You are on page 1of 347

CLAUDE LEVI-STRAUSS

YABAN DUUNCE

EVREN:
TAHSN YCEL

omo
YABAN DNCE

Claude Levi-Strauss, 1908'de Brksel'de dodu. Paris ni


versitesi'nde hukuk ve felsefe eitimi grdkten sonra, bir
sre lise retmenlii yapt. 1934-1937 yllar arasnda Bre
zilya'da Sao Paulo niversitesi'nde toplumbilim profesrl
nde bulundu. 1939'a dein bulunduu Brezilya'da yapt
alan almalar dorultusunda, ilk antropoloji makalesini
1936'da yaymlad. Daha sonra bir sre Fransa'da bulundu.
1941-1945 aras New York'ta New School for Social Re
search'te ders verdi. Bu dnemde Roman Jakobson'n dilbi
lim almalarndan etkilenerek "L 'analyse structurale en lin
guistique et en anthropologie" (Dilbilim ve Antropolojide Yap
sal zmleme) adl makalesini yaymlad (1945). 1950-1979
yllar arasnda Paris niversitesi Uygulamal Yksek Ara
trmalar Okulu'nda sosyal antropoloji almalar yneticisi
olarak grev ald. Bunun yan sra 1959-1982 yllar arasnda
College de France'ta sosyal antropoloji krssnde eitim
verdi.
Yapsalcln kurucularndan biri olarak kabul edilen Levi
Strauss, Brezilya'nn yan sra, bugnk Banglade'te de
alan almalar yapt. Antropoloji, zellikle de sosyal antro
poloji dalnda verdii yaptlar, alannn en yetkin almalar
arasnda yer almaktadr. 1973'te Academie Franaise yeli
ine seildi.
Balca yaptlar: Les structures Clementaires de la parente (1949;
Akrabaln Temel Yaplar), Race et Historie (1952; Irk ve Ta
rih, 1985), Anthropologie structurale (I. Cilt 1958; il. Cilt 1973;
Yapsal Antropoloji), La pensee sauvage (1962; Yaban Dnce,
1984), Mythologiques I. Cilt: Le cru et le cuit (1964; i ve Pi
mi), il. Cilt: Du miel aux cendres (1967, Baldan Kle), III. Cilt:
L'origine des manieres de table (1968, Sofra Adabnn Kkenle
ri), iV. Cilt: L'homme nu (1971, plak nsan), Le Regard
eloigne (1982, Uzaktan Bak), La Parole donnee (1984, Veril
mi Sz), Regarder, ecouter, lire (1993, Bakma, Dinleme, Oku
ma).
Cogilo-25
JSBN 975-363-344-0

Yaban Dnce/ Claude Levi-Slrauss


zgn ad: La Pensee Sauvage
eviren: Tahsin Ycel

1. bask, 2000 adet, lstanbul, Aralk 1994

Dzelti:Hlya Tufan
Tasarm: Mehmet Ulusel
Ofset Hazrlk: Tansel Baybara
Bask: Altan Matbaaclk Ltd. ti.

Yap Kredi Yaynlan Ltd. ti., 1993


Trke evirinin tm yayn haklan sakldr.
Tantm iin yaplacak ksa alntlar dnda
yaymann yazl izni olmakszn
hibir yolla oaltlamaz.

Yap Kredi Yaynlan


Yap Kredi Kltr Merkezi
istiklal Caddesi, No: 285 Beyolu 80050 lstanbul
Telefon: (0-212) 293 08 24 Faks: (0-212) 293 07 23
NDEKLER

Claude Levi-Strauss ve Yaban Dnce 9

nsz 19

BRNC BLM
Somutun Bilimi 25

KNC BLM
Totemsel Snflandrmalarn Mant 61

NC BLM
Dnm Dizgeleri 103

DRDNC BLM
Totem ve Kast 139

BENC BLM
Ulamlar, geler, Trler, Saylar 171

ALTINCI BLM
Evrenselletirme ve zelletirme 197
YEDNC BLM
Tr Olarak Birey 229

SEKZNC BLM
Yeniden Bulunan Zaman 259

DOKUZUNCU BLM.
Tarih ve Eytiim 289

Ek 313
Kaynaka 317
Ad Dizini 331
Kavram Dizini 339
Maurice Merleau-Ponty'nin ansna
Claude Levi-Strauss ve Yaban Dnce

insan canllarn en gelimii olarak nitelerken nesnel bir gzlemi dile ge


tirdiimiz sylenebilir. Ama onu yeryznn en yce yarat olarak
gsterirken, sanki her ey insann gereksinimlerini karlamak, gnlnce
yaamasn salamak iin yaratlm gibi, "Her ey insan iindir" derken,
ayn lde nesnel kaldmz sylenebilir mi? insan !zer eyin stne
koyan bu gr sanld kadar "insancl", sanld kadar "doru", daha
da nemlisi, sanld kadar "ar" bir gr m? oklarmz byle bir so
rmun sorulmasn bile aykr bulabilir, "Peki, byle olmayacak da nasl
olacakt?" deyip kabiliriz iin iinden. Gerekirse, tepkimizi hakl kara
cak kantlar da sralayabiliriz. ister dinsel olsun, ister dind, Bat d
ncesi bu konuda tkenmez bir kaynak salar bize. Ama, saylar ok az
bile olsa, baka trl diiiinenler, insan her eyin stne koymann kay
nan bencillikten alan bir nyargdan baka bir ey olmadn, bencillik
ve nyargmnsa, bir kez el ele verdikten sonra, burada durmadn, dur
durulamadn syleyenler de yok deil. rnein nlii budmbilimci
Claude Uvi-Strauss'a sorarsanz, Bat dncesinin temel yanlglar
dan biri bu gr olmutur. Bat dncesi, insan yiicelteceim diye, n
ce doay "budam", sonra da insan kavramn snrlamaya balamtr:
"nsann doadan koparlmas ve stn, egemen varlk durmuna getiril
mesiyle balanmtr ie; bylece en yadsnmaz zelliinin, yani canl var
lk niteliinin silinebilecei sanlmtr. Bu ortak nitelik grlmezlikten
gelinerek her trl arla olanak sa,lanmtr. Batl insan, zellikle ta
rihinin son drt yzylnda, insansallkla layvansall birbirinden kesin
likle ayrmay bir hak olarak benimsemekle, birinden ald her eyi teki
ne vermekle, uursuz bir dnemi balattn, durmamacasna daraltlan
bu snrn insanlar da birbirinden uzaklatrmaya ve gittike daha snrl
bir aznlk yararna, bir insanlk ayrcal istemeye yarayacan, bu in
sanlnsa, ilkesini ve kavramn zsaygdan ald iin, daha doar do-
10 Yaban Dnce

maz ryeceini anlayamamtr".<1> ada Bat dncesinin dorukla


rndan biri saylan fean-Paul Sartre'n insanl "tarihsel olan" (dplay
syla uygar, bilinli, dnen) ve "tarihsel olmayan" (dolaysyla ilkel,
yabanl, bilinsiz, dnme yeteneinden yoksun) toplumlar diye iki kar
t ulama ayrarak kendi toplumuna benzemeyen toplumlar nerdeyse bi
rer hayvan srs olarak deerlendirmesi de hi kukusuz bu tutumdan
kaynaklanr. Oysa, Uvi-Strauss'a gre, "insann gerei farkllklarnn
ve ortak zelliklerinin oluturduu dizgedeyken, bu gerein tmyle
onun varlnn tarihsel ve corafyasal koullarnn yalnzca birine sn
m olduuna inanabilmek iin, hem fazlasyla benzeki, hem de fazlasy
la bn olmak gerekir". (2)
Ama, ister hakl olsun, ister haksz, kii kendi ortamna, kendi orta
mnn dnrlerine nasl byle ters debilir? Kiisel bir zelliin sonu
cu mudur bu, yoksa belirli bir meslee, belirli bir ynteme balanmann
m? Bu sorunun yantn olsa olsa Levi-Strauss'un kendi yaptnda bula
biliriz: Hznl Dnenceler 'in balarnda, hem meslekten, hem yn
temden, hem de kiilikten sz edecek gibi grnen bir blmle kar kar
mza: "Nasl budunbetimci olunur?"
Koyduu baln dndrtebileceinin tersine, Claude Levi
Strauss uzmanlk dalnn zelliklerinden de, kendisini bu daln en byk
lerinden biri durumuna getiren ynteminden de pek sz etmez burada;
budunbetim ve budunbilimin yerini baka mesleklere verdikten sonra, so
ruyu da olumludan olumsuza evirerek "Neden felsefeci olunmaz?" ya da
"Neden hukuku olunmaz?" trnden sorulara yant arar gibi grnr.
Ama, hemen belirtmek gerekir ki, belirli meslekler konusunda genel yarg
lara varmak deildir amac; gzlemlerini tarihinin belirli bir dnemini ya
ayan belirli bir toplum, 1920-1930 yllarnn Fransz toplumu ve belirli
bir kiilikle, kendi kiiliiyle snrlar. Bu snrlar iinde, Uvi-Strauss yal
nzca felsefeye, yalnzca hukuka deil, nerdeyse hibir ura dalna ilgi
duymaz. Budunbilim de hi mi hi ilgisini ekmeyen ura dallar arasn
dadr. Bu bilim kolu konusunda fazla bir bilgisi de yoktur. Dnemin en
nl budunbilimcilerinden fames Frazer 1928 ylnda Sorbonne'da bir
konferans verecektir, bunu duyar, ama gidip dinlemeyi dnmez bile.
Bilimle, sanatla, alma ve aratrmayla ba ho olmad iin mi?
Hayr, tam tersine, yaamnda her ey kendisini bu alanlara yneltecek ni
teliktedir. 1908 ylnda, Bruxelles'de, sanat bir ailenin iinde domu,
kk yata, ailesiyle birlikte Paris'e gelmitir; babas ressam olduuna
gre, bu kentin sanat ve dn evresine yabanc deildir. Ayrca, hep a
lkan ve baarl bir renci olmutur. Hem felsefe, hem hukuk okur, her
ikisinde de baarl olur. Fransa' da, belirli alanlarda ykselmek isteyenle
rin korkulu d olan "agregation" snavn ilk giriinde, hem de ikinci
Claude Levi-Strauss ve Yaban Dnce 11

olarak kazanr. yleyse Levi-Strauss'un ilgisizlii baka eyden: ilgilen


meye alt konularn, zellikle de felsefenin retilme ve uygulanma
biiminden kaynaklanr.
Tristes Tropiques'te Hznl Dnenceler'de olduka ayrntl bir
biimde anlatt gibifelsefe daha ok kavram ya da szck dzleminde ka
lan bir cambazlk, belki usu gelitiren, ama gerek dnceyi kurutan bir
. etkinlik olmaktan teye gemez o dnemde, istenince otobsn tramvay
dan, istenince tramvayn otobsten daha stn olduunu kantlamay
salayan bir anahtar, her kapy ayn biimde aan bir "maymuncuk" ve
rir kiinin eline; gndergenin ortadan kalkt, gsterenin hibir gsterile
ne balanmad, gerek kaygsnn yerini becerinin ald bir altrma
dan te bir ey deildir. stelik, her eyi sakat bir tarih anlayyla ele al
d iin, daha sonrakinin daha ncekinden nasl doduunu aklamay
gerei yanltan ayrmaktan ok daha fazla nemser. Ksacas, bunca al
trmadan, bunca aratrmadan sonra, Uvi-Strauss on be yanda tad
kanlardan pek de farkl olmayan birka ilkel kanyla ba baa kaldn,
yani felsefenin kendisine fazla bir ey kazandrmadn syler.
Zaman zaman, bunca yl felsefe renimi grm, yaama da bir fel
sefe retmeni olarak atlm bir insan olmas nedeniyle, "az ok felsefeci
kalmamasna olanak bulunmadn" syledii de olur kukusuz, ama "az
ok felsefeci" olmas temel tutumunu deitirmez; tam tersine, gittike da
ha ok sertleir bu tutum: Uvi-Strauss "felsefe" ve "felsefeci" szcklerini
genellikle olumsuz bir anlamda kullanmaya balar, tartmalar felsefe ala
nna aktarmann onlar ksrlatrmaktan baka bir ie yaramayacan ile
ri srer, kendi yaptlarnn felsefe balamnda deerlendirilmesini de hi
mi hi istemez. "Hangi biimde olursa olsun, felsefenin almalarmdan
yararlanmasna karym", der, "benim almalarm olsa olsa bugn fel
sefe diye adlandrlan eye srt evrilmesine katkda bulunur".<3J "Bugn
felsefe diye adlandrlan" eyler arasnda grngclk, geree yaklama
biimiyle ters gelir Levi-Strauss'a, varoluuluksa, "ada insann ol
duka bn bir tutumla kendi kendisiyle babaa kalmak ve kendi benlii
karsnda comak" amacyla setii bir yoldur yalnzca, "gerek insanlk
tan koparak" kurulmu, "zel bir insanlk koulunun drt duvar" iinde
skp kalmtr, hep zneli ne karmaya, "kiisel kayglarn birer felsefe
sorunu" dzeyine ykseltmeye abalar durur, oysa felsefenin grevi "var
" kendi kendime gre deil, kendi kendine gre anlamaktr".<4J
Sorun byle temel ilkeler asndan ele alnnca, Claude Levi
Strauss'un ann egemen dncesiyle uzlamazl gittike derinlee
cek, nerdeyse btn bir uygarlkla, kendi toplumunun uygarlyla bir he
saplama olup kacaktr. Ama, sylemek bile fazla, bu uygarl yads
mak, gcn grmezlikten gelmek deil, snrlarn, boluklarn, hepsin-
12 Yaban Dnce

den nce de tartlmaz olduklar kesinlenen deerlerinin grelliini orta


ya koymak sz konusudur. Ama Uvi-Strauss bu uygarln iinde o kadar
yalnz da bulmaz kendini; hesaplamalarnda olsun, aratrmalarnda ol
sun, Marx, Freud ve Rousseau her zaman yararland, her zaman rnek
ald yazarlardr. Ona gre, Freud'un yntemi, duyarlk ve sezgi yoluy
la, balangta tutarsz grnen bir btne hi de saymaca ve rastlantsal
olmayan bir dzen getirerek fiziksel ve ruhsal evrenin kimi temel zellikle
rini canl bir tablo biiminde zaman dzlemine yanstmasyla insan bilim
leri alannda nemli bir adm olmutur; daha on alt, on yedi yalarnda
okumaya balad Marx, "fizik bilimi duyarln verilerinden yola kla
rak kurulamad gibi, toplumsal bilimin de olaylar dzleminde kurulma
dn" retmi, nce "rnekeler oluturmak" gerektiini gstermitir;
Freud da, Marx da, tpk yerbilim gibi, "anlamann bir gereklik trn
baka bir gereklik trne indirgemek olduunu, gerek gerekliin hibir
zaman en belirgin gerek olmadn" kantlamtr bize. <s>
Rosseau'ya gelince, Uvi-Strauss'a gre yalnzca bir felsefeci deil,
insan bilimlerinin, zellikle de budunbilimin kurucusudur; stelik, tutarl
ve soylu ilkelerden yola kar: Descartes, Cogito'dan yola kmakla,
"ben"in szde kesinliklerinin tutsa olarak kalr; Rousseau'ysa, ie kendi
"ben"iyle balamak yle dursun, "ben"e hep kukuyla bakmay yeler:
"Rosseau'nun dncesi ikili bir ilkeden yola karak geliir: Bakasyla,
bu bakas bir hayvan bile olsa, bakalarnn en bakasyla zdeleme ve
kendi kendisiyle zdelemeyi, yani "ben"i benimsenebilir klabilecek eyi
yadsma ilkeleri". k noktas bu olunca, diilice ister istemez genilik
ve nesnellik kazanr ve kendi dncesini byle bir genilik ve nesnellie
kavuturan Roussea, "Kii insanlar incelemek istedii zaman yakna
bakmaldr; ama insan incelemek iin gzlerini uzaklara evirmesi gere
kir," diyerek, yeryzndeki nice uluslarn yalnzca adlarn bildiimizi,
bir de tutup insan trii konusunda yargya varmaya kalkt,nz syleye
rek adalarna ve gelecek kuaklara gerek bir nesnellik, yntem ve in
sanlk dersi verir.
Bu derslere pek de kulak verilmediini, tan tersine, Rousseau 'nun
kimi a,dalarnca bir hasta, bir deli olarak nitelendiini biliyoruz. Ne
olursa olsun, Uvi-Strauss fazlasyla benimser Rousseau'nm dncesi
ni, hatta daha fazlasn yapar: Rousseau'nun dncede yaad,n somut
olarak yaamak amacyla budunbilimci olmay dlemeye balar. Otuzlu
yllarn dn ortamnda epeyce bunaldktan, bir iki lisede verdii felsefe
derslerinden lmne skldktan sonra, 1935 ylnda, Brezilya'nn Sao
Paulo niversitesi'nde grev alarak Fransa'dan uzaklar. Bu niversite
de toplumbilim dersl?ri verir. Ama, denilebilir ki, Uvi-Strauss'm burala
ra gelmekteki amac retmekten ok, renmektir; bunun iin de yabanl-
Claude Levi-Strauss ve Yaban Dnce 13

Zarn yaamn incelemek zere tropik blgelere uzun, yorucu, tehlikeli ge


ziler dzenler. Bu gezilerde, "ilkel" diye adlandrlan kk, paralanm
toplumlarn etin yaamn paylarken, hem bundan byle gelitirecei
yorum ve kuramlarn canl kaynan, hem de kendini beenmi Bat'nn
bir tr yalanlamas olan bir insan scakln bulur. Byk lde bu ge
zilerin yksnden oluan Hznl Dnenc eler'de tand ilkel toplu
luklarn en yoksulu, en zavalls, baka gezginlere greyse en kavgac ve
en acmasz olan Nambikwara'lar konusundaki gzlemlerini yle nokta
lar: "En yaln anlatmna indirgenmi bir toplum aramtm. Nambikwa
ra 'Zarn toplumu ylesine yalnd ki, burada yalnzca insanlar buldum. "(6)
Claude Uvi-Strauss 'un bu gezileri yalnzca kendi kiisel yaanmn
ilgin bir evresi olarak kalmayacak, insan bilimleri iin de benzerine az
rastlanr bir katknn kayna olacaktr, ama, bu katknn gereklemesi
iin, yeni bir yolculuu ve yeni bir karlamay beklemek gerekecektir.
Claude Uvi-Strauss, 1939 ubatnda Fransa'ya dnm ve askere
alnmtr. Ama, 1940 sonlarnda, Vichy hkmetinin kard bir yasa
uyarnca, askerlikten uzaklatrld gibi, kkeni nedeniyle, Fransa'da
gven iinde yaamas da olanaksz grnmeye balar. Bu nedenle, bir
yandan Birleik Devletler'deki akrabalarnn, bir yandan o gne dek yap
t ufak tefek budunbilimsel yaynlarda belirli bir deer grm olan bir
ka bilim adamnn abalaryla New York'a arlr. Burada, 1942-1943
ders ylnda, kendisiyle ayn kurumda ders veren ve kendisi gibi gmen
olan nl dilbilimci Roman Jakobson'la tanr. lki bilim adam, ilgilen
dikleri sorunlarn birok ortak yanlar bulunduunu grr, karlkl ola
rak birbirlerinin derslerini izlemeye balarlar. Bundan en ok yararlanan
Uvi-Strauss olur. Kendisinin de syledii gibi, Uvi-Strauss, Jakobson'la
tanmadan nce dilbilim konusunda nerdeyse hibir ey bilmez,<7J ama
Jakobson'u, Jakobson araclyla da Saussure'iin, Troubetskoy'un yapt
larn tandktan sonra, o zamana dein ancak sezinlemekle kald "yap"
kavramn iyiden iyiye kesinletirerek budmbilim alannda yepyeni bir
yntemi balatr.
Uvi-Strauss'un dilbilimden yararlanma biimi ve getirdii yap
kavram konusunda ok ey sylendi. Bir baka yerde olduka geni bir bi
imde ele aldmz bu tartmalarn ayrntlarna burada yeniden girecek
deilizJ8! Ancak nl budunbilimcinin toplumu dille zdeletirdii gibi
yanl bir sav yineleyenlerin bugn yanlglarn oktan anlam olmalar
bir yana, insan bilimleri alannda yap kavramnn adna yarar btn
aratrmalarn vazgeilmez kavramlarndan biri durumuna geldii ve in
san bilimlerine yepyeni bir nitelik kazandrd bir gerek. "Geleneksel
dilbilimin de, geleneksel toplunbilimin de yanll geler arasndaki ba
ntlar zerinde deil, yalnzca geler zerinde durmak"/9! yani olaylar
14 Yaban Dnce

ilk ve son aratrma nesnesi olarak grmekte dayatmak olmutur. Oysa


Saussure, dili bir bantlar dizgesi, yani bir yap olarak grd, varl
n gelerinde deil, geleri arasnda kurulan bantlarda arad iin dil
bilimi salam ve tutarl bir temele oturtmay baarmtr. Her biri kendine
zg kurallara gre ilemekle birlikte, toplumsal olgu bekleri de birer ya
p, birer bant dizgesi olarak nitelenebilir, hatta, bir adm daha atlarak,
toplumsal olgularn ilevinin de bir tr "iletiim" olduu sylenebilir.
Genel olarak, "iletiim her toplumda en azndan dzeyde gerekleir:
kadn iletiimi; mal ve hizmet iletiimi; bildiri iletiimi". (oJ Bunlardan bi
rincisi akrabalk ilikilerinin, ikincisi ekonomik ve siyasal olgularn, n
csyse dilin, sanatn, sylenin alandr ve her de benzer bir yakla
mla, yani birer yap; birer bant dizgesi olarak ele alnabilir.
Geleneksel yntemlere bal kalanlar bu kesinlemeler karsnda r
perebilir, rnein akrabalk ilikilerini bir iletiim dizgesi olarak niteleme
nin alabildiine sama bir tutum olduunu ileri srebilirler. Ama, Les
Structures elementaires de la parente (Akrabaln Temel Yaplar,
1949) adl ilk nemli yaptnda, Claude Levi-Strauss, evrensel bir kural
olarak beliren yakn akrabalarla evlenme yasandan yola karak byle bir
grn hi de sama olmadn kesinlikle ortaya koyar: "Yaknlarla ev
lenme yasa, tpk geniletilmi toplumsal anlatm olan dardan evlen
me kural gibi, bir karlkllk kuraldr. Almay yadsdnz ve size ver
meyi yadsdklar kadn, srf bu nedenle, sunulan bir kadn oluverir"/11>
nk anneniz, kzkardeiniz ya da kznzla evlenmenizi yasaklayan ku
ral, onlar bakalarna vermenizi, sizin de bakalarnn annesi, kzkardei
ya da kzyla evlenmenizi zorunlu klarak kadnla erkein birlemesini bir
toplumsal iletiim durumuna getirir. Yasaklama ve serbestliklerin derece
si toplumdan topluma deitiine gre, bir "tutumlar dizgesi" olarak ek
lemlenen akrabalk ilikilerini tek bir biime indirgemek sz konusu ola
maz kukusuz, ama, ayn biimde eklemlendiklerine gre, hepsini ayn
yaklamla, gsterdikleri benzerlik ve kartlklara dayanarak zmlemek
olanakldr. rnein erkez'lerin akrabalk ilikileri Trobiand'larn akra
balk ilikilerinin tam kartdr, ama dizge hep ayn biimde eklemlenir.
Bu bakmdan, btn akrabalk ilikilerini kapsayan, btncl bir zm
lemeye varlabilir. Levi-Strauss da bunu yapar; o gne dein hibir bu
dunbilimcinin gerekletiremedii, kapsaml ve geerli bir bireime ular.
Denilebilir ki, bu yapt yalnzca Claude Levi-Strauss'un bilim yaa
mnda deil, insan bilimlerinin serveninde de bir dnm noktas olur; o
zamana dein zmsz kalm birok sorun, dilbilimden esinlenen bir
yntem kullanlarak geerli zmlere kavuturulduuna gre, insan bi
limlerinin nnde en azndan denenmeye deecek nitelikte bir yol alm
demektir. Levi-Strauss lkesinde bir bilim adamnn ulaabilecei en yk-
Claude Levi-Strauss ve Yaban Dnce 15

sek noktalara ularken (195o'de Ecole Pratique des Hautes Etudes'de,


1959'da da nl College de France'ta grevlendirilir), deiik alanlardan
birok bilim adam da getirdii yntemden yararlanmann yollarn ara
trmaya giriir. Bylece Levi-Strauss ad "yapsalclk"la zdelemeye
balar. Bu byk ilgi birtakm tartma ve eletfrileri de birlikte getirir
kukusuz: Les Structures elementaires de la parente nin getirdii
'

aklama ve yorumlarn geerliliini pek tartan kmaz, ama, bir yntem


salad sonulardan bamsz olarak deerlendirilebilirmi gibi, ynte
mini iddetle eletirenler birbirini izler. Artk Levi-Strauss'un her yapt
bir olay olacaktr.
Bunu anlamak hi de zor deildir: Bir kez, Levi-Strauss'un her yap
t yapsalc yntemin daha da gelitirilmi bir rneini sunduu, bu r
nekler bakalarnca da izlendii iin, geleneksel yntemlere, geleneksel ba
k alarna bal kalanlar gittike daha ok rahatsz eder; te yandan,
yazar, genellikle uzak lkelerde yaam ya da yaamakta olan yabanl
toplumlar ele almakla birlikte, her yapt ana ve ann sorunlarna
tutulan birer ayna olarak belirir. rnein Race et Histoire (Irk ve Tarih,
1952), birbirinden kaynaklanan iki sakat tutumun, uygar dnyaca be
nimsenen yanl tarih ve yanl insanlk anlaylarnn yaln, ll, kar
klmas zor bir eletirisidir. Yabanllar arasndaki deneyimlerini hay
rarlk verici bir anlatmla ykleyen Hznl Dnenceler (1955), ba
langta da grdmz gibi, ayn zamanda belirli bir felsefenin, belirli
bir bilim ve insanlk anlaynn yarglanmas olarak kar karmza. De
iik dnemlerde yazlm, bykl, kkl inceleme ve denemelerini bir
araya getiren Anthropologie Structurale 1. (1958), Anthropologie
Structurale il. (1973), La Voie des Masques (1979) ve Le Regard
eloigne (1983), birbirinden ilgin yntem, bilim, sanat ve dn sorun
larnn irdelenip tartld yaptlardr. Le Totemisme aujourd'hui
(1962) ve La pensee sauvage (Yaban Dnce, 1962), bir yandan "il
kel" diye adlandrlan toplumlarn ilkelliinin bir gstergesi olarak deer
lendirilegelen totemcilik kavramnn gerekte bo ve yaktrma bir kav
ramdan baka bir ey olmadn, yabanllarn deil, budunbilimcilerin
dncesinde doduunu, br yandan, iki tr insanlktan sz edenlerin
dndnn tersine, ne denli uzaklara, ne denli eskilere gidersek gide
lim, insan dncesinin nesneleri hep kesinlikle kartlatrp birletirdi
ini, hep ayn tutarllkla ayrp snflandrdn somut bir biimde gz
ler nne serer. Drt byk ciltten oluan Mythologiques 'e gelince (Le
Cru et le cuit, 1964; Du Miel aux cendres, 1967; L'Origine des
manieres de table, 1968; L'Homme nu, 1971), bu dev yapt Levi
Strauss'un budunbilim aratrmalarnn doruk noktasdr. teden beri
sylen konusunu ikide bir ele alan yazar, bu yaptta ok deiik toplum-
16 Yaban Dnce

/ardan gelen bin dolaynda syleni inceden inceye zmleyerek ilk yap
tndakine benzer, btncl bir bireime ulamak ister, nk, ona gre
sylen/er, "inanlarn, trelerin, kurumlarn ilk bakta anlalmaz gr
nen varlk nedenini aydnlatr, zellikle de insan dncesinin kimi etkin
lik biimlerini belirlememizi salar".<12> Mythologiqes'te varlan sonu
lar da bunu dorular. Son yapt Regarder ecou ter Li re'e (Bakmak Din
lemek Okumak, 1993) gelince, sanata ilikin gzlemlerinin ilgin bir bire
imidir.

* * *

Yaban Dnce, ada Bat dncesinde nemli bir yeri bulunan


Claude Levi-Strauss'm dilimize evrilen ilk yapt, daha dorusu ilk kap
saml yapt. ok uzun saylabilecek bir gecikmeden sonra, dilimize evril
mek zere ilk bu yaptn seilmesi de nedensiz deil. Uvi-Strass gibi bir
yazarn hepsi de ok ynl bir nitelik tayan kitaplar arasnda deer a
sndan bir ayrm yapmak hem zor, hem de gereksiz; hele biitiin b yaptla
rm birbirlerini biitiinledii diiiiniiliirse. Bununla birlikte, Yaban D
nce'nin Uvi-Stra ss 'm bii tn yaptlar iinde ayrcalkl bir yeri bu
l ndu sylenebilir; bir bakma, hepsinin kavak noktasdr. Bilindii gi
bi, Uvi-Strass iin yntem sorunlar byk bir nem tar; b sorz11lar
Yaban Dnce 'de de byiik bir yer tutar, stelik olduka ak bir biim
de ortaya atlp yorumlanr. Uvi- Strauss'n tarih anlay, genellikle y
gland biimiyle tarih bilimine ynelttii eletiriler bilinir; b anlay,
b eletiriler, Yaban D nce de ok ilgin bir biimde yeniden karm
'

za kar: Uvi-Strass a,nzn en saygn diiiiniirlerinden birinin, fean


Pa/ Sartre'n grleriyle kartlatrarak, insan diiiincesini 01111rland
ra11 bir tartma biiminde sunar bunlar. Akrabalk ilikileri bir bakma
Uvi-Strauss'un k noktas, sylen/erse var noktas olmutur: Yaban
Dnce bu iki konuda ilgin zmlemeler ierir. Totemcilik, Le Tote
m isme auj ourd'hui ile Yaban Dnce 'nin ortak konsdr. Uvi
Strass'un yabanl/arn, ilkel denilen insanlam mantk ulanlarna, d
iimne, dizgeletirme, snflandrma yordamlarna verdii deer ok tart
lmtr, nl bilim adamnn bu mant, bu diiiince biimini Bat'nn
bilimsel dncesiyle bir tuttuu sanlmtr; Yaban Dnce, birtakm
snflandrma ve adlandrma biimlerinin ayrntl ve okurda hayranlk
uyandran, benzersiz zmlemeleri araclyla, bir yandan grlerini
saptranlar yalanlarken, bir yandan da yaban dncenin kendi iindeki
tutarlln, doay kltre dntrmede gsterdii baary gzler n
ne serer, verimler, sonular dzleminde deil, derinlerde, temelde yer alan
bir zdeliin altn izer.
Claude Levi-Strauss ve Yaban D nce 17

Denilebilir ki, Clade Uvi-Strauss 'm dncesini kavramak iin,


Yaban Dnce, girilmesi gereken ilk kapdr.

* * *

Bu eviri az ok baarl olmusa, Claude Uvi-Strauss 'n bilim


adaml yannda bir yaz ustas olduunu da gsterecek demektir. Ama
yaz ustal ak ve yaln olmay iermez her zaman; tan tersine, yapt
nn evirisinden de anlalaca gibi, Uvi-Strauss'm tiimceleri genellikle
uzun ve dolanbaldr; ayrca, matematikten dilbilime, ok de,iik alanla
ra gndermede bulmmas, deiik bilim dallarnn terimlerini kullanmas,
biir kitaplar gibi Yaban Dnce 'yi de bir rpda anlalmayacak bir
yapt drmma getirir. Bir yandan iki dil arasndaki yap farkll, bir
yandan aktarlan kimi terimlerin bizim kiiltiir ortammzda fazla yaygm
olmamas, bir yandan evirmenin yetersizlii nedeniyle, b zellik eviri
de daha da belirginlemi olabilir. Bunu kolay kolay nleyenezdik; ancak,
dizin bliiniinde, yazarn kulland birtakm belirleyici terimlerin ksa
tanmlarn vererek bu tiir konularla fazla ili dl olmayan okura bir l
de yardmc olmaya altk.
Ne olursa olsun, Yaban Dnce'11i11 diiiince yiikiiniin b eviride
de kendini dyracan umuyoruz.

Tahsin Ycel

Notlar:
1) C. Levi-Strauss, Antlropologie structrale il, s. 53.
2) C. Levi-Strauss, L Pensee sauvage, s. 329.
3) C. Levi-Strauss, L'Homme n, s. 570.
4) C. Levi-Strauss, Tristes Tropiques, s. 63
5) A.y., s. 61, 62.
6) A.y., s. 365.
7) C. Levi-Strauss, Le Regrd eloigne, s. 191.
8) Bkz. T. Ycel, Ypsalclk, Ada Yaynlan, 1982.
9) C. Levi-Strauss, Antlropologie structrale /, s. 57.
10) A.y. , s. 326.
11) C. Levi-Strauss, Les S tructurcs elemcntaires de la parente, s. 60.
12) C. Levi-Strauss, L'Homme nu, s. 571.
nsz

Bu kitap kendi bana bir btn oluturur, ama tartt sorunlar


Totemisme aujourd'hui (P.U.F., Paris 1962) adl son bir almada k
saca gzden geirmi olduumuz sorunlarla yakndan ilgili. Okurdan bu
kitaba bavurmasn istememekle birlikte, iki yapt arasnda bir ba bu
lunduunu belirtmek yerinde olur. Birincisi ikincisine bir tr tarihsel ve
eletirel giri nitelii tayor. Bu nedenle daha nce zerlerinde yeterince
durduumuz kavram, tanm ve olgulara burada geri dnmeyi gerekli bul
madk.
Bununla birlikte, bu kitab okumaya giriirken, okurun kendisinden
ne beklediimizi bilmesi gerekir: totemcilik konusunda vardmz olm
suz sonucu gz nnde bulundurmaldr; nk, eski budunbilimcilerin
bir yamlsamaya kapldklarna inanmamzn nedenini akladktan sonra,
imdi totemciliin arka yzn aratrmaya girimekteyiz.
Son sayfalar Sartre'n bir yaptnn tartlmasna ayrlm olan bu
kitabn ilk sayfasnda Maurice Merleau-Ponty'nin adnn yer almasna
bakarak iki yazar kartlatrmak istediim gibi bir sonu karamaz hi
kimse. Son yllarda Merleau-Ponty'yle beni birbirimize yaklatrm olan
lar, College de France'taki derslerimin kimi izleklerini zgrce gelitiren
bu kitabn doal olarak ona adanmasmn kimi nedenlerini bilirler. Ne
olursa olsun, balangc 1930 ylna, "agregation " snav ncesinde, Si
mone de Beauvoir'la birlikte, bir retim staj dolaysyla karlatmz
gne dek uzanan bir syleimin srdrlmesi olarak, yaasa da ona ada
nacakt. lm onu birdenbire elimizden aldna gre, hi deilse bu kita
b ballk, minnet ve sevgi belirtisi olarak, ansna sunalm.
lnsanbilimin felsefel temelleriyle ilgili noktalarda Sartre'la anlaa
madmz aklamay zorunlu buldum ya 1960-1961 ders ylnda, Ecole
des Hautes Etudes 'deki izleyicilerimle birlikte birok oturum sresince
incelediimiz yaptn birka kez okuduktan sonra karar verdim burta. Di-
20 Yaban Dnce

!erim, Sartre, kanlmaz ayrlklarn tesinde, bunca zenin rn olan


bir tartmann hepimizin dolayl bir hayranlk ve sayg sunu pay oldu
unu zellikle gz nnde bulundurur.
Kimi izimleri kendi laboratuvarnda yaptrtmak inceliini gsteren,
Ecole Pratique des Hautes Etudes aratrma ynetmeni, meslektam
facques Bertin'e; tuttuklar ders notlar abucak unutuluveren hazrlksz
konumalar yeniden anmsamama yardm eden I. Chiva ve f. Pouillon 'a;
kitab daktilo eden Mme Edna H. Lemay'e; belgelerin toplanmasnda, kay
naka ve dizinin hazrlanmasnda bana yardmc olan Mlle Nicole Bel
mond'a; metni okumama ve provalar dzeltmeme yardm eden eime g
nlden teekkr ederim.
"Yeryznde hi kimse, ilerini yabanllar, kyller ve ta
rallar kadar derinlemesine ve her ynyle incelemez; bu ne
denle, Dnce'den l'e geldikleri zaman, her ey tamamdr."

H. DE BALZAC

Le Cabinet des antiques.


Bibi.de la Pleiade, cilt IV, s. 400-401 .
Birinci Blm
Somutun Bilimi

Trlerin ve alttrlerin ayrntl bir dkmn yapmak iin gerekli


olan btn szckleri ierip de aa ya da hayvan gibi kavramlar
belirtecek terimlerden yoksun bulunan u diller uzun zaman rnek
olarak anlp durmutur. Ama bu rneklere "ilkeller"in soyut d
nce alanndaki szde yeteneksizlikleri savn desteklemek zere
bavurulurken, soyut szck asndan zenginliin yalnz uygar
dillere vergi olmadn gsteren baka rnekler ncelikle unutul
mutur. rnein Kuzey Amerika'nn kuzey-bat dillerinden Chino
ok'a, varlklarn ve nesnelerin pek ok zellik ya da niteliklerini
belirtmek iin soyut szckler kullanr. Boas, "bu dilde bildiim
btn teki dillerden daha ok bavurulur bu yola", der. rnein
"kt adam zavall ocuu ldrd" nermesi, Chinook'ada "ada
mn ktl ocuun zavallln ldrd" biiminde verilir; bir
kadnn fazla kk bir sepet tadn anlatmak iin de "bir isti
ridye sepetinin kklne beparmak otu kkleri koyuyor", de
nilir. (Boas 2, s. 657-658).
Ayrca, her dilde, sylem ile szdizimi, szck daarcnn
boluklarn doldurmak konusunda vazgeilmez olanaklar salar.
Bunun tersi olan durumun, yani ok genel terimlerin zgl adlar
dan daha fazla olmasnn da gene yabanllarn dnsel yoksullu
unu kesinleme yolunda kullanld gz nne alnrsa, nceki
paragrafta szn ettiimiz kantn yan tutucu nitelii iyice ortaya
kar:

"Bitkiler ve hayvanlar iinde, yerli ancak yararl ve za


rarl trleri adlandrr; tekiler hi ayrm yaplmadan
ku, kt ot, vb. diye snflandrlr." (Krause, s. 104.)
26 Yaban Dnce

Daha yeni bir gzlemci de ayn biimde yerlilerin adlandrma


ve tasarmlarnn yalnzca gereksinimlerine dayandna inanr g
rnr:

"1921'de yaptmz gezinin bitkibilimcisinin toplayp


da adlarn renmek istedii adsz ("yararsz") "kt ot
lar"a gsterdii ilgi (onlara gre tam bir budalalkt bu)
karsnda ... Marl<lz adalarndaki dostlarmn att kah
kahalar hala anmsarm." (Handy ve Pukui, s. 119, n. 21.)

Bununla birlikte, Handy bu ilgisizlii bizim uygarlmzda


uzman kiinin dorudan kendi alanna girmeyen olgular karsn
daki ilgisizliine benzetir. Yerli yardmcs Hawaii'de "adlandrld
(ve l<liletirildii) bilinen bitkibilimsel, hayvanbilimsel ve inor
ganik her biimin ... kullanlan bir ey olduunu" vurguladktan
sonra, "u ya da bu biimde", diye eklemeyi unutmaz, arkasndan
da "denizin ve ormann sayya gelmez varlklar, hava ve deniz ol
gular bir ad tamyorsa", bunun nedeninin "yararl ya da. . . ilgiye
deer" bulunmamalar olduunu ekler. Ama biri klgsal, br
kuramsal dzlemde yer aldna gre, bu son iki terim edeerli
deildir. Metnin gerisi de birincisi zararna ikinci yne arlk vere
rek dorular bunu: "Yaam deneyim demekti, tam ve kesin anlam
la ykl deneyim." (A.y., s. 119).
Gerekte, kavram kesitlemesi dilden d i le deiir;
Encylopedie'nin(l) "ad" maddesi yazarnn, XVIII. yzylda, ok g
zel belirttii gibi, az ya da ok soyut terimler kullanmak, zeka yete
neine deil, ulusal toplum iinde zel topluluklarn belirginlik ve
ayrntlar eit olmayan ilgilerine baldr: "Gzlemevine kn: her
yldz yalnzca bir yldz deildir artk burada, u yldz olak bur
cunun yldz, u teki boa burcunun y, u da byk aynn !;'si
dir, vb., bir at eitim yerine girin, her atn kendi zel ad vardr,
parlak, yaramaz, atlgan, vb." te yandan, ilkel denilen diller konu
sunda bu blmn banda anlan gr olduu gibi benimsense
bile, genel dncelerin yokluu sonucu karlamaz bundan: me
e, grgen, kayn, vb. szckleri soyutlukta aa szcnden geri
kalmaz. Bu adan baklnca, biri yalnzca bu sonuncu terimi ieren,
br bundan yoksun olan, ama trleri ve alttrleri kapsayan on
larca, yzlerce terim ieren iki dilden ikincisi kavramca daha zen
gindir, birincisi deil.

1) Burada Diderot ve d'Alembert ynetiminde hazrlanp yaymlanan (1751-1772) nl afsikJo.


pedi sz konusu. (.N.)
Somutun Bilimi 27

Meslek dillerinde d e grld gibi, kavramlarn oalmas


gerein zelliklerine kar daha srekli bir dikkatin, bunlar ara
snda yaplabilecek ayrmlara kar daha canl bir ilginin varlna
tanklk eder. Bu nesnel bilgi dknl "ilkel" diye adlandrdk
larmzn dncesinin en ok unutulan ynlerinden biridir. a
da bilimin yneldii gereklere ender olarak ynelse bile, onunki
ne benzer dnce yordamlar, onunkine benzer gzlem yntemle
ri ierir. Her iki durumda da dncenin konusu evrendir, en azn
dan gereksinimleri karlama yolu olarak.
Her uygarlk kendi dncesinin nesnel ynelimini fazlasyla
stn tutma eilimindedir, bu da ondan hibir zaman yoksun bu
lunmadn gsterir. "Yabanl" yalnzca bedensel ya da ekonomik
gereksinimlerinin ynlendirdiine inanma yanlna derken,
onun da bize ayn eletiriyi ynelttiini, kendi bilme isteini bizim
kinden stn tuttuunu gzden karyoruz:

"Hawaii yerlileri ellerinde bulunan doal kaynaklar


dan nerdeyse eksiksiz olarak yararlanyorlard; bu konu
da, bugnk tecim anda, imdiki durumda para geti
ren birka rn amanszca smrp de ou kez geride
kalan her eyi kmseyip yok edenlerden ok daha iler
deydiler ... " (Handy ve Pukui, s. 213)

Hi kukusuz, pazar tarmyla bitkibilimcinin bilgisini birbiri


ne kartrmamak gerekir. Ama, yal Hawaii soylusu, bu szleriy
le, ikincisini bilmezlikten gelip de yalnz birincisini gz nne al
makla, ilkellerin totemsel bitki ve hayvanlara ilgisinin yalnzca mi
delerinin yaknmalarndan kaynaklandn sylerken, Malinows
ki'nin yaptna benzer bir yanl, kendinden yana evirmekle bir
likte, bir yerli kltrn stne ykmaktan baka bir ey yapma
maktadr.

* * *

Gabson'da yaayan Fang'lardan sz ederken, bu insanlarn


"ayn cinsin trleri arasndaki en ufak ayrmlar bile kesinlikle tan
dklarn" belirten Tessmann'n gzlemine (s. 71), szn ettiimiz
iki yazarn Okyanusya konusundaki gzlemleri karlk verir:

"Yerlilerin bilenmi yetileri, karada ve denizde yaa


yan btn canl trlerin cins zellikleri yannda, yeller,
28 Yaban Dnce

k, gnn renkleri, dalgalarn krklar, dalga atlama


larnn deiimleri, su ve hava akmlar gibi doal olgula
rn en ince deiimlerini tam olarak saptamalarn sal
yordu." (Handy ve Pukui, s. 119.)

Filipinler'de yaayan Hanunoo'larda, tembulun inenmesi gi


bi ok basit bir kullanm bile, 4 eit felfelekle 8 yedek rnn, 5
eit tembulla 5 yedek rnn bilinmesini gerektirir (Conklin 3):

"Hanunoo'larn nerdeyse btn etkinlikleri yerel bitki


rtsyle ili dl bir yaknl ve bitkibilimsel snflan
drmalarn kesinlikle bilinmesini zorunlu klar. Bir geim
ekonomisi yaayan toplumlarn yerel bitki rtsnn an
cak kk bir blmn kulland yolundaki kannn
tersine, % 93 orannda yararlanlr bu bitki rtsnden."
(Conklin , s. 249.)

Blgenin hayvan topluluu konusunda da durum ayndr:

"Hanunoo'lar blgenin kularn 75 ulama ayrrlar...


Yaklak 12 eit ylan ... 60 balk tipi ... Bir dzineden faz
la deniz ve tatl su kabuklusu, bir o kadar da rmcek ve
okayakl ayrdederler... Binlerce bcek ayr ayr adland
rlm 108 ulamda toplanmtr, bunlarn 13 karncalar
la termitleri kapsar. .. 60' akn deniz yumuakas, 25'i
akn kara ve tatl su yumuakas. .. 4 tip kan emici slk
tanrlar. .. " Toplam olarak, 461 hayvanbilimsel tip sapta
mlardr (Ay., s. 67-70).

Bir dirimbilim bilgini de Filipinler'de yaayan ccezenci toplu


luu konusunda unlar syler:

"Negrito'larn kendilerini oval Hristiyan komularn


dan ayran zelliklerinden biri, hayvan ve bitki evrenleri
ne ilikin tkenmez bilgileridir. Bu bilgi alacak lde
ok sayda bitki, ku, memeli hayvan ve bcein gerektii
gibi tannmasn iermekle kalmaz, her trl alkanlk ve
trelerinin de bilinmesini ierir. .. "
"Negrito evresiyle tam olarak btnlemitir; daha
da nemlisi, evresindeki her eyi durmamacasna ince
ler. Bir bitkinin hangi bitki olduu konusunda kararszl-
Somutun Bilimi 29

a den bir Negrito'nun meyveyi tattn, yapraklar


kokladn, sapn krp incelediini, barnd yeri gz
den geirdiini sk sk grmmdr. Sz konusu bitkiyi
tanyp tanmadn ancak btn bu verileri gz nne
aldktan sonra bildirecektir."

Ayn yazar, kendilerini hayvanlara ve bceklere balayan an


'
laml bantlar nedeniyle, yerlilerin kendileri iin dorudan bir
yarar bulunmayan bitkilerle de ilgilendiklerini gsterdikten sonra,
szlerini yle srdrr:

"Ccezencilerin yarasalarn yaayna ilikin tart


malar ... keskin gzlem yetilerini, bitkisel yaamla hay
vansal yaam arasndaki ilikiler konusundaki eksiksiz
bilinlerini arpc bir biimde ortaya koyar. Tididin hur
ma aalarnn kurumu yapraklar zerinde yaar, diki
dik yabanl muz yapraklarnn altnda, litlit bambu aa
lklarnda, kolumboy aa gvdelerinin oyuklarnda, bona
naba sk koruluklarda, vb."
"Bylelikle ccezenci Pinatubo'lar 15 yarasa trnn
yaama biimini tanr ve birbirlerinden ayrrlar. u var
ki, bceklere, kulara, memelilere, balklara ve bitkilere
ilikin snflandrmalar gibi, yarasa snflandrmalar da
ncelikle fiziksel benzerlik ve kartlklara dayanr."
"Neredeyse btn erkekler, en az 450 bitkinin, 75 ku
un, nerdeyse btn ylan, balk, bcek ve memelilerin,
hatta 20 karnca trnn zgl ve betimsel adlarn b
yk bir kolaylkla sayarlar*... Her iki cinsten byc-he
kimler olan ve sanatlarn yapmak iin srekli olarak bit
ki kullanan nanananbal'larn bitki bilgisiyse, tam anla
myla aknlk vericidir." (R.B. Fox, s. 1 87-1 88.)

Ryukyu adalarnn geri kalm bir topluluu konusunda un


lar yazlr:

"ou kez bir ocuk bile, kck bir parasna baka


rak bir aacn trn, ayrca, yerlilerin bitkilerin cinselli
ine ilikin grlerine uygun olarak, cinsini karabilir;
bunu da aa parasyla kabuunun grnn, koku-

Ayn zamanda, yenilebilir 45 mantar tr (a,g,y ., s. 231) ve, teknoloji dzleminde, birbirinden
farkl 50 ok tipi (a.y., s. 265-268).
30 Yaban Dnce

sunu, sertliini ve ayn trden baka zelliklerini incele


yerek baarr. Dzinelerce balk ve kabuklu hayvan ayr
c terimleriyle bilinir, her birinin zellikleri, yaay, tip
iindeki cinsel farkllklar da yle... " (Smith, s. 150.)

Gney Kaliforniya'nn bugn ancak pek ender birka beyaz ai


lenin yaayabildii lms blgelerinde, saylar birka bini bulan
yerli Coahuilla'lar doal kaynaklar bir trl tketemiyor, bolluk
iinde yayorlard. nk, grnte ok yoksul olan bu lkede,
bu insanlar en azndan 60 besinsel bitkiyle 28 uyuturucu, uyarc
ya da ifal nitelikte bitki tanyorlard (Barrows). Seminole'lerden
tek bir bilgi-verici 250 bitki tr ve eidi tanr (Sturtevant) . Yerli
Hopi'lerce tannan 350 bitki belirlenmitir. Navaho'larda bu say
500' de aar. Filipinler'in gneyinde yaayan Subanun'larn bitki
bilimsel szck daarc 1000 terimi fazlasyla aar (Frake), Hanu
noo'larnki 2000'e yaklar*. M. Sillans, tek bir Gabon'lu bilgi-veri
ciyle altktan sonra, bir sre nce, birbirine komu, 12, 13 boyun
dil ve lehelerinde yer alan yaklak 8000 terimden olumu bir bu
dunbilimsel-bitkibilimsel dizelge yaymlamtr (Walker ve Sil
lans). Marcel Griaule ve yardmclarnn Sudan'da elde ettikleri,
byk bir blm yaymlanmam sonular da ayn lde art
c olacaa benzemektedir.
Dirimsel ortamla son snrna gtrlm bir ilidllk, bu or
tama gsterilen tutkulu dikkat ve ona ilikin kesin bilgiler, yerlileri
beyaz konuklarndan ayran tutum ve kayglar belirtmeleri bak
mndan aratrmaclar sk sk aknla uratmtr. New Mexi
co'daki yerli Tewa'lar:

"En kk farklar saptamlar ... blgenin btn koza


lakllar trlerine ad vermiler; oysa bu trler arasndaki
farkllklar kolaylkla grnmez, bu konu zerinde al
mam bir beyaz bunlarn ayrmna varamaz... Gerekte,
koca bir bitkibilim yapt rahatlkla Tewa diline evrilebi
lirdi." (Robbins, Harrington ve Freire-Marreco, s. 9, 12.)

Pek az romansallatrlm bir ykde, E. Smith Bowen, bir Af


rika boyuna gelip de ie boyun dilini renmekle balamak istedii
zaman urad aknl ho bir biimde anlatr. Bilgivericileri,
derslerinin balang evresinde, ok sayda bitki rnei toplayarak
bunlar kendisine gsterip adlarn sylemeyi ok doal bulurlar,
Bkz. leride s. 172, 186.
Somutun Bilimi 31

ama aratrmac bu bitkileri tanma olanandan yoksundur, uzak


blgelere zg bitkiler olduklar iin deil, bitkisel evrenin zengin
lik ve eitliliine hibir zaman ilgi gstermemi olduu iin. Oysa
yerliler byle bir merakn herkes iin geerli olduu kansndadr
lar.

"Bu insanlar tarmcdr: bitkiler insanlar kadar nemli,


insanlar kadar yakndr onlara. Bana gelince, hibir za
man bir iftlikte yaam deilim, begonyalar yldz i
eklerinden ya da petunyalardan ayrt etmek konusunda
bile pek gvenemem kendime. Denklemler gibi bitkilerin
de ayn grnp farkl olmak ya da farkl grnp ayn
olmak gibi kt bir huylan vardr. Ksacas, matematikte
olduu gibi bitkibilimde de kafam karr benim. Yaa
mmda ilk kez, on yandaki ocuklarn matematikte ben
den stn olmadklar bir toplulukta bulunuyorum, ama,
ayn zamanda, yabanl ya da ekilmi her bitkinin bir ad
ve kesin bir kullanm bulunan ve her erkek, her kadn ve
her ocuun yzlerce tr tand bir yerdeyim. stesem
bile bunlar kendileri kadar bilemeyeceime hibiri inan
maya yanamayacak." (Smith Bowen, s. 22.)

Yaptnda kimi Kuzey Rodezya topluluklarnca kullanlan


300'e yakn ifal ya da zehirli bitki tr ve eidini betimleyen bir
uzmann tepkisiyse, kesinlikle farkldr:

"Balovale ya da komu blgelerin insanlarnn ila ve


zehirlerinden sz etmeye abucak yanavermeleri her
zaman artmtr beni. Yntemlerine gsterdiim ilgi
koltuklarn m kabartyordu? Konumalarmz meslek
talar arasnda bir bilgi alverii olarak m deerlendiri
yorlard? Yoksa bilgilerini gzler nne sermek mi isti
yorlard? Tutumlar hangi nedenden kaynaklanrsa kay
naklansn, hibir zaman nazlandklar olmazd . Luchazi
adnda tuhaf bir yal adam anmsyorum, kucak kucak
kuru yaprak ve kk getirir, bana bunlarn tm kullanm
larn anlatmak isterdi. Kk m, yoksa byc my
d? Hibir zaman zemedim gizlemi, ama Afrika ruhbi
limine ilikin bilgisine ve benzerlerinin hastalklarn iyi
letirmedeki ustalna hibir zaman eriemeyeceimi
32 Yaban Dnce

zntyle gryorum: benim tp bilgimle onun yetenek


leri birleseydi, ok yararl bir bileim kard orta
ya. "(Gilges, s. 20).

Conklin, yol notlarndan bir para alntlarken, yerlinin bu


dunbilimciye hep benimsettii eyi, insanla evre arasndaki yakn
ilikiyi rneklendirmek istemitir:

"Langba'yla ben, 06.00'da ve hafif bir yamur altnda,


Parina'dan ayrlp Binli'ye doru yneldik... Arasaas'ta,
Langba, slklerden korunmamz iin anapla kilala (Albiz
zia procera Roxb. Benth.) aacndan 1 0x50 cm. apnda
birka para kabuk kesmemi istedi. Daha nce zerinden
yamurlar damlayan bitkilerden slanm olan ayak bi
leklerimizle bacaklarmz k abuun i yanyla ovarak ku
sursuz bir "itici" olan, pembe bir kpk elde ettik. Aypud
yaknlarnda, Langba birden durdu, deneini abucak
patikann kysnda bir yere sokarak kk bir ot skt,
bu da tawag kugun buladlad (Buchnera urticifolia R.Br.)
otuydu, sylediine gre, bir yaban domuzu tuzanda...
yem olarak kullanacakt. Ksa bir sre sonra, hem de hzl
yrdmz bir srada, benzer bir biimde durarak li
yanliyan denilen (Epipogun roseun (D. Don.) Lindl.) ve
stn rten bitkiler arasndan seilmesi zor olan kk
bir yer orkidesini skt, bu bitki de bysel olarak ekin
lere gelen asalak bcekleri kovmakta kullanlyordu. Bin
li'de, Langba topladklarnn bozulmamas iin hurma
yapraklarndan rlm antasndan apug, snm kire
ve tabaku (Nicotiana tabactn L.) kard, inenecek baka
maddeler karlnda Binli'lilere sunacakt bunlar. Tem
bul biberinin (Piper betle L.) Yerel eitlerinden her birinin
deeri konusunda bir tartmadan sonra, iki farkl bitki
biimine balanan ve kanuti inaswag ve kanuti lupaw diye
ayrdedilen yerelmas (Iponoea batatas (L. Poir.) srgnle
ri kesmek iin izin kopard... Kamot evleinden de her
trden ular sert 25 srgn (yaklak 75 cm. uzunluun
da) kestik, Langba'nn evine varmza dek nemliliklerini
koruyabilmeleri iin, byk, taze saging saba (Musa sapi
entun conpressa (Blco.) Teodoro) yapraklarna zenle sar
dk. Yolda, bir tr eker kam (Saccharum officinarum L.)
olan tubu minama saplar inedik. Bir kez, birka bunga,
Somutun Bilimi 33

dklm felfelek (Areca cateclu L . ) toplamak, bir baka


kez de birka bugnay aacnn (Antidesna brmius (L.)
Spreng.) yaban kirazn andran meyvalarndan toplayp
yemek iin mola verdik. kindi zeri Mararim'e vardk,
btn yol boyunca, zamanmzn en byk blmn
son yirmi, otuz yl iinde bitkilerin deiimi konusunda
tartmalarla geirmitik." (Conklin 1, s. 15-17.)

Bu bilgi, ve yararland dilbilimsel olanaklar, biimbilimi de


kapsar. Tewa dili kularn ve memelilerin bedenlerinin hemen her
blm iin ayr terimler kullanr (Henderson ve Harrington, s. 9).
Aa ya da bitki yapraklarnn biimbilimsel betimlemesi 40 terim
ierir, bir msr fidannn deiik blmlerini belirten 15 ayr terim
vardr.
Bitkilerin oluturucu blmleriyle zelliklerini betimlemek
iin, Hanunoo'lar 1 50'den fazla terim kullanrlar, bu terimler, bitki
leri tanmada "ve kendi aralarnda onlar birbirinden ayran ve o
u kez besinsel adan olduu kadar hekimlik asndan da anlam
l zelliklerine uyan yzlerce nitelii tartmada" kullandklar
ulamlar belirtir (Conklin 1, s. 97). 600 bitkiyi adlandrdklar sapta
nan Pinat ubo'lar, "bu bitkiler ve kullanm biimleri konusunda a
knlk verici bir bilgileri bulunmas bir yana, bunlarn blmlerini
ve ayrc ynlerini betimlemek iin de IOO'e yakn terim kullanr
lar." (R.B. Fox, s. 179.)
Bylesine dizgesel bir biimde gelitirilmi bir bilginin yalnz
ca pratik yarardan kaynaklanamayaca aktr. Birleik Devlet
ler'in ve Kanada'nn kuzeydousundaki yerlileri, Montaignais,
Naskapi, Micmac, Malecite ve Penobscot'lar en iyi incelemi olan
budunbilimci, bunlarn hayvanbilimsel ve bitkibilimsel bilgilerinin
zenginlik ve kesinliini vurguladktan sonra, szlerini yle srd
rr:

"Beslenme ve yerli endstrisinin ana maddesini olu


turan byk av hayvanlarnn yaama biimi konusunda
bekleyebiliriz bunu. Maine'de yaayan Penobscot avcs
nn Kanada geyiinin yaama biimi ve huyu konusunda
en uzman hayvanbilimcininkinden daha iyi bir pratik bil
gisi bulunmas. .. artc deildir. Ama yerlilerin hayvan
yaamnn alt biimlerine ilikin bilimsel olgular gzlem
leyip dizgeletirmede gsterdikleri zeni gerek deeriy
le deerlendirdiimiz zaman, belli bir aknla kapl-
34 Yaban Dnce

mamz doal karlamak gerekir ... "


"Tm srngenler snfnn bu yerliler iin hibir eko
nomik deeri yoktur; ylanlarn da etini yemezler, kurba
alarn da; ok ender durumlarda, hastalk ya da byye
kar by yapma dnda, kalntlarnn da hibir bl
mn kullanmazlar." (Speck 1, s. 273.)

Gene de, Speck'in gstermi olduu gibi, kuzeydou yerlileri,


her srngen cinsi ve bakalar iin, trlere ve alttrlere ilikin ayr
terimler kullanarak gerek bir "srngenbilim" oluturmulardr.
Sibirya halklarnn hastalklar iyiletirme amacyla kullandk
lar doal rnler, kesin tanmlar ve bunlara verdikleri zgl de
erle, bu tr toplumlarda gzlemci ve kuramclarn ortaya koyduk
lar zen, ustalk, ayrnt dikkati ve ayrma kaygsn ok gzel r
neklendirir: yutulan akkurt ve rmcekler (ltelmene ve Iakoute'lar
da, ksrlk); kara pislikbcei ya (Ossete'lerde su korkusu); ezil
mi hamambcei, tavuk d (Sourgaut Ruslarnda, ban ve ftk);
emitirilmi krmz kurtlar (Iakoute'larda, romatizma); turnabal
d (Bouriate'larda, gz hastalklar); canl canl yutulan opra ba
l, tatl su istakozu (Sibirya Ruslarmda, sara ve btn hastalklar);
aakakan gagas, aakakan kan srme, kurutulmu aakakann
tozunun burundan flenmesi, koukcha kuu yumurtasnn yutulma
s (Iakoute'larda, srasyla, di hastalklar, sracalar, at hastalklar
ve verem); keklik kan, at teri (Oirote'larda, ftk ve siiller); gver
cin halamas (Bouriate'larda, ksrk); tilegus kuunun ayaklar
nn tlmesinden elde edilen toz (Kazak'larda, kuduz kpek
srmas); kurutulup boyuna aslan yarasa ( Altay Ruslarnda, ate);
remiz kuunun yuvasna aslm buz parasnn suyunun damlatl
mas (Oirote'larda, gz hastalklar). Yalnzca Bouriate'lara gre ve
konuyu yalnzca ayyla snrlamak kouluyla, bu hayvann etinin 7,
kannn 5, yann 9, beyninin 12, dnn 17, klnn 2 iyiletirici
erdemi vardr. Kalar'lar da gene aynn k uykusu sonunda tala
m dklarn toplayarak kabz iyiletirmede kullanrlar. (Zeleni
ne, s. 47-59.) Loeb'in bir incelemesinde de bir Afrika boyu iin ayn
lde zengin bir dizelge bulabiliriz.
Dnyann btn blgelerinden gsterebileceimiz bu trl r
nekler karsnda, hayvan ve bitki trlerinin bilinmesinin yararl ol
malarndan ileri gelmedii sonucunu rahatlkla karabiliriz: Yarar
l ya da ilgin olduklar kararna varlmsa, daha nceden bilindik
leri iindir.
Somutun Bilimi 35
* * *

Byle bir bilimin pratik dzlemde pek etkin olamayaca sy


lenebilir. Ama nemli olan da budur ite: lk amac pratie ynelik
deildir. Gereksinimleri karlamadan nce, ya da gereksinimleri
karlamak yerine, dnsel gereklilikleri karlar.
Gerek sorun, aakakan gagasnn srlmesiyle di arlar
nn geip gemeyecei deil, belli bir gr asndan, aakakann
gagasyla insann diinin badatrlp badatrlamayacan (iyi
letirme zm baka birok zmler arasnda varsaymsal bir
uygulamadan baka bir ey olmayan bir uyarlk bu), nesnelerle
varlklar kmelendirme yoluyla evrene bir dzen balangc geti
rilip getirilemeyeceini bilmektir; nk snflandrma, nasl olursa
olsun, snflandrma yokluuna gre gerek bir erdem ierir. a
da bir snflandrm kuramcsnn yazd gibi:

"Bilginler kukuya ve baarszla katlanrlar, nk


baka trl yapamazlar. Ama dzensizlik ho greme
dikleri ve ho grmemeleri gereken tek eydir. Salt bili
min btn amac, en alt ve grne gre bilind dz
lemde, yaamla birlikte balam olan bu karmakark al
glama biiminin en yksek ve en bilinli noktasnda in
dirgenmesini gerekletirmektir. Kimi durumlarda, geli
tirilmi olan dzen tipinin olgularn nesnel niteliini mi
tad, yoksa bilim adamnn kurduu yapay bir ey mi
olduu sorulabilir. Hayvan snflandrmlar konusunda
durmamacasna sorulur bu soru ... Bununla birlikte, bili
min temel ilksav doann kendisinin de dzenli olduu
dur ... Kuramsal blmnde, bilim bir dzene koyma ola
rak zetlenir ve ... dizgebilimin byle bir dzene koyma
olduu doruysa, dizgebilim ve kurumsal bilim terimleri
eanlaml deyimler olarak deerlendirilebilir." (Simpson,
s. 5.)

te bu dzen zorunluluu ilkel dediimiz dncenin teme


linde yer alr, ama ancak her trl dncenin temelinde yer ald
oranda: nk bize ok yabanc grnen dnce biimlerine ortak
nitelikler asndan yaklanca daha kolay ulayoruz.
Bir yerli dnr, derinlikle, "Her kutsal ey kendi yerinde ol
maldr," diyordu (Fletcher 2, s. 34). Onu kutsallatrann bu oldu
u bile sylenebilir, nk, dncede bile olsa, ortadan kaldrld
zaman, evrenin tm dzeni yklm olur; yleyse, kendine d-
36 Yaban Dnce

en yerde kalmakla, dzeni ayakta tutmaya katkda bulunmakta


dr. Dardan ve yzeysel biimde incelenince ok gereksiz gibi
grnebilecek olan trem incelikleri bir "alt-denkletirim" diye ad
landrabileceimiz eyin kaygsyla aklanr. Kendisine bir snf
iinde yer verebilmek iin hibir varl, hibir nesneyi, hibir gr
n gzden karmamak. Bu bakmdan, yerli Pawnee'lerin Hako
treni ancak iyi zmlenmi olduu iin zellikle aydnlatcdr.
Bir akarsuyun geilmesine elik eden yakar birka blme ayrlr,
bunlarm her biri, srasyla, yolcularn suya ayak bastklar, ayakla
rnn yerini deitirdikleri, ayaklarn suyun t myle rtt anla
ra denk der; yele yakar, serinliin nce yalnzca bedenin slak
yerlerinde, sonra urada burada, en sonunda da btn tende du
yulduu anlar birbirinden ayrr: "Ancak o zaman gvenlik iinde
ilerleyebiliriz" (A.y., s. 77-78). Bilgi-vericinin belirttii gibi, "Kar
latmz her eye zel by szleri yneltmemiz gerekir, nk
yce ruh Tirawa her eydedir ve yol boyunca karlatmz her
ey yardmmza koabilir ... Grdmz her eye dikkat etmemiz
retildi bizlere" (A.y., s. 73, 81).
Bant ve ilikileri byle eksiksiz bir biimde gzlemleyip diz
gesel dkmlerini yapma kaygs, bilimsel grnl sonulara
ulaabilir; ilkbaharn yaklamn avda vurulan dii bizonlarn kar
nndan karlan domam yavrularn geliim durumundan
karan yerli Blackfoot'larn tutumu buna bir rnektir. Bununla bir
likte, bu baarlar, bilimin bo olduunu syledii baka birok
yaklatrmalardan ayr tutamayz. Ama byc! dnceyi, Hu
bert ile Mauss'un deyimiyle (2, s. 61), "nedenlilik ilkesi izlei ze
rindeki bu artc eitleme"yi, bilimden ayran ey, bilgisizlikten
ya da gerekirciliin kmsenmesinden ok, bilimin fazla fazla
mantksz ve ivecen bulabilecei, daha gl, daha uzlamaz bir
gerekircilik istei deil midir?

"Doal felsefe dizgesi olarak ele alnnca, bu (witch


craft) (l) bir nedenler kuram ierir: ansszlk doal g
lerle i birlii yapan byclkten gelir. Bir manda, ada
mn birini boynuzlayacak olursa, desteklerini termitlerin
kemirip bitirdii bir ambar bana yklrsa, ya da menen
jite yakalanrsa, Azande'ler manda, ambar ya da hastal
n adam ldrmek iin byyle birleen nedenler oldu
unu kesinleyeceklerdir. Mandadan, ambardan, hastalk
tan b y sorumlu deildir, nk kendi balarna var
1) ngilizce "byclk". (.N.)
Somutun Bilimi 37

olan eylerdir bunlar; ama bunlar belirli bir bireyle ykc


bir bant iine sokan bu zel durumdan soruml_udur.
Ambar nasl olsa kecekti, ama belirli bir anda, altnda
belirli bir kii dinlenirken kmesi by yzndendir.
Btn bu nedenler arasnda, yalnz byy dzeltmek
iin araya girme olana vardr, nk bir kiiden kay
naklanr. Mandaya ve ambara kar bir ey yaplamaz.
B unlar birer neden olarak benimsenir, ama toplumsal ba
ntlar dzleminde bir anlam tamaz . " (Evans
Pritchard l, s. 418-419.)

Grld gibi, bu adan baklnca, byyle bilim arasnda


beliren ilk fark, birinin toptan ve eksiksiz bir gerekircilii ngerek
olarak benimsemesi, tekininse, yalnzca kimileri baka dzeylere
uygulanmaz say lan gerekircilik biimlerine uygun den dzeyle
ri birbirinden ayrarak etkinlik gstermesidir. Ama, daha da ileri
gidilerek, buycl dnce ile trem uygulamalarnn ortaya koy
duu kesinlik ve amazln bilimsel olgularn varolu biimi ola
rak gerekirciliin gereinin bilinsizce kavranln dile getirdii,
bylece gerekirciliin tannp saylmadan nce topluca sezilip oy
nand dnlemez mi? o zaman tbremler ve bysel inanlar
ileride doacak bir bilime ynelik bir inan ediminin birer anlatm
olarak belirecektir.
Dahas var. Bu ncelemeler, doalar gerei, zaman zaman ba
aryla talanmakla kalmaz; ayrca iki ynde, hem bilimin kendisi,
hem de (insann nce en zor olana: bilimin, uzun zaman srt evir
dikten sonra, yeni yeni gz nne almaya balad "duyulur" veri
leri dizgeletirme iine el att doruysa) bilimin ancak gelimesi
nin ileri bir aamasnda zmleyebilecei sonu ve yntemler kar
snda gsterir kendini. Bilimsel dncenin tarihinde, b u ncele
me birok kez gstermitir etkisini; Simpson'n XIX. yzyl dirim
biliminden alnm bir rnekle gsterdii gibi (s. 84-85), bu etki -bi
limsel aklama her zaman bir "zm"n bulunmasn gerektirdi
inden- bu trden her giriimin, bilimsel olmayan ilkelerden esin
lenmi bile olsa, gerek zmlere varabilmesinden ileri gelir. Ya
plarn saysnn tanm gerei snrl olduu dnlrse, nceden
kestirilebilecek bir eydir b u: bu durumda, esinlendii ilke ve yn
temler ne olursa olsun, "yaplatrma"nn kendi bana bir etkinlii
bulunduu dnlebilir.
ada kimya tat ve kokularn eitliliini deiik biimlerde
bilemi be geye; karbona, hidrojene, oksijen, kkrt ve azota in-
38 Yaban Dnce

dirgiyor. Varlk ve yokluk izelgeleri kararak, llemeleri ve


eikleri deerlendirerek, eskiden olsa "ikincil"dir diye alan dna
ataca nitelikler arasndaki ayrlk ve benzerlikleri belirlemeyi ba
aryor. Ama bu yaknlk ve ayrlklarn estetik duygu iin artc
bir yan yok: kendisinin de sezinlemi olduu toplamlar bularak
zenginletirip aydnlatyorlar onu daha ok; srf sezginin titiz bir
abasnn bunlar bulmay niin ve hangi koullarda salam ola
can daha iyi anlyoruz; rnein, bir duyu mant iin, ttn du
mannn, biri zgara eti ve yanm ekmek kabuunu (her ikisi de
onun gibi azot birleikleridir), teki diasetilin varl dolaysyla
peyniri, biray ve bal kapsayan iki bein kavak noktas olabilme
si daha doal grnyor. Yaban kiraz, tarn, vanilya ve Xeres a
rab yalnzca duyulur deil, ayn zamanda anlalr bir bek olu
turur, nk hepsinde de aldehit vardr; buna karlk, Kanada ay
("winter green"), lavanta iei ve muzun karde kokular esterle
rin varlyla aklanr. Bitkibilim zambakgilleri turpgillerden ay
rrken, soan, sarmsak, lahana, algam, turp ve hardal bir bekte
toplamaya yalnz sezgimiz yneltmiti bizi. Ama kimya, duyarln
tankln dorulayarak, bu yabanc familyalarn bir baka dz
lemde birletiklerini kantlyor: hepsinde de kkrt bulunmaktadr
(K., W.). lkel bir filozof ya da bir ozan, kimyaya, hatta her trl bi
lime yabanc dncelerden esinlenerek gerekletirebilirdi bu
beklendirmeleri: budunbetim kaynakalar bunun bir yn rne
ini sunar, bunlarn deneysel ve estetik deerleri de bundan aa
kalmaz. Baz baz rastlantyla ulaan bir arm taknlnn so
nucu deildir bu. Simpson, yukarda andmz ve bu yorumu ne
sren parasnda olduundan daha da esinli bir biimde, dzenle
menin sanat ile bilimin ortak gereksinimi olduunu, bunun sonucu
olarak da "ncelikle bir dzenleme olan snflandrm ileminin s
tn bir estetik deer tadn gstermitir (s.g.y., s. 4). Durum bu
olunca, estetik duygunun, kendi kaynaklaryla yetinerek, snflan
drma bilimine giden yolu aabilmesine, hatta onun kimi sonular
na nceden ulaabilmesine amamak gerekir.

* * *

Byle konumakla, byy bilimin ekingen, bulank ve bece


riksiz bir biimi sayan basit sava dnm olmuyoruz (yerletii dar
ada, benimsenebilecek bir sav da deildir bu), nk byy tek
nik ve bilimsel evrimin bir anna, bir evresine indirgemeye kalk
saydk, onu anlama konusunda her trl aratan yoksun kalrdk.
Somutun Bilimi 39

Cisminden nce gelen bir glgedir daha ok, bir bakma onun gibi
tamdr, madde-dlnda, yalnz kendisinin nceledii elle tutu
lur varlk kadar tamamlanm ve tutarldr. Bycl dnce bir
balang, bir k, bir taslak, daha gereklememi bir btnn
bir paras deildir; iyi eklemlenen bir dizge oluturur; bu adan
baklnca, onlar birbirine yaklatran ve birincisini ikincisinin bir
tr eretilemeli anlatm durumuna getiren biimsel benzerlik bir
yana, bysel dnce bilimin oluturaca u teki dizgeden ba
mszdr. yleyse, by ile bilimi kartlatrmak yerine, onlar
her ikisinin de ierdii ve zlerinden ok, ele aldklar olgular ne
deniyle birbirinden ayrlan dnsel ilemler bakmndan deil,
kuramsal ve pratik sonular bakmndan eit olmayan (nk, za
man zaman baarl olmas nedeniyle, by bilimi andrsa bile, bu
konuda bilimin byden daha baarl olduu bir gerek) iki bilgi
biimi olarak karlatrmak daha uygun olur.
Gerekten de, bu bantlar bysel bilgiyle bilimsel bilginin
ilerinde belirdikleri nesnel koullardan kaynaklanr. kincisinin
tarihi olduka ksa olduundan, kendisine ilikin bilgimiz yeterli
deil; ama ada bilimin balangcnn topu topu birka yzyl
geriye uzanmas, budunbilimcilerin yeterince dnmemi olduk
lar bir sorun getirir nmze; bu soruna neolitik eliki ad ok g
zel gider.
Uygarln byk sanatlar: mlekilik, dokumaclk, tarm
ve hayvanlarn evcilletirilmesi konusunda insann ustal neolitik
ada kesinleir. Bu byk baarlar rastlant sonucu gerekleti
rilmi ya da kimi doal olgularn edilgin bir biimde grlp sap
tanmasyla yaplm bir dizi buluun geliigzel birikmesiyle ak
lamay kimse dnemez bugn.*
Bu tekniklerin her biri, yzyllar sren etkin ve yntemli gz
lemler, bkp usanmak bilmeden yinelenen deneyler yoluyla do
rulanacak ya da braklacak, atak ve denetimli varsaymlar ister.
Yeni Dnya kkenli bitkileri Filipinler'de yerlilerin ortama ne a
buk uydurduklarn, benimseyip adlandrdklarn, hatta, birok
durumlarda, bu bitkilerin ila olarak kullanmlarn da Meksi
ka'daki geleneksel kullanmlarna ok yakn bir biimde yeniden
bulmu grndklerini vurgulayan bir dirimbilim uzman, bu ol-

Bir ocaa rastlanh sonucu bakr madeni karsa neler olurdu diye arahranlar olmutur: dei
ik biimlerde yaplm birok deneye baklrsa, hibir ey olmazd. Erimi maden elde etm
konusunda ulalm olan en basit yol, iyice ufalanm bakrtan stne tersine evrilmi
ikinci bir mlek kapatlm bir mlekte iyice stmaktr. Yalnzca bu sonu bile rastlanhy ci
lal toprak uzman mlekinin frnnn duvarlar arasna kapatr (Coghlan.)
40 Yaban Dnce

guyu yle yorumluyor:


"Yaprak ya da saplar ac bir tad veren bitkiler Filipin
ler'de genellikle mide arlarna kar kullanlr. Dar
dan getirilmi herhangi bir bitki de ayn zellii gsteri
yorsa, abucak denenecektir. nk ou Filipin halklar
bitkiler zerinde srekli olarak deneyler yapar, kendi
kltrlerinin ulamlarna gre, dardan getirilmi bitkile
rin nerelerde kullanlabileceini renmeye alrlar." (R.
B. Fox, s. 212-213.)

Hi kukumuz olmasn, yabanl bir otu tarmsal bir bitkiye, ya


banl bir hayvan evcil bir hayvana dntrmek, bu bitkide ya da
bu hayvanda balangta hi bulunmayan ya da zar zor sezinlenen
besinsel ya da teknolojik zellikler bulup karmak iin; abucak
ufalanp toz olan ya da atlayan, deiken bir kilden su szdrma
yan, salam bir mlek oluturmak iin (ama uygun olann, en uy
gun yakt, piirmenin s ve sresini, etkin oksitlenme derecesini
belirlemi olmak kouluyla); topraktan ya da sudan yoksunken bit
ki yetitirmeyi, zehirli tohum ya da kkleri yiyecee dntrmeyi
ya da bu zehiri avda, savata, tremde kullanmay salayan, ou
kez fazlasyla uzun ve karmak olan birtakm teknikleri gelitir
mek iin, gerekten bilimsel bir anlay, srekli ve her zaman uya
nk bir merak, srf bilme hazzn tatmaya ynelik bir bilme istei
gerekmitir, nk bu gzlem ve deneylerin (bunlar h.er eyden
nce bilme zevkinin esinlediini varsayma mz gerekiyor) ancak
kk bir blm hemen kullanlabilecek pratik sonular verebilir
di. Bronz ve demir madenciliiyle deerli maden retiminin, hatta
madencilikten birka bin yl nce ham bakrn dvme yoluyla i
lenmesinin szn bile etmiyoruz: bu almalarn hepsi de ok ge
limi bir teknik yetenek gerektirir.
yleyse neolotik an (ya da ilk-tarih ann) insan uzun bir
bilimsel gelenein kaltsdr; bununla birlikte, btn kendinden
nce gelenler gibi kendisini de esinleyen dn, adalarn d
nnn yzde yz aynysa, bir yerde durmasn, neolitik dev
rimle ada bilim arasna, birka bin yllk bir durgunluk dnemi
nin girmi olmasn nasl aklamal? Bir tek aklamas olabilir bu
elikinin: her ikisi de insan d nnn geliiminin birbirine eit
olmayan iki evresinin deil, doann bilimsel bilgiye ak kald
iki ayr stratejik dzeye bal olan, birbirinden farkl iki dnce
biiminin varolmas: biri yaklatrma olarak alg ve imgelem dze
yine ayarlanm, br yer deitirmi; her trl bilimin -ister neo-
Somutun Bilimi 41

lotik olsun, ister ada- amac olan zorunlu bantlara biri duyu
sezgisine ok yakn, teki uzak olan iki ayr yoldan ulalabilirmi
gibi.
Snflandrmann her trls karklktan stndr; duyulur,
yani elle tutulur, gzle grlr zellikler dzeyinde bir snflandr
ma bile ussal bir dzen yolunda bir aamadr. Biimin, rengin ve
tadn arlkla da, oylumla da bir ilgisi yoktur; ama deiik meyva
lardan olumu bir toplamn grece daha ar ve grece daha hafif
meyvalara ayrlarak snflandrlmas isteniyorsa, ie armutlar el
malardan ayrmakla balamak hi de aykr olmaz, nk byk
elmalar kk elmalardan ayrmak, bu elmalar teki meyvalar
arasndayken daha zor, bir araya getirildikleri zaman daha kolay
dr. Snflandrmann estetik alglama dzeyinde bile bir erdemi
bulunduunu bu rnek imdiden gsteriyor bize.
te yandan, temel zelliklerle duyulur nitelikler arasnda zo
runlu balantlar bulunmamakla birlikte, ou durumda olgusal
bir bant vardr, bu bantnn genelletirilmesi de, mantk asn
dan temellendirilmi olmasa bile, uzun sre, hem kuramsal, hem
pratik adan verimli bir ilem olabilir. Btn zehirli zsular ac ve
yakc deildir, tersi de doru deildir bunun; bununla birlikte, do
ann yaps sonucu, estetik duyguya doyurucu gelen bir denklik,
ayn zamanda nesnel bir gerekliini de dile getiriyormu gibi dav
ranmak,, hem dnce, hem de eylem asndan daha verimlidir.
Burada bunun nedenini aratrmak bizim grevimiz olmasa bile,
biim, renk, koku gibi belirgin bir zellikle donanm trlerin gz
lemciye "sra hakk" diye adlandrabileceimiz bir eyi: bu grnr
zelliklerin ayn biimde benzersiz, ama gizli niteliklerin gstergesi
olduunu varsayma hakkn verdikleri dnlebilir. kisi arasn
daki bantnn da duyulur olduunu (di biiminde bir tohumun
insan ylan sokmalarndan koruduunu, sar bir zsuyun safra ke
sesi hastalklarna bire bir olduunu, vb.) benimsemek, geici ola
rak, her trl balantya srt evirmekten daha iyidir; nk snf
landrma, kark ve nedensiz bile olsa, dkmn zenginlik ve e
itliliini korur; her eyi gz nne almak gerektiine karar ver
mekle bir "bellek" oluturulmasn kolaylatrr.
uras gerek ki, bu tr yntemler, insann doaya bir baka
yandan el atabilmesi iin zorunlu olan kimi sonulara gtrebilir
di. Sylenler ve tremler, sk sk ileri srld zere, geree sr
tn evirmi bir "uydum ilevi"nin rn olmak yle dursun, be
lirli bir tipten bululara, yani duyulur dnyann duyulur niteliklere
gre dzenleniinden ve kurgul adan kullanlmasndan balamak
42 Yaban Dnce

zere, doann olanak verdiklerine tam olarak uyan (hi kukusuz


bugn de yle kalan) gzlem ve dnce biimlerini, bir kalnt bi
iminde, amza dek saklam olmalar bakmndan byk bir
deer tarlar. Somutun bu bilimi, z gerei, matematik ve doal
bilimlerin ulaacandan farkl sonularla yetinecekti, ama bu by
ledir diye bilimsel olmaktan geri kalmad, salad sonular da
daha az gerek olmad. tekilerden on bin yl nce gerekletiril
miler, bugn de uygarlmzn altkatman olarak kalyorlar.

* * *

Ayrca, yaammzda bugn de srmekte olan bir etkinlik bii


mi var ki, ilkel diye adlandrmaktan ok "ilk" diye adlandrmay
yelediimiz bir bilimin kurgul dzlemde ne olabileceini teknik
dzlemde tasarlamamz olduka kolaylatrr; genellikle bricolage
(yaptaklk) terimiyle belirttiimiz etkinliktir bu. ( ) Eski anlamna
gre, bricoler eylemi top ve bilardo oyununda, avclk ve binicilik
alannda, ama hep araya karan bir devinimi, topun geri srama
sn, kpein amasz dolamasn, bir engelden saknmak iin atn
dz yoldan sapmasn belirtmek iin kullanlr. Gnmzde de,
bricoleur (yaptak) dediimiz kii, meslek adamnn kullandn
dan daha dolambal aralar kullanarak elleriyle alan kii olarak
kalr. Sylense! dncenin zellii de anlataca eyi kark ge
lerden oluan ve geni olmakla birlikte snrl kalan bir repertuvar
yardmyla anlatmaktr; amalad i ne olursa olsun, bunu kul
lanmak zorundadr, nk elinin altnda baka hibir ey yoktur.
Bylelikle, sylen bir tr dnsel yaptaklk olarak belirir, arala
rnda gzlemlediimiz bantlar da bununla aklanr.
Teknik dzlemde yaptaklk nasl parlak ve beklenmedik so
nulara ulaabilirse, sylense! dnce de dnsel dzlemde ayn
lde parlak ve beklenmedik sonulara ulaabilir. Ayn biimde,
yaptakln sylensel-iirsel nitelii de sk sk vurgulanmtr; r
nein "ilkel" ya da "naif" diye adlandrlan sanat dzleminde; rne
in postac Cheval'in villasnn masals mimarisinde; Georges
Melies'in dekorlarnn yapsnda; ya da Mr. Wemmick'in Dic
kens'in Byk Umutlar'nda lmszletirilen, ama hi kukusuz

) Brirolage, iin uzman olmayan bir kiinin evinde onarm, dzeltme, vb. gibi belirli ileri yap
mas, bricoler ayn ii belirten eylem, briroleur de bu eylemi gerekletiren kiidir. Bu szck
lere dilimizde tam bir karlk bulamadmzdan, onu, daha iyisi bulununcaya kadar, Berke
Vardar'n esinlenmesiyle, 'yaptaklk" biiminde evirmek durumunda kaldk. (N.)
Somutun Bilimi 43

daha nce yaplm bir gzlemden esinlenen, minik ekme kpr


s, saat dokuzda gmbrdeyen topu, gerekirse ierdekilerin kuat
ma karsnda dayanmalarn salayacak salata ve hyar evlei bile
bulunan atosu.
Karlatrma derinletirilmeye deer, nk daha nce belir
lediimiz iki tip bilimsel bilgi arasndaki gerek bantlar daha iyi
kavramamz salar. Yaptak, birbirinden farkl pek ok ii gerek
letirebilir; ama, mhendisten farkl olarak, bunlarn her birini ta
sarsna gre dnlp salanm hammadde ve aletlerin elde
edilmesine balamaz: ara evreni kapaldr, oyununun kural da
yapacan "elde bulunanlarla", yani her an snrl sayda, stelik
ayrk ara ve gerelerle yapmaya almaktr, nk elindeki b
tnn bileimi ne o dakikann tasarsyla bantldr, ne de herhan
gi bir zel tasaryla; stoku yenilemek ya da zenginletirmek, .ya da
onu daha nceki yapma ve bozmalarn kalntlaryla srdrmek
yolunda km frsatlarn rastlantsal sonucudur. yleyse yaptak
nn aralarnn btn bir tasaryla tanmlanamaz (byle olsa, hi
deilse kuramsal adan, mhendislikte olduu gibi, ne kadar tasa
n tr varsa, o kadar ara btn gerekirdi); yalnzca arasallyla

tanmlanr bu btn; nk geleri, yaptaklk dkn kiinin


kendi deyimiyle, "Nasl olsa bir ie yarar" ilkesi uyarnca toplanp
saklanmtr. Bu trl geler ancak yarm olarak zgllernitir y
leyse: yaptaknn donanma ve btn ilemleri bilmeye gereksi
nim duymamas iin yeterli lde, ama her geye kesin ve belirli
bir grev verilmesine yetecek lde deil. Her ge, ayn zamanda
hem somut, hem de gcl bantlardan olumu bir btn temsil
eder; birer "ile"tir, ama belirli bir tip iinde deiik ilemleri ger
ekletirmekte kullanlabilir.
Sylense! dncenin geleri de ayn biimde kavramlar ve al
glanan nesneler arasnda yer alr her zaman. Nesneleri belirdikleri
somut konumdan ekip almak olanakszdr, buna karlk, ikincile
re bavurulunca, hi deilse, geici olarak, dncenin tasarlarn
ayra iine almas gerekir. Ama imge ile kavram arasnda bir ara
ge bulunur; bu ge de, dilsel gstergelerin oluturduu zel ulam
konusunda Saussure'n getirdii tanm uyarnca, bir imge ile bir
kavram arasnda bir ba olarak tanmlanabileceine gre, gsterge
dir; bylece gerekleen birlemede, imge ile kavram, srasnca gs
teren ve gsterilen ilevlerini yklenir.
mge gibi gsterge de somut bir varlktr; ama baka bir eye
gnderebilmesi bakmndan kavrama benzer: her ikisi de yalnzca
kendi kendilerini karlamakla kalmaz, kendilerinden baka bir e-
44 Yaban Dnce

yin yerini de tutabilirler. Ne var ki, bu bakmdan kavramn olanak


lar snrszdr, oysa gstergenin olanaklar snrl kalr. Yaptak ki
i rnei, aradaki farkllk ve benzerlii ok gzel karr ortaya.
bandayken inceleyelim onu: tasarsnn ekimine kaplm olmak
la birlikte, uygulamaya ilikin ilk giriimi gemie yneliktir: daha
nce, ara ve gerelerden olumu bir btne geri dnmesi, bu b
tnn yeni batan bir dkmn yapmas, sonunda da, ara ve ge
reler arasnda bir seim yapmadan nce, ele ald soruna bt
nn verebilecei yantlar saptayabilmek iin onunla bir tr syle
ime girimesi gerekir. Her birinin neyi "belirtebileceini" anlamak
iin, gmsn* oluturan bu kark nesneleri sorguya eker. By
lece her para yeni gerekletirilecek, ama aralar btnnden an
cak paralarn i dzeniyle ayrlacak olan bir btn tanmlamaya
yardmc olacaktr. u mee kp akamdan bir tahtann yetersizli
ini kapatmak iin bir takoz ya da bir oturtmalk olabilir, bylelikle
eski aacn prtn ya da dzln deerlendirmeye yaraya
bilir. Bir durumda yzey, brnde malzeme olacaktr. Ama bu
olanaklar her parann zel gemiiyle, yaplmasn gerektirmi
olan ilk kullanmdan ya da baka iler iin uram olduu dzelt
melerden kaynaklanan, nceden belirlenmi yanyla snrldr her
zaman. Sylenlerin oluturucu birimlerinin birleimleri snrldr,
nk daha nceden belirli bir anlam tadklar dilden alnrlar, bu
da kullanma zgrln kstlar, yaptaknn biriktirip kulland
geler de ayn biimde "nceden kstlanm"tr (Levi-Strauss 5, s.
35) . te yandan, verilecek karar bir baka geyi ak kalm bir ile
ve geirne olanana baldr, yle ki her seim yapnn tmyle
yeniden dzenlenmesine yol aacak, bu yapysa ne bulank bir bi
imde dlenmi olan yapya benzeyecektir, ne de kendisine ye
tutulabilecek bir baka yapya.
Hi kukusuz, mhendis de soru sorar, nk yant istedii bi
ri bulunmasnn nedeni, olanaklarnn, gcnn ve bilgilerinin hi
bir zaman snrsz olmamasdr ve, bu olumsuz grn altnda,
uzlamak zorunda olduu bir direnle karlar. Ama mhendisin
evreni sorguya ektii, yaptaknnsa insan elinden kma ilerden
olumu bir toplama, yani kltrn bir alt-btnne seslendii
sylenebilir. te yandan, iletiim kuram, fizikinin edimlerini do
ayla bir syleime indirgemenin nasl olanakl, hatta ou kez de
nasl yararl olduunu gsterir bize. Bu gr benimsemek, altn
izmeye altmz ayrl hafifsemek olur; bununla birlikte, bi
lim adamnn hibir zaman salt doayla deil, doayla kltr ara-
Hubert ve Mauss byy hayranlk verici bir biimde "dnceler gms" diye niteler.
Somutun Bilimi 45

snda kurulan ve iinde yaad tarih dnemiyle, bal olduu uy


garlkla, elinde bulunan maddesel olanaklarla tanmlanan bant
nn belirli bir durumuyla syleime giritii gz nne alndktan
sonra bile, her zaman arada bir fark kalacaktr. Belirli bir ile kar
karya bulunan yaptak aklna eseni yapamayaca gibi, o da n
ceden belirlenmi olan ve gerekletirilebilecek zmleri snrla
yan bir kuramsal ve pratik bilgiler, teknik olanaklar btnnn
dkmn yapmakla balayacaktr ie.
Demek ki, fark tasarlamak isteyebileceimiz kadar da kesin
deil; bununla birlikte, bir uygarlk durumunu zetleyen zorunlu
luklara gre, yaptak ister istemez daha geride kalrken, mhendi
sin kendine bir yol amaya ve daha ileride yer almaya alt, da
ha deiik bir deyile, birincisinin i ini gstergeler, ikincisininse
kavramlar araclyl'a yapt lde gerektir bu fark. Doa ile
kltr arasndaki kartlk ekseni zerinde, yararlandklar kme
ler belirgin biimde uyarszdr. Gerekten de, gstergeyle kavram
kartlatran zelliklerden biri, kavramn gerek karsnda t
myle saydam kalmak istemesi, gstergeninse bu geree belirli
bir insan derinliinin karmasn ho grmesi, hatta bunu isteme
sidir. Peirce'in tam yerinde, ama g evrilir deyimiyle: "It addres
ses somebody."
yleyse bilim adamnn da, yaptaknn da bildiri ardndan
kotuu sylenebilir; ama yaptak iin daha nceden alnp birikti
rilmi bildiriler sz konusudur: meslein gemi deneyimini zet
leyerek btn yeni durumlara (ama bu yeni durumlarn eskilerle
ayn kmeden olmalar kouluyla) daha kolay gs germeyi sa
layan tecim kurallar gibidir bu bildiriler; buna karlk, bilim ada
m ister mhendis, ister fiziki olsun, yantlar daha nce birka
kez yinelenmemi sorular karsnda gr belirtmekten ekinme
sine karn, karsndaki kiiden koparlabilecek teki bildiriyi her
zaman bekler. Bylece kavram almada kullanlan btnn ak
lnn ileci, anlam da onun yeniden dzenleniinin ileci olarak be
lirir: ne geniletir, ne de yeniler onu, dnm beini elde etmek
le yetinir.
mge dnce olamaz, ama gsterge grevi yapabilir, daha
dorusu, bir gsterge iinde dnceyle bir arada bulunabilir; d
ncenin daha ortaya kmad srece de onun gelecekte kapsaya
ca yere sayg gsterebilir, daha ortada yokken, evre izgilerini
ortaya karabilir. mge donmu bir eydir; kendisine elik eden bi
lin edimine bal kalr hep; ama gsterge, ve belirtici nitelik ka
zanm imge, imdilik ilemsiz, yani ayn tipten baka varlklarla
46 Yaban Dnce

srede ve kuramsal olarak snrsz bantlar kurmaktan (kavra


mn ayrcaldr bu) uzak olsalar bile, deitirime elverilidirler; ya
ni belirli bir snrda kalmakla birlikte ve, daha nce grdmz
gibi, bir geyi etkileyen bir deiikliin btn tekileri de kendili
inden etkileyecei bir dizge oluturmak kouluyla, birbiri ardn
dan baka varlklarla bantlara girebilirler. Bu dzlemde, mantk
larn kapsam ve ilemi, birbirini btnleyen iki ayn grn ola
rak deil, baml bir gereklik olarak belirir. Bylelikle, sylense!
dncenin, imgelere "yapm" olmakla birlikte, genelletirici,
dolaysyla bilimsel olabilecei anlalmaktadr: o da benzerlikler
ve yaknlklar kurarak gerekletirir ilevini, yaratmlar, yaptak
lkta olduu gibi, hibir zaman gelerin yeni bir dzenlenii ol
maktan ileri gitmese ve bu gelerin ara kmesinde ya da son d
zenleni iinde yer almalar zlerini deitirmese bile (i dzenle
nim bir yana, hep ayn nesne sz konusudur): "sylense! evrenler
oluur olumaz dalmaya adanmtr sanki, sanki ama paralar
dan hep yeni evrenlerin domasdr." (Boas 1, s. 18.) Bu derin gz
lemde gzden karlan bir ey vardr gene de: ayn gerelerden ya
rarlanlarak yaplan bu ardsz arasz yeniden kurmada, ara ilevi
ni hep eski amalarn yklenmesi: "gsteren"ler "gsterilen"lere d
nr durmadan, "Gsterilen"ler de "gsteren"lere.
Yaptakl tanmlamakta kullanabileceimiz bu tanm, her
zaman ara kmesinin yapsyla tasarnn yaps arasnda bir uzla
ma olarak kalacak bir sonucun tanmlanabilmesi bakmndan, sy
lense! dnce iin de eldeki aralarn tmnn ikin olarak dk
mnn yaplmas ya da kestirilmesi gerektiini aklar. Bir kez ger
ekletirildikten sonra, bu tasar (basit bir taslaktr bu) ilk dn
lene gre farkl olacaktr ister istemez. Gerekstclerin yerinde
bir deyimle "nesnel rastlant" diye adlandrdklar sonutur bu.
Ama dahas var: yaptakln iirsellii, uygulamak ya da gerek
letirmekle yetinmemesinden gelir her eyden nce: Daha nce
grdmz gibi,nesnelerle "konumak"la kalmaz yalnz, nesneler
araclyla da konuur: snrl olanaklar arasnda yapt seimle,
kiiliini ve yaamn anlatr. Tasarsn hibir zaman tam olarak
gerekletiremez, ama ona kendinden bir eyler katar her zaman.
Bu gr asndan da, sylense! dnce yaptakln dn
sel bir biimi olarak belirir. Tm bilim olumsal ile zorunlunun ayr
m zerine kurulmutur, bu ayrm ayn zamanda olay ile yapnn
da ayrmdr. Douunda kendi nitelikleri olduklarn ileri srd
nitelikler, yaanm deneyime girmediklerinden, olaylarn dnda
ve bir bakma onlara yabanc kalyordu: ilk nitelikler kavramnn
Somutun Bilimi 47

anlam budur. Sylense! dncenin ayrc nitelii, dorudan do


ruya baka yaplam kmeler kullanarak deil de olay kalntlar,
olay krntlar kullanarak yaplam kmeler gelitirmektir, tpk
pratik dzlemde yaptakhk alannda yapld gibi*: ingilizcede
"odds and ends" denilebilirdi bunlara, franszcada da bir bireyin ya
da bir toplumun tarihinin fosillemi tanklar olan artk ve kalnt
lar olduklar sylenebilir. Artsremlilikle esremlilik arasndaki
bant bir anlamda tersine evrilmitir: bir yaptak olarak nitele
yebileceimiz sylense! dnce, olaylar, daha dorusu olay ka
lntlarn dzenleyerek yaplar gelitirir**, oysa srf kurulmas bile
"ilerleme" olan bilim, olay biimi altnda, durmamacasna rettii
yaplar, yani varsaymlar ve kuramlar yardmyla, kendi ara ve
sonularn yaratr. Ama buna bakp aldanmamak gerekir: bilginin
geliiminin iki evresi ya da iki dnemi sz konusu deildir burada,
nk iki tutum da ayn lde geerlidir. Daha imdiden, fizik ile
kimya yeniden nitel olmak, yani ikincil nitelikleri incelemek isti
yor; aklandklar zaman, bu ikincil niteliklerin kendileri de birer
aklama olacaktr; belki dirimbilim de yaam aklamak iin bu
gelimeyi bekleyip durmaktadr. Sylense! dnceye gelince, bir
anlam karabilmek iin bkp usanmadan yeniden ele ald olay
ve deneylerin tutsa olmakla kalmaz, ayn zamanda kurtarcdr
da, nk balangta bilimin bile uzlamaya boyun emi olduu
anlamszla kar kar.

***

Yukardaki dnceler birok kez sanat sorununu da yle bir


syrp geti; bu noktada, sanatn nasl bilimsel bilgiyle sylense! ya
da bysel dnce arasnda yar yolda yer ald da ksaca belirti
lebilir belki; nk herkesin bildii gibi, sanat hem bilgine ben
zer, hem de yaptakya: Zanaat olanaklaryla, ayn zamanda bir
bilgi konusu da olan, elle tutulur nesneler yapar. Bilgin ile yaptak
y ara ve ama dzleminde olay ile yapya verdikleri ters grev
lerle ayrmtk birbirinden: biri yaplar araclyla olaylar olutu
ruyordu (dnyay deitirmek), br de olaylar araclyla yap
lar (bu kesin biimiyle doru bir tanm deil bu, ama gerekli ay
rmlar zmlememiz getirecek). imdi Clouet'nin u kadn port-
Sylense! dnce, dil dediimiz yaplam kme araclyla yaplam kmeler kurar;
ama yap dzeyinde ele almaz onu: ideolojik saraylarn eski bir toplumsal sylemin moloz
laryla kurar.
Yaptaklk da "ikincil" niteliklerle alr; bkz. ngilizce "second hand", ikinci elden, elden
dme.
48 Yaban Dnce

resine bakalm ve, aklanmas olanaksz bir biimde, bir dantel ya


kaln titiz bir gz a ldatma sanatyla, iplii ipliine yanstlmas
nn uyandrd anlalan ok derin estetik cokunun nedenlerini
aratralm. (Resim: I)
Clouet rneini rastgele semedik; nk bu ressamn nesne
lerin resimlerini doal boyutlarndan daha kk yapmaktan ho
land bilinir: tablolar, Japon baheleri gibi, kltlm arabalar,
ieler iinde gemilerdir; yaptak dilinde "kltlm rnekeler"
denir buna. Burada sorun, ayn zamanda iinin de "bayapt" olan
kltlm rnekenin her zaman ve her yerde sanat yap.f: tipi
nin ta kendisini oluturup oluturmadn bilmekte. yle grn
yor ki, kltlm her rnekede bir estetik ynelim vardr -bu
deimez nitelii boyutlarndan deil de nereden alabilir?- Buna
karlk, sanat yaptlarnn ok byk bir ounluu da kltl
m rnekeler. Bu zelliin her eyden nce ara ve gerelere ili
kin bir tutumluluk kaygsndan doduu dnlebilir, bu yoru
mu desteklemek iin de antsal boyutlarda olmakla birlikte, sanat
deerleri tartma gtrmeyen yaptlardan szedilebilir. Ama ta
nmlar zerinde anlamak gerekir. Sixtine kilisesindeki resimler,
dnyann sonu izleini canlandrdklarna gre, kocaman boyutla
rna karn, birer kltlm rnekedir. Ayn eyi dinsel antla
rn acunsal simgecilii iin de syleyebiliriz. te yandan, rnein
doal boyutlardan daha byk bir atl heykelinin yaratt estetik
etkinin uzaktan nce bir kaya gibi grnen eyi bir insann boyut
larna indirmesinden mi, yoksa bir insan bir kayann boyutlarna
ykseltmesinden mi ileri geldii sorulabilir. Son olarak, "doal b
yk lkte" bir yapt bile kltlm bir rneke dernektir, nk
bir nesnenin resme ya da heykele aktarlmas onun kimi boyutla
rndan el ekmeyi gerektirir her zaman: resimde oylum, heykelde
renkler, kokular, dokunma izlenimleri ve, yapt tmyle an iinde
alglandna gre, her ikisinde de zaman boyutu.
Ama, ister lekle ilgili olsun, ister zellikleri etkilesin, indir
gemenin bu erdemi ne olabilir? yle grnyor ki, bilgilenme s
recinin bir tr tersine evriliinden ileri gelir bu erdem : gerek nes
neyi tanmak iin ie blmlerinden balayarak girimeye eilim
gsteririz her zaman. Bize gsterdii direnci kendisini blerek aa
rz. lein kltlmesi bu durumu tersine evirir: daha kk
olunca, nesnenin tm eskisi kadar korkutucu grnmez olur; ni
cel olarak klm olmas nedeniyle, nitel olarak basitlemi gibi
grnr bize. Daha dorusu, bu nicel dnm nesnenin bir ben
zeii zerindeki gcmz artrp eitlendirir; onun araclyla,
Somutun Bilimi 49

nesne ele alnp tartlabilir, tek bir bakla alglanabilir. ocuun


oyuncak bebei bir hasm, bir kart deildir artk, karsna alp
konuaca biri bile deildir; onda ve onun araclyla, kii zneye
dnr. Gerek boyutta bir nesne ya da bir varl tanmaya al
tmz zaman olann tersine, indirgenmi rnekede paralardan
nce btn tanrz. Bu bir yanlsama bile olsa, yntemin mant bu
yanlsamay yaratmak ya da srdrmektir; byle bir yanlsama us
ile duyarl daha imdiden "estetik" diyebileceimiz bir hazla
dllendirir.
Buraya kadar, yalnzca lee ilikin dnceler zerinde dur
duk, ve bunlarn byklk -yani nicelik- ile nitelik arasnda eyti
imsel bir iliki ierdiini grdk. Ama kltlm rnekenin
bir zellii daha vardr: kurulmutur, fazla olarak da "man na
de "dir, "elle yaplm"tr. yleyse nesnenin basit bir izdm,
edilgen bir benzeii deildir: nesne zerinde gerek bir deney
oluturur. rneke yapay olduu oranda, nasl yaplm olduunu
anlamak kolaylar, yapm biiminin kavranmas da varlna faz
ladan bir boyut katar; stelik -yaptaklk konusunda grmtk
bunu, ama ressamlarn "biemler"i rnei bunun sanat iin de do
ru olduunu gstermektedir- sorunun her zaman birka zm
vardr. Belirli bir zm yolunun seilmesi baka bir zmn sa
layaca sonuta bir deiiklie yol at iin, kendisi bilincine bile
varmadan bir etkene dnm olan izleyicinin bakna sunulan
zel zmle birlikte, btn bu deitirimlerin genel tablosu da
gc! olarak verilmi olur. zleyici, srf yapt incelemesi nedeniyle,
ayn yaptn gerekletirilmesi olanakl baka biimlerine de hak
kazanr bir bakma, bulank bir biimde, bunlarn yaratcs oldu
unu sezinler, stelik bu biimleri yaptna almayp darda brak
m olan sanatdan da daha ileridedir bu konuda. Bu biimlerin
her biri gerekletirilmi yapta alan birer ek grnm oluturur.
Baka bir deyile, kltlm rnekenin en belirgin nitelii, du
yulur boyutlardan el ekmenin yaratt boluu dnsel boyut
larla doldurmasdr.
imdi Clouet'nin tablosundaki dantel yakala gelelim. Btn
sylediklerimizi uygulayabiliriz buna, nk bu yakaln duyulur
boyutlar nesneninkinden daha kk ve sayca daha dk olan
bir zellikler uzam iinde bir izdm olarak gsterilmesi iin
tutulan yol, grevi olduu zere, yalnzca bilinen bir dantel ilmii
yerine yeni bir ilmik deil, ayn zamanda bir resim dantel yerine
bir gerek dantel retmeye -yeniden retmeye deil- yneldii za
man bilimin tutaca yola kout ve ters bir yoldur. Gerekten de,
50 Yaban Dnce

bilim gerek leklerde, ama bir tezgah yaratarak yapard iini, sa


natsa, nesnenin benzeik bir grntsne ulamak amacyla, daha
kk boyutlarda alr. Birinci giriim dzdeimece niteliinde
dir, bir varln yerini baka bir varla, bir sonucun yerini onun
nedenine verir, ikincisiyse eretileme niteliindedir.
Bu kadar da deil. Bilim ile yaptaklkta, yap ile olay arasn
daki ncelik bantsnn bakml ve ters olarak belirdii doruy
sa, sanatn bu adan da bir ara konumda yer ald aktr. Daha
nce gsterdiimiz gibi, bir dantel yakaln kltlm bir r
neke olarak resme aktarlmas onun yapsnn ve retim teknii
nin (bir insan ya da bir hayvan sz konusu olsayd, anatomisinin
ve durularnn derdik) bir i bilgisini gerektirse bile, bir izenek ya
da teknik bir resim olarak kalmaz: bu ikin zelliklerle uzamsal ve
zamansal balamn zelliklerinin bir bireimini gerekletirir. Son
sonu, dantel yakalk, tpk gerekteki biimiyle dantel yakalktr,
ama grnnde belirdii ann etkileri de varlklarn belli eder:
Kimi blmleri ne km, kimi blmleri gizlenmitir, gene de
kendi aklyla giysinin br paralarnn renkleri, evreledii se
def rengi boyun ve o gn ve o dakikadaki gkyznn parlts
arasndaki kartlk yardmyla geri kalan yanlar zerindeki etkisi
ni srdrr; ayrca, yeni ya da eski, tl ya da tsz bir biimde,
bir ortam, bir toplum, dnyann bir blgesi, tarihin bir dnemi iin
deki durumu yznde dorulanan ya da yalanlanan sradan bir
kadn ya da bir kralie tarafndan kullanlan deersiz ya da gr
kemli bir ss olarak tad anlam da varlnn bir parasdr. Hep
taslak ile ayrnt arasnda yer alan ressamn dehas, bir i bilgiyle
bir d bilgiyi, bir varlkla bir oluu birletirmekte, nesne olarak
varolmayan bir nesneyi tuval zerinde frayla yaratabilmektedir:
Ortaya koyduu ey, yapay ve doal bir ya da birka yapnn, do
al ve toplumsal bir ya da birka olayn yzde yz dengeli bir bire
imidir. Estetik coku sanatnn, gcl olarak da sanat yaptnda
onun yap dzlemiyle olay dzlemi arasnda gerekleebilirliini
gren izleyicinin yaratt bir nesnenin orta yerinde kurulan bu bir
likten kaynaklanr.
Bu zmleme birka noktann daha belirtilmesini gerektir
mekte. Bir kez, sylenlerin neden ayn zamanda hem soyut bant
dizgeleri, hem de gzlemlenmeleri estetik haz veren nesneler gibi
grndklerini daha iyi anlamamz salar; nk syleni douran
yaratc edim sanatn kaynanda yer alan edime kout ve terstir.
Bu son durumda, bir ya da birka nesneden ya da bir ya da birka
olaydan olumu bir kmeden yola klr, estetik yaratm da ortak

Somutun Bilimi 51

bir yapy gzler nne sererek bu kmeye bir btn nitelii ka


zandrr. Sylen de ayn yolu izler, ama ters ynden: bir olaylar k
mesi grn sunan (nk her sylen bir yk anlatr) salt bir
nesne retmek iin bir yap kullanr. Demek ki, sanat bir kmeden
(nesne + olay) yola kar ve kendi yapsn bulmaya alr; sylense
bir yapdan yola kar ve bu yap araclyla bir kme (nesne +
olay) kurmaya giriir.
Bu ilk gzlem bizi yorumumuzu genelletirmeye yneltiyorsa

da ikincisi daha ok kstlamaya yneltecek nitelikte. Her sanat ya-
ptnn yap ile olayn btnlemesine dayand doru mudur? Bu
satrlar yazdm srada, kitaplmn raflarndan birinde duran u
sedir aacndan yaplm olan ve balk ldrmede kullanlan Hai
da topuzu konusunda hi de byle bir ey sylenemezmi gibi g
rnyor. (Resim: il) Bunu bir deniz canavar biiminde yontmu
olan sanat, aracn cismi hayvann bedeniyle, sap kuyruuyla bir
lesin, masals yarata verilen boyutlar yle olsun ki, nesne hem
insann kolaylkla kullanlp etkin sonular elde edebilecei, denge
li bir balk silah, hem de bu acmasz hayvan olsun istemi. Ayn
zamanda hayranlk verici bir sanat yapt da olan bu arata her ey
yapsal grnyor: sylense! simgecilii de yle, pratik ilevi de.
Daha dorusu, nesne, ilevi ve simgesi birbiri zerine kapanm ve
olayn ieri girmesine hibir olanak brakmayan, kapal bir dizge
oluturmu gibi. Canavarn duruu, grn, anlatm, sanatnn
onu "etten kemikten" bir varlk olarak grm, dlemi ya da ta
sarlam olabilecei tarihsel koullara hibir ey borlu deil. De
imez varl kesinlikle yzeyinin ok ince dokusu btn ynleri
nin dile getirilmesini salayan odunsu bir maddeye, bir de grgl
biiminin kendisini nceden adar grnd kullanma oturtul
mu diyecei geliyor insann. Ama bu zel nesne konusunda btn
sylediklerimiz ilkel sanatn baka rnleri, rnein bir Afrika
heykeli, bir Melanezya maskesi iin de geerlidir. yleyse estetik
yaratnn yalnz temel zelliklerini deil, baka yaratm biimleriy
le ancak dnce yoluyla anlalan bantsn kuran zelliklerine
de ulatmz sanrken, onun yalnzca tarihsel ve blgesel bir bii
mini tanmlamakla m kalyoruz?
yle sanyoruz ki, bu gl yenmek iin yorumumuzu ge
niletmemiz yeter. Clouet'nin bir tablosundan sz ederken geici
olarak bir olay ya da bir olaylar kmesi biiminde tanmladmz
ey, imdi daha genel bir adan grnyor bize: olay olumsalln
belirli bir biiminden baka bir ey deildir, bir yapyla (zorunluy
mu gibi alglanan) btnlemesi de estetik cokuyu dourur, ste-
52 Yaban Dnce

lik gz nne alnan sanat hangi trden olursa olsun. Bieme, yere
ve dneme gre, bu olumsallk ayr grn altnda, ya da sanat
yaratmnn ayr annda (bunlar bir araya da gelebilir) ortaya
kar: durum, yapm ya da kullanm dzeyinde yer alr. Yalnz birin
ci durumda, olumsallk bir olay, yani yaratc edimin dnda ve
ncesinde yer alan bir olumsallk biiminde belirir. Sanat onu d
ardan alglar: Bir duru, bir anlatm, bir klandrma, bir durum
dur, bu koullandrmalarn etkiledikleri nesneyle olan "duyulur"
ve "anlalr" banty kavrayp yaptna katar. Ama olumsallk ya
pm srasnda ikin bir biimde de ortaya kabilir: heykelcinin eli
nin altndaki tahta parasnn boyunda ya da biiminde, damarlar
nn ynnde, dokusunun niteliinde belirir rnein, kulland
aralarn yetersizliinde, madde ya da tasarnn gerekleme yo
lundaki almaya gsterdii dirente, ilem srasnda doabilecek
beklenmedik olaylarda kendini gsterir. Sonra olumsallk, ilk du
rumda olduu gibi, yaratma ediminin dnda, ama (ncesinde de
il) sonrasnda da grlebilir: sanat yaptn ilerideki kullanm
nn biimlerini ve gcl evrelerini gz nne alarak (dolaysyla,
bilinli ya da bilinsiz bir biimde, kendini kullancnn yerine ko
yarak) hazrlayacana gre, bu yaptn belirli bir kullanma ayrl
d her seferde grlen de budur.
Bunun sonucu olarak, sanatta yaratm sreci, yap ile rastlant
nn oluturduu deimez ereve iinde, almakta olan sanat
nn berikinin ya da tekinin bildirisini ne almasna gre, rneke,
malzeme ya da kullanc ile bir syleim arama abas olacaktr. zd
olarak, her olaslk saptanmas kolay bir sanat tipine denk der:
birincisi Bat'nn plastik sanatlarna, ikincisi ilkel denilen sanatlara,
ncs de uygulamal sanatlara. Ama bu belirlemeleri noktas
noktasna benimsersek, konuyu ar lde basitletirmi oluruz.
Her trl sanat bu ynn n de ierir, tekilerden grece
"dosaj"yla ayrlr yalnz. rnein en akademik ressamn bile ya
pm sorunlaryla karlat, ilkel denilen sanatlarn da ift ynden
uygulamal sanat nitelii tad kesindir: Hem rettiklerinin ou
teknik nesnelerdir, hem de pratik kayglardan en uzak grnen
retimlerinin bile kesin bir kullanm amac vardr. Sonra, bizde bi
le, kap kacan yarar dncesinden uzak gzlemlere elverili ol
duu bilinir.
Bu nokta belirtildikten sonra, her ynn birbirine ilevsel
bir biimde bal olduu ve birinin ar basmasnn tekilere bra
klan yeri kstlad ya da tmyle ortadan kaldrd kantlanabi
lir. Sekin denilen resim, hem yapm, hem de kullanm asndan
Somutun Bilimi 53

zgrdr, ya da zgr olduunu sanr. En iyi rneklerinde, teknik


glklere tmyle egemen olduunu gsterir (Van der Wey
den'den bu yana bu glklerin kesinlikle ald, ondan sonra
ressamlar uratran sorunlarn yalnzca elenceli fizik kapsamna
girdii sylenebilir). Son kertede, ressam tuvali, boyalar ve frala
ryla cannn istediini yapabilirmi gibi olup biter her ey. te
yandan, ressam yaptn hibir olumsalla balanmayan, kendi ba
na ve kendi adna deer tayan bir nesne yapmaya ynelir; "
vale" tablosu deyiminin ierdii anlam da budur. Sekin resim,
hem yapm, hem de kullanm bakmndan olumsallktan tmyle
syrlnca, onu tmyle duruma ynetebilir; yorumumuz doruy
sa, bundan kendini bak tutmakta zgr bile deildir. Deyimin
anlamn byk lde geniletmek kouluyla, bir "tr" resmi ola
rak tanmlanr. nk burada benimsediimiz ok geni adan
baklnca, modelini en belirtici anlatmna, en gizli dncelerine
dek tuvaline aktarmak isteyen bir portre ressamnn abas -bu res
sam bir Rembrandt bile olsa- tablolarnda savan saatini ve dze
nini, her snfn niformalarnn tannmasna yardmc olan d
melerin saysn ve yerini ol duu gibi vermeye zen gsteren bir
Detaille'n abasyla ayn "tr"e girer.(1 ) Biraz kaba bir deyim kul
lanmamza izin verilirse, her iki durumda da, "kiiyi koullar hrsz
yapar". Uygulamal sanatlarda, bu yn arasndaki oranlar tersi
ne evrilir; bu sanatlar ba yeri kullanmla yapma verirler; duru
mu konu dnda brakarak daha "ar" bulduumuz rneklerde,
olumsallklar olduka dengelidir; pratik deerleri zamand ola
rak belirdii, yani alar ya da uygarlklar bakmndan farkl in
sanlar iin ilevlerini tam olarak karladklar zaman, bir kupay,
bir marapay, bir hasr eya ya da bir kuma kusursuz bulmamz
da bunu gsterir. Yapm zorluklar tmyle yenilmise (yapm ma
kinalara brakld zaman durum budur), kullanm gittike kesin
leip zelleebilir ve uygulamal sanat endstri sanatna dnr;
bunun tersine de krsal sanat ya da kyl sanat deriz. Son olarak,
ilkel sanat sekin ya da akademik sanatn karsnda yer alr. Bu so
nuncu, yapm (ona egemendir ya da egemen olduunu sanr) ve
kullanm (nk, "sanat iin sanat" ilkesi de kendi bana bir
amatr) iselletirir. Bunun sonucu olarak, durumu (bunu kendisi
ne rnekenin sunmasn ister) dsallatrr, bylelikle durum
"gsterilen" in bir paras olur. Buna karlk ilkel sanat, durumu i
kinletirip (nk yanstmaktan holand doast varlklarn

1) Edouard Detaille (1848-1912), daha ok askerlie ilikin resimler yapm bir Fransz ressam,
(.N.)
54 Yaban Dnce

d koullardan bamsz, zaman-d bir gereklikleri vardr) ya


pmla kullanm dsallatrr; bylece bunlar "gsteren"in bir par
as olur.
Bylece, yaptakl tanmlamakta kullandmz eyi, malze
me ile yapm yollar arasndaki u syleimi bir baka dzlemde
yeniden buluyoruz. Sanat felsefesi iin temel sorun, sanatnn
bunlarn "syleilecek varlk" niteliini benimseyip benimsemedi
ini bilmektir. Kukusuz, her zaman benimsenir bu nitelikleri,
ama, fazla sekin sanatta en alt, yaptakla benzeyen "ilkel" ya da
"naif" sanatta en st dzeyde ve her iki durumda da yap zararna.
Bununla birlikte, ister durum, ister kullanm dzeyinde olsun, t
myle d olumsallklara kaplan hibir sanat sanat adna hak kaza
namazd; nk yapt "grntsel gsterge (mekeye eklenen bir
ge) ya da ara (ilenen malzemeyi btnleyen bir ge) derecesine
derdi o zaman. En sekin sanat bile, bizi coturuyorsa, ancak
olumsalln bahaneyi ne karan baboluunu zamannda dur
durmak ve onu bir yapta katp bu yapta bir salt nesne ycelii
vermek kouluyla ulaabilir bu sonuca. Eskil sanatlar, ilkel sanatlar
ve sekin sanatn "ilkel" dnemleri eskimeyen tek sanat biimleriy
se, bunu yapma yardmc olan rastlanty nemle benimsemeleri
ne, dolaysyla ham veriyi grg! bir anlamlama malzemesi olarak
ve elden geldiince eksiksiz bir biimde kullanmalarna borludur
lar.*
Son olarak urasn da belirtmek gerekir ki, yap ile olay, zo
runluluk ile olumsallk, isellik ile dsallk arasndaki denge ereti
bir dengedir; modann, biemin, genel toplum koullarnn dalga
lanmalarna gre, u ya da bu yne ekilmek tehlikesindedir her
zaman. Bu adan bak.lnca, izlenimcilikle kbizm, ayn anda do
mam olmakla birlikte, resim sanatnn geliiminin birbirini izle
yen iki evresinden ok, yaam bile byk tehlikelerle kar karya
bulunan (bugn bunu daha iyi anlyoruz) bir anlatm biimini bir
birini btnleyen bozmalarla srdrmek iin ibirlii yapan iki su
orta giriim olarak belirir. El sanatlarnn can ekitii bir dnem-
Bu zmleme srdrlecek olursa, soyut resim iki zellikle tanmlanabilir: vale resmiyle
ortak yann oluturan birinci zellii, kullanm olumsallnn tm olarak yadsnmasna da
yanr, tablo zel bir kullanm iin yaplmamtr. Soyut resmin kendine zg olan br zel
lik, tablonun bahane ya da d durumu yaplmak istenen yapm olumsallnn yntemli bir
biimde aratrlmasdr. Soyut resim "konu" yerine "tarzlar" benimser; her trl resmin bi
imsel koullarnn somut bir betimini vermek savndadr. Bunun sonucu olarak, allma
aykr biimde, soyut resim, kendi sand gibi, gerek dnyann nesneleri kadar gerek -hat
ta onlardan daha gerek yaptlar deil, var olmayan mekelerin gereki yknlerini yara
tr. Akademik bir resim okuludur bu, bu okula balanan her ressam, bir gn resim yapmaya
kalkacak olsa, tablolarn hangi tarzda yapard, bunu gstermeye alr.
Somutun Bilimi 55

de domu olan ve bir belirip bir silinen "yaptrma resim" modas


da; yaptakln plastik sanatlar alanna aktarlmasndan baka bir
ey olmayabilir. Son olarak, olaysal yne verilen arlk da dnem
lere gre deiik biimlere ayrlabilir; hep yap zararna olmak ze
re (ama burada ayn dzlemde yer alan yap sz konusudur; nk
yapsal ynn baka yerde ve yeni bir dzlemde yeniden kurulma
s olmayacak bir ey deildir), kimi zaman toplumsal zamansall
(XVIII. Yzylda Greuze'de ya da toplumsal gerekilikte olduu
gibi), kimi zaman d.a doal, hatta "meteorolojik" zamansall (izle
nimcilikte olduu gibi) ne karabilir.

***

Kurgu! dzlemdeki sylense! dnceyle pratik dzlemdeki


yaptaklk arasnda kimi benzerlikler bulunduu, sanatsal yaratm
bu iki etkinlikle bilim arasnda, her ikisine de ayn uzaklkta bulu
nan bir noktada yer ald gibi, oyun ile trem de kendi aralarnda
ayn trden benzerlikler gsterirler.
Her oyun ierdii kurallar kmesiyle tanmlanr. Bu kurallar
pratikte sonsuz sayda "parti" evirmeye olanak verir; trem de
"oynanr", ama oynanabilecek btn br partiler arasndan seil
mi, ayrcalkl bir partiye benzer, bu ayrcalkl partinin seilmesi
de iki taraf arasnda belirli bir denge salayan tek parti olmasndan
ileri gelir. Yeni Gine'de yaayan Gahuku-Gama'larn sunduu r
nee dayanlarak kolaylkla kantlanabilir bu deiim: bu insanlar
futbol oynamay renmilerdir, ama birka gn st ste, iki tara
fn kazand oyunlarla kaybettii oyunlarn denklemesi iin ka
parti gerekiyorsa o kadar oynarlar (Read, s. 429), bu da oyunu bir
trem gibi ele almaktan baka bir ey deildir.
Yerli Fox'larn lm bir akrabann yerini bir canlya vermeyi,
bylece lnn ruhunun kesinlikle gitmesini salamay amalayan
"benimseme" trenlerinde oynanan oyunlar iin de ayn eyi
syleyebiliriz*. Gerekten de, Fox'larn cenaze tremleri ncelikle
llerden kurtulma, llerin artk kendileri arasnda bulunmama
nn yaratt ac ve kederin etkisiyle canllardan almalarn nle
me kaygsndan esinlenmi gibidir. Bylece yerli felsefesi kesinlikle
canllardan yana kar: "lm zordur. Ama znt daha da zor
dur."
lmn balangc, btn Algonkin'lerde kltrel kahraman
ilevi gren iki sylense! kardeten en gencinin doast glerce
B. ileride s. 235 n.
56 Yaban Dnce

yok ediliine dek uzanr. Ama o zaman kesinlemi deildir daha,


lm kesinletiren, ok zlmekle birlikte, canllar arasnda yer
alan hayaletin isteini geri evirmi olan byk kardetir. Bu rne
e uygun olarak canllarn llere sert davranmalar gerekir. Canl
lar bunlara lmekle hibir ey yitirmediklerini, nk ttn ve be
si n sungularn dzenli olarak alacaklarn anlatacaklardr; buna
karlk, llerden de gerekliini anmsattklar bu lmn ve bu
lmle neden olduklar zntnn dn olarak, canllara uzun
bir yaam, yiyecek ve giyecek salamalar beklenir: "Bundan byle,
bolluu ller getirir", diye yorumlar bir yerli bilgi-verici, "onlarn
(yerlilerin) da bu amala llerin yzlerine glmeleri ("coax them")
gerekir." (Michelson 1, s. 369, 407.)
lnn ruhunu koruyucu ruh ilevini yklenmek zere kesin
likle br dnyaya gitmeye raz etmk iin kanlmaz olan benim
seme tremlerine genel olarak spor yarlar, beceri ya da rastlant
oyunlar elik eder, bu yar ve oyunlar da uygun biimde iki yar
ya ayrlm taraflar arasnda geer; bir yanda Tokan, br yanda
Kicho vardr; ve, sanki kendisinden kesin bir biimde kurtulmadan
nce, canllar lye son bir karlama avuntusu sunuyorlarm gi
bi, birok kez, hem de ak ak, oyunun canllarla lleri kar kar
ya getirdii sylenir. Ne var ki, iki taraf arasndaki bu temel bak
mszlk, sonucun nceden belirlenmi olduunu kendiliinden
ortaya koyar:

"Top oynadklap zaman yle olur: Kendisi iin be


nimseme tremi yaplan adam (l) eskiden bir Tokana
ise, karlamay Tokanagi'ler kazanr. Kickoagi'ler kaza
namaz. enlik bir Kicko kadn iin yaplyorsa, Kickoa
gi'ler kazanr, Tokanagi'lerse kazanamaz." (Mi chelson 1,
s. 385.)

Peki, gerek nerededir? Canllarla ller arasnda durmamaca


sna srp giden bu byk dirimsel ve toplumsal oyunda, kazanan
tek tarafn canllar olduu kesin. Ama -btn Kuzey Amerika sy
lenleri de bunu dorulamaktadr- simgesel olarak (nice sylenler
bunu gerek biiminde betimler) oyunda kazanmak, kartn "l
drmek"tir. yleyse hep ller tarafnn yengisi istenmekle, ller
de, gerek canllarn kendileri olduu, kendileri onlar "ldrdk
lerine" gre, kartlarnn l olduklar yanlsamas yaratlmak iste
nir . llerle oynama grn altnda, ller "oynanr", ller
balanr. lk bakta bir spor yarmas gibi grnen eyin biimsel
Somutun Bilimi 57

yaps, her bakmdan ar bir tremin biimsel yapsna benzer, ayn


Algonkin topluluklarnn Mitawit ya da Midewiwin'leri gibidir: Bu
tremlerde, yalandan uranlan bir lm karlnda, ek olarak bir
gerek yaam elde etmek amacyla, toplulua yeni alnacak olan
genler, erikinlerin oynadklar llere simgesel olarak ldrtrler
kendilerini.
Bylece oyun ayrtrc olarak belirir: balangta hibir eyin
birbirine eit deilmi gibi gstermedii bireysel oyuncular ya da
takmlar arasnda, ayrmsal bir sapma yaratmyla sonulanr. Kar
lamann sonunda, kazananlar ve kaybedenler olarak ayrlacak
lardr birbirlerinden. Treme gelince, bakml ve ters biimde,
balatrc bir nitelik tar, nk balangta birbirinden ayr olan
iki topluluk (son kertede, bunlardan biri treni ynetenin kiiliiy
le, br inanmlar topluluuyla zdeleir) arasnda bir birlik
(burada bir inanta kaynama deyimi de kullanlabilir), ne olursa
olsun, rgensel bir bant kurar. Oyunda, bakmllk nceden ve
rilmitir; kurallarn iki taraf iin de ayn olduu ilkesinden kaynak
landna gre, yapsaldr da. Bakmszlksa, sonradan doar;
bunlar ister niyete, ister rastlantya, ister yetenee balansn, zo
runlu olarak olaylarn olumsallndan gelir. Tremde tam tersidir:
dindyla kutsal, inananlarla trem yneticisi, llerle canllar,
erikinlerle erikin olmayanlar, vb. arasnda nceden tasarlanp n
gerek olarak benimsenmi bir bakmszlk ne srlr ve
"oyun", doalar ve dzenlenileri gerekten yapsal nitelikte olan
olaylar araclyla, katlanlarn tmn kazanan tarafa geirmek
ten baka bir ey deildir. Bilim gibi (burada da ya kurgusal, ya
pratik dzlemde olmakla bi'likte), oyun da bir yapdan yola ka
rak olaylar retir. Bylece, bizim sanayi toplumlarmzda yara
dayanan oyunlarn neden bunca gelitii daha iyi .anlalmaktadr;
buna karlk, tremlerle sylenler, yaptaklk gibi (ayn sanayi
toplumlar, bir "hobby" ya da bir oyalanma yolu olmadka, bunu
da hogrmyorlar artk), olay kmelerini datr datr, yeniden
dzenler (ruhsal, toplumsal-tarihsel ya da teknik dzlemde) ve, art
arda a ra ve ama yeri tutan yapsal dzenlemelere ulamak zere,
bunlar bozulmas olanaksz paralar olarak kullanrlar.
kinci Blm
Totemsel Snflandrmalarn Mant

Hi kukusuz, eleri ruhbilimsel ya da tarihsel srelerin kalnt


larndan oluan, bu nitelikleriyle de zorunlulukla hibir ilikileri
bulunmayan dknt ve krntlara dayal bir mantk dncesin
de aykr bir eyler var. Mantk demek zorunlu bantlar kurmak
demektir; hibir eyin byle bir ilevi yerine getirmek zere hazr
lamad eler arasnda byle bantlar nasl kurulur? Ancak te
rimler nceden kesinlikle tanmlanm olduu zaman nermeler
birbirlerine salam bir biimde balanabilir. Yukardaki sayfalar
da, bir sonradan olma zorunluluun koullarnn bulgulanmas gi
bi olanaksz bir ie giriilmitir.
Ama, nce urasn belirtmek gerekir ki, bu dknt ve krn
tlar, hizmet ettikleri man tk asndan deil, kendilerini retmi
olan tarih bakmndan byle bir zellik gsterir. Yaln zca ierie
gre kark olduklar sylenebilir; nk, biim d zleminde, ara
larnda bir benzeim vardr; yaptaklk rnei de bu benzeimi ta
nmlamamz salamtr. Bu benzeim, hepsi iin aa yukar eit
olan, belirli bir ierik "doz"unun onlarn biimlerine katlmas dr.
Sylenin anlaml imgeleri de, yaptaknn gerekleri de bir ifte l
tle tanmlanabilecek elerdir: sylense! dncenin eski, skk
bir saa tin arklarn d zelten bir yaptak gibi "sk t" bir syle
min szckleri olarak kullanlmlard r; ama gene kul/anlabilirler,
ayn ite, ya da ilk ilevlerinden uzaklatrlarak bir baka ite.
kinci olarak, sylenin imgeleri de, yaptaknn gereleri de
sal t oluumdan gelmez. Yeni kullanmlar srasnda eksik bulduu
muz kesinlik, bir zamanlar baka tutarl btnlerin paralar ol
duklar sralarda vard kendilerinde; stelik, kaba gereler deil,
daha nceden ilenmi rnler olduklar lde, gene de vardr:
sylende dilin, yaptaklkta teknolojik bir dizgenin eleri, dolay-
62 Yaban Dnce

syla kurallar, yanksn kullanm basamaklarnn her birinde dei


ik biimlerde nlatan, zorunlu bantlarn youn anlatmlardr.
Zorunluluklar basit ve tek ynl deildir; gene de anlambilimsel
ya da estetik trden bir deiimsizlik olarak vardr, katldklar ve
snrsz olmadklarn grdmz dnmler beini de bu de
iimsizlik belirler.
Bu mantk bir "kaleideskop" gibi iler biraz: yapsal dzenle
melerin gerekletirilmesinde yardmc olan dknt ve krntlar
da kapsayan bir aratr. Paralar kendi bana ele alnnca olumsal
olan, ama rnleri kendi aralarnda boyut, renk canll, saydam
lk gibi birtakm benzeiklikler sunan bir krma ve bozma ilemin
den gemitir. imdi tanmlanmas olanaksz kalntlar durumuna
geldikleri bir "dil" konuan, ilenmi nesnelere gre kendilerine z
g bir varlklar yoktur; ama, bir baka bakmdan, yeni tip bir var
lk olumasna yararl biimde katlabilmeleri iin yeterli bir varlk
lar olmas gerekir. Bu varlk da, bir aynalar oyunuyla, yansmala
rn nesnelere denk olduu, yani gstergelerin belirtilen nesnelerin
yerini ald birtakm dzenlemelerdir; bu dzenlemeler, snrl sa
yda cisimler arasnda gerekletirilebilecek dzen ve dengelerin
sonucu olduklarndan, saylar ok yksek de olsa snrsz olmayan
birtakm olabilirlikleri gerekletirir; her eyden nce de, olumsal
olaylarla (gzlemcinin kaleidskopu dndrmesi) bir yasann (az
nce szn ettiimiz kurallarn deimez esinin karl olan
kaleideskopun yapmn ynlendiren yasa) karlamasnn rn
olan bu dzenlemeler geici denilebilecek birtakm anlalrlk r
nekeleri yanstr; nk her dzenleme kendi blmleri arasnda
gl bantlar biiminde tanmlanabilir, ama, gzlemcinin dene
yiminde, bu bantlarn tek bir ierii varsa, o da sz konusu d
zenlemenin kendisidir; bu dzenlemeyse, (bu yoldan, bunlar daha
hi grmemi gzlemciye, rnein kar kristalleri ya da kimi nl
ve diyatome tiplerinin yaplar gibi nesnel yaplar grg! dayanak
larndan nce gstermeleri olana bulunsa bile) hibir nesnenin
karl deildir.

* * *

Ksacas, byle somut bir mantn olanakl olduunu anlyo


ruz. imdi zelliklerini tanmlamak ve budunbetimsel gzlem sra
snda nasl ortaya ktklarn gstermek kalyor geriye. Biri duygu
sal, biri dnsel olmak zere iki grn altnda kavrarz bunlar.
Yerli dncenin anlam ykledii varlklar: insanla belirli bir
Totemsel Snflandrmalarn Mant 63

yaknl bulunan varlklar olarak alglanr. Ojibwa'lar bir doas


t varlklar evrenine inanrlar:

"... ama bu varlklar doast olarak nitelerken, yerli


lerin dncesini biraz arptm oluruz. Onlar da insan
lar kadar evrenin doal dzeninin maldrlar; nk duy
ma ve dnme yetenekleriyle insana benzerler. Gene in
sanlar gibi, erkekleri ve diileri vardr, kimilerinin bir ai
lesi de olabilir. Kimileri belirli yerlere baldr, kimileri
zgrce dolar; yerlilere kar ya dosta, ya dmanca
bir tutumlar vardr." (Jenness 2, s. 29.)

Baka gzlemler, bu zdelik duygusunun farkllk kavramn


dan daha derin olduunu vurgular:

"Hawaii'linin yerli olgularn canl yn, yani ruhsal


varlklar, tanrlar ve birer ruh niteliindeki kiiler kar
sndaki birlik duygusu bir bant olarak betimlenemez,
duygudalk, sezgi, sapma, doal-tesi, sinir gibi terim
lerle hi betimlenemez; gizem ya da by terimleriyle de
betimlenemez. "Duyu- d" deildir, nk bir lde du
yarlk dzlemindedir, bir lde de ona yabanc kalr.
Doal bilin alanna girer..." (Handy ve Pukui, s. 1 1 7.)

Kimi zaman yerlilerin kendileri de bilgilerinin "somut" niteli


ini keskin bir biimde sezer, bu bilgiyi belirgin bir biimde Beyaz
larn bilgisiyle kartlatrrlar:

"Hayvanlarn ne yaptklarn, kunduzun, aynn, som


balnn ve br yaratklarn nelere gereksinim duyduk
larn biliriz, nk eskiden insanlar onlarla evlenirlerdi,
bu bilgiyi hayvan karlarndan edindiler... Beyazlar bu l
kede ksa bir sre yaadlar, hayvanlar konusunda pek
bir ey bilmezler; biz binlerce yldr buradayz, hayvanlar
bizi eiteli ok oldu. Beyazlar unutmayalm diye her eyi
bir kitaba yazyorlar; ama bizim atalarmz hayvanlarla
evlendiler, onlarn btn greneklerini rendiler ve bil
gilerini kuaktan kuaa geirdiler." (Jenness 3, s. 540.)

Bir kan-koca, baba-oul iklimi iinde edinilip aktarlan bu dik


katli ve kardan uzak, sevecen ve candan bilgi burada yle soylu
64 Yaban Dnce

bir yal n lkla anlatl yor ki, bu konuda filozoflarn insan bilgisinin
geliimine ilikin fazla kuramsal grlerden esinlenerek olutur
duklar tuhaf varsaymlardan szetmek gereksiz grnyor. Hibir
ey bir szde "katlm ilkesi"nin araya sokulmasn gerektirmiyor
burada, artk ancak kurumlam dinlerin grntleri bozan cam
ardndan grdmz, doatesele batm bir gizemcilii de ge
rektirmiyor.
Bu somut bilginin pratik kou l lar, aralar, yntemleri, kendi
sini derinden derine etkileyen duygusal etkenler, ok yaknmzda
bulunur ve, beeni ya da meslekleri nedeniyle hayvanlar karsn
daki durumlar, gerekli deiiklikleri yapmak ko ul uyla, uygarl
mzn elverdii lde btn avc top l u luklar nn allm duru
m u na yaklaan adalarmzda, yani sirk ve hayvanat bahesi a
lanlarnda gene ok yakndan gzlemlenebilir. Bu adan bakl n
ca, andm z yerli tanklklarndan sonra, Zurich hayvanat bahe
Jeri mdrnn bir y u nusla -deyim yerindeyse- ilk "babaal
na" ili kin yksnden daha ayd nlatc bir rnek b u l u namaz. Ya
zar, "ar lde insans bak, garip soluma delii, cildin kaygan
dokusu ve bal m u m u katl, gaga biimi azdaki drt sra sivri
di" zerinde yle bir durduktan sonra, heyecan n yle anlatr:

"Flippy'nin bala benzer hibir yan yoktu; bir metreyi


b u l mayan bir uzaklktan, ltl bakn zerinize dikti
mi gerekten bir hayvan olup o lmadn dnmemek
elde deildi. Bu yaratk yle beklenmedik, yle tuhaf, y
le tepeden t rnaa gizlemliydi ki, kendisini bylenmi
bir var l k olarak grmeye yneliyordu i_nsan. Yazk ki,
hayvanbilimcinin beyni u souk, hele bu durumda ac l
kesinlikten ayramazd onu. Bilimsel deyimiyle, bir Tursi
ops trmcatus ' tan te bir ey de{ldi . . . " (Hediger, s. 1 38.)

Buna gerek ol sayd, bir bilim admnn kaleminde bu trl


szler, kuramsal bilginin duyguyla uzlamaz bir ey ol mad n,
bilginin ayn zamanda hem nesnel, hem znel olabileceini, sonra,
zellikle bilimin tm yle "doal" olduu uygarl klarda, insanla
canl varlklar aras ndaki som u t bantlarn baz baz btn bilim
sel bilgi evrenini duyusal renklerle renklendirdiini (bu duygusal
renkler Rousseau'nun her trl dncenin ve her trl toplumun
birbirine bal ko u l u olarak grd u ilkel zde lemenin tr
mdr) gstermeye yeterdi . Ama, bir hayvanbilimcinin bilincinde,
snflandrm bilimi ve sevecen dostluk bir arada barnabiliyorsa, il
kel denilen halklarn dncesinde bu iki tutumun bir araya geldi-
Totemsel Snflandrmalarn Mant 65

ini aklamak iin ayr ilkelere bavurmaya gerek yok demektir.

***

Griaule'den sonra, Dieterlen ile Zahan, Sudan'da yerli snflan


drmalarnn enginliini ve dizgesel niteliini ortaya koymulardr.
Dogon'lar bitkileri balca 22 familyaya ayrrlar, bunlarn kimileri
de 1 1 alt-bee ayrlr. Uygun srayla saylan 22 familya, iki bileik
diziye blnr, bunlardan biri tek sra familyalarn dizisidir, br
ift sra familyalarn. Tek doumlar simgeleyen birincisinde, erkek
ve dii denilen bitkiler srasyla yamur mevsimi ve kurak mev
simle birletirilir; i kiz doumlar simgeleyen ikincisinde de ayn
bantlar vardr, ama tersine evrilmi olarak. Ayrca her familya
u ulamdan birine balanr: aa, aak, ot*; sonra, her famil
ya bedenin bir blm, bir teknik, bir toplum snf, bir kurumla
ilikilidir. (Dieterlen 1,2.)
Afrika' dan ilk kez getirildikleri zaman, bu trl olgular insan
lar artmtr. Oysa, ok daha nceleri, Amerika'da bunlara ok
benzeyen snflandrma biimleri betimlenmiti, Durkheim ile
Mauss da nl bir denemede bu snflandrma biiminden esinlen
milerdi. Okuru bu denemeye gnderirken, orada toplanm olan
lara birka rnek daha ekleyeceiz.
Kendilerini "yaman smflandrmaclar" olarak niteleyen yerli
Navaho'lar, canl varlklar konuma yetenekleri bulunup bulun
mamasna gre i ki ulama ayrrlar. Konumayan varlklar hayvan
larla bitkileri kapsar. Hayvanlar bee ayrlr: "koanlar", "uan
lar", "srnenler"; her bek de ikili bir blmeye urar: bir yandan
"kara yolcular" ile "su yolcular", br yandan "gndz yolcular"
ile "gece yolcular" arasnda. Byle bir yntemle elde edilen "tr"
blmlemesi hayvanbiliminkiyle ayn deildir her zaman. Bylece,
erkek/ dii kartlna gre, ifter ifter beklendirilen kularn
gerekte cinsellikleri ayn, cinsleri ayr olabilir; nk birletirme
bir yandan boylarna, bir yandan renk snflandrmasndaki yerleri
ne, bir yandan da by ve tremlerde kendilerine verilen ileve da
yandrlr. (Reichard, 1, 2)** A ma yerli snflandrmacl ou kez

Peul'lerde: d i key gvdeli bitkiler, trmanc bitkiler, srnc bitkiler. Bunlar da srasyla di
kenli ya d a d ikensiz, kabuklu ya da kabuksuz, meyval ya da meyvasz bitkilere ayrlr.
(Hampate Ba ve Dieterlen, s. 23.) Filipinler' de ayn tip bir l snflandrma ("aa", "sarma
k", "ot") iin, bkz. Conklin 1, ss. 92- 94; Brezilya'da Bororo'larda yaplan snflandrma
("aalar= toprak; "sarmaklar" = hava; "bataklk otlar" = su) iin, bkz. Colbacchini, s. 202.
"Denetlenmi btn durumlarda cinsel biim ayrln bildiklerini gstermi olan" Brezilyal
Canela'lardan farkl olarak. (Vanzolini, s. 170.)
66 Yaban Dnce

birtakm zdeletirmelere elverecek kadar ak ve kesindir; rne


in daha birka yl nce sylenlerde geen "Koca Sinek" ile bir ba
ka bcek, Hysticia pollinosa arasnda yaplan zdeletirme byle
dir.
Bitkiler zellie gre adlandrlr; varsaylan cinsellik, ifal
lklar, grsel ya da dokunsal ynleri (dikenli, yapkan, vb.). Boya
gre yaplan ikinci bir l blmleme (byk, orta, kk) yukar
daki zelliklerin her biriyle kesiir. Bu snflandrma btn blge
de, yani yaklak 7.000.000 hektarlk bir alanda ve 60.000 kiilik n
fusun bylesine geni bir alana dalm olmasna karn badak
kalr. (Reichard, Wyman ve Harris, Vestal, Elmore.)
Her hayvan ya da bitki, Navaho'larn son derece karmak ol
duklar bilinen tremlerine gre deien bir doal eyle bantl
dr. rnein "yontulmu akmakta trem"inde ("Flint-Chant") u
uyarlklar grlr: turna-gk; "kzl ku"-gne; kartal-da; atma
ca-kaya; "mavi ku"-aa; sinekkuu-bitki; bir klkanatl ("corn-be
etle")-yer; balkl-su (Haile).
Durkheim ile Mauss'un zellilde dikkatini ekmi olan Zu
ni'ler gibi, Hopi'ler de varlklarla doal olgular ok geni bir uyar
lklar dizgesi araclyla snflandrr. Deiik yazarlarda dank
biimde bulunan bilgiler bir araya getirilince, hi kukusuz pek ok
esi eksik bir toplu dizgenin alakgnll bir parasndan te bir
ey olmayan u izelge elde edilir:
68 Yaban Dnce

Bu tr uyarlklar toplum yaplar Pueblo'larnkinden ok daha


gevek olan baka topluluklarca da benimsenir: sombal heykel
leri yapan Eskimo, trleri gstermek iin, rengi etin rengine daha
ok benzeyen aac kullanr: "Btn aalar sombaldr." (Ras
mussen, s. 198.)
Birok rnek arasndan birka rnekle yetindik, ama "ilkel
ler"in basitlik ve kabalna dayal nyarglar, birok durumlarda,
budunbilimcileri bilinli, karmak, tutarl snflandrma dizgeleri
. konusunda bilgi toplamaktan caydrm olmasayd, bu rnekler
ok daha fazla olurdu. Fazla ivedi davranarak dnsel dzeyin
ekonomik ve teknik dzeye denk olduu sonucuna vardklarn
dan, bu dizgelerin varln ok dk bir ekonomik ve teknik d
zeyle badamaz bulacaklar kuku gtrmezdi. rnein Cushing
gibi kavrayl olduklar kadar da ender soruturmaclara borlu
olduumuz eski gzlemlerin birtakm kural d durumlar gster
mek yle dursun, ilkel toplumlarda son derece yaygn olan bilgi
ve dnce biimlerini belirttiklerini yeni yeni ayrmsamaya bal
yoruz. Bu nedenle, ilkellik konusunda edindiimiz bu geleneksel
imgenin deimesi gerekir. "Yabanl", hibir zaman ve hibir yerde,
bizim ou kez tasarlamaktan holandmz u hayvanlk koulu
nu zar zor am, gereksinim ve igdlerinin tutsa olmaktan
hala kurtulamam varlk olmamtr kukusuz, u duygusalln
egemenlii altnda, aknlk ve katlm iinde boulmu bilin de
olmamtr. Andmz rnekler ve bunlara ekleyebileceimiz daha
bakalar, eskil ala orta an doalc ve hermesilerinin: Gale
nus'un, Plinus'un, Hermes Trismegustus'un, Albertus Magnus'un
kurgulamasna yaklaan bir kurgulamann her trl uygulamasn
da ustalam bir dnceden yana tanklk etmektedir. Bu bakm
dan, "totemsel" snflandrmalar, Yunanllarla Romallarn zeytin
aac, mee, defne, sukeneviri, vb. elenklerinde dile gelen bitkisel
belirtkeciliinden, ya da, ortaa kilisesinde bile enliin trne
gre, koro yeri kuru ot, saz, sarmak ya da kumla kaplanarak ger
ekletirilen belirtkecilikten sanld kadar uzak deildir belki.
Yldzlardan gelecei okumaya ynelik kklkte, 7 yeryz
bitkisi ayrdedilir, 12 ot burlar kuayla birletirilir, 36 bitki de
burlarn onluk blmlerine ve yldzlarn durumlarna balanrd.
Birincilerin etkili olabilmeleri iin belirli gn ve saatlerde toplan
malar gerekirdi; bu gn ve saatler de her bitki iin ayr ayr belir
lenmiti: fndk ve zeytin pazar gn; sedefotu, yonca, akayk,
hindiba pazartesi, mineiei sal, Cezayir menekesi aramba g
n toplanmalyd; ila olarak kullanlacaklarsa, mineiei, Cezayir
Totemsel Snflandrmalarn Mant 69

menekesi, akayk, sarsalkm ve beparmakotu perembe; by


de kullanlacaklarsa, hindiba, adamotu ve mrneiei cuma, "cruci
ata" ve sinirotu cumartesi. Theophraste'ta bile bitkilerle kular ara
snda bir uyarlk dizgesi buluruz: akayk aakakanla, peygamber
iei ahinle, marulcuk kartalla badatrlr. (Delatte.)
Kendileri de binlerce yllk bir gelenein kaltlar olan uz
manlarn uzun uzadya gelitirdikleri bir doal felsefeye balamak
ta bir saknca grmediimiz bu eilimler uzak toplumlarda da ol
duu gibi karmza kar. Yerli Omaho'lar "yerlilerin iek topla
mamasn", yani zevk iin iek koparmamasn Beyazlarla kendile
ri arasndaki en byk farklardan biri olarak grrler; onlar iin,
"bitkilerin yalnzca gizli ustalarnca bilinen kutsal kullanmlar var
dr." Herkesin di ve kulak arlarna ya da romatizmaya kar bu
har banyosunda kulland sabunotu ("soapweed") bile kutsal bir
kkm gibi toplanrd:

"...kkten alan delie bir tutam ttn, kimi zaman


da bir bak ya da para konulur ve toplayc ksa bir dua
okurdu: bana verdiini aldm, sana da bunu brakyo
rum. Dileim, mrmn uzun olmas, benim ve yaknla
rmn bana hibir dert gelmemesidir." (Fortune 1, s.
175.)

Dou Kanada'da yaayan bir hekim-byc, kkler, yaprak


lar, ifal kabuklar toplarken, dibine ufak bir ttn sungusu koya
rak bitkinin ruhunun gnln almay hi unutmaz; nk, ruhun
destei olmadka, bitkinin "beden"inin kendi bana hibir etkisi
olamayacandan kukusu yoktur. Genness 1, s. 60.)
Sudan'daki Peul'ler bitkileri her biri haftann bir gn ve sekiz
ynden biriyle bantl olarak dizilere ayrrlar:

"Bitki... bu deiik snflandrmalara gre toplanmal


dr ... Kabuk, kk, yapraklar ya da meyvalar, ayn bitkiye
denk den gnyle bantl olarak, ayn durumuyla ba
ntl ve gnein konumunun ilevi olan lare'ye, srle
rin koruyucu ruhuna seslenilerek koparlmaldr. Byle
ce, silatigi, gerekli bilgileri verirken, rnein yle diye
cektir: "unu yapmak iin, u gn, gne u konumda
bulunduu zaman, u ana- yne bakarak, u lare'ye sesle
nerek, trmanc ve kabuksuz bir dikenlinin yapran ala
caksn." (Hampate Ba ve Dieterlen, s. 23.)
70 Yaban Dnce

***

Yerli snflandrmalar yalnzca yntemli olmakla ve salam


bir biimde kurulmu bir kuramsal bilgiye dayanmakla kalmaz. Bi
imsel adan, hayvanbilim ve bitkibilimin hala kullanageldii s
nflandrmalarla karlatrlabilecek bir durumda bulunduklar da
olur.
Belki de byk Tiahuanaco uygarln kendilerine borlu ol
duumuz destans Colla'larn torunlar olan Bolivya yaylas Ayma
ra yerlileri, besinlerin saklanmas konusunda ok becerikli deneyci
lerdir, -o kadar ki, Amerikan ordusu, son sava srasnda, doru
dan doruya onlarn su alma tekniinden yararlanarak yz yeme
e yetecek patates presi payn bir ayakkab kutusunun oylumuna
indirebilmitir. Ayn zamanda tarmc ve bitkibilimciydiler, kendi
leri iin ne denli nem tad msrn olgunlamad 4000 metre
yi akn yksekliklere yerlemi olmalaryla aklanan Solanum cin
sinin ekim ve snflandrmasn belki hibir zaman yaplmad l
de gelitirmilerdir.
Yerli szck daarnn bugn de belirledii eitler 250'yi a
maktadr, bu eitlerin gemite ok daha fazla olduu kuku g
trmez. Snflandrma eidin betimleyici bir terimiyle yaplr, alt
eitlere geilince, buna deitirici bir terim eklenir. Bylece, imilla,
"gen kz" eidi, ya renge (kara, mavi, ak, krmz, kan rengi...) ya
baka zelliklere gre blmlenir (otumsu, tatsz, yumurta biimi,
vb.). Bylelikle alt blmlere ayrlm 22 eit vardr, bunlara ayr
ca piirilmelerinden hemen sonra ya da birbiri ardndan bir dizi
dondurma ve mayalandrma ileminden geirildikten sonra yenil
melerine gre ayrm getiren bir ikili kartlk eklenir. Hemen her
zaman, iki terimli bir snflandrma, biim (dz, kaln, sarmal,
frenkinciri biiminde, topakl, yumurta biiminde, kz dili bii
minde, vb.), doku (unlu, esnek, yapkan, vb.), cinsellik (kz ya da
olan) gibi ltlerden esinlenir. (La Barre.)
Uzman bir dirimbilimcinin vurgulad gibi, eski gezginler,
kafadan terim uyduracak yerde, yerli snflandrmalarna gven
mi olsalard, kimileri daha ok yakn bir gemite dzeltilebilmi
olan nice yanllk ve karklktan kanlm olur, 11 yazar 3 ayr
cinse, 8 tre, 9 alt-tre hep ayn Canis azarae adn vermez, ya da
ayn trn ayn eidine birka ad birden taklmazd. Bunlarn ter
sine, Arjantin ve Paraguay'daki Guarani'ler, yntemli bir biimde,
yaln, iki eli, eli terimler kullanyor, bylece, rnein ars
langiller arasnda, byk boy, kk boy ve ara boylar ayryorlar-
Totemsel Snflandrmalarn Mant 71

d: dsagua ete tam anlamyla byk arslangildir, mbarakadya ete gene


tam anlamyla kk yaban kedisidir. Dyagua'lar (bykler) ara
sndaki mini'ler (kkler), chivi'lerin, yani ara boydaki arslangille
rin guasu'sunun (bynn) karldr:

"Genel olarak, Guarani'lerin adlandrmalarnn iyi d


nlm bir dizge oluturdu ve -kck bir farkllk
bir yana- bizim bilimsel terimlerimizle belirli bir benzer
lik gsterdii sylenebilir. Bu ilkel yerliler doadaki nes
nelerin adlandrlmasn rastlantya brakmyor, trlerin
zelliklerine en iyi uyan terimleri kararlatrmak iin boy
kurullar oluturuyor, bek ve altbekleri tam bir doru
lukla snflandryorlard... Bir lkenin hayvanlar toplulu
una ilikin yerli terimlerinin ansn saklamak yalnz bir
sayg ve drstlk edimi deil, ayn zamanda bilimsel
bir grevdir de." (Dennler, s. 234 ve 244.)

Kuzey Avustralya'da, York burnu yarmadasnn byk bir


blmnde, besinler 2 zel sesbirim araclyla "bitkisel" ve "hay
vansal" olarak birbirinden ayrlr. Bat kysnda, Archer'in vadi ve
ky blgelerine yerlemi bir boy olan Wik Munkan'lar, her bitki
ya da bu bitkiden gelen besinin adna mai nekini, her hayvan, her
et paras ya da her hayvansal kaynakl besinin adna min terimini
ekleyerek bu blmleme konusundaki titizliklerini belli ederler.
Ayn biimde, yukk her aa szc ya da bir sopa, bir aa par
as ya da aatan yaplm bir nesneye nek olur; koi neki her
trl tel ve halat; wakk otlar, tukk ylanlar, kampiin ve wank hasr ya
da sicimle rlm olmalarna gre sepetler iin kullanlr. Son ola
rak, ark nekiyle gerekletirilen ayn trden bir ad yapm, gr
nm biimlerini ve bunlarn u ya da bu bitki ya da hayvan toplu
luu tipiyle ilikisini belirlemeyi salar: ark tomp, kumsal; ark tomp
nintiin, kumsallarn gerisine den kumullar blgesi; ark pint'l, tuz
lu bataklklardan olumu ky ovas, vb.:

"Yerlilerin szcn evrebilimsel anlamyla her "bitki


topluluu"na zg otlar, allklar ve belirgin nitelikli
aalar konusunda keskin bir bilinleri vardr. Toplulua
zg aalar, lif ve reine trn, otlar, bunlardan sa
ladklar hammaddeleri, her blgenin memelilerini ve
kularn hi mi hi duralamadan, en ufak ayrntlarna
kadar sayabilecek durumdadrlar. Gerekte, bilgileri yle
72 Yaban Dnce

kesin, yle ayrntldr ki, ara tipleri de rahatlkla sayabi


lirler... Bilgi vericilerim, her blge iin, hayvanlar toplulu
unun mevsimlik evrimini ve besin kaynaklarn hi du
ralamadan anlatmaya balyorlard."

Hayvanbilim ve bitkibilim alannda, yerli snflandrm cinsle


ri, trleri ve eitleri ayrmay salar: mai' watti'yi (Dioscorea trans
versa) - mai'kii'arra (Dioscorea sativa, deikeni rotunda, Bail.); Yukk
putta (Eucalyptus papuana) - yukk pont (E. Tetrodonta); tukk pol
(Python spilotes) - tukk oingorpan (P. Amethystinus); min pank (nacro
pus agilis) - min ko'impia (M. Rufus) - min lo'along (M. Giganteus),
vb.
yleyse, bu gzlemlerin yazarnn da yapt gibi, bitkilerle hay
vanlarn ve bunlardan elde edilen besin ve hammaddelerin dal
mnn Linne'nin yaln snflandrmasyla(ll belirli bir benzerlik sun
duunu sylemek hi de ar olmaz. (Thomson, s. 165-167.)

** *

Bunca kesinlik ve titizlik karsnda, her budunbilimcinin ayn


zamanda bir madenbilimci, bir bitkibilimci, bir hayvanbilimci, hat
ta bir gkbilimci de olmayna zlmekten kendini alamyor in
san... nk Reichard'n Navaho'lara ilikin saptamas, yalnz
Avustralyallar'la Sudanllar'a deil, nerdeyse btn yerli halklara
uygun der:

"Evrenin btn nesnelerini erinleri bakmndan zo


runlu bulduklarndan, doal snflandrm dinsel incele
meler iin de ba sorunlardan biri olur, snflandrm a
sndan en byk dikkati gerektirir. Btn bitkilerin, b
tn hayvanlarn (zellikle de kularn, kemiricilerin, b
cek ve kurtlarn), maden ve kayalarn, hayvan kabuklar
nn, yldzlarn bilimsel (Latince), ngilizce ve Navaho'ca
terimlerle bir dizelgesini karmamz gerekirdi..."
(Reichard 1, s. 7.)

Gerekten de, sylenleri ve tremleri doru olarak yorumla


mak, hatta yapsal bir bak asndan yorumlamak iin (byle bi.r
yorumlamay basit bir biimsel zmlemeyle kartrmak yanl
olur), ya para ya da kalnt olarak dorudan doruya kullanlan
sz konusu bitki ve hayvanlarn kesinlikle saptanmasnn zorunlu
1) Cari von Linne (1707-1778), sveli doabilimci, ada bitkibilimin kurucusu. (.N.)
Totemsel Snflandrmalarn Mant 73

olduu her geen gn biraz daha iyi anlalyor. Biri bitkibilimden,


br hayvanbilimden alnm iki rnek verelim ksaca.
Adaay ("sage", "sage-brush") adndaki bitki, nerdeyse btn
Kuzey Amerika'da, gerek tek bana, gerekse baka bitkilerle: Soli
dago, Clrysothannus, Gutierrezia'yla, birletirilmi ya da kartlat
nlm olarak, ok deiik tremlerde baat bir rol oynar. Amerikan
"adaay"nn doas konusunda kesin bir bilgi edinilmedike, b
tn bunlar ikincil ve saymaca kalr. Bu bitki bir dudaks deil, bir
bileikgildir. Gerekte, yerli terim, miskotlarn (Artenisia) birka
eidini birden kapsar (ayrca yerli adlandrmalar bunlar inceden
inceye ayrr ve her birine deiik trem ilevleri verilir). Bu sapta
ma halk ilalarna ynelik bir soruturmayla tamamlanacak olursa,
Eski Dnya'da olduu gibi kuzey Amerika'da da miskotlarn diil,
aysl ve gececi! yananlamlar bulunduu, zor ve arl aybalarda
ve zor doumlarda kullanlan bitkiler olduklar kantlanr*. Baka
bir bitki topluluu zerinde yaplm, benzer bir aratrma, ya
eanlaml olan ya da yerli dncede sar iekleri ve boyaclk ve
hekimlikte (idrar yollarndaki, yani erkein cinsel aygtndaki ra
hatszlklara kar) kullanlmalar nedeniyle birbirleriyle zdele
tirilen trler sz konusu olduunu ortaya koyar. Demek ki, tekine
kout ve ters olan, erkei, gnei ve gndz artran bir kme
var elimizde. Bundan kan ilk sonu da kutsal niteliin tek tek ele
alnan bitkilerden ya da bitki tiplerinden ok, anlaml iftlere ba
land. te yandan, Hidatsa'larn kartal av tremi trnden kimi
tremlerin zmlenmesiyle aklkla ortaya kan (ama ancak
gzlemci G. L. Wilson'n (s. 150-151) olaanst kavrayyla orta
ya kan) bu dizge, bugne dein bantsnn ortaya konulmad
baka durumlarla da badatrlabilir: rnein yerli Hopi'lerde,
balca eyi oluturan kutylerine Gutierrezia euthamiae ve Arte
nisia frigida dallar eklenerek "dua sopalar" yapm, gene ayn yer
lilerde, Artenisia ve Chrysothannus'un deiik birleimleriyle ana
ynlerin nitelenmesi (rnek olarak Bkz. Voth 11 deiik sayfalar: 11
s. 75 vb.; 51 s. 130.)

Tanra Huixlociuali onuruna dzenlenen haziran enliklerinde, kadnlarn dansetmek iin


onunla sslendikleri ne baklrsa, Artcnisia'nn eski Meksika'da da diilii artrd anla
lyor. (Reko, s. 39, 75; Anderson ve Dibble, s. 88-89.) Nahuati budun-bitkibilimine ilikin b
tn bilgiler iin bkz. Paso y Troncoso.
Totemsel Snflandrmalarn Mant 75

Bylelikle bugne dein hi nemsenmemi olan kimi sorun


lar ortaya koymann, hatta kimi zaman da zmenin bir yolu al
yor nmzde; rnein Navaho'lara "dii" kutbun Chrysothamnus
(oysa bu bitki ana kartlkta erkek olarak belirir) ve Penthistemon,
yani bir kapaltohumlu (Vestal) olarak ikiye ayrlmas gibi. Bu ay
rlma aadaki izimle gsterilebilir:

1 ---
(dii) (erkek)
Artemisia Clrysothamnus

(doumu kolay Pentstemon Clrysotlamnu


latrmak iin) = (dii doumu) (erkek doumu)

(O) ()

Bu arada, blgelerin uzaklna, dil ve kltr kartlklarna


karn, birok toplulukta birden rastlanan kimi trem zelliklerinin
anlam da ortaya kmakta. Kta apnda bir dizge tasla belirmek
te. Sonra, Artemisia'nn eski dnya ve yeni dnyadaki konumlar
nn benzerlii, aratrmacnn nnde, yeni bir aratrma ve dn
ce alan amakta, bu alann kapsam da yeni dnyada Solidago virga
aurea'ya, bir baka deyile "altn dal"a ayrlan rolden aa kal
mamaktadr.
kinci rnek, yukardaki paragrafta szn ettiimiz tremler
le: Hidatsa'larn kartal av tremleriyle ilgili. Pek ok Amerikal
topluluk gibi, Hidatsa'Iar da kartal avna son derece kutsal bir nite
lik verirler. Onlara gre, kartal avnn teknik ve yordamlarn nce
doast hayvanlar bulmular, insanlara da onlar retmilerdir.
Sylenler, olduka bulank biimde, bu hayvann "ay" olduunu
belirtir.
Bilgi vericiler, kk kara ayyla kutup porsuu ya da Ameri
ka porsuu (ngilizce "wolverine": Gulo luscus.) arasnda kararsz
grnmekte. Hidatsa uzmanlar: Wilson, Densmore, Bowers, Beck
with, sorunu bilmekle birlikte, buna fazla nem vermemilerdir: ne
de olsa sylense! hayvanlardr bunlar, saptanmalarnn olanaksz
deilse de yararsz olduu dnlebilir. Oysa tremin btn yo
rumu bu saptamaya baldr. Kartal av konusunda, aylardan -
76 Yaban Dnce

ekil 2
So/idago virga aurea
(Bul/. Torrey Botanical C/ub'tar)

karlabilecek hibir ey yoktur; Amerika porsuklar -franszcadaki


"carcajou" ad, "kt huy" anlamna gelen bir yerli szcnn Ka
nada'llarn diline uyarlanm biiminden gelir- da bir baka sorun
dur, nk folklorda ok zel bir yerleri vardr; kuzey dou Algon
kin'lerinin sylenlerinde deiik klklara giren bir hayvan olan
Amerika porsuu, Hudson krfezi Eskimo'lar kadar bat Athapas
kan'lar ve Alaska ile Britanya Kolombiyas kylarnda yaayan
boylarn da nefret edip ekindikleri bir hayvandr. Btn bu toplu
luklara ilikin bilgiler bir araya getirildii zaman, ada bir co
rafyacnn bu aratrmalardan bamsz olarak tuzak avclardan
ald aklamaya ulalr: "Amerika porsuu gelincik fam ilyasnn
tuzakla yakalanamayan tek yesidir. Yalnzca yakalanm avlar
deil, avcnn alarn da alarak elenir. Avc ancak tfek kullana
rak kurtulur ondan." (Brouillette, s. 155.) Hidatsa'lar kartal ukur
larda gizlenerek avlarlar; ukurun yukarsna konulan bir yemle
kartal buraya ekilir ve ku yemi almak zere konduu zaman, av
c plak elle yakalar onu. yleyse bu tekniin elikin bir yan var
demektir: avc tuzak olmutur, ama bu ilevi yerine getirmesi iin
Totemsel Snflandrmalarn Mant 77

bir ukura inmesi, yani tuzaa drlm hayvann konumunu


benim semesi gerekir; hem avcdr, hem de av. Amerika porsuu,
btn hayvanlar arasnda, bu elikin durumdan syrlmasn bilen
tek v arlktr: yalnzca kendisine hazrlanan tuzaklardan korkma
makla kalmaz, tuzaa drd avlar, bu arada tuzaklarn ala
rak tuzakyla yarr.
Balang niteliindeki bu yorum doruysa, Hidatsa'larda kar
tal av treminin nemi, hi deilse bir lde, ukurdan yararla
nlm asndan, yani avcnn konumu hem nesnel olarak (kartal yk
sekten uar), hem de sylense! adan (sylenlerde kartal, kular
basamann doruuna konulur) daha yksek olan bir av yakala
mak iin son derece alak (hem gerek, hem de, grdmz gibi,
soyut anlamda alak) bir konumun benimsenmesinden ileri gelir.
Tremin zmlenmesi, av alannda ykseklik ve alaklk a
sndan tasarlanabilecek en belirgin kartl da artran bir gk
sel av ve yeralt avcs ikilii varsaymn btn ayrntlaryla do
rular. Kartal avndan nce gelen, ona elik eden ve onu sonulan
dran tremlerin olaanst karmakl kendisini avc ile av ara
sndaki en byk uzakln som ut anlatm durumuna getiren bu
sylense! tiplendirme iinde tuttu u benzersiz yerin karldr.
Bu arada, tremin kimi karanlk noktalar, zellikle av seferleri
srasnda anlatlan ve oklara ve yay avcl ustalarna dnebile
cek kltrel kahramanlara gnderm ede bulunan sylenlerin erim
ve anlam da aydnlanr. Sz konusu varlklar yaban kedisi ve re
kun gibi hayvan grnleri altnda kartal av iin yem rol oyna
maya iki kez elverisizdir. Gerekten de, yay avcl topran he
men stndeki blgeyi, yani havay ya da orta g ilgilendirir:
burada avc ile av bir ara ortamda balarlar, oysa kartal av her
birine kart bir yer vererek onlar ayrtrr: avc yerin altndadr,
av da gn en yksek katnda.
Kartal avnn bir baka benzersiz yn de, uygulamada btn
avc halklar, bu arada geri kalan btn avlarla ilgili olarak Hidat
sa'lar iin geerli olan inanlarn tersine, kadnlarn ayba dnem
lerinde bu ava yararl bir etkide bulunmalardr. Avc ile av arasn
daki en byk uzakln indirgenmesi olarak tasarlanan kartal
avnda arac ilevinin teknik dzlemde yem e, bir et ya da kk av
parasna, yani kokumaya adanm, kanl bir nesneye yklendii
gz nne alnacak olursa, sylediklerimizin nda bu ayrnt da
aydnlanr. lk av (yemi salayan) ikinci av koullandrr; biri kanl
(ok ve yayla yaplr), br kanszdr (kartallar kan aktlmadan
boulur); avcyla avn yakn bir balam olan birincisi, bir baka
78 Yaban Dnce

balamn arac esini salar, ama bu balam ylesine uzaktr


ki, balangta almaz bir ayrm olarak belirir, yalnz kanla ala
bilir.
Byle bir dizgede, kadnlarn aybalar ynden olumlu bir
nitelik kazanr: yalnzca biimsel bak asndan, bir av tekinin
tersi olduuna gre, aybalara yklenen ilev de ayn biimde ter
sine evrilir: bir durumda (ar benzerlik nedeniyle) zararlyken,
br durumda yararl olurlar (bu durumda organik kan ve bozul
ma olarak yemi artrdklar, yem de dizgenin bir paras oldu
u iin, eretilemeli anlama bir de dzdeimeceli anlam eklenir).
Gerekten de, teknik adan, saatler, hatta gnler boyunca, canl
avcya bitiik bir durumda kalan ve okgemeden lee dnecek
olan kanl beden yakalamann aracdr. Ak kucaklamasyla kuun
yemi kapmasnn ayn yerli terimiyle belirtilmesi bu bakmdan an
lamldr. Son olarak, anlambilimsel dzlemde, kirlilik, en azndan
Kuzey Amerika yerlilerinin dncesinde, her ikisi de "ar" kalma
ya adanm iki enin fazla yakn bir balam olarak belirir. Ka
dn aybalar yaknda gerekleecek avda, yinelenmeyle ilk ilikiyi
doygunluk noktasna ulatrp gcn etkisiz brakarak bir bala
m fazl alna yol aabilir her zaman, uzak avdaysa bunun tersi
olur: balam yetersizdir, bu yetersizlii gidermenin tek yolu kirli
lii benimsemektir. Bu kirlilik ya sralanmalar ekseninde dnmlii
lk, ya da sredelikler ekseninde rme olarak belirecektir.
Bu iki eksenden biri bir tarm, br bir av sylenbilimine
balandndan, bu yorum ilk bakta birbirleriyle hibir bantlar
yokmu gibi grnen izlekler arasnda birtakm trdelikler gr
memizi salayan toplu bir gnderme dizgesine ulamamz salar.
Bu sonu kartal av konusunda ok nemlidir, nk nerdeyse b
tn Amerika ktasnda, kimileri avc, kimileri tarmc olan, farkl
kltrlerden halklarda, deiik biimlerde (ama hep tremle kay
nam olarak) karmza kar. Byle olunca, Hidatsa, Mandan ve
Pawnee'lerde kirlilie verilen ufak, am a olumlu ilev (bu ilev her
boyun toplum dzeniyle aklanabilecek birtakm deiiklikler
gsterir) ok daha geni bir btnn zel bir durumu olarak ele
alnabilir. Ayn btnn bir baka zel durumunu da Pueblo'larn
bir kartal kzla nianlanan adam syleni rneklendirir. Bu sylen
de bir baka sylene: hayalet nianl ("corpse gir!", "ghost-wife")
sylenine balanr. Burada kirlilik gl (aybal kadn yerine ce
set- nianl), ama olumsuz bir ilev yklenir (avcnn baar sn sa
lamak yerine, lmne neden olur), nk, Pueblo'lara gre (ve
sylenlerin de aklad gibi), tremsel avn ba amacn oluturan
Totemsel Snflandrmalarn Mant 79

tavanlarn kann aktmamak gerekir, oysa, Hidatsa'lara gre balca


tremsel avn, yani kartal avnn (burada kan aktlmamas gere
ken kartaldr) arac olabilmeleri iin tavanlarn kann aktmak gere
kir. Gerekten de, Pueblo'Iar kartallar yakalarlar, yetitirirler, ama
ldrmezler, hatta kimi topluluklar yem vermeyi unutup da kuu
alktan ldrmek korkusuyla bu ie hi girimez.
Hidatsa'lara ksaca geri dnmek gerekirse, Amerika porsuu
nun daha kuzeydeki balca yaygnlk alannn snrnda bulunan
bir blgede bu hayvana den sylense! rolden kaynaklanan baka
sorunlar kar karmza*. Anlambilimsel ve yapsal sorunlar gibi
tarih ve corafya alanna giren sorunlarn da tmyle sylense! bir
ilev gerekletiren bir hayvann: Gulo luscus'un saptanmasna ba
l olduunu vurgulamak iin dokunuyoruz bu noktaya. Pueblo'lar,
hatta Amerika'nn tropikal blgelerinin ilerinde oturan ve sylen
leri arasnda hayalet nianl syleni de bulunan orta Brezilya
Sherente'leri gibi Amerika porsuunun yaad yerlerden alabildi
ine uzak toplumlarn sylenlerinin yorumunda bu saptamann
derin yanklar vardr. Ama btn bu sylenlerin bunca uzakla
karn bir kuzey kltrnden alndn sylemek istemiyoruz.
Sylenlerinde Amerikan porsuu aka getiine gre, ancak Hi
datsa'lar konusunda byle bir eyden szedilebilir. teki durum
larda, farkl szlk kaynaklar araclyla benzer m antksal yaplar
kurulabileceini belirtmekle yetineceiz. eler srekli deildir,
yalnzca bantlar sreklidir.

***

Bu son gzlem bir baka gln de gz nne alnmasn


gerektiriyor. Sylenlerde ya da tremlerde geen her hayvan, her
bitkiyi, her ta, gksel cisim ya da doal olguyu kesinlikle belirle
mek -budunbilimcinin ender olarak hazrlkl bulunduu saysz
ilerdir bunlar- yetmez, bir anlamlandrma dizgesi iinde her kl-
Gelenekleri ne kadar eskilere uzanrsa uzansn, Hidatsa'lann North Dakota Devleti'nin dei
ik noktalarnda yaam olduk.lan anlalyor. Amerika porsuuna gelince, iki klann kuzey
ormanlarnda yaayan bir kutup hayvan trdr. Bir zamanlar, Kuzey Amerika'da, kuzey
de, ormann snrlarndan Yeni-ngiltere ve New York Devleti'ne, Montagnes Rocheuses'de
de Colorado'ya kadar rastlanrd bu hayvana. Sierra Nevada' da da Kalifomiya'daki Whitney
dana kadar." (Nelsen, s. 428.) Adi Amerika porsuuna "Arctic denizinden ve kuzeydeki
Baffin krfezi ve Pasifik'ten Atlantik'e, Birleik Devletler'in kuzey dou snr blgesine: Wis
consin, Michigan, Minnesota, North Dakota'ya, Mont<;gnes Rocheuses'de de Utah ve Colora
do Devletlerine kadar" rast!.nrd. (Anthony, s. 111 ve sonras.) Kalifomiya dalarnda ve
New Dakota'da Fort Union'da eanlaml olduklar anlalan trler bulunduu belirtilmitir
(a.y.).
80 Yaban Dnce

trn bunlara verdii ilevi de bilmek gerekir. Hi kukusuz, yerli


gzlemlerinin zenginlik ve inceliini gstermekte, yntemlerini be
timlemekte yarar vardr: sonsuz dikkatleri, btn duyularn zen
le kullanmalar, hayvanlarn beslenme alkanlklarn anlamak iin
dklarn bile zenle incelemeye dek v aran beceriklilikleri, vb.,
zerinde durulmas gereken zelliklerdir. Yzyllar boyunca sabr
la toplanp olduu gibi kuaktan kuaa aktarlan bu kk ayrn
tlardan ancak kimileri dizge iinde hayvan ya da bitkiye anlaml
bir ilev verir. Bunlarn hangileri olduunu bilmek gerekir, nk,
bir toplumdan brne geildike, ayn trn hep ayn bantlar
srdrmesi beklenemez.
Borneo'nun gneyindeki Iban'lar ya da deniz Dayak'lar, bir
ok ku trnn t ve uularn yorumlayarak gelecee ilikin
belirtiler karrlar. bikli alakarganm (Platylophs galericulatus Cu
vier) hzl t korlarn trtsn andrr, dolaysyla anz yakma
nn baarsn m utular, derler; bir "trogon"un (Harpactes diardi
Temminck) yardm l boazlanm bir hayvann hrltlarna
benzetilir, iyi bir av haber verir, oysa Sasia abnornis Temmnick'in
bak gcrtsna benzedii iin ekinlerdeki kt ruhlar bakla ke
sercesine uzaklatrd dnlr. Bir baka "trogon" (Harpactes
duvauceli Temminck) "glme"siyle tecimsel gezilerin baarsn ha
ber verir, boynundaki krmz tylerle de anl savalara ve uzak
yolculuklara verilen deeri artrr.
Sylemek bile fazla, ayn ayrntlar daha baka anlamlar kaza
nabilir, ayn kularn baka belirleyici zellikleri bunlara ye tutu
labilirdi. nbili dizgesi yalnz birka ayrc zellii seer, bunlara
saymaca bir anlam verir ve nemsizlikleri nedeniyle seilmeleri in
san artan yedi kula yetinir. Ama terimler dzeyinde saymaca
grnen dizge, btn iinde ele alnd zaman tutarl olur: yaa
ylar insanbiimsel bir simgecilie elverili olan ve daha karmak
bildiriler oluturmak iin birbirleriyle badaabilen zellikler arac
lyla birbirlerinden kolay ayrdedilebilen kular alkoyar yalnz
(Freeman). Ne var ki, bunca olaslklar arasnda, dizgenin yalnzca
birka esini kulland hamm addenin zenginlii ve eitlilii gz
nne alnnca, ayn tipten daha pek ok dizgenin ayn lde tu
tarl olabilecei, hibirinin btn toplumlar ve btn uygarlklarca
seilmek iin nceden belirlenmi olmad kuku gtrmez. ge
lerin znl bir anlam yoktur hibir zaman; anlamlar "konum
sal"dr, bir yandan tarihin ve kltrel balamn, bir yandan da ka
tldklar dizgenin ilevidir.
Bu semeli tutum daha szck daarc dzleminde ortaya
Totemsel Snflandrmalarn Mant 81

kar. Navaho dilinde, yaban hindisi "gaga vuran" kutur, aaka


kansa "ekiler". Kurt, kurtuk ve bcekler kaynamay, pskrme
yi, kprmeyi dile getiren genel bir terimle belirtilir. Bu da bcek
lerin krizalit ya da gelimi durumlarndan ok kurtuk biimlerin
de dnldklerini gsterir. ayrkuunun ad, ngilizcede daha
ok ban kalkk tylerini vurgularken ("hornedlark"), burada
uzun mahmuzuna balanr. (Reichard 1, s. 1 0-11 .)
Filipin adalarnda yaayan Hanunoo'larn renkleri snflandr
ma biimini incelemeye giritii zaman, Conclin ilkin grnteki
kar klk ve elikiler karsnda arp kalr; ama bilgi vericiden
tekil rnekleri deil de birbirine uymayan iftler iindeki kartlk
lar tanmlamas rica edilince, karklk ve elikiler silinmeye ba
lar. Demek ki, tutarl bir dizge v ardr, am a bu dizge bizim iki ek
sen: deer ve renksellik eksenlerini kullanan kendi dizgemizin l
leriyle kmaz ortaya. Hanunoo dizgesinin de iki eksen ierdii,
am a bu eksenlerin baka trl tanmland anlalnca, btn bu
lanklklar ortadan kalkar: bu dizge renkleri bir yandan grece ak
ve grece koyu, bir yandan da daha ok taze ya da kuru bitkilere
zg olmalarna gre ayrmaktadr; bylece, yerliler yeni kesilmi
bambu parasnn parlak kestane rengini yeile yaklatrrlar, oysa
biz, Hanunoo dilinde krmzyla yeil arasnda grlen basit kart
la gre snflandracak o lsak, bu rengi krm zya yaklatrrdk.
(Conclin 2.)
Ayn biimde, folklorda da, farkl anlamlarda olmakla birlikte,
birbirine ok yakn hayvanlar sk sk belirebilir. Aakakanla tr
delerinin durumu da budur. Trnak kuunun Avustralyallar'n
ilgisini ekmesi, Radcliffe-Brown'n (2) da gsterdii gibi, aa ko
vuklarnda ok bulunm asndan ileri gelir; ama Kuzey Amerika a
yrlarnda yaayan Kzlderililer bambaka bir ayrnt zerinde du
rurlar: hibir zaman kalntlar bulunmad iin, krmz bal
aakakann yrtc kulardan korunduu dnlr. (Schoolcraft.)
Biraz daha gneyde, yukar Misuri blgesinde yaayan Pawnee'ler
(grne gre, eski Romallar gibi), aakakanla kasrga ve frtna
arasnda ba nt kurarlar (Fletcher 2); buna karlk, Osage'lar bu
kuu gne ve yldzlarla birletirir (La Flesche). Ama, az nce s
zn ettiimiz Borneo Iban'lar iin, aakakann bir eidi (Blythi
picus rubinginosus Swainson) "utku" arks ve tmesinde grlen
trensi uyar zellii nedeniyle simgesel bir ilev yklenir. Hi
kukusuz, yzde yz ayn kular sz konusu deil burada, ama
verdiimiz rnek farkl topluluklarn aralarnda bir bant bulun
mayan zelliklere (hayvann yaad yer, hava durumunu ar-
82 Yaban Dnce

trmas, tmesi, vb; hayvann canl ya da l olmas) dayanarak ay


n hayvan kendi simge dzenlerinde nasl kullanabileceklerini da
ha iyi anlamamz salar. Ayrca her ayrnt deiik biimlerde yo
rumlanabilir. Birleik Devletler'in gney batsnda tarmla geinen
yerliler kargay zellikle bir bahe hrsz olarak deerlendirirler;
oysa Pasifik'in kuzey batsnda, yalnzca balklk ve avclk yapan
yerliler ayn kuu bir le yiyici, giderek bir dk yiyici gibi grr
ler. Corvus'un anlam yk iki durumda birbirinden farkldr: ya
bitkiseldir, ya hayvansal; ya benzerlikte insanla yarma durumun
dadr, ya da tersine davrannda onunla uzlamazlk durumunda.
Balans Afrika' da da, A vustralya'da da totemsel bir hayvandr.
Ama, Nuer'lerde, pitonla birletirilen ikincil bir totem olarak beli
rir, nk iki trn de bedeni ayn biimde beneklidir. Totemi pi
ton olan kii arlar ldrmekten ve ballarn yemekten kanr. Ay
n trden bir birletirme krmz karncayla kobra arasnda da yap
lr, nk kobrann ad tam olarak "kumral" anlamna gelir.
(Evans-Pritchard 2, s. 68.)
Avustralya'da, dilleri ad snflar ieren Kimberley boylarnda
balansnn anlamsal konumu ok daha karmaktr. rnein Nga
riyin'ler birbirini izleyen ikili tanrlar: nce canl ve cansz olarak
nesneler ve varlklar; sonra akll ve aklsz olarak canl varlklar;
son olarak da erkek ve dii olarak akll yaratklar. Alt snfl diller
de, retilmi nesneler snf oyma kayklar kapsad gibi bal da
kapsar, nk oyma kayklar nasl insanlar yapmsa, bal da yle
ce arlar yapmtr. Bu durumda kimi snflar n yitirmi dillerin
retilmi nesnelerle hayvanlar birlikte kmelendirmelerinin anla
lmayacak bir yan yoktur. (Capell.)
Snflandrmalarn mant konusunda geree benzer varsa
ymlara girimemize elverili olan ya da yerli yorumlaryla kesi
tikleri bilinen durumlar vardr. Iraquois uluslar gerek saylar, ge
rekse adlandrmalar birinden brne belirgin bir biimde dei
en oymaklar biiminde rgtlenmitir. Bununla birlikte, fazla g
lk ekilmeden, su oymaklar (kaplumbaa, kunduz, ylan bal,
su ulluu, balkl), yer oymaklar (kurt, geyik, ay) ve hava oy
maklar (atmaca, ? kurun) olmak zere, temel bir l blmleme
ye dayanan bir "ana taslak" ortaya karlabilir; ama, bu durumda
bile, ku olarak sudan ok havaya balanabilecek su kularnn ko
numu saymaca biimde zme balanr ve ekonomik yaama,
tekniklere, sylense! tasarmlara ve trem uygulamalarna ilikin
aratrmalarn bir karara varabilmek iin yeterince zengin bir bu
dunbetimsel balam salayaca da kesin deildir.
Totemsel Sntlandrmalarn Mant 83

Orta Algokin'lerle komular Winnebago'larn budunbetimi s


rasyla topraa, suya, sualt dnyasna, havakreye ve gn yce
katna balanan, be u laml bir snflandrmann varln sezdirir*.
Glk her oymaa bir yer vermek istediimiz zaman balar. Me
nomini'lerin elli dolaynda oyma v ard. Bunlarn yle blmlen
mesi uygun grlebilir: salam yerde yaayan drt ayakllar (kurt,
kpek, geyik), slak yerlerde gezen drt ayakllar (Kanada geyii,
Ren geyii, samur, kunduz, "pekan"), "yersel" kular (kartallar, at
macalar, karga, kuzgu n) , su kular (turna, balkl, su tavuu), son
olarak da yeralt hayvanlar. Ama bu ulam zellikle ters gelir, n
k snflandrlacak hayvanlarn biroklar (ay, kaplumbaa, kirpi)
baka yerlere de konulabilir. Geri kalan btn eler konu sunda
glkler daha da byyebilir.
Avustralya'da da ayn trden sorunlarla karlarz. Fra
zer'den sonra, Durkheim ile Mauss da, Wotjobaluk'lar gibi lleri
ni her oyman kendine zg bir yne evirerek gmen kimi boy
larn toplu snflandrmalar zerinde dnmlerdir:

pelikan


scak yel maara /

--- /
< ;;.;: an
I
yumrucuk KROKITCH YARISI gne
-------------- ----- ----
--- ------ --- - ------

GAMUTCH YARISI

yummcuk

kara papaan
/ deniz
engmk

/ pelikan

Orta Algonkin'lerde olduu gibi Winnebago'larda ve baka Sioux boylarnda 5 bekten olu
an bir snflandrma buluruz: yer hayvanlar, gk hayvanlar, yce gk hayvanlar, su hay
vanlar, sualt hayvanlar. Winnebago'larda, yldrm-ku yce gk katnn, kartal, atmaca,
gvercin yakn gn, ay ve kurt yerin, balklar suyun, su "perisi" sualt dnyasnndr."
(Radin 1, s. 186.)
84 Yaban Dnce

Bilgilerimizin kesinlikle eksik olmas bir yana, olsa olsa birta


km dzen taslaklarn farkedebiliriz, bunlarn bu niteliini de an
cak bir gzlemci kavrayabilir, nk budunbetim sel balamdan
(onlar yorumlam amz da ancak bu balam salar) nerdeyse t
m yle yoksunuzdur: "gndzc!" ak papaan gnele komudur,
onun nerdeyse tam kart olan kara papaansa "yeralt" bitkisi
yumrucuklarla komudur, gene "yeralt"nn mal olan m aarayla
da ayn eksen zerinde yer alr. Ylanlar bir eksen zerindedir, "de
niz" varlklar: pelikan, deniz ve scak yel de eksenleriyle bir araya
toplanr gibidir. Ama bu yel kara yeli midir, deniz yeli mi? Bileme
yiz ve, ok sk grld gibi, budunbetimsel bir sorunun yant
ya bitkibilimcinin, hayvanbilimcinin ya da yerbilimcinin elindedir,
ya da corafyacyla m eteoroloji uzmannn elinde...
Gerek u ki, bir snflandrmann ilkesi hibir zaman nceden ke
sinlenemez: ancak budunbetimsel aratrma, yani deney yoluyla,
sonradan ortaya karlabilir*. Gneyli Sioux'lardan Osage'larn r
nei bu bakmdan aydnlatcdr, nk, hi deilse grnte, s
nflandrmalar dizgesel bir nitelik sunar. Osage'lar v arlklar ve
nesneleri srasyla gkyzne (gne, yldz, turna, gksel cisimler,
lker burcu, vb.), suya (midye, kaplumbaa, Typha latifolia (bir saz),
sis, balklar, vb.) ve salam topraa (kara ve ak ay, puma, kirpi,
geyik, kartal, vb.) balanan ulama ayrrlar. Osage dncesinin
kartal imee, imei atee, atei kmre, kmr de topraa
balayan yaklam bilinm ese, kartaln konumu anlalamazd : de
mek ki kartal, "kmrn sahipleri"nden biri olarak "yer"lidir. Ayn
biimde, bunu nceden hibir ey esinlemese bile, pelikan, eritii
ileri ya, maden de sertlii nedeniyle simgesel bir rol oynar. Pratik
yarardan yoksun bir hayvan tremlerde sk sk anl r: testere az
kuyruklu kaplumbaa, 1 3 saysnn Osage'lar iin gizemsel bir de
er tad bilinmese, bu hayvann nemi de hi mi hi anlala
mazd. Doan gne 13 n saar, bu nlar her biri sol yanla sa
yana, yerle ge, yazla ka denk den 6'l ve 7'li iki bee ayr lr.
Bu kaplumbaa trnn kuyruunun girinti ve k ntlarnn says
da duruma gre 6 ya da 7 olmakla nldr, hayvann gs gk
kubbeyi, ortasndan geen gri izgi saman yolunu belirtir. Bedeni
gerek bir imago mundi(ll olan ren geyiine verilen genel simgesel
deeri nceden kestirmek de daha kolay olmaz: tyleri otu, butlar
tepeleri, brleri ovalar, srt engebeleri, boynu v adileri, boynuz
lar btn su an belirtir ... (La Flesche.)

"Melange Alexandre Koyre" iin hazrlanm bir metnin birka sayfasn buraya alyoruz.
1) "Dnyann imgesi" anlamnda. (N.)
Totemsel Snflandrmalarn Mant 85

Grld gibi, kimi Osage yorumlarn yeniden belirleyebili


yoruz; bunun nedeni, eli mizde bir Omaha nderinin olu olan ve
yerli dncesini n btn i nceliklerine byk sayg gsteren La
Flesche'i n toplad ok zengin bir belge toplam nn bulunmas .
Buna karl k, bir zamanlar zelli kle hayvanlara, ama ayn zaman
da kimi bitkilere, meteorolojik (i, yel), yerbilimsel (tuz), anato
mik (gbek alt tyleri) olgulara gre adlandrlan totemsel ve ana
yanl SO'den fazla oymaa ayrlan Creek'ler gibi nerdeyse snm
boylar sz konusu olunca, glkler almaz grnr. Bu oymaklar
yakn bi rlikler biiminde beklenmilerdi, "bi r baka dilin insanla
r" ve,"beyazlar" ya da "krmz lar" ve "beyazlar" gibi adlandrmala
r byle bir sonuca gtrmese bile, kyleri de belki yer hayvanla
ryla hava hayvanlarna balanan iki bee ayrlmt. Ama totem
ler neden "daylar" ve "yeenler" bi imi nde ayrlr (Hopi'lerin to
temleri bir yandan " anne kardeleri ", br yandan "baba", "anne"
ya da "nine" bi iminde ay rmalar gi bi); hele bu blmleme de gz
nne aln nca, neden en nemsi z hayvan en yksek konumda yer
alr, rnein kurt neden ayn n, yaban kedisi neden Birleik Devlet
ler'i n gneyi nde "panter" diye adland rlan arslann "days " olur?
Neden ali gator<2l oyma hi ndi oymayla (buna yumurtlayc nite
likleri nin yol at dnlebi lir), kk Ameri ka ays oyma
patates oymayla bi rleti ri lir? Creek'leri n dncesinde "beyazlar"
yan bar yandr, ama soruturmac n n elde edebildii a klama
lar umut k rc lde bulan ktr: yel (bi r " beyaz" oyma n ad) g
zel, yani "durgun" havay geti rir; ay ile kurt her zaman di kkatli ,
yani bar l eylemlere yatk n hayvanlardr, vb. (Swanton 1.)
Bu rneklerin ortaya koyduu glkler dsal ve isel olmak
zere iki trdendir. Birinci ler, sn flandrmalar esinleyen olgu ya
da ilkelere i likin -gerek ya da dsel- gzlemler konusundaki bil
gisi zli i mizden kaynaklanr. Yerli Tlingli t'ler aa kurdunun "te
mi z ve kurnaz" olduunu, yer samurunun "insan d k lar n n ko
kusundan ti ksindi i ni " sylerler. (Laguna, s. 177, 188.) Hopi'ler
baykularn eftali aalar na olumlu bir etkide bulunduuna ina
nrlar (Stephen, s. 78, 91, 109; Voth 1, s. 37 n.). Varlk ve nesnelerin
snflandrlmas nda bu niteliklerin de gz nne al nmas ve bu
hayvanlara bi r yer veri lmesi durumunda, ans bize bu ufak, ama
' Bir Afrika boyunun benzer bir ayrm konusunda yle bir yorum nerilir: "Tanr en nemli
hava ruhlarnn babasdr, ikincil ruhlarn da oullarnn ocuklar olduu, yani onun soyun
dan geldii sylenir. Totemsel ruhlarnsa kzlarnn ocuklar olduu, yani soyuna yabanc
kaldklar sylenir, bu da, bir bakma, Nue'ler iin, onlar ruhsal gler basamaklanmasnda
daha aaya yerletirmek demektir." (Evans-Prilchard 2, s. 1 19.)
2) Amerikan timsah. (.N.)
86 Yaban Dnce

deerli bilgileri salamadka, anahtar sonsuza dek arayabiliriz.


Parry adasnda yaayan yerli Ojibwa'larn "totem"leri arasnda kar
talla sincap da vardr. Bereket versin, bir yerli yorumu bu hayvan
larn iin iine ok gelip gittikleri aalarn simgeleri olarak girdik
lerini aklar: kartal akama (Tsuga canadensis) sincap da da selvi
sine (Thuja occidentalis) gelir. (Jenness 2.) Demek ki, Ojibwa'larn
sincaba ilgisi gerekte bir aaca ynelik bir ilgidir; Yeni G ine'de ya
ayan Asmat'larn da ayn hayvana gsterdikleri byk ilgiyle bir
bants yoktur; onlarn nedenleri farkldr:

"Papaanlarla sincaplar byk m eyva yiyicilerdir...


Ve kafa avna kan insanlar onlar kendilerine yakn bu
lur, kardeleri olarak adlandrrlar... nsan bedeniyle bir
aa ve insan kafasyla aacn meyvas arasndaki kout
luk [nedeniyle]." (Zegwaard, s. 1 034.)

Gabon'da yaayan Fang'lar, farkl nitelikte grler nedeniyle


ayn sincab gebe kadnlara yasaklamlardr: bu hayvan aa gv
delerinin oyuklarna snr ve onun etini yiyecek olan anne aday,
ceninin hayvana yknmesi ve dlyatan boaltmaya yanama
mas tehlikesiyle kar karyadr*. Ayn m antk inlerde yaayan
gelincik ve porsuklara da olduka iyi uygulanabilirdi; oysa yerli
Hopi'ler tersine bir dnce izgisi izlerler: avc kendilerini izledii
zaman canlarn kurtarmak iin topran altnda yol kazmak gibi
bir yetenekleri bulunmas nedeniyle bu hayvanlarn etini douma
yararl sayarlar: ocuun "abuk inmesine" yardmc olur bunlar,
bunun sonucu olarak, yamur yamas iin de onlara seslenilebilir.
(Voth, s. 34 n.)
Osage'larn t remsel bir bys ngilizcede "blazing star" de
nilen bir iei (Lacinaria pycnostachya), bir besin bitkisini (msr) ve
bir memeliyi (bizon) anlalmas zor bir biimde birletirir. (La
Flesche 2, s. 279.) Baka bir kaynak, bundan bamsz olarak, Osa
ge'larn yakn akrabas olan Omaha'larn bizonu yaz m evsiminde,
"blazing star"lar ovalarda iekleninceye dek avladklarn, "blazing
star" iek anca msrlarn olgunlatn anlayarak harman iin
Yalnz sincap de deil: "Gebe kadnlan bekleyen en byk tehlike deliklerde (bu deliklerin
aata ya da yerde olmas farketmez) yaayan ya da yakalanan hayvanlardan gelir. Bu konu
da gerek bir horror vacui'den (bo korkudan) szedilebilir. Kadn bu trden bir hayvan yiye
cek olursa, ocuk da kendi deliinde, "karnda" kalabilir ve zor bir doum beklemek gerekir
Ayn biimde, bu dnemde ana babalarn aa kovuklarndan ku yuvalan almaya da kalk
mamalar gerekir. Bir kadn gebe brakm olan bir yardmcm, oyuktur gerekesiyle, bana
bir manyok somunu rnei yapmaya hi mi hi yanamamt." (Tessmann, s. 71.)
Totemsel Snflandrmalarn Mant 87

kye dndklerini gstermese, bu birletirmenin nedeni karanlkta


kalrd. (Fortune 1, s. 1 8-19.)
sel glkler bir baka trdendir. ki ya da daha ok e ara
snda bir bant kurmak iin yerli dncenin nesnel olarak be
nim sedii zellikleri bilmemizden deil, ayn zamanda birok bi
imsel bant tipine bavuran m antklarn okdeerli niteliinden
ileri gelir. Kuzey Rodezya' da yaayan Luapula'lar bu yn ok g
zel rneklendirir. Bunlarn hayvan, bitki ya da retilmi eya ad
tayan oymaklar, genellikle bu terime verilen anlamda "totemsel"
deildir; ama, Bemba'larla Ambo'larda olduu gibi, bizim benimse
diimiz gr asndan, ayn lde ilgin olan bir mantk uyarn
ca, bunlar ikier ikier bir aka bants birletirir. Gerekten, bun
dan nceki bir almada gsterdiimiz, burada da ortaya koymay
srdrdmz gibi, bu szde totemcilik genel snflandrma so
rununun zel bir durumundan, toplumsal bir snflandrma geli
tirmek iin zgl elere sk sk verilen ilevin birok rnekleri ara
snda bir rnekten baka bir ey deildir.
Luapula'larda u oymaklar aka bants iindedir: biri br
n yedii iin leoparla kei; biri brnn stnde bittii iin
mantarla akkarnca yuvas; bulamacn etle birlikte yenilmesi ye
lendii iin bulamala kei; bir zamanlar kadnlar oturup mlek
yapacak yerde, topraktan fillerin bast yerleri karp bu doal bi
imleri kap olarak kullandklar iin fille kil; ot akkarnca yuvas
zerinde iyi yetitii, ylan da burada gizlendii iin akkarnca yu
vasyla ylan ya da ot; demir hepsini l drd iin demir oyma
yla btn "hayvan" oymaklar, Ayn trden uslamlamalar bir oy
maklar basamaklanmas tanml amamz salar: leopar keiden, de
mir hayvanlardan, yamur da demirden stndr, nk onu pas
landrr; ayrca, yamur oyma geri kalan btn oymaklardan s
tndr, nk yamur olmasa, hayvanlar alk ve susuzluktan
lr, bulama (oymak ad), mlek (oymak ad), vb. yapmak ola
naksz olurdu. (Cunnison.)
Navaho'lar ila ol arak kullandklar bitkilerin deerlerini ve
kullanm biimlerini birbirinden farkl birok dnceyle dorular
lar: bitki en nemli ifal bitkinin yannda bitmektedir; blmlerin
den biri insan bedeninin bir blmne benzemektedir; bitkinin ko
kusu (ya da tad, ya da dokunulunca uyandrd etki) "gerektii
gibi"dir; bitki suyu "gerektii gibi" renklendirmektedir; bitki bir
hayvanla birletirilmektedir. (Onun besini olmas, ona dokunmas,
yetitikleri yerin ayn olmas nedeniyl e); tanrlar tarafndan gste
rilmitir; kullanmn biri retmitir; yldrm dm bir aacn
88 Yaban Dnce

yanndan koparlmtr; belli bir hastal i yi etmektedir, yleyse


benzer bir hastala ya da ayn organdaki bir baka hastala da iyi
gelecektir, vb. (Vestal, s. 58.) Hanunoo'larm bitki adlarnda, ayrm
sal terimler u alanlara gndermede bulunur: yapran biimi,
renk, yetime yeri, boy, boyut, cinsellik, byme tr, genellikle
zerinde yaayan hayvan, geliim dnemi , tat, koku, (Conklin 1, s.
1 31.)
Bu rnekler bu tr mantklarn ayn anda birok eksen zerin
de birden ilediini gstererek yukarda sylediklerimizi btnl
yor. eler arasnda kurduklar bantlar ou kez yanyanala
(Luapula'larda ylan ve akkarnca yuvas; Gney Hi ndistan'n To
reya'larnda da byle*) ya da benzerlie dayanyor (Nuer'lere gre
"renk" bakmndan ayn olan krmz karnca ve kobra). Bu adan
baklnca, bunlar biimsel olarak baka snflandrmalardan ayr
m aya olanak yoktur, hatta yanyanalkla benzerliin temel bir rol
oynad ada snflandrmalardan bile: "ilevsel adan olduu
kadar yapsal adan da... ayn dizgeye balanan" nesneleri belirle
m ekte bavurulan yanyanalk, bir dizgede yer almay zorunlu kl
m ayan, ancak hepsi de "ya sar, ya dz, ya kanatl, ya on ayak
uzunluunda" olan nesnelerin bir ya da birka nitelii ortak olarak
tamalarna dayanan benzerlik. (Simpson, ss. 3-4.)
Ama inceledi imiz rneklerde baka trden bantlar da girer
iin iine. Gerekten de, bantlar duyulur (ar ve pitonun beden
lerindeki benekler) ya da anlalr (ar ile dlgerin ortak niteli kleri
olan retme ilevi) olabi lir: ayn hayvan, ar, deyim yerindeyse, iki
ayr kltrde deiik soyutlama dzeylerinde ilev yapar. Bant
ayn biimde yakn ya da uzak, esremli ya da artsremli (bir yan
dan sincapla da selvisi, br yandan mleki kadnla fi lin ayak
izi arasndaki bant), duraan (bulama ve kei) ya da devi ngen
(demir hayvanlar ldrr, yamur demiri "ldrr"; bir bitki nin
iek amas kye dnme zamannn geldiini gsterir), vb. olabi
lir.
Bu mantk eksenlerinin says, doas ve "nitelii" her kltrde
ayn olmayabilir, snflandrma yaplarn kurmak iin bavurduk
lar gnderme dizgelerinin biimsel zelli klerine gre, daha zengin
ve daha yoksul diye snflandrlmalar da olanakldr. Ama buna
yatknlkta en geri olanlar bi le, birka boyutlu m antklarla ilem
yapar, bu nlarn dkmn, zmlemesi ni ve yorumunu yapabil-
"Ylan oymann yeleri akkarnca yuvalarna byk sayg gsterirler... nk bunlar ylan
lara konutluk eder." (Thurston, cilt VII, s. 176.) Yeni Gine'de de byle: kimi bitki trleri ve
hayvansal ve bitkisel asilaklan ayn sylense! ve totemsel btnn mal saylr." (Wirz, cilt II,
s. 21.)
Totemsel Snflandrmalarn Mant 89

m ek iin de ou kez eksikliini fazlasyla duyduumuz bir bu


dunbetimsel ve genel bilgi zenginlii gerekir.

* * *

imdiye dek, "totemsel" m antklara zg iki tr glk zerin


de durduk. ncelikle, tam olarak hangi bitkilerin ya da hangi hay
vanlarn sz konusu olduunu bilmiyoruz ou kez; bulank bir
saptamann yeterli olmadn da grdk, nk yerli gzlemleri
yle kesin, yle ayrmldr ki, dizge iinde her eye verilen yer o
u kez biimbilimsel bir ayrntya ya da ancak eit ya da alt-eit
dzeyinde tanmlanabilen bir davran a dayanr. Dorset'li Eskimo
lar, kibrit ba byklndeki fildii paralarndan yle bir do
rulukla hayvan grntleri oyuyorlard ki, hayvanbil imciler bunl a
r mikroskopla inceledikleri zam an, ayn trn eitlerini, rnein
adi dalg kuuyla k rm z boyunlu dal g kuunu buluyorlar.
(Carpenter.)
kinci olarak, her tr, eit ya da al t-eit, simgesel dizgelerde
birbirinden farkl pek ok ilev i yerine getirebilecek durumdadr,
ama ancak kimi ilevler gerekten verilir kendisine. Bu olaslklarn
oluturduu gam bilmiyoruz, seimleri belirlemek iin de yalnzca
budunbetimsel verilerin tmne deil, baka kaynaklardan: hay
v anbilimden, bitkibil imden, corafyadan, vb. gelen bil gilere de
bavurmamz gerekir. Bilgiler yeterli olduu zaman da (ok ender
olarak gerekleen bir durumdur bu) komu kl trlerin bile yzey
sel olarak birbirine zde ya da ok yakn grnen elerl e birbi
rinden tmyle farkl dizgeler kurduklarn saptarz. Kuzey Ame
rika halklar gnei duruma gre bir " baba" ve koruyucu ya da in
san etine, insan kanna susam bir acmasz canavar olarak grebi
liyorsa, bir bitkinin, bir kuun alt-eidi gibi zel varlklar sz ko
nusu olunca, yorumlarn eitlilii nerelere varmaz?
ok basit, ama anlamsal yk ters yz olmu bir kartl k diz
gesinin yinelenimine rnek olarak, Rodezya'da yaayan Luvale'ler
le gney il inin kuzey dousunda yaayan kimi Avustralya boylar
nn renk simgeciliini kar latracaz. Sz konusu Avustralya
boylarnda, lnn anayanls olan yarnn yeleri toprak k rmz
sna boyanr ve cesede yaklarlar; buna karlk, br yarnn ye
leri ak kille boyanr ve cesetten uzak dururlar. Ak ve krmz top
raklar Luvale'ler de kullanrlar, am a onlarda ak kil ile ak un ata
ruhlarna adanm sungularda kullanlr; erginl ik tremlerinde de
bunun yerini krmz kil alr, nk yaamn ve dllenmenin rengi-
90 Yaban Dnce

dir. (C.M.N. White 1, s. 46-47)*. Her iki durumda da, ak "belirtisiz"


durumun karldr, krmzysa -kartln renksel kutbu- ya
lmle, ya yaamla birletirilir. Gene Avustralya'da, Forrest River
ilesinde, lnn kuandan olan yeler ak ve karaya boyanr ve
cesetten uzak dururlar; buna karlk, baka kuaklardan olan ye
ler boyanmazlar ve cesede yaklarlar. Bunun sonucu olarak, an
lamsal yk eit kalmak zere, ak/krmz kartlnn yerini ak +
kara/O kartl alr. nceki durumda olduu gibi, ak ile krmz
nn deerleri tersine evrilirken, akn deeri (burada renksellikten
yoksun renk olan karayla birlemitir) deimez kalr, bu kez de
"strenk" olan krmzdan tam bir rnk yokluuna geerek kart
kutbun ierii tersine evrilir. Son olarak, bir baka Avustralya bo
yu, yani Bard'lar, simge dzenlerini kara/krmz kartl aracl
yla kurarlar. Kara ift sral kuaklar (byk baba, kendi, torun)
iin yas rengidir, ak da tek sral kuaklar (baba, oul) (Elkin 41 s.
298-299), yani znenin kuayla zdelemeyen kuaklar iin. Eit
lde "belirtili" olmayan kartlk: Luvale'lerde yaam ve lm,
A vustralya'da "onun" lm ve "benim" lmm kartl, ayn
simge dizisinden alnm ikili elerle dile getirilir: renk yokluu,
kara, ak, kara+ ak, krmz (en yksek renk varl olarak), vb.
Yerli Fox'larda da ayn temel kartl buluruz, ama renkler
dzleminden sesler dzlemine aktarlm olarak: gmme treni s
rasnda, "ly gmenler aralarnda konuurlar, am a tekiler tek
szck sylemezler." (Michelson 1, s. 41 1.) yleyse sz ve susma,
grlt ve sessizlik arasndaki kartl k, renk ile renk yokluu ya
da eit olmayan iki renksellik arasndaki kartla denk dmekte
dir. Bu gzlemler bize "ilkrnek"lere ya da "ortak bilinalt"na da
yanan btn kuramlar rtr gibi grnmektedir; yalnz biim
ler ortak olabilir, ierikler deil. Birtakm ortak ierikler varsa, bu
nun nedeni ya kimi doal ya da yapay varlklarn nesnel zellikle
rinde, ya da yaylma ve bakalarnda grp benimseme olgularn
da, yani her iki durumda da ussal varln dnda aranmaldr.
Bir baka glk de iliki olgusuna ilikilerin doasndan daha
ok nem veren somut m antklarn doal karklndan ileri gelir;
biimsel dzlemde, deyim yerindeyse, her aatan ok yaparlar. Bu
nun sonucu olarak, bclantl olarak verilmi iki eye bakp da bu
balantnn nitelii konusunda bir kesinlemeye varamayz hibir
zaman. eler gibi eler arasndaki bantlara da dolayl bir bi
imde, bir bakma yan yan yaklamak gerekir. Farkl bir alanda ol
makla birlikte, yapsal dilbilim de bu gl yeniden karsnda
Akn yas, krmznn dn rengi olarak benimsendii in' de olduu gibi.
Toremsel Snflandrmalarn Mant 91

buluyor bugn, nk o da nitel bir manta dayanyor: sesbirim


lerden olumu ikili kartlklar kavryorsa da her kartln z
geni lde v arsaymsal kalyor; ilk evrede, bunlar tanmlamak
iin belli bir izlenimcilikten kanmak zor oluyor, uzun zaman, ay
n sorunun birok zmleri olabiliyor. Yapsal dilbilimin daha t
myle aamad byk glklerden biri de ikili kartlk kavra
mna dayanarak gerekletirdii indirgemenin her kartlkta kur
nazca yeniden kurulan bir zellik eitliliiyle denmesidir: boyut
larn says bir dzlemde azaltlrken, bir baka dzlemde yeniden
eski durumuna gelmektedir. Bununla birlikte, burada bir yntem
gl karsnda deil, kimi dnsel ilemlerin doasna zg
bir snr karsnda bulunmamz ve bu ilemlerin zayflnn, ayn
zamanda da gcnn, kkleri nitelikte bulunmakla birlikte m an
tksal kalabilmeleri de olanakl.

* * *

zellikle geni anlamda "totemsel" diye adlandrlan, yani yal


nzca tasarlanmakla kalmayp ayn zamanda yaanm olan snf
landrmalara ilikin son bir glk trn ayr olarak ele almak ge
rekiyor. Toplumsal bekleri adlandrdmz her seferde, bu adlan
drmalarn oluturduu kavramsal dizge, kendine zg yasalar
bulunan, ama dizgeye gre olumsal kalan nfus evriminin dalga
lanmalarna braklm gibidir. Gerektel'l de, dizge esremlilikte
yer alr, nfus evrimiyse artsremlilikte gerekleir; yani her biri
kendi bana ve tekine aldrmadan ileyen iki gerekircilik sz ko
nusudur.
Esremlilikl e artsremlilik arasndaki bu atma dilbilimsel
dzlemde de grlr: kendisini kullanan topluluk nce ok geni
ken yava yava klecek olursa, dilin yapsal zelliklerinin de
imesi olanakldr; aktr ki, bir dil kendisini konuan insanlarla
birlikte yok olur. Bununla birlikte, esremlilikle artsremlilik ara
sndaki ba kat bir ba deildir, nk, genel olarak alnnca, b
tn konuan zneler birbirinden farkszdr (tr rnekleri belirlen
meye kalk lsa, bu sz abucak yanl oluverirdi), sonra, daha da
nemlisi, dilin yapsn, bildiriim salamak olan pratik ilevi korur
bir lde: demek ki dil nfus deiimlerinden ancak belirli snr
lar iinde ve ilevi tehlikeye dmedii lde etkilenir. Ama bura
da incelediimiz kavramsal dizgeler bildirime aralar deildir (ya
da ancak ikinci-derecede bildirime aralardr); dnmenin, yani
koullar ok daha az kat olan bir etkinliin aralardr bunlar. n-
92 Yaban Dnce

san anlataca eyi ya anlatr, ya anlatamaz; ama az ok dnr.


Dncenin dereceleri vardr ve bir dnce arac farkna varlma
dan yozlaarak bir anmsama arac durumuna debilir. "Totem
sel" denilen dizgelerin esremli yapl arnn artsremlilikten son
derece kolay etkilenebil mesi de bununla akl anr: belleksel bir ara
kurgusal bir aratan daha kolay iler, kurgusal bir ara da bir bildi
riim arac kadar titizlik istemez.
Bu noktay pek de imgelem rn sayamayacamz bir r
nekle aklayalm. Diyelim ki, eskiden oymaa ayrlm olan ve
oymaklarnn her biri doal bir eyi simgeleyen bir hayvan ad ta
yan bir boy var karmzda:

1 . -----
--
ay kartal kaplumbaa
(yer) (gk) (su)

Sonra nfus evriminin ay oymann snmesine, kaplumbaa


oymann da kalabalkl amasna neden olduunu, bylece kap
lumbaa oymann iki alt-oymaa blndn, sonra da bunla
rn birer oymak durumuna eritiini varsayal m. Eski yap tmyle
ortadan kalkacak ve yerini yle bir yap ya brakacakt r:

kartal
---- ---- - --------1

------------- ----

sar kaplumbaa gri kaplumbaa

Elimizde baka bilgi bulunmaynca, bu yeni yapnn ardnda


ilk tasary aramak bouna ol acakt r; hatta, bilinle ya da bil meden
algl anm her trl tasarnn yerl i dncesinden tmyl e silin
mi ol mas ve bu al t st olmadan sonra oymak adnn acunsal
dzl emde anl amdan yoksun, geleneksel olarak benimsenmi eti
ketler bii minde yaamas da beklenebil ir. Byk bir ol asl kl a, bu
sonu ok sk gereklemi bir durumdur, kimi zaman altta kal m
bi r dizgenin yeniden kurulmas nn gerekte olanaksz olmasna
karn, kuramsal olarak varsayl abilmesi de bununl a aklanr.
Ama ou zaman da iler baka trl geecektir.
Bir ilk varsayma gre, ilk dizge yerle gk arasnda deimi
bir ikili kartlk biimi altnda yaam n srdrebilir. Bir baka
zm de balangta e bulunduu, sonunda da terim kal d
olgusundan karlabilir; bununl a birlikte, ilk ge indirgen
mez bir l blmlemeyi dil e getirmektedir, oysa br nce
Totemsel Snflandrmalarn Mant 93

gkle su, sonra sar i le gri arasnda, birbirini izleyen i ki kartln


sonucudur. Bu renkler kartl, rnein gece ve gndz asndan
simgesel bir anlam kazanacak olursa, o zaman elimizde bir deil,
i ki i kili kartlk, yani drt eli bir dizge bulunacaktr: gk/su, ve
gndz/ gece.
Grld gibi, nfus evrimi yapy paralayabiliyor; ne var
ki, yapsal ynelim sarsntya dayanacak olursa, her alt st oluta,
nceki dizgeye zde olmasa bile, biimsel olarak onunla ayn tip
ten bir yapy yeniden kurabi lmek ii n birok yollardan yararlana
biliyor. Bununla da bitmiyor i . imdi ye dek dizgenin yalnz bir
boyutunu gz nne aldk; oysa bir deil, birok boyutu v ardr ve
bunlarn hepsi nfus dei imlerinden hep ayn biim de etkilen
mez. rnei bandan alalm. Kuramsal toplumumuz ge evre
sindeyken, bu l blmleme yalnzca oymak adlandrmalar
dzlemi nde i lemiyordu: dizge yaratl ve kken sylenlerine da
yanyor ve btn tremlere damgasn vuruyordu. Nfus temeli
kse bile, bu y kl btn dzlemlere hemen yansmaz. Sylenler
ve tremler deiecektir, ama belirli bir gecikmeyle ve i lk yneli
min tmn ya da bir blmn belirli bir sre koruyan bir artk
mknatslanmaya uram gibi deiecektir. Bylelikle bu ynelim
bunlar iinde dolayl olarak etki nliini srdrecek, yeni yapsal
zmleri nceki yapya yaklak bi r izgide tutacaktr. Dizgelerin
btnnn t am olarak kurulduu bi r ilk an (tmyle kurumsal bir
kavram bu) dnlecek olursa, bu btn nce blmlerinden bi
rini bir "feed-back" makinas gibi etkileyecek olan her deiime bir
tepki gsterecekti r: nceki uyumuna baml (szcn her iki an
lamnda da) kaldndan, dzeni bozulnu organ belirli bir den
geye doru ynlen direcek, bu denge de, en azndan, eski durum ile
dardan gelen dzensizlik arasnda bir uzlam olacaktr.
Tarihsel geree uysalar da, uymasalar da, Osage'larn sylen
cesel gelenekleri, yerli dnceni n de tarihsel oluumun yapsal
dzenlen imi varsaymna dayanan bu tr yorumlara giriebi ldii ni
gsterm ektedir. Anlatldna gre, atalar topran derinliklerin
den ktklar zaman, iki bee ayrlmlard, biri barld, bitki
lerle besleni rdi ve sol yanla zdelemi ti, br sava ve etobur
du, sa yanla zdelemi ti. ki topluluk birlemeye ve karlkl
olarak besinlerini deitirmeye karar vermi lerdi. Bu topluluklar,
gleri srasnda, yalnzca lele beslenen, kan dkc bir topluluk
la karlatlar, onunla da birlemeyi baardlar. Balangta bu
topluluun her biri nde 7 oymak v ard, bu da toplam olarak 21
ederdi . Bu l bakmlla karn, dizge dengeden yoksundu,
94 Yaban Dnce

nk yeni gelenler de sava yanndan olduklarndan, bir yanda


14, bir yanda 7 oymak bulunuyordu. Bu sakncay gidermek ve sa
va yanyla bar yan arasndaki dengeye sayg gstermek amacy
la, sava topluluklardan birinin oymak says 5'e, tekininki de
2'ye indirilmiti. O zamandan beri, daire biiminde olan ve girii
douya bakan Osage konaklama yerleri, 7 bar, 7 de sava oyma
ierir, bar oymaklar giriin solunda, kuzey yarda, sava oymak
larysa giriin sanda, gney yandadr. CT- O. Dorsey 1, 2 .) Sylen
ce ikili bir oluumdan szeder bylece: biri tmyle yapsaldr, iki
li bir dizgeden l bir dizgeye geer, sonra da nceki ikilie d
ner; br ayn zamanda hem yapsal, hem tarihseldir, tarihsel ya
da yle tasarlanan olaylar: g, sava, birleme sonucunda ilk yap
daki yklmann sonularnn ortadan kaldrlmas olarak belirir.
Osage'larn toplum dzeni, XIX. Yzylda gzlemlenebildii bii
miyle, gerekte bu iki yn de kapsamaktayd: oymaklarnn says
ayn olmakla birlikte, sava yanyla bar yan dengesizlik duru
mundayd, nk biri yalnzca "gk"t, oysa "yer" diye de adland
rlan br yan, biri salam "kara", teki suyla birletirilen iki oy
mak kmesini kapsyordu. Demek ki dizge ayn anda tarihsel ve
yapsal, ikili ve l, bakml ve bakmsz, yerleik ve eretiy
di...
Ayn trden bir glk karsnda, adalarmz tmyle de
iik bir tepki gsteriyorlar. Kant da yakn gemite yaplan bir
toplanty noktalayan u anlamazlk saptamas:

"M. Bertrand DE JOUVENEL. M. Priouret, konuyu


-

birka szckle balar msnz?


"M. Roger PRIOURET. - yle sanyorum ki, gerekte
tmyle birbirine kart iki sav karsndayz.
"Raymon Aron, Andre Siegfried'in savn yineliyor.
Andre Siegried'e gre, Fransa'da iki temel siyasal tutum
vard. lkemiz kimi zaman Bonaparte', kimi zaman
Orleans'cdr. Bonaparte', yani kiisel iktidar benimse
yen, hatta isteyen. Orleans'c, yani siyasal ilerin yrtl
mesini milletvekillerine brakan. Her bunalm, yani 1871
ylndaki gibi bir bozgun ya da Cezayir sava gibi uza
yan bir sava karsnda, Fransa tutum deitirir, yani
1 871'de olduu gibi Bonaparte'lktan Orleans'cla, ya
da 1 3 mays 1 958'de olduu gibi Orleans'clktan Bona
parte'la geer.
"Benim kiisel dncemse, tam tersine, bugnk de-
Totemsel Snflandrmalarn Mant 95

iimin, Franszlarn siyasal eiliminin bu deimezlerin


den tmyle bamsz olmamakla birlikte, sanayileme
nin topluma getirdii alkantyla bantl olduudur. Be
nim usuma bir baka tarihsel yaklatrma geliyor. Birinci
sanayi devriminin karl 2 aralk 1 841 hkmet darbe
sidir, ikincisinin karl da 1 3 mays 1 958 hkmet dar
besi. Baka bir deyile, retim ve tketim koullarnda bir
deiim tarihte parlamento ynetimiyle uzlamaz gr
nyor ve lkemizi eilimine uyan yetkeci iktidar biimi
ne, yani kiisel iktidara gtryor." (SEDEIS, s. 20.)

Bu iki tr kartlk (biri esremli, br artsremli) , Osa


ge'larda, byk bir olaslkla, bir k noktas olarak kullanlabilir
di; bunlar arasnda bir seim yapmaya kalkacak yerde, ikisini birbi
rine denk olarak deerlendirir, yapnn asn ve olayn asn b
tnlemelerini salayacak tek bir kalp gelitirmeye alrlard.
Be Iroquois ulusunun toplumsal yapsn belirleyen ilgin ay
rlk ve benzeiklik dosaj da, daha geni bir tarih ve corafya le
inde, Birleik Devletler'in dousunda yaayan Algonkin'lerin ta
nklk ettii benzerlik ve farkllklar da hi kukusuz ayn dnce
lerle, hem de olduka usa yatkn bir biimde aklanabilirdi. Oy
maklar tekyanl ve devlilikli toplumlarda, oymak adlandrma
dizgeleri hemen her zaman, dzenle dzensizlik arasndadr; bu
da, grnd kadaryla, olsa olsa iki ynelimin ortak etkisiyle
aklanabilir. Bu eilimlerden biri nfus evriminden kaynaklanr,
dzensizlie iter, teki kurgusal esinlidir, ilk biime elden geldi
ince yakn bir iz3ide kalnarak yeniden dzenlemeye zorlar.
Yerli Pueblo'larn sunduu rnek ok gzel ortaya koyar bu
olguyu: kyleri bir izlek evresinde o denli ok toplumsal eitle
nim gsterir ki, bu izlein hepsi iin ayn olabilecei dnlr. Bir
zamanlar Kroeber, Hopi, Zuni, Keres ve Tanoan Pueblo'larna ili
kin bilgileri bir araya toplayarak, her kyn ancak yarm ve bozul
mu bir aklama getirmesine karn, "btn Pueblo'larn toplum
sal dzeninde tek ve kesin bir kalbn egemen olduunu" kantla
yabileceini sanmtr. Ona gre, bu kalp 1 2 ift oymaktan olu
mu bir yapdr: ngrakl ylan-panter; geyik-karaca; balkaba
turna kuu; bulut-msr; kertenkele-toprak; tavan-ttn; "yaban
hardal" (Stanleya)-yaban horozu; "katchina" (karga-papaan; am
kavak); odun-Amerika kurdu; drt oymakl bir bek (ok-gne;
kartal-hindi); porsuk-ay; firuze-hayvan kabuu ya da mercan.
(Kroeber 1, s. 137-140.)
96 Yaban Dnce

Eggan, bir "ana taslak" olutu rma yolundaki bu ustaca girii


m i, Kroeber'in gzlemlerini yapt 1 91 5-16 yllarnda elinde bu
lundurduu bilgilerden daha ok sayda ve daha az bulank bilgile
re dayanarak eletirmitir. Ama Kroeber'e her eyden nce ele aln
mas gereken bir baka uslamlamayla da kar klabilir: her k
yn bir baka biimde gerekleen nfus evriminden sonra bu ana
taslak nasl ortada kalabilir? Kroeber'in kendi yaymlad bilgilere
dayanarak, Zu ni'deki ve birinci "yayla"nn iki Hopi kyndeki (ya
zar karlatrmay kolaylatrmak iin bunlarn nfus saysn 5'le
arpm ve 1610 rakamn bulmutur) oymak dalmn karlat
ralm:

ZUNI HOPI
(Walpi ve Sichumovi)

Gne, kartal, hindi 520 90


Kzlck aac 430 55
Msr, kurbaa 1 95 225
Gelincik, ay 1 95 160
Turna 1 00 o
Amerikan kurdu 75 80
Hardal, yaban horozu 60 225
Ttn 45 185
Geyik, karaca 20 295
ngrakl ylan o 120
Kertenkele, toprak o 145
(bilinmeyen oymak) 10 o

TOPLAM 1650 1610

Zuni oymaklarnn dalm erisini n fus azalmas srasna


gre izer de il k yaylann Hopi oymaklarnn erisiyle aktrrsak,
nfus evrimlerinin farkl olduunu ve karlatrmann kuramsal
olarak ortak bir taslak oluturmaya elveril i olmamas gerektiini
grrz (ek. 3).
Totemsel Snflandrmalarn Mant 97

Oymak bana.
kii says

500 ----- Zuni

450 - - - - - - - Hopi (birinci yayla)

400

350

300 A
. I \
250 /\ . I \
I ' / \
200 I I V \
I '
1 50 I
I I \ /'\
v \
1 00 I I
'
'\. I \
50 " \
\
Oymaklar
1 2 3 4 5 6 7 8 9 1o 11 12

ekil: 3
Zuni'de ve birinci Yayla Hopi'lerinde
oymak bana nfus dalm

Bu koullarda, hatta kim i noktalarda Kroeber'ii dene


yi yanl yorumlad d nlse bile, deiik yresel d
zenlerde bunca ortak ge, bunca dizgesel bant kalmas
ilgi eki ci olmaktan kmaz, bu d a kurgusal dzlemde,
byk bir kesinli k, direnililik, ayrm ve kartlklara b
yk bir ballk i ster. Bir bitkibilimci, pratik dzlemde,
bunun en inand rc kantlarn toplamtr:
"Meksika'da tmyle ya da bir lde Avrupa kkenli
kyllerle altm ncelikle. Yerli grnl olanlar bile
spanyolca konumay yeliyor ve kendilerini Kzlderili
olarak grmyorlard. Gu atemala'da da ayn trden bir
halkla karlatm, ama burada eski dillerini ve geleneksel
kltrlerini korumu olan Kzlderililerle de altm ve,
byk bir aknlkla, m sr ekimlerin in tip bakmndan
sp an yolca konuan komularnnkinden ok d aha byk
98 Yaban Dnce

bir titizlikle ayklanm olduunu grdm. Birleik Dev


letler'de, iftilerin yarlarda byk nem tayan bir tek
biimlilii sonsuz bir titizlikle srdrmeye altklar b
yk tarm yarmalar dnemindeki msr ekim alanlar
kadar aryd ekim alanlar. Guatemala msrnn genellikle
son derece deiken olduu ve msrn ok kolay melez
letii gz nne alnnca, gerekten dikkat ekici bir
olayd bu. Yel azck iektozunu bir ekim alanndan b
rne tamayagrsn, btn rn melezleiverir. Bu ko
ullarda ar bir eidin korunmas ekilecek tohumlarn in
ceden inceye seilmesi ve sapma gsteren fidelerin yolun
masyla salanabilir. Bununla birlikte, Meksika'da, Guate
mala'da ve bizim kendi Gney-Bat'mzda durum apack
ortadadr: eidin snrlar iinde msrn en badak kal
d yerler, eski yerli kltrlerinin en iyi dayandklar yer
lerdir."
"ok daha sonralar, daha da ilkel bir halkn: kimi bu
dunbilimcil erin gnlk yaama ilikin her konuda hala
ta devrinde yaayan insanlar olarak betimledikleri As
sam Naga'larndan elde edilmi bir msr taneleri koleksi
yonunu ektim. Her boy birbirinden kesin bir biimde ay
rlan birok msr eidi yetitirir; gene de, her eidin
iinde, bir fideden brne hemen hi fark yoktur. Daha
da nemlisi, en zg n eitlerden kimileri, yalnzca dei
ik ailelerce deil, deiik boylarca, hem de deiik blge
lerde yetitirilmekteydi. Byle aileden aileye, boydan bo
ya geirilirken, bu eitleri bylesine ar tutabilmek iin,
stn bir tipe banazca ba lanmak gerekirdi. Demek ki,
sk sk yapld gibi, en deiken eitlerin en ilkel halk
larda grldn ileri srmek doru olmasa gerek. Du
rum bunun tam tersi. lkel halklarn zensiz bahivanlar
olduklar inancna yol aanlar, ok sk karlatmz yer
liler, yani byk ulam yollar ve kentlerin yaknnda ya
ayan ve k, ltrleri ar bir biimde bozulmu olanlardr."
(Anderson, s. 21 8-21 9.)

Anderson ilkel diye adlandrdklarmzn kurgusal etkinlikleri


gibi grgl etkinliklerini de derinden derine etkileyen ayrc sap
ma kaygsn arpc bir b iimde gsteriyor. Kendileri de zamansal
ln akna kap lm olmakla birlikte, yerli kurumlarnn tarihsel
olumsallkla belirli bir taslan deimezlii arasnda hep ayn
Totemsel Snflandrmalarn Mant 99

uzaklkta kalabilmelerini ve, deyim yerindeyse, bir anlalrlk


aknts iinde yol alab ilmelerini, biimsel nitelii ve her trl ie
rik zerindeki egemenliiyle bu kayg aklyor. Birbirinden tehli
keli iki nokta: artsremlilik ve esremlilik, olay ve yap, estetik ve
mantk arasnda, ll bir uzaklkta kalmlardr hep, b unun iin
de ken dilerini yalnz bir ynleriyle tanmlamaya kalkm olanlara
zlerini gstermemilerdir. lkel uygulama ve inanlar, kimi zaman
Fraser'in s avunduu gibi kkten sama bulundu, kimi zaman da
Malinowski'nin yapt gibi, yanltc bir biimde, szde bir sadu
yunun kesinlikleriyle geerli klnmak istendi, ama ikisi arasnda
btn bir bilim ve btn bi felsefe iin bol bol yer va .
..

Unc Blm
Dnm Dizgeleri

Grdmz gibi, ilkel denilen toplumlarn yaam ve dncesini


dzenleyen klgsal-kuramsal mantklar ayrmsal sapma gereklili
i ynlendirmekte. Totemsel kurumlarn kurucu sylenlerinde
aka belli olan bu gereklilik (Levi-Strauss 6, s. 27-28 ve 36-37), s
reklilik ve sreksizliin damgasn tayan sonulara ok dkn
olan teknik etkinlik dzleminde de belirir. Uygulama dzleminde
olduu gibi kurgu dzleminde de nemli olan ey, sapmalarn ie
riinden ok, ak gereklikleridir; var olur olmaz, anlalmaz bir
metnin zlmesinde bir ifre anahtar gibi kullanlabilecek bir
dizge olutururlar: metin ilk anlalmazlnda belirsiz bir ak gibi
grnr, ama ifre anahtar, zerine konulunca, kesintiler ve kar
tlklar getirir ona, yani anlaml bir bildirinin biims.el koullarn
salar. Bundan nceki blmde tarttm z kuramsal rnekte,
herhangi bir ayrmsal sapmalar dizgesinin -bir dizge nitelii kaza
nr kazanmaz- tarihin ve nfusun evrimi iinde yorulmu, dolay
syla kuramsal adan snrsz bir farkl ierikler dizisi durumuna
gelmi toplumbilimsel maddenin dzenlenmesini nasl salad n
grdk.
Mantn ilkesi, grg! bir btnn daha nceden yoksullat
rlmas sonucu, birbirinden ayr olarak dnebildiimiz eleri
kartlatrabilmektir her zaman. Bu ilk gereklilie gre, nasl kart
latrmal sorusu nemli, ama daha sonra gz nne alnan bir so
rudur. Baka bir deyile, genellikle totemsel denilen adlandrma ve
snflandrma dizgeleri ilemsel deerlerini biimsel niteliklerinden
alrlar: baka izgelerin gelerine de aktarlabilen bildirileri iletme
ye ve baka izgeler kanalyla alnm bildirileri kendi dizgeleri iin
de dile getirmeye elverili izgelerdir bunlar. Klasik budunbilimci
lerin yanll, bu biimi "nesne"letirmek, onu belirli bir ierie
1 04 Yaban Dnce

balamak olmutur, oysa her trl ierii zmleme yolunda bir


yntem olarak kar gzlemcinin karsna. Totemci lik -ya da to
temcilik olduu ileri srlen ey- zerk bir kurum olmak yle
dursun, ilevi toplumsal gerein deiik dzeylerinin en iyi bi
imde "evrilebilirliini" gvenceye almak olan biimsel bir dizge
nin geliigzel soyutlanm birtakm zelliklerinden baka bir ey
deildir. Durkheim'n da baz baz sezinlemi grnd gibi, top
lumbilimin temeli bir "toplum-mantk"tr. (Levi-Strauss 4, s. 36; 6 s.
1 37).
Fraser, Totemism and Exogamy'nin i ki nci cildinde, Melanez
ya'da Codrington'la Rivers'n gzlemledikleri basit totemsel i nan
biimlerine zel bir ilgi gsterir. Bunlarda A vustralya'daki kav
ramsal totemciliin kayna olan ilkel biimleri bulduunu sanm,
btn teki tiplerin de bu kaynaktn gldiini dnmtr. Yeni
Hebrid'de (Aurora) ve Banks adalarnda (Mata), kimi kiiler ya
amlarnn bir bitkiye, bir hayvana ya da bir nesneye bal olduu
nu dnrler; Banks adalarnda bunlara atai ya da tamaniu, Auro
ra'da da nunu derler. Nunu aa yukar ruh anlamna gelir, belki
atai de ayn anlam tar (ek. 4) .
Codrington'a gre, Mota'l bir yerli tananiu'sunu gr yoluyla
ya da nbili teknikleriyle bulur. Ama, Aurora'da, bir hindistancevi
zinin, ekmekaacnn bir meyvasnn ya da baka bir nesnenin giz
lemli bir biimde ocua balandn, ocuun bunun bir tr yan
ks olduunu gelecein annesi tasarlar. Ri vers ayn i nanlar Mo
ta'da da bulmutur. Burada birok kimse birtak m besin kstlama
larna uyar, nk her biri annesinin gebelii srasnda bulmu ya
da farketmi olduu bir hayvan ya da meyvayla zdeletiini d
nr. Byle bir durumda, kadn bitki, meyva ya da hayvan kye
getirir ve olayn anlam konusunda bilgi sorar. Kendisine bir ocuk
douracan, douraca ocuun da bu nesneye benzeyeceini
ya da bu nesnenin ta kendisi olacan aklarlar. O zaman gene
bulduu yere koyar bunu, bir hayvan sz konusuysa, ona talar
dan bir snak y apar; her gn grmeye gider, yiyecek verir. Bu
arada hayvan ortadan yok olmusa, kadnn bedenine girmi de
mektir, bedeninden bir ocuk biimi nde geri kacaktr.
Hastalanmak ya da lmek istemiyorsa, ocuk kendisiyle z
deletirilen bitki ya da hayvan yiyemeyecektir. Yenilmeyen bir
meyva sz konusuysa, bu meyvann aacna bile dokunmayacak
tr. Byle bir nesneye dokunulmas ya d a byle bir nesneni n yenil
mesi bir tr z-yamyamlk saylr; insanla nesne arasndaki iliki
ylesine yakndr ki, birincisi iki ncisi nin zelliklerini tar: duruma
106 Yaban Dnce

gre, ocuk ylan bal ve su ylan gibi zayf ve uyuuk, yenge


gibi fkeli, kertenkele gibi yumuak ve kibar, fare gibi akn, ive
cen ve mantksz olacak ya da bir yaban elmasn andran, koca
man bir karn bulunacaktr, vb. Bu denkliklere Motlav'da da rastla
nr (Saddle adasnn bir blmnn ad; Rivers, s. 462). Bir yandan
bir birey, br yandan bir bitki, bir hayvan ya da bir nesne arasn
da kurulan benzeiklik genel deildir: yalnzca belirli kiileri etki
ler. Kaltmsal da deildir, rastlant sonucu ayn trden varlklara
balanm erkek ve kadnlar arasnda devlilik yasaklamalarna
da yol amaz. (Fraser, cilt I, s. 81-83, s. 89-91 (Rivers' anarak) ve
cilt iV, s. 286-287.)
Frazer bu inanlar Loyaute adalarnda Lifu, Salomon takma
dalarnda da Ulawa ve Malaita'da saptanm olan inanlarn kay
na ve aklamas olarak grr. Lifu'de bir adamn lmeden nce
hangi hayvann -ku ya da kelebein- grn altnda dnyaya
yeniden geleceini belirttii olur. Bundan sonra bu hayvann yenil
mesi ya da yok edilmesi sz konusu adamn soyundan gelen b
tn insanlara yasaklanr: "Bizim atamzdr o", derler; ona bir sun
guda bulunurlar. Salomon takmadalarnda (Ulawa) da byledir:
Codrington burada yaayan insanlarn muz dikmeye ve muz ye
meye yanamadklarn, nk bir zamanlar nemli bir kiinin on
da yeniden doabilmek iin lrken tketimini yasakladn
belirtir*. Bunun sonucu olarak, Orta Melanezya'daki besinsel tabu
larn kaynann da kimi atalarn garip imgeleminde aranmas ge
rekir: Frazer'in inancna gre, gebe kadnlarda ok sk rastlanan
aerime ve hastalkl dlemlerin dolayl sonucu ve uzak yanks
dr bu. Doal ve evrensel bir olgu dzeyine karlan bu ruhbilin
sel zellie dayanlarak, btn totemsel inan ve uygulamalarn
ana kaynana ulald sanlr. (Frazer, cilt II, s. 106- 107 ve dei
ik yerleri.)
ann ve evresinin kadnlarnn gebelik srasnda aerime
leri ve bu zelliklerin Avustralya ve Melanezya'da yaayan yabanl
kadnlarda da bulunmas, Frazer'n bu zelliin evrensel olduu
na, kaynan da doadan aldna inanmas iin yeterliydi. Buna
inanmamak, doadan alnan kltre vermek ve bylece, XJX. Yz
yl sonunun Avrupal toplumlaryla yamyamlarn toplumlar ara
snda dolaysz, dolaysyla rktc birtakm benzerlikler bulun-

Biraz farkl bir yorum getirmekle birlikte, lvens da olay dorular (s. 269-270.) Bununla bir
likte, bu yazar kaynan bir atann yeniden dnyaya gelmesinden alan baka yasaklamalar
da anar. Bkz. s. 272, 468 ve deiik yerler. Ayrca, San Cristoval'deki ayn tr inanlar konu
sunda, Bkz. C. E. Fox.
Dnm Dizgeleri 107

duunu benimsemek olacakt.


Ne var ki, dnyann btn kadnlarnda grlmemesi bir ya
na, gebe kadnlarn aerimesi Avrupa'da yarm yzyldan beri
nemli lde azalmtr, hatta kimi evrelerde tmyle ortadan
kalkm olmas da olanakldr. Hi kukusuz, Avustralya ve Mela
nezya'da da vard bu aerimeler, ama nasl bir biimde? Kiilerin
ya da topluluklarn koulunun kimi elerini nceden tanmlama
_ya yarayan, kurumsal aralar olarak. Avrupa'da bile, -olgular bu
na balamak bahanesiyle- ocuklarn domasndan sonra (nce de
il) ortaya kan kimi bedensel ve ruhsal zelliklere tan koymak
(bu zellikleri kestirmek yerine) amacyla aerimeye destek sala
yan ayn tr inanlar ortadan kalkacak olursa, gebe kadnlarn bu
eilimi de srp gitmeyebilir. Gebe kadnlarn aerimelerinin do
al bir temeli bulunduu varsaylsa bile, bu temel genel bir nitelik
tamaktan uzak olan ve toplumlara gre farkl biimlere girebilen
inan ve uygulamalar aklayamaz.
te yandan, lmek iin nce domak gerektii dncesini
saymazsak, Frazer' ncelii can ekien yallara deil de gebe ka
dnlarn geici isteklerine vermeye ynelten eyin ne olduunu an
lamak zordur; ama byle dnlnce de btn toplumsal kurum
larn bir kuan snrlar iinde belirmesi gerekir. Sonra, Ulawa,
Malaita ve Lifu dizgesi Motlav, Mota ve Aurora dizgesinden k
m olsayd, berikinin tekinde birtakm izleri, kalntlar kalmas
gerekirdi. Oysa dikkatimizi eken ey, tam tersine, iki dizgenin bir
biriyle tamam tamamna bakk olmasdr. Sredizinsel adan bi
rinin tekinden nce olduunu esinleyen hibir ey yok: bantlar
ilk biimle tremi biim arasndaki bant deil, birbiriyle bak
ml ve zt olan iki biim arasnda gzlemlenen bantdr daha
ok, sanki her dizge ayn bein bir dnmn belirtmekte.
ncelikler datmaktansa, bek dzeyine yerleerek zellikle
rini tanmlamaya alalm. Bu zellikler l bir kartlk biimin
de zetlenir; bu kartlk da bir yandan doumla lm, br yan
dan bireysel nitelikte ya bir tan, ya bir kstlama biimine giren
toplumsal nitelik arasnda belirir. Ayrca, kstlamann bir kestir
meden geldiini de belirtelim: yasaklanm meyva ya da hayvan
yiyen lecektir.
Motlav-Mota-Aurora dizgesinde ilk kartln belirgin terimi
doumdur; Lifu-Ulawa- Malaita dizgesinde de lm; bununla ba
ntl olarak, teki kartlklarn da btn terimleri birbirine ters
der. Doum belirgin olay olduu zaman, tan ortaktr, yasaksa
(ya da kestirme) bireysel: kimi zaman yerde, kimi zaman petama-
108 Yaban Dnce

lnn iinde bir hayvan ya da meyva bulan gebe ya da gebe kalabi


lecek kadn, kye dnp akrabalarna ve dostlarna sorular sorar;
toplumsal evre ortak olarak (ya da yetkili temsilcilerinin azn
dan) yaknda doacak ve bireysel, bir kstlamaya, boyun eecek
olan bir kiinin ayrc durumuna tan koyar.
Ama Lifu, Ulawa ve Malaita'da btn bu dizge altst olur.
lm belirgin olay durumuna gelir, ayn anda, lmekte olan kii
tarafndan sylendiine gre, tan bireysel, kstlamaysa, ortak bir
nitelik kazanr: ayn atann btn torunlarnn, kimi zaman da,
Ulawa'da olduu gibi, btn halkn bu kstlamaya boyun emesi
gerekir.
Demek ki, bir bek iinde, iki dizge ters bir bakmllk duru
mundadr. Aadaki izelge de bunu gstermektedir (burada+ ve
- gstergeleri srasyla her kartln birinci ve ikinci terimlerini
belirtmektedir):

Motlav Lifu
Anlaml kartlklar: Mota-Aurora Ulawa-Malaita
Doum/lm ................ +
Bireysel/ ortak tan: +
kstlama +

Son olarak, anlattmz olgular, bek dzeyinde ortak olan


ve kendisini bir bek olarak ayn kmeye, yani doal farkllklarla
kltrel farkllklar (bu deyimi totemsel kurumlar deyimine ye
tutuyoruz) arasnda bir benzeiklik kuran btn snflandrma diz
gelerinin oluturduu kmeye giren btn kmelerden ayran bir
nitelii ortaya karmay salyor. Tarttmz iki dizgenin ortak
zellii, evrensellikten yoksun, istatistik niteliklerinden gelir. Beri
ki de, teki de ayrmsz olarak toplumun btn yelerine uygula
namaz: yalnzca kimi ocuklar bir hayvan ya da bir bitkinin aracl
yla ana rahmine der, lenlerden de ancak kimileri doal bir
trde yeniden bir bedene kavuur. Demek ki, her dizgenin ynlen
dirdii alan bir rnektir, seimi de, hi deilse kuramsal olarak,
rastlantya braklmtr. Bu iki bakmdan, bu dizgeler Aranda tipi
Avustralya dizgelerinin hemen yanna konulmaldr. Frazer da bu
nu grm, ama, zgllklerine sayg gstermekle birlikte, kendi
lerini birletiren -kaltmsal deil, mantksal- bant konusunda
yanlmt. Gerekten Aranda dizgeleri de istatistik bir nitelik tar,
ama, yn verdikleri alan tm topluma yayldndan, uygulama
kurallar evrenseldir.
Dnm Dizgeleri 109
***

Spencer ve Gillen de, Avustralya yolculuklar srasnda, b


yk Avustralya Krfezi'nden Carpentaria Krfezi'ne dek, gney
kuzey ekseni zerine yaylm topluluklarn kurumlarnda grlen
dizge nitelii karsnda armlard:

"Arunta ve Warramunga'larda (toplumsal-dinsel) ko


ullar birbirinin tam tersidir, ama, baka rneklerde de
grld gibi, Kaitish'ler bir ara durumu rneklendi
rir." (Spencer ve Gillen, s. 164.)

Gneyde, Arabanna'lar, ayn biimde anayanl olan devlilikli


iki yar ve devlilikli totemsel oymaklar tanr. Spencer ve Gillen'in
yelemeli olarak gsterdikleri evlilik, yani ncelikle annenin b
yk erkek kardeinin ya da babann byk kzkardeinin kznn
alnmas, Elkin'e gre Aranda tipindendi, ama, bilindii gibi, Aran
da'larda bulunmayan totemsel kstlamalar yznden karmakla
mt.
Sylense! alarda (ularaka), totemsel atalar totemsel yeriere
ocuk-ruhlar (mai-aurli) koymulard. Aranda'larda da bu inancn
bir benzeri vardr. Ama, Aranda'lara gre ruhlarn yeni bir cisimle
im beklentisi iinde ilk yerlerine dnmelerine karlk, Arabanna
ruhlar her cisimleimden sonra cinsellik, yar ve totem deitirir
ler, yle ki, her ruh dzenli olarak tam bir dirimsel ve toplumsal
dinsel koullar evriminden geer. (Spencer ve Gillen, s. 146 ve
sonras.)
Bu betimleme geree tam olarak uysayd, Aranda'larnkiyle
bakml ve ters bir dizge grnts sunard. Bu sonuncularda
soy zinciri babayanldr (anayanl deil); totemsel balar da bir
soy zinciri belirlemez, gebeliinin bilincine vard srada kadnn
rastlantyla getii yer belirler. Baka bir deyile, totemlerin dal
m Arabanna'larda bir kural uyarnca olur, Aranda'lardaysa istatis
tik olarak ve ansa gre. Totemsel bekler bir durumda kesinlikle
devlilikseldir; br durumdaysa, evlilik dzenine tmyle ya
bancdr; gerekten de, Aranda'larda evlenmeleri totemsel ballk
la hibir ilikisi bulunmayan ve 8 alt-kesim (yalnzca 2 yar deil)
ieren bir dizge ynlendirir, bu da aadaki biimde gsterebilece
imiz bir evrim yoluyla olur*. (ek. 5).

izgisel bir simit yzeyi biimindeki bu gsterme yntemini meslektamz G. Th. Guil
baud'ya borluyuz.
110 Yaban Dnce

Anayanl yar 1:

""
\Diil
J evrimler
_,./

) F.ril
evrimler

A1 = C2
\ A Bir erkek
81=02
A1 + (An ayan l yar !'den)
Cz Bir k ad nla
- EVLENR
C1 = 82 c2''\
01 = A2.
_..(-
D1 I OCUKLAR! UNLARDIR:
Az E rke k ocuklar
(kesintisiz izgiler), bunlar D

,, -
A2 kadnlar alr. (D daire,
kesik izgi)
ARANDA TP
TOPLUMSAL VAPI
A2 Az kzlar (kesik c:zgi, i
VE EVLLK KURALLAR!
. doire). bunlar D erkeklerle
(kesintisiz izgi) evlenirler.

ekil: 5
Aranda tipi toplumsal yap ve evlilik kurallar (Ecole Pratique des Hautes Etudes
Haritaclk Laboratuvar)

Bu durumda, konuyu alabildiine basitletirerek ve imdilik


eski bilgilerle yetinerek, Arabanna'larda ruhlar iin durum neyse,
Aranda'larda da insanlar iin o olduunu syleyebiliriz. Gerekten
de, ruhlar her kuakta cinsellik ve yar deitirir. (Aranda dizgesin
de totemsel ba belirgin olmad iin, totemsel bein deiimini
bir yana brakyor, onun yerini belirgin olgu nitelii tayan alt-ke
sim deiimine veriyoruz); Aranda dizgesinin gelerine evrilince,
bu iki gereklilik yle bir evrimin karl olarak grlebilir:
Dnm Dizgeleri 111

Al
1
Dl a2
1
Bl = d2
1
c = b2
1
Al c2

Burada byk harfler erkekleri, kk harflerse kadnlar gs


termektedir. te yandan, bu evrim yalnzca erkek ve yalnzca ka
dn evrimleri ayrdeden Aranda toplumunun yapsn belirtmekle
kalmyor, bir bakma bu paralarn birlikte dikilmesini salayan (ve
dizgenin elerinde ikin olarak bulunan) yntemi de belirtiyor.
Bununla birlikte, Elkin'in kendinden ncekilerin betimlemesi
ne ynelttii eletiriyi gz nne almak yerinde olur. Elkin, Spen
cer ve Gillen'n Aranda'larda tek bir totemcilik biimi grm ol
malarndan kukulanr (Elkin 4, s. 138-139), oysa, kendisinin Ara
banna'larda saptad gibi, biri babayanl ve tapnmal, teki ana
yanl ve toplumsal, dolaysyla devliliksel olmak zere, iki trl
totemcilik bulunduu kansndadr:

"Babayanl bir totemsel tapnmann yeleri byme


tremini kzkardelerinin oullarnn yardmyla kutlar
lar, bu totemi yenilmek zere onlara (sonra da onlar aracl
yla bakalarna) verirler, ama bundan kendilerinin bir
besin kstlamasna boyun edikleri sonucu kmaz. Buna
karlk... madu'larn, ya da toplumsal totemlerini, ye
mekten kesinlikle geri dururlar, ama buna da tapnmada
bulunmazlar." (Elkin 2a, s. 180.)

Bylece Elkin, totemsel ruhlarn tam bir evrim geirdikleri


varsaymnn elikin olduunu, nk, kendisine gre, indirgen
mesine olanak bulunmayan iki totemcilik biimin birbirine kar
mas gerektiini syleyerek Spencer ve Gillen'n betimlemesine
kar kar, Ancak tapnmal, babayanl totemlerin belirli bir erkek
soyu iinde, iki yar arasnda almak olarak birbirlerini izledikleri
sylenebilir.
Burada, kesin bir zm getirmek savnda olmadan, bir baka
yerde Elkin'in zgletirici zmlemelerine kar dile getirdii-
112 Yaban Dnce

miz ilke itirazlarn anmsatmakla yetineceiz; ayrca, Spencer ile


Gillen'n Arabanna kltrn daha bozulmam bir durumdayken
tandklarn, Elkin'inse, kendisinin de belirttii gibi, ayn kltr
ileri bir bozulma durumunda bulmu olduunu vurgulamak gere
kir. Elkin'in snrlayc yorumuyla yetinmek gerekse bile, Aran
da'larda evrime girenin canllar, gney komularndaysa ller ol-
. duu gerei ortadan kalkmaz. Baka bir deyile, Aranda'larda diz
ge olarak beliren ey, Arabanna'larda bir yandan yordam, bir yan
dan kuram biiminde ikiye ayrlr: nk Elkin'in betimledii zere,
evlenmelerin totemsel uzlamazlklarn saymyla dzenlenmesi,
tmyle grgl bir yntemdir, oysa ruhlar evrimi, sylemek bile
fazla, ar kurguya dayanr. ki topluluk arasndaki bu farklla ger
ek ztlklar belirten ve btn dzlemlerde ortaya kan baka
farkllklar elik eder: anayanl / babayanl; 2 yar / 8 alt-kesim;
n:ekanik totemcilik / istatistik totemcilik; sonra, Spencer ve Gil
len 'n zmlemesinin eksiksiz olduu varsaylmak kouluyla,
devliliksel totemcilik / ievliliksel totemcilik. Geili olmalar ne
deniyle, Aranda alt-kesimlerinin byk bir ilevsel verimlilik gs
terdikleri de gzden kamayacaktr: X = y evliliinden doan o
cuklar Z, z, yani ana babalarna gre baka bir toplumsal bekten
ola
, caklardr; buna karlk, (evliliklerin dzenlenmesinde ayn top
lumsal ilevi gerekletiren) Arabanna (totemsel) kmelerinin veri
mi dktr, nk geisizdirler: X y evliliinden doacak o
=

cuklar, Y, y olacak, yani yalnzca annelerinin beini yineleyecek


lerdir. Geililik (Spencer ve Gillen'n ya da Elkin'in yorumunun
benimsenmesine gre, tm ya da yarm) yalnzca Arabanna'larn
br dnyasnda bulunur, bu br dnyaysa Aranda canllar top
lumununkine uygun bir imgeyi yanstr.
Son olarak, ayn tersine dn her boyun yersel ereveye ver
dii ilevi niteler: Aranda'lar gerek ve saltk bir deer verirler bu
ereveye; dizgelerinde tmyle anlaml olan tek ierik budur,
nk her yerleim yeri, dnya varoldu varolal, srekli olarak ve
yalnz bir totemsel tre verilmitir. Arabanna'larda bu deer greli
ve biimseldir, nk yersel ierik (ruhlarn evrimi tamamlama
yetenekleri nedeniyle) anlamlandrc niteliinden ok ey yitirir.
Totemsel yerleim yerleri, atalardan kalma alanlar olmaktan ok,
birer kayt limandr...
imdi de Aranda'larn toplumsal yapsn daha kuzeyde yaa
yan bir topluluun, gene babayanl olan Warramunga'larn top
lumsal yapsyla karla'tralm. Warramunga'larda, totemler yar
lara baldr, yani Aranda'larda gerekletirdiklerinin tersi olan bir
Dnm Dizgeleri 1 13

ilevi gerekletirirler. Ama yerleim durumlar bavuru toplulu


umuzunkiyle bakml ve ters olan (biri Aranda'larn kuzey kom
usudur, br gney komusu) Arabanna'lardakine benzer bir i
levleri vardr (ama baka bir biimde). Arabanna'lar gibi, Warra
munga'larn da ana ve baba totemleri bulunur, ama, Arabanna'lar
da grlenden farkl olarak, kesinlikle yasaklanm olan totemler
baba totemleridir; buna karlk, kar yarnn araclyla ana to
temlerine izin verilir (Arabanna'lardaysa, ayn yarnn yeleri olan
tapnma topluluklarnn araclyla kar yarnn baba totemlerin
den yararlanmas salanr).
Gerekten de, kar yarya den grev, dnm yoluyla bir
zmleme yapmaya elverilidir. Aranda'larn oalma tremle
rinde yar karlkll yoktur: her tapnma topluluu tremlerini
kendi isteine gre, baka topluluklar yararna kutlar, onlar da t
reni gerekletiren topluluun giriimiyle bollam olan bir besini
tketip tketmemekte zgrdrler. Warramunga'lardaysa, tam ter
sine, kendi yararlanaca trenleri teki yarnn dzenlemesi iin,
tketici yar, etkin bir biimde giriimde bulunur.
Bu farkllk, kendisiyle balantl olan baka farkllklar getirir:
bir durumda, byme tremleri bireysel bir itir, br durumday
sa topluluun ii. Aranda'larda, byme tremlerinin kutlanmas
bununla ykml kiinin giriimine brakldndan, istatistik bir
nitelik sunar: herkes istedii zaman, giriimini bakalaryla bada
trmadan yapar tremini. Ama Warramunga'larn bir trem takvi
mi vardr, enlikler nceden belirlenmi bir srayla birbirini iz:!er.
Bylece, daha nce (ama Aranda'lar! Arabanna'laria iigili olarak)
dnemli ve dnemsiz yaplar arasnda ortaya konulan ve bize can
llar topluluuyla ller topluluunun ayrc nitelikleri gibi grn
m olan bir kartl trem dzleminde yeniden karmzda bu
luyoruz. Bir yandan Aranda'larda, br yandan Warramunga'larla
Arabanna'larda, gene ayn biimsel kartl buluruz, ama bu kez
bir baka dzlemde ortaya kar. Konuyu byk lde basitleti
rirsek, her iki adan da, Warramunga'larda durumun Araban
na'larda uygulanann bakmls olduu, ancak soy zincirinin bir
durumda babayanl, brnde anayanl kald; buna karlk,
Warramunga'lar gibi babayanl olan Aranda'larn belirli dnemler
de yaplan tremlerle elien istatistik tremleriyle kuzey ve gney
komularna ters dtkleri sylenebilir*.
Dahas var. Arabanna'larla Warramunga'lar, totemsel atalar
Aranda'larda "belirli sra yoktur... her tren belirli bir bireye zgdr"; ama Warramunga'lar
da, "trenler A, B, C, O biiminde, dzenli kesitler biiminde yaplr." {Spencer ve Gillen, s
193.)
1 14 Yaban Dnce

yar-insan, yar-hayvan grnleri eksiksiz bir nitelik sunan, ben


zersiz kiiler olarak dnrler. Aranda'lari (her totemsel topluluk
iin) atalarn okluu anlayn bu anlaya ye tutarlar, bu atalar
da eksik insansal varlklardr. Bu bakmdan, Spencer ve Gillen'n
gstermi olduklar gibi, Aranda'larla Warramunga'lar arasnda
yer alan topluluklar: Kaitish'ler ve Unmatjera'lar, bir ara durumu
rneklendirir: bunlarn atalar sylenlerde eksikli insan yaratkla
ryla son biimini alm insanlarn bir ym olarak gsterilir. Ge
nel olarak, inan ve trelerin kuzey-gney ekseni zerindeki da
lm; kimi zaman en u tipten bu tipin tersine evrilmi biimine
doru giden kademeli bir deiimi, kimi zaman da iki uta ayn bi
imlerin ters balamlar iinde, anayanl ya da babayanl olarak dile
gelen yinelenimini ortaya karacak, yapsal yn deiimiyse orta
da, yani Aranda'larda grlecektir. (Bkz. kar sayfadaki izim.)
Grld gibi, Aranda'lardan Warramunga'lara doru gidil
dike, oulcu sylenli (atalarn okluu), ama tremleri bireysel
lemi bir dizgeden ters bir dizgt:?ye yani sylenbilimi bireyselle
mi, ama tremi oulcu bir dizgeye geilmektedir bir bakma. Ay
n biimde, toprak da Aranda'larda dinsel olarak (totemsel da
lmlaryla) nitelenir, Warramunga'lardaysa toplumsal olarak (top
raklar yarlar arasnda bllmtr). Son olarak, gneyden kuze
ye doru, "Churinga"larn yava yava ortadan silindii grlr;
bu da, yukardaki gzlemlerden yola klnca, nerdeyse nceden
kestirilebilecek bir olgudur, nk Aranda'larda "churinga" oklu
un birlii olarak ilev grr: bir atann bedensel varln canlan
drmas ve birbiri ardndan gelen bir dizi bireyce soy zincirinin ka
nt olarak saklanmas bakmndan, "churinga" bireyin artsremli
lik iinde srekliliine tanklk eder; Aranda'larn sylense! alar
tasarlama biimleri byle bir sreklilii olanakszlatrabilirdi*.
Btn bu dnmlerin dizgesel bir dkmn yapmak gere
kirdi. Karadjeri'lerde, doacak ocuunun hangi toteme balanaca
n erkek dler, Aranda'lardaysa bunu kadn yaar; bylece iki top
luluk birbirine gre bakml ve ters olarak belirir. Avustralya'nn
kuzeyinde, totem kstlamalarnn gittike sklaan nitelii, devli
lik dzleminde 8 alt- kesimli dizgelere zg zorunluluklarn mut
fakla ilgili bir tr karln oluturur. Bylece, kimi topluluklar,
yalnz kendi toteminin deil, babann, anann, babann babasnn
(ya da anann babasnn) totemlerinin yenilmesini de (tmyle ya
da koula bal olarak) yasaklar. York Burnu yarmadasnn kuze
yindeki adalarda yaayan Kauralaig'lerde, kii kendi totemi yann-
Bkz. Daha ileride s. 277-278
116 Yaban Dnce

da, babann anasnn, anann babasnn, anann anasnn totemleri


ni de totem olarak tanr; karlkl drt oymak arasnda kz alp ver
mek yasak.lanmtr. (Sharp, s. 66.) Bir atann bir hayvan ya da bitki
trnde yeniden cisimlendii inancndan kaynaklanan besinsel k
stlamalar daha yukarda tartmtk. Ayn tipten bir yapy Mel
ville ve Bathurst adalarnda da grrz, ama bu kez dil dzlemin
de: her gn kullanlan ve ses benzerlii zayf olan terimler sz ko
nusu olduu zaman bile, torunlar lnn adnn btn eseslile
rinden kanrlar*. Muzlar deil, szckler yasaklanr. Ele alnan
topluluklara gre, ayn kalplar, zde ya da bir tketim dzyin
den tekine aktarlm bir biimde, kimi zaman kadnlarn, kimi
zaman besinlerin, kimi zaman da dilin szcklerinin kullanmna
ynelik olarak, belirip silinir.
Spencer ve Gillen, belki de gzlemleri olduka az sayda
Avustralya boyunu kapsad iin (ama her biri iin olaanst l
de zengin olduklar da kesin), deiik tipler arasndaki dizgesel
bantlar izleyicilerinden ok daha gl bir biimde kavramlar
dr. Daha sonra, uzmanlar evrenlerinin inceledikleri dar alanla s
nrlandn grmlerdir; bireimden vazgemeyenlere gelince,
onlar da bir yandan ellerindeki bilgilerin okluu, bir yandan n
lemcilik nedeniyle yasalar aramaktan geri durmaya ynelmilerdir.
Bilgilerimiz artt lde, btnlk grnts bulanklar, nk
boyutlar oalr, bavuru eksenlerinin belirli bir snr amas da
sezgisel yntemleri felce uratr: belirtilmesi iin drt boyutu
aan bir badak btn gerekince, bir dizge tasarlayamaz oluruz.
Ama gnn birinde Avustralya toplumlarna ilikin btn bilgile
rin delikli kartlara aktarlabileceini ve bir bilgisayar yardmyla
teknik, ekonomik, toplumsal ve dinsel yaplarn oluturduu bt
nn ok geni bir dnmler beine benzediinin kantlanabile
ceini dlemek de yasak deil.
Byle bir deney iin Avustralya'nn baka ktalara gre daha
ayrcalkl bir alan oluturduunu en azndan tasarlayabildiimize
gre, bu dnce daha da ekici grnyor. D dnyayla iliki ve
alveriler burada da vard kukusuz, ama, byk bir olaslkla,
Avustralya toplumlar baka yerlerdeki toplumlara gre ok daha
kapal bir evrim geirmilerdir. te yandan, edilgen bir biimde
geirilmemitir bu evrim: istenmi ve tasarlanmtr, nk Avust
ralya uygarl gibi bilgi derinliine, kurguya ve kimi zaman d
nce zppelii diye adlandrabileceimiz eye eilim gsteren uy-
Deiik yerli boylarnda, ein ana babasnn adn anma yasann bu adn bileimine giren
btn szckleri kapsamas gibi. Bkz. daha ileride s. 21 l.
Dnm Dizgeleri 117

garlklara ok az rastlanr. Yaam dzeyleri bu denli ilkel insanlar


iin kullanlnca, byle bir deyim ok tuhaf bulunabilir, ama bunda
aldanmamak gerekir: ya balam brokratlar ya da imparator
luk dneminin muhafz birlii askerlerini anmsatan bedensel yap
lar plaklklarn daha bir yakksz gsteren bu kll ve gbekli
yabanllar, bize ocuksu bir sapknlktan kaynaklanr gibi gelen
davranlarn: cinsel organlarla oynamalarn, ikencelerin, kendi
kanlarn, kendi dk ve salglarn ustalkla kullanmann (bizim de
posta pullarn hi dnmeden tkrmzle yaptrmamz gibi)
bu titiz uygulayclar, birok bakmlardan gerek zppeler olmu
lardr. Kendilerine bu deyimi yaktran kii de aralarnda doup
bym, konutuklar dili konumu bir uzmandr. (T. G. H.
Strehlow, s. 82.) Bu adan baktmz zaman, kendilerine birtakm
ikincil sanatlar retilir retilmez, yal kzlardan beklenecek bi
imde irkin ve zenli suluboyalar yapmaya girimeleri de artc
olmaktan kar. (Res. VIII.)
Avustralya yzyllar ya da binyllar sresince kendi iine ka
panm bir biimde yaamsa*, bu kapal dnyada kurgu dzeyin
de kalan dnceler ve tartmalar alabildiine ileri gitmise, mo
dann etkileri de ou kez belirleyici olmusa, burada bir tr ortak
toplumbilimsel ve felsefesel biem olumas, bu biemin de yn
temle aranlan ve en ufaklar bile olumlu ya da olumsuz bir yakla
mla ortaya karlp yorumlanan eitlemeleri darda brakma
mas anlalmayacak bir ey deil demektir. Hi kukusuz, her top
luluu grnd kadar elikin olmayan nedenler ynlendiriyor
du burada, bakalar gibi, bakalar kadar iyi, bakalarndan daha
iyi, bakalarndan baka trl yapmak, yani gelenek ve trenin yal
nzca genel izgilerini belirlemi olduu izlekler zerinde incelebil
diklerince incelmek istiyorlard. Ksacas, Avrupa kyl toplumla
rnn XVIII. yzyl sonlaryla XIX. yzyl balarnda giyim alannda
yaptklarn Avustralya topluluklar toplumsal dzen ve dinsel d
nce alannda yapmlard. Bu kyl toplumlarnda, her toplulu
u n kendi kl bulunmas, bu kln da erkeklerle kadnlarda
aa be yukar ayn elerden olumas tartma konusu deildi;
yalnzca komu kyden seilmeye, ayrnt bulularnda, ayrnt
zenginliinde onun almasna allrd. Btn kadnlar balk gi
yerler, ama balklar blgeden blgeye deiir; te yandan, bizde
balklarn dili, ievlilik terimleriyle, evlilik kurallarn dile getir
meye yarard ("kz balna bakar da alrsn"), Avustralya'llar da
Hi kukusuz, kuzey blgeleri bunun dnda kalr; bu blgeler de klann geri yanyla hi ba
nt kurmam deildir. Demek ki szlerimiz ancak grece bir deer tamaktadr.
118 Yaban Dnce

-ama bu kez devlilik terimleriyle- kesimlerin ya da totemlerin di


liyle ayn eyi yaparlard. Bakalarna uyma eilimiyle (kapal ev
renlere zg bir olgudur bu) blgesel zelliklere dknln ifte
etkisi, baka yerlerde olduu gibi burada da, bizim kyl toplum
larmzda olduu gibi Avustralya yerlileri arasnda da, kltr bir
mzik deyimine: "izlek ve eitleme"ye gre ele almaya ynelir.

***

Demek ki, ksaca tanmladmz bu elverili tarih ve corafya


koullarnda, Avustralya kltrlerinin, belki dnyann br blge
lerinde olduundan daha tam ve daha dizgesel bir biimde, bir d
nm bants iinde grnmeleri anlalmas zor bir durum de
il. Ama bu d iliki, ok daha genel bir biimde, ancak bu kez i
sel olarak, zel bir kltrn deiik dzeyleri arasnda varolan ili
kiyi unutturmamal bize. Daha nce de belirttiimiz gibi, "totem
sel" tipte kavram ve inanlar, kendilerini gelitirmi ya da bakala
rndan 'alm toplumlar iin, kavramsal dizgeler biiminde, her di
zeyle ilgili bildirilerin evrilebilirlii'hi salayan izgeler oluturma
laryla zellikle ilgimizi eker. Bu bildiriler, grne gre yalnz
kltr ya da yalnz toplum alanna giren, yani ya insanlarn birbir
leriyle srdrdkleri bantlara, ya da daha ok insann doayla
bantlarn ilgilendirdiini dnebileceimiz teknik ve ekono
mik belirimlere balanan bildiriler kadar birbirinden uzak da olsa
lar, gene birbirlerine evrilebilirler. Totemsel ilecin belirleyici i
levlerinden biri olan bu doa-kltr badatrcl, onun her ey
den nce aradaki kartl ama yolu (ya da umudu) olduunu
grmeyip de, her biri kendi ynnden, totemcilii bu iki alandan
birine kapatmaya alm olan Ourkheim ile Malinowski'nin yo
rumlarnda nelerin doru, ama ayn zamanda nelerin yarm ya da
sakat olduunu anlamamz salar.
Arnhem topranda yaayan Murngin'lerle ilgili olarak, Lloyd
Warner ok gzel ortaya koymutur bunu. Bp kuzey Avustralya'l
lar, yaratklarn ve nesnelerin kkenini tremlerinin nemli bir b
lmn de temellendiren bir sylenle aklarlar. alarn balang
cnda, Wawilak adnda iki kzkarde, deniz ynnde yola km,
karlarna kan yerleri, hayvanlar ve bitkileri adlandra adlandra
gitmektedirler. Biri gebedir, br ocuunu kucanda tamakta
dr. nk, yola kmadan nce, kendi yarlarndan olan adamlarla
yasaya aykr olarak iftlemilerdir.
Kk kzkarde de ocuunu dourduktan sonra, yolculukla-
Dnm Dizgeleri 119

rn srdrrler ve bir gn bal bulunduklar Dua yarsnn totemi


olan byk ylan Yurlunggur'un yaad havuzun yannda mola
verirler. Ama byk kzkarde ayba kanyla suyu kirletir; koca
ylan fkelenip kar, bir yamur tufan balatr, bu da genel bir su
basknyla sonulanr. Sonra ylan kadnlarla ocuklarn boar. Bu
ylan dikilip durduu srece sular topra ve bitkileri rter. Yeni
den yatnca, sular ekilir.
Warner'in aklad gibi Murngin'ler, bilinli olarak, ylan her
yl bir su basknna neden olan yamur mevsimiyle birletirirler.
Dnyann bu blgesinde, mevsimlerin geliimi ylesine dzenlidir
ki, bir corafyacnn vurgulad gibi, her ey nerdeyse gn gn
ne nceden sylenebilir. Yalar ou kez 2, 3 aylk bir sre iinde
150 cm'ye ykselir. Ekimde 5 cm'yken, aralkta 25 cm'ye, ocakta 40
cm'ye ulalr; kurak mevsim de ayn biimde abucak geliverir.
Port Darwin'de, 46 yllk bir dneme gre oluturulmu bir ya
izenei, ba ge deecek biimde kuyusu banda dikilip yery
zn sele veren ylan Yu rl unggur'un grnts olabilirdi (ek. 6).

:.A.

I 1


..
1 \.
-,:
'
11.


'
-
\.
11.
"
J ..
I ,

I
-, "
il \.
: 11.
'
11
.j '
- l
1.1

,_ '
-
Haz. Tem. A. Eyll Ek. Ka. Aral. Oc. u. Mart Ni, Mcy,
ekil: 6
Port Darwin'de 46 yllk bir dnem zerinden hesaplanm ya ykseklii
WARNER'dan, Chart XI, s. 380
120 Yaban Dnce

Yln biri 7 ay sren ve youn bir kuraklkla nitelenen, br 5


ay sren ve iddetli yamurlarla, ky ovalarn yirmi, otuz kilo
metre ierilere dek su altnda brakan su kabarmalaryla birlikte gi
den iki zt mevsime blnm olmas, yerlilerin etkinlik ve dn
cesine de damgasn vurur. Yamur mevsimi Murngin'leri dal
mak zorunda brakr. Kk topluluklara ayrlp su basmam yer
lere ekilir, buralarda alk ve sel tehlikesi altnda, ereti bir yaam
srerler. Ama sular ekilince, bir iki gn iinde zengin bir bitki r
ts belirir, hayvanlar ortaya kar: ortak yaam yeniden balar,
bolluk egemen olur. Sular ovay kaplayp dllendirmemi olsayd,
bunlarn hibirine olanak bulunmazd.
Mevsimlerle yeller iki yar arasnda paylalm olduu gibi
(yamur mevsimi, bat ve kuzey-bat yelleri Dua, kurak mevsimle
gney-dou yelleri Yiritja'dr), byk sylense! dramn kahraman
larndan ylan yamur mevsimine, Wawilak kardeler kurak mev
sime balanr: biri erkek ve "ergin" eyi, tekiler dii ve erginle
memi eyi simgeler. Yaamn domas iin ikisinin elbirlii et
mesi gerekir: sylenin aklad gibi, Wawilak kardeler yasak
iftlemeyi gerekletirmeseler ve Yurlunggur'un kuyusunu kirlet
meselerdi, yeryznde ne yaam olurdu, ne lm, ne iftleme
olurdu, ne reme; mevsimlerin dzeni gerekleemezdi.
Demek ki, sylen dizgesi ve gerekletirdii gsterimler doal
koullarla toplumsal koullar arasnda benzeiklik bantlar kur
maya, daha dorusu, corafyayla, meteorolojiyle, hayvanbilimle,
bitkibilimle, teknikle, ekonomiyle, toplumla, trem, din ve felsefey
le ilgili birok dzlem zerinde yer alan anlaml kartlklar arasn
da bir denklik yasasn tanmlamaya yaramakta. Denklik izelgesi
kabaca yle kar karmza:
Ar, kutsal: erkek 1 stn dllendiren 1 kt mevsim

;;;,, d;;, - d;
-
l . (yt;'F-
;
a , . ,.
iy m
-

Yerli mantnn kuraln dile getiren bu izelgenin bir eliki


saklad hemen gze batyor. Erkekler kadnlardan, erginler ergin
lememilerden, kutsal dindmdan stn; ne var ki, btn stn
geler, alk, yalnzlk ve tehlike mevsimi olan yamur mevsiminin
benzeikleri olarak sunulmu; aa gelerse, bolluun egemen ol
duu ve kutsal tremlerin dzenlendii kurak mevsimin benzeik
leri:
Dnm Dizgeleri 12 1

"Erginlerin erkek ya snf, "ylan" ve artc gedir,


kadnlarn toplumbilimsel bei kirli bei oluturur.
Kirli bei yutmakla, ylan erkek bei yenileri "yutar"
[ve bylece onlar] tremsel adan ar olan erkekler k
mesine [geirir], ayn zamanda tm tremin kutlanmas
bei ya da boyu tmyle artr.
"Murngin simgeciliine gre, ylan doal uygarlatr
c gedir; kadnlar topluluundan ok erkekler toplulu
uyla zdeletirilmesi de bununla aklanr; byle olma
sayd, en yce toplumsal deerlerin baland erkek
genin Murngin'lerce yln toplumsal adan en yksek
deerle donatlm dnemi olan kurak mevsimle birleti
rilmesini istemek gerekirdi." (Warner, s. 387.)

Bylece, altyapnn ncelii bir anlamda dorulanmaktadr:


corafya, iklim ve dirimbilimsel dzlemdeki yansmalar yerli d
ncesini elikin bir durumla kar karya getirir: iki cins, iki top
lum, iki kltr derecesi (biri "yksek" -erginlerinki-, br "alak";
bu ayrm konusunda Bkz. Stanner 1, s. 77) bulunduu gibi, iki de
mevsim vardr; ama, toplumsal dzlemde, ters bant karlkl te
rimler arasnda ar basarken, doal dzlemde iyi mevsim kt
mevsime balanr. Bunun sonucu olarak, elikiye verilecek anlam
konusunda bir karara varmak gerekir. Kt mevsim iyi mevsim
den, erkekler ve erginler de kadnlardan ve erginlememilerden
(bu ulama kadnlar da girer) stn olduuna gre, iyi mevsimin
"erkek" olduuna karar verilseydi, dind ve dii geye yalnzca
gcii ve etkinlii deil, ksrl da yklemek gerekecek; ne var ki,
toplumsal g erkein, doal retkenlik kadnn olduuna gre,
bylesi iki kat elikin olacakt. Kalyor teki seim. Bu seimin -
teki kadar gerek olan- elikisi, en azndan erkekler ve kadnlar
diye ayrlm erkeklerle kadnlar yalnzca doal bakmdan da ayr
lrlar) genel toplumla eskiler ve yeniler, erkekler toplumunda er
ginlerle erginlememiler arasndaki bantnn genel toplum dz
leminde erkeklerle kadnlar arasndaki bantnn ayn olduu il
kesine gre de erginler ve erginlememiler diye ayrlan erkekler
topluluunun ifte kartlyla gizlenebilir. Ama byle olunca da
erkekler yaamn mutlu yann cisimlendirmekten vazgeerler,
nk ayn zamanda hem ynlendirip hem simgeletiremezler.
Ancak bakalar araclyla eriilebilen bir mutluluu elinde tutan
hznl hi rollerini dnsz bir biimde srdrmek durumun
dadrlar, kendi kendilerine ilikin olarak eskilerin ve bilgelerin
122 Yaban Dnce

oluturduu rnee uygun bir imge biimlendireceklerdir. ki tip


insann, yani bir yandan kadnlarn, br yandan yal erkeklerin,
mutluluun aralar ya da sahipleri niteliiyle Avustralya toplu
munun iki kutbunu oluturmalar, gen adamlarn da, tam erkekli
e eriebilmek iin, geici olarak kadnlardan vazgemek ve srekli
olarak yal erkeklere boyun emek zorunda bulunmalar arpc
bir durumdur.
Yallarn cinsel ayrcalklar, kapal bir kltr, ktcl ya da
gizlemli erginlik tremlerini denetim altnda tutmalar, Avustralya
toplumlarnn genel zellikleridir kukusuz, ama yeryznde bu
nun baka rnekleri de bulunabilir. Bu bakmdan, bu olgularn yer
leri kesinlikle belli olan doal koullarn bir sonucu olarak aklan
dn ileri srmyoruz. En nemlilerinden biri de yerel gerekircili
i diriltme sulamas olan birtakm yanl anlamalar nlemek iin,
dncemizi aka belirtmemiz gerekiyor.
Bir kez, doal koullara edilgence boyun eilmez. stelik, ken
di balarna bir varlklar da yoktur, nk topluluun teknikleri
nin ve yaama biiminin ilevidirler, topluluk bunlar belirli bir
ynde kullanarak tanmlar ve anlamlandrr. Doa kendi bana e
likin deildir; ancak iinde yer alan zel bir insan etkinlii asn
dan elikin olabilir; evrenin zellikleri, u ya da bu etkinlik tr
nn tarihsel ve teknik biimine gre deiik anlamlar kazanr. te
yandan, kendilerini anlalabilir klacak tek ey olan insan dzeyi
ne ykseldikleri zaman bile, insann doal evreyle ilikileri birer
dnce nesnesi rol oynar: insan onlar edilgin bir biimde algla
maz hibir zaman, nce birer kavrama indirgedikten sonra ileme
ye balar onlar, bylece bunlardan bir dizge karmaya alr. Bu
dizge de nceden belirlenmi bir dizge deildir: durumun ayn ol
duu varsaylsa bile, birok dizgeletirmeye aktr. Mannhardt'n
ve doalc okulun yanlgs, sylenlerin aklamaya alt eyin
doal olgular olduuna inanmak olmutur, oysa bu olgular sylen
lerin doal dzlemde deil, mantksal dzlemde yer alan gerekle
ri aklamak iin ara olarak kullandklar eydir.
Altyaplarn ncelii de buradadr ite. Bir kez, insan oyun
masasna oturan bir oyuncu gibidir: elindeki kartlar kendi bulgula
r deildir, nk kat oyunu tarihin ve uygarln bir verisidir.
kinci olarak, kartlarn paylalmas oyuncular arasnda olumsal bir
datmn sonucudur ve kendi bilgileri dnda gereklemitir. Eli
ni benimsemek durumundadr, ama her toplum, tpk her oyuncu
gibi, ortak da, zel de olabilecek birok dizge: bir oyunun ya da bir
taktiin kurallarna gre yorumlar bunlar. te yandan, kurallar
Dnm Dizgeleri 123

belirli bir zorululuk getirdiine gre, herhangi bir-elin istenilen her


oyunu oynamaya elvermedii, buna karlk deiik oyuncularn
ayn elle hep ayn oyunu oynayamadklar bilinir.
zel nesnel koullara balayamayacamz kimi toplumbilim
sel zmlere olduka sk rastlanmasn aklamak iin, ierie de
il, biime bavurmamz gerekir. elikilerin varl elikilerin
znden daha nemlidir, toplumsal dzenle doal dzenin uyum
lu bir bireim salayabilmesi iin ok byk rastlantlar gerekir.
eliki biimleri eitlilik bakmndan elikilerin grg! ierikle
rinden ok daha snrldr. Dinsel dncenin yoksunluunu ne ka
dar vurgulasak azdr; somut eleri ok farkl olabilen, ama hepsi
de "eliki yaplar"na balanan sorunlar zebilmek iin, insanla
rn ikide bir ayn yollara bavurmu olmalar bununla aklanr.
Gene Murngin'lere dnmek gerekirse, totemsel gsterim diz
gelerinin, birtakm elikilere dmek pahasna, ayrk anlam
alanlarn birletirmeyi nasl saladklarn gryoruz. Tremlerin
ilevi bu elikileri amak, bu amala bavurduklar yol da onlar
"oynamak"tr: erkeklerin kadnlara "sahibolduklar", erginlerin er
ginlememileri yuttuklar, ktln bolluu yokettii, vb. gibi, ya
mur mevsimi de tam anlamyla kurak mevsimi yutar. Ama Murn
gin rnei tek rnek deildir, elimizde dnyann baka blgelerin
de de doal bir durumun totemsel gelerle "izgelendiini" gsteren
anlaml belirtiler vardr. Bir Ojibwa uzman, Kuzey Amerika'da ok
sk rastlanan bir olgunun: gkgrltsnn ku biiminde gsteril
mesinin nedenlerini aratrrken, yle bir gzlemde bulunur:

"Meteorolojik gzlemlere gre, gkgrltsnn du


yulduu gnlerin ortalama says nisanda birle balar,
yaz ortasnda (temmuz) bee kadar ykselir, ekimde tek
gne kadar der. Kularn gme takvimlerine bakla
cak olursa, k gneyde geiren trlerin nisanda belir
meye baladklar, sonra, en ge ekim aynda, tmyle
ortadan ekildikleri grlr. . . Bylece, gkgrlts
kularn "kuu!" nitelii bir noktaya kadar doal olgu
larla, bunlarn gzlemlenmesiyle mantksal olarak akla
nabilir." (Hallowel, s. 32.)

Hawaii dinsel inanlarnda ok sk rastladmz bir olguyu:


doal olgularn kiiletirilmesini doru olarak yorumlamak ister
sek, Warner'n Avustralya konusunda yapt gibi, bizim de mete
orolojik bilgilere eilmemiz gerekir. Gerekten de, kimi belirgin
124 Yaban Dnce

verileri daha nceden toplamayacak olursak, Kane-hekili (tatl ya


mur grn altndaki erkek), Ka-poha-'ka'a(kayalar yerinden
oynatan erkek (=gk) ve zdei Ka'uila-nuimakahe (iddetli imek
erkek (= gk), vb. gibi tanrlar birbirinden kesinlikle ayrp yerleri
ne oturtmamz olanakszdr:

"Ocak sonunda birden balayp ubat ve martta da s


ren yamurlar ... u meteorolojik zellikleri gsterir: nce,
insana bunaltc ve uursuz gibi gelen bir durgunluk eli
inde, deniz zerinde ve yksek alanlarda kara ve alak
bulut ynlar; sonra, yakn olduklar zaman insan kor
kutacak biimde akrdayan, uzaktansa top sesleri gibi
duyulan, "kuru" gkgrltleri; bu gkgrltlerinin ar
dndan, yumuak, durgun, ama abucak hzlanp saana
a dnen bir yamur; bu yamura bulutlarla, yamur
perdeleriyle evrili yksek yerleri dven, zorlu bir gkg
rlts elik eder, ayn gkgrlts doruklar boyunca
ar ar ilerleyip dalarn evresini dner, ou kez de
niz ynnde yok olur, burada bouk bouk gmbrder,
sona doruklar boyunca ilerlerken tuttuu yne ters bir
dorultuya saparak geri dner, bu dne de yellerin ya
ratt hafif kasrga ve s akm neden olur." (Handy ve
Pukui, s. 118, n. 17.)

***

Totemsel gsterimler, ister doal, ister kltrel elerle belir


lenmi olsun, bir dizgeden bir baka dizgeye gemeyi salayan bir
izge olarak zetlenebildiine gre, bunlara ne diye bir de eylem ku
rallarnn katld sorulabilir. Totemcilik ya da totemcilik diye ad
landrlan ey, hi deilse ilk bakta, basit dil erevesini aar, gs
tergeler arasnda badam ve badamazlk kurallar koymakla
yetinmez; ayn zamanda bir aktre kurarak kimi davranlar buyu
rur, kimi davranlar yasaklar. Hi deilse, totemsel gsterimlerin
ounlukla bir yandan besin kstlamalar, br yandan devlilik
kurallaryla birletirilmesinden byle bir sonu karlabilecei an
lalmaktadr.
Her eyden nce, bu szde birliin ne srlen savn bir kant
gibi benimsenmesinden ileri geldiini syleyeceiz. Totemcilii
hayvansal ve bitkisel adlandrmalarn, bunlarn karl olan trle
re ilikin kstlamalarn ve ayn ad, ayn kstlamay paylaan in-
Dnm Dizgeleri 125

sanlarn birbirleriyle evlenmelerinin yasaklanmasnn bir arada bu


lunmas biiminde tanmlyorsak, bu durumda bu kurallar arasn
daki ban bir sorun karaca aktr. Ama, oktandr farkettii
miz gibi, tek tek de rastlanabilir bunlara, ncs olmadan ikisi
bir arada da bulunabilir.
Besin kstlamalarnda zellikle aktr bu durum. Bu kstla
malar alabildiine geni ve karmak bir kme oluturur, totemsel
denilen (yani doal bir tr ya da belli bir olgu ya da nesne dizisiyle
ortak bir yaknlktan kaynaklanan) yasaklar yalnzca zel bir du
rmu aklar. ncelikle bir falc olan Ndembu bycs antilop
etini yememelidir, nk bu hayvann derisi zerindeki benekler
dzensizdir; yiyecek olursa, nbilisi.nemli sorunlar zerinde yo
unlaacak yerde, saa sola sapabilir. Ayn uslamlama gerei, zeb
ray, koyu tyl hayvanlar (bunlar akgrlln kreltebi
lir), sivri klkl bir balk trn (klklar nbili organ olan kara
cierine batabilir) ve "kaygan" yaprakl birka tr spana (gc
darya kamamaldr) yemesi de yasaktr (V. W. Turner 2, s. 47-
48.)
Luvale erkek ocuklar, erginleim dneminde u aalarn
gvdesine ieyemezler: Pseudolaclnostylis deckendti, Hymenocardia
nollis, Afrormosia angolensis, Vangueriopsis lanciflora, Swartzia mada
gascariensis. Bunlar sertlemi penisi simgeleyen, meyvalar da ve
rimlilik ve yaam artran sert aa trleridir. ocuun deiik
hayvan etlerini yemesi de yasaktr: karnnn rengi kan krmzs bir
balk olan Tilapia melanopleura, snnetten doan szlar simgeleyen,
sivri dili Sarcodaces sp. V e Hydrocyon sp. ; yapkan derisi yaralarn
g kabuk balamasn artran Clarias sp.; czam simgesi, be
nekli spanyol aygr; snnetlinin ektii aclar anmsatan sivri di
li tavan ve "ac" biberler, vb. Erginlemi kzlara da bunlara kout
kstlamalar uygulanr. (C. M. N. White 1, 2.)
Bu kstlamalar alanlar belirlenmi, iyice tanmlanm, ussal
latrlm olduklar iin saydk; genel besin kstlamalar ulam
iinde, bunlar totemsel yasaklamalardan kolaylkla ayrabilir ve
bu yasaklamalarn tam kart bir yere yerletirebiliriz. Ama Tess
mann, Gabon'da yaayan Fang'lar arasnda, yalnz u tipleri deil,
ara biimleri de kapsayan pek ok kstlama saptamtr. Totemsel
yorum yanllarnn bile Fang'larn totemcilii konusunu neden y
lesine sert bir biimde tartlan da bu saptamayla aklanmaktadr.
Fang'larn beki biiminde bir genel terimle adlandrdklar k
stlamalar, duruma gre, erkekleri ve kadnlar, erginleri ve ergin
lememileri, delikanllar ve olgun kiileri, ocuk bekleyen ya da
126 Yaban Dnce

beklemeyen kar kocalar kapsar. te yandan, bu kstlamalar ok


eitli anlam alanlarnda yer alr. Fil dilerinin ii yenilmemelidir,
nk yumuak ve ac bir nesnedir; filin hortumu da yenilmemeli
dir, nk kollar ve bacaklar gevetmek gibi bir tehlike ierirler;
koyunlarla keiler tknefeslilikleri insana geer korkusuyla yenil
mez; sincap doumu gletirdii iin gebe kadnlara yasaktr
(Bkz. Yuk. s. 81); fare arszl nedeniyle ncelikle gen kzlara ya
saklanmtr, ykand zaman manyoku alar, gen kzlar da ayn
biimde "alnabilir"; ama fare de daha geni bir dzlemde de ya
saklanmtr: konutlarn yaknnda yaar ve ailenin bir gesi say
lr... Kimi kulardan ya irkin barlar ya da bedensel grnle
ri nedeniyle saknlr. ocuklar yusufuk bcei kurtlarn yeme
melidir, nk bu yzden sidiklerini tutamayacak duruma gelebi
lirler.
Tessmann'n dnd bir perhiz deneyimi varsaymn ok
yakn bir gemite, besin tabularnn inenmesinin betimlemele
rinde alerji olgularna ok benzeyen fizyolojik bozukluklara yol a
tna inanan Ponape'ler konusunda, Fischer yeniden gz nne al
mtr. Ama bu yazar, alerjik bozukluklarn bizde bile ou kez
ruhsal-bedensel kkenli olduunu gsterir: birok zne iin, ruhsal
ve aktrel bir tabunun inenmesinden kaynaklanr. Demek ki, do
al gibi grnen bir hastalk belirtisi, gerekte kltrel bir tanya
balanmaktadr.
Tessmann'n hazrlad etkileyici dizelgeden geliigzel aln
m birka kstlamasn andmz Fang'larda daha ok dinsel r
neksemeler sz konusudur: boynuzlu hayvanlar ayla birletirilir;
empanze, domuz, piton ylan, vb. kimi tapklardaki simgesel rol
leri asndan deerlendirilir. Nkang kadn tapksnda be tavuu
nun erginlere yasaklanm olmas, buna karlk erkek tapklarnda
tam tersi kuraln uygulanmas, yani tapksal hayvann erginlere
serbest, kklere yasak olmas da yasaklamalarn sz konusu t
rn kendi z niteliklerinin deil, bir ya da birka anlamlama dizge
sinde kendilerine verilen yerin sonucu olduunu aka ortaya koy
maktadr. (Tessmann, s. 58-71.)
Demek ki, totem-d ya da totem-si olmakla birlikte, bir dizge
biiminde dzenlenmi besin kstlamalar bulunmaktadr. Buna
karlk, teden beri totemsel saylan birok dizgeler besinsel olma
yan kstlamalar ierir. Orta Brezilya'da, Bororo'larda grdmz
biricik besin kstlamas geyikgillerin, yani totemsel olmayan hay
vanlarn etini kapsar; ama oymak ya da alt-oymaklara adlarn ve
ren hayvan ya da bitki zel yasaklama konusu olur gibi grnmek-
Dnm Dizgeleri 127

tedir. Oymaklara balanan ayrcalk ve yasaklar bir baka dzlem


de: teknik, hammadde ve ss dzleminde ortaya kar; nk,
zellikle enliklerde, oymaklar birbirinden ty, sedef ya da baka
maddelerden yaplm sslerle ayrlr, bu sslerin yalnzca tr de
il, biimleri ve ilenme yntemleri de her oymak iin kesinlikle
belirlenmitir. (Levi-Strauss 2, blm XXII.)
Alaska kysnda yaayan kuzey Tlinglit'lerinin de kskanlkla
korunan oymak armalar, oymak amblemleri vardr. Ama canlan
drlan ya da artrlan hayvanlar hibir kstlamaya konu olmaz,
ancak ok nemsiz bir kstlama biimi grlr: kurdun insanlar
bu hayvan besleyemezler, kargann adn tayanlar karga besleye
mezler; kurbaa oymann yelerinin de kurbaagillerden kork
tuklar sylenir. (McClellan).
Oymaklara adn veren hayvanlara ynelik besin kstlamalar
nn bulunmad orta blge Algonkin'lerinde, oymaklar zellikle
bedenler zerine yaplan resimler, zel giysiler ve trenlerde zel
bir besin kullanmalaryla birbirlerinden ayrlrlar. Fox'larda oymak
yasaklar hemen hibir zaman besinleri kapsamaz; her biri bir ba
ka trdendir: gkgrlts oyma aa gvdelerinin bat yanna
resim yapma hakkndan da, plak ykanma hakkndan da yoksun
dur; balk oymann balk avlamak iin bent yapmas, ay oyma
nn aalara trmanmas yasaktr. Bizon oymann yeleri toynakl
bir hayvann derisini yzemeyecekleri gibi, ld zaman da ona
bakamazlar; kurt oyma ne len yelerini gmebilir, ne kpekleri
ni dvebilir; ku oyma kulara ktlk etmemelidir; kartal oyma
nn yeleri de salarnn arasna ty sokamazlar. "nder" oyma
nn yeleri bir insan hakknda hibir zaman kt sz syleme
mek zorundadr, kunduz oymann yeleri bir akarsuyu yzerek
geemez, akkurt boyunun yeleri de barma hakkndan yoksun
dur. (Michelson 2 .)
Besin kstlamalarnn en belirgin biimde grld yerlerde
bile, bu kstlamalarn ok ender olarak ayn biimde yaylm bir
zellik oluturmas dikkat ekicidir. Kuzey Avustralya'da, York
Burnu yarmadas gibi snrlar iyi belirlenmi bir blgede, yz do
laynda boyu kapsayan on dolaynda kltr betimlenip zmlen
mitir. Hepsinde de bir ya da birka totemcilik biimi grlr: yar,
kesim, oymak ya da tapk topluluu totemcilii. Ama bunlardan
ancak bazlar bu totemcilie bir de besin kstlamalarn ekler. Ba
bayanl olan Kauralaig'lerde, oymak totemcilii birtakm kstlama
lar ierir. Ama ayn biimde babayanl olan Yathaikeno'larda du
rum tam tersidir, bunlar ancak ana soyundan geen erginleim to-
128 Yaban Dnce

temlerini yasaklar. Koko Yao'larn ana soyundan geen ve kstla


nan yar totemleri, baba soyundan geen ve serbest olan oymak to
temleri, ana soyundan gelen ve yasaklanan erginleim totemleri
vardr. Tjongandji'lerin yalnzca babayanl oymak totemleri vardr,
bunlara da hibir kstlama uygulanmaz. Okerkila'lar, doulu ve
batl olmak zere iki bee ayrlr, bunlardan biri kstlamalar ko
yar, teki koymaz. Maithakudi'ler oymak totemlerini yemezler, to
temleri anayanldr; Laierdila'larn totemleri babayanldr, ama
bunlar da ayn kurala uyar. (Sharp.) (ek. 7.)
Bu gzlemleri aklayan yazarn da belirttii gibi:

"Yenilebilir totemlerin ldrlmesinin ve yenilmesi


nin yasaklanmas, her zaman ana tapklarna ve ana so
yundan gelen toplumsal totemcilie baldr. Baba soyun
dan gelen tapksal totemlere ilikin tabular daha dei
kendir, bu tabular da ou kez oymak totemleri dzeyin
de deil, yar totemleri dzeyinde buluruz." (Sharp, s. 70.)

Bylelikle, Elkin'in besin kstlamalaryla anayanl kurumlar


arasnda, kta leinde belirledii genel bant, zel bir blge
dzleminde dorulanm bulunmaktadr. Bu bant da, -genel bir
kural olarak ve zellikle Avustralya'da- toplum kurumlar erkekle
rin yapt olduuna gre, erkek ile tketici, dii ile tketilen rn
arasnda bir yaknlk bulunduunu sylemek anlamna gelir. Bu
konuya gene dneceiz.
Sonra, deyim yerindeyse, besinsel kstlama kavramnn bir el
diven gibi ters yz edildii durumlar bulunduu bilinir: kstla
mayken zorunluluk olur; bu da "ben"i deil, "teki"ni kapsar; ayr
ca, besin olarak dnlen hayvana deil de besinin besinine yne
lir. Bu ilgin dnm, totemi ldrp yemeye izin veren, ama onu
aalamaya izin vermeyen yerli Chippewa'larn kimi toplulukla
rnda gzlemlenmitir. Bir yerli baka bir yerliye adn veren totem
le alay edecek ya da ona svecek olursa, yerli besininden oluan bir
len hazrlar; rnein aalanan hayvan ayysa, len zms ye
mile yabanl tohumlardan oluur. Trenle arlan aalayc, bil
gi vericilerin syledikleri gibi, bunlar "atlayacak lde" tknmak
zorundadr, bylece sonunda totemin gcn anlam olur. (Rit
zenthaler.)
Bu trl olgulardan iki sonu karlabilir. Birinci sonu, yenil
mesine izin verilen trle yenilmesi kstlanan tr arasndaki farkn
130 Yaban Dnce

ikinci trde grlen szde bir zararllktan, yani fiziksel ya da gi


zemsel trden ikin bir zellikten ok, (bu terime dilbilimcilerin
verdikleri anlamda) "belirtili" trle "belirtisiz" tr arasnda bir ay
rm salamak kaygsyla aklanr. Kimi trleri yasaklamak, onlarn
anlaml olduklarn kesinlemenin birok yollarndan biridir; byle
ce, nitel olmas nedeniyle, imgeleri kulland gibi davranlar da
kullanabilen bir mantk iinde, pratik kural anlama yardmc bir i
le olarak belirir. Bu adan baklnca, kimi eski gzlemler, ou
muzun sandndan daha ilgin grnebilir: dou Avustralya'da
yaayan Queensland Wakelbura'larnn toplum dzeni kesinlikle
devliliksel, ama, deyim yerindeyse, ayn zamanda da "i-mutfak
sal" drt snftan oluan bir dzen biiminde betimlenmitir. Bu
zellik bir zamanlar Durkheim' kukuya drm, Elki de fazla
gven uyandrmayan, tek bir tankla dayandn vurgulamtr.
Bununla birlikte, Elkin Aranda sylenlerinin de benzer bir durumu
anmsattn, nk totemsel atalarn kendi zel yiyecekleriyle
beslendiklerini, bugnse durumun tersine dndn, yani her
topluluun baka totemlerle beslenip kendi totemlerini yasaklad
n syler.
Elkin'in bu gzlemi nemlidir, nk, btn terimleri tersine
evirmek kouluyla, Wakelbura'larn varsaymsal dzeninin Aran
da kurumlarna dntrlebileceini gsterir: Aranda'larda, to
temler evlilik asndan belirgin deildir, ama beslenme asndan
belirgindir: totemsel ievlilik olanakldr, ama i-mutfak olanakl
deildir; Wakelbura'larda, i-mutfan zorlayc olduu, totemsel
ievliliinse son derece kat bir kstlamaya urad anlalmakta
dr.. Hi kukusuz, oktan snm bulunan ve hakkndaki bilgiler
birbiriyle elien (bu konuda Frazer'n yorumuyla (Cilt I, s. 423)
Durkheim'n yorumu (s. 215, n. 2) karlatrlabilir) bir boy sz ko
nusu. Ama, hangi yorumu benimsersek benimseyelim, Aranda ku
rumlaryla bakmllklarnn srmesi de arpc: evlilik kurallary
la besin kurallar arasnda varsaylan bant belirmektedir yalnz
ca, ya ekleyici, ya btnleyici grnmektedir. Fang'larn eril ve di
il tapk rnei bize biim asndan zde olup da ierii tersine
evrilmi bulunan kurallar yardmyla "ayn ey"in sylenebilecei
ni gstermiti. Avustralya toplumlarnda, "belirtili" besinler pek ka
labalk olmad, hatta, sk sk grld gibi, tek bir tre indirgen
dii zaman, kstlama en verimli tretke yntemini sunar; ama "be
lirtili" besinlerin says artt zaman (s. 108'de grld gibi, ken
di totemlerinden baka, anann, babann, anann anasnn totemleri
ne de sayg gsteren kuzey boylarnda sk rastlanan bir olgudur
Dnm Dizgeleri 131

bu), kurumlarn ruhu deimeden, ayrc belirtilerin tersine evril


mesi ve, fotorafta olduu gibi, ayn 1'ilgiyi tamakla birlikte,
"arab"n "beyaz"dan daha okunakl olmas kolaylkla tasarlanabile
cek bir eydir.
Demek ki besinsel kstlama ve buyruklar, gelerinin tm ya
da bir blm yenilebilir trlerden oluan bir mantksal dizgede,
"anlam anlamlandrma"nn kuramsal adan edeerli yollar ola
rak belirmektedir. Bu dizgeler deiik tiplerde olabilir, bu da bizi
ikinci bir sonuca gtrr. Gney Afrika'da yaayan Bushman'lerde
totemcilii andrabilecek hibir ey yoktur, gene de ok titiz ve kar
mak besin kstlamalar uygularlar. nk bunlarda dizge bir
baka dzlemde iler.
Bir parasn nder yemedike, okla vurulmu her trl avn
yenilmesi soxa, yani yasaktr. Karaciere yasak konulmamtr, av
clar orackta yerler karacieri, ama btn durumlarda kadnlar
iin soxa olarak kalr. Genel kurallara ek olarak, kimi ilevsel ya da
toplumsal ulamlar iin srekli Soxa'Iar vardr. rnein avcnn ka
rs yalnzca arka blmn etini, yzey yalarn, ikembeyi ve
ayaklar yiyebilir. Kadn ve ocuklara ayrlan blm bu paralar
dan oluur. Delikanl erkeklerin hakk karn eperi, bbrekler, cin
sel organlar ve memeler, avcnn hakkysa, hayvann bir yanndan
alnan omuz ve kaburgalardr. nderin pay, her blmden kaln
bir dilim, her iki yandan birer pirzoladr. (Fourie.)
lk bakta, "totemsel" kstlamalar dizgesine bundan daha
uzak bir dizge tasarlanamaz. Bununla birlikte, ok basit bir dn
m birinden brne gemeyi salar. Bunun iin, budunbilimsel
hayvanbilimin yerini budunbilimsel anatomiye vermek yeter. To
temcilik bir doal trler toplumuyla bir toplumsal bekler evreni
arasnda mantksal bir denklik kurar; Bushmen'ler de ayn biimsel
denklii kurar, ama bireysel bir organizmann oluturucu blmle
riyle toplumun ilevsel snflar, yani bir organizma olarak grlen
toplum arasnda. Her iki durumda da, doal kesitlemeyle toplum
sal kesitleme benzeiktir; te yandan, bir dzlemdeki kesitlemenin
Gerekten, "totcmscl" denilen toplumlar da anatomik kesitlemeler yaparlar, ama bunu ikincil
ayrmlar yapmak iin kullanrlar: bekler iinde alt-bekleri ya da bek iinde bireylerinkini.
yleyse iki kesitleme arasnda bir badamazlk yoktur; anlaml olarak deerlendirilmesi ge
reken, mantksal bir basamaklanma iindeki karlkl yerleridir. Bu konuya ileride dnece
iz. (Bkz. s. 209.)
G. Dieterlen'in belirttii gibi (6), Dogon'lar totemleriyle kurban edilmi bir atann bedeninin
blmleri arasnda bir uyarlk kuruyorlarsa, boylar-aras nitelikte bir snflandrma dizgesini
uygulayarak yapyorlar bunu. Bunun sonucu olarak, her boy iinde, bedenin blmlerine
uyarlklaryla saptanan totemse] bcklcndirmelerin gerekte ikinci sradan birimler olduu
sylenebilir.
132 Yaban Dnce

seimi, hi deilse ayrcalkl biim olarak, br dzlemdeki kesit


lemenin de benimsenmesini ierir*.
Gelecek blm tmyle ievlilikle devlilik arasnda grgl
olarak saptanabilecek bantlarn ayn biimde, yani bek iinde
bir dnmn sonucu olarak yorumlanmasna ayracaz. Bu ne
denle burada az nce tarttmz sorunla bu sorun arasnda bir
ba kurmak.la yetineceiz.
Bir kez, evlilik kurallaryla besin kstlamalar arasnda olgusal
bir ba vardr. Okyanusya'nn Tikopia'larnda olduu gibi Afri
ka'nn Nuer'lerinde de, koca karsna yasak olan hayvan ve bitkileri
yemekten geri durur, bunun nedeni de yenilen besinin spermann
oluumuna katkda bulunmasdr: erkek baka trl davranm ol
sayd, yasak.lanm besini iftleme srasnda karsnn bedenine
sokmu olurdu. (Firth 1, ss, 319-320; Evans-Pritchard 2, s. 86.) Yu
kardaki gzlemlerin nda, Fang'larn buna ters bir uslamlama
yaptklarnn belirtmek ilgin olacaktr: fil dilerinin iine ilikin k
stlamalar konusunda ne srlen birok nedenlerden biri de peni
sin fil dileri kadar geveyebileceidir (anlalan bunlar son derece
gevektir). Kocasn dnerek kadn da uyar bu yasaa, yoksa ift
leme srasnda onu zayflatabilir. (Tessmann, s. 70-71.)
Bu yaklatrmalar, dnyann her yerinde insan dncesinin
iftleme edimiyle yeme edimi arasnda tasarlar grnd derin
benzerliin tekil durumlarla rneklendirilmesinden baka bir ey
deil. Bu b.enzerlik yle bir noktaya gtrlr ki, birok dillerde iki
edim ayn szckle belirtilir*. Yoruba dilinde, "yemek" ve "evlen
mek", genel anlam "kazanmak, elde etmek" olan tek bir eylemle
sylenir; "tketmek" eylemini hem evlilik, hem de yemek iin kul
lanan Franszcayla bakml bir kullanmdr bu. York Burnu ya
rmadasnda yaayan Koko Yao'Iarn dilinde, kuta kuta szcnn
ifte anlam vardr, cinsel birlemeyle besinsel tketimin ar bi
imlerini: yaknlarla iftlemeyi ve adam yemeyi belirtir; ayn ne
denle, Ponape dilinde totemi yemekle yakn akrabalarla iftlemek
ayn biimde sylenir; Afrika'da yaayan Mashona ve Matabele'ler
de, totem szc ayn zamanda "kzkardein cinsel organ" anla
mna gelir, bu da iftlemek.le yemek arasndaki denkliin dolayl
bir yoldan dorulanmasdr.
Totemin yenilmesi bir tr insan-yiyicilik olunca, gerek ya da
simgesel insan-yiyiciliin -isteyerek ya da istemeden- yasaa aykr
davrananlara ayrlm bir ceza olabilmesi anlalr: Samoa'da sulu
nun simgesel olarak bir frnda piirilmesi gibi. Ama A vustralya'da
zellikle kantlayc nitelikte bir Gney Amerika rnei iin, Bkz, Henry s. 146.
Dnm Dizgeleri 133

yaayan Wotjobaluk'larm buna kout tresinde denklik yeniden


dorulanr: bunlar devlilik yasasnn yasaklad bir kadn kar
ma suunu ilemi adam totemsel topluluk iinde gerekten yerler.
Bu denli uzaklara gitmeden, baka uzak tremleri anmadan, Ter
tullien'le Saint Jean Chrysostome'u anmakla yetinelim: biri "Obur
luk kirliliin kapsdr", der (De Jejune, 1), bryse "Oru arln
balangcdr", diye ekler. (Homilia in Epistolam II ad Thessalonicen
ses.)
Bu yaklatrmalar sonsuza dek oaltlabilir; ama rnek olarak
andklarmz, besin kstlamalaryla devlilik kurallar arasnda bir
ncelik bants kurmaya almann ne denli bo olduunu yete
rince gsteriyor. kisi arasndaki ba nedensel deil, eretilemeli
dir. Bugn bile, cinsel bantyla besinsel bant benzer eyler ola
rak dnlyor. Bunu anlamak iin, "faire frire", "passer a la cassero
le", vb. gibi argo yaratmlarna bakmak yeter. (IJ Ama bu olgu hangi
nedenden kaynaklanr? Neden evrenseldir? Burada da mantksal
dzeye anlamsal yoksullamayla ulalr: erkekle kadnn, yiyenle
yenilenin "en byk" ortak paydas her ikisinin de biitnleyicilik yo
luyla bir balam ilemini gerekletirmesidir:

"Deviniden yoksun olan, devinebilen yaratklara yem


olur. Dili hayvanlar disiz hayvanlar, elleri olanlar el
sizleri, gururlu ekingeni yer." (Manu Yasalar, V, 30.)

En iyi bildiimiz, ayn zamanda en yaygn denklik, erkei yi


yen, kadn yenilen biiminde gsterir, ama bunun tersinin de sy
lense! dzlemde, vagina dentata (dili vajina) izleinde sk sk orta
ya ktn unutmamak gerekir. Bu izlek de, anlaml bir biimde,
beslenme terimleriyle, yani dolaysz bir anlatmla "izgelenmitir"
(bylece, bir eretilemenin dnmnn bir dzdeimeceyle so
nulandna ilikin sylense! yasay da dorulam olur). te yan
dan, Van Gulik'in almalarnn ortaya koyduu gibi (, 2), erkek
iin yatak sanatnn her eyden nce kendi yaam gcnn kadn
tarafndan emilmesini nlemek ve bu tehlikeyi kendi yararna e
virmek olarak belirdii Uzak-Dou cinsel felsefesinde, vagina denta
ta izleinin tersine evrilmi deil, dolaysz bir bak asn yanst
mas da olanakldr.
Mantksal olarak benzerliin aykrla balanmasn totemsel
denilen kimi halklarn adlarn tadklar hayvanlarn beden b-

1) Yazar, "kzartmak" "tavadan geirmek" anlamna g elen bu deyimlerin argoda cinsel anlam
larda da kullanldn sylemektedir. (.N.)
134 Yaban Dnce

lmleri karsnda izledikleri karmak tutumlar da ok iyi ortaya


koyar. Yukar Solimoes'in "ar-totemsel" bir devlilik uygulayan

Ti una'lar (kara papaan oymann yeleri ne birbirleriyle, ne de
bir ku ad tayan bir baka oyman yeleriyle evlenebilirler, vb.),
Adn tadklar hayvan zgrce yerler, ama kutsal bir parasn
sayp korur, kimi paralarn da ayrc ss olarak kullanrlar. (Alvi
<hlo.) Bylece totemsel hayvan, yenilen para, saylan para ve
"amblem"sel para olmak zere blme ayrlr. Yeni-Gine'nin
gneyinde yaayan Elema'lar da totemleri karsnda ok sk bir
kstlama uygularlar, ama gagann, kuyruk tylerinin, vb. birer ss
olarak kullanlmasnda her oymak yalnz kendine zg bir hak ta
r. (Frazer, cilt JI, s. 41.) Grld gibi, her iki durumda da, yeni
lebilir blmlerle yenilmez blmler arasnda, besin ve amblem
ulamlar arasndaki kartlkla benzeik bir kartlk saptanmakta
dr. Elema'larda, bu kartlk olumlu ya da olumsuz bir ifte tekelci
lik biiminde belirmektedir: her oymak totemsel trn etini yemek
ten geri durur, ama zgl nitelikler belirten blmlerini elinde tutar.
Tikuna'lar da ayrc blmler karsnda ayn biimde tekelcidirler,
ama et karsnda ortak bir tutumu benimserler (zgl olarak birbi
rinden farkl, ama yenilebilir hayvanlar, birer besin olarak etleriyle
birbirlerine benzer). Tutumlar bei aadaki biimde gsterilebi
lir:

Tikuna: tekilci olmayan tekilci


,--- _____ L ___ --- -- - - -
Elema: kstlama ayrcalk
(-) ( +)

(yenilir blmler ve (yenilmez blmler ve


ortak zellikler) ayrc zellikler)

Krk tyler, gaga, diler, benim olabilir, nk bunlar adn ta


dm hayvanla beni birbirimizden ayran eylerdir: insan bu far
k amblem olarak, hayvanla simgesel bantsn kesinlemek iin
zerine alr; oysa yenilebilir, dolaysyla sindirilebilir blmler ger
ek bir etzlln belirtisidir, ama, dnlenin tersine, besin k
stlamasnn gerek amac yadsmaktr. Budunbilimciler yalnz
ikinci yn gz nnde bulundurmak gibi bir yanlgya dmler,
bu yanlg da onlar insanla hayvan arasndaki ilikiyi tek ynl
Dnm Dizgeleri 135

olarak zdelik, yaknlk ya da katlm biiminde tasarlamaya y


neltmitir. Gerekte, durum ok daha karmaktr a: doa ile kl
tr arasnda, benzerliklerle farkllklarn karlkl deiimi sz ko
nusudur, bunlarsa kimi zaman bir yandan insanlar, bir yandan
hayvanlar, kimi zaman da insanlarla hayvanlar arasnda yer alr.
nsan topluluklar hayvanlar arasndaki farklar (insan bu fark
lar ya kartlk ve aykrlklar biiminde betimleyerek, yani onlar
kavramsallatrarak, ya da ty, gaga, di gibi somut, ama yok ol
mayan blmlerini ayrp alarak -bu da ayn biimde bir "soyutla
ma" oluturur- doadan alp kltrn hesabna geirebilir) kendi
benzerliklerini saptrmak amacyla birer amblem olarak stlenmi
lerdir. Ayn hayvanlar ayn insan topluluklarnca besin olarak yad
snmtr; baka bir deyile, insanla hayvan arasnda, birincisinin
ikincisini yiyebilmesinden ileri gelen benzerlik yadsnmtr, ama
ancak kar zmn iki yann ortak doasnn insanlarca tannma
sn ierdiinin alglanmas kouluyla. yleyse her trl hayvan
trnn etinin her trl insan topluluunca sindirilebilir olmamas
gerekir.
Ne var ki, ikinci tutumun olanakl, ama zorunlu olmayan bir
sonu olarak birinci tutumdan kt ak: besin kstlamalar her
zaman totemsel snflandrmalarla birlikte gitmez, mantksal olarak
onlara balanr. Dernek ki, ayr bir sorun getirmez. Besin kstlama
lar araclyla, insanlar insanlklarnn gerek hayvan doasn
yadsyorlarsa, aralarnda farkllklar yaratmak iin, hayvanlar bir
birlerinden ayrmalarna yardmc olan (ve kendilerine doal bir
farkllk rnekesi salayan) simgesel nitelikleri yklenmeleri ge
rektii iindir.
Drdnc Blm
139

Totem ve Kast

Kadn deiimi ve besin deiimi toplumsal beklerin karlkl


olarak kaynamalarn salama ya da bu kaynamay belirgin kl
ma yollardr. yleyse, ayn tipten yntemler sz konusu olduu
na gre (bunlar genellikle ayn yntemin iki yn olarak dn
lr), duruma gre ya ayn anda hazr bulunup etkilerini bir araya
getirmeleri (her ikisi de gerek dzleminde yer alabilecei gibi, biri
gerek dzleminde, teki simgesel dzlemde yer alabilir), ya da
birbiri ardndan ortaya kmalar kolaylkla anlalr. Bu son du
rumda, ilevi ya da -her iki yntemin yokluunda da ortaya kabi
lecei gibi, baka trl salanmas durumunda- onu simgesel ola
rak canlandrma grevini yalnz biri yklenir:

"Eer... bir halkta devlilikle totemcilik bir arada g


rlyorsa, bu halk totemciliin nceden salam olduu
toplumsal birlii glendirmeyi uygun grm, bu ama
la da bir baka dizgeyi ona uydurmu demektir. Bu ikinci
dizge, fiziksel ve toplumsal akrabalk etkeniyle birinci
dizgeyle birleir, acunsal akrabaln elenmesiyle de on
dan ayrlr, ama onunla kartlamaz. Totemcilikten ba
ka temeller zerine kurulmu genel toplumlarda da
devlilik ayn rol oynayabilir; iki kurumun dalmnn
yeryznn ancak birka noktasnda akmas da bun
dan ileri gelir." (Van Gennep, s. 351-352.)

Bununla birlikte, devliliin hibir zaman tmyle silinmedi


i bilinir, nk, topluluun srmesi ister istemez kadnlar aracl
yla salandndan, her toplumun bunlar zel bir biimde d
zenlemesi ya da ileyilerini zel bir biimde tasarlamas iin iine
140 Yaban Dnce

deiik oranlarda bir simgesel ierik katsa bile, kadn deiimleri


gerek bir ierii bulunan biricik deiimlerdir her zaman. Besin
deiimleri baka bir eydir: Aranda kadnlar ocuklarn gerek
ten doururlar, Aranda erkekleriyse tremlerinin totemsel trlerin
oalmasna neden olduunu tasarlamakla kalrlar. yleyse, kar
lk olarak zorunluluklarn benimseten, saymaca bir dil araclyla
betimlenmi bile olsa, bir durumda bir "yapma" biimi, br du
rumdaysa bir "konuma" biimi sz konusudur.
Ne olursa olsun, ayn kalbn birbirinden farkl iki dzlemde
birden yinelenmesinin bunlar daha bir salamlatrmas, daha bir
basit gstermesi nedeniyle, younlama rnekleri zellikle dikkat
leri ekmitir. Aratrmaclar totemcilii besin kstlamalaryla
devlilik kurallar arasndaki koutlukla aklamaya ve trelerin
bu birbirine ekleniini ayrcalkl bir olgu durumuna getirmeye y
nelten de bu nedenler olmutur. Oysa ilikinin bir eklenme deil,
btnleme ilikisi olduu, bylece evlilik treleriyle beslenme tre
lerinin eytiimsel bir bant iinde bulunduu durumlar da vardr.
Besbelli, bu biim de ayn kmenin maldr. nsan bilimleri nesne
lerini ancak kme dzeyinde bulabilirler, geliigzel yaltlanm
dnmlerin dzeyinde deil.
nceki blmlerden birinde, bir bitkibilimcinin ilkel denilen
halklarn, zellikle de Guatemala yerlilerinin tarmnda tohum tip
lerinin en son snrna ulam arln ortaya koyan tankln an
mtk. Ama bu blgede tarmsal deiimlere gerek bir yldrnn
egemen olduu da bilinir: baka yere dikilen bir fide kendisiyle bir
likte bitkinin ruhunu da gtrerek ana toprandan kopabilir. De
mek ki, tohum alveriine yanalmazken, kadnlar alnp verile
bilmektedir. Bu duruma Melanezya'da da sk rastlanr.
Yeii-Gine'nin gney dousunda, Dobu adallar anayanl soy
zincirleri: susu'lar biiminde ayrlmlardr. Zorunlu olarak ayr su
su'lardan gelen kar ve kocadan her biri ekmek zere kendi Hint
patatesini getirir, bunlar ayr bahelerde yetitirir, hibir zaman
birbirine kartrmaz. Kendi tohumu bulunmayan kii iin kurtulu
yoktur: tohumdan yoksun kalm bir kadn evlenecek birini bula
maz, gnahkar, hrsz ya da dilenci durumuna der; te yandan,
susu'dan gelmeyen tohumun yeermeyecei dnlr, nk ta
rm ancak daydan kalt olarak geen byyle olanakldr: Hint pa
tateslerini byten tremdir.
Bu nlem ve kukular Hint patateslerinin birer kii olduklar
inancna dayanr: "Tpk kadnlar gibi, ocuklar vardr..." Geceleri
dolarlar, rnn toplanmas iin dnmeleri beklenir. Fazla erken
Totem ve Kast 14 1

koparlmamalar gerektii kural da buradan gelir: patatesler dn


memi olabilir. Baarl tarmcnn bir byc olduu kans da bu
radan gelir: komularnn Hint patateslerini yerlerinden gp
kendi bahesine yerlemeye kkrtmasn bilmitir. yi bir rn al
m olan adam talihli bir hrsz saylr. (Fortune 2.)
Yakn bir aa dein, ayn tipten inanlar Fransa' da bile varol
mutur: ortaada, "budaylar kirleten ve onlara zarar veren, Su
per aspidem ambulabis mezamirini syleyerek ambarn hemen iyi
budayla doldurmak zere tarlalarn tohumlarn boaltan byc
kadn" lmle cezalandrlrd. Daha yakn bir gemite, Perigord
blgesinde bulunan Cubjac'ta, byl bir yakar bu yakary syle
yenin bol bol bayrturpu elde etmesini salard: "Komularmznki
dar gibi, akrabalarmznki buday gibi, bizimkilerse Fauvel k
znn kafas gibi olsun!" (Rocal, ss. 164-165.) Latincede buna excan
tare fruges derlerdi.
Kstlama basamaklarndan kaynaklanan en snrl devlilik
bir yana1 Avrupa kyl toplumlar da sk bir yersel ievlilik uygu
luyorlard. Dobu'da, ar bir i-tarmn, dehetle olmasa bile, tik
sintiyle uygulanan bir soy ve ky devliliinin acsn karacak
simgesel bir dengeleme etkeni gibi grnmesi anlamldr: genellik
le -4 ile 20 arasnda komu ky kapsayan- blge dzeyinde bir
ievlilik uygulanmasna karn, en yakn kyden bile kz alnd
zaman, evliliin erkein yazgsn kaatillerin, sihirbazlarn eline
drd dnlr, koca da karsn her an kendisini ocukluk
arkadalaryla aldatmaya, kendisini de, yaknlarn da yoketmeye
hazr bir byc aday olarak grr. (Fortune 2. ) Byle bir durum
da, i-tarm, gnlszce izlenen, ereti bir devliliin kur;1llarna
duyulan dmanln simgesel bir anlatm deilse, iL'Ylilie du
yulan gizli bir eilimi glendirir. Avustralya'da geerli olan du
rumla bakmllk gsterir bu durum, ama onun tersidir: burada
besin yasak.lamalaryla devlilik kurallar karlkl olarak birbirle
rine g katar, bunu da, grdmz gibi, babayanl toplumlarda
simgesel ve iyice kavramlam bir biimde (bu toplumlarda besin
kstlamalar esnektir, ncelikle yarlara gre, yani kartlk iftleri
ne dayal, ikili bir izgelemeye yatkn olan, soyut bir dzlemde dile
getirilir), anayanl toplumlardaysa daha ak ve somut bir biimde
yaparlar (bu toplumlarda kstlamalar kesin ve skdr, oluumla
rnda belirleyici bir rol oynam olmas gereken tarih ve nfus et
kenleri gz nne alnnca, dizgesel kmelere balandklar ok
kukulu olan oymaklara gre dile getirilir).
Bu olumlu ya da olumsuz koutluk dnda kalan durumlar da
142 Yaban Dnce

vardr, bunlarda toplumsal beklerin karlkll yalnz bir dz


lemde dile gelir. Omaha'larn evlilik kurallar Aranda'larnkinden
ok farkl bir biimde dzenlenmitir: Aranda'larda ein hangi s
nftan olaca kesinlikle belirlenmitir, Omaha'lardaysa aka ya
saklanmam btn oymaklardan kz alnabilir. Oysa, besin dzle
minde, Omaha'larn "intichiuma"ya ok yaklaan tremleri vardr*:
kutsal msr belirli oymaklarn bekiliine braklr, onlar da to
humlarn canlandrsn diye bunu her yl tekilere datrlar.
(Fletcher ve La Flesche.) Ugunda'da yaayan Nandi'lerin totemsel
oymaklar dardan e almazlar; ama e deiimi dzeyindeki bu
"ilevsizlik", yalnzca besin dzleminde deil, teknik ve ekonomik
etkinlikler dzleminde de, giyim dzleminde de, yasaklanm ein
kiisel yaamnn u ya da bu ayrntsndan kaynaklanan evlenme
engellemeleri dzleminde de oymak yasaklamalar olaanst bir
biimde gelitirilerek dengelenmitir. (Hollis.) Bu farkllklar bir
dizgeye balamak olanakszdr; topluluklar arasnda saptanan sap
malar btn "istatistik" dalgalanmalar benimseme eiliminden
kaynaklanr grnmektedir; bu da, e deiimlerinin genel denge
sini salamak iin, bir yandan "Crow-Omaha" diye adlandrlan
dizgelerin, bir yandan ada Bat toplumlarnn, baka bir dz
lemde bir baka biim altnda gerekletirdikleri yntemdir**.
Yalnzca devlilik kurallarndan ya da besin kstlamalarn
dan, hatta her ikisinden doan eklemlenim yntemlerinden daha
karmak eklemlenim yntemlerinin belirmesi, (Nandi'lere yakn
olan) Baganda'larda zellikle arpcdr, nk bunlar btn biim
leri bir araya toplam gibidir. Baganda'lar yaklak olarak 40 oy
maa, kika'ya, ayrlmt, her birinin bir ortak totemi, miziro'su, var
d, bu totemin tketimi besinsel bir paylatrm kuralna gre ya
saklanmtr: her oymak kendini totemsel besinden yoksun brak
makla daha da artm olarak teki oymaklara brakr onu: Avust
ralya'llarn totemsel besini kullanmaktan geri durmakla onu o
altma gcn ellerinde bulundurduklar savnn alak gnll bir
karldr bu.
A vustralya'da olduu gibi, her oymak belirli bir toprakla kur
duu balarla nitelenir, bu toprak da Baganda'larda genellikle bir
tepedir. Sonra, ana toteme ikincil bir totem eklenir: kabiro. Bylece
her Baganda oyma iki totem, bir yurt ve belirli besin kstlamala
ryla tanmlanr. Ayrca bunlara yelerinin kralla ya da baka

Bkz. ileride, s. 267.


Raddiffe-Brown, geerli bir nedene dayanmadan, Nandi akrabalk dizgesini bir Omaha diz
g.;,.i gibi ele alr (3, s. 32-33.)
Totem ve Kast 14 3

yksek grevlere seilebilirlii, kral elerinin salanmas, kralln


amblem ve aralarnn yapm ve korunmas, br oymaklara kimi
besinlerin salanmas biiminde beliren tremsel ykmllkler
gibi ayrcalklar, teknik uzmanlklar (dvlm kabuu yalnz
mantar oyma retir, demircilerin tm kuyruksuz inek oyma
ndandr, vb.), son olarak da kimi yasaklar (oyman kadnlar
kral kanndan erkek ocuk douramazlar) ve nceden ayrlm
zel adlarn tanmas eklenir. (Roscoe.)

* * *

Bu tr durumlarda, insan hangi tipten bir toplum karsnda


bulunduunu pek kestiremez: hi kukusuz, Baganda'lann totem
sel oymaklar ayn zamanda ilevsel kastlardr. Oysa ilk bakta bu
iki kurum alabildiine farkldr birbirinden. Totemli topluluklar
teden beri en "ilkel" uygarlklarla birletiririz; buna karlk, kast
lar kimi zaman yazy bile bilen, ok gelimi toplumlara zgy
m gibi grnr bize. te yandan, kkl bir gelenek, totemsel ku
rumlar devliliin en kesin biimlerine balar; buna karlk, bir
budunbilimciden kast kavramn tanmlamasn isteyecek olursak,
ncelikle ievlilik kuralna bavuraca aa yukar kesindir.
Bu durumda, Avustralya toplumlarnn eski gzlemcilerinin,
yaklak olarak 1830-1850 yllar arasnda, ilevlerinin pek de bilin
cinde olmamakla birlikte, evlilik snflarn belirtmek iin sk sk
"kast" szcn kullanm olmalar bize artc gelebilir. (Tho
mas, s. 34-35.) Bu sezgileri kmsememek gerekir, daha el de
memi bir gerein, kuramsal kurgularla bozulmam bir bakn
tazelik ve canlln buluruz onlarda. Burada sorunu derinlemesi
ne ele almadan, yzeysel bir gzle baktmz zaman, Avustralya
boylaryla kastl toplumlar arasnda birtakm benzerlikler bulun
duu kesindir: her bek topluluun btn iin gerekli olan ve
teki beklerin ilevlerini btnleyen, zel bir ilevi gerekletirir.
Oymak ya da yarlar birbirlerine bir karlkllk kuralyla
balanan boylarda zellikle belirgindir bu durum. Aranda'larn
kuzey komular olan Unmatjera ve Kaitish'lerde, bir totemsel be
in topranda bu bee adn veren yabanl tohumlar toplayan
bir birey, bu tohumlar kullanabilmek iin nderden izin istemek
zorundadr. Her totemsel bek zel olarak "retmek" durumunda
olduu bitki ya da hayvan br beklere salamakla ykml
dr. Bylece, tepeli devekuu oymandan yalnz bir avc bu hay
vana dokunamaz. Ama, yannda bakalar varsa, onu ldrerek
144 Yaban Dnce

baka oymaklarn avclarna armaan etmek, grevi olmasa bile


hakkdr. Buna karlk, su oymandan olan yalnz bir avc, susa
ynca su iebilir, ama, yannda insan varsa, kar yarnn bir yesi
nin, ncelikle de bir kaynbiraderin suyunu imesi gerekir. (Spen
cer ve Gillen, s. 159-160.) Warramunga'larda her totemsel bek be
lirli bir bitki ya da hayvan trnn oaltlmas ve br beklere
salanmasndan sorumludur: "Bir yarnn yeleri... teki yarnn
kendi yiyeceklerinin salanmasn amalayan trenlerini... zerleri
ne alrlar." Warramunga'larda olduu gibi Walpari'lerde de, ikincil
(ana totemine ynelik) totemsel kstlamalar, sz konusu besini te
ki yardan bir adamn elde etmi olmas durumunda kaldrlr. Da
ha genel olarak, herhangi bir totemi (kendi totemleri olduu iin)
hibir zaman yemeyen, baka bir bek araclyla elde edildii za
man yiyen (rnein ana totemleri), bir de her trl koulda, zgr
ce yiyen bekler vardr. Kutsal su kaynaklar konusunda da byle
dir: kadnlar bu kaynaklara hi gitmez, erginlememi erkekler gi
der, ama su imezler, kimi bekler gider, baka beklerin yelerin
ce sunulmas kouluyla su da ierler, baka beklerin yeleriyse,
bu suyu zgrce iebilir. (Spencer ve Gillen, s. 164.) Radcliffe
Brown'n gsterdii gibi, bu karlkl bamllk, karlkl bir bitki
sel besin (dii) ve hayvansal besin (erkek) salama ykmllne
dayanan evliliklerde aka bellidir (ama ayn ey rnein Iraquo
is'lar gibi daha birok oymak toplumlar iin de sylenebilir): byle
durumlarda, evlilikle oluan aile iki kastl bir kk toplum olarak
belirir.
Demek ki, kimi Avustralya boylar gibi, totemsel beklenmele
re belirleyici bir bysel-ekonomik ilev ykleyen toplumlar
la-hayvansal ve bitkisel- tketim rnlerinin ayn datm ilevini
btn bek karsnda uzmanlarn ykmllne brakan Orta
Brezilya Bororo'lar arasndaki fark grnd kadar da byk de
il. (Colbaccini.) Bylece, ievlilikli kastlarla devlilikli totemsel
bekler arasndaki kartln kesin niteliinden kuku duymak
durumunda kalyoruz: bu iki tip arasnda birtakm bantlar
yok mudur? Birtakm ara-biimler de bulunduunu kantlayacak
olursak, bu bantlarn zellii daha iyi kmaz m ortaya?
Bir baka almada ( 6), totemsel denilen kurumlarn bize gre
temel nitelikte olan bir zellii zerinde durmutuk: bu kurumlar,
toplumsal beklerle doal trler arasnda deil, bir yandan insan
bekleri, bir yandan doal trler dzeyinde bir benzeiklik kurar
lar. Demek ki, sz konusu kurumlar, biri doada, br kltrde
yer alan iki farkllk dizgesi arasnda bir benzeiklik n-varsaymna
Totem ve Kast 145

dayanmaktadr. Benzeiklik bantlarn dikey izgilerle belirtir


sek, bir "ar totemse.l yap" aadaki biimde gsterilebilir:

DOCA tr 1 .. tr 2 .. tr 3 .. tr n

KLTR: bek
1
1 .- bek 2 .-
1 bek 3 ..
1 bek n

Bantlar arasndaki benzeikliklere eler arasndaki benze


iklikler eklenmi, ya da -bir adm daha atlarak- benzeikliklerin
genel dizgesine bantlardan elere doru yer deitirilmi ol
sayd, bu yap derinden derine bozulurdu:
DOC A tr 1 .- tr 2 .- tr 3 .- tr n

KLTR :
/
bek 1 .-
1
bek 2 .-
1
bek 3 .-
1
bek n

Bu durumda, yapnn rtk ierii artk oymak 'le oymak 2


birbirinden kartaln aydan farkl olduu gibi farkldr biiminde
deil, oymak ay gibi, oymak 2'yse kartal gibidir biiminde ola
cak, yani oymak l'in doasyla oymak 2'nin doas, aralarndaki
biimsel bantya gre ele alnmak yerine, ayr ayr ele alnacaktr.
Kuramsal bir olaslk olarak dndmz bu dnm, ba
z baz dorudan doruya da gzlemlenebilir. Torres boazndaki
adallarn da totemsel oymaklar vardr, bunlarn says Mabuiag'ta
otuz dolayndadr. Bu devlilikli ve babayanl oymaklar biri yer
hayvanlarn, br deniz hayvanlarn ieren iki yar biiminde
beklenmiti. Anlaldna gre, Tutu ve Saibai'de bu paylam
kyn iinde topran blnmesine denk dmekteydi. A.C. Had
don'n gezisi srasnda, bu yap ileri derecede bozulmu bulunu
yordu. Bununla birlikte, yerliler, ok canl bir biimde, insanlarla
totemleri arasnda bedensel ve ruhsal yaknlklar gryor, her be
in buna uygun bir davran tipini srdrmesini zorunlu buluyor
lard: devekuu, timsah, ylan, kpekbal ve eki bal oymak
lar sava yaratltayd, kedibal, kakl kedibal ve yap
kanbal oymaklarnn barl olduklar sylenmekteydi. Kpek
oyma konusunda kesin bir ey sylenemezdi, nk kpekler
deiken yaratllyd. Timsah oymann insanlar gl ve ac
masz diye bilinir, devekuu oymann insanlarnn uzun bacakl
olduklar ve kouda byk baar gsterdikleri ileri srlrd.
(Haddon ve Rivers'tan anan Frazer, cilt II, s. 3-9.) Bu inanlar eski
146 Yaban Dnce

dzenin birer kalnts olarak m yaamt, yoksa devlilik kural


larnn bozulmasyla birlikte mi gelimiti, bilmek ilgin olurdu
dorusu.
Gerek u ki, gelime dereceleri birbirini tutmamakla birlikte,
Byk Gller blgesindeki Menomini'lerle daha kuzeyde yaayan
Chippewa'Iarda da benzer durumlar grlr. Bu son toplulukta,
balk oymandan olan insanlarn uzun yaadklar, ince ve seyrek
sal olduklar dnlrd: btn dazlaklarn bu oyman yeleri
olduklar varsaylrd. Ay oymann insanlarysa, tam tersine,
yalanmayla aarmayan, uzun, kara, sk salar, fkeli ve dvken
yaratllaryla seilirlerdi. Turna oymann crtlak sesli olduu
sylenir, boyun sylevcileri bu oymaktan kard. (Kinietz, s. 76-
77.)
Bir an durup bu kurgularn kuramsal iermelerini gz nne
alalm. Doa ile kltr, aralarnda biimsel bir benzerlik bulunan
iki farkllk dizgesi olarak dnld zaman, her alann kendine
zg dizgesel nitelii ne karlm olur. Toplumsal bekler bir
birlerinden seilir, ama ayn btnn paralar olarak gene birbir
lerine bal kalr. Bu durumda, devlilik yasas, eitlilik ile birlik
arasndaki bu dengeli kartl uzlatrmay salar. Ama toplum
sal bekler toplumsal yaamdaki karlkl ilikileri asndan deil
de her biri kendi bana, toplumbilimsel dzenden ayr bir dzen
asndan ele alnacak olursa, o zaman farkllk anlaynn birlik
anlayndan daha baskn kaca kestirilebilir. Artk her toplum
sal bek baka beklerle deil, kaltmsal olarak tasarlanan birta
km ayrc zelliklerle bir dizge oluturmaya ynelecek, beklerin
bu yalnz kendilerine zg nitelikleri toplum iindeki bamllkla
rn daha da zayflatacaktr. Her bek kendini doal bir rnekten
yola karak oluturduu imgeye gre tanmladka, teki bekler
le toplumsal ilikilerini srdrmesi, zellikle, kendini zel bir "tr"
olarak grme eiliminde olaca iin, kz ve kzkarde alp kz ve
kzkarde vermesi gittike zorlaacaktr. Her biri kendi bana, ken
di kendisiyle eklemlenen, biri toplumsal, biri doal iki imgenin ye
rini tek, ama paralanm, toplumsal-doal bir imge alacaktr*.
Sylemek bile fazla, bunlara ncelik verir grnmemiz, akla
may kolaylatrmak istememizden, bir de bu kitabn ideolojiye ve

Yukarda szn ettiimiz almada (6) totemciliin insan topluluklaryla hayvan trleri
arasnda dolaysz bir benzerlie gre aklanmasna kar ktmz sylenecektir belki. Ama
biz bu eletiriyi budunbilimcilerin oluturduklar bir kurama yneltmitik, buradaysa, bu
dunbilimcilerin totemsel saymadklar kurumlara ynelik -ak ya da rliik- bir yerli kuram
sz konusu.
Totem ve Kast 147

DOC A tr - TJ- tr 2 tr 3 tr n

KLTR : bek 1 bek 2 bek 3 bek n


------- --- ----

styaplara adanm olmasndan ileri geliyor. deolojik dnm


lerin toplumsal dnmler dourduunu esinlemek usumuzdan
bile gemiyor. Bunun tersi olan dzen dorudur yalnzca: insanla
rn doa ile kltr arasndaki bantlar anlama biimleri, kendi
toplumsal bantlarnn deime biiminin ilevidir. Ama burada
amacmz ana izgileriyle bir styaplar kuram oluturmaya al
mak olduundan, bunlara zel bir dikkat gstermemiz ve u anda
ki incelememizde yer almayan kimi nemli olgular ayra iine al
mamz ya da ikinci sraya atmamz yntem asndan kanlmaz
bir ey. Bununla birlikte, maarann dibinden geen glgeleri ince
liyoruz yalnzca, onlara gerek grnts veren tek eyin kendile
rine ynelttiimiz dikkat olduunu da unutmuyoruz.

* * *

Bunu belirttikten sonra, yukarda sylediklerimizi devlilik


ten ievlilie geii (bu gei her iki ynde de olanakldr kuku
suz) belirleyen dnmlerin aklamas olarak zetlerken, szleri
mizin yanl anlalma tehlikesi daha az. Son rneklerimizi ald
mz Algonkin boylarnn hi deilse kimilerinin ncelik srasna
gre basamaklandnlm bir oymak yaps vard. Bunlarn eitliki
terimlerle dile getirilen bir devliliin ileyiini zorlatrd d
nlebilir. Ama hem totemsel beklere, hem de kastlara benzeyen,
melez kurum biimlerine en ak grnyle Birleik Devletler'in
gney dousunda, Muskogi dil topluluundan olan boylarda rast
lanr, bunlarn ievlilikli mi, yoksa devlilikli mi olduklar konu
sunda srp giden kararszlk da bununla aklanr.
Chickasaw'lar belki de oymaklar dzeyinde devlilikli, yar
lar dzeyinde ievlilikliydi. Ne olursa olsun, karlkl dmanla
kadar varan bir ayrlklk nitelii sunarlard, bu da bu tip yaplar
iin dikkat ekici bir eydi. Hastalk ya da lm ou kez kar ya
rnn insanlarnn byclne yorulurdu. Her yar kendi trem
lerini sk bir kapallk iinde kutlard; br yarnn yeleri bu kut
lamalara tank olurlarsa, lmle cezalandrlabilirlerdi. Creek'lerin
tutumu da aynyd. Yarlar dzeyinde grlen bu tutum, arpc
bir biimde, Aranda'larda totemsel bekler dzeyinde geerli olan
148 Yaban Dnce

tutumu anmsatr: bundan ancak "bakalar"nn yararlanacak olma


sna karn, her biri tremlerini "kendi iinde" kutlard. Bu da, sra
s gelmiken syleyelim, i-praxis'le d-praxis'in hibir zaman ayr
ayr ve saltn iinde tanmlanamayacan, McLennan'n savlarna
kar Morgan'n kantlam olduu gibi, ancak "ben"in "bakas"yla
bulank bir ilikisinin btnleyici ynleri olarak tanmlanabilecei
ni gsterir.
Byk bir olaslkla spor yarmalarnda kart yanlan olutur
maya yarayan yarlarn konut ve huy bakmndan farkl olduklar
varsaylrd: biri savayd, ak grnmleri yelerdi; teki bar
severdi, ormanlarn ta ilerinde otururdu. Kimi zaman kendileri
iin kullanlan "gzel konutlu insanlar" ve "kt konutlu insanlar"
deyimlerinin sezdirdii gibi, yarlar da derecelendirilmi olabilir.
Bununla birlikte, bu toplumsal basamak, ruh ve ilev farkllklar
zellikle oymaklar ve oymaklarn altblmleri olan kk kyler
'dzeyinde ortaya kmaktayd. Yerliler gemiten szederken, her
oymak ya da ky konusunda, bir ana izlek olarak, u kalb yinele
yip dururlar: "ok deiik insanlard bunlar... bakalarna benze
mezlerdi... tmyle kendilerine zg tre ve grenekleri vard..."
Bu zellikler de ok deiik eylere balanrd: oturma yeri, ekono
mik etkinlik, giyim, beslenme, yetenekler ve beeniler.
Rekun(ll oymann insanlarnn balk ve yaban meyvalaryla
beslendikleri, puma oymandan olanlarn dalarda yaadklar,
sudan ok korkup sakndklar ve zellikle av eti yedikleri anlatlr.
Yaban kedisi insanlar, gzleri ok keskin olduundan, gndz
uyur, gece avlanrlard, kadnlara fazla ilgi gstermezlerdi. Ku in
sanlar gn domadan uyanrlard: "bakalarn hi rahatsz etme
meleri bakmndan kulara benzerlerdi... pek ok ku tr bulun
duu gibi, bunlarn her birinin de kendine gre bir dnme bii
mi vard." okkarl olduklar, almaktan fazla holanmadklar,
iyi yaadklar ve ok ocuk yetitirdikleri sylenirdi.
Kzl tilki insanlar hrszlkta ustaydlar, bamszlklarna ok
dkndler, ormann gbeinde yaarlard. "Serseri Iska"lar, g
ebe ve dncesiz olmakla birlikte ok salamdlar, "nk yorut
maktan holanmazlard". nlerinde koca bir yaam bulunduuna
inanr, ok ar davranrlard; erkekleri de, kadnlar da, salarna
bakmaz, klklarna zen gstermezlerdi; dilenci ve tembel kiiler
olarak yaarlard. Ormann iinde bulunan Eik-mee-direi ky
cnde oturanlar, deiken yaratll, dans dkn, her zaman
skntl ve kayglydlar, erken kalkan, gsz, beceriksiz kiilerdi.
1) Besinlerini suya batip da yiyen kk Amerikan ays (Raton /aveur). (.N.)
Totem ve Kast 149

Yksek-msr-ambar kynde, insanlar gururlu olmalarna karn


sayg grrlerdi: bahvanlkta usta olan, ok alkan kiilerdi,
ama iyi avc deillerdi; msrlarn av etiyle deitirirlerdi. ten,
inat insanlard, hava durumunu nceden kestirmekte uzmand
lar. Krmz-kokarca kynn kulbelerine gelince, hepsi de yer al
tndayd. (Swanton 2, s. 190-213.)
Bu bilgiler geleneksel kurumlarn yal bilgi vericilerin belle
inden baka her yerden silinmi olduu bir dnemde toplanm
tr, bir lde koca kar masallar olduklar da aktr. Hibir top
lum bu lde "doaclk oynama"ya kalkmaz, kalknca da her biri
tekilerin insan niteliini yadsyan, bamsz ve dman srlere
blnr. Swanton'n toplad tanklklar, birer budunbetimsel bil
gi olduu kadar, hatta birer budun betimsel bilgi olmaktan ok, bi
rer toplumbilimsel sylendir. Bununla birlikte, zenginlikleri, bir
birlerine benzemeleri, esinlendikleri dnsel kalbn birlii, kom
u beklerde de ayn tip tanklklara rastlanmas, ksacas her ey,
gerek kurumlar daha farkl olmu bile olsa, karmzda en azn
dan Chickasaw toplumunun bir tr rnekesi bulunduunu sezdi
riyor bize; bu da, kastlarn nitelik ve bantlar doal trlere gre,
yani totemsel beklerde grld biimde izgelenmi olmakla
birlikte, bir kast toplumunu andrmak gibi ok ilgin bir zellik.
te yandan, oymaklarla adlarn aldklar kaynaklar arasnda var
saylan ilikiler de klasik tip "totemscl" toplumlarda rastladklar
mza uygun: ya oymak hayvann soyundan gelmektedir, ya da oy
man insan atas sylense! alarda bu hayvanla evlenmitir. En
azndan "doal" kastlardan olumu gibi dnlen, yani kltr
doann bir izdm ya da yansmas olarak tasarlayan bu top
lumlar, klasik yazarlarn ttemcilik anlaylarn aklamak iin
bavurduklar toplumlarla {ova boylar ve gney bat boylar)
Natchez'ler gibi, Kuzey Amerika'da gerek kastlarn ender rnek
lerinden birini sunan toplumlar arasnda bir birleim izgisi olu
turur.
u gerei ortaya koymu oluyoruz bylece: szmona totem
ciliin iki klasik alannda, bu aldatc kavrama dayanlarak tanm
lanm olan kurumlar, ya Avustralya'da olduu gibi ilevsel adan
da belirlenebilirler, ya da, Amerika'da olduu gibi, yerlerini daha
ok birer kast gibi ileyen, ama gene totemsel kme rnekesine
gre tasarlanm olan biimlere brakm olabilirler.
imdi gene klasik bir alana, ama kastlarn alanna, Hindistan'a
gelelim. Totemsel diye bilinen kurumlarn, bunlarla bantya gi
rince, Amerika'dauradklar dnmle bakml ve ters bir d-
1 50 Yaban Dnce

nm geirdiklerini greceiz: burada, kastlar doal bir rneke


ye gre tasarlanacak yerde, totemsel bekler kltrel bir rnekeye
gre tasarlanmtr.
Kimi Bengal boylarnda rastlanan totemsel adlandrmalar o
unlukla hayvansal ya da bitkisel kaynakldr. Chota Nagpur'da
saptanan 67 dolaynda totemin durumu budur, yalnz demir bu
nun dnda kalr, yarar nedeniyle, demir tketiminin yasaklanma
sna olanak bulunmad iin, dudaklat ya da dile dokundurul
mas yasaklanr, bu kstlama da bylece kendisini besin kstlama
larna yaklatran terimlerle dile getirilir. Ayn blgede yaayan
Munda'larda, devlilikli 340 oyman byk ounluunun hay
vansal ve bitkisel totemleri vardr, bunlarn tketimi de yasaklan
mtr. Bununla birlikte, farkl nitelikte totemler de belirmeye ba
lar: dolunay, ay , gkkua, yln ay, haftann gn, bakr bi
lezik, veranda, emsiye, sonra sepeti ve meale tayc gibi meslek
ya da kastlar. (Risley, cilt II ve Ek. ) Daha batda, Bhil'lerin 43 oy
mak ad 19 bitki ve 17 hayvana ayrlr, 7 ad da nesnelere balanr:
haner, krk mlek, ky, dikenli deynek, bilezik, ayak bilei hal
kas, ekmek paras. (Koppers, s. 143-144.)
zellikle gneye doru gidildike, doal trlerle doal nesne
ya da retilmi nesneler arasndaki bantnn tersine dnd
gzlemlenir. Madras dokumaclar kast Devanga'larn adlar ara
snda bitki adlarna ok az rastlanr, hayvan adlarna hi rastlan
maz. Buna karlk, u adlar grrz: koyu st, ahr, maden para,
baraj, ev, gz damlas, bak, makas, gemi, lamba, giysiler, kadn
giysisi, mlek asma ipi, eski saban, manastr, cenaze atei, tula.
Mysore Kuruba'larnn saptanm 67 devlilikli oyma vardr,
bunlar hayvan adlar, bitki adlar ya da u trden adlar tarlar:
araba, kadeh, gm, akmakta, ip yuma, altn, altn yzk,
kazma, renkli giysi kenar ss, deynek, yorgan, l, byk, doku
ma tezgah, bambu tp, vb. (Thurston, cilt II, s. 160 vb., Cilt IV, s.
141.)
Olgunun gneye zg olmaktan ok, evresel bir zellik olma
s da olanakldr, nk bu konuyu ele alp da gney dou Asya
boylarnn kl, bak, mzrak, ine, direk, sicim, vb. gibi retilmi
nesnelere ykledikleri sylense! rol anmsamamak zordur. Ne
olursa olsun, Hindistan'da, totemsel bitki ve hayvanlar gibi, oymak
ad olarak kullanlan retilmi nesnelere de zel olarak sayg sunu
lur: ya evlenme dolaysyla bunlara tapk treni yaplr, ya da ken
dilerine gsterilen sayg garip ve zgl biimlere girer: rnein
Bhil'lerde, krk mlek oyma belirli bir tipteki mlek paralarn
Totem ve Kast 151

toplamak ve onlara bir mezar yapmak zorundadr. Zaman zaman


da belirli bir bulu tazelii sezinler gibi oluruz: Karuba'larn Arisa
na gotram' "turmeric" adn tar; ama -sylenildiine gre- byle
sine temel bir baharattan yoksun kalmak i ac olmayacandan,
kstlanm besinin yerini korra tohumu tutar.

***

Dnyann baka yerlerinde de ok kark oymak adlar dizel


geleri bulunduu bilinir; bunlar da zellikle (ve belki de anlaml
bir biimde) Avustralya'nn kuzeyinde, yani ktann d etkilere en
ak blgesinde grlr. Afrika'da ustura az ve maden para gibi
bireysel totemler saptanmtr:

"(Dinka'lara) oymak tanrlarm olarak kimlere bavur


mam gerektiini sorduum zaman, yar aka, yar ciddi,
Yaz Makinesi'ni, Kad', Kamyon'u nerdiler bana. Bu
nesneler halkma her zaman yardm dokunmu olan ve
Avrupallar'a atalarndan kalan nesneler deil miydi?"
'
(Lienhardt, s. 1 Hl.)

Ama bu kark nitelik hibir yerde Hindistan'daki kadar belir


gin deildir. Burada totemsel adlandrmalar arasnda yksek oran
da retilmi nesneler, yani ilevsel etkinliklerin rn ya da simge
leri yer alr, bunlar da -sz konusu etkinlikler bir kastlar dizgesin
de kesinlikle farkllam olduklar iin- boy ya da kast iinde, top
lumsal beklenmeler arasndaki ayrmsal sapmalar dile getirmek
te kullanlabilir. Sanki Amerika'da kast taslaklar totemsel snflan
drmalarn etkisiyle bozulmu, Hindistan'daysa totemsel bekler
teknoloji ve mesleklerden esinlenen bir simgeciliin etkisine gir
mitir. Avustralya kurumlarn kast diline evirmek iin, yukarda
kullandmzdan daha belirgin ve daha dolaysz bir yol bulundu
u gz nne alnrsa, bu srekli yer ve durum deitirmeler o ka
dar artc grnmeyecektir.
Gerekten de, her totemsel bek bir hayvan ya da bitki tr
nn denetimini bakalar yararna kendi zerine aldna gre, bu
ilevsel uzmanlamalarn bir bakma meslek kastlarnn benimse
dikleri uzmanlamalara benzediini, nk onlarn da btn top
luluun yaam ve rahat iin zorunlu olan, ayrc bir etkinlik gs
terdiini belirtmeye almtk. Bununla birlikte, bir mleki kast
gerekten mlek retir, bir amarc kast gerekten amar y-
152 Yaban Dnce

kar, bir berber kast gerekten tra eder, oysa totemsel beklerin
by gleri imgesel niteliktedir; by gcnn etkin olduuna
bu gten yararlandklar varsaylanlar da, bu gc ellerinde bu
lunduranlar da gnlden inanabilir, ama gene de arada bir ayrm
yapmak gerekir. te yandan, byc ile doal tr arasndaki ba
sanat ile rn arasndaki bala ayn dzlemde bir ba olarak
dnmek manta aykr der: totemsel hayvanlar ancak sylen
se! zamanlarda dorudan atann bedeninden domutur. Bugn
kangurular kangurular dourur; byc onlara yardm etmekle
yetinir.
Ama Avustralya kurumlarna (ve daha bakalarna) daha ge
ni bir adan bakacak olursak, kast dizgesiyle koutluun ok da
ha belirgin olduu bir alan grrz. Bunun iin, dikkatimizi dinsel
inan ve uygulamalardan ok, toplumsal dzen zerinde youn
latrmamz yeter. Avustralya toplumlarnn ilk gzlemcileri, evli
lik snflarn kast adyla belirtirken, bir anlamda hi de haksz de
ildiler: tpk bir meslek kastnn teki kastlarn ancak kendi arac
lyla elde edebildikleri mallar ve hizmetler retmesi gibi, bir
Avustralya kesimi de kadnlarn teki kesimler iin retir... yley
se bunlar yalnzca devlilik ve ievlilik asndan kartlatrmak
yzeysel bir gre balanmak olur. Gerekte, birinciler mal ve
hizmet deiimi, ikincilerse e deiimi dzleminde olmak zere,
meslek kastlaryla totemsel topluluklar ayn lde da dnk bir
uygulamay gerekletirir.
Ama, her iki durumda da, bir "i-praxis" katsays her zaman
ortaya konulabilir. Baka bir yerde gsterdiimiz gibi (1, Bl.
XXV.), bir denkletirme eilimiyle oaltmaya yneldikleri evlilik
engelleri bir yana braklacak olursa, kastlar aktan aa ievlilik
Iidir. Avustralya toplumlar devliliklidir, ama ounlukla snrl
deiim kuraln izler; bu da devlilik iinde ievlilie yknmek
ten baka bir ey deildir, nk snrl deiim kendilerini kapal
sayan ve i deiimleri darya kapal kalan topluluklara zgdr;
bunun iin de darya daha ak olan ve yapnn bozulmasna yol
amadan araya yeni topluluklarn da katlmasn salayan genel
lemi deiimle kartlar. Bu bantlar yle bir izimle gsteri
lebilir:
Totem ve Kast 153

,---------------
ievlilik devlilik
-----1---------
snrl deiim genellemi deiim

Grld gibi, mantksal olarak, devliliin "kapal" biimi


olan snrl deiim ievlilie daha yakn, "ak" biimi olan gnel
lemi deiimse daha uzak.
Dahas var. Deitirilen kadnlarla deitirilen mal ve hizmet
ler arasnda kkl bir farkllk grlr: kadnlar birer dirimsel bi
reydir, yani baka dirimsel bireylerin dnyaya getirdikleri birer
doal rndr; mal ve hizmetlerse birer yaplm nesne (ya da bir
takm yaplm nesne ve tekniklerle gerekletirilen birer ilem),
yani teknik grevlilerin kltrel olarak rettikleri toplumsal rn
lerdir; meslek kastlaryla totemsel topluluklar arasndaki bakm
llk tersine evrilmi bir bakmllktr. Farkllama ilkesi bir du
rumda kltrden, bir durumda doadan alnmtr.
Ancak bu bakmllk yalnzca ideoloji dzleminde kalr; so
mut temelden yoksundur. Kltr bakmndan, meslek kollar ger
ekten birbirlerinden farkldr, gerekten birbirlerini btnlerler,
ama, doa bakmndan, devlilikli topluluklarn farkl trlerde ka
dn retmekte uzmanlatklarn syleyemeyiz. nk, iler birer
"toplumsal tr" oluturur, ama kadnlar farkl kesim ya da alt-ke
simlerden gelmekle hep ayn doal trn mal olmaktan kmaz.
Gerein insanlarn imgelemine kurduu tuzak da buradadr
ite. nsanlar, aralarnda btnleyicilik ve i birlii bantlar kura
bilmek iin, (i blm ve uzmanlamay bilmedikleri srece) esin
Jenebilecekleri biricik nesnel rneke olan doa dzeninde gerek
bir eitlilik arayarak bu tuzaktan kurtulmaya almlardr. Baka
bir deyile, bu btnleyicilik ve i blm bantlarn doal tr
ler arasndaki bantlar tasarlarken benimsedikleri rnekeye (ve
kendi toplumsal bantlarna) gre tasarlamaktadrlar. Gerekten
de, s-omut eitliliin ancak iki gerek rnekesi vardr: biri doa
dzleminde, trlerin eitlii, teki kltr dzleminde, ilevlerin
eitlilii. Bu iki gerek rneke arasnda, evlilik alverii rneke
si bulank bir zellik gsterir, nk kadnlar doa asndan bir
birlerine benzerler, ancak kltr asndan farkl saylabilirler; ama
birinci bak as ne knca (seilen eitlilik rnekesini doal
rnekenin oluturmas durumunda olduu gibi), benzerlik farkl
l bastrr: hi kukusuz, farkl olduklarna karar verildiine gre,
154 Yaban Dnce

kadnlar deitirilmelidir, ama bu deitirim gerekte benzer sayl


dklar anlamna gelir. Buna karlk, teki bak asna yerleilip
de eitliliin kltrel rnekesi benimsenince, kltrel ynn kar
l olan farkllk benzerlii bastrr: kadnlar kendi toplumsal
beklerinin iinde birbirlerine benzer olarak deerlendirilir, bunun
iin de kastlar arasnda kadn deitirilemez. Kastlar kadnlar do
al olarak ayrk sayarlar, totemsel topluluklarsa kltrel olarak
ayrk sayarlar onlar; iki dizge arasndaki bu farkn en byk ne
deniyse, totemsel topluluklar yalnzca doal ayrkl kull andk
larm dlemekle kalrken, kastlarn kltrel ayrkl gerekten
kullanmalardr.
Btn bu sylediklerimiz bir baka biimde de dile getirilebi
lir. Kltrel bir rnekeye gre tanmlanan kastlar, gerekten kl
trel nesneler alp verirler, ama doa ile kltr arasnda varsaydk
lar bakmlln pahas olarak, bu kastlar dirimsel varlklardan
olutuklar lde, doal retimlerini doal bir rnekeye gre ta"
sarlamak zorundadr: sz konusu dirimsel varlklarn gerekletir
dii ve kendilerini gerekletiren bir retim. Bunun sonucu olarak,
kadnlar doal trler rnekesine gre eitlenmitir: bu trler bir
birleriyle iftleip melezleemeyecekleri gibi, kadnlar da deitiri
lemez. Totemsel topluluklar da bakml ve ters bir paha der. Do
al bir rnekeye gre tanmlanr ve birbirlerine doal nesneler
alp verirler: doal olarak rettikleri ve kendilerini reten kadnla
r. O zaman, doa ile kltr arasnda varsaylan bakmllk doal
trlerin kltr dzleminde zmlenmesine yol aar. Doa dzle
minde benzeik olan kadnlar kltr dzleminde ayrk sayld
gibi, doa dzleminde ayrk olan doal trler de kltr dzle
minde benzeik saylr. Gerekten de, kltr bakmndan, insanlar
ca denetlenip oaltlabilir olmak gibi ortak bir zellik tadklar
na gre, kltr hepsinin de ayn tip inan ve uygulamalara bala
nabileceini kesinler. Bunun sonucu olarak, erkekler kltrel ola
rak kadnlar alp verir, onlar da ayn erkekl-eri doal olarak srd
rr; bu insanlar trleri de kltrel olarak srdrmek savndadr,
besin olduklar ve -kadnlar iin de doru olduu gibi- belirsiz ka
dnlarn ve belirsiz besinlerin treme ve yaama amalarna hizmet
etmeye ayn biimde elverili olduklar lde, insan kimi rnler
le yetinip kimi rnlerden el ekebilecei iin, bunlar da sub specie
naturae: birbirlerinin yerine konulabilecek besinler olarak alp ve
rirler birbirlerine.
Totem ve Kast 1 59
* * *

Bylece, meslek kastlaryla totemsel topluluklarnn ters r


neklerini sunduklar ortak zelliklere geliyoruz. Kastlar ilev bak
mndan ayrktr, yleyse yap bakmndan trde olabilirler: i
levlerin eitlilii gerek olduundan, btnleyicilik bu dzeyde
kurulur ve e deiimlerinin -ama ayn toplumsal birimler arasn
daki e deiimlerinin- ilevsellii (neden pratik deerden yoksun
olduunu daha nce grdmz, bkz. s. 137) u ylm zelliini
sunabilir. Totemsel topluluklarsa, tersine, ilev asndan trdetir,
nk bu ilev gerek verimden yoksundur ve, btn topluluklar
iin, ayn yanlsamann yinelenmesi olarak kalr; yleyse kural ge
rei farkl toplumsal trden kadnlar retmekle ykml oldukla
rndan, yap bakmndan ayrk olmalar gerekir.
Bunun sonucu olarak, totemciliin szmona karlkll bir
birleriyle trde olan ve yan yana getirilmekle kalan davranlar
dan olumutur; her bek belli 'bir tr zerinde bysel bir gc
bulunduunu dler; ama bu dlem temelden yoksun bulunduu
iin, bo bir biim olarak yaar yalnzca, bu zelliiyle de br bi
imlerle zdetir. Gerek karlkllk iki srecin eklemlenimlerin
den doar: bunlardan biri doann srecidir, erkekler ve kadnlar
reten kadnlar araclyla geliir; ikincisi kltrn srecidir, onu
da erkekler doal olarak dnyaya gelen kadnlar toplumsal olarak
nitelendirerek gelitirir.
Kastlar dizgesinde, karlkllk ilevsel uzmanlamayla ortaya
kar; bylece de kltr dzleminde yaanr. Bunun sonucu olarak,
trdelik deerlii serbest kalr; insan topluluklaryla doal trler
arasndaki benzerlik, biimselken, zdeksel duruma gelir (Chicka
saw rneinin ve Manu yasalarnn yukarda szn ettiimiz
tmcesinin de gstermi olduu gibi, bkz. s. 1 31); gerek karlkl
lk baka trl salandna gre, ievlilik uygulanabilir.
Ama bu bakmlln birtakm snrlar vardr. Hi kukusuz,
totemsel topluluklar ilevsel ykmllklere yknr; bu ykm
llkler, dsel kalmalar bir yana, kltrel de deildir, nk uy
garlk sanatlar dzeyinde deil, dirimsel tr olarak insann yok
sun bulunduu birtakm doal yeteneklerin yalandan kullanlmas
dzeyinde yer alr. Hi kukusuz, kastlar dizgesinde de besin kst
lamalarnn karln buluruz; ama bunlar, anlaml bir biimde,
ncelikle tersine evrilmi olarak, bir "i-mutfak" biiminde dile ge
lir; ayrca, besinler retim dzeyinden ok, hazrlanma dzeyinde,
1 60 Yaban Dnce

yani kltr dzeyinde ortaya kar: kesin ve ayrntldr, ama zel


likle ilemler ve aralar asndan.
Son olarak, kadnlar (anatomik yaplar ve fizyolojik ilevleri
bakmndan) doal olarak birbirleriyle deitirilebilirler, kltr de
onlar zerinde byk farkllam oyununu oynamak iin alan ser
best bulur (bu farkllam ister olumlu, ister olumsuz olarak d
nlm, dolaysyla ister devlilii, ister ievlilii temellendirmek
te kullanlm olsun, durum deimez); ama besinler tam olarak
birbirlerinin yerine konulamaz. Bu ikinci alanda, oyun abucak bir
snra gelip dayanr: daha nce grdmz gibi, turmeric'ten el
ekmek korra'dan el ekmekten daha zor olduu lde, besinlerin
totemsel olarak snflandrlmasnda ar davranlr. Mesleksel i
levler konusunda daha da dorudur bu gzlem: gerekten farkl,
gerekten birbirini btnleyici olduklar iin, karlkll en doru
biimiyle kurmay salarlar. Buna karlk, olumsuz karlkll
darda brakr, bylelikle de kastlar dizgesinin mantksal uyum
snrlarn belirlemi olurlar. Her kast bir lde "i-ilevsel" kalr,
nk srf ilk grev olarak teki kastlara sunmas gereken hizmet
lerin yeri doldurulmaz olarak belirlenmi olmas nedeniyle, bunlar
kendisi iin de yapmaktan geri duramaz. Yoksa berberi kim tra
ederdi?
Demek ki, tek bir doal trn: insan trnn iine (toplumsal
olarak) oluturucu bir eitlilik sokmakla bitki ve hayvan trlerinin
(doal olarak) olumu eitliliini toplumsal dzleme yanstmak
ayn ey deil. Totemsel bekli ve devliliksel kesimli toplumlar
birbirinden farkl olan trler ve birbirlerine zde olan kadnlarla
ayn oyunu oynayabildiklerine inansalar da bouna. Kadnlar z
de olduklarna gre, onlar farkl klmann gerekten toplumsal is
teme bal olduunu, oysa, trler farkl olduklarna gre, bunlar
hi kimsenin zde, yani, ayn isteme bal klamayacan gz
nne almazlar: insanlar baka insanlar retirler, ama devekuu
retemezler.
Bununla birlikte, ok genel bir dzlemde, insanlarn toplumsal
bantlarn kavramsallatrmak iin bavurduklar iki farkllk
dizgesi arasnda bir denklik grld de bir gerek. Konuyu faz
lasyla basitletirecek olursak, kastlarn kendilerini doal trler gibi
tasarladklarn, buna karlk, totemsel topluluklarn doal trleri
kastlar gibi dndklerini syleyebiliriz. Ama bu sylediimize
de bir ayrm getirmemiz gerekir: kastlar doru bir kltr yanl
olarak doalatrr, totemsel topluluklarsa yanl bir doay gerek
ten kltrletirir.
Totem ve Kast 161

Her iki adan da, toplumsal ilevler dizgesinin doal trler


dizgesine, varlklar dnyasnn nesneler dnyasna denk dt
n benimsemek, bylece insanolunun doa ile kltr arasndaki
kartl doal trler dizgesiyle retilmi nesneler dizgesinde a
mak ve onlar btn olarak dnmek iin yararland iki arac
kme olarak grmek gerekir. Ama bir yol daha vardr.
Kuzey Amerika'nn birok avc boylar, alarn balangcnda
bizonlarn yrtc ve "tmyle kemikten" hayvanlar olduklarn an
latrlar: insanlarca yenilmez olmalar bir yana, insan da yerlerdi.
Bylece, insanlar ileride en iyi besinlerini oluturacak olan, ama o
zamanlar yenilmez bir hayvansal besin, yani kemik olduklar iin
tersine bir besin olarak beliren hayvann besini olmulard. Byle
sine tam bir tersine dn nasl aklanr?
Sylenin anlattna gre, bizonun biri bir gen kza vurulur
ve onunla evlenmek ister. Bu gen kz bir erkekler topluluu iinde
cinsinde tektir, nk bedenine dikenli bir al batmasndan sonra
gebe kalan bir adam dnyaya getirmitir onu. Bylece kadn, insa
na dman doayla (al dikeni) kar-insan doas (gebe adam)
arasnda olumsuz bir birlemenin rn olarak belirir. Kzlarna
duyduklar sevgiye ve bizonun uyandrd korkuya karn, adam
lar bu evlilie boyun emenin bilgece bir tutum olacam dnr,
ve her biri bizonun bedeninin bir blmnn yerine geecek arma
anlar toplarlar: tylerden yaplm bir balk omurga, bir susamu
ru sada gs derisi, dokuma bir rt karn, sivri bir sadak mide,
arklar bbrek, bir yay kaburga kemikleri, vb. olacaktr. Bylece
40'a yakn karlkllk saylr. (Bu sylenin bir deikesi iin, Bkz.
Dorsey ve Kroeber, no. 81.)
Bylece, e deiimi nce birbirinden ayrk olarak belirlenen
doa ile kltr arasnda uzlatrc bir ilem olarak gerekleir. Do
ast ve ilkel bir yap getirmekle, evlenme bu kez insann etkili
olduu ikinci bir doa, yani uzlatrlm bir doa yaratr. Gerek
ten de, bu olaylar sonunda, bizonlar "tmyle kemik"ken "tmyle
et", insan yiyiciyken yenilebilir olur.
Kimi kez de ayn kesit tersine evrilmitir. rnein bir kadnn
insan yiyen ayya dnmesiyle sonulanan, dolaysyla insan yi
yen bizonun kocaya dnmesinin bakml ve ters rneini su
nan Navaho syleni byledir. Deiim yabanl trler arasndaki
farkllklarn oluturduu rnekeye gre betimlenen bir dalma
biiminde uzayp gider: insan yiyen kadn canavarn dlyolu bir
tr dikenli mantara, gsleri amfst ve palamuta, karn birta
km tohumlara ("alkali": Sporobolus cryptandrus, airoides, Torr.), so-
1 62 Yaban Dnce

luk borusu ila olarak kullanlan bir bitkiye, bbrekleri birer man
tara, vb. dnr. (Haile- Wheelwright, s. 83.)
Bu sylenler, totemsel snflandrma ve ilevsel uzmanlamala
rn tmyle eksik olmasalar da verimlerinin ok dk kald top
lumlarda e deiimlerinin doa ile kltr arasndaki uzlamaya
dorudan uygulanabilecek bir rnekeyi nasl saladklarn hay
ranlk verici bir biimde dile getirmekte, bylece, nceki sayfalarda
gstermeye altmz gibi, bir yandan "kadnlar dizgesi"nin (do
al) varlklar dizgesiyle (retilmi) nesneler dizgesi arasnda bir
ara durum oluturduunu, bir yandan da dncenin her dizgeyi
bek iinde bir dnm olarak kavradn dorulamaktadr.
dizge arasnda, yalnz varlklar dizgesinin insan dnda bir
gereklii ve yalnz ilevler dizgesinin tam olarak toplumsal, bu
nun sonucu olarak da insann iinde olan bir varl vardr. Ama
hibirinin bir baka dzlemde kolaylkla kullanlamamasn da her
birinin belirli bir dzlemde kavutuu tmlk aklar: yaygn ola
rak kullanlan bir besin tmyle "totemletirilemez", hi deilse hi
leye bavurulmadan totemletirilemez*; buna kout bir nedenle,
kastlar da grkemli bir karlkllk rnei oluturur, ama ayn za
manda i-ilevsel olmaktan kurtulamazlar. Bunun sonucu olarak,
her iki durumda da karlkllk salt deildir: bulanm, ularndan
bozulmu gibidir. Mantk asndan baklnca, e deiimlerindeki
karlkllk da ayn lde arlktan uzaktr, nk doal rnekey
le kltrel rnekenin ortasnda yer alr. Ama kusursuz bir biim
de ilemesini de bu melez nitelii salar. ster birinci biime, ister
ikinci biime, ister her ikisine birden balansn, isterse tek bana
varolsun, yalnz o evrensellik savnda bulunabilir.

.. .. ..

zmlememizden kan ilk sonulardan biri u: bol bol "il


kellik dili"ne dklm olan totemcilik, -ok basit bir dnmle
ilkeWin tam kart olan kast dizgesinin diline de aktarlabilir. Bu
da, daha imdiden, dnyann kimi blgelerine ve kimi uygarlk bi
imlerine zg, ayrc niteliklerle tanmlanabilen, zerk bir kurum
karsnda deil, geleneksel olarak totemciliin tam kart olarak
tanmlanagelen toplumsal yaplar ardnda bile bulabileceimiz bir
Dinka'lann --eski yazarlarn hi duralamadan birer totem olarak adlandracaklar- "oymak
tanrlar" konusunda yle bir gzlemde bulunulur: "...pek aznn beslenmede byk bir ne
mi vardr, nemli olduklar zaman da kendilerine gsterilen sayg yenilmelerini nlemez."
Bylece, Zrafa oyma1, kann aktmamak kouluyla, bu hayvann elini yiyebilecei kansn
dadr. (Leinhardt, s. 114-115.)
Totem ve Kast 1 63

ilem biimi karsnda bulunduumuzu gstermektedir.


kinci olarak, totemsel denilen kurumlar iinde, bizim bavur
ma yolunu tuttuumuz kavramsal dizgeler yannda birtakm kolay
zme kavuturabilecek bir duruma gelmi bulunuyoruz. nk
besin kstlamalarnn totemciliin ayrc bir zellii olmadn
gsterdik: baka dizgelerle de birleebilmekte, onlar da ayn bi
imde "belirleyebilmektedirler"; buna karlk, doal evrenlerden
esinlenen adlandrma dizgeleri de besin kstlamalaryla birlikte
gitmez her zaman: deiik biimlerde "belirlenmi" olabilir.
te yandan, devlilik ve besin kstlamalar toplumsal doa
nn dnda kalan, ayr ayr incelenmeleri gereken ya da aralarnda
bir nedenlilik bants bulunabilecek olan nesneler deildir. Dilin
de az ok her yerde tanklk ettii gibi, toplumsal etkinlik olarak,
ie de, da da dnk olabilen bu ynelimler farkl dzlemler ze
rinde ve farkl izgeler araclyla ortaya ksa bile, her zaman iki
ynelimin ikisini de ieren bir praxis'in iki yn ya da iki yoludur.
Totemsel kurumlarla kastlar arasndaki bant, yzeysel bir biim
de, ievlilikle devlilik (daha nce grdmz gibi, gerekte du
rum ok daha karmaktr), trle ilev, ksacas doal mekeyle
kltrel rneke arasndaki bantya zde olarak alglanabiliyor
sa, grg! olarak saptanabilen ve grnte ayrk olan btn bu
durumlar hep ayn kalb -yani bilimsel aratrmaya gerek konu
sunu gsteren eyi- ortaya kard iindir. Btn toplumlar cinsel
ilikilerle beslenme arasnda bir benzerlik kurar; ama, durumlara
ve dnce dzeyine gre, yenilen ya da yenen konumunda kimi
zaman erkek, kimi zaman da kadn yer alr. Ortak gereksinimin
eler arasnda bir ayrmsal sapma yaplmas, herbirinin kesinlikle
ayrdedilmesi olduunu deil de neyi gsterir bu?
Burada da, toplumsal yaamn, insan ile doa arasndaki ba
ntlarn, dncede geen bir kavramsal oyunun sonucu deilse
de izdm olduunu sylemek istemiyoruz. Balzac, "Dnce
ler iimizde doa evrenlerinden birini andran, tam bir dizge, bir
tr ieklenme olu turur, bir gn dahi bir kii bunun resimlerini i
zecek ve belki de bir deli diye tannacaktr", diye yazyordu*. Ama
bu giriimi gze alacak kiinin dahiden ok deli olmas gerekecek
tir kukusuz. Uygulamalar kavramsal rneklerin ynlendirip ta
nmladn kesinliyorsak, zaman ve uzam iinde yeri bell i olan,

yaama ve uygarlk biimlerini ayrdetmeye yarayan, ayrk gerek


ler olarak budunbilimcinin inceleme konusunu oluturan bu uygu
lamalar, insan bilimleri iin temel toplam oluturan praxis'le -en
H de Balzac, L<uis Lambert, "Oeuvres Comp/Ctcs", Bibi. de la Peiadc cilt IX, s. 396.
1 64 Yaban Dnce

azndan bu noktada Sartre'la anlayoruz (s. 171)- karmadklar


iindir. Marx'm kendisi deilse de markslk, uygulamalar doru
dan doruya pra xis'ten geliyormu gibi bir mantk yrtmtr o
u kez. Biz, altyaplarn yadsnmaz stnln tartma konusu
yapmamakla birlikte, pra xis'le uygulama arasna her zaman bir uz
latrc ge girdiine, bu genin kavramsal rnek olduuna ve bu
kavramsal rnek yardmyla, her ikisi de bamsz bir varlktan
yoksun bulunan bir madde ile bir biimin birer yap, yani ayn za
manda hem grg!, hem anlalr varlklar olarak gerekletiklerine
inanyoruz. Dileimiz, Marx'n ancak kaln izgilerle bir taslan
izmekle kald bu styaplar kuramna katkda bulunmak, bu
dunbilim her eyden nce bir ruhbilim olduu iin, ncelikle kendi
alanmza girmeyen gerek altyaplarn incelenmesiniyse -nfusbi
lim, teknoloji, tarihsel corafya ve budunbetimle desteklenecek- ta
rihe brakyoruz.
Sonu olarak, imdiye dek kantladmz ileri srdmz
tek ey styaplarn eytiiminin de, dilinki gibi, kurucu birimler ge
tirmek olduudur. Bunlar da bu ilevi ancak aklkla tanmlanm
olmak kouluyla, yani daha sonra bu kurucu birimler araclyla
bir dizge gelitirmek zere, onlar ikier ikier kartlatrarak ger
ekletirebilir. Dizge de dnceyle olay arasndaki bireimsel ile
grevini bu sonuncuyu gstergeye dntrerek gerekletirir. D
nce bylece grgl eitlilikten kavramsal yalnla, sonra da
kavramsal yalnlktan anlaml bireime doru gider.
Bu blm sonulandrmak iin, bu gr yerli bir kuramla
aklamaktan daha uygun bir tutum olamaz. Yoruba syleni yazl
ndan nce domu bir Totem ve Tabu niteliindedir, adlandrma
ve kstlamalarn karmak yapsn para para ayrr.
Aadaki kurallar aklamak sz konusudur. Doumdan
gn sonra, ocua "orisha'syla ewaw'larn" vermesi iin din adam
arlr. Birinci terim, ocuun tapkda bulunaca varlk ya da
nesneyi belirtir, orisha's ayn olan kiilerle evlenmesinin de yasak
lanmasna yol aar. Bu niteliiyle, bu varlk ya da nesne sz konu
su bireyin balca ewaw' olur, birey de bu ewaw' drdnc kuaa
dek ocuklarna aktarr. Bu bireyin olu, ikinci ewaw olarak, babas
nn karsnn hayvan ewaw'n alr, bu oulun olu da babasnn ka
rsnn b itkisel ve nc derece ewaw'm benimser; son olarak
oulun ol u da akrabann drdnc ewaw'n, yani bir fare, ku ya
da ylan benimser.
Bu kark kurallar, yerli dncesine gre, topluluun balan
gta alt bee ayrlm olmasna dayanr: balk bei; "nbililer"
Totem ve Kast 165

bei: balk, ylan ve ku; avc bei; drtayakllar bei; ifti be


i; bitkiler bei. Her bekte erkekler ve kadnlar vardr, yani top
lam olarak on iki ulam sz konusudur.
. B alangta, birlemeler her bekte yakn akrabalarla olurdu,
erkek karde kzkardeiyle evlenirdi. Yoruba dilinde, evlenme, ye
mek, iftleme, deer, kazan, elde etme hep ayn terimle belirtilir.
Evlenmekle yemek ayn eydir. l k bein erkek ve kzkardeleri A
ve B, ikinci beinkiler C ve D harfleri, sonrakiler de gene bu sra
ya gre belirtilecek olursa, balangtaki yaknlarla iftleme duru
mu u tabloyla zetlenebilir:

1 2 3 4 5 6
AB CD EF GH IJ KL

Ama insanlar bu tekdze "besin"den abucak bkarlar; bunun


iin de AB iftinin olu CD iftinin diil rnne el koyar, EF, GH
ve sonrakiler iin de byle olur:

ABD CDB EFH GHF IJL KLJ

Bu kadar da yeterli deildir: balk avcya, avc iftiye, ifti


balkya sava aar, her biri tekinin rnn ele geirir. Bunun
sonucu olarak, bundan byle balk et, avc toprak rnleri, ifti
de balk yer:

ABDF CDBH EFHJ GHFL IJLB KLJD

Misilleme olarak, balk toprak rnleri, ifti et, avc da balk


ister:

ABDFJ CDBHL EFHJB GHFLD IJLBF KLJDH

ler byle srp gidemeyeceinden, byk bir toplant d


zenlenir ve aileler bir anlamaya varrlar: aralarnda kz alp vere
cekler, kadnn evlendikten sonra da kendi orisha'sna tapkda bu
lunmas, ama onu ocuklarna brakmamas kuraln uygulayarak
karklk ve dzensizlikleri nlemekle de din adamlarn grevlen
direceklerdir. Bylelikle, ikinci konumda B D F H J L harflerinin
simgeledii orisha'lar sonraki kuakta elenir ve ewaw' l ar dizgesi
yle olur:
1 66 Yaban Dnce

ADFJ CBHL EHJB GFLD ILBF KJDH

Bundan byle, her bireyin ewaw'lar bir orisha, bir "nbili", bir
hayvan ve bir bitkiden oluacaktr. Her ewaw drt kuak sresince
ailede kalacak, bundan sonra din adam onu bir bakasna verecek
tir. Bunun sonucu olarak, imdi A C E G I K elenmitir ve her ewaw
topluluunu yeniden kurmak iin bir erkek orisha gereklidir: belirt
kesi ADJF olan (birinci bek) bir birey, ewaw'lar tmyle farkl
olan ikinci bein bir ocuuyla evlenebilir. Bu kural uyarnca, A
ve C birbiriyle deitirilebilir. E ve G, 1 ve K da yle:

DFJC BHLA HJBG FLDE LBFK JDHI

Sonraki kuakta, D B H F L] harfleri der. Birinci bein bal


a gereksinimi vardr ve B'yi alr, ikinci bein de yle, o da D'yi
alr; nc bein ete gereksinimi vardr ve F'yi alr, drdnc
bein gereksinimi de ayndr, o da H'yi alr; beinci bein bitkisel
besine gereksinimi vardr ve J'yi alr, gereksinimi ayn olan altnc
bek de I'yi alr:

FJCB HLAD JBGF LDEH BFKJ DHIL

imdi dme sras F H J L B O harflerindedir. Et yokluunda,


birinci ve ikinci bekler srasyla H ve F'yle birleirler; bitkisel besin
yokluunda, nc ve drdnc bekler L ve J'yle birleirler; be
inci ve altnc bekler de bal k yokluunda O ve B'yle birleirler:

JCBH LADF BGFL DEHJ FKJD HILB

J L B D F H der, erkek orisha'lar gene baa dner:

CBHL ADFJ GFLD EHJB K]DH ILBF

Sylendiine gre, yarsnn erkek olduunu kabul edebilece


imiz 201 orisha ve evlenme engellerini bel irtmeye yarayan ok sa
yda "nbili", hayvan ve bitki bulunduundan, olanakl bileimle
rin says da ok yksektir. (Dennett, s. 176-180.)
Kukusuz, ders alnacak nitelikte bir kuram karsndayz. Bu
nu derlemi olan yazar, kendi zamannda, kuramla elimemekle
birlikte, ilerin bu gzel dzen iinde srmediini belirtir gibi g
rnen eitli olaylardan szeder. Ama bize yle geliyor ki, kurama
Totem ve Kast 1 67

kuram, Yoruba'lar, daha nice toplumlarda olduu gibi kendi top


lumlarnda da kurum ve kurallarn znn aklsal ve nceden d
nlrnf bir nitelik sunduunu gn na karmay budunbi
lirncilerden daha iyi baarmlardr*. Hi kukusuz, burada "so
mut" imgeler girmektedir iin iine, ama birer simge olarak: bir d
zenleyim oyununun jtonlardr bunlar, geici olarak yerini tuttuk
lar grgl "gsteren"ler hibir zaman gzden uzak tutulmadan,
kurallara gre birbirlerinin yerine getirilirler.

Oula babann, kza da anann besin kstlamalarnn miras kald Ashanti'Jer rnei de bu
trl dizgelerin znn "soy"dan ok "manta" balandn sezdirmektedir.
Beinci Blm
Ulamlar, geler,. Trler, Saylar

Boas, sylense! dncenin niteliini aratrrken, 1914 ylnda, "te


mel sorun"un insanlara ilikin anlatlarda "hayvanlara, gk cisim
lerine ve kiiletirilmi baka doa olgularna neden bylesine b
yk ve srekli bir yeleme gsterildiini" bilmek olduu sonucuna
varm t. (Boas 5, s. 490.) Gerekten de, totemcilie ilikin kurgula
rn son kalnts olarak beliriyor bu sorun, ama zme kavuturul
mas olanaksz gibi grnmyor.
Saymaca bir biimde totemcilik etiketi altnda toplanm ayr
k inan ve trelerin bir ya da birka totemsel bek ve bir ya da
birka doal alan arasnda elle tutulur bir bant d ncesine da
yanmadn daha nce ortaya koymutuk. Doal ve toplumsal ev
reni dzenlenmi bir btn olarak kavramay salayan baka snf
landrma dzenleriyle dolayl ya da dolaysz biimde balantl
olan baka inan ve uygulamalarla da benzerlik gsterirler. Btn
bu dzenler arasnda belirleyebileceimiz biricik farkllklar birer
yeleme olarak kal r, bunlar da hibir zaman u ya da bu snflan
drma dzeyiyle snrlanmaz.
Gerekten de, btn snflandrma dzeyleri ortak bir nitelik
sunar: ele alnan toplumun ncelik verdii snflandrma dzeyi ne
olursa olsun, biimsel adan bu ayrcalkl dzeye benzeyen ve an
cak (bir yandan genel ile zgl, br yandan doa ile kltr ara
sndaki ikili kartlklarla ileyen) genel bir gnderme dizgesi iin
deki grece konumlaryla ayrlan baka dzeylere bavurmaya
izin vermesi, hatta bunu zorunlu klmas gerekir.
Totemcilik yandalarnn yanll belirli bir sn flandrma d
zeyini, yani doal trlere bavurularak oluturulan dzeyi sayma
ca bir biimde ayrmak ve ona bir kurum deeri vermek olmutur.
Ama, btn dzeyler gibi, bu dzey de dzeyler arasnda bir d-
172 Yaban Dnce

zeyden te bir ey deildir ve rnein soyut ulamlar yardmyla i


leyen ya da ad snflarn kullanan dzeylerden daha stn oldu
unu sylemek iin hibir neden yoktur. nemli olan, u ya da bu
dzeyin varlndan -ya da yokluundan- ok, kendisini benimse
yen toplulua, dnsel aracn deitirilmesine gerek kalmadan,
en soyutundan en somutuna, en kltrelinden en doalna dek b
tn dzlemlere uyum salama olanan veren, "deiken basa
makl" bir snflandrmann varldr.
Boas, yukarda andmz incelemesinde, doal bir rnekeden
esinlenen snflandrmalarn bylesine sk yelenmesinin "hayvan
trlerinin anlatda insan trnn aralarnda pek bir ayrm bulun
mayan yelerine gre daha kolay rollendirilmelerini salayan... be
lirgin ve bireysellemi nitelikleri"yle aklanabileceinden kuku
duyuyordu (a.g.y.). Oysa, bize yle geliyor ki, Boas burada nemli
bir geree dokunmaktayd. Bu gerei grmesi iin, Boas'n sk sk
kesinlenmi bir konumdan uzaklaarak masal ya da syleni basit
bir anlatya indirgemekten vazgemesi ve sylense! sylemin ar
dnda bu sylemin dzenleniine yn veren, kesintili kartlklar
dan olumu bir dnsel dzen bulunduunu benimsemesi yeter
di. te yandan, dirimsel trlerin doal "ayrcl" kesin ve dolay
sz bir rneke salamaz dnceye, daha ok baka ayrc dizge
lere ulama olanan salar, bu dizgeler de gelip birincisinde yan
klanr. Ksacas, hayvanbilimsel ve bitkibilimsel tiplendirmeler
teki tiplendirmelere gre daha sk ve daha gnll olarak kullan
lyorsa, bunun nedeni olsa olsa kesin ve tekil u snflandrma bii
mine eit mantksal uzaklkta bulunan ara konumlar olabilir. Ger
ekten de, tr kavramnda, yaylma ve kapsama alar birbirleriyle
dengelenir: kendi bana ele alnd zaman, tr bir bireyler topla
mdr; ama, bir baka tre gre, bir tanmlar dizgesidir. Dahas var:
kuramsal olarak snrsz olan toplamlar tr oluturan bu bireyle
rin her biri yaylma biiminde tanmlanamaz, nk bir ilevler
dizgesi oluturan bir organizma oluturur. Demek ki, tr kavram
nn bir i devingenlii var: iki dizge arasnda asl kalm bir top
lam olarak, tr bir okluun birliinden bir birliin eitliliine
gemeyi salayan (hatta bunu zorunlu klan) bir iletir.
Bir baka yerde gsterdiimiz gibi (6, s. 133), tr kavramnn,
mantksal yaps nedeniyle, totemciliin eletirisinde oynayabilece
i rol Bergson sezinlemiti. Ama, korkarz ki, yorumunu kesinle
tirmesi gerekmi olsayd, "bugn yemekte ne olduunu" sorup da
"dana" yantn alnca merak tmyle yatan sofra arkada rne
inin de gsterdii gibi, bunu insanla doal dnya arasndaki ba-
Ulamlar, eler, Trler, Saylar 173

ntnn znel ve pratik yanyla snrlard. Gerekte, tr kavram


nn nemi, pratik zenenin dirimbilim ve yarar dncesinden
kaynaklanan nedenlerle onu bir cins iinde eritme eiliminden ok
("genellikle otoburu ot eker" deyiminin kapsamna insan da sok
mak olur bu)*, grne dayanan nesnelliiyle aklanr: trlerin
eitlilii insana elindeki en sezgisel imgeyi salar, gerein en son
sreksizliinin insanca alglanabilen en dolaysz belirimini olutu
rur: nesnel izgelemenin elle tutulur anlatmdr.
Gerekten de, ada dirimbilimin, trlerinin eitliliini ak
lamak iin, iletiim kuramnn taslaklarna benzeyen taslaklara y
nelmesi arpcdr. Sorunlarn budunbilimcinin yetkisini at bir
alanda ilerleyemeyiz. Ama dirimbilim uzmanlarnn benimsedikle
ri gibi, 2 milyon dolayndaki canl trn, anatomik, fizyolojik ve
zyapsal eitlilikleri iinde, her biri molekl zinciri zerinde 4
genin dalm iinde ayrdedici bir dnemsellie indirgenen kro
mozom formlleriyle akland doruysa, insann tr kavramna
verdii ayrcalkl anlamn derin nedenini o zaman kavrarz belki.
Doada nesnel olarak verilmi bulunan ve yeni snflandrmalar
yaratmak zere insan dncesince de, toplumsal yaamca da be
nimsenip uygulanan bir dzenein somut bir alglanma biimini
bu kavramn nasl saladn anlardk. Tr kavramnn her zaman
ve her yerde insanlar zerinde gsterdii byk etkinin gizlemi
bylece ortaya knca, totemciliin budunbilimciler zerindeki an
lalmaz etkisinin de bu etkinin zel bir biimi olduunu grrz.
Doa bilimleri uzun zaman konularnn "evrenler", yani her
biri aralarnda ayrcalkl bantlar srdren varlk ya da nesneler
le dolu olan ve kendine zg niteliklerle tanmlanabilen, bamsz
ve egemen alanlar olduu kansna bal kalmlardr. Bugn al
m bulunan, ama hala genel olarak paylalan bu anlay, tr kav
ramnn mantksal gcne ve devingenliine glge dremez,
nk, bu adan baklnca, trler her biri kendi "evren"inin snrla
r iine kapanm, lgn ve ayr birer snf gibi grnr. lkel diye
adlandrdmz toplumlar, snflandrmann deiik dzeyleri ara
snda bir uurum bulunduunu dnmez, bunlar dncelerin
de srekli bir geiin aamalar ya da anlar olarak canlandrrlar.
Filipinler'in gneyinde yaayan Hanunoo'lar evreni adlandr-
* nsan iin olduu gibi hayvan iin de yanltr ya; Afrika'da tkenme yolundaki trleri koru
maya ynelik doal parklar kurmak iin harcanan abalarda glklerle karlalyor: otlak
larn yzlm yeterli bile olsa, hayvanlar bunlar ancak k alan olarak kullanyor, yete
rince geni olduklar gibi kolayc bir nedenle kendilerine benimsetilmek istenen otlaklarnki
ne gre proteince daha zengin otlar bulmak iin parkn snrlar dna, ok telere gidiyorlar.
(Grzimek, s. 20.) Demek ki, otoburu ilgilendiren ot deil, ot trleri arasndaki farkllk.
174 Yaban Dnce

labilen ya da adlandrlamayan varlklara ayrrlar. Adlandrlan


varlklar nesneler ya da kiiler ve hayvanlar biiminde ayrdedilir.
Demek ki, bir Hanuoo "bitki" szcn kulland zaman szn
ettii nesnenin bir ta ya da retilmi bir nesne olmadn belirt
mi olur. "Otsu bitki" snf da rnein "aas bitki", vb. gibi baka
bitki snflarn darda brakr. Otsu bitkiler arasnda, "biber fide
si", "pirin fidesi", vb.'na gre ayrcdr. "Evcil biber" "yaban bibe
ri"ni, "evcil 'ili' biberi" de "evcil yeil biber"i darda brakr; son
olarak, "kedi k", yerli kltrn evcil biberler bei iinde belir
ledii br 5 tr ya da taxa'ya girmeyen bir rnek sz konusu ol
duunu belirtir.
Bir dizi ikili kartlkla gsterebileceimiz bu ilem biimi y
le belirlenir:

"Bitki dzeninde, Hanunoo'lar, bitkibilimdeki tr kav


ramyla kartrlamayacak tipler ayrdeder, ulamlar a
sndan ayn dzeyde deildir, gene de tr kavramyla or
tak bir zellik gsterirler: tipler karlkl olarak birbirleri
ni dlar. Saptanm olan 1625 tipin her birinin adlar* sa
ylar 1 ile 5 arasnda deien szlksel elerden oluur.
Her tip btn tekilerden en az bir eyle ayrlr. iftadl
biim en sk rastlanandr. ...................................................... .

En yksek ve kapsayc ulamlara yaklalnca, Hanunoo


snflandrmalaryla bitki biliminin snflandrmalar ara
sndaki benzerlik hzla azalr." (Conklin 1, s. 115- 117 ve s.
162.)

Gerekten de, Linne'nin ulamlarn kapsayan snflandrmalar


(biber fidesi: Capsicun sp., evcil biber: Capsicun annum L., yaban
biberi: Capsicun frutescens L.) ne ikili dizgeyle ayn dzeyde, ne de
onunla ayn yanda yer alrlar. zellikle, bilimsel bitki bilgisinin
alan bahivan ve ev kadnnca uygulanan biimiyle halk bitki bili
minin alanndan yaltlanm deildir; felsefeci ve mantknn
ulamlarndan da yahtlanm deildir. kisinin ortasnda yer ald
ndan, birinden brne gemeyi ve her dzeyi bir baka dzey
den alnm bir izge yardmyla kavramsallatrmay salar. (Bkz.
izim.)

Bunlardan ancak 500', 600' yenilebilir (a.g.y., s. 184), 406's da yalnzca ila olarak kullanlr
(s. 249.) Yerli dncenin 890 ulama ayrd bu 1625 tip bitki bilimi iin 650 cins ve yaklak
1100 ayr trn karldr (a.g.y., s. 162-163.)
Ulamlar, eler, Trler, Saylar 175

KENDLK (adlandrlabilecek bir ey)

l_L_I
NESNE (kii ya da hayvan deil)

1- BTK (bir ta, vb. deil,)

,
- ,
OTSU BTK (aas bir bitki, vb. deil)
l
____ J ___

I
BBER FDES
(Capsicum sp.) (pirin fidesi vb. deil)
1
r--1
EVCL BBER (bir yaban biberi
FDES fidesi:
(Capsicum Capsicum
annum L.) jrutescens L, vb. deil.)
l
___ L l __

EVCL L
BBER FDES (evcil yeil biber
r- - L __
fidesi vb. deil)
I
KEDK (br 5 taxa'dan
biri deil.)

Filipinler'de yaayan bir baka boy, Subanun'lar, ayn ilkeye


gre hastalklar snflandrrlar. nce yaralar deri hastalklarndan
ayrr, bunlar "iltihap", "deik", "kel" biiminde bler, daha sonra
da bu biimi birok ikili kartlk yardmyla kesinletirirler:
tek/ ok, ak/ gizli, ar/ hafif, yzeysel/ derin, uzaksa!/ yaknsa!.
(Frake.)

***

Birinci ve ikinci blmlerdeki btn belgeler bu rneklerle bir


lemekte ve, ayr alanlar oluturmak yerine, -birbirini izleyen ikili
kartlklara dayandna gre- genel ve devingen bir snflandr-
176 Yaban Dnce

mm ayrlmaz parasn oluturan hayvanbilimsel ve bitkibilimsel


snflandrmlarn sklnn onlarn birliini kesinlediini ortaya
koymaktadr. Bu zelliin sonucu olarak, trden ulama gei her
zaman olanakldr; sonra (dorukta kendini benimseten) dizge ile
ikili kartlk basamaklarndan aaya doru inildike ilevi ar
basmaya balayan szlk arasnda hibir eliki belirmez. Evren bir
birini izleyen kartlklardan olumu bir sreklilik olarak d
nldne gre, srekli (kesintisiz) ile sreksiz (kesintili) arasndaki
bant sorunu da bylece zgn bir zme kavuur.
Bu sreklilik, yerli Pawnee'lerin mevsim tremlerini dzenle
yen kalpta da belirgindir: kutlamann yapld kulbenin direkle
ri, ynlerine gre, deiik renklere boyanm drt cins aa arasn
dan seilir, bunlar ynlerin karldr, ynler mevsimleri simge
ler, mevsimlerin bir araya gelmesi de yl oluturur.

kavak ak gney-bat
gney ... yaz z
::;; negundo ... krmz ... gney-dou. <t:::
<t::: yl ::;;
N karaaa ... kara kuzey-dou
:J
kuzey ... k <t:::
N
st Sar kuzey-bat.

Trden ya da trler beinden aklkla bir zellikler ya da


ulamlar dizgesine geilmesi, Melanezya rnekleriyle de gsterilebi
lir. Torres krfezi adalarndan Mawatta'da hayvan ad tayan oy
maklarn, tre gre, yersel ya da denizsel, sava ya da barl
olarak beklendiini daha nce belirtmitik. Kiwai'lerde, sagu in
sanlaryla hintpatatesi insanlar arasndaki bir kartlk, iki amb
lemle dile getirilir: plak kadn ve "romb"(1) amblemleriyle. Ama
buna "hintpatateslerinin anas" ad verilir ve mevsimlerin birbirini
izleyiiyle yel dzeninin de karldr. Trobriand adalarnda, bir
ku, bir memeli hayvan, bir balk v.e bir bitki arasnda, her oymak
kendine gre bir denklik kurard. Salomon adalarnn ikili dizgele
ri, ya iki ku: yaban horozu ve kzburun, ya iki bcek: fazna ve
peygamber devesi, ya da kart davranlar somutlayan iki tanr:
Bilge beyle Beceriksiz bey kullanrd. (Frazer, cilt II, deiik sayfa
lar.)
Bylece, seilen izgeye gre, kartlklarn mantksal kesinlii
nin eitsiz biimde belirebilecei, bunun iin tr farkllklar gerek
medii grlyor. Sioux'larm snflandrma kalplar bu konuda iyi
1) Amerika, Avustralya ve Yeni-Gine'de kullanlan basit bir alg. Bir ipin ucuna balanan iki
tahta parasndan oluur, tahtalar sallanarak ya da dndrlerek alnr. (.N.)
Ulamlar, eler, Trler, Saylar 177

bir rnektir, nk ortak bir izlek evresinde eitlemeler olutu


rur; dizgeyi belirtmek amacyla benimsenen anlambilimsel dzey
deiir yalnzca.
Btn boylarn halka biimi konak yerleri vardr, kusursuz bir
ap bunlar ikiye bler. Ama biroklarnda bu belirgin ikilik bir
l blnme ilkesini gizler, bu ilkenin simgesel nedeniyse boydan
boya deiir: Winnebago'larn oymaklar bir yarda teki yardaki
nin iki katdr (biri 8, biri 4); Omaha'larn 10 oyma iki yar arasn
da eit olarak blnmtr, ama birinin iki nderi vardr, tekinin
tek bir nderi; Osage'larda, her yarda 7 oymak vardr, ama yarlar
dan biri alt-yarlara ayrlr, teki badaktr. Kartln gerekle
me biimi ne olursa olsun, durumda da, basit biimi yukar ya
da gk yars rneklendirir, karmak durumu da aa ya da yer
yars.
te yandan, gene yarlar dizgesinde kalmak istersek, yuka
r/aa kartl, btn beklerde ikin olarak bulunursa da her
zaman ak bir biimde dile getirilmemitir. Gerekten de, tek tek
ya da birka bir arada olmak zere, deiik biimlerde belirtildik
lerini grrz: gk/yer, gkgrlts/yer, gndz/gece, yaz/k,
sa/ sol, bat/dou, erkek/dii, bar/sava, bar-sava/gvenlik
av, dinsel etkinlikler/siyasal etkinlikler, yaratma/srdrme, dura
ganlk/ devini, kutsal/ din-d... Sonra, topluluklara (ya da ayn
topluluk iinde, durumlara) gre, kimi zaman ikili, kimi zaman da
l yn ne kar; kimileri, rnein Winnebago'lar, beli bir dizge
biiminde dzenler bunu, buna karlk Ponca'lar ikili dizgeyi drt
l bir dizgeye ayrr: toprak ve su, ate ve yel.
Ayn biimde, Algonkin'lerde, 40 ya da 50 Ojibwa oymann
grnte bir anlam tamayan, ama memeli oymaklar, balk oy
maklar, ku oymaklar biiminde beklendirilebilen oulluun
dan Mohican'larn daha ak dzenine (bunlarda oymaklar
"fratri"ye(ll ayrlm, fratrilerden birindsi kurt, ay, kqpek, opossom
oymaklarndan, ikincisi kk kaplumbaa, byk kaplumbaa,
amur kaplumbaas, ylan bal, ncsyse hindi, turna, tavuk
oymaklarndan olumutu), buradan da srasyla kurt, kaplumbaa
ve hindiden oluan ve toprak, su ve havaya baland ak olan
toplulua indirgenmi olduuna gre, mant hemen seziliveren,
alabildiine yalnlam Delaware dzenine gelinebilir.
La Flesche'in derleyip yaymlad ve daha nce szn ettii
miz (s. 79-80) Osage tremlerinin geni btncesi, "somut snflan
drclar"n birbirlerine evrilebilirliinin kimi zaman birer kantla-
1) Snrl bir yerleim alannda oymaklarn oluturduu bir toplumsal birlik (.N.)
178 Yaban Dnce

ma nitelii de tayan rneklerini bol bol nmze serer: hayvanlar


ve bitkiler, sonra saylar, ynler ve ana-ynler gibi "soyut snflan
drclar". rnein yay ve oklar oymak adlar dizelgesinde yer alr,
ama burada yalnzca retilmi nesneler sz konusu deildir. Dua
ve yakanlarn metni, bir okun karaya, bir okun krmzya boyan
dn ve bu renk kartlnn gndz ve gece kartlnn kar
l olduunu ortaya koyar; ayn simgecilik i yz krmzya, d
yz karaya boyanan yayn renklerinde de karmza kar: srasy
la bir krmz, bir kara ok atarak krmzl, karal yay kullanmak,
gndz ile gecenin birbirini izleyiiyle llen zamann varln
dile getirmektir. (Bkz. La Fleschc 2, s. 99 ve 3, zellikle s. 207, 233,
364-365.)
Somut snflandrclar kavramlar yanstmakla kalmaz yalnz,
duyulur biimleriyle, mantksal bir sorunun zmlendiini ya da
bir elikinin aldn da ortaya koyabilir. Karmak bir Osage t
remi, trenin yrtcs iin bir ift ark yapmyla birlikte gider.
Metinlerin zmlenmesi arn gnlk kullanm ilevinden ok
baka bir ey ortaya koymasa, bir giyim gesine gsterilen bu zel
zen bizi artabilirdi: kltrel bir nesne olan ark, yryen kii
nin ineyip ezdii "kt" otla kartlar; bylece de dmanlarn
ezen savann karl olur. Osage'larn toplumsal-acunsal dze
ninde, sava ilevi otun da bal bulunduu yersel yary art
rr. yleyse birincisi iin topraa balanmasna karlk, ikincisi,
iin "kart-toprak" olarak belirdiine gre, arn zel simgeseli
genel simgeselle eliiyor demektir. Tremin bu ayrnts, retilmi
nesnenin deikenlii diyebileceimiz eyle aydnlanr: iyice tren
sellemi bir yapm teknii bu deikenlii dzeltmeye yarar. (Bkz.
a.g.y. 3, s. 61-67.)
Osage dncesinde, ayn zamanda en byk mantksal gle
donanm olan en byk ve yaln kartlk, iki yarnn: Tsi'-zhu
(gk) ile gerek Hon'-ga (salam toprak) ve Wa-zha'ya (su) blnen
(Hon '-ga' yarlarnn kartldr. Buradan yola klarak en somut
ya da en soyut alanlarla bir uyarlklar dizgesi kurulup karmak bir
"dilbilgisi" oluturulur. Sz konusu dizgede ilk kalp bir "tezgen"
ilevi grerek ikili, l, drtl ve daha ok sayl baka kalplarn
buzsullanmasn balatr. lk batan da ana-ynler gelir, nk, er
ginleim kulbesinde, gk ile yer kuzey ve gney olarak, salam
toprakla su da dou ve bat olarak kartlar.
kinci olarak, ift ile tekin kartlndan gizemli bir saybilim
kar. Bir baka blmde belirttiimiz gibi, 6 rakam gk yarsnn,
7 rakam yer yarsnndr, toplamlar 13'se, acunsal dzlemde, do-
Ulamlar, eler, Trler, Saylar 179

an gnein (bir yarm-gnetir bu) nlarnn saysnn, toplumsal


dzlemde de yetkin bir savann (sava ilevi bir araya gelmeleri
boyu oluturan iki yardan birinin tekelinde bulunduuna gre, bu
sava bir yarm-adamdr)* baarmas gereken parlak eylemlerin
karldr.

"Bylece, boyun iki byk blmnn nitelik ve birli


i bir insan ya da bir hayvan biimi altnda simgelenebi
lir, ama Hon '-ga blm insan ya da hayvann her zaman
sa yann, Tsi '-zhu blmyse sol yann gstermek zo
rundadr. Bu doann ikilii ve birlii kavram toplum
dzenine yansmakla kalmyordu: eski zamanlarda, kii
sel davranlar biiminde bireylerin kafasna yerlemi
durumdayd; rnein Hon'-ga blmnn yeleri nce
sa arklarn, Tsi'-zhu blmnn yeleriyse nce sol
arklarn giyerlerdi." (La Flesche 3, s. 1 15.)

Burada bir ayra aarak mantksal bir rnein pratik uygula


masna gsterilen bu ince zenin olaand bir olgu olmadn
vurgulayalm. Hawaii'de, bir nderin lmnde iddetli yas gste
rileri yaplrd. Gsteriye katlanlar, petamallarn her zaman ol
duu gibi bellerine deil, boyunlarna balarlard. Bylece giyim
asndan yukaryla aann ters yz edilii cinsel serbestlikle bir
likte giderdi (ve hi kukusuz onu belirtirdi.) Yukar ile aa ara
sndaki kartln nemi pek ok yasaklamada dile getirilirdi: iin
de yiyecek bulunan bir kab zerine birinin basm ya da oturmu
olabilecei herhangi bir nesneyle rtmek, bir yastn stne otur
mak ya da ayan koymak bir mindere ban koymak, iinde yiye
cek bulunan bir kabn zerine oturmak, kadnlar iin de ayba be
zi olarak kemerin aasna den eteklerin bezinden baka eyler
den alnm bezler kullanmak, vb. yasakt:

"Benim kklmde, Beyazlarn baz baz, yukar


nn olann (ma !una) yukarda, aann olann (ma lala)
aada kalmas gerektiini bilmezmiesine, alt arafla
st arafn yerlerini deitirmek gibi korkun bir treleri
bulunduundan sk sk szederlerdi ..."
"Bir gn, akrabam 'Ilala-'ole-o-Ka'ahumanu'nun y
nettii bir hula okulunda, dncesiz bir kz renci om
zunu giysisiyle rtmt. Hula'nn retmeni de: "Yuka-
Metinde bulunmayan bu yorumun sorumluluunu kendi zerimize almamz gerekiyor.
1 80 Yaban Dnce

rnn olan yukarda, aann olan aada kalmaldr", di


yerek serte azarlamt kendisini. (Ka luna, na luna na ia;
ko lala na lala na ia.)" (Hqndy ve Pukui, s. 182, ve s. 1 1, 12,
157.)

Daha yeni incelemeler de (Needham 3, Beidelman) Kenya ve


Tanganika'da yaayan Afrika boylarnn kendileri iin temel bir
kartlk olan sa ve sol kartln (grne baklrsa, bu kartlk
ayak dzeyinde olmaktan ok el dzeyindedir, ama Osage'larn alt
ulara zel bir nem verdiklerini de grdk) nasl bir incelik ve ti
tizlikle kullandklarn gstermektedir. Kaguru erkei ak edimle
rinde sol elini, Kaguru kadnysa sa elini (yani her cins ar olma
yan elini ) kullanr. yiletiriciye bakm balamadan nce ilk deme
sa elle, son deme sol elle yaplr, vb. Nijerya'nn Sahel blgesinde
yaayan gebe Peul'ler olan Afrika Bororo'lar da, Kaguru'lar gibi,
sa yan erkee ve -zaman dzleminde- nceye, sol yan kadna ve
sonraya balar grnrler*; buna kout olarak, erkek "hierari"si
gneyden kuzeye, kadn "hierari"siyse kuzeyden gneye 'doru
gider. Bunun sonucu olarak, konaklama yerlerinde, kadn asmaka
baklarn bykten ke doru giden bir sraya gre, en by
n gneye koyarak yerletirir, erkekse danalarn buna ters d
en bir sraya gre balar. (Dupire.)
imdi Osage'lara dnelim. Bunlarda 13 rakamnn nce iki top
lumsal bein, sa ile solun, gneyle kuzeyin, yazla kn toplam
n oluturduunu grmtk; bundan sonra somut olarak zglle
ir ve mantksal olarak geliir. Doan gnee bakan insan (ayn za
manda da douya kadar ve bylece gerekten gneyi sana, kuze
yi soluna alr**), her trl yaamn kaynan ululam olur, 1 3 ra
kam da bu do(l.n gne imgesinde iki enin: 6 ile 7'nin gkle ye
rin, vb. birliini simgeleyebilir. Ama, bir yldza balanmas bak
mndan, gne simgecilii zellikle gk yarsnn payna der. 13
rakamnn bu kez teki yarnn alt-beklerini ilgilendiren teki so
m t zgllemeleri bundan kaynaklanr: salam toprak oymaklar
n)fl kahramanlk eylemlerini gstermek iin 13 ay izi, su oymakla
rnnkini belirtmek iin 13 st. (La Flesche 3, s. 147.)
Demek ki, 13 says ifti! bir insan tmlnn anlatmdr:
Ayn blgedeki benzer bir uzamsal-zamansal dizge konusunda, Bkz, Diamond.
Gnein yaamn yararl ve verimli klmas ve onu uzun sre yaayacak bir soyla kutsamas
yolundaki cokulu isteini dile getirmek iin, trenin yrtcs krmzya boyanr, sonra
yze bir yanaktan ykselip alnn ortasna karak br yanaa dek inen bir kara izgi ekilir.
Bu izgi dnyann karanlk evrenini canlandrr ve "tuzak" ya da her yaamn iine kapatlp
tutsak olarak alkonulduu sur olarak adlandrlr. (La Flesche 3, s. 73.)
Ulamlar, eler, Trler, Saylar 181

boy bakmsz iki yardan olutuuna gre ortak (nicel olarak, biri
yaln, biri blnm; nitel olarak, biri bar, teki sava iin grev
lendirilmi) ve bireysel, ama ayn biimde bakmsz (sa ve sol).
Tmlk olarak, ift ile tekin, ortak ile bireyselin, toplumsal ile r
genselin bu birlii l bir acunsal rnein etkisi altnda ayrlacak
tr: bir gk "on ", bir yer "on ", bir de su "on " olacaktr.
gelerle yaplan bu izgelemeye en sonunda trlerle yaplan bir iz
geleme eklenecek, burada biri 6, biri 7 "hayvan"dan oluan iki
bek, kartlarn belirmesiyle iki katna kacak, bylelikle (nce
den kestirilebilecei gibi) en somut dzeyde yer alan dizgenin bi
rimlerinin saysn 26'ya ykselecektir. 7 hayvanla kartlar aa
daki tabloyu oluturur:

hayvanlar kartlar
vaak eri boynuzlu, gen, erkek geyik
boz kurt boz boynuzlu, gen, erkek geyik
erkek puma kara boynuzlu, olgun, erkek geyik
kara erkek ay kurtuk (bcek?) dolu tepecik
erkek bizon yar, dik kaya
ren geyii iekleri gnee doru dnen bitki
(Silphium laciniaturi)
geyik* kartsz, gc kamasndadr.

Alt hayvanl dizge bu kadar ak deildir. Her ikisi de (biri


gen, biri olgun olmak zere) rekunla kartlatrlan iki bayku e
idini, hindiyle kartlatrlan byk kartal, son olarak da, anlal
d kadaryla, rmak midyesini (bu midyenin kabuu gnei sim
geleyen sedef kpelerin yapmnda kullanlr), bizon tyn (?) ve
kk pipoyu (?) kapsar.
Bylece -balangta basit bir kartlk olan- mantksal bir yap
demet biiminde alr, bu alma da biri saysal biimiyle soyut,
br nce ilkel, sonra zgl bii miyle somut olmak zere, iki
dorultuda gerekleir. Her dzeyde, birtakm anlambilimsel kes
tirme yollar en uzak dzeylere ulamay salar. Ama ele aldklar
mzn en zellemii olan trler dzeyi dizgenin bir tr snr ya da
Geyiin korkak davranmas safra kesesi bulunmamasndan ileri gelir. kili bir rol vardr:
bunlardan biri besinseldir, nk eti en dzenli hayvansal besin kayna olarak grlr; bu
adan, drt ana bitkiden: Nelumbo lutea, Apios aplos, Sagittaria latifolia, Falcata comosa 'dan ge
len bitkisel besine benzer. Geyikle bu drt bitki boyun yaamnn temelini oluturur, sava
larn ilk grevleri bunlar bulduklar alanlan savunmaktr (a.g.y., s. 129-130.) te yandan, ge
yiin kltrel bir rol vardr: kadnlarn diki dikmekte, erkeklerin oklarnn tyn bala
makta kullandklar kiriler onun bedeninden salanr (a.g.y., s. 322.)
182 Yaban Dnce

durma noktas deildir: eylemsizlie dmeden, birok dzlemde


gerekleebilen, yeni yeni dalma ve toplanmalarla ilerlemesini
srdrr.
Her oyman bir "yaam simgesi" -totem ya da tanrs- vardr,
onun adn alr: puma, kara ay, byk kartal, gen geyik, vb. By
lece oymaklar, birbirlerine gre, bir ayrmsal sapma araclyla ta
nmlanrlar. Bununla birlikte, tremsel metinler, her ayrc seimi
btn trler iin ortak olduu varsaylan bir deimez nitelikler
dizgesine dayandrr. rnein pumann kendi adna sylediini
her tr kendisi konusunda da kesinler:

"Ayaklarmn altna bak, rengi kara,


Kmrm ayaklarmn altndan yaptm,
Kckler (insanlar) de kmrlerini benim
[ayaklarmn altndan yaptklarnda,
Her zaman kmrleri olacak ki kolayca
(ileyecek derilerine yaam yolunu izlerlerken.
Burnumun ucuna bak, rengi kara, vb.
Kulaklarmn ucuna bak, rengi kara, vb.
Kuyruum un ucuna bak, rengi kara, vb."
(La Flesche , s. 1 06-107.)

Bylece her hayvan bir uyarlk yasasna gre (somak=gaga,


vb.) blmlere ayrlr, edeerli blmler birbirleri aralarnda, son
ra da hep birlikte, ayn belirgin nitelie gre yeniden beklendiri
lir: Osage'Iarn atee ve onun rn olan kmre, bunun sonucu
olarak da kara renge: "kara ey"e verdikleri nem nedeniyle, "k
mrl" blmlerin varl, savalarn savaa gitmeden nce uy
mak zorunda bulunduklar zel bir tremin konusudur. Yzlerini
karaya boyamayacak olurlarsa, kahramanlklarn anlatma hakkn
yitirecek, savalk onurlar konusunda bir sav Heri sremeyecek
lerdir. (La Flesche 3, s. 327 vb.) Demek ki, daha imdiden, biri fark
llklara, br benzerliklere ayrlm iki eksenli bir dizge bulunu
yor karmzda:
Ulamlar, eler, Trler, Saylar 183

Kmrl hayvan

kara kara kara vb.


ayaklar somak kuyruk

_ ay
Doal
trler kartal ---'--------'-------1----'-

_geyik _ .__,__
_ ____ _,________,_____+----

_kuu ---+---+-
---l- ---------

vb.

Bylece, ulamlardan gelere, gelerden trlere gemeyi sala


yan zmsel yordam her trn kusursuz bir blmlenmesiyle ge
limekte, btnlk yava yava bir baka dzlemde yeniden sa
lanmaktadr.
Bu ifte blnme ve yeniden toplanma devinimi artsremlilik
dzleminde de gerekleir; (birincisi yeri, ikincisi suyu canland
ran) ay ile kunduzun "arife" tremindeki hayranlk verici arklar
da bunu gsterir: bu iki hayvan, yaklaan k dnemi zerinde d
nr, sonra da, ili<baharn geliinin ve yeniden kavuulan gleri
nin insanlara vadedilen uzun yaamn gvenceleri gibi grnebil
mesi iin, her biri (burada simgesel bir anlamla donanm olan)
kendi zel trelerine gre, ka hazrlanrlar: "Alt ay getikten son
ra ... ay uzun uzadya bedenini incelemeye giriti". Zayflamasnn
belirtilerini sayar (yani klm olan, ama, canl kald iin, ya
amn gcn daha iyi ortaya koyan bir bedenin belirtilerini: b
tn yzey ufalm, ayak parmaklar bzm, topuklar krm,
kaslar gevemi, karn sarkm, kaburgalar km, kollar yumua
m, ene dm, gz ular burumu, aln alm, kllar seyrel
mi). Bundan sonra, 6's bir yana, 7'si bir yana olmak zere, sava
eylemlerinin simgeleri olan izlerini brakr, bunun arkasndan da,
"gnein ssnn havasn titrekletirdii bir blgeye ulamak ze
re", hzl admlarla darya kar. (La Flesche 3, s. 148-164).
1 84 Yaban Dnce

Daha nce de grdmz gibi*, boyun esremsel yaps,


kendi aralarnda totemsel adlar tayan oymaklara blnm
ana bee ayrlm olmasnn da aklad biimiyle, sylenlerin
art-ardalk terimleriyle betimledikleri zamansal bir oluumun sre
delik dzleminde yanstlmasndan baka bir ey deildir: ilk in
sanlar, yeryznde belirdikleri zaman (bu deikeye gre, gkten
gelmilerdiri bir baka deike (Dorsey, 1) yeralt dnyasndan gel
diklerini syler), geli sralarna gre yrmeye balarlar: nce su
insanlar, sonra yer insanlar, en sonra da gk insanlar (La Flesche
2, s. 59-60); ama, topra sularla kapl bulduklarndan, kendilerini
yaanabilir yerle;re gtrmeleri iin, nce su rmceinin, sonra
donuzlan bceinin, sonra ak sln, en sonunda da kara sl
n yardmna bavururlar (a.y., s. 162-165).
Grld gibi, hayvan, "totem", ya da baland tr, hibir
durumda dirimsel bir kendilik olarak anlalamaz; bir organizma -
yani bir dizge- ve bir trn trm olarak, esremlilik ya da art
sremlilik, somut ya da soyut, doa ya da kltr dzleminde, her
hangi bir alan blmek ya da yeniden toplamak iin pek ok ola
naklar salayan bir kavramsal ara olarak belirir.
Dorusunu sylemek gerekirse, Osage'larn yardma ardk
lar hibir zaman kartal deildir. nk, zamana ve durumlara g
re, deiik trlerden kartallar sz konusudur: byk kartal (Aquila
chresaytos, L.), benekli kartal (ayn tr), kel kartal (Heliaeetus leuco
cephalus); vb.; ayrca iin iine deiik renkler (krmz, ak, benekli,
vb.) girer, hayvanlar da yaamlarnn deiik dnemlerine gre gz
nne alnr: gen, olgun, yal, vb. Hayvann kendisiyle deil de
hayvan araclyla gerek bir dizge oluturan bu boyutlu dizey,
dncenin nesnesini oluturur ve kavramsal bir ara salar**.
Benzetme fazla baya kamasa, bu arac dilim dilim ya da para
para patates doramakta kullanlan apraz maden azl mutfak
aralarna benzetebilirdik: "nceden tasarlanm" bir kalp btn
grgl durumlara uygulanr, onlarla yeterli bir yaknl bulundu
u iin de elde edilen eler birtakm genel zellikleri korur. Para
larn says her zaman ayn deildir, her birinin biimi de zde ol
mayabilir, ama ortadan gelenler ortada kalr, evreden gelenler de
evrede ...

***
Bkz. yukarda, s. 92-93.
"Biz atalarmzn sylencelerde sylenildii gibi gerekten drtayakl, ku, vb. olduklarna
inanmyoruz, diye aklyordu bir Osage. Bu nesneler daha yksek bir eyin wa-wi '-ku-ska'
ye1eridir (simgeleridir) yalnzca." a. O. Dorsey , s. 396.)
Ulamlar, eler , Trler, Saylar 185

Ara (bu nedenle de en sk kullanlan v e e n verimli) snfland


rc olarak, trler dzeyi an yukarya doru, yani geler, ya do
ru, zel adlar dorultusunda daraltabilir de. Bu son yn bundan
sonraki blmde ayrntl olarak ele alacaz. Bu ifte deviniden
doan a btn dzeylerde kendini gsterir, nk bu dzeyler ve
dallar ok deiik biimlerde belirtilebilir: adlandrmalar, giyim
farkllklar, beden resimleri ve dvmeleri, yaama ve davran bi
imleri, ayrcalklar ve kstlamalar. Bylece, bir noktaya dek her
dizge, Saussure'n dizimsel bantlarla armsal bantlar ara
snda yapt ayrma uygun dfen, biri yatay, biri dikey iki eksene
gre tanmlanr. A ma, sylemden farkl olarak, "totemsel" dfnce
nin sylense! dnce ve iirsel dnceyle bir ortak yan vardr,
bu da, Jakobson'un sonuncusu konusunda ortaya koyduu gibi, e
deerlilik ilkesinin iki dzlem zerinde de etkin olmasdr. Bildiri
nin ierii deimeden, toplumsal bek onu ulamsal (yukar / aa
), esel (gk/yer) ya da trsel (kartal / ay) bir kartlk biimin
de, yani farkl szlksel gelerle izgeleyebilir. Toplumsal bek, bil
dirinin iletilmesini salamak iin, ayn biimde birok szdizimsel
yordam arasnda bir seme de yapabilir: tek bana ya da birleik
olarak kullanlan adlandrmalar, "amblem"ler, davranlar, kstla
malar, vb*.
Ayr ayr ele alndklar zaman, bir banliy villas ya da bir hisar, oluturucu blmleri ve
evreyle bantlar iinde birer dizimsel btndr: geleri arasnda yan-yanalk bantlar
vardr: kapsayanla kapsanan, nedenle sonu, amala ara, vb. Yaptak olarak, llyk-Umut
lar'da Mr. Wemmick'in giriip gerekletirdii ey, (Bkz. yukarda s. 53), bu iki srann ele
ri arasnda dizisel bantlar kurmaktr: konutunu belirtmek iin villa ile ato arasnda, su ye
rini belirtmek iin havuz ile su hendei, girii belirtmek iin basamakl kapyla ekme kpr,
marullarn belirtmek iin salatalarla erzaklar arasnda bir seme yapabilir. Bu noktaya nasl
gelmitir?
Bir kez, atosunun kltlm bir rneke olduu a9ktr: gerek bir ato deil, simge ilevi
gren birtakm gizleme ve dzenlemelerle "belirtilen" bir atodur. Gerekte, bu dnmler
le gerek bir ato elde edememitir, ama dleri birok tutsaklklara boyun enesini gerek
tirdiine gre, gerek bir villay basbaya yitirmitir: rahata oturmak yerine, ev yaam bir
tren davranlar dizisi olup kar, bunlarn zenle yinelenmesi, tek gerek olarak, ayn l
de gerek d iki dizimsel zincirle (hibir zaman varolmam atonunkiyle gzden karl
m villannki) dizisel bantlar kurmaya yarar. Demek ki, yaptakln ilk zellii dizimsel
zincir paralaryla bir diziler dizgesi kurmaktr.
Ama bunun tersi de ayn lde dorudur; nk Mr. Wemmick'in atosu yal babann sa
rl nedeniyle gerek bir deer kazanr: bir ato doal olarak toplarla donatlmtr; baba
nn kulaklar da yle ar iitir ki, ancak top sesleri ulaabilir ona. Babann sakatl nedeniy
le, dizimsel zincir, kent dndaki villannki, nesnel olarak kopmutur. Baba ile oul, yalnz
olduklarndan, aralarnda herhangi bir ba kurulmadan, yan yana yaarlar. Her gn saat
9'da atlan topun aralarnda bir etkin iletiim kurabilmesi iin villann kale olmas yeter. By
lece dizisel bantlar dizgesinden yeni bir dizimsel zincir kar. Pratik bir sorun zmlen
mitir: villada oturanlar arasndaki iletiim sorunu. Ama bunu gerek ile imgeselin tmyle
yeniden dzenlenmesi, eretilemelerin dzdeimece, dzdeimecelerin eretileme nitelii
kazanmas salamtr.
186 Yaban Dnce

Altndan kalklmas\ ok zor bir i olmasa, bu snflandrmala


rn da bir snflandrmasna giriilebilir. O zaman dizgeler kullan
dklar ulamlann saysyla -yirmi, otuz ya da daha fazla- ge ve bo
yutlarn say ve seimlerine gre ayrlabilir. Sonra da bunlar byk
ve kk snflandrmalar olarak belirlenebilir. Bunlardan birincisi
ok sayda hayvan ve bitki trnn (Aranda'lar 400' akn tr ta
nrlar) totemler dizisine alnmasyla, ikincisiyse bir bakma hepsi
de ayn trn snrlar iinde yer alan totemlerle nitelenir. rnein
Afrika'da Banyoro ve Bahima'larn oymaklar inein zel tiplerine
ya da blmlerine gre adlandrlr: izgili i nek, kahverengi inek,
gebe inek, vb.; inek dili, inek ikembesi, inek yrei, inek bbrei,
vb. Dizgeler boyutlarnn saysna gre de belirlenebilir: kimileri
yalnzca hayvansal, kimileri yalnzca bitkiseldir, kimileri retilmi
nesnelere bavurur, kimileri de deiik sayda boyutu yan yana ge
tirir. Yaln (oymak bana bir ad ya da bir totem) ya da ok ynl
olabilir. rnein kimi Melanezya boylarnda her oymak birka to
temle tanmlanr: bir ku, bir aa, bir memeli hayvan, bir balk.
Son olarak, dizgeler badak olabilir. rnein Kavirondo'da totem
dizelgeleri ayn tip gelerden oluur: timsah, srtlan, leopar, ebek,
atmaca, karga, piton, mangust, kurbaa, vb. Bateso'larn totem di
zelgelerinde grld gibi ayrk da olabilirler: koyun, ekerka
m, kaynam etin kemii, mantar, karaca (birok oyman ortak
totemidir), yasak karaca grme, kaznm kafa, vb. Avustralya'nn
kuzey dousunda yaayan kimi boylarda da yle dizelgelere rast
lanr: cinsel tutku, delikanllk, deiik hastalklar, belirli yerler,
yzme, iftleme, mzrak yapm, kusma, deiik renkler, deiik
ruhsal durumlar, scaklk, soukluk, ceset, hayalet, tremde kulla
nlan deiik teberiler, deiik retilmi nesneler, uyku, ishal, di
zanteri, vb.*
Bylece bir snflandrmalar snflandrmas pekala tasarlana
bilir, ama bunu gerekletirmek iin yle ok belge taramak, yle
deiik boyutlar gz nne almak gerekir ki, kendilerine ilikin
bilgilerimizin yeterince zengin, kesin ve birbirleriyle karlatrla
bilir olduu toplumlarla yetindiimiz zaman bile, makinalarm yar
dmna bavurmadan edemeyiz. yleyse gelecekteki bir yzyln
/bu dunbiliminin gerekletirecei bu izlenceyi anmakla yetinelim
ve, kolaylk olsun diye, totemsel ile diye adlandracamz eyin
en basit zelliklerine dnelim. Karmakl konusunda bir gr
* ster kavramsal nitelikte bir kendilik, isterse, ounlukla grld gibi, sk sk ortaya kan
ve bylece srekli bir yaamlar bulunduu dnlen nesne, etkinlik, durum ya da nitelik
snf ve trleri sz konusu olsun, fizik ya da ruhsal ortamn her trl srekli gesinin totem
roln alabildii anlalyor. (Sharp, s. 69.)
Ulamlar, eler, Trler, Saylar 1 87

edinebilmek iin, bir izim yardmyla, ama tr dzeyinden bala


yarak ve hem trlerin, hem de bedenin blmlerinin saysn say
maca olarak e i ndirgeyip hcrenin yalnz bir parasn betimle
mek yetecektir (ek. 8).
Grld gibi, tr nce grg! gerekletirmelere el vermek
tedir: Fok tr, Ay tr, Kartal tr; bunlarn her biri (bunlar da
izimde ayn biimde 3'e indirgenmitir) bir dizi birey iermekte
dir: foklar, aylar, kartallar. Her hayvan blmlere ayrlarak (ba,
TR

Bo l

BREY
ekil. 8
Totemsel ile
188 Yaban Dnce

boyun, ayaklar, vb.) bunlar da nce her trn iinde (fok balar,
fok boyunlar, fok ayaklar), sonra btnn iinde, blm tipleri bi
iminde zmlenebilmektedir: btn boyunlar ... Son bir beklen
dirme de yeniden bulunmu btnl iinde bireyin rnekesini
yeniden kurmaktadr.
Demek ki, btn, okluk iinden birlii, birlik iinden oklu
u, kendilik iinden eitlilii, eitlilik iinden kendilii szen bir
tr kavramsal aygt oluturmakta. Orta dzeyinde kuramsal olarak
snrsz bir genileme olana v;_.rdr, iki tepesindeyse ar kavray
olarak daralr (ya da alr), ama birbirine bakml ve ters olarak,
ayn zamanda da belirli bir arplmaya urayarak.
Burada kullandmz rneke tasarladmz eksiksiz rnek
enin ok kk bir paras kukusuz, nk doal trlerin says 2
milyon dzeyinde, tasarlayabileceimiz bireylerin saysysa son
suzdur, ayrca belirlenip adlandrlan beden blm ya da organla
rnn says kimi yerli dillerinde 400 dolaylarna ykselir. (Marsh
ve Laughlin.) Sonra, grnd kadaryla, hayvanbilimsel ve bit
kibilimsel evrelerinin ayrntl bir dkmn yapmam, bu ev
reyi zgl terimlerle betimlememi insan toplumu yoktur yery
znde. Belirli bir byklk basama ya da birtakm snrlar ng
rebilir miyiz? Budunbilimsel-hayvanbilimsel ve budunbilimsel-bit
kibilimsel yaptlar incelendii zaman, ender olarak rastlanan kimi
kurald durumlar bir yana, belirlenmi t r ve eitlerin birka y
z bulduu, 300'le 600 dolaynda olduu anlalr. Ama bu tr ya
ptlarn hibiri eksiksiz deildir, nk gerelerin toplanmasna ay
rlan zaman da, bilgi vericilerin say ve yetenei de, soruturmac
nn kendi yetenei, kendi bilgi ve ilgileri de snrldr. yleyse, ger
ek rakamn bundan bir hayli yksek olduunu varsayarsak, pek
de yanlm olmayz. stelik en iyi almalar da bu varsaym do
rular:

"Hanunoo'lar yerel bitki evrenlerini en alt kartlk d


zeyinde (son dzeyde) halk bilgisi asndan, karlkl
olarak birbirlerini dlayan 1800'den fazla taxa 'ya bler
ler, oysa -tr terimleriyle- ayn bitki rtsne ilikin ola
rak, bitkibilimcilerin bilimsel adan tanmladklar ta
xa 'larn says 1 300' bulmaz." (Conklin 4.)

Snflandrm sorunlarnda uzman olan bir budunbetimciden


aldmz bu metin, ilgin bir biimde, Tylor'n haham felsefesine
ilikin bir gzleminde yanksn bulur:
Ulamlar, eler, Trler, Saylar 1 89

" ...rnein 2100 bitki trnden her birine gn yuka


rsndan yazgsn ynlendirecek bir melek ayrr ve hay
vanlarla bitkilerin karmlarn nleyen dinsel yasa bu
dnceye dayandrr." (Tylor. cilt il, s. 246).

Bilgilerimizin bugnk durumunda, 2000 rakam, byklk


basama olarak, szl gelenee dayal budu nbilim-hayvanbilim
ve budunbilim- bitkibilimlerin bellek ve tanmlama gcnn eii
ne denk der gibi grnmektedir. Bu eiin iletiim kuram a
sndan birtakm anlaml zellikleri bulunup bulunmadn bilmek
ilgin olurdu.

,. ,. ,.

Bir gzlemci, yakn bir gemite, Senoufo'larn erginleim t


remlerini incelerken, belirli bir sra uyarnca acemilere gsterilen
ve bir bakma kendilerine verilen eitimin taslam oluturan 58
heykelciin ilevini ortaya koymutur. Bu heykelcikler hayvanlar,
kiileri gsterir, ya da birtakm etkinlik biimlerini simgeler; de
mek ki, her biri bir tr ya da bir snfn karldr:

"Eskiler aralarna yeni katlacaklara belli bir sayda


nesne gsterir ... Kimi zaman ok uzun olan bu dkm bir
tr simgeler szldr, bu simgelerin deiik dzenlen
me biimleri belirtilmitir. Bylece, en gelimi poro'larda,
insanlar gerek bir felsefe grn alan bir dncenin
gstergesel dayanaklarn kullanmay renirler." (Boc
het, s. 76.)

Bu tr dizgelerde, dncelerden imgelere, dilbilgisinden sz


daarcna, her iki ynde de ileyen, srekli bir gidi geli bulun
duu bundan daha iyi sylenemezdi. Ama birok kez altn izdii
miz bu olgu karmza bir glk karr. Daha nce szrt etme
den yapm olmakla sulanabileceimiz gibi, bu tip dizgelerin b
tn dzeylerde "nedenli " olduklarn varsaymak doru olur mu?
Daha dorusu, imgelerin dncelerle, szln dilbilgisiyle s
rekli olarak gl balarla birletii gerek dizgeler karsnda m
yz, yoksa en somut dzeyde -imgeler ve szlk dzeyinde- bt
nn dizgesel niteliinden kuku duymamza yol aacak belirli bir
olumsallk ve saymacalk m grmemiz gerekir? Oymak adlandr
malarndaki mantn ortaya karldnn ileri srld her se-
1 90 Yaban Dnce

ferde karmza dikilmitir bu sorun; ama, daha nceki blmler


den birinde, hemen her zaman, ilk bakta almaz gibi grnebile
cek bir glkle karlaldn gstermitik: tutarl ve eklemlenim
li bir dizge oluturmak savnda bulunan toplumlar da (bu dizgede
arlk ister adlara, ister davranlara, isterse kstlamalara verilmi
olsun) canl insan topluluklardr. Bilinli ya da bilinsiz olarak,
toplumsal yapy ve reme orann srekli klmay salayan evlen
me kurallar uygulasalar bile, bu mekanizma hibir zaman kusur
suz bir biimde ilemez; te yandan, savalarn, salgn hastalkla
rn, ktlklarn tehdidi altndadrlar hep. yleyse tarihin ve nfus
geliiminin bilgelerin tasarlad dzeni her zaman alt st edecei
aktr. Bu trl toplumlarda, esremlilikle artsremlilik durma
macasna yenilenen bir uzlamazlk iindedir, bu uzlamazlktan
stn kan da, grnd kadaryla, her zaman artsremlilik ola
caktr.
Konuyu az nce gz nne aldmz soruna getirecek olursak,
bu dncelerden kan anlam udur: somut beklere doru ne ka
dar ok inersek, her trl mantksal dzenlemeye yan izen, daha
ok bykl, kkl olaylarla aklanan, saymaca ayrm ve adlan
drmalarla o kadar ok karlamay beklememiz gerekir. Uygarlk
la ilk ilikileri yakn bir gemite balam olmakla birlikte, totemle
ri arasnda "Beyaz adam" ve "Denizci" gibi varlklar bulunan kuzey
bat Avustralya boylarndan szedilirken, "Her ey gc! bir totem
dir", denilir. (Hernandez.)
Arnhem toprann dousunda, kimi Groote Eylandt boylar,
her biri 6 oymak ieren 2 yarya ayrlmtr; her oyman bir ya da
birka ayrk totemi vardr: yeller, gemi, su, hayvan ve bitki trle
ri, talar. "Yel" totemi byk bir olaslkla Macassar adallarnn yl
lk gelileriyle ilgilidir, Bickerton adasnda Macassar insanlarnn
gemi yapmalarndan szeden bir sylenin kantlad gibi, "gemi"
totemi de byledir. teki totemler ierilerdeki yerlilerden alnm
tr; sonra, kimilerinin daha yeni alnm olmasna karlk, kimileri
braklma yolundadr.
Bu gzlemlerin yazarnn kard sonuca gre, bu durumda
totemlerin seim ve dalmnda, doal evreyi ikici bir kalba gre,
kavramsal olarak dzenlemeye ynelik bir aba aramak dnce
sizlik olur: "dizelge ... dizgesel bir giriimden ok, tarihsel bir geni
leme srecinin sonucudur." Cara gibi, Wanderer gibi nl gemiler
den, hatta sava srasnda oyman topraklarnda bir hava ss ku
rulmasnn sonucu olarak, Catalina tipi byk nakliye uaklarn
dan esinlenen totemsel arklar vardr. Sz konusu boylarn dilin-
Ulamlar, eler, Trler, Saylar 191

de, totemlerin, sylenlerin, her trl gzel, ender, ilgin nesnenin,


rnein ekici bir benin ya da kk ve sevimli bir ila iesinin ay
n szckle belirtildii de gz nne alnnca, bu trl olaylar kimi
totemlerin kaynanda tarihsel olaylarn bulunabilecei dncesi
ni benimsememizi daha bir kolaylatryor. Olaylardan baka, este
tik esin ve bireysel buluun da olumsalla arlk kazandrd d
nlebilir. (Worsley.)
Bu kitabn birinci blmnde, snflandrma dizgelerinin olu
umunda estetik imgelerin oynad rolden birka kez szetmitik,
Simpson'n "ayn zamanda bir sanat" olduunu syledii (s. 1 90) s
nflandrmn kuramn yapanlar da yadsmaz bu rol. yleyse so
runun bu yn karsnda kaygya kaplmamz gerekmez, tam ter
sine. Ama tarihsel etkenler karsnda ne dnmemiz gerekir?
Dilbilimciler uzun zamandr bilir bu sorunu, Saussure de b
yk bir aklkla zme kavuturmutur. Ama, dil gstergelerinin
(bugn bize o kadar da kesin grnmeyen) saymacal ilkesini ge
tirmi olan Saussure bile, bu saymacaln dereceleri bulunduunu,
gstergenin grece nedenli olabileceini benimser. Bu gzlem yle
sine dorudur ki, diller gstergelerinin grece nedenliliine gre
snflandrlabilir: Latince ininicus (dman) (iinde ani'nin (dost)
kartnn ayn kolaylkla tannamad) Franszca ennen i ' den (d
man) daha gl bir biimde nedenlidir; gstergelerin nedenlilik
dereceleri her dilde deiiktir: Franszca dix-neuf (on dokuz) neden
lidir, vingt (yirmi) nedenli deildir. nk dix- neuf szc, "ken
disini oluturan ve kendisiyle birleen eleri belli eder." Mantkd
gstergenin nedensizlii ilkesi hibir snr konulmadan uygulan
m olsayd, "sonunda tam bir karklk doard; ama dnce
gstergeler kitlesinin kimi blmlerine bir dzen ve dzenlilik il
kesi getirmeyi baarr, grece nedenliliin ilevi de budur". Bu an
lamda, kimi dillerin daha szlkbilimsel, kimi dillerinse daha dilbil
gisel olduu sylenebilir:

"Bir yandan "szlk"le "nedensiz", br yandan "dil


bilgisi"yle "grece nedenlilik" her zaman eanlaml oldu
undan deil; ama ilkede ortak bir ey vardr. Aralarnda
dizgenin devindii iki kutup gibidir bunlar, dilin devini
mini paylaan iki kart akmdr: szlkbilimsel arac, ne
densiz gstergeyi kullanma eilimi, bir de dilbilgisel, ara
cn, yani kurma kuralnn yelenmesi. (Saussure, s. 183.)

Demek ki, Saussure'e gre, dil saymacalktan nedenlilie do-


1 92 Yaban Dnce

ru gitmektedir. Buna karlk, imdiye dein incelediimiz dizgeler


nedenlilikten saymaala doru gider: kavramsal kalplar (en son
noktada, basit ikili kartlk) ilerine baka yerlerden alnm geler
sokulmak zere srekli olarak zorlanr; bu eklenmeler de, hi ku
kumuz olmasn, ou kez dizgede bir deiime yol aar. Kimi za
man da kalba szmay baaramazlar, o zaman dizgenin ileyii bo
zulur, ya da geici olarak durmak zorunda kalr.
Otuz dolaynda Avustralya boyundan artakalp da krka yakn
konuttan, denetim altnda tutulan ve kzlara ve olanlara gre ayr
lan birka yatakhane, bir okul, bir revir, bir tutukevi ve birka dk
kandan olumu bir hkmet kampnda bir araya getirilen (1 934)
900 dolaynda insan, tarihle dizge arasndaki bu sava ok ackl
bir biimde dile getiriyordu. Bu arada misyonerler (yerlilerin tersi
ne) sevinle svayabilirlerdi kollarn: drt aylk bir sre iinde, n
giliz protestanlarnn, presbiteryenlerin, Kurtulu Ordusu'nun,
anglikanlarn, Roma katoliklerinin burada kuyrua girdikleri g
rlmt ...
B ir tartma amak amacyla anmyoruz bu olaylar, geleneksel
inan ve trelerin ayakta tutulmasnn byk lde olanakszlat
n vurgulamak iin anyoruz. Bununla birlikte, bu toplama kar
snda yerlilerin ilk tepkisi, ilgili blgenin tmnde, yarlara ve ke
simlere dayal boy yaplarna uyum kazandrmak zere, ortak bir
terim daarc ve uyarlk kurallar benimsenmek olmutu. Kesimi
sorulduu zaman, bir birey yle yant verebiliyordu: "Kendi bl
gesel dilimde u ya buyum, yleyse burada Wungo'yum."
Totemsel trlerin yarlar arasnda paylalmas hep ayn biim
de gereklemi gibi grnmemektedir, bunun da alacak bir yan
yoktur. Ama bilgi vericilerin her sorunu zmelerindeki dzenlilik
ve dizge anlay daha da arpcdr. Bir blge dnda, opossom
Wuturu yarsnndr. Tatl su, kyda Yanguru yarsnndr, ieriler
deyse Wuturu yarsnn. Yerliler, "hemen her zaman, souk deri
Wuturu'ya gider, tyler de Yanguru'ya", derler. Bunun sonucu ola-
. rak, su, kertenkele, kurbaa, vb. Wuturu yarsnndr, tepelikli de
vekuu, rdek ve baka kular da Yanguru yarsnn. Ama kurbaa
opossomunkinin karsndaki yarya konulduu zaman, bir baka
kartlk ilkesi yardma koar: her iki hayvan da sraya sraya gi
der, bu benzerlik kurbaann opossomu n "babas" olmasndan ileri
gelir; anayanl bir toplumda da baba ile oul kar yarlardandr:

"Bilgi vericiler her yarnn totemlerinin dizelgesini


karrken, hep yle bir mantk yrtrler: aalar ve ze-
Ulamlar, eler, Trler, Saylar 1 93

rinde yuva yapan kular ayn yandandr; derelerin ky


snda ya da gl ve bataklklarda yetien aalar, su, balk
lar, su kuu ve su bitkileriyle ayn yardandrlar: "Atma
ca, hindi, uan her ey birlikte alr. Ylan (Python varie
gatus) ("carpet-snake") ve varan kertenkelesi (Varanus
Gould?) ("ground goanna") birlikte alr - eski zaman
larda birlikte gezerlerdi..." (Kelly, s. 465.)

Kimi zaman ayn trn iki yarda birden yer ald olur;
Python variegatus'un ("carpet-snake") durumu budur; ama yerliler
pullarn biimlerine gre drt eit ayrdeder, bu eitleri ikier iki
er yarlar arasnda paylatrrlar. Kaplumbaa eitleri iin de by
l edir. Boz kanguru Wuturu, krmz kanguru Yanguru'dur, ama
dvlerde birbirlerinden uzak dururlar. Baka bir yerli topluluu
su ile atei doal trler arasnda paylatrr: opossom, ar ve varan
kertenkelesi (Varanus erernius? "sand goanna") "atee sahiptir";
Python variegatus ("carpet snake"), Leipoa ocellata ("scrub turkey"),
kertenkele ve kirpi "suya sahiptir" . Gerekten de, sz konusu top
luluun atalar eskiden atei elinde bulundurmutur, dikenli yaz
insanlar da suyu. Birinciler ikincilere katlm ve suyla ate payla
lmtr. Sonra her totemin bir aa tryle zel bir yaknl var
dr, len kiinin oymana gre, mezarlarn stne bu aacn bir.
dal konulur. Bursaria sp.? ("Box-tree") tepelikli devekuunun, kimi
akasya eitleri ("brigalow") kirpiyle kartaln, bir baka akasya (kid
ji) opossomun, sandalaac Python variegatus 'un ("carpet- snake"),
deiik Sterculia ? ' lar ("bottle-tree") varan kertenkelesinindir ("sand
goanna"). Batl topluluklarda, ller, yarlarna gre, yzleri dou
ya ya da batya dnk olarak gmlrd (a.g.y., s. 461- 466).
Bunun sonucu olarak, yerlilere zorla benimsetilen yeni yaama
koullar, uradklar laik ve dinsel basklar nedeniyle toplum d
zeninin karmakark bir duruma gelmi olmasna karn, kurgucu
tutum hep srmektedir. Geleneksel yorumlarn srdrlmesine
olanak kalmaynca, yeni yorumlar gelitirilmekte, bunlar da, nce
kiler gibi, nedenliliklerden (Saussure'n anlad anlamda) ve d
nsel kalplardan esinlenmektedir. Bir zamanlar uzamda yan ya
na bulunmaktan teye gemeyen toplumsal yaplar, her boyun
kendine zg hayvan ve bitki snflandrmalanyla birlikte, birbirle
riyle bantl duruma geliyor. Bilgi vericiler, kendi boy kkenleri
ne gre, ikili kalb kartlk ya da benzerlik rnekeleri uyarnca
dnyor, onu ya akrabalk (baba ve oul), ya yn (dou ve bat),
ya da doal trler arasndaki farkllk ve benzerlikler asndan te-
1 94 Yaban Dnce

mellendiriyorlar. Bu dei ik yordamlarn da bilincine varyor ve


denklik kurallar belirlemeye alyorlar. Hi kuku yok ki, bozul
ma sreci duracak olsayd, bu birleim, btn ynlerin birbirine
uydurulaca toplu bir dizge gelitirmek zere, yeni bir toplumun
k noktas olabilirdi.
rnein dizgenin bir zellii olan mantksal devingenliin
Saussure iin bile bir kartlk oluturmayan eyi amay nasl ba
ard grlmektedir. Diller gibi snflandrma dizgelerinin de say
macalk ve nedenlilik karsnda deiik biimlerde yer alabilmele
ri, ama bunun nedenliliin etkinliini nlememesi bir yana*, kendi
lerinde saptadmz ikili nitelik, saymaca (ya da bize yle grnen,
nk gzlemciye saymaca grnen bir seimin yerli dnce a
sndan nedenli olmadn nasl kesinleyebiliriz?) ynlerin nasl us
sal ynlere eklenip de onlar yozlatrmadn aklamaktadr. S
nflandrma dizgelerini birer "aa'' biiminde gstermitik; aacn
geliimi de szn ettiimiz dnm ok gzel rneklendirir.
Deyim yerindeyse, bir aa alt blmlerinde gl bir biimde ne
denlidir: bir gvdesi bulunmas, onun da dik olmaya ynelmesi ge
rekir. Ama saymacalk pay daha alt dallarda artmaya balar: snr
l olduklar kestirilebilirse de saylar nceden belirlenmi deildir,
her birinin yn ve gvdeden alma as da yle; ama bu ynler
gene de karlkl bantlarla baldr, nk, hem kendi arlkla
r, hem de tadklar yaprak ykl br dallar gz nne alnnca,
iri dallarn ortak bir dayanak noktasna ynelttikleri gleri denge
lemeleri gerekir. Ama, dikkat daha yukar katlara yneldike, ne
denliliin pay azalp saymacln pay artar: u dallarn gc aa
cn dengesini bozmaya ya da ayrc biimini deitirmeye yetmez.
okluklar ve nemsizlikleri ilk zorunluluklardan kurtarmtr on
lar, genel dalmlar, hcrelerinin genlerinde de yer alan bir tasla
n gittike daha kk boyutlarda yinelenmeleri olarak da, istatis
tik dalgalanmalarn sonucu olarak da aklanabilir. Balangta an
lalr olan yap, dallar oaldka, bir tr devinimsizlik ya da
m antksal ilgisizlie ular. Bundan byle, ilk doasyla elimeden,
ok sayda ve ok eitli olaylarn etkisi altnda kalabilir, ama bun
lar ok ge kar ortaya, bu nedenle de aac tanmak ve bir eit
iine yerletirmek isteyen gzlemci iin bir engel oluturmaz.

Gney Afrikal Lovedu'lann syledikleri gibi: "Hi kimse anasnn kamna dnemediine
gre, en iyisi eve dnmektir .. ." (Krige, s. 323.)
A ltnc Blm
Evrenselletirme ve zelletirme

Kimilerinin tarih ile dizge arasnda ortaya kardklarn sandklar


kartlk*, gzden geirdiimiz durumlarda, ancak iki yn arasnda
beliren devingen ilikiden habersiz bulunmamz durumunda beli
rebilir. Birinden tekine bir gei oluturduundan, saymaca olma
yan, artsremli bir kurmaya yer vardr aralarnda. Bu kurma, d
nebileceimiz en basit dizge rneini oluturan ikili kartlktan
yola kar, iki kutbun her birinden yeni geler alnarak yaplr, bu
geler de kendisiyle kartlk, balaklk ya da benzerlik bantla
r bulunduu iin seilir; ama sz konusu bantlarn badak ol

mas gerekmez: her "yerel" mantk kendi bana vardr, dolaysz


olarak birletirilmi iki ge arasndaki bantnn anlalrlnda
dr, bu anlalrlnsa anlambilimsel zincirin her halkasyla ayn
tipten olmas zorunlu deildir. Durum, bir lde, domino talar
m yalnzca bitiik yarlarn deerini gz nne alarak ve oyunun
kurgu sunu bilmeden sralayan, gene de oyunu srdrebilen acemi
oyuncularn durumuna benzetilebilir.
Bunun sonucu olarak, dizgenin mantnn kendi yapsna ka
tlm olan yerel mantklarn oluturduu btnle her noktada a
kmas zorunlu deildir. Bu genel mantk farkl bir nitelikte olabi
lir; o zaman, kullanlan eksenlerin says ve doasyla, birinden
brne gemeyi salayan dnm kurallaryla, son olarak da
dizgenin kendi eylemsizliiyle, yani nedensiz etkenler karsnda,

Ama bu iki kavramn ancak bir snr deeri tadn anlayp benimsemek iin, yzde yz
tarihsel bir budunbilimin savunucularndan bi rinin u yanltan doruya dnm dnce
sini gz nne almak gerekir: "Zande oymaklarnn bugnk durumu ve totemsel balar
ancak Zande toplumunun siyasal geliimi nda anlalabilir, bu k da ok zayf bir k
tr. Farkl budunsal kkenlerden gelip birbirine karm yz binlerce insan! Afrika'da alan
budunbilimci, baz baz, Polinezya ya da Melanezya'da bir yerlerde, adasna gzelce yerle
mi bir kck toplum d kurmaya balar." (Evans-Pritchard 3, s. 121.)
1 98 Yaban Dnce

duruma gre byyp klebilen "alabilirliiyle" tanmlanacak


tr.
Totemsel olduklar ileri srlen snflandrmalar, bunlara ba
lanan inan ve uygulamalar, bu genel dizgesel etkinliin bir y
nnden ya da bir biiminden baka bir ey deildir. Bu adan, bu
raya dein, Van Gennep'in kimi grlerini gelitirip derinletir
mekten baka bir ey yapm deiliz:

"Zorunlu olarak, dzenli her toplum, yalnzca insan


yelerini deil, nesneleri ve doa varlklarn da snflan
drr, kimi zaman d biimlerine, kimi zaman ruhsal
zelliklerine, kimi zaman besinsel, tarmsal, endstriyel,
retimsel ya da tketimse! yararlarna gre yapar bunu ...
Herhangi bir snflandrma dizgesinin, rnein totemcili
in hayvanbilimsel dizgesinin ya da gkbilim dizgesinin
ya da meslek dizgesinin (kastlar dizgesinin) tekilerden
daha nce geldiini dnmemize olanak veren hibir
ey yoktur." (Van Gennep, s. 345-346.)

Bu satrlarn yazarnn onlarn grleri yenileyen niteliinin


kesinlikle bilincinde olduu, sayfann altna ekledii nottan da ok
iyi anlalmaktadr:

"Grld gibi, Durkheim'in gr noktasn benim


semiyorum; Durkheim, (insanlar da iinde olmak zere)
varlklarn ve nesnelerin acunsal snflandrmasnn to
temciliin bir sonucu olduunu dnr (Formes, s. 318);
bense, tam tersine, totemcilikte grlen acunsal snflan
drmann zel biiminin onun bir ayrm bile deil, olu
turucu, ilk ve temel blmlerinden biri olduunu ileri
srmekteyim; nk totemcilie yer vermeyen halklarn
da bir snflandrma dizgesi vardr, bu snflandrma diz
gesi de onlarn genel toplum dzeni dizgesinin temel
gelerinden biridir, bu niteliiyle bysel-dinsel ve laik
kurumlar etkiler. Ana-ynler dizgesi, in ve Fars ikicili
i, Asur-Babil gkbilimcilii, bysel olarak adlandrlan
duyusal uyum dizgesi, vb. bunlar arasnda saylabilir."

Ne var ki, bylesine doru grler iermesine karn, Van


Gennep'in kantlamas tutarlln srdremez, nk totemciliin
kurumsal bir gerek olduuna inanmaktan vazgemez; onu btn
Evrenselletirme ve zelletirme 1 99

tekilerin kendisinden kt bir snflandrma dizgesi olarak gr


mekten vazgeer, ama bir eit iinde nesnel olarak tanmlanabile
cek bir trm gibi, totemcilikte bir zgnlk bulmakta dayatr:

"Bylece, totemsel akrabalk kavram eden olu


ur: fizyolojik akrabalk ... toplumsal akrabalk. .. bir toplu
luun btn insanlarn kuramsal olarak o toplulukta yer
alan varlk ya da nesnelere balayan acunsal ve snflan
drc akrabalk. Totemcilii belirleyen ey ... tpk belirli
bir bakr, kkrt, oksijen bireiminin bakr slfatn olu
turmas gibi, bu enin zel bir bireimidir" (a.g.y.).

Grld gibi, amaca bylesine yaklamken,Van Gennep


geleneksel kesitlemenin tu tsa olarak kalr, kantlamasn bu kesit
lemenin erevesi iinde tutmay seer. Ne var ki, kendi yaptnda
da, kendisinden ncekilerin yaptlarnda da, savna destek olarak
kulland dikkatsiz benzetmeyi temellendirme olana yoktur. Ba
kr slfatnn oluturucu elerinin hibiri yalnzca kendine zg
deildir, ama gene de kimyasal bir cisimdir, nk bireimleri bir
ayrmsal zellikler btn dourur: biim, renk, koku, teki cisim
ler ve dirimsel varlklar zerindeki etkileri, ksacas yalnzca kendi
sinde toplanm olan btn zellikler. .. Hangi biimde tanmlanr
sa tanmlansn, totemciliin buna benzer bir zellii bulunduunu
kesinlemeye olanak yoktur; budunbilimsel evrende bir cisim deil
dir; varlk, yokluk ya da derecesinin zgl etkileri bulunmayan be
lirsiz bir deiken geler "dozaj" olarak kalr daha ok, basamakla
rn her kuramc kendine gre, saymaca biimde seer. Geleneksel
olarak "totemsel" tans konulan durumlarda, trler dzeyindeki
snflandrma erevesinin grece bir ikinlii saptanabilir fazla
fazla, ama bu da kalbn doasn ve yapsn deitirmez. Ayrca,
bu ikinliin gzlemin yapld zel koullarn bir sonucu deil
de erevenin nesnel bir zellii olduunu h ibir zaman kesinleye
meyiz. Marcel Griaule'un, G. Dieterlen'in, G. Calame - Griaule'un
ve D. Zahan'n Dogon'lar ve Bambara'lar arasnda yaptklar al
malar, balangta geleneksel budunbilimin buyruklarna uymak
amacyla yaltlanm olan "totemsel" ulamlarn, yirmi yllk bir d
nem iindeki geliimleri srasnda, gzlemcilerce nasl baka nite
likte olgulara balandn, imdi de ancak ok boyutlu bir dizgeyi
kavrama yollarndan biri olarak belirdiini gsteriyor.
Totemcilik yanllarnn hakl bulabileceimiz tek tutumu, tr
kavramna mantksal bir ile olarak ayrcalkl bir rol vermeleri-
200 Yaban Dnce

dir. Ama bu bulu totemcilie ilikin ilk kurgulardan ok ncedir,


nk nce Rousseau (Levi-Strauss 6, s. 142-146), sonra da, bu ya
ptta ele alnan sorunlarla ilgili olarak, Comte dile getirmitir bunu.
Comte zaman zaman "tabu" kavramn kullanr, ama, Long'n kita
bn okumu olmas olasl bulunmasna karn, totem kavramna
yabanc kalm grnr. in daha da anlaml yan, fetiilikten
oktanrcla (totemcilii byk bir olaslkla buraya yerletirebi
lirdi) gei konusunu tartrken, Comte'un bunu tr kavramnn
belirmesinin bir sonucu olarak deerlendirmesidir:

" rnein bir mee ormannn deiik aalarnn ben


zer bitkisel zellii, tanr-bilimsel kavraylarda, olgula
rn sunduu ortak yan canlandrmaya yneltince, bu so
yut varlk herhangi bir aacn zel fetii olmaktan km,
ormann tanrs olmutur. te, znde zgl dncele
rin genel dncelere stnlne indirgenmi olarak,
fetiilikten oktanrcla dnsel gei." (52. ders, cilt
v, s. 54.)

ada budunbilimin kurucusu Tylor, Comte'un dncesin


den nasl yararlanlabileceini ok iyi grmtr. Belirttiine gre,
bu dnce, tanrlatrlm trler dediimiz u zel tanr ulamna
ok daha iyi uygulanabilir:

"Her trn tek biimlilii ortak bir kken dncesini


esinlemekle kalmaz, bireysel zgnlkten bylesine yok
sun, bylesine kesin bir biimde -cetvel ve pergelle diye
biliriz rahatlkla- ll niteliklerle donatlm olan yara
tklarn saymaca bir biimde davranan, bamsz zneler
den ok, ortak bir rnekenin kopyalar ya da kendilerini
denetleyen tanrlarn aralar olabilecekleri dncesini
de esinler." (Tylor, cilt II, s. 243.)

***

zgl ilecin mantksal gc baka biimlerde de gsterilebi


lir. Snflandrma erevesine birbirinden ok farkl alanlar sokma
y salayan, bylece snflandrmalara kendi snrlarn ama olana
n veren odur. Bunu da ya ilk kmenin dndaki alanlara yayla
rak, evrenselletirmeyle, ya da snflandrma edimini doal snrla
rnn tesine, yani bireylemeye dek uzatarak gerekletirir.
Evrenselle tirme ve zelle tirme 201

Birinci noktay abucak geeceiz, bu konuda birka rnek


vermek yetecektir. " zgl" ereveyle toplumsal ulamlar arasnda
ki ba son derece zayftr, ancak baz baz, zellikle Amerika'da,
hastalk ve ilalar gibi ok snrl bir alan dzenlemekte kullanlr.
Birleik Devletler'in gney dousunda yaayan yerliler, hastalkla
r insanlar, hayvanlar ve bitkiler arasndaki bir ekimenin sonucu
olarak grrler. Hayvanlar insanlara kzp onlara hastalklar yolla
mlardr; insanlarn bala olan bitkiler de, i lalar salayarak
buna karlk verirler. nemli nokta, her trn zgl bir hastalk
ya da ilac elinde tutmasdr. rnein, Chickasaw'lara gre, mide
sanclar ve bacak arlar ylandan, kusmalar kpekten, ene ar
lar geyikten, karn arlar aydan, dizanteri kokarcadan, burun
kanamalar sincaptan, sarlk samurdan, gbek alt ve sidik torbas
rahatszlar kstebekten, kramplar kartaldan, gz hastalklar ve
uyuukluk baykutan, eklemlerdeki arlar ngrakl ylandan, vb.
gelir. (Swanhton 2 .)
Ayn inanlar Arizona'da yaayan Pima'larda da vardr, bun
lar boaz arlarn porsua, ilikleri, ba arlarn ve stmay ay
ya, grtlak ve akcier hastalklarn geyie, kk ocuk hastalkla
rn kpekle A merika kurduna, mide arlarn Lehistan kstebei
ya da ayr faresine, lserleri bir tavan eidine ("jack-rabbit"), ka
bz fareye, burun kanamasn " tamiasa" ("graund-squirrel"), kana
malar atmacayla kartala, firengi deiklerini akbabaya, ocuk ate
lenmelerini boncuklu kertenkeleye ("Gila monster"), romatizmalar
bir kurbaa trne ("horned - toad ")*, "ak" hummay kerterkeleye,
karacier ve mide hastalklarn ngrakl ylana, i arlar kelebe
e, vb. balarlar. (Russell)"*. Pima'lardan yaya olarak bir gnlk
bir uzaklkta bulunan Hopi'lerde, benzer bir snflandrma bir din
sel dernekler dzenine dayandrlmtr. Bunlarn her biri zel bir
hastalk biimi altnda bir ceza verebilir. Karn ilii, kulak arla
r, ban tepesinde sivri ilik, sarlk, bedenin st blmlerinde
ekzama, yzde ve boyunda arpklk ve rpnmal ar, bronit, diz
ars. (Voth 2, s. 109 n.) Hi kukusuz, sn flandrmalar sorununa
bu yoldan yaklalabilir, bylece, birbirlerinden ok uzak topluluk
lar arasnda, ok nemli sonulara gtrebilecek mantksal bant
larn belirtisi olan, ilgin benzerlikler bulunabilir (Kuzey A merika
Daha yukarda sunulmu olan grleri desteklemek zere (s. 88-89), birbirinden tmyle
farkl armlarn Amerika Kzlderilileriyle inlilere ayn davran esinlediini syleyebi
liriz. Gerekten, inliler bu kurbaann etinde ve bu etin yatrld arapta ehvet uyandrc
bir g grrler, nk iftleme srasnda bu hayvann erkei diisine yle gl bir biim
de sarlr ki, yakaland zaman bile onu brakmaz. (Van Gulik 2, s. 286, n. 2)
Papago'lardaki ok yakn dnceler konusunda, Bkz. Densmore 1.
202 Yaban Dnce

halklarnn pek ounda, sincapla burun kanamas arasnda kuru


lan ban yinelendii grlr).
zgl ulamlar ve bunlara balanan sylenler de uzanm d
zenlenmesinde kullanlabilir. Bylece, snflandrma dizgesinin l
ke topraklar ve corafya alanna da tatn gzlemlemi oluruz.
Aranda'larn totemsel corafyas klasik bir rnek oluturur buna,
ama bu konuda teki halklar da titizlik ve incelikte onlardan geri
kalmamlardr. Yakn bir gemite, Aluridja topraklarnda, evresi
8 km.'yi bulan kayalk bir alan bulunup betimlenmitir. Bu alann
her engebesi tremin bir evresinin karl olarak belirir, bylece
bu doal ktle, yerliler iin, sylenlerinin yapsn ve trenlerinin
izlencesini aklar; kuzey yamac gne yarsna ve Kerungera tre
mine, gney yamac karanlk yarsna ve Arangulta tremine ba
lanr. Ktlenin btn evresinde 38 nokta adlandrlm ve yorum
lanmtr. (Harney.)
Ktann gney batsyla kuzey batsnda olduu gibi, kuzey
Amerika'da da, Alaska'dan Kaliforniya'ya dek, sylense! corafya
ve totemsel corafya rneklerine rastlanr. Bu bakmdan, Maine Pe
nobscot'lar, kuzeyli Algonkin'lerin boy topraklarnn btn zel
grnmlerini uygarlk getiren kahraman Gluskabe'nin gezilerine
ve baka sylense! olay ve kiilere gre yorumlama eilimini r
neklendirir. Uzun bir kaya kahramann oyma kaydr, bir ak ta
damar ldrd Kanada geyiinin barsaklarn canlandrr, Ki
neo tepesi, iinde et piirdii, tersine evrilmi tenceredir. vb .
(Speck 2, s. 7.)
Sudan'da da, btn Nijer vadisini kapsayan, sylensel-coraf
yasal bir dizge ortaya karlmtr; bu alan tek bir topluluun top
raklarndan ok daha genitir ve, en kk eklemlenimlerine dek,
farkl kltr ve dil bekleri arasndaki ilikiler konusunda ayn za
manda hem artsremsel, hem esremsel bir anlay dile getirir.
(Dieterlen, 4, 5.)
Bu son rnek, snflandrma dizgesinin -sylenler araclyla
toplum zamann ve- kavramsallatrlm bir toporafya yardmy
la- boy uzanm (deyim yerindeyse) "demeyi" salamakla kalma
dn gsteriyor. Toprak erevesinin doldurulmas bir genile
meyle birlikte gider. zgl ilecin mantksal dzlemde bir yandan
somuta ve bireysele, br yandan soyuta ve ulamlar dizgesine ge
ii gerekletirmesi gibi, totemsel snflandrmalar da toplumbi
limsel dzlemde hem topluluk iinde kiilerin durumunu tanmla
may, hem de topluluun geleneksel erevesinin dna doru ge
nilemesini salar.
Evrenselletirme ve zelletirme 203

Olduka hakl nedenlerle, ilkel toplumlarn insanlk snrlarn


boy topluluunun snrlar olarak belirledikleri, bu snrlarn dn
da yalnzca yabanclar, yani insan-olmayan varlklar: tehlikeli hay
vanlar ve hayaletler olmasa bile, pis ve kaba alt-insanlar grdkleri
sylenmitir. ou zaman dorudur bu gzlem, ama totemsel s
nflandrmalarn temel ilevlerinden birinin de topluluun bu ken
di iine kapanna son vermek ve nerdeyse srnrsz bir insanlk
kavramn ne karmak olduunu hesaba katmaz. Totemsel diye
adlandrlan dzenin btn klasik topraklarnda grrz bu olgu
yu. Bat Avustralya'nn bir blgesinde, "oymaklarn ve totemleri
nin totemsel blmler biiminde u luslararas bir snflandrma diz
gesi" vardr. (Radcliffe-Brown , s. 214.) Bu gzlem ayn ktann
baka blgeleri iin de geerlidir:

"Toplam 300 ortak totemsel ad iinde, batl Aran


da'larla Loritja'larn 167 durumda (% 56) ayn ya da ben
zer terimleri kul landklarn grdm; batl Aranda'larla
Loritja'larn kullandklar totemsel bitki adlar arasndaki
karlatrma da saptadm 220 bitki trnden 147'sini
(% 67) adlandrmak iin her iki dilde ayn szcklerin
kullanldn gsteriyor." (C. Strehlow, s. 66-67.)

Amerika'da, Sioux'larla Algonkin'ler arasnda da benzer gz


lemler yaplmtr, bunlardan Menomini'ler,

" . .. yalnzca boyun iinde ayn toteme bal bireyler


arasnda deil, ayn dil ailesinden olsun ya da olmasn,
farkl boylarn yeleri bile olsalar, ayn toteme gre ad
landrlan kiiler arasnda da ortak bir bant bulunduu
yolunda genel bir inanc srdrrler." (Hoffman, s. 43.)

Ayn biimde, Cheppewa'lar da,

"Totemleri ayn olanlarn hepsi, farkl boy ve kyler


den de gelseler, birbirlerini akraba sayyorlard. .. ki ya
banc karlap da totemlerinin ayn olduunu anladlar
m soy ktklerini karmaya giriiyorlard hemen ... biri
tekinin days olu, days, hatta baz baz, karsnda
kinden daha gen olmakla birlikte, dedesi oluyordu. To
temsel balar ylesine gl bulunuyordu ki, totemi izle
yicininkinin ayn olan bir bireyle bu izleyicinin amcaolu
204 Yaban Dnce

ya da yakn akrabas olup da farkl bir totemsel bekte


yer alan biri arasnda bir kavga kt zaman, izleyici,
belki de daha nce hi grmedii, ama kendi toteminden
olan Kiiyi tutuyordu." (Knietz, s. 69-70.)

Bu totemsel evrenselletirme, uluslararas bir toplum tasla


izerek boy snrlarn ykmakla kalmaz; baz, baz, totemsel adlar
evcil hayvanlara uygulanabildii zaman, -ama bu kez toplumbi
limsel anlamda deil de dirimsel anlamda- insanln da snrlar
dna taar. York Burnu yarmadasndaki Avustralya boylarnda /
kpekler iin* -ayrca, topluluklara gre, kpekler "karde" ya da
"oul" diye adlandrlrlar- (Sharp, s. 70, Thomson), Ioway ve Win
nebago yerlileri arasnda da kpekler ve atlar iin durum budur.
(Skinner 3, s. 1 98.)

***

Bylece, alann boyutlarna ve genelliine gre, an ilmikleri


nin nasl sonsuza dek genileyebildiini ksaca belirtmi olduk.
imdi de gerei szp kapatmak zere nasl daralabildiklerini, bu
kez dizgenin alt snrnda kalarak sz konusu dizgenin eylemini
nasl her trl snflandrma olanann silindii eiin tesine, yal
nzca adlandrma olanann kald yerlere gtrdklerini gster
mek kalyor geriye. Gerekte, bu u ilemler sanld kadar uzak
deildir birbirinden, hatta, incelediimiz dizgeler asndan bakl
d zaman, st ste getirilmeleri de olanakldr. Kiiler topluluk
iinde birer iaret noktas olduu gibi, uzam da bir adlandrlm
yerler toplumudur. Yerler ve bireyler ayn biimde zel adlarla be
lirtilir, bu adlar, birok toplumlarda ve ok sk rastlanan durumlar
da, birbirlerinin yerini alabilir. Baka birok toplumlar arasnda
Kaliforniya Yurok'lar da bu kiiletirilmi corafyann bir rneini
sunarlar: yollar canl varlklar olarak dnm, her evi adlandr
mlardr, gnlk kullanmlarnda, yer adlar kii adlarnn yerini
tutar. (Waterman.)
Corafyasal bireylemeyle dirimsel bireyleme arasndaki
uyarlk duygusunu bir Aranda syleni ok gzel dile getirir: ilk
tanrsal varlklar biimsiz, elsiz ayakszdr, birlikte eritilmilerdir,
sonra tanr Mangarkunjerkunja (sinek-kapan kertenkele) kagelir,

Wik Munkan'larda, sahibi klkl balk oyma:ndansa, kpek Yatot "Klklar karmak"
adn, sahibi hayalet oyma:ndansa, kpek Owun "Gizli buluma" adn alacaktr, (Thom
son.)
Evrenselle tirme ve zelle tirme 205

onlar birbirlerinden ayrmaya ve tek tek biimlendirmeye giriir.


Ayn zamanda da (gerekten de, ayn ey deil midir yapt?) on
lara uygarlk sanatlarn, kesim ve alt-kesim dizgesini retir. Ba
langta, 8 alt-kesim 2 byk bee ayrlmtr, bunlarn 4' topra
n, 4' de suyundur. Tanr her yere birer alt-kesim ikilisi vererek
onlar "lkeletirmi"tir. Ancak, topran bu bireylemesi baka bir
yoldan da dirimsel bireylemeye denk der, nk ocuklar ara
snda saptanan bedensel farkllklar anann totemsel dllenme bii
miyle aklanr; ince hatllar bir ratapa ' nn, yani bir tohum-ruhun
ilemiyle dmlerdir ana rahimlerine, geni hatllarsa, bir kad
nn bedenine bir "rombos"un byl yansmasyla; salar ak
renkli ocuklar totemsel atalarn dorudan doruya yeniden cisim
lemi biimleridir. (C. S trehlow.) Kimberley'in kuzeyin de,
Drysdale rma kylarnda yaayan Avustralya boylar, toplam
totemsel "beden"i oluturan akrabalk ilikilerini 5 ulama ayrr,
bunlarn her birini bedenin bir blmne ya da bir kasa gre ad
landrr. Bir yabancya soru sormak yasak olduundan, yabanc
durumunun karl olan kasn oynatarak akrabaln haber ve
rir. (Hernandez, s. 229.) Dolaysyla, bu durumda, kendi de evren
dizgesine bal bulunan tm toplumsal bamtlar dizgesi bedensel
dzleme yanstlabilir. Toradja dilinde, acunsal bir tanrnn bedeni
nin blmlerinin karl olan ana ynler on be dolaynda terimle
belirtilir. (Voensdregt.) Baka rnekler de gsterilebilir bu konuda,
stelik bu rnekler Germen'lerin eski akrabalk terimlerinden al
nabilecei gibi, kzlderili Pueblo ve Navaho'larn, Sudan zencileri
nin acunsal ve bedensel uyarlklar dizgesinden de alnabilir.
Bu benzetirici zelletirmenin ileyiini yeterli sayda rnee
dayanarak, ayrntl bir biimde incelemek hi kukusuz aydnlat
c olurdu, ama bu zelletirmenin imdiye dek karlatmz s
nflandrma biimleriyle genel bants u tretimde aka ortaya
kar:

Eer
(bek a) : (bek b) : (ay tr) : (kartal tr)

ise, o zaman
(a 'mn x yesi) : (b'nin y yesi) : : (aynn l yesi): (kartaln m yesi) .

B u ilintilerin elverili yan, batl filozoflarn teden beri bol


bol tarttklar, ama yabanl toplumlarda da ortaya atlp atlmad
, atlyorsa nasl atld neredeyse hi dnlmemi olan bir so-
206 Yaban Dnce

runu, yani "rgencilik" sorununu gzler nne sermesi. Toplumun


"yeleri" arasmda, (1) yalnz yeleri arasnda olmasa bile, doal t
rn yklemleri: bedenin blmleri, ayrc ayrntlar, yaama ve
davranma biimleri arasnda birtakm uyarlklar bulunduu nce
den varsaylmam olsayd, yukardaki denklemleri tasarlamak
olanaksz olurdu. Bu konuda elimizde bulunan bilgiler, birok dil
lerin snf ve ailelerin, kimi zaman da hayvan ve bitki evrenlerinin
eitliliini hi hesaba katmadan, bedenin blmleri arasnda
denklikler kurduklarn ve bu denkliklerin snrlarnn alabildiine
geniletilebileceini sezdirmektedir. (Harrington*.) Demek ki, z
gl snflandrclar yannda ve onlardan fazla olarak, biimbilimsel
snflandrclar da ilev yapmaktadr. Bu snflandrclar konusun
da imdilik bir kuram oluturulmu deil; ama biri bedensel ay
rm, br rgensel toplaym, olmak zere, iki dzlem zerinde et
kinlikte bulunduklarn grmtk.
Baka dzeyler konusunda kantladmz gibi, bunlar da bir
birine baldr. Az nce, Aranda'larn grgl olarak saptanan biim
farkllklarndan totemsel kavray biiminin varsaymsal farkllk
larna vardklarn anmsatyorduk. Ama Omaha'larla Osage'larn
tutumu da benzer bir eilime: bireysel ve grg! biimsel yapya
simgesel olarak dile getirilen zgl farkllklar katma eilimine ta
nklk etmektedir. Gerekten de, bu toplumlarda ocuklarn salar
her oymakta belirleyici bir biimde kesilir, bu sa biimi ad tan
lan hayvan ya da doal olgunun bir ynn ya da ayrc niteliini
canlandrrd. (La Flesche 4, s. 87-89.)
Kiinin byle zgl, temel ya da ulamsal nitelikte, dnsel
erevelere gre biimlendirilmesi, yalnzca bedensel deil, ruhsal
sonular da dourur. Bltlerini yukaryla aaya, gkle yere, ge
ceyle gndze gre tanmlayan bir toplum, toplumsal ve ahlaksal
yaama biimlerini de ayn kartlk yapsnn kapsamna sokabilir:
uzlama ve saldr, bar ve sava, adalet ve hask, iyi ve kt, d
zen ve dzensizlik, vb. Bu nedenle, soyut olarak bir uyarhklar diz
gesi dnmekle kalmaz; bu bltlerin bireysel yelerine davran
laryla tekilleme frsatn salar; kimi zaman da buna kkrtr on
lar. Winnebago'lardan szederken, Radin (1, s. 187), ok hakl ola
rak, bir yandan hayvanlara ilikin sylense! ve dinsel kavramlarn,

) Flanszcada "membre" szc hem "ye", hem de kol, bacak anlamna gelir. Yazarn bu
eatlamhl: vurgulad grlyor. (.N.)
rnein Amerika"da u denklikler saptanr: boynuzlar (drt ayakllar) = gz saplan (yumu
akalar) = antenler (eklembacakllar); penis (omurgallar) = sifon (yumuakalar); kan (hay
vanlar = zsu (bitkiler); salya (bebein salyas " olgunun tkr ) = boalt; midyenin iplii
= ba. ip, vb. (Harrington.)
Evrenselletirme ve lletirme 2 07

br yandan toplumsal birimlere verilen siyasal ilevlerin karlkl


etkileri zerinde nemle durur.
Yerli Sauk'lar, toplumlarnda u ya da bu yardan olmann ko
ullarn belirleyen bireyletirici k!Jral nedeniyle, son derece aydn
latc bir rnek oluturur. Bu yarlar devlilikli deildi, tmyle
trensel olan ilevleri zellikle yiyecek enliklerinde ortaya kard.
Ancak, burada bizi ilgilendiren adan nemle belirtilmesi gereken
bir ey varsa, o da bu enliklerin ad koyma tremlerine balanma
syd. Yarlardan birine katlma, bir almama kuralna gre gerek
leirdi: ilk doan ocuk babasnn yarsnn alma olan yarya,
sonraki babasnn karsna katlr ve uygulama bylece srp gi
derdi. Ne var ki, bu katlmalar, hi deilse kuramsal olarak, "kii
liksel" diye adlandrabileceimiz davranlar belirlerdi: Oskush
("Karalar") yarsnn yelerinin baladklar her ii sonuna dek g
trmeleri gerekirdi; Kishko ("Aklar") yarsnn yeleriyse giriimle
rinden cayabilirlerdi. Dernek ki, uygulama dzeyinde olmasa bile
kuram dzeyinde, ulamlara gre kurulan bir kartlk, her bireyin
huyunu ve ynelimini dorudan doruya etkiliyor, bu etkiye ola
nak veren kurumsal ereve de kiisel yazgnn ruhsal ynyle her
bireye bir ad konulmasnn sonucu olan toplumsal yn arasndaki
ba ortaya koyuyordu.
.
Bylelikle, son snflandrrna dzeyine: bireyleme dzeyine
geliyoruz; nk, burada ele aldmz dizgelerde, bireyler belirli
snflara yerletirilmekle kalmaz; ayn snftan olmalar, her birinin
bu snf iinde ayr bir yer tutmasn, snf iinde bireyler dizgesi,
daha yukar basamakta da ulamlar dizgesi iinde snflar dizgesi
arasnda bir benzeiklik bulunmasn engellemez, tam tersine, by
le olmasn gerektirir: Bunun sonucu olarak, ayn trden mantksal
ilemler, yalnzca snflandrmalar dizgesinin kapsamna giren
alanlar deil, doalar nedeniyle kapsam dnda kaldklarn d
nebileceimiz d alanlar da birbirine balar. evrenin bir ucun
da (uygulamada snrsz olan genilemeleri ve kkl ayrrnszlkla
r nedeniyle) toplumsal yaamn ruhsal-corafysal altkatman ve,
kendi oyduu kalbn dna tam olarak, toplumsal yaamn
kendisi. br utaysa (ayn biimde verilmi olan somutluu ne
deniyle), ancak anlamlandrlamam olmalar yznden adlandrl
m olduklar ileri srlm olan bireysel ve toplumsal varlklarn
en son eitlilii. (Gardiner.)
208 '(aban Dnce

f.l A r A X
> x x

ekil 9 Osage ve Omaha ocuklarnn oymaklara gre sa kesimi


-

1 . Geyik ba ve kuyruu. 2. Bizon ba ve boynuzlar. 2 a. Bizon boynuzlar .


- - -

3. Gk yzeyinde beliren bizonun srtnn yandan grn. 4 b. Ay ba. 4 c.


- -

Kk kularn ba, kuyruk ve bedeni, 4 d. Ba, ayaklar ve kuyrukla kaplumba


-

ann baas. 4 e. Kartaln ba, kanat ve kuyruu. 5. Ana ynler.


- - 6. Kurdun -

tyl br. - 7. Bizonun boynuzlar ve kuyruu. - 8. Geyiin ba ve kuyruu. - 9.


Yavru bizonun ba, k1.4yruu ve kmaya balayan boynuzlar. - 1 O. Srngenin
dileri. - 1 1 . Msr iei. - 1 2 . Dalgalanan yosunlarla evrili kaya (LA FLESCHE
4 'ten, s. 87 ve 89.)
mek ki, zel adlar snflandrma dizgelerinin teki kiplikle
rinden sonra anmakla yetinebileceimiz, basit bir kiplik olarak kal
myor. Dilbilimcilerden de ok, budunbilimcileri zlmesi gere
ken bir sorunla kar karya getiriyor. Dilbilimciler iin, bu sorun
zel adlarn tr ve dil dizgesi iindeki yeri sorunudur. Bizler iin
se, bunlar sz konusu olduu gibi baka eyler de sz konusudur,
nk bizim karmza bir ifte eliki kar. zel adlarn birer iz-
Evrenselletirme ve zelletirme 209

ge: anlamlar baka anlam larn terimlerine aktararak anlamlandr


ma yoll ar olarak ele aldmz dizgelerin ayrlmaz paralar oldu
unu ortaya koymamz gerekir. Mantklarn ve kimi dilbilimcile
rin yolu n dan gi tmem iz gerekseydi, bunu yapabilir miydik, zel
adlarn, Mill'in deyimiyle, "meaningless" (anlamsz) olduklarn be
nimseyebilir miydik? te yandan ve her eyden nce, ele aldmz
dnce biimleri snrl sayda snfl ar araclyla gerei tketen,
top lamc dnceler olarak kt karmza, temel zellikleri de bir
birlerine dntrlebilir olmalaryd. Eer somut bir anlalmazlk
kalnts saklam olsayd (ama somutluk bile anlalmazla indir
genmi olurdu o zaman, z nedeniyle anlamlandrlmaz kalrd),
uygulama dzleminde neolitik devrim i n byk bulul arn da et
kinlikleri arasnda deerlendirdii miz bu "nicelenmi" dnce,
nasl olur da -kuramsal adan- kendi kendisiyle yetinebi lir ve so
m utu etkin bir biimde ele alabilirdi? kinci ileme dayanan bir d
nce iin, ya hep ya hi ilkesi yalnzca buldurucu bir deer ta
makla kal maz, varln bir zellii n i de dile getirir: her ey bir an
lam sunar, yoksa hibir eyin anlam yoktur*.
Budunbetimsel olgular braktmz noktadan ele alalm gene.
Szn ettiimiz toplumlarn hemen hepsi, zel adlar oymak ad
landrmalarndan yola karak oluturur. Bize son rneimizi sa
lam olan Sauk'larda, zel adlarn her zaman oym ak hayvanyla
bantl olduu sylenmitir: sz konusu zel adlar ya ak ak
bu hayvan beli rtir, ya da ad alnm hayvann bir alkanl n, bir
niteliini, (gerek ya da sylense!) bir ayrc zellii n i canland rr,
ya da kend isiyle birletirilen hayvan ya da nesneye gndermede
bulunur. Bylece, ay oymandan 66, bizon oymandan 1 1, kurt
oyman dan 33, hindi oymandan 23, bal k oymandan 42, okya
nus oymandan 37, gkgrlts oymandan 48, tilki oyman
dan 14, geyik oymandan 34 ad saptanmtr. (Skinner 2.)
Osage'larn oymak ve alt-oymaklarnn mal olan zel adlar di
zelgesi, eksikleri olmakl a birli kte, ylesine uzundur ki, La Flesche
4 'te (s. 122-1 64) 42 byk sayfa tutar. Yapm kural Sauk'lardakinin
ayn dr. rnein kara ay oymanda yle adlara rastlanr: Ilda
yan-gzler (aynn), ayrda-izler, inenmi -toprak, Kara-ay,
Ay-srt-ya, vb. Alaska'da yaayan Tlinglit'lerin adlarnn "hepsi
de ... belirli bir oyman malyd, hatta kimi adlarn da belirli bir
"ev"in ya da "soy"u n zel mal olduu i leri srl mekteydi" (Lagu
na, s. 1 85) . Daha da oal tabil iriz bu rnekleri, nk nerdeyse

Varln varl dnda her ey. Bu da zelliklerinden biri deildir. Bkz. ileride, s. 297.
210 Yaban Dnce

tm Algonkin ve Sioux boylarnda, kuzey bat kylarndaki boylar


da, yani Kuzey Amerika'da "totemciliin" klasik alannda, ben
zer adlar bulabil iriz.
Gney A merika da ayn olgunun rneklerin i sunar, zellikle
oymaklarnda totem adndan tretilmi zel adlar bulunan Tupi
Kawahib'ler. (Levi-Strauss 3.) Bororo'l arda da zel adlarn belirli
oymaklarn, hatta gl soylarn mal olduu anlalmaktadr. Bir
ad edinmesi baka oymaklarn keyfine kalm olanlar "yoksul" diye
bilinir. (Cruz.)
zel adlarla totemsel adlandrmalar arasndaki ba Melanez
ya'da da saptanr:

"Totemsel dizge (Tatmul 'lar nki) ayr dizil erden gelen


zel adlar asndan alacak d erecede zengindir, yle ki,
her birey oymann totemsel atal ar nn -ruhlar, kular,
yldzlar, memeliler, mlek ve alet gibi aralar, vb.- adla
rn tar; ayn bireyin 30 ya da daha fazla ad olabi lir.
Her oymak elinde byle ok heceli ve kkeni gizli sylen
lere gnderen birka yz ata ad bulunduru r." (Bateson,
s. 1 27.)

Sonra, ayn d u ru m A vustralya'nn da bir ba ndan bir b a n


ege m e n o l m u gr n r. "Aranda d i l i n i yeter i n ce bi l seyd i k, her yer
l i n i n oyma n karmak iin adn re n m e m i z yeterd i . " (Pi n k, s.
176.) Bu gzl e m e Arnhem topranda yaayan M u rn g i n ' lere ilikin
bir baka g z l e m kar ! k verir: "Ca n l b rn a d lar nn hepsi de to
temsel b tnn bir esinden esi nlenir, d olayl ya da d olaysz bi
imde toteme balan r." (Warner, s. 390) Wi k Munkan'larn zel
adlar da igili totemlerden tretilmitir. rnein totemleri zpk nla
avlanan barramundi (ostcogfossn) bal olan erkekler ii n : Barra
mundi-su da-yzyor-ve-bir-adam-gryor, Barra m undi-yum urta
l ar n n-evresi nde-y zerken-kuyru u nu-oynat yor, B.-soluk- al
yor, B.'nin gzleri-ak, B.-bir-zpkn-kryor, B.-bir-bal -yiyor,
vb. Totemi yenge olan kadnlar iin de: Yengecin-yumurtalar-var,
Gelgit-yengeleri- srkl yor, Yenge-bir-kovua-saklanyor, vb.
Drysdale rma boylarn n da totemsel adlandrmalardan tremi
zel adlar vardr: daha nce andmz t mcede de vurguland
gibi, "her ey totemle bantldr." (Hernandez.)
uras ak ki, bu bireysel adlandrmalar daha nce i nceledii
miz adland rmalarla ayn dizgeye bal d r, bunlarn aracl, d
n mlerin de yardmyla, evreninden genel u lamlarn evrenine
Evrenselletirme ve zelletirme 211

geilebilir. Gerekten de, her oym ak ya d a alt-oyman kendi ye


l erince ta nmak zere ayrlm bir ad p ay vardr ve, birey toplu
luun bir p aras olduu gibi, bireysel ad da ortak adlandrmann
bir "para"sdr: ya bu ortak adland rm a btn hayvan kapsar ve
bireysel adlar hayvann ayaklarnn ya da blmlerinin karl
dr; ya ortak adlandrm a hayvan konusu nda en genel dzeyde ta
sarlanm bir dnceden kaynaklanr ve bireysel adlandrm alar
bunun uzam ve zaman iindeki belirimlerinden birinin karldr
(Havlayan-kpek, Kzgn-bizon); ya da i ki yordamn bir bileimi
sz konusudur: Aynn-l dayan- gzleri. Byl ece belirti len ba n
tda, hayvan zne ya da yklem olabi lir: Balk-kuyruunu-oynat
yor, Gelgi t-yenge/eri-sr kl yor, vb. Tu tulan yol ne olursa olsun
(hem bunlar ou kez bir arada buluruz), bireyin yaamnn her
nemli annda yeni bir ad ald bu toplumlarda, zel ad hayvan
sal y? da bitkisel kendil iin ancak belirli bir yann canlandrr, ay
n biimde, bireysel varl n da bel irli bir yannn karld r. te
yandan, komu topl umlarda, ya (oyman bireysel yelerinin ta
d) kiisel adl ar, ya (takmlarn, soylarn, soy topl u l u klarnn, ya
ni ayn oyman alt-bekl erinin ta d) ortak adlar ol uturmak
iin ayn yol lar kul lanlr.
Sonu olarak, birbirine kout i ki ayrlm karsnda bulunmak
tayz: biri trden bed enin bl m lerine ve tutum larna doru gi t
mekte, bryse toplu msal bltten bireylere ve rol lere. A ma, im
gesel bir rneke yardmyla gsterd iimiz zere, tr kavram nn
zel t rler, her trn kendi bireysel yeleri, bu bireylerin her biri
n i n beden bl mleri ve organlar biimi nde ayr l T n n sonunda
som u t bl mleri n so yu t b l m ler, soyut bl ml erin kavran sal la
rn bireyler bii minde s rer. Kroeber, Kali forniya Miwok'lar nn
zel adlarndan szederken, rneklerimizi dorulayan ve nmz
de yeni evreni er aan gzlemlerde bulu nur:

"Yarl ar iinde blnme yoktur. Bununla birlikte, bun


larn her birine uzun bir hayvan, bi tki ve nesne dizelgesi
balanr. Gerekte, yerli kuramna gre, varolan her ey
u ya da bu yarnndr. Her birey, bir yarnn yesi ola
rak, kendi yarsnn beli rleyici nesnelerinden biriyle zel
bir ban ty -bu ba n t totemsel olarak nitelenebilir
srdrr, ama yalnz bir biimde: adyla. Daha ocukluk
ta bykbaba ya da baka bir akrabaca verilen ve yaam
boyu tanan bu ad, bir yar nn beli rleyici totemsel hay
van ya da nesnelerinden birini anmsatr."
212 Yaban Dnce

"Dahas var: ou d uruml arda, totem adda gemez,


nk ayn biimde baka totemlere de uygul anabilecek
bir eylem ya da koulu betimlemek zere, fii l ya da sfat
kkleriyle oluturulmutur. Bylece, hausu-s fiilinden Ha
usu ve Hauchu adlar yaplmtr; bunlardan birincisi uy
kudan uyanan aynn esnemesine, i kincisi sudan km
sombalnn ak azna ilikindir. Adlarda sz konusu
hayvanlar dndrtebilecek hibir ey yoktur, -hatta
bu hayvanlar kart yarlardandr. Hi kukusuz, yallar
ad koyarken, kafalarndaki hayvan da aklyor, bu adla
r tayanlar, yakn ve uzak a krabalar, eleri ve arkada
lar da bunu biliyorlard . Ama baka bir blgeden olan
bir Miwok, bir ay m, bir sombal m , yoksa daha bir
d zine baka hayvan m sz konusu olduunu merak
edebilirdi." (Kroeber 2, s. 453-454.)

B u durum yalnz Miwok'lara zgym gibi grnmyor; Si


oux boylarnn oymak adlar dizelgesini incelediimiz zaman, bu
na benzer pek ok rnekle karlayoruz, ayrca Kroeber'in gzle
mi yerli Hopi 'lerin adlandrma dizgesinin bir zell iine de denk
d yor. rnein, szck anlam "mavi (ya da yei l) - belirince"
olan Cakwyamtiwa ad, bu ad koyan ki inin oymana gre, a l
m ttn ieine, Delplinin scaposzm ieine, ya da genel ola
rak bitkilerin filizlenmesine balan abi l ir. "Kalk" ya da "Gzel ce
yksel " anlamna gelen Lomahongi oma ad da ayn nedenle kam
n sapn ya da kelebein kalkk ka natl ar n, vb. canlandrabil ir.
(Voth 3, s. 68-69.)
J3u olgu, genel lii nedeniyle, zel adlar kuramn ilgi lendiren
ve daha ileride szedecei miz ru hbi limsel bir sorunla kar karya
getiriyor bizi. Burada, dizgenin grece belirsizliinin, hi deilse
gc! olarak, toplamn evresine denk dtn vurgulamakla ye
ti neceiz: zel ad tr ayr lma uratlarak, snrl bir ynn al nma
syla yap lmtr. Ama yal nzca bir ynn a lnmas olay vurgula
np da bu ynn kendisinden alnd trn belirsiz brak lmas,
btn almalarn (dolaysyla btn adlandrma edimlerinin) ortak
bir yanlar bulunduunu sezdirir. ei tlilii n gbeinde sezinlenen
bir birliin daha batan istenmesi sz konusudur. Gene bu adan,
bireysel adlandrmalarn devingen l i i de daha nce incelediimiz
dnsel snflandrma erevelerine girer. Ayn biimde ynlendi
rilmi, ayn tip giriimler sz konusudur.
te yandan, bireysel adlandrmalar d zleminde olduu gibi
Evrenselletirme ve zelletirme 213

ortak adlandrmalar dzleminde de kstlama dizgelerini ayn nite


liklerle yeni den karmzda bul m amz arpcdr. Kimi zaman, bir
toplumsal bee adn veren bitki ya da hayvann besinsel kullan
m bu bee yasaklanmtr, kim i zaman da bir bireye adn veren
bitki ya da hayvann dilsel kullanm yasaktr. Ancak, bir lde,
bir dzlemden tekine gemek olanakldr: imdiye dek inceledii
miz tipten zel adlar, genellikle hayvann bedeninin ok uygun bir
blnmesiyle, avcnn ya da ann devinilerinden esinlenerek ya
plmtr; ama d ilsel bl mlemeyle de yaplabilir. Kuzey Avustral
ya'da, Rrysdale rma vadisi boylarnda, kadn ad Poonben, ngi
lizce "spoon"dan (kak) yol a klarak yaplmtr, beklenebilecei
gibi, bu ara "Beyaz-adam" totemiyle birletirilmitir. (Hernandez.)
A merika'da olduu gibi Avustralya'da da l adlarnn kul l a
nmna ynelik yasaklar bulunduu, bu yasaklarn dilin sz konu
su adlarla sessel bir benzerlii bulunan btn szcklerini etkiledi
i bilinir. Melville ve Bathurst adalarnda yaayan Tiwi'ler, Mul an
kina zel adyla birlikte, dolu, dolmu, yeterli anlamna gelen "mu
l i kina" szcn de yasaklarlar. (Hart.) Bu grenek Kali forni
ya'nn kuzeyinde yaayan Yurok'larnkine kouttur: "Tegis lnce,
tsis (aakakan ls) cins ad da akrabalarca ya da akrabalar
nnde aza alnmaz oldu." (Kroeber 2, s. 48.)* Dobu adallar, ge
ici ya da srekli bii mde bir "tr" bayla birlemi bireyler ara
snda zel ad kullanmm yasaklarlar: ister yol arkada, ister sofra
arkada olsunlar, isterse ayn kadnn sevgi sini paylasnlar. (Bate
son.)
Bu tr olgular iki ynden ilgi lendirir bizi. Bir kez, yanl ola
rak yalnzca totemcilie balanan besin kstlamalaryla yadsnmaz
bir benzerl ik gsterirler. Mota'da bir bitki ya da hayvann bir kad
na "bulat'', bunun sonucu olarak kadnn ilgili besin i kullanma
yasana boyun emesi gerekecek bir ocuk dourduu, Ulawa'da
lmekte olan bir insann bir hayvan ya da bitki trnde cisi mleir
ken bu tre "bulat", bylece bu bi tki ya da hayvann yenilmesi
nin ocuklarna yasakland gibi, bir ad da esesl ilik yoluyla baka
szcklere "bular", bylece bunlarn da kullanm kstlanr. te
yandan, bu esesl ilik bir szck snfn tanmlar: bu szckler ayn
"tr"den oldu klar iin yasaklanr. Olu turduklar "tr" de bylece
hayvan ya da bitki trlerininkiyle karlatrlabilecek, onlarnkine
denk bir gerekl i k kazanr. Ayn yasakla belirlenen bu szc k
"tr"leri zel adlarla cins adlarn bir araya getirir, bu da bize i ki tip
Elmendorf ve Krocber l 960'ta bu konuda baka rnekler de bulunabilir, ama bu sayfalar
yazdmz srada bu yapt elimize gcmi deil.
2 14 Yaban Dnce

arasndaki farklln balangta benimsemeye yneldiimiz l


de byk olduundan kukU duymamz iin ikincil bir neden sa
lar.

* * *

Hi kukusuz, szn ettiimiz bu tre ve yordam l ara bt n


yabanl topl umlarda rastlanmaz, blmlerini hayvan ya d a bitki
adlaryla belirten toplumlarn tmnde de yoktur. B u son durum
d a bulunan Iroquois'larn oymak adlandrmalar dizgesinden t
myle farkl bir zel adlar dizgesi bulunduu anlalyor. Bunlarn
adlar ou kez bir fiille ona eklenen bir addan ya da arkasna bir
sfat taklan bir addan oluuyor: Gn-merkezinde, G-kaldr
yor, Gn-tesinde, vb; S arkk-iek, Gzel-iek, ieklerin-te
sinde; Haberler-getiriyor, Bozgunu (ya da utkuyu) haber veriyor,
vb; Evde-alyor, ki-kocas-var, vb.; ki-derenin-birletii- yerde,
Yollarn-kavanda, vb. Grld gibi, burada oymaa adn ve
ren hayvana hibir gnderme yoktur, yalnzca, stelik hangi oy
mak sz konusu olursa olsun, teknik ve ekonomik etkinliklere, ba
ra ve savaa, doa olgularna ve gk cisimlerine gndermede bu
lunulmaktadr. Oymak dzeni teki topluluklarnkine gre daha
abuk bozulmu olan Grand River Mohawk'larnn rnei, bize b
tn bu adlarn balangta nasl saymaca bir biimde yaratlm
olabilecekleri ni sezdiriyor. rnein buzlarn erim e dneminde
domu bir ocuk iin, Sularn-srkledi i-buz-paras, ya da yok
sul bir kadnn olu iin Gereksinim-iindeki-kadn ad . (Golden
weiser, s. 366- 368.)*
' Bununla birlikte, adlar kuramsal olarak oymak hayvan ya da
bitkisini artran, ama bunlara ak bir gndermede bulunmaya
rak gizli bir yorum gerektiren Miwok ve Hopi'lerle ilgili olarak be
timlediimiz d urumdan ok da farkl deil bu duru m . Adlar ille
de byle bir yorum gerektirmese bile, Iroquois'larn yzleri, binleri
bulan zel adlarnn da kskana saklanan oymak mallar olduu
kesin. Goldenweiser'n kk ya da byk kaplumbaa, kk ya
da byk suu l luu, vb. oymaklarnn i kiye ayrlmayla olutuunu
kantlamasn salayan d a budur: ayn adlar ortak olarak ellerinde
tutmaktadrlar. Hi kukusuz, bu yazarn and zel adlar oymak
hayvannn bir ayrlmnn sonucu dei l dir. Ama topl umsal ya
amla d dnyann im di l i k oymaksa! adlandrmalar ann il
meklerine taklmam ynlerinin bir ayrlmn sezdirirler. yleyse
Cooke yaklak 15000 Iroquois zel adnn zmlemeli bir snflandrmasn verir.
Evrenselletirme ve zelleti rme 215

Iroquois'larn zel adlar dizgesiyle (birka rnekle yetinirsek) Mi


wok, Hopi, Omaha ve Osage'larn dizgesi arasndaki balca fark,
bu boylarn oymak adlar dzleminde balam bir zmlemeyi
zel adlar dzlemine d ek gtrmesi, Iroquois'larnsa zet adlar
yeni nesnelere ynelen, ama biimsel adan tekilerle ayn tipte n
olan b i r zmlemeye girimekte kullanmas olabilir.
Deiik A frika boylarnn durumu daha da ok kartrr kafa
mz. Baganda'larn t m adlar oymaklarn mal dr (bunlardan
2000'den fazla ad saptanmtr.) Brezilya Bororo'lar gibi, bunlarn
da kimi oymaklar ad bakmndan zengin, kimi oymaklar yoksul
dur. B u adlar yalnz insanlara zg deildir, tepelere, derelere, ka
yalara, ormanl ara, su kaynaklarna, iskelelere, al l kl ara, tekil
aalara da verilir. A ma, daha nce gzd en geirdiimiz durum
lardan farkl ol arak, baka u lamlar arasnda herhangi bir ulam
oluturmaktan teye gemez bu adlar. (Nsimbi). Ad yapma ynte
mmin farkll ayn blgenin baka boylarnda daha da belirginle
ir:

"ounl ukla, Nyoro kii adlar, bunlar ocuklara ta


kan akraba ya da akrabalarn "ruhsal durumu" diye belir
tebilecei miz eyi dile getirir gibidir." (Beattie, s. 99-100.)

Bu olgu Uganda' nn bir baka boyu nda: Lugbara 'l arda da ya


kndan incelenmitir. Burad a ocua adn anas koyar, kimi za
man da kaynanas nn (kocasnn anasnn) yardmyla yapar bu nu.
Ayn alt-oymakta toplanan 850 ad n drtte ana ya da babann
davranna ya da kiil iine balanr: ocuun anas babas tembel
dir, "Tembeller-yuvas" adn alr, babas ayyatr, "Bira-mlein
de" adn alr, anas babasn iyi besleyememektedi r, ocua "Ver
mez" ad konu lur, vb. Baka nadlar ayn ana babann baka o
cuklarnn, ana babann kendilerinin ya da topluluu n baka ye
lerinin yakn gem i ya da yakn gelecekteki lm lerini ya da ocu
un zel nitelikleri ni canlandrr. ou adlarn ocuun babas,
hatta bu adlar kendisi uydurmu olan anas iin kltc olduu
belirtilmitir. Gerekten de, bu adlar ya anann, ya babann ya da
her ikisinin savrukluunu, ahlakszln, maddesel ya da topl um
sal yaam asndan dknln antrr. Nasl olur da bir ka
dn, ocuun u n adn seerken, kendi kendini ktl k saan bir
byc, kocasna bal olmayan bir e, ailesiz, dkn, a bir insan
olarak gsterir?
Lugbara'lar b u trl adlar genellikle anann deil de ninenin
216 Yaban Dnce

(babann anasnn) koyduunu syler. A nann kendi oluna onun


babasn alaltan bir ad vererek kocasnn ailesinden grd d
manlktan almasn aklayan bu gizli, hsmlar aras uzlamaz
lk, torunlarna ok gl bir duygusal bala bal bulunan ninenin
olunun karsyla uzlamazln da aklar. (Middleton.) Bununla
birlikte, bu yorum pek de doyurucu deildir, nk, sz konusu
yorumu aktaran yazarn da belirttii gibi, n ine de yabanc bir soy
dan gelmitir, gelininin iinde bulunduu durumu gemite kendi
si de yaamtr. yle sanyoruz ki, Banyoro'larn benzer bir gre
nei konusunda Beattie'nin nerdii yorum daha derin ve daha tu
tarl dr. Bu boylarda da, kii adlar "lm, kederi, yoksulluu,
komularn birbirine ettii kt l" antrr. A ma bunun nedeni
"ad veren kiinin kendini zne deil de nesne: bakalarnn eke
memezlik ve kinlerinin kurban olarak grmesi"dir. Bakalarnca
oluturulmu bulunan kendi imgesini ocuun zerine yanstan bu
ruhsal edilgenlik, anlatmn dilbilimsel dzlemde bulur: " . . .Lunyo
ro dilinde 'yitirmek' ve 'unutmak' fiilleri, znenin yeri unutulmu
olan eye, nesnenin yeri de unutan kiiye verilerek kullanlr. Yiti
ren ya da u nutan kii nesnelere etkimez, nesneler ona etkir..." (Be
attie, s. 104, n. 5.)
Bu kii adlar olu turma biimi daha nce ele aldmz biim
den ne denli farkl olursa olsun, Banyoro ve Lugbara'larda i kisi bir
arada kullanlr. Doumlar nemli koul larla belirlenen ocuklar
iin zel olarak ayrlm adlar vardr.
rnein lugbara'larda, erkek ikize Ejua, kz ikize Ejurua, ksr
olduu varsaylan bir kadnn oluna Ondia, kzna Ondinua, l
domu bir dizi ocuktan sonra yaayan ilk ocua Bileni ("mezar
iin") ad verilir. Bu adlar kendilerini tayan bireylerden nce de
vardr, nesnel olarak kendi durumlar olmakla birli kte bakalarn
da kapsayabilecek olan ve topluluka anlaml saylan bir durum
nedeniyle verilir onlara. Demek ki, belirli bir kii iin gene ayn bi
imde belirli bir kii tarafndan, zgrce bulunan ve geici bir ruh
sal durumu dile getiren adlardan her noktada ayrlyor bu adlar.
Kimilerinin snflar, kimilerinin bireyleri belirttiini mi syleyece
iz? Ama bunlar ayn derecede zel adlardr, sz konusu kltrler
de ok iyi bilirler bu durumu, bu nedenle de sz konusu adlarn
birbirlerinin yerine konulabilecei yargsna varrlar: yeri gelince,
bir Lugbara anas iki adlandrma yntemi arasnda bir seim yapar.
Ayrca, ara tipler de vardr. Hopi adlarn birinci ulama yerle
tirirken, bunlar ikinci ulama yaklatran bir zellii geici olarak
bir yana brakmtk. ster istemez nesnel bir dzene (imdiki du-
Evrenselletirme ve zelletirme 2 17

rumda, oymaksa! adlandrmalar dzenine) balansalar bile, ban


t (rnein Yuma'larda olduu gibi) ad tayan kiinin oymayla
kurulmaz, ad veren ki inin oymayla kurulur*. Demek ki, tad
m ad oymama adn veren bitki ya da hayvann bir ynn de
il, adm koyan kiinin oymana adn veren bitki ya da hayvann
bir ynn antrr. tekinin znelletirdii ve benim araln
yaptm bu nesnelli k, daha nce grdmz gibi, rnek-ada
aklkla gndermede bulunmayan adlarn belirsizlii yznden
perdelenir hi kukusuz, ama, ayn zamanda, iki kat daha glenir.
Bu da bir yandan ad anlamak iin dnlp verildii somut top
lumsal koullara dek gitmek zorunda bulunmamzdan, bir yandan
da ad koyan kiinin i l k zorunlulua: adn kendi oymak adlandr
masna gre yorumlanabilmesi zorunluluuna uymas kouluyla,
ad kendi esini uyarnca oluturmakta yararland grece zgr
lkten ileri gelir. Kimi u fak farkllklarla, Miwok'lardaki durum da
buyd u : ad uyduruluyor ve bulank kalyor, ama adlandrlan kii
nin kendi yansndan olan varlk ya da nesnelere balanmas gere
kiyordu .
yleyse aralarnda b i r sr ara ti p bulunan iki u zel ad tipi
karsndayz. Bir durumda, ad bir zdeletirme belirtisidir, bir
kuraln uygu l anmasyla, adlandrlan bireyin nceden verilmi bir
snftan (bekler dizgesi iinde toplumsal bir bek, duru m lar diz
gesi iinde bir doum durumu) olduunu kesinler; br durumda,
ad adlandran ve adland rd kii araclyla kendi znelliinin ge
ici bir durumunu dile getiren bireyin zgr bir yaratm dr. Ama,
her i ki d urumda da gerekten ad verildii sylenebilir mi? yle
grnyor ki, seim ancak bir snfa yerletirerek bakasnn kimli
ini belirlemekle bakasna bir ad verme kisvesi altnda, bakasnn
arac lyla kendi kimliini belirlemek arasndadr. yleyse hibir
zaman ad koymaz insan: koyduu ad adlandrdnn niteliklerine
dayannca tekini snflandrr; bir kurala bal olmadn sanarak,
tekini "zgrce", yani kendi ta d niteliklere gre adlandrnca
da kendi kendini snflandrr. ou kez de iki eyi birden yapar.

Kural, Queensland'dcki Cherburg Avustralya boylarnn uygulad kural anmsatr. Her bi


reyin ad vardr, birincisi tayann totemscl yerine, br ikisiyse, totemsel katlmalar ana
yanna olmakla birlikte, babann totemine balanr. rnein, kiisel totemi opossom olan bir
kadn Butilbaru adn tar. Bu ad belirli bir kurumu dere yatan belirtir. Kadnn baba to
teminden -bu rnekte tepelikli devekuu- tretilen br iki adnn anlamlar "tepelikli deve
kuu boynunu bir oraya, bir buraya doru uzatyor" ve "inip kan yal tepelikli dcveku
u"dur. Bir opossom babann olunun adlar "Karingo" (kk bir pnarn ad), "Myndiam
bu" (Karn deilmi durumda opossom) ve "Mynwhagala" (Aacn tepesinde, imdi inmi
opossom)'dr, vb. (Kelly, s. 468.)
218 Yaban Dnce

Diyelim ki, cins bir kpek satnalyorum . Bu kpein deerini


ve ekiciliini korumak, yavrularna da aktarmak istiyorsam, ona
bir ad seerken birtakm kurallara zenle uymam gerekir, nk
aralarna katlmak istediim cins kpek sahipleri derneinde bu
kurallar zorlaycdr. te yandan, b u ad ou zaman kpee do
d uu yetitirme yerinin giriim ve sorumluluu altnda verilmi
almdan nce yetkili kpek kurumunun ktne geirilmi ola
caktr. A d, hayvann doum ylna denk den, belirli bir ilk harfle
b alayacak, kimi zaman da soyunu belirten bir nek ya da sonekle
tamamlanacaktr. Hi kukusuz, kpeime baka bir adla seslen
m ekte zgr kalrm, ama sahibinin seslenmek iin Bawaw adn
verdii bir cce ngiliz kanii, British Kennel Club'n ktklerinde,
birincisi belirli bir yetitirme yerini, ikincisiyse serbest bir ad belir
ten iki terimde n oluan "Top-Hill Silver Spray" adn tar gene de.
yleyse yalnzca seslenme terimini n seimi kpein sahibine bra
klmaktadr; gnderme terimi bir kalptr, ayn zamanda hem do
um tarihini, hem bir bee balln belirttiine gre de, daha
ileride greceimiz gibi, budunbilimcilerin oymaksa! ve srasal ad
diye adlandrdklar iki tr adn birleiminin r n dr.
Kpei mi gnlme gre adlandrmakta zgr olduuma da
i nanabilirim; ama o zaman Medor'u seecek olursam, sradan bir
adam olarak sn flandrlrm; Monsieur ya da Lucien'i seersem,
zgn ve kkrtc, Pelleas' seersem, sanatsever olarak snfland
nlrm.
Setiim adn bal bulunduum uygarlk asndan kpek ad
lar snfnn tasarlanabil ir bir gesi de olmas, kesinlikle olmasa bi
le, gre! olarak bu adn kullanlabilir durumda bulunm as, yani da
ha nce kom um taraf ndan sei l memi o lmas gerekir. yleyse,
bir snf n gesi, bu snf iinde kullanlabilir adlar snfnn bir ge
si, bir de benim istek ve eilimlerimin oluturduu snfn bir gesi
olarak, kpeimin ad alan n kesimesinin sonucu olacaktr.
Grld gibi, zel adlarla cins adlar arasndaki bantlar
sorunu, adlandrmayla anlmlandrma sorunu arasndaki bant
deil. ster bakas, isterse kendimiz sz konusu olalm, her zaman
adland rrz. Seim yalnzca buradadr; bir oranda, bir ressamn
"somut" sanatla "soyut" sanat arasnda yapabilecei seime benzer;
ama ancak belirlenebilecek bir nesneyi bir snfa yerletirmekle nes
neyi snf dnda brakp onunla kendi kendimizi snflandrmak
iin bir ara diye kullanmak arasnda yaptmz bir seimdir.
Bu adan baklnca, adlandrma dizgeleri nin de "soyut"lar
vardr. rnein yerli Serninole'lar, olgu n kii adlar yapmak i i n
Evrenselletirme ve zelletirme 219

anlama baklmadan birletirilen ve gelerinin says hi de kabark


olmayan birka dizi kullanrlar. Diyeli m ki, bir "r1:1hsal" dizi; uslu,
deli, nlem l i, kurnaz, vb.; bir "biimbilimsel" dizi: drt ke, yu
varlak, kremsi, uzun, vb.; bir de "hayvanbilimsel" dizi: kurt, kar
tal, kunduz, p uma, vb. var elimizde, bunlar aracl yla, her dizi
den bir ge alp yan yana getirerek yle bir ad oluturabiliriz: Pu
ma-deli-kremsi. (Sturtevant. s. 508.)

* * *

Kii adlarnn budunbetimsel incelemelerinde srekii olarak


birtakm engellerle karlalmtr. Bunlar bir A vus tralya rnei:
York B urnu yarmadasnn bat blm nde yaayan Wik Mun
kan'lar zerinde Thomson ok iyi zmlemitir. Bir yandan, zel
adlar totemlerden tremilerdir, kutsal ve "irek" bir bilginin alan
na girerler; te yandan, toplumsal kiilie baldrlar, tre, trem
ve ks tlamalarn tmn ie kartrrlar. Bu ifte zellikleri sonu
cu, genel olarak "arma" terimi olarak kullanlan, dolaysyl a din
d kullanm olarak kalan akrabalk terimlerini, zel adlar ve to
temsel adlandrmalar kapsayan daha karmak bir adlandrmalar
dizgesinden ayr l malarna olanak yoktur. Ama ku tsal ile dind
arasnda byle bir ayrmn varl benimsendikten sonra bile, zel
adlarla (kutsal) arma terimleri olarak kullanlan akrabalk terim
leri (dind) bireysel terimler olmaktan, totemsel adlandrmalarla
(kutsal) gnderme terim leri olarak kullanlan akrabalk teri mleri
(dind) de topluluk terimleri olmaktan kmaz. Bu nedenle, kut
sal ynle dind yn birbirine bald r.
Bir baka gl k, zel adlar n kullanmna il ikin birok kst
lamadan i leri gelir. Wik Munkan'lar, kiinin lm nden mumya
lanm cesedinin yakl masna dek geen yl sresince, ad ya da
adlarnn hangi koullarda olursa olsun anl masn yasak ederler.
Kimi adlarn anlmas da her zaman iin kstlanmtr, rnein kz
kardein ve karnn erkek kardei nin adlar bunlar arasndadr. Bu
nu sorma beceriksizliinde bulunan soruturmac, sorduu adlar
yerine, gerek anlamlar "adsz", "ad yok" ya da "ikinci ocuk" olan
szckler iitecektir.
Son bir gl k de ad ulamlarn n saysnn fazlalndan kay
naklanr. Wik Munkan'larda, u ulamlar ayrdetmek gerekir: akra
balk terimleri, niimp kiimpan; koul ya da durum terimleri; takma
adlar, szck anlamyla, "sakat" ya da "solak" gibi "hi ad"lar, niimp
yann; son olarak da gerek zel adlar, niimp. Yalnzca akrabal k te-
220 Yaban Dnce

rimleri doal olarak arma terimi olarak kullanlr, ancak yas d


nemleri sresince, yasn trne uygun den, "dul" ya da "bir akra
ba lmne uram" anlamna gelen adlara yer verilir, b u arada,
(byk ya da kk) bir erkek ya da kzkarde, bir ocuk, bir ye
en (kz ya da erkek, ana ya da baba yanndan), bir nine ya da dede
sz konusu olduu da vurgulanr. Bomeo ilerinde yaayan boyla
rn buna kout bir greneiyle daha ileride karlaacaz.
zel adlarn yapm yntemi de ayrca i lgi ekicidir. Her bire
yin 3 kiisel ad vardr. Bir "gbek" ad, niimp kort 'n; bir byk ad,
niimp pi i n; bir de kk ad, niimp many. Btn byk ve kk ad
'

lar totemden ya da totemin sfatlarndan gelir, dolaysyla bunlar


oyman maldr. Byk adlar oymak hayvannn bana ya da be
deninin st yarsna balanr, kk adlarsa bacana, kuyruuna
ya da bedeninin alt yarsna. Bylece, balk boyundan bir adamn
b yk ad Piimpiciin "adam vuruyor" (ba), k k ad Yiink "bacak"
(kuyruun d ar yan), ayn oymaktan bir kadnn adlar da
Pamkotjattii ve Tippunt, "karnn" (ya) olabilir.
"Gbek" adlar, tayannkinden baka bir oyman, hatta ba
ka bir cinsin olabilecek tek adlardr. ocuk doar domaz, ama da
ha plasentann gelmesinden nce, yetkili bir kii, bir yandan gbek
ban eker, bir yandan da nce baba soyunun erkek adlarn, son
ra gene baba soyunun kadn adlarn, en sonunda da ana soyunun
yalnz erkek adlarn sayar. Plasentann dt anda sylenmi
bulunan ad, ocuun tayaca ad olacaktr. Hi kukusuz, gbek
ba ou kez istenen ad gvenceye al nacak bir bii mde ekilir.
(Thomson.) Daha nce and mz durum larda old uu gibi burada
da, nesnel bir dzenin gerekleriyle kiiler aras ilikilerin (bu dze
nin snrlar iinde, bir lde zgr) oyununu uzlatran bir ad
oluturma yntemi karsndayz.
Doum ynnden, aka (ama aldatc biimde) olasla da
yanan bu teknik, Avu stralya'nn baka boylarnda lm nedeniyle,
ama yeni doan ocuun adn deil de kaatil olduu dnlen
kiiyi belirlemek iin uyguland gzlemlenen tekniklere denk d
er. Bard'lar, Ungari nyin 'ler ve Warramu nga'lar, cesedi bir aacn
dallar arasna ya da yksek bir sek:inin zerine yerletirir, tam alt
na da akl talarndan bir halka yapar ya da bir sra sopa dizerler;
bunlarn her birimi toplul uun bir yesinin yerini tutar: suluyu
cesedin szntlarnn kendisine doru akaca akl ta ya da sopa
ele verecektir. Avustralya'nn kuzey batsnda, ceset gmlr, me
zarn stne de toplulukta ne kadar ye ya da kukulu kii varsa o
kadar akl ta konulur; daha sonra, kana boyanm olarak bulu-
Evrusellerirme ve zelletirme 221

nan akl ta kaati l i bel i rtir. Ya d a kukulanlan kiilerin adlar


sylenerek lnn salar bir bir ekilir: kopan i l k sa teli kaatili ele
verir. (Elkin 4, s. 305-306.)
Btn bu yntem lerin biimsel adan ayn tipten olduklar v e
snrl snfl top l um Lrn iib r zel ad dizgel erinde de grd
mz, ilgin bir zellikl n l': l u n d uu ak. Daha yukarda, bu trl
dizgelerde (hi kukusuz genel bir duru m u rneklendiriyor bun
lar), adlarn her zaman gerek ya da gc! bir snfta yer almay be
lirttiini, bu snfn ancak adlandrlan ya da adlandran kiinin s
nf olabileceini, bir kural uygulanarak verilen adlarla uydurulan
adlar arasndaki btn farkn bu ayrma indirgenebileceini gs
termi tik. Bu arada, iin yzeyinde kalmamak koul uyla, bu far
kn, Gardiner'in (takvi mdeki ermiler dizelgesi gibi) zorunlu ve s
nrl bir dizelgeden seilen, dolaysyla ayn zamanda ve birbiri ar
dndan pek ok b ireyce tanan "cisimsizlemi" adlarla Vercinge
torix ve Jugurtha gibi tek bir bi reye balanan "cisimlemi" adlar
arasnda yapt ayrma uymadn da belirtelim. Gerekten de,
birinci l er Gardiner'n beni msedii tek zellikle tanmlanamayacak
lde karmak grn yor bize: bu adlar (ocuklarnn adlarn
sem i olan) ana babay bir ortam, bir dnem, bir biem iinde s
nflandrr, tayclarn da bi rka biimde birden snfland rrlar;
bir kez, Jean, Jean'lar snfnn bir yesid ir; sonra her ad, bilinl i ya
da bi linsiz bir biimde, klt rel bir yananlam tar, bu da bakala
rnn ad tayana il iki n i mgelerini etkiler ve, kark gel iimler so
nunda, kiil iinin olumlu ya da olumsuz olarak bii mlenmesine
katk da bulu nabil i r*. Vercingetorix ad, ancak Galya gereklerine
ili kin bi lgisizl iimiz nedeniyle yalnzca Gergovie kah ramanna
bal anr gibi grnr bize. Demek ki, Gardiner'n ayrm, birbirin
den ayr iki ad tip iyle deil, gzl emcinin kendi toplu m unun adlar
dizgesiyle kendisine yabanc bir toplumun adlar dizgesi karsnda
bulund uu i ki durumla i lgili.
Bu nlar sylendikten sonra, Wi k Munkan'larn ad dizgesi nin
ilkesi ni ortaya karmak daha bir kolaylar: bu insanlar kii adlar
n bizim tr adlar oluturu rken beni msed iimiz yola benzer bir
yoldan koyarlar. Gerekten de, bir bireyi bel irlemek i in, biri b
yk ("byk" ad), biri kk ("kk" ad) iki snf belirticisini bir
letirmekle balarlar ie. Bu btnn kendi bana i ki etkisi olur:

...a n a Babalar ocuklarnn adn seer. . . Bilginler de bulularna meslektalarnn adn vere
"'

rek onlar sk sk onurlandrmlardr. Ama, ou kez, bu edim saymaca bir seim olmam
tr. Ana babalar toplumsal, dinsel gclcncklcr ynlendirmitir, bilginleri de bir ncelik hakk;
herkes seimiyle ilgilerinin niteliini ve evreninin snrlarn ortaya koyar." (Brndal, s. 230.)
222 Yaban Dnce

ad tayan kiinin yalnz kendi mal olarak bilinen gsterenlerle


belirtilen bir totemsel topluluktan olduu n u kantlamak, bir de
topluluk iinde bireyin yerini belirlemek. Byk adla kk adn
birleimi kendi bana bireyletirici deil dir; bakalaryla birli kte
ad tayan kiinin de bal bul u nduu bir alt-kmenin snrlarn
belirler, onlar da geici olarak ayn bileimle tanmlanr. Demek
ki, bireylemeyi tamamlayan "gbek" addr, ama tmyle farkl
bir i l keye dayanr. Bir yandan, "byk" ya da "kk" (ayn oy
maktan ya da baka bir oymaktan), eril ya da diil (ad alann cinsi
ne olursa olsun) bir ad olabilir. te yandan, bir dizgeye gre deil,
bir olaya gre konulur: fizyolojik (kuramsal olarak insanlarn iste
m i ne bal olmayan) bir etkiyle sayma dakikasnn bir rastlam
dr.
imdi bu l ad bitkibilim ve hayvanbilim alanlarndaki ad
larla karlatral m . Bunun iinde bitkibilimden Pscilocybe nexicana
Heim', hayvanbil i m Lutrogale perspicillata naxwelli yi alal m . H er
'

i ki l adn i l k iki terimi ele alnan varl nceden verilmi bir


kmeni n mal olan bir snfla bir alt-snfa yerletirir. A ma bul ucu
nun ad olan nc terim, bir olay anmsatarak dizgeyi balar:
bir dizi terimidir, bir bek terimi deil.
Hi kukusuz bir fark vardr arada: bilimsel l adlarda, bu
l ucunun ad, daha ilk iki terimde tamam lanm olan bel irlemeye
h ibir ey eklemez, onu bulucusuna bir sayg sunu durumuna ge
tirir. Ama yzde yz doru deildir bu saptama; is tatistik terimin
yalnzca ruhsal deil, mantksal bir ilevi de vardr. Sz konusu bi
lim adam ya da mesl ektann beni msedii kesitleme dizgesine
gnderir, bylece uzmann eanlamllk sorunlarnn zmlenme
si iin kanl maz olan dnmleri gerekletirmesini salar: rne
in Jmiperus occidentalis Hook i l e funiperus u tahensis Engelm ayn
varlktr, oysa bulucu larn ya da ad babalarn n ad olmasa, i ki ayr
varln sz konusu olduu sonucuna varlabilir. Bu bakmdan, bi
l imsel snflandrmlarda istatistik teri min ilevi, bu terimin Wik
Munkan'larda yerine getirdii ilevin bak ve tersidir; benzetir
meyi deil, farkllamay salar; tek bir kesitleme biiminin kusur
suzluuna tanklk etmek yerine, gerekletirilebilecek kesitlemele
rin okluuna gnderir.
Ama Wik Munkan'larn durumunun zellikle tantlayc olma
s, yerlilerin tasarlad tekni i n tuhafl ndan ileri gelir yalnz:
dizgenin yapsn i bir kla aydnlatr. u var ki, bize btn r
neklerimizi salam olan toplumlarda da kolaylkla bulabiliriz bu
yapy. rnein tm kii adnn teri mden olutuu A l gon-
Evrenselletirme ve zelletirme 223

kin'l erde, adlardan biri oymak adlandrmasndan tremitir, biri


srasaldr (aile iindeki doum srasn belirtir), biri de askerli k
nvandr*, yani bu kez b i r "mekanik" terimle gleri ayn olmayan
iki "istatistik" terim sz konusudur. A skerlik nvanlar srasal ad
lardan daha oktur, birinci terim bek niteliiyle zorunlu bir bee
balanrsa da ad koyucu, baka kayglar arasnda, iki ayr kiiye
ayn ad vermeme kaygsn da gdeceinden, ayn bileimin iki ki
iye ayn ad vermeme kaygsn da gdeceinden, ayn bileimin
iki kiiye birden rastlama olasl daha bi r zayflar. "Mekanik" ya
da "istatistik" niteliin znl olmadn vurgulamak iin bir fr
sattr bu : ad veren ve tayan kiiye gre tanmlanr. Oymak ad
landrmasndan t retilen ad, taycsn kesinlikle bir oyman
yesi olarak belirler, ama bu adn bir dizelge iinden seilme bii
mi, karmak tarihsel koull ara baldr: o srada serbest olan adlar,
ad koyann kiilii ve niyetleri . Buna karlk, "istatistik" terimler,
kukuya yer brakmayacak bir biimde, doum durumlar dizelge
sinde ya da askerl i k basamakl anmasnda bireysel bir konumu ta
nmlar; ama bu konumlarda yer alma olgusu, nfus, ruhbilim, ta
rih koullarnn, yani ileride ad tayacak olann deikenliinin
sonucudur.
zel adn ancak birka boyutlu bir dizge iinde kiiye bir ko
num verme arac olarak tan mlanabi l ecei ni ada toplum lar
mzdan aln m bir rnek de ortaya koyar. Btn iinde ele aln
m bir toplumsal bek iin, Jean Dupont, Jean Durand gibi adlar n
ikinci terimi snf, birinci terimiyse bireyi belirtir. Jean Dupont n
ce bir snf n maldr, bu snf iinde de Jean olarak hibir kararsz
l a yol amayacak bir konumu vardr. Dupont snfnn iinde,
Dupont Pi erre, Du pont Andre, vb.'den ayr olarak Dupont Jean'dr.
Ama adnn "zellik" pay ylesine dktr ki, daha dar bir toplu
l uk iinde terimler aras nd aki mantksal bant tersine evri lir.
Alkanlk gerei, btn yelerinin birbirlerine nadlaryla seslen
dikleri, ama, rastlant sonucu, Jean nadn hem kardein, hem de
kaynbiraderin ta d bir aile tasarlayalm. Karklk nadn ya
nna soyadnn da konulmasyla giderilecektir. Bylece, aileden bi
ri bir bakasna: "Jean Dupont telefon etti", dedii zaman, gerekte
ayn ikili ada gndermede bulunmayacaktr artk; soyad takma ad
olmutur. Sz konusu ailenin yeleri iin, nce bir Jean'lar snf
vardr, bireylemeyi de bu snf iinde "Dupont" ile "Durand" ger
ekletirmektedir. Nfus ktnn ya da zel bir topluluun ba-

Maya dilini konu an Meksika Lacandon'lannda da iki terim buluruz: adlann bir hayvan
adyla bir srasal addan oluan bir ikili ad yardmyla yaparlar. (Tozzer, s. 42-43 ve 46-47.)
224 Yaban Dnce

k asnn benimsenmesine gre, ikili adn terimleri ilev deiti-


rir.
Ama ayn terim srf konumu nedeniyle snf belirticisi ya da
bireysel belirleyen ilevi grebi liyorsa, o zaman birok budu nbe
timcini n yapm olduu gibi u ya da bu toplumda kullanlmakta
olan adlandrmalarn gerekten birer zel ad olup olmadn ara
trmak bounadr. Skinner, Sauk'lar konusunda benimser bunu,
ama Sauk'larn komular olan Menomini'lere gelince, kuku du
yar: ona gre, sayca snrl, onursal nvanlardr bunlarn adlar,
sonra birey yaam boyunca eriir bunlara, ocuklarna da braka
maz. (Skinner 2, s. 17.) Ayn biimde, Iroquois'larda:

"Bireysel adn . . . bizim kiisel admzla hi de karla


trlamayaca aktr. Bunu daha ok bir tr trensel be
lirtme, bir de bir oymaktan olmann oymak adn tama
nn ierdiinden daha iten bir anlatm olarak grmek
gerekir." (Goldenweiser, s. 36 7)

Wik Munkan'larn zel adlarna geli nce:

"Bunlar kiisel adlar olarak niteledim, ama gerekte


topluluk adl ardr, bir totemsel topluluktan olma, onunla
dayanma balarn belirtir," (Thomson, s. 1 59.)

Bu kukular anlamak pek de zor deild ir, nk her oyman


kendi mal ve ayrcal olan bu adlar ou zaman snrldr ve ayn
ad ayn zamanda i ki kii birden tayamaz. Iroquois'lar oymak ad
larnn dizelgesini "beki"lerinin bell einde gvence altna alrlar,
"beki" kullnlabilir adlarn durumunu her an bilir. Bir ocuk do
d uu zaman, "beki" arlarak hangi adlar n "serbest" olduunu
sylemesi i stenir. Kaliforniya Yurok'larnda, taycs lp de akra
ba ad boalncaya dek bir ocuun 6, 7 yl adsz kald olur. Buna
karlk, soyun yeni bir yesince yeniden dolama sokulmak kou
luyla, bir lnn ad zerindeki yasak bir yl sonunda kalkabi lir.
Afrika'da i kizlerin ya da l domu bir dizi ocuktan sonra
ilk yaayan ocuklarn adlar gibi, kim i bireyleri kat ve dar bir s
mflandrma dizgesine yerletiren adlar daha da karmak grnr.
Nuer'ler ikizlere zor uan kularn adlarn verirler: Pen tavuu,
tura, vb. nk i kizleri de kular gibi doast kkenli varlklar
olarak grrler (Evans-Pritchard 2, Levi- Strauss 6 'da tartma),
Britanya Kolombiya'snda yaayan Kwakiutl 'lar da ikizleri balklar-
Evrenselletirme ve zelletirme 225

la birletirmekle benzer bir inanc d i l e getirirler. kizlerden hemen


nce ya da hemen sonra doan ocuklara Sombal-ba ve Som
bal-kuyruu adlarnn ayrlmas bundandr. Bunlarn ya "mum
balklarndan" (elleri kkse), ya Oncorhynchus kisutch tan ("silver
'

salmon"), ya Oncorhynchus nerka 'dan ("sockeye salmon") geldikleri


varsaylr. Tany kendisi de ikiz domu bir yal adam yapar. Bi
rinci durumda, erkek ikizi Doyuran-adam, kz ikizi Doyuran-kadn
diye adlandrlr. kinci durumda, her birinin ad Tek ve Sedef-kz,
nc durumdaysa, Ba-alan ve Ba- danseden'dir. (Boas 4 b
lm 1, s. 684-693.)
Sudan Dogon'lar zel adlar verirken ok sk bir yntem izler
ler. Bu yntem her adn bir cinse, bir soya, bir doum srasna ve
bireyin yer ald kardeler beinin nitel yapsna baland soy
sal ve sylense! bir rnekeye gre her bireyin konumunu belirler:
kendisi ikiz; ikizlerden nce ya da sonra ilk ya da ikinci doan; bir
ya da iki kzdan sonra doan olan, ya da tersi; iki kz arasnda do
an olan, ya da tersi, vb. (Dieterlen 3.)
Son olarak, ou Algonkin v e Sioux'larda, Mixe'lerde (Radin
2), Maya'larda (Tozzer) ve Aasya'nn gneyinde (Benedict), vb.
rastlanan srasal adlarn zel ad saylp saylmamasnda da ou
kez kararszla dlmektedir. Tek bir rnekle, dizgenin zellikle
gelimi olduu Dakota'larn rneiyle yetinelim. Bu dizgede aa
daki adlar ilk yedi kz ve ilk yedi olann doum srasna denk
dmektedir:

kzlar olanlar

1 Wino'ne Tcaske'
2 Ha'pe Hepo'
3 Ha'psti Hepi'
4 Wiha'ki Watca'to
5 Hapo'nA Hake'
6 HapstinA Tatco'
7 Wihake'da
(Wallis, s. 39.)

Erginleimin deiik aamalarnda zel adlarn yerini alan te


rimler de ayn ulama konulabilir. Dampier toprann kuzeyinde
yaayan Avustralya boylarnn di karmadan, sonra snnetten,
sonra tremsel kan almadan vb. nce ocuklara verilen 9 adlk bir
dizileri vardr. Kuzey A vustralya'nn aklarnda, Melville ve Bat-
226 Yaban Dnce

hurst adalarnda yaayan Tiwi'ler, yeni yetienlere derecelerine g


re zgl adlar verirler; 15 yala 28 ya arasndaki bir dnemi kapsa
yan 7 erkek adlar, 10 yala 20 ya arasndaki dnemi kapsayan 7
kadn adlar vardr. (Hart, s. 286-287.)
Bununla birlikte, byle durumlarda ortaya kan sorunlar, bi
zim ada toplumlarmzda ilk doan oula babann babasnn
adn verme greneinin getirdii sorundan farkl deildir. "Byk
babann ad" da tanmas hem zorunlu, hem de belirli bir kiiye
zg bir nvan saylabilir. Demek ki, farkedilmez bir biimde ad
dan nvana geilmektedir. Bu gei sz konusu terimlerin herhangi
bir znl niteliine deil, belirli bir snflandrma dizgesi iinde
oynadklar role baldr, onlar bu dizgeden ayrmaya almak bo
unadr.
Yedinci Blm
Tr Olarak Birey

Borneo ilerinde gebe olarak yaayan Penan'larn ad dizgesi, da


ha ok zel ad olarak nitelemek isteyeceimiz terimlerle ilk bakta
daha farkl bir trdenmi gibi deerlendirebileceimiz baka terim
ler arasndaki banty belirlememizi salar. Gerekten de, bir Pe
nan, yana ve aile d urumuna gre, terimle belirtilebilir: bir zel
ad, bir ba-ad ("u kiinin babas", "u kiinin anas"), ya da lm
bir akrabann zneyle akrabalk ban belirten ve lm-ad diyebi
leceimiz bir ad: "Babas lm", "yeeni lm", vb. Bat Penan'la
rnn lenin akrabalk derecesine, yana, cinsine ve dokuzuncu o
cua dek ocuklarn doum srasna karlk olan en az 26 lm-ad
vardr.
Bu adlarn kullanm kural lar alacak derecede karmaktr.
Konuyu byk lde yalnlatrrsak, bir ocuun bykl erinden
biri lnceye dek kendi z adyla bilindiini syleyebil iriz. len
akraba bir byk babaysa, ocuk Tupou diye adlandrlr. Babas
nn erkek kardei l rse Ilun olu r, baka bir akrabas lnceye dek
de byle kalr. Bir baka akrabas lecek olursa, yeni bir ad alacak
tr. Bylece, bir Penan, evlenip ocuklar oluncaya dek, 6, 7, hatta
daha fazla lm-ad tayabilir.
Ana ile baba, i l k ocuklar dounca, adyla belirtilen bu ocuk
la balarn dile getiren bir ba-ad alr. rnein Tama Awing, Ti
nen Awi ng, "Awing'in babas (ya da anas)" . ocuk l nce, ba
adnn yerini bir l m-ad alacaktr: "ilk doan ocuu lm".
Sonraki doumda, l m-ad yerini yeni bir ba-adna brakacak,
adlandrmalar bylece srp gidecektir.
Kardeler arasnda geerli olan zel kurallar durumu daha da
karmaklatrr. B t n erkek ve kz kardeleri yayorsa, ocuk
kendi adyla arlr. Bunlardan biri lnce, bir lm-ad alr: "b-
230 Yaban Dnce

yk (ya da kk) kardei lm". Ama yeni bir erkek ya da kz


kardei dounca, lm-ad braklr, zne yeniden kendi adn kul
l anmaya balar. (Needham , 4.)
Bu betimlemede birok nokta karanlkta kalmakta, birbirlerine
ilevsel olarak bal grnmekle birlikte, deiik kurallarn birbir
lerini nasl etkiledikleri pek anlalmamaktadr. Kaba olarak, dizge
tip dnemsellikle tanmlanabilir: bykleri karsnda, zaddan
(bu trl bir dizgede zel ad bu terimle belirtmek daha elverili
olur) lm-adna; ocuklar karsndaysa, ba-addan lm-adna.
Ama bu tip terim arasnda nasl bir mantksal ba vardr? tip
dnemsellik arasndaki mantksal ba nedir? Ba-adla lm-ad bir
akrabalk bana gnderir, demek ki "bantsal" terimlerdir. za
dn byle bir zellii yoktur, bu bakmdan, nceki biimlerle kar
tlar: yalnzca baka "kendilik"lere kartlyla bir "kendilik"i be
lirler. Kendi ile bakas arasndaki (ve zadda znl olarak bulu
nan) bu kartlk, ba-ad lm-adndan ayrdetmeyi de salar. Bir
zel ad (znenin olmayan bir zel ad) ieren birincisi, bir baka
kendilikle banty dile getiren bir terim olarak tanmlanabilir. in
de hibir zel adn yer almad lm-adysa, ad verilmeyen bir
bakasnn gene ayn biimde ad verilmeyen bir kendilikle akraba-
!k bann dile getirilmesidir. yleyse bir baka bant olarak ta
nmlanabilir. Son olarak, lm-ad kendisini ancak yok olmu bir
bant olarak andna gre, bu bant olumsuzdur.
Bu zmleme zadla lm-ad arasndaki banty aklkla
ortaya koymaktadr. Tersine evrilmi bir bakmllk bantsdr
bu:

zad lm-ad
var olan (+)
ya da olmayan (-)
iliki: +

kendilikle ( +)
bakas (-) arasndaki
kartlk: +

Ayn zamanda, ilk sonu ortaya kyor: bir zel ad saymaktan


ekinmediimiz zadla basit bir snf belirticisi zelliklerini tayan
lm-ad gerekte ayn bee baldr. Bir dnm araclyla bi
rinden brne geilmektedir.
imdi de ba-ada gelelim. br iki tiple, ncelikle de lm-
Tr Olarak Birey 23 1

adyla bants nedir? nsan ilki n ba-adn bir baka kendilii n ya


ama geliini, l m-adnnsa bir baka kendilii n lme geiini
belirttiini kesinlemek istiyor, ama iler o kadar da basit dei l :
lm-ad herhangi bir "kendilik"e gndermede bul unmadan
baka ilikinin yadsnmasna indirgenirken, ba-adn bir bakas
nn kendili i n i belirtmesi (nk bir zad yer alr iinde) bu yo
rumla aklanmyor. Demek ki, iki tip arasnda biimsel bakml
lk yok.
zmlem em izin k noktas olan incelemesinde, Needham
ilgin bir gzlemde bulunuyor:

"ngilizlerin eskiden "widow"u (dul kadn) bir nvan


olarak kullanmalarnda ..., bugn veuve (dul kadn) szc
n n Fransa ve Beli ka'daki kullanmnda ve Avru
pa'nn birok blgelerinde grlen benzer kullanmlarda,
bulank biimde l adlarna benzeyen bir eyler sezili
yor. Ama btn bunlar nerdeyse btn alardan l ad
larndan farkl, bunun iin de bir yorum esinlemiyorlar."
(Needharn 1, s. 426.)

abucak ylgnla df;mck deni r buna. Necdhan 'n btn ek


siklii, szn ettii rneklerde, l -ad tamaya hak kazanmakla
daha nce her bakmdan bir ba-ada benzeyen bir ad tama ara
snda kurulan ba grmemek olmutur; bunu grse, gzleminin
erimini de anlard . Franszlar geleneksel olarak "veve" zel ada
eklerler; ama szcn eri l biimi "veuf ' de, "ksz" de ada eklen
mez. Nerden i leri gel ir bu teki lcilik? Soyad kesinlikle ocuklarn
kendi hakkdr; bizim toplumlarmzda, bir soy snflandrcs ol
duu sylenebilir. Bunun iin de ana babann lm ocuklarn
soyadyla ilikisini deitirmez. Erkek ocuklar iin daha da doru
dur bu: ister bekar, _ister evli, isterse dul olsun, soyadyla bants
hibir zaman deimez.
Kadnn durumu ayn deildir. Kocasn yitirince "unun dulu"
oluyorsa, kocas yaarken "unun kars" olduu, baka bir deyile,
baka bir kendilikl e ilikisini dile getiren bir terim iin kendi zad
n daha nce brakm olduu iindir. Bu da ba-ad konusunda be
nimsediimiz tanmdan baka bir ey deil dir. Hi kukusuz, bu
szck bu duruma uymuyor; koutluun srdrlebilmesi iin e
ad szc yaratlabilir, ama yapnn zdelii bir szck yarat
mna gidil m eden de farkedilebildiine gre, b u nda bir yarar gr
myoruz. Sonu olarak, Fransz greneinde bir lm-ad tama
232 Yaban Dnce

hakk daha nce bir ba-ada benzer bir adn tanm olmasndan
doar: benim kendiliim bir baka kendilikle ilikime gre tanm
land iin, bu bakas ld zaman, kimliimi ancak biimde ay
n kalan, ama bundan byle olumsuz bir gstergeyle belirtilen b u
ilikiyle srdrebilirim. "Dul" Dumont, tmyle yokolmayan, ama
artk yalnzca kendisiyle tanmlanan bu bakasyla ilikisi iinde
var olan bir Dumont'un karsdr.
Bu rnekte, i ki terimin de ayn biimde, yani akrabalk ilikisi
soyadna balanarak kurulduu, oysa, bizim de vurguladmz gi
bi, Penan'larn lm-adnda zel adlarn yer almad sylenebilir.
Bu gl zmeden nce, almamann zadla lm-ad arasnda
iledii kardeler dizisine dnelim. Neden ba-ada benzer bir ad,
diyelim ki "unun kardei (ya da kzkardei) " trnden bir "karde
ad" deil de zad? Yantlamak kolay: yeni doan (bylece de erkek
ve kz kardelerinin lm-ad tamasn sona erdiren) ocuun ki
isel ad ilevini baka yerden alr: ana babann ba-adn olutur
maya yarar, ana baba bir bakma ona el koyarak tanmlanmalarn
salayan zel dizgeye katarlar. Bylece son doan ocuun ad kar
deler dizisinden ayrlr, teki kardelerse, onunla da, lm kar
de ya da kzkard elerinin adyla da tanrnlanamadklarndan (n
k, deyim ye r i n de y se artk "lm ynnde" deil, "yaam ynn
,

de" bulunulmaktadr), dnp dolap kendilerine kalan tek yola sa


parlar: ayn zamanda kendi zel adlar da olan kendi z adlarn ta
yacakl ardr. Ama, hemen belirtelim ki, baka ilikilerin yokluu
yznden yapacaklardr bunu: kimileri baka bir greve verildikle
ri iin kullanlmaz olmu, kimileri de dizgeni n gstergesi deitii
iin belirgin olmaktan kmtr.
Bu nokta aydnlatld ktan sonra, zmlenecek iki sorun kalr
yalnzca: ana babalarn ba"ad kullanmasyla lm-adnda zel ad
bulu nmamas, yani az nce takl dmz sorun. Grnte birincisi
bir ierik, ikincisi bir biim sorunu ortaya karmakla birlikte, ger
ekte ayn zme balanabilecek tek bir sorun sz konusu dur.
llerin ad sylenmez, bu kesinleme lm-adnn yapsn aklama
ya yeter. Ba-ada gelince, karsama aktr: bir ocuk dnyaya gel
dii zaman, ana babay kendi adlaryla armak yasak oluyorsa,
"ldkleri" iin, bir ocuk dnyaya getirmek eskilere yeni bir varl
n eklenmesi olarak deil, eskilerin yerini yeni bir varln almas
olarak dnld iindir.
Erginleim srasnda ve bir kadnn doum yapmas srasnda
zel ad kullanmn yasaklayan Tiwi'lerin tresini de byle anla
mak gerekir:
Tr Olarak B irey 233

"Bir yerli iin bir ocuun d nyaya gel mesi o k gi


zeml i bir itir, nk gebe bir kadnn ruhlar d nyasyla
yakn ilikilerde bulunduuna inanr. Bu nedenle, kad
nn ayrlmaz bir paras olan ad, dsel bir nitelie br
nr, boyun kocasna sanki kars yokmu, kars lm ya
da imdilik kars deilmi gibi davranmas da bunu dile
getirir. Ruhlarla bantdadr ve bunun sonucu olarak ko
casna bir ocuk verecektir." (Hart, s. 288-289.)

Needham'n Penan'lara ilikin bir gzlemi de ayn trden bir


yorum esinler: ba-ad onursal deildir ve hi kimse ocuksuz kal
maktan u tan duymaz, der: "ocuu nuz yoksa, su sizin deil dir,
diye aklar bilgi vericiler. Buna zlrsnz, nk yerinizi ala
cak, adnz anmsatacak hi kimseniz yoktur. Ama utan duymaz
snz. Ne diye d uyasnz?" (a.g.y., s. 41 7.)
Ayn aklama "edourum" iin de geerlidir, nk bu tre
de erkein lohusa kadnn yerini aldn sylemek yanl olur. Ki
mi zaman, kocayla kar ayn nlemleri alrlar, nk doum u izle
yen hafta ve aylarda byk tehlikelerle kar karya bulunan o
cuklaryla kaynarlar. Kimi zaman, Gney Amerika'da sk sk ya
pld gibi, erkek kars nnkilerden daha byk nlem ler almak
zorundadr, nk, gebe kalma ve gebelie ilikin yerli kuramlar
na gre, zellikle onun kii lii ocuun kiiliiyle kaynar. Her i ki
varsaymda da, baba anann rol n oynamaz: ocuun rol n oy
nar. Budunbilimcil erin birinci noktada yanld klar enderdir, ama
ikinci noktay anladklar daha da enderdir.
zmlememizden sonu kyor. Bir kez, zel adlar, ayr
bir ulam ol uturmak yle dursun, kendil erine yapsal ilikilerle
balanmakla birlikte, zel adlardan farkl olan br terimlerle bir
bek oluturur. Penan'larn ken d ileri de bu terim leri birer snf be
lirticisi olarak dnrler: bir lm-adna "girildiini" sylerler, bu
adn alndn ya da benimsendiini deil.
kinci olarak, zel adlar bu karmak dizgede ikincil bi r yer tu
tar. Gerekte, yalnzca ocuklar a ka tar adlarn, nk toplum
ya d a aile dizgesince yapsal olarak nitelendirilemeyecek oranda
gentirler, ya da bu nitelendirme geici olarak ana babalar yarar
na askda braklmtr. Bylece zel ad gerek bir mantksal deer
dm ne urar. "Snf-d"nn ya da bir snfa katlmaya aday
olanlarn kendilerini geici bir sre iin snf-d olarak (zadlarn
yeniden kullanmaya balayan kardeler bu durumdadr) ya da (bir
ba-ad alan byklerin yapt gibi) bir snf-dyla ilikilerine g-
2 34 Yaban Dnce

re tanmlamalar zorunlu luunun belirtisidir. Ama, lm toplum


sal dokuda bir boluk aar amaz, birey bir bakma b u boluun
iine doru ekilir. Mantk-sal olarak br biimlerden stnl
kesin olan lm-adn tamasnn sonucu olarak, basit bir bekleme
numaras olan zel adnn yerini dizge iinde bir konuma verir,
dizge de bylece en genel dzlemde ayrk ve nicelendirilmi snf
lardan oluan bir dizge olarak deerlendirilebilir. zel ad lm
adnn ters yzdr, ba-ad da onun tersine evrilmi bir grnt
sn sunar. Grnte, Penan'larn durumu Algonkin, Iroquois ve
Yurok'larnkinin tersidir; berikilerde, tanan addan kurtulmak
iin, bir akrabann lmesini beklemek gerekir; tekilerdeyse, bir ak
rabann lmn onun tad ada ulamak iin beklemek gerekir
ou kez. Ama gerekte, adn mantksal deer dm ikincisinde
de birincisinden aa kalmaz.

"Yakn akrabalar sz konusu olunca, bireysel ad gn


derme ya da adres olprak kullanlmaz hibir zaman: hep
akrabalk terimi kullanlr. Akraba olmayan biriyle konu
ulurken bile, bireysel ad ok seyrek anlr, nk konu
an kiiyle konutuu kiinin yalarna gre seilmi bir
akrabalk terimi ye tutu lur. Ancak konumada akraba
olmayan kiilerden szedilirken kiisel ad kullanma al
kanl vardr, ama, bu durumda bile, balam kimden
szedildiini gstermeye yetiyorsa, kiisel addan kan
lr." (Goldenweiser, s. 367.)

yleyse, yukarda belirttiimiz farklla karn, Iroquois'larda


da birey ancak baka trl davranmaya olanak kalmad zaman
"snf d"nda braklr*.
ok sk rastlanan l ad kstlamasn aklama yolunda trl
inanlara bavurulmutur. Bu i nanlar gerektir, ok da iyi kant-
Kalifomiya Yurok'lan, kii adlan kullanmaktan kanmak iin, oturma yerini -ky ya da evi
belirten bir kkle evlilik durumunu belirten, kadna ve erkee gre deien bir sonekten olu
an bir adlandrma dizgesi dnmlerdir. Eril adlar kadnn, diil adlar da erkein doum
yerine gre yaplmtr. Sonekine gre, ad babayerli ve satnalmayla gerekletirilmi bir ev
lilik mi, anayerli bir evlilik mi, yoksa serbest bir birleme mi sz konusu olduunu, evliliin
ein lm ya da boanmayla, vb. bozulup bozulmadn belirtir. ocuk ve bakarlann adla
rna katlan baka ekler, yaayan ya da lm anann ya da lm babann doum yerine
balanr. Demek ki kullanlan adlar yalnzca aadaki tiplerden biridir: -'dan bir kadnla ev
li; -'dan bir adamla evli; -'daki kendi evinde bir "yar" kocas var; -'dan bir kadnla "yar" evli;
-'dan dul kalm; -'dan bir kadndan (bir adamdan) boanm; Bir adamn kendisiyle oturma
sna izin veren, bir sevgilisi olan, ya da yasad ocuklar olan, -'l kadn; Babas -'lyd; len
analar -'lyd; -'l bekar, vb. (Waterman, s. 214-218; Elmendorf ve Kroeber'de, Kroeber, s. 372-
374, n. 1.)
Tr Olarak Birey 235

lanmtr, ama bunlar grenein kkeni olarak m, glenmesine


katkda bulunan etkenlerden biri olarak m, hatta bir sonucu olarak
m grmek gerekir? Yorumlarmz doruysa, llerin adnn kst
lanmas kimi adlandrma dizgelerinin yapsal bir zellii olarak be
lirir. Ya zel adlar daha balangta birer snflandrma ilecidir, ya
da snflandrma saati alncaya dek geici bir zm salamakta
dr; demek ki, hep en alak gnll dzeyde bir snf gsterir. Son
nqktada, Penan'larda da olduu gibi, snflar oluturmann geici
olarak snf dnda kalan yollandrlar yalnzca, ya da dizgenin
mantksal deme gcne, yani yeri gelince alacaklya bir snf sa
lama yeteneine dayandrlan birer bor senedidirler. Yalnzca yeni
gelenler, yani doan ocuklar bir sorun yaratr: buradadrlar. Ne
var ki, bireyletirmeyi bir snflandrma olarak deerlendiren her
hangi bir dizge (her zaman byle olduunu grmtk), yeni bir
ye ald her seferde, yapsnn tartma konusu edildiini gr
mek tehlikesiyle kar karya gelir.
ki tip zm vardr bu sorunun, bunlar arasnda ara biim
ler de yok deildir. Ele alnan dizge konum snflarndan oluuyorsa,
doan ocuklar yerletirmeye yetecek bir serbest konumlar yedek
lii bulunmas yeter. Kullanlabilir konumlar nfus rakamn her
zaman atndan, esremlilik, hi deilse kuramsal olarak, arts
remliliin deiken etkilerinden uzak kalr. I roquois'larn zm
budur. Yurok'lar bu denli ilerisini grememilerdir: ocuklar sra
beklemek zorundadr. Ama, ne de olsa birka yl iinde snfland
rlmalar kesin olduundan, dizgenin yapsnn gvence altna al
d bir snfta konumlarn alncaya dek geici bir sre belirsizli k
iinde kalabilirler.
Dizge bant snflarndan olutuu zaman, her ey deiir. Bi
reyin ortadan kalkmas ve yaamn bireylerden sonra da srdren
bir zel ad araclyla belirlenmi bir konu mda yerini bir bakas
nn almas, bylece bantnn kendisinin de bir snf terimi duru
muna gelmesi yerine, bantl terimlere birer ayr varlk deeri ka
zandran zel adlarn silinmesi gerekir. Dizgenin son birimleri,
iinde canl varlklarn birbirlerini izledikleri "tek"in snflar deil
dir artk, gerek ya da gc! llerle (yaratm olduklar yaama
kar birer l olarak tanmlanan ana babalarla) gerek, hatta gc!
canllar (byklerinden birinin gerek lm kendilerinin de ona
gre tanmlanmalarn salaynca dek, ana babalarnn kendilerine
gre tanmlanmalarn salamak iin bir zel adlar bulunan, yeni
domu ocuklar) arasnda snflandrlm bantlardr. Dernek
ki, bu dizgelerde snflar giri ve klar birletiren, deiik ve de-
236 Yaban Dnce

vingen bant tiplerinden olumutur, oysa Iroquois'larda ve ayn


tipten olan baka toplumlarda, bo ya da dolu olabilecek duraan
konumlarn bir dkmne dayanrlar*.
Demek ki, llerin adnn kstlanmas ayr bir sorun getirmi
yor budunbilime: lnn adn yitirmesinin nedeni, canlnn da -
Penan'larda olduu gibi- bir dizgeye katlarak kendi adn yitirip
bir l m-ad almasna, yani teki gesi -ldne gre- artk ancak
bir canly kendisine gre tanmlayan ba ntda varolan bir bant
nn gesi olmasna yol aan nedendir; baba ile anann da bir ba-ad
alarak kendi adlarn yitirmelerine yol aan nedendir. Baba ile ana,
fazladan bir genin domasnn dizgede yaratt aksakl (ocuk
larndan birinin lmne dek) gidermi olurlar bylece. Fazla olan
ye, bir k kendi giriini salayncaya dek "adlandrlm" kii ni
teliiyle kapda bekleyecek, daha sonra, biri balangta dizge d
nda bulunan, bryse sonradan dizge dna kan iki varlk, ba
nt snflarndan birinde birbirlerine karacaklar, dizge kurulmu
olacaktr.
Kimi toplumlar kskanlkla adlarnn zerine titrer, ypran
malarn nler. Kimileri de har vurup harman savurur, her bireysel
yaam n sonunda yok eder; yasaklayarak balarndan atar onlar,
yerlerin e baka adlar retir. A m a grn te elikin olan bu tu
tumlar snflandrma dizgelerinin deimez bir zelliinin i ki ayr
ynn dile getirir yalnzca: snrl ve bozulmaz niteliktedirler. Her
toplum, kurallar ve treleriyle, kuaklarnn kesintisiz akna kat
ve kesintili bir ereve koyar, bylece zorunlu olarak bir yap ka
zan d r r ona. ki tutumdan birinin arlk kazanmas iin, kck
bir mantksal destek yeter: ya zel adlar dizgesi szgecin en ince
eleini oluturacak, dolaysyla onunla baml kalacak, ya da da-
> Bunun sonucu olarak, sreksizlikleri ortada olan konum dizgelerinden farkl olarak, bant
dizgeleri daha ok sreklilik dzleminde yer alr. Bunu aktaran Needham (2), bizim gere
e ok yakn bulduumuz bir yorumu yadssa bile, bir baka Penan grenei aka gsteri
yor bunti. Snrl bir aile iinde, ele alnan ikililerden biri yasa urad zaman, daha bir ya
knlk belirten allm arma terimlerinin yerini karlkl "bykbaba" ve "torun" bii
minde armalar alr. Yasl kii bir bakma lme doru kayd, dolaysyla en yakn akra
balarndan eskisine gre daha ok uzaklat1 iin deil midir bu? lm sonucu, akrabalk
ann ilmiklerinin gevedii dnlebilir. Needham bunu benimsemek istemez, nk bir
tek sorunun bulunduu yerde birok sorun grr: yasl kiinin bir oula, bir kza, bir yeene
ya da bunlarn elerine "torun" demesi ayn yas onlar da dolayl ya da dolaysz bir biimde
etkiledii iin deil, yalnzca karlkllk nedeniyledir. Needham'n and btn durumlar
dorular bunu, yalnz kk bir mutsuzlua urayp (dme, dayak yeme, yiyeceini bir
kpee kaptrma) da genellikle bir byk baba ya da bir byk anne yitirenlere ayrlan
lm-adyla arlan kk ocuk bunun dnda kalr. Ama bizim yorumumuz bu durumu
da kapsar, nk ocuk urad bu zarar dolaysyla eretilemeli olarak yasldr, yasnn
ok kk olmas nedeniyle de tmlne yneltilen, gerek {d) ya da gc! (besin yiti
rimi) kk bir zarar, onu bir lde lm yanna itmeye yeter.
Tr Olarak Birey 237

rda braklacak, ama sreksizlii bireyletirmek v e bylece snf


landrmann bir n koulu olarak grlen bir sreksizlii dzenle
mekle grevlendirilecektir. Her i ki durumda da, erevenin srekli
olarak kendilerinden uzaklat ller adlarn yitirir: ya bunlar
bo braklmamas gereken konu mlarn simgeleri olarak canllar
alr*, ya da l adlar, erevenin br ucunda, canllarn adlarn
da andran devinimin etkisiyle yok olup gider.
Tiwi'lerin daha nce de birka kez antrdmz ad dizgesi iki
biim arasnda bir ara yer tutar. Bir kez, her taycnn ad titizlikle
ayn tutulmutur:

"ki kiinin ayn ad tamas olanakszdr ... Bugn Ti


wi'lerin saysnn 1 lOO' bulmasna ya da buna ok yakn
olmasna, her kiinin de ortalama 3 ad bulunmasna kar
n, bu 3300 ad titizlikle i nceledikten sonra, birbirine z
de iki ad bulamyoruz." (Hart, s. 281.)

Bu alandaki kstlamalarn says ve eitlilii adlarn oalma


sn daha da hzlandrr. Sz konusu kstl amalar iki ynde uygula
nr: daha nce bir rnekten szederken belirttiimiz gibi**, nce
gnlk dilin sessel olarak lnn adlarna benzeyen btn szck
lerini, sonra da, i ster kendi ocu kl ar, isterse bakalarnn ocuklar
sz kcnusu olsun, lnn btn teki kiilere verdii btn adlar
kapsar. Yalnzca babasnn koyduu, tek bir ad bulunan bir kk
ocuk, babas l nce adsz kalr, bir baka yerden bir baka ad ge
linceye dek bu durumunu srdrr. (A.g.y., s. 282.) Gerekten de,
bir kad n n yeni den evlendii her seferde, yeni kocas yalnzca
kendinden nceki kocann ocuklarna deil, babalar kim olursa
olsun, kadnn yaam boyu dourduu btn ocuklara yeni adlar
verir. Tiwi'Jer, daha ok yallar yararna, okkarllk dzenini uy
guladklarndan, bir erkek 35 yandan nce evlenebileceini u m a
maz pek, kadnlar da, kocalarn karlarndan nce lme olasln
alabildiine artran ya fark yz nden, kocadan kocaya dolap
dururlar. yleyse hi kimse, anas lmedike, deimez bir ada ka
vumu bulunmakla vnemez (a.y., s. 283.)
lmn kkenine ilikin bir Fox syleninde, yasl bir kiiye yle denilir: "imdi yapacan
ey u; ikiniz (sen ve l) her zaman iin (bir akraba edinme enlii araclyla) vedalaacak
snz birbirinizle. O zaman lnn ruhu uzaklara gidecektir, hzla ve kesinlikle. Birini akrabz
edineceksin; ona kar tamam tamamna len akrabana beslediin duygulan besleyeceksin,
akraba edindiin kiiye kar'} tmyle ayn akrabalk bants iinde olacaksn. Akrabann
ruhunun hzla ve kesinlikle uzaklamas iin tek yol bu." (Michelson 1, s. 4 1 1 . ) Bu durumdz
da canlnn ly kovduunu melin ok gzel gsterir.
s. 2 1 1 .
238 Yaban Dnce

Bir varsaym bu duruma bir aklama esinlemese, bylesine


garip bir dizgeyi anlamaya olanak bulunmazd. Bantlarla ko
numlar eit dzeylere yerletirilmitir burada. Bu nedenle, bant
nn her silinii, toplumsal (lnn verdii adlar) ya da dilsel (l
nn adlarna benzeyen szckler) adan bu bantnn ilevi olan
zel adlarn da silinmesine yol aar. Her yeni bant yaratm da
bant alannn iinde bir yeniden adlandrma srecini balatr.

***

Kimi budunbetimciler zel adlar sorununa akrabalk terimleri


asndan yaklamlardr: .

"Mantksal adan, akrabalk terimleri zel adlarla ad


lar arasna yerletirilebilir. Bir ara yerde bulunur ve bi
reyselletirilmi adllar ya da genelletirilmi kii adlar
olarak adlandrlabilirler." (Thurnwald, s. 357.)

Ne var ki, bu geiin ayn lde olanakl olmas, budunbilim


asndan baklnca, zel adlar her zaman genellemi ya da genel
letirici nitelikte terimler olarak grndkleri iindir. Bu bakm
dan, temelde tr adlarndan pek farkl deildirler, halk aznda
kulara trlerine gre insan adlar verilmesi de bunu dorular.
Franszcada, sere Pierrot, papaan Jacquot, saksaan Margot, ispi
noz Guillaurne, itku u Bertrand ya da Robert, sutavuu
Gerardine, akbayku Claude, puhukuu Hubert, karga Colas, kuu
da Godard'dr... Bu sonuncu ad toplumsal adan anlaml bir kou
la da balanr, XVII. yzylda, kars douran kocalara taklrd.
(Witkowski, s. 501 -502)*.
Tr adlarnn da zel adlarn kimi zelliklerini tamalarndan
ileri gelmiyor mu bu? Brndal'n ardndan**, Gardiner de hayvan
bilim ve bitkibilim deyimleri konusunda bu gr benimser:
"Brassica rapa ad, konunun dnda olanlar iin birbiri
ne ?k benzeyen birtakm rnekleri snflandran ve bun-
.
Bylesine kstl ve basit bir dizinin farkl mantk dzeylerinden gelen geler iermesi ok
anlamldr. "Balkonda pierrot var", denilebileceine gre, "Pierrot" bir snf belirticisi olabi
lir. Ama "Godard" bir arma terimidir. Trevoux szlnde (1732 basm) yazarn bu sz
cn altnda ok gzel belirttii gibi: "Godard kuulara verilen addr. ardmz, yan
mza gelmelerini istediimiz zaman byle deriz onlara, Godard, Godard; gel Godard gel; al Go
dard." Jacquot'nun, belki Margot'nun da bir ara ilevi var gibi. Kulara verilen insan adlar
konusunda, Bkz. Rolland, Faune, cilt II.
"Sonsuzluk asndan, bitki ve hayvanlarn zel trleri ve yaln cisimler de rnein Sirius ya
da Napoleon'la ayn nitelikte tek'Jerdir." (Brndal, s. 230.)
Tr Olarak Birey 239

!ardan birine, tpk ocuklarna a d koyan ana babalar gibi,


Brassica rapa adn koyan bitkibilimci imgesini kolaylkla
canlandrabilir. Alaba szc hi de byle bir ey getir
mez usumuza, oysa Brassica rapa bildiimiz alaban bi
limsel adndan baka bir ey deildir. Bunlar gzel Brassi
ca rapa rnekleridir diyebilmemize karlk, bu bir Brassica
rapa dr ya da bunlar Brassica rapa'lardr diyemeyiimizi de
'

Brassica rapa'y bir zel ad saymamz ya da alaba'a gre


daha ok bir zel ad saymamz iin ikinci bir neden ola
rak gsterebiliriz. Byle konuurken, tipin herhangi bir
tekil rneinin adna gndermede bulunuruz, oysa belirli
bir bitkiden bir akbatan szeder gibi szettiimiz zaman,
onun ayn trden baka bitkisel v arlklarla benzerliine
gndermede bulunmu oluruz. Dilsel tutum fark basit
bir ayrm olmaktan teye gemiyor, ama gerek. Durum
lardan birinde, szcn sesi (bunu genellikle "szcn
kendisi" olarak betimleriz) teki durumda olduundan
daha ok beliriyor." (Gardiner, s. 52.)

Bu yorum, "zel adlarn us iin deil, duyarlk iin, tannabilir


saptama belirtileri olduklar" grnde olan yazarn (a.g.y., s. 41)
ana savn aklyor. Biz de bitkibilim ve hayvanbilim terimlerinin
zel adlarla benzerliini pek ok toplumda zel adlarn doal bi
limlerdeki tr adlar gibi oluturulduunu gstererek temellendir
mitik. Ama bundan Gardiner'nkine yzde yz kart bir sonu
kyor: biz zel adlar zellikle ak ak snf belirticisi rol oyna
dklar, yani bir anlam dizgesinin mal olduklar lde tr adlar
na yakn bulmutuk. Gardiner'sa, tam tersine, ayn benzerlii bi
limsel terimlerin anlam iermeyen bir niteliiyle aklamak savn
da, bilimsel terimleri de, zel adlar da ayrc seslere indirgemekte.
Hakl olsayd, tuhaf bir elikiyle kar karya kalrdk: Brassica ra
pa Latince ve bitkibilim bilmeyen bir kii iin gerekten de ayrc
bir sese indirgenir, ama bu kii onun neyin ayrc sesi olduunu
bilmez; yleyse, her trl d bilgi yokluunda, bu deyimi zel ad
olarak alglamaz, flatus vocis olarak deilse de anlam bilinmeyen
bir szck olarak alglar yalnzca. Kimi Avustralya boylarnda or
taya kan durum da budur: totemsel trlerin kutsal dilden aldk
lar adlar, erikin olmayanlarn dncesinde hayvan ya da bitkile
re ilikin hibir arm yaratmaz. yleyse Brassica rapa zel ad ni
telii sunabilirse yalnzca bitkibilimci iin sunar, " te gzel Brassi
ca rapa rnekleri", diyebilen de yalnz odur. Ama bitkibilimci iin
240 Yaban Diince

ekil 10
Brassica rapa (Ed. Lambert, Traite pratique de Botanique. Paris, 1 883

ayrc sesten ok baka bir ey sz konusudur, nk hem Latince


szcklerin anlamn bilir, hem de snflandrm kurallarn.
Bylece Gardiner'n yorumu Brassica rapa' nn bir bitkibilimsel
tr olduunu anlayan, ama hangi bitkinin sz konusu olduunu
bilmeyen bir yar-bilgisizin durumuyla snrlanr grnyor. Bu
da, yazarn yadsmasna karn (s. 51), bir kuun hangi trden ol
duunu ayrdedemediimiz zaman bu kuun adnn bizim iin bir
zel ad olduunu ileri sren Vandryes'in garip grne (s. 222)
katlmaktan baka bir ey deil. Ne olursa olsun, imdiye dek b
tn sylediklerimiz zel adla tr ad arasndaki ban rastlantsal
olmadn sezdiriyor. Bu durum da, Brassica rapa trnden bir de
yimin iki ynden "sylem d" olmasndan ileri geliyor: hem bilim
dilinin maldr, hem de Latince szcklerden olumutur. Bu ne
denle, dizimsel zincire kolaylkla katlamamakta, dizisel nitelii n
dzleme kmaktadr. Ayn biimde, dil dizgesinin dnda kalan
bir gstergeler dizgesinde oynadklar dizisel rol nedeniyle, zel
adlarn dizimsel zincire katlmalar onun srekliliini farkedilir bi
imde kesintiye uratr: Franszcada, nlerinde "tanmlk" bulun
mamas ve byk harfle balatlmalaryla gsterirler bu etkiyi.
Yerli Navaho'lar, tarttmz sorunlar kon usunda olduka
ak bir gre varma benziyor. Sylenlerinden biri, Gardiner'n
yorumunu daha batan geersiz klyor:

"Bir gn, Fare Ay'ya rastlad ve adnn "Cac" olup ol


madn sordu. Ay fkelendi ve Fare'ye vurmak istedi, o
Tr Olarak Birey 24 1

da arkasna sakland, sonra da bundan yararlanarak ty


lerini tututurdu. Ay, atei kendi bana sndremeyin
ce, yardmna gelecek olursa kendisine drt byl dua
reteceini syledi Fare'ye. O g n bugn, yannda bir
ka fare ty bulunduru nca, aydan hi mi hi korkmak
gerekmez." (Haile - Wheelwright, s . 46.)

Sylen, tr adyla ayrc ses arasndaki fark ho bir biimde


vurguluyor. Navaho'lar iin, bu farkl ln nedenlerinden biri, z
gl adn, hi deilse bir lde, bir zel ad olmas . Okuduumuz
ykde, Fare yanl olarak ve kaba bir szckle seslenerek Ay'y
aalamaktadr. Navaho'larn bitkibilim terimleri (hayvanbilimsel
daarlar o denli iyi incelenmemitir) genellikle bir l addan olu
ur, bunun birinci gesi gerek addr, ikincisi kullanmn, nc
syse grnn betimler. Gr ne gre, ou kiiler yalnzca
betimleme terimini bilirler. "Gerek ad"a gelince, din adamlarnn
bitkiyle konuurken kullandklar bir arma terimidir, dolaysy
la bir zel addr, iyi bilinmesi, doru olarak sylenmesi byk
nem tar. (Wyman ve Harris; Leighton.)
Biz bilimsel terimleri bi tki ve hayva nl arla syleim kurmak
iin kul lanmayz. Bununla birli kte, insanlar arasnda arma teri
mi olarak ku llanlan kimi adlar seve seve hayvanlara verir, bitki
lerden de alrz; kzlarmz Rose (Gl) ya da Violette (Meneke)
adn tar zaman zaman, buna kar lk, bi rka hayvan trnn de
genellikle kadn ve erkeklerimizin tad adlar paylamalarna
izin veririz. Ama, daha nce de vurguladmz gibi, bu hogr
den neden zellikle kular yararlanr? Bedensel yap , fizyoloji ve
yaama biim leriyl e, kpeklerden ok daha uzaktrlar insanlardan,
oysa, kpeklere bir insan ad verildi mi hafif bir skandal kmasa
bile, ister istemez bir huzursuzluk duygusu doar. yle sanyoruz
ki, aklama daha imdiden bu gzlemin iinde.
Ku lar, yer aldklar trlere gre, teki hayvan snflarndan
ok daha kolay bir biimde insan adlar alabi liyorsa, onlardan fark
l olmalar nedeniyle, onlara benzemeyi gze alabildikl eri iindir.
Ku lar tylerle kapldr, kanatldr, yumurtlar, iinde devi nme ay
rcaln tadklar geyle de insan toplumundan ayrlrlar. Bu ne
denle, bizim toplumumuzdan bamsz bir topluluk olutururlar,
ama, tam da bu bamszlk n edeniyle, bu topluluk bizim iinde
yaadmz toplumla benzeik bir baka toplu m gibi grnr bi
ze; ku zgrle tutkundur, kendine bir konut yapp burada aile
dzeni i inde yaar, yavrularn besler; ou kez trnn teki
242 Yaban Dnce

yeleriyle toplumsal ili kilere girer; eklemlenimli dili anmsatan,


sessel yollardan bildiriim kurar onlarla.
Ksacas, kular dnyasn eretilemeli bir i nsan toplumu ola
rak tasarlamamz i i n n esnel olarak btn kou llar bir araya gel
m itir. te yandan, bir baka dzlemde gerekten ona kout deil
midir? Sylenbilim ve folklor, saysz rneklerle, bu yanstma bii
m inin sklna tanklk eder; yerli Chickasaw 'Jarn kular toplu
muyla insan topluluklar arasnda yaptklar ve daha nce and
mz karlatrmalar gibi*.
Kularn toplumuyla insanl arn toplumu arasnda tasarlanan
bu eretilemeli bantya bir adlandrma yntemi eli k eder, bu ad
landrma yntemiyse dzdeimecelidir (bu al mada kendimizi
di lbi lgicil erin inceliklerine bal saymyoruz, "kapsamlama"y -"bir
tr dzdeimece" der Littre- ayr bir deimece olarak ele alacak
deiliz) : ku trlerini Pierrot, Margot ya da Jacquot diye adlandr
dmz zaman, bu adlar i nsanbrn tekelinde bulunan bir bekten
alrz, bylece de ku adlarnn i nsan adlaryla bants parann
btnle bants olarak belirir.
Kpekler iin durum bakml ve terstir. Bam sz bir toplum
oluturm amalar bir yana, tu t tuklar yer ok nemsiz bile olsa, "ev
cil" hayvanlar olarak insan toplumunun bir parasdr. Yerlerinin
nemsizlii nedeniyle, ister zel adl ar, ister akrabalk teri mleri sz
konusu olsun, kimi Avustralya ve A merika yerlilerinin yaptklarn
yap arak onl ar i nsanlar gibi a d l an drmay u s u m u z a b i l e
geti rm eyi z**. Tam tersine, zel b i r d i z i ayrrz onl ara: Azor,
Medor, Sultan, Fido, Diane (bu sonuncusu bir insan naddr ku
kusuz, ama nce sylembilimsel bir ad olarak alglanr), vb. Bu nla
rn nerdeyse tm gnlk yaamda tadkl armza kout takma
adlardr, bir baka deyi le, eretilemeli adlardr. Demek ki, trler
(insan ve hayvan) arasndaki bant toplumsal adan eretilemeli
olarak tasarl annca, karl kl adlandrma dizgeleri d zdeimeceli
bir nitelik kazanmakta, trler arasndaki bant dzdeimeceli

Bkz. Yukarda, s. 146. K u olmamakla birlikte, ayn biimde insan adlan alan u hayvanlarn
durumu da ters ynden dorular yorumumuzu: Jean Lapin (tavan), Robin Mouton (koyun),
Bernard (ya da Martin) J'Ane (eek), Perrc (ya da Alain) Le Renard (tilki), Martin L'Ou"
(ay}, vb. (Scbillot, Il, s. 97, lll, s. 1 9-20.) Gerekten de, bu hayvanlar doal bir dizi olutur
maz: kimileri evcil, kimileri yabanldr; kimileri otobur, kimileri etoburdur; k i m i leri sevili
(ya da kmsenir), kirnilcrindense korkulur ... Dernek ki, huylarla yaama biimleri arasn
daki belirtici kartlklara dayandnlan ve hayvanlar evreninde i nsan toplumunun kk bi
rnckcsini eretilemeyle kurmaya ynelen, yapay bir dizge sz konusu: Roman de Rcnart
bunun ilgin bir rneidir.
'* Bkz. Yukarda, s. 201 -203; hele -Dayak'Jarn yapt gibi- insanlar onlara gre adlandrmay
hi dnmeyiz: u ya da bu kpein babas (ya da anas) gibi ... (Geddes.)
Tr Olarak B i rey 243

olarak dnl nce de adlandrma dizgeleri eretilemeli bir niteli


e brnmektedir.
imdi de bir baka rnee: srlarnkine gelelim. Bunlarn
topl umsal konumu dzdeimecelidir (teknik ve ekonomik dizge
mizde yer alrlar), ama kpeklerinkinden farkldr, nk sr
aka nesne olarak deerlendirilir, kpekse zne olarak (bu n u da
bir yandan birincisini belirtmekte kull andmz ortak ad, br
yandan kltrm zde kpek etinin yeni lmesini yasaklayan besin
sel tabu esinlemektedir; hayvanclkla geinen Afrika topluluklar-
1'n durumu farkl dr, onlar srlara bizim kpeklere davrand
mz gibi davranrlar.) Srlara verd iimiz adlar da ku ya da k
peklerinkinden farkl bir dizi de yer alr; genellikle tylerin rengini,
davran, huyu artran, betimsel teri mlerdir bunlar: Rustaud,
Rosset, Blanchette, Douce, vb. (Bkz. Levi-Strauss 2, s. 280.) Bu adlar
ou kez eretilemeli niteliktedir; ama dizimsel zincirden gelen s
fatlar olmalar bak mndan kpeklere verilen adlardan ayrlrlar,
nk kpek adlar d izisel trdendir; demek berikiler daha ok s
ze, tekilerse daha ok dile balanmaktadr.(ll
Son olarak, atlara verilen adlar ele alalm. A ma sahibinin sn
fna ve mesleine gre, durumlar ya srlarn, ya kpeklerin du
rumuna yaklaan, amz belirleyen hzl teknik dnmler ne
deniyle yerleri daha d a belirsizlemi olan, sradan atlar deil,
toplu msal konumlar daha nce gzden geirdiimiz hayvanlarn
kinden kesinlikle ayrlan yar atlarn. Bir kez, bu konumu nasl
nitelemeli? nsan h nerliliinin rn o! duklarn ve kendileri iin
tasarlanm haralarda, yaltlanm bireyler olarak, yan yana doup
yaadklarna gre, yar atlarnn da kular gibi bamsz bir top
lum oluturduklar sylenebil ir. ster zne, ister nesne niteliiyle
olsun, bunlar da i nsan toplumunun bir paras deildir; daha ok
zel bir toplumun: hipodromlardan geinen ya da h ipodroma gi
dip gelenlerin top l u mdan kop m u yaamnn kouludurl ar. Bu
farkllklar da adlandrma dizgesindeki baka bir farkllkta karl
n bulur. Ama bu karlatrmadan nce iki noktann belirtilmesi
gerekir: yar atlarna verilen adlar, safkanlara ve yarmkanlara g
re deien zel kurallar uyarnca seil ir, halk geleneinden ok,
sekin yazna balanan bir semecilie tanklk ederler. Bunun ya
nnda, yar adlarnn ku, kpek ya da sr adlaryla anlaml bir
biimde elitikleri de kuku gtrmez. Tiwi'lerde olduu gibi, iki
bireyin ayn ad tamas kural d olduu na gre, kesinl ikle birey
sellemilerdir; Ocean, Azimuth, Opera, Belle-de-Nuit, Telegraphe,
1) Burada Saursure'n yapt (bireysel) sz ve (toplumsal) dil ayrmn anmsayahm(.N.).
244 Yaban Dnce

Luciole, Orvietan, Week- end, Lapis-Lazuli, vb. gibi biimlerle di


zimsel zincirden alnm olmalaryla s r adlaryla ayn yapm
zelliini paylamalarna karn, betimsel yananlamlar bulunma
mas bakmndan onlardan ayrlrlar: karklktan uzak bir birey
leme gereine ve antrdmz zel kurallara uyduklar lde,
kesinlikle zgr bir biimde yaratlrlar. Ksacas, srlar sylemin
szcklerinden yola klarak betimsel adlar alrken, yar atlar ad
olarak sylemin kendilerini betimlemeyen ya da ender olarak be
timleyen szcklerini alrlar. Birinci tip adlarn takma adlara(l) ben
zemesine karlk, i kinci tip adlar alt-ad olarak nitelemek gereki r,
nk bu ikinci alanda en ileri nedensizli k egemendir.
zetleyelim: kular ve kpekler insan toplumu asndan be
lirgindir: ya kendi toplumsal yaamlaryla (insanlar bu yaam ken
di yaamlarnn bir kopyas olarak dnrler) onu canlandrrlar;
ya da kendi toplumsal yaamlar yoktur, ama bizimkinin bir para
sn olutururlar.
Kpekler gibi, srlar da insan top l u munun bir paras dr;
ama, nesne snrnda yer aldkl arna gre, bir bakma toplum - d
bir parasn olutururlar onun. Son olara k, yar atlar da kular
gibi i nsan topluluundan ayr bir dizi olu tururlar, ama, srlar gi
bi, znl bir topl umsallktan yoksun olarak.
yleyse, kular eretilemeli insanlar, kpekler dzdeineceli in
sanlardr, srlar dzdeineceli insan-dlar, yar atl ar da eretile
meli insan-dlardr: srlar benzerli k yokluundan yakndrlar, at
larsa yaknlk yokl uundan benzerler ancak. Bu iki ulamdan her
biri, b r i ki ulamdan birinin "ii bo" imgesi ni su nar, bu iki u lam
da birbirleriyle ters bir bakmllk bants iindedir.
u ru hsal-topl umbilimsel farkl lklar dizgesinin d i lbilimsel
karln adlandrmalar dzleminde yeniden buluruz. Ku ve k
pek adlar dil dizgesinde yer alr. A m a, ayn dizisel zellii ta
makla birlikte, birbirlerinden ayrl rlar, nk ku adlar gerek ad
lardr, kpek adlarysa yle benimsenmi adlar. Ku adlar allm
insan adlar kmesinden alnmtr, onlarn bir blmn olutu
rurlar; kpek adlarysa, ok ender olarak i nsanlarca da tanmakla
birlikte, biimsel adan insan adlarna benzeyen bir adlar kmesi
ni rneklendirirler.
Her ikisi de dizi msel zincirden alndna gre, sr ve at ad
lar daha ok sze balanr. Ama sr adlar sze daha yakn kalr,
nk, betimsel terimler olarak, zel adn snrndadr. Bir i nee

1) Takma ad Franszcada surnom (st-ad) szcyle belirtildii,>i iin, "alt ad"la karlat bu
dilde daha kesin bir biimde ortaya kmaktadr. (.N.)
Tr Olarak Birey 24 9

genellikle "yumuak bal olduu" sylendii iin Douce ad veri


lir. Demek ki, srlara verilen adlar gemi bir sylemin tanklar
olarak srp gider, sylem iinde de sfat ilevlerini her an yeniden
kazanabilir: sra seslendiimiz zaman bile, nesne nitelii kendisin
den szedilen olmaktan kmasna elvermez hibir zaman. Yar at
adlar bir baka biimde "sylemde"dir: "gene sylem iinde" deil
d ir, "sylemle yaplm"tr. Atlara ad bul mak iin, dizimsel zinciri
blmek, ayrc birimlerini balam bulanklklarn gidermedike
sylemde baka bir nitelikle beliremeyecek zel adlara dntr
mek gerekir. Farkllk srlarn insan toplumunun insan-d bl
mne yerletirilmelerinden, yar atlarnnsa (ki nesnel olarak ayn
ulamdandrlar) ancak kendileriyle varolan snrl bir topluma bir
kar-toplum imgesi sunmalarndan ileri gelir. Onlara uygulanan
dizge, btn adlandrma dizgeleri iinde, en ak biimde insan-d
olandr, onu gerekletirmek iin bavurulan dilsel y kma tekni
i de ykma tekniklerinin en barbarcasdr.
Sonuta, boyutlu bir dizgeye ulalr:
Yatay dzlemde, st izgi olumlu ya da olumsuz eretilemeli

i
kular
at ar
1

1
kpekler
1
srlar
1 1
banty, yani insan ve hayvan (ku lar) toplumlar, ya da insan
toplumuyla atlarn kar-toplumu arasndaki ba nty gstermek
tedir; alt izgiyse, insan toplumuyla zne ya da nesne olarak onun
yeleri olan varlklar, yani bir yandan kpekler, bir yandan srlar
arasndaki dzdeimeceli banty.
Dikey dzlemde, sol izgi topl umsal yaamla ya eretilemeli,
ya dzdeimeceli bir bants bulunan kul ar ve kpekleri bir
letirmektedir. Sa izgi de srlarn kendisinin bir paras olmas
na (dzdeimece), yar atlarnnsa kendisiyle olumsuz bir ben
zerlik gstermesine (eretileme) karn, toplumsal yaamla bant
s bulunmayan atlar ve srlar birletirmektedir.
Son olarak da bunlara iki yatk ekseni eklemek gerekir, nk
kulara ve srlara verilen adlar (ya bir dizisel btnden, ya bir di
zimsel zincirden) dzdeimeceli bir semeyle, kpeklere ve atlara
250 Yaban Dnce

verilen adlarsa (ya bir dizisel btnden, ya bir dizimsel zincirden)


eretilemeli retmeyle oluturulur. yleyse tutarl bir dizge kar
sndayz demektir.

***

B u greneklerin bizim iin tad nem kendilerini birletiren


dizgesel bantlardan ileri gelmiyor yalnzca*. Bizim kendi uygar
lmzdan, yani kk bir yer tuttuklar bir balamdan alnm ol
malarna karn, uygul aycl ar olan toplumlarn son derece nem
verdikleri, farkl grenekleri anlamamz alabildiine kolaylatr
yorlar. Trelerimizin kimilerince anlamsz bulunabilecek olan kimi
ynlerine gsterdiimiz dikkat de iki ynden hakl kyor bylece:
birincisi, bu yola bavurmakla, zel adlarn nitelii konusunda da
ha genel ve daha ak bir gr oluturacamz umuyoruz; ikinci
si ve daha nemlisi, budunbetimsel merakn gizli nedenlerine ili
kin sorular sormaya yneliyoruz: grnte bizimkilerden ok
uzak olan greneklerin yaratt by, bizde uyandrdklar eli
kin yaknlk ve uzaklk duygusu, bu greneklerin bizim kendi g
reneklerim i ze grndnden ok daha yakn ol masndan, bize
onlarn -zlmesi gereken, gizlemli bir imgesini sunmasndan ileri
gel m iyor mu? Ne olursa olsun, z mlediimiz olgularla Tiwi'lerin
ad dizgesinin geici olarak bir yana brakt mz kimi ynleri ara
snda bir karlatrma, bu gzlemimizi hakl karr.
Tiwi'lerin ar lde bir zel ad tketimi yaptklarn anms
yoruz: bir kez, her bireyin birka ad bulu nduu iin; sonra her
adn ayr .olmas gerektii; nc olarak, her yeniden evlenme (bu
evlenmel erin sk yapldn grmtk) kad nn daha nce dour
mu olduu btn ocuklarn yeni adlar almalarna yol at; son
olarak da bireyin lm yalnz kendi tadklarnn deil, yaam
boyunca koymak durumu nda kald btn adlarn yasaklanma
syla sonuland iin**. Bu koullar al tnda, Tiwi 'ler durmamaca
sna yeni adlar retmeyi nasl baaryorlar?
Burada birka durumu ayrdetmek gerekir. Bir adn kullanm
nn yasak olduu dnem sonunda, lnn olu onu kendisi alma
ya karar verecek olursa, bu ad yeniden dolama sokulabilir. Byle
likle birok ad yedee ayrlr, yeri geldike yararlanlabilecek bir ad
M. M. Houis byk bir incelikle dikkatimizi V. Larock'un almasna ektii zaman, bu ki
tap bitmi bulunuyordu. Bizimkinden olduka farkl bir gr asn benimsedii iin, on
dan yararlanmam olmakla birlikte, kii adlarn budunbetimsel adan yorumlama yolun
daki bu abay anp ona saygJ sunmamak hakszlk olur gibimize geliyor.
Bkz. Yukarda, s. 235-236.
Tr Olarak Birey 251

"sand" oluturulur. Bunu nla birlikte, lm ve doum orannn


deimez kald varsaylrsa, beklenmedik bir nfus dengesizlii
denkletirici bir etki gstermedike, yasak sresinin uzamas nede
niyle, kumbarann gitgide boalaca kestirilebilir. Demek ki, diz
genin el altnda baka yntemler bulundurmas gerekmektedir.
Gerekten de, birka yntemleri vardr. Bunlarn en neml isi,
aralarnda sessel bir benzerlik saptand zaman, zel adlara i likin
yasan cins adlarn da kapsamasndan kaynaklanr. Gnlk dilde
yrrl kten kalkm olan bu cins adlar tmden yok olmaz: tre
me ayrlan kutsal dile geer, kutsal dil, tanm gerei, erginleme
miler iin anlal maz kaldndan, erginlerin kend ileri iin de bir
lde anlamsal ilevlerinden syrlm olduundan, burada yava
yava anlamlarn yitirirler. Anlamn yitirmi olan bu kutsal sz
ckler de bir sonek eklenerek zel ad yap mnda kullanlabilir.
Bylece, kutsal dilin anlam karanlk olan natirandjingli szc
Materandjinginirli biimiyle zel ad olur. Bu yntem dzenli bir bi
imde kullanlr. l adlar na i likin kstlamann gnlk dile de
gemesi nedeniyle, kutsal dilin zellikl e tabu: pukinani olm u sz
cklerden olutuu yazlabilmitir. Kutsal dilin kendisi bu etkinin
dnda kalr. (Hart.)
Bu olgular iki bakmdan neml i . Bir kez, bu kark dizgenin
tmyle tu tarl olduu ak: zel adlar cins adlarn etkiler, cins
adlar g nlk dilden atlnca kutsal d ile geer, kutsal dil de buna
karlk zel adlar oluturmay salar. Deyim yerindeyse, bu ev
rimsel devi nim bir ifte "atnm"la srdrlr: balangta anlam
dan yoksun bulunan zel adlar cins adlaryla kaynaarak anlam
kazanrlar, cins adlar kutsal dile geerken anlamlarn brakrlar,
bu da yeniden birer zel ad olmalarn salar. Bylelikle, dizge an
lambilimsel ieriin almak bir biimde, cins adlarndan zel adla
ra, din d dilden kutsal dile pompalanmasyla iler. Ksacas, tke
tilen g kayna, eski szckleri elinden alndka, bildiriim ge
reksinimlerini karlamak zere yeni szckler reten g nlk dil
den gelir. Gerek budunbilimciler, gerekse yerli lerce, llerin ad
nn yasaklanmasn aklamak iin ileri srlen yorumlarn ikincil
niteliini bu rnek hayranlk verici bir biimde ortaya koyuyor.
Bylesine iyi dzenlenmi bir dizge hayalet korkusundan domu
olamaz. Daha ok o gelip bu na eklenmitir.
Kendi top l umumuzda hayvanlar adlandrmann deiik bi
imlerini i ncelerken ortaya koyduumuz ve, sylemek bile fazla,
llerden korkmann hibir biimd e iin iine girmedii dizgeyle
Tiwi'lerin i nsansal dzlemde yer alan dizgesiyle arpc benzerlik-
252 Yaban Dnce

!er gsterdiini gz nne alrsak, bu gerek daha bir kesinlik ka


zanacaktr. Tiwi'lerin dizgesi de bir dizimsel zincirle (gnlk dilin
ki) bir dizisel kme (yani kutsal dil; nk burada szckler an
l amlarn yitirerek yava yava bir dizimsel zincir oluturamaz du
ruma geldiklerine gre, kutsal dilin temel zellii dizisel olmaktr)
arasnda, zel adlar yoluyla yaplan bir tr hakemlie dayanr. s
telik, olumlu bir ses benzerliinin etkisiyle zel adlar eretilemeli
olarak cins adlarna balanr; buna karlk, ku tsal szckler, an
lambilimsel ieriin yokluu n a ya da yoksulluuna dayanan,
olumsuz bir benzerliin etkisiyle, dzdeimeceli olarak zel adla
ra balanr.
En genel dzeyde kalnarak zel adlar araclyla din d dill e
kutsal d ilin szckleri arasnda bir alveri biiminde bile tanm
lansa, Tiwi d izgesi, bizim kltrmzn ikincil ynlerinin ancak
ele almamz salad birtakm olgulara k tutuyor. Brassica rapa
gibi, iki kez "kutsal" (nk hem Latince, hem bilimsel) bir dilin
szcklerinin zel ad nitelii tayabilmelerini daha iyi anlyoruz;
Gardiner'n istedii, Hart'n da benimsemeye hazr grnd gi
bi, anlamdan yoksun olduklar iin deil, grne karn, anlamn
hibir zaman tmyle yokolmad bir genel dizgenin paras ol
duklar iin: byle olmasa, Tiwi'lerin kutsal dil i bir dil deil, bir
szl deviniler yn olurdu. Ku tsal dilin, karanlk bile olsa, bir an
lamllk yetenei bulunduu tartma gtrmez. Sorunun bu yn
ne gene dneceiz.
imdilik, sz konusu alann mal olan cins adlarn zel adlara
dntrmek kouluyla, Tiwi'lerin yapt gibi, zel adlar gnlk
dile sokmada ku llandmz bir baka "kutsal" d il tipini ortaya
'
karmam z gerekiyor. Daha nce de belirttiimiz gibi, ieklerin ad
larn alp kzlarmza zel ad yaparz, ama bununla yetinmeyiz: i
ek yetitiricilerin imge gc yeni yaratlm iekleri insanlardan
alnan zel adlarla donatr. Bu srekli deitirim ilgin zellikler
sunar: ieklerden alp (ncelikle kadn cinsinden olanlara) verdii
miz adlar, gnl k dilin mal olan cins adlardr (bir kadnn ad bel
ki Rose deil de Rosa olabilir, ama kesinlikle, Rosa centifolia ola
maz); ama ieklere verdiimiz adlar "kutsal" bir dilden gelir, n
k bu soyad ya da nadlara bir nvan elik eder, bu da onlara gi
zemli bir saygnlk kazandrr. Yeni bir iek "Elisabeth", "Doumer"
ya da "Brigitte" diye adlandrlmaz genellikle, "Queen-Elisabeth",
"Bakan-Paul-Doumer", "Madame-Brigitte-Bardot" diye adlandr
lr. * stelik, ad verilirken, taycnn cinsel durumu (burada ie
in dilbilgisel cinsi) gz nne alnmaz: Franszcada d iil olan rose
Tr Olarak Birey 253

da, eril olan glaieul de ayrm gzetilmeden bir erkek ya da kadn


ad alabilir, bu da Wik Munkan'larn "gbek" ad koyma kuralla
rndan birini anmsatr**.
ster bizim kltrmzden gelsinler, isterse Avustralya adal
larndan, bu grenekler daha nce ele aldmz greneklerle ayn
bektendir; gerekten bize balangtan beri aralarnda bir ortak
payda rol oynar gibi grnm olan eretilemeli bant ve dz
deimeceli bant denkliini burada da buluruz. zel ad yapmak
zere ieklerden aldmz adlar eretileme deeri tar: gl gibi
gzel, meneke gibi alakgnll, vb . Ama karlk olarak "kutsal"
dilden alp ieklere verdiimiz adlar dzdeimece deeri tar,
bu da i ki biimde olur: Brassica rapa, akba bir eidin tr, bir b
tnn paras yapmak zere onun yeterl iliini alr. Yeni bir iek
eidine verilen Imperatrice-Eugenie ad, bakml ve ters bir d
nm gerekletirir, nk gsterilen dzeyinde olacak yerde,
gsteren dzeyinde d uyurur kendini: bu kez, iek bir btnn
paras araclyla nitelendirilmitir: herhangi bir Eugenie deil,
zel bir Eugenie; evliliinden nceki Eugenie de Montijo deil,
sonraki Eugenie; diri msel bir bi rey deil, belirli bir toplumsal rol
bu lunan bir kii, vb***. Demek ki, bir "kutsal " ad tipi "dzdeiti
ren", br "d zdeien"dir ve bu kar tlk daha nce inceledii
miz durumlar iin de geerlid ir. Anmsadmz gibi, insanlar i
eklerden adlar al rken, kendi adlarndan kimileri ni de kulara ve
rirler; bu adlar da "dzdeitiren"dir, nk ou kez halk dil in
den alnm kltme adlardr bunlar, kular toplul uunu (iek
lerinkinin tersine) btn olarak i nsan toplumunun alak gnll
ve uysal bir alt-bei olarak deerlendirirler. Ayn biimde, kpek
lere ve srlara verilen eretilemeli adlarn da deimecenin ilevi
ni srasyla gsteren ve gsterilen dzeyine yerletirdi kleri syle
nebilir.
Ne denli dizgesel grnrlerse grnsnler, gzden geirdii
miz adlandrma yntemlerinin hepsi de bir soru nla kar karya
getiriyor bizi: d nm ba ntlaryla birbirlerine balanan bu e-

Bu eilim halk geleneinde de belirgindir: kimi ieklere insan adlar verildii zaman, bunla
r genellikle bir deyim iine yerletirir: akayk iin "Gzel Nicolas", karamuk iin "MariE
Cancalc", uha iei iin "Joseph Foireux", vb. (Rolland, Flore, cilt il.) ngilizcede de byle i
ek adlar vardr: "Jack in the Pulpit", "Jack behind the Gardcn Gate", vb.
Bkz. Yukarda, s. 218 .
... Tiwi dizgesine gre evrimin tersine dn dikkatimizi eker. Bizde, evrim gnlk dilden
zel ada, zel addan "kutsal" dile gidip sonunda gnlk dile dner. Bu dil, cins ad "rose"u
salar, bu ad da nce kadn ad Rose olur, sonra bir gl eidini adlandran Princesse-Marga
ret-rose biimi altnda, kutsal dil araclyla. iek tutulursa, ad abucak cins adna dne
cektir.
254 Yaban Dnce

deerli yntemler, farkl genellik dzeylerinde iliyor. Kulara ve


rilen insan adlar belirli bir trn herhangi bir bireysel yesine uy
gulanabilir: her saksaann ad Margot'dur. A ma ieklere verilen
adlar: Queen-Elisabeth, Imperatrice-Eugenie, vb. yalnzca eidi ya
da alt-eidi kapsar. Kpeklere ve srlara verilen adlarn uygula
nm alan daha da kstldr: gerekte bir adn biroklarnca tana
bilmesine, rnein Medor adn yalnz bir kpein tamamasna
karn, bu adlar hayvann sahibinin dncesinde tek bir bireyi be
lirtir. Yalnzca yar atlaryla teki "cins" hayvanlarn adlar yzde
yz bireysellemitir: abecesel evrimin 26 yl sresince, (ll bu adla
adlandrlm olann dnda hibir yar at Orvietan III olarak ad
landrlmamtr, adlan drlmamaktadr, adlandrlmayacaktr.
Bu da, bize gre, zel adlarla tr adlar ayn bekten olduklar
iin, iki tip arasnda hibir temel fark bulunmadnn beklenebile
cek en ak kantdr. Daha ak bir deyile, farkll n nedeni dilbi
l imsel niteliklerinde deil, her kltrn gerei kesitleme biimin
de, ele ald sorunlara (bu sorunlar toplumsal bein iindeki zel
toplumlarn her birinde ayr olabilir) gre, snflandrma iine gs
terdii deiken snrlardadr. Demek ki, dta bu lunan bir belirle
yim gerei, belirli bir snflandrma dzeyi birtakm adlandrmalar
ister, bunlar da duruma gre, cins ad ya da zel ad olabilir. Ama
Durkheim'n mantksal dncenin toplu msal kkeni savna ula
m olmayz bununla. Toplumsal yapyla u lamlar dizgesi arasnda
eytiimsel bir bant bulu nduu kuku gtrmemekle birlikte,
ikincisi birincisinin bir etkisi ya da sonucu deildir: her ikisi de,
karlkl ve zenli ayarlamalarla, insanla dnya arasndaki bant
larn kimi tarihsel ve yerel kipliklerini dile getirir, nk her ikisi
nin de altkatmann bu bantlar oluturur.
Birey kavra m gibi tr kavramnn da ayn zamanda hem top
l umbilimsel, hem de grece bir nitelik tadn herhangi bir yanl
anlamaya yol am a tehlikesine dmeden vurgulayabilmek iin,
bu aklamalar zoru nl uydu . Dirimsel adan ele alndklar zaman,
ayn rktan (bu szcn kesin bir anlam bulunduunu varsayar
sak) gelen insanlar, ayn aata tomurcuklanan, alan ve solan bi
reysel ieklere benzetilebilir: b ir eit ya da alt-eidin rnekleri
dirler; ayn biimde, Hama sapiens trnn bt n yeleri de man
tksal olarak herhangi bir hayvan ya da bitki trnn yeleriyle
karlatr l abilir. Bununla birlikte, top lumsal yaam bu dizgede
garip bir dnm yaratr, nk her dirimsel bireyi bir kiilik ge
l itirmeye yneltir. Bu kavramsa eit iinde rnei artrmaz
1) Fransz abecesinde 26 harf vardr. (.N.)
Tr Olarak Birey 255

artk, byk bir olaslkla (tropikal ortam baz baz bunun bir tasla
n oluturmaya ynelse bile) doada bulunmayan ve "tek-birey
sel" diye adlandrabileceimiz bir eit ya da tr artrr. Bir ki
il i k ld zaman ortadan silinen ey, bir iek trnn btn
trlerin yararlandklar basit kimyasal cisiml erden yola karak
gerekletirdii lde zel ve yeri doldurulmaz bir d nceler ve
davranlar bireimidir. Bir yaknmz ya d a nl bir kiiyi: bir po
l itikacy, bir yazar ya d a bir sanaty yitirmenin etkisini Rosa cen
tifolia'nn snp gitmesi durumunda bir ho kokunun dzeltilmez
yokluunu duyar gibi duyarz. Bu adan baklnca, totemcilik eti
keti al tnda saymaca bir biimde yaltlan kimi snfl andrma bi
imlerinin evrensel bir kul lanm bulund uunu sylemek yanl ol
maz: bizde bu "totemcilik" insansallatrlmtr yalnzca. Bizim uy
garlmzda, sanki herkesi n totemi kendi kii l i iymi gibi geer
her ey: herkesin kiilii kend i "gsterilen" varl nn "gste
ren"idir.
Dizisel bir kmeden olmalar bakmndan*, zel adlar genel
bir snflandrma dizgesinin "saa"dr: ayn zamanda hem uzant
sn, hem de snrn olutururlar onun. Sahneye girdikleri zaman,
mantksal gsterimin son perdesi balam demektir artk. Ama
oyunun uzunluu ve perdelerinin says bir uygarlk olaydr, bir
dil olay dei l . Ad larn az ya da ok "zel" nitelii z nl olarak
belirlenemez, dilin baka szckleriyle karlatrlarak.da belirle
nemez; her toplumun kendi snflandrma almasnn bittiini ke
sinled ii dakikaya baldr. Bir szcn zel ad olarak algland
n sylemek, kendisinden tede hibir snflandrmann aranma
d bir dzeyde yer aldn sylemektir, ama sal tk bir biimde
deil, belirli bir kltr dizgesi iinde. zel ad her zaman snflan
drmann yannda kalr.
Bunun sonucu olarak, zel adlar her dizgede anlanlandrna ni
cem/erini gsterir, bunlarn altna inilince, yaplabilecek tek ey gs
termektir artk. Bylece, birincisi zel ad bir "belirti" diye tanmla
makla, i ki ncisi zel adn mantksal rnekesinin gsterme adlnda
bulunduunu sanmakla, Peirce ile Russel'n dtkleri kout yanl
gnn kkne ulayoruz. Bu yazarlar gibi dnmek, adlandrma
edimini n anlamlandrma ediminden farkedilmez bir biimde gs-
Gardiner iin "cisimlemi" adn kusursuz bir rnei olan Vercingetorix bile. Galyal'larm ad
dizgesinde Vercingetorix'in yeri konusunda varsaymlara girimek gerekmez, bizim iin, tek
ve tuhaf sylenili bir ad bulunan ve Attila da, Genseric de, Jugurtha da, Cengiz Han da ol
mayan u eski zaman kahramann belirttii aktr... Gardincr'm ok sevdii bir baka rnek
olan Popocatepeli'ye gelince, her liseli, corafya bilmese bile bunun Titicaca'nn da yer ald
bir snfa gnderdiini bilir. Elinden geldiince snflandrr insan, ama sruflandnr.
256 Yaban Dnce

terme edimine geiin gerekletii bir sreklilik iinde yer aldn


benimsemek olur. Bizse, tam tersine, her kltr kendi eiklerini bir
baka trl belirlese bile, bu geiin sreksiz olduunu gsterdii
mizi u muyoruz. Doal bilimler, yerine gre, tr, eit ya da al t-e
it dzeyine oturturlar eiklerini. Demek ki, her seferinde, genellik
oranlan farkl terimleri zel adlar olarak alglayacaklardr. Ama ge
ne b u snfl andrma biimlerini uygulayan bilge -kimi zaman da
bilgin- yerli, ayn dnsel ilemle, bunlar toplumsal bein birey
sel yelerine dek, daha dorusu, -her biri bir alt-snf oluturan- bi
reylerin ayn a nda ya da birbiri ardndan doldurabilecekleri tekil
konumlara dek geniletir. yleyse, biimsel adan baklnca, yeni
bulunmu bir bitkiye -buraya daha nceden geirilmemi olsa bile
dizgenin kendisine hazrlad Elaphantopus spicatus Aubl. konu
munu veren bitkibilimci ya da hayvanbilimciyle topluluun yeni
bir yesine Yal-bizonun-anm-toyna adn vererek onun top
l umsal dizisini tanmlayan Omaha rahibi arasnda kkl bir fark
yoktur. Her ikisi de ne yaptn bilmektedir.
Sekizinci Blm
Yeniden Bulunan Zaman

Buraya dein zellikle dkmn yapmaya alt mz yol ve


yordamlarn bir genel grnm karld zaman, nce bunlar
birbirine balayan i likilerin dizgesel nitelii karsnda aknla
kaplyor insan. stelik, bu dizge hemen bir ifte ynle kyor kar
mza: i tutarllk ve uygulamada snrsz yaylm yetenei ynle
riyle.
rneklerim izin de gsterdii gibi, yapy btn durumlarda
bir eksen (dikey olarak tasarlanmas daha elverili olan bir eksen)
tar. Geneli zelle, soyutu somutla birletirir; ama, hangi ynde
olursa olsun, snflandrc ynelim sonuna dek gidebilir her za
man. Bu da her snflandrmann i kili kartl klara gre ilemesini
gerektiren, ikin bir temel kurala gre tanmlanr: snflandrma an
cak kartlatrma olana kalmad zaman braklr. Bunun sonu
cu olarak, dizge baarszlk diye bir ey bilmez gerekten. ister u,
ister bu ynde olsun, snflandrma ekseni boyunca ilerledike, i
devingenlii yavalar. Snflandrmann d urmasysa, ne varlk ya
da nesnelerin grg! zelliklerinden doan beklenmedik bir engel
yzndendir, ne de mekanizmas tkand iindir: yolunu tamam
lam, ilevini eksiksiz olarak yerine getirmitir.
Snflandrc ynelim, deyim yerindeyse, yukarya doru: en
byk genellik ve en ileri soyutlama ynnde yol alrken, gerei
gittike gelien bir dizi ayklamadan geiren bir dnsel ereve
nin uygulanmasn hibir eitlilik engelleyemeyecek, bunun snr
da, giriimin ynelimiyle uyumlu olarak, basit bir ikili kartl k
(yukar v e aa, sa v e sol, bar v e sava, vb.) biiminde ortaya
kacaktr. znl nedenler dolaysyla, bu snrn tesine gemek
260 Yaban Dnce

olanaksz olduu lde de yararszdr. Ama ayn ilem baka


dzlemlerde de yinelenebilecektir: totemsel denilen snflandrma
larn ayn dzenleyici dnsel ereveyi uygulayarak uluslararas
bir toplum boyutlarna dek geniletmeyi salad toplumsal be
in i dzeni d zleminde; ya da daha nce szn ettiimiz bir
Aranda syleninin gsterdii gibi*, sonunda gene bir ikili kartla
(burada eliki toprakla su arasnda olduuna gre, ynler ve ge
ler arasnda bir ikili kartla) ulaan srekli indirgemelerden ya
rarlanarak bir grnmn tkenmez eitliliinin dzene sokul
masn salayan sylense! corafya yardmyla, uzamsal-zamansal
dzlemde.
Dizge aaya doru gelitirildii zaman da d snr tanmaz,
nk doal trlerin nitel eitliliini bir dzenin simgesel madde
si olarak ele almay baarr ve kiisel adlandrmalarn oluturduu
engel bile, somuta, zele, bireysele doru gidiini durduramaz:
zel adlar bile bir snflandrmann geleri olarak kullanlabilir.
yleyse btnsel bir dizge sz konusu. Ne var ki, budunbilim
ciler ayr ayr kurumlar retebilmek iin bou bouna onu parala
maya alp durmulardr, bu kurumlarn en nls de totemcilik
tir. Ama, bu yol tutulunca, olsa olsa samala dek varan elikilere
ulalr: rnein Elkin (4, s. 1 53-1 54), her eye karn hayranlk veri
ci bir biretirim yaptnda, Avustralya yerlilerinin dncesini ve
dinsel d zenini zmlemek iin totemcilii k noktas olarak
ele alp da ok gemeden onun kurgu zenginliiyle karlanca,
"snflandrc totemcilie" zel bir blm ayrarak glkten syrl
maya bakar. Bylece snflandrmay totemcil iin zel bir biimi
durumuna getirir, oysa, daha nce gstermi olduumuzu sand
mz gibi, snflandrma totemciliin ya da totemcilik olduu ileri
srlen eyin bir biimini oluturmaz, totemcilik ya da totemcilik
olduu ileri srlen ey snflandrmann bir biimini bile deil, bir
ynn ya da bir evresini oluturur. Totemcilik konusunda hibir
ey bilmeden (ve hi kukusuz bir hayalet karsnda aldanmasn
nleyen bu bilgisizliin yardmyla), Comte snflandrma dizgesi
nin dzenini ve erimini ada budunbilimcilerden daha iyi anla
m, savn dorulayabilecek hibir belgeden yararlanamadn
dan, d nce tarihindeki nemini ana izgileriyle deerlendirmi
tir.

"O ada kendiliinden edinilen ve usumuzun t


m yle doal durumunu oluturan bu yntem birliine,
Bkz. Yukarda, s. 202-203.
Yeniden Bulunan Zaman 261

bu reti badaklna o gn bugn hibir insan dn


cesi bu lde eriememitir... " (Comte, 53. ders, s. 58.)

Bize gre yabanllarn dncesi deil, i lkel ve eski! bir insan


ln d ncesi de deil, bir verim elde etmek amacyla ilenmi ya
da evcilletirilmi d nceden ayr, yabanl d urumda dnce
olan bu "yaban" d nceyi Comte tarihin belirli bir dnemine -fe
tiilik ve oktanrclk alarna- balyor kukusuz. Bu ilenmi
dnce, kremizin kimi noktalarnda ve tari hin ki mi anlarnda
kmtr ortaya, budunbetimsel bilgilerden (ve ancak bu tr bilgi
leri toplayp kullanmann kazandrd budunbetimsel sezgiden)
yoksun bulunan Comte'un yaban dnceyi gemie dnk bii
miyle, tekinden nce gelen bir d nsel etkinlik olarak kavram
olmas doal. kisinin bir arada bulunup i ie geebileceklerini bu
gn daha iyi anlyoruz, birincilerin varl -geliimleri ve bu gelii
min gerLktirdii koullar nedeniyle- i kincileri ortadan kaldrmakla
tehdit etse bile, tpk kimileri yabanl durumda, kimileriyse tarmn
ya da evcilletirmeni n kendilerini dntrd biimde bulunan
doal trlerin (hi deilse kuramsal olarak) bir arada bul unabilme
leri ve birbirlerini melezletirebilmeleri gibi. Ama, i ster zlelim,
ister sevinelim, yabanl trler gibi yabanl dncenin de hala bir
lde koru nmakta olduu birtakm alanlar bulunduu bi linir: sa
natn durumu da budur. Bizim uygarlmz, byle yapay bir z
mn ierdii btn saknca ve yararla, bir ul usal park koulu tanr
sanata. Topl umsal yaamn bugne dek zmlenmemi olan bir
ok kesimi de bu durumdadr, ilgisizlik ya da gszl kten, ou
kez neden olduu bile bili nmeden, yaban dnce bu alanlarda et
kinliini srdrp durur.
Bizim "yaban" dediimiz, Comte'unsa "kendiliinden" diye ni
teledii bu dncenin olaand nitelikleri, her eyden nce be
ni msedii amalarn geni liinden ileri gelir. Ayn zamanda hem
biretirici, hem zmleyici olmak, iki kutup arasnda bir uzlat
rm yapma gcn srdrrken, her i ki ynde de son noktaya dek
gitmek ister. Comte bu zmleyici ynelimi ok iyi grmtr:

"Bize bugn en sana grnen bo inanlar bile ... ba


langta ... aratrlmalar o alarda dorudan hibir s
rekli ilgi yaratmayacak olan olgular incelemeye ynelik
gl bir drty srdrmeleri bak mndan, gerekten
ileri bir felsefe nitelii tamlardr." (A.y ., s. 70.)
262 Yaban Dnce

kinci tmcecikte beliren yarg yanll, Comte'un bireim


yn konusunda neden tmden yanldn da aklamaktadr: "ol
gularn sonsuz eitlil ii"nin tutsaklar olduklarndan ve, inancna
gre, "yerinde aratrma"larnn da gsterdii gibi, ada yabanl
lar her trl "bulank simgeletirme"den habersiz bulunduklarn
dan (s. 63). Ne var ki, budunbetimin uygulad biimiyle, "ada
yabanl larn yerinde aratrmas", bu iki noktada olgucu nyarg
nn yanlln ortaya koymaktadr. Yaban dnce, hem insanl
n bir benzerini daha duymad, doymak bilmez bir simgecil i k
t utkusu, hem tmyle somuta dnk, titiz b i r dikkat, hem de bu
i ki tutumun ayn ey olduu konusunda ikin bir kanyla tanmla
nyorsa, bunun neden i, hem kuram, hem uygulaym asndan,
Comte'un b u d nceden beklenemiyeceini syledii "srekli il
gi"nin ta kendisideil midir? Ama i nsan gzlem ve deney yapar
ken, snflandrma ve kurgulara giriirken, davran zerine kk
sz i nanlarn etkisi, uygarlk sanatlarnn bulunuunda bir rolleri
bulunduunu dnmenin bnlk olduunu bu almann ban
da grdmz* rastlantlarn etkisinden daha fazla deil dir.
ki aklamadan birini semek gerekseydi, gene de Comte'un
kini yelerdik, ama nce dayand yanl mantktan syrlmak ko
uluyla. Gerekten de, Comte'a gre, btn dnce evrimi "dinbi
limsel felsefenin i l ke l etkisi"nden, yani balangta insann doal
olgular "kendi edimlerine, temel retim biimlerini anladna ina
nabilecei biricik edimlere" balamadan yorumlayamam olma
sndan kaynaklanr. (A.y., 51 . ders; iV, s. 347.) ama, kendiliinden
ve tersine bir tutumla, kendi edimlerinde dogal olgularnkiyle kar
latrlabilecek bir g ve etkinlik grmemi olsayd, bunu nasl
yapabil i rdi? nsann dlatrd bu insan ancak doann gleri
kendisinde daha nceden iletirilmise bir tanr biimlendirmekte
kul lanlabilir. Comte'un ve ou izleyicilerinin yanll, insann,
isteklerine kendi nde kendi kendini tand doan n kimi nitelikle
rini vermesine gerek kalmadan, doay kendisininkine benzer is
temlerle donatabildiine i nanmak olm utur; nk ie yalnzca
gsz olduu duygusuyla balam olsayd, bu duygu hibir za
man bir aklama ilkesi salamazd kendisine.
Gerekte, bir verim salayan pratik eylemli etkinlikten yoksun
b u lunan bysel ya da tremsel eylem arasndaki fark, bunlar
nesnel ya da znel ynelimlerine gre tanmladmz zaman gr
dmz sandmz fark dei ldir. Nesneleri dardan gzlemle
d iimiz zaman doru gibi gelebilir bu bize, ama, zne asndan
Bkz. s. 37.
Yeniden Bulunan Zaman 26 3

baklnca, bant tersine dner: d d nyaya karmasnn sonucu


olduuna gre, pratik eylemi ilkede znel, ynelimde merkezka
olarak dnr. Buna karlk, bysel eylem evrenin nesnel dze
nine bir eklemeymi gibi geli r ona: kendisini gerekletiren kii
iin, bysel eylem de doal nedenlerin birbirlerine balan gibi
zorunludur, bunlara, trem biimi altnda, fazladan ilmekler att
na i nanr. Demek ki, onu dardan ve kaynan kendisinden alm
yormu gibi gzlemlediini d nr.
Geleneksel bak alarnn bylece dzeltilmesi, kimileri iin,
by ilemleri srasnda "doal" olarak hi leye ve yu tturmacaya
bavurulmasnn yaratt yanl sorunun ortadan kaldrlmasn
salar. nk, by dizgesi tmyle insann doal gerekircilii
btnlemek ya da akn deitirmek yol u yla ona el atabilecei
inancna dayanyorsa, bunu biraz daha ok ya da biraz daha az
yapmas fazla bir nem tamaz. Hile byyle ayn zdendir ve,
dorusunu sylemek gerekirse, byc hibir zaman "hile" yap
maz. Kuramyla uygulamas arasndaki fark, z fark deil, derece
farkdr.
kinci olarak, ok tartlan bir baka sorun daha aydnla ka
vuur: by ile dinin bantlar soru nu. nk, bfr anlamda, di
nin doa yasalarnn insansallatrlmas, bynnse insan eylemleri
nin doallatrlmas -kimi insan eylemlerinin fizik gerekirciliin b
tnleyici parasym gibi ele alnmas- olduu sylenebilirse, bu
rada bir seenein geleri ya da bir evrimin aamalar sz konusu
deildir. Doann insanbiimsellii (din buna dayanr) ve insann
doabiimsellii (byy bununla aklarz), her zaman iin veril
mi olan ve yalnzca dozaj deien iki bileen oluturur. Daha yu
karda da belirtildii gibi, beriki tekini, teki berikini ierir. En az
bir damla din iermeyen by olmad gibi, bysz din de yok
tur. Bir stdoa kavram, ancak kendisinde doast gler gren,
buna karlk doaya da kendi st-insanlnn glerini ykleyen
bir insanlk iin varolabilir.
yleyse, szde ilkel lerin doal olgular gzlemleyip yorum
larken ortaya koyduklar kavray gcn anlamak iin, yitirilmi
yeteneklerin iletilmesinden ya da fazladan bir duyarln kullanl
masndan sz amak gereksiz. Bir yolu farkedilmez belirtiler arac
lyla zen Amerikal yerli, topluluunun herhangi bir yesinin
brakt ayak izlerini hi duralamadan tanyan Avustralyal (Meg
gitt), araba kullandmz srada, tekerleklerin hafif bir yneli mi,
motorun ileyiinin kck bir deiimi, hatta bir bakn varsay
lan niyeti zerine, bir arabay gemek ya da ondan kamak konu-
264 Yaban Dnce

sunda bir bakta karar verirken, bizim izlediimiz yoldan farkl


bir yol izlemez. Ne denli aykr grnrse grnsn, bu benzetme
ok eyler aklar bize; nk yeteneklerimizi bileyen, alglamalar
mz uyaran, yarglarmz gvenli klan ey, bir yandan elimizdeki
olanaklarla kar karya bulunduumuz tehlikelerin motorun me
kanik gcyle benzersiz biimde artm olmas, br yandan ken
dimize kattmz bu gcn sonucu olan gerilimin, bizimkine ben
zeyen niyetleri birer gsterge biiminde dile geldii iin bizim de
aklmz kullanmamz gerektiren birer gsterge olarak zmeye
abaladmz teki srclerle kurulan bir dizi syleim iinde s
nanp durmasdr.
Burad a da, makine uygarl dzlemine aktarlm olarak, in
sanla dnyan n birbirlerinin aynas olduklar u bak as kar
lkll n buluyoruz, bize gre yaban dncenin zell ik ve yete
neklerini kavramamz sal ayacak tek ey de bu karlkllk. Yaba
nl bir gzlemci, byk bir kent merkezindeki ya da bir otoyol ze
rindeki araba aknn insan yetenekl erini at kansna varrd
kukusuz; dorusu aar da, nk insanlar deil, doa yasalarn
da deil, srclerin amalaryla insanlam doal g dizgelerini
ve aracs olduklar fizik g kaynayla birer doal gce dn
m insanlar kar karya getirir. Artk ne bir znenin cansz nes
ne zerind eki ilemi, ne de zne durumuna gelmi bir nesnenin
karlk olarak hibir ey istemeden gcnden onun yararna el
ekmi bir zne zerindeki eylemi sz konusudur, yani u ya da
bu yan iin belirli bir edilgenlik pay ieren durumlar kalkmtr or
tadan: insanlar ayn zamanda hem birer zne, hem de birer nesne
olarak kar karya gelirler ve kullandklar izgede, kendilerini ay
ran uzakln en ufak bir deiiklii sessiz ant gc tar.

***

Bu durumda, tmyle somuta dnk, dikkatli ve titiz bir gz


lemin simgecilikte hem il kesini, hem de var noktasn bulmas ko
laylkla anlalr. Yaban dnce gzlem dakikasyla yorum daki
kas n birbirinden ayrmaz, tpk grtmz birinin rettii
gstergeleri gzlemlerken daha sonra yorumlamaya almak ze
re bir yere kaydetmediimiz gibi: konuur ve syledikleri kendile
riyle birlikte anlamlarn da getirir. nk eklemlenimli dil, her bi
ri birer gsterge deil, birer gsterge arac: yerine bir baka birimin
getirilmesi ister istemez anlamn deimesine yol aan, ama baka
birimlerle birleerek ya da kartlaarak dile getirdii bu anlamn
Yeniden Bulunan Zaman 265

niteliklerinden yoksun bulunabilen ayrc birer birim olan gelere


ayrlr.
Burada i ki geleneksel sorunu: szde totemcilikl e kurban sun
ma arasndaki bant- sorunuyla oymak adlandrmalarnn kkeni
ni aklamaya yarayan sylenlerin dnyann her yannda birbirine
benzemesi sorununu ksaca ele almamza izin verilirse, snflandr
ma dizgelerinin birer anlamlama dizgesi olarak dnlmesi daha
iyi anlalacaktr.
Dinler tari hinin kurbann kkenini totemcil ikte grebilmi ol
mas, bunca yldan sonra bile, bir aknlk konusu olarak kalyor.
Savn gerekleri uruna, totemciliin belirli bir gereklik tadn
benimsemeye boyun esek bile, Mauss'un, ekinerek ve zlerek
de olsa, da sk sk kesinlemek zorunda kald gibi, bu d urumda
i ki kurum daha d a elikin, daha da uzlamaz grnr.
Oymaklar hayvan ya da bitki adlar tayan blml toplum
larn birtakm kurban sunma bii mlerini uygulamadklarn i leri
srmyoruz: bunun tersine i nanmak iin Iroquois'Jarn kpek kur
ban etmelerini anmsamak yeter. Ama Irogu ois'larda hibir oymak
kpein adn tamaz, yleyse kurban dizgesi oymak il ikileri diz
gesinden bamszdr. Daha nemlisi, iki dizgeyi birbirine kar
dlayc klan bir baka neden vard r: iki durumda da, bir yandan
bir insan ya da bir insan topluluu, br yandan bir hayvan ya da
bir bitki arasnda bir yaknlk bulunduunun (ya bir insan toplulu
una adn veren varl k, ya insan yerini tutan ya da kurban veren
insann aracs ol an ku rban edilmi nesne ol arak) ikin ya da ak
ol arak ben imsend iini d nrsek, toll'mcilikte hibi r tr ya da
doal ol gunun oymaa adn veren varln yerine konulamayaca
cktr: hibir h ayvan bir baka hayvan ol arck grlemez. Daha
nce de grdmz gibi, dizgenin tek gerei sreksiz olarak ta
nmlanan geler arasnda bir ayrmsal sapmalar rgs olduuna
gre, ay oymann yesiysem, kartal oymand an olamam. Kur
ban vermede, du ru m bunun tersidir: belirli eyler daha ok belirli
tanrsal varlklara ya da belirli kurban sunma tiplerine ayrlm ol
makla birlikte, temel ilke "yerine baka ey koyma" il kesidir: iste
nen nesne yoksa, yerini herhangi bir ey alabilir, nemli olan niyet
tir, aba deise bile, niyetin ayn kalmas yeter. Demek ki, kurban
sunma sreklilik balamnda yer almaktadr:

"Hyar sunulan kurban yerini ald zaman, Nuer'ler


sanki bir kzm gibi szederler ondan, dncelerini
bylece dile getirirken, hyarn kzn yerini tu ttuu gi-
266 Yaban Dnce

bi basit bir kesinlemenin de tesine giderler biraz. Syle


mek bile fazla, hyarlarn birer kz olduunu ileri sr
mezler, kurban edilme durumunda bulunan zel bir h
yardan bir kzm gibi szettikleri zaman, hyarn bu
zel balamda kzle zdeletirilebileceini belirtirler
yalnzca; her kurban sunma tremini, olabildii lde,
sanki bir kz kurban ediyormu gibi yaptklar iin de
tutarl davranm olurlar. Benzerli k algsal deil, kavram
saldr; ama buradaki "dr" bir bakmllk anlatm ier
meyen, nitel bir benzetmeyi belirtir: hyar kzdr, ama
kz hyar deildir." (Evans-Pritchard 2, s. 128.)

yleyse totemcilik dizgesiyle kurban sunma dizgesi arasnda


iki temel fark var demektir: birincisi nicelendirilmi bir dizgedir,
ikincisiyle geleri arasnda srekli bir geie olanak verir: sunula
cak kurban olarak, bir hyar bir kze, bir kz bir civcive, bir civ
civ bir tavua, bir tavuk bir keiye, bir kei bir kze denktir; te
yandan, bu derecelenme ynlendirilmi bir derecelenmedir: kz
yoksa hyar kurban edilir, ama bunun tersini yapmak samalk
olur. Buna karlk, totemcili k ya da totemcilik olduu ileri srlen
ey iin bantlar her zaman dnldr: kzn de, hyarn da
yer ald bir oymak adlandrmalar dizgesinde, kzle hyar ancak
ikisini birbirine kartrmann olanaksz olmas ve ayr ayr belirt
tikleri iki topluluk arasndaki ayrmsal sapmay ayn biimde be
lirtmeleri bakmndan gerekten edeerli olabilir. Ama bu ilevi
ancak totemciliin (kurban sunmann tersine) ikisini n birbirinden
ayr olduklarn, dolaysyla birbirlerinin yerine konulamayacakla
rn kesinledii lde gerekletirebilirler.
imdi bu farkllklarn nedenine inmek istersek, bu nedeni ayr
ayr her dizgenin doal trlere verdii rollerde buluruz. Totemci
lik, iki kout dizi, (doal trler dizisiyle toplumsal bekler dizisi)
arasnda varsaylan bir benzeiklie dayanr, ama, unu tmamak ge
rekir ki, bu dizilerin karlkl geleri iki ikiye benzemez birbirine;
yalnzca diziler arasndaki genel bant ebiimlidir: her biri bir
kartlk kutbu oluturan i ki farkllklar dizgesi arasnda biimsel
bir karlkl bant sz konusudur. Kurban sunmada, doal trler
dizisi (sreksiz deil srekli, dnl deil, ynlendirilmi bir di
zi), iki u ge arasnda bir arac ilevi grr; bu u gelerin biri
kurban sunma ilemini yerine getiren rahip, br tanrsal varlk
tr. Balangta hibir benzeiklik, hatta hibir bant yoktur arala
rnda. Kurban sunmann amac da bu banty kurmaktr. Ama
Yeniden Bulunan Zaman 267

sz konusu bant bir benzerlik bants deil, kurban sunmann


bir deyimle i likili olmasna ya da bir kaynam tremini canlan
drmasna gre, her iki ynde de, yani kurbann sunucusundan
kurban sunan rahibe, kurban sunan rahipten kurbana, kutsallat
rlm kurbandan tanrsal varla doru ya da ters ynde gerekle
ebilecek bir dizi zdeletirme yoluyla salanan bir yan-yanahk
bantsdr.
Totemcilik dizgesi: Kurban sunma dizgesi
doal dizi: +-+-+---+--+--t-- + tanrsal varlk;
+

1
benzeiklik doal dizi ve
bantlar: yan-yanalk
bantlar;

kltrel d izi:+----t-+-f--t +
...
+ insan;
Dahas var. Kurbann kutsallatrlmas yoluyla i nsanla tanr
sal varlk arasndaki bant salandktan sonra, kurban sunma ay
n kurbann yok edilmesiyle bu banty kesintiye uratr. Byle
l i kl e, insan nedeniyle bir sreklilik zm belirir; insan daha n
ceden i nsansal "daar"la tanrsal "daar" arasnda bir il etiim kur
mu olduundan, tanrsal " daar" beklenen iyilii serbest braka
rak boluu hemen dolduracaktr. Kurban sunmann dnsel er
evesi geri dnsz bir ilem (kurbann yok edilmesi), amac da,
bir baka dzlemde, ayn dzeyde olmayan iki "kab"n daha nce
den il etiime sokulmu olmasnn zorunlu kld ve gene dn
sz olan bir baka ilemi (tanrsal iyiliin bahedilmesi) balatmak
tr.
Kurban sunmann bir ara nesneye ynelik, salt ya da u bir i
lem olduu grlyor. Bu bakmdan, onlarla kartlamakla birlik
te, yaknlararas cinsel i liki, hayvansallk, vb. "kutsala saygszlk"
tremleri diye adlandrlan tremlere benzer, bunlar da, nceki b
lmlerden birinde, kk bir " ku tsala saygszlk": yerli Hi dat
sa'larda kartal av tremlerinin kutlan srasnda aybal bir kad
nn belirmesi konusunda kantladmz gibi*, u nesnelere ynelik
ara ilemlerdir. Kurban sunma balangta birbirinden ayr olan iki
alan arasnda arzulanan bir banty kurmaya alr: dilin ok g
zel belirttii gibi, erei uzak bir tanrsal varln insan dileklerini

Bkz. Yukarda, s. 75 ve sonras.


268 Yaban Dnce

yerine getirmesiniP) salamaktr. Buna nceden kutsallatrlm


kurban (gerekten de, i kisine birden balanan, ift anlaml bir nes
nedir kurban) aracl yla iki alan birbirine balayarak, sonra da
bu birletirici eyi yok ederek eriebileceine i nanr: kurban by
lece bir yanyanalk a yaratr ve, yakarnn ynelimiyle, kurban
sunucun en duyduu ilk eksikliin tanrsal gcn izlemesi gereken
yol zerine nceden, sanki noktalarla izdii bir dzlemde karla
yc bir sreklilik belirmesini salar (ya da saladn sanr.)
yleyse intichiuna adyla bilinen oa lma tremlerinde baz
baz totemsel trn yen il d iini grmemiz, bu tremleri kurban
sunmann ilkel, hatta aykr bir biimi saymamz i i n yeterli deil
dir: bizi balinayla bal zdeletirmeye ynelten benzerlik kadar
yzeysel bir benzerliktir bu. te yandan, bu oalma tremleri to
temsel denilen snflandrmalara balanmaz her zaman, A vustral
ya'da bile, her zaman onlara el i k etmez; dnyadaysa, "totemci
l ik"ten yoksun birok oalma tremi, oalma treml erinden yok
sun birok "totemcilik" bilirz.
Daha nefm lisi, inticliuma tipinden tremlerin gerek yaps, ge
rekse dayandklar ikin kavramlar, k.:rban sunmada ortaya kar
dklarmzdan ok uzaktr. ntichina uygulayan toplumlarda, her
insan topluluuyla bir totemsel tr arasnda varsaylan bir zdel i
in ve bir yandan toplumsal bekler, br yandan doal trler ara
snda kesinlenen ve saptanan bir ayrln sonucu olarak, doal tr
lerin (bysel) retimi ve (gerek) tketimi doal olarak ayrktr.
Demek ki intichina'nn ilevi, dnem dnem ve ok ksa bir sre
iin, retimle tketim arasndaki yanyanal yeniden kurmaktr:
sanki, zaman zaman, trler kendilerini "retmeyen" insanlar besle
mek, insanlarsa tketimini kendi kend ilerine yasak ettikleri bu tr
leri "retmek" zere, herkes oyunda kendine den yeri almadan
nce, i nsan topluluklaryla doal trlerin i ki er i kier ve balak
iftler olarak saylmalar gerekiyormu gibi . Bunun sonucu olarak,
her bei n tkettiini reti p rettiini tketmesi ni ve bu eylerin
her biri ii n ayn, herkes iin ayr olmasn ieren ifte kural gere
ince, inticlimza'da i nsanlar, geici bir sre iin, kendi totemsel tr
leriyle zl zdeliklerini ortaya koyarlar; bylece, allm kar
lkllk qzeni dnem dnem yinelenmesi gereken temel tanmlar
arasnda bir karklk yaratma tehlikesi gstermeyecektir.
Doal d iziyi byk, toplumsal diziyi kk harflerle gsterir
sek,
1) Yazar burada, savn dilsel adan dorulayacak bir biimde, ayn zamanda "doldurmak, ka
patmak" anlamlarna da gelen "comblcr" szcn kullanmakta. (.N.)
Yeniden Bulunan Zaman 269

A B C D E ...... .... . N . .

a b c d e .............. n

intichiuma A ile a, B ile b, C ile c, N ile n arasndaki benzerlik ve


yanyanal anmsatr, bylece b bei A, C, D, E .. N, a bei B, C, .

D, E ... N trlerini besinsel tketim yoluyla kendi varlna katyor,


teki bekler de ayn yolu izliyorlarsa, toplumsal bekler arasnda
bir alveri ve benzerlikle yanyanahk arasnda bir uzlatrma sz
konusu olduuna tanklk eder, bir benzerliin yerini baka bir
benzerliin, bir yanyanaln yerini baka bir yanyanaln almas
sz konusu deildir*. Kurban sunma, karlatrmaya farkllklar
silme yolu olarak ve yanyanal kurmak amacyla bavurur; to
temsel denilen yemekler yanyanal gerekletirir, ama yalnzcd
karlatrmaya olanak salamak amacyla; karlatrmann sonu
cuysa, beklenen farkllklardr.
Demek ki, iki dizge ynelimleriyle kartlamaktadr. Bu yne
limse birinde dzdeimeceli, brnde eretilemelidir. Ama bu
kar-bakmllk her ikisini de gene ayn dzlemde brakr, oysa,
bilgikuramsal adan, farkl dzeylerde yer alrlar.
Totemsel snflandrmalar ikili bir nesnel temele dayanr: do
al trler gerekten vardr ve gerekten sreksiz, kesintili bir dizi
biiminde vardr; toplu msal bltler de varolan eylerdir. Totemci
lik ya da totemcilik olduu ileri srlen ey, iki dizi arasnda bir
yap benzeiklii tasarlamakla yeti nir, bu da tmyle uygun bir
varsaymdr, nk topl umsal bltler kurulmu durumdadr ve
kurallarn, tasarmlarn bu varsayma uydurarak ona tutarllk ka
zandrmak toplumu n kendi elindedir. Kurban sunma dizgesiyse,
tam tersine, varolmayan bir geyi : tanrsal varl sokar araya; ve
onu "srekli", kesi ntisiz olarak tasarladn grd mze gre,
nesnel olarak yanl bir doal dizi anlayn benimser. yleyse, to
temcilikle kurban sunma arasndaki aykrl aklamak iin, birin
cisinin bir gndermeler dizgesi, ikincisinin bir ilemler d izgesi
oluturduunu, birinin bir yorum erevesi gelitirdiini, br-
Dou Kanada yerlileri geyik avladklar srada geyik eti, balk av mevsiminde alabalk ye
rnezlcr. Oenncss 1, s. 60.) Dernek ki, yalnzca ldrmedikleri zaman tketir ve yalnzca t
ketrnediklei zaman ldrrler. nsan ile hayvan tr arasndaki k.rlkllk, kimi Avustral
ya boylarnda, bir doal tr dolaysyla iki insan topluluu arasnda kurulan karlkllkla
ayn tiptendir. te yandan, Kanada'da artsrernli bir karlkllk sz konusudur, Avustral
ya' da olduu gibi esrernli deil. Ayn fark Keres bei Pueblo'larnda da belirir: "Her yl
(kr nderi) hayvansal ve bitkisel birka yabanl tr seiyor, bolluklarn salamak iin d
ncesini bunlarda younlatryordu; seilen trler dizelgesi bir yldan brne deiiyor.
du." (L. A. White, s. 306.) Demek ki, bu da bir inticlima, ama srcdclikler ekseni zerind<
deil, artsreliliklcr ekseni zerinde.
270 Yaban Dnce

nn birtakm sonular elde etmek iin bir teknik nerdiini (ya da


nerdiini sandn) sylemek yetmez: biri dorudur, biri yanl.
Daha dorusu, snflandrma d izgeleri dil dzeyinde yer alr: iyi ya
da kt, ama her zaman anlamlar dile getirmek iin yaplm izge
lerdir bunlar, oysa kurban sunma dizgesi, ok sk sylenmesine
karn saduyudan yoksun, zel bir sylem rneid ir.

***

Bir baka almada, totemsel denilen kurumlarn kkenine


ilikin sylenleri ksaca ele alm, birbirlerinden ok uzak blgeler
de bile ve kurgu deiikliklerine karn, bu sylenlerin bize hep ay
n eyi rettiklerini, yani 1) bu kurumlarn geleri arasndaki zel
uyarla deil, iki dizi arasndaki genel uyarla dayandn; 2) bu
uyarln dzdeimeceli deil, eretilemeli olduunu; 3) son ola
rak da bu uyarln ancak gelerin i sreksizliklerini aka belli
edecek biimde silinmesi sonucu, her dizinin yoksullamasndan
sonra ortaya ktn gstermitik. (Levi-Strauss 6, s. 27-28 ve 36-
37.)
Bu sonu, kesinlik ve zenginliiyle (zmlenen sylenleri an
cak ksaltlm ya da eksik deikelerinden tandmz gz nne
alnrsa, bu kesinlik ve zenginlik d aha da arpc bir nitelik
kazanr*), her oyman kendine zg adlandrmalarn gz nnde
tutan sylenlerin nemsizliiyle garip bir biimde elimektedir.
Dnyadaki sylenler hep birbirine benzer, ama zellikle yoksul
luklar asndan. Baka blgelerin sylenlerine uyguladmz
zmlemeden esinlenen, anlambilimsel bir zmlemeye elverili,
karmak sylenler Avustralya'da da vardr kukusuz. (Stanner 2.)
Bununla birlikte, bu ktann uzmanlar totemsel topluluun yar-in
san, yar-tanr bir atas bulunmasnn basit bir saptamadan kaynak
land sylenleri derlemeye almlardr: sylen, atann nerede
belirdiini, hangi yoldan gittiini, bugn de gzlemleyebileceimiz
yer engebelerini nerelerde gerekletirdiini, son olarak nerede
durduunu ya da nerede ortadan silindiini belirtir. Sonu olarak,
sylen tam anlamyla belirli bir yolun betimlenmesi olarak kalr ve
temellendirmek savnda olduu dikkate deer olgulara: bir yolun
ve bu yolu evreleyen su kaynaklar, aalk ve kayalklarn bir in
san topluluu iin kutsal bir deer tamasna, bu topluluun u ya
da bu doal trle: trtl, devekuu ya da kanguruyla yaknln ke
sinlemesine nerdeyse hibir ey eklemez.
Firth (2), Tikopia syleninin daha tm deikelerini yaymlam bulunuyor.
Yeniden Bulunan Zaman 27 1

Hi kukusuz, T. G. H. Strehlow'n da vurgulad gibi, pidjin


[krma dil] kul lanlmas, soruturmaclar uzun sre glnl
lsnde ksa deikelerle yetinmek zorunda brakmtr. Ama
bugn elimizde evirileri de yanlarnda verilen pek ok metin ve
yetkili uzmanlarca hazrlanm uyarlamalar bulunmas bir yana,
dnyann dilsel gl klerin daha abuk alm olduu baka bl
gelerinde de tmyle ayn tipten sylenler buluyoruz. Burada,
hepsi de Amerika kaynakl olan, birincisi Birleik Devletler'in ku
zeyinden, ikincisi gneyinden, ncsyse orta Brezilya'dan ge
len rnekle yetinelim.
Menomini'ler, oymak adlandrmalarn aklamak iin, aynn,
insan biimine girdikten sonra, karsyla birlikte, Menomini rma
nn azna yerletiini, burada biricik besinleri olan mersinbalk
larn (ay ve mersinbal oymaklar ayn fratridendir) avladklar
n sylerler. Bir gn, Winnebago glnde, Gl-Dibi denilen yerde
bulunan, kayalk bir katman zerine gkgrlts-kuu konar.
nsan biimine girdikten sonra, aylara konuklua gelir ve doduk
lar ya da oturduklar yerler sylende belirtilen birok hayvan top
lantya arma konusunda onlarla anlamaya varrlar. Hep birlik
te yola karlar. Green Bay'e geldikleri zaman, hatrsever bir dalga,
yzme bilmeyen bir kurdu Michigan gl n n br kysna tar.
Kurt, minnetini gstermek iin, dalgay oymann totemlerinden
biri olarak benimser. Mackinaw yaknlarnda, gene Michigan gl
zerinde getii anlatlan bir olay, kara ayyla kel kartaln birle
mesiyle sonulanr. teki oymaklar: rengeyii, turna, kpek, geyik,
kunduz, vb. arasnda da gene byle rastlantsal karlamalar ve
yardmlar nedeniyle balantlar kurulur. (Hoffman, Skinner .)
Hopi'lerin yaban hardal oymann bu ad mee, yaban horo
zu ve sava adlaryla birlikte ta masnn nedeni, sylencesel bir
g srasnda, bir ocuun alamasn durdurmak iin kendisine
yolda toplanp kesilmi hardal yapraklar ve bir mee dal verilmi
olmasdr; bundan sonra yaban horozuyla, daha sonra da savay
la karlamlardr. Porsuk ve kelebek oyma, atalar yeni tan
tklar bir porsuk-adam yanlarna aldklar, bundan az sonra da
bir ocuu elendirmek amacyla bir kelebek yakaladklar iin
byle adlandrlmlardr; ama ocuk hastadr, Porsuk onu bitkiler
le iyiletirir. Tavan ve ttn oymann atalar, sz konusu bitkiyi
bul mular, sz konusu hayvanla da karlamlardr; Patki oyma
nn atalar, yol olaylarndan esinlenerek gl, bulut, yamur, kar
ve sis adlarn almlardr. Bugnk Phoenix'le (Arizona) Kk
Colorado arasnda bir yerlerde, ay oymann atalar bir ay iskele-
27 2 Yaban Dnce

ti bulmu, adlarn byle almlardr; ama bir baka topluluk da


tyleri i nlerini demek zere kk, kemirici hayvanlarca yolun
mu deriyi bulur. Bu deriden kaylar yaplr; o gn, bugn, kay
oymayla ay oyma birlemitir; nc bir topluluk da kemiri
ciler adn alr ve nceki oymaklarla birleir (Voth 4, Parsons.)
imd i de Gney Amerika'ya geelim. Bororo'lar, gne ile ayn
Cera yarsndan Badedgeba oymann mal olmasnn bu gksel
cisimlerin adlarn her biri kendine mal etmek isteyen bir baba ve
bir oul arasnda kan kavgadan i leri geldiini anlatrlar. Bir uz
lama yaplr, Gne ve Gne-Yolu adlar babaya verilir, ttn,
Paiwe oymanndr, nk yapraklarn bu oymaktan bir yerli,
rastlant sonucu, piirmek zere ayklad bir baln karnnda
bulmutur. "Kara" Badedgeba oymann nderinin kara ( Plinosus
inftscats) ve krmz ( ibis rubra) kular vardr bir zamanlar, ama
"krmz" Badedgeba oymann nderi ondan bu kular alar ve
renge gre bir paylama yapmaya boyun emek gerekir. (Colbacci
ni.)
Btn oymak adlandrmalar kkeni sylenleri birbirine yle
sine benzer ki, dnyann baka blgelerinden, rnein ok bol ol
duklar A frika'dan rnekler vermek yararszdr. Ama ortak zellik
leri nedir? Her eyden nce, ou kez gizli bir anlamla zengin, g
r nte uzatlara hi yer vermeyen zllkleri . evre izgileri ne
indirgenmi bir anlat, zmleyici iin, yedeinde hibir srpriz
barndrmaz. kinci olarak, getirdikleri aklama balangtaki d u
rumun pek deitirilmeden anlatlmas olarak kaldndan, bu sy
Jenler aldatc bir biimde nedenseldir (bir sylenin gerekten ne
densel olabil eceini varsayarsak); bu bakmdan, bir yinel eme zel
l ii gsterirler. levleri, nedensel olmaktan ok, ayrc olmaktr:
bir kkeni gerekten aklamazlar, bir neden de belirtmezler; her
hangi bir ayrn ty ortaya karmak ya da bir tr "belirlemek" iin
(kendi balarna ele alndklar zaman bir anlam tamayan) bir k
ken ya da bir neden ne srerler. Bu ayrntnn, bu trn ayrmsal
bir deer kazanmas, kendilerine verilen zel kkenden deil, ba
ka anntlarn, baka trlerin byle bir kkeni yokken, kendilerinin
bir kkenle donatlm olmalarndan ileri gelir. Kaamakl, alak
gnll ve nerdeyse olumsuz bir biimde, tarih yapya szar: bug
nn nedenini aklamaz, bugnn geleri arasnda bir seme yapar
yalnzca, bunlardan bazlarna bir gemii bul unma ayrcaln ba
lar. Bunun sonucu olarak, totemsel sylenlerin yoksulluu, her
birinin tek ilevinin bir farkll farkllk olarak temellendirmek ol
masndan i leri gelir: bir d izgenin oluturucu geleridirler. Anlam
Yeniden Bulunan Zaman 27 3

sorunu tek tek ele alnan her bir sylen dzeyinde deil, geleri ol
duklar dizge dzeyi nde ortaya kar.
Bylece, daha nce bir baka blmde tarttmz bir eliki
yi burada yeniden bul uyoruz*: bizi ilgilendiren dizgeler, birer diz
ge olarak, gl kle "sylenselletirilebilir", nk gc] esremsel
varlklar arts re ml i l i kle sonu gelmez bir atmaya girimitir:
varsaym olarak, dizgenin geleri syl enin berisindedir, ama, erek
olarak, bt n, her zaman tededi r; sylen sanki ona yetimek iin
arkasndan koar. Bunu ancak olaand durumlarda baarr, n
k tarih srekli olarak kend ine eker onu; tam baarya ulat sa
nlrken de yeni bir kuku bagsterir: sylense! gsterimler top
lumsal ve dinsel pratii biimlendiren g ncel bir yapnn karl
mdr, yoksa yerli fil ozoflarn ellerinden kaan bir gerei sapta
dklar sansna kaplmalarna yardmc olan donmu bir imgeyi mi
dile getirirler? Marcel Griaulc'n Afrika'da gerekletirdii bulu
lar ne denli nemli olu rsa olsun, bunlarn birinci yoruma m, yoksa
ikinci yoruma m girdiini sorm dururuz.
Totemcilie ilikin en eski kuramlara bu eliki bulamtr,
onu aklkla tanmlayamamlardr bir t rl. McLennan, onun ar
dndan da Robertson Smith ve Frazer (iV, s. 73- 76, 264-265), totem
ciliin d evlilikten nce geld iini ylesi ne g l bir inanla sa
vunmularsa (bize gre anlamdan yoksun bir nerme bu), devli
liin dizgesel ni teliinden kukulanrken, totemci lii "belirtici" gibi
grdkleri iin savunmulardr: d izge ancak daha nceden "belir
tilmi" geler arasnda kurulabi lir. Ama, totemcilii de dizge ola
rak grebi lmek iin, onu dilsel, snflandrmsal, sylense! ve t
remsel balama oturtmak gereki rd i. Oysa bu yazarlar, saymaca bir
kurumun d izgilerini zmeye dalmlar, bu yzden de ie onu
bu balamdan yaltlamakla balamlardr.
Gerekte, daha nce gsterdiimiz gibi, iler bu denli basit de
ildir. Bu bulankl ortadan kaldrmak iin tasarl anan kurumun
bulankl deilse de totemcilii n bulankl gerektir. yl e ya,
benimsenen gr asna gre, szde totemcilik bir dizge nitel ii
ni sunar da, sunmaz da: yozlap szle dnmeye adanm bir
dilbilgisidir. zel likle tasarlanm (sylenler gibi) ya da ygulanm
(tremler gibi) snflandrma dizgelerinin tersine, totemcilik hemen
her zaman yaanmtr, yani somut topluluklara ve somut bireylere
baldr, nk kaltmsal bir snflandrma dizgesidir*.
Byle olu nca, snfland rmann yapsal niteliiyle nfus deste-

Bkz. Yukarda, s. 89-95.


274 Yaban Dnce

inin istatistik nitelii arasnda srekli bir atma domas anlal


mayacak bir ey deildir. Snflandrma, nehire kaplm bir saray
gibi dalmaya ynelir, blmleri de kendi aralarnda, akntlarn
ve durgun sularn, engellerin ve boazlarn etkisi altnda, mimarn
istediinden farkl bir biimde dzenlenir. Bunun sonucu o larak,
totemcil i kte ister istemez ilev yapy bastrr; kuramcy durmama
casna yap ile olay arasndaki bant sorunuyla kar karya geti
rir. Totemciliin bize verdii en nemli ders, yapnn olaya yenik
dmesinden sonra, bii mi n baz baz yaamn srdrebilmesidir.
Demek ki, tarihle snflandrma dizgeleri arasnda kkl bir
soukluk var. "Totem boluu" diye adlan drabileceimiz ey de
bununla aklanr belki, nk Asya ve Avrupa'nn byk uygarlk
alanlarnda, totemcilii andrabilecek herhangi bir eyin kalntsna
bile rastlanmaz. Bunun nedeni, sz konusu uygarlklarn kendileri
ni tarihle aklamay semi olmalar, bu tutumun da nesneleri ve
(doal ve toplumsal) varlklar snrl bekler araclyla snfland
ran tutumla badamamas deil midir? Hi kukusuz, totemsel s
nflandrmalar beklerini bir ilk diziyle tremi bir d izi arasnda
bltrrler. Bunlarn birincisi doast grnleri altnda hay
van ve bitki trlerini, i kincisiyse kltrel grnleri altnda insan
beklerini kapsar, bir bakma ikincisini birincisi dourmu olduu
iin de birincisinin ikincisinden nce varolmaya balad kesinle
nir. Bununla birlikte, insansal diziye kout olarak, ilk dizi de hay
van ve bitki trleri yoluyla, artsremlilik iinde yaamasn srd
rr. ki d izi de zaman iinde yaar, n e var ki, her ikisi de gerek
olarak, birbirlerinden ayrldklarnda naslsalar yle kalr, birlikte
yol aldklarna gre, zaman-d bir dzene uyarlar. lk dizi ortada
dr hep, tremi dizide beliren deiiklikleri yorumlamak ya da
dzeltmek iin bir gnderme dizgesi olarak kullanlmaya hazrdr.
Ama, bir toplum tarihi setii zaman, snrl bekler biiminde
snflandrma ilemi olanaksz duruma gelir, nk tremi dizi,
bir ilk diziyi yeniden retecek yerde, onunla kararak her gesi
kendinden ncekine gre tremi, kendinden sonrakine gre ilk ni
telii tayan, tek bir dizi oluturur. Her biri kendi bana snrl ve
sreksiz olan iki dizi arasnda deimez bir benzeiklik yerine, ii
ne snrsz sayda ge alabilen, tek bir dizide srekli bir evrim var
sayar.
Kimi Polinezya sylenbilimleri bu snr noktada yer alr: arts
remlilik kesinlikle esremlilie stn gelir; bylece, beriki tekini
Hi kukusuz totemciliin kimi biimleri tam anlamyla kaltmsal deildir; ama, bu durum
da bile, dizgenin dayana somut insanlardr.
Yeniden Bulunan Zaman 275

dourduuna, o d a kendisini yanstacak yerde srdrdne g


re, insan dzeninin doal dzeninin deimez izdm olarak
yorumlanmasn olanaksz klar:

"Atele su evlendi, toprak, kayalar, aalar ve geri ka


lan her ey onlarn evliliinden dodu. M rekkep bal
atele arpt ve yenildi. Ate kayalarla arpt, kayalar
yendi. Byk talar kk talarla savat; kk talar
yengiye eriti. Kk talar otlarla arpt, otlar kazand.
Otlar aalarla arpp yenil di, aalar kazand. Aalar
sarmaklarla savap yenildi, yengi sarmaklarda kald.
Sarmaklar rd, zerlerinde kurtlar oaldka o
ald, sonra kurtlar insana dnt." (G. Turner, s. 6-7.)

Bu evrimcilik totemsel tipten her trl bireimi dlar, nk


nesneler ve varlklar insan topluluklar arasndaki duraan bir e
itliliin duraan rnekesini sunmaz burada: ortaya kn kendi
hazrladklar bir insanln yaratl geliimi olarak sralanr. Ama
bu badamazlk da bir sorun karr karmza: byle bir bada
mazlk varsa, snflandrma dizgeleri tarihi aradan karmay, buna
olanak bulamaynca da onu kendileriyle btnletirmeyi nasl ba
arrlar?
Bir baka yerde, "tarihsiz hal klr" ve tekiler arasnda yaplan
sakat ayrmn yerinin, ok daha elverili bir biimde, durum gerei
"souk toplumlar" ve "scak toplumlar" arasnda yaptmz ayr
ma verilebileceini belirtmitik: "souk toplumlar", yarattklar ku
rumlar araclyla, tarihsel etkenlerin kendi dengeleri ve srekli
likleri zerinde gsterebilecei etkileri sfra indirmeye abalarlar;
"scak toplumlar"sa, tarihsel oluum u gelimelerinin itici gc ola
rak benliklerine katarlar, (Charbonnier, s. 35-47; Levi-Strauss 4, s.
41-43.) Gene de birka tarihsel balant biimini birbirinden ayr
mak gerekir. Sre iinde yer almakla birlikte, kimileri geri dnl
bir nitelik tar: mevsimlerin yllk evrimi, insan yaamnn ya da
toplumsal bek iinde mal ve hizmet deiimlerinin evrimi byle
dir. Bu zincirlenmeler bir sorun karmaz ortaya, nk sre iin
de, belirli dnemlerde yinelenirler, yaplarnn bozulmas da ge
rekmez; "souk" toplu mlarn amac, zaman iinde sralanma dze
ninin her birinin ieriine fazla etkimemesini salayacak bir biim
de davranmaktr. Hi kukusuz, tmyle baaramazlar bunu; ama
benimsedikleri kural budur. Bavurduklar yollarn kimi budunbi
limcilerin benimsemek istediklerinden ok daha etkili olmas bir
276 Yaban Dnce

yana (Vogt), asl sorun ulatklar gerek sonularn neler olduu


nu bilmek deil, onlar hangi srekli eilimin ynlendirdiini bil
mektir, nk kendilerine i likin imgeleri gerekliklerinin nemli
yanlarndan birini oluturur.
Bu bakmdan, her toplumun tarihin iinde yer aldn ve de
itiini kantlamak iin gerekeler sralayp durmak yararsz oldu
u oranda da bktrcdr: deitikleri apak bir gerek. Ama ge
reksiz bir kantlama zerinde bunca dayatlmas, insan toplumlar
nn bu ortak koul karsndaki tepkilerinin ok farkl olduunu
gzden karma tehlikesini dourur. Kimileri gnll ya da gnl
sz olarak benimserler tarihi, sonra da, bu konuda edindikleri bi
linle, sonularn (hem kendileri, hem de baka toplumlar iin) b
yk oranlarda bytrler, kimileri de onu bilmezlikten gelmek is
ter (bu yzden ilke l diye adlandrrz onlar), bizim kk grd
mz bir beceriyle, geliimlerinin "ilk" saydklar durumlarn el
den geldiince srekli klmaya alrlar.
Bunu baarabilmeleri i in, geri dnl zincirlenmeler zerin
de kurumlarnn dzenleyici bir etkinlik gstermesi, bu amala n
fus etkenlerinin sonularn snrlamas, topluluk iinde ya da top
l uluklar arasnda kan uyumazlklar dizginlemesi, bireysel ve or
tak etkinlikl erin gerekletii ereveye sreklilik kazandrmas
yetmez*; ayrca, geri dnl olmayan, ekonomik ve toplumsal al
kantlar yaratmak zere biriken bu olay zincirlerinin oluur ol u
maz krlmalar ya da olumalarn nlemek zere toplumun elinde
etkili bir yntem bulunmas gerekir. Bu yntemi de bil iyoruz: ta
rihsel oluumu yadsmak deil, ieriksiz bir biim olarak benimse
mektir: bir nce ve bir sonra vardr kukusuz, ama biricik anlamlar
birbirlerini yanstmalardr. rnein kuzeyli Aranda'larn btn et
kinlikleri totemsel atalarnn her zaman gsterdii sanlan etkinlik
lerin yinelenmesidir:

Yeni bir incelemenin banda, G. Balandicr, byk bir gmbrtyle, loplumsal bilim iin
"toplumu yaam ve oluumu iinde kavrama"nn zamannn oktan geldiini haber veriyor.
Sonra da, ok tutarl bir biimde, "toplumsal ve siyasal yaplar glendirme etkeni" olan,
"inceden inceye dzenlenmi" bir trem araclyla, kendi deyimiyle, dalma tehlikesi gs
teren soylar "yeniden toparlamak", ufalanmalarn "dzeltmek", ballklarn "anmsatmak",
atalarla bir iletiim "kurmak", "oyman birbirlerinden kopmu yelerinin yabanclamalar
n nlemek", "uzla'l_mazlklara kar bir korunma arac" salamak, kartlk ve sapmalar "de
netlemek" ve "dizginlemek" amacn gden kurumlan betimliyor. Kendi ncllerine ters
dmediinden kuku duymakla birlikte, "mantksal bantlar"a ve "deimez yaplar"a (s.
23) dayandklarn daha batan yadsd kurumlarn gerekte "geleneksel mantn ar bas
tn" kantlad konusunda da (s. 33), "bylece klasik dizgenin uzun bir dnem boyunca
'13rtc bir "zmleme" yetenei gsterdii" konusunda da (s. 34) kendisiyle kolaylkla anla
'13biliriz. Btn bunlarda "arta" olan tek ey, yazarn '13knldr.
Yeniden Bulunan Zaman 277

" A ta gurra band ikutlar ("bandicoot") avlar, ldrr,


yer, oul l ar da ayn araya adar kendilerini. Lukara'nn
kurtuk adamlar yaamlarnn btn gnlerini akasya
kklerinden kurtuk karmakla geirirler... Ata ragia (ya
ban erii) hep byk bir tahta kaba doldurduu zms
bir yemile beslenir. Ata i stakoz, aklarn izledii dalga
l ara kar bent stne bent kurmay hep srdrr; balk
lar yakalamaya hi ara vermeyecektir ... [ama, karlkl
olarak} . .. kuzeyli Aranda'larn sylenlerini bir btn ola
rak ele alacak olursak, burada orta Avustralya yerlilerinin
hala srdrmekte oldu kl ar btn etkinliklerin ayrntl
bir yksn bul uruz. Kendi sylenleri iinde, yerliyi
gnlk ilerine koulmu olarak grrz: avlanrken, ba
lk tutarken, yabanl bi tkileri toplarken, yemek yaparken
ve deiik aralar kullanrken. Btn bu almalar to
temsel atalarla balamtr; yerli, bu alanda da, gelenee
kr krne sayg gsterir: uzak atalarnn kulland si
lahlara bal kalr, onlar gel itirmek hi usuna gelmez."
(T. G. H. Strehlow, s. 34-35.)

Bu ta nkl d nyann baka blgeleri nden gelen ve ayn


amala anlabilecek olan btn tanklklara ye tutuyoruz, nk
yerliler arasnda doup bym olan, onlarn dilleri ni rahatlkla
konuan ve kendi lerine derinden bal bir budunbilinciden geli
yor. Dernek ki, ne anlayszlndan kukulanabiliriz, ne de kt
niyeti nden. Hi kukusuz, bizim uygarl mza zg olan u doy
mak bilmez deiiklik gereksinimiyle aktan aa elien bu tu
tum konusunda olumsuz bir yargya varmamak zor (yazsnn ge
risine bakl rsa, yazarn kendisi iin de zor). Bununla birlikte, olu
umun bir aamas olarak deil de zaman-d bir rneke olarak
d nlen bir gemie byle inatla balanmada ne aktre yn n
den bir eksiklik var, ne de us ynnden: bi linle ya da bilinsizlikle
benimsenmi bir seim i dile getiriyor, bu tutumun di zgesel niteli
ine de btn dnyada her tekniin, her kuraln, her grenein hi
durmadan, tek bir gerekeyle yinelenen u dorulama sz tank
lk ediyor: bunu bize atalarmz rettiler. Yakn bir dneme dein
bizim iin de kim i alanlarda geerli olduu gibi, eskilik ve srekli
lik yasalln temelleridir. Ama, dnyann balangcna uzandna
gre, bu eskilik saltk olarak konuluyor ortaya, bu sreklilik de ne
ynelim, ne derece benimsiyor.
Bylece sylense! tarih bugne gre hem ayrk, hem de ba-
278 Yaban Dnce

lak olmak gibi bir eliki sunuyor. lk atalar bugnk insanlarn


kinden baka bir doadan olduklarna gre, ayrktr: onlar yarat
clard, bunlarsa kopyacdr; balaktr, nk atalarn belirmesin
den bu yana, geri dnleri zellii dnem dnem silen olaylardan
baka hibir ey gememitir. imdi yaban dncenin yalnzca bu
elikiyi amakla kalmayp ondan tutarl bir dizgenin zdeini
karmay, bu dizgede bir bakma dizginlenmi bulunan artsremli
liin, aralarnda yeni uzlamazlklar kmas tehlikesi olmadan, e
sremlilikle i birlii yapmasn salamay nasl baardn gster
mek kalyor geriye.
Tremin yardmyla, sylenin "ayrk" gemii bir yandan di
rimsel ve mevsimsel dnemlilikle, bir yandan da, kuaklar boyun
ca, llerle canllar birletiren "balak" gem i l e eklemlenir.
Sharp (s. 71), bu esremsel-artsremsel dizgeyi ok gzel zm
lemitir. Bu yazar, York Bumu yarmadasnda yaayan Avustralya
boylarnn tremlerini ulama ayrr. Denetim tremleri olumlu da,
olumsuz da olabilir; boyun yurdunun deiik noktalarnda at;:larn
kurmu olduu totemsel merkezlerde serbest braklacak ruh ya da
ruhsal zlerin saysn saptayarak, kimi zaman topluluk yararna,
kimi zaman topluluk zararna, totemsel tr ya da olgular gelitir
mek ya da kstlamak amacn gderler. Tarihsel tremler ya da an
ma tremleri, sylense! zamanlarn -Avustralyallar "d" a der
ler- kutsal ve iyi havasn yeniden yaratr, sylense] zamanlarn
nemli kiilerini ve byk olaylarn bir ayna gibi yanstrlar. Yas
tremleri tersine bir giriimi karlar: bu tremler, uzak atalar kii
letirme grevini canl insanlara brakacak yerde, canl olmaktan
km insanlarn ataya dntrlmelerini salar. Grld gibi,
trem dizgesinin ilevi kartln: artsremlilik ve esremlilik
kartlnn, her ikisinde de bulabileceimiz dnemsel ya da d
nemsel olmayan niteliklerin kartlnn bir de geri dnl za
manla geri dnl olmayan zaman kartlnn alp zmlen
mesidir, nk, imdi ile gemiin kuramsal adan birbirlerinden
ayr olmalarna karn, tarihsel tremler gemii bugne, yas t
remleriyse bugn gemie tar ve iki giriim birbiriyle edeerli
deildir: sylense! kahramanlarn gerekten geri dndkleri syle
nebilir, nk btn gereklikleri kiiletirilmelerindedir; ama in
sanlar gerekten lrler. yle bir izim sz konusudur: (Bkz. s. 279)

Orta Avustralya'da, eski ve yeni birok kuramlar retilmesine


yol am olan, ama yukardaki grler nda daha kolay ak-
Yeniden Bulunan Zaman 279

YAAM
denetim tremleri ni n
sreklilik ve dnemsellii ( + -)

ESREMLLK

D L M
gemi imdi imdi _..,.gemi
tarihsel yas
tremler tremleri
ARTSREMLLK (-)
(+)
lanabilecek olan churinga ya da tjurunga grenei bu dizgeyi b
tnler ya da glendirir. A nma ve gmme tremleri gemiten bu
gne, bugnden gemie gemenin olanakl olduunu varsayar;
ama bunun kantn salamaz. Arl artsremlilie verirler, ama
srf bu trenl eri yapmak bile gemii bugne dntrmek anlam
na geldiine gre, bunu da esremlilik geleriyle yaparlar. Demek
ki, kimi toplul uklarn esremlilik ortasnda artsremliliin arts
remsel varln elle tutulur bir biimde ortaya karmaya alm
olmalarn anlamak hi de zor dei l . Bu adan baklnca, churin
ga'nn zellikle batl ve kuzeyli Aranda'lar iin nem tayp da ku
zeye doru azala azala gi derek sonunda iyice silinmesi anlaml bir
olgudur. Gerekten de, bu Aranda beklerinde artsremlilikle e
sreml il i k arasndaki bant sorun u daha da etrefilleir, bunun
nedeniyse, totemsel atalarn, Arabana ve Warramunga'larn yapt
gibi (Spencer ve Gil len, s. 161-162), topluluu n btn yelerinin
dolaysz atalar saylabilecek bireylemi kahramanlar olarak deil,
i lke bakmndan soyun srekli lii kavramn bile dlamas gere
ken, belirsiz bir yn olarak tasarlamalardr. Gerekte, bir baka
blmde de grdmz gibi*, Aranda'larda her birey, cisimleimi
olaca adsz atay, doumundan nce, kurayla eker gibidir bir
bakma. Esremli l i i ak ayrmlarla, kesin tanmlarla donatan
toplumsal dzenlerin i n i ncelmilii nden olacak, gemi ile bug n
Bkz. Yukarda, s. 1 07.
280 Yaban Dnce

arasndaki banty bile esremlilik biiminde gr rler. Bylece


churinga '!arn ilevinin artsreml i boyutun yoksullamas karsn
da bir denge salamak olduu d nlebilir: elle tutulur biimde
hazrdadrlar, grg ! bireyletirmeyle sylense! karkl birbiriy
le uzlatrma olanan verirler.
Churinga'larn ou zaman zerlerine simgesel gstergeler ka
zlm, sivri ya da yuvarlak ulu, aa yukar yumurta biimi, ta
ya d a aa nesneler olduu bilinir; ki111 i zaman da basit tahta par
alar ya da ilenmemi yass talardan oluurlar. Grn ne
olursa olsun, her cluringa belirli bir atann fizik bedenidir ve, ku
aktan kuaa, yeniden cisimlemi a ta olduu na inanlan canlya
verilir. Cluringdlar, gelinip geilen yerlerden uzak olan doal ko
runaklarda saklanr. Denetlemek ya da elden geirmek amacyla,
dnem dnem karlr, her karllarnda da parlatlr, yalanr,
boyanrlar, bu arada kendilerine dua ve yakarl arda bulu nulur.
levleri ve grdkleri ilgi bakmndan, arpc bir biimde bizim ar
iv belgelerimize benzerler: biz de ariv belgelerimizi kasalarda
saklar ya da noterlerin gizli bekiliine brakrz, gerekirse onar
mak ya da daha gzel dosyalara yerletirmek zere, kutsal nesnele
re gsterilmesi gereken zenle gzden geiririz. Biz de, byle du
rumlarda, yrtk ya d a sararm sayfalarda anlar yeniden canlanan
sylenleri: atalarmzn eylem ve davranlarn, yapl ya da ilk
alnlarndan bu yana konutlarmzn tarihini seve seve batan al-
rz.
yleyse cluriga'larn kutsal bir nitelik tamasnn nedenini
Durkheim gibi uzaklarda aramaya gerek yok: yabanl bir grenek,
grnteki tuhaflna karn (ya da tuhafl nedeniyle) bizi b
ylyorsa, bize bildik bir grnty biimleri deitiren bir ayna
gibi sunduu, bizim de, daha onu tanyamasak bile, byle olduu
nu bulank bir biimde sezdiimiz iindir. Durkheim (s. 1 67-1 74),
cl ringa 'larn kazlm ya da izilmi olarak totemsel izi tadklar
iin kutsal olduklarn savunuyordu . Bir kez, bunun her zaman
doru olmadn biliyoruz: T. G. H. Strehlow, kuzey l i Aranda'lar
da, tekilerden daha deerli olan ta churinga'lar bulunduunu sy
ledikten sonra, bunlar "trenler srasnda birbirine srtle srtle
parlam, kaba ve nemsiz nesneler" olarak betimler (s. 54); gneyli
Aranda'larda da "hibir gsterge tamayan, kaln bir ya ve krm
z toprak tabakasyla kapl ... basit tahta paralar" olan cluringa 'lar
grdn syler (s. 73). Cluringa parlatl m bir yass ta, doal
bir kaya paras, bir aa da olabilir (s. 95). te yandan, Dur
kheim'in kendi eilimi uyarnca, churinga yorumunun benimsedii
ekil. 1 1
Kurba,a totemindm bir Aranda erke,inin clrnringa's . E merkezli byk daireler (a)
Hugh rma yaknnda, totemsel yeri belirleyen aac gstermektedir. Bunlar bir
letiren doru izgiler (b) byk kkleri, eri izgiler (c) kk kkleri canlandrmakta
dr. E merkezli kk daireler (d) fazla nem tamayan aalarla kklerini gster
mektedir, noktal izgilerse (e), su kysnda, kumlar zerinde zplarken, kurbaalarn
b raktklar izlerdir. Kurbaalarn kendileri de, churinga'n n bir yznde (solda} e
merkezli kk daireleri (bedenler} birletiren izgilerin (ayaklar} karmak ayla
canlandrlm tr. SPENCER (B.) Ve G I LLEN (F. J.)'den The Native Tribes of Central
A ustralia , new ed., London 1 938, s. 1 45-147.
282 Yaban Dnce

temel savlardan birini: totemciliin "amblem" niteliini dorulama


s gerekirdi. Churinga'lar Aranda'larn tand en kutsal nesneler
olduundan, "gsterilen" totemin gerek totemden daha kutsal ol
duunu kantlamak iin, bu nitelii totemin "amblem"sel betimiyle
aklamak kanlmaz olur. A ma, daha nce de sylediimiz gibi,
gerek totem yoktur*: bireysel hayvan gsteren ilevi grr, kutsal
n itelikse, ona ya da "grntsel gsterge"sine deil, ayrm gzetil
meksizin yerini tuttuklar gsterilene balanr. Son olarak, bir belge
srf saygn bir damga, rnein Archives Nationales damgas tad
iin kutsal olmaz; nce kutsal diye benimsendii iin bu damga
y tar; bu damga olmasa da kutsal kalrd.
Durkheim'n gene ncekine balad bir baka yoruma uyula
rak churinga 'nn atann bedeni olduu da sylenemez. C. Strehlow'n
derledii b u Aranda deyimini eretilemeli anlamna gre anlamak
gerekir. Gerekten de, ata ocuun ana rahmine dmesi srasnda
churinga 'sn (ya da churinga'larndan birini) gelecekteki cisimlei
mine brakt iin yitirmez bedenini: churinga daha ok ata ile canl
torun un tek bir ten olduklarnn elle tutulur kantn getirir. Byl e
olmasayd, kadnn gizemli bir biimde gebe kald yrede zgn
churinga bulunmaynca yerini tutacak bir baka churinga yaplabilir
miydi? Churinga'lar bu kantlayc nitelikleriyle de ariv belgelerine,
zellikle birbirini izleyen alclarn eline geen (ve yitme ya da yo
kolma durumunda yenileri karlabilen) tapu senetlerine benzer,
yalnz burada bir tanmaz maln bir sahip elinde bulunmas deil,
bir yararlanc elinde ruhsal ve bedensel bir kiiliin bulunmas sz
konusudur. te yandan, arivlerin de bizim en deerli, en kutsal
zenginliklerimizi oluturmasna karn, tpk Aranda'larn yapt
gibi, bu gmleri geici olarak yabanc topluluklara braktmz
olur. Biz XIV. Louis'nin vasiyetnamesini Birleik Devletler'e yollar
sak, ya da onlar Bamszlk Bildirisi ya da zgrlk an'n geici
olarak bize verirlerse, bu davran, Aranda bilgi vericisinin deyi
miyle, bir kant oluturur:

Bkz. yukarda, s. 181.


"insanlarda, btri bir boyu yneten, tek bir nder yoktur, ne kadar topluluk varsa, o kada
da nder vardr; ayn biimde, hayvan ve bitki trlerinin de tek bir ba yoktur: her yerin de
iik balan vardr. Balar ayn trden olan br hayvan ve bitkilerden daha byktr he
zaman, kularn, balklarn ve drt ayakllarn balan her zaman aktr. Zaman zaman yerlile
rin anlan grp ldrdkleri olur, ama, ou zaman, insanlara grnmezler. Yal bir yerli
nin belirttii gibi, Ottova'daki hkmete benzerler. Sradan bir yerli hibir zaman "hk
met"i grmemitir. Brodan broya, memurdan memura yollarlar onu, ou kez bunlanr
her biri kendisinin "ba" olduunu syler; ama gerek hkmet hi grlmez: kendini gizle
meye zen gsterir." Genness 1, s. 61.)
Yeniden Bulunan Zaman 2 83

" ...komularmzla bar iindeyiz: nk bizim tju


runga'larmz saklayan, kendi tjurunga'larn da bizim
zenimize brakm olan insanlarla ne kavga edebilir, ne
de uzlamazla debiliriz." (T. G. H. Strehlow, s. 161.)

Ama arivlerimize neden bu denli deer veririz? Balandklar


olaylar bamsz olarak, baka binlerce biimde dorulanabilir: bu
gnmzde ve kitaplarmzda yaarlar; kendi balarna ele alndk
lar zaman, tmyle tarihsel yanklarndan ve kendilerini baka
olaylara balayarak aklayan yorumlardan gele n bir anlamdan
yoksundurlar. Durkheim'n bir kantn azck deitirerek, arivler
iin de yle diyebiliriz: ne de olsa birer kat parasdr bunlar*.
Hepsi de yaymlandktan sonra, byk bir ykm gerek paralar
yok edecek olsa, bilgimizde ve d urumumuzda hibir deiiklik ol
maz. Bununla birlikte, bizi canevimizden yaralayan, dzeltilmesi
olanaksz bir zarar gibi alglarz bu yitii. Nedensiz de deildir bu:
churinga'lara ilikin yorumumuz doruysa, kutsal nitelikl eri arts
remsel anlamlama ilevlerinden gelir, bu ilevi, snflandrc olmas
nedeniyle, tm olarak, sreyi bile varlna katmay baaran bir e
sremlilik zerine yaylm bir dizgede, yalnz bunlar salar. Chu
ringa'lar sylense! dnemin elle tutulur tanklardr: kendileri olma
dan da tasarlanabilecek, ama somu t olarak ortaya konu lamayacak
olan u alcheringa'ya tanklk ederler. Ayn biimde, biz de arivleri
mizi yitirmi olsaydk, gemiimiz yok olmazd bu yzden, ama
onun artsremsel tad diye adlandrabileceimiz eyden yoksun
kalrd. Gene gemi olarak varolurdu; ama hepsi de ada ya da
yakn gemiten kalma resimlerde, kitaplarda, kurumlarda, hatta
bir durumda saklanrd yalnzca. Bunun sonucu olarak o da es
remlilikte sergilenmi olurdu.
Arivlerin erdemi bizi salt tarihsellikle bantya sokmalardr.
Daha nce totemsel adlandrmalarn kken sylenleri konusunda
sylediimiz gibi, deerleri anlan olaylarn znl anlamndan
gelmez: birka satrlk bir elyazs ya da balamsz bir imza sz ko
nusuysa, olaylar ok nemsiz olabilir, hatta olay diye diye bir ey
de bulunmayabilir. Ama bu sanatnn lsn iitir iitmez
yrei arpmaya balayan bir kii iin Jean-Sebastian Bach'n imza
s ne byk bir deer tar! Olaylarn kendilerine gelince, bunlarn
gerek belgelere bavurulmadan da ortaya konulduu n u, stelik
genellikle daha iyi ortaya kon ul duunu syledik. yleyse arivler
" ...kendi balarna ele alnnca, churinga'lar da baka biroklan gibi tahta ve ta nesnelerdir... "
(Durkheim, s. 172.)
284 Yaban Dnce

baka ey getirir bize: bir yandan olay temel olumsall iinde ku


rar (nk ancak kendi dnda kalan yorumla mantksal olarak te
mellendirilebilir), bir yandan da tarihe somut bir varlk kazandrr
lar, nk geride kalm bir gemile bu gemiin iinde yaad
bir bugn arasndaki eliki ancak onlarda alr. Arivler olaysall
n cisimlemi varldr.
Bylelikle, yaban d ncenin barnda, bizi daha nce de to
temsel sylenlerin kar karya getirdii u ar tarihi yeniden bulu
yoruz bu yoldan. izdikleri tablo simgesel ve saptrlm bile olsa,
anlattklar olaylardan kim ilerinin gerek olmas dnlemeyecek
bir ey dei l . (Elkin 41 s. 210.) Bununla birlikte, her tarihsel olay ge
ni lde tarihinin kesitlemesinin rn olduuna gre, sorun
burada deil. Sylense) tarih, yanl bile olsa, tarihsel olayn z nite
l iklerini gzler nne sermekten geri durmaz, hem de en ar d uru
munda ve en belirli biimi altnda (yanl olduu oranda, denilebi
lirdi). Bu nitelikler bir yandan olumsallndan (ata urada belir
mitir; uraya, sonra buraya gitmitir; u, u kahramanl yapm
tr ...), bir yandan da youn ve eitli cokular uyandrabilme g
cnden gelir:

"Kuzeyli Aranda doduu topraa varlnn btn


tell eriyle baldr. "Doum yeri"nden her zaman ak ve
saygyla szeder. Ve bugn, beyaz adamn, kimi zaman
istemeden, aalad ata yurdunu anmsad zaman,
gzleri yaarr ... Yurt sevgisi, yurt zlemi, totemsel atala
ra ilikin sylenlerde de srekli olarak belirir." (T. G. H.
Strehlow, s. 30-31 .)

Topraa gsterilen bu tutkulu ballk zellikle tarihsel bir ba


k asyla aklanr:

"Dalar, dereler, pnarlar ve glckler onun [yerli] iin


yalnzca gzel ve ilgin grnmler deildir. .. Her biri
kendisinden geldii bir atann yapt olmutur. Kendisini
evreleyen grnmde, ululad lmsz atalarn eylem
ve kahramanlklarnn tarihini okur. Bu varlklar hala ksa
bir an iin insan biimini alabilir; onlarn biroklarn da
babalar, dedeler, kardeler, anneler, kzkardeler olarak,
dolaysz deneyimiyle tanr. Onun iin btn yurt, eski,
ama hep yaayan bir soy aac gibidir. Her yerli, totemsel
atasnn tarihini kendi eylemlerinin alarn balangc ve
Yeniden Bulunan Zaman 285

yaam n afayla, yani bugn bildiimiz d nyann en


gl ellerde yorulup biimlenmekte olduu dnemlerle
bir bants olarak dnr." (A.y., s. 30-31 .)

Bu olaylarla bu yerlerin nceki blmlerimizin konusunu olu


turan simgesel dizgelerin zdeini oluturan olaylar ve yerler ol
duklar gz nne alnrsa, ilkel denilen halklarn, m antksal olum
sallkla d uygusal taknlktan oluan ikili grnleri altnda, usd
n ussalla katmak iin tu tarl yntemler gelitirdiklerini kesinle
mek gerekir. Demek ki, snfl andrma d izgeleri bt ne tarihi de
katmay salyor, hem de, zel likle, dizgeye hi mi hi yatkn olma
d n dnebi leceimiz t ar i h i . nk aldanmam ak gerekir:
nemsiz olaylar nemle anl atan, geleneksel yerler zerinde ililik
gsteren totemsel sylenler, tarihsel adan en u fak olan: en silik
vakanvislerin tarihini andrmakla kalr. Toplum d zen lerinin ve
evlilik kurallarnn yoru mu m atematiki lerin abasn gerektiren,
acunbilimleri, filozoflar artan bu topl umlar, bu alanlarda giri
tikleri yksek kurgularla Burckhard'larn ya da Spengler'inkine de
il, Lentre'larn ve La Force'larnkine benzeyen bir tarih arasnda
sreklilik zm grmezler. Bu adan ele alnnca, Aranda sulu
boya ressamlarnn bi emi belki de o denli tuhaf grnmeyecektir
gzmze. Bizim uygarlmzda hibir ey, A vustralya'l ergi nle
rin dnem dnem bilgelerinin ynetimi altnda ku tsal yerlere yap
tkl ar di nsel gezilere, Goethe ya da Victor Hugo'nun eyalar ii
mizde saymaca olduklar kadar da gl coku nluklar yaratan ev
lerine yaptmz konferansl geziler kadar benzemez. Clringa'lar
konusunda da byledir: nemli olan Van Gogh'un yatan n uyu
mu olduu yatak ol mas deild ir: ziyaretinin btn bekledii bu
yatan kendisine gsterilebilmesi dir.
Dokuzuncu Blm
Tarih ve Eytiim

Bu alma boyunca, belirli bir art-dnceyle, Jean-Paul Sartre'n


szck daarcndan baz terim ler almaktan ekinmedik. Byle
likle, tartmas sonucumuzun giriini oluturacak bir sorunu orta
ya atmaya yneltmek istiyorduk okuru: ayn zamanda hem ayrn
tsal, hem kesin olmasn bilen ve byle olmak isteyen bir dnce
ye ne lde eytiimsel denilebilir? Yaban dnce tmcdr; Sart
re'n bu ynde eytiimsel dnceye tand snrn ok telerine
gider gerekte, nk eytiimsel us bir utan dizisellii karr (oy
sa snflandrma d izgelerinin onu kendi btnl klerine katmay
nasl baardklarn az nce grdk), br utan indirgeyicilii yad
sr, snflandrma d izgeleriyse burada en yksek noktalarna ular.
Biz yaban dncen i n insansal (hatta canl) herhangi bir eyin ken
disine yabanc kalabileceini yadsyan bu uzlamaz tutumunda ey
tiimsel usun gerek ilkesini bulduumuzu sanyoruz. Ama bu usu
Sartre'n anladndan ok farkl bir biimde anlyoruz.
nsan Critique de la raison dialectique'i okuduu zaman, yazarn
iki eytiimsel us arasnda d uralad d uygusundan kolay kolay
kurtulamyor. Kimi zaman, zmleyici usla eytiimsel usu ey
tanla Tanr gibi olmasa da yanl ve doru gibi kartlatryor; ki
mi zaman da i ki us birbirinin btnleyicisi olarak: ayn gereklere
gtren farkl yollar gibi grnyor. Birinci anlay, bilimsel bilgi
yi gzden drmesi, hatta bir dirim biliminin olanaksz olduunu
esinlemeye dek gitmesi bir yana, tuhaf bir eliki de ieriyor; n
k Critique de la raison dialectique adl yapt, yazarn kendi zmle
yici usunu altrmasnn rn: tanmlyor, ayryor, snflandr
yor, kartlatryor. Bu byk felsefe i ncelemesi, onlar rtmek
iin de olsa, tartt, kend ileriyle syleim kurduu yaptlardan
farkl bir zden dei l . Karlkl olarak birbirini yadsyan nitelikler-
290 Yaban Dnce

le tanmlansalard, zmleyici us eytiimsel usa nasl uygulanabi


lir, nasl onu temellendirmeye kalkabilirdi? kinci anlay da bir
baka eletiriyi aryor: eytiimsel usla zmleyici us sonunda
ayn sonulara ulayorlarsa, ayr ayr vardklar gerekler tek bir
gerekte birleiyorsa, bu iki us neye gre kartlatrlabilir, hele bi
rincisinin ikincisinden stn olduu neye gre kesinlenebilir? Sart
re'n giriimi bir durumda elikin grnyor, br durumdaysa
gereksiz.
eliki nasl aklanr? Bu elikiden nasl kanlabilir? Arala
rnda duralad iki varsaymda, Sartre eytiimsel usa kendi bana
bir gereklik vermektedir; eytiimsel us, ya kart, ya tamamlayc
s olarak, zmleyici ustan bamsz olarak vardr. Her i ki mizin
dncesini n de k noktas Marx olmakla birlikte, marks yne
lim farkl bir gre gtrrm gibi geliyor bana: i ki us arasnda
ki kartlk salt deil, grecedir; i nsan d ncesinin barn da bir
gerilimin karldr, gerekte belki de hep srecek olan, ama yasa
ca temellendirilmemi olan bir gerilimi n. Bize gre, eytiimsel us
her zaman iin kurucu niteliktedir: zmleyici usun, varolduunu
bilmekle birlikte, br yann grmedii bir uurumun zerine att
, bu br yan srekli olarak uzaklaacak bile olsa, du rmamacas
na uzatp dzelttii bir kprdr. Bylece, eytiimsel us deyimi,
zmleyici usun, dili, toplumu, d nceyi aklamaya yeltendii
zaman, kendini gelitirmek iin harcamas gereken srekli abalar
kapsar; iki us arasndaki fark da, bize gre, zmleyici dnceyi
yaamn kavranmasndan ayran geici sapmayla temellenir. Sartre
tembel usu zmleyici us diye adlandryor; bizse, gene ayn, ama
gzpek, kendini ama yolunda harcad abayla gerilmi usa ey
tiimsel us diyoruz.
Sartre'n szlnde, akn zdeki ve "esthete" olarak tanm
lanyoruz. Akn zdekiyiz (s. 1 24), nk, bize gre, eytiimsel us
zmleyici ustan baka bir ey deil, bir i nsan d zeninin saltk z
gnlne temel olacak ey de deil, zmleyici usta fazladan bir
ey: insansal i nsansal olmayana evirmeye girimeyi gze alabil
mesi iin gereken koul. "Esthete"iz, nk Sartre bu deyimi i nsan
lar birer karncaym gibi i ncelemek savnda olanlar iin kullan
yor (s. 1 83). Ama, bize gre bu tutumun doatesine belbalama
yan btn bilim adamlarnn tutumu olmas bir yana, kltc
bir nitelik de tamyor, nk, yapay mantar baheleri, toplumsal
yaamlar ve kimyasal bildirileriyle, karncalar da zmleyici
usun giriimleri karsnda olduka kat bir diren gsterir ... Ksa
cas, insan bilimlerini n son amacnn insan "kurmak" deil, "erit-
Tarih ve Eyti im 291

mek" olduuna i nandmza gre, "esthete" nitelemesini benimsi


yoruz. Budunbi limin yksek deeri daha baka aamalar da bulu
nan bir giriimin ilk aamasn kar lamasd r: budunbetimsel
zmleme, i nsan toplumlarn n grg! eitliliini aarak deimez
lere ulamak i stiyor, elimizdeki alma da bu deimezlerin baz
baz en beklenmedik noktalarda yer aldklarn gsteriyor. Rous
seau (2, bl . VIII), her zamanki ak grllyle, oktan sezmi
ti bunu : "Kii insanlar incelemek istedii zaman yaknna bakmal
dr; ama insan incelemek iin, gzlerini uzaklara dikmesini ren
mesi gerekir; zellikleri bulmak iin nce farkllklar gzlemleme
lidir." Bununla birlikte, zel insanlklar genel bir insanla "yedir
mek" yetmez; bu i l k giri i m daha baka giriimleri de arr,
Rousseau 'nun ayn kolaylkla benimseyemeyecei ve kesin bilim
lerle doal bilimlere d en girii mleri : kltr yeniden doaya,
yaam da fiziksel-kimyasal ko u l lar n n btnne katma
giriimlerini*
Ama, savmza bile bile kaba bir grn vermi olmakla bir
likte, "eritmek" fiilinin baka bir cismin etkisine braklm bir cis
min oluturucu blmlerinin yok edilmesi anlamn hi mi hi ier
med iini (hatta bunu dlad n) gzden karmyoruz. Kat bir
cismin bir sv iinde erimesi onun moleklleri nin dzenini dei
tirir; ou zaman da gerekince ele alp daha iyi incelemek zere bi r
yana braklmalar konusunda iyi bir olanak salar. Tasarladmz
indirgeme iki koulla yasallk, hatta olanakllk kazanr ancak. Bu
kou llarn ilki, indirgeme uygu ladmz olgular yoksullatrna
mak ve her birinin evresinde ayrc zenginlik ve zgnlklerine
katks olan her eyi nceden toplam ol duumuz konusunda ke
sinl ie ul amaktr; nk, iviye yandan vuracak ol duktan sonra,
ekice sarlmak hibir ie yaramaz.
kinci olarak, giritiimiz her indirgemenin, erimeye alt
mz dzey (hangi d zey olursa ol sun) konusunda varm olabile
ceimiz n-dnceyi batan sona alt st ettiini grmeye hazr ol
mamz gerekir. Budunbetimsel indirgemenin getirdii bir genel in
sanlk dncesinin ,daha nceki d ncemizle hibir ilikisi olma
yacaktr. Yaam cansz zdein bir ilevi olarak anlayacak noktaya
gel dii miz zaman, onun daha nce kendisine verdiklerimizden
ok farkl zellikleri buhnduunu anlayacaz. Dernek ki, indirge
menin etkisiyle, st dzey olarak benimsenen dzeyin getirildii
alt d zeye kendi zenginlii nden bir eyler katmas beklenebilece-
Eskiden stnde nemle durduumuz (7, bl. 1 ve,!!) doa ve kltr kartl bugn bize
ncelikle yntemsel bir deer tar gibi grnmektedir.
292 Yaban Dnce

ine gre, indirgeme dzeylerini alt ve st dzeyler biiminde s


nflandrmak yanl olur. Bilimsel aklama, karmaklktan yalnl
a gemek deil, daha az anlalr bir karmakln yerini daha iyi
anlalr bir karmakla vermektir.
Bunun sonucu olarak, bizim amzdan, insan dnyayla kart
lamad gibi, "ben" de "bakas"yla kartlamaz. nsan yol uyla
rendiimiz gerekler "dnyann" gerekleridir, b unun iin de
nemlidir*. Bylece, her trl aratrmann ilkesini budunbilimde
bulmamzn nedeni anlalyor. Buna karlk, budunbilim, Sartre
iin, almas gereken bir glk ya da yenilmesi gereken bir diren
biimi altnda bir sorun yaratyor. Gerekten de, insan eytiimle,
eytiimi de tarihle tanmladmz zaman, "tarihsiz" halklar ne ya
pacaz? Sartre baz baz iki eytiim biimi ayrdetme eilimine ka
plr grnyor: tarihsel toplumlara zg olan "gerek" eytiimle
kendilerini dirimsellii ok yakn bir yere oturtmakla birlikte, ilkel
denil en toplumlara balad yineleyici ve "ksa vadeli" eytiim.
Bylece Sartre, btn dizgesini aklam olmaktadr. nk, in
sanla doa aras ndaki kpr bunca hrs ve tutkuyla ykldktan
sonra, bu kprn n tartma gtrmez biimde bir insan bilimi
olan ve kendini bu toplumlar incelemeye adayan budunbetim ara
clyla, kaamak bir biimde, yeni batan kurulduu sylenebilir.
Ya da Sartre insann yannda "clz ve biimsiz" bir insanla da (s.
203) bir yer vermeye boyun emekte, ancak insan niteliinin kendi
z mal olmadn, bunun tarihsel insanlka yklenilmesinin so
nucu olduunu antrn:.aktan geri durmamaktadr: ya smrgeci
lik koullarnda birincisi ikincisinin tarihini kendi benliine sindir
meye balam, ya da, budunbiJimin desteiyle, ikincisi bir ilk in
sanla yoksun bulunduu bir anlam vermek gibi yce bir iyilikte
bulunmutur. Her iki durumda da, trelerin, i nanlarn, grenekle
rin badndrc zenginlik ve eitlilii gzden karlmaktadr;
yeryznde bir arada yaam ya da insan var oldu olal birbirini
izlemi olan on binlerce, yz binlerce toplumdan her birinin -k
k bir gebe topl u l uuna ya da ormann iinde yitip gitmi bir
kyceize indirgenmi bil e olsa- bizim de bavurduimuza benze-
Matematik gerekler iin bile dorudur bu. Bununla birlikte, ada bir mantk bu gerekle
konusunda yle yazyor: "Saltk matematik szcelerinin gerek zerinde hibir ey syleme
dii dncesi bugn nerdeyse ortak kan olarak deerlendirilebilir." (Heyting, s. 7.) Ama
matematik szceleri en azndan usun zgr ileyiini, yani beynin gre! olarak her trl d
zorlamadan kurtulmu bir biimde, yalnz kendi z yasalarna uyan hcrelerinin etkinliini
yanstr. Us bir nesne olduundan, bu nesnenin ileyii nesnelerin z konusunda bilgi veri
bize: an dnce bile evrenin bir iselletirilmesi biiminde zetlenir. Simgesel bir biim al
tnda, "dardaki"nin yapsn aklar. "Mantk ve simgesel mantk ruhbilimden ok budunbi
lim alanna giren, grg! bilimlerdir." (Beth, s. s.)
Tarih ve Eyti im 293

yen b i r inanla vnerek i nsan yaamnn ierebilecei tm anlam


ve onurun kendisinde topl andn i leri srd unutulmaktadr.
Ne var ki, insann gerei farkllklarnn ve ortak zell i klerin in
oluturduu dizgede yatarken, ister onlarda olsun, ister bizde, in
s an varlnn tmyl e tarihsel ya da corafyasal biimlerinden
yalnzca birine snm olduuna inanabilmek iin, fazlasyla ben
merkezci, fazlasyla bn olmak gerekir.
e "ben"in szde kesinliklerine yerlemekle balayan kii bir
daha kamaz buradan. Kiise l zdeliin tuzana denlere in
sanlar tanmak baz baz kolay gibi grnr. Ama bylece i nsan
bilgisini n kapsn kapatmaktan baka bir ey yapmazlar: her trl
budunbetimsel aratrmann Ukesi yazl ya da sylenmemi "itiraf
l ar"dadr. Sartre, gerekte, Cogito 'sunun tutsa .olur: Descartes'n
Cogito 'su evrensele ulamay salyordu, ama ruhbilimsel ve birey
sel kalmak koul uyla; Sartre'sa, Cogito'yu toplumsallatrmakla,
yalnzca hapisane deitirmi olur. Bundan byle, her znenin top
lumu ve a kendisi iin zamand bilin yerini tu tacaktr. Bunun
iin de Sartre'n insana ve d nyaya ynelttii bak teden beri ka
pal toplumlarn zell ii olarak gsterilmekten holanlan u dar
gr olarak kalr. Bir yn dayanksz kartlktan destek alarak
ilkel ile uygar arasndaki ayrm izmekte dayatmas, pek de ondan
daha i nce saylamayacak bir biimde, ben ile bakas arasnda var
sayd temel kartl yanstr. Bununla birlikte, bu kartlk, Sart
re'n yaptnda, Melanezyal bir yabanln yapabileceinden ok da
farkl bir biimde tanmlanmaz, eylem-devinisizlik zmlemesiy
se, "canlcln" dilini yeniden kurmaktan teye gitmez*.
Bir fizik bilimi kurmak i steyen Descartes, nsan' Toplum'dan
koparyordu . Bir i nsanbil i m kurmak savnda olan Sartre'sa, kendi
toplumunu baka toplumlardan koparyor. Bireyci likle grglc
l n iine ekilince, bir Cogito -bn ve kaba olmak isteyen bir Co
gito- toplumsal ruhbilimin kmazlarnda yolunu aryor. nk
Sartre'n kendilerinden toplumsal gerein biimsel koullarn
karmaya alt durumlarn: grevin, boks karlamalarnn, fut
bol malarnn, bir otobs durandaki kuyruun, tmyle toplum
yaamnn i kincil yansmalar olmas arpcdr; bunlar onun te
mellerini ortaya karmakta kullanlamaz.
Kendisininkinden alabildiine uzak olan bu k ilkeleri yle-
Sartre'n felsefesinde yaban dncenin btn bu ynleri yeniden karmza kt iin, onu
yarglayamazm gibi grnyor bize: srf onun bir dengini sunmakla, bunu dlam oluyor
Budunbilimci iinse, tam tersine, bu felsefe de (btn tekiler gibi) almzn sylenbilimin
anlamak iin incelemek zorunda bulunduumuz, birinci snf bir budunbilimsel belge nltelii
tayor.
294 Yaban Dnce

sine umut krcdr ki, Sartre'n benzersiz bir sanatla, gncel ya da


eski, ama bizim kltrmz iinde kalan bir toplumsal deneyimi
eytiimsel devinisi iinde kavramaya alt her seferde, budunbi
l imci kendini ona ok yakn bulur. Sartre o zaman her budunbilim
cinin farkl kltrler konusunda yaptn yapar: kendini bu kltr
iinde yaayan insanlarn yerine koyar, niyetlerini ilkesi ve uyumu
iinde anlamak, bir a ya da bir kl tr anlaml bir btn olarak
grmek ister. Bu bakmdan, sk sk ders alabiliriz ondan; ama bu
dersler uygulaymsal niteliktedir, kuramsal deil. Kim i tarihi, top
lumbilimci ve ruhbilimciler iin, toplaym gereksinimi byk bir
yeni lik olabilir. Budunbilimci ler iinse, Malinowski'nin bunu ken
dilerine retmesi nden bu yana, ok doal bir ey. A vna Mali
novski'nin yetersizlikleri bunun aklamalarmzn amac olmad
n da retti bize; bu i nesnemizi kurmamzdan sonra balar an
cak. Eytiimsel usun grevi insan bilimlerine yal nz kendisinin sa
layabilecei bir gerei kazandrmaktr, ama gerek bilimsel aba,
onu baka bir taslaa gre ayrtrmak ve yeniden d zenlemektir.
Sartre'n grngclne sayg sunmakla birlikte, bunda yalnzca
bir k noktas bulabileceimizi um uyoruz, bir var noktas deil.
Dahas var. Eytiimsel us kendi atlmnn ardndan srklen
memeli, bizi farkl bir gerei anlamaya gtren giriim bu gere
e, kendi eytiimsel niteliklerinden fazla olarak, nesneden ok giri
i min kendisinden kaynaklanan ni telikler katmamaldr: tekine
il ikin her bilginin eytiimsel olmasndan tekinin her eyi nin t
myle eytiimsel olduu sonucu kmaz. zmleyici usu bir kar
-anlama biimine sokup durmak yznden, Sartre anlama nesne
sinin tmleyicisi olarak tad her trl gereklii ni yadsma du
rumunda kalr ou kez. Bu yanltc mantk, tarihe bavurma bii
minde iyice belirgindir: insanlarn bilmeden yaptklar tarih midir
bu tarih, insanlarn tarihilerce yap lan tarihi mi, yoksa insanlarn
ya da tarihilerin tarihinin fi lozoflarca yaplan yorumu mu, anla
mak kolay deildir. Ama Sartre kendi toplumunun ada ya da
eski yelerinin deil de yabanl toplumlarn yelerinin nasl yaa
yp nasl dndklerini aklamaya kalknca, bu glk daha da
byr.
Hakl olarak, harcad anlama abasnn ancak eyti imsel ol
mak kouluyla olumlu bir sonuca ulama ans bulunduuna ina
nr; ama, haksz olarak, yerli dnceye i likin bilgisinin yerli d
nceyle bantsnn oluturulmu bir eytiimle oluturucu bir ey
tiim arasndaki bant olduu sonucunu karr; bylece, beklen
medik bir dnle, ilkel dn kuramclarnn b tn yanlsama-
Tarih ve Eytiim 295

!arn kendine m a l eder. Yabanl adamn "karmak bilgiler"i bu


l u nmasn, zn:Jemeler, kantlamalar yapabilmesini bir Levi
Bruh l bile Sartre kadar katlanlmaz bul mamtr. Deacon'n yapt
nn nl kld A mbrym yerlisi, evlenme kurallarnn ve akrabalk
dizgesinin ileyiini soruturmacya kumda bir ',' diyagram" izerek
kantlayabiliyordu (hi de yle olaand bir yetenek deildir bu,
budunbilimsel kaynakada buna benzer ok gzlemler vardr);
Sartre bu konuda yle der: "Bu kurmann bir dnce olmadn
sylemek bile gerekmez: dile getirmedii bir bireimsel bilginin
denetledii bir el iidir" (s. 505). Diyelim ki yledir, ama o zaman
karatahtada bir kantlama yapan bir Ecole Polytechnique profesr
iin de ayn eyi sylemek gerekir, nk eytiimsel anlama yete
nei bulunan her budunbilimci, durumun her iki rnekte de ayn
olduuna itenlikle inanr. Bu durumda da her usun eytiimsel ol
duunu beni msemek kanlmaz olur; eytiimsel usu ilerleyen bir
zmleyici us olarak grd mze gre, biz kendi paymza bu
nu benimsemeye hazrz; ama, o zaman, Sartre'n giriiminin teme
lini oluturan iki us ayrm havada kalacaktr.
B ugn aklkla syle m ek zoru ndayz: les S tr ctu res
elenentaires de la parente'de, ikide bi r e deiiminin bilind bir
geliimini aratrr gibi grnmekle, istemeden ve bilmeden, bu
yanl yoru mlara ak bir kap braktk. Topluluklarn praxis 'inde
kendi liinden ve zorunlu olarak dile gelen deiimle ayn toplu
luklarn -ya da filozoflarnn- bunlar dzenleyip denetlemede kul
landklar bilinli ve nceden dnlm kurallar birbirinden
daha iyi ayrmak gerekirdi. u son yirmi yln budunbetimsel ara
trmalarndan karlacak bir ders varsa, o da bu ikinci ynn -Sart
re'la ayn yanlsamann kurban olan- gzlemcilerin genellikle d
ndklerinden ok daha nemli old uudur. yleyse, Sartre'n
tledii gibi, kend i toplumlarmz ve baka toplumlar tanma
da eytiimsel usu uygulamalyz. Ama zmleyici usun hepsinde
de nemli bir yer tu ttuunu ve, byle bir yeri bulunduuna gre,
izlediimiz tutumun onu yeniden bulmamz salamas gerektiini
gzden karmadan.
Ama, bulunmasa bile, Sartre'n konumu dzelmi olmazd ge
.
ne de; nk, bu varsaym gerei, yabanl toplumlar, tekilerden
biraz daha kapsaml bir genell ikle, tarihsel olmakla birlikte, insan
tarihini tmyle aan, bilind bir ereksellikle d ilbilimle ruh
zmleyimin bize kimi ynlerini belli ettikleri ve dirimsel (beynin
yaps, doku bozukluklar, i salglar) ve ruhbilimsel mekanizmala
rn birleik etk! nliklerine dayanan bir ereksellikle kar karya ge-
296 Yaban Dnce

tirirdi yalnzca. yle sanyoruz ki, -Sartre'n kendi deyimini kullan


mak gerekirse- eletirisinin bir trl kramad "kemik" burada. u
var ki, eletirinin buna aldrd yok, kendisine yaplabilecek en
byk serzeni de bu . yle ya, dil ne eski dilbilimcilerin zmle
yici usundadr, ne yapsal dilbilimin oluturulmu eytiiminde, ne
de eylem-devinisizlik karsnda bireysel praxis 'in oluturucu eyti
iminde, nk her de nce onun varln gerektirir. Dilbilim
eytiimsel ve toplayc, ama bilincin ve istemin dnda (ya da aa
snda) kalan bir eytiimsel varlkla kar karya getirir bizi. Ken
di kendinin bilincinde olmayan bir toplaym olarak, kendi ussal ne
denleri bulunan ve insanca bilinmeyen bir insansal ustur dil. A n
cak dilbilimsel kuramdan yola karak kendisini benlii ne katan
zne iin byle olduu sylenirse, o zaman konuan zne olan bu
zneye bu kaamak yolun kapatlmas gerektii yantn vereceiz;
yle ya, kendisine dilin doasn gsteren bu ak gerek, o zaman
lar da derdini anlattna gre, kendisi bu gerei bilmezken de
byle olduunu ve, sylemi hibir zaman dilbilim yasalarnn bir
tmleyiminin sonucu olmadna, olmayacana gre, yarn, ken
disi bilmeden, gene byle kalacan da gsterir. Ama insan, konu
an zne olarak, ister istemez gerek olan deneyimini bir baka
tmleyimde bulabil iyorsa, yaayan zne olarak, ayn deneyime i lle
de insansal olmasa bile, canl olan baka varlklarda da ulaama
mas iin bir neden gremiyoruz.
Bu yntem de "ilerleyici-gerileyici" adn alabilirdi; gerekte,
Sartre'n bu deyimle betimledii yntem, budunbilimsel yntem
den baka bir ey deil, budunbilimciler uzun yllardan beri uygu
lar bu yntemi. Ama Sartre onu ilk tutumuyla snrlar. nk bi
zim yntem imiz ilerleyici-gerileyici olarak kalmaz: iki kez byle
dir. lk aamada, yaanm veriyi inceler, onu imdiki zaman iinde
zmler, elimizden geldiince eskilere giderek tarihsel gemiini
kavramaya alr, sonra da btn bu olgular yzeye getirerek an
l aml bir toplama katarz. O zaman, bir baka dzlemde ve bir ba
ka dzeyde birincisini yineleyen i kinci aama balar; btn zengin
lii ve btn zgnl yle donatmaya altmz bu iselletiril
mi insansal nesne, bu yeni konunun hep beklenmedik karmakl
yla elinde bulundu rduu dnsel aralar arasndaki uzakl
aabilmesi iin, zmleyici usun gemesi gereken yolu, girimesi
gereken atlm belirlemekle kalr. yleyse, eytiimsel us olarak,
yumuayp, genileyip glendikten sonra, bu beklenmedik nesne
yi baka nesnelere indirgemek umud uyla dnmesi gerekecek,
bylece, kazanlarnn oluturduu yn zerinde ykselerek, ey-
Tarih ve Eytiim 297

tiimsel us nnde baka evrenler, baka nesneler grecektir. Her


aamada, zellikle de sonuca u latn sand zaman, kendisi
iin hem ara, hem ama ilevi gren yaanm tmlkle ilikisini
srdrebilmek iin geldii yollardan geri dnebilecek, kendi iine
kapanabilecek ni telikte olmasa, yolunu arabilird i kukusuz,
Sartre' n bir kantlama bulduu bu kendine dnte, biz daha ok
bir dorulama gryoruz, nk, bize gre, varln bilincinde
olan-varlk zm kendi elinde bulunmayan bir sorun karr or
taya. Eytiimin bulunmas zmleyici usu buyurucu bir gereklili
e boyun emek zorunda brakr: eytiimsel usu da kavramak ge
rekli liine. Bu srekli gereklilik, zmleyici usu izlencesini dur
mamacasna geniletmeye, k i l kelerini dn trmeye zorlar.
Ama eytiimsel us ne kendi kendini kavrayabilir, ne de zmleyi
ci usu.
Bu genilemenin aldatc olduu, nk hep daha az anlama
geile birlikte gittii ileri srlecektir. Bylece, glge iin av, ka
ranlk iin aydnl, sansal iin kesini, bilim-kurgu iin gerei el
den brakrmz. (Sartre, s. 1 29.) Ama Sartre'n her aklama aba
snn znde bulunan bu ikilemi kendisinin atn kantlamas da
gerekir. Gerek sorun, anlamaya abalarken, anlam kazandmz
m, yoksa yi tirdiimizi mi bilmek dei l, alkoyd uumuz anlamn
elekmek bilgeliini gsterdiimiz anlamdan daha iyi olup olma
dn bilmekti r. Bu bakmdan, yle sanyoruz ki, Sartre Marx'la
Freud 'un bileik dersinin ancak yarsn benimsemitir. Bu yazarlar
insann ancak anlam asna yerlemek koul uyla anlam tadn
rettiler bize; buraya dein, Sartre'la anlayoruz. Ama bu anlamn
hibir zaman doru anlam olmadn da eklemek gerekir: styaplar
toplumsal adan "baarya ulam" baarsz eylemlerdir. yleyse
en gerek anlam tarihten renmeye almak bounadr. Sartre'n
eytiimsel us dedii ey, varsaymsal yaklamlarn zmleyici us
dedii ey yoluyla yeniden kurulmasdr, ama bunlarn -kendileri
ni d nmeden gerekletiren kii dnda kalanlar iin- kendi sy
lediiyle bir bants bulunup bulunmadn bilmeye olanak yok
tur, bir bantlar bulu nmas durumunda da ancak zmleyici us
yoluyla zmlenebi lirler. Bylelikle, "ilkeler"i "uygarlar"dan ayr
detmek iin tarihsel bilincin ltne bavuran, ama -ileri srd
nn tersine- kendisi de tarih-d olan bir dizgenin elikisini bu
luyoruz sonunda: bize tarihin somu t bir grntsn deil, olu
umlarnda esreml i bir tmlk olarak ortaya kabil ecei bii
miyle bir tarih yapan i nsanlarn soyut bir izimini sunuyor. lkeller
durasz gemi karsnda nasl yer alyorlarsa, o da tarih karsn-
298 Yaban Dnce

da yle yer alyor yleyse: Sartre'n dizgesinde, tarih kesinlikle bir


sylen rol oynamakta.
Gerekten de, Critique de la raison dialectique'in ortaya att so
run u soruna indirgenebilir: Fransz Devrimi syleni hangi koul
larda olanakldr? ada insann tarihsel etken roln tam olarak
oynayabilmesi iin bu sylene inanmas gerektiini biz de benim
semeye hazrz, ayrca Sartre'n zmlemesi bu sonucun salan
mas iin zorunlu olan biimsel koullarn tmn hayranlk verici
bir biimde ortaya karyor. Ama bu anlamn, en zengin (dolay
syla pratik eylemi esinlemeye en elverili) olandr diye, en doru
anlam olduu sonucu kmaz bundan. Burada eytiim kendi ken
dine kar kyor: bu gerek, bir durumun gereidir, ve biz -her
bilim adamnn yapt gibi- bu duruma belirli bir uzaklktan baka
cak olursak, yaanm gerek gibi grnen ey nce bulanklaa
cak, sonra da silinip gidecektir. Solcu olarak adlandrlan insan,
ada tarihin pratik gereklerle dnsel yorum ereveleri arasn
da bir uygunluk ayrcal salayan, bel irli bir dnemine hala drt
elle sarlyor. Tarihsel bilincin bu altn a oktan gerilerde kalm
tr belki. A m a, byle bir olasln dnlebilmesi bile, burada
yalnzca olumsal bir durumu n sz konusu olduu n u kantlyor,
tpk objektifiyle oda birbirine gre ileyen bir optik aygtn rast
lant sal "ayar" gibi. Biz hala Fransz Devrimi'ne "ayarl"yz; ama
daha nce yaam olsaydk, La Fronde'a "ayarl" olurduk. La Fron
de iin sz konusu olduu gibi, ok gemeden Fransz Devrimi de
eylemimizin kendisine gre bii mlenecei tutarl bir grnt sun
maz olacaktr. Retz'in anlarnn bize rettii ey, birbirinden uzak
olaylardan yola kt zaman, dncenin bir yorum erevesi
oluturmakta gsz kalddr.
lk bakta, duralamak iin hibir neden yok gibidir: bir yanda
ayrcalkl kiiler, br yanda kk insanlar ve sm rlenler; na
sl kararszla deriz? Ne var ki, bir yandan tek amalar i ktidar
la ilerini yrtmek olan soylul ar, br yandan kral ailesinin br
yarsnn ayan kaydrmak isteyen yars, Paris hal kn diledii gi
bi oynatr. Bylece imdiden yar Fronde'cu oluveririz. Saint-Ger
main'e snm bulunan Saray'a geli nce, ayrcalklar zerine
reklenen, topluluk zararna hara ve tefecilikle geinen bir yararsz
lar takm gibi grnr ilkin. Ama deildir: asker gcn elinde
tuttuuna gre, ne de olsa bir ilevi vardr; yabanclara, spanyol
lar'a kar sava vermektedir. Fronde'cularsa, yurdu savunan bu
Saray'a kendi isteklerini benimsetebilmek iin spanyollar' lkeyi
igal etmeye armaktan korkmamaktadrlar. Ama terazinin kefe-
Tarih ve Eytiim 2 99

si bir kez daha br yana eilir: Fronde'cularla spanyollar bartan


yanadr; prens Conde'yle Saray'sa, sava servenlerine atlmaktan
baka bir ey istememektedir. Biz de bar olduumuza gre, ye
niden Fronde'cu kesiliriz. Bununla birlikte, Saray'n ve Mazarin'in
sava giriimleri devleti ve ulusu temellendirip Fransa'y bugn
k snrlarna dek genil etmemi midir? Onlar olmasa, bugn ol
duumuz gibi olmazdk. te gene br yandayz.
yleyse, tarihin bizim iin iselletirilebilir olmaktan kmas
ve geici bir isellie balanan bir yanlsama olarak kalan anlalr
ln yitirmesi iin, onun sre iinde bizden uzaklamas ya da bi
zim d ncede ondan uzaklamamz yeter. nsann bu isellikten
syrlabileceini ya da syrlmas gerektiini sylemek istediimiz
sanlmasn. Byle bir ey insann gcn aar, insan iin bilgelik,
bylesine tam ve youn bir biimde yaad eyin bir sylen oldu
unu, gelecek yzyln insanna byle grneceini, belki birka
y l sonra kendisine de byle grneceini, gelecek bir binyln in
sanlarnaysa hi mi hi grnmeyeceini bile bile, onu nasl yaa
dna bakmaktr. Her anlam daha az bir anlamca deerlendirilebi
lir, bu az anlam ona en yksek deerini verir; bu azalma en sonun
da "hakknda yalnzca: bu byledir, baka trl deil diyebilecei
miz bir olumsal yasa"y (Sartre, s. 128) tanmaya varrsa, byle bir
anlayn gizliden gizliye de olsa hibir aknln bunalma dr
medii bir dnce iin korkulacak bir yan yok. nk, yalnzca
bu olumsal yasa nnde eilmek kouluyla, kii pratik biimini be
lirlemeyi ve geri kalan her eyi anlalrlk ortamna oturtmay ba
armsa, mantksal ol arak i steyebilecei her eyi elde etmi de
mektir.

** *

ada filozoflar arasnda, tarihe br insan bilimlerinden da


ha stn bir yer veren ve onu nerdeyse gizemsel bir kavram duru
muna getiren tek filozof Sartre deil kukusuz. Budunbilimci, tari
he sayg gsterir, ama ona ayrcalkl bir deer vermez. Kendi ara
trmasn btnleyen bir aratrma olarak dnr onu: insan top
lumlarnn yelpazesini biri zaman iinde aar, br uzam iinde.
Aralarndaki fark sanldndan da kktr, nk tarihi silinip
gitmi topl umlarn grntsn kendileri iin imdiki zaman ol
mu dakikalardaki biimiyle yeniden belirlemeye abalar, budun
bilimciyse, zaman iinde bugnk biimlerden nce gelmi tarih
sel evreleri yeniden kurmak iin elinden geleni yapar.
300 Yaban Dnce

Uzam zerinde yaylma olgusuyla zaman iinde birbirini izle


me olgusunun edeerli birer grnt sunduunu ak ya da kapa
l bir biimde yadsyan filozoflarn tarihle budunbilim arasndaki
bu bakmllk bantsn benimsemedikleri anlalyor. Onlar iin
zamansal boyutun zel bir ekicilik tadn syleyecei geliyor
insann, sanki artsremlilik, esremliliin getirdiinden stn ol
mas bir yana, daha zgl biimde insansal bir anlalrlk tipini te
mellendirirmi gibi.
Bu seimi dorulamak deilse de aklamak kolay: budunbili
min uzam iine yaylm olarak kavrad toplumsal biimlerin e
itlilii sreksiz bir dizge grn sunu yor; buna karlk, zaman
sal boyutun yardmyla, tarihin birbirinden ayr durumlar deil,
kesintisiz olarak bir durumdan bir baka duruma geii verdii sa
nlyor. Biz kendi kiisel oluumumuzu srekli bir deiim olarak
algladmz sandmz iin de tarihsel bilgi z anlamn kesinli
iyle birleiyormu gibimize geliyor. Sanki tarih varl klar bize d
sallk olarak betimlemekle, daha da iyisi birbirlerinin dnda kal
makla birlikte, her biri kendi bana birer isellik olarak kalan isel
l ikleri yanp yanp snen parltlarla kavratmakla da kalmyor: bi
zi, kendi dmzda, deiimin varlnn ta kendisiyle buluturu
yor.
"Ben"in bu szde topl ayc sreklilii konusunda ok eyler
sylenebilir. Biz burada zorunlu bir deney nesnesinden ok, top
lumsal yaamn gereklerinin srdrd -dolaysyla dsalln i
sellie yansmas olan- bir yanlsama gryoruz. Ama bize neri
len tarih anlaynn hibir gerein karl ol madn grmek
iin, felsefe! sorunu zme kavuturmak gerekmez. Tarihsel bilgi
ye ayrcalk kazandrlmaya kalklnca, biz de kendimizde tarihsel
olay kavramnn bile bir ifte eliki ierdiini vurgulamak hakkn
grrz (baka trl byle bir hakk kullanmaya kalkmazdk).
nk, varsaym gerei, tarihsel olay gerekten olmu bir eydir;
ama nerede bir ey olmutur? Bir devrimin ya da bir savan her
oluntusu ruhsal ve bireysel bir yn deviniye dnr; bu devi ni
lerin her biri bilind evrimleri dile getirir, bunlar da. gndermele
ri fiziksel ve kimyasal trden olan beyinsel, hormona!, sinirsel ol
gulara dnr. .. Bu bakmdan, tarihsel olgu dediimiz ey de te
ki olgulardan daha fazla verilmi deildir; soyu tlama yoluyla ve
sanki sonsuza dek giden bir ufalma tehdidi altnda, tarihi ya da
tarihsel zne kurar tarihsel olguyu.
Ama tarihsel olgunun kuru lmas konusunda doru olan ey,
tarihsel olgunun seilmesi konusunda da dorudur. Bu adan da,
Tarih ve Eytiim 301

seen, dilimleyen, blmleyen tarihi v e tarihsel znedir gene,


nk gerekten tm bir tarih kaosla kar karya getirirdi onlar.
Uzanm her kesi, her biri tarihsel oluumu bakalaryla karla
trlmaz bir biimde toplayan saysz bireyler saklar; zamann her
dakikas, bu bireylerin her biri iin, toplamda her birinin kendi i
levi bulunan fiziksel ve ruhsal olaylarla dolup taar. Evrensel oldu
unu syleyen bir tarih bile, birka yerel tarihin yan yana getirili
inden baka bir ey deildir, bunlarn iindeki (ve aralarndaki)
boluklarsa, dolu yerlerinden ok daha fazladr. Yardmclar o
altp aratrmalar youn latrmakla daha iyi bir sonu elde edile
bileceini ummak d a bounadr: tarih, anlama u l amak istedii
oranda, blgeler, dnemler, insan topluluklar ve b u topluluklar
iinden bireyler semek ve bunlar, birer kopu k resimcik olarak,
fazla fazla bir dip perdesi ii gren bir sreklilik zerinde gster
mek zorundadr. Gerekten tm bir tarih kendi kendini felce ura
trd: rn sfra eit olurdu . Tarihi olanakl klan ey, bir olaylar
altkmesinin, belirli bir dnem sresince, bu olaylar ille de yaa
m olmalar gerekmeyen, hatta bunlara birka yzyllk bir uzak
lktan bakabilen bir bireyler toplam iin yaklak olarak ayn anla
m tamasdr. yleyse tarih hibir zaman tarih deildir, birileri
iin-tarihtir*. Yanl olmay yadsd zaman da yanl olduu ndan,
ister istemez yarm kalr, yarmlk da yanll n bir biimidir. nsan
Fransz devrimi'nin tarihini yazmay dnr dnmez, bu tari
hin ayn zamanda ve ayn sfatla hem devrimcinin, hem de soyl u
nun tarihi olamayacan bilir (ya da bilmesi gerekir). Varsaym ge
rei, her birinin tmleyimi (bunlarn her biri tekiyle ters-bakm
ldr) ayn biimde dorudur. yleyse iki yoldan birini semek: ya
ncelikle bunlardan birini ya da bir ncsn (saylamayacak
oranda oktur bunlar) alkoymak ve tarihte yarm toplaymlardan
olumu bir btncl toplaym aramaktan vazgemek; ya da hep
sinin gerekliinin eit old uun u benimsemek gerekir. Ama, bu

Hi kukusuz, diyecektir Sartre'n yandalar. Ama onun btn giriimi unu kantlyor: be
nim-iin-tarihin znelliinin yerini bizim-iin-tarihin nesnelliine brakabiliyorsa da "ben" an
cak bu "biz" ikincil gte ve teki "biz"lere sk skya kapal bir "ben" olmaya mahkim edile
rek evrilebiliyor. Ben ve bakas arasndaki zmsz (bu dizgede zmsz) elikiyi am
olma yanlsamas iin denen karlk da tarihsel bilincin doatesel aln gidermekten faz.
la bir ie yaramayan birer ara durumuna drmekle, bir tr dnsel yamyamla girii
yor. Budunbilimci iin, bu yamyamlk tekinden ok daha bakaldrtc.
Bu anlamda da tarihsel bilginin elikisinden szedilebilir: srekliye ulamak savndadr, bu
da sonu gelmez bir azalmaya yargl olduu iin olanakszdr; bunu olanakl klmak iin,
olaylan saysallatrmak gerekir, o zaman da tarihsel bilginin ayrcalkl boyutunu oluturan
zamansallk yok olur, nk her olay, saysallatnldktan sonra, her ama iin, nceden varo
lan olabilirlikler arasnda bir seimin sonucuymu gibi ele alnabilir.
302 Yaban Dnce

anlatld biimiyle, Fransz Devrimi'nin hibir zaman varolmarn


olduunu anlamak zere.
Demek ki, u her trl bilgi iin geerli olan zorunluktan: bu
nesneye srekli bir gereklik verilse bile (ve zellikle o zaman),
nesnesini zmlemek iin bir izge kullanma zorun luundan, tarih
de kurtulamyor**. zge yokluu bir dtr, tarihsel bilginin ayrc
nitelikleri de izge yokluunda deil, izgenin zel yapsndadr: bu
izge bir "sredizin"dir. "Gnle"siz tarih yoktur; () bunu anlamak
iin bir rencinin tarihi nasl rendiine bakmak yeter: iskeleti
gnlelerden oluan, kuru bir bedene dntrr tarihi. Hakl ola
rak, bu kurutucu ynteme tepki gsterilmi, ama ou kez de kar
ynde arla dlmtr. Gnleler btn tarih deildir, tari
hin en ilgin yann da oluturmaz, ama gnle olmad m tarihin
kendisi de silinip gider, nk btn zgnl ve btn zgll
nce ile sonra arasndaki bantnn kavranmasndadr, geleri,
hi deilse gc! olarak, gnlendirilmeyecek olursa, bu bant eri
yip gider.
Ama sredizinsel izgeleme, tarihin gnlelerini basit bir izgi
sel dizi olarak tasarlarken dndmzden ok daha karmak
bir nitelik saklar. lk olarak, gnle bir sralanma iinde bir an belir
tir: g2, g 'den sonra, gJ 'ten ncedir; bu adan, gnle yalnzca bir
sral say ilevi grr. Ama her gnle ayn zamanda bir sayal say
dr, bu niteliiyle de birbirine en yakn g nlelere gre bir uzakl
dile getirir. Tarihin kimi dnemlerini izgelemek iin ok, kimi d
nemlerini izgelemek iin de az gnle kullanrz. Bu deiken gn
le says eit sreli dnemler zerine getirilince, tarihin basnc di
ye adlandrabileceimiz eyi gsterir: kimi "scak sredizinler" var
dr, pek ok olayn tarihi iin ayr msal ge niteliini tad d
nemlere zgdr. Kimi dnemlerdeyse, tam tersine, tarihi iin (bu
dnemleri yaam olanlar iin deil) pek az ey gemi, ya da hi
bir ey gememitir. nc olarak ve zellikle, gnle bir snfn
yesidir. Gnle sn flar, her gnlecin snf iinde, gene ayn snf
tan olan gnlelere gre tad anlaml nitelie ya da baka bir s
nftan olan gnleler karsnda byle bir anlaml niteliin yokl u
uyla tanmlanr. rnein 1 685 gnleci 1 610, 1 648, 1 71 5 gnleleri
nin de yesi bulunduklar bir snfa girer, ama l nci, 2nci, 3nc,
4nc binyl gnlelerinden oluan snfa gre de hibir anlam yok
tur.

1) Franszcada tarih bilimi (/'histoire) ve belirli bir zaman (gn, ay, yzyl, vb.) belirten tarih
(la date) ayn szcklerle belirtilir. Burada anlam karkln nleyebilmek iin, geici olarak,
ikinci kavram karlamak zere "gnle" szcn getirmek zorunda kaldk. (.N.)
Tarih ve Eytiim 303

Peki, tarihinin izgesi nedir? Gnleler geri dnl olmadk


!arna gre, hi kukusuz bunlar dei l . Is deiiklikleri rakamlarla
izgelenebilir, nk bu rakamlar okuyunca daha nceki bir duru
mun geri dndn anlarz: 0'yi okuduum her seferde, don ol
duunu bilir, en kaln paltomu giyerim. Ama tarihsel bir gnle
tek bana ele alnd zaman hibir anlam tamaz, nk kendin
den baka hibir eye gndermez: yeni alar konusunda hibir
ey bilmiyorsam, 1 643 gnleci bana hibir ey sylemez. yleyse
izge her gnlecin baka gnlelerle karmak yaknlk ve kartlk
bantlar kurduu lde anlam kazand gnle snflarndan
oluamaz. Her snf bir "sklk"la tanmlanr ve tarih kitlesi ya da
tarih alan d iye adlandrabileceimiz eye balanr. Bylece tarih
sel bilgi "sklk kiplenimli" bir aygt biiminde iler: sinir gibi, dei
imleriyle orantl i tki siklklaryla, kesintisiz -bu nedenle simgesel
olmayan- bir oklu k retir. Tarihin kendisine gel ince, ancak bir
parasn tanyabileceimiz, "dnemsiz" bir dizi biiminde gsteri
lemez. Tarih, her biri kendine zg bir sklk ve nce ile sonrann
ayrmsal bir izgelenmesiyle tanmlanan tarih alanlarndan ol uan,
kesintili bir btndr. Doal saylardan oransz saylara gemek
nasl olanakszsa, bir tarih alann oluturan gnlelerden bir baka
tarih alann ol uturan gnlelere gemek de yle olanakszdr. Da
ha dorusu her snfn kendine zg gnleleri teki snflarn b
tn gnlelerine gre oranszdr.
yleyse tarihsel oluumu onar ya da yzer binyllara gre iz
gelenmi bir tarih ncesiyle balayp 4nc ya da 3nc binyldan
sonra binyllar basamanda, daha sonra, her yazarn kendi istei
ne gre, aralara yzyl iinde yllk, gn iinde saatl i k dei lse de
yl iinde g nlk tari h dilimleri serpitirilmi bir yzyllk tarih bi
iminde srp giden, kesintisiz bir gelime olarak tasarlamak, yal
nz yanltc deil, elikindir de. Btn bu gnleler bir dizi olu
turmaz: her biri deiik bir tre girer. Bir tek rnekle yetinmek ge
rekirse, tarih ncesinde kullandmz izgeleme yakn ve ada ta
rihte kul landmz izgeleme iin bir balang deildir: her izge,
hi deilse kuramsal adan, insan tarihinin gc! tmlne uy
gulanabilir bir anlamlar dizgesine gnderir. Bir izge iin anlaml
olan olaylar bir baka izge iin anlaml kalmaz. Tarih ncesi dizge
si iinde izgelendirilince, yakn ve ada tarihin en nl oluntula
r bile belirginliklerini yitirir; belki ancak (ama bu konuda da hibir
ey bilmiyoruz) n fus evriminin d nya leindeki kimi nemli
ynleri, buhar makinesinin, elektriin, nkleer gcn bulunmas
bunun dnda kalr.
304 Yaban Dnce

Genel izge izgisel dizi olarak dzenlenebilecek gnleler de


il de her biri bir zerk gnderme dizgesi salayan gnle snflar
oluturuyorsa, tarihsel bilginin kesintili ve snflandrc nitelii
aka ortaya kyor demektir. Dikdrtgen biimi bir "dizey"le ger
ekletirir bunu:

Burada her satr, konuyu basitletirmek iin, saa tlik, gnlk,


yllk, yzyllk, binyllk, vb. diye adlandrabileceimiz ve hep bir
arada kesintili bir btn oluturan gnle snflarn gstermekte
dir. Bu tr bir dizgede, tarihin szde kesintisizlii ancak hileli iz
gilerle salanabilir.
Dahas var. Her snfn kendi iindeki boluklar baka snflar
dan yararlanlarak doldurulamaz, ama, tmyle ele aln nca, ken
disinde bulunmayan bir anlalrlk nedeni ieren bir baka snfa
gndermede bu lunur h er zaman. XVII. yzyln tarihi "yllk"tr,
ama XVII. yzyl, kendisini gemi ve gelecek yzyllara gnderme
yoluyla izgeleyen bir baka snfa da balanr; bu yeni a alan da
ayn biimde bir baka snfn gesi olur; bu snf iinde, ortaa,
ilka, ada dnem, vb. gibi baka "zaman"larla yaknlk ve kar
tlk bantlaryla belirir. Ama bu deiik alanlar gleri eit ol
mayan tarihlerin karldr.
lein en altnda yer alan yaamyksel ve ayrntsal tarih
"zayf" bir tarihtir, kendi anlalrln kendi iinde tamaz;
ancak olduu gibi alnp kendinden daha "gl" bir tarih iine
oturtulduu zaman kazanr bu anlalrl; bu tarih de daha
yksek bir basamaktaki snfla ayn banty srdrr. Bu
nunla birlikte, bu i ie gemelerin giderek bir toplam tarih
oluturduunu sanmak yanl olur; nk bir yanda kazanlan
br yanda yitirilir. Yaamyksel ve ayrntsal tarih en az ak
layc olandr; ama, bireyleri kendi zellikleri iinde ele ald
na, her birinin yaratlnn ayrmlarn, davranlarnn dolamba-
- l nedenlerini, kararlarnn evrelerini ayrntsyla verdiine gre,
bilgi asndan da en zenginidir. Gittike daha "gl" tarihlere
geildike, bu bilgi basitleir, sonra silinir, sonra da bsbtn
Tarih ve Eytiim 305

yokolur*. Bunun sonucu olarak ve yer ald dzeye gre, somu


tun mant, oluumun bal iinde, tarihi, Gdel "sav"nn bula
nk bir taslan yaparak mantksal doasn anmsatmak istiyor
muasna, anlamada kazandn bilgide yitirir, bilgide kazand
n da anlamada. El ektii her tarih alan karsnda, tarihi grece
seimini daha ok retip daha az aklayan bir tarihle daha ok
aklayp daha az reten bir tarih arasnda yapar her zaman. Bu
ikilemden kurtul mak istiyorsa, bavurabilecei tek yol tarihten k
maktr: bilgi aratrmas kendisini toplulukl arn incelenmesinden
bireylerin incelenmesine, sonra da kiisel tarihleri ve huylaryla,
yani ruhbilimle fizyolojinin egemen olduu bir alt-tarih alanyla i l
gili olan davran nedenlerine gtrecek olursa, aadan; anlama
gereksinimiyle tarihi tarih ncesinin, tarih ncesiniyse rgtlenmi
varlklarn ancak dirimbilim, yerbilim ve son olarak acunbilim ara
clyla aklanan genel evrimin iine oturtmaya ynelince de yu
kardan.
Ama ikilemi tarihi ykmadan amann bir baka yolu da var.
Tarihin belirli hibir karl bulunmayan bir yntem olduunu
benimsemek, dolaysyla tarih kavramyla insanlk kavram arasn
daki edeerlilii yadsmak yeter. A ka sylemiyorlar ya tarih
sellii akn bir i nsanln son sna durumuna getirmek ama
cyla ille de benimsetmek istiyorlar bize bu edeerlilii: sanki in
sanlar zgrl k dn "biz" dzlemi nde, ancak fazlasyla kof
"ben"lerden el ekmek kouluyla bulabilirlermi gibi.
Gerekte, tarih insana bal deildir, herhangi bir zel nesneye
de bal dei ldir. Tmyle yntemindedir, deney de, insansal ol
sun, olmasn, herhangi bir yapnn tm gelerinin dkmn ya
pabilmek iin bu yntemin vazgeil mez olduunu kantlar. yley
se, anlalrlk aratrmasnn var noktas olarak sonunda tarihe
ulamas yle d ursun, her trl anlalrlk araynn k nokta-
Her tarih alan bir aa basamaktaki alana gre kapsayan, bir yukardakine gre kapsanan ni
teliktedir. O zaman kapsanan alann zayf tarihinin kapsayan alann btnleyicisi olduu V(
ayn alann zayf tarihiyle (kendisi de kapsanan bir alan olduu iin) elitii saptanr. Her ta
rihe belirsiz sayda kar-tarih elik eder, bunlarn her biri de tekilerin btnleyicisidir: 1 . ba
samaktan bir tarihin karsnda 2. basamaktan bir kar-tarih vardr, vb. Bilginin gelimesi ve
yeni bilimlerin yaratlmas, kar-tarihlerin olumasyla gerekleir. Bu kar-tarihler de bi
dzlemde olanakl olan bir dzenin baka bir dzlemde olanakl olmaktan ktin kantlar.
Gobineau'nun tasarlad Fransz Devrimi kar-tarihi Devrim'in kendisinden nce dnl
m olduu dzlemde elikindir; ama Gobineau'nun pek de beceriklice semedii bir yeni
dzleme geilince, mantksal adan dnlebilir olur (ama bu doru olduu anlamna gel
mez); ya ni koul, "yllk" ya da "yzyllk" (ayn zamanda siyasal, toplumsal ve ideolojik) bi
tarihten "binyllk" ya da ''birka binyllk" (ayn zamanda da kltrel ve insanbilimsel) bir ta
rihe gemektir. Ama "Boulainvilliers dnm" diye adlandrabileceimiz bu yntemin ya
ratcs Gobineau deildir.
306 Yaban Dnce

sn tarih oluturur. Kimi meslekler iin sylendii gibi, tarih her


eye gtrr adam, ama iinden kmak kouluyla.

***

"Gnderme" sknts eken tarihin gndermede bulunduu bu


baka ey, tarihsel bilginin, ne denli deerli olursa olsun (bu deeri
yadsmak dncesinde deiliz), kesinlik.le ayrcalkl bir bilgi bii
mi saylarak teki bilgi blimleriyle kartlatrlmay haketmedii
ni kantlar. Daha nce*, kklerini yaban dncede de bulduumu
zu belirtmitik, burada neden dal budak salmadn imdi anlyo
ruz. Yaban d ncenin zellii zamansal olmamasdr; dnyay,
ayn anda, esremli ve artslireml i bir tmlk olarak kavramak is
ter; dnya konusunda vard bilgi, kar duvarlara yerletirilip de
birbirini (uzama konulup da uzanm birbirinden ayrd nesneler
gibi) yanstan, ama hibir zaman kesinlik.le birbirine kout olmayan
aynalarn bir oda konusunda saladklar bilgiye benzer. Ayn an
da bir yn grnt oluur, hibiri tam olarak tekilerin ayn de
ildir; bunun sonucu olarak, dekor ve mobilya konusunda ancak
yarm bir bilgi salar her biri, ama oluturduklar kme, gerei di
le getiren, deimez zelliklerle n i telenir. Yaban dnce bilgisini
imagines mundi'ler yardmyla derinletirir. Kendine benzedikleri
oranda dnyann anlalmasn kolaylatran dnsel yaplar ku
rar. Bu anlamda, benzeimsel dnce olarak tanmlanabilmitir.
Ama, gene bu anlamda, bir ynn de tarihsel bilginin olu
turduu, evcilletirilmi dnceden ayrlr. Gerekten, bu sonun
cusunu ynlendiren srekli l ik kaygs, artk kesintili ve benzeim
sel deil de rgsel ve birletirici bir bilginin zaman sras iinde
belirimi olarak grnr: nesneleri sonradan eklenmi birer nesne
ilevi verilmi dnsel erevelerle oaltacak yerde, onlar b irbir
lerine balayarak sreksizlii amaya alr. Ama hakl olarak "
z mleyici" diye adlandrabileceimiz us da btn ii sapmalar ve
farkl lklar yoketmek olan bu ustur. Son gnlerde zerinde durul
mu olan bir eliki sonucu, ada dnce iin, "sreklilik, dei
kenlik, grellik, gerekircilik hep bir arada gider." (Auger, s. 475.)
Hi kukusuz, bu zmsel ve soyut sreklin in karsna so
mut bireylerin yaad biimiyle praxis 'in sreklilii karlacaktr.
Ama kendileri de kesintili olan ruhbil imsel ve fizyolojik srelerin
alglanma biiminden baka bir ey olmadna gre, bu ikinci s
reklilik de br gibi tremi olarak belirir. Usun pratik alanda ge-
Bkz. s. 28 -283.
Tari h ve Eytiim 307

liip dntn yadsmyoruz: insann dnme biimi dnya


ve insanlarla bantsn dile getirir. Ama, praxis 'in dnce olarak
yaayabilmesi iin, nce dncenin (tarihsel deil, mantksal an
lamda) varolmas, yani balang koullarnn ruhsallkla beynin
nesnel yaps biiminde varolmas gerekir, bu yap olmad m
praxis de yoktur, dnce de.
yleyse, yaban dnceyi i mgelere yapm bir kavramlar
dizgesi olarak betimlediimiz zaman, hi de yle oluturucu eytii
min Robinson'cul uklarna (Sartre, s. 642-643) dmyoruz: her
oluturucu us bir oluturulmu u s ierir. Ama Sartre'n yapt bi
reimin ilk evrelerinin " ku kulu nite lii"ni gidermek iin bavur
d uu dairesellii hogrsek bile, nerdiklerinin birer "Robin
son'cufuk"tan baka bir ey olmad kesin, hem de e deiiminin,
"potla"n ya da bir Melanezya yabanlnn kendi boyunun evlilik
kurallarn kantlama biiminin anlamn yeniden kurmaya giritii
zaman, olgularn betimlenmesi diye yapyor bunu. Sartre o zaman
dzenleyicilerin praxis 'inde yaanm bir kavraya bavuruyor,
ama hibir gerein karl olmayan, garip bir kalptan baka bir
ey deil bu, olsa olsa her yabanc toplumun kendisine dardan
bakan kiinin karsna kard karanln karl olabili r, bu
topluma dardan bakan kii de olsa olsa kendi gzleminin bo
luklarn birer olumlu nitelik biiminde bu karanln zerine yan
stmaya ynelebilir. A ma dncemizi i ki rnekle daha iyi akla
yabiliriz.
Btn dnyada, en farkl toplumlarn bile erginleim tremle
rini hep ayn biimde kavramlatrmalar karsnda, hibir budun
bil i mci armaktan kendini alamaz. ster Afrika'da, ister Ameri
ka'da, Avustralya'da, isterse Mel anezya'da olsun, bu tremler hep
ayn dnsel ereveye uyar. A i lelerinden alnan "acemi"lerin
simgesel olarak "ldrlmesi"yle balanr ie, ormanda ya da ssz
krlarda saklanr, buralarda br dnyann zor deneyimlerinden
geiril i rler; bundan sonra toplumun yeleri olarak "yeniden doar
lar". Doal ana babalarna geri verildi kleri zaman, bunlar yeni bir
doumun btn evrelerini yknme yoluyla yineler, beslenme ya
da giyinmenin en ilkel devinilerini bile kapsayan bir yeniden-eit
me i l emine giriirler. Bu olgul ar kmesini bu evrede dncenin
tmyle praxis 'e gmldn gsteren bir kant olarak yorumla
mak ekici grnebilir;, ne var ki, bylesi her eye tersinden bak
mak olur, nk, bizim toplumumuzda, lm ve doum kavram
larn basit fizyoloji k sreler d nda her trl ierikten boaltp
baka anlamlar i letemeyecek d uruma getirmi olan ey, bilimsel
3 08 Yaban Dnce

praxis ' in ta kendisidir. Erginleim tremi uygulayan toplumlarda,


doumla lm zengin ve eitli bir kavramsallatrmaya kaynaklk
eder, (onlarda eksik olan) pratik yarara dnk ve dsel ayrmn
aknlatran bir anlamn: bizim ancak eretilemeli dilin dar sahne
sinde hayaletini canlandrabildiimiz bir tam-anlamn byk bir
blmnden yoksun brakmadka da srer bu durum. yleyse bi
ze bir yapp kalma gibi grnen ey, kulland szckleri ciddi
ye alan bir dncenin belirtisidir, oysa, benzer durumlarda, bizim
iin szck "oyunlar"ndan baka bir ey sz konusu deildir.
Hsm tabular da farkl bir yoldan ayn sonl)ca gtren birer
aydnlatc rnek nitelii tar. Birok toplumlarda yakn hsmlarla
her trl bedensel ya da szsel ilikinin yasaklanm olmas bu
dunbilimcilere ylesine tuhaf gelmitir ki, birbiri ardndan akla
yc kuramlar gelitirmek iin abalayp durmular, ama bu kuram
larn birbirini geersiz klp klmadna pek bakmamlardr. r
nein Elkin, Avustralya'da baba yanndan bir kadnla evlenenlere
ok ender rastlanmasn bir erkek kaynanasyla her trl ilikiden
kanmak zorunda olduuna gre, eini kendi yerel beine (baba
snn kzkardeleri bu bektendir) tmyle yabanc olan kadnlar
arasndan semenin daha akllca olduu gibi bir kuralla aklar.
Ona gre, bu kuraln amac anayla kzn ayn erkein sevgisi iin
ekimelerini nlemektir; sonra tabu yaylma yoluyla kadnn ana
snn anasyla anasnn kocasn da kapsamna almtr. Bylece tek
bir olgunun birbirleriyle ekien drt yorumu karsndayz: bir ev
lilik tipinin ilevi olarak, ruhbilimsel bir hesabn sonucu olarak, i
gdesel eilimlere kar bir korunma olarak, yanyanalk etkisiyle
yaplan bir birletirme olarak. Ama yazar bununla yetinmeyerek
kaynata tabusunu beinci bir yoruma balar: kaynata kz verdii
adamn alacaklsdr, bu nedenle damat onun karsnda kendini
zayf durumda bulur. (Elkin 4, s. 66-67, 1 17-120.)
Burada, sonuncu yorumla yetineceiz: hem ele aldmz b
tn br durumlar kapsyor, hem de saflklarn vurgulayarak b
tn br yorumlar gereksiz klyor. Ama bu grenekleri gerek
yerlerine oturtmamz neden bylesine g oluyor? yle sanyoruz
ki, bunun nedeni u: bizim kendi toplumumuzun bunlarla karla
trlabilecek ve bunlar tanmak iin birer belirtme noktas olarak
kullanlabilecek grenekleri birbirinden ayrlm durumda bulunu
yor, yabanl toplumlardaysa birleik bir durumda kyorlar kar
mza, bu da onlar tanmamz nlyor.
Kaynata tabusunu, hi deilse yaklak karln bilitiz. Bu
dnyann byklerini azarlamamz yasaklayan ve nlerinden e-
Tarih ve Eytiim 309

kilmemizi buyuran tabudur bu. Btn protokoller bunu kesinler:


cumhurbakannn ya da ngiltere kraliesinin karsna ktmz
zaman, ilk sz biz syleyemeyiz; beklenmedik birtakm durum
lar, bir stle bizim aramzda, birbirimizi ayran toplumsal uzakl
n izin verdiinden daha yakn komuluk koullar yaratt za
man da ayn lll benimseriz. ou toplumlarda, kz vere
nin durumu toplumsal (kimi zaman da ekonomik) bir stnlkle
birlikte gider; kz alcnn durumuysa, bir dklk ve bamllk
la. Hsmlarn bu eitsizlii deiken ya da yerleik bir aamalan
ma biiminde, nesnel olarak, kurumlarda, ya da, znel olarak, ayr
calklar ve yasaklar biiminde, kiiler aras ilikiler dizgesinde dile
gelebilir.
Demek ki, yaanm deneyin bize isellikleri iinde gsterdii
greneklerin gizlemli hibir yan yok. Ancak her durumda deien
oluturucu koullar kartrr kafamz. Bizde, baka grenekler
den kesinlikle ayrlm, ift anlamllktan uzak bir balama balan
mlardr. Buna karlk, yabanl toplumlarda, ayn grenekler ve
ayn balam baka greneklere ve baka bir balama: bize kendile
riyle badamazm gibi gelen aile balar balamna yapm gi
bidir. Biz, ba baa kaldklar zaman, cumhurbakannn damad
nn onu bir kaynatadan ok bir devlet bakan olarak grmesini
pek tasarlayamayz; ngiltere kraliesinin kocas kitle iinde onun
ilk uyruu gibi davranrsa da onunla ba baa kald zaman yal
nzca bir koca gibi davrandn dnmemiz iin geerli nedenler
vardr. Ya uyruktur ya koca. Kaynana, kaynata tabusunun yzey
sel tuhaflysa, ayn zamanda hem beriki, hem de teki olmasn
dan ileri gelir.
Sonu olarak, daha nce usun ilemleri konusunda da doru
ladmz gibi, dnceler ve tutumlar dizgesi ancak cisimlendiril
mi olarak belirir burada. Kendi bana ele alnd zaman, bu diz
genin budunbilimciyi artacak hibir yan yoktur: baka balar
mz olmaynca, bantlarmz konumam istenmedike ona bir ey
sylemememi ve ondan belirli bir uzaklkta durmam gerektiren
kuralla, kesinlikle belirlendiine gre, benim cumhurbakanyla
ilikim eksi sayg yasalaryla snrlanr. Ama bu soyut iliki somut
bir ilikiye dnp de her birimizin kendine zg davranlar o
almaya grsn, kendimi sradan bir Avustralya yerlisi aile evre
sine yerlemi bulurum. yleyse bize daha byk bir toplumsal
rahatlk ve daha byk bir dnsel kvraklk gibi grnen ey,
"ufaklklarla" olmasa da kopuk paralarla almay yelememiz
den ileri gelir; oysa yerli, eli sk bir mantkdr: durmamacasna
310 Yaban Dnce

yeniden balar ipleri, i ster fiziksel, ister toplumsal, ister dnsel


olsun, gerein btn ynlerini birbiri stne katlar. Biz dnce
lerimizi elden karr d ururuz, oysa bunlardan bir gm yapar. Ya
ban dnce bir sonluluk felsefesini uygulamaya koyar.
Uyandrd yeni ilgi de bundan ileri gelir. Szckleri snrl,
ama oluturucu birimler arasndaki kartlklar dzenleyerek her
trl bildiriyi anlatmay baaran bu d i l, ierikleri biimden ayrl
maz sayan, bu anlama mant, bu sonl u snflar dizgecilii, anlam
lardan oluan bu evren, artk bize

" ... gn yerde


Bir tanrlar halkyla yryp soluduu;"

ve ozann zlenmesi gerekip gerekmediini sormak iin and bir


an gemie ynelik tanklar olarak grnyor. Yaban dnce
nin yasalarnn yeni batan egemen olduu bir bildiriim evreninin
bulunmas zerine, bugn bu a bize geri verildi: bildirileri, dola
mda kal d klar srece, fizik dnyann nesnelerini oluturan ve
ayn zamanda hem dtan, hem iten kavranabilen bir alc ve verici
halk iinde, yerde yryen gk.
lkeller (ya da yle olduu ileri srlenler) evreninin ncelikle
bildirilerden olutuu dncesi yeni bir ey deil. Ama, yakn bir
dneme dein, yanl olarak ayrc bir nitelik gibi grlen bu zel
lie olumsuz bir deer verilmekteydi, ilkellerin evreniyle bizim ev
renimiz arasndaki bu fark, onlarn dnsel ve teknolojik gerilik
l erinin aklamasn ieriyordu sanki, oysa bugn onlar ada
belgeleme kuramclaryla ayn dzeye getiriyor*. l kellerin kendi
dnyalarn kavramsallatrma biimlerinin yalnzca tutarl olmak
la kalmadn, temel yaps kesintili bir karmaklk gr nts su
nan bir nesne karsnda ister istemez benimsenmesi gereken kav
ramlatrma biimi de olduunu anlamak iin, fizik biliminin bir
anlam evreninin sal t bir nesnede bul unan b tn zellikleri tad
n ortaya karmas gerekiyordu.
Bylelikle, mantksal anlayla mantk ncesi anlay arasnda
ki yalanc kartlk da alm oluyordu. Yaban dnce, bizim d
ncemizle ayn anlamda ve ayn biimde mantkldr, ama ancak
Belgeci, kimi zaman izgesinin oluturucu birimlerini karmak, kimi zaman da ya bunlar ara
larnda birletirerek, ya daha ufak birimlere ayrarak onu uydurmak iin zmledii yaptla
rn ieriini ne yadsr, ne tartr. Bylece yazarlar, varsaym gerei, yntemsel ya da varlk
bilimsel nedenlerle, her iki durumda da tadklarn yadsyamayacamz son derece anlaml
niteliklerinden gelen kutsal deeri sunmakla birlikte, esinleri varlk ve nesnelere ilemi deil
de kada yazlm tanrlar gibi ele alr.
Tarih ve Eytiim 31 1

bizim dncemizin ayn zamanda hem fiziksel, hem anlambilim


sel zellikler grd bir evreni tanmaya yneldii zaman man
tkl olduu gibi. Bu yanl anlama gideri ldikten sonra, Levy
Bruhl'n dndnn tersine, bu dncenin duygusalln de
il, usun yollarn izledii, kartrma ve katlmayla deil, ayrmlar
ve kartlklarla iledii gene de gerektir. O zamanlar terim daha
kullanma girmemi olmakla birlikte, Durkheim ile Mauss'un bir
ok metinleri, bu yazarlarn yaban dncenin "nicelenmi" bir d
nce olduunu anladklarn gstermektedir.
lkellerin dncesiyle, bizim dncemiz arasnda gene de
nemli bir fark bulunduu sylenecektir: iletiim kuram gerekten
bildiri olan bildirilerle urar, oysa ilkeller, yanl olarak, fizik ge
rekirciliin basit belirimlerini birer bildiri olarak grrler. Ama bu
gerekenin btn arln sfra indiren iki neden var. Bir kez, ile
tiim kuram genelletirildi, bata dirimbilim olgular olmak zere,
znl olarak bildiri nitelii tamayan olgulara da uygulanyor;
totemcilik yanlsamalarnn snflandrma dizgelerinin yapsnda
bu tr olgularn nemli yerini gn na karmak gibi bir yarar
olmutur hi deilse. Hayvanlar evreniyle bitkiler evreninin "du
yulur" zelliklerini birer bildiri gibi ele alrken, bunlarda "imzalar",
-dolaysyla gstergeler- bulurken, insanlar birtakm saptama yan
llar yapmlardr: anlaml ge onlarn anlaml sandklar ge de
ildi her zaman. A ma, onu en ok bulunduu yere, yani mikros
kop dzeyine oturtmalarn salayacak, gelimi aralarn yoklu
unda, yorumlama ilkelerini daha o zamandan, "bir bulut ardn
dan" seer gibi seiyorlard; bu ilkelerin buldurucu deerinin ve
geree uygunluunun ortaya kmas iin en son bulular -uzile
tiimi, hesap makinelerini ve elektronik mikroskopu- beklemek ge
rekiyordu.
Her eyden nce, bildirilerin (vericiyle alclarn bilinci dn
da, nesnel olark varolduklar gnderim evresinde) kendileriyle fi
ziksel dnya arasnda ortak zellikler gstermeleri, insanlarn fi
ziksel dnya konusunda yanlrken (yzde yz deil, onlar algla
dklar dzeyle oranl olarak), onlar birer bildiri gibi yorumlarken,
gene de birtakm zelliklerini kavrayabildiklerini ortaya koyuyor.
Hi kukusuz, bir iletiim kuram gelitirilebilmesi iin, iletiim ev
reninin doal dnyann bir paras ya da bir yn olduunu anla
mak zorunluydu. Ama bir kez doa yasalarndan iletiim yasalar
na geiin geerlilii kantlandktan sonra, bu geerlilik ters ynde
ki geiin: insanlarn nice binyldan bu yana doa yasalarna ileti
im yoluyla eilmelerini salayan geiin geerliliini de ierir.
312 Yaban Dnce

Sylemek bile fazla, yaban dncenin ulaabildii zellikler


bilginlerin zerinde durduu zelliklerle bir deil. Kart ularn
dan ele almlardr fiziksel dnyay: biri son derece somut, biri son
derece soyut, bir de ya duyulur nitelikler, ya biimsel zellikler a
sndan. Ama, beklenmedik ynelim deiikliklerinin ortaya kma
m olmas durumunda, bu iki yolun birbiriyle birlemi olabilece
i dncesi, her ikisinin de zaman ve uzam iinde birbirlerinden
bamsz olarak, ayn lde "olgucu", ama iki ayr bilgiye gtr
m olmasn ok iyi aklar. Bunlardan biri, tarm, hayvanclk,
mlekilik, dokumaclk, besinlerin korunup saklanmas, vb. gibi
en byk geliimini neolitik ada gsteren u uygarlk sanatlar
araclyla bugn de gereksinimlerimizi karlayan ve temelini bir
"duyulur" kuramnda bulan bilgidir, bryse "anlalr" dzle
minde yer alan ve ada bilimi dourmu olan bilgi.
Uzun zaman birbirinden ayn kalan bu yollarn: iletiim dne
mecinden gelerek fiziksel dnyaya kan yolla ksa bir sre nce fi
zik dnemecinden gelerek iletiim dnyasna ulat bilinen yolun
birbirleriyle kesimesi iin bu yzyln ortalarna dek beklemek ge
rekmitir. Bylelikle, insan bilgisi sreci kapal bir dizge niteliine
brnyor. yleyse, en ada biimiyle bilimsel dncenin, yal
nz kendisinin kestirebilecei bir rastlamla, yaban dncenin il
kelerinin yasallatrlmasna, haklarnn geri verilmesine katkda
bulunacan dnmek, gene yaban dncenin esinine bal kal
maktr.

12 Haziran - 16 Ekim 1 96i.


Ek

Yaban dnce(ll (Viola tricolor, L.; Tarlalarn Dncesi, l Otu)


zerine:

"Bir zamanlar, renkli meneke (yaban dnce) mart me


nekesinden (ya da kokulu menekeden) ok daha ho bir koku ve
rirdi. Buday tarlalarnn ortasnda biter, onu koparmak isteyenler
budaylar inerlerdi. Meneke budaya acd, alak gnlllk
le, kokusunu almas iin kutsal l 'ye<2> yalvard. Dilei yerine
getirildi, bunun iin de l iei diye adlandrld." (Panzer il,
203'den anan Perger, s. 151.)

"Yetitirilen iei birbirine ok kart den 2 (mor ve sar ya


da sar ve ak), kim i zaman da 3 (mor, sar, sarms ak) renkle do
nanmtr ... Almancada: Stiefmtterchen: kk vey ana... Halk yo
rumuna gre, gsterili, kntl tayaprak vey anay (babann
ikinci eini) canlandrr, gene ok renkli olan iki bitiik tayaprak
onun ocuklarn, renkleri daha silik olan st tayapraklarsa, baba
nn ilk evliliinden olan ocuklarn gsterir. Polonya folkloru bi
raz farkl bir simgesel yorum getirir. Bu yorum, Alman yorumu ka
dar zengin bir iirsel ierii bulunmas yannda, anakyapraklarn
konumunu gz nne almas bakmndan da ilgi ekicidir. En dik
kat ekici tayaprak olan alt tayaprak, her iki yanda birer anak
yapraa dayanr: koltuunda oturan vey anadr bu. Gene zengin
renkli iki tayapran her biri bir anakyapraa dayanr. Bunlar da
her birinin kendi iskemlesi bulunan, ikinci evlilik rn ocuklar
) Burada bizim hercai meneke diye adlandrdmz iek sz konusu, ama yazarn dncesi
ne bal kalmak amacyla adlarn szck anlamyla evirmeyi yeledik. (.N.)
2) Hristiyan inancnda nemli yeri olan ve baba, oul ve kutsal ruhtan oluan l (lriniti).
(.N.)
314 Yaban Dnce

gsterirler. Rengi daha donuk olan iki st tayaprak, ortadan yk


selen enein kntsna yanlamasna dayanr. Bunlar da ilk evli
likten olan zavall ocuklardr, ikisi tek bir iskemleyle yetinmek zo
rundadr. Wagner (in die Natur, s. 3) bu yorumu tamamlar. Gr
kemli renkli tayaprak -yani vey ana- ceza olarak aaya doru
eilmek zorundadr, buna karlk zavall vey ocuklar (st ta
yapraklar) yukarya dnktr. Yaban d nce l bitkisuyu de
nilen ve kan artan bir bitkisuyunda kullanlr." (Hoefer ve Kr.)

"Bir vey ana, her birinin kendi iskemlesi bulunan, ikinci evli
lik rn iki kardele, ilk evliliin rn olan ve tek iskemleyi
paylaan iki karde yorumu ok eskidir ... Ascherson 's Quellen 'a g
re, tayapraklar (ikisi ilk, ikisi ikinci evlilikten) drt kzkardei sim
geler, vey anaysa tek olarak duran beinci tayapran karl
dr." (Treichel, Volksthmliches.)

"Tayapraklarma hayran kalyorsunuz, ama onlara daha ya


kndan bakn, der meneke: boylar ve ssleri farkldr. Aadaki
yaylr, her eye el koyan kt vey anadr o; grd nz gibi, bu
byk tayapran altnda iki anakyaprak bulunduuna gre, iki
iskemleye birden oturmutur. Sanda ve solunda kendi kzlar du-.
rur; her birinin kendi iskemlesi vardr. Kendisinden ok uzakta,
yukardaki iki tayaprak grnr: alak gnlllkl e ayn iskemle
ye skan iki vey kz. Tanr bu braklm zavall vey kzlara
acr; iei sapnn zerinde evirerek kt yrekli vey anay ce
zalandrr: iek dzgnken yukarda bulunan vey ana bundan
byle aada olacaktr, srtnda da kocaman bir kambur kar; kz
larnn da gururlarnn cezas olarak sakallar uzar; bu da onlar
kendilerini grecek olan btn ocuklarn nnde gln drr;
oysa kmsenen vey kzlar imdi kendilerinden daha yukarda
dr." (Herm. Wagner, In die Natur, s. 3; anan: Branky, Pflanzensa
gen.)

"Bakn, 'dnce'ye neden Syrotka (ksz kz) derler. Bir za


maniar bir adamn bir kars, iki de kz vard. Kars ld, adam bir
baka kadnla evlendi, onun da iki kz oldu. Kadn vey ocukla
rna yalnz bir iskemle, kendi kzlarna birer iskemle veriyor, iki
iskemleyi de kendine ayryordu. Hepsi de ld zaman, ermi
Pierre onlar gene ayn biimde oturttu. Bugn grdmz d
ncenin 'izdii' budur. Hep tek bir iskemleyle yetinmesi gereken
iki ksz kz yastadr ve tepeden trnaa aklar iindedir. kinci ev-
Ek 315

)ilikten olan kzlarsa, canl renklerle donanmlardr, yas tutmazlar,


ki iskemlesine birden kurulmu olan vey ana tmyle ak ve kr
mzya brnmtr, o da yas tutmaz." (Lausitz sylencesi, W. von
Schu lenburg, Wendisches Volksthum, 1 882, s. 43.)

"Bir gn, bir karde, ana babasndan habersiz olarak, kzkar


deiyle evlendi (kzkardei olduunu bilmeden). ki karde i steme
den iledikleri suu rendikleri zaman ylesine zldler ki,
Tanr onlara acd ve onlar bu iee (dnceye) dntrd,
iein ad bratky (kardeler) kald." (Ukrayna sylencesi, Revue
d 'Ethnographie (Rusa), cilt III, 1 889, s. 211 [Th. V.])

Rolland'dan Flore, cilt il, s. 179-181


Kaynaka

A LVI,ANO, F. de:
"Notas etnograficas sobre os Ticunas do Alto Solimoes," Reuista do Ins
tituto Historico e Geografico Brasileiro, cilt 1 80, 1 943.
ANDERSON, A. J. O. and DIBBLE Ch. E.:
Florentine Codex, Book 2, Santa Fe, N. M., 1 95 1 .
A NDERSON, E.:
Plants, Man and Life, Boston, 1 952.
A NTHONY, H. G.:
Field Book of North American Mammals, New York, 1 928.
AUGER, P.:
"Structures et complexites dans l'univers de l'antiquite a nos jours". Ca
hiers d'histoire mondiale, cilt 6, say 3, Neuchatel, 1960.
BALANDIER, G.:
"Phenaomenes sociaux totaux et dynamique sociale" Caliers internatio
naux de sociologie, cilt 30, Paris, 1 961 .
BA LZAC, H. de:
La Comedie humaine, 1 0 cilt, Bibi. de la Pleiade, Paris, 1940-1 950.
BARRETT, S.A.:
"Totemism among the Miwok". /ournal of American Folklore, cilt 21, Bos
ton-New York, 1 908.
BARROWS, D . P.:
The Etno-Botany of the Coahuilla Indians of Southern California, Chicago,
1 900.
BA TESON, G.:
Naven, Cambridge, 1 936.
BEATTIE; J. H. M.:
"Nyoro Personal Names". The Uganda Journal, cilt 21, say 1, Kampala,
1 957.
BECKWITH, M. W.:
"Mandan-Hidatsa Myths and Ceremonies". Memoirs of the American
Folklore Society, cilt 32, New York, 1938.
318 Yaban Dnce

BENEDICT, P. K.:
"Chinese and Thai Kin numeratives". fournal of the American Oriental So
ciety, cilt 65, 1945.
BIEDELMAN, T. O.:
"Right and Left Hand among the Kaguru: A note on Symbolic Classifi
cation". Africa, cilt 31, say 3, London, 1961.
BERGSON, H.:
Les Deux Sources de la morale et de la religion, 88. basm, Paris, 1958.
BETH, E. W.:
Les Fondements logiques des mathematiques, Paris 1955.
BOAS, F.:
(1) Introduction to: James Teit, "Traditions of the Thompson River Indians
of British Columbia". Memoirs of the American Folklore Society, cilt 6,
1868.
(2) "Handbook of American Indian Languages", Blm 1. Bulletin 40, Bu
reau of American Ethnology, Washington, D. C., 191 1 .
(3) "The Origin o f totemism". American Anthoropologist, cilt 18, 1916.
(4) "Ethnology of the Kwakiutl". 35th Annual Report, Bureau of American
Ethnology, 2 cilt ( 1 913-1914), Washington, D. C., 1 92 1 .
(5) "Mythology and Folk-Tales o f the North A merican Indians". reprinted
in: Race, Language and Culture, New York, 1940.
BOCHET, G.:
"Le Poro des Dieli". Bulletin de l 'Institut Franais d 'Afrique noire, cilt 21,
say 1-2, Dakar, 1959.
BOWERS, A. W.:
Mandan Social and Ceremonial Organization, Chicago, 1950.
BR NDAL, V.:
Les Parties du discours, Copenhague, 1928.
BROUILLETTE, B.:
La Chasse des animaux ii fourrure au Canada, Paris, 1934.
CAPELL, A.:
"Language and World View in the Northem Kimberley, W. Australia".
Southwestern fournal of Antropology, cilt 1 6, say 1, A lbuquerque, 1960.
CARPENTER, E.:
(Kiisel aklama, 26-10-61.)
CHARBONNIER, G.:
"Entretiens avec Claude Levi-Strauss", Les Lettres Nouvelles o, Paris,
1961 .
COGHLAN; H. H.:
"Prehistoric Copper and some Experiments in Smelting". Transactions of
the Newcomen Society, 1940.
COLBACCINI, P. A. ve ALBISETTI, P. C.:
Os Bororos Orientais, Sao Paul9-Rio de Janeiro, 1942.
COMTE A.:
Cours de philosophie positive, 6 cilt, Paris, yeni basm, 1908.
Kaynaka 319

CONKLIN, H. C:
(1) The Relation of Hanunoo Culture to the Plant World. Doctoral Dissert., Ya
le, 1954 (mikrofilm).
(2) ''Hanunoo Color Categories". Southwestern fournal of Anthropology, cilt
1 1, say 4, Albuquerque, 1955.
(3) Bete! Chewing among the Hanuoo. Proceedings of the 4th Fareastern Pre
historic Congress, Paper no. 56, Quezon City (Nat. Res Council of the
Philippines), 1 958.
(4) Lexicographical Treatment of Folk Taxinomies; 1960.
COOKE, Ch. A.:
"Iroquois Personal Names-Their Classification", Proceedings of the Ame
rican Philosophical Society, cilt 96, fasikl 4, Philadelphia, 1952.
CRUZ, M.:
"Dos nomes entre os Bororos". Revista do Instituto Historico e Geografico
Brasileiro, cilt 1 75 (1940), 1 94 1 .
CUNNISON, 1. G.:
The Luapula Peoples of Northern Rodesia, Manchester, 1 959.
DELA TTE, A.:
"Herbarius: Recherches sur le ceremonial usite chez les anciens pour la
cueillette des simples et des plantes magiques". Bibi. de la Fac. de Phil. et
Let. Univ. de Liege, fasikl LXXXXI, Liege-Paris, 1938.
DENNETTE, R. E.:
Nigerian Studies, London, 1910.
DENNLER, J. G.:
"Los nombres indigenas en guarani". Physis, say 1 6, Buenos Aires,
1 939.
DENSMORE, F.:
(1 ) "Papago Music". Bul/etin 90, Bureau of A merican Etlnology, Washington,
o. C., 1 929.
(2) "Mandan and Hidatsa Music". Bu/lelin Bo, Bureau of American Ethnology,
Washington, O. C., 1923.
DIAMOND, S.:
"Anaguta Cosmography: The Linguistic and Behavioral Implications".
Anthropological Linguistics, cilt 2, say 2, 1 960.
DICKENS; Ch.:
Great Expectations, Complete Works, 30 cilt, New York and London, s.
d.
DIETERLEN, G.:
( 1 ) "Les Correspondances cosmo-biologiques chez les Soudanais". fournal
de Psychologie normale et pathologique, 43. yl, say 3, Paris, 1950.
(2) "Classification des vegetaux chez les Dogon". Journal de la Societe des Af
ricanistes, cilt XXII, Paris, 1952.
(3) "Parente et Mariage chez !es Dogon (Soudan franais)". Africa, cilt 26,
say 2, London, April 1 956.
(4) "Mythe et organisation sociale au Soudan franais". fournal de la Societe
3 20 Yaban Dnce

des Africanistes, cilt XXV, fasikl 1 ve II, 1 955.


(5) "Mythe et organisation sociale en Afrique occidentale". /ournal de la
Societe des Africanistes, cilt XXIX, fasikl I, Paris, 1959.
(6) "Note sur le totemisme Dogon". L Homme, il, 1, Paris, 1962.

DORSEY, G. A. and KROEBER, A. L.:


"Traditions of the Arapaho". Field Columbian Museum, Publ. 81, Antropo
logical Series, cilt 5, Chicago, 1 903.
DORSEY, J. O.:
(1) "Osage Traditions". 6th Annual Report, Bureau of American Ethnology
(1884-1885), Washington, D. C., 1888.
(2) "Siouan Sociology". 15th Annual Report, Burreau of American Ethnology
(1893-1894), Washington, D. C., 1897.
DUPIRE, M.:
"Situation de la femme dans une societe pastorale (Peul nomades du
Niger", D. Paulme ynet., Femmes d 'Afrique noire, Paris-La Haye, 1 960.
DURKHEIM, E.:
Les Formes elementaires de la vie religieuse, 2. basm, Paris, 1 925.
DURKHEIM, E. ve MAUSS, M.:
"Essai sur quelques formes pimitives de classification". L 'Annee Socio
logique, cilt 6, 1 901-1902.
ELKIN, A .P.:
(1) "Studies i n Australian Totemism. Sub-Section, Section and Moiety To
temism". Oceania, cilt 4, say 1, 1 933-1934.
(2) "Stidies in Australian Totemism. The Nature of Australian Totemism".
Oceania, cilt 4, say 2, 1933-1934.
(2a) "Cult Totemism and Mythology in Northern South Australia". Oceania,
cilt 5, say 2, 1934.
(3) "Kinship in South AUstralia". Oceania, cilt 8, 9, 10, 1 937-1 940.
(4) The Austrailan Aborigines, Sydney-London, 3. basm, 1 961.
ELMENDORF, W. W. and KROEBER, A. L.:
"The Structure of Twana Culture". Research Studies, Monoghraphic Supp
lenent n. 2, Pullman, Washington, 1960.
ELMORE, F. H.:
"Ethnobotany of the Navajo". The University of New Mexico Bul/etin, Mo
nograph Series, cilt 1, say 7, Albuquerque, 1 943.
EVANS-PRITCHARD, E. E.:
(1) "Witchecraft". Africa, cilt 8, say 4, London, 1 955.
(2) Nuer Religion, Oxford, 1 956.
(3) "Zande Cians and Totems". Man, cilt 61, yaz say. 147, Londra, 1961.
FIRTH, R.:
(1) "Totemism in Polynesia". Oceania, cilt 1, say 3 ve 4. 1930-1931 .
(2) History and Traditions of Tikopia, Wellington, 1 961.
FISCHER, ]. L., FISCHER A., and MAHONY, F.:
"Totemism and Allergy". The International fournal of Social Psychiatry,
cilt 5, say 1, 1 959.
Kaynaka 321

FLETCHER, A . C:
(1) "A Pawnee Ritual used when changing a Man's name". American Ant
hropologist, cilt 1, 1 899.
(2) "The Hako: A Pawnee Ceremony", nd Annual Report, Bureau of Ameri
can Ethnology (1 900-1901), Washington, D.C., 1904.
FLETCHER, A. C. and La FLESCHE, F.:
"The Omaha Tribe", 27th Annual Report, Bureau of American Ethnology
(1905-1906), Washington, D.C., 1911.
FORTUNE, R . F.:
(1) "Omaha Secret Societies". Columbia University Contributions ta Anthropo
logy, cilt 1 4, New York, 1932.
(2) Sorcerers of Dobu, New York, 1 932.
FOURIE, L.:
"Preliminary Notes on Certain Customs of the Hei- / om Bushmen". fo
urnal of the Soutlwest Africa Society, cilt 1, 1 925-1 926.
FOX, C. E.:
The Threshold of the Paciftc, Londra, 1 924.
FOX, R. B.:
"The Pinatubo Negritos: their useful plants and material culture". Tle
Plilippine fournal of Science, cilt 81 (1 952), say 3-4, Manila, 1 953.
FRAKE, Ch. O.:
"The Diagnosis of Disease among the Subanun of Minedanao". Ameri
can Antlropologist, cilt 63, say 1, 1 961.
FRAZER, J. G.:
Totemism md Exogamy, 4 cilt, Londra, 1910.
FREEMAN, J. D.:
"lban Augury". Bijdragen tot de Taal-, Lana- en Volkenkunde, Deel 1 17,l e
Afl., 'S-Gravenhage, 1 961 .
FREUD, S.:
Totem et Tabou, Franszca evirisi, Paris, 1924.
GARDINER, A. H.:
Tle Theory of Proper Names. A Controversial Essay, Lond ra, 2. basm,
1 954.
GEDDES, W.R.:
Tle Land Dayaks of Sarawak, Colonial Office, Londra, 1 954.
GILGES, V.:
"Some African Poison Plants and Medicines of northern Rhodesia". Oc
casional Papers, Rhodes-Livingstone Museum, Say 1 1, 1 955.
GOLDENWEISER, A. A.:
"On Iroquois Work". Summary Report of the Geological Survey of Canada.
Ottowa, Department of mines, 1 913.
GRZIMEK, B.:
"The Last Great Herds of Africa". Natura/ History, cilt 70, say 1 , New
York, 1961 .
322 Yaban Dnce

HAiLE, Father B.:


Origin Legend of the Navaho Flintway, Chicago, 1943.
H AiLE, Father B. and WHEELWRIGHT, M. C:
Emergence Myth according to the Hanelthnayhe Upward-Reaching Rite. Na
vajo Religion Series, cilt 3, Santa Fe, 1949.
H ALLOWELL, A. I.:
"Ojibwa Ontology, Behavior and World View", S. Diamond ynetimin
de Culture in History. Essays in Honor of Paul Radin 'de, New York, 1960.
HAMPA TE BA, A. ve DIETERLEN, G.:
"Koumen. Texte initiatique des Pasteurs Peul". Cahiers de l 'Homme, yeni
dizi 1, Paris-La Haye, 1961.
H ANDY, E. S. Craighill and PUKUI, M. Kawena:
"The Polynesian Family System in Ka-'u, Hawai'i". The Polynesian Soci
ety, Wellington, N. Z., 1958.
H ARNEY, W. E.:
"Ritual and Behaviour at Ayers Rock". Oceania, cilt 31, say 1, Sydney,
1960.
HARRINGTON, J. P.:
"Mollusca among the American Indians". Acta Americana, cilt 3, say 4,
1945.
H ART, C. W. M.:
"Personal names among the Tiwi". Oceaia, cilt 1, say 3, 1930.
H EDIGER, H.:
Studies of tize Psychology and Behaviour of Captive Aimals in Zoos and Cir
cs, Almancadan, Londra, 1955.
HENDERSON, J. and HARRINGTON, J. P.:
"Ethnozoology of the Tewa Indians". Bulletin 11 56, Breau of American
Etlmology, Washington, D. C., 1914.
HENRY, J.:
fungle People. A Kaingang of the Highlands of Brazil, New York, 1 941.
HERNANDEZ, Th.:
"Social Organization of the Drysdale River Tribes, North-West Austra
lia". Oceania, cilt 11, 1940-41 .
HEYTING, A . :
Les Fondements des Matlematiques, Paris, 1955.
HOFFMAN, W. J.:
"The Menomini Indians". 14th Anual Report. Bureau of American Ethno
logy, Blm 1 (1892-93), Washington, O. C., 1896.
HOLLIS, A. C:
The Nandi, their Language and Folklore, Oxford, 1909.
HUBERT, R. ve MAUSS, M.:
(1) Melanges d 'histoire des religions, 2. basm, 1 929.
(2} "Esquisse d 'une theorie generale de la magie". L 'Annee Sociologique,
Cilt VII, 1 902-03, M. Mauss, Sociologie et Anthropologie 'de, Paris, 1950.
Kaynaka 323

IVENS, W . G.:
Melanesians of the South-East Solomon lsland, Londra, 1927.
JAKOBSON, R.:
"Concluding Statement: Linguistics and Poetics ", T. A. Sebeok ynetimin
de Style in Language 'te, New York-Londra, 1960.
JAKOBSON, R. and HALLE, M.:
Fundamentals of Language, 'S-Gravenhage, 1956.
JENNESS, D.:
(1) "The lndian's Interpretation of Man and Nature", Proceedings and Tran
sactions, Royal Society of Canada, Ksm il, 1 930.
(2) "The Ojibwa Indians of Parry Island. Their Soda! and Religious Life".
Bulletin of the Canada Departement of Mines, National Museum of Canada,
say 78, Ottawa, 1 935.
(3) "The Carrier Indians of the Bulkley River". Bulletin no 3 3 , Bureau of
American Ethnology, Washington, D. C., 1943.
JENSEN, B.: "Folkways of Greenland Dog-Keeping". Folk, cilt 3, Copenha
gue, 1961 .
K., W.:
"How Foods Derive their Flavor" (E. C. Crocker'in Easten New York
Section of the American Chemical Society 'deki konumasna ilikin tant
ma yazs). The New York Times, 2 Mays, 1 948.
KELLY, C. Tennant:
"Tribes on Cherburg Settlement, Queensland". Oceania, cilt 5, say 4,
1935.
KINIETZ, W. V.:
"Chippewa Village. The Story of Katikitegon". Bulletin no 25, Cranbrook
Institute of Science, Detroit, 1 947.
KOPPERS, W.:
Die Blil in Zentralindien, Viyana, 1 948.
KRAUSE, A.:
Tle Tlingit ldians eviren E. Gunther. Seattle, 1 956.
KRIGE, E. and J. D.:
The Realm ofa Rain Quee, Oxford, 1 943.
KROEBER, A. L.:
(1) "Zuni Kin and Clan", Athropological Papers of the American Museum of
Natura/ History, Cilt 1 8, blm 1 1, New York, 1917.
(2) "Handbook of the I ndians of California", Bul/etin 78, Burreau of Ameri
can Ethnology, Washington, D. C., 1 925.
KROTT, P.:
"Ways of the Wolverine". Natura[ History, cilt 69, say 2, New York,
1 960.
LA BARRE, W.:
"Potato Taxonomy a mong the Aymara Indians of Bolivia". Acta Ameri
cana, cilt 5, say 1-2, 1 947.
3 24 Yaban Dnce

LA FLESCHE, F.:
(1) "Right and Left i n Osage Ceremonies". Holmes Anniversary Volume,
Washington, O. C., 1916.
(2) "The Osage Tribe. Rites of the Chiefs: Sayings of the Ancient Men". 36th
Annual Report, Bureau of American Ethnology (1914-1915), Washington,
o. C., 1921 .
(3) "The Osage Tribe. The Rite of Vigil". 39th A nnual Report, bureau of A me
rican Ethnology (1917-1918), Washington, O. C., 1925.
(4) "The Osage Tribe. Child Naming Rite". 43rd Annua/ Report, Bureau of
American Ethnology (1925-1926), Washington, O. C., 1928.
(5) "The Osage Tribe. Rite of the Wa-Xo'-Be". 45th Annual Report, Bureau of
American Ethnology (1927-1928), Washington, O. C., 1930.
LAGUNA, F. de:
"Tlinggit Ideas about the Individual". Southwestern Journal of Anthropo
logy, cilt 1 0, say 2, Albuquerque, 1 954.
LAROCK, V.:
Essai -sur la valeur sacree et la valeur sociale des noms de personnes dans /es
societes inffrieures, Paris, 1932.
LEIGHTON, A. H. and O. C.:
"Gregorio, the Hand-Trembler, A Psychobiological Personality Study
of a Navaho Indian". Papers of t!e Peabody Museum, Harvard University,
cilt 40, say 1, Cambridge, Mass., 1949.
LEVI-STRAUSS, C:
(1 ) Les Structres elementaires de la parente, Paris, 1949.
(2) Tristcs Tropiqes, Paris, 1 955.
(3) "Documents Tupi-Kawahib", Miscellanca Paul Rivet, Octogenario Dicata,
Mexico, 1958.

(4) College de France, toplumsal nsanbilim krss, 5 ocak 1 960'da verilen


A dersi. Paris, 1 960.
(5) "La Structure et la forme, reflexions sur un ouvrage de Vladimir
Propp". Cahiers de l'Institut de Science Economique afpliquee (Recherches
et dialogues philosophiques et economiques, 7, say 99, Paris, 1 960.
(6) Le Totemisme aujourd 'hui, Paris, 1 962.
LIENHARDT, G.:
Divinity and Experience. The Religion of The Dinkn, Londra, 1 96 1 .
LOEB, E. M.:
"Kuanyama Ambo Magic", Journal of American Folklore, cilt 69, 1 956.
LONG, J. K.:
Voyages and Travels of an Indian Interpreter and Trader (1791), Chicago,
1 922.
MANU (The Laws of):
The Sacred Books of the East, yaymlayan F. Max Muller, cilt 25, Oxford,
1 886.
McCLELLAN, C.:
"The I nterrelations of Social Structure with Northem Tlingit Ceremoni-
Kaynaka 325

alism". Southwestern fournal of Anthropology, cilt 1 0, say 1 , Albuquer


que, 1954.
McCONNEL, U.:
"The Wik-Munkan Tribe of Cape York Peninsula". Oceania, cilt 1, say 1
ve 2, 1 930-31.
MARSH, G. H. and LAUGHLIN, W. S.:
"Human Anatomical knowledge among the Aleutian Islanders". South
western fournal of Anthropology, cilt 12, say 1, Albuquerque, 1956.
MAUSS, M.:
(Ayrca Bkz. HUBERT ve MAUSS, DURKHEIM ve MAUSS.)
"L'ame et le prenom", Bul/etin de la Societe Franaise de Philosophie, 1 ha
ziran 1929 oturumu (29. yl).
MEGGITT, M. J.:
"The Bindibu and Others". Man, cilt 61, y. says 172, Londra, 1961.
MICHELSON, T.:
(1) "Notes on Fox Mortuary Customs and Beliefs". 40th /\nnual Report, Bu
reau of Anerican Ethnology, Washington, D. C. 1 925.
(2) "Fox Miscellany", Bul/etin 1 1 4, Bureau of Anerican Ethnology, Washing
ton, D. C., 1 937.
MIDLETON, J.:
"The Social Significance of Lugbara Personel names". The Uganda four
nal, cilt 25, say 1, Kam pala, 1961.
MOONEY, J.:
"The Sacred Formulas of the Cherokee". 7tl /\nnual Report, Bureau of
Anerican Ethology, Washington, D. C., 1886.
NEEDHAM, R.:
(1) "The System of Teknonyms and Death-Names of the Penan". Soutlwes
tern fomal of /\tlropology, cilt 10, say 4, Albuquerque, 1954.
(2) "A Penan Mourning-Usage". Bijdrage tot de Taa/, -Land- en Vo/kenkunde,
Deel 1 1 0,3 e Afi., 'S-Gravenhage, 1954.
(3) "The Left Hand of the Mugwe: An Analytical Note on the Structure of
Meru Symbolism". Africa, cilt 30, say 1, Londra, 1960.
(4) "Mourning Terms", Bijdragen tot de Taal-, Land- en Vo/kenkunde, deel
1 15, l e A fi., 'S-Gravenhage, 1959.
NELSEN, E. W.:
Wild Animals of Nortl America, Washington, D. C., 1 91 8.
NSIMBI, N. B.:
"Baganda Traditional Personal Names". Tle Uganda fournal, cilt 14, say
2, Kampala, 1950.
PARSONS, E. C.:
"Hopi and Zuni Ceremonialism". Memoirs of the American Antlropologi
cal Association,'say 39, Menasha, 1933.
PASO Y TRONCOSO, F. del:
"La Botanica entre los Nahuas". Ana/es Mus. Nac. Mexic., cilt III, Mexi
co, 1886.
326 Yaban lJnce

PERCE, Ch. S.:


"Logic as semiotic: The Theory of Signs", J. Buchler ynetiminde The
Philosophy of Peirce: Se/ected Writings 'te, Londra, 3. basm, 1956.
PINK, 0.:
"Spirit Ancestors in a Northern Aranda Horde Country". Oceania, cilt 4,
say 2, Sydney, 1 933-34.
RADCLIFFE-BROWN, A.R..
(1) "The Social Organization of A ustralian Tribes". Ocenia, cilt 1, say 2,
1 930-3 1 .
(2) "The Comparative Method i n Social A ntropology". Huxley Memorial
Lecture for 1 951. Journal of the Royal Anthropological lnstitute, cilt 81, Bl.
I ve II, 1 951 (Yaym 1 952). Method in Social Anthropology'de yeniden ya
ymlanmtr, Chicago, 1 958.
(3) "Introduction", A. R. Radcliffe-Brown ve Daryll Forde yayn African
Systems of Kinship and Marriage te, Oxford, 1 950.
'

RADIN, P.:
(1) "The Winnebago Tribe", 37th Annual Report, Bureau of A merican Ethno
logy ( 1 91 5-1916), Washington, D. C., 1 923.
(2) "Mexican Kinship Terms". University of California Pblications in Ameri
can Archeology and Ethnology, Cilt 31, Berkel ey, 1 93 l .
RASMUSSEN, K.:
"Intellectual Culture of the Copper Eskimos", Report of tle Fift/ T/le
Expedition, cilt 9, Copenhague, 1 932.
READ, K. E.:
"Leadership and Consensus in a New Guinea Society". Anerican Antro
pologist, cilt 61, say 3, 1 959.
EICHARD, G. A.:
(1) "Navajo Classification of Natura! Objects". Platea, cilt 21, Flagstaff,
1 948. 4
(2) Navaho religion. A Study of Symbolism, 2 cilt, Bollingen'Series XVlll,
New York, 1 950.
REKO, B. P.:
Mitobotanica Zapoteca, Tacubaya, 1945.
RETZ, Cardinal de:
Memoires. Bibliotheque de la Pleiade, Paris, 1949.
RISLEY, H. H.:
Tribes and Castes of Bengal, 4 cilt, Calcutta, 1 891 .
RITZENTHALER, R.:
"Totemic Insult among the Wisconsin Chippewa". American Anthropolo
gist, cilt 47, 1 945.
RIVERS, W. H. R.:
"Island-Names in Melanesia". The Geographica/ /ournal, Londra, Mays
1 912.
ROBBINS, W. W., HARRINGTON, J. P., ve FREIRE-MA RRECO, B.:
"Ethnobotany of the Tewa Indians". Bulletin no 551 Bureau of American
Kaynaka 327

Ethnology, Washington, D. C., 1916.


ROCAL, G.:
Le Vieux Perigord, 3. basm, Paris, 1928.
ROLLAND, E.:
(1) Faune populaire de la France, Cilt il, "Les Oiseaux sauvages", Paris, 1879.
(2) Flore populaire de la France, Cilt il, Paris, 1989.
ROSCOE, J.:
The Baganda: An A ccount of their Native Customs and Beliefs, Londra,
1 91 1 .
ROUSSEAU, J . J.:
(1) Discours sur J 'origine et les fondements de I'inegalite parmi les hommes.
Oeuvres meles. Cilt il. Yeni basm, Londra, 1 776.
(2) Essai sur I'origine des langues. Oeuvres posthumes. Cilt IJ, Londra, 1 783.
RUSSELL, B.:
"The Philosophy of Logical Atomism". The Monist, 1 9 1 8.
RUSSELL, F.:
"The Pima Indians", 6th A nual Report, Bureau of American Etlnology
(1 904-1905), Washington, D. C., 1 908.
SARTRE, ]. P.:
Critique de la raison dialectique, Paris, 1 960.
SA USSURE, F. de:
Cours de lingistiqe generale, 2. basm, Paris, 1 922.
SCHOOLCRA FT, H. R.:
Bkz. WILLIAMS.
SEDEJS (Societe d'Etudes et de Docu mentation Economiques, Jndustrielles
et Sociales):
Bul/etin no 796, supplement "Futuribles", no 2, Paris, 1 96 1 .
SHARP, R . Lauriston:
"Notes on Northeast Australian Totemism", Stdies in tle Atlropology
of Oceania and ilsin, Papers of tle Peabody Msem, Harvard University,
cilt 20'de, Cambridge, Mass., 1 943.
SEBJLLOT, P.:
Le Folklore de France, Cilt IJI, "La Faune et la Flore", Paris, 1 906.
SIMPSON, G. G.:
Principles of Animal Taxonomy, New York, 1 961.
SKINNER, A.:
(1) "Social Life and Ceremonial Bundles of the Menomini Indians". llntlro
pological Paper of the American Msem of Natral History, cilt 1 3, bl. 1 .
New York, 1913.
(2) "Observations on the Ethnology of the Sauk Indians". Blletins of tle
Public Museum of the City ofMilwakee, cilt 5, say 1, 1 923-25.
(3) "Ethnology of the Ioway Indians". Bulletin of the Public Mseum of the
City Milwaukee, cilt 5, say 4, 1926.
SMITH, A. H.:
"The Culture of Kabira, Southern Ryukyu Island". Proceedings of the
328 Yaban Dnce

American Philosophical Society, cilt 104, say 2, Philadelphia, 1 960.


SMITH BOWEN, E.:
Le Rire et les songes ("Return to Laughter ", Franszcaya eviri), Paris, 1957.
SPECK, F. G.:
(1) "Reptile Lore of the Northern Indians". fournal of American Folklore, Cilt
36, say 141, Boston-New York, 1 923.
(2) "Penobscot Tales and Religious Beliefs". fournal of American Folklore, Cilt
48, say 187, Boston-New York, 1935.
SPENCER, B. ve GILLEN, F. J.:
The Northern Tribes of Central Austra/ia, Londra, 1 904.
STANNER, W. E. H.:
(1) "Durmugam, A Nangiomeri (Australia)", J. B. Casagrande ynetiminde
in the Company of Man 'de, New York, 1960.
(2) "On Aboriginal Religion. iV. The Design-Plan of a Riteless Myth". Ocea
nia, cilt 31, say 4, 1 96 1 .
STEPHEN, A. M.:
"Hopi Journal", yaymlanan E. C. Parsons, 2 cilt, Co/umbia University
Contributions to Anthropology, Cilt 23, New York, 1936.
STREHLOW, C.:
Die Aranda md Loritja-Stiimme in Zentral Australien, 4 cilt, Frankfurt an
Main, 1 907-1913.
STREHLOW,T. G. H.:
Aranda Traditions, Melbourne, 1947.
STURTEV ANT, W. C:
"A Seminole Medicine Maker", yaymlayan, J. B. Casagrande, in the
Company of Man, New York, 1 960.
SWANTON, J. R.:
(1) "Social Organization and Social Usages of the Ind ians of the Creek
Confederacy". 42nd Annua/ Report, Bureau of American Ethnology (1 924-
1 925), Washington, D. C., 1 928.
(2) "Social and Religious Be!iefs and Usages of the Chickasaw Indians".
44th Annua/ Report, Bureau of American Ethnology (1 926-1927), Washing
ton, 1 928.
TESSMANN, G.:
Die Pangwe, Vlkerkundlicle Monographie eines west-afrikanischen Negers
tammes, 2 cilt, Berlin, 1 91 3.
THOMAS, N. W.:
Kinship Organizations and Group Marriage in Australia, Cambridge, 1906.
THOMSON, D. F.:
"Names and Naming in the Wik Monkan Tribes". fournal of the Royal
Anthropological Institute, cilt 76, bl. il, Londra, 1946.
THURNWALD, R.:
"Banaro Society. Social Organization and Kinship System of a Tribe i n
the Interior o f N e w Guinea". Memoirs of the American Anthropological As
sociation, cilt 3, say 4, 1916.
Kaynaka 329

THURSTON, E.:
Castes and Tribes of the Southern lndia, 7 cilt, Madras, 1909.

TOZZER, A. M.:
"A Comparative Study of the Mayas and the Lacandones", Archaeologi
cal lnstitute of America. Report of the fellow in American Archaeology (1902-
1 905), New York, 1 907.
TURNER, G.:
Samoa a Hundred Years ago and Long Before... Londra, 1884.
TURNER, V. W.:
(1 ) "Lunda Rites and Ceremonies". Occasional Papers. Rhodes-Livingstone
Museum, say 1 0, M anchester, 1953.
(2) "Ndembu Divination. I ts Symbolism and Techniques". The Rhodes-Li
vingstone Papers, say 31, Manchester, 1 961.
TYLOR, E. B.: Primitive Culture, 2 cilt, Londra, 1871 .
VAN GENNEP, A . :
L 'Etat actuel d u probleme totemique, Paris, 1 920.
VAN GULIK, R. H . :
(1) Erotic Co/our Prints of tle Ming Period, 3 cilt, Tokyo, 1951.
(2) Sexual Life in Ancient Clina, Leiden, 1 96 1 .
V ANZOLINI, P . E.:
"Notas sobre a zoologia dos lndios Canela". Revista do Museu Palista,
N. S. cilt 1 0, Sao Paulo, 1 956-58.
VENDRYES, J.:
Le Langage. lntrodction linguistique i I'histoire, Paris, 1 92 1 .
VESTAL, P . A . :
"Ethnobotany o f t h e Ramah Navaho". Pnpers of the Penbody Musem,
Hnn>nrd University, cilt 40, say 4, Cambridge, Mass., 1 952.
VOGT, E. Z.:
"On the Concepts of Structure and Process in Cultural anthropology".
A merican anthropologist, cilt 62, say 1, 1960.
VOTH, H. R.:
(1) "The Oraibi Soya! Ceremony". Fie/d Colmbian Musem, Pbl. 55. Ant
hropologicn/ Series, cilt 3, say 1, Chicago, 1901 .
(2) "The Oraibi Powamu Ceremony". Field Columbinn Mseum, Antlropolo
gical Series, cilt 3, say 2, Chicago, 1 90 1 .
(3) "Hopi Proper Names". Field Columbian Museum, Publicntion 100, Ant
hropological Series, cilt 6, say 3, Chicago 1 905.
(4) "The Traditions of the Hopi". Field Columbian Museum Publ. 96. Anthro
pologica/ Series, cilt 8, Chicago, 1 905.
(5) "Brief Miscellaneous Hopi Papers", Field Museum of Naturel History,
Publ. 157. Anthropological Series, cilt 1 1, say 2, Chicago, 1912.
WALKER, A . Raponda, ve SILLANS, R.:
Les Plantes utiles du Gabon, Paris, 1961.
WALLIS, W. O.:
3 30 Yaban Dnce

"The Canac!ian Dakota". Anthropologica/ Papers of the American Museum


of Naturel History,, cilt 41, bl. 1,-New York, 1947.

WARNER, W. Lloyd:
A Black Civilization, Revised edition, New York. 1 958.
WA TERMAN, T. T.:
"Yurok Geography". University of Califomia Publications in American Arc
haeology and Ethnology, cilt 16, say 5, Berkeley, 1 920.
WHITE, C. M. N.:
(1) "Elements in Luvale Beliefs and Rituals". 11e Rhodes-Livingstone Papers,

say 32, Manchester, 1961 .
(2) O.CHINJAVA.TA ve L. E. MUKWA TO.) "Comparative Aspects of Lu
vale Puberty Rlt ual". African Studies, Johannesburg, 1 958.
WHITE, L. A.:
"New Material from Acoma". Bul/etin 136., Bureau of American Ethnology,
Washington, D. C., 1 943.
WHITING, A. F.:
"Ethl}:iMgy of the Hopi". Bul/etin no 14, Museum of Northern Arizona,
Flagstaff, 1 950.
WILLIAMS, M. L. W.:
Sshoolcraft 's Indian Legends, Michigan U. P., 1 956.
WILSON, G. L.:
"Hidatsa Eagle Trapping". Anthropological Papers of the American Muse
um of Naturel History, cilt 30, bl. iV, New York, 1 928.
WIRZ, P.:
Die Marind-Anim von Ho/landisch-Sd-Neu-Giea. 1 Band, Teil il, 1922.
WITKOWSKI, G. J.:
Histoire des accomhemets clez tous /es peples, Paris, 1887.
WOENSDREGT, J.:
"Mythen en Sagen der Berg-Toradja's van Midden-Celebes". Verhade
lingen van Jet Bataviaasch Genootschap van Kunsten en Wetensclappen, cilt
65, say 3, Batavia, 1 925.
WORSLEY, P,:
"Totemism in a Changing Society". American A nthropologist, cilt 57, say
4, 1 955.
WYMAN, L. C. ve HARRIES, S. K.:
"Navaho Ethnobotany". University of New Mexico, Bulletin na 366, Ant
Jropological Series, cilt 3, say 4, Albuquerque, 1941 .
ZAHAN, D.:
Societes d'initation Bambara, Paris-La Haye, 1 960
ZEGWAARD, G. A.:
"Headhunting Practices of the Asmat of Netherlands New G uinea".
American Anthropologist, cilt 61, say 6, 1 959.
ZELENINE, O.:
Le culte des idoles en Siberie, Franszcaya eviri. Paris, 1952.
Ad Dizini

A B

ALBERT LE GRAND, 68 BACH a.s.), 283


ALBISETTI (P.C), Bkz. COLBAC Baganda, 142, 143, 215
CINI. Bahima, 1 86
Algonkin, 55, 57, 76, 83, 95, 1 27, BALA NDIER (G.), 276
1 47, 1 77, 202, 2 1 0, 223, 229, Balovale, 31
234 BALZAC (H . de), 28, 1 63

Aluridja, 202, 203 Banbara, 1 99


ALVIANO (F. de), 134 Banyoro, 186, 216
ANDERSON (A.J.O.), 73 Bard, 90, 220
ANDERSON, (E.), 98 BARROWS (D.P.), 30
ANTHONY (H.G.), 79 Bateso, 1 86
Arabanna, Arabana, 1 09, 1 1 2, 1 1 3, BA TESON (G.), 210, 21 3
279 BEATTIE O .H.M.), 215, 216
Aranda, 108, 1 09, 1 1 O, 1 1 1, 1 1 4, BECKWITH (M.W.), 75
1 30, 1 40, 1 42, 1 43, 1 47, 1 86, BEIDELMAN (T.O.), 1 80
202, 203, 204, 2 1 0, 260, 276, Bemba, 87
279, 280-281, 282, 284, 285 BENEDICT (P.K.), 225
ARON (R.), 94 BERGSON (H.), 172
Arunta, Bkz. Aranda. BETH (E.W.), 292
Ashanti, 167 Bhil, 150
Asmat, 86 Blackfoot, 36
Athapaskan, 76 BOAS (F.), 25, 46, 171, 225
AUGER (P.), 306 BOCHET (G.), 1 89
Aurora, 104-109 Bororo (Brezilya), 65, 1 26, 1 44,
Aymara, 70 210, 215, 272
Azande, 36, 197 Bororo (Afrika), 1 80
BOULAINVILLIERS (com te H .
de), 277
Bouriate, 34
332 Yaban Dnce

BOWERS (A.W.), 75 Dayak, 80, 242


BRNDA L (V.), 221, 239 DEACON, 295
BROUILLETTE (B.), 76 DELATTE (A.), 69
BURCKHARDT Q.), 285 Delaware, 1 77
Bushmen, 131 DENETT (R.E.), 1 66
DENNLER Q.G.), 71
DENSMORE (F.), 75, 201
c DESCARTES (R.), 293
DETAILLE (E.), 53
CALAME-GRIAULE (G.), 199 Devanga, 150
Canela, 65 DIAMOND (S.), 1 80
CAPELL (A.), 82 DIBBLE (Ch. E.), 73
CARPENTER (E), 89 DICKENS (Ch.), 42, 185
CHARBONNIER (G.), 275 DIETERLEN (G.), 65, 69, 131, 1 99,
Cherburg, 217 202, 225
CHEVAL (Postac), 42 Dinka, 151, 1 62
Chickasaw, 147, 1 49, 1 59, 201, 242 Dobu, 1 40, 1 41 , 213
Chinook, 25 Dogon, 65, 131, 1 99, 225
Chippewa, 1 28, 1 46, 203 DORSEY (G.A.), 161
CLOUET (F.), 47, 48, 49, 51 DORSEY o.o.), 94, 184
Coahuilla, 30 DUPIRE (M.), 180
CODRI NGTON (R H.), 1 04, 106 DURKHEIM (E.), 65, 66, 83, 104,
COGHLAN (H.H), 39 1 1 8, 1 30, 1 98, 254, 282, 283,
COLBACCHINI (P.A .), 65, 1 44, 311
272
Colla, 70
COMTE (A.), 200, 260, 262 E
CONKLIN (H.C), 28, 32, 33
COOKE (Ch. A.), 214 EGGAN (F.), 96
Creek, 85, 147 Elema, 134
Crow, 142 ELKIN (A.P.) 90, 1 09, 1 1 1, 128,
CRUZ (M.), 21 0 1 30, 221, 260, 284, 308
CUNNISON (l.G.), 87 ELMENDORF (W.W.), 213, 234
CUSHING (F.H.), 68 ELMORE (F.H.), 66
Eskimo, 68, 76, 89
EV A NS-PRITCHARD (E.E.), 37,
82, 85, 1 32, 1 97, 224, 266

erkezler, 1 4
inliler, 90, 201 F

Fang, 27, 86, 130, 132


D FIRTH (R.), 132, 270
FISCHER (A.), 126
Dacota, 225 FISCHER Q.L.), 126
Ad Dizini 333

FLETCHER (A.C.), 35, 81, 142 HALLOWELL (A.I.), 1 23


Forrest River, 90 HAMPATE BA (A.), 65, 69
FORTUNE (R.F.), 69, 87, 141 HA NDY (E.S. Craighill), 26, 27,
FOURIE (L.), 131 28, 63
Fox, 55, 90, 1 27, 237 Hanunoo, 28, 30, 33, 81, 88, 1 73,
FOX (C.E.), 106 188
FOX (R.B.), 29, 33, 40 HARNEY (W.E.), 202
FRAKE (Ch. O.), 30, 175 HARRINGTON Q.P.), 30, 33, 206
FRAZER CT.G .), 83, 99, 1 04, 1 06, HARRIS (S.K.), 66, 241
1 07, 1 08, 1 30, 134, 1 45, 1 76, HART (C.W.M.), 213, 226, 233,
273 237, 252
FREEMAN CT.D.), 80 Hawaii, 26, 27, 63, 1 18, 179
FREIRE-MARRECO (B.), 30 HEDIGER (H.), 64
FREUD (S.), 1 2, 297 HEIM (R.), 223
HENDERSON Q.), 33
HENRY Q.), 132
G HERMES TRIMEGISTRE, 68
HERNANEZ (Th.), 1 90, 20!1, 2 1 0,
Gahuku-Gama, 55 213
GALIEN, 68 HEYTING (A.), 292
GARDINER (A.H.), 207, 221, 238, Hidatsa, 73, 75-79, 267
240, 252, 255 HOFFMAN (W.J.), 203, 271
GEDDES (W.R.), 242 HOLLIS (A.C.), 1 47
GILGES (W.), 32 Hopi, 30, 66, 73, 85, 87, 95, 96,
GILLEN (F.G.), 1 09, 1 1 1 , 1 12, 114, 201, 212, 214-216, 270
1 1 6, 144, 279, 281 HOUJS (M.), 250
GOBINEAU (Cornte J.A. de), 305 HUBERT (R.), 36, 42
GDEL (K.), 305 HUGO (V.), 285
GOETHE (W .), 285
GOGH (V. van), 285
GOLDEN WEISER ( A . A . ), 2 1 4,
224, 234
GREUZE Q.B.), 55 Jakoute, 34
GRIA ULE (M.), 30, 65, 1 99, 273 Iatrnul, 210
Groote Eylandt, 1 90 !ban, 80, 81
GRZIMEK (B.), 1 73 Ioway, 204
Guarani, 70, 71 Iroquois, 82, 95, 1 44, 214, 215, 224,
GUILBAUD (G. Th.), 1 10 234-236, 265
Itelmene, 34
IVENS (W.G.), 1 06
H

HADDON (A.C.), 145 J


HAiLE (Father B.), 66, 1 62, 241
HALLE (M.), Bkz. J-('\KOBSON. J AKOBSON (R.), 1 3, 1 85
3 34 Yaban Dnce

JENNESS (O.), 63, 70, 86, 269 LEVY-BRUHL (L.), 295-31 1


JOUVENEL (B. de), 94 LIENHARDT (G.), 151, 162
Lifu, 107-109
LINNE (C. von), 72, 174
K LITTRE (E.), 242
LOEB (E.M.), 34
K. (W.), 38 LONG U.K.}, 200
Kaguru, 1 80 Loritja. Bkz. Aluridja.
Kaitish, 109, 1 14, 1 15, 143 Lovedu, 1 94
Kalar, 34 Luapula, 88
Karadjeri, 1 1 4 Luchazi, 31
Karuba, 1 50 Lugbara, 215, 217
Kauralaig, 1 1 4, 127, 129 Luvale, 93, 125
Kavirondo, 186
Kazak, 34
KELLY (C. Tennant), 1 93, 217 M
Keres, 95, 269
KINIETZ (W.V.), 146, 204 Mabuiag, 145
Kiwai, 176 McCLELAN (C), 127
Koko Yao, 128, 129, 132 McCONNEL (U.), 211
KOPPERS (W.), 150 McLENNAN Q.F.), 148, 273
KRAUSE, 26 MAHONY (F.), Bkz. FISCHER.
KRIGE (E.J.), 1 94 Maithakudi, 128, 129
KRIGE O.O.), 194 Malaita, 107-109
KROEBER (A. L.), 95-97, 161, 21 1- Malecite, 33
213, 232 MALINOWSKI (B.), 27, 99, 1 18,
Kuruba, 150 250
Kwakiutl, 224 Mandan, 78
t MANNHARDT (W.), 122
MANU Yasalar, 133, 159
L MARSH (G.H.), 188
MARX (K.), 12, 1 64, 290, 297
LA BARRE (W.), 70 Mashona, 132
Lacandon, 223 Matabele, 132
LA FLESCHE (F.), 81, 84, 86, 142, MAUSS (M.), 36, 44, 65, 66, 83,
178-180, 1 82-184, 206, 208, 265, 311
209 Maya, 223, 225
LA FORCE (duc de), 285 MEGGITT (M.J.), 263
LAGUNA (F. de), 85, 209 MELIES (G.), 42
Laierdila, 1 28, 129 Menomini, 83, 146, 203, 224, 271
LAROCK (V.), 250 MICHELSON (T.), 56, 90, 127, 237
LAUGHLIN (W.S.), 188 Micmac, 33
LEIGHTON (A.H.), 88, 241 MIDDLETON U.), 216
LEIGHTON (D.C.), 88, 241 MILL o.s.), 212
LENOTRE (G.), 285
Ad Dizini 335

Miwok, 209, 2 1 1 , 212, 214, 2 1 5, Ossete, 34


217
Mixe, 225 p
Mohawk, 214, 261
Mohican, 177 Papago, 201
Montagnais, 33 Papous, 301
MORGAN (L.), 148 P ARSONS (E.C.), 271
Mota, 104-109 PASO Y TRONCOSO (F. del), 73
Motlav, 1 04 -109 Pawnee, 36, 78, 81, 176
Munda, 150 PEIRCE (Ch. S.), 45, 255
Murngin, 1 1 8-123, 210 Pendn, 229, 232- 236
Muskogi, 147 Penobscot, 33, 202
Peul, 65, 69, 180
Pima, 201
N Pinatubo, 29, 33
PINK (O.), 210
Naga, 98 PLiNE, 68
Narnbik wara, 13 Ponape, 1 26, 1 32
Nandi, 142 Ponca, 177
Naskapi, 33 PRIOURET (R.), 94
Natchez, 149 Pueblo, 68, 78, 95, 205, 269
Navaho, 30, 65, 66, 72, 75, 81, 87, P U K U I (M. Kawena), 26-27, 28,
161, 205, 240 63, 124, 180
Ndembu, 125 Pygmee, 29
N EEDHAM (R.), 1 80, 230, 231,
233, 236
Negrito, 26, 27 R
NELSEN (E.W.), 79
Ngarinvin. Bkz. Ungarinyin. RADCLIFFE-BROWN (A .R.), 81,
NSIMBI (N.B.), 215 142, 144, 203
Nuer, 82, 85, 88, 132, 224, 265 RADIN (P.), 84, 207, 225
RASMUSSEN (K.), 68
READ (K.E.), 55
o REICHARD (G.A.), 65, 72, 81
REKO (B.P.), 73
Oirote, 34 REMBRANDT, 53
Ojibwa, 63, 86, 123, 177 RETZ (Cardinal de), 298
Okerkila, 128, 129 RISLEY (H.H.), 150
Olkol, 121 RJTZENTHALER (R.), 128
Omaha, 69, 85, 86, 142, 1 77, 206, RIVERS (W.H.R.), 1 04, 1 06, 145
208, 215, 256 ROBBINS (W.W.), 30
Oraon, 150 ROBERTSON SMITH (W.), 273
Osage, 81, 84, 85-86, 93, 95, 177, ROCAL (G.?), 141
178, 1 80, 1 82, 1 84, 206, 208, ROLLAND (E.), 239, 253, 315
209, 215 ROMAN DE RENART, 242
336 Yaban Dnce

ROSCOE CT.), 143 STANNER (W.E.H.), 121, 270


ROUSSEAU CT.J.), 12, 64, 200, 291 STEPHAN (A.M.), 85
Rus'lar (Altay), 34 STREHLOW (C), 203, 284
Rus'lar (Sibirya), 34 STREHLOW (T.G.H.), 1 17, 205,
Rus'lar (Surgut), 34 271, 277, 280, 283, 284
RUSSELL (B.), 255 STURTEVANT (W.C), 219
RUSSELL (F.), 201 Subanun, 30, 175
Ryukyu adalan, 29 SWANTON O.R.), 85, 149, 201

s T

Saibai, 145 Tanoan, 95


SAINT J E A N CHRYSOSTOME, TERTULLIANUS, 133
133 TESSMANN (G.), 27, 86, 126, 132
Salomon adalan, 176 Tewa, 30, 33
Samoa, 1 32, 275 THEOPHRASTOS, 69
SARTRE U.P.),10, 16, 1 64, 285-307 THOMAS (N.W.), 143
Sauk, 207, 209, 224 THOMSON (D.F.), 72, 204, 2 1 9,
SAUSSURE (F. de), 13, 14, 43, 1 85, 220, 224
191, 194 THURNWALD (R.), 238
SCHOOLCRA FT (H.R.). Bkz. THURSTON (E.), 88, 150
WILLIAMS (M.L.W.), Tiahuanaco, 70
SEBILLOT (P.), 242 Tikopia, 1 32, 270
SEDEIS (Societe d 'etudes et de Tikuna, 134
documentation economiques, Tiwi, 213, 226, 232, 237, 243, 250,
industrielles et sociales), 95 252
Seminole, 30, 218 Tjongandji, 128, 129
Senoufo, 189 Tlingit, 85, 127, 210
SHARP (R. Lauriston), 1 16, 1 28, Toradja, 205
129, 1 88, 204, 278 Toreya, 88
Sherente, 79 TOZZER (A.M.), 223, 225
SIEGFRIED (A.), 94 TREVOUX (Dictionnaire de), 238
SILLANS (R.), 30 Trobriand, 14, 166
SIMPSON (G.G.), 35, 37, 38, 88, TROUBETSKOY, 13
191 Tupi Kawahib, 210
Sioux, 83, 84, 1 76, 203, 210, 212, TURNER (G.), 275
225 TURNER (V.W.), 125
SKINNER (A.), 204, 209, 224, 271 Tutu, 145
SMITH (A.H.), 29 TYLOR (E.B.), 1 88, 1 89, 200
SMITH BOWEN (E.), 30, 31
SPECK (F.G.), 34, 202
SPENCER {B.), 1 09, 1 1 1 , 1 12, 1 1 6, u
144, 279, 281
SPENGLER (O.), 285 Ulawa, 1 07-109, 213
Ad Dizini 337

Ungarinyin, 82, 220 y


Unmatjera, 1 14, 1 1 5, 1 43
Yathaikeno, 127, 129
Yir Yoront, 129
v Yoruba, 132, 164-167
Yuma, 217
VAN GENNEP (A.), 139, 1 98, 1 99 Yurok, 204, 213, 224, 234, 235
VAN GULIK (R.H.), 133, 201
V ANZOLINI (P.E.), 65
VARDAR (B.), 40 z
VENDRYES 0-), 240
VEST AL (P.A.), 66, 78 ZA HAN (D.), 65, 1 99
VOGT (E.Z.), 276 Zande, 197
VOTH (H.R.), 73, 86, 201, 212, 271 ZEGWAARD (G.A.), 86
ZELENINE (D.), 34
Zuni, 66, %,97
w

Wakelbura, 130
WALKER (A. Raponda), 30
WALLIS (W.D.), 225
Walpari, 144
WARNER (W. Lloyd), 1 1 9, 121,
1 23, 210
Warra munga, 109, 1 1 2-1 1 6, 1 44,
220, 279
WATERMAN (T.T.), 204, 234
WEYDEN (R. van der), 52
WHEELWRIGHT (M.C), 1 62, 241
WHITE (C.M.N.), 90, 125
WHITE (L.A.), 269
WILLIAMS (M.L.W.), 83
WILSON (G.L.), 73, 75
Winnebago, 83, 84, 1 77, 204, 206
Wik Monkan, W i k Munkan, 71,
204, 210, 219-222, 224, 253
WIRZ (P.), 88
WITKOWSKI (G.J.), 238
WOENSDREGT 0-), 205
WORSLEY (P.), 191
Wotjobaluk, 83, 133
WYMAN (L.C), 66, 241
Kavram Dizini

A
acnbilim (cosm ologie) [Evrenin yaps ve oltumuna ilikin, felsefe, kii
ya da toplumlarn bu konud a ki anlay], 285, 305
acunsal (cosm ique), 48, 92, 1 39, 1 78, 1 8 1 , 198, 199, 205
adlar (zel --), 1 43, 1 85, 204, 205, 207-256, 260
altyaplar (infrastructures), 1 1 8-124, 1 64, 165, 253-255
anayanl (matrilineaire), 85, 89, 109-1 13, 1 40, 1 4 1 , 1 92
anayerli (matrilocal), 234
anlam (sens), 2 10, 251 , 297-301, 31 0
alambilim, anlanbilinsel (semanti1ue), 78, 79, 1 77, 1 81 , 1 97, 251, 270, 3 1 1
ariv (archives), 282-284
artsiirenli, artsii renlilik (d iachronique, d iachronie), [Sre iinde birbirini iz
leyen, sre ii nde, evrim asndan ele a l nan; olgularn sre iinde
bulunmas, el e alnmas], 47, 89, 91, 95, 99, 1 1 4, 1 83, 1 84, 1 90, 1 97, 202,
235, 269, 273-275, 278, 279, 283, 300, 306
at adlar, 242-249, 253, 254
at111n1(pulsation) [Eit aralklarla yinelenen atm, akmJ, 251
ayba (menstruatinon), 73, 77, 78, 1 1 9, 1 79, 267
ayrlm (detotalisation), 2 1 1 , 21 2
ayrmsal sapma (ecart d i fferentiel), [Ayrc, bel irleyici farkll k], 103, 1 5 1 ,
1 64, 182, 265, 266
ayrklk (heterogeneite),153, 1 54, 1 59, 1 6 1 , 1 63, 1 7 1 , 1 86, 1 90, 277
ayrm (disjonction), 57, 78

babayan/ (patrilineaire), 1 09-1 1 3, 1 28, 1 4 1 , 1 45


babayerli (patrilocal), 234
balam (conjonction), 78, 1 33, 278
bakmllk (symetrie), 57, 1 07-1 09, 1 1 3, 1 1 4, 1 33, 1 4 1 , 149, 153, 154, 1 59, 1 61,
340 Yaban Dnce

188, 230, 231, 242, 244, 266, 300


bakmszlk (asymetrie), 56, 57, 1 80
belirti (index) [Peirce'e gre bir gsterge tr: varln belirttii d gerek-
le bir bitiiklik ilikisi kurar], 255
belirtili (marque), 130
belirtisiz (non-marque), 130
belirtkecilik (emblematisme), 68
benzeiklik (homologie), 48, 49, 62, 95, 106, 108, 1 09, 1 13, 120, 1 31, 1 34, 145,
1 97, 241, 266, 267, 269, 274
biem (style), 50, 52, 1 17, 221, 285
biimbilim (morphologie) (Nesnelerin yap ve geliimlerindeki biimlenme,
bu biimlenmeyi inceleyen bilim), 33, 89, 206, 21 9
bildiri (message), 45, 80, 103, 1 1 8, 1 85, 310, 31 1
boy (tribu), 30, 89, 98, 1 12, 1 16, 1 27, 1 30, 131, 143, 146, 1 75, 1 77, 1 79, 1 80,
181, 1 86, 1 90, 1 92, 202, 203, 204, 205, 210, 215, 225, 223, 277
budunbetim (ethnographie), 38, 82, 1 64, 188, 219, 224, 238, 250, 261, 262, 291-
293
budunbilim (ethnologie), 1 63, 1 86, 1 89, 1 97, 200, 233, 236, 238, 251, 260, 275,
277, 291 -294, 296, 299, 300
buzsullama (cristallisation) [Sv ya da uuk durumdan kat duruma geer
ken, dzenli bir biim alma, biimlenme], 178
btnce (corpus) (Bir olay incelemek amacyla derlenen rneklerden olu
an btn], 1 77
biiy (magie, sorcellerie), 36, 38, 44, 66, 123, 140, 1 47, 152, 262-270
blt (segment), 206, 207, 211, 269

canllk (animisme) [Doadaki btn varlklarn bir ruhu bulunduu ve bu


ruhun evredeki nesne ve olaylar etkiledii inanc], 293
cluringa, l 1 4
cisim/eim (incarnation), 1 09, 279-285
cogito (Descartes'in dizgesini dayandrd kant: Cogito, ergo sum), 293

evrilebilirlik (convertibilite), 104, 1 1 8, 177


iek adlar, 252-256
oktanrclk (polytheisme), 200, 261
zpmleyici us (raison analytique), 289-312
Kavram Dizini 34 1

deerlik (valence), [Bir enin baka elerle belirli oranlarda birleebilirli


i], 159
deiimsizlik (invariance), 62
devlilik (exogamie), 95, 106, 109, 1 1 2, 1 14, 1 1 8, 1 24, 130, 132-134, 1 39-143,
1 45-147, 1 50-153, 160, 162, 273
dil (la ngue), 14, 25, 26, 81-83, 132, 139, 162, 164, 191-194, 208-255, 306, 309
dilbilgisi (grammaire), 1 78, 1 89, 1 91, 274
dilbilim (linguistique), 13, 14, 90, 91, 1 30, 1 31, 191-194, 208-255, 295, 296
din (religon), 262-270

. dizey (matrice) [ elerin cebir kurallarna uygun biimde dzenlenmesi],
1 84, 244, 304
dizge (systeme) [ eleri belirli ilkeler uya rnca birbirine bal bir bt n],
1 4, 39, 51, 68, 75, 78, 79, 81, 88, 91 -95, 107-109, 1 1 2-116, 1 1 8, 120, 122,
1 24, 131, 139, 1 46, 1 54, 159, 160, 162, 1 64, 1 72, 1 76, 177, 181, 183, 1 85,
1 86, 189-192, 1 94, 1 97, 1 99, 202-206, 208, 210, 213, 217, 219, 221, 222,
225, 226, 229, 232, 234, 235, 238, 241, 242, 249-254, 256, 259, 260, 265,
266, 269, 272, 274, 275, 276, 284, 285, 289, 293, 297, 300, 303, 309
dizimsel (syntagmatique) (Birbirini izleyerek belirli bir birim oluturan
elere, bu eler arasndaki yatay bantya ilikin), 185, 186, 240,
243, 244, 249, 252
dizisel (paradigmatique) [Birbirinin yerini alabilen, ayn d t:zeye bala nan
eler), 1 86, 240, 243, 244, 249, 252, 255
don (naissance), 73-75, 86, 104-109, 164, 205, 220, 229-238. 308
dnemsellik, dniinllk (periodicite), 78, 1 73, 230, 278
duygusal/k (affectivite), 68
diizdeimece, dzdeimece/i (metonymie, metonymique) (Btnn blm,
sonucun neden, genelin zel, ieri nin ierilen vb. biimde gsteri lme
si), 50, 77, 133, 185, 242, 244, 249, 252, 253, 269, 270

eretileme, eretilemeli (metaphore, metaphorique) [Aralarnda edeerlilik


bants kurarak bir anlaml eyi baka bir anlaml e yerine kul
lanma), 39, 50, 78, 133, 185, 236, 242, 244, 250, 252, 282, 308
erekse/lik (teleogie) (Evreni belirli bir erekle ynlenmi, belirlenmi olarak
grme, d nme), 295
ergin/eim, ergin/emi (initiation, initie) (Belirli eitim ve/ya ktrem lerden
sonra toplumun yetikin eleri arasnda yer alma; yer alm kii),
1 25, 126, 1 28, 144, 1 78, 1 89, 226, 232, 251, 285, 298
edourum (couvade) [Kocann karsnn dourma edimlerine katlma tre
si] 233
esremlilik (synchronie) [Nesneyi, olay srenin belli bir kesiti iinde, ile-
342 Yaban Dnce

yii asndan ele alma), 47, 88, 91, 92, 95, 99, 1 84, 190, 202, 235, 269,
273, 274, 278, 279, 283, 297, 300, 306
etzllk (consubstantialite), 1 34
evlilik kurallar (regles de mariage), 1 09-1 1 1 , 1 1 4- 1 1 6, 130- 1 34, 139-167, 190,
285, 308, 309
evrenselletirme (universalisation), 197-226
eytiim (dialectique), 49, 1 40, 1 64, 254, 289-312
eytiimsel us (raison dialectique), 289-312

feti, fetiilik (fetiche, fetichisme), 200, 261


folklor (folklore), 76, 81

gerekstcler (surrealistes), 46
gerekircilik (determinisme), 36, 37, 91, 154, 263, 306
grg! (empirique), 54, 62, 1 03, 1 1 2, 1 23, 1 32, 1 63, 164, 167, 1 84, 1 87, 206,
259, 280, 291, 292
grgllk (empirisme), 293
gsteren (signifiant), 43, 46, 54, 1 67, 222, 253, 255, 282
gsterge (signe), 43-45, 54, 62, 1 24, 1 64, 1 91, 232, 240, 264, 280, 31 1
gsterilen (signifie), 43, 46, 53, 253-255
gsterim (representation), 1 20, 1 23, 1 24, 256, 273
grii (vision), 1 04
gnle (date), 302-304

hsm tabusu (tabou des beaux-parents), 308

ievlilik (endogamie), 1 12, 1 1 7, 130, 132, 141, 143, 147, 152, 1 53, 159, 163
ilem (comprehension), 45, 46
irek (esoterique), 21 9
iletiim kuram (theorie d e l'information), 189, 3 1 1 , 3 1 2
ilkrnek (archetype), 90
ilksav (postulat), 35
insanbilim (antropologie), 293
Kavram Dizini 343

intichiuma, 142, 268-270


ile (operateur), (Matematikte, srekli d orusal dntrc), 43, 45, 1 1 8,
130, 164, 172, 1 86, 1 87, 200, 203, 235
izge, izgeleme (code, codage) (Bildiri oluturmay ve bildiriyi yorumlamay
salayan simge ve kurallar dizgesi], 1 03, 1 18, 123, 133, 141, 149, 163,
173, 174, 176, 1 81, 185, 209, 264, 302, 303, 3 1 1
izlek (theme), 36, 78, 95, 1 1 7, 1 33, 148, 177
izlenimcilik (impressionnisme), 54, 55

kaleidoskop (kaleidoscope), 62
kapsamlama (synecdoque) [Bir szc kapsamn genileterek, ya da da
raltarak bir baka szck yerine kullanma], 242
kast (caste), 1 39-194, 198
kavram, kavramsallatrma (coricept, conceptualisation), 25-27, 43, 44, 1 22,
1 35, 148, 149, 163-1 65, 171-194, 224-226
kesim (section), 1 92, 205
kstlama (prohibition), 1 07, 1 08, 1 09, 1 1 1, 1 1 4, 1 24, 125, 126, 127, 1 28, 1 30-
. 1 1 1 1 1 1 1 n n n n7
kiplik (modalite), 254
kokular (parfums), 38
kpek adlar, 204, 205, 242-249, 254
krban (sacrifice), 265-270
k adlar, 238, 239, 241, 251
krg, kurgulama, kurgusal (speculation, speculatif), 4 1 , 42, 45, 57, 68, 92, 95,
97, 98, 1 03, 1 1 2, 1 1 7, 143, 146, 171, 1 76, 193, 200, 262

nedenli, nedenlilik (motive, motivation), 1 89, 1 91, 1 93, 194


neolitik (neolithique), 39-41, 209, 312
nicem (quanta), ("Planck deimezi ile kendi sklnn arpmna eit b
yklkte, daha blnemeyen erke nicelii"}, 255
nfus (demographie), 94-97, 141, 142, 273, 275, 276

olay (evenement) [Levi-Strauss iin olay yapnn kendisi deil, belirimi


dir), 46, 47, 50, 51, 52, 54, 57, 62, 95, 99, 1 64, 274, 283, 300
olguculuk (positivisme), 262, 312
olumsal, olumsallk (contingent, contingence) (Zorunlu da, olanaksz da ol-
344 Yaban Dnce

mayan, gereklemesi bir zorunluluun sonucu olmayan], 46, 51, 52,


53, 54, 57, 62, 91, 98, 1 22, 189, 191, 284, 285, 298, 299
ortak bilinalt (inconscient collectif), 90
oymak (elan}, 82, 83, 85, 92-96, 109, 1 1 6, 127, 128, 1 34, 141-152, 176, 177, 178,
180, 182, 186, 190, 203, 206, 209-212, 217, 220, 222, 223, 265, 271, 272
oyun Qeu),

bek (groupe), 95, 1 07, 108, 1 12, 1 16, 121, 128, 131, 1 42, 1 43, 145-147, 151,
154, 159, 165, 166, 177, 1 80, 181, 205, 211, 217, 230, 256, 260, 268, 269,
274, 308
lm, 55, 56, 83, 1 04-1 08, 1 1 1, 179, 180, 193, 213-21 6, 220, 221, 224, 229-237,
251, 278-285
nbili (divination), 104-125
rgencilik (organicisme), 206
rneke (modele) {Belirli sreleri aklamak iin oluturulan mantksal ya
p), 48, 49, 52, 53, 63, 1 35, 149, 150, 153, 154, 162, 163, 1 72, 185, 1 88, 200,
211 , 214, 215, 225, 255, 275, 278
zelletirme (particularisation}, 197-226

praxis, 148, 1 52, 1 63, 1 64, 295, 296, 307, 308

renkler, 89-91
rulzmleyim (psychanalyse}, 21 2-215

sa ve sol, 1 79, 180


sanat (art), 47-55, 261
saybilim (numerologie), 179
saymaca, 189, 191, 192, 1 94, 197, 200, 214, 221, 255
saymaca/k (arbitraire), 189, 191, 192, 1 94, 197, 200, 214, 221, 255
sesler (sonorites), 90
sessizlik (silence), 90
sr adlar, 242-251, 253
snflandrc (classificateur), 178, 185, 199, 206, 231
Kavram Dizini 345

snflandrm (taxinomie), 35, 38, 64, 72, 81, 1 73, 1 76, 1 88, 239, 273
snflandrma (classification) 1 6, 65-99, 1 03, 1 32, 1 35, 1 62, 1 71 - 1 74, 1 76, 1 86,
1 9 1 , 1 93, 1 98-205, 208, 2 1 2, 224, 226, 235, 236, 254, 260, 262, 265, 269,
270, 275, 285, 289, 3 1 1
soyutlama (abstraction), 25- 27, 88, 1 71 , 1 94, 259, 262, 300, 309, 3 1 1 , 3 1 2
sylem (d iscours), 25-47, 1 72, 1 85, 240, 244, 249, 270, 296
sylen, sylense/ (mythe, mythique), 1 5, 1 6, 4 1 , 42, 44, 46, 51, 61, 72, 77-79,
88, 93, 1 14, 1 1 8, 1 20, 122, 1 30, 1 51 , 1 64, 1 7 1 , 1 72, 1 85, 1 90, 202, 237, 240,
260, 265, 270,273, 277, 280, 285, 298, 299
sylenbilim (mythologie), 78, 1 1 4, 1 30, 1 3 1 , 275
sylence, sylencesel (!egende, legendaire), 93, 1 84, 271
sz (parole) (Dilin bireysel kullanm), 243, 244
szlk (lexi que), 1 76, 1 85, 1 88-1 94, 273, 274
sungu (offrande), 69, 89, 106
sredizin (chronologie), 1 07, 302
srekli, sreksiz (conti nu, discontinu), 1 76, 237, 240, 256, 265-267, 270, 274,
277, 280, 300, 301 , 306

tabu (tabou), 1 06, 1 26-1 28, 200, 243, 251 , 308


tapk, tapmna (cul te), il 1, 1 1 3, 1 26, 1 28, 1 30, 1 50, 1 64, 1 66
tarn (agriculture), 78, 97-99, 1 41 , 142
tarih, tarihsellik (histoire, historici te), 1 6, 61, 1 03, 1 90-1 92, 197, 223, 261 , 265,
272-285, 289, 3 1 1
tatlar (saveurs), 37, 38
tezge (catalyseur), 66
totem, totemsel (totem, totemique), totemcilik (totemisme), 82, 85-89, 1 03-1 06,
109-1 1 6, 1 18, 1 1 9, 1 24-1 28, 1 30-1 39, 1 67, 1 98-205, 210-2 1 3, 21 7, 219, 222,
239, 255, 259, 260, 266, 268, 269, 270, 272, 276-278, 282, 285, 3 1 1
trem (rite, rituel), 36, 37, 40, 41, 55-57, 66, 72, 73, 75-77, 80, 90, 93, 1 1 1 , 1 1 3,
114, 1 1 5, 1 18, 1 22, 1 33, 1 39, 1 47, 171, 1 76, 1 77, 1 82, 1 83, 1 88, 202, 207,
2 1 9, 225, 251, 262, 263, 266, 267, 268, 273, 276, 278, 279, 307, 308
tiir (espece), 1 45, 1 47, 152, 1 61 , 1 63, 1 71 , 1 94, 1 99, 200, 206, 2 1 1, 2 1 3, 221,
238, 240, 254, 261, 265, 268, 269, 270, 273
trm (emanation), 1 84

styaplar (su perstructures), 1 47, 1 64, 1 65, 254, 255, 297


346 Yaban Dnce

vagina dentata, 133

yamyamlk (cannibalisme), 1 06, 1 32, 301


yap (structure), 13, 37, 44, 46, 47, 50, 53-55, 57, 78, 91-95, 99, 1 09, 1 1 0, 1 1 2,
1 45, 152, 1 59, 1 61, 1 62, 1 64, 1 82, 1 90, 1 92, 1 94, 1 97, 1 99, 202, 206, 235,
236, 254, 259, 269, 272, 274, 275
yaptaklk (bricolage), 42, 61, 185
yar (moitie), 1 09, 1 10, 1 13, 1 14, 1 1 5, 1 1 8, 120, 143, 144, 1 45, 147, 1 77- 1 80,
1 9 1 - 1 93, 207, 211, 217

zamansallk (temporalite),98, 301

You might also like