You are on page 1of 23

Mübadele:

Ortak ac›,
farkl› sözcükler
S A Y I 3 • O C A K 2 0 0 9 • A G O S G A Z E T E S ‹ N ‹ N Ü C R E T S ‹ Z E K ‹ D ‹ R
4 5
Çeviren Yasad›fl› bir aflk bu:
Hollandal› “Özgürlük savaflan›n” diyor editörden
Türkçeden John Berger
Hollandacaya çeviriler A’dan X’e: John Berger
yapan Hanneke van
der Heijden’la söylefli
Taraf›ndan Kurtar›lm›fl
Mektuplar
O cak 1923’te, Türkiye ile Yunanistan aras›nda, ulusla-
raras› düzeyde tan›nan ilk zorunlu nüfus de¤iflimi an-
laflmas› olma niteli¤i tafl›yan bir sözleflme ve protokol imza-
lanm›flt›. Her iki devlet için de, ulus infla etme sürecinin en
ASLI B‹ÇEN BÜLENT KALE önemli dönüm noktalar›ndan biri olan ve büyük bir insan-
l›k dram›yla sonuçlanan bu anlaflman›n y›ldönümünde,
Agos Kitap/Kirk’in üçüncü say›s› için, ‘Mübadele’ kitaplar›-
6-7 8
Cudi’nin ete¤inde bir köy vard›... ‘Analar’, ‘yoldafllar’ na iliflkin bir dosya haz›rlad›k.
‹smail Keskin, bu dosya için kaleme ald›¤›, Türkçe ve
ve ‘tanr›çalar’›n Yunancadaki Mübadele literatürüne iliflkin yaz›s›nda,
August Thiry kimlik mücadelesi 1923’te imzalanan sözleflmenin öncesinde ve sonras›nda ya-
flanan zorunlu göçlerin, bu iki dilin sözcükleri ve edebiya-
Mechelen aan de Tigris
Handan Ça¤layan’la t›ndaki ifadelerine odaklan›yor. Amed Gökçen ise, Türki-
[Dicle’deki Mechelen]
söylefli ye’de ancak son y›llarda tart›fl›lmaya bafllayan bu konuda,
Türkiye’de son üç sene içinde yay›mlanm›fl olan araflt›rma
BEL‹NDA MUMCU FUNDA TOSUN ve inceleme kitaplar›n› de¤erlendiriyor.
Bu say›da yer verdi¤imiz bir di¤er yaz›da, Belinda Mum-
cu, bir baflka zorunlu göçün ma¤durlar›n›n, Cudi Da¤›’n›n
10 - 11 - 12 - 13 DOSYA : K‹TAPLARDA TÜRK-YUNAN NÜFUS MÜBADELES‹ eteklerindeki Süryani köyü Hasanna’n›n sakinlerinin, kö-
yün 1990’da devlet taraf›ndan boflalt›lmas›n›n ard›ndan
Belçika’da “yeni bir Hassana” kurmalar›n›n hikâyesinin an-
Göçmek / göç-ür-ül-mek lat›ld›¤› Dicle’deki Mechelen adl› kitab› ele al›yor. Mumcu,
yaz›s›nda, Asuri’, ‘Süryani’, ‘Keldani’, ‘Nasturi’, ‘Melkit’,
‘Maruni’ gibi kimlik kategorilerinin iflaret etti¤i dinsel ve
etnik ayr›mlara ve geçiflliliklere, ve Türkçede bu konuda ya-
Türkçe ve Yunanca Mübadele edebiyat›
y›mlanm›fl çeflitli kitaplara da de¤iniyor.
‹SMA‹L KESK‹N Agos Kitap/Kirk’in bu say›s›nda üç söylefli yer al›yor.
Türkçeden Hollandacaya edebiyat çevirileri yapan ve geçti-
¤imiz ay, 2008 Hollanda Edebiyat Fonu Çeviri Ödülü’nü
Mübadele: Mübadele komplosuna alan Hanneke van der Heijden’la, çevirmen ve yazar Asl›
Biçen konufltu. Analar, Yoldafllar, Tanr›çalar adl› kitab›yla
Kurgulanan millet için göç tarafs›z ve insanc›l PEN Duygu Asena Ödülü’ne lay›k görülen Handan Ça¤la-
yan’la, kad›nlar›n Kürt hareketi içindeki yeri üzerine ko-
Türkçede Mübadele kitaplar› bir yaklafl›m nufltuk. Fransa’da, otuz senedir, titiz bir yay›nc›l›k anlay›-
fl›yla, Ermeni edebiyat›n›n seçkin örneklerini Frans›zcaya
AMED GÖKÇEN
kazand›ran Paranthèses Yay›nevi’nin kurucular›ndan ve
Bruce Clark
editörlerinden Varoujan Arzoumanian’la yapt›¤›m›z görüfl-
‹ki Kere Yabanc› me, diasporada Ermeni edebiyat›, tarihi ve kültürü üzerine
kitaplar yay›mlayan yay›nc›larla yapaca¤›m›z bir dizi söyle-
flinin ilkini oluflturuyor.
BAHAR MUCUK DEM‹RTAfi
Bu say›da, ayr›ca, son iki ay içinde yay›mlanan üç roma-
na iliflkin tan›t›m-de¤erlendirme yaz›lar› bulunuyor. Bülent
Kale, John Berger’in “bir aflk›n, direniflin, ve firar›n” hikâ-
yesini anlatt›¤› A’dan X’e adl› roman›n› de¤erlendiriyor.
14 15 Ohannes K›l›çda¤›’n›n, Ahmet Yel’in Rüzgâr Ekenler’ini
Marsilya’dan Ermeni edebiyat›na Ah flu kötüler olmasayd›! elefltirel bir okumaya tabi tuttu¤u yaz›s›, son günlerde Tür-
kiye’nin gündemini bir kez daha kaplayan 1915 tart›flmala-
aç›lan parantez r›na katk› sa¤layabilecek ipuçlar› bar›nd›r›yor. Sait Çetino¤-
lu ise, 1915 trajedisini foto¤raflar›yla belgeleyen Armin T.
Editions Parenthèses’in kurucular›ndan Hakan Yel Wegner’in Çanakkale Kedileri adl› kitab›n›, çarp›c› al›nt›lar-
Varoujan Arzoumanian’la söylefli Rüzgâr Ekenler la tan›t›yor.
Çocuk sayfas›nda, çeflitli kitap tan›t›mlar›n›n yan› s›ra,
iki çocuk yazar›m›z›n, ‘büyükler’in bir türlü anlamad›¤›
TAMAR NALCI - S‹B‹L ÇEKMEN OHANNES KILIÇDA⁄I
meselelerle ilgili, ayd›nlat›c› yaz›lar›n› bulacaks›n›z.
***
Yaflar Kemal, geçti¤imiz ay, 2008 Y›l› Cumhurbaflkanl›-
20 - 21 ERMEN‹CE ¤› Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü ald›¤› törende yapt›¤›
16
Türkiye’de konuflmada, Türkiye’nin çokkültürlü bir ülke oldu¤unu
vurgularken “Anadolu’da yaflayan her halk, kendi anadilini
Ermeni Edebiyat› kullanacak, kendi anadilinde e¤itim görecek, kitaplar yaza-
• ‘Adontz’dan Pakraduniler cak, filmler çekecek” demifl, hiçbir zaman karamsar olmad›-
¤›n› ve hâlâ sonsuz düfller kurdu¤unu söylemiflti.
60’l› y›llar›n kalemleri • ‘Karanl›¤›n Yal›mlar›’ 2009’un, Yaflar Kemal’in düfllerinin hayat bulaca¤› bir
y›l olmas›n› diliyoruz.
GARB‹S HORASANCIYAN • ‘Ay-ay mama’ Altu¤ Y›lmaz
altug@agos.com.tr

‹ M T ‹ Y A Z S A H ‹ B ‹ A G O S Y a y › n c › l › k B a s › m H i z m e t l e r i S A N . v e T ‹ C . L T D . fi T ‹ . A D I N A Rahil Dink KURUCU • Hrant Dink


• SORUMLU YAZI ‹fiLER‹ MÜDÜRÜ Aris Nalc› • K‹TAP EK‹ ED‹TÖRÜ Altu¤ Y›lmaz • REKLAM SORUMLUSU Linda Karin Özsu
reklam@agos.com.tr • Y Ö N E T ‹ M Y E R ‹ Halaskargazi Caddesi Sebat Apt. No 74 (Eski No 192), Kat 1, Daire 2
Osmanbey 34371 ‹stanbul • Tel: (212) 296 23 64 - 231 56 94 - 219 50 82 Fax: (212) 247 55 19 •
H T T P w w w . a g o s . c o m . t r • e - p o s t a : agos@agos.com.tr • B A S K I Star Matbaac›l›k A.fi. ‹nönü Cad. B a s › n e k s p r e s y o l u
Star Sok. No:2 ‹kitelli 34303 ‹ST. Tel: (212) 629 08 12 • YAYIN TÜRÜ Ayl›k Yayg›n Süreli Yay›n
Çeviren Hollandal›
¤undan, Türkçe bana hiç öyle gelmiyor as-
T ürkçeden Hollandacaya edebiyat çevi-
rileri yapan Hanneke van der Heijden,
Hollanda’da, Hollanda Edebiyat Fonu
l›nda. Ama, Türkçe daha yayg›n bir dil olsa
da, dilbilimsel çal›flmalarda eksiklikler var.
(Fonds voor de Letteren) 2008 y›l› çeviri En büyük zorluk, sözlük s›k›nt›s›. Genifl
ödülüne lay›k görüldü. Van der Heijden’la kapsaml› bir Türkçe sözlük bulmak zor. ‹yi
ASLI B‹ÇEN
ödül ve çevirmenlik deneyimi üzerine söy- bir Türkçe-Hollandaca sözlük de yok.
lefltik. Türkçe-‹ngilizce ya da Türkçe-Almanca
sözlüklerden yararlan›yorum en çok. Ge-
• Hollanda’da ald›¤›n ‘Y›l›n Çevirmeni
rekti¤inde Almanca-Hollandaca veya ‹ngi-
Ödülü’nden bahseder misin?
lizce-Hollandaca sözlü¤e de bak›yorum;
Asl›nda iki çeviri ödülü var. Biri, ‹ngiliz-
kula¤›m› tersten gösteriyorum yani...
ce, Frans›zca gibi çok bilinen dillerden, di-
Bir baflka zorluk ise, Hollanda’da, çeviri-
¤eri de Türkçe gibi az bilinen dillerden çe-
yi Türkçe metinle karfl›laflt›rarak gözden ge-
viri yapanlara veriliyor. Ödülü, Benim Ad›m
çirecek editör bulamamak. Bu, yay›nevinin
K›rm›z›, Kar, Aflk-› Memnu, Bit Palas ve
editörlü¤e verdi¤i önemle de alakal›. ‹yi, ti-
Türk Edebiyat›ndan Öyküler Antolojisi’ni
tiz bir editör, Türkçe bilmese de önemli
birlikte çevirdi¤imiz Margreet Dorleijn’la
katk›larda bulunabilir. Aflk-› Memnu çeviri-
paylaflt›k. Sadece çeviriler için de¤il, Türki-
sinde böyle bir editörle çal›flma f›rsat› bul-
ye edebiyat›n› tan›tmak için yapt›¤›m›z ça-
dum.
l›flmalardan dolay› da ald›k bu ödülü.
• Aflk-› Memnu çevirisi ne kadar sürdü?
• Bu çal›flmalar neler?
Ortak çal›flma nas›ld›?
Çeflitli yaz›lar yay›mlad›k, baz› dergilerin
Araya baflka bir kitap girdi¤i için bu ki-
Türkiye edebiyat› özel say›lar›na katk›lar›-
m›z oldu. Seçkisini ve çevirisini yapt›¤›m›z tab›n çevirisi uzad› ama 4-5 ay sürmüfltür
öykü antolojisi için, Türkiye’de öykünün herhalde. Kitab› bölüflmüfltük. Bir bölüm
tarihçesini inceleyen bir sonsöz yazd›k. ben yap›yordum, bir bölüm Margreet. Ge-
Hollanda’da bir vakf›n Türkçe ve Hollan- nelde öyle çal›fl›r›z zaten; birbirimizin yap-
daca aras›nda edebiyat çevirisi yapmak iste- t›¤› bölümleri titizlikle okuyup düzeltiriz,
yenler için düzenledi¤i atölyeleri yönettik. tekrar okuruz, ve bunu her fley oturana ka-
Bu tür bir rehberlik çal›flmas›, bir çevirmen dar tekrarlar›z. Çeviride tekrarlanan terim-
aday›yla birlikte tüm bir kitab›n çevirisine leri ya da özel isimleri, baz› s›fatlar› uyumlu
odaklan›larak da yap›labiliyor. Mesela ben hale getirmek için bir nevi sözlükçe olufltu-
Hanneke van der Heijden Foto¤raf • Sarkis Güreh
en son, Perihan Ma¤den’in Haberci Çocuk ruruz. Bir ara, Orhan Pamuk’un kitaplar›n-
Cinayetleri’ni çeviren bir arkadafla dan›fl- du. Ama ondan önce de, Türkiye’nin AB’ye gibi dururken, bazen çaresizli¤e kap›l›yo- da çok geçen kelimelerden, kendime küçük
manl›k yapt›m. Türkiye edebiyat›ndan çe- girme çabalar›n›n ve kültürel olarak daha rum. Sonra bir fleyler de¤ifltirmeye bafll›yor- bir Orhan Pamuk sözlü¤ü oluflturmay› dü-
viriler yay›mlamak isteyen yay›nevlerine da- çok tan›nmaya bafllamas›n›n etkisi görülme- sun, bir sözcü¤ün yerine baflka bir ifade ko- flünmüfltüm. Hem bundan sonraki çevirile-
n›flmanl›k hizmeti de veriyoruz. Bunun d›- ye bafllam›flt›. Türkiye’deki edebiyat da de- yuyorsun, iki sözcü¤ün yerini veya bir fiilin rime faydal› olabilece¤i, hem de bir yazar›n
fl›nda, Türkiye edebiyat›n› tan›tmay› hedef- ¤ifliyordu. 70’lerde Türkiye’de popüler olan kipini de¤ifltiriyorsun, ve cümle çok farkl› ve kitaplar›n›n portresini, kulland›¤› söz-
leyen Umut Vakf›’nda gönüllü olarak çal›fl- ama Hollandal› okurlar›n pek tutmad›¤› bir ça¤r›fl›m, etki kazan›yor. Bir bak›yorsun, cüklerle çizme fikri hofluma gitti¤i için.
t›m; Hollanda’ya yazarlar getirdik; ç›kard›- toplumsal gerçekçilik, yerini, Hollanda o odun gibi, kopuk kopuk cümleler bir me- • Hollanda’da Türkiye edebiyat› oku-
¤›m›z dergide editörlük yapt›m. okuruna da yak›n olan ak›mlara b›rakt›. tin olmufl. Sihirli bir fley. Ama ikinci dilini nuyor mu?
Hollandacaya, tek bafl›ma çevirdi¤im ki- Türkiye eskiden sadece Hollanda’daki göç- çok sonradan ö¤renen bir çevirmen için, ay- Henüz çok fazla yazar çevrilmedi¤i için,
taplar da var: Orhan Pamuk’un ‹stanbul: menlerin anavatan› gibi görülürken, flimdi, r›nt›lar›n bu müthifl etkisi, ayn› zamanda Türkçeden yap›lan çevirilerin nas›l alg›lan-
Hat›ralar ve fiehir, Babam›n Bavulu ve Öte- kendine has kültürü olan bir ülke olarak al- çok da ürkütücü. d›¤›n› kestirmek zor. Orhan Pamuk çok
ki Renkler adl› kitaplar›. g›lan›yor. Athenaeum-Polak & van Gennep Ben de, bütün meslektafllar›m gibi, saat- okunuyor ve seviliyor. Perihan Ma¤den’in
• Bundan sonra çevirmeyi düflündü¤ün Yay›nevi’nin, Türk klasiklerinden pek çok lerce bilgisayar karfl›s›nda oturuyorum. kitab›, bir ilk roman olarak çok be¤enildi.
kitaplar var m›? kitap basmay› planlamas› buna bir örnektir. Uzun saatler tüm dikkatini bir metne ver- Aflk-› Memnu da bekledi¤imden fazla ilgi
fiu anda Tanp›nar’›n Saatleri Ayarlama • Edebiyat çevirmenli¤inden memnun mek, insan› gündelik hayattan koparan bir gördü; hakk›nda befl yaz› ç›kt›, hatta biri,
Enstitüsü’nü çeviriyorum. Aflk-› Memnu çe- musun? durum. Bu hareketsizlik, çok yo¤un çal›fl- bir gazetenin kitap ekinin manfletinde yer
virimizi basan yay›nevi, O¤uz Atay’›n Tutu- Memnunum. Sevdi¤im iki dilin en ince mam gereken dönemlerde beni s›kar. Ara ald›. “Türkiye’de, 20. yüzy›l›n bafl›nda, bi-
namayanlar adl› roman›n› da çok be¤endi. ayr›nt›lar›yla u¤raflmak hofluma gidiyor. s›ra, novella, oyun ve fliir türü, daha k›sa zim edebiyat›m›za bu kadar uygun düflen
Tanp›nar’dan sonra onu çevirmeye bafllaya- Nüanslar› kavramak, ifade zenginlikleri ve fleyler de çevirmek istiyorum. bir kitap yaz›lm›fl” diye, çok flafl›rd› herkes.
ca¤›z. Bu, uzun zamand›r çevirmek istedi- darl›klar›n›n fark›na varmak, beni hâlâ hay- • Türkiye’de olmak mesleki aç›dan fay- Türkiye edebiyat›na ilgi, yay›nc›lar›n ‹ngiliz
¤im bir kitapt›. rete düflüren, heyecanland›ran, s›k›nt›ya so- dal› oluyor mu? ve Amerikan edebiyat›ndan b›kmas›yla art-
• Türkçeden yap›lan çevirilere talep var kan ve çok da güldüren bir fley. Türkçe me- Oluyor tabii. Etrafta herkes Türkçe ko- m›flt›. Dünyan›n baflka yerlerine yöneliyor,
m› Hollanda’da? tindeki bir fleyin uygun karfl›l›¤›n› ararken, nufltu¤u için yeni fleyler, mesela deyimler, yeni edebiyatlar keflfediyorlar. Fakat bu ke-
Son zamanlarda epey bir merak var. Ya- Hollandacan›n bana o çok tan›d›k gelen yü- ya da bildi¤im ifadelerin farkl› ça¤r›fl›mlar›- flif merak› kitap dünyas›n›n her sektöründe
y›nc›lar da, okurlar da ilgileniyor. 1937’de, zeyinin alt›nda uzayan hacme inmek hoflu- n› ö¤renme imkân› buluyorum. Türkçe ayn› flekilde yaflanm›yor. Örne¤in, Türkiye
Sinekli Bakkal çevrilmifl Hollandacaya; Ha- ma gidiyor. Hep kulland›¤›m›z sözcüklerin edebiyat› daha yak›ndan takip edebiliyo- edebiyat›n› tan›tmak için bir festival düzen-
lide Edib’in roman› ‹ngilizce yazm›fl olma- alt›nda ne kadar genifl bir ifade çeflitlili¤inin rum. Burada beni en memnun eden fleyler- lendi¤inde, hep ayn› yazarlar davet ediliyor.
s›n›n da etkisi var bunda tabii. Bir y›l sonra var oldu¤unu görüyor, farkl› sözcükler ara-
den biri de, Hollanda’ya nazaran daha fazla • Agos için gönüllü olarak Türkçeden
Yakup Kadri’nin roman› Ankara ç›km›fl. s›ndaki ba¤lar›n fark›na var›yorsun. fiimdi,
çevirmen tan›yor olmak. Üyesi oldu¤um ‹ngilizceye çeviriler yapt›n. Bu nas›l
Ard›ndan, 60’l› y›llarda Yaflar Kemal’den Osmanl›ca ö¤renirken benzer bir fleyi yafl›-
ÇEVB‹R sayesinde pek çok meslektafl›mla bir deneyimdi?
bir-iki roman bas›lana kadar, uzun bir bofl- yorum. Kula¤›na s›k çal›nan sözcükler ara-
tan›flma ve çeflitli etkinliklerde birlikte olma Çok güzel bir deneyimdi ama maalesef
luk olmufl. 60’l› y›llar›n sonundan itibaren, s›ndaki iliflkileri, tarih boyunca u¤rad›klar›
flans›na sahibim. Ama iflin ikinci bir yönü internette haberlerin ‹ngilizce çevirisinin
Türkiye’den Hollanda’ya iflçi olarak giden- anlam kaymalar›n›, yüklenen ça¤r›fl›mlar›
de var: Hollandacan›n da içinde yaflamam, yay›mlanmas›ndan vazgeçildi. Ben bu kara-
lerle birlikte, özellikle köy hayat›n› ve Tür- ö¤renmek zihnimi aç›yor. Ama edebiyat çe-
oradaki de¤iflimleri de takip etmem gereki- r› do¤ru bulmuyorum, bence internette çe-
kiye’nin siyasi durumunu anlatan kitaplara virisi, tek tek sözcüklerin karfl›l›¤›n› bul-
yor. Bundan biraz mahrum kal›yorum. ‹ki virilerin bulunmas› önemli. S›rf Hollan-
ilgi artt›. Türkçe kitaplar genelde ‹ngilizce makla olmaz tabii. Her metnin kendine öz-
gü bir ses tonu, bir ritmi de var. Onu yaka- dille birden iç içe olmak zor… da’ya bak›ld›¤›nda bile, okurlarda bir ilgi ol-
ve Almanca çevirileri üzerinden tercüme
ediliyordu. Son y›llarda ilgi yeniden artt› ve lamak, sözcüklerin karfl›l›¤›n› bulmaktan • Fazla bilinmeyen bir dilden çeviri yap- du¤u görülüyor. Belki daha genifl çapta du-
bu kez farkl› kitaplara kaymaya bafllad›. Or- çok daha zor, bir o kadar da keyifli. Bir çe- man›n zorluklar› neler? yurmakta fayda vard›. Keflke bu ‹ngilizce
han Pamuk’un Nobel’i almas› çok etkili ol- virinin ilk tasla¤›nda birçok cümle ‘odun’ Hollandaca bilenler çok daha az oldu- sayfalar› imece usulüyle yaflatabilsek…

AGOS kitap 4 ocak 2009


Yasad›fl› bir aflk bu:
“Özgürlük savaflan›n” diyor
BÜLENT KALE

Xavier’nin A’ida’ya gönderdi¤i mektuplar bütün halklar›n ayn› adaletsiz sisteme ma- hikâyesi olarak kal›r. Bu haliyle de güzeldir
John Berger
ortada yoktur. Xavier yaln›zca A’ida’n›n ruz kald›¤›n›n, sisteme karfl› ayn› mücade- hikâye; bize, kültürümüze, Ortado¤u’ya
A’dan X’e: John Berger Taraf›ndan
mektuplar›n›n arkas›na düfltü¤ü notlarla leyi verdi¤inin ay›rd›na var›r, kalabal›klafl›- daha yak›nd›r, ancak eksiktir. ‹nsancad›r
Kurtar›lm›fl Mektuplar
görünür. J.B., sunufl yaz›s›nda, gönderi- r›z. Her fleyi bir yana b›rak›r, ilk gerçekli- ama devrimci de¤ildir, ‘klifle’ olarak nite-
çev. Asl› Biçen
len ve gönderilmeyen mektuplar›n eline ¤in, hikâyenin pefline düfleriz. lenmeye pek müsaittir. Üstelik, John Ber-
Metis Yay›nlar›, Ekim 2008, 192 s.
nas›l geçti¤ini aç›klayamayaca¤›n› söyler, Okura çok fazla yer vard›r, A’dan X’e ger’›n emeklerine haks›zl›k olur böylesi bir
A’ida’n›n mektuplar›nda baz› flifreli me- yaz›lan mektuplardan oluflan romanda. okuma.
sajlar›n olabilece¤ini ima eder ve sanki ya- Okur, kurgunun ana bileflenlerinden biri- Farkl› bir okuma daha vard›r – okurun
flad›klar›n› vurgulamak ister gibi, Xavier dir. Okurun hayal gücü, özgürlük tasav- oyunlar› keflfedip kat›ld›¤›, belki daha zah-
ve A’ida’n›n “gölgelerine” selam eder. vuru nereye kadarsa, roman da oraya ka- metli ama çok daha keyifli bir okuma. Da-
A’ida’n›n mektuplar› Xavier’ye yaz›lm›flt›r dard›r. Okurdan boflluklar› dolduracak ha dikkatli, özgürlükten, hayat›n içinde bu-
ama cezaevi idaresi taraf›ndan da okun- hayal gücünü, azmi ve cesareti talep eder luflmaktan vazgeçmeyen bir okumad›r bu:
maktad›r; J.B. de her fleyi anlatamaz, çün- Berger. Eksiltili bir romand›r çünkü bu; A’ida bir devrimcidir; hayat›n içindedir an-
kü hikâye daha s›cakt›r; Xavier, A’ida ya bir mektuplaflman›n tek taraf›n› sunar bi- cak sevdi¤i adam hayat›n d›fl›na at›lm›flt›r
da örgütlü dostlar zarar görebilir... Dola- ze Berger, ve zor olan› seçer: A’ida’n›n, ve onun bak›fl aç›s›na göre, hayat›n içinde
y›s›yla, hem sunuflta hem de A’ida’n›n yani kad›n karakterin kaleme ald›¤› mek- yeniden buluflmaktan baflka ç›kar yol yok-
mektuplar›nda söylenen fleylerin do¤ru tuplar› aktar›r okura. Kurgu zekâ dolu- tur. “Sana EVET diyorum, sürdürdü¤ü-
olmama yahut baflka anlamlara gelme ih- dur. Mektuplar, maharetini sergiler usta müz hayata HAYIR” diye yazar son mek-
timali hep vard›r. Kurguya kat›lan J.B., yazar›n. Her fley bu mektuplardad›r. Aflk tuplar›ndan birinde. Bir Xavier dikkatiyle
bir flekilde, yukar›daki soru iflaretlerini ›s- A’ida’n›n, âfl›k kad›n›n lirik üslubundan okumal› A’dan X’e’yi. Böyle okunursa, kita-
kartaya ç›kar›r ve yazar John Berger’›n eli- saç›l›r; direnifl, gündelik hayat tasvirlerin- b›n bize ad›m ad›m bir firar hikâyesi anlat-
ni rahatlat›r. deki gerçeklikten al›r memba›n›; firar, t›¤› fark edilebilir; A’ida’n›n gerçek ismi-
“… ‹lk gerçeklik hikâyedir. Tamircilik mektuplardaki belli belirsiz flifrelerde giz- nin ‹rene oldu¤u, Xavier’yle 7 y›la yak›n
bana bunu ö¤retti” yazar ilk mektup toma- lidir. “[F]aydas›z kelimeler aras›nda be- bir süredir görüflemedikleri gibi detaylar
r›n›n üzerinde, ve bizi bir fleye haz›rlar. Su- nim gördü¤ümü sen de göreceksin” der ö¤renilebilir. ‹flte o zaman, kitap, tam da
nufl, bize yeri ve zaman› bir yana b›rakma- A’ida, ilk mektuplar›ndan birinde. Berger’in istedi¤i gibi, okuru heyecanland›-
m›z› söylemiflti. A’ida’n›n mektuplar› ve E¤er yaln›zca bir aflk hikâyesi gibi oku- ran, yüksek bir tempo kazan›r.

T ürkçedeki yanl›fl bir kal›b› k›rarak


bafllayal›m A’dan X’e, John Berger Ta-
raf›ndan Kurtar›lm›fl Mektuplar’dan bah-
Javier’in mektuplar›n arka sayfalar›na düfl-
tü¤ü notlar, bunda ›srar eder, bizi bütün
nursa, arabesk bir tona bürünebilir A’dan
X’e. Erke¤ini çok seven bir kad›n›n, cezae-
Esareti kabul etmeyen, arabeske yüz
vermeyen, böyle bir devrimci okuma,
zamanlar›n, dillerin ve co¤rafyalar›n bir vi yak›nlar›nda bir kasabaya yerleflip, haya- oyunlara çok aç›k olan John Berger’la oy-
setmeye. Cezaevine giren insanlar ‘içeri’ araya getirildi¤i bir atmosfere tafl›rlar. Ai- t›n d›fl›na at›lan sevdi¤ini mektuplarla, ih- nama f›rsat› sunar okura. Onunla kitab›n
düflmezler, ‘d›flar›’ düflerler. Hayat›n özne- da’n›n Xavier’ye ‘ya Nur’ (›fl›¤›m), ‘mi sop- tiyaçlar›n› karfl›lad›¤› paketlerle besle- sayfalar›nda bulufluruz, ama as›l
si olmak isteyen gayretli insanlar, munta- lete’ (nefesim), ‘Kanad›m’, ‘mi guapo’ (ya- mesini, temeli hayat›n sür- önemlisi, kitab›n sonunda-
zaman hayat›n d›fl›na at›l›r ve cezaevine k›fl›kl›m), ‘hayati’ (hayat›m) diye seslenme- prizlerine dayanan bir ki çizimin ötesinde,
kapat›l›rlar. Sistem, hep yapt›¤› gibi bel- si, küçük Sucrat kasabas›nda ya da Suse ce- umuda s›¤›nma- A’ida’n›n bir mek-
den afla¤› vurur; hayata hudutsuz kat›l- zaevinde dünyan›n bütün halklar›n› an›flt›- s›n› anlatan tubunda söyledi¤i
mak isteyen insanlar›n en de¤erli fleylerini ran isimlere sahip bireylerin olmas›, Xavier’nin bir aflk gibi “etraf›ndan,
ellerinden al›r, onlar› hayat›n d›fl›na kapa- mektuplar›n arka- üzerlerinden,
t›r. ‹çeriden d›flar›, kad›ndan erke¤e, s›na düfltü¤ü altlar›ndan
A’dan (tan›d›¤›m›z kifliden) X’e (tan›ma- güncel is- geçmenin
d›¤›m›z kifliye), A’ida’dan Xavier’ye yaz›- tatistiki hep bir yo-
lan bu mektuplar, bize bir hikâye anlat›r- bilgiler, lu bulu-
lar. Kitab›n ‹ngilizce orijinalinin ad› da bizi öyle nan” du-
–okurla yazar› buluflturma anlam›nda, bir yer ol- varlar›n ard›n-
Türkçe ad›ndan daha ifllevsel olan– ‘Mek- mad›¤›, da, “kaçan bir
tuplardan Bir Hikâye’dir. Nas›l bir hikâye öyle in- kufl gibi, incir-
anlat›r bize A’dan X’e? Bir aflk hikâyesi an- sanlar kuflu gibi ba¤›-
lat›r, bir direnifl hikâyesi, ve bir firar… olamaya- ran” Xavier ve
Mektuplarla, küçük notlarla, amatör ca¤› düflün- A’ida’n›n özgürlük
çizimlerle örülü kitapta, kurgusuna yaza- cesine sevk 盤l›klar› aras›nda,
r›n da kat›ld›¤› bir romanla karfl›lafl›r›z. etmez. Tam hayat›n içinde buluflu-
John Berger (J.B.), sunufl yaz›s›nda, hiçbir aksine, tek bir ruz. Benim bir okur
haritada görünmeyen Suse flehrinin art›k dünyam›z ol- olarak naçizane dile-
terk edilmifl olan eski cezaevinde, Xavi- du¤unun alt›n› ¤im, John Berger’la,
er’nin 73 no’lu hücresinde üç tomar mek- çizen, hepimizi ay- Xavier’yle, A’ida’yla
tup buldu¤unu anlat›r. Mektuplar, yak›n- n› kitab›n sayfalar›n- ve birbirimizle bu-
lardaki (yine hiçbir haritada görünmeyen) da buluflturan bu enter- lufltu¤umuz yer
Sucrat’ta yaflayan A’ida taraf›ndan gönde- nasyonal kurguyla, bütün buras› olsun, ve
rilmifltir. J.B., A’ida’n›n göndermekten farkl› renklerine, farkl› koflullar›- tanr› gölgeleri-
imtina etti¤i mektuplara da ulafl›r ama na ra¤men dünyan›n her yerinde, mizi korusun.

ocak 2009 5 AGOS kirk


Cudi’nin ete¤inde bir köy vard›...
BEL‹NDA MUMCU

August Thiry havalanan helikopterlerin yerlefltirildi¤i bir as- luflmufl. Flemenkçe konuflabilen bu melkan,
Mechelen aan de Tigris keri kampa dönüflmüfl. Haliyle, köy de hedef yazara köyünü, Hassana’y› anlatm›fl.
[Dicle’deki Mechelen] noktas› olarak damgalanm›fl. 1989 yaz›nda, Belçikal› yazar›n 1983’te, Viktor
CIMIC (Mechelen) - EPO (Berchem), askerlerle PKK aras›nda ç›kan bir çat›flmada Shklovsky’nin kitab›yla Asurilerin tarihine
Haziran 2001, 238 s. köylüler do¤rudan iki atefl aras›nda kalm›fl. do¤ru bafllad›¤› bu yolculuk, melkanla tan›fl-
Bu çat›flmadan sonra, köyün yar›s› Hassana’y› mas›yla h›z alm›fl. Hassanal›larla görüflmeler
terk etmifl. Köyünü terk etmek istemeyen ya yapan ve 2001 y›l›nda, köyü görmek için
da baflka bir yere gitmek için paras› olmayan Türkiye’ye de gelen Thiry, Hassana’yla ilgili
30 aile ise direnerek köyde kalm›fl. Hassanal›- monografik çal›flmas›na paralel olarak, Asuri
lar›n ifadelerine göre, 1993 Kas›m’›nda, gü- tarihi ile ilgili araflt›rmalara da bafllam›fl.
venlik güçleri, bölgedeki bir afliret a¤as›n›n,
Dicle’den Mechelen’e
Hassana’n›n bir Ermeni köyü oldu¤u ve
PKK’ya yard›m etti¤i yönündeki sözlerini ge- Hassana köyünün göç hikâyesinin benzerleri-
rekçe göstererek köylülere köyü boflaltma em- ni, 1980 sonras›nda, bölgede bulunan di¤er
ri vermifl. Kalan son 30 aile de Tur-Abdin binlerce köy gibi, Nasturi, Keldani, Süryani
bölgesinde, Midyat’ta bulunan Mor Gabriel köyleri de yaflad›. Araflt›rmac› Yakup Bilge, Mor Melki Manast›r›’ndan iki din adam› (1909)
Manast›r›’na s›¤›nm›fl ve oradan Avrupa’ya Geçmiflten Günümüze Süryaniler adl› kitab›n- edip ‹stanbul’a gidiyorlar. Oradan da, ilk uça-
göç etmifl. da, söz konusu dönemde Anadolu’da kalan ¤a binip Belçika’ya kaç›yor ve Mechelen’e
Hassana köyünün bu hikâyesini, Belçika- son H›ristiyan yerleflim yerleri olan 25 köyün yerlefliyorlar.
l› yazar August Thiry’nin Hollandaca olarak boflald›¤›n›/boflalt›ld›¤›n› belirtiyor. Zülküf Thiry, Mechelen’de, ço¤unlu¤u Hassana-
kaleme ald›¤›, 2001’de yay›mlanan (ve K›flanak’›n, 1980 sonras›nda boflalt›lan köyle- l› olmak üzere, Herbul, Bespin, Geznakh
2007’de 4. bask›s› yap›lan) Mechelen Aan de ri konu alan Yitik Köyler adl› kitab›nda Asuri (Ceviza¤ac›) köylerinden ve Kuzeydo¤u Su-
Tigris (Dicle’deki Mechelen) adl› kitab›ndan köyleri yer almasa da, K›flanak’›n anlatt›¤› hi- riye ile Kuzey Irak’tan göç etmifl 300 Asuri,
ö¤reniyoruz. 25 sayfal›k ‹ngilizce bir özeti de kâyelerin içinde, Ermeniler gibi, Asurilerin de Keldani, Süryani aile yaflad›¤›n› yaz›yor.
bas›lm›fl olan kitap, Hassana’y›, Hassana’n›n ruhlar› geziyor. Yazar, örne¤in, Asurilerde, Thiry’nin deyimiyle, art›k Mechelen’de “ye-
tarihini, H›ristiyan bir Asuri köyünün bölge- dik da¤lar›n yamaçlar›nda bir tarla açmayan ni bir Hassana” var.

C udi Da¤›’n› kuzeyine, Dicle Nehri’ni


bat›s›na alan, Türkiye, Irak ve Suriye s›-
n›rlar›n›n kesiflti¤i Silopi’ye yak›n bir Asuri
deki di¤er Müslüman köyler aras›ndaki s›k›fl-
m›fll›¤›n›, köyün bölgedeki çat›flmalarda
genç erkeklere k›z verilmedi¤inin, bölgede hâ-
lâ anlat›ld›¤›n› söylüyor.
Hassana, 1993’te tamam›yla boflalt›lma-
Thiry, Asurilerin Belçika’da yaflad›¤› en
önemli sorunlardan birinin iflsizlik oldu¤unu
ve bunun, yeni göç edenlerin e¤itim duru-
PKK ile TSK ve korucular aras›nda kalmas›-
köyü olan Hassana (Kösreli), 1990’larda ‘gü- n›, köylülerin Avrupa’ya kaç›fl›n› ve Avru- s›ndan çok daha önce göç vermeye bafllam›fl. muyla da ilgili oldu¤unu söylüyor. Thiry,
venlik nedeniyle’ devlet taraf›ndan boflalt›l- pa’daki Hassana’y› anlat›yor. Göçün önemli bir sebebi de, bölgede çok s›k Hassana’da ve bölgedeki di¤er köylerdeki
m›fl. Hassanal›lar, ‘Ferman’ ismiyle hat›rla- Thiry, Asurilerle ilk olarak 1983’te, Rus yaflanan ‘k›z kaç›rma’ olaylar›. Zengil ailesin- okullarda befl s›n›fa tek bir ö¤retmen düfltü-
d›klar› 1915 y›l›na kadar Cudi Da¤›’nda afla- yazar Victor Shklovsky’nin 1923’te, Berlin’de den ‹shak Bey, Hassana’da genç k›zlar›n kaç›- ¤ünü, çocuklar›n, derslere girmeden, bazen
¤› yukar› 38 H›ristiyan köyü oldu¤unu söy- yay›mlanan Sentimental Journey (Duygusal r›lmas›n›n s›k yaflanan bir olay oldu¤unu, bir rüflvetle s›n›f geçti¤ini, Asurilerin anadili
lüyorlar. Ferman’dan sonra ise Cudi’de üç Seyahat) isimli otobiyografisini okurken kar- ama, 1983’te Zengil ailesinden evli bir kad›- olan ‘Sur›th’›n kati suretle yasakland›¤›n› ve
H›ristiyan Asuri köyü kalm›fl: Hassana, Her- fl›laflm›fl. 1917-1918 y›llar› aras›nda Urmi- n›n, komflu bir Kürt köyü olan Gerçulaye’den çocuklar›n bir ‘dilsizlefltirilme’ travmas› yafla-
bul (Aksu) ve Bespin (Görümlü). ‘Ferman’, ye’de olan Shklovsky, 1918’de Asurilerin Ur- gelenler taraf›ndan kaç›r›lmas›n›n, köyde çok d›¤›n› anlat›yor. 1981 y›l›na kadar, Hassa-
daha sonralar›, Ermeniler d›fl›ndaki ‘di¤er miye’den sürgününe tan›kl›k etmifl. 1915’te büyük bir tepki uyand›rd›¤›n› anlat›yor. Has- na’n›n suyu da¤lardaki kuyulardan tafl›n›yor-
H›ristiyanlar›n ‘serbest’ b›rak›lmas›n› buyur- Hakkâri’de maruz kald›klar› sald›r›lardan ka- sana’dan öfkeli, kalabal›k bir grup Gerçulaye mufl; 1981’de, Dünya Kiliseler Birli¤i, Has-
çarak Ruslar›n yard›m›na s›¤›nan ve ‹ran’a köyüne gidiyor ama kaç›r›lan kad›n buluna- sana’ya bir su sisteminin infla edilmesi için
muflsa da, bölgede H›ristiyanlar›n katlin-
yerlefltirilen H›ristiyan Asuriler (Nasturi, Kel- m›yor. Bunun üzerine, ‹shak Bey devlete suç maddi destek sa¤lam›fl, Elektrik ise, 1985’te,
de/sürgününde pek ayr›m gözetilmemifl.
daniler), 1919’da Ruslar›n ‹ran’dan çekilmesi duyurusunda bulunuyor. Suç, devlet otorite- köyün yak›nlar›na kurulan askeri barakalar
Hassanal› Melkan ‹shak, Ferman’da; köyde-
ile yine kaderleri ile bafl bafla kalm›fllar. Bölge- leri taraf›ndan pek ‘duyulmuyor’ ama Gerçu- vesilesi ile gelmifl.
ki iki papaz›n öldürüldü¤ünü, Hassana’n›n
de u¤rad›klar› sald›r›lar, katliamlar ve özellik- layelilerin tepkisini, ‹shak Bey’in o¤lu Melkan Hassana, Ferman’dan sonra hep Türki-
da¤lardaki ma¤aralara yak›n olmas›n›n, köy-
le bu halk›n haf›zas›nda özel bir yeri olan Pat- Bey flu sözlerle anlat›yor: “Sanki bir fetva ve- ye’nin ve bölgenin az›nl›¤›, ötekisi olarak,
lülerin kurtulmas›na yard›mc› oldu¤unu söy- rikleri Mor fiamun’un öldürülmesinin ard›n- rilmifl gibiydi; babam bir gecede Hassanal› ‘gitmek ile kalmak’ aras›nda sal›nm›fl. Fer-
lüyor. Bugüne gördü¤ümüz ise, kalan birkaç dan, Asuri mülteciler, Irak’taki ‹ngiliz birlik- Salman Rüfldü oldu.” Bu olay üzerine, aile- man’dan da önce, 1900’de, Protestan bir
köyün de, Ferman’›n Cumhuriyet’e ve günü- lerine ulaflmak için kafileler halinde yola ç›k- cek, bir y›l önce yapt›rd›klar› evlerini terk misyoner olan E. W. Mac Dowell, köylülerin
müze uzanan sözüne, nefesine karfl› varl›kla- m›fllar. Bu yolculukta binlerce insan yollarda
r›n› sürdüremedikleri. ölmüfl ya da öldürülmüfl. ‹ngilizler, sa¤ kalan-
1970’lerden itibaren, ekonomik sebeplerin lar› kuzey Ba¤dat’taki Bakuba kamp›na yer-
yan› s›ra, bölgede H›ristiyan olarak yaflaman›n lefltirmifller.
güçlüklerinden dolay› uzun y›llar göç vermifl Shklovsky’nin kitab›nda anlatt›¤› Asuri
olan Hassana, 1993’te ölümcül bir darbe ala- mültecilerin yerlerinden edilme flekilleri,
rak Anadolu’nun boflalt›lma, harabelefltirilme Thiry’nin haf›zas›nda yer etmifl. Bu kitab›
tarihindeki yerini alm›fl. Hassana, 80’lerde, okuduktan 15 y›l sonra, 1998’de, Belçika’da
PKK ile Türk Silahl› Kuvvetleri (TSK) ve ko- yerel bir gazetede yay›mlanan, Türkiyeli
rucular aras›ndaki çat›flmalardan do¤rudan et- Asuri mültecilerin çocuklar›n›n Belçika’da
kilenmifl köylerden biri olmufl. Geceleri da¤- ilkokula kabul edilmediklerine ve Asurilerin,
lardan inen PKK militanlar›n›n Hassanal›la- ayr›mc›l›¤a maruz kald›klar› için flikâyetlerde
r›n kap›lar›na dayanmas›, gündüzleri askerle- bulunduklar›na dair bir haber dikkatini çek-
rin silah arama ziyaretleri ve köylüleri PKK’ya mifl. Thiry, bu haberi okuduktan sonra,
yard›m etmekle suçlamalar›yla devam etmifl. Shklovsky’nin kitab›ndan aflina oldu¤u bu
Bu ‘ziyaret’lerle köyde artan huzursuzluk, halk› daha yak›ndan tan›maya karar vermifl.
TSK’n›n köyün girifline karakol kurmas› ile Hikâyenin devam›n› ö¤renmek için, Belçi-
zirveye ulaflm›fl. Köyü koruma gerekçesiyle ka’da, Mechelen kentine henüz yeni gelmifl
kurulan, 40 askerin yerlefltirildi¤i bu karakol, bir Asuri kafilesinin önderlerinden olan bir
daha sonra, Cudi Da¤›’ndaki PKK’l›lara karfl› melkan (Asurilerde köy/afliret lideri) ile bu- Geznakh köyünde bir dü¤ün

AGOS kitap 6 ocak 2009


hepsine Kanada’ya göç etmelerini ve köyü ler, farkl› kiliselere mensup olmalar› nede- sonras›nda Nasturi Kilisesi’nin Türkiye’deki
Kanada’da kurmalar›n› teklif etmifl. Köyün niyle yer yer kendilerini ayr› milletler olarak varl›¤›n›n bitmesi ile Yakubi (Süryani) Kili-
lideri, “Buray› b›rakamay›z. Ölülerimiz bu- görse de, ayn› dil, tarih ve kültürden olan sesi’ne ba¤land›klar›n› söylüyor.
rada. Buras›, bize büyüklerimizden kalm›fl ayn› halk›n farkl› kiliseler etkisiyle bölündü-
Cudi’nin eteklerindeki ‘hayaletler’
bir mirast›r” demifl. Tabii, köy bu tercihin ¤ü görüflü de, büyük bir ço¤unluk taraf›n-
bedelini fazlas›yla ödemifl. Mac Dowell’›n dan paylafl›l›yor. 2001’de köyünü ziyaret etmek isteyen
teklifinden çok önce bafllayan ve bugün hâlâ 19. yüzy›lda bafllayan ulusal Asur hareke- ama Silopi’deki askeri makamlardan izin ala-
devam eden bir korkuyla oradan oraya sü- ti, tek bir ulus olarak, tek bir isim etraf›nda mayan Melkan ‹shak, daha sonra Silopi’deki
rüklenen bu halk, flimdilerde yine Mezopo- birleflmeyi, kiliseler, dil ve bölgeler aras›nda- bölge komutan›n› ikna ederek köyüne git-
tamya’dan, Irak s›n›rlar› içinde kalan ‘ev’le- ki farkl›l›klar› ötelemeyi tam olarak baflara- meyi baflarm›fl. Melkan ‹shak, köyün ‘fan-
rinden ediliyorlar. Ferman’da canlar›n› bu- mam›fl. Bu hareket Nasturileri, Keldanileri, tom’ (hayalet) köye dönüfltü¤ünü, köyde
günkü Irak’a s›¤›narak kurtaranlar, flimdi de Yakubileri (Süryaniler), Süryani Katolikleri, “yaln›z, korkunç canlar›n dolaflt›¤›n›” hisset-
Irak’ta maruz kald›klar› sald›r›lardan, yine hatta Melkitleri ve Lübnan’da yaflayan Ma- ti¤ini söylüyor. Onun bu benzetmesi, köyle-
apar topar kaç›yorlar. runileri de Asur halk›na dahil ediyor. Ama, rin ne flekilde harabeleflti¤ini bilenlerin anla-
bu kimlikler, zaman zaman kendilerini yabilece¤i bir duyguya iflaret ediyor.
Bir zamanlar Mezopotamya’da Hassana, flu anda bir harabe halinde; böl-
Asurlularla ortaklaflt›rsalar da, ayr› kimlik-
Mezopotamya’n›n en eski halklar›ndan Asu- lerle, ayr› birer ‘millet’ / ‘cemaat’ olarak dur- gedeki di¤er binlerce köy gibi yaflad›klar›n›n
rilerin tarihi hakk›nda, Türkçede, resmi ta- 1993’te boflalt›lan ve harabeye dönen Hassana köyü may› tercih ediyorlar. görünece¤i, bilinece¤i, maruz kald›¤› flidde-
rih çizgisi d›fl›nda okunabilecek az say›da ki- Yakubi (Bat› Süryani) Kilisesi (7. yüzy›l- tin bedelinin bir flekilde tazmin edilece¤i, ba-
tap var. Bunlardan biri, “Süryaniler Arami- ta, kapsay›c› bir terim olarak ‘Asur’u kullan- da yaflam›fl olan kilise reformcusu Yakup r›nd›rd›¤› “yaln›z, korkunç canlar›n”, “ruhla-
dir” / “Süryaniler Asurludur” tart›flmalar›na may› seçmifl olsa da, kitapta, s›kl›kla bu te- Baradoyo’nun ismiyle an›lan Yakubiler) ve r›n” huzura kavuflaca¤› günleri bekliyor.
da k›saca de¤inen, Yakup Bilge’nin Geçmifl- rim alt›nda toplanan kiliseler ve diller aras›n- Nasturi Kilisesi’nden (5. yüzy›lda yaflam›fl
ten Günümüze Süryaniler adl› kitab›. Bil- daki farkl›l›klar› ve ortakl›klar› anlat›yor. Patrik Nasturi’nin ismi ile an›lan Nasturi-
Ama kitap, esas olarak, 19. yüzy›lda yaflanan
ge’nin bu çal›flmas›, içeri¤indeki konu bafl-
l›klar›n›n çeflitli¤ine ra¤men, Süryaniler hak- katliam ve sürgünlere odaklan›yor. Yonan’›n
ler) ayr› olarak, Nasturilerin önemli bir k›s-
m›, 17. ve 18. yüzy›lda Katolik misyonerle-
de¤inilen kitaplar:
k›nda detayl› bilgiler vermiyor; ancak, kilise- temel argüman›, II. Dünya Savafl› s›ras›nda- rin etkisiyle Katolikli¤i seçmifl, ve olufltur-
ki Yahudi Soyk›r›m›’n›n, ayn› dönemde yok Yakup Bilge
ler aras›ndaki farkl›l›klar›, Süryanilerin kö- duklar› kilise, ‘Keldani Kilisesi’ olarak ad-
edilen Sinti ve Romanlar›n yaflad›klar›n› ört- Geçmiflten Günümüze Süryaniler
kenleri ile ilgili tart›flmalar› anlayabilmek land›r›lm›fl. Tarihlerini farkl› ba¤lamlarda
mesi gibi, Asur k›y›m›n›n da, Ermeni k›y›m› Zvi-Geyik Yay›nlar›, Aral›k 2001, 152 s.
için baflvurulabilecek bir kaynak. Bilge, kita- Aramiler, Asurlular ve Kaldelilere ba¤layan
b›n›n önsözünde flöyle diyor: “Daha önce içinde kayboldu¤u. Bu kitab›n açt›¤› pence- bu halklar, Aramca’n›n farkl› lehçelerini Zülküf K›flanak
Süryanilerin ülkeden neden göç etti¤ini bil- relerle, 90’larda Türkiye’den göç eden Asuri- konufluyorlar. Tur-Abdin / Mardin bölge- Yitik Köyler: Bin Y›llar›n Miras›
meyen gazete ve dergilerin yazarlar› flimdi leri ve bu halk›n son 15 y›ld›r Irak’tan devam sinde Turoyo (Suroyo), Musul Ovas›, Bo- Nas›l Yak›ld›
Süryanilerin ülkeye geri dönüp dönmeyece- eden göçlerini birlikte görmek, hikâyenin, o tan bölgesinde Sur›th, Urmiye-‹ran ve Belge Yay›nlar›, A¤ustos 2004, 183 s.
¤ini soruyor.” bölgede hâlâ ayn› zihniyetlerin etkisiyle de- Hakkâri bölgesinde ise Aturaya konuflulu-
Bu halk(lar)›n neden göç ettikleri, nas›l vam etti¤ini düflündürüyor. yor(du). Gabriele Yonan
gittikleri konusunda, Alman tarihçi Gabriele Bu yaz›da Nasturi ve Keldani halklar›n› Yukar›da anlat›lan köyden olan Melkan Asur Soyk›r›m›: Unutulan Bir Holocaust
Yonan’›n Asur Soyk›r›m›: Unutulan Bir Holo- tan›mlamak üzere ‘Asuri’ sözcü¤ünü kullan- ‹shak ise, kendisini ‘Asuri’ olarak tan›ml›yor. çev. Erol Sever
caust adl› çal›flmas› okunabilir. Yazar, bafll›k- may› seçtim. Asl›nda Keldaniler ve Nasturi- Hassana’n›n bir Nasturi köyü oldu¤u, 1915 Pencere Yay›nlar›, Mart 1999, 444 s.

S‹V‹L TOPLUMDA TÜRK-ERMEN‹ D‹YALO⁄U TEHL‹KEL‹ B‹R HAYAT EFRONYA


S›n›rs›z Bir Sevgi
derleyen: Rag›p Zarakolu Wartkes Tewekelyan
çeviren: Gül Sabar
Stina Kaçaduryan
Ermeni-Türk iliflkileri 90 y›l boyunca her anlam-
çeviren: Zekiye Hasançebi
da kopuk kald›. Bu derlemede, baz› cesur Erme- Ermenilerin 1908’de Osmanl› ‹mparatorlu-
ni ve Türk ayd›nlar›n›n 1990’larda bafllatt›¤›, fe- ¤u’nda bafllay›p Yunanistan, Beyrut, Sovyet-
Ramzi ve Efronya’n›n hikâyesi, Rome ve Juli-
dakârl›klarla dolu bir diyalog çal›flmas›n›n öykü- ler Birli¤i, Ermenistan’›n kuruluflu, ‹kinci
et’inkine benziyor. Erkek ‹ranl› bir Müslüman,
leri ve belgeleri yer al›yor. Dünya Savafl› ve 1950’lere kadar olan serü-
kad›n Ermeni ve H›ristiyan. ‹lk bak›flta birbirle-
Paris’te bafllayan bu diyalog çabas›, sonunda venleri…
rine âfl›k olurlar. Ancak Müslümanlar ve H›risti-
Erivan ve ‹stanbul’u da kapsar düzeye geldi. Bu, Tewekelyan, Hayat›n Anlam› roman›yla baflla-
yanlar, Türkler ve Ermeniler aras›ndaki derin
ayn› zamanda soyk›r›m inkârc›l›¤›na karfl› veri- d›¤› bu serüvene, Tehlikeli Bir Hayat ile de-
uçurum onlar› ay›r›r. Ramzi’nin ailesinin hoflgö-
len, zorlu bir mücadele idi. vam ediyor.
rüsü onlar için bir umut ›fl›¤› yakt›¤›nda Birinci
Dünya Savafl› bafllar…

Stina Kaçaduryan, Kaliforniya’daki Stanford


Üniversitesi’nde, psikiyatri alan›nda, ‹nsan Bi-
yolojisi ve Davran›fl Araflt›rmalar› profesörü ola-
rak çal›flmaktad›r. Efronya Kaçadutyan’›n tek
o¤lu Hrant’la evlenen Stina Kaçaduryan, kay›n-
Pencere Yay›nlar› validesinin al›fl›lm›fl›n d›fl›ndaki hayat›n› yazma-
ya karar verdi. Bu kitap, Efronya’n›n an›lar› te-
Osmana¤a Mah. Pavlonya Sok. No: 10 / 6 Nuho¤lu ‹flhan› Kad›köy ‹stanbul
melinde olufltu.
0216 414 64 41

ocak 2009 7 AGOS kirk


‘Analar’, ‘yoldafllar’ ve ‘tanr›çalar’›n
kimlik mücadelesi
FUNDA TOSUN

lenen çok fley vard› ama Kürt kad›nlar›n sesle- çertme, nüfus mübadelesi gibi fiziki bir süre- hareketin, belirli ihtiyaçlar› karfl›lamak için
Handan Ça¤layan
ri pek duyulmuyordu. Entelektüel dünya on- ci içeriyor, bazen asimilasyon ve inkâr süreç- üretip kamusal dolafl›ma soktu¤u, içi bofl kur-
Analar, Yoldafllar, Tanrݍalar:
lar› milliyetçi hareketin seferber etti¤i bir kit- lerini, bazen de her ikisini birden. Daha ge- gular de¤il. Aksine, bunda kad›nlar›n belirli
Kürt Hareketinde Kad›nlar ve
le olarak görürken, Kürt siyaseti de ‘hakl›l›¤›- çen günlerde Türkiye savunma bakan›, dönemlerdeki kat›l›m biçimlerinin etkisi var.
Kad›n Kimli¤inin Oluflumu
n›n’ ve ‘meflrulu¤unun’ göstergesi olarak sun- “Mübadele olmasayd› ulus-devlet olamaz- Örne¤in ‘ac›l› ana’ imgesini, 12 Eylül uygula-
‹letiflim Yay›nlar›, May›s 2007, 278 s. du. Feminist bir sosyal bilimci olarak kad›nla- d›k” itiraf›nda bulundu. malar›ndan, tutuklu yak›nlar›n›n cezaevleri
r›n kendi seslerine ulaflmay› önemsedim. Resmi makamlarca zor yoluyla infla edilen kap›lar›nda yaflad›klar›ndan ba¤›ms›z düflün-
• Kürt hareketinin Kürt kad›n kimli¤i- kurgunun tekrenklili¤i ile hayat›n hücrelerin- mek mümkün mü? Bu imgeyi yaratan bir
nin oluflumundaki etkilerinden bahse- de bar›nd›rd›¤› ço¤ulluk, birbirinden çok gerçeklik vard›. Ve bu gerçeklik, Kürt hareke-
debilir misiniz? farkl›. Uygun koflullar olufltu¤unda, inkâr tince, ma¤duriyetin simgesi olarak ifllendi.
Asl›nda karfl›l›kl› bir infla sürecinden söz edilen, yok say›lan fley su yüzüne ç›kabiliyor. ‘Yoldafl kad›n’ imgesi de buna benzer.
etmek daha do¤ru. Analar, Yoldafllar Tanr›- Yok farz edilen toplumsal gruplar, var olduk- 1990’larda kentlerden, üniversitelerden çok
çalar’da ortaya ç›kan en önemli sonuçlardan lar›n›n kabulünü, farkl›l›klar›n›n tan›nmas›n› say›da genç kad›n kat›ld› harekete. ‘Yoldafl
biri, kad›nlar›n, Kürt hareketinde birer sem- ve kendilerinden özür dilenmesini istiyorlar. kad›n’, hem bu kat›l›m›n tezahürüdür, hem
bolden ibaret kalmad›klar› ve onlara, hatta Bunu tek bafl›na küreselleflmeye ba¤laman›n de yeni kat›l›mlar› teflvik amac›yla ifllenmifltir.
Kürt kimli¤ine iliflkin söylemin, bizzat onla- do¤ru olmayaca¤› kan›s›nday›m. ‹letiflim tek- Bunlar›n sonucunda Kürt kad›nlar› ka-
r›n aktif kat›l›m› ile dönüflüm geçirdi¤i idi. nolojilerindeki geliflimin, göç hareketlerinin, musal alana ç›km›flt›r ama, baflta da dedi¤im
Burada eylem bir praksis olarak karfl›m›za ç›- sosyal muhalefetin nirengi noktalar›ndaki de- gibi, ‘cinsiyetsizleflmek’ kayd›yla. Bu, kad›n›
k›yor. Kad›nlar›n kat›l›m› kendi öznellikleri- ¤iflimin etkisinden de söz edilebilir. kapatan özel alandaki ataerkil engellerin afl›l-
ni infla etmeleri ile s›n›rl› kalm›yor, Kürt • T.C., ‘iffetli ama modern’ bir kad›n d›¤›, ama kamusal alanda yeniden yap›land›-
kimli¤ini de etkiliyor. Kad›n kimli¤i, hare- kimli¤i kurgularken, kad›n› ulusun bi- r›ld›¤› anlam›na da geliyor.
ketin çizdi¤i ideolojik söylem çerçevesinde yolojik ve ideolojik yeniden üreticisi • Çal›flman›zda namus olgusunun dönü-
ortaya ç›k›yor ama eylem içinde flekillendi¤i- olarak da konumland›rm›flt›. Bir Kürt flümüne iliflkin saptamalarda da bulu-
ni göz ard› etmemek gerek. Kuflkusuz, cinsi- ulus-devlet tahayyülünde Kürt kad›n nuyorsunuz.
yete dayal› kodlar›n tümden de¤iflti¤ini öne temsilleri herhangi bir seküler-moder- ‹deolojik metinlerin analizi, ‘namus’ kav-
sürmek mümkün de¤il, ama baz› de¤ifliklik- nist ulus-devletten farkl› m› olacak? ram›n›n yeniden tan›mland›¤›n› gösterdi.
ler oldu. Bunlardan biri, kad›nlar›n gelenek- Kürt hareketi ve kad›n temsilleri aç›s›ndan ‘Namus’, kad›n bedeni yerine ‘ülke’ ile iliflki-
sel cinsiyet rollerinin de¤erli k›l›nmas›. ‘Ana’ bakt›¤›m›zda ‘cinsiyetsizleflme’ konusunda lendirilerek yeniden anlamland›r›lm›fl. Bu
G eçen y›l ‘Periferinin Periferisinden Ses-
ler: Türkiye’de Kürt Kad›nlar›n Siyase-
te Kat›l›m›’ bafll›kl› makalesiyle Uluslararas›
nitelemesi biraz bunu ifade eder. Özellikle
‘Bar›fl Anneleri’nde oldu¤u gibi, Kürt hare-
bir benzerlik oldu¤unu söylemek mümkün.
Ancak farkl›l›klar da mevcut. Örne¤in Kürt
dönüflüm, kad›nlar›n namus engeline tak›l-
madan evden ç›kmalar›n› kolaylaflt›r›c› etki-
Feminist ‹ktisat Derne¤i’nin Rhonda keti içinde anal›k sayg›n bir konum ifade hareketinin millet kurgusu, klasik bir aile de bulunmufl. Hat›rlarsan›z, Ertu¤rul Özkök
Williams Ödülü’nü kazananan Handan ediyor. Öte yandan, ‘yoldafll›k’ kavram›n›n benzetmesine dayanm›yor. Ataerkil bir kuru- namus cinayetlerini Kürt kültürünün bir
Ça¤layan, geçti¤imiz ay, Analar, Yoldafllar, ifade etti¤i fley, yani kad›nlar›n siyasal süreç- cu baba figürü yok ve kad›nlar otantik Kürt parças› olarak de¤erlendirmiflti. Namusa
Tanr›çalar: Kürt Hareketinde Kad›nlar ve Ka- lere anneler, efller ya da k›z kardefller olarak, kültürünün tafl›y›c›lar› olarak ifllenmiyorlar. yüklenen anlam, iddia edildi¤i gibi de¤iflmez
d›n Kimli¤inin Oluflumu adl› kitab›yla PEN geleneksel cinsiyet rolleriyle de¤il, yoldafllar Kürt hareketinde, daha çok, kad›nlar›n ka- olsayd›, kad›nlar›n evden ç›k›p siyasi partile-
Duygu Asena Ödülü’ne lay›k görüldü. olarak kat›l›mlar›, geleneksel cinsiyet kodla- musal alana ç›kmalar› ve politik olarak hare- re ya da da¤lara gitmelerinin, tutuklan›p ce-
Ça¤layan, kitab›nda, yafllar› 30 ile 60 ara- r›n› sars›c› bir etki yarat›r. kete geçirilmeleri önemseniyor, kad›n temsil- zaevine konmalar›n›n da birer ‘namus cina-
s›nda de¤iflen, çeflitli toplumsal s›n›flar ve ko- • Milliyetçili¤in ‘erillefltirilmifl haf›za ve leri de bunu teflvik etmek üzere oluflturulu- yeti’ gerekçesi olmas› beklenirdi, de¤il mi?
numlardan (iflçi, iflsiz, ö¤renci, mahkûm) 40 tahayyül’, ulusun ise bu tahayüllün ci- yor. Burada tek tarafl› bir belirlenimden söz Öyle olmad›. Çünkü ‘namus’ kavram›na
kad›nla yapt›¤› sözlü tarih çal›flmas› yard›m›y- simleflmifl hali oldu¤u kabulüyle, kad›- etmek de güç. Kürt kad›nlar›yla ilgili imgeler, yüklenen anlam›n dönüfltürülmesi yoluyla,
la, kad›nlar›n siyasette özne mi nesne mi ol- n›n görünürlük halleri için neler söyle- kad›nlar›n politik kat›l›m için evden ç›kma-
du¤u sorusuna cevap ar›yor. Sözlü tarih yön- yeceksiniz? lar›n›n kabul görmesi mümkün k›l›nd›. Ta-
temini “sesi duyulmayanlar› duyulur k›lma- Milliyetçilik, cinsiyetlendirilmifl bir ide- bii, bu, namus olgusuna iliflkin bütün kodla-
n›n yolu” olarak nitelendiren Ça¤layan, gele- oloji; kad›nlar›n kamusal alandaki görünür- r›n çözüldü¤ü anlam›na gelmiyor. Araflt›r-
neksel sosyal bilimin, kad›n›n toplumsal bir lük halleri de milliyetçili¤in ortaya ç›kt›¤› mam›n baflka bir bulgusu da, bu dönüflü-
aktör olarak oynad›¤› rolü ‘yok sayma’ ve ‘kü- ba¤lama göre farkl›l›k gösteriyor. Örne¤in mün kad›nlar› serbestlefltirme etkisinin poli-
çümsemeye’ dayal›, ‘erkek gözüyle’ yap›lan 19. ve 20. yüzy›llardaki sömürgeciler, kendi tik ba¤lamla s›n›rl› kald›¤› idi.
pozitivist araflt›rma yöntemlerini reddederek, sömürgeci edimlerini meflrulaflt›rmak için • Gelenek ve modernlik aras›na s›k›flm›fl
kad›nlar›n deneyimlerinden hareket ediyor. sömürge ülkelerdeki kad›nlar›n ma¤duriyeti- olan kad›nlar›n özgür olabilmeleri
Ça¤layan, ‘Kürt kad›n›’ kimli¤ini bir toplum- ni, ‘peçe’yi, ‘recm’i ya da benzer fleyleri iflle- mümkün mü?
sal cinsiyet kurgusu olarak, köy boflaltmalar, meyi tercih etmifllerdir. Bugün bile, Ameri- Bu soruya olumlu yan›t vermek güç. Az
göçler, cezaevleri, milliyetçilik, namus cina- ka, Afganistan’› iflgal ederken, Afgan kad›n- önce de belirtti¤im gibi, ataerkil engeller özel
yetleri gibi temalar çerçevesinde inceliyor. lar›n ‘burka’dan kurtar›lmas›, Amerikan ifl- alanda çözülüyor ama kamusal alanda yeni-
• Neden böyle bir çal›flma yapma ihtiya- galcili¤ini meflrulaflt›rma arac› olarak ifllendi. den ortaya ç›k›yor. “Peki, hiç mi olumlu bir
c› duydunuz? Buna karfl›n, sömürge karfl›t› hareketler de, yön yok?” derseniz, “Elbette var” derim. Her
‘Kürt sorunu’, 1980’lerden bu yana ülke- kad›nlar›na ‘düflman eli de¤mesi’ konusunu fleye ra¤men, kad›nlar›n evden ç›kmalar›
nin en önemli gündem maddelerinden biri ve iflleyerek toplumu, daha do¤rusu erkekleri, önemli. Bir kere, kamusal alandaki ataerkil
bu dönem boyunca cezaevi önlerinde, açl›k erkekliklerini geri almaya ça¤›rd›. engelleri fark edip ona karfl› mücadele etmek
grevlerinde, sokak gösterilerinde hep kad›nla- • Kitab›n›zda, küreselleflmenin, ulus- için bu gerekli. Öte yandan çal›flmam›n bul-
r› gördük. 1990’lar›n bafl›nda Leyla Zana ile devletlerin homojenlefltirici milli kim- gular›ndan biri, kad›nlar›n kamusal alana
sembolleflen bir politik kat›l›m deneyimi ya- lik inflas›n› k›rd›¤›, etnik ya da mezhep- ç›kmalar›n›n, eylemlere kat›lmalar›n›n, hem
fland›. Sadece siyasal alanda de¤il, sosyal alan- sel kimliklerin canlanmas›na zemin ha- kendilerini hem de hareketi dönüfltürücü et-
da da altüst olufllar yaflan›yor. Otuz y›la yay›- z›rlad›¤›n› savunuyorsunuz... kide bulundu¤u idi. Yani, k›s›tl›l›klar olmak-
lan fliddet, boflalt›lan köyler, yerinden edilen Homojenlefltirme, ulus-devlet inflas›n›n la birlikte, bar›nd›rd›¤› potansiyeli göz ard›
milyonlarca insan var. Bu olgular üzerine söy- do¤as›nda var. Bu, bazen etnik temizlik, gö- Handan Ça¤layan etmemek gerek.

AGOS kitap 8 ocak 2009


Heinrich Böll Stiftung Derne¤i
Türkiye’de 15 y›ld›r
faaliyet gösteriyor.
“Müdahil olmak, gerçekçi olabilmenin tek yoludur”
Alman yazar Heinrich Böll’ün bu deyimi, derne¤imizin
bütün faaliyet alanlar›n›n ana motorudur.

Demokrasi, tarihle yüzleflme, sürdürülebilir kalk›nma, enerji


politikas› ve uluslararas› iliflkiler ile ilgili faaliyet alanlar›m›zda,
gerçe¤i ortaya ç›karma imkânlar›n› aramaktay›z.

Bu aray›fla Türkiye’de bulunan sivil toplum, üniversite, yazar ve


çizer ile birlikte yola ç›kt›k. Hak temelli demokrat, sosyal ve
gelecek nesillerin yaflam koflullar›n› yok etmeyen bir toplumun
inflas›na destek vermeye çal›flmaktay›z.

19 Ocak 2007 y›l›nda öldüren Hrant Dink dostumuzun makalesi


içinde blundu¤u ‘Ermeni sorunu tart›fll›rken...’ adl› yay›n›
faaliyetlerimizin bir örne¤i olarak size sunuyoruz.

Bu yay›nda, Ermenistan ve Türkiye’de yaflayan ayd›nlar,


‘Ermeni sorunu’ tart›flmalar›n›n arka plan›n› ortaya ç›kararak
önümüze iki toplumun bu konudaki aynas›n› tutmaktad›rlar.

Yay›nlar›m›z›, Heinrich Böll Stiftung


Derne¤i Türkiye Temsilcili¤i’nden
ücretsiz olarak siparifl edebilirsiniz.
Ayr›nt›l› bilgi için:
www.boell-tr.org veya info@boell-tr.org
Göçmek / göç-ür-ül-mek
‹SMA‹L KESK‹N

man›n 3. ve 7. maddeleri özel bir önem tafl›- dahi Bat›’da ‘yerli’ olamaz; o yüzden, geldi- göç kavramlar›n›n kabul ettirilmesidir.
yor: ¤i yere gönderilmesi meflrudur. Bu yerli ol- Geçti¤imiz ay, Yap› Kredi Yay›nlar›’ndan
MADDE 3: Karfl›l›kl› olarak, Rum ve Türk mayan ‘Türk’ler aras›nda, din de¤ifltirerek ç›kan, Bir Mübadilin Hat›ralar› adl› kitap, bu
nüfusu mübadele edilecek olan topraklar› 18 Müslüman olan ‘yerli’ halklar›n bulunmas› tart›flmalar aç›s›ndan de¤erli veriler sunuyor.
Ekim 1912 tarihinden sonra b›rak›p gitmifl önemli de¤ildir. Müslümanlar Türk, Türk- Kavala do¤umlu Kobakizade ‹smail Hak-
olan Rumlar ve Müslümanlar, 1’nci Madde’de ler ise Do¤uludur. Bu aç›dan, ‘yerli Rum’ - k›’n›n macera dolu yaflam›, bize, Nobel ödül-
öngörülen mübadelenin kapsam›na girer say›- ‘göçebe Türk’ çeliflkisi üzerinden üretilen lü, ‹sveçli yazar Eyvind Johnson’un deyimiy-
lacaklard›r. ‹flbu sözleflmede kullan›lan ‘göç- anlamland›rmalar, Mübadele’nin, ‘göçmek’ le, “titrek kavak a¤ac›n›n yapra¤›”n› yurt
menler’ (emigrants) terimi, 18 Ekim 1912 ta- fiilinin say›s›z yüzünden biri olarak alg›lan- edinmenin ne denli zor oldu¤unu anlat›yor.
rihinden sonra göç etmesi gereken ya da göç et- mas› ya da o flekilde aksettirilmesine dayan- Yunan Parlamentosu’nda kralc› partiden mil-
mifl bulunan bütün gerçek ya da tüzel kiflileri maktad›r; Bat› kökenli olan bu anlay›fl, son- letvekilli¤i; Yunanistan’da milletvekiliyken,
kapsamaktad›r. radan, iki ülkenin kendi milliyetçilerince de Osmanl› yarar›na Bulgar birlikleriyle iflbirli¤i
MADDE 7: Göçmenler, b›rak›p gidecekleri benimsenmifl ve kemiklefltirilmifltir. Burada, yapmas›; Bulgar ve Yunan hapishanelerinde
ülkenin uyruklu¤unu yitirecekler ve var›fl ülke- dehfletli derecede dikkate flayan ve ac›kl› yaflad›klar›; diplomatik cambazl›klar›; komis-
sinin topraklar›na ayak bast›klar› anda, bu ül- olan nokta, milyonlarca Müslüman’› yüzy›l- yonlardaki görevleri; tren yolculuklar›, ve ti-
kenin uyruklu¤unu edinmifl say›lacaklard›r. ‹ki lard›r yaflad›klar› memleketlerinden eden zo- caret… ‹smail Hakk› Bey’in, kendini ‘son
ülkeden birini ya da ötekini daha önce b›rak›p runlu göçün do¤al bir süreç olarak alg›lan- yurda’ atmas›yla de¤iflen, pamuk ipli¤ine ba¤-
gitmifl olan ve henüz yeni bir uyrukluk edinme- mas›d›r. l› yaflam hikâyesi, bize geçirgen kimliklerin s›-
mifl bulunan göçmenler, bu yeni uyruklu¤u, ifl- Mübadele, Türkiye aç›s›ndan, bir anlam- n›rlar›n› ve s›n›rs›zl›klar›n› gösteriyor.
bu sözleflmenin imzas› tarihinde edinmifl ola- da, ‘medeni bir flekilde’ Rum ihraç edilip Hikâyedeki di¤er tarafa geçecek olursak,
caklard›r. Türk ithal edilmesi durumudur (Yunan dev- Rumlar, ‘Küçük Asya Felaketi’ olarak adlan-
Anadolu’dan Yunanistan’a giden Rumla- leti de bu konuda benzer bir yaklafl›m sergi- d›rd›klar› olaylar silsilesi sonras›nda büyük
r›n say›s›n›n resmi verilerde neden bu kadar ler: Türklerin ihraç, Rumlar›n ithal edilme- oranda Yunanistan ve di¤er devletlere s›¤›n-

S on dönemlerin en ilham verici felsefecile-


rinden Edward S. Casey, Hat›rlamak adl›
kitab›nda “Hat›rlamak asl›nda bir unutma
düflük oldu¤unu, 3. madde anlat›yor. Komis-
yonlar denetiminde gerçekleflen mübadelede,
yaklafl›k olarak 200 bin Rum göçe tabi tutul-
si). Burada s›kl›kla gözden kaç›r›lan nokta,
Balkan göçmenlerinin de büyük ac›lar yafla-
m›fl oldu¤udur. II. Abdülhamid devrinde ge-
mak durumunda kald›lar. Bu, pek de öngör-
dükleri bir durum de¤ildi. Girit Müslüman-
lar›ndan, mübadele süreci bafllamadan önce
yoludur” der. Çünkü, bir fleyi unutman›n en mufltur. Oysa, 1912-22 y›llar› aras›nda, Yu- lifltirilmeye bafllayan, Anadolu’nun Müslü- durumu sezip tafl›nmaz mallar›n› alt›na çevir-
iyi yolu, onu farkl› bir flekilde hat›rlamakt›r. nanistan baflta olmak üzere Amerika, Avus- manl›¤›n anayurdu olmas› motifi, yak›nmay› meyi baflarabilenler olmufl, oysa Küçük Asya,
E¤er bu konular bireysel de¤il de –bir an için, turya gibi birçok ülkeye ‘mülteci’ s›fat›yla s›- ay›p sayar ve ‘anayurdun’, bu son mümkün bilhassa Bat› Anadolu Rumlar›, de¤il on y›l
var oldu¤unu varsayacak olursak– toplumsal ¤›nan Rumlar›n say›s› 1 milyondan fazlad›r. ‘yurdun’ yaralar›n› sarmaya odaklan›r. öncesi, felaketin on y›l sonras›nda dahi te-
haf›zaya dairse, sadece zihnimiz de¤il, tüm bir Mübadele anlaflmas›n›n Rumlardan ‘resmi’ Tüm bu tart›flmalarda göz önünde bulun- melli bir göçün mümkün olabilece¤ine inan-
sistem, hat›rlatmak ve unutturmak konusun- olarak al›p ‘mübadil’e dönüfltürdü¤ü s›fat, durulmas› gereken en önemli nokta, Lozan mak istememifllerdir. Bu yüzden, Rumlar,
da bize var gücüyle yard›mc› olacakt›r. ‘mülteci’dir. Bu anlaflma ile, Rumlar, kabul mübadilleri de dahil olmak üzere, bu grupla- kendilerini adland›rmak için ‘mübadil’ de¤il
Bu hat›rlatma/unutturma sürecinde, tarih etsinler ya da etmesinler, gittikleri ülkelerin r›n hiçbirinin, ne uluslararas› kamuoyu, ne ‘mülteci’ (prosfigas) kelimesini kulland›lar.
gibi kaygan bir zemin üzerinde kan›tlanmaya vatandafll›¤›na geçirilirler ve mülteci statüle- Osmanl›, ne de Türkiye Cumhuriyeti tara- Resmi anlaflma sonras›nda dahi, evlerine dö-
çal›fl›lan varsay›mlar, en çok da kelimelerin rini, yani savafl sonras› do¤duklar› topraklara f›ndan mülteci olarak görülmeyiflidir. Resmi necekleri hissi, travmatik bir flekilde devam
bulan›kl›¤›ndan ve kavram karmaflas›ndan dönme hakk›n› yitirirler. anlaflmaya tabi olan ve bu anlaflma sebebiyle etti. Yunan devleti ve onun vatandafl› olma
beslenir; bu noktada etimoloji de özel bir Özellikle son dönemde, mübadele anlafl- göç ettirilen Müslümanlar bir yana, çeflitli sa- saadeti (ki toplumun onlar› d›fllamas› ve eko-
önem tafl›r. Mübadele ve Mübadele kitaplar› mas› kapsam›na al›nan iki toplulu¤un, yani vafllarda can havliyle göçenlerin dahi kendile- nomik zorluklar bunu pek zor k›l›yordu),
üzerine konuflmadan önce, bu alanda kulla- Küçük Asya Rumlar› ile Yunan tebas› Müslü- ri için ‘mülteci’ kelimesini kullanmay›fllar› do¤duklar› topraklara duyduklar› özlemi gi-
n›lan kelimelere bir göz atmakta fayda var. manlar›n durumlar› ve bu travma sonras›n- da, yukar›da bahsedilen tezi desteklemekte- dermeye yetmedi. Rembetiko flark›lar›nda,
Mübadele, ‘bedel’ kökünden türetilmifl, daki tecrübeleri aras›nda bir denklik kurma dir. Bu grupta, Yunanistan’daki Anadolu ‘esrar’ ve ‘haflhafl’a, hep ‘mülteci’ kelimesi ve
Arapça bir kelimedir; bir fleyin baflka bir fley- e¤ilimi s›kl›kla görülmektedir. Oysa, söz ko- Rumlar›n›n Anadolu’ya duyduklar›na benzer türevleri efllik etti. Pire’de, Küçük Asya Rum-
le, bedel edilerek de¤ifltirilmesi anlam›na ge- nusu iki topluluk, öncesi ve sonras›yla, birbi- bir ba¤›n ve bu yönde bir bilincin ortaya ç›k- lar›n›n yaflad›¤› mahalle bugün hâlâ ‘Mülteci
lir. ‘Mübadil’ ise, bu duruma maruz kaland›r. rinden tamamen farkl›d›r. Ayr›ca, her ikisi mamas›n›n sebebi de, Mübadele öncesinde Mahallesi’ ad›yla an›lmaktad›r…
Kelimenin bugünkü anlam›n› kazanmas›, de, kendi içlerinde, çok farkl› gruplar bar›n- yaflad›klar› topraklarda yeterli ölçüde ‘yerli’ Lozan Anlaflmas›’nda, bu durum, üç dil-
Osmanl›’n›n, Kas›m 1913’te Bulgaristan’la d›rmaktad›r. Elbette, bu farkl› gruplar içinde, olmamalar› de¤il, onlara, 100 y›l› aflan bir sü- de, farkl› terimlerle adland›r›lm›flt›r: Türkçe-
imzalad›¤›, ve Osmanl› Trakya’s›ndan aralar›nda çeflitli yönlerden benzerlikler ku- re içerisinde, bu kovulma, anayurda kabul ve de mübadele, ‹ngilizcede exchange obligatoire,
44.764 Bulgar ve Bulgar topraklar›ndan rulabilecek olanlar da vard›r – Türkçe bilme- Yunancada andallagi plithismon. Ancak, ‘mü-
48.700 Müslüman’›n –en az›ndan k⤛t üze- yen Girit Müslümanlar› ve Rumca bilmeyen badil’in Yunanca karfl›l›¤› olan andallaksimi,
rinde, zorunlu olmayan– mübadelesini öngö- Karamanl› Rumlar gibi. Öte yandan, anadili halk aras›nda, prosfigas kelimesi kadar yayg›n-
ren Edirne Anlaflmas› ile bafllar. Osmanl› ve bu iki dilin d›fl›nda kalan mübadillerin say›s› laflmam›flt›r.
Yunanistan aras›nda ‘az›nl›klar›’ mübadele da az de¤ildir – anadili Ermenice olan Rum Asl›na bak›lacak olursa, Yunanistan’da,
etme fikri, ilk kez, Osmanl›’n›n I. Dünya Sa- Ortodokslar, anadili Makedonca olan Müs- bir ‘Mübadele Edebiyat›’ yoktur; orada ancak
vafl›’na kat›lmas›yla son bulan, ‘Pan Helleno- lümanlar gibi. Bu noktada unutulmamas› ge- bir ‘mülteci edebiyat›’ndan bahsetmek müm-
Ottomanizm’ olarak da adland›r›lan, k›sa sü- reken, çok dillili¤in ya da diller aras› geçifllili- kündür. Bu alandaki eserler, üçüncü kuflakta
reli Yunanistan-Osmanl› flörtü döneminde ¤in, o dönemde ortak yaflam›n bir parças› ol- dahi ‘mültecilik’ temelinde flekillenir.
ortaya ç›kar. Bu fikir, Osmanl›’n›n I. Dünya du¤u, insanlar›n diller aras›ndaki geçifllerinin Rum mültecilerin Mübadele sonras› ya-
Savafl›’na Almanya saflar›nda kat›lmas›yla ge- ve dil ediniminin, ulus-devletin standart dil flamlar› üzerine en erken ve önemli kitaplar-
çici olarak unutulur ama tamamen ortadan e¤itimiyle k›s›rlaflm›fl dima¤lara nazaran çok dan biri, antropolog Renée Hirschon’un,
kalkmaz. Savafl tamam›yla sona erip Lozan daha kolay olabildi¤idir. 70’li y›llarda, Pire’nin varofllar›ndan Yeran-
görüflmelerine var›ld›¤›nda bu tasar›ya ‘zo- Bu alandaki literatüre geçmeden önce, ya’da yapt›¤› alan araflt›rmalar›na dayanan
runlu’ kaidesi de eklenir ve böylece, Mübade- Mübadele’nin, Türkiye ve Yunanistan’daki Heirs of the Greek Catastrophe: The Social Li-
le, uluslararas› düzeyde tan›nan ilk zorunlu alg›lar›ndan da k›saca bahsedecek olursak et- fe of Asia Minor Refugees in Piraeus’tur
nüfus de¤iflimi olur. raf›m›z› sarmalayan kavram karmaflas›ndan (1989). Türkçede Mübadele Çocuklar› ad›yla
Mübadele süreci resmen 1 May›s 1923 bir miktar kurtulabiliriz. yay›mlanm›fl olan kitab›n ‹ngilizce orijinali-
tarihinde bafllar ve 1929’a kadar devam eder. Mübadele, ‘anayurt’ kavram›n›n alg›lan›- nin bafll›¤›nda kullan›lan terim ‘mübadil’ de-
Bu süreçte 189.916 Rum Yunanistan’a, fl›n› belirleyen anlay›flla bire bir ilintilidir. ¤il ‘mülteci’dir.
355.635 Müslüman da Türkiye’ye zorunlu Buna göre, Türk Müslüman’d›r, Müslüman Rumlar›n Küçük Asya’daki hayatlar›na
olarak göç ettirilir. Bu yaz› aç›s›ndan, anlafl- da Türk. ‘Türk’, üzerinden befl yüz y›l geçse iliflkin en iyi araflt›rma kitab›, flüphesiz, Sia

AGOS kitap 10 ocak 2009


Kayseri ve Kilikya’dan gelen
mülteciler Kerkira Adas›’nda
Ça¤dafl
(11 Ekim 1924)
‘göç romanlar›’*
HERKÜL M‹LLAS

1 990’l› y›llarda ama özellikle 2003 y›l›nda, ye-


ni nüfus mübadelesinin 80. y›l›nda yay›nla-
nan birkaç romanda göçün anlat›m›nda ‘ça¤dafl’
bir yaklafl›m görülmektedir. Yunan romanlar›yla
k›yasland›klar›nda bu yap›tlarda bir eksiklik gö-
rülür: Türk yazarlar 1930 kufla¤›ndan farkl› ola-
rak bu olaylar›n görgü flahitleri de¤ildir, bundan
dolay› da anlat›m daha soyut, genellemelere daha
fazla dayal› ve daha duygusald›r. Belki daha az
‘gerçekçidir’ bile denebilir. Ama buna karfl›l›k,
göç olay›n› yaflayanlar›n yazd›¤› romanlara k›yas-
la son 5-10 y›lda roman yazanlar›n önemli bir
‘avantaj›’ var: Ulusçu ideolojiye ve yaflanan olay-
lara zaman›n sa¤lad›¤› bir mesafeden bakabilmifl-
lerdir. Yaklafl›mlar› hem daha so¤ukkanl› hem da-
ha tarafs›zd›r. En önemlisi de, son on y›llarda
ulusçulu¤un ne oldu¤unu anlatan önemli araflt›r-
malar yay›nlanm›fl oldu¤undan ve tarihçilik ve si-
Anagnostopoulou’nun, Rumlar›n Küçük si, Yunanistan’da bu konuda araflt›rma ya- yaset bilimi alan›nda at›lan büyük ad›mlar›n so-
Asya’daki Mübadele öncesi yaflamlar›na panlar için büyük bir nimet. Öte yandan, nucu olarak, yaln›z olaylar›n anlat›lmas›yla yeti-
dair birçok bilgi içeren, Mikrasia (Küçük Yunan e¤itim sistemi, milli tarih ve mitle- nilmemekle ‘ça¤dafl’ yorumlar da edebi metnin
Asya) adl› çal›flmas›d›r. ri aç›s›ndan, Türkiye’den pek de geri kal- içinde sezilir olmaktad›r. 1930’larda yaz›lan ro-
Bu alandaki literatürün, görsel malze- m›yor. Bilincimizin en taze döneminde manlar›n perde arkas›nda bulunan ahlaki/kuram-
me aç›s›ndan en zengin örneklerinden bi- onu darmada¤›n eden tank, Yunan edebi- sal temel Marksizm ya da insanc›l anlay›flt›r. Ör-
ri, 2004 y›l›nda Yunanistan’daki Küçük yat›nda da –alt tonlardan da olsa– karfl›- ne¤in Dido Sotiriu’nun yorumunda ‘suçlu’, halk-
Asya Araflt›rmalar› Merkezi’nce (KAAM) m›za ç›k›yor. Yunanistan’da, bu mitlerin lar› birbirine düflüren büyük güçlerdir, yani kapi-
yay›mlanan Sinasos’tur. Türkçe bask›s› da ve her türlü tutuculu¤un ‘belal›s›’ olan, talizmdir. Venezis’te olaylar›n ac›kl› yan›n› görü-
geçti¤imiz y›l yap›lan adl› kitapt›r. Evan- nevi flahs›na münhas›r araflt›rmac›, mer- yoruz, üzüntüyü ve piflmanl›¤›n duygusunu yafl›-
gelia Balta’n›n editörlü¤ünde haz›rlanan hum Elias Petropoulos gibi aç›k sözlü yoruz, ama romanlarda ‘yorum’ k›tl›¤›, hatta yer
kitapta, bir Kapadokya kasabas› olan Sina- araflt›rmac›lar›n edebiyattaki karfl›l›¤›n›
yer ulusçulu¤un kendisi bile seziliyor.
sos (bugün Mustafapafla), sözlü tarih ka- bulmak maalesef bir hayli zor.
Kimi yazar kötü insanlar› ya da ‘fanatikleri’
y›tlar›ndan edinilen bilgilerle tan›t›ld›ktan Rea Galanaki, günümüz Yunan edebi-
gündeme getirebilir. Türk taraf›nda ‘kötü yöneti-
sonra, foto¤raflar arac›l›¤›yla, zihnimizde yat›nda, bu alanda öne ç›kan yazarlardan.
ciler’ mübadillerin çektiklerinin bafl nedenidir.
tüm canl›l›¤›yla infla ediliyor. Galanaki’nin, UNESCO’nun ‘Örnek Ça-
Yunanca edebiyat, Mübadele konusun- Kimi zaman sorun, soyut bir biçimde ‘düzendir’.
l›flmalar Koleksiyonu’na dahil edilen ilk
da, en az›ndan nicelik aç›s›ndan bir hayli Ulusçulu¤un ne oldu¤u yazarlar taraf›ndan anla-
Yunan roman› olma özelli¤ini tafl›yan ‹s-
zengin. 1945 gibi erken bir tarihte, birin- fl›lmad›¤›n› seziyor okuyucu. Asl›nda bu roman-
mail Ferik Pafla’n›n Hayat› adl› kitab›, do-
ci kuflak mültecilerle yap›lan mülakatlar melezlik artt›kça yarat›c›l›¤›n da artmas›na lar yaz›ld›¤›nda böyle bir ‘eksikleri’ yoktu çünkü
kuz y›l önce Türkçeye çevrilip yay›mlan-
arac›l›¤›yla oluflturulan sözlü tarih hazine- örnek teflkil edebilecek bir yap›t. Üç kufla- o y›llarda ‘ulusçulu¤un’ elefltirisi henüz olgunlafl-
m›flt›. Yazar›n iki kitab› daha Türkçeye ¤›n hikâyesinin yer ald›¤› romanda, ilk ku- mam›flt›. Bugün, ça¤dafl geliflmeleri izleyen bir
çevrilmekte. ‹thaki Yay›nlar› taraf›ndan fla¤›n göç, mültecilik, adaptasyon ve özlem okuyucu 1930’lar›n aç›klamalar› say›lan ‘s›n›fsal’
yay›mlanacak olan bu kitaplardan O Aio- karmaflalar›na, baflkahraman›n –çift cinsi- aç›klamalar›nda art›k bir ‘eksiklik’ hissetmekte-
nas ton Lavirinthon’da (Labirentler Yüzy›- yetlili¤inden kaynaklanan– cinsel karma- dir; ulusçulu¤un elefltirisini aramaktad›r. Bu yaz›-
l›, 2002), Galanaki, 1878’den bafllay›p flalar› da ekleniyor; anlat›lan genetik mu-
20. yüzy›l bafllar›na uzan›yor ve 1918-38 n›n elverdi¤i s›n›rlar içinde, bu ‘ça¤dafl’ anlat›m-
tasyon, en az zaman kadar gerçek ve kur-
aras›ndaki dönemin göç sanc›lar›n› da an- dan birkaç örnekle yetinelim. Feride Çiçeko¤-
maca. Türkçe çevirisi geçti¤imiz aylarda
lat›yor. lu’nun Suyun Öte Yan› (1992) göç olay›n› anla-
yay›mlanan bu melezlik anlat›s›n› salt Kü-
Kapan›fl› diasporayla yapal›m. Rum tan ilk romanlardan say›labilir. Rum ve Türkle-
çük Asya Felaketi üzerinden okuman›n,
kökenli Amerikal› yazar Jeffrey Eugeni- roman›n üçte ikisinin kayb› anlam›na ge- rin göçü romanda önemli bir konudur. Cun-
des’in Pulitzer ödüllü roman› Middlesex, lece¤i de unutulmamal›. da’da Giritli Türkler görülür, daha geç dönem-
lerde ayr›lan ‹stanbul Rumlar› ve Yunanistan’a
kaçmay› düflünen siyasi Türk göçmen adaylar›…
de¤inilen kitaplar: okuma önerileri: Hepsi ayn› sert, kaba, hoflgörüsüz anlay›fl›n kur-
banlar›d›r. Devlet politikalar› elefltirilir Rumca
Evangelia Balta (ed.) Rea Galanaki Raif Kaplano¤lu konuflmak yasakt›r Giritlilere Cunda’da: onlar-
Sinasos: Mübadeleden Önce dan zorla sanki bir kimlik ‘al›nmak’ istenmekte-
‹smail Ferik Pafla’n›n Hayat› Bursa’da Mübadele
Bir Kapadokya Kasabas› dir. Rum evlerinde ise eskiden kalan kan izleri
Yunancadan çeviren: Ari Çokona Yunancadan çeviren: Herkül Millas (1923-1930 Yunanistan Göçmenleri)
‹letiflim Yay›nlar›, May›s 1999, 174 s. vard›r. Vahfleti suskunlukla geçifltirmez yazar,
Birzamanlar Yay›nc›l›k, May›s 2007, 240 s. Avrasya Etnografya Yay›nlar›, 1999, 145 s.
belli ki geçmiflle ve kimli¤iyle hesaplaflabilmifltir,
Edward S. Casey Renée Hirschon ça¤dafl yorumunu yapm›flt›r. Bu romanla yeni bir
‹skender Özsoy
Remembering: Mübadele Çocuklar› yol aç›l›r gibidir. Mübadele baflka bir boyutuyla
A Phenomenological Study ‹ki Vatan Yorgunlar›
çev. Serpil Ça¤layan art›k gündemdedir.
Bloomington, Indiana Univ. Press, Ba¤lam Yay›nlar›, fiubat 2003, 130 s.
Tarih Vakf› Yurt Yay›nlar›,
2000, 392 s. Kas›m 2000, 245 s. * Yeniden Kurulan Yaflamlar:
Elias Petropoulos 1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi
Jeffrey Eugenides
Kobakizade ‹smail Hakk› Yunanistan’da Türk Kahvesi (der. Müfide Pekin) içinde, ‘Türk ve Yunan
Middlesex
çev. Solmaz Kamuran Bir Mübadilin Hat›ralar› Yunancadan çev. Herkül Millas Edebiyat›nda Mübadele: Benzerlikler
‹nk›lap Kitabevi, May›s 2008, 640 s. Yap› Kredi Yay›nlar›, Kas›m 2008, 88 s. ‹letiflim Yay›nlar›, Eylül 1995, 108 s. ve Farklar’ s. 41-43

ocak 2009 11 AGOS kirk


özgü bir politik sald›r› olarak görmek ciddi yi, kurulacak devletin asli ö¤esi sayan yeni bir

Mübadele: bir t›kan›kl›¤a yol açar. Mübadele ile yap›l- ulusa ihtiyaç vard› ve bunun için de devlet
mak istenen ‘milli saflaflt›rma’ ve de sonras›n- düzeyinde bir de¤iflim arzulan›yordu. Var
da gerçekleflenler, Türkiye’nin ve Yunanis- olan hikâyeleri de¤ifltirmek ve yeni hikâyeler
tan’›n bugünkü politikalar›ndan hiç de ba- oluflturmak, tam da bu fikre hizmet eden bir
¤›ms›z de¤ildir. Onur Y›ld›r›m’›n “Türkler anlay›fl›n ürünüydü.

Kurgulanan millet için göç için Türkiye” slogan›yla örneklendirdi¤i ben-


zer durumu, zaman›n Yunan Hükümeti’nde
de görmek mümkün.
Mübadele ve özellikle Türkiye’ye göç
Diplomasi ve Göç, Ege’yi Geçerken, Yeniden
Kurulan Yaflamlar’da sunulan, Mübadele’nin
siyasal altyap›s›na iliflkin genifl literatür, ‹ki Ke-
re Yabanc›’n›n yaflayandan yola ç›karak olufl-
turdu¤u argümanlarla daha da zenginleflebilir.
edenler hakk›nda o kadar az fley biliyoruz ki,
AMED GÖKÇEN bu konuda sorulabilecek yüzlerce soru var.
Tüm sorular ve cevaplar bir yana, öncelikle,

dur. Romanlarda yap›lanlar›n yanl›fl oldu- dillerin üretime kazand›r›lmas› ve Yunanis-


Mübadele’ye iliflkin bilgilerin hangi politik de¤inilen kitaplar:
N ostaljik bir ö¤e ve orta s›n›f bir köken
aray›c›l›¤›n›n bafl a¤r›tmayan, renkli ve
bol hat›ratl› figürü olarak karfl›m›zda duran
¤u gündeme gelir. 20. yüzy›l›n yirmili y›l-
lar› bir bafllang›c›n de¤il, yeni bir gelece-
tan’da b›rakt›klar› mülklerin karfl›l›¤›nda on-
lara toprak verilmesi amaçland›. Bu da¤›t›m-
kabullenilme talepleri içerisinde oluflturuldu-
¤unu görmekte fayda var. Bu nedenle, verilen
Mihri Belli
¤in de¤il, olsa olsa yeni bir durumun ifla- cevaplar›n, Mübadele’yi farkl› bafll›klar alt›n-
Mübadele, genellikle içi boflalt›lm›fl kültürel lar s›ras›nda, Yunanistan’da bal›kç›l›k yapan- Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi:
retidir. Olay ‘Küçük Asya Felaketi’ ad›n› da de¤erlendirmemize ciddi bir katk›s› da ol-
bir biblo olarak sunuluyor bizlere. Peki, biz- lara pamuk tarlas›, tütüncülük yapanlara da Ekonomik Aç›dan Bir Bak›fl
alan bir yenilgiyle iliflkilidir. mayabilir. Çünkü temelde tart›fl›lmas› gere-
ler Mübadele’ye iliflkin neler biliyorduk? Ge- ba¤ verilmesi gibi uygulamalar yafland›. Mü- çev. Müfide Pekin
Gidenlere hiçbir zaman güven duyulma- kenlerden biri, do¤rudan do¤ruya tarihyaz›-
lenler ve gidenler Mübadele’nin sebeplerini badillerin, kendilerine verilen arazilerdeki Belge Yay›nlar›, Kas›m 2004, 106 s.
m›flt›; onlar›n gitmesiyle milli birlik yeniden m›n›n kendisidir. Mübadele’de yaflananlar›
biliyorlar m›yd›? Mübadele, iki halk aras›nda- ürünleri söküp kendi tan›d›klar› ürünleri ek-
infla edilecek ve kuvvetlenecekti. Fakat gelen- seçen, de¤erlendiren, önem s›ras›na göre be- Bruce Clark
ki husumete son vermek amac›yla m› yap›l- tiklerini göz önünde bulundurursak, üretime
lerle de hemen millet olunamad›. Çünkü ge- Atina Tiyatrosu’nun localar›na lirleyen, unutturan veya hat›rlatanlar, bizzat ‹ki Kere Yabanc›: Kitlesel ‹nsan ‹hrac›
m›flt›? Mübadil yemeklerine ve kültürüne, kazand›rma politikas›n›n, Cumhuriyet tari-
lenlerin bir k›sm› Rumca konufluyor, nere- hinin en büyük toprak k›y›mlar›ndan birine tarih yaz›c›lar› de¤il mi? Modern Türkiye’yi ve Yunanistan’›
anne ve babalardan kalma hat›ralara, solmufl yerlefltirilen Anadolulu mübadil aileler
deyse hiç Türkçe bilmiyordu. Bir k›sm›n›n yol açt›¤›n› söyleyebiliriz. Bruce Clark, ‹ki Kere Yabanc›’da, bu du- Nas›l Biçimlendirdi?
foto¤raflara, kahramanl›k öykülerine, komflu Bektafli ve Yahudi inanc›na sahip olmas›, hat- çev. Müfide Pekin
Renée Hirschon’un deyimiyle, gelen- rumu flu flekilde aç›klar:
köylerdeki gezilere, birkaç aflk ac›s›na s›k›flan ta Türkiye’ye gelmemek için din de¤ifltirmifl Okullarda, konferans salonlar›nda ve or- ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay., Kas›m 2008, 326 s.
ler/gidenler, sadece vatan›n kültürel altyap›s›- re taksim edildi. Konut da¤›t›m› s›ras›nda Ege’yi Geçerken’de yer almayan veya derin-
bir mübadil anlat›s›yla donat›lm›fl olan da¤ar- du barakalar›nda her iki ülkenin gençleri-
olmalar› ve yeterli milli bilince sahip olma- n› de¤il, fiziki co¤rafyas›n› da millilefltirdi. Rumlardan kalan yap›lar›n onar›lmad›¤›n›, lemesine tart›fl›lmayan bafll›klara, Yeniden
c›¤›m›z›n yeni bilgilere kavuflmas› için, Mü- ne zorunlu mübadele mutlu sonla biten Reneé Hirschon (der.)
malar› da önemli bir sorundu. Görüldü ki, Göçler sonras›nda, Türkiye, sanayi ve ticaret hatta bu yap›lar›n baz›lar›n›n so¤uktan don- Kurulan Yaflamlar’da rastl›yoruz. Kas›m
badele’nin üzerinden 70 y›l geçmesini bekle- bir kahramanl›k öyküsü olarak anlat›l›- Ege’yi Geçerken:
gelenler de tam olarak ‘biz’den say›lmazd›; alanlar›n› elinde bulunduran ‘giriflimci s›- mamak için mübadiller taraf›ndan y›k›l›p so- 2003’te, Lozan Mübadilleri Vakf› ve AEGE-
yecektik. yor. Türkiye resmi tarihinde yabanc› ç›- 1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi
bu sebeple onlara ‘yar› gâvur’ dendi. Yuna- n›f’›n›n bir bölümünü balarda yak›ld›¤›n› ve mallar›n da¤›t›- E Ankara Seksiyonu ortakl›¤›yla ‘Türk-Yu-
karlara hizmet ederek kendisini lekelemifl çev. Müfide Pekin - Ertu¤ Alt›nay
nistan’dan göç edenlerin güle oynaya kaybetti. m› s›ras›nda ciddi usulsüzlüklerin nan Sivil Diyalo¤u’ program› çerçevesinde Ortodoks H›ristiyan az›nl›¤›n bu toprak- ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay., Nisan 2005, 461 s.
gelmedikleri de art›k biliniyordu. yafland›¤›n›, konuya iliflkin ‘Yunan ve Türk Halklar›n›n Mübadelesine lardan ç›kmas›, ülkenin kurtuluflu ve mo-
Yüzlerce aile, devletin toprak araflt›rmalarda görmek müm- ‹liflkin Sözleflme ve Protokol’ün 80. y›l› dola- dernleflme sürecinde zorunlu bir durakt›r. Müfide Pekin (der.)
yard›m›ndan hakk›nca fayda- kün. y›s›yla iki günlük bir sempozyum düzenlendi. Ortodoks Yunan devleti için Türkiye’nin Yeniden Kurulan Yaflamlar:
lanamad›. Çünkü bu aileler, 2008 y›l›na gelinceye ka- Sempozyumun notlar›, Müfide Pekin’in der- dindafllar›n› yurt d›fl› etmesi sonucu bu 1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi
savafltan sonra topraklar›na, dar, ilk kuflak mübadillerin lemeleriyle yay›mland›. Kültürel miras, Mü- insanlar›n anavatan Yunanistan’›n ba¤r›- ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay., Ekim 2005, 496 s.
yani memleketlerine geri neredeyse tamam›n›, onla- badele’nin edebi yans›malar› ve Mübadele’yle na bas›lmas› mutlu sonla biten trajik ama
r› dinleyemeden yitirdik. birlikte an›lan ulus-devlet yaratma politikala- asil bir hikâyedir. Onur Y›ld›r›m
döneceklerini düflünüp ge-
Olanlar› bir de onlar›n a¤- r›n›n a¤›rl›kl› olarak dillendirildi¤i ‘Yeniden ‹ki Kere Yabanc›’y› di¤er kitaplardan ay›- Diplomasi ve Göç: Türk-Yunan Mübadelesinin
rekli evraklar› yanlar›na al-
z›ndan dinleyerek ve bu bil- Kurulan Yaflamlar’ seminerinin konuflmac›la- ran as›l özellikler, tam da bu anlat›lar üzerine Öteki Yüzü
mam›flt›. Mübadele önce-
gileri karfl›laflt›rarak farkl› bir r›ndan, Mübadele’nin siyasi ve sosyo-ekono- kurulmufltur. ‘Güvenilir’, ‘söz dinleyen’ bire- ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay., Aral›k 2006, 363 s.
sinde Yunanistan’da yafla-
yan bir k›s›m Türk’ün, Tür- sonuca ulaflmak mümkün ola- mik boyutlar›na de¤inen Halil Berktay’›n be-
kiye’ye gelmemek için ‹talya bilirdi. ‹kinci kuflak mübadiller lirtti¤i gibi, Mübadele, 19. ve 20. yüzy›llarda
ve Arnavutluk uyru¤una geçti-
¤ini de Mihri Belli’nin Türkiye-
ise Türklefltirme politikalar›ndan
ciddi bir flekilde etkilendi ve onlar
“her iki tarafta gerçekleflen homojenlefltirme
operasyonlar›n›n” bir parças›d›r. Söz konusu
iki konferansta sunulan bildiriler, Mübade-
Mübadele komplosuna
Yunanistan Nüfus Mübadelesi için mübadele, bir flekilde, ülkenin
Ekonomik Aç›dan Bir Bak›fl ad›yla
kitaplaflan yüksek lisans çal›flmas›ndan
kültürel ve psikolojik birli¤inin olufl-
mas›n›n önündeki k›smi engellerden bi-
ken ve Yeniden Kurulan Yaflamlar, genifl kat›-
l›ml› iki konferans›n bildirilerinden olufluyor.
le’nin alg›lan›fl›n› ve konuya yap›lan araflt›r-
malar›n yönünü güçlü bir flekilde de¤ifltirdi.
tarafs›z ve insanc›l bir yaklafl›m
riydi. Acilen unutulmal›yd›. Unutulmas› ge- Konuya iliflkin dört çal›flmada da, süregiden Mübadele, Yunanistan veya Türkiye arfliv-
ö¤reniyoruz. Tüm bu sebeplerden dolay›,
rekli görülen konular ve sorular unutuldu. savafl›n sadece belirtilen k›sa zaman dilimi lerinde bulunan resmi evraklar›n d›fl›nda, var BAHAR MUCUK DEM‹RTAfi
Mübadele ma¤durlar› uzun y›llar boyunca
Diplomasi ve Göç, Ege’yi Geçerken, Yeniden içerisinde ve belli askeri tekniklerle de¤il, olan siyasal beklentiler ve sonuçlarla da iliflki-
Osmanl› tebaas›, devletin bekas› için uy- kendilerini, ‘kendi’ milletlerine, kabul ettir-
gun zamanda, uygun mekâna yerlefltirilebilir-
di. Memlekete dahil edilen yeni topraklarda-
me çabas› içerisinde oldular. Ve bu çaba ha-
len sürmekte.
G ö ç
edenler, gittikleri
Kurulan Yaflamlar ve k›sa süre önce yay›mla-
nan ‹ki Kere Yabanc›, bu asimilasyonlar ve
uzun vadeye yay›lan ve toplumsal hayat›n her
alan›nda ciddi sonuçlara yol açan genifl çapl›
bir psikolojik harekâtla birlikte yürütüldü¤ü-
lidir. Onur Y›ld›r›m, Diplomasi ve Göç adl› ça-
l›flmas›n›n önemli kanallar›ndan birini olufltu-
ran tarihyaz›m› tart›flmas›na giriflirken, temel
S on zamanlarda, 1923 Lozan Anlaflmas›’yla hükme ba¤lanan ve gerçeklefltirilen Türk-Yunan
Mübadelesi’ni iflleyen birçok kitap, art arda yay›mlan›yor. Geçti¤imiz ay Bilgi Üniversitesi Ya-
y›nlar›’ndan ç›kan ‹ki Kere Yabanc›, konuya iliflkin en önemli çal›flmalardan biri. 2006’da ‹ngilte-
ki halklar›n, imparatorlukla ve Müslüman yerlere sadece maddi birikimleri- unutma iste¤i sebebiyle art›k ikinci kuflak
9 Eylül 1922’de Milli Mücadele’nin ‹zmir re’de, 2007’de de Yunanistan’da yay›mlanan kitap, her iki ülkede de olumlu elefltiriler alm›flt›.
ni de¤il, tecrübelerini de götürdüler. Yuna- mübadillerin bile hat›rlamad›¤› bir kültürün, nü görüyoruz. argüman olarak bu bilgi geçiflini kullan›r:
kültürle bütünleflmesi amac›yla, Anado- k›y›lar›nda fiilen bitmesi ve 6 Ekim’de iflgal Çok iyi bir araflt›rmaya dayanan ve bir arfliv kayna¤› niteli¤i tafl›yan kitab›n yazar› Bruce
nistan’dan göç eden/ettirilen Müslüman edebi, siyasal ve ekonomik boyutlar›n› inceli- Mübadele’nin 75. y›l› vesilesiyle Oxford Türk tarihçili¤i, belki konuyu henüz daha
lu’nun birçok yerinden insanlar, büyük grup- ordular›n›n ‹stanbul’dan çekilmesinin ard›n- Clark’›n Kuzey ‹rlandal› olmas› da anlaml›; ülkesinin maruz kald›¤› ba¤naz ve bask›c› politikalar,
Türklerin büyük bir k›sm›, çiftçi olmalar› se- yor, tart›fl›yor. Bu kitaplardan, Ege’yi Geçer- Üniversitesi Mülteci Çal›flmalar› Merkezi’nde yeni keflfetti¤i için, iki farkl› ve birbiriyle
lar halinde göç ettirildi. Balkanlara göç ettiri- dan sona erdi¤i san›lan savafl, yerini, Türkiye tezat e¤ilime ev sahipli¤i yapm›flt›r. Bir ta- Mübadele’nin içyüzünü kavramas›na katk› sa¤lam›fl olmal›. Cambridge’de Siyaset Bilimi e¤itimi
bebiyle ülke ekonomisinde etkili olamad›, ye- düzenlenen konferans›n bildirilerinin yer ald›-
len / yerlefltirilen halk, Mübadele ile, çok de- ve Yunanistan hükümetleri aras›nda uzun raftan, bir grup araflt›rmac› orijinal arfliv ald›ktan sonra Reuters Haber Ajans›’n›n ve Financial Times’›n Atina temsilcisi olarak çal›flan ya-
ni zanaatlar gelifltiremedi. Bu durum, ülke- ¤› Ege’yi Geçerken, Mübadele çal›flmalar› için
¤il, birkaç kuflak sonra, benzer sebepler ve y›llar sürecek olan, siyasal bir savafla b›rakt›. araflt›rmas› yaparak, zar, 1990’dan bu yana, The Economist dergisinin d›fl haberler editörü.
nin zaten tar›m temelli olan ekonomisini iyi- önemli bir kaynak oluflturuyor. Nüfus müba-
kayg›lardan dolay›, fakat bu sefer ‘topra¤a hâ- mübadeleyi Türk Dev- Kitapta, memleketlerini terk edip suyun öte yan›na yerleflmek zo-
Bu çekiflmenin sonucu olarak, 30 Ocak ce zay›flatt›. delesinin sonuçlar›n› bir bütün olarak de¤er-
kimiyet’ için, ‘hâkim millet’ olmak üzere ge- rimi’nin temel yap›s›na runda b›rak›lm›fl, kimi gönderildi¤i ülkenin dilini bile bilmeyen iki mil-
1923’te imzalanan 19 maddelik Mübadele Öte yandan, Anadolu’dan göç eden Rum- lendirmeye çal›flan bildiriler, ço¤unlukla, Mü- uydurmay› kendine va-
ri ça¤r›l›yorlard›. Genç devletler, benzer bek- yona yak›n insan›n trajedisi, sadece Türkiyelilerin ve Yunanl›lar›n de¤il,
protokolünün ard›ndan, yaklafl›k iki milyon lar k›sa zamanda kültürel, ekonomik ve siya- badele’nin siyasi ve ekonomik sonuçlar›na da- zife edinirken, di¤er
lentilerle girdikleri bu durumdan, farkl› eko- köklerinden zorla kopar›larak hiç tan›mad›¤› topraklarda hep yabanc›
nomik, siyasal ve kültürel sonuçlarla ç›km›fl- kifli yer de¤ifltirdi. Bu kopuflu haz›rlayan ger- sal haklar›n› korumak için örgütlenirken, yan›yor. Mübadele protokolü, uluslararas› po- yandan, baz› araflt›rma- olarak yaflamaya mahkûm edilmenin nas›l bir duygu oldu¤unu anlamak
lard›. Bu durum Herkül Millas’›n, Yeniden ginli¤in kayna¤›, 1831 baflkald›r›s›n›n ard›n- Türkiye’de mübadil kültürünü ve tarihini, litikada bir emsal teflkil etmifl, dünyan›n pek c›lar da, muhacirlerin isteyen herkesin ilgisini çekecek biçimde, genel okuyucu hedef al›narak
dan ‘kurulan ve tan›nan ilk küçük Yunanis- Mübadele’nin ekonomik ve siyasi sonuçlar›n› çok yerinde daha sonra gerçekleflen toplu nü- yaflad›klar› s›k›nt›lar› yaz›lm›fl. Yaflananlar›n üzerinden 80 y›l› aflk›n bir süre geçmifl olmas›na
Kurulan Yaflamlar’daki tespitiyle daha da so-
tan Krall›¤›’na dayan›r. Ve ard›ndan gelen ciddi bir flekilde de¤erlendiren ilk kurum fus ihraçlar›nda s›k s›k referans olarak kulla- da göz önünde bulun- ra¤men, biri Avrupa Birli¤i üyesi, di¤eri Avrupa Birli¤i aday› iki ülke
mutlafl›r: durarak, var olan ikinci
Yunan edebiyat›nda mübadele olay› bir 1896 Girit Ayaklanmas›, 1897 Osmanl›-Yu- (Lozan Mübadilleri Vakf›), Mübadele’den n›lm›flt›r. Renée Hirschon, Ege’yi Geçerken’de üzerindeki etkileri halen sürüyor. ‹ki Kere Yabanc›, bu etkileri hem top-
el kaynaklar›, mübade-
‘son’ olarak anlat›l›r. Türk edebiyat›nda nan Harbi... tam yetmifl befl y›l sonra faaliyete bafllad›. Türk-Yunan mübadelesinden sonra gerçekle- lumsal hem de bireysel aç›dan iflliyor. I. Dünya Savafl› sonras› yeniden
leyi ülkeye sundu¤u
–ve genel olarak Türk tarih yaz›c›l›¤›nda Siyasal sorunlardan sonra, Mübadele’nin Rum örgütlenmeleri taraf›ndan, yaklafl›k 1,5 flen göçleri ve ülkeler aras›ndaki nüfus de¤i- flekillenen iki ülkedeki durumu, II. Dünya Savafl› sonras› Almanya üze-
f›rsatlar ve getirdi¤i
da– ‹stiklal Savafl›’n›n sonu ve dolayl› ola- ikinci önemli sonucunu ekonomik sorunlar milyon kifliye, o y›llarda nüfusu 6 milyon, flimlerinin büyüklü¤ünü ortaya koyar: rindeki bask›lar›, ‹srail’in kuruluflunu, Yahudilerin ve Filistinli Arapla-
tahditler aç›s›ndan ba-
rak nüfus mübadelesi de bir ‘bafllang›c›n’ topraklar› ise Türkiye’nin beflte biri kadar “Türk-Yunan nüfus mübadelesinin günü- r›n yaflad›klar›n›, 90’larda Bosna’daki nüfus hareketlerini ve Kuzey ‹r-
oluflturuyor. Savafl, genel olarak Türkiye top- ¤›ms›z bir olay olarak
iflaretidir; hatta sevindirici ve umutlu bir müzle iliflkisi, Hindistan-Pakistan, ‹srail- ele alarak yeniden oku- landa’da hâlâ süren çat›flmalar› da göz önünde bulundurarak, ulusçuluk
raklar›nda devam etti¤inden, Türkiye’deki olan Yunanistan’da on binlerce konut imkâ-
bafllang›c›n iflaretidir. Bu bafllang›ç yeni Filistin ve K›br›s’ta ortaya ç›kan durumlar- maya giriflmifllerdir. kavram› zemininde sunuyor. Yazar, o döneme ait belgelerin yan› s›ra,
bir siyasal rejimle ilgilidir. Bu siyasal de¤i-
Rumlar daha çok sorun yafl›yorlard›. Fakat, n› sa¤land›. Türkiye’de ise, mübadillerin sa-
da oldu¤u kadar, Arnavutluk, Afganlar, birinci ve ikinci kuflak mübadillerle yapt›¤› görüflmelere de yer veriyor.
Mübadele sonras›nda bu durum tersine dön- y›s›n›n, göç eden Rumlar›n say›s›n›n üçte bi- Mübadele’yle olufltu-
fliklik topluma yeni ve daha mutlu bir ge- Eritreliler, Irakl›lar, Kürtler, Sri Lankal›lar, ‹ki Kere Yabanc›, s›radan insanlar üzerine oynanan devasa politik
lece¤i vaat ediyordu. Yunan taraf›nda ayn› dü. Savafl›n sürdü¤ü alanlar›n neredeyse ta- ri kadar olmas› sebebiyle böylesi bir konut Somalililer, Sudanl›lar, Tibetliler ve vatan- rulmak istenen politika-
oyunlar›n etkileri ve insanlar›n hâlâ etnik veya dinsel kimlikleriyle tan›m-
dönem kuflkusuz ac›l›, nostaljik ve bazen mam›n›n yeniden inflas› ve ekonominin dü- yap›m›na ihtiyaç duyulmad› ve var olan ko- lar›ndan ayr›lmaya zorlanm›fl di¤er grupla- lar› sadece Mübadele sü- land›¤›, dolay›s›yla canh›rafl çekiflmelerin yafland›¤› bölgelerde bulunan
elefltirel bir biçimde ele al›nan bir ‘son’- zenlenmesi gerekiyordu. Bu yüzden, müba- nutlar, belli koflullar karfl›l›¤›nda, mübadille- ra iliflkin örneklerde de görülmektedir.” recine veya mübadillere ‘modern’ uluslar›n yaflad›¤› güçlükler konusunda haf›zam›z› tazeliyor.

AGOS kitap 12 ocak 2009 ocak 2009 13 AGOS kirk


Marsilya’dan Ermeni edebiyat›na
aç›lan parantez
TAMAR NALCI - S‹B‹L ÇEKMEN

300 kitapl›k bir katalo¤umuz var. Y›lda yak- l›yoruz. Bir edebiyat›n farkl› dillerde konuflan • Yay›nevinizden ç›kan baz› kitaplar
E ditions Parenthèses, 1978’de, Marsil-
ya’da kurulmufl bir yay›nevi. Patrick Bar-
dou ve Varoujan Arzoumanian’›n, mimarl›k
lafl›k 20 kitap yay›ml›yoruz; bunlardan 1 ya
da 2’si ‘Diasporales’ serisinden. Yay›nlar›m›-
okurlara ulaflmas›, varl›¤›n› sürdürmesi için
elzemdir. Ermenice gibi dillerde, bu ihtiyaç
Türkçeye çevrilerek Aras Yay›nc›l›k ta-
raf›ndan yay›mland›. Farkl› ülkelerde,
ve flehir planlama kitaplar›yla bafllayan yay›n- z›n büyük bir bölümü mimarl›k ve flehir daha da belirginleflir. Çeviriler, bir dilin, özel- kitaplar›n›zla ilgilenen baflka yay›nevle-
c›l›k serüveni, zamanla, edebiyat, müzik, fo- planlamas› üzerine. Sosyal bilimler alan›nda likle zihinsel tecridinden ç›kmas›na yard›mc› ri var m›?
to¤raf, sosyal bilimler alanlar›na da yay›lm›fl. 30 da birçok kitab›m›z, ayr›ca bir müzik (özel- olur. Aras Yay›nc›l›k bugüne kadar iki kitab›m›-
y›ld›r, Ermeni edebiyat›n›n önemli eserlerini likle caz) serimiz var. Konusu ilgimizi çeker- • Fransa’da okurlar genel olarak ne tür z›n Türkçe çevirisini yay›mlad›: L’Apatrié
Frans›zcaya kazand›ran Editions Paranthèses’in se, foto¤raf kitab› da yay›mlad›¤›m›z oluyor. kitaplara ilgi gösteriyorlar? Pa- (Jean Kéhayan, Vatans›z) ve Les passagers d’Is-
‘mimar’lar›ndan Arzoumanian’la, yay›nevinin • ‘Diasporales’ serisinde yaln›zca Ermeni ranthèses’in en çok satan kitaplar› han- tanbul (Esther Heboyan, ‹stanbul Yolcular›).
kuruluflu, yay›n çizgisi ve karfl›laflt›¤› zorluklar yazarlar›n kitaplar› m› var? gileri? Biz de, yak›nda, Aras’tan ç›kan, Takuhi Tov-
üzerine söylefltik. Yay›nevinin kurulmas›ndan itibaren, bu Her kitab›n kendine ait bir kitlesi vard›r. masyan’›n, aile ve mutfak an›lar›n› anlatt›¤›
alanda mücadeleci bir tavr›m oldu. Ermeni Mimarl›k klasiklerini saymazsak (Rem Kool- Sofran›z fien Olsun adl› kitab›n›, Frans›zca
• Editions Paranthèses nas›l kuruldu?
kültürüne iliflkin ilk yay›n›m›z, Avedis Aha- haas ve Le Corbusier yaklafl›k 15 bin nüsha olarak, Souvenirs culinaires du Bosphore (Bo-
Yay›nevimiz 1978’de kuruldu. Patrick
ronyan’›n Azadutyan Canabarhin kitab›n›n satt›), en iyi sat›fllar›m›z›, flu ana kadar 20 bin ¤aziçi’nin Mutfak An›lar›) ad›yla yay›mlaya-
Bardou ve ben, mimarl›k okuduk. Toprak
çevirisi oldu (Bu kitap Türkiye’de de Belge nüsha bas›lan, Billie Holliday ve Charles ca¤›z. Ayr›ca, Yerevan’da, çok zor flartlar al-
yap›lara ilgimiz vard›, özellikle de K›z›lderili-
Yay›nlar› taraf›ndan Fedailer Özgürlük Yolun- Mingus’un otobiyografilerinde yakalad›k. Er- t›nda, dikkate de¤er ifllere imza atan Sarkis
lerinkine. Mezun olduktan hemen sonra bu
da ad›yla yay›mland›). Bu, ‘Arménies’ (Erme- menilerle ilgili serimizde öne ç›kan tek bir ki- Khatchents ile de ba¤lant› halindeyiz.
konuda bir kitap yazd›k. O dönemde, mi-
marl›kla ilgilenen çok az yay›nevi vard›; biz nistanlar) serimizin ilk kitab›yd›. Serinin taptan söz edemeyiz. Ama Ermeni okurlar›n • Fransa’da ifade özgürlü¤üyle ilgili s›-
de kitab› kendimiz yay›mlamaya karar verdik. ad›nda, ‘Ermenistan’ kelimesini ço¤ul ekiyle edebiyatla aralar›n›n pek de iyi olmad›¤›n› ve k›nt›lar yafl›yor musunuz?
Böylece, hiç mimarl›k yapmadan yay›nc› ol- birlikte kulland›k, çünkü birden fazla ‘mem- tarih kitaplar›n› tercih ettiklerini söyleyebili- ‹fade özgürlü¤ünün tam olarak korundu-
duk! Paranthèses, bugün, mimarl›k ve flehir leket’ oldu¤unu düflünüyorduk. O dönemde riz. Frans›z okurlar›n yabanc› edebiyatlara ¤u bir ülkede yafl›yoruz. Fakat baflka alanlar-
planlamas› konusunda uzman bir yay›nevi. Sovyet Ermenistan› ve büyüklü küçüklü bir- gösterdi¤i ilginin gittikçe artmas› mutluluk da ciddi zorluklarla karfl›lafl›yoruz. Bunlar›n
çok diaspora toplulu¤u vard›, oysa Ermenis- verici. ‹yi çevirmenlerin say›s› çok az olsa da, ilki, ekonomik sansür. ‹kincisi ise duyars›zl›k;
• Genifl bir kadroyla m› çal›fl›yorsunuz?
tan ba¤›ms›zl›¤›n› ilan ettikten sonra, çeviriler yay›mlamaya devam etmek gerekir, bas›n›n görmezden geldi¤i, hiç bahsi geçme-
Yay›nevini yaflatan, sürekli olarak burada ‘Arménies’ bafll›¤›n›n pek bir anlam› kalmad›. çünkü bu, ‘öteki’nin bak›fl›nda var olabilmek yen bir kitab› yay›mlamak neye yarar? Bu
çal›flan dört kifliyiz. Tabii, elyazmalar›n› oku- Diaspora kültürüne a¤›rl›k vermeye karar aç›s›ndan çok önemli. noktada, en çok, Fransa’daki Ermeni bas›n›y-
ma ve redaksiyon için yard›m ald›¤›m›z kifli- verdik. O günden beri, bu seri için ‘Diaspo- • Mali s›k›nt›lar yafl›yor musunuz? Size la sorun yafl›yoruz. Çok az kitap, okurlar› bil-
ler de var. Ama tüm grafik tasar›m ve teknik rales’ bafll›¤›n› kullan›yoruz, yine ço¤ul ekiy- destek veren kurumlar var m›? gilendirebilecek elefltirel bir analize tabi tutu-
çal›flma, yay›nevi bünyesinde yürütülüyor. le… Mali s›k›nt›lar, mesle¤imizin merkezinde luyor. Sizin bugün yay›mlad›¤›n›z, kitaplar ve
Kitaplar›n bask› kalitesine, örne¤in k⤛t seçi-
• Fransa’daki Ermeni diaspora edebiyat›- duruyor. Bu durum, dünyadaki tüm yay›m- yay›nevleriyle ilgili böyle bir söyleflinin Fran-
mine çok önem veriyoruz. sa’da yap›lmas›n› hayal edebilir miyiz? En
n›n tarihinden biraz bahseder misiniz? c›lar için geçerlidir. Her gün, çözülmesi gere-
• Yay›mlayaca¤›n›z kitaplar› nas›l seçi- Bildi¤iniz gibi, Türkiye, Suriye ve Lübnan az›ndan bugün için, hay›r.
ken yeni bir mali problem ç›kar ortaya. E¤er
yorsunuz? d›fl›nda, Ermeniceyi ustal›kla kullanan yazar- • Gelecek projeleriniz neler?
sadece ekonomik kriterlerle hareket etseydik,
Yay›nc›lar, toplumda izole olmufl insanlar lar pek ç›km›yor. Fransa’da da durum böyle; Bir yay›nc›n›n hayat›nda, her zaman, son-
katalo¤umuzdaki kitaplar›n %10’u bile gün
de¤il, toplumun ve belirli bir dönemin aktör- Ermenice yazan çok az yazar var. Ama, iki suz say›da proje vard›r; baz›lar› gerçekleflir,
göremezdi. Yay›nevi olarak, çal›flmam›z› en
leridirler. Dolay›s›yla, yay›nc›l›kla ilgili karar- dünya savafl› aras›nda, Ermeni edebiyat›nda baz›lar› ise uygun zaman› bekler. Bizim de
ciddi, titiz ve mücadeleci bir tav›rla sürdür-
lar birçok etkene ba¤l›d›r. Kitap yay›mlamak ‘Paris Okulu’ olarak an›lan bir grup edebiyat- elimizde, gelecek 10 y›la yetecek kadar proje
dü¤ümüz alan, Ermeni kültürü ve edebiyat›-
asl›nda her zaman politik bir eylemdir. Ya- ç› ç›kt›: fiahnur (Armen Lubin), Sarafyan, var. Bir sonraki yay›n›m›z, Anahide Ter Mi-
na iliflkin kitaplar. Bu yay›nlar›, yay›nevimi-
y›nc›n›n bu alandaki tercihlerinin bütünü de, Vorpuni... Bu yazarlar›n eserlerini besleyen, nassian ve Houri Varjabedian’›n, Terres d’en-
zin da¤›t›m a¤› sayesinde birçok yere ulaflt›ra-
onun bak›fl aç›s›n› niteler ve tarz›n› yans›t›r. onlar›n yaflad›klar› sürgün hayat› olmufltur. biliyoruz. Yay›mlad›¤›m›z mimarl›k kitaplar›- fance (Çocuklu¤un Ülkeleri) ad› alt›nda der-
30 y›l önce, ekoloji ve günefl mimarisiyle ilgi- Biz de, imkânlar›m›z dahilinde, bu eserlerin n›n geliriyle, Ermeni edebiyat› kitaplar›n›n ledi¤i, yazarlar›n ve sanatç›lar›n yaflad›klar› ya
li ilk kitaplar›m›z› yay›mlad›¤›m›zda, bunla- baz›lar›n› Frans›zcaya çevirip günümüz okur- sat›fl› konusundaki olas› baflar›s›zl›klar› kapa- da kurgulad›klar› Ermenistan an›lar›ndan
r›n ilgi uyand›raca¤›ndan emin de¤ildik; yal- lar›na ulaflt›rmaya çal›fl›yoruz. t›yoruz. Arkadafll›k ba¤lar› d›fl›nda, hiçbir ku- oluflan bir antoloji olacak. 2009’da, Takuhi
n›zca bir ümidimiz vard›. Bu kitaplar çok ba- • Hangi dillerden çeviriler yay›ml›yorsu- rumla do¤rudan bir iliflkimiz yok. Bazen, Tovmasyan’›n kitab› d›fl›nda, Sergey Paradja-
flar›l› oldu, fakat bunun için beklememiz ge- nuz? yapt›¤›m›z iflte, kendimizi yaln›z ve tecrit nov’un hapishane mektuplar›n› ve Sayat No-
rekti. Bu konularda henüz yeni yeni bir bilinç Mimarl›k alan›nda birçok dilden çevirip edilmifl hissediyoruz. Baz›lar› için sanki yo- va ve Confessions (‹tiraflar) adl› filmlerinin se-
oluflmaya bafllad›. yay›mlad›¤›m›z kitaplar var: ‹ngilizce, ‹tal- kuz! Fakat, tüm kültürel alanlar için geçerli naryolar›n› yay›mlayaca¤›z. Ayr›ca, sizin de
• Bugüne kadar ne tür kitaplar yay›mla- yanca, Almanca, ‹spanyolca, Rusça, Çince… olan bir fley bu. Bütün zorluklara ra¤men, yak›ndan tan›d›¤›n›z bir yazar olan Zaven Bi-
d›n›z? ‘Diasporales’ koleksiyonu için, elbette Erme- projelerimizi hiçbir zaman yar›da b›rakma- beryan’›n Kar›ncalar›n Günbat›m› (Aras Yay.,
Hiçbir zaman h›zl› ve çok kitap yay›mla- niceden, fakat ayn› zamanda Türkçeden, d›k. Yapt›¤›m›z ifle inan›yor olmam›z çok Babam Aflkale’ye Gitmedi, 2000; M›rçünneru
maya dönük bir çizgimiz olmad›. fiu anda Rusçadan ve ‹ngilizceden de çeviriler yay›m- önemli. Verçaluys›, 2008) da projelerimiz aras›nda...

AGOS kitap
14 ocak 2009
Ah flu kötüler olmasayd›!
OHANNES KILIÇDA⁄

mas› gerekti¤ini düflünenler vard›r. Bunlar- o¤lunu, ölece¤ini bile bile teslim ederkenki
L isede okudu¤umuz ‹nk›lâp Tarihi kita-
b›nda ‘Ermeni Sorunu’ ünitesinde bir
‘okuma parças›’ vard›. Parça ‘Ermenilerin’
dan biri de köyün ileri gelenlerinden Hüse-
yin A¤a’n›n, küçükken bir Ermeni çocuk
hali iç burkar.
Bunlar olup biterken, “ba¤›ms›zl›k sev-
Erzurum’un Müslüman bir köyünde yapt›k- (Aret) yüzünden sakat kalm›fl o¤lu Aksak das›na düflüp Rusya’n›n maflas› olmufl ma-
lar›n› tasvir ediyordu. Son derece kanl› ve Osman’d›r. Osman, bir gece, yan›na ald›¤› ceraperestlerden” (iflte bunlar bildik) oluflan
mide buland›r›c› sahnelerdi. Ne zaman o iki kifliyle birlikte Armanl›’ya sessiz bir bas- çeteci tehdidi ortadan kalkm›fl de¤ildir. Her
okuma parças›n› hat›rlasam akl›ma duvara k›n yapar. Köyün papaz› Zaven’i ve küçük an bask›n bekleyen Hüseyin A¤a, geceleri
çivilenmifl bir çift insan ci¤eri geldi¤ini söy- k›z› Sara’y› öldürür (Kambur Hasan Sara’ya nöbet tutturur ve olas› bir bask›n durumun-
lemekle yetineyim. Hakan Yel’in Rüzgâr tecavüz de eder ama Osman’›n bundan ha- da köyün kad›nlar›n› “namuslar›yla cennete
Ekenler roman›n› okumaya bafllay›nca bu beri olmaz), kiliseyi atefle verirler. Köyden gitmeleri için” bir ma¤arada toplay›p son
parçay› hat›rlad›m; zira roman ço¤u Ermeni sessizce ayr›l›rlar ama beklenmedik bir tan›k çare olarak k›z› Nuriye’ye ma¤aray› havaya
olan ‘çetecilerin’, 1914’teki benzer bir köy onlar› görür ve kusurlu gölgelerinden onlar› uçurtmay› planlar. Bir gece, beklenen bas-
(gene Erzurum’da Müslüman bir köy!) bas- teflhis eder. Armanl›’dan baz› köylüler de çe- k›n gerçekleflir. Vaziyet umutsuz hale gelin-
k›n›yla aç›l›yor ve anlat›lan dehflet sahneleri tecilerden yard›m alarak Çi¤demli’ye bask›n ce, kararlaflt›r›lan iflaret verilir, k›z da dina-
o parçadakini aratm›yor. Zaten yazar, bu verip intikam almak isterler. Bu tür ifllerin mitlerin fitilini atefller. Fakat son anda Ar-
dehflet sahnelerine o kadar s›k ve ayr›nt›l› bir bafl›n› Garbis çeker. Fakat, köyün akl›selim manl› köylüleri imdada yetiflerek Çi¤demli
biçimde yer veriyor ki hani neredeyse bun- sahibi kiflilerinden Demirci Haçik (roman- köylülerini Ermeni çetecilerden kurtar›rlar;
dan zevk ald›¤› düflünülebilir. da ‘Hacik’) araya girer; ahbab› Hüseyin dinamitler de patlamaz. Çi¤demli köylüleri
Bafllarda ‘bildik’ bir hikâyeyle karfl› karfl›- A¤a’y› olanlar› gözleriyle görmesi için köye bunu unutmaz ve bir müddet sonra savafl
ya oldu¤umuz izlenimini verse de elimizde- getirir. Küçük tan›¤› da dinleyen Hüseyin patlak verip de, askeri manevralar gere¤i ku-
ki eser, bildik baz› klifleleri tekrarlamas›na A¤a Çi¤demli’ye döner ve o¤lunun a¤z›n- rayla baz› köylerin güneye göç ettirilece¤i
ra¤men farkl›l›klar› da olan bir roman. dan, yapt›klar›n› do¤rulayan itiraflar› al›r. ama asl›nda kuran›n düzmece oldu¤u, tabii Hakan Yel
Bir Müslüman (Çi¤demli) ve bir Ermeni Art›k yap›lacak tek bir fley vard›r: Katilleri ki Ermeni köylerinin gidece¤i haberini al›n- Rüzgâr Ekenler
(Armanl›) köyü etraf›nda flekillenen olaylar Armanl›’ya teslim ederek, do¤an kan borcu- ca, bunu Armanl›’ya iletmekle kalmaz, bu Alt›n Kitaplar, Ekim 2008
anlat›l›yor. Çi¤demli köylüleri diken üstün- nu kapatmak. Nitekim, Çi¤demli’den bir- sefer de onlar Armanl› köylülerini sürgün-
dedirler, çetecilerin baflka bir köyde (Ulya) iki güçlü adam, bafllar›nda Hüseyin A¤a ol- den kurtar›rlar.
yapt›klar› gibi bir bask›na maruz kalmay› mak üzere Osman’›, Hasan’› ve suç ortakla- Bütün bu toz duman içinde, üzerine ha- muhteviyat› aç›s›ndan oldukça ola¤an ve
beklerler. ‹çlerinde, bask›ndan Armanl›’y› r› Durmufl’u derdest ederek, as›lmak üzere fif flehvet sosu gezdirilmifl bir aflk hikâyesi- beklenebilir bir durum tabii.
sorumlu tutanlar ve bunun cezas›z kalma- Armanl›’ya teslim ederler. Hüseyin A¤a’n›n nin de eksik olmad›¤›n› söyleyelim. Hüse- Rüzgâr Ekenler, kendince dengeli olmaya
yin A¤a’n›n on dört yafl›ndaki o¤lu Ham- çal›flan bir roman. Örne¤in, bütün kötüler
di’yle Armanl› köyünden “yirmi iki yafl›nda tek bir etnik/dini gruba mensup de¤il. Her-
karta kaçmaya bafllam›fl çocuklu dul” Talin kesin kendi kötüsü var. Yazar›n ‘iyi Ermeni-
birbirlerine ç›lg›nca âfl›kt›rlar ve ço¤u yasak kötü Ermeni’ ayr›m›n› yapmaya çal›flt›¤›
aflk gibi, bunun da sonu hazindir. söylenebilir. Fakat roman, Ermeniler içinde
Yazar›n adeta Anadolu evliya kültüne bir ‘do¤ru davrananlar›n’ istisna oldu¤u izleni-
selam› olan Dervifl karakterini zikretmeden mini veriyor. Yani, Armanl› bir istisnad›r; zi-
geçmek olmaz. Dervifl, do¤aüstü güçleri ol- ra bir Müslüman köyüne yard›m ettikleri
du¤una inan›lan, ‘görünmeyenlerle’ yaren- anlafl›l›rsa “kendi dindafllar› taraf›ndan hain
lik eden, hayvanlarla konuflan, H›ristiyan- olmakla suçlan›rlar.” Ermenilerin ço¤u, gül
Müslüman bütün halk›n koruyucusu olan gibi geçinip giderken ‘kand›r›lm›fl’ insanlar-
bir figürdür. Biz fanilerle k›yasland›¤›nda, d›r (bu da tan›d›k de¤il mi?). Baflka bir de-
t›pk› Anadolu gibi zaman üstüdür. Her fley, yiflle, kitapta ‘rüzgâr ekme’ ihalesi yine Er-
herkes geçer, o kal›r. menilere kal›yor, zaten f›rt›nay› da onlar bi-
Romanda iki grup insan var: ‹lki, düfl- çiyorlar. (‹nsan bu noktada ‘Rüzgâr eken f›r-
manca davrananlar, ikincisi ise akl›selim sa- t›na biçer’ sözüyle ‘Eden bulur’ sözü aras›n-
hibi olanlar. ‹lk gruptakiler ya ruhen kötü daki paralelli¤i de düflünmeden edemiyor.)
olduklar› için (Garbis, Kambur Hasan, Çe- Roman›n o zamanlar›n siyasetine dair
tecibafl› Arto) ya da üstesinden gelemedikle- yapt›¤› birçok tespit tart›flmaya aç›k. Sözü
ri travmalar› yüzünden (Osman) böyle dav- edilen baz› olaylar›n da maddi gerçeklikler-
ran›rlar. Yazar, kötülerin insanl›k d›fl› yara- le örtüflmedi¤i söylenebilir. Gerek bu gibi
t›klar oldu¤unu ima eder. Ruhen kötü ol- maddi ‘uyarlamalar’, gerek siyasal tespitleri
makla bedenen kusurlu olmak veya zahiri için romanc›y› elefltirmek mümkünse de,
i¤rençlik aras›nda kurulan ba¤ da dikkat çe- burada as›l sorumluluk okuyucunundur.
kicidir. Armanl›’da papaz› öldüren, küçük Okuyucu elindeki eseri, bir romandan tarih
k›za tecavüz edenlerden biri topald›r, biri veya siyaset ö¤renilmeyece¤inin bilinciyle
kambur. Çeteciler, vücutlar› irinli, balgam- okumal›d›r, çünkü tarihçiyi ba¤layan yön-
lar› kanl› kimselerdir. Çetecibafl› Arto, “öz tem, ilke ve ölçütler, romanc›y› ba¤lamaya-
babas›n› s›rf içti¤i flarab› paylaflmad› diye bilir. Romanc› sadece birtak›m duygu ve
bafl›n› gövdesinden ay›rarak üzüm ba¤›na düflünceleri aktarmak, beyninizi ve yüre¤i-
gömen bir manyak”t›r. Romandaki buna nizi hareketlendirmek için bir hikâye anla-
benzer birçok ifadeden anlafl›l›yor ki, Yel, t›r. Bütün bunlar› ak›ldan ç›karmamak flar-
‘kötülü¤ün s›radanl›¤›’ konusunda t›yla, insafl› bir roman olmaya çal›flan, bü-
Arendt’le ayn› fikirde de¤il. Ayr›ca, roman- tün Ermenilere karfl› de¤il ama en az›ndan
daki ataerkil hava bariz biçimde kendini his- Armanl›l› Ermenilere karfl› bunu baflaran
settiriyor. Küçükler lafa kar›flamaz; kad›n- Rüzgâr Ekenler, okuyucuda uyand›rmas›
lar, korunmas› gereken, namus göstergesi, muhtemel baz› duygular, zaman zaman
zay›f varl›klard›r… Olaylar›n geçti¤i yer ve yükseltmeyi baflard›¤› dramatik tempo ve
zaman düflünülecek olursa bu da roman›n sürükleyicilik için okunabilecek bir roman.

ocak 2009 15 AGOS kirk


TÜRK‹YE’DE ERMEN‹ EDEB‹YATI

60’l› y›llar›n kalemleri


GARB‹S HORASANCIYAN

Zahrad (1922-2007) ve Zareh Khrakhu- F›ç›c›yan (1931-1976) bunlardan biridir.


E debiyatta bir yazar› on y›la, yirmi y›la,
hatta daha fazlas›na hapsetmek, s›n›rla-
mak, do¤ru de¤ildir. Çünkü, bir yazar kale-
ni (d. 1926), 50’li y›llarda modern Ermeni
fliirini ray›na oturtmufl flairlerdir; 60’larda bu
Kumkap› Bezciyan Okulu’nda ö¤retmenlik
ve müdürlük yapm›fl olan F›ç›c›yan, e¤itim
mi eline ald› m›, bir ömür sürer bu maraton. alanda t›rmanm›fl, 70’lerde zirveye ulaflm›fl, çevresinde oldu¤u kadar edebiyat çevresin-
Ço¤u edebiyatç›, sa¤l›¤› izin vermeyince ve- 80’lerde ise tahta oturmufllard›r. Her ikisi de de sevilen bir yazar olmufltur. Kiflili¤in-
ya ömrü bitince b›rak›r kalemi. Bu aç›dan, de, yirmiden fazla kitaba imza atarak, en deki hümanizm ve alçakgönüllük fliirlerine
bu köflede Cumhuriyet Dönemi Türkiye üretken flairlerimizden olmufltur. Khrakhu- de yans›m›flt›r. F›ç›c›yan’›n zamans›z ölü-
Ermeni Edebiyat›’n›, 40’l›, 50’li, 60’l› y›l- ni’nin fliir d›fl› çal›flmalar› da çok önemlidir. mü, hem edebiyat, hem de e¤itim alan›nda,
lardan bugüne uzanan süreç içinde inceler- Potorig (F›rt›na, 1999) adl› tiyatro eseri, yaz- toplumumuz için büyük bir kay›p olmufl- Onnik F›ç›c›yan Foto¤raf • Ara Güler

ken, zaman zaman ayn› yazarlardan, ayn› d›¤› makaleler, denemeler, araflt›rma yaz›la- tur.
60’l› y›llarda bu kervana NOEL BABA
isimlerden bahsetmemiz gerekecek-
tir. kat›lan genç kalemlerden biri
de Musada¤l› Arsen Can- Binlerce naz ile geldin– binlerce hay›rla
fiair, öykü yazar› ve araflt›rmac›
yan’d›r (d. 1938). Anado- Ak sakal›n›n binlerce teliyle
Haçik Bedros Amiryan’›n (1915-
lu’nun suyu ve havas› ile yo¤- Binlerce bacadan içeri döktün–
1998) ilk kitab›, 1939’da yay›mla-
Ve hasretle dolu binlerce can
nan Ovasis adl› edebiyat ve sanat al- rulmufl, Anadolu kokan bir
S›ra s›ra dizildiler yoluna
mana¤›d›r. Edebiyat alan›ndaki ki- flair olan Canyan’›n fliirlerinde
Bir günde
taplar›ndan baz›lar› Yerker Siro Yev hümanizm ve sevgi temalar›
Binlerce cana türküler verdin
Baykari (Sevda ve Kavga fiark›lar›, öne ç›kar. Önce Musada-
Düfl verdin
1949), Azadarar ‹nknaflarj (Can- ¤›’ndan, sonra da Türki-
Sevgi verdin
kurtaran, 1959) ve –ülkesinin ba- ye’den ayr›lm›fl ve Ermenis-
¤›ms›zl›¤› için mücadele veren ve tan’a yerleflmifltir.
Bir günde
bir askeri darbenin ard›ndan öldü- Bu bölümü, Ermeni edebi- Binlerce kifliye yara verdin
rülen Kongo Baflbakan› Patrice Lu- yat ve e¤itim camias›nda se- Tasa verdin
mumba’ya ithaf etti¤i– Lumum- vilmifl bir isim olan ‹rma Ac› verdin
ba’d›r (1962). Acemyan’la (1936-1990) Baz›lar›na çok çok - baz›lar›na çok az
1948’de yay›mlanan fliir kitab› Haçik Amiryan, Ovasis (1939) noktalamak istiyorum. Kad›- Baz›lar›na ise yok yok - kalmad› dedin...
Yerani Te’nin (Keflke) ard›ndan, öyküleriy- r› ve edebi tahliller, onun di¤er alanlarda da köy Aramyan Okulu’nda y›llarca ö¤retmen- Halbuki ötede
le, edebiyatta ismini unutulmazlar listesine güçlü bir yazar oldu¤unu gösterir. lik ve müdürlük yapan Acemyan, edebiyat Binlerce etten kemikten bebek
yazd›rm›fl olan Yervant Gobelyan (d. 1923), Edebiyat›m›za, eme¤i, yoksullu¤u, hak- dünyas›na iki fliir kitab›yla kat›lm›flt›r. Dal Binlerce kez derkenardan
Marmara, Jamanak ve Agos gazetelerinde s›zl›klar› hayk›ran fliirleri ile renk katan flair- Miyayn (Sadece Vermek, 1975) ve ‹m Do¤e- Bak›yor
sürdürdü¤ü köfle yazarl›¤› ile de öne ç›km›fl lerimizden biri de Varteres Karagözyan’d›r. r›s (M›sralar›m, 1985) adl› fliir kitaplar›nda, Binlerce söz - binlerce düflle bekliyor
bir yazard›r. Öykü kitaplar›ndan baz›lar›: O da, Türkiye’den göçüp uzak diyarlara gi- yaflama ve insana karfl› duyarl›l›¤›n›, ço¤u Yoksa e¤er onlara verece¤in binlerce fley
Yeraz Çunetso¤ Martig (Düflsüz Yaflayan ‹n- den yazarlar›m›zdan olmufltur: Önce Erme- zaman hüzünlü bir üslupla ifade etmifltir. Al benden
sanlar, 1984), Ho¤ov M›g›rd›vadzner (Top- nistan’a, ard›ndan ABD’ye yerleflmifltir; ha- fiiir dili sade, edebi sanatlardan ve süsleme- Bin kere bin tane koca sevgiler yürekten
rakla Vaftiz Edilenler, 1992), Menk Anun› len Los Angeles’ta yaflamaktad›r. lerden uzakt›r. Topluma gerek e¤itim ge- Götür benden
‘Hay Dza¤ig’ T›rink (‘Ermeni Çiçek’ Dedik Bu kervana 1950’li y›llarda kat›lm›fl, bil- rekse edebiyat alan›nda daha da verimli bir Binlerce selam, binlerce kez...
Ad›na, 1991), ve Giaynki Lusantsken (Yafla- hassa 60’l› y›llarda edebiyatseverlerden ka- flekilde hizmet verebilece¤i bir yaflta aram›z-
m›n Kenar›ndan, 1998). bul görmüfl yazarlar›m›z da vard›r. Onnik dan ayr›lm›flt›r. ONN‹K FIÇICIYAN

T ürkân fioray, y›llar geçse de ‘Türk sine-


mas›n›n sultan›’ olarak an›lacak bir sa- Edebiyatç› bak›fl›yla hayat›n› bak›fllardan uzakta yaflamay› tercih
eden fioray’›n neredeyse her cümlesi, sine-
maya olan tutkusunu ele veriyor. Kitapta,
natç›. Filmleri, canland›rd›¤› karakterler ve
güzelli¤iyle, oyunculu¤unun her dönemin-
de konuflulan fioray’›n sinema kariyerinin
‘Türk sinemas›n›n sultan›’ fioray’›n gündelik hayat›n› nas›l yaflad›¤›na,
y›ld›z olman›n getirdi¤i zorluklarla nas›l bafl
kitaplaflt›r›lmas› da kaç›n›lmazd›. Feridun etti¤ine dair ipuçlar› da yakal›yoruz. Öte
JANET BARIfi yandan, Andaç’›n sinemaya ve Türkân fio-
Andaç’›n Türkân fioray’la Yüz Yüze adl› ki-
tab›, bir dönemin seyircisinde derin izler b›- ray’a olan tutkusu da kendini sürekli belli
rakan Türkân fioray’›n hayat›ndan birçok Andaç’›n edebi bir duyarl›l›kla oluflturdu¤u lat›yor fioray… ediyor.
kesiti a盤a ç›kar›yor. bu biyografik çal›flma da, Sorular ve cevaplar›n art arda s›ralanma- Kitapta, Türkân fioray’›n dostlar›ndan
‹lk olarak sekiz y›l ön- fioray’›n sinema tutkusu- s›ndan oluflan, kuru bir kitap de¤il bu; An- Selim ‹leri’yle yap›lm›fl bir söylefli de yer al›-
ce, Can Yay›nlar› eti- nun alt›n› çiziyor. K›rk y›l› daç, fioray’la ilgili düflüncelerini, röportaj yor. Popülerli¤ini her daim koruyan, her
ketiyle yay›mlanan ki- aflk›n bir süredir sinemaya öncesinde ve sonras›nda hissettiklerini, rö- kuflaktan Türkiyelinin tan›d›¤› fioray’›n fo-
tap, geçti¤imiz günler- emek veren fioray, An- portaj s›ras›nda araya kar›flan gündelik soh- to¤raflar›yla renklenen bu ayr›nt›l› biyogra-
de, Turkuvaz Yay›nla- daç’a, yaflad›¤› güçlükleri, betleri de paylafl›yor okurla. fi, fioray severler kadar sinemaseverler için
r›’ndan ç›kan yeni bas- sevinçleri, ac›lar›, piflman- Bir dönemin sinema tarihini merak de, de¤erli bir an› kitab› niteli¤i tafl›yor. Ay-
k›s›yla, okuyucuyla l›klar›, aflklar› anlat›yor. edenler de Türkân fioray hayranlar› kadar r›ca, bir sanatç›y›, bir edebiyatç›n›n gözlem
tekrar bulufltu. Kitab›n en dikkat çekici zevk alabilir bu çal›flmadan. fioray, yönet- ve de¤erlendirmeleri üzerinden okumak,
Türkân fioray, si- cümlerinden biri, “Onlar menler, oyuncular ve sette yaflanan ilginç anlamaya çal›flmak da keyifli olabilir.
nemaya âfl›k oldu¤u- nas›l istiyorsa öyle yaflaya- olaylarla ilgili birçok an›s›n› anlat›yor. Sa-
nu, sinemay› hayatta ca¤›m.” Her zaman merak natç›n›n çocukluk ve gençlik y›llar›, sine- Feridun Andaç
her fleyin üzerinde tut- edilen hayat›n›, kendi iste- mayla tan›flmas›, yönetmenlik deneyimi, k›- Türkân fioray ile Yüz Yüze
tu¤unu her zaman dile di¤i gibi de¤il, seyircinin z›yla olan iletiflimi ve gündelik hayat›na da- Turkuaz Yay›nlar›, Kas›m 2008, 208 s.
getiren bir oyuncu. istedi¤i gibi yaflad›¤›n› an- ir birçok ayr›nt› yer al›yor söyleflide. Özel

AGOS kitap 16 ocak 2009


Çocu¤un ‘gör’ dedi¤i

Vah flu büyükler... Kokulu misketler,


tarç›n seminerleri
malar› laz›m yani: çok baflar›l› kitaplar, okurken sanki sizin haya-
“Derslerin Misafir: Derslerin nas›l evlad›m?
Zorla cevap veren çocuk: (s›k›lm›fl bir flekilde)
t›n›z› yazm›fl gibi hissedeceksiniz.
Merhaba arkadafllar. Bu ay size önerece-
¤im kitap, Annemin Kokulu Misketleri.
PINAR TERZ‹ (12)
nas›l evlad›m?” Fena de¤il…
Burada araya giren anne: Matematikte pek iyi
‹smi gibi roman›n kendisi de komik
ve çok e¤lenceli. Ana karakterler Ruddy
de¤il ama çal›flm›yor ki, ne desem anlatam›- Mudd, Doria Mudd (Ruddy’nin annesi)
Ah flu büyükler... Hani iyiler hofllar da bir de yorum…(!) ve Pookie Tunnbaum. Bu romanda, as-
bizi anlasalar… Oda toplamak mesela; oda Ve iki kad›n, çocuklar› hakk›nda birbirle- l›nda Ruddy’nin ad› Aurora ve Pooki-
toplaman›n gerçekten ama gerçekten e¤lence- rine dert yanmaya bafll›yor... e’nin ad› da Priscilla, çünkü kendi adla-
li bir yan› yok, hatta biz odan›n da¤›n›k oldu- Gördü¤ünüz gibi, bizim için çok e¤lenceli r› yerine takma adlar›n› kullan›yorlar.
¤unu bile fark etmiyoruz. Ama annem zorla- de¤il... Ruddy’nin o kadar çok hayvan› var ki,
y›nca odam› toplamak zorunda kal›yorum ta- Hele dinledi¤imiz müzi¤e kar›flmazlar
kafesler dolusu ve bütün odas›n› kapl›-
bii. Hem ben ne güzel her fleyi dolab›ma geli- m›… Sesini çok aç›yormufluz, komflular k›za-
yor. Agnes adl› yafll› köpe¤i, Larry ve Vi-
fligüzel bir flekilde t›km›flken bunlar› y›k›p kat- cakm›fl. Ya, gerçekten o sesi komflular›n duy-
lay›p koyman›n ne anlam› var anlam›yorum... mas›na imkân yok. Hem az›c›k müzik sesi vien adl› fareleri, Margaret adl› iguanas›,
Bir de bilgisayar ve televizyon olay› var; duysalar ne olacak ki... Gregory ve Peck adl› papa¤anlar› bun-
“K›z›m, bu kadar çok televizyon izleme, göz- Yani k›sacas›, sizce büyükler insan olabilir lardan sadece birkaç›. Hayvanlar› çok se-
lerin bozulur.” “O¤lum, bilgisayarla çok u¤- mi? (Yanl›fl anlamay›n, bu asl›nda bir sonraki viyor ve onlar›n yavrusu oldu¤unda yav-
rafl›yorsun, biraz ödev yap!” yaz›mda anlataca¤›m kitab›n ad›) rular› vermek istemiyor. En yak›n arka-
‹lk olarak, televizyonu 2 metre yak›ndan izle- Sonuç olarak, buradan büyüklere sesleni- dafl› da Pookie ad›nda bir k›z. Annesi
mezsek gözlerimizin bozulma ihtimali yok, ve biz yorum: Az›c›k anlamaya çal›fl›n bizi. Doria’n›n ifli de, insanlara çok pis kokan
de gözlerimizi televizyona dayam›yoruz. Ödev misketleri satmak. Örne¤in, bu kokular›
Büyüklere okuma önerisi
yapmam›z gerekti¤ini de bilgisayarla oynarken tan›tmak için Tarç›n Seminerleri düzen-
söylerseniz insan›n siniri bozuluyor, hiç yapmak Bu konuyla ilgilenen büyükler varsa, Aytül liyor. Böylelikle de¤iflik yollarla kokular›
istemiyoruz ödevi. Ayr›ca, ödevimiz varsa da Akal’›n kitaplar›n› okumalar›n› kesinlikle tavsi-
Aytül Akal
tan›t›yor.
eninde sonunda yapmam›z gerekiyor zaten, bafl›- ye ediyorum: K›z›m, Ben Çocukken..., O¤lum,
K›z›m, Ben Çocukken… 1996, 64 s. Anlayaca¤›n›z, çok zevkli bir roman.
m›za kakman›za gerek yok böyle, de¤il mi ama? Ben Çocukken…, K›z›m Nerdesin ve O¤lum O¤lum, Ben Çocukken… 1995, 64 s. Eminim ki siz de benim kadar seveceksi-
Ayy, bir de bizim misafirlerle oturup soh- Nerdesin. Bir annenin çocuklar›yla yaflad›¤› K›z›m Nerdesin, 1999, 73 s.
sorunlar› anlat›yor Aytül Akal; k›sacas› büyük- O¤lum Nerdesin, 1999, 71 s. niz.
bet etmemizi isterler... fiöyle bir konuflman›n
Uçanbal›k Yay›nlar›, Gülen Öyküler Dizisi ‹nsanlar›n duygular›na, hislerine,
gerçekten çok rahats›z edici oldu¤unu anla- lerle niye anlaflamad›¤›m›z›. Hepsi kesinlikle
dünya görüfllerine göre farkl› kitaplar
var. Benim size tavsiye etti¤im bu kitap,
diyor. Sonra sabaha kadar onu bafltan yapmak n›ndayd›m provalarda, ve yanl›fl söylemeye de-
Can›m› s›kanlar… beni daha da çok üzüyor. Hele okul toplant›- vam ediyordum. Son provada bir ö¤retmen yan- komik olaylar› seven insanlar için. Hem
zaten herkesin gülmeye ihtiyac› vard›r,
lar›, ah. Önceden anneannem gidiyordu top- l›fl söylüyorsun dedi. Ö¤retmenim ç›k›flta bana
Ah flu büyükler! Benim için önemli olan hiçbir lant›lara. Ama o da art›k gidemiyor. ba¤›rd›, sen önceden yanl›fl demiyordun, flimdi de¤il mi?
fley genellikle onlar için önemli olmuyor. Daha bir sürü fley var. Ama yine de do¤um- mi tuttu inad›n ki yanl›fl söylüyorsun dedi. Arka-
Derslerim, mesela onlar› hiç umursam›yorlar. günüm gibi benim için daha önemli olan fley- dafllar›ma önceden yanl›fl diyor muydu diye sor- NAD‹N TALAR AÇIKBAfi (12)
Sonra da karnende niye dört var diyorlar. leri hat›rl›yor ve umursuyorlar. du. Arkadafllar›m evet dedi¤inde ö¤retmenim
Ne olursa olsun benim için endiflelenmi- Ah, bi de baz› ö¤retmenlerim benim yapt›¤›m onlara da k›zd›. Bu beni çok üzdü. Martha Freeman
yorlar ve bu benim için çok önemli. Mesela fleyleri görselerdi, duysalard› yani beni dinleseler- Büyükler, lütfen küçüklerin önemli dedi¤i Annemin Kokulu Misketleri
çev. Nesrin Çi¤iltepe Akbay
haz›rlad›¤›m bir proje ödevim kayboldu¤unda di bana daha az k›zarlard›. Bir keresinde, fotoko- fleyleri siz de umursay›n. Bulut Yay›nlar›, 1996, 165 s.
bifley olmaz, yine yapars›n diyorlar. Bu benim piyle çekilen ve görünmeyen bir kelimeyi görün-
çok can›m› s›k›yor. O kadar eme¤im bofla gi- medi¤i için yanl›fl söylüyordum. Ö¤retmenin ya- NARE GAVR‹LOF (11)

man› Ahtapot Nino. Ilgar, kitapta gör- Kalem tutmay› bilmeden, sadece kara-
o k u l ö n c e s i dü¤ü resimleri çok sevdi; kendi kendine lasa bile, öyle e¤lenerek karal›yordu ki…
ahtapot resimleri çizmeye bafllad›. Ilgar bir sürü kitab› ve duvar› kara-
ILGAR’IN Nino çok sevimli bir ahtapot ama ha-
linden pek memnun de¤il. Annesi ne ka-
lad›ktan sonra, bir gün kitapç›da bu
kitab› gördüm; almak neredeyse bir

K‹TAPLI⁄I dar dil dökse de, bu konudaki mutsuzlu-


¤unu dindiremiyor Nino’nun. Çok say›-
zorunluluktu. Hem istedi¤i gibi boya-
yacak, karalayacak, hem de bir sürü fley
da kolu oldu¤undan, giyinmek, Nino ö¤renecekti: Kalem tutmay›, renkleri,
için çok zahmetli bir ifl; “Keflke y›lan ba- flekilleri, saymay›…
YA⁄MUR BATTAL
l›¤› olsayd›m, çabucak giyinirdim, haya- Sayfalar›, boyand›ktan sonra siline-
t›m ne kolay olurdu” diye düflünüyor. bilecek flekilde haz›rlanan kitapta, mi-
Ilgar, annesi, dedesi ve anneannesi ile di¤i kelimeleri ve cümleleri, konuflur- Ancak, okula giderken yaflad›¤› bir olay, nicik, tombul ellere kalem tutmay› ö¤-
birlikte bir sahil kasabas›nda yaflayan, ken kulland›¤›n› fark etmek. Nino’ya, kendisi gibi olman›n gurur du- retebilmek için özel olarak tasarlanm›fl
üç buçuk yafl›nda bir afacan. Minik Bu köflede, Ilgar’la birlikte yaflad›¤›- yulacak bir fley oldu¤unu ö¤retiyor. bir kalem de var. Ilgar, kitab› ald›¤›m›z
o¤lum, yafl› gere¤i çok hareketli ve çok m›z ‘okuma’ deneyimlerine dayanarak, gün bu kalemi bitirmeyi baflard› tabii.
Çocuklar› özgüvenli, kendileriyle ba-
merakl›, ve kitaplar› çok seviyor. Her okul öncesi çocuklar için haz›rlanm›fl ki- Sara fiahinkanat
Yavru Ahtapot Olmak Çok Zor r›fl›k bireyler olarak yetifltirme çabalar›na fiimdi baflka kalemlerle çizmeye ve e¤-
gece, uyumadan önce, mutlaka ona ki- taplardan söz edece¤im. resimleyen: Feridun Oral lenmeye devam ediyor.
katk› sa¤layabilecek bir kitap…
tap okumam› istiyor. Tabii, ona hangi *** Yap› Kredi Yay›nlar›, Eylül 2008, 36 s.
*** Silinip Temizlenen Kitap:
kitaplar› okuyaca¤›m› kendisi belirli- Minikler büyürken, tak›nt›l› olduklar›
yor; kaç tane okuyaca¤›m› da öyle. ‹ki, dönemlerden geçiyorlar. Ayn› masal› yüzlerce defa okutmak isteyebiliyorlar. Minik o¤lum Ilgar boya kalemle- Renkler ve fiekiller
riyle yapabileceklerini fark edince, ona Do¤an Egmont Yay›nc›l›k,
üç, befl – art›k, onun keyfine kalm›fl... dinlemek, ayn› çizgi filmi seyretmek, Bu s›ralar o¤lumun tak›nt›s›, Yavru Ah- A¤ustos 2008, 24 s.
‹flin en güzel yan›, kitaplardan ö¤ren- ayn› flark›y› söylemek ya da ayn› kitab› tapot Olmak Çok Zor adl› kitab›n kahra- boyama kitab› yetifltiremez olmufltum.

ocak 2009 17 AGOS kirk


Türkiye’de Asker eserlerine, al›flverifl merkezlerinden ifl dünyas›-
ve Siyaset (siyaset)
Levent Ünsald›
çev. Orçun Türkay
Kitap Yay›nevi,
Geçen ay›n kitaplar› n›n kalbinin att›¤› gökdelenler ve canl› gece
hayat›na kadar, flehrin çok renkli yaflam›n›
gözler önüne seren, 300’ü aflk›n özel foto¤raf-
tan oluflan bir albüm.
345 s., 30 YTL *
Oda: Virginia
* hiyerarflik yap›lar›, gerilimleri gözler önüne se-
Levent Ünsald›, Paris Woolf’un
Sivil Toplumda riyor. Osmanl›’n›n geç döneminin ‹zmir’ini,
Sorbonne-I Üniversi- Odas›nday›z
Türk-Ermeni tek bir cemaat de¤il, flehirde yaflayan farkl›
tesi’ne doktora tezi olarak sundu¤u bu çal›flma- (Deneyimlerimiz
Diyalo¤u topluluklar üzerinden inceleyen Georgelin,
da, “Türk Silahl› Kuvvetleri ne tür örgütsel Hangi Kap›lar›
(siyaset, yak›n tarih) kitab›n ilk üç bölümünde flehirdeki mahallele-
özelliklere sahiptir ve bir kurum olarak nitelik- Aç›yor? – I)
Rag›p Zarakolu (der.) ri, okullar› ve ders programlar›n›, halk›n kut-
leri nelerdir?”, “Toplumsal çat›flmalar›n üstün- Sema Aslan (ed.)
Pencere Yay›nlar›, lad›¤› bayramlar› ve e¤lence hayat›n› el al›yor.
de, ne ölçüde homojen bir toplumsal grup Amargi Yay›nlar›, 54 s.
345 s., 25 YTL Abdülhamid devrinin siyasi hayat›n›n anlat›l-
oluflturur?”, “Siyaset sahnesinde sivillerle asker- d›¤› dördüncü bölümden sonra, ‘Ölümcül
ler iki ayr› ve muhalif cephe olarak m› karfl›m›- ‹ngiliz feminist yazar Virginia Woolf’un, ya-
Rag›p Zarakolu, ki- Son’ bafll›kl› bölümde, ‹zmir Yang›n› ve so-
za ç›kmaktad›r?”, “Asker hangi nedenlerle ve y›mland›¤› 1929 y›l›ndan bu yana kad›n hare-
tab›n girifl yaz›s›nda, nuçlar›, tarih yaz›m›ndaki boflluklara vurgu
ketinin baflucu kitaplar›ndan biri olmufl Kendi-
hangi koflullar alt›nda siyasal yaflama müdahale Nisan 1915’te Türk-Ermeni diyalo¤unun res- yap›larak aç›klan›yor. Kitaba, foto¤raflar,
me Ait Bir Oda adl› kitab› üzerine, Ocak
etmektedir?”, “Askeri iktidar hangi süreçlerden mi düzeyde kesintiye u¤ramas›yla oluflan “ses- kartpostallar ve haritalar efllik ediyor. 2008’de Amargi Feminist Kitabevi’nde düzen-
geçerek anayasal düzen içinde kurumsallafl›r?”, sizlik duvar›nda”, 90’l› y›llar›n bafllar›ndan * lenen iki günlük atölye çal›flmas›nda Özgür
“Ulusal savunma harcamalar› üzerinde kurum- bugüne, gayr› resmi, sivil kanallardan aç›lan Üç Devirde Sevgi Göral’›n yapt›¤› sunumun yan› s›ra, kat›-
sal korporatif ç›karlar›n etkisi nedir?”, “Askeri “oyuklar›” kronolojik bir s›rayla aktar›yor. Di- ‹stanbul: l›mc› kad›nlar›n sorular› ve yorumlar›n›n yer al-
iktidar›n ülkenin ekonomik yap›s›yla iliflkileri yalo¤un tek çare, diyalogdan kendimizi dö- Konstantin’in d›¤› Oda, Amargi Feminist Kitabevi taraf›ndan
nelerdir?” gibi sorulardan hareketle, Türkiye’de nüfltürmeye geçmenin ise “zorunlu bir görev” Kutsanm›fl fiehri düzenlenen etkinliklerin kitaplaflt›r›lmas› proje-
ordunun siyasal rolüne iliflkin yeni bir aç›klama oldu¤unu belirten Zarakolu, iki toplum ara- (flehir tarihi) sinin ilk ad›m› olma niteli¤ini tafl›yor.
modeli sunmaya çal›fl›yor. s›nda kal›c› bir tinsel köprü kuran Hrant Önder Kaya *
* Dink’in, “bizleri bu köprünün devam› ve güç- Küre Yay›nlar›, Ölüm Denizinde
Türkiye’nin lendirilmesi için vicdani bir yükümlülükle 208 s., 20 YTL Yüzmek: Bir
Linç Rejimi (siyaset) karfl› karfl›ya b›rakt›¤›n›” belirtiyor. Kitapta, O¤ulun An›lar›
Tan›l Bora Haziran 2000’de Paris’te toplanan ‘Günü- ‹stanbul’un Bizans, (an›)
Birikim Yay›nlar›, müzde Ermeni Sorununa ‹liflkin Türk-Erme- Osmanl› ve Türkiye Cumhuriyeti dönemleri- David Rieff
72 s., 7 YTL ni Diyalo¤u’ kolokyumunda sunulan tebli¤ler ni ele alan ‘Üç Devirde ‹stanbul’ serisinin ilk çev. P›nar Savafl
ve yap›lan tart›flmalar›n yan› s›ra, bu toplant›- kitab› olan bu çal›flmada, ‹stanbul’daki Bizans Agora Kitapl›¤›,
“Tarihimizde pek çok n›n öncesinde ve sonras›nda, akademi ve ya- kültürünü ortaya koyan ilginç olaylara, 144 s., 14 YTL
örne¤i bulunan, bu- an›tlara, efsanelere yer veriliyor. Kitapta,
y›nc›l›k alan›nda yap›lan diyalog çal›flmalar›n›
gün de gayet ola¤an Konstantinopolis’in önemli flahsiyetlerinin
yans›tan metinlere ve belgelere yer veriliyor. Modern dünyan›n
bir flekilde sürüp gi- portreleri, flehrin an›tlar›, folkloru, efsaneleri,
* ac›lar›, deneyimleri dikizleyip, duyumsama-
kronolojik bir seyirle anlat›l›rken, flehrin dün-
den linçler silsilesi, Türkiye’de sürekli bir linç II. Meflrutiyet’in dan tüketmesini, duyumsasa bile edilgen kal-
ya miras› içindeki rolünün, de¤iflen devirler-
‘rejimi’nin var oldu¤unu düflündürüyor. Hep- ‹lk Y›l›: 23 Temmuz mas›n› elefltiren, Amerikal› edebiyatç›, kuram-
deki dokusunun, anlam ve de¤er dünyalar›-
sinin bahanesi ya da hedef ald›¤› kesimler, 1908 – 23 c› ve insan haklar› savunucusu Susan Sontag,
n›n, siyasi tutumlar›n, yaflam tarzlar›n›n izi sü-
isimler birbirine benziyor. Bunlar eskiden Mete Tunçay rülüyor. Görsel malzeme kullan›m› aç›s›ndan “Savafllar flimdi bir de oturma odalar›n›n sesi
az›nl›klar, daha yak›n zamanda Aleviler, ko- Temmuz 1909 bir hayli zengin olan kitapta, ele al›nan her ve manzaras› oldu” demiflti. 1975’te yakalan-
münistler olurdu; flimdilerde linç, PKK’y› ba- (tarih) konu ile ilgili k›sa kaynakçalar da sunulmufl. d›¤› kansere karfl› 2004’e kadar mücadele ve-
hane ederek Kürtlere yöneliyor. Linçleri besle- Yap› Kredi Yay›nlar›, * ren yazar›n ölümünden sonra, o¤lu David Ri-
yen tarih anlat›s›, ‘milli’ e¤itimden itibaren 400 s., 100 YTL K›br›sl›l›k eff, onun hayat ve ölümle iliflkisini, ve son dö-
resmi a¤›zlarca yayg›nlaflt›r›lan düflmanca ›rk- (sosyoloji, siyaset) nemlerinde yaflad›klar›n› yazd›. “Onun, bu
ç›-etnisist söylemler bar›nd›r›yor. (…) Tan›l II. Meflrutiyet’in 100. Mehmet Hasgüler dünyada var olma biçimini betimlemek için
Bora, (…) bahanesi ve meflrulaflt›rma meka- y›l› dolay›s›yla, Aygaz ve Yap› Kredi Yay›nla- (der.) tek bir sözcük seçmek zorunda kalsayd›m
nizmalar› hep haz›r tutulan linç eylemlerinin r›’n›n iflbirli¤iyle, Prof. Dr. Mete Tunçay, Agora Kitapl›¤›, e¤er, bu sözcük ‘arzulu’ olurdu: Görmek, yap-
analizini sunuyor. Nazi Almanyas› ile halimi- Nuri Akbayar, Raflit Çavafl, Yücel Demirel ve 222 s., 10 YTL mak, denemek ve bilmek istemedi¤i hiçbir fley
zi karfl›laflt›rarak... TV dizilerinin bu iflteki ro- Bahattin Öztuncay’›n dan›flmanl›¤›nda haz›r- yoktu. Nitekim hayat›n› bir kütüphaneyi dol-
lüne iflaret ederek... Son y›llardaki linç giri- lanan kitapta, II. Meflrutiyet’in ilan edildi¤i Mehmet Hasgüler, durur ya da özlemlerini cisimlefltirircesine ya-
flimlerinin inan›lmas› zor dökümünü suna- Etienne Copeaux, flad›; günlü¤üne düfltü¤ü bir nota göre, kendi-
23 Temmuz 1908’den, ilk y›ldönümünün
rak...” (tan›t›m bülteninden) Ümit ‹natç›, Mehmet ni hep ‘ebedi ö¤renci’ saym›flt›.”
kutland›¤› 23 Temmuz 1909’a kadar geçen
* Ratip, Turgut Tur- *
olaylar ele al›n›yor. Önsözünü Mete Tun-
han, K›vanç Ulusoy, Özdemir Özgür ve Mus- Hiçbir Aflk Hiçbir
Yaflad›¤›m›z fiu çay’›n kaleme ald›¤› eserde, dönemin gazete ve tafa Mehmetçik’in makalelerinden oluflan ki- Ölüm (roman)
Korkunç Otuz Y›l: dergilerinden al›nm›fl haberler, makaleler ve tapta, K›br›s konusu, kültürel ve siyasal kimlik ‹nci Aral
1978-2008 Türkiye- yorumlar›n yan› s›ra dönemin olaylar›na bu- ekseninde ele al›n›yor. Hasgüler, 2007’de vefat
si Üzerine Notlar Turkuvaz Kitap,
günden bak›larak yaz›lm›fl kurgu haberlere yer eden K›br›sl› sosyolog Ulus Baker’e ithaf edi-
(siyaset, yak›n tarih) 200 s., 14 YTL
veriliyor. Kitab›n zengin görsel malzemesinin len kitab›n sunufl yaz›s›nda flöyle diyor: “K›b-
Halil Berktay önemli bir bölümünü, ilk kez gün ›fl›¤›na ç›ka- r›s, sadece K›br›s de¤ildir: Biraz Ortado¤u, bi-
Kitap Yay›nevi, Sara ve Simden, fark-
cak olan foto¤raflar ve belgeler oluflturuyor. raz Akdeniz, biraz Lübnan, biraz Filistin, biraz
71 s., 7 YTL Avrupa, biraz askeri üs, biraz garnizon, biraz l› öykülere, farkl› de-
*
iflgal, biraz Helenizm, biraz Bizans, biraz Os- ¤erlere sahip iki ka-
Smyrna’n›n Sonu:
Halil Berktay, 2008 Frankfurt Kitap Fuar›’nda manl›, biraz H›ristiyanl›k, biraz Müslümanl›k, d›n, birbirlerini geç
‹zmir’de
aç›lan modern Türk sanat› sergisinin katalo¤u biraz Türkçülük ve biraz da her fley demektir. tan›m›fl bir anne-k›z. Boflan›p yeni bir yaflama
Kozmopolitizmden
için kendisinden Türkiye’nin son 30 y›l›n› an- K›br›sl›l›k ise bütün bunlar› toplayan, ama ay- ad›m atmak üzere olan Simden’le, dopdolu
Milliyetçili¤e
latan bir yaz› istenmesi üzerine kaleme ald›¤›, n› zamanda bunlar›n hepsinin ötesine geçen, yaflam›fl ama ölümün efli¤inde yaln›z ve umut-
(flehir tarihi)
ancak “fazla uzun” oldu¤u gerekçesiyle katalo- üstelik s›n›rlar› fazla da belirgin olmayan bir suz kalm›fl Sara’n›n; hem kendilerini hem de
Hervé Georgelin birbirlerini varolufl ve ölüm ekseninde yeni-
¤a konmayan, ve ard›ndan, 30 Eylül - 7 Ekim durumu ifade eder.”
çev. Saadet Özen den sorgulay›fllar›n› anlat›yor Hiçbir Aflk Hiç-
2008 tarihleri aras›nda Taraf gazetesinde tefri- *
Birzamanlar Yay›nc›l›k, Dün, Bugün bir Ölüm. Bu iki kad›n›n aralar›ndaki ana-k›z,
ka edilen bu çal›flmas›nda, 12 Mart darbesi son-
332 s., 30 YTL ‹stanbul (foto¤raf) sevgi-nefret iliflkisini anlama çabalar› ve bir-
ras›ndan Ergenekon tutuklamalar›na uzanan,
“büyük, sars›nt›l›, zikzakl› bir geçifl dönemi” Dünya Yay›nc›l›k, birlerine olan duygular›n› yerinde ve zama-
olarak nitelendirdi¤i bir zaman dilimini mercek II. Abdülhamit devrinden, Eylül 1922’deki 100 s., 50 YTL n›nda dile getiremeyifllerinin ac›s›yla yüklü bu
alt›na al›yor. Yetkin bir tarihçinin kaleminden, Büyük ‹zmir Yang›n›’na uzanan dönemde ‹z- roman›n, aflk, evlilik, özgürlük ve ba¤l›l›klar›
son otuz y›l içinde gündeme damga vuran olay- mir’in yaflamak zorunda kald›¤› de¤ifliklikleri fiehir rehberi niteli¤indeki internet sitesi ‘is- sorgulayan kal›c› ve çarp›c› konusuyla ‹nci
lar ›fl›¤›nda, Türkiye’nin yak›n dönem siyasi ta- inceleyen kitap, nostaljik bir güzelleme olma- tanbul.com’un foto¤raf editörlerinin çekti¤i, Aral’›n romanlar› aras›nda özel bir yeri var.
rihine iliflkin gözlemler ve tespitler… n›n ötesinde, flehirdeki ve etraf›ndaki dinamik ‹stanbul’un geleneksel de¤erlerinden tarihi (tan›t›m bülteninden)

AGOS kitap 18 ocak 2009


Gizliajans (roman) sekreterler Mehtap ile Sevilay, durmaks›z›n a¤- ay›nda kurulan Helikopter Yay›nlar›’n›n yay›n ranl›k nesnesinin var olup olmad›¤›ndan bile
Alper Can›güz layan yarat›c› yönetmen Çeflme, psiflik-sismog- yönetmeni Levent Y›lmaz’›n, Jorge Luis Bor- emin olamayacak.”
‹letiflim Yay›nevi, raf çayc› Ercan... Ve flöhretler: Tesla, Prens ges’in önsözüyle yay›mlanan Morel’in Buluflu *
204 s., 13,50 YTL Charles, Kaan Sezyum, Küçük Prens, Süper- için yazd›¤› tan›t›m yaz›s›ndan: “(N)as›l bir Bir Gün Askerler
men ve di¤erleri...” (tan›t›m bülteninden) roman ki bu, 1940’da yay›nland›¤›ndan beri Geldi: Savafltaki
Gizliajans, yazar›n, * ›c›k c›c›k incelense de hâlâ tasvir edilemiyor, Çocuklar›n Sesleri
Tatl› Rüyalar (2000) Morel’in Buluflu tan›mlanam›yor? Neden Arjantin ve dünya (roman)
ve O¤ullar ve Rencide (roman) edebiyat›n›n en önemli kitaplar› aras›nda yer Charles London
Ruhlar (2004) adl› ro- Adolfo Bioy Casares al›yor? Bu soruya cevab›m yok, ama benim çev. Mine Öncüer
manlar›ndan sonraki çev. Nevzat Y›lmaz için niye önemli oldu¤unu biliyorum: Bir ke- Goa Bas›m Yay›n, 320
üçüncü roman›. “Dünyan›n, flahs›na karfl› ku- Helikopter Yay›nlar›, re, hayal var. Macera var. Gerçekli¤in s›n›rla- s., 20 YTL
rulmufl bir komplo oldu¤una inanan, genç ve 208 s., 15 YTL r›nda gezintiye ç›kmak var. Daha sonra bofl ol-
avare metin yazar› Musa, hayat›n her alan›na mad›¤› anlafl›lacak bir ada ve o adaya s›¤›nan Yazar, mülteciler için çal›flan uluslararas› bir
derin ve samimi bir merakla yaklaflan, Mu- Morel’in Buluflu, La- bir kaçak var (…) Sonra gizemli bir kad›n be- organizasyonda görevli iken Afrika, Burma ve
sa’n›n ev arkadafl› temiz kalpli fiaban, gaddar tin Amerika edebiya- lirecek, adadaki kaça¤›n dünyas› de¤iflecek. Balkanlarda çat›flmalar› yaflam›fl mülteci ço-
bir kedi taraf›ndan yönetilen, birbirinden tu- t›n›n en önemli ya- Uzaktan âfl›k olacak: Umutsuzca kad›n› cez- cuklar ile yapt›¤› söyleflilere, gözlemlerine da-
haf çal›flanlar›yla bir reklam ajans›: Menekfle zarlar›ndan Adolfo betmeye çal›flacak, kaybedecek onu, araya- yanarak yazd›¤› romanda fliddetin bu çocukla-
gözlü sanat yönetmeni Sanem, esmer ve seksi Bioy Casares’in en çok tart›fl›lan kitab›. Aral›k cak... Öyle bir an gelecek ki, arzunun bu ka- r›n hayatlar›n› nas›l de¤ifltirdi¤ini anlat›yor

Türkiye’den ve dünyadan...
• 2008 Cumhurbaflkanl›¤› Kültür ve Sanat nun bilincine varaca¤›z. (…) Kitaplar›m› rin yay›nlanmas›yla, Ermeni tehciri ile ilgili ni Rag›p Zarakolu’nun ‘terör örgütü propa-
Büyük Ödülleri, 4 Aral›k’ta Çankaya Köfl- okuyanlar bar›flç› olsunlar, yoksa zahmet et- gerçek say›lar ilk kez ortaya ç›km›fl oluyor.” gandas› yapmak’, ‘halk› askerlikten so¤ut-
kü’nde yap›lan törenle sahiplerine verildi. mesinler.” Yazar, kitab›n yeni bask›s›n›n Ocak 2009’da mak’ ve ‘suçu ve suçluyu övmek’ iddialar›y-
Edebiyat dal›nda ödüle lay›k görülen Yaflar da¤›t›laca¤›n› duyurdu. la yarg›land›klar› davan›n ilk duruflmas› 23
Kemal, törende yapt›¤› konuflmada, Anado- • Murat Bardakç›’n›n, Aral›k ay› ortalar›nda Aral›k Sal› günü, ‹stanbul 9. A¤›r Ceza
lu’nun çok kültürlü yap›s›na dikkat çekerek Everest Yay›nlar›’ndan ç›kan Talât Pafla’n›n • Aras Yay›nc›l›k, Anadolu Kültür ve Karfl› Mahkemesi’nde yap›ld›. Yay›nc› Zarakolu,
bar›fl ça¤r›s›nda bulundu: “Benim macerala- Evrak-› Metrûkesi: Sadrazam Talât Pafla’n›n Sanat iflbirli¤iyle haz›rlanan ‘William Saroyan duruflmada yapt›¤› savunmada, yarg›lamala-
r›m insan›n gizemine varmak içindi. özel arflivinde bulunan Ermeni tehciri konu- 100 Yafl›nda: Fresno-Bitlis-Yerevan: Neresi ra genel yay›n yönetmeninin de eklenmesi-
(B)ugün de sonsuz düfller kuruyorum. (…) sundaki belgeler ve hususi yaz›flmalar adl› kita- S›la, Neresi Gurbet?’ adl› sergi, 20 Aral›k’ta, nin muhalif bas›na yönelik farkl› bir mu-
Umut, düfl gücünün yaratt›¤› ve insano¤lu- b›n tüm kopyalar› –yazar›n aç›klamas›na gö- ‹stanbul Tophane’deki Tütün Deposu’nda amelenin iflareti oldu¤unu belirtti ve “Yeni
nun sahip oldu¤u en büyük de¤erlerden bi- re, “bask›n›n kalitesiz olmas›” nedeniyle– da- aç›ld›. Sergide, yazar›n Fresno’daki gençlik Bas›n Yasas›’ndaki bas›n özgürlü¤ünü k›s›t-
ridir. (…) Her savafl, ad› ne olursa olsun, bir ¤›t›ma girmeden imha edildi. Talat Pafla”n›n y›llar›n›, Anadolu ve Ermenistan seyahatlerini layan tuzaklardan biri daha böylece ortaya
y›k›m, bir ölümdür; insanl›¤›m›z› ve vicda- özel arflivinde bulunan ve bugüne kadar yay›n- belgeleyen, –Ara Güler, Bo¤os Bo¤osyan, ç›kt›” dedi.
n›m›z› çürütür. (…) Türkiye, en çok bar›fla lanmam›fl olan belgelerden oluflan kitab›n ta- Bedros Zobyan ve Fikret Otyam’›n çekti¤i–
susayan ülkelerden biridir. (…) Anadolu’da n›t›m bülteninde flu ifadeler yer al›yor: “Talat foto¤raflar ve eserlerinden yap›lan çeflitli al›n- • ‹ngiliz oyun yazar› ve tiyatro yönetmeni
yaflayan her halk kendi dilini kullanacak, Pafla, tehcir öncesindeki Ermeni nüfusu, kaç t›lar›n yan› s›ra, Karin Karakafll› ve Rober Harold Pinter, 24 Aral›k’ta, 78 yafl›nda ha-
kendi ana dilinde e¤itim görecek, kitaplar Ermeni’nin nereden nereye gönderildi¤i ve Koptafl’›n kaleme ald›¤› metinler yer al›yor. yat›n› kaybetti. 2005’te Nobel Edebiyat
yazacak, filmler çekecek. Biz çok kültürlü tehcir sonras›ndaki Ermeni nüfusunun ne ol- ‹lk say›s›n›n ard›ndan kapat›lan Alternatif Ödülü’nü alan Pinter, 1985’te, ABD’li
toprak oldu¤umuzun fark›na varaca¤›z. Ç›- du¤u gibi (…) konulara, flahsi kay›tlar›na da- gazetesinin sahibi ve sorumlu yaz›iflleri mü- oyun yazar› Arthur Miller’la birlikte Türki-
kar›m›z›n yasakta de¤il özgürlükte oldu¤u- yanarak bizzat cevap veriyor(…) [B]u belgele- dürü Cevat Düflün ve genel yay›n yönetme- ye’yi ziyaret ederek 12 Eylül darbesi sonra-
s›nda cezaland›r›lan yazar ve düflünürlere
destek vermifl, ayn› dönemde Türkiye’de
Kürtçenin yasaklanmas›n› konu edinen
‘Da¤ Dili’ adl› bir oyun yazm›flt›.

• Eserlerinde, topra¤›ndan kopan insan›n


trajedisi ve kendini bulma çabas›n›n yan› s›-
ra, Türk ayd›nlar›n›n düfltü¤ü amans›z açma-
z› anlatan yazar ve düflünür Cemil Meriç’in
yaflam öyküsünü anlatan ‘Ülkesinin geçmifl
ve gelece¤ini yüklenen bir Ayd›n: Cemil Me-
riç’ adl› belgesel, 22 Aral›k Pazartesi gecesi,
Cemal Reflit Rey Konser Salonu’nda gösteril-
di. fiafak Bakkalbafl›o¤lu’nun yönetti¤i belge-
selin senaryosu Metin Tavukçuo¤lu’na ait.

• ‹spanyol oyun yazar› Rodrigo Garcia, ‘Ve


Di¤er fieyler Toplulu¤u’ taraf›ndan düzen-
lenen bir etkinli¤e kat›lmak için, 4-6 Aral›k
tarihleri aras›nda ‹stanbul’dayd›. Politik aç›-
dan k›flk›rt›c› metinleri ve rejisiyle dikkat
çeken Garcia, ‹stanbul Cervantes Enstitüsü
ile Pera Müzesi’nin destekleriyle düzenle-
nen, tiyatro eserlerini tan›tmay› ve tart›flma-
y› amaçlayan ‘Yeni Metin Yeni Tiyatro Pro-
jesi’ne kat›ld›. ‘Agamemnon - Süpermarket-
ten döndüm ve o¤lumu bi temiz dövdüm’
ve ‘Küllerimi Mickey’nin Üzerine Savurun’
adl› oyunlar›, okuma tiyatrosu fleklinde su-
nulan Garcia, ‘Yazarla Tan›flma Partisi’ et-
kinli¤inde sevenleriyle bir araya geldi.

ocak 2009 19 AGOS kirk


™ïù·£Å©·Î Äá·´Ûï ÆàÒùâÒØè
ÍÄÑîÍ Íà‡ÏÇàÄ™

àÒâıÅ´ï ‰âÔÅùÅ´ ûÅßÅóÎÅÒÅ´ï . áÅÒè è´ù•·ıÅõ ÅãÖ·ıëïı´´â- ÜçÂï ÏÒÅÎÔÅ´ ÂÅÒã·ıÅõ ÇÅÖ-
ù·£ßç, ÑÅó·ıÎÔ úïıóÂç´ùâÅ´ üïß-
´ÅÒùï ßÅÔâ´Å≠ÅÒç´ 2006 ë·ıï´
üÒÅÔÅÒÅù·ıâÛÅ´ ™ïù·£Å©·Î Äá·´-
ê Ò·ı ÎëŘ·ıßï âı ãÅÒë˚´˘ï
áÅÒ çÒ: ÄÒÅÉÅùÅ´ ÂâÔ·ıëïı-
´´ Å©óâıÎ ÅüÅÒù·ı „çÒ ë·ıâÒ: ÄßïÒÅ-
ÒÅÔ·ı´âÅÛ •ïı£è „·ı≠ÅÛÅı Å´Û´ïó
ùÒ˚´ÅùÅ´ ôÔÒ·ıëâÅ´ ùÅß·ıÒÁè âı
ÅÂÅãÖÅ©´ÅÛÅı, áÅÈ´Åó·Ì ÌÒÅÛÅ-
Ûï ÆàÒùâÒØ üï´ÖüÅÔ·ÒâÅùï´ ÅÈÅ- ÂâÔ´âÒ·ı âÒçù·ıÅ´ ü·ıìù·ı °Å©´è Îù- ùÅ´ ÅãÖÅ©ï´ üÅÒÎÔ·ıëïı´: ®Åßâ-
Áï´ âÒù·ı üÅÔ·Ò´âÒè: ÏâÒÅüÒÅÔÅ- ÎÅõ çÒ ´·ıÅãïó: Ä´·´Û ù·ıÎÅùÅó´âÒ´ ´Å©´áçÂÎ ÇïıãÅ´áÅùÅ´ ˘Å£Å˘Å-
ÒÅù·ıëâÅ´ Ä. üÅÔ·Òè ù˛è´áÖÒùç üâ- Å´ÖÅß Å´ÁÅÔÅùÅ´ üÅù·ıß´âÒ Û·©Û ùÅ´·ıëïı´´ Åó ïÒ ßâ˘â´Å©·ıëâÅßÉ
£ï´Åùï´ üï´ âı ßïÁ´ÅáÅÒâÅ´ ûÅ- ù·ı ÔÅ©ï´ âı ÂÅÔÒÅÎÔ çï´ ÂÅÔâü ôŘŴâÛ ≠ÒÁÅ´ï áÒÅÛï âÒùïÒ´âÒ·ı
©ÅÎÔÅ´ï ˘Å£Å˘ÅùÅ´ ÂÅÔß·ıëâÅ´ ÅÈïë·Ì ôãâó ïÒâ´Û ùÅÂâÒè ùâáÒ·´Å- ˘Å£Å˘ÅùÅ´ üÅıÅ˘·ıßè ÇÅÖÒÅÔ·ı-
·ı ü·Öâı·Ò ùâÅ´˘ï´ ´·ıïÒ·ıÅõ Å≠- ùÅ´ ï≠ôÅ´·ıëâ´ç´: òÅóï˝´âÒ·ı Ââ- ´âÅÛ Ô·üßï £âùÅÌÅÒ·ıëâÅ´ ÔÅù:
ôÅÔÅÎïÒ·ıëïı´´âÒè: Ô·ıëïı´è Å´ÂÅ©ßÅ´ ˘Å©˘Å©ßÅ´ ßçÁ Ä©ÎÂçÎ, ÇïıãÅ´áïÅ©ï ÅÁ´ çÒ, ·Ò
ûÅÔ·Òï´ ß˚Ô 100 çÁâÒè ´·ıïÒ·ıÅõ çÒ, ßï´„ Å´·Ò Åô·©âÅ´ ÇïıãÅ´áÅùÅ´ ´ÂÅÎÔâÛ ÓÅ©˘ï ÇÅÖÒÅÔ·ı´ï ùïıÒÅ-
â´ ÇÅÖÒÅÔ·ı´âÅÛ Ó·üßï ©·©ì üâÔÅ- ùÅ©ÎÒ·ıëïı´è ´·Ò ·Öï ÅÈÅõ ù˛è´ëÅ- ÂÅ£ÅÔ·ıëâÅ´ ©ÅÈÅÁÅ´Åó·ı´ âı
˘Ò˘ÒÅùÅ´ ÂÅÔß·ıëâÅ´, ·ıÒùç ßÅ- ´ÅÒ áçÂï ÉÅÒ°Ò·ıëïı´: ôÒÅô·ıÎâÛ Å´·Ò ßâù·ıÎÅÛ·ıßè ûÅ-
ÎâÒ üÅßÅÈ˚Ôâó·Ì` ÂïÔï ÁÅ´Å´˘ ¯Å£Å˘ÅùÅ´ ßë´·ó·ÒÔï ó·ıõ áÒ·ı- ©ÅÎÔÅ´ç´: Ä©Î ˘Å£Å˘ÅÖïÔ·ıëâÅ´
ó·©Î ΘÈâó Å©Î ßâõ ï≠ôÅ´ÅùÅ´ ÔÅ´ ëïı´è ÖÅ£Ô´ï˘ „çÒ: òóÒÔ·ıß´âÒ ·ı Å´ßïÁÅùÅ´ ÅÒáïı´˘´ çÒ, ·Ò ÅÒÅÉ´â-
·ı≠ÅÖÒÅı ÂÅÔßÅùÅ´ Å´ÛâÅóï´, ôÈ·Ì·ıëïı´´âÒ Å´ÂÅùÅÎ çï´, ·ÒÂçÎ Òè „ùÅÒ·£ÅÛÅ´ ß˚Ôâ´Åó Íâı ö·Ì·ı
·ıÒ, ï´„ÂçÎ ÖïÔâ´˘, ´·©´ ≠ÒÁÅ´ï´ É´ÅùÅ´ üâÔâıÅ´˘: ÄãÖÅ©ï´ •´≠·ıÅõ ŘâÒ·ı´ ùÅß §·Ò·ôï ü·ÌÔï´:
ÖÅüÅùÅóÅõ â´ ßï´„âı âÒ⢠ëÅÖÅ- ãÖÅÛ·ıß´âÒè ÅÒë´ÛÅõ, üâÔÅß·ıÔ çï´ ¶ïıÎ ù·£ßç, ùÅ©ÎâÒÅùÅ´ ÅãáâÛ·ı-
ùïÒ ÇÅÖÒÅÔ·ı´ï ï≠ôÅ´´âÒ, ïÒÅÒ·ı ïÒâ´Û ˚Òï´ÅùÅ´ ïÒÅı·ı´˘´âÒ·ı´: ëïı´è üâÈ·ı ß´ÅÛ ûÅ©ÅÎÔÅ´ç´:
üÅÒâıÅ´ âÒùïÒ´âÒ-˘Å£Å˘´âÒ·ı ßçÁ: ‰ÅÒÎùÅÎÔÅ´è, ùÒ˚´ÅùÅ´ ţŴáÅı·Ò ÄÒÅÉ-ÉïıãÅ´áÅùÅ´ üÅùÅßÅÒÔè
ÇÅÖÒÅÔ·ı´âÅÛ ï≠ôÅ´·ıëâÅ´ ÂÅÔÒ·ıÅùï ÔÅù, ùè δçÒ ·ı ùè õÅıÅ- õ´Åı üÅßÅÂÅÔÅÎôÅ´ ÔÒÅßÅáÒ·ı-
ÂÅÔßÅùÅ´ Å´Û·ıáÅÒ°âÒ·ı´ ùÅß ·ı- óçÒ ˘Å£Å˘ÅùÅ´ ÅãÅÔÅÖÒ·ıëâÅ´ ëïı´´âÒ. ÇÅÖÒÅÔ·ı´ï´âÒè ûÅ©ÅÎÔÅ-
≠ÅÖÒÅı ÅÒùÅõÅô´áÒ·ıëâÅ´Û ó·ı- ™ïù·£Å©·Î Äá·´Û
õÒÅÖïÒ´âÒ: ä˚ÒÅı·Ò ≠ÅÒì·ıßè õÅ©Ò ´ï ßçÁ Å´ÂÅ©ßÅ´ ë⢷ıÅõ çï´ ÅÒÅÉ-
ÎÅÉÅ´·ıëâÅ´ ÂÅüÅ´Á˘è Å©ìßçÅ- àúà
Ô·ıÅõ çÒ ûÅ©ÅÎÔÅ´ï ÎÅüßÅ´ÅÖó- ´âÒ·ı ù·£ßè ÅÈÅıâóÅÂçÎ, ßï´„ ÓÅ©˘ï
ùÅ´ áÅÒ°Åı ßÅÎÅßÉ ÌâÒÁï´ ≠ÅÉÅë- ô·ı´` ÄÔÒÂÅÔÅùÅ´ï ßçÁ: ßçÁ Å´·´˘ üÅßÅùïÒ çï´ ÇïıãÅ´áï·©: àÒâıÅ´ï ‰âÔÅùÅ´ ûÅßÅóÎÅÒÅ´ï
´âÒ·ı´ ÆÄ´ïØ ˘Å£Å˘ï ˜óÅÔÅù´â- ÓÅÒÅìÅß ÅÂÎÔÅßÉ·ıëïı´è, ·Ò ÏÒÅÛï´âÒè Åıâóï Ì•ÈÅùÅ´ ÖÔ- ûÒÅÔÅÒÅù„·ıëïı´
Ò·ı´ üÅ´áç ۷©Û ÔÒ·ıÅõ ƘŘùÅ- ÂÅ©ëâÛÅı é. áÅÒ·ı âÒùÒ·Òá ùçÎï´ ´·ıâÛÅ´ âı ˚ÖÔ·ıâÛÅ´ ÅÈïëç´ ôãâ- àÒâıÅ´-2006
´ùÅÔ·ıëïı´´Ø ·ı Å©á ßÅÎï´ ó·©Î (774-775 ëïıï üÅùÅÅÒÅÉÅùÅ´ ÅÂ- ó·ı ïÒâ´Û ùÅô·ıßè ûÅ© âùâ£âÛïç´ âı
ÔâÎÅõ ó·ıÒâÒ·ı ÂÅÔ•âÈÅı, ßÅÎÅßÉ ÎÔÅßÉ·ıëïı´è), ÁóÅÔÅõ çÒ üÅ© ßÅÒ- ùÅ·ıâó·ı ÇïıãÅ´áÅùÅ´ âùâ£âÛïï´: üÅ©: àÒÉ ÇÅÖÒÅÔ·ı´ï´âÒè ©Å´°ï´
Åó ÌâÒÁï´ ≠ÒÁÅ´´âÒ·ı´ üÒÅÂÅÒÅù Ôïù ·ıìâÒè: ¶Åßïù·´âÅ´´âÒè ÌâÒÁï´ é. áÅÒ·ı ÎùïãÉè ßë·ıëïı´è ˜ÅÒÅÔâ- ÏÅÎÅùï ßÔÅ´ âı üÅÎÔÅÔ·ıâÛÅ´
ëŘÅõ ·ı ©ÅÔùÅÂçÎ ÉÅÖÒÅÔ·ı- üÒÅìâ≠Ô Ô·ıâÒ çï´ üÅ© ùâÅ´˘ï´: ÄÎ- ÛÅı ˘Å£Å˘ÅùÅ´ ü·Òïã·´ç´ âı Å©óâ- ÓÅ©˘ âı ú£ÅÒÁ˘, âÒùÒï É´ïù ÅãÖÅÖ-
´âÅÛ Ô·üßï´ ï≠ôÅõ ü·£ÅßÅÎâÒ·ı´ ÂÅÒçãè ß´ÅÛ·ıâÒ çÒ Å´·´Û üÅùÅÈÅ- ıÎ ùÅÎùÅõ „ùÅÒ, ·Ò ûÅ©ÅÎÔÅ´ï ßâ- ÒÅùÅ´ ÂÅÔùâÒè ˜·ô·ıÅõ çÒ ùÒ˚´Å-
ÌÒÅ© ùÅÈ·ıÛ·ıÅõ, ÉÅ©Û âı Å©´ÂçÎ ù·Òá âı ßÒÛ·Òá ÇÅÖÒÅÔ·ı´ï ï≠ôÅ´- õÅÖ·©´ ÉÅìï´è ÂïÔï ß´Å© ÅÒÅÉÅ- ùÅ´ ÖâÔ´ï ÌÒÅ©: ™·Ò ï≠ôÅ´ÅùÅ´
°âı·Ì ßè ÆÌÒÅÛÅùÅ´ •ÅÒÔÅÒÅÂâ- ´âÒ·ı´: ò·üâß·ıëïı´ „çÒ Å´≠·ı≠Ô ùÅ´ ï≠ôÅ´·ıëâÅ´ ÔÅù: Ô·ı´è üÅßÅùâÒ·ıâó·Ì Ôâ£ÅùÅ´ ßï-
Ô·ıëâÅ´ Ö·ÒõâÒØ üÈ„Åù·ıÅõ ÉÅã- ÉÅÛ •ÅùÅÔ ©ÅÒáÅÒâó ë≠´Åßïï áçß, 726 ë·ıï´, âÒÉ ®·ÌüÅ´ ˙°´âÛï ùÅ- ÁÅÌÅ©Òï´, ≠·ıÔ·Ì áÅÒ°Åı ÌÒÅùÅ´
ßÅëïı ÂÅÔßÅùÅ´ ©·ı≠ÅÒ°Å´´âÒ·ı´ Å©´ÂïÎï ìÅßÅ´Åù, âÒÉ Å´, ëçâı ÅÒ- ë·£ïù·Îè Ö·ıßÅÒâÛ ¶Å´ÅãùâÒÔï ÅãÖÅ©ï´ üÅÒÎÔ·ıëïı´: Ä©Î üÅ´ÖÅ-
Å´ÛâÅó´ ·ı ãÅ´·´˘ ≠ï´·£´âÒ·ı.ï´˘- ©Å©Ô´ï ì·£·Ìè âı ÌâÒÁ áÒÅı âÒùÅÒÅ-
áç´ Å´ùßÅ´ •Å´ÅÂÅÒüï ÌÒÅ©, ÉÅ©Û ßÅ´˘·Ì ÇÅÖÒÅÔ·ı´âÅÛ ÔÅ´ ßï·ı-
´·ıëïı´è •≠áâó·ı üÅßÅÒ, ÂÅÒãÅÂçÎ Ôâı ÌÅÒÅ´·ıßï´, ë˚ëŘâÛ è´áßï≠Ô
ÔÅùÅıï´ ÉÅıÅùÅ´ ã˚Ò⣠çÒ ÎÅ´°â- ëïı´è ÁóÅÔ·ıâÛÅı âı Å´·´Û ˘Å£Å-
ÎÅ ïßÅÎÔ·Ì, ·Ò ÆÌÒÅÛÅùÅ´Ø ù·- ÉïıãÅ´áÅùÅ´ âùâ£âÛı·© üÅıÅù´·ı-
ó·ı üÅßÅÒ Å´ü´ÅãÅ´á·ıëâÅ´ •ïÖâ- ˘ÅùÅ´ ©£ÅÛ·ıß´âÒè ùÅ´Ö ÅÈï´ ùçÎ
„·ıÅõ Å©á ©·ı≠ÅÒ°Å´´âÒ·ı´ ßÅÎï´ ëïı´´ ·ı ˘Å£ùâá·´ÅùÅ´ üÅßÅùâÒ-
Òè: ‰çÔ˘ çÒ ÎÂÅÎâó üïıõßÅ´ ÌâÒÅ- •Å´ÅÂÅÒüï´:
ÖïÔÅùÅ´ ÅıÅÒÔÅ•ÅÈâÒ ÂÅÔÒÅÎ- ·ıëâÅ´ ôß·Òè âı ÌâÒÅüÅÎÔÅÔâÛ
üÅÎ ìÅß·ı´, ·ÒÂçÎãï ùÅÒâóï èóóÅÒ ÇÅÖÒÅÔ·ı´ï´âÒè ©ÅÁ·£âÛ·ıÛï´
Ô·£ ÅùÅáâßÅùÅ´´âÒ Å´ÖÅß è´á- ûÅ© âùâ£âÛï´ ïÒ üï´Åı·ıÒÛ ü·ı´ï
©Å´Öïó ©ÅÁ·£·ıëâÅ´, ©Å´Öïó ßÅ´Å- ïÒâ´Û ¨ïÒÅùï ≠ÒÁÅ´ï õÒÅÖïÒè ßï´„âı
üÅ´ÒÅÂçÎ ù˛Å´ÖïÔÅ´Å´ ùÅß Åó „â´ ßçÁ: Ä≠·Ô ÂÅÔÒïù´ ÅÒáç´ üÒÅÂÅ-
ıÅ´á ÅÈÅ´Û ßâõ ã·ü·£·ıëâÅ´: ·Ò·≠ ÅÎÔï•Å´ ßè: ÇÅıÅùÅ´ ç ÌâÒ©ï-
áïßâÒ üÅ©ùÅùÅ´ Å£ÉïıÒ´âÒ·ı, ÒÅùï ÌÒÅ© çÒ, Å´ ·Ò 732 ë·ıï´ ´≠Å-
ÇÅ©Û âı Å©´ÂçÎ, 775 ë·ıï ÅÂ- ≠âó ÆÏÒÅÛ ÔÅÒâÖïÒ˘Øï ãÒ·©Ûè, ·Ò
·Ò·´˘ ˜ÅÈ˘ ÄÎÔ·ıõ·© „â´ ÂÅùÎïÒ ´Åù·ıâÛ ï≠ôÅ´ ÅÒÅÉ´âÒ·ı ù·£ßç,
ÎÔÅßÉ·ıëâÅ´ ôïãÅô ˜·Ò°è Å´Â- ê·ÒÖ·ßï ·ıëè ·Òáï´âÒè, Öó·ıô ·ı´â-
üÅ©Åóâã·ı ÖÒÅáÅÒÅ´´âÒ·ı ßçÁ:
Ô·ı£ „Å´ÛÅı: ‰ÅÒÔ·ıëïı´´âÒè âıÎ üÈ„ÅùÅı·Ò Ä≠·Ô ú·©Òè, ÇÅÖÒÅÔ·ı- ´Åó·Ì ûÅ©·Îï´, ùè ùÅãßçï´ è´ÔÅ´ï˘
™ïù·£Å©·Î Äá·´Ûï ÆàÒùâÒØ·ı´ Ä.
ïÒâ´Û ©ÅÔ·ıù ô·Òü·ıÒáè ·ı´ï´: ¶Å- ´âÅÛ ÌâÒÅõ´·ı´áï üÅ©Òè: ûÅ© ˘Å£Å- ßè, ·Ò Å´·´˘ É·ó·Òè ùè ô˚Îçï´ ßçù óâ-
üÅÔ·Òï 439-534 çÁâÒ·ı´ ßçÁ ÔÒ·ıÅõ
ßïù·´âÅ´ è´áÌã·ıßè ë·£·ıÛ Å©´ ˘ÅùÅ´·ıëïı´è ùè ë⢷ıçÒ ÅÒÅÉ´â- ã·ı âı Å©á óâã·ı´ üÅ©âÒç´ çÒ: Ä©á ≠Ò-
ÆÇÅÖÒÅÔ·ı´âÅÛ ˆÅÈ˘èØ Å©á ßâõ
ùÔÅùè, ·Ò ©Å£ëÅùÅ´ ÅÒÅÉè É´Åı Åó Ò·ı ù·£è ùÅßÅ© ëç ÅùÅßÅ©: ÁÅ´è ÇÅÖÒÅÔ·ı´âÅÛ áÅÒ´ ç: ÇÅÖ-
ëïı·Ì ·ıηıß´ÅÎïÒ·ıëïı´´âÒç´ ßï-
Å´ÂÅÒÔâóï „ç, ´Åâı üÅ© ˘Å£Å˘Å- ÏÒÅÛ âùâ£âÛı·© Ìï•Åùè Å©´˘Å´ ÒÅÔ·ı´ï ù·Ò·Ìï Ö·Òõï„´âÒ´ çï´, ·Ò
Å©´ ßçù´ ç, ã·Ò ù˛·ıãâ´˘ ©Å´°´âó
ùÅ´ Ôâ´„Å´˘´ Åó Îï´ âÒÅã ßè „ç: Åó ÂÅÒã „ç: å. áÅÒ·ı ÌâÒÁâÒ·ı´ ù˛- üÅÒëâÛï´, ÂÅÔÒÅÎÔâÛï´ Å©´ ü·£è,
Å©á ·ı££·ıëâÅßÉ Å≠ôÅÔÅ´˘ ÔÅ-
àÒÅãè ïÒÅùÅ´ÅÛÅı ≠´·Òüïı ÇÅÖ- è´áüÅÔ·ıï ÌÒÅÛ ùÅë·£ïù·Î´âÒ·ı ·Ò·ı´ ÌÒÅ© ïÒÅı ùÅÒ·£ çï´ É·£É·Áâó
´·£´âÒ·ı ·ı≠ÅáÒ·ıëâÅ´:
ÒÅÔ·ı´ï´âÒ·ı, ·Ò·´˘ üâÔâıâÛÅ´ âı ≠ÅÒ˘è âÒùÅÒ ìÅßÅ´Åù·Ì: ÍÅùÅ©´, ù·ÌùÅÎâÅ´ â£ÉÅ©ÒÅùÛ·ıëâÅ´ ÎâÒßâ-
Äá·´Û Å©Î Å≠ôÅÔÅÎïÒ·ıëïı´è
©ÅÁ·£·ıëâÅßÉ ÂÎÅùâÛï´ ˘Å£Å˘Å- ÄÒÅÉÅùÅ´ ÅãáâÛ·ıëïı´è âÒÉ⢠Òè âı Å´·´Û °Å©´ÅÔ·ı âı ÖţŘÅ-
ÖÒï ÅÈÅõ ç 1928 - 29 ëë. ˆÅÒïãï ßçÁ
ùÅ´·ıëïı´ ßè, ·Ò·ı üïßè áÒÅõ çÒ ÇÅ- „ëÅ´°ÒÅÛÅı ÓÅ©˘ï âı ú£ÅÒÁ˘ï ≠Ò- ÒÅô˚Î ãÒ·©Û´âÒè:
·ı óï·Ìï´ ÌâÒÅ≠ÅÒÅáÒÅõ` 1930-
ÖÒÅÔ·ı´ï Ä≠·Ô ú·©Òè, Å©´ ·Ò ã·üâÛ ÁÅ´è, ïÎù ÄÉôÅãÅùÅ´ âÒùïÒ´âÒè ÇÅÖÒÅÔ·ı´âÅÛ ˜·Ò°è` è´áÖÒùâó
ÅùÅ´´âÒ·ı´ ‰Òïı˘Îçó: ‡ıηıß´ÅÎï-
üÅ©Òâ´ï˘ï´ ïÒ Å„˘âÒ·ı´ ó·©Îè: ß´ÅÛï´ ÅãÅÔ: üÅßÅ©´ ú·ÌùÅÎè, ï´„ÂçÎ ßâõ è´ÔÅ-
Ò·ıëïı´è ÅÈÅÁï´ Å´ÖÅß 1929-ï´
*** ê. áÅÒ·ı´ §·Ò·ôï ü·ÌïÔè ÅÒáç´ ´ï˘ ßè, ˘Å£Å˘ÅùÅ´ ùâ´ÅùÛ·ıëâÅ´
ó·©Î ÔâÎÅõ ç ÆûÅ©Òâ´ï˘Ø ÅßÎÅÖÒï,
Ä©ÎÂçÎ, ÇÅÖÒÅÔ·ı´âÅÛ Ô·üßÅ©ï´ ´·ıÅ•·ıÅõ çÒ ˘Å£ùâá·´ÅùÅ´ âùâ£â- ≠Å£ùÅÂï ßè ßçÁ, ùè ´âÒùÅ©Å´Å© ßâã
âÒùÒ·Òá Å´ÖÅß ÔÂÅÖÒ·ıÅõ ç ƉÅÔ-
õÅÈè ÌâÒè´°ïı£âó·Ì üï´Åı·ıÒÛ ÅÒ- Ûïï´ ù·£ßç: úÒ˚´Å˜·ô·ıëâÅ´ ÅÈÅ- ·ÒÂçÎ ôïãÅô·ıß ßè` ÖţŘÅÒÅùÅ´
ßÅùÅ´ ‡ıηıß´ÅÎïÒ·ıëïı´´âÒØ üÅ-
ßÅÔç´, õÅ£ùâÛÅı âı ãÅÒÖÅÛÅı Åß- Áï´ üâÔâıÅ´˘è â£Åı ÅãÖŘ·ô·ı- óÅ©´·ıëâÅßÉ Å´˚Òï´Åù ßïÁ´ÅáÅ-
Ô·Òï´, ïÎù âÒÒ·Òá Å´ÖÅß Åó` 1963 -
É·£Á ê. áÅÒ·ı è´ëÅÛ˘ï´ âı ˜ÅÒëÅß ëïı´: ÜÅıÅ´·ıëïı´´ çÒ ÅãÖ·ıëâÅ´ ÒâÅ´ ´â£ÎïÒÔ ßë´·ó·ÒÔï ßçÁ âı ùè
64-ï´ Æ®·ıÎÅÉâÒØ ˚ÒÅëâÒëï ßçÁ:
·ÎÔâÒ·Ì ÔÅÒÅõ·ıâÛÅı âÒ⢠âÒùïÒ´â- ©ÅÔùÅ´ï≠è, âı ˘Å£ùâá·´ïù üÅ©è ùè ùÅãßç Å©Î ´≠Å´Åı·Ò Ô·üßï ÂÅÔßÅ-
Í. ÍâÒ·ÌÉâÅ´
Ò·ı ÌÒÅ©, ûÅ©˘, ÏïÒ˘ âı Ä£·ıÅ´˘: üÅßÅÒ·ıçÒ ü·È·ß, ÌÒÅÛï, ÉÅ©Û ·'„ ùÅ´ ˜ÅÈ˘è:
ÇÅÖÒÅÔ·ı´âÅÛ ˆÅÈ˘è
Äú˙Í ˘ïëŘ 20 ©·ı´·ıÅÒ 2009
ÜÅÒ°âÅó à£ïÅ ÓçßïÒ•ïÂÅ≠âÅ´ï üâÔ
ÇÄÑÄÓ åÍ܇ÙÑàÄ™

ÎëŴ·ıóÅüÅ© üÒÅÔÅÒÅù„·ı- ìÅ´ï` ÆûÅÛï´ àÒÖèØ âı ÆûâëÅ´·Î àÒ- ÒÅù„ÅùÅ´ ·ı ß≠Åù·ıëÅ©ï´ ãÅÒÖÅÛ-

î ëâÅ´ ≠·ıùÅ´, ÉÅ£áÅÔßÅßÉ Å´-


ÛâÅó ÔÅÒï´âÒ·ı´, ÌâÒÁâÒÎ Åıâóï
©Å•ÅôÅùï˚Òç´ ó·©Î ù˛è´õÅ©ç ûÅ©
ÖâÒØè, (·ıÒâß´ ùè ÎÂÅηıï ÆÚâ£ï´
ÍïÒÔèØï ÌâÒÅüÒÅÔÅÒÅù·ıßè): ™·©´-
ÂçÎ ÌâÒÅüÒÅÔÅÒÅù·ıâÛÅı ¶ÅÔëç·Î
ßÅ´ ´ÂÅÎÔ·£ ÉÅÒï˘´âÒ·ı´ ßÅÎï´
´·Ò üÒÅÔÅÒÅù·ıëâÅ´ ßè: ‡ıÒâß´, ßâ-
ùâ´ÅδâÒ·ı ÌâÒÅ©Å©Ô´·ıëïı´´ Åó
ÖÒÅùÅ´·ıëâ´ç´ üâÔÅ˘Ò˘ÒÅùÅ´ ˚Òï- äÅÒï˝âÅ´ï ÉÅ´ÅÎÔâ£õ·ıëïı´´âÒ·ı âıÎ ·ıÒÅô·ıëâÅ´ ÂÅÔ•ÅÈ ç:
´Åù´âÒ: àÒÉ ßçù ù·£ßç áÅÎÅùÅ´Å- è´ÔÒÅ´ï´: ÇÅÛï ëÅÒÖßÅ´·ıëïı´´â- Ä©Î ô·ÒüÒáÅõ·ıëïı´´âÒ·ı´ Ôâ£ï
ÛÅõ Ö·ÒõâÒ ùè ëÅÒÖßÅ´·ıï´ ëÒ˘âÒç- Òç´, ïÒ É´ÅÖïÒ´âÒ·Ì Åó ó·©Î ÔâÎÅ´ Ô·ıÅı ‡ıηıÛ„ÅÛ ûïß´ÅÒùï ÌâÒÁï´
´ï ·ı ùè üÅÎ´ï´ ≠ÅÔ Åıâóï ßâõ ëïı·Ì äÅÒë˚´˘ï ≠ÒÁÅ´ï ≠ÅÒ˘ ßè ÅÒâıßÔÅ- üÒÅÔÅÒÅù·ıëïı´è` à£ïÅ ÓçßïÒ•ï-
è´ëâÒÛ·£´âÒ·ı, ßïıÎ ù·£ßç Åó ùè ´ùÅ- üÅ© ÖÒ·£´âÒ·ı Ö·ÒõâÒè: ÂÅ≠âÅ´ï ÆûÒÅ©Ò˘ ¶·ıëï´Ø ô·ÒÅÖ-
Ôâ´˘ Å©á ÖÒ·£´âÒ·ı´ É´ÅÖïÒ´âÒ·ı´ úÅÎùÅõ „ùÅ© ëç üÒÅÔÅÒÅù·ıëïı´- ÒâÅó ÉÅ´ÅÎÔâ£õ·ıëïı´´âÒ·ı üÅıÅ-
ÌâÒÅüÒÅÔÅÒÅù·ıëïı´´âÒè: Ä©Î É·ó·- ´âÒ·ı •·ôÅÛ·ıßè Å©ìß üâÈ·ı ç è´ëâÒ- ˘Åõ·´, ·Ò üÒÅÔÅÒÅù·ıëâÅ´ ÂÅÔÒ-
Òï´ ù˛Åıâó´Å´ ´Åâı ìÅßÅ´ÅùÅùïÛ ÛÅÎçÒ´âÒ·ı ÅÒìÅ´ÅÌÅ©âó Ö´ÅüÅ- ÅÎÔ·ıÅõ ç ÍïÒÅ´·©≠ Üı·©âÅ´ï âı Íâ-
üÅ© ÖÒ·£´âÒ·ı ´·ÒÅÎÔâ£õ Ö·ÒõâÒè: Ô·ıßç´: Ęη’Î ·Ò, áâÈ ≠ÅÔ ˜·˘Ò ç ıÅ´ Óç©ïÒßç´•âÅ´ï ù·£ßç: ÇÅãßÅ-
Ä´≠·ı≠Ô ·Ò ÎÅüßŴŘÅù ·ıÒÅô·ı- üÅ©ÅÔÅÈ ÖïÒ˘âÒ·ı ÎÂÅÈßÅ´ ≠·ı- ù·£ßÅ´ï ßÔÅı·ÒÅùÅ´ ÂçÔ˘ ç
ëïı´ ßè´ ç Å©Î, ˘Å´ï ·Ò ëç’ üÒÅÔÅ- ùÅ´: îÒ·£·ıëïı´ ßè, ·Ò ùÒ´Å´˘ üâ- Å´·ıÅ´âó ÓçßïÒ•ïÂÅ≠âÅ´è, ˘Å´ï ·Ò
ÒÅù·ıëâÅ´Û ˘Å´Åùè Å´ÉÅıÅÒÅÒ ç ÔâıÛ´âó ÔÂÅ˘Å´Åù´âÒç´ Åó: ÇÅ©Û Å´ùÅÒâóï ç ´âÒùÅ©ÅÛ´âó ó·ù ïÉÒâı
üÒÅÔÅÒÅù„·ıëâÅ´ ßè •·ô·ıëïı´è ´·Òç´ Åó ÌâÒÁï´ üÅ≠·ı·Ì ·ıÒÅôÅóï âı ÉÅÈÅÒÅ´ÅÖïÒ ùÅß ·ıηıÛï„, ÉÅ´Å-
Û·ıÛÅáÒâóç âı ëç Å©á ÖïÒ˘âÒè, ·Ò·´˘ ·£Á·ı´âóï ç ´·Ò üÒÅÔÅÒÅù·ıëïı´´â- ÎÔâ£õ âı ùÅß ˜ïóïη˜Å©: ÓçßïÒ•ïÂÅ-
©Å•Åô Åó ÉõÅô´áïÒ Å≠ôÅÔÅ´˘ï ÅÒ- Ò·ı ©Å©Ô´·ıëïı´è: ≠âÅ´ ÌâÒ·©ï≠âÅó ÉÅ£ÅáÒ·ıëïı´´ çÒ: ûâ´Òïù ÇÅô„ï´âÅ´
áïı´˘´ â´, ≠ÅÔ üÅßâÎÔ ÔÂÅ˘Å´Åù- àëç Å©Î ·ıÒÅô·ıëâÅ´ ßçÁ ÉÅìï´ àëç ´ùÅÔï ÅÈ´â´˘ ïÒ ùâÅ´˘ï ìÅßÅ-
ÆûÅ© ¶ïÁ´ÅáÅÒâÅ´
´âÒ·Ì ùè üÒÅÔÅÒÅù·ıï´: ·ı´ï ÆÄÒÅÎØè, ùÅ´ ´Åâı üÅÎÔÅÔ·ı- ´ÅùÅüÅÔ·ıÅõè (1851-1908) É´ÅùÅ´
ÑÒÅùÅ´·ıëïı´Ø
™âÒùÅ© ïÒÅÌï•Åùï Û·óÅÛ·ıß´ â´ ëïı´´âÒ, ·Ò·´˘ ßâÒë è´á ßâÒë ùè ùÅ- ÂïÔï ë·ıï Å©Î üÅ´ÖÅßÅ´˘è: é´ùâ-
ùÅÒõâÎ ïÎëŴ·ıóâÅ´ ÔÂÅÖÒ·ı- ÔÅÒâ´ üÒÅÔÅÒÅù·ıëïı´´âÒ: ™·©´- ÒÅùÅ´, ˘Å£Å˘ÅùÅ´ âı ÖţŘÅÒÅ- ˆÅÒïãï åÎÅâÅ´ ÍÅ´·ıÛ ¶ï·ıëïı´
ëïı´´âÒè: Ä´·´˘ ëç’ ùè Û·óÅÛ´â´ óï- ˘Å´ ùÅÒâı·Ò áâÒ ·ı´ï´ ßâùâ´ÅδâÒè: ùÅ´ ÅÈ·ıß·Ì ˜ôÒ·ı´ ßïÁÅÌÅ©Òï ßè àÒâıÅ´ 2006, 230 çÁ
´âó·ı ·ı Ö·Òõâó·ı üÒÅßÅ©ÅùÅ´è âı ëç ÄüÅıÅÎïù ÂÅÔßÅùÅ´ üï´ ÅıÅ´á·ı- ßçÁ ÅÂÒ·£ ßÔÅı·ÒÅùÅ´è „çÒ ùÒ´ÅÒ
ùè ©Å©ÔÅÒÅÒâ´ ì·£·Ì·ıÒáï è´ùÅó- ëïı´ ·ı´âÛ·£ üÅÎùÅÛ·£·ıëïı´ ßè` ·Ò Å´ÔÅÒÉâÒ ß´Åó ÅÈùÅ© üÅÒÛâÒ·ı´ âı
ßÅ´ ÔÅÒ·£·ıëïı´è: Äßç´ ÂÅÒÅÖÅ- Å´ÛâÅóï´ ïÒ ùÅÒâı·Ò ´âÒáÒ·ıßè ùè ÖïÔÅùÅ´ ãÖóôï„ ãÅÒÖÅÛ·ıß´âÒ·ı´: Å©´ ÌâÒÁÅı·Ò·ıëâÅ´` 5 çÁâÒ·ı ßçÁ ùè
©ï´ ´·Ò üÒÅÔÅÒÅù·ıëïı´´âÒè, ´·©- ÉâÒçÒ ß≠Åù·©ëï ãÅÒÖÅÛßÅ´, ïÎù Ä©Î üÅÔ·Òè ÎÅùÅ©´, üâÈ·ı ç Óç- üÅ´áïÂï´˘ üÅßÅÈ˚Ô Åù´ÅÒùï ßè:
´ïÎù ÌâÒÅÔ·ıß´âÒè ßï≠Ô ·ıÒÅô·ı- ÅÂÅ` ÛÅߢÅõ ·ı £ԷÒÅõ ßâÒ˚ÒâÅ© ßïÒ•ïÂÅ≠âÅ´ï ùâÅ´˘´ ·ı Ö·Òõè õÅ- ÍÅùÅ©´ ï´„ÂçÎ ©ï≠âÛï´˘ ÌâÒâı,
ëâÅßÉ ÂïÔï áïßÅı·Ò·ıï´ è´ëâÒÛ·- ô·ÂÅ´ ü·£ï ÌÒÅ© ïÒ Ôâ£è ë·£·ıÛ ´˚ëÅÛ´âóç: Äıâóï •ï≠á, ÖÒ˘ï´ ÎÅü- Å©Î üÒÅÔÅÒÅù·ıëïı´´ Åó ù·ı ÖÅ© ·Ò-
£ï´ ù·£ßç: ú˛·ıãâ´˘ ©ï≠âÛ´âó, ·Ò ÔÅÎ- ÆÍïÒ·© Îâ£Å´Ø´âÒ·ı ´·ıïÒÅÔ·ı- ßÅ´´âÒè Å©á „â´ ÅÒáç´: ÑïÒ˘ï´ 320 ÂçΠţÉïıÒ õÅÈÅ©âó ´·Ò ÎâÒ·ı´áï´,
´ÅßâÅù´âÒ·ı óÈ·ıëâ´ç ßè âÔ˘ ïÒâ- ëâÅ´Û: Ä©Î˚Ò ßâÒ ÉÅÒâÒÅÒ´âÒè çÁâÒ·ı´ ßçÁ Ôâ£ÅáÒ·ıÅõ â´ ÓçßïÒ•ï- ïÉÒâı ßÅÔ„âóï ´ß·©≠ ßâÒ íê. áÅÒ·ı
ÒÅ©ÅÁ·Òá ó·©Î ÔâÎÅ´ ÜÅ´ïçó ÏÅÒ·ı- áì·ıÅÒ ç üÅß·ãâó ùÒëÅùÅ´, áÅÎÔïÅ- ÂÅ≠âÅ´ï ÉÅ´ÅÎÔâ£õ·ıëïı´´âÒè, ßï- ÖÒÅùÅ´·ıëâÅ´:

Ä~©, Å~© ßÅßÅ


äàˆîÙË Äñêé™ÑÄ®Ä

ÅÉ˚ ÖâÔï Å˜ï´ ù˛ÅÂÒçÒ ÍïÖ·- ãï ßâõ ÂÅÔïì ùÅ©Ø: ÔâÎÅõ ç Å©á ˜·˘Òïù ëÈ„·ı´è, ·Ò

™ âÅ© ü´áïù Ûâ£è, ·Ò·ı´ ÂâÔ´ çÒ


Ñ·ÒÅ´Öç: ú´·Áè Å´·ı´è ™ÅÒÅ
çÒ: ™ÅÒÅ´ áÅ≠ÔâÒ·ı´ ßçÁ ù˛Å≠ôÅ-
™ÅÒÅ âÒÉ Ô·ı´ ÌâÒÅáÅÒ°Åı Ñ·-
ÒÅ´Öç èÎÅı. ÆàÒÉ ìÅßÅ´Åùè ÖÅ©, âÎ
˘·Ìá ùè ß´Åß, ·ÒÂçÎãï âÒÅôÅ´ âı
Ôô·ıÒ` ·£ÉÅóï °Å©´·Ì ù˛âÒÖçfi
ÆÄ~©, Å~© ßÅßÅ, Å~©, Å~© ßÅßÅfiØ:
***
ÔçÒ âı Å£Áïù ßè ·ı´çÒ ÌÅÒáï ´ßÅ´ ˘âã ÂÅ≠ÔÂÅ´âßØ: ÏâÛ ÅßïÎ Å´ÛÅı Ä©Î ÖïÒ˘è ≠ÅÔ ÎïÒâÛï, ÎçÒï´ ï´„
Öâ£âÛïù: ‚·ıóÅ„ÅÖï´ Å´ÔÅÈï „ÅÒ ‚·ıóÅ„ÅÖï ÌâÒÅáÅÒ°Åı ·ı Æàëç èóóÅóè ùè ÂÅÔßç: ÇÅ©Û ‚·ıóÅ„ÅÖï´
·Öï´ çÒ: àÒÉ ßÅÒáïù ·ıÒÅô èóóÅ©ï´, „ÖÅÎ ùè ùÅôÅÒáâß Å£Áïùá âı ëÈ„·ı- É´Åı „ÎïÒâÛï, ·Ò·ÌüâÔâı üÅÒÎÔ·ı-
‚·ıóÅ„ÅÖï´ ùè ´ÅôÅ´°çÒ: ´ï ùè ÌâÒÅõâßØ èÎÅı: ™ÅÒÅ´ Åß·ı- ëâÅßÉ ™ÅÒÅ©ï´ üâÔ Åß·ıδŴÅó ù˛-
‚·ıóÅ„ÅÖï ˚Ò ßè ™ÅÒÅ´ ÔâÎÅı, Îï´è ˚Ö´·ıëâÅ´ ùÅ´„âÛ: Ñ·ÒÅ´Öç ·ıãçÒ: ÇÅ©Û âÎ Åó ™ÅÒÅ©ï´ ÂçÎ ù˛è-
Å£Áïùè ˚Ò˚Ò·Ûï´ ßçÁ ùè ˘´Å´ÅÒ: ®Å- üÅÎÅı, ÉÅ©Û ‚·ıóÅ„ÅÖï´ ˜ÅôÅõ çÒ, ´çï âı Ñ·ÒÅ´Öç´ „çï °ÖâÒ, ·Ò·ÌüâÔâı
Á·Òá ˚Ò ‚·ıóÅ„ÅÖï´ èÎÅı. Æ™ÅÒÅ’, ˚Ò˚Ò·Ûï´ ßçÁ Åó Å£Áïùè „ùÅÒ: Ä©á ÖïÔâß ·Ò üÅÒÎÔ·ıëïı´·Ì ·ıÒÅô·ı-
Öâ£âÛïù ™ÅÒÅ, âÎ ˘âãï ÎïÒÅüÅÒ·ıÅõ ïÒïù·ı´, ™ÅÒÅ âı Ñ·ÒÅ´Öç ÔâÒâı´â- ëïı´ „èóóÅÒ, ßÅÒá·ı´ ÎïÒÔè üÅÒ·ıÎÔ
âß, üâÔÎ âù·ıÒØ: ™ÅÒÅ´ Åó èÎÅı. ÆàÎ Ò·ı ô≠Ô·Ûï´ ßçÁç´ óÎâÛï´ óÅóÅÖï´, èóóÅó·ı ç, ·„ ëç ÖÒÂÅ´è, ·Ò ÎïÒçfi:
Ñ·ÒÅ´Öç´ „âß °ÖâÒØ: ÏâÛ ÅßïÎ âÔ˘ Ôô·ıÒ °Å©´ ßè, ÆÅ~©, Å~© ßÅßÅfiØ:
‚·ıóÅ„ÅÖï´ ´·Òç´ âùÅı ·ı èÎÅı. ™ÅÒÅ âı Ñ·ÒÅ´Öç ≠ÅÔ âÒùÅÒ „ÅÂÒâ- ¯Å£âÛ` Ä´ÅüïÔ
ÆÓâ’Î ·Ò˘Å´ üÅÒ·ıÎÔ âß, ù˛·ıãâß ·Ò ÛÅ´: Ñï≠âÒ´âÒè, ßÅ´ÅıÅ´á ó·ıδÅù ˙≠ÅùÅ´ ‡ÎùâÒï„âÅ´
üâÔÎ ÖÅÎØ: ™ÅÒÅ´ áÅÒ°âÅó èÎÅı. Öï≠âÒ´âÒ·ı´ ùè óÎçï´ ëÈ„·ı´ â£Åõ ‡Íúî ‰Ó‡Ùúé
ÆàÎ Ñ·ÒÅ´Öç´ „âß °ÖâÒØ: ‚·ıóÅ„Å- ïÒâ´Û Å£ÁùÅ´ óÅóÅÖï´ ·£Éè: ™ùÅÒÅãÅÒáâÛ` ÍâÒùç© Ë·ıÉï´âÅ´
Öï´ èÎÅı. Æàëç üâÔÎ „ÖÅÎ, ùÒ´Åß ˘â- âÎ, èÒç’ ï´„ ·Ò ù˛·ıãâÎØ: ‚·ıóÅ„ÅÖï û´áïù´âÒè ùè ˜·Ò°â´ ãÅ©´ ÉÈ´âó, ÄÒÅÎ ûÒÅÔÅÒÅù„·ıëïı´, 48 çÁ, ‰·-
ãï ÎÂÅ´´âó, ÎÂÅ´´âó ´Åâı Ñ·ÒÅ´- èÎÅı. ÆÏâÛ ÅßïÎ âıÎ ìÅßÅ´Åù ù·ı- ·ÒÂçÎãï ˘Åù·ıï ‚·ıóÅ„ÅÖïï ùÅôÅÒ- óïÎ, 1999
Öç´Ø: ™ÅÒÅ´ ÂÅÔÅÎôÅ´âÛ. ÆÄãÅÔ ÔÅß, âëç ´·©´ ÂÅÔÅÎôÅ´è ÔÅÎ °â- á·ıëïı´è: ÇÅ©Û ßï´„âı Å©Î˚Ò ·„ ·˘

©·ı´·ıÅÒ 2009 21 Äú˙Í ÖïÒ˘


Wegner’in kaleminden
savafl ‘kare’leri
SA‹T ÇET‹NO⁄LU

dolan›yorlar… Duraklad›¤›mda kediler merdivene yanaflt›lar. […] Yaral›lar ince- lerinden ürkmüfl birbirlerine sokularak,
çevremde toparlan›yorlar, sanki bofl ek- cik battaniyelerin, kuzu pöstekilerinin nehir boyunca afla¤› iniyorlard›. Her ge-
Armin T. Wegner
mek torbam içlerindeki yaray› iyilefltire- üzerine, ç›plak döflemeye, sivri uçlar› ac›- ce atlar› çal›n›yor, salg›n yeni kurbanlar
Çanakkale Kedileri
bilecekmifl gibi yakaran gözlerle bana ba- mas›zca etlerine batan a¤aç dallar›yla al›yordu. Gece yeni ölümler oldu. Onla-
çev. Nesrin Oral k›yorlar. doldurulmufl incecik fliltelere dip dibe r› do¤ruca çarp›flmaya soktular.
Belge Yay›nlar›, Kas›m 2008, 111 s. Savafl, tüm h›z›yla, gezegenin bu parças›- çöküyorlard›. Cepheye çok az› varabilecek, cepheden
n› yutmaktad›r: Wegner, Anadolu halk›n›n topyekûn sava- sa¤lam dönmek mucizelere kalacakt›r. Savafl
Gelibolu da¤lar›n›n ötesinden kesintisiz, fl›n içine sokuluflunu resmeder. Rum kad›nlar kaybedildi¤inde, Turan hayalleri kurarak
yo¤un silah sesleri geliyor. Bu sesleri yal- hastanelerde hizmetli olarak görevlidirler: Alman yay›lmac›l›¤›n›n pefline koflulan or-
n›zca k›y›ya vuran dalgalar›n u¤ultusu Gün a¤ard›¤›nda k›y›dan çamafl›rc›lar›n dunun, yaral›lar›n› evlerine gönderecek ka-
bölüyor. fiimdi de sokakta kedilerin bo- tokmak sesleri geliyor. fialvarl› Rum ka- dar bile takati kalmam›flt›r.
¤uk ba¤r›flmalar› bafllad›. Ac›yla yak›nan d›nlar› suya e¤iliyorlar. Deniz sevecendir, Cihat fetvas›n›n yürütücüleri siperlerden
sesler, h›r›lt›l› tonlarla gitgide ço¤al›yor, tuzlu gözyafllar›yla lekeli çarflaflardan ka-
kabar›yor, t›rman›yor. […] Yoksa kentin
talimat verirken, yoksul Anadolu halk› kur-
n› y›kay›p temizliyor.
sakinleri kaçarken ruhlar›n› bu kedi be- flunlara siper olmaktad›r:
Bir Ermeni askerin naafl›, son görev için, Savafl, Allah’a ibadetti. Siperlerin derin-
denlerine mi b›rakt›?
sessiz sedas›z, din görevlileri taraf›ndan al›n- liklerinden imamlar›n sesleri hücuma ça-
Annesine 16 May›s’ta Ba¤dat’tan yazd›¤›
maktad›r: ¤›r›yordu: ‘Haydi, ‹slam’›n ordusu! Sa-
mektupta, savafl karfl›tl›¤› en üst düzeydedir. Hastanenin kap›s›nda Ermeni papaz›n vaflmadan ölen çürümeye mahkûmdur.
Uygarl›¤›n, insanl›¤›n geliflmesine hizmet siyah sakal› beliriyor. Ö¤leye do¤ru öl- Kimin ayaklar› Allah yoluna savafl-
edece¤ine, insanl›¤›n yok edilmesi için kul- müfl olan bir Ermeni askerin cenazesini maktan tozlanm›flsa k›yamet günü azap
lan›lmas›na isyan eder: almak için gizlice geliyor. Hamallar s›rt- yerlerinden en h›zl› atl›n›n bin y›lda ala-
Ah asla unutamayaca¤›m›z o büyük ya- lar›nda çarflafa sar›lm›fl, sallanan cesetle ca¤› yoldan daha uzak olacakt›r. Ey inti-
lan, çocuklu¤umuzun tarih öncesinde karanl›kta sessizce kayboluyorlar. kam ordusu, yel ol ve es!
parlayan o sahte günefl. Ne u¤runa savafl- Osmanl› topraklar›nda Ermeni halk›na Askerlerin firar etmemeleri için al›nan
t›k ki? Bunca y›l ne için çal›flt›k ve umut yaflat›lan ac›lar›, tehcir konvoylar›n›n ölüm önlemler de dâhicedir:
besledik? […] Akl›n ve ellerin bunca yürüyüflünü, foto¤raflar›nda oldu¤u gibi ya- Dört askere bir banknot da¤›t›ld›. Bu
mucizesi, salt askerleri öldürecekleri in-
z›lar›nda da resmeder Wegner: durumda askerler paylar›n› yitirme kor-
sanlar› bulacaklar› yerlere daha çabuk
Akflam Halep’e ulaflt›lar. Kent kayn›yor- kusuyla birbirlerini göz hapsinde tutu-
gönderecek araçlar›m›z olsun diye; silah-
du, sokaklara girmelerine izin verilmedi- yorlard›. Oysa banknot de¤erini tümüy-
B irinci Savafl’ta, 4. Ordu Kumandan›
Cemal Pafla bir emir yay›mlar: “Ba¤dat
Demiryolu ‹nflaat› fiirketi mühendisleri ya
l› katilleri en uzak denizlerin ötesine gö-
türmek için, öldürme ifllerinde usta, ak›l-
l› ve cesur olan adamlar› ve ölüm araçla-
¤inden bahçelerin önüne kamp kurdular.
Gece baz›lar› içeri s›v›fl›p ekmek, incir,
le yitirmiflti, kimse bunu bozmay› göze
alam›yordu.
karpuz getirdi. Kentin ne durumda oldu- ‹ngiliz askerlerine de de¤inmeden geç-
da di¤er görevlilerinin Ermeni kafileleriyle r›n› ve iflkence odalar›n› tafl›mak için...
¤u soruldu¤unda, sokaklarda ölülerin mez. Onlar da oraya ayn› flekilde gönderil-
ilgili olarak çektikleri tüm foto¤raflar, nega- […] Ah anneci¤im, ne kadar da zavall›
yatt›¤›n› söylediler… Bir keresinde, sür- mifllerdir; büyük ço¤unlu¤u sömürgelerden
tifleriyle birlikte 48 saat içinde Halep’teki ve güçsüz olduk. Gönlümüzdekine he-
gün edilen Ermenilerin kamplar›na rast- getirilen zavall›lard›r:
Ba¤dat Demiryolu Askeri Komiserli¤i’ne men hiç benzemeyen bir dünyada yafla-
lad›lar. Yolda yar› çürümüfl cesetler yat›- Dün Kut el Amara’dan tutsak ‹ngilizler
mak zorunda olman›n utanc›ndan ölü-
teslim edilecektir. Bu emre herhangi bir fle- yordu. ‘Ne yapt›lar?’ diye sordu Osman geldi. Sat›c›lar›n alaylar›, sarraflar›n ›sl›k-
yoruz.
kilde itaat etmeyenler Divan›harp taraf›n- ve içi parçalanarak açl›ktan bitkin bir ço- lar› aras›nda ne denli afla¤›land›klar›n›
Bu sat›rlar›n yer ald›¤› mektuba, sansür cu¤a ekme¤inin yar›s›n› uzatt›. ‘Bunlar
dan cezaland›r›lacakt›r.” O dönemde, s›hhi- daha da derinden hissetmeleri için uzun,
kurulu taraf›ndan el konacak ve Wegner’in gâvur,’ dediler. ‘Allah onlar› cezaland›rd›.
ye askeri olarak Osmanl› topraklar›nda bu- toza bulanm›fl konvoylar halinde çarfl›n›n
bafl› derde girecektir. Jandarmalar›n kaçmalar›n› engellemek
lunan Armin T. Wegner, bu emre ra¤men, geçitlerinden, a¤z›n› açm›fl bakan esnaf
Wegner, yaral›lar›n dayan›lmaz ac›lar›n› ve için ellerinden uzun iple ba¤lad›klar› köylü-
Ermeni kafilelerinin ölüm yürüyüfllerini fo- ve seyyar sat›c› kalabal›¤›n›n aras›ndan
çaresizli¤ini paylafl›r. Ölmek üzere olan yaral› lerin, k›fllalarda dayaktan geçirilerek dönüfl- geçirildiler. Ceketlerini, çizmelerini bir
to¤raflar. Çekti¤i foto¤raflarla, 1915 trajedi-
bir sivil karfl›s›nda duygular›n› ifade ederken türülmesini de anlat›r: parça ekmek, bir avuç hurma karfl›l›¤›nda
sinin belgelenmesinde önemli bir rol üstle-
bu kadersiz Anadolu insan›yla özdeflleflir: Falakayla burada tan›flt› ve jandarmalara vermifl olan, yal›nayak, yar› ç›plak insan-
nen Wegner, Belge Yay›nlar› taraf›ndan ya-
Ölüm çetin ifltir kardeflim. Bense sana iki kurufl verildi¤inde darbelerin daha az lar sendeliyordu. […] Aralar›nda yüzle-
y›mlanan Çanakkale Kedileri adl› kitaptaki ölümü kolay göstermek istiyorum. An- can yakt›¤›n› burada ö¤rendi. Geceleri rinde tüm bu olaylarda hiçbir suçu olma-
düzyaz›lar›nda da, savafl›n getirdi¤i y›k›m› nen seni Anadolu’nun bir köy evinde, bir yorgana sar›narak kuru yerde uyuyor- man›n anlat›lmaz ifadesi, ana kuca¤›n-
tüm aç›kl›¤›yla betimliyor: Bir yanda açl›k- m›s›r tarlalar› ve incir a¤açlar› aras›nda lard›. Ama sabah akflam borular ötüyor, dan henüz kurtulmufl, hâlâ çocuksu sar›-
tan gözü dönmüfl kediler ve köpekler, yük do¤ururken, bu da zorlu, ac› dolu bir ça- trampetler çal›yordu, hepsi iki s›ra olup fl›n gençler, paçavralar içinde periflan is-
tafl›maktan canlar› ç›kan, savafl›n ortas›nda bayd›; ama önünde serilen, bu can› yeni- meydanda hayk›r›yorlard›: ‘Padiflah›m keletler.
kalm›fl develer, öküzler ve kat›rlar, di¤er den verme ifli çok daha güç… Yan›nda çok yafla!’ K›sa sürede garip bir de¤iflime Savafl a¤alar›, Balkan Savafllar›’n›n ac›lar›
yanda askerler, analar, sevgililerin çektikleri oturuyorum, dilini anlam›yorum; ama u¤rad›lar. henüz sa¤almadan, Osmanl› halklar›n› ye-
eziyetler… kan›m›n damarlar›nda konuflarak ak›fl›n› Anne, Anadolu halk›n›n yazg›s›n›, tren
anl›yorum.
niden savafl›n cenderesine sokar. Wegner,
Wegner, sözlerine, savafl›n, kendi ruhun- gar›nda o¤lunu u¤urlarken feryatla ifade dost-düflman ayr›m› yapmadan, herkesin
da yaratt›¤› tahribatla bafllar: Alman yay›lmac›l›¤›n›n hizmetine koflan eder:
‹ttihad’›n sorumsuzlu¤uyla cepheden cep- ac›lar›na ortak olur. Savafl a¤alar›n›n d›fl›n-
Sefalet ve ac›yla geçen bunca aydan son- Baban Rusya’ya gitti ve geri dönmedi.
heye koflturulan Anadolu insan›, savafl için daki herkes ma¤durdur. Ve ma¤durlar, ken-
ra, hangi felaketin bu yabanc›laflm›fl ru- Kardeflini Bulgarlar vurdu. Tarlalar›n sü-
hu, daha da büyük bir karamsarl›¤a düflü- donan›ms›zd›r. Yeterli say›da sa¤l›k görevli- dilerinin neden olmad›klar› vahfletin ac›lar›-
rülmeden kald›. O¤lunu kim yetifltirecek,
rebilece¤ini, kendi kendime tekrar tekrar si ve doktor yoktur. Osman? Yafll› anan› kim teselli edecek?
n› çekmektedir.
soruyorum. Belki de içimdeki bu umars›z Sonunda uykuya dald›m, ama daha Askerler daha cepheye varmadan, yollar- Foto¤raflar›nda ve yaz›lar›nda, savafl›n
hüznü uyand›ran, küle bulanm›fl sürüler uyuklarken karfl›mda a¤›r, hantal hare- da k›r›lmaktad›r: Osmanl› topraklar›ndaki seyrini, ölüm ko-
halinde, açl›ktan periflan, tarazlanm›fl ketleriyle babacan Türk hastabak›c›lar ‹ki bin kifliydiler… Ayakkab›lar› kötü, kan flehirleri, insanlar›n ölümün pençesine
tüyleriyle peflim s›ra sokaklarda dolaflan belirdi, bunlar sokaktan toplad›klar› es- üniformalar› yamal›yd› ve daha ilk ak- at›lmas›n› ve savafl›n getirdi¤i çaresizli¤i, her
kedilerdi… Kerpiçten kulübelerin aras›n- naf ve köylülerdi. […] Dalgalar›n borda- flam yirmi hastalar› vard›. […] Hastalar›- türlü tehlikeye ra¤men, tüm aç›kl›¤›yla bel-
da t›pk› ç›lg›n bir derviflin gece gündüz ya do¤ru att›¤› yaral› askerlerle dolu ba- n› kentte b›rakarak, ›ss›z yollarda dökün- gelemekten vazgeçmeyen bu yürekli hüma-
ba¤›rmas› gibi, bo¤uk feryatlar ç›kararak l›kç› kay›klar› flaklama sesleriyle asma tüleri soyup so¤ana çeviren Bedevi sürü- niste selam olsun…

AGOS kitap 22 ocak 2009


TAR‹HLE YÜZLEfiMEYE AKADEM‹K KATKI
2007 Saraybosna 7. IAGS (Uluslararas› Jenosid Araflt›rmac›lar› Birli¤i) Ödülü
“Jenosid inkârc›l›¤›na karfl› mücadeleye katk› nedeniyle…”

Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian
ULUSAL VE ULUSLARARASI ERMEN‹ SOYKIRIMINDA TÜRK KAYNAKLARINDA ‹TT‹FAK DEVLETLER‹
HUKUK SORUNU OLARAK KURUMSAL ROLLER ERMEN‹ SOYKIRIMI KAYNAKLARINDA
JENOS‹D TOPLU MAKALELER 1 TOPLU MAKALELER 2 ERMEN‹ SOYKIRIMI
(1995/Beraat) (2004) (2005) TOPLU MAKALELER 3
(2007)

Prof. Dr. Vahakn Dadrian Prof. Dr. David Gaunt Prof. Dr. Verjine Svazlian Dr. Vartkes Yeghiayan
ERMEN‹ SOYKIRIMI TAR‹H‹ KATL‹AMLAR, D‹REN‹fi, ERMEN‹ SOYKIRIMI VE MALTA BELGELER‹
BALKANLARDAN ANADOLU VE KORUYUCULAR TOPLUMSAL HAFIZA SAVAfi SUÇLULARI DOSYASI
KAFKASYA’YA ETN‹K ÇATIfiMA I. DÜNYA SAVAfiI’NDA DO⁄U (2005) (2007)
(2008) ANADOLU’DA MÜSLÜMAN-
HIR‹ST‹YAN ‹L‹fiK‹LER‹
(2007)

BELGE ULUSLARARASI YAYINCILIK


Divanyolu Cad. Binbirdirek Han 15/1 Sultanahmet - ‹stanbul
Tel: +90 212 638 34 58
Faks: +90 212 517 44 53
belgekitapkulubu@yahoo.com
www.belgeyayincilik.com

You might also like