You are on page 1of 21

1.

BLM
BLM FELSEFES

Prof. Dr. Lokman LNGR

BLM FELSEFES
1. Bilim Felsefesinin Temel Kavram ve Sorunlar
1.1. Bilgi, Bilim ve Felsefe
1.2. Bilimin Yaps, levi ve Trleri
1.3. Bilimsel Sre
1.3.1. Bulusal veya Sezgisel Balam
1.3.2. Olguya Gitme
1.3.3. Bilimsel Aklama
1.3.4. Yasa, Hipotez ve Teori Kurma
1.4. Farkl Bilim Anlaylar
1.4.1. Dorulamaclk veya Mantk Pozitivizm
1.4.2. Yanllamaclk veya K. Popper
14.3. Bilimsel Devrim veya T. Kuhn
1.4.4. Ana Hatlaryla Bilimsellik veya Snr izme Sorunu
1.5. Bilimin Deeri
2 Bilimin Doas ve remi

1. Bilim Felsefesinin Temel Kavram ve Sorunlar

1.1. Bilgi, Bilim ve Felsefe


Herhangi bir szl ap bilim kelimesinin ne anlama geldiine bakarsak,
hemen hemen hepsinde bilginin, daha dorusu sistemli, dzenli bilgiler bt-
nnn vurgulandn grrz. rnein Trk Dil Kurumunun hazrlad Trke
Szlkn bilim maddesinde unlar yazyor:
Evrenin veya olaylarn bir blmn konu olarak seen, deneye dayanan
yntemler ve gereklikten yararlanarak yasalar karmaya alan dzenli bilgi,
ilim.
Genel geerlik ve kesinlik nitelikleri gsteren yntemli ve dizgesel bilgi.
Belli bir konuyu bilme isteinden yola kan, belli bir eree ynelen bir bilgi
edinme ve yntemli aratrma sreci.
Bilgi, ister salt isterse bir fayday temin etmeye ynelik olsun btn bilimsel
faaliyetlerin hedefidir. Kald ki bilgi yalnzca bilimin deil felsefeden sanata, din-
den mitolojiye en genel bilgi ubelerinin de ortak kavramdr. Bilim de felsefe de
bir tr bilgidir. Buradan hareketle bilim felsefesinin amacn, bilim veya bilimsel
bilgiyi anlama ve aklamadr diye gsterebiliriz. imdi btn disiplin ve sahalar
bilgiyi elde etmeye altna gre, bilgi nedir?
Klasik bir tanmlamayla bilgi, bilen (insan) ile bilinen ey (nesne) arasnda
kurulan badr veya bu bilisel sre neticesinde ortaya kan rndr (Meng-
olu 1983: 51). Bilginin mahiyeti, imkn, kayna, snrlar ve doruluunun
ltnn ne olduu bilgi felsefesinin (epistemoloji) temel aratrma konulardr.
Platon, Theaitetos adl diyalogunda bilgiyi gerekelendirilmi doru inan olarak
tanmlar ve doru sanya logosu (akl) ilave eder. Gerekelendirilmi ve gveni-
lir olan bilginin (episteme) yannda doru olmayan, yeterince hakllatrlmayan
inanca da san (doksa) der (Platon 1997: 155). Bylece daha ilkadan itibaren
san, kanaat veya inan anlamna gelen doksaya karlk, doru, kesin, gvenilir,
bilimsel bilgi anlamlarna gelen episteme szc kullanlr.
Farkl alanlarda farkl bilgi trleriyle kar karyayz. Bilim de felsefe de bir
tr bilgidir. Bilgi trlerinden en yaygn olan gndelik bilgidir. Saduyu bilgisi de
denilen bu bilgi her insann gndelik yaamda karlat sorunlar zmeye, ih-
tiyalar gidermeye yarayan bir bilgidir (en 2001: 18). Genelde deneme yanl-
ma (yaantlar) yoluyla kazanlan gndelik bilginin konusu insan hayatyla ilgili
tm pratikler olabilir. Bu bilginin kayna btn insanlarn ortak doas ve ortak
tarihi-sosyal tecrbeleridir. rnein ister eitimli isterse eitilmemi olsun herkes
Bilim Felsefesi 3

atein yaktn, yamurun slattn bilir. Yine gnlk bilgiler sayesinde herkes
neyin yiyip iilmesi gerektiini, scaktan ve souktan nasl korunacan bilir. Bu
bilgiler gnlk tecrbeler neticesinde kazanlm olduklarndan, episteme seviye-
sinde bir kesinlik tamazlar. Dolaysyla gndelik bilgi bilinli, planl bir etkinli-
in sonucu kazanlmad gibi gvenilir de deildir. Bilinli ve dzenli yntemler
kullanarak gndelik bilginin snrlarn aan iki bilgi tr bilimsel ve felsefi bilgidir.
Aadaki blmlerde arlkl olarak inceleyeceimiz bilimsel bilgi, gndelik
bilgiden farkl olarak, bilimsel yntem dhilinde gerekelendirilmesi ve dorulan-
mas mmkn olan, kesin, gvenilir bir bilgidir. evremiz, hatta dnya ve dn-
yadaki eyler hakknda gzlem ve deneye dayal olarak kazanlan bilimsel bilgi,
evrensel (genel-geer) bir nitelie sahiptir. Olgulara dayal olduu ve deney yn-
temiyle elde edildii iin, olaylar arasndaki neden-sonu ilikisini bize gsterir ve
gerektiinde olgulara dnlerek test edilebilir.
Felsefi bilgi akla, logosa dayal bilgidir. Felsefe, insann yz yze kald g-
lkler karsnda, kendisi, evresi ve dnyaya dair soru ve endielerini giderecek
bilgileri elde etme uradr. nceleri bir takm hikye ve mitlerle cevaplandrl-
maya allan insan ve evrenin kaderine dair bu sorular felsefe ile birlikte akla
yahut daha doru bir tanmlamayla insani yetilere bal olarak anlalmaya ve
aklanmaya baland.
En genel bilgi ubelerini gz nnde bulundurduumuzda aadaki gibi bir
snflandrma yapabiliriz: Buna gre, insan, hayat ve varlk zerine:
sradan gnlk tecrbelerimize dayal bir bilgi edindiimizde buna gn-
delik bilgi;
hayal gcne veya geleneksel halk inanlar ile masalms hikayelere da-
yal bir bilgi edindiimizde buna mitsel bilgi;
vahye dayal bir bilgi edindiimizde buna dini bilgi;
akla, tefekkre dayal bir bilgi edindiimizde buna felsefi bilgi;
gzlem, tecrbe ve lmeye dayal bir bilgi edindiimizde buna bilimsel
bilgi diyoruz.
Ancak balangta bilimsel bilgi ile felsefi bilgi ayn anlama geliyordu. lkin
sophos (bilge) vard, sophia (bilgelik) vard. Tm bilgileri kendi atsnda top-
layan bir etkinlikti bilgelik. Bilgelik bu balamda, insann hayatta karlaaca
problemleri aacak yetenekte olmas; el sanatlarnda, siyasi ve toplumsal faaliyet-
lerde zeki ve becerikli olmas demekti. Sophosun yahut sonralar philo-sophosun
(bilge-sever) elde etmeye alt bilgi bilimsel bilgidir; insan ve olaylar hakkn-
da en gvenilir bilgidir. Bir bilgi tr olarak felsefe kendini her zaman bir bi-
4 Bilimin Doas ve remi

lim olarak grmtr. lkada zel bilimlerin henz felsefeden bamszlklarn


kazanmadn da dikkate alrsak, en genel anlamyla felsefenin logosa dayal bir
bilim, dahas tm bilimleri kendi ats altnda toplayan bilimlerin bilimi olarak
grlmesini normal karlamalyz. Thales, Anaksagoras, Pythagoras, Demokritos
gibi lka filozoflar bizim bugn tam olarak bilimden anladmz eyi felsefeden
anlamaktaydlar (Arslan 2007: 57). lk ve Ortaa boyunca felsefe (pratik bilgelik
boyutu hari) yine bilim olarak grld. Daha Aristoteleste bizim bugn mate-
matik, fizik ve astronomi diye adlandrdmz doa bilimleri teorik felsefenin alt
dallar idi. 18. asrda yaayan nl fiziki Newtonun fizik, mekanik ve astronomi
konularn ieren ana eserinin ismi Doa Felsefesinin Matematik lkeleridir. Bilhas-
sa 19. yzyldan itibaren ilkin doa bilimleri sonra da psikoloji, ekonomi, sosyoloji
gibi sosyal veya tarihi bilimler felsefeden ayrlarak bamsz bir bran haline gel-
diler. Elbette gnmzde felsefeyi bilim veya kesin bir bilim olarak tanmlamak
mmkn deildir. Bugn bir bilgi tr olarak felsefeden daha ziyade (bata bilim
olmak zere teki bilgi ubelerinin de sonularn dikkate alan) varlk ve hayat
hakknda akla dayal bir anlama ve anlamlandrma uran anlyoruz.
Felsefe ile bilimin ortak ve farkl ynlerini maddeler halinde gstermeye al-
alm. Benzer veya ortak ynleri u ekilde zetlenebilir:
Her ikisi de kesin, gvenilir bir bilgi olan epistemeyi elde etmeye al-
rlar.
Her ikisi de genelde akla (logos) dayanr ve kendilerini akla dayanan
nedenlerle hakl klmaya gayret ederler.
Her ikisi de bilgiyi elde etmede bilinli, yntemli ve sistematik bir yn-
tem kullanrlar.
Her ikisi de kavram ve soyutlamalardan hareketle ilke ve yasalara var-
maya alrlar.
Bilim ile felsefenin fakl ynlerini de yle zetleyebiliriz:
Bilimsel yntem, aratrma teknikleri ve bulgular retilebilir ve yinele-
nebilir iken felsefeninkiler zneldir, herkesin zerinde uzlaaca stan-
dartlar bulmak zordur.
Bilim temelinde teknik oluturulabilir ama felsefede bu mmkn deil-
dir, o daha ziyade entelektel bir etkinliktir.
Felsefe hem olgular hem de deerleri incelerken bilim yalnzca olgular
inceler.
Bilimin kavram ve soyutlamalar felsefeninkine gre daha az geneldir.
Bilim Felsefesi 5

Bilimsel nermelerin dorulanabilmesine karlk felsefeninkilerin tu-


tarllk dnda denetleme imkn yoktur (Yldrm 2000: 27; Arslan
2007: 9; Hzr 1976: 42 vd.).

Felsefi bilgi akla dayal olduu iin onun doruluunun test edilmesi de an-
cak akla ve manta uygunlukla olur. Daha dorusu burada nemli olan dnce
tarznn tutarlldr, sonulardan ok sonulara varma biimidir. Byle bir bilgi-
nin eletirel, sorgulayc, gerekelendirilmi bir tarzda kazanlm olmas gerek-
mektedir.
Felsefe, grdmz, tecrbe ettiimiz eyleri sorgulayarak, farkl perspek-
tiflerden deerlendirmeye tabi tutarak kavramaya alr. Kendimizle, evreyle ve
dnyayla ilgili farkl tecrbeler bilginin konusu yaplr. Her dnem ve toplumda
felsefi sorulara yenileri eklenir ve onlara da filozoflarca farkl cevaplar verilir. Her
bir yeni cevap ve neri yeni problem ve sorular dourarak entelektel etkinlik de-
vam eder. Bu soru sorma, insan aratrmaya, renmeye ve bilgi edinmeye ynel-
ten temel felsefi tavrdr. Verilen cevaplar ve zm nerileri felsefi grler veya
kuramlar olarak ortaya konulurlar. Her bir yntem veya kuram, insan, varlk ve
deerler hakknda bize rasyonel ve evrensel bir bilgi sunar. Bylece felsefe, insann
insana, doaya, mutlak varla, iyiye, gzele, adalete, zgrle ve gerek bilgiye
ynelttii sorular ve bu sorulara aranan cevaplardan oluan srekli bir entelektel
uratr (ilingir 2007: 15). Felsefe hem bilmeyi (kuramsal veya bilimsel felsefe)
hem de yaamay (pratik felsefe veya etik) gerektiren bir etkinliktir. Bylece felsefi
bilgi ile donanan insan bata kendi yarg ve eylemleri olmak zere, evresinde olup
biten eyleri eletirel bir tarzda deerlendirmesini bilir; bakalarnca kolayca yn-
lendirilmekten ve yanltlmaktan kurtulur; kendini zgr bir ekilde belirlemeyi
ve rasyonel ilkelere dayal bir yaam srmeyi baarr.

1.2. Bilimin Yaps, levi ve Trleri


Bilimi 1) dnyay anlamada ve doru bilgiye erimede bir yaklam tarz, bir
yntem olarak (sre); 2) byle bir yaklam tarznn neticesinde orta kan bir
sonu, dzenli bilgiler topluluu olarak (rn) iki farkl adan aklamak mm-
kndr. Her bilimsel almann mutlaka hemen bir bilimsel baar veya sonu
dourmas zorunlu deildir. Kanser gibi bir ksm hastalklarn zerine yllardan
beri alldn unutmayalm. Burada bilimsel sonular kadar, dnyaya bilimsel
bir tarzda yaklama, olgular bilimsel bir yntem dhilinde deerlendirme de
nemlidir.
Yntem olarak bilim, aada da ayrntl olarak greceimiz gibi, bir takm
zihinsel ve uygulamal ilemler btndr. Her tr gzlem, varsaym oluturma,
6 Bilimin Doas ve remi

deneyler yapma ve kuram ve ilkelere varma bu zihinsel srecin eitli aamalar-


dr. rn olarak bilim, dzenli, doru bilgiler btn diye tanmlanr. Her iki y-
nn de dikkate alarak bilimin belli bal zelliklerini ksaca belirtmeye alalm:
Bilim olgusaldr. Bilim olgulara gidilerek dorulanabilir nermeler orta-
ya koymaya alr.
Bilim veya bilimsel bilgi ilerleyicidir. Bilim birikmeci ve artmacdr.
Bilim nesneldir (objektif). Her ne kadar bilimsel bilgiyi reten insan olsa
da, yine de o mmkn mertebe insandan bamsz ve btn insanlar iin
ortak olan bir deere sahiptir. Onun nesnelliinin dayana konusunun
nesnel olmasdr. Bu yzden o nesnel olarak dorulanabilir veya yanl-
lanabilirdir.
Bilim, srekli deime, gelime ve ilerlemeyi ieren dinamik bir sretir.
Olmu, bitmi, donuk bir yap bilimden uzaktr. zellikle sre olarak
bilim dikkate alndnda, bilimin srekli bir aratrma faaliyeti olduu
anlamna gelir bu. Byle bir anlay doal olarak bilimsel bilginin mutlak,
deimez olamayaca sonucun bizi vardrr. Srekli gzlem, deney ve
aratrmalar eliinde ilerleyen gelien bir srecin rn olduu anlalr.
Bilimsel bilgiler akla, deneye ve gzlemlere dayal olduundan her za-
man mantksal bir tutarll da bnyelerinde tarlar. Bilimsel bilgi, ait
olduu alt branlara gre bir kesinlik lsne sahip olduunu da hesa-
ba katmalyz. Btn bilimsel branlarda sonularn kesin matematiksel
yasalar eklinde ortaya konulmasn beklememek lazm. Matematik ve
fizikteki kesinlik veya isabetlilii tarih ve psikoloji bilimleri arasnda ara-
mak doru deildir.
Bilim bize ndeyilerde bulunma imkn tanr. Yaplan aratrmalar, elde
edilen bulgular yani var olann salkl bir ekilde tespit edilmesine pa-
ralel olarak olacak olan hakknda da salkl tespitlerde bulunabilir (Yl-
drm 2000: 19).
Bir bilgi veya yntemi bilimsel klan temel artlarn var olduunu syledik.
rnein, olgusallk, gzlem ve deney dayal olma ve denenebilirlik gibi. Bunun
yannda her bilimin farkl konu ve olaylar alann incelediini dikkate alrsak, her
birinin kendine zg farkl ilke ve aratrma tekniklerinin bulunmas da kanl-
mazdr. Bu balamda bir bilim kendi sahasndaki olaylar kronolojik bir srala-
maya tabi tutarak incelerken (tarihi bilimler); teki neden-sonu ilikisine dayal
bir snflandrma yaparak aratrmalarn srdrebilir (doa bilimleri); bir dieri
de eitli tanm, aksiyom ve postulatlara bal olarak bilgiyi retmeye alabilir
(mantk veya matematik).
Bilim Felsefesi 7

Bilimlerin snflandrlmasnda ilkin ikili bir ayrm yaplr: Formel ve deney-


sel bilimler.
Formel (biimsel) bilimler ile dncenin formuyla ilgili bir aratrmann,
incelemenin hkim olduu mantk ve matematik gibi disiplinleri kastediyoruz
(Arslan 2007: 69; Cevizci 2010: 76). Formel bilimler tmdengelimsel (dedktif)
bir yapya sahiptirler. Matematik veya mantkta ierik (-sel doruluk) zerinde
deil, nermelerin birbirleriyle olan mantksal (doruluk) balants zerinde
durulur. Bu bilimler rnein, Acaba A nermesinden tamamen mantksal hangi
sonular kar? sorusuyla ilgilenir. A nermesinin Her canl lmldr yargsn
ierdiini varsayalm. Ve eer Her insan canldr ise buradan da zorunlu olarak
Her insan lmldr sonucu kacaktr. Dikkat edersek burada hep kendisinden
hareket ettiimiz bir nerme veya nermeler sz konusudur. Eer bu szn et-
tiimiz (ncl) nermeleri varsayarsak, onlardan dier sonular zorunlu olarak
ortaya kar. Bylece formel bilimlerin temeli dedktif bir akl yrtmeye dayanr
(zlem 1991: 34). ncl nermelerin sonucu zorunlu kld bir akl yrtmedir
dedksiyon. Ancak tmdengelim mutlaka bir tmden gelim veya btn-para
ilikisine sahip olmak zorunda deildir. Sonu bazen ncller kadar tmel olabilir,
yukarda Her insan lmldr sonucunda olduu gibi.
Deneysel bilimler biimsel deil ierik (-sel doruluk) ynleriyle n plana -
kan bilimlerdir. Bunlar da kendi arasnda a) doa bilimleri (fizik, kimya biyoloji
gibi) ve b) insan ve sosyal bilimleri (tarih, psikoloji, sosyoloji ve ekonomi gibi)
diye ayrt ediyoruz. Formel bilimlerin tmdengelim yntemine karn, deneysel
bilimler tmdengelimin yannda ve ondan daha fazla tmevarm yntemine ba-
vururlar. Deney bilimleri daha ziyade bir takm olgular gzlemleyerek buradan
bir takm sonulara varmak eklinde bir usul (yntem) takip ederler (Arslan 2007:
72). rnein Galile deiik derecede eik dzlemlerden nesneler kaydrarak (bu
eim 90 derece olduunda kayma serbest dmeye dner), her seferinde bu kay-
mann veya dmenin ne ekilde gerekletiini ler. Farkl cisimler veya ayn
cisimle deiik durumlarda bu deneyleri tekrarlayarak cismin gt2 formlne
uygun olarak dtn tespit eder. Bylece deneysel bilimlerde bir olay hakknda
yaptmz snrl saydaki gzlemlerden snfn btnn kapsayan bir genelle-
meye varma tarzndaki akl yrtmeye tmevarm (endksiyon) diyoruz (zlem
1991: 37). Snrl saydaki gzlemden ar genellemeler varmak elbette mantksal
adan hakl karlamaz.
8 Bilimin Doas ve remi

1.3. Bilimsel Sre


Bilginin kayna, doruluu ve snrlar; buna gre de inan, kanaat ve yarg-
larmzn doas ve temellerinin ne olduu sorusuna felsefe tarihinde verilen ce-
vaplar iki balk veya ekol altnda toplanabilir: Empirizim ve rasyonalizm.
Rasyonalistler daima akl a priori (nsel) bir bilgi kayna olarak grdler.
Buradan hareketle Platon, Decartes, Leibniz gibi rasyonalistler matematik ve man-
tkta olduu gibi, teki bilgi alanlarnda da a prori bilgilere dayal mantksal-ma-
tematiksel karmlarla doru bilgiye eriebileceimizi iddia ettiler. Buna karn
empiristler bilgide duyusal ve gzlenebilir olana ncelik verdiler. Locke, Hume ve
Berkeley gibi empiristler tm bilgilerimizi duyulara indirgerler. Bylece bir yan-
dan empirik bilgi ve olgusal doruluktan; br yandan rasyonel bilgi ve aklsal
doruluktan sz ederiz (zlem 2003: 42). Kant bu iki bilgi kaynan birletirme
denemesine giriir ama neticede yapt empirik bilgiyi rasyonel bilgi zerine te-
mellendirmedir.
Bilginin kayna konusundaki tartma bilimsel yntemin mahiyeti ve deeri
konusunda da devam eder. Rasyonalistler iin bilimsel yntem dedktif (tmden-
gelimsel) bir yapdayken, empiristler iin indktif (tmevarmsal) olarak alr.
Genelde bilimsel bilginin elde edilmesinde takip edilen klasik evreler, zelde ise
empiristlere gre bilimsel yntemin aamalar unlardr:
Gzlem ve deney yoluyla olgular toplayp kaydetme
Toplanan olgular snflandrma, karlatrma ve yorumlama
ndksiyon (tmevarm) yoluyla genellemelere varma
Genellemelerden mantk kurallar gereince varsaymlar retme
Varsaymlar gzlem ve deney yoluyla snama
Dorulanan varsaymlar yasalatrma ve yasalardan aklayc kuramla-
ra erime (Yldrm 2000: 69; zlem 2003: 45).

Normal gibi grnen bu sre bilimi, tmevarm yoluyla toplanm olgularn


bir katalou sayma kolaylna kaar. Oysa bilim insann olgular hakknda nce-
den ina ettii genel, kuatc bir hipotez ynlendirmiyorsa tmevarmsal genelle-
meleri toparlamas ok zordur.
Rasyonalistler ise dedksiyona arlk verirler. Yani doru olarak kabul etti-
imiz ncellerden sonucun zorunlu kt akl yrtme ekline. Oysa kantlama
yalnzca mantksal (formel) bir ilemdir. Kantlama srasnda nemli olan, ncl-
lerin gerekten doru olup olmadklar deil, doru kabul edilmi olmalardr. y-
leyse bu ilemde sonucun gerekten doru olup olmadn belirlemi olmuyoruz.
Bilim Felsefesi 9

Nerdeyse btn bilimler iin kesin bilgi tr olarak grlen matematik,


dedktif bir yapda olan apak ncllere yani aksiyomlara dayanr. Aristoteles,
Mantknda (kinci Analitikler) her eyi kantlamann imknsz olduunu, nk
bunun sonsuz bir geriye gidii (regressus in infinitum) gerektirdiini sylemiti. Bu
yzden o, kendileri kantlanmaya ihtiya duymayan ncllerden (aksiyom) yahut
tanmlanamayandan hareket eder (zlem 2003: 47). Ancak bu tanmlanamayann
apak doruluu mantksal olarak deil sezgisel olarak bilinebilir.

1.3.1. Bulusal veya Sezgisel Balam


Yukarda da belirtildii gibi, rasyonalistler tmdengelimsel, empiristler de
tmevarmsal yntemi veya bazen her ikisini kullanarak aratrmalarn yrtr-
ler. Ancak bilginin elde edilmesi her zaman yaln yntemsel almann rn
deildir. Bir Newton yer ekimi yasasn bulurken veya Arimet evraka..! evraka..!
(buldum..! buldum..!) diye bararak koarken salt yntemsel (mantksal) sonu-
lar ortaya koymuyordu. Dorusu bunlar ne dedksiyonla ne de indksiyonla olan
eylerdi. te burada karmza bulu balam diye adlandrabileceimiz bir sre
kyor.
Bilim adamlarnn bu tr etkinliklerini akl d saymak H. Reichenbacha
gre bulma balamyla dorulama balamn birbirinden ayramamaktan (Re-
ichenbach 1993: 156) kaynaklanr. Bununla birlikte Bulu balam mantksal -
zmlemeye gelemez. Yaratc dehann yerini alacak bir bulu makinesi yapmamza
elveren hibir mantkl kural yoktur. (Reichenbach 1993: 156). Burada ifade edil-
mek istenen ey udur: Bilimsel srecin bir balangc olarak kabul edebileceimiz
bulu balam akln makul bir ekilde mantkiletirebilecei yani formlletirebi-
lecei bir evre deildir. Bu ilk evre bilim adamnn yaratc hayal gcne, Bergson-
cu bir ifadeyle, sezgisine hatta ans ve rastlantya bal bir durumdur; ou kez de
mantksal bir aklamas sz konusu deildir (zlem 2003: 51).

1.3.2. Olguya Gitme


Bilimsel srecin sezgisel evresinden sonraki aama iki boyutludur. Bunlardan
biri eylemsel dier ise zihinsel niteliktedir. lki olguya gitme olarak ifade edilebi-
lirken; ikincisi bilimsel aklama adyla karmza kmaktadr.
Olgu, evrende mevcut olan ve olup biten her eydir veya olgu gzlemlene-
bilen eylerdir (zlem 2003: 52). Ancak evrende gzlemleyemediimiz eyler de
olup bitmektedir. Bu yzden bilimsel aba olguyu sadece gzlemlenebilen olarak
deil gzlemleyemesek de gzlemleyebildiimiz olaylardan hareketle telkin olu-
10 Bilimin Doas ve remi

nan eyler olarak kabul etmektedir. Szgelimi elektronlar. Bunlar dorudan gz-
lemlenebilen eyler deildirler. Fakat bilim, farkl maddeler zerinde yaptmz
gzlemler sonucunda dolayl yoldan ulatmz eylerdir. Bu adan bakldnda
bilimsel abada iki tr olgudan sz edilmektedir: Algsal olgular ve karmsal
olgular. Bu ikincisine hipotetik olgular da denebilmektedir (zlem 2003: 53).
ster birinci ister ikinci tr olgulara gitme olsun, olguya gitme srecinde gz-
lem ve deney olmak zere birbirini tamamlayan iki yolun olduu grlmektedir.
Gzlem, empirist tavra gre, olgu toplama ilemi ya da sreci olarak anlalmak-
tadr. Fakat gzlemi sadece bir olgu toplama sreci deil daha ok hipotezi do-
rulama iin olgular arama sreci olarak anlamak bilimsel sre iin daha doru
bir yaklamdr. Deneyim/deneyleme ise bir gzlem biimidir. Deneyimde olgular
aratrmak iin yapay bir ortam hazrlanr ve bu yapay ortam bize olgular tekrar
tekrar gzlemleme olana salamaktadr. Deneyim ve gzlem vastasyla elde edi-
len verileri saysal deerleriyle ifade etmeye ise lme denir (zlem 2003: 56). An-
cak sosyal ve tarihi bilimler sz konusu olduunda deneyim ve lme imknlar
ok snrldr.

1.3.3. Bilimsel Aklama


Bilim, olgular aratrmak ister. Bu, onun olgularn nedenini bilme isteinin
bir ifadesidir. rnein, bilim insan bilinli ya da tesadfen (muhtemelen sezgisel
bir kavrayla) bir olguya dikkat kesilir. Fenomenal dnyada yani gzlemleyebil-
diimiz evrende bir ey vuku buluyordur (olay, hadise) ve bu olan ey gerekli ve
yeterli durumlar meydana geldike kendini yineliyordur. te bu (srekli tekrar
eden olay) olgudur ve bilim veya bilim insan bu olgunun hangi artlar altnda
yeniden ortaya ktn, ksaca nedenini aratrp bulmaya alr. Bilimsel s-
rete biz bu evreye bilimsel aklama yani olgularn nedenini aklama aamas
diyoruz (zlem 2003: 57).

1.3.4. Yasa, Hipotez ve Teori Kurma


Bilimsel aklamann olgularn nedenini aklama abas olduunu artk bili-
yoruz. Bu noktada karmza baka bir sre kmaktadr: Yasalara varma. Zaten
olu evreninde vuku bulan olgularn nedenlerini ortaya koymak demek genelle-
meye gitmek demektir. rnein Atein yanmasn ele alalm. Ate belli ve yeterli
artlar yerine geldiinde hep yanmaktadr. te bu artlar onun nedeni ya da atein
yanma ilkesidir. Sonu olarak bu ilkeleri bilimsel sre bnyesinde ortaya koyan
bilim insan aslnda atele ilgili bir tmel ya da genel nerme ortaya koymu olur.
te bu genelleyici yarg cmlesi bilimsel yasadr.
Bilim Felsefesi 11

rnein, su yz derecede kaynar. Buradaki olgu suyun kaynamasdr. Tabi


ki su ilk defa kaynamyor. nsanlk tarihinden daha nce de su kaynamaktayd.
Fakat buradaki bilimsel zihniyetin ayrt edici zellii, kiinin suyun kaynamasn
grmesi deil (herkes bunu rahatlkla gryor sonuta); bir kiinin bunun nedeni-
ni merak etmesi ve aratrmasdr. Bu aratrma sonucunda yle bir sonuca varl-
dnda, Su deniz seviyesinde, kapal kaplarda, yz derecede kaynar, ite bu yasa
olmutur. Ve bu yasaya bal olarak kimyaclar, fizikiler ve mhendisler gibi teki
bilim insanlar yeni aratrmalar yaparlar.
Mantkta, Kantn ne kard, iki nerme eidi vardr. Bunlardan ilki ana-
litik nerme, ikincisi sentetik nermedir. Analitik nermeler, yeni bir bilgi vermez-
ler. Yaptklar tek ey, nermenin konusunu yklemde tekrarlamaktr. Bir dieri
ise sentetik nermelerdir. Sentetik nermeler, insann mdahil olduu, aratrma
yoluyla elde ettii ve yeni bir bilgi ortaya koyan nermelerdir. Mantklarn di-
liyle, yklemi konusuna yeni bir nitelik kazandran nermelerdir. rnein, Su
100 derecede kaynar byle bir nermedir. te yasa olarak ifade edilen nermeler
mahiyet itibariyle sentetiktirler (zlem 2003: 58).
Ortaya koyulan nermelerin hepsi yasalamak iin ansl deildirler. Gzlem
ve deneyleme srecinde genellemeler, yeterince tatmin edici bir dzeyde dorula-
namayabilirler. Byle bir durumda bilim adamnn ortaya att nerme sadece bir
varsaym olarak kalr ki ite bu nitelikte nermelere hipotez denmektedir (zlem
2003: 61).
Hipotezler ve yasalar arasndaki izgi ok net deildir aslnda. Karl Popperin
de ifade ettii zere eer bilim bir kesin ve doru ifadeler ortaya koyma olma-
yp sadece bunun aray faaliyetiyse aslnda yasalarn da doruluundan emin ol-
mamamz gerekir. Eer yasalar kesin dorular olsalard, Aristo fiziinin ortaya
koyduu yasalarn Newton fiziinin kendini gstermesiyle hepten geerliliini yi-
tirmemesi gerekirdi; ya da Einstein bir igzard. bunun tam tersini gsterdiin-
den Popper bu konuda hakl gibi grnmektedir. Bu adan bakldnda yasalar
da bir varsaymdan te bir deere sahip deildirler. te byle bir resimde yasa ve
hipotezin snr izgisi ok net grlememektedir. Geri yasalar dorulumada daha
ok tutarllk ve geerlilik gsterirken; hipotezler ayn derecede tutarlla sahip
deildirler. Ancak teknoloji ilerledike imknlar artka bir ksm hipotezler yasa
halini alabildii gibi, baz yasalar da zamanla kebilir. Bu durum Kuhnun para-
digma deiiklii veya bilimsel devrim dedii eydir ki, bunun zerinde aada
durulacaktr.
Bilimsel faaliyetin amac olgu ve olaylar hakknda hipotezler gelitirip bu
hipotezleri yine olgulara dnerek dorulama ve bylece olgular aklamaktr
12 Bilimin Doas ve remi

demitik. Ancak ou kez olgular veya olaylar arasndaki nedensel balantlar


bilme arzumuz bir hipotezin bize sunduu snrl aklama gcyle tatmin olmaz.
Evrensel bazda daha kuatc ve esasl bir bilgiye erime ihtiyac doar. te, yasa ve
hipotezleri de iine alan mmkn olan en genel ve kuatc aklama giriimine,
bilimin teori kurma faaliyeti denir (zlem 2003: 63).

1.4. Farkl Bilim Anlaylar


Klasik-bilim anlay dnce tarihinde Aristoteles ve onun takipileri tara-
fndan temsil edilen grtr. Aristoteles ilk bilim felsefecisi olarak da kabul edi-
lebilir. Aristotelesin kinci Analitikleri (Organon), onun bilim felsefesi zerine te-
mel almasdr. Ayrca Fizik ve Metafizik adl eserleri de bilimsel metodun belirli
ynleriyle ilgili almalarn ierir. Aristoteleste bilim gzlemlerden balayarak
indksiyon yoluyla gzlenen olgular aklayc bir takm genel ilkelere ulama,
sonra bu ilkelerden aklama konusu olgular dedktif karmla elde etme sre-
lerini iermektedir.
Yeni-bilim anlay olarak adlandrlan sre ise kimi dnrlere gre Ko-
pernik, kimilerine gre de Galile ile balar. Bu sre genelde bilgiye, zelde bilim-
sel bilgiye ncelik verir.
Bilimi anlama faaliyetinde bulunanlar grupta toplamak mmkndr: Bi-
rinci grup, bilimin tarihi geliimini inceleyerek onu anlamaya alanlar yani bi-
lim tarihileridir. kinci grup bilim faaliyetinde bulunanlarn hem bireysel hem de
grup olarak zellikleri ve iinde bulunduklar sosyal ve kltrel durumlar ince-
leyerek bilimi anlamaya alanlardr. Bunlar daha ok bilim faaliyetine etki eden
psikolojik, sosyolojik unsurlara dikkat ekerler. nc grup ise bilime mantk
veya felsefe asndan yaklaanlardr. Bunlar bilimi sonu ve sre olarak grenler
diye ikiye ayrlrlar. Sonu olarak bilim organize ve dzenli bir bilgi btn ola-
rak kabul edilir (Pozitivistler). Sre olarak bilimi grenler ise onun dnsel ve
eylemsel ilemlerin btn olduunu sylerler (Popper, Kuhn, Lakatos gibi d-
nrler) (Yldrm 2000: 11). Bilimi aklama faaliyetinde bulunan nc tarzn
taraftarlar genelde bilim felsefecileridir.

1.4.1. Dorulamaclk veya Mantk Pozitivistler


Bilginin mahiyeti (neliini), genel geer bir doru nermenin imkn; doru
bir bilgi mmknse bunun kaynann ne olduu bilgi felsefesinin (epistemoloji)
temel sorunlardr. Bilim ve dnce tarihi boyunca bu sorulara verilen cevaplar
iki ana balk altnda toplayabiliriz: Aklclar ve deneyciler.
Bilim Felsefesi 13

Aklclk (rasyonalizm), bilgi edinmede esas rol oynayan enin insan akl ol-
duunu; akln duyu verilerinden bamsz olarak bilgiyi salayabildiini; nk
doutan bizde baz bilgilerin mevcut olduunu savunan felsefi grtr. Rasyo-
nalistlere (aklclar) gre insan akl karmlar yoluyla en salam ve en kesin bilgiyi
elde edebilmektedir. Akl, evrene ilikin d gzlemin veremeyecei dorular bize
verebilir gr rasyonalistlerin temel iddiasdr (Arslan 2007: 41). Bu grn
savunucular olarak Platon, Farabi ve Descartes gibi filozoflar gsterilebilir.
Deneycilik (empirizm) ise bilginin yegne kaynann tecrbe yani deney ve
gzlem olduunu savunur. Onlara gre aklclarn iddia ettikleri gibi a priori ola-
rak (deneyden nce veya doutan) edindiimiz kesin bilgilerimiz yoktur. nk
algsal gzlemler olmadan bilgi edinme srecinin balamas imknszdr. Locke,
Berkeley ve Hume gibi deneyci filozoflarn dncelerine bakarsak, duyumlama-
nn, alglamann ve tecrbenin bilgi iin ne kadar nemli olduunu grebiliriz.
Berkeley, alglanm olmak var olmaktr derken; Hume, tecrbeden gelmeyen
hibir fikrimiz yoktur, en karmak ve hi ilikisi yokmu gibi grnen fikirlerimi-
zin bile (Tanr fikri gibi) temelinde tecrbe vardr derken, Empirist tutumun bilgi
edinmedeki nemini vurgulamak istemektedirler (Arslan 2007: 40).
Dikkatli bakldnda burada birbirinden ayr iki dnce tarznn birletii
ortak bir nokta kendini bize gstermektedir. Her iki grte gvenilir bilginin is-
patnn, ister akln karmlar yoluyla olsun ister insann tecrbe etmesiyle olsun
fark etmez, bir tr dorulama ilkesiyle mmkn olacan dnmektedirler.
Dorulama ilkesi, bir nermenin anlaml olabilmesi iin ya analitik ya da
deneyimsel olarak dorulanabilir olmasn gerektiini ifade eden bir ilkedir. Bir
nermenin doru olup olmadn belirleme imkan yoksa, bu nermenin anlam
yoktur. Eer nerme gereklikle uyuuyor ise dorudur, bilimseldir ve bu yzden
de anlamldr. Dorulama ilkesini savunan ve bu dnceyi temellendiren man-
tk pozitivistlerdir. Mantk pozitivizm deyimi, Viyana evresi adyla alnan bir
grup dnrn grlerini ifade etmek zere kullanlr. Fiziki Mortiz Schlick,
felsefeci R. Carnap, hukuku F. Kaufmann, fiziki V. Kraft, matematiki K. Gdel,
nemli bir dnr K. Popper (daha sonra Mantk Pozitivistleri eletirecek) ve
yine byk bir dnr olan Wittgenstein bu evreyle ilikili saylabilir (Demir
2000: 39; Bal 2004: 11).
Mantk pozitivistlere gre iki tr bilgi vardr: Bilimsel olan ve bilimsel olma-
yan. Yukarda ifade ettiimiz gibi eer bir nerme anlamlysa bilimseldir ve eer
dorulanabiliyorsa anlamldr. Ve yine eer bir nerme fizik evrenle uyuuyorsa
dorulanabilirdir. Anlaml olmayan, dorulanamayan veya fizik evrenle uyuma-
yan nemeler metafizikseldirler yani bilimsel deildirler. Mantk pozitivistlere
14 Bilimin Doas ve remi

gre felsefe metafizik problemlere uraacak bir saha olmadan karlmal ve onun
tek ve yegne grevi bilimsel kavramlarn aklanmas ve mantksal karmla-
rn analizi olmaldr. Aristo iin bilimlerin bilimi olan felsefe artk bilimin bir
hizmetkr olmutur. Sonuta mantk pozitivistler gerek bilimi gerek felsefeyi
dar kalplar ierisine sokmular yani ksrlatrmlardr.

1.4.2. Yanllamaclk ve K. Popper


Balangta mantk pozitivistler arasnda yer alan Karl Popper, zamanla
onlarn en etkili muhaliflerinden biri olmutur. Hatta bu zelliinden tr ona
resmi muhalif sfat taklmtr (Demir 2000: 47).
Bilim ile bilim olmayann ayrmnn ortaya koyulabilmesine izin verecek
bir ltn aranmasna ve bunun da dorulama ile ifade edilmesine Popperin
eletirel olarak yaklam onu bilim felsefesi evresinde nemli bir dnr haline
getirmitir. Eletirel aklclk olarak da adlandrlan bu anlaya gre, bir kuramn
bilimsellii onun dorulanabilme zelliinde deil, geersiz klnabilme imka-
nnda ve rtlebilme niteliinde (yanllanabilme) aranmaldr ( Bal 2004: 21;
Baudouin 1993: 38).
Popper dncesinde yanllamann uygulanabilmesi iin mantk poziti-
vistlerin savunduu iki hususun reddedilmesi gerekmektedir. Bunlardan ilki dog-
macln reddi; ikincisi ise tmevarmcln reddidir. lkinde Popper, deimez
olarak kabul edilen kuramlarn da eletirilebilmesi gerektiine vurgu yaparken;
ikincisinde sonlu sayda tecrbeden hareketle oluturulan tmel nermelerin ge-
ersiz klnabileceine dikkat ekmek istemektedir (Popper 2003: 107). Buna gre,
bir kuram snamaya uygun deil veya kar duruyorsa bilimsel deildir.
Yanllanabilir ifadesi ile Popperin demek istedii, yanllanan nermelerin
bilimsel olduu deildir; yanl olan nermelerin bulunup ayklanmas srecidir.
Bu sre ierisinde nermenin yanllnn ortaya koyulabilmesi demek o ner-
menin snanabilmesini zorunlu klar. Snama kavram Popperde ikinci nemli
kavramdr. nk snanamayan bir nermenin bize yeni bir bilgi vermesi mm-
kn deildir. rnein, yarn hava ya scak ya da souk olacaktr gibi bir ner-
me her ekilde doru kacaktr. nk yarn geldiine hava scaktr ve nerme
dorudur; ya da yarn geldiinde hava souktur ve yine nerme dorudur. Bu
eit nermeler Popper dncesinde mantksal kurgu iinde birden fazla olasl
tadndan snamaya imkn vermezler bu yzden yanllanabilir deildirler ve
bilimsellikle ilikileri yoktur (merustaolu 2004: 36).
Popper altn izerek tmevarmn eksik bir yapda olduunu gstermeye a-
lr. rnein, btn kuular beyazdr nermesini ele alalm. Bu tmel nermeye
Bilim Felsefesi 15

nasl ulatk. nce bir kuuya sonra bir kuuya daha ve sonrasnda rnein 1000
kuuya bakm olalm. Bakm olduumuz ilk bin kuunun beyaz olmas 1001nci
kuunun beyaz olacan mantksal olarak garanti edemez. Bir baka ifadeyle, bu
durum tecrbelerimizin dnda kalan sahalarda siyah bir kuunun bulunmad-
n garantilemez. Ancak tek bir siyah kuu bulunursa bu genelleme yanllan-
m olur. A. J. Ayer, pratik olarak dorulanabilirlik ile ilke olarak dorulanabilirlik
arasnda ayrm yaparak sorunu amaya alr. Buna gre bir varsaym kesinlikle
dorulanmad lde kesinlikle yanllanamaz da (Demir 2000: 33).
Ksaca, bir kurama dogmatik bir ekilde balanmak ve tmevarmla elde edi-
len nermeleri genellemek dorulamaclarn temel hatalardr. Gerek izafiyet ku-
ramnda gerekse Adlerci psikolojide olsun bir kuramn doruluunu ortaya koyan
nermeler bulmak kolaydr. Oysa esas zor ve nemli olan bir kuramn iddialarn
yanllayabilecek nermeler bulmaktr.

1.4.3. Bilimsel Devrim veya Kuhncu Paradigma


Aslnda bir bilim tarihisi ve fiziki olan Kuhn, alternatif bak as arama
uranda phesiz yalnz deildi. Onun yannda ok rahat bir ekilde, Quineyi,
Lakatosu, Toulmini de sayabiliriz. Fakat Wittgensteinn dil oyunlar kuramndan
da etkilenen Kuhn, bilimsel bak as zerinde devrim niteliinde bir etki brakr.
Thomas S. Kuhn, Popperin yanllamaya ve rtmeye ilikin grlerini ye-
tersiz bulur. nk bilimsel kuramlar yanllamaya kar olduka dayankldrlar,
bu yzden belki aykrlklar ve kart rneklerden sz etmek daha doru olur. Belli
bir yaklam tarz veya yntemi ancak baka bir yntem ortadan kaldrabilir. Bu
yeni bilimsel anlaya paradigma diyor Kuhn. Bilimsel baar, mit, felsefe, gele-
nek, ilke, bak as, v.b. manalara gelen paradigmay Kuhn yerleik anlamyla
kabul grm olan model ya da rnek (Kuhn 1995: 63) diye tanmlyor. Bilimin
gelimesinin ne pozitivist ne de Popperci bilim felsefesiyle badamadn syle-
yen Kuhn paradigmalar, bir bilim evresinde belli bir sre iin bir model sa-
layan, yani rnek sorular ve zmler temin eden, evrensel olarak kabul edilmi
bilimsel baarlar (Kuhn 1995: 42) olarak gryor.
Kuhnun amac klasik bilim anlayndan kmak ve ortaya yeni biri bi-
lim anlay koymaya almaktr. Ona gre bilim iki ekilde yaplr. lki
normal (olaan) bilim tarznda; ikincisi olaan-d (devrimci) bilim
tarzndadr.
Olaan-bilim deyimini Kuhn, gemite kazanlm bir ya da daha fazla bilim-
sel baar zerine salam olarak oturtulmu aratrma (Kuhn 1995: 53) anlamn-
da kullanyor. Bu baarlar belli bir bilim evresinin, uygulamann srekliliini
16 Bilimin Doas ve remi

salamak amacyla bir sreliine temele koyduu bilimsel ilerlemelerdir. Kuhna


gre paradigma kavram olaan bilim deyimiyle yakndan ilgilidir. Bu dnemde
aratrmalar ve buna bal olan baarlar, bilim adamlar tarafndan temel kabul
edilir. Ayn zamanda aratrmann odanda, mevcut bir problem veya paradig-
mann kullanm dhilinde birlikte etkin olan bilim insanlar grubu yer alr (Bar-
nes 1995: 127). Dnce birliinin veya bak asnn ortaklaa olmasnn bu zel
tr olaan bilimin temeli, bilimsel topluluun tipik alma modelidir.
Bu dnemde olaya ve olgulara ynelik farkl bak alar sz konusu olabilir
fakat sadece bir tanesi paradigma halini alr. Olaan bilim dneminde btn bi-
limsel tavrlar o kontrol eder duruma gelir. almalarn yeni paradigmaya gre
yrtemeyen ya da yrtmek istemeyenler ya tek balarna devam ederler ya da
yeni bir bilimsel evreye balanrlar (Kuhn 1995: 60). Baar bir paradigmann
gvenirliliini artrrken, baarszlk pek nemsenmez. Kuhn, olaan bilim dne-
mini daha ok bir bulmaca zm olarak deerlendirir (Kuhn 1995: 72).
Paradigma deiiklii, yeni bir olaan bilim dnemine geii ifade eder. Bu
adan da yeni paradigma Kuhn terminolojisiyle bilimsel devrimi ifa etmektedir.
Artk eski paradigma terk edilmi, yerini yeni paradigma almtr. Bu adan Kuhn
dncesinde bu devrimsel gei eski paradigmann gelitirilmesiyle olmadn-
dan bilimsel sre birikimli bir ekilde gereklememektedir (Kabaday 2009:
141).
Her zaman bir paradigmann kendisiyle badamayan verileri (anomalile-
ri) mevcuttur. Ancak tek bana bir anomalinin varl paradigmay terk etmek
iin yeterli deildir. Ne zaman bir paradigmann zmede baarszla urad
problemlerin says zdklerinden daha fazla olursa, o zaman bu paradigma terk
edilir. ayet birden fazla paradigma gndemdeyse hangisinin zleceine felsefi
tartmalar yol gsterir. Her yeni paradigmann ncekine gre daha rasyonel, daha
ok sorun (bulmaca) zc olduuna inanlr.

1.4.4. Ana Hatlaryla Bilimsellik veya Snr izme Sorunu


Klasik pozitivizmin kurucusu Comtea gre gerek bilim, insanlar nesnele-
rin yaplaryla ilgili tm metafizik speklasyonlardan syrldnda ortaya kar.
Comte, pozitivizmden gerek nesnelerle ilgilenmeyi anlar. Teolojik ve metafiziksel
kuruntulardan syrlan insan zihni olgulara tmevarmsal bir yntem dhilinde
yaklar. 19. yzyln sonlarnda Mantksal Pozitivistler (Viyana evresi) diye an-
lan bilim insanlar nce btn bilimler iin salam bir temel oluturmaya, sonra
da metafiziin anlamsz olduunu gstermeye altlar. Bu amala kullandklar
yntem, tm kavramlarn ve nermelerin mantksal zmlemesidir. Mantksal
Bilim Felsefesi 17

zmleme bir bakma bilgiyi dorulama yntemidir. Burada kastedilen ilkece


dorulamadr, yoksa sahici bir dorulama deil (Kabaday 2009: 14). Bilim ile
metafizik arasna bir snr izme kaygsyla hareket eden Rudolf Carnap doru-
lanabilirlik ilkesini keskin bir ekilde savunur. Ona gre bir nerme anlaml ise
dorulanabilmelidir, dorulanamyorsa szde ya da anlamsz bir nermedir. De-
ney, tmevarm, anlamllk ve dorulanabilirlik, onlar iin bilimselliin ltleri
olmutur.
Oysa Karl R. Poppera gre bilim ile szde bilim arasndaki ayrm dorula-
yc tmevarm ilemleriyle gsterilemez. nk bilimin kulland ilke ve yn-
temleri szde bilim, rnein astroloji de kullanabilir. Astroloji de tmevarm kul-
lanr ama o deneysel bir bilim deildir. Dorulanabilirlik ltne gre Freudun
psikanaliz kuram veya Marksn tarih kuram, Einsteinn izafiyet kuramyla ayn
bilimsel deere sahiptir. Oysa gerek bir lt ile ilk ikisinin bir bilim olan astro-
nomiden ok astrolojiye daha yakn olduklar tespit edilebilir. Hakikaten Poppera
gre deneysel bilim tekilerden farkldr. Gerek bilim ile szde bilim arasndaki
ayrm ortaya koyacak olan da bilimsel kuramlarn yanllanabilir olma zellik-
leridir. teki kuram sahiplerin hangi artlarda kuramlarndan vazgeeceklerini
belirtmemeleri en byk eksiklikleridir. Bilimsellik, empirik destek salamada de-
il, kuramn hangi koullar altnda yanl olduunu belirtmede aranmaldr (Bal
2004: 22). Popper, tmevarma dayal dorulamay bilimsel adan yetersiz grr.
O, tmevarma ncelikle u iki nedenden tr itiraz eder: lkin tmevarm yine-
leme yoluyla, gelecein byk lde gemie benzeyecei inancn var eder. Oysa
bilimsel kuram byle bir inanca dayandrlamaz (merustaolu 2004: 66). kinci-
si, bir kuramn doru olduu pek ok gzlem vastasyla kantlanamaz. Biz buna
sadece inanabiliriz. nan vastasyla da bilimle szde bilim arasnda ayrm yapa-
mayz. Deneysel bir kantla bir kuram dorulayamayz ama onu yanllayabiliriz.
kinci Dorulamaclar diyebileceimiz bir grup bilim insan, Viyana evresi-
nin dorulama anlayndan nicelike farkl bir dorulama anlayna geri dnerek
Popper eletirirler (Kabaday 2009: 19). Kuramsal oulculuu savunan Paul K.
Feyerabenda gre bilim iki temel ilkeye sadk kalmaldr. Bunlardan ilki, genel
kabul gren bak as iyi kantlanm veya ok yaygn olsa dahi, bunlarla rt-
meyen kuramlar bulmak ve gelitirmek zorunluluu vardr (Bal 2004: 48). kinci
ilkeye gre ise bir kuram, eskimi yardmc kuramlarca kuatlm olduundan
ilevsiz kalabilir. Bu durumda yaplacak en doru i, daha gelikin yardmc-ku-
ramlarla desteklenen yeni bir kuram oluturmaktr. zetle Feyerabend, ok sayda
paradigmann varl ile yardmc kuramlarn nemini vurgular.
Bu dnrlerden bir dieri olan Imre Lakatos, yanllanabilirliin biricik l-
t olarak alnd yerde ortada hibir bilimsel kuramn kalmayacan savunur.
18 Bilimin Doas ve remi

Ama yine de kendi bilimsel hedefini, Popperci yanllamacl dzeltme ve ya-


plan itirazlara cevap verme giriimi olarak belirler (Bal 2004: 62). nk bir ku-
ramdan, gzlenebilir baz sonular kartmak iin sz konusu kuramda ierilen-
lere baz yardmc kabullerin eklenmesi lazmdr. Yardmc varsaymlar olmadan
bir kuram snayamayz. Olumsuz bir sonu bir yanllama deildir, tam tersine
aykrl gidermek ve kuram dzeltmek iin bir frsattr. Bu nedenle yanlland
sylenen bir kuram uygun deiiklerle kurtarlabilir (Lakatos 1982: 111 vd.).
Pierre Duhem, bir ndeyiyi snamak istediimizde tek bana yaltk bir ku-
ram deil de btn bir dizgeyi snadmz syler. Bu durumda snanan tahmin
yanl olduunda tek bir kuramn yanl olduu sonucuna varmayz. Yanllayc
bir sonu sistemde bir eyin yanl olduunu syler ama hangi kuramn yanl ol-
duunu sylemez (Kabaday 2009: 21). Quina gre ise tm inanlarmz btncl
bir a oluturur. Bu yzden her bir nerme, bu btncl aa gndermede bulun-
makszn, tek bana yanllanamaz. Ona gre en baarl inanlar dizgesi bilime
aittir, nk bilim bizim doru tahminlerde bulunmamz salar.
Thomas Kuhn, Poperi olaan bilim ile olaand bilim arasndaki ayrm
gzden kararak, yalnzca olaand bilimi dikkate almakla eletirir. Oysa bi-
limsel kuramlarn seiminde Poppern mantksal lt etkili deildir. nk
bilimsel topluluun tercihi, deneyin kuram yanllayp yanllamadna gre de-
il, kendi kararlarna baldr. Yani psikolojik ve sosyal etkiler nemli rol oynarlar
(merustaolu 2004: 25). Bylece gerek bilimle szde bilimi birbirinden ayrma
abas diye ifade edebileceimiz snr izme sorunu, bilimsel yntem, bilimsel iler-
leme ve bilimsel bilginin doasyla dorudan ilgilidir.

1.5. Bilimin Deeri


Bilim felsefesinin amac bilim ve bilimsel bilginin sunduklaryla bir dnya
gr oluturmak veya bilime bal bir yaam tarz ortaya koymak deildir. Yine
bilim felsefesi bilim insanlarnn dnya grleri veya deer yarglarn serimle-
me sahas deildir. Bilim felsefesinin biricik amac bilimi anlamaktr. Ne var ki bu
amaca ynelik fakl yaklamlar mevcuttur. Ancak nemli olan, bilimsel dn-
ce veya zihniyete sahip olabilmektir. Bilimsel zihniyete sahip olan insan hakikate
ak, yzn olgu ve olaylara dnk, yarglarnda nesnel ve tutarl olan kiidir.
Bilim felsefecisi, bilimi anlamak veya anlamlandrmak iin bilim vey aiblim-
sel bilgi zerinde refleksiyonda bulunur. Bilimi anlama, onun ileyiini ve yapsn
ortaya koymakla mmkndr. Bilim felsefecisinin nemli grevlerinden biri de
bilimsel sahada kullanlan yntemlere eletirel bakabilmektir. Tmevarm, tm-
dengelim, anoloji (benzetme), snflama gibi dnsel sreler ile deney, gzlem,
Bilim Felsefesi 19

lme gibi eylemsel sreleri anlamaya almaldr o. Bunlara dayal bir faaliyet
olarak olgularn ve olaylarn aklamas ile bulu ve dorulama balamn aratr-
maldr. Ayrca bilimsel yapnn temel kavramlar olan teori (kuram), teori seimi,
olgu-teori ilikisi, bilimsel yasa, hipotez, aksiyom ve postula ile bilimin rasyonel
ve deneysel temelleri zerinde durmaldr. Bundan baka bilimin dier bilgi trleri
veya insan eylemleri ierisindeki yeri, kltr-bilim ve bilim-toplum ilikisi zerine
kafa yormaldr. Keza medeniyet tarihi ierisinde bilimin yeri ve ilevini deerlen-
dirmek zorundadr.
Klasik Antikan yaygn olan bilim anlaynda teki bilgi ubeleri gibi bi-
lim de bilginin oluturulmasn salayan bir ara konumundadr. Buna gre bili-
min deeri bilgiye hizmet etmesinden kaynaklanr. Bilgi ise kendi deerini kendi
iinde tar (Strker 1990: 141). Yeniada bilim teknikle i iedir yahut tekniin
temelini oluturur ayn zamanda. Yani teknik bilimin uygulama alandr. Bu ise
lkan bilgi veya bilim idealiyle elimiyordu. nk Yeniada teknik, bilimin
doay insann kendi karlar iin kullanma yolundaki pratik bir hedefi olarak
grlmtr. Galile ve Newtondan bu yana bilimin parolas olarak kullanlan
doaya hkim olma dncesinde de bilimin hem kuramsal bilgi boyutu (insani
aydnlanma ve bilinlenme balamnda) hem de pratik hedefi (bilgini teknik kul-
lanm) ierilmektedir.
lkadan beri bir yandan bilimi, bilimsel bilgiyi tek hakiki bilgi kayna g-
renler olduu gibi te yandan bilimden kukulanma, onu zellikle yaam pratii
asndan deersiz hatta zararl sayma eilimi olagelmitir. Bilime kar taknlan
bu olumsuz tavrn arkasnda toplum ve artlara gre farkl nedenler bulunmak-
tadr. Yakn zamanlar gz nnde bulundurulduunda bu olumsuz yaklamn
genelde, a) modern bilim ve teknolojinin varettii korku ve honutsuzluklardan;
Dou kltr ve uygarlnn alternatif dnya grnden ve nihayet Neo-Mark-
sist anlayn besledii eletirel teoriden kaynakland sylenebilir (Demir 2000:
96). Bilim kart bu tavrn ana iddialarn u ekilde dile getirebiliriz:
Bilimin teknolojideki uygulamalarnn yol at sanayileme neticesin-
de evre kirlilii had safhaya varmtr. nsanlar temiz doay, doall
ve sade bir yaam zler olmulardr.
nsanln en byk felaketi olan atom bombas, nkleer silahlar, kta-
lar aras fzeler bilim ve teknolojinin sorumlu olduu bir felakettir. Bu
durum yalnzca insanlarn felaketine sebep olmamakta ayn zamanda
otoriter sistem ve devletlerin glenmesine yol amakta, imkn ve gc
snrl olan toplumlarn maduriyetini perinlemektedir.
20 Bilimin Doas ve remi

Bilim ve teknolojinin ynlendirmesindeki ada medeniyet, insanln


birikimi olan entelektel, ahlaki ve estetik deerleri zaafa uratm, ye-
rine yenilerini de ikame edememitir. Hatta bilim, ar kat ve totaliter
sistem ve iddialaryla bir din biimine brnmtr. ada filozoflarn
da vurgulad gibi, teknik ve bilim oktan bir ideoloji olmutur.
Bilim maddeyi, olguyu ncelemekle materyalist bir dnya grne ze-
min hazrlamakta, manevi ve kltrel deerleri zayflatmaktadr.
Bilim her zaman insani yaantnn somut, olgusal ynn inceleme ko-
nusu yaptndan, yaantmzn asl canl, scak, duygusal yan dta kal-
makta, dolaysyla insan kendi varolusal btnl iinde kendini tan-
ma imknndan mahrum kalmaktadr (ilingir 2007: 30; Demir 2000:
95; Yldrm 2000: 147).
Sonu olarak en kesin ve gvenilir bilginin oluumunu salayan bilim; her
zaman mcadele ettii nyarglara ve dogmatik yaklamlara bizzat kendisi d-
meden, insani btnl gz art etmeden, evreye ve tarihe saygszlk yapmadan
geliimini srdrmek zorundadr. Bu noktada asl sorumluluk bilim insanlarna
dmektedir. Onlar bilime kar sulamalar olduunda veya bilimin olumsuz so-
nular grldnde kaytsz kalmak yerine gerekli sorumluluu stlenecek ce-
sareti gstermelidirler. Mutluluun zor ama emin vadisinde yol almak bata bilim
olmak zere btn bilgi trlerini insanln yararna kullanmakla mmkndr.
Asl hedef her zaman insan olgunlatrmak veya zgrletirmek olmaldr. Bu
ama da bilgi ya da bilimi bilgelie vardrmay art koar.
Bilim Felsefesi 21

Kaynaka
Arslan, Ahmet (2007), Felsefeye Giri, Adres Yaynlar, Ankara.
Bal, Hseyin (2004), Bilginin Felsefesi ve Sosyolojik Boyutlar, Faklte Kitabevi, sparta.
Baudouin, Jean (1993), Karl Popper, B. Gzkan (ev.), letiim Yaynlar, stanbul.
Barnes, Barry (1995), Bilimsel Bilginin Sosyolojisi, H. Arslan (ev.), Vadi Yaynlar, Ankara.
Cevizci, Ahmet (2010), Felsefeye Giri, Nobel Yaynlar, stanbul.
ilingir, Lokman (2007), Niin Felsefe?, Elis Yaynlar, Ankara.
en, A.Kadir (1999), Mantk, Asa Yaynlar, Bursa.
en, A. Kadir (2001), Bilgi Felsefesi, Asa Yaynlar Bursa.
Demir, mer (2000), Bilim Felsefesi, Vadi Yaynlar, Ankara.
Hzr, Nusret (1976), Felsefe Yazlar, ada Yaynlar, stanbul.
Kabaday, Talip (2009), Bilim Felsefesine Giri, Adnan Menderes n. Yaynlar, Aydn.
Kuhn, Thomas S. (1995), Bilimsel Devrimlerin Yaps, N. Ula (ev.), Alan Yaynclk, stanbul.
Lakatos, Imre (1982): Yanllama ve Bilimsel Aratrma Programlarnn Metodolojisi, I.
Lakatos ve A. Musgrave (ed.), Bilginin Geliimi ve Bilginin Geliimiyle lgili Teorilerin Ele-
tirisi, Paradigma Yaynlar, stanbul, ss. 111-242.
Mengolu, Takiyettin (31983), Felsefeye Giri, Remzi Kitabevi, stanbul.
merustaolu, Adnan (2004), Bilgi Kuram. Karl Popperin Eletirel Aklcl zerine, Aratr-
ma Yaynlar, Ankara
zlem, Doan (1991), Mantk, Ara Yaynclk, stanbul.
zlem, Doan (2003), Bilim Felsefesi Ders Notlar, nklap Yaynevi, stanbul.
Platon (1997), Theaitetos, M.E.B. Yaynlar, stanbul.
Popper, Karl (2003), Bilimsel Aratrmann Mant, Y.K.Y. Yaynlar, stanbul.
Reichenbach, Hans (1993), Bilimsel Felsefenin Douu, C. Yldrm (ev.), Bilgi Yaynlar,
stanbul.
Strker, Elisabeth (1990), Bilim Kuramna Giri, Ara Yaynlar, stanbul.
Yldrm, Cemal (2000), Bilim Felsefesi, Remzi Kitabevi, stanbul.

You might also like