlr dnyann genel bir tablosu
nselcilik ussall her trl ba nu veriyordu. Kant dnlr dn
ka ruhsal etkinlik karsnda koul- yay bilinemezin alan olarak belir
layc sayar ve byle olmakla is- ler. nsanla, evrenle ve tanrsallkla
temcilikle ve hatta usulukla kart ilgili bilgilerin alan olan bu alanla
lar. stem di ikte varln temelini ilgili olarak Kant unlar syler: B
mantksallkla ilgisi olmayan istem tn bu Noum enonla ilgili eyler,
belirler, te yandan usulukta usla ayn zamanda onlarn birliinin fik
anlk ayn ey deildir. Dnsel- ri, dnlr dnya, zm t
cilik iki ayr erevede gelimitir. myle olanaksz olan bir sorunun
Birincisinde varlk anlktan ayr d sunumlarndan baka bir ey de
nlr, ama anln kendinde var illerdir. (Bk. DUYULUR)
ln eksiksiz bir imgesini tad
varsaylr. kincisinde, varlkla d DZEN (lat. ordom , fr. ordre\ alm.
nce zdelemi durumdadr. Bi Ordnung', ing. order). Ussal bir b
rinci biim zellikle Descartes, tnde yer alan eylerin ya da kii
kincisi Hegeli dndrr. Buna lerin konumu. Bir btn, zellikle
gre varl dnmek kendini d toplumsal bir btn ya da ksaca
nmekle ayn ey olacaktr. Ne toplumu kuran kurallar ya da ya
olursa olsun, dnselcilik her yer salar toplam. Dzen fikri her ey
de ve her eyde usun belirleyici g den nce evrenin uyumlu yapsn
cn ngrr. (Bk. USULUK, S- dndrr. Leibniz dzeni evre
TEMCLK) nin uyumu olarak tanmlyordu.
Bergson fiziksel dnyann dzeni
D N LR (fr. intelligible', ni yaamsal dzenden ayrd. Spi-
alm. intelligibel', ing. intelligible). noza yle diyordu: Fikirlerin
Dnceyle kavranabilir olan. Du dzeniyle eylerin dzeni ayndr.
yularla kavranlamayan, duyulara
kapal olan. Dnlr dnya, du D ZEN L ILG IN LIK (fr. para-
yulur dnyann stnde ya da d noia; alm. Paranoia; ing. parano-
nda, onun gerek kayna ya da ia). U ssal d z e n d e lg n lk .
daha genel anlamda gerek gerek D n ce d e a p a k l n ve
liklerin ortam olarak dnlr. tutarlln korunmasyla belirgin
180 Buna gre duyulur dnyada her ey lgnlk. Kraepelinin ayrntl ola-
DZENLtILGINLIK

rak tanmlad bu lgnlkta ayr dayanr. Ancak bu usavurm alar


c tanlarn balcalar lsz ken mantksal tutarllklaryla inandrc
dine gven, ar alnganlk, yarg olabilirler. Bu lgnlkta her zaman
da tutarszlk ve evreye uyumsuz dmanlk fikri ne kar. Kii bi
luktur. Kraepelin dzenlilgnl linmedik kiilerce izlendiini ileri s
ikiye ayrr: gerek dzenlilgnlk rebilir, bu ynde korunmas ya da
dzenli, dnlm, sanrsz l kurtarlmas iin ilgili kiilere bavu
gnlktr, zamanla ilerlese de buna rabilir, hatta intikam duygularyla
mayla sonulanmaz; paranoid du dolu olabilir, bu yzden cinayet i
rumlar erken bunamayla belirgin leyebilir, yangn karabilir. O he
dir, sanrldr. Dzenlilgmla u men her zaman topluluk iinde ya
ram kiide usavurmalar tam ola da yetke karsnda tedirgindir, za
rak mantksaldr, ancak herbiri tu man zaman yalnz, ok zaman bu
tarsz temellere ya da gereklikte nalmldr. (Bk. ILGINLIK)
karl olmayan k noktalarna

181
E
E. M antkta evrensel olumsuz Tat, Handlung', ing. act). Eylemde
nermelerin simgesi, rnek: B bulunan bir gcn ortaya koydu
tn insanlar lml deildir. u sonu. A ristotelesde, edilim
durum unda olana kart olarak,
E D L G N L K (yun. paskhein; fr. varln tam yetkinlik iinde olmas
passivit', alm. P assivitt; ing. (iek, m eyva iin gcllktr,
passivity). Etkin olmayann duru gonca iin edimdir). Edim sz
mu ya da zyaps. Yalnzca etki c eylemin eanlamls gibidir.
alann, hibir itici ya da yapc g Aristoteles en yksek dzeyde et
ortaya koymayann durumu ya da kin gc ya da tanrsall ar edim
zyaps. Eylemsiz olann doas. diye adlandrr. (Bk. EDLM, EY
Edilginlik gizemci ynelimin z LEM)
n o lu tu ru r. G izem ci iin
heyecanlardan uzak isel aray hat E D M C L K (fr. activisme', alm.
ta tam dinginlik nemlidir. Gizem Aktivismus; ing. activism). Kuram
cilik kendine kapanma anlamnda sal ilkelerden ok yaamn ve eyle
ilecilii getirirken tanrsala gnl min gereklerini gz nnde tutan
den ynelii ngrr. (Bk. ETKN ahlak anlay. nsan zihninin eyle
LK, GZEMCLK) me dnk olmas ve bylece d
dnyaya ya da topluma ynelik a
E D L M (lat. passio', fr. passion', balar ortaya koymas gerektiini
alm. Leidenschaft', ing. passion). ileri sren reti. (Bk. EDM)
Etki lnn ya da katlanann duru
mu. Edilim Aristotelesin katego ED M SELC LK (fr. actualisme',
rilerinden biridir: stlm ya da so alm. Aktualismus', ing. actualism).
utulmu olan, edilim durumunda Bizi etkisi altnda tutan gemii in
olandr. (Bk. EDM) celeyerek bugnk edimleri bu in
celemenin salad bilgiler n
ED M (lat. actus\ fr. acte; alm. da dzenlem eyi ngren reti. 183
EGOZM

(Bk. EDM) telikleri yetkinletirme abas. n


sann geliimini salamak iin yn
EG O ZM . Bk. BENCLLK. temler gelitirme ve uygulama a
bas. Eitim kiiye ynelik bir tu
EGZSTANSYALZM. Bk. VA tumu gerektirdii kadar kiinin ken
ROLUULUK. dine ynelik bir tutumunu da ge
rektirir, buna gre eitenle eitilen
E L M (lat. tendant; fr. tendan ya da kendini eiten arasnda bir
ce; alm. Streben, Tendenz', ing. ten- uyumu gerektirir. kinci anlamda
dency). Bir amaca ynelenin zya- ngilizcede selfeducation terimi kul
ps. Bir amaca ynelmi ve bu y lanlr. Eitimin tarihi bize insann
neliminde herhangi bir gle kar bilinlenme sreleri boyunca de
lamam olann durumu. Eilim is iik eitim yntemleri ya da anla
tekle belirgindir ve istemin etkinli ylar uyguladn gsterir. Eitim
ini gerektirir. Bir eilim, bir varl ailede balar ve okulda srer, top
n kendi kendine davrann geti lumun deiik kuramlarnca etki al
rir. Eilim her eyden nce orga tnda tutulur, bu etkinin her zaman
nizmadaki doal bir ynelgenlii olumlu olduunu sylemek elbette
ortaya koyar: iek almaya ei olas deildir. ocuk yetitirm e
limlidir. nsanda ayr eilim be szkonusu olduunda eitim kav
lirleyebiliriz: etkin eilimler bizi ey ram hemen pedagoji kavram na
leme yneltir, duygusal eilimler balanr. Yetikinlerin gelitirilme
duygu dzeyindeki ynelimlerin iti si pedagojiden ok daha ada bir
ci gcdr, dnsel eilimler dik aratrma alan olan ve zellikle
kat bata olmak zere tm dn retim yntemleri gelitirmeyi ama
ce etkinliklerimizi belirler. Lacheli- layan eitim bilim in konusudur.
e rnin gsterdii gibi, eilimler ar ada eitim kavray Yenian
zuya, arzu da isteme baldr. Kii balarnda gelimeye balamtr.
sel eilimler, toplumsal eilimler, Bu kavraya gre ocuk gelece
yce eilimler, aa eilimler gibi in by olmaktan ok ocuk
pekok eilim belirlenir. (Bk. S olarak yani byk insann dnya
TEM) sndan apayr bir dnyas olan z
gn bir varlk olarak ele alnr. Bu
E T M (yun. p a id eia ; lat. na gre ocuk dnyasnn kendine
educatio-, fr. ducation; alm. Erzi- gre koullar ya da yasalar var
ehung; ing. ducation). Kendini ya dr, ocuk yetitirirken bunlar gz
da bakalarn yetitirme ya da ge nnde tutmak gerekir. yleyse,
litirme srelerinin toplam. Bir o yaa gre, eilime gre, zel du
cuu yetikinlie doru gelitirme rumlara gre ocuk yetitirme yn
eylemi. Kendinde ya da bakalarn temleri gelitirmek bir zorunluluk
184 da ahlaki, dnsel ve fiziksel ni tur. Kavrama dzeyinin dkl
ETM

ya da ykseklii, kiilik bozukluk muna getirmeyi amalar der. Bu


lar, topluma uyarszlk gibi durum rada mutluluu zellikle duygusal-
lar bu zel durumlarn balcalar- dnsel yetkinlik olarak anlamak
dr. ada eitim kavray ocu yanl olmaz. Demek ki eitmek
u iyi koullarda iyiye yneltilebi- retmek demek deildir ya da yal
len bir varlk olarak dnr ve o nzca retm ek dem ek deildir.
iyi koullan elden geldiince yarat Eitim renerek kendini gelitiren
maya alr. Bunun iin bir takm bireye bu abasnda yardmc ol
nyarglardan ya da kaba belirle maktr. Buna gre eitim koulla-
melerden kanmak, ocuk iin k may deil de ynlendirmeyi, bul
t niyetli, tembel, yalanc gi durmay, aratrma ve bulma yo
bi nitelemelerden vazgemek gere lunda isteklendirmeyi amalar. En
kir. Bu da eitimden iddetin ko iyi eitici bireye kendini eitme ar
vulmas anlamna gelmektedir. Da zusu ve heyecan veren kimsedir.
ha XVI. yzylda Montaigne Onur Bu da en kaba anlamda bilgiyi sev
ve zgrlk iin yetitirilen her kr dirmekle olasdr. Bu yolda eitici
pe ruhun eitiminde her trl id kiinin bilgiyi sevdirecek kadar
deti yadsyorum diyordu. ada gl olmas ya da ksaca yetke ol
eitimcilerden Gabriel Compayr mas gerekmektedir. Bilgili olmak
yle der: Eitim bir sanattr, uy iyi bir eitimci olmak iin gerekli
gulamayla ilgili bir ustalktr, kitap kouldur ama yeterli koul deildir.
lardan renilen baz kurallarn bil Sokratesde grdmz gibi, ei
gisinden daha baka bir eydir, de timci, bilinci etkin klmay ya da do
neyimi gerektirir, ahlaki nitelikleri urtmay bilen insandr. Elbette
gerektirir. Nasl air olmadan iir zellikle bu ada eitimi insandan
olmazsa, eitimci olmadan da, ya insana etkileme ilikisi olmaktan
ni eitim kitaplarndaki soyut ve l ok bir kurum etkinlii olarak gr
yasalar zel nitelikleriyle canlan mek doru olur. yi bir eitim iyi
dran ve uygulayan kii olmadan da bir eitim kurumunda gerekleir
eitim olmaz. Eitim elbette bir sa diyebiliriz. amzda eitim ku-
nattr, ancak bilimsel dorular ze rumlara braklm olmakla birlikte
rine kurulmas gereken bir sanat onlarla snrl deildir. ada bi
tr. Eitimin kurallar enine boyuna rey eitim asndan ok geni bir
tartlmadka, ocuk yetitirme etkileim ortamnda yaar. Bu ok
nin koullar her anlamda bilinme geni eitici alanda televizyon, rad
dike eitim uygulamalan eksik ve yo, gazete, sinema, kahvehane, ga
hatta sakat olacaktr. Eitim insani zino, stadyum ve benzeri yerler de
yetilerin uyumlu ve eit biimde ge birer eitim kurumu gibi etkide bu
litirilmesini ngrr. James Mili lunurlar. Bylece ada dnyada
Eitim bireyi kendisi iin ve ba ailenin eitici etkinlii sanayilemi
kalar iin bir mutluluk arac duru yaam dzeni koullarnda enaza
ETM

inerken, bu arada gerek eitim ku ikendir. ok deiik dzeylere


ramlarnn etkisi snrl kalrken d bir eitici eylem uygulanabilir ve
dnya byk bir etki gc kazan eiticiler de bylece ok deiik ka
maktadr. zetle, gnmzde ei tegorilere girerler. Gnm zde
tim okul ve aile evresini ok a eitim, kurumlar dzeyinde, hem
maktadr. Buna gre ada yaam kk yalardaki bireyler iin pe
dzeninde yalnz renciler deil, dagoji aratrmalar erevesinde
her kesimden ve her yatan insan hem de yetikin bireyler iin ei-
eitilmektedir. Bu ok yaygn ei timbilim yani eitimde yntem ara
timin genellikle olumlu koullar er trmalar erevesinde geliiyor. /
evesinde gereklemekte olduu Danton: Eitim bir halkn ekmek
nu sylemek kolay deildir. Ayr ten sonra en byk gereksini
ca, eitim olaan okul yandan ok midir. /A ristoteles: Eitimin
nce balamaktadr. Bu durumda, kkleri ac meyvalar tatldr. / J.
k lasik lem i oyun b iter okul Joubert: ocuklarn eletiriden
balar forml gerekliini yitir ok rnee gereksinimi vardr. /
mi gibidir. rnein ocuun tele Dupanloup: Eitim znde bir yet
vizyon bilgisiyle kar karya geli ke ve sayg rndr. Bu iki ko
i okul yandan ok nce gerek uldan biri eksik olursa rn
lemektedir. Demek ki ada ei rr. / E. Faguet: Bir eitimin ya
timi beikten mezara eitim diye pabilecei en gzel etki renciye
nitelendirmek yanl olmayacaktr. kendini yeniden eitme isteini
Bugn okul eitim yaamnn an esinlemesidir. / Laberthonnire:
cak bir blmn, hatta bazen k Eitim denilen bir bilim var elbet
k bir blm n olutururken te. Ama eitim bir bilim deildir,
kiilerin yetimesinde tam anlamn bir havariliktir. Havari olabilmek iin
da belirleyici olmaktadr. Bu geli inanmak, sevmek, kendini hesap
im iinde eskinin paral eitimi szca vermek, gndelik gereksinim
nin yerini bugn btnsel eitim al lerin ldrc gerekliine kendini
mtr diyebiliriz. Eskiden asker sa brakmak gerekir. / Valry: Ei
vamay, valye kl kullanmay, tim ocuklukla ve yetikinlikle s
kle tarla srmeyi bilirdi, baka bir nrl deildir. Tm yaam boyunca
ey bilmezdi. Bugn eitim bireyi evremiz bizim eiticimizdir, o hem
btn bir dnyann iine ekiyor. ciddi hem tehlikeli bir eiticidir. Cid
Gaston Mialaret, Eitim bilimleri didir nk burada yaplan yanl
adl kitabnda yle diyor: Eitim lar kolejdekilerden daha pahal de
le ilgili durumlar bugn artk yal nir, tehlikelidir nk biz hibir za
nzca retmen-renci ilikisine man evrenin ve bakalarnn iyi ya
ya da retmen-topluluk ilikisine da kt eitici etkilerinin bilincin
indirgenemez. Bir baka deyile, de deilizdir. (Bk. OCUKBLM,
eitimle ilgili durumlar ok ve de PEDAGOJ, RUHBlLM)
EKSIKKALI

EN F H L U N G (sezgi anla EK SIK K A LI (fr. carence\ alm.


mnda alm. sz.). zneyle nesne Nichtvorhandensein; ing. insol
nin zdelemesi. Estetik izlemede vency). Duygu dnyasnda eksik
znenin nesneyle btnlemesi. E- lik ya da yetersizlik. Organizma
infUhlung kuramnn nclerinden da ya da ruhsallkta geliimi ya da
Theodor Lipps (1851-1914) este dengeyi salayan etkenlerden biri
tik deneyin her durumda znedeki nin ya da birounun eksiklii ya
ruhsalln nesneye yanstlmasyla da yetersizlii (P. Foulquie). Bir
ya da ulanmasyla gerekletiini kurumda ya da bir kiide toplum
bildiriyordu. Lippse gre bizler i sal ilevleri yerine getirebilme ye
edimlerimizi nesneye yansttm tersizlii. ocukta anne ile bala
z sanrz, oysa byle bir yanstma rn eksiklii. Duygularm z tm
yoktur: her i edim nesnede ve nes ruhsal etkinliimizin itici gcdr.
neyle yaanr. Lippse gre estetik Duygu dnyamz yaamdaki etkin
sre, benin ben-olmayanla z liimizin temel koulunu salarken
deliinde gerekleir. Ben-olma- davranlarmz da belirler. Bu du
yana etkin bir biimde ynelen rum ocuun yaamnda da belir
ben, kendinde deiiklie urar. gindir: ocuun dnyas dnsel-
Lipps bylece gzel sorununu likten ok duygularla oluur ve ge
duygu yaknl erevesinde ak liir. ocuk duygularna karlk bu
lamaya ve zmeye alr. Bu an lamad zaman, zellikle anneyle
lamda estetik deer dorudan do ilikisini salam kuramad zaman
ruya benin ruhsal etkinliine in bir eksikkal ya da yoksunluu ya
dirgenm itir. E infuhlungda d ayacaktr. Bunun en belirgirl so
dnya bir heyecanla canlandrlr. nucu ruhsal ve bedensel geliimde
Bu bir tr nesneyle zdelemedir. grlen yetersizlikler olacaktr. Bu
Sich einfhlen zdelemek de yetersizlikler de uyum glne,
mektir. Einfhlung nesnenin iine tam anlamnda bir ulaamamlk
girmek, iine ilemektir. Einfhlung duygusu yaamaya, arzularn hi
zneyle nesne arasnda bir duygu bir koulda karlayamamaya ka
yaknln belirledii lde este dar varan durumlara yol aacaktr.
tik yargda dnsel etkeni tmyle Yalnzlk eksikkaln zorunlu bir
ortadan kaldrr. Bayer yle der: rn olarak bireyin ruh dnyas
Gizemcilikte olan btnsel kavra na kesin bir biimde yerleecektir.
y sanatta yoktur: sanatta tm ie zellikle son elli ylda yaplan ara
rii kavrayamayz. Einfhlungun trmalar duygu dnyasndaki eksik
mahkum edildii yer burasdr. liklerin insan iin ne kadar ykc
Einfhlung estetii bir gizemcilik ve hatta ldrc durum lara yol
estetiidir. (Bk. COKU, ESTE atn gstermitir ve sevginin in
TK, SANAT) san iin gne kadar deerli oldu-
187
EKSPRESYON

unu ortaya koymutur. zellikle EKSPRESYON. Bk. ANLATIM.


toplumsal ya da zel nedenlerle an EK-STASE (yun. ek dna
neden ayrlan ocuklarn tepkileri ve statis konulmakdan). Eksta-
nin gzlemlenmesi bu konuda ne se varoluu felsefenin temel kav-
lerin yaanabileceini gstermesi ra m la rn d a n d r, k en d i d n a
asndan nemli olmutur. Anne kmak, kendine belli bir uzaklkta
sinden ayrlan ya da ayrlan ocuk olmak, hata kendinden baka ol
nce alar, hatta barp arma mak anlamna gelir. (Bk. VARO
gibi tepkiler gsterir, sonra tam an LUULUK)
lamnda bir durgunlua, bir ken
dini braka girer. ok zaman ken ELEA O KULU M.. VI. yzyl
dine sunulan yiyecekleri geri evi da talyada Alento rmann de
rir, gereke olarak da a olmad nize dkld yerde kurulan Elea
n syler. Anneden ayr kal uza ya da Elaia kentinde ortaya km
dka ruhsal ve bedensel geliimde bir dnce devinimi. Elea filozof
bir duraklama olur, hatta gerileme lar onia filozoflarnn duyumcu
kendini gsterir: ocuk son elde et yorumlarna kart olarak evrenle
tii kazanmlan yitirmeye balar; dil ilgili sorunlara usu bir bak as
bozulur hatta bebek gibi konuma getirmilerdir. Okulun kurucusu
eilimi bagsterir. Bu durumda o Kolophonlu (onia) Ksenophanes,
cukta kendine ktlk etme istei insanbiimci tanrlar tablosunu ala
ortaya kar: kafasn duvara ya da ya alarak tek bir tanrnn varln
karyolaya vurmaya, bir yerlerini bildiriyor, ayrca evren kavramyla
kanatmaya ynelebilir. Bu olumsuz tanr kavramn birletirerek hep-
geliim lme yol aabilen bir geli tanrc bir yoruma ulayordu.
imdir. Eksikkal elbette yalnzca re n cisi P arm en id e s, v a rl n
ocukla ilgili deildir. Sevgi ocu tmn Bir Varlka indirgedi. Yal
un yaamnda olduu kadar b nz Bir Varlk vardr, dnce de
yn yaamnda da nemlidir. P bu Bir Varlka ynelmelidir. De
srklk gibi bireyi bakalarndan ko ney akp gideni de ele alabilir, oysa
paran ya da bakalarndan uzak kal ama deimeden kalan, lmsz,
maya zorlayan durumlarda eksik- devinim siz varl gstermektir.
kal tepkileri hemen kendini gs Okulun diyalektikisi Zenon devi-
terecektir. Pekok intiharn teme nimsizliin koullarn ortaya koy
linde, baz somut belirgin nedenle maya alt. onia duyumculuu
rin yannda yani grnr nedenle na ar tepki olarak beliren Elea
rin yannda eksikkalla ilgili neden retisi daha sonra atomcularn her
ler etkili olmutur. (Bk. YOKSUN iki okul arasnda bir orta yol bulma
LUK) abalaryla dengelenecektir. D u
yumlardan yola karak felsefi ak
188 lamalarda bulunan onia okulunu
ELETR

dnce tarihinin ilk gereki an yanaklar arayan felsefe kendi sa


lay sayarken Elea filozoflarna ilk lamln kendi tutarllnda ya da
lkcler ya da ilk usular diyebi- kendi dizgesel yapsnda gvence
liriz.(Bk. ATOMCULUK, ONA altna alabilir, oysa ok zaman kav
OKULU) ramsal belirlemelerden ok sezgi
sel araylar duyuran sanat yapt
E L E T R (lat. criticus; fr. nn ne olup ne olmad kendisiyle
critique; alm.Kritik;mg.critique). ilgili bir tartmay gerekli klacak
Mantn yargy ele alan blm. tr. Bu erevede eletirmek bir ya
Bir yargya, bir gre, bir fikre ptta olumlu ya da belirleyici olanla
aklk getirmek zere yaplan in birlikte uyarsz, tutarsz, eksikli, e
celeme. Bir yaptn, bir kiinin, bir likili olan gstermek demektir.
durumun olumsuz yanlarn ortaya Bylesi bir aray her eyden nce
koyan gr. Bir yaptn estetik a sanatnn kendisiyle ilgili aratr
dan irdelenmesi. Her eletiri dla malarnda kendini gstermelidir.
d grn kartn bir temel fi Kendini eletirmeye almam bir
kir olarak kendinde tar. Eletiri bir sanatnn eletiriden yararlanmas
fikre, bir duruma, bir eyleme kar olas deildir. te yandan, ancak
oluturulmu bir kart dnce kendini eletirmeyi bilenin baka
dir. Birbirlerine kar olan fikirler sn salkl bir biimde eletirebi
birbirleriyle eletirel bir konumda leceini syleyebiliriz. Her salkl
bulunurlar. Ancak, gerek anlam eletirici tutum bir zeletiri eili
da eletiri kendiliinden ortaya mini kendinde barndrr diyebiliriz.
kan kartlktan ok, bile bile ya da Bir eletiri ancak amacnn dnda
aratrmayla ortaya konulmu kar bir amac olmad zaman salkl
tlktr. Descartesda skolastik fel olabilir. / Plautus: nsanlar sahte
sefenin, Leibnizde Lockeun eleti bir yaknl itenlikli eletiriye ye
risini buluruz: Descartes skolastik tutarlar. / Goethe: nsanlar anla
felsefeyi, Leibniz Lockeu doru madklarn karalarlar. / A. Pope:
dan irdelemitir. Kltrn temel En byk vgye deer olanlar
alan, bilim, felsefe ve sanat her eletiriye en iyi katlananlardr. / J.
d u ru m d a e le tirili b ir bak R. Lowell: Bilgece bir kukucu
gereksinir. Eletiri bilimden ve fel luk iyi bir eletirmecinin ba niteli
sefeden ok sanatta belirginleir, idir. / C. N. Bovee: Yazarlar bel
estetiin bir kolu ya da uygulama ki de br dnyada cehenneme git
ya ynelik bir biimi olarak gr meyecekler. Bu dnyada eletirme
lr. Sanat yapt, znel-nesnel b cilerden ve yaymclardan ok e
tnl iinde, eletirilmeye ak kiyorlar nk. / R. de Gourmont:
durur ya da eletirinin varln ge nsanca dnn: renkleri ayra-
reksinir. Tam anlamnda kavram mayan bir olunuz varsa onu de-
sal bir yneli iinde salt ussal da miyolu makinisti yapacanza sa
ELETRCLK

nat eletirmecisi yapn. / J. Paul- to kadar aptalcadr. (Bk. ESTE


han: Bir eletirmeci kendini gln TK, SANAT, YARATMA)
etmekten ekinmemelidir. / Valry:
Kendinde bir eletirmeci tayan E L E T R C L K (fr. criticisme\
ve onu ilerine severek kartran alm. Kritizismus; ing. criticism).
yazar klasiktir. / L. Aragon: Ede Her bilgi edinme abasnda eleti
biyat alannda eletiri bir heyecan rici tutumu ncelikli tutum olarak
pedagojisi olmaldr. / Molire: Ki deerlendiren gr. Kantn usu
mileri bir piyesi kurallarna gre snrl gren, bu yzden metafizii
yarglarlar, kimileri de en iyi yarg eletiriye gtren, eletiriyi her fel
lama yntemiyle yani kendilerini sefi aratrmada ncelikli sayan
eylerin akna brakarak, kr n retisi. Eletiricilik ncelikle Kantn
yarglara, yapmackl inceliklere, eletiri kitabnn zellikle birin
gln yumuaklklara dmeden cisinde, Salt usun eletirisi'nde or
yarglarlar. / La Bruyre: Eletir taya koyduu retidir. Bu reti,
menin hazz bizi ok gzel eyleri bilgiyi, kendisine temel alan ilkele
yakalamann hazzndan uzaklat rin nda tartmak zorunluluu
ryor. / Chateaubriand: Yanlg nu ortaya koyar. Bu bir anlamda
larla ilgili kk ve basit eletiriyi bilgi kuramnn eletirici bir tutumla
brakp gzelliklerle ilgili byk ve tm bilgi aratrmalarnn altna yer
g eletiriye ynelin. / Sainte- letirilmesi anlamna gelir. Kantdan
Beuve: Eletiri insanlar tanma sonra eletiricilik bilgi kuramnda
hazzdr, ynlendirme hazz deil dorulam a olarak anlalm tr.
dir. / A. France: En iyi eletir Kant, szkonusu kitabnn balarn
meci bayaptlardan giderek kendi da ann bir eletiri a olduu
ru h u n u n ser v en lerini anlatan nu bildiriyor, kimsenin eletiriden
adam dr. / G. de M aupassant: kaamayacan, kralln da papa
Eletirmecinin temel zellikleri ne ln da eletiriye baemek zorunda
lerdir? Yan tutmadan, ncesel g olduunu bildiriyordu. Kant bu ki
rlere sahip olmadan, okul dn tapta zihnin ancak deney alanndan
cesine balanmadan, herhangi bir kesin bilgiler derleyebileceim, de
sanat topluluuyla ilikili olmadan neyi aan Noumenon alannn bi
en kart eilimleri, en birbirine uy limsel bilgisinin olamayacan bil
maz ynelimleri anlasn, ayrsn ve direrek felsefi ynelilere bir snr
aklasn, en deiik sanat aray aryordu. Bununla birlikte Kant
larn benimsesin. / J. Chardonne: Noumenon alannn bilgisini de ya
Edebiyat kuran eletirmecilerdir. ni metafizik bilgiyi de olas saym,
/ R. Daumal: Eletiri tm yararsz akn diyalektiin alan olarak be
yaptlar yerle bir etmelidir; gerekli lirledii metafizii kantlanamaz
olm ayan ey ktdr. / Blaise olan, nesnellikten uzak olan, ancak
Cendrars: Sanat eletirisi esperan aratrlmas zorunlu olan bigilerin
EMEK

alan diye belirlemitir. Kant meta oran iki ayr koul belirler. Birinci
fizik dogmacln yerine genel ele- si, emein uygulanmasnda genel
tiriyi geerli klmak istemitir. Ge olarak gsterilen ustalk, beceri ve
nel eletiri bilginin snrlarn izer, ussallk; kincisi, yararl bir ite u
bilgi edinme yollarnn denetimini raanlarn saysyla yararl bir ite
ngrr. Bilgiye ynelik eletiri her uramayanlarn saysnn oran.
trl felsefi aratrmann ilk kou Adam Smithe gre avclk ve ba
lu olacaktr. (Bk. USULUK) lklkla uraan ilkel toplumlarda
her birey azok yararl bir i iin
E M E K (fr. travail; alm. Arbeif, emek harcam aktadr. A ncak bu
ing. labour). Bir ii gerekletirmek uluslar yoksuldurlar, yle ki ocuk
iin harcanan insan gc. nsann lar, yoksullar, hastalar yoketme-
doay deitirmek iin yapt ka yi bile dnrler. Gelimi ulus
fa ve beden almas. Emek reti larda ie yaramaz ok insan vardr,
min temel esidir. nsan yaam retmeden tketenlerin says ol
iin birinci derecede yararl olan bu duka oktur, buna karlk zengin
gcn bir fiyat olmaldr. Emek in lik daha byktr. Bu gibi uluslar
san yaamnn en byk retici g da azla yetinmeyi bilen, emeini
c olmakla insan yaamndaki pek- esirgemeyen bir ii rahata kam
ok iliki iin en bata iktisadi ili n doyurabilir. Ustaca, beceriyle ve
kiler iin belirleyicidir. nsan, eme ussal bir biimde alan uluslar
ini kullanarak doay daha verim dan bazlar krsal alanda bazlar da
li, daha insana uyarl klmtr. Adam kentsel alanda retime arlk ver
Smith mal retimini artran emei milerdir. Her iki alana ayn ar
retici belirlemi, hizmetleri dta lkta emek koyan hibir ulus yok
tutmutur. Adam Smith Uluslarn tur. Bazlar krsal alandaki retimi
zenginliinin doas ve nedenleri nemli grrken bazlar kentsel
zerine aratrmalar adl yaptnda alandaki retimi nemli saymlar
yle der: Bir ulusun yllk emei dr. Adam Sm ithden sonra J.B.
onun yllk tketimine yaam iin Say yarar salayan her emei re
gerekli olan tm eyleri salayan tici sayd. Ricardo emek sorununa
tem el zenginliktir; bu eyler ya deiik bir boyut getirir. Ricar-
dorudan doruya bu emein r doya gre toplumlarn ocukluk
ndr ya da bu rnle baka ulus dnemlerinde eylerin deitoku
lardan alnmlardr. Bylece, bu deeri onlarn retimi iin gerekli
rnn ya da bu rnle satn alma olan emein niceliine balyd. Ri
nn, tketicilerin says karsnda cardo, Adam Smithin emei ilk fi
az ya da ok oluuna gre, ulus yat saydn, ilkel para yerine ald
gereksinimini duyaca btn bu n bildirir. Bu ilkel dnemlerde ser
zorunlu ve uyarl eylere az ya da maye birikimi olmad gibi topra
ok sahip olacaktr. Her ulusta bu ilemek diye bir sorun da yok
EMEK

tur. Bu dnemlerde nesneleri elde ruysa, emekinin kazanc her za


etmek iin gerekli olan emein ni man emeiyle orantlysa, bir e
celii deitoku iin kural belirle yin retiminde emein belli nicelii
yici veri durum undadr. Adam ve bu eyin satn alabilecei eme
Smithde u rnee yer verilir: av in nicelii eittir ve bunlarn her
c bir toplumda kunduzu avlamak ikisi de ayr ayr br nesnelerin
iin gereken emek bir geyii avla ini knda kesin lt olutura
mak iin gereken emein iki katy bilecektir. Ancak bu iki nicelik eit
sa bu durum da doal olarak bir deildir: birincisi gerekten genel
kunduza iki geyik verilecektir ya likle belli bir lt ortaya koyar, bu
da bir kunduzun fiyat iki geyik ola lt de baka nesnelerin fiyatla
caktr. Bundan u genel sonucu rndaki deiimi tam olarak belir
karabiliriz: emein niceliindeki her ler; kincisi, tersine, karlatrld
art bu emekle yaplan eyin fiya mallar ya da besin maddeleri ka
tn artrr, emein niceliindeki her dar deiiklie urar. B ylece
azal da bu emekle yaplan eyin Adam Smith, altn ve gm gibi
fiyatn drr. Ricardo buraya deiken bir ltn baka nesne
kadar Adam Smithin dncesini lerin fiyatn belirlemede ne lde
tam olarak paylar, bu noktadan yetersiz olduunu ustalkla gster
sonra ona eletiri getirmeye ba dikten sonra buday ve emei eit
lar: Adam Smith tm deitoku saymakla en deiken lt orta
deerinin ilkel kaynan bylece ya koyar. Deerli madenin duru
ak bir biimde gsterir ve buna mu budaymkinden daha salam
bal olarak tm nesnelerin reti dr. Budayn fiyat daha kolay de
minin az ya da ok emek gerektiri- iecektir; tarm n gelim esine,
ine gre az ya da ok deer kaza ara ve makinalarn kullanmna,
nacan ortaya koyar. Bununla bir yeni topraklarn bulunuuna gre
likte o bir baka deer ls geti deiecektir. Emek de lkenin du
rir ve azok bu lye kar dei rumuna gre, istem-sunum koul
toku edilebililerine gre az ya da laryla deiiklie urar. Emein de
ok deeri olan eylerden szeder. eri, ayrca, nemli maddelerin de
Bazen bunun buday deeri oldu iim ine gre deiir. yleyse,
unu syler, bazen de emek deeri Adam Smithin yapt gibi, Ayn
olduunu bildirir; bu bir eyin re emek bazen byk bazen kk l
timinde harcanan emek deildir, bir de emtia satn alabileceine g
eyin satn alabilecei emektir. Bun re, deiiklie urayan emein de
lar edeer iki deyimdir, nk in eri deil emtiann deeridir yar
sann emei iki kat daha retici ol gsna varmak yanltr. Gene Adam
mutur ve herhangi bir nesneyi iki Smith gibi Emein deeri dei
kat fazlasyla yaratabilir. Ricardo mez olan tek ey olduuna gre,
eletirisini yle gelitirir: Bu do yalnzca bu deer her yerde ve her
EPSTEMOLOJ

recek olan ve g, aba, conatus may bilecektir. Aristotelese gre


diye adlandrlabilecek olan eyi de erdemin ne olduunu bilmek yet
kendinde barndrr. Leibniz, Mo- mez, onu yaamak ya da uygula
nadologie'dt de yle der: Tm mak gerekir. Erdemlilik en yce
basit tzlere ya da yartlm mo- iyiyi, mutluluu amalar. Erdem
nadlara entelechia ad verilebilir, yolunu her kii m utlulua gidiyor
nk onlar kendilerinde belli bir diye seer. nsan m utlulua er
yetkinlie sahiptir. demle ular, bunun iin insann
mutlulua uyarl olmas, hem be
E P S T E M O L O J. Bk. BLGB- densel hem ruhsal adan yeterli
LM. ya da yetkin olmas gerekir. Er
dem ne tutkudur, ne yetidir, yal
E R D E M (yun. arete\ lat. virtus\ nzca yatknlktr. Aristoteles de,
fr. v e rtu \ alm . Tugerd\ ing. daha sonraki filozoflar da erdem
virtue). Ahlaki yetkinlik. yiye y iin usun belirleyici ve seici g
neli ve ktden kan getirdii cn zorunlu grdler. Ancak us
ruhsal salamlk. Dncede ve insan arlklarn getirdii ykm
davranta iyi niteliklerin bir araya lardan koruyabilecekti. Senecann
gelmesiyle belirgin ahlaki olgun da belirttii gibi erdemlilik ll
luk durumu. En genel anlamda er lktr ya da Her erdem l ze
dem iyiyi isteme eilimidir, hatta rine tem ellenm itir ( Om nia in
iyiyi gerekletirme alkanldr. modo est virtus). Bu yzden ah
Onun alkanlk olmas kazanlm lak anlaylar ne olursa olsun, tm
olmas anlamna gelecektir. Platon ahlaklar erdemi insann usunu
M enon diyalogunda Erdem bir kullanarak kendine sz geirmesi
doa vergisidir diyordu. Platona ve tutkularn dizginlemesi olarak
gre erdem bir bilimdir, iyiyi ger anlamlardr. Descartes iin er
ekletirmek iin iyi yarglamak dem bir gllk ve kararllk du
gerekir. Aristoteles erdemi iyiyi rumudur. R ousseau bu gllk
gerekletirm e yatknl olarak niteliine arlk vermi, Kavga
anlad, bu yatknlk elbette kaza sz erdem olmaz, utkusuz erdem
nlm ve srerlii olan bir yatkn hi olmaz diye dnmtr. De
lk olmalyd. Filozof Bir krlan mek ki kendini brakm lk iinde
gla yaz gelmez, tek bir eylem er erdemli olmak olas deildir, erdem
demi salamaz diyordu. Dn etkinlik iinde gerekleecektir.
ce tarihinin ilk byk ahlak ku dev ahlak dncesini getiren
ramcs sayabileceimiz Aristote Kant iin de erdem kararlln sa
lese gre erdemli yaam iin tut lad gllkten baka bir ey de
kular usla dengelemek gerekmek ildir ve bu gllk en belirgin
tedir: usun belirleyiciliinde seim biimde devlerini yerine getiren
1 9 4 yapabilen insan iyiyi ktden ayr kiinin varlnda kendini gstere-
ERDEM

ektir. Jean-Jacques Rousseau gi n, adaletliliini yitirdii zaman,


bi Kant da, Romallarn dilindeki tanrlarn onun ruhunda yaratt
gllk ve erdem zdele tanrsal zellikler silinip gittii za
mesine uygun bir biimde, erde m an mutsuzdur. Stoa ahlak er
mi bilinli bireyin gl edimleri demli kiiyi bilge kii olarak d
erevesinde deerlendirir. Kant nr ve onu bir toplumsal rnek
ayrca erdemlilii yreklilik olarak kavramnda yceltir. Epiktetosa
anlar, ancak yrekli kiiler erdemli gre bilgisiz kii iyilii ve ktl
olabilirler diye dnr. Ona gre kendinden beklemeyen, baka
adaletsiz bir kiiye direnmemizi larndan bekleyen kiidir. Bilge ki
salayacak olan g yrekliliin i ykml kiidir, gerekte insan
salayaca gtr. Burada, dev lar birbirleri karsnda ykm l
kavray iinde Kant, elbette top drler, nk insanlar birbirleri iin
lumsal insan ya da toplumdaki in yaratlmlardr. Eskia ahlakla
san konu edinir. dev her zaman rnn tm elbette bylesine top
bakalarna ynelik bir tutarll lumsal uzanml deildir. Ahlak bil
dndrecektir. Baz dnrler gi sorununa balayan ilk byk
bir toplumsal gereklilik erevesin ahlak Sokratesden sonra gelen
de erdemlilii bir sknt gibi ele ve Sokratesi diye adlandrlan
alrlar. Stendhal erdemi skc olan filozoflar genellikle erdemli bireyi
ve bakalar iin yararl olan ey toplumsal ykmllklerin dna
lemleri gerekletirme alkanl kmas gereken kii diye dn
olarak tanmlar. Daha Eskiada yorlard, bylece bir eylem ahlak
bata Epiktetos ve M arcus Aure deil bir eylemsizlik ahlak geliti
lius olm ak zere Stoa filozoflar riyorlard. Pyrhon tm yarglar
erdemi toplumsal ykmllkler askya almay (e p o k e), kendini
iinde ele alp deerlendirmiler dingin bir edilginlie (ataraksia)
di. Onlara gre de mutluluk erdem brakmay neriyordu. Ancak bu
li oluun bir sonucuydu ya da er zel eylemsizlik ve dinginlik fel
dem m utluluu am alam alyd. sefelerinin dnda tm felsefeler
Epiktetos yle diyordu: At ar eylemde belli bir etkinlik pay be
k syleyememekten mutsuz mu lirlediler. / Boileau: Erdemli ol
dur? H ayr, koam ad zaman m aktan ok erdem in dostu o l
mutsuzdur. Kpek uamamaktan mak. / B. Gracian: Erdemin yal
m utsuz mudur? Hayr, duyumsa- nzca kendisine gereksinimi var
yamaz olduu zaman mutsuzdur. dr. Erdem insan yaamnda se
nsan aslanlar boazlayamamak- vimli, lmnden sonra da anlas
tan ve olaanst eyler yapama klar. / Mark Twain: Erdemli ol
m aktan mutsuz mudur? Hayr, in mak iyidir. Bakalarna erdemli ol
san bunun iin yaratlm deildir. may retmek daha da iyidir... ve
O ancak utancn, iyiliini, ball daha da kolaydr. / Hesiodos: Er 195
EREK

demin yolu uzun ve diktir, insan ylamayacak kadar oktur. Btn


ilerledike her trl gle kar bu ktlkler, mutsuzluumuzun
n yol kolaylar. / Herakleitos: ve sefaletimizin tek bir noktaya,
Erdem zafere giden en ksa yol hangi tr nesneye akla baland
dur. / Fernando de Rojas: Ger mz noktasna dayanm asndan
ek erdem kltan daha korkun geliyor gibidir. Sevilm eyen bir
tur. / M ontesquieu: Cesaretsiz nesne iin herhangi bir sorun ol
mutluluk, kavgasz erdem olmaz. mayacaktr; bu nesne yitip gittii
/ J. Joubert: Erdem ruhun sal zam an znt duym ayz, o bir
dr. /Aristoteles: Erdem iki k bakasnn eline getii zam an
tlk arasnda bir orta yerdir. / zlmeyiz; onunla ilgili korku, kin,
J.P. Richer: Erdem her zaman g ksacas herhangi bir ruhsal tedir
zelletirmez, ktlk her zaman ginlik duymayz. Gelip geici ey
irkinletirir. / G. Harvey: K leri sevdiimiz zaman btn bu
tlk erdem klnda gezer. / Th. tutkular paymza decektir. (...)
Fuller: Erdemler uyuur, ktlk Ama lmsz ve sonsuz bir nes
ler ekiir. / C.C. Colton: Erde neye ynelen ak ruhu ar bir se
min bitip ktln balad iz vinle, her trl acdan uzak bir
gi pek belli deildir. / Cervantes: sevinle dolduracaktr. (Bk. AH
Erdemin yolu dardr, ktln LAK, AHLAKSIZLIK, BLGE
yolu geni ve aktr. / La Roc LK, FELSEFE, Y)
hefoucauld: Erdemlerimiz ok za
man klk deitirmi ktlkler E R E K (fr. fin; alm. Ende, Zweck-,
dir. Kendini beenmilik arka ing. end, purpose). Ulalmak iste
dalk etmeseydi erdem ok uzak nen nokta. Gerekletirilmesi d
lara gidem ezdi. Zehirler nasl nlen ama. Ynelinen bir son
ilalarn bileim ine katlrlarsa nokta. Her erek bir tasarmn so
ktlkler de erdemlerin bileimine nucudur ve ulalas bir snn belir
katlrlar. / Molire: M oda olan ler. Latincede fini snr dem ek
tm ktlkler erdem yerine ge tir. Kendinde erek, Kant felsefesin
er. / Spinoza: Zenginliklerden de znel ya da greli eree kart
tr kymla ve lmle yzyze olarak nesnel ya da zorunlu erek
gelm i insan rnei pekoktur, tir. znel ya da bireysel erein ev
zengin olm ak iin nice tehlikeyle rensel bir geerlilii yoktur. Buna
kar karya kalm, aptalln ya gre somut varlk olarak insan e
am yla demi insan rnei de itli ereklerin arac olabilir, kendi
pekoktur. Onuru elde etmek ve iin eitli erekler koyabilir; ama in
korumak iin pek kt aclar ek sanda gereklemi olan ussal do
mi insan rnei de az deildir. a bir kendinde erek olarak vardr
Ar hazza dkn olmakla l ve mutlaktr. (Bk. AMA)
mn abuklatrm insan da sa
ERGNLK

EREKBLGS (fr. eschatologie', EREKLLK (fr. finalit; alm.


alm. Eschatologie; ing. eschato- Finalitt-, ing. finality). Bir amaca
logy). nsanln ya da evrenin so ya da bir sona ynelik olma duru
nuyla ilgili reti. Erekbilgisi zel mu. Bir amaca ynelik olann z-
likle dinbilim cilerin konusudur, yaps. Etkin nedensellie kart ola
zellikle son yargy konu edinir. rak sonusal nedensellikle ilgili olu.
(Bk. EREK) Biyolojide ve ruhbilimde ereklilik bir
eyi bal olduu btne gtr
EREKBLM (fr. teleologie; alm. me ynelimini belirler. Ruhayntr-
Teleologie; ing. teleology). Sonlu- mas rnein bir d amalaryla
hkla ilgili aratrma. Terimi zel ya da eilimleriyle ele alacaktr. (Bk.
likle Yarggcnn eletirisi' nde EREK)
Kant sk sk kulland. Kant yle
den Bilimlerin genel ansiklopedi ERGNLK (lat. pubertas\ fr. pu
sinde her bilimin yeri belli olmal bert.; alm. Pubertt', ing. puberty).
dr. Erekbilime hangi yeri verece ocuklukla yetikinlik aras dnem.
iz? O gerek anlamda doa bilim Erginlik her eyden nce bedensel
leriyle mi yoksa dinbilimle mi ilgili ve cinsel olgunlamayla belirgindir.
dir? Erekbilim, ereklilii inceleyen On iki ya da on drt yalarda ba
bilgi alan olmakla, mekanikilie layan bu dnem ocukluun izleri
kart olarak, evrendeki edimlerden ni ve yetikinliin belirtilerini ta
herbirinin bir eree gre gerek yan olduka sorunlu bir dnemdir.
letiini varsayar ve bylece zel Bununla birlikte bu dnemde bire
likle dinsel bir anlam kazanr. Din yin dnsel etkinlikleri olduka
sel erevede yalnz etkin nedeni yksek bir dzeyde gelimektedir.
deil, sonusal nedeni de varsay Proust Erginlik insann bir eyler
mak gerekir: her eyden nce dn rendii tek dnemdir der. Be
ya bir sonlulua ya da bir amaca densel ve ruhsal dnmlerle be
gre kurulm u olmaldr. Ayrca lirgin olan ve on sekiz ya da yirmi
nhbilimde erekbilim davranlarn yalara kadar sren erginlik dne
ereklerini incelemeye ynelik bilgi minde birey karmak dnsel so
alandr. (Bk. EREK) runlarla birlikte cinsel igdnn
youn basks altndadr. Snrlan ol
EREKLK (fr. finalisme; alm. duka kaygan olan, cinse, corafi
Finalismus; ing. finalistti). Sonlu koullara ya da iklim koullarna,
lua belirleyici bir yer veren re toplumsal-iktisadi etkenlere, gele
ti. Sonusal nedenlerin varln be neksel yapya, bireyin yetime ko
nimseyen reti. Bu retiye gre ullarna ve kiisel zelliklere gre
evren bir sona, bir amaca gre d deiiklikler gsteren erginlikte bi
zenlenmitir. (Bk. EREK) reyin mesleki ve toplumsal sorun
lara ilgisi artar, bu arada bireyde
ERK

baboluk istemine kadar varan bir Theosophie; ing. theosophy). Mec


zerklik istemi ortaya kar. Duy zupluk. Tanrnn bilgisine gizemli
gusal yaam derinlemi ve eitli- yollardan hatta byclkle ula
lenmitir. an defterleri tutulur, mek maya alan retilerin genel ad.
tuplamalar olur. Ar duygusallk Tanrya kavumay amalayan din
olaan duruma gelmitir; abuk de sel reti. Ermilik insann gizemli
iimler, glerken alamaya bala yollan izleyerek ya da isel deneye
malar sk grlr. Yetenekler be dayanarak dorudan doruya Tan-
lirgin bir biimde olgunlamaya rya ykselebildiini, doal dzen
yztutmutur. Dnsel dzeyde den tanrsal dzene basamak ba
soyutlayclk eilimi grlr. Birey samak kabildiini, bylece tann-
kiiliinin gelien koullarna gre sal kla aydnlanmak noktasna
kendine bir yol izmeye, bakala ulaabildiini benimseyen tm din
ryla dnsel ilikiler kurmaya y sel inanlarn genel addr. Ermili
nelir yani toplumsallama atlmlan in kkeninde din bilgisi kadar er
gsterir. Buna kout olarak siyasal dem, erdem kadar ilecilik vardr.
eilimler ortaya kar, bu eilimler Paracelsus, Jacobi, Franz von Ba-
ok zaman taknla dnr. Er ader gibi adlar dnce tarihinde
gin birey siyasal etki almaya hazr ermiliin balca temsilcileridirler.
bireydir. Bu koullarda onun ailesi Kant, Schelling, Hegel gibi filozof
ve dar evresi dnda, kuramsal larda bile ermilikten bir eyler bu
dzeyde bir eitime gereksinimi labiliriz. XIX. yzylda Almanyada
vardr. Bu eitim onu heyecanla nl filozof J.G. Fichtenin olu
karlad kavramlar zerine bilinli Herm ann Em m anuel Fichte bir
klacaktr. Erginlikte gecikmeler kurgusal ermilik okulu kurdu,
ciddi ruhsal sorunlara yol aabilir. okulun amac felsefi dnce de
Beden yapsnn geliimindeki bir neyleriyle T an n yla zdelem e
gecikme bireyi ykma gtrebilir, amacn gerekletirmekti. (Bk.
zellikle okulda baarszlklara yol LECLK, GZEMCLK)
aabilir, aalk duygular yarata
bilir. N e ocuk ne yetikin olan bi E R O S (yun. sz.). D ostluk
rey zaten sorunlu bireydir, onun bir duygusuna kart olarak ak arzu
de bir takm eksiklik duygularn su. Eros ak tannsdr, ok zaman
dan giderek ykma uramamas iin ar ya da abartlm ve sevecen
evrenin ona anlayla ynelmesi likten yoksun kalm cinsel eilimi
gerekir. (Bk. OCUKLUK, YET dndrr. Eros kavram lml
KNLK) anlamda kullanld zaman en ge
nel erevede cinsel eilimi kar
E R K . Bk. G. lar. Hesiodosun lmsz tanrla
rn en yakkls diye tanmlad
198 E R M L K (fr. theosophie', alm. Eros en eski anlatlarda arbal bir
ESM

delikanl olarak tanmlanmtr. Da ESENLKDUYGUSU (fr. eupho-


ha sonra iirlerde ktle eilimli rie; alm. Euphorie; ing. euphory).
bir yeni yetme olarak gsterildi: Genel honutluk duygusu. Belirsiz
Yrei kt m kt, diliyse bal dinginlik duygusu. B ulank bir
dan tatl. Symposiorida Platon onu biimde kendinden ve evresinden
bmekle bilmemek arasnda bir ara honut olma duygusu. Grnr bir
c sayarak yceltir, ona bilgiye y nedene dayanmayan erin duygu
neliin itici gc olarak bakar. Po- su. Esenlikduygusu her eyden n
ros (are) ile Peniann (Yoksul ce bedensel dzeyde kendini gs
luk) ocuu olan Eros hem ana teren ve ruha yaylan bir duygu
sndan hem babasndan baz zel dur. Ribot yle der: Bu, her eyi
likler almtr. Yoksuldur, kabadr, pembe grmeye, yaama sevinci
pistir, serseridir, bu yanyla anas ni, kendiliinden ve anlk bir iyim
nn oludur. te yandan iyinin ve serlii tadmaya dayanan genelle
gzelin peindedir, yiittir, ser tirilmi bir eilimdir. Esenlikduy-
vencidir, dncelidir, bu yanyla gusunun olaan ve hastalkl biim
d a b a b a sn a benzer. G id erek , leri vardr. Olaan biimleri bilin
Eros yalnzca ak arzusuna kar cin salkllyla ya da mutlu bir
lk olan bir kavrama dnm zihinsel dengeyle belirgindir. Baz
tr. nsani akn bir kutbunu Aga- kiiler kiilik yaplar gerei esen
pe olutururken br kutbunu Eros likduygusu ve iyim serlik iinde
oluturur. Agape akn iyiliki, z olurlar. Ancak zihinsel yetersizlik
verili, sevecen yann, Eros kaba- durumlarnda ya da hastalkl ruh
saba yann simgeler. Freudu dil sal durumlarda da bu gibi duygu
de bu terim, enejisi libido olan cin lar yaanlr. Zihin geriliklerinde,
sel edimi aklar, bylece bir an manilerde, uyuturucu bamllk
lamda cinsel igdyle zdelemi larnda esenlikduygusu hastalkl
olur, arzunun belirleyicisi durumu yapnn bir belirtisi olarak kendini
na gelir, hatta tensel arzular ara gsterir. Baz hastalkl durumlar
maya ynelik itkileri karlar. Bu da esenlikduygusunun byklk
anlamda erotizm baz bedensel bl duygusuna doru gelitii grlr.
gelerin cinsel hazz salamak ze Esenlikduygusu bazen fiziksel ve
re uyarlmaya ve edime yatknl zihinsel yetersizliin ya da kn
anlamna gelir. Freudu anlamda tnn bir yansmas olarak ortaya
Eros, Thanatosla kar karya ko kar. Veremlilerin son dnemlerin
nulur. Kat ya da kaba davranla de bylesi duygularla dolu olduk
aklanan ykc ilke Thanatosa lar grlmtr. Bunamalarda da
(lm) karlk Eros yapc, yeti esenlikduygusu kendini gsterebi
tirici, birletirici ilkedir. (Bk. AK, lir. (Bk. MUTLULUK)
AGAPE)
ESM (fr. aura\ alm. Aura; ing. 199
aura). Baz hastalklarda nbetten dzeyde biimler yaratmak zere
nce grlen sknt. En ok sara birbirlerine kavuurlar. Bu bulu
da belirleyici olan esim histeride ve mada ya da rtmede estetik nes
sinir bunalmlarnda da ortaya nenin kuruluu gerekleir ya da
kar. Bu hastalklarda nbetin esim- temeli atlr. Esin bir heyecandr, dz
siz balad da olur. Esim yanlsa bir fikir olmaktan tede bir duygu-
m alarla belirgin bir olgudur. Wil- sallk-dnsellik edimidir. Kkleri
sonn saral bir hastadan dinledii d dnyada olduu kadar i yaa
izlenimler yledir: Dama oynu mn derinlerindedir. Buna gre esi
yordum, keskin bir kezzap koku ni yaptlamaya yatkn zellemi
su ve tad aldm. Deniz tutmasna dnce diye belirleyebiliriz. Sez
uram gibi iim bulanyordu. Bo- gisellikle belirgin olan bu dnce
uluyormuum gibi geliyordu ba bir apaklkta kendini sezdirir, bu
na. Benim iin salon bu kokuyla do nunla birlikte kaygandr ve dn
lu gibiydi. Sonunda kustum. ok meye yatkndr. Hem bir edimlilik
tiz an sesleri duydum. anlar ok hem bir gcllktr. Esinde anlk
grltl alyor gibiydi. Yllardr bir karlay, hzl bir deer yarg
tandm bir dostumu grdm o s vardr diyen H. Delacroix esin
sra, gemite yaptm gibi konu le yaratmay birbirine yakn durum
maya dalmtm onunla. Tm sa lar sayarak yle der: Esinle ya
ra nbetlerinin esimle balamas gi ratmay kart durum lar saymak
bi bir zorunluluk elbette yoktur. doru deildir. Yaratma srasnda
(Bk. HSTER, SNRLLK) esin yeniden kendini gsterebilir.
Baz sanatlarda yaratm a esin
ESN (lat. irspiratio; fr. inspira- edimlerinin birbirini izleyiinden
tion; alm. Inspiratior, ing. inspi- baka bir ey deildir. Yaptn do
ration). Sanaty anlk bir itkiyle uunu kendiliinden bir gce, ge
yaratmaya yneten ruhsal etkinlik liimini de dnsel bir yetiye ba
ve bu etkinlikle ortaya kan duygu layp kmak ii basitletirmektir.
ve dnce btn. Zihnin yarat H. Delacroix bize esinin bir tr
c etkinlii balatma durumuna gir kendiliinden arayn sonucu ol
mesi. Esini doast glerin ruh- duunu bildirir: Birok estetik esin
sall etkilemesiyle ortaya kan ya durumuyla ilgili dikkatli bir incele
ratc ynelim olarak dnenler de me sanrz unu ortaya koyacaktr:
vardr. Esinin bu duygucu ya da ok zaman esinde yeni gibi gr
gizemci anlatm bugn elbette ok nen fikir sanatyla yaam, onda
eskimitir. Esin yaratcnn yeni ya gelimi ve bir an gelip yeni deeri
da zgn bir ynelim idir ya da kazanm eski bir fikirdir. ok za
Valerynin deyiiyle yaratcy gz man onun uzun sre rtl, ke
lemci durumuna indirgeyen varsa fedilmemi kald, sonra esin bi
ymdr. Esinde zneyle nesne st iminde kendini ortaya koyduu
ESTETK

grlr. Bilinsiz ya da bilinli ha bir nitelikler bilimi olacaktr. Bu


zrl oluturan budur, esin onun yolda ada estetikiler tam an
sonucundan baka bir ey deil lamnda somuta ynelik bir tutum
dir. H. Delacroixya gre Esin la bir laboratuar estetii kurma a
lenmi fikir ok zaman birok tas bas iindedirler. Eski estetik yal
lak arasndan yaplm bir seimin nzca soyut Gzel aratrm asna
sonucudur, olaanst bir grn dayanyordu ve onun somut g
t olmaktan ok seilmi bir ey zelle, gzelin en yksek dzeyde
dir, bu da esinin yazgsal zyapsna younlat ve billrlat sanat
kardr. Esin gene de bir ama yaptyla pek ilgisi yoktu. Btn es
duygusu verir. H. Delacroixnun ki estetikler Platon estetiinin de
dedii gibi Kendimizi kendi st iik yorumlar gibidirler. Platon,
mze ykselmi ve alm duydu gizemli-ileci bilgi anlay ere
um uz zam an ancak kendim izi vesinde mutlak gzeli ya da ken
esinlenmi duyarz. (Bk. ESTE dinde gzeli aratryor, bu dn
TK, SANAT, YARATMA) yadaki gzeli ya da gzelleri vare-
den asl kayna kavramaya al
E S T E T K (fr. esthtique; alm. A- yordu. XVIII. yzyldan sonra
esthetik; ing. aesthetics). Gzel- bu verimsiz estetik yerini zellikle
Me ilgili aratrma alan. G zelin alman yazarlarnn temellendirdii
bilimi ya da bilgisi. Estetiin alan bilimsel estetie brakmaya bala
olduka kaygan ya da kaypak bir d. Baumgarten estetiin bilim ol
alandr. Bu da konusunun genili duunu syleyen ilk kii oldu. Ba
inden ya da usuz bucaksz e umgarten estetii mantn altn-
itliliinden ve yntemlerinin ok da bir alan sayyor, estetikte m an
kesin olmayndan gelir. Klasik tn yasalarna benzer yasalar
anlamnda estetik bir metafiziktir, aratryordu. Ona gre mantn
m etafiziin ya da felsefenin bir kk kzkardei estetik, gzelin
parasdr. ada estetik metafi yasalarn ortaya koym akla y
zikten olduka uzaklam bir bi km lyd. ada estetie en
limsel aratrm a alandr. Gn byk atlmm Lessing kazandr
mzde estetiin bilimselleme yo d. Lessingin estetik aratrmann
lunda urad glkler belki de temeline uzam ve zaman kav
hibir zaman tam olarak aama ramlarn koymas yeni bilimsel
yaca engellerle ilgilidir. Bilimsel estetiin doumu anlamna gelir.
lik znel etkenin da atlmasn, Bu da Baum gartenin ngrd
yalnzca nesnel enin gz nn biimde estetiin duyumlarn bi
de tutulmasn ngrr. Oysa g limi olmasn salayacaktr. By-
zelin kayna olan sanat yapt bir lece estetik soyut gzel aratrma
zne-nesne btndr. Bu yzden sndan ayrlarak gzelin asl kay
estetik bir bilim olacaksa elbette nana, sanat yaptlarna ynelir ve 2 0 1
ESTETK

sanatlar bir btn olarak ele alr, sanla btnletirirler. Bu yzden


buna gre sanatlarla ilgili ayr ayr dir ki bir iir bizde mimarlkla ilgili
estetiklerden ok tek bir estetiin bir etki yaratabilir, bir mimarlk ya
yasalar ya da kurallar aratrlr. pt bize bir iiri dndrebilir.
Estetiin btnsellii konusunda Watteau ya da Corot ressam lar
H enri D elacroix unlar syler: arasnda airdirler, Lamartine ya
Bir mimarlk, bir resim, bir m da Baudelaire airler arasnda m-
zik elbette vardr. Ama ayr ayr zikidirler (H. D elacroix). Ne
estetik trler, ayrca her sanatn mzik sanld kadar sezgisel ne
iindeki ayr ayr cinsler yakndan iir sanld kadar kavramsaldr.
incelendiklerinde birbirlerine kar Her sanat yapt, barndrd sim
rlar ve bazen birbirlerinde erir gelerle, hem duygusal hem dn
ler. Baz filozoflarn sanatlar s sel dzeyde bir anlam yumadr.
nflandrm as, rnein Schopen- Sanat zihniyle gren ve gste
hauerin mimarlkla balatp m ren kimsedir. O bir dehadr. Deha
zikle b itird i i sn flam a ya da olaanst bir g olmaktan ok
Hegelin iiri en baa koymas a bir grme ve kurma yatknldr,
da bak alar iinde hibir kar bir vergi olmaktan ok bir kaza
l olamayan bir tutumdur. Res nmadr. Sanat yaptn bir deha r
min gz, mziin kulak saylmas n durumuna getiren, st dzey
estetiin anlamn doru kavraya- de zihin etkinliidir. Yaratma bu et-
m am aktan gelen belirlemelerdir. kinliin mutlu sonucudur. Henri
Estetik yarg algda ya da duyum Delacroixnin dedii gibi Sanat
dzeyinde balayan, duygusallk her zaman yaratcdr. Hibir yer
ta ve dnsellikte yetkin anlat de, gerekliin dnyasnda da l
mna ulaan bir sezginin yanss kselin cennetinde de hem en ele
dr. M zikiden mzie yatkn bir geirilecek dolaysz bir veriye, t
kula olmaktan tede mzie uy myle kurulmu bir ze raslama-
gun bir zihni olan insan anlarz. yz. Sanat dzeyinde deney ve
Sanatta grmekten ok bakmay yaam ancak yaratmayla olasdr.
bilmek nemlidir. Bu da gzm Sanatsal imge hibir zaman bir e
zn bize tad verilerle yetinme yin sunumu deildir. Sunum sa
mek ve gereklii biraz da kendi natnn oluturduu eydir, eya
gzmzle grmek anlamna ge dan sanatnn tad eydir. Sa
lecektir. Derin isel yaplar iinde nat fikri gerekliin ta kendisi
zaman ve uzam kavramlar zeri olan eyden giderek kurar ve ger
ne kurulmu olan tm sanatlar bir ekliin ta kendisi olan yaptla fi
btn olutururken doay ya da kirden eye ular. Leonardo da
gereklii yanstmakla kalmazlar, Vinci resim dnsel bir eydir di
onu yorumlarlar, yeniden biim yordu. Doalc resim bilmeden l
lerler, ona insan katarlar, onu in kseldir. Sanat her eyden nce
bir madde lkcldr. En azn inden szedebiliriz. Aa este
dan sanat zorlamad srece tii bir deney estetii olurken yu
model gizini ressam a vermek is kar estetii eski estetie yani me
temez. A slna en ok benzeyen tafizik dzeyindeki estetie yak
portrede biz hem sanaty hem lamaktadr. Belki de estetikte en
modeli buluruz. Baudelaire hakl salkl bak aay yukardan
olarak portre bir tarih ya da ro ayrmayan bak olacaktr. (Bk.
man olabilir diyordu. Ancak her SANAT, YARATMA)
iki durum da da yaratc bir g
kendini gsterir. Portreden uzam E B M C L K (fr. isom or
la ve dsellikle bir iir karmak phisme', alm. Isomorphismus\ ing.
lam tamna yaratmaktr. Yaratmak isomorphism). Varlkta ayr ayr ke
her eyden nce bir dnce edi simlerde benzer biimlerin varol
mini, sonra da bir eylemi gerek duunu ileri sren gr. Ruhbi-
letirmektir. Estetik bu dnsel lim de, biim o k u lu n u n ruhsal
ve yapay yarata yneltilmi bir biimler, beynin fizyolojik biimle
eletiridir, bu eletiri ondaki nite ri ve maddenin fiziksel biimleri
likleri kavramakla ve bu nitelikleri arasnda benzerlik ya da zdelik
kavramlara balamakla gerekle bulunduunu bildiren kuram. (Bk.
ir. Estetik bir nitelikler bilimi ola BM)
rak dnlmelidir. Bu erevede
estetik aratrm a hem rnekten E D E E R L L K (fr. quivalen
kavrama hem kavramdan rnee ce', alm. Aequivalenz; ing. equi-
ynelecek, hem tmevarm yn valency). Ayn deerde olan iki -
temini hem tmdengelim yntemi yin durumu. Nicelik ya da nitelik
ni kullanacaktr. Lalo yle der: bakmndan karlatrldnda bir
Estetiin yntemi tmdengelime birine denk olan iki ayr eyin du
mi tmevarma m dayanmal? Bu rumu. (Bk. DEER)
gn buna tek bir yant vermek ola
naksz: srasnda biri srasnda EG E ER LLK (fr. quipollen
br olmal. atkl grnen bu ce', alm. Aequipollenz; ing. aequ-
iki yntem bir aratrma dzenin ipollency). Ayn anlama gelen iki
de sk skya birbirine baldr, ay nerm enin durum u. A ralarnda
rlm az. Estetikte kurama arlk mantksal eitlik bulunan iki ayr
verme tmevarma zellikle ynel nermenin durumu. (Bk. NER
meyi gerektirir. Kuram m uygu ME)
lama m tartmas estetii iki ayr
yne ekiyor. Buna gre birinci EK (fr. eu//; alm. Schwelle, Re-
planda laboratuvar tekniklerine y izschwelle; ing. threshold). Bir uya
nelmi bir aa estetii yannda rann bir yant ya da tepkiyi olu
kuram ne karan yukar esteti turabilecek enaz etkiyi ortaya koy
ETLK

mas. Daha az alglanamaz olan s ce seme ve seilme hakkna sa


nr younluk. Bir durumu yarata hip olula belirgindir. Eitlii yasa
bilecek enaz uyanm a mutlakeik dzeni gvence altna alr ya da
denir. Saatin tik-taklarn duyabil eitlik adaletli bir dzende sala
mesi iin kulamn saate ne kadar nabilir. 1789da yaymlanan nsan
yaklamas gerekir? Balangtaki haklar bildirisi tm insanlar ya
uyaran deitirebilecek enaz nite sal adan zgr ve eit doarlar
lie de ayrm eii denir. Srtm ve yaarlar der. Bununla birlikte
daki ykn zerine ka gram ar insanlarn bu eitlik koullarna ula
lk konulduunda nicelik artn du abilmi olduklarn sanmak yanl
yabiliyorum? Eik bireye gre de mak olur. Eitlik gnmz toplum-
iiklik gsterir, bu deiiklikte ya, larnda ulalm bir amatan ok
salk durumu, duyumsal yatkn bir iyi niyeti dndrmektedir.
lk derecesi, deneyimlilik gibi be nsanln kuruluundan bu yana
lirleyici durumlar szkonusudur. varln srdren kadn-erkek
(Bk. UYARAN) eitsizlii am zda da ortadan
kaldrlabilmi deildir. Erkek ok
E L E V L L K (fr. synergie; zaman kadn ikinci snf bir varlk
aim. Synergie; ing. synergy). Ayr gibi deerlendirmekte, onu zel
ilevleri olmakla birlikte btnsel likle ocuk dourmak ve ev ile
bir etki yaratan etkenlerin ortakl rine bakmak zorunda olan bir y
. Ayn sonucu yaratan etkenlerin km l yerine koym aktadr. Bu
ortak eylemi. Toplum yaamnda eitsizlik ya da bu ayrlk gl
sanayi, ticaret ve kurumlar eilev- cins ve zayf cins gibi ayrm
lidir. Bedende de sindirim, dolam, larda iyice belirginlemektedir. Bu
solunum aygtlar eilevlidir. (Bk. anlay kz ocuklarda daha kk
ETKEN, LEV) yalarda aalk duygusu olutur
maktadr. Kzlar erkek ocuklar
E T L K (y u n . is o te s ; lat. kadar deerli olmadklar duygu
aequalitas; fr. galit; aim. Gle- sunu yaamaktadr. Ailenin srd-
ichheit; ing. equality). zde iki rcs ok yerde erkektir ve ok
niteliin durumu. Doas ayn olan yerde kz ocuun dnyaya gel
iki eyin durumu. Eitlik, en ge mesi bir sevin nedeni olmaktan
nel anlamda, bir toplumdaki ye ok bir znt nedenidir. Bu ko
lerin ayn haklara ve ayn ykm ullarda aalk duygular iinde
llklere sahip olmasdr. Klelik, byyen kz ocuunun iyi bir an
serflik, soyluluk gibi snfsal ayr ne olmas olas deildir. Pekok
calklar eitlii ortadan kaldrr. kadn bu eitsizlie erkenden bo
Eitlik her yurttan u ya da bu yun emekte, kendisi iin ng
biimde eit haklara sahip olmas rlen ilevleri hi tartm adan ye
n gerektirir. Bu da her eyden n rine getirmek durumunda kalmak-
ETKLEM

todr. Vauvenargues Eitliin bir olduumuz toplumun z ve ya-


doa yasas olduu doru deil salldr. (Bk. DEMOKRAS)
dir der. Ona gre doa hibir e
y i e it k lm am tr. E u rip id es ES Z (fr. tautologie; alm. Tau-
'Eitliin adndan baka bir eyi tologie; ing. tautology). znesi ve
yoktur diye dnyordu. Doa yklemi ayn kavram karlayan
da eitsizlik fikri Be parman terimlerden kurulmu nerme. Ayn
bei bir deildir ilkesiyle akla fikrin deiik terimlerle ya da ner
nr. M ontesquieu insanlarn eit melerle yinelenmesi. Gereksiz yi
doduunu ama eit kalamadn neleme. Hibir evli bekar deildir
dnr. / E. Herriot: Eitlii bil ya da Btn kadnlar duyguludur
dirm ek onu gerekletirm ekten ve hibir kadn duygusuz deildir
daha kolaydr. / Voltaire: nsan gibi belirlemeler buna rnek olabi
lar eittir, onlar ayran dnyaya lir.
gelileri deil yalnzca erdemleri
dir. / G. Orwell: Btn hayvan ETK EN (lat. factor; fr. facteur;
lar eittir, baz hayvanlar baz hay alm. Faktr, ing. factor). Bir so
vanlardan daha da eittir. / Flau nucu yaratan ya da bir sonucun ya
bert: Eitlik kleliktir. te bu ratlmasna katkda bulunan. Belli
yzden seviyorum sanat. En azn bir sonucun ortaya kmasnda be
dan bu dler dnyasnda her ey lirleyici olan. (Bk. ETMEN)
zgrlktr. / Montesquieu: De
mokrasi sevgisi eitlik sevgisidir. ETK(Iat.iw/7we/iza; fr. infuence;
An eitlik istemi tek kiinin zor alm. Eirfluss; ing. influence). Br
balna yol aar./ H. de Balzac: eyin bir baka ey zerindeki ey
Sevin ancak kendini eit duyan lemi. Etki ok zaman yava kou
insanlar arasnda koyulur. / S. larda gerekleir ve bir rpda se-
M archal: Btn sanatlar yokol- zilemez. Etki genellikle sonulanyla
sun gerekirse - Bize gerek eitlik kendini belli eder. (Bk. ETKLE
kalsn yeter. /Robespierre: Kral M)
lk bitti artk, soyluluk ve ruhban
da yokoldu. imdi artk eitliin E T K L E M (fr. interaction).
egemenlii balyor. / P. Leroux: Karlkl etkilenme. nsan yaam
nsanlar arasnda adalet ve eitlik tek ynl etkilenm elerden ok
olduunda ben dnyada olur mu etkileimlerle ya da karlkl etki
yum? / G. Sand: nsanlara ada lenmelerle belirgindir. Tm birey
leti, eitlii neren bir T anndan ler, tm kurumlar etkileirler. Alt
bakasna inanmamal. / J. Ferry: yap styapy etkilerken styap da
Eitlik insani ilerlemenin yasas altyapy etkiler yani her iki alan
dr. O bir kuramdan daha ok bir arasnda bir etkileim dzeni var
eydir; bir toplumsal olgudur, bal dr. Etkileim insan yaam nn
ETKLLK

uzamda ve zamanda zorunlu bir nermede zneyle yklemin yer


kouludur. Yaam bu anlamda bir lerinin deitirilmesi. Her P, S dir:
sonsuz etkileim ler alan olarak her S, P dir.
grnr. (Bk. ETK)
EVRE (fr. stade; alm. Stadium;
ETKLLK (lat. efficacitas; fr. ing. stage). Bir oluumun ya da bir
efficacit', alm. Wirksamkeit', ing. geliimin bir dnemi ya da an. Bir
efficacy). Etki yaratabilme gc. evrimin birbirini izleyen anlarndan
Beklenilen etkiyi ortaya koyabilen herbiri.
eyin nitelii. Az abayla ya da az
gle en iyi sonucu elde etme EVRE KANITI (Yunan filozofu
yatknl. (Bk. ETK) Eleal Zenonun varln birliini,
devinimin olanakszln gstermek
ETKNLK (lat. activitas; fr. ac iin ileri srd kantlardan biri.
tivit; alm. A ktivitt, Ttigkeit', Belli bir noktalar dizisi biri duran
ing. activity). Eylemde bulunma br ters ynde ilerleyen iki dizi
gc. Etkileme gc. Etkin olann nin yanndan getiinde ayn zaman
zyaps. Bir canl varln eylem parasnda hem ksa hem uzun bir
lerinin toplam. (Bk. EYLEM) yolda ilerlemi olacaktr. Zenon pek
de anlalr olmayan bu kantnda
ETMEN (lat. agens; fr. agent; alm. grelilie dayanarak devinimin ola
Wirkende; ing. agent). Eylemde bu nakszln gstermek ister. (Bk.
lunan. Biretki ortaya koyan. (Bk. ELEA OKULU)
ETKEN)
EVREN (yun.& oiffio5;lat.
ETNOGRAF. Bk. BUDUNBL- u n iversu m ; fr. urtivers; alm .
GS. Weltall, Universum; ing. universe).
Varolan her eyin btn ya da
ETNOLOJ. Bk. BUDUNBLM. toplam. Uzamda ve zamanda va
rolan her eyin btn. Grnr
E V H E M E R O S U L U K (fr. olan her ey. Btn insanlk. B
evhmrisme; alm. Evhemerismus; tn dnya. Dind bak evreni iin
ing. evhemerism). Tanrlarn ger de insann da yer ald salt mad
ekten yaam ve ldkten sonra desel bir btnlk olarak grr. Yu
yceltilmi kahramanlar olduklar nanllar evreni bir Kosmos olarak
n ileri sren K yreneii filozof Ev- gryorlard yani dzenli ileyen
hemerosun retisi. dizgesel bir yap olarak gryor
lard, zellikle Pythagoraslar ev
EVRME (yun. antistrephon; lat. reni bu anlamda belirliyorlard. n
conversio; fr. conversion; alm. ce Khaos vard yani karanlk ve s
206 Umkehrung; ing. conversion). Bir nrsz boluk vard, daha sonra Kos-
EVRENSEL

wtos olutu. Dinci bak evreni her renin bir balang ve bir biti nok
zaman bir yarat olarak grd.Ya- tas var mdr? (zamanda ve uzam
n ta n m rn olarak grd. Bilim da) gibi sorunlar zmleyebilecek
sel bak evreni fizik dnya olarak gibi deildi. (Bk. EVREN)
deerlendirir, bu fizik dnya her ba
kmdan bilimin konusudur: bir ol EV R EN D O U M (fr. cosmo-
gular alandr, onda olgular arasn gonie; alm. Kosmogonie; ing.
daki belirli ilikileri bulup ortaya cosmogony). Dnyann kkeniyle
karmak gerekir. Bilim ler yasaya ve oluumuyla ilgili genel aratr
bylece ykselmektedir. Yenian ma. Bu aratrmalar zellikle mi
balarna kadar evren tablosu Aris tolojik dncede, eitli sylen
totelesin izgilerini korayarak sr celerde yer alr. ki tr evrendo-
d. Aristoteles bize ortasnda Dn- umdan szedebiliriz. Dinci bak
y ann bulunduu dokuz gkten asna gre evren maddesel olma
oluan bir evren tablosu izmiti. yan kaynaklardan gelmedir. M ad
Hristiyan dnrleri Tanrnn en deci bak asna gre her eyin
sevgili varl olan nsan evrenin kkeninde maddesel elerin ya da
en ortasna yerletiren bu gr atomlarn bulunmas gerekir. Ev
benimsediler ve sonuna kadar sa renin oluum unu raslantsal ne
vundular. Ancak gkbilimsel ara denlere balayan dnrler de
trmalarn ortaya koyduu bulular vardr. (Bk. EVREN)
karsnda bu dsel evren tablosu
ykld ve yerini ortas da kenarlar EV R EN SEL (fr. niversel; alm.
da olmayan ve ne olduu iyi bilin allgemein; ing. universal). Tim
meyen snrsz boluk fikrine brak evrenle ilgili olan. Tm varlklarla
t. (Bk. DNYA) ya da fikirlerle ilgili olan. Evrensel
olan, basz ve koulsuz genelge-
E V R EN B L M (fr. cosmologie\ er olandr, onu genel olanla ka
aim. Kosmologie; ing. cosmology). rtrmamak gerekir. A priori olan
Dnyayla ilgili bilimsel aratrma evrensel olandr, genel olan deil
alan. ki trl evrenbilimden s- dir. Bir baka bakmdan, evrense
zedebiliriz; deneysel evrenbilim ve lin ussal olduunu syleyebiliriz:
ussal evrenbilim. Wolff evrenin ge evrenseli tm evarm yntemiyle
nel yasalarn deneysel ve metafi elde edemeyiz. rnein K antda
zik dzeyde ele alacak bir bilimin zihnin kategorileri evrenseldir,
varlndan szetti. Kant, buradan bunlar bu yzden salt bir ussal bir
giderek evrenin kkenini ve yap aratrmayla ortaya karlm lar
sn ele alacak bir bilgi alan belirle dr. Oysa zihnimizdeki herhangi
di: ussal evrenbilim. Elbette Kant bir kavramn tmevarm ya da de
anlaya gre bu bilim atklarla ney yoluyla elde edildiini syle
ilgili olacakt, nk insan usu Ev yebiliriz. Usta belirleyici karl 207
EVRENSELCLK

olmayan eylerin, ne lde yay soruna yle aklk getirecektir:


gn olurlarsa olsunlar, evrensel ol Doru ne lksel biimde (evren
madklar kesindir. Evlilik kurumu seller) ne de bireyde (adsallar) bu
genel bir kurum dur ama evrensel lunmaktadr. Yalnzca birey vardr
bir kurum deildir. Port-RoyaPci- diye dnenler tr ortadan kal
ler m etafizik olarak evrensel drmaktadr, bizde yani zihnimiz
nermelerle yani kesin olarak ev de varolan biimi ortadan kaldr
rensel nermelerle ahlaksal ola maktadr. Gerek olan doru ya
rak evrensel nermeleri yani zel da doru olan doru bu iki eyi
durumlar ieren nermeleri birbi birletirmeli ve onlar bir btnde
rinden ayrmlard. Btn kadn kavramaldr. (Bk. EVREN)
lar ok konuur nermesi ahlaki
olarak evrensel olmak gerekirdi. E V R E N S E L C L K {ir.universa
Evrenseller. Porphyriosun bir so lisme; alm. Universalismus', ing.
yut kavramn bir zneye balan universalism).insanlarn sonunda
ma biimiyle ilgili olarak ortaya kurtulua ereceklerini ne sren
koyduu be kategori: cins, tr, inan ya da reti. Evrenselci-lik
zgl ayrm, zg, raslant. H a y a ln z c a b ir inan d e il ayn
an bir insandr (tr), ayn zaman za m a n d a fe lse fi b ir b a k tr.
da bir hayvandr (cins), ussaldr Evrenselciler gereklii bir btn
(zgl ayrm), konuabilir (zg), olarak grrler. Buna gre birey
u anda konumaktadr (raslant,). h i b ir za m a n te k b a n a
E vrenseller so ru n u : O rtaan" olamayacaktr, yaltk bir yaam
sonlarna doru ortaya kan bir s re m e y e c e k tir. B u a n la m d a
tartm a. Evrensel kavram larn, evrenselcilik bireyciliin kartdr.
rnein insan ya da canl kavra B ire y c i g r t m b ire y le ri
mnn gerek bir karl var m birbirinden kopuk, tam anlamnda
dr yok mudur? Bu tartma ger y a ltk v arlk lar o larak grr.
ekilik, kavramclk, adclk gibi Evrenselciler bireyi bir ama deil
bak alar iinde zlmeye a ara sayarlar, am a btnsele,
llmtr. Tartmann tohumunu btn insanla kavum aktadr.
III. yzylda Porphyrios u sz B tn in san lar ok byk bir
leriyle atmtr: nce, cinsler ve aile n in , in sa n lk a ile sin in
trler konusunda balca sorun, bu bireyleridir. (Bk. ZGECLK)
eylerin kendi kendilerine varolan
gereklikler mi yoksa yalnzca zih EV R M (lat. evolutio; fr. volu
nin basit kavramlar m olduunu, tion; alm. Evolution, Entwicklung',
ayr m olduunu, yalnzca duyu ing. volution). Belli bir amaca y
lur eylerde ve duyulur eylere g nelik dnm. Bir yapdan daha
re varolan eyler mi olduunu bil st bir yapya ulaan dnmler
mek sorunudur. Claude Bem ard dizgesi. Srekliliiyle devrim fk-
EVRM

rinden ayrlan ya da hatta devrim makla bir tr olumcu bak as


fikriyle kartlaan evrim fikri belli ortaya koyar. Kk XVII. yzyln
bir amaca ynelik dnmler di bilimsel grlerine dayanan evrim
zisini ya da zincirini dndrr. cilik her eyden nce yermerkezli
Evrimde belirleyici bir d neden evren dncesini ve insanmerkezli
deil, oluumu batan sona srd yaam fikrini ortadan silmitir, da
ren ve gvence altnda tutan bir i ha tede tm dorulanamaz gr
neden dnlr. Daha basit bir de leri ve nyarglar yadsr. Tm l
yile, her ey ancak kendi iinde ksel imgeleri de ykan evrimcilik
evrimlenir, evrimin d koullan olsa bu yanyla zellikle dinci evrele
da evrimlenen varlk kendi evrim rin tepkisini ekmitir. Evrimci ba
koullarn her eyden nce ken ka gre tm organik biimler bir
dinden getirir. Oluum ya da geli birlerinden tremilerdir, bu tre
im kavramnn bir eree gre d mede geliim izgisi en basitten en
zenlenmi biimi olan evrimde biri karmaa doru uzanmaktadr. Bu
brnden kan, biri brnn so dnmc grte tm trlerin
nucu ve yetkinlem i bir biimi birbirinden tredii benimsenmi
olan deiik ardarda durumlar sz- tir. Bu gre gre dnyann bu
konusudur. Bu geliim her zaman gn gibi dn de gizlerle, gizlilik
zamansal bir geliim olmakla ev lerle dolu deildir: insan dnyaya
rim fikrini tarihsellik fikrine yak bir yerden gelmi ya da gnderil
latrr: zamand evrim dnmek mi deildir, dnyayla btnlemi
elbette olas deildir. Bylece ev durumdadr, dnyann bir paras
rim, belli bir sre iinde nedensel dr, yleyse insan trlerin olutur
likten sonusalla doru gelien bir duu zincirin son halkasdr. Bu du
devinim olur. Her zaman st bir bi rumda br dnyadan bu dnyaya
ime ynelile belirgin oluuyla her gelmi ya da indirilmi ruh fikrinin
evrim bir basitten bir karmaa yerini fizyolojik ilevlerin sonula-
doru gelimektedir. Buna gre ev n ya da uzantlan olarak gerekle
rim fikri nedensellik kavramna s en bir ruhsal etkinlik fikri alr, bu
k skya baldr. Nedensiz hibir erevede beynin ve omuriliin i
ey gereklemez, hibir ey belli levi belirginleir. Evrim denildii za
bir etki yaratmadan yokolmaz g man aklmza ncelikle Darwin ad
r evrim ci dncenin zn gelir. Ancak evrim dncesinin
kurar. Evrimci dncede her ey onunla baladn sylemek do
bir ncekinin sonucu ve bir sonra ru olmaz, evrimin kaynaklar daha
kinin nedenidir. Evrimci bak ne eskiye dayanr. Ama bu balang
densellie dayal olmakla tm mu ok da eski deildir, zellikle XVII.
cize fikrini yoksar, tm doast yzyldan daha eski deildir. Evri
n yadsr, dikkatini yalnzca doa min temelini oluturan geliim fik
nn olgulanna yneltir ve byle ol rinin ilk biimine Leibnizde rasla-
EVRM

rz. Filozofa gre monadlar gemi doal ayklanma kuramn orta


lerinin izlerini ve geleceklerinin tas ya atm olmasdr. En bata insa
laklarn kendilerinde tarlar. An nn oluumunu ele alrken insan
cak bu gr evrimi aklayacak bir hayvanlarla karlatran ve
bir gr deildir. XVIII. yzyln hayvanla insan arasnda kkl bir
sonlarnda ve XIX. yzyln bala ayrm bulunmadn ortaya koyan
rnda dnce dnyas zellikle do Darwin, evcil hayvan rklarnn da
a bilimleri dzeyinde evrim kav doal hayvan rklarnn da bir de
rayn ortaya koymaya balad. iim gcne sahip olduunu bil
Zaman zaman ortaya konulan bu dirir, bu gle ardllarnn atalar-
grn, evrim dncesinin ilk bi nnkinden ok deiik zellikler
imlerine eskia dncelerinde gsterdiini belirler. E. Brehier y
rasland grnn hibir geer le der: Darwine gre hayvan ye
lilii yoktur, byle bir gr kesin titiricilerinin yntemi doann tr
likle yanltr. Gerek anlamda ev leri semek iin kulland ynte
rim aklamasn Darwinde bul min ta kendisidir: kendiliinden ya
m aktayz. Ancak Darwin evrim pay ayklanma rol oynayan bir do
fikrini ilk gelitiren kii deildir. al ayklanma szkonusudur. Ayk
Darwinin bykbabas Erasmus lanmada balca etken yaam sr
Darwin de evrimciliin nclerin- drebilmek iin gerekli besin bula
dendir. 1831 -1836 arasnda Beag- bilme gldr. M althusun bil
le adl gemiyle Gney Amerikada dirdii gibi, trlerin bireyleri geo
ve Byk Okyanusda bir aratr metrik, yaam olanaklar aritmetik
ma gezisine kan Darwin bu gezi bir ilerleme gstermektedir. Buna
sinde jeoloji ve biyoloji alanlarnda gre trlerin zayf bireyleri ayk
aratrmalar yaparken, birok hay lanmaktadr. Demek ki yaamn ba
van trnn gemite yokolmu ol z koullar baz varlklar iin ld
duunu saptarken, imdiki zaman rc, baz varlklar iin yaatc ol
da yaamakta olan hayvanlarn yi maktadr, yalnzca gl dnm
tik trlerle yaknl olduunu be ler geirebilen bireyler yaamn
lirlemitir. Darwine gre yeni tr srdrebilmektedir. Demek ki tr
ler eski trlerin yerini rasgele al lerin belirlenmilii sav doru de
mam, dosdoru onlardan tre ildir, byle bir savn gelimesine
mitir, buna gre trler arasnda bir yardmc olan ey yalnzca evri
dnm izgisi szkonusudur. min yavaldr ya da daha doru
Bylece Darwin trlerin oluumuy su insan algsndan kaan hzdr.
la ilgili yaradl inancn, yani her Darwin doal ayklanmaya bal
trn ayr ayr yaratlm olduu olarak kaltm yasasn ortaya ko
inancn siler. Darwini ada d yar. Buna gre kazanlm dn
nce iin son derece nemli klan mler organizmada belirlenmi ve
210 ey onun M althusdan etkilenerek ardllara aktarlm olmaktadr. Tek
EVRMCLK

bir bireyin kazand ok zgl bir rim kavrayyla zde olmad,


zellik bile baz koullar altnda bir evrimin deiim demek olduu, de
aileye tanabilmektedir. Darwin iimin evrim demek olmad ke
Genel olarak her zellik, ne olur sindir. Evrimcilik deiimde bir ya
sa olsun, kaltmla tanr, kaltmla pdan daha st bir yapya geii
tanmama az grlen bir durum bildiren bir anlay olarak en belir
dur der./Henri Poincare: Bilimin gin biimde ilkin Lamarck ve Dar-
gelimesi ok iyi konmu ilkeleri w inin retilerinde aklanmtr.
bile, temel olarak belirlenmi ilkeleri Bu retiler trlerin doal dn
bile tehlikeye atyor.(..)B ilim in mle birbirinden ktn ileri sr
ilerleyiini bir kentin dnmlerine mektedir. Spencer daha sonra ev
benzetmek doru olmaz. Bir kentte rim yasasnn inorganik dnyadan
eskimi yaplar acmaszca yktrlr, dnceye ve insan kurumlarna
onlarn yerine yeni yaplar kurulur. kadar tm gereklikte etkin oldu
Bilimin ilerleyiini hi durmadan unu bildirdi. Lamarck hayvan tr
gelien ve sonunda sradan bir gze lerinin kkenini aklamaya al
grnmez olan, gemi yzyllar m, trleri basit bir organizmadan
daki eski almann izlerini her etkenle, ortalama uyum (d ne
zaman ancak usta bir gzn bulup den), alkanlk (znenin isel tep
karabilecei zoolojik tiplerin kisi) ve kaltm etkenleriyle tret
aralksz evrimine benzetmek doru miti. Darwin trlerin evrimi ko
olur. Bu durum da elbet m odas nusunda daha kkl aklamalar ge-
gemi kuramlarn verimsiz ve tirdi. Grleri 1830-1836 arasn
bo k u ra m la r o ld u u n u da da kt bir dnya gezisinde be
dnm em ek gerekir. (Bk. EV lirginlemitir. Gezip grd her
RMCLK) yerde canl trlerin, zellikle hay
van trlerinin birbirine ok benze
E V R M C L K (fr. evolutionisme; yii, gene de bu trlerde ortama
alm. Evolutionismus', ing. evoluti- uyumla gelen bakalklarn bulunu
onism). Gerekliin oluumlarn u Darwini derinden etkilemiti.
daha st yaplara dnmle ak Darwine gre bugn varln sr
layan bilimsel ya da felsefi reti. drmekte olan canl trlerin tm
Lamarck ve Darwinin dnm bir ya da birka ilkel tipten tre
clyle eanlaml olarak trlerin mitir, bu bir ya da birka ilkel tip
doal dnmle birbirinden kt doal ayklanma yasasna gre ge
n ileri sren reti. Evrimciliin liip oalmaya doru gitmilerdir.
kkenini belki de durall ve b Darwinin grleri Spencerin d
tnsellii temel alan felsefelerin kar nmc evrim fikriyle zenginle
t olarak belirmi oluum felsefe mitir. Spencere gre evrim mad
lerinde aramak doru olur. Bunun dede herhangi bir durumdan daha
la birlikte deiim kavraynn ev st bir duruma geii belirler: Bi
EYLEM

zim kendisine verdiimiz anlamda sudur ve bu anlamda davranla z


evrim edimi, btnsel bir katma deleir. Ahlakn dnce ve ey
cn geliimini, buna bal olarak bu lem ya da kuram ve uygulama ol
katmacn yaylmn salayarak mak zere iki ayr yz vardr. Es
onu oluturan maddelerin daha da ki ahlaklarda ahlaknn eylemi ku
nk bir durumdan daha youn bir ram kadar nemlidir, nk ahlak
duruma gemesini salar. Spen- alan grler ortaya koyduumuz
cer evrimi yle tanmlayacaktr: bir alan olduu kadar rnek olmak
Evrim maddenin bir btnleme ya da rnek oluturmak durumun
si ve devinimin o sra dalmas ol da olduumuz bir alandr. Baz ah
gusudur, o anda madde belirsiz ve laklar, insanlarn zellikle bilgi yo
tutarsz biryapllktan belirli ve tu luyla deil de eylem iinde ahlaki
tarl bir okyaplla geer. Buna yetkinlie ulaabileceklerini bildiri
en gzel rnek canl bir organiz yordu. Eylem felsefesi: M aurice
mada hcrenin dllenmesidir. Ev BlondeFin zellikle Eylem adl ya
rimcilik biyoloji alannda belirlen ptnda aklad felsefi retisi.
mekle kalmam, ruhbilim ve top Blondele gre Eylem, istemin, ta
lumbilime de uygulanmtr. (Bk. nmann ve olmann bileimidir. Ey
EVRM, DNMCLK) lem, dncede bile, nesnel bir su
num o lm ak tan ok b ir i b i
E Y L E M (yun. praksis; lat. actio; leimdir. (Bk. EDM)
fr. action; alm. Tat, Handlung; ing.
actiori). Bir varln kendi gcyle E Y L E M SZ L K (lat. inertia; fr.
ya da olanaklaryla gerekletirdii inertie; alm. Trgheit, Beharrungs
ilem. Bir varln bir baka varlk vermgen', ing. inertia). Eylem
zerinde ortaya koyduu etkileme yoksunluu. Dinginlik ve devinim-
gc. Bir maddesel ya da dn sizlik durumu. Ruhsal ve bedensel
sel etkenin ilemi. Eylem zellikle e tk in li in en a z a in m esi.(B k .
ahlak alannn belirleyici bir konu EYLEM)

212
F
FABLASYON. Bk. MASALLA- konusunda derin kukular vardr.
MA. Bergsonun gsterdii gibi, bir du
yumla duyumun d ls ara
FANATZM. Bk. DARKAFALI- snda bir lt belirlemek olanak
LIK. szdr. Bizler uyaranlardaki kk
deiimleri sezemeyiz. Bir elimiz
F E C H N E R YASASI (fr. loi de de yz gram brnde yz iki
Fechner-, aim. Fechners Gesetz; gram tutuyorsak, arada hibir ay
ing. Fechner s law). Alman ruh rm yok gibi alglarz. Bir duyu
bilimcisi Fechnerin ortaya koy mun bizdeki etkisi kiilik yapm
duu yasa: Duyum, uyarann lo za ve o anki durum um uza ba_l
garitm asna gre deiir. Bunu olacaktr. Duyumlar niceliksel ola
yle formlleyebiliriz: S=C log E. rak deiselerdi Fechnerin ruhbi
(S duyumun younluunu, E uya limi fizie indirme giriimi iyi bir
rann younluunu, C de bir di sonu verebilirdi.
rengeni yani deiik duyum snf
larna gre, bireylere gre, birey FELSE FE (yun. philosophia; lat.
lerin durum larna gre deieni philosophia-, fr. philosophie', alm.
gstermektedir.) Fechnerin orta Philosophie-, ing. philosophy). En
ya koyduu bu yasaya gre uya genel anlamda, kavramsal dzey
ran aritmetik bir art gsterdiinde de insanla ilgili geni ve kkl ara
(1,2,3 ,4 ,5 ,...) duyum geometrik trma. Eski ve zel anlamnda, ilk
b ir a rt g s te rm e k te d ir ilkeler ve ilk nedenler aratrmas.
(1,2,4,8,16,...). Fechner bu for XVIII. yzyla kadar felsefe ilk il
ml ortaya atm akla ruhbilimi fi keler ve ilk nedenlerle ilgili ussal
zie indirgiyor ya da daha doru aratrmaya karlk oldu, byle ol
su fiziin bir blm durumuna makla metafizikle zdeleiyordu.
getiriyordu. Ancak bir duyumun M.. VI. yzylda Pythagoras sop-
younluunun llebilir olduu hos yani bilge yerine philosop- 213
FELSEFE

hos yani bilgisever terimini kul mac dncenin geliimi yunan


land, bylece bilgeliin savlln- dncesinin ilk byk atlm d
dan bilgiseverliin alakgnll- neminde yani VI. yzylda felse
ne yneldi ve p M aslayani dostla fenin oluumuna olanak salad.
sophia yani bilgeliki birletirerek lk filozoflar diyebileceimiz Yedi
en kkl insan aratrmasna ad ola Bilgeler giderek karmaklaan ve
cak olan terimi belirlemi oldu. lk hatta bozulan yunan toplumunda
uygarlklar yaratan en eski insan kkl ahlak aratrmalar ortaya
kendiyle ve dnyayla ilgili tm me koydular. Bir bakma mitoloji ya
rakna karn felsefi dnceye ula lnln, felsefe karmakln r
amamt. Her olay tanrsal gcn ndr. M itoloji toplum lar XII.
istemine bal bir sonu sayan ve yzyldan sonra yani demir dne
ileri dzeyde nedensellik fikrine ula miyle birlikte gelien tarm etkin
amad iin doa olaylar arasn likleriyle belirgindir. Maden ileme
da etki-sonu balants kurama sanatnn, toplumlararas dzeyde
yan, gerekliin gizlerini sezgileriyle maden almsatmnn, her trl ti
zmeye alan bu ilk uygar insan caretin ve zellikle smrgeciliin
tm dnme gcn mitolojik sa geliimi ve buna bal olarak top
nlar ortaya koymakta kullanm, lumsal snflarn iyiden iyiye belir
bu sanlarnda rtl bir biimde in ginlemesi ve atkl duruma gel
san ve evren aratrmasna ynel mesi felsefi geliimin balca ne
miti. Bu ynelim birok sorun or denidir. Toplumsal yapnn karma
taya koymakla birlikte ussal yant klamas, buna bal olarak so
lar getirmeyen bir ynelimdi. Mi runlarn eitlilenmesi insana mi
toloji dnemindeki insann ortaya tolojinin dar ve byl havasndan
koyduu nedensellik fikrine dey kkl dncenin ussal aratrma
nedensellik fikri diyebiliriz: bu in larna ynelme eilimini kazandr
san her olay yukarya, tanrsal g mtr. lk ahlaklar olan Yedi Bil-
lerin etkisine balyordu. Giderek geleri bir yana brakrsak, felse
yatay nedensellik fikri olumaya fenin ilk gerek geliimi zellikle
balad, bylece mitoloji dnemin VI. ve V. yzyllarda egemen ol
den felsefe dnemine yumuak bir mu olan felsefe okullaryla ger
gei gerekleti. Yatay nedensel ekleti. Bu okullarn filozoflar,
likte doa olaylarnn birbiri stn bak alar ne olursa olsun, her
de etkisi ngrlyor, bir olay bir eyden nce evreni vareden ilk il
baka olayn nedeni olarak ele al ke' nin ne olup ne olamayaca ko
nyordu. Yatay nedensellik uzun nusunda aratrmalara girmilerdi.
yzyllar boyunca dey nedensel rnein Thales her eyin Sudan,
likle birlikte varoldu ve giderek hep Herakleitos her eyin Ateden gel
onun zararna geliti. Nedensellik diini sylyordu. lk nedenlerin
fikrinin ve ona bal olarak tart ortaya konulmas dileiyle bala
FELSEFE

yan bu aratrma giderek ok yn yunca korumutur. Her iki gr


l ve ayrntl bir aratrmaya d de XVII. yzyla kadar metafizik
nmtr. Bu geliim iinde iki ay dzeyde varln srdrm, bu
r bak biimi ortaya kmtr: ba dnemde felsefe yzyllar boyun
z filozoflar zellikle evren sorun ca zel bilimler diye dlad ve
laryla ilgilenir ve buna bal ussal sorunlarn kuramsal dzeyde tar
dncenin yolgstericiliinde so tt bilimlere, olumlu bilimlere
mutun aratrmasna ynelirken ya yaklamaya balamtr. Bu yak
da evrenle ilgili grler ortaya ko lama felsefede ayr ayr alanlar
yarken baz filozoflar da felsefeyi oluturan bilim kurumlarnn felse
daha ok kuralkoyucu bir bilgi ala feden kp zerk bilimler olutu
n olarak grdklerinden onu zel racak biimde uygulamal bilimle
likle ahlak aratrmasna indirge re balanmas sonucunu dour
milerdir. Ancak Yunanistanda fel mutur. Bu dnmn ilk ak be
sefenin ykseli dneminde bu iki lirtileri Bacon ve Descartesda g
eilim giderek bir btn olutur rlr. Metafizikten fizie, mutlak
maya balamtr. zellikle Platon tan greliye, niin sorusundan
ve rencisi Aristoteles insanla ve nasl sorusuna gei dnemi di
evrenle ilgili tm sorunlar kucak yebileceimiz bu dnemde, XVII.
layan ve tartan felsefe araylar yzylda ilk olarak Bacon ussal
gelitirmilerdir. Bu geliim iinde aratrmann yetersizliini grm,
felsefede iki ayr bak as ortaya matn gerek bilgi aratrmasna
kmtr. zellikle Platonda belir yntem oluturamayacan anla
ginleen lkc bak asnda bil m, Aristotelesin mantn ierin
ginin ncesellii ya da doutanl- Organon'a (Alet) kart olarak bir
benimsenmi, daha ok Aristo yeni yntem aratrmas olan No-
telesde anlatmn bulan gereki vum Organumu yani Yeni aleti
bak asnda ncesel ya da do yazm, bu erevede ayrca olduk
utan fikirlerin varl yadsna a karmak bir bilimler snflama
rak tm bilgilerimizin deney yo s yapmtr. Ancak bu dnem ge
luyla ya da duyu verileriyle sa ne de eski metafiziin tam anla
land gr ortaya konmutur. mnda brakld bir dnem ol
znenin nesneyi belirlediini be mad. Yzyln en nemli filozofu
nimseyen birinci ay Platondan Descartes, Felsefenin ilkelerinde
sonra Descartes, Leibniz, Kant gi bir felsefe aac ya da bilgi aac
bi filozoflar, nesnenin zneyi belir oluturuyor ve yle diyordu: Fel
lediini benimseyen ikinci ay sefenin ilk blm bilginin ilk ilke
Aristotelesden sonra Bacon, Loc- lerini ieren metafiziktir, Tanrnn
ke, Comte gibi filozoflar gelitir balca niteliklerini, ruhum uzun
milerdir. Felsefe bu iki izgiyi kar lmszln, bizdeki tm ak
t grler olarak tm tarihi bo ve basit kavramlar aklamak da
FELSEFE

bu ilkeler arasndadr, ikinci blm dalarmzn yeterince adaletli dav


fiziktir, onda maddi eylerin doru ranmadklarn, skolastik filozoflar
ilkelerini bulduktan sonra genellik da ve dinbilimcilerde -yolunca yor-
le tm evrenin nasl olumu oldu damnca kullanlmak kouluyla- sa
u incelenir, sonra da yeryzn nldndan daha byk bir salam
ve onun evresinde bulunan hava lk bulunduunu grmemi salayan
gibi, su gibi, ate gibi, mknats gi almalar yaptktan sonra onlar
bi, br madenler gibi tm cisim kendime karn ve zorla benimse
lerin doas aratrlr. Bundan son diimi bilirlerse beni bir rpda su
ra bitkilerin, hayvanlarn zellikle layamazlar. una da inanyorum:
de insann doasn ele almak ge doru ve derin dnen bir kafa
rekir, insan iin yararl olan br bunlarn dncelerini analitik ge-
bilimleri ortaya koyabilmek iin. ometricilerin yapt biimde aydn
Bylece tm felsefe bir aa gibi latc ve sindirici bir tutumla ele al
dir, kkleri metafiziktir, gvdesi fi mak glne katlansa, onlarda
ziktir, bu gvdeden kan dallar da ok nemli ve tmyle gsterilebi
br bilimlerdir; bu bilimleri bal lir nice dorudan oluan bir hazine
ca bilime, hekimlie, mekanie bulacaktr. Her ne olursa olsun,
ve ahlaka indirgeyebiliriz. br bi artk kukuya dayanan ve yntemi
limler arasnda btnsel bir bilgiyi temel alan yeni dnce egemen
ngren en yksek en yetkin ah dir. Bacon, bundan byle doay
lak felsefenin son basama ola tanmann, onun gizlerini ortaya
rak alyorum. Eski dnceyle ye karmann nemli olduunu bildirir,
ni dnce arasndaki kavgada doay tanyabilmek iin srekli
Leibniz, zellikle Descartesn tam olarak doaya ynelmek gerekir di
anlamnda geersiz sayd skolas ye dnr. Bylece salt kurgucu
tik dnceyi yani Aristoteles man dnceden aratrc yntemli d
tn temel alan hristiyanc orta nceye geilir. Descartes Yntem
a dncesini azok savunur bir zerine konumalar'da yle der:
tutum alacaktr: Eski felsefeye bir Okullarda retilen kurgusal fel
anlamda eski deerini kazandrma sefe yerine, zanaatlarmzn eitli
y ve hemen tmyle atlm tzsel mesleklerini tandmz kadar ak
biimleri geri getirmeyi nermekle bir biimde tanyabileceimiz, bizi
byk bir tutarszla dtm doann efendisi ve sahibi klacak
biliyorum; m odem felsefe zerine olan, atein, suyun, havann, yl
ok dndm, fizikte deney dzlarn, gklerin ve evremizdeki
lere ve geometride gstermelere tm br eylerin gcn ve ey
ok zaman ayrdm, b varlkla lemlerini bilen bir uygulama alan
rn hiliine uzun zaman inand ortaya konulabilir. Bylece felse
m bilirlerse, Aziz Tommasoya ve fe ayr ayr bilimlerin gelimesini
zamann br byk kiilerine a salar, ayr ayr bilimler felsefeden
FELSEFE

koparak, kendi konularn ve yn bildirir: Bilim insan zihninin bir


temlerini belirleyerek zerk ara rndr, bu rn dncemizin
trma alanlar olurlar, deneyi ve gz yasalarna uygundur ve d dnya
lemi temel alrlar, felsefe de bu er ya uygulanmtr. Bilimin biri znel
evede bilimlerle ban koparmak- br nesnel olmak zere iki yz
szn ve onlarn elde ettii verilere vardr, bizim iin ne zihnimizin ya
dayanarak bir genel insan aratr salarnda ne dnyann yasalarnda
mas zellii kazanr. ada fel herhangi bir eyi deitirme olas
sefe bu geliimi iinde, bugn, ge l vardr. Boutynin bu belirle
mite pek ak bir biimde ortaya mesine dayanarak Gaston Bache
koyduu usuluk ve deneycilik kar lard unlar syler: Demek ki, bi
tln da kaldrm ya da enaza limsel felsefe iin ne mutlak ger
indirgemi grnyor. Baconn u ekilik ne mutlak usuluk vardr
belirlemesi bu kartla kar aln ve bilimsel dnceyi yarglamak
m bir tutumu ortaya koymakta iin genel bir felsefi tutumdan yola
dr: Bilimleri incelemekte birbiri kmak gerekmez. nnde sonun
ne karan filozoflar, deneyciler ve da felsefi dncenin temel konu
dogmaclar olmak zere iki snfa su bilimsel dnce olacaktr; bu
ayrlrlar. Karncaya benzeyen de dnce sezgisel ve dolaysz me
neyci yiyecekleri ymakla, sonra tafiziklerin yerine, nesnel olarak
da onlar tketmekle yetinir. Dog dorulanm gidimli metafizikleri
mac rmcek gibidir, maddesini getirecektir. Bu dorulamalara ba
kendi varlndan kard alar karak, rnein bilimsel kukuyla
rer. Ar ortada yer alr, hammad yzyze gelen bir gerekiliirT ar
deyi tarlalarda ve bahelerde iek tk dolaysz gerekilik olamayaca
lerden toplar, sonra kendine zg na inanlr. Geometrinin yeni uza
bir sanatla onu iler ve sindirir. Ger nmlar konusunda olduu gibi, a
ek felsefe de buna benzer eyler priori yarglar gzden geirmi bir
yapar, o yalnzca ve zellikle insan usuluun da artk kapal usuluk
ruhunun doal gleri zerine te olamayacana inanlr. Yeni fel
mellenmez ve doal tarihten elde sefi dnce, dnyaya hangi a
ettii maddeyi bir iki kaynakta bul dan bakyor olursa olsun bilgi edin
duu biimiyle bellee brakp k me servenini tam anlamnda zne-
maz, onu iledikten sonra depoya nesne uzlamna indirgemi gr
koyar. Bylece bizim en byk da nen felsefelerin ortaya koyduu bir
yanamz, her eyi umar durum dengeci dncedir. / Montaigne:
da olduumuz dayanak, deneysel Felsefe yapmak kukulanmaktr.
yetiyle ussal yeti arasndaki ibirli / Bacon: Filozoflar ok yksekte
idir. Bouty de, Bilimsel doru- olduklar iin ok az k veren yl
da nesnelliin ve znelliin bilgi dzlara benzerler. / D Alembert:
nin giderilemez iki yz olduunu Felsefe, usun, kavramaya ynel
FEODALLK

dii eitli nesnelere uyarlanmasn aralarnda anlatklarn gremezsi


dan baka bir ey deildir. Bylece niz. / Fontenelle: Gerek filozof
felsefenin eleri tm insani bilgi lar fillere benzerler, bir ayaklarn
lerin temel ilkelerini ierecektir. / salam basmadan br ayaklarn
L. Goldmann: Felsefi dnce te yere koymazlar. / Condillac: Fi
mel bir grn aranlmas anlam lozoflar nlerini konularn ileyi
na gelir, gerekliin ve dnsel ya biimlerinden ok iledikleri konu
amn eitli alanlar bu temel g larn nemine borludurlar. / A.
rten giderek anlalacak ve sezi- Camus: nsan imgelerle dnr.
lecektir. / Marx: Felsefe nasl F ilozof olmak istiyorsan rom an
proletaryada maddi silahn bulu yaz. / Pascal: Felsefeyle alay et
yorsa, proletarya da felsefede ma mek gerekten felsefe yapmaktr.
nevi silahn buluyor. Almanlarn /Voltaire: Okuyanlarn biri felsefe
kurtuluu ancak insann kurtulu okuyorsa yirmisi roman okuyor.
uyla olasdr. Felsefe bu kurtulu Dnenlerin says ok az, onlar
un ba, proletarya yreidir. / dnyay kmldatacak gibi deil. /
J. Lequier: Her eyi aklamak Diderot: Dahiler gnmzde fel
konusunda igdsel eilim fel sefeyi dnlr dnyadan gerek
sefenin ruhunu oluturur. / L. dnyaya indirdiler. Ayn ii lirik iir
Lavelle: Felsefe tmyle dnce alannda gerekletirip onu byl
yaamna giritir. / J. Lacroix: Fel alanlardan oturduumuz dnyaya
sefe yaanma uygulanan dn indirebilecek bir kii kmayacak
sel bir teknikten baka bir ey de m? Felsefeyi halka indirmekte
ildir. / H. Gouhier: Bir felsefe acele edelim. Filozoflar nde y
bir dnya grdr ve ayr ayr rsn istiyorsak halk filozoflarn
felsefeler vardr, nk filozofla bulunduu noktaya yaklatralm.
rn grd dnya ayn dnya de / Louis XVI: Gzmz aalm,
ildir. Filozoflar arasndaki gerek filozoflar ve grlerini serbest b
uyumsuzluk onlarn felsefelerinden raktmz iin bir gn kendimize
nce gelir; onlarn dnceleri bir kzabiliriz. (...) Yzyln ok atl
birine kavumaz, nk bu dn gan felsefesinin bir ard dncesi
celer ayn verilere dayanmazlar. / var. (Bk. DNCE, FLOZOF)
G. Bachelard: iirin ve bilimin da
yanaklar nce birbirine ters der. F E O D A L L K (fr. fodalism e,
Felsefenin tm umabildii, iiri ve fodalit', alm. Feodalismus; ing.
bilimi birbirinin tmleyicisi klabil feudalism). Ortaada Avrupada
mek, onlar iyi kurulmu iki kart byk toprak sahiplerinin ve serf
olarak birletirmektir. / Bossuet: denilen topraa bal kyllerin
Scakla souk atmasnn bitti oluturduu iktisadi yaam dze
ini grrsnz de filozoflarn dog ni. Feodallik Roma imparatorluu
malarnn dorularyla ilgili olarak nun kyle ortaya kan iktisa
FEODALLK

di kargaa dneminde olumaya bandaki insann skntlar byk


balam, ok deiik toplumsal ve boyutlara ulayordu. Elemeiyle
iktisadi yaam zellikleri gsteren retim daha ok aile apndayd: ev
Od toplumun, roma toplumuyla ger lerde kk dokuma tezgahlan var
men toplumunun rn olmutur. d. Zanaat ilkel llerde, tarmn
Feodallik M.S. V. yzylla XVII. bir kolu gibiydi. Ticaret yava ya
yzyl arasnda uzunca bir deme va geliiyordu, henz retimle ko
yaylrken son derece yava bir ullanm deildi, zellikle ganimetin
ykseli ve gene son derece yava ve lks eyann el deitirmesiyle
bir d grafii izmitir. Erken belirgindi. XI. yzyl bir dnm
Ortaa (V-XI. yzyl aras) feo noktas oldu: bundan byle retim
dalliin kurulu koullaryla, Asl ilikileri karmaklamaya balad,
Ortaa (XI-XV. yzyl aras)-fe- buna bal olarak byk kentler ya
odalliin gelimesiyle ve feodalli ni yeni zanaat ve ticaret merkezleri
in sonunu getirecek sermayeci olumaya balad. Eski kentler ta
oluumlarn alttan alta ve sessiz ge rihe karm, onlann zenle korud
liimiyle, Ge Ortaa (XV-XVII. uu mimarlk yaptlar yknt du
yzyl aras) feodalliin zlmesi rumuna gelmiti. Demircilik, m
ve sermayeci ilikilerin byk bo lekilik, m arangozluk geliirken
yutlara ulamasyla belirgindir. Or- kentten kente satclar gider gelir
taan balar tam anlam nda oldu. Dokumaclk ve madencilik
Franklarn egemenliinde geti, bu byk boyutlarda gelimeye yz
arada hristiyan dininin yaylma ve luttu. Krsal alanlardan kentlere ta
kkleme atlmlarn yaad. Feo rm rnleri giderken kentlerden
dalliin en parlak dnemi IX. ve krsal alanlara zanaat rnleri ak
XVI. yzyl arasdr. Bu dnemde yordu. Yeni kentlerin yeni zanaat
retim biimleri ve toplumsal yap lar senyrlerden kam olan
karmaklat. Feodal dzenin itici serilerdi. Senyrn topranda bi-
gc kyl snfyd. Artk eski tiveren bir kent senyrn mal sa
grnmlerden iz kalmam, koca ylyordu, ama bu mal senyre pek
man topraklara yayl hantal impa de iyilik getirecek bir mal deildi.
ratorluklarn yerini kk kk Kentliler senyre hizmet etmek is
devletler almt. Bu dnemde de temiyorlard. te yandan kentler
mirin tarmda yaygn bir biimde zenginletike senyrlerin istekleri
kullanldn ve retime byk l artyordu. Kent senyr iin kara
de g kattn gryoruz. Ta basan olm aya doru gidiyordu.
rm etkinlii tarlalardan ba ve bah Senyrlerin askerleriyle silahl
elere taarken keten ekimi tarmla kentliler ikide bir atmaya giriyor
henz ok kk olan sanayi ara lard. Gene de senyrlk dzeni
snda ba kuruyordu. Serfliin ya nin yklmas ok uzun zaman ald.
da koullu kleliin gelimesiyle ta nk bu dzen biraz da kk
FETZM

devlet yapsnn gerei olduka sa zr duruma gelmiti. Soylular u ya


lam kurulmu bir dzendi. Feodal da bu biimde varlklarn XVIII.
dzende topran tek sahibi sen- yzyla kadar korudular, ama feo
yrd. Topra ileyen seriler ya dal dzen artk tmyle yerle bir
senyrn topraklarnda ya da sen- olmutu. Kk feodal devletlerin
yrn kendilerine brakt toprak yerini bundan byle byk devlet
larda alyorlard. Birinci koulan ler, ulusal devletler ald. (Bk. SER
ok ikinci koul yaygnd, nk MAYE)
daha kazanlyd. Her iki durumda
da toprak senyrnd ve toprak FETZM . Bk. TAPINCAKI-
paralan bir sradzeni iinde bir LIK.
birine balyd, bu sradzeni ken
diliinden ynetim dzenini koul- F K R (lat. ide a; fr. ide; alm.
luyordu. Senyrlk topraklarnda Idee; ing. ide a). Zihinde bir varl
ki sradzeni, kk toprak sahibi karlayan btnsel imge. Kavram
nin korunabilmek iin senyre s lara dayanlarak ortaya konulan ge
nmasyla gerekleiyordu: kk nel gr. En genel anlamda d
toprak sahibi kendi isteiyle sen nce. Bossuetnin belirttii gibi,
yrn vasali oluyordu. Senyr bu fikir terimini biz genel olarak baz
durumda szerer olarak vasaline bir zel nesneleri dndmzde,
toprak paras yani fef ayryor zihnimizde oluan imgeleri belirle
du. Sermaye dzeninin gelimesi mek iin kullanrz. Bu imgeler ii
feodal dzeni yava yava eritti. Bu dolu imgelerdir, fikirler ya da kav
arada senyrler karsnda tm ramlardr. Baz filozoflar zihnimiz
glerini yitirmi olan krallar bun deki bu btnsel yaplara kavram
dan byle gelimekte olan serma adn verirken bazlar fikir adn
ye dzeninin ncs olan burjuva verir. En genel anlamda fikir kav
snfnn desteiyle mutlakynetici ram dnce kavramyla zdele
durumuna gelmeye baladlar. Mut- ir. buna gre fikirler kavram lar
lakyneticiler bu eski soylu snfn zerine kurulmu ya da kavram
ortadan kaldracak yeni oluumlar larla kurulmu btnlklerdir, dile
da byk lde belirleyici oldu balanarak insani iletiimi salar
lar. Bylece Ge Ortaada feo lar ve bylece dnyann dnt
dallik yava yava kendi sonuna rlmesine katkda bulunurlar. D
doru ilerlemeye balad. Fransa ve nce, bylece, eylemsel bir etkin
ngiltere feodal dzenden daha a lik kazanr. Fikir, ayrca gr an
buk uzaklatlar. Almanya XVI. lamna da gelir. Bir kiinin siyasal
yzylda feodal dzenin doruklan- fikirleri onun grleriyle ilgilidir.
n yayordu. Ne olursa olsun feo Bu anlamda doru fikirler kadar
dallik Yenian balarnda yerini yanl fikirlerden ya da bo fikir
220 sermayeci dzene brakmaya ha lerden de szedebiliriz. Her ne olur
sa olsun fikirlerimiz bilincimizin te trmay XVII. yzylda Descartes
mel etkinliklerini ya da yaptalar- yapt. Descartesda eit fikir
m olutururlar. Onlarn oluum bi- vardr: doutan fikirler (ides
imleri kiiliimizin zelliklerini ve innes) zihnimizde ncesel olarak
renklerini kurar. Bu anlamda fikiri bulunan ve dnmeyle ortaya
daha ok kavram diye anlam ak karlan fikirlerdir; yapay fikirler
doru olur. Bu anlamda fikirlerimiz, (ides factices) zihnimizin rettii
Claude Bem ardn dedii gibi, ol fikirlerdir; edinilmi fikirler (ides
gulara girmemizi salayan dn adventices) duyular araclyla sa
sel aralardr. Kavram anlamnda hip olduumuz fikirlerdir. Bylece
fikir, duyulur sunumun kendisi olan Descartes fikiri kavram yerine al
imgenin kartdr. Fikir ne kadar m olur. Daha sonra Malebranche
dolgunsa imge o kadar yzeysel Fikirlerin lmsz ve zorunlu bir
dir. Platonda Fikir ya da dea du- varoluu vardr diyecektir. Spino-
yulurst gereklii belirler: dea zada fikir zihnin bir kavramdr,
duyulur eylerin dnsel ve lm zihni dnen bir ey olarak biim
sz rneidir. Bir baka deyile, bu ler. Locke zihnin dorudan do
dnyadaki yani duyulur dnyadaki ruya alglad her nesneyi fikir di
eyler dealar dnyasnn bir kop ye adlandryordu. Locke dou
yas ya da bir trevidir. Bu lkc tan fikir anlayna kar kt, ona
baka gre bilgi nceseldir yani gre tm fikirler deneyden gelmek
dnyaya gelirken getirilmitir. Bu teydi: duyum fikirlerini bize duyu
na gre bilgi edinme abas da bir organlar salyordu, dnce fi
anmsamadan baka bir ey olma kirleri dnme yetimizin bir so
yacaktr. Bu gr benimseyen nucuydu, ayn zamanda sezgisel de
baz hristiyan filozoflar lmsz neyimin bir sonucuydu. Berkeley
Dorunun zihnimizde kendini gs Duyularla dorudan doruya al
termekte olduunu ileri srerler. Bu glanan eyler fikirlerdir diyordu.
lmsz, deimez, zorunlu ey Berkeleye gre algladmz nes
ler yani fikirler bizde tanrsal kay neler bize Tanrnm verdii eyler
rayla anmlardr. Aziz Augusti- dir. Hume fkirden izlenimlerin
nusun ve M aleberanchn felsefe dncede brakt zayf imgeleri
leri bu temele dayanr. Fikir soru anlyordu. H um ea gre insan zih
nuna Platoncu bakn tesinde bir ninin tm alglar izlenimler ve fi
bak getiren Epikuros olmutu. kirler olmak zere ikiye ayrlr. Fi
Epikuros fkir-im gelerden szet- lozof yle der: Bu iki tr arasn
mitir. Bunlar ok kk maddesel daki ayrm onlarn zihnimizi etkile-
paracklardr, nesnelerden gelirler yi, dncemize ya da bilincimi
ve duyu organlarmz etkilerler, ze giri glerinin derecesine ba
bylece beynimiz zerinde etkili ldr. Daha byk gle ya da daha
olurlar. Fikir zerinde en geni ara byk iddetle giren alglar izle
FLOZOF

nimler diye adlandryorum ve bu bu kavram karlayan nesneler du


ad altmda ruhta ilk grndkleri bi yularda verilmi deildir. Buna gre
imiyle duyumlar, tutkular ve duy fikirler deneyin salad belirleyi
gular topluyorum. Fikirden, izle ci denetimden uzaktr, byle olmak
nimlerin dncede ve usavurma- la bunlar kantlanamaz eylerdir.
da brakt zayf imgeleri anlyo Ruhsal fikir de, evrensel fikir de,
rum . Em ile B rehier yle der: dinbilimsel fikir de olgularn son
Lockeun felsefesine kartlarn aklamalarn salarken batan so
ca fkircilik ad verilmitir. Fikir- na usun etkinliini gerektirirler. He-
cilik, bilindii gibi, anlmzn tm gelde fikir oluumun evrensel il
nesnelerini basit ya da karmak fi kesidir: her ey dnr, nce do
kirlere indirger. Fikir, bu szc a, sonra ruh olur. Kavramn z
felsefeye getirm i olan Descar- nelliine karn fikir her zaman
tesda bir gerekliin imgesi ya da nesneldir, kendindedir. Sabit fik ir :
sunumudur, zihinle nesne arasnda fikirlerin ak srasnda sk sk ken
bir aracdr yalnzca. Locke nesne dini gsteren ve istemle ortadan
olan fikirle nesne olan sunum ara kaldnlamayan hastalkl zihinsel ol
snda bir seme yapmad. (...) Hu- gu. Sabit fikir bir tr asalak fikir
me da elbet fikircilik izgisinde ka dir, her zaman bilin alanna yayl
lr, ancak izlenimlerle fikirleri bir ma eilimindedir. stemli fikir ak
birinden ayrr, bu ayrm gl n engeller ya da saptrr. erii
ortadan kaldrmaktadr. zlenimler ekiciyse kiiyi atlgan bir duruma
kkellerdir ya da rneklerdir, onla getirebilir, bylece onun olaan et
rn fikirleri de kopyalardr. Fikirler kinliini artrabilir. Ancak o her za
zayftr ya da izlenimler gldr. man kiiyi skntya sokmaya, hat
Buna gre elbette her fikir sunum- ta bunalma itmeye eilimlidir. (Bk.
saldr, ama bir izlenimin sunucu DNCE, GEREKLK, L
sudur. zlenim fikirle ayn yapda KCLK)
dr. Ancak ondan yalnzca youn
luk asndan stndr. (...) Hu- F L O Z O F (lat. philosophus; fr.
m eun asl konusu izlenim lerin philosophe; alm. Philosoph', ing.
aratrlmas deildir, onun gzn philosopher). lk ilkelerle ya da ne
de byle bir aratrma felsefeyle denlerle uraan. nsan ve evren
deil de anatomiyle ve fizyolojiyle zerine kkl aratrmalar yapan.
ilgilidir. Yalnz fikirler, izlenimlerin nsan ve evren iin son aklama
kopyalan olan fikirler, bu fikirlerin lar getirmeye alan. Tm insan
kendi aralarndaki ilikileri zihnin sorunlarn belli bir bilgi kuram er
dokusunu olutururlar. Kant iin evesinde tartan. Filozofun dn
akn fikirler, Tanr, ruh ve dn yaya ynelii ilk ilkeleri aydnlata
yayla ilgili fikirlerdir. Kanta gre cak ve son aklamalar getirecek
222 fikir usun zorunlu bir kavramdr; biimde kkl bir ynelitir. Dn
ya ve felsefe bir eyin iki yz gi zof her eyden nce kkl d
bidir ya da felsefe dnyann anla nen ve bir dnce dizgesi ortaya
m gibidir. yleyse filozof belli us koyandr, bu dizgeye gre dnya
sal dayanaklar erevesinde dn ya btnsel bir yorum ya da ak
yay aklayan adamdr. Dnya fel- lama getirendir. / Paul Valry: Han
sefeleirken felsefe dnyalar der gi kltr dzeyinde olursa olsun,
Marx. Filozofa yalnzca dnyay bildiklerine, zellikle de dolaysz i
aklayan deil dnyay aklayarak ya da d deneyle bildiklerine genel
deitiren de diyebiliriz. Marx yle bir bak as kazandrmay dene
der: Filozoflar dnyayuieiik bi yen her kiiyi filozof sayyorum.
imlerde yorumlamakla yetindiler, / Paul Foulqui: Filozof tantlamak
ama imdi nemli olan dnyay d iin deil anlamak iin gzlemler;
ntrmektir. Buna gre filozof duygu onun dncelerini etkilese
dnyayla srekli bir alveri iin de ngrd ey ar ussal bir d
de olacaktr. Filozoflar yerden ncedir. Nedenler aratrmasnda
mantar gibi bitmezler. Onlar ala filozof bilginden daha ileriye gider:
rnn meyvalandrlar. Onlarn en in bilgin dolaysz nedenlerde snrla
ce, en deerli, en az grlr g nr ve olgular birbiriyle aklar
llkleri felsefi fikirlerle kendini (kaynamay syla, sy yanmayla
gsterir. Filozoflarn kafasnda fel vb.); filozof sonuncu nedenleri
sefe deerlerini kuran ruh iilerin aratrr. (Bk. FELSEFE)
eliyle demiryollarn kuran ruhun
aynsdr. Filozoflar dnyann dn F Z K (lat. physicus; fr. physique;
da deillerdir (Marx). Filozof bi alm. Physik; ing. physics). Doa
linmezi bilinir klmaya alr, s nn bilimi. Devinim, arlk, basn,
rekli bir aydnlatma abas iinde s, k gibi doal olgularn bilimi
dir. M. Merleau-Ponty yle der: olan fizik matematikle ve metafi
Filozoflar yaratan ey, insan bil zikle kartlar: duyularla alglana
giden bilmezlie, bilmezlikten bil bilir maddesel gerekliklerin alan,
giye aralksz ynelten devinimdir saf dnselliin alanndan ayrl
ve bu devinim de bir eit dinleni- maldr. Fizik bu anlamda ruhsal
tir. Felsefi dnce kl krk yar lkla da karlaacaktr. Yenian
yla yani her zaman ze yneli balarna kadar fizik felsefenin bir
iyle ve her trl ayrnty gz dalyd, doann kurgusal ereve
nnde tutuuyla gndelik d de aratrlmasna adanmt. Dio-
ncelerden ayrlr. Descartes yle genes Laertiosa gre Stoaclar
diyordu: Filozoflar ylesine nce felsefeyi e ayryorlard: fizik, ah
liklidirler ki, baka insanlara tmy lak ve mantk. Descartesn bilgi
le aydnlk grnen eylerde onlar aacnda fizie verdii yer nemli
eitli glkler bulabilirler. Filo dir. Descartesa gre aacn kk
FO B

leri metafizik, gvdesi fizik, dallar FR EN O LO J. Bk. KAFAYORU-


da matematik, hekimlik ve ahlak MU.
tr. (Bk. DOA, EVREN)
FR ST RASYO N. Bk. YOK
FO B . Bk. KORKU. SUNLUK.

FO R M . Bk. BM. FTRZM . Bk. GELECEK


LK.

224
G
G E E R L L K (lat. validitas; fr. olgudur. Hasta, yaamnn bir d
validit-, alm. Gltigkeif, ing. nemindeki bir kiiyle ya da kendiyle
v a lid ity ). Y r rl k te o lan n ilgili duygularn hekime yanstr. Bu
durum u . D e erin i y itirm e m i duygular olumlu duygular olmad
olann durum u. G eerli olann zaman olumsuz geiim, bu duy
durumu. Dnce alannda geer gular olumlu duygular olduu za
lilik geree uygunlukla, gereklikle man olumlu geiim szkonusudur.
ban koparmamlkla belirgindir. Ayn durum hekim den hastaya
En geni anlamda geerli dnce doru gelitiinde bir kar gei
evrensel erevede dorulanabilir im'den szedebiliriz. Alkanlklar
dncedir ya da genel olarak be dzeyinde de geiimden szetmek
nimsenen dncedir. Bir dn olasdr. Keman alan bir kimsenin
cenin geerli olmas onun zorunlu keman almakla ilgili deneyimleri
olarak herkese benimsenmi ol ni viyolonsel almakta kullanmas
masn gerektirmez: geerlilik yay da bir geiim olgusudur. Geiim
gnlkla belirgindir. Geerli olan ev gndelik yaam deneylerinde de sk
rensel olandan ok genel olan diye sk grlr: kpein srd bir o
dnmek doru olur. En yaygn cuk btn hayvanlardan korkma
geerlilik zellikle ahlak iin, daha ya balayabilir. Ruhayntrmasyla
ok da ahlakn baz belli kurallar ilgili geiimin salkll konusun
iin szkonusudur. (Bk. EVREN da H. Ey unlar syler: Geiim
SEL) szkonusu olduunda zerinde en
ok durulan dzeneklerden biri ay-
G E M (fr. transfert-, alm. ntrmacayla zdeleme dzene
bertragung] ing. transference, idir, bu dzenek ayrtrmann so
transfer). Bir eye duyulan ilginin nuna kadar baskn bir rol oynar.
bir baka eye yanstlmas. Bir ki Ayrtrmac kendi deneylerine da
iyle ilgili duygularn bir baka ki yanarak salam bir tutum alma ii
iye yneltilmesi. Geiim olgusu ni srdrmezse hastay davran
ruhayrtrmasmda sk grlen bir larnn bilincine ulatrma konusun 225
GELECEKLK

da eksik kalacaktr, nk iliki GELEN EK (lat. traditio; fr. tradi-


bundan byle iinden klmaz du tion; alm. Traditior, berlieferung;
ruma gelecektir. Ayrtrmann ge ing. traditior). Bir toplumda yeni
liiminde nemli bir yer tutan bu kuaklara eski kuaklardan szle,
ayrtrmacyla zdeleme olgusu yazyla, davranla geen deerler.
hastann ayrtrmayla ilgili bir ta K uaktan k u a a geen sanat
sars olamaz, yalnzca son amac rnleri, anlar, grenekler, alkan
hastann kendi biim ini bulmas lklar gelenei oluturur ya da gele
iin bu dayanan ortadan kaldrl nein konusudur. Halklarn davra
mas olan ayrtrmac imgesine s n zelliklerini oluturan, halklarn
rekli bir yaklam olabilir. (Bk. RU- neden yle yaptklarna ve byle
HAYRITIRMASI) yapmadklarna temel olan alklar
gelenein zn belirler. Alklar
G E L E C E K L K (fr. futurisme\ toplumlann yaam deneyleri iinde
alm. Futurismus; ing. futurism). benimsemi ve varlna sindirmi
talyan Marinettinin akademici an olduu kalp davranlardr. Birey
laya kar ortaya koyduu sanat sel kalp davranlar daha ok al
akm. Marinetti ve arkadalar sa kanlk erevesinde anlalrken top
natta tam anlam nda bir devrim lumsal kalp davranlar alklar
yapmay amalyorlar, eski sanatla olutururlar. Alklar insan yaamn
balarn tmyle koparmak isti btnletirici etkenler olarak kiile
yorlard. Onlara gre gemite tu rin davranlarna sinmi toplumsal
tulmas, deerlendirilmesi, ycel zelliklerdir. Grenekler alklarn
tilmesi gereken hibir deer yok kurallam biimleridirler. Bu yz
tu. Artk katksz yeniyi balat den grenekler alklar gibi kendi
mak gerekiyordu. Makinelerle iyi liinden deillerdir, onlarn toplum
den iyiye deiik grnmler alm zerinde, ayr ayr bireyler zerinde
bir dnyada hzn, savan, gl belli arlklar, belli ykleri vardr.
ln sanatn yapmak bir kanl Alklarn ve greneklerin geni za
mazlkt. M arinettinin bildirisi 20 man boyutunda dnmyle, bi
ubat 1909da yaymland, ama de rikimiyle ve aktarlasyla ilgili olan
vinimi gerekletiren topluluk ok gelenekler gerek anlamda bir top
abuk dald. Marinetti hemen he lumsal deerler toplamdr: bu de
men tek bana kalmt ve gele erler zellikle ahlaki deerlerdir ya
ceki iirler yazmaya alyordu. da en genel anlamda kltr deerle
Bununla birlikte gelecekiliin et ridir. Bir ahlak kural gelenekler er
kisi geni oldu, resimde ve mzik evesinde ele alnrken herhangi bir
te zellikle kendini gsterdi. M hastal iyiletirmekle ilgili yntem
zikte gelecekiler geleneksel armoni ler ya da uygulamalar da bu ere
kurallarn tmyle yok sayarak a vede ele alnabilir. Buna gre tm
rtc mzik paralar yazdlar. anlar, alklar, inan biimleri, g
226
GELM

renekler, yaptlar, kurumlar geldige- tek. Bir sonuca ulamayan yne


ti zellikleri dnda yani dnme lim. Amacna ilgisiz geici eilim.
urayarak gelecee aktarlr olan Gereklemeden snen istek. Kla
yanlaryla gelenei olutururlar. Ak sik felsefede Locke ve Leibniz gel-
tarlma ya da gelecee ulatrlma geisteki arzunun en aa dere
gelenein balca zelliidir. Szko- cesini belirtmek iin kullandlar. Bu
nusu aktarlma yazl olduu gibi sz gnk anlamda bu terim isteksiz
l de olabilir. Yazl gelenei szl lik kadar beceriksizlii ortaya ko
gelenekten ayran onun saptanm yar. Bir ie kalkan ama hibir za
ya da byk lde saptanm olu man o ii bitirmek iin yeterli a
udur. Szl gelenek kaygandr, ileri bay gsteremeyen kiileri gelge-
llerde deikendir, yere ve za istek sahibi kiiler diye nitelendi
mana gre srekli bakalklar ya da rebiliriz. Bu terim istemin zayf bir
eitlilikler gsterir. Gelenek srek biimini ortaya koyarken ayn za
li deien bir deerler toplam ol manda isteme kart bir anlam be
makla insan yaam zerinde belir lirler gibidir, nk istem her ey
leyici olur, hatta grenekleri de ie den nce gerekletirme eilimi ola
riyor olmakla belli bir bask gc rak kendini gsterir. (Bk. STEM)
oluturur. (Bk. ALIKI, GELE
NEKLK, GRENEK) G E L M (fr. dveloppement;
alm. Entwicklung, Wachsen; ing.
G E L E N E K L K (fr. traditiona development). Daha stn ve kar
lisme; alm. Traditionalismus; ing. mak bir duruma geme. Eski fel
traditionalism). Gelenee ballk. sefelerde ya da daha dorusu eski
Gelenee ar ballk. Gemiin toplumlarda geliim fikri yoktu ya
deerlerine ballk. Gelenei do da snrlyd. Eski Yunanistanda ge
runun lt sayan reti. Gele liim evrimsellikle belirgindi: her
nekilik alklar ve grenekleri ey tam bir dn yaparak bala
zellikle ycelten bir bak ya da d yerde son bulacakt. Bu elbet
anlay olmakla gemie baml- te yalnz yunan insannn deil, tm
lanmay gerekli klar. Bylesi bir doal evrimlerden, gece-gndz
bak kiinin dikkatini yalnzca ya kartlndan, mevsimlerin dn
anma yneltecek, onu bugn ve mlerinden etkilenmi tm eski
yarn karsnda ilgisiz klacak, by- lerin gryd. A ristotelesden
lece gereklikten koparacaktr. Ge sonra ardllar skolastikler balan
lenekilik geni erevede tutucu gla bitii birletiren dairesel devi
lukla ayn anlama gelir. (Bk. GE nimin en yetkin devinim olduunu
LENEK, TUTUCULUK) sylyorlard. Aristoteles ayst
evrende dairesel, ayalt evrende
G ELG E ST EK (fr. vellit; alm. izgisel devinimin olduunu sy
Velleitat; ing. velleity). Amacna lyordu. Kesiksiz geliim fikri ya
varmadan abucak snveren is da ba sonuna balanmayan iz
GENEL

gisel geliim fikri Yeniada, zel olarak eylerle ilgili olan. Olasya
likle XIX. yzylda ortaya km kart olarak etkin bir biimde va
tr. XIX. yzyl evrim felsefeleri, rolan. lksele kart olarak varl
gelien bir dnyada yaadmz, gsterilebilir olan. Gerek olan
her eyin dnlmez bir biimde ara etkin bir biimde verilmi ya da su
lksz dntn bildiriyorlard. nulmu olandr, varl aratrmay
Dnm fikrinin ya da daha ge gerektirmeyendir. G ereki do-
nel erevede geliim fikrinin ilk bi ru yla kartrmamak gerekir. Do
imine XVII. yzylda Leibnizde ru, gerekin sezgisi ya da bilgisi
raslyoruz. Leibniz monadlar ku dir. / A. de Musset: Benim iin
ramn gelitirirken her monad iin tm gerek bir kurgudur. / Alain:
bir gemi ve bir gelecek dn Hibir olas gzel deildir, yalnz
m ve yle demiti: Her tz, ka ca gerektir gzel olan. / L. Blum:
rk bir biimde de olsa, evrende Gerek kendini ancak samayla
gemile, imdiyle, gelecekle ilgili aklayabilir. / H. de Montherlant:
olarak her olan aklar, bu da son Bana gre mutlak olan Tanr de
suz bir algya ya da bilgiye ben ildir, gerekliktir, dorudan ve ke
zer. (Bk. DEM, DNM, sin bir kavram a biim idir. / A.
EVRM, MONAD) Breton: Dsel olan, gerek olma
ya ynelendir. / M. Butor: Ger
G E N E L (fr. gnral, alm. Allge ek gereklik dselle ilikisi iin
mein-, ing. general). Birok bireyle de varolabilir, dselin gereklikte
ilgili olan. Bireysele kart olarak olduunu, gerei dselle grd
btnle ilgili olan. Bir trle ilgili mz anladmzda varolabilir.
olan. Tm bireyleri ieren. Bir / A. Gide: Duygularn alannda
b t n n tm e le rin i, bir gerek dselden ayrlmaz. / J.
to p lu lu u n t m y elerin i Giraudoux: Ancak gl bir ger
ilgilendiren. Sk sk olan. (Bk. ekd yaam olan bir toplumun
ZEL) byk bir gerek yaam olabilir.
/ Kierkegaard: Gerek olasdan da
G E N E L L E T R M E (fr. gnra ha zorunlu deildir, nk zorunlu
lisation; alm. Verallgemeinerung her ikisinden kesin olarak ayrdr.
ing. generalization). Bireylerin or / H. Barbusse: Gerek ve doa
tak niteliklerini saptama. Belli bi st ayn eydir. (Bk. DORU)
reylerde grlen bir zelliin b
tn bireylerde ya da pekok birey G E R E K L K (fr. ralisme;
de varolduunu gsterm e. (Bk. alm. Realismus; ing. realism). Var
GENEL) ln dnceden bamsz olduu
nu ne sren reti. Varln d
G E R E K (lat. realis; fr. rel; alm. nsel nitelikli olmadn, dn
wirklich; ing. real). Varl kesin ceden de gemediini ne sren
228 olan. Grntyle ilgili olana kart reti. Bilgi edinmede d gereklikle
GEREKLK

ilgili koullarn baskn olduunu, gerekilik yolunu izlediler. lk


buna gre dnlen nesnenin d c saylmakla birlikte lkclkle
nen zne karsnda belirleyici ol- gerekilik arasnda yer alan tek fi
ihunu ileri sren bilgi anlay. Sa lozof Descartesdr. Descartes, do
natta doalcla kart olarak ger utan fikirlerin yanma edinilmi fi
eklii kaba bir aktarmacla d kirleri koyarak lkcln lm-
meden belli bir kiisel yorumlama latrd. Estetikte ya da sanatta ger
anlay iinde yanstma eilimi. En ekilik gereklii lksel gr
eski gerekilik Platonun gerek nmlerle bozmadan vermek eilim
iliidir. Platon dealarn gerek lidir, bu anlamda doalclkla kar
gereklikler olduunu, onlarn bi t olur. Gerekilii doalclktan
reysel varlklardan ve duyulur ey ayran balca zellik, gerekiliin
lerden daha gerek olduunu bildi doalcla kart olarak nesneye
riyordu. Ancak Platonun dealar yorum getirme tutarllnda belir
kuram, her ne kadar gereki diye ginleir, oysa doalclk zneyi or
nitelendirilse de, gerekilie tam tadan kaldrmak istercesine gere
kart bir anlay, lkcl or e uyarl kalma savndadr. Gerek
taya koyar. nk her gerek ger ilik insanla ilgili aklamalarda duy
ekilik gerekliin bilgisini zihni gu abartmalarndan kanma eili
mizden bamsz olarak varsaya mi gstermekle duyguculukla kar
caktr, buna gre gerekilik lk tlar. Gereki bak, maddesel
cle kart olarak zne-nesne ili gereklii ya da d dnya gerek
kisi iinde nesneye arlk vermek liini birinci planda nemsemekle
le balar diyebiliriz. Buna gre hi m ad d ecili e y ak lar./ G a st n
bir ncesel bilgiye ya da doutan Bachelard: William Jamesden bu
bilgiye sahip olmayan zihin ancak yana her kltrl insann zorunlu
duyular yoluyla d dnya bilgisini olarak bir metafizie baland sk
alma yeteneine sahiptir. Gerek sk yinelendi. Bizce unu sylemek
iliin temelleri Aristotelesle atl d ah a d oru o lacak : h er insan
mtr. Aristoteles bilginin tek kay bilimsel kltre ulama abasnda
na olarak duyu verilerini gryor, bir deil iki metafizie dayanyor;
retmeni Platonun dealar anla doal ve inansal, isel ve direngen
yna kar kyordu. Ortaada olan bu iki metafizik birbirleriyle
gerekilik tmelleri eylerden ba elimekteler. Onlara hemen geici
msz sayma eiliminde kendini bir ad vermek iin, modem bilimsel
gsterdi. Gereki dnce Yeni- dncede sessiz sessiz bir araya
ada zellikle ngiliz filozoflarn gelmi olan bu iki temel felsefi
da, zellikle Lockeda anlatmn tutum u klasik etiketlerine gre
buldu. Felsefe tarihi boyunca he usu lu k ve g erek ilik o larak
men btn filozoflar iki izgiden bi belirleyelim. (Bk. DOALCILIK,
rini, ya Platonun at lkclk DUYGUCULUK, FELSEFE, L
yolunu ya da Aristotolesin at KCLK) 229
GEREKLK

G E R E K L K (fr. ralit; alm. yaamn tek gereklikleridir der.


Realitt, Wirklichkeit', ing. reality). Bir bakma dsel ncelikli gibidir:
Gerek olann kendisi. Gerek ola d gereklie ulamann tek yolu
nn zyaps. D dnyann varl. gibi grnr. Dte olas bir ger
Varolan her ey. Etkin olarak varo ekliin tasla ya da tohumu var
lan. Gereklik olan eylerin tmyle dr ve her d gerekliin ddr.
ilgilidir. Gereklii dorulukla ka nsan dlerini gereklie dn
rtrmamak gerekir. Doruluk yar trr ve hemen yeni dlere yne
gda kendini gsterir ve gerekli lir. Jean-Jacques Rousseau yle
in dnsel dzeyde ya da zihni diyordu: Tm dlerim gerekli
m izde onaylanm asyla ilgilidir. e dnseydi bana gene de yet
Gereklik grlr yani alglanr ya meyecekti: daha da kuracak, d-
da dorudan doruya dnlr. leyecek, arzulayacaktm. Hibir e
Henri Delacroix yle der: Ger yin dolduramayaca anlatlmaz bir
ekliin dnyas dorunun dnya boluk, bir baka tr sevince do
s deildir: gerekliin dnyas ru bir gnl atlm buluyordum
dorunun dnyas iin bir koul kendimde. Sanatn konusu olan
dan baka bir ey deildir. Doru gereklii de bu erevede deer
yava yava zmledii gereklik lendirmek gerekir. Sanata gereki
karsnda dncenin ilevsel bir bak gereklii olanla snrland
konumudur. nsann manevi etkin rr, ona lksel bir anlam vermez.
lii olan olmayanla aar ve tmyle rnein Guy de M aupassant yap
olasnn alanna alr. Dle ger t gereklie sk skya balayarak
ekliin ya da olasyla gerekliin yle der: Bir sanat yapt bir ger
tam bir kartlk iinde grnmesi ekliin hem simgesi hem tpatp
onlarn ayn zamanda birbirini tm- anlatm olduu zaman deerlidir.
leyen eler olmasn engellemez. Ancak, ne olursa olsun, sanat ger
zellikle d gerekliin bir yz eklii deil gerekliin bir yoru
gibi grnr. J. Joubert D bir munu verebilir. Bu konuda Hugo
gerekliin yanssdr der. Elbette yle der: Sanatn doruluu hi
gereklik m utlak olan deil insana bir zaman mutlak gereklik olma
grnen eydir ya da insana mut yacaktr. Sanat eyin kendisini ve
lak yaps iinde deil de insann ya remez. lkc ya da dorucu
psna gre greli llerde gr bak gereklii daha geni er
nen eydir. Alfred de Musset bunu evede ya da akn anlamda alr.
Gereklik bir grdr diye for George Sand yle der: Sanat
mller. Zaman zaman dler ger olumlu gerekliin incelemesi de
eklii belirleyecek kadar etkin ildir, lksel dorularn aratrl
olurlar ya da grnrler, yle ki masdr. Benzer bir gr Paul
dteki gereklikle gereklikteki Claudelde buluruz: iirin konusu
d birbirinden ayrmak olanak ok zaman sanld gibi dler, im
szlar. Xavier Fomeret Dler geler ya da fikirler deildir. iirin
GEREKSTCLK

konusu kutsal gerekliktir, bir kere tn snrlarn at, sanatn hemen


verilmi olan, tam ortasna yerleti tm alanlarnda etkili byk bir de
rildiimiz kutsal gerekliktir. O, g vinime dnt. Fransz bestecisi
rnmez eylerin evrenidir. Bu ey Eric Satie, Debussynin incelikli sa
ler bize bakarlar ve biz bu eylere natna kar karken daha ok ye
bakarz. (Bk. DORU, D) ni ressam lardan esinleniyordu.
G erekstcl bir bildiriyle
G E R E K S T C L K (fr. Andr Breton kurdu. Louis Ara
surralisme; alm. Surrealismus; gon, Paul Eluard, Antonin Artaud,
ing. surrealism). Usun denetimin Robert Desnos akmn ncle
den kurtulmu ruhsal etkinlikleri ya riydiler. Saint-John Perse, Jules
ratmada balca kaynak olarak g Supervielle, Biaise Cendrars, Jean
ren sanat akm. Gerekstclk Cocteau, Max Jacob da gereks
fikri fransz airi Guillaume Apol- tcle yakn duran airler oldu
linaireden kmtr. Surralisme lar. Gerekstclkten nce Da
szcn ilk kullanan da odur. da akm ortaya kt. Allm d
(Les mamelles de Trsias, drame nce dzenini tmyle ykmaya
surraliste). Apollinairede gere ynelik bu akm gerekstcl
kstcln ilk belirtileri vardr, n ncs gibiydi. 1919 martn
bununla birlikte onu biimbozma- da Andr Breton, Louis Aragon ve
lar zaman zaman arya gtrm P hilipp S o u p au ltnun kurduu
bir air olarak grmek ve onu ger- Littrature (Edebiyat) dergisi da-
ekstc diye nitelendirmemek daclann szcs oldu. Akmn ku
doru olur. Gerekte biimbozma- rucusu Tristan Tzara dada hibir
larn kayna Apollinaireden nce anlama gelmez diyordu. 1919 da
lere, Rimbaudya kadar uzanr, hat Breton ve Soupault Les champs
ta tm br simgeci airlere kadar magnetiques\\ (Manyetik alanlar)
uzanr. Bu airler doaya bir insan yazdlar. Bu yapt ilk gerekstc
yorumu getirirken nesnenin all yapt olarak bilinir. Breton i 924de
m grnmlerini bozdular, ko Manifeste de surralisme'i (Ger
numlarn dattlar, sanat doaya ekstcln bildirisi) yaymla
benzemez apayr bir doa olarak d. Breton bu bildiride yle diyor
belirlediler. Sanat bylece yeni an du: Gerekstclk ar ruhsal bo
latm olanaklar kazanrken yepye almdr, onunla insan dncenin
ni b ir dil ed in d i. D aha sonra gerek ileyiini szl olarak, ya
Guillaume Apollinaire yepyeni bir zl olarak ya da bambaka bir yol
iir anlay gelitirdi. O iirine he la aklamaya ynelir. Usun uygu
men her eyi, her konuyu sokabi lad her trl denetimin dnda,
liyordu. Apollinairein yeniliki ha her trl estetik ya da ahlaki ura
vasn gerekstclk izledi. Bi n tesinde gerekstclk d
rinci Dnya Savann ardndan ncenin kendini yazdrmasdr.
kendini gsteren bu akm edebiya Gerekstclk kendisine gelene 23
GEREKRCLK

kadar gzden uzak tutulmu baz toplumcu izgiyi seince gereks


arm biimlerinin stnlnn tclk iyiden iyiye geriledi. (Bk.
gerekliine inanmaya, dn g GEREKLK)
cne inanmaya dayanr. Tm br
ruhsal dzenekleri kesinlikle ykma G E R E K R C L K Bk. BELRLE
ya ve yaamn balca sorunlarnn NMCLK.
zmnde onlarn yerine geme
ye ynelir. Breton, daha sonra ya G ER EK LLK (lat. necessitas; fr.
ymlad ikinci bir bildiride de un ncessit; aim. Notwendigkeit; ing.
lar sylyordu: H er ey una necessity). Olmamas szkonusu
inanmaya gtryor bizi: ruhun bir olmayann durumu. Varl ya da
noktas vardr ki, o noktada yaam edimi kanlmaz olan eyin duru
la lm, gerekle dsel, gemile mu. Kesin olarak yararl olann du
gelecek, iletilebilirle iletilemez, yk rumu. Gereklilik mutlak ya da var
sekle alak elikili eyler olarak al saymsal olabilir. Her durumda var
g lanmaktan karlar. Buna gre, l kanlmaz olana mutlak olarak
gerekstc etkinlikte, bu nokta gerekli, varl ngrlere bal ola
nn belirlenmesi umudunun dn na varsaymsal olarak gerekli di
da bir etken aramaya almak bo yebiliriz. Metafizik ya da matema
unadr. Breton ayn metinde ger tik gereklilikler mutlaktr, varsaym
ekstc ynelimi bir bakaldr sal ya da koullu gereklilikler an
ma ahlakn gerekletirme atlm cak belli koullar erevesinde ken
gibi sunar: En basit gerekstc dini gsterecektir. Ahlaki gerekli
edim elde tabanca sokaa dmek lik, insann yaam dzenlemek iin
ve kalabala rasgele ate etmektir. ortaya koyduu davran forml
Yaamnda en azndan bir defa y leriyle ilgilidir, neyi yapmamz ve
rrlkteki bu alaltc ve sersemle- neyi yapm am am z gerek ti in i
tici kklkler dzeniyle balar belirler. Gereklilik zgrl kst
n koparmay dnmemi olan in layan ya da belli koullarda bala
sann bu kalabalkta kam namlula yan bir durumdur. Ahlak alan ge
ra dnk olarak belli bir yeri var reklilikle zgrln byk lde
dr. Gerekstc k giderek kartlat bir alandr. (Bk. Z
br sanatlar, zellikle resim sa GRLK)
natm etkiledi. Gerekstc devi
nime Arp, Chirico, Masson, Tan- G ER EK SN M (fr. besoin; aim.
guy gibi ressam lar da katldlar. Bedrfnis, Bedarf; ing. need, re
1928den sonra gerekstclk quirement). Varl varlmz iin
tav sam ay a b alad . B re to n un gerekli olan bir eye duyulan z
1930dayaymlad ikinci bildiri lem. Kendisi iin gerekli olan ey
ye karn akma ilgi giderek azal den yoksun kalm bireyin duru
yordu. Siyasal yaamdaki dn mu. D oal ya da to p lu m sa l
232 mler zerine Eluard ve Aragon gereklilik. Gereksinimlerin banda
GEREKSNM

doal gereksinimler gelir. Uyku ge yardmc olanlar sever. Gereksi


reksinimi, bannma gereksinimi, ye nimler dnyaya ar bir ynelile
mek yeme gereksinimi doal ge art gstererek bireyin yaamn
reksinimlerin banda gelir. Doal zora sokabilirler, en azndan gerek
gereksinimlerin karlanmamas bi sinimleri aza indirgenmi insanla
reyin yaamnda ykc gelimelere rn dnyas sonsuz gereksinimler
yol aabilir. Atee gereksinimi olan ortaya koyan insanlarnkinden da
onu avucuyla alr sz gereksi ha rahat ve daha az sorunlu ola
nimlerin nemini belirtir. Organiz caktr. Fnelon yle der: nsan
mann fizyolojik koullarna bal lar her eye sahip olmak isterler ve
olan bu tr gereksinimler yaam arya ulamak arzusuyla kendile
sal dzeyde nem tarlar. Toplum rini mutsuz klarlar. Onlar basite
sal ya da manevi gereksinimler de yaamay bilselerdi ve gerek ge
fizyolojik ya da doal gereksinim reksinimlerini karlamakla yetinse-
ler kadar nemlidir, nk insan lerdi her yerde bolluk, sevin, ba
toplumsal bir varlktr ve toplumda r ve birlik olacakt. Gereksinim
olma koullarn her durumda ger lerin karlanmas insan dnyaya
ekletirmek zorundadr. Alkan balar, erinli klar, oysa gereksi
lklar bizde ikinci bir doa olutur nimler karlanmadnda insan e
duklarna gre, alkanlklardan ge itli sarsntlarn ve ykmlarn iine
len gereksinimler de olduka ko- debilir. Gene de insann tm y
ullaycdr. Alkole alm biri iin nelimlerinde gereksinimlerin belir
alkol gereksinimi ekmek ve su ge leyiciliini varsaymamak, bir takm
reksinimi kadar nemlidir. Hatta ynelimlerin de insani isteklerle
daha basit alkanlklarla ortaya gerekletiini gzden uzak tutma
kan gereksinimlerin karlanmamas mak gerekir. nsan arzunun bir
bile insanda byk skntlar yara yaratsdr, gereksinimin deil der
tabilmektedir: n yemek ye Bachelard. Gene de insann gerek
meye alm bir kii kendisine iki sinimlerini azmsamamalyz. Top
n yemek verildiinde tedirgin lumsal bir varlk olan insan, en ge
olacaktr. Gereksinimlerin toplum ni gereksinimler iinde, bir devlet
sal ve doal bir yan olduu kadar dzeni ortaya koymutur. Edmond
kiisel bir yan vardr, buna gre Burken belirttii gibi, Hkmet
bireylerin gereksinimleri byk l insan erdeminin insani gereksinim
de deiiklik ya da eitlilik gs leri karlamak iin ortaya koydu
terir. La Fontaine yle der: Siz u bir bulutur . Toplum yaam
den iyi kim bilir gereksinimlerinizi gelitike gereksinimler artm, ge
- Kendini tanmaya almak zen reksinimler arttka toplum yaa
lerin banda gelir. nsan en ok m gelimitir. Baron d Holbach
gereksinim duyan hayvandr ve yle der: nsan trnn bireyle
Pascal in de belirledii gibi yalnz rinde, bu arada siyasal toplumlar-
ca gereksinimlerini karlamasna da gereksinimlerin gelimesi zorun- 233
GERC

lu bir durumdur; bu geliim insa re, bileikten basite ynelme. Top


nn z zerine tem ellenm itir: lumbilimde ilerlemeye kart olan
karlanan doal gereksinimlerin dnm. Ruhbilimde bunamayla
yerine dnsel dediimiz gerek birlikte kendini gsteren an yitiri-
sinimlerin ya da fikir gereksinim minin yeniden eskiye doru iler
lerinin gemesi gerekir; bu kinci lemesi; ayrca ruhsal bir sarsntya
ler mutluluumuz iin birinciler ka urayan kiinin gemie snmak
dar gereklidirler. (Bk. ALIKAN zere davranlarn gem iteki
LIK, TOPLUM) davranlanna benzetmeye alma
s (yatl okula yerletirilen ve by
G E R C (fr. ractionnaire', alm. lece annesinden uzak kalan ocu
Reaktionr-, ing. reactionary). Es un bebek gibi konumaa bala
ki deerleri savunan. Eski deerler mas). [Bk. EKSKKALI, GER
zerine toplumsal-siyasal bir ya EVRM, SAVUNMA DZENEK
am dzeni kurmay arzulayan. / LER]
J. Commerson: Bir kaplumbaa
baz tutucu gericilerden daha de G E R L K (fr. arriration', aim.
erlidir. En azndan yrd za Rckstndigkeit', ing. backward
manlar. / Mao: Tm gericiler ka ness). Gerekli geliimi gstereme-
ttan kaplanlardr. (Bk. GELE me durumu. Ruhsal ilevlerin geli
NEK, GELENEKLK, TUTU iminde yetersizlik. Zihinsel geri-
CULUK) likle duygusal geriliki birbirinden
ayrmak gerekir. Zihinsel gerilik d
G E R E V R M (fr. involition\ alm. nsel etkinlikteki geliimin dou
Involition; ing. involition). Ters tan nedenlerle duraksamasdr. Ge
ynde evrim. Spencerin biryap- riliin derecesine gre ahmaklk,
ldan okyaplya geii ngm ev alklk, aptallk gibi deiik dzey
rim anlayna kart olarak okya- ler belirlenebilir. Zihinsel gerilik be
pldan biryaplya geii ngren yindeki organik bir bozuklua ba-
evrim anlay. zellikle ngiltere lanabilir. Bu bozukluk da annenin
de, XIX. yzyln ikinci yarsnda gebelik srasnda hastalanm olma
kullanlm olan bu kavram evrime sna bal olabilir, doum srasnda
ters olan dnmleri belirler. (Bk. beyinde bir zedelenme nedeniyle
EVRM) olabilir (zellikle forseps uygulama
larnda bu tr zedelenmelere sk
G E R L E M E (fr. rgression-, alm. raslanlr). Ancak nedeni bilinme
Regress, Regression, Rckgang-, yen pekok zihinsel gerilik duru
ing. rgression). Daha alt bir d mu vardr. Zihinsel bakmdan geri
nceye ulama. Daha aa bir du ocuklarn eitimi zel snflarda,
ruma geme. Biyolojide canl var kendi durumlarnn gerektirdii ko
lklarn bir gerievrim durumuna gir ullar iinde gerekletirilmelidir.
mesi. Mantkta sonulardan ilkele Bylece onlarn zihinsel geliimle
GZEM

rini salamak olas olmasa da on eit g tarafndan iki ayr yne e


lar toplumsal yaama uyarlamak kilen insan gerilime urayacaktr.
olas olmaktadr. Duygusal gerilik Gerilim kiiyi geliime uratan ne
normal zekal kiilerde ok gr denler arasnda yer alr. Freudun
len bir durumdur ve ruhsal ya da tanmlad gibi pekok d etken,
daha dorusu duygusal bir yeter rnein bymeyle gelen fizyolo
sizlikle belirgindir. Bu yetersizliin jik olgular, d tehditler, yoksunluk
kaynaklarn ocukluktaki yetime lar, atklar bir gerilim nedeni ol
koullarnda aramak olasdr. Aile duu lde bir ilerleme kayna
ye ar ballk, anne ya da baba dr.
basks gibi koullar duygusal ge
rilie yol aabilir. Duygusal gerili GETALT R U H B L M . Bk.
e uram kiiler genellikle yeti BM.
tirilme koullarndaki olumsuzluk
lar nedeniyle yaama uyum gste G D M L (lat. discursus; fr.
remeyen kiilerdir. Cinsel yaam, discursif, alm. diskursiv, ing.
toplumsal yaam, evlilik yaam ve discursive). Bir nermeyi bir baka
meslek yaam onlar iin byk n erm ed en u sav u rm a y o lu y la
glkler ortaya koymaktadr. Duy karan dnce. Sezgisel dn
gusal gerilik ok zaman bencillik, cenin tersine, nermeden nerme
kskanlk, iddete eilim, iekapa- ye geerek yani arac nermeler
n, aalk duygusu, uydurmac kullanarak ya da bir baka deyile
lk, evreye uyarszlk biiminde dolayl karmlar yaparak sonuca
kendini gstermektedir. Zihinsel ulaan dnce. Gidimli dnce
gerilik iyiletirilemezken duygusal adm adm, usavurmalarla ilerleyen
gerilik ruhayrtrmas yntemiyle dncedir. (Bk. SEZG, U SA
alabilmektedir. (Bk. AHMAKLIK, VURMA)
ALIKLIK, APTALLIK)
GZEM (lat. mysterium\ fr. mystre;
G E R L M (fr. tension; alm. Span- alm. Mysterium\ ing. myster$). n
nung; ing. tenstion). D etkilerle san usunun kavrayamad. Eski din
karlaan ruhun gerginlik durumu. lerde uygulamalar, kurallar ve re
nsann karlat her sorun, bir tiler btn. Pagan Eskiada di
bilimsel sorun ya da bi aile sorunu nin gizemlerine ancak o dine katl
ya da baka bir sorun insann be m kimseler erebilirlerdi. Bu dnem
deniyle birlikte ruhunu gerginlie de Yunanistanda balca gizemler
iter. Trafiin tkanmasndan enflas Eleusis gizemleri ve Orpheus gizem
yonun artmasna kadar her sorun leriydi. Gabriel Marcel nesnel bir
bir gerginlik ya da gerilim nedeni kavramlamazlk ortaya koyan so-
dir. Dnsel dzeyde her aratr runla tantlanamaz bir kavram lamaz-
ma insan belli bir gerilim iine iter. l olan gizemi birbirinden ayrd.
K. Lewinin tanmlad biimde iki (Bk. GZEMCLK) 235
GZEMCLK

GZEM CLK (fr. m ysticism e; G Z LEM E (lat. dissimulatio; fr.


alm. Mystizismus, Mystik; ing. mys- dissimulation', aim. Verstellung-
ticism). nsan ruhunun akn varl kunst, Verstellung; ing. dissimula
a gnl yoluyla ykselerek onunla tion). Duygularn ve dnceleri
zdelii andran iten ve dolaysz ni dzenlenmi bir bastrmayla sak
bir yaknlk kurabilecei inanc ve bu lama. Gizlemede her zaman bir ko
inanla ilgili retilerin tm. Gizem runma eilimi vardr. Bir spanyol
ciler bizi sonsuza balayan gcn atasz yle der: Yaral parma
yalnzca gnl gc ya da duygu g n gsterme, herkes ona vurma
c olduuna inanrlar, us bizi yanl ya kalkar. Ortaadan kalma bir
tr, bizi yanlsamalara ve kmaz yol atasz de Gizlemeyi bilmeyen
lara iter diye dnrler. Gizemci d egemen olmay bilemez der. An
nce Tanr nn insan ruhunda cak gizleme kolayca gerekletiri
var olduuna inanr ve bylece tan lebilecek bir i deildir. L. Lavelle-
rsallk karsnda hibir kukuya yer in dedii gibi Gizleme, gizlenme
brakmayacak biimde bir kesinlie si en g eydir. (Bk. BASTIR
ya da hatta katla ynelir. O yz MA)
den gizemci dnceler genellikle
hogrsz dncelerdir. te yan G Z L B L M C L K (fr. occul
dan Tanrya ykselme abas dn tisme', aim. Okkultismus; ing.
yadan el etek ekmeye varan bir y occultism). Kuram ve uygulamas
nelimi gerekli klar. Buna gre gizem gizemci grlere dayal aratrma
cilik hemen her zaman ilecilikle b clk. Duyulurst gerekliklerin
tnleir. Gizemci-ileci felsefelerin varln aratrmaya ynelik bilgi
ilk byk rnei Platon felsefesidir. alan. Doast gereklikleri orta
Estetikte gizemcilik somuttan ok ya karma yntemleri. Gizlibilim-
akn olana, ussaldan ok duygusala cilik zellikle Ortaada geerli ol
h a tta d sele, D n y adan ok mu, bu alandaki aratrmalar Ye-
D o aya ynelm e eilim leriyle nian balarnda bilimlerin geli
seilir. Gizemci estetik olgulardan im ine katklarda bulunm utur.
zellikle uzak durarak kendini st bir Gizlibilimlerin banda simya gelir
etkinlik olarak belirlemeye alr. di, bu bilim madenlerin birbirine d
Charles Lalo yle der: Estetikle ntrlmesiyle ilgilenirdi. Bir e
gizemciliin saysz biimleri gzel it by olan simya deiik maden
aratrmasn olgularn dnda bir lerden altn ve gm elde etmeye
dlem durum una getiriyor, bu ynelmiti. Tanrnn yardmyla
d lem bu o lg u larn yntem li bakrdan, kalaydan, kurundan de
aratrmasnn gerektirdii iki byk erli m adenler salanabilecekti.
alana, tarihe ve eletiriye yabanc Gkbilgisi ya da astroloji de gizli-
k aly o r h atta bazen dm an bilimdi, yldzlarn devinimlerine ba
oluyor.(Bk. LECLK, GZEM) karak gelecei grm ek olasyd.
236
GREL

Ruharma yani llerin ruhlary yrek, dncenin katlna kar


la iliki kurmak da gizlibilimcilikle duygunun yumuakln duyurur.
igiliydi. Bu tr abalar bugn eski / B. Franklin: Delinin yrei a-
ye gre iyiden iyiye azalm ya da zndadr, bilgenin az yreinde-
belli evrelerle snrl kalmtr. (Bk. dir. / Marquise de Sevign: Y
BONAN) rein krklklar yoktur. / F.
Villon: ki kiiydik, tek bir yrei
G N L (lat. cor; fr. coeur, alm. miz vard. / P. S. Toulet: Hibir
Herz; ing. heart). Sezgisel dn ey gnl kadar yrtc deildir. /
ceyi salad dnlen dzenek. A ucassin et N icolette: Erkein
karml ya da gidimli dnceye kadn sevdii kadar sevemez ka
kart olarak sezgisel kavray. dn erkei; nk kadnn ak g-
Ruhsallmzn duygularla ilgili zndedir, m em esinin ucundadr,
yan. Usu filozoflarn tersine din ayak parmann ucundadr; erke
ci ya da gizemci filozoflar us kav in ak bir trl karamad y
ramnn yanma ya da hatta stne reinin derinliklerine ilemitir. /
gnl kavramn yerletirirler. Us La Rochefoucauld: Dnce her
u D escartesn grlerini ele zaman gnln oyuncadr. / La
tiren Pascal bilginin temeline g Fontaine: Gnl her eyi yapar,
nl kavramn yerletirir: Doru kalan botur. / Pascal: Tanry
yu yalnzca usla deil, ayn zaman duyan us deil gnldr. nan u
da gnlle tanyoruz: ilk ilkeleri bu anlama gelir: Tanr gnlde anr,
ikinci biimde tanyoruz... Usun usta deil. / Fontenelle: Gnl ge
dayanmas gereken ve tm abas reksinimimiz olan tm yanlglarn
n temellendirmesi gereken dn kaynadr, o bu konuda bize hi
ce bu gnl ya da igd dn glk karmaz. (Bk. US)
cesidir. Gnl, bu felsefi anlam
nn dnda, tmyle duygu dn G R E C L K (fr. relativisme-,
yamz karlar. Bu erevede g alm. Relativismus-, ing. relativism).
nl ya da yrek ok zaman sz ge- Her bilgiyi greli sayan reti. Ah
irilemeyen bir g olur. Marivaux laki grecilik, iyi ve kt kavram
nsan, gnlne egemen olamaz larnn her kiiye gre deiebildii
der. Gnl ve us ayrm elbette ke gibi yere ve zamana yani toplum
sin bir ayrm olmamaldr. zellik sal zelliklere gre de deiebile
le duygusallkla dnselliin bir ceini benimseyen reti. (Bk. G
btn oluturduunu bildiimiz bu REL)
ada bylesi bir ayrmc tutum
yanl olacaktr. Vauvenargues G R E L (lat. relativus; fr. rela
XVIII. yzylda Byk dnce tif, alm. relativ, bezglich, verhlt
ler gnlden gelir diyerek dn nismssig-, ing. relative). Mutlak
ce dnyamzda duygusalln ne olmayan. Bir eye baml olan. ki
mini belirtmi oldu. Gnl ya da ya da daha ok ey arasndaki ili 237
GRELLK

kiyle ilgili olan. Olumsal ya da de yalnzca greliye ynelinmitir. G


iken olan. Varl bir baka eyin reli dncenin yaygnlatrlmas
varlna bal bulunan. Bir ilikiyi din drcesinin dlanmas anla
ieren. Greliliin kayna eski fel mna gelecektir. Mutlak olan bir
sefelerde olsa da gerek anlamda ey vardr, o da mutlak diye bir e
benimsenii Yeniada, zellikle yin olmaddr diyen Comte by-
XIX. yzylda olmutur. Sofistler lesi bir yadsyc tutum iindedir.
greli dncenin ilk temsilcileri (Bk. MUTLAK, OLUMCULUK)
dirler. Protagoras yle diyordu:
Tm bilgilerimiz duyumdan gelir G R E L L K (fr. relativit', alm.
ve duyum bireylere gre deiir. Relativitt', ing. relativity). Greli
Buna gre insan her eyin ls olann zyaps. Grelilik kuram:
dr. Bilge kii ruhta en doru d Einsteinn 1905detemellendirme-
nceleri uyandrabilecek gte de ye balad fizik kuram. Einstein
ilse, en ho ve en yararl dn 1905de grelilik kuramnn snrl
celeri yaratabilir. nsan her eyin grelilik diye bilinen ve Newton
ls olurken bilgi de zorunlu ola mekaniinin yasalarn deitirme
rak greli olmaktadr. Buna gre ye ynelik olan ilk bilgilerini ortaya
greli dnceyle kukuculuk ara koydu. Buna gre Einstein ktley
snda bir balant olduunu syle le enerjinin edeerli olduunu bil
yebiliriz, ancak greciliin kuku diriyordu. Einstein 1913den son
culuk ve kukuculuun da greci- ra kuramn gelitirdi, genelleti
lik olduunu sylemek doru de rilmi grelilik diye bilinen aama
ildir. Greli dnce, metafiziin y gerekletirdi. Bu yeni knda
amalad mutlak kkten yads Einstein erisel, sonlu ve drt bo
yan bilimsel dnce olarak zel yutlu bir evren kavray getiriyor,
likle XIX. yzylda Auguste Comte bununla ilgili ekim kuramn orta
olumculuunda kendini gsterir. ya koyuyordu. Einsteinn ileri sr
Auguste Comte insan yaamnda d grler fizik biliminde bir
ve insanlk tarihinde U evre belir devrim sayld. M utlak zaman ve
ler ve sonuncu evreyi greli d mutlak ktle kavraylar bylece
nce evresi olarak nitelendirir. alm oldu. eitli devingen gz
Com tea gre insan dncesinin lemcilerin gzlemledii bir olayn
birinci evresini oluturan dinbilim- sresinin herbir gzlemciye gre
sel durum insann doa olaylarn deiiklik gsterdii, bunun gz
kavramak isterken gizemcilikte ta lemcinin konumuna ve hzna bal
klp kald bir durumdur. Daha bulunduu ortaya konulmu oldu.
so n ra k i d u ru m d a, bir aray er Gerekliin bir uzay-zaman bilei
oluturan metafizik durumda insan mi olduu yani srelerin ve uzak
mutlak bilgiye ynelir. Olumlu du lklarn bir bileimi olduu belirlen
rumda yani nc durumda mut di. Einsteinn bu almalarn A.S.
238 lak aratrmas braklm, bilgide Eddington, H. Weyl, P. Langevin,
GRMC

E. Cartan gibi bilginler srdrd gt. Grenekleri toplumun or


ler. (Bk. MUTLAK) tak rn saymak, onlann toplum-
d kaynaklardan geldiini d
GRENEK (lat. mores; fr. nm em ek gerekir. B ir atasz
moeurs; alm. Sitte, Sitten; ing. yle der: Halkn greneklerini ki
marmers). B ir toplumda temel dav ilerin erdemleri kurar. Ayr ayr
ran kurallar. Bir toplumda ortak fikirler giderek toplumsal deerler
deer durumuna gelmi belli dav olarak billurlarlar ve yaama ge
ran biimleri. Bir toplumda iyiy- erler. Bunlar gerekte yaamn
le ve ktyle ilgili ortak alkan rnlerinden baka bir ey deil
lklar. Grenekler ortak ahlak olu lerdir. Anatole France Dnn fi
tururlar ve ortaya ktklar toplu kirleri yarnn grenekleridir der.
mun btn kiilerini balarlar. On Grenekler toplumsal ilikileri d
lar bir bakma bir toplumun n zenleyen ve koul layan kurallar ol
yarglar gibi grmek olasdr. G makla ahlak yaamnn zn olu
renek alknn kurumlam ya da tururlar. Grenekler yazl olmayan
kurallam biimidir. Buna gre, yasalardr, yazl yasalar da belir
grenek alk gibi kendiliinden de lerler. Montesquieu yle der: G
ildir, belli bir yk, belli bir arl renekleri ve davran biimlerini de
vardr, insan belli zorunlulukla itirmek istediimizde onlar ya
ra balar, belli ykmllklere ko salarla deitirenleyiz. (Bk. ALI
yar. Onun arlndan ancak ona KI, GELENEK)
uymakla kurtulunabilir. Ancak ona
uymak bir defalk bir i olmadn G R (lat. visio; fr. vision; ajm.
dan bu kurtulu geici bir kurtulu Sehen; ing. vision). Grme ilevi.
olacaktr. Grenek, alknn tersi Algy andran imgesel sunum. Sez
ne, dtaki doadr. Alk, buna g gi alma gc. Tanrnn istemiyle
re, iteki doa diye belirlenebilir. insan zihnine aman. Estetikte gr
Grenek zorlaycdr, kesin biim sa n a t n n e ste tik n esn e y i
de kuralcdr, getirdii ykml belirlemede ve yapt oluturmada
lklerle kiiyi bunaltabilir ve amaz etkin olan incelm i kavrayn
lara itebilir. Greneklerle savamak dndrr. (Bk. AINIM, SEZ
grenekler karsnda kaam ak G)
davranm aktan ok daha zordur.
George de Porto-Riche Yalan g GRM C (fr. thortique; alm.
renekleri yumuatr der. Durkhe- Theoretisch; ing. theoretic). Gr
im toplumbilimi grenekler bilimi meyle ilgili olan. Kuramla ilgili olan.
olarak tanmlamtr. Montesquieu Aristotelesin bilimler snflamasn
greneklerle ilgili olarak unlar da matematik, fizik ve dinbilim g-
syler: Birok devlet, yasalar rmc bilimlerdir, bu bilimleri uy
ayaklar altna alnd iin deil, g gulamal ve iirsel bilimlerle kar
renekleri ayaklar altna alnd iin trm am ak gerekir. Grm c her 239
GRNM

zaman uygulamalnn kart olarak lerden ok kiisel grlerden s-


dnlm, kuramsalla zdele- zedilir ve gr ok zaman dei
tirilmitir. amzda, yalnzca ku tirilmeye hazr bir fikir grnmn
ramla ilgili olan, uygulamayla hi dedir. J.R. Lowell Yalnz aptallar
bir ilintisi olmayan bilgi alanlar g- ve ller grlerini deitirmez
rmc diye nitelendirilir. Bununla ler der. Dnya gr: yaam d
birlikte grmc yerine ok za zeniyle ve insan ilikileriyle ilgili ge
man kuramsal kullanlmaktadr. nel fikir. Dnya gr toplumsal
(Bk. KURAM, KURGU) bir ngrden ok kiisel bir kav
ray ortaya koyar, bu yzden onu
G R N M (lat. apparentia; fr. grenekle kartrmamak gerekir.
apparence; alm. Schein\ ing. Her gelimi dnya gr azok
appararce). Bir eyin d yz. dizgesel bir btndr, Bylesi bir
Her trl sunum. Nesnelerin alda btnlkten, bylesi bir btnl
tc yz. Gereklikte karl ol n salad tutarllktan yoksun
mayan imge. Kendinde gereklie bir gr dnya gr diye nite
kart olarak grnr gereklik ya lendirilemez. Salam bir dnya g
da olgu. (Bk. OLGU, SUNUM, YA rnn temelinde tutarl bir felse
NILSAMA) fe yani bilgi anlay olmaldr. An
cak dnya gr bir felsefe de
G R (lat. opinio\ fr. opinion\ ildir, bir felsefe dizgesi hi deil
alm. M einung; ing. opiniori). Bir dir. Her dnya grnde insann
fikrin ya da bir nermenin doru dnen ve eyleyen bir varlk ola
luunu onaylamaya dayal ruh du rak dnyadaki yeri ve ilevi ya da
rumu. ok salam olmayan ilke ykmll belirir. Dnya gr
lere ynelik her yarg bir grtr ne sahip bir kii dnceden ey
der Condillac. Bylece grte az- leme ve eylemden dnceye uza
ok sallantl bir yan olmas gerek nan yollan tartacaktr. (Bk. GS
tiini ortaya koyar. Kant yle der: TERME, KESNLK)
Gr herhangi bir eyi doru di
ye almaktr, bu arada bu yargyla G STER M E (lat. demonstratio;
ilgili hem znel hem nesnel bir ye fr. dmonstration', alm. Dmonst
tersizlik bilincine sahip olmaktr. ration', ing. dmonstration). Ak
G rde her zaman kesinlikten a ortaya koyma. Bir bilginin do
uzak ve znellikle sarlm bir ey ruluunu deney verilerine dayana
lerin bulunmas olaandr. Bilimsel rak kantlama. Doru olduu var
temellere dayal kesinlikli aklama say lan n c lle rd e n k a lk a ra k
lar elbette gr olarak dnmek tmdengelim yoluyla doru oldu
doru olmayacaktr. Gr ok za u varsaylan bir sonuca ulama.
man gerekliin bir yzyle ilgili Gsterme kavram zellikle Aris
znel-nesnel bir duygu ve dnce toteles felsefesiyle ilgilidir. Aristo
240 btndr. Bu yzden genel gr teles bize bilimsel bilgiler ya da ke
GZLEM

sin bilgiler salayan alan olarak gs G ZLEM (lat. observatio; fr. ob


termenin alann belirlemitir. Gs- servation; alm. Beobachtung; ing.
mneci tasm, buna gre, olas g observation). Bir olgunun dikkatle
rleri ortaya koyan diyalektie ve ayrntl bir biimde incelenme
kart olarak, kesin bilgiler sala si. B ir yasaya ya da bir kurala
maktadr. ncllerin ve ncller ykselm ek a d n a b ir o lg u n u n
den karlan sonucun deeri bak incelenmesi. Gzlemleme edimi us
mndan Aristoteles tasm diyalek la duyularn tam bir younlama
tik tasm ve gstermeci tasm ola iinde bir olguya ynelmesiyle ger
rak ikiye ayrr. Diyalektik tasm g- ekleir. te bu yzden Auguste
r salar, gstermeci tasm bi Comte Gzlemlemekle usavur-
limi salar. Gstermeci tasmla el mak arasnda kesin bir ayrm yok
de edilen bilgiler diyalektik tasmla tur der. Gzlem bilimsel abada
ekle edilen bilgilerden daha nem ilk evreyi belirler. kinci evre var
lidir. Grde zihin bir nermeye saym evresidir. nc evrede
saknk bir biimde ynelir. Bilim varsaym dorulanr, bylece ya
deki kesinlii ya da genelgeerlii saya ykselinmi olur. Gzlem
diyalektikte bulamayz. Diyalekti ve deney terimleri ok zaman bir
in alan doruluk olasl tayan likte kullanlm ve bu iki kavram
bilgilerin alandr. Bilimde yanlma birbirine kartrlmtr. Claude Ber
szkonusu deildir, diyalektikte ya nard bu iki kavrama aklk getirdi.
nlma olaandr. Bu yzden bilimin nl bilim adam Introduction
alan diyalektiin alanndan daha l tude de la mdecine exprimen
dardr. Demek ki diyalektik, gs- tale (Deneysel hekimlie giri) ad
termeden biimiyle deil ieriiy l yaptnda Felsefi anlamda gz
le ya da bilgi deeriyle ayrlmakta lem gsterir, deney retir diye
dr. Diyalektiin olas ilkeleri ok rek iki yntemi birbirinden ayrd.
genel ilk elerdir, b u n lar halkn Claude Bernarda gre Bacon bile
grlerinden derlenir. Gsterme, bu iki eyi birbirine kartrmtr.
Hobbesda birok tasmn bir ara Bacon yle der: Gzlem ve de
ya gelmesinden oluan bilimsel-fel- ney gereci toplamak, tmevarm ve
sefi belirlemedir. Hobbes dnme tmdengelim bu gereci ilem ek
edimini bir toplama ya da karma iindir; ite zihnin tek salam ma
ilemi olarak deerlendirir. Bir yar kineleri. Bazlar bu iki eyi birbi
gda bulunmak iki ad toplamak ya rinden ayrrken gerek anlamda ta
da karmaktr. Bir tasm ortaya nma ykselememilerdir. rnein
koymak iki nermeyi toplamak ya Zimmermann yle demitir: Bir
da karmaktr. Bir gsterme de bir deney bir gzlemden u anlamda
ok tasmn bir araya gelmesinden ayrlr: gzlemin bize salad bil
oluur. (Bk. DYALEKTK, TA gi kendi kendisini sunar gibidir, oysa
SIM) bir deneyin bize salad bilgi bir
241
GZLEM

eyin olup olmadn bilme tasar etkin deneyleri ve edilgin deney


s iinde yaplan bir giriimin mey- leri birbirinden ayrmak zorunda
vasdr. Bu tanma gre gzlemci yz. Deneyciyi her zaman doru
olgular karsnda edilgin, deney dan doruya elle mdahalede bu
ci etkin olacaktr. Bu dnceyi lunan kii diye grmek doru de
Cuvier de paylar: Gzlemci do ildir. Bylece Claude Bemard de
ay dinler, deneyci doay sor neysel gzlemle bilimsel gzlemi
guya eker ve alm aya zorlar. birbirinden ayrr: Deneysel gz
Claude Bem ard gzlemin hem et lemler hibir ncesel fikir szko-
kin hem edilgin olabileceini sy nusu olmadan ve yalnzca olguyu
ler: Diyelim ki, ok defa olduu belirlemek amacyla yaplm gz
gibi, bir lkede birden herhangi bir lemlerdir. Ama deneysel gzlemle
salgn hastalk kyor ve kendini me olgular bir defa ortaya konul
hekimin gzlemine sunuyor. Bura du mu, onlara bir anlam vermek,
da, hekimin zihninde nceden edi onlarn denek ta demek olan var
nilmi bir fikrin etkisi olmadan ras- saymlar ve gzlemlemeler yard
lantyla yapt gzlem kendiliin myla onlardan yasalar elde etmek
den yani edilgin gzlemdir. Ama gerekecektir. te bu ikinci tr
eer ilk olgular gzlemledikten gzlemlere bilimsel gzlemler ad
sonra, bu hekimin aklna bu hasta n vermek gerekir. Bunlar doru
ln ortaya knn hava duru lanmas szkonusu olan nce
muyla ya da zel salk koullary sel bir fikir adna zorunlu olarak
la ilgili olabilecei fikri gelirse, o gerekletirilm ilerdir. Claude
zaman hekim ayn hastaln bulun Bernarda gre oluturulan gz
duu bir baka lkeye, hastaln lem le bavurulan gzlem i birbi
orada da ayn koullarda geliip ge rinden ayrmak gerekir: Gzlem
limediini grmeye gider. Hasta ci ve deneyci olaan iki gzlem
ln doas ve nedeni zerine n szkonusuymu gibi davranrlar.
ceden edinilmi bir fikirle yaplm Bu, gerekte, her iki durumda da
olan bu ikinci gzlemin elbette ta olay saptamadan baka bir ey de
sarlanm ya da etkin gzlem ola ildir. Tek ayrm vardr: deneyci
rak adlandrlmas gerekir. Buna nin belirlemek durumunda olduu
gre, Claude Bemard, doa olgu olgu kendisine doal olarak veril
larnn belirlenmesinde zihnin ba mi olmadndan, o bunu grnr
zen etkin bazen edilgin olabilecei klmak yani ortaya karmak zorun
ni benimser, gzlemin bazen edi dadr. Deney en sonunda denetim
nilmi bir fikir olmakszn ve ras- amacyla ortaya konulmu bir gz
lantyla bazen de nceden edinil lemden baka bir ey deildir den
mi bir fikirle yaratldn syler. mesi bu yzdendir. Ama bir gz
Claude B em arda gre deneycinin lem doal olarak ya da raslantsal
her zaman etkin olduunu syle olarak daha nce gereklemise,
242 mek de kolay deildir. Buna gre o tam olarak yaplm bir ey diye
G

alnacak, deney fikriyle dorulama yneticinin istemine verdi. Modem


salamas iin basite ona bavu devlette erk yoktur erkler vardr ve
rulacaktr. zet olarak sylenilir- bu erkler birbirlerinden kesin biim
se, bu durumda deney bir denetim de ayrlmlardr. ada devlet
amacyla bavurulmu bir gzlem dzeni bu gler ayrlnn salad
den baka bir ey deildir. Claude dengede gerekleir. Locke iin
Bem ardn tantlamalar konuya e toplumsal yaam dzeni bir szle
itli alardan aklk getirmi olsa me dzenidir. Birey edilgin bir var
da gzlem ve deney kavram lk deildir, kendi yazgsn ve top
larn tam olarak belirginletirmi ol lumun yazgsn tartmas gereken
m ak tan uzaktr. (B k. DENEY, bir varlktr, yle olmaldr. Lockea
DORULAMA, VARSAYIM) gre bir devlette yasama, yrtme
ve yarglama gleri ya da erkleri
G C L L K (fr. virtualit; aim. onlar Tanndan ald yetkeyle bil
Virtualitt', ing. virtualit). Etkin dii gibi kullanacak birine verilme
olabilmek iin yeterli i koullara melidir. Bu erkler Tanndan deil
sahip olmakla birlikte henz etkin halktan gelen erklerdir. Devlet bu
lememi olan eyin durumu. Ger erkleri birbirinden ayrp doru d
eklemeye eilimli olu. Kendin rst kullanamad zaman halk ba
de olaslk tayan. Gcl olan, kaldrma hakkna sahip olacaktr. Bu
edimli olann kartdr. Gcllk toplumsal anlamnn dnda g bi
durumu edimlilikten nceki durum reyin yapabilme yatknlyla ilgili
dur. Bylece her gcllk bir n- dir. J.M. Guyau gcn bu bireysel
cesellii dndrr. Leibniz y anlamn yle belirler: G sz
le diyordu: Tm aritmetik ve tm cnden yleyse neyi anlamal? O,
geometri bizde doutandr ve biz bireyin iindeki bir etkinlik ilkesidir,
de gcl bir biimde vardr. (Bk. dandan gelen bir etkiye kar ba
EDLM, EDM) sit bir tepki deildir. / Diderot:
Toplum olarak bir araya gelmi in
G (fr. pouvoir, aim. Vermgen, sanlarn anlamas gcn temelini
Fhigkeit', ing. power). Eylemde oluturur. Kendini gle ortaya ko
bulunma yetisi. Eylemde bulunma yan varln gle srdrr. / H.
hakk. Yetke ya da erk. Devletin en de Balzac: G bir eylemdir, seim
yksek dzeyde eylemde bulunma ilkesi de tartmadr. Srekli tart
hakk. Eski devletlerde g ya da mayla srebilecek siyaset yoktur.
erk bir yneticinin ya da yneticiler / Meilhac ve Halevy: Bakn baylar,
topluluunun elinde toplanyordu. ne kadar ac ekiyor - Gl olmay
Bununla birlikte yneticiyi ya da y dleyen in san lar. / F ran o is
neticileri denetleyen eitli gler Mitterand: Mutlakynetimin neden
vard. Yenian balarnda gelien leri cumhuriyetin tanmad neden
mutlakynetim dzenleri tm dev lerdir. (Bk. DEVLET, TOPLUM,
let gcn tek bir kiinin, mutlak- YNETMBM)
GD

G D (fr. m otif, alm. Motiv, GDMCLKya da GDM


Beweggrund', ing. motive). Bilin L K TSA T (fr. dirigisme, co
te istemli eylemlere yol aan her nomie dirige-, alm. Planw irtsc
trl neden ya da etken. Bilinteki haft-, ing. econom y controlled).
her trl dnsel etken. Bilinteki Devletin sermayeci dzene gerekli
duygusal belirleyiciler olan drtlere mdahaleleri yapmasm ngren si-
kart olarak bilinte istemli yne yasal-iktisadi reti. Gdmcl
limi oluturan dnsel etken. Bir toplumcu iktisat anlayyla ka
karar ya da bir tutumu belirleyen rtrmamak gerekir. Gdmclk
ussal etken. P. Janet yle der: bir tr onarmclktr, mutlak anlam
Her insan, eylemde bulunurken, da zgrlklkle kartlasa da
bilincinde olduu ya da olmad sermayecilikle kartlamaz. (Bk.
gdlere uymak durumundadr. Bu DEVLETLK)
gdler dnsel dzeydeyseler
yani fikir dzeyindeyseler zellikle G ZEL (fr. beau-, alm. Schne-,
gd adn alrlar. Onlar duyarllk ing. beautiful). Sanatsal yetkinlik.
dzeyinde olduklar zaman daha Biimsel ve zsel yapsyla duygu
ok drt diye adlandrlrlar. G ve dnce dnyamzda haz yara
dler ynlendirir ya da yol gste tan. Yetkin ve uyumlu olan. Este
rirler, drtler ele geirir ya da s tik haz ya da estetik heyecan uyan
rklerler, ama nasl yaparlarsa yap dran. Hayranlk ve doyum duygu
snlar, insan onlar olmadan kendini su oluturan. En genel anlamda g
ortaya koyamaz. Drtde her za zel, duyu organlar araclyla al
m an bir baei, gdde her za glanan ve alglayanda olumlu bir
man bir istemli yneli szkonu- deer yargsna ve bir estetik he
sudur. Bununla birlikte duygularla yecana yol aandr. Gzelliin var
dnceleri birbirinden ayr ele ala l, buna gre, dorulanmay de
m adm z iin drtlerin hangi il alglanmay bekler. Bu yzden
noktada gdlere kartn ya da Fontenelle yi kant gerektirir,
gdlerin ne zaman drtletiini gzel kant istemez der. yleyse,
iyi bilemiyoruz. Duygu ve dn gzel her eyden nce somut olan
ce ayrm bizim yaptmz bir so dr, varl duyu organlar aracl
yutlamadan baka bir ey deildir. yla alglanan bir yap ya da ya-
Bu yzden pek hakl olarak daha p ttr. Algnn dnda gzel yok
XVII. yzylda La Rochefoucauld tur der Jarocinski. Estetii gze
yle demiti: En iyi eylemlerimiz lin bilimi, gzeli de estetiin konusu
den ok zaman utan duyacaktk, olarak anlamak doru olur. Gzel
insanlar bu eylemlerimizi yaratan sorununu en genel erevede ele
gdleri grebilseydi. Buna gre aldmzda elbette estetiin dna
gdler bizim ussal davranlarm tam oluruz: gzel sorunu her in
zn varolu nedenleridirler. (Bk. sann sorunudur, her insan gzelle
244 DRT) ilgilidir; ama her insann estetie ko-
GZEL

nu olan zel anlamda gzelle ilgili dur; izleyici iin yapt gzelin kay
olduunu sylemek gtr. Her in nadr der Jarocinski. Gzelin en
san san tarar ya da salatay ss eski anlamyla onun XIX. yzyl
ler ya da batan gnei hazla gzler dan bu yana gelien anlamn elbette
ama her insan resimle, mzikle, i birbirinden ayrmak gerekiyor. Pla
irle ilgilenmez. Gzelin yaratlma tona gre gzel her eyden nce
snda ve tketilmesinde en etkili al dnlr dnyada ya da akn
veri, gzelin asl kurucusu olan sa dnyada v arolan b ir kendinde
nat, gzelin yarglaycs olan es eydi, buna gre bu dnyadaki
tetiki, gzelin tketicisi olan izle btn greli gzelliklerin kaynay
yici arasnda geer. Gzel kavram d. Bu anlay uzun yzyllar boyu
sanat ve estetii belirleyen bir kav varln korudu. ada filozoflar
ram olmakla her eyden nce bu soruna daha deiik baktlar. Kant
lnn yaam koullarna gre de sanatta doann anlandn bildi
iik anlamlar ve deerler kazanr. rerek Doa dehadan giderek sa
Tm deerler gibi gzelin de ye nata yasalarm verir diyordu. Ona
re ve zamana gre byk deiim gre Nesneleri gzel diye yargla
ler geirdiini sylemek doru olur. mak iin beeni gerekir, ancak sa
Nasl estetik sk skya sanat tari natlar iin de yani gzel nesnelerin
hinin ya da sanatlarn tarihinin ge retilmesi iin de deha gerekir. Az-
liimleri iinde dnme uruyor- ok Platoncu bir kavray iinde
sa, estetiin temeli olan gzel kav Hegel Gzel, deann grnm
ram da estetiin dnmyle bir ya da duyulur yanss olarak belir
likte yeni anlamlar alyor. Gzel bir lenir derken gzele tanrsal bir an
deer yargsdr ve her deer yar lam ykler. Ona gre de sanatsal
gs gibi kiiseldir ama gene de ye anlamay salayacak olan g de
rin ve zamann zelliklerini tar. La- hann gcdr. Hegele gre do
lo yle der: Gzel, sanatta olsun adaki gzel insann yaratt g
doada olsun, dardan benimse zel karsnda ya da sanatsal gzel
tilmi edilgin bir veri deildir, tm karsnda ikincil bir nem tar. Fi
br dzeylerde olduu gibi bir ol lozofa gre doal gzellik sav olur,
gu deildir, bir deer yargsdr, ki bizim im gelem im izden dom u
isel bir onaylama edimidir. G olan dsel gzellik ya da imgelem-
zel, bir bilin etkinlii erevesin sel gzellik karsav olur, bu ikisi
de, elbette o bilincin znel ve nes bileimde bir araya gelerek gerek
nel koullarna gre, bir yapt ger sanatsal gzeli oluturur. Estetik fel
ekletirirken ortaya konulmu olan sefeden ayrldka gzelin anlam
eydir. B una gre gzelin hazr da iyiden iyiye somutlamaya ba
varlndan giderek sanata ulayor lamtr. XIX. yzyldan bu yana
deiliz, tersine sanatsal aray iin gzel, akn bir gerekliin konu
de gzeli bulup karyoruz. Ya su deil, dorudan doruya sanat
ratc iin gzel, yaptnn sonucu sal etkinliin konusudur. Onun tm
GZEL

zmlerini sanatnn yaratc a taya koymu olduu tutkulardan


basnda kendini ortaya koyan d arnma yasas bizim kendisine bor
latrma biimlerinde ve anlam k lu olduumuz en derin bululardan
melerinde anlamak gerekir. Bugn biridir ve modemler iin bir ara
iin gzel uzamsal ve zamansal bir trma konusu olmaya deer nite
gerekliktir, uzamda ve zamanda liktedir. Bu yasa en sonunda u ge
ortaya konulmu bir uzam-zaman nel olguya dayanr: Aristotelesin
btndr.Bayer yle der: G deyiiyle, dnlm, kurulmu,
zel gerekte srekli bir araytr, o yknlm tutkunun, bizim de
bizim iin ancak bulunabilir bir ey yiimizle yarargzetmez tutkunun
olarak vardr. Gzelin yarar ko tutkular arndrc bir gc vardr.
nusuna gelince, onun dolaysz ya Ben bu arndrma sznden onun
rar rettii dnemler insann ilk uy belirledii ynde iki anlam kar
garlklar rettii en eski zamanlar yorum: kt olan tutkusal elerin
d, hatta o zamanlardan amza arndrlmas ve bir de tutkularn ya
kadar uzanan deiik dnemlerdi. da uygulamalarnn kt yanlarnn
Eskinin sanats zanaatyd ve g atlmas. Gnmzde sanatn ya
zeli bir yarar adna gerekletiri rarll ya da gzelin ilevsellii
yordu. Gzelin yararll konusu kavray dolayl bir erevede bir
nu en geni erevede ilk olarak insan aratrmas olmaya indirgen
Aristoteles ele ald: sanatsal gzel mitir. Bugn iin dorudan do
ahlaki bir arnm a salayabilirdi, ruya yararc bir sanat daha ok
salamalyd. Renouvier, Aristote retici bir bilgilik anlamna gelecek
lesin arnma tanmyla ilgili olarak tir. (Bk. ARINMA, RKN, ES
unlar syler: Aristotelesin or TETK, SANAT)

246
H
H A K N ER M E (fr. revendicati le de belirgin olabilir, bazen ar bir
on; alm. Forderung, Anspruch; ing. kskanlk duygusu ne karken
d a im ). Bir eye sahip kmak. bazen siyasal bir atlganlk kendini
ocukta haknerme daha ok d gsterebilir. Kavgac, kar koyu
manlk duygusuyla belirir: ocuk cu olan haknermeci ne elikiye
evreye dm anlk duygularyla ne baarszla katlanabilir. Kendi
ynelirken srekli homurdanr, su ni beenmi olan haknermeci dik
rat asar, byklere tebelle olur, ya kat ekebilmek iin her yolu dener
lana ya da donuna i yapar. B ve her kiiye sorununu anlatabil
ykte haknerme zellikle ruhsal mek iin rezalet karr (Charles
ya da bedensel bir zayfl rtmek Bardenat). Bu erevede dman
iin vardr, ok zaman bir aa- lk duygular kendini gsterir; sv
lkduygusunun gizlenmesini salar, g, tehdit, antaj dmanln en
am a her durum da bir evreyle basit belirtileridir. Hakneren kii
uyumsuzluk belirtisidir. Ahmaklar de genellikle iyi ve kt ayrm an
da, melankoliklerde, bunalmllar lamn yitirmi, ahlak kurallar itil
da, manyaklarda, sarallarda, alko mitir. H. Ey yle der: lgnlk
liklerde, bunaklarda haknermenin larn en ok bilineni haknerme l
eitli biimleri grlr. Haknere- gnldr. Burada canl, etrefil,
nin tutumu hemen her zaman ta kukucu ve alngan zellikli kiiler
kntl ya da inatdr, o her zaman szkonusudur. Onlar kinci ve inti
konuyu sonuna kadar izlemeye ei kamcdrlar; ok zaman tutkulu bir
limli olduu gibi genellikle aceleci biimde lkc drler; siyasette,
dir. Hakneren u ya da bu biim dinde, toplumsal dzenlemede fa
de engellendiini sezdiinde vaz natiktirler.
gemeye eilimli olmak yerine tam
bir atlganla brnecektir. Hak- H A LK SEV ER LK (fr. populis
nermede egemen dnce bencil me; alm. Populismus; ing. pop
likle belirgin olduu gibi zgecilik lizm). Halk deerlerini ycelten ba 247
HAYRANLIK

k as. Halkn dnce ve sanat du ru m u n d ad r. D e sc a rte s bu


rnlerine gereinden ok nem konuda yle der: Hayranlk ru
veren bak as. Sanatta, zellikle hun ani bir aknldr, bu akn
roman sanatnda halk insanlarnn lkta ruh kendisine az bulunur ve
yaamn daha ok olumlu ynlerini olaanst grnen nesnelere on
ne kararak doalcla uygun ya lar dikkatle gzlemlemek zere y
da yakn bir anlayla ve ayrntl nelir. Schopenhauer hayranl
bir biimde tantlama eilimi. Sa cokunun en ilkel biim i sayar.
natta burjuva duyarllna kar Coku bireyin kendinden kmas
karak halkn yaamn anlatmaya dr. Hayranlk bir ara bizi srekli
ynelik tm anlaylar halksever- uralarmzdan ve tutkulu arzula
likle badatrmak doru olmaz. rmzdan uzaklatrr, tanrsal sevin
Halkseverlikte halk deerlerine ger ce ulatrr. Hayranlkn bugnk
ekle badamaz grler ortaya anlam aknlktan ok haz ier
koymay getirecek llerde ar mektedir. / M ontaigne: Byk
bir ballk szkonusudur. Bunun hayranl gerektiren hibir ey ta
la birlikte halkseverlik her eyden nmyorum. / La Rochefoucauld:
nce bir gerekilik atlmdr ve Bize hayran olanlar her zaman se
zellikle romanda halk olduu gibi veriz; hayran olduklarmz her za
anlatmay amalar. Halk dzeyin man sevmeyiz. / M ontesquieu:
deki tm gerekleri ak etmek ei Hayranln k bu yzylda
limi olmakla halkseverlik doalc bir k im b ilir ne l lerd e o ld u . /
ynelimi kendiliinden getirecektir. Vauvenargues: nsan ok aydn
(Bk. DOALCILIK) lanmsa byk hayranlk duymaz,
hi aydnlanmamsa gene duymaz.
HAY RA NLIK (lat. admiratio; fr. Hayranlk bilgilerimizin bittii yeri
adm iration; alm. Bew underung; gsterir ve genellike eylerin yet
ing. admiration). Gzel ya da y kinliinden ok ruhumuzun yeter
ce diye belirlenen bir nesne kar sizliini ortaya koyar. / en-Tuo-
snda duyduumuz sevin ya da haz San: Ayn sulad kays iein
duygusu. Hayranlk Descartes fel den de gzelsin. Sen ieklersin,
sefesinde merakla kark aknl kokularsn, dnyann yceliisin.
ortaya koyar. Tutkular incele- Seni dndmde tanrlar zle
m esinde Descartes hayranl fel mez oluyorum. / Goethe: Bir gk
sefe iin ok gerekli olan bir duy kua on be dakika srd m
gu ya da tutku olarak gsterir: hay kim se o n a d n p b a k m a z . /
ranlk filozofu aratrmaya ynel Chevalier de Mr: Hayranlk ca
ten itici gtr. aknlkla kark hilliin kardeidir. / J. Joubert: a
merak bylece Descartesda este las olana insan bir kere aar,
tik dzeyde ve metafizik dzeyde hayran olunas olansa giderek da
filozofa atlm salayan bir etken ha da yledir. / J. Revard: Dost
luun bitip hayranln srmesi b sylenebilir. Haz bedenden ruha,
yk bir soyluluk kantdr. / Honor duygudan dnceye uzanan bir
de Balzac: Hayralk insan tr iin genilikte kendini gsterir. Bu
her zaman bir zahmettir. / M. yzden her eyden nce bedensel
Jouhandeau: Hayran olunmay hi hazlardan ya da dnya hazlanndan
istemedim, hayranla deer olmay szetmek olasdr. Bu tr hazlar in
hep istedim. / A. Maurois: Hay san ar davranlara itileriyle her
ranlk ve acma karm en salam eyden nce ahlakn konuudurlar.
duygu reetelerinden birisidir. / S. Her bedensel haz bir duygusallk
de Beauvoir: Bence, hayran olu etkeni olarak ruhsall koul-
nacak kimse olmasayd yeryz layabilir, duyum dzeyinde kendi
oturulur olmayacakt. / Claudel: ni ortaya koyan her haz duygusal
Hayran olan hep hakldr. / R. lkta almn bulabilir hatta dn-
Martin du Gard: Hayran olmak sellikte akla kavuabilir. nsan
sevmek deildir. / A. Camus: n ruhsalln bir duygu-dnce b
sanda hayran olunacak eyler nef tn olarak belirlediimize, duygu
ret edilecek eylerden oktur. / salln dnda dnsellik ve d-
Mirabeau: N e ok hayran olmal nselliin dnda duygusallk ola
ne ok nefret etmeliyiz. / Buffon: mayacan bildiimize gre haz ol
Her zaman daha ok gzlemledik gusunun dnsellikle karlm
e ve daha az dndke hayran bu lm as do ald r. H er h az zn
olur insan. / Sainte-Beauve: Sa zorunlu olarak duygusal-dnsel
na hayran olan syle bana, kim ol bir uzanm olmas dnlemez.
duunu syleyeyim sana. (Bk. Buna karlk baz hazlar, kkleri
COKU, ESTETK, SANAT) dorudan doruya duyumsallkta
olsun olmasn, dorudan doruya
HA Z (yun. hedone; fr. plaisir, dnselliin konuudurlar ya da
alm. Vergngen; ing. pleasure). en sonunda dnsellikte anlatm
Holuk duygusu. Bir gereksinimin larn bulurlar. Dnya hazlarma ya
ya da b ir iste in karlanm as da bedensel hazlara kart olarak
so n u cu o rta y a k an h o lu k st dzeyde dnsel hazlar yce
duygusu. Lalande haz yle ta hazlar diye belirleyebiliriz ve bu haz-
nmlar: Temel duygu tiplerinden larn banda da estetik hazzn gel
biri. Ve hemen unu ekler: Onun diini syleyebiliriz. Her estetik de
tanmlanp tanmlanamayaca so ney duyumsallkta balar ve duy
rusu tartmaldr. Lalandea gre gu dzeyinden geerek dnsel
onu sevinle ya da mutlulukla ka likte akla kavuur, bir baka de
rtrmamak gerekir. Hazz acnm yile estetik deneyin temel zellii
kart olarak dnmek olasdr. duyumsallk dzeyinde elde edilen
Hazzn tanmna en uygun olacak verilerin kavram lara balanarak
kavramn ho kavram olduu aklanmas kouludur. Buna gre,
dnsellikte karl bulunmayan hazz, isteme hazz, dnme haz
hibir estetik deney szkonusu de z gibi): birinci durumda haz t
ildir. Buna gre hazz bir doyum myle duyumsaldr, brnde de
etkeni sayarsak, estetik deneyi bi rinden derine yaamsaldr. (...) Ya
linli bir doyum olgusu olarak de rarclar ve hazclar birinci tr haz
erlendirebiliriz. Estetik hazlar ka za daha ok arlk verdiler, oysa
dar ahlaki hazlardan da szedebili- brnn st dzeyde bir nemi
riz. Estetik hazda kk duyumsal- vardr. Her ne olursa olsun, her
lkta bulunan ve buna gre biim duygu gibi haz duygusu da geici
sellikte varlna kavuan bir veri dir, zamanda ve uzamda hazz sa
nin kendisine en uygun kavramla layan m erkezden u za k la tk a
ra gtrlmesi szkonusuyken ah denge bozulur ve haz duygusu yeri
laki hazda bir eylemin ya da ey ni baka duygulara brakr. Andr
lemle ilgili bir fikrin bir kurala Cressonun dedii gibi, Hazzn te
balanmas ya da kavramsal ak mel zellii onun geici bir durum
la kavuturulmas szkonusudur. olmasdr. (...) Srekli bir haz fikri
Her iki durumda da deneysel veri elikili bir fikirdir. Geni ere
nin fikir dzeyinde kavramna ba veli alndnda haz duygusu kay
lanmas dorudan doruya hazz naklar ok deiik bir duygu ola
yaratc bir etki oluturur ve bu haz rak grnr ve doruca ehvete ka
tm bilin alann kaplarken bede dar uzanr. Ahlak alan bu yzden
ne doru yaylr, hatta bireyin g her zaman bir hazlar snflamasna
rnmnde ve davranlarnda ken ynelecek ve her zaman hazlar kar
disiyle ilgili simgeler oluturur. Bu snda lll savunacaktr.
yksek erevede hazzn olutur Hazlar ve istem arasndaki kart
duu doyum elbette her eyden n lk yaamsal dengeyi salayan bir
ce dnsel bir doyumdur. Ama dzenleyici etken olarak grnr.
genel olarak hazda, dnsellik be Hazlarla istem arasndaki ykma,
lirgin bir biimde etkin olmadn Vauvenarguesin Hazlar bizi tket
dan doyum duygusu en nde ge tiinde hazlar tkettiimizi sanrz
len duygudur, hatta denilebilir ki do sznde pek gzel akland gibi,
yum hazzn kantdr. Genel olarak insan yaamn tmyle kaplayan
hazda dinginlikle belirgin bir doy bir ykmadr. / Publilius Syrus:
muluk btn bilinci kaplam gi Ge kalan haz ho bir skntdr.
bidir. Geici olarak da olsa hibir / Vauvenargues: Ruhun en byk
ey eksik deildir ve her ey den yetkinlii hazlara yatkn olmasdr.
gededir. Guyeau yle der: Haz ba / Barbey deAurevilly: Haz lgn
zen etkinliin zel ve yzeysel bir larn mutluluudur. Mutluluk bilge
biimini karlar (yemek hazz, i lerin hazzdr. / Monaigne: Bana
mek hazz gibi), bazen de bu et gre, akn verdii haz bedensel ya
kinliin temeliyle ilgilidir (yaama amla ilgili hazlann en gzelidir. /
HAZCILIK

F. Villon: Bir haz iin bin ac. / yollarn aratryordu. Bilimi ve top
Lasphrise: Hazszyaam berbat bir lumsal yaam yadsyan Aristip-
lmdr. / Malebranche: Tanr posa gre mutluluun erdemden,
sonsuz olarak her eyin stnde ol erdemin de bilgiden geldii gr
duuna gre, ona sahip olacakla doru deildir, mutluluun tek kay
ra! hazz elbette tm hazlar aa na hazdr. Haz iyidir, iyi de haz-
caktr. eyleri olduklar gibi be dr. Erdemli olmak hazzn peinde
lirlemek gerekir: Haz her zaman bir olmaktr. Her haz deerlidir, hazla-
iyiliktir ve ac her zaman bir kt r birbirinden ayramayz. Dolaysz
lktr, ne var ki haz duymak her hazlar yani duyumsal hazlar dolayl
zaman yararl deildir, ac ekmek hazlardanyani dnsel hazlardan
de bazen yararldr. / M. Mancini: daha deerli olabilir. Aristipposa
Ksa sren ve ardndan mutluluk gre haz deneyi zgrlk deneyi
gelen aclar hazlarn tadn yok et dir, insan ancak haz iinde zgr
mez, tersine artrr. / J. Racine: olabilir. Ussal erevede en ok
Kendime kanlmaz bir haz yap hazza ulamak Kyrenelinin bal
tm - Onu her gn grmeyi, sev ca amacdr. Aristippos yle der:
m eyi, onun houna gitm eyi. / Duyumlarmz tek bilgimizdir; du
Montesquieu: Akn sefahattan yumlarmzn nesnesi de baka in
stn oluu hazlar oaltmasdr. sanlarn duyumlar gibi kaar biz
/Voltaire: Haz tm ussal varlkla den. Mutluluk erdemden gelmez,
rn konusu, devi ve amacdr. erdem de bilimden gelmez. Sokra-
Bilgeliin sz verdii eyi hazlar tesin gr doru deildir. Mut
salar. (Bk. HAZCILIK) luluk hazdadr, bu haz ne olursa ol
sun, nereye gtrrse gtrsn.
H A Z C IL IK (fr. hdonisme-, alm. Ama her zaman hazzn efendisi ol
Hedonismus; ing. hedonism). Haz- mak gerekir: erdem hazzn aran-
lara ahlaki bir deer ulayan reti. ndadr, zgrlk hazlarn doyu-
Yaam hazlarn deerli kldn ne rulmasndadr. Epikurosuluk da
sren reti. Hazz aramay ve ac bir eit hazclktr. Bununla birlikte
lardan kamay yaamn temel an baz felsefe tarihileri Aristipposun
lam sayan reti. Yunancada he- ve izleyicilerinin grleriyle Epi-
done haz demektir. Hazclk Eski- k u ro s un g r leri arasn d ak i
am dncelerinde olduka yay kk ayrlklardan giderek Epiku-
gn bir anlaytr. Sokratesi okul rosuluu hazclktan ayr tutmak
lar arasnda yer alan Kyrene oku gerektiini dnrler. Nedir ara
lunun kurucusu Aristippos hazc daki ayrlk? E. Brehier yle der:
ln kurucusu saylr. Aristippos Epikuros, hazz ama diye alarak
uyumsuzluun acya uyumun haz insan mutluluun efendisi klmay
za yol atn bildiriyor, skntya dnd. Varolan tek hazzn beden
uramadan mutlulua ulamann hazz olmas yetecekti, ruh hazz
HEPEVRENCLK

btn hazlarn bir ansndan ya da basite zamann akp geiiyle an


ngrsnden baka bir ey deil larn ve ngrlerin salad haz-
di. nsan ansna ve dncesine lardr. Bilge kiinin ruhu imdiki bir
egemen olacak gte olduunda, acy her zaman etkisiz klabilir, den
hazlar biriktirmek de olasdr. Bu geyi ve mutluluu salayabilir: bu
rada Kyreneli iin geersiz olan bir nu ya yaamn kimseden esirgeme
kurgu vardr: her eyden nce ru dii gemi baz hazlar belleinde
hun bedeninkiyle bir tutulamaya yeniden canlandrarak yapar ya da
cak hazlar ve aclar vardr, yurdu gelecek bir hazz arzuyla ve umut
kurtarma hazz gibi; ayrca, zaman la yaayarak yapar. Epikurosa
bedensel bir hazzn ansn abucak gre dayanlmaz aclar ksa srer,
siliverir. Gerekte, bedensel hazlar dayanlr aclar uzun srer. Kendi
her zaman ruhun hazlarn aarlar, si, ektii bbrek arlarn dostla
bunun gibi bedensel aclar da ruh rn anmsayarak yenmitir. F.-J.
sal aclardan daha skcdr. Bu ko Thonnard Epikrosun ahlak re
ullarda Kyrene okulu kiniklerin bil tisini yle zetler: Bilge kiinin
ge kiiye szverdii tam anlamn mutluluu dengeli ve ll yaam
da aclardan arnk, tmyle erdem dadr, hemen hemen tmyle ru
li, direnli yaama ulamay ner hun zgr seileriyle elde edilmi
mez. Gerekte bilge kii aclara tu yce hazzn kayna olan yaam
tunabildii gibi kt kii de bazen dadr. Hazc iin temel sorun hazza
hazz yaayacaktr. Bilge kii de tut egem en olm ak sorunudur. (Bk.
kulardan arnk olmayacaktr. Epi- HAZ)
kurosulukda ama en yce iyiye
ulamaktr, en yce iyi de hazdr. H E P E V R E N C L K (fr. pancos
Her iyinin ilkesi ve kkeni karn misme:; alm. Pankosmismus; ing.
hazzdr der Epikuros. Bylece, pancosmism). Dnyay tek varlk
duyumsal hazlan ahlak anlaynn sayan, dnyann dnda hibir e
temeline yerletirir. Filozofa gre yin varolmadn ileri sren re
hazlan ikiye ayrmak gerekir: din ti. Tm doastn yadsyan
g in lik iinde hazlar ve devinim reti. Maddeci heptannclk. Hepev-
iinde hazlar. Mutluluu salayan renciliin kkenleri E sk ia m
hazlar dinginlik iinde gerekleti m ad d eci h e p ta n rc la r o lan
rilen hazlardr. Devinim iinde elde Stoaclardr. Stoa filozoflan Tan-
edilen hazlar ac veren hazlardr. F.- ry evrende ikin klarak madde-
J. Thonnard yle der: Beden haz- d her eyi yadsyorlar, dnyann
larnn yannda, o, ruh hazlarn da dnda herhangi bir st dnya d
varsayar, bu ruh hazlar bir baka nmyorlard. Spinozann hep-
trden hazlar deildir; nk, o, tanrcln da oir tr hepevrenci-
hazlann zgr btnln benim lik olarak belirleyebiliriz. (Bk. HEP-
semektedir. Bu hazlar yalnzca ve TANRICILIK)
HEPTANRICILIK

HEPRUHSALLIK (fr. panpsy le zdeletirilen Tanr sonunda her


chism e; alm. Panpsychismus-, ing. eyi balad noktaya getirir. Tan-
panpsychism). Tm maddeyi canl n nn hem dnce hem madde ol
sayan (canlmaddecilik), ayrca on duu ve evrende ikin bulunduu
da insan ruhuna benzer bir ruhsal Stoac anlay doalc bir heptan-
lk ngren reti. (Bk. CANLI- rclktr. Trm c heptanrclk
MADDECLIK) Plotinosla gelimitir. Plotinosa
gre evren Tanrdan tremitir ve
HEPTANRICILIK (fr. pan-this- Tanrdadr. Plotinos felsefesinde
me; alm. Pantheismus\ ing. pant- Bir n salmasn andran bir
heism). Tanry etkin yaratc g trm olayyla kendi dndaki her
olarak belirlemekle birlikte Tanryla eyi yaratmtr. Tanr ilk hyposta-
dnyay zdeletiren reti. Hep- sisdir, ilk tz ya da ilk dayanaktr.
tannc anlayta tek gerek varlk Tanr katnda zne-nesne ayrl
Tanrdr, dnya onun bir yanss szkonusu deildir. kinci hypos
dr ya da trevidir. Buna gre dn tasis olan logos bu birinciden tre
ya Tanrdan ayr bir tz deildir. mitir. Bu ikinci katta hem yarat
Heptanrc gr bazen Tanry lan eylerin rnekleri olan idealar
azok akn sayar ya da en azn hem de onlar dnen ilke Nous
dan ona ayr bir varlk ular, bazen yer alr. Bu dnsellikten nc
de Tanry tmyle onun yaratm hypostasis olan ruh tremitir. Ru
olduu dnyada ikinletirir. Tan- hun altnda cisim, onun altnda mad
n y dnyayla bir sayanlar zellik de vardr. Bireysel ruh aadan yu
le doalc ya da maddeci heptanr- karya doru bir devinimle Tan
ciardr. Buna gre heptannclar t- r ya, o sonsuz k kaynana y
riimc, lkc, doalc gibi blm nelir. Plotinos yle der: Bir gz
lere ayrabiliriz. Stoa filozoflar ta gnee benzer duruma gelmeden
rihin ilk gerek heptannclar oldu gnei gremeyecektir, bir ruh da
lar. Stoacya gre her eyin us iyi olmadan iyiyi gremeyecektir.
sallkla dzenlenmi olduu evren Her varlk Tanry ve iyiyi gr
fizik dnyadan baka bir ey de mek istiyorsa nce tanrsal ve iyi
ildir. H er eyin ussal dzende olmaldr. Spinozann heptanrc-
akp getii bu dnyada raslantya l da hemen hemen mutlaktr, on
ya da geJiigzellie yer yoktur. Bu da tek tz olan Tanr evrenin ikin
dnya tek dnyadr, ondan daha nedenidir, buna gre Spinozann
yetkin ya da ona benzer bir ikinci kendinde tm varl ya da varolan
dnya yoktur. Her eyin cisimsel eylerin tmn kapsayan sonsuz
olduu bu tek dnyada us logos olarak sonsuz tz olan Tanrs hi
da cisim seldir. Eski yunan d bir alkanlk belirtisi gstermez.
ncesindeki sonsuz dnllk Spinoza yle der: Kendinin ne
fikri Stoaclarda da geerlidir. Ate deni olandan, tz varoluu sara-
HEPTANRICILIK

n, bir baka deyile doas varo s gerekir yani kendi dna kma
lan olarak anlalan anlyorum. s gerekir. Tam anlamnda bilinsiz
Tzden kendinde olan ve kendiyle olan, ar olaslktan bakas olma
anlalan yani kavram varolabil yan Tanr ancak anlanarak bir an
mek iin bir baka eyin kavram lam kazanacaktr. Bu kendinde var
na gereksinim gstermeyeni anl lk, bu Tanr, bu oluumun evren
yorum. (...) Tanrdan mutlak ola sel ilkesi sav durumundayken kar-
rak sonsuz bir varl, her biri son sav durumuna geerek bilinten
suz ve lmsz bir z aklayan yoksun olan kendi iini yani Do-
bir nitelikler sonsuzluuna sahip ay vareder, sonra bileim evre
olan bir z anlyorum. Spino- sinde kendinde ve kendi iin olan
zann heptanrcl u cmlede R uhu oluturur. Alman lkcl
zetlenir: Tm doa z sonsuz nde Schellingin heptanrcl da
olan tek bir tzdr: tm eyler, do ha aydnlk ve daha belirgindir ve
adan tr, Tanr olan tek bir ey baz yanlaryla Plotinosu baz yan
de bir araya gelmilerdir. Spino- laryla da Spinozay dndrr.
zanm heptanrcl tanrtanmaz Schellingde tm varlk mutlakdan
l dndren tam anlam nda maddenin en alt katlarna kadar uza
maddeci bir heptannclktr. Alman nan bir btn oluturur. Schelling
lkclerinin bak alar da hep- yle der: Varolan eylerin en ka
tanrcla olduka uyarldr. Fich- ranl maddedir. Bazlarna gre
tenin znel lkclk diye ad madde karanln kendisi olmaldr.
landrlan lkclnde heptanr- Bununla birlikte doann tm olu
cl dndren eler vardr, her umlar ve tm canl olgular bu ka
eyden nce Fichtede Hegelde ol ranlk ve bilinmez kaynaktan kar.
duu gibi, evrenle ilkesi arasnda Schellinge gre felsefe M utlakn
zorunlu bir iliki szkonusudur. bilimidir. Schelling bize varl ol
Fichte yle der: Her gerek is duka soyut bir diyalektik iliki iin
tem zorunlu olarak bir edimi n de kavratmaya ynelir: Bylece
grr, ancak her edim nesneler doa gerek ve nesnel grnm
zerinde bir edimdir. Buna gre, altnda arlk ve btnlktr, l
nesneler dnyasnda ben yalnzca ksel grnm altnda ktr, z
doal gle eylemde bulunmakta delik olarak da n girdii ar
ym ve bu g bana ancak doal lktr ya da organizmadr. te yan
eilimle verilmitir; o bende doal dan ruh kendi gerek grnmn
eilimden baka bir ey deildir. de bilgidir, lksel ve znel gr
Hegel tam anlamnda bir zne-nes- nmnde eylemdir, her ikisinin z
ne btnl iinde bir heptanrc deliinde de sanattr. (Bk. HE-
anlay gelitirir. Hegele gre Tanr PEVRENCLK, TANRI, TEK-
balangta bir hiliktir, onun ken TANRICILIK)
254 di bilincine ulamas iin dlama
HEYECAN

H E PT A N R ID A C ILIK (fr. pan- H ETER O N O M . Bk. DIERK-


aithism e; aim. Panentheismus; LK.
mg. panentheism). Her eyin Tan-
n da olduunu ne sren reti. HEYECAN (fr. motion-, alm. Af
H e p ta n rd a c lk S c h e llin g in fekt, Gemtsbewegung-, ing. mo
ren cisi alm an filo zo fu Kari tion). Bireyin beklenmedik bir et
Christian Friedrich Krausenin kiye gsterdii youn ve ani duy
Schelling heptanrclm a oka gusal tepki. Bilincin bir etkiye ho
yaklaan retisine kendi verdii ya da skc duygusallk ereve
ad.Karl Krausenin heptanndacl sinde gsterdii ani tepki. Korku,
Schellingin heptanrcl kadar sevin, taknlk, fke gibi duygu
Hegel felsefesinden etkilenmitir. larla ortaya kan bilin karkl.
Karl Krause k noktas olarak Fiziksel ve ruhsal gerilimle belirgin
Beni alr, onun nesnel ve znel ie youn duygusallk. Heyecan, sresi
riini ayrtrarak u sonuca varr: pek belli olmamakla birlikte, pek
gereklik eden, ruhtan, do uzun srmeyen bir bilin karkl
adan ve insanlktan oluur, ancak dr. Heyecanla bilincin dengesi
her enin temelinde yce var bozulur ve bilin kendi dnda bir
lk olan Tanr vardr. Krause yle ey tarafndan ele geirilmi gibi
der: Dnya, Tanryla ve Tan- olur. Heyecan yalnz ite olup ge
n dadr. Tanrnm yannda deildir, en bir olgu deildir, dtan da ra
andadr, onun bamll altndadr. hata gzlemlenebilir: azn kuru
Krausenin heptanndacl bir hep- mas, dudaklarn titremesi, yzn
tannclktr. Bu heptannclkta in sararmas ya da kzarmas, derinin
sanlk en yaygn anlamn kazan inelenmesi heyecann tanklar
mtr: insanlk bu dnyayla da yer- drlar. Heyecan an gereklikle ba
yzyle de snrl deildir; insanlk lantnn koptuu ya da gereklikle
Tanr dadr, dolaysyla lmszdr sregiden uyumun yittii andr, o
ve tm evrene yaylmtr. (Bk. anda bilin tmyle dtan gelme
HEPTANRICILIK) bir etkinin yaratt bir duyguyla ele
gemi durumdadr: dikkat dal
H E R Y E R D E L K (fr. ubiquit, m, kavramsal dzen geriye e
omniprsence', aim. Allgegenwart; kilmitir. Bu dengesizlik srasnda
ing. ubiquity, omnipresence). Tek- ruhsallk ya tam anlamnda akn
tanrc din anlaynda Tanrnin ve edilgindir ya da etkin bir tutum
sonsuzluunu belirleyen nitelik almaya hazrdr. Bazlar heyecan
ten Tanry her yerde varsayan. basit olarak haz ve ac dzeyine in
(Bk. TAMBLRLK, TAMG- dirirler. Paul Janet yle der: Duy
LLK) gusal adan yani haz ve ac olarak
ele alnan duyumlan heyecanlar di
H ETER O JEN . Bk. OKYAPILI. ye adlandracaz, duyum adn su
HLK

numla ilgili olgulara veriyoruz. Bu HLK (fr. nihilisme\ alm.


zayf anlamnda heyecan younlu Nihilismus; ing. nihilism). Gerek
u byk olmayan iyi ya da kt likle ilgili hibir eyi bilemeyecei
duygulanmlarla ilgilidir. Ama basit mizi ileri sren reti. Tm ahlak
duygulanmlar heyecan diye adlan kurallarn ve deer llerini yok
drmak her zaman uygun olmaya sayan reti. XIX. yzylda orta
caktr. nk heyecanda kkl bir ya kan ve kiinin toplum kar
bilin karkl yaanmaktadr, he snda tam anlamnda bamsz ol
yecana urayan bilin kararl du masn savunan, bylece kargaa-
rumundan kmakta, bu arada el cla yaklaan reti. Hiiliin bir
bet belli bir dnme uramakta yan mutlak bilinemezcilie, bir yan
ve yeni bir kararl duruma geebil kargacla alr. Sofistlerden
mek iin youn bir aba harcamak A bderaI Protagoras genelgeer
tadr. Heyecanlar bizim iin ne ka dorularn varln yadsyordu:
dar olaan saylsa da heyecan bi Tm bilgilerimiz duyumlardan ge
lincin olaanst durumudur, bu lir ve duyum bireylere gre dei
nalm durumudur. Heyecanla ge ir, buna gre insan her eyin l
len duygu patlamasnda birey dn sdr. Protagorasa gre do
yayla salkl ilikisinin sarsldn ru her kiiye grnen eydir. So
duyacak kadar zel bir durum ii fist Leontinoili Gorgias da genel
ne girer. Bu durumda heyecan tm geer bilginin olmadn sylyor
br duygular ya da kendisiyle il du. Ona gre varlk var olsa da bi
gili olmayan tm duygular ortadan linemezdi, bilinse de bakasna bil-
kaldrm gibidir. Heyecan istemi et dirilem ezdi. Ayn tutum E lisli
kisiz klarken yarggcn bulan Pynhonun kukuculuunda ken
drr, gerektiinde zel devinimleri dini gsterir. Elisli Pyrrhon Bili
salayan keskin ve verimsiz dik necek hibir doru yoktur diyor,
kat gelitirir (aydan kaann ka buna gre yargnn nesnel deerini
taki bilinsiz ama ok belirgin dik yadsyor, insann tm yarglar as
kati gibi). Bu arada heyecansal tep kya almas (epoke) gerektiini bil
kilerin kiilere gre deitiini de diriyor, kiiye den kendini din
unutmamak gerekir. Heyecanllk gin bir edilginlie (ataraksiya) b
baz kiilerde temel kiilik zellik rakmaktr diye dnyordu. Sok-
leri arasnda belirir. Youn heye ratesi okullarn filozoflar da bili
canlan yaamaya eilimli kiiler d mi yadsylaryla birer hiiydiler.
etkenlerden ok abuk etkilenen ki Ahlak kurallann dlayan bir re
i lerdir. (Bk. ACI, BLN, DUY ti olarak hiilik Yenian bir r
GU, DUYGULULUK, HAZ, S ndr. Nietzsche yle der: Hi
TEM, TUTKU) ilik: ama yokluu, niin sorusu
na yant yokluu. Hiilik en b
256 yk gcne, iddete dayal ykm
HLK

gc olarak, etkin hiilikte varr. duktan sonra at bu kitab - Ve k.


Onun kart artk hibir eye sal Kitabm sana kmak arzusu ver
drmayan yorgun hiilik olacak sin isterdim, nereden olursa olsun
tr Hiilik en youn ya da belirgin kmak, kentinden, ailenden, odan
anlatmn amzn iki byk d dan, dncenden. Kitabm yann
nrnde N ietzsch ede ve Gi- da tama. Gidee gre insan hi
dede bulur. Nietzsche Also sprach bir deimez kural tanmadan, hi
Zarathoustra' da (Byle buyurdu bir sarslmaz deere balanmadan,
Zerdt) tm geerli ahlak deer gnlnn yolundan giderek yaa
lerini yokedecek olan stinsann maldr: o ancak byle yaparsa en
geliini bildirir: nsan hayvanla yce hazza ulaabilir. nem ba
stinsan arasna gerilmi bir iptir, knda olsun, baktn eyde de
bir uurumun stndeki bir ip. On il. Bu bak, bireysellii tm de
da yrmek tehlikelidir, yolda kal erlerin stne karr: nemli olan
mak tehlikelidir, geriye bakmak teh kendi olabilmektir. Her ruh ken
likelidir, titremek ve durmak tehli dini bakalarndan ayran yanyla il
kelidir. nsanda byk olan ey gilendiriyordu beni. Yaplmas ge
onun bir erek oluu deil bir kp reken nedir? Her eyden nce dn
r oluudur. Yeni insann ahlak, yaya akla ynelmektir. (Hayr,
Nietzscheye gre, Tanrnn l sevgi deil Nathanagl, ak.) Ve ah
m zerin e insan de erlerinin laki deer yarglarna nem verme
yeryznde egemen olmasn sa mektir. (Eylem iyi mi kt m
layacaktr. Tanr her eyi gryor diye yarglamadan davranmak. yi
du, insan bile. Bu Tanr lmeliydi. mi kt m diye kayglanmadan
nsan byle bir tann yaamasna sevmek.) Bu tam anlamnda bir
dayanamaz. Nietzsche insann te ahlakszclktr ya da zgrlk ah
mel niteliini yaratclk olarak be lakdr: Yaamyla ilgilenmeyi her
lirler, yaratcl da onun istemi sa kesin kendine brak. Bizi biz ya
layacaktr. Gerek ahlak istemle or pan eylemlerimizdir: I fosfora
taya konulmu bir tehlikeler ahla nasl balanyorsa eylemlerimiz de
kdr. Zerdt uzun yolculuklar bize yle balanyor. Onlar bizi bi
yapanlarn ve tehlikesiz yaayama tiriyorlar., doru: ama onlar bizim
yanlarn dostudur. Bylece yaam yceliimizi de oluturuyorlar.
srekli alacaktr. N ietzschenin Bylece tam anlamnda yeniye y
bu hii bak as, daha sonra ah nelen, srekli kendisini aan bir in
laksza bir anlay iinde Andr Gi- san imgesi izilir: Her gn yeni ol
dede ortaya kar. Gide Les nou- sun grdn - Bilge kii her eye
ritues terrestres'de (Dnya nimet aan kiidir. XIX. yzyl Rus
leri) Nietzschenin yapm olduu yasnda hiilik, zellikle van Tur-
gibi hristiyan ahlakna kar zgr genyevin Babalar ve oullar ro
lk ahlakn savunur: Beni oku mannda yetkin anlatmn bulan bir
HLK

siyasal tutum zellii kazanr. Si HLK (fr. neant; alm. Nichts,


yasal skntlarla gelen umutsuzluk, Nichtseindes', ing. ron-being). Va
toplumsal dankln yaratt kr rolmayan. Varl sz konusu ol
gnlk aydnlar varolan yaam ko mayan. Gereklikte karl olma
ullarn tartmaya ve bu koulla y an. D e sc a rte s ve P ascal
ra kar bir tutum almaya iter. Bu hristiyanc bak as erevesinde
yeni devinimde bilimsel bilgiden insan tantlamak iin, onu tanrsal
baka bir eye gvenmeyen Au- lkla hilik arasnda bir varlk ola
guste Com teun byk etkisi var rak belirlediler. Descartes yle di
dr. Dobrolyubov ve Pissarev gibi yordu: Deneyin bana gsterdii
yazarlar greneklere ya da toplum zere, ben varlkla varolmayan ara
sal nyarglara sava aarlar. Ama snda bir orta y erim, yani yce
lar krk dkk bir toplumdan a varlkla varolmayan arasna yle
da bir toplum yaratmaktadr. On sine yerletirilmiim ki, gerekte
lar insanla ilgili her eyi deil, yal bendeki hibir ey, ben bu yce
nzca varolan toplumsal deerleri varln rn olduuma gre, be
hilerler. emievski bu yeni ara ni yanlgya itemez, ama te yan
yn siyasal itici gc ya da d dan kendimi u ya da bu biimde
nr olur, R usyadaki toplumsal hilie ya da ben olmayana katlan
yaam eletirirken sermayeci d bir varlk olarak ele aldmda yani
zene de eletiriler getirir. O durum yce varlk olmayan bir varlk ola
da hiilerle kargaaclar Rusyada rak ele aldmda bir eksiklikler
byk bir kitle oluturmaktadr. sonsuzluu iinde bulunuyorum.
Ama arlk rejim ini ykmaktr. Pascal da yle der: yleyse ne
Turgenyev Babalar ve oullar'dz dir doada insan? Sonsuzluk kar
bu erevede yeni kurallarla eski snda bir hilik, hilik karsnda
kurallarn kavgasn yanstt. Roma bir btnlk, hile btn arasnda
nn ba kiisi Bazarov bir hiidir bir orta yer. Henri Bergson mut
ya da dzeni kyasya eletiren bir lak hiliki karl olmayan bir fi
olumcudur, tm eski deerlere ve kir olarak gsterdi: Mutlak hilik
eski kurallara sava amtr, bu tu fikri, her eyin ortadan silinmesi
tumu iinde giderek katlar, en te olarak anlaldnda, kendi kendi
mel insani eilimlere ve isteklere bile ni yok eden bir fikirdir, bir bo-
kar kar ve sonunda kendiyle e fkirdir, karlksz bir szdr. Va
liir: aka kardr ve ak olur. By- roluular hilik kavramna zel bir
lece Rusyada hiilik, kargaac- yer verdiler. Heideggere gre hi
lkla birlikte, toplumcu dnya g lik, lm duygusunun verdii bu
rnn ilk savlarn oluturmu naltda kendini gstermekteydi. O,
tur. (Bk. AHLAK, AHLAKSIZCI- Heideggere gre dorudan do
LIK, GEREKLK, KARGAA, ruya varolan snrlayan eydi: Hi
KUKUCULUK) lik varolan karsnda belirsiz bir
H STER

kart deildir, bu varolann varl H L EM O R FZM . Bk. KLKE-


nn bileeni olarak kendini gste CLK.
rir. Heideggere gre Hilik va
rolann btnlnn kkel olum- H L E Z O Z M Bk. CANLIMAD-
suzlanmasdr . Sartre L tre et le DECLK.
nant'1da (Varlk ve hilik) hilik de
neyini zgrlk deneyiyle bir tut H P E R E S T E Z . Bk. AIRIDU-
tu. Ona gre hilik deneyi olum- YARLILIK.
suzlama deneyiydi. Sartreda hi
lik varoluun tek dayana, tek HPERMNEZ. Bk. AIRIANIM-
k noktasdr. Sartrea gre insan SAMA.
varlkda bir kopma, bir ayrlma, bir
bozulma noktas ortaya koyar. Ek HPNOZ. Bk. YAPAYUYKU.
siklik denilen ey dnyada insanla
ortaya kmtr. Durmadan arzu- H S T E R (fr. hystrie', alm. Hys
luyan olmasnn da gsterdii gibi, trie, ing. hysteria). A n duyarl
insan bir eksiklik ya da yoksunluk lkla ve tepkisellikle belirgin ruh
tur. Bu yzden eksiklie doru s hastal. Histeri, organik gr
rekli bir atlm iindedir. Varlk ve nml ilevsel gsterilere yol aan
bilin yani kendinde ve kendi iin bir hastalktr: inmeler, duyum bo
ayn ey olduu gn tam dolgun zukluklar, uyku durumlar, g yi
luk gerekleecek ve eksiklik bite timi bu hastalkta sk grlr. Ge
cektir. Bu da insann tanr olmas ici biimleri de srekli biimleri de
demektir. Sartrea gre hilik de olan bu hastalk en eski zamanlar
neyi bir zgrlk deneyidir. nsan dan beri bilinmektedir. Histeri yu-
arzu iinde zgrln gerekle nancada dlyata demek olan
tirir. Maddeci ya da olumcu dn hustera'an gelir, uzun sre histe
ce, bu arada M arxi bak as rinin bu organdan kaynaklandna
hilikle ilgili dinsel aklamalarla da inanlmtr, bu yzden de o yal
varoluu grlerle de tersleir. nzca bir kadn hastal olarak d
Hilik bir mitostur, tarihin lme nlmtr. Ortaada insanlar
mahkum ettii sermayeci toplumun histeriyi eytani etkilere balam
m itosudur der Lukacs. Filozof lard. XIX. yzylda histeri cinsel
hilik felsefesine kkten kar taknlk anlam nda alnm tr.
kar: Bu felsefeye temel olan de Charcotnun ve Freudun alma
neyimi zetlemek pek de zor deil: lar bu hastaln yalnzca kadnlar
insan hiin, Hilikin karsnda bu da deil erkeklerde de grlebildi
lunmaktadr; insanla dnya ara ini ortaya koymutur. 1901den
sndaki temel iliki hibir eyle kar sonra Babinski hastal tm zel
karya olu anlamna gelmekte likleriyle tantlamtr. Bu arada has
dir. (Bk. VAROLUULUK) taln hibir organik temele dayan-
HOMOJEN

madiim, histeri bunalmlarnda g salayan bir simge gibidir. Bu yz


rlen kaslmalarn, sz ve grme den bir airin deyiiyle histerili kii
yitimlerinin, daha baka tepkilerin sevinmeden glen ve zlmeden
hibir organik temeli bulunmad alayan kiidir. Histerili kiiler ge
n, hastaln byk lde evre nellikle telkine ak olduklar gibi
ve eitim etkenleriyle ortaya kt kendi kendilerine telkin yapmaya
n gstermitir. Babinskiye gre da eilimlidirler, bu anlamda son de
histeriyle ortaya kan tm uyum rece esnek bir yaplar vardr; bu
suzluklar dnl uyumsuzluklar da onlarda kiilik zelliklerinin sa
dr ve telkin yoluyla balatlabil- lam izgilerle belirmi olmadn,
dikleri gibi inandrma yoluyla da kiilik zelliklerinde kayganln be
giderilebilmektedirler. Bu yzden lirleyici olduunu gsterir. Bu za
Babinski hystrienm yerine pit yf kiilik yaps iinde histerili kii
hiatisme^ nermitir (yun. peithein masallamalar yapar, eitli yalanlar
inandrmak, iatos iyileebilir uydurur, ilgi ekici imgeler kurar,
demektir). Histeri bunalmlar her sahneler oluturur. te yandan his
zaman topluluk karsnda gerek terili kiinin cinsel yaam bazen a
lemektedir. Buna gre bunalmn r isteklilikle belirgin izlenimini ve
her zaman dankl bir yan var gi ren karklklarla doludur. Histerili
bidir. Maurice Merleau-Ponty y erkeklerde donjuanlk, histerili ka
le der: Histeride ve bastrmada bir dnlarda messalinaclk ok gr
eyleri bilerek unutmaktayzdr. len durumlardr: bunlarn altnda ok
Dzensiz ve grltl taknlklar, zaman soukluk, isteksizlik ve ik
gerilmeler, sramalar, lgnca dav tidarszlk yatar. Histerili kiilik el
ranlar ok zaman lklarla, gl bette amalad rnee ulaama
melerle, alamalarla, yaknmalarla, m kiiliktir, onda hepimizde az-
dvnmelerle glendirilir. Hasta ok bulunan bir zellik, olmak is
b ir yandan rpnr bir yandan tediini olamam olma zellii da
sylenir ya da svp sayar. ev ha belirgin ve daha sorunludur.
renin olumsuz tutumu bu davra (Bk. BELLEKYTM)
nlarn oalmasna yol aar. n
meler ve kaslmalar ok grlr, ya H O M O JEN . Bk. BRYAPILI.
lanc krlkler ya da yalanc sa
rlklar ortaya kar. ocuksu dav H O (fr. agrable; alm. ange
ranlar, aptallk, devinimsizlik, ya nehm, gefllig, freundlich-, ing. ag-
lanc bilin bulankl, yalanc unut reeable). Arzuya, istee ya da be
kanlklar sreen durumlardr. An eniye uygun den. Beenilir olan.
cak her davrann altnda bir ev Olumlu duygular yaratan. Bize iti
renin ilgisini ekme abas sezilir. ci gelmeyen, ayrca bizde iyi duy
Hastann her davran bir fikrin ya gular uyandran her duyum ho
da bir istein ortaya konulmasn tur.
HOG R

H O G R (lat. tolerantia; fr. D Alembert yle der: Kimseye


tolrance; alm. Toleranz, Duldung; dman olmamaya dayanan ho
ing. toleration, tolerance). nsann gr anlayyla tm dinleri bir sa
kendisine ters gelen bir tutum ya yan ilgisizlik anlayn birbirinden
da bir dnce karsnda bile bile iyice ayrmak gerekir. Bugnk
etkisiz kalmas. Kiilerin allm ya yaam dzeni iinde hogr insa
da yrrlkteki bir kurala kar ge na saygnn en temel kouludur.
lilerinde yetkenin herhangi bir du Ancak onu bir gllk yansmas
rum almamas. Bakasnn dn olarak grenler de vardr. Marquis
me ve eylemde bulunma zgrl de Sade Hogr zayfn erdemi
ne saygl olu. Bakasna saygl dir der. Her ne olursa olsun, g
olma tutumunu hibir tepki ve hatta nmzn yava da olsa gelimek
tedirginlik ortaya koymadan benim te olan demokratik yaam dzeni
seme. Eski toplumlarda varolan ku hogry toplumsal szlemenin
rallara kesinlikle uymak gerekiyor ilk koulu olarak gryor. Bugn
du, bu yzden Yeniam balar insan yaam yalnzca din ereve
na kadar genel olarak balama sinde deil, btn alanlarda, zel
erevesinde gerekleen davran likle siyaset alannda hogrnn
lar dnda hogr szkonusu ol gereklerine gre dzenlenmektedir.
mad. Dinler, zellikle tektannl din nsan dnyasnn bir kartlklar ve
ler katkuralc tutumlar iinde hi eitlilikler dnyas olmas hog
bir zaman hogrl olmay dn ry zorunlu klar ya da dnya kar
mediler ve tm insan yaamn be maklatka hogr zorunlu bir
lirleme yolunu tuttular. Yenian yaam koulu olarak ortaya k
balarnda bireyin kat ve olumsuz maktadr. Anatole France yle der:
toplumsallktan kurtulmasyla, z Herkesin bizim gibi dnmesini
grlk savlarnn ortaya kmasy ummayalm, duygularn birbiim ol
la hogr fikri de gelimeye bala mas ok kt olurdu. Bu yzden
d. Hogr kavraynn ilk kkl hogr bir gnlden benimseme
biimine XVI. yzylda katolik ve deildir ve Jean Rostandn dedii
protestan kartlyla gelen din sa gibi Hogrde her zaman sv
valar erevesinde raslanr. Din gy andran bir l vardr. Ho
savalar katoliklerin protestanlar gr gstermekten ok grmek is
ve protestanlarm da katolikleri ho- tediim iz bir eydir. Jules Re-
grmesiyle bitmiti. Ancak bundan nardda Tasladmz u sz bunu
byle gelien hogr anlay hi pek gzel anlatr: Hogrszl
bir zaman ilgisizlik anlamna gel m hogrn. Ne olursa olsun,
medi: o her eyden nce modem hogr demokratik yaam biimi
toplumda bakasna katlanma zo nin zorunlu bir ilkesidir. (Bk. DAR-
runluluunu ortaya koyuyordu. KAFALILIK, DEMOKRAS)
HUKUK

HUKUK (fr. droit; alm. Recht; ing. hukuk kurallar tam anlamnda zor
right). Toplumsal szlemeyle or layc bir tutum alr. Ahlak kuralla
taya konulmu zorunlu davran ku rna uymayan kii en ok knana
rallar btn. Bir toplumda yapl bilir, ama hukuk kurallarna uyma
mas uygun olanla yaplmamas ge yan kiinin karsna her zaman
rekenin snrlarn belirleyen yasa yaptrmlar kacaktr. Hukuk bir
lar toplam. Toplumsal yasaklar ve toplumda adaleti gerekletirmenin
onlarla ilgili yaptrmlar belirleyen temel dayanadr, bununla birlikte
yazl yasalar btn. Bir toplum hukuk kavramyla adalet kavram
da bireyleraras ilikiyi dzenleyen n zdeletirmek yanl olur. n
yasalar toplam. Yasalar inceleyen sani gereklere gre dzenlenmemi
bilim. Hukuku oluturan kurallar bir hukuk adaleti deil adaletsizlii
toplumsal yaam dzenleyen ya da gerekletirecektir. Olumlu hukuk,
toplumsal yaamdaki dzeni koru yazl yasalann ve yazl yasa dee
yan formllerdir. Ahlak kurallar gibi rinde kurallarn oluturduu hukuk
hukuk kurallar da, her ne kadar tur. Doal hukuk, her trl sz
yasa diye adlandrlsalar da doa lemenin dnda insanlarn doa
nn zorunluluklarndan deil insan sndan geldii dnlen hukuktur.
yaamnn gereklerinden getirilmi Hukuk devleti, gcn basklardan
olmakla bir uzlamann rnleridir deil yasalardan alan devlet dze
ler, bu yzden doa bilimlerinde nidir, temelinde her zaman bir ana
grdmz yasa kavrayna hi yasa gvencesi yer alr. (Bk. ADA
uymayacak biimde yere ve zama LET, DENKSERLK)
na gre deiiklikler gsterirler.
Ahlak kurallar kiiyi davrannda HMANZM. Bk. NSANCILIK.
ya da seiminde serbest brakrken

262
IR K (fr. race\ alm. Rasse; ing. konuyla ilgili olarak unlar syl
race). Ortak zellikleri olduu var yor: Eskia dnyasnn kann ar
saylan toplumlarn oluturduu a- l konusundaki gr ne olursa
ile. nsan trn oluturan ortak olsun, bu arlk ok az grlen bir
zellikli toplumlar btn. Irk kav eydi. Tarihteki uluslarn ou ta
ram olduka bulank bir kavram rihncesi uluslarn yenilgiye urat
dr ve bir gereklikten ok bir inanc tlar; onlar yenilenlerin byk bir
karlar grnm ektedir. nsann blmn boazlam olsalar da
kkenleriyle ilgili bilgilerimizin s hepsini yokedemediler. Baeen r
nrl olmas ve toplumlar arasnda kn insanlarn kle durumuna ge
ki ortak zelliklerin son derece g tirdiler ve onlarn kadlaryla evlen
reli ya da hatta belirsiz olmas rk diler. Toplumbilimci G. Palantea
sorununun karlksz bir sorun ol gre Irklar felsefesi sonunda bir
duunu dndryor. nsan t tarihsel yazgclktan, hibir soru
rnn kkenlerini ortaya koyarak nu zmeyen toplumsal bir gizem
rklar belirlemek yolunda alma cilikten ya da gerekilikten baka
lar XVIII. yzylda balatlmtr. bir ey deildir. (Bk. IRKILIK)
Ancak bu almalardan alnan so
nularn birbirini tutmazl, zel IR K IL IK (fr. racism e; alm.
likle rk saysn saptamak asn Rassismus\ ing. racism). Irk stn
dan uranlan glkler rk soru l fikri. Irklk bir toplumun bir
nunun kolay zlr bir sorun ol baka toplum zerinde egemenlik
madn ortaya koymutur. Bugn kurma eilimini ortaya koyar. Ayr
ok kaba benzerliklerden giderek ayr belirlenebilir insan rklar bu
rk belirlenmektedir: beyaz rk, lunduu ve bu rklarn insani deer
san rk, kara rk. Ancak bu ayr asndan eit olmad, baz rkla
mn da kabataslak bir ayrm oldu rn stn olmakla br rklar ze
u kesindir. En eski zamanlardan rinde doal egemenlik hakknn bu
beri ar rk dncesi bir inan ola lunduu fikri geen yzylda epey
rak ok yerde varln srdrm ce yanda bulmutu. Hegel Kantm
tr. Bagehot, Uluslarn geliiminin devletler topluluu fikrine tam kar
bilimsel yasalar adl kitabnda bu t bir biimde, evrimin son aa
IRKILIK

masnn devlette gerekleebilece ka yapsal zellikler hibir biimde


ini bildiriyor, buna gre savan bir insan topluluunun brnden
toplumlar arasnda kanlmaz ol daha yetkin ya da gl olduunu
duunu sylyordu. Bireyler istem gsterecek zellikler deildir. n
lerini gerekletirmek adna nasl san topluluklarnn ya da toplumla-
birbirlerinin karsna dikilirlerse, nnn yetkinlikleri, gleri ya da ye
devletler de istemlerini gerekle tenekleri onlarn srdrmekte ol
tirmek zere birbirleriyle savaa duu yaam biimlerine sk skya
caklardr. Bireyler arasndaki at baldr, yaam biimleri deitik
may yasal dzen nleyecektir, ama e onlarn insani deer diye ortaya
devletlerin atmalarn nleyecek konulabilecek zellikleri de dei
hibir g yoktur. Tarihin her d mektedir. Ayrca toplumlar arasn
neminde stn devletler ya da top da grlen baz ayrlklarn ya da
lumlar olmutur. Bunlar glerini toplumlann sahip olduu baz zel
brlerine rahata benimsetmiler- liklerin bir tnlk belirtisi ortaya
dir, zafer bunlarn grevidir. Dev koymad kesindir, beyaz insann
letleri yarglayacak tek g, Hegele usu bak asna sahip olmas, ka
gre, tarihin mahkemesidir. Alman ra insann daha duygusal bir ya
y a da ngiliz dnr Stewart am srdrmesi, sar derilinin da
C ham berlain, F ransada A rthur ha evik grnmesi gibi durumlar
Joseph Gobineau rk grler ge bir toplumu br zerinde hak sa
litirdiler. Chamberlain, ngiliz k hibi klacak etkenler oluturmazlar.
kenli olmakla birlikte Almanlarn s Ksacas, rkln hibir gerek te
tnln savunuyor, ari rknn meli ya da bilimsel gerekesi yok
stn rk olduunu bildiriyordu. tur. Irklk baz iktisadi koullarn
Ona gre insanlk deerlerini en belirleyiciliinde yetkeci bir ruhsal-
yksek dzeyde gelitirebilecek tek la brnen toplum lann dnyay
rk ari rkyd. Byle olmakla bu rk kana bulayacak kadar tehlikeli ol
baka rklara ya da toplumlara ege makla birlikte hibir zaman gerek
men olma hakkna sahipti. Ahlak lemeyecek olan bir ddr. Irk
ta, estetikte, siyasette ari rknn de ruhsalln geliiminde elbette Ye-
erlerini yaatmak insanln tek il nian balarnda smrgecilie
kesi olmalyd. Demokrasi dma alma dnemlerinde AvrupalIlarn
n Gobineau da dnyada stn rk baka topraklarda yaayan insan
larla stn olmayan rklann yan- larn yaamlarn grp onlar y
yana yaadn bildiriyor, ari rk zeyden tanmalarnn, onlann kl
nn stnln savunuyordu. Nazi tr deerlerine girememelerinin b
partisinin nderlerinden Alfred Ro- yk pay olmutur. Her ne olursa
senberg, Chamberlainn ve Gobi olsun rklk ahlakd bir fikir ya
neaunun grlerini gelitirmeye da eilimdir. Bu eilim ar biim
ve uygulamaya alyordu. Biyo lerinde rkyoketme (fr. gnocide)
lojik adan insan stnl fikri yani bir toplumu kkten ortadan
tmyle karlksz bir fikirdir: ka kaldrma giriimlerine kadar uzan
fatas yaps, deri rengi, daha ba maktadr. (Bk IRK)
264
L Mantkta tikel olumlu nerme zorunlu kouludur ve hemen he
lerin simgesi. rnek: Baz insan men yzyllarca kullanlm olan tek
lar lmldr. yntemdir. Andr Gide iebakn
gln u szlerle anlatr: e-
EBAKI (fr. introspection', aim. bak karmaklatrmayacak ve
Selbstbeobachtung', ing. introspec zora sokmayacak kadar basit bir
tion). Bir kiinin kendi bilin olgu duygu yoktur. Gerekten yzyl
larn gzlemlemesi. nsann kendi larca bu yntem insan ruhsalln
bilin olgularn gzlemlemesinde tanmada balca yntem olarak kul
kendini tanma istei kadar insan lanlmtr. Ancak kendini gzlem
mhsallnn gizlerine ulama eili lemek zere kendine ynelen kii
mi de szkonusu olabilir. Ruhbili nin o anda kendini elden karmas
min gelime dnemlerinde baz ruh olaandr. Sevin duygusunu ince
bilimciler iebak yntemini insan lemek zere sevinli bir anmda
nhsallm tanmada nemli say kendime eildiimde sevin duy
dlar. rnein Binet yle diyordu: gusunu elden karrm. Bireyin bi
Denilebilir ki iebak ruhbilimin rinci kii olarak kendini gzlemle
temelidir. ebak ruhbilimi yle mesi olanaksz denilebilecek kadar
sine aydnlk bir biimde belirler ki, g bir itir, ayrca bu gzlemle el
iebakla yaplan bir aratrma ruh- de edilebilecek znel verileri bir
bilimsel diye adlandrlmaya deer bakasna ulatrmaya almak da
bir aratrmadr ve baka bir yn ha da g bir i olacaktr. te yan
temle yaplan bir aratrma baka dan kii iebakla ancak grnr
bir bilimle ilgili olacaktr. Ribot da olan inceleyebilecek, bilinaltna el
benzer bir gr ileri srer: gz- bette inemeyecektir. Ruhbilimde
lem ya da iebak yntemi (iten tam anlamnda nesnel bir yntem
bakma) znel niteliine karn ve olan davranlk iebak ynte
bu yzden tam anlamnda bireysel minin sakncalarm ortadan kaldr
olmasna karn ruhbilimin temel maktadr. Ruhbilimi tam anlamn
yntemidir, tm br yntemlerin da bir nesnel bilim yapmaya yne
EDNKLK

len davranlar yalnzca gzlem likle zsevgisiyle belirgin bir kii


lenebilir d olgularla ilgilenmekte liktir. ednkler dnya ileri kar
dirler. Onlarn abalaryla ruhbilim snda son derece ilgisizdirler, on
bir deneysel bilim kimlii kazanm larn evreyle iyi bir uyum iinde
tr. Ancak bu geliimlerin iebak olduklar da sylenemez: dikkatle
yntemini tmyle ortadan sildii rini tmyle kendilerine ya da i ya
ni syleyemeyiz. Ancak tm br amlarna vermilerdir. Byle ol
bilimlerde olduu gibi ruhbilimde makla dadnk kiilerle tam bir
de nesnellik deeri kazanmam kartlk olutururlar. Dadnk ki
hibir bilgiyi genelgeer sayamayz. i d dnyann doal bir paras
M. Merleau-Ponty yle der: Bu gibidir, toplumsaldr, bakalaryla
gnn ruhbilimcileri iebakm ger ok kolay iliki kurar, d dnya
ekte hibir ey vermedii konu nn gereklerine byk bir istekle
suna dikkat ekiyorlar. Ar isel uyar. ok zaman kendi stne ka
gzlemle ak ya da kini inceleme panmay yeleyen iednk ger
ye kyorsam, tantlanabilecek ok ekte bir iebak tutkunu da de
az ey bulacam; birka bountu, ildir, kendini belli bir kesinlikte,
birka yrek arpnts, yani bana kendi zellikleriyle aratryor da
akn da kinin de zn vermeyen deildir. O yalnzca kendi varolu
baya karklklar bulacam. l unun tutkulu bir izleyicisidir, byle
gi ekici belirlemelere her ula olmakla tm insani gereksinimleri
mamda, duygularmla akma be ni kendinden karlama durumun
nim iin yeterli olmamtr, duygu dadr. Suskunluu hem dnyayla
larm bir davran olarak ele alma ilikisinin bozukluundan hem ken
y baarmmdr, ilikilerimin ba disiyle ok ilgili olmasndan ileri ge
kasyla ve dnyayla deimesi ola lir. Jung yle der: Libidonun z
rak ele almay baarmmdr, onu nenin i dnyasna doru devini
tan olduum bir baka kiinin mini iednklk olarak adlandr
davrann dndm gibi d yorum. (Bk. DIADNKLK)
necek noktaya gelm iim dir.
(Bk. DAVRANIILIK, RUHB E R K (fr. contenu; alm. Inhalt;
LM) ing. content). Bir ierende bulunan.
Bir biimin i yapsn oluturan. Bir
E D N K L K (fr. introver sanat yaptnda ierik, anlatmla il
sion-, alm. Introversion; ing. intro gili olana kart oarak anlamla ilgili
version). D dnyayla balar ena- olandr. Anlatm ya da biim zel
za indirerek dikkatini kendi beni olarak dlatrma yntemleriyle il
zerinde toplama durumu. ed gili olurken ierik dorudan do
nklk bir tutum olmaktan ok bir ruya fikri ya da duygu-dnce b
k i ilik ze lli id ir. J u n g un tnn karlar. Bu ayrm elbette
Psychologische Typen (1924) adl bir soyutlamadr, yoksa bir sanat
yaptnda tanmlad bu kiilik zel yaptnda biimi ierikten ve ierii
GD

biimden ayran kesin snrlar, ak sel ayrlklar derinletirir. Buna


belirtiler yoktur. Bir belirtilen ola karlk bireyler arasnda igdsel
rak ierik belirtende yansrken bir davran ayrlklar eitimle gideri
anlamlar bileimi olarak grnr. lebilir. Hayvan yetitirenler hayvan
Bilin ierii, belli bir anda bilin larn igdsel davranlarnda de
le etkin ya da grnr olarak bulu iiklikler olutururlar. Hayvanlar
nan kavramlar ya da fikirler bt da bylesi deiiklikler evre etki
ndr. (Bk. BM) siyle de kendini gsterebilir. Tm
hayvanlar dnyasnda ba koulla-
E R L M L K (fr. inclusion', yc durumunda olan igd ok ke
alm. Einschliessung; ing. inclusi sin bir amaca yneliktir: yuva yap
on). Aralarnda cins ve tr ilikisi ma, av kovalama, kendini savun
bulunan iki snfn ilikisi. Bir ey ma, kama vb. Kendiliinden ve bi
de bulunma durumu. ki eyden bi linsiz oluuyla igd zekadan ay
rinin brnde bulunmasyla orta rld gibi eilimden de ayrlr. Ei
ya kan iliki. Bir baka eye kat- limde en azndan sezgisel ya da duy
lann durumu. gusal bir yneli szkonusudur,
zelletirilmi bir amaca ynelme tu
E R M E (fr. implication; alm. tumu belirgindir. Bylece igd
Implikation; ing. implication). ki tam anlamnda dnced bir g
ey arasnda birbirinin varln ge tr, dorudan doruya hayvan do
rektirme ilikisi. Bir eyin bir eyi allnn kaynaklarndan gelir: onun
kapsamnda bulundurmas. bireysellikle dorudan doruya il
gili hibir yn yoktur. Romanes,
G Z L EM . Bk. EBAKI. dorudan doruya canl varln do
al zyapsndan gelen ilksel ig
GD (fr. instinct; alm. Ins- d' yle evreye uyma abalarnn
tinkt; ing. instinct). Bir trn tm getirdii ikincil igd'y birbirin
bireylerinde ayn zellikleri gsteren den kesin olarak ayrr. Buna gre
ve bilinsiz edimlerle belirgin olan igdy kr bir zeka olarak tanm
davranlar btn. gd ortama layabiliriz. Fabre gd kendisi
uyarlanmann ve varlm srdrme iin izilmi olan yollarn iinde her
nin tm temel koulunu belirler. eyi bilir, bu yollarn dnda hibir
gd belli bir trde zgl ve birbi- ey bilmez der. gd canl varl
imdir. Her trn kendi igdleri bir tr doal zekayla donatr. Henri
vardr. Bununla birlikte bu durum Delacroixya gre gd zekann
mutlak deildir, bireysel ayrmlar her ilk biimidir. gd bir eilimler
zaman szkonusu olacaktr. ki bi dengesidir, ayn zamanda canl et
rey hibir zaman zde deildir. An kinliin anlatmdr der Delacroix.
cak bu olaan deiiklikler ok s Ancak buradaki eilimi daha ok
nrldr. te yandan eitimle ilgili doal bir ynelim olarak anlamak
zellikler bireyler arasndaki igd gerekir. Mac Dougall igdyle
zekay birbirine ok yaklatrr: Stoaclar Tanry evrenin bt
gd ve zeka evrimin iki ayr y nnde ikin saymlardr. Spinoza
nn oluturmazlar. Tm zihinsel da ikinci bir anlay gelitirmi ve
yaamda onlar bizim ancak soyut- Tanr ikin nedendir demitir,
layc bir abayla birbirinden ayrd buna gre evrenin nedenini evren
mz iki ayr yz otaya koyarlar. de varsaymtr. Hegel felsefesi de
Ancak zekann ok ynl ya da e Tanry gelien insan yaamnda
itli etkinliklerine karn igd her varsaymakla bir tr ikinlik felse
zaman birbiimdir, gelimez, dou fesidir. kinlikle ilgili grler Tan-
tan gelir ve geldii gibi kaliT, onun ry tam anlamnda zgr yaratc
zgn grnmleri bireylerle deil sayan felsefelerle, rnein Descar
trle ilgilidir. Ancak igdler her tes felsefesiyle kartlarlar. kin-
zaman koullu tepkimelerden yar lik ilkesi: Aziz Tommasonun or
dm alrlar. nsanda igd toplum taya koyduu metafizik ilke; buna
kurallarnn denetimi altna girmitir gre hibir varlk belli bir eilim ol
ve zekann bulularyla rtlmtr. madan belli bir sona ynlendirile-
Bir baka deyile insanda igd it mez./Maurice Blondel: Her insani
ki klna brnmtr. Bossuet d u y arllk ta u sun bir ik in li i
yle der: gd szc genel szkonusudur. (Bk. AKINLIK,
likle itkiyi karlar ve seimle kar HEPTANRICILIK)
tlar. Hayvanlar seimden ok it
kilerle eylemde bulunurlar demek L E M (lat. com prehensio; fr.
yanl olmaz. Jung da u gr comprhension-, alm. Komprehen-
ortaya koyar: gd terimi bence sion, Inhalt; ing. comprhension).
etkini ii bilinle belirgin olmayan her Bir kavram oluturan niteliklerin
trl ruhsal srece uygun der. tm. Bir kavramda ayrtrma yo
(Bk. TEP, TK, TEPKME) luyla ortaya konulan niteliklerin t
m. Bir eyin ne olduu sorusuna
K N (lat. immarens; fr. imma- verilecek yantlarn tm ilemi
nent; alm. immanent; ing. imma- oluturur. (Bk. KAPSAM)
nent). Akna kart olarak varln
iinde bulunan. Bir varlka ierilmi R E K (fr. sotrique; alm. eso-
b u lu n a n , b ir d ilkeye bal terisch\ ing. esoteric). Da ak ol
bulunmayan. (Bk. AKIN) mayan. zellikle eski Yunanis
tandaki felsefe okullar iin kulla
K N L K (fr. immanence\ alm. nlan irek terimi yalnzca bir oku
Immanenz', ing. mmanence). kin lun yelerine ya da mezlerine ak
olma durumu. znenin znede bu olan bilgileri belirler. (Bk. DIRAK)
lunmas. kinlik yaratc etkenin
yaratda bulunmasyla belirgindir. SE L (lat. implicitus; fr. impli-
Aknlkta yaratc etken yaratnn cide; alm. implicit; ing. implicit).
dnda ya da uzanda bulunur. Bir nermede gcl olarak ieril
mi bulunan. Bir nermede kapal T E P (fr. pulsion; alm. Trieb;
bir biimde bulunan, ak ak gs ing. drive, urge). Bireyi baz nes
terilmemi olan. Bir eyin kapsa neler araclyla baz amalara y
mnda bulunmakla birlikte kendini nelmeye iten bedensel oluum. S
aka ortaya koymayan. Bir ner rekli etkide bulunarak bireyi belli
mede ya da bir nesnede ierilmi bir davrana iten bilinsiz biyolo
olmakla birlikte kendini dorudan jik g. Bilind ruhsal etkinliin
doruya gstermeyen, varl an kayna saylabilecek olan paral
cak kapal bir biimde duyulan her igdsel ynelim. Henri Pierona
eyi isel diye nitelendirebiliriz. g re itep i o rg a n iz m a y baz
(Bk. DISAL) nesneler araclyla baz amalara
y n elm ey e iten b e d e n se l
SELB A K I (lat. contemplatio; oluumdur. tepi biyolojiktir, i
fr. contemplation; alm. Kontemp- glerle ilgilidir ya da onun kayna
lation; ing. contemplation). Kendi bedenseldir. tepi bir uyarlma
benine ynelip tm d dnyay durumudur (alk, susuzluk, cin
unutan kiin in ruhsal durum u. sel istek). Organizmay belli bir nes
Zihnin kendindeki baz dnce neye doru iter. Bu nesne gerilimi
eleri zerinde younlamas. - azaltacaktr. Freud itepileri geni
selbak bir bakma dnyadan t olarak inceledi, ayrca onlarn ah
myle uzaklamay, tam bir sevin laki etkenler karsnda urad
le ve tam b ir dinginlikle kendi bastrmalar da inceledi. Buna gre
benini gzlemlemeye ynelmeyi F reudcu anlam da itepiyi baz
anlatr. Bu gizemci davran gene edimleri gerekletirmeye bazlar
de ilecilik dncesinden iyiden n da yadsmaya dayanan igd
iyiye uzak deildir. Gizem ciler sel eilim olarak anlamak doru
iselbak gidimli dncenin s olur. tepi igdyle eanlaml gi
tne koyarlar. Onlara gre bizde bidir. B az ru h a y rtrm a cla r
bulunan bilgileri tam ve doru ola itepiyi som ut b ir olgu olarak
rak kavramann tek yolu iselba- deerlendirirken igdy kuram
ktr. Gidimli dnceyle ya da sal sayarlar. (Bk. GD, TK)
usavurmalarla ancak paral bilgi
ler elde edebiliriz. selbak lk DEA (yun. sz.) Platon felse
cln ya da gizemciliin balca fesinde eylerin lmsz zleri ya
yntemidir ve sezgisel dnceye da gerek gereklikler. Bu eylere
y a k n d r y a d a o n u n zel b ir biz iselbakla, akla, belli bir ile-
biimidir. selbak bizi dnyann ci tutum la yneliriz. Herbiri de
gereksiz grnlerinden kurtarr imez bir gereklii karlayan ve
ken bizi aclardan, hatta bedensel duyulur dnyadaki gerekliklerin
aclardan da uzaklatracaktr. (Bk. zn oluturan bu yetkin gerek
L E C L K , G Z E M C L K , likler, tzsel, bireysel ve ruhsal ey
SEZG) lerdir, herbiri bir sradzeni iinde,
DEOLOJ

en yukarda yi, onun altnda Do lr bir btnlk ortaya koyar. de


ru ve Gzel idealar olmak zere olojiler her zaman uygulamaya y
birbirleri karsnda yer alrlar. De neliktirler, bununla birlikte onlarn
iimin dnda kalan bu lmsz uygulanabilirlik anslar her zaman
ya da ncesiz-sonrasz eyler ar enine boyuna tartlm deildir.
varlklardr, bunlara herhangi bir ey deoloji terimini XVIII. sonlarn
eklenemez ve bunlardan herhangi da Destutt de Tracy ortaya att. Fi
bir ey karlamaz. Biri brnden lozof bu ad altnda fikirler aratr
kesin bir biimde ayr olan dealar masn ve fikirlerin kkenleriyle il
ancak birbirlerine katlabilirler. r gili aratrmay belirliyor, bir tr bil
n e in B e y a z d e a s K a r gi ruhbilimi almas ngryor
d easm a katlr, ama K m r du. Sonradan bu dnce Cabanis,
d e a sna katlm az. A ristoteles Volney, Daunou gibi dnrerce
M etaphysikasnda dea retisini benimsendi. deoloji giderek fi
uzun uzun eletirir. Her eyin bir kirlerin zelliklerini, yasalarn,
deas varsa, yalnzca tzlerin de k k en lerin i aratrm a anlay
il tz olmayanlarn da dealan ol olmaktan karak temel siyasal g
maldr. Oysa dealar, kendilerin r anlamna alnmaya balad. Bir
den pay alman ey olduklarna g toplumda ya da bir toplum snfn
re, yalnzca tz olmaldrlar. dea- da ortaya kan ve zellikle toplum
larn rnekler olduunu, br ey sal yaam koullarnn dzenlenme
lerin onlardan pay aldn syle sini ya da dntrlmesini ng
mek bo szler etmektir, iirsel ren bir belirleyici kurallar ve ilkeler
benzetmeler yapmaktr der Aris toplam olarak ideoloji her eyden
toteles. (Bk. LKCLK) nce belli bir felsefe anlayna ya
da hi deilse bir dnya grne
D E O L O J (fr. idologie; alm. bal olarak gelitirilmi bir siyaset
Ideologie; ing. ideology). Bir top retisini g erektirir, bu reti
lum snfnn, bir topluluun ya da genellikle toplumsal bir rgtlen
bir siyasal grubun ortaya att zel meyi yaam iin zorunlu gren bir
likle siyasal eilimli dnce diz retidir. Engels yle der: deoloji
gesi. Bir dneme, bir topluma, bir szde dnrn bilinle ama ba
toplumun bir kesimine ya da bir ka bir bilinle gerekletirdii bir
toplumda herhangi bir kiiye zg sretir. Gen M arxa gre mut
siyasal bak as. Fikirleri metafi suz bilin im dide, imgelemselin
zik anlamlarnn dnda kendileri alannda, byl bir biimde eliki
olarak ele alan dnce dizgesi. Bir lerini ortadan kaldrr, ideoloji de
siyasal partinin ya da topluluun bundan doar. M arx dnce en
ortaya att bir fikirler dizgesi ola genel erevede ideolojiyi ahlaki,
rak ideoloji grlerden ve doru felsefi ve dini dncelerin btn
lardan olumu azok ak ve anla olarak anlar.
270
KTSATILIK

K C L K (lat. dualis; fr. dua- yiciliinde gerekleir. Bir eyin tes


lisme; alm. Dualismus; ing. dua- ti deil de saks olmas (raslantsal
lismi). Birbiri karsnda birbirinden biim) ya da am deil kayn ol
bamsz olarak konulan iki ayr te mas (tzsel biim) bu belirleyici
rimin ilikisi. Birbirine indirgenemez likle gerekleir. (Bk. BM ,
iki ayn ilkenin (beden ve ruh, us MADDE)
ve istem gibi) varln benimseyen
dinsel ya da felsefi reti. Birbirin K L E M (lat. dilemma', fr. dilem
den bamsz iki ayr gerekliin me', alm. Dilemma-, ing. dilemma).
varln benimseyen reti. Ruh ve elikili iki nclden oluarak iki
madde ya da ruh ve beden kart seenek ortaya koyan ve her iki se
l dncede olduka eski bir iki enekte de ayn sonuca vardran
cilik rneidir, bu ikicilik zellikle usavurma. kilem denilen usavur-
Descartes felsefesinde nemli bir ma biiminde bir ncl iki terimli
yer tutar. Belirlenimcilik ve zgr bir seenek ierir, br ncller se
lklk fikri de tam anlamnda bir enein bu iki durumunun da ayn
ikicilik rneidir. kicilikte ruh ve sonucu ortaya koyduunu gste
madde, istem ve anlk, dnce ve rir. Buna gre ya A ya B dorudur.
eylem, us ve deney, iyilik ve kt A doruysa C de dorudur ve B
lk, insan ve dnya kar karya doruysa C de dorudur. yleyse
konulur. kicilik Avestada anlat C dorudur. kinci bir ikilem bii
mn bulan zerdt dininin zn minde birinci ncl ve sonu var
oluturur; bu dinde iyiliin simgesi saymsaldr. Buna gre A doruy
Ahuramazdann karsna ktl sa B ya da C dorudur. B doruy
simgeleyen Ahriman (Angra- sa D de dorudur. C doruysa D
manyu) konulmutur. (Bk. TEK de dorudur. yleyse A da doru
LK) dur, D de dorudur.

K L K E C L K (fr. hylemorp- K LETR M E KANITI. Yunan


hisme; alm. Hylmorphismus; ing. filozofu Eleal Zenonun varln
hylmorphism). Aristotelesi anla birliini, devinimin olanakszln
y iinde varlklar madde ve bi gstermek iin ileri srd kant
im ilikisinin sonucu sayan re lardan biri. Buna gre bir devingen
ti. Skolastiklerin de benimsedii bu varaca yere varmak iin ilkin yo
retiye gre niteliksel zelliklerin lun yarsn gemek zorundadr.
kayna olan maddeyle niceliksel yleyse varaca yere varamaya
zelliklerin kayna olan biim bir caktr.
likte eyleri olutururlar. Madde
(yun. hyle) eylerin belirsiz ilkesi, K T SA T IL IK (fr. conomis
biim (yun. morphe) eylerin be me; alm. konomismus; ing. eco-
lirleyici ilkesidir. Bir eyin yle de nom ism ). Rus sosyal dem okrat
il de byle olmas biimin belirle partisinde ii snfnn devrimci sa 27
LERSRME

vamna kar kan akm. Proko- leme iyiye doru olduu gibi k
vi ve Kuskova gibi iktisatlk yan tye doru da olur. Ancak uygar
dalar ii snfnn yararna siya lklarn geliimi anlamnda ilerleme
sal tutum almay yadsmyorlar, ne her zaman iyiye doru yry
var ki sosyal demokrasi kavray dndrecektir. Bilincin srekli
ndan uzaklaarak sendikac kav geliimi, buna gre insan yaam
raya yaklayorlard. Lenine g nn daha ussal bir biimde yeniden
re sosyal demokrasiyle iktisatl dzenlenmesi, yeni yaam biim
kesinlikle birbirinden ayrmak ge lerinin bilince yeni katklar, yeni bil
rekiyordu. Ona gre rus ii snf giler salamas ilerlemenin en ge
nn kavgasyla bat lkelerinde i nel koullarn belirler. lerleme ya
ilerin fabrika yaamnn koul da geliim dnesi Yeniam bir
larna kar tepkici bir tutum al rndr, bu dnce daha sonra
ayn zamanlarda ortaya km da evrim fikrini dourmutur. lerle
olsa ayn ey deildir. Gerek sa meci anlayn balca savunucu
vamla honutsuzluklar ortaya ko- lar XVIII. yzyln fransz aydm-
yu arasnda zdelik aramak bo lanmaclardr. Ancak bu dnce
unadr. Elbet honutsuzluu orta nin temellerini daha eskilerde ara
ya koyuta da birok yarar vardr. mak da pek yanl olmayacaktr.
Ancak sosyal demokratlarn bal ok belirgin olmamakla birlikte F.
ca amac ii snfnn siyasal ei Bacon ilerleme fikrini getirir, en
timini etkin olarak salamak ve si azndan doann bilgisinde adm
yasal bilincini gelitirmektir. adm ilerleyii dndrr ve az-
ok bulank bir erevede de olsa
L E R S R M E (lat. assertio; fr. tarih fikrini gelitirir. Aydnlanma-
assertion; alm. Behauptung; ing. clar ilerlemeyi zellikle siyasal an
assertion). Olumlu ya da olumsuz lamda alrlar, olumcular iin ilerle
bir nermenin doruluunu bildir me daha ok bilimseldir. Auguste
me. Com tea gre ilerleme, dnce
nin geliimi ve toplumsalln geli
L E R L E M E (lat. progressus; fr. imi gibi iki temel zerinde gerek
progrs; alm. F ortschritt; ing. leecektir. lerlemenin kurucusu ya
progress). Belli bir ynde ileriye da ilk belirleyicisi Leibnizdir. Bu
doru gidi. Bir durumdan bir st konuda Leibniz yle diyordu: B
duruma gei. Daha azdan daha o tn evrende srekli ve ok zgr
a doru gelien her oluum. Au bir ilerleme belirlemek gerekir, bu
guste Comte olumculuun form ilerleme gzelliin ve yetkinliin en
ln yle belirlemiti: lke olarak st noktasna kadar giden bir iler
ak, temel olarak dzen, ama ola lemedir, yle ki o durmadan st bir
rak ilerleme. Olumcu anlamda iler kltr durumuna doru ilerlemek
leme her zaman iyiye doru ola tedir. eylerin uurumunda her za
caktr. Ancak mantksal adan iler man uyandn mas gereken uyu
LETM

mu paralar vardr, bunlar hibir rur. Bakas ve ben ilikisinde ileti


zaman ilerlemenin sonuna ulaa imin en belirleyici biimi kurul
mayacak biimde daha iyiye, en maktadr. Maurice Merleau-Ponty
iyiye ykseltilebilirler, yani en yk yle der: Bakasnn algsnda
sek kltre ykseltilebilirler. (Bk. nemli bir rol oynayan bir kltr
DEM , DNM , GEL nesnesi vardr, o da dildir. Kar
M, EVRM) lkl konuma deneyinde bakasy
la benim aramda bir ortak alan olu
L E T M (lat. communicatio; fr. ur, benim dncem ve onun d
comm unication; alm. Kommunika- ncesi tek bir doku oluturur, be
tion; ing. communication). Kiiler nim grlerim ve karmdakinin
arasndaki iliki. Bir bireyin ya da grleri tartma durumuyla or
bir topluluun bilgi alveriinde bu taya konulmutur, onlar ikimizin de
lunmas. Bir yerden bir yere git yaratcs olmadmz ortak bir i
mek, bir yerden bir yere bilgi ula lemde birbirlerine geerler. Burada
trmak iletiimin en basit biimidir. ikili bir varlk vardr ve bakas bu
ada dnya tm hzl ulam ve rada benim iin benim akn ala
haberleme aralaryla yetkin bir nmda basit bir davran deildir,
iletiim ortamdr. letiimin en es ben de onunkinde yle deilimdir.
ki ve en basit aralar oradan oraya Biz eksiksiz bir karlkl ilikide bir
gnderilen iaretlerdi, daha sonra birimiz iin ortak durumundayz-
yaz bir iletiim arac oldu. Buna dr, gr alarmz birbirine kar
gre iletiim insan trnn bilinli r, onunla ayn dnyada birlikte va
bir edimidir ve toplumsal yaamn rolabiliriz. Dil ve davranla orta
temel belirleyenidir. Bununla birlikte ya kan zellikler kltrlere gre
hayvanlar arasnda da snrl bir ile deiiklikler gsterecektir, hem
tiim etkinliinin varolduu kesin toplumlar iin hem bireyler iin ge
dir. retimde, yavru bytmede, erli kltr zellikleri vardr. Bu
yaam alannn denetiminde, tm kltr zellikleri, bireysel ereve
benzer etkinliklerde hayvanlarn de ve toplumsal erevede insan
birbirlerine iaretler sunduklar g yaamnn deerler dzenini orta
rl Ur. nsan dnyasnda iletiimin ya koyacaktr ve ortak deerleri
karmakl iaretlerin okluunu miz de kiisel deerlerimiz de an
ya da eitliliini getirmitir. Beden cak iletilebildikleri lde deer ola
insanda bir iaretler ya da simgeler caklardr. Ksacas iletiim dnda
ortaya koyma arac olarak gr toplum yaam olas deildir. Ba
nr. Bu iaretler ve simgeler bilin kasyla iletiim kurma yeteneini el
koullarna kout olarak olduka den karm olan izofrenin dn
karmak belirtenlerdir. Ayrca in yaya yabanclamas ve kendi da
sanda en yetkin iletiim arac dil rack dnyasna kapanmas bun
dir. Dil ve davran insanlar ara dandr: o artk salkl bir biimde
snda youn bir iletiim a olutu iaret alamamakta ve iaret vere
LG A LAN I

memektedir. letiim bylece top korkmak, arzulamak gibi duygusal


lumsal etkileim dzeninin balca oluumlarn uzandadr.
arac olur. Ortaya koyduumuz her
iaret bakas ya da bakalar iin L K (fr. rapport, alm. Verhlt
bir insani etki gc tamaktadr. nis-, ing. relation). Bir dnce edi
Buna gre her insan bireyi bir bilgi minde yer alan ayr ayr nedenlerin
yaycs ve bir bilgi alcsdr. Bu kar birbirleriyle balants. Her iliki bir
mak iletiim ortamnda btn ia yan yana geli ya da birliktelik du
retlerin ak ve belirgin olmas ola rumudur. liki iindeki eler z-
s deildir. Dilin ortaya koyduu an yaplarn yitirmeksizin bir btn
lam da ok zaman bizim iin sorun olutururlar. O durumda iki ya da
yaratacaktr. Bilinlerin alverii ol daha ok terim bir birlik olutura
duka kaygan bir alveritir, hatta cak biimde balanmlardr. Bir
Freud bilindndan bilindma bir dnce btnnde o btnn do
alveriten de szetmitir. Demek al dzeni gerei mantksal bir bir
ki bireylerin ortaya koyduu ya da lik oluturan her ey birbiriyle ili
ald iaretler her zaman bilinli de- kilidir.
illerdir. O yzden dili de bedenin
dilini de her zaman iyi bir iletici say L K B L G (fr. prenotion\ alm.
mak doru olmaz. Dil iyi bir iletici Vorgreifen, Vorbegriff-, ing. preno-
olmasa da ileticilerin belki de en tion). Dnce edimini nceleyen
nesneli ve en olanaklsdr. (Bk. DL, kendiliinden bilgi. Deneyin dn
DLBLM) cede belirlenmemi kendiliinden
bilgisi. Durkheimda eylem srasn
L G A LA N I (lat. dominium\ fr. da kendiliinden oluan ve bilimsel
dom aine; alm. Bereich, Gebiet; incelemeyi nceleyen bilgi.Emile
ing. domain). Bir fikrin ya da bir Durkheim Toplum sal yntem in
konunun uzanm. Dnmede ya kurallar adl kitabnda yle der:
da tartmada bilincin kendini s Yeni bir olgular dzeni bilimin
nrlad ortam. Dikkatin yneldii n esn esi o ld u u n d a bu o lg u lar
konular btn. zihinde yalnzca duyulur imgelerle
deil geni erevede oluturulmu
L G S Z L K (lat. ndifferentia\ kavram eitleriyle de sunulmu
fr. indiffrence; alm. Gleichgltig- bulunurlar. Fiziin ve kimyann ilk
keit; ing. indiffrence). Bir nesne bilgilerinden nce insanlar fiziksel-
karsnda bilincin tepkisiz kalma kimyasal olgular zerine ar algy
s. Bir nesne ya da bir durum kar aan kav ram lara ulam lard.
snda zihnin olumlu ya da olum (..)nsanolu davrann dzenle
suz bir tutum almamas. lgisizlik mek asndan dayanak olarak ald
her eyden nce duygusal dzey eyayla ilgili fikirlere ulamadan
de etkinliin szkonusu olmayyla eyann ortasnda yaayamaz. (..)
274 belirgindir. lgisiz kii ac ekmek, eyleri gzlem leyecek, tantla-
LKE

ja c a k , k a r la tra c a k y erd e ri yerine ahlakn kurallar demek


fikirlerimizin bilincine ulamakla, daha doru olacaktr, nk ahlakta
onlar ayrtrm akla, ve dzen bir k noktas ya da ama olarak
lemekle yetiniriz. Bir gereklikler ilkeden ok bir gidi yolu olarak ku
bilimine ulaacak yerde fiziksel bir ral geerlidir. Buna gre kural zel
ayrtrma yapmakla snrlanrz. Bu likle uygulama alann ilgilendirir.
ayrtrm a elbette tm gzlemu Bir de felsefenin ilkeleri'nden ya
zorunlu olarak dlayacak deildir. da metafiziin ilkeleri'nden sze-
Bu k av ram lar y a da bu debiliriz. Bunlar da flozoflann fel
kavramlardan karlan sonulan sefelerini dayandrdklar tem el
dorulam ak iin o lg u lara b a noktalardr, k noktalardr.
vurulabilir. Ancak olgular bu ie rnein Demokritos iin atomlar
ikincil olarak, rnek kimliiyle ya ilke deeri tar. Pythagoras iin il
da dorulayc kimliiyle katlrlar. ke saylardr. Platonun dealar il
Onlar bilimin nesneleri deillerdir, kedir. Felsefede son amalarn be
bilim fikirlerden eylere doru lirlenmesi de ilkeci bir tutumu ge
ilerler, eylerden fikirlere doru rektirir. lke buna gre bir felsefe
deil. anlayn kapal dizge durumuna
getiren eydir, buna gre gelecek
L K E (lat. principium\ fr. prin- le ilgili kesin durumlar saptanabilir.
cipe\ alm. Grund, Prinzip; ing. Marx yle der: Yeni bir ilke ge
principle). k noktas. Balca tirmek zere retici bir biimde
ama. Daha sonrakilerin kendisine ynelmiyoruz dnyaya. Ona te
baland dayanak. Dncenin ilk doru, eilin karsnda demiyo
terim olarak belirledii ge. Bir ruz. Dnya iin, dnyann z ilke
eyin kurucu esi. lkeler ok e lerinden giderek yeni ilkeler geli
itlidir. Mantn ilkeleri dnce tiriy o ru z. k n oktasyla ve
dzenimizin yasalarn ya da kural- amala ilgili olarak ilkeler elbette
lann ortaya koyarlar. zdelik il uyulmas gereken kesin formller
kesi'. Bir ey kendinden baka bir dir. Ancak uygulamal yaamn ger
ey deildir. / eliki ilkesi ya da ekleri insandan kat bir ilkecilik-
elimezlik ilkesi'. Dorunun kar ten ok ilkelerini her durumda gz
t yanltr. nc olasln den geirebilen ve onlar gerekti
yokluu ilkesi: ki elikili ner inde yeni koullara uydurabilen bir
meden biri doruysa br yanl yatknlk bekler. Bu anlamda kat
tr. Tasm ilkesi: A, B yi ieri ilkecilik ilkesizlik kadar tehlikeli ya
yorsa; B, C yi ieriyorsa; A, C yi da anlamsz olacaktr. R. Kiplingin
iermektedir. Ahlakn ilkeleri bi dnd gibi Yollar kan g
reylerin uymas gereken davran trse de ilkeler ilkelerdir demek
kurallardr, bu kurallar greneklerle pek de uygun deildir. lkeler biraz
ya da toplumsal deerlerle belirlen da uyulmamak iin vardr, ilkelerin
milerdir. Gerekte ahlakn ilkele stnde her zaman insan usunun 275
LKEL

saduyulu aratrmas bulunmak olduklar gibi kalrlar. (Bk. AH


gerekir. Haz ilkesi ve gereklik il LAK, FELSEFE, KURAL)
kesi'. Freuda gre ocuun tm et
kinlikleri acdan kamaya ve hazza L K E L (lat. primitivus; fr. primi
ynelmeye gre dzenlenmitir. tif,; alm. primitiv; ing. primitive).
Eitim ve grg ocua byk bir En eski olan. Kendisinden nce hi
acdan kamak iin kk aclara bir ey bulunmayan. Basit olan. l
katlanmay ve kk hazlan nem- kel olan ya zamansal adan ya da
semeyi retecektir. Bu da onun o dizgesel adan en nce olandr, en
cukluunu amas olacaktr. / La bata bulunandr. Tarihsel adan en
Bruyre: Kadnlarn ou ilkesiz eski insan topluluklar ya da uygar
dir, onlar kendilerini gnlle yne lkta geri kalm insan topluluklar
tirler ve davranlarn sevdikleri iin ilkeller (fr. primitifs', alm. Ur-
nin ilkelerine d ay andrrlar. / menschen, Natrvlker, Primiti-
Chamfort: lkesiz insan genelde ven; ing. prim itivem en) terimini
kiiliksiz insandr. nk insan bir kullanmak daha doru olur. lkel
kiilikle domusa kendinde ilke toplumlarn insanlarnda genel fi
ler oluturma gereksinimi duyacak kirler ya da soyut fikirler yoktur,
tr. / Rousseau: Ruhlarmzn de b ir b ak a d e y ile k av ram sal
rininde doutan gelme bir adalet dnce varolmakla birlikte onlar
ve erdem ilkesi vardr, kendi ku da en genel kavramlarla dnme
rallarmza karn eylemlerimizi ve yetkinlii ve yatknl yoktur. Ko
bakalarnn eylemlerini bu ilkeye numak ve yaam dzenlemek an
gre yarglarz, ite buna vicdan cak gelimi bir zihnin temel tala
adn veriyorum . / M ontaigne: r olan genel kavramlarla olasdr.
Tanrsallk vermi olmasayd in lkeller genel kavramlarla dn
sanda ilkeler bulunacak myd? / mezler, rnein sivrilii belirtmek
R Nicole: nsanlarda yanlmalarn iin bir sivri nesneden szederler.
ou onlarn bo ilkelerle dn rnein onlarda genel olarak k
mesinden geliyor, ilkelerini iyice iz pek kavram yoktur, bu yzden k
lemiyor olmalarndan gelmiyor. / pek cinslerini ayr ayr adlandrr
Camille Demoulins: yi yurtta ki lar. Onlarda et yemek, meyva ye
ileri tanmaz, ilkeleri tanr. / A. mek, ekmek yemek fiilleri vardr
de Vigny: Size tleyecek tek e ama yemek fiili yoktur. ocukla
yim var: bir insana deil bir ilkeye rn kavray da ilkellerinkine ok
adanmanz. / H. de Balzac: Her benzer. Beniinci dnyas iinde
ar ilke kendinde bir olumsuzla- ocuk kendine kapaldr. Jean Pia-
marun ve lm belirtilerinin izini ta getnin gzlemledii gibi, ocuk
r, yaam iki gcn atmas de soyutlamay beceremez: on yan
il midir? / Cl. Bernard: Bilimin dan kk drt ocuktan biri ken
ilkeleri ve yntemi kuram aarlar, di bak asnn dna kmadn
onlar deimezdirler ve her zaman dan erkek ve kz kardelerinin ayr
LKRNEK

ayn saysn yani ka erkek ka kz sefesinde dealar yetkin ve dei


kardei olduunu syleyememitir. mez yaplaryla duyulur eylerin l
Be yandan kk ocuklar sa ksel tipleridir ya da ilkmekleri-
ellerini ve sol ellerini gstereme dir. M alebrancheda Tanrnn fi
mektedirler. ocuk yarglar yan kirleri ilkmekler diye adlandrlr:
yana getirebilmekte, ancak onlar Tanrnn tz yaratklarn ilkr-
mantksal bir usavurmada birbiri neini ya da lmsz rneini ie
ne balayam am aktadr. nk rir. Lockeda ve Condillacda il
usavurma genelleme yapabilmeyi kmekler br fikirlere mek olan
gerektirir, ancak ocuk bunu be fikirlerdir. Berkeleyde ilkrnekler
ceremez. / Leibniz: Her doru ya yaratmadan nce tanrsal dn
ilkedir ya da tremitir; ilkel do cede bulunduu biimiyle eylerin
rular dorulanamaz dorulardr, z fkirleridir. Maine de Brian d
de dorular ve dorudan doru rn olan tm doast nesnele
ya dorular byledir. / Renouvi- re ilkmekler der. Junga gre il
er: Kaygan ama kullanlmas he km ekler ortak bilindn olu
men hemen kanlmaz olan bu te turan atadan kalma simgelerdir, bu
rimden basit bir biimde tand simgeler mitolojinin konuudurlar.
mz en basit toplum lann yelerini Jung yle der: Eskinin zellikle
anlyoruz. / Mircea Eliade: Doa, rini tayan ve bilinen mitoloji mo
doast bir Varlkn yaptdr, tan tifleriyle grnr bir uyum ortaya
rsal yapttr, dolaysyla kendi ya koyan her trl imgeyi ilksel diye
ps iinde kutsaldr. nsan doa adlandnyorum. (...) Kiisel bir im
st kkenli bir evrende yaar, bu genin ne eskilik zellii vardr ne
evren biiminde de kutsaldr, hat de ortak bir anlam vardr. O, bi-
ta tznde de. Dnyann bir ta lind kiisel ierikler ortaya ko
rihi vardr: dnyann doast var- yar. Ayn zamanda ilkmek diye
lklarca yaratl, karlam oldu adlandrdm ilksel imge tersine her
u tm durumlar yani uygarlatm- zaman toplumsaldr yani en azndan
c kahramann ya da efsanevi atann bir toplum lsnde ve bir dnem
gelii, onlarn kltr etkinlikleri, lsnde ortaktr. Bylece Jung
eytani servenleri ve sonunda insanln en eski imgelerini (Te
e k ip g itm e le ri. (B k. B E N pegz, Yitik Cennet, Yedi Cceler)
NCLK, OCUK) aklamamz salayacak bir zemin
hazrlam olur. Bu imgeler evren
L K R N E K (fr. archtype; alm. sel imgelerdir, her yerde ve btn
Archetyp, Urbild; ing. archetyp). zamanlarda kiiler onlan kiisel an-
Bir yaptn ya da bir dncenin da lanyla birlikte tarlar. Masallarla ve
yand rnek. Duyulur nesneler efsanelerle yaayan ve oradan ora
dnyasnn asl kayna olan fikir. ya iletilen ilkmekler dlerde, l
Model olarak alman zgn rnek. gnlklarda ve sanatta deiik bi
Yetkin tip ya da rnek. Platon fel imlerde ortaya karlar. Bunlar hep
LKSEL

birlikte Jungun toplumsal bilin- Bild, Vorstellung\ ing. image). Bir


d d ed i i eyi olutururlar. duyumdan kalan iz. Bir duyumun
Jungun dndnden daha ge salad ve o duyum ortadan kalk
ni bir erevede dnrsek zih tnda da varln srdren biem-
nimizin tm nbilin ya da ilkbilin sel ge. Bir duyulur nesnenin zihin
(fr. precomcience) rnleriyle tm deki biemsel karl. Bir duyumun
bilind rnleri ilkmeklerden zihinde yinelenmesiyle ortaya ko
baka bir ey deildir. Bu ilkmekler nulmu olan ve gereklikte karl
dorudan doruya bilinte bulun olabilen ya da olmayan sunum. m
mamakla birlikte her an bilince gelemin ortaya koyduu her eit
kabilecek durumdadrlar. zellikle rn. mge iki ayr kaynakta varo
nbilin barndrd ilkmeklerle, luunu kazanr. mge nce d dn
bu ilkmeklere dayanarak anlam ya nesnelerinin algyla gerekleen
lar simgelere dntrme gcy basit bir sunumudur. Dnyayla do-
le sanatn kurucu kayna olur. l kunumamzda ortaya kan ve ii
kmekler ou bilincin oluumun dolu olmayan ilk bilgi ya da taslak
dan ya da daha baka bir deyile da diyebiliriz ona. Algda beliren bu
kavramlar dzeninin oluumundan taslak kavramsal dncenin teme
nce olumu karmaklardan ba lini oluturur ya da daha baka bir
ka bir ey deillerdir. Balangta deyile imgeler kavramlarn ilksel
yalnzca bir olumsallk olan bilin biimleridirler. Elbette her sunum
ilk deneyimlerle bir tabula rasa ol kavrama dnmez ya da kavramn
maktan kar ve bu noktada ilkr- oluumuna katkda bulunmaz. Bir
nekler olumaya balar. Bilincin sunumun bilince katlabilmesi onun
dizgesel olarak ve tarihsel olarak stalgda belirlenmesiyle olasdr
birinci tabakas ilkmekler tabaka yoksa elbette bizim dnyayla her do-
sdr, bunun zerinde ilkmeklerin kunumamzn basit dzeyde de ol
gelimi ve tam anlamnda ussal sa bir bilgi alverii olmas d
lam bir biimi olan kavramlar ta nlemez. Bilince kmayacak kr al
bakas oluacaktr. Nasl Titanlar glar vardr. kinci olarak imge im
tanrlarn atalarysalar, ilkmekler gelemin dorudan doruya yarats
de kavramlarn atalardrlar. (Bk. olarak vardr. mgelem herhangi bir
KARMAIK) gereksinimle ya da bo bir edimle
herhangi bir ey tasarladnda ilge
L K SE L (lat. primarius; fr. pri- olumu olur. Ben bir krk kulakl
maire\ alm. Erst, primr; ing. pri- krk kuyruklu canavar dleyebili-
mary). Birinci olan. nce gelen. rim ya da mimar yeni bir yap ta
Ardk dzende birinci olan. Za sarlayabilir. Buna gre d kaynakl
mansa! ve dizgesel adan ilk sra imgeleri duyumsal imge ve imgele
da yer alan.(Bk. LKEL) min rn olan imgeleri zihinsel im
ge diye ikiye ayrabiliriz. (Bk. AL
278 M G E (lat. imago\ fr. image; alm. GI, STALGI)
M G EG C (lat. phantasia; fr. masn salar ve elbette bilimlerin,
fa n ta isie ; alm. P hantasie; ing. sanatlarn, felsefenin etkin verimi
fancy). D nesnelerden elde edi ne kaynak olur. mgelem byk
len imgelerin zihinde yeniden can ten ok ocukta, salkldan ok
landrlmasn salayan yeti (eski an hastalklda an verimli olur, an
lam). mgeleme kart olarak her cak zellikle hastalkl verim (san
trl ussal denetimin dnda ala r, masal uydurma, histeri) gerek
bildiine ve tam anlamnda lsz anlamda verimden ok uzaktr. Ya
imgeler oluturabilme yetisi. m- ratc imgelemle hastalkl imgelem
gegc bir bakma imgelemin arasndaki ayrm gene de ok b
eanlamlsdr, ancak l tanmaz yk deildir. mgelemin denetim
lyla ondan ayrlr. En olumlu an siz bir verim gc gibi grnmesi
lamda imgegc, yeniye ak, ya baz dnrleri onunla ilgili olum
ratmaya ynelik, hep yeni bileim suz grler edinmeye gtrm
ler kurmaya eilimli imgelemi kar tr. rnein Pascal onu insan ya
lar. Buna gre o her zaman a amnn aldatc ya da yanltc bir
rm dzeninin akn izleyerek ok yan olarak grr, bir yalan kayna
deiik bileimler ortaya koyan bir olarak deerlendirir. Oysa insa
g olarak dnlr. (Bk. ALGI, n olandan olasya aan, onu ya
MGE, MGELEM) ratc klan balca g imgelemdir.
(Bk. MGE, MGEGC)
M G E L E M (lat. imaginatio\ fr.
imagination; alm. Einbildungsk- NAN (lat. fdes; fr. foi; alm. Gla-
raft; ing. imagination). mge olu ube; ing. faith). Bir dine ya da Jjir
turma yetisi. mgelem zellikle do dnceye balanma. Tanrya du
a nesnelerini ve doa olgularn yulan gven. nann eanlaml
yknen ancak dorudan doruya s. nanla inan birbirinden ay
hibir gereklii karlamayan im ran inann biraz daha nesnel
geler retir. Kant imgelemi Bir sayabileceimiz ieriidir. nan bir
nesnenin o anda yokken bile sez dine ya da bir dnceye inanmak
gide kendini gsterebilme yetisi di olduu kadar o dinle ya da o d
ye tanmlar. Descartes imgelemi nceyle ilgili gerekleri yerine ge
yle tanmlamt: mgelem tan tirmektir. Eylemde bulunmayan
ma yetisinin kendisine sunulan cis inan itenlikli bir inan mdr? der
me belli bir uyarlanndan baka Racine. nan bir tartmadan ok bir
bir ey deildir. Boussetnin tan balanmay gerektirir ya da inan
m daha belirleyicidir, o imgelemi erevesinde her tartma kkl bir
sren duyum olarak tanmlar. Su aratrma olmaktan ok yeni bir
nucu imgelem, daha nce elde edil balanma denemesidir, balann sa
mi bir imgenin dnlmesini sa lamln gsterme denemesidir. Bu
lar. Yaratc imgelem, kiinin yeni na gre inanda kuku yoktur. Gene
ya da bilinmedik imgeler olutur de inananlar kukuyu gerekli g
NANCILIK

rrler. Aziz Augustinus kukusuz- cn dorularn neren dinsel re


lua kukudan ulamt. Kuku- tilerin tm. nanclk zellikle Her
lamayan insan l bir insandr der der ve Jacobinin dncelerinde
Unamuno. Kimileri inan yaamak anlatmn bulur. Her iki dnce
iin bir zorunluluk olarak deerlen de dorunun bilgisine yalnzca us
dirir. nansz bir insan bilmem ne yoluyla ulalabileceini bildiren ka-
ie yarar! der Konfuius. te yan tolik inancna aykndr. nanclk ilk
dan inann byk bir etki gc ta dorulann bilgisine ancak inan yo
dna inanlr. Matta ncili nde yle luyla ya da tanrsal anmla ula
yazar: nan dalan yerinden oyna labileceini bildirir. Us bize eyle
tr. Kuranda yle bir belirleme rin doasn retmez, usun tek
buluruz: nan olmayanlar sesleri yapt i grntleri snflamaktr.
anlamadan dinleyene benzerler. Bylece inanclk gidimli dnce
Pascal inan yaamn temel ele nin yerine sezgiyi koyar. (Bk.
rinden biri sayyor, ona ulamak iin NAN)
yol belirtiyordu: us, grenek,
esin. Voltaire inan dinbilimin insani NAN (fr. croyance; alm. Glau
zayflklar zerindeki zaferi saym be', ing. belief). Bir eyin dorulu
tr. Felsefi adan nemli olan bil una inanma edimi. Bir nermenin
mekle inanmak arasndaki ilikidir. onanmas. Doast gizlere inan
Baz filozoflar, rnein Descartes, ma anlamnda inann eanlaml
Spinoza, Hegel bilme abamzn n s. nan, en genel anlamnda ke
ne kabilecek bir engel bulunmad sinliklerden ok olaslklara yatkn
n dnyorlard. Oysa Kant bi dncedir. Tam olarak dorulan
linebilirin alann bilinemezin ala m yani kesinletirilmi dnce
nndan ayrmt. Ortaan eiin hibir zaman inan diye nitelendi-
de Aziz Augustinus inan bilginin te rilmeyecektir. D insel erevede
meline yerletirmiti ve yle diyor inan ussallktan ok gnlle ilgili
du: nanmak iin anlamaya al dir, bir gr olmaktan ok bir ba
yor deilim, anlamak iin inanyo lantr, bir duygusal onamadr.
rum. Aziz Augustinus bize unu nanla ilgili felsefi grler olduk
tlyordu: nanrsan anlayacak a deiiktir. Kant iin inan bir bilgi
sn, inan ncedir, dnce sonra. biimi deildir. Oysa Jacobi iin
nan ve bilgi kartl inanclk ve inan insan sonsuza aan tek kay
bilinemezcilik adl iki kart dn naktr, gerekliin duygusunu sa
ceyi getirdi. (Bk. BLNEMEZC lar. Marx inanc bir yanlsama sa
LK, NANCILIK, NAN) yar, ona gre inan zavall insanla
rn kurtulu dilekleriyle ya da br
N A N C IL IK (fr. fidisme', alm. dnya dleriyle ilgilidir. nan her
Glaubensphilosophie\ ing. faith- durumda kukuculuun kart gi
philosophy). Usuluu kmaz bir bidir, bu yzden tartmaclktan
yol olarak gren ve ona kar inan ok benim seyicilie eilimlidir.
NDRGEME

nan belirlemeyi ve onamay se lerimizi gsterirse uyarlanrz. Do


ver, kantlamay sevmez; zaten o aya baediren insan kendi dn
daha ok kantlarn geerli olmad cesinin tutsa olmutur. / All-
alanlara ynelir. nanan kii d Laprune: Her yerde tek bir us var
ncesini belli bir dnce biimi dr, bilgiyle inan arasnda, bilimle
ne ulamtr ya da belli bir reti inan arasnda ne eliki ne uyum
nin altna koymutur. Her inan suzluk vardr; ancak bir st do
salam bir gven duygusuna da rular dzeni szkonusudur, bura
yanr. /A lain: nanmann derece da inan kesinliin koullarndan bi
leri unlardr. En alt dzeyde kor ri olur. / A. Camus: Hibir eye
kuyla ve arzuyla inanma vardr. inanlmyorsa, hibir eyin anlam
Onun stnde grenekle ve y- yoksa, hibir deere var diyemi-
knmeyle inanma yer alr (kralla yorsak, o zaman her ey olasdr
ra, hatiplere, zenginlere inanma). ve hibir eyin nemi yoktur. O za
Onun stnde herkesin inandna man ne bir eyden yana olmak ne
inanma vardr (Paris onu grme bir eye kar olmak vardr. Cani o
sek de vardr). Onun stnde bil zaman ne hakl ne hakszdr. Ey
ginlerin kantlarla uyum iinde or lemi ynlendirecek bir st deer ol
taya koyduu eylere inanmak yer mad zaman dolaysz etkinlik yo
alr. (...) Btn bunlar inancn ala luna gidilecektir. Hibir ey doru
nn oluturur. / Demosthenes: ya da yanl, iyi ya da kt olama
nsan inanmak istedii eye ina yacana gre daha etkin grn
nr. / Tacitus: nsan anlamad mek kural olacaktr. Dnya o za
eye ok kolay inanr. / Michel man adaletliler ve adaletsizler a k
de Montaigne: nsan enaz bildi snda deil efendiler ve kleler ara
ine en salam inanr. / La Fon- snda paylalacaktr. (Bk. BO-
taine: Herkes korktuuna ve ar NAN, NAN, NANCILIK)
zuladna ok kolay inanr. /
Chateaubriand: Dinin dnda hi N D R G EM E (lat. rduction fr.
bir eye inanm yorum . / H. de rduction; alm. Reduktion; ing. r
Balzac: Byk heyecanlar veren duction). Daha alt bir dzeye g
byk inanlar vardr. / D. F. de trme. Basite gtrme. Azaltma.
Coulanges: Bir inan bizim zihni Daraltma. Daha kk boyutlara in
mizin rndr, ama onu canm dirme. Matematikte ve mantkta bir
zn istedii gibi eip bkemeyiz. O nesnenin edeer bir baka nesne
bizim yaratmzdr, ama bunu bile ye evrilmesi (paralelkenarn dik
meyiz. O insani bir eydir ve biz drtgene dntrlmesi). Bir nes
Tannya inanrz. O bizim gcm nenin katklarndan arndrlmas.
zn bir sonucudur ve bizden daha Husserl felsefesinde indirgeme ze
gldr. O bizdedir, bizi brakmaz, inme, ze ulama, katklarndan
her an bize bir eyler syler. Ba- arndrma anlamna gelir. Bu anlam
ememizi isterse baeeriz, dev da olgubilimsel indirgeme bir z 281
NSAN

ortaya karabilmek iin bir nesne lumsal ve tarihsel bir varlk olarak
de zle ilgili olmayan tm nitelikle insan her zaman bir btnde ele
ri, tm raslantsal eleri dlamak alnmasa da gerek anlamda bir b
tr. Bu da paranteze alm ak la tnlk ortaya koyar. Bu yzden bir
(E in kla m m eru n g ) salanabilir. insan bir adan ele almak onu ek
Husserl bu indirgemeyi akn di sik hatta yanl anlamamz getire
ye nitelendirir, nk o bizi indir cektir. yleyse, insan hem tarih
genemez tek gereklikle, akn ben- sel geliim boyutu iinde toplum
le kar karya brakr. Husserl ol- sal bir varlk olarak incelemek hem
gubilimsel indirgemeyi ayn zaman de onu bilinli bir varlk olarak tm
da gereklik yargsnn askya aln ruhsal etkinlikleri iinde gzlemle
mas anlamnda Epoke diye ad mek gerekecektir. Bu aratrmada
landrr. Sam aya indirgeme: bir insan her eyden nce biyolojik
nermenin doruluunu ya da yan geliim tablosu iinde ele almak zo
lln sonucun yanllyla gs runludur: byle bir aba onun dn
term e. (B k. O L G U B L M , yadaki yerini ve hatta kaynaklarn
PARANTEZE ALMAK) belirlemek asndan ok nemlidir.
Biyoloji bilimiyle uraanlar birhc-
N S A N (yun. a n tro p h o s; lat. relilerden insana kadar uzanan ge
homo\ fr. homme\ alm. Mensch', liim izgisinde ilgin bir banty
ing. man). Ussal canl varlk. Yer yakalamlardr: bir nceki hayvan
yznn en gelimi hayvan tr bir sonrakinin baz gelimi zel
ve o trn bireyi. nsan toplumsal liklerini daha basit llerde duyu
dzende yaayan bir memelidir, ge rur, bir ncekinin bir zellii bir
limi bir dil ve dnce dizgesine sonrakinde yetkin olarak ierilmi-
sahiptir. nsan sorunu felsefenin, tir. Bu bak insann dikkatini ister
zellikle ada felsefenin en temel istemez maymuna evirmesine yol
sorunudur. XVIII. yzyldan son amtr. Tilney ve Yerkes adl ara
ra eitli bilgi alanlarnn deneysel trmaclar empanze beyninin min
bilim zellii kazanarak felsefeden yatr bir insan beyni olduunu gr
ayrlmas felsefeye insan sorunu mlerdir. Eski doabilimcilerin
na en genel kavramsal bak zelli vahi insan ya da orman insa
i kazandrd. XIX. yzylda insa n diye adlandrdklar maymun bir
n iten ve dtan yani ruhsal ve top insan tasla olarak grnr. Baz
lumsal bir varlk olarak ele alan iki aratrmaclar empanzelerin baz
ayr bilimin, ruhbilimin ve toplum zel durumlarda kullandklar ge
bilimin kurulmas, bu arada insan- limemi bir dile sahip olduklarn
bilim ve budunbilim alanndaki b saptamlardr. Ancak insann may
yk gelimeler insan sorununu kk munla yakn zellikler gsterdiini
ten ele almaya ynelen felsefeye dnmek gene de yanl olur: in
ok nemli veriler salad. Ruhsal san maymundan ayran ey ince
bir etkinlik alan olarak insanla top bir duvar deil, ok uzun dnm
NSAN

evreleridir. Eski dnyada, son bu anlamnda bir yinelenme midir? Bu


zul ann kapanmasyla ya da bu tr sorular insanln temel sorula
zullarn kuzeye ekilmesiyle bala rdr ama birdenbire yant verilebi
yan iklim yum uam asnda may lir sorular deildir. XVII. ve XVIII.
munla insan arasndaki gei trle yzylda dnrler yeni dnyann
rinden sonuncusu da ortadan ekil g yaam koullan karsnda do
di ve yerini insana, homo sapiense al durumdaki insann yani homo
brakt. Gebe homo sapiers, otuz sapiensm nasl yaadn, onun
bin yllarnda ortaya kt d gerek bir mutlu mu yoksa gerek
nlen bu yeni insan tam anlamnda bir mutsuz mu olduunu merak et
doal durumda yayordu, ancak tiler. M.. 254-180 arasnda yaa
doal durumdan uygar duruma ilk m olan Titus M accius Plautus
admlarn atmak zere hayvan de Lupus est homo hominV' (nsan
risinden adrlar yapmaya ya da ku insann kurdudur) demiti. Hobbes
ru bala barnaklar kurmaya y XVII. yzylda bu forml doal
neliyordu. nsann daha da insan durumdaki insana yanstt. Filozo
lamas on bin yllaryla be bin fa gre doal durumdaki insan tam
yllar arasnda olmutur. Topraa anlamnda bir vahi yaamn sr
yerlemekle belirgin bu dnemde dryordu, byle bir yaam iin
insan tarma ve dokumaya arlk insan insann kurdudur forml
verdi, pimi topraktan mutfak e geerli olmalyd. Hobbesa gre
yalar yapt. 5000 dolaylarnda ba uygarlama insan kendi kendisinin
layan Cilalta dnemini Bakr ve kurdu olmaktan kard. Yasa d
Bronz dnemleri izledi. M.. XII. zeninde insan, tm bencilliklerine
yzylda Demir dnemi balad. Bu karn, bakalaryla birlikte yaa
dnem ilk byk uygarlk etkinlik may rendi. Oysa XVIII. yz
lerinde ok nemli aamalar dne ylda Jean-Jacques Rousseau do
mi oldu. nsann gerek atas olan al durumda insann tam anlamn
homo sapiens bylece yerini ilk da mutlu insan olduunu dn
gerek insana brakm oldu. nsa d. Mutluluu bozan uygarlamay
n n bu b y k ser v en iin d e d, mlkiyetti. Bununla birlikte in
nereden nereye geldii ve neyi ka san iin artk doal dzene dnmek
zanp neyi yitirdii, en eski insanla diye bir ey szkonusu olamazd.
en yeni insan arasnda ne gibi Bundan byle yaplacak olan ey
ayrlk ve benzerlik noktalarnn bir toplumsal szleme dzeninde
saptanabilecei sorusu elbette ko hep birlikte yaamak olmalyd.
lay yantlanabilir bir soru deildir. nsanbilimle ilgili son almalarn
nsan gerek anlamda bir ilerleme da nda, bu tr eski ve yeni kar
yi mi gerekletirdi ya da ilerleyen latrmalarnn pek de anlaml ol
bir doal dzende mi varoldu yok madn gryoruz. Belli dnem
sa bilgi dzeyindeki bir takm ge lerin insanlarn mutlu ya da mut
limelere karn insan yaam tam suz diye belirlem e olaslm z
NSAN

olmad gibi doal durum diye bir vahi ya da hayvani bir yan kala
yaam koulu belirlemek de olas caktr diye dnrler. Bir alman
deildir. nsan her dnemde belli atasz Her insan kendinde bir
bir biimde doayla ve kendisiyle v ah i hayvan g iz le r der. Th.
ykm, bu ykmadan saysz Cariyle da insann hayvani yann
aclar ve saysz sevinler derlemi yle belirlemitir: nsan, don gi
tir. nk, M arxn diliyle syler yen etil-otul ikiayakldr. / G. le
sek, nsan dnyann dnda so Bon: nsann yaamdaki yeri bil
yut bir z deildir. nsan, insan diiyle deil, istediiyle ve yapa
dnyasdr, devlettir, toplumdur. bildiiyle belirgindir. / Nietzsche:
Ancak, ne olura olsun, Aristote nsan, hayvanla stinsan arasna
lesin de vaktiyle pek gzel belirle gerilmi bir iptir, uurumun ze
dii gibi insan tr zayf bir trdr rinde bir ip. Kendi kendini ta
ve bu yzden toplumsal yaama n, ite bilim burada. Yalnzca ey
mahkum kalmtr. Hibir insan bi lerin bilgisine ulald zaman in
reyi yaamn tek bana srdre san kendi kendini tanyacak. n
bilecek yapda deildir. Buna gre k eyler insann snrlardr. /
bir insan bireyinin yetimesi nere Shelley: Ben insanlarn sevdii in
deyse yirmi be yl gerektirmek sanlardan deilim, anmsad in
tedir. Bu yzden Homeros Odys- sanlardanm. / Voltaire: nsanlar
seiada Yeyznde insandan da uzaktan baka kpeklerin havlama
ha zayf hibir ey yoktur demi sn iitince havlayan kpeklere
tir. XVII. yzylda Pascal insann benzerler. / Boileau: Gklerde
ne Tanr ne de hilik olduunu uan, yerde yryen - Denizde y
syleyecek, onu Tanryla hilik zen tm hayvanlardan - Parisden
arasnda bir orta yer diye belirle Peruya, Japonyadan Rom aya -
yecektir. Pascale gre insan bir ka En ahmak hayvan insandr bence.
m kadar krlgan bir varlktr. Ge / Machiavelli: nsanlar ne tmy
ne de insan zayflklar yannda b le iyi ne tmyle kt olmay bile
yk yetkinlikleri olan bir varlktr, bilirler. / Dostoyevski: Her eye
belki de insan ussal bir hayvan ola alan varlk: bence insan iin yap
rak belirleyen Aristotelesin dedii labilecek en doru tanm budur. /
gibi nsan tanr ya da hayvandr. F. le Dantec: nsan zgrlk d
Zaten insan gelimeye iten bu za leri gren bilinli bir kukladr. / O.
y f varl olmutur. Nietzsche n Wilde: nsann ussal bir hayvan ol
san almas gereken bir eydir di duunu nasl syleyebiliriz! O her
ye dnrken onu ok daha g ey olabilir ussal olamaz. nsan
l grmek istemitir. Kutsal Kitap- yle bir ussal hayvandr ki, usun
ta yle yazar: Tanr insan dos ilkelerine gre davranmas isten
doru yaratt, ama insan birok yet diinde hemen fkeye kaplverir.
kinlik arad. Kimileri, ne kadar in / Leibniz: br cisimlerin ruhlar
284 celirse incelsin, insanda her zaman ve tzsel biimleri ussal ruhlardan
NSANBLM

ok ayrdr: yalnz ussal ruhlar bi- uygun olarak bilgelie ynelmi in-
Brier eylemlerini; bu ussal ruhlar san n b ilg isid ir. n sa n b ilim
doal bir lmle lmedikleri gibi, 1870den sonra insan bilimleri ara
ne olduklarnn bilgisinin temelini de sna katlmtr. Geniliiyle ya da
her zaman korurlar; bu da onlar kapsayclyla, biraz da eksik yan
cezaya ve dle yatkn klar, onlar laryla insanbilim insan bilimleri s
T an n nn egemen olduu evren ralamasnda en st yeri alr gibidir.
cum huriyetinin yurttalar yapar, Gene de insan bilimleri arasnda bir
dolaysyla tm br yaratklar ona baatlk szkonusu olacaksa, bu ba
hizmet ederler. (Bk. BLM, D atln toplumbilimde olmas ge
NCE, FELSEFE, NSAN B rekir. nk toplumbilim insan
LM, RUHBLM, TOPLUMB toplumsal varlk olarak btnselli
LM) i iinde ve deien yaam koul
lar erevesinde inceleyen bir bi
N SA N B M C LK (fr. anth limdir. nsanbilime gelince, o tm
ropomorphisme ; alm. Anthropo insan kucaklamaya alrken bi
morphisme-, ing. anthropomorp- lim olma yolunda glklere ura
hism). Tanrsal varlklara insan mtr. nsanbilim ne lde kap
zellikleri ulamaya dayanan dinsel saycysa, o lde kaygandr, in
reti ya da gr. nsanla ilgili ol san balbana bir btn olarak ele
mayan eyleri insan zellikleriyle alan bir bilim usuz bucakszlyla
aklama yntemi. (Bk. TANRI, bilimden daha baka bir ey ola
OKTANRICILIK) caktr. Dinbilim kaynakl insanbi
lim giderek bir rkbilim anlar ka
NSAN BLM (fr. anthropo zand. rklar genel zellikleriyle,
logie-, alm. Anthropologie-, ing. kkenleri ve tarihleriyle, uygarlk
anthropology). En genel insan etkinlikleriyle ele almaya yneldi,
aratrmas. Tanrsal eylerden in buna gre bir ara insanln olu
sani adan szetme biimi (Maleb- um tarihi diye tanmland. Onu
ranche: Kutsal kitap insanbilimler- ilk o larak ders p ro g ram la rn a
le doludur). nsan varln bt 1855de Quatrefages de Breau katt
n iinde ele alma biimi (ruh ve ve bu ok kapsaml bilime insann
madde diye ayrmadan). Kant, in doal tarihi adn verdi. Auguste
sanbilimi insanla ilgili en genel bi Comte insanbilimi genel olarak in
limsel aratrm a olarak dnr. sann ve yetilerinin bilimi diye gr
Ona gre, kuramsal insanbilim bir d. 1859da nsanbilim demeini
tr deneysel ruhbilimdir, insan ve kuran Broca, bu bilimi insan top
yetilerini en genel erevede ele alr; luluunu btn iinde, ayrntla
pragmatik insanbilim insani yat ryla ve doann geri kalan yanyla
knln artrmaya ynelmi insa ilikileri iinde inceleyen bilim ola
nn bilgisidir; ahlaki insanbilim rak tanmlad. B u durumda insan
grenekler metafiziinin ilkelerine bilim usuz bucaksz bir bilim ola
NSANCILIK

bilirdi, anatomiyi, kazbilimi, tari- yaylmaktadr. (BUDUNBLM ,


hncesini, budunbilimi, fosilbilimi, BUDUNBLGS)
biyocorafyay ve daha baka bi
limleri kapsayabilirdi. Bu bulank N S A N C IL IK (fr. humanisme;
geliimi iinde insanbilim fizikselin- alm. H um anism us; ing. hm a
sanbilim ve kltrel insanbilim ol nizm). nsan daha yce bir yaam
mak zere ikiye ayrld. Fiziksel in biimine ulatrmay amalayan
sanbilim insan rklarnn fiziksel yap retilerin tm. nsann yetenekle
zelliklerini aratrmayla snrland: rini aratran ve bu yetenekleri da
insan yaad ortamda, evrimi ha ileri bir insanlk iin gelitirme
iinde, doal ya da hayvani koul amacn gden retilerin genel ad.
laryla incelemeye yneldi; onun nsanclk zel olarak Rnesansda
boyunu, yelerinin yapsn temel yani XV. ve XVI. yzyllarda Av
zellikleriyle aratrmaya giriti: rupada ortaya kan ve insann
bylece insann hem fiziksel tari kendini aratrmasyla, doast
hini hem bugnk koullarn orta saplantlarndan syrlmaya alma
ya koymaya alt. Irklarn belir syla, bunun iin Eskiam dn
gin zellikleri olamad iin, daha ce ve sanat kaynaklarn aratrma
dorusu bir takm biyolojik rksal ya ynelmesiyle belirgin bir dn
ayrmlar olsa bile bunlarn insani ce devinimidir. Rnesans insan bu
zellikleri belirleyici bir yan olma abas iinde hem gereki ve ele
d iin bu anlamda insanbilim her tirici bir bak kazanm hem de bu
zaman sallantl bir bilim olacakt. bak insann geliimi, mutluluu,
Kltrel insanbilime gelince, o da esenlii, zgrl iin kullanma
insan toplumsal ortamla balar ya zen gstermitir. Tarihi A.
iinde ele alacak; toplumsal insa Renaudet insanclkla ilgili olarak
nn kltrn, duygu ve dnce unlar syler: nsanclk insan do
yapsn, davran zelliklerini, ya asna gvenmeyle ilgili bir ahlak
ptlarn aratracak; insan bilgi, tr. Hem incelemeye hem yaama
inan, sanat, ahlak, alklar, gre ynelmi olarak daha stn bir ya
nekler erevesinde inceleyecektir. ama doru aralksz ynelii be
O durumda halklarla ilgili kltr nimsetir. O, insana kendinde lk
aratrmalarndan baka bir anlama sel insan tipini yaratmas iin bir
gelmeyecek olan insanbilim budun- aba, topluma da insan ilikilerin
bilime indirgenmi olacaktr. Bu- deki yetkinlii gerekletirmesi iin
dunbilim ve budunbilgisi halkbili gene gl bir aba nerir. Bu an
me iyiden iyiye yaklarken, insan lay iinde o geni bir kltr atl-
bilim halkbilimle ve budunbilimle mn gerektirir, bir insan ve dnya
zdelemeye alr; bununla bir bilimini ngrr, bir ahlak ve hu
likte, budunbilimin ve budunbilgi- kuk getirir ve siyasete balanr.
sinin snrlar olduka belirginken Buna gre insanc kendinde btn
286 insanbilim belirsiz alanlara doru bir dnyay bulan ve yeniden kur-
NSANCILIK

taya ynelen kiidir. O, dnyada imde tasarlyordu. rnein Jean-


bir birey olm ann, zam anda ve Paul Sartre insancl varoluu
uzamda olabildiince geni ere adan yle belirliyordu: nsan
veli bir dnsellie ve duygusall clktan insan ama olarak ve y
a ynelmenin nemini bilir. O bir ce deer olarak alan bir kuram an
utan ya da bir soyun deil, btn layabiliriz. Sartrea gre nsan
bir insanln akrabasdr. nsanc kendine kapanm deildir, ama her
bakasndaki beni ve bendeki ba zaman insani bir evrende bulun
kasn bir btnn deiik alm maktadr. nsancln kkenini in
lar olarak kavrar. Onun iin ben san konu edinen en eski filozofla
ne kadar nemliyse biz de o ka rn, bu arada kendi kendini aratr
dar nemlidir. Philippe Monnier in maya ynelen Sokratesin dn
sanclk devinimini yle tantlar: ce abasnda aramak doru olur.
nsanclk tam tamna bir eskia nsan her eyin lsdr diye
beenisidir, bir eskia inancdr. rek bireysel yargy tek lt alan
Bu inan ylesine ileriye gtrl Protagorasn bile bu kaynakta bu
mtr ki, hibir zaman hayranlk lunduunu dnmek yanl olmaz.
dzeyinde kalmadan yeniden ret Ancak bu eski bak alarndan ger
me abasn ortaya koymutur. n ek anlamda bir insanclk eilimi
sanc, eskileri tanyan ve onlardan bulmaya almak bouna olacak
esinlenen kiiden baka bir ey de tr. Tm doast balarndan kur
ildir, eskilerin deeri karsnda tulmu, insann geleceine ynel
ylesine bylenm itir ki onlar mi, hogry insan ilikilerinin
kopya eder, yknr, yineler, on temeline koymu, bilgide usulua
lardan rnek alr, onlarn biimleri olduu kadar kukuculua balan
ni alr, rneklerini ve tanrlarn alr, m yeni bireyin ilk belirtileri an
dncelerini ve dillerini alr. Paul cak Ortaan ortalarnda grl
Foulquie de felsefi adan insanc meye balar. Karolenjler Rnesan-
l yle tantlar: Bu kavraya g s diye adlandrlan dnce atlm
re, insan yce deerdir, mutlak ola insancln ilk klarn getirmitir
rak da (tanrtanmaz insanclk), en diyebiliriz. Kari I Roma imparator
azndan deney dzeyinde de (din luunu yeniden kurmaya alrken
sel olabilen insanclk, zellikle h- sarayna toplad bilginleri eski me
ristiyan insancl); buna gre ah tinleri incelemekle grevlendirmi,
lakllk kendinde ve bakalarnda, ngiliz Yorklu Alcuine, talyan Pa-
zgl olarak insani olan gelitirmek ola Diacomo ve Pietri de Pisaya,
ve herkesin gerek anlamda insani spanyol T eodulfoya bu yolda
yaam koullarndan yararlanabil nemli grevler vermiti. Karolenj
mesi iin elinden geleni yapmak ler Rnesans eitli siyasi etken
tr. R nesansdan sonra insanc lerle, zellikle de barbarlarn bas
eilimler eksik olmad, bu eilim klaryla snp gitmi, ama Avru
lerden herbiri insan bir baka bi pada saray ve kilise dzeyinde de 287
NSANCILIK

olsa eski kltr arama eilimi u yandan Epikurosu bir ahlak an


ya da bu biimde srdrlmtr. layna balanrken bir yandan
Barbar yaylmalar srasnda bir ik Sokratesi ycelten Erasmus ho
tisadi ve toplumsal bunalmla bir gr fikrinin ilk byk savunucu
likte byk bir kltr bunalmna su oldu. Gerekte eski pagan ah
dm olan Avrupada bu yayl laklaryla hristiyan ahlakn bada
malardan sonra latin yazarlarnn trmak olanakszd. Epikurosun
dind yaptlarn kopya etme ii hazcl, Pyrrhonun kukuculu
byk bir hzla balamtr. Avru- u, Stoaclarn insan anlay d
p a l dnce adamlar tm Orta nceye egemen olduka insanc
a boyunca Cicero, Ovidius, Ho- lk dinsel niteliini yitirmeye bala
ratius, Vergilius, TerentiUs gibi ya d ve Reform devinimi Rnesans
zarlarn yannda Platonu ve Aris deviniminden ayrld, hatta onunla
to telesi de latince m etinlerden kartlamaya balad. nk in
okuyorlard. Bu geliim iinde yani sancln dind eilimleri hristi-
serm ayeci ilikilerin kurulm aya yan ahlakn aalamaya ve tanr
balamasyla birlikte kilise ereve tanmazla dnmeye balyordu.
sinde, daha dorusu manastr ve Luther ve Calvin insanclar sa yo
piskoposluk okullar erevesinde, lundan dnm, pagan inancn be
daha sonra yeni kurulan niversi nimsemi insanlar olarak belirledi
telerde Skolastik Rnesans diye ler. Ortaa boyunca din merkez
adlandrdmz yeni araylar ken lerinde, zellikle Bizansda yaanan
dini gsterdi. Rnesansn eiin korku gereklemi, pagan ahlak
de ve balarnda bizans ve yunan lar hem de hristiyan inancn yok
kltrlerine ilgi artt. XV. yzyl edecek biimde yeniden ortaya k
talyasnda bu ilgi byk boyutla mt. Gerekten insanclar dnya
ra ulat: birok bizansl bilgin s y ve insan ikinci plana itmi ve
tanbulun fethi zerine Rom ada onu tmyle doastne bamla-
toplarken bizans ve yunan klt m olan hristiyan ahlakndan iyi
rnn balca yaptlar byk bir den iyiye kopmular, insani zel
hzla latinceye evrildi, bylece Pla- likleri ycelterek insan doada z
tonun ve Aristotelesin daha iyi an gr bir varlk saymaya balam
lalabilmesi iin zemin hazrlanm lard. Bylece ileci ve gizemci d
oldu. Tm talyada zenginler ki nceyle balarn koparp dnya
taplklarn eski yaptlarla zenginle nn btn gzellikleriyle ilgilenen,
tirme yarma girdiler. Rnesans kendindeki gzellikleri bu gzellik
balangta Reform dncesini de lerle dorulamaya alan insan, in
kapsayacak bir biimde bir yenilik sanc tipinin ilk belirgin rneini ve
istemi olarak geliti. Bata Erasmus rirken karsnda btn katlyla
olmak zere birok yazar eskia dini buldu. Bu dind geliimin el
ahlaklaryla hristiyan ahlak arasn bette her eyden nce iktisadi ve
da kpr kurmaya alyordu. Bir toplumsal nedenleri vard. talyan-
NSANCILIK

lar daha XIII. yzylda Douyla sanc insan tipi kt ortaya. Bu a


ticaret yaparken ya da Doudan lkan ve zverili insan acele yar
Batya ve Batdan Douya ge glardan ve nyarglardan kaan in
milerle mal tarken yeni dnce sand ve katkuralcla kesinlikle
akmlar gelitiren arap dnyasn karyd, te yandan insan iin ya
dan kk Platon ve Aristotelese rarl olan her eyin stnde tutu
dayanan yeni deerler getirmiler yordu, gerek olanla gerek olma
di. Colombun, Vasco de Gamann, yan, deerli olanla deersiz olan
M agellann gezileriyle yeni ufuk birbirinden ayrmak iin elinden ge
lara alan Avrupah giderek dnya leni yapyordu. Bu tutum baz ya
nn da dnya grnn de snr zarlarda, rnein Rabelaisde Ya
larn geniletiyordu. Basm tekni amak gzeldir ve senin hakkndr,
inin bulunmas bu geliimi hzlan cann ne istiyorsa onu yap for
drd ve yayd. Evren tablosunun m lne kadar gtrld. Orta-
deimesi, dnyann merkez ol ada arlklarn yava yava yi
maktan kurtulmas insanlarn dik tiren ve Rnesansda byk bir bu
katlerini doastnden doaya e nalm yaayan din kurumlan yeni
virmesini salamt. Dind eilim den eski glerini kazannca insan
ler iinde kendini gsteren kltr clk korumasz kald, ayrca geli
deiimleri Fransa kral Franois I en mutlakynetimler, zellikle Ric-
ve kzkardei Navarra kraliesi An- helieu rejimi dindlk ya da tanr
goulemeli Margaritann abalary tanmazlk karsnda balayc ol
la desteklendi. Yeni retim ve al may her eyden nce siyasal b
veri dzeni yeni byk ve etkin tnlemeye sakatlklar getirecek bir
kent dzenini getirirken Ortaan tutum olarak grdnden bir za
belirgin insan tipi, toplumsalln ya man sonra insanc olmak atele oy
da daha dorusu dinsel toplum d namak anlam kazand. Bu arada
zeninin altnda bireyselleemeden din savalan da insanclk eilimle
kalm ve ezildike ezilmi insan ti rini byk lde geriletti. Bundan
pi, Tanrsna ve senyrne kar sonra insanclk her dncede ya
grevlerini yaparken ok az hakka da baz dncelerde zel anlam
sahip olmu olan insan tipi tarihe lar kazanmaya balad. rnein A-
karyordu. nsanclk kat toplum uguste Comte insanlk dini kav
sal balan yeni yaam koullannn rayn getirerek yeni bir insanc
gerekleri erevesinde sarst, hi tutum alrken tm doast kat
bir nemi kalmam olan insana klarndan annm bir dnya zle
nemini anmsatt. Bu yeni yneli mi iinde insan insan iin vazge
min tohum lan ya da ilk biimleri ilmez tek deer olarak benimsedi.
elbette insanclann canla bala oku Nietzschenin u sz ada in
yup zmlemeye koyulduu eski sanc bak asn en gzel biim
metinlerde bol bol vard. Buna g de yanstr gibidir: Her zaman is
re bir rnesans aydn tipi, bir in tediinizi yapn, ama her eyden
NSANLIK

nce isteyebilenlerden olun. (Bk. kendileri de tohum halinde insanlk


NSAN, SKOLASTK, TOPLUM, olan, gcl durumda insanlk olan
TOPLUMBLM, VAROLUU birok gerek varlktan olumu l
LUK) ksel bir varlktr. Buna karlk in
san gerek bir varlktr, onda in
N SA N LIK (lat. humanitas\ fr. sanlk denilen varlk gcl olarak
hum anit-, alm . M e n sch h eit, yaar. Auguste Comte insanln
M enschlichkeit, Humanitf, ing. aamal bir tarihi olduunu be
humanity). Tm insanlara zg ni lirtmiti: Onun tm Eskia dol
telikler btn. nsan trnn z duran uzun ocukluu temelde din
gl ayrmn oluturan zyaplar sel ve askeri oldu, genlii Orta-
btn. nsan siyasal ve ahlaki ada metafizik ve feodal oldu,
ama durumuna getiren reti. n aa yukar birka yzyldr gz-
sanlarn tm. nsanlk terimi bize lemlenebilen olgunluu da zorunlu
kuru ve anlamsz bir insan kalaba olarak olumludur ve sanayiyle ilgi
ln deil, canl, gelien, her adm lidir. Auguste Comte buna gre
da biraz daha yetkinleen, olum bu nc dnem iin bir insanlk
suz yanlarn gidererek stn bir dini'nden szedecektir. Ancak her
am aca doru ilerleyen bir insan kesin insanlkla ilgili duygular de
toplumlar birliini dndrr. O, iiktir, bu da insann duygu ve d
insanla ilgili her iyiliin kayna ve nce asndan derin ya da kar
sorumlusudur. Gerek onur in mak bir bilin yapsna ulam ol
sanln dnda deildir der Fne- masyla ilgilidir. Baudelaire nl Yol
lon, insanln yapabilecei eyi b culuk iirinde unlar yazar: Ge
yk adamlardan beklemek gerek veze insanlk dehasnn sarhou -
tiini syler. Gerekte pekok in Eskiden deliydi imdi de deli, - f
san eylemlerini insanlk adna ger keyle can ekiirken haykrr Tan
ekletirdii savundadr. rnein rya: - Benzerim efendim lanetle
Friedrich II, Machiavelliye kar rim seni! / Carlo Goldoni: nsan
insanl savunmakta olduunu bil ln her yerde olduu, kskanla
dirir, nsanl ykmak isteyen bu her yerde raslanld, dingin ve so
ucubeye kar insanl savunmay ukkanl insanlar halkn alabildii
stleniyorum der. Kimileri insan ne sevdii ve bu insanlarn dma
l amalar kendi iinde olan ve nn kalleliini krd kesindir. /
iyilikleri kendinden getiren bir g J. -J. Rousseau: Bir gnn filo
olarak belirlerler. Pierre Leroux zofu! Kendine yeryznde yerine
yle der: Hristiyanlk gemiin getirilmesi gereken bir dev bul
en byk dinidir, ama Hristiyan madan bir adm bile atamayacan
lktan daha byk olan bir ey var ve her insann insanla varoluuyla
sa o da nsanlktr. Bu erevede yararl olduunu bilmiyor musun?
insanln en uygun tanmn da belki /H enri Bergson: nsanlk gerek
290 Pierre Leroux yapar: nsanlk, letirdii ilerlemenin arl altnda
NTHAR

yar ezik inliyor. Geleceinin ken cesi olarak belirleyen reti. (Bk.
disine bal olduunu yeterince bil NSAN, NSANCILIK)
miyor. Yaamn srdrmek istiyor
sa her eyden nce grmek zorun NSANSEVERLK (fr. philanth-
da olduunu bilmiyor. / Alfred ropie; alm. Philanthropie\ ing. phi-
Jarry: Her toplum dnyann en lanthropy). Eskiada rk ya da
gl ve en yrekli toplumu oldu toplum ayrm yapmadan tm in
unu, en bata olduunu syle san lar bir sayan ve ze llik le
yip duruyor. Ne yazk, insan ev Stoaclarda anlatmn bulan eit
resindeki balarla bir tr yuvarlak lik retisi. nsann mutluluunu
hayvandr. / G. Berger: Yalan balca ama sayan retilerin t
mak bir yana, insanlk giderek her m. (Bk. NSANCILIK, MUTLU
gn biraz daha genleiyor. / Ed LUK)
ward Gibson: Tarih bundan by
le insanln cinayetlerinin, lgn N T H A R (fr. su ic id e ; alm .
lklarnn, mutsuzluklarnn sicilin Selbstmord', ing. suicide). Kendini
den baka bir ey deildir. / Dos- ldrme. ok zaman dayanlmaz
toyevski: Soyut insanlk ak he olmu bir durumdan kurtulmak ad
men her zaman bencillikten gelir. na kendini kendi isteiyle ldrme.
/ H.G. Wells: nsanln tarihi Ruhbilim ve ruhhekimlii intiharda
znde fikirlerin tarihidir. Bizim her zaman hastalkl bir temel ara
gerek ulusum uz insanlktr. / ma eilimindedir. Ancak her inti
Publius Terentius Afer: Ben insa har giriimini hastalkl bir etkene
nm, insanlkla ilgili hibir ey bana balamak da kolay deildir. Durk-
yabanc deil. / Alfred Adler: z heim gibi baz yazarlar intihar uy
lenmesi gereken doru yol sorunu garlk geliimleriyle ilgili toplumsal
karanlkta de kalka ilerliyor ol bir olgu sayarlar, bunun iin kent
sak da zlm grnyor. So lerdeki intihar olaylarnn kylerde-
runu kesin bir biimde paralamak kinden ok yksek olduunu bildi
istiyor deiliz, ancak en azndan u rirler. Durkheim intihar yle ta
nu sylemek istiyoruz: biz bir bi nmlar: Kurbann kendisi tarafn
reyin etkinliini ve bir topluluun dan gerekletirilen ve onun orta
etkinliini ancak sonsuzluk iin ve ya kacak sonucu bildii, ayn za
tm insanln en byk geliimi manda olumlu ya da olumsuz bir
iin deerler yaratabildii zaman de edimin dolaysz ya da dolayl so
erli sayarz. (Bk. NSAN) nucu olan her trl lm olay.
Durkheima gre intiharn her za
N S A N M E R K E Z C L K (fr. man toplumsal-ahlaki bir temeli
anthropocerrisme', alm. Anthropo- vardr: stemli lmlerin olumsal
zentrismus; ing. anthropocentrism). ln her an belirleyen toplumun ah
nsan evrenin merkezi sayan ve in laki yapsdr. yleyse her toplum
sann iyiliini tm amalarn en y iin insanlar kendilerini ldrme- 25
NTHAR

ye iten belli etkinlikte ortak bir g ta gizemli fikirler intihar nedeni ola
vardr. Ne olursa olsun, intiharla bilirler. Sk sk gelen sanr nbetle
r hastalkl temeli olan ve olmayan ri de kiiyi intihara srkleyebilir.
diye ikiye ayrmak doru olacak Melankolilerde intihar eilimi ok
tr. Yaama ve ahlak deerlerine belirgindir. A. Porot Her melan
olan sayg kiiyi intihara srkle kolik gcl durumda bir intiharc
yebilir. nsan namussuz diye ni dr der. A. Porotya gre bu has
telendirilmemek iin ya da baka talar genellikle gecenin ikinci yar
sna yk olmamak iin kendi yaa snda, ilk dlerini grdkten son
mna kendi eliyle son verebilir. Din ra (bu kiiler ok az uyurlar) inti
sel bir lk, toplumsal bir ykm hara kalkrlar. Ateli silahlar, b
llk de intihara yol aabilir. Bu gi aklar, jiletler, cam krklan birer in
bi durumlarda intihar bir kendini tihar arac olabilirler. Kendini asma
adamadr. Ayrca, kiilik yaps ge ya da rmaa ya da kuyuya atlama
rei yaam deerleriyle tam anla melankoliklerde ok sk grlr. A
mnda bir tesleme iine dm kalma ve verilen yemei geri e
kiiler de yaama olanaklarn t virme de ok zaman bir intihar ei
myle elden karm olduklar duy limini belirtir. Yerleik lgnlklar,
gusu iinde yaamlarna son vere sara, alkol ve uyuturucu alkan
bilirler; buna en gzel rnek Flau- l, bunama durumlar da intihara
bertin roman kiisi Madam Bo- yol aabilmektedir. Ne olursa ol
varydir. Ayrca intiharda toplum sun intihar bir dnyadan kopmu-
sal etkenlerin ya da etkilenmelerin luk belirtisidir. Bu yzden Elie Fa-
de pay byk olmaktadr, zaman ure intiharla abay iki kart kav
zaman intihar salgnlarna raslanl- ram gibi belirler: nsan ancak in
maktadr. Bu salgnlarda intihar bi tiharla aba arasnda bir seim ya
imi bile ok zaman ayndr (de pabilir: sanatn stn yararll bu
miryoluna yatarak, damdan atlaya abaya ahlakn eksik tuttuu bir he
rak...). Ruhsal bozukluklara bal yecan vurgusu eklemek ve lmn
intiharlarda bireyin duygu dnya gsne bkmadan usanmadan bir
snn byk bozulmalara ve kar canl yrek yerletirmektir. Ruh
klklara urad kesindir. Ksa s bilimin ve ruhhekimliinin gelime
ren ama ok iddetli bir heyecan- si ada felsefeye insan aratr
sal bozukluk, rnein bir felaket ha masnda insan ruhsallnn incelikli
beriyle gelen bir ruhsal bozukluk yanlarn zellikle gzlemleme ge
kiinin zdenetimi elden karma reksinimini duyururken intihar so
sna ve kendini ldrmesine yol rununa da deici bir gzle bakma
aabilir. Her trl ruhsal bunalm eilimi kazandrd. Felsefi adan
azok intihara yneltici bir etken intihar sorunu, Cam usnn de or
olarak grebiliriz. te yandan su taya koyduu gibi, yaamn yaan
luluk, deersizlik, aalanmlk maya deer olup olmad tart
292 duygular, kendini sulamalar, hat masn kendiliinden getirecektir:
NTHAR

Gerek anlamda ciddi bir tek fel dir. X. Fomeret yle der: nti
sefi sorun vardr: intihar. Yaam ya har doruyu aramaya giden bir ku
anmaya deer mi demez mi diye kudur. Konuyla ilgili en ar yar
dnmek felsefenin temel soru gy M. Bontempelli verir: ntihar
sunu yantlamaktr. nsann dn cinayetlerin en ahlakd olandr.
yaya braklm olduu fikrini ne Malraux intihar bir yaam deneyi
sren varoluu ktmserliin yan gibi dnr: Kendini ldren ki
da Camus intihar kavramn by- i kendi kendine yaratt bir imge
lece yaamn samalna gtre nin peinden gider: insan ancak va
rek aklamaya ynelir. Camusnn rolmak iin kendini ldrr. Ne
deyiiyle, insanla yaam arasnda olursa olsun toplumlar intihar pek
ki boanmay getiren biraz da ya iyi karlamamlar, hatta intihar gi
amn tekdzeliiyle bizden uzak riimlerinde bulunanlara pek kat
dmesidir: Kalkmak, tramvaya davranmlardr. Montesquieu bu
binm ek, drt saat broda ya da nu yle belirler: Kendi kendileri
fabrikada almak, yemek yemek, ni ldrenlere kar Avrupada ya
uyumak, pazartesi sah aramba salar ok kat: deyim yerindeyse
perembe cuma ve cumartesi ayn onlar ikinci bir defa ldryorlar,
ritimle hemen hemen ayn yolu iz onlar yakksz bir biimde sokak
lemek. Ancak bir gn niin so larda srklyorlar, onlar namus
rusu sorulur ve her ey aknlkla suz sayyorlar, mallarna el koyu
dolu bu yorgunlukta balar. Ge yorlar. Felsefe tarihinde intihara
nel olarak filozoflar ya da d en olumlu anlamn kazandranlar
nrler intihara olumsuz bir gzle Stoaclar oldu. Stoa ahlak yaa
bakmlardr. Aristoteles ntihar mn tkendii yerde lm semek
genellikle bir alaklktr diyordu. gerektiini bildirir. Yaam doaldr,
Alfieri Yrekliliin kant lmek yaamn son bulmas da doaldr.
deil yaamaktr der. Alfred de Aalar gibi insanlar da lecektir.
Vignyye gre ntihar dinsel ve nsana yaraan gzel bir lmle l
toplumsal bir cinayettir. Elsa Tri- mektir. Yaam koullar uyarszla-
oletye gre de ntiharlar yoktur, tnda Stoac lm seer. Stoa
cinayetler vardr. E. Levinas y ahlak kendi lmn ykmlen-
le syler: lm hibir zaman is meyi zorunlu klar: lm gecikti
tenmez, gelir. ntihar elikili bir rip kt durumlara dmemek ge
kavramdr. Voltaire soruna yle rekir. Epiktetos yle diyordu: u
bakar: ntihar her zaman lgnlk noktada mutsuzsam, benim iin
deild ir, am a in san g enellikle salam bir yol vadr: lm. Yaam
aklclk bunalmna girdii iin l da hibir ey g deildir. stersen
drmez kendini. A. Vinetye gre karsn, artk dumandan boulmaz
ntihar gerekte Tanrsz bir ya olursun. Daha sonra Marcus Au
amn dolaysz anlatmndan ve in relius da yle dedi: Evde ocak
ce zetinden baka bir ey deil ttyor. ok duman yoksa kalrm,
ONA OKULU

ok duman varsa kar giderim. Ka n bize nerdii eyleri hibir d


pnn ak olduunu anmsamak ve gcn belirleyicilii szkonusu ol
hi unutmamak gerekir. Monta madan varsamak ya da yoksamak-
igne Stoaclarn lme hazr olma tr. Malebranchea gre istem ru
fikrini candan benimser, ancak in hun genel olarak iyiye, Tanrya y
tihar fikrine kar durur. yle der: nelimidir. Schopenhauer istem kav
Yaammzn sresini kendi eli ramn evrenin z ya da temeli ola
mizle ayarlama anlayn benimse- rak belirler: onun ktmser felsefe
yemiyorum. Gen Cato, intiharn sinde evren kr bir istemin rn
nlemek isteyenlere, u an yaam dr. Dnlm ya da bilinli bir
erkenden brakt gitti diye yargla edim olarak her istemli davran bir
nabilecek yata mym diyordu. O fikir temeline dayanr, bu yzden onu
zaman ancak krk sekiz yanday inatlamayla ya da kr krne di
d. (Bk. VAROLUULUK). renmeyle kartrmamak gerekir. O
her eyden nce dnceli bir ka
O N A O K U L U oniada yani rarll ve bir eylemi gerektirir. Her
Anadolunun Ege kysnda, Mile- istem usun belirleyici gcn ge
tosla Phokaia arasndaki blgede rektirir ya da istem ussalln eylem
M.. VI. yzylda ortaya kan fel dzeyinde almndan baka bir ey
sefe etkinlii. onia okulu pers ya deildir. Her istemli edim, buna g
ylmasna kadar (546) geliimini re, bir sorumluluun anlatmdr. On
srdrd. Miletos kentinde Thales, da yalnz bireysel bak asnn de
Anaksimandros ve Anaksimenes, il, toplumsal kurallarn ya da gre
Ephesos kentinde de Herakletios bu neklerin de belirleyici etkisi sezilir.
okulun nl filozoflar oldular. o stemin karsna alkanlklar kar
nia okulu filozoflar evrenle ilgili ya da istem en byk kavgasn al
aratrmalarnda duyu verilerine da kanlklara kar verir. Henri Delac
yanarak grler ortaya koydular. roix Alkanlk istemle doa ara
49 8 deki onia ayaklanmasndan snda bir orta yerdir der. stem ok
sonra onia okulunun Miletos ka zaman alkanlkla baedemez ya da
nad tmyle kt, geriye Ephe en azndan onunla ok zor koullar
sos kanad kald. E phesosIular da savar: alkanlk bilince kendi
Perslere kar ayaklanmaya yana renklerini kattka istem geriye e
mamlard. (Bk. ATOMCULUK, kilir. stemin baetmeye alt al
ELEA OKULU) kanlklar gerekte youn ve karma
k bir ruh dnyas zerine, bir he
ST E M (lat. voluntas; fr. volont; yecanlar karma zerine temel-
aim. Wille, Willenskraft, Willkr; lenmilerdir. Bu yzden istem her
ing. will). Seim yapma eilimi ya ne kadar bata alkanlklarla ykr
da yetisi. Bir eyi yapmak ya da grnse de onun balca kart
yapmamak konusunda belirli tutum. alkanlklar da douran tutkular
Descartes anlayta, istem, anl dnyasdr. Henri Delacroixnm da
belirttii gibi, yaammzn byk bir istemin bozulmasn iki temel nede
blm tutkularn belirleyicilii al ne balyordu: itkilerde art (birden
tndadr. Tutkular duygu dnyam bire bir eye kaplp gitme) ve ya
zn ar ulandr ya da arya gt saklama eksiklii (arzulara dayana-
rlm sreleridir. Egemen olma mama). stem, bylece her zaman
tutkusu, kendini gsterme arzusu, usu tutkulara egemen klma gc
ykselmek istei her zaman bilinci olarak zgrln kayna ya da d
kendi renklerine boyayacak, buna zenei diye anlalabilir. Leibniz z
gre istemi ya ortadan kaldracak gr ve istemli ayn anlama gelir di
ya da onun ynn deitirecektir. yordu. A. Charma yle der: s-
Parlak kantlar yargnn ynn sap tem den anladm z ey zgr-
trdka istemin bilin temeli zayf lkden anladmz eydir. stemli
lar, tutarll azalr, istem giderek bir ve zgr szckleri tam tamna ay
seme gc olm aktan kar, bir n anlamdadr. A. Francka gre de
amaca ulatrma aracna dnr. zgrlk istemliliin bir biimidir.
Bu da istemin istem olmaktan k Genel istem: XVIII. yzylda zel
mas demektir. nk istem ama likle Diderot ve Jean-Jacques Ro
lar arasnda ussal erevede bir se usseauda grdmz toplumsal
im yapabildii srece istemdir. s szleme dncesi. Bu dnemde
tem bir arzuyu bir arzuya kurban mutlakynetimlerin iyiden iyiye sar
eder, bir amac bir amacn yerine slmasyla ortaya kan rejim tart
koyar, bunlar yaparken insani kay malar iinde demokratik eilimle
glarla, ahlaki ngrlerle hatta n- rin artmas genel istemin toplumsal
yaglarla davranr. Bylelikle o tut yaamda belirleyici olmas gr
kuya kar duracak tek g olarak n getirdi. Diderot yle der: zel
belirir. stem bir sorunu amalan gz istemler kukugtrr istemler
nnde tutarak zer ya da amala- dir, genel istem her zaman iyidir.
n asndan zer, buna gre Her Jean-Jacques Rousseau da yle
istem bir arzu yetersizliini gerekti der: Herkesin istemiyle genel istem
rir (H. Delacroix), toplumsal er arasnda genellikle birok aynlk var
evede bir tutuculuu gerektirir. Za dr; genel istem genel yarar ama
ten grenein kurallar ya da ahla lar, br zel yarar gzetir ve zel
kn kurallar istemli davranta belli istemlerin toplamndan baka bir ey
bir tutumluluu getirirler: belli ko deildir. Birbirleriyle ykan bu az
nularda seim yapmamz, istemli bir ya da ok ldeki ayn istemleri d
tutum almamz gerekmez, nasl dav layn, geriye sonu olarak genel is
ranmamz gerektii bellidir. Gene de temin ayrmlar kalacaktr. Her
kurallarn yetmedii, istemin gerek egemenlik edimi yani her gerek ge
tii durumlar vardr. Olumlu alkan nel istem edimi tm yurttalar eit
lklar da istemde tutumlulua ola lde zorunlu klar ya da kayrr,
nak verirler, bu anlamda onlar g yle ki egemen yalnzca ulusun ken
reneklerle birlikte i grrler. Ribot disini tanr ve onu oluturanlardan
STEMCLK

hibirini brnden ayrmaz. zel dir, zel istemlerin dnda bir genel
istem doas gerei yelemelere y istem dnmek olas deildir. Ge
nelir, genel istem eitlie ynelir. nel istem, ounlua an bir sayg
Genel istemin gerekletii dzen nn anlatm olmaldr. G istemi:
gerekte tam anlamnda demokra Nietzschede insann kendini geli
tik bir yaam dzeninden ok top tirme yolunda doal eilimi. G is
lumun yararna gre dzenlenmi ve temi Nietzscheye gre gerek an
belli bir yneticinin ynetiminde var- lamda gl insann, gl olmak
ln srdren yasa dzenidir. isteyen insann istemidir. Sradan ve
Thonnard bunu yle aklar: Ya zayf insanlar gl insann g is
sa, dzenlenmi bir genel istem ol temini ellerinden geldiince snrla
makla devlet iin adaletlinin ve ada maya alrlar. Sradan ve zayf in
letsizin, ahlaki iyinin ve ktnn tek sanlar Nietzscheye gre zellikle
kuraldr. Din de dogmalaryla ve ta hristiyan ahlaknn izleyicileridirler.
pnma biimleriyle ite bu yasayla Nietzsche yle der: stn insan
deerlenmitir. (Dinin bamszl lar, benden unu renin: halkn top
Rousseauya gre, katoliklikte g land alanda konumak istiyorsa
rld gibi karklklarn ve at nz konuun. Ama halk gz krpp
malarn kaynadr.) Ona uyup uy yle diyecektir: Biz hepimiz ei
mamakta kimse zgr braklmaz, tiz. stn insanlar m ? Byle der
ona uymayanlar devletten karlma halk gz krparak. stn insanlar
ldrlar, sulular olarak deil toplu yoktur, biz hepimiz eitiz. Her in
ma uymayanlar olarak karlmal san bryle edeerlidir. Tann kar
drlar; yasaya uyacana sz verdi snda hepimiz eitiz. (Bk. B
i halde ona uymayan kii en b LN, US)
yk cinayeti ilemi ve lm ha-
ketmi demektir. V. Grigorieff de S T E M C L K (fr. \olontarisme\
yle der: Bilin insan iin neyse alm. Volontarismus; ing. volurta-
genel istem de site iin odur. nsan rism). stemi evrenin z sayan
kendi bilincine baedii gibi, ken reti. Yargda istemin belirleyici
dine baeercesine genel isteme ba- olduunu savunan reti. Duygu
eecektir, nk genel istem ege nun ve eylemin deerler asndan
men bir toplum oluturan bilinle dnceden daha belirleyici oldu
rin birliidir, herkes iin gvenlii unu ileri sren reti. Zihinsel su-
ve zgrl salar. Genel istemi numlann ve ilevlerin duygusal i
salayacak olan gerek bir nder levlere bal olduunu bildiren ruh-
dir, b ir st n insandr. R ous- bilim retisi. Duns Scotusun tan
seaunun genel istemi ilk bakta rsal istemin belirleyici zgrl
ok ak gibi grnr, ancak biraz n tm dorularn ve ahlak kural
yakndan baknca onun bir d r larnn temel ilkesi sayan retisi.
n olduu grlecektir. nk top Schopenhauern olgular dnyas
lum zel istemlerin btnletii yer nn temeline istemi yerletiren -
STEMCLK

retisi. Yaky basit bir zihinsel be ancak tm hayvanlarn herbirinin


lirleme olarak gren anlkla kar de zdr (A. Cresson). Maddi
t olarak istemcilik her yarglama yaamn glerinde yansyan da
edimini bir ykmlenme olarak de odur. O evrenin kendisidir, varl
erlendirir. stemcilik znenin ken n da kendisidir. Gerekte istemin
di zerinde ve d dnya zerinde uzamda ve zamanda olmas bir g
belirleyici etkinliini ngrr. Al rnmdr, yoksa istem hibir yer
gda istem szkonusu deildir, an de deildir. stem gelimeyen bir
cak yargda her zaman istemin be eydir, nk o uzamn ve zama
lirleyici bir gc olmaldr. stem nn dndadr. stem tektir, okluk
cilik bizi tm eylemlerimizden, tm ancak uzamda ve zamanda olas
dncelerimizden, hatta tm duy dr. stemin nedeni yoktur, amac
gularmzdan sorumlu tutar. Doa da yoktur. Balangc olmad gibi
st istemcilik istemi evrenin z sonu da olmayacaktr. O vardr ve
olarak grr, fikirlerin temelinde ister. Duns Scotusun zgrl
eyleri ya da sunumlar deil yal her eyin ilkesi sayan, doruyu ve
nz istemi bulur. stemciliin en iyiyi bu ilkeye balayan retisi de
yaygn anlam doast anlamdr istemciliktir. Filozofa gre zgr
ve S chopenhauere gre dnya ln kkeninde Tanr vardr. Tanr
benim sunum um dur, zneyi ve istemlidir, yleyse dnyay olutu
nesneyi ierir. O kr ve sama bir ran ey tam anlamnda olumsallk
stemin varettii bir yanlsamadan tr. Tanr isteseydi dnyay yarat
baka bir ey deildir. Beden g mazd, istedi ve dnyay yaratt. s
rnr olmu istemdir, bu istem tese dnyay baka trl de yara
den giderek Mutlak, her eyin k tabilirdi; istese tm deerleri altst
keni olan Tek stemi belirleyebili edebilir, eriyi doru, kty iyi k
riz. Schopenhauere gre istem labilirdi. Duns Scotusagre istem
kendi varlmzda sezdiimiz s bizim en nemli yetimizdir, bizim
rekli bir eilimdir, bizdeki yaam gereklie ulam am z salayan
isteidir. Bu yaam istei ya da bu zerk ve zgr bir gtr. Biz ger
istem bizim en temel duygumuz- eklie ancak istemin etkin gcyle
dur. Ruhta olduu kadar bedende ulaabiliriz. Yeni-Platoncu ve Au-
de egemendir, ruhumuzun derinle gustinusu sreklilik kavrayna
rine kk salmtr. Bu duygu bizi kar kan XIII. yzyln nl fi
Mutlaka balar, nk istem tek lozofu Tommasocu dnceye de
bir eydir, bir baka deyile istem kardr. O hem maddeye kadar i
ler yoktur, istem vardr. Varolan her leyen dnsellik fikrini yadsr,
eyin temelinde yer alan bu tek is hem hibir gcn maddeye biim
temdir. Uzamda ve zamanda or olmadan varolma ans veremeye
taya ktn grdmz ey onun cei fikrini yadsr. Duns Scotusa
grnmlerinden yalnzca biridir. gre, istem, Tommasonun sand
stem bizim en iten zmzdr, gibi, kendisinden ayr bir anla
STEMSZLK

baml deildir. yi, Tanrnndo- lklarn tesinde bir giriim abas


rudan doruya istedii eydir, is gerektirdiini bildirirler. Ruhayn-
temle ortaya koyduu eydir. n trmas zellikle eitim ve evre so
sanda da istem anl belirlemekte runlarna sk skya bal olan is
dir. (Bk. ANLIK, ANLIKILIK, S temsizlik durumlarnda belli bir iyi
TEM) letirici etki oluturacaktr. (Bk. S
TEM)
ST E M SZ L K (fr. aboulie; alm.
Abulie, W illenslosigkeit\ ing. BLM (fr. divisior du tra-
aboulia). stem eksiklii, stek ek vail', alm. Arbeitsteilung', ing. di-
siklii. Tm istemli davranlarda, vision o f labour). retimde grev
karar ve dikkat gerektiren davra ve hizmetlerin paylalmas. b
nlarda yetersizlik. stemsizlik du lm insann en eski etkinliklerin
rumunda kii dnsel ilevler y den biri olmaldr. Avclkla ve mey-
nnden hibir bozukluk gsterme va toplayclyla geinen en eski
mekle birlikte, karar vermede ya insan da belli bir dzeyde ibirlii
da dikkat gstermede eksikli kalr. yapmaktayd. Bir baka deyile,
nsan yaamdan koparan istemsiz toplum snflarnn szkonusu ol
lik uyuturucu bamllnn da bir mad ilksel tarihsel dnemlerde
gstergesi gibidir. Bu durumda bi basit ve doal iblm vard. Bu
rey karar oluturamaz ya da d iblm basit boy mlkiyetiyle be
nceden eyleme geemez. leri de lirgindi. retim glerinin gelime
recede uyuturucu bamls olan siyle doal iblmnden toplum
kii tam anlamnda istemsiz kii sal iblmne geildi; bu dnem
dir, yalnzca uyuturcu bulma ko toplumun snflara ayrlmasyla be
nusunda kararl ve dikkatlidir. Yal lirgindir. blmnn gelimesiy
nz dnsel ilevlerin tam olarak le zel mlkiyet dodu ve devlet
salkl olduu durumlarda bir is ortaya kt. Adam Smith ibl
temsizlikten szedebiliriz; aptallk mnn makinelerin gelimesinden
taki, ahm aklktaki, bunaklktaki nce de gerek anlamda varoldu
durgunluklar istemsizlikle kartr unu benimser. Proudhon da bu
mamak gerekir. A. Porot yle der: grtedir. Marx buna kar kar:
H afif durumlarda yalnzca istemli ona gre iblm adna yarar i
edim skc, ar ve zensizdir. Ar blm ancak gelimi makinala-
durumlarda en basit edimler hasta nn ortaya kmasyla gereklemi
iin olanakszlar ve hasta gen de tir. Gerek anlamda m akinalar
olsa tm toplumsal etkinlii brakr XVIII. yzyl sonlarnda ortaya k
ve yataa bal duruma gelir. P. Ja- mtr der Marx. Ona gre ib
net ve Seglas pek hakl olarak is lmnn geliimi iilerin bir atl
temsizlerde eski edimlerin kendili yede toplanm asn g e re k tirir.
inden davranlarla henz olas ol Marx ve Engels yle yle yazar
duunu, oysa yeni edimlerin olas lar: Bir ulusta iblm balangta
LEVSEL

sanayi ve ticaret emeiyle tarm LEV (fr. fonction; alm. Funk-


emeinin ayrlmasn gerektirir ve tion, ing. function). Belli bir ama
bunlarn karlarnn kartln ge ca ynelik zel etkinlikler toplam.
tirir. Onun sonraki geliimi ticaret Bir toplumda ya da bir toplulukta
emeiyle sanayi emeinin ayrlma kiinin gerekletirmekle ykml
sn d o u ru r. b l m n olduu ilem. Bir toplumda bir ku
Marxtan nce Hegel gereksinim rumun ya da bir kurumda bir bire
kavramndan giderek aklamaya yin etkin bir biimde ortaya koy
alt. Ona gre gereksinim znel mak durumunda olduu etkinlik. Bir
olmakla birlikte d nesnelerin ve karmak btndeki bir parann o
emein varlyla evrensellik kaza btnde etkin bir biimde gerek
nr. Bu erevede iblm ortaya letirmek zorunda olduu ykm
kar. blm gereksinimleri kar llk. Bir btnde bir parann or
layarak iini bitirmi olmaz, ter taya koyduu belli bir amaca y
sine yeni gereksinimleri getirir, ge nelik ilemler btn. Organik ya
reksinimleri daha da eitli lendirir. da toplumsal yaamda kendini gs
Ancak onun emei daha mekanik teren ilemler btn. (Bk. E-
kld da dorudur. Emein yerine LEVLLK).
giderek makina gemeye balar.
Gereksinimler ve onlarn karlan LEV C LK (fr. fonctionalisme\
ma biimleri bylece artan bir e alm. Funktionalismus, ing. functi-
itlilik kazanr. Michele Bertrand bu onalism). Toplumu bir karlkl ba
konuda yle der: nsani gereksi mllklar ya da etkileimler dzeni
nimlerin hayvani gereksinimlere olarak gren, toplumsal yaam bir
kart olarak ok eitli ve deiik bana belirleyecek herhangi bir te
olduunu sylemek yetmez, bu ge mel etkenin varln yoksayan
reksinimlerin ve onlarn karlan reti. levcilik yaplardan ve dural
ma biimlerinin kendilerinde son zelliklerden ok ilevsel zyaplara
suz geliimlerinin ilkesini tadn arlk verir. Estetikte ilevsellik g
da sylemek gerekir. Gerekte ge zeli ilevselin belirleyiciliine veren
limi anlam da iblm Sanayi anlaytr, buna gre bir sanat yap
Devrimiyle ortaya kmtr; Sa tnn gzellii onun ie yarar ya da
nayi Devrimi iblmn son de yararl oluuyla belirgindir. Bu an
rece ayrntl ve olduka karmak lamda ilevcilik daha ok mimarlk
bir duruma sokmutur, neredeyse ta geerli bir anlaytr. (Bk. LEV)
insan da makinann bir paras du
rumuna indirgemitir, te yandan LEV SEL (fr. fonctionnel; alm.
insan emeinin nemini enaza in funktionell, ing. functioral). lev
direcek geliimler ortaya koymu le ilgili. levsel ruhbilim, zihinsel
tur. (Bk. SERMAYE) sreleri dinamik adan ele alan
ruhbilimsel anlaytr. Bu anlayta
299
TK

ruhsal yaamn doas deil de zi itkiler elbette sonradan, zellikle o


hinsel ilevlerin nasl gerekletii cukluk ann duygu bozukluklar
aratrlr. levsel ruhbilim ruhsal iinde varlmza siner ve igd
olgularn anlamlarna ulamaya a lerin denetimden kmaya balama
lr, onlarn ilevlerini inceler; he syla belirginleir. Normal kiilerde
yecann, imgelemin, dn bu er itkiler hibir toplumsal sorun kar
evede ne gibi bir etkinlik ortaya mayacak biimlerde ynlendirilmi
koyduunu grmeye alr. lev tir. Bu ynlendirilmede balca et
sel ruhbilim etkin ruhbilimdir, dav kiyi salkl ve tutarl bir eitim sa
rann ya da eylemin incelenmesi lar. Bu konudaki baar ne olursa
ne arlk verir. (Bk. LEV) olsun, toplumsal yaam itkileri bas
k altnda tutacaktr. Toplumsalla
T K (fr. impulsion; alm. Trieb, m insan itkilerine sz geirebilen
ing. impulse). Bir edimi gerekle yani biyolojik varlnn stne
tirmek iin duyulan kar konulmas kabilen insandr. Genel olarak tm
g istek. Dnlmemi ve de ahlak bilgisinin temelinde itkilerin
netlenmemi eyleme yneltici is- denetim altna alnabilmesi sorunu
temd eilim. tki bir dnme yatar. (Bk. DRT, GD,
den yapma eilimidir, istemden t GD, TEP)
myle bamszdr, tmyle ig
dsel ya da fizyolojik kkenlidir. t Y E L K (lat. possessio; fr. pos
kinin balca zellii birdenbire ger session-, alm. Besitzen, Besitz, Be-
eklemesi, bylece kiiyi kat ve sessenheit, ing. possession). Elde
tehlikeli davranlara itebilmesidir. etme durumu. yelik lgnl, do
Baz durumlarda itkiler kendiliin ast bir g tarafndan ele gei
den yani hibir d koullanma ol rilmi olma sansna dayanan l
madan gerekleir, baz durumlar gnlktr. Bu lgnlkta hasta doa
da da tepkisel bir sorun szkonu- st bir varln kendisini ele ge
sudur. Ayrca itkiler yapsal ve edi- irdiine, hatta kendi varlna ka
nilmi olmak zere iki blmde tldna inanr, bu doast varlk
toplanabilir. Yapsal olanlar hasta ok zaman eytandr: hasta onun
lkl bir kaltma (kaltmsal alkol tut diliyle konumakta, onun istemine
kusu), zeka ya da dnme gerili gre davranmaktadr. yelik lgn
ine, zyapsal dengesizliklere, l buna gre bir kiilik blnme
igdsel sapmalara baldr. Sa siyle belirgindir, ayrca sanrlarn,
ral kiilerin itkileri denetlemede ok zellikle grsel sanrlarn etkinliiy
glk ektii grlr. Bunun d le belirgindir. Baz iyelik lgnlkla
nda ok kesin olmamakla birlik rnda hasta kendisini bir hayvan ta
te, itkilerin baz rksal ya da yerel rafndan ele geirilmi duyar. Bir
zelliklere de bal olabildii sanl lgnlk olmaktan ok bir fikir ola
m aktadr (bir blge halknn idde rak bu durum baz ilkel toplumlar-
300 te eilimli olmas gibi). Edinilmi da sk grlr. rnein Kuzey Af
Y

rikann yerlileri kendilerini bir k lmas gereken yce deerlerdi,


t nhun ele geirmi olduunu d baz iyiler ya da iyilikler ikinci de
nrler. (Bk. MLKYET) recede ele alnmalyd, onlar bir ara
cdan baka bir ey deildi. Yce
Y (lat. bene\ fr. bien; alm. Gut, iyiye ulamakla ya da ulamaya a
Wohl, ing. good). Yararl olan. Uy lmakla insan tannlara benzeyebi
gun olan. Ahlakn temel kavram lirdi. Eskia yunan-latin dnce
olarak iyi tm uyarl davranlar sinde insann tanrlamas kavray
belirler ve tm uyarsz davranlar olduka belirgindir. Bunun iin
dlar; burada uyarllk elbette ev usun yolunu izlemek, bilgiyle do
rensel bir geerlilikte ele alnmal nanmak gerekir. Bu erevede iyi
dr. Ahlakn alan bir kii iin ya nin yorumuyla ahlak alannda iki
rarl ya da uygun olan ngrmez, ayr gr ortaya kar: birinci g
bir kii iin yararl ya da uygun ola re gre her gerek ahlaki edimin
nn genel olarak insan iin de ya temelinde bilgi vardr, brne g
rarl ya da uygun olabildii koul re ahlak alan bir seimler alandr.
lan ngrr. nemli olan iyinin ev Ahlakn temeline bilgiyi koymak
rensel planda geerli olmasdr. Ge daha ok bireyi kendi seimleriyle,
ne de bireyin ahlak deerleriyle ev kendi sorum luluklaryla babaa
rensel geerlikli ahlak kurallan ara brakmaktr; ikinci anlay daha
snda tam anlamnda kesin bir uyar- ok bir toplumsal ahlakla, grenek
lln bulunabileceini sylemek ler ahlakyla ilgilidir, kiisel seme
gtr. Ahlak alan bir atklar ala lerden ok greneklerin belirleyi
ndr, buna gre iyinin anlam bi ciliinde gerekleir. Ancak, gre
reylere, ayrca yere ve zamana g neklerin bilinsizce benimsenmesi
re deiiklikler gsterecektir. Her bireyde ahlaki sapmalarn ortaya
durumda iyi kavram ktyle kmasna yol aabilecektir. Her ne
kartlar ve kt dlanmas ge olursa olsun, ahlak alan bir kr
rekeni belirlerken iyi benimsene- krne benimseme alan deil bir
siyi ortaya koyar. yinin kayna ussal seim alandr. S okrates
n da elbet usun belirleyiciliinde iyiyi bir bilgi temeline dayand-
aramak gerekir. Eski felsefeler in nr. Ona gre her insanda bir iyiye
sann duygu dnyasn bir tutku eilimli olma zellii vardr, nemli
lar ortam olarak gryorlar, bu olan ondaki bu iyi tohumunu ye-
tutkular dengeleyecek ya da diz ertebilmektir. Platon da ayn g
ginleyecek g olarak usu belirli rtedir: u iki eyin dnda ne
yorlard. Onlara gre iyiye ula iyi ne kt vardr; bilgililik iyi bir
mann balca yolu tutkular yene eydir ve bilgisizlik kt bir ey
bilmekten geiyordu. Yunan filo dir. Zaten Platon yi deasn d
zoflar bir yce iyi kavray ge nlr dnyada en yukanya yer
litirmilerdi. Buna gre baz iyiler letirmitir: Dnlr dnyann
ya da iyilikler gerek anlamda ula doruunda yi deas vardr ki onu 301
Y

grmek hi de kolay deildir, onun t eyler de sonularla da ilgili de


doruyla ve iyiyle ilgili her eyin ildir. yleyse iyi ve kt doada
nedeni olduunu anlamadan onu y o k tu r. H um e, B en th am ve
grmek olas deildir (...), yle ki StuartMill iyiyi yarar asndan ele
erdemli insan olarak davranabilmek aldlar. Kant onu tam anlamnda ev
iin kiisel yaamda da toplumsal rensel istemin konusu durumuna
yaamda da onu grm olmak ge getirdi. Buna gre Kant bir dev
rekir (Devlet). Aristotelesde iyi ahlak gelitirdi. Bir davran iyi ol
yi gerekletiren kurgusal anlk de duu iin gerekli olamazd, gerekli
il uygulamal anlktr. Aristoteles olduu iin iyi olabilirdi. yiyi ger
iyiyi, buna gre, usun uygulamal ekletirmek devini yerine getir
ynelimi olarak grr. Bu arada ba mekle ayn anlama geliyordu. Berg-
z yunan filozoflar en yce iyiyi son iyiyi gerekletirmede zgr
hazla zdeletirmilerdir, bunlarn tutumlar ve greneki tutumlar
banda Aristippos ve Epikuros ge birbirinden ayrarak bir ak ahlak
lir. Stoaclar iyiyi doaya uygun ve kapal ahlak ayrm gelitirdi. /
yaamakta buldular: doal bir var Antisthenes: yiyi gerekletirmek
lk olan, hatta doann bir paras ve hor grlmek nne geilmez
olan insan ne lde doay izlerse bir yazgdr. / Eleal Zenon: yi
o lde iyiyi elde edecekti. Des- lik byklkte deildir, byklk
cartes iyiyi tmyle usun bir ko iyiliktedir. / Megaral Theogonis:
ulu olarak grd, ona gre iyi in Kt kolaydr, iyi ok aba ister.
san usunun izdii yoldan giden, / AzizPaulus: stediim iyilii ya
usunun buyurduunu yapan insan pamyorum, oysa istemediim k
dr. Malebranche iyiyi dzende tl yapyorum. / Shakespea-
buldu. Leibnize gre iyi dnsel- re: nsanlarn yapt ktlkler ar
liin en st dzeyiydi. Spinoza ba kalarna kalr, iyilik ok zaman on
z eylerin bu arada iyinin ve kt larla birlikte gmlr. / La Roc-
nn doada bulunmadn, anl hefoucauld: Birazck iyilik ettim,
mzdan geldiini bildirir; anlm benim en iyi yaptm budur. / La
zn rn olan bu eyler filozofa Fontaine: Sonunda unu derim size
gre ilikilerdir. Bunlar usun var - nsan bir iyilik etti mi on hemen -
lklar diye adlandrabiliriz. Spino Teniyle gmlei arasna yerletir
za yle der: yi ve kt usun var meli. / Kafka: yi bir anlamda tek
lklaryla m yoksa gerek varlk dzedir. /A.R. Lesage: Btn in
larla m ilgilidirler? Ancak iyinin ve sanlar bakalarnn iyiliini isterler,
ktnn ilikilerden baka bir ey bu genel bir duygudur; yalnz bun
olmadn belirlediimizden kuku lar yap biimleri deiiktir. /
suz onlar usun varlklar arasna Pascal: yiliinize inansnlar m is
yerletirmemiz gerekir. (...) Doa tiyorsunuz? Ondan hi sz etme
da bulunan tm nesneler ya ey yin. / Spinoza: yi ve kt tam
302 lerdir ya da sonulardr. yi ve k tamna greli bir anlamda ortaya
ZLENMCLK

konulurlar; bir ey ele alnd ko dur. Rousseaunun inann zden


ula gre iyi ve kt diye adland iyi olduuna inanan bak da iyim
rlabilir. Bir ey ayn anda hem serlie bir rnektir. yimserlik ge
iyi hem kt, hem de ne iyi ne k lecee gvenli, gemie inanarak
t olabilir. rnein melankolik iin bakmay salar. (Bk. KT M
mzik iyidir, ac eken iin mzik SERLK)
ktdr, sar iin mzik ne iyi ne
ktdr. / A. Siegfried: Birini yo- ZLEN M (fr. impression; alm.-
ketmek mi istiyorsunuz- Ona k indruck, Reiz\ ing. impression, fe-
tlklerden szetmeyin, hep iyilik eling). Duyum yaratan fizyolojik
lerden szedin. / Fontenelle: Mut edimlerin tm. Dtan gelen bir
luluun en byk gizi kendiyle iyi edimle duyu organlar zerinde bir
olmaktadr. / La Beaumelle: Her etki yaratlmas. Hume fikir kav
yerde iyilik yapan ve iyilii ok k ramyla izlenim kavramn birbi
t yapan insanlar gryorum. / rinden ayrr. Filozofa gre fikirler
Lautrmont: yilik yapmakta z izlenimlerin dncede brakt
grz - Ktlk yapmakta zgr zayf imgelerdir. (Bk. DUYUM, F
deiliz. / Lavelle: Bakalarna KR)
yapacamz en byk iyilik onlara
zenginliimizi aktarmak deil on Z L E N M C L K (fr. impressio-
larn zenginliklerini ortaya kar risme', alm. lmpressionismus\ ing.
maktr. (Bk. AHLAK, ERDEM, impressionism). Yaratmada izle
KT) nimleri temel alan sanat akm. XIX.
yzyln son eyreinde ortaya
Y M S E R L K (fr. optim ism e; kan ve btn sanatlar etkilemekle
alm. Optimismus; ing. optimism). birlikte en ok resimde etkin olan
Dnyann iyiliklerle dolu olduuna, bu sanat akm ressamlarn kk
iyiliklerin ktlklere baskn oldu fra vurularla anlk izlenimleri ya
una inanan kiinin durumu. Her kalama abalan iinde kendini gs
eyi iyi yanndan alma eilimi. Fel terdi. Ayrk renklerin dizgesel bir
sefede iyimserliin kkenleri Sok- biimde kullanl resme byk bir
ratese, Platona ve Stoaclara da canllk ve devingenlik getirdi. z
yanr. Bu felsefeler dnyada iyiyi lenimciliin kkenlerini daha eski
egemen gren ya da en azndan iyi lerde, Ingres gibi duygucu ressam
nin egemenlii iin formller ne larn araylarnda aramak gerekir.
ren felsefelerdir. P lato n un yi Eugene D elacroixnn yum uak
deasnm dealar dizgesinde en izgilerle oluturduu aydnlk duy
stte durduunu unutmamak ge gucu resimleri de izlenimcilik iin
rekir. Felsefede iyimser bak as bir gei yeri oluturmaktadr. Ma-
en ok Leibnizde ortaya kar. Fi net ve Courbet gibi ressamlar izle
lozofa gre yaadmz dnya olas nimci akmn gerek ncleri ol
dnyalarn en iyisi ve en mutlusu dular. Daubigny, Corot, Millet, Bo- 3 0 3
ZLENMCLK

udin, Constable, Tumer canl renk laynn katkuralc tutumuna tam


lerle rlm kl ve zaman za anlamnda kar koyan bu ressam
m an sisli-buulu resimleriyle bu lar bir akmn kurucular olmaktan
akmn gelimesine byk katklar ok bir anlayn ncleriydiler:
da bulundular. M anetnin resimleri herbiri kendi sanatn yepyeni bir
akmn k noktas olarak alnabi anlay iinde, gerek bir zgn
lir. Manet, balangta hi ilgi gr lkte ortaya koyuyordu. Resimde
memi ve tmyle yadrganm olan ki bu gelimeler br sanatlar da
resim lerinde eski anlayn k, etkiledi ve mzikte zellikle Clau-
renk, biim dzenini altst ediyor, de Debussynin sanat izlenimci
dnyay kendi gzyle grmek ko grnmler kazand. Mzikte Cla-
nusunda zen gsteriyordu. De ude Debussyden baka, Deluis,
gas, Pissaro, Monet, Renoir, Ba- Satie, Roussel, Schmitt, Deodat,
zille, Sisley, Moriset, Czanne re Severac, Ducas, Ravel, Aubert,
simde yepyeni bir anlayn temsil Caplet, Respighi gibi adlar izlenim
cileri oldular. Akademici resim an ciliin nl temsilcileri oldular.

304
K
KAFATASILIK Bk. IRKILIK. nelmi grnd zaman bile da
nk, tutarsz, belirsiz bir btn
KAFAYORUM U (fr. phrenolo- dr. Kalabalk ok belirgin ve ok
gie; aim. Phrenologie; ing. ph kaba bir takm tepkiler gsterme
renology). Kafatas kntlarn yo ye yatkndr. (Bk. TOPLULUK,
rumlayarak yaplan kiilik ve zeka TOPLUM)
yorumu. Gali ve Sprzheim gibi
baz yazarlar kafatas kntlarna K A LIPS Z (fr. slogan; alm. Slo
bakarak kiilik zelliklerini ortaya gan; ing. slogan). Daha ok pro
koymak ve zeka dzeyini belirle paganda amacyla ortaya konulan
mek konusunda almalar yapt ve sk sk yinelenen ksa sz.Bir
lar. Gali buna dayanarak eitli ge fikri bir formle indirgeyen ljsa
nel grler de gelitirdi, rnein sz.
ona gre gzleri da doru kk
olan ocuklar ok zeki oluyordu. K A LITIM (fr. hrdit; alm. Ve-
Bu grn bugn hibir geerlii rerbung; ing. heredity). Bir canl
kalmamtr. varlktan ardllarna ulaan zellik
ler. Kaltm yasalarnn pekounu
K A L A B A L IK (fr. foule; aim. Mendel aklad. MendePin bize
Menge, Volksmasse; ing. crowd). rettiine gre bir bireyin yaamn
Geliigzel bir araya gelmi insan da elde ettii zellikler, kromozom
topluluu. Bilinle ya da belli bir y- lar dzeyinde bir dnm gerek
nelgenlikle bir araya gelen insanlar lemise, bireyin ardllarna gee
toplumsal topluluk olutururlar. cektir. N. L. Munn kaltm yle
Bylesi bir topluluk belli ilkeleri olan aklar: Her hcrenin bir ekirde
dzenli bir topluluktur, hatta bazen i vardr, bu ekirdek stoplazma
belli bir kurum oluturur ya da belli denilen jelatinimsi bir maddeyle sa
bir kurumda bir araya gelmitir. Ka rlmtr. ekirdein iinde ok kar
labalk, tam tersine, bir amaca y mak kimyasal yaplar vardr, bun
KANI

lar kaltmsal belirleyicilerdir ve kro lir). Genlerin ya da belirleyicilerin


mozomlar ya da renkli cisimler di biimleriyle ilgili eitli yorumlar
ye adlandrlrlar. Kromozomlarn yaplmtr, ancak genin gzlem
says trden tre deiiklik gste lenmesi bugne kadar olas olma
rir. nsanda krk sekiz kromozom mtr.
vardr, bunlarn yirmi drd ana
dan ve yirmi drd babadan gelir. KANI (lat.convictio; fr. convicti-
remede bunlarn krk sekizi de et on; alm. berzeugung, berfh-
kindir. Mikroskopta kromozomla rung\ ing. conviction). Bilincin bir
rn ikier ikier dizildii grlr. Di fikri kantlara dayanarak onaylama
ilerde yirmi drt ift, erkeklerde s. Zihnin bir doruyu belirlemesi.
yirmi ift, iki de ayr koromo- Bir eyin zihinde kantlara ya da ta
zom vardr. Bunlardan biri, Y kro nklklara gre doru diye belirlen
mozomu yalnz erkeklerde bulunur. mesi. Her kan eyleme gtrc bir
Diilerde bir ift X kromozomu var tutarllk ya da kesinlik tar. Bir ka
dr. X ve Y kromozomlar cinsel nnn olumasnda kantlar ya da ta
kromozomlar diye adlandrlr, n nklklar kadar duygular da belirle
k bizim cinselliimiz XX ya da XY yici olur. Kanda nesnel etkenler ka
bileimlerinin oluumuna baldr. dar znel etkenler de, olanlar ka
Ayn cinsten deiik insanlarn kro dar olaslklar da etkili olduu iin
m ozom dzenleri hemen hemen onu azok grle zdeletirmek
ayn grnm ortaya koyar. An yanl olmaz, bu anlamda kany
cak, zde ikizlerin kromozomlar olas gr olarak belirleyebiliriz.
dnda, benzer d grnl tm Victor Hugo kanlar duygusal bir
kromozomlar isel olarak deiik temele dayandrarak yle der: Bir
lik gsterirler. Aralarnda hibir ai duygulanm bir kandr. George
le ba bulunmayan bireylerde bu Sand da h e y e c a n la rm z n
deiiklik ok belirgindir. Bizim temelindeki ussall u szlerle
ok deiik kaltmsal zelliklerimiz b elirler: M utlu oluum lar bir
krk sekiz kromozomda ortaya ko heyecandan doarlar. Bir heyecan
nulmutur. Her kromozom kendin da b ir k an d an doar. nsan
de birok belirleyiciyi barndrr. Bu tutkuyla inanm ad bir eyden
yzden genetikiler kromozomlarn h ey ecan a k a p lm a z . G ustave
i yaplarnn incelenmesini ok C o u rb et de k a n d a in an cn
nemserler. Bir kromozomun e belirleyiciliine u szlerle deinir:
itli blgeleri birok ayr zellii be Onlar glerek ldler, gelecekten
lirliyor olmaldr. Gzlerin rengi, de gvenli insanlar olarak. Onlarn
rinin yaps gibi zellikler buna kanlarnda inan vard. Roger
baldr. Kromozomlarda gizlenen M artin du Gard her kannn bir
kaltmsal etkenler gen diye adlan mantksal kesinlik tadn yle
drlr (bu da belirleyici anlamna ge anlatr: Kart bir kannn yasalln
306
KAPSAM

benimsemekle ie balayan bir kan KAOS (yun. Khaos ). Evrenin


etkin olm am aya m ahkum dur. yaratlmadan nceki karmak du
R im y de G o u rm o n t g r le rumu. Evreni nceleyen snrsz ve
kannn karlkl konumunu yle karanlk boluk. M.. VIII. yz
belirler: Bir gr kam durumuna ylda Yunanistanda Hesiodos, ben
geldii zaman itici olur. Kanyla zerlerine daha nceki uygarlklar
flgili olarak en belirleyici yarglardan da Taslamadmz olduka gelimi
birini N ietzsch e ortaya koyar: bir evren aklamas yaparken d
K anlar dorunun yalanlardan zenli evrenin yani Kosmosun olu
daha tehlikeli dmanlardrlar. masndan nce karanlk uzay g
(Bk. GR) rnmnde ve tam bir dzensizlik
iinde yalnzca K aosun varoldu
K A N IT (yun. apodeiksis; lat. unu bildirdi. Demiurgosun ya da
argumentum', fr. argument; alm. dzenleyici glerin ie karmasy
Argument, Beweis; ing. argument). la Kaos K osm osa dnm t.
Bir nermeyi onaylamaya ya da Evrenle ilgili ilk felsefi aklama di
yoksamaya dayanan usavurma. Bir ye deerlendirilen bu aklamadan
nermeden karlan sonu. Bir sav onra Kaos dzensizlii, kargak
ya da karsav temellendirmeye ve dank olan anlatmaya balad.
vnelik belirleme. (Bk. GSTER (Bk. EVREN)
ME)
K A P A L IL IK (fr. hermtisme',
KANON (fr. canon; alm. Kanon; aim. Hermetismus', ing. herm e-
ing. canon). Uygulamaya ynelik tism). Anlalmas g olan eyin
kural. Kanon hemen hemen tam nitelii. Kapallk Ortaada sim
olarak kural anlamnda kullanlr, yaclarn ilkesiydi. Bugn kapallk
ancak daha ok yaama ya da uy gizli bilimlerin ya da gizli inan r
gulamaya dnk bir anlamda kul gtlerinin bir ilkesi olduu kadar ii
lanlr. Kanon Kantda tanma yeti ne kolay kolay girilemeyen felsefi
leriyle ilgili apriori ilkelerdir. Kant retilerin bir niteliidir.
yle der: Kanondan genel ola
rak baz tanma yetilerinin yasal kul KAPTAL. Bk. SERMAYE.
lanmn belirleyen a priori ilkele
rin b t n n an ly o ru m . J.S. KAPSAM (lat. extensio', fr. ex
MilFde kanon yntemin be temel tension; aim. Ausdehnung; ing. ex
kuraln belirler: uyum, ayrm, bi tent ion). Bir fikrin, bir kavramn
leik uyum ve ayrm, ayn anda or ierdii bireylerin tm. rnein
a y a kan deiimler, kalntlar. canl kavramnda tm hayvanlar
(Bk. KURAL) ve tm bitkiler ierilir; buna gre
her hayvan ve her bitki canl kap
samna girer. (Bk. LEM)
307
KARANLIK

K A R A N L IK (lat. obscurus; fr. di kendim izle ya da bakasyla


obscur, alm. dunkel\ing. obscure). yaptmz tartmann kesin sonu
Iksz. Bulank. Anlam, dlatr cu. Karar vermek, varolan see
ma asndan belli bir yetkinlik gs neklerden birini semektir. Her ka
termeyen sylemin nitelii. Nesne rar bir yargy zorunlu klar, dola
sine tam anlamnda uygun olma ysyla usun belirleyiciliinde ger
yan bilginin nitelii. Lockea gre ekleir. Bununla birlikte kararda
nesneleri alglayan duyu organlar duygularn pay byktr. nsan
yetkin olmad zaman ya da nes belirgin bir fikre varmadan da ka
neler zayf izlenimler verdii zaman rar verebilir, yorgunluk ya da f
basit fikirler karanlktr. Bellein kenin itmesiyle de karar verebilir.
anmsad nesneler szkonusu ol Ancak gerek anlamda karar e
duunda bellek o nesnelerin ilksel itli dnce aamalarndan gee
olarak sahip olduu grnm tam gee oluacaktr. Karar, bir dn
olarak ortaya koymuyorsa gene ba ce aratrmasnn sona ulamasdr.
sit fikirler karanlktr. Karanlk fi
kirlerden oluan bileik fikirler de, KARGA A (fr. anarchie; alm.
fikirlerin belirsiz sayda ve belirsiz Anarchie', ing. anarchy). Yetke
dzende bir araya gelmesiyle olu yoksunluundan ya da eksikliin
mu bileik fikirler de karanlktr. den gelen dzensizlik. Kurallara da
Leibnize gre karanlk fikir nes yal belli bir dzenin olmayyla
nesine uyarl olmayan fikirdir. kendini gsteren danklk. Yetke
nin zayflamasyla devlet dzenin
K A R A N L IK IL IK (fr. obscu de ortaya kan karklk. Platon
rantisme', alm. Obskurantismus\ kargaa dzenini demokrasinin a
ing. obscurantism). Kltrn halk r atlmlarnda ortaya kan bir d
arasnda yaylmn yararsz hatta zensiz yaam biimi olarak g
zararl gren dnce. Karanlk ryordu. Filozofa gre bir devlet
lk, insann bilgilendirilerek karan dzeninde herkes kendi istemini
lktan kurtulmasn ngren aydn gerekletirmek isterse ve devlet de
lklar felsefesine kart olarak bil herkesi honut etm eye alrsa
giye ancak belli bir kesimin gerek kargaa doacaktr, kargak bir
sinimi bulunduuna inanr. (Bk. AY- dzen de en sonunda tiranla ge
DINLANMACILIK) it verecektir. Devlet ya da hk
met toplumsal ya da iktisadi sorun
K A R A R (lat. decisio; fr. dcisi larda hakem olabildii zaman kar
on', alm. Entscheidung; ing. dci gaa ortadan kalkacaktr. Devletin
sion). Bir sonuca gtren yarg. Bir toplum yaamna ve ayn zamanda
eyi yapmak ya da yapmamak se bireylerin zgrlklerine hibir
eneklerinden birini istemli bir bi biimde karmamasn ngren,
imde kesin olarak belirleme. Ken bireysel zgrlklerin stnde hi-
308
KARMAIK

br deer tanmamakla her trl yet K A R M A IK (fr. complexe', aim.


keyi yadsyan kargaaclk XVIII. Komplex', ing. complex). Olduka
yzyldan sonra ortaya kan yeni youn duygu yk tayan ve bi
yaam koullar iinde eitlilendi lincin dnda ya da kysnda yer
ve zellikle XIX. yzylda Rus alan, bununla birlikte bilinci byk
yada Bakunin ve Kropotkin gibi lde etkileyen sunumlar dizgesi.
yazarlarca temellendirildi ve savu Bilinaltyla ilgili elerin tm.
nuldu. Bu arada zellikle hiilikle Jung karma yle tanmlyor
btnletirilen ya da btnleen du: Bir btnde bir araya gelmi
kargaaclk tm eski deerleri yk ve bir duygusal g oluturan su-
maya ynelik bir reti durumuna numsal eler topluluu. Nutten
geldi. Mlkiyeti ve devleti tmyle de karma yle tanmlar: o
kaldrma yolunda grler reten cukluk yllarnn zgn deneyimle
Proudhon kargaacln babas sa rinden sonra zne olarak gl bir
ylr. Proudhonla Pariste tanan duygu ykne sahip olan ve etki
ve Orta Avrupada devrimci al lerini bilinli ya da bilind biim
malara katlan Bakunin kargaac- lerde ruhsal geliim sreleri bo
hm balca ncsdr. Birok defa yunca gsteren sunumsal ierikler
idama mahkum edilen ve Sibir ya da durumlar btn. Bleulerin
yadan kap svireye yerleen ortaya att S. Freud ve Jung gibi
Bakunin 1878 La Haye kongresin ruhayrtrmaclannn benimsedii
de M arxdan kopunca kesin ola karmak terimi gerek ruhbilim
rak kargaaclkta karar kld. Ba ciler ve ruhayrtrmaclar arasn
kunin tm devletlerin ortadan kal da gerek halk arasnda ruhumuzu
drlmasn, snf ayrlklarnn yo- yneten bilinmezler olarak ok b
kedilmesini, kadm-erkek eitliinin yk ilgi grd. Ancak kavramn ie
salanmasn, tm topraklarn ve rii pekok kii iin bilinmez kald.
mallarn ortaklaa kullanlmasn, di oklan onu cinsel itkilerle ahlak de
nin ve her trl yetkenin yokedil- erlerinin atm asndan doan
mesini istiyordu. Kropotkin de kar- rnler olarak deerlendirdiler.
gaacln gelitirilmesi yolunda Bylece karmak korkulas bir
byk abalar harcad, La Rvolte ey oldu, hatta neredeyse ldr
(Bakaldr) gazetesini kurdu ve c bir anlam kazand. Hatta insan
fransz kargaaclarnn bana ge lar birbirlerini, karma olmayan
ti. (Bk. HLK) varm gibi, karmaklar olmakla
sular oldular. Gerekte karma
KARM AIK (r. complexe', aim. heyecanlardan, arzulardan, tutku
zusammengesetzf, ing. complex). lardan, korkulardan rlm bir
Birok esi olan. Birbirine balan sunumlar btn olarak dnmek
m deiik elerden oluan. Dei doru olur. Btn bu eler zl
ik trden elerle kurulmu olan. mez bir btn oluturacak biim
KARMAIK

de ve kiilik zelliini kuracak ya belirgindir; siyasal, dinsel, gre-


da en azndan kiilie renklerini ve neksel basklar karmaklarn olum
recek biimde bir araya gelmiler suz koullarda olumasnda byk
dir. Karmaklarn verimli bir biim lde etkilidir. Olaan koullarda
de olutuu dnem bilinncesi de olumam olan karmaklar o
diimiz ilk ocukluk dnemidir. O cukta kiilik bozukluklarna yol
dnemde henz kendi temel talan aarken yetikinde eitli bunalm
olan kavramlar oluturmam olan lar yaratabilirler. ocuun yaa
zihin, kavramlarn oluumlarnda mnda her olay bir karmak yarat
temel olacak olan ilk eleri zel maya eilimli gibidir, ama baz olay
likle dtan gelen etkilerle balba- lar elbet bu konuda ok daha belir
na ya da apayr yaplar olan su- leyicidir. Annesinin durmadan ye
numlar olarak biriktirmeye balar. ni doan kardeiyle ilgilendiini,
Demek ki, karmaklar daha ok kendisiyle ilgilenmediini gren o
ocukluk yaam iinde, evreyle cuk kardeine kin beslemeye ba
ilikiler erevesinde oluurlar ve lar ve bebee kar kskan ve sal
kiilik zelliklerimizin geliiminde drgan olur. lgi ekmeye alr
rtl bir etki ortaya koyarlar. Bun ama bebein zel ilgiyi gerektiren
lar herbiri zel duygularla ve zel durumu gerei bu ilgiyi bulamaz ve
anlam larla ykl ilkrneklerden garip tepkiler gstermeye balar:
baka bir ey deildir. Hep birlikte okula gitmek istemez, mastrbas
nbilinci oluturan bu ilkrnekle- yon yapar, bylece kendi kendini
rin olumasnda ak ve kin kart doyuma ulatrmaya alr, bebek
l balca rol oynar. Bu karma gibi konuur, altn slatr, giderek
klar ok zaman sanld gibi has hakszla uramlk karma
talkl btnlkler deildir, tersine oluturur. Bebek bydke ocu
onlarn varl zihni verimli ve sa un durumu dzelir ama oluan
lkl klar. Bu salkllk elbette her karmak varln srdrr, bu kar
eyden nce karmaklarn oluum mak eitli yeni durumlar kar
koullarna bal olacaktr. Karma snda srekli olarak etkinleir. o
kln kiilii hastalkl klmas on cukta hakszla kar ar tepki
larn oluum koullarndaki sakat ler, bakaldrma eilimleri geliir,
lklarla ilgilidir. Buna gre karma onda eitimin koullarna gre a
klar kiiliin geliimine katkda r bencillikler ya da zgecilikler or
bulunurken bu geliimi engelleye taya kar, yoksunluk duygulan be
cek biimde olumsuz etkide de bu lirginleir. Bu onun tm yaamn
lunabilirler. Karmaklarn olumsuz etkileyecek bir deiimdir. Ruhay-
etkisi altnda gelien bir kiilik ev rtrmas yntemiyle karmaklar
reye uyum glkleri gsterecek bilin dzeyine kararak kiilikleri
tir. Karmaklarn salkl oluumu sakatlanmlktan kurtarmak olas
her eyden nce evre koullaryla dr. Unutmamak gerekir ki birok
310
KARILIKLILIK

baarnn temelinde bireyin yok Bilimsel alma her eyden nce


sunluklar karsndaki tutarl dire en bata ayr ayr tantlan olgular
nii vardr. Oidipus karma: o birbirine yaklatrmak ve birbiri
cukta anneye kar ekici, babaya karsna koymaktr, onlarn ben
kar itici eilimlerin olumas. Ef zerliklerini ve ayrlklarn gster
saneye gre, Oidipus, yazgnn iti mektir. Bilimde bu kadar geerli
ci gcyle babasn ldrr ve an lii olan karlatrma eitim uygu
nesiyle evlenir. Bu karmak erkek lamalarnda kanlm as gereken
ocuklarla ilgilidir. Elektra karma eydir. ocuklar birbirleriyle kar
: Kz ocuklarda grlen ve ba latrarak onlara alma istei a
baya ar dknlkle belirgin olan lamak dncesi son derece tehli
ruh durumu. Elektra annesi Klym- keli bir dncedir. Jean-Jacques
nestrann ldrtt babas Aga- Rousseau ocuu rekabet yaratmak
memnonun intikamn almaya a- zere baka ocuklarla karlatr
lr. (Bk. LKRNEK, RUHAY- mann ok yanl olduunu syler
RITIRMASI, YOKSUNLUK) ve yle der: Hi renmeyen o
cuu kskanlkla ve kendini been
K A R IL A T IR M A (lat. milikle renen ocua bin kere
comparatio; fr. comparison\ alm. ye tutarm. (Bk. ETM)
Vergleichung-, ing. comparaison).
ki ya da daha ok nesnenin ben K A R IL IK L IL IK (lat.
zerliklerini ya da ayrlklarn belir reciprocitas\ fr. rciprocit', alm.
leme. Bu terimi zellikle Condillac Wechselseitigkeit', ing. reciprocity).
ve izleyicileri kullanr. Condillac Birbiri karsna konmu iki nes
yle der: Dikkatimizi tek bir nes nenin ya da iki terimin durumu.
neye verdiimiz gibi ayn anda iki Raslantyla kar karya gelmi ya
nesneye birden verebiliriz. O za da kar karya getirilmi iki nes
man tek bir duyum alacamza iki nenin ya da iki kiinin birbiri kar
duyum birden alrz ve onlar kar sndaki durumunu belirleyen kar
latrdmz syleriz, nk biz lkllkta her eyden nce onlarn
onlar sadece birbirlerinin yannda benzerliklerinin ya da kartlklar
grmek iin ele almaktayzdr, bu nn ortaya kt bir ortam szko-
arada baka duyumlara da ilgisiz nusudur. Karlkllk kendiliinden
kalmayz, ite karlatrma szc bir karlatrma eilimi yaratacak
tam anlamnda bunu anlatmak tr. M. Nadoncelle yle der: n-
tadr. yleyse karlatrma ikili bir sanlararas karlkllk kiilerin al
dikkatten baka bir ey deildir. glanm asnda bir ilksel v e ri'dir,
R. Maunier de yle der: Kar nk kii kendisini gzlemleyene
latrma her bilimsel arayn teme herhangi bir biimde bir ey ver
lidir. Karlatrma kantlamadan miyorsa tannamaz. Kiiliin me
sonra gelir ve aklamay nceler. tafizik yapsn tanmak isteyen ki-
KARISAL

i iin en basit yol karlklln yo karttr: Btn kediler drt ayak


ludur. ldr. Hibir kedi drt ayakl de
ildir. (Bk. NERME)
K ARISAL (lat. contradictorius;
fr. contradictoire; aim. kontra KAST (fr. caste; alm. Kas te; ing.
dikto risch; ing. contradictory). caste). Bir toplumda sradzenli bir
Aralarnda kar durumlar bulunan blmlenme iinde ortaya kan
iki terim ya da nerme. Ak ve topluluklardan herbiri. Kendine
ak olmayan karsal durumdadr. kapal toplum snf. Bu terim por-
znesi ve yklemi ayn olan, nite tekizcede karmam rk ya da
lik ve nicelik asndan birbirinden an rk anlamna gelen casta sz
ayrlan, biri olumlu br olumsuz, cnden gelir. Gnmzde daha
biri tmel br tikel olan nerme ok olumsuz ya da kat, kolay ko
ler karsal durumdadr: Btn lay girilemez toplumsal topluluklar
kular uucudur Baz kular uu iin kullanlr. Kast genel anlamda
cu deildir ya da Hibir ku uu toplumsal snfla kantrmamak ge
cu deildir Baz kular uucu rekir. Toplumsal snf zellikle ikti
dur. (Bk. NERME) sadi koullarn belirleyiciliinde
olumu ok defa geni ereveli
KARISAV (lat. antithesis', fr. toplumsal topluluklan anlatr. Kast
antithse', aim. Antithese', ing. an szc zellikle Hindistanda din
tithesis). ki terim ya da iki ner sel gereklerle oluturulmu ok dar
me arasnda kartlk. Kantda ve ereveli ve katkuralc toplumsal
daha sonra Hegel ve Marx diya topluluklar belirler. B urada her
lektiklerinde bir atknn ikinci te kastn ok belirli ya da ok snrl
rimi (birinci terimi sav, nc te toplumsal grevleri ya da ykm
rim bileim). [Bk. BLEM, D llkleri vardr ve her kast baba
YALEKTK, SAV] dan oula kendiliinden geen ili
kileri srdrr. Kastlar arasnda ke
K A R IT (lat. contrarius-, fr. cont sin izgiler ya da salam duvarlar
raire', aim. kontrr, ing. contrary). vardr, bu blnmlk kurallarla
Bir eye kar olan. Birbirine tam kesin bir biimde belirlenmitir.
kar olan iki terim ya da nerme. Toplumsal uyum bu kesin bln
Olabilecek en byk ayrl ortaya mlkte gerekleir. Bir kasttan
koyan iki eyin durumu. Doru brne gei ancak ok belli ko
ve yanl, scak ve souk te ullarda evlilik yoluyla olabilir. Bu
rimleri kart terimlerdir. Her ikisi dizgenin sanayi toplumundaki ya
yanl olabilen, her ikisi doru ola am koullarna pek uyarl olduu
mayan, biri doruysa br yanl nu syleyemeyiz. Hindistanda bu
olan, biri olumlu biri olumsuz ve kat toplumsal aynmlamlk d
terimleri ortak iki temel nerme zeni tm toplumsal, siyasal, dinsel
312
KATEGOR

yaam belirlerken eitim dzenini kisini azaltc bir tutum iinde ol


de koullar. Hindistanda kast d du. (Bk. SINIF)
zeni Arilerin getirdii bir uygula
madr. Dou Akdeniz halklar ola K A TEG O R (yun. kategoria;
rak bilinen Ariler, Ganj vadisini el lat. categora; fr. catgorie; alm.
lerine geirdiler ve yerli halka kast Kategorie; ing. category). Birok
dzenini benimsettiler. Bylece l kavram ieren genel kavram. Ayn
kede din adamlarn, savalar, yapdaki nesnelerin oluturduu
tccarlar toplumdan ayran kat bir kme. Kategori kavramyla ilk ola
snflama biimi ortaya kt. Bu rak Aristoteles felsefesinde kar
na gre brahman'\zx ya da rahip layoruz. Bu felsefede kategoriler
ler, kshatriya\a ya da soylu as varlkn en genel cinsleridirler. Ka
kerler, vaiyalar ya da burjuvalar, tegoriler bize kavramlar arasndaki
udra'lar ya da zanaatlar hint ilintilerin belli bir dzeni olmas ge
toplumunda tmyle birbirinden ay rektiini dndrr. Kategori var-
r btnlkler oluturdular. Sonra lklarn snflanmasn salar, her
dan kastlar oald ve birok bl hangi bir zneye ulayacamz de
me ayrld. Babadan oula geen iik yklemlerin cinslerini olutu
ayrcalklar bir kasttan brne ge rur. Buna gre kategoriler en geni
ii kesinlikle olanaksz klyordu. kapsaml kavramlardr, baka kav
Bir kiinin bir baka kasttan biriyle ramlarn arasndaki ilikiyi kurar ve
evlenmesi yasakt. Hatta bir kastn btnlerler. Aristotelesde on ka
yeleri bir takm toplumsal zorun tegori vardr. Filozof Organonun
luluklar dnda baka bir kastn 1. kitabnda (Kategoriai) yle der:
yeleriyle birarada bulunamazlar, Aralarnda hibir iliki bulunma
ayn sofraya oturamazlard, hatta yan anlatmlar tz, niceliki, ni-
onlarn hazrlad yemekleri yiye teliki, banty, y eri, zam an,
mezlerdi. Kast dzenine uygunsuz durum u, iyeliki, edim i, edilim i
davrananlar kast dzeninin dna belirtirler. Ksaca sylersek, rne
karlrd. Parya denilen bu kast- in, insan, at tzdr; rnein iki
d kiiler hibir hakk olmayan, st kula, kula niceliktir; beyaz,
snf insanlarnn hizmetisi duru dilbilgisi niteliktir; ift, yarm, da
munda bulunan kimselerdi. Parya ha byk bantdr; Lykeionda,
lar e ayrlrd: abhikastra'1lar (la Forum 'da yerdir; dn, geen yl
netliler), vra^alar (aforozlular), zamandr; yatyor, oturuyor durum
a p a s a d a lar (iste n m e y e n le r). dur; ayakkabl, silahl iyeliktir;
nc topluluktan olanlar hibir kesiyor, yakyor edimdir; kesilmi,
dinsel eyleme katlamazlard, ayr yanm edilimdir. Kantda katego
ca kent dnda yaamak zorunday riler ar anln temel kavramlar
dlar. Brahmanclktan sonra ya drlar, a prioridhler. Kategoriler
ylan Budhaclk kast dzeninin et anlk asndan genel olarak tm de
313
KATEGORK

neyin olaslnn ilkelerini ierir B ir eyle btnlem e. B ir eye


der Kant. Filozofa gre kategoriler eklenme. Bir eyle ilikiye girme.
dncenin basit biimleridirler, Platon felsefesinde katlma varlk
bize herhangi bir nesneyi tantmaz larn dealarla ilikisini belirledii
lar. Kategoriler tm gcn d kadar dealarn kendi aralarndaki
nceden alan yani sezgide daha ilikiyi de belirler. Gzel bir resim
nce verilmi eitlilii bilinlenme ya d a gzel bir o cu k G zel
nin birliine gtrme ediminden deasnaktlr. Kar deas Souk
alan ve dolaysyla hibir eyi ken deasna katlr ama Scak deas-
diliinden almasa da bilginin mad na ve K ara d e asna katlm az.
desini yani sezgiyi, kendisine nes Lvy-Bruhl katlmay aa uy
nenin verdii sezgiyi balamakla ve garlk dzeyindeki toplumlarn d
biraraya getirmekle ykml olan nce biimini belirlem ek zere
bir anlk iin kurallardan baka bir kulland. Buna gre, ilkeller, apayr
ey deildir. eyler olas dene kiiler olsalar da aralarnda doal
yin nesneleri olarak alnd lde ve gizemli bir birliin olduuna,
kategoriler eylerin bilgisine gre kendilerini bir eyin birbirlerine ba
bir kullanma sahiptirler. Algya da ladna inanrlar. (Bk. USULUK,
olaslk salayan her bileim kate LKCLK)
gorilere uyar. Deney birbirine ba
l alglarn biimledii bir bilgi ol KATIM A (lat. aggregatum; fr.
duundan kategoriler deneyin ola agrgat', alm. Aggregaf, ing. agg-
slnn bir kouludurlar. Bunlar de regate, aggregation). Bir btn
neyin her nesnesine a priori ola oluturmayacak biimde yanyana
rak uyarlar. Kantn kategoriler tab gelmi elerin toplam. Biryapl
losu yledir: Nicelik'. Birlik, ok olmayan bir btnde biraraya gel
luk, Btnsellik; Nitelik'. Gerek m i elerin tm . T z le rin
lik, Olumsuzlama, Snrlama; Ba biryapl olmayan birlii. Littr:
nt'. Tz ve raslant, Nedensellik Oluumlar srasnda bir araya gel
ve bamllk, Ortaklk; Kiplik: Ola- mi olan tzlerin salad btn
slk-olmazlk, Varolu-varolmay, lk.
Zorunluluk-olumsallk. (Bk. AN
LIK, KAVRAM, US) KAVRAM (yun. eidos, noema-,
lat. conceptum; fr. concept', alm.
KATEGORK. Bk. KOULSUZ. Begriff, ing. concept). Bir nesne
nin ya da bir varln zihindeki su
K A TH A R SS. Bk. ARINMA. numu. Zihnin bir nesneyle ilgili ola
rak sahip olduu temel fikir. Var
KATILM A (lat. participatio; fr. lklardan herbirinin zihnimizdeki te
participation', alm . Teilnahme, mel bilgisi. Kavramlar duyu organ
Partizipation; ing. participation). lar araclyla saladmz verile
314
KAVRAM

rin anlmzn belirleyiciliinde i ve bu ilksel kavram bilin dzenin


lenmesiyle salanr. Duyu izlenimi de en doru yere yerletiririz. B
ni kavramlara dntren anlk s tn bu kavram denetleme, kavram
rekli usavurmalar yapar, aralksz gelitirme ya da kavram oluturma
sren tmevarmlarla ve tmdenge edimleri usavurmalarla gerekleti
limlerle salad bileimler ve ay rilir. Munn yle der: Bir glk
rtrmalarla kavramlar oluturur, karsnda bulunduumuzda ya da
kavramlarn ieriklerini zenginleti yant verilemeyen bir soru ortaya
rir, kavramlar arasnda iliki kura ktnda usavurma araya girer.
rak fikirlere ykselir, kavramlarn Usavurma deneylerimizde kulland
yanl ieriklerini ayklar, fikirleri ye mz fareler ve br hayvanlar b
niden dorulamaya alr. Hi bil yk bir olaslkla yaamlarnda ilk
mediimiz bir nesneyle yzyze gel olarak dnmektedirler. Gene b
diimizde algmz bu nesnenin im yk bir olaslkla onlar deney bittik
gesini elde eder. Bu nesnel kaynakl ten sonra hi dnmemilerdir. Ye
imge bir biimden, bir taslaktan, ii niden dnmeye zorlamak iin on
doldurulmam bir emadan baka lar nceki zmlerin basit bir bi
bir ey deildir. Pekok biim alg imde yinelenmesiyle, koullanma
lanr ve geer, ok zaman alglar syla ya da deneme yanlmayla z
mz stalg dzeyine herhangi bir veri lemeyen sorunlarla kar karya ge
ulatrmazlar, burada da zihnin her tirmek gerekir. nsanda usavurma
veriye ak olmamas koulu belir allm bir biimde karlalm a
leyicidir. Bir nesneyle ilgili ilksel ve yan durumlarn ortaya karlmasyla
rinin stalgya ulamas iin bilinci kkrtlr. ngrlmez tepki leri>ge-
mizin bu veriyle zel olarak ilgileni rektiren durumlarn ortaya kma
yor olmas gerekir. Gndelik yaam d allm ve zel aba gerektir
da pekok eyi grrz ama gr meyen bir iimiz varsa usavurma-
meyiz, duyarz ama duymayz. Bu lan yapmadan saatlerimizi hatta gn
durum duyumsal verinin alg dze lerimizi geirebiliriz. Ancak, all
yinde kaldn gsterir. Bilincin zel m tepkilerin yetmedii noktada
olarak ilgilendii bir nesne ya bizde usavurma balayacaktr. Buna g
kavram daha nce olumu olan bir re kavramlarn oluumu zihnin d
nesnedir ya da bizde kavram bu dnyaya uyarlanma abas iinde
lunmayan yani hi tanmadmz bir yeni durumlara yeni zmler ara
nesnedir. Bu yeni veriyi ya kavra ymzda gerekleir. yleyse kav
mna gtrerek onu yeni bir usa- ramlar edilgin bir algnn kendiliin
vurma erevesinde yeni bir bilgi he den rnleri olarak deil, bilincin
saplamas yaratacak biimde ele al nesnellie kavutuu noktada d
rz ya da bu yeni verinin zihnimizde dnyann bizde isellemesini sa
bir karl yoksa ona bir dosya aa layan bilgi biimleri olarak grmek
rz yani bir kavram temeli belirleriz doru olur. Buna gre bilincimizin
315
KAVRAM

kavramlar dzeni d dnyamn nes trde aalardan szederler, ama t


nel koullar erevesinde olutuu m iin ortak olan eyi aklayacak
kadar i dnyann ynelgenlii er szckten yoksundurlar. Bizim sa
evesinde de olumaktadr. Kavram hip olduumuz gibi aa kavra
hem nesnel hem znel ieriiyle d mna sahip deildirler. Kpekkav
ie ve ii da balayan bir ka ramna sahip olmadan bir span
vuma noktasdr; bilincimizin duy- yoldan, bir senbemardan, bir f-
gusal-dnsel koullan iinde ge nodan szeden ocuk da benzer bir
liir ve d ite grnr klar, sa karklk iindedir. Kavramlar, bu
hip olduu dnce ve duygu y na gre, bilgi dnyamzn srekli
kyle da kendi zelliklerini duyu usavurmalarla aralksz dnen yap
rur, kendi renklerini ulatrr. Her talardrlar. Her kavram zihnimiz
kavram kiinin geliim tarihi iinde de soyut ya da somut bir varln,
yaad servenleri kendi asndan bir bireyin ya da bir cinsin, bir t
aklayan bir anlam btndr. Kav rn, bir topluluun en genel bilgisi
ram kiinin sahip olduu ayr bilin ne karlktr. Zihnimiz srekli ola
erevesinde insanln tarihsel or rak duyu izlenimlerini imgelere ya
tak bilinme katlr, kendini onda da taslaklara, bu genel taslaklar da
dorular ve onunla aklanr, ayrca kavramlara dntrrken nceki
ona kendi zelliklerini yanstr. Munn bilgilerinden ya da daha nce sahip
kavramla ilgili olarak unlar syler: olduu kavramlardan ve o kavram
Bir kavram, birbirinden ayr nes lar birletirerek elde ettii fikirler
nelerin, durumlarn, olgularn ben den geni lde yararlanr. Bir uak
zerliklerini ortaya koyan sretir. imgesiyle bir uak kavram arasn
Kavramlar usavurmanm rnleridir daki ayrm kincinin birinciye gre
ler ve bir kere olutular m sonraki daha ak ve seik, ayrca daha dol
dnce zerinde byk bir rol oy gun ierikli olmasdr. Tek bir kav
narlar. Birok szck her karmak ramn snrlarndan kp usavurma-
dilde kavramlar ortaya koyar. Aa, lar yoluyla kavramlar karlatrma
kpek, sv, gzellik ve daha baka ya yneldiimizde fikre ulam ya
lar birbiriyle pek ok ayn ilikisi olan da fikir retmi oluruz. Baz filo
eylerin ortak grnmn olutu zoflar kavram yerine fikir de
rurlar. Kavramlar bir anlamda ge meyi uygun bulurlar. P. Foulquie,
mi deneyimlerin younlam bi ada bak as iinde, kavram
imleridirler. Onlar, deyim yerindey ve fikir ayrmn yle belirler: Gn
se, tek bir fikirde eitli eylerin delik dille ilgili olan fkirden ayn
zellii zerine renilmi olan ie olarak kavram felsefenin teknik bir
rirler. rnein aa kavramn ele terimidir, bu yzden daha belirgin
alalm. Bu kavram baz avustralya bir anlam vardr. O ayn zamanda
yerlilerine yabancdr. lkeller zam- daha nesneldir; benim adalet zeri
kaac gibi, kalipts gibi deiik ne bir fikrim vardr, oysa adalet kav
KAYGANLIK

ram benden bamszdr ve bilinci eklie kardr ve bir yanyla de


min dnda gibidir. Herkesin kendi neycilie bir yanyla usulua ya
fikri vardr dediimizde bu fikirler kn grnse de apayr bir anlay
az ya da ok kiiseldirler, az ya da tr, gerekilikle adclk arasnda bir
ok belliindirler, oysa kavramlar ki orta yer oluturduu da doru de
isel deildir. Gerekte her fikir bir ildir. (B k. A D C IL IK , G E R
kavram bileimidir, kavramlardan EKLK, DENEYCLK, US
olumu olan ve bir gr ya da ULUK)
g enel b ilg i o rta y a k o y an bir
btnlktr.Gereki bak asna K A V R A N IL A M A Z L IK (yun.
gre tm kavramlarmz dnya de akatelepsia). Pyrrhonun ve br
neyleri iinde elde edilir. Oysa lk kukucularn dorunun lt ol
c bak as fikir diye adlandrd madn, buna gre doruyu ara
kavramlarn ya da en azndan baz maktan kanmak gerektiini bildi
temel kavramlarn zihnimizde a pri ren gr. (Bk. KUKUCULUK)
ori olarak ya da doutan bulundu
unu bildirir. Kanta gre kavram KAVRAYI (lat. corceptio; fr.
mutlak olmayan genel fikirdir. O, con cep tio n ; alm . K o n zep tio n ,
deneyden gelmeyen ar kavram Begriffsbildung; ing. conception).
(k a te g o ri) d en ey d en gelen Zihnin bir nesneye ynelme edimi.
kavramdan, deneysel kavramdan Zihnin bir kavram belirlemesi. Zih
yani a posteriori kavramndan ay nin duyu verilerinden giderek bir
rr. (Bk. BLN, FKR, MGE, kavram oluturmas. Zihnin kav
KAVRAMCILIK, STALGI) rama abas iinde elde ettii rn.
Kavrama yetisi. Bir bilgi nesnesini
K A V RA M CILIK (fr. conceptu kavrama biimi. Anlay. Kavra
alisme-, alm. Konzeptualismus; ing. y aydnla karlmas zor bir
conceptualism). Kavram larn ve kavramdr. Bir yandan bir bilgi nes
tmellerin (evrensellerin) kendin nesini belirlemeye dayanan tm d
de varlk olmadn, zihnin bir kur nce edimlerini karlar, te yan
gusu olduunu bildiren skolastik dan bu edimlerin salad rnleri
reti. Abelardusun ortaya koy anlatr. Bak as anlamna da, kav
duu bu retiye gre zihnimizde ramayla ilgili edimleri ortaya koyan
ki kavramlarn kayna tek tek de zihin yetisi anlamna gelir. (Bk. AN
neylerdir. yi kavram bizde nce- LAYI)
sel olarak vardr ama, rtl bir bi
imde vardr, ona biz ancak tek tek K AYGANLIK (lat. ambiguitas;
deneylerle, iyilik deneyleriyle ula fr. ambigut; alm. Zweideutigke
rz. Kavramclk kavramlar adla it; ing. ambiguity). Bir szcn
ra indirgeyen adcla ve tmelleri ya da bir deyimin ift anlaml olu
nesnelerden bamsz sayan ger u. Yoruma ak olann zyaps.
KAYGI

Yoruma el vermeyecek biimde o- iki tr huzursuzluk belirlemitir; bi


kanlaml olann zyaps. Kaygan rincisi tedirginlik ya da honutsuz
lk kavramnn varoluu felsefe luk kincisi kayg ya da sknt. Kay
de zel bir yeri vardr. Simone de g, ada felsefede ve ruhbilimde
B e a u v o irn belirttii gibi onu ok kullanlr oldu ve azok anlam
olma eksiklii diye anlamak ve deitirdi. O bugn daha ok im
samayla kartrmamak gerekir. diyle ilgili bir tedirginlii ve bir ile
Varoluun kaygan olmas, onun an riye al anlatmaktadr. Buna g
lamnn kesin ve belirgin olmamas re kayg zellikle imdiki zamann
dr, her an deiiyor olmasdr. Kay almas duygusuyla birlikte tam ta
ganlk varoluular arasnda en ok mna istemci bir anlamda gelecee
M erleau-Pontyde belirleyicidir, ulama ve hatta gelecei tasarla
hatta onun felsefesini kayganlk ma, hatta ilerleme duygusunu ier
felsefesi diye adlandrmak olasdr. mektedir. (BK. BUNALTI, KU
Buna gre insan hem dnen hem KU)
eyleyen, hem dnyadan kaan hem
dnyaya atlan bir varlktr. (Bk. KAYRA (lat. providentia; fr. pro-
VAROLUULUK) vidence; alm. Versehung; ing. pro-
v id en c e). T a n rnn y a ra tt
KAYGI (lat. unquietudo; fr. in dnyay ynetmesi. Tanrmn dn
quitude; alm. Unruhe, Unbeha- yay ngrd am alara doru
gen; ing. uneasiness, restlessness). ynlendirmesi. Tanr olaylarn ak
Korkulas bir durumun ortaya n yle bir biimde dzenler ki bu
kaca duygusuyla uranlan skn dzene gre yaratklar amalarn
t. Kesinliksizlik karsnda duyu gerekletirmi olurlar. Malebranc-
lan rahatszlk duygusu. Kayg ku he iki eit kayra belirliyordu: ev
kuya yakn bir duygudur, ancak rensel oluumu ya da ak belirle
kuku fikirlerle ilgiliyken kayg yen yasalarn ortaya koyduu ge
dorudan doruya gelecekle ilgili nel kayra ve mucizelerle ortaya
dir. Onu bunaltyla kartrmamak kan zel kayra. Kayra Tanrnn
gerekir, ancak onda bunaltya doru yaratt varlklara kendinden ver
bir eilim olduu da dorudur. Kay dii her eyi ierir. Aziz Matta n
g salam gerekeleri olmayan bir cirinde u szleri okuruz: Gkte
gvensizlik duygusudur, bu yanyla ki kular ne ekerler ne de bierler,
bulantdan ok daha hafiftir. Teri onlar gklerin babas besler. Dinci
mi ilk olarak Leibniz ngilizcedeki bak her oluumda bir kayra izi
uneasiness szcn karlamak grmeye eilimlidir. Epiktetos y
zere, bu szcn anlamn istem le der: Uzaktan bakldnda ka
li edimin belirleyici nedeni olarak dnlardan ayrt edilebilsinler diye
belirleyen Lockea yant verirken kayra erkeklerin enesine tyler
kullanmtr. Daha sonra Condillac koydu. Kayraya gvenenler dn-
318
KENDNDE

yadaki her durumun kayrayla be olarak bilin. Kendinde eye kar


lirlendiini, eksiklikleri gllklerle t olarak kendi kendinin bilincine
dengeleyenin de kayra olduunu sahip varlk. Bilinli varln kendi
dnrler. Bir alman atasz yle zerine sahip olduu bilgi. Sartre-
der: Tanr bayat ekmek verdi mi da kendini bilinli olarak temellen
salam di de verir. Bir kap ka dirmek zere kendini yitiren ken
pand m bir kap alr der Cer- dinde. (Bk. KENDNDE)
vantes de. Sadi, Bostan adl ya
ptnda yle yazar: Bana dileri KENDLNDENLK (fr. spon
veren ekmek de verecektir. (Bk. tanit', alm . S p o n ta n e it t,
AINIM, TANRI, YAZGI) Selbstttigkeif, ing. spontaneity).
Grnr bir neden olmakszn ya
K A ZA N IL IK (fr. mercanti- da hibir neden olmakszn kendi
lisme; alm. Merkantilismus; ing. kendine gerekleenin durum u.
mercantilism). Her eyi kazanma Kendi kendinin etkeni olann duru
eilimine balayan gr. Ar ka mu. Bir d etkence zorlanmaks-
zan salamak zere ticaret yap zn kendi kendine oluann duru
ma eilimi. Devletlerin gerek zen mu. Kendi kendinin etkeni olann
ginliklerini deerli madenlerin var durumu. Maddi ya da manevi her
lna balayan iktisat retisi. De hangi bir etki olmadan kendince ey
erli madenlerle ilgili ticaretin ok lemde bulunann durumu. Kendili-
byk boyutlara ulat XVII. ve indenlii zgr eylemle kartr
XVIII. yzyllarda Fransada Col- mam ak gerekir, zgr olm ayan
bert ve Richelieu, ngilterede D. kendiliinden eylemler de vardr,
Hume, spanyada Ortiz gl bir bunlarn banda igdyle gerek
devletin ancak zengin bir devlet ola letirilen eylemler gelir. nsan i
bileceini, bu zenginlii de ancak gdsel olarak davrand zaman
deerli madenlerin salayabilecei elbette kendiliinden davranm
ni ne srdler. Bu durumda mal olur.
satp karlnda altn ve gm al
mak, buna karlk altn ve gm KENDNDE (fr. en soi; alm. An
dememek iin mal almaktan ka sich; ing. in self). Kendi tesinde
nmak kazanlann temel ilkesi ol ya da kendi dnda bir uzanm bu
du. Ayrca kazanlar iyi bir ka lunmayan. Kantda bizim iine ya
zancn ancak gl bir sanayi d ni olguya kart olarak bilgilerimiz
zeniyle salanabileceini bildiriyor den ya da deneyden bamsz olan
lard. (Noumenon). Varoluu felsefede,
zellikle Sartreda kendi iine ya
K EN D t N (fr. pour soi; alm. ni biline kart olarak eyann ni
fiir-sich-sein; ing. be ing fo r self). telii. Kendindeyi kendiyleyle ya
Kendinde eye yani eyaya kart ni kendi z gerei varolanla yani
319
KENDNEKAPALILIK

Tanryla kartrm am ak gerekir. gerekliini oluturur. Bu kii iin


Kendiyle (ir.par so), varolmak iin d dnya bir bo grntler dn
kendi dnda herhangi bir eye ge yasdr, onun bu dnyayla hibir
reksinimi olmayandr. Kant yle alverii olmaz. Bu durum daki
der: N oum enon kavram yani hasta kaplar da tmyle kapat
hibir zaman duyularn nesnesi ol m olduu iin, ayrca davranla
mayacak olan ve kendinde bir ey r da kolay kolay anlalr olmad
olarak dnlmesi gerekenin kav iin tmyle anlalamaz durumda
ram elikili deildir: duyumlar al dr. Bleuler yle diyor: leri dere
mann sezginin olas tek biimi ol ce izofrenlerin evreyle hibir ili
duunu kimse ileri sremez. Ama kisi yoktur, onlar yalnz kendileri
gerekte bu olas Noumenon un ala nin olan bir dnyada yaarlar. On
nna girebilmemiz iin kesinlikle lar, deyim yerindeyse, gerekleti
hibir olanamz yoktur ve olgu ini dledikleri arzularyla ve kur
lar alann evreleyen her ey bi ban olduklarna inandklar d
zim iin botur, bir baka deyile manlklardan gelen skntlarla bu
zorunlu bir biimde bu alann d dnyaya kapatlmlardr. D dn
na kan bir anlmz olsa da du yayla ilikilerini olabildiince ena-
yulur bilginin alan dnda bize nes za indirgeyerek snrlarlar. dn
nelerin verilebilecei byle bir sez yann greli ya da mutlak egemen
gimiz kesinlikle yoktur. (Bk. KEN- liiyle birlikte grlen bu gerek
DN) likten kopuu kendinekapallk di
ye adlandryoruz. (Bk. ZOF
K E N D N EK A PA L ILIK (fr. au- REN)
tism e\alm. Autismus; ing. autism).
Kesin bir iednklkle belirgin d KEN D N EY ETM E (fr. autarcie;
dnyadan kopm a durum u. D alm. Autarkie; ing. autarky). Bir
dnyadan kopmayla belirgin ken toplumun ya da bir toplumsal top
dine kapan. Bleulerin ortaya at luluun kendi kendine yetmesi du
t ve benimsettii bu terim zel rumu. Kendine (yun. autos) yet
likle izofrenlerin ruh durumunu me (yun. arkei) tketimde olduu
ortaya koymaktadr. Kendinekapal kadar retimde de ya greli ya da
kii tam anlamnda bir hcrede ya kesin bir kendine kapanml zo
ar gibidir, onun iin hcrenin d runlu klar. Kendineyetme duru
yoktur ya da hi nemli deildir. munda devletler dardan hibir
Kendinekapal kiinin youn bir i ey almazlar ve darya hibir ey
yaam vardr, ona gereklikle ba satmazlar. Bir toplumun ya da top
lar koparttran biraz da bu youn lumsal topluluun kendine kapan
i yaamdr. Bu i yaamda kii ar masyla ortaya kan bu uygulama
zular, bunalmlar, dleri, dlem ya kapal iktisat ad da verilir.
leriyle ili dldr, bunlar onun tm
320
[KISIRDNG

KENDNN ANDIRMA (fr. au- o lan la kesin olan b irb irin d en


to-suggestion; alm. A utosugges ayrmak gerekir. Gvenilir daha
tion; ing. auto-suggestiori). Bilin ok kiiler iin kullanlr (gvenilir
li ya da bilinsiz olarak kendini bir bir dost), kesin bilgiyle ilgilidir
fikrin doruluuna inandrma edi (Haann Ankaradan dnmedii
mi. Bir fikri davranlarmza yn kesin). Kesini apakla da ka
verici ilke olarak benimseyiimiz. rtrmamak gerekir. Kesin olan,
Kendiniinandrma kiinin bir duru zellikle sonularla, kantlarla, gs
mu gerekletirmek ya da amaca termelerle ilgilidir; oysa bir ilke apa
ulaabilmek iin bir fikri doru di k olabilir yani hibir kukuyu
ye benimsemesidir. Hemen hemen gerektirmeyecek biimde kendini
her kiinin yaam boyunca sk sk ortaya koyabilir. Kesin olan, insan
kulland bu yntem eitimde ve da mutuluk ya da esenlik duygusu
nhhekimliinde olduka etkin bir uyandrr. Kesinlie ulatmz za
yntemdir. man insan ruhunun duyabilecei en
byk sevinlerden birini duyarz
KESKL (fr. discontinu; alm. der Pasteur. Bununla birlikte kesin
unstetig; ing. discontinuous). Ara lik kiisel deildir. Gene de kesini
lksz srer durumda olmayan. Ke kesin diye belirleyen bireyin ken
sintili ya da aralkl bir yap gste disidir. (Bk. APAIKLIK)
ren. Ayr ayr elerden kurulmu
olan. (Bk. KESKSZ) KESME (fr. convergence; alm.
K onvengenz, Zusam m enlaufen;
KESKSZ (fr. contiru; alm. ing. convergency|). ki ya da daha
stetig; ing. continuous). Ayr ayr ok izginin bir noktada buluma
elerden kurulmu olmayan. S s. Ayn noktada son bulan doru
rerlii olan. Zamanda ya da uzam larn durumu. Tek bir noktaya do
da blnm ya da paralanm ol ru ynelen dorularn durumu. Ay
mayan. (Bk. KESKL) n sonuca ya da ayn amaca yne
lenlerin durumu.
KESNLK (lat. certitudo; fr.
certutide; alm. Gewissheit; ing. KISIRDNG (fr. erle vicieux,
certitude). Kuku gerektirmeyecek diallle; alm. Zirkelbeweis, Dial-
biimde belirgin olann durumu. lele; ing. vicious circle). Verimsiz
Kuku gerektirmeyecek kadar ak dnce dizgesi. inden klmaz
bir yarg karsndaki ruh durumu. durum. Bir Ay ancak kendisiyle
Zihnin hibir yanlma korkusuna belirlenebilen bir B yle gsterme.
dmeden bir yargy benimseyii. Ayn istenmeyen sonucu getiren
Kesin olan, varl kukugtrmez e y lem lerin s re k li o la ra k
olandr, dncede salam daya yinelenmesi. Ksrdngde bilgiler
nak saylabilir olandr. Gvenilir kapal bir dzen oluturur, bu d
321
KISKANLIK

zende bir bilgi bryle kantlanr, oymak iin planlar yapmaya bala
buna gre gerek anlamda belirle yabilir ve bu tasarsn gerekleti
me hibir zaman gereklemez. rebilir. Yetikin kiiler ok rtl ya
da belirsiz biimlerde iddetli ks
K ISK A N L IK (fr. jalousie; alm. kanlk duygulan yaarlar, ancak
Eifersucht; ing. jealousy). Kendisi onlarda ocuksu tepkilerin grl
iin istemeyi balca ama durumu d pek olmaz. Baz yazarlara g
na getirme eilimi. Bir kiinin sa re kskanlk insann znde var
lad bir yarardan rahatsz olma dr ve doutandr. Her insan, ne
yatknl. Bir eye tek bana sa kadar kendine egemen de olsa, buna
hip olma tutkusu. Ar lde du gre kskanlk duygusunu sama
yulan sahip olma duygusu. Sevi bularak altetmi de olsa belli du
len eyin bir bakasnn olmas kor rumlarda kskanlktan kendini ala
kusu. LaRochefoucauld Kskan mayacaktr. Linton bunun kantn
lkta aktan ok zsevgisi vardr Markiz adalarnda grlen u ol
der. Buna gre kskanl sahip guda bulur: tam anlamnda cinsel
olunmak istenilen nesnenin dee zgrln yaand, kim senin
rinden ok bizim o nesneye ykle kimseyi kimseden kskanmad bu
diimiz duyguyla ya da verdiimiz adalarda yerliler sarho olduklar
anlamla aklamak gerekir. Kabil zaman yani istemli denetimleri azal
karma diye de adlandrlan ks d ya da ortadan kalkt zaman
kanlk insann en eski duygularn k sk an lk d u y g u larn o rtay a
dan biridir. Tevratda anlatldna dkerler. O. Klineberg gibi ruhbi
gre Adem ile Havvann byk o limcilerse, tersine, bu duygunun
lu Kabil iftiydi, topraktan sala kltr kkenli olduunu sylerler
d rnleri Tanrya sundu. Kar ve gerek anlamda yetkin bir bilin
dei Habil de oband, o da koyun- ce ulam bir bireyin, bir baka
larn Tanrya sundu. Tanr Habilin deyile tam anlamnda kiilikli bir
sunduklaryla ilgilendi. Kabilinki- bireyin bylesi bir duygudan uzak
lerle hi ilgilenmedi. Bu durum Ka- kalacan sylerler. Her ne olursa
bilin kskanlkla Habili ldrme olsun kskanlk duygusu insana
sine yol at. Kskanlk duygusu bountu veren ve ok zaman ussal
sahip olunan ya da sahip olunmak aklam alara gtrlem eyen bir
istenilen bir eyden yoksun kalma duygudur. / La R ochefoucauld:
korkusuyla belirgin son derece s Kskanlk her zaman akla doar
knt verici bir duygudur. ocuk ama her zaman akla lm ez. /
iin sevgili anneye yakn duran her Mme de la Fayette: Akn henz
kii bir kskanlk konusu ya da ne kendini aklamad bir yrekte
denidir (Oidipus karma). Bu kskanln getirdii karklk an
duygu ocuu iddete yneltebilir: latlr gibi deildir. Ak olduu
ocuk kk kardeinin gzlerini
322 mu bana yalnzca kskanlk duyur
KPLK

du. nsan iyiden iyiye aksa ne nese gre en byk bilge Herak-
densiz kskanr. / Mme Deshou- lesdir, nk sonuna kadar istemli
lteres: B ir para kskanlk uyan ve sonuna kadar zgrdr. Antist-
drr - Uyuyakalm mutlu ak. henesin balca mezi Sinoplu
(Bk. AK) Diogenesdir. Diogenes, skendere
ya da gerek adyla Aleksandrosa
K N K LER OKULU. Sokratesin Glge etme baka iyilik istemem
lmnden sonra kurulmu olan ve deyiiyle nldr. Diogenes g
azok onun yntemini izledii iin rlerinden ok dnyadan el etek
Sokratesi okullar diye adlandr ekm eye d ay a n an y a a y y la
lan okullardan biri. Kinikler okulu tannmtr. Kinik ya da kpek
belki de Sokratesi okullarn en si sfatna yaayyla en ok yak
nemlisidir. Bu okul Atinann va lam olan odur.
rolarndan Kynosargesde (yun.
kpek antmezar anlamnda) ku K P (lat. modus; fr. m ode; alm.
rulmutur. Okulun kurucusu An- Modus, Schlussmodus', ing. mode,
tisthenes K ynosarges gym nasi- mood). Bir znenin ya da bir tzn
onunda uzun sre dersler vermi belirlenimi. Bir varln varolu bi
tir, retisi ve okulu da bu yzden imi. Bir varln eylemde bulun
bu adla anlm tr (yun. kurikos ma biimi. Tasmda nitelie ve ni
kpeksi demektir). Okulun bu celie gre nermelerin ald bi
adla anlmasnn bir nedeni de Si- im (tmel olumlu: A; tmel olum
noplu Diogenesin yaad sefil suz: E; tikel olmlu: I; tikel olum
koullar nedeniyle Kpek (yun. suz: O). Tasmda dnce kalpla
kuon) diye adlandrlm olmas ola r. Bu kalplar on dokuz tanedir: Bar
bilir. nce sofist Gorgiasn sonra bara, Celarentvb. Spinozada kip,
Sokratesin mezi olan Antisthe- nitelike kart olarak yani tzn z
nese gre en yce iyi erdemdir. o lan eye k art o lara k tzn
Erdemin bilgisine bilimle ya da di davurumudur.
yalektikle ulaam ayz. Erdem in
kayna dncede deil yaamda K P L K (lat. modalitas; fr. m o
dr. nsana mutluluk verecek tek dalit', alm. Modalitt; ing. mo-
ey erdemli yaaytr. nsan tut dality). Bir varln biimler alma
kularn altedebilecei, gereksinme zellii. Bir varln zel biimi.
leri nemsemeyebilecei zaman in Kantda yarg biimlerinden ve zih
sandr. Bu da dnyadan uzakla nin kategorilerinden biri. K antda
makla, tanrsala yaklamaya al kiplik yarglar, sorunlu (olasyla
makla gerekleir. nsan aclarda, ilgili), savl (olanla ilgili) ve zorun
glklerde, yorgunluklarda insan lu (kesin olanla ilgili) olmak zere
lar. Bilge kii yanlgnn ve gna eittir. Yamur yaarsa evde
hn uramad kiidir. Antisthe- kalacam dediim zaman bir so
323
K

runlu yarg ortaya koymu olurum; Bu yzden J. C hevalier Birey


bu yarg her zaman olas yla ilgili amacn kendinde tar, kiinin ken
dir. Yamur yayor dediim za dini aan amalar vardr der. Ona
man bir savl yarg ya da bir varo gre Kiinin z, bireyinkinin ter
lu yargs ortaya koymu olurum; sine, ben deildir, bakasdr. n
bu yarg her zaman olanla ilgilidir. san kiilii en byk geliimini ya-
Su yz derecede kaynar dediim rargzetm ez bir akla bakasna
zaman bir yasay dlatran zorunlu balanarak ve bakasna vererek
bir yarg ortaya koymu olurum, gerekletirir. Bu erevede insan
bu yarg da her zaman kesin olanla hem kendinin hem bakasnn ya
ilgilidir. K antda kiplik kavramlar ratcs olarak anlalr, gerek in
da unlardr: olaslk-olmazlk; va- san ilikisi kiiden kiiye ilikidir,
ro lu -v a ro lm a y ; zorunluluk- bu ilikide insan toplumunun yce
olumsallk. Grld gibi Kantda deerleri anlanr ve yce amala
eit yargya anln kavram r gerekleir. Kii olmak biraz da
karlk olmaktadr. insann bakasna kavumak zere
kendinden kmasdr. Bu yzden
K (lat. persona; fr. personne; her kii baka kiilerin varettii in
alm. Person\ ing. persori). Kendi sani ortamn bir yesidir. (Bk. B
bilincinde olmakla kendi kendisinin REY, NSAN, KLK)
sorumlusu olan varlk. zgl ola
rak insan deerleriyle donanm bi K L K (lat. personalitas', fr.
rey. Baka insanlara belli bir insani personnalit', alm. Persnlichkeif,
ama erevesinde yetkin bir bilin ing. personality). K iinin varlk
le balanm insan. Birey herhangi zellii. Kiinin kendini bir ben ola
bir trn bir yesidir, kii insan t rak ortaya koymasn salayan et
rnn yetkin ve bilinli bir yesi kinliklerin btn. Kendini zgr
dir. Kii olmak hem kendi znel etkinlik olarak alglayan bilinli bi
zelliklerini hem de insan olmann reysellik. Kii belli bir bilinlilii
nesnel koullarn kendinde tayan ortaya koyarken kiilik zellikle
bir bilince sahip olmakla olasdr. yetkin insani edimleri ve ona bal
Bu yzden her kii kendini yaam olarak gerekleen saygnl d
da etkin klan zgr seileriyle ya ndrr. N. L. Munn yle der:
da zgr edimleriyle dikkati eker. Kiilik bir bireyde yaplarn, onun
Kii zgrlk iinde kendini vare- davran biimlerinin, ilgilerinin, tu
der ya da gelitirir ve kendini ge tumlarnn, yeteneklerinin ve yat
litirdike zgrln gelitirir. knlklarnn en belirgin btnleme
Her kii bir toplumsal varlktr ve si olarak tanmlanabilir. Belirgin
bir toplulukta ortak bir lkye ka btnleme derken iki eyi belirt
tlan ve bu lky gelitirmeye ve mek istiyoruz. lkin birey bakala
gerekletirmeye alan insandr. rndan kiiliiyle seilir ve ayrlr.
324
KLK

kincisi kiilik terimi bireyin ve dav znellemi bireyselliktir. Herhan


rannn grnmlerini ierir, bun gi bir insan bireyi kendisini br
lar azok srekli diye dnlen benzerlerine balayan ortak yetiler
eylerdir. Birey gerilim durumlarn le, ortak davran biimleriyle be
da genellikle dinginse, ara sra par lirgindir. Bir birey kendi yaam de
lyorsa, onun kiiliinin belirleye neyleri iinde kendi zelliklerini ka
ni dinginliktir, kzgnlk deildir. zandka kiileir, buna gre ken
Her kiilik kendi zellikleri ere dini baka insanlar arasnda toplum-
vesinde bir etki gc ortaya koyar sal-tarihsel bir varlk olarak kavra
ve somut bir biimde saptanmas maya balar, belli bir dnya gr
ya da apak gsterilmesi olanak ne balanr, kendi bak alar
sz bir ekim gc oluturur. Bu oluur. Bu yzden kiilii bilinli bi
yetkinlik dorudan doruya ne ze reysellik diye de tanmlayabiliriz.
kaya, ne kaltma, hatta ne evreye Scheldonun tanm bu konuda belki
ve ne de eitime balanabilir, ama de en uyarl tanmdr: Kiilik, bi
onlarn herbiriyle ayr ayr ilgilidir. reyin tanmayla, duymayla, eylem
O daha ok bakalarnn bizimle il le, ruhsallkla ve oluumla ilgili zel
gili dncelerinde ve duygularn liklerinin etkin kuruluudur. A. Po-
da parldar, bizimle ilgili deerlen rot ve Th. Kemmererin tanm da
dirmelerinde kendini gsterir. M. olduka kapsaycdr: Kiilik, bir
Proust yle der: Bizim toplum bireyin zihinsel yapsna o bireye
sal kiiliimiz bakalarnn dn zel grnm n kazandrm ak
cesinin bir yaratsdr. Kiilik her zere katlan tm elerin bilei
kiide kendine zg olanla baka midir. Kiilemi birey bir biin
syla ortak olann birbiriyle btn ve zgrlk etkinlii ortaya koyar.
letii noktada kendini gsterir. Normal bir kiiliin balca nitelik
Guthrie, kiilii duraan ve dei leri birliklilik, canllk, bilinlilik,
ime direnli toplumsal nemdeki evreye uyarllktr. Bylelikle kii
alkanlklar dizgesi diye tanmlar. leme her zaman yalnzca bireyse
Kiiliin bir alkanlklar dizgesi ol lin snrlarnda kalmaz, toplumsala
duu kesindir ama onun duraan da ular, hemen her yerde kiilikli
ve deiime direnli olduu tart toplumsal davranlar grrz. Ne
labilir. Her kiinin bilinci ayr zel var ki toplumsal kiilik bireysel ki
likler tadndan her kiiliin zel iliklerin bir bilekesi olduundan
likleri de baka baka olacaktr, bu sorun gene her zaman kiiliin bi
zelliklerin neler olabilecei kiilik reysel dzeyde aratrlmasna in-
testleriyle ortaya konulabilmekte- dirgenecektir. Bu erevede Adler
dir. Bilgi, zeka ve yatknlk testle drt tip kiilik belirlemitir. Birinci
rinden ayr olarak kiilik testleri ki kmedekiler topluma ya da yaa
iliin duygusal dnsel zellikle ma iyi uyarlanm kiiliklerdir,
rini gsterirler. Buna gre kiilik bunlar herhangi bir stnlk gs
325
KLKLK

terisi iinde deillerdir ve kimseye suna dayanyordu. Kiilikilik in


bask yapmay dnmezler. So san bireyinin kiiliine byk nem
runlarn zerken kendi yararlan verir, onu her trl toplumsal ve
kadar toplumun ya da bakalarnn iktisadi deerin stnde tutar, her
yararlann da dnrler. kinci k- eyden nce insan saygsn gerek
medekiler egemen tipi oluturur tirir. Kiilikilik daha sonra Emma
lar, denetimi her zaman ellerinde bu nuel M ouniernin 1947de yaym
lundurmak isterler. Bakalann de lad Qu estce que le personnalis
ersiz grmek bu kiilerde zyap m e? (Kiilikilik nedir?) adl yap
zelliklerinin banda gelir. Kendi tnda geni ereveli bir reti du
leri toplumda dzeylerini ykselte rumuna geldi. Mounier, insan top
mediklerinden btn zenlerini ba lumsal birlie kavutuka kiiliini
kalarn kltmek iin gsterirler. kazanr diye dnyordu. yle
Aalkduygusunun yolat bu diyordu: nsan kiisinin kendisini
ykseklikduygusu bakalarnda gelitiren maddi gerekler ve ortak
aalkduygular oluturmak gibi aygtlar zerindeki nceliini be
bir uygunsuzluu getirir. nc nimseyen her retiyi ve her uy
km edekiler alc bireylerdir, garl kiiliki diye adlandryo
bunlar martlm insanlar olarak rum. Bu sol grl hristiyan fi
her gzel eyi ya da her yararly lozofu nsan kendini verdike ken
emek vermeden kendilerinin klma dini kazanr diye dnyordu.
ya bakarlar. Vermeyi dnmeden Bylece kiilikilik kiinin toplum
hep almaya alrlar. Drdnc k da gerek ykmlln ngrr.
medekiler ykmlenmekten ka M ounierye gre birey toplum
an tiplerdir, herhangi bir karar al iindir ve toplum kii iindir. Ki
m ak istemeden, herhangi bir ey ilikilik kiinin uyann ve top
lemde bulunmadan yaadklar iin lumsal dzeyde tam bir zgrlk
yanl da yapmazlar. (Bk. NSAN, iinde kendini ykmleyiini ng
K, KLKLK, TOPLUM) rr. (Bk.K, KLK)

K L K L K (fr. personnalis KLAN (fr. elan', alm. Sippe\ ing.


me', aim. Personalismus; ing. per elan). Birka aileden oluan ancak
sonalism). Kiilii en yce belirle tek bir aile gibi dayank bir btn
yici sayan reti. Kiilii mutlak de oluturan toplumsal topluluk. Klan,
er durumuna getiren ahlak ve top z anlamnda, skoyada ve rlan
lum retisi. Kiilikiliki ilk kul dada eitli ailelerin bir araya gel
lanan Renouvier oldu. Renouvier mesinden oluan boydur. Daha son
bu terimi hemen hemen bireycilik ra klan geni erevede bir ara
le eanlaml olarak kullanyordu. ya gelen ve daha ok tanm a ve hay
Onun kiilikilii tam anlamnda vancla dayal ilkel bir retim d
bilinli ve istemli bir kiilik duygu zeni uygulayan tm toplumsal top
326
KLASKLK

luluklar iin kullanlmtr. Klanda yl, zellikle ikinci yans dnle


belirleyici zellik iten evliliin ya rek Byk yzyl diye adlandrlr.
sak olmasdr. Boydan daha kk Bu yzden bu yzyl biraz da Fran
olan klanda siyasal birlii totem sann kltr plannda Avrupaya
salar. (Bk. TOTEM) egemen olduu yzyldr. Louis
X IVn saltanatyla (1643-1715)
K L A S K L K (fr. classicism e; belirgin olan bu dnemde toplum
alm. Klassizismus; ing. classicism). sal yaam mutlakynetimin kesin
XVII. yzylda ortaya kan ve ev belirleyicilii akndadr. Saray gide
rensel gereki eilimleriyle belli rek bir kltr merkezi olurken kl
olan sanat anlay. Klasiklik rne- tr yuvalan olan salonlar nemle
sans deerleri iinde mayaland ve rini yitirmeye balarlar. Dzenin ye
geliti. Rnesans dediimiz o b ni sekin insan tipi duygusal olmak
yk atlm ve geliim dnemi sa tan nce ussal, her anlam da d
natta esiz bir yetkinlii ortaya ko nceli, her zaman ll, her du
yarken felsefede daha ok bir ge rumda ciddi ama canayakn insan
i dnemi zellii gsteriyordu. tipidir. Artk soyluluk unvan olmak
Klasiklik XVII. yzylda zellikle tan kiilik zellii olmaya doru git
edebiyatta byk bir atlm oldu. mektedir. Bu yeni sekin insan tipi
nceki yzyllarn daha ok ssle tm insan sorunlarn enine boyu
mecilikle belirgin barok deerlerin na tartan ngrl kiidir. Se
den szlen klasiklik, Descartes kinlerden biri de Louis XIVdr,
usuluunun da etkisiyle yava ya yetkisini hibir zaman sanat yn
va insan deerlerinin evrensel er lendirmekte kullanmaz, sevmedii
evede aranmas ve irdelenmesi ola sanatlara kar tutum almay hi
rak kendini gsterdi. F ransada bir zaman dnmez. E. Henriotya
C orneille, R acine, M olire, La gre klasik edebiyat mantksaldr,
Rochefoucauld gibi yazarlar kendi ussaldr, dzen ve zgrlk kayg
toplumlannn zelliklerini yanstan s tar, buna gre bujuva snf
yaptlar ortaya koyarken insann ne incelikten uzaklamakszn tartma
olup ne olmadn evrensel ere ruhunu, byklk ruhunu, yetke
vede enine boyuna tarttlar. Kla saygsn klasiklikte bir araya ge
siklik bir akm olmaktan ok bir be tirmitir. Andr Gide klasiklii zel
eni ortakln, bir bak birliini likle fransz rn sayar ve ne
duyuruyordu ve her eyden nce Shakespeare ne Michelangelo ne
insann abartlm duygusallklarn B eethoven ne D ostoyevski ne
dan uzak bir biimde kkten ara Rembrandt hatta ne Dante klasik
trlm asn ngryordu. Fransz tir diye dnr. Ona gre yaban
klasiklii bu zellikleriyle tm dnya clardan ancak Goethe klasik ola
yazarlarn etkiledi hatta byledi. bilir. (Goethe klasii salkl duy-
Bu yzden Fransada XVII. yz gucuyu hastalkl sayyordu.) Gi
KLNAMEN

dein tanmna gre klasiklik enaz Coysevox gibi yontu sanatlar;


syleyip enok anlatma sanatdr. Lebrun, Mignard, Nicolas Poussin,
Evrensel gerekilik diye adlan Claude Gele gibi ressamlar klasik
drabileceimiz klasiklik her eyden beeninin yaratclar oldular. Ta
nce tekte evrenseli yanstan bir ba d tm barok zelliklere karn
k biimidir. Sainte-Beuve klasik Shakespearei ngilterenin en b
yazar insan ruhunu zenginleti yk klasik yazar saymak doru
ren yazar diye tanmlar. Bu zel olur. ngilterede Addison ve Pope
likleriyle klasiklik kendinden sonra klasik anlayn srdrcleri oldu
doacak olan duyguculukla kart lar. Alman edebiyatnda Sturm und
lar. Tieghem Klasik anlay ze Drang akmnn ortaya kma ka
li genelden karmaya bakyordu, dar klasik deerler byk lde
duygucu anlay geneli zelden belirleyici oldu. Klasiklik br sa
karmaya bakar der. Klasik iin b natlarda da kendini gsterdi, zel
tn insan, duygucu iin insan bire likle resimde ve yontuda klasik ei
yi yani tek kii nemlidir. Klasiklik lim ok deerli rnlerin ortaya k
daha ok en gzel orta fikrine da masna yol at. Mzikte klasiklik
yanr, bu yanyla yunan dnce J.S. Bachn ardndan gelen verimli
sini dndrr: onda her ey l dnem de k en d in i g ste rd i ve
l, lml ve insan boyundadr. Haydn, Mozart, Beethoven gibi b
Klasikler genellikle d dnyann yk ustalarn adyla anld. (Bk.
elerine ykledikleri boyutlarda DUYGUCULUK, GEREKLK)
ok ll grnrler. Onlar bu
nesnelerin ya da bu olgularn in K LN A M EN (yun. sz.). Epi-
sanla belli bir oranda uyumasn kuros felsefesinde kendiliinden
isterler, insan ki onlarn edebi et sapma. Klinamen sayesinde atom
kinliklerinin balca konusudur lar, bolukta derken, doru izgi
(Tieghem). Buna karlk duygucu zerinde yol almaktan karak bir-
snrszda, sonsuzda, belirsizde, b birleriyle karrlar ya da basite
yklyle insan aann grkemin arprlar, bu arpm adan yeni
de sanatn oluturmaya bakacak nesneler oluur. nsan ruhunu olu
tr. Duyguculuk hemen her zaman turan ince atomlarn sapmalaryla
bir ama duygusuyla belirgindir. da insan zgrl gerekleir. Bu
Almak ho deil, kendini aa na gre klinamen zgr seiin de
da duymak skntl i der Hugo. ilkesidir.
Yalnz edebiyata deil, mimarln,
resmin ve yontunun geliiminde de K O M PLEKS. Bk. KARMAIK.
klasik anlayn byk katks var
dr. Claude Perrault, Franois Man- KO M N ZM (fr. communisme;
sart, Jules Harduin-M ansart gibi alm. Kommunismus; ing. commu-
mimarlar; Pierre Puget, Girerdon, nism). Ortak mlkiyete dayanan
KOMNZM

ynetim biimi. retim aralarnn ce ve eylemlerinde yaama geiri


topluma ait olduu siyasal ve top lecektir. retim aralarnn ortak
lumsal dzen. Komnizm her ey latrlmasna dayanan yeni bir re
den nce iktisadi bir retidir, bu tim dzeni ve buna bal yeni bir
nun yannda bilimsel verilere gre kltr dzeni amalayan komnizm
yeni bir toplum dzenlemesi ng ancak devletin proletarya tarafn
ren bir siyaset anlaydr. Kom dan ele geirilmesiyle ve buna gre
nist toplum zel mlkiyetin bulun proletarya diktatrlnn kurul
mad, mlkiyetin birlemi birey masyla gerekleecektir. Uygula
lere, tm topluma ait olduu snf mac maddeciler iin yani kom
sz bir toplum olarak dnlr. nistler iin varolan dnyay devrim
Marx ve Engels yle der: Kom le gelitirmek, varolan eyleri uy
nizmi belirleyen ey genel olarak gulama dzeyinde sezmek ve d
mlkiyetin kaldrlmas deil bur ntrm ek s zk o n u su d u r der
juva mlkiyetinin kaldrlmasdr. Marx. Engels de yle der: Ko
Ortak mlkiyete dayal olan ve zel mnizm proletaryann kurtulu ko
mlkiyeti dlayan, bylece birey ullarnn retimidir. Marx kom
sellii toplumsallkla belirleyen ko nist dzeni insanlk evriminin son
mnizm gelecekteki insan tasarla aamas olarak grmez: Kom
yan bir insanclk olarak belirir. Bir nizm yakn gelecein zorunlu bii
ok batl yazar komnizmin kke mi ve gl ilkesidir. Ama byle ol
nini Platonun kurgusal devlet an makla insanlk evriminin sonu de
laynda bulursa da, P latonun ildir, insan toplumunun bir bii
devleti tam anlamnda snflam midir. Ancak Marx 1891 de'ya
bir devlet olmakla oligarik bir d y m lan an G otha p ro g ra m n n
zen gsterir. Gene de Platonun eletirisi'nde komnizmi insan top
devletinde en azndan komnizmin lumunun son biimi gibi grme ei
se z g isin e u lam ak o la sd r limi gsterir ve dsel bir tablo i
denilebilir. Platonun, Thomas Mo- zer. Buna gre komnist toplumun
ru sun, Saint-Sim onun, Fourri- birinci evresi yle olacaktr: Ser
rernin retileri komnizmi duyur- mayeci toplumla komnist toplum
sa da komnist dzeni dorudan arasnda birinciden kinciye doru
doruya gsterm ez. Komnizm devrimci dnm evresi yer alr.
Karl M arxin ve Friedrich En- Buna siyasal bir geit dnemi kar
gelsin birlikte kaleme aldklar Ko lk olacak, bu dnemde devlet
mnist p a rti bildirisi'nde (1848) proletarya diktatrlnn devleti
anlatmn bulur. Buna gre kom olacaktr. Sosyalizm diye adlan
nizm ykselen ii snfnn kmek drdmz bu evrede retilen mal
te olan sermayeci dzen iinde s larn datm salanan emein ni
nf savamna dayal ama snfsz celiine ve niteliine gre gerek
bir toplum dzeni ngren dn leecek, bylece her kii retim
329
KONUT

glerinin geliimine etkin olarak Kantda kiplik kategorisine bal a


katlm olacaktr. kinci ve sonun priori nerme vardr. 1. Dene
cu evre bu proletarya diktatrl yin biimsel koullaryla uyarl olan
evresini izleyecektir. Bu evrede i olasdr (sezgi ve kavramlarla ilgi
blm kaldrlacak, bylece birey li olarak), 2. Deneyin (yani duyu
lerin bamll giderilecektir, in mun) koullarna bal olan ger-
sanlar yaamlarn srdrmek iin ektir. 3. Gerekle balants de
u ya da bu ii gnlszce yap neyin genel koullaryla belirlenmi
mak zorunda kalmayacaklardr. Ka olan zorunludur (zorunlu olarak
fa emeiyle el emei arasndaki ay vardr). [Bk. BELT]
rmn giderildii bu evrede ortak a
lmann salad verim insan ya K O R K U (yun. phobos; fr. peur,
amna g katacak, bu arada ser crainte; alm. Furcht; ing. fear). Bir
mayecilikten kalan son izler temiz tehlikenin ngrlmesiyle balayan
lenecek, tm insanlar yaam hep heyecan. Yakn bir tehlikenin su
birlikte srdrecek, gelitirecek ve numuyla belirgin heyecan. Basit
denetleyecektir. Bu snfszlam anlamnda korku her kiinin olacak
toplumda artk proletarya diktatr ya da olabilecek olumsuz bir du
l diye bir ey yoktur, herkes rum karsnda kendi varln t
yetenei kadar, herkese gereksini myle ya da bir lde tehlikeye
mi kadar forml geerli olacak dm grerek urad ktlk
tr. (Bk. SOSYALZM) duygusudur. Korku genellikle bir
denbire balar ve ar bir d
K O N U T (lat. postulatum\ ir.pos gsterir: etkenin ortadan kalkmas
tulat', alm. Postulat, ing. postula- (yanlma, tehlikenin nlenmesi, teh
te). Apak ve kantlanr olmamak didin son bulmas vb.) korku duy
la birlikte doru diye benimsenen gusunu birdenbire siler. Korkunun
nerme. Belit kadar apak olma d gstermesi korkutucu etke
yan, doruluu kantlanamamakla ne allmasndan ya da onun bi-
birlikte yanll da gsterilemeyen, linlendirilmesindendir. Bazen kor
ayrca kart usa aykr den, gs kutucu etken varln srdrse de
termelerde ilk ilke ya da k nok korku duygusu kalkar, yerini kay
tas olarak alman nerme. Uygula gl bir bekleyie brakr. Korku duy
mal usun konutlar: Kant ahlak ya gusu hastalklla yatkn olduu iin
sas iin zorunlu konut belirer, korkulmas gereken bir duygudur.
bunlar zgrlk, ruhun lmsz Eski pagan ahlaklar, zellikle Epi-
l ve Tanrnn varl konudan kuros ve Stoa ahlaklar korkuyu,
dr. Bu dorulanam az konutlar zellikle lm korkusunu kkten
devin ve Yce yinin gerek mahkum ederler. Korkmama, zel
lemesi iin zorunlu dayanaklardr. likle lmden korkmama fikri Mon-
D eneysel dncenin konutlar: taigne dncesinde de nemli bir
330
KORKU

yer tutar. Bu filozoflara gre kor damnda ya da uakta duyulan kor


kulacak tek ey korkunun kendisi kudur. Hastalkla, ldrmayla, de
dir. Gene de korku her insann ya nizle, frtnayla, hayvanlarla, eitli
amnda belli bir yer tutar. Cervan- nesnelerle (13 says gibi) ilgili e
tes Korkunun kocaman gzleri itli hastalkl korkular vardr. / C.
vardr der. Her ne olursa olsun, Mlinand: En basit biimlerinde
M. Bedel gibi, korkuyu istemin bir korku ilksel bir davran ortaya ko
tepkisi olarak dnmek gerekir. yar: kamak. Korku hibir engelle
Korkuda istem zlr, bilin bu karlamadan gerekletiyse her
lankla urar, yle ki bilinte kor ey olaan dzeninde olup geer:
ku nesnesi bile belirginliini yitirir. tehlikenin grlmesi, ka ve du
Retzin dedii gibi Korkuda karar rulma. (...) Ka olanaksz oldu
vermekten ok incelemenin geer u zaman onun yerini alacak olan
li olmas doaldr. Ne var ki kor bir baka davran vardr: bzl
kuyla yaplan inceleme de ussal ge me. Kii o zaman saklanr, yuvas
erlilii belirgin olmayan bir ince na giren tavan gibi gizlenir. Kor
leme olacaktr. Ancak korkuyu zo kan ocuk ban araflarn altna
runlu bir yaam deneyi olarak gr sokar. Her durum da korku titre
mek ve yrekliliklerin gemi kor meyle bazen pek ak, pek gr
kularla elde edilmi olabileceini nr biimdedir: bacaklar tir tir tit
dnmek olasdr. Ferdinando Ga- rer, eller sallanr durur, beden bir
liani yle der: Yreklilik byk gider bir gelir, titreme bazen pek
bir korkunun sonucudur. Gerek lldr, yalnzca eylemlerde tu
te bir lm korkusuna kapldmz tarlln yitimiyle belirginflir: o za
zaman bacamzn kesilmesine y m an kii incelikli bir davran
reklilikle izin veririz. Korkunun gerekletiremez. (...) O (korku)
hastalkl bir biimi olan fobi (fr. kanlmazn ak b eklen ii'dir,
phobie; alm. Phobie; ing. phobia) kanlmazdan belli bir mutsuzlu
baz belli durumlar karsnda du u deil bizim kaamayacamz bir
yulan bunalt duygusudur. Mantk mutsuzluu anlamak gerekir. Ya
sal temeli olmayan bu takntl duy placak hibir ey olmad zaman
gu eitli nesnelere ynelik olabilir, korku bountuya dnr. (...)
buna gre deiik adlar alr. Alan- Bountu elbette korkunun en acl
korkusu (fr. agoraphobie) geni biimidir; gerek bir ikencedir. Bu,
alanlarn verdii korkudur. Kapa- hibir yararl tepkinin, zellikle hi
lyerkorkusu (fr. claustrophobie) bir kan olas olmamasndandr.
mezarlk, otobs gibi kapal yerler / J.R Richter: Psrk tehlike gel
de duyulan korkudur. Ykseklik- meden nce korkar, yrekli tehli
korkusu ya da yksekyerkorkusu ke getikten sonra korkar. / s
(fr. acropolophobie) ykseklere panyol atasz: Korku ve ak ay
kldka, rnein yksek bir evin n k a p ta n y iy e m e z le r. / A.
KOUL

Daudet: Kahramanlar hi korkma- mdr. Koullarn btnln yal


salard onur nerede kalrd? / G. nzca koullanmam olas kldn
von Le Fort: Korku yreklilikten dan, buna karlk koullarn btn
daha derin bir eydir. / Cline: Her l de her zaman koullanmam
zaman insanlardan, yalnz insanlar olduundan, ar bir ussal kavram
dan korkmal. / C. de Retz: Kor genel olarak koullanmn bilei
ku tutkularn iinde yargy en ok mine ilke salamakla koullanma-
zayflatandr. / H. Calet: Ben sz mn kavram diye tanmlanr. (Bk.
c k lerd en korkm uyorum , sz KOULLANMI)
ckler benden korkuyorlar.
K O U L L A N M I (fr. conditi
K O U L (lat. conditio\ fr. condi onn; alm. Bedingte; ing. conditi-
tion; alm. Voraussetzung, Bedin- oned). Belli bir koul altnda bu
gung\ ing. condition). Bir canl lunan. Kantda koullanm olan
varln iinde bulunduu durum. anlkla ilgili olandr. Anlk koul
Bir baka durumun gerekleebil lanmtr, nk deneyin koullar
mesi iin varolmas gereken du na baldr. (Bk. KOULLANMA
rum. Bir baka durumu olanakl k MI)
lan durum. Bir eyin varolu bii
mi. nsann dnyadaki ya da top KOULLU. Bk. VARSAYIMSAL.
lumdaki durumu. Varsaymsal ili
ki durumu (A doruysa, B de do KOULSUZ (fr. catgorique', alm.
rudur; B yanlsa A da yanltr). Kategorisek', ing. categorical).
Hibir koul tamayan. Kesin ola
KO U LLA N M A M I (fr. incon rak geerli olan. K antda koulsuz
ditionn', alm. Unbedingt; ing. un- buyurucu dev ahlakyla ilgili mut
conditional, unconditioned). Hi lak ve evrensel yasadr. Eylemi
bir koul altn d a bulunm ayan. nin ilkesi senin kendi isteminle bir
K antda us koullanmam diye evrensel yasa oluturabilecek gibi
nitelendirilir, buna karlk anlk davran. nsanl her zaman ken
koullann tr. Anln koullan dinde ve bakalarnda bir ara de
ml deneye bamllndan gelir. il de bir ama olarak ele alabile
Usun koullanmaml byle bir cek gibi davran. zgr ve ussal is
bamllk iinde olmayndandr. temlerin cumhuriyetinde hem ya-
Kant yle der: Usun z ilkesi, ge sakoyucu hem bireym isin gibi
nel olarak mantksal kullanmnda davran. Thonnard yle der: Ko
anln koullu bilgisi iin, bu bilgi ulsuz buyurucu, duyarlln ilke
nin birliini salayacak koullanma lerinden ya da kurallarndan ayr ola
m terimi bulmaktr. Akn us rak tm ahlak yasalarnn a priori
sal kavram, belli bir koullanmn biimidir, duyarlln ilkelerine ya
koullarnn btnlnn kavra
332 da kurallarna mutlak zorunluluk
KKTENCLK

deeri kazandrr, kavramlar olgu K O Z M O L O J. Bk. EVRENB


lara nasl bilimsel deerlerini kazan- LM.
dnyorlarsa. (Bk. BUYURUCU,
DEV) K OZM O S. Bk. EVREN.

KOUTULUK (fr. paralllisme-, K K (fr. racine-, alm. Wurzel; ing.


alm. Parallelismus-, ing. paralle- root). Bir eyin temeli, k nokta
lism). Ruhsal olgularla fiziksel ol s. Bir eyin ok zaman grnrde
gular arasnda her basamakta tam |olmayan kayna. Kk daha ok
anlamnda bir karlkl iliki bulun neden, ilke, kken anlamn
duu varsaym. Spinoza felsefesi da kullanlr. (Bk. KKEN)
bir eit koutulik felsefesidir. Spi
noza yle der: Doay ister uzam K K EN (fr. origine; alm. Ursp
niteliiyle ister dnce niteliiyle rung; ing. origiri). Herhangi bir e
ele alalm, nedenlerin tek bir biim yin balangc, ilk ortaya k. Her
de zincirleniini bulacaz, yle ki hangi bir oluumun en eski biimi.
bunlar birbirlerini karlkl olarak Bir eylerin kendisinden karak
izleyen ayn eylerdir. Koutuluk dnmle varlk kazand ana bi
benzer bir anlatmn Spinozanm im. Balang. k noktas. lke.
zamanda Leibnizde buldu. Ona Bir kiinin geldii toplum snf. (Bk.
gre ruh ve beden birbiri zerinde KK)
etkili olmayan iki saat gibidir. On
larn birbirlerini etkilemeden ayn sa K K TEN C LK (fr. radicalisme;
ati gsteriyor olmalarm salayan alm. Radikalismus; ing. radiea-
ncesel uyum dur. ada kout- lism). Bilimde, dinde, siyasette kk
ular Leibnizin bu grnden yo ten yenilikler yapma eilimi. Kk
la karlar. F echner yle der: ten deiiklik isteyenlerin gr
R uhsalla bedenselin koutluu ya da tutumu. Felsefi kktencilik'.
kaynan bizim eylerle ilgili bak Bentham, James Mili, John-Stuart
mzda bulur. Koutulara gre Mili gibi ngiliz filozoflarnn ikti
her ruhsal olgu bir fiziksel olguyu satta zgrlkl, ruhbilimde
karlar, her fiziksel olgu da bir ruh armcl neren, toplumsal
sal olguyu karlar. Ancak ada yaamda sermayeci dzeni onarc
lar Leibnizin ncesel uyum fikri ve onun tehlikeli geliimlerini orta
ne yani ruhla bedenin tanrsal g dan kaldrc kkl deiiklikler n
araclyla karlkl ilikiye girdii gren retileri. Ahlakta yararcl
fikrine uzak kalrlar. (Bk. BEDEN, , bilgi kuramnda armcl te
NCESEL UYUM, RUH) mel alan kktenciler usa tam anla
mnda ballkla bireycilii savunu
KOZM OGON. Bk. EVRENDO- yorlar, siyasette temsili hkmetin
UM. gerekliliine inanyorlar, sanayide ve
KLE

ticarette eksiksiz bir zgrlk K L E L K (fr. esclavage; alm.


l destekliyorlard. Bununla bir Sklavrei, Skla ven tu m ; ing. sla
likte nfus artndan ve sermaye very). Kle olma durumu. Mutlak
ci geliimlerin insanlkd uzanm bir yetkeye baemi kiinin ya da
larndan kayglydlar. Buna gre kiilerin durum u. K lelik Eski
John-Stuart Mili bencillie kar z an temel yaam biimiydi, re
gecilii savundu, byk toprakla timde balca gc klelerin emei
rn paylatrlmasn nerdi, doru salyordu. M.S. 1. yzyl klelik
nun zorla deil de dnce deer te bir dnm noktas oldu. Sparta-
leriyle ve ahlak lleriyle denet kus ayaklanm as en byk kle
lenmesini istedi. (Bk. ARIIM ayaklanmasdr. Kleliin verimsiz
CILIK, ZGRLKLK) lii karsnda azatl klelik kuru
mu yerleti: efendi, iyi alan k
K L E (lat. slavus, sclavus; fr. lesini, belli bir yatan sonra zgr
esclave; alm. Sklave] ing. slave). lne kavuturacakt. Azatl kle
Bir efendinin mutlak gdmnde dzeni de pek tutmad ve klelik
bulunan tutsak ya da satn alnm yerini serflie brakt. Klelik nasl
kii. Bir bakasna gnll olarak Eskiam temel yaam biimiyse,
ya da zorla sk skya baml k serilik de Ortaam temel yaam
lnm kii. Birine kesin bir biim biimidir. Klelikle savam ancak
de baml olmakla zgr koullar XV. yzyl dolaylannda balad. Or-
da bulunm ayan kii. Aristoteles taada Avrupann balca kent
yle der: N e olursa olsun, doa lerinde (Venedik, Cenova, Sicilya)
zgr ve kle olmak zere ikiye ay insan pazarlar vard. Serilik dze
rr insanlar, (...) kleler iin kle ninin gelii klelii kkten silmi g
lik hem yararl hem dorudur. trm deildi. ngilterede kle ti
Sonunda klelerin kullanlyla careti 1807de yasakland, ancak
hayvanlarn kullanl birbirinden 1838de k a ld rla b ild i. F ran sa
ok az deiiktir. Klelerden ve ev 1849da, A.B.D. 1865te klelie
cil hayvanlardan beklediimiz, ya son verdi. (Bk. KLE)
amn gereksinimlerini karlayabil
mekte bize bedensel gleriyle yar K T ya da K T L K
dm etm e le rid ir. K le ahlak (\at.malum; fr. mal; alm. bel\ ing.
Nietzschede efendi ahlak na kar evil, wrong). Kendine ya da ba
t olarak insan klten ve alal kasna zarar vermeye ynelik ey
tan Incil ahlakn belirler. Gce ina lem. Birinin yararna ters den
nla ve onun duygusuyla belirgin davran. Leibniz ktl ayr
efendi ahlak, kendinden vazge- alanla ilgili gryor ve yle diyor
milii ortaya koyan kle ahlaknn du: Ktl metafizik asndan,
tam kartdr. (Bk. KLELK) fizik asndan ve ahlak asndan
334
KURAL

ele alabiliriz. Metafizik asndan k kadar usta insan yoktur. / La Fon


tlk basite yetkin olmayla ilgi taine: Ktle ancak geldii za
lidir, fizik asndan ktlk acyla man inanrz. /Aristoteles: ki k
ilgilidir, ahlak asndan ktlk g tlkten en az kt olann semek
nahla ilgilidir. Ktlk daha ok gerekir. (Bk. AHLAK, Y)
ahlakn konusudur. Bilgi kuram
doruyla, estetik gzelle, ahlak da KT M SERLK (fr. pessimisme;
iyiyle ilgilidir. Ktln temelin alm. Pessimismus; ing. pessimism).
de insan zedelemek, ona zarar ver Her eyi kt yanndan alma eili
mek eilimi yatar. nsan deerle mi. yimserlie kart olarak dn
riyle badamayan her eylem k yann znde kt olduunu, ya
tlk kapsamna girecektir. Bunun amda ktnn iyiye, acnn hazza
kkeninde de insann eksikli varo egemen olduunu, aynca doann
luu ya da tam yetkin olmayan bi insanda ahlaki yaama ilgisiz kal
linci yatar. Yetkin bilin, doruyu dm bildiren reti. yimserlik fel
yanltan ayrabilme yatknlyla sefelerinin en yetkin rnei Leib
neyin iyi neyin kt olduunu gre niz felsefesiyse ktmserlik felse
cektir. Ktln oluumunda bi felerinin en yetkin rnei de Scho-
lin eksiklii byk rol oynar. te penhauer felsefesidir. Buna gre
yandan bile bile yaplan ktlklerle dnya benim sunumumdur, zne
bilmeden yaplan ktlkleri birbi yi de nesneyi de ierir, o kr ve
rinden ayrmak gerekir. Ktln sama bir stemin yaratt bir ya
bir biimine bakasn altetme tut nlsamadr. (Bk. YMSERLK)
kusunda raslarz. Bu tutku akn

bir yzn, ykc yzn olutu K R TSZ M . Bk. ELETRC


rur gibidir. Baudelaire yle der: LK.
Akn tek ve yce ehveti ktlk
yapma kesinliinde yatar. Kadn da K U R A L (lat. rgula; fr. rgle;
erkek de tm ehvetin ktlkte alm. Regel\ ing. rule). Bir konuda
bulunduunu doutan bilirler. / ne yaplmas gerektiini ortaya ko
Shakespeare: nsanlarn yapt yan forml. Bir uygulamann gidi
ktlk onlardan sonra da yaar - yolunu belirleyen forml. Bir ama
yilik ok zaman onlarn klleriyle ca varmak iin izlenmesi gereken
birlikte gmlr. / Bion: Cehen yollar diyebileceimiz kurallar bize
nemin yolunda yrmek kolaydr, genellikle yntemi ya da yntemle
orada gz kapal yrnr. / Pub- ilgili nermeleri dndrr. lke
lilius Syrus: Gizli ktlk en b daha ok k yollaryla ve ama
yk ktlktr. / S. Johnson: K larla ilgiliyken kural daha ok bu
tle uramak ktlk yapmak amalara ulatracak salam gidi
tan iyidir. / La Rochefoucauld: yollaryla ilgilidir. (Bk. LKE)
Yapt btn ktlkleri bilecek
335
KURAM

K U R A M (fr. thorie; alm. Theo- rak dnyann oluumunu aklayan


rie; ing. theory). Belli bir genilii, kuramlar ortaya koydular. Onlar en
belli bir dizgesi olan bak biimi. ok yldzlarn devinimlerini ince
Uygulamaya kart olarak ussal ve lediler ve evrenin n eden geldiini
btnsel bak as. Sonularma il gstermeye altlar. Bu filozoflar
gisiz olan kurgusal dnce. Ke deneyi dorulayacak gelimi ara
sin bilgiye kart olarak varsaym lara sahip olmadklarndan ussal
sal bilgi. Tek tek eylere ynelik dzeyde de deneysel dzeyde de
ayrntl ya da ayrtrc bak bii kurgusal aklamalar yapmakla ye
mine kart olarak btnleyici ya tinmek zorunda kaldlar. Eskia ve
da birletirici bak biimi. Uygu Ortaa bilginin edilgin bir ere
lamada bir sonucu elde etmek iin vede elde edilmeye alld d
yo lg sterici olarak konulan ve nemlerdir. Ortaadan sonraya da
zellikle yntemin kurallarn ie R nesansla birlikte insan zihni
ren btnsel bilgi ya da tasarm. olanla yetinmeyip olasnn alan
Claude Bernard kuram usun de na yneldi, grye arlk verdi,
netimiyle ve deneye dayal eleti olaca sezmeye alt, bu ynde
riyle dorulanm varsaym olarak kuramlar gelitirdi, te yandan l-
tanmlyordu. Buna gre her kuram m eye drt elle sarld. Bundan
dorulanmay bekleyen bir bilgiler byle tantlama yetmiyor, lmek
btndr. Her kuram dizgesel bir de gerekiyordu. nemli olan su
erevede ortaya konulur ve geni yun kaynadn sylemek deildi,
ereveli bir sorunun kkl bir ya suyun hangi ortamda hangi basn
ntn ierir. Bu yant doru olduu altnda ka derecede kaynadn
ya da gereklie uygun olduu l belirtmekti. Bu da bilim dnce
de geerli bir yant olacaktr. Bir sinin felsefeden ayrlmas anlam
kuram bilimsel erevede ya do na geliyordu. Buna gre bilimde ku
rulanacak ya da braklacaktr. Fel ram artk bir varsaymdan ya da
sefi dzeyde dorulama szkonu- bir varsaymlar toplamndan baka
su olmadndan, her felsefe kura bir ey olmayacakt ve bizden ke
m gelecek zamanlarn eletirisine sin biimde dorulanmay bekleye
ak bir grler toplam olarak ka cekti. (Bk. BLG, BLGARA-
lacaktr. Bir baka deyile, felsefe TIRMASI, BLGBLM, BLG-
ne lde bilimin verilerine dayan K U R A M I, B LM , FELSE FE,
sa da, onun bilgileri en genel kav KURGU)
ramsal yorumlar ya da aklamalar
dzeyinde kaldndan onda ku KURGU (lat. speculatio; fr. spcu
ramsallk bir zorunluluk olarak be lation', alm. Spekulatiorr, ing. sp
lirmektedir. Eskiada ilk filozof culation). Gereklikte karl ol
lar duyumun ya da dncenin ya mayan ya da gereklikte karln
da her ikisinin verilerine dayana aramayan dnce. Uygulamaya
KURUM

ynelik yararc dncenin kart dnceyi kurgu diye belirlerken


olarak yalnzca ussal verilere da onun tutarl olup olmadna bak
yanan yarargzetmez dnce. De mamz gerekir. (Bk. KURAM)
neyden kaan nesnelerle ilgili d
nce. Descartes salt kurguya da KURTULU (lat. salus\ fr. saluf,
yal dncenin verimsizliini u alm. Heil, Erlsung; ing. safety,
szlerle anlatyordu: Herkesin ken salvatiori). Bir ktlkten uzakla
disi iin nemli sayd konularda ma ve uygun bir koula ulama.
ortaya koyduu ve kii yanl bir Bir cezadan, zellikle lm ceza
yargda bulunduunda sonulan bir sndan syrlma. Dinsel anlamda,
sre sonra cezalandmc olacak olan gnahlardan ve onlarn getirecei
usavurmalarda bir edebiyat adam kt koullardan uzakta sonsuz
nn kendi odasnda yapt o hibir mutlulua eri. Kurtulu, tektanr-
sonu getirmeyen, olsa olsa onun c dinlerin temel kavranlan arasn
ortak duyunun ok uzanda bir ta da yer alr ve sonsuz mutluluu be
km bo eyler elde edecei usa- lirler. Gnahtan kurtulan kii bu
vurmalardan daha ok doruluk sonsuz mutlulua erecektir. Spino-
bulunduuna inanyorum. Kant za kurtuluu dnyayla ilgili bir st
deneyi aan her dnceyi kurgu aama olarak deerlendirdi. Ona
olarak gryor ve yle diyordu: gre st dzeyde bilgiye ulaan ki
Grmc bir bilgi, hibir deneyle i gerek bir bilin yetkinliiyle bir
ulalam ayan bir nesneyi ya da likte yalnzlk iinde mutlulua ula
byle bir nesneyle ilgili kavranlan acakt. (Bk. DN, TANRI)
ngrdnde kurgusaldr. Kur
gu her zaman znel bir aklama KURUM (lat. institutio', fr. ins-
dr ya da znel bir dncedir, ku titution] alm. Grndung, Errich-
ramla kurguyu birbirinden ayran tung\ ing. institutiori). Grenekle
kuramn her ne kadar gre da ya da yasayla oluturulmu toplum
yansa da nesnel temellere dayan sal yap. Belli ortak amalara gre
masdr. Kurgusal dnceyi uygu oluturulmu toplumsal yap. Do
lamal dncenin kart deil de al olana kart olarak insann olu
tmleyeni olarak grenler vardr. F. turduu her ey bir kltr rn
Gonseth yle der: Bilimsel ara dr, byle olmakla belli bir kurum
trma biri br olmadan anlala sal yap ortaya koyar ya da belli bir
mayan u iki kutup arasnda, kur kurumsal yapya balanr. Kendisi
guyla deney arasnda gider gelir. de bir kurum olan toplum gerekte
Ne olursa olsun, kurgunun da sa bireylerden deil bireylerin olutur
lam ussal temelleri olmas gerekir. duu kuramlardan olumutur. Her
Uygulamayla ilgili olmayan, yalnz kurum bir amaca gre bir szle
tanmaya ve aklamaya ynelik meyle oluur ve ama ortadan kalk
olan ya da ar bilgiyi ngren her t ya da szleme geersiz oldu
337
KUAK

u zaman dalr. Her toplumsal ing. doubt). Zihnin kesinliksiz du


topluluk ya da her toplama kk rumu. Zihnin bir neriyi benimse
apta bir kurumdur ya da bir ku mekte ya da yadsmakta kararsz
rum tasladr. (Bk. TOPLUM) kal. Olumlama ve olumsuzlama
arasnda giderilem eyen denge.
K U A K (la t. g e n e r a tio ; fr. Yntem li kuku: D e sc a rte sda
gnration-, alm . E rzeu g u n g , doruya ulamann ya da bilgide
Generation-, ing. gnration). ok salam bir dayanaa ulamann bir
geni olmayan belli bir zaman par aracyd. Descartesa gre her ey
asnda dnyaya gelmi bireylerin den kukulanabilirdim, hatta d
toplam. Babay ouldan ayran izgi dnyadan elde ettiim alglarn ger
ya da zaman dilimi. Kuak uzunlu ekliinden bile kukulanabilirdim.
u ortalama otuz yl olarak d Sonunda kukulanamayacam tek
nlr. Ancak birey topluluklann gerek bu kukulanan benin ken
birbirinden ayran belli izgiler ol disi olacaktr. Descartes yle der:
madndan kuak kavram olduk iinde en kk bir kuku bulabi
a bulank bir kavramdr. Kuak leceim her eyi kesin olarak yan
kavram zellikle belli zaman dilim l diye kaldrp atmay, bundan
leri iinde yeni gelen insanlarn ko sonra dncemde tmyle ku-
ullarna gre tm kltr alanlarn kugtrmez olan bir eylerin kalp
da yepyeni anlaylarn ortaya k kalmayacan dndm . (Bk.
m akta olduu gryle beslenir. KUKUCULUK)
Ancak yenilerle eskiler arasnda her
zaman bir eski-yeni atmasnn KUKUCULUK (fr. scepticisme;
olmamas kltr deerlerinin kuak alm. Skeptizismus; ing. scepticism).
larla ok belirgin dnmlere u nsan zihninin hibir zaman kesin
ramas gibi bir zorunluluun ol dorulara ulaamayacan, buna
madm gsterebilir. Ksacas, her gre hibir dnce alannda nes
otuz ylda bir yeni bir bak as nel bilginin szkonusu olamaya
gelecek diye dnmek doru ol can bildiren reti (olumsuz ku
mayabilir. Zaman u ya da bu ve kuculuk ya da srekli kukuculuk).
riye dayanarak otuz yllara bld Her dnce abasnda dorulan
mzde dilimler arasnda birya- yanllardan ayrabilmek iin tm
pl bir ilikinin varolmadn g bilgilerin yeniden gzden geirilme
receiz. Bu yzden kuak atma sini, doru grnenin hemen do
lar ok zaman bize deer deiim ru diye benimsenmemesini ng
lerinden ok yenilerin eskiler kar ren yntem anlay (olumlu ku
sndaki ve eskilerin de yeniler kar kuculuk ya da geici kukuculuk).
sndaki duyarllklarn duyurur. nsan zihninin hibir zaman do
rulara ulaamayacan bildiren eski
KUKU (fr. doute-, alm. Zweifel-, kukuculuk yerini kukuyu bir
338
KUTSAL

doruya ulam a yntem i olarak ya da yntemin temeli olur. Bura


benimseyen yeni kukuculua b da kukudan yola kmak doru bil
raktnda insanlk Yenian ka ginin olamayacan gstermek iin
psndan girmi bulunuyordu. Ku deil doru bilgiye giden salam
kuyu yntem durumuna getirmi yollar bulmak iindir. Descartes
olan D escartes eski kukucular olumlu kukuculuunu olum suz
yle eletirdi: Kukucular kuku kukuculuktan kesin olarak ayrr:
lanmak iin kukulanrlar. Demek Descartes dncede kuku bil
ki eskilerde kuku bir ama, yeni giye ynelite ilk evreyi, geici bir
lerde yalnzca bir aratr. Buna gre dnemi oluturur. K antn kuku
Bacon, kukudan yola ktmz culuu da doru bilgiye varmada
da salam sonulara ulaabilecei e le tiric i bir yol tu ta ra k neyi
mizi, kesinliklerden yola ktmz bilebileceimizi neyi bilemeyecei
da kukulanmakla ii bitireceimi mizi ortaya koymaya dayanr. Bir
zi sylemitir. Felsefe tarihinin en felsefe adam Kant iin modem
eski kukucular sofistlerdir. Bata kukucularn en derini, en ciddisi,
Protagoras ve Gorgias olmak ze en zgn der. (Bk. DORU,
re tm sofistler ortak dorularn KUKU, SOFST, YNTEM)
olamayacan, dorunun her bire
ye grnen ey olduunu bildire KUTSAL (fr. sacr; alm. gewe
rek felsefi dnceyi olanaksz kla iht, heilig', ing. sacred). Dinle ya
cak biimde kukuculuu arya da dinsel inanla ilgili olan. Gizemli
gtrmlerdir. Eskia kukucu bir g tayan. Mutlak bir saygy
larnn en nem lisi Elisli Pyrr- gerektiren. Kutsalda her zaman a-
hondur. Bilimin deerini ycelten knlk belirleyicidir: bizi aan bir
Stoaclara ve Epikurosulara kar eylerin kutsal olmas gerekir. Bu
t olarak Pyrrhoncu dnce ke bizi aan ey gerek anlamda say
sinlii znel yorumla ilgili bir olgu g ve hayranlk uyandran eydir.
sayyor, amaz kesinliklere ula Bu sayg ve hayranla korkuya
lamayacan bildiriyordu. Yenia benzer bir eyler de karmtr. R.
dncesinin belli bal kprlerin R. Caillois yle der: Kutsal inanl
den biri olan M ontaignei de ku kiide tam tamna atein ocukta
kucular arasnda saymak olasdr. uyandrd duyguya benzer bir
Bununla birlikte onun kukuculu duygu uyandrr: ayn yanma kor
u P y rrh o n un kuk u cu lu una kusu, ayn yakma arzusu, yasak
benzem ez, onda kuku doruyu lanm eya karsnda ayn heye
bulma yolunda zorunlu bir adm can, baarnn g ve deer kata
dr, katkafalla kar ortaya ko ca ve baarszln yaralanma ve
nulmu bir aratrma isteidir. Ku lm getirecei konusunda ayn
kuculuk ayn olumlu biimiyle Des- inan. Kutsal bize her zaman bi
cartesda yntem anlayna katlr linmezi duyurur ve bize bilinmez
KKEVREN

den bir bildiri sunar gibidir: o ba len koulun gerekleip gerekle


zen bilinmezin kendisi bazen de be mediini bildiren nerme: Bu ci
lirtisidir. Kutsal her zaman akn sim tasa yere der / Bu cisim ye
belirtirken ve korku, sayg, heye re dmyor / yleyse bu cisim
can duygular yaratrken hibir zel ta deil. (Bk. BYKNERME)
duygu esinlemekle ykml olma
yan d in d nd an ayrlr. / R. KKTERM (lat. minr, fr.
Vailland: nsann tm ilerleyii, bi mineur; alm. Unterbegriff', ing. mi
limlerin tm tarihi usun kutsala nr). Tasmda sonu nermesinde
kar savamyla belirgindir. / E. zne olan terim. Btn insanlar
Durkheim: Kutsal nesne bize kor lm ldr / Sokrates insandr /
ku deilse bile en azndan bir sayg Sokrates lm ldr tasm nda
esinler, bizi ondan uzak tutar; ve o Sokrates kkterim dir. (Bk.
ayn zamanda ak ve arzu nesnesi BYKTERM)
dir. (Bk. DNDII)
KKTOPLULUK (fr. groupe\
KKEVREN (fr. microcosme; alm. Gruppe', ing. group). Bir yer
alm. M icrokosm us\ ing. micro- de bir araya gelmi snrl sayda
cosm). Bir btnsel yap ortaya ko- insann oluturduu btn. Bir k-
yuuyla evrenin indirgenmi bir bi ktopluluk, tpk kurumlarda ol
imi olarak ele alnan insan. Bir in duu gibi, bir ama iin ve belli ku
san rn olan ve tam anlamnda rallara gre bir araya gelmi snrl
bireysel ya da znel zelliklerle do sayda insandan oluur. Amac ve
nanm olan sanat yapt da kc- kurallar olmasyla kalabalkdan
kevren diye nitelendirilebilir. (Bk. ayrlan kktopluluktam anlamn
BYKEVREN) da organik bir btnlk ortaya ko
yar. Topluluk kendisini oluturan
KKLKDUYGUSU. Bk. bireylerin toplamndan ok daha
AAILIKDUYGUSU. baka bir eydir, onun belli bir ya
ps ve buna bal olarak belli bir
KKNERME (lat. minr, fr. ruhu vardr. Toplumbilim kk-
mineure; alm. Minr, Urtersatz; topluluu zgl bir yap olarak ele
ing. minr). Tasmda ncllerden alr ve inceler. (Bk. KALABALIK,
kk olan, kk terimi iereni. TOPLUM)
Kknerme, doal olarak by-
knermeden sonra gelir. Btn in KLTR (lat. cultura; fr. culture;
sanlar lmldr (byknerme), alm. Kultur, Bildung; ing. cultu
Sokrates insandr (kkner re). nsann insanlkla ilgili en ge
me), Sokrates lmldr (varg nel bilgisi. Bir uygarlkta ortaya
ya da sonu). Ayrca, koullu ta konulan dnsel etkinliklerin
smda byknermede ileri sr tm. Kltr szc olduka kar
34 O
KLTR

mak bir kavramn belirleyenidir: biimde kendine bakmaya alk in


kltr kavram toplumsal uzanml san gsterirse, kltr de bize in
olmaktan ok bireysel uzanmldr san deil de tam tamna alakg
ve uzmanlktan ok bilinlilii d nll bir biimde kltrl olduu
ndrr. Bir konuda derinlemi lde kltrl inam gsterir. Her
ya da uzmanlam kiiden ok en toplum belli bir kltr ortamdr,
geni erevede bilinlenmi kiiyi bununla birlikte kltr yerelden ev
kltr adam diye nitelendiririz. Sel- rensele uzanan bir toplumsallk ze
ma Lagerlf Kltr tm renil mini zerinde daha ok bireyin ba
mi olanlarn unutulduu yerde var k, gr, sezi, yarglay zel
ln srdren eydir der. Kltr liklerini duyurur. Bu zelliklerin k
elbette diplomann olmad deil de k toplumda, giderek daha geni
unutulduu yerde balamaktadr. bir erevede insanlktadr. Ne var
Bu yzden bazlar anlam daha be ki bir toplumda varolan ve daha ok
lirgin klmak iin genel kltr de kurallar andran ortalama kltr
yimini kullanrlar. Her kii kendi ola deerleri bireylerde ayn zellikler
naklar ve kendi eilimleri ereve le anmazlar ya da her bireyde ay
sinde kltrldr. Buna gre rahata n renkleri tamazlar. Bir baka de
kltrsz insan olmaz diyebiliriz. yile bir toplumun kltr deerleri
Bilgi kltrn gerekli kouludur bireyde iselleir ve somut anlam
ama yeterli koulu deildir: bilgi bi n kazanr. Bu yzden, her kii kl
linci gelitirdii, dolaysyla kiilii trden belli bir pay alyor olsa da,
gelitirdii lde kltre dn kltrle ilikileri bakmndan insan
mtr. Basit uygulamalar iin edi lar kltrl ve kltrsz diye ayr
nilmi bilgiler ve ezber bilgiler bi mak alkanlk olmutur. Mutlak an
lince yapc etkenler olarak ya da lamda kltrsz insan olamayaca
bileenler olarak katlmazlar. Zihin na gre, yani en basit insan bile
evrensel boyutlarda kavrayc ol enaz dnsellik iinde belli bir kl
mad srece gerek kltrn var tr etkinlii gstermekten geri kal
lndan szetmek olas deildir. madna gre, insanlar kltrl ve
Kltr insana tm insanl gemi kltrsz diye deil, kltrn ge
i, bugn ve hatta gelecei iinde litiren ve kltrn gelitirmeyen
grebilme gc verir, insan deer diye ayrmak doru olur. Bu ayr
lerini yakn evreden tm dnyaya m yaparken bile saknk olmak ge
kadar uzanan bir genilikte kavra rekir, nk kltr gelitirilen bir
ma olasl salar. Ancak bu genel ey olduu kadar dnyaya yne
ya da evrensel grnm bireyin bi liimizle ya da bakalaryla iliki
lin zellikleri erevesinde kendi iinde salanan bir eydir. Ne olur
ni gsterir. Andr Malraux yle sa olsun, gerek anlamda kltrl
der: ebak nasl bize insan de olma koullarn birey kendi aba
il de tam tamna alakgnll bir syla hem g em iten hem b u
341
KYRENE OKULU

gnden, hem kitaplardan hem ya lan da kltr deerlerinin srekli


amdan getirir. Toplumsal yaamn olarak dnmn salarlar. Tm
koullar gerei bir kltr kaltn kltr deerleri insann davran
dan elbette her zaman szedebili- larnda, inanlarnda, tapnmalarn
riz. Ancak bu kalt kendinden ya da, yapp ettiklerinde, syledikle
rarlanmak istediimiz srece var rinde, boyadklarnda, yonttuklarn
dr. Bir baka deyile, raflardaki ki da dlar. Bu deerler toplumsal
taplar, mzedeki resimler, plaklar erevede her eyden nce alk
daki mzikler, hatta herkese ak larda, greneklerde, geleneksel ya
alanlardaki yontular ve mimarlk pda anlatmn bulur. Kltr deer
rnleri bizim kltr geliimimize leri son aklamalarna birbiriyle
dorudan doruya katkda buluna iie gemi drt ayr alanda, fel
mazlar. Ne olursa olsun, her kii sefede, bilimde, sanatta ve siyaset
bir kltr ortamna doar ya da ken te kavuur. rnein herhangi bir
dini b ir kltr ortam nda bulur. insan davran insan yaamna ge
Ben yalnzca fiziksel bir dnyada nel aklamalar getirdii lde fel
deilim: ben yalnzca toprak, hava sefeyi, yasa deeri tayan doru
ve su arasnda yayor deilim: lar ortaya koymakta yardmc ol
evremde anayollar, ekili alanlar, duu lde bilimi, insan bir duy-
kyler, yollar, kiliseler, avadanlk gu-dnce btn olarak akla
lar, bir an, bir pipo var (Maurice yabildii lde sanat ilgilendirir.
Merleau-Ponty). Her kii bylece Tm insan deerleri ve bu deer
kendisini ufuklar iyi seilmeyen, lerin en yksek dzeyde akland
olduka kaygan ya da kaypak, e bu drt alan hep birlikte kltr
itliliklerle ve kartlklarla dolu bir dnyasn olutururlar. (Bk. TEK
kltr ortamnda bulur. Her kii bir NK, UYGARLIK)
kltr ortamnn yesi olmakla bir
uygarla katlmaktadr. Uygarlk KYRENE OKULU. Aristipposun
kavram tm insan etkinliklerini sa kurduu okul. Sokratesi okullar
rar ya da kavrar. Yaam aklayan diye adlandn lan okullardan biri olan
kltr deerleri ve yaam kolay Kyrene okulunun nderi Aristippos
latran uygulama usulleri uygarl yce iyiyi hazda aryordu. Ona gre
n bileenleridirler. yleyse st haz iyidir, iyi de hazdr. Erdemli ol
yap alan olan kltr, altyap alan mak hazzn peinde olmaktr. Her
olan teknikle birlikte uygarl olu haz deerlidir, hazlar birbirinden
turur. Buna gre kltrle teknik ay ayramayz. Haz deneyi zgrlk
rlmaz bir btndr: ne teknik te deniyidir. En ok hazza akllca
meli olmayan bir kltr, ne kltr ulamay bilmek gerekir. Kyrne
temeli olmayan bir teknik dn okulu M.. IV. yzyln balarnda
lebilir. Kltr deerleri teknik ya etkisini tmyle yitirdi ve silindi.
am koullarn srekli olarak d (Bk. HAZCILIK)
ntrrken teknik yaam koul
L
L A K L K (fr. lacisme-, alm. La- am dzeni ngrlerinin zorunlu
izismus; ing. secularism). Din ile koullarndan biri olarak grnmek
rini devlet ilerinin dnda tutan y tedir. Bylesi bir eilimin XVII.
netim anlay. Tm kurumlarda yzyldan nce kendini gsterme
dinsel etkiyi dlamay ngren si olas deildi, nk Yeniam
reti. Laiklik ada yaam dzeni balarna kadar inan dzeni siya
nin zorunlu bir koulu gibidir, an set alanm u ya da bu biimde ve
cak terimin kkeni eski yunan dn geni lde aralksz belirlemiti.
yasna kadar uzanmaktadr. Yunan- Eskiam ve Ortaam toplum-
cada laikos halkla ilgili olan an lar bambaka bir yapdayd. Eski
lamna geliyordu ve klerosla yani toplumlarda daha ok dinsel kken-
din adamlar topluluuyla kart li ynetimler geerliydi, bu dzen
layordu. Laiklik denilen anlay lerde yneticiler tanr deillerse tan
yalnzca din adamlarn siyasal ya r vekiliydiler. Pekaz uygar toplum
amn dnda tutma eilimini de da, rnein Perslerde ve Yunanl
il, ayn zamanda dinle ilgili tm larda yneticinin tanrlk zellii
ilkeleri ve kurallar ynetim aygt yoktur. Buna karlk M srda kral
nn dnda tutma eilimini ortaya ya da firavun tanryd, Mezopotam
koymaktadr; zellikle sivil kurum- yada yneticiler tanr vekiliydiler.
lann, daha belirgin olarak da ei Tanr vekilleri tanrlarla insanlar ara
tim kurumlarnn ve yasama, y snda aracydlar, tanrlar honut et
rtme, yarglama erklerini gerek mek iin tanrlara bavurabiliyor
letiren kuramlarn tm dinsel be lard. Hititde balangta krallarn
lirlemelerin uzanda kalabilmesi tanrlkla bir ilgisi yoktu, devletin
iin devletin ak ve dnsz tutu deien koullar iinde zamanla
munu ngrmektedir. Laiklik d Gne Kral imgesi ortaya kt.
ncesi XVII. yzyldan sonra z Ortaam feodal dzeninde sen-
grlk dnmler iinde orta yrler tanrsal herhangi bir sfat ta
ya kmtr ve yeni demokratik ya mamakla birlikte kilisenin belirle 3 4 3
LAPSUS

yici gcyle kar karyaydlar. imde ve hibir koulda birbirine


Senyrler ve daha sonra krallar, ki kartrlmamas gerektiini bildirir.
lisenin gcne kar koymakla bu Lockea gre her iki kesim kendi
gce uymak arasnda deiik tu iinde bamsz kalabilmeli, dtan
tumlar almak zorunda kalmlardr. herhangi bir kstlamaya urama-
Feodalliin kart olarak gelien maldr, birbirleri iin de kstlayc
mutlakynetimlerde krallar tanrsal olmamaldr. Buna karlk Locke
lk adna etkindiler ve Tanrnn bu devlete dinin korunmas gibi bir i
dnyadaki temsilcileri gibiydiler. lev de ykler. Ona gre devlet dini
Kilisenin Ortaadaki toplumsal- korumad zaman din kuramlar
siyasal gc Rnesans dneminde nn eitli d etkiler altnda zya-
zellikle Reformundzenleyici ko plarn yitirmeleri hi de zor olma
ullar iinde gerilem i olsa da yacaktr. Lockea gre bir toplum
XVII. yzylla birlikte yeniden tm da ahlakn temelini oluturmakta
kurumlar zerinde, zellikle eitim olan din dncesine kar geliti
kurumlan zerinde arln duyur rilecek tanntanmazlkgibi anlay
maya balad. XVII. yzylda daha lar karlarnda her zaman devleti
ok misyonerlik abas iinde olan bulmaldrlar. (Bk. DNCYNE-
tarikatlar eitim alann kendi bak TM)
alarna gre koullamak zere he
men tmyle ele geirmilerdi. Bu LAPSUS (lat. sz.). Konuur
erevede XVII. yzyl zgrlk ken ve yazarken yaplan yanllk.
eilimler arasnda yava yava Bir szcn yerine yanllkla bir
laik dnceyi dourdu. XVIII. baka szc kullanmak gnde
yzyldan sonra bu dnce byk lik yaamda sk raslamlan bir olay
lde yaama gemeye balad. dr. Freuda gre bu olay gerekte
rnein Fransada 1882de kan bizim bilind eilimlerimizi orta
bir yasa rahiplerin ve rahibelerin il ya koyuyor olm akla son derece
kokullardan uzaklatrlmasn zo nemlidir. Konuklanna hogeldiniz
runlu kld. Laik dnceyle ilgili demek iin ksa bir konuma yap
ilk belirleyici bilgileri XVII. yzy maya kalkan evsahibi geliinizle
ln nl ngiliz filozofu John Locke beni mutlu ettiniz yerine gidii
ortaya koydu. Avrupa dncesin nizle beni mutlu ettiniz diyebilir.
de sivillemenin ilk gerek savu R u h a y rtrm a s a lm a la r
nucusu olan ve grleriyle XVIII. lapsus'un iki kart eilimin arp
yzyl aydnlanma dncesine n masyla ortaya ktn gstermek
clk etmi olan Locke, lmllat- tedir, bu eilimlerden biri elbette bi-
rlm mutlakynetim anlay iin linddr. Konumada ortaya
de kilisenin ilevleriyle devletin i kan lapsusun (lapsus linguae) ya
levlerini kesin bir biimde birbirin zarken ortaya kan lapsusdan
den ayrr, bu ilevlerin hibir bi (lapsus calami) daha belirgin ol
LYKEON

duu kesindir; yazmada konuma- unluuna karlk olan ruhsal enerji


dakinden daha ok bilin denetimi diye anlar ve cinsellikle ilgili ruhsal
szkonusudur. enerjiyi yok saymamakla birlikte li-
bidoya zellikle cinsel bir anlam
LB D O (arzu anlamnda lat. yklemekten kanr.
sz.). En genel anlamnda cinsel ar
zu. Yaamsal igdlerin etkin LO G O S (sz anlamnda yun.
enerjisi. Libido cinsel doyuma ula sz.). Evrenin temelindeki ussall-
maya ynelii belirler. Libido 'nun lk. Evrensel us. Evrendeki ak ya
insan davranlarnda ok bel irleyici {da oluumlar dzenleyici ilke. He-
bir arl vardr.O bu davdanlar rakleitosda ve Stoaclarda logos
byk lde koullar. Salt cinsel evrensel us anlamna gelir. eitli
organlarla ilgili deildir. Kiilere, lii bir birlik iinde tutan, dzenli
nesnelere, bedenlere ynelik olabilir. ak salayan odur.
Ruhayrtrmasnda bu terim zel
anlamlar kazanmtr. Freudda li LYK EO N (yun. sz.). Aristo
bido tm duygusal yaam belirle telesin M.. 355den sonra Ati
yen igdsel cinsellik enerjisidir. n ada Lykabattos eteklerinde Ly-
Freud iki tr libido ayrr: Narkis- keion blgesinde kurduu felsefe
sos u libido bireyi kendine, nes okulu. LykeiondaPeriklesin yap
nel libido da yneltir. Terimin an trd bir gymnasion vard. Aris
lam Jungda epeyce deimitir. toteles, Lykeionda rtl galeriler
Jung, libido'yu ruhsal srecin yo altnda dersler veriyordu.

345
M
M ADDE (yun. hyle\ \at.materia; K antda madde duyulur deneyin
fr. matire; alm. M aterie, S to ff; verisidir. yle der Kant: Olguda
ing. matter). Doal nesneler dn duyuma karlk olan madde diye
yas. Mekanik bir ktleye sahip olan adlandnyorum. Olgular eitlilii
cisimsel tz. Maddenin iinde ya ni baz ilkelere gre sezgide birbi
admz ve maddenin kendisi ol rine balayan eyi de olgunun bii
duumuz halde onu kavramakta ve mi diye adlandryorum. Descar-
dolaysyla tanmlamakta glk e tes maddeyi uzamla zdeletirir,
kiyoruz. K ant m addeyi basite bylece boluk fikrini ortadan kal
uzayda devingen olan ey diye drr. /Piene de Ronsard: Madde
tanmlar. Rousseau iin kendi d kalr, biim yitip gider. / Buffon:
mda duyduum ve duyularm et M adde ruhum uzun bir bifm i
kiley en her ey m addedir. La o la b ilird i, onun grm e
M ettrie m addeden szederken biimlerinden biri. / Marquis de
aka syleyeyim ki onu kavra S ade: D oa k en d i k en d in e
yamyorum der. Rgnona gre deviniyorsa, pekiyi, devindirici
madde bir varlk deildir, varln neye yarar? Devindirici eer madde
yapld eydir. Aristoteles felse z e rin d e etk in se m ad d ey i
fesinde ve skolastiklerde bir birin d e v in d irirk e n n asl o lu y o r da
ci madde ve ikinci madde ayrm k en d isi de m ad d e o lm u y o r?
vardr. Birinci madde ya da birin A nlay ab iliy o r m usunuz ruhun
cil madde an maddedir, herhangi m adde ze rin d ek i e tk isin i ve
bir belirlenim kazanmam olan be m eddenin kendisi de hareketli
lirsiz ilkedir, an gcllktr. kinci olmayan ruhtan devinim aln? /
madde ya da ikincil madde belirle Eugne Delacroix: M adde her
nim kazanm maddedir, cisimler zaman hzne kaplr. / Charles
olarak belirmi maddedir. Bu eski Baudelaire: Her yaratlm biim,
felsefelere gre madde gcllk in sa n n y a ra tt b i im le r de
tr, biim ed im d ir (R gnon). lm szdr. nk biim 3 4 7
MADDEBMCLK

m ad d ed en bam szdr, biim i kian ilk maddecileri duyumcu


k u ram m o le k lle r d e ild ir./ onia okuluyla usu Elea okulu ara
Lamarck: Kaba maddelerle canl snda orta bir zm bulmaya al
maddeler arasnda usuz bucaksz an atomculardr. Atomcularla bir
bir hiatus vardr, bu da bu iki cins likte XIX. yzyla kadar varln
cismi ayn izgiye koymamza engel srdrecek olan ve tm varl
karr, onlar herhangi bir ayrntda maddeye, tm devinimi mekanie
bir araya getirmeye kalkmamz da indirgeyen mekanik maddecilik ku
olanakszdr, bunu yapmak boa rulm utur. D em okritos varln
aba gsterm ektir.(Bk. BM, atomlardan yani lmsz, zde,
DUYUM, OLGU) blnmez uzaml paracklardan
kurulmu olduunu bildiriyordu.
M A D D E B M C L K Bk. K- Bu paracklar bolukta devingen
LKECLK. durumdayd. Bylece Demokritos,
Eleal usu filozof Parmenidesin
M A D D EC LK (fr. matrialisme; Bir Varlkn birok varlka d
aim. Materialismus', ing. materia ntrrken paracklar arasnda
lism). Maddeden baka tz bulun brakt bolukla devinimi de olas
madn ne sren reti. Ruhbi- klm oluyordu. Bu paracklarn
limde tm ruhsal olgular fizyolo ya da atomlarn birleip ayrlmalar
jik olgularn sreleri olarak gren douu ve l aklamaktayd.
reti. Tm gereklii maddeye in Ne var ki Demokritosun atomlar
dirgeyen maddecilik Tanr nm var ruhsal varlklardr, bu yzden belki
ln ve ayr bir tz olarak ruhun de ilk gerek m addeci o larak
varln yadsr. Maddeciliin tarihi E p ik u ro su b e lirle m e k d oru
hemen hemen felsefenin tarihi ka olacaktr. Anaksagoras da varln
dar eskidir. Evren aklamalarnda sperma diye adlandrd bir tr
evren n eden gelmektedir? sorusu atomla kurulduunu bildiriyor, bu
nu duyumsal verilere dayanarak ya atomlar bir araya getiren ilke ola
ntlam olan onia okulu filozofla rak nousu belirliyordu ve bu
rn elbette ilk maddeciler saymak nous da m addeseldi, en ince
doru olmaz. Felsefi aklamalar maddeden yaplmt. Epikuros iin
n duyu verilerine dayandrarak d de varlk atomlardan, belli bir ar
dnyann bize olduu gibi grn l olan atomlardan kurulmutu,
dn bildiren filozoflar birazck buna gre tam anlamnda madde
zorlamayla kendiliinden madde seldi, yle ki ona herhangi bir tan
ciler, retilerini de kendiliinden rsallk ilemezdi. XVII. yzyln
m addecilik diye adlandrabiliriz. nl Bacon, Hobbes, Descartes ve
Ancak madde nedir sorusunun tar Spinoza retileri maddeci bir ba
tlmad yerde gerek anlamda k as getirirler. XVIII. yzylda
348 maddecilik szkonusu olamaz. Es Baron d Holbach, Helvetius, La
MADDECLK

Mettrie, Buchnes gibi maddeci fi toplumsal yaamn temelinde yer


lozoflarn en zgn saylan Baron alr ve diyalektiin a n ndan
d Holbach ruhu ve maddeyi ayn geerek ilerler. Tarihsel maddeci
ey sayyor, evrende mutlak bir be lik, diyalektik maddeciliin bir ba
lirlenim dzeni ngryordu. Ba ka anlatm gibidir, iktisadi olgula
ron d H olbacha gre dinlerin in rn toplumsal styapy ve siyasal
san zararna ileyen bir bask gc styapy belirlemesiyle ilgili bak
olm aktan te bir anlam yoktu. a sd r. T arih se l m a d d e c ilik
Helvetiusun duyumculua daya M arxla Engelsin 1848de yaym
nan bir maddecilik anlay vard. ladklar Komnist parti bildirisi'Ti
Ona gre yalnzca maddesel nes de ilk anlatmn buldu, daha sonra
neler vard, bilgi duyumlarmzn Marxin Sermaye adl yaptnda ay
rnyd. XIX. yzylda ortaya rntl bir biimde akla kavutu.
kan ve M arx felsefenin zn Bu grlere gre insanlk tarihi en
oluturan diyalektik m addecilik bandan beri snf savamlar ta
mekaniki maddecilikten ayr ola rihi olmutur. Tarihte nce kleler
rak evreni srekli evrimlenen bir efendilerle, sonra seriler senyr-
yap diye belirler. Buna gre diya lerle savamlardr, bugn de pro
lektik sreler boyunca kendini letarya burjuvalarla savamaktadr.
gsteren geliim niceliksel deiim Demek ki insanlk tarihi smr
lerin niteliksel deiimlere dn lenlerin smrenlerden kurtulmak
m esiy le so m u tla r. M arx ve iin ortaya koyduu direniin tari
Engels Hegelin sav, karsav ve bi hidir. nsanlk tarihi boyunca e
leimden oluan l dnm fik itli biimlerde gelien ve eitli bi
rini dorudan benimsemilerdir, an imlerde engellenmeye allan bu
cak onu ruh dnyasndan madde smr amzda proletaryann ta
dnyasna indirgemilerdir. Engels rihsel grevini yapmasyla son bu
A n ti-D h r in g de yle der: lacaktr. Hibir ey retmeyen, bu
M arxla benim hemen hemen tek na karlk her eye sahip olmak
yaptmz ey bilinli diyalektii bi isteyen sermayecilerin smr d
zim doa ve tarih asndan mad zenini ykacak olan proletarya,
deci kavraymza geirerek alman M arxin deyiiyle tarihin tand
lkc felsefesinden kurtarmak ol devrimci snflarn en devrimcisi
du. Buna gre insanln tarihi do proletarya sonunda snfsz toplu
ann belirleyici gcne baldr ve mu gerekletirecektir, bu gerek
bilimin ortaya koyabilecei yasa letirme srecinde zel mlkiyet t
larla koullanmtr. Bu yasalar in myle ortadan kalkacaktr. Buna
san dnyas iin iktisadi yaam d gre tarihsel maddecilik bizi a
zeyinde kendini gsteren yasalar da topluma ve gelecek toplumla-
dr. ktisadi yaam insan dnyas ra aan bir dnce biimidir, bir
iin tam anlamnda belirleyicidir, reti olmaktan ok bir baktr, bir
MADDESZCLK

dizge olmaktan ok bir grtr ve de yorumlamaktan baka bir ey


elbette insanlk tarihiyle ilgili ola yapmadlar, oysa szkonusu olan
rak yaplm ve yaplabilecek son dnyay deitirm ektir (Marx).
aklama deildir. nk M arx Bylece tarihsel maddecilik durma
felsefe her eyden nce son ak dan gelien bir dnya karsnda
lamalar ngren kat dizgeci tutu dncenin gcn ve ykml
mu kesinlikle yadsr, ona gre u lklerini aratrmaya ynelmitir.
suz bucaksz bir gelecee alan in Marx yle der: Tarihsel m adde
sanlk tarihini tm yarnlar koul- cilik bir an elinden brakmad ger
larcasna imdiden belirlemek ola ek ilkelerden yola kar. Onun il
sl yoktur. Deimezlik fikrini keleri insanlardr; tam bir yaltk-
gerekd bulan M arx gr an lk, tam bir devinimsizlik iindeki
cak tarihin bir blmn aydnla insanlar deil, deneysel olarak ay
tabilmek abasndadr. Marx bu ko dnlk olan gerek geliimleri iin
nuda u belirlemede bulunur: Dn de belirgin koullara uyan insan
yaya retici insanlar olarak yeni lardr. Lenin de yle der: Marxin
bir ilke getirmek zere ynelmi de tarihsel maddecilii bilimsel dn
iliz. te doru, karsnda diz cenin en byk zaferi oldu. Tarih
kn! demiyoruz. Dnyann kendi ve siyaset kavraylarnda o zama
ilkelerinden giderek dnya iin ye na kadar sren karmaay ve geli-
ni ilkeler gelitiriyoruz. Gerekte igzellii byk lde tutarl ve
diyalektik maddecilikten tarihsel uyumlu bilimsel bir kuram izledi.
maddecilie uzanan yol kuramdan Bu kuram retim glerinin artyla
uygulamaya gei yoludur. Gelii bir toplumsal rgtlenme biimin
mi yazgnn stne karan ve in den daha yksek bir rgtlenme bi
san gelien bir dnyada etkin k iminin nasl doup gelitiini gs
lan bu bak as insann kendini termektedir. (Bk. DYALEKTK,
kendi tarihi iinde arayn ve bu FELSEFE, MADDESZCLK)
aray iinde bir bilin devrimini
gerekletirerek kesin bir biimde M ADDESZCLK (fr. immateri-
dorulara ynelm esini ngrr. alisme-, alm. Immaterialismns; ing.
Bilin dzenlemesi, der Marx, immaterialism). Maddenin varl
dnyay bilinli klmaya dayanr, n yadsyan, yalnzca ruhlarn ve fi
dnyay kendiyle ilgili uykusundan kirlerin varln varsayan reti.
uyandrmaya, ona kendi eylemle Maddesizcilik terimini ilk kulla
rini aklamaya dayanr. Bylece nan Berkeley onunla maddeciliin
dnce dnya ya da insanlk ze tam kart olan felsefesini akla
rine herhangi bir dnce olmak m oluyordu. Berkeleye gre mad
tan kacak, dnyay deitirmek de diye adlandrlan eyin alglan
zere etkin bir g olacaktr: Fi maktan te bir varl yoktu, bu al
lozoflar dnyay deiik biimler g olgusu da dorudan doruya
M A N C L K

Tanr nn istemiyle gerekleiyor nemli belirti kararszlktr. Btn


du. Berkeleyin ruhu gerekilik balarndan kurtulmu olan imge
diye de adlandrlan felsefesi ba lem birbirinden kopuk imgeler re
tan sona m addenin olm adn tirken sz karmakark olur. Mani
gstermeye adanmtr. Berkeley yapsal kkenli bir hastalktr, bu
varlk bir alglamadr (esse est nunla birlikte eitli duygusal ne
percip) der. (Bk. MADDE, MAD denler, alkol ve uyuturucu kulla
DECLK) nm manide kolaylatrc etkenler
olurlar. Baz ruhsal bozukluklarda
M AARA B EN ZETM ES. Pla- maninin melankoliyle dnml
tonun Devletinde (VII. kitap) bil olarak ortaya kt grlr. O
gimizi bir tutsan bilgisiyle e tut durum da m aniyle m elankoli bir
mak iin kulland benzetme. Bir hastaln iki ayr yz olur. (Bk.
maarada yz maarann duvar MELANKOL)
na gelecek biimde zincirlenmi bir
tutsak duvarda yalnzca gne M A N C L K (fr. manichisme',
nn vurmasyla beliren glgeleri alm. Manichdismus; ing. manicha-
grecek, ancak bu glgeleri olu eism). M.S. III. yzylda M aninin
turan nesneleri hibir zaman gre sonradan dinsel inanca dnen d
meyecek ve tanyamayacaktr. Bu nceleri. randa ortaya kan ma-
na gre bizler bu duyulur dnyada nicilik, Zerdt diniyle eski mezo-
dealarn kendilerini deil ancak potamya dinlerinin bir karmdr,
glgelerini grebilmekteyiz. (Bk. hristiyan diniyle ilgili birtakm e
LKCLK) leri de iermektedir. Zerdt dinin
de yi Tanr (Ahuramazda) ve K
M AN (lat. mania\ fr. manie; alm. t Tanr (Angramanyu) kartl
M anie; ing. mania). iddet devi vard, evren bu iki ilkenin att
nimleri oluturacak kadar an uya aland. Manicilikte de iyilik (Hayr)
rlmayla belirgin ruh hastal. Tu ile ktlk (er) atrlar: evrende
tarsz sevin gsterileri, bkmadan olduu gibi insanda da bu iki ilke
usanmadan ileri geri konumalar, ykmaktadr. Birlikde bu ykma
beklenmedik tutum deiiklikleri, son bulacaktr. Birlike yalnzca bil
birdenbire ortaya kan fkelilik giyle ulalacaktr. Maddi deerler
maninin balca belirtileridir. Ma le ilgilenmeyen, gsteriten holan
nide yz renkli ve canldr, gzler mayan, bbrlenmek nedir bilme
prl prldr, davran itenlikli gibi yen, yalan sylemeyen, bakalar
dir, aralksz konumalar sk sk n kk grmeyen insanlar Birlik
kahkahalarla kesilir, ark sylemek yolunda insanlardr. Sevgi, Birlikin
ve lk atmak gibi davranlar ok asl kaynadr. Manicilik, randan
grlr. Hasta belli bir yerde dura baka lkelerde de etkili oldu, zel-
maz, bir oraya bir buraya gider. En lik le T rk is ta n da, T ib e tde,
MANTALTE

inde, Hindistanda, Ispanyada tkta deil mantkla ulalr. Mantk


yayld. Roma mparatorluu iin elbette bir toplumsal etkinlik alan
de maniciliin yaylmas hristiyan- olarak insan yaamn olas klan or
lar korkuttu, bu yzden bu top tak zelliktir, temel insani dayanak
raklarda bu dinin yandalar byk tr. Her toplumsal dzenlenme, her
basklar altnda kaldlar. VI. yz toplama zorunlu olarak bir man
yldan sonra Avrupada manicilik tk temeli zerine kurulur. Uygar
eriyip gitti. Ortadoudaki etkileri lk zelliklerine gre ortaya kan
de X. yzyldan sonra silindi. deiik yaam biimleri ne olursa
olsun, insanln ortak bir mant
M ANTALTE Bk. ANLAYI. vardr. Mit dncesinde de bilim
dncesinde de ayn mantn et
M ANTIK(lat. logicia; fr. logique; kin olduunu ve insann her zaman
alm. Logik\ ing. logic). Doruyu ayn biimde dnm olduunu
ortaya koymak iin gvenilir d bir gn ortaya koyarz belki de der
nsel ilem biimleri belirlemeye Lvi-Strauss. Buna gre benini
d ay a n a n u sa v u rm a la r bilim i. bakasnn b en ine balayan en
D orunun k u rallarn biim sel gl ara olarak mantkla donan
adan aratran bilim ya da bilgi m bulunan insanolu zihin sal
alan. Jean Piaget mant doru n yitirdii zaman gereklikten ko
nun biimsel koullaryla ilgili ara puk bir yeni manta balanrken
trma olarak tanmlar. Littrye g toplumsal yaamla balarn da yi
re mantk usavurma yntemlerini tirecektir. Gene de genel mantk
konu edinen bilimdir. En genel an tan tmyle uzaklama ya da kop
lamda mant usavurmalar bilimi ma olas deildir. Shakespearee
olarak tanmlayabiliriz. Felsefenin Hamletde lgnlk olsa da bu,
bir blm olarak mantk doru bil mantktan uzak deil dedirten bu-
giye ulama yolunda zihnin ilev dur. Bununla birlikte, tam tamna
lerini ve hatta ilemlerini belirler ortak bir mantktan szederken e
ken belli koullara gre hangi bil itli mantklardan szetmemiz de
gilerimizin geersiz olacan da be olaandr. Genel manta ters d
lirlemeye alr. Mantk bize her meyen mantklar olmaldr, birey
eyden nce doru dnmenin lerin mant, sanatn mant, sa
yollarm retecektir. Fernando da van mant gibi. zellikle este
Rojas Bir eyin kara olmayndan tikiler gndelik mantktan ya da
onun beyaz olduunu karmamak bilimsel mantktan ayr bir sanatsal
gerekir derken bize mantkl d mantn varlndan szettiklerin-
nmenin inceliklerini duyurur. An de, sanatn anlatm olanaklarnn,
cak hibir zaman mant doru bil kavrama ve kavratma koullarnn
gi 1er retme alan diye dnme gndelik yaamdakinden ayr ola
mek gerekir. Doru bilgiye man bileceini, hatta olmas gerektiini
MANTIK

duyururlar. Dil gibi mantk da sa durmu, tmdengelimi tasm ola


natta zel bir kullanma urar ya rak belirlemitir. Bir tasm e
da daha dorusu sanatn zel man den olumaktadr: byk nerme,
t zel anlatm olanaklarn, zel kk nerme, varg. Tasmda k
bir dili gerekli klar. Lautramont k nerme araclyla byk ner
yle der: iirin bir mant var meden vargy karrz. Btn in
dr. Bu mantk felsefenin mantyla sanlar lmldr byk nerme
ayn ey deildir. Filozoflar airler si, Sokrates insandr kk ner
gibi deillerdir. airlerin kendileri m esine gre, Sokrates lm l
ni filozoflardan stn grme hak dr sonucunu verir. Aristotelesin
lar vardr. Ancak ne olursa olsun tasm yntemleri Ortaada zel
her mantk mantkl olduu srece likle Ortaan ikinci dneminde,
ya da mantk olduu srece geer- skolastik felsefe dneminde hris-
lidir ve mantn doru kullanlma tiyan retisinin temellendirilme-
s bilimde de, sanatta da, gndelik sinde bir aratrma yntemi olarak
yaamda da iletiimi kolaylatrr ve kullanld, ancak bilinenin gsteril
gl klar. B una gre dilin bir mesi dnda bir amaca kullanlma
mant olduunu sylerken onun d iin verimli olmad. Aristoteles
bir mantk olduunu da syleyebi mantnn Ortaadan sonra hak
liriz. Mantk anlaylarnn en eski sz eletirilere uramasnn asl ne
si Aristoteles mantdr. Aristote deni budur, onun uzun sre bir gs
les zihnin doru bilgiye ulatran te terme arac olarak kullanlm ol
mel ilevlerini Organon'da incele masdr. Rnesansla birlikte orta
di, bylece mantn, daha zel an ya kan yeni dnce devinimleri
lamda biimsel m antk'm kurucu ve bu devinimler iinden szlp
su oldu. Aristoteles mantnn z gelen yeni bilimsel kavray birok
bir bilgiden bir baka bilgiyi kar dnr Aristoteles mantna,
maya dayanr. Buna gre mantk hatta tm Aristotelesilie ya da
usavurmalar yapma sanatdr, bir Aristoteles den sonra gelien Aris-
bilgiden bir bilgiyi gidimli olarak totelesi eilimlere kar eletirici
karma ya da Aristotelesin deyiiyle bir tutum almaya gtrrken tasm
bir bilinenden bir bilinmeyene ge yntemlerini yrrlkten kaldrd.
me sanatdr. Aristotelesde bilgi iki nk yeni dncenin nclerin
ynl bir ilemle elde edilir. Tme den Descartes tmdengelime birinci
varmda tikelden tmele ya da zel planda yer vermi olsa da bundan
den evrensele doru, tmdengelim byle tmevarm yntemi genelde
de tmelden tikele ya da evrensel yeni bilimsel anlayn yntemi du
den zele doru ilerlenir. Aristote rumuna geliyordu. Bu deiim bi
les daha ok tmdengelim zerin raz da mantn nemini yitirmesi,
de yani evrenselden zele doru yntem dncesinin nem kazan
karmlar yapma yntemi zerinde mas olarak dnlmelidir. Aris-
MANTIK

totelesin Organonuna kar Ba- zneden ayrmann olas olmad


conn Novum Organum u yazmas yarglara gtrlebilirler. Burada
artk apayr bir bilimsel kavrayn K an tn yargdan ne anladn
dnyaya egemen olacann ok anm sam akta yarar vardr. Kant
nemli bir belirtisiydi. Aristoteles yarglar hem a priori ve a posteri-
mant bir bilimsel yntem olmak ori olmak zere, hem de ayrtr
tan karken mantn temel kural m ak ve biletirmeli olmak zere
larn ortaya koyan en yetkin ara ikiye ayrr. Ayrtrmal yarglar
trm a olm a deerini korumutur. kavramlar aklamakta snrlanr
Deiiklik uydu: mantk yntem lar, biletirmeli yarglar adndan da
deildir, yntem olarak mant kul anlalaca gibi bileim yoluyla bil
lan m ak d o ru olm az, elb ette gimizi genileten yarglardr. Her a
m an t a ters dm eyecek yeni priori nerme ayrtrmal nerme
aratrma yntemlerinin bulunma dir, her a posteriori nerme bile
s gerekir gr ne geiyordu. tirmeli nermedir. Birinciler zihin
Bylece eski Organon'un yerini ye de ncesel olarak vardr, deneyden
nisi alrken yntem sorunu bilim gelmez; kinciler deneyle ilgilidir.
sel dncenin bata gelen sorunu nemli olan hem a priori hem bi
oluyordu. Kant, Aristoteles mant letirmeli yarglara ulaabilmektir.
nn doru mantk olduunu, man yleyse biletirmeli yarglarn a
tn Aristotelesden sonra byk posteriori olanlar dnda a priori
bir gelime gstermediini syler olanlar da varsa, o zaman bilim
ken haklyd. Aristotelesden son gerek anlamda byk b h ilerleme
ra mantk alamnda en nemli katk iinde olacaktr. A posteriori olan
Kantm katksdr. Kant bilgi an yani deneyle ilgili olan bileimsel
lay deneyin alanyla metafiziin yarglarla zaten srekli olarak yeni
alann birbirinden aynr. Deneysel bilgiler ediniriz. A priori olan bile
dzeyde duyularla elde edilen izle imsel yarglara gelince, bilimde asl
nimler anln kategorileriyle bilgi amalanmas gereken bu yarglar
ye dntrlrken, metafizik d dr. Bylece Kant mantnn k
zeyde us deneyi aan fikirlere y keninde lkc bir bak as ya
nelir. Buna gre Salt usun eletiri- tar. Buna gre bilgimiz deneyle ba
iznde Kant bize elbette birbiriyle lasa da, zihin kendi yapsnn zel
balantl iki paral bir bilgi anlay liklerini nesneye yklemektedir.
verir. K anta gre bilimler, zel Kant mantnn temeli duyulur bil
olarak da matematik ve fizik her ginin a priori biimleriyle anln a
trl metafizikten bamsz olarak priori biimlerini ortaya karmak
ilerler. Bilimlerin ilkeleri biletirmeli tr. Duyulur olanla ilgili aratrma
a priori nermelere yani zneyle akn estetikin, anlkla ilgili ara
yklemi zorunlu bir bala birleti trma akn ayrtrmann konu
354 ren ve ayrtrma yoluyla yklemi sudur. Birincide uzay ve za-
MANTIKNCES

man, kincide kategoriler yani nc bir kavram da birleirler.


temel kavramlar ele alnr. Bylece rnein varlk kavram kartn,
Kant ayrtrma alanyla ilgili ola hilik kavramn getirir, varlk ve
rak dorular mantm ortaya ko hilik de oluum kavramnda bir
yarken, bir de ayrtrma alanna araya gelirler, bu da varlkla hili
kart ve diyalektiin alanna kar in bir bileimidir. Simgesel m an
lk olarak yani Noumenon alanyla tk'. Kk ok eskiye dayanmayan
ilgili olarak bir grnler mant simgesel mantk btnleyici bir bi
belirler. Grnler mant zorunlu lim olarak dnlr. eitli dn
olarak bir yanllar mantdr. Es ce biimlerinden yola kan, bu bi
kilerin mant tmyle grnler imleri iaretlerle belirleyen bu ye
mantdr. Grn her znellie ni mantk birok bakmdan mate
ayr ayr grnen eyi karlar ve matik bilimine yaklar, bu yzden
fiziksel dnyann herkes iin ortak matematiksel mantk diye adland-
olan grnme biimleriyle kart rld gibi lojistik diye de adland
lar. Buna gre akn ayrtrma rlr. (Bk. TASIM, TMDENGE
anln ar bilgisinin eleri iinde LM, TMEVARIM)
apriori bilgilerimizin ayrtrlma
s iin vardr, akn diyalektik de M A N TIK D II (fr. illogique; alm.
zihnimizin usavurmalarlatm olas unlogisch; ing. illogical). Mantk
deneyin alann aarak dt sal olmayan. M antk kurallarna
yanllarn giderilmesi iin vardr. uyarl olmayan. M antksz olan (fr.
Kant mant yle tanmlar: Anl alogique; alm. alogisch; ing. alo-
n ve genel usun zorunlu yasala gical) yani mantkla hibir balan
rnn bilimini ya da bir baka de ts bulunmayan. (Bk. MANTIK)
yile genel dncenin basit bii
minin zorunlu yasalarnn bilimini M A N T IK L A T IR IC IL IK (fr.
mantk diye adlandryoruz. Kant logicisme; alm. Logizismus; ing.
mantndan sonra en nemli man /og/c/im).Felsefede manta belir
tk Hegel mantdr. Hegel mant leyici bir yer veren ya da ilev yk
Aristoteles ve Kant mantklarndan leyen reti. Her eyi mantk a
olduka deiiktir. Kavramlarn sndan ele alma eilimi. Dnce
birbirine uyarll ya da uyarszl de ruhbilimci eilimlere karlk ola
dnda mantk yoktur diyen He rak mantkla dorulama eilimi.
gel iin mantk metafizikle karan Matematii manta indirgeme ei
mutlak bir bilimdir. Bu Mantk, bir limi. (Bk. MANTIK)
bileimi getirecek kartlarn man
tdr. Buna gre sav olarak konu MANTIKNCES (fr.prlogique;
lan bir kavram elikili kavram ola alm. Praelogik; ing. prelogical).
rak zorunlu kartn gerektirir. ki Fransz dnr ve toplumbilim
kavram, st dzeyde bileim olan cisi Lvi-BruhPiin uygar ve yeti
MASALCILIK

kin insann dnce biiminden ayr P. Lonardon masallamay yle ta


olarak ilk ellerin ve ocuklarn nmlar: Bazen belli bir konu er
dnce biimini belirlemek zere evesinde azok tutarl ykler
kulland terim. (Bk. MANTIK) biiminde bazen yerin ve zamann
koullarna tam anlamnda uymaz
M A SA L C IL IK (fr. mythomarie; bir biimde ortaya konulan imge-
alm. Mythomanie; ing. mythoma- lemsel rnlere verilen ad. ocuk
nia). Ar yalan syleme eilimi. larn ortaya koyduu masallamalar
M asalclk cinsel sorunlardan bes bir hastalk belirtisi olarak deer-
lenir ve zellikle bo bbrlenme lendirilmemelidir. Onlar imgelem
lere dayanr. ocuklarda grlen lerinin ar almasyla, kitaplarn
m asalclkla byklerde grlen ve filmlerin de etkisinde masalla
masalcl birbirinden ayrmak ge malar yaparlar. ocuk yapt ma-
rekir. mgelemi ar llerde al sallamalann bilincinde deildir. Oy
an ocuk usuyla imgelemini de- sa yetikin kii yapt masallama-
netleyemedii iin srekli masallar larn bilincindedir ve bu bir hasta
uydurma eilimindedir. ocuun lk belirtisidir. Masallama bir takm
bu durumunu kendi mitoslarna s zihin bozukluklarnn sonucunda
k skya balanm ilkellerin duru ortaya kar. Geri zekallk, buna
muna benzetebiliriz. Gene de o ma, Korsakoffhastal masallama-
cukta masalclk eiliminin bir ei lara olanak verir. (Bk. MAS ALCI-
timden geirilmesi gerekir. Salkl LIK)
yetien ocuk byyp gerekler
le kar karya geldike masalcl- M AZOHZM ya da M AZOZM
brakacaktr. Yetikinlerde ma- (fr. masochisme; alm. Masochis-
salclk elbette bir hastalk belirtisi mus; ing. masochism). Avustur
dir ve ok zaman baka ruhsal yalI romanc Sacher-M asochun
dengesizliklerle birlikte grlr (A. romanlarndan esinlenerek belirlen
Porot). Baz ok zeki bireyler bile, mi olan ve acdan haz duymayla,
uslarn iyi kullanmay reneme acy aramayla belirgin olan ruhsal
milerse, masalcla yatkn olacak bozukluk. yklerinde ve roman
lardr. Masalc, uydurduu masal larnda acdan haz duyma temas
lara inandrmay ok iyi bilen kii na ok sk raslanlan Sacher-Ma
dir. Dupre, masalcln temelinde soch da gerekte bir mazohistti.
ilke belirler: heyecanllk, imge Mazohist kamlanmaktan, iken
lemini ar kullanma, inandrclk. ce grmekten, aalanmaktan, iti
(Bk. MASALLAMA) lip kaklmaktan haz duyar. Mazo-
histin cinsel hazza ulamas buna
M A SA L LA M A (fr. fabulation; gre iddete bal olacaktr. Ba
alm. Erfm durg; ing. fabulation). kasna eziyet etme hazz diye belir
Gerek gibi sunulan uydurma olay. lenebilen sadizme ok yakn olan
MELANKOL

ve hatta ok zaman onunla birlikte okullar arasnda ad geen bu okul


grlen mazohizmin kaynaklar el tartmac zelliiyle bilinir. Eukle
bette ocuk yalardaki eitim bo idesin dncesi Sokratesin g
zukluklarnda aranmaldr. Bazen rleriyle Parmenidesin grle
ocuun dayak yem ekten ya da rinin bir karmdr. Megara oku
herhangi bir biimde cezalandrl lunun filozoflar Sokratesin yi sini
maktan haz duyduu grlr. Ma Parmenidesin Bir Varhkyla z
zohizmin tam bir edilginlie ya da deletiriyorlard, bilgide evrensel
baeie varan ar biimleri ok lik diye bir eyin szkonusu ola
sk grlmese de vardr. (Bk. SA- mayacan bildiriyorlard. Eubuli-
DZM) des, Dioklides, Pasikles, Stilpon
okulun nde gelen adlardr.
M EC ZU PLU K (fr. illuminisme-,
alm. Illum inism us; ing. illum i- MEKANKLK(fr. mcanisme;
nism). sel aydnlanmaya inanan alm. Mechanismus; ing. m echa-
larn retisi. Tanryla inanl bi nism). Olgularn mekanik belirle
rey arasnda gizemli bir alveri ol nimlere indirgenebileceini ng
duuna inananlarn retisi. M ec ren felsefi bak as. Her eyi d
zupluk retisini ortaya atanlardan zenli devinimle aklayan felsefi ba
biri Swedenborgdur. Swedenborg k as. Felsefede mekaniki g
sann lm n n karanlk r atomcu Epikurosa kadar uza
zerindeki zaferi olarak nitelendir nr. XVII. yzyl felsefeleri ruhu
di. saya ulama akyla arnabilir, eilimlerini brakmamakla birlikte
kendimizi sada kutsallatrabilir- byk lde mekaniki oldular.
dik. Swedenborgdan sonra XVIII. Descartes ruhsal tzden ayr bir
yzyln ikinci yarsnda bir baka maddesel tz belirledi ve maddesel
gizemci Louis-Claude de Saint- dzeyde her eyi uzamla ve devi
Martin doruya sezgiyle ulalabi nimle aklamaya yneldi. Meka
leceini bildirdi. Saint-Martin bu nikilik maddecilik deildir, yalnz
dnceleriyle XIX. yzyl dinci ca madde dnyasnda mekanik olu
dnce dnyasn byk lde umlarn varln benimser. (Bk.
etkiledi. (Bk. GZEMCLK, SEZ MADDECLK, RUHULUK)
G)
M E L A N K O L (fr. m lancolie;
M EG A LO M A N Bk. BYK- alm. Melankcholie; ing. melanc-
LKDUYGUSU holia). Ar zntyle belirgin ruh
sal bozukluk. Melankolide en nde
MEG ARA OKULU M . IV. yz gelen belirtiler yklmlk, isteksiz
ylda Eukleidesin Megarada (Ati lik, dnceden ka ve devinim-
nann bats) kurduu felsefe oku sizliktir. Melankoliklerde yaama is
lu. Sokratesi okullar diye bilinen tei neredeyse yokolmu, onun ye
MERKANTLZM

rini mutlak bir znt almtr. Has Sindirim dzeninde bozukluklar


ta nedeni belirsiz olan byk bir ac szkonusudur, zellikle kabzlktan
iinde kvranr, gene nedeni belir yaknlr. Melankoli genel olarak
siz sululuk duygulan, aalanm- maniyle birlikte grlmektedir. (Bk.
lk duygular duyar. Bu acl yaam ACI, MAN)
intihar arzusunu kendiliinden ge
tirebilir, bu yzden melankoliklerin MERKANTLZM Bk. KAZAN-
yakndan gzlemlenmesi gerekir. ILIK.
Baz durumlarda bakalanm ldr
me giriimleri de szkonusu olabi M E T A FZ K (fr. m itaphisique\
lir; bir melankolik anne acdan kur alm. M etaphysik; ing. metaphy-
tarmak gerekesiyle ocuunu l sics). Duyular araclyla kavran-
drebilir. ntiharda ya da ldrme lamayan eylerin bilgisi. lk neden
de son derece etkin grnen me lerin ya da ilk ilkelerin bilgisi.
lankolik genelde istemli ynelimini Kantda yalnzca us kaynandan
tmyle yitirmi gibidir. Bu duru gelen yani deneyin verilerine ba
mun ar karamsarln mantksal vurmakszn ortaya konulan bilgi.
sonucu olduu sylenebilir; hasta Auguste Com teda dinsel dn
yaamdan tmyle kopmutur, ne ceyle olumlu dnce arasnda yer
yapsa bounadr. M elankolinin alan, bir gei yeri zellii gste
younlat durumlarda hasta an ren soyutlamaclk eilimiyle belir
cak kendini zorlayarak ayakta du gin olan dnce. nsanolu d
rabildiini syler. Baz durumlarda nmeye balayal beri kendisiyle
sann ya da duyu yanlsamalan g ve evrenle ilgili kkl sorular so
rlebilir, hasta hi de yle bir du rarken somut olann, elle tutulur
rum yokken birileri benden sze- gzle grlr olann dnda ya da
diyor diyebilir. Binlerinin kendisi tesinde bir baka varlk alannn
ni ldrmek istediini, bunun iin bulunup bulunmad sorusunu da
bir idam sehpas hazrlanmakta ol sormutur. Bu sorunun olumlu ya
duunu bildirebilir. Bu tr bozuk ntlar metafizik bilgisini oluturur.
luklar bir yana, hastann zihinsel et Adn Aristotelesin bilgi kuramyla
kinlii enaza inmi durumdadr, dik ilgili yaptna M.. I. yzylda Ro-
kat hemen tmyle dalmtr, es doslu Andronikos tarafndan ve
ki anlar canl kalmakla birlikte has rilmi olan Metaphysika (yun. me
taln belirdii zamanlarla ilgili an ta ta ph ysika , fizikten sonra)
lar ve daha sonrakiler hemen t adndan alan bu kavram uzun sre
myle unutulmutur, bellek karma felsefede eyleri raslantlanyla deil
karktr. Uykusuzluk en ok ya de kendileri olarak ele alan temel
knlan durumdur ve zellikle ge aratrma alann belirlemitir. Me
cenin ikinci yarsnda ortaya kar. tafizik terimini felsefesinde hi kul
Tepkimeler iyiden iyiye azalmtr. lanmam olan Aristoteles de me-
MTOLOJ

fizikten varlk olarak varlk ara- lemek alkanlk olmutur. N e var


rmasn anlyordu. Aristotlesden ki baz ada filo zo flar onun
sonra m etafizik terim i vaktiyle olumlu anlamn korum aya zen
Aristotelesin ilk felsefe dedii gstererek ona insan yaamyla il
kkl nedenler aratrmasna kar gili en genel aratrma anlam ver
lk kullanlr oldu. Hristiyan dog milerdir. Varoluu felsefede tm
malarnn XIII. yzyldaki Aristo- yaarl iinde ya da yaamla ili
telesi temellendiricisi AzizTom- kisi iinde ele alnan insann arat
maso metafizik aratrmasn ya da rlmas metafizik aratrma olarak
varlk olarak varlk aratrmasn fel deerlendirilir. M arx felsefeye
sefenin temeli durumuna getirdi. gre dural olan, tarihsel olmayan,
Daha sonra metafizik terimi felse diyalektikle ilgisi bulunmayan tm
fe tarihi boyunca olduka deiik bilgiler metafizik bilgilerdir. (Bk.
anlamlar ald. Bilginin ncesel ko FELSEFE, MANTIK)
fullarn benimseyen filozoflar iin
metafizik bu koullarla ilgili tm us M T O L O J (fr. mytfologie', alm.
sal aratrmay ierir. Kant, meta Mythologie\ ing. mythology). Bir
fizie kendi felsefe anlayna gre halkn ya da bir uygarln ortaya
deiik bir anlam ykler, buna g- koyduu mitoslar ya da efsaneler
le metafizik yalnzca us kaynan toplam. Eskiada tanrlar, yar-
dan ya da kavramlar a priori tan tanrlar ve kahramanlarla ilgili an
ma yetisinden gelen, yani deneysel latlar. Mitoloji felsefe ncesi top-
verilerle ilgisi olmad gibi zama lumlann temel dnsel etkinlikle
nn ve uzayn sezgileriyle de ilgisi rini ierir ve felsefi ve bilimsel ara
olmayan tm bilgileri ierir. Me ya karlk olur. Eskiam ilk uy
tafizik, gerekte salt usla sahip ol garlklarn oluturan tm toplum-
duumuz her eyin dizgesel bir bi lar mitoloji toplumlan diye tanm
imde dzenlenmi bilanosudur lamak yanl olmaz. Felsefi ara
der Kant. Auguste Comteda me trmaya konu olan temel sorunlar
tafizik deneyin alann ya da olgu ilk karlklarn masals bir anlatm
lar alann aan eydir. Auguste iinde ilkin mitolojide bulmulardr.
Comte olumlu dnemi nceleyen Bu yzden mitolojiyi felsefenin ilk
ve olgularn deneyine ulaamaya biimi diye nitelendirebiliriz. Her
camz bilgilerle akland dne toplumun eski ve yeni tm toplum-
mi metafizik dnem diye adland larn mitolojileri vardr, bu mitolo
rr. Bylece felsefe tarihi boyunca jiler ilgili olduklar toplumun altbi-
eitli anlamlar alan metafizik lincini olutururlar, ortaya koyduk
Auguste Comteda olumsuz bir an lar simgelerle o toplumun aclar
lam kazanmtr. Gnmzde so n, korkularm, saplantlarn dile ge
yut, karmak, dorulanamaz tm tirirler ve byle olmakla insanln
bilgileri metafizik bilgilerdiye nite btnsel altbilincine balanrlar. Bir 359
M TOS

toplumun altbi linindeki ilkmek- dan ussal aratrm ay a g eite


ler evrensel altbilincin zel rnek nemli bir dnm noktas olu
leri gibidirler; evrensel altbilin top turan liada ve Odysseia insann
lumsal altbilincin en yksek anlam dnsel ve duygusal derinlikleri
larn ierir. Bylece bireyselden ev ne k tutan, ayrca ortaya ktk
rensele uzanan zel ve ilkel bir te lar toplumun yaam koullarn he
mel bilin izgisi oluur. Mitolojiler men tm nemli ayrntlaryla yan
bu zel ve ilkel bilincin enine bo stan birer inan kitabdrlar. Mito
yuna anland anlatmlardr. En lojilerde dnsel eler inan e
nemli deil am a en ilgi ekici ve leriyle btnleerek insan akla
felsefe asndan en incelenmeye maya ynelirler. (Bk. LKRNEK,
deer mitoloji yunan mitolojisidir, MTOS)
kendisinin ok genel bir yorumu
nu ieren latin mitolojisiyle birlikte M TO S (fr. mythe; alm. Mythe-,
insani altbilin dzeyinde en youn ing. mythe). M itolojinin konusu
gereleri barndrr ve derinden de olan anlatlar. Tanrlarn, yantanr-
rine felsefeyi, felsefe ann yak lann, kahramanlarn yaamlaryla il
lamakta olduunu duyurur, rt gili gerekd ykler. Yunancada
l bir kkl felsefi aratrmay ie muthos yk demektir. Mitoslar
rir. lk uygarlklardan hemen tm bir mitolojiyi oluturan elerdir.
nn verimli bir kalts olmu olan Herbiri bir insanlk durumunu or
yunan toplumu, ortaya koyduu taya koymakla bir simge deeri ta
mitolojik deerlerle ussal dnce r. Herbir mitosta insan gereiy
erevesinde geliecek olan felse le ilgili, evrenle ilgili, insann evren
feye bir gei yeri olmutur. Yu deki yeriyle ilgili, insanlk durum
nan mitolojisinin kkeninde br laryla ilgili simgesel felsefi akla
toplumlann mitolojilerinden, msr, malar buluruz. Bu aklamalar duy
hitit, girit vb. mitolojilerinden izler gu dolu aklam alardr ve usun
vardr. Felsefenin gelimesi, imge- gstermeci gcyle olmaktan ok
lemsel aratrmann yerine ussal imgelemin cokun eilimleriyle or
aratrmann gemesi mitolojilerin taya konulmutur. M itoslar daha
toplumsal altbilin olma zellikleri ok insanln ocukluk dnemle
onlarla ilgimizi srdrmek zorun rinin rnleridirler, o dnemde us
da b rak m a k ta d r bizi. H om e- henz yetkinlememitir ve imge
rosdan Hesiodosa, Hesiodosdan lemin belirleyicilii altndadr. He
H erotodosa uzayan izgi dn nz tartmal dnce yani felsefi
cenin ussallama abasnn yk dnce ortada yoktur; mitoslar A.
sn ierir. te yandan her mito Kojevenin de belirttii gibi birer
loji, zellikle eski toplumlar iin, monolog zellii gsterirler, bu
dinsel bir arlk tar, inan ele yzden dnceden ok inanca ya
riyle doludur. Mitolojk aratrma kndrlar ya da inan eleriyle do-
MONAD

hdurlar. rnein dnyann bir tan imiz zellikler btnn olutu


mn gzyalanndan olumu olma rurlar. Bu yzden miza daha ok
s bu yzden kimseyi inandrmasa kaltmsal etkenlere bal diye d
da kimseyi yadrgatmaz: ortaya ko nlr. Yunan hekimi Galien M..
nulmak istenen yalnzca ve yalnz II. yzylda drt temel miza belir
ca oluumun fikridir. Ne var ki d lemitir: kanl, arkanl, melanko
nce bu oluumu ilkel yaps ge lik, kaygl. Kanlda kan belirleyi
rei somut bir erevede ya da elle ciyken, arkanlda lenf belirleyici
dokunulur bir biim altnda gste dir; m elankolik kara safrayla,
recektir. Bu yzden G. Gusdorfun kaygl safrayla belirgindir. nsan
dedii gibi Mitosla ilgili bilin hi ruhsallnn biyolojik temellerini be
bir eye amaz. O her zaman im lirlemek olas olmadndan miza
diye ncesel bir temel arar, bu yz aklamalar her zaman biraz kk
den geriye gider ve olaanst bir sz kalmtr. (Bk. NSAN, K
balang noktas yaratr. Her e LK)
yin balangc artc bir olaans
tlkte olmaldr. Mitos bylece us MONAD (fr. monade; alm. Mo
sal geliimlere usd bir temel ku nade', ing. monade). Basit tz. Te
rar, ussalln varolu nedeni bu us- rim olduka eskidir, Pythagorasa
dnda aranmaldr; usdnn d kadar dayanr. Platon Philebos'da
lanmas ussaln kavranlmasna en bu terimi deiik anlamlarda kul
azndan tarihsel erevede glk lanmtr, ancak dealan aklamak
karr. Mitosu simgecilikte btn iin kullanmtr. Yunancada monas
bir insan usunun kendini varetme ya da monados birlik demektir.
serveninin nedenleri yatar. te Terimi daha sonra, daha belirgin bir
yandan m itosu kaldrdm zda biimde kullanan Giordano Bruno
inan tmyle ker gider: inancn olmutur. Bruno eylerin elerini
dayanaklar mitoslarn somut gs minima ya da monades diye ad
termelerinde bulunur. Her mitos, landrmtr. XVI. yzyln nl
imgelemin bir sunumu olmakla, bir heptanrcs B runoya gre mad
inan esinin belirtenidir. (Bk. M deyle biim tam anlamnda bir bir
TOLOJ) lik iindedirler. Evren Tannnn ken
disidir. Tanr tm birliklerin bir
M ZA (fr. temprament', alm. liidir. Tanr monas monadum'dm,
Temperament; ing. temperament). hem enazdr hem enoktur. Enaz-
Kiiliin temelini oluturan biyolo dr, nk her ey ondan gelir; en
jik ve ruhsal etkenler. Bir bireyin oktur, nk her eyi ierir.Bru-
kiiliinin temel nitelikleri. Kiilik nonun monadyla Leibnizin mo
yapsn belirleyen pekok etken nad arasnda byk bir aynm var
vardr, bu etkenlerin zellikle biyo- dr. Brunonun monad ruhsal e
lojik kaynakl olanlar miza dedi dir, gerekleecek bir biimdir, tz
MONADCILIK

dr ve eydir. Leibnizin monad ime urarlar, monadlarn doal


bir znedir, tzdr ve znedir; deiimleri bir i ilkeden gelir, n
onun en belirgin zellii alglayc k d bir neden onu iten etkile
ve etkin olmasdr. O her zaman da yemez. Pekiyi, bu deiim nasl
ha karmak bir algdan daha az kar olur? Her doal deiim derece
mak bir algya geme eiliminde derece olduundan, baz eyler de
dir. Bu zgn bakyla Leibnizi iir ve baz eyler deimez. Bu
monadn gerek kurucusu saymak na gre basit bir tzde bir etkiler
doru olur. M o n ad terim ini ve ilikiler okluu bulunmak ge
Leibniz ilk olarak 1697de Fardel- rekir, her ne kadar onun paralar
laya yazd bir mektupta kullan yoksa da. Basit tzdeki bu gei
mtr. Leibniz monadyla ilgili ola durumunu Leibniz alg diye adlan
rak unlar syler: Monad bileik drr ve algy stalgdan ve bi
lere katlan basit bir tzden baka lin'Aen ayrr; bir algdan bir ba
bir ey deildir. Basit olmas par ka algya gei demek olan edimi,
alanmam olmas demektir. Bile monadn bu i ilkesini istek diye ad
ikler varolduuna gre basit tz landrr. Algs ya da istei olan her
lerin de olmas gerekir. nk bi ey ruhtur. Tm basit tzler ya
leik olan basitlerin bir ylma da yaratlm monadlar ruh diye ad
sndan ya da agregatum 'undan landrlabilir. Leibnize gre her
baka bir ey deildir. Bu durum imdiki durum daha nceki duru
da ne paralar vardr, ne uzam, bi mun bir sonucudur; bunun gibi,
im, ne olas bir blnebilirlik sz- imdi de gelecee aktr. (Bk. L
konusudur. Bu monadlar doann KCLK)
gerek atomlardrlar, ksacas ey
lerin eleridirler. (...) Monadlarn M O N A D C ILIK (fr. monadisme\
pencereleri yoktur, bu yzden on alm. Monadismus; ing. monadism).
lara herhangi bir ey girip kamaz. Evrenin monadlardan olumu ol
Ne t z ne raslant bir m onada duunu bildiren felsefe anlaylar
dtan girebilir. Bununla birlikte nn genel ad. Leibnizin monadlar
monadlarn nitelikleri vardr, byle felsefesi. Kant bu felsefeyi yle
olmasayd onlar varlk olamayacak eletirecektir: eyler genel bir
lard. (...) Nitelii olmayan monad- uyum iindedir. Ancak, bundan Le
lar birbirinden ayrmak olanaksz ibnizin tzlerin karlkl bamll
olacakt. Leibnize gre-her mo n deil de uyarlln varsayan
nadn bir baka monaddan ayrlma ncesel uyum gr km az.
s gerekir, nk doada birbiri nsan ruhu d eylerle olan ba
nin ayn olan iki varlk yoktur. Mo lantlarndan kopan Id zaman ken
nadlar srekli bir deiimin zne- di i durumunu deitirmekte ye
sidirler. Her yaratlm varlk dei tersiz kalr. (Bk. MONAD, N
362 kendir, monadlar da aralksz dei CESEL UYUM)
MUCZE

M O N A D O L O J (fr. monadolo- cizeye byk yer verirler. Aziz


gie; alm. Monadologie; ing. mo- Tommaso yle der: Nedeni her
n ado lo g y). M o n ad lar retisi. kese kapal olduu iin tam anla
XVIII. yzyl balarndan sonra fel mnda aknlk yaratan bir olguyu
sefe adamlarnn Leibniz felsefesi belirlemek zere mucize deriz. Bu
ne temel olan monadlar retisini radaki neden Tanrdr. yleyse, bi
belirlemek iin, zel olarak da XIX. zim bildiimiz nedenler dnda Tan
yzylda Leibnizin yaptlarn ya rnn yapt eyleri mucize diye
yna hazrlayan Erdmannn bu ya adlandrrz. Buna gre mucizede
ptlar btn iinde adlandrmak de bir nedenlere dayal aklama
iin kulland terim. (Bk. MO- vardr, ancak bu aklama ne ka
NAD) dar ussal grnrse grnsn tam
anlamnda bilind bir aklama
MONAR Bk. MUTLAKYNE- dr. nsanlar yalnzca dinsel doru
TM. larn belirleyiciliinde deil, bilim
sel aklamalara ulaamadklar du
M O R FO L O J BkBMBLM. rumda da mucizeyle aklama yo
lunu tutmulard. XVII. yzylda
M U C ZE (lat. miraculum\ fr. mi- gkkuan oluturan doal neden
racle; alm. Wunder, ing. miracle). ler bilinmiyordu, bu yzden gk
artc olay. Olaan koullarda kuann grnmesi bir mucize sa
gerekleemeyecek, ancak tanrsal ylyordu. Bilim getirdii aklama
gcn istemiyle gerekleebilecek larla mucizenin anlamn ne lde
gr lm ed ik olay. n san usuna daraltm olsa da insanlar inandk
smayacak kadar deiik olay. Do lar srece mucizeye bel balaya
ann bilinen yasalar dnda ger caklardr. Belki de en byk muci
ekleen olay. Mucize inancn vaz ze bilimsel aratrmalarla ortaya ko
geilmez bir yzdr. Her inan us nulan bululardr. / Guez de Bal-
sal dayanaklar yannda mucizeler zac: Aziz olmamakla birlikte, aziz
le kendini dorular. Bu yzden Go grnm tamamakla birlikte ya
ethe Mucize inancn sevgili ocu amlar mucizelerle dopdolu olan
udur der. aknlkla hayranln insanlar varoldu. Tanr onlarn b
bir araya gelmesiyle oluan muci tn yanllarn balad, tm l
ze inanc, insanlar Tannya ya da gnlklarm hogrd. / B. Pascal:
tanrsal glere balamakta en k Tek bir Tanry sevmek gerei
sa ve dolaysz yoldur; yetkin var son derece grnr bir durumdur,
lk ya da yetkin varlklar olaans bunu gstermek iin mucizelere ge
t olaylarn etkin nedenidir, muci rek yoktur. / Stendhal: Ak uy
zelerin varl tanrsalln varln garln mucizesidir. / Lamartine:
dorular ya da gsterir. Yalnz eski Doa ve mucize bir btn deil
dinler deil, tektannc dinler de mu mi? /G . Duhamel: Mucize yapt
MUTULUK

deildir. / M. Jouhandeau: Mu ha sonra Auguste Comte mutlak


cize Tanr deil, biziz. (Bk. B diye bir eyin olmadn bildirdi.
LM, DN) Ona gre bir tek mutlak vardr, o
da mutlak diye bir eyin olmama
M U T U LU K (fr. eudmonisme; sdr. (Bk. GREL)
alm. Eudmonismus, ing. eudae-
monism). Mutluluu en yce iyi M UTLAK ILIK (fr. absolutisme',
olarak belirleyen ahlak kuram. alm. A bsolutism us; ing. absolu-
Mutuluk mutluluu insan yaam tism). Tm glerin tek bir yetke
nn son erei diye belirler. Mutu ye baedii siyasal rejim. Yneti
luk anlay Aristotelesle balar. cinin mutlak yetkeye sahip olduu
Aristotelese gre mutluluk doru ynetim biimi. Mutlakynetim de
yu izleyen zihinsel etkinlikle sala iinde, tm mutlaklklar, tek bir
nr. Mutuluk dnsel ynelime kiinin ok zaman Tanr adna ege
arlk vermekle duyumsal hazlar men olduu siyasal rejimlerdir. (Bk.
ngren hazclktan ayrlr. Aristo MUTLAKYNETM)
telese gre insan mutlulua er
demle ular. Bunun iin insann M UTLAKYNETM (fr. monar-
mutlulua uyarl olmas, bedensel chie\ alm. Monarchie', ing. mo-
ve ruhsal adan yetkin olmas ge narchy). Tek kiinin ynetim i.
rekir. (Bk. HAZCILIK) Gcn Tanrdan tek yneticiyle
belirgin ynetim biimi. Feodal d
M U TL A K (lat. absolutus; fr. ab zenin k ve sermayeci dze
solu', alm. absolut', ing. absolute). nin kurulmas dnemlerinde (XV.-
Tm olaslklardan bamsz olan. XVII. yzyllar arasnda) ortaya
Kendiyle llen. Hibir eklemeye kan teki ynetimlerin genel ad.
ve karmaya yatkn olmayan. Her Mutlakyneticiler kralln yce
koulun dnda kendiyle varolan. yasalaryla ve Tanr adna devleti
Bir baka eye bal olmayan. Kendi tam bir yetkeyle ynetirlerdi. Bu
varolu koulunu kendinde tayan. nunla birlikte kralln yce yasa
Bir mutlakn varolup olmad so lar diye yazl bir takm yasalar
runu felsefenin en eski sorunlarn yoktu. Mutlakynetimler sarayda
dandr. Felsefede mutlak aratr gelien saray soyluluunun olu
mas daha ok metafizik ereve turduu tartma ortamnda yerle
de bir aratrma oldu; onun var- rini yava yava demokratik yne
sanmas ve yoksanmas Tanrnn timlere brakmaya baladlar. Fran
varlnn benimsenmesiyle ve yad sz Devrimi bu dnm n kilit
snmasyla ilgiliydi. Mutlakn var noktalarndan biridir. (Bk. FEO
ln baz yeni felsefeler yadsdlar. DALLK, MUTLAKILIK, SER
David Hum ea gre mutlakn var MAYE)
lm benimsemek olas deildi. Da
MLKYET

M U TLU L U K (yun. eudaimonia; ahlaklar mutlulukla bilgelik arasn


fr. bonheur, alm. Glck, Glckse- da bir balam belirlediler. Aristo
ligkeif, ing. happiness). Yetkin teles Mutluluk kendine yetenlerin
dzeyde doymuluk duygusu. Ek iidir diyordu. Platon da yle
siksiz esenlik duygusu. Mutluluk sylyordu: Mutluluu salayan
insann kendiyle ve dnyayla ili ey bilime gre yaamak deildir,
kisinde ortaya kan bir uyarllk btn bilimleri bir araya toplamak
durumudur ve bu durumun duygu da deildir. M utluluu salayan
dzeyindeki yanssdr. Olumsuz yalnzca iyinin ve ktnn bilimine
hibir koulla kar karya deilse sahip olm aktr. / akya M uni:
insan kendini mutlu duyar, herhangi Mutluluk zgecilikten, mutsuzluk
bir olumsuz koul mutluluk duy bencillikten doar, / J.F. Ducis:
gusunu sakatlar ya da tmyle da Mutluluumuz azok avutulmu
tr. Mutluluk d koullardan ok bir m utsuzluktur. / N ietzsche:
i koullara bal bir olgudur. K Mutluluk bir kadndr. / Byron:
k eylerle yetinebilenler ya da k Mutluluk ikiz doar. / Carmen
k eylerden sevinebilenler byk Sylva: Mutluluk yank gibidir, ses
eylerin peine denlerden daha verir ama gelmez. / M. Proust:
mutludurlar. Her trl olumlu ko Akla mutlu olan hangi kadn mut
ul iinde bile mutlu olamayan in luluunu tartr? Ona mutluluu
sanlar grrz. Yaamn srekli veren erkek, insanlar arasnda bi
ak ve deikenlii mutluluu el rincidir. Birileriyle karlatrmak
bet geici klar. nemli olan mut gerekmez: kraldr o... / Barbey
luluun sresi deil younluudur d Aurevilly: Haz lgnlarn mut
ya da anlamdr. Mutluluun baz luluudur. / ehov: Mutlu dei
koullara bal olduu dorudur. liz, mutluluk yoktur. Biz yalnzca
M.. V. yzylda Thales mutlulu onu arzuluyoruz. / J. Soulary:
u koula balyordu: Kimdir Elimizin demedii mutluluk bir
mutlu? Salkl, zengin ve bilgili dtr. / Andr Gide: Kendini
olandr. Epikuros da daha sonra m u tlu k lm a k b ir g re v d ir.
yle diyecektir: Bilge, onurlu ve Mutluluun ilk koulu insann ite
drst olm adan m utlu yaamak sevin bulabilmesidir.(Bk. HAZ,
olas deildir, mutlu olmadan da bil HAZCILIK, Y)
ge, onurlu ve drst olmak olas
deildir. Eskia ahlaklar mutlu M LK Y ET (lat. proprietas; fr.
luu oka nemserlerdi, hatta ba proprit', alm. Eigentum; ing.
zlar onu yaamn son erei olarak property, propriety). Sahip olma
gsterirlerdi. Hristiyan ahlak mut hakk. Hukuk yoluyla sahip olunan
luluk ereinin yerine ahlaki gerek ey. Yasann belirleyiciliinde bir
leri koydu: nemli olan br dn eyi mutlak olarak elde etme hak
yada mutlulua ulamakt. Eskia k. Mlkiyetin tarihi insanln tari 36
MTASYON

hi kadar eskidir. En eski atalarmz sanlar zengin ve yoksul diye ikiye


mlkiyeti tanmyorlard, nk on ayrd. Klelik kurumlat bylece.
lar hep birlikte avclkla ve meyva Mlkiyet zerine etin tartmalar
toplayclyla yayorlard. Mlki XVIII. ve XIX. yzyllarda sr
yetin ortaya kmas uygarlama d. Proudhon mlkiyet hrszlk
da ilk gerek admlarn atlmasyla tr formln ortaya att. Mlki
ve topraa yerlemeyle ortaya k yet zerine en ayrntl dnceyi
t. Avclkla belirgin doal yaam M arxda buluruz. M arxa ve En-
dzeninde mlkiyetin olmamas ne gelse gre drt ayr mlkiyet bii
deniyle insann daha mutlu ya da mi yaanmtr: ilkel mlkiyet, es
son derece mutlu olduu gr kia mlkiyeti, feodal mlkiyet ve
yaygn gibidir. Adam Smith bu g bujuva mlkiyeti. Bugnk bii
re katlmaz. Adam Smithe gre minde mlkiyet atkl iki terim
avclkla, balklkla yaayan ilkel arasnda, sermayeyle emek arasn
toplumlarda her birey azok yararl da devinir der Marx ve Engels.
bir i iin emek harcar durumda M arxa gre zel mlkiyet dze
dr. Ne olursa olsun bu ilk toplum nindeki (...) her insan bir baka in
lar yabanl toplumlardr, bu yzden sanda yeni bir gereksinme yarat
ocuklar, yallar, hastalan yoket- mann yollarn arar, amac onu yeni
meyi dnrler. Buna karlk uy bir adanmla itmek, yeni bir ba
gar ve gelien uluslarda pekok ie mlla atmak, onun gzn yeni
yaramaz insan bulunsa da, retme bir zevkle kamatrmak ve byle
den tketenler reterek tketenle ce onu iktisadi adan ykmaktr.
rin yannda olduka kalabalk olsa I^arxa gre insann gerek mutlu
da zenginlik daha byktr. Jean- yaam zel m lkiyetin ortadan
Jacques Rousseau byle dn kalkmasyla gerekleecektir. yle
mez. R ousseauya gre uygarlk der Marx: zel mlkiyet fikrini or
ncesi insan yani mlkiyeti tanma tadan kaldrmak iin kuramsal ko
m olan insan mutlu insand, tam mnizm tmyle yetecektir. Ama
anlamnda zgrd, bamszd ve gerek zel mlkiyeti kaldrmak iin
eitti. eitli nedenlerle insan do gerek komnist eylem gerekecek
al dzenden uzaklat ve mlki tir. (Bk. KOMNZM, SERMA
yete dayal uygar toplumu kurma YE)
ya yneldi. Toplumsallama eit
sizlii getirdi. Tarm etkinlii ml MTASYON Bk. DENM.
kiyeti ortaya kard. Mlkiyet in

366
N
N A RK SSO S U LU K (fr. nar dine, zellikle kendi bedenine hay
cissisme; aim. Narzissmus; ing. nar ranlkla belirgin N arkissosu ei
cissism). Kendine ar hayranlk. limler ortaya kabilir. Bu eilimler
Narkissosuluk eski Yunanistan bireyi dnyadan kopmaya kadar
daki Narkissos mitosuna dayanr. gtren eilimler olabilir. Narkis-
Narkissos pnara su imeye indi sosuluun olaan ya da hastalk
inde kendi imgesini su yzne sz biimleri ar olmayan ve zel
vurmu grr. Kendi kendine y likle sanatlarda grlen biimle
le der: Kendi akmdan yanyo ridir. Charles Lalo yle der: Nar
rum. Suya vuran bu gzellie nasl kissos bir kendiyle ilgilenir. Bencil
ulaacam? Bu imgeden uzaklaa olarak deil sanat olarak. nan-
myorum. Beni yalnz lm kurta d bir ehvet adna deil bir g
racak. Narkissos kendi imgesini zellik tapnmas adna. (Bk. BEN
gzleye gzleye lr. Ruhayr- CLK)
rmasnda libido dediimiz eneji
nce kendi stne ynelir, sonra NATRALZM Bk. DOALCI
benle bakas arasnda bltr LIK.
lr, bu enerji daha sonra bakala
rndan uzaklap bene balandn NEDEN (lat. cansa; fr. cause; alm.
da Narkissosu eilimler oluur. Ursache; ing. cause). Bir eyin olu
Kiiliin geliiminde Narkissosu umunu salayan. Bir sonucu ya
evre ilksel evredir. ocuk kiiliini ratan etken. Felsefe nedenler ara
d dnyadan tmyle ayrmadan trmasyla balar diyebiliriz. lk fi
nce bir Narkissosu evreden ge lozoflarn ortaya koyduu evreni
er: dncelerinin ve eylemlerinin vareden ilksel ilke fikri nedensel
tam yetkinliine, esizliine inan dncenin temelini oluturur. El
mtr. Yetikinlik dneminde ps bet felsefeden nceki dnce bi
rklk gibi nedenlerle kendine ka iminde yani mitolojik dncede
pal bir yaam srdrenlerde ken de mitoslar dzeyinde nedensellik 3 6 7
NEDENBLM

fikri vard. Ancak gerek anlamda gizli nedenlerini grebilenlere ne


nedenler aratrmas ussal dn mutlu. / Montherlant: Bir neden
ceyle birlikte balamtr. Evren iin lmek bu nedenin doruluunu
n eden geliyor? sorusu nedensel gsterm ez. / A uguste C om te:
dncenin tarihsel temelini olutu Hukuk kavram siyaset alanndan
rur diyebiliriz. Daha sonra Platon karlmaldr, felsefe alanndan
duyulur dnyann varln dn neden kavramnn karlmas gibi.
lr dnyann varlna balarken bir /Emile Meyerson: Herhangi bir
nedenler aklamas ortaya koyu olgu iin nedenlere ykselm ek
yordu. Aristoteles drt tr neden sonusuz bir aba demektir. Bu
belirledi; biimsel neden, madde abay sn rlam ak ve belli bir
sel neden, etkin neden ve sonusal so n u la y etin m ek g e re k ir./
neden. Skolastikler Aristotelesin Konfuius: Tek bir szck ii
nedenler arayn srdrdler ve elden karabilir, bir insan bir
eitlilendirdiler. Causa form alis im p ara to rlu u n y az g sn
(biimsel neden), causa materialis b e lirle y e b ilir. / M ile to s lu
(maddesel neden), causa effciens Phokylides: Bir kvlcm bir orman
(etkin neden) ve causa fnalis (so yakmaya yeter. / Publilius Syrus:
nusal neden) kavramlarna prima Atein olduu yerde duman eksik
causa (kendi kendinin nedeni olan olmaz. (Bk. EVREN, FELSEFE,
neden), causa principalis (ii), M EKANKLK, M TOLOJ,
causa insturmentalis (ara), causa YASA)
directe (dolaysz neden), causa in
directe (dolayl neden) gibi kavram NEDENBLM (fr. tiologie; alm.
lar eklediler. Yenia filozoflar me Aetiologie; ing. etiology). Neden
kaniki bir dnya kavray iinde leri aratran bilim. Nedenlerle ilgili
ncelikle etkin nedeni benimsedi aratrma. Nedenbilim zellikle bi
ler, dinci bir anlay iinde ereklili yolojik organlarn oluumuyla ilgili
i nerirken sonusal neden fikrini aratrmadr. Patolojide nedenbilim
benimseyenler de oldu. Bacon ve bir hastaln nedenleriyle ilgili ara
Descartes nedenler aratrmasna trmadr. Tarihte nedenbilim olay
oka nem verdiler. Bacon gerek larn temelindeki etkenlerle ilgili
bilginin nedenlere dayal bilgi oldu aratrmadr. (Bk. NEDEN)
unu bildirdi. Baconla balayan
deneyci anlayta neden kavra N ED EN SELLK (fr. causalit',
y yasayla zdeletirildi: bir ol alm. Kausalitt', ing. causality). Bir
gunun nedenlerine inmek onun te nedenle bir sonucun ilgisi. Neden
melindeki yasalar belirlemektir. Bi olan eyin zellii. Nedensellik in
limsel dncede nedenler aratr san dncesinin en belirgin, en te
masnn yerini giderek yasa ara mel etkinliini ortaya koyar. Geli
trmas almtr./Vergilius: eylerin mi bir insan zihni tm oluumlar
NESNE

neden-sonu balants iinde kav bir dnyay alglama biimim var


rar. Nedensellik ilkesi, her eyin dr. Dnyay doru olarak algla
bir nedeni bulunduu, ayn koul yp alglayamadmz sormamal-
larda ayn nedenlerin ayn sonula yz, tersine dnya bizim alglad
r dourduu ilkesidir. lkeller ne mz eydir diyebilmeliyiz der
densellik ilkesinden yoksundurlar. Merleau-Ponty. Bedenimle dnya
Mircea Eliade bunu yle bir r ya yerleirim ve bilincimle, srekli
nekle aklar: Avustralya yerli top- olumakta olan bilincimle bu dn
lumlarnn pekou cinsel ilikiyle yada bir a olutururum. Dnya
gebelik arasndaki ilikiyi bilmez. daki gr noktas olan bedenimi
(Bk. NEDEN) bu dnyann nesnelerinden biri ola
rak belirliyorum (Merleau-Ponty).
NESNE (lat. objectum; fr. objet; Bedenimin karsnda deilim, be
alm. Objekt, Gegenstand; ing. ob- denimin iindeyim, daha dorusu
ject). Karmzda bulunan, gr bedenimim (Merleau-Ponty). Bu
mze ak olan. Dnen zneye na gre Condillac nesneyi yle ta
kart olarak dnlen ey. Bilgi nmlar: Duyulara ve ruha kendini
sine ulaabileceimiz her gerek sunan her ey. Her cisim duyula
lik. eylerin bizim iin alglanabilir rn nne den bir nesnedir, sa
ve kavranabilir olan yanlan, bize hip olunan her fikir kendini ruha
ak yzleri. Nesne dnebildii sunan bir nesnedir. Tanm ne ka
miz her eydir ya da dncemize dar belirgin de olsa nesne kaygan
konu olabilen her eydir. Bir zne dr. M. D ufrenne bu kayganl
nin karsnda btn bir dnya nes yle belirler: Alglanm nesne
ne olduu gibi znenin kendisi de nin kaygan bir yaps vardr: o alg
her dnlr durumda ya da d- ladm u nesnedir, nk bana
nlebilen tm yanlanyla nesne sunulmutur, ama o ayn zamanda
dir. zne dnyay ve kendini d baka bir eydir, algnn tketeme-
nrken yalnzca eyleri deil, dii yabanc gerekliktir. Buna g
tm durumlar, konumlar, ilikile re dncemizin tm ieriini de
ri de nesneletirir. Nesne buna g d dnyadan algmza sunulan tm
re kendisini zneye sunan eydir, eyleri de nesne diye belirlememiz
ayn zamanda d dnyann ya da gerekir. Bu erevede zneyle nes
i dnyann ya da onlarla ilgili her ne bir btn oluturur, bilincimiz
hangi bir eyin znedeki sunumu de nesnel dnya znel dnyaya ka
dur. Nesnesiz dnce ya da nes vuur; kendi kendinin bilinci ayn
nesiz ussallk yoktur. Ar ussallk zamanda dnyann bilincidir ve
gerek ussallktan yaplm bir so dnyann bilinci de ayn zamanda
yutlamadr (Hegel). D dnyay kendi kendinin bilincidir. (Bk. Z
kendi trmn yapsal koullanna NE)
gre algladm kesindir. Buna gre
NESNEL

NESNEL (fr. objectif, alm. objek hem bedensel hem ruhsal alma
tiv, ing. objective). Nesneyle ili y ierir (yoga).
kili olan. D escartes anlamda,
kendini zihinde ortaya koyan her N T E L K (lat. qualitas; fr. qua
ey nesneldir. Bu anlamda gerek lit; aim. Qualitt; ing. quality).
olanla nesnel olan birbirinden Bir eyin olu biimi. Nitelik ger
ayrmak gerekir. Nesnel olan zihin ekliin nicelie indirgenelemeyen
de kendini gstermekle birlikte her bir yzn ortaya koyar. Locke zo
hangi bir gereklii karlamayabi runlu olarak varolan ilk nitelikler' i
lir. Drt bal ve alt kuyruklu bir zorunlu olarak varolmayan ikincil
yaratk tasarlarm, benim bu tasa nitelikler'den ayryordu. lk nite
rmm gerek deildir ama nesnel likler maddeden ayrlmayan, mad
dir. Ancak nesnel olan tam anla deye sk skya bal niteliklerdir,
mnda nesneyle ilgili saymak daha ikincil nitelikler birincilerden tre
doru olabilir, nk nesnel olan yen niteliklerdir. Lockeun bu ni
gerekte zneden bamsz olandr. telikler ayrmn daha nce skolas
(Bk. ZNEL) tikler yapmlardr. Locke bu ayr
m belirginletirdi. Bu ayrmn ilk
N EV R O Z Bk. SNRLLK biimini Demokritosda buluruz.
Bu arada Leibniz de bu ayrm be
N C E L K (lat. quantitas; fr. qu nimsemitir. (Bk. NCELK)
antit', alm. Quantitt', ing. quan-
titiy). llebilir ya da saylabilir N O EM A (yun. sz.). Olgubi-
olann nitelii. Artabilir ya da aza limsel dilde dncenin yneldii
labilir olann nitelii. Ayn cinsten nesne ya da genel fikir. (Bk. OL-
eylerin belli bir blmnn saylarla GUBLM)
belirlenmesi. (Bk. NTELK)
N O ESS (yun. sz.). Olgubi-
N H L Z M Bk. HLK limsel dilde dnce edimi, dn
cenin ynelgen etkinlii. Somut
NRVANA (sanskrite szck). ruhsal gereklik noesis diye adlan
Buddhaclkta ruhun en stn yet drlr, onda varolan anlam da noe-
kinlie ulamas. Schopenhauerin m adiye adlandrlr (Sartre). [OL-
yaygnlatrd bu terim istemli ya GUBLM]
am dan u zak lam ay , duyulur
dnya nesnelerinden kopmay, tam N O M NALZM Bk. ADCILIK.
anlamnda bir dinginlie ve esenli
e ulamay anlatr. Acdan ka NORMAL Bk. OLAAN.
anlamnda Nirvana tam tamna bir
yokluk durumudur. Nirvanaya d NOUM ENON (alm. sz.). Ken
370 zenli bir abayla ulalr, bu aba dinde eyin alan. Deneysel ya da
NOUMENON

duyulur dzeyde bilgilerine sahip larn alan grnrn alanyken No


olduumuz olgular alanna kart umenon'\n alan grnmezin ala
olarak yalnzca usla aratrlabilir ndr. Kant yle der: Duyulur im
olan eylerin alan. Kantm olgular geler kategorilerin birliini izleyen
alanna kart olarak koyduu ve nesneler olarak dnldklerinde
usla kavranlabilir olmakla birlikte olgular (Phaenomena) diye adlan
alglanamaz diye belirledii mutlak drlrlar. Ama basite anln nes
gerekliin ya da kendinde eyin neleri olan ancak duyulur sezgide
alan. Kant, Platonun Tmaios di verilmi olmayan eyleri dnd
yalogunda kulland noumenon te mde onlar Noum enonla ilgili
rimini almancaya uyarlarken bili eyler diye adlandrmak gerekir.
nemezin alann belirleyecek bir (Bk. OLGU)
szck ortaya koyuyordu. Olgu

37
o ld, filozoflar kendi grlerini or
O . Mantkta tikel olumsuz ner
gelerin simgesi. rnek: Baz in taya koyan bamsz kiiler olma
a n la r lml deildir. yoluna gittiler. Bugn eski anlamn
da felsefe okullar yoksa da ayn
O K K A N IT I Yunan filozofu retiyi benimsemi filozoflar top
EleaI Zenonun varln birliini, luluu iin okul terimi kullanlmak
devinimin olanakszlm gstermek tadr. (Bk. SKOLASTK)
iin ileri srd kant. Buna gre
an ok devinimsizdir. nk bu OKU M AYTM (fr. alexie; alm.
ok uarken her an belli bir noktada Alexie; ing. alexia). Yazl dili an
bulunacaktr. Belli bir noktada bu lama gcnn ortadan kalkmas.
lunmak da durmak demektir. (Bk. Kii konuurken hibir olaand
ELEA OKULU) grnm ortaya koymaz yani ra
hat rahat konuur ve sylenilenleri
O K K A ZY O N A LZM B kA R A - kolayca anlar, hatta rahat rahat ya
NEDENCLK. zar, buna karlk kendisine verilen
bir yazy okuyamaz, nk yaz
OKKLTZM Bk. GZLBLM- daki szcklerin anlamlarn unut
CLK. mutur. Bir alglama eksiklii olan
okumayitiminin organik nedenleri
OK U L (lat. schola; fr. cole; alm. vardr. (Bk. YAZMAYTM)
Schule\ ing. schoot). Bir ortak
reti erevesinde bir araya gelmi OLAAN (fr. normai, alm. nor
filozoflar topluluu. Felsefe okul mal-, ing. normal). Kurala ya da ya
larnda genellikle bir nder vardr saya uygun. Allagelmi olana uy
ve nderlik zinciri en bilgili ve en gun. Hibir zel durum gsterme
yetenekli kiilerden oluur. Eskia yen. En geerli tipe uygun. Tr
felsefeleri zellikle okul felsefele nn zelliklerine uygun. Hibir zel
riydi. Giderek felsefe okullar da durum ortaya koymadan sren d
OLAANDII

zenekler ve organizmalar olaan gre insann yarglarn kesin bir


dr. Olaan olan her zaman genel biimde ortaya koymas gerektii
olanla ve ortalama olanla badar ni bildiriyor, eitli olaslk derece
olandr. (Bk. OLAANDII) leri belirliyordu. Yeni Akadem ici-
lerin en nl filozofu Kameades
O LA ANDII (fr. anormal-, alm. usu salam bir lt saymyor, bil
abnormisch; ing. abnormal). Ku ge kiiyi en uygun grdn do
rala ya da yasaya uygun olmayan. ru diye neren kii sayyordu. Ona
Allagelenle badamayan. Bir ya gre de eitli olaslk dereceleri
da birka zel durum ortaya ko vardr ve hibir eyi sonuna kadar
yan. Geerli tipe uygun dmeyen. kesin diye belirlememek gerekir. A.
(Bk. OLAAN) Coumot bu retiyi usu ereve
de gelitirdi.
O L A N A K (lat. possibilitas-, fr.
possibilit-, alm. Mglichkeit; ing. O LA SILIK (lat. probabilitas; fr.
possibility). Gerekleebilir olann probabilit; alm . P robabilitt,
zellii. Varolabilir ya da yaplabilir Wahrscheinlichkeit; ing. probabi-
olann zellii. Leibnize gre, tan lity). Doru olarak alnmak iin ge
rsal anlk, evreni yaratmadan nce erli nedenleri bulunann zellii.
sonsuz dnyalar olanana sahipti. G erekleebilir olm a asndan
Tanrsal istem bu olanaklardan bi geerli nedenli olmakla birlikte yan
rini, en yetkin olann seti. Leibniz l pay da tayann durumu. Mut
yle der: Bir eyin olanan, kav lak llerde kesin olmamakla bir
ramn elerine ayrdmzda ve likte yanltan ok doruya, olmaz
bu elere uyarsz bir ey kar dan ok olabilire yakn olann du
madnda, a priori olarak tanrz. rumu. Gerekleebilmek iin sa
Olanak her zaman bir gerekle lam nedenleri olmakla birlikte ger
memii ii dndrr. Bir olana ekleip gereklemeyecei biline
n gereklemesi elbette baz ko mez olann durumu. (Bk. OLUM
ullarn yerine gelmesine baldr. SALLIK)

O L A S IC IL IK (fr. probabilisme-, O L G U (fr. ph n o m n e; alm.


alm. Probabilismus; ing. probabi- Phnom en; ing. phenom enon).
lism). Dogm aclkla kukuculuk Duyu organlaryla alglanabilir olan.
arasnda yer alan ve bilgide mutlak Ruhsal alanda da fiziksel alanda da
doruluk olamayacan, ancak biri kendini bilince aan. Hum eda tek
brne gre daha olas grler gereklik olan dolaysz deneysel ve
bulunabileceini bildiren eskia ri. Kantda bizim iin olan ya da
ahlak retisi. Yeni Akademinin olas deneyin koulu olan, buna g
kurucusu Arkesilaos gerein ke re uzayda ve zamanda kendini gs
sin bir gstergsi olmadn, buna teren, bylece bilginin an gerecine
OLGUBLM

olduu kadar kendinde eye yani serlin felsefi yntemi ve dizgesi.


Notmenon'a kart olan. ada Bugn olgubilim denilince zellikle
olgubilimcilerde gerek varlk ola Husserl felsefesi ve bu felsefenin
rak deerlendirilen dolaysz deney zn oluturan yntem anlay
sel veri. En genel anlamda olgu, bi anlalr. Husserl felsefede Descar-
limin konusunu oluturan eydir. tes gibi kktenci bir tutum almak
Btn bilimler kendi alanlarnn zel ister, eski metafizii eletirerek so
koullarna gre ya da konular ve muta ynelmeyi ngrr. Somuta
yntem leri erevesinde olgular dn gerekte eylerin ve fikirle
aratrmasna ynelirler. zellikle rin kkel sezgisine ynelitir. Ol-
Kant olguyu olas deneyin nesne gubilimin tek amac olgularn zle
si olarak anlar. Zaman ve uzay ka rini yakalam aktr diyebiliriz. M.
tegorileri erevesinde kendini or Merleau-Ponty yle der: Olgu
taya koyan her ey olguyla ilgilidir. bilim zler incelemesidir. Ona g
Byle olmakla olgu bir belirlenim re, tm sorunlar zlerin tanmlan
alan olan d dnya koullaryla be masna gtrlr, rnein algnn
lliindir. Ksacas bilinli zneye g znn, bilincin znn tanmlan
rnen ve kendini ya i duyumda masna. Husserle gre olgubilim
ya da d duyumda ortaya koyan aratrmas bilimsel nitelikli bir ara
her eye olgu diyebiliriz. Buna g trmadr, hatta filozof bu anlamda
re dsal ya da fiziksel olgulardan felsefenin bilim olduu inancnda
olduu kadar isel ya da ruhsal ol dr. Onun balca amac varoluun
gulardan da szedebiliriz. yleyse ne olup ne olmadn bilimsel d
bilincin eitli etkinliklerini, d zeyde ortaya koymaktr. Husserl
nceleri, duygular, izlenimleri de iin nemli olan kesin bilgiler orta
birer olgu saymak yanl olmaya ya koymak deil, Descartes an
caktr. (Bk. NOUM ENON, OL lamda kesin bir apakla ulamak
GUBLM) tr. Bu apaklk da kendini bizim
dnen benimizin varlk varlk
O L G U B L M (fr. phnomnolo olarak sezme deneyinde gstere
gie', alm. Phnomenologie', ing. cektir. K sacas felsefe yapm ak
phenomenology). Olgularn tant- Husserl iin olguya ynelmektir.
lamal incelemesi. Bir olgular b Husserl Bir olgubilim iin yneti
tnyle ilgili tamtlamal inceleme. ci fikirler adl kitabnda yle der:
Uzamda ve zamanda kendini gs Ayrcal yerini br bilimler kar
teren her trl olguyla ilgili incele snda belirleyerek giri yaptmz
me. Olgularn yaplarn inceleme ve ayrca felsefenin temel bilimi
ye ve tantlamaya, onlarn uzamda olarak kurmak istediimiz ar ol
ve zamanda bilince almalarnn gubilim tam anlamnda yeni bir bi
koullarm aratrmaya dayanan fel limdir, temel zellikleri onu doal
sefe anlay ya da yntemi. Hus- dnceye yabanc klar, te yan
OLGUCULUK

dan o yalnz gnmzde gelime rilerden yola karak dncenin


ye balamtr. O, olgular bilimi di birliine ulamaya alr (Hff-
ye adlandrlr. oktandr br bi ding). Olumculuk denilince Augus-
limler de olguya yneliyorlar. Ruh- te Comteun ve onun gibi dnen
bilimde bir ruhsal grntler ya da baz filozoflarn, bu arada John-
olgular bilimi bulmuyor muyuz? Stuart M illin ve Spencerin felse
H usserle gre varolu kendisini feleri dnlr. O lum culuun
ngren ya da kendisine ynelen kkleri ok eskiye, her eyden n
bilince alacaktr. Husserl olgubi- ce Rnesansla birlikte gelen bilim
limi dtan ie yani varolutan ze ci bak asna, Galileo Galileinin
giderek kurar. Husserl bizi olgular grlerine, daha ok B aconn ve
karsnda titiz bir gzlemci klmak Descartesn felsefelerine dayanr.
ister: olgubilimci her trl nyar Olumcu baka gre insan zihni
gdan syrlm olarak gzlemler eyleri mutlak yaplar iinde kav
yapacaktr ve bir olguyu btn yan ramaya, onlarn gerek nedenlerini
laryla grmeye zen gsterecek ortaya koymaya yatkn deildir, bu
tir. (Bk. OLGU) yzden olgulara, olgulararas g
reli ilikileri kavramaya ynelme
O L G U C U L U K (fr. phnomnis m iz gerekir. C om te yle der:
me', alm. Phnomenalismus\ ing. Mutlak tek bir kural vardr, o da
phenomenalism). Yalnzca olgula mutlak diye bir eyin olmaddr.
rn yani nesnelerden aldmz su Bacon gibi Comte da dnyay de
num larn varln gerek sayan, itirmek adna bilime ve felsefeye
kendinde ey ya da Noumenon kav byk grevler dtne inanr.
ramnn bo olduunu ne sren Olumculukta bilim kavramyla fel
reti. Bu retiye gre zamanda sefe kavram birbirine olduka ya
ve uzamda kendini gsteren olgu kn durur. Com tea gre bilim bize
larn dnda kalan ya da daha do doruyu gsterir: doruyu grmek
rusu varolduu dnlen her ey eylem iin bir gerekliliktir. Filozofa
samadr. Olguculuk tm tz kav gre bilimden ngr doar, n
rayn yoksar. rnein Hum ea grden de eylem doar. zetle,
gre ne bedenin ne ruhun tzsel Comte olumcul uu sonsuz bir bi
bir gereklii vardr. (Bk. OLGU, lim inancna dayanr. Comte olum-
OLGUBLM) culukla ilgili grlerini 1830-1842
arasnda oluturduu Olumlu fe l
O LU M C U LU K (fr. positivisme', sefe derslerinde aklad, daha son
alm. Positivismus; ing. positivism). ra 1844de yaymlad Olumlu d
Bilgide olgular dnyasn ve onla nce zerine konuma'da gelitir
rn temelindeki yasalar esas alan di. Felsefe dersleri'm n banda u
ve tm metafizik ynelimleri dla szlerle karlarz: Olumlu felse
yan reti. Olumculuk gerek ve fenin gerek doasn ve zel z-
OLUMLAMA

yapsn uygun bir biimde akla yulan inan dalm, bylece me


yabilmek iin nce btn iinde tafizik kavramlarn aratrlmasyla
ele alman insan dncesinin geli insan zihni mutlak bulmaya y
en ilerleyiine bir gz atmak ka nelmitir. nc dnemde, olum
nlmazdr, nk herhangi bir kav cu dnemde, mutlak aratrmas
ray en iyi tarihiyle anlalabilir. nn yerini greli aratrmas alm
Bylece insan dncesinin btn tr. Usun imgeleme baskn olduu
sel geliimini onun en basit ilk atl- bu dnemde insanolu deney ol
mndan gnmze kadar eitli et gularyla, bu olgular arasndaki
kinlik alanlarnda inceleyerek, onun ilikilerle, bu olgular belirleyen ya
deimez bir zorunlulukla bal ol salarla ilgilenmitir. Bu noktada A-
duu ve bana gerek bizim dzeni uguste Comteun siyaset anlay
mizin bilgisiyle salanan ussal ka belirir: artk toplumlar olumcu bir
ntlarla gerek gemiimizin dikkatli anlayla yeniden dzenlemek ge
bir biimde gzlemlenmesiyle elde rekmektedir, bunun iin dnrle
edilen tarihsel dorulamalarla sa rin ve sanatlarn etkin olduu bir
lam bir biimde ortaya konulabilir manevi ortam yaratmak gerekmek
grnen bir byk temel yasay or tedir. Auguste Comte bu yeni d
taya kardm a inanyorum . nem iin yeni bir din nerir, bu da
Auguste Comteun szn ettii ya elbette olumcu din olacaktr. Her
da temellendirdii yasa durum hangi bir akn varl gerekli kl
y a s a s jdr. A u g u ste C o m teun mayan bu yeni dinde tek taplas
olumculuu her eyden nce bir g insanlk olacaktr. ngilterede
bilimler felsefesi, daha sonra da bir John- Stuart Mili olumculuu uy
siyaset ve din anlaydr, ne var ki gulamaya ynelik bir anlayla ge
bu alan birbirinden ayr alanlar litirmeye yneldi. Onun felsefesi
deil, tersine birbirini tamamlayan armcla dayanan bir deney
alanlardr. Bu alanlarn aklanmas ciliktir. Mili felsefesinde yararc ah
durum yasasnda dile gelir. Bu lak anlay zgrlk siyaset an
na gre insanlk dinbilimsel durum, layyla btnlenir. Auguste Comte
metafizik durum ve olumcu durum anlayn pekok ynyle benim
olmak zere dnem yaamtr. seyen Mili olumcu din anlayna
Dinbilimsel durum insanlk yaa kar kar. (Bk. BLM, META
mnn ilk evresini oluturur ve in FZK)
sann her bilmedii, anlayamad
eye akn bir yorum getirdii d OLUM LAM A (lat. affirmatio; fr.
nemdir. Bu dnem de insanolu affrmation', alm. Behauptung, Be-
usundan ok imgelemini kullanm, jahung; ing. affrmation). Bir yar
bununla aklamalardan ok yak gnn doru olarak belirledii d
trmalar yapmtr. Metafizik du nce edimi. Olumlu ya da olum
rumda mitolojik tanrsal glere du suz bir yargnn doruluunu be 377
OLUMSALLIK

lirleme. (Bk. OLUMSUZLAMA) belli bir yetkin yap kazanmas s


reci. Oluum doumla geliimi ie
OLUMSALLIK (lat. contingent', ren bir sretir. (Bk. OLU)
fr. contingence; alm. Kontingenz,
Zuflligkeit', ing. contingency). ONRZM Bk. DILGINLI-
Zorunluluun kart olan durum. I.
Olabilir ya da olmayabilir olann
zellii. Varlnn nedeni kendisin ORGANCILIK (fr. organicisme;
de olmayann zellii. (Bk. OLA alm. Organizismus; ing. organi-
SILIK) cism). Canlcla kart olarak ya
am organlamann sonucu sayan
OLUMSUZLAMA (lat. negatio; reti. Bu retiye gre yaam or
fr. ngation', alm. Verneinung', ing. ganlarn basit etkinliiyle ortaya k
ngation). Bir yargnn yanlln mtr. Oganclk ayn zamanda bir
belirten dnce edimi. Bir ner toplum kuramdr, buna gre top
meyi yadsmaya dayanan dnce lum bir organizm a gibidir. (Bk.
edimi. (Bk. OLUMLAMA) CANLICILIK)

OLU (fr. devenir, alm. Werden; O RTAK (fr. com m un; alm .
ing. becoming). Bir durumdan bir gemein; ing. commori). Ayn anda
baka duruma gemekle belirgin birok varlkla ilgili olan. Belli bir
deiim. Bir durumdan bir duru yerde ve belli bir zamanda birok
ma, bir andan bir ana gei. Gei kiiyi ya d a b ir o k n esn e y i
anlam nda deiim. B ir varln ilgilendiren. Ortak duyu (fr. sens
srekli deiimi. Oluu gerek an commun; alm. Gemeiner Verstand;
lamda ilk belirleyen Herakleitos ol ing. common sense), eski ruhbilim
du. Her eyin tam bir olu iinde kavraynda eitli duyu organla
akp gitmekte olduunu bildirdi. rnn verilerini bir araya toplayan
Ayn rman suyunda iki kere y ve onlarn bileimini kuran duyu ya
kanlmaz diyordu. Hegel felsefe da skolastiklerin deyiiyle insann
sinde olu temel kavramlardan bi duyulur yaamn olgularn almas
rini oluturur, bu felsefede srekli n ve duyu verilerini birletirmesini
deiim iinde bulunan, srekli olu salayan duyulur bilin. Descar-
durumunda olan bir varlk szko- tes bu kavram olduu gibi benim
nusudur. Spencerin evrimcilii de semitir. (Bk. DUYU)
olu fikri zerine temellenmitir.
(Bk. DEM, EVRM, LOGOS) ORTAKLAMACILIK (fr. col-
lectivisme; alm. Kollektivismus;
OLUUM (lat. genesis; fr. gense; ing. collectivism). retimde ve da
alm. Genesis; ing. genesis). Bir e tmda devlet denetimini savunan,
yin belli bir duruma gelmesi ya da yalnzca baz tarla, maden oca ve
OTAR

fabrika gibi retim aralarnda zel rafalar yapraklara uzanabilmek iin


mlkiyeti tanmayan, baka alan aba gsterdiler, bu yzden onla-
larda zel m lkiyeti srdrmeyi nn boyunlan uzad, bu arada n ba
amalayan iktisat retisi. Sosya caklar da uzad. Lamarckdan son
listler M arsilyada toplanan i ra D arw in o rtam la organizm a
Kongresinde (1879) baz retim ilikisini geni erevede ele ald.
aralarnn ortaklatrlmasn iste Bugn ortam daha ok toplumbi
milerdi. Daha nce, 1869da Ba- limle ve ruhbilimle ilgilidir. Bug
selde toplanan sosyalistler bu te nn toplumbilim aratrmalar zel
rimi ortaya atarken M arxlarn likle ortamn bireysel yaam ze
devlet sosyalizmine kar devleti rindeki, bireyin duygusal ve dn
ve merkeziyeti olmayan bir top sel yaam zerindeki etkilerini ko
lumsal dzen nermilerdi. Zaman nu edinirler. Ruhbilim erevesin
la ortaklamaclk sosyalizmi an de ortam her trl ruhsal alveri
latmak iin kullanlr oldu. (Bk. in ya da ruhsal etkileimin gerek
SOSYALZM) letii yerdir. Ortam bireyi doum
dan lme kadar etkiler ve hatta
ORTAM (fr. millieu; alm. Mitte; biimler. Birey ok zaman bu olu
ing. middle). Birka eyin ya da bir umun farknda deildir. nsan bi
ok eyin arasnda kalan yer. Za reyi bir insani ortama deil de bir
manda ve uzamda iki ucun arasn doal ortama dosayd bir yrtc
da kalan yer. Herhangi .bir eyin olacakt. Ancak insani bir ortamda
yerletii alan. Ulardan eit uzak bireyin insan olma koullarn ger
lkta olan orta yer. Bir ya da birka ekletirme ans vardr. Yaplan
eyin kaplad alan. Fiziksel ev aratrmalarn tm bireyin yeti
re. Toplumsal evre. Felsefede or mesinde ortamn birinci planda et
tam sorunu XIX. yzyln evrimci kin olduunu gstermektedir. (Bk.
eilimleri arasnda kendini gster EVRM, UYMA)
di: organizma bulunduu ortama
hangi koullar altnda uymaktayd, ORTATERM (fr. moyen terme;
buna gre ortam organizmada ka alm. M ittelbegriff, ing. m iddle
ltmsal deimeleri hangi koullar terme). Mantkta bykterimle k-
altnda yaratmaktayd? Organizma kterim arasnda balant kuran
nn ortamda geirdii deiiklikler arac terim . nsan m em elidir /
konusunu geni erevede ilk ola Sokrates insandr / Sokrates me
rak ele alan Lam arck oldu. La- melidir tasmnda insan ortate-
marck organizmann ortamda u rimdir. (Bk. BYKTERM, K-
rad deiimlere u ok ilgin ol KTERM)
guyu rnek gsteriyordu: Afrika
da kuraklk bagsterince ve aa OTAR Bk. KENDNEYETME.
yapraklan ykseklere knca z
OYUN

O T Z M Bk. KENDNEKAPALI- da, zellikle ocuun yetimesin


LIK. de byk bir nemi olduunu gs
terdi ve eski zamanlarda yararsz
O T O N O M Bk. ZERKLK. ve hatta zararl saylan oyunu ye
niden deerli kld. Bu yzden oyun
OYUN (lat. jocus; fr. jeu; alm. giderek eitimin vazgeilmez bir
Spiel] ing. play). Dorudan do esi durumuna geldi ve oyunla
ruya yarargzetir olmayan ruhsal eitim yntemlerinin gelitirilmesini
ve bedensel etkinlik. Haz almaya salad. Ruhhekimliinde oyun iyi
dayal ruhsal ve bedensel etkinlik. letirici bir etkinlik olarak dnl
Ruhsal ve bedensel etkinliin ba d ve bu erevede yntemler ge
ar ve baarszlk belirleyecek ku- litirildi. Bu arada sanatn ocuk
ra lla rla d ze n le n m i b iim i. luktaki oyun deneyimlerinin veri
Nietzsche Gerek insann iki ar lerini kullanan bir tr oyun olarak
zusu vardr: tehlike ve oyun diye deerlendirildii grld. Buna g
rek insan yaamnda oyunun ne re oyun in san y a a m n n ok
mini gsterdi. Latincede jocus, lu- nemli bir esidir, insann dnyay
d u sa. yani ie kart olarak ey- la ilikisinin ilk ve en kkl biimi
lenmeyi belirliyordu. Oyun, zel dir. Bebein nesnelere ynelii oyu
likle ocukta, amasz igdsel et nun en doal ve en yaln biimi ola
kinlii belirler. ocuk oyununu ku rak grnr. Bebeklikten sonraki
rallardan ok kendiliinden eylem dnemde oyun dle eylemin bir
lere dayandrr, bu eylemlerin ger liktelii olarak belirir. Oyunun en
eklemesinde imgegc balca yetkin biimi elbette sanatta ortaya
belirleyici gtr. Buna gre ocuk kan biimidir. Sanatsal oyunun
oyunlar ok zaman dzenlenme amac dnyay tartmak, dnyay
mi yani kendiliinden edimlerle aklamaktr. zgr eylem ve z
oluur. Bu edimler bir enerji bo gr dnce sanatta bireysel do
almyla birlikte ocua dnyay ta yumun snrlarn aar ve bir insan
nma eilimi kazandrrlar. ocuk aratrmas zellii kazanr. Oyun
dnyay oynayarak tanr, nesnele da birey dnyaya kavuur, dnyay
rin niteliklerini ve ilikilerini oyna la btnleir. Oyun deneyi yarar-
yarak renir. Buna gre oyun b gzetmez bir deney de olsa en ya
yk geliimlere yol aan ciddi bir rarl deneylerden biridir. (Bk. SA
itir. ada eitimle ilgili aratr NAT)
malar bize oyunun insan yaamn

380
D EV (fr. devoir; alm. Pjlicht;
o

bir ayncallk ortaya koymadan b


ing. d u ty ). T o p lu m sal o la ra k tn bireyleri, dnyadaki btn in
gerekletirilmesi gereken edim. sanlar ilgilendirirler. Bylece ahlak
Ahlaki adan yerine getirilmesi ge yasalar insana eksiksiz ya da ke
reken ykmllk. Bireyin ahlak sin bir zorunluluk getirir. Kant bu
asndan yapmak zorunda olduu na koulsuz buyurucu |der. Bu ko
ey. dev duygusu ahlaki davra ulsuz buyurucu tm ahlak yasa
nn temelinde yer alr ve toplum larnn a priori biimidir. Ahlaki ya
sal yaamn bir gerei olarak orta am kuran tek ey ite bu mutlak
ya kar. Kimi dnrler devin buyurucudur. Bu koulsuz buyu
ar balayc grnmnden te rucuya dayanarak uygulamal us
dirgin olmulardr. Bata Comte ol bir temel bileimsel a priori yarg
mak zere baz filozoflar da devi ortaya koyar. Kant bundan for
hakla zdeletirecek kadar dev- ml elde eder: 1 . steminin kural
cidirler. rnein Comte yle der: her zaman evrensel bir yasann il
Kimse devini yapmann tesin kesi olarak alnacak biimde dav
de haklara sahip deildir. Kant ran. Ya da ksacas Eylemin ev
devi ahlaki yaamn temeline yer rensel bir yasa ortaya koyabilecek
letirir ve yle der: Dnyada iki mi gibi davran. 2. Kendi kiili
gzel ey biliyorum: bamzn s inde ve bakalarnn kiiliinde in
tndeki yldzl gk ve yreimiz sanl hibir zaman basit bir ara
deki dev duygusu. Kanta gre olarak deil de bir ama olarak ele
Fikirlere ynelen Us ( Vernunft) alabilecek biimde davran. 3. s
uygulamal us olarak devlere y temin kendisini kurallaryla evren
nelir. A nlkla elde edilen zorunlu sel yasalar ortaya koyan bir ey ola
ve evrensel yasalar yannda U sun rak alglayabilecek biimde dav
belirledii ahlaki yasalar ya da ev ran. (Bk. BUYURUCU)
rensel ve zorunlu ahlaki gerekler
yani devler vardr. Bu devler hi D EV B LG S (fr. dontologie', 381
alm. D ontologie; ing. deonto- birbirinden ayrmak gerekir. fke
logy). Bir meslek topluluuna bal de bir dnsel tutarllk bulmak da
insanlarn uymas gereken kuralla olasdr. Buna gre Nietzsche y
r aratran bilgi alan. Terimi Bent- le der: Akn ateiyle fkenin ate
ham ortaya att. 1834de yani l i tm erdemlerde parldar. An
mnden iki yl sonra yaymlanan cak fke ok zaman duygusal k
yaptnn ad Deontology or the sci kenlidir ve yoksunluklardan besle
en ce o f m o r a lity yd i (A h lak nir. Yoksunluklarn aamayan kii
biliminin devbilgisi). devbilgisi fkeye kaplr. Kiilik aksamalar
kavramn dev kavramna bala nn kapatlmasnda da fke belirle
yp km ak olm az. devbilgisi yici grnr. Hatta ok zaman f
eitli mesleklerde davrann ku ke kendisiyle ilgili nesneye deil de
rallarn koymaya alan bir bilgi bir baka nesneye ynelir. Kendi
alandr. Bu bilgi alan zellikle tp sini kzdran arkadan dvemeye-
bilimiyle ilgili gibidir. (Bk. DEV) ceini anlayan ocuk kediye ya da
masaya tekme atar. fke durumun
F K E (lat. choiera; fr. colre; da bilincin buland, denetimin or
alm. Zorn; ing. anger). iddete ei tadan kalkt ok grlr. Kii o
limli ar ve ani heyecan. Davra gibi durumlarla ilgili olarak daha
nlarda anlanan, yz izgilerin sonra ne yaptm bilmiyorum
de, el kol sallaylarda kendini belli diyecektir. yi eitim grmekle ki
eden takn fkeyle davranlara ilik aksamalar gstermeyen kii
ok az yansyan, dnce dzeyin ler herhangi bir olum suz durum
de olup geen sessiz fkeyi birbi karsnda kendilerini tutmay ve
rinden ayrmak gerekir. Birincisi k fke bunalmna girmemeyi bilen
sa erimde iddete eilimliyken kin kiilerdir./ Michel de Montaigne:
cisi iddeti ancak uzun erimli bir Yarglarn itenliini fke kadar
tasarmda gerekletirmeyi ama sarsan birbaka tutku yoktur. /
lar ya da hi byle bir ama gt Molire: Tanr katnda korkacan
mez. fke ok zaman bir hakllk bir ey yoksa onuru krlm bir
belirtisi gibi alglansa da, hakszl kadnn fkesinden kork. / C.-P.
a urayan kiinin olaan tepkisi C o la rd e a u : yi in s a n la rn
gibi deerlendirilse de genellikle bir yreinde fke gl bir balama
sorumsuzluk yansmasdr. Kii bir gereksinim inden baka bir ey
sorunu zmekte eksik kald ve deildir. / Simone de Beauvoir:
eitli nedenlerle kendini aresiz A ktan dom u fkenin ak
duyduu zaman fkelenir. D ldrmesi yaman bir elikidir./
nlm, tasarlanm fke fke ol M arcu s A u re liu s: fk e n in
maktan kar, gene de tam anlamn so n u lar n e d e n le rin d e n daha
da duygusal temellere dayal fkey ciddidir. / Publilius Syrus: fkeyi
le dnceden kaynaklanan fkeyi yenm ek en b y k d m an n
LM

yenmektir. fkeden baka hibir lam bir btnsellik ve mantksal bir


ey gecikmeden kazanl kmaz. tutarllk gsterir.B ilimle retiyi
/B. Franklin: fkeli adam vahi bir birbirinden ayran, bilimin akla
ata binm itir. / T rk atasz: yc, retinin nerici olmasdr.
S usk u n ad a m n fk e sin d e n , reti kuramla eanlaml olarak da
yumuak bal hayvann iftesinden alnmaktadr. (Bk. DOGMA, KU
koru k e n d in i. / L o u is XIV: RAM)
K ral o lm asay d m fkeye
kaplabilirdim. /Sokrates: fkeli R E T C (fr. didactique; alm.
olmasaydm seni dvebilirdim. / didaktisch; ing. didactics). Eitim
Euripides: fkesinde ok ateli bir le ilgili olan. retimle ilgili olan.
toplum snmeye hazr parlak ate Bilgi gelitirici nitelii olan. Bir ko
gibidir. / Seneca: Us doru olan nuyu aklamak iin oluturulmu
zerine karar vermek ister, fke olan.Sanat kaygs gtmeden salt
k arar v e rile n ey in d oru bilgi vermek ya da bir ahlak kuraln
bulunmasn ister. (Bk. HEYE benim setm ek iin oluturulm u
CAN, DDET) san a t y a p tla r re tic i diye
nitelendirilir.
G E (fr. lment', alm. Element;
ing. element). Bir btnn en k L T (lat. critrium; fr. critre;
k paras. Bir snfn yesi. lk alm. Kriterium, Merbnat, ing.
sel olan. lksel bilgi. Bir bileimin criterion). Bir eyi anlamaya yara
en basit bileeni. yan belirti. Bir eyi yarglamakta te
mel alnabilecek belirti. Bir yargia
R E T (lat. doctrina; fr. doct temel olan dayanak. Doru olan
rine; alm. Lehre; ing. doctrine). yanl olandan ayrmamz salayan
retilen ey. Felsefi ya da bilim ilke. Deerleri ortaya koymamz
sel erevede doru diye nerilen. salayan dayanak. Felsefede l
reti doru diye bilinen ya da t salayan her filozofun ortaya
nerilen btnlkl bir fikirdir, bir koyduu temel kavraytr, bu te
bilgi alanyla ilgili temel bilgileri or mel kavray ayrntlaryla bilgiku-
taya koyar. reti genel bilgiye ya ramnda ierilmitir. Bilgikuram bir
da genel kavraya temel olan az- felsefede tm bilgiler iin lt olu
ok belirgin temel bilgiler toplam turacaktr. (Bk. BLGKURAMI)
dr. reti bir bilgi toplamnn b
tnn deil ana izgilerini belirler, L M (lat. mors; fr. mort; alm.
bu yanyla tartlmaktan ok gs Tod; ing. death). Yaamn sonu.
terilmeye ya da hatta retilmeye Yaamsal ilevlerin son bulmas. n
aktr. O bir dogma belirleyiciliin sanlar lme her zaman kaygyla
de olmasa da belirleyici yanlaryla baktlar. lmden sonraki yaam
belirgindir. Her gerek reti sa fikri bu kaygy elbette artryordu. 383
LM

lmden sonraki yaam gerekten san lmden baka bir eyi d


var myd, varsa nasld? lmden nr, bilgelik lm deil yaam d
sonraki yaam fikrine gnah fikri, nmektir. Oysa Stoa filozoflar
cezalandrlma fikri baland. br yaam kadar lm de nemse-
dnya buna gre adaletin gerek milerdir. Yaam karsnda tam
letii bir lmszlk kat olacak anlamnda soukkanl olan Stoa fi
t. Tm eski uygarlklarda ahiret lozofu lm karsnda da souk
fikriyle birlikte lm korkusu yer kanldr. Yaam kadar lm de do
alr. lmden korkmamak gerek aldr ona gre. Aalar gibi insan
tii dncesi ilkin eski Yunanis lar da lecektir. nsana den, g
tan da ortaya kmtr. Atomcu zel bir lmle, insana yarar bir
luk bir br dnya fikrini olanak lmle lmektir. lm geciktii za
szlatryordu. Varolma bileimle man Stoac lmn kendi eliyle
aklandna gre lm de dal gerekletirir. Stoac yaamna son
m adan baka bir ey olmayacakt. vermek konusunda kararl ve be
Epikurosa gre yaam bir bileim, ceriklidir. Marcus Aurelius yle
lm bir ayrmdr. Epikuros lm der: lm doann bir isteminden
den sonraki yaam olanaksz g baka bir ey deildir, doann is
rerek insan lm korkusundan tem inden korkan da ocuktur.
kurtarr. Epikuros yle der: Her Epiktetos da unlar syler: Bili
trl ktln en korkuncu ola yorum, doan her ey lmek zo
rak grnen lm bir kuruntudan runda, bu bir doa yasas. yley
baka bir ey deildir, nk ya se ben de lmeliyim. Ben lmsz
am srdke o yoktur, o gelince lk deilim. Ben bir insanm, bt
de ruh artk yoktur. Bu yzden nn bir parasym, saat nasl g
lm ne yaayanlar ne lleri et nn bir parasysa. Saat gelir ve
kiler. Yaayanlar onun vurularn geer. Ben gelir ve geerim. Gei
duymazlar, artk varolmayan l biimi nemli deil. Atele ya da
lere de onun zarar dokunmaz. Ay suyla. H epsi b ir. M o n taig n e
n gr latin filozofu Seneca sa Stoaclarn intihar dncesine
vunur ve yle der: Post mortem kar kar. F elsefeyi lm den
n ih il est ip sa g u e m ors n ih il korkmamay reten bir bilgi alan
(lmden sonra hibir ey yoktur olarak gren dnre gre yaa
ve lm hibir ey deildir). nem mn ba dman lm deil ac
li olan lm dnmemek ya da lardr, te yandan insann kendini
lm nemsememektir. M.T. Ci- lme hazrlamas gerekir. Felse
cero yle der: Emori nola: sed fe yapmak lmeyi renm ektir
me esse mortuum nihil aestumo der Montaigne. Dnyann tm er
(lmek istemiyorum, lmeyi de hi demi ve tm szleri gelir bu nok
nemsemiyorum). Ayn dnce taya, lmden korkmamak nokta
384 yi Spinozada buluruz: zgr in sna dayanr. M ontaignee gre
NCESEL UYUM

ancak lmden korkmamay bece ln srdrenin durumu. lm


rebilen kii ilerleyebilir. / Konfui- szlk fikri insann ya da ruhun
us: Ku lme yaklat m arks lmden sonra da varln srd
ac olur, insan lme yaklat m recei inancna dayanr. Bu inan
szleri erdemle dolu olur. / Publi- dinlerin tarihi kadar eskidir. Platon
lius Syrus: Bir bakasnn istemiy ruhun lmszln Orpheusu-
le lmek iki kere lmektir. / P.J. Pythagoras inan erevesinde
Martin: lme kar duracak kale felsefenin temeline koymutu. Tek-
yoktur. / A. Comte: nsanlk di tannc dinler, en bata hristiyanlk
rilerden ok llerden olumutur. ve slamlk ruhun lmszln
t Maynard: Burada bekliyorum benimsedi. (Bk. LM, YAAM)
lm - Arzulamadan ve korkma
dan. / Voltaire: Her ey yitip git LSEVME (fr. ncrophilie\ alm.
tiinde, umut yokolduunda - Ya Nekrophilis; ing. nekrophilism).
am bir yzkarasdr, lm de bir Cesetlerle cinsel ilikide bulunma
devdir. / C. Delavigne: Yaam ya ynelik sapklk. lsevme sa-
da her adm lme doru bir adm dizmin bir biimidir ve zellikle ka
dr. / Montaigne: Doumumuz dndan utanan erkek tipinde Tasla
bize her eyin doumunu nasl ge nlan bir hastalktr. (Bk. SADZM,
tirdiyse, lmmz de bize her e MAZOHZM)
yin lmn getirecek. En istemli
lm en iyi lm dr. lm N B LG Bk. LKBLG.
nemseyerek yaam gletiriyo
ruz, yaam nemseyerek de l N C E L (lat. antecedens; fi.
m. lm yaamn amac deil antcdent', alm. Antecedent; ing.
sonudur. / F. Maynard: Ruhum, antecedent). Mantkta sonucun
artk gitmeli. imiz bitti artk, - Son karld nerme. Mantkta bir var
gnm geecek ufkun stnde. - saymsal yargda koulu bildiren
zgrlkten korkuyorsun. Sahi nerm e. K oullanm bildiren
bkmadn m - Altm yl yaadn ardla karlk ncel koullayan
duvarlarn iinde? / Schopenhau- gsterir. A doruysa B de do-
er: lm olmasayd insan felsefe rudurda A ncel, B ardldr. (Bk.
yapamayacakt. (Bk. NTHAR, ARDIL)
YAAM)
N CESEL UYUM (fr. harmonie
LM SZL K (lat. prtablie', alm. Praestabilierte
vnmortalitas; fr. immortalit', alm. Harmonie', ing. p reesta b lish ed
Unsterblichkeif, ing. immortality). harmony). Leibniz retisinde ruh
lml olmayann durumu. l la bedenin ncesel olarak dzen
me konu olmayann zellii. nsan lenmi ilikisi ve monadlarn kendi
larn belleinde srekli olarak var aralarnda ncesel olarak dzenlen 385
NCL

mi ilikileri. Leibnizde monad de proposition). Doru ya da yanl


iken niteliklidir. Monad devinir, herhangi bir yargy anlatan sz. Bi
deiir, bir durumdan brne ge imsel mantkta tmel olumlu ner
er. Her monad deviniminin ilkesi meler A ile, tmel olumsuz ner
ni kendinde tar, buna gre her meler E ile, tikel olumlu nermeler
m onadn devinimi ya da deiimi ile, tikel olumsuz nermeler O ile
kendiliinden olur. Bu devinimde ya gsterilir. Tmel olumlu nermey
da deiimde bir baka monadn le tmel olumsuz nerme arasn
mekanik etkisi szkonusu deildir. daki iliki bir kartlk ilikisidir. T
Bir monad bir baka monad do mel olumlu nermeyle tikel olumlu
rudan doruya etkileyemez. Mo- nerme arasndaki iliki de tmel
nadlarn deiimleri karlkl bir olumsuz nermeyle tikel olumsuz
dzen iinde olur. Bu dzenlen- nerme arasndaki iliki de altklk
milie ncesel uyum diyebiliriz. ilikisidir. Tikel olumlu nermeyle
Leibniz ruh ve beden ilikisini de tikel olumsuz nerme arasnda alt-
bu uyumla aklar. Kkel bir kar kartlk ilikisi vardr. Tmel olum
lkllktr bu. Leibniz yle der: lu nermeyle tikel olumsuz ner
Tanr evren zerinde sahip oldu me arasndaki ve tmel olumsuz
u deiik grlerine gre eitli nermeyle tikel olumlu nerme ara
tzler yaratr. Tanrnn araya gi sndaki karsallk ya da elikililik
rileriyle her tzn kendine zg durumu tmel olumsuz nermeyle
doas u zellie sahip olmutur: tikel olumlu nerme arasnda da
tzlerden birinde olan bir ey tm vardr. (Bk. MANTIK, YARGI)
br tzlerde olan biteni karlar,
ama tzler birbirleri zerinde ey N G R (fr. prvoyance-, alm.
lem de bulunam azlar. ncesel Voraussicht; ing. foresight). Ola
uyum Tanrnn varln da gste ca nceden sezme yatknl. n
rir: Organizmalarn etkin sonsuz sanlar daha ok kt bir durumla
luunda her yana yaylm olan karlama korkusu iinde gelece
uyum ve ruhla beden arasndaki in neler getireceini merak eder
uyum bir Yce Uyumcunun var ler. Gelecei grebilmek imdiyi iyi
lna tanklk eder. (Bk. KOUT deerlendirme kolayl verecektir,
ULUK, MONAD) gelecei korkulan olmaktan ka
racaktr. Bir latin atasz nce
N C L (fr. p r m is s e ; alm . den grlm darbe daha az ar
Prmisse; ing. premiss). Tasmda olur der. Bu yzden gelecei n
sonucun karld nermelerden grme ve gelecee zenle hazrlan
herbiri. (Bk. TASIM) ma istei insan ruhsallnn temel
zelliklerindendir. Ancak ngr
NERM E (lat. propositio\ fr. iin donanml olmak gereklidir. Bir
386 proposition-, alm. Proposition-, ing. hint atasz de Tavan avlamak
NYARGI

iin kaplan ldrecek silahn olma lemeden ve ona uyarlanarak zel


l der. Gelecei grme gc, bir letirir. Deneysellik ancak zeli or
yanlsamadan kaynaklanmyorsa, taya koyar: alg iin yalnzca deney
gerekliin kkl ve salam bilgi vardr. (Bk. SONSAL)
siyle elde edilmi bir kavrayllk
olmaldr. Ancak her zaman ng- N Y A N IL G IL A R (lat. dey.
riinn snrlarn ya da ufkunu ger idolaya karlk). B aconda ger
eklerin nda doru olarak be ee ynelmemizi engelleyen en de
lirlemek ve ngrmekte ly ka rin ve en genel yanlglar. B acona
rmamak nemlidir.Jean-Jacques gre insan doaya ynelmeden n
Rousseau bu saknklm gereklili ce nyanlglarn zihninden atma
ini u szlerle belirtir: Her eyi ldr. nsan kendisini bilime ancak
ngremeyeceimizi bilmek ng byle hazrlayabilir. Filozof insann
r iin ok gereklidir. Olumcu fel doasndan gelen nyarglar idola
sefenin kurucusu Auguste Comte, tribus yani soy nyanlglar diye
eylem iin ngrnn, ngr iin adlandrr. Biryapl olan insan zih
fcle bilimin gerekli olduunu bildi ni karma basit diye grme yan
rir. (Bk. SEZG) lna debilir. Bu yanla dt
mzde gereklii kendi lleri
N SEL (lat. dey. a priori ye mize gre anlamaya alrz. Ba
karlk). D eneyden nce gelen. con bireyin yapsmdan gelen yan
D eney seli karlayan so n sala llar Platonun maara simgesin
(a posterior) kart olarak nsel den esinlenerek idola specus yani
(apriori) her trl deneysel etkin maara nyanlglar diye adlan
lii nceleyendir. nsel olan tarih drmtr. Kiilik yapmz, eitimi
sel dzen asndan deil mantk miz, ortammz bu yanlglara d
sal adan ncelikli olandr. Leibniz memizi kolaylatrabilir. Gndelik
bu erevede nsel olarak deil de konumann bozulmu biimlerin
deneyle tanmak diye bir sz kul den gelen nyanlglar da ar n-
lanmtr. K antda nsel daha ge yanlglardr (idola fori). Bu n-
ni bir anlam kazanr, ona gre yal yanlglar szn dnceyi etkile
nz zaman ve uzay fikri deil, ayn mesinden doar ve bizi olmayana
zamanda yargya biimini kazand inandrr. Daha ok felsefede g
ran ya da deney verileriyle birlikle rlen tiyatro nyanlglar (idola
bilgiyi salayan kategoriler de n theatri) yetkeye ar ballktan
seldir, ayrca usun fikirleri de (ev kaynaklanr.
ren, tz) nseldir. Mikel Dufrenne
yle der: Her olumlu aratrma NYARGI (fr. prjug; alm.
deneyselin zerinde grlen nse Vorurteil; ing. prejudice). ncesel
lin sezgisiyle ynlendirilir. nk yarg. Gerek bir aratrmann so
deneysel nseli zelletirir, onu giz nucu olmayan yarg. Acele veril 387
RTKTASIM

m i y arg . n y arg doru ing. enthymeme). Ya byk ner


dnceye ulam ak iin gerekli mesi ya kk nermesi ya da var
d n ce a ra trm a sn gze gs eksik olan usavurma. 1. B
almayan ya da bilinci bylesi bir yk nermenin eksik olmas: Mer-
aratrm a iin y eterli olm ayan nu kedidir - M emu drt ayakl
kiinin herhangi bir konuda ortaya dr 2. Kk nermenin eksik ol
k o y d u u te m e ls iz g r t r. / mas: Btn kediler drt ayakldr
Malebranche: nyarglar zihnin - Memu drt ayakldr 3. Varg
bir blmn tutar ve kalan bl nn eksik olmas: Btn kediler
m n bozarlar. / Montesquieu: drt ayakldr - Memu kedidir.
nsanlarn nyarglarndan kurtu (Bk. TASIM)
labilmeleri iin bir eyler yapabil-
seydim kendimi insanlarn en mut YKNM E (lat. imitatio\fr. imi-
lusu sayardm. / Voltaire: nyar tation; alm. Nachahmung; ing. imi-
glar, dostum, bayann krallardr. tatiori). Bakas gibi davranmak.
/ J-J. Rousseau: elikili biri ol Bakas gibi yapmak. Bakas gibi
may nyargl biri olmaya ye tu dnmek. Bile bile ya da bilin
tarm. / A.L. Thomas: Yaamn sizce bakasn mek almak. Ba
akam na k gerekm ez artk - kasna benzemeye almak. y
Uzun nyarglarmz bizi mezara knme hayvanlarda da sk grlen
kadar izler. / Duc de Levis: n bir olgudur, ancak yknme daha
yargllar yabanc bir gk altnda ok insanla ilgilidir. renme bir
tm glerini yitiren bitkilere ben ok bakmdan yknmedin Birey
zerler. / W. Hazlitt: nyarg ca kiiliini yknerek kazanr; nce
hilliin ocuudur. / Publilius bakas ya da bakalar olur, sonra
Syrus: nyarg can skcdr, n kendisi olur. Tardea gre toplum
k h e r t rl yargy d la r. / yknmeyle salanm birok ben
Friedrich II: nyarglar kapdan zer davranlar ortaya koyan bir in
atn pencereden girerler. / Carlo san topluluudur: insanlar birbirle
Goldoni: lkesinden ayrlmam ri karsnda yknme davranlar
insan nyarglarla doludur. / J. ortaya koyarlar, nk onlar basit
Chardonne: zgnlk ok zaman e yknecek kadar alakgnll
bir yn nyargdr. / Hugo: En olmadklar gibi ok zaman yarata
kk hayvanlarn en kk kurt cak gte de deillerdir. Baz ya
lar vardr, en kk ruhlarn en b zarlar yknmeye olumlu bakmaz
yk nyarglar vardr. / Proust: lar. Gide yle der: yknme ya
Bugnn elikileri yarnn nyar salarn ben korkunun yasalar di
glardr. ye adlandryorum. Aristotelese
gre tm sanatsal etkinlik ykn
RTKTASIM (lat. enthymema', meye dayanr. Genel yaps iinde
fr. enthymme\ alm. Enthymem\ tm yknme biimlerini yknme-
edik (fr. mimtisme', alm. Nachah renmeleri ve daha nce edinilmi
mung; ing. mimetism) diye adlan alkanlklarn kullanmay bilmeleri
drabiliriz. Bu konuda Paul Guil- gerekir. (Bk. ZDELEM E,
hum e yle der: yknmenin in SANAT)
san yaamnda etkisi ok byk
tr. Szcn en genel anlamyla Z (yun. ousia; lat. essentia; fr.
eitimin en byk blm, yani essence; alm. Wesen; ing. essence).
evrenin davranma, sezme, dn Raslantsala kart olarak deime
me biimlerinin ocukta ve bykte den kalan. Bir eyin temelini olu
zm lenm esi, gelenekle tanan turan. Varolua kart olarak bir
tekniklerin, dilin, gereksinimlerin, varln doasn kuran. Bir eyin
inanlarn, tm kltrel elerin ge doas, kendine zg zelliklerini
limesi yknmeye dayanr. C. kuran temel yaps. Varolu nede
Mlinand yknmenin alkanlkla ni. Bir eyi vareden ey. Bir eyin
ayn yapda olduunu bildirirken temel zyaplarnn btn. z
unlar syler: ocuklukta byk her eyden nce deikenle, ras-
bir rol oynayan, onuncu ve onbi- lantsalla, gelge olanla kartlar.
rinci aylardan sonra tm edintileri, Raslantsal olan araladmz za
zellikle dilin edinilmesini aklayan man geriye z kalacaktr. rnein
yknme ayn dzenein yeni bir Sanat znde bir insan aratrma
biimidir. Her zaman bir iaret ve sdr dediimde sanatn balca
bir tepki v ardr: bu rad a iaret zelliinin insan aratrmas oldu
rnek'dir yani benzerlerimden bi unu, baka zelliklerinin daha son
rinin gerekletirdii eylemdir ya da ra geldiini, hatta onlara raslantsal
iinde bulunduum ortamdaki tm zellikler yani olsa da olur olmasa
topluluun gerekletirdii bir ey da olur zellikler diyebileceimi be
lemdir. Tepki de benim gerekle lirtmi olurum. z ve varolu
tirdiim ayn devinimdir. rnein ayrm felsefede zellikle dinci ba
bir toplantda herkes ayaa kalkar, k asyla ilgilidir ve Tanryla
ayakta karlanacak nemli kiinin onun yarats olan evren arasnda
kim olduunu bilmeden ben de aya ki ayrmda Tanry belirler. Bu ba
a kalkarm. Topluluun devinimi k asna gre Tanrda z ve va
doal iaretlerle edeerli olan ve rolu bir btn oluturur. Ancak
onun yerini tutan bir iarettir: do Tanr katndan uzaklatm zda
al iaret tplantya giden kiinin Tannmn varettii, varolu duru
dorudan doruya alglanmasyla munda olan, varolusal olan ey
olur. Munn yle der: nsanlar lerle karlarz. Bu eylerin z
bakalarnn eylemlerini gzlemle Tanrdr ya da Tanrdadr. Varo
yerek ve yknerek ok ey luu felsefede z varoluu nce-
renirler, ancak bunun iin onlarn lemez. Sartren deyiiyle Varolu
her eyden nce yknmeyi zden nce gelir. Bu da insan ya
ZCLK

amnn nceden belirlenmediini, tification, identifying). Kendini bir


insann yaarken kendini yaratt eye zde klmak. Kendini bir e
n ya da zn kurduunu gste ye benzetmek. Bir kiinin bir ba
rir. nsan zn zgr isteminin ka kiiye benzemesi ve bunu sa
seiiyle vareder. Demek ki nce layan bilind ruhsal dzenek. o
den verilmi bir yaam ya da bir cukta zdeleme ilk yan deney
varolu yoktur. / Descartes: O za leri arasnda yer alr ve anababaya
man ben tm z ya da doas d benzeme abasyla kendini gste
nmekten baka bir ey olmayan rir. Kiiliin oluumunda en nem
bir tz olduumu anladm. Tm li dzeneklerden biri zdeleme
br eylerde varolu ve z ayr dzeneidir. zdeleme eksiklii
mn yapmaya alm olarak varo ok nemli ruhsal karklklara ne
luun Tanrnn znden ayr ola den olabilir. zdeleme konusun
cana ve bylece Tanrmn edim da H. Ey unlar syler: zde
sel olarak bir ey diye anlalabile leme bakasnn oynad roln
ceine kolayca inandm. Ama da azok bilind bir biimde alnmas
ha dikkatli olarak konuya yneldi ya da edinilmesidir. Bu dzenek te
imde varoluun Tanrnn zn mel bir dzenektir, tm eitimin et
den ayr olamayacan (...) ak kinliklerinden biridir (anababayla
ak grdm. / Spinoza: Bir in zdeleme, retmenlerle zde
san bir baka insann varoluunun leme, byklerle zdeleme), ay
nedenidir ama znn nedeni de rca kiiliin kuruluunu salayan
ildir, nk bu z lmsz bir eksendir. Hastalkl biimlerinde
dorudur. / J.J. Rousseau: Ru dsel zdeleme (histeride bir
humu seziyorum, onu duyguyla ve hastayla zdeleme, sadist-mazo-
dnceyle tanyorum. znn ne hist sapklkta bir saldrganla ya da
olduunu bilmeden varolduunu rakiple zdeleme) sinirli Benin
biliyorum . (Bk. BM, RAS- zellikle kulland bir yoldur. (Bk.
LANTI) YKNME, SAVUNMA DZE
NEKLER)
Z C L K (fr. essentialisme).
ze varolu karsnda ncelik ta Z D E L K (lat. identitas\ fr.
nyan, z hem gereklik hem de identit; alm. Identitt; ing. iden-
er asndan varoluun stne ko tity). Bir eyin bir baka eye ke
yan, varlklarn varolularn deil sin llerde benzemesi. ki varlk
de zlerini incelemeyi ngren arasndaki benzerlik. ki varln bir-
reti. (Bk. VAROLU, VAROLU yapl bir btn oluturacak biim
ULUK) de ortak zelliklere sahip olmas.
ki eyin birbirine indirgenebilir ol
ZD ELEM E (fr. Identificati mas. Bir olann zyaps. zdelik
on', alm. Identifkation; ing. iden- ilkesi, mantn varolann varoldu
ZERKLK

unu, varolmayann varolmad ni tm ussal varlklarn istemleri


n, her eyin kendine zde oldu iin geerli sayldnda bu ilkeler
unu, bir eyin kendinden baka nesneldirler ve uygulamal yasalar
bir ey olamayacan bildiren te olutururlar. Descartes Bilgelerin
mel ilkesidir; a=a formlyle gs zd e y ile ri az say d a k u ra la
terilen bu ilke dncenin temel ya indirgenebilir der. (Bk. ZL-
sas gibidir. zdelik yasas, do SZ)
ra bir usavurma iin kavramlarn
usavurma boyunca ayn anlamda ZEL (lat.particularis; fr. parti
kullanlmalar zorunluluunu ortaya culier; alm. partikulr; ing. parti-
koyan yasadr. zdelik felsefesi, cular). Bir trn tm bireyleriyle
Schell ingin doayla dnceyi, l ilgili olmayan. Tek bir bireyle ilgili
kyle gerei kkel olarak bir sa olan. Dzenli bir toplumsal toplu
yan felsefesidir. (Bk. MANTIK) lukla ilgili olan. (Bk. GENEL)

ZD EY (lat. maxima', fr. ma Z E R K L K (fr. autonomie; alm.


xime; aim. Maxime; ing. maxim). Autonomie; ing. autonomy). Ken
Bir doruyu ya da bir kural ortaya di yasalarn kendi koyann duru
koyan ksa forml. Geni kapsaml mu. Kendi kendini yneten bir top
bir dnceyi aklayan nerme. Fi lumun ya da toplumsal topluluun
lo z o fla r ya da d n rle r bir durumu. Kendini kendi yasalaryla
gerei, bir insanlk durumunu, bir ynetme erki. zerklik kendi du
duyguyu ya da bir davran for rumunu ve kendi geleceini kendi
mln ortaya koyan zdeyiler istemine gre belirleme istemi Ve
yazm ya da sylemilerdir. ok gcdr. Tm zerklikler bask ve
zaman bir zdeyi bir yazda ge kargaa dzenlerinin kart olarak
en bir cmledir, ancak geni kap vardrlar. Kendi kendine ya da ken
samyla zel olarak ilgimizi eker. disi iin karar verme yeteneinde
zel olarak zdeyi yazm La Roc olmayan kii zerk olmayacaktr.
hefoucauld gibi Vauvenargues gibi Kant felsefesinde istemin zerklii
dnrler de vardr. Kantda z kendi kendini belirleyen an istemin
deyi znel ilkedir, bu znel ilkeye zyapsdr. Kii tam anlam nda
gre birey davrann dzenler ya kaygsz davrand yani hibir il
da ynlendirir. Oysa yasa herkes keye uymak istemedii zaman tam
iin geerli nesnel ilkedir. Kant yle anlamnda kargaa szkonusu ola
der: Salt uygulamal usun ilkeleri caktr. Yasa bireye dardan be-
zneldirler ya da zdeyiler olu nimsetildii zaman da derklik olu
tururlar, bu durum znenin koulu acaktr, buna gre doru davra
yalnzca kendi istemi iin geerli nn ahlaki hibir anlam, hibir ge
saymas durum unda olur; ancak erlilii olmayacaktr. Baeen kii
koul nesnel olarak bilindiinde ya zerklikle deil derklikle belirgin
ZGECLK

dir. Kii ancak yasalarn kendi is ya balamtr. nsan iin nemli


temiyle kendine benimsettii zaman olan zgecilii daha da gelitirmek
zerklik ya da zgr davran sz- ve bakas iin yaamak form
konusu olacaktr. Derklik bir k ln geerli klmaktr. Dostoyevs-
lelik durumudur, zerklik bir ba ki iin zgecilik insan olmann ya
mszlk ya da istemli bamllk da kiilikliliin temel kouludur:
durumudur. zerk birey kuralsz Tam bir bilinle ve her trl bas
yaayan insan deildir, kendi ku knn dnda istemli bir biimde
rallarn kendi istemiyle belirlemi adanmak, insann kendisini baka
insandr. (Bk. DIERKLK) larnn yararna adamas bence ki
iliin en byk geliiminin, yce
Z G E C L K (fr. altruisme; alm. liinin, yetkin bir biimde kendine
Altruismus; ing. altruism). Baka sahip olmann, en byk zgr se
snn mutluluunu ama edinme iin belirtisidir. Yaamn isteyerek
eilimi. Kendini bakalarna adama bakalarna adamak, bakalar iin
yatknl. Yarargzetmez biimde armha gerilmek, odun ynlar
bakasna yneli. Spencerin ben zerinde yaklmak, btn bunlar an
cillik anlayna kart olarak terimi cak kiiliin gl bir biimde ge
nce Auguste Comte kulland. Bir limesiyle olasdr. Gl bir biim
ahlak anlay olarak zgecilik ben de gelimi olan bir kiilik, bir kii
cillie kart olduu gibi mutulu lik olma hakkna tmyle inanm
un ve yararcln da byk l olan bir kiilik, artk kendisi iin hi
de karsndadr. zgecilik znde bir kukuya kaplm ayacandan
insan sevgisini hatta insanla ak kendi kendisine baka bir ey ya
la balanmay gerektirir. Comteun pamaz, kendini bakalarna adan
lke olarak ak, temel olarak d maktan baka bir yolda kullana
zen, ama olarak ilerleme form maz, onun amac tm br insan
l olumculuun formln ortaya larn kendisi gibi zgr ve mutlu
koyarken zgeciliin nemini de kiiler olmasdr. Doann yasas
duyurur. Filozofa gre insann iki dr bu: her olaan insan buna ula
doal eiliminden biri kendi yara maya alr. (Bk. BENCLLK,
rn dnmeye dayanan bencillik, ZVER)
br bakalarnn yararn dn
meye dayanan zgeciliktir. Bu iki ZG (fr. propre; alm. Eigene;
temel duygu tm tarih boyunca in ing. proper). Yalnz bir trde ya da
san yaam na egemen olmutur, bir bireyde bulunan, baka bir tr
kurumlar buna gre kurulmutur, de ya da bireyde bulunmayan. Bir
savalar, fetihler, yenilgiler buna g eyi br eylerden ayran. Belli bir
re yaanmtr. Balangta bencil nesneye bal olan. zg be ev
lik zgecilie basknken insan ge renselden biridir (cins, tr, zgl
litike zgeci tutumlar ne kma ayrm, zg, raslant). Lalande z
ZGRLK

gy yle tanmlar: Bir snfn Z G R L K (lat. liber tas; fr. li


tm varlklarna, yalnz onlara bal bert; alm. Freiheit; ing. liberty).
zyap ya da zyaplar toplam. Kle ya da tutsak olmayann duru
mu. Bir bakasnn istediini deil
ZG L (fr. spcifique', alm. spe- de kendi istediini yapabilenin du
zifisch; ing. specific). Tr belir rumu. Herhangi bir bask altnda
leyen. Tr br trlerden ayran. bulunmayan ve kendi istemine g
Bir tre zg olan. Kendi zellikle re davranann durumu. yiyi de k
riyle belirgin olan. Bir trn tm ty de kendi istemiyle gerekle-
bireyleriyle ilgili olan. zgl ayrm'. tirenin durumu. Kendi ilkelerine
bir tr br trlerden ayran. gre davranann durumu. Latince-
de libertas, servus olmayann yani
Z G L L E T R M E (fr. spcifi kle olmayann durumunu belirli
cation', alm. Spezifikation', ing. sp yordu; o durumda liber olmak ya
cification). Ayn cinsin trlerini bir ni zgr olmak st snf insan ol
birinden ayrma ilemi. Bir tr bir makla belirgindi. Eskian kle
baka trden ayran zellii gs lik dzeninde zgr olabilenler yal
terme ilemi. nzca st snf insanlarydlar. Or-
taada da durum deimedi; ser-
ZGN (lat. originalis; fr. origi fn ok snrl haklar vard, o hem
nal', alm. originell', ing. original). krala, hem senyre, hem kiliseye
Kopya ya da yknme rn ol balyd. zgrlk savlar, ortaa
mayan. Kendinden baka bir eye koullarna son veren mutlakyne-
benzemeyen, kendi zelliklerini timin hemen her snf iin ar bas
kendinden getiren. Dorudan do kc tutumlarna kar yepyeni bir
ruya yapcsnn elinden km tutumu belirlercesine geliti. Yeni
olan. Sradan olana ya da basit ola ykselen snf, burjuva snf, her
na kart olarak belli bir deer ta anlamda, siyasal anlamda da kl
yan. zgnlk her sanat yaptnn trel anlamda da iktisadi anlamda
balca nitelii olmaldr ya da nite da zgrl savunarak ortaya k
liidir. zgn olmayan yani ben t. zgr toplum ve zgr birey fik
zersiz olmayan bir yapta sanat ya ri Sanayi Devrim iyle olgunlua
pt demek doru olmaz. Her yapt eriti ve ba Fransz Devriminin
benzersizliiyle deer kazanr. Ben ektii pekok zgrlk atlmla
zersiz olan hi grlmemi olan yaama gemeye balad. zgr
dr. Gene de onu basit bir dg- lk fikri yasa dzeni fikriyle birlik
cnn rn olan gariple kartr te geliti ve az sonra Jean-Jacques
mamak gerekir. Gerek anlamda Rousseaunun toplumsal szle
zgn bir yapt elbette bir dehann me kavraynda anlatmn buldu.
rn olacaktr. (Bk. ESTETK, zgrlk geliigzel davranma hak
SANAT) k olamazd, zgrlk ancak yasa-
ZGRLK

lara uyma kouluyla gerekleebi- n bakalarndan dilenemez. z


lirdi. Buna gre Montesquieu z g rl elde etm ek g e re k ir.
grlk yasalarn izin verdii eyle M arx dnce burjuva toplum
ri yapm a hakkdr der. N icola dzeninin zgrlk anlayna ele
B erdiaeff daha da ileri giderek, z tiriler getirdi. Bu eletirilerin buju-
grl insan yaam iin bir zo vatoplumunu kktenci bir anlay
runluluk sayar. zgrlk bir hak la yarglad kesindir. Lenin yle
deil bir zorunluluktur der. Bu ara diyordu: Para gcne dayal bir
da ada dnrler zgrl bi toplumda, kitlelerin sefalet iinde
reysel dzeyde deil toplumsal d srnd bir toplumda, bir avu
zeyde geerli sayarlar, buna gre zengin insann asalak olarak yaa
insan ancak bakalaryla zgr ola d bir toplumda gerek ve kat
bilir ya da insan ancak bakalaryla ksz zgrlk varolamaz. Marx
zgrse zgrdr dncesi yay ve Engels u grtedirler: Bu
gndr. nsan ancak bakalar z gnk burjuva retimi koullarn
gr olduu lde zgr olur der da zgrlkten ticaret zgrl,
B. Whichcote. ada toplum z alma ve satma zgrl anlalr.
grln tm katlara, tm kesim Tam anlamnda zgr yaam d
lere yayld bir dzen ortaya ko zeninin kurulmas M arxlara g
yacaktr, bundan byle insanlar re burjuva yaam dzeninin gide
zgr olanlar ve zgr olmayanlar rilmesinden sonra olacaktr. Lukacs
diye ikiye ayrma olasl yoktur. unlar syler: Faizmin ykln
Abraham Lincoln yle diyordu: dan bu yana demokrasinin kurul
Klelere zgrlk verirken zgr mas ve glendirilmesi tm lke
insanlarn zgrln gvence al lerdeki halk oyunun ilgi odanda
tna alyoruz. Kimileri zgrl yer alyor. Tm ciddi tartmalar
bireysel dzeyde ele alrlar ve bir faist barbarln brakt yknt
bilin sorununa indirgerler. Buna lar zerinde kurulacak olan ve fa
gre zgrlk bilinli insann ken izme ve savaa dn sonsuza
dini varetme ve evresiyle hesap kadar engellemekle ykml bulu
lama edimlerinde kendini gste nan bu zgrlk rejimine bal ye
rir. I. Silone yle der: zgrlk ni demokrasinin yapsn belirleme
size armaan edilmi bir ey deil ye yneliyor. Sermayeci toplu
dir. nsan diktatrlkle ynetilen bir mun daha ne kadar sreceini ve
lkede yaayabilir ve zgr olabi sosyalizmin onu ne zaman izleye
lir. Bunun iin diktatrle kar bir ceini bugn kimse bilemez. An
yaam srm ek yeterlidir. Ancak cak bugn burjuvazinin zerk, ev
kendi kafasyla dnen insan z rensel ve ilerlemeci bir ideoloji ya
gr insandr. nand ey adna ratma gcne sahip olduunu gs
kavga eden insan tam olarak z terir hibir belirti yoktur. M arx-
gr insandr. nsan kendi zgrl larn toplumsal erevede ortaya
ZGRLK

koyduu zgrlk anlay daha ne zgrlklerini satyorlar. Byle-


sonra varoluularn benimsedii ce genler yallarn, yoksullar zen
zgrlk anlayyla kartlar. z ginlerin, kyller soylularn, prens
grlk, varoluular iin, bir ken ler mutlakyneticilerin, mutlaky-
dini varetme etkinliidir. Gerek neticiler kendi koyduklar yasala
te biz seen bir zgrlz; ne var rn klesi oluyorlar. / Nicolas de
ki zgr olmay semiyoruz, z Malebranche: Duyularmz sanl
grle mahkumuz biz der Sart d kadar bozulmu deildir, bo
re. Varoluular iin zgr olmak zulm u olan ruhum uzun d erin
toplumsal alm olmayan bir du li id ir, z g rl m z d r. /
rumdur; herkes kendi zgrl Fnelon: nsanlarn en zgr k
n yaar ya da bu bir mahkumi leyken bile zgr olabilendir. /
yetse herkes kendi zgrlne Montesquieu: Bir devlette yani ya
mahkumdur. Bakasnn zgrl salarn bulunduu bir toplumda z
ne sayg bo bir szdr der grlk insann yapabilecei eyi
Sartre ( Varlk ve hilik). Gene de yapmas, yapamayaca eyi yap
Sartre bu konuda elikili gibidir. mamasdr. / J-J Rousseau: z
Varoluuluk insanclktr'd a u grlnden vazgemek insan ol
satrlar okuruz: Kendi zgrl maktan vazgemektir, insanlk hak
m isterken bakalarnn zgrl larndan vazgemektir, hatta dev
n de istemek zorundaym. / lerinden vazgemektir. / Diderot:
Madame de Stal: Ben her zaman Hibir insan doadan baka insan
byle oldum, canl ve zgn. Tan- lara egemen olma hakkn alama
ry, babam ve zgrl sev mtr. / Baron d Holbach: D
dim. / E. Einstein: Terimin felse nce zgrl insanlara ruh y
fi anlam nda insan zgrlne celiini ve insanln verir. / Ro
inanmyorum. Her kii yalnzca bir bespierre: Halkm, unutma, cum
d bask altnda deil, ayn zaman huriyette adalet mutlak bir gle
da bir i gereklilie gre davranr. egemen olmad zaman zgrlk
/ Etienne de la Botie: zgrlk bo bir sz olarak kalacaktr. /
gene de ok iyi ve ok ho bir ey Chateaubriand: Devrim cinayetler
dir, o yok oldu mu tm ktlkler le balamasayd beni peinden s
ardarda gelir. / Montaigne: l rkleyecekti. Bir mzran ucunda
mn bizi nerede bekledii belli deil ilk kafay grnce geriledim. Be
dir, onu her yerde bekleyelim. l nim gzmde lm hibir zaman
meyi renen kii kle olmay unu bir hayranlk konusu ve bir zgr
tur. / Corneille: Herkes zgr ol lk kant olmayacak. Bir terrist
duunda zgrlk bir hitir. / ten daha adi, daha sefil, daha al
Cyrano de Bergerac: nsanlar k ak, daha ahmak hibir ey tan
lelie o kadar yatkn ki, klelik et m yorum . zgrlkte arlk
mekten geri kalrz diye birbirleri zorbala yol aar, tiranlkta arlk
ZGRLKLK

an c ak tira n l a g t re b ilir. / mlnde anlatmn buldu. Fransz


Napolon Bonaparte: Size zgr devlet adam Colbert bir sanayici
lk verdik, onu korumay bilin. / ye lkenin zenginlemesi iin ne
Lamennnais: zgrlk halklarn yapmak gerektiini sorar. Sanayi
aln teriyle kazanabilecekleri emek ci Colberte Braknz yapsnlar,
tir. / Lamartine: Ak ve zgrlk braknz gesinler der. Bu sz da
hi lm e y e c e k ta n rla rd r. / ha sonra iktisadi zgrlkln
Alfred de Vigny: Bana yasa diyor temel ilkesi olur. Mutlakynetimin
sunuz, ben zgrlkm . (Bk. demir peneleri altnda gelimeye
DEMOKRAS,MUTLAKYNE- balam olan zgrlk eilimler
TM, ZGRLKLK, YA gerekte her zaman bir dnce z
SA) grlnden ok bir kazan ve gi
riim zgrln ne kard.
ZG RL K L K (fr. libra Prens devletin mutlak efendisi ol
lisme', alm . Liberalism us', ing. maktan tede devletin birinci hiz
liberalism). zgr giriimden ya metisidir diyen Friedrich II ikti
na olanlarn retisi. Siyasal ve d sadi yaamla ilgili temel grn
nsel zgrlkten yana olanlarn yle ortaya koyuyordu: Nasl is
retisi. Yasama, yrtme ve yar terseniz yle dnn, yeter ki ba-
glama erklerini kesin bir biimde ein ve deyin. Friedrich-Wil-
birbirinden ayrarak yurttalara bi helm soylulara vergi bindirince
reysel zgrlk gvencesi sala Tm lke yklacak gr orta
may ngren siyasal reti. Dev ya atlr. Kral bunu u szlerle ya
letin bata sanayi ve ticaret olmak ntlar: Sanmyorum. Yalnzca soy
zere tm iktisadi alanlarda herhan lularn yetkesi yklacak. Ben mut-
gi bir etkinlii olmamas gerektii lakynetimi bronzdan bir kaya ze
ni ne sren iktisadi reti. zgr rine kuruyorum. Mutlakynetimin
lklk ada bujuva sanayi top- yerini demokratik yaam dzenleri
lumunun lks ve yaam biimi almaya baladka zgrlklk
dir ve znde tam bir bamszlk giriimde olduu kadar kltr re
fikrini barndrr. Buna gre gerek timinde de belirleyici olma yoluna
iktisadi gerek siyasi anlamda birey girer. Ancak bunun uzun srmedi
ler hibir kstlanmaya uramadan i, yeni ynetimlerin dncede z
yaamlarn srdreceklerdir. Ya grlk giriimleri baltalad ya
trmc ya da giriimci bir iktisat an da bastrd grlr. Ar kazan
layn ngren bu reti her trl tutkusu burjuva snfna sanayi
kstlam acla kar olduu gibi devrimiyle birlikte yalnzca iktisadi
devlet planlamaclnn da karsn- zgrlkl benimsemeye da-
dadr. zgrlklk en bata La yaan bir gr darl getirir. Oysa
issez faire laissez passer (Brak rekabet ve benzeri etkenler iktisadi
nz yapsnlar braknz gesinler) for zgrlkl de sarsacak ve teh
ZNE

likeye drecek boyutlara ula dnlemez. Bu yzden bu terim


mtr. John-Stuart Mili gibi filo giderek eskimi ve hatta zgr
zoflar zgrlkln ar atlm- l k le kartlamaya balamtr.
lann engellemeye alrlar. Mili D e sc a rte s H a y v a n la rn baz
toplumsal yaamda bireyin zgr eylem lerinde grdm z ar
lklerini savunurken nitelikleri ni yetkinlik onlarn bir zgrseii
celiklerden daha deerli sayd, bu olabilecei konusunda kukular
arada ii haklarn savundu. B yaratr bizde diyordu.(B k. S
yk topraklarn bltrlmesini, TEM)
tarma toplumcu bir dzen getiril
mesini istedi. Onun ngrleri by- ZL S Z (lat. aphorismus', fr.
lece yaral sermayecilii iyiletir aphorisme; alm. Aphorismus; ing.
m ekle ilg ili oldu. D aha sonra aphorism). A z szckle ok ey
M arxlar burjuva toplumuna ve anlatmay ngren ksa nerme.
zgrlk anlaya kkten eleti Bir bak asn zetleyen ya da bir
riler getirdiler. M arx anlayta konuda gr ortaya koyan ksa
proletarya diktatrlnn ynetim forml. (Bk. ZDEY)
biimi sosyalist demokrasi olacak
tr ve ii snfnn iktidaryla bala ZN E (lat. subjectus; fr. sujet;
yacaktr. Toplumcu retim ilikile alm. Gegenstand, Subjekt; ing.
rine d a y a n a n bu d em o k rasi subject). Birey. Dnen varlk.
emekilerin haklarn salarken hal zne her eyden nce tek bir bi
kn maddi ve manevi yaamn d reydir, bir topluma katlan her kii
zenleyecektir. Proletarya diktatr yi zne diye nitelendirmek gerekir.
lyle kurulan dzen elbette ge zne, nesneyle ya da konuyla ean
ici bir dzen olacaktr ve bu d laml olarak da kullanlr. Sz edi
zeni devletin ortadan kalkmasyla len her ey znedir. nsan ilgilen
belirgin gerek demokrasi ve ger diren her ey bu kk almann
ek zgrlk dzeni izleyecektir. znesidir dediimde zne nesne
(Bk. ZGRLK, SERMAYE) ya da konu anlamna gelir. Gene
de z n e yi zgl anlam o lan
ZG R SE (fr. libre arbitre, d n en v a r lk d n d a
franc arbitre; alm. Freier Wille, kullanmamak doru olur. znenin
Willensfreiheit', ing. free will). En en belirgin anlam onun dnlen
geni anlamnda istem. yi niyete nesneye kart olarak dnen var
dayal ahlaki zgrlk. Aziz Tom- lk olmasdr. Her bilgi kuram bir
maso yle diyordu: stem ve z- zne-nesne kartl zerine kuru
grsei iki ayr yeti deil tek bir lur ve zneyle nesneye verdii an
yetidir. zgrln temelinde il lamlara gre bir a oluturur. l
kesizlik olamayacandan, zgr- kc bak alan zellikle zneye
sei zgr eylemin kayna gibi arlk verirler ve genelde ncesel
ZNEL

bilgilerin ya da doutan fikirlerin Ancak znel gereklii varsayan,


varlna inanrlar, buna karlk ger bunun dnda hibir gerekliin
eki bak alar bilgide belirleyi varln benimsemeyen bak a
ci arln nesnede bulunduunu s. Deer yarglarn kiisel izlenim
ne srerler. zne, dilbilgisi asn lere indirgeyen estetik kavray.
dan yklemin dayana olan ey znelcilik bilgiyle, ahlakla, estetikle
dir. (Bk. NESNE) ilgili tm yarglarn, bir baka de
yile iyiyle ktnn, doruyla yan
ZNEL (lat. subjectivus; fr. ln, gzelle irkinin kiisel bak
subjectif, alm. subjektiv, ing. sub- alarna gre olutuunu ya da de
jective). zneyle ilgili. Tek bir z itiini benimser. Buna gre z
neyle ilgili ya da tek bir zne iin nelcilik bir tr greciliktir ve nes
geerli. Nesnel geerlilii olmayan, nel bilginin deeri asndan ku
evrensel boyutlu olmayan. Tek ki kuculuu kendiliinden getirir. lk
i olarak zneyle ilgili olan da ge- gerek znelci bak asn ortaya
nelgeer anlamda zneyle ilgili olan koyan Protagoras olmutur. Pro-
da zneldir. znel olan ayn zaman tagoras nsan her eyin ls
da evrensel olarak geerli olmayan dr diyerek evrensel nitelikli bil
dr, tek kiinin ya da tek tek kiile giyi yadsyordu. Birine gre gzel
rin ortaya koyduu bir belirlenim olan brne gre irkin olabilir,
olmakla nesnel dzeyde btn ki birinin doru dediine br yan
ilerce benimsenmi olmayandr. l diyebilir, hatta bir zaman bize
Evrensel dzeyde dorulanamayan, yle grnen bir durum daha son
nesnel diye belirlenemeyecek olan ra bir baka grnebilir. Giderek
her ey znel olarak kalacaktr. r znelcilik tm varoluu znenin va
nein ruhbilim iebak yntemini roluuna indirger. (Bk. KUKUCU
kulland srece znel yarglar or LUK)
taya koymutur, ancak laboratuva-
ra indikten ve bilimsel yntemler Z N T E L K (lat. attributum\ fr.
kullandktan sonra nesnellie ula attribut; alm. Attribut; ing. attri-
abilmitir. (Bk. NESNEL) bute). Bir tzn temel zellii ya
da zelliklerinden biri. Spinoza:
Z N E L C L K (fr. subjektivisme; znitelikten anln tzde kurucu
alm. Subjektivismus; ing. subjec- olarak alglad eyi anlyorum.
tivism). znel olann nesnel olan
karsnda ncelikli olduunu bil ZSEV G S (fr. amour-propre\
direrek znel verilerin dnda ka alm. Eigenliebe; ing. self-love).
lan verileri geersiz sayan reti. nsann kendisine kar duyduu
H er deer yargsn ve gereklik sevgi. zsevgisi bireyin kendisine
yargsn bireysel bilin durumlar verdii an deerle belirgindir. z
na indirgeyen felsefi bak as. sevgisi belli llerde her kiide bu-
ZYAPI

hmur diyebiliriz. zsevgisi kii ol Fontenelle: zsevgisinin etkinlii


mann bir sonucudur. Ancak z- bizim iin ylesine doaldr ki ok
vgisinin belirgin bir arlk kazan zaman onu duymayz bile. / Henry
mas bencilie hatta bencillie a de Montherlant: zsevgisini ya
lan durumlar yaratabilir. Ancak z- ralayabilirsiniz ama ldremezsi-
sevgisini bencillikle zdeletirmek niz. (Bk. BENCLK, BENCL
doru olmaz. zsevgisi kiiyi ken LK)
dini ar yceltmeye kadar gt
recek bir ben olma duygusudur. Bu Z V E R (lat. a b n e g a tio ; fr.
na karlk bencillikte hep kendinin abngation; alm. Entsagung', ing.
klma, srekli elde etme, hatta kendi abngation, self-denial, self-sac-
kan iin bakalarn rahata ze- rifice). nsann kendisiyle ilgili bir
deleyebilme eilimi ar basar. z- ok eyden vazgeip kendini kendi
sevgisine her kiide raslarz, ben dnda bir eye adamas. Kendini
cillik hastalkl bir kiiliin belirtisi bakalarna adama. nsann st de
dir. / La Rochefoucauld: zsev erler adna baz eylerden vazge
gisi lkesinde ne ok keif yaplr mesi. zverili davran, deerler
sa yaplsn, geriye gene de nice bi adna, zellikle yce deerler ad
linmedik yerler kalacaktr. zsev na yaamn hazlarmdan ve ekici
gisi tm dalkavuklarn en by yanlarndan, hatta yaamsal gerek
dr. Gurur ykmlenmek iste sinimleri karlamaktan vazgeme
mez, zsevgisi demek istemez. ye dayanr. Her zveri bir zgeci
Doadaki sertlik zsevgisinden eilimi gerektirir. zveride bulun
daha az acmaszdr. / Voltaire: mak bencil eilimleri gidermekleya
Tm tutkular zamanla lr - z da altetmekle olasdr. / Saint-Jean
sevgisi ylece kalr. Ak kr di Chrysostome: Ar yalnz kendisi
ye gstermek doru deildir, kr iin deil, herkes iin altndan
olan zsevgisidir. / Bossuet: Kar yceltilir. / H.G. Bohn: Mum eri
tlar kendilerini birbirleriyle tanr yerek aydnlatr. /A . Oihenart:
lar: zsevgisinin adaletsizlii ken ne bakalarn giydirir, kendisi p
dini iyilikseverliin adaletiyle tanr. lak kalr. (Bk. BENCLLK, Z
i Jules de Mascaron: Kendi ken GECLK)
disiyle ilgilenmenin insan onuruna
ters dtne inanan ve insann ZYAPI (lat. character, fr. ca
ancak sevdiiyle ilgilenmesinin ge ractre', alm. Charakter; ing. cha
rektiini dnen kii zsevgisinin racter). Bir kiinin ya da toplulu
onu her yerde izlemekte olduunu un ruhsal yapsn oluturan temel
grmemektedir. / Malebranche: zelliklerin toplam. Bir nesneyi be
zsevgisinin etkinliini gidermek lirlemeye yarayan ayrc zellikle
olas deildir, ama onu tanrsal ya rin btn. Bir bireyin ya da bir
saya gre bir dzene sokabiliriz. / topluluun davran biimi. zya-
ZYAPI

pyla miza arasnda byk bir ya liklerin varolmas gerekir. zyap


knlk vardr, hatta bu iki terim ge benzerliklerinde ve ayrlklarnda
nellikle ayn kavram karlar gibi evrenin, eitimin, deneyimlerin
dir. zyap kiilerin ya da toplu byk nemi vardr ve zyap be
luklarn belirlenmesine ve bunlarn lirlemelerinde insann deien bir
birbirlerinden ayrlm asna temel varlk olduunu unutm am am z
olan dayanaktr. Bu da onlarn tu onun beikten mezara kadar sre
tumlarnn kavranlmasyla ve dav cek sarslmaz zelliklere sahip ol
ranlarnn gzlemlenmesi ve yo duunu dnmenin pek de doru
rumlanmasyla salanacaktr. Mi olmayacan benimsememiz gere
za belirlemelerinde olduu gibi z- kir. nsan baz zelliklerini dou
yaplar da snflamak olasdr. An tan bile getiriyor olsa pekok zel
cak bireysel zelliklerin arl d liini dnya deneyleri iinde kazan
nldnde bylesi bir snfla maktadr. Gene de hem bireyler
mann ne lde nesnel olaca tar hem topluluklar iin belli zellikler
tlabilir. Bu tr snflamalarn ya saptamann zor olmad kesindir.
plabilmesi iin ak ve seik ruhsal (Bk. MZA)
zelliklerin, genelgeer ruhsal zel

4 00
p
PANTEZM . Bk. HEPTANRICI- zamanla ocuklarn eitimiyle ilgi
UK lenir oldular. Pedagoji bir ocuu
ya da ocuklar topluluunu bilgi
PARANOYA. Bk. DZENLIL- lendirmekten daha ok bir eydir.
GINLIK. Pedagoglar bir ocuun ya da o
cuklar topluluunun fiziksel, d
PARANTEZE A LM A K (fr. mise nsel ve ahlaki niteliklerini geli
entre parantheses; alm. Einklam tirmekle, ocua salam bir kiilik
merung). Olgubilim cinin dnya kazandrmakla, bu arada onlarn
karsnda belirleyici bir tutum al renimlerini salamakla ykm
mas. H usserlin felsefe diline ar ldrler. ada dnyada her ka
maan ettii bu deyim dnya kar demede grev yapan retmenin
snda belirleyici olma tutumunu pedagog nitelikleriyle donanm ol
belirler. Olgubilimci iin ne dnya mas gerekir. Her ocuk ayr bir ki
y yadsm ak ne de onu kukuya ilik gelitirme zellii ortaya ko
koymak vardr. Paranteze almak yacandan, pedagojide am az
henz dorulanmam bir belirle ku rallard an ok y atk n lk la rn
meyi doru ya da yanl saymadan nemli olduu kesindir. Bu yzden
nce yaltmak ya da yanszlatr bu alan bir sanat saymak yanl ol
mak, eletiriye amak, bir baka maz. Gene de pedagojide geldigeti
deyile askya almak ilemidir. (Bk. kurallar szkonusu olamayacana
OLGUBLM). gre, pedagojinin salam temelle
re dayal bir bilim olarak da d
PE D A G O J (fr. pdagogie-, alm. nlmesi doru olur. Pedagog o
Pdagogik, ing. pedagogy). o cuun kiiliini gelitirirken onun
cuk yetitirme bilimi. ocuk ye toplumsal evreye uymasn sala
titirme sanat. Eski Yunanistanda yacak etkinlikleri gstermekle y
paidagogos ocuklar okula gtr kmldr. ocuu bir byk adam
mekle grevli kleydi. Bu kleler rnei olarak grme kolaylna 4 01
PERPATETKLER

dmeden, basit bir biimde bu mtr, bu merkezlerde ruhbilimci


gnn k yarnn bydr ler, ruhayrtrmaclar, toplumbi
gibi formller kullanmaya kalkma limciler ve pedagoglar ibirlii ya
dan her eitimci ocuun gelece parak geri kalm ocuklarn eiti
ini kurmasnda yardmc rol oy mini salayabilmek iin aba gster
nayacaktr. Bunun iin ocuk dn mektedirler. Bu arada yetikinlerin
yasnn apayr bir dnya olduu eitim koullarn ve yntemlerini
nu, ocuun zgn bir varlk ol tartan eitimbilim pedagojiden ke
duunu unutmamak gerekir. Jean- sin olarak ayrlmtr. (Bk. ETM)
Jeaques R ousseaudan Piagetye
kadar pekok dnr ve bilim ada P E R P A T E T K L E R (fr. pri-
m ocuk dnyasnn apayr zel patticien; alm. Peripatetiker, ing.
likleri olduunu grerek ocuk ye peripatetics). Aristotelesin yan
titirmede zel yntemler gelitir dalar ve rencileri. Aristoteles
meye altlar. Bunun iin elbette Lykeion adl okulunda derslerini
ocuun ne olup ne olmadn iyi oturarak deil gezinerek yapt iin
bilmek gerekir. Bu yzden peda okuldakiler p eripatetikos (yun.
goglar ocuk dnyasnn zellikle sz.) yani gezinenler diye anlm
rini aratran bir bilimden, ocuk- tr. Peripatetiklerin en nemlileri
bilim den (fr. pdologie) geni l Pontoslu Herakleides, Rodoslu E-
de yararlanmlardr. Her yaa udemos ve Aristotelesden sonra
gre, bireyin eilimlerine gre, or okulun ynetimini ele alan Midil-
tamn koullarna gre eitim yn liliTheophrastosdur. (Bk. LYKE
temleri gelitirme zorunluluu pe ON)
dagojinin ne kadar kaygan ve ne
kadar sorunlu bir bilim olduunu PERSEPSYON Bk. ALGI
gstermeye yetecektir. Ruhbilimin
gelimesi pedagojide eski llerin PERSEPSY O N ZM Bk. ALGI-
braklmasna yol am, tembel, CILIK
kt niyetli, salak gibi nitele
melere hi mi hi yaknlk duyma P IS IR IK L IK (lat. timiditas] fr.
dan her ocuu apayr bir dnya timidit, alm. Schchternheit; ing.
olarak kavramak gereini duyur timidity). Atlganlktan yoksun ki
mutur. te yandan tek tip eitim inin durumu. Gvenlik duygusun
anlay geride braklrken, geri ya dan yoksun olula belirgin edilgin-
da eksikli domu ocuklarn da lik durumu. Psrk kii bir ii kt
olabildiince eitilebilmesi iin apay yapmaktan ve bu yzden bana
r yntemlerin gelitirilmesine al kt bir i gelmesinden korkar. P
lmtr. Pekok lkede aa yu srklk kekeleme, terleme, yz k
kar yarm yzyldr eitli zel du zarmas, titreme gibi durumlarla
402 rumlar iin eitim merkezleri al kendini belli eder. Psrklar baka
PRAGMACILIK

insanlar karsnda rahat deinler Tz


dir, srekli olarak bakalarndan Cisimsel Cisimsiz
kama duygusunu yaarlar. Bun
lar ocukluktaki yanl eitimin sa
\Cisim
katlad kiilerdir. Ar korunma, Canl Cansz
srekli azarlanma, sorumluluklar \
dan zak tutulma, yeterli toplum Yasayan
sal evre bulamama gibi durumlar Duyarl Duyarsz
kiiyi psrk yapar, onlan aalk \
duygusuna, yetersizlik, beceriksiz Hayvan
lik, sululuk duygusuna iter. Ps Ussal Usd
rklk bazen bir geici bunalm bi
iminde bazen de bir kiilik yaps
\nsan
olarak kendini gsterir. Psrklk
bunalmlarnda kii ne yapacan POSTULAT Bk. KONUT
bilemez olur, neredeyse inmeli gibi
davranr, konuam az ve yrye P R A G M A C IL IK (fr. pragma
mez duruma girer, birilerinin y tism e; alm. P ragm atism us; ing.
zne bakmakta glk eker. Ya pragmatism). Uygulamay doru
fan dostlaryla az nce rahat rahat nun lt sayan ve buna gre ze
glp konuan kii daha sonra kann eyleri tanmakla deil eylem
bir bakasnn yannda inmeli gibi lerimizin eylere ynelimini dzen
kalmtr. zellikle tanmad ya da lemekle ykml olduunu savu
az tand birilerinin kendisiyle il nan reti. Pragmaclk ncesel ol-
gili dikkati onu kendinden geirme rak Charles S. Peircein retisi
ye yetecektir. Kiilik yaps olarak dir. Peirce, 1897de How to make
psrklk toplumsal evreye uyum our ideas clear (Fikirlerimizi nasl
suzlukla belirgin srekli bir durum ak klarz) adl almasnda
dur. Psrk kiilikli insanlar her za retisini geni olarak aklad, ancak
man yalnzla eilimlidirler. pragmaclk terimini kullanmad,
daha dorusu ok sonra, 1902de
PO P L Z M Bk. HALKSEVER- kulland. Terimi ilk olarak kullanan
LK W. Jam esdir (1898). Bu retiye
gre Doru tmyle insan dene
P O R P H Y R O S A A C I (fr. yinde ikindir; bilgi etkinlii sala
arbre de Porphyre; alm. Baum des yan bir aratr, dncenin tam an
Porphyris; ing. tree o f Porphyry). lamnda ereksel bir zyaps var
Porphyriosun kavramlar arasnda dr (Lalande). Buna gre bir ner
ki ilikiyi ortaya koymak iin yap menin geerlilii onun yararl olu-
t ve latincede arbor porphyria- undandr, doru tmyle bireysel
na diye adlandrd ema. yararla belirgindir, yleyse bir ya 403
PRATK

lan da gerektiinde bir doru de macla deiik yorumlar getirdi.


eri kazanabilir, biri iin yanl olan (Bk. ARAILIK)
bir bakas iin doru olabilir. Bu
erevede pragmacl bir tr de PRATK Bk. UYGULAMA.
neycilik sayabiliriz. Bu retinin en
nde gelen savunucusu W. James PRA X IS (theoria'ya yani ku-
Pragmacln ortaya koyduu tu rama kart olarak uygulama an
tum uzun zamandan beri pek iyi lamnda yun. sz.). Bir amaca y
bilinen bir tutumdur, nk bu de nelik olan bedensel ve ruhsal et
neycilerin tutumudur der. W. Ja kinlik. Uygulamann eanlamls
mes yalnz deneye dayal bilginin olan bu szck zellikle M arxi
gvenilir olduuna inanr. Bilginin dncede dnyay dntrmeye
uygulama deerini gz nnde tut ynelik eylemi ya da etkinlii belir
mak pragmacnn balca kaygs ler. Buna gre praxis nesnel ger
olacaktr. W. Jamese gre bir eklii deitirebilecek olan temel
reti yararlysa ya da yararl olduu kategoridir. Tarihsel m addecilik
lde dorudur. Pragmaclk ayn praxis in dntrc gcn
zamanda bir tr greciliktir: prag- gerektirir. Marx yle der: nsan
matik dorunun mutlak deeri ola dncesinin nesnel bir doruya
maz, bu doru insanla birlikte de ulap ulaamayacan bilmek so
iebilen dorudur. Mutlak da, son runu uygulamayla ilgili bir sorun
suz da varolan eyler deillerdir. dur. nsan, dncesinin dorulu
Pragmaclk ayn zamanda bilin unu, gerekliini, gcn, apak
emezci bir bak da ierir: insan ln praxis'de gstermelidir. (Bk.
zihni bir yanyla bir bilinemeze UYGULAMA)
mahkumdur. Am erikan dnce
dnyasnn temel retisi diyebile PRO LETARYA (fr. proltariat;
ceimiz pragmaclk bir reti ol aim. Proletariat; ing. proletariat).
duu kadar genel bir bak biimi i sn f.Y a am n em eiyle
dir, hatta pragmaclk deil prag srdrenler kesim i. O rtaa n
maclklar vardr demek daha do sonlarnda ve Yenian balarnda
ru olacaktr. Buna gre Peircei san a y ile m e d e v in im le rin in
mantksal pragmacln, G.H. Me- h z la n m a sy la o rta y a kan
adi toplumsal pragmacln kuru proletarya ada retimin en gl
cusu saymak doru olur. Bu arada esi d u ru m u n a g eld i. Y alnz
M. Blondel ve H. Bergson gibi tran em eiyle yaayan ve em eiyle
sz filozoflarn pragmacla yakn sermayeyi oluturan ve glendiren
duran filozoflar olarak deerlendi proletarya zellikle sanayilemi
ren grler de vardr. F. Gonseth, lkelerde iktisadi yaama arln
E. Le Roy, M. Pradines, I. Labert- koydu. Ancak bu byk kitle yere
404 honniere gibi birok filozof prag ve zamana gre byk deiiklikler
PSKOZ

gsteren bir kitledir. Proletarya proleterlerin kanlm az destei


iinde alm an to p lu m cu larn n olm ad srece ok sevim siz
Lum penproletarya diye adlan grnecektir. Gerekten felse
drd ve kltr asndan oka fenin etkinlii d n d a yeni ve
geri k alm o lm ak la se ile n korkun bir siyasal g yakn
kesimler yannda son derece iyi zam an d a h er y erd e z e llik le
rgtlenmi kesim ler de vardr. n g ilte re de so ru n u n y n n
XX.yzyihn zellikle ortalarnda deitirecek ve gidi yollarn
proletaryadan ayrlan bir kesim k ar k o n u lm az b ir b iim d e
iiy le iv ere n a ra sn d a bir basitletirecek gibi geliyor bana; bu
teknisyenler topluluu oluiturdu, elbette proleter kitlelerinin yaknda
bu topluluk zamanla ii hakkna kanlm az bir biim de siyaset
kar serm a y e c in in k arn sahnesine km as olacaktr, bu
sav u n a n st d zey y n etici sahnede onlar bugne kadar bir
topluluu nitelii kazand./ Engels: ara olarak kaldlar, bu sahneye
Proletarya ya da ii snf bu a onlarn dorudan doruya girii
n alan snfdr. Kle bir de bugnk kavgalarn grnmn
falna satlmtr, ii her gn her d e i tire c e k ./ E. Q u in et:
saat kendini satmak zorundadr. Aramzda pleb olmad gibi gerek
/ Marx: Fransada fabrika iileri anlamda proletarya da yoktur; bu,
kanlarnn ve kzlarnn kt yola kullanlmamas gereken eski bir
dn ek alm a saatlerine szcktr, nk gerekten can
balarlar, bu kesinlikle dorudur. skyor ve gerei hi mi hi
i Jean Jaurs: B undan byle k a rla m y o r./ L o u is Blanc*:
sosyalizm ve proletarya aynlmaz Proletaryann kendini kurtarmas
b ir b t n d r, so sy alizm tm iin bugn eksik olan ey alma
lksn proletaryann zaferiyle aralandr: hkmetin grevi bunu
gerekletirecek ve proletarya tm onlara salamaktr.(Bk. KOM
varln sosyalizm in zaferiyle NZM)
gerekletirecek.VChateaubriand:
Bireysel mlkiyet olmadan kimse PSK A N A LZ Bk. RUHAYRI-
klelikten kurtulm u deildir; TIRMASI.
m lk iy eti o lm ay an b a m sz
olamaz; o ancak proleter ya da PSK A STEN Bk. RUHSALB-
cretli o la b ilir. / A. C om te: TKLK.
O lum lu fe ls e fe n in ku rduu
dnce alannn m antksal ve P S K O L O J Bk. RUHBLM.
bilimsel temelleri ne kadar salam
olursa olsun bu ciddi anlay PSK O Z Bk. RUHSALBOZUK-
bugnn insanlanna kadnlarn ve LUK
405
R
RASLANTI (lat. accidens\ fr. REA LTE Bk. GEREKLK.
a ccid en t; alm . A kzid en s; ing.
accident). znede hibir deiikli R EA LZM Bk. GEREKLK.
e neden olmakszn ortaya kan
ve yitip giden. Be evrenselden bi R EFLEK S Bk. TEPKME.
ri. Olumsal ve geici bir biimde
kendini gsteren. zle ilgisi olma R E JM Bk. YNETMBM.
yan. Tze kart olarak, kendinde
olmayan, bir baka eyde olan. Bir REVELASYON Bk. AINIM.
varln zyle ya da doasyla il
gisi olmayan. zsel olan, varln R T M (lat. rhythmus\ fr. rythme;
ze bal olarak ya da zle ve zde alm. Rythmus; ing. rythm). ev
srdrendir. Raslantsal olan gei rimsel bir devinimin bizdeki izleni
ci olandr, zde hibir deiiklie mi. Sanatta llen ya da llebi
yol amadan geip gidendir. Bir in lir olan. Doada ya da dnyada de
sann zsel nitelikleri onun varlk vinim vardr, devinimin bizdeki iz
nedenleridir, ama burada ya da u lenimi ya da devinimden bizim al
rada olmas, bununla ya da unun dmz izlenim ritmiktir ya da ritm-
la olmas, uzanm ya da oturuyor dir. Ritm sanat yaptnn temel e
olmas bir raslantdan baka bir ey sidir ve uzam-zaman diyalektiin
deildir. Aristoteles varlk olarak de kendini gsterir. Ritm bizim her
varlk1la raslantsal olarak varlk hangi bir evrimsel devinime ver
bu erevede kesin olara!' birbirin diimiz anlamdr ya da bizim her
den ayrmt. Mimarn ev yapma hangi bir evrimsel devinimi lk-
s onun zyle ya da varlyla ilgi letirmemizdir, bakml klmamz-
lidir, ama onun yemek yapmas ras- dr. Doada da, doann devinim
lan tsald r. A ris to te le s e gre lerinde de tam anlam nda bak-
raslantnn bilimi olmaz. (Bk. Z) mllk yoktur, en mekanik devi
nimlerde bile bakmllk bulmayz.
RTM

Nasl doadaki yuvarlak cisimler vinimiyle hem yreinin atyla


den lksel daire fikrini karyor hem az nceki ayrlk sahnesinin
sak doadaki devinimlerden de rit zellikleriyle ve daha baka etken
me ularz. Ritm duygusunun k lerle belirgin bir ritmler karma
keninde elbette dzenli devinimler yaar. Sanata yansyan ve sanat
vardr; gnlerin geceleri ve gece vareden temel ge bylece yaa
lerin gnleri izlemesi, mevsimlerin mn koullanndan bizim bilincimi
ardndan mevsimlerin gelmesi, bir zin zellikleri erevesinde salan
sertliin ardndan bir yumuakln m olur. Birey kendi i yaam d
kendini gstermesi, sevinten son zeninin renkleriyle her zaman yeni
ra acnn ve acdan sonra sevincin ritmler oluturmaya ya da yaama
ortaya kmas, iin dinlenmeyle ya yatkndr. Ritmin varlnda tm
kesilmesi, yreimizin arpmas, duyumsal yap belirleyicidir. Tre
gzlerimizi krpmamz bizdeki ritm nin gidii bende yalnzca ses ola
duygusunun temel kaynaklardr. rak deil, bir duyumsanabilir b
Ritm uzam ve zaman btnnde tnsellik olarak kendini gsterir. Bir
ortaya kar ve ncesel olarak eit baka deyile trenin gidii yalnzca
aralklar, ama daha genel ereve kulamla deil, tm bedenimle il
de eitsiz aralklar dndrr. gilidir, hatta tm varlmla ilgilidir.
Ritm belli aralklarla srerlik kadar Bir senfoniyi dinlerken belli bir ritm
belli aralklarla iniler ve klarla ler karmana tm bedenimle ka
kurulmutur. Bu yzden ritmi za- tldm duyarm. Piyanist piyano
mansalla balayp kamayz: ritm alarken tm bedenini kullanr. Pi
zamansal ve uzamsal bir bileim yano alan kiiyle dans eden kii
dir. Buna gre yalnzca zamansal arasnda ruhsal ve bedensel ilev
aralklardan deil, ayn zamanda leri kullanma asndan bir ayrm
uzamsal aralklardan da szedebi- yoktur. Mzik sanat szkonusu ol
liriz. Bu yzden ritmi yalnzca iit duunda bile ritm kulakta balayp
me duyusuyla deil, btn bir be kulakta bitmez, mzii kulaa ba
densel duyum dzeneiyle akla layp kan grler ilkel grler
mak doru olur. Ritm bir uyumlu dir. Ritmde ne el, ne gz, ne kulak
dzenlenitir. Ona iselliimizin za nceseldir. Ritmin oluumunda yal
mansal boyut iinde ve uzamsal ze nzca doal devinim dzeni deil,
minde dla ilgili bir yorumu diye bilincimin, tm dnselliimin ve
biliriz. Yaln ya da katksz ritm duygusallmn, anlarmn, karma
yoktur, her yerde ritmler karma klarmn, izlenimlerimin zellikleri
nn ya da karmaklarnn varol belirleyicidir. Bilin her ediminde ol
duunu grrz. Ritmler kimi ne duu gibi ritmde de ayrc ve b
karak kimi gerileyerek son dere tnleyicidir. Ritm yarattmz, ya
ce karmak bir yap olutururlar. ayarak yarattmz bir eydir; rit
4 08 Trende giden adam hem trenin de min oluumunda, duyumlarn da ie
RUH
kart bir insani btnsellik ken RUH (lat. anima, animus; fr. me\
dini gsterir. Nesnel devingenin z alm. Seele\ ing. soul). Yaam ilke
nelle bulutuu yerde ritm balar. si. Yaam ve dnce ilkesi. Mad-
Ritmde doal etkene insani etken ded tz. Latincede anima lm
katlr. Ritm zne-nesne diyalekti le birlikte kp giden soluu, ani
inin kurulduu yerde, insanlam mus da dnsel ve duygusal an
doann ak biiminde kendini lamda ya da zihinsel anlamda ruhu
gsterir. zne-nesne diyalektiin anlatr. Ruh, en genel anlamda, be
de varln ortaya koyan ritmik du denle btnleen ve bedenle kar
yum kendi iinde de diyalektik bir tlaan eydir. D escartes ruhu
yap ortaya koyar: yavan hzlyla, benle zdeletiriyordu: yle ki
koyunun akla, uzunun ksayla bu bu ben yani ruh beni ben yapan ey,
lutuu bir yapdr bu. Onda bir ya bedenden tmyle ayrdr. Oysa
va bir hzl iin, bir koyu bir ak daha nce Eskiam maddecileri
iin, bir uzun bir ksa iin vardr. ruhu maddesel bir varlk olarak
Hatta her ritmik yapda ritmik ol grmlerdi. Atomcu filozoflar De-
mayan bir eylerin bulunabilmesi mokritos ve Epikuros ruhu ince
olaandr. Ritmik olmayan enin atomlardan yaplm bir yap ola
ritme katlmasdr bu. Ritm hibir rak gryorlard. E p ik u ro sun
zaman birbiim deildir, ritm bir- a to m lar tam an la m n d a
biimletike doala yaklar, insa maddeseldi, buna gre ruh tmyle
ni zelliklerinden uzaklar, giderek maddeden olumutu. Daha sonra
ritm olmaktan kar, devinim olma Yenian maddecileri de ruhu be
ya balar. Sanat bir ritmler kimya densel etkinliin bir sonucu y& da
sdr. Tm yaptlar ritmik yaplar fizyolojik ilevlerin bir sreci say
dr, ritm demetleriyle kurulmular dlar. Eskian ilk byk filozofu
dr. Ritmlerden giderek sanat an Platon, ruhu dnceyle donanml
lam birimleri ya da anlatm forml ve lmsz saymt, onun beden
leri oluturur, biz bu formlleri en le yaknl ya da bulumas geiciy
genel erevede simge diye adlan di. Aristoteles Yenia maddecile
drrz. Simgeyi ayrtrdmzda rine ok yakn decek grler or
onun bir ritmler btn olduunu taya koyuyordu bu konuda. Yeni-
grrz. (Bk. SMGE) a n n l m ad d ec isi B aron
d H olbach yle der: Ruhum u
ROM ANTZM Bk.DUYGUCU- grmyorum, ancak bedenimi ta
LUK. nyor ve duyabiliyorum. yleyse
dnen, yarglayan, ac eken ve
RFULM AN Bk. BASTIRMA. sevinen bedendir. Oysa ruhu bir
filozof olan Malebranche daha n-
RVANDKASYON Bk. HAK- ce, XVII. yzylda Ruhun varl-
NERME. n tanmak kolaydr, onun zn 4 0 9
RUH

ve doasn tanmak zordur diyor dr, yrei belli bir ritme gre ar
du. M alebranche ruhun bedenle pan insandr: ruhsal olgularn her
ilikisini yle belirliyordu: lk in zaman fizyolojik karlklar vardr.
sann gnah ruhumuzun Tanryla te yandan, dnen ve duyan in
birliini yle zayflatt ki, bu birlik san kendi dnceleri ve kendi duy
ancak yrei arnk, zihni aydnlk gulan olan bir topluma girmitir, bu
kimselerde kendini gsterir oldu. toplumun ruhsal yaam ortak ruh
nk bu birlik duyularn yargla sal yaamda yanksn bulur: kii
rn ve tutkularn devinimlerini k sel ruhsal yaam bir anlamda or
r krne izleyenler iin bir d ola tak ruhsal yaamda varln sr
rak grnmektedir. Buna karlk drr. Paul Foulqui6 ruhsal olgu
gnah ruhumuzun bedenimizle bir larla bedensel olgularn ayn biim
liini glendirdi, yle ki bizim bu de tannamayacan bildirerek y
iki paramz tek bir tz gibi gr le der: Fizyolojik olgular ancak
nr oldu. Ya da bizi duyularmza duyularla dorudan doruya tan
tutkularmza ylesine kle yapt ki nabilirler, ruhsal olgular ancak bi
bedenimizin bizi oluturan bu iki linle dorudan doruya tannabi
paradan balcas olduuna inan lirler. Buna gre benim gzlerim al
dk. K anta gre ruh anln kav dm yaray grr ve bilincim on
rayabilecei bir ey deildir, ancak dan doan acy alglar. Ben elbette
o Noumenon olarak vardr, zgr duyduum acdan giderek, grme
dr ve zamanddr. Deneyciler, diim yarann varolduu sonucu
Hume, John-Stuart Mili ve brle na varrm ya da arkadamn ya
ri ruhu bilin olgularna indirgedi rasn grrm ve onun ac ektii
ler. Bugn ruhtan daha ok bilin sonucuna varrm ki bu ac benim
durumlarnn ya da ruhsal olgula yaam adm bir acdr, burada
rn btn anlalmaktadr. Dn ol dorudan doruya bir bilgi szko-
duu gibi bugn de ruh bazen nusu deildir. Foulquieye gre
zihinle kartrlmakta, bazen de ruhsal olgular kiiseldir, onlar an
ondan tmyle ayr olarak yaam cak yaayan kii anlayabilir. Ruh
ilkesi diye anlalmaktadr. Paul sal olgular yer kaplamayan ve l
Foulqui ruh ve beden ilikisini ye gelmeyen olgulardr. Ayrca
ada ruhbilim asndan yle ruhsal olgular zamanda akp geer
aklar: Ruhsal olgularn fiziksel ol ler. Onlar sreri i, deiken ve ke
gulara kart olan zyaplar varsa sintisizdir. Bununla birlikte ruhsal
da, her bireyin bilin ak kendine olgularla bedensel olgular arasnda
gre bir zgnlk gsterse de ruh sk bir ba vardr. (Bk. BEDEN,
sal olgular yaltk olarak gzlemle- KOUTULU K, NCESEL
nemezler. Dnen ve duyan in UYUM, ZHN)
san ayn zamanda soluk alan insan
410
RUHAYRITIRMASI

R U HAY RITIRM ASI (fr. psyc da kukuyla karland, daha sonra


hanalyse; alm. Psychanalyse; ing. yava yava yaygn bir biimde uy
psychanalysis). Ruhsal hastalklar gulanmaya balad. Ruhayntrmas
derin ruhsal aratrmaya dayana yntem inin z hastay sorguya
rak iyiletirme yntemi. Klinik ruh- ekmeye deil de onu rahat biim
bilim yntemi. Bu yntem ar de konumaya brakmaya dayanr.
ma dayal eitli yollardan giderek, Hastann burada kendini son dere
bilinaltnda eitli karmaklar ola ce zgr duyabilmesi, dncesi
rak yer alm olan anlar, imgeleri, ni kendiliinden boalma braka
arzulan bilinte grnr klmaya cak kadar gven duygusu iinde
dayanr; bunlarn bilinte grnr olmas gerekir. Bylece hasta ken
klnmas ya da bunlarn bilincine dini iten rahatsz eden eyleri bul
vanlmas eitli ruhsal bozuklukla ma ve ortaya koyma olana kaza
rn giderilm esini salayacaktr. nacaktr. Hastann bu abas yaa
Yntemin en belirgin zellii onun mnn en eski olgularna kadar uza
dorudan doruya soru sormaya narak tm yaamnda, zellikle o
dayanyor olmasdr. Sorulan eitli cukluk anda varlna ilemi
somlar bilinaltnda yer alan ve sa olan bozucu etkileri ortaya kar
l bozucu nitelik tayan bir e maya ynelecektir. Bu arada heki
nin bilince ykseltilmesini sala min tutumu basit bir tanklk duru
maktadr. Bu yzden ruhayntrma- munu amamaya zen gstermek
sma bilinaltnn bilimi diyenler olacaktr. Aylarca sren ortalama
vardr. Yntemin kurucusu Freud bir saatlik oturumlarda zgr a
onu baz sinir hastalklann iyile rm yoluyla kendini anlatmann
tirme yntemi olarak tanmlyor dnda dlerin yorumuna da y-
du. Bu yntem Freudun deyiiyle nelinecektir. Btn bu grmeler
hastay konuturm aya dayanr: srasnda hekim hastann ortaya
Hasta gemi yaamnn olgular koyduu tm tepkileri not edecek
n ve imdiki izlenimlerini anlatr, tir. Bu not alma szlerin arasndan
yaknr, arzulann ve heyecanlann salam verileri szme amacna y
aklar. Freud ruhayrtrm as neliktir. Bylece hekim hastann el
yntemiyle ilgili olarak yle der: bette pekou cinsel kkenli olan
Ne kurgusal felsefe, ne tantlamal aksamalar zerine bilinlenmesini
ruhbilim, ne deneysel diye adlan- salayarak onu iyiletirmi ya da
dnlan ve duyular fizyolojisine ba onun iyilemesine yardm etmi
lanan ruhbilim (...) bedenle ruh ili olacaktr. Ruhayntrmas yntemi
kisi zerine yararl veriler salaya ruhhekimliinin br yntemleri
bilir ve herhangi bir ruhsal bozuk kadar etkili bir yntem saylr. An
luu anlama kolayl getirebilir. cak hastann ruhsal yapsn de
Freudun ortaya att bu iyiletir meye yarayan byle bir yntemin
me yntemi balangta tp alann zel olarak ruhayrtrmasnda uz
RUHBLM

manlamam bir hekim tarafndan itkileri yceltmeye ynelir ve iktiyle


kullanlmas son derece tehlikelidir. b a strm a a ra s n d a b ir denge
Bu yntem iyi kullanlmad zaman bulmaya alr, sinirli kiiyse bir
hastal derinletiren ve hastann utan br uca gider gelir. (Bk.
evresiyle ilikisini daha da bozan RUHBLM)
bir yntem olabilmektedir./ Freud:
Ruhayrtrm asnn doldurmaya RUHBLM (fr. psychologie; alm.
alt ey bir boluktur. Ru- Psychologie; ing. psychology).
hayrtrmas ruhhekimliine onda Ruhsal olaylar inceleyen bilim. n
eksik olan ruhsal temeli salyor. san davranlar incelemesi ya da
(...) Bu amaca ulama yolunda o, bilimi. Ruhbilim XIX. yzyldan
anatomi, kimya, fizyoloji dzeyin nce felsefenin bilin olgularyla ya
de tm nyarglardan uzak durmak da duygu ve dnce aratrm a
ve tmyle ruhsal kavramlara da syla ilgili blmyd. XIX. yz
yanarak alm ak zorundadr. / yldan sonra ruhun yapsn ve ruh-
Kari Abraham: Ruhayrtrmas salln yasalarn eitli nesnel yn
y n te m i y aa m k o u lla rn temlerle ve zellikle fizyolojik ve
tanmakla ve sinirli kiinin klinik rilere gre aratran bir deney bili
tablosunu karmakla yetinmez, o mi oldu. Ruhbilim tarih boyunca
ayn zamanda hastann bilindna felsefenin bir dal olarak kald ve
g irer ve sin irlilik b elirtileriyle ruh olgularn incelemekle snrlan
b ilin d n n ilikilerini ortaya d. Nitekim, Akademinin szln
koymaya alr. Hastayla ibirlii de ruhu, ruhun yetilerini ve ilem
iinde biz hastann libidosunun lerini inceleyen felsefe dal olarak
ta rih in i b e lirle riz yani onun tanmland, bu anlay iinde o fel
ocukluktaki durum unu, cinsel sefenin yntemlerini kullanmakla
b a s trm a n n so n u cu n u ve ykmlyd. Fizyoloji nasl beden
b a s trlm a rz u la ra d n olgularn inceliyorsa, ruhbilim de
belirleriz. (..) Ancak biliyoruz ki ruh olgularm ya da zihin olgularn
sa lk l insan da b ilin altn d a ele alyordu. Ruhbilim biim olarak
sinirlinin itkisel glerinin tpksn ilk nemli atlmlarn XVIII. ve
barndrr, anababa karsndaki XIX. yzyllarda kazand. Bu alan
bilind tutum onda da bir temel da zellikle deneyci ngiliz filozof
karmak oluturur. Erkek ocuk larnn almalar anlmaya deer.
lib id o su n u n nce anneye Bu bilgi alan XIX. yzyldan son
y n elm esi o lg u su , o n d a ilk ra deney ve gzlem yntemlerini
dmanlk-kskanlk duygularnn kulanarak olumlu bilgiler arasna
babaya evrilmi oluu her bireyde girmeye balad. Ruhbilim aratr
ortaya konulabilen bir gzlemdir. malarnn hzl geliimi birok ruh
Ne var ki salkl birey toplumsal bilim okulunun domasna yolat.
n ed en leri b astrm ay salayan Bu okullar iinde birok bak a-
RUHBLM

s, birok kuram geliti. Ruhbilim turulmas yolunda ok nemli ve


balangta iebak yntem ine riler salar, salamaktadr. Buna g
arlk verdi. Nice sonra bu ynte re ruhbilimde balca yntemin ta
min yeterli olmad grld, ken ntlama yntemi olduunu syle
di ruhsal durumunu gzlemleme yebiliriz. Bunun iin hem ruhsal ol
ye kalkan birey gzleme balar ba gularn hem de davranlarn ayrn
lamaz bu durumu elden karyor tl biimde gzlemlenmesi ve gz
du. gzlemin ya da iebak yn lemle elde edilen kalc verilerin sap
teminin yetersizlii ruhbilimi zorun tanmas gerekmektedir. Davran
lu olarak davran incelemesine y gzlemlemesi bir laboratuvar etkin
neltti. nsanlar ruhbilimde iebak- lii gerektirir; lmelere dayanmak
la elde edemedikleri birok bilgiyi szn geliigzel yaplacak bir gz
davran gzlemlemesiyle elde et lem byk yanlmalara yol aabilir.
tiler. Bylece ruhbilim giderek bir Ruhbilimciler insanlarla hayvanla
davran bilimine dnt, yle ki rn, bireylerle toplumlann, hasta ki
baz bilim adamlar ruhbilim yerine ilerle salkl kiilerin, ilkellerle uy
davran bilimi' nin kullanlmasn garlarn, byklerle ocuklarn dav
nerdiler. Ancak szn ettiimiz ranlarn gzlemleyerek insan ruh-
bu iki yntemin birbirine taban ta sallnm yasalarna ykselmeye a
bana kart olduunu dnmek de ltlar. Btn bu abalar iinde bir
doru olmaz. nsan davranlarn ocuk ruhbilimi ortaya kt. An
doru olarak kavrayabilmek ruh cak, ocuk ruhsalln ortaya ko
durumlarnn incelenmesini de ge yabilmek iin gerekli olan alma
rekli klar, te yandan davranlar larn, ocuk ruhsallnn giriltfez-
kendileri olarak deil ruh durumla lii dnldnde hi de kolay
rn anlayan belirtiler olarak ele bir i olmad anlalr. Ne olursa
alndklar zaman ruhbilimin konu olsun laboratuvar almalar son
su olabilirler. Elbet bunun kart da derece bilimsel sonular veren a
dnlebilir: ruh durum larnn lmalar olmutur. Olgular yeniden
kavranlmas insan davranlarnn, yaratmakla deneye ulamak, by
toplumsal insann etkinliklerinin an lece son derece ayrntl gzlemler
lalabilmesi iin nemlidir. Bugn yapabilmek abas testlerle destek
de pekok alanda, zellikle felse lendiinde insan ruhunun dtan ele
fede ve estetikte pekok eyi doru geirilmesi serveni gerekletiril
anlayabilmek iin insan zihninin et mi olmaktadr, en azndan verimli
kinliklerini en ince ayrntlarna ka bir temele oturtulmu olmaktadr.
dar, hatta kurgunun snrlarna ka Dikkat, bellek, zeka testleri ruhsal
dar gzlemlemek bir gerekliliktir. edimleri lmelere indirgeyen a
eitli ruh durumlarnn, duygu ve da ruhbilimin sk sk kulland
dnce etkinliklerinin kavranlma aralardr. Bu arada ruhbilim br
s insan yaamnn aydnla kavu insan bilimleriyle ve doa bilimle 4 1 3
RUHBLM

riyle ilikiler kurarak konusunu ge sefeye de her zaman gereksinim du


niletmeye ve yntemlerini geli yaca kesindir. Ruhbilim olgular
tirmeye alt. zellikle yaam bi n ayr bekte toplamak doru
limi diye tanmlanan biyoloji ve top olur: 1. Etkinlik olgular', tepkim e
lumsal olgular bilimi diye tanmla ler, igdsel davranlar, alkan
nan toplumbilim ruhbilimine bellek lklar, istemli eylemler; 2. Duyu ol
le, zekayla, kiilikle, heyecanlarla gular: hazlar, aclar, tutkular, ar
ve daha baka yetilerle ve etkinlik zular, heyecanlar; 3. Dnce ol
lerle ilgili almalarnda ok nemli gular'. alglar, yarglar, imgeler, an
veriler salad. Munn ruhbilimin lar, fikirler. Bylece ruhbilim d
ada geliimi konusunda unlar nen ve duyan insanla eylemde
syler: Deneyi ve davran orga bulunan insan bir btn olarak ele
nik ilevler olarak gren modem alr. Ruhbilimin byk gl bi
ruhbilim zellikle davrann bilim lin olgularn ya da bilind olgu
sel aratrmasyla, yaptklarmzla ve larn kavramaya almakla ilgili
dediklerimizle ilgileniyor. Ruhbi dir. Bilincin bilgisi her eye karn
lim bu yolda tam anlamnda bilim dorudan doruya bilgidir, sezgi
sel yntemlerle donanm durum seldir ya da doruca gzlemle elde
dadr: Denilebilir ki ruhbilimde bi edilir. Bu tr bilgiler tam anlamn
limsel yntem br bilimlerin yn da znel olmakla birlikte tam tam
temiyle znde ayndr, ancak onun na bilin olgularnn gzlemlenme
baz ruhsal sorunlara uygulanmas sinden elde edildikleri iin kendile
brlerinde grlmeyen bir gl rince bir nesnellik deeri de tar
getirmektedir. Bu durum zel lar. Bu tr bilgi benimizin kendisi
likle uradan geliyor: insan orga ni bir nesne olarak alglayabildii
nizmas daha ok d dnyann g yerde kendini gsterir. Benim bi
lklerine ve skntlarna kar koy lincimi benden iyi kimse gzlemle-
mak zorunda kald zaman herhan yemez. Bilinci gzlemlemek onun
gi bir olgudan daha karmaktr. kefine kmaktr. Bilin denilen ka
M unnn da belirttii gibi ruhbili pal dnyaya tek giri znenin ka-
min asl gl konusunun etre psndandr ya da bilin bir kapal
filliinden gelmektedir. Btn bu dnyadr, ona ancak sahibi girebi
gelimeler iinde ruhbilim eski ba lir. Bilincin herhangi bir nesneye
k asn tmyle brakm mdr? ynelii basit bilin'\, kendine y
Gene de btn bu gelimeler iin nelii de dnlm bilin'i orta
de felsefeye bamlln tam ola ya koyar. Bilin edimleri genellikle
rak nerede bittiini ve bilimselliin basit bilin edimleridir, bilincin ken
nerede baladn kestirmek zor dini kavramak zere kendine y
dur. Ayrca olumlu bir bilim olarak nelii pek az grlr ya da zellikle
ruhbilimin yntemlerini dorula gerekletirilir. Bilinaltna gelince,
414 makta enaz br bilimler kadar fel o varl uzun uzun tartlm ve
RUHULUK

pek g benimsenmi bir bilin et Leibzigde ilk ruhbilim laboratuva-


kinliidir. XVII. yzylda Leibniz rn aarak att admn pay b
Yeni denem ede ruhun karanlk yktr. (Bk. BLN, BLNAL
blgelerinden szetmiti. Zaman TI, BLNDII)
la bilincin derinlere doru inildike
karanlklaan bir etkinlii olduu R U H B L M C L K (fr. psycho-
anlald. Bilin st tabakalarnda logisme; alm. Psychologism us; ing.
kargak ya da karmak bile olsa psychologism). Birok bilgi alann
aydnlktr. Bilin bu st kesimde da zellikle bilgi kuramnda ve man
kendini ya da kendindekini yetkin tkta ruhbilimsel bak asn ge
bir dikkatle rahata kavrayabilir. En erli klma eilimi. Felsefenin so
derine indiimizde en byk dik runlarn ruhbilimsel erevede z
kate bile kapal kalabilen duygu ve me eilimi. (Bk. RUHBLM)
dnce bileikleriyle ya da karma
klaryla karlarz. Gelgelelim bu RU H U LU K (fr. spiritualisme;
tabakalara inmek hi de kolay deil alm. Spiritualismus; ing. spiritua-
dir. Orada uyuyan, kapal, rtl, lism). Ruhun bamsz bir gerek
hatta ussallkla tersleen ya da ken lik olduunu benimseyen reti. Zi
dine gre ussal eler vardr. Bu hinsel etkinliklerin yalnzca fizyo
bilinalt ya da bilind alan gr lojik ilevlere bal olmadn, ayr
nrde bilincin oluumunu ve ak bir ruhsal ln szkonusu olmas
n hi etkilemeyen, gerekte her gerektiini savunan reti. Ruhu
an bilin zerinde etkili olan alabil bedenden ya da maddeden stn
diine zengin ya da verimli alandr: sayan reti. Maddeciliin kart.
yaratmann son derece prltl ve Dar anlamda ruhuluk ruhun apayr
rileri kadar ok byk skntlar da yani organizmadan bamsz oldu
bu alann rn olabilirler. Bylece unu benimser. Bu yanyla ruhu
bilincin ve bilindnn tm olgu luk lkcle ok yaklar. Geni
larn ve bu olgularn davranlar anlamda ruhuluk Tanrnn varl
mz zerindeki etkilerini incelemek n belirler ve yce manevi deer
ruhbilimin konusudur. Alkanlk, lerin varolduunu bildirir. Ahlak
istem, arzu, eilim, heyecan, dik asndan ele alndnda insan iki
kat, alg, bellek, imgelem, yarg, ynl bir varlktr, birinci yn hay
kavram, fikir, usavurma, daha pek van olmann zellikleriyle ilgilidir,
ok ge ruhbilimin aratrma ala ikinci yn ruhsal yani duygusal-d-
nn kurarlar. Ruhbilim bugnk b nsel yndr ve bu iki yn kar
yk verimini elbette salt bilin ol tlklar iinde insan varln olu
gularnn gzlemlenmesi dzeyin turur. Ahlaklar insann hayvansal
den laboratuvar aratrmalar d zelliklerini deerler asndan ge
zeyine ynelm ekle kazanmtr. nellikle bir tehlike kayna olarak
B unda W u n d tun 1 8 7 9 da grrler. Bu yzden teden beri be 4 1 5
RUHSAL

den aalanm, ona bal olarak R U H SA L (fr. p sychique; alm.


hazlar ve tutkular hor grlm, psychisch; ing. psychical). Ruhla
insann usuyla tutkularna egemen ilgili olan. Bilin etkinlikleriyle ilgili
olmas gerektii dnlmtr. olan. Davran olgularyla ilgili olan.
zellikle tektanrc dinler ruh olan Ruhsal olgular her eyden nce en
insan yceltirken onun bedensel genel erevede bilin olgulardr.
liine egemen olmas gerektiini bil Ancak ruhsal olan yalnzca bilinle
dirm ilerdir. Oysa bata Epiku- deil, bilincin yansmalaryla ya da
ro suluk olmak zere baz eski dlama alanlaryla ve biimleriyle
a ahlaklar hazz insan yaam de ilgilidir, bu yzden onu davra
nn olduu kadar ahlakn da teme nla da ilgili saymak gerekecektir.
line yerletiriyorlard. Getirdii nous (Bk. RUH, RUHBLM)
kavramyla Anaxagorasi belki de
ilk ruhu saym am z doru olur. R U H S A L B T K L K (fr. psyc
zetle ruhun bam szln ve hasthnie', alm. Psychasthenie; ing.
m addeye stnln varsayan psychasthenia). Ruhsal gerilimde
tm retileri ruhu saymamz ge an azalmayla belirgin sinir bozuk
rekecektir. Lalandenin belirledii luu. Yunancadaki psucheyle (ruh)
gibi ruhuluk nitelikleriyle birbi astheniann (zayflk) birletirilme
rinden kkel olarak ayrlan iki t siyle oluturulmu olan bu terimi
zn varln benimseyen retidir. ilk olarak Pierre Janet kulland.
Bu tzlerden birinin temel nitelii Ruhsalbitiklik taklmalarla, an he
dnce ve zgrlktr, brnn yecanlarla, kukularla, eksiklik
temel nitelii uzamsallktr ve me duygularyla kendini gsterir: dik
kanik ilikilerin ortam olutur. Ge kat ve karar eksiklii istemli edim
ne de, hangi alardan baklrsa ba lerden ka, lsz utangalk ya
klsn, ruh ve beden ya da ruh ve da psnklk ruhsalbitiklikte ok be
madde bir btn oluturur. Honor lirgindir. Kii gereklie uyarlana-
de Balzac yle der: Maddecilik maz duruma gelmitir, dsel bir
ve ruhuluk szckleri belki de belli dnyaya snma eilimindedir, ya
bir eyin iki ayr yzn ortaya ko rarl edimlerin yerine bo eylemleri
yuyor. Thodore Jouffroy da y koym utur (tik, gevezelik, vb.).
le der: Maddecilii en iyi yads Kararszlk ortama uyma glyle
yan ruhuluktur, ruhuluu en iyi iie grlr. Bunalt ya da boun
yadsyan da maddeciliktir. Bu g tu, korku, yabanclk duygular,
rlerden birinin samaln iyice salyla ar ilgilenme eilimi,
anlayabilmek iin kart bak a kendinden utanma gibi durumlara
sna yerlem ek yeterlidir. (Bk. bu hastalkta ok raslanlr.
GEREKLK, MADDECLK,
LKCLK) RUHSALBOZUKLUK (fr. psyc
416 hose; alm. Psychose; ing. psycho-
RUHSALKNT

sis). Gereklikten uzaklamayla ve gsterir. almada verim enaza in


toplumsal uyumsuzlukla belirgin mi, baars, dikkat toplayama
nh hastal. Kiisel durumunun ma, anlara taklma gibi belirtiler or
bilincinde olan sinir hastalarna kar taya kmtr. Bunalty byk bo
t olarak, ruhsalbozuklua ura yutlarda yaayan kii bundan by
m kii kendi durumunun bilincin le en kk bir gl kaldrabi
de deildir. Ruhsalbozuklukta kii lecek durumda deildir. lgisi azal
d dnyadan hatta yakn evresin m, istemi iyiden iyiye zayflam
den kopar, gerek anlamda yaltk tr. Zihin yetilerini yeterince kullana
bir yaam srme eilimi gsterir. mamaktan yaknmaktadr. Btn bu
Onun kendine zg bir dnyas skntlar onu aalk duygularna
vardr, o bu azok ayrcal dnya drr, melankoliye iter. Kalc ya
da yaar. Bildii gibi dzenledii bu da srekli ruhsalkntler yann
d dnyasnda kendini son dere da gndelik yaam glklerinin
ce gl duyar. izofreni, mani- getirdii geici ruhsalkntler de
melankoli, lgnlk balca ruhsal- vardr, bir dostla bozuma, iten
bozukluk tipleridir. kartlma, aile bireylerinden biriyle
tersleme, yalnz kalma gibi neden
RUHSALKN T (lat. ler geici ruhsalkntlere yol
depressio; fr. dpression nerveuse; aabilir. A n almayla gelen zi
aim. Nervenzusammenbruch; ing. hin durgunluu da ruhsalknt
break-down). Duygusal ve dn yaratabilir, o durumda kiinin bir
sel gerilimin azalmasyla belirgin ge klinikte dinlendirilmesi uygun olur.
ici ya da srekli ruhsal ykm du Yadnm ve bunama da ruhsal-
rumu. Ruhsalknt yorgunluk kntye yolaabilmektedir.
la, bkknlkla, isteksizlikle kendini

417
SAM A (lat. absurdus; fr. absr
s isi Albert Camusda buluruz: Her
d e ; alm . Absrd', ing. absrd). eyi bana aklasnlar ya da hibir
Mantn kurallarna aykr olan. Us- eyi aklamasnlar isterim. Us y
d olan. Kendi iinde elikili olan. rein bu l karsnda gsz
Anlamdan yoksun olan. Varoluu kalr. (...) Sama, insann arsy
felsefe sama kavramn yaamn la dnyann anlalmaz sessizlii
temel kavramlarndan biri yapt. Va nin bu atksndan doar. Bu ara
roluu felsefe bu eilimin kayna da Sama duygusu br duygu
n Pascalin bilinmez olan kar lar arasnda bir duygudur diyen
sn d ak i te d irg in li in d e bulur. Camus samay bir tabula rasa sa
Pascal yle diyordu: Kavray yar: Yntemli kuku gibi sama
mz dnlebilir uzaylarn tesi da tabula rasa oluturur. Sama Bi
ne bouna tayor, eylerin gerek zi amazda brakr. Ama yntemli
liine karlk yalnzca kk ey kuku gibi o da kendi stne d
ler elde ediyoruz. Merkezi her yer, nerek yeni bir aratrmay balata
evresi hibir yer olan sonsuz bir bilir. Sama, varoluu flozofla-
byklktr bu. Bylece insan nn herbirinde azok deiik anlam
yaam aralksz bir yanlmadr, in lar alr. rnein Kierkegaard ve He-
sanlar birbirlerini yanltrlar, birbir idegger bu dnyadaki yabancl
lerini verler. Biz varken kimse biz anlatm ak iin onu kullanrlar.
yokken and gibi anmaz bizi. Bu Gabriel Marcel iin sama insani
' deiklik insan zorda brakan, tu- varoluun gizidir. Sartre onu evre
I tarszlklara iten bir eksikliktir. nin anlamszl olarak grr. Sart
[ Pascale gre insan bu eksikli du re yle der: Varln ussal daya
nunu aamayacaktr: nsan ken- na yoktur, varlk nedensiz ve zo-
disi iin de bakalar iin de rtl- runluksuzdur: varln tanm bile
[ lkten, yalandan, ikiyzllkten bize onun kkel olumsalln gs
' baka bir ey deildir. Ayn kay terir. Dinci varoluulan ayr tu
gy varoluu dncenin nl ki tarsak, tm br varoluu flozof- 419
SADZM

lar yaam tmyle samaya indir gulamas ldrmeye kadar gidebi


gerler. Dnyaya geli sama oldu lir. En genel, en kaba biim leri
u gibi lm de samadr. Do kamlama, srma, aalama olan
mu olmamz samadr, lyor ol sadik ynelimlerin kaynan baz
mamz da sam adr der Sartre. yazarlara gre doutan getirilen ki
Em m anuel M ounier bu konuda ilik zellikleri oluturmaktadr. Ba
unlar syler: Her yaam nne z yazarlar, zellikle ruhayrtrma-
geilemez bir biimde lme do syla ilgilenenler sadizmi anal d
ru ilerler. lm bir raslant deil nemdeki bir taklmaya balarlar.
dir, dardan gelmez. (...) nsan Sadizm yalnzca kar cinse ynel
yaam lm iin varlkdr. Ger mez, bir ecinse, bir hayvana ya
ekte kendi lmm lmek kim da bir ocua da ynelebilir. Hatta
senin benim adma hibir ey ya cinsel nesneye ynelmeyen sadik
pamayaca tek eydir. Benim l tutumlar da vardr: bazlar cinsel
mm en kiisel olaslktr, en gerek ilikiye girmeden nce ilgisiz bin
olaslktr, ayn zamanda en sama lerine iddet uygulayarak kendile
olaslktr. O benim yaam m n rini bu ilikiye hazrlarlar. Bir iken
ucunda yer almaz, yaammn her ce olaym gzlemleyerek uyarlan
annda, hatta yaam a edimimde sapklar da vardr. Bu gibi durum
kendini gsterir. Ben onu iyiden larda ein varl da gerekmeyebi
iyiye unutmak, ondan kamak, onu lir, doyum mastrbasyonla sala
elenceyle, ilgisizlikle ya da dinsel nabilir. Sadik kii genellikle cinsel
mitoslarla deitirmek isterim. / konularda ar heyecanl kiidir.
A.M. Barthlmy: Sama insan lsevme ve vampirlik gibi ar sa
hibir zaman deimeyen insandr. dik ynelimler youn bir cinsel he
/ Raoul Rigault: Tanr samadr. yecann rn olarak grnr. Sa
/ R Valry: Gerek kendini ancak dizm birok biim lerinde mazo-
samayla aklayabilir. (Bk. VA hizmle birlikte grlr. Mazohizm
ROLUULUK) sadizmin br yz gibidir. (Bk.
MAZOZM ya da MAZOHZM,
SADZM (fr. sadisme; alm. Sa- LSEVME, SADOMAZOZM
dismus; ing. sadism). Arzulanan ki ya da SADOMAZOHZM)
iye ac ektirmekle belirgin cinsel
sapklk. Ac ektirme yoluyla cin SA D O M A Z O Z M ya da SA
sel hazza ulama eilimi. Fransz DOM A ZOHZM (fr. sadomasoc
yazar Marquis de Sadem yaptla hisme; alm. Sadomaso chismus;
rnda anlatmn bulan sadizm cin ing. sadom asochism ). Sadizm le
sel ynelimde iddeti ieren tm mazohizminyani cinsel hazza ula
eilimlerin genel addr. Sadizmde ma yolunda ac ektirme ve ekme
cinsel uyar kesin olarak iddete eilimlerinin ayn kiide birleme
420 baldr. Baz durumlarda iddet uy si. Ruhayrtrmasyla uraanlar
^SALDIRGANLIK

bu iki sapk eilimiin birbirinden ykma igds. Saldrganlk dina


ayr olamayacan dnrler. On miklii ya da hakll dndren
lara gre bir kiide sadik eilimler bir takm nedenlere dayansa da bir
varsa mazohist eilimler de olacak bozuk kiilik gstergesidir. Saldr
tr. rnein eziyet etmekten hola ganlar genellikle dorucu, etkin, a
nan kiinin ayn zamanda sululuk lkan, korumay seven insanlar
duygularyla kvranyor olmas sa- olarak grnrler ya da grnme
domazohizmin ahlaki dzeyde ke ye alrlar. Ne olursa olsun, sal
sin bir belirtisidir. (Bk. MAZO- drganlk temelinde yoksunluklar
HZM, SADZM) yatan bir ruh bozukluudur. Sal
drgann adalet datmaya km
SADUYU (fr. bon sens; alm. Ge olmas adalet adna deil saldrganlk
sunder Verstand, Gescheidtheit; adnadr. nsanlar saldrganla iten
ing. g o o d sense, right sense). Duy etkenlerin banda engellenmeler ve
gularn dna karak doru yarg iddet uygulamalar gelir. Anne o
lar ortaya koyma yetisi. Descartes cuunu amurla oynamaktan en
saduyuyu us anlamnda kullan gellediinde ocuk fkeye kaplr
yor, onu dnyann en iyi paylat ve saldrganlar. Taze diye ald
rlm yetisi olarak gryordu. Fi ekmein bayat olduunu anlayan
lozof Yntem zerine konuma'da kii de hemen saldrganlk duygu
yle der: zel olarak saduyu ya suna kaplacaktr. Saldrganlk her
da us diye adlandrlan doru yar zaman yoksunluu yaratan nesne
glama ve doruyu yanltan ayr ye ynelmez. Bir baka deyile d
ma gc tm insanlarda doal ola a kar saldrgan olamayan kii
rak eittir. Descartesn bu belir kendine kar saldrgan olur. Pek-
lemesine karn usla saduyu- ok kii yoksunluklar karsnda
yu birbirinden ayrmak gerekir. iddeti kendine uygulama yolunu
Us teknik bir terimdir, evrensel seerek intihar etmitir. Bakasnn
geniliktedir. Oysa saduyu her fkesini uyandrmaktan ekinen ki
kiideki doruya ynelme istemi i saldrganln kendine ynelte
ni, drstlkle ve tam bir tutarl cektir. Saldrgan ak, kendisine k
lkla doruyu belirleme eilimini or zn vermeyen babay deil de ken
taya koyar. (Bk. US) dini ldrecektir. Bykte saldr
ganl kkrtan pekok neden var
SA LD IR G A N L IK (fr. agressi ken ocukta saldrganl yaratan
vit; alm . A g g re ssiv it t; ig. hemen yalnzca sevgisizliktir. o
agressivity). Bask ve iddet uygu cuk kendisine stn slatmamas
lamaya eilimli kiinin zyaps. gerektiini bildiren annesini sevgi
Kama ya da ilgisiz kalmadan ok sizlikle sulayacaktr. renciler
saldrya gemeye yatkn olula be ok zaman baarszlklar karsn
lirlenen kiilik zellii. Freudda da tedirginlie kaplan anababalar 421
SANAT

sevgisizlikle sularlar. Bu yzden lar: Sinirli kii yaama gl e


byklerin ocuklar anlamaya a ken bir varlktr: sinirli davrann
lmas ve yarglamadan sevmesi bu yz elbette evre iin son de
ok nemlidir. Ancak her insanda rece arpcdr. O, kararsz, ho
belli bir saldrganlk eiliminin bu grsz, elikili bir kiidir, hep
lunduunu, bylesi bir eilimin sa sylenildii gibi kt huyludur. Si
natsal yaratmada ba etken oldu nirlinin klinik aratrmasnda saldr
unu da unutmamak gerekir. Sal ganlk sorunlar birinci sray alr di
drganlk insan trnn temel zel yebiliriz. Saldrganln iyiletiril
liklerinden biridir. Buna gre bir sal mesi son derece g bir hastalk
drganlk igdsnden szetmek olduu kesindir. Doutan ya da
olasdr, insan tm st dzey hay yapsal diyebileceimiz saldrgan
vanlar gibi varlm saldrganlk lk en kalc saldrganlktr. Saldr
iinde gerekletirmeye eilimlidir. gan kiilerin alkolden uzak durma
Saldrganlk konusunu ele alrken lar ya da durdurulmalar gerekir.
bu temel zellii gzden uzak tut (Bk. DDET)
mamak gerekir. Ancak istemli ve
ussal bir varlk olan insann yaa SANAT (fr. art-, alm. KunsV, ing.
mnda saldrganln ne lde ol art). Belli bir amaca ulamamz
duu ya da olabilecei hatta olma salayan yollarn btn. Bir bilgi
s gerektii byk bir tartm a alannda bilgiler ve kurallar topla
konusudur. Kimi yazarlar saldr m. Gzeli gerekletirmek iin or
ganl tam tamna ykc bir etken taya konulan zel etkinlik alanlar
sayarken kimileri bir zorunluluk nn herbiri. Sanat, Yeniaa kadar
olarak grrler ve savunurlar. toplumun ve dinin hizmetinde, ya-
gdler kuramnda Freud iki temel rargzetir bir etkinlik alan olarak
igdsel g belirler: biri yaam, kald ve kuramdan ok uygulamay
br lm. Cinsel igd birinci la ilgili oldu, byk lde zanaata
yi temsil eder. Ykc eilimleriyle yakn durdu. H er an sanattan
saldrgan itkiler kinciyi temsil eder anlad ve sanattan bekledii ba
ler. Bu iki igd, btnleerek ya ka baka oldu. lk uygarlklar d
da kartlaarak, tm yaam olgu neminde sanatn dinsel-toplumsal
larn retirler. ocuun evriminin bir ilevsellii vard. Bu an sa
deiik evrelerinde bu iki igd nats zgr yaratc deildi, sa
arasnda koutluk ve hatta kayna natta bireysel etken tmyle geri
m a vardr. Saldrgan itkiler cinsel itilmiti, sanat bir toplum hizmet-
itkilere g ve etkinlik kazandrr lisiydi. Bu zamanlarda sanatsal in
lar ve bu katk sayesinde cinsel it celik sanatnn toplumsal gerekler
kiler amalarna ulaabilirler (A. erevesinde deil de kendiliinden
Porort). Sinirli kiiliklerin saldrgan gerekletirdii bir incelikti. Orta-
422 la yatknln H. Ey yle ak ada ars hem bugnk anlamda
SANAT

sanat hem her anlamda bilimsel, anlam Rodin bize u szlerle ak


felsefi, zanaatsal uygulamay kar lar: Sanat insann en yce grevi
lyordu. Ortaa sonlarnda orta dir, nk sanat dnyay anlamak
ya kan niversitelerde okutulan ve anlatmak isteyen dncenin a
dersler belli bir dizge iinde topar basdr. Voltaire bunu daha deiik
lanyor ve zgr sanatlar diye ad bir biimde yle aklar: Sanatla
landrlyordu. Bu zgr sanatlar ye rn gizi doann eksiini kapamak
di taneydi (trivium: dilbilgisi, bela tr. Bylece sanat bir ilev ykle
gat, diyalektik; quadrivium: aritme nir: sanatn eski ilevi doastyle
tik, mzik, geometri ve gkbilim). insan arasndaki ba kurmaksa,
Ortaada sanat bizi belli bir so onun yeni ilevi insan aratrmak
nuca ulatran usullerin toplam ola ve dnyay buna gre bir dzene
rak anlalyordu: Ars est systema koymaktr. Bu yolda sanat bilim
praeceptorum universalum, vero- den ve felsefeden ayr olarak salt
rum, utilitum, consantientum ad kavramsal dnceyle yetinmez,
m u m eumdemque fnem tendenti- onda insan bir btn olarak vardr.
tan (Sanat bir ve ayn amaca y Yrein etkinlii kafann etkinliiy
nelik genel, doru, yararl, uyu- le btnlemedike gerek sanat
umlu bir genel kurallar dizgesidir). yapt ortaya kmaz. El, ba ve
Buna gre ars yalnzca dilbilgisini, yrek birlikte alrsa sanat iyi
mzii, belagati... deil ayn za olur der Ruskin. Btn sanatlar,
manda resmi, yontuyu, marangoz kullandklar gereler ve uyguladk
luu, mimarl... ieriyordu. Ars lar yntemler ayr da olsa insan
bu durumda Yunanllarn teksin\y\e duygu-dnce dzeyinde ortaya
eanlaml gibiydi. Yenian ba karmakta ortak bir aba ortaya
larnda sanat bu genel anlamn yi koyarlar ve ortak zellikler tar
tirerek gerek anlamda bir insan lar. Sanatlar birbirinden ayr alan
aratrmas olmaya balad ve ya- lar saymak ve hele bunlardan biri
rargzetirlikten uzaklat. Eski top- ni ya da birkan brlerinden ne
lumlarda, yukarda da belirttiimiz karmak ancak sanattan uzak kal
gibi sanatn zel bir ilevi vard, in m kiilerin yapabilecei bir itir.
san doastne aan bir kap gi Tm sanatlar kardetir, her sanat
biydi. M ircea Eliade bunu yle br sa n a tla ra k v e rir der
aklar: Eski toplumlann gznde Voltaire. Tm sanatlarn ortak ama
kltr insan rn deildir, doa c gzeli gerekletirmek ve gzel
st kkenlidir. Ayrca insann tan de insan gereini ortaya koymak
rlar ve br doast varlklar tr. Sanat yazgmz aydnlatr, ya
dnyasyla iliki kurmas ve onla ammz bulur karr der Bayer.
rn yaratc gcne katlmas sanat Sanat bunu yaparken donanml
araclyla olur. Oysa sanatn a dr, apayr bir grme gcdr, bir
da anlam ok daha deiiktir. Bu gzdr. Sanatnn bize gster- 4 2 3
SANAT

dii o grnmez dnya ok zaman mak nce bir tasary ya da fikri,


gzlerimizin nndeki dnyadr sonra da bir eylemi gerekletir
(Bayer). Buna gre sanatn tek ama mektir. Bu yolda sanat hem gi-
c gzeli yaratmaktr diyebiliriz. Sa dimli dnceyi hem de sezgisel
natn yaratt gzel dorudan do dnceyi kullanacaktr. Hegel
ruya yararl deildir, insan insana yle der: Belirlemeyi, ayrmay,
gsterm ekle, dolaysyla yararl semeyi bilen dnce olmakszn
olur. Sanat kendi amalarn ken sanat ele almak istedii konuya
dinde tayan bir aratrma alan egemen olamaz, buna gre gerek
dr. Kendi dnda amalar olmas sanat ne yaptn bilmez diye d
onu kendi olmaktan uzaklatrabi nmek glntr. / H. Delacro
lir. Sanatsal yaratma yoktan varet- ix: Sanat sanatnda kendi evin
me anlam tamaz, sanat dzeyin dedir. Bu bir dnyadr. Sanatnn
de yaratmak zgn bileimler olu yatknl genellikle tam anlamnda
turmaktr. Sanat hibir eyi yoktan zellemitir. Sanatmn sanatnda
varetmeyecektir. Sanatn iki temel da kendi zellii, kendi zel tema
zorunluluu vardr: doal gereci lar, kendi gereci vardr. / Hippok-
kullanmak ve insan boyunda kur rates: Yaam ksa sanat uzundur.
mak. Demek ki insana insan gs / Quintillianus: Sanat ak kimse
teren bu etkinlik insan olmann ko yi zengin etmedi. / A. Bosse: yi
ullar iinde gereklemelidir. Sa bir ressamn tm br sanatlar ta
nat yaparken ne baka bir dnya nmas gerektiini ok kii syledi
nn gerecini kullanabiliriz ne de bir ve yazd, nk onun sanat insa
sanat yaptn insann alglayama nn gzne arpabilecek her eyi
yaca llerde kk ya da b evrensel dzende ortaya koyabil
yk yapabiliriz. Sanat bileimle melidir. / Cardinal de Retz: K
rini kurarken zgn bir yap olu k kafalar sanatn yaratt hibir
turma abasndadr. zgnlk sa eyi doal saymazlar. / Fnelon:
nat yaptn sanat yapt klan birin Sanat ne kadar byk olursa ol
ci kouldur, zgn olmayan hibir sun gerek bir tutku gibi konu
sanat yapt gerek sanat yapt ola maz. / Fontenelle: Sanat uyruk
maz. Henri Delacroix Her bileim larn skmay seven ama onlarn s
kendini oluturan kurucu eleri klm grnmesini istemeyen bir
aar, her bileim yaratcdr der. tirandr. / Csar Chesneau: Bilim
Hibir bileim rasgele toparlama ler ve sanatlar uygulamayla ilgili
deildir, her bileim bir fikrin ger gzlemlerden baka bir ey deil
eklemi biimidir. Her sanat ya lerdir; kullanm ve uygulama tm
pt b ir fikrin anm dr, fikir bilimleri ve tm sanatlar nceledi,
gerekleti mi yaratc zihin o fikri ama bilimler ve sanatlar daha son
en iyi biimde dlatracak olan bi ra uygulamay yetkinletirdiler. /
424 leimi aramaya kacaktr. Yarat J.-R. Bloch: Sanatn yararll
SANATI

maddesel dzeyde deildir. Sana rak sanat her eyden nce bir in
tn yararll duygu, heyecan ve san aratrmacsdr ve insann duy
yksek kavray dzeyindedir. Sa gu ve dnce dnyasn tanmak
nat herhangi bir kesimden yana de la ve yanstmakla ya da tantmakla
ildir, ancak o hibir kesimi gz ykmldr. Byle olmakla o ya
den uzak tutmamaldr, onlarn ne pc ve yaratc bir duyarlln in
k a n tla rn ne b y k l k lerin i sandr, bu duyarlln sanatn
grmezden gelmelidir. Sanat onla oluturma serveni iinde ya da ya
ra egemen olur, onlarla yzyze ge ratma sreleri boyunca ustalaa-
lir, onlarn hakemi olur, herbirini ay rak kazanmtr. O her eyden n
r ayr aklar. Szcn en derin ce bir yaam gzlem cisidir, bir
anlamnda sanat bir aklamadr. O yaam ayrtrmacsdr, ayn za
insanlar birbirlerine aklar, kadn manda bir yaam yorumcusudur.
erkee ve erkei kadna aklar, bu Bilgin iin yaam bilimde akla
gnn insann yarnn insanna nrken sanat iin yaam sanatta
aklar, eski zamanlarn insann yeni alanr der Henri Delacroix. Ona
yetien gen insana aklar. / gre Sanat duygular estetik bi
D escartes: D erin dncelerle imleri iinde ve estetik biimleri
filo z o fla rn y a z la rn d a n ok ne doru yaar. Sanatnn sanat
airlerin yazlarnda karlayor kendi sanatdr, sanat sanatn
olm am z a rtc gr nebilir. dnyayla ilikileri iinde zelleti
Bunun nedeni airlerin heyecanla rerek kurar ya da kendi zellikleri
ve im gelem gcnn etkisiyle nin belirleyiciliinde oluturur. Bir
yazyor olmalardr. akmaktanda anlamda estetik dzeyde dnyann
nasl k v lc m la r v a rsa (ate iselletirilmesidir bu. Sanat sa
k v lc m lar) bizde de b ilim in natnda kendi kurmu olduu zel
kvlcmlar vardr. Filozoflar onlar likli bir ortamdadr, kendi zel yur-
uslaryla ortaya karrlar; airler dundadr. Sanatnn kurduu bu
onlar imgelemle ortaya koyarlar: dnya apayr bir dnyadr. Bu an
kv lcm lar o zam an d aha ok lamda sanat yatknlklarn zel
parlar. (Bk. GZEL, ESTETK, letirmi kiidir. Sanatnn sana
YARATMA) tnda kendi kiiliinin izleri vardr
ya da yanslar vardr. Buna gre
SANATI (fr. artiste; alm. Knst- her sanat kendi zel temalaryla
ler; ing. artist). Duygu ve dn ve kendi zel gereciyle belirgindir.
ce erevesinde gzeli gerekleti Her sanat sanatsal gereci kendi
ren. Sanat yapan. Kendini gzelin bilin koullar erevesinde kulla
gerekletirilmesine adam kii. Bir nr, kendi ngrleri erevesinde
sanat yaptnn yaratcs. Bir yapt kullanr. Bylece sanat kiiliim
yorumlayan kii. Gzeli kuran ya oluturmu olur. Sanat iin birey
da gzelden sorumlu olan kii ola sel kiilikten ayn olarak ama elbet
SANRI

te onun zerinde temellenmi olan ryla ve sezileriyle insan kavra


bir sanat kiiliinden szetmek hi mak ve aklamak asndan zel
de yanl olmayacaktr. Sanat bu likler edinmi kiidir. (Bk. GZEL,
erevede zel bir duarlln insa ESTETK, SANAT, YARATMA)
ndr, onun ok zaman deha diye
tannmas ya da tanmlanmas bu SANRI (fr. hallucination\ alm.
radan gelir. Yalnzca sanatlar ve Halluzination-, ing. hallucinatiori).
ocuklar yaam olduu gibi grr Gereklikte karl olmayan alg.
ler der Hofmannstahl. Baudelaire Bo alg. Lalande: Uyank bir bi
sanat etkinliinde ocukluun iz reyin, pek ender olarak da bir bi
lerini bulur: Olgun bir sanatnn reyler topluluunun gerekte varol
yaptlaryla ocukluundaki ruh mayan bir duyulur nesneden ya da
durumu arasnda yaplacak bir fel gerekte varolmayan bir olgudan
sefi karlatrma dehann ak ak edindii alg. N. Sillamy: Uyank
ortaya konulmu bir ocukluktan bir bireyin gereklikte varolmayan
baka bir ey olmadm kolayca bir duyulur nesneden elde ettii al
kantlamaz m? Bu erevede ok g. Basit sanrlar karmak sanr
lar sanaty olaanst insan say lardan ayrmak gerekir. Basit san
ma eilimindedirler. Gide yle der: rlar genellikle basit k ve ses al
Gerek sanat, yaratt zaman gs dzeyinde gerekleir. Karma
lar yar yarya kendi bilincinden k sanrlarda kiiler grlebilir,
uzakta gibidir. O kim olduunu da cmleler iitilebilir. Sanr beyinde
tam olarak bilmez. O kendini an ki bir bozuklukla ilgili olabildii gi
cak yaptnda, yaptyla, yaptndan bi izofreni gibi bir takm ruhsal
sonra tanyabilir. Dostoyevski hi hastalklardan da gelebilir. Yerleik
bir zaman kendini aramad, o ken alkol tutkusunun da sanrl rahat
dini lgnca yaptna verdi. Kitap szlklara yol at kesindir. J. M.
larndaki kiiliklerde yitip gitti. te Sutter sanrl grnm leri yle
bu yzden bu kiiliklerin herbirin- zetler: Sanrlar genellikle belirgin
de onu buluruz, Oysa Dostoyevs- dir: hasta kendisini tehdit eden d
k inin kiilerinden biri yle d manlardan kaar, yrtc hayvanlar
nr: nsanlar sradan ve olaans dan korunur, olmayan seslere ya
t olmak zere ikiye ayrlrlar. Bi nt verir; tepkisi bazen gerek ola
rinciler baeerek yaamak duru bilir, o zaman gzlerini odann bir
mundadrlar, bunlarn yasalar i kesine diker ya da grnr bir
neme haklar yoktur, nk onlar biimde baz seslere kulak verir, ba
sradan insanlardrlar. brleri ola zen sessizlikte dudaklarn kprda
anst insanlar olmakla tm su tr. Bazen hastann kulland baz
lar ilemek, tm yasalar hie say aralar bizi sanrlar konusunda bil
mak hakkna sahiptirler. Elbette sa gilendirir: zaman zaman burnuna ya
426 nat ayrcalkl deil ama duyula da kulana pamuk tkam kiiler-
SAVA

le karlarz, bu kiilerin ou ne iidir demitir. Gene de savan bir


den byle yaptklarn aklamak is gereklilik mi yoksa raslant m ol
temezler. Topluluk sanrlar daha duunu tartmak gerekir. Baz fi
ok etki altnda kalmaya ya da top lozoflar sava insani geliimin ko
lumsal histeriye dayanan sanrlar ulu saymlardr. Herakleitos ev
dr. (Bk. DILGINLII) renin ya da doann bir sava ala
n, bir atklar alan olduunu bil
SAV (lat. thesis\ fr. these\ alm. diriyor, sava varl vareden te
These\ ing. thesis). Doru olarak mel ilke olarak gryor, Sava her
belirlenen ve savunulan nerme. eyin anasdr diyordu. Ona gre
Aristotelesde kantlanmas gerek sava bir toplumu sarst lde
meyen, bir gstermede k nok o toplumun kendi bilincine varma
tas olan nerme. Kantda atkla sn salyordu. Ancak insanlk sa
rn birinci esi. Fichtede znenin vaa her zaman olumlu bakmad.
mutlak eylemi, kendini mutlak bi Bir alman atasz yle der: Sa
imde koruyuu. Hegelde dn va bir lkeye ordu brakr: bir
cenin karsav ve bileimden n sakatlar ordusu, bir alayanlar or
ceki evresi, ilk evresi. M arxda di dusu, bir de hrszlar ord u su .
yalektik geliimin karsav ve bile Schiller Sava sava besler di
imden nceki evresi, ilk evresi. yerek sava eilimin tehlikelerini
Her sav kendini tam bir parallkta gstermek istemitir. Sava neler
ortaya koyar ve her ne kadar ek getirebilecei belli olamayan acl ve
siksiz grnse de bir karsav ge tehlikeli bir kumardr, onu balat
rektirir. Savla karsavn karlkl mak bitirmekten ok daha kolay
durumundan bir bileime ulalmas dr. Machiavelli yle der: nsan
beklenir. Her trl diyalektik d sava istedii zaman balatr, in
ncenin genel oluum izelgesi san sava bitirebildii zaman biti
byledir. (Bk. BLEM, DYA rir. / H. Barbusse: Tm lkelerin
LEKTK, KARISAV) barnda sava ldrmek gerek.
/ V. Hugo: Bir savan iyilii orta
SAVA (fr. guerre\ alm. Krieg; ya koyduu ktle gre belirle
ing. war). Devletler ya da toplum nir. / Montaigne: Askerlik sana
lar arasnda silahl kavga. Savan tnn en byk erdemlerinden biri
tarihi insanln tarihi kadar eski dman umutsuzlua itmektir. /
dir. Dnrler batan beri sava Romaine Rolland: Sava beni tik
o lg u su z e rin e e n in e b o y u n a sindiriyor, daha ok da savama
dnmlerdir. Hibir tr kendini dan sava arks syleyenler tik
yoketmezken, insan tr savalar sindiriyor. / Sir A.N. Chamberla-
la kendini yokeden tek tr olma in: Savata kazananlar yoktur, yal
zellii gsterir. Bu yzden Home nz yitirenler vardr. / S. Butter:
ros liada'smda Sava insanlarn Adaletsiz bir bar adaletli bir sa-
SAVSZ

vaayetutalm.VB. Franklin: yi ya da bir fikre duyulan zel duy


sava da kt bar da hibir za gu. Bir kiide ya da bir fikirde se
man olmad. / Nietzsche: Bar kin bir ahlaki deer ya da herhangi
yeni savalarn arac olarak sevin, bir stnlk bulmaktan gelen y
ksa bar uzun bartan daha ok celtme duygusu. Sayg insanlara-
sevin. / A. Malraux: Sava an ras ilikiyi dzenleyen ve toplum
cak bir defa kefedilir, ama yaam sal yaam olas klan temel duy
birok defa kefedilir. (Bk. BA gudur, her eyden nce bakas
RI) nn varln onaylamaya, onu bir
deer saymaya dayanr. Bakalar
SAVSZ Bk. KALIPSZ. nn varl benim iin herhangi bir
durum deil insani varoluun te
SAVUNMA DZENEKLER (fr. mel kouludur. Simone de Beau-
m c a n ism e s de dfense', alm . voir yle der: Bakalarnn zgr
M ekanism us von A bw ehr, ing. lne sayg soyut bir kural deil
mechanisms o f defence). Kiinin dir, abamn baarya ulamasnn
bunalm n giderm esine yarayan tek kouludur. nsana saygl ol
ruhsal zmler. Savunma dze mak, birilerini u ya da bu anlam
nekleri i atk lann getirdii skn da yarglamadan nce onlar bir de
tlar yapay biimde giderme yolla er olarak belirlemeyi gerektirir.
rdr. Savunma dzeneklerinin ba Buna gre, saygnn bir ykml
nda bastrma ve yceltme gelir. lk olduunu syleyebiliriz, bu y
Bastrma, bir ruhsal enin bilin- kmlln temelinde Her birey
dna itilmesidir. Yceltme, baz insan olmakla deerlidir forml
aa duygularn baz yce duygu yatar. nsan kendi varln ancak
lara dntrlmesidir. Bir baka bakalarnn varlyla sezebilir, bu
savunma dzenei gerileme eski yzden bakas ben olmann ko
yalardaki baz tutumlarn ve dav uludur. Birini yok saymak, bask
ranlarn benimsenmesidir: anne altna almak, gidermeye almak
sinden ayrlan bir ocuk tek bana kendi varlnn bilincine yeterince
yemek yemekten kanr ya da ok varamam olmann belirtisi olabi
kat olmayan yiyecekler yiyebilir. lir. Kendine sayg bakasna sayg
Yanstmaa kii kendi duygularn y, bakasna sayg kendine sayg
bakalarran ykler. zdeleme, y getirir. (Bk. ZSEVGS)
kendini bir baka kiiye benzetme
dir. (Bk. BASTIRMA, GERLE SE K (lat. distinctus; fr. distinct;
ME, ZDELEME, YANSITMA, alm. deutlich; ing. distinct). Ayr
YCELTME) olarak kendini gsteren. Baka ey
le karmayan. Bir nesnenin seik
SAYGI (fr. resp e ct; alm . fikrine sahip olmak iin o nesneyi
428 Ehrfurcht; ing. respect). Bir kiiye br nesnelerden ayran eyleri
SEMECLK

kavramamz gerekir. Byle bir kav sinden gnmze ok bir ey kal


raya varamamsak, elde ettii mamsa da bu felsefenin metafi
m iz fik ir k a rm a k o laca k tr. zik konularda Aristotelesi, ahlak
Descartesda fikirlerin ak ve se konularnda biraz Stoac biraz Epi-
ik olmas ok nemlidir. Bir fikir kurosu olduu bilinir. Semeci
ak olabilir yani kendini apak or likte ad en ok anlmas gereken
taya koyabilir, ama seik olmaya kii elbette Leibnizdir. Leibniz fel
bilir yani baka fikirlerle karabi sefesini kurarken semeci bir tu
lir, oysa seik olan ama ak olma tum almakla kalmam, ayrca se
yan fikir yoktur. Leibniz yle der: mecilii savunmutur. Onun se
Sahip olduum iaretleri aklaya mecilii biraz da kendinden nceki
bildiim zaman bilgim seiktir. Al felsefelere, zellikle skolastik fel
tnn tanmn veren baz deney ve sefeye kar kesin yadsyc bir tu
iaretler yardm yla gerek altn tum alm olan Descartesa ynel
uydurma altndan ayran ayar uz tilmi bir eletiridir. Leibniz skolas
mannn bilgisi byle birbilgidir. tik felsefeye yle arka kar: Sa
(Bk. AIK) nrm, eskilerin de, derin dnme
alkanlna ermi, birka yzyl
S E M E C L K (fr. clectisme', nce dinbilim ve felsefe retmi,
alm. Eklektizismus', ing. eclecti- ilerinden bazlar azizlik katna yk
cisni). eitli dizgelerin uygun g selmi usta kiilerin de szn et
rnen yanlarn biraraya getirerek tiimiz eyler zerine bilgisi olmu
bir dizge ortaya koyma tutumu ya tur; onlar bugn gzden dm
da eilimi. Semecilik yeni bir ey bulunan tzsel biimlerin varln
getirmekten ok ya da yeni bir ey benimsemeye ve korumaya ynel
getirirken varolanlardan yararlan ten bu bilgidir. Ama onlar bizim ye
ma ngrsyle gerekleir. Birbi- ni filozoflar topluluunun sand
riyle kartlaan dizgelerin bile bir- gibi ne ylesine dorularn uzan
biriyle uyuan yanlan bulunabilir. dadrlar ne de ylesine gln du
Dizgelerin birbiriyle uyuan yanla rumdadrlar. Semecilii bir
rm alp uyumayan yanlarn bra reti olarak temellendiren XIX. yz
karak yeni bir dizge oluturmaya yl fra n sz filo z o fu V icto r
gidilebilir. Bununla birlikte seme- Cousindir. Descartesdan ve Kant-
ci tutum lara felsefe tarihinde az dan byk lde esinlenmi olan,
raslanlr. Bu da elbette apayr par felsefeyle dini birletirmeye alan,
alardan bir btn kurmaktansa z ruhbilim sel yntem i kullanarak
gn bir dizge oluturmay ye tut kendine zg bir ruhuluk gelitir
malarndan gelir. Felsefe tarihinin mi olan ve Dizgeler varsadklar
bu konuda anlmaya deer ilk filo eylerle doru yoksadklan eyler
zofu skenderiyen Potam ondur le yanltrlar diyen Cousinin se
(M.S. I. yy). Potamonun felsefe mecilii Fransada Temmuz Mut-
SEKNCLK

lakynetimi srasnda niversitenin szkonusudur. Bardenat bu konu


resmi retisi durumuna gelmitir. da yle der: Gerek anlamda ser-
C ousine gre tm felsefe dizgele gilemecilik sergilemenin allm
ri drt temel anlaya indirgenebi biimde gerekletirilmesiyle olur.
lir: lkclk, duyumculuk, ku Bu i daha ok erkeklere zgdr,
kuculuk, gizemcilik. Semeci filo ama seyrek olarak kadnlarda da
zoflar bu drt bak asnn olum grlr. Sergilenen blm genel
lu yanlarn almaldrlar. Taine ve likle cinsel organdr, bazen de kal
Renouvier gibi filozoflar bu anla alardr. Seilen kurbanlar da ge
y temelsizlikle eletirdiler. Se nellikle yetikin kadnlardr, kk
mecilik giderek kltc bir an kzlardr, bazen de delikanllardr.
lam kazand. (Bk. BRLETRME- Sergilemecilerin daha ok tapnak
CLK) larda, parklarda, gezi yerlerinde,
apartman girilerinde, pencere n
S E K N C L K Bk. D N G N lerinde cinsel organlarn bakala
CLK. rna gsterdikleri grlr. Sergile
me iin zellikle ama kapama ko
SELEKSYON Bk. AYIKLAMA. layl nedeniyle palto ya da manto
gibi giyecekler kullanlr. Sergile-
SEM ANTK Bk. ANLAMBLM. meci karsndakini ya da karsm-
dakileri artmakta byk bir he
S E M Y O L O J Bk. BELRTB- yecan kayna bulur, ancak sergi
LM. leme ayn zamanda bir cinsel iliki
ye ar anlam tar. Sergilemeci-
SENTEZ Bk. BLEM. Iikte ocukluktaki N arkissosu
eilimlere kadar uzanan bir izgi
S E R G L E M E C L K (fr. exhibi szkonusudur. Kadnda sergileme-
tionnisme: aim. Exhibitionismus', cilik cinsel organlardan bedenin
ing. exhibitionism). Cinsel organ br paralarna kaymtr ve ok
larn sergileme taknts, zel ya zaman bir sapklk belirtisi olmak
amyla ilgili olan ve gizli kalmas tan tede bir kadnca davran zel
gereken eyleri uluorta aklama liidir.
eilimi. Cinsel organlarn bakalar
karsnda ak ak sergilenmesi, SERMAYE (fr. capital\ alm. ka
bir dalgnlk sonucu olmad za pital', ing. capital). Gelir salayan
man, bir taklma belirtisidir. Baz ge zenginliklerin tm. Uzun bir a
ri zekallar ve bunaklar cinsel or badan sonra elde edilmi manevi
ganlarn bilinsizce sergilerler, an kazanm. Sermaye geni ereveli
cak onlarn bu davrann sergile- retimin sonucunda elde edilen ka-
mecilik saymak doru olmaz. Ser- zanmdr, yeni retimlere olanak
430 gilemecilikte zel olarak cinsel haz salar. Eski toplumlarda geni er-
SEVN

eveli retim yoktu, buna gre ok patrona gider ve bylece artkde-


byk sermaye birikimleri de ol er olumu olur. (Bk. ART1KDE-
m uyordu. O rtaan sonlarnda ER, DYALEKTK, MADDEC
balayan yeni geni apl retim LK)
dzeni byk sermaye birikimleri
ne yol at, uluslararas ticari iliki SEVN (fr. joie; alm. Freude\
leri genileterek sermayeye ulusla ing. joy). Youn esenlik duygusu.
raras bir geerlilik kazandrd. Ser Olumlu duygularla belirgin derin
maye birikimleri retim aralarnn heyecan. Sevin bir i doygunluk
reticiden serm ayeciye gemesi belirtisi olduu kadar bir sonucu
sonucunu dourdu. Dank re elde etmi olma belirtisidir. Olayla
timden merkezi retime geite tez ra bal olduu kadar kiilik yap
gah sahibi ii durum una dt, sna da baldr. Sevinmeye yatkn
bylece yeni retici snf, ii snf kiilikler, iyimserlikleri iinde, en
olutu. Giderek, yalnzca para de kk bir olaydan bile sevin pay
il, btn kazan kaynaklan ser karrlar; buna karlk sevinmeyi
maye birikimlerini olutururken, pek bilmeyenler sevinebilecekleri
emekle sermayenin kartlat ye eylerden bile yeteri kadar sevin
ni retim dzenine, sermayecilik'e pay elde edemezler. Her duygu gi
(fr. capitalism e\ alm. K apitalis bi sevin duygusu da srekli deil
mus-, ing. capitalism) geilmi ol dir. Bu yzden insanlar arasnda
du. Sermaye bylece bir toplum Sevin korku tu cu d u r gr
sal deer olarak ortaya kt. Marx yaygndr, nk bir sevincin ar
ve Engels yle der: Sermaye or dndan hemen bir acnn gelecei
tak bir rndr. yleyse sermaye dnlr. Sevinci yaratan balca
kiisel bir g deil, toplumsal bir kaynak duygusal dzeydeki do
gtr. Marx Sermaye adl yap yumlardr. Sevin genellikle ite
tnda sermayeci dzenin elikile olup biter, zellikle olgun insanlar
rini ortaya koymaya alt, serma sevinlerini yaarlar ama gster
yeci dzen enaz emekle ve en ucuz mezler. ocukarda ve erginlerde
emekle en ok kazan elde etmeye sevin gsterilere brnr. O du
alan bir dzendir. Patron belli bir rumda sevin el kol sallaylarda,
ii yaptrmak iin iilere drt sa yz izgilerinde belirginleir, hatta
atlik cret der, daha sonra ayn elikili bir biimde alaylarla or
ii daha gl iilere grdrerek taya konulabilir. Solunumun, kan
ayn i iin saatlik cret deme dolamnn, metabolizmann hz
yolunu bulmu olur. Sonra onlara lanmas gibi durumlar da sevince
daha ksa srede daha ok i - tanklk edebilirler. Sevin da ta
karmalan iin bask yapar ve ek c maya hazr olduka youn bir duy
ret der, bylece ii daha ucuza ge gudur, onu kendisini ok andran
tirmitir. Artan kazan her zaman duygularla, rnein hazla kartr- 431
SEZG

mamak gerekir. ok zaman yaln gelimle tandmz syleyebiliriz,


ve btnseldir: baka duygularla ama ilk ilkelerin kendileri yalnzca
karmam olarak tm bilince ya sezgiyle tannabilirler, uzak sonu
ylr ve tm ruhu ele geirir. H. larsa yalnzca tmdengelimle ta
Bergson, Bilincin dorudan do nnabilirler. Descartes anlam
ruya verileri zerine deneme'sin nn dnda sezgiyi e ayrabiliriz.
de sevinle ilgili olarak unlar sy Birinci tr sezgi deneysel sezgi'dir,
ler: Ar sevin durumunda alg duyulardan ya da i duyumdan ya
larmz bir scaklkla ya da bir k ni dorudan doruya bilinten elde
la karlatrlabilecek bir nitelik ka edilir. Ussal sezgi, nedensellikle be
zanrlar, bu ylesine yeni bir ey lirgindir, benzerlikleri ve ayrlklar
dir ki baz anlarda kendi zerimize gsterir. Metafizik sezgi dorudan
dnerken bir varolma aknl ya doruya dncenin Tanr ya da
arz. Koyu sevinleri anlatrken Ben gibi temel kavramlarna yne
P.J. Jouve nsanlarn sevinleri de lik sezgidir. Felsefe adamlarnn
aclar kadar korkuntur der. yapt bu l ayrmn pek inan
drc olmad aktr. Sezgiyi da
SE ZG (lat. intuitio\ fr. intuition-, ha ok bilincin kendinden getirdii
alm. Anschauung; ing. intuition). dorudan doruya bilgiye karlk
Zihnin herhangi bir doruya usa- olarak dnmek doru olur. Des-
vurmalara bavurmadan dorudan cartesdan sonra sezgi iki filozof
doruya ulamas. Descartes bize ta, Kant ve Bergsonda belirleyici
sezgiyi ilk olarak tanmlad. Des bir anlam kazand. Kanta gre uzay
cartes felsefesinde ilksel dorular ve zaman erevesinde d dnya
da, onlarn arasndaki bantlar da dan elde ettiimiz tm veriler sez
zihnin dorudan doruya edimi olan gilerdir. Dnceyi nceleyecek
sezgiyle elde edilebilir ya da gr biimde verilmi olan sunum sezgi
lebilir. Descartes yle der: Sezgi diye adlandrlr der Kant. Buna g
bir yandan tm basit doalara bir re sezgi bilginin gerecidir ve anl
yandan da onlarn aralarndaki zo n kategorileriyle bilgiye dne
runlu ilikilerin bilgisine ynelir, ay cektir. Bu erevede Descartes
rca anln kendinde ve imgelem sezgiyle Kant sezgi birbirinden
de apak bir biimde varln be olduka ayrdr. Descartes dn
lirledii tm br eylere ynelir. cede varl bir sezgiyle, anlk bir
Bylece Descartes sezgiyi zihnin yakalayla sezer, bunda hibir usa-
kendi iinde basit dorulara ula vurma, hibir zamansal ardarda ge
mas edimi olarak grr: lk ilke li yoktur. Kant dncede sez
lerin dorudan doruya sonular gi anln bir edimi deil, yalnzca
olan nermeler konusunda, dei duyumsamayla elde edilen ilksel ya
ik biimlerde ele almza gre, on da hatta ilke veridir. Zaman ve
432 lar bazen sezgiyle bazen tmden uzam zel sezgilerdir, onlar kav
SINIF

ramlar deillerdir; bu sezgiler hi larnn felsefi temelini oluturur.


bir nesneye ynelmez; onlar bo Sezgiciliin en nemli ad Bergson-
tur, onlar sezgilerin basit biimleri dur. Bergson sezgiyi yle tanm
dir der Kant. Bergsonda sezgi her lar: B ir nesneye ulam am z, o
trl ayrtrmadan, her trl us nesnedeki tek olanla yani anlatlmaz
sal kavraytan kaan bir ideney- olanla akmamz salayan duy
dir. Daha sezgisel bir felsefeye ula gudal sezgi diye adlandryo
abilmek iin kavramsal dnce rum. Bylece Bergsonda sezgi
yi dlamak gerekir diye dnr zneyle znelliin rn olan nes
Bergson. Onda sezgi zamansal bir ne arasnda gizemli bir ba kurul
ak iinde bilinin ya da benin masn salayan bir ynelgenlik an
dorudan doruya kavranlmasdr lam kazanmtr. Bergsonun sez
ya da daha dorusu kendini kavra gicilii, bilimle ilgili olan kavram
masdr. (Bk. TMDENGELM, sal dnceye kar, bir znenin
TMEVARIM) zn oluturan anlamlara ulama
y ngrr. (Bk. SEZG)
S E Z G C L K (fr. intuitionisme',
alm. Irtuitionismus; ing. intuitio- SIN IF (lat. classis; fr. classe; alm.
nism). Sezginin bize mutlak bilgiyi Klasse\ ing. class). Ortak bir ya da
ya da gereklii saladn ne s birka nitelii olan nesnelerin olu
ren reti. Zihnin deneysel doru turduu kme. Ayn toplumsal ve
lar dndaki tm akn dorulara iktisadi koullan yaayan bireyle
sezgi yoluyla ulaabileceini ne s rin oluturduu topluluk. Doal du
ren reti. Sezgicilere gre sezgi rumda avclkla ve meyva toplay
bize mutlak bilgiyi ya da kendinde clyla geinen insan snflama
gereklii salayabilir. Dorudan m insandr. Snflama doal du
doruya i algya dayanan ve gi- rum dan uygar duruma, sr du
dimli dnceye yani usavurmala- rumundan toplum durumuna ge
ra gereksinme gstermeyen sezgi mekle ya da bir baka deyile ml
Descartes yntemin temel tay kiyetin olumasyla balad. lk uy
d. D escartes dnce sezgiyi garlklar kuran toplumlar kat s-
dnsel arayn tem eline yer nflamlk dzenleriyle belirgindir,
letirmekle birlikte sezgicilik deil bu toplumlarda bir snftan bir ba
dir, nk onda sezgiyle elde edi ka snfa hatta bir meslekten bir
len dorular gidimli dnceye baka meslee gei olas deildi:
k noktas salyordu ve sezgisel snfsallk da meslek dzeni de ba
yolla elde edilen bilgi tek bilgi de badan oula geiyordu. Yunan-la-
ildi. Sezgicilik daha ok yzyl tin uygarlyla belirgin olan ikinci
mzn bir anlaydr ve geen yz uygar dnemde ya da Eskiam
yldan beri gelien ve varoluulu ikinci dneminde snfsallk varl
a kadar ulaan znelci bak a n korudu ve kle dzeni iyiden 433
SINIFLAMA

iyiye yaygnlat. Eyayla ya da leri getirdi. Ne olursa olsun a


hayvanla bir tutulan kle retimin mzn, burjuva ann ayrc zel
tm ykn omuzluyordu. Orta- lii snf atmalarnn basitlemi
ada klenin yerini serf ald. Or- olmasdr. Toplum giderek kart iki
taada toplumsal dzen serfn kesime, dorudan doruya birbiri
alnteriyle ve dedii ar vergiler ne dman iki kart snfa, burju
le ayakta duruyordu. Yeniam va snfna ve proletaryaya bln
sermayeci dzeninde retici snf yor. (Bk. TOPLUM)
ii snf oldu. Toplum snf deni
lince, kltr, yaam dzeyi ve ikti SINIFLAM A (fr. classification;
sadi olanaklar asndan yan yana alm. Klassifkation\ ing. classifi
konabilecek bireylerin oluturduu cation). Nesneleri niteliklerine g
geni kitle anlalr. Snf sorunu re ayrma. Ortak nitelikleri olan
zerine en geni dnen Marx ol nesneleri belli kmelerde toplama.
mutur. M arxa gre her an ege Snflara ayrma. Doal snflama,
men dnceleri egemen snflarn eyleri doal niteliklerine gre s
dnceleridir. Marxm snf konu nflara ayrmaktr. Yapay snflama,
sunda nemli belirlemeleri vardr: eyleri kendi isteimiz ya da ng
Belli bir ada devrimci dnce rmze gre snflara ayrmaktr.
lerin varolmas her zaman devrim Bilim snflamas, birbirine yakn
ci bir snfn varolmasn gerekti bilimleri ayn kmede toplama a
rir. Devrimci snf, bir snfla kar basdr. Aristoteles bilgiyi kesin bilgi
lat iin kendini bir snf ola ve gr olmak zere ikiye ayr
rak ortaya koymaz, tm toplumun mt. Ortaada skolastikler bil
temsilcisi olarak ortaya koyar, tek giyi mekanik sanatlar ve zgr sa
egemen snf karsnda toplumun natlar olmak zere ikiye ayrdlar.
btnsel kitlesi olarak grnr. Meslee hazrlayan mekanik sanat
Fransz burjuvazisi soyluluun lara kart olarak zgr sanatlar in
egemenliini yktnda birok pro san zgr alma alanlarna ha
letere proletaryann stne yksel zrlyordu. zgr sanatlar ikiye ay
me haklar verdi, ama bu hakk on rlrd: trivium ve quadrivium. Tri
lara yalnzca burjuva olmalar ko vium ya da l dilbilgisi, belagat
uluyla verdi. Her yeni snf, ege ve diyalektikten oluuyordu. Qu
menliini eski egemen snfa gre adrivium ya da drtl aritmetik,
daha geni bir temel zerinde ku mzik, geometri ve gkbilimden
rar. Feodal toplumun ykntlar oluuyordu. Descartes Yenian
zerinde ykselen modem burju balarnda bir bilgi aac izdi. Aa
va toplumu snf atmalarn or cn kkleri metafizik, gvdesi fi
tadan kaldrmad. O ancak eskile zik, dallar ahlak, mekanik ve he
rin yerine yeni snflar koydu, yeni kimlikti. Ayn dnemde Bacon bi
434 bask koullar, yeni kavga biim limlerle ilgili ok karmak bir s
SMGE

nflama yapt. Bacona gre bilim rinde bizim hibir deitirici etki
gerek olann yani somut olann miz szkonusu olamaz. nc s
aratrlmasyla kurulacakt. Bu da radaki fizik de saylarla ve nesne
deneysele, olgulara ynelmek de lerle ilgilidir, bu alanda nesneler de
mekti. Bu yeni bilimin ilk ve en ikendir ve biz onlar zerinde de
nemli blm doa olaylarn bir itirici etkide bulunabiliriz. Kim
btn olarak ele alan ve bellek bili y a 'fa fiziin karmaklna zgl
mi diye nitelendirilebilecek olan ta- tepkilerde eklenir. Biyoloji'de kim
rihdir. Doa olgularn sergileyen yann karmaklna yaam olgu
doal ta rih '\q insanlk olaylarn lar eklenir. Sonuncu bilim en so
sergileyen uygarlk tarihi'm birbi mut bilim olan ve insani olgularla
rinden ayrmak gerekir. Bacon ta ilgilenen toplumbilim'dr. Bugn bu
rihin yanna usla ilgili bilgi alan di bilimler okluunda bir bilim snf
ye belirledii felsefe'yi ve imgelem lamas yapmak kolay deildir. An
bilimi diye belirledii iir' i koyar. cak bilimler doa bilimleri ve in
Felsefede ayr blm belirler: san bilimleri diye ikiye ayrabiliriz.
dinbilim, doabilimi (fizik) ve in (Bk. BLM)
san bilimi. Fizik ikiye ayrlr: ku
ramsal fizik ve ilevsel fizik. Ku SIN IR (fr. limite', alm. Grenze; ing.
ramsal fizik Aristotelesin belirle limit). Yanyana iki alan ayran
dii drt nedeni aratrr. Madde nokta, izgi ya da yzey. Kant No-
sel ve etkin nedenler zel fizik'm , umenon kavramn bir snr-kavram
sonusal ve biimsel nedenler me (ein Grenzbegriff) olarak adland
tafizik''m konusudur. nsan bilimi rr. Felsefeyi bir bilgi eletirisi <5la-
de ikiye ayrlr: bireysel insan bili rak gren Kant, onu kendi snrla
mi ve toplumsal insan bilimi. He rn bilen dnce olarak nitelendi
kimlik, mantk ve ahlak bireysel rir. (Bk. NOUMENON)
le, ynetim sanat ve insan iliki
leri [toplumsalla ilgilidir. En yeni ve SM ETR Bk. BAKIIMLILIK.
en belirgin olmakla birlikte bilimle
rin eyitli dallara ayrlmasyla ge SM G E (lat. symbolum; fr. sym-
erliliini yitirmi olan snflama bole\ alm. Symbol; ing. symbol).
Auguste Com teun snflamasdr. Bir anlam dlatran biim. Bir
Comte bilimleri konulanna gre ya benzerlik ilikisi altnda bir baka
lndan karmaa doru snflar. Bi eyi sunan iaret ya da biim, im
rinci srada gerek nesnelerle ilgisi ge ya da nesne. Biimsel yapsyla
olmayan, yalnzca saylarla ilgile soyut bir eyi ya da kendinden da
nen matematik vardr, bu bilim en ha karmak bir eyi dndren
soyut bilimdir. kinci srada say ey. Simge basit ya da karmak
larla ve nesnelerle ilgili olan gkbi herhangi bir imgedir. Basit simge
lim yeralr; gkbilimin nesneleri ze ler daha ok gndelik yaamda kul 435
SMGE

lanlan ortak iaretlerdir (adaleti kazanmasn yle anlatyor: a


simgeleyen terazi, yolun darald da anlamda simge kavramn olu
n gsteren yol iareti). Karmak turan deiik eler en eski zaman
simgeler yalnzca sanatta kullan lardan beri sanatta kendini gste
lan simgelerdir. Simgesel anlatm rir. Ama btn bu eler ancak
ussal anlatmdan dolayl oluuyla simgecilik anda tek bir btnde
ayrlr; ussal anlatmda bir fikir do bir araya geldi ve sanat yapt sim
rudan doruya ortaya konulurken geyle zdeleti. Simge, buna g
simgesel anlatmda bu yaplmaz; re, yzylmzda sanatn her eyi
bunun yaplmamasnn nedeni an dir. Sanat yapmak artk simgeler
latlacak eyin ussal erevede an yaratmaktr, sanat izleyicisi olabil
latlamayacak kadar karmak ol mek de simgeleri okuyabilecek yat
masdr. zellikle sanatta dlaan knla ulam olmak demektir. Bu
ya da dlaacak duygu-dnce yzden bugnn sanat izleyiciyi
bileimlerini simgelere bavurma belli bir etkinlie zorluyor, ondan
dan anlatma olasl yoktur. Buna belli bir yatknlk bekliyor. Ancak
gre simge en eski zamandan beri simgeyi bizi bir rpda anlam a
sanatn kurucu esi olmutur. ulatran ak bir kap ya da kolay
Yzylmzda sanat batanbaa sim bir geit gibi grmemek gerekir.
geci bir anlatma brnmtr. S. Balca zellie karmaklk olan
Jarocinski yle der: Eski kltr simge iletken olduu kadar da ya
lerde simge doann ve yaamn ltkandr, hem bizi anlama gtre
byk gizlerini bulmaya yaryordu, cek tek yoldur hem de bu ite bize
hristiyan Ortaanda dnceyi engel karr. Karmaklyla kay
Tanrya ykseltiyordu, duygucu gandr, okanlamlla eilimlidir,
dnem de sanatnn znelliini saydam grnd yerde bulank
aklyordu. Sanat dilinin zgll tr: o zel bir dildir, anlam kucak
n ve anlatmn ilikiler ama layan biimdir. Anlam ondadr ya
bal kayganln grebilen simge da onda grnr, ondan giderek
cilerde simge sanatla zdeleti. anlam kavramak gerekir. Simge
Bugnk sanat gzlenmek iin ya nin karmakl anlamn karmak
planmtr, onun yaamn yaratl lndan gelir biraz da. O ayn za
m asna katlmas gerekir, yalnz manda ok geni bir anlam kucak
gndelik besin olarak kalmamas, layan kck bir yap oluturma
ayn zamanda insann gndelik ara ya ynelmitir. Yapt bir simgeler
c, onun yaratma gereksinimlerinin btndr. Simge bir aracdr, iyi
bir yanss olmak gerekir diyebili kurulduu zaman iyi gsteren, ama
yorsak, bunu tm gzelciliine ve gene de bir eyi bir rpda olduu
yapmacklna karn simgecilie gibi gsterm ek yerine duyuran,
borluyuz. Jarocinski amzda sezdiren bir aracdr. Simgeler her
436 sanatn tmyle simgeci nitelikler zaman aydnlk olmaktan ok ka
SNRLLK

ranlktr ya da yar karanlktr der |Henri de Rgnier, Emile Verhaeren


Bayer. Sanatta simge, yaratc a gibi airlerin ardndan Apollinaire
bann zorunlu bir yzn olutu bir yldz gibi doar ve R im ba
rur. yi kurulmu bir simge duy- ud nun gerekstcle doru
gu-dnce btnn en geni er at yoldan korkusuzca ilerler. Bi
evede dlatrr. Simge anlatmn lincin yzeysel etkinliklerinin rn
tek gerek olanan oluturur. Yet lerini anlatmaktan ok bilincin de
kin olamayan simge yapt amaza rinliklerini gzlemlemeye alan
drr. Simgenin yeterli olmad Apollinaire bu yeniliki atlm iin
yerde bulanklk ortaya kar. (Bk. de gelenein verimli kaynaklarn
RTM) dan kopmay dnmez ve yle
der: Hem biimde hem zde yep
S M G E C L K (fr. symbolisme', yeni bir air olmak istiyorum, ama
alm. Symbolismus', ing. sym bo- sanatlarn iyi kuramam baz ye
lism). Simgeler kullanma eilimi. nilerin tersine bende byk ala
Simgelerle gsterme tutumu. D rn derin beenisi var. Bylece ge
latrma yntemi olarak simgeler lien simgecilik baka sanatlar et
kullanmay benimseyen sanat an kiler, baka topraklara doru ve sa
lay. ada simgeci sanat anla natn temel yntemi olmaya doru
y XIV. yzyl fransz edebiyatn gider. (Bk. ESTETK, SANAT)
da kendini gsterdi. Baudelairein
doalc diye nitelendirilen iirleri S N R L L K (fr. nevrose; alm.
youn simgelerle rlmt ve a Neurosis; ing. neurosis). Ruhsal ya
da simgeciliin k noktas ola pda ilevsel bozukluklara yol aan
rak belirlendi. Paul Verlaine ve hastalkl ruh durumu. Sinirlilik or
Stephane Mallarm simgeci iirle taya kt kiide kiilik bozukluk
rin ncleri oldular. Verlainein ii larna yol amamakla birlikte onu
rinde giz dolu duyarllklar youn byk lde skntya uratan bir
simgelerle dlatrlr. Mallarmnin durumdur. Bilinen bir fizyolojik ne
simgelerinde dlaan olduka ka deni olmayan, hastann ruhsal zel
pal bir dnselliktir. Rimbaudnun liklerinden gelen, ruhsalbozukluk-
iirlerinde simgesel anlatm doru lar gibi kiilik kaym alarna yol
a ulamtr. Rimbaud simgeleriy amayan hastalkl ruh durumlar
le bilinmezi bulup karmaya al nn tmn, saplantlar, takntla
r. Onun simgeleri yetkin ama a r, kukular, tikleri, korkular, bu
rtc simgelerdir; bu artc sim naltlar, bountular vb. bu ad al
geleriyle Rimbaud simgecilikten tnda toplayabiliriz. Sinirlilik insan
gerekilie doru bir gei yapar. lar arasnda olduka yaygndr ve
Yetkin simgeler oluturmakta en yzde on gibi bir oran gsterir. Si
ok ustalam airlerden biri de nirliler ortak zellikler ortaya ko
A p o llin a ire dir. Jean M oras, yarlar: kendilerini gven altnda
SNRLLK

duymazlar, toplumla btnleme duruma amaktadr. Sinirlilerin


de sknt lan vardr, bakalanna ge iyiletirilmesinde en etkin yntem
nellikle iddete yatkn bir ynelim ruhayrtrm as yntem i olabi-
leri vardr, en azndan alaycdrlar; lir.Herta Orgler yle der: lerin
ayn uyarsz tutumu kendilerine de ters gitmesiyle para kaybeden, bir
gsterirler, intihar giriimi her za dostunu yitiren ya da sevdii kii
man olasdr, uyku bozukluklan (uy tarafndan aldatlan bir bireyin
kusuzluk, ar uyku) yaygndr, urad sarsnt tmyle doaldr,
cinsel yaam larnda bozukluklar an c ak bu b irey bu h ey ecan
vardr (mastrbasyon eilimi, so getikten sonra da bedensel ve
ukluk), her zaman bir eylerden ruhsal aclardan yaknyorsa bu bir
yaknrlar, hibir ey yapmadklar sin irlilik belirtisid ir. A d ler bu
zaman bile kendilerini yorgun ve sinirliliin sanatsal yaps zerinde
bitkin duyarlar. Sinirliliin neden durmakla birlikte, her sinirli kiide
leri genellikle ite, bilindnda ol onun zgnln ve zellikliliini
duu iin sinirlinin neden yle de gsterm ekle birlikte tm sinirli
il de byle davrandn kavramak b ire y le rin o rta k z e llik le rin i
genellikle ok zordur. Hemen btn aratrmaktan da geri kalmad. (..)
sinirlilerde duygu dzeyinde bir ol- O n lar (s in irlile r) d se l b ir
gunlamamlk szkonusudur: si d n y ad a y aam ay y e lerler.
nirli pekok durumda, hatta mes o cu k lu k la rn d a n b a la y a ra k
lek konulannda ya da toplumsal ili onlarda bir eylem eksiklii ve
kilerde ocuk gibi davranmaktan to p lu m sa l k av ra y e k sik li i
kendini alamaz, onun ne yapaca grlr. Aalk karmaklarn
pek belli deildir, onun bu ocuk amak iin bir ykseklik karma
su davranlarnn ocukluuyla il g elitirirler. B yk b ir itkiyle
gili baz fkelere bal olduu el ynlendirilmi olarak onlar kiisel
bette dnlebilir, ama gene de or stnlklerinin amacn en yksek
tada kesin bir belirti yoktur. Btn yere yerletirirler. O nlarda ar
sinirlilik durumlar youn duygu duyarllk, sabrszlk, yreksizlik,
tamalarna yol aabilecek zel ne kuku, an lde heyecanllk gibi
denlerle ortaya kar (lm haberi, kiilik zelliklerine taslarz; daha
biriyle atma). Hasta her zaman ciddi durumlarda gvensizlik, hrs,
bilinli olduundan yaknlar onun kskanlk, agzllk kendini
sorumlu bir insan gibi davranma g sterir; o n lar zm eye h azr
sn beklerler, hatta bu konuda ona olmadklar kanlmaz yaamsal
bask yapabilirler: bu kadar iyi d sorunlarla karlatklarnda bir
nen, akl banda bir kimsenin sarsnt geirirler ve bu sarsntnn
tam bir sormsuzluk iinde ocuk k o u lla d b e lirtile r o rtay a
gibi davranmas olacak ey deil koyarlar. (Bk.RUHAYRITIR-
438 dir, evredekiler kadar hasta da bu MASI, RUHSALBOZUKLUK)
SOMUT

SSTEM Bk DZGE. mektir), zengin ocuklarn siyaset


adam olarak yetitirme ykml
SK O LA ST K (Iat. scholasticus\ l iinde felsefe kadar hemen her
fr. scolastique\ alm. Scholastik\ konudan anlyorlar, ahlak, hukuk,
ing. scholastik). Okulla ilgili olan. iktisat, siyaset, felsefe ve zellikle
Avrupada X. yzylla XVII. yz belagat retirken bol para kazan
yl arasnda kilise okullar ve daha yorlard. Onlar iin nemli olan
sonra niversiteler erevesinde dorunun bulunmas deil, doru
gelien dnce. Skolastik Aristo diye bilinenin iyi savunulmasyd.
telesin mantn kullanarak gs Felsefe tarihinin ilk kukucular
termeler ortaya koyan dinsel-fel- olan sofstlerin iki nemli temsilcisi
sef dncedir. Bu dnce ay vardr: Abderal Protagoras ve Le-
rnt tutkusuyla, tutuculukla, yet ontinoili Gorgias. Protagoras in
keye an ballkla belirgindir ve san her eyin ls diye belirli
hristiyan dininin dogmalarn var- yordu, bylece kesin yargnn, ge-
samay ngrr. Kendi iinde tar nelgeer yargnn varln yads
tmac ve aratrmac grnen bu yordu. Gorgias da varlkn varol
dnce gerekte bilinenin yinelen madn bildiriyor, varlk varolsa
mesini yntem edinmitir. Tanrsal da bilinemezdi grn ortaya ko-
anmla usun doal arasnda oyuyordu. Sofistler okulu yunan
ki balanty ortaya koymaya da felsefesinde byk okulun ar
yanan skolastik dncenin bal dndan gelmi olan bir umutsuzluk
ca temellendiricisi azizlerden Aqu- okuludur. B u okul P la to n dan,
inolu Tommasodur. Skolastik s zellikle Aristotelesden sonra ne
z zamanla kltc bir anlam ka mini yitirmitir. Sofistlerin belki de
zanm, kat ve kalplayc tm d en nemli yanlan bunalml Yuna
nceleri skolastik diye belirlemek nistanda insan sorunlanyla ilgilen
alkanlk olmutur. (Bk. MANTIK) mi olmalandr. Platonun sevgili
hocas Sokrates de bir sofisttir, onu
SLOGAN Bk. KALIPSZ. sofistlerden ayran aratrmac ya
n ve yntemli dnme eilimidir.
SO FST (lat. sophista; fr. sophis- Platonun Symposion |diyalounda
te\ alm. Sophist; ing. sophist). Es Alkibiades Sokratesle ilgili olarak
ki Yunanistanda parayla ders ve Bilgisizlii geneldir ve bilmedii bir
ren ve kiilere felsefe ve belagat ey yoktur, en azndan grn
reten filozof. Sofistler genlere byledir der. (Bk. FELSEFE)
topluluk iinde rahat ve gzel ko
numa ve herhangi bir konuyu in SO FZM Bk. BLGCLK
celikle savunma dersleri veriyor
lard. M.. V. yzyln bu tccar SOM UT (lat. concreto', fr. corc-
bilgeleri (yun. sophos bilge de ret; alm. konkref, ing. concrete).
SONSAL

Duyularla alglanabilir olan. Gerek laki zgrlk kavram yatar. Buna


lik te k a r l b u lu n an . (B k. gre ancak zerk olan, zgrce se
SOYUT) imler yapabilen sorumludur. z
grlkten ve zgrl salayacak
SONSAL (lat. dey. a bilinten yoksun olduu iin kle
posteriori"ye karlk). Deneyle il sorumlu deildir, kendini sorumlu
gili olan. Deneyden nce gelene ya duyduu anda da kle olmaktan
ni nsele (a priori) kart olarak kar. Eksik bilinle yaayanlar so
sonsal (a posteriori) deneyle ilgili rumlu tutulabilirler ama tam anla
olandr. (Bk. NSEL) mnda sorumlu olamazlar. Yetkin
bilin bireyi kendine egemen klar.
SONSUZ (lat. infinitus; fr. infini', Sorumluluun gerekleebilmesi
aim. Unendlich', ing. infinite). S iin istemin zerklii gerekir. Hi
nrlar olmayan. Sonsuz ok zaman bir d belirleme olmadan gerek
dinbiliminde Tanryla, bilimde ev leebilen istem olmakszn gerek
renle zdeletirilir. Felsefede son anlam nda sorum luluk olumaz.
suz bazen bir gereklik bazen bir Sorumlu birey tm d balantlar
olaslk olarak dnlmtr. Aris dan bamsz olarak seimler ya
toteles somut sonsuzu kavranla- pabilen bireydir. Derklik sorum
m az bir ey diye dnyordu. luluu kaldrr ya da en azndan sa
Kant salt usun atklarn tanm katlar. Sakatlanm sorum luluk
larken sonsuzu kavramann ve son gerek sorum luluk deildir. D-
luyu tasarlamann olanaksz oldu erklikle zedelenen sorumluluk so
unu bildirdi. Sonluluk snrllkla rum luluk deil, ykm llktr.
ve geicilikle, sonsuzluk snrsz Hibir eye inanmadmz zaman,
lkla ve srerlikle ilgilidir diye d hibir eyin anlam olmad zaman,
nlr. (Bk. TANRI) hibir deeri varsaymadmz za
man her ey olasdr ve hibir eyin
SORU (lat. quaestio; fir. questi nemi yoktur der Camus. Zorla
on; aim. Frage, Befragung;, ing. yaplan i sorumsuzca yaplan i
question). Tartmaya konulmu tir. O durumda sorumluluk baka-
olan. inde glkler barndran, lannndr. Oysa kimse kimsenin ye
tartmaya ak konu. Bir yant ge rine sorumlu olamaz. Sorumsuz
rektiren nerme. luk bilinli bir kii iin yapabilecek
ken yapm am ak anlam na gelir.
SORU M LU LU K (fr. responsabi Antoine de Saint-Exupry nsan
lit; aim. Verantwortlichkeit', ing. olmak her eyden nce sorumlu ol
responsability). Bir yanl dzelt maktr der. Sorumluluk evrensel
me ya da bir amac gerekletirme dir, paral deildir. nsan undan
ykmll. Sorumluluk kavra ya da bundan olmaktan nce b
440 mnn temelinde zerklik yani ah tn insanlktan sorumludur. nsa-
SOSYALZM

na kar olan her durum her so neklerinin alanlar yararna kul


rumlu kiiyi ilgilendirecektir. So lanlmasn ngren siyasal-toplum-
rumluluk yazg fikrinin ald yer sal reti. Sosyalizm retimi ve de-
de balar. nsann bana gelecek itokuu kesin kurallara balaya
olanlar nceden belirlenmise so rak toplumu tm bireylerin yarar
rumluluk szkonusu olamaz. Sop- na yeniden dzenlemeyi ngren
hoklesin Oidipus epi Kolonosun tm siyasal ve iktisadi retilerin
da u satrlarla karlarz: Eylem ortak addr. Sosyalizm kavram bir
lerim mi? Onlara ben katlandm, birinden uzak hatta birbirine azok
onlar ben yapmadm zlediim aykr birok dzenleme biimine
yolu bir ey bilmeden izledim. Ki karlk olmakla olduka kaygan
inin insanlktan sorumlu olmas hatta bulank bir kavramdr. Deyim
her eyden nce kendinden sorum yerindeyse, deiik sosyalizmler
lu olmasn gerektirir. Her kii ken vardr. Reformcu sosyalizm ya da
di olarak sorumludur. Eski Ahidde evrimci sosyalizm iddete dayan
unlar okuruz: Her kii kendi l madan ya da devrim yapmadan ya
mn lecektir. Bir oul babasnn sal yollarla yeni bir dzen kurmay
yanln yklenemez. Bir baba da amalar. Devrimci sosyalizm ii s
olunun yanllarn yklenemez. nfnn yapaca devrimle gerek
Doru doruluunun, kt kt leecek, toplumsal ve iktisadi ya
lnn karln grecektir. Or pda birdenbire deimelerle yaa
tak sorum luluklar elbette vardr, ma geirilecektir. topyac sosya
ama ortak sorumluluklarda da her lizm gereklerden ok ngrler ve
kes her eyren nce kendinden so iyi dileklere gre tasarlanm,uy
rumludur. Sorumluluk insan yaa gulama ans pek olmayan sosya
ma balayan ve umutlu klan g list k u ra m la rn genel a d d r
tr. Saint-Exupry nsan hem so (Thom as M orus, S aint-S im on,
rumlu hem umutsuz duyamaz ken Fourier). Sosyalizm konusunda
dini der. (Bk. BLN) savlar XIX. yzylda gelim eye
balamtr ve o yzyln sermaye
SORUN (lir. problme; alm. Auf- ci dzen iinde gelien toplumsal
gabe, Problem', ing. problem). Us adaletsizliklerini dengeleme dilek
sal yntemlerle yantlanmas gere lerinden kaynaklamtr. Bu anlam
ken soru. Bilimsel adan zm da sosyalizm burjuva ve kk bur
bekleyen karmak durum. Kuram juva snflarnn topluma yeni d
la ya da uygulamayla ilgili olan ve zenekler, yeni bir retim ve dei
zm bekleyen karmak yap. toku dzeni getirme abasnda an
latmn bulur, bunda retimi ve t
SO SY A LZ M (fr. so cia lism e; ketimi belli kurallara balama ve si
alm. Sozialismus; ing. socialism). yasal dengesizlikleri ve olas patla
Byk retim ve deitoku dze malar nleme istei baskndr. Ser
SOYUT

mayeci dzenin iyiden iyiye yer dorudan doruya tasarlamayla or


lemesiyle ve sanayi devrimiyle tm taya konulmu olan genel bir fik
geliimini kazanm olan braknz rin zyaps. Soyut olan ya da ger
yapsnlar, braknz gesinler an eklikte karl olan ya dorudan
laynn sonucu olan serbest re doruya dncenin ya da imgele
kabet ve onun sonucu olan ar m in abasyla ortaya konulm u
toplumsal dengesizlik bylece ye olandr. Kedi fikri soyuttur, ke
ni nlemlerle giderilmi olacakt. Bu dilerden soyutlama yoluyla elde
dzenleme dilekleri XIX. yzyl d edilmitir. Ama melek fikri so
nrlerinde, zellikle ngiliz ikti yuttur ve dncede belirlenmi
satlarnda ak bir biimde yer alr. tir, gereklikte karl yoktur. (Bk.
ngiliz filozofu John Stuart Mili top SOMUT)
lumda kazan ve tketim denge
sizliklerinin giderilebilmesi iin bir SOYUTLAMA (lat. abstractio\ fr.
dizi nlem nerir. M arx balam abstraction', alm. Abstraktion\ ing.
da sosyalizm sermayecilikle ko abstraction). Bir soyut fikre ula
mnizm arasndaki gei evresidir. ma. Bir eyin herhangi bir nitelii
Komnist dzende devletin kesin ni kendisiyle doal bir btnlk ku
olarak ortadan kalkacana inanan ran br niteliklerden ayr olarak
M arx dnrler sosyalist evre belirlemeye dayanan zihin ilevi.
de devletin varln srdreceini (Bk. SOYUT)
bildirirler. Bugn sosyalizm terimi
Bat Avrupadaki sosyal adaleti de SO Y U TLA M A C ILIK (fr.abst-
mokratik siyasetlere karlktr ve ractionnisme', alm. Abstraktionnis-
demokratik sosyalizm ya da sosyal mus\ ing. abstractionism). An so
demokrasi diye bilinen ve kom yutlama eilimi. Soyutlamalar so
nist eilimli olmayan solcu siyaset mut gerekliklere edeer sayma
devinimlerinin genel addr. Bu da eilimi. (Bk. SOYUTLAMA)
sosyalizmi yere ve zamana gre
oka deien ve belirgin kurallar SZLEM E (lat. contractus; fr.
olmayan bir dnya gr duru contrat-, alm. Vetrag, Kontacf, ing.
muna getirmektedir. Belki de sos contract). Bir kiinin ya da bir top
yalizm gelecekteki yetkin insan top- luluun baka kii ya da kiilerle
lumlarnn adaletli yaam biimle bir eyi yapmak ya da yapmamak
rine karlk olacaktr. (Bk. DYA konusunda uzlamas. B ir toplulu
LEKTK, KOMNZM, MADDE un ya da bir toplumun kendi iin
CLK, ORTAKLAMACILIK) de bir eyi yapmak ya da yapma
mak konusunda uzlamas. Top
SOYUT (lat. obstractus; fr. abst- lumsal szlem e, Jean- Jacques
rait; alm. Abstrakf, ing. abstract). Rousseaunun 1762de yaymla
Somut verilere dayanlarak ya da nan Toplumsal szleme y a da si
STOAC IU K

yasal hukukun ilkeleri adl yap SPR T U A L Z M Bk. RUHU-


tnda ortaya koyduu grler iin LUK.
de balca yeri alan ve insanlarn
ortak bir yaam dzeninde bir ara STOAC IL IK . M.. IV. yzyl
ya gelmelerini salayan temel ko da Kbrsl Zenonla balayan ve
ullardr. Toplumsal szleme bit M.S. III. yzyla kadar gelien hep-
memi byk bir yaptn bir bl tanrc, usu, maddeci felsefe oku
mdr. Balbama bir yapt zelli lu. Bu okul aamada geliti: Es
i kazanm olan bu yaz bireylerin ki Stoa (Zenon, Kleanthes, Khry-
istekleriyle toplum sal gerekleri sippos) dneminde okulun tm te
dengeleme konusunda neriler ge mel grleri ortaya kondu. Oku
tirir. Rousseau bu yaptta cumhu lun ad da bu dnemden kalmadr.
riyeti grlerini dile getirirken, in K bnsl Zenon Atinada Stoa Poi-
sann doal durumda yani uygar kile'de, resimlerle ssl revakl bir
lamadan nce yaad mutlulua galeride dersler veriyordu. Orta
dnem eyeceini, bundan byle Stoa diye bilinen ikinci geliim ev
devlet dzeni iinde yani bir top resinde en nemli adlar Rodoslu
lumsal szleme altnda yaayarak Panaitios ve Apameial (Suriye)
eitlii ve zgrl salamaya a Poseidoniosdur. Poseidosiosun
lmas gerektiini bildirir. Toplum S toacl P latonculua doru
sal szleme dzeni elbette demok yaklatrd bilinmektedir. Her iki
ratik bir yaam dzeni olacak, bu dnemden elimizde birinci elden
nun iin bir yasakoyucunun yasa metinler bulunmamas Stoa okulu-
larna gereksinim duyulacaktr. Bu nun kurulu ve geliim koullan-
dzende, demokratik yaam koul mn neler olduunu bilmemizi en
lar erevesinde genel istem ger gelliyor. Elimizdeki metinler mpa
eklemi olacaktr. Jean-Jacques ratorluk Stoa's diye bilinen n
Rousseau yle der: nsann top c dnemden Seneca, Epiktetos,
lumsal szlemeyle yitirdii doal Marcus Aurelius gibi nemli filo-
zgrlktr ve elinin erdii her ey zoflann metinleridir. Stoaclar fel
de snrsz bir haktr; kazandysa sefeyi mantk, fizik, ahlak olmak
yasal zgrlktr ve elde ettii e zere e ayrdlar. Evrensel usun
ye sahip olm a hakkdr. Jean - (logos) varln benimsediler. Ev
Jacques R ousseaunun bu gr renin dnda hibir varlk ya da var
leri Fransz Devriminin dnce lk alan kabul etmeyen Stoaclara
temelini olutururken nsan Hak gre insan doann bir paras ol
lan Bildirisinin zn esinlemitir. makla evrensel ustan pay alyor
(Bk. DOAL) du. yleyse en uygun yaam do
ann gereklerine gre srdrlen
SPEKLASYON Bk. KURGU. yaamd.
443
SUBSTRATUM

SUBSTRATUM Bk. DAYANAK. lemesidir. Paul Foulquie sreyi


derin dnsel yaamn bir koulu
SUNUM (lat. repraesentatio; fr. olarak belirler. Bilincimize her yeni
reprsentation', alm. Reprsen g elen ge b ir ta b u la r a s a 'ya
tation', ing. reprsentation). Bir y e rle irc e s in e k en d in i o rta y a
nesneyi zihinde ya da imgelemde koym ayp s re rli b ir b ilin c e
grnr klan bilin olgusu. Bir katlacaktr, bu bilin o eye
imge araclyla bir kavram ya da re n k le rin i v erirk en o n u n la
bir grnr nesneyi duyulur klma btnleecektir: Kiilii belirleyen
edimi. sre srerlii de belirler. Derin
ruhsal yaamda evrimler varsa da
SRE (fr. dure; alm. Dauer, ing. devrimler yoktur. Elbet bazen bizi
duration). Zamann snrl paras. artan kararlar kendini gsterir,
Zamann bir balangla bir biti ancak burada zincirin bizden kaan
arasnda kalan paras. Bergsonda birka halkas szk o n u su d u r.
zamanla sre kartlar. Za A n c ak P aul F o u lq u ie s re d e
man llebilir olandr, matematik kendini ortaya koyan derin benin
seldir, znellikle deil nesnellikle il kavranlmas konusunda Bergson
gilidir, yaam kolaylatrmak, ile kadar iyimser deildir. nsann derin
tiimi salamak iin vardr. Nesnel y aam n n in celen m esi b iro k
zamana karlk sre znel zaman glk karacaktr.(Bk. ZAMAN)
dr, a n sredir, canl zaman de
neyidir, ruhbilimsel gerekliktir, ya SRE (lat. processus; r.proces,
amn ya da znelliin kendisidir. processus; alm. Prozess; ing. pro-
Sre duygusalln zamandr, so cess). Bir birlik ya da bir dzen or
muttur, bekleyilerde uzar, sevin taya koyduu gibi bir sonuca da
lerde ksalr. O, gerek olarak ya ynelik olan olgular ve ilemler di
anlandr. Bergsonun tanmyla zisi. Belli bir zamanda yer alan et
sre Ben kendini yaamaya brak kin ve dzenli olgular btn.
tnda bilin durumlarmzn ard
klnn ald biimdir, buna gre SRREALZM B k GEREKS
niteliksel deiimlerin kesin snr TCLK.
lar szkonusu olmadan birbirini iz

444

AM A (fr. tonnem ent; alm. iin olduka yararl olan ama
Verwunderung; ing astonishment). bireysel kalamayacaktr. Ona gre
R uhsal sarsnt. O laand bir bir konuda aknla urayan kii
durum k a r s n d a d u y u lan aknln bakasna yanstmak
deiiklik duygusu. Beklenmedik ister. Bylece insan ama yoluyla
bir olayn uyandrd ruhsal tepki. kendini eitir. K arlkl eitim
A llm adk bir durum zellikle b irb irin d e a m a d u y g u su
birdenbire karlatmzda bizde yaratmaktan baka bir ey deildir.
ama duygusu yaratr. Bu duygu S p in o za K sa in c e le m e 'sin d e
bizim bu yeni durumu kavramamza amayla ilgili u rnei verir: Hi
ve ona biraz da olsa almamza uzun kuyruklu koyun grmemi
kadar srecektir. H er yeni bizde o lan kii uzun k u y ru k lu fas
azok youn bir am a duygusu k o y u n la rn g rd zam an
yaratr. Yaratc insan etkinliinin aacaktr. Anlatrlar, kendi tarlas
te m e lin d e ite bu d u y g u n u n dnda tarla olmadn sanan bir
varolduunu syleyebiliriz. Her k y l , inei k a y b o lu n c a onu
gn yeni olsun grdn, bilge kii uzaklarda aramak zorunda kalr ve
her eye aan kiidir der Gide. kendi tarlas dnda ok sayda tarla
Birdenbire karmza kp bizde olduunu grp aar.
am a d u y g u su uy an d ran ey
ortadan ekilmeye baladnda biz EM A (fr. scheme-, alm. Schema;
de yava yava olaann snrlarna ing. scheme). Herhangi bir nesne
ekilm eye balarz. A ristoteles nin basitletirilmi sunumu. Leib-
M e ta p h y s ik a nn 1. k ita b n d a n izde m onadlarn tem el ilkesi.
felsefenin m eraktan doduunu Kantda kategorilerle olgular ara
anlatrken Gerekte bugn olduu sndaki arac birim. K anta gre
gibi ilk filozoflar felsefi kurgulara duyulur sezgide verilmi olan ol
iten a m a d r der. G asto n guyla anln kategorileri arasnda
Bachelarda gre bilimsel kltr bir nc terim olm aldr, bu
445
EY

nc terim bir yandan katego DDET (lat. terror, fr. terreur;


riyle biryapldr bir yandan da alm. Terror, ing. terror). A n kor
olgularla biryapldr ve bylece bi ku yaratma. Bir toplumun ya da bir
rincinin kinciye uygulanmasn ola topluluun hatta bir kiinin diren
s klar. Bu ara sunum an olmaldr cini krmak iin bozgun yaratc
(hibir deneysel ge banndrma- maddi ve manevi yntemler uygu
maldr), bununla birlikte bir yan lama. Byk korku yaratan nesne
dan dnsel br yandan duyu ya da eylem. iddet dnyamzda
lur olmaldr. Akn ema ite bu- bandan beri bir sindirme ynte
dur. (Bk. ANLIK, SEZG) mi olarak kullanlyor. ada top
lumda iddeti zellikle brokrasi ay
EY (fr. chose; alm. Ding, Sache; gt retiyor. nsan iin iddetin kay
ing. thing). Dnceden bamsz na usd dzenlerdedir. iddet
olan kendinde varlk. Varolduu ya yalnzca dvmekle ya da ldrmek
da varolmad dnlen her var le olmuyor; iddetin en by yu
lk. Kii olmayan her varlk. Gn muak grnmler altnda uygula
delik dilde bu szck dnlen, nan manevi iddettir. Ama korku
varsaylan, varsanan ya da yoksa- yaratmaktr. nsanolu okamay
nan her eyi belirler (Lalande). bile iddet arac olarak kullanabil
Apayr ele alnabilen dural durum mektedir. Pekok tehdit yumuak
daki her varlk, olaya ya da olguya bir dille gerekletirilir. Her trl
karlk olarak bir eydir (otomo tehdit insan yaamnda nesneye in
bil bir eydir, otomobil kazas bir dirgeyici bir iddet dzenei olu
olaydr). Metafizik anlamnda ey turmaktadr. Sevgi retemeyenler,
kendinde varl ya da tz kar fikir retemeyenler, salkl iliki
lar. D escartes ruh dnen bir retemeyenler genellikle tehdit ya
eydir diyordu. Kantda ey, ol ni iddet retirler. nsann i dn
gunun kart olan ya da olgu ol yasnda bask oluturabilecek her
mayan eydir, Noumenori dur, ken ey bir iddet aracdr. Her iddet
disinden edindiimiz sunumdan ba btnc ve kktencidir, sorunu bir
msz olarak kendinde varlktr, va rpda zmek ister ve Machiavel-
rolan ama bilinemez olandr. Kant lici bir dizgede akla kavuur.
yle der: Duyular dnyas ken id d ete y n elen k ii, engel
dinde eyler olmayan olgular ie grd her eyi niteliine, anla
rir; ama brlerini (Noumenori) an mna, deerine bakmadan giderme
lk dorudan doruya benimsemek ye alr. iddetin mant toptan
zorundadr, nk o deney nesne giderme mantdr, ya hep ya hi
lerini basit olgular olarak tanr. mantdr, asla bir tartma mant
(Bk. KENDNDE, NOUMENON, deildir. O en yce deerleri bile
VARLIK) ama edinebilir. Her iddet bir ke-
446
ZOFREN

sin sonuca gre dzenlenmitir. (yun. schizein yarlm a , phren


iddet sanld kadar kesin ve ve ruh demektir). E. Minkovski i
rimli bir yntem deildir, her id zofreniyi 1927de gereklikle canl
det benzeri bir baka iddeti yara balantnn yitirilmesi diye tanm
tarak son bulur. iddet sonsuza ka lad. izofren ilkel bir dnyada ya
dar dourgandr. Etkenin nitelii ne ar. Alglar ve dnsel kazanm-
olursa olsun iddette ama ruhu lar salkl olsa da izofren genel-
kaldramayaca bir ykn altna geer mantn dnda bir mant
koymaktr. iddetin bedene yne benimsemi gibidir. evresiyle he
lii dolayldr, ama ruhu zedele men btn balarn koparmtr.
mektir. Beden iddete dayankldr, Yalnzlk iinde tam tamna bir d
zlen ruhtur. Bu yzden iddet ler dnyasna yerlemitir. Hastal
hhsal koullara gre dzenlenir. n organik bir temeli yoktur; baz
iddeti iddet yapan onun ruhta ya yazarlar hastal organik nedenle
ratt zlmedir. iddet yaamn re balamak istemilerse de bunun
akn deitiremez. Solon idde iin salam bir dayanak gstere
tin rnleri kalc deildir der. memilerdir. izofreni gelien bir
Tolstoyun syledii gibi Doru hastalktr, bazen tam bir srerlikle
kendini iddete dayanmadan orta bazen sramalarla geliir. Her i
ya koymaldr. Shakespeare Kral zofren garip davranlaryla ilgi e
Richard/ / de iddet ateleri ken ker. Dnce aknda ve bilin ala
di kendilerini yakarlar der. Ancak nnda her zaman allm adk bir
gelimi bir bilin iddetin anlam eyler kendini gsterir. Bunun ya
n ya da anlamszln kavrayabi nnda, konumada dzensizlikler
lir. Yetkin bilin iddet retmeyen ortaya kar. izofren sorulan so
ve iddete her durumda sonuna ka rulara genellikle yandan yantlar
dar kar duran bilintir. (Bk. HE verir, bu yzden onunla iliki kur
YECAN, FKE, SALDIRGAN mak her zaman kolay deildir. ok
LIK) zaman kendi kendine konuur ve
kimseyi dinlemez, hzl hzl konu
ZO FR E N (fr. schizophrenie\ tuu olur, syledikleri genellikle so
alm. Schizophrenie; ing. schizoph- yut eylerdir. Mantk dzeni bula
renie). Kiiliin paralanmasyla ve nktr: duyarsz grnmler ortaya
gereklie uyarlanamamayla belir koyar, genellikle tam bir soukluk
gin ruh hastal. Terimi ilk olarak iindedir. izofrenlerin ruhayrtr-
1911 de Bleuler kulland. izofreni mas kadar ilala iyiletirme yntem
ruhsallkta yarlma anlamna gelir lerinden yararlandklar grlmtr.

447
T
TABU (Polinezyaca sz). Doku les balangta zihnin hibir bilgi
nulmas yasak olan. Tabu, Polinez- iermediini, bilginin ancak duyu
yada, gndelik kullanmn dnda organlar araclyla, deney yoluyla
tutulan eydir. Tabu olan bir aac sonradan salandn benimsiyor
kesmek yasaktr. Bu yasaa uyma du. Skolastikler Aristotelesin bu
yan kii doast glerin hmna grne gre zihni Tabula rasa
urayacak, bylece cezalandrla in qua nihil est scriptum yani s
caktr. Tabunun bugnk dillerde tnde hibir yaz bulunmayan dz
ki anlam, dokunulmas ya da kul bir levha olarak tantladlar. Bu ilke
lanlmas yasak olan, ksaca doku felsefede lkc bak asna kar
nulmaz olan kutsal nesnedir. nan t olarak deneyci anlayn temeli
asndan ve ahlak asndan doku ni oluturur. lk gerek anlatmn
nulmaz olan her ey tabudur. Aristotelesin rencisi Platonda
bulan lkclk her eyden nce
TABULARASA (stndeki bal ncesel bilginin varln benimser.
mumu dmdz duruma getirilmi Aristotelesi izgide deneyci ya da
tablet anlamnda lat. sz.). Aris gereki bir felsefe ortaya koymu
totelesden gelen, zihnin deneyden olan ngiliz filozofu Locke tabula
flnce bo bir levha olduunu ne rasa'y yle aklar: Balangta
suren, bylece deneyciliin teme ruh, tm niteliklerden uzak, her
lini belirleyerek doutanclkla ve hangi bir fikirden yoksun, tabula
usulukla kartlaan forml. (Or rasa diye adlandrlan bir eydir. Bu
taada Avrupada renciler bal ruh fikirleri nasl elde eder? Her za
mumu kapl bir levhay bugnk man snrsz eylemde bulunan in
defterlerin yerine kullanrlar, ucu san imgeleminin kendisine hemen
sivri bir madenle balmumu zerine hemen sonsuz bir eitlilikte sun
yaz yazarlar, sonra balmumunu duu bu pekok saydaki fikri bu
dzleyerek levhay yeniden kulla ruh hangi aralarla salar? Tm
nlr duruma getirirlerdi.) Aristote usavurmalannn ve tm bilgilerinin 4 4 9
TAKINTI

temelleri gibi olan bu gereleri bu sudur, bazen metafizik bir konu


ruh nereden getirir? Buna tek bir dur. Takntl kii durumunun bi
szckle yant vereceim: deney lincinde olmakla birlikte kendini ta
den. Tm bilgilerimizin temeli odur kntdan kurtaramaz. R Janet y
ve tm bilgilerimiz kaynaklarn on le der: Taknt kendini dikkate su
dan alrlar. lkc Leibnizbu g nan, kii azok onun yararsz ve
re kar kar ve Bu kadar konu sama olduunu anlasa da bunalt
ettikleri bu tabula rasa bana kalr c olacak kadar uzun ve skc bir
sa bir yanlsamadan baka bir ey zihin ilevi gerektiren baskn bir d
deildir der. Leibniz u gr ncedir. Takntyla bunalan kii
ne srer: Ruhun u ya da bu d istemini kullanarak onu gidermeye
nceye uyarlanmas iin, bizdeki alr; takntl fikir ortaya ktnda
fikirleri gz nne almas iin de utanr, kendini sulu duyar, gln
ney zorunludur, tamam, ama de bulur. Sulandrlma ya da aa
neyin ve duyularn salad olanak lanma korkusuna kaplr. Takntl
fikirleri vermeye yeterli mi? Leib fikirler yalnzca hastalarda deil,
niz ruhumuzda duyularn bize hi ar bir yorgunluun sonucunda
bir zaman salayamayaca fikir hibir sorunu olmayan kiilerde de
lerin, ncesel fikirlerin bulunduu grlebilir. Ancak yalnzca srekli
nu bildirir: Ruh duyularn bize ve olan taknty gerek anlamda ta
remeyecei varlk, tz, bir, ayn, knt saymak doru olur. A dlere
neden, alg, usavurma gibi pekok gre takntda bir gereklikten ka
kavram ierir. (Bk. GEREK szkonusudur, kii gereklikle a
LK, LKCLK) tmann yerine bir baka eyi ko
yup kmtr. Ruhayntrmaclan-
T A K IN T I (fr. obsession; alm. na gre taknt bir ocuklua d
Belagerung; ing. obsession). Bir n belirtisidir: gereksinimlerini kar
fikrin zihinde sk sk kendini gs layamayan ve ahlaki engellerle
termesi. Skc duygularla ykl bir karlaan birey oral ve sadik-anal
fikrin bilinte istemle nlenemeye dnemlere kadar gerilemektedir.
cek b iim d e ikide b ir kendini Melankolilerde, izofreni balang
gstermesi. Taknt yerli yersiz bi larnda taknt belirgin bir biimde
linte ortaya kan, ieriiyle ve yi grlr.
neleniiyle kiiye skntlar ykle
yen, istemin etkin gcyle nlene TAMBLlRLK (fr. omniscience',
meyen bir asalak fikirdir. Bu bazen alm. Allwissenheit', ing. omnisci-
bir szcktr, bazen aksak bir ence). Tektanrc din anlaynda
sahnedir, bazen sama bir sorun tm bilgilerinTannda ierilmi ol
dur (acaba bu vagonda ka kii mas, onda hibir bilinmez yann
var?), bazen bir cinayet ileme ya bulunmamas ilkesi. (Bk. HERYER-
450 da cinayete kurban gitme korku DELK, TAMGLLK)
TANITLAMA

TA M G L L K (fr. omnipo TANIM LAM A (lat. defmitio; fr.


tence', alm. Allmacht; ing. omni dfinition', alm .D efinition, B eg
potence). Tektanrc din anlayn riffsbestimmung', ing. dfinition).
da, Tanrnn her eyi gerekleti Bir varl doasn oluturan zel
rebilecek yetkinlikte olmas, Tanr liklerin en nemlilerini sayarak ta
gcnn sonsuz olmas ilkesi. (Bk. ntma. Bir nesnenin temel nitelikle
HERYERDELK, TAMBLRLK) rini belirleyen zihin ilem i. P.
Foulqui: Bir eyin doasn, bir
TAM M UTLULUK (lat. beatitudo; kavramn ieriini, bir terimin an
fr. beatitude; alm. Seligkeit; ing. lamn olabildiince ksa bir biim
blessedness). Eski ahlaklarda hi de belirleme. Her tanmlama bir
bir eksiklii barndrmayan yetkin tmevarmla belirlenmi olan genel
ahlaki doyum. Bir baka eyi iste bir kavramn balca zellikleriyle
meyecek biimde tam doygunlua gsterilmesidir. Tanmlama bir var
ulamlk. Mutluluk geici ve ras- ln en nde gelen birka zelliini
lantsal olarak dnlr. Tammut- ortaya koyan genellikle bir cmle
luluk raslantyla yakalanm her lik ksa aklamadr. Forml gr
hangi bir duygu deil, ussallkla ula nmndeki bu aklama ne kadar
lm bir ruh yetkinliidir. Aristo uyarl ya da ne lde kapsayc
teles Nikomakhos ahlak'ndatam - olursa olsun eksikli kalacaktr. Bu
mutluluu bilge kiinin lksel ruh yzden tanmlamalar eylerin tann
durumu olarak gsteriyordu. Stoa masnda ancak ilksel bilgiyi sala
filozoflar ruhsal yetkinlie ulaan yabilirler. Tanmlamann salkll
insann tammutuluu srekli ola tanmlanan nesnenin en belirleyici
rak yaayacan dnyorlard. zelliklerinin br zelliklerinden
Spinoza yalnzca bilgeler iin yal ayrt edilmesiyle salanr. Nesney
nzlkla belirgin bir tammutluluk d le ilgili en genel ema olan tanmla
nd. (Bk. MUTLULUK) ma ok zaman bir kavram akla
mas iin giri nitelii tar. Geni
TAMU YAR (lat. adaequatus; fr. ereveli aklama tanmlama ol
adquate, alm. adquaf, ing. ad maktan kar, tantlama olur. (Bk.
quat). Nesnesini eksiksiz bir biim TANITLAMA)
de sunan fikrin nitelii. Spinoza iin
tamuyar fikir gerek fikrin tm ni TANITLAM A (lat. deseriptio; fr.
teliklerini tayan fikirdir. Leibniz description', alm. Beschreibung',
iin tamuyar olan seik olandr. Le ing. description). Bir nesneyi ge
ibniz yle der: Seik bir tanma nel zellikleriyle belirleme. Bir sa
ya da bilgiye giren her ey seik vn doruluunu mantksal ere
olarak tannyorsa ben bu bilgiyi ta vede ortaya koymak zere doru
muyar bilgi diye adlandrrm. (Bk. bilinen nermelerden giderek ka
DOSDORU, SEK) rm lar yapmak. Tantlam a geni 451
TANRI

ereveli tanmlamadr. Onda tanm tektanrclk hristiyan vi slam din


lamada olduu gibi tutumlu olma lerinde anlatmn buldu. Bu yce
zorunluluu yoktur. Her tantlama Tanr tambilir, tamgl ve heryer-
geni ereveli bir kavram ayr de olan varlkt. Rnesansla bir
trmasdr. Tanmlamada rnein bir likte tanrtanmazlk eilimleri ba
trn (insan) cinsi (hayvan) ve z lad. Feuerbach Tanr insanlarn
gl ayrmlar (ussal) belirlenirken yetkin doru olarak dnlm
(insan, ussal bir hayvandr), tant zdr diyordu. XIX. yzylda
lamada btn nitelikleri saylr. (Bk. Nietzsche Tanrnm ldn, s
TANIMLAMA) tn insann ortaya kmaya bala
dn, Tanrnm yerine gelecekte
TANRI (lat. Dews; fr. Dieu\ alm. stinsanm geeceini bildiriyor
Gott\ ing. God). Evrenin tek ve y du. Tm tanrlar ld: imdi s-
ce ilkesi. Doast yce varlk. tinsan yaasn istiyoruz diyordu.
Evrenin tek ve yce ilkesi olarak Ona gre Tanr bir sandr. yle
Tanr tektanrc dinler erevesin der Nietzsche: Tanr bir sandr,
de ortaya konulmutur. Doast ama ben sannz yaratc isteminizi
yce varlk fikri tektanrc dinler am asn isterim . / Th. Fuller:
den nceki pagan dinleriyle ya da Tannmn n grmek iin o k
oktanrc dinlerle ilgilidir. Eski uy k mumunuzu sndrn. / M
garlklarda inan dzeni oktanrl sr atasz: le Tanrsz gidile
bir anlaya dayanyordu. Platonun bilir, ama Nil vadisine onsuz dn
yi deas, hatta daha nce Par- lemez. / Pascal: Tanry sezen
menidesin Bir Varlk tektannc- us deil gnldr. / Voltaire: Tann
la doru geiin ilk belirtilerini du varolmasayd onu yaratmak gere
yurur. M.. V. yzylda Kenopha- kecekti. Saat saatisiz olmaz. /
nes bize oktanrl inan dizgesinin AzizAugustinus: Tanr bir hk
bitmeye yztuttuunu u szlerle r bir ardan daha abuk duyar.
belirtiyordu: Tek bir Tanr vardr, / Cervantes: Tann ktlere ac
tanrlarn ve insanlarn yce efen ektirir, ama her zaman deil. /
disidir, o ne bedeniyle ne dnce Sophokles: Tannlarn zan her za
siyle lmllere benzer. Stoa filo man iyi der. / Descartes: ok
zoflar, maddeci anlay iinde Tan- zaman benim bir kural olarak be
r yla E v re n i zdeletirdiler. nimsediim ey yani ok ak ola
Diogenes Laertios, Stoa okulunun rak ve seik olarak kavradmz
kurucusu olan Zenonla ilgili ola eylerin tmyle gerek olmas an
rak yle diyordu: Tanrnn tz cak ve ancak Tanrnn olmasyla
Zenon iin gkle yerin toplamdr. ya da varolmasyla, yetkin bir var
M.. XII. yzyllarda ortaya kan lk olmasyla, bizdeki her eyin on
yahudi dini tektanrl inancn teme dan geliyor olmasyla salanmtr.
452 lini kurdu. Ancak gerek anlamda Us bize grdmz ya da dle
TANRIBLM

diimiz eyin gerek olmas gerek da iki kutbu olan Tanr ve ben ayn
tiini gstermez, ancak tm fikir anda yok olurlar. / Stendhal: H
lerimizin ve kavramlarmzn bir ristiyanlarn Tanrsm bulduum
doruluk temeli olmas gerektiini zaman kendimi yitiriyorum: o bir
gsterir; nk tam yetkin ve tam zorbadr ve zorba olmakla intikam
gerek olan Tanrnn bunlar bize fikirleriyle doludur; onun ncili yal
bir temel olmadan koymu olmas nzca kaba cezalandrmalardan s-
dnlemez. Gene de oktan zeder. Onu hibir zaman sevme
dr zihnimde belli bir gr var, o dim ve onun itenlikle sevilebile-
da her eyi yapabilen bir Tanrnn ceine hibir zaman inanmak iste
varolduudur. Ben Tannyla hi medim. (Bk. BLM, OKTAN-
lik arasnda bir orta yerim. ok RICILIK, DN, HEPTANRICILIK,
ak olarak gryorum ki tm bi TANRIARATIRMASI, TANRI
lim gerek Tanr bilgisine baldr. TANIM AZLIK, TEKTANRICI-
/ La Bruyre: Tanrnn yokluu LIK, TZ)
nu kantlamann olanakszl ben
de onun varln ortaya karyor. TANRIA RA TIRM A SI (fr. th-
/ Fnelon: nsan Tanry sevdik odice; alm. Theodizee; ing. theo-
e akn da sevgilinin de Tanr ol dicee). Metafiziin Tanry arat
duunu daha ok duyar. / J.B. ran blm. Leibnizin bulduu ve
Masillon: Ey Tanrm, gnahly Thodice sur la bont de Dieu, la
kendi krlne braktnzda ne liberte de l homme et l'origine du
kadar korkunsunuz. / Jean- mal (Tanrnn iyilii, insann z
Baptiste Rousseau: Geici byk grl ve ktln kkeni re
lklerimizi bouna nemsedik - n rine tanraratrmas) adl yaptn
san kln atalarnn klne kat da aklad bu terim tanrtanmaz
mal - Hepimizi yarglayacak olan lk ve dnyann ktl savlarna
ayn Tanrdr nk. / Bernardin kar Tanrnn iyiliini ortaya ko
de Saint-Pierre: Ben burada insa yan bir aratrma alannn ad oldu.
ni bilimlerden szediyorum; n (Bk. METAFZK, TANRI, TAN-
k gerek bilimlere gelince, onlar RIBLM)
ancak Tanr tanr; kendi bilgisinin
g izin e y a ln z c a o s a h ip tir. / TA N R IB LM (lat. theologia; fr.
Marquis de Sade: Doutan bir thologie; alm. Theologie\ ing.
kr iin renkler neyse insan iin theology). Tanrnn niteliklerini,
Tanr odur, krn renkleri gzn dnyayla ve insanla ilikilerini ara
de canlandrmas olas deildir. / tran bilgi alan. Tanryla ve dinle
Camille Desmoulins: Bir Tann ya ilgili felsefi aratrma. Tannbilim di
ratanlarn bir ocuk yapabilmeleri nin dogmalarn kutsal metinlere
pek byk bir i deil. / Maine de gre dorulamaya alan bir bilgi
Biran: nsan biliminin iki terimi ya alandr. Tannbilim felsefenin bir da 453
TANRICILIK

l olmaktan ok dine dayal bal- Gidele yeni bir boyut kazand. Ta-
bama bir aratrma alandr. Fel nrtanmazln asl savunucular
sefe bamsz bir aratrma alan Feuerbach ve M arxdir. Onlar Tan
dr, oysatanrbilim ilgili olduu din rya inanmann bir gereklikten ka
sel kavrayn dogmalaryla belir olduunu gstermeye altlar.
lenmitir. Felsefe tanrbilime yak Marx Din halklarn afyonudur di
latka bamszln yitirir, tan- yordu. / La Bruyre: Tanrtanmaz
rbilim felsefeye yaklatka dog kii Tanry ve dini yadsmaz, an
malar temellendirmekle snrl ama cak onlar hi dnmez. / Denis
cndan uzaklar. Hemen her felse Diderot: Evet, bana kalrsa, boi-
fe Tanr fikri konusunda kendi yo nan Tanry tanrtanmazlktan da
rumunu ortaya koyar, ancak bu du ha ok y aralar. / M arquis de
rum felsefeyi dinin kurallarna zo Sade: Tanrtanmazlk ehitler is
runlu bir biimde baml klmaz. tiyorsa sylesin, kanm hazrdr. /
Felsefe Ortaada byk lde Hugo: Tanrtanmazln sonsuz
tanrbilim anlamn kazanmt, da lukta at yaralar bir bombann
ha sonra eski geniliini ya da denizde at yaralara benzer. Hep
zerkliini kazanmaya balad. (Bk. si kapanr ve bylece srer gider.
TANRI, TANRIARATIRMASI) / Gustave Le Bon: Tanrtanmaz
lk yaylsayd eski dinlerden daha
T A N R IC IL IK (fr. thisme-, alm. ho g r s z b ir din o lu rd u . /
Theismus-, ing. theism). Dnyann Blanqui: Ne Tann ne efendi. / G.
nedeni olan kiisel birTannnn va Santayana: Benim tanrtanmazl
rolduunu ne sren dinsel reti. m Spinozannki gibi evren kar
Bu retiye gre Tanr canldr, ki snda gerek bir sofuluktur. (Bk.
iseldir, dnyadan ayrdr. (Bk. AHLAK, AHLAKSIZCILIK, H
TANRI) LK, TANRI)

T A N R IT A N IM A Z L IK (fr.a^e- T A PIN C A K ILIK (fr. ftichis


me; alm. Atheismus; ing. atheism). me-, alm. Fetichismus-, ing. fetis-
Tanrnn varln yadsyan reti. hism). Bir kiiye ya da bir nesneye
Tanrtanmazln kkenlerini R duyulan ar hayranlk. Bir nesne
nesans dncesinde aramak ge ye ar ballkla belirgin cinsel sap
rekir. Hristiyan dogmalarna kar ma. Tapncak cinsel sapmada cin
insanc aydnlar dnyay ve insan sel ilgi bedenin bir blmne (g
yceltirken kutsalla olan balar da s, kala, sa, el, ayak vb.) ya da
byk lde kopardlar. Tanrta giysilere (gm lek, orap, klot,
nmazlk bununla birlikle daha ok ayakkab vb.) ynelir. Tapmcak-
XIX. yzylda geliti ve zellikle lk psrklarda, bunalmllarda, i
Nietzsche dncesinde anlatm zofrenlerde sk grlen bir durum
454 n buldu, daha sonra XX. yzylda dur. Ona daha ok erkeklerde ras-
TARH

lanlr. O kadnlarda ok az gr zamanda ve uzamda belirlenmi bi


lr. H. Ey bu konuda yle der: reylerdir. nk doal tarih trler
Cansz eylere ya da bakasnn le ilgili grnr, bu da genellikle do
bedeninin paralarna dokunmak al varlklar tek bir trde bir araya
szkonusudur. Belirgin tapncakla- getiren benzerlikten gelmektedir,
n n ou erkeklik organ simgeleri yle ki bunlarn birini tanmak t
dir (bot, kalem vb.). Tapncak mn tanmaktr. Btn bunlar bel
davran dkya, sidie, kkenleri lekle ilgilidir. Tarih bireyseli im-
ya da anmsatc gleriyle nemli gelemsel dzeyde ele alan iirle ve
bir deer kazanan herhangi nesne ussal erevede genele ynelen fel
lere (salar, giysiler vb.) ynelebi sefeyle kartlar. Bousset tarihi
lir. Genel olarak tapncaklk ya tanrsal tasarmn geliimi olarak
da herhangi bir nesneye tapnma grd. Herder iin tarih yazgsal bir
inanc olarak tapncaklk tm il ilerlemenin konusuydu. Hegel onu
kel toplum larn dinsel inan ve mantksal bir dizgenin ak diye an
e d im le rin i k arlar. A u g u ste lad. Comte iin tarih insanlk evri
Comte da tapncakl dinsellik d minin yasasnda anlatmn buluyor
neminin ilk biimi sayd ve bizim du. Marxagre insanln tarihi her
kine benzeyen ama bizimkinden da zaman retimin ve deitokuun ta
ha enerjik olan bir yaama balan rihiyle ilikisi iinde ele alnmaldr.
m a eilim i o larak tan m lad. M arxa gre ilk tarihsel olgu ge
Marx dncede tapncaklk reksinimleri karlama aralarnn
metayla ilgili olarak ele alnd ve me retimidir, bylece maddesel yaa
tann deeri insann retici emei mn retimidir. kinci tarihseHolgu
ne bal olduu halde bu deeri i karlanan ilk gereksinimin yeni ge
kin bir deermi gibi gsterme ei reksinimleri getirmesidir. nc
limi olarak belirlendi. tarihsel olgu yaamlarn her gn
yenileyen insanlarn yeni insanlar
TA RH (lat. historia; fr. histoire\ yapm alardr yani rem eliridir.
alm. G esch ich e; ing. histry). Marx ve Engels yle derler: Mad
Gemiin belli bir adan ya da ge deci tarih kavray lkc tarih
nel olarak incelenmesi. Eski top- kavray gibi her dnem iin bir
lumlarn en genel bilgisi. nsann kategori aratrmaz ama tarihin ger
gemiiyle ilgili en genel aratrma. ek toprana salam bir biimde
Aristoteles tarihi bir belgeler topla yerleir. M addeci tarih kavray
m olarak gryordu. Gerekten ta uygulamay fikirle aklamaz, fikir
rihi bir belge bilimi olarak tanmla lerin oluumunu maddesel uygula
yabiliriz. Bacon tarihi bireyselin bil maya gre aklar. XIX. yzyla
gisi olarak deerlendirdi: onun te kadarki tarih kavray yinelemele
mel arac da bellekti. Bacon yle re bal tarih kavraydr, bugn
diyordu: Tarihin gerek konusu bizim ilerlemeleri temel alan tarih 455
TARH

kavraym zdan uzaktr. XVII. mun neden yle deil de byle dav
yzyla kadar geliim fikri yoktu, randn, yzyllar nceki bir ko
buna gre gelien bir insanln ta mutann neden yle deil de byle
rihi de szkonusu deildi. XVIII. yaptn kestirmek zordur. Ayrca
yzyln aydnlanmac dnrleri tarihi kavramakla ykml kiinin
bile tarihi birbirinden kopuk uygar yani tarihinin de bir insan olduu
lklarn ayr ayr sergilendii alan di nu, znellikle belirgin oluumlar
ye grdler. Vltairein u szn kavramakla ykml bir zne ol
de bu gr ak ak belirir: Tra duunu unutmamak gerekir. Tarih
jedide olduu gibi tarihte de bir se i Seignobos bu yzden olduka
rim, bir dm, bir de sonu ol karamsar bir tablo izer: Tarih ka
mal. Oysa ada anlamda tarih dar kt koullarda alan bir ba
bir ilerleme bilincidir, bizi kr k ka bilim yoktur. Tarihte dorudan
rne gem ie balamaz, tersine gzlemler yoktur, her zaman yitip
yetkin bir gelecee aar: nsan iin gitmi olgular vardr; btnsel ol
insani deer olarak tarih gemii gular hi yoktur, her zaman ras-
deil gelecei belirler derL. Gold- lantyla korunmu dank paralar
mann. lk uygarlklarn insanlarn vardr, gemiin dkntleri var
da da yalnzca ve yalnzca yazgyla dr, tarihi bir paavracdan baka
belirgin bir yaam fikri vard. D bir ey deildir. te yandan tarih
ey nedensellik diyebileceimiz bir her ne kadar birbirini anmsatsa da
nedensellik anlay iinde ilk uy birbirine benzemez olaylardan rl
garlklarn insanlar her olan biteni mtr. Tarih eskilerin sand gibi
tanrsal glerin istemine balyor bir yinelemeler alan deildir. Buna
du. Yunan-latin dnyasnda ve hris- gre tarihinin her olguyu tarihsel
tiyan dnyasnda dnllk fikri zemin zerinde apayr bir yap ola
egemen oldu: balangla bitii bir rak kavramas gerekir. Paul Valry
letiren dairesel devinim en yetkin Tarih yinelenmeyen eylerin bili
devinimdi, buna gre her ey tam midir der. Thukydidesin Tarih
bir yazgllk iinde balad yerde srekli bir yeniden balaytr s
bitiyordu. Buna gre ada anlam z artk tarihin derinliklerinde kal
da tarihi olduka yeni bir bilim say mtr. / Voltaire: Byk prensle
mak doru olur. Ancak onun her rin tarihi genellikle insanlarn ya
anlamda ok rahat alan mutlu bir nlglarnn tarihidir. / Chateaubri
aratrma alan olduunu dnme and: Ben size olgularn br y
m ek gerekir. Tarih sonunda bir zn gstereceim, tarihin gster
ruhbilim sorunudur der Taine. medii yzn. / Napolon Bo
Ruhsal etkinlikler her zaman kay naparte: Gemite sizin yry
gan ve anlalmas g etkinlikler nz geciktirebilecek rnekler
dir, tarih de bu etkinliklerle rl aramak gerekmez. Tarihte hibir
mtr. Yzllar nceki bir toplu ey XVIII. yzyl sonlarna benze
TARHSELLK

m ez, X V III. yzyl so n larnda onursuzluu da tarihin olumsalln


hibir ey imdiki zamana benze gerektirir, bu olumsallk olmadan
mez. / J. Michelet: H er insan bir siyasette sulu olmaz, tarihin us
insanlktr, bir evrensel tarihtir. sall olmadan da ortada yalnzca
Dnyann yargc olan tarihin ilk deliler vardr. (Bk. DYALEKTK,
grevi saygy elden brakmaktr. MADDECLK, OLGUBLM)
/ Flaubert: Yaam bitmez bir so
run, tarih de her ey d e. / A. T A R H S E L C L K (fr. historis
Daudet: Roman insanlarn tarihi me', alm. Historismus', ing. histo-
dir, tarih krallarn romandr. / B. rism). Tm olgular tarihsel koul
Disraeli: Adam ldrme dnyann lardan giderek anlamaya ve akla
tarihini hibir zaman deitirmedi. maya alan dnce biimi. Ta
/ Mao e Tung: nsanln tarihi rihe ar ballk ve bu ballktan
zorunluluun egemenliinden z giderek gemi deerleri abartp
grln egemenliine doru sa yceltme ve gemii bugnden s
lam bir devinimdir. / H. G. Wells: tn tutma eilimi. Dnceleri ta
nsanln tarihi giderek eitimle rihsel koullarn rn sayan tarih-
felaket arasnda bir ak zellii ka selcilik olgular aklamakta ve de
zanyor. nsanlk tarihi z gere erlendirmekte tarihsel verileri bi
i fikirler tarihidir. / A. Schopen- rinci planda nemser. (Bk. TARH)
hauer: Tarihin anlatt gerekte
uzun bir dtr, insanln uzun ve T A R H SE L L K (fr. historicit',
karmak ddr. / Lukacs: Ta alm. Geschichtlichkeit; ing. histo-
rihsel olarak eylemde bulunan in ricity). Tarihsel olann, tarihlellgili
sanlarn kahraman ya da alak, tra olann zyaps. Zamanla deime
jik ya da gln zyapl oluu b zelliine sahip olamn zyaps. Va
yk lde tarihin nesnel ieriine roluu felsefede insann zamana
ve gerek ynelimine baldr. / M. ve gemie bamlln gelecee
Merleau-Ponty: Tarihte bir eit doru zgrce amas. Tarihsellik
aldatc by vardr. Tarih insanla insana insanla ilgili temel sorular
r byler, kendine eker, insanlar sordurur: insan nedir ve nereden
tarihin gittii ynde gittiklerini sa gelip nereye gitmektedir, yaamak
nrlar, derken tarih oyunbozanlk nedir ve lmek nedir? Varoluu fel
eder, bir baka durum olas olduu sefede genel anlamda nesnel tarih
lde olaylar yn deitirir. Tari sellik fikri yoktur, onda her birey
hin yzst brakt insanlar, onun kendi olarak ele alnr. Bu felsefede
su ortaklarndan baka bir ey ol insan geici bir varoluu lme
madklarn dnen insanlar bir doru aralksz srdrr. Buna g
den onun kendilerine esinledii ci re insann tarihsel varoluu mutlak
nayetin elebalar olurlar. Dire biimde lme adanmtr. (Bk. GE
nenlerin onuru da ibirlikilerin LM, TARH, TARHSELCLK, 457
TARHSEL MADDECLK

VAROLUULUK) dikleri yasalar asndan (mantk


sal ya da fiziksel yasalar) ya da ah
T A R H SE L M A D D E C L K Bk. lak asndan birlie indirgenebilir
MADDECLK. gren felsefe dizgelerinin tm di
ye tanmlar. Buna gre maddeci
T A S IM (lat. sy llo g ism u s; fr. lik, lkclk, heptanrclk teki
syllogisme\ alm. Syllogismus-, ing. retilerdir; Leibniz, Hegel, Spino
syllogism). Tmdengelimli usavur- za dizgeleri de teki dizgelerdir. Ba
ma. Doru saylan iki nermeden z filozoflar tekilii bir arlk ola
nc bir nerme karmaya da rak grrler. J. Rostand yle der:
yanan usavurma yolu. (Btn in Maddeci tekilikle ruhu tekilik
sanlar lmldr byknerme- arasnda ancak ok kk bir ay
sinden ve Sokrates insandr k- rm gryorum: her eyin madde
knermesinden Sokrates lm diye adlandrlmas ya da her eyin
ldr sonucunu karabiliriz.) [Bk. dnce diye adlandrlmas hemen
MANTIK, TMDENGELM] hemen ayn anlama gelir. Bazen
tekilikte maddeci yorumla ruhu
T E K B E N C L K (fr. solipsisme-, yorum tek bir eyin iki ayr gr
alm. Solipsismus; ing. solipsism). nm gibi olur. Bunun en belirgin
B eni tek gereklik diye alan ve bi rneini Spinoza felsefesinde bu
reysel dncenin dnda herhan luruz. Heptanrc bir anlay iinde
gi bir gereklik kabul etmeyen a Tanryla D oay zdeletiren
r lkc reti. Bireysel gerekli Spinoza bazen maddeci bazen ruh
i tek gereklik sayan Claude Bru- u bir bak as gelitirir. Gene de
netnin retisi. Tekbenciliin te onun felsefesi ruhuluktan ok
m e lin d e k u k u c u lu k y atar maddecilie yakndr. ngiliz lk
denilebilir. Descartes gibi biz de c filozoflarnn, zellikle F.H. Brad-
kendim izden baka her eyden leynin varlkta birlik bulunan
kukuya debiliriz. (Bk. BEN, BE- retisini de tekilik diye adlandrabi
NOLMAYAN) liriz. B radleye gre zne (that)
nesneden (what) ayrlmaz. Deney
T E K L K (fr. monisme\ alm. sel gereklik mutlak yani gerek
Monismus-, ing. monism). Her eyi gereklii rten bir d grntr.
bir birlik iinde gren felsefi bak Haeckelin retisi de tekidir, on
as. Gerekliin temeli olarak tek da evren kendini fiziksel ve kim
bir ilkeyi zellikle yalnzca madde yasal glerle dlatrr. Tek ger
yi ya da yalnzca ruhu varsayan eklik tzdr. Tz yasasnn evren
reti. Bu reti maddeyle ruh, bi sel bir deeri vardr. B u yasa mad
linle dnya ayrmn kaldrr. A. denin sakinimi yasasyla gcn sa
Lalande tekilii eylerin btn kinimi yasasn ierir. (Bk. OUL
458 n ya tzleri asndan ya yneltil CULUK, KCLK)
TEKNK

T E K L (fr. s in g u lie r \ alm . sallkla donatt sylenebilir. lkel


Einzelr, ing. singular). Tek olan. adamn bilimi yoktu, yalnzca tek
Birey olan. Her trl genellikten nii ya da teknikleri vard, o tek
uzak olan. Tek bir nesneyle ilgili niin ya da tekniklerin ierdii bilgi
olan. (Bk. OUL) sezgilere ve deneysel araylara da
yal bir uygulama biimiydi. Tek
T E K N K (fr. tech n iq u e; aim. nik bir el bilgisiydi, bir yapma n-
Technik; ing. technics). Baz yararl grsyd. A lainin deyiiyle d
sonular elde etmek iin konulmu nceden korkan bir d n ce
usuller toplam. Bilimsel olana ve ydi. Zanaat ok zaman kendi tek
estetik olana kart olarak, kuram niklerine hapsolmu insand, iyiyi
sal bilgi dnda elde edilmi uygu bulduu zaman daha iyiyi ya da en
lama yntemleri toplam. Bilimin iyiyi aramak gereksinimi duyma
uygulamalaryla ilgili olan. Gn yan bir yapmcyd. Bugnn tek
mzde teknik, salt deneysel olma nii geni ereveli retim ng
yan, uygulamayla ilgili olmakla bir rs iinde otomatlkla ayn anla
likte bilimsel bilgiye dayanan her ma geliyor. Buna gre teknik her
trl usul ve etkinlii ierir. Top ne kadar bilimsel araylarla dn
lumsal yap iinde tm teknik et trlen bir etkinlik alan olsa da ok
kinlikler styap alan olan kltre zaman allm dndryor,
kart olarak altyap alann olutu gndelik arklar akla getiriyor. Bu
rurlar. Bir uygarlk teknik ve kl na gre teknik bir yandan ussal er
tr olmak zere ikili bir etkinliin evede ortaya konulmu kurallarla
varln gerektirir. Yenian ba ilgili olurken bir yandan da uygula
larna kadar teknik makinalarla ol ma biimlerini iermektedir. Bu
maktan ok el becerileriyle, zana yzden artk bugn teknik denilin
atlkla ilgiliydi. zellikle makina ce yalnzca ve yalnzca bilimsel tek
reten makinalarn yaratld Sa nikleri anlamak gerekir, gelenein
nayi D evrim inden sonra teknik ngrsyle deil de dnlm
dorudan doruya makinayla ve deneyle ortaya konulan etkinlii
toplu retimle ilgili oldu. Zanaat anlamak gerekir. Bylece srekli
nn bilimsel dzeyde tartlmam dnlen teknik bir nceki usul
babadan kalma usulleri yerlerini ge lerin ald yeni usullerle srekli
ni ereveli sanayi usullerine b olarak ilerler. amzn en byk
raktlar. Yunanllarn tekneden (sa korkusu, tekniin iyiden iyiye d
nat) gelen technikos'lan anlam de nlp tartlm, insan iin ya
itirerek bundan byle toplu re rarl olduu kesin olan ereklere
timi anlatr oldu. Bu erevede tek doru olmaktan ok kazanca do
niin bilimi dourduu, bilime kay ru, daha ok kazanca doru ilerli
naklk ettii, bilimi nceledii, bili yor olmasdr. Bilimin denetiminden
min de teknii genelgeer bir us km ve parann denetimine gir
TEKTANRICILIK

mi bir tekniin bu makinalar a tektanncln bir baka biimi olan


nda insan yiyen makinaya dn ve resmi dinlerce sapknlk saylan
m esi iten bile deildir. Teknik heptanrclkta olduu gibi yaratt
adam ya da teknisyen bir uygula dnyayla karm deildir, onun
macdr, bilim adam deildir ve ar tmyle dndadr. Bir ressam na
tk her yerde bilim adaml teknis sl tablosunun dndaysa Tanr da
yenlie doru dnr durumda yaratsnn dndadr. Heptannclk-
dr. Teknisyen bir ii deildir, o ta yaratmadan ok bir trm, bir
ada dnyann en sevilen, en ge treme szkonusudur, evren Tan
erli kiisidir. Gelimi her tekni ry srdrr durum dadr. (Bk.
in youn bir bilgi birikimiyle ya OKTANRICILIK, DN, HEP-
da bilimsellikle denetlenmesi gere TANRICILIK)
kir. Teknoloji'mn (fr. technologie;
alm. Technologie; ing. technology) TEM EL (lat. fondam entum ; fr.
varl tekniklerin salkl geliimi fondement; alm. Grund, Begrn
iin bir gvence olabilir mi? Bir tek dung, Grundlage; ing. fundation).
nikler bilgisi, bir teknik usullerle il Bir eye varln kazandran. Bir
gili aratrma, bir teknikler kuram eyin varolu nedeni olan. Daya
olarak teknolojinin bilimsel aratr nak. k noktas. Bir dncenin
mann yerini tutmas, hzl retim ana ilkesi. Bir dncenin doru
ve kazan yntemlerinden ok in layc esi. (Bk. DAYANAK)
sani amalar ngrmesi pek d
nlemez. (Bk. KLTR, UY TEMELLENDRMEK (fr. fonder;
GARLIK) aim. begrnden; ing. to ground, to
found). Salam bir dayanaa oturt
TEK TANRICILIK (fr. m ono mak. Bir bilginin, bir dncenin
thisme; alm. Monotheismus; ing. dayanaklarn gstermek. Bir d
monotheism). Dnyadan ayr tek nceye dizgesel bir tutarllk ka
bir Tanrnn varln ngren din zandrmak. (Bk. TEMEL)
anlay. Tektanrclk oktannclk-
tan sonra gelen ve zellikle hristi- TEOKRAS Bk. DNCYNE-
yan ve slam dinlerinde anlatmn TM.
bulan bir anlaytr, bu anlayn k
kenleri M.. XII. yzyla, yahudi TEORETKBk. GRMC.
dinine kadar dayanr. Ancak tek-
tanrcln gerek geliimi Eski- TEPKME (lat. reflexus; fr. ref-
an kapanp Ortaan balad lexe; aim. Reflex; ing. reflex'). Be
dnemlerde olmutur. Tektanr- denin herhangi bir uyarana gster
clk her yerde bulunan, tamgl dii doal ya da edinilmi dolaysz
olan ve her eyi bilen mutlak bir tepki. evreden gelen bir uyarya
Tanrnn varlna inanr. Bu Tanr istemsiz tepki. Organizmann zel
TP

bir uyarana gsterdii dolaysz ve ortaya koymaya yarayan deneme


istemd yant. Dizkapann he yntemlerinin genel ad. Uyum test
men altna sert bir cisimle vurul leri kiinin evreye uyum zellik
duunda bacak ileriye frlar, gze lerini belirler. Zeka testleri kiinin
flendiinde gzkapa kapanr. Bu zeka dzeyini belirler. Kiilik test
tepkiler herkesin doutan sahip ol leri kiinin kiilik zelliklerini sap
duu doal tepkimelerdir. Koullu tar. B ir snama arac olarak test
tepkimelere gelince, bunlar ger pekok alanda kullanlr. Ribot yle
ek anlamda edinilmi tepkimeler der: Test yntemi, normal bir ki
dir. Kendi uyaranna deil de bu ide, o kiiye zg fiziksel ve ruh
uyarana bal bir baka uyarana sal zellikleri belirlemeye dayanr.
karlk veren her tepkime koul Testler ruhhekimliinin gelimesi
ludur. nne et koyulan bir kpek ne byk katkda bulunmutur.
salya karr. Kpee et verilirken
ayn anda bir krmz k yaksak T K E L Bk. ZEL.
ve bu iki uyary sk sk yinelesek
kpek krmz grd ama T P (lat. typus\ fr. type; alm. Ty-
kendisine et verilmedii zaman da pus; ing. type). Bir nesneler topla
salya karacaktr. Koullu tepkime mn belirleyen rnek. Bir nesneler
her zaman bir doal tepkime ze toplamnn zn belirleyen ve onu
rine kurulur ve yerlemesi iin uya baka nesnelerden ayrmay sala
rann bir sre yinelenmesi gerekir. yan zellikler toplam. Bir nesneler
Koullu tepkimelerin niteliini bize toplamnn temel zelliklerini en iyi
rus bilgini Ivan Pavlov (1849-1936) biimde ortaya koyan rnek.* Bir
gsterdi. Doduumuz andan ba nesneler toplamnn ayrc zellik
layarak birok koullu tepkimenin lerinin btn. Bir trn zellikle
yaammzda byk bir yer tuttu rini en iyi gsteren birey. Lalande:
unu Pavlovla rendik. Buna g Bir varlk snfn belirleyen ger
re tm alkanlklarmzn ve tm ek ya da dsel somut varlk. Tp-
davranlarmzn temelinde koul bilim (fr. typologie; alm. Typolo
lu tepkimeler yatmaktayd. nsa gie; ing. typology) fiziksel-ruhsal
nn geliimi, doumla birlikte ken oluumlar erevesinde insan tip
dini gsteren tepkimelerden bala leri bilimidir. Tpbilim, tip biimle
yarak, artan bir karmaklkta bir rini ayrtrmaya ve tantlamaya a
koullanm etkinlikler dizisidir (A. lr. Tpbilim kiilerin yaplaryla ol
Porot). duu kadar toplumlann yaplaryla
da ilgilidir ve bir toplumun bir kl
T E ST (denem e" anlam na ing. tr reticisi olarak belirleyici kiili
sz.Bu terimi ruhbilime 1890da J. ini ortaya koymaya alr.
Mc Keen Cattell sokmutur). Bi
reyin fiziksel ve ruhsal zelliklerini +61
TOLERANS

TOLERAN S Bk. HOGR. Serserilik suun ilkokuludur, ha-


pisane yksek okuludur, mahkeme
T O P L U IL G IN L IK (fr. dlinqu ilam da diplomasdr. Serseriler
ance). Toplum yasalarna topluca cinsel sular ilemeye son derece
ve bilinsizce kar k. Toplul- yatkndrlar. Serseriler arasnda en
gnlk zellikle genlerde grlen, ok grlen cinsel edim fahielik
garip davranlarda bulunmaya, vu tir. Greneklerin daha az belirleyi
rup krmaya dayanan, cinayete ka ci olduu lkelerde ocuk fahie-
dar uzanabilen bir toplu davran lerin says ok yksektir. Kz
tr. Her lkede pek ciddiye alnma ocuklar on iki yatan sonra fahi
sa da son derece nemli, sonular elie almaktadrlar ve hemen he
yaratmaktadr. Toplulgnlk sulu men her serseri kzn yazgs fahi
ocuk sorunu yaratan bir kaynak elikten gemektedir. Serserilik er
tr. Ceza dzeneklerinden ok top kek ocuklardan ok kz ocuklar
lumbilimcileri, ruhbilimcileri ilgilen iin kolay ya da kazanldr diyebi
dirmesi gereken bu sorun balca liriz. Bu yzden kinci Dnya Sa
alanda sulular ortaya karmak vandan sonra serseri erkekler
tadr; bu alanlar hrszlk, fahielik serseri kzlarn te biri kadard.
ve serseriliktir. Bu sorundan iki Hrszlk da serseriliin vazgeilmez
sinin, serseriliin ve fahieliin hu bir yz gibidir ve serseri delikanl
kukta pek karl yoktur, oysa kendini cinsel anlamda pazarlama
hrszlk dorudan doruya su olanan pek bulamadndan hr
oluturmaktadr. Ne var ki toplu- szlk yapmak zorundadr. Hrszl
lgnlk sorunu cezalandrma yn n temelinde yalnzca maddi ge
temiyle zlebilecek kadar basit reksinim deil, zellikle balang
bir sorun deildir. Serseri topluluk ta ruhsal etkenler de belirleyicidir.
larna katlan kiilerden bazlar so ocuk kskand kardeinin ve in
rumluluk tamayan kiilerdir: ge- tikam almak istedii babasnn pa
rizekallar, sarallar ve izofrenler rasn alar. Serseriler bir tr top
iyi kollanmadklar zaman toplul- lum dman ya da hatta insanlk
gnla eilimli olmaktadrlar. Bu dman olduklar iin cinayete ei
nun dnda serserilii besleyen en limlidirler. Serserilerde cinayete y
byk kaynaklardan biri aile uyu neli on be yatan sonra bala
mazlklardr: uyumsuz bir aile or maktadr. N. Sillamy yle der:
tamndan kovulan ya da kendi is Toplulgnlk bir uyumsuzluktur.
temiyle ayrlan ocuklar iin en ko Bireyi toplumun karsna koyan
lay snma ortamlar serseri top atky aklar. Toplulgnlk so
luluklardr. zellikle sinema ve te rununu hukuk yolundan zmek
levizyon gibi aralardan beslenen olas deildir. Bir kk fahieyi ve
servenci kiilikler de serserilie geri zekal bir serseriyi cezalandr
462 oka eilimlidirler. Healy yle der: mak hibir olumlu sonu getirme
TOPLUM

yecektir. Toplulgnlk gl bir TO PLU M (lat. societas; fr. soci


toplumsal dzenle ve iyi bir eitim t; alm. Gesellschaft; ing. soci
dzeniyle nlenebilir. Kyden ken ety). Aralarnda kkl ve kolay ko
te g, sanayide hzl deiim gibi lay giderilemez balar bulunan bi
sorunlar toplulgnlk eilimlerini reyler topluluu. Snflar halinde
artrmaktadr. Toplulgnl gl yaplam olan geni insan toplu
k la n ve to p lu m sa l b ir k orku luu. Foulqui: Aralarnda dzen
durumuna getiren balca etken ser li ilikiler bulunan, bilinli, zellikle
seri topluluklar iindeki ve hatta insan olmann bilincinde olan birey
arasndaki dayanmadr. Ailesinden ler toplam. Toplum, bireyleri ie
kopup toplumd bir yaam seen ren dzenli ve sradzenli bir yap
ve bylece bir serseri topluluuna dr. Byle olmakla, ada yaam
katlan birey tpk klanda olduu gibi dzeni erevesinde, toplum kav
yzde yz korunm as, savunulma ram, ulus kavramna ok yakla
s ve iyiletirilmesi gereken kiidir. r. Toplum kavram, te yandan,
(Bk. DEKENLK, DDET) birey kavramyla bir kartlk ku
rar. Foulqui toplumbilim kuram
T O PL U L U K (lat. communalitas\ nn temel ilkelerini yle belirler: a.
fr. communaut; alm. Gemeinsc- Toplum kendisini oluturan birey
haft\ ing. community). Herhangi bir lerin toplam deildir, onun manevi
nedenle ya da amala bir araya gel bir kiilii vardr, onun kendi yaa
mi insanlarn oluturduu btn m, fikirleri, duygular, istemleri
lk. Ortak karlar adna bir araya vardr; b. nsandaki her ey zgl
gelmi insanlarn oluturduu bir olarak insanidir ve hayvanlafda bu
lik. Toplum kavram topluluk kav lunmayan ey toplumun manevi ya
ramn ierir, te yandan toplum amna katlmadr; c. Bylece tm
toplulua gre daha kkl ve daha ahlaklarn belirledii gibi insan iki
kalc nedenlerin varln duyurur. ynldr ve manevi yaam bizi
Topluluk kendisini vareden neden oluturan iki ge arasndaki bir kav
ya da urunda kendisini varettii gaya dayanr; ancak klasik ahlak
ama ortadan kalknca anlamn yi lar iin bedene kar savaan ey
tirecek ve dalp gidecektir. Top ruh ya da us iken, toplumbilimci
luluk herhangi bir kurumdur, hatta okula gre bizde bedenin olutur
bazen kurum bile deildir. Yklm duu bireysel insana kar savaan
bir evi seyreden insanlar da bir top ey toplumsal insandr. zgrlk
luluk olutururlar ama bir kurum bak as, bireyi, toplumsal ya
oluturmazlar. Toplum bata en k py aan bir istemli varlk olarak
k kurum olan aile kurumu olmak belirler. Baz ykmleyici grler
zere pekok kurumu ieren en b toplum iin birey kavrayn geli
yk kurumdur. (Bk. TOPLUM) tirirler. H. Spencer yle der: Top
lum insanlarn yaran iin vardr, in
TOPLUM

sanlar toplumun yarar iin var de lar. Jean-Jacques Rousseau top


ildir. Bu kartlkta hak ve dev lumsalln nemini yle belirler:
kavramlar belirir. Kimileri toplum nsan toplum iin domutur. Onu
karsnda bireyden yana kp hak toplumdan ayrn, toplumdan yal
k, kimileri birey karsnda toplum tn, fikirleri dalacak, zyaps de
dan yana kp devleri savunur iecek, yreinde binlerce duygu
lar. Her ne olursa olsun bireyle top belirecektir, ilenmemi topraktaki
lumu kar karya koymak pek de dikenler gibi ruhunda garip dn
gereki bir tutum gibi grnm celer flizlenecektir. nsan bir or
yor, nk toplumsallk insan iin mana koyun, orada o yrtc ola
herhangi bir seim konusu deil bir caktr; bir itin iine kapatn, zo
zorunluluktur. Aristoteles insann runluluk fikrinin klelik fikrine ka
ussal bir hayvan olduunu, toplum vutuu bu yerde yaamak daha
salla mahkum olduunu, nk da ktdr. Bir ormandan klr,
bir insan bireyinin toplumsallk d bir itin iinden klmaz. nsan or
nda varolmasnn olas olmad manda zgrdr, itin iinde kle
n bildirmiti. Gerekten her trn dir. Sefillikten ok yalnzla katla
bireyi doann barnda yaamn nabilmek iin belki de ok byk
u ya da bu koulda tek bana sr bir ruh gc gerekecektir. Sefillik
drebilir, bu insan iin olacak ey alaltr, yalnzlk bozar. te yan
deildir. Yaamnn aa yukar ya dan toplumsallk insan tek bir top
nsn yetkinlemek iin harcayan in lumun yesi olmak ve onda snr
san bireyi son derece krlgandr, o lamaktan tede btn bir dnyaya
ancak ve ancak trdeleriyle yaa aan bir zelliktir. Gerek anlamda
yabilir. Buna gre toplumsallk in toplumsallam insan kendini tek
sann zorunlu bir niteliidir diyebi bir toplumun deil btn bir insan
liriz. Ne lde toplumsallaabil- ln yesi sayacaktr ya da duya
misek o lde insanlamz de caktr. Bem ardin de Saint-Pierre
mektir. Montesquieu, biraz da ken yle der: nsan toplumlar karn
di toplumuna ballkla yle diyor ca toplumlar gibi yaltk olsalard
du: nsann toplumsal hayvan ol karnca toplumlarndan daha bilge
duunu sylerler. Buna gre ben olmayacaklard. Gereki ere
ce bir Fransz baka bir insandan vede Yenia gerek anlamda top
daha insandr, esiz insandr, n lumsallam insan fikrini getirir
k yalnzca toplum iin yaratlm ken duygucu eilimler ya da top
gibidir. Montesquieu insann top lumsalla aykr tutumlar insana
lum iinde gszlk duygusundan doaya dn dndrd. Mar
syrldn syler: nsanlar toplum quis de Sade Ben toplumun insa
iine girdikleri anda zayf olduklar n olmaktan nce doann insan
duygusunu yitirirler; aralarndaki ym der. Ne olursa olsun birey
464 eitlik kalkar ve sava durumu ba toplumun zorunlu bir yesidir, n-
TOPLUMBLM

fc insan toplumsalla mahkum XIX. yzyln dnmleri insana


dur. nsan toplumla vardr, top unu gsterdi: srekli deien, s
lum insan kendi iin biim ler rekli eitlilenen karmak toplum
(Chamfort). / Honor de Balzac: sal oluumlar iinde genelgeer ola
nsan ne iyi ne ktdr, igd rak saptanabilir bir eylerin, kalc
lerle ve yatknlklarla doar; top bir eylerin olmas gerekirdi. By
lum onu Rousseaunun sand gi lece toplumbilimsel dnce bir de
bi bozmaz, yetkinletirir, en iyi k- ien ve deimeyen kartl iin
b r, ancak karlar onun kt ei de geliti. Dural dnemlerden ok
limlerini de gelitirir. / Gobineau: devingen dnemler insan toplum
Bir toplum kendinde ne iyi ne k zerinde, toplumsal yaplama ze
tdr, ne akll ne lgndr; o odur. rinde dnmeye itmitir. Bu ko
/ Proudhon: Toplumlar yneten nuda G. Bouthoul unlar syler:
insanlar deil ilkelerdir, ilkeler ol Toplumsal olgular zerine dn
mad zaman da durumlardr. / mede elde edilen en belirgin ilerle
R. Queneau: Toplumdaki insann me bunalm dnemlerinde ya da bir
temel kavramlarndan biri yrtc bunalm nedeniyle olaylar allm
lktr. / Saint-Sim on: Toplum ereveleri ve geleneksel zmle
olumsuz fikirlerle yaamaz, olum ri atnda ortaya kmtr. n
lu fikirlerle yaar. / Buffon: n k biz ancak deiiklii dorudan
san insanla birlemeyi bildii iin alglarz. Birbiim ve oturmu bir
insandr. / Eugne Delacroix: n devlette dikkatimiz ekilmez. n
san benzerlerinden irenen toplum grlmemi durumlar bir dn
sal bir h ay v an d r. / Louis de me, tasarlama, uyum abas gerek
Bonald: Sz nasl insan anlatrsa tirir. Doduu andan balayarak
edebiyat da toplum u anlatr. / toplumbilim srekli dnm iin
Denis Diderot: Doada tm tr de bulunan bir konunun aratrl
ler birbirlerini yerler, toplumda tm masna ayrlm tek bilimdir. Top
koullar birbirlerini yerler. (Bk. SI lumbilim bir ussal aratrma alan
NIF, TOPLULUK) olarak felsefede batan beri varl
n srdrd, bir baka deyile fel
T O P L U M B L M (fr. sociologie', sefenin iinde bir toplum felsefesi
alm. Soziologie; ing. sociology). her zaman varoldu. ok zaman si
Toplumsal olgular bilimi. nsan yaset felsefesine dnen ve top
toplumlannn yaplarn, oluum ve yalara karan bu felsefe daha ok
geliim koullarn inceleyen bilim. Daha iyi bir yaam dzeni nasl
XIX. yzyln en byk baarla kurulabilir? sorusuyla ilgiliydi, yok
rndan biri toplumbilimin bir bilim sa onun toplumsal yaplar ele al
olarak kurulmas olmutur. Top mak gibi bir sav yoktu. Platon,
lumbilim son derece karmakla Aristoteles, M achiavelli, Bodin,
m bir yaam dzeninin rndr. Hobbes, Locke, Montesquieu, Ro- 4 6 5
TOPLUMBLM

usseau, Diderot gibi adlar toplum mlln yaratabilecei sofistlikleri


sorunlar zerine kurgusal dzey bir rpda ykacaktr. Daha sonra,
de de olsa enine boyuna dnen ezamanl ya da ardzamanl eitli
kimseler oldular ve toplumbilimin toplumsal durumlarn istemd kar
kurulmasna elbette kendilerince latrlmas bile her insann tm
katkda bulundular. lk toplumbi br insanlar karsndaki baml
lim ci o la ra k b elk i de S aint- ln ortaya serecektir. Bugn ken
Sim onun adn anm am z doru dine en ok gvenen bir d de
olur. Durkheim da onu ilk toplum zamanlarn ve ortamlarn bireysel
bilimci saymtr. Snf atma grler zerindeki byk etkisini
s n ilk olarak Saint-Simon kullan grmezden gelemez. Sonunda, en
m, iktisadi olgularn toplum ya doal olgularmza ynelik bir ara
amndaki nemini ilk olarak o gr trma, kiisel duygularmzn ortak
mtr. 1789, 1830, 1848 olaylar dzene bal olduunu sugtrmez
bu bilincin olumasnda elbette ok bir biimde ortaya koyacaktr. A-
nemli olmutur, bu erevede in uguste Comte bu kavray iinde
san sk skya topluma bal bir var bir bilimler snflamas yapm, bi
lk olduunu grmtr. Auguste limler dizisinin sonuna en yeni bi
Comte bu bamll yle anlatr: lim olarak toplumsal fizik ' i ekle
Aramzda her kii kendisini mate- mitir. Com teun bilimler snfla
matiksel-gkbilimsel dzenle ve ya mas yledir: matematik, gkbi
amsal dzenle belirlenmi duyar. lim, fizik, kimya, biyoloji ve top
Ancak ok derin bir ayrtrma ona lumsal fizik. Daha sonra filozof
son bir boyunduruun varolduu toplumsal fizik deyimi yerine top
nu gsterecektir. Azok deitiri lum bilim terim ini nerecektir.
lebilir olsa da daha az yenilmez ol Doal felsefenin toplumsal olgu
mayan, toplumsal dzene bal du larla ilgili olan bu blmn tek bir
ral ve etkin yasalarn btnnden adla belirleyebilmek iin daha nce
km olan bir boyunduruktur bu. kullanm olduum toplumsal fizik
Tm brleri gibi bu tmleyici ka deyimine tam anlamnda edeer
nlmazlk da her eyden nce ken olan bu yeni terimi imdi kullan
dini bize fiziksel sonularyla, son mam gerekir diye dnyorum.
ra dnsel etkisiyle, en sonunda Comtea gre toplumbilim her ey
da ahlaki stnlyle duyurur. den nce toplumsal yaamda tm
Uygarln gerek anlamda ortaya dnsel ve ahlaki olgular gzlem
kt zamandan beri her kii ken lemek ve anlamakla ykmldr.
di yazgsnn maddi olarak tm a Ailenin yaps, ailenin toplumda g
dalarnn yazgsna bal olduu revleri, sanayi dzeninin koullan,
nu grd. nsani retimin kullan kurumlarm zellikleri ve benzeri
lan rnlerine yneltilen sradan bir tm konular toplumbilimle ilgilidir.
4 66 bak bile bu konuda dsel bir ba Toplum bilim C o m tedan sonra
TOPLUMSAL KTSAT

baka bilimlerden de yardm ala bilim kk topluluklar arasndaki


rak toplumsal yaplan inceleyen bir belirgin ilikileri toplumsal-ruhsal
deney bilimi olma zellii kazan erevede ele alan bir bilgi alandr.
mtr. Toplumbilimin en ok ya Kktoplumbilim aratrmas top
rarland bilimlerden biri ruhbilim- lumun dar bir kesitinden yola ka
dir. Ruhsal bir varlk olan insann rak toplumsal oluumlar kavrama
oluturduu toplumsal btnl ya dayanr. Kktoplumbilim ala
ruhsallk dnda ele alma olasl nnda en nemli almalar L.J.
yoktur. Bununla birlikte toplumbi Moreno yapmtr ve ruhsal dra
limi ruhbilime indirgemek gibi bir ma ya da toplumsal drama diye an
yanla da dmemek gerekir, bu lan bir yntemin kurucusu olmu
konuda Durkheim unlar syler: tur. Onun yntemi bir ruhayrtr-
Biyolojiyle fzik-kimya bilimleri mas yntemidir, sahnede doa
arasndaki sorun ruhbilimle top lamayla kuulan diyaloglarda top
lumbilim arasnda da var. Buna g lumsal ve ruhsal sorunlar tartma
re, bir toplumsal sorun dorudan ya dayanr. (Bk. RUHBLM, TA
doruya bir ruhsal olguyla aklan RH, TOPLUM)
d zaman aklamann yanl ol
duuna kesin gzyle baklabilir. T O P L U M B L M C L K (fr. so
Bu arada sk sk yaplan bir eyi ciologisme; alm. Soziologismus;
yapmamak, toplumbilimi siyasetle ing. sociologism). Felsefenin temel
kartrmamak gerekir. Toplumbi sorunlarn zmek iin toplumbi
limci G. Palanteagre her iki alan limsel bilgilerin yeterli olacan ne
apayr koullar olan alanlardr: sren reti. Toplumbilimcilik? fel
Toplumbilim toplumlarla ilgili ger sefeyle ve hatta dinle, bunun ya
ek bir incelemedir. Siyaset kural nnda ahlak deerleriyle ilgili sorun-
lar koymaya alr, toplumsal bir lann toplumbilimin verileriyle
lk belirlemeye alr. ki ey bir zleceine inanr. (Bk. TOPLUM,
birinden iyiden iyiye ayndr. Sorun TOPLUMBLM)
lar pek iyi bilmeyen baz kiilerin
yapt gibi yapmamak, bu iki teri T O PLU M C U LU K Bk. SOSYA
mi, toplum bilim le toplumculuu LZM
birbirine kartrm am ak gerekir.
Toplumsal bir inceleme baka ey TOPLUM SAL K TSA T (fr. co
dir, siyasal bir dizge baka eydir. nomie politique; alm. Volkswirtsc
Bugn toplumbilim, deyim yerin haftslehre, Nationalkonomie; ing.
deyse, dallanp budaklanm bir bi political econom y). Zenginliin
limdir ve toplumbilimin ya da b- retimi, dalm, dolam ve kul
yktoplumbilimin yannda nemli lanmyla ilgili olgulan inceleyen bi
bir aratrma alan olarak kk- lim. Toplumsal iktisadn balca ko
toplumbilim vardr, kktoplum- nusu retim ve tketimdir. retim
TOPLUMSALLIK

ve tketim olgularm deerlendiri na gre oka aalk karmakla


biim lerinin ok ayr olmas bu r yklenmemi birey topluma ba
alanda deiik kuramlarn ortaya lanmakta glk ekmeyecektir.
kmasna yol amtr. Ricardo, K. Herta Orgler yle der: ocukta
Menger, Bhm-Bawerk, Coumot yreklilii ve bakalarna ilgiyi ge
gibi baz dnrler tmdengelim- litirmek ok nemlidir. Yalnzca
ci bir tutumu benimseyerek iktisa kendilerini ve kiisel karlarn d
di yaamla ilgili temel kavramlarn nenler her zaman yar yolda ka
a y rtrm a sn a y n elm ilerd ir, lacaklardr. Her zaman syledii
Roscher ve Schmoller gibi d miz gibi, bu erevede kyc, si
nrler de tam tersi bir tutum ala nirli kiilerin toplumsallk anlay
rak yere ve zamana gre deien ok snrldr. Toplumsallk bilin
ilikileri tantlamakla yetinmilerdir. cine ulam kiiler yalnzca ken
B. Porchnev bu bilimin alann y dini dnenlerden ok daha mut
le belirler: Toplumsal iktisadn ko ludurlar, nk onlar dnyayla ba
nusu tm oluumlar iin ayndr: ik rktrlar. Bir yanda kendileri dn
tisadi ve toplumsal ilikilerin ince da deer tanmayan toplumd in
lenmesi. (...) Ancak toplumsal ik sanlar te yanda kendilerini baka
tisat, alanna giren tm sorunlarn larna adam insanlar tam kart bir
k noktas maddi retim olduu grnm ortaya koyuyorlar. Baz
halde retimin teknik yanyla ilgi kiilerde toplumsallk duygusu aile
lenmez. Toplumsal iktisat insan- evresini amazken baz kiilerde
doa ilikilerini ele almaz, insanlar btn bir insanla ulayor. Herta
arasndaki ilikileri ele alr. Toplum Orgler yle diyor: Bir gn Pro
sal iktisat retim ilikilerini kendi fesr Adlere Neden baz insanlar
leri olarak ele almaz, retimin mad insanlk iin hibir karlk bekle
di temelini oluturan retim gle meden alacak kadar ileriye gi
riyle organik iliki iinde ele alr. derken tek bir bireyle hi mi hi
ilgilenmiyorlar? diye sordum. Be
T O PL U M SA L L IK ( fr. sociabi- ni yle yantlad: Btn bir dn
lite; aim. Geselligkeit; ing. socia yay kucaklamak tek bir bireyi ku
bility). Toplumsal yaama uyarl- caklamaktan daha kolaydr. Baz
lk durumu. nsanlarla kolay iliki insanlar ancak yalnz olduklar za
kurabilenin durumu. Toplumsallk man ve bakalaryla ibirlii yap
insana zgdr, bireyleri birbirle maya yatkn olmadklar zaman a
rine balarken bireyi toplum kar lrlar. Baz kiiler bakalarnn il
snda gnll biimde ykml k gisini dikkate aldklar zaman hi
lar. Gerek anlamda toplumsallk bir ey yapamayacaklarn dnr
salkl insan bireylerinin iidir. ler. Bu byk biryanlgdr. (Bk.
Yoksunluklar iinde bymemi, AAILIKDUYGUSU, TOPLUM,
salkl bir ocukluk yaam, bu YKSEKLKDUYGUSU)
T O P L U M S Z L E M E S Bk. rndandr ve deienin altnda de
SZLEME. imeden kalan bir eylerin bulun
mas inancndan domutur. Tz
TOPTANANILI (fr. rdintgra kavram ada felsefelerde bu me
tion; alm . R d in tg ra tio n ; ing. tafizik anlamn tmyle yitirmi gi
rdintgration). Bir annn bilinte bidir. Platonda dealar tz kar
grnd anda kendisiyle ilgili layan gerekliklerdi. Aristoteles
baka anlar da bilince karmas. tz ikiye ayrd: birincil tz yani
Toptananlta anlarn arm ya bireysel varlk ve ikincil tz cinsle
sas kendini gsterir. Terimi ilk ola (hayvan) ve trle (insan) ilgili var
rak Hamilton kullanmtr. lk. Aristoteles birincil tzlerin ya
da ilk tzlerin bir znede bulun
TO TA LTER Bk. BTNC. madn, bir zneye balanmad
n yani yklem olmadn, buna
T O T E M (fr. totem; alm. Totem; karlk gene bir znede bulunma
ing. totem). Klanda egemen nes yan ikincil tzlerin bir zneye ba
ne. Totem szc Kuzey Ame landn yani yklem olduunu bil
rika yerlilerinin dilinden gelmedir. dirir. Aristoteles tz azalmayan ve
Klanlara blnm olan Amerika ve oalmayan bir ey olarak belirler,
Avustralya yerlileri baz maddi nes onu hep zde ve saysal bakm
neleri (hayvan, bitki, vb.) topluluk dan bir sayar. Tz her zaman z
larnn atas olarak belirler ve onu ne olan eydir. Tz oluturan ey
tabu sayarlar. Totem klann koru ler basit cisimler, onlarn bileikleri
yucusudur. Durkheim yle der: ve paralardr, ayrca tanrsal var
Totem bir kurtsa, klann tm ye lklardr. A ristoteles yle der:
leri atalarnn bir kurt olduuna ve Dnya, ate, su gibi basit cisim
sonu olarak kendilerinin de kurt lere ve benzer btn eylere, genel
tan bir eyler tadna inanrlar. olarak cisimlere ve onlarn bileik
Totem kavray zerine temellen lerine, hayvanlara olduu kadar
mi tm toplumsal yaam biimle tanrsal varlklara da tz denir, n
ri totemcilik (fr. totemisme; alm. k onlar bir znenin yklemleri de
Totemismus; ing. totemism) diye illerdir, tersine br eyler bunla
adlandrlr. rn yklemleridirler. Bir baka an
lamda, yaps gerei bir zneye ba
T O T O L O J Bk. ESZ. l olmayan varlklarn varoluunun
ikin nedeni olan her ey tzdr,
T Z (lat. substantia; fr. substan rnein hayvan iin ruh byledir.
ce; alm. Substanz; ing. substance). Bunlar ayn zamanda varlklarn i
Deiende deimeden kalan ey. kin paralardr, varlkmar snrla
Kendinde olan. Kendiyle olan. Tz yan ve onlarn bireyselliini belir
klasik felsefenin temel kavramla- ten paralardr, bu paralarn yo-
TRANSFER

koluu btnn yokolounu geti Locke tzle ilgili olarak unlar sy


rir. Baz filozoflarn deyiiyle, ci ler: Niteliklerin yalnz balarna
sim iin yzeyin ve yzey iin iz varlklarm nasl srdrdklerini an
ginin durumu byledir ve daha ge lamayarak onlarn kendilerine da
nel dzeyde, bu filozoflar sayy bu yanak olan baz ortak nesnelerde
yapda bir tz olarak belirler, n varolduklarn varsayyoruz ve bu
k say bir kere ortadan kalkt m dayana da tz diye adlandryo
artk hibir ey kalmayacaktr, n ruz. te yandan, olguculua kar
k her eyi snrlandracak olan t olarak tzn ya da tzlerin va
odur. Ayrca tanmda ortaya konu rolduunu bildiren retiye tzc
lan zelliklilik de her eyin tz lk (fr. substentialisme', alm. Subs-
dr. Descartes iin tz varol tantialismus; ing. substantialism)
mak iin kendinden baka bir eye diyoruz. (Bk. DYALEKTK, D
g erek sin im i o lm a y a n eydir. NCE, FELSEFE, METAFZK)
Descartesa gre, baz eyler, ba
ka baz eyler varolmadan yarala TRANSFER Bk. GEM.
mazlar; baz eyler de varolmak
iin yalnzca Tannnn yardmndan TR A N SFO R M ZM Bk. DN
baka baka bir eyi gereksinmez MCLK.
ler; ite bu kincilere tz demek ge
rekir. Spinoza iin de tz kendinde TU TA R LILIK (lat. cohaerentia;
olan eydir: T zden kendinde fr. cohrence', alm. Zusam m en-
olan, kendiyle kavranlan, fikri bir hang; ing. consistency). Bir bilgide
baka eyin fikrine gereksinim gs eliki bulunmamas. Bir retiyi
termeden oluan eyi anlyorum. oluturan fikirlerin arasnda man
Leibniz iin tz monaddr: Bir tz tksal balantnn varolmas. Bir bil
ancak yaratlla balar ve yokolu- ginin uyumlu bir birlik oluturma
la lr; bir tz ikiye blnemez; iki s. Bir fikirler topluluunun dzen
tzden bir tz yaplmaz; tzler d li bir birlik oluturmas. (Bk. YN
nrler ama saylar doal olarak TEM)
ne artar ne eksilir. Ayrca her tz
btn bir dnya gibidir, her tz TUTK U (lat. passio', fr. passion',
Tanry ya da evreni kendine gre alm. Leiden; ing. passion). Bir nes
aklar. Tzsel olgularn karlkl neye byk bir istekle ya da heye
uyumunun nedeni yalnzca Tan- canla yneli. Bir nesneye yneli
rdr, birinde zel olan tmnde te belirgin youn duygusallk. Tut
genel klan yalnzca Tanrdr, yle ku yarglar askya aldracak ya da
olmasayd hibir balant olmazd. yan yarglar verdirecek kadar yo
(...) Tek bir tz hibir zaman ba un bir duygudur. Bu yzden Ri-
ka bir tz zerinde etkide buluna bot; Dnce dzeninde sabit fi
4 70 maz ve onun etkisinde kalamaz. kir neyse duygu dzeninde tutku
TUTKU

odur der. Descartes tutkulan duy yecek kadar youn olurlar. Tutku
gusal olgular olarak tanmlam, yu verimli klmak onu bilincin de
hayranlk, ak, kin, arzu, sevin, netimine almakla olasdr. Bilinle
ac olmak zere alt ayr tutku be denetlenen bir tutku da tutku ol
lirlemiti. Melinand tutkunun her maktan kacaktr. Tutku cinayet
eyden nce bir itki olduunu sy lere ve hrszlklara yo! aacak ka
ler. Ona gre tutku bir varla ya dar koyu olduu zaman tm ussal
da bir nesneye doru gl bir at denetimin dnda gerekleiyor de
lmdr, bu atlm durdurmak zor mektir. Tutkunun bazen lgnlk
dur ya da olanakszdr. O ayn za lara yol at da grlr. Demop-
manda bir taknt'dr. Tutkulu kii hiles M.. VI. yzylda Gne ba
dikkatini tek bir ey zerinde top zen bulutlarla kararr, us da bazen
lamaktadr. O bir alkanlk deil tutkularla kararr diyerek tutkula
dir, ancak alkanlklara bal ola rn nemini gstermitir. Publilius
bilir: her akam kumar oynayan kii Syrus Tutkularn sana egemen ol
iin kum ar bir tutku olm utur. sun istemiyorsan sen tutkularna
Tutkularn kkeninde unutulmaz egemen ol demitir. Ribot tutku
bir an vardr. Bizde bir gn yle bir larla ilgili olarak unlar syler: He
yaama sevinci, yle derin bir hay yecan ilksel ve kaba bir durumdur,
ranlk, ylesine bir sevin -ya da tutku ikincil ve daha karmak bir
tersine ylesine bir bakaldrma, durumdur. Heyecan doann r
ylesine bir tiksinti- uyanr ki, on ndr, varlmzn dorudan do
dan sonra bu esiz ann etkisinde ruya sonucudur, Tutku bir lde
yaarz. Bundan sonra arzu byr doal bir lde yapaydr, dn
de byr, bu arzu esiz heyecan cenin rndr, igdlerimize ve
yeniden yaama arzusudur (Meli eilimlerimize uyarlanm dn
nand). Tutkuda her zaman abart menin rndr. Buna gre tut
ma ya da gereklikten uzaklatr kuda her zaman bir arlk vardr.
ma vardr. Tutkulu kii arzulad Tm tutkular abartlmtr, onlar
nesneyi bakalarnn grdnden abartlm olduklar iin tutkudur
daha deiik grr, hatta bazen da lar der Chamfort. Juffroy da Tut
ha iyi grr. Anne ocuunun, ak kularla dnmek samadr: onlar
sevgilisinin zelliklerini ok zaman usu dinleselerdi tutku olmazlard
daha iyi kavrar. Ancak bu olumlu der. Tutkuda buna gre ussalla us-
gr tutkuda her zaman olas de d arpr. Tutku hem usddr
ildir. Tutku tm bilin alanna ya hem mantksaldr, mantksal oldu
ylan ve onu ele geiren, kendin u lde usddr, onda ussal
den baka her eyi bulandran ya elerle ussal olmayan eler bir
da etkisiz klan bir duygudur. Tut btn oluturur. /Descartes: Bir
kular bazen tm enejimizi ynete tutkudan bir tutkuya gei komu
cek, tm davranlarmz belirle tutkular araclyla olur. Bununla 471
TUTUCULUK

birlikte ok zaman kart tutkular amalarna ulamak iin kulland


arasnda ok iddetli bir gei de aralardr. (Bk. DUYGU, HEYE
olabilir: rnein sevinli bir lende CAN)
b ize b ird e n a c l b ir h ab e r
verdiklerinde./ La Rochefoucauld: TU TU CULUK (fr. conformisme',
Tutkularmza direnebiliyorsak, bu alm. Konformismus; ing. confor-
bizim gcm zden ok onlarn mism). Yenilikten yana olmayann,
gszlnden gelir. / Publilius varolan deerlerle yetinenin duru
Syrus: T utkularna egem en ol, mu. Tutuculuk varolan kurallara
onlarn sana egem en olm am as uymaya, sregiden deerleri, ba
iin./W. Wander: Yreinde ate zen eskimi deerleri benimseme
tayan kiinin ba dumanl olur. ye ve alklarn belirgin dnyasn
/Guillargues: Gene de bana ver da, greneklerin yolgstericiliin-
diiniz umutsuzluktan tr size de yaamaya eilimli olmak de
btn varlmla teekkr ederim, mektir. Tutucu kiide bulunduu
sizi tanmadan nce yaam oldu ortama uyma, o ortamn koullar
um dinginlikten nefret ediyorum. n olduu gibi benimseme yatknl
Yreimi dolduran bunca kin ve vardr. Aziz Augustinus Rom ada
bunca ak olmasayd ben ne ya olacaksan Romallar gibi davran
pardm. / Fnelon: Tutku szn der. Tutuculuk gelenekiliin ean
ruhudur. / Voltaire: Tutkularm lamls gibidir. (Bk. GELENEK
dzenlemek yerine onlar yoketmek LK)
isteyen bir melek yaratmak iste
mektedir. Gerek tutkular y T M D EN G ELM (lat. deductio;
reklilik kazandrrken g de kazan fr. dduction', alm. Deduktion; ing.
drrlar. / Crbellion: Tutkuyu hi dduction). Gidimli dnce yoluy
duymam birine her ey tutku g la bir kavramdan ya da bir ilkeden
rnr. / J.-J. R ousseau: Tm zel bir bilgiyi karmaya dayanan
byk tutkular yalnzlkta oluur. usavurma. ncl olarak alman ge
Mutsuz byk bir tutku byk bir nel nermelerden gidimli dnce
bilgelik aracdr. Tutkular varl yoluyla daha zel bir nermeye
mzn balca aralardr, onlar ulam ay salayan zihin ilemi.
ykmak istemek gln olduu ka Tmdengelim her zaman evrensel
dar da bo bir giriimdir. Kl k den zele ya da genelden zele do
lfn eskitir derler bazen. te ben ru gelien zihinsel karmlarn ad
bunu yaadm. Tutkularm beni ya dr. nsan zihni, deyim yerindeyse,
att ve beni ldrd. / Vauvenar- iki ynl bir ileyie sahiptir. O s
gues: Dnce ruhun gzdr, rekli olarak zelden genele ve ge
gc deil. Onun gc yrektedir nelden zele doru ynelir ve by
yani tutkulardadr. / Marquis de lece tek tek durumlardan bir genel
472 Sade: nsann tutkular doann duruma ularken bir genel durum-
TMEVARIM

dan tek tek durumlara iner. Tm gelimi temel ald. Descartesda sez
dengelim tek bir nermeden yola gi anlk bir sunuma karlk olan
klarak yaplyorsa dolaysz tm bir zihin ileviyken, tmdengelim
dengelim, birka nermeden yola kesinlikle bilinen baz eylerden
k la ra k y a p ly o rs a d o la y l zorunlu olarak kan her eydi.
tm dengelim diye adlandrlr. U su bir filozofun, rnein bir
Tmdengelimi ve onun br yz D escartesn yntem in temeline
yani ei ya da bir bakma kart tmdengelimi koymas doaldr. Bir
olan tm evarm bize ilk olarak deneyci iin bilgi duyu deneyleriy
Aristoteles aklad. Aristotelese le tek tek toplanan eydir, onun bu
gre tmdengelim denilince tasm yzden tmevarm birinci planda
yntemleri anlalr. Tasmda kk nemsemesi doaldr. Usu bir fi
nerme araclyla byk nerme lozof, doutan fikirlerin varlna
den sonuca ya da vargya ularz: inandndan, yntemini kavram ya
Btn insanlar lmldr (byk da fikir ayrtrmasna dayandra
nerme), Sokrates insandr (k cak, bu yzden tmdengelimi bi
k nerme), Sokrates lml rinci planda nemseyecektir. Bu
dr (varg). Bu rnekte lml erevede D escartesm ada
byk terim, insan orta terim, Francis Bacon yeni bir bilimsel
Sokrates kk terimdir. Tasm yntem kavray gelitirirken t
da en nemli rol orta terimindir; o mevarm tm dengelim den daha
bir arac ve bir dayanaktr. Tas nemli sayacaktr. Akn tmden
mn deiik biimleri vardr ve bu gelim, Kantda ruhun ilksel yap
biimlerde orta terim her zaman be talar olan ve tm deneyi ncele-
lirleyicidir. Tasmn ayr biimi yen kategorilerden yola karak bi
vardr ve her biim deiik tiplere limin genel ilkelerini ortaya koy
ayrlr. Birinci tasm biiminde orta maktr. (Bk. M ANTIK, SEZG,
terim byk nermenin znesi ve TASIM, TMEVARIM)
kk nermenin yklemidir. kin
ci tasm biiminde orta terim b TM EVARIM (lat. inductio\ fr.
yk nermenin ve kk nerme induction-, alm. Induktion; ing.
nin yklemidir. nc tasm bii induction). zel verilerden bu ve
minde orta terim byk nerme rileri ieren bir nermeyle geme
nin ve kk nermenin znesidir. mizi salayan usavurma. Belli sa
Aristoteles felsefesinde yntemin yda zel veriden daha genel bir ya
zn oluturan tmdengelim yn da birka nermeye ykselme. Baz
temi skolastik felsefede bol bol kul verilerden baz genel sonular
lanld. Descartes XVII. yzylda karmaya dayanan zihin ilemi. La-
yntemini kurarken tmdengelim lande: Bazen usavurarak bazen or
ve tmevarma sezgiyi ekledi, an taya koyarak baz belirtilerden bu
cak bu nden sezgiyi ve tmden belirtilerin azok olas kld olgu- 4 7 3
TR

lara ykselmemizi salayan kuru TRM (lat. emanatio', fr. ma


cu dnce sreci. Aristoteles nation', alm. Emanation', ing. ma
Topika'nn 1. kitabnda tmeva nation). Evreni oluturan varlkla
rm zelden evrensele geitir der. rn tek bir yce ilkeden ya da Tan-
Analytica I lde de unlar yazar: rdan gelmesi. Trm fikri yarat
Gerekte ilkeleri bize tantan zo m a fikriyle kartlar. Yaratma
runlu olarak tmevarmdr, nk fikrinden uzak olan onial fiziki
duyum da bizde evrenseli byle filozoflarn evreni bir ilk ilkeden
oluturur. Bacon, yeni yntem getiriyor olm alar bir tr trm
kavray iinde tmevarm bilim anlay olarak yorum lanabilir.
sel aratrmaya temel alr. Bacona T rm en b e lirg in b iim d e
gre tmevarm olgulardan yasa Plotinosun felsefesinde akla
larn bilgisine gememizi salayan kavuur. Bu heptanrc kavrayta
yntemdir. Goblot bununla ilgili tm varlk tanrsallk kaynandan
olarak yle der: Baconc tme tremitir. Hristiyan filozoflarnda
varmn amac olgularda bu olgu da, rnein Leibnizde de trm
lara egemen olan yasalar bulmak fikriyle karlarz. Leibniz yle
ya da kantlamaktr. Descartes t der: Tanr onlar ardarda bir tr
mevarm ikinci planda nemli say t r m le y a ra tt, b iz nasl
m, ynteminin temeline tmden dncelerim izi y araty o rsak .
gelimi koymu, tmevarm say Hristiyanc bak as yaratm a
ma diye adlandrmtr. (Bk. MAN fikrinden uzaklaam ayaca iin
TIK, TMDENGELM) trm k av ray y la p ek kolay
b a d a trla m a z . B u y zd en
T R (lat. species; fr. espce', aim. hristiyan inancnda trmc bak
Art', ing. species). Bir cins iinde ok gerilerde kalmtr.Trmc-
ayrc zellikleri olan topluluk. Or Ik (fr. manationnisme, mana-
tak zellikler gsteren bireyler top tisme', alm. Emanationslehre, Ema-
luluu. (Bk. CNS) natismus; ing. emanatism) evrenin
bir trmle varolduuna inanan her
T R E V R M (fr. phylognse', rettinin genel addr. (Bk. HEP-
aim. Phylogenesis', ing. phylogene TANRICILIK)
sis). Trn evrime uramas. Bire-
yevrimine kart olarak trn geir
dii evrim. (Bk. BREYEVRM)

474
U T E R M (fr. extrme; alm. Ae-
u aim. Nationalismus-, ing. nationa
usserste; ing. extreme). Mantkta lism) ulusal deerlerin oka y
ortaterime kart olan bykterim celtilmesi eilimidir. Bylesi bir y
ve kkterim. rnek: Btn in celtm e ar biim lerinde baka
sanlar lmldr. Sokrates insan uluslar hie saymay ve hor grme
dr. Sokrates de lmldr. Bu ta yi getirebilir. Georges Chastellain
smda insanlar ortaterim, Sok XV. yzylda yle diyordu: Kral
rates ve lml uterimdir. (Bk. lar lr, uluslar dalr gider; insan
BYKTERM, KKTERM, mezara kadar izleyen ve ona lm
ORTATERM) sz onuru kazandran yalnzca er
demdir. Ulusuluk, ar biimle
ULUS (fr. nation; alm. Nation; rinde erdemi umursamayan ve in
ing. natio\). Aralarnda kltr bir san saygsndan uzak den bir an
lii bulunan bireylerin kurduu top laytr. / Montesquieu: Tm ulus
lum. Bir devlet oluturan toplum. lar inceleyin, greceksiniz, oun
Bir lkede birlikte yaayan yurtta da ciddiyet, gurur ve tembellik uy
lar topluluu. Ulus bir kltr birlii gun adm ilerlemektedir. / N apo
ortaya koyuuyla bir ynetim ay lon III: karlar uluslarnn
gt olan devletten ayrlr. Ulus kav karlarna balanmayan yneticile
ram ulusal btnlklerin yani or re ok yazk! / Louis Blanc: in
tak kltr deerleri ortaya koyan de bir snfn ezildii bir toplum ya
toplumlann ortaya kt XVI. ve ral bir adama benzer: yaral bacak
hatta XVII. yzyldan sonra olu salkl bacan almasn engel
maya balamtr. Gerek anlamda ler. / Baudelaire: Uluslarn kendi
ulusal devletlerin kuruluu XVIII. lerine karn byk adamlar var
yzylda olmutur. ada toplum dr. / Jean Giraudoux: Uluslar da
da ulus en byk yetkedir ve ege insanlar gibi grlmez kabalklarla
menliin tek sahibi ve temsilcisi yokolurlar. / M. Prvost: Kadn,
dir. Ulusuluk (fr. nationalisme-, yorgun uluslarn barnda, yepye- 475
UNUTU

ni k o sk o ca m a n b ir h a lk tr. / kat eksiklii birinci planda etkin


Madame de Stal: Ancak zgr dir. Bizim iin yaamsal nem ta
olan bir ulusun belli bir zyaps var yan bir bulumay unutmayz, ama
dr. / Joseph de Maistre: Her ulus bize yk ykleyecek bir buluma
kendine yaraan biimde ynetilir. y unutabiliriz. Birdenbire ortaya
/ P. Merimee: Uluslar yasalar kur kan artc olaylar ya da youn
maz, yasalar uluslarn zyaplann heyecanlar da unutuu getirebilir.
gsterir. (Bk. TOPLUM, TOP Bilgi edinmede ve yinelemede ye
LUMBLM) tersiz kal biimindeki unutular
daha ok yallkta, bunama durum
UNUTU (lat. oblitum; fr. oubli; larnda grlen unutulardr. Anm
alm. Vergessen, Vergessenheit; ing. sama gl yallkta ok sk g
forgetting). Bir bilginin ya da bir rlen bir durumdur, yeni anlar t
bilgiler topluluunun bellekten si myle unutulmu gibidir. Bu tr
linmesi, bu yzden bilin alanna salksz unutular bir yana, unut
kamamas. Anlarn silinmesi. Bilgi ma zihnin salkllnn bir belirti
yitimi. Her bireyin kendi yaam ko sidir ya da zihnin salkl kalmasn
ullar erevesinde olumu bir salar. nsan unuta unuta ilerler.
bellei vardr. yi bir bellek ancak U stalam ann tem elinde unutu
iyi bir eitimin rn olabilir. Ei vardr: bir nceki daha az yetkin
timden her eyden nce bellek ei deneyin yerine koyduumuz yeni
timini anlamamz gerekir. yi ku deney ustalam ada bir aamann
rulmam bir bellek, dzenli bir ya belirtisidir. Unutma olmasayd bir
pya ulam olmad, bilgileri kar deneyde ya da birinci deneyde s
makark bir biimde barndrd nrlanp kalacak, daha yetkine ula
iin, neyi renmesi gerektiini, ne am ayacaktk. /Publilius Syrus:
ye ynelmesi gerektiini bilmeyen B ild i in i u n u tm ak b azen
dank bir yap ortaya koyacaktr. yararldr. /B . Gracian: Unutmay
Nitekim iyi bir bellek eitiminden bilmek bir sanat olmaktan ok bir
gememi insanlar gereksiz bilgi m u tlu lu k tu r. / M o n taig n e:
leri inatla koruduklar iin son de Unutmay dleyen anmsar. / Ch.
rece karmak bir dnce dze Dickens: Unutmak elimde olsa
nine sahip olurlar. Dolu bir bellek unutacaktm. Tm insan bellei
ten ok iyi bir bellek nemlidir. Fre aclarla ve karklklarla doludur./
ud u n ututa bir kt anlardan La Bruyre: Aklar tiksintiyle lr,
uzaklama eilimi buluyordu. Ger unutu da onlar gmer. / Victor
ekten bellek garip bir bencillikle Hugo: Mutlu ve an tutkunun insan
yalnzca tutmak istediklerini tutma yetkinlie ulatracan sanm ak
ya, tutmak istemediklerini unutma yanltr, o inam dorudan unutua
ya eilimlidir, zaten unututa dik g t r r. / R o b e rt D esn o s:
+ 76
Belleimi unutua kar savunabilir lak us, deneyden ayr olan ve du
miyim? (Bk. BELLEK, BELLEK- yulardan bamsz dorular ortaya
YTM) koyan ustur . K anta kadar us
ve anlk kavramlar tam akm
US (lat. ratio; fr. raison; alm. Ver- salar da birbirinden ayr dmeyen
nunft; ing. reasori). Yarglama yet kavramlard, us daha genel bir
kisi. Gidimli bir biimde karla erevede bir dnme gcn be
trma, birletirme ve ayrtrma ye lirlerken anlk dorudan doru
tisi. Gereklii tanma yetisi. Us ya yarglama aygtn belirliyordu.
zerine enine boyuna dnen ilk Kant bu iki kavram ayr ayr an
filozof Descartes oldu. Descartes lamlarda kulland ve herbirine ayr
usla saduyuyu ayn anlamda bir ilev verdi. K anta gre Tm
alyor, bu yetiyi doru yarglama bilgimiz duyularla balar, ordan an
ve doruyu yanltan ayrma g la geer ve sonra usa ular. Kant
c olarak tanmlyordu. Yntem yle der: Burada usu anlktan ay
zerine ko n u m a 'da, D escartes ryoruz ve onu ilkeler yetisi diye
Saduyu dnyann en iyi payla adlandryoruz. Kantda anlk zih
trlm eyidir der. Verilmi bir ey nin doutan kavramlarla ya da ka
olan bu saduyu ya da us, doru tegorilerle donanm yetisidir, do
yu yanltan, bir eyi bir eyden rudan doruya deneye ynelir. De
ayrma yetisidir. Descartes yle neyi aan alana, Noumenon'a y
der: yi yarglam a ve doruyu nelen ustur. Us, deney bilgisini de
yanltan ayrabilme gc, tam ta saracak biimde btnsel bir kav
mna us ya da saduyu diye adlan ray iindedir. Kant ussal dn
drdmz g elbette tm insan cenin nesnelerine, Platona antr
larda eittir; ayrca grlerimizin ma yaparak, Fikir ya da dea der.
eitlilii baz grlerimizin baz Kantda fikir duyularda karl bu
grlerimizden daha ussal oluun lunmayan salt ussal bir kavramdr.
dan gelmez, dncelerimizi de Fikir koullanmam olan eydir,
iik yollardan gtryor olmamz oysa duyularn alan koullanmn
dan gelir. yi bir zihne sahip olmak alandr. Salt us, K antda a priori
yetmez, nemli olan onu iyi kulla olandr yani deneyden bam sz
nabilmektir. En byk ruhlar en b olandr, ksaca usun kendisidir.
yk erdemlere sahip olacak yete Kantda us yalnzca bilgiye ynel
nekte olduklar gibi en byk k dii zaman kuramsal wjdur ya da
tlklere de sahip olacak yetenek kurgusal wsdur, ahlaki eyleme y
tedirler; yava yryenler daha iyi neldii zaman uygulamal usdur. /
ilerlerler. Descartesdan sonra Le- Marx: Us her zaman varoldu ama
ibniz usla duyarllk kartla her zaman ussal bir biimde varol
trd ve buna gre bir an us kav mad. / La Bruyre: Bilge kii ne
ram getirdi. Ona gre Ar ve p kendini ynetilmeye brakr ne ba-
USAVURMA

kal arn ynetmek ister: o yalnzca madan dorulara ulaabileceini sa


ve her zaman us ynetsin ister. / vunan reti. Usuluk insan usu
J.R Regnard: Ak konumak is nun deneyden bam sz olarak
tedii zaman us susmaldr. / Pub- dorulara ulaabileceine inanan
lilius Syrus: Us onlar ynetirse retilerin genel addr. Bu ere
gzler yanlmazlar. / Voltaire: Us, vede Descartes, Leibniz, Kant fel
Zam ann kzdr, her eyi babasn sefeleri usu felsefelerdir. Usuluk
dan bekler. / Vauvenargues: Us tm bilgilerimizi deneyden getiren,
bizi doadan daha sk yanltr. / ncesel bilginin varln benimse
La Rochefoucauld: Tm usumu yen deneyciliin tam kartdr. Hi
zu izleyecek kadar gl deiliz. bir usu felsefe usa mutlak bir ar
/ Malebranche: Ele aldmz us lk verme eiliminde deildir, n
evrensel bir ustur, deimez ve zo k mutlak gerekilik gibi mutlak
runlu bir ustur, onun deimez ve usuluk da zne-nesne kartln
zorunlu olduu doruysa o Tan- ortadan kaldrarak bilgiyi tehlikeye
rnm usundan ayr bir ey deil drecektir. Ilml anlamnda us
dir. (Bk. ANLIK, SADUYU) uluk bilgi edinmede deney verile
rinden ok usun ilkelerini ya da do
USAVURMA (fr. raisonnement; utan fikirleri belirleyici grr. Pla-
alm. Vernunftschluss; ing. reaso- tonun dealar, Descartesn do
ning). Bir ya da birka nermeden utan fikirleri, Kantm apriori bi
gidimli biimde sonu karmaya imleri ncesel bilgileri oluturur.
dayanan zihin ilemi. Belli yarglar Bu felsefeler bilgi iin deneysel ve
dan belli sonulara gitmeye daya riyi de oka nemserler. Descar
nan zihin ilemi. Lagneau Usavur- tes doutan fikirler yannda edi
ma dncenin ardarda yarglarla nilmi fikirleri varsayar. Kantda
gerekletirdii devinimdir der. anlk duyumlarla salanan sunum
Bousset de usavurmay Bir eyin larn devindirdii bir g olur. Din
bir eyden karld zihin ilemi sel erevede usuluk anma ina
olarak tanmlar. (Bk. GDML, nr ve dinsel inanc dorulamakta
YARGI) usun zorunlu olduunu bildirir.
(Bk. ANLIK, DENEYCLK, US)
USULUK (fr. rationalisme', alm.
Rationalismus; ing. rationalism). USDII (fr. irrationnel', alm. Ver-
Bilgi edinmede usun birinci dere nunftlos', ing. irrationnal). Usa ay
cede belirleyici olduunu bildiren kr olan. Usa gtrlemez olan.
reti. Bilgi edinmede deney veri Ussal olmayan. Usla ilgisi olmayan.
lerinden ok usun ilkelerini ya da Ussal olmayan her ey ya usa ay
doutan fikirleri belirleyici sayan kr ya da yabancdr. Usd olan
reti. Deneycilie kart olarak ey ya yalnzca sezgiyle alglanabi
478 usun hibir deneysel veriye bavur lir ya da tmyle samadr. Bilin-
UYGARLIK

d olgularn da usd diye nite lincinde ya da duygu ve dnce


lendirebiliriz. Bu erevede bir in dnyasnda kaynaklarn bulan az-
san tanmak, Andr M alrauxnun ok zgn bir deerler dizgesidir.
da dedii gibi, onda usd olan, Bir yere ya da bir zamana gtr
onun denetleyemediini tanmak len bir uygarlk deeri olduu gibi
demektir. Albert Camus Bu dn kalmaz, gittii yerin ve zamann
ya kendinde ussal deildir, onunla renklerini giyinir, zgnln yi
ilgili olarak sylenilebilecektek ey tirirken yeni bir zgnlk kazanr.
budur der. (Bk. SAMA) Her uygarlk hem bir altyap hem
bir styap deerleri dizgesidir. Uy-
UYARAN (fr. stimulus', alm. Sti garl oluturan g birbirini etki
m ulus; ing. stimulus). Bir canl leyen ya da etkileen bu iki kart
varlkta tepkiler yaratan olgu. Bir gtr. Bir uygarlk baka uygar
denbire gzmze vuran ve gzle lklarla etkileirken kendi iinde de
rimizi kapamamza yol aan canl bir etkileim dzeni ortaya koyar,
k bir uyarandr. Uyarandan daha altyap srekli olarak styapy, st
ok fiziksel etken anlalr. (Bk. yap srekli olarak altyapy etkiler.
UYARIM) Eski tarih kavray uygarlklar za
manda ve uzamda apayr btnlk
UYARIM (lat. excitatio', fr. exci ler olarak yer alan ve birbirini he
tation', alm. Reiz\ ing. excitation). men hi etkilemeyen etkinlikler ola
Bir uyarann bir duyu organ ze rak gryordu. Bugn etkilemeyen
rinde yaratt etki. Bu etkinin olu ve etkilenmeyen uygarlk fikrinin
masyla kii d dnyadan izlenim son derece sama olduunu bili
ler alacaktr. H. Piron uyarm or yoruz. Bir uygarlkta altyapy olu
ganizmann etkin bir uyarana gs turan teknik deerler styapy
terdii bir tepki olarak tanmlar. oluturan kltr deerlerinin nite
(Bk. UYARAN) liklerini kesin bir biimde belirler
ken kltr deerleri de tekniin olu
U Y G A RLIK (fr. civilisation', alm. umlarnda koullayc bir arlk
Zivilisieren, Zivilisation; ing. ci tar. Bunu Auguste Comte yle
vilisation). Bir toplumun belli bir anlatr: Gerekten uygarlk bir yan
yerde ve belli bir zamanda ortaya dan insan zihninin geliimine, te
koyduu maddi ve manevi etkin yandan da bu geliimin bir sonucu
likler toplam. Her uygarlk tana olan insan eyleminin geliimine da
bilir ya da ulatrlabilir deerlerin yanr. Buna gre kltr bir uygar
bir toplamdr: uygarlk deerleri bir ln ruhu, teknik de bedenidir di
yerden bir yere, bir zamandan bir yebiliriz. / J.B. d Aurevilly: Geli
zamana geerler, ulatklar yerde mi uygarlklarn cinayetleri geli
etki gc olutururlar ve dnr mi barbarlklarn cinayetlerinden
ler. Her uygarlk, bir toplumun bi daha korkuntur. / V. Dury: Uy
UYGULAMA

garlk doru izgi stnde ilerle yle der: Toplumsal yaam zn


mez; insanlk yaamnn uzun bir de uygulamaldr. Kuram gizemci
yolda g bir yolculuk olduu, bu lie doru ynelten tm gizler us
yolda lmsz yolcunun her zaman sal zmlerini insani uygulamada
ilerleyerek bir inip bir kt bilin ve bu uygulamann kavranlmasn
mediinde onun insan mutsuz ede da bulurlar. nsan dncesinin
cek durma ve gerileme zamanlar nesnel bir doruya ulap ulaama
vardr. / P. Bourget: nsan uy yacan bilm ek sorunu uygula
garlaarak barbarln karmakla mayla ilgili bir sorundur. (Bk. KU
trp sefilliini inceltmedi mi? / L. RAM, PRAXS)
Febvre: Bir uygarlk lebilir, uy
garlk lmez. / George Duhamel: UYMA (fr. adaptation; alm. An
Uygarlk insann yreinde deil passung; ing. adaptation). Orta
se hibir yerde deildir. / Paul myla uyum iinde olann durumu.
Ricoeur: Her insann uygarl hem Bir organn ya da bir ilevin ortamla
bir i uygarl hem bir sz uygar daha uygun bir iliki adna deiik
l o lacak tr. (Bk. KLTR, lie uramas. Bir organizma yeni
TEKNK) yaam koullaryla uyum iinde ol
mak zere yava yava deiiklie
UYGULAM A (lat. practice; fr. uradnda uyma gerekleir. Uy
pratique; alm. Praxis, bung', ing. ma ya da ortama uyma konusunda
practice). evreyi dntrmeye balca iki kuram vardr. Bunlardan
ynelik istemli etkinlik. Somut so biri Darwinin kuramdr. Bu kura
nular elde etmeyi ngren istem ma gre canlda uymay salayan
li etkinlik. Kuramsala kart olarak etki dtan yani ortamdan gelmek
edimsel olan etkinlik. Uygulama tedir. br Lamarckn kuram
dnyaya ya da somut gereklie dr. Bu kurama gre de uyum or
dnmler getirebilecek eylemle ganizmann kendi etkinliinin bir
rin ortak addr. Kant Salt usun sonucudur. Darwine gre Afrika
eletirisi' nde yle diyordu: Usu topraklar kuraklanca ve aa
mun (kurgusal ya da uygulamal) yapraklan hayvanlann uzanamaya
tm ilikisi u soruda ierilmi- ca kadar yukarlara knca yal
tir: 1. Ne bilebilirim? 2. Ne yapabi nz bu yapraklara ulaabilen uzun
lirim? 3. Ne umabilirim? Birinci so boylu hayvanlar (zrafalar) yaa
ru basite kurgusaldr. (...) kinci m larn srdrebilm ilerdir. La-
soru basite uygulamaldr. (...) m arcka gre hayvanlar yukarda
nc soru: yapmam gerekeni ki yapraklara uzanabilmek iin ku
yaptmda ne umabilirim? hem uy aklar boyunca yava yava bo
gulamal hem kuramsal bir soru yunlarn uzatmlardr. evreye
dur. Uygulama sorunuyla en ok uyma sorunu ayn zamanda ruhbi
480 M arxi felsefe ilgilenmitir. Marx limin de sorunudur. Toplumsal ya
UYUMAZLIK

am bireylere evreye uyma zorun ler arasnda kartlk. Karmakla


luluunu getirirken bu yolda g m toplumsal yaam dzeni dei
lkler de karmaktadr. Ar ya ik dncelerle ve kurumlarla bir
am koullan, eitim bakalklan, uyumazlk ortam gibi grnr ya
kiisel yap deiiklikleri pekok bi da zaten bir uyumazlk ortamdr.
reyi uyma gl iine sokmak Onu uyumlu bir btn durumuna
tadr. ada toplumda uyma g getiren ya da uyumlu bir btnm
l eken kiilerin says sanld gibi gsteren ykm llkleri ve
ndan oktur. Kskanlklar, aa haklan iyice belirlemi olan yasa
lk duygular, byklk duygula- dzenidir. Uyumazlklar yasa d
n kiilerin birbirleriyle salkl iliki zeninin belirleyiciliinde zmle
kurmalarn engellemektedir. Top nirler ya da en azndan ykc ol
lum sal insan iin salkl iliki maktan kanlrlar. Demokratik ya
uyumla olduu kadar atkyla be am dzeni uyumazlklar kaldr
lirgindir. Oysa uyma zorluu e may deil de onlan dengelemeyi
ken kiiler zellikle evreden ko ve hatta toplum iin yararl klmay
parak yalnzla snmay ye tu dnr. Uyumazlk insann zn
tan kiiler olmaktadrlar. (Bk. D deki bir zelliktir, bireyin ve dola
NM , DNM CLK, ysyla kurum lann ve giderek top
EVRM, EVRMCLK, ORTAM) lumun gelimesini salar. Uyu
mazlk ilerlemenin olumsuz etkeni
UYUM (lat. harmonia; fr. harmo- gibidir. Kant yle der: Uyumaz
nie; alm . H arm onie; ing. har- lktan insanlarn toplumd toplum
mony). Bir okluun dzenli birli salln, onlarn topluma katlfta
i. Dzenle bir araya gelmi eler yatknln anlyorum; bununla bir
arasndaki iliki. Bir btnde var likte bu yatknla toplumu tam an
lklar ya da ilevleri birbirine ters lamnda ykma tehlikesi gsterecek
dmeyen paralann durumu. Par genel bir ka eklenmitir. nsann
alan birbiriyle uyuan bir btnn bir badama eilimi vardr, nk
nitelii. Uyum gerek sanat yapt byle bir durumda insan doal ye
nn balca nitelii gibi grnr. Ya teneklerinin gelimesiyle kendini
pt yapt klan tm paralarnn bir daha insan duyar. Am a o ayn za
biriyle uyumlu bir btn olutur manda byk bir kopma eilimi de
masdr. Alfred de Musset yle der: gsterir, nk onda ayn zaman
Acnn kz! uyum! uyum! - De da toplumdlk zellii vardr, bu
hann ak iin yaratt dil. (Bk. da onu her eyi kendine gre d
NCESEL, UYUM) zenlemek isteine gtrr; bu yz
den o her yandan direnilerle kar
UYUM AZLIK (fr. antagonisme; lamay bekler, bunun yannda
alm. Gegnet-schaft-, ing. antago- bakalarna direnmeye eilimli ol
nism). lkeler, gler ya da birey duunu sezer. nsann tm gle 481
UZAM

rini uyandran bu direnitir. (...) Bu mizle dokunduumuz som ut or


toplumdlk nitelikleri olmasa (...) tamdr. Kanta gre uzay duyarll
tm yetenekler tohum halinde ka n a priori biimlerinden biridir:
lacaktr. (Bk. NSAN, TOPLUM) Uzay ve zaman, nesnelerin bize
verilme olaslnn koullan olarak
UZAM (fr. tendue', aim. Ausdeh- ancak duyu nesneleriyle ilikilidir
nung\ ing. extension). Uzayda yer ler. Kanta gre biz d dnyann
kaplayan cisimlerin nitelii. Cisim verilerini duyarlln a priori biim
lerin uzayda kaplad yer. Boluk leri olan uzay ve zaman ereve
fikri. Grnr, alglanr, som ut sinde alglarz. K ant yle der:
uzay. Foulqui: Soyut anlamda: Zihnimizin d duyuma karlk
paralar uzaya konmu olan ve olan zellii araclyla nesneleri bi
birbirinin dnda bulunan eylerin zim dmzda olarak ve tmn
zyaps. Somut anlamda: bir e uzaya yerlemi olarak gryoruz.
yin tm boyutlaryla tuttuu uzay Bylece onlarn biimleri, byk
paras. Descartes uzam m ad lkleri ve karlkl ilikileri belirlen
deyle zdeletiriyor, boluk fikri mi ya da belirlenebilir oluyor. Ru
ni kkten yadsyordu. (Bk. UZAY) hun kendisini sezgisel olarak alg
lamasn ya da kendi i durumunu
UZAY (lat. spatiurt, fr. espace', alglamasn salayan i duyum el
aim. Raum\ ing. space). Duyulur bette ruhun kendisinden bize nes
nesnelerin yer ald sonsuz ortam. ne olarak herhangi bir nesne sun
Tm snrl genilikleri ya da uzam- maz, ancak burada kendi i duru
lar ieren b o lu k . D e sc arte s mundan sezgi almay olas klan ve
uzayMa uzam zdeletirerek onun i belirlenimlerine bal bir e
yle der: Uzay ya da isel yer ve yin zaman ilikilerine gre kavra
onda ierilmi cisim ancak dn nlmasn salayan belli bir biimin
cemizde birbirinden ayrlr. nk varln benimsemek gerekir. Za
gerekte en, boy ve derinliiyle man dsal olarak alglanamaz, uzay
uzay kuran, cisimleri kuran ayn da bizdeki herhangi bir ey gibi al
uzamdr. Leibnize gre uzay ci glanamaz. Kanta gre zaman gibi
simlerle ilgili dzendir: Uzay tam uzay da bize bilgi salamaz, deney
olarak zaman gibi greli bir ey di sel bilginin temelini salar: D du
ye aldm grdm; zaman nasl yulur sezginin basit bir biimi ola
ardardaln dzeniyse uzay da rak uzay henz bir bilgi deildir; o
yanyanaln dzenidir. Locke iin olas bir bilgi iin a priori sezginin
uzay gzmzle grdmz, eli eitli elerini verir. (Bk. UZAM)

482
u
C R ET (lat. salarium; fr. salaire;

mesini salar. retimin oalma


alm. Lohn\ ing. salary). Bir eme syla birlikte zenginlikler artsa bile
in maddi karl. alana emei cretlinin durumunda bir deiik
karlnda denen para. cret so lik olmaz. (Bk. EMEK, BL
lunu iblmnn artt, retimin M, SERMAYE)
byk boyutlara ulat ada
dnyann nemli bir sorunudur. Es LK (fr. idal; alm. ideal; ing.
ki uygarlklar dneminde byle bir ideal). Duygularmz ve dnce
sorun yoktu: kle boaz tokluu lerimizi tam olarak karlayan ve
na retim yapmakla ykmlyd. ok zaman bir ama olarak belirle
Ortaam serilik dzeninde de nen yetkin fikir. lk gerekliin
byle bir sorun olmad. reticinin iinde olsa da ya da grnse de ger
makinasm sermayeciye kaptrp i eklii aan zellikle gsteren bir
i durum una gelm esinden sonra fikirdir ya da fikirler toplamdr. Her
cretli ii ortaya kt. Bugnk lk gereklii dntrme istemi
anlamnda cret sermayecinin i ne gre dnlm bir taslak ya
iye belli bir i zaman iin dedii da tasrmdr. Her lk eksiksize
paradr. Bylece sermayeciyle ii yaklat lde gerekliin dna
arasnda emek ve cret deitoku- dme tehlikesine urar. Eylem-d-
u yaplr. cret emein fiyatdr. nce kartlnda lk dnce
i alrken kendisi iin cret re yi temsil eder ve gereklikten kop
tir ve bylece sermayeye baml tuu lde tehlikeli olur. lk ok
bir varlk olur. M arxin da belirle zaman renkli, gzel kokulu, parl
dii gibi, en yksek cret bile ii tl bir bileimdir, ne var ki ok za
nin yaamn doru drst srdr man gerekleemeyecek tasarm
mesine yetmez. Bununla birlikte i larla rlmtr. Her lk kendi
i enaz yaam koullarnda varl iinde insanlk, yurt, evren, sanat,
n srdrm ek zorunda braklr. ulus, uygarlk, bilim gibi kategori
cretin azl sermayenin glen leri barndrr ve hatta onlara daya- 483
LKCLK

nr, gelgeldim bu kavramlarla her belirleyici sayan felsefi bak as.


zaman canl ve gerek bir iliki iin nsann ilerlemesi asndan dsel
de deildir. D n gerei altet- tasanm lara arlk veren dnce
meye balad yerde lk klar biimi. En eski lkcler Eleallar-
parlam aya balar. lk yetkine dr (K senophanes, Parm enides,
ulamak iin zorunlu bir dayanak Eleal Zenon). Bu filozoflar bir
gibi grnse de daha ok bir ger okluklar ve devinim ler dnyas
eklikten ka dayanadr. Gon- olan duyulur dnyay ancak usla
court kardeler Tm byk lk kavranlabilen dnlr dnyadan
sel sanat yaptlar lk fikri ta ayryorlar, d n l r dnyay
m ayan zam anlarn ve insanlarn mutlak ve evrensel bir btnlk
rndr derler. Ne olursa olsun olarak belirliyorlard. Onlara gre
gerekliin eksikli ya da yetersiz devinim ve oluum olanakszd,
grnen yanlan insanlara, zellikle bunlar yanlsamalardan baka bir
de yetkin bir bilince sahip olmayan ey deillerdi. Felsefe tarihinin ilk
insanlara lkler dndrecektir. byk lkcs Platondur. O da
lk ok yerde aya yere basma E leallar gibi dnlr dnyay
yan siyasal ideolojilerin renkli d duyulur dnyadan aynyor, duyu
dr. lkler ok zam an topya lur dnyann bir glgeler ya da g
zellikleri gsterirler. / Grard de rntler dnyas olduunu bildiri
Nerval: Afrikada Hindistan d yor, sarslmaz gereklikler diye be
leri grlr. Avrupada Afrika d lirledii dealarla donatlm olan
leri grld gibi. lk her za dnlr dnyay gerek dnya
man bugnk ufkumuzun tesin olarak belirliyordu. Platonun lk
de parldar. / Paul Verlaine: Ya cln Eleallannkinden ayran
am kazand sonunda lk ld. / balca nokta, Platonda duyulur
Albert Einstein: Benim siyasal l dnyann bir yanlsama deil de
km demokrasi lksdr. Her in ikincil nemde bir gereklikler dn
san kii olarak sayg grmeli ve yas olmasdr. Bu yzden bu du
kimse tanrlatrlmamaldr. / V. yulur dnya, dnlr dnyann
Larbaud: Her lk ortaya konul bilgisine ulamada bize bir k yolu
duu anda kt bir biimde bir okul salar, dnlr dnyada edinmi
grnm kazanr. (Bk. FKR, olduumuz bilgileri anmsamada ilk
TOPYA) itkiyi kazandrr. Platondan sonra
Plotinos, heptannc bir anlay iin
L K C L K (fr. idalisme-, de, lkc bir felsefe gelitirdi.
alm. Idealism us; ing. idealism). Onun yeni-Platonculuk diye an
B enin dndaki nesnel gereklii lan felsefesinde temele Bir ad al
yadsyarak tm varoluu dnce tnda Tann konulur. Tann ilk tz
ye indirgeyen retilerin tm. Bilgi ya da ilk dayanaktr. Ondan ikinci
484 edinmede zneyi nesne karsnda tz olan dnsellik tremitir. Bu
LKCLK

ikinci katta hem yaratlan eylerin tr. Condillac maddi gerekliin


rnekleri olan dealar hem de on dorudan doruya gzlemde sezi-
lar dnen Nous yer alr. Bu d- lemez olduunu bildirir. Kantm l
nsellikten nc tz olan ruh kclnde d dnya bilgisi du
tremitir. Bylece Plotinos kat kat yumsamann ve anln apriori ko
bir varlk tablosu izer. Bilgi insan ullarna indirgenir. Kendinde ey
ruhundan tanrsalla kadar uzanan ler vardr ama biz bu kendinde ey
izgide isel bir arayla elde edile lerin bilgisine ya da dorudan do
cek tir. D ah a so n ra h ristiy a n ruya bilgisine ulaamayz. Bunlar
felsefesinin ilk nemli kiisi Aziz bizim deneylerimizi aar. Biz ancak
Augustinus Plotinosu izgide bir olgularn bilgisine ulaabiliriz, d
lkclk gelitirir. Descartesn dnya zerinde elde ettiimiz bil
lkcl kendinden ncekileri gileri de olgulardan elde ederiz. Bu
ne gre olduka lml bir lkc ynyle Kantn lkcl biline
lktr. nk Descartes madde mezci lkclktr. Hegelin hep-
sel ve mekanik bir d dnyann tanrc lkcl varl evrensel
varln benimserken doutan fi fikre indirger, bu fikrin geliimi al
kirler yannda d dnyadan edinil glanabilir varlklarn eitliliini
mi bilgilerin varln da benimser, oluturmaktadr. Buna gre evren
ayrca deney dnyasn bize sa gelien bir mutlak varlk anlam ka
lam bilgi verileri salayan bir alan zanr. Schellingbeni ve ben olma
olarak grr. Gene de doutan fi yan ayr ayr eyler saymakla bir
kirlerle ykl beni bilgide belir likte onlar bir mutlakn altnda top
leyici saymasyla Descartes felse lar, bu mutlak zneyle nesrtenin,
fesi tam anlamnda lkc bir fel maddeyle biimin zdeletii yer
sefedir. Leibniz lkclk ve mad dir. Hegel mutlakm yerine fkiri
decilik ayrm yapan ilk filozoftur koyar, ama onu mutlak bir ey ola
ve onun m onadlar retisine da rak koyar. Schellingin lkcl
yanan lkcl ruhu lkclk yle Hegelin lkcl ayn ba
diye adlandrlabilir. Berkeleyin l k asna dayanr. Hegeli yeni k
kcl maddeyi yadsr yani d lan evrensel oluuma diyalektii ge
dnyann varolmadn syler ve tirmi olmadr. zetle, lkclk
deyim yerindeyse varl varln m addeye kar fikri koyuuyla
fikrine indirger. Bu yzden onun maddecilie tam kar bir dnce
felsefesine maddesizcilik ad veri biimidir, ancak bilgi edinmede z
lir. Berkeleye gre yalnz alg var neyi nesne karsnda belirleyici
dr ya da eyler alglandklar iin saymakla birlikte deneyin bilgisini
vardr, bir baka deyile eylerin yadsmadndan hatta kendi l
varl onlardan elde ettiimiz alg leri iinde zorunlu grdnden de
dadr. Tanr, insan dncesinde neycilie tam kar bir gr ola
eylerin varln yaratan akn g rak belirmez. (Bk. DYALEKTK,
RETM

GEREKLK, MADDECLK, baladklar andan sonra hayvan


MADDESZCLK, RUHULUK) lardan ayrlmaya balyorlar. Kari
Marxa gre toplumsal ilikiler re
R E T M (lat. productio\ fr. pro tim glerine sk skya baldr. n
duction-, aim. Produktion-, ing. pro sanlar yeni retim gleri elde ede
duction). Tketim iin ilenmi rek retim biimlerini deitirirler.
madde elde etmek. Hammadde ya retim aralar iinde en byk
da ilenmi tketim maddesi elde retici g devrimci snfn kendi
etmek. Tarm ve sanayi rn elde sidir. (Bk. EMEK, BLM,
etmek. Tarihin ilk belirgin olgusu SERMAYE, CRET)
insann yemek, imek, barnmak gi
bi gereksinimlerini karlamas ol STALGI (fr. aperception, ap
mutur. Tarihte her zaman retim perception-, aim. Apperzeption-, ing.
biimleri yaam biimlerini belirle apperception). Bilince alan alg.
mitir. te yandan retim gleri Algnn bilinte grnm. Bir nes
retim ilikilerinin ve deitokuun nenin algsnda zihnin kendisini al
biimini belirler. Geliimlerinin belli glayan zne olarak sezmesi. Littr:
bir basamanda retim gleri va Zihnin kendisini herhangi bir izle
rolan deitoku biimleriyle eli nimi alglayan ya da sezen bir nes
kiye derler. Engelleyici duruma ne olarak duymas ilemi. stalg
gelen deitoku biimlerinin yeri Leibnizde bilind algdan ayr
ne yeni deitoku biimi geer, bu olarak bilinli alg ya da dnceye
da daha gelimi retim glerine bal algdr, i durumun dnce
karlktr. Marxi dnce bu er yoluyla elde edilm i bilgisidir.
evede retim ilikilerini geni ola K antda stalg kendi kendinin bi
rak ele alr. Marx ve Engels Ta lincidir ya da dnyorum dene
rihte tm atmalarn kkeni re yidir. Kant tlstalgy deneysel stalg
tim gleriyle deitoku biimi ve akn stalg ya da ar stalg
arasndaki elikidedir derler. On olmak zere ikiye ayrr. Birincisi
lara gre Bireylerin yaamlarn gerekliin sezgisiyle, kincisi tm
dlatrma biimi onlarn ne oldu olas deneyin dnda yer alan, bu
unu da tam olarak belli eder. On nunla birlikte deneyi kuran birlik il
larn ne olduu retimleriyle belli kesiyle yani benle ilgilidir. Kant an
olur, rettikleri eyle ve rettikleri stalgyla ilgili olarak yle der:
ni retme biimiyle belli olur. Bi Ben onu deneysel stalgdan ayr
reylerin ne olduu retimlerinin mak zere ar stalg diye adland
maddi koullarna baldr. Gene ryorum; nk bu kendi kendinin
M arxa ve Engelse gre nsan bilinci, dnyorum 'un sunumu
lar hayvanlardan bilinle, dinle, da nu yaratarak tm br sunumlara
ha baka eylerle ayrabiliriz. n elik etmektedir: her bilinte bir ve
sanlar yaama aralarn retmeye zde olan bu sunuma baka bir
STYAPI

sunum elik edemez. Gerekte size yalvaryorum, topraa bal


belli bir sezgide verilmi eitli su kaln ve size dnyast umutlar
numlar tmyle bir kendi kendinin dan szedenlere inanmayn. (...)
bilinciyle ilgili olmasalar tmyle nsan hayvanla stinsan arasna ge
benim sunumlarn olam azlard. rilmi bir iptir, bir uurumun s
Maine de Biranda dolaysz isel s- tndeki bir ip. Onda yrmek teh
talg (aperception interne immdi likelidir, geriye bakmak tehlikelidir,
ate) etkin g olarak kendi kendi titremek ve durmak tehlikeli. n
nin bilincidir. (Bk. ALGI) sanda byk olan ey onun bir erek
oluu deil bir kpr oluudur. Ni
STNSAN (fr. surhomme; alm. etzsche stinsan ortaya kana ka
bermensch; ing. superman). Ni dar stn insann, sekin insann
etzsche felsefesinde gelecein g egemen olmas gerektiini dnr.
l insan. Terimi Goethe ve Herder Artk Tanr lmtr ve onun yeri
kullanm, Nietzsche de onu felse ni insan alacaktr, bu da stinsa-
fesinin temel kavramlarndan biri nn ortaya kmasyla gereklee
durumuna getirmitir.. Nietzsche cektir. stinsann ortaya kmas
yle der: insanlkta daha gl iin de Zerdt gibi byk, ses
bir tr, stn bir tip ortaya kma siz, kat, yalnz stn insanlara ge
ldr, bu tipin ortalama insandaki reksinim vardr. stn insan s-
retim ve yaam srdrme koul tinsamn ilk biimi gibidir. stn in
larndan daha baka koullan olma san her eyden nce halktan olma
ldr. Fikrimin ad, bu tip iin seti yan yetkin kiiliktir. (Bk. NSAN)
im simge, bilindii gibi stin-
sandr. Nietzscheye gre insan STYAPI (fr. superstructure', aim.
nasl m aym unun yerini alm sa Superstruktur; ing. superstructure).
stinsan da insann yerini alacak Teknik etkinlikleri belirleyen altya
tr. Nietzsche, A Iso sprach Zarat p alanna karlk dnce etkin
houstra' da (Byle buyurdu Zer likleri ya da kltr etkinlikleri ala
dt), Zerdtn azndan unla- n. Bu kavram zellikle M arx d
n syler: Size stinsan retiyo nceyle ilgilidir. styap ve altya
rum. nsan alm as gereken bir p alanlar hep birlikte uygarlk et
eydir. Onu amak iin ne yapt kinliklerini olutururlar. styap de
nz? Btn varlklar imdiye kadar nilince ncelikle bilim, sanat, fel
kendilerini aan bir eyler yaratt sefe ve siyaset alanlarn dn
lar. (...) Eskiden insan maymun rz. styapyla altyap srekli bir
du, bugn insan herhangi bir may etkileim iindedir. Altyap gvdey-
m undan daha m aym undur. (...) se styap beyindir. Her iki alan bir
stinsan topran anlamdr. ste btnn iki ayr yznden ya da
mimiz unu sylesin: stinsan top iki ayr grnmnden baka bir
ran anlam olsun. Kardelerim, ey deildir. (Bk. ALTYAPI) 487
TOPYA

TOPYA (fr. utopie\ aim. Utopie; kurar, bu arada zel mlkiyeti her |
ing. utopia). Gereklikle ilgisi ol trl ktln kayna olarak be- j
mayan siyasal ve toplumsal dzen lirler. Thomas M orusun tasarla- |
tasarm. lksel yaam dzeni. d Utopia adasnda zel mlkiyet i
Gereklemesi olanaksz grnen de para da yoktur. Orada herkes j
tasarm. Terim ngiliz yazar Tho emeiyle yaama katlr. Utopial-
m as M o ru s un (1 4 7 8 -1 5 3 5 ) lar rettiklerini ortak depolarda bi
1516 da yaymlanan ve ksaca Uto riktirirler ve gerektiinde kullanr
pia diye bilinen De optimo reipub- lar. bu adada tam anlamnda de
licae statu deque nova insula Uto mokratik bir yaam dzeni vardr.
pia adl yaptndan gelmedir. Daha A. France yle der: topya her
sonra lksel ve uygulanamaz dev ilerlemenin ilkesidir, eskinin top-
let tasarmlar getiren tm yaptlar yaclan olmasayd insanlar bugn
topya diye nitelendirilmilerdir, de maaralarda sefil ve plak ya
bu yaptlarn banda da Tommaso yor olacaklard. lk sitenin izgi
Cam panellamn Civitas solis (G lerini topyaclar izdiler. yilie ak
ne lkesi) vardr. Thomas Morus gereklikler genel dlerden kar.
Utopia'snda adaletli dzen dleri (Bk. FKR, LK)

4 88
V
VARGI (lat. consequential fr. con ka bir ey olmayan bir varl biz
sequence; aim. Konsequenz; ing. ancak k en d im izd e b u lu y o ru z.
consequence). Bir usavurmada n B enle bedenim, benle dnya ara
cllerden karlan sonu. (Bk. N snda geili bir iliki yoktur, ben
CL) yalnzca ie doru taabilir. (Bk.
KENDNDE, EY)
VARLIK (fr. tre; aim. Sein; ing.
being). Varolan her ey. Genel V A R LIK B LM (fr. ontologie;
olarak varolu. Varolduu d- alm. Ontologie; ing. ontology).
nlebilen her ey. Varlk sorunu fel Varlk zerine ussal aratrma. Var
sefenin en eski sorunlarndan biri l varlk olarak ele alan aratrma.
dir. Varlktan ok zaman yaratlm Kendinde varlk aratrmas. Var-
olan evren anlald. Varlk ok za lkbilim varlk olarak varlk aratr
man da Tanr anlamnda kullanld. mas yaparken varlkla ilgili eitli
Varlkla ilk ilgilenen filozof Parme kavramlar tartr, bu kavramlarn
nides oldu. O Bir Varlk varsay banda olas, gerek, etkin,
yor, onu her eyin temeli olarak de edilgin, olumsal, zorunlu,
erlendiriyordu. Felsefe tarihi bo belirlenm i, belirlenm em i,
yunca filozoflar bu terime olduka sonlu, sonsuz, yetkin, ek
deiik ama birbirine yakm anlam sikli, z, biim gelir. Varlkbi-
lar verdiler. Ayrlklar ne olursa ol limin kurucusu varlk olarak var-
sun o her zaman varolan karl lkla raslantsal olarak varlk bir
yordu. / Hegel: nsann gerek birinden ayran ve bilimi ya da fel
varlk zellikle onun ilemidir; bi sefeyi varlk olarak varlk aratr
rey yalnzca bu ilemde etkin ola mas diye anlayan Aristotelesdir.
rak gerektir. / M. Merleau-Ponty: Aristoteles yle der: Varlk ola
Varln iine kendimizde, yalnz rak varlk ve ona temelden bal
ca kendimizde dokunabiliriz, n olan nitelikleri inceleyen bir bilim
k bir ii olan ve hatta bir iten ba vardr. Bu bilim zel bilimler deni-
489
VARLIKBLMCLK

len bilimlerin hibiriyle karmaz, rak olmaktr. nsan iin varolu so


nk zel bilimlerden hibiri ge mut ve bilinli bir deneye sahip ol
nellikle varlk olarak varlka ynel maktr. Bergson varoluu srekli
mez, ama varlkm belli bir bl deime durumu olarak anlar. Va
mn ayrarak, yalnzca bu bl rolmak yapmaktr, ancak bu ikisi
mn niteliini inceler: matematik bi gene de birbirinden ayrlabilecek
limlerinin durumu budur. lk ilke eylerdir: yaamak daha ok ya
leri ve en yksek nedenleri arad amsal etkinliklerini gerekletir
mza gre, bu ilkelerin ve bu ne mek hatta biyolojik ilevlerini sr
denlerin zorunlu olarak bal oldu drmek olarak anlalabilirken va
u bir gerekliin varolaca kesin rolmak kendini bilinle kendi ola
dir; bu gerekliin zyaps gerei, rak koymak anlamna gelir. Bu yz
bu ilkeler ve nedenler bu gerekli den Gabriel Marcel yle der: Ya
e baldrlar. Demek ki, varlkla amak diye bir ey var, bir de va
rn elerini arayanlar, temelde, rolmak diye bir ey var: ben varol
mutlak olarak ilk olan ilkeleri ar may setim. Kierkegaarda gre
yorlard, aradklar bu ilkeler zorun bir birey olarak varolmaktan daha
lu olarak varlk olarak varlkm e korkun bir ey yoktur. Varolu bir
leriydi, raslantsal olarak varlkn olma biimi, bir kendini ortaya ko-
deil. Bu yzden biz de varlk ola yu biimi olarak ele alndnda,
rak varlkm ilkelerini kavramlyz. zle kartlar. Varolua kart ola
Gerekte en genel erevede her rak z varln doasn kurandr.
felsef aratrmann bir varlkbilim (Bk. Z, VAROLUULUK)
aratrmas olduunu syleyebiliriz.
(Bk. METAFZK, VARLIK) VAROLUULUK (fr. existen
tialism e; alm. Existentialism us;
V A R L IK B L M C L K (fr. onto ing. existentialism). nsan varolu-
logisme', alm. Ontologismus; ing. sal bir varlk olarak ele alan felse
ontologism). Felsefede varlkbilime felerin tm. Bireysel varolu ara
yani varlk olarak varlk aratrma trmalarnn temeline yerletirilen
sna ynelme eilimi. nsann Tan felsefelerin tm. Bireyi somut ger
r bilgisine sezgiyle ulaabileceini eklik olarak ele alp inceleyen fel
ileri sren reti. rnein Maleb- sefi reti. nsann nceden belir
ranchem Tanrya ulamayla ilgili lenmi bir varlk olmadn ve z
kuram bir tr varlkbilimciliktir. gr eylem iinde kendini varettii-
(Bk. VARLIKBLM) ni ne sren fe lse fi reti.
R. Vemeaux varoluuluu Ussal
VAROLU (fr. existence; alm. felsefenin soyut dncesine kar
Existenz, Dasein\ ing. existence). t olarak insan zerine younla
Varolma durumu. Bir gereklii ol m somut ve tantlamal dnce
490 ma durumu. Varolmak, somut ola abas olarak tanmlar. Varoluu
VAROLUULUK

felsefe eitliliiyle olduu kadar ilgi ekicisi olan varoluuluun bu


karmaklyla dikkati eken bir fel sav bize ok yeni gibi grnse de
sefedir, bu yzden belki de varo neredeyse felsefenin tarihi kadar
luuluktan ok varoluuluklardan eskidir. Bu, Aristotelesden beri y
szetmek doru olur. Varoluu fel rrlkte olan bir gerekilik ilkesi
sefeler hep birlikte klasik felsefe dir. Bu gr, ncesel bilginin var
lere, zellikle klasik lkcle kar ln benimseyen lkc bak a
drlar. Onlara gre olumculuk da larna kart olarak bilgi yaam de
bilimsel veri dnda salam da neyleriyle elde edilir grdr.
yanak yo k tu r gryle yaam Ancak arada u kk ayrm var
dlamaktadr. Varoluu felsefe dr: varoluunun bilinci, eski ger
tm eski lkc ya da dinci meta ekiliklerde ya da deneyciliklerde
fiziklerin tersine zden deil de va olduu gibi basit bir alc deildir.
rolutan yola kar, zden varolu O, her eyden nce, Husserlin di
a deil varolutan ze ilerler. Bu liyle sylersek, bir ynelgenliktir.
nun bir baka anlatm fikirlerin ya Bu temel zerine kurulmu olan va
amla varolduudur, yaamdan n roluuluklar bu noktadan sonra
ce fikir olmaddr. Basitletirmek kendine gre zelleir ve eitlile-
zere rneklersek yle diyebiliriz: nirler. Buna gre, J. Hyppolitein
lmden nce ben lyorum de belirttii gibi varoluuluk zel
vardr, lm de ben lyo- belli bir felsefe olmaktan ok ortak
rumdan dolay vardr. Sartre y bir anlaytr. Fransz varoluulu
le der: Her nesnenin bir z ve bir uyla alman varoluuluunu, tan
varoluu vardr. Bir z, yani bir de rtanmaz varoluulukla diftci va
imez zellikler toplam; bir va roluuluu, tanrtanm az varo
rolu, yani dnyada belli bir etkin luuluklardan rnein Heidegger
bulunu. oklar zn nce, varo varoluuluuyla Sartre varoluu
luun sonra geldiine inanrlar, bu luunu ayn kaba koyamayz. Fran
fikrin kkeni dinci dncededir. sz varoluuluu sola yatkn z
Tanrnn insanlar yaratm oldu grlk bir izgi izlemitir. Alman
una inanan herkes iin Tanrnn varoluuluu da daha sada, da
bunu onlarla ilgili olarak sahip ol ha dinci bir tutum almtr. Lukacs
duu fikre bavurmakla yapm ol yle der: Fransz varoluuluu
mas gerekir. Varoluuluk, tersi sol aydnlarn, toplumcularn, iler
ne, insanda -yalnzca insanda- va leme ve demokrasi dostlarnn fel
roluun z ncelediini benimser. sefesi olma eilimi gsterdi. Bu
Bu da, basite, insan nce vardr, moda olmu ada felsefenin k
sonra udur ya da budur demektir. kenlerini nerede aramalyz? Bu ara
Ksaca insan kendi zn yaratmak yta Sokratese, Stoaclara, Aziz
zorundadr. ada felsefelerin en Augustinusa kadar gidenler var.
ilgi ekicilerinden biri, belki de en Bu felsefenin asl temelini Pascalin 491
VAROLUULUK

dinci dncesi oluturuyor. Zin asl kurucusuKierkegaarddr. Pas


cirin ikinci halkas Kierkegaard, cale ve K ierkegaarda bakarak,
nc halkas Nietzsche, drdn Varoluuluk hristiyanlm Yeni-
c halkas da Husserldir. Varolu adaki anlatm m? sorusunu
uluk iin en byk kaynak Pascal sorabiliriz. Bu soruyu sorarken
kaynadr, onun dnyaya brakl- tanrtanmaz varoluuluklarn var
mlk fikridir. Pascal unlar sy ln unutmamak gerekir. Kierke
ler: Beni dnyaya kimin brakt gaard tam anlamnda bir dizge d
n, ayrca dnyann ne olduunu, mandr, bu yzden Hegeli kyas
benim ne olduumu bilmiyorum. ya eletirir, son byk dizgenin ku
Her ey zerine korkun bir bilgi rucusunu ok byk bir profesr
sizlik iindeyim. Kavraymz diye hafife alr. znelciliin usu
dnlebilir uzaylarn tesine bo lua tepkisidir bu. nk znedir
una taryor, eylerin gereklii nemli olan, bireyin kendisidir. Bu
ne karlk yalnzca ok kk ey na gre N. Berdiaeff Varolusal
ler elde ediyoruz. Merkezi her yer, felsefe kiiliki bir felsefedir: bilgi
evresi hibir yer olan sonsuz bir nin konusu insan kiisidir der. Va
byklktr bu. yleyse nedir roluulukta birey ayr ya da ayr
insan doada? Sonsuzluun kar calkl deildir, yalnzca zgndr,
snda bir btnlktr, hilikle b zeldir, esizdir, apayr bir dnya
tnlk arasnda bir orta yerdir. U dr. Varoluular nsan nedir? so
lar anlamaktan sonuna kadar uzak rusuna kkl ve ussal bir zm
tr. Nesnelerin sonlar ve ilkeleri aramak yerine insan znellii iin
onun iin kesin bir biimde giril de kavramaya ve olabildiince ta
mez olan bir gizde sakldr. O kt ntlamaya alrlar. Bu znelci tu
hilii ve dald sonzuluu g tum her znelcilikte olduu gibi fel
recek gte deildir. nsan bir ka sefeyi ussal bir aratrma olmak
mtr, doann en gszdr, ama tan karp sanata yaklatnr. Va
dnen bir kam tr o. Onu ez roluuluk insann ne olduunu bil
mek iin doann tepeden trnaa meye yneldii noktada yitip gide
silahlanmas gerekmez: bir buu, cektir der Jaspers. E. M ouniernin
bir dam la su yeter onu ldrme belirledii gibi, insan olan ya da ol
ye. Pascalin bu ktmser bak mu olan ey deildir, olmakta olan
varoluu felsefeye temel olmu gi eydir, dolaysyla olacak olan ey
bidir. Varoluuluk ktmser bir dir. Demek ki o henz olmad ey
yaam ya da insan felsefesidir, in dir. Bu znelci felsefede insan de
san dnyaya braklm bir varlk nilince dural bir dnya dnmek
olarak dnr. E. M ouniernin de gerekir ya da dural olduuna ina
dii gibi, H er varoluuluk bir nlm bir dnyada, bir bakma ta
doa felsefesi olmaktan nce bir rihi olmayan bir dnyada srekli
492 insan felsefesidir. Bu felsefenin olarak kendini yaratmak iin tek ba-
VAROLUULUK

ma rpnp duran o gizemli tek ki evrenselliin bireysellikle iselle


iyi anlamak gerekir. Husserlin ol- mesi olarak dnlemez. Bilin
gubilimini ynteminin z durumu kendini hilike kar kurar. Sart-
na getirmi olan varoluu felsefe reda dnen zne ya da bilin var-
tm olgubilimcilerin yapt gibi top- lkm kart olan hilikle ortaya ko
lumsal-tarihsel insan yadsyacak- nulur. Heideggere gre hilik lm
tr. Husserl varoluu deildi, an duygusunun verdii bunaltda ken
cak onun olgubilimsel yntemi va dini gsterir. O, varolan snrlayan
roluuluu derinden etkiledi der eydir. Sartre da Heidegger de bi
L u k acs. B erg so n d n ce sin i lin iin hiliki zorunlu bir kavram
uzaktan yakndan antran Hus- olarak belirlerler. Heidegger yle
serle gre kesin bilgiler aramak de der: Hilik varolan karsnda be
il kesin apakla ulamaya al lirsiz bir kart deildir, bu varola
mak gerekir. Toplumsal insan va nn varlnn bileeni olarak ken
roluu filozoflar arasnda yalnz dini gsterir. Hilik varolann b
ca Maurice Merleau-Pontyde var tnlnn kkel olumsuzlamas-
dr. Varoluu felsefenin bu sosyal- dr. Hilik varoluun tek dayana
demokrat yesi dnyay ortak bir , tek k noktasdr. Lukacs in
kltr dnyas olarak belirler: Kl san tarihten deil de hilikten geti
tr dnyas kaygan bir dnyadr, ren bu anlay u szlerle eletirir:
ama karmda varolan bir dnya Hilik bir mitostur, tarihin lme
dr. Orada tannmas gereken bir mahkum ettii sermayeci toplumun
toplum vardr. Bir kltr nesne m itosudur. Bu felsefeye temel
sinde bakasnn yakn varln bir olan deneyimi zetlemek pek<Ie zor
adszlk rts altnda duyarm. Va deil: insan hiin, hilikin kar
roluu baka insanlarn varln el snda bulunmaktadr; insanla dn
bette yadsmaz. Bakalar elbette ya arasndaki temel iliki hibir eyle
vardr. Ne var ki o bu varla kar kar karya olu anlamna gelmek
ilgisizdir ve hatta tedirgindir. Ken tedir. Sartrea gre insan varlkta
dimizi herhangi bir yalnzlkta de bir ayrlma, bir kopma, bir bozul
il, yolda, kentte, kalabaln orta ma noktas ortaya koyar. Varln
snda, eya varsa eyada, insan biryaphl insanla dalmtr. Ek
varsa insanda ortaya karyoruz siklik denilen ey insanla ortaya
der Sartre. A ncak, o, dorudan kmtr. Durmadan arzuluyor ol
doruya bakasmn varl szko- masnn da gsterdii gibi insan bir
nusu olduu noktada tedirginliini eksikliktir ya da bir yoksunluktur.
aka ortaya koyar ve bakalarn Bu yzden eksiksizlie doru s
cehennem sayar. Bakas cehen rekli bir atlm iindedir. Varlk ve
nemdir ya da hiliktir. Hilik her du bilin, yani kendinde ve kendi iin
rumda belirleyicidir. Varoluu fel ayn ey olduu gn tam dolgun
sefede bilin toplumsalln ya da luk gerekleecek ve eksiklik bite-
VAROLUULUK

ektir. Bu da insann Tanr olmas ni. nsan bir lm iin varlkdn,


demektir. Sartrea gre hilik de lme adanmtr. lm yaamn
neyi bir zgrlk deneyidir. nsan sonunda deil btnnde kendini
arzu iinde zgrln gerekle duyurur. Varoluuluk yalnzca bir
tirir. Sartre bunu bize Varlk ve hi lm felsefesi deil, ayn zamanda
liksin 655. sayfasnda yle anla bir mutlak zgrlk felsefesidir
tr: Hiletirmenin varlk eksikli der Sartre. Sama yaygndr. Sart
i olduunu, baka bir ey olma ren dedii gibi Douyor olma
dn biliyoruz. zgrlk zellikle mz samadr, lyor olmamz da
kendini varlk eksiklii klan var samadr. Bu sama bizi yalnzl
lktr. Arzu varlk eksikliiyle z a ve umutsuzlua iter. Yalnzlk
de olduu gibi, zgrlk de ken Sartreda ve Heideggerde mutlak
dini varlk arzusu klan varlk ola tr. Samanm ve hilikin korkun
rak ortaya kacaktr, yani kendin- basks altnda insan, tam anlamn
de-kendi-iin olmann kendi-iin-ta- da bunalan umutsuz bir varlktr.
sars olarak ortaya kacaktr. Bu Umutsuzluk insan mezara kadar iz
rada hibir zaman zgrln do ler. nsan tmyle, tm varlyla
as ya da z olarak ele alnama umutsuzdur. Gene de kendi varl
yacak soyut bir yapya ulatk, n n zgrce gerekletirm ekten
k zgrlk varolutur ve varolu baka salam yol yoktur. Samaya
da kendinde z inceler. zgrlk kar giriilen bu deney zor bir de
dorudan doruya som ut gr neydir yani zgrlk kolay bir z
nmdr ve seiminden ayrlamaz, grlk deildir. Varoluun ortasna
yani fciyzden ayrlamaz. Ama ele salnm olan insan (Heidegger bu
alnan yapya zgrln dorusu salnmla Dasein der) lm
denilebilir, yani o zgrln insa szl arayan Glgam gibidir.
ni anlamdr. Bylece dnyaya b nsan srekli bir am a (Heideg
raklm olmakla yaamaya ve l gere gre Ekstase) durum unda
meye mahkum edilmi insan tam dr, kendi dna kma durumun
anlamnda samay yaarken, sa- dadr. Sartre iin insan birdir; sac
m ann getirdii bountuyu ancak Heidegger insan gerek varolu ve
kendini zgrce kurma deneyleri gerek olmayan varolu diye ikiye
iinde aabilir. zgr eylem sa- ayrr. Gerek varolu, bunalm de
m ann panzehiridir, samay yo- neyiyle gerekleen gerek zgr
kedemez ama bir lde giderebi lk durumudur; gerek olmayan
lir. Dnya yzde yz sama olsay varolu, insan topluluklarnn var
d zgrlk deneyi de sama ola lnda ortaya kan ve bunalm de
cakt. Sama mutlak deildir, ama neyinden kaan varolutur. Birin
yaygndr, ayrca yaamn znde cisi aydn insann varoluunu, b
vardr. ncesel hibir ey yoktur, r kitle insannn varoluunu kar
494 insan zgrlk iinde kurar kendi lar. zetlersek, varoluu felse-
VER

fede insan, kendini tam bir eksik gereklere ulamak iin verimli d
lik duygusu iinde ama tam bir z ler grebilmek gerekir. Alman kim
grlkle kuran tarihsiz ve toplum- yacs Kekule von Stradonitz yle
suz bir varlktr. (Bk. HLK, N diyordu: Beyler, d grmeyi
SAN, ZG R L K , SAM A, renelim. Ondan sonra belki doru
VARLIK) ya ulaabiliriz. Ama dlerim iz
usun uyank denetiminden geme
VARSAMA Bk. OLUMLAMA. den onlar ortaya dkmeyelim. Bu
neride varsaymlarn doru diye
V A R SA Y IM (lat. h yp o th esis\ ele alnmas titizlii yatmaktadr.
fr.hypothese; alm. Hypothese\ ing. Claude Bernard varsaym ortaya
hypothesis). Dorulanmay bekle koymakla ilgili bir ansn yle an
yen san. Henz doruluu kant latr: Bir gn laboratuvarma pa
lanmam olan nerme. Tm bilim zardan alnm tavanlar getirdiler.
sel aba varsaymdan dorulanma Onlar masann zerine koydular.
ya doru gelien bir izgi izler. Var O srada tavanlar masaya iediler.
saym bir fikirdir, dorulanmay Sidiklerinin beyaz ve asitli olduu
bekler, doruland anda da var nu raslantyla grdm. Tavanla
saym olmaktan kar ve doru ni rn sidiindeki asitlilii gzlemle-
telii kazanr. Dorulamalar yeni yiim bana bu hayvanlarn etobur
varsaymlar getirir ve bilimsel d beslenme koullarnda olmas ge
nce bylece ilerler. Sav her za rektiini dndrd. O zaman u
man doru diye ne srlen ve bu nu anladm: bu hayvanlar uzun za
yzden dorulanmas dnlme mandr bir ey yememilerdi ve bu
yen eydir. Buna karlk varsaym yoksunlukla onlar kendi kanlaryla
her zaman dorulanmak adna so beslendiklerinden gerek etobur
mut verileri gerektirir. Bu yzden hayvanlara dnmlerdi. Bu n
her varsaymn bir geicilik nitelii cesel fikri ya da bu varsaym de
vardr. Deneyin yntemli denetimi neyle dorulamak bundan byle
onu ya giderecek ya da doru diye ok kolayd. Buna gre bilim her
belirleyecektir. Bu erevede var zaman ngry gerektirecek ve
saym kuram la eanlaml olarak ngr de varsaym olarak ortaya
dnebiliriz. ncesel fikir olarak konulacaktr. R Lecomteun dedi
varsaym bir nyag da olabilir. An i gibi Varsaymlar ortaya koya
cak varsaym yoktan varedilmedi- mayan insan bir olgu saptaycsn
ine, daha nce edinilmi bilgiler dan baka bir ey deildir. (Bk.
den karldna gre dorulanma KURAM)
ansna da sahiptir. Varsaymak
ncesel bilgilere gre tasarlamak V E R (fr. donn', alm. Gegeben;
tr. Bu yzden varsaym biraz da ing. giveri). Bir dnce ileminin
imgelemin bir rndr. Salam dayanaklarn oluturan bilgilerin ya 4 9 5
VTALZM

da koullarn herbiri. Veriler (fr. ma gerektirmeyen ilkelerdir.


donnes; alm. Data, Annahmen',
ing. data) bilinmezin bilinir klna- V TA LZM Bk. YAAMSALCI-
bilmesi iin gerekli dayanaklar ya LIK.
da k noktalardr. Veriler tart-

496
Y
YABANCILAMA (fr. alienati- iinde rettii eye ters dmesi
on\ alm . Verausserung, Irrsinn', ne, giderek kendini eylerin klesi
ing. alienatiori). Bireyin yaamy gibi duymasna karlktr. Yaban
la tersleir duruma dmesi. Bilin clama zel mlkiyetin varlndan
cin tutarl ve btnsel bilin niteli gelir: iktisadi yabanclama baka
ini yitirerek dalmas. Yabancla alanlardaki yabanclamay dou
ma kavram H egel felsefesinde rur. Bylece Marx felsefesinde ya
nemli bir yer tutar. Hegel iin ya banclam emek kavray ortaya
banclama bilincin kendi dna kar. Bir nesneyi retmek iiye
kmas ya da zihnin kendini kendi g kazandrr, ama rettii nesne
dnda duymasdr, kendini baka yi bakasna kaptrmak ona yaban
bir ey olarak alglamasdr. Bu ge clamay getirir. nk bu dlhm-
ici ve mutlu bir durumdur, nk da o nesne iinin karsna ya
sonunda bilin yeni bilgiler derle banc bir varlk olarak, reticisin
mi olarak kendine dnecek ve by- den bamsz bir g olarak ka
lece ilerleme gereklemi olacak caktr. Bylece retenin almas
tr. Hegele gre, kendi dna retmeyene g kazandrm olur.
kan dnce bilinsiz olan eyler rettii lde rnyle byyen
dnyasnda kendini yoksunlam sermayenin egemenlii altna giren
duyacak, bountuya decek, ye ii giderek yoksullaacak, byle
niden isellemenin, kendine dn ce emein yabanclamas sorunu
menin yolunu arayacaktr. Marx ortaya kacaktr. Emein yaban
felsefesinde yabanclama olumsuz clamas emekle sermaye arasn
bir anlam kazanr: yabanclama bi da uurum almas anlamna gelir.
reyin eitli i ve d koullar altn Bu durumda cretli kendini onay
da kendini eya gibi duymasdr, lamaz, kendini yadsr, kendini esen
eyaya indirgenm i duymasdr. lik iinde duymaz, mutsuz duyar,
Marxda yabanclama retim ili giderek kendini kle saymaya ba
kileriyle ilgilidir, bireyin bu ilikiler lar. O artk yabanclam yani bo 4 9 7
YABANCILAMA

zulmu bir kiidir; ancak hayvani doru diye benimsemise, o du


isteklerini giderdike ve almadk rumda znde kendine aykr ol
a rahat duyar kendini. En genel mas gereken bir bilgiyle biimsel
erevede yabanclama, Hegelci bir uyum iinde btnlemi de
ve M arx anlamlarnn tesinde mektir. Bu bilginin bilince katlma
bilincin salksz bir geliim iinde s bilincin salkl yapsn bozacak
gereklie uymayan ve dolaysyla ve onu kendine yabanclatrmaya
kendinde tutarsz bir bilin duru balayacaktr. Bir bilin kendi b
muna girmesidir. Bu tr yabanc tnl ve zgl yaps iinde tm
lamann neredeyse dnsz ol nesnel geliimini geici bir olgu olan
duu ve ruhsal yabanclamaya ya yabanclama olgusuyla salarken
da hatta lgnla temel olabilecei kendiyle kkel bir yabanclk iin
kesindir. Sorunu irdelemeye He- de deildir. Yanl bilgi edinen bi
gelle ayn k noktasndan ba lin kkel yani dnsz biimde
lamak doru olur. Bilin herhangi kendine yabanc decektir. Her bi
bir eyi kendinin klabilmek iin ken lin kendinde barndrd uyarsz
di dna kar. Bilincin kendi d bilgiler lsnde gereklikle ters
na kmas onun dalmaya ura leirken kendiyle de tersleecektir,
mas demektir. Dalm olan bi giderek m utsuz ya da bunalml bi
lin btnln yitirmi ve ken lin zellikleri gsterecektir. Kkel
dine yabanclamtr. Bilin bu da olarak kendine yabanclam bir
lma serveninin yneldii nesne bilin, tutarsz ya da btnlksz
yi kendinin klarak bitirir ve btn bilin olmakla, yeni yanllara ak
lne yeniden kavuur. Bu girdi olacaktr. Ruhsal yabanclam a,
i kendinden km a ve kendine toplumsal yaam olanaksz klan
dnme serveni iinde bilin ken bir durumdur ve lgnlkla ean
dini yenilemi ve hatta yaad d laml olarak alnabilir. Yabancla
nm iinde yeni bir zyap ka m kii olaan bir insan yaam
zanmtr. nemli olan bilincin ken srdrmekte, zellikle kurallara
dine ald ve kendinde dizgesel ola uymakta yetersiz kiidir. O artk bir
rak kavramlar dzeni iinde en uy yabancdr (latincede alienus ya
gun ya da en doru yere yerletir banc anlamna gelir), evreyle ili
dii bu bilin esinin bir yanlsa kileri kopuktur, tutumu ve dili an
ma olmamas ya da gereklikte kar lalr olmaktan uzaktr, davran
lnn bulunmasdr. Doru diye lar tmyle dzensizdir, toplum
alnan ama gereklikte karl bu iin tehlike oluturabilir. Yabanc
lunmayan her ge zihin iin bozu lama dehayla ilgili deilse tam ola
cu ya da yabanclatnc bir etken rak uyumsuzlukla ilgilidir, bu ara
dir. Bilin bir yanl ynelimle ger da elbette zihnin yetkin olmayy
eklikte karl olmayan bir eyi la ilgilidir. (Bk. BLN)
498
YANILSAMA

YANILGI (lat. error\ fr. erreur, olabilir. Lachelier yle der: Fel
aJm. Irrtum; ing. error). Zihnin bir sefe yanlglar yava yava gider
yanl doru diye benimsemesi. mekten baka bir ey deildir, bel
Yanl doru diye belirleyen zihin ki de biz bu eletirinin sonunda
ilevi. Malebranche yle der: Ya doruya ulaabiliyoruz. / Cicero:
nlg insanlarn gszlne neden Yanlmak insana zgdr, yanl
olur. O dnyada ktl reten glarnda ayak direyen yalnzca de
uygunsuz ilkedir. Bize ac veren lilerdir. / Seneca: Yanlg cinayet
tm ktlkleri ruhumuzda yara deildir. /AzizAugustinus: Yanl
tan ve srdren odur. Salam ve mak insanidir, yanlgsnda ayak di
gerek mutlulua ancak ondan cid remek eytanidir. / Pierre Char
di olarak kanmakla ulaabiliriz. ron: En kk yanlglar her za
Kutsal Kitap bize insanlarn gnah man en iyi yanlglardr. / J. Jou-
kar ve sulu olduklar iin sefalete bert: Tm dorulardan yanlgya
dtklerini retiyor: Onlar ya giden kafalar vardr, tm yanlg
nlgya derek kendilerini gnahn lardan byk dorulara ulaanlar
klesi klmasalard ne gnahkar ne en m utlu kiilerdir. / M asillon:
de sulu olacaklard. Descartes Aclarmzn kayna genellikle ya-
iin yanlgnn balca kayna du nlglanmzdr. / Fontenelle: Ge
yulardr. Duyu yanlmalarm usu reksinim duyduumuz tm yanl
muzun belirleyici ya da dzeltici g glarn kayna gnlmzdr. / O.
cyle etkisiz klmamz gerekir. Kant Wilde: Deney herkesin kendi ya
yanlgy duyarlln anlk zerin nlglarna verdii addr. / Leonar
deki gizli etkisi diye tanmlar. Baz do da Vinci: Az dnen olc ya
filozoflar yanlgy salkl bilginin nlr. (Bk. YANILSAMA, YAN
k noktas sayarlar. Yanlgda a LI)
las bir yan yoktur, o her bilginin
ilk durumudur der Alain. Gaston YANILSAMA (lat. illusio- fr. il
Bachelard da yle der: Bir iten lusion; alm. Illusion, Tuschung-,
ve ilk yanlgnn bilinci olmadan ing. illusion). Her trl alg ve yar
nesnel apaklk olmaz. Filozofa g yanlgs. Alglar deerlendirme
gre Yanlg diyalektiin zorunlu biimimizden gelen yanlg. Algla
olarak geilmesi gereken zamanla nanla ilgili yanl yorum. Duyu ve
rndan biridir. O ok ak araylar rilerinin kt yorumlanmasndan
getirir, bilginin itici esidir. Jean gelen yanlgl alg (Foulqui) ola
WahFe gre biz Dorunun olum rak yanlsamada alkanlklar, n
lu fikrine ancak yanlg deneyiyle yarglar, heyecanlar son derece be
ulaabiliyoruz. Gene de elbet ya lirleyicidir. Korkak insan yandaki
nlg kalmas gereken bir eydir odadan gelen bir trty hemen hr
ve yanlglarmzn kayna nyar szn ayak sesleri olarak deerlen
glar, yntemsizlikler, alkanlklar dirir. Bastonun yarsn suya batr- 4 9 9
YANKILAMA

dmz zaman baston krlm gibi de Stal: Fetih yenenin dehasn


grnr. Bilinli kii btn bunlar dan ok belki de yenilenin yanlla
usunun belirleyiciliinde yanlsama rndan gelen raslantsal bir durum
olmaktan karr. Yanlsamann has dur. / E. Chatelain: Siyasette her
talkl bir biimi de vardr. Hasta da yanl bir cinayettir. (Bk. YANIL
ha nce baz eyleri grm ya da GI, YANILSAMA)
yapm olduuna inanr, baz insan
lar tanm olduunu sanr. A.Po- YANSITMA (ir.projection-, alm.
rot Yanlsama alglayan kiinin bo Projektion-, ing. projection). Kii
zup arptt gerek bir algdr der. nin kendi duygularn ya da duyum
Joubert yanlsamay duyumla, ya larn bilinsiz bir biimde kendi d
nlgy yargyla ilgili sayar. (Bk. G ndaki nesnelere ulamas. Kiinin
RNM, YANILGI, YANLI) kendi duygularm bakalarnda var
sanmas ya da yaptlarna dkme
YANKILAM A (fr. echolalie\ alm. si. Yanstma kiinin dayanlmaz g
Echolalie, Echosprache; ing. ec- rnen duygularndan kurtulmasn
holalia, echochasia). Kiinin ken salar. Baka erkeklere eilim du
disine sylenilenleri hibir ey an yan evli bir kadn ikide bir kocasn
lamadan yinelemesi. Yanklama ze ihanetle sulayabilir. Yanstma bi-
ka geriliklerinde ve bunamalarda nialtnn nemli dzeneklerinden-
ok grlen bir durumdur. Yank dir. bu dzenek yalnz hastala
lama alt ya da yedi yalarda sk eilimli kiilerde deil herhangi ki
grlr. Bunun dnda abuk etki ilerde de belirleyicidir ve elbet ba
lenen kiiler de her zaman syleni z yanl yarglara yol aabilecek
lenleri yinelemeye eilimlidirler. arlktadr. Salkl kiiler salam
(Bk. YKNME, ZDELEME) bir zeletiriyle bu gibi yarglara
dmekten kendilerini koruyabilir
YANLI (fr. faute; alm. Fehler, ler. Hastalkl kiilerde yanstma t
ing. fault). Ahlaki, mantksal, bi myle bilin denetiminin dnda
limsel kurallara uymama durumu. geliir, bu yzden tehlikeli boyut
Yanln temelinde bilgisizlik, dik lar ortaya koyabilir. (Bk. SAVUN
katsizlik ya da sorumsuzluk yatar. MA DZENEKLER)
Yazma, konuma, hesaplama, dav
ranma yanllarnn tm kurallar YAPAYUYKU (fr. hypnose-, alm.
hie saym aktan gelir. / Diderot: Hypnose; ing. hypnosis). Fiziksel
Dizgeler siyasette felsefedekinden ya da ruhsal etkenlerle yapay ola
daha tehlikelidir. Filozofu artan rak gerekletirilmi uyku durumu.
imgelem onu ancak yanlglara d Yapayuyku baz unutulmu bilin
rr, devlet adamn arten im alt elerin o rtaya km asn
gelem ona yanllar yaptrr ve ba salar. Yapayuykunun balangc
500 kalarn mutsuz klar. / Madame 1776ya dayanr. Viyanal hekim
YAPISALCILIK

Mesmer (1734-1815) baz sinirli u btn. Birliktelii bir dzen or


lik belirtilerini mknatsla giderdii taya koyan elerin toplam. Kar
ni aklamt. M esmere gre mk lkl ilikileri iinde bir dizge olu
natstan kan g hastann bede turan paralarn ortaya koyduu
nine giriyor ve hastay uyutarak btn. (Bk. BTNSELLK, YA
hastal gideriyordu. Mesmer bir PISALCILIK)
sre sonra hastay uyutmak iin
mknatsn zorunlu olmadn gr Y A PISA LC ILIK (fr. structura
d: ayn ii elleriyle de yapabiliyor lisme', alm. Strukturalismus; ing.
du. Bilginler Mesmeri arlatan ilan structuralism). Bir yapt, bir olgu
ettiler. M esmerden sonra yapayuy- yu, bir deeri toplumsal-tarihsel
ku unutulur gibi oldu. Daha sonra zellikleri iinde deil de bir btn
kgiliz hekimleri M esm erin at olarak kavramay ngren reti.
yoldan ilerlediler. Yapayuyku artk Bir yapt elerinin karlkl ko
belli bir etki altnda zihnin yorulup numuna gre deerlendirmeyi n
uykuya dalmas olarak anlalyor gren eletiri yntemi. Yapsalclk
w ar ameliyatlarda uyuturucu her eyden nce bir eletiri ynte
olarak kullanlyordu. Kloroform midir ve bir yapt toplumsal-tarih
bulun d u k tan so n ra yapayuyku sel oluum koullarndan kopar-
aneliyatlarda kullanlmaz oldu. Ya makszn ele alp inceleyen toplum
payuyku hibir zaman tam anla sal eletiri anlayna kart bir an
mnda uyku deildir, o deyim ye lay iindedir. Yapsalc bak as
rindeyse eksikli uykudur; an dik dili, sanat yaptn, toplum dzeni
katle, kas geriliminin azaltlmasy ni ve daha baka yaplar barfsz
la, bir takm el kol devinimleriyle ya da koullanmam bir dizge ola
salanr; zellikle baklar uyutu rak grr, bu yaplarn kendi e
lacak kiinin gzlerinde younla leri arasndaki balarla kavranabi
trm ann yapayuyku salam ada leceim dnr. Yapsalclk ilk an
nemi byktr. Ksacas, yapa- latmn dilbilimci Ferdinand de
yuyku salayabilmek iin uygun bir Saussuren retisinde bulmu
nhsal ortam yaratabilmek gerekir. tur. Buna gre her dil yaplam
Yapayuykuda uyuyan kii uyutan bir btndr, tm dilbilgisi tantla
kiiye tam bir yumuakballkla malar zorunlu olarak yapsal tant
oymaktadr: onun tm sorularm lamalardr. Yapsalc dilbilim anla
yantlar, bylece bilinalt eler bi yna gre her dil kendi zellikle
lince karlr. (Bk. RUHBLM) riyle apayr bir btn oluturur. Her
dil zgl bir dizge olmakla apayr
YAPI (lat. atructura; fr. structu- bir yapdadr. Saussuren retisi
re\ alm. Struktur, ing. structure). budunbilimci Levi-Straussun g
Bir btn oluturan elerin duru rleriyle btnlenir. Levi-Strauss
mu. Dayank elerin oluturdu budunbilimi dnsel yaplarn ge- 501
YAPTIRIM

ni ereveli aratrmas olarak g Y A RAD ANCILIK (fr. disme;


rr. Budunbilimde en nemli ara alm . D eism u s; ing. d eism ).
trmalar dncenin gizli ya da bir Tanrnn varln benimsemekle
rpda grnmeyen zellikleriyle il birlikte tanrsal anm ve dini yad
gilidir. Buna gre budunbilimi bi syan reti. Terimi XVI. yzylda
linalt ruhsalln bilimi olarak da Sozziniiler kendilerini tanrtan
tanmlayabiliriz. Levi-Straussun mazlardan ayrmak iin kullandlar.
gelitirdii yapsalc anlay evrim Pascal tanrtammazcl da yara-
dncesinin tmyle dnda ka dancl da hristiyan inancna ay
larak her yapy indirgenemez bir kr buluyordu: Tanry sa dn
dizge olarak deerlendirir. Yapsal da arayan tm insanlar hristiyan
clk gnmzde en geni boyut dininin tmyle dlad iki eye,
larda edebiyat eletirisine uygulan tanrtanmazla ya da yaradancl-
maktadr. Rolland Barthes gibi ya a dyorlar. (Bk. DN, TANRI)
zarlarn nclnde gelien bu
eletiri anlay yapt kendisi ola Y A R A R C ILIK (fr. utilitarisme;
rak tm eleriyle kavrayp deer alm. Utilitarismus; ing. utilitaria-
lendirmeyi ngrr. Ruhbilimde ya nism). Yararc anlay. En yce de
psalclk ilevsel ruhbilimin kar eri yararllkta gren, eylemlerimi
snda yer alr. levsel ruhbilim zi zin temelinde kiinin ya da toplu
hinsel sreleri dinamik adan in mun yararna ynelik eilimleri bu
celer, buna karlk yapsalc ruh lan reti. ngiliz filozoflar Bent-
bilimin yntemi biime yneliktir, ham, John Stuart Mili ve Herbert
ruhsal olgular elerine (duyum, Spencerin dncelerinde anlat
imge) ayrarak zmeye, sonra bu mn bulan yararclk yarar en y
elerin boyutlarn (younluk, s ce deer olarak belirler. Buna gre
re) belirtmeye dayanr. Byle ol yararclk her eyden nce teme
makla yapsalc ruhbilim ayrtr- linde haz ilkeleri bulunan bir ahlak
mal ruhbilimdir. (Bk. BM, DL, anlaydr. Bentham ahlakla ilgili
DLBLM, YAPI) grlerini hazlar aritmetii for
ml zerine kurar. Benthama g
Y A P T IR IM (fr. sanction; alm. re hazlar birbirlerinden niteliksel
Sanktion; ing. sanction). Bir yasa olarak ayrlmazlar, onlar deerli k
y geerli klma yolunda uygulanan lan younluklar ve sreleridir. Mili
ceza, bazen de verilen dl. Bir yce hazlarla aa hazlan birbirin
yanl dengelemek iin verilen ce den ayrr, yksek hazlarn temeli
za. B ir yasaya ya da bir kurala ne iyilik ve doruluk fikrini yerleti
kart bir eylemi nlemek zere rir. Spencer evrim i m utluluun
kurulmu ceza uygulamas. (Bk. kayna olarak grr. Ona gre bi
YASA) reylerin mutluluu evrim iinde git
502 tike artan bir genel mutluluu ge-
YARATMA

tirecektir. M utluluklar arasnda gibi, Tanr artk dnyann va


mutlak uyumun gereklemesi in rolmasn istemese dnya yokolup
san toplumunu bir dev toplumu gidecektir: Dnya varln srd
olmaktan tede bir istek toplumu ryorsa, Tanr dnya varolsun is
durumuna getirecektir. (Bk. EV teini srdrd iindir. Aziz
RM, HAZ, HAZCILIK, MUTLU Tommaso dnyann varln sr
LUK) drmesi iin hep yeni bir eylem ge
rekmediini, ona varln veren ey
Y A R A R L I (lat. utilis', fr. utile', lemin srdn dnr. Kant iin
alm. ntzlich', ing. useful). Deeri yaratma sorunu usun atklaryla
kendinden deil bir amac gerek ilgilidir ve zlemeyecek bir so
letirmekte iyi bir ara olmasndan rundur. Spinoza yle der: Yarat
gelen. nsan yaam iin gerekli ma etkin nedenden baka nedenle
olan, yaam kolaylatran ya da rin gerekmedii bir ilemdir, bir
yaama m utluluk getiren. nsani baka deyile yaratlm bir ey va
gereksinim leri karlayan. Marx rolmak iin kendinden nce Tan-
yle der: Sunulan rn kendinde n dan baka bir eyi gerektirme
yararl deildir. Onun yararn be yen eydir. Estetik anlamnda ya
lirleyen tketicidir. ratma doal gereci kullanarak g
zeli gerekletirmek adna bir yapt
YARATMA (lat. creatio', fr. cra ortaya koymaktr. Bu anlamda ya
tion', alm. Schpfung, Schaffen', ratma biletirmeden baka bir ey
ing. cration). zgn bir eyi do deildir. Dinci gr bu biletirmeyi
al gereleri kullanarak retme. Ya yoktan varetmekle bir tutarak za
ratma kavram hem dinle hem es m an zam an sanatsal yaratm ay
tetikle ilgilidir. Dinsel anlamnda ya mahkum etmitir. Sanat doal ge
ratma en yce varln tm varl reci kullanarak insan boyunda ya
hiten varetmesi anlamna gelir. Yu ni kklyle ve byklyle
nan dncesinde yaratma kavra insan algsn amayan yaptlar ku
y yoktur: dnya tremi bir dn rar. Biletirmek bir araya toplamak
yadr, tanrlar da onda varolmu bir deil, zgn bir yap oluturmak
olan eyler olarak bulunurlar, on tr. Bu yzden Henri Delacroix y
larn hibir yaratc hatta kkten de le der: Her bileim kendini olutu
itirici gc yoktur. Buna gre ran kurucu eleri aar. Her bile
Aristoteles de yaratma fikrinden im yaratcdr. Hibir bileim ras
uzaktr, onun dnyas ncesiz-son- gele toplama deildir. Her bileim
rasz bir dnyadr. Descartes ve bir fikrin gereklemi bir biimi
skolastikler srekli yaratma fikrini dir. H er sanat yapt b ir fikrin
getirmilerdir, buna gre Tann her anmdr. Yapttan nce fikir var
an dnya zerinde tam anlamnda dr, yapt bu fikre gre oluturulur.
etkindir. Malebranchem dnd Fikir gerekleti mi yaratc zihin o 5 0 3
YARATMA

fikri en iyi dlatracak bileimi ara yapm olabilir. Bilin kendindeki ya


maya kacaktr. Buna gre yarat da kendi dndaki bir nesneyi pa
ma sreleri boyuncagzelin olu ranteze ald zaman estetik nesne
umunu iki ayr erevede ele al gereklemi olur. Bu znenin nes
mak gerekecektir: fikrin gerekle neyi belirlemesi olduu kadar nes
mesi ve fikrin dlamas ya da so nenin zneyi belirlemesidir. Esinin
mutlamas. yleyse yaratmak n gereklemesiyle ortaya kan fi
ce bir dnceyi sonra da bir eyle kir zneyle nesnenin btnletii
mi gerekletirmektir. Sanatsal fi yerdir ya da ortamdr. O zaman z
kir ussal ya da gidimli dnce er ne kendini nesneyle sarlm duyar,
evesinde ortaya konulamaz: o an oysa o ne lde nesneyle sarlm
cak bir sezgide zaman zaman us sa o lde nesneyi kavramtr.
salla da bavuran bir derin kav Estetik nesnenin gereklemesi bir
rayta kendini gsterir. Sanatsal fi heyecan konusudur ya da estetik
kir sezgide alr ve duyulur duru nesne bir heyecanla kendini ortaya
ma girer. Fikirin belirmesi esinle koyar. Flaubert yle der: Miche-
ilgilidir ya da fikir esinde cisimle- langelo, ben yaklatmda mermer
ir. Esin zihnin bir fikri retmesi titriyor derdi: gerek olan Miche-
ve sonra onu grnr ya da duyu langelonun mermere yaklatn
lur klmasdr. Hibir fikir yoktan da titrediiydi. Esin yalnzca bir
varolmaz, her fikir kavramlarn ve balang noktas deildir, yalnzca
kavramlarla rlm baka fikirle ilk dizeyi yazdran etkinlik deildir.
rin rndr. Henri Delacroix yle Esin yaratm a sreleri boyunca
der: Birok estetik esin durumuy kar konulmaz bir heyecan iinde
la ilgili dikkatli bir inceleme sanrz sk sk kendini gsterir. Gerekte
unu ortaya koyacaktr: ok zaman sanatta dlatrlan ey bir fikir ol
esinde yeni gibi grnen fikir sa maktan ok bir fikirler karma
natyla yaam, onda gelimi ve dr. Henri D elacroix yle der:
bir an gelip yeni deeri kazanm Esinle yaratmay kart durumlar
eski bir fikirdir. ok zaman onun saymak doru deildir. Yaratma s
rtl, kefedilmemi kald, son rasnda esin yeniden kendini gs
ra esin biiminde kendini ortaya terebilir. Baz sanatlarda yaratma
koyduu grlr: bilinsiz ya da bi esin edimlerinin birbirini izleyiin
linli hazrl oluturan budur, esin den baka bir ey deildir. Yaptn
onun sonucundan baka bir ey de douunu kendiliinden bir gce,
ildir. Fikrin esinle oluumu este geliimini de dnsel bir yetiye
tik nesnenin bir taslak olarak belir balayp kmak doru deildir.
mesidir. Zihin fikiri dorudan do Esinde beliren fikir yaptn basit bir
ruya kendinden getirebilir, kendi zeti ya da tasla olmaktan ok bir
gerelerinden derleyebilir, ayrca fi k noktasdr. O kendine en uy
kir zihinle d dnyann ortak bir gun anlatm zelliklerini kazanarak
YARATMA

somutlamaya yani yaptlamaya dzeyinde, duygu dzeyinde ve


eilimlidir. Fikrin dlatrlmasna dnce dzeyinde ama bir btn
yani yapta gtrlmesine gelince, olarak kendim duyurur. Gzelliiyle
bu olduka uzun yaratma abasn ilgimizi eken emay ya da biim
gerektirebilir. Esin ya da fikrin sez sel yapy ayrtrdmzda, onun
gisi her ey demek deildir, ayrca ritmik bir yapya sahip olduunu,
yaratmada gidimli dncenin de ritmik zellikler tayan simgeler
belli bir katks vardr. Bir baka den kurulmu olduunu grrz.
deyile, yaratan dnce yalnzca Buna gre gzel ritmik-simgesel bir
se z e n d n c e d e ild ir, ayn yap ortaya koyar diyebiliriz. Her
za m a n d a ta rt a n d n ced ir. yaptn yaamn eitli ritmlerinden
Hegel yle der: Belirlemeyi, ayr gelen zel ritmik bir yaps vardr,
may, semeyi bilen dnme ol her yapt bir ritmler karmadr.
makszn sanat ele almak istedii Simgeler biimbozmalarla ya da
konuya egemen olamaz, buna g zel bileimlerle elde edilir. Bayer
re gerek sanat ne yaptn bil yle der: Her sunumsal gr ke
mez diye dnmek glntr. Bu sin biimde simgeseldir: bu gr,
noktada, bilimde ve felsefede de ol byk lde simgelere bavurma
duu gibi, dsellikle ussalln or gereksinimi iinde, gerein imge
tak abasna gereksinim vardr. Fik sini elde etmek zere gerein bi
rin dlatrlmas ya da somutla imini bozar. Her simge ii anlamla
trlmas onun kendine en uygun e dolu zel bir yapdr. Simgelerin an
maya gtrlmesidir. Burada e lamlan hep birlikte bizi kendilerini
may kaba bir belirleyen olarak d yaratm olan fikrin bir benzerine
nmemek gerekir. Sanatn ema ulatrr. Yaratmaya temel olan fi
lar karmaktr, sanatsal emaclk kir sanatnn kendi fikridir. Bizi
gerekte emac olmayan bir e- dorudan o fikrin kendisine ulat
maclktr. Olmu bitmi bir btn racak rahat ve dz yollar yoktur.
lk ya da yetkin bir btnsellik ola H. Delacroix yle der: Sanat sa
rak sanat yapt znel-nesnel bir natnda kendi evindedir. Bu bir dn
duygu-dnce btn olan fikirin yadr. Sanatnn yatknl genel
dsallam biimidir. O izleyicinin likle tam anlamnda zellemitir.
algsnda ema olmaktan teye ge Sanatnn sanatnda da kendi zel
ecek ve isellie kavuacaktr, du lii, kendi zel temalar, kendi ge
yurduu anlamlarla bir heyecan ko reci vardr. Bylece gzel sanat
nusu olacaktr. te gzel dediimiz nn dnyasyla bizim dnyamz ara
ey bu emann duyu organlarmzla snda orta bir yerde durur. O bir
alglanan, yani duyumsal dzeyde soyutlamadr, ayn zamanda bir so-
kendini ortaya koyan, duygu ve d mutlamadr. Yapaylyla ya da ger
nce dzeyinde haz veren oluum ee aykr den gerekliiyle
zellikleridir. Sanatta haz duyum gerektir. Gzel hem bizimle bir 5 0 5
YARGI

birlik kurar, hem kendi iinde b- lar yklemin znede ierilmi ol


tnlkldr. Gzel bizimle k a r duu yarglardr, bunlar a p rio -
larken kendi iinde de eliir. Res n dirler, deneyle ilgili deildirler. Bi
sam Eugne Delacroix yle der: letirmeli yarglar, tersine, ykle
Gzel, bir iftliin kalt gibi akta min znede ierilmi olmad yar
rlmaz ya da verilmez. O, birbirini glardr, bunlar a posteriorV dirler,
izleyen srekli abalardan baka bir deneyle ilgilidirler. Yetkin varlk
ey olmayan direnli bir esinin r dorudur dediim zaman ayrtr-
ndr. Yaamaya ynelen her ey mal, Adam oturuyor dediim za
gibi aclarla ve yrtlmalarla iten ge man biletirmeli bir yarg ortaya
lir. (Bk. ESN, ESTETK, G koym u olurum . B u snflam a
ZEL, RTM, SANAT, SMGE) mantkta genelgeer olan bir snf
lamadr. Kant da bu snflamay be
Y A R G I (fr. jugem ent-, alm . nimser. Kantn getirdii yenilik bi-
Urteil; ing. judgement). Kavram leimsel a priori yarglarin varl
lar ya da fikirler arasndaki ilikiyi n benimsemek olmutur. Bunlar
belirleyen zihin ilemi. ki ya da da hem bileimseldirler: bunlarda yk
ha ok terim arasndaki ilikiyi be lem znede ierilmitir, hem de a
lirleyen zihin ilemi. ki ya da daha prz'orf dirler,bunlarn zorunluluklar
ok nesne arasndaki ilikinin ger deneyi amaktadr. Bilimin asl ama
ekliini benimseyen ya da yads c bu tr yarglar ortaya koymak
yan nerme. U savurm a yarglar olmaldr. rnein Her olumsal
arasndaki ilikiyi belirlerken yarg varln bir nedeni vardr dediim
da kavramlar ya da fikirler arasn de bu tr bir yarg belirlemi olu
daki ilikiyi belirler. Kant yargy rum. Varolu yarglaryla deer yar
kurallarn altna koyma gc ola glarm da birbirinden ayrmamz ge
rak tanmlar ve Bir yarg belli bil rekir. Varolu yarglar herhangi bir
gileri bilinlenmenin nesnel birlii gereklii ortaya koyan yarglardr
ne gtrme biiminden baka bir (yamur yayor). Deer yargla
ey deildir der. Buna gre Kant r niteliksel erevede bir deer be
iin yargda bulunmak bir eyin bel lirleyen yarglardr (bu tablo ok g
li bir kurala uyup uymadn belir zel). Deer yarglar zellikle ahla
lemektir. Kant yarglan drde ay kn ve sanatn alannda geerlidir.
rr: nicelik yarglar (evrensel, zel, (Bk. USAVURMA)
tekil), nitelik yarglar (olumlu,
olumsuz, belgisiz), bant yarg Y A R G IG C (alm . Urteils-
lar (belirleyici, varsaymsal, ba kraft). Kantda deer yargs orta
lal), kiplik yarglar (sorunlu, ya koyabilme gc. Kant estetikle
savl, zorunlu). Kant yarglar ay- ilgili grlerini 1790da yaymla
rtrmal ve biletirmeli olmak ze nan Kritik der Urteilskraft'da (Yar-
506 re ikiye ayrr. Ayrtrmak yarg ggcnn eletirisi) aklamtr.
Kant 1781de yaymlanan Kritik GZEL, SANAT)
der reinen Vemunftda (Salt usun
eletirisi) deneysel dncenin ya YASA (lat. lex; fr. loi; alm.
da bilim dncesinin, olgularn Gesetz; ing. law). Genel ve buyu
belirlenim dzeniyle ilgili dnce rucu kural. Bir toplumun yetkele
nin, ayrca zgr aray belirleyen rince karlan ve tm yelerin uy
ussal dncenin koullarn gs mak zorunda bulunduu forml ya
termiti; 1788de kan Kritik der da formller toplam. Doa olgu
praktischen Vernunft'da (Uygula lar arasndaki zorunlu ve sarslmaz
mal usun eletirisi) ahlak sorunlar iliki. Yasa kavramyla kural
erevesinde zgr dncenin ko kavram ok yerde birbirine kar
ullarn gstermiti. Yarggc bi yor. Yasa terimi daha ok doa
lim dncesiyle zgr dnce olgular arasndaki deimez iliki
arasnda yer alr. Salt usun eleti lerle ilgili olmak gerekir. Yetkeler-
risinde yer alan anlk bir kavram ce karlan uyulmas zorunlu for
lara dayanarak kavrama yetiiy mller zellikle kural olarak be
ken anln bir edimi olan yargg lirlenebilir. nk kural bilincin ve
c bir eyin bir kurala uyup uy istemin gereklerine gre koyulan
madm belirleme yetisidir. Kant eydir, yasa da bilincin ve doann
Yarggcnn eletirisinde iki e koullan erevesinde ortaya ka-
it yarg belirler: belirleyici yarg rlandr. Ne var ki gndelik ko
ve yanstc yarg. Bilimle ilgili olan numann gerekleri hukukla ilgili ku
belirleyici yargda bir nesneyi va rallara da yasa demeyi gerektir
rolan bir kuraln altna yerletiririz, mektedir. Ahlak, din, hukuk; este
oysa estetikle ilgili olan yanstc tik gibi kuralkoyucu (fr. normatif,
yargda bir nesneden bir kurala aim. normativ; ing. normative) bil
ykseliriz. Bir baka deyile bir gi alanlar yaam koullannn zel
z e ld e b ir ev re n se li bu lu p liklerine gre uyulmas gereken bir
karmaya yneliriz. Yanstc yar takm kurallar belirlerler. Bilim er
gda yani beeni yargsnda znelle evesinde yasa deney yoluyla ol
nesnel btnleir. Kant yle der: gular arasndaki zorunlu ilikilerin
Genel olarak anlk kurallar yetisi belirlenmesi sonucu ortaya kan
olarak tanmlanrsa, yarggc ku formllerdir. Bu erevede her ya
rallar altna koyma yetisi yani bir sa tmevanmla elde edilir: ayn ol
eyin belli bir kural altnda olup ol guyu birok defa gzlemleriz ve de
madn anlama yetisidir. Belirle imezdi bulduumuz anda yasaya
yici yargda bir zeli bir evrensele ykselmi oluruz. Yasann doru
balarz ya da onun zorunlu olarak lanmas gene deney yoluyla olacak
baland evrenseli gsteririz. tr: yasadan olguya yneli bir tm
Yanstc yargda bir zele uygun dengelim abasn gerektirecektir.
evrenseli ararz. (Bk. ESTETK, Bu da ya szkonusu olgunun labo-
YASA

ratuvarda yeniden oluturulmasy Toplum yasalarna gelince, bunlar


la ya da doada yeniden gzlem- her toplumun kendi yapma, ken
lenmesiyle olacaktr. En eski top di anlayna, kendi deerlerine uy
lumlar doa yasas kavrayna gk gun olarak ortaya koymu olduu
leri gzlemleyerek ve bylece gk yaam formlleridir. Bu formller
bilimin temelini atarak ulatlar. uygulanabilir olduklar lde kal
Henri Poincare Gkbilim bize ya c olacaklar, yaam koullan dei
salarn varln retmekle kalma tike de geerliliklerini yitirecekler
d, bu yasalarn zorunlu olduklarn dir. Bu yzden her yasa ortaya k
da rettider. Poincarye gre t toplumun renklerini tar. Ya
B ilim sel yasalar yapay yasalar salar glerini greneklerden alr
deillerdir. Onlar olum sal diye der Helvetius. Yasalar alknn k
belirlem em iz iin hibir neden leleridir der Plautus da. Her yasa
yoktur.(..) nsan zihninin doada kesinliiyle ya da katlyla belir
bulduuna inand uyum zihnin gindir. Bir latin atasz bunu yle
dnda varolabilir mi? Hayr, elbette belirtir: D ura lex se d lex (Yasa
kendisini kavrayan, gren, sezen katdr ama yasadr). Yasalann kat
dnceden tmyle bamsz bir olmasndan yana olanlar vardr. J.L.
gereklik olas deildir. (..) Ancak Mercier Psrk bir yasa her za
nesnel gereklik dediim iz ey man kt bir yasadr der. Danton
sonunda birok dnen varlkta Yasa korkun olsun, her ey dze
ortak olan ve herkes iin ortak nine girsin ister. Vaktiyle Sparte
olabilecek olan eydir. Bu ortak yan kral Pausanias yle demitir: Ya
(..) belki de matematiin yasalaryla sa insanlar zerinde yetke olmal
aklanm uyumdan baka bir ey dr, insanlar yasa zerinde deil.
deildir. Bergson yle der: Do Ancak yasalara gven genelgeer
ann belli bir dzeni var, bu dzen gibidir: hemen herkes yasadan ya
kendini yasalarla ortaya koyuyor: nadr. Yasann bittii yerde zor
olgular bu dzene uymak iin bu balk balar der W. Pitt. Bir halk
yasalara baeeceklerdir. Bilim yasalar gl olduu zaman g-
adam yasann olgulara egemen ol ldr der Publilius Syrus. te
duuna, sonu olarak Platonda yandan Anatole France yasalarn
eylerin dzenlerini kurmalarn ahlaki ynn belirlemek iin y
salayan dea gibi onlar nceledi- le der. Yasalar doru olursa insan
ine inanmaktan kendini alamaz. lar da doru olur. Camille Des
L. de Broglie de yle der: Doa moulins sorunu istem asndan ele
yasalar vardr demek olgular de alr:Bir ulusun istemi yasadr. Ya
imez bir dzende birbirlerine ba salara gvenmeyenler de vardr. A.
lanrlar ve bir koullar toplam ger Vermorel yle der: Siyasal dilde
ekletiinde u olgu zorunlu ola zgrlk denilen ey yasalar yap
508 rak kendini gsterir dem ektir. ma hakkdr yani zgrl zinci
re vurma hakkdr. Tacitus da vak ruhu adl yapt ada yasa dze
tiyle yle demiti: Devlet bozul ninin temel kitab gibidir. Yasa ge
duka yasa kar. Yasa dzeni en nel olarak yeryznn tm halkla
eski uygarlklardan bu yana tm rn yneten insan usudur der
toplumlarda u ya da bu biimde Montesquieu. Ona gre Yasalar
geerli olmutur. Eski toplumlarda da belli bir saflk olmaldr. nsan
kargak bir dzen ortaya ktn larn ktlklerini cezalandrmak
da yani toplumsal denge bozuldu iin yaplm olan yasalar kendile
unda yneticiler yasakoyucu ol rinde byk bir masumluk tama
mulardr. Smerlerde Urukagina, ldrlar. M ontesquieu yle der:
Ur-Nammu, Lipit-tar, Asurlular Yasalar en yaygn anlamnda ey
dneminde Babil kral Hammurabi lerin doasndan tremi ilikiler
yasakoyucu krallar oldular. Yuna dir; bu anlamda tm varlklarn ya
nistanda tiranlk grevi yapan ki salar vardr, tanrsalln yasalar
ilerin en nls olan Atinal So vardr, maddi dnyann yasalar
lon Atinann kargak bir dnemin vardr, insandan stn ruhlarn ya
de koyduu ve uygulad yasala salar vardr, hayvanlarn yasalar
ryla nl oldu. Gerek anlamda ya vardr, insann yasalar vardr.
sa gereksinimi Yenian karma Montesquieu, Spinoza gibi d
k yapl toplumlannda ortaya k nr. Tannnm evreni geliigzel bir
mtr. Yeniam balarndaki mut- istemle deil kendi yasalarna gre
lakynetimlerde kraln sz yasa yarattna ve kurduuna inanr:
yerine geiyordu. Her mutlakyne- Yaratan bu kurallar olmadan da
tim dzeninde kralln yce yasa dnyay ynetebilirdi gr sa
larndan szedilse de yazl herhangi madr, nk dnya bu kurallarn
bir yasa yoktu, daha dorusu kra dnda varolmayacakt. Montes-
ln yetkesini azaltacak ya da snr quieuye gre, yasalardan tr
layacak herhangi bir anayasa d Her eitlilik bir tekbiimciliktir,
zeni yoktu. Yasa gereksinimi zel her deiim birkalclktr. Gerek
likle XVIII. yzyldan sonra ken te nsan dnyasnn da fiziksel
dini gsterdi. Biz bu gereksinimin dnya gibi iyi ynetilmesi gerekir.
en youn anlamn Montesquieude nk insan dnyas doas gere
buluyoruz. Montesquieu zellikle i deimez olan yasalara sahip ol
an kurumlarm eletirir, zgr makla birlikte bu yasalar fizik dn
ln nemini ve deerini tartr: yann kendi yasalarn izledii gibi
ona gre insan Tannnn koyduu izlemez. nk dnen tek tek
yasalar durm adan bozar, kendi varlklar kendi doalaryla snrldr
koyduu yasalar durmadan dei lar ve buna gre yanlmaya eilim
tirir. M ontesquieu Ben yasalarn lidirler, te yandan kendilerine g
bedenini deil ruhunu aryorum re eylemde bulunmalar doalar
der. M ontesquieunn Yasalarn gereidir. Bu yzden onlar kendi
YAAM

ilkel yasalarm sk skya izlemez gk, yreimin derininde ahlakn


ler ve kendileri iin koyduklar ya yasalar. / Shakespeare: Yasa
salara her zaman uymazlar. Ksa uyuyor olsa da lm em iti. / J.
cas, insann uyduu yasallk do Swift: Yasalar rmcek alarna
ann uyduu yasallk kadar belir benzerler, kk sinekleri tutar,
lenmi ya da belirleyici deildir. n eekanlarn veyabananlarm gei
san, fiziksel bir varlk olarak, tm rirler. / olohof: Yaam insanla
br varlklar gibi, deimez yasa ra hibir yerde yazl olmayan ya
larla ynetilmektedir, ancak, d salarn yazdrr. / Diderot: A n
nen bir varlk olarak o, Tanrnn lamsz yasalara bu yasalar dzelti
koyduu yasalar deitirir. Onun lene kadar kar kacaz ve o za
kendini ynetmesi gerekir, bunun mana kadar onlara krkrne ba-
la birlikte o snrl bir varlktr, tm eeceiz. / Camus: nsann en
snrl varlklar gibi bilgisizlie ve byk sknts yasasz yarglan
yanlgya yatkndr. yle der maktr. / Vauvenargues: Yasalar
Montesquieu: Ben bir lkeye git dan daha ciddi olan insan tirandr.
tiim zaman burada iyi yasalar var (Bk. ADALET, HUKUK)
m diye aratrmyorum, olan ya
salar uygulanyor mu uygulanm YAAM (lat. vita\ fr. vie; aim.
yor mu diye aratryorum, nk Leben; ing. life). Canl varlklarn
her yerde ok iyi yasalar var. Mon- varlklarn srdrme etkinliklerinin
tesquieuye gre Yararsz yasalar btn. Bir bireyin varln srdr
gerekli yasalar zayflatmaktadr. me etkinliklerinin balad noktayla
/ Honor de Balzac: nsan yasala bittii nokta arasnda kalan sre ve
r tutkularn nda yarglar. / E. bu sreyle ilgili olaylar. Canllarn
Burke: Yasalar da evler gibi bir doumdan lme kadar sren va
birlerine yaslanrlar. / Pindare: Ya rolu etkinlikleri toplam. Canlla
sa, dnyann, insanlarn ve tanrla rn, zellikle insann varolu etkin
rn kraliesi. / Caius Petronius Ar- liklerini srdrm e biim i. Paul
biter: Parann egemen olduu yer Foulquie yaam Varoluun ve or
de ne yapabilir yasalar? / Plautus: ganik etkinliin belirleyici olgular
Yasa zenginlerle yoksullara ayn nn, incelenmesi biyolojinin konu
hakk vermez. / C.C. Colton: Ya su olan o lg u la rn ilk e si diye
sa ve drstlk Tanrmn birletir tanmlar. Yaam denilince her ey
dii, insann ayrd iki eydir. / den nce canllarn bata reme ve
J. Perk: Gerek zgrlk yasala beslenme olmak zere tm varo
ra baeer. / Lope de Vega: Ya lu etkinliklerini dnrz. Ancak
sann ktl dourduunu gr insan iin yaam biyolojik ere
myor musun? / Carlo Dossi: Ya vede kalmaz, duygusal ve dn
sa tm sefiller iin ayn eydir. / sel etkinlikleri de ierir. nk in
1. Kant: Bamn stnde yldzl san yalnzca biyolojik bir varlk de
YAAMSALATILIM

il ayn zamanda bilinli bir varlk culuktur der. K onfuius sorar:


tr. Platonun A>/'founda u sz Yaamn ne olduunu bilmeyince
okuruz: nemli olan yaamak de lm nasl tanyacaz? / Samuel
il iyi yaamaktr. nsan yaam Butler: Yaam yetersiz ncller
hayvanlarn yaam gibi tek boyut den yeterli sonular karma sa
lu deil boyutludur: onun bir natdr. / H. Havelock Ellis: Ya
gemii, bir imdisi, bir de gelece am bir sanat gibi alnabilir. /
i vardr. Her insan bireyi gelecee Shakespeare: Yeterince yaadm;
ak bir varlktr yani uman ve ta yaammn yolu imdi sararm ve
sarlayan bir varlktr. nsan sayg kurumu yapraklar arasnda yitip
snn temelinde de bir somut ger gidiyor. / H.F. Amiel : Her yaam
eklik yatar: gelecei olan bir var kendi sonunu k u ra r. / S aint-
lk umut eder, umut eden her var Exupry: Sonsuzluk iin deil de
lk saygdeerdir. M.. IV. yzyl kendi yaam iin alyorsa insan
da Theokritos Yaam varsa umut dan h i b ir ey u m m a. / R.
da vardr diyordu. Montaigne ya Vailland: Yaam bana tm biim
amn insan etkinlikleriyle bir an lerinde (..) dramatik olarak d
lam kazandn dnr ve Ya nlebilir ve aklanabilir grn
am kendinde ne iyi ne ktdr, yor. / A. Camus: zm lmse
yaam sizin yapp ettiklerinize g doru yolda deiliz demektir. Do
re iyinin ve ktnn yeridir der. ru yol yaama, gnee gtren yol
Yaamak, her durumda insani et dur. (Bk. LM)
kinlikler ortaya koymaktr. Yalnz
varolmak yetmez, yaamak da ge YAAM ADN (fr. rvivis
rekir der Plutharkos. Filozoflar cence; alm. Wiederaufleben; ing.
yaamn kolay bir i olmadn, er reviving). Bir sre unutulmu olan
demli yaamann bir sanat olduu ruhsal durumlarn yeniden ortaya
nu dnrler. Yaam renmek kmas.
iin btn bir yaam gerekir der
Seneca. Yaam ksa ve geldigeti YAAMSAL A T IL IM (fr. lan
grenler ounluktadr. Varron n vital). Bergson felsefesinde yaa
san bir sabun kp gibidir der. mn kkel atlm. Bergson yle
Latinler yaam dncenin teme der: Bu yaamn kkel atlmdr,
line yerletiren forml verdiler: terimler arasnda balant izgisi
Primum vivere, deinde philosop- oluturan gelimi organizmalarn
hari (nce yaamak sonra felse araclyla bir tohum oluumundan
fe yapm ak). Yaam her zam an sonraki bir tohum oluumuna ge
lmle birlikte anlr. Dnrler de er. Bergsona gre evrende her
herkes gibi lm yaamn bir ger- eyi yaamla, yaam sal atlm la
eklii o larak yaarlar. Seneca aklamak gerekir. Bergsona gre
Tm yaam lme doru bir yol yaam bizim u kk dnyamzla
YAAMSALCILIK

snrl deildir, evrenseldir. Her e kinlii kadar resim yapma ya da iir


yi, maddeyi de yaamsal atlmla yazma yetenei de yatknlklar ara
aklamamz gerekir. Yaamsal at sna girmektedir. Birey yatknlkla
lma canl atlm da diyebiliriz. rn ocukluun ilk deneyimleri ara
snda bilinsiz ve gzle grlmez
Y A A M SA LCILIK (fr. vitalism; bir biimde kazanmakta ve onlar
alm. Vtalismus', ing. vitalism).Ya- dokuz ya da on yalarndan sonra
am olgularnn fiziksel ve kimya gelitirebilmektedir. Daha ok ge
sal olgulara indirgenemeyeceini litirilmi dnsel kazanmlarla il
ne sren retilerin tm. Her bi gili olan yatknlk kavramm zel
reyde ruhun ve organizmann d likle yanl bir kavrayla doutan
nda yaam olgularn belirleyici bir diye belirlenen yetenek'den (fr.
yaamsallk ilkesinin varolduunu habilet', alm. G eschicklichkeit\
ileri sren reti. Pythagoras ve ing. ability) ayrmak gerekir. Ye
A ristotelesden sonra Bordeu ve tenek olduka bulank ve gizemli
Barthez gibi filozoflar yaamsalc- bir kavramdr. Her kiinin apayr
ln srdrcleri oldular. Claude yatknlklar vardr, baz kiiler baz
Bemard daha sonra yaamsalclar- kiilerden daha yatkndrlar. Biz
dan yana kt: Yaamsalalar canl hepimiz her eyi yapamayz der
varlklarn kaba doada bulunma Vergilius. (Bk. ETM)
yan ve dolaysyla kendilerine z
g olan olgular ortaya koyduklar YAZGI (lat. fatalitas-, fr. fatalite-,
n sylemek istiyorlarsa ben de on alm. Fatalitat, ing. fatality). Ger
lardan yanaym. Ben de gerekten eklemesi kanlmaz olan eyin
canl oluum larn yalnzca kaba zyaps. Tmolgulan nceden be
maddede tannan fziksel-kimyasal lirledii dnlen gizil g. nsan
olgularla aydnlatlamayacana ina lar en eski zamanlardan beri doa
nyorum. (Bk. YAAM) st gizil glere ve dolaysyla yaz
gya inanmlardr. Bu inanca gre
YATK IN LIK (fr. aptitude\ alm. tam olarak belirleyici bir biimde
Eignung; ing. ability). Bir ii ger yaam u ya da bu akn g tara
ekletirmekte kiiyi gl klan fndan tm geleceiyle belirlenmi
zellik. Beceri isteyen abalan ger tir ve insann buna kar herhangi
ekletirmekte doal ya da edinil bir ey yapmas olasl yoktur. Her
mi zellik. ada ruhbilim yat yazg fikri yazlan yazlmtr for
knlk kavramna ayr bir yer veri ml stne kurulmutur. A. Vi-
yor. zellikle Edouard Claparedein net Yazg ve kayra ayn eydir
iledii bu kavram bireyleri birbi der. Erik Satieye gre Yazg bi
rinden ayrmay salayan zellikle zim istediimiz eydir. Antoine de
ri belirliyor. Dikkat gsterme g Saint-Exupry yle der: Dsal
c, yarglar ortaya koyabilme yet yazg diye bir ey yoktur. Ancak
YAZGICILIK

bir isel yazg vardr: bir an gelir, felsefesindedir. Yunan uygarln


insan kendini krlgan duyar, o za dan nceki uygarlklarda da yazg
man yanllar sizi bir badnmesi fikri vardr. Yunanl, evreni bir kar-
gibi kendilerine ekerler. (Bk. D konulmaz dnllkler alan ola
YALEKTK, DNCE, KAYRA) rak gryordu. Bu grn olu
masnda elbette evrendeki evrim
Y A ZG IC IL IK (fr. fatalisme; alm. sel dzenin (gece-gndz, yaz-
Fatalismus; ing. fatalism). Evren k...) etkisi byk olmutur. Bu
de tm olgularn nceden belirlen na bal olarak yunan trajedisi yaz
mi olduunu ne sren retile g fikri zerine kurulmutur: baa
rin tm. Evrenin ve insann yaz gelecek olanlar nceden belirlen
gsn Tannnn nceden belirlemi mitir, kii ne yapsa bunlar nle
olduunu, insanlarn bunu deiti yemez. Sophoklesin Oidipus epi
remeyeceini benimseyen tm Kolono sunda u satrlarla karla
retileri yazgclk ad altnda topla rz: Eylemlerim mi? Onlara ben
yabiliriz. zellikle bir din retisi katlandm, onlar ben yapmadm.
olan ve hemen hemen btn dinle zlediim yolu hibir ey bilme
rin, daha ok da tektanrc dinlerin den izledim. Stoaclk da doac
zn oluturan yazgclk insann anlay iinde bir yazgclkt. Bu
kendi yaamyla ilgili dntrc maddeci felsefe insann doadaki
kararlar alamayacan bildirir; bu yasallk (logos) karsnda herhan
na gre yaam tam tamna bir be- gi bir deitirici g tamadna,
lirlenmilikler alandr. Bu yzden erdemli yaamann doay sk s
maddeci belirlenimcilie kart ola kya izlemekle salanacana ina
rak ruhu belirlenimcilii dinselli- nyordu. Tektanrc dinler yazgc
in temel anlatm olarak grebili lk inancn gelitirmilerdir. Bu din
riz. Yazg konusunda dinci bak ler insan her zaman tanrsallk kar
alar elikili grnrler: baz din snda gsz, baeen bir varlk
ciler insanda tanrsal istemden pay olarak gstermilerdir. Felsefe ala
alan bir insani istemin varln be nnda belirlenimcilie yaslanld
nimserken (Aziz Tommaso), baz lde zorunlu olarak yazgcla
dinciler evrende her anlamda ke ynelinmitir. rnein Spinozamn
sin bir belirlenim dzeninin geerli her eyi tanr istemine dayandran
olduunu, insan iin zgrlk ya heptannc felsefesi zgrl ke
da istemlilik diye bir eyin szko- sinlikle yoksayarak tam anlamnda
nusu olmadn benimserler (Aziz yazgc olur. Gene de dinsel belir
Augustinus). Bylece yazgclk in lenimcilik demek olan yazgcl
san zgrln kkten yadsya genel anlamda belirlenimcilikten
rak insan belli bir yazgya doru ayrmak gerekir. (Bk. DYALEK
ilerleyen bir varlk olarak belirler. TK, DNCE, KAYRA, LO
Yazgc dncenin kkleri yunan GOS, YAZGI) 513
YAZMAYTM

Y A Z M A Y T M (fr. agraphie\ YENDENYAAMA (fr. param-


alm. A g ra p h ie; ing. agraphia). nesie\ alm. Paramnesie; ing. pa-
Yazma yeteneinin yitirilmesi. Yaz- ramnesia). Daha nce yaanm
mayitimi organik bir nedene, baz bir durumu tm ayrntlaryla yeni
beyin bozukluklarna bal olarak den yaama duygusu uyandran ya
geliir. (Bk. OKUMAYTM) nlsama.

YED B L G E L E R lk yunan filo YETENEK Bk. YATKINLIK.


zoflar ve felsefe tarihinin ilk filo
zoflar. Bu ahlak filozoflar hep ye Y E T E R NEDEN L K E S (fr.
di kii saylm, ancak deiik ad principe de raison suffisantee; alm.
larla belirlenmitir. Daha ok u yedi Satz vom zureichenden G runde;
kiinin ad geer: Kleobulos, Solon, ing. principle o f sufficient reason).
Khilon, Pittakos, Thaes, Bias, Pe- Varolan her eyin bir nedeni oldu
riandros. lk felsefe tarihisi ola u ilkesi. Yeter neden ilkesini
rak anlan Diogenes Laertios skit Leibniz ortaya koymutur ve onu
filozofu Anakharsis, Khenli (Pe- ayn zamanda belirleyici neden il
loponnesos) Myson, Syros adasn kesi (fr. principe de raison deter-
dan Pherekydes ve Knossoslu (Gi minante) diye adlandrmtr. Le
rit) Epimenidesi de bu filozoflar ibniz yle der: Hibir doru ya
arasnda sayabileceimizi syler. da varlk, hibir gerek nerme
Bazlar tiranlk da yapm olan bu onun neden byle olduunu ve ba
filozoflar evren sorunlaryla hemen ka trl olmadn belirleyen ye
hemen hi ilgilenmeden ahlak so terli bir neden olmakszn varola-
runlarna ynelm iler, Yunanis maz, bu nedenler genellikle bizce
tann smrgeletirme dnemle bilinm ese d e . L e ib n iz e gre
rine girerek salad ar ve den ruhum uz yalnzca fikirleri deil
gesiz zenginlikle gelen ahlak sorun ilkeleri de barndrr. zdelik ilkesi,
larn toplumsal erevede tarta elimezlik ilkesi, yeter neden ilkesi
rak zmeye almlardr. gibi ilkelerden baka ilkeler de
vardr. Bunlar anln kendinden
Y EN D EN C SM LEM E (fr. elde ettii lm sz dorulardr.
rincarnation, palingenesie; alm. U sun d o ru la r z o ru n lu y k e n
Wiedergeburt, Palingenesie', ing. olgunun dorular olum saldr,
rincarnation, palingenesis). Olay bunlar baka trl de olabilirdi diye
larn evrimsel biimde yinelendii d n d m z d o ru la rd r.
inanc. Varlklarn ve insanlarn ye O lgunun dorular yeter neden
niden dnyaya geldii inanc. Daha ilkesine baldr. Bir baka deyile
nce herhangi bir bedende bulunan zorunlu nerm eler tanrsal usa,
bir ruhun bu defa bir baka bedene olumsal nermeler tanrsal isteme
514 girmesi. (Bk. EVRMLLK) baldr. Schopenhauere gre ye-
YETKNLK

ter neden ilesinin iki biimi vardr: nn geerli olduunu dnebiliriz.


biri, doru olmak iin zorunlu ola Ancak eski ruhbilim yetileri birbi
rak her zaman bir nedeni olmas rinden bamsz, apayr gler ola
gereken yarglar, br zorunlu rak alma eilimindeydi. Gerekte
olarak bir nedeni olmas gereken insan ruhsall tm yetileriyle bir
gerek nesne oluumlar. Arthur btn oluturur ve yetiler snfla
Schopenhauere gre yeter neden mas bu durumda azok yapay bir
ilkesi olu'la, tanma' yla, varlk' la snflama olarak kalr, nk rne
ve eylem 'le ilgilidir. Schopenhauer in duyumsamann nerede bitip d
yle der: Bilgide bilin kendini d nmenin nerede baladn kes
ve i duyarllk (alrlk) olarak, anlk tirmek olas deildir. (Bk. EYLEM,
ve us olarak ortaya koyarken z DUYUM, DNCE)
neye ve nesneye ayrlr ve baka
bir ey iermez. zne iin nesne Y ET K N L K (fr. adolescence;
olmak ve sunumumuz olmak ayn d\m.Jugendalter\mg. adolescence).
anlama gelir. Tm sunumlarmz Erginlik dnemini izleyen genkz-
znenin nesneleridir ve znenin lk ya da delikanllk dnemi. Er
tm nesneleri bizim sunumlanmz- ginlik dnemi ocuklukla yetikin
dr. Gerekte, tm sunumlarmz lik arasnda yer alan ok sorunlu
arasnda belli bir kurala uyan bir bir dnemdir ve balama ve son
iliki vardr. (...) Bu iliki yeter ne bulma noktalar kiiye gre dei
den ilkesiyle aklanr. (Bk. E iklikler gsterir. Bu yzden yeti
LK, NCESEL UYUM, Z kinliin u ya da bu yata balad
DELK) n kesin olarak belirtme olasl
yoktur. klim, aile, kltr koullar
Y E T (lat. facultas', fr. facult', yannda bireysel koullar da son
alm. Fhigkeit, Vermgen', ing. derece belirleyicidir. Yetikinliin
faculty). Trsel dzeyde yapabil temel zellii cinsel igdnn be
me gc. Yetenek ve yatknlk ka- lirgin bir biimde kendini gster
zanmlarla ilgilidir ve bireysel d mesi ve dnsel hatta metafizik
zeyde szkonusudur. Yeti, doru sorunlarn kiinin bilincinde ba yeri
dan doruya trle ilgilidir ve trn almasdr. Erginlikle balayan ye
tm salkl bireylerinde etkindir. tikinlik dnemi ortalam a yirmi
Klasik ruhbilimde insan tr iin yalann sonlarnda bitmi olacak,
ayr yeti belirlenirdi: dnme yeti kii bundan byle ok uzun bir ye
si tm dnsel yaamn temelini time ve olgunlama dnemini tm
olutururdu; duyumsama yetisi d etrefil sorunlaryla birlikte geride
dnyadan duyumlar almakla belir brakarak yetimi birey durumu
gindi; eyleme yetisi istem, zgr na girecektir. O artk toplumun bi
lk, eilim gibi etkinlikleri salama linli bir yesi olacak, toplumsal,
yetiiydi. Bugn de bu smflama- ahlaki, estetik deerleri olan bir 515
YETKE

varlk olarak bilinecektir. Ancak bu k ailelerde yetke olmak bask uy


durum elbette salkl bir ocukluk gulamak anlamna geldiinden bu
ve salkl bir erginlik geirenler iin ailelerin birou ocuklarn babo
szkonusudur. (Bk. OCUKLUK, bir yaam biimini semesiyle hat
ERGNLK) ta evden kamasyla tam bir yk
ma ya da paralanmaya uramak
Y E T K E (lat. auctoritas', fr. auto tadr. Yetke yokluunun ocuklar
rit; alm. Autoritt', ing. authority). ve genleri bunalma drd,
Bakasn ynetme, bakasna ege onlar ahlakd eilimlere ittii ke
men olma gc. Kendine bae- sindir. Bu yzden yanl bir yetke
dirme gc. Yetke bir toplumun ya nin bir yetke eksikliinden daha k
am dzenini belirler ve. yetkenin t sonular olabileceini unutma
bittii yerde kargaa balar. Her mak gerekir. ocuklarndan ve
yetke bireyleri kendine uymaya zor zellikle ocuklarnn tm gelece
lar. Yetke ne kadar ussalsa ve top inden kendilerini sorumlu sayan
lumun yararna gre olumusa bi bir takm kat anababalar ocukla
rey yetkeye uymakta o lde is rna gitmeleri gereken yolu gste
tekli olacaktr. Yetke sz yasadan rirken onlann zelliklerini, yatkn
ok bir ynetici kiiyi ya da yne lklarn, eilimlerini hesaba katma
tici kiiler topluluunu dndrr. yarak geliigzel davranabilmekte
Yasann gerek anlamda yetke ola dirler. Gerek bir yetke zorla be
bildii yerde zorbalk szkonusu nimseten deil tartarak doru yolu
olmayacaktr. Paul-Louis Courier bulduran yetkedir. (Bk. AHLAK,
yle der: Baylar, Fransada en ETM)
byk szck yetkedir. Baka yer
de yasa derler bizde yetke. Bask YOKSAM A Bk. OLUMSUZLA-
c yetkeye kar koyabilecek tek MA.
g insan usudur. Voltaire yle
der: Yalnzca usun egemen olduu Y O K SU N LU K (fr. frustration\
yerde yetkeye bavurmaya kalk alm. Enttuschung, Unbefriedigt
mayn. Yetke ada ruhbilimde sein', ing. frustration). Bir kiinin
ve eitimbilimde nemli bir yer tu beklediini elde edememesi duru
tar. Eitimbilimciler ocuk yetitir mu. Gerekli doyuma ulaamam,
mede yetkenin sevgi kadar nemli umduklarn bulamam kiinin du
olduunu sylerler. Toplumbilim rumu. Ruhbilimcilerin belirttii gi
cilerin ve ruhbilimcilerin pekok l bi yoksunluk onarlamayan bir du
kede yapm olduu soruturma rumdur, bu yanyla adaletsizlie
lar genlerde ruhsal ve ahlaki bo benzer. oklar yoksunluun pek
zukluklarn byk lde yetke ek erken, anneyle ilikilerde balad
sikliinden ortaya ktn gster m, anne sevgisindeki azln ya
516 mitir. zellikle kltr dzeyi d da tutarszln kiiyi ileride idde
YNELGENLK

te itecek yoksunluklara yolatn Spitz anneden yoksun kalan ocuk-


bildirirler. Yoksunluun rn yal lann mikroplu hastalklara ok ko
nzca iddet eilimi deildir, ayn lay tutulabildiklerini saptamtr.
zam an d a ken d in e kapanm a is Yoksunluk duygusuyla byyen
teidir. iddet uygulayamayan kii ocuklar bencil, yrtc, an duyarl
bir eit sessiz iddet uygulayarak ve baml olmaktadrlar. yi bir ei
ya da iddetin ynn kendine e tim yoksunluu gideremese de yok
virerek dnyadan uzaklar ve ken sunluun at yaralan sarabilecek,
di dnyasna snr. Yoksunlua kiiyi bunalml ya da bountulu ol
uram kii arzularn yerine geti maktan karabilecektir. (Bk. EK-
rememi kiidir, ayrca arzularn SKKALI)
gerekletirmenin kendisi iin bir
hak olduuna inanm kiidir. O Y N ELG EN LK (fr. intention-
kendisini suyun banda susuz kal nalite; alm. Intentionalitt', ing.
m duyar ya da o meyva aacnn intentionality). Ynelim durumun
dibinde kpek olduu iin meyva- da olma. Ynelime yatkn olma.
ya uzanamayan a ve susuz kal Zihnin bir nesneye etkin bir yne
m kiidir. Yoksun brakan neden lim iinde olmas. Kk skolastik
ler ok zaman dtadr, ama bunlar felsefeye dayanan ynelgenlik Hus-
ite de olabilir. Ahlak anlay gere serlin ve br olgubilimcilerin ve
i kar cinsle rahat iliki kurama onlarn izinden giden varoluula
yan kii kendi iinde yoksunluk rn temel kavramlarndan biri du
kaynaklan bulundurmaktadr. D- rum una geldi. ada felsefede
adnk kiiler yoksunluu kendi ynelgenlik geni lde Franz
ne kapal kiilerden daha ok du Brentanonun dncelerinde yer
yacaklardr. Yoksunlua tepkiler tutar. Aristotelesin ve skolastikle
deiiktir: bunlar yoksun brakan rin etkisinde yaptlar vermi olan
etkenin doasna bal olduklan gi Brentano, zne ve nesne ilikilerin
bi yoksun kalan kiinin kiiliine de de ynelgenlii belirleyici bir kav
bal olabilirler (N. Sillamy). Okul ram olarak ele alr, bilenin bilinenle
andaki ocuklar arasnda pekok bir ynelgenlik dzeyinde zde
intihar giriiminin nedeni yoksun letiini bildirir. Brentano iin y
luklardr. Bu konuda hayvanlar ara nelgenlik bir eye ynelen bilincin
snda yaplan deneyler de ilgin so temel zelliidir. Husserl de ynel
nular vermitir. Karanlkta anne genlii ayn anlamda ele alr. (Bk.
lerinin memesini emmeye braklan OLGUBLM)
iki olaktan biri bir sre annesinin
yanndan alnmakta, br btn Y N ELM (lat. intentio', fr. Inten
gn annesiyle braklmaktadr. An tion; alm. Absicht; ing. intention).
nesiyle braklan uyum salarken, Engellerle dolu olabilecek bir yol
annesinden alman lmektedir. R. da bir yere ulaabilmek iin aba
YNELM

gsterme eilimi. Kendi iin bir sel koullar olgunlamal, yani re


ama belirleme ve o amaca doru tim ilikileri varolan siyasal stya
ilerleme. Skolastikler iki eit y pyla tam anlamnda elikiye d-
nelim belirlerdi: ilk ynelim zihnin melidir. Aristoteles Politika'nn 4.
bir bilgi nesnesine uyarlanmasyd; kitabnda ynetimle ilgili olarak un
ikinci ynelim zihnin kendi dn lar syler: Teki ynetimler ara
ce edimleri zerine ynelmesiydi. snda ortak kar gz nnde tu
Ynelimde her zaman birdnsel tana genellikle krallk denir. Az ki
ve bir de eylemsel yan var gibidir inin ynetimine soyluluk denir.
ya da ynelimleri dnselolanlar ounluk ortak kar gzeterek
ve eylemsel olanlar diye ikiye ay egemen oluyorsa buna tm yne-
rabiliriz. nsan, srekli tasarlayan timbiimlerinde ortak olan ad ve
bir varlk olmakla her zaman bir y ririz: cumhuriyet. Aristotelese g
nelim iindedir. Her ynelim bir ta re kralln sapm biimi tiranlk,
sary ve bir istemli k gerekti soyluluun sapm biimi oligari,
rir. stemsiz ynelimler kadar iyi cum huriyetin sapm biimi de
tasarlanmam ynelimler de ayr mokrasidir. Montesquieu yne
yolda kalmaya mahkumdur. Ancak tim biimi belirledi: despotluk, mut-
istemle ynelimi birbirine ka lakynetim, demokrasi. Despotluk
rtrmamak gerekir. stem belirgin korkuya dayanr ve Dounun b
dir, tutarldr, inatdr; oysa yne yk lkelerine uygun der. Mut-
lim daha az belirgindir hatta bula lakynetim onura dayanr. Filozo
nktr. fa gre kendi lkesi Fransa iin en
uygun ynetimbiimi mutlakyne-
Y N E T M B M (fr. rgime-, timdir. Demokrasi iyi bir rejimdir
alm. Regime; ing. regime). Bir dev ama kk lkelere uygundur. (Bk.
letin toplumsal, siyasal ve iktisadi DEVLET, D EM O K R A S,TO P
yaplan. Roger Martin du Gard LUM)
Her toplumsal ynetimbiimi in
san doasnda iyilemez biimde va YN TEM (lat. methodus', fr. mt
rolan eyi kanlmaz biimde yan hode; alm. Methode; ing. method).
stmaya mahkumdur diyerek bize Dnceyi bir amaca ynelten i
lksel ynetimbiimlerinin varo- lemlerin toplam. ngrlm bir
lamayacan duyurur. M arxa g sonuca ulatran usullerin toplam.
re retim ilikilerini siyasal yne nceden belirlenmi bir tasarma
timler belirlemez, tersine siyasal y gre ortaya konulan ussal ilemler
netimleri retim ilikileri belirler. Bu btn. Bir aratrmann en sa
yzden herhangi bir siyasal yne- lkl biimde ve en ksa yoldan ger
timbiimini istediimiz anda gn eklemesini salayan usuller top
lmze gre ortadan kaldramayz. lam. Zihnin bir doruyu ortaya ko
518 Bunun iin gerekli iktisadi ve tarih yabilmek iin izledii kurallar top
YNTEM

lam. Yntem sorunu bilimsel d hip deildir. Onlarda yntem us


ncenin ve felsefi dncenin en salln bir etkinlii, bir uzants, bir
temel sorunudur. Her bilimsel ve uygulama biimi olarak ortaya ko
felsefi aratrma yntemli bir y nulur. Yeniala birlikte gelime
nelimi gerektirir. ok zaman sanl ye balayan yeni bilimsel dnce
d gibi yntem her kapy aan bir her eyden nce yntemin kendi
anahtar deildir, onu her aratrma sini tartm ay a y neldi. U sun
iin genelgeer olan bir kalp d ilemlerini ya da mantn kalpla
nce olarak belirleyemeyiz. Yn rn yntem diye kullanmak, bir
temin koullar aratrmann koul baka deyile sorunlar salt usla z
laryla belirlenmitir. Her aratrma meye almak bundan byle ye
kendi yntemini gerektirir. Ger terli olmayacakt. Yeni yntem kav
ek yntemler aratrmann bir par- raynn kurucularndan biri Fran-
asdrlar, aratrmayla onlar ara cis Bacondr. Bacon doayla in
trmadan nce verilmi deillerdir, san zihninin ayr yaplarda olduu
ortaya karlar; nk bir devinimin nu bildirir. Filozofa gre bu iki ey
yn devinimden nasl ayr deilse ayr yaplarda olmakla apayr zel
bu yntemler de aratrmadan ayr likler gsterirler. nsan zihni belli
deillerdir. Bir bilimin yntemi, koullar altnda doay tanyabilir.
yaayan bilim bu devinimin kendisi Bylece Bacon yntem sorununu
olduuna gre, onun deviniminin kkl bir biimde ele alm olur.
ynnden baka bir ey deildir Ona gre bilgi edinmenin tek yolu
(Charles Lalo). Aristoteles M.. doaya yntemle ynelmektir. Bu
IV. yzylda eyleri incelemek iin yolda Bacon yeni bir mantk ge
tek bir yntem yoktur diyordu. litirmeye ynelir ve Aristotelesin
Aratrmann karmakl lsn Organonuna karlk Novum or-
de yntem bir zorunluluk olur. O ganum u yazar. B aconin ngr
durumda yntem karmak yapy d yeni yntem somuta ynele
snflamalarla yalna indirgemenin, cek, skolastiin hor grd tek-
bylece zm kolaylatrmann tek eylerin bilgisinden evrensel bil
yollarn gsterecektir. Eski felse giye ykselmeye alacaktr. Ba
felerde yntem kaygs Sokratesle conm ada ve ardl olan Des-
balar. Sokrates tartm alarnda cartes yntem sorununu kkl bir
y a n la d m em ey e, d o ru y u biimde ele ald. Yntem Descar-
zenle bulup karmaya alyor tesda doruya ulamann birinci
du. Platon diyalektiini temellendi kouludur. Descartes yntem an
rirken belli bir yntem kavray ge laynn kkeninde usu iyi kullan
tirdi, tmevarm ve tmdengelimi ma dncesi vardr. Bu konuda
tanmlad. Ne olursa olsun eskia Descartes yle der: yi yargla
dncelerinin hibiri gerek an ma ve doruyu yanltan ayrabil
lamda bir yntem kavrayna sa me gc tam tamna us ya da sa-
YNTEM

duyu diye adlandrdmz gil el XVII. yzyln bir zelliidir. An


bette tm insanlarda eittir; ayrca cak bazen y ap ld gibi D e s
grlerimizin eitlilii baz gr cartesin yntemini matematiksel
lerimizin baz grlerimizden da yntem diye belirlemek yanl olur.
ha ussal oluundan gelmez, dn Descartesn yntemi apak olana
celerimizi deiik yollardan gtr ulam ay ngrr: apak olan,
yor olmamzdan ve ayn eyleri ele doruluu tartlmaz olandr. Apa
almyor olmamzdan gelir. yi bir k bilmediim, apak grmediim
zihne sahip olmak yetmez, nemli eyleri doru diye almamam gere
olan onu iyi kullanabilmektir. En b kir. Bunun iin acelecilikten ve n
yk ruhlar en byk erdemlere sa yargdan zenle kanmam gerekir.
hip olacak yetenekte olduklar gibi Ayrca insan zihni ancak belli b
en byk ktlklere de sahip ola yklkte bir btn zerinde youn
cak yetenektedirler; yava yr laabilecei iin inceleyeceim ey
yenler daha iyi ilerlerler. Descar- leri blerek, paralayarak, blm
tes yntem kukudan yola kar leri ya da paralar ayr ayr ele
ve m atem atik inancna dayanr. alarak incelemem gerekir. Yaplma
Yntem zerine konuma'da filo s gereken basiti yakalamak, basit
zof Doruyu aratrmak iin her ten bileie doru adm adm iler
kii her eyi yaamnda bir defa lemektir. Btn yntem, baz do
kukuya koymaldr der. Byk rular bulabilmek iin zihnin bak
adam olmadan nce ocuk olduk, nn kendilerine doru evrilmesi
o zaman duyularmza kendini su gereken nesnelerin konumundadr.
nan eyleri gn oldu doru yarg Eer karmak ve karanlk nerme
ladk gn oldu yanl yargladk, leri derece derece en basit ner
nk o zam anlar usum uzu t melere indirgiyorsak ve daha son
myle kullanamyorduk, bylece ra tmnn en basit sezgilerinden
oluan birok yarg bizim doru kalkarak ayn derecelerde kendimizi
nun bilgisine ulamamz engelli btn br nermelerin bilgisine
yor. M.S. IV. yzylda Aziz Agus- k adar ykseltm eyi den iy o rsak
tinusun yaptn, kukudan yola yntemi tam olarak bulmuuz de
karak kesinlie ulama deneyini mektir. Yntem zerine dnm
Descartes da yapar ve cogito'ya filozoflardan biri de John-Stuart
ular. Bacon Descartes gibi yap Milldir. Mili, felsefeden ok bilimi
maz: zel olarak bir kukulanma ilgilendiren drt aamal bir yn
deneyine bavurmadan, kukudan tem gelitirmitir: uygunluk yn-
yola ktmzda kesinliklere, ke teminde, aklanacak olgunun her
sinliklerden yola ktmzda ku zaman ayn nselden sonra gerek
kulu sonulara varacamz bildi letii benimsenir ve br durum
rir. Matematik inancna gelince, o lar deiken olduklarndan dlanr.
520 Descartes ann, daha dorusu Bu yntem ya da yntemin bu bi
YNTEMBLM

rinci aamas, gzlemde deimez c tablo olan dereceler tablosun-


olann saptanmasn, brlerinin da da olay deitike ortaya kan
dlanmasn salar. kinci aama benzer olaylar belirlenir. Baconn
olan ayrlk yntem inde aklana tablosu da Mili in tablosu da tme
cak olgunun ortadan kaldrlmas varmn dikkatli ve verimli kullanl
neden olarak alnan nselin de or masyla ilgilidir. / Spinoza: Do
tadan kalkmas sonucunu getirece ruyu aratrmann en iyi yntemini
inden olgu varolduunda yaplan bulabilmek iin, bu aratrma yn
gzlemlerin listesi olgu yokoldu- tem ini aratrm am za yarayacak
unda yaplan gzlemlerin listesiy ikinci bir yntem e, bu yntem i
le kar latnlr, bylece iki ayr lis aratrmak iin de nc bir yn
tede ortak olan durumlar dlanr. teme ve onun iin de baka bir
Ezamanl deiimler yntem i'n- ynteme gereksinmem iz yoktur;
de olgunun her deiimi iin dei byle yapmakla hibir zaman do
en ya da deimeyen ezamanl runun bilgisine varamayacamz
koullar belirlenir ve deimeden gibi, herhangi bir bilgiye de vara
kalanlar dlanr; aklanacak olgu mayz. (...) Anlk doutan gcyle
daki deiim nsel nedendeki ben dnsel aralar oluturur, onlara
zer deiimleri getirecektir. Dr dayanarak baka dnsel yaptlar
dnc aama olan artklar ynte oluturma yolunda glerini artrr,
mi, etkisi bilinen koullarn dlan bu glerle baka aralar elde eder
masndan sonra bir olgunun ak yani aratrmasn daha ileriye g
lanmam olan yznn ortaya ko trme gcn elde eder, bylece
nulmasyla ilgilidir. nceki tme geliimini srdrr, sonunda bilge
varmlarla bir olgunun bilinir kl liin doruuna ular. (Bk. DYA
nan yn karldktan sonra olgu LEKTK, FELSEFE)
nun geriye kalan kalan nsellerin
nedeni olarak belirlenir. MilPin XIX. Y N TEM B LM (fr. mthodo
yzylda izdii bu deney tablosu logie', alm. Methodologie', ing. met-
XVII. yzylda B aconn izdii hodology). Mantn bilimsel ara
tablonun gelitirilmi bir biimidir. trma yntemlerini ele alan blm.
B acona gre olgularn arasndan Yntembilim eitli bilimlerin yn
doa yasalarn okuyabilmemiz iin temlerini a posteriori olarak yani
tablo yasasn kullanmamz ge deneyle ve uygulamayla balants
rekir. Birinci tablo olanlar tab iinde ele alr. Biimsel mantk yar
losu' dur, burada bir olayn gerek gnn ya da usavurmann yapsn a
lemesi srasnda ortaya kan du priori olarak ayrtrrken, yntem
rumlar gzlemlenir. kinci tabloda, bilim her zaman ilgilendii uygula
olmayanlar tablosu'nda olayn ol mal dnce biimlerini aratrr.
mad zam anlarda ortaya kan Demek ki yntembilimci bir bilim
benzer olaylar gzlemlenir. n alannda geerli olan ya da o sra
YCE

kullanlmakta olan yntemlerin de deerdir. O ok zaman doayla il


erlendirilmesini yapmakla ykm gili bir izlenimde kendini gsterir.
ldr. Yntembilim elbette ada Yceyi biz doann bir dncesi
dncenin am olduu bir a gibi sezeriz der Jean Prvost. Y
lma alandr. Felsefe tarihinde yn- ce ok zaman gln olanla kart
temli dnme abas Sokrates ka latrlr. Yce olan, kendisine g-
dar eski de olsa yntem zerine d lemediimiz eydir. Yceyle g
nceler ancak Baconla ve Des ln arasnda ve glnle yce ara
cartesla balamtr. Yntem kav snda bir admlk yol vardr diye
rayndan yntembilim kavray rek Th. Payne bu iki kavram bir
na doru ilerleyi zel bilimlerin a- birine yaklatrr. Gzelle yce ara
payr alma alan oluturmasn snda her zaman bir yaknlk seze
dan sonra olmutur. Yntembilimin riz. Gzel olanda yceyi duyuran,
yntemi ya da yntemleri sorunu yce olanda gzeli andran bir ey
na gelince, bu sorun yntembili ler vardr. Yce gibi gzel de g-
min en temel sorunu olacaktr. (Bk. lnle kartlar. Gzel tanrsal
YNTEM) dr, yce insanidir der Thodore
Jouffroy. Amiele gre Gzel, y
YCE (fr. sublime; aim. Erha- ceden stndr, nk sreklidir
bene; ing. sublime). Olaan olan ve doymak bilmez; yce grelidir,
aan. Sradan olamayan. Yksek geicidir ve katdr . Thodore
durumda olan. Ulalamayacak ka Juffroy ycenin tem eline kav-
dar yksekte bulunan. Yksekliiy gakavramm koyar, yceyi gelii
le bize korku ve heyecan veren. mi engelleyenlerle ykmakta olan
Burke, A plilosophical inquiry in g diye anlar. Voltairee gre in
to the origin o f our ideas o f the san duyarl deilse her zaman y
sublime and beatiful (Yceyle ve cedir. Ktlk gibi yce de bula
gzelle ilgili fikirlerimizin kkeni cdr der Balzac. Yce zerine
zerine felsefi bir aratrma) adl en geni ve kkl alma Kantn
incelemesinde yceyi ruhun du 1790da yaymlanan nl Kritik der
yabilecei en yksek heyecan diye Urteilskraft (Yarggcnn eleti
tanmlar: Herhangi bir biimde ac risi) adl yaptnn bir blmdr.
ve tehlike fikri yaratabilen yani u Kant bu yaptnda gzelden sonra
ya da bu biimde korku duyurabi yceyi tartr, onu da gzel gibi
lir ya da korkun nesnelerle ilgili beeni yargsna balar. Yce bize
olan ya da iddete benzer bir biim hibir arac kavram gerektirmek
de davranan her ey ycenin kay sizin dorudan doruya haz verir
nadr yani ruhun duyabilecei en ve bu yanyla gzele benzer. G
yksek heyecan yaratandr. Y zelde snrllk belirginken yce in
ce, her zaman bizi aan eydir, bi san kavrayn aacak biim de
522 zim iin eriilmez ya da uzakta olan sonsuza alr. Bu yzden sonsuz
YKSEKLKDUYGUSU

ve smrsz yce anlkla deil usla gilidir. Th. Kammerer yle der:
ilgilidir. Her zaman imgelemi zor Yceltme bir atknn zm gi
layan yce znelliin bir rndr bi grnr ve genellikle kiiye bas
yani nesneden deil ruhtan gelir. trmadan ve sinirlilikten kama ola
Tm duyu llerini aan ruhun na verir. (Bk. SAVUNMA D
bir yetisinin gstergesi der Kant ZENEKLER)
onun iin. Yce bazen matematik
byklkle, bazen de gllkle il Y K LEM (lat. praedicatum; fr.
gilidir. Yksek dalar karsnda prdicat', aim. Pradikf, ing. pre
duyduumuz ycelik duygusu ma dicate). Bir nermede ya da bir yar
tematiksel, gk grlts karsn gda zneyi olumlayan ya da olum-
da duyduumuz ycelik duygusu suzlayan ge. (Bk. BAINTI)
gseldir. (Bk. GZEL)
Y K S E K L K D U Y G U S U (fr.
Y C E L T M E (fr. sublim ation; sen tim en t de supriorit; aim.
alm. Sublimierung', ing. sublima b e rle g e n h e itsg e f h l; ing.
tion). Baz aa duygularn baz su p erio rity com plex). K endini
yce duygulara dntrlmesi. yksek grme duygusu. Ykseklik
gdsel bir enerjinin yksek bir duygusunu Adler belirledi, onun
amaca dntrlmesi. Terimi ilk aalkduygusunun bir biimi ya
olarak Freud kulland. Freud, in d a onu b a s trm a k la ya da
sann gerekletirmek istemedii gizlemekle ilgili bir tutum olarak
bir takm doal eilimlerin yerine gsterdi. Bu duygunun hastalkl
toplumsal ve ahlaki anlamda yce biimlerini stnlk karmad diye
olan deerler koyduunu gzlem adlandrd. Adler, Yaamn anlam
ledi. Karmak cinsel sorunlar olan adl kitabnda yle der: Tantlam
bir kiinin kendini sanata vermesi olduum gibi ykseklikduygusu
ona gre bir yceltmeden baka bir g en e llik le b irey in tu tum unda,
ey deildi. iddete eilimli kiile zyap zelliklerinde ve grnde
rin adam baklayacak yerde cer kendini gsterir, bu birey kendi
rah olmay semeleri de bir ycelt zel yeteneklerine ve insanlk
me edimiydi. Yceltme kiinin top o rta la m a sn aan g le rin e
lumsal yaama uyabilmesi iin ok inanmtr. Bu arada kendiyle ve
nemlidir. P. Bovetnin belirledii bakalaryla ilgili abartsz istekleri
gibi yceltmeyi ruhbilimden ok vardr. D grnle ilgili olarak
hekimlikle ve pedagojiyle ilgili gr vnme ve ssllk grlr, d
mek doru olur, o her zaman bir grn zenli ya da dkntdr,
deer yargsn gerektirir ve gide giyim acaiptir, kadnlarda ar
rek ahlaki bir deer kazanr. Bu er erkeksi tav r, erk ek lerd e ar
evede aa duygular diye belirle k a d n s ta v r gze a rp ar;
diimiz ey daha ok cinsellikle il kmseme, taknlk, zppelik,
YREK

palavraclk, despot davranlar, hayranlk gibi duygusal abartmalar;


z e llik le b e lirle y ic i o lara k a lk a n lk d u ru m u n a gelm i
tan tlad m d eerini drm e kahkahalarla glme, kaak baklar,
eilimi, kahramanlara ar ballk, b ir k o n u m ay d in le m e k te
nemli kiiliklerle bir arada olma, dikkatsizlik, konuma konusundan
zayflar, hastalar, nemsiz kiileri uzaklap kendine kapanma, ikide
ynetme eilimi, stn zelliklere bir basmakalp bir kendinden geme
nem verm e, deerli grleri d u ru m u g e n e llik le y k se k lik
ktye kullanm a, bakalarnn karm ana varan bir aalk-
deerini drc fikir akmlarn duygusunun belirtileridirler. (Bk.
ktye kullanma dikkat eker ve AAELIKDUYGUSU)
bu y kseklikduygusunu ortaya
k arm ay a yarar. A yrca fke, Y R EK Bk. GNL.
in tik a m a rz u su , ac ekm e,

524
ZAM AN (lat. tempus\ fr. temps\
z umutsuzluun, skntnn zaman
alm. Zeit\ ing. time). nce ve son dr. Nesnel zaman ya da ilevsel za
ra kavray iinde ele alnan sre. man niceliksel zamandr, llebi
Ardarda geliin sezgisi ya da fikri. lir zamandr. / Ovidius: Zaman her
nceki olayla sonraki olay arasn eyi yer bitirir. / Cervantes: Za
da kalan dnem. Srekli deiimin mana zaman tanm ak gerekir. /
llebilir bilgisi. Olaylarn birbiri Rabelais: Zaman her eyi olgun
ni izledii biryapl ortam. Descar- latrr, zamanla her ey akla ka
tes zaman srenin dnlm bi vuur, zaman dorunun babasdr.
imi diye tanmlyordu. Leibnize / Comeille: Zaman byk bir us
gre zaman birbirini izleyen olgu tadr, ok eyi dzene koyar. /
larn dzenidir. Kantagre zaman Pascal: Zaman aclar ve ekime
bizde izlenimleri olas klan bir zel leri giderir. /Theophastos: En b
kouldur, duyarlln a priori bir yk harcama zaman yitirmektir. /
biimidir, tm izlenimlerin teme Goethe: Zaman iyi kullanrsan za
linde yer alan zorunlu bir sunum man her zaman vardr. / Thales:
dur, buna gre ayr zamanlar tek Zaman her eyi aydnlatr. / Pin-
bir zamann paralarndan baka bir dare: Zaman drst insanlarn en
ey deillerdir . Zaman bazen s- iyi kurtarcsdr. / Perikles: Za
reyle eanlaml alnr, bazen de sre man t verenlerin en bilgesidir.
zamann bir paras olarak d / Euripides: Zaman her eyi aa
nlr. Bergson sreyi gerek za karr; o sormadan syleyen bir
man olarak belirler. Filozofa gre, gevezedir. / Philon: Zaman ru
br, matematiksel zamandr ya hun hekimidir. / Epiktetos: ncir
da llebilen zamandr. Daha ge aacnn meyvas bir anda olgun
nel erevede znel zaman nesnel lamaz. / Baudelaire: Ey ac! Ey
zamandan ayrabiliriz. znel zaman ac! Zam an yaam yiyor,- Ve
ya da varolusal zaman yaanlan y re im izi k em ire n k a ra n lk
zamandr, beklemenin, umudun, dm an - Y itird i im iz k a n la 5 2 5
byyor besleniyor.(Bk. SRE, alannda byk kolaylklar salar
UZAM) ken zekay bir lde de olsa geli
tirebilme abalarna katkda bulun
ZEK A (lat. intelligentia; fr. intel- maktadr. Her kii zihnini gelitire
l\g en ce\ alm . In tellig en z\ ing. rek zekasn bir lde ilerletebilir,
intelligerce). Durumlarla ve iliki ancak geri bir zeka dzeyinden ile
lerle ilgili belirtileri kavrama yetisi. ri ya da ortalama bir zeka dzeyine
Tanma, biletirme, ayrtrma, se ulama olasl yoktur. Kiilerin ze
me y e tisi. Z ek a V icom te de ka ortalamas'm bulmak iin zeka
Bonaldn belirledii gibi Nesne yan gerek yaa blmek gerekir.
ler arasndaki doru ve gerekli ili On yanda bir ocuun zihni zeka
kileri grebilme yetisidir. Zeka testlerine gre on iki ya dzeyin
kavram dncenin tarihsel geli deyse bu ocuun zeka ortalamas
imi boyunca deiik anlamlar al 1.20dir (12/10=1.20), genellikle
mtr. Eski felsefede zeka hemen bu sonu yzle arplarak kullanlr
hemen zihnin tm ilevlerini kar ve verdiimiz rnekteki ocuun
lard, dnsel yaamn tm edim zeka ortalamas 120 olarak belir
lerini ierirdi. Zamanla bu terim zih lenmek gerekir. (Bk. DNCE,
nin yalnzca kavrayla ilgili edim RUHBLM)
lerini karlar oldu. Zekay anlktan
ayran ey zekann gidimli dn ZH N (fr. esprit; alm. Geist; ing.
ceden ok sezgisel dnceye ya spirit). Ruhun dnsellikle ilgili
kn oluudur, ayrca armsal ve yan. Dnsel gereklik. Zihin
duygusal dzeyde usd elere de hemen hemen ruhun eanlaml
ak oluudur. Zeka bir kavrama sdr. Ruh dnsel-duygusal b
gc olduuna gre, kavrayn hz tnl karlarken zihin daha ok
ve derinliiyle belirlenir. Ne var ki dnsellikle ilgilidir. (Bk. RUH)
hzl bir kavray yzeysel olabile
cei gibi derinlikli bir kavray belli ZO R B A LIK (fr. despotisme\ alm.
bir zaman gerektirebilir. Zekay uy Alleinherrschaft; ing. despotism).
gulamal zeka ve kuramsal zeka Baskc mutlak ynetim. Tm erk
diye ayrmak alkanlk olmutur. lerin tek kiide topland ynetim
Kuramsal zeka kavramlara ve ya biimi. Zorbal mutlakynetimler-
salara ynelmeye yatknken uygu le kartrmamak gerekir. Mutlak-
lamal zeka somuta ynelmeye yat yneticiler zaman zaman zorbaca
kndr. Elbette bu ayrm bu yetide tutumlar alm olsalar da onlar bir
gerek bir blnmeden ok kiile takm arac gler kullanmlardr
rin uygulamayla ya da kuramla da ve devleti kralln temel yasalar
ha ok ya da daha z ilgili olular diye bilinen ilkelere gre ynetmi
na baldr. Zekay lmek iin d lerdir. Zorbalk her zaman kiinin
zenlenmi testler eitim ve meslek istemiyle gerekleir. Zorbal en
ZORBALIK

iyi tanmlayan Montesquieu olmu ba kendini zorba klarken kle


tur. Irmaklar denizde birbirlerine olur.te yandan Louis Blanc top
kavumak zere akarlar, mutlak- lum sal rgtlenm eyi zorbaln
ynetimler de zorbalkta yitip gi panzehiri olarak grr: Bir lkede
derler diyerek m utlakynetim i hibir yerde rgtlenmi g yok
zorbalkla zdeletirmi olan Mon sa her yerde zorbalk vardr. En
tesquieu zorbala somut bir r zorba ynetimler rneklerini Eski-
nekle birlikte yle bir tanm geti ada Yunanistanda ve Ortaan
rir: Luisiana yerlileri canlan mey- sonlarnda talyada grdmz
va isteyince aac dipten keserler tiranlk (fr. tyrannie', alm. Tyran
ve meyvay toplarlar; ite zorba y nie', ing. tyranny) ynetimleridir.
netim budur. Filozofa gre Ar Adamlaryla devleti basp yetkeyi
eitlik dncesi tek kiinin zorba ele geiren tiranlar soylulara kar
lna yol aar. Fransann nl halkn koruyucular olarak gr
devrimcisi Jean-Paul Marat zorba nrler, sonra tm toplumu pene
lk konusuna biraz karamsar bakar: leri iine alarak acmasz bir yne
Hibir yerde zgr olamamak ben tim dzeni kurarlar. Tiran her za
ce insann kanlmaz yazgsdr: man korkulas kiidir. W illiam
yneticiler her yerde zorbala, Shakespearein oyunlanndan birin
halklar da klelie doru ilerliyor de u szlerle karlarz: Bir ti
lar. Marquis de Sade zorbal in ran sizi kurtarmak istedi mi kork
sann kkel bir eilimi sayarak yle mak zaman gelmi demektir. Ti
der: Btn insanlar zorbala y ranlar her zaman drlme kor
nelebilirler, bize doann esinledii kusu iindedirler, genellikle de'gel-
ilk istek budur. Victor Hugo zor dikleri yoldan giderler, daha do
bala kar kar, N e zorbalk ne rusu ldrlrler. Thaes yle der:
iddet. Yumuak bir eimde ilerle Bir tirann yalanmasndan daha
mek istiyoruz der. P. Lerouxya az grlen bir ey yoktur. (Bk.
gre zorbann da ii zordur: Zor DDET, YASA)

527
DZN
ngilizce/Trke
Ability Yatknlk Antecedent ncel
Abnegation zveri Anthropocentrism nsanmerkezdlik
Abnomial Olaand Anthropology lnsanbilim
Aboulia stemsizlik Anthropomorphism nsanbiimcilik
Absolute Mutlak Antinomy atk
Absolutism Mutlaklk Antithesis Karsav
Abstract Soyut Anxiety Bunalt
Abstraction Soyutlama Apathy Duyumsamazlk
Abstractionism Soyutlamaclk Aphorism zlsz
Abstruse aprak Aporia kmaz
Absurd Sama Apparan Grnm
Accident Raslant Apperception stalg
Act Edim Apreciation Deerlendirme
Action Eylem Archetyp lkmek
Activism Edimcilik Argument1 Kant
Activity Etkinlik Ait Sanal
Actualism Edimselcilik Artist Sanat
Adaptation Uyma Ascetism ilecilik
Adequate Tamuyar Assertion HerisOrme
Admiration Hayranlk Association arm
Adolescence Yetikinlik Associationism anmclk
Aequipollency Egeerlilik Astonishment ama
Aesthetics Estetik Atheism Tanntanmazlk
Affectivity Duygululuk Atom Atom
Affirmation Olumlama Atomism Atomculuk
Agent Etmen Attention Dikkat
Aggregate, aggregation Katma Attribute Oznitelik
Agnosticism Bilinemezcilik A na Esim
Agtaphia Yazmayitimi Autarky Kendineyetme
Agreeable. Ho Authority Yetke
Agressivity Saldrganlk Autism Kendinekapallk
Alexia Okumayitimi Autonomy zerklik
Alienation Yabanclama Auto-suggestion Kendiniinandrma
Allegory Biimsimge Axiology DeerOretisi
Ambiguity Kayganlk Axiom Belit
Altruism zgecilik Backwardness Gerilik
Amnesia Bellekyitimi Barbarism Barbarlk
Analogy Benzeim Beautiful Gzel
Analysis Ayrtrma Becoming Olu
Anarchy Kargaa Behavior Davran
Andventitious Dtan Behaviorism Davranlk
Anger 06te Being \brlk
Anguish Bountu Being for self Kendiiin
Animisim Canlclk Belief nan
Antagonism Uyumazlk Blessedness Tammutluluk
Body Beden Continuous Kesiksiz
Body Cisim Contract Szleme
Bourgeoisie Burjuvalk Contradiction eliki
Break-down Ruhsalknt Contradictory Karsal
Bureaucracy Brokrasi Contrary Kart
Buridanss donkey Buridann eei Convergency Kesime
Canon Kanon Conversion Evirme
Capital Sermaye Conviction Kan
Characteristic Belirleyici Corpuscle Cisimcik
Caste Kast Correlation Ballam
Casuistry BilinzOmlemesi Cosmogony Evrendoum
Categorical Koulsuz Cosmology Evrenbilim
Category Kategori Creation Yaratma
Causality Nedensellik Criterion lt
Cause Neden Criticism Eletiricilik
Certitude Kesinlik Critique Eletiri
Change Deiim Crowd Kalabalk
Character zyap Culture Kltr
Childhood ocukluk Custom Alk
Civilisation Uygarlk Death lm
Claim HakOnerme Debility Ahmaklk
Clan Klan Decision Karar
Class Snf Deduction Tmdengelim
Classicism Klasiklik Definition Tanmlama
Classification Snflama Deism Yaradanclk
Clear Ak Delirium lgnlk
Collectivism Ortaklamaclk Dementia Bunama
Common Ortak Democracy Demokrasi
Communication letiim Demonstration Gsterme
Communism Komnizm Deontology devbilgisi
Community Topluluk Dereliction Braklmtk
Comparaison Karlatrma Description Tantlama
Compensation Dengeleme Desire Arzu
Complex Karmak Despotism Zorbalk
Complex Karmak Determinate, definite Belirli
Comprehension Ilem Determination Belirleme .
Concept Kavram Determinism Belirlenimcilik
Conception Kavray Development Geliim
Conceptualism Kavramclk Dialectic Diyalektik
Concrete Somut Didactics retici
Condition Koul Difference Ayrm
Conditioned Koullanm Dignity Deerlilik
Conflict atma Dilemma kilem
Conformism Tutuculuk Dimension Boyut
Confusion Bulanklk Discontinuous Kesikli
Conjunctive Bititirici Discursive Gidimli
Consciousness Bilin Disjunction Ayrklk
Consequence Varg Dissimulation Gizleme
Consequent Ardl Dissolution Dalm
Consistency Tutarllk Distinct Seik
Contemplation lselbala Distraction Dalma
Content erik Division Blme
Context Balam Division of labour blm
Contingency Olumsallk Doctrine reti
530
Dogma Dogma Excitation Uyarm
Dogmatism Dogmaclk Exhibitionism Sergilemecilik
Domain llgialam Existence Varolu
Doubt Kuku Existentialism Varoluuluk
Dream D Exoteric Drak
Dreaming Dlem Experiment Deneyim
Drive, urge tepi Experimentation Deney
Dualism kicilik Explicit Dsal
Duration Sre Expression Anlatm
Duty dev Extension Uzam
Echolalia, echochasia Yanklama Extention Kapsam
Eclecticism Semecilik Externalization Dlama
Economism ktisatlk Extravasion Dadnklk
Economy controlled Gdmclk- Extreme Uterim
gdml iktisat Fabulation Masallama
Ecstasy Coku Factor Etken
Education Eitim Faculty Yeti
Efficacy Etkililik Faith nan
Effort aba Faith-philosophy nanclk
Egoaltmism Benzgecilik Family Aile
Egocentrism Beniincilik Fanaticism Darkafallk
Egoism Bencillik Fancy mgegc
Element Oge Fatalism Yazgclk
Emanation Trm Fatality Yazg
Emotion Heyecan Fault Yanl
Empirism Deneycilik Fear Korku
Emptiness, void Boluk Fechners law Fechner yasas
Encyclopedia Ansiklopedi Feeling zlenim
End, purpose Erek Fetishism Tapncaklk
Enlightment Aydnlanmaclk Feudalism Feodallik
Enthusiasm Cokunluk Field Alan
Enthymeme rtktasm Finalism Erekilik
Entity Btnlk Finality Ereklilik
Environment evre Foresight ngr
Epistemology Bilgibilim Forgetting Unutu
Equality Eitlik . Form Biim
Equity Denkserlik Formalism Biimcilik
Equivalency Edeerlilik Freewill zgrsei
Equivocal okanlaml Friendship Dostluk
Eiror Yanlg Frustration Yoksunluk
Eschatology Erekbilgisi Function lev
Esoteric rek Functional levsel
Essence z Functionalism levcilik
Ethnography Budunbilgisi Fundation Temel
Ethnology Budunbilim Futurism Gelecekilik
Etiology Nedenbilim Gemus Cins
Eudaemonism Mutuluk General Genel
Euphory Esenlikduygusu Generalization Genelletirme
Evhemerism Evhemerosuluk Generation Kuak
Evidence Apaklk Genesis Oluum
Evil, wrong Kt-ktlk Genius Deha
Evolution Evrim Given \feri
Evolutionism Evrimcilik Gnosiology Bilgiaratrmas
Exact Dosdoru Gnosticism Bilinircilik
531
God Tanr Improvisation Doalama
Good yi Impulse tki
Good sense, right sense Saduyu Inclusion erilmilik
Greatness Byklk Indefinite Belirsiz
Group Kktopluluk Indeterminism Belirlenmezcilik
Habit Alkanlk IndiSrenDe lgisizlik
Hallucination Sanr Individual Birey
Happiness Mutluluk Individualism Bireycilik
Harmony Uyum Individuation Bireyleme
Heart Gnl Induction Tmevanm
Hedonism Hazclk Inertia Eylemsizlik
Heredity Kaltm inferiority complex Aalkduygusu
Hermetism Kapallk Infinite Sonsuz
Heterogeneous okyapl Influence Etki
Heteronomy Derklik Infrastructure Altyap
Heuristic Bulgulama Insanity Delilik
Historicity Tarihsellik Insolvency Eksikkal;
Historism Tarihselcilik Inspiration Esin
History Tarih Instability Deikenlik
Homogeneous Biryapl Instant, moment An
Humanism nsanclk Instinct gd
Humanity nsanlk Institution Kurum
Hylmorphism lkiilkecilik Instrumentalisme Aralk
Hylozoism Canlmaddecilik Intellectual Aydn
Hyperaestesia Arduyarllk Intellectualism Dnselcilik
Hypermnaesia Ananmsama Intelligence Zeka
Hypnosis Yapayuyku Intelligible Dnlr
Hypothesis \fcrsaym Intention Ynelim
Hysteria Histeri Intentionality Ynelgenlik
Idea Fikir Introspection ebak
Ideal lk Introversion ednklk
Idealism lkclk Intuition Sezgi
Identification, identifying zdeleme Intuitionism Sezgicilik
Identity zdelik Involition Gerievrim
Ideology deoloji Irony Alay
Idiocy Aptallk Irrationrial Usd
Illation kasama-kanm Isomorphism Ebiimcilik
Illogical Mantkd Jealousy Kskanlk
llluminism Meczupluk Joy Sevin
Illusion Yanlsama Judgement Yarg
Image mge Justice Adalet
Imagination mgelem Katharsis Anma
Imbecility Alklk Kenlore Bilgikuram
Imitation yknme Knowledge Bilgi
Immanence kinlik. Labour Emek
Immanent kin Language Dil
Immaterialism Maddesizcilik Law Yasa
Immediate Dolaysz Learned man Bilgin
Immoral ism Ahlakszclk Liberalism zgrlklk
Immortality lmszlk Liberty zgrlk
Imperative Buyurucu Life Yaam
Implication erme Limit Snr
Implicit sel Linguistics Dilbilim
Impressionism zlenimcilik Logic Mantk
532
Narcissism Narkissosuluk
Nation Ulus Logicism Mantklatnclk
Nativism Doutanclk Love Ak
Natural Doal Macrocosm Bykevren
Naturalism Doalclk Magic, spell By
Natue Doa Maieutics Dourtma
Naturism Doaclk Major Byknerme
Necessity Gereklilik Major Bykterim
Need, requirement Gereksinim Man nsan
Negation Olumsuzlama Mania Mani
Nekrophilism lsevme Manichaeism Manicitik
Neurosis Sinirlilik Manners Grenek
Nihilism Hiilik Masochism Mazohizm-mazoizm
Nominalism Adclk Materialism Maddecilik
Non-being Hilik Matter Madde
Non-ego Benolmayan Maxim zdeyi
Norma] Olaan Me, myself Ben
Object Nesne Mechanisms of defence Savunma dzenekleri
Objective Nesnel Mechanism Mekanikilik
Obscurantism Karanlklk Mediation Araclk
Obscure Karanlk Megolomania Byklkduygusu
Observation Gzlem Melancholia Melankoli
Obsession Taknt Memory Bellek
Occasionalism Aranedencilik Mentality Anlay
Occultism Gizlibilimcilik Mercantilism Kazanlk
Omnipotence Tamglulk Metaphysics Metafizik
Omniscience Tambilirlik Method Yntem
Ontogenesis, ontogeny Bireyevrimi Methodology Yntembilim
Ontologism Vartkbilimcilik Microcosm Kkevren
Ontology Varlkbilim Middle Ortam
Opinion Gr Middle terme Ortaterim
Optimism yimserlik Minor Kknerme
Order Dzen Minor Kklerim
Organicism Organclk Miracle Mucize
Origin Kk Mobile Drt
Original zgn Modality Kiplik
Other Bakas Mode, mood Kip
Overtaking Ama Monade Monad
Paidology ocukbilim Monadism Monadclk
Pain Aa Monadology Monadoloji
Palingenesis evrimcilik Monarchy Mutlakynetim
Pancosmism Hepevrendlik Monism Tekilik
Panentheism Heptanndaclk Monotheism Teklannclk
Panpsychism Hepuhsallk Moral Ahlak
Pantheism Heptannclk Moralism Ahlaklk
Parallelism Koutuluk Morphology Biimbilim
Paramnesia Yenidenyaama Motive Gd
Paranoia DOzenlilgnlk Movement Devinim
Participation Katlma Mutation Deiinim
Particular zel Mystery Gizem
Passion Tutku Mysticism Gizemcilik
Passion Edilim Mythe Mitos
Passivity Edilginlik Mythology Mitoloji
Peace Bar Mythomania Masalc!k
533
Pedagogy Pedagoji Providence Kayra
Perception Alg Psychanalysis Ruhayntumas
Perceptionism Algcltk Psychasthenia Ruhsalbitiklik
Peripatetics Peripatetikler Psychical Ruhsal
Person Kii Psychologism Ruhbilimcilik
Personalism Kiilikilik Psychology Ruhbilim
Personality Kiilik Psychosis Ruhsal bozukluk
Perspectivism Baklk Puberty Erginlik
Pessimism Ktmserlik Puluralism oulculuk-okuluk
Phenomenalism Olguculuk Pure An
Phenomenology Olgubilim Quality Nitelik
Phenomenon Olgu Quantitiy Nicelik
Philanthropy Insanseveriik Question Soru
Philosopher Filozof Quietism Dingincilik
Philosophy Felsefe Quintessence Beinciz
Phrenology Kafyonmu Race Irk
Phylogenesis Trevrimi Racism Irklk
Physics Fizik Radicalism Kktencilik
Play Oyun Rationalism Usuluk
Pleasure He Reactionary Gerici
Plural oul Real Gerek
Political economy Toplumsal iktisat Realism Gerekilik
Polysyllogisim oklutasm Reality Gereklik
Polytheism oktannclk Reason Us
Populism Halkseverlik Reasoning Usavurma
Positivism Olumculuk Receptivity Alrlk
Possession yelik Reciprocity Karlkllk
Possibility Olanak Recurrency Dnllk
Postulate Konut Redintegration Toptananl
Power G Reduction ndirgeme
Practice Uygulama Reflection Dnme
Pragmatism Pragmaclk Reflex Tepkime
Predicate Yklem Refutation rtme
Preestablished harmony ncesel uyum Regime Ynetimbiimi
Prejudice nyarg Regression Gerileme
Prelogical Mantkncesi Reincamalion, palingenesis Yenidencisimleme
Premiss ncl Relation Bant
Prenotion lkbilgi Relation liki
Primary lksel Relatism Grecilik
Primitive lkel Relative Greli
Principle lke Relativity Grelilik
Principle of sufficient reason Yeter neden ilkesi Religion Din
Probabilism Olasclk Remembrence Ara
Probability Olaslk Reminiscense Anmsama
Problem Sorun Representation Sunum
Process Sre Repression Bastrma
Production retim Resemblance Benzerlik
Profane Dind Resolution zmleme
Progress lerleme Respect Sayg
Projection Yanstma Responsability Sorumluluk
Proletariat Proletarya Revelation Anm
Proper zg Reviving Yaamadn
Properly, propriety Mlkiyet Revolt Bakaldrma
Pfoposition nerme Revolution Devrim
534
Right Hukuk Stage Evre
Romanticism Duyguculuk State Devlet
Rule Kural State Durum
Rythm Ritm State control Devletilik
Sacred Kutsal Stimulus Uyaran
Sadism Sadizm Structuralism Yapsalclk
Sadomasochism Sadomazoizm- Structure Yap
sadomazohizm Subaltern Altk
Safety, salvation Kurtulu Subconsciousness Bilinalt
Salary cret Subcontrary Altkart
Sanction Yaptrm Subject zne
Satisfaction, fulfilment Doyum Subjective znel
Scepticism Kukuculuk Subjectivism znelcilik
Scheme ema Sublimation Yceltme
Schizophrenie izofreni Sublime Yce
Scholastik Skolastik Subordination Altasalama
School Okul Substance Tz
Science Bilim Substrate Dayanak
Scientism Bilimcilik Subsumption Altakoyma
Selection Ayklanma Suicide ntihar
Self Kendinde Superiority complex Ykseklikduygusu
Self-love zsevgisi Superman stinsan
Semantics Anlambim Superstition Boinan
Semiology Belirti bilim Superstructure styap
Sensation Duyum Surplus value Arbkdeer
Sense Duyu Surrealism Gerekstclk
Sensibility Duyarllk Syllogism Tasm
Sensible Duyulur Symbol Simge
Sensualism Duyumculuk Symbolism Simgecilik
Sentiment Duygu Symmetry Bakmllk
Sexuality Cinsellik Syncretism Birletirmecilik
Sign Belirti Synergy Eilevlilik
Simple Basit Synthesis Bileim
Singular Tekil System Dizge
Slave Kle Target Ama
Slaveiy Klelik Taste Beeni
Sociability Toplumsalltk Tautology Esz
Socialism Sosyalizm Technics Teknik
Society Toplum Teleology Erekbilim
Sociologism Toplumbilimcilik Temperament Miza
Sociology Toplumbilim Tendency Eilim
Solidarity Dayanma Tenstion Gerilim
Solipsism Tekbencilik Terror iddet
Sophism Bilgicilik Theism Tanrclk
Sophist Sofist Theocracy Dinciynetim
Soul Ruh Theodicee Tannaatirmas
Space Uzay Theology Tanrbilim
Species Tr Theoretic Grmc
Specific zgl Theory Kuram
Specification zglletirme Theosophy Ermilik
Speculation Kurgu Thesis Sav
Spirit Zihin Thing ey
Spiritualism Ruhuluk Thought Dnce
Spontaneity Kendiliindeni ik Threshold Eik
Time Zaman Understanding, intellect Anlk
Timidity Psrklk Uneasiness, restlessness Kayg
To explain Aklamak Universal Evrensel
To ground, to1found Temellendirmek Universalism Evrenselcilik
Toleration, tolerance Hogr Universe Evren
Totalitarian Btnc Useful Yararl
Totality Btnsellik Utilitarianism Yararclk
Totem Totem Utopia topya
Tradition Gelenek Validity Geerlilik
Traditionalism Gelenekilik \felue, worth Deer
Transcendence Aknlk 'Ariation eitleme
Transcendent Akn Velleity Gelgeistek
Transcendental Aknsal Veracily Doruculuk
Transcendentalism Akmclk \feibalism Boszclk
Transference, transfer Geiim Verification Dorulama
Transformation Dnm Vicious circle Ksrdng
Transfbrmism Dnmclk Virtuality GcOllk
Tree of Porphyry Porphyrios aac Virtue Erdem
Truth Doru Vision G tt
Type Tip Vitalism Yaamsalclk
Ubiquity, omnipresence Heryerdelik Voluntarism Istemcilik
Ugly irkin Vfcr Sava
Unconditional Koullanmam Will stem
Unconscious Bilind Wisdom Bilgelik
World Dnya

536
Almanca/Trke
Ausdehnung Uzam Analyse Ayrtrma
Verallgemeinerung Genelletirme Anamnese Anmsama
Aberglaube Boinan Anarchie Anarchie
Abnormisch Olaand Andere Bakas
Absicht Ynelim Angenehm, Gefllig, Freundlich Ho
Absolut Mutlak Angst Bountu
Absolutismus Mutlaklk Animismus Canlclk
Abstrakt Soyut Anpassung Uyma
Abstraktion Soyutlama Anschauung Sezgi
Abstraktionnismus Soyutlamaclk Antecedent ncel
Abstrus aprak Anthropologie nsanbilim
Absurd Sama Anthropomorphismus nsanbiimcilik
Abulie, Willenslosigkeit stemsizlik Anthropozentrismus tnsanmerkezcilik
Adquat Tamuyar Antinomie atk
Aehnlichkeit, Gleichheit Benzerlik Antithese Karsav
Aenderung, Veraendenmg Deiim Apathie Duyumsamazlk
Aequipollenz Egeerlilik Aphorismus zlsz
Aequivalenz Edeerlilik Aporie kmaz
Aequivok okanlaml Apperzeption stalg
Aesthetik Estetik Arbeit Emek
Aetiologie Nedenbilim Arbeitsteilung blm
Aeusserste Uterim Archetyp, Urbild lkmek *
Affekt, Gemtsbewegung He>ecan Argument, Beweis Kant
Affektivitt, Gemtsleben Duygululuk Art Tr
Aggregat Katma Asketik ilecilik
Aggressivitt Saldrganlk Assoziation arm
Agnostizismus Bilinemezcilik Assoziationspsychologie anmclk
Agraphie Yazmayitimi Atheismus Tanrtanmazlk
Aktivismus Edimcilik Atom Atom
Aktivitt, Ttigkeit Etkinlik Atomistik Atomculuk
Aktualismus Edimselcilik Attribut znitelik
Akzidens Raslant Aufgabe Sorun
Akzidentell Dtan Aufleben Ama
Alexie Okumayitimi Aufklrung Aydnlanmaclk
Allegemein Evrensel Auflsung Dalm
Allegone Biimsimge Aufmerksamkeit Dikkat
Alleinherrschaft Zorbalk Augenblick, Moment An
Allgegenwart Heryerdelik Aura Esim
Allgemein Genel Ausdehnung Kapsam
Allmacht Tamgllk Ausdruck Anlatm
Allwissenheit Allwissenheit Ausgleich Dengeleme
Altruismus zgecilik Autarkie Kendineyetme
Amnesie Bellekyitimi Autismus Kendinekapallk
An sich Kendinde Autonomie zerklik
Analogie Benzeim Autoritt Yetke 537
Autosuggestion Kendiniinandrma Disjunktion Ayrklk
Axiologie Deeredsi Diskursiv Giditnli
Axiom Belit Dogma Dogma
Barbarei, Barbarismus Barbarlk Dogmatismus Dogmaclk
Baum des Porphyris Porphyrios Aac Dualismus kicilik
Bedingte Koullanm Dunkel Karanlk
Bedrfnis, Bedarf Gereksinim Echolalie, Echosprache Yanklama
Befriedigung, Zufriedenheit Doyum Egoaltmismus Benzgecilik
Begeisterung Cokunluk Egoismus Bencillik
Begriff Kavram Egozentrismus Beniincilik
Begrnden Temellendirmek Ehrfurcht Sayg
Behauptung llerisrme Eifersucht Kskanlk
Behauptung, Bejahung Olumlama Eigene zg
Behaviorismus Davranlk Eigenliebe zsevgisi
Begehrung, Begehren Arzu Eigentum Mlkiyet
Beklemmung Bunalt Eignung Yatknlk
Belagerung Taknt Einbildungskraft mgelem
Beobachtung Gzlem Eindruck, Reiz zlenim
Bereich, Gebiet tlgialan Einfach Basit
Beschreibung Tantlama Einfluss Etki
Besitzen, Besitz, Besessenheit yelik Einklammerung Paranteze Almak
Bestimmen, Bestimmung Belirleme Einschliessung terilmilik
Bestimmt Belirli Einteilung Blme
Bewegung Devinim Einzeln Tekil
Bewunderung Hayranlk Eklektizismus Semecilik
Beziehung, Relation Banu Ekstase Coku
Bild, Vorstellung mge Element ge
Billigkeit Denkserlik Emanation Trm
Bldsinn, Schwachsinn Bunama Empfindung Duyum
Bldsinnigkeit Aptallk Empirismus Deneycilik
Brauch Alk Ende, Zweck, Endzweck Erek
Buridans Esel Buridann Eei Enthymem Ortktasm
Brgertum Bujuvalk Entsagung zveri
Brokratie, Brokratismus Brokrasi Entscheidung Karar
Kapital Sermaye Enttuschung, Unbefriedigtsein Yoksunluk
Casuistik Bilinzmlemesi Entwicklung, Wachsen Geliim
Charakter Cteyap Enzyklopdie Ansiklopedi
Charakteristik Belirleyici Erfindung Masallama
Dauer Stt Erhabene Yce
Deduktion Tmdengelim Erinnerung An
Definition, Begriffsbestimmung Tanmlama Erkenntnis, Kenntnis Bilgi
Deismus Yaradanclk Erkenntnistheorie Bilgikuram
Delirium lgnlk Erklren Aklamak
Demokratie Demokrasi Erst, primr lksel
Demonstration Gsterme Erzeugung, Generation Kuak
Deontologie devbilgisi Erziehung Eitim
Determinismus Belirlenimcilik Eschatologie Erekbilgisi
Deutlich Seik Esoterisch rek
Dialektik Diyalektik Etatismus Devletilik
Didaktisch retici Ethnographie Budunbilgisi
Differenz Ayrm Ethnologie Budunbilim
Dilemma ikilem Eudmonismus Mutuluk
Dimension Boyut Euphorie Esenlikduygusu
Ding, Sache ey Evhemerismus Evhemerosuluk
538
Evidenz Apaklk Genie Deha
Evolution, Entwicklung Evrim Gerechtigkeit Adalet
Evolutionismus Evrimcilik Geschichte Tarih
Exakt Dosdoru Geschichtlichkeit Tarihsellik
Exhibitionismus Sergilemecilik Geschmack Beeni
Existentialismus \faroluuluk Geselligkeit Toplumsallk
Existenz, Dasein Varolu Gesellschaft Toplum
Exoterisch Drak Gesetz Yasa
Experiment Deneyim Gesunder Verstand, Gescheidtheit Saduyu
Experimentation Deney Geweiht, Heilig Kutsal
Explicit Dsal Gewissheit Kesinlik
Extraversin Dadnklk Gewohnheit Alkanlk
Fhigkeit, Vermgen Yeti Geworfenheit Braklm k
Faktor Etken Glaube nan
Familie Aile Glaube nan
Fanatismus Darkafallk Glaubensphilosophie nanclk
Fatalismus Yazgclk Gleichgltigkeit lgisizlik
Fatalitt Yazg Gleichheit Eitlik
Fechners Gesetz Fechner Yasas Glck, Glckseligkeit Mutluluk
Fehler Yanl Gnoseologie Bilgiaratnnas
Feld Alan Gnostizismus Bilinircilik
Feodalismus Feodallik Gott Tanr
Fetichismus Tapncakk Grenze Snr
Finalismus Erekilik Grsse Byklk
Finalitt Ereklilik Grund, Begrndung, Grundlage Temel
Forderung, Anspruch Haknerme Grund, Prinzip lke
Form Biim Gruppe Kktopluluk
Formalismus Biimcilik Grndung, Errichtung Kurum
Fortschritt lerleme Gut, Wohl yi
Frage, Befragung Soru Gltigkeit Geerlilik
Freier Wille, Willensfreiheit Ozgrsei Halluzination Sanr
Freiheit zgrlk Harmonie Uyum
Freude Sevin Hsslich irkin
Freundschaft Dostluk Hedonismus Hazclk
Frieden Bar Heil, Erlsung Kurtulu
Funktion lev Hermetismus Kapallk
Funktionalismus levcilik Heiz Gnl
Funktionell levsel Heterogen okyapl
Furcht Korku Heteronomie Derklik
Futurismus Gelecekilik Heuristik Bulgulama
Fr-sich-sein Kendiiin Historismus Tarihselcilik
Gattung Cins Homogen Biryapl
Gedchtnis, Erinnerung Bellek Humanismus nsanclk
Gedanke, Denken Dnce Hylmorphismus tkiilkecilik
Gefhl Duygu Hylozoismus Canlmaddecilik
Gegeben \feri Hypersthesie Anduyarllk
Gegenstand, Subjekt zne Hypermnesie Ananmsama
Gegnerschaft Uyumazlk Hypnose Yapayuyku
Geist Zihin Hypothese Varsaym
Geistesschwche Alklk Hysterie Histeri
Gelehrte Bilgin Ich Ben
Gemein Ortak Ideal lk
Gemeinschaft Topluluk Idealismus lkclk
Genesis Oluum Idee Fikir
Identifikation zdeleme Konkret Somut
Identitt zdelik Konsequent Ardl
Ideologie deoloji Konsequenz Varg
Illuminismus Meczupluk Kontemplation selbak
Illusion, Tuschung Yanlsama Kontext Balam
Immanent kin Kontingenz, Zuflligkeit Olumsallk
Immanenz kinlik Kontradiktorisch Karsal
Immaterialismus Maddesizcilik Kontrr Kart
Immoralismus Ahlakszclk Konvengenz, Zusammenlaufen Kesime
Imperativ Buyurucu Konzceptualismus Kavramclk
Implikation erme Konzeption, Begriffsbildung Kavray
Implicit sel Korpuskel, Krperlein Cisimcik
Improvisation Doalama Korrelation Ballam
Indeterminismus Belirlenmezcilik Kosmogonie Evrendoum
Individualismus Bireycilik Kosmologie Evrenbilim
Individuation Bireyleme Krper Beden
Individuum. Einzelding Birey Krper Cisim
Induktion Tmevarm Kraftlosigkeit Ahmaklk
Inferiren karsama-kanm Krieg Sava
Infrastruktur Altyap Kriterium, Merkmal lt
Inhalt erik Kritik Eletiri
Inspiration Esin Kritizismus Eletiricilik
Instinkt gd Kultur, Bildung Kltr
Instrumentalismus Aralk Kunst Sanat
Intellektualismus Dnselcilik Knstler Sanat
Intellektueller Aydn Leben Yaam
Intelligenz Zeka Leere Boluk
Intelligibel Dnlr Lehre reti
Intentionalitt Ynelgenlik Leiden Tutku
Introversion ednklk Leidenschaft Edilim
Intuitionismus Sezgicilik Liberalismus zgrlklk
Involition Gerievrim Liebe Ak
Ironie Alay Linguistik Dilbilim
Irrtum Yanlg Logik Mantk
Isomorphismus Ebiimcilik Logizismus Mantklatnclk
Jugendalter Yetikinlik Lohn cret
Kanon Kanon Mackrokosmus Bykevren
Kaste Kast Magie By
Kategorie Kategori Maieutik Dourtma
Kategorisch Koulsuz Major, Oberbegriff Bykterim
Katharsis Arnma Major, Obersatz Byknerme
Kausalitt Nedensellik Manichismus Manicilik
Kindheit ocukluk Manie Mani
Klar Ak Masochismus Mazohizm
Klasse Snf Materialismus Maddecilik
Klassifikation Snflama Materie, Stoff Madde
Klassizismus Klasiklik Maxime (geleyi;
Kollektivismus Otaklamaclk Mechanismus Mekanikilik
Kommunikation letiim Megalomanie Byldkduygusj
Kommunismus Komnizm Mehrwert Amkdeer
Komplex Karmak Meinung Gr
Komprehension, Inhalt llem Mekanismus von Abwehr SavumaDsrekb
Konformismus Tutuculuk Melankcholie Melankoli
Konjunktiv Bititirici Menge, \blksmasse Kalabalk
540
Mensch nsan Obskurantismus Karanlklk
Menschheit, Offenbarung Anm
Menschlichkeit, Humanitt nsanlk Okkasionalismus Aanedencilik
Mentalitt, Geistesrichtung Anlay Okkultismus Gizlibilimcilik
Merkantilismus Kazanlk Ontogenesis Bireyevrimi
Metaphysik Metafizik Ontologie Varlkbilim
Methode Yntem Ontologismus Varlkbilimcilik
Methodologie Yntembilim Optimismus yimserlik
Microkosmus Kkevren Ordnung Dzen
Minderwertigkeitsgefhl Aalkduygusu Organizismus Organclk
Minor, Untersatz Kknerme Originell zgn
Mitte Ortam konomismus ktisatlk
Mittelbegriff Onaterim Pdagogik Pedagoji
Modalitt Kiplik Paidologie ocukbilim
Modus, Schlussmodus Kip Palingenesie evrimcilik
Monade Monad Panentheismus Heptanndaclk
Monadismus Monadclk Pankosmismus Hepevrencilik
Monadologie Monadoloji Panpsychismus Hepruhsallk
Monarchie Mutlakynetim Pantheismus Heptannclk
Monismus Tekilik Parallelismus Koutuluk
Monotheismus Tektannclk Paramnesie Yenidenyaama
Moral Ahlak Paranoia Dzenlilgnlk
Moralismus Ahlaklk Partikulr zel
Morphologie Biimbilim Passivitt Edilginlik
Motiv, Beweggrund Gd Peripatetiker Peripatetikler
Mglichkeit Olanak Person Kii
Mutation Deiinim Personalismus Kiilikilik
Mysterium Gizem Persnlichkeit Kiilik
Mystizismus, Mystik Gizemcilik Perspektivismus Baklk
Mythe Mitos Perzeption Alg
Mythologie Mitoloji Perzeptionnismus Algclk
Mythomanie Masalclk Pessimismus Ktmserlik
Nachahmung yknme Pflicht dev
Narzissmus Narkissosuluk Phnomen Olgu
Nation Ulus Phnomenalismus Olguculuk
Nativismus Doutanclk Phnomenologie Olgubilim
Natur Doa Phantasie mgegc
Naturalismus Doalclk Philanthoropie tnsanseverlik
Naturismus Doaclk Philosoph Filozof
Natrlich Doal Philosophie Felsefe
Nebenordnung, Koordination Dzenleiklik Phrenologie Kafayonmu
Nichts, Nichtseindes Hilik Phylogenesis Trevlimi
Nekrophilis lsevme Physik Fizik
Nervenzusammenbruch Ruhsalknt Planwirtschaft Gdmclk-
Neurosis Sinirlilik Gdml ktisat
Nicht-Ich Benolmayan Plural oul
Nichtvorhandensein Eksikkal Pluralismus oulculuk
Nihilismus Hiilik Polysyllogismus oklutasm
Nominalismus Adclk Polytheismus oktannclk
Normal Olaan Populismus Halkseverlik
Notwendigkeit Gereklilik Positivismus Olumculuk
Ntzlich Yarari Postulat Konut
Objekt, Gegenstand Nesne Pradikl Yklem
Objektiv Nesnel Praelogik Mantkncesi
Praestabilierte Harmonie ncesel Uyum Rckstndigkeit Gerilik
Pragmatismus Pragmaclk Rythmus Ritm
Prmisse ncl Sadismus Sadizm
Praxis, bung Uygulama Sadomasochismus Sadomazoizm
Primitiv lkel Sanktion Yaptrm
Probabilitt, Wahrscheinlichkeit Olaslk Satz vom zureichenden Grunde Yeter Neden lkesi
Probabilismus Olasclk Schein Grnm
Produktion retim Schema ema
Piofen Dind Schizophrenie izofreni
Projektion Yanstma Schmerz Ac
Proletariat Proletarya Scholastik Skolastik
Proposition nerme Schne Gzel
Prozess Sre Schpftmg, Schaffen Yaratma
Psychanalyse Ruhaynrmas Schule Okul
Psychasthenie Ruhsalbitiklik Schchternheit Psrklk
Psychisch Ruhsal Schwelle, Reizschwelle Eik
Psychologie Ruhbilim Scientismus Bilimcilik
Psychologismus Ruhbilimcilik Seele Ruh
Psychose Ruhsalbozukluk Sehen Gr
Pubertt Erginlik Sein \ferlk
Qualitt Nitelik Selbstbeobachtung ebak
Quantitt Nicelik Selbstbewusstsein Bilin
Quietismus Dingincilik Selbstmord ntihar
Quintessenz Beinciz Selektion Ayklanma
Radikalismus Kktencilik Seligkeit Tammutluluk
Rasse Irk Semantik Anlambilim
Rassismus Irklk Semiologie Belirtibilim
Rationalismus Usuluk Sensibilitt Duyarllk
Raum Uzay Sensualismus Duyumculuk
Reaktionr Gerici Sexualitt Cinsellik
Realismus Gerekilik Sinn, Sinnlichkeit Duyu
Realitt, Wirklichkeit Gereklik Sinnlich, Fhlbar Duyulur
Recht Hukuk Sippe Klan
Redintegration Toptananl Sitte, Sitten Grenek
Reduktion ndirgeme Skeptizismus Kukuculuk
Reflexion, berlegung Dnme Sklave Kle
Reflex Tepkime Sklavrei, Sklaventum Klelik
Regel Kural Slogan Kalpsz
Regime Ynetimbiimi Solidaritt Dayanma
Regress, Regression, Rckgang Gerileme Solipsismus Tekbencilik
Rein An Sophisma Bilgicilik
Reiz Uyarm Sophist Sofist
Rekurrcnz Dnllk Sozialismus Sosyalizm
Relativ, Bezglich, Soziologie Toplumbilim
Verhltnismssig Greli Soziologismus Toplumbilimcilik
Relativismus Grecilik Spannung Gerilim
Relativitt Grelilik Spekulation Kurgu
Religion Din Spezifikation zglletirme
Reprsentation Sunum Spezifisch zgl
Resolution zmleme Spiel Oyun
Revolte, Emprung Bakaldrma Spiritualismus Ruhuluk
Revolution Devrim Spontaneitt, Selbstttigkeit Kendiliindenlik
Rezeptivitt Alrlk Sprache Dil
Romantik Duyguculuk Staat Devlet
542
Stadium Evre Transzendenz Aknlk
Stetig Kesiksiz Traum D
Stimmung evre Trumerei Dlem
Stimulus Uyaran Trieb ltepi
Streben, Anstrengung aba Trieb tki
Streben, Tendenz Eilim Trieb, Beweggrund Drt
Struktur Yap Tugend Erdem
Strukturalismus Yapsalclk Typus Tip
Subaltem Altk Umkehrung Evirme
Subjektiv znel Umwandlung, Transformation Dnm
Subjetivismus znelcilik Unbedingt Koullanmam
Subkontrr Altkart Unbestaendigkeit Deikenlik
Sublimierung Yceltme Unbestimmt Belirsiz
Substanz Tz Unbewusst Bilind
Substrat Dayanak Unendlich Sonsuz
Subsumtion Altakoyma Universal ismus Evrenselcilik
Superstruktur styap Unlogisch Mantkd
Surrealismus Gerekstclk Unmittelbar Dolaysz
Syllogismus Tasm Unruhe, Unbehagen Kayg
Symbol Simge Unsterblichkeit lmszlk
Symbolismus Simgecilik Unstetig Kesikli
Symetrie Bakmllk Untertiegriff Kkterim
Synergie Eilevlilik Unterbewusstsein Bilinalt
Synkretismus Birletirmecilik Unterordnung Altasralama
Synthese Bileim Untersuchung Dorulama
System Dizge Ursache Neden
Tat, Handlung Edim Ursprung Kken
Tat, Handlung Eylem Urteil Yarg
Tautologie Esz Urteilskraft Yarpgc
Technik Teknik Utilitarismus Yararclk
Teilnahme, Partizipation Katlma Utopie topya
Teleologie Erekbilim bel Kt-Ktlk
Temperament Miza beriegenheitsgeftlhl Ykseklikduygusu
Tenor iddet bermensch stinsan
Theismus Tanrclk bertragung Geiim
Theodizee Tannarabrmas berzeugung Kan
Theokrae Dinciynetim Velleitt Gelgeistek
Theologie Tannbilim Vernderung eitleme
Theoretisch Grmc Verantwortlichkeit Sorumluluk
Theorie Kuram Verausserfichung Dlama
Theosophie Ermilik Verausserung, Irrsinn Yabana tama
These Sav Verdrngung Bastrma
Tod lm Vfererbung Kaltm
Toleranz, Duldung Hogr Vergessen, Vergessenheit Unutu
Totalitr Btnc Vergleichung Karlatrma
Totalitt, Ganzheit, Allheit Btnsellik Vfeigngen Haz
Totem Totem Verhalten Davran
Tradition, berlieferung Gelenek Verhltnis liki
Traditionalisms Gelenekilik Vermittlung Araclk
Trgheit, Beharrungsvermgen Eylemsizlik Vermgen, Fhigkeit G
Transformismus Dnmclk Verneinung Olumsuzlama
Transzendent Akn Vernunft Us
Transzendental Aknsal Vemunftlos Usd
Transzendentalismus Aknclk Vemunftschluss Usavurma
543
Versehung Kayra Widertegmg rtme
Verstand, Intellekt Anlk Widerspruch, Kontradiktion eliki
Verstellungkunst, Verstellung Gizleme Widerstreit atma
Verworrenheit, Vermengung Bulanklk Wiederaufleben Yaamadn
'Sferwunderung ama Wiedergeburt, Palingenesie Yenidencisimleme
Vetrag, Kontrakt Szleme Wille, Willenskraft, Willkr stem
Virtualitt Gctlk Wirkende Etmen
Vitalismus Yaamsalclk Wirklich Gerek
Volkswirtschaftslehre, Wirksamkeit Etkililik
Nationalkonomie Toplumsal ktisat Wissen, Wissenschaft Bilim
Volontarismus lstemcilik Wissenschaftslehre Bilgibilim
Voraussetzung, Bedingung Koul Wortklauberei Boszclk
Voraussicht ngr Wunder Mucize
Vorgreifen, Vorbegriff lkbilgi Wurzel Kk
Vorurteil nyarg Wrde Deerlilik
Wahn, Irrsinn, Narrheit Delilik Zeichen Belirti
Wahrhaftigkeit Doruculuk Zeit Zaman
Wahrheit Doru Zerstreutheit Dalma
Wechselseitigkeit Karlkllk Ziel Ama
Weisheit Bilgelik Zirkelbeweis, Diallele Ksrdng
Welt Dnya Zivilisieren, Zivilisation Uygarlk
Weltall, Universum Evren Zorn fke
Werden Olu Zusammengesetzt Karmak
Wert Deer Zusammenhang Tutarllk
Wertschtzung Deerlendirme Zustand Durum
Wesen z Zweideutigkeit Kayganlk
Wesenheit, Entitt Btnlk Zueifel Kuku

544
Franszca/Trke
Abngation zveri Anormal Olaand
Aboulie tstemsizlik Antagonisme Uyumazlk
Absolu Mutlak Antcdent ncel
Absolutisme Mutlaklk Anthropocenrisme nsanmerkezcilik
Abstraction Soyutlama Anthropologie nsanbilim
Abstractionnisme Soyutlamaclk Anthropomorphisme tnsanbiimcilik
Abstrait Soyut Antinomie atk
Abstrus aprak Antithse Karsav
Absurde Sama Anxit Bunalt
Accident Raslant Apathie Duyumsamazlk
Acte Edim Aperception stalg
Action Eylem Aphorisme zlsz
Activisme Edimcilik Aporie kmaz
Activit Etkinlik Apparence Grnm
Actualisme Edimselcilik Apprciation Deerlendirme
Adaplation Uyma Aptitude Yatknlk
Adquat Tamuyar Arbre de Porphyre Porphyrios aac
Admiration Hayranlk Archtype Ukmek
Adolescence Yetikinlik Argument Kant
Adventice Dtan Arriration Gerilik
Affectivit Duygululuk Art Sanat
Affirmation Olumlama Artiste Sanat
Agent Etmen Asctisme ilecilik
Agnosticisme Bilinemezcilik Assertion lerisrme
Agraphie Yazmayitimi Associationisme anmclk
Agrable Ho Association arm
Agrgat Katma Athisme Tanrtanmazlk
Agressivit Saldrganlk Atome Atom
Alexie Okumayitimi Atomisme Atomculuk
Alination Yabanclama Attention Dikkat
Allgorie Biimsimge Attribut znitelik
Altruisme zgecilik Aura Esim
Ambiance evre Autarcie Kendineyetme
Ambigut Kayganlk Autisme Kendinekapaltlk
Ame Ruh Autonomie zErklik
Amiti Dostluk Autorit Yetke
Amnsie Bellekyitimi Auto-suggestion Kendiniinandrma
Amour Ak Autrui Bakas
Amour-propre zsevgisi Axiologie Deerretisi
Analogie Benzeim Axiome Belit
Analyse Ayrtrma Baibarie Barbarlk
Anarchie Kargaa Batitude Tammutluluk
ne de Buridan Buridann eei Beau Gzel
Angoisse Bountu Behaviorisme Davranlk
Animisme Canlclk Besoin Gereksinim
Bien yi Conscience Bilin
Bon sens Saduyu Consequence Varg
Bonheur Mutluluk Consquent Ardl
Bourgeoisie Burjuvalk Contemplation selbak
Bovarysme Bovarycilik Contenu erik
Bureaucratie Brokrasi Contexte Balam
But Ama Contingence Olumsallk
Canon Kanon Continu Kesiksiz
Capital Sermaye Contradiction eliki
Caractre zyap Contradictoire Karsal
Caractristique Belirleyici Contraire Kart
Carence Eksikkal; Contrat Szleme
Caste Kast Convergence Kesime
Casuistique Bilinzmlemesi Conversion Evirme
Catgorie Kategori Conviction Kan
Catgorique Koulsuz Corps Beden
Catharsis Arnma Corps Cisim
Causalit Nedensellik Corpuscule Cisimcik
Cerle vicieux, diallle Ksrdng Corrlation Ballam
Certutide Kesinlik Cosmogonie Evrendoum
Champ Alan Cosmologie Evrenbilim
Changement Deiim Coutume Alk
Chose ey Cration Yaratma
Civilisation Uygarlk Critre lt
Clair Ak Criticisme Eletiricilik
Clan Klan Critique Eletiri
Classe Snf Croyance nan
Classicisme Klasiklik Culture Kltr
Classification Snflama Dbilit Ahmaklk
Coeur Gnl Dcision Karar
Cohrence Tutarllk Dduction Tmdengelim
Colre fke Dfinition Tanmlama
Collectivisme Ortaklamaclk Deisme Yaradanclk
Commun Ortak Dlinquance Toplulgnlk
Communaut Topluluk Dlire lgnlk
Communication letiim Dmence Bunama
Communisme Komnizm Dmocratie Demokrasi
Comparison Karlatma Dmonstration Gsterme
Compensation Dengeleme Dontologie devbilgisi
Complexe Karmak Dpassement Ama
Complexe Karmak Dpression nerveuse Ruhsalknt
Comportement Davran Drliction Braklmtk
Comprhension llem Description Tantlama
Concept Kavram Dsir Azu
Conception Kavray Despotisme Zorbalk
Conceptualisme Kavramclk Dtermination Belirleme
Concret Somut Dtermin Belirli
Condition Koul Dterminisme Belirlenimcilik
Conditionn Koullanm Dveloppement Geliim
Conflit atma Devenir Olu
Conformisme Tutuculuk Devoir dev
Confusion Bulanklk- Dialectique Diyalektik
Conjonctif Bititirici Didactique retici
Connaissance Bilgi Dieu Tanr
546
Diffrence Ayrm quivalence Edeerlilik
Dignit Deerlilik quivoque okanlaml
Dilemme kilem Eneur Yanlg
Dimension Boyut Eschatologie Erekbilgisi
Dirigisme, Esclavage Klelik
conomie dirige Gdmclk Esclave Kle
Discontinu Kesikli sotrique rek
Discursif Gidimli Espace Uzay
Disjonction Ayrklk Espce Tr
Dissimulation Gideme Esprit Zihin
Dissolution Dalm Essence z
Distinct Seik Essentialisme zclk
Distraction Dalma Esthtique Estetik
Division Blme tat Devlet
Division du travail iblm tat Durum
Doctrine reti tatisme Devletilik
Dogmatisme Dogmaclk tendue Uzam
Dogme Dogma Ethnographie Budunbilgisi
Dolorisme Acclk Ethnologie Budunbilim
Domaine lgialan tiologie Nedenbilim
Donn Veri tonnement ama
Douleur Ac tre \ferlk
Doute Kuku Eudmonisme Mutuluk
Droit Hukuk Euphorie Esenlikduygusu
Dualisme kicilik Evhmrisme Evhemerosuluk
Dure Sre vidence Apaklk
cholalie Yanklama Evolution Evrim
clectisme Semecilik volutionisme Evrimcilik
cole Okul Exact Dosdoru
conomie politique Toplumsal iktisat Excitation Uyarm
conomisme ktisatlk Exhibitionnisme Sergilemecilik
ducation Eitim Existence Varolu
Efficacit Etkililik Existentialisme Varoluuluk
Effort aba Exotrique D^ak
galit Eitlik Exprience Deneyim
go-altniisme Benzgecilik Exprimentation Deney
gocentrisme Beniincilik Explicite Dsal
goisme Bencillik Expliquer Aklamak
gotisme Bencilik Expression Anlatm
lan vital Yaamsal adlm Exlase Coku
lment ge Extension Kapsam
manation Trm Extriorisation Dlama
motion Heyecan Extraversin Dadnklk
Empirisme Deneycilik Extrme Uterim
En soi Kendinde Fabulation Masallama
Encyclopdie Ansiklopedi Facteur Etken
Enfance ocukluk Facult Yeti
Entendement, Intellekt Anlk Famille Aile
Enthousiasme Cokunluk Fanatisme Darkafllk
Enthymme rtktasm Fantaisie mgegc
Entit Btnlk Fatalisme Yazgclk
pistmologie Bilgibilim Fatalit Yazg
Equipollence Egeeriilik Faute Yanl
quit Denkseriik Fodalisme, Fodalit Feodallik
547
Ftichisme Taptncaklk Idalisme lkclk
Fidisme nanclk Ide Fikir
Fin Erek Identification zdeleme
Finalisme Erekilik Identit zdelik
Finalit Ereklilik Idologie deoloji
Foi nan Idiotie Aptallk
Folie Delilik Illogique Mantkd
Fonction lev Illuminisme Meczupluk
Fonctionalisme levcilik Illusion Yanlsama
Fonctionnel levsel Image mge
Fondement Temel Imagination mgelem
Fonder Temellendirmek Imbrilit Alklk
Formalisme Biimcilik Imitation yknme
Forme Biim Immanence kinlik
Foule Kalabalk Immanent kin
Frustration Yoksunluk Immatrialisme Maddesizcilik
Futurisme Gelecekilik Immdiat Dolaysz
Gnral Genel Immoralisme Ahlakszclk
Gnralisation Genelletirme Immortalit lmszlk
Gnration Kuak Impratif Buyurucu
Gense Oluum Implication erme
Gnie Deha Implicide sel
Genre Cins Impression zlenim
Gnosologie Bilgiaratrmas Impressionisme zlenimcilik
Gnosticisme Bilinircilik Improvisation Doalama
Got Beeni Impulsion tki
Grandeure Byklk Inclusion erilmilik
Groupe Kktopluluk Inconditionn Koullanmam
Guene Sava Inconscient Bilind
Habitude Alkanlk Indtermin Belirsiz
Hallucination Sanr Indterminisme Belirlenmezcilik
Harmonia Uyum Indiflraxe lgisizlik
Harmonie prtablie ncesel uyum Individu Birey
Hdonisme Hazclk Individualisme Bireycilik
Hrdit Kaltm Individuation Bireyleme
Hermtisme Kapallk Induction Tmevarm
Htrogne okyapl Inertie Eylemsizlik
Htronomie Derklik Infrence karsama-kanm
Heuristique Bulgulama Infini Sonsuz
Histoire Tarih Influence Etki
Historicit Tarihsellik Infrastructure Altyap
Historisme Tarihselcilik Inquitude Kayg
Homme nsan Inspiration Esin
Homogne Biryapl Instabilit Deikenlik
Humanisme nsanclk Instant An
Humanit nsanlk Instinct gd
Hylmorphisme kiilkecilik Instrumentalisme Aralk
Hylosoisme Canlmaddecilik Institution Kurum
Hyperesthsie Anduyarllk Intellectualisme Dnselcilik
Hypermnsie Ananmsama Intellectuel Aydn
Hypnose Yapayuyku Intellekt Anlk
Hypothse Varsaym Intelligence Zeka
Hystrie Histeri Intelligible Dnlr
Idal lk Intention Ynelim
548
Intentionnalit Ynelgenlik Mise entre parantheses Paranteze almak
Interaction Etkileim Mobile Drt
Introspection ebak Modalit Kiplik
Introversion ednklk Mode Kip
Intuition Sezgi Moeurs Grenek
Intuitionisme Sezgicilik Moi Ben
Involition Gerievrim Moment An
Ironie Alay Monade Monad
Irrationnel Usd Monadisme Monadclk
Isomorphisme Ebiimcilik Monadologie Monadoloji
Jalousie Kskanlk Monarchie Mutlakynetim
Jeu Oyun Monde Dnya
Joie Sevin Monisme Tekilik
Jugement Yarg Monothisme Tektannclk
Justice Adalet Morale Ahlak
Laid irkin Moralisme Ahlaklk
Langue Dil Morphologie Biimbilim
Libralisme zgrlklk Mort lm
Libert zgrlk . Motif Gd
Libre arbitre, Franc arbitre zgrsei Mouvement Devinim
Limite Snr Moyen teime Ortatenm
Linguistique Dilbilim Mutation Deiinim
Logicisme Manklatnclk Mystre Gizem
Logique Mantk Mysticisme Gizemcilik
Loi Yasa Mythe Mitos
Loi de Fechner Fechner yasas Mythologie Mitoloji
Macrocosme Bykevren Mythomanie Masalclk
Magie By Narcissisme Nartdssosuluk
Maieutique Dourtma Nation Ulus
Majeur Bykterim Nativisme Doutanclk
Majeure Byknerme Naturalism Doalclk
Mal Kt ya da kttlk Natue Doa
Manichisme Manicflik Naturel Doal
Manie Mani Natnisme Doaclk
Masochisme Mazohizm Nant Hilik
Matrialisme Maddecilik Ncessit Gereklilik
Matire Madde Ncrophilie lsevme
Maxime zdeyi Ngation Olumsuzlama
Mcanisme Mekanikilik Nvros Sinirlilik
Mcanismes de dfense Savunma dzenekleri Nihilisme Hiilik
Mdiation Araclk Nominalisme Adclk
Mgalomanie Byklkduygusu Non-moi Benolmayan
Mlancolie Melankoli Normal Olaan
Mmoire Bellek Objectif Nesnel
Mentalit Anlay Objet Nese
Mercantilisme Kazanlk Obscur Karanlk
Mtaphisique Metafizik Obscurantisme Karanlklk
Mthode Yntem Observation Gzlem
Mthodologie Yntembilim Obsession Taknt
Microcosme Kkevren Occasionalisme Aranedencilik
Millieu Ortam Occultisme Gizlibilimcilik
Mineur Kklerim Omnipotence Tamgllk
Mineure Kknenre Omniscience Tambilirlik
Miracle Mucize Onirisme Dlgml
Ontogense Bireyevrimi Possession yelik
Ontologie Varlkbilim Possibilit Olanak
Ontologisme Varhkbilimcilik Postulat Konut
Opinion Gr Pour soi Kendiiin
Optimisme iyimserlik Pouvoir G
Ordre Dzen Pragmatisme Pragmaclk
Organicisme Organclk Pratique Uygulama
Original zgn Prdicat Yklem
Origine Kken Prjug nyarg
Oubli Unutu Prlogique Mantkncesi
Panenthisme Heptanndaclk Prmisse ncl
Paix Ban; Prnotion lkbilgi
Palingnsie evrimcilik Prvoyance ngr
Pancosmisme Hepevrencilik Primaire lksel
Panpsychisme Hepruhsallk Primitif lkel
Panthisme Heptannclk Principe lke
Paralllisme Koutuluk Principe de
Paramnesie Yenidenyaama raison suflisante Yeter neden ilkesi
Paranoia Dzenlilgnlk Probabilisme Olasclk
Participation Kalma Probabilip Olaslk
Particulier zel Problme Sorun
Passion Edilim Procs, Processus Sre
Passion Tutku Production retim
Passivit Edilginlik Profane Dind
Pdaggie Pedagoji Progrs lerleme
Pdologie ocukbilim Projection Yanstma
Pense Dnce Proltariat Proletarya
Perception Alg Proposition nerme
Perceptionnisme Algclk Propre zg
Pripatticien Peripatetikler Proprit Mlkiyet
Personnalisme Kiilikilik Providence Kayra
Personnalit Kiilik Psychanalyse Ruhayntrmas
Personne Kii Psychasthnie Ruhsalbitiklik
Perspectivisme Baklk Psychique Ruhsal
Pessimisme Ktmserlik Psychologie Ruhbilim
Peur, Crainte Korku Psychologisme Ruhbilimcilik
Phnomne Olgu Psychose; Ruhsalbozukluk
Phnomnisme Olguculuk Pubert Erginlik
Phnomnologie Olgubilim Pulsion tepi
Philanthropie nsanseverlik Pur An
Philosophe Filozof Qualit Nitelik
Philosophie Felsefe Quantit Nicelik
Philosophie des lumires Aydinianmacilik Question Soru
Phrenologie Kafeyorumu Quitisme Dingincilik
Phylognse Trevrimi Quintessence Beinciz
Physique Fizik Race Irk
Plaisir Haz Racine Kk
Plural oul Racisme Irklk
Pluralisme oulculuk, okuluk Radicalisme Kktencilik
Plus-value Artkdeer Raison Us
Polysyllogisme okl utasm Raisonnement Usavurma
Polythisme oktannclk Rapport liki
Populisme Halkseverlik Rationalisme Usuluk
Positivisme Olumculuk Ractionnaire Gerici
550
Ralisme Gerekilik Smiologie Belirtibilim
Ralit Gereklik Sens Duyu
Rcptivit Alrlk Sensation Duyum
Rciprocit Karlkllk Sensibilit Duyarllk
Recuirence Dnllk Sensible Duyulur
Rdintgration Toptananl Sensualisme Duyumculuk
Rduction ndirgeme Sentiment Duygu
Rel Gerek Sentiment dinfriorit Aalkduygusu
Reflexe Tepkime Sentiment de supriorit Ykseklikduygusu
Rflexion Dnme Seuil Eik
Refoulement Bastrma Sexualit Cinsellik
Rfutation rtme Signe Belirti
Regim Ynetimbiimi Simple Basit
Rgle Kural Singulier Tekil
Rgression Gerileme Slogan Kalpsz
Rincarnation, Sociabilit Toplumsallk
Palingenesie Yenidencisimleme Socialisme Sosyalizm
Relatif Greli Socit Toplum
Relation Bant Sociologie Toplumbilim
Relativisme Grecilik Sociologisme Toplumbilimcilik
Relativit Grelilik Solidarit Dayanma
Religion Din Solipsisme Tekbencilik
Rminiscence Anmsama Sophisme Bilgicilik
Reprsentation Sunum Sophiste Sofist
Rsolution zmleme Souvenir An
Respect Sayg Spcification zglletirme
Responsabilit Sorumluluk Spcifique zgl
Ressemblance Benzerlik Spculation Kurgu
Rve D Spiritualisme Ruhuluk
Rvlation Anm Spontanit Kendiliindeni ik
Revendication Haknerme Stade Evre
Rverie Dlem Stimulus Uyaran
Rviviscence Yaamadn Structuralisme Yapsalclk
Rvolte Bakaldrma Structure Yap
Rvolution Devrim Subalterne Altk
Romantisme Duyguculuk Subconscience Bilinalt
Rythme Ritm Subcontraire Altkart
Sacr Kutsal Subjectivisme znelcilik
Sadisme Sadizm Subjectif znel
Sadomasochisme Sadomazoizm Sublimation Yceltme
Sagesse Bilgelik Sublime Yce
Salaire cret Subordination Altasralama
Salut Kurtulu Subsomption Altakoyma
Sanction Yaptnm Substance Tz
Satisfaction Doyum Substrat Dayanak
Savant Bilgin Suicide ntihar
Scepticisme Kukuculuk Sujet zne
Schme ema Superstition Boinan
Schizophrnie izofreni Superstructure styap
Scince Bilim Surhomme stinsan
Scientisme Bilimcilik Surralisme Gerekstclk
Scolastique Skolastik Syllogisme Tasm
Slection Ayklanma Symbole Simge
Smantique Anlambilim Symbolisme Simgecilik
551
Symtrie Bakmllk Transcendental Aknsal
Syncrtisme Birletirmecilik Transcendental isme Aknclk
Eilevlilik Transfert Geiim
Synergie
Bileim Transformation Dnm
Synthse
Dizge Transformisme Dnmclk
Systme
Tautologie Esz Travail Emek
Technique Teknik Type Tip
Tlologie Erekbilim Ubiquit, Omniprsence Heryerdelik
Temprament Miza Univers Evren
Zaman Universalisme Evrensel
Temps
Eilim Universalisme Evrenselcilik
Tendance
Gerilim Utile Yararl
Tension
Teneur iddet Utilitarisme Yararclk
Thisme Tanrclk Utopie topya
Thocratie Dinciynetim \fcleir Deer
Theodice Tannaratrmas Validit Geerlilik
Thologie Tanr bilim Variation eitleme
Thortique Grmc Vellit Gelgeistek
Kuram Vracit Doruculuk
Thorie
Thorie de connaissance Bilgikuram Verbalisme Boszclk
Thosophie Ermilik Vrification Dorulama
Sav Vrit Doru
Thse
Psrklk Vertu Erdem
Timidit
Hogr Vide Boluk
Tolrance
Totalitaire Btnca Vie Yaam
Totalit Btnsellik Virtualit Gcllk
Totem Totem Vision Gr
Tradition Gelenek Vital ism Yaamsalclk
Traditionalisme Gelenekilik Volontarisme stemcilik
Transcendance Aknlk Volont stem
Transcendant Akn

552
Felsefenin tarihi b o y u n c a
oluturduu kavramlar, her
a a m a d a kazand ierikleriyle
bize tantan bu szlk, ayn
z a m a n d a bir felsefe el kitabdr.
Felsefenin te m e l konularna
girm ek isteyen her kii iin bir
ba la n g kitab nitelii tayan
felsefe szl, binlerce rnekle
zenginletirilmitir,
Bu szlkte yalnzca felsefeyle
snrl kalnmam, felsefeyi
ilgilendiren estetik, toplum bilim ,
ruhbilim kavram larna d a yer
verilmitir.
Ayrca szln sonunda
ngllizce-Trke, Alm anca-Trke
ve Franszca-Trke dizin d e yer
alm aktadr.

You might also like