Professional Documents
Culture Documents
Ortak ac›,
farkl› sözcükler
S A Y I 3 • O C A K 2 0 0 9 • A G O S G A Z E T E S ‹ N ‹ N Ü C R E T S ‹ Z E K ‹ D ‹ R
4 5
Çeviren Yasad›fl› bir aflk bu:
Hollandal› “Özgürlük savaflan›n” diyor editörden
Türkçeden John Berger
Hollandacaya çeviriler A’dan X’e: John Berger
yapan Hanneke van
der Heijden’la söylefli
Taraf›ndan Kurtar›lm›fl
Mektuplar
O cak 1923’te, Türkiye ile Yunanistan aras›nda, ulusla-
raras› düzeyde tan›nan ilk zorunlu nüfus de¤iflimi an-
laflmas› olma niteli¤i tafl›yan bir sözleflme ve protokol imza-
lanm›flt›. Her iki devlet için de, ulus infla etme sürecinin en
ASLI B‹ÇEN BÜLENT KALE önemli dönüm noktalar›ndan biri olan ve büyük bir insan-
l›k dram›yla sonuçlanan bu anlaflman›n y›ldönümünde,
Agos Kitap/Kirk’in üçüncü say›s› için, ‘Mübadele’ kitaplar›-
6-7 8
Cudi’nin ete¤inde bir köy vard›... ‘Analar’, ‘yoldafllar’ na iliflkin bir dosya haz›rlad›k.
‹smail Keskin, bu dosya için kaleme ald›¤›, Türkçe ve
ve ‘tanr›çalar’›n Yunancadaki Mübadele literatürüne iliflkin yaz›s›nda,
August Thiry kimlik mücadelesi 1923’te imzalanan sözleflmenin öncesinde ve sonras›nda ya-
flanan zorunlu göçlerin, bu iki dilin sözcükleri ve edebiya-
Mechelen aan de Tigris
Handan Ça¤layan’la t›ndaki ifadelerine odaklan›yor. Amed Gökçen ise, Türki-
[Dicle’deki Mechelen]
söylefli ye’de ancak son y›llarda tart›fl›lmaya bafllayan bu konuda,
Türkiye’de son üç sene içinde yay›mlanm›fl olan araflt›rma
BEL‹NDA MUMCU FUNDA TOSUN ve inceleme kitaplar›n› de¤erlendiriyor.
Bu say›da yer verdi¤imiz bir di¤er yaz›da, Belinda Mum-
cu, bir baflka zorunlu göçün ma¤durlar›n›n, Cudi Da¤›’n›n
10 - 11 - 12 - 13 DOSYA : K‹TAPLARDA TÜRK-YUNAN NÜFUS MÜBADELES‹ eteklerindeki Süryani köyü Hasanna’n›n sakinlerinin, kö-
yün 1990’da devlet taraf›ndan boflalt›lmas›n›n ard›ndan
Belçika’da “yeni bir Hassana” kurmalar›n›n hikâyesinin an-
Göçmek / göç-ür-ül-mek lat›ld›¤› Dicle’deki Mechelen adl› kitab› ele al›yor. Mumcu,
yaz›s›nda, Asuri’, ‘Süryani’, ‘Keldani’, ‘Nasturi’, ‘Melkit’,
‘Maruni’ gibi kimlik kategorilerinin iflaret etti¤i dinsel ve
etnik ayr›mlara ve geçiflliliklere, ve Türkçede bu konuda ya-
Türkçe ve Yunanca Mübadele edebiyat›
y›mlanm›fl çeflitli kitaplara da de¤iniyor.
‹SMA‹L KESK‹N Agos Kitap/Kirk’in bu say›s›nda üç söylefli yer al›yor.
Türkçeden Hollandacaya edebiyat çevirileri yapan ve geçti-
¤imiz ay, 2008 Hollanda Edebiyat Fonu Çeviri Ödülü’nü
Mübadele: Mübadele komplosuna alan Hanneke van der Heijden’la, çevirmen ve yazar Asl›
Biçen konufltu. Analar, Yoldafllar, Tanr›çalar adl› kitab›yla
Kurgulanan millet için göç tarafs›z ve insanc›l PEN Duygu Asena Ödülü’ne lay›k görülen Handan Ça¤la-
yan’la, kad›nlar›n Kürt hareketi içindeki yeri üzerine ko-
Türkçede Mübadele kitaplar› bir yaklafl›m nufltuk. Fransa’da, otuz senedir, titiz bir yay›nc›l›k anlay›-
fl›yla, Ermeni edebiyat›n›n seçkin örneklerini Frans›zcaya
AMED GÖKÇEN
kazand›ran Paranthèses Yay›nevi’nin kurucular›ndan ve
Bruce Clark
editörlerinden Varoujan Arzoumanian’la yapt›¤›m›z görüfl-
‹ki Kere Yabanc› me, diasporada Ermeni edebiyat›, tarihi ve kültürü üzerine
kitaplar yay›mlayan yay›nc›larla yapaca¤›m›z bir dizi söyle-
flinin ilkini oluflturuyor.
BAHAR MUCUK DEM‹RTAfi
Bu say›da, ayr›ca, son iki ay içinde yay›mlanan üç roma-
na iliflkin tan›t›m-de¤erlendirme yaz›lar› bulunuyor. Bülent
Kale, John Berger’in “bir aflk›n, direniflin, ve firar›n” hikâ-
yesini anlatt›¤› A’dan X’e adl› roman›n› de¤erlendiriyor.
14 15 Ohannes K›l›çda¤›’n›n, Ahmet Yel’in Rüzgâr Ekenler’ini
Marsilya’dan Ermeni edebiyat›na Ah flu kötüler olmasayd›! elefltirel bir okumaya tabi tuttu¤u yaz›s›, son günlerde Tür-
kiye’nin gündemini bir kez daha kaplayan 1915 tart›flmala-
aç›lan parantez r›na katk› sa¤layabilecek ipuçlar› bar›nd›r›yor. Sait Çetino¤-
lu ise, 1915 trajedisini foto¤raflar›yla belgeleyen Armin T.
Editions Parenthèses’in kurucular›ndan Hakan Yel Wegner’in Çanakkale Kedileri adl› kitab›n›, çarp›c› al›nt›lar-
Varoujan Arzoumanian’la söylefli Rüzgâr Ekenler la tan›t›yor.
Çocuk sayfas›nda, çeflitli kitap tan›t›mlar›n›n yan› s›ra,
iki çocuk yazar›m›z›n, ‘büyükler’in bir türlü anlamad›¤›
TAMAR NALCI - S‹B‹L ÇEKMEN OHANNES KILIÇDA⁄I
meselelerle ilgili, ayd›nlat›c› yaz›lar›n› bulacaks›n›z.
***
Yaflar Kemal, geçti¤imiz ay, 2008 Y›l› Cumhurbaflkanl›-
20 - 21 ERMEN‹CE ¤› Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü ald›¤› törende yapt›¤›
16
Türkiye’de konuflmada, Türkiye’nin çokkültürlü bir ülke oldu¤unu
vurgularken “Anadolu’da yaflayan her halk, kendi anadilini
Ermeni Edebiyat› kullanacak, kendi anadilinde e¤itim görecek, kitaplar yaza-
• ‘Adontz’dan Pakraduniler cak, filmler çekecek” demifl, hiçbir zaman karamsar olmad›-
¤›n› ve hâlâ sonsuz düfller kurdu¤unu söylemiflti.
60’l› y›llar›n kalemleri • ‘Karanl›¤›n Yal›mlar›’ 2009’un, Yaflar Kemal’in düfllerinin hayat bulaca¤› bir
y›l olmas›n› diliyoruz.
GARB‹S HORASANCIYAN • ‘Ay-ay mama’ Altu¤ Y›lmaz
altug@agos.com.tr
Xavier’nin A’ida’ya gönderdi¤i mektuplar bütün halklar›n ayn› adaletsiz sisteme ma- hikâyesi olarak kal›r. Bu haliyle de güzeldir
John Berger
ortada yoktur. Xavier yaln›zca A’ida’n›n ruz kald›¤›n›n, sisteme karfl› ayn› mücade- hikâye; bize, kültürümüze, Ortado¤u’ya
A’dan X’e: John Berger Taraf›ndan
mektuplar›n›n arkas›na düfltü¤ü notlarla leyi verdi¤inin ay›rd›na var›r, kalabal›klafl›- daha yak›nd›r, ancak eksiktir. ‹nsancad›r
Kurtar›lm›fl Mektuplar
görünür. J.B., sunufl yaz›s›nda, gönderi- r›z. Her fleyi bir yana b›rak›r, ilk gerçekli- ama devrimci de¤ildir, ‘klifle’ olarak nite-
çev. Asl› Biçen
len ve gönderilmeyen mektuplar›n eline ¤in, hikâyenin pefline düfleriz. lenmeye pek müsaittir. Üstelik, John Ber-
Metis Yay›nlar›, Ekim 2008, 192 s.
nas›l geçti¤ini aç›klayamayaca¤›n› söyler, Okura çok fazla yer vard›r, A’dan X’e ger’›n emeklerine haks›zl›k olur böylesi bir
A’ida’n›n mektuplar›nda baz› flifreli me- yaz›lan mektuplardan oluflan romanda. okuma.
sajlar›n olabilece¤ini ima eder ve sanki ya- Okur, kurgunun ana bileflenlerinden biri- Farkl› bir okuma daha vard›r – okurun
flad›klar›n› vurgulamak ister gibi, Xavier dir. Okurun hayal gücü, özgürlük tasav- oyunlar› keflfedip kat›ld›¤›, belki daha zah-
ve A’ida’n›n “gölgelerine” selam eder. vuru nereye kadarsa, roman da oraya ka- metli ama çok daha keyifli bir okuma. Da-
A’ida’n›n mektuplar› Xavier’ye yaz›lm›flt›r dard›r. Okurdan boflluklar› dolduracak ha dikkatli, özgürlükten, hayat›n içinde bu-
ama cezaevi idaresi taraf›ndan da okun- hayal gücünü, azmi ve cesareti talep eder luflmaktan vazgeçmeyen bir okumad›r bu:
maktad›r; J.B. de her fleyi anlatamaz, çün- Berger. Eksiltili bir romand›r çünkü bu; A’ida bir devrimcidir; hayat›n içindedir an-
kü hikâye daha s›cakt›r; Xavier, A’ida ya bir mektuplaflman›n tek taraf›n› sunar bi- cak sevdi¤i adam hayat›n d›fl›na at›lm›flt›r
da örgütlü dostlar zarar görebilir... Dola- ze Berger, ve zor olan› seçer: A’ida’n›n, ve onun bak›fl aç›s›na göre, hayat›n içinde
y›s›yla, hem sunuflta hem de A’ida’n›n yani kad›n karakterin kaleme ald›¤› mek- yeniden buluflmaktan baflka ç›kar yol yok-
mektuplar›nda söylenen fleylerin do¤ru tuplar› aktar›r okura. Kurgu zekâ dolu- tur. “Sana EVET diyorum, sürdürdü¤ü-
olmama yahut baflka anlamlara gelme ih- dur. Mektuplar, maharetini sergiler usta müz hayata HAYIR” diye yazar son mek-
timali hep vard›r. Kurguya kat›lan J.B., yazar›n. Her fley bu mektuplardad›r. Aflk tuplar›ndan birinde. Bir Xavier dikkatiyle
bir flekilde, yukar›daki soru iflaretlerini ›s- A’ida’n›n, âfl›k kad›n›n lirik üslubundan okumal› A’dan X’e’yi. Böyle okunursa, kita-
kartaya ç›kar›r ve yazar John Berger’›n eli- saç›l›r; direnifl, gündelik hayat tasvirlerin- b›n bize ad›m ad›m bir firar hikâyesi anlat-
ni rahatlat›r. deki gerçeklikten al›r memba›n›; firar, t›¤› fark edilebilir; A’ida’n›n gerçek ismi-
“… ‹lk gerçeklik hikâyedir. Tamircilik mektuplardaki belli belirsiz flifrelerde giz- nin ‹rene oldu¤u, Xavier’yle 7 y›la yak›n
bana bunu ö¤retti” yazar ilk mektup toma- lidir. “[F]aydas›z kelimeler aras›nda be- bir süredir görüflemedikleri gibi detaylar
r›n›n üzerinde, ve bizi bir fleye haz›rlar. Su- nim gördü¤ümü sen de göreceksin” der ö¤renilebilir. ‹flte o zaman, kitap, tam da
nufl, bize yeri ve zaman› bir yana b›rakma- A’ida, ilk mektuplar›ndan birinde. Berger’in istedi¤i gibi, okuru heyecanland›-
m›z› söylemiflti. A’ida’n›n mektuplar› ve E¤er yaln›zca bir aflk hikâyesi gibi oku- ran, yüksek bir tempo kazan›r.
August Thiry havalanan helikopterlerin yerlefltirildi¤i bir as- luflmufl. Flemenkçe konuflabilen bu melkan,
Mechelen aan de Tigris keri kampa dönüflmüfl. Haliyle, köy de hedef yazara köyünü, Hassana’y› anlatm›fl.
[Dicle’deki Mechelen] noktas› olarak damgalanm›fl. 1989 yaz›nda, Belçikal› yazar›n 1983’te, Viktor
CIMIC (Mechelen) - EPO (Berchem), askerlerle PKK aras›nda ç›kan bir çat›flmada Shklovsky’nin kitab›yla Asurilerin tarihine
Haziran 2001, 238 s. köylüler do¤rudan iki atefl aras›nda kalm›fl. do¤ru bafllad›¤› bu yolculuk, melkanla tan›fl-
Bu çat›flmadan sonra, köyün yar›s› Hassana’y› mas›yla h›z alm›fl. Hassanal›larla görüflmeler
terk etmifl. Köyünü terk etmek istemeyen ya yapan ve 2001 y›l›nda, köyü görmek için
da baflka bir yere gitmek için paras› olmayan Türkiye’ye de gelen Thiry, Hassana’yla ilgili
30 aile ise direnerek köyde kalm›fl. Hassanal›- monografik çal›flmas›na paralel olarak, Asuri
lar›n ifadelerine göre, 1993 Kas›m’›nda, gü- tarihi ile ilgili araflt›rmalara da bafllam›fl.
venlik güçleri, bölgedeki bir afliret a¤as›n›n,
Dicle’den Mechelen’e
Hassana’n›n bir Ermeni köyü oldu¤u ve
PKK’ya yard›m etti¤i yönündeki sözlerini ge- Hassana köyünün göç hikâyesinin benzerleri-
rekçe göstererek köylülere köyü boflaltma em- ni, 1980 sonras›nda, bölgede bulunan di¤er
ri vermifl. Kalan son 30 aile de Tur-Abdin binlerce köy gibi, Nasturi, Keldani, Süryani
bölgesinde, Midyat’ta bulunan Mor Gabriel köyleri de yaflad›. Araflt›rmac› Yakup Bilge, Mor Melki Manast›r›’ndan iki din adam› (1909)
Manast›r›’na s›¤›nm›fl ve oradan Avrupa’ya Geçmiflten Günümüze Süryaniler adl› kitab›n- edip ‹stanbul’a gidiyorlar. Oradan da, ilk uça-
göç etmifl. da, söz konusu dönemde Anadolu’da kalan ¤a binip Belçika’ya kaç›yor ve Mechelen’e
Hassana köyünün bu hikâyesini, Belçika- son H›ristiyan yerleflim yerleri olan 25 köyün yerlefliyorlar.
l› yazar August Thiry’nin Hollandaca olarak boflald›¤›n›/boflalt›ld›¤›n› belirtiyor. Zülküf Thiry, Mechelen’de, ço¤unlu¤u Hassana-
kaleme ald›¤›, 2001’de yay›mlanan (ve K›flanak’›n, 1980 sonras›nda boflalt›lan köyle- l› olmak üzere, Herbul, Bespin, Geznakh
2007’de 4. bask›s› yap›lan) Mechelen Aan de ri konu alan Yitik Köyler adl› kitab›nda Asuri (Ceviza¤ac›) köylerinden ve Kuzeydo¤u Su-
Tigris (Dicle’deki Mechelen) adl› kitab›ndan köyleri yer almasa da, K›flanak’›n anlatt›¤› hi- riye ile Kuzey Irak’tan göç etmifl 300 Asuri,
ö¤reniyoruz. 25 sayfal›k ‹ngilizce bir özeti de kâyelerin içinde, Ermeniler gibi, Asurilerin de Keldani, Süryani aile yaflad›¤›n› yaz›yor.
bas›lm›fl olan kitap, Hassana’y›, Hassana’n›n ruhlar› geziyor. Yazar, örne¤in, Asurilerde, Thiry’nin deyimiyle, art›k Mechelen’de “ye-
tarihini, H›ristiyan bir Asuri köyünün bölge- dik da¤lar›n yamaçlar›nda bir tarla açmayan ni bir Hassana” var.
lenen çok fley vard› ama Kürt kad›nlar›n sesle- çertme, nüfus mübadelesi gibi fiziki bir süre- hareketin, belirli ihtiyaçlar› karfl›lamak için
Handan Ça¤layan
ri pek duyulmuyordu. Entelektüel dünya on- ci içeriyor, bazen asimilasyon ve inkâr süreç- üretip kamusal dolafl›ma soktu¤u, içi bofl kur-
Analar, Yoldafllar, Tanrݍalar:
lar› milliyetçi hareketin seferber etti¤i bir kit- lerini, bazen de her ikisini birden. Daha ge- gular de¤il. Aksine, bunda kad›nlar›n belirli
Kürt Hareketinde Kad›nlar ve
le olarak görürken, Kürt siyaseti de ‘hakl›l›¤›- çen günlerde Türkiye savunma bakan›, dönemlerdeki kat›l›m biçimlerinin etkisi var.
Kad›n Kimli¤inin Oluflumu
n›n’ ve ‘meflrulu¤unun’ göstergesi olarak sun- “Mübadele olmasayd› ulus-devlet olamaz- Örne¤in ‘ac›l› ana’ imgesini, 12 Eylül uygula-
‹letiflim Yay›nlar›, May›s 2007, 278 s. du. Feminist bir sosyal bilimci olarak kad›nla- d›k” itiraf›nda bulundu. malar›ndan, tutuklu yak›nlar›n›n cezaevleri
r›n kendi seslerine ulaflmay› önemsedim. Resmi makamlarca zor yoluyla infla edilen kap›lar›nda yaflad›klar›ndan ba¤›ms›z düflün-
• Kürt hareketinin Kürt kad›n kimli¤i- kurgunun tekrenklili¤i ile hayat›n hücrelerin- mek mümkün mü? Bu imgeyi yaratan bir
nin oluflumundaki etkilerinden bahse- de bar›nd›rd›¤› ço¤ulluk, birbirinden çok gerçeklik vard›. Ve bu gerçeklik, Kürt hareke-
debilir misiniz? farkl›. Uygun koflullar olufltu¤unda, inkâr tince, ma¤duriyetin simgesi olarak ifllendi.
Asl›nda karfl›l›kl› bir infla sürecinden söz edilen, yok say›lan fley su yüzüne ç›kabiliyor. ‘Yoldafl kad›n’ imgesi de buna benzer.
etmek daha do¤ru. Analar, Yoldafllar Tanr›- Yok farz edilen toplumsal gruplar, var olduk- 1990’larda kentlerden, üniversitelerden çok
çalar’da ortaya ç›kan en önemli sonuçlardan lar›n›n kabulünü, farkl›l›klar›n›n tan›nmas›n› say›da genç kad›n kat›ld› harekete. ‘Yoldafl
biri, kad›nlar›n, Kürt hareketinde birer sem- ve kendilerinden özür dilenmesini istiyorlar. kad›n’, hem bu kat›l›m›n tezahürüdür, hem
bolden ibaret kalmad›klar› ve onlara, hatta Bunu tek bafl›na küreselleflmeye ba¤laman›n de yeni kat›l›mlar› teflvik amac›yla ifllenmifltir.
Kürt kimli¤ine iliflkin söylemin, bizzat onla- do¤ru olmayaca¤› kan›s›nday›m. ‹letiflim tek- Bunlar›n sonucunda Kürt kad›nlar› ka-
r›n aktif kat›l›m› ile dönüflüm geçirdi¤i idi. nolojilerindeki geliflimin, göç hareketlerinin, musal alana ç›km›flt›r ama, baflta da dedi¤im
Burada eylem bir praksis olarak karfl›m›za ç›- sosyal muhalefetin nirengi noktalar›ndaki de- gibi, ‘cinsiyetsizleflmek’ kayd›yla. Bu, kad›n›
k›yor. Kad›nlar›n kat›l›m› kendi öznellikleri- ¤iflimin etkisinden de söz edilebilir. kapatan özel alandaki ataerkil engellerin afl›l-
ni infla etmeleri ile s›n›rl› kalm›yor, Kürt • T.C., ‘iffetli ama modern’ bir kad›n d›¤›, ama kamusal alanda yeniden yap›land›-
kimli¤ini de etkiliyor. Kad›n kimli¤i, hare- kimli¤i kurgularken, kad›n› ulusun bi- r›ld›¤› anlam›na da geliyor.
ketin çizdi¤i ideolojik söylem çerçevesinde yolojik ve ideolojik yeniden üreticisi • Çal›flman›zda namus olgusunun dönü-
ortaya ç›k›yor ama eylem içinde flekillendi¤i- olarak da konumland›rm›flt›. Bir Kürt flümüne iliflkin saptamalarda da bulu-
ni göz ard› etmemek gerek. Kuflkusuz, cinsi- ulus-devlet tahayyülünde Kürt kad›n nuyorsunuz.
yete dayal› kodlar›n tümden de¤iflti¤ini öne temsilleri herhangi bir seküler-moder- ‹deolojik metinlerin analizi, ‘namus’ kav-
sürmek mümkün de¤il, ama baz› de¤ifliklik- nist ulus-devletten farkl› m› olacak? ram›n›n yeniden tan›mland›¤›n› gösterdi.
ler oldu. Bunlardan biri, kad›nlar›n gelenek- Kürt hareketi ve kad›n temsilleri aç›s›ndan ‘Namus’, kad›n bedeni yerine ‘ülke’ ile iliflki-
sel cinsiyet rollerinin de¤erli k›l›nmas›. ‘Ana’ bakt›¤›m›zda ‘cinsiyetsizleflme’ konusunda lendirilerek yeniden anlamland›r›lm›fl. Bu
G eçen y›l ‘Periferinin Periferisinden Ses-
ler: Türkiye’de Kürt Kad›nlar›n Siyase-
te Kat›l›m›’ bafll›kl› makalesiyle Uluslararas›
nitelemesi biraz bunu ifade eder. Özellikle
‘Bar›fl Anneleri’nde oldu¤u gibi, Kürt hare-
bir benzerlik oldu¤unu söylemek mümkün.
Ancak farkl›l›klar da mevcut. Örne¤in Kürt
dönüflüm, kad›nlar›n namus engeline tak›l-
madan evden ç›kmalar›n› kolaylaflt›r›c› etki-
Feminist ‹ktisat Derne¤i’nin Rhonda keti içinde anal›k sayg›n bir konum ifade hareketinin millet kurgusu, klasik bir aile de bulunmufl. Hat›rlarsan›z, Ertu¤rul Özkök
Williams Ödülü’nü kazananan Handan ediyor. Öte yandan, ‘yoldafll›k’ kavram›n›n benzetmesine dayanm›yor. Ataerkil bir kuru- namus cinayetlerini Kürt kültürünün bir
Ça¤layan, geçti¤imiz ay, Analar, Yoldafllar, ifade etti¤i fley, yani kad›nlar›n siyasal süreç- cu baba figürü yok ve kad›nlar otantik Kürt parças› olarak de¤erlendirmiflti. Namusa
Tanr›çalar: Kürt Hareketinde Kad›nlar ve Ka- lere anneler, efller ya da k›z kardefller olarak, kültürünün tafl›y›c›lar› olarak ifllenmiyorlar. yüklenen anlam, iddia edildi¤i gibi de¤iflmez
d›n Kimli¤inin Oluflumu adl› kitab›yla PEN geleneksel cinsiyet rolleriyle de¤il, yoldafllar Kürt hareketinde, daha çok, kad›nlar›n ka- olsayd›, kad›nlar›n evden ç›k›p siyasi partile-
Duygu Asena Ödülü’ne lay›k görüldü. olarak kat›l›mlar›, geleneksel cinsiyet kodla- musal alana ç›kmalar› ve politik olarak hare- re ya da da¤lara gitmelerinin, tutuklan›p ce-
Ça¤layan, kitab›nda, yafllar› 30 ile 60 ara- r›n› sars›c› bir etki yarat›r. kete geçirilmeleri önemseniyor, kad›n temsil- zaevine konmalar›n›n da birer ‘namus cina-
s›nda de¤iflen, çeflitli toplumsal s›n›flar ve ko- • Milliyetçili¤in ‘erillefltirilmifl haf›za ve leri de bunu teflvik etmek üzere oluflturulu- yeti’ gerekçesi olmas› beklenirdi, de¤il mi?
numlardan (iflçi, iflsiz, ö¤renci, mahkûm) 40 tahayyül’, ulusun ise bu tahayüllün ci- yor. Burada tek tarafl› bir belirlenimden söz Öyle olmad›. Çünkü ‘namus’ kavram›na
kad›nla yapt›¤› sözlü tarih çal›flmas› yard›m›y- simleflmifl hali oldu¤u kabulüyle, kad›- etmek de güç. Kürt kad›nlar›yla ilgili imgeler, yüklenen anlam›n dönüfltürülmesi yoluyla,
la, kad›nlar›n siyasette özne mi nesne mi ol- n›n görünürlük halleri için neler söyle- kad›nlar›n politik kat›l›m için evden ç›kma-
du¤u sorusuna cevap ar›yor. Sözlü tarih yön- yeceksiniz? lar›n›n kabul görmesi mümkün k›l›nd›. Ta-
temini “sesi duyulmayanlar› duyulur k›lma- Milliyetçilik, cinsiyetlendirilmifl bir ide- bii, bu, namus olgusuna iliflkin bütün kodla-
n›n yolu” olarak nitelendiren Ça¤layan, gele- oloji; kad›nlar›n kamusal alandaki görünür- r›n çözüldü¤ü anlam›na gelmiyor. Araflt›r-
neksel sosyal bilimin, kad›n›n toplumsal bir lük halleri de milliyetçili¤in ortaya ç›kt›¤› mam›n baflka bir bulgusu da, bu dönüflü-
aktör olarak oynad›¤› rolü ‘yok sayma’ ve ‘kü- ba¤lama göre farkl›l›k gösteriyor. Örne¤in mün kad›nlar› serbestlefltirme etkisinin poli-
çümsemeye’ dayal›, ‘erkek gözüyle’ yap›lan 19. ve 20. yüzy›llardaki sömürgeciler, kendi tik ba¤lamla s›n›rl› kald›¤› idi.
pozitivist araflt›rma yöntemlerini reddederek, sömürgeci edimlerini meflrulaflt›rmak için • Gelenek ve modernlik aras›na s›k›flm›fl
kad›nlar›n deneyimlerinden hareket ediyor. sömürge ülkelerdeki kad›nlar›n ma¤duriyeti- olan kad›nlar›n özgür olabilmeleri
Ça¤layan, ‘Kürt kad›n›’ kimli¤ini bir toplum- ni, ‘peçe’yi, ‘recm’i ya da benzer fleyleri iflle- mümkün mü?
sal cinsiyet kurgusu olarak, köy boflaltmalar, meyi tercih etmifllerdir. Bugün bile, Ameri- Bu soruya olumlu yan›t vermek güç. Az
göçler, cezaevleri, milliyetçilik, namus cina- ka, Afganistan’› iflgal ederken, Afgan kad›n- önce de belirtti¤im gibi, ataerkil engeller özel
yetleri gibi temalar çerçevesinde inceliyor. lar›n ‘burka’dan kurtar›lmas›, Amerikan ifl- alanda çözülüyor ama kamusal alanda yeni-
• Neden böyle bir çal›flma yapma ihtiya- galcili¤ini meflrulaflt›rma arac› olarak ifllendi. den ortaya ç›k›yor. “Peki, hiç mi olumlu bir
c› duydunuz? Buna karfl›n, sömürge karfl›t› hareketler de, yön yok?” derseniz, “Elbette var” derim. Her
‘Kürt sorunu’, 1980’lerden bu yana ülke- kad›nlar›na ‘düflman eli de¤mesi’ konusunu fleye ra¤men, kad›nlar›n evden ç›kmalar›
nin en önemli gündem maddelerinden biri ve iflleyerek toplumu, daha do¤rusu erkekleri, önemli. Bir kere, kamusal alandaki ataerkil
bu dönem boyunca cezaevi önlerinde, açl›k erkekliklerini geri almaya ça¤›rd›. engelleri fark edip ona karfl› mücadele etmek
grevlerinde, sokak gösterilerinde hep kad›nla- • Kitab›n›zda, küreselleflmenin, ulus- için bu gerekli. Öte yandan çal›flmam›n bul-
r› gördük. 1990’lar›n bafl›nda Leyla Zana ile devletlerin homojenlefltirici milli kim- gular›ndan biri, kad›nlar›n kamusal alana
sembolleflen bir politik kat›l›m deneyimi ya- lik inflas›n› k›rd›¤›, etnik ya da mezhep- ç›kmalar›n›n, eylemlere kat›lmalar›n›n, hem
fland›. Sadece siyasal alanda de¤il, sosyal alan- sel kimliklerin canlanmas›na zemin ha- kendilerini hem de hareketi dönüfltürücü et-
da da altüst olufllar yaflan›yor. Otuz y›la yay›- z›rlad›¤›n› savunuyorsunuz... kide bulundu¤u idi. Yani, k›s›tl›l›klar olmak-
lan fliddet, boflalt›lan köyler, yerinden edilen Homojenlefltirme, ulus-devlet inflas›n›n la birlikte, bar›nd›rd›¤› potansiyeli göz ard›
milyonlarca insan var. Bu olgular üzerine söy- do¤as›nda var. Bu, bazen etnik temizlik, gö- Handan Ça¤layan etmemek gerek.
man›n 3. ve 7. maddeleri özel bir önem tafl›- dahi Bat›’da ‘yerli’ olamaz; o yüzden, geldi- göç kavramlar›n›n kabul ettirilmesidir.
yor: ¤i yere gönderilmesi meflrudur. Bu yerli ol- Geçti¤imiz ay, Yap› Kredi Yay›nlar›’ndan
MADDE 3: Karfl›l›kl› olarak, Rum ve Türk mayan ‘Türk’ler aras›nda, din de¤ifltirerek ç›kan, Bir Mübadilin Hat›ralar› adl› kitap, bu
nüfusu mübadele edilecek olan topraklar› 18 Müslüman olan ‘yerli’ halklar›n bulunmas› tart›flmalar aç›s›ndan de¤erli veriler sunuyor.
Ekim 1912 tarihinden sonra b›rak›p gitmifl önemli de¤ildir. Müslümanlar Türk, Türk- Kavala do¤umlu Kobakizade ‹smail Hak-
olan Rumlar ve Müslümanlar, 1’nci Madde’de ler ise Do¤uludur. Bu aç›dan, ‘yerli Rum’ - k›’n›n macera dolu yaflam›, bize, Nobel ödül-
öngörülen mübadelenin kapsam›na girer say›- ‘göçebe Türk’ çeliflkisi üzerinden üretilen lü, ‹sveçli yazar Eyvind Johnson’un deyimiy-
lacaklard›r. ‹flbu sözleflmede kullan›lan ‘göç- anlamland›rmalar, Mübadele’nin, ‘göçmek’ le, “titrek kavak a¤ac›n›n yapra¤›”n› yurt
menler’ (emigrants) terimi, 18 Ekim 1912 ta- fiilinin say›s›z yüzünden biri olarak alg›lan- edinmenin ne denli zor oldu¤unu anlat›yor.
rihinden sonra göç etmesi gereken ya da göç et- mas› ya da o flekilde aksettirilmesine dayan- Yunan Parlamentosu’nda kralc› partiden mil-
mifl bulunan bütün gerçek ya da tüzel kiflileri maktad›r; Bat› kökenli olan bu anlay›fl, son- letvekilli¤i; Yunanistan’da milletvekiliyken,
kapsamaktad›r. radan, iki ülkenin kendi milliyetçilerince de Osmanl› yarar›na Bulgar birlikleriyle iflbirli¤i
MADDE 7: Göçmenler, b›rak›p gidecekleri benimsenmifl ve kemiklefltirilmifltir. Burada, yapmas›; Bulgar ve Yunan hapishanelerinde
ülkenin uyruklu¤unu yitirecekler ve var›fl ülke- dehfletli derecede dikkate flayan ve ac›kl› yaflad›klar›; diplomatik cambazl›klar›; komis-
sinin topraklar›na ayak bast›klar› anda, bu ül- olan nokta, milyonlarca Müslüman’› yüzy›l- yonlardaki görevleri; tren yolculuklar›, ve ti-
kenin uyruklu¤unu edinmifl say›lacaklard›r. ‹ki lard›r yaflad›klar› memleketlerinden eden zo- caret… ‹smail Hakk› Bey’in, kendini ‘son
ülkeden birini ya da ötekini daha önce b›rak›p runlu göçün do¤al bir süreç olarak alg›lan- yurda’ atmas›yla de¤iflen, pamuk ipli¤ine ba¤-
gitmifl olan ve henüz yeni bir uyrukluk edinme- mas›d›r. l› yaflam hikâyesi, bize geçirgen kimliklerin s›-
mifl bulunan göçmenler, bu yeni uyruklu¤u, ifl- Mübadele, Türkiye aç›s›ndan, bir anlam- n›rlar›n› ve s›n›rs›zl›klar›n› gösteriyor.
bu sözleflmenin imzas› tarihinde edinmifl ola- da, ‘medeni bir flekilde’ Rum ihraç edilip Hikâyedeki di¤er tarafa geçecek olursak,
caklard›r. Türk ithal edilmesi durumudur (Yunan dev- Rumlar, ‘Küçük Asya Felaketi’ olarak adlan-
Anadolu’dan Yunanistan’a giden Rumla- leti de bu konuda benzer bir yaklafl›m sergi- d›rd›klar› olaylar silsilesi sonras›nda büyük
r›n say›s›n›n resmi verilerde neden bu kadar ler: Türklerin ihraç, Rumlar›n ithal edilme- oranda Yunanistan ve di¤er devletlere s›¤›n-
Mübadele: bir t›kan›kl›¤a yol açar. Mübadele ile yap›l- ulusa ihtiyaç vard› ve bunun için de devlet
mak istenen ‘milli saflaflt›rma’ ve de sonras›n- düzeyinde bir de¤iflim arzulan›yordu. Var
da gerçekleflenler, Türkiye’nin ve Yunanis- olan hikâyeleri de¤ifltirmek ve yeni hikâyeler
tan’›n bugünkü politikalar›ndan hiç de ba- oluflturmak, tam da bu fikre hizmet eden bir
¤›ms›z de¤ildir. Onur Y›ld›r›m’›n “Türkler anlay›fl›n ürünüydü.
300 kitapl›k bir katalo¤umuz var. Y›lda yak- l›yoruz. Bir edebiyat›n farkl› dillerde konuflan • Yay›nevinizden ç›kan baz› kitaplar
E ditions Parenthèses, 1978’de, Marsil-
ya’da kurulmufl bir yay›nevi. Patrick Bar-
dou ve Varoujan Arzoumanian’›n, mimarl›k
lafl›k 20 kitap yay›ml›yoruz; bunlardan 1 ya
da 2’si ‘Diasporales’ serisinden. Yay›nlar›m›-
okurlara ulaflmas›, varl›¤›n› sürdürmesi için
elzemdir. Ermenice gibi dillerde, bu ihtiyaç
Türkçeye çevrilerek Aras Yay›nc›l›k ta-
raf›ndan yay›mland›. Farkl› ülkelerde,
ve flehir planlama kitaplar›yla bafllayan yay›n- z›n büyük bir bölümü mimarl›k ve flehir daha da belirginleflir. Çeviriler, bir dilin, özel- kitaplar›n›zla ilgilenen baflka yay›nevle-
c›l›k serüveni, zamanla, edebiyat, müzik, fo- planlamas› üzerine. Sosyal bilimler alan›nda likle zihinsel tecridinden ç›kmas›na yard›mc› ri var m›?
to¤raf, sosyal bilimler alanlar›na da yay›lm›fl. 30 da birçok kitab›m›z, ayr›ca bir müzik (özel- olur. Aras Yay›nc›l›k bugüne kadar iki kitab›m›-
y›ld›r, Ermeni edebiyat›n›n önemli eserlerini likle caz) serimiz var. Konusu ilgimizi çeker- • Fransa’da okurlar genel olarak ne tür z›n Türkçe çevirisini yay›mlad›: L’Apatrié
Frans›zcaya kazand›ran Editions Paranthèses’in se, foto¤raf kitab› da yay›mlad›¤›m›z oluyor. kitaplara ilgi gösteriyorlar? Pa- (Jean Kéhayan, Vatans›z) ve Les passagers d’Is-
‘mimar’lar›ndan Arzoumanian’la, yay›nevinin • ‘Diasporales’ serisinde yaln›zca Ermeni ranthèses’in en çok satan kitaplar› han- tanbul (Esther Heboyan, ‹stanbul Yolcular›).
kuruluflu, yay›n çizgisi ve karfl›laflt›¤› zorluklar yazarlar›n kitaplar› m› var? gileri? Biz de, yak›nda, Aras’tan ç›kan, Takuhi Tov-
üzerine söylefltik. Yay›nevinin kurulmas›ndan itibaren, bu Her kitab›n kendine ait bir kitlesi vard›r. masyan’›n, aile ve mutfak an›lar›n› anlatt›¤›
alanda mücadeleci bir tavr›m oldu. Ermeni Mimarl›k klasiklerini saymazsak (Rem Kool- Sofran›z fien Olsun adl› kitab›n›, Frans›zca
• Editions Paranthèses nas›l kuruldu?
kültürüne iliflkin ilk yay›n›m›z, Avedis Aha- haas ve Le Corbusier yaklafl›k 15 bin nüsha olarak, Souvenirs culinaires du Bosphore (Bo-
Yay›nevimiz 1978’de kuruldu. Patrick
ronyan’›n Azadutyan Canabarhin kitab›n›n satt›), en iyi sat›fllar›m›z›, flu ana kadar 20 bin ¤aziçi’nin Mutfak An›lar›) ad›yla yay›mlaya-
Bardou ve ben, mimarl›k okuduk. Toprak
çevirisi oldu (Bu kitap Türkiye’de de Belge nüsha bas›lan, Billie Holliday ve Charles ca¤›z. Ayr›ca, Yerevan’da, çok zor flartlar al-
yap›lara ilgimiz vard›, özellikle de K›z›lderili-
Yay›nlar› taraf›ndan Fedailer Özgürlük Yolun- Mingus’un otobiyografilerinde yakalad›k. Er- t›nda, dikkate de¤er ifllere imza atan Sarkis
lerinkine. Mezun olduktan hemen sonra bu
da ad›yla yay›mland›). Bu, ‘Arménies’ (Erme- menilerle ilgili serimizde öne ç›kan tek bir ki- Khatchents ile de ba¤lant› halindeyiz.
konuda bir kitap yazd›k. O dönemde, mi-
marl›kla ilgilenen çok az yay›nevi vard›; biz nistanlar) serimizin ilk kitab›yd›. Serinin taptan söz edemeyiz. Ama Ermeni okurlar›n • Fransa’da ifade özgürlü¤üyle ilgili s›-
de kitab› kendimiz yay›mlamaya karar verdik. ad›nda, ‘Ermenistan’ kelimesini ço¤ul ekiyle edebiyatla aralar›n›n pek de iyi olmad›¤›n› ve k›nt›lar yafl›yor musunuz?
Böylece, hiç mimarl›k yapmadan yay›nc› ol- birlikte kulland›k, çünkü birden fazla ‘mem- tarih kitaplar›n› tercih ettiklerini söyleyebili- ‹fade özgürlü¤ünün tam olarak korundu-
duk! Paranthèses, bugün, mimarl›k ve flehir leket’ oldu¤unu düflünüyorduk. O dönemde riz. Frans›z okurlar›n yabanc› edebiyatlara ¤u bir ülkede yafl›yoruz. Fakat baflka alanlar-
planlamas› konusunda uzman bir yay›nevi. Sovyet Ermenistan› ve büyüklü küçüklü bir- gösterdi¤i ilginin gittikçe artmas› mutluluk da ciddi zorluklarla karfl›lafl›yoruz. Bunlar›n
çok diaspora toplulu¤u vard›, oysa Ermenis- verici. ‹yi çevirmenlerin say›s› çok az olsa da, ilki, ekonomik sansür. ‹kincisi ise duyars›zl›k;
• Genifl bir kadroyla m› çal›fl›yorsunuz?
tan ba¤›ms›zl›¤›n› ilan ettikten sonra, çeviriler yay›mlamaya devam etmek gerekir, bas›n›n görmezden geldi¤i, hiç bahsi geçme-
Yay›nevini yaflatan, sürekli olarak burada ‘Arménies’ bafll›¤›n›n pek bir anlam› kalmad›. çünkü bu, ‘öteki’nin bak›fl›nda var olabilmek yen bir kitab› yay›mlamak neye yarar? Bu
çal›flan dört kifliyiz. Tabii, elyazmalar›n› oku- Diaspora kültürüne a¤›rl›k vermeye karar aç›s›ndan çok önemli. noktada, en çok, Fransa’daki Ermeni bas›n›y-
ma ve redaksiyon için yard›m ald›¤›m›z kifli- verdik. O günden beri, bu seri için ‘Diaspo- • Mali s›k›nt›lar yafl›yor musunuz? Size la sorun yafl›yoruz. Çok az kitap, okurlar› bil-
ler de var. Ama tüm grafik tasar›m ve teknik rales’ bafll›¤›n› kullan›yoruz, yine ço¤ul ekiy- destek veren kurumlar var m›? gilendirebilecek elefltirel bir analize tabi tutu-
çal›flma, yay›nevi bünyesinde yürütülüyor. le… Mali s›k›nt›lar, mesle¤imizin merkezinde luyor. Sizin bugün yay›mlad›¤›n›z, kitaplar ve
Kitaplar›n bask› kalitesine, örne¤in k⤛t seçi-
• Fransa’daki Ermeni diaspora edebiyat›- duruyor. Bu durum, dünyadaki tüm yay›m- yay›nevleriyle ilgili böyle bir söyleflinin Fran-
mine çok önem veriyoruz. sa’da yap›lmas›n› hayal edebilir miyiz? En
n›n tarihinden biraz bahseder misiniz? c›lar için geçerlidir. Her gün, çözülmesi gere-
• Yay›mlayaca¤›n›z kitaplar› nas›l seçi- Bildi¤iniz gibi, Türkiye, Suriye ve Lübnan az›ndan bugün için, hay›r.
ken yeni bir mali problem ç›kar ortaya. E¤er
yorsunuz? d›fl›nda, Ermeniceyi ustal›kla kullanan yazar- • Gelecek projeleriniz neler?
sadece ekonomik kriterlerle hareket etseydik,
Yay›nc›lar, toplumda izole olmufl insanlar lar pek ç›km›yor. Fransa’da da durum böyle; Bir yay›nc›n›n hayat›nda, her zaman, son-
katalo¤umuzdaki kitaplar›n %10’u bile gün
de¤il, toplumun ve belirli bir dönemin aktör- Ermenice yazan çok az yazar var. Ama, iki suz say›da proje vard›r; baz›lar› gerçekleflir,
göremezdi. Yay›nevi olarak, çal›flmam›z› en
leridirler. Dolay›s›yla, yay›nc›l›kla ilgili karar- dünya savafl› aras›nda, Ermeni edebiyat›nda baz›lar› ise uygun zaman› bekler. Bizim de
ciddi, titiz ve mücadeleci bir tav›rla sürdür-
lar birçok etkene ba¤l›d›r. Kitap yay›mlamak ‘Paris Okulu’ olarak an›lan bir grup edebiyat- elimizde, gelecek 10 y›la yetecek kadar proje
dü¤ümüz alan, Ermeni kültürü ve edebiyat›-
asl›nda her zaman politik bir eylemdir. Ya- ç› ç›kt›: fiahnur (Armen Lubin), Sarafyan, var. Bir sonraki yay›n›m›z, Anahide Ter Mi-
na iliflkin kitaplar. Bu yay›nlar›, yay›nevimi-
y›nc›n›n bu alandaki tercihlerinin bütünü de, Vorpuni... Bu yazarlar›n eserlerini besleyen, nassian ve Houri Varjabedian’›n, Terres d’en-
zin da¤›t›m a¤› sayesinde birçok yere ulaflt›ra-
onun bak›fl aç›s›n› niteler ve tarz›n› yans›t›r. onlar›n yaflad›klar› sürgün hayat› olmufltur. biliyoruz. Yay›mlad›¤›m›z mimarl›k kitaplar›- fance (Çocuklu¤un Ülkeleri) ad› alt›nda der-
30 y›l önce, ekoloji ve günefl mimarisiyle ilgi- Biz de, imkânlar›m›z dahilinde, bu eserlerin n›n geliriyle, Ermeni edebiyat› kitaplar›n›n ledi¤i, yazarlar›n ve sanatç›lar›n yaflad›klar› ya
li ilk kitaplar›m›z› yay›mlad›¤›m›zda, bunla- baz›lar›n› Frans›zcaya çevirip günümüz okur- sat›fl› konusundaki olas› baflar›s›zl›klar› kapa- da kurgulad›klar› Ermenistan an›lar›ndan
r›n ilgi uyand›raca¤›ndan emin de¤ildik; yal- lar›na ulaflt›rmaya çal›fl›yoruz. t›yoruz. Arkadafll›k ba¤lar› d›fl›nda, hiçbir ku- oluflan bir antoloji olacak. 2009’da, Takuhi
n›zca bir ümidimiz vard›. Bu kitaplar çok ba- • Hangi dillerden çeviriler yay›ml›yorsu- rumla do¤rudan bir iliflkimiz yok. Bazen, Tovmasyan’›n kitab› d›fl›nda, Sergey Paradja-
flar›l› oldu, fakat bunun için beklememiz ge- nuz? yapt›¤›m›z iflte, kendimizi yaln›z ve tecrit nov’un hapishane mektuplar›n› ve Sayat No-
rekti. Bu konularda henüz yeni yeni bir bilinç Mimarl›k alan›nda birçok dilden çevirip edilmifl hissediyoruz. Baz›lar› için sanki yo- va ve Confessions (‹tiraflar) adl› filmlerinin se-
oluflmaya bafllad›. yay›mlad›¤›m›z kitaplar var: ‹ngilizce, ‹tal- kuz! Fakat, tüm kültürel alanlar için geçerli naryolar›n› yay›mlayaca¤›z. Ayr›ca, sizin de
• Bugüne kadar ne tür kitaplar yay›mla- yanca, Almanca, ‹spanyolca, Rusça, Çince… olan bir fley bu. Bütün zorluklara ra¤men, yak›ndan tan›d›¤›n›z bir yazar olan Zaven Bi-
d›n›z? ‘Diasporales’ koleksiyonu için, elbette Erme- projelerimizi hiçbir zaman yar›da b›rakma- beryan’›n Kar›ncalar›n Günbat›m› (Aras Yay.,
Hiçbir zaman h›zl› ve çok kitap yay›mla- niceden, fakat ayn› zamanda Türkçeden, d›k. Yapt›¤›m›z ifle inan›yor olmam›z çok Babam Aflkale’ye Gitmedi, 2000; M›rçünneru
maya dönük bir çizgimiz olmad›. fiu anda Rusçadan ve ‹ngilizceden de çeviriler yay›m- önemli. Verçaluys›, 2008) da projelerimiz aras›nda...
AGOS kitap
14 ocak 2009
Ah flu kötüler olmasayd›!
OHANNES KILIÇDA⁄
mas› gerekti¤ini düflünenler vard›r. Bunlar- o¤lunu, ölece¤ini bile bile teslim ederkenki
L isede okudu¤umuz ‹nk›lâp Tarihi kita-
b›nda ‘Ermeni Sorunu’ ünitesinde bir
‘okuma parças›’ vard›. Parça ‘Ermenilerin’
dan biri de köyün ileri gelenlerinden Hüse-
yin A¤a’n›n, küçükken bir Ermeni çocuk
hali iç burkar.
Bunlar olup biterken, “ba¤›ms›zl›k sev-
Erzurum’un Müslüman bir köyünde yapt›k- (Aret) yüzünden sakat kalm›fl o¤lu Aksak das›na düflüp Rusya’n›n maflas› olmufl ma-
lar›n› tasvir ediyordu. Son derece kanl› ve Osman’d›r. Osman, bir gece, yan›na ald›¤› ceraperestlerden” (iflte bunlar bildik) oluflan
mide buland›r›c› sahnelerdi. Ne zaman o iki kifliyle birlikte Armanl›’ya sessiz bir bas- çeteci tehdidi ortadan kalkm›fl de¤ildir. Her
okuma parças›n› hat›rlasam akl›ma duvara k›n yapar. Köyün papaz› Zaven’i ve küçük an bask›n bekleyen Hüseyin A¤a, geceleri
çivilenmifl bir çift insan ci¤eri geldi¤ini söy- k›z› Sara’y› öldürür (Kambur Hasan Sara’ya nöbet tutturur ve olas› bir bask›n durumun-
lemekle yetineyim. Hakan Yel’in Rüzgâr tecavüz de eder ama Osman’›n bundan ha- da köyün kad›nlar›n› “namuslar›yla cennete
Ekenler roman›n› okumaya bafllay›nca bu beri olmaz), kiliseyi atefle verirler. Köyden gitmeleri için” bir ma¤arada toplay›p son
parçay› hat›rlad›m; zira roman ço¤u Ermeni sessizce ayr›l›rlar ama beklenmedik bir tan›k çare olarak k›z› Nuriye’ye ma¤aray› havaya
olan ‘çetecilerin’, 1914’teki benzer bir köy onlar› görür ve kusurlu gölgelerinden onlar› uçurtmay› planlar. Bir gece, beklenen bas-
(gene Erzurum’da Müslüman bir köy!) bas- teflhis eder. Armanl›’dan baz› köylüler de çe- k›n gerçekleflir. Vaziyet umutsuz hale gelin-
k›n›yla aç›l›yor ve anlat›lan dehflet sahneleri tecilerden yard›m alarak Çi¤demli’ye bask›n ce, kararlaflt›r›lan iflaret verilir, k›z da dina-
o parçadakini aratm›yor. Zaten yazar, bu verip intikam almak isterler. Bu tür ifllerin mitlerin fitilini atefller. Fakat son anda Ar-
dehflet sahnelerine o kadar s›k ve ayr›nt›l› bir bafl›n› Garbis çeker. Fakat, köyün akl›selim manl› köylüleri imdada yetiflerek Çi¤demli
biçimde yer veriyor ki hani neredeyse bun- sahibi kiflilerinden Demirci Haçik (roman- köylülerini Ermeni çetecilerden kurtar›rlar;
dan zevk ald›¤› düflünülebilir. da ‘Hacik’) araya girer; ahbab› Hüseyin dinamitler de patlamaz. Çi¤demli köylüleri
Bafllarda ‘bildik’ bir hikâyeyle karfl› karfl›- A¤a’y› olanlar› gözleriyle görmesi için köye bunu unutmaz ve bir müddet sonra savafl
ya oldu¤umuz izlenimini verse de elimizde- getirir. Küçük tan›¤› da dinleyen Hüseyin patlak verip de, askeri manevralar gere¤i ku-
ki eser, bildik baz› klifleleri tekrarlamas›na A¤a Çi¤demli’ye döner ve o¤lunun a¤z›n- rayla baz› köylerin güneye göç ettirilece¤i
ra¤men farkl›l›klar› da olan bir roman. dan, yapt›klar›n› do¤rulayan itiraflar› al›r. ama asl›nda kuran›n düzmece oldu¤u, tabii Hakan Yel
Bir Müslüman (Çi¤demli) ve bir Ermeni Art›k yap›lacak tek bir fley vard›r: Katilleri ki Ermeni köylerinin gidece¤i haberini al›n- Rüzgâr Ekenler
(Armanl›) köyü etraf›nda flekillenen olaylar Armanl›’ya teslim ederek, do¤an kan borcu- ca, bunu Armanl›’ya iletmekle kalmaz, bu Alt›n Kitaplar, Ekim 2008
anlat›l›yor. Çi¤demli köylüleri diken üstün- nu kapatmak. Nitekim, Çi¤demli’den bir- sefer de onlar Armanl› köylülerini sürgün-
dedirler, çetecilerin baflka bir köyde (Ulya) iki güçlü adam, bafllar›nda Hüseyin A¤a ol- den kurtar›rlar.
yapt›klar› gibi bir bask›na maruz kalmay› mak üzere Osman’›, Hasan’› ve suç ortakla- Bütün bu toz duman içinde, üzerine ha- muhteviyat› aç›s›ndan oldukça ola¤an ve
beklerler. ‹çlerinde, bask›ndan Armanl›’y› r› Durmufl’u derdest ederek, as›lmak üzere fif flehvet sosu gezdirilmifl bir aflk hikâyesi- beklenebilir bir durum tabii.
sorumlu tutanlar ve bunun cezas›z kalma- Armanl›’ya teslim ederler. Hüseyin A¤a’n›n nin de eksik olmad›¤›n› söyleyelim. Hüse- Rüzgâr Ekenler, kendince dengeli olmaya
yin A¤a’n›n on dört yafl›ndaki o¤lu Ham- çal›flan bir roman. Örne¤in, bütün kötüler
di’yle Armanl› köyünden “yirmi iki yafl›nda tek bir etnik/dini gruba mensup de¤il. Her-
karta kaçmaya bafllam›fl çocuklu dul” Talin kesin kendi kötüsü var. Yazar›n ‘iyi Ermeni-
birbirlerine ç›lg›nca âfl›kt›rlar ve ço¤u yasak kötü Ermeni’ ayr›m›n› yapmaya çal›flt›¤›
aflk gibi, bunun da sonu hazindir. söylenebilir. Fakat roman, Ermeniler içinde
Yazar›n adeta Anadolu evliya kültüne bir ‘do¤ru davrananlar›n’ istisna oldu¤u izleni-
selam› olan Dervifl karakterini zikretmeden mini veriyor. Yani, Armanl› bir istisnad›r; zi-
geçmek olmaz. Dervifl, do¤aüstü güçleri ol- ra bir Müslüman köyüne yard›m ettikleri
du¤una inan›lan, ‘görünmeyenlerle’ yaren- anlafl›l›rsa “kendi dindafllar› taraf›ndan hain
lik eden, hayvanlarla konuflan, H›ristiyan- olmakla suçlan›rlar.” Ermenilerin ço¤u, gül
Müslüman bütün halk›n koruyucusu olan gibi geçinip giderken ‘kand›r›lm›fl’ insanlar-
bir figürdür. Biz fanilerle k›yasland›¤›nda, d›r (bu da tan›d›k de¤il mi?). Baflka bir de-
t›pk› Anadolu gibi zaman üstüdür. Her fley, yiflle, kitapta ‘rüzgâr ekme’ ihalesi yine Er-
herkes geçer, o kal›r. menilere kal›yor, zaten f›rt›nay› da onlar bi-
Romanda iki grup insan var: ‹lki, düfl- çiyorlar. (‹nsan bu noktada ‘Rüzgâr eken f›r-
manca davrananlar, ikincisi ise akl›selim sa- t›na biçer’ sözüyle ‘Eden bulur’ sözü aras›n-
hibi olanlar. ‹lk gruptakiler ya ruhen kötü daki paralelli¤i de düflünmeden edemiyor.)
olduklar› için (Garbis, Kambur Hasan, Çe- Roman›n o zamanlar›n siyasetine dair
tecibafl› Arto) ya da üstesinden gelemedikle- yapt›¤› birçok tespit tart›flmaya aç›k. Sözü
ri travmalar› yüzünden (Osman) böyle dav- edilen baz› olaylar›n da maddi gerçeklikler-
ran›rlar. Yazar, kötülerin insanl›k d›fl› yara- le örtüflmedi¤i söylenebilir. Gerek bu gibi
t›klar oldu¤unu ima eder. Ruhen kötü ol- maddi ‘uyarlamalar’, gerek siyasal tespitleri
makla bedenen kusurlu olmak veya zahiri için romanc›y› elefltirmek mümkünse de,
i¤rençlik aras›nda kurulan ba¤ da dikkat çe- burada as›l sorumluluk okuyucunundur.
kicidir. Armanl›’da papaz› öldüren, küçük Okuyucu elindeki eseri, bir romandan tarih
k›za tecavüz edenlerden biri topald›r, biri veya siyaset ö¤renilmeyece¤inin bilinciyle
kambur. Çeteciler, vücutlar› irinli, balgam- okumal›d›r, çünkü tarihçiyi ba¤layan yön-
lar› kanl› kimselerdir. Çetecibafl› Arto, “öz tem, ilke ve ölçütler, romanc›y› ba¤lamaya-
babas›n› s›rf içti¤i flarab› paylaflmad› diye bilir. Romanc› sadece birtak›m duygu ve
bafl›n› gövdesinden ay›rarak üzüm ba¤›na düflünceleri aktarmak, beyninizi ve yüre¤i-
gömen bir manyak”t›r. Romandaki buna nizi hareketlendirmek için bir hikâye anla-
benzer birçok ifadeden anlafl›l›yor ki, Yel, t›r. Bütün bunlar› ak›ldan ç›karmamak flar-
‘kötülü¤ün s›radanl›¤›’ konusunda t›yla, insafl› bir roman olmaya çal›flan, bü-
Arendt’le ayn› fikirde de¤il. Ayr›ca, roman- tün Ermenilere karfl› de¤il ama en az›ndan
daki ataerkil hava bariz biçimde kendini his- Armanl›l› Ermenilere karfl› bunu baflaran
settiriyor. Küçükler lafa kar›flamaz; kad›n- Rüzgâr Ekenler, okuyucuda uyand›rmas›
lar, korunmas› gereken, namus göstergesi, muhtemel baz› duygular, zaman zaman
zay›f varl›klard›r… Olaylar›n geçti¤i yer ve yükseltmeyi baflard›¤› dramatik tempo ve
zaman düflünülecek olursa bu da roman›n sürükleyicilik için okunabilecek bir roman.
ken, zaman zaman ayn› yazarlardan, ayn› d›¤› makaleler, denemeler, araflt›rma yaz›la- tur.
60’l› y›llarda bu kervana NOEL BABA
isimlerden bahsetmemiz gerekecek-
tir. kat›lan genç kalemlerden biri
de Musada¤l› Arsen Can- Binlerce naz ile geldin– binlerce hay›rla
fiair, öykü yazar› ve araflt›rmac›
yan’d›r (d. 1938). Anado- Ak sakal›n›n binlerce teliyle
Haçik Bedros Amiryan’›n (1915-
lu’nun suyu ve havas› ile yo¤- Binlerce bacadan içeri döktün–
1998) ilk kitab›, 1939’da yay›mla-
Ve hasretle dolu binlerce can
nan Ovasis adl› edebiyat ve sanat al- rulmufl, Anadolu kokan bir
S›ra s›ra dizildiler yoluna
mana¤›d›r. Edebiyat alan›ndaki ki- flair olan Canyan’›n fliirlerinde
Bir günde
taplar›ndan baz›lar› Yerker Siro Yev hümanizm ve sevgi temalar›
Binlerce cana türküler verdin
Baykari (Sevda ve Kavga fiark›lar›, öne ç›kar. Önce Musada-
Düfl verdin
1949), Azadarar ‹nknaflarj (Can- ¤›’ndan, sonra da Türki-
Sevgi verdin
kurtaran, 1959) ve –ülkesinin ba- ye’den ayr›lm›fl ve Ermenis-
¤›ms›zl›¤› için mücadele veren ve tan’a yerleflmifltir.
Bir günde
bir askeri darbenin ard›ndan öldü- Bu bölümü, Ermeni edebi- Binlerce kifliye yara verdin
rülen Kongo Baflbakan› Patrice Lu- yat ve e¤itim camias›nda se- Tasa verdin
mumba’ya ithaf etti¤i– Lumum- vilmifl bir isim olan ‹rma Ac› verdin
ba’d›r (1962). Acemyan’la (1936-1990) Baz›lar›na çok çok - baz›lar›na çok az
1948’de yay›mlanan fliir kitab› Haçik Amiryan, Ovasis (1939) noktalamak istiyorum. Kad›- Baz›lar›na ise yok yok - kalmad› dedin...
Yerani Te’nin (Keflke) ard›ndan, öyküleriy- r› ve edebi tahliller, onun di¤er alanlarda da köy Aramyan Okulu’nda y›llarca ö¤retmen- Halbuki ötede
le, edebiyatta ismini unutulmazlar listesine güçlü bir yazar oldu¤unu gösterir. lik ve müdürlük yapan Acemyan, edebiyat Binlerce etten kemikten bebek
yazd›rm›fl olan Yervant Gobelyan (d. 1923), Edebiyat›m›za, eme¤i, yoksullu¤u, hak- dünyas›na iki fliir kitab›yla kat›lm›flt›r. Dal Binlerce kez derkenardan
Marmara, Jamanak ve Agos gazetelerinde s›zl›klar› hayk›ran fliirleri ile renk katan flair- Miyayn (Sadece Vermek, 1975) ve ‹m Do¤e- Bak›yor
sürdürdü¤ü köfle yazarl›¤› ile de öne ç›km›fl lerimizden biri de Varteres Karagözyan’d›r. r›s (M›sralar›m, 1985) adl› fliir kitaplar›nda, Binlerce söz - binlerce düflle bekliyor
bir yazard›r. Öykü kitaplar›ndan baz›lar›: O da, Türkiye’den göçüp uzak diyarlara gi- yaflama ve insana karfl› duyarl›l›¤›n›, ço¤u Yoksa e¤er onlara verece¤in binlerce fley
Yeraz Çunetso¤ Martig (Düflsüz Yaflayan ‹n- den yazarlar›m›zdan olmufltur: Önce Erme- zaman hüzünlü bir üslupla ifade etmifltir. Al benden
sanlar, 1984), Ho¤ov M›g›rd›vadzner (Top- nistan’a, ard›ndan ABD’ye yerleflmifltir; ha- fiiir dili sade, edebi sanatlardan ve süsleme- Bin kere bin tane koca sevgiler yürekten
rakla Vaftiz Edilenler, 1992), Menk Anun› len Los Angeles’ta yaflamaktad›r. lerden uzakt›r. Topluma gerek e¤itim ge- Götür benden
‘Hay Dza¤ig’ T›rink (‘Ermeni Çiçek’ Dedik Bu kervana 1950’li y›llarda kat›lm›fl, bil- rekse edebiyat alan›nda daha da verimli bir Binlerce selam, binlerce kez...
Ad›na, 1991), ve Giaynki Lusantsken (Yafla- hassa 60’l› y›llarda edebiyatseverlerden ka- flekilde hizmet verebilece¤i bir yaflta aram›z-
m›n Kenar›ndan, 1998). bul görmüfl yazarlar›m›z da vard›r. Onnik dan ayr›lm›flt›r. ONN‹K FIÇICIYAN
man› Ahtapot Nino. Ilgar, kitapta gör- Kalem tutmay› bilmeden, sadece kara-
o k u l ö n c e s i dü¤ü resimleri çok sevdi; kendi kendine lasa bile, öyle e¤lenerek karal›yordu ki…
ahtapot resimleri çizmeye bafllad›. Ilgar bir sürü kitab› ve duvar› kara-
ILGAR’IN Nino çok sevimli bir ahtapot ama ha-
linden pek memnun de¤il. Annesi ne ka-
lad›ktan sonra, bir gün kitapç›da bu
kitab› gördüm; almak neredeyse bir
Türkiye’den ve dünyadan...
• 2008 Cumhurbaflkanl›¤› Kültür ve Sanat nun bilincine varaca¤›z. (…) Kitaplar›m› rin yay›nlanmas›yla, Ermeni tehciri ile ilgili ni Rag›p Zarakolu’nun ‘terör örgütü propa-
Büyük Ödülleri, 4 Aral›k’ta Çankaya Köfl- okuyanlar bar›flç› olsunlar, yoksa zahmet et- gerçek say›lar ilk kez ortaya ç›km›fl oluyor.” gandas› yapmak’, ‘halk› askerlikten so¤ut-
kü’nde yap›lan törenle sahiplerine verildi. mesinler.” Yazar, kitab›n yeni bask›s›n›n Ocak 2009’da mak’ ve ‘suçu ve suçluyu övmek’ iddialar›y-
Edebiyat dal›nda ödüle lay›k görülen Yaflar da¤›t›laca¤›n› duyurdu. la yarg›land›klar› davan›n ilk duruflmas› 23
Kemal, törende yapt›¤› konuflmada, Anado- • Murat Bardakç›’n›n, Aral›k ay› ortalar›nda Aral›k Sal› günü, ‹stanbul 9. A¤›r Ceza
lu’nun çok kültürlü yap›s›na dikkat çekerek Everest Yay›nlar›’ndan ç›kan Talât Pafla’n›n • Aras Yay›nc›l›k, Anadolu Kültür ve Karfl› Mahkemesi’nde yap›ld›. Yay›nc› Zarakolu,
bar›fl ça¤r›s›nda bulundu: “Benim macerala- Evrak-› Metrûkesi: Sadrazam Talât Pafla’n›n Sanat iflbirli¤iyle haz›rlanan ‘William Saroyan duruflmada yapt›¤› savunmada, yarg›lamala-
r›m insan›n gizemine varmak içindi. özel arflivinde bulunan Ermeni tehciri konu- 100 Yafl›nda: Fresno-Bitlis-Yerevan: Neresi ra genel yay›n yönetmeninin de eklenmesi-
(B)ugün de sonsuz düfller kuruyorum. (…) sundaki belgeler ve hususi yaz›flmalar adl› kita- S›la, Neresi Gurbet?’ adl› sergi, 20 Aral›k’ta, nin muhalif bas›na yönelik farkl› bir mu-
Umut, düfl gücünün yaratt›¤› ve insano¤lu- b›n tüm kopyalar› –yazar›n aç›klamas›na gö- ‹stanbul Tophane’deki Tütün Deposu’nda amelenin iflareti oldu¤unu belirtti ve “Yeni
nun sahip oldu¤u en büyük de¤erlerden bi- re, “bask›n›n kalitesiz olmas›” nedeniyle– da- aç›ld›. Sergide, yazar›n Fresno’daki gençlik Bas›n Yasas›’ndaki bas›n özgürlü¤ünü k›s›t-
ridir. (…) Her savafl, ad› ne olursa olsun, bir ¤›t›ma girmeden imha edildi. Talat Pafla”n›n y›llar›n›, Anadolu ve Ermenistan seyahatlerini layan tuzaklardan biri daha böylece ortaya
y›k›m, bir ölümdür; insanl›¤›m›z› ve vicda- özel arflivinde bulunan ve bugüne kadar yay›n- belgeleyen, –Ara Güler, Bo¤os Bo¤osyan, ç›kt›” dedi.
n›m›z› çürütür. (…) Türkiye, en çok bar›fla lanmam›fl olan belgelerden oluflan kitab›n ta- Bedros Zobyan ve Fikret Otyam’›n çekti¤i–
susayan ülkelerden biridir. (…) Anadolu’da n›t›m bülteninde flu ifadeler yer al›yor: “Talat foto¤raflar ve eserlerinden yap›lan çeflitli al›n- • ‹ngiliz oyun yazar› ve tiyatro yönetmeni
yaflayan her halk kendi dilini kullanacak, Pafla, tehcir öncesindeki Ermeni nüfusu, kaç t›lar›n yan› s›ra, Karin Karakafll› ve Rober Harold Pinter, 24 Aral›k’ta, 78 yafl›nda ha-
kendi ana dilinde e¤itim görecek, kitaplar Ermeni’nin nereden nereye gönderildi¤i ve Koptafl’›n kaleme ald›¤› metinler yer al›yor. yat›n› kaybetti. 2005’te Nobel Edebiyat
yazacak, filmler çekecek. Biz çok kültürlü tehcir sonras›ndaki Ermeni nüfusunun ne ol- ‹lk say›s›n›n ard›ndan kapat›lan Alternatif Ödülü’nü alan Pinter, 1985’te, ABD’li
toprak oldu¤umuzun fark›na varaca¤›z. Ç›- du¤u gibi (…) konulara, flahsi kay›tlar›na da- gazetesinin sahibi ve sorumlu yaz›iflleri mü- oyun yazar› Arthur Miller’la birlikte Türki-
kar›m›z›n yasakta de¤il özgürlükte oldu¤u- yanarak bizzat cevap veriyor(…) [B]u belgele- dürü Cevat Düflün ve genel yay›n yönetme- ye’yi ziyaret ederek 12 Eylül darbesi sonra-
s›nda cezaland›r›lan yazar ve düflünürlere
destek vermifl, ayn› dönemde Türkiye’de
Kürtçenin yasaklanmas›n› konu edinen
‘Da¤ Dili’ adl› bir oyun yazm›flt›.
àÒâıÅ´ï ‰âÔÅùÅ´ ûÅßÅóÎÅÒÅ´ï . áÅÒè è´ù•·ıÅõ ÅãÖ·ıëïı´´â- ÜçÂï ÏÒÅÎÔÅ´ ÂÅÒã·ıÅõ ÇÅÖ-
ù·£ßç, ÑÅó·ıÎÔ úïıóÂç´ùâÅ´ üïß-
´ÅÒùï ßÅÔâ´Å≠ÅÒç´ 2006 ë·ıï´
üÒÅÔÅÒÅù·ıâÛÅ´ ™ïù·£Å©·Î Äá·´-
ê Ò·ı ÎëŘ·ıßï âı ãÅÒë˚´˘ï
áÅÒ çÒ: ÄÒÅÉÅùÅ´ ÂâÔ·ıëïı-
´´ Å©óâıÎ ÅüÅÒù·ı „çÒ ë·ıâÒ: ÄßïÒÅ-
ÒÅÔ·ı´âÅÛ •ïı£è „·ı≠ÅÛÅı Å´Û´ïó
ùÒ˚´ÅùÅ´ ôÔÒ·ıëâÅ´ ùÅß·ıÒÁè âı
ÅÂÅãÖÅ©´ÅÛÅı, áÅÈ´Åó·Ì ÌÒÅÛÅ-
Ûï ÆàÒùâÒØ üï´ÖüÅÔ·ÒâÅùï´ ÅÈÅ- ÂâÔ´âÒ·ı âÒçù·ıÅ´ ü·ıìù·ı °Å©´è Îù- ùÅ´ ÅãÖÅ©ï´ üÅÒÎÔ·ıëïı´: ®Åßâ-
Áï´ âÒù·ı üÅÔ·Ò´âÒè: ÏâÒÅüÒÅÔÅ- ÎÅõ çÒ ´·ıÅãïó: Ä´·´Û ù·ıÎÅùÅó´âÒ´ ´Å©´áçÂÎ ÇïıãÅ´áÅùÅ´ ˘Å£Å˘Å-
ÒÅù·ıëâÅ´ Ä. üÅÔ·Òè ù˛è´áÖÒùç üâ- Å´ÖÅß Å´ÁÅÔÅùÅ´ üÅù·ıß´âÒ Û·©Û ùÅ´·ıëïı´´ Åó ïÒ ßâ˘â´Å©·ıëâÅßÉ
£ï´Åùï´ üï´ âı ßïÁ´ÅáÅÒâÅ´ ûÅ- ù·ı ÔÅ©ï´ âı ÂÅÔÒÅÎÔ çï´ ÂÅÔâü ôŘŴâÛ ≠ÒÁÅ´ï áÒÅÛï âÒùïÒ´âÒ·ı
©ÅÎÔÅ´ï ˘Å£Å˘ÅùÅ´ ÂÅÔß·ıëâÅ´ ÅÈïë·Ì ôãâó ïÒâ´Û ùÅÂâÒè ùâáÒ·´Å- ˘Å£Å˘ÅùÅ´ üÅıÅ˘·ıßè ÇÅÖÒÅÔ·ı-
·ı ü·Öâı·Ò ùâÅ´˘ï´ ´·ıïÒ·ıÅõ Å≠- ùÅ´ ï≠ôÅ´·ıëâ´ç´: òÅóï˝´âÒ·ı Ââ- ´âÅÛ Ô·üßï £âùÅÌÅÒ·ıëâÅ´ ÔÅù:
ôÅÔÅÎïÒ·ıëïı´´âÒè: Ô·ıëïı´è Å´ÂÅ©ßÅ´ ˘Å©˘Å©ßÅ´ ßçÁ Ä©ÎÂçÎ, ÇïıãÅ´áïÅ©ï ÅÁ´ çÒ, ·Ò
ûÅÔ·Òï´ ß˚Ô 100 çÁâÒè ´·ıïÒ·ıÅõ çÒ, ßï´„ Å´·Ò Åô·©âÅ´ ÇïıãÅ´áÅùÅ´ ´ÂÅÎÔâÛ ÓÅ©˘ï ÇÅÖÒÅÔ·ı´ï ùïıÒÅ-
â´ ÇÅÖÒÅÔ·ı´âÅÛ Ó·üßï ©·©ì üâÔÅ- ùÅ©ÎÒ·ıëïı´è ´·Ò ·Öï ÅÈÅõ ù˛è´ëÅ- ÂÅ£ÅÔ·ıëâÅ´ ©ÅÈÅÁÅ´Åó·ı´ âı
˘Ò˘ÒÅùÅ´ ÂÅÔß·ıëâÅ´, ·ıÒùç ßÅ- ´ÅÒ áçÂï ÉÅÒ°Ò·ıëïı´: ôÒÅô·ıÎâÛ Å´·Ò ßâù·ıÎÅÛ·ıßè ûÅ-
ÎâÒ üÅßÅÈ˚Ôâó·Ì` ÂïÔï ÁÅ´Å´˘ ¯Å£Å˘ÅùÅ´ ßë´·ó·ÒÔï ó·ıõ áÒ·ı- ©ÅÎÔÅ´ç´: Ä©Î ˘Å£Å˘ÅÖïÔ·ıëâÅ´
ó·©Î ΘÈâó Å©Î ßâõ ï≠ôÅ´ÅùÅ´ ÔÅ´ ëïı´è ÖÅ£Ô´ï˘ „çÒ: òóÒÔ·ıß´âÒ ·ı Å´ßïÁÅùÅ´ ÅÒáïı´˘´ çÒ, ·Ò ÅÒÅÉ´â-
·ı≠ÅÖÒÅı ÂÅÔßÅùÅ´ Å´ÛâÅóï´, ôÈ·Ì·ıëïı´´âÒ Å´ÂÅùÅÎ çï´, ·ÒÂçÎ Òè „ùÅÒ·£ÅÛÅ´ ß˚Ôâ´Åó Íâı ö·Ì·ı
·ıÒ, ï´„ÂçÎ ÖïÔâ´˘, ´·©´ ≠ÒÁÅ´ï´ É´ÅùÅ´ üâÔâıÅ´˘: ÄãÖÅ©ï´ •´≠·ıÅõ ŘâÒ·ı´ ùÅß §·Ò·ôï ü·ÌÔï´:
ÖÅüÅùÅóÅõ â´ ßï´„âı âÒ⢠ëÅÖÅ- ãÖÅÛ·ıß´âÒè ÅÒë´ÛÅõ, üâÔÅß·ıÔ çï´ ¶ïıÎ ù·£ßç, ùÅ©ÎâÒÅùÅ´ ÅãáâÛ·ı-
ùïÒ ÇÅÖÒÅÔ·ı´ï ï≠ôÅ´´âÒ, ïÒÅÒ·ı ïÒâ´Û ˚Òï´ÅùÅ´ ïÒÅı·ı´˘´âÒ·ı´: ëïı´è üâÈ·ı ß´ÅÛ ûÅ©ÅÎÔÅ´ç´:
üÅÒâıÅ´ âÒùïÒ´âÒ-˘Å£Å˘´âÒ·ı ßçÁ: ‰ÅÒÎùÅÎÔÅ´è, ùÒ˚´ÅùÅ´ ţŴáÅı·Ò ÄÒÅÉ-ÉïıãÅ´áÅùÅ´ üÅùÅßÅÒÔè
ÇÅÖÒÅÔ·ı´âÅÛ ï≠ôÅ´·ıëâÅ´ ÂÅÔÒ·ıÅùï ÔÅù, ùè δçÒ ·ı ùè õÅıÅ- õ´Åı üÅßÅÂÅÔÅÎôÅ´ ÔÒÅßÅáÒ·ı-
ÂÅÔßÅùÅ´ Å´Û·ıáÅÒ°âÒ·ı´ ùÅß ·ı- óçÒ ˘Å£Å˘ÅùÅ´ ÅãÅÔÅÖÒ·ıëâÅ´ ëïı´´âÒ. ÇÅÖÒÅÔ·ı´ï´âÒè ûÅ©ÅÎÔÅ-
≠ÅÖÒÅı ÅÒùÅõÅô´áÒ·ıëâÅ´Û ó·ı- ™ïù·£Å©·Î Äá·´Û
õÒÅÖïÒ´âÒ: ä˚ÒÅı·Ò ≠ÅÒì·ıßè õÅ©Ò ´ï ßçÁ Å´ÂÅ©ßÅ´ ë⢷ıÅõ çï´ ÅÒÅÉ-
ÎÅÉÅ´·ıëâÅ´ ÂÅüÅ´Á˘è Å©ìßçÅ- àúà
Ô·ıÅõ çÒ ûÅ©ÅÎÔÅ´ï ÎÅüßÅ´ÅÖó- ´âÒ·ı ù·£ßè ÅÈÅıâóÅÂçÎ, ßï´„ ÓÅ©˘ï
ùÅ´ áÅÒ°Åı ßÅÎÅßÉ ÌâÒÁï´ ≠ÅÉÅë- ô·ı´` ÄÔÒÂÅÔÅùÅ´ï ßçÁ: ßçÁ Å´·´˘ üÅßÅùïÒ çï´ ÇïıãÅ´áï·©: àÒâıÅ´ï ‰âÔÅùÅ´ ûÅßÅóÎÅÒÅ´ï
´âÒ·ı´ ÆÄ´ïØ ˘Å£Å˘ï ˜óÅÔÅù´â- ÓÅÒÅìÅß ÅÂÎÔÅßÉ·ıëïı´è, ·Ò ÏÒÅÛï´âÒè Åıâóï Ì•ÈÅùÅ´ ÖÔ- ûÒÅÔÅÒÅù„·ıëïı´
Ò·ı´ üÅ´áç ۷©Û ÔÒ·ıÅõ ƘŘùÅ- ÂÅ©ëâÛÅı é. áÅÒ·ı âÒùÒ·Òá ùçÎï´ ´·ıâÛÅ´ âı ˚ÖÔ·ıâÛÅ´ ÅÈïëç´ ôãâ- àÒâıÅ´-2006
´ùÅÔ·ıëïı´´Ø ·ı Å©á ßÅÎï´ ó·©Î (774-775 ëïıï üÅùÅÅÒÅÉÅùÅ´ ÅÂ- ó·ı ïÒâ´Û ùÅô·ıßè ûÅ© âùâ£âÛïç´ âı
ÔâÎÅõ ó·ıÒâÒ·ı ÂÅÔ•âÈÅı, ßÅÎÅßÉ ÎÔÅßÉ·ıëïı´è), ÁóÅÔÅõ çÒ üÅ© ßÅÒ- ùÅ·ıâó·ı ÇïıãÅ´áÅùÅ´ âùâ£âÛïï´: üÅ©: àÒÉ ÇÅÖÒÅÔ·ı´ï´âÒè ©Å´°ï´
Åó ÌâÒÁï´ ≠ÒÁÅ´´âÒ·ı´ üÒÅÂÅÒÅù Ôïù ·ıìâÒè: ¶Åßïù·´âÅ´´âÒè ÌâÒÁï´ é. áÅÒ·ı ÎùïãÉè ßë·ıëïı´è ˜ÅÒÅÔâ- ÏÅÎÅùï ßÔÅ´ âı üÅÎÔÅÔ·ıâÛÅ´
ëŘÅõ ·ı ©ÅÔùÅÂçÎ ÉÅÖÒÅÔ·ı- üÒÅìâ≠Ô Ô·ıâÒ çï´ üÅ© ùâÅ´˘ï´: ÄÎ- ÛÅı ˘Å£Å˘ÅùÅ´ ü·Òïã·´ç´ âı Å©óâ- ÓÅ©˘ âı ú£ÅÒÁ˘, âÒùÒï É´ïù ÅãÖÅÖ-
´âÅÛ Ô·üßï´ ï≠ôÅõ ü·£ÅßÅÎâÒ·ı´ ÂÅÒçãè ß´ÅÛ·ıâÒ çÒ Å´·´Û üÅùÅÈÅ- ıÎ ùÅÎùÅõ „ùÅÒ, ·Ò ûÅ©ÅÎÔÅ´ï ßâ- ÒÅùÅ´ ÂÅÔùâÒè ˜·ô·ıÅõ çÒ ùÒ˚´Å-
ÌÒÅ© ùÅÈ·ıÛ·ıÅõ, ÉÅ©Û âı Å©´ÂçÎ ù·Òá âı ßÒÛ·Òá ÇÅÖÒÅÔ·ı´ï ï≠ôÅ´- õÅÖ·©´ ÉÅìï´è ÂïÔï ß´Å© ÅÒÅÉÅ- ùÅ´ ÖâÔ´ï ÌÒÅ©: ™·Ò ï≠ôÅ´ÅùÅ´
°âı·Ì ßè ÆÌÒÅÛÅùÅ´ •ÅÒÔÅÒÅÂâ- ´âÒ·ı´: ò·üâß·ıëïı´ „çÒ Å´≠·ı≠Ô ùÅ´ ï≠ôÅ´·ıëâÅ´ ÔÅù: Ô·ı´è üÅßÅùâÒ·ıâó·Ì Ôâ£ÅùÅ´ ßï-
Ô·ıëâÅ´ Ö·ÒõâÒØ üÈ„Åù·ıÅõ ÉÅã- ÉÅÛ •ÅùÅÔ ©ÅÒáÅÒâó ë≠´Åßïï áçß, 726 ë·ıï´, âÒÉ ®·ÌüÅ´ ˙°´âÛï ùÅ- ÁÅÌÅ©Òï´, ≠·ıÔ·Ì áÅÒ°Åı ÌÒÅùÅ´
ßÅëïı ÂÅÔßÅùÅ´ ©·ı≠ÅÒ°Å´´âÒ·ı´ Å©´ÂïÎï ìÅßÅ´Åù, âÒÉ Å´, ëçâı ÅÒ- ë·£ïù·Îè Ö·ıßÅÒâÛ ¶Å´ÅãùâÒÔï ÅãÖÅ©ï´ üÅÒÎÔ·ıëïı´: Ä©Î üÅ´ÖÅ-
Å´ÛâÅó´ ·ı ãÅ´·´˘ ≠ï´·£´âÒ·ı.ï´˘- ©Å©Ô´ï ì·£·Ìè âı ÌâÒÁ áÒÅı âÒùÅÒÅ-
áç´ Å´ùßÅ´ •Å´ÅÂÅÒüï ÌÒÅ©, ÉÅ©Û ßÅ´˘·Ì ÇÅÖÒÅÔ·ı´âÅÛ ÔÅ´ ßï·ı-
´·ıëïı´è •≠áâó·ı üÅßÅÒ, ÂÅÒãÅÂçÎ Ôâı ÌÅÒÅ´·ıßï´, ë˚ëŘâÛ è´áßï≠Ô
ÔÅùÅıï´ ÉÅıÅùÅ´ ã˚Ò⣠çÒ ÎÅ´°â- ëïı´è ÁóÅÔ·ıâÛÅı âı Å´·´Û ˘Å£Å-
ÎÅ ïßÅÎÔ·Ì, ·Ò ÆÌÒÅÛÅùÅ´Ø ù·- ÉïıãÅ´áÅùÅ´ âùâ£âÛı·© üÅıÅù´·ı-
ó·ı üÅßÅÒ Å´ü´ÅãÅ´á·ıëâÅ´ •ïÖâ- ˘ÅùÅ´ ©£ÅÛ·ıß´âÒè ùÅ´Ö ÅÈï´ ùçÎ
„·ıÅõ Å©á ©·ı≠ÅÒ°Å´´âÒ·ı´ ßÅÎï´ ëïı´´ ·ı ˘Å£ùâá·´ÅùÅ´ üÅßÅùâÒ-
Òè: ‰çÔ˘ çÒ ÎÂÅÎâó üïıõßÅ´ ÌâÒÅ- •Å´ÅÂÅÒüï´:
ÖïÔÅùÅ´ ÅıÅÒÔÅ•ÅÈâÒ ÂÅÔÒÅÎ- ·ıëâÅ´ ôß·Òè âı ÌâÒÅüÅÎÔÅÔâÛ
üÅÎ ìÅß·ı´, ·ÒÂçÎãï ùÅÒâóï èóóÅÒ ÇÅÖÒÅÔ·ı´ï´âÒè ©ÅÁ·£âÛ·ıÛï´
Ô·£ ÅùÅáâßÅùÅ´´âÒ Å´ÖÅß è´á- ûÅ© âùâ£âÛï´ ïÒ üï´Åı·ıÒÛ ü·ı´ï
©Å´Öïó ©ÅÁ·£·ıëâÅ´, ©Å´Öïó ßÅ´Å- ïÒâ´Û ¨ïÒÅùï ≠ÒÁÅ´ï õÒÅÖïÒè ßï´„âı
üÅ´ÒÅÂçÎ ù˛Å´ÖïÔÅ´Å´ ùÅß Åó „â´ ßçÁ: Ä≠·Ô ÂÅÔÒïù´ ÅÒáç´ üÒÅÂÅ-
ıÅ´á ÅÈÅ´Û ßâõ ã·ü·£·ıëâÅ´: ·Ò·≠ ÅÎÔï•Å´ ßè: ÇÅıÅùÅ´ ç ÌâÒ©ï-
áïßâÒ üÅ©ùÅùÅ´ Å£ÉïıÒ´âÒ·ı, ÒÅùï ÌÒÅ© çÒ, Å´ ·Ò 732 ë·ıï´ ´≠Å-
ÇÅ©Û âı Å©´ÂçÎ, 775 ë·ıï ÅÂ- ≠âó ÆÏÒÅÛ ÔÅÒâÖïÒ˘Øï ãÒ·©Ûè, ·Ò
·Ò·´˘ ˜ÅÈ˘ ÄÎÔ·ıõ·© „â´ ÂÅùÎïÒ ´Åù·ıâÛ ï≠ôÅ´ ÅÒÅÉ´âÒ·ı ù·£ßç,
ÎÔÅßÉ·ıëâÅ´ ôïãÅô ˜·Ò°è Å´Â- ê·ÒÖ·ßï ·ıëè ·Òáï´âÒè, Öó·ıô ·ı´â-
üÅ©Åóâã·ı ÖÒÅáÅÒÅ´´âÒ·ı ßçÁ:
Ô·ı£ „Å´ÛÅı: ‰ÅÒÔ·ıëïı´´âÒè âıÎ üÈ„ÅùÅı·Ò Ä≠·Ô ú·©Òè, ÇÅÖÒÅÔ·ı- ´Åó·Ì ûÅ©·Îï´, ùè ùÅãßçï´ è´ÔÅ´ï˘
™ïù·£Å©·Î Äá·´Ûï ÆàÒùâÒØ·ı´ Ä.
ïÒâ´Û ©ÅÔ·ıù ô·Òü·ıÒáè ·ı´ï´: ¶Å- ´âÅÛ ÌâÒÅõ´·ı´áï üÅ©Òè: ûÅ© ˘Å£Å- ßè, ·Ò Å´·´˘ É·ó·Òè ùè ô˚Îçï´ ßçù óâ-
üÅÔ·Òï 439-534 çÁâÒ·ı´ ßçÁ ÔÒ·ıÅõ
ßïù·´âÅ´ è´áÌã·ıßè ë·£·ıÛ Å©´ ˘ÅùÅ´·ıëïı´è ùè ë⢷ıçÒ ÅÒÅÉ´â- ã·ı âı Å©á óâã·ı´ üÅ©âÒç´ çÒ: Ä©á ≠Ò-
ÆÇÅÖÒÅÔ·ı´âÅÛ ˆÅÈ˘èØ Å©á ßâõ
ùÔÅùè, ·Ò ©Å£ëÅùÅ´ ÅÒÅÉè É´Åı Åó Ò·ı ù·£è ùÅßÅ© ëç ÅùÅßÅ©: ÁÅ´è ÇÅÖÒÅÔ·ı´âÅÛ áÅÒ´ ç: ÇÅÖ-
ëïı·Ì ·ıηıß´ÅÎïÒ·ıëïı´´âÒç´ ßï-
Å´ÂÅÒÔâóï „ç, ´Åâı üÅ© ˘Å£Å˘Å- ÏÒÅÛ âùâ£âÛı·© Ìï•Åùè Å©´˘Å´ ÒÅÔ·ı´ï ù·Ò·Ìï Ö·Òõï„´âÒ´ çï´, ·Ò
Å©´ ßçù´ ç, ã·Ò ù˛·ıãâ´˘ ©Å´°´âó
ùÅ´ Ôâ´„Å´˘´ Åó Îï´ âÒÅã ßè „ç: Åó ÂÅÒã „ç: å. áÅÒ·ı ÌâÒÁâÒ·ı´ ù˛- üÅÒëâÛï´, ÂÅÔÒÅÎÔâÛï´ Å©´ ü·£è,
Å©á ·ı££·ıëâÅßÉ Å≠ôÅÔÅ´˘ ÔÅ-
àÒÅãè ïÒÅùÅ´ÅÛÅı ≠´·Òüïı ÇÅÖ- è´áüÅÔ·ıï ÌÒÅÛ ùÅë·£ïù·Î´âÒ·ı ·Ò·ı´ ÌÒÅ© ïÒÅı ùÅÒ·£ çï´ É·£É·Áâó
´·£´âÒ·ı ·ı≠ÅáÒ·ıëâÅ´:
ÒÅÔ·ı´ï´âÒ·ı, ·Ò·´˘ üâÔâıâÛÅ´ âı ≠ÅÒ˘è âÒùÅÒ ìÅßÅ´Åù·Ì: ÍÅùÅ©´, ù·ÌùÅÎâÅ´ â£ÉÅ©ÒÅùÛ·ıëâÅ´ ÎâÒßâ-
Äá·´Û Å©Î Å≠ôÅÔÅÎïÒ·ıëïı´è
©ÅÁ·£·ıëâÅßÉ ÂÎÅùâÛï´ ˘Å£Å˘Å- ÄÒÅÉÅùÅ´ ÅãáâÛ·ıëïı´è âÒÉ⢠Òè âı Å´·´Û °Å©´ÅÔ·ı âı ÖţŘÅ-
ÖÒï ÅÈÅõ ç 1928 - 29 ëë. ˆÅÒïãï ßçÁ
ùÅ´·ıëïı´ ßè, ·Ò·ı üïßè áÒÅõ çÒ ÇÅ- „ëÅ´°ÒÅÛÅı ÓÅ©˘ï âı ú£ÅÒÁ˘ï ≠Ò- ÒÅô˚Î ãÒ·©Û´âÒè:
·ı óï·Ìï´ ÌâÒÅ≠ÅÒÅáÒÅõ` 1930-
ÖÒÅÔ·ı´ï Ä≠·Ô ú·©Òè, Å©´ ·Ò ã·üâÛ ÁÅ´è, ïÎù ÄÉôÅãÅùÅ´ âÒùïÒ´âÒè ÇÅÖÒÅÔ·ı´âÅÛ ˜·Ò°è` è´áÖÒùâó
ÅùÅ´´âÒ·ı´ ‰Òïı˘Îçó: ‡ıηıß´ÅÎï-
üÅ©Òâ´ï˘ï´ ïÒ Å„˘âÒ·ı´ ó·©Îè: ß´ÅÛï´ ÅãÅÔ: üÅßÅ©´ ú·ÌùÅÎè, ï´„ÂçÎ ßâõ è´ÔÅ-
Ò·ıëïı´è ÅÈÅÁï´ Å´ÖÅß 1929-ï´
*** ê. áÅÒ·ı´ §·Ò·ôï ü·ÌïÔè ÅÒáç´ ´ï˘ ßè, ˘Å£Å˘ÅùÅ´ ùâ´ÅùÛ·ıëâÅ´
ó·©Î ÔâÎÅõ ç ÆûÅ©Òâ´ï˘Ø ÅßÎÅÖÒï,
Ä©ÎÂçÎ, ÇÅÖÒÅÔ·ı´âÅÛ Ô·üßÅ©ï´ ´·ıÅ•·ıÅõ çÒ ˘Å£ùâá·´ÅùÅ´ âùâ£â- ≠Å£ùÅÂï ßè ßçÁ, ùè ´âÒùÅ©Å´Å© ßâã
âÒùÒ·Òá Å´ÖÅß ÔÂÅÖÒ·ıÅõ ç ƉÅÔ-
õÅÈè ÌâÒè´°ïı£âó·Ì üï´Åı·ıÒÛ ÅÒ- Ûïï´ ù·£ßç: úÒ˚´Å˜·ô·ıëâÅ´ ÅÈÅ- ·ÒÂçÎ ôïãÅô·ıß ßè` ÖţŘÅÒÅùÅ´
ßÅùÅ´ ‡ıηıß´ÅÎïÒ·ıëïı´´âÒØ üÅ-
ßÅÔç´, õÅ£ùâÛÅı âı ãÅÒÖÅÛÅı Åß- Áï´ üâÔâıÅ´˘è â£Åı ÅãÖŘ·ô·ı- óÅ©´·ıëâÅßÉ Å´˚Òï´Åù ßïÁ´ÅáÅ-
Ô·Òï´, ïÎù âÒÒ·Òá Å´ÖÅß Åó` 1963 -
É·£Á ê. áÅÒ·ı è´ëÅÛ˘ï´ âı ˜ÅÒëÅß ëïı´: ÜÅıÅ´·ıëïı´´ çÒ ÅãÖ·ıëâÅ´ ÒâÅ´ ´â£ÎïÒÔ ßë´·ó·ÒÔï ßçÁ âı ùè
64-ï´ Æ®·ıÎÅÉâÒØ ˚ÒÅëâÒëï ßçÁ:
·ÎÔâÒ·Ì ÔÅÒÅõ·ıâÛÅı âÒ⢠âÒùïÒ´â- ©ÅÔùÅ´ï≠è, âı ˘Å£ùâá·´ïù üÅ©è ùè ùÅãßç Å©Î ´≠Å´Åı·Ò Ô·üßï ÂÅÔßÅ-
Í. ÍâÒ·ÌÉâÅ´
Ò·ı ÌÒÅ©, ûÅ©˘, ÏïÒ˘ âı Ä£·ıÅ´˘: üÅßÅÒ·ıçÒ ü·È·ß, ÌÒÅÛï, ÉÅ©Û ·'„ ùÅ´ ˜ÅÈ˘è:
ÇÅÖÒÅÔ·ı´âÅÛ ˆÅÈ˘è
Äú˙Í ˘ïëŘ 20 ©·ı´·ıÅÒ 2009
ÜÅÒ°âÅó à£ïÅ ÓçßïÒ•ïÂÅ≠âÅ´ï üâÔ
ÇÄÑÄÓ åÍ܇ÙÑàÄ™
ÎëŴ·ıóÅüÅ© üÒÅÔÅÒÅù„·ı- ìÅ´ï` ÆûÅÛï´ àÒÖèØ âı ÆûâëÅ´·Î àÒ- ÒÅù„ÅùÅ´ ·ı ß≠Åù·ıëÅ©ï´ ãÅÒÖÅÛ-
ÅÉ˚ ÖâÔï Å˜ï´ ù˛ÅÂÒçÒ ÍïÖ·- ãï ßâõ ÂÅÔïì ùÅ©Ø: ÔâÎÅõ ç Å©á ˜·˘Òïù ëÈ„·ı´è, ·Ò
dolan›yorlar… Duraklad›¤›mda kediler merdivene yanaflt›lar. […] Yaral›lar ince- lerinden ürkmüfl birbirlerine sokularak,
çevremde toparlan›yorlar, sanki bofl ek- cik battaniyelerin, kuzu pöstekilerinin nehir boyunca afla¤› iniyorlard›. Her ge-
Armin T. Wegner
mek torbam içlerindeki yaray› iyilefltire- üzerine, ç›plak döflemeye, sivri uçlar› ac›- ce atlar› çal›n›yor, salg›n yeni kurbanlar
Çanakkale Kedileri
bilecekmifl gibi yakaran gözlerle bana ba- mas›zca etlerine batan a¤aç dallar›yla al›yordu. Gece yeni ölümler oldu. Onla-
çev. Nesrin Oral k›yorlar. doldurulmufl incecik fliltelere dip dibe r› do¤ruca çarp›flmaya soktular.
Belge Yay›nlar›, Kas›m 2008, 111 s. Savafl, tüm h›z›yla, gezegenin bu parças›- çöküyorlard›. Cepheye çok az› varabilecek, cepheden
n› yutmaktad›r: Wegner, Anadolu halk›n›n topyekûn sava- sa¤lam dönmek mucizelere kalacakt›r. Savafl
Gelibolu da¤lar›n›n ötesinden kesintisiz, fl›n içine sokuluflunu resmeder. Rum kad›nlar kaybedildi¤inde, Turan hayalleri kurarak
yo¤un silah sesleri geliyor. Bu sesleri yal- hastanelerde hizmetli olarak görevlidirler: Alman yay›lmac›l›¤›n›n pefline koflulan or-
n›zca k›y›ya vuran dalgalar›n u¤ultusu Gün a¤ard›¤›nda k›y›dan çamafl›rc›lar›n dunun, yaral›lar›n› evlerine gönderecek ka-
bölüyor. fiimdi de sokakta kedilerin bo- tokmak sesleri geliyor. fialvarl› Rum ka- dar bile takati kalmam›flt›r.
¤uk ba¤r›flmalar› bafllad›. Ac›yla yak›nan d›nlar› suya e¤iliyorlar. Deniz sevecendir, Cihat fetvas›n›n yürütücüleri siperlerden
sesler, h›r›lt›l› tonlarla gitgide ço¤al›yor, tuzlu gözyafllar›yla lekeli çarflaflardan ka-
kabar›yor, t›rman›yor. […] Yoksa kentin
talimat verirken, yoksul Anadolu halk› kur-
n› y›kay›p temizliyor.
sakinleri kaçarken ruhlar›n› bu kedi be- flunlara siper olmaktad›r:
Bir Ermeni askerin naafl›, son görev için, Savafl, Allah’a ibadetti. Siperlerin derin-
denlerine mi b›rakt›?
sessiz sedas›z, din görevlileri taraf›ndan al›n- liklerinden imamlar›n sesleri hücuma ça-
Annesine 16 May›s’ta Ba¤dat’tan yazd›¤›
maktad›r: ¤›r›yordu: ‘Haydi, ‹slam’›n ordusu! Sa-
mektupta, savafl karfl›tl›¤› en üst düzeydedir. Hastanenin kap›s›nda Ermeni papaz›n vaflmadan ölen çürümeye mahkûmdur.
Uygarl›¤›n, insanl›¤›n geliflmesine hizmet siyah sakal› beliriyor. Ö¤leye do¤ru öl- Kimin ayaklar› Allah yoluna savafl-
edece¤ine, insanl›¤›n yok edilmesi için kul- müfl olan bir Ermeni askerin cenazesini maktan tozlanm›flsa k›yamet günü azap
lan›lmas›na isyan eder: almak için gizlice geliyor. Hamallar s›rt- yerlerinden en h›zl› atl›n›n bin y›lda ala-
Ah asla unutamayaca¤›m›z o büyük ya- lar›nda çarflafa sar›lm›fl, sallanan cesetle ca¤› yoldan daha uzak olacakt›r. Ey inti-
lan, çocuklu¤umuzun tarih öncesinde karanl›kta sessizce kayboluyorlar. kam ordusu, yel ol ve es!
parlayan o sahte günefl. Ne u¤runa savafl- Osmanl› topraklar›nda Ermeni halk›na Askerlerin firar etmemeleri için al›nan
t›k ki? Bunca y›l ne için çal›flt›k ve umut yaflat›lan ac›lar›, tehcir konvoylar›n›n ölüm önlemler de dâhicedir:
besledik? […] Akl›n ve ellerin bunca yürüyüflünü, foto¤raflar›nda oldu¤u gibi ya- Dört askere bir banknot da¤›t›ld›. Bu
mucizesi, salt askerleri öldürecekleri in-
z›lar›nda da resmeder Wegner: durumda askerler paylar›n› yitirme kor-
sanlar› bulacaklar› yerlere daha çabuk
Akflam Halep’e ulaflt›lar. Kent kayn›yor- kusuyla birbirlerini göz hapsinde tutu-
gönderecek araçlar›m›z olsun diye; silah-
du, sokaklara girmelerine izin verilmedi- yorlard›. Oysa banknot de¤erini tümüy-
B irinci Savafl’ta, 4. Ordu Kumandan›
Cemal Pafla bir emir yay›mlar: “Ba¤dat
Demiryolu ‹nflaat› fiirketi mühendisleri ya
l› katilleri en uzak denizlerin ötesine gö-
türmek için, öldürme ifllerinde usta, ak›l-
l› ve cesur olan adamlar› ve ölüm araçla-
¤inden bahçelerin önüne kamp kurdular.
Gece baz›lar› içeri s›v›fl›p ekmek, incir,
le yitirmiflti, kimse bunu bozmay› göze
alam›yordu.
karpuz getirdi. Kentin ne durumda oldu- ‹ngiliz askerlerine de de¤inmeden geç-
da di¤er görevlilerinin Ermeni kafileleriyle r›n› ve iflkence odalar›n› tafl›mak için...
¤u soruldu¤unda, sokaklarda ölülerin mez. Onlar da oraya ayn› flekilde gönderil-
ilgili olarak çektikleri tüm foto¤raflar, nega- […] Ah anneci¤im, ne kadar da zavall›
yatt›¤›n› söylediler… Bir keresinde, sür- mifllerdir; büyük ço¤unlu¤u sömürgelerden
tifleriyle birlikte 48 saat içinde Halep’teki ve güçsüz olduk. Gönlümüzdekine he-
gün edilen Ermenilerin kamplar›na rast- getirilen zavall›lard›r:
Ba¤dat Demiryolu Askeri Komiserli¤i’ne men hiç benzemeyen bir dünyada yafla-
lad›lar. Yolda yar› çürümüfl cesetler yat›- Dün Kut el Amara’dan tutsak ‹ngilizler
mak zorunda olman›n utanc›ndan ölü-
teslim edilecektir. Bu emre herhangi bir fle- yordu. ‘Ne yapt›lar?’ diye sordu Osman geldi. Sat›c›lar›n alaylar›, sarraflar›n ›sl›k-
yoruz.
kilde itaat etmeyenler Divan›harp taraf›n- ve içi parçalanarak açl›ktan bitkin bir ço- lar› aras›nda ne denli afla¤›land›klar›n›
Bu sat›rlar›n yer ald›¤› mektuba, sansür cu¤a ekme¤inin yar›s›n› uzatt›. ‘Bunlar
dan cezaland›r›lacakt›r.” O dönemde, s›hhi- daha da derinden hissetmeleri için uzun,
kurulu taraf›ndan el konacak ve Wegner’in gâvur,’ dediler. ‘Allah onlar› cezaland›rd›.
ye askeri olarak Osmanl› topraklar›nda bu- toza bulanm›fl konvoylar halinde çarfl›n›n
bafl› derde girecektir. Jandarmalar›n kaçmalar›n› engellemek
lunan Armin T. Wegner, bu emre ra¤men, geçitlerinden, a¤z›n› açm›fl bakan esnaf
Wegner, yaral›lar›n dayan›lmaz ac›lar›n› ve için ellerinden uzun iple ba¤lad›klar› köylü-
Ermeni kafilelerinin ölüm yürüyüfllerini fo- ve seyyar sat›c› kalabal›¤›n›n aras›ndan
çaresizli¤ini paylafl›r. Ölmek üzere olan yaral› lerin, k›fllalarda dayaktan geçirilerek dönüfl- geçirildiler. Ceketlerini, çizmelerini bir
to¤raflar. Çekti¤i foto¤raflarla, 1915 trajedi-
bir sivil karfl›s›nda duygular›n› ifade ederken türülmesini de anlat›r: parça ekmek, bir avuç hurma karfl›l›¤›nda
sinin belgelenmesinde önemli bir rol üstle-
bu kadersiz Anadolu insan›yla özdeflleflir: Falakayla burada tan›flt› ve jandarmalara vermifl olan, yal›nayak, yar› ç›plak insan-
nen Wegner, Belge Yay›nlar› taraf›ndan ya-
Ölüm çetin ifltir kardeflim. Bense sana iki kurufl verildi¤inde darbelerin daha az lar sendeliyordu. […] Aralar›nda yüzle-
y›mlanan Çanakkale Kedileri adl› kitaptaki ölümü kolay göstermek istiyorum. An- can yakt›¤›n› burada ö¤rendi. Geceleri rinde tüm bu olaylarda hiçbir suçu olma-
düzyaz›lar›nda da, savafl›n getirdi¤i y›k›m› nen seni Anadolu’nun bir köy evinde, bir yorgana sar›narak kuru yerde uyuyor- man›n anlat›lmaz ifadesi, ana kuca¤›n-
tüm aç›kl›¤›yla betimliyor: Bir yanda açl›k- m›s›r tarlalar› ve incir a¤açlar› aras›nda lard›. Ama sabah akflam borular ötüyor, dan henüz kurtulmufl, hâlâ çocuksu sar›-
tan gözü dönmüfl kediler ve köpekler, yük do¤ururken, bu da zorlu, ac› dolu bir ça- trampetler çal›yordu, hepsi iki s›ra olup fl›n gençler, paçavralar içinde periflan is-
tafl›maktan canlar› ç›kan, savafl›n ortas›nda bayd›; ama önünde serilen, bu can› yeni- meydanda hayk›r›yorlard›: ‘Padiflah›m keletler.
kalm›fl develer, öküzler ve kat›rlar, di¤er den verme ifli çok daha güç… Yan›nda çok yafla!’ K›sa sürede garip bir de¤iflime Savafl a¤alar›, Balkan Savafllar›’n›n ac›lar›
yanda askerler, analar, sevgililerin çektikleri oturuyorum, dilini anlam›yorum; ama u¤rad›lar. henüz sa¤almadan, Osmanl› halklar›n› ye-
eziyetler… kan›m›n damarlar›nda konuflarak ak›fl›n› Anne, Anadolu halk›n›n yazg›s›n›, tren
anl›yorum.
niden savafl›n cenderesine sokar. Wegner,
Wegner, sözlerine, savafl›n, kendi ruhun- gar›nda o¤lunu u¤urlarken feryatla ifade dost-düflman ayr›m› yapmadan, herkesin
da yaratt›¤› tahribatla bafllar: Alman yay›lmac›l›¤›n›n hizmetine koflan eder:
‹ttihad’›n sorumsuzlu¤uyla cepheden cep- ac›lar›na ortak olur. Savafl a¤alar›n›n d›fl›n-
Sefalet ve ac›yla geçen bunca aydan son- Baban Rusya’ya gitti ve geri dönmedi.
heye koflturulan Anadolu insan›, savafl için daki herkes ma¤durdur. Ve ma¤durlar, ken-
ra, hangi felaketin bu yabanc›laflm›fl ru- Kardeflini Bulgarlar vurdu. Tarlalar›n sü-
hu, daha da büyük bir karamsarl›¤a düflü- donan›ms›zd›r. Yeterli say›da sa¤l›k görevli- dilerinin neden olmad›klar› vahfletin ac›lar›-
rülmeden kald›. O¤lunu kim yetifltirecek,
rebilece¤ini, kendi kendime tekrar tekrar si ve doktor yoktur. Osman? Yafll› anan› kim teselli edecek?
n› çekmektedir.
soruyorum. Belki de içimdeki bu umars›z Sonunda uykuya dald›m, ama daha Askerler daha cepheye varmadan, yollar- Foto¤raflar›nda ve yaz›lar›nda, savafl›n
hüznü uyand›ran, küle bulanm›fl sürüler uyuklarken karfl›mda a¤›r, hantal hare- da k›r›lmaktad›r: Osmanl› topraklar›ndaki seyrini, ölüm ko-
halinde, açl›ktan periflan, tarazlanm›fl ketleriyle babacan Türk hastabak›c›lar ‹ki bin kifliydiler… Ayakkab›lar› kötü, kan flehirleri, insanlar›n ölümün pençesine
tüyleriyle peflim s›ra sokaklarda dolaflan belirdi, bunlar sokaktan toplad›klar› es- üniformalar› yamal›yd› ve daha ilk ak- at›lmas›n› ve savafl›n getirdi¤i çaresizli¤i, her
kedilerdi… Kerpiçten kulübelerin aras›n- naf ve köylülerdi. […] Dalgalar›n borda- flam yirmi hastalar› vard›. […] Hastalar›- türlü tehlikeye ra¤men, tüm aç›kl›¤›yla bel-
da t›pk› ç›lg›n bir derviflin gece gündüz ya do¤ru att›¤› yaral› askerlerle dolu ba- n› kentte b›rakarak, ›ss›z yollarda dökün- gelemekten vazgeçmeyen bu yürekli hüma-
ba¤›rmas› gibi, bo¤uk feryatlar ç›kararak l›kç› kay›klar› flaklama sesleriyle asma tüleri soyup so¤ana çeviren Bedevi sürü- niste selam olsun…
Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian
ULUSAL VE ULUSLARARASI ERMEN‹ SOYKIRIMINDA TÜRK KAYNAKLARINDA ‹TT‹FAK DEVLETLER‹
HUKUK SORUNU OLARAK KURUMSAL ROLLER ERMEN‹ SOYKIRIMI KAYNAKLARINDA
JENOS‹D TOPLU MAKALELER 1 TOPLU MAKALELER 2 ERMEN‹ SOYKIRIMI
(1995/Beraat) (2004) (2005) TOPLU MAKALELER 3
(2007)
Prof. Dr. Vahakn Dadrian Prof. Dr. David Gaunt Prof. Dr. Verjine Svazlian Dr. Vartkes Yeghiayan
ERMEN‹ SOYKIRIMI TAR‹H‹ KATL‹AMLAR, D‹REN‹fi, ERMEN‹ SOYKIRIMI VE MALTA BELGELER‹
BALKANLARDAN ANADOLU VE KORUYUCULAR TOPLUMSAL HAFIZA SAVAfi SUÇLULARI DOSYASI
KAFKASYA’YA ETN‹K ÇATIfiMA I. DÜNYA SAVAfiI’NDA DO⁄U (2005) (2007)
(2008) ANADOLU’DA MÜSLÜMAN-
HIR‹ST‹YAN ‹L‹fiK‹LER‹
(2007)