You are on page 1of 43

METAFZK ZERNE KONUMA

LEIBNIZ

Franszcadan eviren:
Afar Timuin

GOTTFRIED WILHELM LEIBNIZ

O zamanlar Almanya

Leibniz dnyaya geldiinde Otuz Yl Savalar (1618-1648) henz sona ermi deildi. spanya
upa lkeleri zerindeki baskc gcn artk koruyamaz olmutu, Felipe IV'n (1621-1655) ve
la bala destek olan kont-dk Olivares'in abalarna karn eski gcn yitirmeye doru gidi
1640'da Portekizliler ayaklandlar. Avrupa iyiden iyiye karkt. Fransa'da da g zamanlar
aanmaktayd, iki Fronde olay dnyann merkezi grnmndeki Fransa'y temelden sarsmt (1
0-1653). Yenia'n balarnda spanyollar ve talyanlar yeni dnya dzenini oluturmakta
mler durur gibi olmu, arlk Fransa'ya ve ngiltere'ye kaymt. Kltr dzeyinde ok byk
ktayd. Bu geliimlerin temelinde elbette toplumsal, siyasal ve iktisadi etkenleri a
ramak doru olur. Avrupa ortak bir sknty yayor da olsa koullar lkeler asndan olduk
Genel grnm XVI. yzylda Almanlar asndan zellikle skntldr. Bu yzylda feodal ya
ermayeci ilikiler iine giren Fransa ve ngiltere'ye kar Almanya henz feodal yaam koull
doruundadr ya da feodallik orada yeni yeni zlmeye balamtr. Almanya'da olduka ge za
kar XIII. yzylda kurulan feodal dzen lkenin siyasal parall yznden baka lkelere
likler gsteriyordu. Genel ller iinde Almanya'da iktisadi yaam Avrupa'nn br lkelerin
ndan ok daha geriydi. Almanya btnlkl bir lke deildi, btnlkl duruma gelmeye yatkn
orada bir blgenin yaps bir baka blgenin yapsna hi mi hi benzemiyordu. O zamann Alma
larnda byk uzaklklar olan iftliklerden olumutu. Ad byk kendi gsz Kutsal Roma Ge
uu lkenin stnde ince bir zar, rk bir rt, atlamaya hazr bir kabuk gibiydi. Kutsall
omal olula eski Roma'nn grkemini, Germen olula ulusal btnl dndren bu ad var ke
luk snrlar ok belirgin bir btnl belirlemekten uzakt. Ayrca bu imparatorluktan herk
eiik bir btnl anlayabilirdi. rnein Yvon Belaval'e gre Almanya "Leibniz'in dncele
an Alsace', Lorraine'i, spanyol Hollandas'n, hatta Besanon'u, Dauphine'yi ve Arles Kr
all'n ierecekti".
Bugnk Almanya'nn temelini ya da ilk biimini oluturan o gnk topraklarda Viyana'daki Hab
burglarn ynettii yz altm devlet vard. mparatoru yedi seici prens seiyordu, bunla
Kln, Trier) dinsel nitelikliydi. Otuz Yl Savalar'n sona erdiren Westfalen antlamalar (
648) sonrasnda Alman prensliklerinin durumu hi de i ac deildi. Almanya'nn siyasal kon
bu antlamalarla byk bir deiiklie urad. Seicilerin says yediden sekize karld,
tine egemenlik tannd. yiden iyiye klen Kutsal mparatorluk hemen tm gcn yitirmi gi
u? Alman nfusu on alt milyondan alt milyona dt. Baz kentler insanlarnn drtte n
en); Kln'de bin iki yz ev kald; Berlin'de artk alt bin insan vard; Mnchen'de dokuz bi
, Augsburg'da on sekiz bin insan vard; yalnzca Frankfurt, Leipzig, Hamburg arlklarn az
k korudular" (Yvon Belaval). Leibniz yle yazar: "lke hemen hemen yar yarya ocuklardan
oluuyordu. Sava yeniden balasayd doacak kuaklarn tohumu yok edilmi olacandan zavall
'nn byk bir paras le dnecekti diye korkuya kaplmak hi de yanl olmazd." Toprakla
kilip biilmiyordu. Thringen'de kk ve byk ba hayvanlarn altda bei yok oldu. Kylle
e durumuna dtler. Almanya savan yaralarn ancak bir yzyl iinde sarabilecektir.

Dalm lkenin skntl filozofu

Almanya yakn zamanlara kadar btnleememi bir lke olmann, ulusal birimlerin olutuu bir
e ulusal bir birlik oluturamamann skntsn ekecektir. Luther'in nclnde gelien Ref
lesi bir btnln kurulabilmesi yolunda bir adm deil miydi? Leibniz bu konuda yle dn
Bat'da ok eyin durumunu byk lde deitirdi ve bir blnme getirdi; bu blnmeyle kk
i konuan halklarn byk bir blm, dilinin kkeni Latince olan halklardan koptu." nant
enin gcn krmaya, ykselen kentsoylu snfn gcn din adamlar snfna benimsetmeye yn
i Avrupa'da dinsel btnl paralayp kmt. Gerekte Reform bir btnleme abas olmak
denemesiydi, bu yzden Alman kentsoylularnn giritii bu devinime kentsoyluluun glenmes
e gelen yeni yaam koullarnn tketmekte olduu soylu snf da katlmt: Alman topraklar
de tutan kilise bu saltanatn byk lde soylularn topraklarna el koyarak kazanmt, i
ar kentsoylularn peine taklarak topraklarn geri alma giriiminde bulunuyorlard. Soylula
kentsoylularla ibirlii yapmas ya da onlarn arkasna taklmas biraz garip bir tablo orta
a koyuyordu. Elbet koca bir Reform'u bir iki nedene balayp kamayz, onun geliiminde kil
isenin ilevleri dna km olmasyla gelen bir dzenleme ngrs ve yeni yaam koullar
istemi de belirleyiciydi.
Luther'le Calvin'in tam bir yara dnen ekimeleri tarikat saysn artrnca dinsel btnl
recei dncesi ortadan silindi. Oysa o dnem tam anlamnda ulusal btnlklerin kurulma ve
si dnemiydi. Kuzey'de Luther'in at yolda protestanlk geliirken katoliklik de zellikle
y'de varln korudu, ayrca glendi. Ksacas XV. ve XVI. yzyllarda Rnesans'n getirdi
karsnda ok byk bir sarsnt geiren din kurumlar XVII. yzylda toparlandlar, eskisin
ok daha bilinli bir biimde yaama arlklarn koymaya yneldiler ve zellikle "misyoner
yla dnyaya almaya baladlar. Pek ok aydnn bu zamanlarda tanrtanmaz diye izlenmesi ve
anmas bu glenmenin bir gstergesi olduu kadar krallarn snflararas dengeyi bozmama ze
lgilidir. Rnesans insanclyla gelen zgr dnce ve zgr dnceyle gelen "bu dnya" tu
atini dinden daha deiik alanlara evirmiti. Yeni dnce dinsel dogmalar zerine deil, St
luu zerine, Epikuros hazcl zerine ve Pyrrhon'dan kalma gibi grnen ama onu ok aan b
uk dncesi zerine temelleniyordu. Kilise bu pagan anlaylarna kar kendi gcn ortaya
Bu arada Almanya iyilemez paralanml iinde almaz gibi duran binbir sorunla eski yap
en hemen olduu gibi kald. Btnlemenin iki yz vard, ulusal yz ve dinsel yz. mparat
e kalan kiliseleri birletirme abas Leibniz'in btn bir mrn kapsayacaktr. Bu dalml
'da felsefenin, sanatn ve bilimlerin durumu da pek i ac deildi. Almanya Fransa'daki ve
ngiltere'deki kltr geliimlerine ayak uydurabilecek gibi grnmyordu. Leibniz sorumlu bi
aydn olarak bu durumdan u szlerle yaknr: "Genellikle Almanya'da byk bir yanl yaan
anl soylu snfmzn, sekin insanlarmzn, hatta akarclarmzn (1) ngilizlerde oldu
ranszlarda olduu gibi manevi tartmalara ya da dnce yaptlarna ynelmiyor oluudur, ya
ve kumara yneliyor oluudur." Leibniz'e gre Almanya'da insanlar kadna ve paraya tut
kundurlar. Genlerin eitimi tam anlamyla ktdr, genler sefahata ynelme eilimindedirler
t sevgisi diye bir ey bilmezler. lgisizlik veba gibi her yan kasp kavurmaktadr. Gerekt
e yakndan bakldnda bu yaknmalarn yzde yz karl olmad grlecektir. Ancak Leib
anmlk iinde bulunan Almanya'nn gerek anlamda skntda hatta bir amazda olduunu dn
balca sorunu budur.

Dnceye adanm bir yaam

XVII. yzyl felsefe asndan epeyce zengin bir dnem oldu. M.. IV. yzyldan sonra kendini
k sorunlarnda snrlayan ve bylece bak asn son derece daraltan, eitli anlaylarda
bir kar-felsefe zellii gsteren felsefe yirmi bir yzyl sonra yeniden eski derinliine
tliliine kavumu oldu, ayrca eski zamanlarda benzeri grlmemi olan bir dizgecilie ve y
ilie ulat. Felsefenin ilk byk adlar olan Sokrates'de, Platon'da ve Aristoteles'de her
hangi bir dzen kaygs dzeyini amayan yntemlilik kavray bu yeni dnemde gerek bir yn
dizgesellik genel bir toparlayclk olmaktan ok tede felsefenin zorunlu bir esi durumun
geldi. XVII. yzyl denilince byk filozofu, Descartes', Spinoza'y ve Leibniz'i dn
Spinoza ve Leibniz yzde yz Descartes bir tutum almakszn Descartes'n yolunu izlemiler,
un at yoldan biri daha maddeci, br daha ruhu bir dzlemde yeni felsefeler gelitirmi
laton'un ve Aristoteles'in, zellikle Aristoteles'in felsefede uzun yzyllar boyu srm ol
an dorudan doruya etkinlii artk doal ya da dolayl bir etkinlie dnmtr.
Her filozof da rnesans aydnlarndan kalma bir alkanlkla felsefeye ynelip bir dnemi
dular. Cizvitlerin La Flche okulunda eksiksiz bir skolastik renimi gren, daha sonra
youn bir felsefe abasna giren Descartes; branice, Latince ve Franszcay ok iyi renmi
e gndelik yaamn gelgitleri dnda tm yaamn felsefeye adayan Spinoza yeni felsefenin
rken ardllar Leibniz (Descartes'tan elli yl, Spinoza' dan on drt yl sonra dnyaya gelmi
ir) ok erken gelimi bir dahi rnei izerek yeni bilimsel ve felsefi kavrayn ncleri a
emli yerlerden birini almtr. Leibniz'in belirttii gibi Descartes'tan gemeden Yenia' k
amak nasl zorsa bizim gibi dnen pek ok kiinin de benimseyecei gibi Leibniz'den gemede
eliim fikrini kavramak olas deildir. Yeni felsefeyi doru olarak kavrayabilmek iin bu
ilozofun bilgi dnyasna ayrntlaryla girmekte yarar vardr.
Alman filozofu Leibniz Slav kkenli bir ailenin ocuudur. Onun adn tam olarak syleyebilm
ek bizim iin gtr. Bu konuda Almanlar bile glk eker. Filozofun adn baz kaynaklarda
baz kaynaklarda Leibnitz diye yazarlar. Gerekte onun adn Alman dilinin koullar iinde
Lubenicz diye yazmak ve Leubntz gibi okumak gerekiyordu belki de. (Yvon Belava
l'e gre filozofun ad pek ok biimde yazlabilir ve okunabilirdi: Leibniz, Leibnitz, Lei
bnzius, Leibntz, Leubnutz, Lubeniecz vb). Ancak bu yaz ve bu okuyularn da Almancaya u
yarl olduu kesin deildir. Slavcadaki "nicz"in Almancada "nitch" olmas gerekiyordu. B
az yazarlar onun adn Leibnitz diye yazmay yelerler. Kendisi Leibniz' i daha uygun grm
adn hep yle yazmtr. Biz de filozofun adn Leibniz diye yazyor ancak bu ad doru nl
zi hibir zaman dnmyoruz, herhangi bir filozofun adn kendi dilinde doru okumak gibi bi
llmz olmad iin buna gerek de grmyoruz.

Dehann ilk atlmlar

Gottfried Wilhelm Leibniz 1 Haziran l646'da Leipzig'de dodu. Birka kuak nce Almanya'
ya yerlemi Slav kkenli Lutherci bir aileden geliyordu. Babas Friedrich Leibniz nivers
ite hocasyd, ahlak dersleri veriyordu, ayn zamanda hukukuydu. Annesi Catharina Schmu
ck bir hukuk profesrnn kzyd. Gottfried Wilhelm babasn yitirdiinde alt yandayd. O
hule'de ilkrenimine balad. Ancak yaamnn byk bir blmn babasndan kalan geni kit
Kendi kendine Yunanca ve Latince rendi, zellikle Platon'u ve Aristoteles'i okudu, d
aha geni erevede Eskia'n tm filozoflarn ve skolastikleri inceledi. On be yandan s
a, Campanella'ya, Galileo Galilei'ye, Descartes'a yneldi. l66l'de yani on be yanda
Leipzig niversitesi'ne girdiinde felsefesinin temellerini atm bulunuyordu. Daha son
ra, 1714'te yazd bir mektupta yle diyecektir: "On be yalarmdayken Leipzig yresindek
enthal korusunda eskilerin ve skolastiklerin tzsel biimlerini benimsesem mi benim
semesem mi sorusundan kurtulmak iin gezindiimi anmsyorum." Filozof bu gen yalarnda da
a ok Descartes mekaniine ilgi duydu ve bu onu matematie yneltti.
Leibniz, Leipzig niversitesi'nde Jacob Thomasius'un derslerini izledi. Bu nl felsef
e adam felsefe tarihi alanndaki bilgisiyle Leibniz'in yetimesine byk katkda bulundu. L
eibniz o srada Bacon'la ve Descartes'la olduu kadar Hobbes'la da ilgilenmeye bal
amt. Bu aratrmalar sonucunda Descartes'n mekaniki anlayna ball giderek artaca
man kr krne bir Descartes izleyicisi olmayacak, rnein Aristoteles metafiziinden kalan
e Descartes'n hi benimsemedii sonusal neden fikrini yeniden felsefeye getirecekti
r. Bu da onun dinci bak asnn zorunlu denebilecek bir sonucudur, her dinci bak doada
reklilik grmek ister. Oysa Descartes Aristoteles'in drt nedeninden (etkin neden, b
iimsel neden, maddesel neden, sonusal neden) yalnzca etkin nedeni benimsemiti. Leibn
iz l663'te "bireyleme" konulu teziyle niversiteyi bitirirken de skolastik felsefey
le ilgili bir konuyu ele almaktayd. O, bireyleme ilkesi sorununa adc bir zm getiriyord
u. Evet, "bireyleme" skolastik felsefeden kalma bir kavramdr, bni Sina'nn metinleri
ni Latinceye eviren Eucken tarafndan felsefeye sokulmutur. Leibniz de bireyleme sor
unu erevesinde bir varln yalnzca zgl bir tipe sahip olmadn, ayn zamanda tekil, s
ve zamanda belirgin bir varolua sahip olduunu "De principio individui" adl bu almasnd
gstermeye almtr. Yvon Belaval bu tezle ilgili olarak unlar syler: "Leibniz'in baka
lmak iin 1663 maysnda verdii tezi "De principio individui" adclktan yana kar. Yaratl
bireysellik ilkelerini biimde de maddede de bulmazlar, btnsel birliklerinde bulurla
r (biim ve madde); biimle madde, zle varolu, trle zgl ayrm arasnda ussal bir ayrma
dur; doa kendi kendini bireyselletirir yani ilk maddenin devinimi zel varlklar oluturm
ak iin yeterlidir, nk eylerin izleri Tanr'da varolduklar srece lmszdrler." Leibni
niversitesi'nde metafiziki, hukuku, matematiki Erhard Weigel'in derslerini izledi v
e mantkla ilgili almalar yapt. Felsefe dilini basitletirmek ve felsefi aratrmay mate
sel aratrmaya benzer klmak dncesi onda o zamanlar olumaya balad. "1663'te Jena'dan d
k bilimi adna her eyi yzst brakr. Yapt tarih ve felsefe aratrmalarnn salad
bulur ve kuramda oyalanmadan hemen uygulamaya geer. Savc yardmcs olan bir dostu onu
mahkemeye gtrr, ona okumas iin kararlar bulup verir, yasa rnekleri gsterir. (..) ren
hukuk biliminin derinliklerine erkenden girer. Yarglk mesleini pek sever, ancak avu
katlarn ayrntclndan nefret eder" (Y. Belaval).
6 ubat l664'te Leibniz annesini yitirmi, bu yzden Brunswick'de hukuku olan days Johann
Strauch'un yanna yerlemi ve hukuk konularnda aratrmalara balamt. Ayn zamanda Al
(Nrnberg yaknlar) "De casibus perplexis in jure" (Hukukta g durumlar) adl doktora te
zini yazd. Bu arada Nrnberg'de Rosenkreuz tarikatna girdi, tarikata girmekle kalmad,
rgtn sekreteri oldu. O sra simyaclarn almalaryla ve yaptlaryla ilgilenmeye bala
eilimlerin tersine boinanca dayal fikirlerle ilgilenmek yerine kimya almalarna yneld
l667'de Leibniz, Mainz Seicisi'nin eski danman olan Boineburg baronuyla dostluk kur
du, bir "Nova methodus discendae docendaeque jurispuridentiae" (Hukuku renmek ve
retmek iin yeni yntem) yazd ve baronun nerisiyle onu Seici'ye kendi eliyle sundu. By
e hukuku Lasser'le birlikte alma olana salad. Bu kitap hukuk retiminde yeni bir yn
en hukuka kesinlii ve apakl getirmeyi amalyordu. Leibniz'in o gnleriyle ilgili olara
Boutroux yle der: "Onun Nrnberg'de kalmaktan salad en byk yarar 1667 ilkyaznda Alma
n sekin devlet adamlarndan biri olan Boineburg baronuyla yani Mainz seicisi Johann
Philippe'in eski birinci zel danmanyla tanmak ve bylece byk bir g kazanmak oldu. S
amyla bilgin arasnda birdenbire ok deerli bir yaknlk kuruldu: o zamana kadar okullarn
ar erevesini aamam olan Leibniz dostunun yardmyla toplum ve siyaset yaamnn geni al
."

Paris yolculuu ve son almalar

l667-l668'de "Confessio naturae contra atheistas" (Tanrtanmazlara kar doann tankl


aptn yazd. 1668'de yaymlanan bu tantanal balkl kitabnda Leibniz tpk Bacon gibi az
insan dinden edeceini ve yeterli felsefenin ya da ok felsefenin dine balayacan savund
. Boineburg'un araclyla yaymlanan bu yaptnda filozof ayrca Hristiyan kiliselerinin b
rilmesi iin grler ne sryordu. Leibniz l669 yln eitli siyasal ilikiler iinde ge
r kitap yaymlad: "Defensio trintitatis per nova repeta logica" (Yeni mantksal bulula
rn nda teslisin savunulmas). Leibniz l670'de Mainz Seicisi'nin sarayna danman olar
Bu srada Boineburg baronunun istei zerine bir XVI. yzyl insancsnn, Marius Nigolius'un
r yaptn yeniden baskya hazrlad. "Antibarbarus" adl bu yapt skolastik dnceye yneli
iydi. Yazar bu kitabnda yeni dnceyi savunuyor, skolastik dnceyi yerden yere vuruyordu.
Leibniz bu kitaba yazd nszde yazarn arlklarn belirtmekten geri kalmad. 1672'de i
b yaymlad: "Theoria motus abstracti" (Soyut devinim kuram) ve "Theoria motus concret
i" (Somut devinim kuram). Bunlardan soyutla ilgili olan Londra krallk topluluuna, so
mutla ilgili olan Fransz bilimler akademisine sunuldu. Leibniz her iki kitabnda son
suzkk hesabn fizie uygulamaya almtr. Bu kitaplarn asl nemi Descartes retiy
elir. Descartes'n uzam kavray Leibniz'in dnce dnyasna ters der. Descartes'n ret
denin zdr. Descartes uzam "isel yer" diye adlandryor, uzamda ierilmi cismin uzamdan
ca dncemizden gelir diye dnyordu. Ona gre uzam oluturan ey cismi de oluturan eyd
Hristiyan dogmalarna aykrdr. Leibniz sorunu yle koyuyordu: uzam cisimlerin z olamaz
imde daha st dzeyde bir eylerin bulunmas gerekir. Uzamdan bamsz olan bu ey de tzdr.
z bylece yeni bilimsel dnceden uzaklamakszn eski felsefenin tz kavrayna balanyor
la cisimsel olann varln ayr ayr belirleyerek bu iki ey arasna bir gei yeri koyuyor
hristiyan inancnn dogmalar da zedelenmemi oluyordu. Leibniz'e gre zaman nasl art arda
geliin dzenini veriyorsa uzam da yan yana geliin dzenini veriyordu.
Leibniz l672'de diplomatik bir amala Paris'e gitti. Amac Fransa kral Louis XIV' Msr'
e geirmesi iin ynlendirmekti. Bu giriim Osmanl mparatorluu'nun ortadan kaldrlmas yo
mli bir adm olacakt. Tasarnn temelinde Almanya iin tehlike sayd Louis XIV'n gcn k
rdu. Filozof Paris'te Hal Seferleri dneminin oktan kapand gibi bir yant almakla d k
Belaval bu konuda unlar yazar: "1672! Leibniz bu yl ka kez ac ekerek anacaktr. Paris
yeni varmtr, 6 Mays gndr, Louis XIV Hollanda'ya sava aar. Bundan byle Msr'a sefer
sarsn kim umursayacak! 21 Haziran'da Pomponne Hal Seferleri'nin Saint Louis'den bu ya
na anlamn yitirdii yantn verir." (Franszlarn Msr karsndaki duygular olduka e
' ele geirmek isterler, hem de Osmanllarla aray bozmak istemezler. Sonunda Talleyran
d'n ngrsyle ve Bonaparte'n giriimiyle 5 Mart 1789'da Msr seferine giriirler. 23 Tem
Kahire der. Ancak bir sre sonra Franszlar eitli nedenlerle Msr'dan ekilirler.)
Leibniz 'in Paris'e gitmekten amac siyasal olduu kadar da bilimseldi: Paris bilimi
n, felsefenin ve sanatn merkeziydi, Franszca bir dnya diliydi, evrensel geerlilikte
bir dildi. Fransz edebiyat dnyann ilgisini zerine ekmeye balamt. Leibniz Paris'te g
olan kltr deerlerini yakndan tand. Filozof bu arada 1673'te Londra'ya gidip dnd. Yl
yn orada geirdi, Wren, Oldenburg gibi matematikilerle grt, fiziki Boyle'la dostluk k
Paris'e dndnde Pascal'n matematik almalarn inceledi, matematiki ve gkbilimci Hu
r sre alt. Malebranche'la tanma olana buldu. K. Fischer bu durumun Leibniz'e ok
irerek yle der: "Paris'te kal onun iin son derece yararl oldu. O yzylda o bir Fransz
r olmasayd Avrupal bir yazar olamazd. Leibniz bunu Paris'te gerekletirdi. (..) Birinci
snf matematiki katna Paris'te ykselmitir Leibniz, yoksa o zamann dncesi iinde Alm
alsayd bu yere ne yapsa kamazd." Leibniz'in balca yaptlarn Fransz diliyle yazm o
e elbette olduka anlamldr.
Leibniz 1676'da Pascal'n yapm olduu hesap makinesini gelitirdi. Yalnzca toplama karma
pan makinebundan byle arpma ve blme de yapacakt, hatta kk alma ilemlerinde kullanlabil
cekti. 1676 Ekiminde filozof lkesine dnd. Geerken Londra'ya ve Amsterdam'a urad. Londr
a'da daha nceki yolculuunda tanm olduu nl geometri bilgini Collins'le ve nl fiziki
iki, gkbilimci Newton'la grt. Newton'la aralarnda bu grmeden sonra fke ve kuku d
geliti. Bu 1676 yl Leibniz iin olduka verimli ya da nemli bir yldr. Leibniz 1676'da
anlk tarihinin en nemli bulularndan birini gerekletirdi, diferansiyel hesabn buldu. B
uluuyla matematii yeni bir bilim durumuna getirdi, "srekli"yi ve "sonsuzkk" ortaya koy
u. Diferansiyel hesabnn bulunuu Leibniz'le Newton'n arasn at. Ortaya konan bulular a
ki yaknlk Londra grmesinin bir sonucu muydu? Bu hesab nce Leibniz mi, Newton mu bulmu
Newton'n flksiyonlar yntemi dedii ey Leibniz'in yeni buluuyla neredeyse zdeti. Emile
utroux bu konuda yle der: "Newton flksiyonlarn deiimlerini cisimlerin devinimleriyle k
arlatrarak hz fikrini yeni hesabnn temeline koyuyordu. Leibniz buna karlk bu yeni a
sonsuzkk nicelikler kavramn getirerek fizik dnyadan alnm bir imgeden deil de metafi
noktadan yola kyordu." Leibniz lkesine dnerken Amsterdam'da Spinoza'yla da bir grm
apmt. l672 ylnn sonlarnda Boineburg baronu, bir yl sonra Mainz seicisi bu dnyadan
l676'da Leibniz Braunschweig-Lneburg dknn nerisiyle Hannover'de kitaplk memuru oldu.
1677-1679 arasnda din ilerine arlk veren filozof kiliseleri birletirme giriimlerini s
bunun iin katolik inancnn savunucusu olan Fransz dnr Bossuet'yle mektuplat, bu ar
pos Spizola'yla yazt. Bossuet'nin uzlamaz kiilii Leibniz'in gcn kryordu.
O sralar Leibniz Harz maden iletmelerinin yeniletirilmesi iin almalar yapt, bu arada
kayalarn d asll, bazlarnn da i asll olduunu gsterdi. 1678'de Hannover'da yksek
di. l682'de Leipzig'de "Acta eruditorum" adl bilimsel bir derginin kurulmasna kat
kda bulundu. l685'te Braunschweig hanedannn resmi tarihisi oldu. l686'da felsefesini
n btnn zetledii, ince olmasna karn temel kitaplarndan biri saylan "Discours de met
"i (Metafizik zerine konuma) yazd. Franszca yazlm olan ve ilk basm 1846'da yaplabil
apt kesin biimiyle 1907'de Henri Lestienne yaymlad. Bu yaptnda Leibniz Tanr'y geni
ir biimde tantlamaya giriti ve ileride "monad" diye belirleyecei "bireysel tz" aklad
yapt Leibniz'i kavramakta ok nemli bir kaynaktr. 1686'da filozof kiliselerin birletir
ilmesi konusunda yeni zmler getiren "Systema theologicum"u da kard. O yln bir rn d
"Brevis demonstratio erroris memorabilis Cartesii" (Descartes'n nemli bir yanlgsyla
ilgili ksa belirleme). Bu kitabnda Leibniz Descartes'n cisimlerin arpmasyla ilgili kur
mn eletirmitir. l687-l690 arasnda filozof Avusturya, Almanya ve talya'ya yolculuklar y
apt. Braunschweig hanedannn tarihini yazabilmek iin belgeler topluyordu. Bu yolculuk
lar srasnda pek ok bilim, din ve siyaset adamyla yaknlk kurdu.
l690'da Locke'un nl kitab "Essay concerning human understanding" (nsan anl zerine d
me) yaymland (kitabn geniletilmi basmlar l694, l697, l699, l705'te yaplmtr). Bu ki
bniz felsefesine taban tabana kart grler ne srlmektedir. Spinoza'nn yat olan ingi
u Locke Aristotelesi bir izgide felsefesini gelitirmitir, oysa Leibniz tam anlamnda P
latoncu bir felsefe anlay gelitirmektedir. 1690 ayn zamanda filozofun "ncesel uyum" k
uramn ortaya att yldr. Bir yl sonra Leibniz "Si l'essence du corps consiste dans l't
" (Cisimlerin tz uzamda mdr) adl bir kitapk kard. 1692'de Hannover devletinin sei
asna katkda bulunan Leibniz 1693'te "Codex juris gentium diplomaticus"u (nsan hakla
rnn siyaset yasas) yaymlad. 1694'te "Sur la reforma de la philosophie premire et sur l
a notion de substance" (lk felsefenin yeniden dzenlenmesi ve tz kavram zerine) adl ki
tabn kard. Bir yl sonra kan "Systme nouveau de la nature et de la communication des
tances"da (Doa zerine ve tzlerin ilikisi zerine yeni dizge) ncesel uyumu aklyordu.
Johann Friedrich'in yerine gemi olan kardei Ernst-August 1696'da Leibniz'i danman yap
t. Filozof 1697'de "Sur l'origine radicale des choses"u (eylerin kkel kayna zerine) ya
ymlad. Bu kitapta filozof dnyamz "olas dnyalarn en gzeli" diye belirleyen kuramn a
8'de Ernst-August ld. O yl Leibniz "De ipsa natura sive de vi insita actionibusque
creaturarum"u (Doann kendisi zerine ya da ikin g zerine ve yaratklarn eylemleri zer
l kitapn kard. Bu almasnda filozof doa ve sonluluk zerine ortaya konulmu olan
mekaniklik fikriyle pek gzel badatn savunuyordu. Felsefe almalarnn yannda Leibni
sorunlarn zebilmek iin tasarlar gelitiriyordu, bunun iin dnsel ve siyasal dzeyde
kurmaktayd. Paris'teki ve Londra'daki bilimler akademisine benzer bir kuruluu gere
kletirebilmek iin ok emek harcad. Bu yolda Brandenburg seicisine (gelecein Prusya kral
Friedrich I) bir kurulu tasla sundu. Berlin Bilimler Dernei Leibniz'in tasarsna gre 11
Temmuz 1700'de kuruldu. Balang almalar Avrupa'y kasp kavurmakta olan savalar yznd
geti. Kurum Friedrich II'nin katksyla 1744'te Bilimler Akademisi adn ald. Bu arada Lei
bniz Braunschweig hanedannn tarihiyle ilgili belgeleri 1701'den sonra yaymlad. Bu alma
eski Almanya zerine ayrntl bir tarih incelemesidir.
Leibniz l703'te temel kitaplarndan biri olan ve Locke'u eletirmek zere yazd "Nouveaux
essais sur l'entendement humain" (nsan anl zerine yeni deneme) adl yaptn kotarr, a
cke 28 Ekim l704'de lnce Leibniz bu ok nemli yaptn yaymlamaktan ahlaksal kayglarla
r. Oysa bu alma Leibniz felsefesini aklayan temel ve geni bir almadr. Bu almada
ula rasa" kuram eletirilir ve doutan fikirlerin varl savunulur. l7l0'da temel kitapla
dan biri olan "Essais de thodice" (Tanrbilgisi zerine deneme) yaymlanr. Bu kitap Fran
sz filozofu Pierre Bayle'e yant nitelii tamaktadr. Leibniz bu kitabnda dnyamzn olas
en gzeli olduunu savunan o iyimser gr zerinde durur. Protestanln dorularndan ok
en Bayle zellikle tartma bilmez kiiler olarak belirledii dinbilimcileri kyasya eletir
O gerekte Leibniz'in tz anlayna da kardr, hem ok basit olan hem de hibir d neden
alglara ulaabilen monadlar ona kavranlamaz grnmektedir. Pierre Bayle kolay kolay diz
e gelmeyen kavgac kiiliiyle "inancn evrensel olmas doru olmasn gerektirmez" diye d
e gre filozoflar bakalarnn nerdii eyleri benimsemekle deil, nesneleri inceden inceye
makla ykmldrler. Bu grleri onu Leibniz'le ve din adamlaryla kar karya getirmitir
cizvitlerin deil, protestan papazlarnn da fkesini ekiyordu. Bayle'e kar tanrsal adale
savunan "Thodice" mezheplerin birletirilmesi yolunda bir abay ortaya koyar.
Leibniz bir yandan mezhepleri birletirmeye alrken bir yandan da tm hristiyan lkelerin
kardee yaamasn salamak iin yollar aryor, bu arada Osmanl mparatorluu'nu ortadan k
unda bir Msr seferini gerekletirebilmek iin eitli ilikilere giriyordu. Amac elbette
larn dikkatini Almanya'dan baka bir yne yneltmekti. Louis XIV'n kapsn alm, ancak h
u sonu alamamt. Bir kap daha ald. Osmanllarn Demirba arl diye adlandrdklar Karl
urdu. Kral Pultava savanda yenilince filozofun umutlar suya dt. Umut Rusya ar Byk
d. Leibniz'in byk Petro'ya yaklamas ok kolay olmad. ar uzlamaz bir kiiydi, lkesini
r lke durumuna getirmekten baka bir sorunla ilgilenmiyordu. Leibniz ar'n dostu ve Vi
yana'daki elisi Baron Urbich'in araclyla ar'a bir kltr kalknmas tasars sundu. Tas
urg'da bir bilimler akademisi kurulmas dncesi de yer alyordu. Akademi Rusya'daki kltr
alknmasnn merkezi olacakt. Leibniz ayrca btn Rusya'da kitaplklar, laboratuvarlar, ara
merkezleri kurulmasn neriyordu. Filozof 1711 Ekiminde arla grme olana buldu. Ardnda
Avusturya'ya arld: imparator Karl VI kendisine bir eyler soracakt. Ancak imparatora y
knlaabileceini sanrken d krklna urad.
Leibniz l7l4'e doru nl yapt "Monadologie"yi yaymlad. O bu yaptn nl Fransz komuta
ie iin kaleme almt. Bu kitap batan sona monadlar retisini aklyordu. Leibniz ayn y
s de yla nature et de la grce fondes en raison"u (Doann ve tanrvergisinin usla temel
lenmi ilkeleri) yaymlad. Sonra yeniden Hannover'a yerleti. Byk Britanya ve rlanda kral
lan Hannover Seicisi George I'e yaknlat. Filozofun George I gibi ne yaptn bilmeyen, t
rszlklaryla nl birinden yardm ummas anlalr gibi deildi. 1701 tarihli Act of Settle
giltere tahtnn veraset hakk Hannoverllara braklmt. George I annesinin ve daha sonra
Anne'in lm zerine tahta oturmutu. Dnyasn kadnlarla ve kar hesaplaryla dolduran,
k zahmetine bile katlanmam olan George I Leibniz'i hi mi hi ciddiye almad, onunla ngil
tere'ye yolculuk yapmak bile istemedi. Filozof son yllarn orada yalnzlk iinde geirdi.
nun inanl ama zgr bak biimine alamayan din adamlar onu inanszlkla suladlar. Bu
tnda yalnzl seen Leibniz l7l6'da Hannover'da dnyaya gzlerini kapad. Locke'u eletirm
azm olduu temel kitab ancak l765'te yaymlanabilmitir.

Semecilik ve btnc bak

Alman felsefesinin temel bir zellii durumuna gelmi olan etrefillik Leibniz'le balar d
ersek filozofa az da olsa hakszlk etmi olur muyuz? Leibniz felsefesinin Kant, Hege
l, Fichte felsefelerinden daha az bulank olduunu sylemek belki de doru olacaktr. Leib
niz'i okumakta Emile Boutroux gibi felsefe adamlarnn byk kolaylk saladn gryoruz.
ihisi F. Challaye bu konuda Boutroux'nun katksn "Petite histoire des grandes philoso
phies" (Byk felsefelerin kk tarihi) adl kitabnda yle belirler: "Monadoloji gibi ok
ap da Emile Boutroux'nun esiz "Giri"inin ve notlarnn salad aydnlatmalar kullanmak
okunabilir. Derin bir aratrmada bu "Giri", k noktas olarak alnabilecei gibi Mauric
achs'n "Leibniz"i de kaynaklaryla birlikte kullanlabilir." Biz bu ok kk tantma al
outroux'dan, Halbwachs'dan yararlandmz gibi Leibniz aratrmasna yllarn vermi olan Y
al'in kitaplarndan da yararlanmaya altk. Ama elbette en nemli kaynamz Leibniz'in ken
ptlaryd.
Leibniz Almanlarn ilk byk filozofudur. O, Descartes'n ve brlerinin izinde yeni bir fel
sefe kurarken nderini ya da nderlerini eletirmekten geri kalmamtr. Descartes'tan gemed
n yeni felsefenin iyi anlalamayacan bildiren filozof, Aristotelesi izgideki filozoflar
bu arada Locke'un felsefesine taban tabana kart bir felsefe gelitirmitir. "Yeni den
eme"nin nsznde unlar syler: "Ksacas, Deneme'nin yazar benim de alkladm nice g
olsun, dizgelerimiz birbirinden ayrdr. Onunki daha ok Aristoteles'in dizgesine baldr
, benimki Platon'unkine, ikimiz de birok bakmdan bu iki filozofun retisinden uzakta
olsak bile." Descartes Leibniz, nderi gibi kktenci olmay yelememi, daha ok semeci
elsefe oluturmak yoluna gitmitir. O, skolastikler karsnda Descartes kadar kktenci ya d
a acmasz deildir. Descartes'a gre Aristoteles'in ardl olan bu dinci filozoflar salkl
gr ortaya koyamamlardr. Leibniz yle der: "Sanrm eskilerin de, derin dnce alka
dinbilim ve felsefe retmi, ilerinden bazlar azizlik katna ykselmi usta kiilerin d
miz eyler zerine bilgisi olmutur; onlar bugn gzden dm bulunan tzsel biimlerin var
ve korumaya ynelten bu bilgidir. Ama onlar bizim yeni filozoflar topluluunun sand gib
i ne ylesine dorularn uzandadrlar, ne de ylesine gln durumdadrlar. " Leibniz by
den nceki dnce etkinliklerini tam anlamnda btnselci ama ayn zamanda ayklamac bir ba
ndirmeye ynelir. En deerli elerden yepyeni bir btn oluturmak ister gibidir.
F.-J. Thonnard "Prcis d'histoire de la philosophie" adl kitabnda yle der: "Yazar kada
r karmak olan Leibniz'in yapt modern kavray hem durdurur, hem ileriye gtrr gibidir:
eneksel reti adna Descartes'n bireyciliine ve ykc eletirisine kar gl bir tepki
niz eskilere sayg gsterir, onlardan yararlanr: amac tm dizgelerin doru eleriyle kurul
lan ve "Philosophia perennis" olarak adlandrd eyi ortaya koymaktr. Genel kavray Desc
ar gibidir, yazlarnda Tommasocu fikirler oka grlebilir. Bununla birlikte, gerekte bu
efenin ruhunu oluturan ilke hi de Tommasocu deildir, Descartesdr. Bu, deneyin dnda d
niden kurma abasdr, bu yolda basit gelerin belirlenmesine ve matematiin kesin yntemine
uygun olarak onlarn btnletirilmesine dayanr."
Leibniz felsefesi bir btnsellik felsefesidir. Leibniz belli konulara arlk vermek yeri
ne btn kapsayan bir aklama getirmeye alr. O, tm modern filozoflarn tersine, kendin
felsefeleri kl krk yararcasna aratrmtr. Ona gre en olumsuz grnen dncede bile
labiliriz. Ancak, filozof, o dnemde ok tutulan gkbilgisi (astroloji) gibi temelsiz
bilgi alanlarndan uzak kalmaya zen gstermitir. yle dnr: Doulular tanrsallk konus
ok byk grler ne srmlerdir. Yunanllar usavurma yntemini ve bilimi ortaya koydular
balar Yunan felsefesindeki uyarsz eleri temizlediler. Skolastikler pagan felsefeleri
ndeki az ok uyarl bilgileri Hristiyan dncesine uydurmak iin aba gsterdiler. Ortaa'
rntleri arasnda altnlar gizlenmitir. Ve sonunda diyebiliriz ki Descartes doru dnceye
ridir. Bu yzden Leibniz gzn eskiden ayramaz, durmadan eski felsefeleri aratrr, Platon
, Aristoteles'te, Aziz Tommaso'da, hatta eski atomcularda, ama zellikle Descartes
'ta kendisi iin ok deerli hazineler bulmaktadr.
Leibniz semecidir, evet, hem de her kaynaa ynelmeye hazr bir semecidir. Bacon ve Desc
artes'n yerden yere vurduu skolastiklere arka ksa da onlar gibi yapmaz, yani bir iki
kaynakla yetinmez, rnein biraz Plaaton, biraz da Aristoteles yeterlidir deyip kmaz
. Amac retiler arasnda bir uzlama ortaya koyabilmektir. Bunun dnda o bir deneycidir:
nimiz kendinde bir takm dorularn tohumlarn ya da taslaklarn tayor olsa da, bu tohuml
tebilmek iin ya da taslaklarn iini doldurabilmek iin deney bir zorunluluk olacaktr. T
am anlamyla bir doutanc olan Platon bile d dnya nesnelerinin uyarc ya da kkrtc
n gelmiyordu. Leibniz bu deneyci bakn mantn ve matematiin dayanaklaryla besler. Dene
bana yeterli deildir, deney denen k noktasndan daha salam yerlere varmak gerekir.
iz felsefesini kurarken kendinden ncekileri titizlikle incelemitir. Emile Boutrou
x bu konuda yle der: "Kendinden nceki tm modern filozoflardan ayr olarak Leibniz ncek
ilerin retilerini tanmaya ynelir. Eskilere byk sayg gsterir. Aziz Tommaso'ya deer v
gibi Bacon ve Descartes'a da deer verir. O, felsefesini temellendirirken, ayn zama
nda din ve ahlak birliini salamak, dini ve ahlak usun aydnlatc gcyle temellendirmek i
mitir. Burada onun salt dinci ya da usu bir tutum iinde olduunu dnmek yanla dmek o
'de ar Byk Petro'ya yazd mektupta yle diyordu: "Ben lkeleri iin ya da herhangi bir
kendinden geen insanlardan deilim; tmyle insan trnn iyilii iin alyorum. Gkleri
dnyorum, mayas salam insanlar yurttalarm olarak gryorum." O bir filozof olarak he
n kapsayc olan ngrecektir, evrensele ulamak isteyecektir, btn insan iin olan bulup
e alacaktr. Evrensele ulama konusunda Leibniz tam anlamyla Descartes bir zen iinded

Evrensel bilim aray

Felsefe iin "caractristique gnrale" adn verdii bir "genel iaretler dili" tasarlad.
rtes'n her eyi kapsamaya alan evrenselci bak asna uygun bir biimde Leibniz matema
ama matematikle dorudan yaknl olmayan, ancak tm temel sorunlar matematikte olduu gibi
ak bir biimde zmemize olanak veren evrensel bir bilim kurabilmek iin uzun yllar aba g
di. Descartes'n ngrd apaklk byle bir bilimle salanabilirdi. Bu biraz da her kapy
ecek bir ak tasarlamaktr. Bylece bir iaretler dilini tam bir gvenlik iinde kullanabile
eimiz bir alan kurulmu olacaktr. Bu konuda E. Boutroux unlar yazyor: "Matematiksel diz
ilerdeki uyuumla bylenmi olarak, felsefe iin benzer uyuum yasalar bulmaya giriti, ort
fikirler temelinde ayrtrma yoluyla basit fikirleri zmlemeyi ve onlar zel iaretlerle
lemeyi dnd. Bylece dncenin alfabesi ve yazs bir kez bulundu mu felsefenin tm sorun
l hesaplamaya indirgenecekti, tpk matematiksel uyuumlarda olduu gibi. Bu felsefi uyuu
mlara rnek olarak Leibniz kategorik tasmn tm olas biimlerini gsteriyordu." Bu fikirl
r ilk olarak Leibniz'in 1666'da yazd "Arte combinatoria"da yer almtr.
Leibniz'e gre gndelik dille bilim ya da felsefe konularna ynelmekte saysz saknca vard
Bu konuda Maurice Halbwachs bize unlar sylyor: "nsanlar birbirleriyle srekli takyorl
bu onlardan bazlarnn ya da hem birilerinin, hem brlerinin kt dnyor olmasndandr.
usavurmann sonucunu almakta pek hzl gider, ilkeleri ve ara terimleri aydnlatmay dnmez
ilin en byk yararlarndan biri olan ksaltmak ve younlatrmak edimi burada kocaman bir uy
rszlk olur: insanlar konutuklar gibi dnrler ve kt konuulduu da hep gzden kaar.
a kantlar ortaya koymak olan mantklar bile birbirlerini anlayamazlar. (..) Bilginle
r genellikle szckleri tanmlamakta zenli deillerdir, onlar tanmladklar zaman da bunu
lerine ok aydnlk grnen szckler araclyla yaparlar ki bunlar da hemen hibir zaman k
kaldrmaz. Gndelik kullanma gre bir terim kullanld zaman bu kullanmn uyarl olduu s
lik dil hibir zaman kendini dorulayamaz."
Pekiyi, bu yeni simgesel dil nasl bir dil olacakt? Bu yeni dil elbette her insann dnce
sini birine ya da birilerine, buradaki ya da bir baka lkedeki birine ya da biriler
ine kolayca ulatraca bir dil olmayacakt. "Evrensel dil fikirlerimizin alfabesi gibi o
lacakt: yaratlmas g olan bu dil kolayca renilecekti..." (Halbwachs). Bu dil eyleri b
bir baka dilden daha etkili bir biimde sunacakt. Bizim gndelik dilimiz eylerle tam ak
zken, szcklerimiz belirledikleri nesnelere tpatp uymazken bu yeni dil bu akmay, bu uy
salayacakt. Bylece bir halk dili, bir de bilgin dili szkonusu olacakt. Bilgin dili gs
termeler ve bulular iin amaz bir ara anlamna gelecekti. "yi dnmek doru konumak ka
lacakt; yntem bir oyun, dzen bir alkanlk olacakt" (Halbwachs). Herhangi bilimsel bir
orun ortaya atld zaman tartmaya girmek gerekmeyecek, hemen kd kalemi alp hesaplama
lecekti. Bu, matematik hesaplama da salama yapmak kadar basit bir ilem olacakt. Bu
dille ilgili olarak daha ne sylenebilir? "Leibniz onun zerinde hibir sonu elde edeme
den bir mr boyu altna gre bu evrensel dilin ne olabileceini sylemek elbette gtr
Leibniz evrensel bir dil aramaya ya da yaratmaya ynelirken elbette Descartes bir tu
tumu gerekletiriyordu, onun bu yneliinde belirleyici olan zellikle evrensele ball
lana olan tutkusuydu. Leibniz de Descartes gibi bilimsel dncede evrensel apakl ngr
limselliin bir boyutu evrensellikse br boyutu apaklkt, hatta bu iki yan birbirinin ii
gibiydi. Ancak bylesi bir amaca, bizi evrensel apakla bir rpda ulatracak bir araca
olma amacna ulamak kolay myd? Evrensel bir dile ulamak biraz da tm bilimsel ve felsefi
sorunlarn, tm metafizik sorunlarn kolayca zlebilmesi olanan salamak deil miydi? L
evrensel dil dzenini gerekletirebilmi olsayd bilimsel bulular raslantya kalmaktan kur
ulacakt, hatta belki de bilimsel aba zel olarak ngry gerektirmeyecekti: raslantsaln
i tmyle ussal dayanaklar olan bir teknik uygulama alm olacakt. Her ne olursa olsun, Le
ibniz'in bu tasars bir dilek olmaktan teye geemedi.

Yeter neden ilkesi

Varl doru olarak kavramak iin grntlerden ok ze ynelmek gerekecektir. Bu yolda yap
ratrma bize zorunluluklarla olaslklar arasnda bir ayrm yapma gereini duyuracaktr. Lei
z "eliki ilkesi"nin ya da "elimezlik ilkesi"nin yanna "yeter neden ilkesi"ni koyar. Y
eter neden ilkesi herhangi bir eyin nedensiz gerekleemeyeceini gsterir. Leibniz koyduu
bu ilkeyi ayn zamanda "belirleyici neden ilkesi" diye adlandrr. Leibniz'e gre ru
humuz yalnzca fikirleri deil, ilkeleri de barndrr. Bu ilkeler yalnzca zdelik ilkesi,
zlik ilkesi, yeter neden ilkesi deildir, daha baka ilkeler de vardr. Bunlar anln doruc
kendisinden elde ettii dorulardr, lmsz dorulardr. Bunlarn kartlar bizi zorda br
ezlik ilkesine bal olan bu dorular zorunludur yani onlarn baka trls olas deildir. U
lar zorunluyken olgunun dorular olumsaldr, bunlar baka trl de olabilirdi diye dnd
lgunun dorular yeter neden ilkesine baldr. Bir baka deyile zorunlu nermeler yalnzca
l usa baldrlar, olumsal nermeler tanrsal isteme baldrlar. Olumsal nermeler Tanr'nn
r arasndan zgrce yaratmay setii gerek dnyann olgularn aklar. te yandan, Descart
ibi doutan fikirlerin varlna inanan Leibniz, deneyi Spinoza gibi tmyle yararsz grmez
sine ussal bilgiyle deneysel bilgiyi yan yana koyar ve bylece deneye belli bir arlk
verirken Descartes'a yaklar.
Leibniz bize o zamana kadar varl gsterilmemi bir ilkenin varln bildirdi. Leibniz man
bir esini oluturan bu ilke, yeter neden ilkesi, genel olarak mantn temel ya da ilksel
i olarak bilinen zdelik ilkesinin ei gibiydi. Yeter neden ilkesi varolan her eyin bi
r varolu nedeni olduunu gsterir. Leibniz yle der: "Hibir doru ya da varlk, hibir g
rme onun neden byle olduunu ve baka trl olmadn belirleyen yeterli bir neden olmaksz
maz, bu nedenler genellikle bizce bilinmese de." Leibniz'e gre ruhumuz yalnzca ka
vramlar ya da fikirleri deil bir takm ilkeleri de ierir. zdelik ilkesi bunlarn banda
r. Bu ilkeler arasnda bir de elimezlik ilkesi vardr. ("elikili iki ilkeden biri doru
nltr.") Leibniz bu tr dorular, ruhun iermi olduu dorular lmsz dorular olarak b
r zorunlu olan dorulardr. Ustan gelen bu dorulardan baka bir de deneyden gelen dorula
r vardr. Usun dorular zorunluyken deneyden gelen dorular ya da olgularla ilgili dorul
ar olumsaldr. Deneyden edindiimiz dorular "baka trl de olabilirlerdi" dediimiz dorula
Bu dorular neden byledirler? rnein stanbul neden 1453 ylnda Trklerin eline gemitir
ruyu yantlamamz olas deildir. Olgunun dorular ite o adn andmz yeter neden ilkesi
"La Monadologie"de Leibniz yle der: "Dorular iki eittir, usavurmayla ilgili dorular ve
olguyla ilgili dorular. Usavurmayla ilgili dorular zorunludur ve kartlar olas deildir
olguyla ilgili dorular olumsaldr ve kartlar olasdr." Biz zorunlu nermelerin apak
ayrtrma yoluyla ularken olumsal eylerin apak kavramna hibir zaman ulaamayz. Olu
kavramna ancak Tanr ular, nk onlar o yaratmtr. Bizim iin ancak bir yaklam szk
yleyse yeter neden ilkesi tanrsal istemin kouludur. Tanrsal ussallk zorunluluu belirle
rken tanrsal istem olumsall belirler. Temelde iki ilke vardr. "Her varlk kendisinden b
aka bir ey deildir" dediimde zdelii, "Hibir ey yeter neden olmadan varolamaz" dedi
eter neden ilkesini belirlemi olurum. "Olumsalla zorunlu arasndaki ayrm gerekle olas,
varolula z arasndaki ayrmla zdetir. Bu ayrmn kkeni tanrsal iki niteliktedir, zler
olan anlkta ve varolularla ilgili olan istemdedir" (E.Brhier). Bylece usun dorularyl
a olgunun dorular tanrsal dzeyde de insani dzeyde de birbirlerinden ayrlrlar. "Usun z
re indirgenebilen dorularnn kart eliki ieren dorularn tersine olumsal dorular ya
dorularnn kart eliki iermeyen dorulardr: lmsz dorularn 'metafizik zorunluluk'
luluun yokluu kart olur. Ama bu zorunluluun yokluu tam bir belirlenmezlik midir? Hayr,
byle bir ey szkonusu olsayd yeter neden ilkesine kar olacakt. Ancak belirlenmi olmak
unlu olmak deil midir, yani baka trl olamamak deil midir? Byle olsayd olumsalln zor
tan bir ayrl kalmayacakt. Belirlenme zorunluluu gerektirir, ancak metafizik ya da mant
sal bir zorunluluu deil, "ex hypothesi" bir zorunluluu, sonula ilgili ya da koulsal b
ir zorunluluu gerektirir..." (Brhier).

Tz kavrayna doru

Balangta eskilerin, zellikle skolastiklerin etkisinde kalarak tzsel biimleri benimseye


n filozof daha sonra yenilerin etkisiyle mekanie ve matematie yaklaacaktr. Ancak bu
alanlarda son aklamalara yneldike metafizie bavurma zorunluluu kendini gsterecektir.
aniin alannda Aristoteles'in drt nedeninden ikisi, etkin nedenler ve maddesel neden
ler geerlidir, hatta bir bakma yalnzca etkin nedenler geerlidir, sonusal nedenlere ve
biimsel nedenlere gerek yoktur. Leibniz bu alandaki boluklar grerek kkl zmlere yne
ter. Bu alanda en ilgin aklamalar Descartes'tan ve atomculardan gelmitir. Descartes'n
aklamalar matematie, atomcularn aklamalar mekanie dayanmaktadr. Descartes uzam' m
urumuna getirmiti, atomcular da maddeyi aralarnda boluklar brakan ok kk ve blnmez p
ayrmlard. Birinde madde srekli, brnde kesintiliydi. Daha baka zmler de vard ama
rahata bu iki zme indirgenebilirlerdi. Oysa bu iki zm de Leibniz'e tutarl grnmyor
an filozof iin eski tzsel biimleri yeniden ele almak yararl olacakt, ne var ki artk on
u olduu gibi benimsemek de olas deildi.
Leibniz mantkta dncenin salam topran, matematikte mantksal gstermenin olanaklarn
Deney ve mantk bylece metafizik dnceye tutarl bir kaynak oluturacakt. Leibniz matemat
lan dknlkte br modern filozoflardan hi de geri kalmyordu. Yntem kavrayyla matemat
a da neredeyse bir btn oluturuyordu. Matematik son zamanlarda byk bir ilerleme gstermi
i ve bu ilerlemeyi ynteminin tutarllna borluydu. Ancak Descartes gibi Leibniz de, ok z
man yanl anlald gibi, dorudan doruya matematik bir yntem gelitirmi deildir, ters
bir metafizie ulamak iin matematikten yardm ya da yarar ummutur. Leibniz matematii sal
m bir dayanak olarak grr. Ancak o her eyden nce bir metafizikidir, bu yzden ncelikle n
denler aratrmasna ynelir. Onun felsefede temel sorunu "tz"dr. Leibniz her zaman ok ilg
duyduu mekaniklikten her zaman temeli oluturduuna inand metafizie bir kap aar. Meka
k tek bana yeterli deildir, byk lde dorular barndrsa da boluklarla doludur.
imdi burada, bu metinde birka defa andmz "tzsel biimler"in ne olduuna bir gz atmakt
vardr. "Tz" kavramnn Aristoteles'e dayandn biliyoruz. Aristoteles'e gre tz, bir t
zaman zne olan eydir. Ona gre tz oluturan eyler basit cisimlerdir, onlarn bileikler
e paralar da tzdr, ayrca tanrsal varlklar da tz diye belirlenmelidir. Tz bir baka b
arlklar vareden niteliklerin de addr. Tz her varln grnm ya da biimidir. Skolasti
biimler"ini de bu erevede anlamak gerekir. Aristoteles'in Hristiyan izleyicileri ola
n skolastikler iin tzsel biim varlkbilimsel ilkedir, onunla belirsiz madde yani basi
t gcllk etkin duruma girer, edimlileir. Tzsel biim, ayn trn bireylerine zg ortak
nlalmaldr.Kendine zg bir varolu biimi olan ve bireylere gre deimeyen bir ortak do
karlk raslantsal biim varolan eyi biimlemekle birlikte onun doasn belirlemez. Aziz
o iki biim arasndaki ayrl yle belirler: "Tzsel bir biim raslantsal bir biimden ra
in hibir biimde varlk salamayyla, ancak bir varlk kipi salayyla ayrlr. Tzsel b
iimde varl salar." Tz sorunu XVII. yzyldan sonra felsefenin konusu olmaktan kacak
k Leibniz'de tz aratrmas tzsel biimler kavraynn nne ya da ok tesine geecektir.

Monadlar retisi

Descartes doa olaylarn mekaniki bir anlayla ele almakta haklyd, Leibniz de o yolu tut
Ancak Descartes'n uzamda maddenin zn bulmas anlalr gibi deildi, buna gre filozof t
e maddeyle dolduruyordu. Devinimin belli bir nicelikte olduu ve bu niceliin hi deimed
ii gr de tutarl deildi. Leibniz'e gre cisimlerin zn oluturan uzam deil gt. Uz
dnda herhangi bir ey olamazd. Uzam, yan yana gelen eylerin ortaya koyduu dzenden ba
r ey deildi. Devinmeyen bir cisimde de bir direnme yatknl, bir g vard. Evrende varl
dren ey devinimin nicelii olamazd, gcn nicelii olabilirdi. Bu gcn varln biz bir
ezebilirdik. Bylece Leibniz fizik dnyadan metafizik dzeye bir gei yapmaktadr. Buna gre
maddenin temelinde uzamsz tzler vardr. Bu tzleri Leibniz, Giordano Bruno'nun XVI. yzyl
da ortaya koyduu bir terimi kullanarak "monad" diye adlandrd.
Evet, varln kkeninde monadlar denen tzleri buluruz. Leibniz kendi kuramn monadoloji
iye adlandrr. Monad basit bir tzdr, yaratlmtr. Monadlar birbirlerinden ayrdrlar. On
irlerinden ayran alglardr. Burada alg ne anlama geliyor? Alg monadn kendi dna al
eliidir. Ancak, herbiri maddesiz olan monadlarn pencereleri yoktur, bu yzden ne onl
ara bir ey girebilir, ne onlardan bir ey kabilir. Her monad br monadlarn algsna kend
e varr. Evrenle ilgili bu alg ak ve seik deildir, onu ak ve seik klmak, algda ve
rginletirmek gerekir. Alg bilinsiz olabilir, yalnzca stalg bilinlidir. Derin bir uykuy
daldmz zaman olduu gibi sezemediimiz alglar vardr. Bylece Leibniz bilindn ilk
r. Monadlar srekli olarak bir algdan bir baka algya geerler, bu olguyu ya da ilkeyi al
diye adlandrmak gerekir. Bu oluum bir i oluumdur, monadda olup biter, ancak bir mo
nadda olurken baka monadlarda da gerekleir. Bylece her bir monad evrenin canl bir ayn
as olur. te bu noktada Leibniz dncesinin en nemli yan kendini gsterir: Leibniz bize
i ilk tanmlayan filozof olmutur. Ondan nce geliim fikri yoktur. Aristoteles ve skola
stikler balad yerle bittii yer ayn olan dairesel devinimi en yetkin devinim sayyorlard
Leibniz bize izgisel devinimin ilk tanmn yapt. Lebiniz'e gre her monad tm gemi zeri
mdi zerinde, tm gelecek zerinde ya da evrenin tm gemii, imdisi, gelecei zerinde bir
Leibniz yle der: "Her tz btn bir dnya gibidir, Tanr'nn ya da tm evrenin aynas gib
her tz Tanr'y ya da evreni kendine gre aklar, her kent onu deiik yerlerden gzleyene
eiik grnrse. Bylece evren varolan tzler saysnca oalmtr diyebiliriz bir bakma.
sunumlar saysnca oalmtr. yle de diyebiliriz: her tz kendinde Tanr'nn sonsuz bil
tar bir anlamda ve Tanr'ya becerebildiince yknr. nk her tz kark bir biimde de
ile, imdiyle, gelecekle ilgili olarak her olan aklar, bu da sonsuz bir algya ya da bil
giye benzer. Tm br tzler de bunu akladklarndan her tz Yaratan'n tm gllne yk
yayar diyebiliriz."Hep edim durumunda olan monadlarda "onlar i etkinliklerinin ka
yna klan bir yeterlilik" vardr. Her monad gemiinin izlerini ve geleceinin taslan k
tar.
Leibniz "La Monadologie" adl kitabnda zetle unlar syler: "Burada szn ettiimiz mona
lere katlan basit bir tzden baka bir ey deildir; basit demek paralar olmayan demektir.
Bileikler varolduuna gre basit tzlerin de varolmas gerekir; nk bileik, basitlerin bi
lamndan ya da "aggregatum"undan baka bir ey deildir. Buna gre paralarn olmad yerd
am, ne biim, ne de olas bir blnebilirlik vardr. Ve bu monadlar doann gerek atomlard
ek bir szckle sylersek eylerin eleridirler. Monadlarn pencereleri yoktur, bu yzden on
a bir eyler girip kamaz. Bylece monada dardan ne bir tz, ne bir raslant girebilir. B
a birlikte monadlarn baz nitelikleri vardr, byle olmasayd onlar varlk olamayacaklard.
iteliksiz monadlar eer varolsalard bunlar birbirlerinden ayrlamayacaklard. Ayn zamand
a her monadn bir baka monaddan ayr olmas gerekir. Yaratlm her varlk deiimin konusu
buna gre yaratlm olan monad da byledir, bu deiiklik her bir monadda sreklidir.
"Btn bu sylediklerimden kan sonu udur: monadlarn deiimleri bir "i ilke"den gelmekt
d neden onu etkileyemeyecektir. Ancak, deiim ilkesinin dnda, bir de deien eyin ayr
i deyim yerindeyse basit tzlerin zelliini ve eitliliini oluturur. Bu ayrnt birlikli
a ya da basitte okluu ierir. nk her doal deiim derece derece olduundan baz eyler
r olduu gibi kalacaktr; sonu olarak basit tzde duygulanmlar ve ilikiler okluu vardr
paralar olmasa da. "Birlik"te ya da basit tzde bir okluu saran ve gsteren geici durum
lg diye adlandrlan eyden bakas deildir, ancak onu stalgdan ya da bilinten ayrmak g
u konuda Descarteslar ok eyi eksik tuttular, sezgisine varlamayan alglar yok saydlar.
r algdan bir baka algya deiimi ya da geii salayan i ilkenin edimi alk diye adland
zler algladmz en kk bir dncenin nesnede bir eitlilii ierdiini grdmzde ba
endi kendimize yayoruz. Bylece ruhun basit bir tz olduunu bilen tm insanlar bu okluu
adda tanmak durumundadrlar. Ak ak sylemek zorunda olduumuz bir ey var: alg ve onun
li olan ey mekanik nedenlerle aklanamazlar yani biimlerle ve devinimlerle aklanamazlar
. Alglar ve alklar olan her eyi ruh diye adlandrmak istiyorsak o durumda tm basit tz
a da yaratlm monadlar ruh diye adlandrlabilirler."
"Monad" terimini ilk olarak kullanan kii Giordano Bruno (1550-1600) oldu. Bruno ey
lerin elerini "monad" ya da "minima" diye adlandrmt. Bir dominiken rahibi olan ve Ro
ma'da yaklarak ldrlen Bruno, Ptolemaios'un Aristoteles'den kalma evren tablosunu ykar
ken Copernicus dizgesine gre evren aklamalar yapm, dnyann merkezi de evresi de bulun
yn saysz yldzla dolu sonsuz bir boluk olduunu bildirmiti. Bu yldzlar evrensel bir g
a da evrime boyun emekteydiler. Evren Tanr'nn ta kendisiydi. Bruno'ya gre doa bir "mo
nas monadum"du, ayn zamanda hem "maximum" (her ey ondayd) hem "minimum"du (her ey o
ndan geliyordu). Leibniz'in bu monad fikrine Bruno'dan giderek ulam olduu dnlebilir,
ak Leibniz'in "monad" gene de zgndr. O kendi monad kuramn batan sona tm incelikleriyl
dne kurmutur. E. Boutroux da bu konuda bize unlar syler: "Leibniz'in monadyla Bruno'n
monad arasndaki ayrm byktr. Bruno'nun monad deyim yerindeyse bir "tz-ey"dir. Onun i
hsal e gerekleecek bir biimdir. Leibniz'in monad bir "tz-zne"dir. Onun ayrc niteli
, algdr; onun z karmak bir algdan seik bir algya gemektir."

Monadlarn temel nitelikleri ve kendiliindenlik

E. Boutroux monad konusunda bize unlar syler: "1. Gerek olarak basit olmakla monadla
r doal olarak ne balayabilir, ne de bitebilirler. nk doal doumlar ve lmler bir kat
da ayrmadan baka bir ey deillerdir. Balanglar ancak bir yaratlma, bitileri de bir
olabilir. 2. Madde etkin olarak sonsuza blndne gre ve her bileim basit eleri gerekt
e gre monadlarn says sonsuz olmaldr.
3. Belirlenmezler ilkesine gre iki varlk seik olabilmek iin saysal olmaktan daha deiik
bir biimde ayrlmaldrlar. Basit yineleme, ruhun bir ilemi olarak, kendinde eylerle bir
ayrlk ortaya koymayacaktr. ki varln mutlak olarak seik olabilmesi iin bu iki varlk
irlemelerle birbirinden ayrlmak zorundadr. yleyse her monadn, isel olarak, insan ruhu
nun doasna benzer bir doas vardr; bu doa her monadda o monada zg belirlenimlere sahip
. 4. Yaratlm varlklar olarak monadlar zorunlu biimde deiime bamldrlar, bu deiim
klidir. Bu deiim nasl ortaya kar? Her tzde br tzlerin mekanik etkisiyle ortaya kar
r miyiz? Mekanik etki bir arpmadr, paralarn yer deitirmesidir. Oysa gerek anlamda b
sit bir varlk olan monadda paralar yoktur. yleyse bir d etki sz konusu deildir, bu bel
i de monadda deiimi douracak bir i ilke olacaktr. Monad kendiliindenlikle donanmtr,
r tr cisimsel olmayan bir otomattr. Buradan kan sonu monaddaki durumlarn birbirinden d
omakta olduudur, yle ki onlarn her birinde imdi gemile doludur ve gelecein ilkesi ol
k vardr. 5. Sonu olarak monaddaki zgllk ve kendiliindenlik neyle ilgilidir? zgllk de
n ayrntsdr. Ama her doal deiim derece derece olduundan baz eyler deiir ve baz e
kalr. Sonu olarak monadda bir duygulanmlar ve ilikiler eitlilii vardr. Ancak monad ba
tir. oklukla basitlii nasl badatrmal? Bylece birlikte bir okluu saran bir durum gr
durum algdr. yleyse her monada bireyliini kazandran nitelik algdan baka bir ey deild
tm monadlar algyla donanmlardr. Neyi alglarlar? Tm evreni alglarlar; nk boluk o
ndan her ey birbirine bal olduu iin btn alglamadan paralar alglamak olas deildi
nad evreni kendine zg bir bak asyla alglar, onun seik bir alglama alan vardr, onu
bulank olarak grr."
Burada Descartes dncenin "ak" ve "seik" kavramlaryla karlarz. Bir algnn ak
erden ayrabilmesi demektir. Ak olmayan bir alg karanlk bir algdr, nesnelerin birbirine
kart bir algdr. Nesneleri ayrntlaryla belirleyen bir alg da seik olarak nitelendi
alg seik deilse karmaktr. Bir alg seikse zorunlu olarak ak olacaktr. Demek ki alg
i vardr. Algnn dereceleri seiklik dereceleridir. Bu noktada "alg" ve "stalg" ayrl
incine varlm algya stalg demek gerekir. Her alg bilinli alg deildir. Bilinte kar
vardr. Alglarn seiklik ls ayn zamanda monadlarn yetkinlik lsdr.
yleyse szn ettiimiz kendiliindenlik nereden geliyor? Monadn kendiliindenlii dorudan
onun etkinliiyle ilgilidir, daha dorusu her monadn kendinde bir etkin g oluturmasyla i
gilidir. Her monad aralksz bir deiim iindedir. Deiim monadn doasnda bulunduuna gr
zaman bir algdan baka bir algya gei sz konusudur. Bizim nasl istemimiz varsa, istemimi
e dayanarak amalarmz gerekletiriyorsak, monadn da al vardr, bu alk onu bir ise
a isel duruma geirir. Nasl bizim istemimiz bizi daha iyi bir duruma yneltirse monadn
al da onu imdiki durumunu aan daha yetkin bir duruma ulatracaktr, yani daha seik al
cektir. Maddede olan deiimin de ruhta olan deiimin de kkeninde bu etkinlik vardr. Buna
gre her ruhsal durum kendi yeter nedenini bir nceki durumda bulacaktr. Bu isel bir
oluumdur, herhangi bir d etkeni gerektirmez. Evet, bu oluumu ya da dnm yalnzca ruht
tm mekanik dzende ve tm metafizik ortamnda bulabiliriz.
Kk Aristoteles'e kadar uzanan "tz" kavram zellikle XVII. yzyl felsefelerinde bilgi kur
mnn temel dayanan oluturur. Bu kavram XVII. yzyldan sonra felsefeden ekilecektir. "F
flar tzden sz etmek konusunda giderek saknk oldular, nk bu szck genellikle bizim bil
liimizin simgesidir" der Halbwachs. Ancak Leibniz'in felsefesinde bu kavram teme
li oluturur, yle ki onu kaldrdnz zaman btn bir dizge yklp gidecektir. ada d
an bize geliim fikrini veren gemili ve gelecekli bir varlk oluudur. Her monad tm gemi
izlerini ve geleceinin taslan kendinde tadna gre izgisel geliim var demektir. XI
felerinde byk lde yer alacak ve yeni tarih kavraynn kkenini oluturacak olan gelii
ilk biimini ya da ilk aklamasn Leibniz'de buluyoruz.

ncesel uyum ve evrensel dzen

Baz monadlarda seik olarak bulunan ey baz monadlarda karmak ya da karanlktr. Ne olurs
lsun monadlar birbirleriyle uyumlu tzlerdir, Tanr onlarn aralarndaki uyumu daha balan
gta dzenlemitir. Leibniz bu uyumu ncesel uyum diye adlandrr ve ruh-beden ilikisini d
u uyumla aklar. ncesel uyum bize kkel bir karlkll duyurmaktadr. yle der Leibniz
inde sahip olduu deiik grlerine gre eitli tzler yaratr. Tanr'nn araya giriiyle
doas u zellie sahip olmutur: tzlerden birinde olan bir ey tm br tzlerde olan bite
a tzler birbirleri zerinde eylemde bulunmazlar." ncesel uyum ayn zamanda Tanr'nn va
rln gsteren bir kant deeri tar. Leibniz yle der: "Birbirine tam olarak uyan iki du
ya da masa saati dnn. Bu uyum biimde gerekleebilir. Birincisi, bir saatin br saa
i etkisiyle olur; ikincisi, onlara bakan bir adamn zeniyle olur; ncs, onlarn tam uyar
lur." Bu erevede birinci durum Descartes felsefesindeki ruh ve beden ilikisini, ik
incisi Malebranche'n anlayn, ncs de Leibniz'in ncesel uyumunu aklar. Leibniz, n
ayyla hem beden ve ruh ilikisi sorununu, hem de tm tzlerin aralarndaki iliki sorununu
e alr. ncesel uyum buna gre monadlar birbirine balayan ya da bir btnde bir araya ge
asadr.
Bu birbirleriyle tam bir uyum iinde olan monad adl tzler arasnda bir sradzeni vardr.
ir baka deyile evren sradzenli tzlerin katmasyla olumutur. Bu tzler alglarnn az
ularna gre az ya da ok yetkindirler. En alt dzeydeki monadlar Leibniz rlplak monad
adlandrr. Bunlar cisimlerin bileimine giren monadlardr. Bu kat bitkiler ve inorgani
k varlklar katdr. Bu basit canllar yaamsall olan ama dnsellii olmayan eylerdir.
i yoktur, alglar sardr. Bylece bu kat "basit canllar" kat diye belirleyen Leibniz ca
de fikrine ynelmi olur. Der ki: "Belki de u mermer paras bir sonsuz canl cisimler yn
da balklarla dolu bir gl gibidir." Bu "rlplak monadlar"n stnde hayvanlar kat bu
ece alttan yukarya doru kesintisiz bir geii, bir sreklilii srdrmek isteyen Leibniz bi
leri yetkin olmayan hayvanlar olarak grr. Hayvanlar kesiminde alglama daha seiktir. s
telik hayvanlarn anlar da vardr. Onlarda usu uzaktan yakndan anmsatan bir arm dze
duunu grrz, yani onlarda bir tr kavrayla karlarz. Bu bir tr deneysel kavraytr
gili deildir.
nc basamakta ussal varlklar yer alr. Zorunlu dorulara ancak bu varlklar ulaabilir. B
usun ilkelerinden giderek hem kendi bilinlerine varrlar, hem bakalarnn ve Tanr'nn bi
incine varrlar. "Ussal tzlerle ussal olmayan tzler arasndaki ayrm aynayla aynaya ba
kan insan arasndaki ayrm kadar byktr" der Leibniz. Hayvandan insana, usd varlklarda
al varlklara gei pek yumuak bir gei deildir, nk insanla hayvan arasnda bir arayer,
varlk saptamak olas deildir. Bu basamaklarn en stnde Tanr yer alr. O en yetkin monadd
er eyin rnei ve yaratcsdr. Tanrsal zekda sonsuz sayda evren olasl vardr. Bu ol
zorunlu olarak varolmak durumunda deildir. Tanr'nn zgr gc u ya da bu dnyay yaratp
kta da zgrdr. Ancak yaadmz dnya olabilecek dnyalarn en gzelidir. Tanr onca olabi
nu seip gerekletirmitir. Yeter neden ilkesine gre yaratlm olan bu dnya gzellikte b
. Tanr yaratmak iin en zengin dnyay semitir. Yaadmz dnya olas dnyalarn en gze
rd bu konuda yle der: "eliki barndrmayan her eyi tanmakta olan tanrsal ussallkta so
yda olas evren vardr. Bu evrenlerden her biri, ayr ayr alndnda, tam anlamnda olas
zorunlu bir varolu koulu ortaya koymazlar. Tanrsal g, kendi olarak ele alndnda, bir
luluk deildir ve u ya da bu dnyay yaratmakta zgrdr. Ancak onlar aralarnda karlatr
l erdeme bal olarak, ilerinde bir tanesi vardr ki iyilikte tm brlerini geride brakr,
olunca onun varoluu bir gerekliliktir. Bu durumda tanrsal edim, yetkin olmamak gib
i bir duruma dmeyeceinden, bir yeter nedene sahip olacaktr ve bu neden de ancak en yc
e iyi olabilir: yleyse, bugnk dnyann olas en iyi dnya olduunu syleyebiliriz."

Bilgi sorunu

Leibniz daha ok tz sorunuyla ilgilendi, bilgi sorunu zerinde oka durmad. Varlk aklam
en bilgi kuram iin belli bir veri salamaktayd. Descartes bilgi sorunuyla enine boyun
a ilgilenmi, fikirleri doutan fikirler, edinilmi fikirler ve imgelemsel fikirler olm
ak zere e ayrmt. Descartes, bu erevede, Platon'un mutlak lkcln geride braka
ir yer verdii gibi olanla yetinmeyip olasnn alanna almak istemiti: imgelemsel bize ola
yolunu aacakt. Leibniz Platon'u erkenden okumu ve ona gnlden balanm bir filozof olar
ellikle onun anmsama kuramyla oka ilgilenmiti. Leibniz retisini Platon'un yolunda erke
den oluturdu, buna gre eylerin ruhsallmz zerinde bir etkisi olmadn, ruhun kendine
u. Onun bilgi kuramyla ilgilenmesi daha ok Locke'un "Deneme"sine kar bir "Yeni Denem
e" yazma istei iinde szkonusu oldu, Locke'u eletirmek gibi bir sorun olmasa belki
Leibniz byle bir ie kalkmayacakt.
Leibniz bizde baz doutan fikirlerin varolduunu bildirmekle yetindi, ayrntl bir fikirle
aratrmas yapmay dnmedi. Zihnimizde bir takm fikirler vard, bu fikirler u ya da bu
uyularmzdan gelme fikirler olamazd. Leibniz'e gre tm dncelerimiz ya da ruhumuzun tm
eri onun kendiyle ilgili eylerdi. Burada filozofu tam anlamyla Platoncu bir izgide
gryoruz. Buna gre zihnimizdeki fikirler nceseldir ya da zihnimizde fikirler ncesel ol
arak vardr, ancak biz onlar birrpda, gzmzn nndeymi gibi gremeyiz. yleyse ruhumu
n fikirleri de doutan olmaldr. Demek ki Locke'un sand gibi insan ruhu balangta bat
o deildir, bir "tabula rasa" deildir: ruh ayr ya da seik varlyla fikirleri kendinde t
lece Platon'un anmsamasnda olduu gibi bilgiye ynelen ruhun kendine dnmesi, kendi stne
apanmas gerekecektir. Kendine kapanan ruh gerek bilgiyi bylece kendinde bulacaktr. "
Mekaniin yasalar gibi iselliin de yasalar vardr. Alglarn zincirleme balann sala
yasalaryla karmayan bu yasalar tek balarnaym gibi, beden yokmu gibi eylemde bulunurla
Bu yasalara gre bir alg bir baka algyla belirlenir, onda varoluu iin gerekli her eyi b
lur. Buna gre hibir ayrcalk szkonusu olmakszn tm fikirlerimiz, nesnesi metafizik ola
ikirler kadar duyulur eylerin fikirleri de, herhangi bir d enin etkisi olmadan bizim
zihinsel doamza bal olan ilksel temelden gelirler ve bylece zihnimiz bilginin gelimes
inin kayna olduu gibi onun ilkelerinin de kayna olur" (E. Boutroux). Bununla birlikte
d dnya vardr ve d dnya bilgisi hibir ey demek deildir. Uzam, uzaml cisimlerin d
ir. Uzay tm olas yan yana gelmelerin dzenidir, zaman da tm olas art arda gelilerin dze
idir. Tm yarglarmzn temeli bizim dmzdadr, dnyadadr, deneyseldir. Ancak deney bize
kesinlii salamaz. Leibniz'e gre hayvanlar tmyle deneyseldirler, onlar ancak rnekler z
rine uyarlanabilirler: onlarn dnyasnda ustan deil de usun glgesi gibi bir eyden szedeb
liriz. Oysa insan kesin bilgiler ortaya koyabilir. Yalnzca duyumdan gelen bilgile
rin bizim iin salam dayanaklar oluturmas olas deildir, bu da bizde doutan fikirlerin
olduunu kantlar. Temel bilgiler duyulardan gemeksizin zihnimizde varolmulardr. Onlar
usavurmalarmzn salam temellerini olutururlar, ayn zamanda duyu verileriyle ilgili olar
ak olas nermeler oluturmamz salarlar.

Tanr fikri ve ahlak anlay

Platoncu Hegel felsefesi gibi Platoncu Leibniz felsefesi de her penceresinden Ta


nr grnen bir felsefedir. Leibniz'in dinsel inanlar felsefesinin rengini ve temel anla
mn da belirlemitir. Leibniz felsefesinde hibir bilgi yoktur ki Tanr sorununa balanmasn
Bu felsefe dinsel bak asyla olmaktan tede, doaya, insan yaamna, temel insan sorunla
tirdii ok nemli aklamalarla ilgimizi eker. Leibniz zellikle ilerleme dncesini temel
rek ada geliim anlaynn ilk biimini ortaya koymutur. Ancak evrensel uyum gibi, srad
tablosu gibi sorunlar bu felsefeyi zellikle dinsel klar. Tanr'nn varln gsteren en
ant ncesel uyumun ta kendisidir. Bu Tanr Spinoza'nn "Doal Tanr"sna ya da "Tanr-Doa"s
zer bir Tanr deildir. Spinoza'nn Tanrs kendi kendini ancak kendine uymakla, kendi yas
alarna uymakla zgr klan bir Tanr'yd, gereklilikler dnda, doal gereklilikler dnda
m"i ortaya koymuyordu. Spinoza'nn Tanrsn belirleyen koullar Leibniz'e kr bir gereklili
n koullar olarak grnecektir.
Leibniz'e gre yaratt evrende ikin olmayan, yaratt evreni aan Tanr mutlak bir kendil
k iindedir. Onun sonsuz bir zgrl vardr. Bununla birlikte o kendi kadar yetkin olmayan
ir dnya yaratmtr. Dnya ylesine yetkin olsayd onu Yaratan'la kartrma, Yaratan'la bir
olasl vard. Ancak bu dnya gene de yetkinlikleri olan bir dnyadr ya da bu dnya yetkin
yan olas dnyalarn en yetkini olarak varedilmitir. Ayrca onun yetkinlie doru gelitiin
unutmamak gerekir. Demek ki dnyann varoluunun temelinde tanrsal bir seim szkonusudur.
Tanr en yetkin monaddr, her eyin kaynadr, her eyin hem rnei hem yaratcsdr. Onda
rak bulunur. O mutlak olarak yetkindir, onun herhangi bir eksii yoktur, o herhang
i bir olmaml barndrmaz. Doada birok yetkinlikle karlarz, Tanr bu yetkinlikleri
ksiksiz yaratc insan da zgr bir varlk olarak yaratmtr. Tanr gibi insan da geliigz
nde deildir. O da doal olarak her trl etkinliini yeter neden ilkesine dayandracaktr.
zgr insan nasl tanmlamal? zgr insan her eyden nce sorumlu insandr. O Tanr kars
Leibniz'e gre "Efendilerin en iyisi olan Tanr yalnzca doru ynelim bekler." nsandan dor
ynelim bekleyen Tanr insana ilgisiz deildir, insann sorumluluu buna gre karl olan
mluluktur. Tanr insana her zaman doru yolu gstermeye hazrdr. Tanr insan doru yola koy
ama ona doru yolu gsterir. "Yce ve sonsuz bilgiye sahip olan Tanr yalnzca metafizik
anlamda deil ahlak anlamnda da en yetkin biimde etkindir." nsan iin nemli olan Tanr'y
tam bir istekle ynelitir. nsan Tanr'nn rnn ya da yaptlarn ne lde doru kavrar
e ansna ulam olacaktr. "Tanr'nn istediini istemeye hazr olunmad zaman Tanr'y s
Tanr'nn istemiyle bamza gelen her eyden, iyi eylerden olduu kadar kt eylerden de
mz gerekir. "Usumuz yettiince Tanr'nn grnr istemine gre davranmalyz, bu arada genel
iine elimiz erdiince katkda bulunmaya almalyz."
Leibniz felsefesi bize eylemlerimizin belirlenmi olduunu bildirir, bununla birlikt
e ahlaksal edimlere olanak verir. "Sonu olarak unu retir: eylemlerimiz bazen seik algl
arca, bazen karmak alglarca belirlenmitir. Leibniz'e gre ahlaksal belirlenimin temeli
buradadr. Seik alglarla belirlenmi eylemler iyidir, kark alglarla belirlenmi eyleml
(E. Boutroux). "yi"nin tek lt, buna gre, usun deimez kuraldr, nk yi ancak ve a
erine temellenebilir. nsan iin nemli olan mutluluktur, bu yoldan mutlulua ermektir.
Buradaki mutluluk her zaman usun ndan yararlanan mutluluk olacaktr. Gerekte bilgi gibi
ahlakllk da doutandr, bir "vergi"dir. nsann znde hazza yneli vardr, nemli olan b
e gtrebilmektir ya da gerekletirebilmektir. Gerek mutlulua varmann tek yolu geliimdir
etkinleme yolunda ilerleyitir. Ruhumuz yetkinletike sevinci yaayacaktr, her admda bira
daha sevinli olacaktr, bu arada bakalarnn sevincini yaama ansn elde etmi olacaktr
i insan ne lde yetkinleirse o lde sevme ansn elde edebilir. Bakalarnn sevincini
ir yetkinlii gerektirir. Bu da dnk sevgi bazen Tanr'ya, bazen de insanlara ynelecektir
Erdemli kii bakalarnn yetkinliine ve sevincine katlmay bilen kiidir.
Bu ynelim en yce amacn gene Tanr'da bulur. Biz Tanr'y hibir karlk beklemeden sever
a tam tamna yarargzetmez bir ynelim szkonusudur. Nasl hibir yararcla dmeden bir m
leyebiliyorsak ya da bir iiri okuyabiliyorsak Tanr'y da ylece izleyebiliriz. Tanry sev
mek gzeldir, kendimizi Tanr'ya vermek ok gzeldir. Kendimizi Tanr'ya vermek kendimizde
n vazgemek anlamna gelmeyecektir. nsan Tanr yolunda kendini bulur, Tanr'ya ynelerek ke
ndi yetkinliimizi kurarz, onun yetkinliinde kendi yetkinliimizi gerekletiririz, kendim
izi daha yetkin bir varlk klmaya doru gideriz. Bu tanrsal yetkinlik bize duyularn ara
ya girdii herhangi bir dolayl ilikide deil, dorudan doruya bir ilikide, tam tamna ara
ir ilikide anacaktr. Ruhlararas bir ilikiyle Tanr'nn ruhuna ulamaktr bu. Gerek ak
k ahlakllk Tanr yolunda olmay, Tanr'ya sevgiyle ynelmeyi gerektirir.

Siyaset ve hukuk
XVII. yzyl filozoflar iinde siyasete byk bir eilim gsteren yalnzca Leibniz olmutur.
tes elden ayaktan uzakta, bir soba banda dncelerini rmeyi yelerken Spinoza kimseye g
den ekmek parasn karmaya bakyordu, darack bir yerde gzlk cam parlatyordu. Malebranc
ascal belli bir siyasal etkinlik iinde deillerdi. Leibniz her zaman bir siyaset ad
am gibi davrand. Bu davrannda ne kadar baarl olduu ayr bir konudur. Emilienne Naert
nsee politique de Leibniz" (Leibniz'in siyasal dncesi) adl kitabna yle balar: "Elbet
klasik dnemin tm filozoflar arasnda siyasete en etkin biimde girmi olan Leibniz'dir. B
ugn olsayd onun iin 'gdml bir yazar' denebilirdi. Almanya'da bir soba bann yalnzl
elverili deildir, o insanlar 'ormanlarnzda raslanan aalar ve orada otlayan hayvanlar'
an daha ok dnmeyen Descartes gibi yapamazd, Hollanda'da bilinmeden tannmadan yirmi yl
bir sre yaayamazd. Spinoza gibi bir yoksul odackta gzlk cam parlatarak dncelerini d
k yerde 'geni dnya'da dolamay yelemitir. Zamannn en nl insanlaryla karlar. (..
merak uyandrr, insanla ilgili hibir ey ona yabanc deildir. O dnemde, 'Avrupa bilincini
bunalm' dneminde Avrupa'yla ilgili olabilen her eyin ak sezgisine ulamtr. (..) Lei
u szleri buradan gelir: 'Biz kendimiz iin varolmadk, toplumun iyilii iin varolduk, pa
ralar nasl btn iin varsalar...' "
Leibniz siyaseti bir yaam biimi olarak benimserken siyasetle ilgili byk yaptlar verme
di, onun bu konudaki grlerini eitli yazlarndan topluyoruz. Filozofa gre siyaset tpk
ik gibi, ahlak gibi bir yarar bilimidir, bir uygulama bilimidir, yaam kolaylatrc bir b
ilimdir. Yneticinin mutluluu kendini ynettii insanlara adamasnda deil midir? Zaten soy
ut bir toplumsal mutluluk kavray elbette gerekle badamayacaktr. Her kiinin mutluluun
yan ynetim tartmasz en doru ynetim saylmaldr. Buna gre her ynetim halkn ve devlet
mekle ykml olacaktr. nsann ya da insanlarn mutluluunu ngren her ynetici gerek bir
larak deerlendirilmelidir. Ancak bu erevede yararl kavramyla onurlu kavramn birbirinde
ayr tutmamak gerekir: bir toplum iin yarar ne kadar nemliyse onur da o kadar nemlid
ir. te bu noktada doal hukukun ie karmas bir zorunluluk olur.
Tm toplumlarda yararla onuru bir arada gtrecek olan, onlar bir btnde bir araya getirme
gc tayan tek ey doal hukuktur. Doal hukuktan evrensel hukuku, kk Tanr'ya dayanan k
kuku, toplumlarn zel zelliklerine gre oluturulmu olmayan hukuku anlamak gerekir. Bilin
dii gibi toplumlar birbirlerinden ok ayr zellikler ortaya koyarlar. Ancak her toplum
da hukukun yani tanrsal ussalln egemen olmas iin aba ve zen gstermek gerekecektir. B
de doal hukuku olumlu hukukun stnde grmek gerekir, bir baka deyile yaamsal gereksiniml
rden doan hukuku doal hukukun belirleyiciliine vermek gerekir. Adaleti olumlu huku
kla snrlarsak, yalnzca ona dayanarak gerekletirmeye kalkarsak zellikle uluslararas huk
k iin engeller koymu oluruz, amazlar oluturmu oluruz. Prenslerin dehas doal hukukun bi
evrensel hukuk olarak olumlu hukuk zerinde, olumlu hukukun eitlilikleri zerinde ege
men olmasn salayacaktr. En iyi devlet mutlak yetkeyi en iyi gerekletirmi devlet olmakt
n ok, gle erdemi bir btnde bir araya getirmi devlettir.
yi bir devlet dzeni, salkl bir devlet dzeni apak yasalar zerine temellendirilebilir.
lar iyi bir devlet dzeninde herhangi bir yorumu gerektirmeyecek kadar belirgin ve
belirleyici olacaktr. Toplumsal uyum ancak bu tr yasalarla gerekletirilebilir. Bula
nk ya da kaygan yasalar toplumda kargaay getirecek ya da varolan kargaay artracak yasa
lardr. Her yargcn kendine gre yorumlayabildii bir yasa toplumsal dzenin salkszlna
Demek ki hukuk alannda ve oradan giderek genel toplumsal dzende usun egemenliini s
alamak insanlarn mutlu yaayabilmeleri iin bir zorunluluktur. Evet, mutluluk yalnzca b
u koulda olasdr. nsan insann kurdu olmayacaksa bu dzende olmayabilir. Ksacas doal hu
lmadan olumlu hukuk gereklemez. Ancak, unutulmamas gereken bir nokta da, toplumsal
dzenlerin hibir zaman tam anlamyla yetkin dzenler olamayacaklardr. nemli olan bir topl
mda belli bir mutluluun, bir i ve d gvenin salanmasdr.
Leibniz'e gre gvenlik mutluluun temel kouludur. Yetkin devletlerde halkn mutluluu biri
nci planda grnr bir zelliktir, nk en ok nemsenen eydir. Bunun bir rejim sorunu olu
leyebilir miyiz? Syleyemeyiz. Rejimler biimsellikleriyle ne karlar. nemli olan u ya da
bu rejimle ynetilmek deil, nemli olan herhangi bir rejimle iyi ynetilmektir. Her ynet
im biimi kt kullanldnda halkn mutluluuna byk engeller karr. Her ynetim biimi
n byk mutluluu getirebilir. Beceriksiz ya da kt niyetli yneticiler mutlu bir toplum dz
ni yaratmakta her zaman eksik kalacaklardr. Leibniz bir mektubunda rejimleri nite
likleriyle belirlerken unlar syler: "Mutlak ynetimin amac bizim imdiki kralmzda oldu
i erdemce ve usa nl bir kahramann egemen olmasdr. Soyluluun amac ynetimi en bilge v
usta kiilere brakmaktr. Demokrasinin amac halklar onlar iin en iyi olanla buluturmakt
Her rejim bir lkeye uygun debilir, nemli olan onu iyi kullanmaktr, halkn mutluluunu
alayacak biimde etkin klmaktr.
Ne olursa olsun Leibniz'e gre ynetim her zaman gl kiilerin elinde olmaldr, erdemle g
araya getirmi kiilerin elinde olmaldr. "En gllerin her zaman en bilge, en bilgelerin d
her zaman en gl olmas ngrlr." Ancak bilgelik yaamda ylesine bol bulunan bir ey d
lgelik ok g kazanlan bir eydir. Buna gre, byk insanlarn ok byk yanllar yaptn
rca bilgelik tannmas o kadar kolay bir ey deildir." te bu noktada ok nemli bir soru
prensin eitimi sorunuyla karlarz. Prensin eitimi ok byk bir nem tar. O her eyde
r insan olmaldr, bilgisiyle seilen bir insan olmaldr. Onun elbette tm bilimlerin bilgi
lerini alm bir kii olmas beklenemez. Yetke olabilmesi iin gerekli bilgileri ya da tem
el bilgileri almas yeterlidir. Bu bilgiler unlar olabilir: corafya, ahlak, siyaset,
askerlik, konuma, yabanc dil, yabanc grenekler...Bu bilgileri yalnzca okuyarak deil g
e gre, yaaya yaaya, deneye deneye edinmek de gerekir. Prensin eitiminde kuramdan old
uu kadar, uygulamadan da yararlanmaldr.

Sonu

Leibniz felsefesi XVII. yzyl felsefelerinin en nemlilerindendir. Descartes ve Spino


za felsefesiyle bir btn oluturur. Bacon ve Locke'un tersine bu filozof tam anlamnda d
izge filozoflar oldular, dncelerini ussal bir btnlkte ortaya koydular; grlerinin e
amasna, tm insan ve evren sorunlarn kavramasna zen gsterdiler. Leibniz "Yeni deneme" a
l almasnn ge yaymlanmasnn da etkisiyle gnnde yeter ilgiyi grememitir. Bu ilgisi
de o dnemde Almanya'nn kltr asndan Avrupa'nn ileri lkeleri arasnda saylmay ola
gibi Leibniz en nemli yaptlarn Franszca yazmtr. Leibniz felsefesi XVIII. yzylda ilg
Christian Wolff'dan geerek Kant'a ulat; denebilir ki Leibniz, Kant iin gl bir k no
Kant'n izinde giden Fichte de Leibniz'den ok ey edindi. Wolff, Leibniz'in basit b
ir aklaycs olarak kalmad, onu kendine gre yorumlad, deyim yerindeyse onu eip bkt;
en ilkesini yok sayd, her eyi zdelik ilkesine indirgedi. Gene de Leibniz'i yeniden v
aretmekte Wolff'un katks byk oldu.
Monadlar kuramnn ok ak, ok anlalr, ok belirgin bir kuram olduunu sylemek zordur.
en bu kuram pek ok bakmdan bilinlerde soru iaretleri oluturan bir kuramdr. Leibniz de
Descartes gibi yapm, metafizikte snrlanmak istememi, felsefi dnce kadar bilimsel d
inlemi bir filozoftur. O olgun bir filozof olduu kadar bir matematikidir, bir bilim
adamdr, entegral ve diferansiyel hesabn bulmutur. Tm yaam boyunca evrensel bir bilim
urmann abas iinde olmutur. Descartes bir tutum iinde Leibniz, matematie benzeyen, va
her eyi nsel olarak aklayabilen bir bilimin dyle yaamtr. yle bir ey olmal ki,
alanda karsna kan tm sorunlar matematikte olduu gibi kesin ve aydnlk bir biimde
iye dnyordu. Bu yolda usavurmalarn yerine matematik hesab koyabildiimiz zaman amaca ul
emektir. Bylece eitli bilgi alanlarnda ie yarayacak bir iaretler dili oluturulmu olac
. Leibniz bu iaretler dizgesinin adn da koymutu, ona "caractristique gnrale" demiti,
a kendisini bulamad.
Leibniz evrensel bir bilime ulamakta urad baarszla siyasal yaamnda da urad. Ne
etirebildi, ne Osmanl saltanatn ortadan kaldrabildi. stelik bu son derece inanl filoz
yaamnn sonlarnda inanszlkla suland ve kendi kabuuna ekildi. Yaamn irkinlikleri,
adar ak bir dnrden bir yalnz adam yaratmay baarabildi. Ne olursa olsun o bir a ba
erlerinden biri oldu. "Felsefe bir sevintir" adl kitabmzda yer alan "Leibniz iin not
lar" adl makalemizi yle bitirmitik, bu giri yazsn da gene yle bitirelim: "Leibniz h
en nce bir alkanlk rneiydi. Rnesans aydnlar gibiydi, nceki zamanlarn bilgisine ul
bu bilgilerden yeni bir bak as derleyebilmek iin byk aba gsterdi. Yadsmaktan ok b
yatknd, zgnden ok varolan deerleri aryordu, yeniyi ancak semeci bir kavrayla olanda
karmaya alyordu. Siyasal saplantlarnn tam bir amazda son bulmas, dinsel abalarn
tirmemi olmas onun dnyayla ilikilerinde tutarsz bir eylerin olduunu aka gsterir gi
cak o bir filozof olarak, bir bilim adam olarak nemlidir. Felsefesi Platonculuun ye
ni bir yorumu olmaktan tededir. lerleme ya da geliim fikrini ilkin onda buluruz. XI
X. yzylda tam olarak karmza kacak olan bu fikir XVII. yzyln bu ilgin monadlk
lirsiz aa ksa da nemli bir dnce aamasn ortaya koyar. Monadlar srekli bir deiim
monadda gemiinin izleri ve geleceinin tasla bulunur. Bir tek bu yanyla bile Leibniz fe
lsefe tarihinin en nemli doruklarndan birini oluturur."

Afar Timuin
Ocak 1999

KAYNAKLAR

Y. Belaval, Leibniz, Initiation a sa philosophie, J. Vrin, Paris 1975


Y. Belaval, Leibniz, Critique de Descartes, Gallimard, Paris 1960
E. Brehier, Histoire de la philosophie II/1, P.U.F., Paris 1968
F. Challaye, Petit histoire des grandes philosophies, Paris 1948
G. Friedmann, Leibniz et Spinoza, Gallimard, Paris 1946
M.Halbwachs, Leibniz, Lib. Paul Delaplane, Paris
M.Gkberk, Felsefe tarihi, Bilgi yaynevi, Ankara 1967
Leibniz, La Monadologie, Delagrave, Paris 1975
Leibniz, Essai de theodicee, Garnier-Flammarion, Paris 1969
Leibniz, Nouveaux essais sur l'entendement humain, Garnier-Flammarion, Paris 196
6
E. Naert, La Pensee politique de Leibniz, P.U.F., Paris 1964
F.-J. Thonnard, Precis d'histoire de la philosophie, S. de St. Jean l'Evangelist
e, Paris 1963
A. Timuin, Dnce tarihi, nsancl yaynlar, stanbul 1997
A. Timuin, Felsefe bir sevintir, nsancl yaynlar, stanbul 1997
METAFZK ZERNE KONUMA

1.
Tanrsal yetkinlik zerine ve Tanr'nn her eyi
en istenir biimde yapt zerine.

Sahip olduumuz en yaygn ve en anlaml Tanr kavram, Tanr mutlak olarak yetkin bir varlkt
szleriyle olduka iyi anlatlmtr. Ne var ki bundan ne gibi sonular kt dnlmyor.
abilmek iin doada birbirinden tmyle ayr yetkinlikler bulunduunu, Tanr'nn bu yetkinlik
in tmne birden sahip olduunu, bu yetkinliklerden her birinin en yksek derecede Tanr'y
a zg olduunu belirtmek gerekir.
Yetkinliklerin de ne olduunu bilmek gerekir. Yetkinliin olduka kesin belirtisi udur:
son yetkinlik derecesine yatkn olmayan biimler ya da doalar yetkin deillerdir, saynn
ya da izginin doas byle bir doadr. nk saylarn en by (ya da tm saylarn says
i ierir, ama en byk bilim ve tamgllk iin olanaksz diye bir ey yoktur. Sonu olarak
yetkinliktirler ve Tanr'ya zg olduklarndan snrszdrlar.
Demek ki yce ve sonsuz bilgelie sahip olan Tanr yalnzca metafizik anlamda deil, ahlak
anlamnda da en yetkin biimde etkindir. Bu bizim amzdan yle anlatlabilir: Tanr'nn y
ine ne lde aydnlanrsak ve ne lde bilgili olursak bu yaptlar o lde stn bulmaya
her eye uygun bulmaya yatkn oluruz.

2.
Tanr'nn yaptlarnda iyilik bulunmadn ya da iyilik ve gzellik kurallarnn geliigzel
anlara kar.

Bylece ben eylerin doasnda ya da Tanr'nn bunlarla ilgili olarak sahip olduu fikirlerde
hibir iyilik ve yetkinlik kural bulunmadn, Tanr'nn yaptlarnn ancak biimsel bir ne
Tanr tarafndan yaratlm olmak nedeniyle iyi olduklarn savunanlarn ok uzandaym. n
yaptlarnn yaratcs olduunu bilen Tanr, Kutsal Kitap'n da belirttii gibi, onlar sonr
leyip iyi bulduunu aklamazd. Kutsal Kitap, Tanr yaptlarnn esizliini bu yaptlara b
anlayabileceimizi, hatta onlar nedenlerine balayan plak d grnlerini hi dnmede
i anlayabileceimizi bize gstermek iin bu insanbilimden yararlanm olabilir. Gerekten, y
aratcy ancak yaptlarn inceleyerek kavrayabiliriz. Akas, bu grn tersi bir gr
r. Bu grn tersi bir gr son yenilikilerin (2) grlerine ok yakn grnyor. Bu ki
ii ve Tanr'nn yaptlarnda bulduumuz iyilik Tanr'y kendilerine gre anlayan insanlarn
an baka bir ey deildir. Ayrca, eyler herhangi bir iyilik kuralyla deil de Tanr'nn is
le iyidirler diyerek, bence hi dnmeden Tanr sevgisini ve Tanr'nn tm deerini ykyorl
rsini yapt zaman da vlesi olan yaptklaryla ne diye vmeli? Demek ki, geriye yalnzca
bir g kalnca, istem usun yerini tutunca, tirann tanmna uygun olarak glnn houna gi
lunca Tanr'nn adaleti ve bilgelii nerede kalr? te yandan, bence, her istem herhangi b
ir isteme nedeni gerektirir, bu neden de doal olarak istemi nceler. Bunun iin metaf
izikle ve geometriyle ilgili lmsz dorularn ve buna bal olarak da iyilik, adalet ve yet
inlik kurallarnn ancak Tanr isteminin bir sonucu olduunu syleyen baz filozoflarn (3) b
szlerini tmyle garip buluyorum, oysa bence bunlar ancak Tanr'nn istemine de, zne de b
olmayan anlnn sonulardrlar.

3.
Tanr daha iyisini yapabilirdi diyen inananlara kar.

Tanr yaptlarnn en son yetkinlikte olmadn syleyerek ve Tanr daha iyisini yapabilirdi
k yrekli bir savunuya giren baz adalarn (4) grlerini de onaylamyorum. nk bence b
deerine tmyle ters der. "Uti minus malum habet rationem boni, ita minus bonum habet
rationem mali." (5) Eylemi elden geldiince yetkin yapmamak yetkinliksiz eylemde b
ulunmaktr. Falanca mimar yaptn daha iyi yapabilirdi demek, o mimarn yaptnda eksiklik b
lunduunu sylemektir. Tanr yaptlarnn iyiliini dorulayan Kutsal Kitap'a da karttr bu
iksizlikler sonsuza kadar iner, yle ki Tanr yaptn nasl yaparsa yapsn onun yapt daha
tkin yaptlarla karlatrldnda daha iyi olacaktr, yeterse bu. Ama byle vlen bir ey
r. Tanr kitabnda ve aziz babalarn yazlarnda da benim grm destekleyecek birok blm
nyorum. Ama onlarda bu yeni dnrlerin (6) grlerini destekleyecek blmler bulunmayacak
eni dnrlerin grleri bence tm Eskia'da bilinmeyen grlerdir, bu grler evrenin g
avrannn gizli nedenleri zerine sahip olduumuz ok az bir bilgi zerine temelleniyor. B
a birok eyin daha iyi olabileceini dnme konusunda yreklendiriyor bizi. Ayrca bu yenil
baz ok ince dnceler zerinde direnle duruyorlar, bu dnceler de pek salam temelleri
dncelerdir, nk bu kiiler kendinden daha yetkin bir ey bulunmayan bir yetkinin varl
zlar, bu da bir yanlgdr.
Yce usa gre yetkinlik iinde eylemde bulunmak en yce zgrlk deilmi gibi bu kiiler by
nn zgrln desteklediklerine inanrlar. Tanr, isteminin herhangi bir nedeni olmadan eyl
bulunur diye dnmek, byle bir eyin olamayaca bir yana, Tanr'nn deerine yarar bir g
Tanr'nn A ile B arasnda bir seim yaptn, A'y B'ye ye tutmas iin hibir neden bulun
kte A'y setiini dnelim. En azndan, bu eylem Tanr'ya yarar bir eylem deildir bana k
vgnn "ex hypothesi" (7) olarak burada bulunmayan herhangi bir nedene dayanmas gerek
ir. Oysa Tanr kendine yaramayan bir eyleme girimez bence.

4.
Tanr sevgisi Tanr'nn yaptklarndan tam anlamyla honut olmay ve Tanr'nn yaptklarn
benimsemeyi gerektirir, bunun iin sekinci (8) olmak gerekmez.

O byk dorunun genel bilgisi, yani Tanr olas olan en yetkin ve en istenir biimde eylemd
e bulunur dorusunun bilgisi, bence Tanr'ya her eyin stnde borlu olduumuz sevginin teme
idir. nk seven kii honutluunu sevgilisinin kendisinin ve eylemlerinin mutluluunda ya d
yetkinliinde arar. "Idem velle et idem nolle vera amicitia est." (9) Bence,Tanr'nn
istediini istemeye hazr olunmad zaman, onun istedii eyi deitirmek gcne sahip olun
Tanr'y sevmek gtr. Bana kalrsa, Tanr'nn yaptklarndan honut olmayanlar, amalar ay
alarndan pek ayr olmayan honutsuz uyruklara benzerler.
Bu durumda, bu ilkelere gre Tanr sevgisine uygun olarak eylemde bulunmak iin zor al
tnda sabrl olmamz yetmez, Tanr istemiyle bamza gelen her eyden honut olmamz gereki
m. Byle bir benimseyii gemile ilgili olarak dnyorum. Gelecek konusunda ne sekinci olm
doru, ne de eskilerin "logon aergon" yani tembel akl dedii sofistlie gre elleri koll
ar kavuturup Tanr'nn yapaca eyi beklemek dorudur. Ama usumuz yettiince Tanr'nn gr
e davranmalyz, bu arada genelin iyiliine elimiz erdiince katkda bulunmaya almalyz,
bizimle ilgili olann, bize yakn olann, az temizde olann gzellie ve yetkinlie ermesi
elimiz erdiince katkda bulunmaya almalyz. nk olaylar bize Tanr'nn iyi niyetimizin
ili olmasn istemediini gsterse de, bundan Tanr bizim yaptmz istemiyor diye bir anla
. Tersine, efendilerin en iyisi olan Tanr yalnzca doru ynelim bekler, en iyi amalarn g
erekletirilebilmesi iin uygun olan yeri ve zaman yalnzca o bilir.

5.
Tanrsal davrann yetkinliiyle ilgili kurallarn neye dayand, yollarn basitliiyle son
nliinin birbiriyle dengeli olduu zerine.

Tanr'ya gvenmek, Tanr'nn her yaptn iyi yaptna, Tanr'y sevenlere hibir eyin zar
anmak gerekir demek ki. Ama zellikle Tanr'y bu evrensel dzeni semeye, gnahlara kar di
i olmaya, kurtarc iyiliklerini belli bir biimde datmaya gtren nedenleri tanmaya al
u bir ruhun yetkinliklerini aar, hele bu ruh daha Tanr'y grme sevincine ermemise.
Gene de eylerin ynetiminde Tanr kayrasnn etkinlii konusunu ilgilendiren baz genel beli
lemelere ulamak olasl vardr. yle de diyebiliriz: yetkin bir biimde davranan kii en
blemleri kurmay bilen usta bir geometriciye benzer, yapnn yapm iin yerini ve parasn e
yi kullanan, yapnn gzelliini bozabilecek eyleri ortadan kaldran bir mimara benzer, hib
r eyi ham ve ksr brakmayacak biimde maln mlkn kullanan iyi bir aile babasna benzer
etkiyi seilebilecek en basit yolla yaratabilen usta bir makiniste benzer, kck bir kit
aba en byk gzellikleri sdran bilgin bir yazara benzer. Varlklarn en yetkinleri, en az
r kaplayanlar, yani birbirlerini en az engelleyenleri ruhlardr. Ruhlarn yetkinlii er
demleridir. Bu yzden u konuda hibir kukumuz olmamaldr: Tanr'nn balca amac ruhlarn
, Tanr bu mutluluu genel dzenin elverdii lde gerekletirir. Bu konuda daha syleyecek
var.
Tanr yollarnn basitlii konusuna gelince, bu basitlik tam tamna aralarla ilgilidir, bun
a karlk eitlilik, zenginlik, bolluk da amalarla ya da sonularla ilgilidir. Bunlardan b
ri bryle dengeli olmaldr, nasl bir yap iin ayrlan parann yapnn ngrlen bykl
gerekirse. Gerekten, Tanr hibir harcamada bulunmaz. Tanr'nn harcamas imgesel dnyasn
mak iin varsaymlar ortaya koyup duran filozofun harcamasndan daha azdr, nk gerek bir
yaratabilmek iin kararlar vermek yeter Tanr'ya. Ama erdem konusunda kararlar ve v
arsaymlar birbirlerinden ne kadar bamsz olurlarsa o lde harcamalarn yerini tutarlar.
varsaymlarda ya da ilkelerde okluktan kalmasn buyurur. Aa yukar gkbilimde her zama
t dizgenin benimsenmesi gibi.

6.
Tanr dzeni aan hibir ey yapmaz,
dzenli olmayan olaylarn varln dnemeyiz bile.

Genellikle Tanr'nn eylemlerini olaan eylemler ve olaanst eylemler olmak zere ikiye ay
r. Ama Tanr'nn dzen dnda hibir ey yapmadn dnmek doru olur. Bylece olaanst
asnda kurulmu baz zel dzenlerle ilgilidir. nk, evrensel dzene gelince, bu dzende he
rldr. Gerek olan yalnzca dnyada tam tamna dzensiz bir eyin varolamayaca deil, ayn
e bir eyin tasarlanamayacadr. nk birinin bakla fal aar gibi gln bir ie kalkp k
gzel bir biimde noktalar koyduunu dnelim. Bence, kavram belli bir kurala gre duraan
rbiim olan, bylece bir elin belirledii biimde btn noktalarnda geilebilen bir izgi d
Biri bir rpda bir izgi iziversin, bu izgi bazen doru, bazen daire, bazen daha baka bi
olsun; bu izginin tm noktalar iin ortak olan, deimelerin tmn belirleyen bir kavram,
kural, bir denklem bulunabilir. rnein hibir insan yz yoktur ki evresi geometrik bir iz
inin paras olmasn ve belli bir dzenlenmi devinimle bir rpda izilmesin. Ama bir kural
rmaksa ona uygun olan ey karmaklk diye alnr.
Bylece, denilebilir ki, Tanr dnyay ne biimde yaratm olursa olsun, dnya her zaman dze
lacaktr ve belli bir genel dzen iinde bulunacaktr. Ama Tanr dnyalarn en yetkinini sem
, yani hem varsaymlar asndan en basit olann, hem olgular asndan en zengin olann se
mesi ok kolay, zellikleri ve sonular pek gzel ve pek geni bir geometrik izgi gibi. Bu
arlatrmalar tanrsal bilgeliin eksik bir grnmn izmek ve yeterince aklanamayan
mde kavramak yolunda zihnimizi ykseltebilecek eyi sylemek iin yapyorum. Ama bunu yap
arken tm evrenin bal olduu byk gizi aklamakta olduumu sylemek istemiyorum.

7.
Mucizelerin ikincil kurallara kart olmakla birlikte genel dzene uygun olduklar zerine
ve Tanr'nn genel ya da zel herhangi bir isteme gre neler isteyip nelere izin verecei
zerine.

Dzende bulunmayan bir ey kendini gerekletiremeyecei iin mucizeler de doal olaylar kada
dzenin iindedirler. Bunlara doal olaylar diyoruz, nk bunlar eylerin doas dediimiz
cil kurallara uymaktadrlar. Ve diyebiliriz ki bu doa Tanr'nn bir alkanldr, Tanr ke
e kurallar kullanmaya gtren nedenden daha gl bir neden uruna bu alkanl brakabili
Genel ve zel istemlere gelince, eyleri ele al biimimizden giderek, Tanr her eyi semi
en yetkin dzene uygun olan en genel istemine gre yapyor diyebiliriz. Ama ayrca Tanr'
nn zel istemleri de vardr, bu istemler yukarda andmz ikincil kurallarn dnda kalr
asn dzene koyan yasalarn en geneli kuralddr.
unu da syleyebiliriz: Tanr kendi zel isteminin nesnesi olan her eyi ister; ama genel
istemin nesnelerine gelince -br yaratklarn ve zel olarak da ussal yaratklarn eylemleri
bunlardandr ve Tanr bunlara ynelmek ister- burada iki eyi ayrdetmek gerekir: eylem ke
ndinde iyiyse, diyebiliriz ki Tanr bu eylemi ister ve bazen de buyurur, bu eylem
gereklemese de; ama eylem kendinde ktyse ve eylem -eylerin dzeni, zellikle de ceza ve
efaret ktl dzelttii ve ktl bol bol dengeledii iin, bu durumda da dzende hi k
a yetkinlik bulunaca iin- ancak raslantyla iyi duruma gelebiliyorsa, o zaman Tanr ken
di koyduu doa yasalarndan tr eyleme ynelse de -nk bundan daha byk bir iyilik elde
tir- o eylemi istedii sylenemez ama o eyleme izin verdii sylenebilir.

8.
Tanr'nn eylemleriyle yaratklarn eylemlerini ayrdetmek iin bireysel bir tz kavramnn n
uu aklanyor.

Tanr'nn eylemlerini yaratklarn eylemlerinden ayrmak ok gtr; baz insanlar Tanr'nn


inanrlar, bazlarna gre de Tanr'nn tm yapt ey daha nce yaratklara vermi olduu g
an birinin ya da brnn ne lde sylenebilecei aada gsterilecektir. Eylemler ve edim
bireysel tze bal olduklar iin (actiones sunt suppositorum) (10) byle bir tzn ne oldu
amak gerekir.
Gerekten birok yklem bir tek zneye bal olduu ve bu zne de baka herhangi bir zneye b
an buna bireysel tz ad verilir; dahas var, nk bu aklama szsel bir aklamadr. yley
neye gerek olarak bal olmann ne anlama geldiini gz nnde tutmak gerekiyor.
Elbette her doru nermenin temeli eylerin doasnda bulunur; bir nerme zde deilse, yani
ak bir biimde znede ierilmi deilse, onun znede gcl olarak bulunmas gerekir; filoz
m znededir derken "in-esse" diye belirledikleri ey budur. Bu durumda her zaman znen
in terimi yklemin terimini kapsayacaktr, yle ki konunun kavramn tam olarak anlayan bi
r kii yklemin ona bal olduu yargsna varacaktr.
Bu durumda unu diyebiliriz: bireysel bir tzn doas ya da tam bir varln doas ylesine
kavrama sahiptir ki bal olduu znenin tm yklemlerini iermeye ve karsatmaya yeterlidir
a raslant dediimiz ey, kavram balanaca zneye balanabilecek eylerin tmn iermeyen
ce Byk skender'e balanan kral nitelii, zne gz nnde tutulmam olduundan, bir birey
e belirgin deildir ve ayn znenin br niteliklerini iermez, oysa skender'in bireylik kav
amn ya da "o olu"unu gren Tanr, onda ayn zamanda gerekten onunla ilgili olarak sylene
ecek tm yklemlerin temelini ve nedenini, rnein onun Darius'u ve Porus'u yeneceini, ha
tta doal bir lmle mi yoksa zehirlenerek mi leceini "a priori" olarak (deneyle deil) g
. Bizse bunu ancak tarihin yardmyla grebiliriz. Bu yzden, eylerin balantsn tam olara
alnca unu syleyebiliriz: skender'in ruhunda her zaman bana gelmi olan eylerin kalnt
gelecek olan eylerin baz belirtileri, evrende olup geen eylerin izleri bulunmaktadr
- evrende olup geen eyleri bilmek yalnzca Tanr'ya zg de olsa.

9.
Herbir tzn kendi ynnden tm evreni aklamas
ve kavramnda tm olaylarn ierilmi, tm koullaryla ve dsal eylerin tm dzeniyle ier
ne.

Birok ilgi ekici eliki kar bundan, rnein iki tzn birbirine tpatp benzemesi ve anc
mero" (11) deiik olmas doru deildir; Aziz Tommaso'nun bu bakmdan melekler ya da yce ze
arla ilgili olarak ne srd "Quod ibi omne individuum sit species infima" (12) sav, zg
yrm geometricilerin biimleri anladklar gibi anlamak kouluyla, tm tzler iin dorudur;
ancak yaratlla balar ve yok olula lr; bir tz ikiye blnemez; iki tzden bir tz yap
r ama saylar doal olarak ne artar, ne eksilir.
Ayrca her tz btn bir dnya gibidir, Tanr'nn ya da tm evrenin aynas gibidir, her tz T
da evreni kendine gre aklar, her kent onu deiik yerlerden gzleyene nasl deiik grn
evren varolan tzler saysnca oalmtr diyebiliriz bir bakma. Ve Tanr'nn n de yapt
aysnca oalmtr. yle de diyebiliriz: her tz kendinde Tanr'nn sonsuz bilgeliinin, t
amda ve Tanr'ya becerebildiince yknr. nk her tz kark bir biimde de olsa, evrende
, gelecekle ilgili olarak her olan aklar, bu da sonsuz bir algya ya da bilgiye benze
r. Tm br tzler de bunu akladklarndan ve buna uyarlandklarndan her tz Yaradan'n ta
i gcn br tzler zerine yayar diyebiliriz.

10.
Tzsel biimler dncesinde salam bir yan vardr,
ama bu biimler olaylarda hibir eyi deitirmez,
bunlarn zel etkileri aklamakta kullanlmalar gerekir.

Sanrm eskilerin de, derin dnme alkanlna ermi, birka yzyl nce dinbilim ve felse
azlar azizlik katna ykselmi usta kiilerin de szn ettiimiz eyler zerine bilgisi ol
bugn gzden dm bulunan tzsel biimlerin varln benimsemesini ve korumasn salayan
onlar bizim yeni filozoflar topluluunun sand gibi ne ylesine dorularn uzandadrlar,
lesine gln durumdadrlar.
Bu biimleri ele almak fiziin ayrntlarnda hibir ie yaramayacak, tek tek olaylarn akl
kullanlamayacaktr, buna ben de katlrm. Bu konuda bizim skolastikler de, onlara uyan
eski hekimler de yanlmlardr. Bunlar cisimlerin etkilerinin nasl olduunu incelemek zahm
etine katlanmakszn yalnzca biimlerden ve niteliklerden sz ediyorlar, bylece cisimleri
n zelliklerini temellendirdiklerini sanyorlard; bu, saatlerin vakti nasl gsterdiini ar
atrmadan, bir saatte bulunan vakti gsterme niteliinin onun tzsel biiminden geldiini s
meye benzer. Gerekte, saatin bakmn bakas yapacaksa, saati satn alana yetebilir bu.
Ancak biimlerin bylece eksik ve kt kullanl, bilinmesi metafizikte ok gerekli olan bi
bizim gzmzden karmamaldr, bu yle bir eydir ki bence insan ilk ilkeleri onsuz tanyam
lmadan zihnini cisimsel olmayan doalarn bilgisine, Tanr'nn esiz yaptlarnn bilgisine y
temez.
Bununla birlikte, nasl ki bir geometrici sreklinin yapsndaki nl karmakla uraarak ka
k gereksinimi duymazsa, bir ahlak filozof, daha tede bir hukuku ya da bir siyaseti zgr
seile Tanr vergisi arasndaki uzlamada ortaya kan byk glkleri amak iin abaya gi
duymazsa (yle ya, felsefede ve dinbilimde gerekli ve nemli olan tartmalara girmeden,
geometrici tm gstermelere ulaabilir ve siyaset adam kendi sorunlarn zebilir), bunun
i fiziki de bazen daha nce yaplm daha basit deneylerden yararlanarak, bazen geometrin
in ve mekaniin gstermelerinden yararlanarak, hibir zaman bir baka alann genel belirle
melerine gereksinim duymakszn deneylerinin temellerini ortaya koyabilecektir; bu f
iziki Tanr'nn yardmna, bir ruha, bir Archaeus'a, buna benzer bir eye bavurursa, uygula
a alannda nemli bir karar verilecei sra yazgnn doas ve zgrlmzn doas zerine
kalkan biri gibi garip bir i yapm olur. nsanlar yazgnn ne olduu zerine zihinlerini yo
ak bu yanl sk sk kendiliklerinden yaparlar, bu yzden bazen iyi bir zme ulamaktan y
rekli bir almay gerekletirmekten geri kalrlar.

11.
Skolastikler denen dinbilimcilerle filozoflarn dncelerini bsbtn aalamamak konusunda

Eski felsefeye bir anlamda eski deerini kazandrmay ve hemen hemen tmyle atlm tzsel b
i "postliminio" geri getirmeyi nermekle byk bir tutarszla dtm biliyorum; modern
ne ok dndm, fizikte deneylere ve geometride gstermelere ok zaman ayrdm, bu var
aman inandm bilirlerse, Aziz Tommaso'ya ve zamann br kiilerine adalarmzn yeteri
vranmadklarn, skolastik filozoflarda ve dinbilimcilerde -yolunca yordamnca kullanmak
kouluyla- sanldndan daha byk bir salamlk bulunduunu grmemi salayan almalar ya
r kendime karn ve neredeyse zorla benimsediimi bilirlerse beni bir rpda sulayamazlar.
da inanyorum: doru ve derin dnen bir kafa bunlarn dncelerini analitik geometriciler
pt biimde aydnlatc ve sindirici bir tutumla ele almak glne katlansa, onlarda ok
terilebilir nice dorudan oluan bir hazine bulacaktr.

12.
Uzama dayanan kavramlarda imgelemsel bir ey bulunduu, bunlarn cisimlerin tzn kuramayac
aklar zerine.

Belirlemelerimizi srasn bozmadan ele alalm: sanrm, tzn yukarda akladm doas z
racak kii unu grecektir: cismin tm yaps yalnzca uzamdan kurulmu deildir, onda ruhlar
gili olan ve genel olarak tzsel biim diye adlandrlan herhangi bir eyin varln da zoru
larak grmek gerekir, bu ey olaylar ve hayvanlarn ruhu varsa hayvanlarn ruhunu hi mi hi
deitirmemekle birlikte. u da gsterilebilir: byklk, biim, devinim kavramlar sanld
vramlar deildir, bunlar imgesel ve alglarmzla ilgili baz eyler tarlar, bizim dmzd
oasnda gerekten bulunup bulunmad konusunda kukulu olduumuz renk gibi, scaklk gibi n
erde ya da bunlara benzer niteliklerde (genellikle daha byk lde) olduu gibi. Bu yzden
u nitelikler hibir tz oluturmazlar. Cisimlerde imdi sylediimizin dnda herhangi bir
lkesi yoksa, hibir cisim varln bir andan ok srdremeyecektir
Bununla birlikte br cisimlerin ruhlar ve tzsel biimleri ussal ruhlardan ok ayrdr, yal
ussal ruhlar bilirler eylemlerini, bu ussal ruhlar doal bir lmle lmedikleri gibi ne
olduklarnn bilgisinin temelini de her zaman korurlar; bu da onlar cezaya ve armaana
yatkn klar, onlar Tanr'nn egemen olduu evren cumhuriyetinin yurttalar yapar, dolays
yaratklar onlara hizmet ederler. Bu konuyu az sonra daha geni olarak ele alacaz.

13.
Her kiinin bireylik kavram onun bana gelecekleri kesinlikle ierdiinden bu kavramda her
olayn douunun "a priori" kantlarn ya da u olayn brnden neden daha nce olduunu
ncak bu dorular ne lde kesin olurlarsa olsunlar gene de olumsal olmaktan kurtulamazl
ar, nk Tanr'nn ya da yaratklarn zgr seiine, onlarn semeyi zorunlu klmadan eili
yanrlar.

Daha ileriye gitmeden nce, yukarda gstermi olduumuz temellerden doabilecek byk bir g
kaldrmaya almalyz. yle demitik: bireysel tz kavram bana gelebilecek her eyi ta
kavrama bakarak gerekte onunla ilgili olarak sylenebilecek her eyi syleriz, daireni
n doasnda daireden karsanabilecek tm zellikleri grebildiimiz gibi. Ama bu durumda olu
l dorularla zorunlu dorular ayrm kalkm, insan zgrlne yer kalmam, mutlak bir yazg
ze de dnyann br olaylarna da egemen olacakm gibi grnyor. Ben bunu yle yantlayaca
zorunlu olan birbirinden ayrmak gerekir: herkes gelecek olumsallarn salanm olduu, n
nn onlar ngrd zerinde ortak gre sahiptir, ama bu onlarn zorunlu olduklar anlamn
diyecekler) herhangi bir tanmdan ya da kavramdan herhangi bir sonu karldnda bu sonu
ludur. Oysa herhangi bir kiinin bana gelebilecek bir eyin, o kiinin doasnda ya da kavr
mnda gcl olarak bulunduunu ne sryoruz, daireyle ilgili zelliklerin daire kavramnda b
as gibi. Bu durumda glk ortadan kalkmamtr. Bu gl salam bir biimde giderebilmek
alant ya da birbirini izleme iki trl olur, biri mutlak olarak zorunludur, kart eliki
, bylesi bir karsama geometrinin dorular gibi lmsz dorularda bulunur; br ancak "e
" zorunludur, ne var ki kendinde olumsaldr, kart da eliki iermez. Bu balant tam tam
ikirler zerine ve Tanr'nn basit anl zerine deil, Tanr'nn zgr buyrultularna ve ev
dayanr.
Bir rnek verelim: Julius Caesar cumhuriyetin srekli diktatr ve efendisi olacana ve Rom
allarn zgrln ortadan kaldracana gre, bu eylem kavramnda ierilmitir, nk biz
kin kavramnn doasnn,yklemi de ierebilmesi iin, her eyi "ut possit in esse subjecto"
) kavradn varsayarz. Denebilir ki Caesar bu eylemi bu kavram ya da fikir dolaysyla ger
letirmekte deildir, nk bu eylem Tanr her eyi bildii iin Caesar'a uymaktadr. Buna ka
ikle unlar sylenecektir: onun doas ya da biimi bu kavrama uymaktadr ve Tanr ona bu ki
verdii iin de onun bu kiilie uygun olmas gerekmektedir. Ben de gelecekteki olumsal o
laylar ne srerek unu syleyebilirim: onlarn gereklii ancak Tanr'nn anlnda ve ist
nr onlara bu biimi nceden verdiine gre onlarn gene buna uymalar gerekir.
Ama bu glkleri baka benzer glklerle rnekleyerek hogrdrmeye almaktansa onlar or
uygun bulurum, imdi urada syleyeceklerim her ikisini ortadan kaldrmaya yarayacaktr. i
mdi balantlar arasndaki ayrl ele almak gerekiyor, diyorum ki nceselliklere uygun olar
gerekleen ey kesindir ama zorunlu deildir, onun tersini yapan kii onun gereklemesinin
ex hypothesi) olmazlna karn kendinde olmaz olan bir ey yapm olmaz. nk biri ksayd
usuyla onun "mutlu giriimi" yklemi arasndaki balanty kantlamaya yarayan gstermeyi son
erdirebilseydi unu gstermi olurdu: Caesar'n gelecekteki diktatrl temellerini onun ka
mnda ya da doasnda bulur; bu kavram ya da doada onun Rubicon rma kylarnda durmak ye
rma gemeye karar veriinin, Pharsalus savandan yenik kacak yerde sava kazannn
ylarn byle gelimesi usa uygundur ve dolaysyla kesindir, ama kendinde zorunlu deildir v
e kart eliki iermez. Tanr'nn az yetkini gerekletirmesinin usa yatkn ve kesin olmas
bu.
Caesar'n bu yklemiyle ilgili bu gstermenin saylarla ya da geometriyle ilgili gstermel
er kadar mutlak olmadn, ama Tanr'nn insan doas zerine verdii, insann her zaman (z
) en iyi grneni gerekletirecei konusundaki buyrultusuna (birincinin ardndan verdii buy
ultuya) dayanan eyler dzenini varsaydn syleyebiliriz. Bu tr buyrultular zerine temel
her doru kesin olmakla birlikte olumsaldr, nk bu buyrultular eylerin olasln deit
a nce de sylediim gibi, Tanr her zaman kesin bir biimde en iyiyi sese de, bu daha az y
etkin olann olas olmasn ve olas kalmasn engelleyemez -daha az yetkin olan gereklemes
e-, nk onun gereklemesini nleyen ey onun olas olmay deil yetkin olmaydr. Kar
ldir.
Demek ki bu tr glkler ne kadar byk grnrlerse grnsnler ortadan kaldrlabilecek g
u glklere ynelen her kii bunlarn arln ayn lde duymutur), yeter ki tm olumsa
n deil de byle olmalar iin nedenler bulunduunu ya da (bu da ayn eydir) doruluklarnn
ori" kantlar bulunduunu, bu kantlarn onlar kesin kldn, bu nermelerdeki zne-ykl
isinin doasnda temelleri bulunduunu, ancak bunlarn zorunlu gstermeleri olmadn, nk
rin ancak olumsallk ilkesine ya da eylerin varl ilkesine, yani eit lde olas olan e
da en iyi olan ya da en iyi grnene dayandn, oysa zorunlu dorularn elimezlik ilkesi
e Tanr'nn zgr istemiyle yaratklarn zgr istemi gz nnde tutulmadan zlerin olas olu
may zerine temellendiini iyice dnmek gerekir.
14.
Tanr evren zerine sahip olduu deiik grlerine gre eitli tzler yaratr; Tanr'nn
tzn kendine zg doas u zellie sahip olmutur: tzlerden birinde olan bir ey tm b
eni karlar, ama tzler birbirleri zerinde eylemde bulunmazlar.

Tzlerin doasnn ne olduunu bir anlamda rendik, imdi tzlerin aralarndaki bamll,
mlerini aklamaya alalm. Apak grnen bir ey var: yaratlm tzler Tanr'ya bamld
biz dncelerimizi nasl retiyorsak o da tzleri bir tr trmle (14 ) yaratr. nk Tanr
ek iin yaratmay uygun grd olgularn genel dizgesini, deyim yerindeyse, her yana ve her
l evirir; tambilirliinden kaan herhangi bir iliki bulunmad iin de dnyann tm yzle
mlerde gzler. Evrene belli bir yerden bakmakla elde edilen her grn sonucu, evreni bu
gre uygun bir biimde aklayan bir tzdr. - Tanr, dncesini etkin klmak ve bu tz y
man byledir bu. Tanr'nn gr nasl her zaman doruysa alglarmz da dorudur, ama bizim
aldatan yarglarmzdr.
Yukarda da belirttik, imdi sylediklerimiz de gsteriyor: her tz apayr bir dnya gibidir,
Tanr'dan baka bir eye bal olmayan bir dnya gibidir; bylece tm olgular yani bamza g
k her ey varlmzn sonulardr ancak; bu olgular doamza uygun olan, bir baka deyile
uygun olan belli bir dzeni srdrrler, bu dzene dayanarak bizler davranmz dzenlemek
ekteki olgularn baarlaryla dorulanan yararl gzlemler yapabiliriz, yani bylece ok zam
nlgya dmeksizin gemie dayanarak gelecek zerine yarglar verebiliriz, ve skntya dm
bizim dmzda m deil mi, bakalar da olgular gryor mu demeden bu olgularn gerek ol
iriz. Bununla birlikte, tm tzlerin alglar ya da anlatmlar birbirlerini yantlarlar, yl
i tzlerin her biri gzlemledii baz nedenleri ve yasalar incelikle izlerken, ayn eyi yap
n bir baka tzle karlaacaktr. Belli bir gnde belli bir yerde toplamaya szlemi birka
kten istekli olduklar zaman bu toplamay gerekletirebilecekleri gibi. Tm ayn olgular
da, buna gre tmnn tam tamna ayn anlatm ortaya koymas gerekmez, bu anlatmlarn orant
r. Birok izleyicinin ayn eyi grdn sanmas ve bu san zerinde birbiriyle gerekten an
ne de her birinin kendi llerine gre grmesi ve konumas gibidir bu da.
Tzsel olgularn karlkl uyumunun nedeni yalnzca Tanr'dr, birinde zel olan tmne gen
Tanr'dr, byle olmasayd hibir balant olmazd (tm bireyler srekli olarak Tanr'dan t
r evreni bireylerin grd gibi grmez, onlarn grdnden baka grr). Genel olarak beni
birlikte olduka uygun bir biimde yle diyebiliriz: tek bir tz hibir zaman baka bir tek
tz zerinde etkide bulunamaz ve onun etkisinde kalamaz. unu gz nnde tutmalyz: herhangi
r tzn bana gelen bir ey, yalnzca o tzn "fikir"inin ya da "tam kavram"nn bir sonucud
fikir tm yklemleri ve olgular ierir, ve tm evreni aklar. Gerekten bize her ey ancak
en ve alglardan gelebilir, tm gelecek dncelerimiz ve alglarmz olumsal da olsalar nce
erimizin ve alglarmzn sonucudurlar, yle ki u anda benim bama gelen ya da bana grnen
bir bir ortaya koymak elimde olsayd, onlarda bundan byle tm olacak olanlar ve tm grnec
k olanlar grebilirdim. Benim dmdaki her ey yklp gitseydi de yalnzca Tanr'yla ben k
le bu byle olurdu ve benim bama ayn durumlar gelirdi. Ama belli bir biimde grp seebil
iz eyleri bizim zerimizde eylemde bulunan nedenler gibi grdmz baz baka eylere ulad
rgnn temelini ve onda gerek olan yan ele almamz gerekecek.

15.
Sonlu bir tzn bir baka tz zerindeki eylemi, Tanr onlar uyumaya zorlad lde, eyl
atm derecesinin azalmas, eylemdeki tzn anlatm derecesinin artmas biiminde olur.

Ama uzun bir tartmaya girmeden, metafizik dili uygulamann alanyla uyuturabilmek iin un
belirlemek yeter: daha yetkin olarak akladmz olgular zellikle ve hakl olarak kendim
lamaktayz, baka tzlere de en iyi akladklar eyi ulamaktayz. Bylece her eyi aklama
uzam olan bir tz, aklama biiminin az ya da ok yetkin oluuna gre snrl olur. Tzleri
ini engellemelerini ya da snrlamalarn buna gre anlayabiliriz ve sonu olarak bu konuda
nu syleyebiliriz: tzler birbirleri zerinde eylemde bulunurlar, tzler sanki birbirler
iyle uyumak zorunda braklmlardr. nk birinin anlatmn artran brnn anlatmn a
Tek bir tzn erdemi Tanr'nn deerini iyi aklamaktadr, ite bu noktada az snrlanmt
emini ya da gcn kulland zaman yani eylemde bulunduu zaman iyiye doru deiir ve yayl
urayan bir deiiklik olduunda (her deiiklik tmn ilgilendirmektedir) yle denebilir
daha byk bir yetkinlik derecesine ulaan ya da daha yetkin bir anlatm derecesine yksel
mi olan tz gcn kullanr ve eylemde bulunur, daha az yetkinlie dm olan da gszl
. Bence algs olan bir tzn tm eylemi baz tutkulu istekleri, her edilginlemesi de baz a
getirir ya da tersi olur, bununla birlikte imdiki bir yararn daha sonra daha byk bir
ktlkle ykld olmutur. Eylemde bulunarak yani gcn kullanarak ve bundan haz duyarak
lmesi buradan gelir.

16.
Tanr'nn olaanst etkinlii zmzn aklad eyde ierilmitir, nk bu anlatm her
u olan ve baz ikincil kurallara bal bulunan akseik anlatmmz aar.
imdi, tzlere olaanst ya da doast bir ey uramayacana gre, nk tzlerin tm olay
uuna gre, bize Tanr'nn bazen insanlar ve br tzleri olaanst ve mucizeli bir etkinl
etkileyebildiini aklamak kalyor. Baz ikincil kurallarn stnde olsalar da her zaman gen
dzenin evrensel yasasna uygun bulunan evren mucizeleriyle ilgili olarak yukarda syle
diklerimizi anmsamamz gerekiyor. Her kii ya da her tz , byk dnyay aklayan bir kk
uuna gre, Tanr'nn bu tz zerindeki olaanst eylemi, bu tzn zyle ya da bireylik kav
vrenin genel dzeninde ierilmi bulunsa da mucizeli olmaktan geri kalmaz. Bu yzden biz
doamzn aklad her eyi doamzn iinde grrsek doamz iin hibir ey doast ol
zaman nedenini aklar ve Tanr tzlerin gerek nedenidir. Ama doamzn en yetkin biimde a
el olarak doamza bal olduundan -nk onun gc buna dayanr ve az nce akladm gib
tta tm snrl doalarn glerini aan birok ey vardr. Sonu olarak, daha ak bir bii
diyeceim: Tanr'nn mucizeleri ve etkileri u zellii gsterirler: bir yaratlm ruh, ne
aydnlanm olursa olsun, onlar usavurmasna dayanarak nceden kestiremez, nk genel dzen
kavray tmn aar: oysa doal diye adlandrlan her ey yaratklarn anlayabildikleri dah
rallara baldr. Szlerin anlamlar kadar knanamaz olabilmesi iin baz konuma biimlerini
ere balamak iyi olur, tm akladmz ierene zmz ya da fikrimiz diyebiliriz ve bu z
im Tanr'yla bamz aklad iin snrszdr, hibir ey onu aamaz. Ve bizde snrl ol
bilir, bu yzden tm yaratlm tzlerin doalarn aan ey doastdr.

17.
Bir ikincil kural ya da doa yasas rnei. Burada Descarteslarn ve daha bakalarnn savl
anr'nn hep ayn devinim niceliini deil, hep ayn gc koruduu gsterilmitir.

kincil kurallardan ya da doa yasalarndan imdiye kadar birok defa sz ettim. Sanrm bunl
a ilgili bir rnek vermek iyi olacak: bizim yeni filozoflarmz u nl kural kullanmay al
dinmilerdir: Tanr dnyada her zaman ayn devinim niceliini korumaktadr. Bu kural gerekte
usa uygun grnyor, onu eskiden ben de kuku gtrmez bir kural sayardm. Ama oktandr yan
e olduunu anladm. Bay Descartes ve br usta matematikiler una inanmlardr: devinimin n
yani devingenin hzyla byklnn arpm devindiren gc tam tamna verir ya da geometri
rsek gler hzlarla ve cisimlerle doru orantldr.Bu durumda, evrende her zaman ayn gcn
as usa uygundur. Bu yzden olaylar gz nnde tutarsak iyice grrz ki srekli mekanik dev
ktur, olsayd bir makinenin srtnmeyle durmadan azalan ve az sonra bitecek olan gc yeni
den kendini gsterir, sonu olarak dardan yeni bir itki sz konusu olmakszn kendiliinde
ard. Ayrca unu da gryoruz: bir cismin gc, cisim gcn baz bitiik cisimlere ya da ay
rumunda olan kendi paralarna verdii lde azalmaktadr.
Bylece sandlar ki gle ilgili olarak sylenebilenler devinimin nicelii iin de sylenebil
Ama aradaki ayrl gstermek iin, ben belli bir ykseklikten den bir cismin, yolu ak
azndan nnde baz engeller bulunmad zaman, kt yere dnmek gcn kazanacana inan
nn direnci ve baz kk engeller onun kazanm olduu gc azaltmasa, geldii ykseklie ta
cektir.
Bence bir librelik bir A cismini drt kulalk CD yksekliine karmak iin ne kadar g ger
a, drt librelik bir B cismini bir kulalk EF yksekliine karmak iin o kadar g gerekiy
Akas, CD yksekliinden den A cisminin kazand g, B cisminin EF yksekliinden dm
cismi F'ye varp E'ye kmak gcn kazandndan (birinci varsayma gre), buna gre drt li
smi tamak yani kendisini bir kulalk EF yksekliine karmak gcne sahiptir. Bunun gibi
D'ye varm olarak ve C'ye kadar kmak gcne sahip olarak bir librelik bir cismi yani ke
ndisini drt kulalk CD yksekliine karmak gcne sahiptir. yleyse, (ikinci varsayma g
cismin gc eittir.
imdi, bakalm, devinimin nicelii her ikisinde de ayn m? Burada ok byk bir ayrlk gr
ei'nin gsterdii gibi, CD'den dmekle kazanlan hz EF'den dmekle kazanlan hzn iki kat
drt kat olsa da. yleyse, 1 diye belirlediimiz A cismini 2 diye belirlediimiz hzyla ar
alm. Sonu ya da devinimin nicelii 2 olacaktr; te yandan 4 olan B cismini 1 olan hzyla
palm, sonu ya da devinimin nicelii 4 olacaktr, yleyse A cisminin D noktasndaki devinim
nicelii B cisminin F noktasndaki devinim niceliinin yarsdr, bununla birlikte gleri e
r. Bylece gstermek istediimiz eyi, devinimin niceliiyle g arasnda bir ayrm olduunu
luyoruz.
Grld gibi, g, yaratabilecei etkinin niceliiyle, rnein belli byklkteki ve trdek
ilecei ykseklikle belirlenmelidir, bu da ona verilebilecek hzdan ayr bir eydir. Ona i
ki kat hz verebilmek iin iki katndan ok g vermek gerekir.
Bu kant pek basit bir kanttr. Bay Descartes'n bu noktada yanlgya dmesi, dnceleri y
olgunlamad halde dncelerine oka bel balamasndandr. Ama ben asl yandalarnn o z
gy grmemi olmalarna ayorum. Korkarm, alaya aldklar baz Aristotelesilere yknmey
a yava ve onlar gibi yapp usa ve doruya bavurmaktansa ustalarn kitaplarna bavurmak al
ekler.

18.
Gle devinimin nicelii arasndaki ayrm, cisimlerin olgularn aklamak iin uzamdan ayr
dncelere bavurmak gerektii yargsna varmak iin nemlidir.

Gc devinimin niceliinden ayr olarak ele almak yalnca fizikte ve mekanikte devinimin d
oas ve kurallaryla ilgili gerek yasalar bulmak, hatta baz usta matematikilerin yazlar
m baz uygulama yanllarn dzeltmek iin deil, ayn zamanda metafizikte ilkeleri daha i
k iin de nemlidir, nk devinim grnr ve biimsel olan yanyla ele alnrsa yani bir yer
rak ele alnrsa tam tamna gerek bir ey deildir ve baz cisimler birbirlerine gre duruml
eitirdiklerinde yalnzca bu deiimleri ele alarak devinimin ya da dinginliin hangisine u
lanmas gerektiini belirlemek olana yoktur. imdi ben bunun zerinde dursaydm bunu geomet
i yoluyla gsterebilirdim.
Ama g ya da bu deiimlerin yakn nedeni daha gerek bir eydir. Onu u cisme deil de bu c
ulamann olduka temeli vardr. Bu yzden devinimin daha ok hangisine bal olduu ancak by
tannabilir. Bu g biimin byklyle devinimden baka bir eydir. Buradan u yargya var
kavranan ey ada dnrlerin inand gibi yalnzca uzam ve bu uzamn deiimleri deildi
ttuklar baz varlklar ve biimleri benimsememiz gerekir. Giderek daha iyi grlyor, doan
laylar anlayanlarca matematik ve mekanik bir biimde aklanabiliyorsa da, ne olursa ol
sun gene de cisimsel doann ve hatta mekaniin genel ilkeleri geometrik olmaktan ok me
tafiziktir ve grnlerin nedeni olarak cisimsel ktleden ya da uzamdan ok baz biimlere v
mez doalara baldr. Bu dnce yenilerin mekanik felsefesini dindarln zararna baz ma
n oka uzaklald konusunda az ok hakl nedenlerle kayg duyan zeki ve iyi niyetli baz
aknklyla badatracak gtedir.

l9.
Fizikte ereksel nedenlerin yarar.

nsanlar iin kt yarglarda bulunmay sevmem, bu yzden ereksel nedenleri fizikten uzak tut
aya alan filozoflarmz sulamyorum. Ama ak ak sylemeliyim, bu bakn sonular ba
bu gr sanki Tanr eylemde bulunurken hibir erek ya da iyilik ngrmyormu gibi, sanki i
isteminin konusu deilmi gibi ereksel nedenleri tmyle yoksamaya kadar giden dnceyle, bu
konumann balarnda rttm dnceyle birletirirsem tehlike daha da byyor. Bana kal
arlklarn ve tm yasalarn ilkelerini ereksel nedenlerde aramal, nk Tanr her zaman en i
ve en yetkini ngrr.
Aka sylemeliyim, Tanr'nn ereklerini ve tlerini belirlemek istediimiz zaman yanlgy
siyle karlarz. Tanr yalnzca bir tek eyi gz nnde bulunduruyor, her eyi ayn anda g
uyor diye dnrsek Tanr'nn ereklerini ve tlerini bir tek zel tasarda snrlamak iste
lesi bir yanlgya deriz. Nitekim,Tanr'nn dnyay tmyle bizim iin yapm olduu, evre
ayan ve yukarda konmu olan ilkelere gre Tanr'nn bizimle olan ilikisine uygun dmeyen h
ey bulunmad doru olsa da, Tanr dnyay bizim iin yaratmtr diye dnmek byk bir
Tanr'nn yaptlarndan gelen herhangi bir iyi sonu ya da herhangi bir yetkinlikle karlat
n bunu Tanr'nn tasarlam olduunu rahatlkla syleyebiliriz. nk Tanr hibir eyi geli
bize hi benzemez, biz bazen iyi yapmay beceremeyiz. Bu yzden hkmdarlarn tasarlarnda
ncelik arayan ar tutumlu siyaset adamlarnn yapt gibi ya da yazarda oka bilgelik ara
umcularn yapt gibi bu ite tkezlemek yle dursun, bu sonsuz bilgelikte oka dncelil
ekir. Onaylamakla yetinildii halde yanlgya dmekten bu kadar az korkulan bir baka alan
yoktur, yeter ki Tanr'nn tasarlarn snrlayan olumsuz nermelerden saknlabilsin.
Hayvanlarn alas yapsn gren kiiler eyleri yaratann bilgeliini tanmaya yatkndr.
na ve hatta gerek "Felsefe"ye ulam kiilere neririm, bunlar baz uydurma kafallarn gz
k iin yaplm olmasa da gzlerimiz olduu iin grmekteyiz gibi szlerinden uzaklasnlar.
ddenin zorunluluuna ya da belli bir raslantya brakan bu grlerin arballna inanl
rmz anlayan kiilere her ikisi de gln gelse bile) doann zeki yaratcsn tanmak g
karlamaldr, hatta nedenin tannmasyla sonu daha iyi tannr, ve bir yandan eyleri dz
e bir zekann varln benimsemek, te yandan onun bilgeliini kullanacak yerde olgular a
iin maddenin zelliklerini kullanmak usa aykr der. Byk bir hkmdarn nemli baz yerl
ek bir zafer kazanmasnn nedenlerini gstermek iin bir tarihi muzaffer hkmdarn ngrs
k uygun zaman ve uygun aralar nasl setiini, gcne dayanarak tm engelleri nasl at
da, top barutunun kk paracklar bir kvlcma dokununca kat ve ar bir cismi ele geir
varlarna yollayabilecek kadar byk bir hzla frladlar, te yandan topun bakrn olutura
rin dalcklar birbirine gemi durumda olduklarndan bu hzla top paralanmamtr gibi szl
byle davranm olur.
20.
Platon'da Sokrates'in ilgi ekici szleri
(ok maddeci filozoflara kar).

Bu bana Platon'un "Phaidon"unda Sokrates'in azndan sylenmi gzel szleri anmsatyor. Bu


r benim duygularma bu noktada tpatp uygun dyor ve tam tamna bizim ok maddeci filozofl
kar yazlma benziyor. Bu iliki bende bu blm evirmek isteini uyandrd. Biraz uzunc
rnek belki de iimizden birine bu nl yazarn yazlarnda bulunan gzel ve salam br d
e bulundurmak yolunu aar.
"Bir gn birinin Anaksagoras'n bir kitabnda u szleri okumu olduunu sylediler: her eyi
eni zeki bir varlktr, her eyi o dzenler ve bezer. Bu benim pek houma gitti, nk dnya
eknn rnyse her ey olabildiince yetkin olacaktr diye dnyordum. Bu yzden neden ey
lyor ya da varln srdryor sorusuna aklama getirmek isteyen biri her eyin yetkinli
acak eyi aratrmaldr. Bylece insan kendinde ya da bir baka eyde en iyi ve en yetkin ol
ratracaktr. nk en yetkini tanyacak olan kii buradan giderek yetkin olmayan da tanya
Btn bunlar okuyunca eylerin nedenini retebilecek bir usta bulmu olmakla pek sevindim.
ein yerin dz m yuvarlak m olduunu retebilecek, neden yerin byle yaratlmas baka tr
n daha iyi, onu retebilecek... Ayrca yer evrenin ortasndadr ya da deildir diye belirle
rken belirlenen durumun neden en iyi durum olduunu gsterecek, bunu bekliyordum. El
bet, gne, ay, yldzlarla ve bunlarn devinimleriyle ilgili olarak da benzer aklamalar ya
acakt... Sonunda her eye zel olarak uygun olan eyi gstererek en genel iyiyi gstermi ol
cak diyordum.
im bu umutla dolunca hemen Anaksagoras'n kitaplarn aldm ve okudum, nceden ortaya koydu
ynetici zeky hi mi hi kullanmadn, eylerin ne dzeninden ne yetkinliinden sz etti
olmayan esir yapl baz maddeleri iin iine soktuunu grnce atm kaldm.
Onun durumu, Sokrates her eyi zeksyla yapar dedikten sonra her ediminin nedenini zel
olarak ylece aklayan adamn durumuna benziyor: burada oturuumun nedeni udur, der o, ke
iklerden, etlerden ve sinirlerden olumutur bedenim, kemikler katdr, kemiklerde ayrlma
ya da kavuma yerleri vardr, sinirler kaslp geveyebilirler, bylece beden esnek olur ve
dolaysyla ben oturabilirim. Bu konumay temellendirmek iin, gerek nedenleri bir yana b
akarak, havaya, sese ve iitme organlarna, buna benzer eylere ynelmek gerekirdi. Yani
Atinallar beni balamaktansa mahkm etmek gerektiine inannca benim buradan kamaktansa
ada kalmak gerektiine inandm gibi. Uzaklarda serseri serseri srgn yaam srdrecek yer
umun bana ykledii cezay ekmemin daha doru olacana ve daha onurlu olacana inanm olm
sinirlerin ve bu kemiklerin oktan Boetiallarn ve Megarallarn yannda olmas gerekirdi.
u yzden kemiklere ve sinirlere, onlarn nedensel devinimlerine bavurmak usa uygun dei
ldir.
Gerekte kemikler ve sinirler olmadan ben btn bunlar yapamam diyen kii hakldr, ama ger
neden dediimiz ey baka bir eydir... bu yle bir kouldur ki, neden dediimiz ey onsuz ol
z...
rnein evremizdeki bedenlerin devinimi bulunduklar yere dayanmaktadr diye dnenler tanr
gcn her eyi en iyi biimde yaptn unutuyorlar ve dnyay tutan, biimleyen, srdren e
olduunu anlamyorlar..." Buraya kadar Sokrates konuuyor, bundan sonra Platon'un "id
ea"lar ve biimler zerine syledikleri de bir o kadar gzeldir ama biraz gtr.

21.
Mekaniin kurallar Metafizik'in dnda yalnzca Geometri'ye dayansayd olgularn bambaka o
erekirdi.

Tanr'nn bilgelii her zaman baz zel cisimlerin mekanik yapsnn ayrntsnda bilindiine
eliin ayn zamanda dnyann genel ynetiminde ve doa yasalarnn kuruluunda kendini gster
rekir. Bu ylesine dorudur ki bu bilgeliin nerileri genel olarak devinimin yasalarnda
grlmektedir. nk cisimlerde yalnz ve yalnz uzaml bir kitle bulunsayd, devinim dediim
er deitirmekten baka bir ey olmasayd, her ey geometrik bir zorunlulukla bu tanmlardan
endi kendine karlabilse ya da karlmak gerekseydi, baka yerde de gsterdiim gibi kk
duran daha byk bir cisme raslaynca ona kendi hzn verecek ve kendi hzndan herhangi bir
yitirmeyecekti: ve bir dizgenin olumasn iyiden iyiye engelleyen buna benzer nice bak
a kural da benimsemek gerekecekti. Ama Tanr bilgeliinin her zaman ayn gc ve ayn yn k
kta kararll ii dzeltiyor.
Gene bana kalrsa doann birok edimi iki trl gsterilebilir, yani etkin nedeni belirleyer
k gsterilebilir, bir de benim rnein kyansmas ve kkrlmasyla ilgili kurallar inc
rde de yapacam gibi Tanr'nn etkinliini her zaman en kolay yollardan gerekletirme konus
ndaki kararllna dayanarak, yani sonusal nedeni gz nnde tutarak gsterilebilir.

22.
Hem doay mekaniklikle aklayanlara hem de cisimsel olmayan doalara bavuranlara yatkn ol
bilmek iin her iki grn sonusal nedenlerle ve etkin nedenlerle badatrlmas.
Bir hayvann ilk dokusunun oluumuyla tm paralarnn oluumunu mekanik olarak aklayabilec
ini dnenlerle ayn yapy sonusal nedenlerle aklayanlar uzlatrmak iin bu belirlemey
kir. Her ikisi de iyidir, yalnzca byk iinin sanatna hayran olmak iin deil, ayn zaman
zikte ve hekimlikte yararl eyler ortaya koymak iin her ikisi de uygun olabilir.Ve b
u ayr yollar izleyen yazarlarn birbirlerine kt davranmamalar gerekirdi.
nk, gryorum, tanrsal Anatomi'nin gzelliini aklamaya ynelenler geliigzel grnen
i organlarda ok gzel bir eitlilik yaratmaktadr diye dnenlerle alay ediyorlar, bu kii
zirzop ve dind kiiler sayyorlar. Bunlar da bu sefer brlerini basit ve boinanl kiil
belirliyorlar, bunlar gklerde grldeyenin Zeus deil de bulutlarda bulunan herhangi b
ir madde olduunu bildiren fizikileri dinsiz yerine koyan eskilere benziyorlar. En
iyisi her iki belirlemeyi de birbiriyle uzlatrmak olurdu, nk sradan bir karlatrma y
izin verilirse diyebilirim ki bir iinin ustaln gstermek ve vmek iin makinenin paral
ken ne gibi tasarlar olduunu belirlemekle kalmam, her paray yapmak iin kulland gere
e aklarm, hele bu gereler basit gerelerse ve zekice yaplm gerelerse. Tanr bedenimiz
kez daha zekice kurulmu bir makineyi yapabilecek ok usta bir sanatdr, ok basit birka
kullanarak yapverir bunu, yeter ki doann olaan yasalar onlar bylesine sevilesi bir r
aya koyabilmeleri iin en uygun biimde belirlemi olsun; ayrca Tanr doann yaratan olmas
bu byle olmazd.
Bununla birlikte bence gerekten daha derin ve bir anlamda daha dolaysz ve "a prior
i" olan etkin nedenler yolu ayrntlara ynelindiinde olduka gtr, sanrm filozoflarm
zaman zaman iyiden iyiye uzaklamlardr. Buna karlk sonusal nedenlerin yolu daha kolayd
Anatomi'nin ok nemli rnekler ortaya koyduu daha fiziksel olan br yolda daha uygun ara
malar getirecek olan nemli ve yararl dorular ortaya karmaktan hi de geri kalmaz. Bunun
gibi, krlma kurallarnn ilk bulucusu Snellius da ilkin n nasl olutuunu aratrmaya
kurallar bulmak iin ok beklerdi. Snellius eskilerin kyansmas iin kulland yntemi
em de sonusal nedenlere dayanr. nk eskiler bir n belli bir noktadan belli bir noktay
rmek zere belli bir yzeyde yanstrken (bunu doann byle tasarladn dnelim), gelme
irine eit olduunu bulmulardr, bunu Larissal Heliodoros'un kk bir kitabnda ve baka y
grebiliriz. Bana kalrsa Bay Snellius ve ondan sonra da (ondan iyiden iyiye habers
iz olarak) M. Fermet bunu krlmaya daha zekice uygulamlardr. nk klar ayn ortamlard
de ortamlarn direnlerinin orantsndan baka bir ey olmayan sinslerin orantsna uyuyorl
demek ki bu yol bir ortamdaki belli bir noktadan bir baka ortamdaki bir baka nokt
aya ulaan en ksa ya da hi deilse en belli yoldur. Bay Descartes'n bu teoremi etkin ne
denlere dayanarak gstermesinde ok byk eksikler vardr. Hatta diyebiliriz ki Bay Descar
tes Hollanda'da Snellius'un buluunu renmi olsayd onu hibir zaman bulamayacakt.

23.
Madded tzlere geri dnmek iin Tanr'nn
ruhlarn anl zerinde nasl etkide bulunduu ve
dnlenin fikrine sahip olunup olunmad aklanyor.

Sonusal nedenlerin, cisimsel olmayan doalarn, cisimlerle ilgili zeki bir nedenin be
lirlenimleri zerinde birazck durmay, bunlarn fizie ve matematie kadar her alanda nasl
ullanldn gstermeyi uygun buldum, amacm bir yandan mekanik felsefeyi ona yaktrlan d
armak, te yandan filozoflarmzn zihnini salt maddi belirlenimlerden daha soylu dncelere
ykseltmektir. imdi cisimlerden madded doalara, zellikle zeklara dnmek, Tanr'nn onl
latt, onlar zerinde nasl eylemde bulunduu konusunda bir eyler sylemek doru olur; hi
bunlarla ilgili baz doa yasalar da vardr, bu konuda daha sonra uzun uzun konuabilecei
m. imdi birazck fikirlerle ilgili baz eylere, her eyi Tanr'da grp grmediimize, Tanr
lup da mz olduuna deinmek yetecektir.
yi bilmemiz gerekir, fikirlerin yanl kullanm birok yanlgya yol aar. nk herhangi b
usavurma yapld zaman bu eyin fikrine sahip olunduu dnlr, bu temele dayanarak eski
irok filozof pek eksikli bir Tanr tantlamas yapmlardr. nk, der onlar, Tanr'y d
yetkin bir varln fikrine sahip olmam gerekir, ayrca da fikir olmadan dnlemez; bu varl
i tm yetkinlikleri kucaklar, varolmak da bir yetkinliktir, yleyse o vardr. Ne var k
i ok zaman hi olmayacak olaanstlkleri dndmz iin, rnein hzn en yksek derece
n tabanyla birlemesini dndmz iin bu usavurma yeterli olmuyor. Demek ki szkonusu e
p olmamasna gre doru fikirler ya da yanl fikirler bulunduunu syleyebiliyorum. Bir eyi
laslndan gvenli olununca ancak o eyin fikrine sahip olmakla vnlebilir. Bylelikle, y
kant hi deilse unu ortaya koyar: Tanr olasysa, zorunlu olarak vardr. Edimsel olarak v
rolabilmek iin yalnzca olaslna ya da zne gerek duymak tanrsaldoann esiz bir ayrc
amna "Ens a se" (15) denen eydir.

24.
Ak ya da karanlk, seik ya da bulank, tamuyar ya da sezgisel ya da sansal bilgi zerine;
adsal, gerek, nedensel, zsel tanmlar zerine.

Fikirlerin yapsn iyi anlayabilmek iin bilgilerin trleri konusuna deinmek gerekiyor. Bi
r eyi baka eyler arasnda tanyabildiim ama o eyin ayrmlarnn ve zelliklerinin neler
lmediim zaman bilgim bulanktr. Bir iirin ya da bir tablonun iyi mi kt m olduunu herha
bir kukuya dmeden aka biliriz, nk onda bizi doyuran ya da drten herhangi bir ey v
p olduum iaretleri aklayabildiim zaman bilgim seiktir. Altnn tanmn veren baz dene
r yardmyla gerek altn uydurma altndan ayran ayar uzmannn bilgisi byle bir bilgidir.
Ama seik bilginin dereceleri vardr, nk genel olarak bir tanma giren kavramlar da tanml
nma gereksinimi gsterirler, bu bilgiler bulank olarak bilinen bilgilerdir. Ama seik
bir tanma ya da bilgiye giren her ey, ilkel kavramlara kadar her ey seik olarak tanny
orsa, ben bu bilgiyi tamuyar bilgi diye adlandrrm. Zihnim bir kavramn tm ilkel elerini
hep birden ve seik olarak kavrarsa o zaman sezgisel bir bilgi szkonusudur, bu tr b
ilgi ok azdr, insan bilgilerinin ou bulank ya da sezgiseldir.
Adsal tanmlarla gerek tanmlar da birbirinden ayrmak doru olur. Tanmlanan kavramn olas
ukuya dlyorsa ben byle bir tanma adsal tanm derim. rnein sonsuz vida denen ey par
n, paralar tamuyar bir biimde st ste konabilen maddi bir izgidir dediimde, sonsuz vida
ne olduunu bilmeyen biri, bu zellik gerekten sonsuz viday karlayan bir zellik olduu
de, paralar eit olan br izgiler bir yzey oluturduklarndan (bu izgiler de daire evr
u izgidir) yani yzey zerine izildiklerinden -byle bir izginin olaslndan kukuya d
a unu gsterir: birbirini karlayan her zellik adsal bir tanma yarayabilir, ama zellik
n olasln tantabiliyorsa gerek tanmn verir; oysa yalnzca bir adsal tanma sahip olu
n kacak sonulardan gvenli olunamaz, nk herhangi bir elikiyi ya da olmazl barndr
birinin kart olan sonular kabilir. Bu yzden dorular, baz yeni filozoflarn sand g
deildirler, geliigzel deildirler.
te yandan, gerek tanmlarn trleri arasnda birok ayrm vardr; nk olasln deneyle
cvann olasl tannr, nk byle bir cismin gerek olarak bulunduu, bunun son derece
te olduka kaygan bir sv olduu bilinir, burada tanm yalnzca gerektir ve baka bir ey d
; ama olaslk "a priori" olarak kantlanrsa tanm gene gerek ve nedensel olur, nk szk
in olas oluumunu da ierir. Tanm ayrtrmay en ilkel kavramlara kadar gtrr ve olasl
antna gereksinim gsteren herhangi bir eyi varsaymazsa bu durumda tanm yetkindir ve zs
eldir.
25.
Bilgimiz hangi durumda fikrin gzlemiyle uyuur?

Elbette olanakd bir kavramla ilgili herhangi bir fikre sahip olamayz. Bilgi yalnzca s
ansal olduu zaman, onun fikrine sahip olduumuzda onu gzlemleyemeyiz. nk byle bir kavr
kavramlar gizli bir biimde olanaksz olduu zaman tannr; kavram olasysa, bu olaslk bu
a biimiyle renilemez. rnein "bin"i ya da bir "binkenar" dndm zaman onun fikrini
um (on tane yzn bin olduunu sylediim zaman olduu gibi), 10'un ve 100'n ne olduunu d
kendimi skntya sokmuyorum, nk onu bildiimi varsayyorum ve onu kavramak iin imdi dur
gerektiine inanmyorum. Bylece sk sk olduu gibi yle bir durum kabilir ortaya: gerek
d olsa da anladm varsaydm ya da anladma inandm, en azndan br kavramlarla,
uzlamaz olan bir kavram zerine yanlabilirim; ister yanlaym ister yanlmayaym, bu sans
kavrama biimi hep ayn kalr. Fikrin btnn biz ancak bilgimiz bulank kavramlarda ak ol
kavramlarda sezgisel olduu zaman gzlemleyebiliriz.

26.
Btn fikirlerin bizde bulunmas ve Platon'un "anmsama"s zerine.

Fikrin ne olduunu iyice kavrayabilmek iin bir iftanlamllk durumunu gidermek gerekiyor
, nk birok kii fikir denen eyi dncelerimizin biimi ya da ayrm diye dnmektedir;
ancak kendisini dndmz zaman zihnimizde bulunacaktr ve onu her dndmzde ayn e
e olsa yepyeni fikirlerine sahip olmamz gerekecektir. Ama bence bakalar "fikir"i dncen
in dolaysz bir nesnesi ya da kendisini gzlemlediimiz zaman da varln koruyan herhangi b
r sreli biim sayyorlar. Gerekten ruhumuz herhangi bir doay ya da biimi dnmek olasl
numunu ortaya koymak niteliine sahiptir. Sanrm ruhumuzun bu nitelii, bir doay, bir bii
i ya da bir z aklad lde, bir eyi dnelim ya da dnmeyelim, o eyin bizde bulun
z Tanr'y ve evreni, tm varlklar olduu kadar tm zleri aklar.
Bu benim ilkelerimle uyuuyor, nk, elbette, zihnimize dardan hibir ey girmez; ruhumuz
baz habercileri ieri alyormu, ruhumuzun kaplar pencereleri varm gibi dnmemiz kt
z ruhumuzda btn bu biimlere sahibiz, nk zihin her zaman tm gelecek dnceleri aklar
rak dnecei ne varsa hepsini bulank bir biimde imdiden dnr. Fikri zihnimizde ncede
n hibir ey bize retilemez, bu dncenin oluma biimi gibidir bu fikir de.
Platon "anmsama"sn ne srmekle ok doru bir tutum almtr, "anmsama"s ok salamdr,
alnsn, ncesellik yanlgsndan arndrlsn, ruh u sra renip dnd eyi daha ncel
d kurulmasn. Platon grn pek gzel bir deneyle pekitirir; kk bir erkek ocuunu a
en, yalnzca yeri geldike dzenli sorular sorarak onu ortak lenli olmayanlarla ilgili ok
etin geometri dorularn kendiliinden ortaya koymaya ynetir. (16) Bu da unu gsteriyor:
humuz her eyi gcl olarak bilir, dorular tanmak iin yalnzca iyi bakmas gerekir, dolay
humuz hi deilse kendi fikirlerine, bu dorularn bal bulunduu kendi fikirlerine sahiptir
Ayrca bu dorular fikirler arasndaki ilikiler olarak alnrsa ruh bu dorulara nceden sa
tir.
27.
Ruhumuzun bo levhacklara nasl benzetilebildii,
kavramlarmzn duyulardan nasl geldii zerine.
Aristoteles ruhumuzu yaz yazmak iin zerinde yer bulunan henz bo levhalara benzetmi, an
lmzda duyularmzdan gelmeyen hibir eyin bulunmadn bildirmiti. Aristoteles'in bu b
halk kavraylarna uyar, oysa Platon daha derine gitmektedir. Bununla birlikte bu tr s
an bilgileri ya da uygulama bilgileri gndelik kullanma girebilirler; Copernicus yan
dalarnn gne doar ve batar demelerine benziyor bu da az ok. Genellikle dndm zere
l anlam verilebilir, zel tzlerin birbirleri zerinde eylemde bulunduunu gerekten syleye
bileceimizi belirtmi olduum gibi. Bu ynde unu da syleyebiliriz: duyular araclyla d
ler alyoruz, nk dsal baz eyler ruhumuzu baz dncelere gtren nedenleri ierir ya
. Ama metafizik dorularn tamuyarl szkonusu olunca ruhumuzun geniliini ve bamszl
. Gndelik yaamda yalnzca ak ak kendini gsteren eyler ve zel bir biimde bize ait ol
uhumuza mal edilir, nk daha ileri gitmek hibir ie yaramaz; bununla birlikte ruhumuzun
bu genilii ve bamszl halk arasnda sanldndan daha byk bir uzanma sahiptir.
Gene de iftanlamllktan kanmak iin bu anlama ve br anlama uygun terimleri semek doru
Bylece ruhumuzda bulunan bu anlatmlar, kavransnlar ya da kavranmasnlar, fikir diye a
dlandrlabilirler; kavrananlara ya da biimlendirilenlere de kavramlar denebilir. Ama
hangi biimde alnrsa alnsn, tm kavramlarmzn d duyu denilen duyulardan geldiini s
maz, nk kendim zerine ve dncelerim zerine, dolaysyla varlk, tz, eylem, zdelik v
zerine sahip olduum eyler bir i deneyden gelir.

28.
Yalnzca bizim dmzda olan Tanr alglarmzn
dorudan doruya konusudur, yalnzca odur bizim mz.

Metafizik dorunun kesin anlamnda, tek Tanr dnda bize etkide bulunan hibir d neden yo
Bizim srekli bamllmzdan tr yalnzca o bize kendini dorudan doruya duyurur. Buna
kunan ve alglarmz dorudan doruya uyaran bir baka d nesne yoktur. Ayrca, ruhumuzda t
fikirlerine sahibiz, bu da Tanr'nn zerimizdeki srekli eyleminden trdr, yani her sonu
di nedenini akladndan ve bylece ruhumuzun z tanrsal z, tanrsal dnce ve tanrsal
da ierilmi tm fikirlerin belli bir anlatm, yknmesi ya da imgesi olduundan trdr.
lir ki dmzda bulunan dolaysz nesnemiz yalnzca Tanr'dr ve her eyi biz onunla gryoru
ve yldzlar grdmzde bize bunlarn fikirlerini veren ve bizde bunlarn fikirlerini sak
duyularmzn belli bir biimde uyarlm bulunduu zamanda kendi koyduu yasalara gre kurdu
olaan yardmyla bizi bu fikirler zerinde gerek olarak dnmeye gtren Tanr'dr. Tanr
umen illuminans omnem hominem venientem in hunc mundum" (17); bu duyguyu bugn duy
mu deiliz biz. Kutsal Kitap'tan sonra ve her zaman Aristoteles'den ok Platon'u tutm
u olan kilise babalarndan sonra skolastikler dneminde biroklarnn Tanr ruhun tek d
, kendi syleyileriyle "intellectus agens animae rationalis" (18) diye belirlemede
bulunduklarna daha nce birok defa tank olduumu anmsyorum. bni Rdcler buna kt bir
er, ama aralarnda Guillaume de St. Amour'un ve birok gizemci dinbilimcinin de bulu
nduunu sandm bakalar da bunu Tanr'ya yarar ve ruhu onun iyiliine ykseltecek biimd

29.
Bununla birlikte biz Tanr'nn fikirleriyle deil, dorudan doruya kendi fikirlerimizle d

Bununla birlikte bizim fikirlerimizin de bizde hi mi hi olmayp Tanr'da olduunu ne srer


grnen baz usta filozoflarn grlerini de benimsemiyorum. Onlarn byle dnmesi bence
r: onlar bizim burada tzlerle ilgili olarak aklam olduumuz eyleri de, ruhumuzun genil
ve bamszln da, ayrca ruhumuzun kendine urayan her eyi ierdiini ve Tanr'y ve on
olas ve edimli varlklar akladn, bir sonu kendi nedenini nasl aklarsa yle akl
madlar. Ayrca, bakalarnn fikirleriyle dnmem usa uygun bir ey deildir. te yandan, r
gi bir eyi dnd zaman gerekten belli bir biimde duygulanm olmas gerekir, ve onda y
ne duygulanabilmek iin daha nceden tmyle belirlenmi olan edilgin bir gcn bulunmas yet
, ayn zamanda doasnda bu dnceyi ileride oluturacan gsteren belirtilerin ve zaman
oluturacak olan konumlarn bulunmasn salayacak etkin bir gcn de olmas gerekir. Ve bt
bu dncede ierilmi olan fikri kavrar.

30.
Tanr'nn ruhumuzu zorunluluun dnda ynetmesi zerine; yaknmaya hakkmz olmad zerin
gnah iledii deil de gnah ileyen Yehuda'nn varlnn neden baka olas kiilerin varl
; gnahtan nceki kkel yetkinliksizlie ve Tanr vergisinin dereceleri zerine.

Tanr'nn insan istemi zerindeki eylemiyle ilgili olarak hepsi de ok etrefil olan birok
belirlemede bulunuldu, onlar burada izlemenin olana yok. Gene de kabaca baz szler syle
yebiliriz. Tanr gndelik eylemlerimize karrken daha nce koymu olduu yasalar izlemekte
bir ey yapmaz, yani Tanr srekli olarak varlmz korur ve oluturur, yle ki dnceler
l tzmzle ilgili kavramn tad dzen iinde kendiliklerinden yani zgrce gelir, bu d
nde oldum olas nceden kestirilebilirdi. Ayrca, Tanr'nn bir karar gereince, istemin Tan
istemini baz zel tutumlarla aklayarak ya da yknerek her zaman grnr iyiye ynelmesini
rar gereince -bu grnr iyinin bu zel tutumlar karsnda her zaman baz gerek yanlar v
ir zorlamada bulunmadan istemimizi en iyiyi semeye gtrr. nk, mutlak bir biimde konuu
istem zorunlulua kart olarak alnd srece ilgisizlik durumundadr, iki yanda olduunda
as kaldndan eylemini baka biimde yapmak ya da bsbtn durdurmak gcne sahiptir.
yleyse grnlerin getirdii beklenmedik durumlar karsnda dnceye ynelmek konusunda g
mler almak ve baz raslantlarda ancak ve ancak ok iyi dndkten sonra eylemde ve yargda
unmak ruhun yapabilecei itir. Bununla birlikte doru olan ve batan beri bilinen bir ey
var, herhangi bir ruh bylesi bir raslamada bu gcn kullanmayacaktr. Ama kim yapabilir
bunu? nk btn bu yaknmalar olaydan nce haksz olduuna gre olaydan sonra da hakszdr
ruh gnah ilemeden nce kendisini gnaha yneltiyor diye Tanr'dan yaknrsa iyi bir i yapm
u? Bu konularda Tanr'nn belirlemeleri nceden grlemeyen eyler olduundan bu ruh gerekte
h iledii zamanlarn dnda, gnah ilemeye belirlenmi olduunu nereden bilecektir? Szkon
yalnz ve yalnz istememektir ve Tanr daha kolay ve daha doru bir koulu neremez; bunun g
ibi, tm yarglar bir insan kt niyete iten nedenleri aramakszn bu niyetin ne lde kt
irlemekle yetinirler. Ama belki de benim gnah ileyeceim daha batan belirlenmitir. Ken
di kendinize yantlayn: belki de hayr, bilemeyeceiniz ve size hibir k veremeyecek olan
dneceinize, bildiiniz gibi ykmllklerinize gre davrann.
Ama biri kp da bu adam bu gnah nasl oluyor da kesinlikle iliyor diye soracak olursa, b
nun karl ok kolaydr, byle olmasa bu adam o adam olmazd. nk Tanr bir Yehuda'nn g
ri bilir, bu Yehuda'nn Tanr'daki kavram ya da fikri gelecekteki bir zgr eylemi iermekt
edir. Geriye u soru kalyor: ancak Tanr'nn fikrinde olas olan byle bir hain Yehuda nasl
oluyor da edimsel olarak varolabiliyor? Ama bu soruya yeryznde beklenecek yant yok.
Ancak genel olarak u kadarn syleyebiliriz: deil mi ki Tanr nceden grd gnahna ka
buldu, bu ktln evrende bol bol dengelenmesi gerekir, Tanr bundan en byk iyiyi kara
u gnah ileyenin varlnn da iinde bulunduu bu eyler dzeni de tm br olas biimler
dir. Ama bu seimdeki esiz tutumu aklamak bu dnya gezgini olduumuz srada olamaz; onu an
amadan bilmek de yeter. imdi burada sonsuz belirlenimleri kucaklayan bir ayrntnn pein
e dmeksizin tanrsal bilgeliin derinliklerini ve uurumlarn (19) benimsemek zamandr.
Bununla birlikte iyice gryoruz: Tanr ktln nedeni deildir. Kkel gnah insanlar arl
en sonra ruhu ele geirdi, ama daha nce de tm yaratklar iin doal olan ve onlar gnaha y
a eksiklilie yatkn klan zgn bir snrlanmlk ya da yetkin olmay vard. Bu konuda Ade
anmla inananlarn gl brlerininkinden az deildir. Aziz Augustinus'un ve daha baka
lar buraya dayandrlabilir, bunlara gre ktln kk hiliktedir, yani yaratklarn yoks
lanm oluundadr; bu duruma Tanr houna gittii biimde yetkinlik derecelerine gre kendi
siyle areler bulur. Tanr'nn bu vergisi, ister olaan olsun ister olaanst olsun, derecel
ri ve lleri olan bir eydir, bu ey belli lde bir sonucu oluturabilmek iin kendinde d
dir her zaman, stelik yalnzca bizi gnahtan korumak iin deil, ayn zamanda insann kendin
e olanla katlmas kouluyla kurtuluu salamak iin her zaman yeterlidir. Ne var ki insann
limlerini amaya yeterli deildir her zaman, byle olsayd hibir eye bal olmazd, oysa bu
m kendiliinden olsun koullarn uygunluundan olsun, her zaman baarl olan Tanr vergisine
utlak olarak etkin Tanr vergisine zgdr.

31.
Seimin gdleri, ngrlen inan, ortalama bilim, mutlak karar zerine; her eyin "neden Tan
lmas iin byle bir olas kiiyi seti" sorusuna indirgendii, bu kiinin kavramnn byle
ergileri dizisini ve zgr eylemleri ierdii, bunun da glkleri birden ortadan kaldrd

Tanr'nn vergileri tam ar vergilerdir, onlar zerine yaratklar hibir neride bulunamaz; g
ne de Tanr'nn bu vergilerini sunarken yapt seimi aklamak iin insanlarn gelecek eyle
n mutlak ya da koullu ngrsne bavurmak yetmediinden, hibir ussal gds olmayan kararl
gerekir. nanca ve ngrlm iyi eylemlere gelince, elbette Tanr inancn ve iyiliini nc
ri "quos se fide donaturum praescivit" (20) semitir; ama ayn soru gene kendini gster
ir: Tanr neden inan ve iyi eylemler vergisini una vermez de brne verir? nancn ve iyi
emlerin ngrs deil de insann kendinden kataca eyin maddesinin ve yatknlnn ngr
lince (nk gerekten insanda tanr vergisi ynndeki eitlilii karlayan bir eitlilik
yiye doru uyarlmas ve ynetilmesi gerekmekteyse de sonradan da eylemde bulunmas gerekm
ektedir), bazlarna gre bu konuda yle sylenebilir: Tanr insann tanr vergisi olmadan
da olaanst yardm olmadan da yapabileceini grerek ya da hi deilse Tanr vergisi bir y
nsandan gelecek olan grerek vergisini doal yetileri en iyi olanlara ya da hi deilse d
oal yetileri en az eksikli olanlara ya da en az kt olanlara vermeye karar verebilec
ektir. Ama durum byle de olsa, diyebiliriz ki bu doal yetiler, iyi olduklar lde, pek s
adan da olsa bir Tanr vergisinin rndrler, bu durumda Tanr bazlarn bazlarna yelemi
nr'nn verdii bu doal stnlkler bu retiye gre Tanr'nn vergisine ya da olaanst ya
r eyin sonunda Tanr'nn iyiliine dayanaca doru deil midir?
Bu durumda sanrm (Tanr'nn kayray kimlere verecei konusunda doal yetileri ne kadar ve n
sl gz nnde bulundurduunu bilmediimiz iin) ilkelerimize gre ve daha nce belirlediime
emek en doru ve en gvenilir olacaktr: olas varlklar arasnda kavram ya da fikri olaan
olaanst tm kayralar zincirini, ayrca koullaryla birlikte geri kalan tm olgular iere
s'un ve Johannan'n kiiliinin bulunmas gerekir; gene etkin olarak varolmak iin ayn ld
s bir baka kiiler okluu arasndan Tanr bunlar semeyi uygun bulmutur: yle grnyor
sorulacak baka bir ey kalmyor ve tm glkler ortadan kalkyor.
nk o tek ve byk soruya, neden Tanr saysz olas kiiler arasndan onu semeyi uygun
una gelince,bizim burada gsterdiimiz ve ayrntlar bizi aan genel nedenlerle yetinmemek
iin iyice aklsz olmak gerekir. Bylece nedensiz olduu iin usd olan mutlak bir karara
a gl ortadan kaldramayan nedenlere bavurmak yerine, en iyisi Aziz Paulus'a uyarak unu
emek olur: genel dzen zerine kurulmu olan, lmllerce bilinmeyen, Tanr tarafndan evreni
n byk yetkinlii amacyla ngrlm olan ok byk bilgelik ya da uygunluk nedenleri vard
adaletinin belirtileriyle, ayn zamanda balayclyla ve genel olarak yetkinlikleriyle i
nedenler, ayrca Aziz Paulus'un gnln ho eden zenginliklerin sonsuz derinlii ite buna d
yanr.
32.
Bu ilkelerin sofuluk ve din konusunda yararll.

Sonunda yle grnyor ki az nce akladmz dnceler, zellikle Tanr'nn ilemlerinin


ke ve tm olgular tm koullaryla ieren tz kavramyla ilgili byk ilke dine zarar vermek
na, dini dorulamaya, ok byk glkleri ortadan kaldrmaya, ruhlar Tanr sevgisiyle tutu
e ruhlar maddi olmayan tzlerin bilgisine ykseltmeye imdiye kadar grlm varsaymlardan
k yararlar. nk apak grlyor ki tm br tzler Tanr'ya baldrlar, dncelerin bizi
i Tanr herkeste her eydir ve yetkinlikleri lsnde btn yaratklarla iten birlemitir;
dardan onlar belirleyen de yalnzca kendisidir; eylemde bulunmak dorudan doruya belirle
ek demekse metafizik diliyle bu anlamda denebilir ki yalnzca Tanr benim zerimde eyl
emde bulunur, yalnzca o bana iyilik ya da ktlk yapabilir, br tzler ancak bu belirlenim
erin nedenlerine katkda bulunurlar, nk Tanr tzlerin tmn gz nnde bulundurduundan
aralarnda paylatrr ve onlar aralarnda uyumak zorunda brakr. Tanr ayn zamanda tzle
ini ve iletiimlerini salar, unlarn olgular Tanr'nn yznden brlerinin olgularyla ra
ar ve sonu olarak alglarmz bylece gereklie sahip olur. Ancak, uygulamada eylem yukard
adm anlamda zel nedenlere balanr, nk zel durumlarda evrensel nedeni belirlemek her
erekli deildir.
u da grlmektedir: her tzn yetkin bir kendiliindenlii vardr (ussal varlklarda zgrl
ona olan her eyin fikrinin bir sonucu ya da varlnn bir sonucu olduu, onu tek Tanr'dan
aka bir eyin belirlemedii de grlr. Bu yzden, ruhu ok yksek bir kii, kutsallyla
nu sylemeyi alkanlk edinmiti: ruh hemen her zaman dnyada yalnzca Tanr ve kendisi varm
dnmelidir.
Hibir ey lmszl ruhun bu bamszl ve genilii kadar gzel anlatamaz; ite bu ba
re kar korur; nk o kendi dnyasn yalnzca kendi kurar ve Tanr'yla yetinir; dnyann k
olas deildir (ruh dnyann canl, srekli anlatmdr), ruhun hilemeden yokolmas da olas
un gibi, bedenimiz diye adlandrlan o yaygn kitlenin deiimlerinin ruh zerinde herhangi
bir etkisi olmas, bu bedenin ortadan kalkmasnn blnemez olan yoketmesi olas deildir.

33.
Ruhla beden birliinin aklanmas ya da aklanamaz denen ya da mucizeyle ilgili denen birl
iin aklanmas ve kark alglarn kkeninin aklanmas.

Bu arada ruh ve beden birliiyle ilgili o byk gizin beklenmedik biimde aklan yani bir
i edilimlerle edimlerin brndeki edimlerle ve edilimlerle ya da uyarl olgularla birli
kte olmas da grlyor. nk birinin br zerindeki etkisini kavramak olas deildir, sr
yde dorudan doruya evrensel nedenin olaanst ilemine bavurmak usa uygun dmez. Gerek
ur: sylediimiz gibi, ruhun ve her tzn bana gelen yalnzca kavramnn bir sonucudur, yl
hun fikri ya da z tm grnlerinin ya da alglarnn onun kendi doasndan olumasn (sp
tam tamna yle olur ki ruhun fikri ya da z tm evrende olup biteni kendiliklerinden ka
rlarlar, ruha balanm olan bedene de daha zel ve daha yetkin olarak karlk olurlar;
enin durumunu , belli bir biimde ve belli bir zaman iin, baka bedenlerin kendi bede
niyle ilikisinde aklar. Bu da bedenimizin zmze bal olmadan nasl bizim olduunu akl
i bilenler ilkelerimizi doru yarglayacaklardr, onlara dayanarak bir baka gze aklanamaz
grnen balantnn, ruhla beden arasnda varolan balantnn neye dayandn greceklerdir.
u da grlyor ki duyularmzn alglar ak olduklar zaman bile zorunlu olarak baz karma
irler, nk evrenin tm bedenleri duygu yaknl iinde olduklarndan bizim bedenimiz tm
n izlenimlerini alr; duyularmz her ne kadar btnle ilikiliyse de ruhumuzun zel olarak b
ulamas olas deildir; bu yzden kark duygularmz sonsuz olan bir alglar eitliliin
u biraz da deniz kysna yaklaan kiilerin duyduu o bulank grltye benzer, bu grlt s
arnn st ste gelmesiyle olumutur. Tek bir alg oluturacak biimde aralarnda uyumu ol
alg arasnda hepsinin stne kabilecek bir alg yoksa, bunlarn tm hemen hemen ayn l
eriyorlarsa ya da ruhun dikkatini belirleme konusunda eit arlktaysalar ruh bu alglarn
sezgisine kark olarak varabilecektir.

34.
Ruhlarn ve br tzlerin, insan ruhunun ya da ruhsal tzlerin birbirlerinden ayr olular
e, ne srlen lmezlikte anmann nemi zerine.

Diyelim ki "unum per se" (21) oluturan bedenlerin tpk insanda olduu gibi tz olduklar,
tzsel biimlere sahip olduklar, hayvanlarn da ruhlar olduu dnlnce unu apak benim
alrz: bu ruhlar ve tzsel biimler tam olarak lmezler, baka filozoflarn grlerinde ort
ulan atomlar ya da maddenin son paralar gibi; nk hibir tz lmez, tmyle baka olabils
lar ruhlardan daha az yetkin biimde de olsa tm evreni aklarlar. Balca ayrm udur: onla
e olduklarn, ne yaptklarn bilmezler, bundan tr gr ortaya koyamazlar, zorunlu ve ev
ular ortaya koyamazlar. Kendileri zerine dnemedikleri iin ahlaksal nitelikleri yoktur
, buna gre hemen hemen bir trtln kelebee dnmesinde grdmz gibi binbir dnm ge
a da uygulama asndan onlarn ldn sylemek, hatta fizik olarak ldklerini sylemek ay
ktedir, nk biz her zaman bedenler bozularak lrler deriz. Ancak ne olduunu bilen ve u
y anlatan "Ben" szn syleyebilen bilinli ruh varln srdrmekle kalmyor, metafizik a
aha ok varlk ortaya koymuyor, ancak ahlak asndan hep olduu gibi kalyor ve ayn kiili
uyor. nk ruhu cezaya ve dle yatkn klan bu "Ben"in ans ya da bilgisidir. Onun iin ah
e dinde ngrlen lmszlk tek bana bu tzlere uygun olan bu srekli varolula snrl de
un ans olmadan bu lmszln istenir bir yan olmayacaktr. Herhangi bir kiinin ne oldu
tmak kouluyla birdenbire in kral olduunu varsayalm: uygulama ya da sezilebilen sonular
asndan bu durum onun yok edilmesi ve o anda bir in kralnn varedilmesi deil midir? Bu
iinin byle bir eyi dilemesi iin hibir neden yoktur.

35.
Ruhlarn ykseklii, Tanr'nn ruhlar teki yaratklara ye tutarak al, ruhlarn dnyadan
lerin Tanr'dan ok dnyay aklay.

Tanr'nn yalnzca bizim tzmz deil ayn zamanda kiiliimizi de, yani kim olduumuzun an
i de (bunlarn seik bilgisi bazen uykuda ve baygnlk durumunda etkin olmaktan ksa da) ko
ruyacan doal nedenlere gre yarglayabilmek iin ahlakla metafizii badatrmak gerekir:
r'y btn tzlerin ve btn varlklarn ilkesi ve nedeni olarak deil, btn kiilerin ya d
btn ruhlarn bir arada oluturduu evrenin, en yetkin kentin ya da devletin mutlakynetic
isi gibi almalyz. Tanr'nn kendisi de btn ruhlarn en yetkini olduu gibi varlklarn da
i kuku yok, ruhlar en yetkin ve Tanr'y en iyi aklayan varlklardr. Tzlerin tm doas
mi ve ilevi, yeterince aklanm olduu zere, Tanr'y ve evreni aklamaktan baka bir e
ne yaptklarn bilerek aklayan, Tanr'yla ve evrenle ilgili byk dorular bilmeye yatk
erin, dorular bilmeye yatkn olmayan, duygulardan ve bilgiden tmyle yoksun olan o kaba
doalarla karlatrlamayacak kadar aklayc olduklarndan kukuya dlemez; dnceli
arasndaki ayrm o kadar byktr ki onu aynayla aynada kendini gren arasndaki ayrma benz
biliriz.
Tanr da ruhlarn en by ve en bilgesi olduundan u yargya varmak ok kolaydr: Tanr de
yse kendileriyle konumaya girdii ve hatta evrelerine girdii varlklara duygularn ve ist
mlerini zel bir biimde bildirir, yle ki onlar kendilerine iyilik edeni tanyabilirler
ve sevebilirler, onlar Tanr'y ruhlarn aralarndan baka bir ey olmayan o geriye kalan
erden daha ok ilgilendirirler: tm bilge kiilerin baka herhangi bir eyden ok (bu ey ne
deerli olursa olsun) bir insana nem veriini grdmz gibi; ve yle grnyor ki gerekt
ir ruh iin en byk doyum bakalarnca sevildiini grmektir: oysa Tanr'da yle bir ayrm
yaratklarn bilgisi onun yce ve tam mutluluunun bir sonucu olduundan, onun n ve bizim
apnmz onun doygunluuna katkda bulunmak ya da onun bir lde nedeni olmak yle dursun
lua hibir ey katamaz. Bununla birlikte, sonlu ruhlarda iyi ve ussal olan her ey de o
rada bulunur ve en deerli ve en az bulunur hayvanlardan birinin deil de bir insann
yaamn korumay yeleyen bir kral nasl versek tm mutlakyneticilerin en aydnnn ve en
n de byle dndnden kukuya dmemeliyiz.

36.
Tanr ruhlarn bir araya gelmesiyle olumu en yetkin devletin mutlakyneticisidir. Onun b
alca amac bu Tanr devletinin mutluluudur.

Gerekten ruhlar yetkinlemeye en yatkn tzlerdir, yetkinliklerinin bir zellii vardr, o d


onlarn birbirlerine ok az engel olduklardr ya da birbirlerine daha ok yardm ettikleri
dir, ne var ki en erdemliler en yetkin dost olabilirler; buradan apak olarak u sonu ka
r: genel olarak her zaman en byk yetkinlie ynelen Tanr ruhlara en byk zeni gsterecek
ara yalnzca genel olarak deil, birbirine zel olarak da evrensel uyumun olas kld en o
kinlii verecektir.
Bu arada unu da syleyebiliriz: Tanr bir ruh olmakla varlklarn kaynadr; br trl, en
te istem eksiklii olsayd, bir olasnn bir baka olasya ye tutulabilmesi iin hibir nede
ayacakt. Bylece Tanr'nn bir ruh olma nitelii, yaratklarla ilgili olarak sahip olabilec
ei tm belirlenimlerin banda gelmektedir: yalnzca ruhlar Tanr'nn imgesine gre yaratlm
nun rkndan, onun evinin ocuklar gibidirler; nk yalnzca onlar Tanr'ya zgrce hizmet
er, Tanr'nn doasna yknerek bilgiyle eylemde bulunurlar: tek bir ruh btn bir dnyaya d
nu tek bana aklamaz, ancak onu tanr ve Tanr gibi kendini dnyada ynetir. yle ki, her
vreni aklasa da br tzler Tanr'dan ok dnyay aklar; ama ruhlar dnyadan ok Tanr'y
Ruhlar basit yaratklar iin olas olduu lde Tanr'ya yaklatran o yce ruhsal doa, do
nlardan kazand n geri kalan varlklardan kazandndan daha oktur ya da daha dorusu b
anr'y yceltmek iin ancak maddeyi verirler.
Bu yzden Tanr'nn kendisini ruhlarn efendisi ya da mutlakyneticisi klan bu ahlaksal nit
elik onu kiisel olarak pek zel bir biimde ilgilendirir. O bununla insanlar, "antropol
oji" lere katlanmak ister, bir hkmdarn uyruklaryla bir olmas gibi bizimle topluma gir
er; bu belirleme onun iin o kadar nemlidir ki iinde yaayanlarn en byk olas mutluluun
anan devletinin mutlu ve verimli durumu yasalarnn en ycesi olmaktadr. nk varlklar i
tkinlik neyse kiiler iin mutluluk odur. Fiziksel evrenin varoluunun birinci ilkesi
ona olabildiince byk yetkinlii vermekse evrenin en soylu paras olan ahlak dnyasnn ya
anr devletinin ilk tasarm da ona olas olan en ok mutluluu yaymaktr.
Kukuya gerek yok, Tanr her eyi yle bir dzene koymutur ki buna gre kanlmaz bir biim
srekli olarak yaamakla kalmazlar, dnyann hibir tz yitirmemesi gibi devletinin de hib
yi yitirmemesi iin ahlaksal niteliklerini de her zaman korurlar. Sonu olarak, ruhl
ar ne olduklarn her zaman bileceklerdir, byle olmasayd dl ve ceza almaya yatkn olamaya
aklard; oysa bu yatknlk bir devletin, zellikle hibir eyin eksik olmad en yetkin devl
den bir paradr.
Sonu olarak, Tanr mutlakyneticilerin en adaletlisi ve en iyi yreklisi olduundan, itenl
ikli ve ciddi olmak kouluyla iyi niyet istediinden uyruklar daha iyi koullar isteyem
ezler ve o da uyruklarn tmyle mutlu klabilmek iin yalnzca sevilmek ister.

37.
sa gkyz krallnn gizlerini ve esiz yasalarn ve onu sevenlerin hazrlad en yce
bildirir.

Eski filozoflar bu nemli dorularn pek azn tandlar; yalnzca sa onlar tanrsal bir bi
kadar ak ve o kadar iten anlatt ki en kaba ruhlar bile onu kavradlar; bylece onun nci
'i insani eylerin grnmn tmyle deitirdi; o bize gkyz devletini ve Tanr lkesi ad
hlarn o yetkin lkesini tantt, onun esiz yasalarn tanmamz salad: Tanr'nn bizi ne
i ilgilendiren her eyi ne byk uyarlkla hazrladn, serelere bile zen gsteren Tanr'
en deerli ussal varlklar gzden uzak tutmayacan, bamzdaki tm salarn saylm oldu
a bile Tanr sevgisiyle kurtuluumuzun dzeninin yok olmayacan, Tanr'nn btn dnya dze
i varlklarn en kne nem verdiini, bedenleri yok ederken ruhlara ktlk edemeyenlerde
gerektiini, nk ancak Tanr'nn ruhlar mutlu ya da mutsuz klabileceini, onun ruhu evre
btn oluumlardan korunmu olduu iin dorularn onun elinde bulunduunu, tek Tanr'dan ba
yin o ruhlar zerinde etkin olamayacan, eylemlerimizden hibirinin unutulmadn, bo sz
i kullanlm bir kak suya kadar her eyin gz nnde tutulacan, son olarak her eyin iy
iyilii iin bir sonuca ulamas gerektiini, drstlerin gneler gibi olacaklarn; Tanr'n
sevenler iin hazrlad mutlulua yakn herhangi bir eyi duyularmzn da, dncemizin de
ize gsteren yalnzca odur.

AIKLAMALAR

1. Rantiye.
2. Spinozaclar.
3. Descartes'a gnderme yapyor.
4. Yeni skolastikler.
5. Az kt olanda iyinin zellikleri, az iyi olanda ktnn zellikleri vardr.
6. Yeni skolastikler.
7. Varsaymsal olarak.
8. Sekincilik ya da dingincilik: ruh yetkinliini Tanr'ya dinginlik iinde ynelme iste
minde bulan reti.
9. Gerek dostluk ayn eyi istemek ve ayn eyden kanmaktr.
10. Eylemler tzlere baldr.
11. Saysal olarak.
12. Burada her birey aa bir trdr.
13. Kendi konusu iindeymi gibi.
14. Aa olann daha yukar olandan; evrenin Tanr'dan kmas.
15. Kendiliinden varolan.
16. Leibniz burada biimsel bir yanlgya dyor. Platon'un Menon diyalounda anmsayan kii
cuk deil Menon adl bir kledir.
17. Bu dnyaya gelen tm insanlar aydnlatan k.
18. Ussal ruh iin etkin anlk.
19. Servetin ykseklii anlamnda.
20. Kendilerine inanacana inand kimseleri.
21. Birlii kendinden gelen.

You might also like