You are on page 1of 254

T.C.

stanbul niversitesi
Sosyal Bilimler Enstits
Felsefe ve Dinbilimleri Anabilim Dal

Doktora Tezi

DN FELSEFESNDE DEKONSTRKSYON

Recep ALPYAIL
2502030078

Tez Danman
Prof. Dr. Cafer Sadk YARAN
stanbul-2006

Z
Bu alma, dekonstrksiyonun olumlu bir sre olduu, eletirel aklc bir
perspektifle dekonstrksiyonla olumlu bir din felsefesine ulalabilecei temel fikri
zerine

kuruludur.

Bu

tezi

temellendirmek

iin

almamz

sresince,

dekonstrksiyon, u ynyle ele alnmtr: i. Dekonstrksiyon yeni sorular


gndeme getirmek, zaten sorulmu olanlar iin de, yeni olanaklar ve almlar
retebilmek anlamna gelmektedir. Bu anlamda dekonstrksiyon bir sonu deil,
yeni bir balangtr. Bu perspektiften bakldnda, ayn projenin din felsefesine ne
trden olanaklar salayabilecei sorusu bu tezin ana izleklerinden birini
oluturmutur. ii. kinci olarak dekonstrksiyon gelenee yaslanarak, gelenek iinde
kalarak yeni eyler retme, onu yeniden yeni bir biimle canlandrma anlam tar.
Din felsefesinde ise; klasik filozoflarn, hatta kelamclarn yaptlarn, yeniden ina
etmek zere bozan bir ameliye olarak dnlmtr. Ayrca Derridann
dekonstrksiyoncu yazlarnn ncleri olarak Pseudo Dionysius, Meister Eckhart,
Sankara, Lao Tzuyu gren almalar da dikkate alnarak, benzer bir yaklamn,
klasik slam gelenei iin de yaplabilecei savunulmutur. iii. Dekonstrksiyon, tek
yanl tutumlardan kaynaklanan ikici alternatifler arasnda skp kalmayan, her iki
alternatifi de dikkate alarak yeni perspektifler oluturmak anlamn da ihtiva
etmektedir. Bu paralelde onun, din felsefesinde bilgelikten uzak tutumlardan
uzaklaabilmek iin en azndan bir ek destek olabilecei dnlmtr. Tez
sresince de, bu ynyle alglanmaya allmtr.

II

ABSTRACT
This study is based on a idea of that deconstruction is a positive process and with a
critical perspective and it can be reached to a constructive philosophy of religion. For
underpinning of this thesis, the theory of deconstruction has been evaluated within
these three aspects throughout the study: i. Deconstruction means to propose new
questions for the agenda, and for already questioned to produce new possibilities and
developments. In this regard, it is not a final but a new start. From this perspective,
the contribution to Philosophy of Religion is one of the processes of this study. ii.
Secondly, relying on tradition, producing new things, deconstruction means to renew
the tradition in the new form. In philosophy of religion, it is thought as a kind of
activity demolishing the works of classics and even of theologians in order to revise
them. Taking the works of the leading scholars in the field, like Pseudo Dionysius,
Meister Eckhart, Sankara, Lao Tzu into consideration, a similar approach is claimed
to be applied to the classical Islamic tradition. iii. Deconstruction consist of the
meaning of that not being pressed between two options because of one dimensional
attitude, it produces new perspectives by taking all two options into consideration. In
this regard, it is thought a supplement support for escaping from the attitude of
distance from wisdom in Philosophy of Religion. In the process of the writing up,
this aspect is always on the agenda.

III

NSZ
Zaman iinde ok farkl unsurlarn felsefi syleme kaynaklk ettiini
grmekteyiz: Szgelimi mantk, matematik, bilim, duyular, rasyonalite vb.
Bunlardan

her

biri

eitli

zaman

dilimlerinde,

felsefi

sistemlere

temel

oluturmulardr. Geen yzylda ve iinde yer aldmz zaman diliminde ise,


felsefenin sorunlar ilenirken alnan modellerden biri de dil olmutur. Felsefeciler
ilgin bir biimde, varlk, bilgi ve deer alanndaki hemen hemen her eyi dil
ekseninde aklamaya almlardr. Dile yaplan bu vurgunun, dncenin dile olan
mahkumiyetinden kaynakland ileri srlm, bu tezi btnler bir baka iddia
olarak da, dilin hakikati olduu gibi betimleyemeyecei savunulmutur. Bu ve
benzeri iddialar, Trk dnnde de birok evreden sahiplenilebilir trden iddialar
haline dnmtr. ou zaman bu paraleldeki dncelerin postmodernizme ya da
dekonstrksiyona atfedilerek savunulmu ya da dile getirilmi olduuna tank
olmaktayz.
Dilin felsefe sahnesinde bu lde nem kazanmas anlalabilir bir durum
mudur? Eer onun belli bir nemi varsa, bu nem ada felsefecilerin ileri
srdkleri lde byk mdr? Bu sorular karsnda hakim eilimler dnda
alternatif bir yaklam gelitirilebilir mi? Bu anlamda dekonstrksiyonun konumu
nedir? Genellikle yapld zere onu postmodernizmle e zamanl olarak anlamak
olas mdr? Bu sorularn her birinin eitli alma alanlar iinde yant vardr.
Bizim iin nemli olan dier disiplinlere nazaran son derece kritik bir mevziyi igal
eden din felsefesinin bu sorular karsndaki tutumudur. Zira sz edilen sorulara
verilecek her yantn din alannda, e zamanl olarak da din felsefesinde uzanmlar
olacaktr. u halde eletirel aklc bir perspektifle iinde yer alnan zaman
dilimindeki sorunlarn din felsefesi birikimiyle ele alnmas zaruridir. te yandan bu
zaruret din felsefesinin i sorunlar asndan da geerlidir. Deien zamanla birlikte
ele alnan sorunlarn mahiyeti de deiebilmektedir. Dolaysyla klasik din
felsefesinin, ele ald sorunlar alann geniletmesi, zaman zaman da bu sorunlar
irdelemek iin yeni yollar denemesi beklenilebilir bir durumdur.
Din Felsefesinde Dekonstrksiyon adl almamz yukardaki sorunlar
muvacehesinde ortaya kt. Kanaatimizce eletirel aklc bir perspektifle

IV

dekonstrksiyon ve din felsefesi e zamanl olarak anlabilir. Bu anlamda


dekonstrksiyon paralelinde yaplacak olan din felsefesinin amac gndeme yeni
sorular getirebilmektir. Bununla birlikte zellikle dikkat edilmesi gereken husus bu
almann tek ynl bir iliki zerine kurulu olmaddr. O sebeple burada sadece
dekonstrksiyondan din felsefesine giden ve oray yeniden yaplandrabilecek olan
bir olaslktan deil, ayn zamanda din felsefesinden dekonstrksiyona giden ve onu
bu paralelde kritik edebilecek bir olaslktan da sz edilmelidir. Yani yaplmas
dnlen ey, basite bir yntemi alp dier alana uyarlamak deildir. Son derece
dinamik bir etkileimle, hem din felsefesi iin hem de dekonstrksiyon iin yeni
kazanmlar retebilecek olan bir diyaloa girebilmektir.
Bu alma, her durumda kendilerine mteekkir olduum hocalarm
sayesinde vcut bulmutur. Birok vesileyle kendilerine borlu olduum ayn
zamanda yapc tenkit ve tavsiyeleri ile bu almann olgunlamasnda nemli
katklar olan Prof. Dr. Emrullah YKSELe ve Prof. Dr. inasi GNDZe
teekkr ederim. Her zaman, yakn ilgi ve alakasna muhatap olduum, neri ve
tavsiyeleri ile kendimi yenilemeye gayret ettiim danman hocam Prof. Dr. Cafer
Sadk YARANa burada anamayacam lde mteekkirim, ki onun sayesinde bu
zorlu konu, son derece keyifli bir aratrmaya dnmtr.
Recep Alpyal

NDEKLER
Z.............................................................................................................................. IV
ABSTRACT ............................................................................................................... V
NSZ...................................................................................................................... VI
NDEKLER .............................................................................................................................. 1
GR .......................................................................................................................... 1
A. Aratrma Konusunun nemi ............................................................................. 3
B. Aratrmada Kullanlan Yntem ......................................................................... 8
C. Aratrmada Kullanlan Kaynaklar .................................................................. 10
I. BLM
DEKONSTRKSYONUN AIMLANMASI
A. Dekonstrksiyon Teriminin inde Yer Ald Dnsel Atmosfer ..................... 12
1. Postmodernizm ................................................................................................... 12
2. Postmetafizik a ve Din ................................................................................... 20
3. Eletirel Deerlendirmeler.................................................................................. 24
B. Dekonstrksiyon Nedir? .................................................................................... 31
C. Terimin Mucidi Jacques Derrida ve Baz Yar-Kavramlar................................ 49
D. Dekonstrksiyonun Din Felsefesi in malar................................................... 63
1. Dekonstrksiyon ve Din ..................................................................................... 63
2. Dekonstrksiyon ve Din Arasnda rtibat Noktalar ........................................... 75
a. Yahudilik ......................................................................................................... 78
b. slam ................................................................................................................ 80
c. man ................................................................................................................. 82
d. Mesihilik ........................................................................................................ 86
E. Eletirel Deerlendirmeler..................................................................................... 90
II. BLM
DEKONSTRKSYONUN DN FELSEFESNDEK UZANIMLARI
A. Dekonstrksiyonun Din Felsefesinde Olumsuz/Nihilist Bir Balamda Kullanl 99
1. A/teoloji (Mark C. Taylor) ................................................................................. 99
2. Non-realizm (Don Cupitt)................................................................................. 101

3. Eletirel Deerlendirmeler................................................................................ 107


B. Dekonstrksiyonun Din Felsefesinde Olumlayc Bir Balamda Kullanl...... 112
1. Mesihsel Postmodernizm (John D. Caputo).................................................. 112
2. Onto-teoloji Eletirisi ve Din Felsefesi (Jean L. Marion)................................. 123
3. Eletirel Deerlendirmeler................................................................................ 131
III. BLM
DEKONSTRKSYON VE DN DL
A. Din Dilini Yeni Bir Balamda Tartmak: Negatif Teoloji.............................. 136
1. Sorunun Konumlandrlmas............................................................................. 136
2. Negatif Teoloji Gelenei............................................................................... 139
a Uzak Dou ...................................................................................................... 139
b. Yahudilik ....................................................................................................... 140
c. Grek Felsefesi ................................................................................................ 142
d. Hristiyanlk................................................................................................... 144
e. ada Felsefede Negatif Teoloji.................................................................. 148
2. Dekonstrksiyon ve Negatif Teoloji................................................................. 156
a. Dekonstrksiyonun Negatif Teolojiye Olan Katks ..................................... 159
b. Dekonstrksiyonun Negatif Teolojiyi Eletirisi............................................ 165
c. Dekonstrksiyonun Negatif Teolojiye Olan Borcu ....................................... 173
3. Eletirel Deerlendirmeler................................................................................ 182
B. hmal Edilen slami Negatif Teoloji Geleneinin zgnl......................... 189
1. Mutlak Tebihden Mutlak Tenzihe ................................................................ 189
2. zgn Sentez .................................................................................................... 193
a. bn Sina.......................................................................................................... 194
b. bn Arabi........................................................................................................ 198
c. Mevlana ......................................................................................................... 204
3. Eletirel Deerlendirmeler................................................................................ 212
SONU.................................................................................................................... 218
BBLYOGRAFYA ............................................................................................... 224

GR
A. Aratrma Konusunun nemi
Yakn bir tarihte yaymlanan bir kitapta, dekonstrksiyonun etkileimde
olduu u disiplinler saylr: dekonstrksiyon ve etik, dekonstrksiyon ve
feminizm, dekonstrksiyon ve psikanaliz, dekonstrksiyon ve kltrel
almalar, dekonstrksiyon ve sevgi, dekonstrksiyon ve postkolonyalizm,
dekonstrksiyon ve teknoloji. 1 Bu saylanlara teoloji, mimari, hukuk, tarih, bilim,
politika, cinsel ayrmclk, eitim bilimi, iir ve hatta mzik gibi daha birok alan
eklemek mmkndr. 2 Btn bu anlanlar sadece, dekonstrksiyonun ne lde
yaygn bir disiplin olduu hakknda bir fikir vermek iin sunduk. Buradan ksaca
unu anlamaktayz. Dekonstrksiyon gnmz felsefe tartmalarnda belli bir lde
yaygn paradigmay temsil etmektedir. Takdir edilecei zere, felsefede bir eyin
paradigma haline gelmesi demek, btn felsefe sorunlarnn sz konusu paradigma
ekseninde yeniden ele alnmas anlamna gelmektedir. Szgelimi, geen yzyllarda
ayn ilevi, bilim, rasyonalite, romantizm, fenomenoloji, vb. gibi felsefi sistemler icra
etmilerdi. Dekonstrksiyonun da son otuz yln paradigmal terimi olduu
dnldnde; bizi ilgilendiren asl soru, din felsefesi iin durumun ne olduudur.
Din felsefesi, adndan da anlalaca zere iki terimin birleiminden olumu
bir disiplin. Bu her iki alann etkileiminin bir sonucu olduundan olsa gerek, o, kimi
zaman felsefenin kimi zaman da dinin etkisi altnda gelimitir. Felsefe dine nazaran,
daha dinamik ve deiken bir karakter arz etmekte olduundan din felsefesi de, bu
alandaki deiimlere paralel olarak yeni biimler almaktadr. Szgelimi, bu deyii ilk
defa kulland ifade edilen Hegelden 3 bu gne dein din felsefesi tasavvurunda
ok ey deimitir. Din ve felsefe arasndaki ilikinin sonucu olan din felsefesinin
felsefe tarihi iindeki farkllklar arz eden servenini, 4 Cafer Sadk Yaran u ekilde
1
2
3
4

Nicholas Royle, Decontructions: A Users Guide, New York, Palgrave, 2000.


Nicholas Royle, Jacques Derrida, London-New York, Routledge, 2003, s. 144.
Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Lectures on the Philosophy of Religion, trc. J. M. Stewart-R.
F. Brown, Berkeley, University of California, 1988.
Cafer S. Yaran, Tarihsel ve Eletirel Bir Yaklamla Felsefe Din likisi: Din Felsefesi
Yapmann Drt Farkl Yolu, Klasik ve ada Metinlerle Din Felsefesi , Samsun, Ett Yay.,
1997, s. 21.
3

zetlemektedir: Felsefeye yar dini bir rol veren rnein Platonun din felsefesi;
felsefeye dini inanlar savunma grevi veren Aquinas rneinde grlen anlay;
felsefenin kendi snrllklarn gstererek dini inanca yer hazrlayc konumunda
bulunduu, Kantn din felsefesi, son olarak da, felsefenin grevinin dini ifadelerin
anlamn zmlemek ve dini sylemin mantksal yapsn ak seik hale getirmek
olarak gren Wittgensteinc ada Analitik felsefe. 5 Bu dnm ve deiimler
iinde din felsefesinin hakim paradigma konumundaki felsefi sylemle srekli
etkileim halinde olduunu gryoruz. Bu dnmlerin izini srm olan Yarann,
din felsefesi yapmann olas drt biiminden sz ettii almasndan yl sonra
yaymlad kitabnda, felsefedeki yeni bir eilimden sz ettiini grrz: Din
felsefesinde ve teizmin savunulmasnda son zamanlarda grlen canlanma, sadece
Anglo-Amerikan Analitik felsefe gelenei ile snrl deildir. Benzer gelimeler,
Kantn kritisizm felsefesinin bir geliimi olarak deerlendirilebilecek olan ve Hegel,
Schopenhauer, Keierkegaard, Feuerbach, Nietzsche, Husserl, Heidegger, Sartre ve
son zamanlarda Derrida ve Foucault gibi filozoflarca gelitirilen perspektifleri iine
alan Kta Avrupas felsefe modelinde de meydana gelmektedir. 6 Bu ifadelerden de
anlalaca zere, din felsefesi disiplini iinde farkl felsefi geleneklerin sonucu
olarak klasik din felsefesinden ayr, yeni eilimler ortaya kmaktadr. Zaten, ok
ksa bir zaman dilimi iinde alntdaki ngry teyit eder almalarn kaleme
alnmakta olduunu gryoruz. 7
u halde yukardaki bak asnn devam olarak yle bir deerlendirmede
bulunabiliriz. Son otuz yln hakim felsefi sylemi Kta Avrupasnda, Amerikada,
ksmen de Adada postmodernizm ve dekonstrksiyondur. Bu genel atmosferden din
felsefesi de ok ak bir biimde etkilenmektedir; hatta bu paralelde bir din felsefesi
tasavvurunun da olumu olduunu syleyebiliriz. Sonuta din felsefesi disiplininin,
dnyadaki birok felsefe blmnde ayrcalkl bir yer edinmekte olan bu akmlara
5
6
7

Yaran, Tarihsel ve Eletirel Bir Yaklamla Felsefe Din likisi, s. 23.


Cafer S. Yaran, Gnmz Din Felsefesinde Tanr nancnn Aklilii, Samsun, Ett Yay.,
2000, s. 11-12.
Max Charlesworth, Philosophy and Religion: From Plato to Postmodernism, Oxford, One
World, 2002, s. 155 vd; D. Z. Phillips, Thomas Long, Twentieth-Century Western Philosophy
of Religion 1900-2000, London, Kluwer Academic Publisher, 2003, s. 441-452; yine din
felsefesi alanndaki aratrmalarda nemli bir dergi olan Faith and Philosophy bir saysn
tamamyla, ada Ktasal Felsefenin Dinsel nemi adl konuya ayrmtr, 10, 4, 1993.
4

kar pozisyonunu belirlemesi son derece doaldr. Bu almann ana fikri de


bylesi bir ihtiyacn karlanmas gerekliliinden olumutur. Bu yaklam, Bat
dnyasndaki Analitik filozoflarn nemli bir blmnn yapt gibi bu yeni felsefi
projeyi grmezden gelmek yerine, onu anlamaya almann 8 daha salkl olaca
dncesine yaslanr. Bu tutumumuz, almamzda kendimiz iin de bir ilke olarak
benimsemi olduumuz sofyalojik epistemoloji ile alakal bir tutumdur. Yani
felsefi meseleleri ele alrken, birbirlerinin zaaflarndan beslenen ar ularda yer
almamak, ayn zamanda bu ar ularn, hakikatin belli bir cephesine k tuttuunu
da kabul etmek. Bu bak as sayesinde modern dnemin temelcilii ile postmodern
dnemin anti-temelcilii arasnda skm olmaktan kurtulabiliriz. 9 u halde hem
Ktasal hem de Analitik din felsefesini ayn duyarllkla dinlemek ve kritik etmek
sofyalojik epistemolojinin bir gereidir. te bu anlamda biz, bu tezde, Ktasal din
felsefesinin bir blmn tekil eden dekonstrksiyonu ele alacaz.
ncelikle yaptmz almann nitelii ile ilgili bir ka noktay netletirmek
istiyoruz. lk olarak, din felsefesi disiplini ile dekonstrksiyonun etkileime
girmesinin anlalabilir birok zorluu bulunmaktadr. Sz gelimi bir baka sahada,
dekonstrksiyon ve sosyoloji arasndaki ba zerine, doktora almas yapan Ann
Gamein ifade ettii zorluklarn benzeri bizim iin de geerlidir:
Bir sosyolog olarak son birka yldr hem retim hem de aratrma faaliyetlerim
esnasnda ada Fransz dncesi diye anlan dnce gelenei ile uratm. Bu
hi de kolay bir ura deildi. Bir yandan, sosyoloji disiplininde Fransz teorisine
kayda deer bir dmanlkla yaklalmas ve kukuyla baklmas sz konusu. br
yandan, insan bilimleri alannda alanlar benim bu ilgime belli bir aknlkla yant
verdiler. 10

Bu deerlendirmelerdeki sosyoloji tabirini karp, din felsefesi tabirini de


koyabiliriz. Gerekte yaanlan sorun ayndr. Temel tezleri ve ileyii itibariyle,
geleneksel din felsefesi disiplininin Fransz teorisi olan dekonstrksiyonla nasl
8
9
10

Muhsin Akba, Derrida ve Din, stanbul, Yeni Zamanlar Yay., 2004, s. 7-8.
Cafer S. Yaran, ada Epistemolojik Dikotomiler ve Sofyalojik Bir Epistemoloji nerisi,
stanbul niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, 9, 2004, s. 42.
Ann Game, Toplumsaln Skm: Yapbozumcu Bir Sosyolojiye Doru, ev. Mehmet
Kk, Ankara, 1998, s. x; ayn trden sorular ve ekinceleri postmodernizm ve etik zerine
bir alma kaleme alan Edith Wyschogrod dile getirmitir: Postmodern bir etik? elikli bir
terim deil mi bu? Eer postmodernizm felsefi dilin yklmasn betimleyen eletirel bir
ifadeyse; bir Bat hmanizminin gen deiimi ise, bizatihi anlam artlar saldrda olduunda, bir
etik umudunu nasl tayabiliriz?, Azizler ve Postmodernizm, ev. Ahmet Demirhan, stanbul,
nsan Yay., 2002, s. 11.
5

uyuaca bal bana bir sorundur. Bu sorunun ksmi bir yantn yine, sorunu
ortaya koyan Gameden alabiliriz:
Temel sorun hakikat ya da bilim statsne dnk iddialara temel salayan kurallarn
ve kapanmalarn sorgulanmas yoluyla disiplinlerin datlmas sorunudur. Ksaca
yaplmak istenen, bir ama, gndeme yeni sorular getirme altrmasdr. 11 (vurgu
bize ait)

Biz de baz ekincelerle bu alntda ifade edilen hususlarn din felsefesi iin de sz
konusu edilebileceini dnmekteyiz. Yani en net ifadesiyle dekonstrksiyon
paralelinde yaplacak olan din felsefesinin amac gndeme yeni sorular
getirebilmektir. te bu noktada, almamzn tezi ortaya kmaktadr: O da,
eletirel aklc bir perspektifle dekonstrksiyon ve din felsefesinin e zamanl
olarak anlabileceidir. Burada tek ynl bir ilikiden deil, yani sadece
dekonstrksiyondan din felsefesine giden ve oray yeniden yaplandrabilecek olan
bir olaslktan deil, ayn zamanda din felsefesinden dekonstrksiyona giden ve onu
bu paralelde kritik edebilecek bir olaslktan da sz edilmelidir. Yani yaplmas
dnlen ey, basite bir yntemi alp dier alana uyarlamak deildir. Son derece
dinamik bir etkileimle, hem din felsefesi iin hem de dekonstrksiyon iin yeni
kazanmlar retebilecek olan bir diyaloa girebilmektir. 12

Eer gnmz

felsefecilerinin byk bir ounlukla syledikleri gibi artk mutlak felsefe mmkn
deilse de, umut felsefesi her zaman mmkndr; ki bunun yolu da diyalogdan
gemektedir. 13 Sz konusu umudun diyaloa nasl yasl olduunu G. Spivakn
benzetmesiyle syleyelim: Yabanc bir dil renerek kimse annesini kaybetmi
olmaz; aksine bu deneyimde annesiyle olan ilikisini daha gl kurma olasl her
zaman mevcuttur. 14
kinci olarak ise, tezimizde yapmay dndmz eyi daha anlalr
klacan dndmz bir karlatrmaya bavurmak istiyoruz: ada Dini
Epistemolojide Fideizm adl master tezimizi hazrlarken; Wittgensteinla ilgili yle
11
12

13
14

Game, Toplumsaln Skm, s. 20.


Ulrich Beck, ya/ya dac mantkla ileyen 19. yy.ln aksine bu yzyln venin yzyl
olduunu ifade eder. Yani yeni, yepyeni kaynamalarn yaand bir asr, bkz. Siyasalln
cad, ev. Nihat nler, stanbul, letiim Yay., 1999, s. 9; Derrida da esasnda ve ile
ilgilendiini, bunun dekonstrksiyonun srekli devi olduunu belirtir, Et Cetera, ev. G.
Bennington, Decontructions: A Users Gide, New York, Palgrave, 2000, s. 285.
Mary Zournazi, Umut: Deiim in Yeni Felsefeler, ev. Uygar Abac, stanbul, Literatr
Yay., 2002, s. xv.
Zournazi, Umut: Deiim in Yeni Felsefeler, s. 188.
6

bir hususun farkna vardk. O, her ne kadar din hakknda, dorudan doruya bir din
felsefesi disiplini oluturabilecek eyler sylemiyorsa da, sunduu model din
felsefesinin sorunlarn yaplandrmada kullanlabilecek bir grnmde olduundan,
baz din felsefecileri onun dncelerini bu sahada kullanma yoluna gitmitir. Biz,
dekonstrksiyonun da din felsefesi alannda benzer bir kullanm alan olabilecei
dncesindeyiz. Tezimizin ilerleyen ksmlarnda daha ayrntl bir biimde
greceimiz zere, John D. Caputo bunun gzel rneklerini vermitir. Benzerlik
bununla da snrl deildir. Wittgensteinn felsefi kariyerinde btnyle olmasa da
belli bir dnmn olduu kabul edilir. Kimileri bunu erken dnem ve ge dnem
olarak ikiye ayrrlar. Bu paralelde onun ilk dneme ait grleriyle ikinci evreye ait
grleri din felsefesi iin tamamen farkl iki proje ngrr. Yaayan din
felsefecilerinden D. Z. Phillips, onun dncelerini din felsefesinde yeni bir
epistemolojiyi temellendirmek zere kullanmtr. Bunu yaparken erken dnem
Wittgenstein deil de ge dnem Wittgenstein zerinde younlamtr. Biz benzer
bir durumun Derrida iin de sz konusu olabilecei kansndayz. 15 kinci dnem
Derrida ya da daha salkl bir adlandrma ile sonraki Derridann, sadece metinden
ve dilden deil, imandan, mesihsellikten, adaletten, dinden ve hatta teolojiden ok
ak bir dille sz ettiini grrz. Daha da ilgin olan bu mefhumlarn bir ksmnn
dekonstrksiyona tabi olmadn ifade etmesidir. Son bir noktaya daha deinmek
istiyoruz. Wittgensteinla, onun dncelerini din felsefesi alanna tayanlar
arasnda tarihsel bir yaknlk ve kiisel bir onay yokken, Derrida ve Amerikan
yorumcular arasnda bu trden bir ba olmutur. O, dncelerinin bylesi bir
balama tanmasndan rahatsz olmam, hatta bunu onaylam grnmektedir. O,
Amerikan protestan teologlar ve Katolik felsefe evrelerince almlanmasnn
balangtan itibaren birok gzel nedeni olduunu sylemektedir. Derrida, unlar
kaydeder:
Benim metinlerim ve benim tarzmda, Amerikan teologlarnn dikkatini eken ne
var? Bu, balangtan itibaren biliyordum ki, dekonstrksiyon, teolojinin ya da
ontoteolojinin dekonstrksiyonu biiminde aklamaya altm tarz, teolojiye ve
15

Bkz. Herman Rapaport, Later Derrida: Reading the Recent Work, New York-London,
Routledge, 2003; ayrca birok almada da gsterildii zere Wittgensteinla Derrida arasnda
ok ciddi benzerlikler bulunmaktadr. Dahas ikinci dnem Wittgenstein ile ge Derrida olarak
tanmlanan almalar arasnda da benzerlikler vardr, bkz. Henry Staten, Wittgenstein and
Derrida, London, University of Nebraska Press, 1986; Newton Garver-Seung-Chong Lee,
Derrida and Wittgenstein, Philadelphia, Temple University Press, 1994.
7

teologlara bir model, bir yardmc olarak dnlebilirdi. (...) Balangtan bu yana
hissetmitim ki, dekonstrksiyon teologlar iin gzel bir stratejik manivela olarak
dnlebilir. te yandan unun da farkndaydm ki, metafiziin ya da
ontoteolojinin dekonstrksiyonu basite, Tanrya, kutsala, ilahi olana saldr
anlamna gelmiyordu. 16

Aratrma konumuzun nemine ilikin bu aklamalarn ardndan imdi de ksaca,


kullandmz yntem ve kaynaklarla ilgili birka noktaya deinmek istiyoruz.

B. Aratrmada Kullanlan Yntem


Tez

boyunca,

dekonstrksiyon

perspektifinden

din

felsefesini

deerlendirirken olabildiince u tutumu benimsedik: basit bir devirmecilik ve


derlemecilik deil, aksine zgn, yaratc, eletirel, zmleyici sorunzc, geni perspektifli, dalist (doru yanl ikiciliine bal) dnme
biiminden ziyade diyalektik (nc halin imkanna ve nemine inanan) dnme
biimine yatkn ve dolaysyla uzlatrc ve sistematik bir eklektisizm. 17
Dekonstrksiyon ancak bylesi bir oulcu perspektifle ele alndnda, bizim felsefi
geleneimize eklemlenebilir; ancak bylelikle slam felsefesi tarafndan kritik
edilebilir ya da ona katkda bulunulabilir. unu aka ifade etmek isteriz ki, Din
Felsefesinde Dekonstrksiyon adl almamz tek ynl bir alma deildir,
olabildiince dinamik bir ekilde her iki alan arasnda etkileime ak bir almadr.
Biz bu tutumumuzun dekonstrksiyonla da uyumlu olduu kansndayz. Onun zaten
klasik felsefedeki ya/ya dac mantn tkanmasnn bir sonucu olarak ortaya
kt, bir felsefi proje olarak kendisini bu tkanmann (aporia) yapsn skmeye
adam olduu dnldnde bu kan daha fazla geerlilik kazanr. Kar karya
kaldmz felsefi sorunlar ya/ya da demek yerine hem/hem de demek suretiyle
her iki tarafn da hakl olduu noktalar teslim eden ama e zamanl olarak da onlarn
gz ard ettikleri hususlar kritik edebilecek olan bir bak asyla irdelemeye gayret
ettik. Bu ekilde hem ifrat ve tefrit felsefelerinden ve din anlaylarndan, 18 hem de
yapay ikici alternatiflerin arasnda seim yapmak gibi bir ikilemden uzak durmaya
altk. lk etapta kabul etmesi zor olsa da tezimiz iinde daha ak bir biimde
16

17
18

Jacques Derrida, The Becoming Possible of The Impossible, A Passion for The Impossible:
John D. Caputo in Focus, ed. Mark Dooley, Albany, State University of New York Press,
2003, s. 24.
Cafer S. Yaran, slam Felsefesinin Karakteristik Yaps: zgn Eklektisizm, EKEV Akademi
Dergisi, 7, 17, 2003, s. 14.
Cafer S. Yaran, Bilgelik Peinde: Din Felsefesi Yazlar, Ankara, Aratrma Yay., 2002, s. 9.
8

greceimiz zere, dekonstrksiyon da bu, hem/hem deci mantkla tutarldr.


Kendilerini post-analitik olarak adlandran yeni bir din felsefesi yaklamnn, bu
paralelde dnceler retmesi de bu tezimizi destekler bir giriim gibi
grnmektedir. 19
kinci olarak burada ayrca una da deinmeyi gerekli gryoruz. Derrida gibi
bir felsefeciyi anlamak, onun felsefi slubunu anlamay da beraberinde
getirmektedir. Akas bu, bizi tez boyunca ou zaman zorlayan bir husus
olmutur. Bizi zorlayan ey Derriday ak seik bir biimde anlatma uras
veriimizdir. nk bu tutumun, hem onu benimseyenler hem de eletirenler
asndan belli bir kritie maruz kalaca aktr. Ama biz her halukarda bu yolu
semenin, tezimizdeki hedeflerimiz asndan daha salkl olduu kansndayz. Zira
Derrida gibi, birbirinden son derece farkl stratejileri benimseyen ve tartma
yelpazesinde gezinen, bazen dini sekinlerin sluplarn taklit eden, bazen de
aydnlanm eletirel dncenin uyanklln korumann ya da tm fideist mana ve
hakikat kavraylarna kar saduyuyu semenin gerekliliini ifade eden bir
felsefeciyi belli bir balama sokmak ancak bu tr bir seimle mmkn olabilir
grnmektedir. Onun gibi, szgelimi aklama paragraflarndan, trnak iine alnm
ya da alnmam alntlara, kelimesi kelimesine yorumlardan, metinleraras
imlemelere, rtl atflara varncaya dek zorlu bir slup kullanan bir felsefeciyi,
anlalabilir bir biime getirmenin en salkl yollarndan birinin bu olduu
kansndayz. Btn bu sebeplerle biz, onu ak seik bir biimde anlatmaya,
sylediklerinden ok sylemek istediklerini dikkate almaya, ona katldmz
belirttiimiz kadar onu eletirmeye, bazen de onu, ona ramen temellk etmeye
abaladk.

Tez

boyunca

greceimiz

zere

bizzat

bu

tutumun

kendisi

dekonstrksiyonla daha uyumludur. Kanaatimizce, onu olduu gibi benimseyen bir


bak asyla yine onu olduu gibi eletiren bak as ayn hatayla malldr. Biz,
dekonstrksiyonu eletirel bir ameliye olarak dndmzden ve de onu eletirel
akla

eklemlemek

istediimizden,

sz

konusu

eletirellii

sonuna

kadar

dekonstrksiyon iin de kullanabiliriz diye dnyoruz.


19

Deane-Peter Baker, Imago Dei: Tward A Trancendental Argument for the Existence of God,
Explorations in Contemporary Continental Philosophy of Religion, ed. Deane-Peter BakerPatrick Maxwell, Amsterdam, Rodopi, 2003, s. 143.
9

Elbette btn bu hedeflerin tez iinde tam anlamyla gerekletirildii


sylenemez; nk bunlar uzun vadeli projelerin sonunda ulalabilecek olan
hedeflerdir. Bizim almamz bu amala atlm mtevaz admlardan biridir.

C. Aratrmada Kullanlan Kaynaklar


almakta olduumuz konudaki kaynaklarla ilgili ksa bir deerlendirmede
bulunmak, konunun nasl ilendiinin anlalmas noktasnda yararl olacaktr. Tez
konumuzu setikten bir yl sonra yaymlanan ve konusunda olduka baarl olan
Derrida ve Din adl alma istisna tutulursa, dorudan bu konuyu irdeleyen Trke
telif ya da tercme alma bulunmamaktadr. Bu durumun belli bir adan tezimizin
zgn bir yann oluturmakta olduunu ifade etmek isteriz. Buna mukabil, yabanc
dillerde dekonstrksiyonun tartlmaya balad ilk tarihlerden itibaren ok sayda
kaynak yer almtr. Bizim burada zellikle anmak istediimiz rnek John D.
Caputoya aittir: The Prayers and Tears of Jacques Derrida. Metin iinde birok
vesileyle bu kitaba referansta bulunduk, bata da belirttiimiz zere bu kitabn ana
fikri bu alma iin son derece nemlidir. Yine Caputonun kitabyla e zamanl
olarak neredilen Hent de Vriesin Philosophy and the Turn to Religion adl
almasn da anmalyz. O da hemen hemen Caputo ile paralel dnceleri
savunmaktadr. Bu iki kitap dekonstrksiyon ve din alannda yazlacak almalarda
artk kendilerine kaytsz kalnamayacak olan eserlerdir. Burada ayr bir ek olarak
Ahmet Demirhann almalarna da iaret etmek isteriz. Onun henz konuyla ilgili
dorudan bir neri olmadysa da gerek Heidegger zerine gerekse Kierkegaard
zerine olan derlemeleri konuya hazrlk olmas asndan ufuk ac almalar
olmutur.

10

I. BLM
DEKONSTRKSYONUN AIMLANMASI

11

A. Dekonstrksiyon Teriminin inde Yer Ald Dnsel


Atmosfer
1. Postmodernizm
Tezimizin giriinde byle bir konuyu ele almamzn birbiriyle yakndan
ilintili olan iki temel sebebi bulunmaktadr. lk olarak dekonstrksiyonun, nasl bir
dnce atmosferinde ortaya ktn gstermek, ikinci olarak ise son 30 yln en ok
atfta bulunulan terimi olan postmodernizmle dekonstrksiyon arasndaki ilikiyi
netletirmek. Bu iki hususu akla kavuturmak, tezimizde ele almay
dndmz konularn deerlendirilmesinde de bize yardmc olacaktr. nk
baz eletirmenlerin bu iki terimi birbirine indirgemek suretiyle kullandklarna tank
olmaktayz. 20 u halde bu ikisinin ne lde birbirlerinin varsaymlarn
desteklemekte

ya

da

birbirlerinden

ayrlmakta

olduklar

sorusu

akla

kavuturulmaldr. zellikle de, postmodern dncenin srekli olarak maruz kald


rlativizm ve nihilizm gibi eletirilerin dekonstrksiyon iin de geerli olup
olmad hususu netletirilmelidir. Bu noktalar aydnlatmak iin ncelikle,
postmodernizmin ne olduunu anlamalyz.
Yeni teoriler ve dnceler yeni toplumsal yaantlar dile getirir ve bundan
dolay yeni ortaya kmakta olan sylemlerin dallanp budaklan, toplum ve
kltrde

nemli

deiimlerin

cereyan

etmekte

olduunu

gsterir. 21

te

postmodernizm, ondokuzuncu yzyln sonundan bu yana, edebiyat, gzel sanatlar,


bilimler ve sosyal bilimlerdeki kurallar deitiren dnmlerle ortaya kan
kltrn konumunu tasvir etmektedir. 22 Post ifadesi de kendisinden nceki felsefi
gelenekten, moderniteden, bir kopuu ifade eder. 23 Buna gre, postmodernizm, teanlatlara ynelik bir inanszlk, metafizik felsefenin, tarih felsefesinin ve
20

21
22
23

Bu durumun son derece tipik bir rnei Trkeye kazandrlan Against Deconstruction adl
kitabn evirisinde yaanmtr. Mtercim byk bir tasarrufla sz konusu ismi,
Postmodernizme Hayr biiminde deitirmitir; ev. Halide Aral Bakrer, Ankara, Doruk
Yay., 1997; ayrca bkz. John Murphy, Postmodern Toplumsal Analiz ve Postmodern Eletiri,
ev. Hsamettin Arslan, stanbul, Eti Kitaplar, 1995, s. 7.
Steven Best-Douglas Kellner, Postmodern Teori: Eletirel Soruturmalar, ev. Mehmet
Kk, stanbul, Ayrnt Yay., 1998, s. 10.
J. F. Lyotard, Postmodern Durum, ev. Ahmet idem, Ankara, Vadi Yay., 1997, s. 11.
Best-Douglas, Postmodern Teori, s. 48.
12

totalletirici dncenin herhangi bir biiminin reddi olarak tanmlanabilir. 24 Onu bu


ekilde tanmlamakla birlikte, sz konusu eilim iindeki birok farkll gz ard
ediyor deiliz. Foucaultdan, Deleuzee, Lyotarddan Baudrillarda, Jamesondan
Laclauya birok dnr postmodernite konusunda birbirlerinden olduka farkl
konumlar

igal

ederler. 25

Bu

sebeple

postmodernizm

hakknda

yazan

aratrmaclarn ounluu umumiyetle u trden sorular gndeme getirmeleri son


derece doaldr:
Postmodernizm denen bir ey var mdr ki? Tarihsel karakterizasyon, belli bir tr
kuramsal konum mudur? Belli bir estetik pratii betimlemek iin kullanlan bir
terimin, imdi toplum kuramna ve zellikle de feminist toplum ve politika kuramna
uygulanmas ne anlama gelmektedir? Kimdir bu postmodernistler? Kiinin
kendisinin tamaya karar verip ald bir ad mdr bu, yoksa znenin eletirisini
yapanlara, sylem zmlemesine girienlere, totalize eden toplumsal
betimlemelerin btnln ve i tutarlln sorgulayanlara bakalarnn takt bir
ad mdr? 26

Bu ifadeleri, postmodern terimini bir tr mulakla itmek iin deil, sz konusu


terimin doasnda bulunan zorlua iaret etmek iin almaktayz. Bu konuda yazan N.
Lucy postmodernizm terimine ilikin sorunsal olmayan hibir ey yok 27 ifadesiyle
bu noktaya ok ak bir biimde iaret etmitir. Bu trden bir mphemlii hakl
karacak birok neden bulunmaktadr. ncelikle postmodernizm gibi son derece
genel bir adn, birbirinden farkl birok dnrn yer ald geni bir dnsel havza
iin kullanlmakta oluu, buna karn, akademide oka rabet edilen bu
adlandrmann sz konusu dnrlerce benimsenmemesidir. 28 Meselenin bir baka
boyutu da, postmodernitenin efradn cami ayarn mani bir tanmn yapmann

24
25

26
27

28

Best-Kellner, Postmodern Teori, s. 204.


Ad geen dnrlerin hepsinin asl dncelerini yanstan kitaplar Trkeye kazandrlmtr.
Burada zellikle Deleuzen dierlerine gre daha ayrcalkl bir yer igal ettiini belirtmek
isteriz. rnein onun Derridayla son derece paralel dncelere sahip olduunu biliyoruz, bkz.
Between Deleuze and Derrida, ed. John Protevi, Continuum, 2003.
Judith Butler, Olumsal Temeller: Feminizm ve Postmodernizm Sorusu, ev. Zeynep Direk,
felsefelogos, 15, 2001, s. 19.
Niall Lucy, Postmodern Edebiyat Kuram, ev. Aslhan Aksoy, stanbul, Ayrnt Yay., 2003,
s. 101; ayrca bkz. Andreas Huyssen, Postmodernin Haritasn Yapmak, Modernite versus
Postmodernite, der. Mehmet Kk, Ankara, Vadi Yay., 1994, s. 107-130.
Sz gelimi Foucault bir syleide kendisine postmodernizmin sorulmas zerine, Postmodernite
olarak adlandrdmz nedir? Ben gndemi takip etmiyorum. biiminde yant verebilmitir,
Yapsalclk ve Postyapsalclk, ev. Ali Utku, stanbul, Birey Yay., 1999, s. 37.
13

zorluudur. nk tanmlama yapmann kendisi, postmodernlere gre, modernisttir,


zaten zenle saknmakta ve yadsmakta olduklar bir tutumun tezahrdr. 29
Btn bu notlar unun iin kaydettik: Evet, postmodernite zetlenemeyecek
kadar girift bir yap arz etmektedir. Bununla birlikte onlar deerlendirmek iin de
byle bir giriim zaruridir. Yukardaki kaytlarla birlikte unu da syleyebiliriz ki,
sz konusu urakta yer alan dnrleri, postmodern terimi ad altnda
deerlendirmemize olanak tanyan birok ortak zellikleri bulunmaktadr. rnein,
bilginin pozitivist ve rasyonalist gerekelendirmesini reddetmek, snrl ve
rastlantsal olann nemini vurgulamak, kendi kavramlarmzn ve tavrlarmzn
belirli tarihsel artlarda ekillenmi olduunu sylemek, her eyi kapsayc
kuramlardan ve aklama emalarndan iddetle kanmak sz konusu dnsel havza
iinde yer ald sylenen hibir dnrn itiraz etmeyecei hususlardr. 30
Postmodernist diyebileceimiz dnrleri, sorgusuz sualsiz benimsenmi, ihmal
edilmi olan eyler zerinde, unutulmu, akld ilan edilmi, nemsizletirilmi,
bastrlm, boyun edirilmi, reddedilmi, zsel olamam, marjinal, evresel,
dlanm, yerlemi, susturulmu, arzi, datlm, niteliksizletirilmi, ertelenmi,
paralanm eyler zerinde, dier bir deyile, modern dnyann hibir zaman tikel
ayrntlarn, zgllklerini anlamaya tenezzl etmedikleri zerinde younlarken 31
grrz.
u halde postmodern terimindeki zorluklar unutmakszn onlara atfedilen bu
genel zellikleri birbiriyle ilintili ana sorunlar etrafnda toparlayabiliriz. 32

29
30
31

32

Krishan Kumar, Sanayi Sonras Toplumdan Post-modern Topluma: ada Dnyann Yeni
Kuramlar, ev. Mehmet Kk, Ankara, Dost Yay., 1999, s. 129.
James Beckford, Religion, Modernity and Postmodernity, Religion: Contempoary Issues, ed.
B. R. Wilson, London, Bellew, 1992, s. 11-27.
Pauline Marie Rosenau, Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, ev. Tuncay Birkan, Ankara,
Ark Yay., 1998, s. 28; benzer deerlendirmeler iin bkz. Ellen Meiksins Wood, Postmodern
Gndem Nedir?, Marksizm ve Postmodern Gndem, der. E. Wood-J. Foster, ev. Ahmet
Fethi, stanbul, topya Yay., 2001, s. 17.
Bunu yaparken u almalar rnek olarak aldk, John Macquarrie, Postmodernism in
Philosophy of Religion and Theology, International Journal for Philosophy of Religion, 50,
2001, s. 9-27; Kevin Vanhoozer, Theology and the Condition of Postmodernity: A Report on
Knowledge (of God), The Cambridge Companion to Postmodern Theology, ed. K.
Vanhoozer, Cambridge, Cambridge University Press, 2003; Ziyaddin Serdar, postmodernizmi,
yedi ilke zere temellenmi ve artk kendini tamamlam bir teoloji olarak deerlendirir. O, bu
ilkeleri u biimde zetler: Doru yok, gerek yok, anlam yok, sadece imgeler var, oulculuk,
14

i. Dil-hakikat balants: Eer bilgi bir ayna tutma ileviyse, bu ilevi


yerine getirirken neler olup bitmektedir? Acaba ne trden unsurlar devrededir?
Postmodernleri derinden ilgilendiren epistemolojik sorun budur. Akas 20. yy.
Kontinental felsefede bu trden epistemolojik sorunlar dil merkez alnarak
tartlmaktadr. O takdirde sorun, dilin dnceyi nasl temsil etmekte olduuna
dnr. Bu, elbette klasik felsefenin de nemli sorunlarndan biridir. Acaba,
gnmzde bylesine merkezi bir konum elde eden bu sorunu klasik felsefeden ayrt
eden ey nedir? Nasl tartlm olursa olsun, dilin, salkl bir biimde; saf,
kendisine herhangi bir ey karmam olan hakikati temsil edebilecei, zihnin
bilinen ey her ne olursa olsun, ondan ayr olduu 33 varsaymnn klasik felsefede
benimsendiini syleyebiliriz. te postmodernlerin ayrldklar nokta buradadr.
Postmodernler bilgi-gereklik ilikisinde arptmann olduunu, baz eylerin
bilind kurallar tarafndan ynlendirildiini dnmektedirler. Dilin dnyayla
dolaysz bir ilikisi yoktur. Temsil de dnyann imgeleri ile balantl olduundan,
onun gereklikle alakas dille kuruluyor demektir. 34 En net ifadesiyle dil ntr bir ara
deildir. Bu sebeple de gerekliin basit bir temsili imkanszdr, ne bilgi ne de dzen
ayrt edicidir. Bunun nedeni, dilin tartma gtrmez standartlara ulamay
engellemesidir. Onlara gre, dil bir ara deil, insanlarn dnyay anlamalarn
salayan biricik erevedir. Gereklik nemli lde dilsel bir alkanlktr. 35 Son
tahlilde postmodernler yle bir varsaymla hareket etmektedirler: Hakikat orada,
darda -insan dillerinden bamsz bir biimde- var olamaz. Bunun anlam ise
udur: Hakikatin orada, darda olmadn sylemek, basite, tmcelerin olmad
yerde hakikatin de olmadn, tmcelerin insan dillerinin eleri olduunu ve insan
dillerinin insan yaratmlar olduunu sylemektir. 36

33
34
35
36

her ey ve herkes iin eit temsil ve mutlak phe., Postmodernizm ve teki, ev. Gke
Kamaz, stanbul, Sylem Yay., 2001, s. 8.
Murphy, Postmodern Toplumsal Analiz ve Postmodern Eletiri, s. 9.
Rosenau, Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, s. 159, 161.
Murphy, Postmodern Toplumsal Analiz ve Postmodern Eletiri, s. 66, 73.
Richard Rorty, Olumsallk, roni ve Dayanma, ev. M. Kk-A. Trker, stanbul, Ayrnt
Yay., 1995, s. 26, 47-48.
15

Dili merkeze almann, dille dnce arasndaki irtibatn salkl olmadn


sylemenin birbiriyle ilintili birok sonucu olacaktr. 37 imdi ksaca bu sonular
zetleyelim:
1. Eer her ey dile baml ise, o zaman hakikat keyfi bir ey olarak
grnecektir. 38 Bunun sonucunda ise zellikle rasyonalite kavramnn zarar grecei
ok aktr. Postmodernistlere gre doruluk ve yanllk, nesnellik ve znellik, iyilik
ve ktlk arasndaki snrlar net deildir; kiisel ve pragmatik nedenler dnda
neyin doru ve yanl olduuna karar verebileceimiz nesnel bir lt
bulunmamaktadr. 39 Bu anlamda onlarn btn bilgi savlar iin epistemolojik bir
temel bulunabileceini reddettiklerini syleyebiliriz. Daha lml bir ifadeyle
postmodernistler, felsefi temelciliin, Aydnlanma mirasnn ve modern bilimin
metodolojik varsaymlarnn eletirellikten uzak bir biimde kabullenilmesinden
rahatszdrlar. 40 Bu, onlarn irrasyonel olduklar anlamna gelmez, daha ziyade,
Akl reddettikleri anlamna gelir. Onlar iin anlaml olan, belli anlatlara,
geleneklere, kurumlara, pratiklere baml olan akldr. 41
2. Dile verilen bu merkezi nem sadece hakikatin temsili ile snrl deildir.
Dil, giderek daha byk bir aklama modeline dnr. Onlara gre, insanlar ve
onlarn toplumsal ilikileri baka bir ey deil, dil tarafndan oluturulur ya da en
azndan dil dnya hakknda bilinebilecek tek eydir. Onun dnda baka bir
gereklie ulalamaz. Toplum basite dil gibi deildir, dildir. Hepimiz dil kapanna
yakalandmz

iin,

iinde

yaadmz

zgl

sylemler

dnda

kullanabileceimiz hibir dsal hakikat standard, hibir dsal bilgi gndergesi


yoktur. 42 Alntda ifade edilenler, meselenin basitletirilmi biimi olarak
grlebilir; ama postmodernlerin ifade ettikleri dncelerden bu trden sonular
karmak, zor deildir.
37

38
39

40
41
42

Bu noktada daha ileri okumalar iin u iki derlemeye baklabilir: The Postmodern Turn: New
Perspectives on Social Theory, ed. S. Seidman, Cambridge, Cambridge University Press, 1994;
Postmodernism and the Social Sciences, ed. Joe Doherty, London, Macmillan, 1992.
Rosenau, Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, s. 133.
Cafer S. Yaran, Religious Pluralism After Modernity: Towards a Non-Radical Version,
Religion and Culture After Modernity, ed. V. Peterca-M. Dumitrana, Arhiepiscopia
Romanco-Catolica de Bucureti, 2004, s. 64.
Rosenau, Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, s. 30.
Vanhoozer, Theology and the Condition of Postmodernity, s. 10.
Wood, Postmodern Gndem Nedir?, s. 13.
16

3. Postmodernizm her eyi metin olarak deerlendirmektedir. Buna, en


sradan olaylardan insanlk iin ok nemli olduu dnlen olaylara varncaya dek
birok ey dahildir. Postmodernler iin nemli olan olgular deil, metnin kendisidir.
Postmodernistler gerekte olup bitenlerin asla tayin edici bir ekilde dile
getirilemeyeceini, nk hibir metnin, hibir siyasi, toplumsal, ekonomik olayn
tek bir anlam olmad iin, sonsuz sayda yorumun olanakl olduunu ifade
ederler. 43
4. Postmodern dnrler, byk realist gr artk savunulabilir
bulmamaktadrlar. Onlara gre, insan, etrafnda zaten varolan bir dnya ile basit bir
beraberlik iinde deildir; nk bu dnyay kendisinin oluturduu kavramlar ile
yaratmtr. O sebeple, bu gne dein hakikati temsil ettiini syleyen dnceler
ancak olas birok anlatdan biri, klasik deyii ile hikaye olabilir:
Postmodernizm ister siyasi, ister dinsel, ister toplumsal nitelikli olsun btn kresel,
her eyi kapsayc dnya grlerine meydan okur. Marksizmi, Hristiyanl,
Faizmi, Stalinizmi, liberal demokrasiyi, laik hmanizmi, feminizmi, slam ve
modern bilimi ayn derekeye indirir ve bunlarn, btn sorular nceden tahmin edip
nceden belirlenmi cevaplar veren szmerkezci, akn ve totalize edici st anlatlar
olduklarn syleyerek hepsini elinin tersiyle iter. Bu tr btn dnce sistemleri,
byclk, astroloji veya ilkel kltrlerin varsaymlarndan ne daha ok ne de daha
az kesin saylabilecek varsaymlara dayanr. 44

ii. znenin merkezsizletirilmesi: zne terimi etrafnda dmlenen


sorunlar klasik fail terimi ok daha gzel aklamaktadr. Buna gre, insan,
kendine yeterli, otonom bir ekilde dnen, karar veren ve de eylemde bulunan bir
varlktr. Ksaca faildir. Postmodernlerce bu fail dncesi tam tersi bir istikamete
evrilir. Burada klasik zneyi, belirlenmi, zne d etkenlerce -dil, tarih, kltr vbkurulmu, deyim yerindeyse, tam bir mefle dntrlm bir halde grrz. 45
Steven Connor bu noktay u biimde dile getirir: ada benliimizin imdiki
uranda anlamaya alrken, bilimde, dinde hatta tarihte, tarafszlndan emin
olabileceimiz hibir gzlem noktas yoktur. zmlemeye altmz an iinde ve
ona aidiz, bu zmlemeyi yapmak iin kullandmz yaplarn iinde ve o yaplara
aidiz. u bile sylenebilir ki, bu son zbilin bizim ada postmodern uramz
43
44
45

Rosenau, Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, s. 80.


Rosenau, Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, s. 25-26.
Daha ileri bir aratrma iin bkz. Paul Lakeland, Postmodernity: Christian Idendity in a
Fragmented Age, Minneapolis, Augsburg Fortpress, 1997, s. 12-13.
17

niteleyen eydir. 46 Bu, Descartes tarafndan kurulan ve Fransz aydnlanmasnda


daha da gelitirilen rasyonalist gelenekten bir kopuu ifade eder. Eer benlik, kendi
bana etken deilse, merkezsizlemi, tanmlanamayan bir karakterde 47 ve baka
unsurlarca belirleniyorsa, o takdirde, objektiflik, 48 kiisel sorumluluk ve
sorgulanabilirlik gibi hakikat araynda en azndan bir prensip olarak asla
vazgeilmemesi gereken ilkeler anlamn yitirecektir. 49 Ksaca, sz konusu kopuun
ve tersine dntrmenin en nemli sonucu, znelliin (subjektivitenin) kaytsz ve
koulsuz bir ekilde onaylanmas olmutur.
Postmodernlere ynelik imdiye kadar dile getirdiimiz dncelerin ortak
bir sonucu vardr:
iii. Nihilizm: Nihilist dnce, metafizik hakikatlerin ilahi, beeri yahut
tabii dnyann deimez zn deil de sadece belli bir kiinin ya da insan
topluluunun znel deerlerini ifade ettiini ne srer. Bu yzden nihilizm, bilimde
olsun felsefede olsun yahut sanatta olsun karlat her yerde rasyonalizme hcum
eder; zira akl ve hakikat kavramlar Batnn metafizik dnce geleneinde
birbirine sk skya baldr. Nihilizm projesinin amac, tm akl sistemlerinin
aslnda kanaat sistemleri olduunu ve rasyonel metafizik dncenin temeli olan
mantn ise aslnda yalnzca bir tr retorik olduunu gstermektir. 50 Bu haliyle
nihilizmin postmodern projenin doal bir sonucu olduu sylenebilir. Aadaki
alntda bu yndeki dncelerin, ilk elden gerekeleri ile birlikte savunulduunu
grebiliriz:
Bize den gereklik salamak deil, gsterilemeyen kavranabilir iin yeni imalar
icat etmektir. Bu grevden, dil oyunlar arasnda en ufak bir uzlama bile
salamas beklenemez. Kant yetiler ad altnda, dil oyunlarn bir uurumun
ayrdn ve ancak akn bir yanlsamann (Hegelinki) onlar gerek bir birlik iinde
btnletirmeyi umabileceini biliyordu. Ama ayn zamanda, bu yanlsamann
bedelinin terr olduunu da bilmekteydi. 19. ve 20. yy.lar, terrden yana gzmz
yeterince doyurdu. Kavram ile duyularn, saydam deneyimle iletilebilir deneyim
uzlamasna duyulan nostaljinin, bir btn nostaljisinin bedelini yeterince dedik.
46
47
48
49
50

Steven Connor, Postmodernist Kltr: ada Olann Kuramlarna Bir Giri, ev. Doan
ahiner, stanbul, YKY, 2001, s. 17.
Rosenau, Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, s. 104.
Frank B. Farrell, Subjectivity, Realism, and Postmodernism: Recovery of the World,
Cambridge, Cambridge University Press, 1994.
Rosenau, Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, s. 101.
John R. Snyder, Moderniin Sonu Hakknda, Modernliin Sonu, ev. ehabettin Yaln,
stanbul, z Yay., 1999, s. 14.
18

Genel geveme ve atma talebinin altnda terre yeniden balama, gereklii


kucaklama fantazmasn gerekletirme arzusunun homurdandn duyuyoruz.
Cevap: Btne kar savaalm, gsterilemeze tanklk edelim, ihtilaflar
iddetlendirelim, ismin onurunu kurtaralm. 51

J. Baudrillard da ok ak bir biimde Ben nihilistim diyerek bu konumu onaylar:


Postmodernleme tarafndan gerekletirilen () muazzam anlam kym srecini
ikinci bir devrim olarak kabul ediyor, varln onaylyorum. 52
Bizim, genel sorunlar etrafnda toparladmz bu dncelere ynelik en
nemli itiraz onlarn postmodernizmi basite indirgemekte olduu eklinde olabilir.
Bunun da kendine gre hakl gerekeleri vardr. Elbette burada zikredilen fikirleri
tam olarak, btn boyutlaryla benimseyen bunu ifade eden postmodern dnrler
son derece azdr. Bunlar daha ziyade onlarn nerdikleri dncelerin mantksal
sonularna ulatrlm halidir. Bizim sorunsallatrmalarmz bu haliyle dnmek
daha salkl olacaktr. Ayrca ifade edelim ki sz konusu havza iinde yukardaki
dncelerin lml versiyonunu benimseyen ya da byle bir ey gelitirme uras
verenler de vardr. Szgelimi, pheci postmodernizm karsnda olumlayc
postmodernizmi (bir dier ayrma gre Dionysoscu postmodernizm karsnda
mesihsel postmodernizmi 53 ) savunanlar gryoruz. Buna gre, rlativizmle,
znelcilikle, phecilikle, anarizmle, nihilizmle, umutsuzlukla birlikte anlan
postmodernizme kar, bu eletirilere muhatap olmayacak olan baka bir
postmodernizm tr gelitirilebilir. Bu versiyonda farkllk kaos deildir. znellik
sorumsuzluk olmad gibi, akl da basite reddedilmez, fakat bir eletirel teori gibi
zneleraras temelde yeniden tanmlanr. 54
Bu dncelerin kritiine gemeden nce, postmodernitenin din ve onun
felsefesi alannda da ne trden sonular olduuna ok ksaca deinmek, tezimiz
asndan yararl olacaktr.
51
52
53

54

J. F. Lyotard, Postmodern Nedir Sorusuna Cevap, ev. Dumrul Sabuncuolu,


Postmodernizm, ed. Necmci Zeka, stanbul, Ky Yay., 1994, s. 58.
J. Baudrillard, Simlakrlar ve Simulasyon, ev. Ouz Adanr, zmir, Dokuz Eyll Yay., 1998,
s. 189.
J. Caputo, Messianic Postmodernism, Twentieth-Century Western Philosophy of Religion
1900-2000, ed. D. Z. Phillips, Thomas Long, London, Kluwer Academic Publisher, 2003.
Benzer ayrm yapan daha bir ok atrmac vardr, rnek iin bkz John Milbank, Theology and
Social Theory, Oxford, Blackwell, 1990, Graham Ward, Kenosis and Naming, Religion,
Modernity and Postmodernity, ed. Paul Heelas, Oxford, Blackwell, 1998, s. 254.
Caputo, Messianic Postmodernism, s. 153-154, 164.
19

2. Postmetafizik a ve Din
Postmodernizmin en tanmlayc ifadesi onun post n ekidir. Yani
sonradan olana, sonradan olann epistemik kopuuna vurgudur. Buradan, bir
nceki ksmda sylediklerimizi de gz nnde tutarak baz kaytlarla birlikte, yle
bir varsaymn postmodernlerce benimsendiini ileri srebiliriz: Postmodernizme
gre, en azndan epistemik geerlilik bakmndan kendilerinden nceki felsefeler
meruiyetlerini yitirmi durumdadrlar. Peki, bu temel yargnn bizim asl konumuzu
tekil eden din ve onun felsefesi hakknda ne trden sonular olacaktr? Dier bir
deyile, gelenekselden bir kopu gereklemi ise bu nasl bir koputur? Bazlarna
gre postmodernizm, Tanrnn lmn ve dinin kayboluunu ifade ederken, dier
bazlarna gre ise, dini idealarn yeniden yaplandrlmasn, 55 teolojik
dnmeye yeni bir uzam almasn, 56 btn bu sona eri ve yenileni
atmosferinde, dinin yeniden dnn 57 ifade eder. Kanaatimizce bu her iki bak
asnn da kendine gre doruluk pay bulunmaktadr. Postmodernizm her iki
eilime de aktr. Bir nceki ksmda grdmz zere, postmodernizmin de kendi
iinde pheci ve olumlayc biimlerinin olduu dnldnde burada ne
sylemek istediimiz daha ak hale gelmektedir. u halde postmodernizmin din
felsefesi iin olas imalarn ele alrken, onun lml ve radikal versiyonu arasnda bir
ayrma gitmenin daha salkl olaca kansndayz.
i. Radikal postmodernizmde ifade edilen dnceleri en gelimi ve de
mantksal snrlarna vardrlm biimiyle, R. Rortyde grmekteyiz. Ona gre,
postmetafizik-postdinsel bir kltrde yaanlmaktadr. 58 Bunun anlam ise, artk
hibir eye taplmayan, hibir eyin kutsal olarak grlmedii, her eye tesadfn
rn olarak bakld bir ada olunulduudur. 59 O, sz konusu tarihsel dnemecin
teolojiden ve metafizikten tedricen kurtulmaya yardm ettii kansndadr ve ok ak
bir biimde ahlaki geliimde, dinsel vaaz ve bilimin yerini roman, sinema ve
55
56

57
58
59

Mark C. Taylor, Reframing Postmodernism, Shadow of Spirit: Postmodernism and


Religion, ed. P. Berry-A. Wernick, Routledge; New York-London, 1992, s. 11.
Graham Ward, Postmodern Theology, The Modern Theologians: An Introduction to
Christian Theology in The Twentieth Century, ed. David F. Ford, Cambridge, Blackwell,
1996, s. 587.
Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 2.
Rorty, Olumsallk, roni ve Dayanma, s. 18;
Rorty, Olumsallk, roni ve Dayanma, s. 49, 79.
20

televizyonun alaca, liberal bir topya beslemekte olduunu ifade eder. 60 Ona gre,
dnya konumaz. Yalnzca biz konuuruz. Dnya, kendimizi bir kez bir dile
programladktan sonra, belli inanlara sahip olmamza neden olabilir; ama dnya,
bize konuacamz bir dil nermez. Bunu yalnzca baka insanlar yapabilir. 61 Onun
benimseyebilecei tek konum, eer adna konum denebilirse, ironistin konumudur.
Ki buna gre, nominalist ve tarihselci olan ironist, hibir eyin esas doasnn, gerek
znn olmadn dnr. 62 ronist, kendisinin en merkezi inanlarnn ve
arzularnn olumsall ile yz yze gelebilen, bu merkezi inanlarn zamann ve
tesadfn tesinde yer alan bir eylere gnderme yapt dncesinden vazgemeye
yetecek denli tarihselci ve nominalist olan bir kiidir. 63
Alternatif dil oyunlarnn rneklerini -eski Atina politikas karsnda Jeffersonn
politikas, Aziz Pavlusun ahlaki szck daar karsnda Freudunkini, Newtonun
jargonu karsnda Aristotelesinkini- ele aldmzda, dnyann bu dil oyunlarndan
birini brnden daha iyi kldn, dnyann bunlar arasnda bir seim yaptn
dnmek zordur. 64

Rortyde en ak halini bulduumuz bu postmodern dncelerin, Mark C. Taylor,


Thomas Altizer, Robert Scharlemann, Charles Winqusit, David R. Griffin, Don Cupit
gibi baz postmodern teologlarca benimsendiine ahit olmaktayz. 65 Tezimiz iinde
yeri geldiinde ve de dekonstrksiyonla balantl olduklar lde bu isimlerin
dncelerine de deineceimizden imdilik dier bir konuya geelim.
ii. Postmodernite ve din arasndaki alakay bu kadar radikal kopu biiminde
grmeyen felsefeciler de vardr. Buna gre, bir eylerin sonunun geldiini syleyen
sylem, yeninin de mjdecisidir. 66 Ilml bir postmodernizm yorumuna gre yle
denebilir: Postmodernizm ilahi olann yok sayld bir ortam deildir, aksine, bu

60

61
62
63
64
65

66

Rorty, Olumsallk, roni ve Dayanma, s. 15, 19; bu sorunun daha detayl bir tartmas iin
bkz. R. Rorty, Pragmatism, Neo-Pragmatism, and Religion: Conversations with Richard
Rorty, ed. Charley D. Hardwick-Donald A. Crosby, Peter Lang Publishing, 1997; David Hall,
Richard Rorty: Prophet and Poet of the New Pragmatism, Albany, State University of New
York Press, 1994.
Rorty, Olumsallk, roni ve Dayanma, s. 27.
Rorty, Olumsallk, roni ve Dayanma, s. 114.
Rorty, Olumsallk, roni ve Dayanma, s. 17.
Rorty, Olumsallk, roni ve Dayanma, s. 27.
Ward, Postmodern Theology, s. 589; Gavin Hyman, The Predicament of Postmodern
Theology, Louisville, Westminister Press, 2001, s. 2; Carl Raschke, The End of Theology,
Colarado, The Davies Group Publisher, 2000.
Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 1.
21

yeni ortamda, ilahi olan yeni bir tarzda kendini ifade eder. 67 Bu anlamda,
postmetafizik tabiri din felsefesi alannda yeni bir dn biimi veya dinin felsefe
sahnesine yeniden dn anlamna gelir. Modern bilimsel akl tarafndan itilip
kaklan ya da snr d edilen din teriminin ait olduu kavramlar ailesine,
postmodern akl, daimi bir oturma izni verir. 68 Bu oturma izninin hangi bedelle
gereklemi olduu ayr bir aratrma konusudur.
Burada ok ksaca, lml bir postmodernizmi savunan, radikal ortodoksi
olarak

adlandrlan

yaklama

da

deinmek

istiyoruz.

Bir

grup

teolog,

postmodernizme kar konumlarn belirlemek iin manifesto niteliinde metinler


nerettiler. Buna gre, modernitenin sona ermesi, postmodern nihilizmin her eyi
zgr brakan metinselliine yol amaz. nk bylesi bir radikal tutum modernliin
bir baka versiyonu olur. Onlar alternatif olarak premodern teologlara mracaat
etmeyi nerirler; ki onlara gre, nihilizme, nekrofoliye, lm felsefesine ancak
teoloji kar koyabilir. Onlar bir yandan, anti-temelcilii, anlatsall, linguistik
idealizmi paylarken, dier yandan da, nihilist tekstalistlerden ok daha kat
anlamda teolojiye dnmlerdir. 69 Bu anlamda sz konusu dnce okulunun ncs
olarak grnen John Milbankn Theology and Social Theory adl kitab 70 yeni bir
teoloji yapmann yolu olarak grlmtr. Milbank, belirli anlatlardan ayr
dnlemeyecek olan hakikatin sonsuz sayda versiyonu bulunduu, bilginin
anlatsal bir karakter arz ettii gibi postmodern grleri benimser. 71 Bununla
birlikte sekler akl iin meta anlatlarn sonunun gelmi olmas bizim kendimizi
btnyle, kk anlatlara terk edeceimiz anlamna da gelmez. Zira btn
anlatlarn sonunun geldiini iddia etmek de bir baka byk anlatdr. Bir kimsenin,
sahip olduu anlatnn keyfiliinde srarc olmas, onun yaklamyla elien bir
tutumdur, bu da gerekte nesnelerin nasl olduuna ilikin meta anlatsal bir ey
sylemektir. Milbanka gre, bu kanlamayacak olan bir amazdr, yleyse, onlarn
sonunun geldiini iddia etmek yerine, anlatlardan kanamayacamz sylemini
gelitirmek daha akllcadr. Sekler akl iin, modern byk anlatlarn sonunun
67
68
69
70
71

Ward, Postmodern Theology, s. 598.


Zygmunt Bauman, Postmodern Din?, Postmodernlik ve Honutsuzluklar, ev. smail
Trkmen, stanbul, Ayrnt Yay., 2000, s. 234.
Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 3.
Milbank, John, Theology and Social Theory, Oxford, Blackwell, 1990.
Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 27.
22

gelmi olmasnda nemli bir nokta bulunmaktadr, o da btnyle byk anlatlarn


sonunun deil belli bir byk anlatnn sonunun gelmi olduu gereidir.
Dolaysyla belli bir byk anlatnn sonunun gelmi olmas, bir baka byk anlaty
benimseyemeyeceimiz anlamna gelmez. 72

u halde hem postmodernlerin

gereklie ilikin baz varsaymlarn paylamak hem de onlarn dm olduklar


nihilist tekstalist tuzaa da dmemek mmkndr. Nihilizm tuzann dnda
baka bir alternatif pekala gelitirilebilir. Bylelikle Milbank ve arkadalar,
teolojinin yeniden hoa bir dnm iin, ona ada dnyada yeni bir yer
aralamak iin, postmodernizmin baz varsaymlarn benimsemi grnrler.
Peki, postmodernizmin iine dt amazlarn stesinden teolojiyle
gelinebilecei kans ne lde anlaml ve dorudur. 73 Kanaatimizce klasik anlamyla
teoloji ya da ilahiyat bugnk metafiziksel sorunlarn stesinden gelme noktasnda
tam anlamyla yeterli grnmemektedir. Hatta denebilir ki, bu tkanma belli
llerde teolojinin yetersizliinin bir tezahrdr. O halde eer bir stesinden
gelme abas sz konusu olacaksa bu, teoloji dnda baz unsurlar da ihtiva ediyor
olmaldr. Eer mutlaka teoloji lafz kullanlacaksa belki kavramlar aras eliki
olmakla birlikte dogmatik olmayan bir teoloji olmaldr. Burada bir baka eliki
noktasna da iaret etmek isteriz. Milbankn sunduu haliyle teoloji bir nevi meta
anlat olarak yeniden geri dnm gibidir. Eer bizim bilgimizle bizim hikayemiz
arasndaki korelasyonu kabul edecek olursak, o zaman Milbankn dnceleri de bir
baka hikaye olmann tesine geemez, dolaysyla hangi hikayenin doru ya da
yanl olduunu iddia etme noktasnda bir ayrcal yoktur. 74 Bunlar radikal
ortodoksinin i sorunlardr; ama her eye ramen ifade edilmeli ki, zellikle bu
lml versiyondan hem din felsefisinin hem de teolojinin renebilecei eyler
bulunmaktadr. Burada zellikle Milbankn bir pozisyon olarak benimsedii
postmodern eletirel Augustincilik 75 dikkate deer bir tanmlamadr. Bu husus bize
de fikir verir niteliktedir. En azndan bizde de bir tartma mevzii olarak eletirel
bn Sinaclk gibi bir isimlendirme tercih edilebilir. zetle radikal ortodoksinin
72
73
74
75

Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 28.


Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 29.
Warddan aktaran, Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 66.
John Milbank, Postmodern Critical Augustinianism: A Short Suma in Forty-two Responses to
Unasked Questions, The Postmodern God: A Theological Reader, ed. Grahm Ward, Oxford,
Blackwell, 1998, s. 265 vd.
23

postmodernizmle teolojiyi e zamanl olarak kullanmas akademik ilgiyi hak eder


grnmektedir. Meselenin din felsefesi ile ilgili boyutu tartlrken bu husus bir
balang noktas olabilir. Radikal ortodoksi, postmodernizmi benimsemenin zorunlu
olarak nihilizme yol amayaca durumlarn da olabileceini gsterir gibidir. Ne
yazk ki bu durum eletirmenlerin gznden kam grnmektedir. Kanaatimizce
radikal ortodoksinin bu tutumundan din felsefesi de birok ey kazanabilir.
Asl amacmz bu meseleyi btn detaylaryla ele almak olmadndan
imdilik bu kadarla yetinmek istiyoruz. Postmoderniteye ve onun din alanndaki
uzanmlarna ilikin bu ksa betimlemenin ardndan bu dncelere ilikin eletirilere
geebiliriz.

3. Eletirel Deerlendirmeler
Postmodern durua kar, o, yine akl adna ho karlanmaldr 76
biimindeki yaklamdan; postmodernizm gelip geici bir hevestir; ekiciliini,
grnteki yeniliine, gerekteki apraklna borludur. Tm modalar gibi o da
yaknda geer. 77 eklindeki yaklamlara dein ok farkl tutumlar gzlemlemek
mmkndr. Ama biz bata da sylediimiz zere toptanc bir eletiri yerine, onlarn
olumlu olabilecek yanlarn da grmeye alarak, en azndan bir nceki ksmda
yaptmz lml ve radikal versiyon arasnda ayrm yapmak suretiyle eletirmenin
daha salkl olaca kansndayz.
i. Bir nceki blmde grdk ki, postmodernizmin radikal versiyonunun
meydan okumad ey yok gibi. Bu haliyle postmodernizm, epistemolojik
varsaymlarn reddedildii, bilgi iddialarna direnildii, hakikatin bulanklatrld
bir ortamdr. Kanaatimizce onun radikal versiyonunda ne srlen bu trden tezler
hibir biimde savunulabilir deildir. Zira bu dnceleri kabul etmek demek
insanlk adna, n alnamayacak olan bir kaosa sebebiyet vermek olacaktr.
Postmodernlere ynelik en kkrtc iddia Sokala ait olmutur. Onun, en temel
eletirisi, postmodern dncenin irrasyonalizmidir. O, uygarlk tarihinde eitli
irrasyonalizm biimlerinin nelere yol at ortada iken, postmodernitenin nasl olup
76
77

Lucy, Postmodern Edebiyat Kuram, s. 346.


Ernest Gellner, Postmodernizm, slam ve Us, ev. Blent Peker, Ankara, mit Yay., 1994, s.
105.
24

da akl ve bilimsel dnce karsnda yer aldn; epistemik grecilii, ahlaki ve


estetik grecelik olarak sunduunu anlayamadn ifade eder. 78 Bu adan
dnldnde Eagleton da postmodernist antitemelcileri ortaalarda olduu
trden bir fideizme dmekle sularken hakldr. Hayatmz akli sorgulamalara
kapal olan belli inanlar zere kuruludur. man, akldan tamamen farkl bir
dzlemde hareket eder. nanlarnz herhangi bir akli zemine dayandrarak
sememisinizdir; aksine, adeta suiei hastal gibi, onlar sizi seerler. Kltr,
gerekelendirilebilir ya da gerekelendirilmesi gereken trden bir ey deildir;
kltr gerekelendirmek, ayak trnaklarnz neden kestiinizi, her biri dierinden
ssl bir dizi aprak metafizik aklamayla desteklemek gibidir. 79 Postmodernizm
belli bir fideizm iine dnce, seenek olarak ya da seeneksizliin bir sonucu
olarak Amerikay, dnyada kalan tek zgrlk ve oulculuk blgesi olarak grp,
her trl mistisizmi de insan hastalklarna kar bir zm olarak tavsiye eder hale
gelmilerdi. 80
Yukardaki deerlendirmeler postmodernizmin nasl bir amaz iinde
olduunu gayet gzel zetlemektedir. T. Wintern kitabna koyduu Postmodern
Dnyada Kbleyi Bulmak 81 balnda da benzer noktalara vurgu yaplmakta gibidir.
Eer tm sylemler birer hikaye ise, hibiri dierinden daha doru ve nesnel deilse,
en kt cinsiyeti ya da rk sylemler, en azndan dnyay aklamak ya da
zmlemek bakmndan dierleri ile ayn lde geerli demektir. O takdirde bunun
sonu

tam

anlamyla

kaba

bir

gericilik

olacaktr. 82

Aslnda

radikalizm

postmodernizmin doal bir sonucudur da. 83 Buna gre, arln ocuu olan
postmodernizm neticede bir baka arla rahatlkla dnebilir. Dier bir ifadeyle
onlarn eletirdii iddet postmodern bir yorumla yine karmza kmaktadr. 84

78
79
80
81

82
83
84

Alan Sokal-Jaen Bricmont, Son Moda Samalar: Postmodern Aydnlarn Bilimi Ktye
Kullanmalar, ev. M. Baydur-O. Onaran, stanbul, letiim Yay., 2002, s. 9-10.
Terry Eagleton, Kuramdan Sonra, ev. Uygar Abac, stanbul, Literatr Yay., 2004, s. 55.
Eagleton, Kuramdan Sonra, s. 169.
T. Winter, Postmodern Dnyada Kbleyi Bulmak, ev. . Baldk-M. evkier, stanbul,
Gelenek Yay., 2003; Timmothy Bewes, Cynicism and Postmodernity, New York, Verso,
1997.
Sokal-Bricmont, Son Moda Samalar, s. 225.
Bauman, Postmodern Din?, s. 262-263.
inasi Gndz, Kresel Sorunlar ve Din, Ankara, Ankara Okulu Yay., 2005, s. 15.
25

Postmodernitenin bu trden arlklarn ilk bakta hakl klacak birok


gelimenin olduunu sylemeliyiz. Geen yzylda yer alan iki byk dnya sava,
bu esnada yaanan soykrmlar, rk tutumlar, btn bunlara zm olarak ileri
srlen dnce sistemlerinin yaad krizler, bu sistemlerin teori ve pratikleri
arasndaki elikiler, bunalmlar rasyonaliteye ve bilime kar belli bir soukluk,
kukuculuk dourmutur. Bunun devamnda ise, postmodernitenin reaksiyonu yer
almtr. ok net bir ifadeyle postmodernite, modernitenin arlklarnn sonucu
olarak domutur. 85 Zikredilen nedenlerden tr bu ksmen anlalabilir bir eydir.
Sorun bir arln yine ayn hatalarla malul olan bir baka arlkla
sonulanmasndadr. Szgelimi bilim eletirisi adna sahte bilimle gereini
birbirinden bir ilke olarak bile ayrt edecek ltmz olmayacaksa, sz konusu
eletirilerin anlam nedir ki? Bir tarafta kat aklcln ve bilimselliin yol at
iddet dier yanda ise bunlarn eletirisinin yol at kaos ortamnn yaratt iddet.
Postmodernitenin nerdii trden bir ilkesizliin olduu yerde iddetin ve savalarn
yeniden retilmemesi iin hibir neden yok demektir. Bizim asl kabul etmediimiz
ve de eletirdiimiz bu kutupsallktr. Son tahlilde ar aklcln zm
irrasyonalite olmad gibi tersi de yanltr. Her iki tavr da hakiki dnce iin
yaralaycdr. Bilimsel dnen ama bilimcilik yapmayan, ak fikirli ama uar
olmayan bir tutumu gelitirmek 86 metafizik payandalar ve tarihsel kibirler olmakszn
da evrenselciliin post-Aydnlanmac bir savunusunu yapmak 87 mmkndr. O halde
bu trden arlklara dmeyen, ama bu arlklara yol aan dnsel yanllklarn
ve amazlarn da hakkn veren alternatifler kefetmek durumundayz. 88
ii. Postmodern kmaz Sokak adl gl eletiride de ifade edildii zere,
postmodern kukuculuk bir tuzaktr, btn politika biimlerini reddetmenin ve
bylelikle varolan durumu desteklemenin bahanesini yaratan bir tuzak. 89 Epistemik
85
86
87
88

89

Yaran, Religious Pluralism After Modernity: Towards a Non-Radical Version, s. 64.


Sokal- Bricmont, Son Moda Samalar, s. 228.
eyla Benhabib, Modernizm, Evrensellik ve Birey, ev. Mehmet Kk, stanbul, Ayrnt
Yay., 1999, s. 19.
Bu anlamda Hristiyan ilahiyatnda rnek almalarn olduunu sylemeliyiz, Augustine,
Auqinasa ve dier klasik teologlara gndermelerde bulunarak gl bir postmodernizm
eletirisi iin bkz. Postmodernism and Christian Philosophy, ed. Roman Ciapolo,
Washington, Catholic University of America Press, 1997.
Felix Guattari, The Postmodern Dead End, Flash Art, no. 128, May, 1986, s. 40-41, aktaran
Best-Kellner, Postmodern Teori, s. 123-124.
26

greceliin bir devam olarak, postmodernistler dnyann kar karya kald


sorunlara herhangi bir ciddi zm nerisi sunmaktan uzaktrlar. Brakalm onlardan
bu yndeki bir beklentiyi, kendi yaltlmlk ve umutsuzluk duygularn genelletiren
arlklar grnmndedirler. 90 Bu konuda farkl dnen aratrmaclar da
vardr. 91 Ama u byk bir kesinlikle sylenebilir ki postmodernizmin ksmi
nerileri, sorunlarn aciliyeti ve bykl ile kyaslandnda son derece zayf
kalmaktadr. Kald ki, bu ynyle postmodern sylemin, dallanp budaklanan bir
akademik uzmanlamann ve akademik piyasa iin srekli yeni sylemler retme
zorunluluunun bir sonucu olup olmad da sorgulamaya deerdir. 92
iii. Burada hemen akla gelebilecek baz i elikilere de iaret edilebilir: Tam
da postmodernlik kavram ya da bir postmodern durum kavram, nceki bir toplum
aamasndan yeni bir aamaya geii tasavvur eden bir ana anlaty, bir totalletirici
perspektifi nceden varsayyor deil midir? Dier bir ifadeyle tam da bu
adlandrmada postmodernlerin reddettikleri trden bir teorik kibir mevcut deil
midir? 93 rnein her eyin bir kurgu olduunu sylemek iin, kurgu d bir yerde
duruyor olmak gereklilii vardr. Postmodernizm bu ekilde en temel gr ile
tezada dm olur: Gerek udur ki, gerek diye bir ey yoktur iddias hem kendi
kendini rtr hem de keyfi bir ifadedir. Eer bu ifade gerek ise, bu cmle gerek
olamaz; nk gerek diye bir ey yoktur. Bu ekilde postmodernite totalletirici
dnceye ynelik eletiriye ramen totalletirici dnceyi en berbat haliyle temsil
eder ve gereklii olduu haliyle betimlemekten kuku duymayan, temsile dayal
dnceye ynelik eletirilere ramen kendi sylediklerini gerekliin grnts
gibi sunar. 94
Dier taraftan postmodernler ncekilere eletirel bakarken totalletirici
olduklarnn farkna varamamlardr. Oysa modernlik iinde de farkl dnen
ekoller vardr. 95 Ayrca modernite dnda kalan ve onun hatalarna dmeyen farkl
90
91
92
93
94
95

Best-Kellner, Postmodern Teori, s. 341.


Tod May, Postyapsalc Anarizmin Siyaset Felsefesi, ev. Rahmi dl, stanbul, Ayrnt
Yay., 2000.
Best-Kellner, Postmodern Teori, s. 215-217; ayrca bkz. Steven Best, The Postmodern Turn,
New York, Guilford Press, 1997.
Best-Kellner, Postmodern Teori, s. 211.
Best-Kellner, Postmodern Teori, s. 173-175.
Best-Kellner, Postmodern Teori, s. 337.
27

dnceler de vardr. Akas bunlar, postmodernizmce ihmal edilmitir. rnein,


H. Smith dinsel geleneklerde postmodernizmin reddetmekte olduu varsaymlarn
tutarl bir biimde, sz edilen hatalara dmeksizin mmkn olduunu ifade eder.
Ona gre, meta anlatlara ihtiya vardr ve onlardan birinin gvenilir olmas
mmkndr. 96 Biz de Smithin bu eletirisine katlyoruz ve Z. Serdarla birlikte,
postmodernizme ksmi bir alternatifin ilahi dinlerde olabilecei dncesini 97
paylayoruz. Felsefenin balangcndan bu yana bilmekteyiz ki, insan duyular
yanltabilir. Tm epistemolojik problemlerin banda bu vaka gelmektedir. Ama bu
gerek bizleri rlativiteye deil, aksine daha gerek olan aramaya sevk etmelidir.
Snrllk bize, onu hayatn merkezi yapmay deil, snrl olmayan iaretler. Bunun
da biz insanlar iin anlalabilir sonular vardr: Deimeyen, hep ayn kalan Tanr
olasl gibi.
iv. Ilml bir biimde dile getirilen postmodern dnce saf modernizmde
(snrsz ve srekli bir ilerlemeye olan inan, bilimcilik, kltrel Avrupa-merkezcilik
vb. konularda) gereken baz dzeltmeler salad. En azndan postmodernizmin
kktenci biimine dmeden bunun olabilirliini gsterdi. 98 Eletiri olana
olmakszn yaplan hem akl hem de postmodernizm savunusunun ayn hata iinde
olduunu gsterdi. u halde lml postmodernizmin iinde yer aldmz oulcu
kltre katk yapm olduu, rasyonalitedeki ve bilimdeki lml dnmlerde onun
da bir paynn olduu 99 gnmzde alternatif yntemler ve yaama biimleri
gelitirdii, btn bunlarn insanlk iin bir katk olduu yadsnamaz. Netice
itibariyle denebilir ki, lml versiyon bizim btn sorunlarmz ve endielerimizi
gidermeyecektir,

ama unu

da

sylemeliyiz

ki

bu

versiyon

bizi

farkl

epistemolojilerden farkl toplumlara, dinlere ve hatta Tanrnn kendisine, ksaca


tekine kar daha duyarl olmamz salayabilir. 100 Bu anlamda Epistemoloji

96
97
98
99
100

Huston Smith, The Religious Significance of Postmodernism: A Rejoinder, Faith and


Philosohpy, 12, 3, 1995, s. 409-422.
Serdar, Postmodernizm ve teki, s. 9.
Sokal-Bricmont, Son Moda Samalar, s. 200.
Bkz. John Hick, nanlarn Gkkua, ev. Mahmut Aydn, Ankara, Ankara Okulu Yay.,
2002, s. 67 vd.
Macquarrie, Postmodernism in Philosophy of Religion and Theology, s. 26.
28

farkll bilmek hakkndadr 101 diyen Jantzen ve postmodernizmi farkllk felsefesi


olarak deerlendiren 102 Caputo da benzer kanlar paylamaktadrlar. Jantzenin
aada yer alan ifadeleri vurgulanmak istenen hususa gayet gzel iaret etmektedir:
nanyorum ki biz (ngilizce konuan din felsefecileri) onlardan ok ey
renebiliriz. (...) Bu farkllklar grmeden ve onlara izin vermeden onlarn ne
hakknda olduunu anlayamayz. Ve sonuta, kabul edelim ya da etmeyelim, onlarla
iletiime gemeyi reddedersek byk bir gelenekten kendimizi yoksun brakm
olacaz. Epistemoloji, zelikle de din felsefesinde, kesintisiz olarak farkll
bilmektir. 103

zetle, postmodernizme ve onun din alanndaki felsefi uzanmlarna kar iki


tr yaklam benimsenebilir. Bunlardan ilki, postmodernizmi kar bir eletiriyle
geersiz klmaya almak olabilir. Dier taraftan ise, postmodernizmin, iinde
bulunduumuz an fiili bir dnce biimi olduunu da dikkate alarak, onu
tmyle benimsemeksizin; onun olumlu ve lml ynlerini kabul ederken, iaret
etmeye altmz amazlarn kritik eden yeni bir formunu retmek de
mmkndr. Batda her iki trden de almalar bulunmaktadr. Akas bizim
tavrmz her iki yaklam da e zamanl olarak iletmektir. Bu tutumun, tezimiz
boyunca mihenk ta olarak benimsediimiz sofyalojik epistemolojinin bir gerei
olduunu dnyoruz. Biz, modernitenin arlklar karsnda yeni bir arlk olan,
rlativist ve agnostik bir postmoderniteye de yakalanmak durumunda deiliz.
Radikal olmayan bir versiyonu pekala yakalayabiliriz. 104 te yandan meselenin dini
boyutuyla ilgili unu sylemek isteriz. Postmodern dnce iinde yer alan kiiler,
din ve onun alakal olduu konular hakknda konumakta son derece ekonomik
davranm olmalarna karn, onlarn syledikleri eyler sahann uzmanlar ile
karlatrldnda daha ok ilgi grmektedir. Bu durumun kendine gre birok
nedeninin olduu muhakkaktr. Biz, her eye ramen onlarn dncelerini btnyle
grmezlikten gelmek yerine belli llerde onlarla diyalog kurulmasndan yanayz.
Teolojinin iinde yer aldmz yzylda belli bir kriz iinde olduu muhakkaktr. 105
101
102
103
104
105

Grace M. Jantzen, Whats The Difference? Knowledge and Gender in (post)modern Philosophy
of Religion, s. 431.
John D. Caputo, Messianic Postmodernism, Philosophy of Religion in the 21st Centry, ed.
D. Z. Phillisp, Palgrave, Gorodnsville, 2001, s. 153.
Jantzen, Whats The Difference? Knowledge and Gender in (post)modern Philosophy of
Religion, Religious Studies, 32, 1996, s. 448.
Yaran, Religious Pluralism After Modernity: Towards a Non-Radical Version, s. 74
Walter Lowe, Prospects for A Postmodern Christian Theology: Apocalyptic Without Reserve,
Modern Theology 15, 1, 1999, s. 19.
29

Onun fiili sylemlere en azndan kulak vermesi bu krizden kurtulmann bir


parasdr.
En bataki sorumuzun cevabna gelince unu rahatlkla syleyebiliriz ki,
dekonstrksiyon postmodernizm deildir. Bu alanda incelikle aratrma yapan birok
dnr, her iki terimin birbirinin ayn olmadn tantlamak amacyla epeyce bir
alma kaleme almtr. 106 Derridann dnceleri postmodernist deildir. Eer
mutlaka bir yaknlk kurulacaksa onun dnceleri daha ok modernizme yakndr. 107
Her ne kadar onunla ayn evre iinde yer almsa da, birok nemli ve temel noktada
postmodern fikirlerin Derrida tarafndan kabul edilmediini grmekteyiz. 108 Burada,
dekonstrksiyonun bu trden arlklardan kand, en azndan bir ilke olarak
onlar benimsemedii sylenebilir. 109 Dahas tezimizin ilerleyen aamalarnda da
iaret edeceimiz zere, dekonstrksiyon postmodernizmin, rlativist ve nihilist
imalarna nazaran ok daha avantajl bir konumdadr. Derridann klasik felsefedeki
mutlak kesinliin, postmodernitedeki belirsizliin tesine gemi olduu 110
eklindeki deerlendirmeye arlk verilmesinden yanayz. Dekonstrksiyon bize
hem postmodernizmi hem de dekonstrksiyonun kendisini dekonstrksiyona tabi
tutabilme olana sunar. Ki bu da bizim tam arzuladmz trden bir epistemolojiyi
oluturur. Dekonstrksiyonun eletiriye muhatap ok fazla yn bulunmaktadr. Ama
postmodernite ile kyaslandnda, onun daha farkl bir dnme biimi olduu
sylenebilir. En azndan bir ilke olarak tekine ve teki dnme biimlerine
mutlak bir aklk iindedir. Bu anlamda niin postmodernlerle deil de
dekonstrksiyonla Analitik felsefe arasnda yaknlklar kurulmak istendii 111
106
107
108

109

110
111

Christopher Norris, Derrida, London, Fontana, 1987; Christopher Norris, Truth and the Etics
of Criticism, Manchester, Manchester University Press, 1994.
Christopher Norris, Deconstruction and the Unfinished Project of Modernity, New York,
Routledge, 2000, s. 75.
Ben postmodern szcne karym. Bu szc asla kullanmadm. Ne burada ne de baka bir
yerde bu szcn kullanmndan dolay sorumlu deilim., Jacques Derrida, Confessions and
Circumfession, Augustine and Postmodernism, ed. John Caputo-Michael Scanlon,
Bloomington, Indiana University Press, 2005, s. 42.
Ama bu demek deildir ki, her ikisi arasnda dnsel geiler yoktur. Aksine Derridann da
ifade ettii zere kesime noktalar vardr. Onun lml versiyonu ile daha ok ilintili olduu
sylenebilir.
Mark C. Taylor, Introduction, Deconstruction in Context, ed. M. Taylor, Chicago, Chicago
University Press, 1986, s. 33.
Samuel C. Wheeler, Deconstruction as Analytic Philosophy, Palo Alto, Stanford University
Press, 2000, yazar bu almasnda, dekonstrksiyonun rasyonalizmin ve delilli dnmenin
dman olmadn, onun sadece yeni dnceler retmek arzusunda olduunu kantlamaya
30

sorulmaya deerdir. Bu hususlar zaten tez iinde amay dndmz noktalar


olduu iin imdilik bu kadarla yetinmek istiyoruz.

B. Dekonstrksiyon Nedir?
Btn bir alma konusunun dekonstrksiyon zerine ykl olduu
dnldnde, sarih bir biimde bu terimi, eer bir terimden sz edilebilirse,
tanmlamamz beklenir. Bununla birlikte sz konusu terimi akla kavuturmann
baz zorluklar bulunmaktadr. Bunun en nemli sebebi, terimin mucidi olan
Derridann ve de yorumcularnn bu terimi tanmlama noktasnda olduka isteksiz
davranmalardr. Dekonstrksiyon konusundaki muazzam klliyatla kyaslandnda
onun neliine ilikin beyanlar son derece azdr. Tuhaf bir biimde bu isteksizlik
arttka ona ynelik merak da artmaktadr. te yandan dekonstrksiyonun ne
olduu eklindeki bir soru, daha batan baka sorunlar gndeme tayacaktr. Ona,
zaten reddettii bir tutumla, zclkle, yaklamak ne lde doru olur? 112 Ama her
eye ramen byle bir soru, dekonstrksiyonun yorumcular tarafndan sorulduu
gibi 113 onun dnyasyla tan olmak isteyenlerce de sorulmutur. Bizim tutumumuz
onun ne olduunu, tek bir ekilde olmasa bile, tanmlamak; en azndan tez boyunca
bizim ondan ne anladmz netletirmektir. Ayrca, din felsefesi disiplini iin nasl
bir tanmn daha salkl ve ilevsel olacan da akla kavuturmak hedefimizdir.
Aksi halde ne olduu belli olmayan, etrafnda gizem yaratlmak suretiyle kendine yer
edinmi olan bir kavramdan sz etme hatasna dm oluruz. Burada konuya en iyi
balama noktalarndan birisi, onun, Trkede nasl ifade edilmesi gerektii
sorusudur.

112

113

altn ifade eder, s. 2; bu konuda ayrca u derlemelere de baklabilir, Redrawing the


Lines: Analytic Philosophy and Deconstruction, and Literary Theory, ed. Reed Way
Dasenbrock, Minneapolis, University of Minnesota Press, 1989; Arguing with Derrida, ed.
Simon Glendinning, Oxford, Blackwell, 2001.
Akas bu sorular devam ettirmek mmkndr. yle ki, kelimenin olaan anlamyla bir
doruluk sorunu dekonstrksiyon iin sz konusu olabilir mi? Dolaysyla bu kelimeyi de trnak
iine almak gereklidir. Hatta trna da trnak iine almann zorunlu olduu durumlar ortaya
kabilir. Takdir edilecei zere bu, sonu gelmeyecek olan bir sretir ve bir yerde en azndan
ksmen de olsa yol alabilmek iin bu sorularn bir blmn paranteze alma zorunluluu
vardr.
Christopher Norris-Andrew Benjamin, What is Decosntruction, London, Academy Editions,
1988.
31

Trk felsefe dilinde, dekonstrksiyon teriminin henz oturmu bir karl


yok. Dier felsefe terimleriyle karlatrldnda ok daha zengin eviri
alternatiflerinin

olduunu

grmekteyiz.

Szgelimi,

yapzm,

yapbozum,

yapskm, yapskme, kurguskm, yapdatma, yapbozma 114

gibi eviri

denemelerine tank olmaktayz. Bu evirilerin her biri dekonstrksiyonun nasl


anlalabilecei noktasnda bir fikir vermektedir. Btn bunlarla birlikte, sz konusu
evirilerin belli bir yanl anlamay beraberinde getirdii, daha batan bir nyarg
oluturmakta olduu da ifade edilmelidir. Bu yanl anlamalarn banda
dekonstrksiyona olduka negatif bir ilev yklenilmi olmas gelmektedir. Az nce
anlan eviri rnekleri byk lde, datma, bozma, skme gibi negatif ierikler
tamaktadr. Oysa tez sresince de vurgulayacamz zere durum tam tersidir. Peki,
bizim tercihimiz nedir? Biz, zikredilen endielerden dolay ve de onu tam olarak
karlayan oturmu bir kelime olmad iin, arlkl olarak orijinal deyiin
kullanlmasnn daha salkl olaca kansndayz. Bununla birlikte, sz konusu
evirilerin dekonstrksiyon terimini anlamamza ksmen de yardmc olduunu
dikkate alarak, yer yer eviri nerilerini daha az olmak zere kullandk. 115 Bu trden
bir seimi Derridann kendisi de onaylar grnmektedir. 116
Bu n aklamalarn ardndan dekonstrksiyonun ne olduuna ilikin
deerlendirmelerimize geebiliriz. Dekonstrksiyonun ne olduunu anlamann en iyi
yollarndan birisi de onun kendisini metafizik tarihinde nasl konumlandrdna
bakmaktr. u ana kadar gl Derrida yorumcular da byle yapmtr.
Dekonstrksiyon nedir? eklinde bir soru gndeme geldiinde, adna jargon
denebilecek bir aklama modeli geen krk yl iinde gelimitir. imdi biz de
ncelikle bu yolu dikkate alarak, dekonstrksiyonun ufkuna kendimizi yerletirmeye
alacaz. Bunun ardndan da, bizim ondan ne anladmz netletireceiz. Szn
114

115
116

Bu konuda bkz. Roy Boyne, Foucault ve Derridada Feminizm ve Ayrm, ev. Aye B.
Karada, stanbul, Sel Yay., 1998, s. 13; Hasan nal Nalbantolu, Derridann Kurguskm:
znesiz Bir Syleme Doru, Toplum ve Bilim, 102, 2005; Edibe Szen, Sylem: Belirsizlik,
Mbadele, Bilgi/G ve Refleksivite, stanbul, Paradigma Yay., 1999, s. 59; Gellner,
Postmodernizm, slam ve Us, s. 42; Melih Baaran, ve Niin (Yine) Felsefe...Yap
zmler, stanbul, Yap Kredi Yay., 1993, s. 34-35; Akba, Derrida ve Din, s. 17.
Benzer bir tercih iin bkz. Szen, Sylem: Belirsizlik, Mbadele, Bilgi/G ve Refleksivite, s.
59.
Jacques Derrida, Japon Bir Dosta Mektup, ev. Medar Atc-Mehve Omay, Toplumbilim,
10, 1999, s. 188.
32

ettiimiz literatrde dekonstrksiyon, metafiziin, zellikle de Bat felsefesinin


temsil ettii trden bir metafiziin radikal eletirisini ifade eder. Buna gre
dekonstrksiyon, mutlak bilgiye bir temel belirleme ihtimalini, hakikate ilikin
mtekabiliyet teorisini, dncenin hakikiliini garantileyen bir kesinlik, bir merkez
ya da balang noktas fikrini, birazdan aacamz ifte kartlklarn apakln
kukuya drr. 117 imdi aama aama bunlara deinelim.
i. Derrida iin metafizik, terimin en net ifadesiyle herhangi bir bulunu
(presence) bilimidir. 118 Metafiziin tarihi, szcn btn anlamyla varln bulunu
olarak belirleniidir. Fikir, arke, telos, ama, z (varlk, cevher, zne), aknlk,
bilin, Tanr, insan vb. temellerle, ilkelere, ya da merkezle balantl olan her eyin
bulunu

tarafndan

adlandrlmakta,

iaretlendirilmekte

olduunu

gstermek

kolaydr. 119 Bulunu metafizii (metaphysic of presence), bizde mevcut olann her
ne ise, btnyle ve dolaymsz olarak mevcut olduunu, bunun gstergelere
bavurulmas

gerekmeyen

saf

bir

sezgi

ediminde

kavrandn

varsayar.

Dekonstrksiyon da hemen hemen btn filozoflarn dolaysz bir kesinlik alan


bulunduu inanlarn sorunlatrr. Derrida koula bal olmayan bir bulunuun
imkann reddeder. 120 Ona gre bulunu, asla dolaymsz olamaz, fakat sadece dil
araclyla dolaymlanabilir. Bulunu kavram, tm dier kavramlar gibi, kendi
iine kapanm bir birlik olmayp, kartnn kendisinde ikamet ettii bir eydir. Eer
onun namevcut olma imkan sz konusu deilse, bir eyin mevcut olduunu ne
srmenin hibir anlam yoktur. 121 Kendi-kendine-zde varlk veya saf varln
mevcudiyeti ancak, yoklulara ya da olumsuzlamalara, onun, yerinden etmeye
alt bakaln izlerine gnderimle tanmlanabilir. Buradan da anlalaca
zere, saf varlk aray, hibir zaman hayata geirilemeyecek bir eydir, sz konusu
aray srekli olarak ertelenmi bulur kendisini, zira saf balang, kken ya da saf
117
118

119
120
121

Christina Howells, Derrida: Deconstruction from Phenemonology to Ethics, Oxford, Polity


Press, 1999, s. 48.
Gayatri Spivak, Translators Preface, Of Grammatology, ev. Gayatri C. Spivak, BaltmoreLondon, The Johns Hopkins University Press, 1976, s. xxi; Erol Gka, Metafiziin en nemli
ilevlerinden birisi de huzur yanlsamasn srdrmesi olduu dikkate alndnda, bu terimi en
iyi huzur ifadesinin karlayacan dnmektedir. Hatta bylelikle Derridac kullanmn
zenginleebileceini ne srer; nce Sz Vard, Ankara, Vadi Yay., 1996, s. 213-214.
Spivak, Translators Preface, s. xxi.
Madan Sarup, Postyapsalclk ve Postmodernizm, ev. A. Gl, Ankara, Ark Yay., 1995, s.
43.
Sturrock, Structuralism, s. 138, aktaran, West, Kta Avrupas Felsefesine Giri, s. 249.
33

varlk aray, onu adlandrma veya ifade etme teebbs, gstergeler sistemindeki
baka eleri adlandrmak veya ifade etmekle sonuland iin, iinden klmaz bir
bataklktr. 122
ii. Dekonstrksiyon Bat dncesinin temellerini aratran sretir. 123
Derrida, sz konusu dncenin birbiriyle ilintili olan iki temel zerinde ykseldii
kansndadr: Szmerkezcilik ve logosmerkezcilik. Derrida asndan Bat metafizii,
hem szmerkezci hem de logosmerkezci olan bir sistemdir. 124 Szmerkezcilik,
szcklere dknlk deil, herhangi bir dilin yapsndan bamsz olarak varolan ve
dier her eyin temelini oluturan saf bir anlam dzeninin olduu inancdr. Eer bir
yanl anlamaya sebebiyet vermeyecekse u da sylenebilir ki, szmerkezcilikte
ifadesini bulan ey bir nevi zclktr. Szmerkezcilik, gerein yapsnn, o yap
hakkndaki dorunun dolaysz bir biimde aklda var gibi gsterilmesidir, ki bu
Derridaya gre bir yanlsamadr. Dil gereklie alan effaf bir pencere deildir. 125
Szmerkezci dnce konumay bir mevcudiyet olarak, yazy da bu mevcudiyetin
inkar olarak anlar. Zira ses dolaysz bir biimde dnyaya kar ve sylendikten
sonra hemen ortadan kalkarken; yaz bir ara biimdir. 126

Bu anlamda

szmerkezcilik, konumay yazya kyasla daha saydam bir dnce ya da anlam


ortam olarak grr. 127 Derrida szmerkezci tutumu logosmerkezcilik olarak da
adlandrr. 128

Logosmerkezcilik,

Bat

dncesinin,

hakikati,

bilincin

mevcudiyetinin dolaymsz ifadesi olarak anlalan ses ya da szle birletirmeye


yaygn eilimdir. 129

122
123
124
125
126
127
128
129

Robert Hollinger, Postmodernizm ve Sosyal Bilimler: Tematik Bir Yaklam, ev. Ahmet
Cevizci, stanbul, Paradigma Yay., 2005, s. 164.
John Lechte, Fifty Key Contemporary Thinkers: From Structuralism to Postmodernism,
London, Rautledge, 1994, s. 107.
J. Derrida, Writing and Difference, trans. Alan Bass, Chicago, University of Chicago Press,
1978, s. 196.
Ellis, Postmodernizme Hayr, s. 48-50.
Allan Megill, Arln Peygamberleri, ev. Tuncay Birkan, stanbul, Bilim ve Sanat Yay.,
1998, s. 421.
West, Kta Avrupas Felsefesine Giri, s. 247.
Jacques Derrida, Of Grammatology, ev. Gayatri C. Spivak, Baltmore-London, The Johns
Hopkins University Press, 1976, s. 11-12.
Jacques Derrida, Position, ev. Alan Bass, Chicago, Chicago, University Press, 1982, s. 51.
34

Ksaca, logosentrizm ve fonosentrizm varln bulunu olarak tezahrne izin


verir ya da bu yanlsamay yaratr. 130 te dekonstrksiyon da, byk btnlklerin,
logosmerkezci

metafiziklerin, 131

dogmatikliin, 132

dekonstrksiyonudur.

Dekonstrksiyon sz konusu sistem zerinde, kapanma zerinde, onu ama zerinde


bir

dnmdr. 133

Burada

zellikle

vurgulanmal

ki,

dekonstrksiyon

szmerkezcilik karsnda yaz merkezcilie ayrcalk tanmak, birinin yerine dierini


geirmek deildir. Aksine mesele, belli bir sradzen dncesini, bu ikisinin dieri
aleyhine olan yaplanmasn sorgulamaktr. 134 Bu da bizi, Derridann metafizie
ilikin bir dier tespitine getirir.
iii. Derrida asndan Bat metafizii, ayn zamanda dikotomilere ve
kutupsallklara dayal olan bir dnme biimidir. 135 Derridaya gre, Bat dncesi
her zaman iddet hiyerarileri olarak kalan, temel kavramsal kartlklar zerine
kuruludur: beden-zihin, eril-diil, akl-duygu, aynlk-farkllk, ben-teki, sz-yaz.
Bu her iftte, birincinin lehine, ikinciye hakim olmaya dayal bir ileyi sz
konusudur. 136 Bu tr ilk ilkeler ise genellikle dladklar eye gre tanmlanr. Bu
trden tanmlamalarn kendini gsterdii yer ise, dildir. En basitinden, siyah beyaz
kavramsal iftinin rk ayrmclna yapt katk; erkek kadn iftinin cinsiyet
ideolojisinin oluumuna yapt katk; dou bat kavramsal iftinin oryantalist ve anti
oryantalist ideolojinin oluumuna yapt katk anmsatlmaya deerdir. Burada ok
ksaca erkek kadn iftinin nasl cinsiyet ideolojisinin oluumuna yol atna
bakabiliriz. Erkeklerin egemen olduu bir toplumda, erkek kurucu ilke, kadn da bu
ilkenin dlanm kartdr. Kadn erkein kart, tekisidir: kadn adeta, erkek
olamayan, kusurlu erkektir, kadna eril ilkeye ilikin olarak olumsuz bir deer
yklenmitir. Erkek, sadece bu kartn dlad, kendini ona bir antitez olarak
tanmladndan dolay erkektir. Kadn ise, onun bilgisi dnda olduu iin teki
130
131
132
133
134
135
136

Derrida, Of Grammatology, s. 12.


Derrida, Of Grammatology, s. 46.
Jacques Derrida, Points Interviews 1974-1994, ev. P. Kamuff, ed. E. Weber, Stanford,
Stanford University Press, 1995, s. 54.
Derrida, Points Interviews, s. 212.
Derrida-Mortley, Fransz Dnrleriyle Syleiler, ev. Baki Gl, Ankara, mge Yay.,
2000, s. 151.
Barbara Johnson, Tranlators Introduction, Dissemination, ev. B. Johnson, London,
Continuum, 2004, s. viii.
Peter Barry, Beginning Theory: An Introduction to Literary and Cultural Theory,
Manchester, Manchester University Press, 1995, s. 72.
35

deil, ayn zamanda onun ne olmadnn imgesi olarak onunla sk skya ilikisi
olan bir tekidir. Erkein varl kadn dlama ve ona egemen olma edimine
baldr. 137
Dekonstrksiyon, bu trden kartlklarn ksmen zlebilecei veya
kartlklarn metinsel anlam srecinde birbirini zebilecekleri eletirel ileme
verilen addr. Bu anlamda dekonstrksiyon metinlerin kendi i elikilerine, hangi
noktalarda dil d, yani sessiz olan unsurun, onun orda olmasna ramen
grmezlikten gelindiine iaret eder. Dekonstrksiyonun stratejisi bat kltrn
reddetmeden, tersine, onu kullanarak, onun grmezlikten geldii sessiz olan bu
kltrn yaps iinde kendi kendisini sylemesine brakmaktr. nk sessiz olan bu
unsur z olarak kendini syletmeyendir. Felsefi projelerde onu sylemenin tek yolu,
kendi kendisine syletebilecek bir strateji uygulamaktr. 138 Bununla birlikte
dekonstrksiyon, bu hiyerarileri, onlarn cisimletirdii gerilimlerin kolayca
zlebileceini de dnmez. Hele de onlar istikrarl bir senteze dntrmeyi ise
asla hedeflemi deildir. 139 Bu iki kutupluluun eletirisinde yaplmas gereken tam
da darda brakma, reddetme mantdr. ok ematik olarak sylersek; metafizik
kavramlarn ztl (rnein konuma/yaz, varlk/yokluk, vb.) asla iki terimin kar
karya gelmesi deildir; bunlar bir hiyerari, bir tabiiyet dzeni iinde yer alrlar. O
sebeple dekonstrksiyon, bir yanszlatrma ile snrlandrlamaz ya da arabuk ona
dntrlemez. O, ifte bir jest, ifte bir bilim, ifte bir yaz ile klasik kartln
tersine evrilii ve sistemin genel olarak yerinden oynatlmas eklinde ilev grr.
Sadece ve sadece bu koulla, dekonstrksiyon eletirdii kartlklar alanna
mdahale etmenin yollarn arayabilir. 140 Bu ifte hareket ayn zamanda
dekonstrksiyonun tanmn da verir: Burada sistem tersine evrilirken ayn anda bu
terimler yerlerinden oynatlr. Bylelikle iki terim arasndaki aral iaretleyen,
yani ilikiyi ortaya karan ve bozuma uratlm olan ikici metafizik sistemler iinde
anlalamayacak yeni kavramlar ortaya karlr. Bu trden bir yaklam sayesinde,

137
138
139
140

Terry Eagleton, Edebiyat Kuram, ev. Esen Tarm, stanbul, Ayrnt Yay., 1990, s. 154-155.
Tlin Akin, Anlamn Anlamnn kinci Bir Aklamas ve Postmodern Sylem, Felsefe
Dnyas, Mart, 1993, s. 78.
West, Kta Avrupas Felsefesine Giri, s. 255.
Jacques Derrida, Limited Inc, Evanston, Illinois, Northwestern University Press, 1998.
36

Bat-merkezli kurgunun ve onun saf ve zsel kimlikler kuran antagonistik dnyasnn


nasl farkllk tarafndan srekli bozulduu gsterilebilir. 141 Dekonstrksiyon,
Batnn etno-sentrizminin, z yeterliliinin ve kendi kendine yeter olduu
dncesinin ykmndan fazla bir ey deildir. Bu anlamyla dekonstrksiyon, kendi
logosunu akln evrensel biimi olarak alan, kendi bilincini evrensel bir kendine mal
etme ekline dntren, her eyi ve herkesi kendisiyle ayn klan ve kendini her
eyin ve btn varlklarn efendisi yapan beyaz adam mitolojisini ortadan
kaldrmaya koyulur. Beyaz adamn logosunun btn bir varlk alanna
hkmedemeyeceini, onun her eyi kendine mal edemeyeceini, her eyin onun
kendisiyle ayn olmadn kantlar. 142

Peki, dekonstrksiyon, metafiziin ileyi biimini, bu iddet hiyerarilerini aa


karmak iin ne yapar? Bir dier ifadeyle dekonstrksiyon nedir? Akas bu
trden sorulara verilen ilk yantlar genelde Derridann metinleri ele al biimi
zerinden olmutur. (Biz ileride bu konuya tekrar dneceimizden, imdilik, bunun
anlalabilir nedenleri olmakla birlikte yeterli bir yant olamayacan sylemekle
yetinelim.) Buna gre dekonstrksiyon, bir metnin farkl paralar arasndaki
beklenmedik ilikileri aratrr veya ilk bakta ikincil olarak grlen unsurlara
dikkatimizi eker. Szgelimi bir metnin biimsel zelliklerinin, onun temel mant
asndan ikincil olduunu dnsek bile, daha yakndan yaplacak bir analiz,
metafor, figr ve retoriin basit bir nemde olmadn gsterecektir. Derrida,
merkezi dnceler ya da tezler zerinde deil, birok yorumcunun gz ard ettii
marjinal metaforlar ve retoriksel aygtlar zerinde durur. 143 ... her eyden nce en
nemli, merkezi, hayati gibi grnen noktalara younlamam. Aksine dikkati
datrm ve benim iin ikincil, tuhaf, yanal, marjinal, asalaksal, her iki kategoriye de
girebilecek olan durumlar nemlidir. 144 Genel olarak, u ya da bu yazar hakknda
hemen hemen hi yazmadm, bir korpusun btnln trde bir yapym gibi ele
almadm. Benim iin nemli olan, daha ok u ya da bu yaptta glerin ve motiflerin
dalmdr, orada egemen olan ya da ikinci srada olan, hatta grmezlikten gelinmi

141
142

143
144

Fuat Keyman, Giri: Dnya Nasl Dnya Oldu?, Oryantalizm, Hegomonya ve Kltrel
Fark, stanbul, letiim Yay., 1999, s. 15.
Eve Tavor Bannet, Structuralism and the Logic of Dissent, Urbana, University of Illinois
Press, 1989, s. 184; bu metnin evirisinde u kitaptan da yararlanlmtr: Hollinger,
Postmodernizm ve Sosyal Bilimler, s. 167.
Q. Skinner, Teorinin Dn, ev. Ahmet Demirhan, ada Temel Kuramlar, ed. Q.
Skinner, Ankara, Vadi Yay., 1991.s. 44.
Derrida, Limited Inc, s. 209, aktaran, Akba, Derrida ve Din, s. 43.
37

olan eyi tanmaktr. 145 Bu ekilde, metnin vurgulad, ama bunu yaparken de
gizledii noktalar, i tutarszlklar aa karlabilmektedir:
Dekonstrksiyon, bir metnin (...) bariz bir biimde anlatmak istedii ey ile onun her
eye ramen anlatmak zorunda kald ey arasndaki gerilimi gayri ihtiyari ele
verdii [yerdeki] kmazlar (aporia), kr noktalar veya kendisiyle elime
noktalarn dikkatle arayp bulmadr. Bir yaz parasn dekonstrksiyona tabi
tutmak, u halde, daha ortodoks yorumcular tarafndan her zaman zorunlu olarak gz
ard edilen bu ihmal edilmi ayrntlar yakalamak suretiyle, bir tr tersine evirmeyi
hayata geirme ilemidir. 146

Bu anlamda dekonstrksiyon, metinlerin oulcu ve sklkla eliik anlamlarla dolu


olduunu aa karma uras grnmndedir. Ayn ekilde kavramlarn hibir
snra sahip olmadn deil, onlarn yeni balamlara sokulmas halinde nasl yeni
izleklerin

oluturulabileceine

iaret

eder. 147

Dekonstrksiyonu

bu

haliyle

dndmzde, onu maksimal bir felsefe deil de minimal bir felsefe olarak
grrz, Derridann kendi benzetmesiyle, parazitik felsefe: Btn yaptm, onu
indirgeyici bir biimde zetlersek, parazitoloji ve viroloji, pek ok eyde olan virs
olarak adlandrlabilir. () Virs, ksmen, iletiimi ykan, onda dzensizlik oluturan
bir parazittir. Biyolojik adan bakldnda bile, bir virs ile olan ey budur;
iletiimsel trden bir mekanizmay, onun ifre sitemini ve zmn bozar. 148
Dekonstrksiyon hareket eder, blnmeler karsnda tavr alr, sadece bir btn
iinde deil, kimi zaman bir btnn bir cmlesine, onun mikroskopik bir parasna
odaklanr. O zel adlara gvenmez. Dekonstrksiyon iinde, Genel olarak
Heidegger yle der ya da byle der gibi bir cmle kurulmaz. Aksine Heideggeryen
metinler, verili olan konfigrasyonlara gvenmeksizin, farkl anlarda, farkl
tatbiklerle, paracklar biiminde ele alnr. Derrida, Ben bir korpusu, bir kitab bir
btn olarak asla deerlendirmem, basit bir ifade bile blnmeye tabidir. diyor. 149
Ona gre, atom yoktur, 150 dekonstrksiyon depremdir, yer sarsntsdr. 151 Onun
almalar, deprem fenomeni hakknda, sismizm hakkndadr. Kavramsal,
145
146
147
148
149
150
151

Jacques Derrida, Miras Semek, ev. Kenan Saraliolu, E Dergisi, 40, 2002, s. 71.
Cristopher Norris, Derrida, London, Fontana-Collins, 1987, s. 19.
Jack M. Balkin, Yapskm, ev. Kasm Kkalp, Uluda niversitesi lahiyat Fak.
Dergisi, 13, 2004, s. 324.
Jacques Derrida, The Spatial Arts, Deconstruction and The Visual Arts, ed. P. Brunette-D.
Wills, Cambridge, Cambridge University Press, 1994, s. 12.
Jacques Derrida, A Taste for the Secret, ev. Giacomo Donis, Cambridge, Polity Press, 2001, s.
9.
Derrida, Points Interviews, s. 137.
Royle, Jacques Derrida, s. 25.
38

psikolojik, metinsel, estetik, tarihsel, etik, sosyal, politik ve dinsel mekanlarn yer
deitirmesidir. 152
u ana kadar yaplan tanmlamalar, dekonstrksiyonu byk lde metinsel
bir ilemmi gibi gsteren tanmlamalardr. Oysa zellikle onun son dnem
metinlerinde daha farkl bir biimde karmza kan bir boyut sz konusudur. Ki bu
da en az dieri kadar nemli, onun eksik kalan ynlerini btnleyicidir.
Dekonstrksiyon kendi btnselliklerinden ve aklayc glerinden hi kuku
duymayan kuramlara farkl bir adan, bu kuramlarn kavramsal bariyerlerle
kendilerine yasakladklar sorular sorarak yaklamak eklinde anlalabilir. 153 Buna
gre dekonstrksiyonun gerek anlam ve misyonu, kurumlar, gelenekler, toplumlar
ve inanlar, ne trden olursa olsun pratiklerin mutlak bir ekilde tanmlanabilir
misyonlar olmadn gstermektir. Bir eyin anlam sabit bir misyonla belirlenmek
istendiinde ondan kap giden bir eyin var olduunu anmsatmaktr. 154 O, herhangi
bir trden dinsel ya da politik sylemin dogmatik varsaymlar hakknda eletirel
sorgulamay cesaretlendirir. 155 Bu haliyle onu, ksmen ideoloji eletirisi olarak veya
Freudcu teoriye benzer bir biimde dnmek de olasdr. deolojiler sklkla,
dierlerini bastrarak veya onlarn nemini azaltarak, sosyal yaamn belirli
zelliklerini ncelikli klmak suretiyle ilerler. deoloji eletirisi de bu durumu aa
kavuturmaya alr. Benzer bir biimde psikanaliz, sylemde ibanda olmakla
birlikte gizli kalan boyutun kefini ierir. Dekonstrksiyoncu analizler de,
dnmenin belli bir yolu veya belli bir kmesi iinde bastrlan, gzden karlan,
nemi azaltlan eyi aratrr. 156 Hakikat ve tutarllk iddias gden bir bilginin, sz
konusu kibrinin dayal olduu bastrmalarn gn na karlmas, bu yapnn
sklmesi anlamna gelir. 157
Dekonstrksiyonun ne olduuna ynelik bu izahlar, onun belli bir yntem
olduu izlenimini verecek trdendir. Oysa Derrida, onun, tanmlanabilen bilimsel bir
yntem olmaktan ok bir ileyi tarz olduuna vurgu yapmaktadr:
152
153
154
155
156
157

Royle, Jacques Derrida, s. 26.


Halil Nalaolu, Kltrel Farkn Yapskm, Ankara, Phoenix Yay., 2004, s. 5.
John Caputo, Deconstruction in A Nutshell, New York, Fordham University Press, 1997, s. 31.
Royle, Jacques Derrida, s. 35.
Balkin, Yapskm, s. 323.
Game, Toplumsaln Skm, s. 35.
39

Yapzm; zellikle de szcn usulc ve uygulayc anlam vurgulanmak


istenirse, bir yntem deildir ve bir ynteme dntrlemez. (...) Yapzm Xtir
ya da yapzm X deildir trndeki her cmle, a priori olarak belirginlikten
yoksundur, en azndan bunun yanl olduunu syleyelim. 158

u halde dekonstrksiyon, bir yntemden ziyade, bir taktikler ve tertipler dizisini,


metafizik ve logosentrik metinlerin kendilerine dayand eklemlenmemi n
kabulleri aa karma stratejisini gsterir. 159 Bir okul ya da izm haline dnmek,
bir ey hakknda teori olmak dekonstrksiyonun tam da saknmaya alt eydir.
Bu anlamda baz eletirmenler tarafndan kullanlan dekonstrksiyonculuk diye bir
ey yoktur. 160 Bu trden zc sorulara kar Derrida, o srekli olmakta olan bir
eydir. 161 diye yant verir. Metinlere, sistemlere, dncelere kar olmakta olan bir
eydir. Metinler dekonstrksiyona tabi tutulmaz, onlar kendi kendilerini dekonstrkte
ederler. u halde bir metni dekonstrksiyona uratmak, onda zaten varolan
elikileri, komplikasyonlar grmektir. 162 Dekonstrksiyon dndn ey
deildir: imkanszn deneyimidir: dnlecek olarak kalan eydir, eylerin
kendisinde olan hareketi harekete geirme mantdr: her zdelii ayn anda
kendisiyle zde ve farkl klandr: teorik ve pratik parazitilik ya da virstr: bizzat
gelecein aldr. 163 Dekonstrksiyon sonu olmayan tuhaf bir stratejidir. 164
Btn

bu

anlattklarmz

dekonstrksiyonun

hibir

ekilde

tanmlanamayaca anlamna gelmemektedir. Biz elbette bu bahsi byle bir


belirsizlikle kapatacak deiliz. Bata da ifade etiimiz zere, onu anlalabilir bir
biimde tanmlayacaz. Bu ara aklamalar daha ziyade onunla tutarl olabilecek bir
sonuca ulamak iin yaptk. ncelikle unu sylemeliyiz ki, dekonstrksiyonun
birden ok tanmnn olmas Derridann seimidir. O, dekonstrksiyon olarak
adlandrlan tuhaf deneyimin tek bir anlatmnn, upuygun bir tanmnn olmadn
ifade eder. 165 Bu tutumunu dekonstrksiyonun, yararlanlma ve ie koulma tarz
158
159
160
161

162
163
164
165

Derrida, Japon Bir Dosta Mektup, s. 186-187.


West, Kta Avrupas Felsefesine Giri, s. 254.
Wolfreys, Deconstruction.Derrida, s. 35.
Jacques Derrida, Some Statements and Truisms About Neologisms, Newisms, Postisms,
Parasitisms and Other Small Seismisms, ev. A. Tomiche, States of Theory: History, Art,
and Critical Discourse, ed. David Caroll, New York, Columbia University Press, 1990, s. 85.
Bruce Ellis Benson, Graven Ideologies: Nietzsche, Derrida and Marion on Modern Idolatry,
Downers Grove, InterVarsity Press, 2002, s. 126.
Royle, Decontructions: A Users Guide, s. 11.
Derrida, Dissemination, s. 7.
Derrida, Limited Inc, s. 141.
40

itibariyle, her zaman istikrarsz ve neredeyse bo bir motif olduunu syleyecek


kadar da ileri bir noktaya tar: herkesin bu motifi son derece farkl siyasi
perspektiflere hizmet etmesi iin cannn istedii gibi kullanabileceinde
srarlym. 166 Biz, Derridann btn isimler ayn anda bir snra, negatif bir snra
ve de ansa iaret ederler 167 szn de dikkate alarak, onun bu esnek tutumunun
kendi dekonstrksiyon anlaymz retmede ve gelitirmede bize meru bir zemin
salamakta

olduunu

dnyoruz.

Bu

dnceler

muvacehesinde,

dekonstrksiyondan ne anladmz, onu nasl bir balam iinde anlamlandrmak


istediimizi zetleyelim:
i. Dekonstrksiyon bizim iin, yeni sorular gndeme getirmek, zaten
sorulmu olanlar iin de, yeni olanaklar ve almlar retebilmek anlamna
gelmektedir. Bu ynyle dekonstrksiyon bir sonu deil, yeni bir balangtr. Bir
sonraki ksmda daha ak bir biimde greceimiz zere onun din felsefesindeki
anlamn da bu paralelde dnyoruz.
ii. kinci olarak dekonstrksiyon gelenee yaslanarak, gelenek iinde kalarak
yeni eyler retme, onu yeniden yeni bir biimle canlandrma anlam tar. Din
felsefesinde ise, klasik filozoflarn, hatta kelamclarn yaptlarn, yeniden ina etmek
zere bozan bir ameliyeyi anlyoruz. leride de greceimiz zere bu tutum
dekonstrksiyonun kendisiyle de uyumlu olan bir eydir. Ve hatta unu dnyoruz,
bu tavr, bizler iin dekonstrksiyonu ok daha gl ve olumlayc bir biimde
kullanabilme imkan tamaktadr.
iii. Son olarak dekonstrksiyon, tek yanl tutumlardan kaynaklanan ikici
alternatifler arasnda skp kalmadan, her iki alternatifi de dikkate alarak yeni
perspektifler oluturmak anlamna gelmektedir. Bu anlamda biz onu, felsefede ve din
felsefesinde bilgelikten uzak tutumlardan kanabilmek iin bir ek destek olabilir
diye dnebiliriz.
imdi bu zetlediimiz hususlar Derridaya referansla temellendirmeye
alalm.
166
167

Jacques Derrida, Yapbozum ve Pragmatizm zerine Dnceler, Yapbozum ve


Pragmatizm, der. C. Mouffe, ev. Tuncay Birkan, stanbul, Sarmal Yay., 1998, s. 137.
Jacques Derrida, teki Hedef (Baka Ba), ev. Melih Baaran, stanbul, Balam Yay., 2003, s.
37.
41

i. Bizim iin dekonstrksiyonun en net anlam onun, kapal kalm olan,


tkanma yaayan ya da byle bir ey yokmu havas yaratarak ileyen dnce
sistemlerinin aklklarn yakalamak suretiyle yeni olanaklar retmesidir. Bu
anlamda dekonstrksiyon, olumsuz deildir. Ykc deildir, i bir gz aa
karmak iin ayrtrma, ayrma, bozma amac gtmez. ze ynelik, imdi burada
olmaya ynelik sorular sorar. Temel sorunu, ykmak, yok etmek deil; olanaklara,
yeni sylem olanaklarna almaktr. 168 Ykmaktan ok, bir btnln nasl
yaplandn anlamak ve bunun iin onu yeniden yaplandrmak anlam tar. 169
Dier bir ifadeyle dekonstrksiyon inkar eden deil, nefyeden bir stratejidir.
Dekonstrksiyonun grevi, zaten ilemekte olan metafizik ve retoriksel yaplar
skmektir, fakat onlar reddetmek ya da tasfiye etmek iin deil, onlar bir baka
biimde ifade etmek iin. 170 Dekonstrksiyoncu bak asnn tek gstermeye
alt ey udur: Uzlamlar, kurumlar ve konsensuslar istikrar kazandrma
abalar olduuna gre, bu, onlarn znde istikrarsz ve kararsz bir eye istikrar
kazandrdklar anlamna gelir. 171 Dekonstrksiyon gelenekseli terk etmemitir.
Aksine, gelenekselin iine iyice yerleip onun mantna sadk kalarak, gelenekselin
iindeki baz sorunlar kefetmeyi istemitir. yleyse dekonstrksiyon sanld gibi
ykm ve erime demek deildir. Gzle grlen dengeli ekiller ierisinde, yapsal
problemleri ortaya kartarak, bu yaplara, onlarla ok daha uyumlu olan deerler
kazandrmaktadr. 172 Bu dile getirilenler, u trden sorulara da bir yant
niteliindedir: Dekonstrksiyon srekli sorgulayan, srekli yapbozuma uratan bir
stratejiden mi ibarettir? zelikle de din sz konusu olduunda onun yeri nedir?
Derrida bu balamda unlar kaydeder:
Dekonstrksiyon, ne ska iaret edildii gibi nihilizme varan toptan bir reddedi ne
de gizli bir gereklii aa kavuturmaya yarayan bir metodolojidir. Yapzmc
() bir mimarinin dipsizlii ba dnmesi yaratabilir, ama bu boluk deildir, ok
ak ve kaotik kalnt, tahribatn kopukluu da deildir. Tersine, tasar tasarlanmak
zorunda kalnsa bile, Heideggerci tahribat [Destruktion] hi deildir. Dilimizde son

168
169
170
171
172

Derrida-Mortley, Fransz Dnrleriyle Syleiler, s. 141.


Derrida, Japon Bir Dosta Mektup, s. 186.
Spivak, Translators Preface, s. xxv.
Derrida, Yapbozum ve Pragmatizm zerine Dnceler, s. 135.
Nazan Krc, Dekonstrktivizm ve Ortaoyunu-Karagzde Ortak Kavramlar, Gazi niversitesi
Mimarlk Fakltesi Dergisi, 20, 2005, s. 25-26.
42

dnemlerde gln bir hal alm olan u inanlmaz tkanklk giderme szc hi
deil. 173

O, kamuoyunda dekonstrksiyonun, felsefenin sonu biiminde, gelenein,


hakikatin, felsefi mirasta ne kadar saygn konu varsa onlarn ykmn hedeflemi
ykc bir tavr olarak anlaldnn farkndadr. Dekonstrksiyonun, kesinlikle bu
trden bir disiplin olmadn gstermek iin oka gayret sarf etmitir.
Dekonstrksiyon basite ykmak deildir, verili kltrden ve kurumlardan srekli
phe etmek, onlar eletirmektir. Szgelimi bir politik gelenei yapbozumuna
uratmak, onu depolitize etmek deil, aksine politik olan kavramn yeniden
yorumlamaktr. 174 O, ok basite olumlayc ya da muhafazakar olmann
tesindedir. 175 Caputonun da belirttii zere, dekonstrksiyon asla salt bir
olumsuzlama deildir, onun arzusu hayr, hayrla tatmin olmaz. 176 Bu ekilde
grldnde dekonstrksiyon imann ya da dinsel kurumlarn klc ekilmi bir
dman deildir. O sadece hareketsizlikten donmu kurumlarn harekete gemesine
olanak tanyan bir eletiridir. 177 Bu durum, Derridann son derece ilgin bir biimde
dekonstrksiyona uratlamayacak olan baz kavramlardan sz ettiinde daha net bir
biimde otaya kar. Dekonstrksiyon deneyiminin, ak olmadan yrmeyeceini 178
syleyen Derriday bu paralelde yeniden dnmek gereklidir.
ii. Bizim iin dekonstrksiyonun bir dier anlam gelenee yaslanarak/gelenek
iinde

yeni

eyler

sylemek,

sorunlar

bu

biimde

tartmaktr.

Bu,

dekonstrksiyondaki, Derridann da srekli bir biimde rahatsz olduunu ifade


ettii olumsuz grne ramen byledir. O, bir konferansta, ok muhafazakar bir
insanm. Ben kurumlar severim, der ve asl sorununun ok kat ya da dogmatik olan

173

174
175
176
177
178

Jacques Derrida, Bir nsz in 52 Aforizma, ev. Ik Ergden, Cogito, 18, 1999, s. 50; Ama
uras bir gerektir ki, sz konusu terim tam da ontoloji balamnda kullanlmaktadr. O bu
durumu u biimde aklar: Bu szc setiimde (...) Heideggerci destruktion ya da Abbau
szcklerini evirmeyi ve kendi konuma uyarlamay diliyordum. Her ikisi de, bu balamda, bat
metafiziinin ya da varlk retisinin temel kavramlarnn geleneksel yapsna ya da mimarisine
ilikin bir ilem anlamna geliyordu., Derrida, Japon Bir Dosta Mektup, s. 185.
Jacques Derrida, A Villanova Roundtable, Deconstruction in A Nutshell, New York,
Fordham University Press, 1997, s. 18.
Derrida, A Villanova Roundtable, s. 4-5.
John D. Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, Bloomington, Indiana University
Press, 1997, s. 3.
John D. Caputo, The Good News About Alterity: Derrida and Theology, Faith and
Philosophy, 10, 1993, s. 456-457.
Derrida, Miras Semek, s. 70.
43

yaplar skmek olduunu beyan eder. 179 Bu noktada dekonstrksiyonun, zemin


deitirmeden, kurucu kavramlarda, orijinal sorunsalda gizlice ierileni tekrar
ederek, evde ve dilde bulunan talar ve aralar temele kar kullanmak anlam
tadn sylemeliyiz. 180 Biz kavramlar skartaya karmak istemedik, zaten bunu
yapabilecek durum da yok. Hi kukusuz, () kavramlar dntrmek, onlar
yerinden etmek, varsaymlarna kar kmak, onlar baka zincir halkalarna yeniden
kaydetmek, () ve bylece yeni biimlenmeleri retmek gerekir; ben kesin bir
kopua, bugn sk sk denildii gibi, epistemolojik kesintinin biricikliine
inanmyorum. 181 Bu anlamda Derridann gelenek iindeki birok terimi, tam da
burada anlatlmaya alld biimde kullandna tank oluruz. O bu durumu u
ekilde dile getirir:
Benim, Platoyu, Aristoyu ve dierlerini okumaya alma biimim, bu miras bir
tavsiye, tekrar, koruma biiminde deildir. Onlarn dnme biimindeki alan ya da
almayan unsurlar ortaya karmaya yarayan bir uradr. Onlarn yaptlarndaki
gerilimleri, elikileri, heterojenlikleri ortaya karmaya alan. u halde
dekonstrksiyon bir metot, ya da bir eye dardan uygulayabileceiniz bir ara
deildir. Dekonstrksiyon olmakta olan, ieride olmakta olan bir eydir. 182

Alntda ifade edilenler dinsel ierimleri olan terimleri kullandnda da ayn ekilde
geerlidir:
Armaan, balama, konukseverlik vb.nin benim iin yol gsterici izgiler
olmasnda rastlantsal bir yan yok; nk bunlar bizim geleneimize, felsefi
geleneimize, ncil geleneine, brahimi, Musevi, Hristiyan, slam geleneklerine ait
olan etik ya da politik temalar. Bu bizim mirasmzn bir paras ve bu miras iindeki
elikilerin, gerilimlerin analizini yapmaya altm. 183

imdilerde dekonstrksiyonun, teolojik gelenein yeniden okunmas balamnda


sklkla anldna tank olmaktayz. Bu konuda gzel bir almas olan G. Ward,
dekonstrksiyonu klasik metinleri yeni bir biimde okumak, onlar bugne tamak
maksadyla setiini, bu anlamda Derridann kavramlarnn teolojik ufku daha
derinlemesine kavramak iin olduka elverili olduunu belirterek unlar kaydeder:
Barthn eserlerini Derridada yeniden balamsallatrmak bize, Derridann felsefi
dnn Barthn teolojisine gre yeniden biimlendirme imkan tanmaktadr.
179
180
181
182
183

Derrida, A Villanova Roundtable, s. 8.


Jacques Derrida, nsann Sonlar, ev. Zeynep Direk, felsefelogos, 13, 2001, s. 128.
Jacques Derrida, Gstergebilim ve Gramatoloji, ev. Tlin Akin, Toplumbilim, 10, 1999, s.
178.
Derrida, A Villanova Roundtable, s. 9.
Jaques Derrida, Yapbozum, Etik, Politika, nsan Haklar ve stanbul zerine, Cogito, 21,
1999, s. 22.
44

Mzakere bylelikle iki ynldr. zellikle Barthn kelime teolojisi bir kristolojidir.
Derridann eseriyle mzakere yapmak bu kristolojiyi yeniden okumaya olanak
tanyacak, bylece biz gelenee doru hareket edeceiz ve onu yeniden
balamsallatrmakla, postmodern bir kristolojiye ulam olacaz. 184 Yaknlarda
yaplm bir almada burada anlatlmak istenen eyi daha anlalr klabilecek ilgin
bir benzetmeye mracaat edilmitir: Yapbozumcu olarak sa. Yazar bu durumu,
Matta/15:

1-9

pasajna

referansla

temellendirir. 185

Buna

gre,

ayn

dekonstrksiyondaki gibi, sann nebevi eletirisi de gelenei sker ve ykar. Bize


olan ainalndan dolay gremediimiz birok eyi, bize yeniden, farkl bir
biimde ifade eder. Yerleik olan inanlarn, birok eyi gizleyebileceini gsterir. 186
Derrida bir syleide bu yorumu hakl karr bir deinide bulunmutur: tiraf
ediyorum ki, ldeki bir yaylm ya da k andran sorgulama biimim, bir nevi
peygamberane yank uyandrabilir. Dekonstrksiyonu, peygamberlerin ok uzak
olmad bir uzam retirken grmek de olanakldr. 187 Hatta o, dekonstrksiyonda
Hristiyan ve Yahudi mirasndan unsurlar olduunu kabul eder: 188 Eer yapmaya
altm dekonstrksiyon tr brahimi ise -Yahudi, Hristiyan ve slami- bu onun,
sz konusu gelenein bir paras olduu anlamna gelir, o gelenein hafzasnn bir
paras ve yaplan ey sz konusu gelenein tahmin edilemez bir biimde
etkilenmesidir. imdilerde dekonstrksiyon ad, Yahudilikle, Hristiyanlkla ve
slamla

ok

yakndan

ilintili

grnmektedir.

Ben

trden

kimseleri

dnebiliyorum: dekonstrksiyon- biz bunu yllardr biliyoruz., dou kltrnden


gelen insanlar bana bunu sylyorlar. Ayn eyi syleyecek Yahudi, muhtemelen
Mslman teologlarn olduunu da biliyorum. 189

184
185
186
187
188
189

Graham Ward, Barth, Derrida, and The Language of Theology, Cambridge, Cambridge
University Press, 1998, s. 175.
Benson, Graven Ideologies, s. 48-51.
Benson, Graven Ideologies, s. 51.
Jacques Derrida, Deconstruction and the Other, Dialogues With Contemporary Continental
Thinkers, ed. Riachard Kearney, Manchester, Manchester University Press, 1989, s. 119.
Derrida, Epoch and Faith, Derrida and Religion: Other Testaments, ed. Yhonne
Sherwood-Kevin Hart, New York-London, Routledge, 2005, s. 32.
Derrida, Epoch and Faith, s. 33; dekonstrksiyonla dou gelenekleri arasnda yaplan
karlatrmalar son derece fazladr, bkz. farkl bir deneme iin bkz. William Dean,
Deconstruction and Process Theology, The Journal of Religion, 64, 1984, s. 1-19.
45

iii. Dekonstrksiyonda bizi cezbeden bir baka yn ise, onun kendisini ifte
hareket/elikili buyruk 190 /ifte buyruk 191 biiminde tanmlamas, srekli olarak iki
ynl bir hareket halinde olmasdr. Buna gre dekonstrksiyon, asla tek ynl bak
alarn kabul etmeyecektir. Derrida, dogmatizmden ve kar dogmatizmden
saknmay bir dev olarak adlandrr. 192 Bugn sorumluluk, birbiriyle elikili bu iki
buyruun ikisine de yz evirmek olarak grnyor. 193 Onun btn yapmaya
alt ey, merkeziletirici bir hegemonyann yeniden ortaya kmamas iin
srekli bir biimde uyank olmak, bunun iin farkl bak alarn oaltmaya
almaktr. 194 Dekonstrksiyon iki ynldr. O hem dahili hem de harici kapanmaya
kar bizi uyank tutmaya alr. 195 Dekonstrksiyon, hem orijinal sorunsalda
gizlice ierileni tekrar ederek, evde ve dilde bulunan talar ve aralar temele kar
kullanmay hem de sreksizlik meydana getiren ve kesintiye uratan bir biimde,
mutlak kesintiyi ve farkll olumlayarak zemini deitirmeye karar vermeyi ifade
eder. Bu ikisi arasndaki seimin basit ve tek olmadn sylemeye bile gerek yok
der Derrida. Yeni bir yaz, bu iki dekonstrksiyon motifini i ie geirmeli ve
birbirine rmeli. Birok dil birden konumak, birok metin birden retmek
gerektiini sylemektir bu. 196 Onu, dekonstrksiyonu sabit bir tanm altna
yerletirmeye kar tavr almaya iten ey de bununla balantldr: Ben iki trden
sesler de karyorum. mdi bu iki trden sesler karma hakkna kesinlikle koulsuz
olarak sahip kyorum. Bana tek bir kod, tek bir dil oyunu, tek bir balam, tek bir
durum tahsis edecek bir sylemi kesinlikle reddediyorum; ve bu hakka kapris olsun

190
191
192
193

194
195
196

Derrida, teki Hedef, s. 45.


Derrida, Balama ve Kozmopolitanizm, s. 63-64.
Derrida, teki Hedef, s. 56, 77.
Derrida, teki Hedef, s. 45; Grammatoloji, bilimsellik kavram ve normlarn onto-teolojiye
olan, logosentrizme, sesbilimcilie balayan her eyi dekonstrksiyona tabi tutar. Bu, klasik
bilim projesinin tersine hareket etmenin bir bilim ncesi emprizme yuvarlanmasna izin
vermekten srekli kanmas gereken snrsz ve sonu gelmez bir almadr. Bu alma bir eit
ifte kayd gramatolojik uygulamada varsayar: ayn anda hem pozitivizmin veya metafizik
bilimciliin tesine gitmeyi gerektirir, hem de bilimin etkili ileyiinde onu balangtan beri
tanmnda ve hareketi zerinde domu bulunan metafizik balardan kurtaran her eyi
vurgulanmaldr., J. Derrida, Gsterebilim ve Gramatoloji, ev. Tlin Akin, Toplumbilim,
10, 1999, s. 182.
Derrida, teki Hedef, s. 45.
Bannet, Structuralism and the Logic of Dissent, s. 226.
Derrida, nsann Sonlar, s. 128-129.
46

diye ya da bylesi houma gittii iin deil, etik ve siyasi nedenlerle sahip
kyorum. 197
u halde dekonstrksiyonun bize gerek anlamda yeni bir olanak, ar
ularda yer almaktan koruyacak bir olanak sunmakta olduunu syleyebiliriz. Onun
bu ikili hareketinin, bizi megul eden sorunlar karsnda ne anlama geldiini,
Derridann insan haklar sylemi konusunda dile getirdii dnceler balamnda
ok ak bir biimde grebilmekteyiz. O, kreselleme ideolojisine kar eletirel
olunmas gerektiini, ancak bunu yaparken de onun olumluluklarn gzden
karmamamz, safdil bir biimde kreselleme sylemlerinin etkisi altnda kalmadan
olup bitenlerin analizinin yaplmas gerekliliine dikkatleri eker. 198 Derrida, unlar
kaydediyor:
Ayn anda birok ey birden yapmal, yani insan haklar syleminin belli bir yorumu
ve kullanmnn yapsn bozmalyz. Ardnda baka bir ey gizliyor diyebiliriz.
Yani ihtiyatl olmal, ama insan haklar ilkesini yok etmemeli ve bu kavramn
uygulamasn gelitirmeye almalyz. () Bu yzden strateji ok daha karmak
olmal. Yine bu yzden birden fazla cmleye ihtiyacmz var. Birden fazla dogmaya
ihtiyacmz var. Demagojiden, doksolojiden ve tamamz gereken inanlar
tamaktan kanmalyz. Yapbozum sadece inanlara, basit doksik, doksolojik
inanlara kar bir mcadeledir. Karmak sylemler kullanmak zorundayz. 199

Bizce onun bu dnceleri kendisinden beklenemeyecek lde orta yolludur. Bu


tutumunun aynsn evrenselci ve yerel siyasetler balamnda da grebiliriz:
Merkeziletirici bir hegemonyann yeniden ortaya kmamas iin ne kadar uyank
olmak gereklilii varsa, snrlar, yanl basamak ve mesafeleri oaltmamak da o
kadar gereklidir. Aznlk adna aznlk farklarn, birbirine evrilemez bir takm yerel
deyimsellikleri, milli uzlamazlklar, dilsel ovenizmleri derinletirmemek gerekir.
Bugn sorumluluk, birbiriyle elikili bu iki buyruun ikisine de yz evirmek
olarak grnyor. 200 Burada akla gelebilecek ilk soru bylesine ikili bir tavrn bizi
kuatabilecei belirsizlik ve gerilim durumudur. Akas Derridann istedii de
zaten budur. Gerilimleri, birbirine indirgenemez olan hakikatleri fark ettirmek. Bu
ekilde, karar verilemezlik sayesinde hibir yere yakn olmayacak olan eletirellik

197
198
199
200

Derrida, Yapbozum ve Pragmatizm zerine Dnceler, s. 131.


Derrida, Yapbozum, Etik, Politika, nsan Haklar ve stanbul zerine, s. 29.
Derrida, Yapbozum, Etik, Politika, nsan Haklar ve stanbul zerine, s. 28.
Derrida, teki Hedef, s. 45.
47

korunabilecektir. 201 Aadaki alnt bunun, niin bu lde nemsenmi olduu


konusunda bir fikir verir grnmektedir:
O halde ne tekleme ne de dalma olmal. phesiz burada bir amaz (aporie) var
ve bunu kendimizden gizlememeliyiz. Hatta yle bir ey ortaya atmaya cret
edeceim: Ahlak, siyaset, eer byle bir ey varsa sorumluluk, ancak amazn
deneyimlenmesiyle ortaya km olacaklardr. Eer verili bir k varsa, bilgi daha
iin banda k yolunu gsteriyorsa, karar daha batan alnmtr; yani artk
alnacak bir karar yoktur. Artk sorumsuzlukla, vicdan rahatl iinde, bir programn
uygulanndayz. 202

Alntdan da anlalaca zere, sorumluluk, yalnzca farkl ve birbirine uymayan iki


yasaa cevap vermeyi gerektiren bu atkl yapdan dolay vardr. Sorumluluk bu
noktada balar, ne yapmam gerektiini bilmediim noktada. Ne yapmam gerektiini
bilseydim, kural uygulardm ve rencilerime de ayn kural uygulamay
retirdim. Yani Derrida iin dekonstrksiyonun ifte bilimi belli bir sorumlulukla
ilerleyen ama sonucu da nceden grlemeyen bir sretir. Aksi olsayd
dekonstrksiyonun anlam da olmayacan ifade eder. Garantileri olan bir etik, etik
deildir. Sigortas olan bir etiin varsa, yanldnda bunun bedelini sigortann
karlayacan biliyorsan, bu etik deildir. 203 Ayn ekilde garantisi olan, sonular
nceden belli olan bir dekonstrksiyon da yoktur.
zetlersek, bu ifte tutum, ifte bilim sayesinde klasik ztlklar yerinden
edilmi olmaktadr. u halde Derridann tek tarafl bir dnme biimine, yani yine
bulunu metafizii iinde kalacak bir baka metafizie prim verdii sylenemez. O
nedenle dekonstrksiyonun bize gerekten de yeni bir olanak, realizmin ve de antirealizmin tesinde yeni bir olanak aacak bir igr sunduu sylenebilir. 204 Bu
201
202
203

204

Derrida, Yapbozum ve Pragmatizm zerine Dnceler, s. 139-140.


Derrida, teki Hedef, s. 42.
Jaques Derrida, Teoriyi zlemek, ev. Ebru Kl, Teoriden Sonra Hayat, ed. M. Payne-J.
Schad, stanbul, Agora Kitapl, 2003, s. 33; bu konuda olduka gzel bir alma iin bkz.
Simon Critchley, The Ethics of Deconstruction: Derrida and Levinas, Purdue University
Press, 1999.
Jonathan Culler, On Deconstruction: Theory and Criticism after Structuralism, Ithaca-New
York, Cornell University Press, 1994, s. 86; Burada bir not olarak unu da syleyelim ki,
Christopher Norris, Derridac trden belirsizliin, kuantum teorisindeki belirsizlikle
karlatrlabileceini sylemektedir, Against Relativism: Philosophy of Science,
Deconstruction and Critical Theory, Oxford, Blackwell, 1998, s. 101-132; biz de
dekonstrksiyondaki bu tutumun aslnda yine onunla paralel gelimekte olan bilim anlaylaryla
da uyumlu olabilecei kansndayz. Szgelimi, Yarann Zohardan yapt u alntnn
dekonstrksiyon iin de geerli olup olmad dnlmeye deerdir: In hem dalga hem de
parack olduunu kabul etmek ve bu eit bir belirsizlikle birlikte kavramsal anlamda yaamay
renmek, kuantum fiziinin bizden istedii yaratc sraylardan birisidir. Baka alanlara
48

anlamda biz dekonstrksiyonu bir felsefi sorunu, olabildiince tek yanllktan uzak
bir biimde, eletiriye konu olan yaklamn bile katks olabileceini gz ard
etmeksizin ele alabilmek olarak gryoruz. zellikle din felsefesinde, akl da
duyguyu da, bilimi de sezgiyi de e zamanl olarak dikkate alan daha duyarl bak
asna, en azndan, yardmc olan bir tutum olarak grlebilir diye dnyoruz.
Yahut da, eer din felsefesi alannda kullanlacaksa onu bu biimde gelitirmekten
yanayz. Bu sylemek istediklerimiz bn Arabi ve bn Rd arasnda geen diyalogda
ifadesini bulan dnceyle alabilir:
Gzel bir gnde Kordovada Ebul-Velid bn Rdn evine gittim. () Eve
girdiimde filozof yerinden kalkt ve dostluunu ve ilgisini gsteren iaretler
saana iinde yanma gelerek beni kucaklad. Sonra dedi: Evet. Ve ben de
karlk verdim, evet. Bunun zerine benim kendisini anladm gereinden
hareketle sevinci artt. Sonra, onu sevince boan eyin bilincine vararak ekledim:
Hayr. bn Rd sarsld, yznn rengi deiti, dndkleri konusunda
pheleniyor gibiydi. Bana u soruyu sordu: lahi ilham ve aydnlanmayla ne tr bir
sonuca vardn bakalm? yle cevap verdim: Evet ve hayr. Evet ve hayr arasnda
ruhlar maddelerinden uarlar ve boyunlar bedenlerinden koparlr. 205

Ksaca dekonstrksiyon e zamanl olarak evet ve hayr diyebilme tutumudur.


nsani dnme melekelerini ok ynl olarak kullanabilmektir. Ama bu srecin
sonucu nceden belirlenmi deildir. Belli bir sorumlulukla, her trden sonuca ak
bir biimde ilerleyen bir sretir bu.

C. Terimin Mucidi Jacques Derrida ve Baz YarKavramlar


Derrida, yeni kavramlar retme konusunda olduka velud bir isimdir. Bu
anlamda dekonstrksiyonun son derece geni bir kavramlar ailesi iinde yer aldn
grmekteyiz. Bu suretle o kendi terminolojisini de oluturabilmektedir. Derrida bu
durumu yle izah eder: Bu szck [dekonstrksiyon], en azndan tek banayken,
bana hi yeterli grnmedi ve her zaman bir sylemle evrelenmeliydi. () Bu
szck, iinde yer deitirdii ve daha baka bir szckle, rnein, yaz (criture), iz

205

uygulandnda ve/ve de dnme biimi, bir eyi yapmann ya da bir eye bakmann, hepsinin
geerli olduu, birbiriyle elien iki ya da daha fazla yolun olabileceini grmemizi olanakl
klmaktadr., Yaran , slam Felsefesinin Karakteristik Yaps: zgn Eklektisizm, s. 7.
Seyyid Hseyin Nasr, Mslman Bilge, ev. Ali nal, stanbul, nsan Yay., ty., s. 106; bu
metnin alntland bir baka balam iin bkz. R. W. Austin, bn Arabinin Yaam ve
Yaptlar, Endls Sufileri, ev. Refik Algan, stanbul, Dharma Yay., 2002, s. 18; gerekte bu
anlat Fthatta yer alr; ancak bu lde sofistike anlatlmamtr, bkz. bn Arabi, Ftuhat-
Mekkiyye, III, ev. Ekrem Demirli, stanbul, Litera Yay., 2006, s.
49

(trace), ayrm (differance) ek (supplment), ecza (pharmakon), kenar (marge) .. . vb.


gibi belirlenmeye ak olduu belli bir balamda i grr. 206 Derridann bu ifadeleri
ok ak bir biimde, sadece dekonstrksiyona odaklanmann onu salkl bir
biimde anlamak iin yeterli olmayacan vurgulamaktadr. te yandan Derrida
eletiriye tabi tuttuu metafizii, onun dilini kullanmakszn aamayacann
farkndadr. (Onun dilini kullanmadan bunu baarabileceini dnmek, Derridac
bir anlay iin ayn hataya dmek demektir.) 207 O, metafiziin dilini kullanarak onu
eletirebilmek iin bir dizi terim retir. Biz de, hem tezimize bir n hazrlk olmas
asndan, hem de dekonstrksiyonun ileyiini daha iyi anlamak asndan,
Derridann zerinde vurgu yapt terimlerin bir ksmna yine tezimizle alakal
olduu lde yer vermeyi dnyoruz. Burada unu da belirtmeyi gerekli
gryoruz, Derridann felsefesini zetlemenin bile ayr bir alma konusu
olabileceini dikkate alrsak, yapmaya alacamz eyin mahiyeti daha iyi
anlalabilir. Ayrca okurdan belli bir anlay beklemekteyiz; zira Derrida, bu konuda
yazan birok kimsenin ittifakla syledii zere anlalmas zor bir dnrdr. Bu
zorluk, onu, anlamann imkansz olduunu deil, retilen ok sayda yeni kavramn
hakk verilerek anlatlmasnn zorluudur. Metin boyunca da greceimiz zere,
Derrida, Bat felsefesini dekonstrksiyona tabi tutmak iin ne onun dnda ne de
iinde olan kavramlar imal etmi, bunlarn anlalmasnda yine, ne onunla zde ne
de zde olmayan bir anlam alan yaratmak istemitir. Bu, onun ifte tavrnn
doal sonucudur. u halde, bir tez format iinde onun dncelerinin hakkn
teslim edecek almann ii bir hayli zor, ayn nedenle de belli msamaha
zorunludur.
Burada hem Derriday hem de dekonstrksiyonu anlamamza ya da onun
dnce ufkuna girmemize yardmc olacak be tanesini ele alacaz. Niin be tane?
Belli bir snrlama zorunluydu, ama bunun da bize gre baz gerekeleri var.
Bunlardan ilki, bu beinin Derriday temsil etme gcnn yksek olmasdr. Burada
zellikle bir eye dikkat ekmek istiyoruz. lk yar-kavram diffrance, supplement
ve metin Derridann erken dnemi diyebileceimiz bir evresine aitken son iki
kavram da gelenek ve adalet daha sonraki dnemine aittir. Ama bu, kaba bir
206
207

Derrida, Japon Bir Dosta Mektup, s. 187.


Derrida, Writing and Difference, s. 280.
50

blnmlk anlamna hibir biimde gelmez. Her iki evrede de aslnda bunlar
birbirine

gndermede

bulunmutur.

Ancak

eletirmenler,

baz

eylerin

dekonstrksiyonda olmadn syledike onda varolanlar da daha bariz bir hale


gelmitir. kinci olarak, be eklindeki snrlama izafidir, nk metin ilerledike,
daha farkl kavramlar da ele alm olacaz. imdi bunlar anlamaya alalm:
i. Diffrance: Bu kavram ya da yar kavram, dekonstrksiyon kadar eskidir.
Derrida, ilk hrete bununla ulam grnr. Diffrance kavramn zgl olarak bir
nceki ksmda deindiimiz, bulunu metafiziini karklk iine itmek iin
tasarlanm grnr. 208 Derridaya gre, bulunu metafiziinin yaz karsnda sz
ncelemesinin ana nedeni, szn, dil ve gereklik arasndaki mtekabiliyeti daha
kolay, daha kesinlikli bir biimde kuruyor izlenimi vermesindendir. Biz, konumada
ses olarak szle, onun anlam arasndaki yarn, gsteren ve gsterilen arasndaki
boluun pek farkna varmayz. 209 Derrida, bu halin bir yanlsama olduunu,
diffrance kavramyla temellendirmeye giriir. Diffrance iaretler arasndaki
gecikmeyi, anlamn srekli bir ekilde ertelenmesini ifade eder. 210 Diffrance, sz ya
da ses merkezcilie dayanan mevcudiyet dncesinin iyi bir panzehiridir. 211
Diffrance, bizim kesinlii tam yakaladmz sanrken onu avucumuzdan karan
bir uyardr. 212
Diffrance dncesinin sorgulayaca ey, varln buradalk ya da varolmaklk
belirlenimidir. () Ne kadar harika, biricik, ilkece ve akn olmas istenirse istensin, o
bir var-olan deildir. Hibir ey buyurmaz, hibir ey zerinde egemenlik kurmaz,
hibir eyde yetke iddia etmez. Hibir byk harf kullanmaz. 213

Diffrance biricik olan bir szcn, bakalarnn efendisi olacak bir adn asla
bulunmam ve asla bulunmayacak olduunu ima eder. 214 O, tm krallk dzenini de
bozar. Bu da onu iimizde krallk isteyen her ey iin kuku gtrmez biimde tehdit
edici ve korkutucu yapar. Diffrancen krall yoktur, nk daima bir krallk

208
209
210
211
212
213
214

Spivak, Translators Preface, s. x1iii.


West, Kta Avrupas Felsefesine Giri, s. 247.
G. Ward, Deconstructive Theology, The Cambridge Companion to Postmodern Theology,
ed. K. Vanhoozer, Cambridge, Cambridge University Press, 2003, s. 79.
David Hoy, Jacques Derrida, ev. Ahmet Demirhan, ada Temel Kuramlar, ed. Q.
Skinner, Ankara, Vadi Yay., 1991, s. 54.
Habermastan aktaran West, Kta Avrupas Felsefesine Giri, s. 249.
Jacques Derrida, Differance, ev. nay Szer, Toplumbilim, 10, 1999, s. 58.
Derrida, Differance, s. 60-61.
51

adna, bir byk harfle yazlma uruna bulunu metafizii boy gsterir. 215 Bununla
birlikte, diffrance felsefesi, mevcudiyet felsefesini yokluk adna taciz etmez aslnda,
mevcudiyetle yokluun, zle olgunun, zamanla meknn, bedenle zihnin, anlamla
gstergenin, algyla hayalgcnn, szle yaznn zlemez bir biimde i ie
getiini syler. Eer Derrida'nn dedii gibi diffrance indirgenemezse ilksel bir
aynla dnebilen bir redksyon sz konusu olamaz. 216
Btn bu anlatlanlarn dnda Peki o halde diffrance nedir? diye sorsak
Derridann cevab yine tandk trden dolambal yantlardan baka bir ey
olmayacaktr. Konuyla ilgili yazlan metinlerdeki yaygn kullanmnn asine
diffrancen, genel kabul grm bir anlam alan yoktur. Bu tuhaf durum esasnda
Derridann yapmak istedii eyin baarsn da gsterir. Zira o, zaten belli bir eyi
anlatmay istemi deildir. O, bir kavram olmayan diffrancen ne olduundan
ziyade ne olmadn anlatmtr hep, eer bir anlatmdan sz edilebilirse. 217
Diffrance ile sylenmek istenen eyin niin yaln olarak ne etken, ne edilgen
olduunu, daha ok ikisinin ortasnda yer aldn, bir ilem olmayan kendisinin ne
bir etki ne de bir znenin nesne zerindeki eylemi olarak, ne bir eyleyenden ne de
zerinde eylemde bulunan eyden yola karak, bu terimlerin ne birinden ne de
tekisinden yola karak, ne birini ne de tekini gz nnde bulunarak
dnlmesine izin verdiini greceiz. 218 Derrida, bu trden deilleme tarzn,
neredeyse onun yok olduunu syleyebilecek kadar devam ettirir: Ne yapsam da
diffrancedan sz etsem? Kendiliinden anlalyor ki bu sergilenemez. Yalnzca
belli bir anda burada (prsent), belirgin olabilen, bir buradaki, doru olarak burada
olabilen, buradakinin buradal olarak kendini gsterebilen, sunabilen ey
sergilenebilir. Eer diffrance, burada-olann sunuluu (presentetation) olmaksa
(bylece olmak aprazlama iziyorum) kendini asla sunmamaktadr o. Kendini

215
216
217

218

Derrida, Differance, s. 58.


Zeynep Direk, Derridann Dncesinin Fenomenolojideki Kaynaklar, ada Fransz
Dncesi, der. Z. Direk-R. Gremen, Ankara, Epos Yay., 2004, s. 146.
Derrida, Deconstruction and the Other, s. 110 vd.; bu durumu Kenakis Leledakis, yle
aklar: Differance bir z deildir, nk bu bir zclk reddi zerine kuruludur, bu ynyle de
yine de bir negatif z olarak grnr., Toplum ve Bilind, Abdullah Ylmaz, stanbul,
Ayrnt Yay., 2000, s. 130.
Derrida, Differance, s. 52.
52

hibir zaman buradaki olarak vermemektedir kimseye. 219 Derrida bu kelimenin ne


etkin ne de edilgin olduunu sylemekte srar eder. Bu vurgu, onun gerekte, etkin
ve edilgin kutuplamasna dayal tm felsefi kartlklar skmesinden ileri gelir. 220
Grld zere, Derridann kulland ve de dier btn adlarn genel bir
ad olarak dnd diffrance 221 anlamak da anlatmak da son derece gtr.
Derrida yorumcular, ak seik bir biimde anlatlamayan diffrance u biimde
anlam grnrler: Gsteren ile gsterilen arasnda, sklkla dnld gibi
doal bir ba yoktur, srekli ve sonsuz bir erteleme ve farkllam vardr. Bu da
btn metafizik tarihinde bir temel olarak kabul edilen akn bir gsterenin olmad
anlamna gelir. 222 Sz konusu kavramn byle anlalp anlalamayaca bal
bana bir sorundur; ama vaka evvelen byle almlanmtr. Bu noktann bizim
amzdan tad nem udur: diffrance bu ekilde daha ok olumsuz yn
vurgulanarak anlaldndan, dekonstrksiyonun din ve din felsefesi ile olan irtibat
da bu paralelde dnlmtr. Zira ilk bakta diffrancen hedef ald ey
teolojinin Tanrs gibi grnmektedir. Oysa metin iinde de greceimiz zere
durum grndnden biraz daha farkldr. Kanaatimizce diffrance, tek ynl bir
biimde, teolojinin Tanrsyla alakal dnmek yanltcdr. Zira eer diffrance
byle ise, yani tek ynl ve aleyhte iliyorsa, onu zaten eletirdii sistemlerden ayrt
etmek iin bir nedenimiz yok demektir. Eer Derriday daha dikkatlice, diffrancea
yarar bir biimde, dinleyecek olursak ortaya daha farkl bir grnm kacaktr. O
da diffrancen alsnda ne o ne de bu olduu, yani ne o tarafa ne de bu tarafa ait
olduu gereidir. Caputo, bu duruma diffrancen ntr bir kavram olduu eklinde
iaret eder. (Bunu da, dekonstrksiyonun ne lde olumlayc olduunu, Tanrnn
adn ne ok sevdiini gstermek iin yapar.) Buna gre diffrancen yar akn
ilevi inanlarn, pratiklerin, geleneklerin ve de kurumlarn yeni olana, farkl olana
alm koullarn salamaktr. Diffrance, hem bir eyin kurulduu ve de
kurulabilecei hem de ayn zamanda yapbozumuna uratlabilecei bir durumu
salar. Diffrance, dili, kurumlar, teorileri, teolojileri, sanat almalarn, yasalar,
pratikleri hem kuran hem de ykan temelsiz bir temeldir. O, btn bunlarn hem
219
220
221
222

Derrida, Differance, s. 50.


Derrida-Mortley, Fransz Dnrleriyle Syleiler, s. 143.
Derrida, Writing and Difference, s. 142-93.
Melih Baaran, Gyabnda, Yerineler, stanbul, Paradigma Yay., 2004, s. 121, 123.
53

mmkn hem de mmkn olmadn gsterir. 223 Diffrancen ntrl mutlak


deil, muvakkattir. Bu daha ok, varlk ya da yokluk trnden iddialara kar,
antagonistik olmak, pheli ve alarmda olmak cinsindendir. Diffrancen bu
ntrl, teisti, Tanry doru anladndan ve dorulad ey hakknda endieye
sevk eder; ama ayn ekilde ateisti de Tanry inkar ettiinde neyi inkar etmekte
olduu noktasnda endielendirir. 224 Onto-teoloji, iman diffrance hareketinin ve
izlerin oyununun dndaki bulunu iin bir mod olarak dnr. Dahas, gvenli,
pozitif, kapal, mutlaklk tehlikesi douran ve btn fundamentalizmlerde olduu
trden bir muzafferlik edas salar. Diffrance Tanryla birleme, onunla yz yze
olma, onun mutlak bir bilgisini ve vizyonunu elde etme dncesinin nn alr. 225
Biz, Caputonun bu dncelerini nemsiyoruz ve daha da gelitirilebilir diye
dnyoruz. Onun syledikleri, esasnda, birazdan deineceimiz dier yarkavramlar iin de sz konusudur. Onlar da bylesi bir ntrlk iinde ele almalyz.
Bu gereklilik elbette bir zorunluluk iermez. Sadece, onlarn bu tarzda ele
alndnda gerek anlamlarn kazanm olabileceklerine dikkat eker. Dier yandan,
ntr olu basite tarafszlkla eitlenmemelidir, zira bu tr bir durum, diffrance
asndan zaten imkanszdr. Buradaki tarafszlk hibir tarafa ait olmayan yeni bir
nokta deil, her iki tarafa da ait olan, e zamanl olarak her iki tarafn da olumu ve
olumsuz dekonstrksiyonunu nemseyen bir tutumdur.
Burada son olarak bir hususa daha iaret etmek istiyoruz. Zaman iinde
zellikle dou geleneinden birok kimse, Derridann dnceleri ile bu gelenekte
yer alan isimlerin dnceleri arasnda karlatrma yapmtr. Bunun anlalabilir
nedenleri de vardr. Konuya daha yakndan bakldnda son derece ilgin
benzerliklerin yapldna tank olmaktayz. Derridann diffrance ile dile getirmek
istedii eyi, dncenin ayrmlara gre bir hiyerari kazanmamas gerekliliini,
uzak dou gelenei iinde yer alan birok dnr zaten dile getirmi grnr. 226 u

223
224
225
226

Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 12.


Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 13-14.
Min, The Other Without History and Society Dialogue with Derrida, s. 168-169.
Jin Y. Park, Naming the Unnameable: Co-arising and Diffrance, Budhism and
Deconstructions, ed. J. Park, New Yok, Rowman and Littlefield Publisher, 2006, s. 7 vd; bu
derlemedeki almalar benzer fikir zerine kuruludur.
54

ifadeler bu kany teyit eden birka rnektir: kili dnmek bir hastalktr. 227 Varlk
ve yokluk birbirini dourur. Zorluk ve kolaylk birbirini tamamlar. Uzunluk ve
ksalk birbirine gredir. Ykseklik ve alaklk birbirini selamlar. Sz ve ses birlikte
uyum salar. n ve arka birbirini takip eder. 228 Tm varlklar kucaklamak; dii ve
erkek, kendisi ve bakas, yaam ve lm konusunda Ayrm kavramndan kendisini
uzak tutmak demektir. Ayrm Taonun doasna aykrdr. 229 Birlike katlmak
isteyenler Ayrtrmama erdemini uygulayacaklardr. yilik ve ktlk, gzel ve
irin, yksek ve alak; tm ift kutuplu fikirleri ortadan kaldrmaldr. Kltrel ya da
dini inantan doan tm zihni eilimler terk edilmelidir. Gerekte onlarn akllar,
evreni uyumlu bir birlik olarak alglamaya engel olacak herhangi bir dnceden
uzak olmaldr. 230 Taonun gereklemesini salayacak hibir yntem yoktur.
Herhangi bir yntemin yegane yntem olduunu dnmek kilik yaratmaktr. 231
Bu karlatrmay yaparken, biri dierinden almtr trnden basit bir
dnce peinde olmadmz belirtmek isteriz. Yaplmak istenen, karlatmalar
yoluyla hem diffrancen hem de sz edilen gelenekelerin zenginliini devam
ettirmektir. Ki bunun, slam dncesi iin de geeli olup olmayaca sorulmaya
deerdir.
ii. Ek/Fazla (Supplement): Diferancen dier addr. 232 Supplement
szc, eklemek ek yapmak, tamamlamak gibi anlamlara geldii gibi ayn
zamanda yerine gemek, yerini almak anlamlarn da tamaktadr. Derrida bu
kelimeyle, dildeki her szcn ayn anda, hem tekilere eklenebildiini hem de
onlarn yerini alabildiini, zellikle de dildeki ikili kartlklardan hibirinin teki
zerinde ncelikli bir konumunun olmadn gstermek istemitir. 233 Hakikat, bizim
onu totalize edip indirgeyebileceimizden daha fazla bir zenginlie sahiptir. Her
zaman syleyebileceimizden fazlas vardr. Teorik dil, bu fazlal ifade etmede
yetersiz ve eksiktir. Bu anlamyla ekin mant hakikati mutlak bir ekilde
betimlediini dnen teorilere bir hayalet gibi musallat olur. Kendisini grmezden
227
228
229
230
231
232
233

Lao Tzu, Bilinmeyen retiler, s. 67.


Lao Tzu, retiler, s. 8.
Lao Tzu, Bilinmeyen retiler, s. 17.
Lao Tzu, Bilinmeyen retiler, s. 21.
Lao Tzu, Bilinmeyen retiler, s. 32.
Derrida, Of Grammatology, s. 150.
Abdulbaki Gl-Erkan Uzun, Felsefe Szl, Ankara, Bilim ve Sanat Yay., 2002, s. 461-462.
55

gelen 234 metafizikleri bir virs gibi infekte eder.235 Derrida, Rousseau'nun Dillerin
Kayna stne Denemesini incelerken supplement kavramn bir anlamlandrma
mantn aklamak iin kullanr. Supplement mant incelendiinde, imdi ve
burada saydam bir biimde mevcut olana hibir zaman ulalamadn, bu yokluun
yerine hep bir gsterilenin getii grlr. supplementation mantna gre, dilde
gsterenlerin birbirinin yerini almas ve birbirine eklemlenmesidir. Gsterenlerin
hareketinin oyununu durdurabilecek bir akn gsterilen yoktur. Bu mantk iinde
yaplmas gereken ey, her trl hiyerarinin ortadan kaldrlmas ya da anari
deildir. nk aslnda anari de yerleik metafizik hiyerariyi ykmaya yetmez
ancak salamlatrr. Verili bir hiyerarinin terimlerinin yerini deitirmek o
metafizik hiyerariyi bozmaya yetmez; yaplmas gereken ey o hiyerarik yapnn
kendisini dntrmektir. Derrida bunu, supplement mant ile yapmtr. Bu mantk
ise bizi, bir karar verilemezlie srklyor. Ancak bu karar verilemezlik mantksal
ilikilerle deil, dilin karar verilemezliiyle, ok anlamllklar retmesiyle ilgilidir. 236
Btn bunlarn dnda ek nedir? eklinde, onu daha derinden anlamak
amacyla bir soru yneltecek olursak, Derrida, bu takdirde yine bildik stratejilerini
kullanmay yeleyecektir: O ne varlk ne de yokluktur. 237 O ne ierde ne de
darda olandr. O bir anlamda yoktur. 238 Ekin tuhaf z bir zclk iermez: o
srekli olarak gereklemekte olan deildir. Hatta o, literal anlamda hi
gereklemez, burada ve imdi. Aksi olsayd o ek olmazd. () o ne varlk ne de
yokluktur. Onun ileyiini herhangi bir ontoloji kavrayamaz. 239 lk bakta olduka
tuhaf grnen bu durum, dekonstrksiyon asndan sorun oluturmaz. Zira
Derridann amac bylesine, belli bir yere, mevcudiyete bal olmayan, yar,
berzahi, eie dikkat eken kavramlar reterek Bat metafiziinin huzurunu
karmaktr. Derridann, supplementla oluturmak istedii tematiin, onun daha
234
235
236

237
238
239

Royle, Jacques Derrida, s. 56.


Royle, Jacques Derrida, s. 50.
Direk, Derridann Dncesinin Fenomenolojideki Kaynaklar, s. 150; Derrida imdi ve
burada saydam bir mevcudiyetin bu yerine geme olmadan dnlemeyeceini ne srp,
mevcudiyetin gstergenin bu ekilde ileyiinin bir etkisi olduu sonucuna vardnda,
supplement mant ile diffrance dncesi birbirine eklemlenmi oluyor, Direk, Derridann
Dncesinin Fenomenolojideki Kaynaklar, s. 145.
Derrida, Of Grammatology, s. 154.
Derrida, Of Grammatology, s. 244.
Derrida, Of Grammatology, s. 314.
56

sonraki almalarnda da farkl adlarla devam ettiine tank oluruz. 240 Szgelimi
ergon ve parergon, pharmakon, hymen gibi. Btn bunlarda sorgulanan, belli bir
ieri-dar ayrmdr. O, ieri ve dar arasnda ideolojilerin dnd gibi keskin
blnmelerin olamayacan, her zaman geirgenliklerin olduunu, bu iki kavramn
aslnda iddet metafiziinin bir kurgusu olduunu syler.
Burada, son olarak, supplementn tehlikeli mant adna sylenebilecek olan
ey, kuzeni diffrance gibi kltrel alanda son derece verimli tartmalar balatm
olmasdr. zellikle, ezen ezilen, dlayan dlanan gibi iddet ieren ikiliklerin
yerlerinden edilmesinde gzel igrler sunmutur. 241 Acaba, meselenin din ve din
felsefesi ile ilgili boyutu, kltrel almalar kadar parlak mdr? Bu soruyu btn
detaylar ile ele almak burada imkansz; ancak u kadar sylenebilir ki, bu noktada
da son derece verilmli bir iletiim kurulabilir. zellikle tasavvuf geleneindeki Tanr
tasavvuru bu balamda bir kere daha dnlebilir. Ancak bu, zorlama eklinde deil
de supplemente de uyar bir ekilde gereklemelidir.
iii. Metin: Bat metafiziinin logos merkezli, ses merkezli bir sistem olduu
dnlrse, Derrida, bu merkeziyeti felsefenin zgvenini ona tamamen kart
olabilecek olan bir baka terimle, metin adlandrmasyla, zmek istemi gibidir.
Kendisini felsefe sahnesinde mehur eden metnin dnda bir ey yoktur 242 ifadesini
de bu paralelde anmtr. Ki bu formlletirme, sonu gelmeyecek olan tartmalarn,
Derridaya gre yanl anlamalarn balangc olmutur. Hemen akla gelebilecei
zere bu ifadenin son derece non-realist ierimleri vardr. Biz, dier yerlerde de
yaptmz zere, bu noktadaki kanaatimizi eletirel deerlendirmeler ksmna
brakarak, ncelikle onu anlamaya alacaz.
Derrida, metnin dnda bir ey olmadn sylerken, bir kitapta yazl
olduu anlamyla metni kastetmediini; metnin yalnzca, szgelimi edebiyat ya da
felsefe anlamna gelmediini, genel olarak hayat anlamna geldiini ifade eder. 243
Ona gre bir metin bitmi bir yaznsal btn deildir, bir kitapta kapanm bir ierik
240
241

242
243

Niall Lucy, A Derrida Dictionary, Oxford, Blackwell, 2004, s. 136 vd.


Meyda Yeenolu, Smrgeci Fantaziler: Oryantalist Sylemde Kltrel ve Cinsel Fark,
st., Metis Yay., 2003; Zeynep Sayn, Melezlik ve Edebiyat: Belirsiz Bir Alanda
Dekonstrksiyon, Defter, 30, 1997.
Derrida, Of Grammatology, s. 158.
Derrida, Teoriyi zlemek, s. 28.
57

deil, fakat bir farkllklar a, srekli olarak kendisinden baka bir eye gndermede
bulunan izlerin retimidir. Bylece metin imdiye kadar ona atfedilen btn snrlar
aar. 244 Derridaya gre, iaretlerin yalnzca baka iaretlere atfta bulunmas gibi,
metinler de baka bir yere deil dier metinlere gndermede bulunur. Bu da bizi
Derridann yaylm dedii eye anlamlarn sonsuz bir dalmna ve okluuna
gtrr. Zaten yaylm, indirgenemez ve dourgan bir oklua iaret eder. 245 Aslnda
burada metinle anlatlmak istenen ey, balam adyla anlaml olan durumdur. Yani
kendisi dnda anlamn belirlenemeyecei, herhangi bir tamaya izin vermeyen
balam. 246 u halde dekonstrksiyon bu balam, hibir eyin darya tamayaca
balam/metni dikkate almaktr denebilir. 247
iv. Gelenek: Dekonstrksiyon ilk aamada, gelenekle, olumlu anlamda bir
irtibat olmadn, ondan bir kopuu ifade etmekte gibidir. Oysa Derrida iin durum
ok farkldr. Birazdan daha net bir biimde greceimiz zere, onu gelenek
filozofu olarak tanmlamak bile mmkndr. ster yaamda, ister dnce iinde
olsun, kendimi her zaman miras eklinde grdm. 248 O, bu durumu yle aklar:
Niye yeni eyler uruna koskoca canondan vazgeelim, grmezden gelelim. Bunu
yapmann barbarlk olduunu dnyorum ve gemii hafzamzda tamaktan
yanaym. Az nce dinler ve Yunan felsefesi hakknda sylediklerim yapbozumun bu
mirasn hafzas iin de mcadele verdiini ierimliyor. Canon ya da gelenek iinde
zerinde dnlecek ve allacak yeterince eliki var. Yapbozum tam da bu
yzden sadece bir eletiri ya da yok etme deil, kltrel miras zerinde almann
bir yolu. 249

O dekonstrksiyoncu metinlerde hi durmadan yeniden yorumlamak ve yeniden


olumlamak iin mirasa kar vefal olmak zorunluluundan sz eder. Derrida son
derece ilgin bir ekilde, gerekte polemik dnda (ki bunu zorunlu olmadka
yapmadn belirtir) tamamyla kamusal olanla ilgilendiini belirtir. 250 Benim
arzum tutuculuktan kurtulmak isteyen gelenee tutkun birinin arzusuna benziyor.
Gemie tutkun, mutlak bir gemie tutkun, artk geen bir imdi olmayacak bir
gemie, dipsiz bir bellee uygun ve uygun olmayan bir gemie tutkun- ama gemi
244
245
246
247
248
249
250

Jaques Derrida, Living On, ev. James Hulbert, Deconstruction and Criticism, ed. Herold
Bloom, New York, Seabry Press, 1979, s. 84.
West, Kta Avrupas Felsefesine Giri, s. 65.
Derrida, Living On, s. 61.
Derrida, Limited Inc, s. 136.
Derrida, Miras Semek, s. 69.
Derrida, Yapbozum, Etik, Politika, nsan Haklar ve stanbul zerine, s. 24.
Derrida, Miras Semek, s.70.
58

hayranlndan, zlemden (nostalgie), anlara tapnmaktan korkan birini dnn. 251


Derrida her zaman yaralamaktan ya da yok etmekten kandn, dekonstrksiyon
ne kadar kat olursa olsun, bunu yapmamaya altn beyan eder; ki bu saknma da
ancak yeniden olumlamakla mmkndr. Yeniden-olumlama, ne demektir bu?
Bu miras ylece kabul etmek deildir sadece, ona baka trl yeni bir atlm
kazandrmak, onu hayatta tutmaktr. Onu semek deil (nk miras nitelendiren
ey, nce onu sememi olmamzdr, bizi zorla seen odur) onu hayatta korumaya
karar vermektir. () O halde kabul etmenin edilgenlii ile evet demek, sonra
ayklamak, szmek, yorumlamak, yani dntrmek, dokunulmam, zarara
uramam brakmamak, her eyden nce de esirgenmesini istediimiz eyi bunun
dnda brakmamak karar arasndaki bu biimsel ve grnr elikiden hareket
etmek gerekir. 252

Miras fikri sadece yeniden olumlamay ve iki yanl bir buyruu deil, her an, farkl
bir balamda, bir szgeten geirmeyi, bir seimi, bir stratejiyi de ierir. Bir miras
sadece kabul eden biri deildir, seen ve karar vermeye alan biridir de. 253 O
sebeple Derrida gelenekle basit bir surette irtibata geen biri deildir. O, son derece
dinamik bir surette gemie gelecek iin balanan biridir: Sorumlulua ar
yaplmakszn miras olmaz. Bir miras bir borcun yeniden-olumlanmasdr hep, ama
eletirel, semeci ve eleyici bir yeniden-olumlama; ite, birok ruhu ayrt etmemizin
nedeni de budur zaten. 254 Miras verili bir ey deildir hibir zaman, bir grevdir hep.
O nedenle miras olmak demek, unu ya da bunu devralmak ya da sahip olmak,
servetimize bir eyler katmak demek deildir. 255 Bu ifade edilenleri bir nceki
ksmda dile getirdiimiz, dekonstrksiyonun yeni sorular gndeme getirmek olduu
eklindeki ynelimle birlikte dndmzde, dekonstrksiyonun nasl bir
potansiyel tad daha fazla ortaya km olur.
v. Adalet: 1960lardan nce Derrida hi bir eyin dekonstrksiyona tabi
tutulamaz olmadn, dekonstrksiyonun sonsuz bir sre olduunu ve bu srete
ondan kaabilecek bir eye rastlayamayacamz dnmekteydi. Onun bu
dncesinde zaman iinde belli bir evrilmenin sz konusu olduunu rahatlkla
syleyebiliriz.

Szgelimi

dekonstrksiyona
251
252
253
254
255

The

uratlamayan

Force
baz

of

Lawdan

kavramlardan

Derrida, Miras Semek, s. 70.


Derrida, Miras Semek, s. 70.
Derrida, Miras Semek, s. 72.
Derrida, Marxn Hayaletleri, s. 144.
Derrida, Marxn Hayaletleri, s. 91.
59

sz

itibaren
etmekte

Derridann
olduunu

biliyoruz. 256 Bu, onun dnce seyrinde bir kopuun olduunu sylemekten ok,
arlk verdii konularda, dolaysyla da felsefe yapma biiminde ksmi bir
dnmn gereklemi olduu anlamna gelir. Bu durumu en ak bir biimde
adalet kavramnda grmekteyiz. Onun erken dnem yaptlarnda adalet hakknda
yazdn dnmek olduka zordur. 257 Dekonstrksiyonun srekli bir biimde
negatif

terimlerle

birlikte

anl

Derriday

da

rahatsz

etmitir.

Ona

Dekonstrksiyon ve Adaletin mkan adl bir konferansa katlmas nerildiinde,


gerekte bu ikisinin bir araya gelmesinin imkansz olduunun zmnen sylendiinin
farkndadr. te byle bir balamda onu dekonstrksiyona uratlamayan adaletten
sz ederken, dahas dekonstrksiyonun nasl pozitif temalarla birlikte anlabileceini
tantlarken grrz.
Derrida iin Dekonstrksiyon ve Adaletin mkan adl balk gerekte u
trden pheler ierir biimdedir: Dekonstrksiyon adaletin imkanna izin verir mi,
onu destekler mi? O adaleti olas klar m yahut da adaletin koullar zerine bir
sylem hakknda konuabilir mi? Dekonstrksiyoncular adalet hakknda bir ey
syleyebilirler mi? Byle bir konu onlar ilgilendirebilir mi? nk dekonstrksiyon
brakn adil bir eyleme, adalet hakkndaki geerli bir syleme izin vermeyi, adaletin
koullarn ykar. Derrida, sz konusu sorularn ve deerlendirmelerin bir iddet
ierdiini, bu suretle de muhatabn evet/hayr, ya/ya da trnden polemik sorulara
maruz brakldn, oysa evet/hayr, ya/ya da biiminde formlletirilen
sorulara yant vermeyeceini ifade eder. 258
Derridaya gre, dekonstrksiyoncu sorgulama, yasann ve adaletin,
politikann ve etiin temellerinin sorgulanmasdr. Dekonstrksiyoncu okuma, bu
kavramlarda ierilen paradokslara iaret etmekle ie balar. Ki bu sorgulamann
kendisi ne temelci ne de anti temelcidir. Derrida bu trden faaliyetlerin zaten
yaplmakta olduunu, D. Cornell, S. Weber gibi aratrmaclarca, dekonstrksiyonun
saf speklatif, teorik ve akademik sylemin iine kapal olmadnn, aksine eyleri
deitirmek, onlara mdahil olmak istediinin gsterilmi olduu kansndadr. Zaten
256
257
258

John D. Caputo, What Do I Love When I Love My God?, Religion With/Out Religion, ed.
H. Olthois, London-New York, Routledge, 2002, s. 161.
Benson, Graven Ideologies, s. 125.
Jacques Derrida, Force of Law: The Mystical Foundation of Authority, Acts of Religion, ed.
Gil Anidjar, London, Routledge, 2002, s. 231-232.
60

ona gre bu trden bir sorgulama, hukuk fakltelerinde, belki de ayn zamanda,
teoloji ve mimari blmlerinde felsefe ve edebiyat blmlerinde olduundan daha
fazla kendi evindedir. 259
Gerekte adalet, eer byle bir ey varsa, yasann tesinde, dndadr.
Dekonstrksiyon adalettir. nk yasa kurulabilir bir eydir () ve de bu sebeple
dekonstrksiyona uratlabilir bir eydir, dahas o dekonstrksiyonu mmkn klar.
() u halde nerme sylenebilir: 1. Yasann dekonstrksiyona tabi
tutulabilirlii dekonstrksiyonu mmkn klar. 2. Adaletin dekonstrksiyona tabi
tutulamazl ise, dekonstrksiyonu mmkn klar, elbette ondan ayrlamaz. 3.
Sonu: dekonstrksiyon adaletin dekonstrksiyona tabi tutulamazl ile yasann
tutulabilirlii arasnda yer alr. Dekonstrksiyon imkanszn deneyimidir, adalet
olmasa bile, olmayacak olsa bile, imdi olmasa bile. 260

Burada Derridann yapt ayrm bizim iin u adan nem tamaktadr: Yasalarn
ve yasal sistemlerin bir tarihi vardr, bu tarih onlarn dnm ve deiiminin
tarihidir. Bu sebeple dekonstrksiyona tabi tutulabilirler. 261 Adalet ise bizzat bu
dekonstrksiyon ileminin gerekleme kouludur. Bir tarihsellik olarak yasann
dekonstrksiyona uramas ile bir umut olarak adaletin tabi olmamas bize,
dekonstrksiyonun sonraki ve baka alanlarda yaplan uygulamalar iin gzel bir i
gr sunar. Burada sonuna kadar dekonstrksiyon mu? eklindeki sorunun da bir
yant vardr. te yandan Derrida bir baka noktaya da ezamanl olarak vurgu yapar:
Dekonstrksiyoncu bir dnce, yani benim burada nemsediim dnce,
olumlamann,

dolaysyla

vaadin indirgenemezliini

de,

belirli

bir

adalet

dncesinin yapzme uratlamazln da armtr hep yeniden. 262 Vaadin


indirgenemezlii ve adaletin dekonstrksiyona tabi tutulamazl bu tezde
temellendirmeye altmz varsaymlar asndan son derece nemlidir. Zira
eletirmenlerince kendisine nihilizm atfedilen bir Derrida ile gelecee ynelik
umutlar tayan ve en temelde bu umudu, adalet umudunu yapzmden masun
gren Derrida arasnda fark vardr: Mesihe te dnya bilgisinin yapzme
uratlmas gerektiini ileri srmeyeceiz. Btn yapzmlerde indirgenemez olarak
kalan nokta, yapzmn ta kendisinin olanakll kadar yapzme uratlamayacak
ey, belki de belirli bir kurtulu sz deneyimi yalnzca; belki de yapsal bir
mesihiliin biimsellii, dinsiz bir mesihiliin, hatta mesihi-lik iermeyen bir
259
260
261
262

Derrida, Force of Law, s. 235-236.


Derrida, Force of Law, s. 243.
Derrida, A Villanova Roundtable, s. 21-22.
Derrida, Marxn Hayaletleri, s. 141.
61

mesihsellik, gnmzde belirlenmi yklemlerinden ve gnmzde benimsenen


kavramndan ayr tuttuumuz bir demokrasi dncesi ve (hukuktan, hatta insan
haklarndan bile hep ayr tuttuumuz) bir adalet dncesi. 263 Derrida hakknda
yazan baka birok dnr bu temalar nemsemitir. 264 Asl nemlisi de
dekonstrksiyonla din felsefesi arasnda alaka kuran bir alma iin bu nokta bir
balang tekil eder. Bunun gzel bir rneini dekonstrksiyonla din felsefesi
arasnda olumlu balar kurma abas veren Caputoda grmekteyiz. O, birok defa
yle bir deerlendirmede bulunmutur: Biz adaletin mi Tanrnn yoksa Tanrnn
m adaletin bir evirisi olduunu bilmiyoruz. 265 Tarih boyunca Tanrnn ad srekli
bir biimde adalet fikriyle birlikte anlmtr. Bu anlamda adaleti nemseyen hatta
onun dekonstrksiyona tabi tutulamazln beyan eden bir dekonstrksiyon fikri ile
Tanr dncesi arasndaki irtibat son derece yakndr. 266
u ana kadar andmz be kavram, dekonstrksiyonun kavramlar ailesi
iinde saylan onlarca kavramdan sadece bir ka hviyetindedir. Szgelimi, hymen,
pharmakon, tympan, konukseverlik, balama ... Bunlarn her biri az nce anlamaya
altmz kavramlar gibi tutarl bir surette anlalmaya direnen bir nitelik arz
ederler. Onlarn btnn belli bir tutarllkla izah etmek son derece gtr.
Eletiriden nce Derriday anlamaya alrsak unlar sylenebilir. Derrida, iinden
geldii, ama ona kar da bir duru gelitirmek istedii metafizii dekonstrksiyona
uratabilmek iin bu trden ikili anlam ihtiva eden, belirlenemeyen kavramlar
zerinde odaklanmtr. Bunlar aracl ile bir tr belirsizlik yaratarak, metafiziin
kendine olan kat gvenini sarsmak istemi gibidir. O sebeple bu kararszlk
durumunun bir senteze dntrlmesine asla rza gstermeyecektir.
Hymen iin geerli olan, pharmakon, supplement, diffrance gibi tm dier
gstergeler iin de gerekli deiiklikler yapldktan sonra geerlidir; bunlar her
263
264

265
266

Derrida, Marxn Hayaletleri, s. 99.


Gayatri C. Spivak, e Koyulmak, Eletirel Bak, ed. Peter Osborne, ev. Elin Gen, Ankara,
Dost Yay., 1999, s. 211; Trkede iki ilgin deneme iin bkz. Erdoan Yldrm-Hasan .
Nalbantolu, Adaletin Kurgu Skm Yaplabilir mi? Derridann bir Sav zerine
eitlemeler, Hukuk Felsefesi ve Sosyoloji Arkivi, 9, 2004; Erdem ifti, Bakasnn
Yasas: Derrida ile Levinas Arasnda Hayali bir Diyalog Denemesi, Anlama ve Yorum:
Doan zlem Armaan Kitab, stanbul, nklap, 2004.
Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 176.
Biz sorunu olduka snrl bir balamda ele aldk, oysa ayn konunun olduka zengin bir tartma
alanna yayldn sylemeliyiz. Bu anlamda yaplm son derece ufuk ac bir alma iin
bkz. Zeynep Direk, Yasann Kayna stne, Defter, 40, 2000.
62

zaman sz dizimlerinin rn olan ifte, elikili, karar verilemez bir deere


sahiptirler. () Bunlar herhangi bir Erinnerung ya da Aufhebung yoluyla hibir
zaman
dolaymlanamayan,
zapt
edilemeyen,
alamayan
ya
da
diyalektikletirilemeyen blgeleri iaret ederler. Btn bu oyun efektlerinin, felsefi
olarak zapt edilemeyen bu szcklerin, ok farkl tarihsel balamlarda, yazyla
gayet tekil bir iliki kurmu olmalar bir rastlant mdr? Bu szckler oyunlarna
hem elikiyi hem de elimezlii (ve eliki ile elimezlik arasndaki eliki ve
elimezlii) dahil ederler. 267

Snrda yer alan, hem tede hem beride olma nitelii tayan bu terimler, ayn
zamanda kapal kalmay da sorunsallatmaya yardmc olurlar.

D. Dekonstrksiyonun Din Felsefesi in malar


1. Dekonstrksiyon ve Din
Dekonstrksiyon ve din arasnda ilk aamada olumsuz bir alaka olduu
varsaylmtr. Bu anlamda dekonstrksiyon ngilizce konuan dnyada ncelikle
seklarist ve ateist bir balamda, zellikle de Nietzscheci bir balamda
anlalmtr. 268 Bu durumun anlalabilir nedenleri de vardr. Dekonstrksiyonun
kendisini Bat metafiziinin bir eletirisi olarak konumlandrd dnldnde
teolojiyi de bu eletirinin uzanda dnmek iin herhangi bir neden yoktur. 269
Ancak, Armorun benzetmesiyle sylersek bu yndeki yorumlar dekonstrksiyonun
teoloji sahasndaki kullanm yolunda premature yorumlardr. Dekonstrksiyonla,
hakikatin garantr gcn temsil eden klasik Tanr dncesine baz snrlamalar
gelecei muhakkaktr, ama bu, onun, Tanr dncesine bir meydan okumada
bulunduu anlamna hibir biimde gelmez. 270 Dekonstrksiyon ne deerleri inkar
etmekte ne de Tanrnn lmn olumlamaktadr. O, daha ziyade metafiziin
herhangi bir sylemdeki ileyiini anlamamza ve onu zmemize yardmc olan bir

267

268
269
270

Derrida, Dissemination, s. 230; (bu alntnn evirisinde, u metinden yararlandm: E. Said,


Dnya, Metin ve Eletirmen, K Ruhu, ev. Tuncay Birkan, st., Metis Yay., 2000, s. 221)
ayrca kr. Salma, onto-teolojinin n belli bir yeniden yayma as zerinde yerinden
eder. Bir versus krizi: Bu iaretler artk ikili kartln ikisine gre zetlenip karara
balanamadklar gibi, alarak speklatif diyalektiin haline de getirilemezler. rnein
differance, gramme, iz, delik/gedik, snr bozum, pharmakon, ek, izdiva, iaret kenar ve daha
biroklar; bu iaretlerin hareketi kendini her trl yazya tad ve bu yzden de herhangi
sonlu bir snflandrma iinde kuatlamayaca iin l ufku ykarlar., Derridadan aktaran
Megill, Arln Peygamberleri, s. 401.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 1.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 5.
Ellen T. Armour, Deconstruction, Feminist Theology, and the Problem of Difference:
Subverting the Race/Gender Divide, Chicago, Chicago University Press, 1999, s. 71.
63

pratiktir. Buna teoloji ve din felsefesi de dahildir. 271 Harta gre, dekonstrksiyonun
teizme ynelik bir eletirisinin olduu aktr, ama bu eletiri onun theosuna ynelik
deil izmine yneliktir. Bununla birlikte onun, Tanrnn gereklii hakknda
herhangi bir iddiada bulunmad da dikkate alnmaldr. Eer dekonstrksiyon
teizmin eletirisi ise ayn zamanda ateizmin de eletirisidir. 272
Kanaatimizce

dekonstrksiyonun

ateistik

okumasnn

kendisi

de

dekonstrksiyona tabidir. 273 Bir tr dekonstrksiyondan, onu snrlayabileceimiz bir


tanmlamadan daha fazlas vardr. 274 Dekonstrksiyon tek sesli bir ey deildir. 275 Biz
de dekonstrksiyonun genel olarak anlaldndan daha komplike olduunu grmek
gerekliliinden sz eden Hartla ayn fikirdeyiz. 276 Derrida kendisiyle yaplan bir
syleide bu noktay ok gzel amtr. Derrida la dekonstrksiyonun, yani
dekonstrksiyonlarn, bu ad anldnda sanki ne anlald tam olarak bilinebilirmi
gibi, ayn ad ve byk bir harf altnda toplanamayacan syler. Tam da bu nedenle
srekli olarak dekonstrksiyon, eer byle bir ey varsa biiminde bir slup
benimsediine dikkat eker. Yine onun ifadeleri ile devam edersek, dekonstrksiyon
monolitik deildir, dekonstrksiyonistler ve dekonstrksiyoncular arasnda stil,
oryantasyon

fark

ve

hatta

ciddi

tartmalar

vardr.

Dekonstrksiyonu

formelletirmek, onu belli ve kurulu nermeler haline getirmek son derece tehlikeli
bir giriimdir, zira bu takdirde, onun, zaten temellerini sarsmak istedii sistemin
yanlna dm olaca anlamna gelir. Bu halde de dekonstrksiyonun
yapskme tabi tutmaya alt her ey, yeniden ve hatta daha gl bir biimde
geri dner. 277 Derridann bize sunduu bu bak asnn devamnda unu
syleyebiliriz ki, dekonstrksiyonu daha ileri bir dekonstrksiyona tabi tutmak
mmkndr. Bu anlamda onun dier btn balamlarda olduu gibi teolojik ve
dinsel bir balamda hem de pozitif bir biimde yer almasnda garipsenecek bir

271
272
273
274
275
276
277

Kevin Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, New York,
Fordham University Press, 2000, s. xviii.
Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, s. 27.
Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, s.46.
Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, s. xx-xxi.
Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, s. 107.
Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, s. 128.
Derrida, Some Statements and Turisms About Neo-Logisms, s. 89.
64

durum yoktur. 278 Eer Derrida ile tutarl olunacaksa, onun yazlarn tek bir yorumla
sabitleyeceimiz bir konum yoktur. Bunun doal sonucu olarak da, dekonstrksiyonu
ateizmle e deer gren anlay, tam da Derridann eletirmeye alt trden bir
anlaytr: Onu belli bir dnme biimine indirgemek. Onun gsterge eletirisini
kabul etmek demek ayn zamanda dekonstrksiyonu tek bir balama hapsetmemek
demektir.

Dekonstrksiyon,

basit

bir

modernizme

ya

da

seklarizme

indirgenebilecek olan yaklamdan daha kompleks ve heterojendir. Dekonstrksiyon,


aydnlanmadaki din hakkndaki yanl fikirlerin tesine geer. u halde en azndan
mantksal olarak dekonstrksiyonun teoloji ve din felsefesi alannda kullanm iin
bir engel yoktur. 279
Btn bu ifade edilenler, dekonstrksiyonun, din ve onun felsefesi alannda
yeni bir kullanmn ima eder. 1980 sonrasnda, Derridann bu paralelde
dnld yeni bir eilim ortaya kmtr. Bu defa farkl bir grup teolog,
dekonstrksiyonda ok temelli bir ekilde ateolojik deil teolojik bir yn olduunun
ayrdna varmlardr: buna gre dekonstrksiyon teolojinin sonunu getirecek deil,
onun iin yeni bir balang olacaktr. Jean Luc Marion, Walter Lowe, Richard
Roberts, Isolde Andrews, John Caputo, Hent de Vries gibi teologlar ve din
felsefecileri bu yn zerinde dnmlerdir. Tabii ki bu almalarn hibiri
Derridann bir teolog olduunu syleme ya da Hristiyanlkla Derrida arasnda bir
sentez kurma dncesinde olmamlardr. Daha ziyade Derridann dncelerinin
teoloji sahasnda teraptik olarak kullanlabileceini dnmlerdir: Eer
Tanrnn gereklii, onun yaratt dnyadan farkl ise, o halde Derridann
betimledii yar-akn gsterge ekonomisi bizzat teolojik sylemin doasn
aydnlatabilir. 280

Bu

ynyle

dndmzde,

dekonstrksiyon

dinin

kutlandr, onu yeniden keiflere, eski metinlerin yeniden okunuuna eski

278
279
280

Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, s. 46-48.
Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, s. 61-62.
Ward, Deconstructive Theology, s. 81-83; Derridann dncelerindeki dinsel imalar ve bu
yndeki eilimler, onun baz dostlarn ok ak bir ekilde rahatsz etmi grnyor. Bkz. F.
Kermode-C. Norris, Teoriden Sonra Mzik, Din ve Sanat, s. 133; ayrca dekonstrksiyonun
Amerikada din bilimleri alannda ykselen bu trendinin eletirisi iin bkz. Catherine Kellog,
Translating Deconstrcution, Culturel Values, 5, 3, 2001, s. 325-348.
65

geleneklerin yeni balamlarda yeniden kefine ak tutarak gerekletirir bunu.


Ksaca dekonstrksiyon dinin ykm deil, yeniden kefidir. 281
Btn bu gelimeler karsnda bizim konumumuz, srarl bir ekilde
dekonstrksiyonda olumlu bir yn bulunduunu syleyen Caputo gibi dnrleri
kendimize rnek alarak eletirel aklc perspektifi her zaman aklda tutarak olumlu
bir

din

felsefesine

ulamann

mmkn

olduunu

savunmaktr.

Caputo,

dekonstrksiyon ve din arasnda mspet bir ilikinin olduunu, dekonstrksiyon ve


Tanrnn lm arasnda kurulan baa katlmadn ifade etmitir. Bu, ona gre,
Derridann yazlarna hakim olan Levinasc ve de Kierkegaardc boyutu,
dekonstrksiyonun balangta ok ak olmayan mesihsel tonunu dikkate almamak
demektir. 282 Derridann Nietzscheye olan borcuna vurgu yapmak, onun Levinasla
olan alakasn gz ard etmeyle sonulanmamal. 1980lerden sonra, bu alaka giderek
daha da glenmitir. Bu tarihten sonraki almalarnda, dekonstrksiyondaki
btnyle teki olana vurgu, daha ak ve belirgin hale gelmitir. 283 te yandan
Derridann dekonstrksiyona uratlamayacak nosyonlardan sz ettii an, e
zamanl olarak nihilist okumalardan ayrld andr. 284 Dekonstrksiyondaki her ey
dekonstrksiyona tabi tutulamayandan kaynaklanr. Ondan ilhamn alr, onunla
tutkuludur, dekonstrksiyona tabi tutulamayan nedeniyle harekete gemitir.
Dekonstrksiyon, dekonstrksiyona tabi tutulamayanla isel olarak alakaldr ve o
olmakszn elikilidir. 285 Bu adan dekonstrksiyonun btnyle negatif bir kritik
olduu biimindeki iddia onu tm ynleriyle deerlendirebilen bir iddia deildir. 286
u halde dekonstrksiyonda ateistik bir unsur yoktur. Dekonstrksiyonda dinsel
olmayan ya da anti-dinsel bir e bulunmamaktadr. 287 Dekonstrksiyonun mucidi
olan Derrida da bu durumu onaylam grnr. 288
Benim peygamberi ve kitabi metinlere kar sabit bir pozisyonum yok. Bana gre bu
ak bir alandr ve ben en gerekli provakasyonlar bu metinlerden almaktaym, ayn
zamanda Plato ve dierlerinden. Fakat bu, benim basite dindar bir adam olduum
anlamna gelmiyor. Ben, bu metinlerin srekli bir ekilde yeniden okunmas yollu
281
282
283
284
285
286
287
288

Caputo, Deconstruction in A Nutshell, s. 158-159.


Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 1.
Caputo, Deconstruction in A Nutshell, s. 127.
Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 159.
Caputo, Deconstruction in A Nutshell, s. 128.
Caputo, Deconstruction in A Nutshell, s. 128.
Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 160.
Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 157.
66

hakkm elimde bulundurmak istiyorum. Bu, her anda btnyle yenilenebilir bir ey
olmal. 289

Bu n deerlendirmelerin ardndan dekonstrksiyonun din felsefesi alanna ne trden


almlar salayabilecei konusuna geebiliriz. Bunu da drt madde halinde
inceleyelim:
i. Dekonstrksiyon bizim iin, yeni sorular gndeme getirmek, zaten
sorulmu olanlar iin de, yeni olanaklar ve almlar retebilmek anlamna
gelmektedir. Bu anlamda dekonstrksiyon bir sonu deil, yeni bir balangtr.
Onun din felsefesindeki anlamn da bu paralelde dnyoruz. Bu perspektiften
bakldnda, ayn projenin din felsefesine ne trden olanaklar salayabilecei
sorusunu sorabiliriz.
Dekonstrksiyonun hareket noktas yaplar gevetmek, onlarn kilitlerini
amaktr, onlarn daha zgrce ilev grmelerini salamaktr. Bu ekilde onlarn yeni
biimler retebilmelerine olanak tanmaktadr. Dekonstrksiyon eski metinlere yeni
okumalar, eski geleneklere yeni dnler salar. Dekonstrksiyon normallemi,
regle olmu yaplarn daha zgrce daha ak bir biimde ilemelerinde srarldr.
Dekonstrksiyon onlar beklenmeyen bir travmaya maruz brakr, gelmekte olan,
metinlerin ve de geleneklerin marjinlerinde olan eyle onlar oka sokar.
Dekonstrksiyon, aynnn gvenini bozan mutlak heterojenlik dncesidir. 290 Sesi
iitilmemi ve grlmemi tekine kar evet, evet demektir. Dekonstrksiyon
gelenei, sylemi kapanmaya ve sessizlie kar uyarr. Ksaca dekonstrksiyonun
parolas evettir, koulsuz bir biimde geldir. 291 Btn bu anlamlar etrafnda
dekonstrksiyonu yeniden dndmzde onun nasl bir olumlayc an iermekte
olduunu grebiliriz:
tiraf edilsin ya da edilmesin, bu trden bir olumlayclk tarafndan motive
edilmemi olan bir radikal eletiri hareketini dnemiyorum. Dekonstrksiyon,
srekli olarak olumlamay nceden varsayar (...) Dekonstrksiyon, bir ardr, bir
arya yanttr. 292

Bu ekilde grldnde dekonstrksiyon imann ya da dinsel kurumlarn klc


ekilmi bir dman deildir. O sadece hareketsizlikten donmu kurumlarn harekete
289
290
291
292

Derrida, A Villanova Roundtable, s. 21.


Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 5.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 18.
Derrida, Deconstruction and the Other, s. 118.
67

gemesine olanak tanr. Hepsinden te, dekonstrksiyonun kendisi bir imandr,


gelmekte olana, gelmekte olann umuduna imandr. 293 u biimde dnmek yanl
anlamadr: dekonstrksiyonda ateist bir miras bulunmaktadr, sanki, diffrancen
ya da izin iinde Tanrya kar, onun gzel adna kar negatif bir ontolojik delil
varm

gibi

dnmek.

Caputonun

Derridaya

atfla

syledei

zere,

dekonstrksiyon Tanry yapbozumuna uratma ya da iman inkar etme, onu


bilimin maskarasna dntrme, edebiyat dnda sama haline getirme biimi
deildir.

Dekonstrksiyonun

grevi

gzel

adlar

defolamak

deil,

onlar

kurtarmaktr. 294 u halde dekonstrksiyonda, dinin, imann, Tanrnn aleyhine bir


durum sz konusu deildir. 295 Derrida, Fransz felsefesinin kamuoyunun gznde
kilise kartlyla bir grndn dnrken hakl mym acaba? eklindeki bir
soruya cevap verirken bu yndeki dnceleri teyit etmi grnr:
Byk olaslkla kimileri felsefeyi byle gryorlar, ama birinin kp da Fransz
felsefesinin genelde kilise kart olduunu syleyebileceini sanmyorum. Geri
kimileri iin bu byle olabilir. Bu kimseler felsefenin Tanr, trebilim, siyaset
sorunlaryla, kurulu ahlaksal dzenle hatta dinin kendisiyle bile rahatsz edici,
yoldan karc bir biimde uratn syleyeceklerdir. Bunun doru olduunu
dnmyorum. (...) Yapskm olumsuz deildir. Ykc deildir, i bir gz aa
karmak iin ayrtrma, ayrma, bozma amac gtmez. ze ynelik, imdi burada
olmaya ynelik sorular sorar. 296

Bu alntdan da anlalaca zere, Derridann btn hedefi bir kez daha ifade
edelim

ki,

yeni

olanaklar

amakla

ilgili

grnmektedir.

Bu

anlamda

dekonstrksiyonun bize at en nemli olanaklardan biri, btn bir yzyla


damgasn vuran teki sorununa dikkatlerimizi ekmek ve bu konuda bizleri daha
duyarl olmaya davet etmektir. Bu, ayn zamanda, bir dekonstrksiyon hareketi,
ounlukla ona naiflikle atfedilen olumsuz ya da ykc biimlerle kendini
snrlamakszn, ne bakmdan kendine icadi olabilir? 297 diye soran Derridann
verdii bir yanttr. Dekonstrksiyon, belli kurallara balanm yordamlarn,
yntemsel pratikler btnnn neleri gizliyor olabileceini aratrr. Bu anlamda
293
294

295
296
297

Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 18.


Jacques Derrida, On the Name, Stanford, Stanford University Press, 1995, s. 55; smin
Dnda, s. 50; (bu metin Trkeye evrilmi olmakla birlikte henz yaymlanmamtr, biz bu
eviriden de yararlandk, o sebeple bundan sonraki atflardaki ilk sayfa numaras ngilizcesine,
ikinci verilen ise yaymlanmam Trke eviriyedir. Burada ayrca, szkonusu eviriyi
grmemize imkan tanyan sayn Mustafa Kpoluna teekkr ederiz).
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 18.
Mortley, Fransz Dnrleriyle Syleiler, s. 140-141.
Jacques Derrida, Psyche: tekinin cad, ev. Melih Baaran, Toplumbilim, 10, 1999, s. 113.
68

dekonstrksiyon olanakszn deneyimidir. tekinin deneyimi, olanakszn icad


olarak tekinin deneyimidir. 298 Tmyle tekinin gelii, her trl izlencenin
tesinde hesaplanamazdr. Ama bu belli bir pasiflik iinde olmak da deildir. te
tekinin bu geliine hazrlanma, dekonstrksiyon olarak adlandrlabilecek bir
eydir. 299 Dekonstrktiv giriim, tekine yol amak iin, kapanmay kaldrma,
kapanma yaplarn istikrarszla uratma anlam tar. tekini getirtmek iin deil,
onun geliine hazr olmak iin. 300 Dekonstrksiyonun tek kaygs tmyle baka
olann olayn gelmeye brakmaktr. tekini gelmeye arr ve bu teki ancak birden
fazla ses ile vardr. 301
imdi dekonstrksiyonun tekilie/bakala nasl yaklatn biraz daha
detaylca analiz etmek istiyoruz:
a. Dekonstrksiyon Hristiyanln kurumsal gcne, Avrupa merkezciliine,
anti feminizmine, anti semitizmine bir snrlama getirir. O, geleneksel dogmatik iman
formlasyonlar ile kitabi olan imann dinamiklii arasndaki gedie iaret eder.
Dekonstrksiyon onu kabul etmemi olsak bile, bizim tarafmzda, tek merkezciliin
dnyay srkleyebilecei tehlikelere kar bizleri uyarr. Eer denebilirse, teki iin
alar. Bu ruhla bakldnda, Derridann din felsefesi son derece duyarldr. Onun
negatif teolojiyi ve tarihsel dinleri dekonstrksiyonu, din ve politika ayrmn
reddedii,

dindeki

aynlk

terrne,

dogmatik

kapana,

totaliteryanizme,

fundamentalizme kar nemli antidotlardr. 302 Buna gre Hristiyanlk da tm teki


gelenekler gibi, iinde farkl seslerin bastrlm olduu bir gelenektir. te
dekonstrksiyon bu seslerin yeniden duyulmasna yardmc olur. O ayn zamanda
Hristiyan kilisesi dndaki topluluklardaki dini tecrbenin de duyulmasna yardmc
olur. Hristiyanln dekonstrksiyonu Hristiyan dekonstrksiyonu ile sonulanr.
Bu, Hristiyanln ykm deil fakat radikal bir plralite ve olas olan
Hristiyanlklara doru bir almdr. 303 Bu konuda yazan Hristiyan ilahiyatlar,
dekonstrksiyonun gelenei anlama biimlerini zenginletirebilecek olan bir gsterge
298
299
300
301
302
303

Derrida, Psyche: tekinin cad, s. 109.


Derrida, Psyche: tekinin cad, s. 121.
Derrida, Psyche: tekinin cad, s. 123.
Derrida, Psyche: tekinin cad, s. 124.
Min, The Other Without History and Society Dialogue with Derrida, s. 174.
Caputo, The Good News About Alterity: Derrida and Theology, s. 467-468.
69

okuma biimi saladn dile getirmektedirler. 304 Derrida baka yerlerde olduu
zere

burada

da,

sz

konusu

abalar

desteklemitir.

Bizzat

kendisi

dekonstrksiyonun Aristoculuun ve Tomizmin eletirilmesi iin, hatta kurumsal


perspektiften, otantik Hristiyan mesajnn stn rtt varsaylan btn bir
teolojik kurumun eletirilmesi iin kullanl bir teknik olduunu ifade etmitir. 305
Zaten sonrasnda bu ynde almalar ortaya kmtr. Szgelimi J. L. Nancynin
Hristiyanln

dekonstrksiyonu 306

olarak

adlandrd

ey

bu

balamda

dnlebilir. Benzer ekilde Caputo bize dekonstrksiyonun dinsel dnce iin


enerjik bir katalizr grevi salayacan belirtir, bu noktann yanl anlamalarn ve
panik tepkilerin ynlendirdii provokasyonlarn ortasnda gzden katna vurgu
yapar. 307
b. Yzyla damgasn vuran iki global sava, Koreden Bosnaya ok sayda
yerel atmalar, Yahudi holokostundan Gney Afrika rklna kadar dinsel ve
etnik

ayrmclklar,

kadn

ve

erkek

ayrmclndan

kaynaklanan

iddet,

dekonstrksiyoncu dnceye gre tekine duyarsz olmaktan kaynaklanan ve de


belli bir aciliyetle ele alnmas gereken sorunlardr. 308 Jantzennin de ifade ettii
zere bu, dekonstrksiyonun, sadece soyut bir Tanr ve din zerine odaklanan ngiliz
din felsefesinden farkdr. O btn bunlar olduundan daha komplike bir biimde,
szgelimi bu inanlarn sosyal kuruluuna ve ideolojilerine dikkat ekmek suretiyle
deerlendirir. 309 Aadaki alnt Derridann yaklamn rnekleyicidir:
Baka balamda, yeni din savalar ardnda, kendini din ad altnda sunan eyin
ardnda, onun adna kendini savunan veya saldrya geen, ldren, birbirini ldren
veya boazlayan, ve bunun iin de ilan edilen hedefleri telaffuz eden, baka bir
deyile ayniyeti gnn apaklnda dile getiren eyin tesinde baka bir ey,
elbette, baka (iktisadi, siyasi-askeri, vb.) karlar olabilir. () Bu savalar, her
zaman neyin sava olduklarn da ifa etmemilerdir. 310
304
305

306
307
308
309
310

Ward, Deconstructive Theology, s. 91.


J. Derrida, Deconstruction in America, s. 12, aktaran, Kevin Hart, Jacques Derrida: The God
Effect, Post-Secular Philosophy: Between Philosophy and Theology, London, Routledge,
1998, s. 262.
J. L. Nancy, The Deconstruction of Christianity, Religion and Media, ed. Hent de Vries,
Stanford, Stanford University Press, 2001.
Caputo, The Good News About Alterity: Derrida and Theology, s. 454.
Min, The Other Without History and Society Dialogue with Derrida, s. 173.
Jantzen, Whats The Difference? Knowledge and Gender in (post)modern Philosophy of
Religion, s. 435, 444.
J. Derrida, man ve Bilgi Basit Akln Snrlarnda Dinin ki Kayna, ev. Melih Baaran,
Toplumbilim, 10, 1999, s. 140; Szgelimi o, gelien teknolojinin iman nasl bir dnme
70

c. Dekonstrksiyon din felsefesine, bir teki olan kadn, sorunlar iine


almasn salk verir.
brahimi din de, her biri de farkl bir biimde, kadnn gten, yorumdan,
dindarlktan dlandn, ona bask uygulandn biliyoruz. En fundamentalist dinin
kadnlarn dinsel dogmalara gre bask altnda tutulduu din olduunu biliyoruz. Bu
her din iin de dorudur. 311

Dekonstrksiyon sonrasnda, din felsefesi alannda bu paralelde almalarn


olduunu gryoruz. 312
Sonu olarak dekonstrksiyon, din felsefesinin Tanry sadece bir kuram
balamnda deil, cinsiyet ayrmclndan din savalarna, holokostdan insani
sulara dein birok sosyal sorunla ilintili bir biimde ele almasn ister. Dier bir
ifadeyle din felsefesine, kendisini salt teorik sorunlarla snrlamamasn, kuram ile
eyleme ilikin sorunlarn btnletii bir ufukta yer almasn nerir. Bu haliyle
dekonstrksiyon hem Tanrnn tekiliini hem de genel olarak tekilii daha duyarl
bir biimde anlamamza yardm eder.
ii. kinci olarak dekonstrksiyon gelenee yaslanarak, gelenek iinde kalarak
yeni eyler retme, onu yeniden yeni bir biimle canlandrma anlam tar. Din
felsefesinde ise, klasik filozoflarn, hatta kelamclarn yaptlarn, yeniden ina etmek
zere bozan bir ameliyeyi anlyoruz. Bu tutum dekonstrksiyonun kendisiyle de
uyumlu olan bir eydir. Ve hatta unu dnyoruz, bu tavr, bizler iin
dekonstrksiyonu ok daha gl ve olumlayc bir biimde kullanabilme imkan
tamaktadr. Geride kalan 30 yl ierisinde, dnyann birok yerinde karlatrmal
din ve teoloji blmlerinden birok aratrmac, Derridann yapbozumcu yazlarnn
nclerini yeniden ve yeniden kefediyorlar: Pseudo Dionysius, Meister Eckhart,
Sankara, Lao Tzu ve Ayn Kuzat Hemadani. 313 Bylece gelenek iinde yer alan birok
nemli isim, yeni bir yorumla, yeni bir sentezle ele alnmakta, en kt olaslkla yeni

311
312
313

uratm olabileceine dikkat eker: dijital sistem ve sanal olarak dolaymszca panoptik
grselletirme, hava sahas, uzaktan iletiim uydular, bilgi otoyollar (internet), sermayecimedyatik iktidarlarn merkezlemesi, szckle dijital kltr, jet ve televizyon, bugn bunlar
olmakszn hibir dinsel etkinin, rnein Papann hibir yolculuu ve hibir vaaz,
fundemantalist olsun ya da olmasn Yahudi, Hristiyan veya Mslman hibir yaylm
olmayacaktr., man ve Bilgi, s. 139.
Derrida, Epoch and Faith, s. 49.
Pamela Sue Anderson, A Feminist Philosophy of Religion: The Rationality and Myths of
Religious Belief, Oxford, Blackwell, 1998.
Ian Almond, Sufism and Deconstruction: A Comparative Study of Derrida and Ibn Arabi,
London, Routledge, 2004, s. 2.
71

tartma alanlar yaratlabilmektedir. Bu sylenenleri daha da aabilmek iin ok ksa


bir biimde klasik slam dncesinin en nemli simas olan bn Arabi ve Derrida
arasnda yaplan karlatrmaya deinmek istiyoruz. Bu tr bir almann amac, bir
13. yy. sufisini dekonstrksiyoncu bir teorisyene dntrme yahut da J. Derriday
slamiletirme, onun yazlarn slami mistisizm biimine evirme de deildir.
Hedeflenen ey, her iki gelenek arasndaki benzerlikleri yakalamaya almak
suretiyle yeni almlar salayabilmek, gndeme yeni sorular getirmektir. Burada iki
ynl bir soru ile hareket edilebilir: bn Arabi bize, Derriday (ya da tersi) farkl
okutabilir mi? Bu ynde olduka zgn bir almann sahibi olan Ian Almonda
gre, bn Arabinin kitabna koyduu fthat (almlar, aklk) ismi, onun daha
ilk bakta, kapal ve kat sistemlere olan mesafesini, akl snrlayc, daraltc olan
tavrlara olan soukluunu ifade eder. 314 bn Arabinin rasyonel/metafizik dnceye
gveni azdr, o, dilin yaratc gcnn farkndadr, zdeliin zerine kurulu olduu
farkll

anlamaya

isteklidir.

Ki

bu

zellikler

onu,

Batl

muadilleriyle

karlatrmamza imkan tanr. 315 rnein, bn Arabinin kendisinden nceki fkhi ve


kelami gelenei, onun din anlayn eletirisi ile Derridann Bat Metafizii olarak
adlandrd eyi eletirisi arasnda paralellikler bulunabilir. Szgelimi bn Arabi, hi
kimsenin Hakka bir tanmlama getiremeyeceine inanrken, Derrida da hi kimsenin
metafizikten kaamam olduunda srar eder. Derrida ve bn Arabi, Yazy ve Hakk
akln kilitlerinden zgrletirmeyi hedeflerler. 316
Burada yeri gelmiken dekonstrksiyonun dier slami disiplinler iin de son
derece verimli bir yaklam olabileceini sylemeliyiz. Son zamanlarda hermentik
youn bir biimde kullanlmaktadr. Buna e zamanl olarak dekonstrksiyonun da
kullanlabileceini syleyebiliriz. Bu anlamda Batda baz teebbsler sz
konusudur. 317 slam dnyasnda da Muhammed Arkounun ksmi bir katksndan sz
edilebilir. 318 Her eye ramen bu abalar hakl birtakm endielere sebep
olmaktadrlar. Nitekim ada din felsefecisi Nicholas Walterstorff Divine Discourse
314
315
316
317
318

Almond, Sufism and Deconstruction, s. 7.


Almond, Sufism and Deconstruction, s. 5.
Almond, Sufism and Deconstruction, s. 9-10.
George Aichele ve arkadalar, The Postmodern Bible, New Haven, Yale University Press,
1995, s. 119 vd.
Mohammed Arkoun, Logocentrism and Religious Truth in Islamic Thought, The Unthought
in Contemporary Islamic Thought, London, Saqi Books, 2002.
72

adl yaptnda bunlara iaret etmitir. 319 Trkiyede de din felsefesi alannda konuyu
ilk defa ett eden Akba da olas sorunlar ok gzel zetlemitir:
Bir Mslmann yapbozum dncesinin temsilcileri gibi Kurana bakmas, onu
ve onun getirdii mesaj sorgulamas dnlemez. Belki burada, Mslmanlarn
tarih boyunca bu ilahi mesaj doru bir biimde anlama amacyla yaptklar
yorumlar bundan ayr tutmak gerekmektedir. Bunlarn insanlar tarafndan
sorgulanamayacan sylemek doru olmaz. Ancak bu, Derridann iddia ettiinden
farkl bir eydir. nk o mutlak olarak anlamn varln kabul etmez. slam dininin
genel geer bir anlam iermediini, byle bir kesinliin olmayacan, ona atfedilen
anlamlarn her birinin deiebilir veya terk edilebilir olduunu sylemek,
kanaatimce vahyin iinin boaltlmas ve slamn akn boyutunun inkar edilmesi
anlamna gelir. Dier taraftan, Derridann mutlak anlamn yokluu iddias insan
rn metinler iin geerli olarak dnlse de, Kuran vahyinin anlam balamnda
insan dilini anlalamazlklardan ve snrllklardan kurtard sylenebilir.320

nemine binaen uzunca alntladmz bu ifadeler, dekonstrksiyonun slami ilimler


alannda ne tr uzanm olabileceini ve bunun da ne trden sorunlar ierebileceini
gayet iyi zetlemektedir. Biz burada sylenenlere ilave olarak birka noktay
vurgulamak istiyoruz. Bir kez daha yineleyelim ki, dekonstrksiyon, olumsuz bir
ameliye deildir; o, yaps gerei bize indirgenemez olan eyleri hissettirir. u halde
mesele belli gerilim noktalarn, onlar herhangi bir eye indirgemeksizin
deneyimlemektir. Derridann anlad ekliyle dekonstrksiyon, Kurana dardan
uygulanabilecek, denebilirse dayatlabilecek bir yntem deildir. Zeten Derridann
kendisi, dekonstrksiyonun, kelimenin olaan anlamyla uygulanabilen bir ey
olmadn ifade eder. 321 O nedenle, dekonstrksiyonu Kurana uygulayalm
biiminde bir eyi salk veriyor deiliz. Byle bir ey dnldnde de bunun,
endie edilecek sorunlar douraca muhakkaktr, ama bunlarn asrdr uygulanan
yntemlerden farkl nitelikte sorunlar olup olmad da sorgulamaya deerdir. Bu
noktada, dekonstrksiyona Kuran yorumlarnn harici ve dahili balantlarn,
uyumazlklarn, elikilerini deerlendirme srecinde en azndan bir ans
tannabilir. Bu bak asnn Derrida ile de uyumlu olduu kansndayz. Zira
Derrida dekonstrksiyonun, bir yntem, doktrine dnm haliyle bir uygulama
olmadn, programlanm bir tatbik anlamna gelmediini syler. Buna karn,
sirayet (disseminations) anlamnda, baka disiplinlere nfuz eden, onlarn sanal
319
320
321

Nicholas Walterstorff, Divine Discourse, Cambridge, Cambridge University Press, 1995, s. 153
vd.
Akba, Derrida ve Din, s. 87-88.
Derrida, As if I Were Dead, s. 215.
73

snrlarn zorlayan, sken bir sre olarak dekonstrksiyonu uygulamak olasdr. Bu


da bize, dekonstrksiyonun slami ilimler alannda, eer bir katksndan sz
edilecekse, bu katknn nitelii hakknda bir fikir verir. Burada ayrca u hususa da
iaret etmek isteriz, mahiyet itibariyle dekonstrksiyona benzer yaklamlar slam
kltr tarihi iinde mahede etmemiz olasdr. Bunlarn bir ksm kelimenin tam
anlamyla heretik olabilir. Bu yaklamlar bir kenara brakldnda bile durum
deimez, zira sahih olduu kabul edilen gelenekte de bunun izlerini ve hatta
rneklerini bulabiliriz. Szgelimi Batnilik ve Hurufilik, tasavvufun baz kollar bu
noktada bir kere daha dnlebilir. Bu konu, en azndan bu tezin zmlemeyi
hedefledii sorunlar asndan ilk planda olmadndan bu kadarla yetinmek
istiyoruz.
iii. Dekonstrksiyon, tek yanl tutumlardan kaynaklanan ikici alternatifler
arasnda skp kalmayan, her iki alternatifi de dikkate alarak yeni perspektifler
oluturmak anlamna gelmektedir. Bu anlamda biz onu, felsefede ve din felsefesinde
bilgelikten uzak tutumlardan uzaklaabilmek iin bir ek destek olabilir diye
dnebiliriz. Bu konuyu ilk ksmn sonunda detayl bir biimde incelediimizden,
bir dier maddeye geebiliriz:
iv. Dekonstrksiyonun dnyasna girmek, mutlak ilkelerin, temellerin,
ufuklarn, tekini yarglayacak merkezlerin olmad bir dnyaya girmek demektir.
Bu dnyada mutlak kesinliklere bir nostalji yoktur, zdelikler heterojenlie
dnm, bulunu izlerin hareketine braklm ve inanlarmz yeniden
konumlandrlmtr. 322 Derridann kendi kiisel seimi bu durumun gzel bir
rneini oluturur: O, kendisini otantik bir Yahudi olarak ya da Yahudi olmayan
olarak sunmadn, ayn zamanda Yahudilii de kullanmadn, ne Hristiyan ne
Mslman ne de Budist olduunu syler 323 ve devamnda ekler:
Ben, basite ben diyebileceim biri deilim. 324 Ben ateist saylrm derken,
Tanrya inanmayan biri, ateist olduum hakknda baz iaretler verdiimin
farkndaym. Bununla birlikte, Ateist saylrm dediimi dorulamama ramen
kendime ben ateistim. diyemem. Bu bir durum deildir. Ben Ateist olduumu
biliyorum: ben buyum ya da baka bir ey deilim diyemem. Ama ayn zamanda bir
mmin olduumu da syleyemem. Ben bu deyileri ok kat buluyorum. Kim ben
322
323
324

Min, The Other Without History and Society Dialogue with Derrida, s. 173.
Derrida, Epoch and Faith, s. 29.
Derrida, Epoch and Faith, s. 46
74

mminim diyebilir? Bunu kim bilebilir? Kim bir mmin olduunu ya da olamadn
dorulayabilir? Kim, ben bir ateistim diyebilir? 325

Onun, bu tutumunu temellendirii de ilgintir. Ona gre ateizm ile Tanrya iman
arasndaki keskin fark phelidir. Ona gre,
Gerek mminler radikal bir ateizmle birlikte yol aldklarnn farkndadrlar. ()
Hakiki bir mmin olmak iin, Tanr inanc mutlak pheye maruz kalmaldr. Ben bu
deneyimi byk mistiklerde grmekteyim. Onlar, Tanrnn lmn, onun
kayboluunu, yokluunu, Varlk Olmayn tecrbe etmilerdir. 326 Ben unu
biliyorum ki, en sahih mminler saf ateizme ok yakn olduklarn bilirler. nk
onlar Tanrnn adn kullandklarnda onu sadece anm olabilirler. Tanrnn adn
anmak belli bir adan iman eylemidir. Fakat saf bir imann olup olmadndan
kukuluyum. 327

Akas biz bu dnceleri dekonstrksiyonla din felsefesi arasndaki baa k


tutucu trden grmekteyiz. Bu ifadeler, imann tahkiki olarak adlandrlan deneyimin
altnda yeniden okunabilirler. Eer durum byle ise, Derridann bugn din
felsefesinin merkezinde yer alan bir ksm sorunlarn, en azndan, ok uzanda
olmadn syleyebiliriz.

2. Dekonstrksiyon ve Din Arasnda rtibat Noktalar


Byle bir konuyu ilememizin iki nedeni bulunmaktadr. ncelikle bir nceki
ksmda deindiimiz ve de savunduumuz noktay, dinle dekonstrksiyon arasnda
olumlu bir alaka bulunduunu desteklemek iin. Ki bylece, Derridann hibir
biimde, dinsel ballk anlamnda bile dine uzak olmadn, bu bahisteki konulara
deindiini, dahas onlar ne kadar incelikli bir biimde ele aldn gstermi
olacaz. kincisi ise, bu konular incelerken sz konusu iki alan arasndaki alakann
nasl tezahr ettiini aabilmek iin. Derridann ve de dekonstrksiyonun dinle olan
ba srekli bir biimde ikili iliki ba olmutur. En net ifadesiyle bu iliki, zel
olanla evrensel olann gerilimi eklinde gereklemitir. Dini tarihsel olan temsil
ederken dekonstrksiyonu evrensel olan temsil eder. Burada una zellikle dikkat
ekmek gerekir ki, Derrida iin sorun, biri lehine dierini tercih etmek ya da bu ikisi
arasnda bir kutuplama yaratmak deildir, aksine e zamanl bir biimde her ikisini
de kullanabilmektir. Derrida, dini (tarihsel) olan kavramlar dekonstrksiyona tabi
tutarak kullanmakla, onlar evrensel bir ierie kavuturmak ister. Bununla birlikte
325
326
327

Derrida, Epoch and Faith, s. 47.


Derrida, Epoch and Faith, s. 46
Derrida, Epoch and Faith, s. 38.
75

Derrida, ne tarihsellik ufkunda ne de gereklemesi imkansz olan bir evrensellik


ufkunda yer alr. O sebeple birazdan daha net bir biimde greceimiz zere her iki
alan arasnda srekli bir biimde gider ve gelir. Bu ekilde, somut tarihsel dinlerin
dnda,

din

sorununu

dnebileceimiz

yeni

bir

alan

alm

olaca

kansndadr. 328 Derridann dekonstrksiyondan bekledii bu hedefin ne lde


gerekletirilebilir ve de yaanabilir olduunu blm sonunda deerlendirmek zere,
bu konuyu ele almaya geebiliriz.
lk olarak Derridann, kendisini dini anlamda nasl bir insan olarak
grdne bakalm. Onun bu konudaki en net ifadeleri u biimdedir:
... hi kimsenin hibir ey anlamad dinim gibi, hatta annem bile, bu konuda
benimle konumaya cesaret edemediinden, bir sre nce baz insanlara hl Tanrya
inanyor [olup olmadm] sordu, (...) fakat o, Tanrnn benim yaammdaki
srekliliinin baka isimlerle adlandrldn renmi olmal, ben aka bir ateist
saylrm. 329 (vurgu bize ait)

lk bakta bir eliki ierdii izlenimi veren ifade, Derridaya zg ilgin bir ironi
tar. Yorumcular, Derridann, niin dorudan ateistim demek yerine ateist
saylrm demi olduuna dikkat ekerler. Bu noktadaki espiri udur: Derrida,
gerek anlamda bir ateist deildir, zaten bylesi bir ideolojik konum hibir biimde
dekonstrksiyonun tasvip edecei bir ey olmazd. O, ancak belli bir kuruma,
mezhebe bal olan din adamlarnca byle grlebileceini sylemi olsa gerektir,
yoksa kendi asli inancn deil. Onun ateistlii ancak, standart ortodoks ltler
iinde mmkndr. O, kendi Tanrsna sahip olan bir ateisttir. 330 Bu trden bir
yorumu Derridann kendisi de teyit etmitir.
Derrida, ok sabit bir pozisyonu ne dinsel anlamda ne de ateistik anlamda
benimser. (Bu durumun tez iinde de yer vereceimiz anlalabilir nedenleri ve hatta
pozitif etkileri vardr.) Derriday agnostik olarak niteleyen ngiliz din felsefecisi,
Janet Soskice bu geree yaklam grnr. 331 Bu tr bir yaklamn onu anlamak
328

329
330
331

Smith, Re-Kanting Postmodernism?: Derridas Religion Within the Limits of Reason Alone,
Faith and Philosophy, 17, 4, 2000, s. 561; Dilin dini bir mirasa (Yahudilik, Hristiyanlk ve
slam bir araya getirmek iin buna brahimi miras diyelim) ait olmas meselesi de muammal
kalr. Bu ayn zamanda hem tekildir hem de evrenselleme yolundadr; Jaques Derrida,
Balama ve Kozmopolitanizm, ev. A. Utku-M. Erkan, stanbul, Birey Yay., 2005, s. 39-40.
Jacques Derrida, Circumfession, ev. G. Bennington, Chicago, Chicago University Press, 1993,
s. 154-155.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 4.
Janet Soskice, Religous Language, s. 203 aktaran Akba, Derrida ve Din, s. 52.
76

iin daha gereki olduunu ifade eden Akba, bunun da grnd kadar kolay
olmadn sylemekle de Derrida hakknda bir karara varmann ne derece zor
olduuna iaret etmi grnr: Derridann klasik anlamda aklc iddialara sahip bir
teist olduunu sylemek mmkn olmad gibi, agnostik ve ateist olduunu
sylemek de sorunsuz grnmemektedir. (...) Derridaya kulak verirsek, onun din
konusunda indirgemeci tavrlara taraftar olmadn sylediini duyarz. 332
Derridann, kendisini, birok vesileyle epoche olarak adlandrd tutuma yakn
grmesi de bu noktay destekler.
kinci bir husus olarak unu da ifade etmek isteriz: Derrida her ne kadar kendi
inancn net bir biimde ortaya koymaktan kanmsa da onun din meselesini Ktasal
gelenekte grdmz trden baka, daha duyarl bir biimde ele almak istediini
syleyebiliriz. Szgelimi o, din ve ona ait meseleleri ele almak iin ne kadar duyarl
olmak gerekliine kendine has slubuyla u biimde deinir:
Dinden konumak, dinden sz etmek nasl olanakldr? Nasl ondan, tekil olarak,
korku ve titreme olmakszn sz etmeye cret edilebilir bugn? Gnmzde din
sorununun aka ortaya koyulduu ve zld sylenemez. Dini sulayarak, ya
da bu kavramlarn ne sylediini biliyormu gibi yaparak din sorunu zlemez. 333
Din dnyas demek, sradan bir ideolojik grng ya da hayaletsi bir retim
deildir. 334

O, muhaliflerinin kendisinden beklemeyecei bir saduyuyla, akl ile dini, bilim ile
dini safa kartlatrmann zm olmayacan, hatta bu tutumun sz konusu
meseleler karsnda krlemi olmakla e deer olacan syler. 335 Ona gre bir
yanda Dini, te yanda ise Akl, Aydnlanmay, Bilimi, Eletiriyi (Marks eletiri,
Nietzscheci

soykt, Freudcu ruhzm ve bunlarn

miras)

birbiriyle

kartlatran bir alternatifin olduuna inanmak bir saflk alametidir. 336 Din ile,
sonra, u ya da bu dinle ilikimiz ne olursa olsun, biz, ne bir ruhban snfna bal
din adamlar, ne ilahiyatlar, ne dinin sekin veya yetkin temsilcileri, ne de
bilinen

anlamda,

baz

Aydnlanmac

denilen

filozoflarn

olabileceinin

dnld anlamda, dinin dmanlaryz. Bu, () Aydnlanmaya, yine


kamusal mekann aydnlanm erdemine, onu btn dsal (laik olmayan,
332
333
334
335
336

Akba, Derrida ve Din, s. 53.


J. Derrida, Marx ve Mahdumlar, ev. Alp Tmektekin, stanbul, Ayrnt Yay., 2004, s. 50.
Derrida, Marxn Hayaletleri, s. 252.
Derrida, man ve Bilgi, s. 141.
Derrida, man ve Bilgi, s. 131.
77

dnyevi olmayan) iktidardan, rnein dogmatik olandan, ortodoksi ya da dinsel


yetkeden (diyelim, belli bir doxa veya inan rejiminden) zgrlne kavuturarak
(ama bu, onu her trl imandan da zgrletirecei anlamna gelmez) balayan eye
ilikin olarak snrsz bir istek, hatta kaytsz artsz bir tercihtir. 337 O konuyla
ilgili kaleme ald bir almasnda u bal kullanmtr: man ve Bilgi: Basit
Akln Snrlarnda Dinin ki Kayna. Dikkat edilecek olursa burada Derridann
hem Kanta hem de Bergsona ait olan iki ifadeyi e zamanl olarak andn
grmekteyiz. O, gelenekteki iki bal birbirine balamakla, onlar arasnda bir
szleme yaptn, onlar bozuturmaya, olumsuzluklarn veya bilindlarn ya da
en azndan kendi demek-istemelerine ramen din zerine sylemeye braktklar
eyin mantn gelitirerek telere srklemeye giritiini ifade eder. 338 Bu da en
azndan onun ne lde indirgeyici yaklamlara uzak olduu noktasnda bize nemli
bir ipucu salar niteliktedir.

a. Yahudilik
Tez sresince de greceimiz zere, Derridaya ve dekonstrksiyona sabit bir
konum, belli bir yer tayin etmek gtr. Derridann Yahudiliini de byle
deerlendirmek gerekmektedir. Yani ne Yahudi olan ne de olmayan bir iliki. O, bu
durumu u biimde dile getirmitir: Benim nihai sorgulay sylemim, ne Helen ne
de brahimidir, daha ok genliimdeki Yahudi etkisini ve de Fransz
niversitelerindeki akademik eitimim boyunca aldm Grek felsefi mirasnn
dnda yersiz bir yerdir. 339 Derrida, Cezayirli bir Arap, Yahudidir. 340
Derridann bu mensubiyeti, onun felsefesi asndan bir hayli nemlidir. Bu durum,
onun dncelerine farkl bir gzle bakmay mmkn klm grnmektedir. O bir
yerde, yaamnn Arap Yahudi Derrida ile kozmopolitan, sekler Derrida
arasndaki gerilimde dmlendiini syler. 341 Onun bu melez ve gerilimli kimlii
337
338
339
340

341

Derrida, man ve Bilgi, s. 132.


Derrida, man ve Bilgi, s. 147.
Derrida, Deconstruction and the Other, s. 107; ayrca bkz. Steven Shakespeare, Thinking
About Fire: Derrida and Judaism, Literature and Theology, 12, 3, 1998, s. 242 vd.
Derridann bu terimi and yer iin bkz. How to Avoid Speaking: Denials, trans. Ken
Frieden, Derrida and Negative Theology, ed. Harold Coward-Toby Foshay, Albany, State
University of New York Press, 1992, s. 135; ayrca olduka baarl bir yorum iin bkz. Gil
Anidjar, The Jew, The Arab, Stanford, Stanford University Press, 2003, s. 40 vd.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 284.
78

felsefesine de yansmtr. Bu anlamda birok Ktasal felsefecide gremediimiz


duyarll onda grebiliriz. Burada onun Yahudiliine ilikin anlmas gereken bir
baka husus, Maruniliktir. Maruni, 14. yy. spanyasnda Yahudilere yaplan basklar
sonucunda Hristiyanla dnen ancak gizlice Yahudi inancnn gereklerini yerine
getirmeye devam eden Yahudilere verilen addr. spanyolca domuz eti yemeyen
anlamna gelen bu kelime, Yahudileri, aalamak iin kullanlmtr. Derrida birok
sebeple bu tr bir ismi sahiplenmitir.
Benim en ciddi halimle, gizliden gizliye, sk sk bir tr Maruni gibi kendimi sunma
oyunu oynadm byk olaslkla bilmiyor. Apories, Circonfession, Mal dArchive
ve kukusuz baka baka yerlerde de aka ve de zellikle oynadm bu oyunu. Her
yerde, rnein, Le Monolinguisme de lAutredeki gibi daha az aka srdrdm bu
oyunu. 342

Derridann bilinli bir ekilde, niin bu tr tarihsel bir ad benimsemi olduu bir
baka aratrmann konusudur; en azndan bu sorunun yantn aramak bu almann
nihai hedefleri asndan tali kalmaktadr. Bununla birlikte unlar sylemeliyiz:
onun, dekonstrksiyonu, sabit bir zden yoksun bir ameliye olarak grmesi, onu bir
nevi kimliksizletirmesi onun Marranoluu ile yakndan ilgilidir. Bu nokta,
Derridann ve de dekonstrksiyonun hem en avantajl olduu hem de alabildiince
zayf olduu bir noktadr. Onu belirsiz klm olmasdr ki, bize burada byle bir tez
yapma imkan sunmaktadr. Aksi olsayd, zaten belirlenmi olan, bandan bu yana
belli bir ateizmin yann tutan bir dekonstrksiyondan sz ediyor olsayd, bu
giriimde bulunamazdk. Ama ayn sebep bize, bu tez iinde yantlamay zorunlu
klan baz amazlar da dourmaktadr. te yandan onun, Yahudi geleneinde yer
alan E. Levinas, E. Jabes, I. Luria gibi 343 isimleri anmas, onlarla yer yer
hesaplarken yer yer de onlarn dnsel birikimini dekonstrksiyona tamas yine
Derriday adalarndan farkl klan bir boyut olmutur. Derrida bu alakay kabul
etmekten de ekinmemitir. 344 Burada ayrca Derridann yazlarnn, Yahudi mistik
gelenei ile olan bann ilk batan bu yana vurgulana gelen bir husus olduunu da
belirtmek isteriz. 345 Handelman Musa'nn Kleleri adl kitabnda gnmzdeki dil
felsefecilerini Kabbalac gelenekten ayr dnmek iin hi bir nedenin olmadn

342
343
344
345

Derrida, Marx ve Mahdumlar, s. 102.


Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, s. 44.
Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 160.
H. Bloom, Kabbalah and Criticism, New York, Sabury Press, 1975, s. 52, 80.
79

yazar. zellikle de J. Derriday bu gelenein bir devam ettiricisi olarak takdim


eder. 346
Bu notlar dekonstrksiyonu belli bir otobiyografiye indirgemek iin
zikredilmi deildir. Zaten bylesi bir aba Derrida tarafndan da reddedilirdi.
Burada mesele dekonstrksiyonun ne lde dinamik bir etkileim iinde olduunu
anlamak noktasnda dmlenmektedir. Bu anlamda Yahudilik onun birok
bandan sadece birisidir. Ancak bizim tez iinde vurgulamay dndmz irtibat
noktalar asndan da nemli bir badr.

b. slam
Derrida gibi bir ismin slamla bir ba olamazm gibi grlebilir. Ama
gerekte durum grndnden biraz farkldr. O, gerek byk din balamnda
gerekse zel olarak, slam diniyle alakal olmutur: Yaptm her eyin Musevilik,
Hristiyanlk ve slam sorusuyla urat doru. slam (...) Bu metinlerde hep slam
unutmamaya altm, rnein Faith and Knowledgeda. 347 Derridann Musevilik
ve slam, dnyann Hristiyanlamasnda Tanrnn lm, Tanrda lm anlamna
gelen her eye kar hala bakaldr imkan tayan iki tektanrclk, Tanrda
oulluu onun lmnden daha fazla kabullenmeyen iki putperest olmayan
tektanrclk 348 olarak deerlendirmesi dikkate deer bir noktadr. Onun slamla
olan ilikisinde sylenebilecek en net husus, slam bir teki olarak dinlemeye,
anlamaya ve deerlendirmeye birok Ktasal felsefeciden daha istekli oluudur. Ona
gre, son be asrdr slam dnyasnda olup bitenleri anlamamz salayacak yeni bir
aratrma tr gelitirmek gereklidir. 349 Avrupal felsefeciler bu konuda yeterince
duyarl deildir. Szgelimi o, dinle ilgili yaplan bir toplantda hibir Mslman
temsilcinin olmamasn u biimde kritik eder:
Ne yazk ki aramzda, en azndan bu ilk tartmada, belki baklarmz slama doru
evirmekle ie balamamz gerekecei bu anda, hi Mslman yok. teki
inanlardan da hi temsilci yok. Ve de hi bir kadn! Bunu hesaba katmalyz: onlar
346
347

348
349

Susan A. Handelman, The Slayers of Moses: The Emergence of Rabbinic Interpretation in


Modern Literary Theory, State University of New York Press, Albery, 1982, s. 49, 91, 131.
J. Derrida, Teorinin Peinde, Teoriden Sonra Hayat, der. M. Payne-J. Schad, ev. E. Kl,
Agora Kit., st., 2004, s. 47; Susan A. Handelman, Jacques Derrida and the Heretic
Hermeneutic, Displacement: Derrida and After, ed. Mark Krupnick, Bloomington, Indiana
University Press, 1987.
Derrida, man ve Bilgi, s. 134.
Jacques Derrida, Terror, Religion, and the New Politics, Debates in Continental Philosophy,
ed. Richard Kearney, New York, Fordham University Press, 2004, s. 8.
80

iin, onlarn yerine konumadan bu dilsiz tanklar iin konumak, ve de buradan her
trl sonucu karmak ... 350

Dier taraftan gnmzde olduka yaygn olarak kullanlan, kktendincilikle


slamn birlikte anlmas Derrida iin hatal bir tutumdur. Derrida, trnak iine ald
bu terimin arabuk kullanlmamas iin bizi uyarr. 351 Ona gre, slam ve
fundamentalist slam arasnda ayrm yapmak gereklidir: Ayrt etmek gerekiyor:
slam slamclk deildir, bu asla unutulmamal, ancak slamclk slam adna i
gryor, ve bu adn bana gelen ar sorundur. 352 Bir syleide kendisine yneltilen
slam daha ne kadar ihmal edeceiz? biimindeki soruya, biraz da kaamak bir
biimde, bu tr bir soruyu yantlamann uzun zaman alaca, ama daha nce yazd
Faith and Knowledge adl esere mracaat edilebilecei eklinde karlk verir. 353
Derrida, zamanla yazlarnda slama nispeten daha fazla yer verir. Onun,
dekonstrksiyonun bir rnei olarak tanmlad konukseverlik dncesi paralelinde
Massignonun slam dncesindeki konukseverlikle ilgili dncelerini, Levinasla
mukayese ederek tartmas dikkat ekicidir. 354 Habermasla birlikte imzalanan
kitapta yer alan syleide de, slama ve onu iddet yanls unsurlardan daha farkl bir
biimde temsil etmek isteyenlere yardm edilmesi gerekliliinden sz eder. 355 Son
olarak yaymlanan kitabnda da yine Arap-slam adlandrmasnda yer alan
sorunlara dikkatlerimizi eker. 356
Sonuta unu da sylemeliyiz ki, Derrida gibi tekilii nemseyen, tekine
mutlak aklktan sz eden bir filozofun, slam konusundaki duyarll yine de
tartlabilir. Bu en azndan, onun dekonstrksiyon dncesinin doal uzants olan
bir gerekliliktir. Vaka Derrida ada birok felsefeciye gre daha itidallidir, ancak
bu itidal onun saysz almas iinde ok kk kalmaktadr. 357 Bu sylenenler
350
351
352
353
354
355
356
357

Derrida, man ve Bilgi, s. 131.


Derrida, man ve Bilgi, s. 131.
Derrida, man ve Bilgi, s. 131, kr. Derrida, Marxn Hayaletleri, s. 100-101.
Derrida, Confessions and Circumfession, s. 40.
Jacques Derrida, Hostipitality Acts of Religion, ed. Gil Anidjar, London, Routledge, 2002, s.
362 vd.
Giovanna Barradori, Philosophy in a Time of Terror: Dialogues with J. Habermas and J.
Derrida, Chicago, University of Chicago Press, 2004, s. 113.
Jacques Derrida, Rogues, trans. P. Brault-M. Nass, Stanford, Stanford University Press, 2005, s.
25 vd.
Bu balamda yaplan iki deerlendirme iin bkz. Mahmut Mutman, Avrupa Avrupa Duy
Sesimizi, Birikim, 159, 2002; Murat Gzel, Avrupa Birlii Tartmalar, Tezkire, 27-28,
2002. Direk, Derridann Dncesinin Fenomenolojideki Kaynaklar, s. 145.
81

balamnda Arkounun aada yer alan eletirisi Derrida tarafndan yantlanmay


beklemektedir:
Foucault, Derrida ve bunlardan baka Avrupa szmerkezciliini eletirmeye cesaret
eden ve bunda mesafe kaydeden felsefecilerin ou, Avrupa dnce geleneinin
duvarlar arasnda skp kalyorlar ve hibir zaman bu gelenein tezgahndan
kamyorlar. () Fransada ve Avrupada milyonlarca Mslman evladnn
bulunmas dolaysyla slamn gl bir varlnn olmasna ramen bu durum bu
aydnlardan hibirinin dikkatini ekmemektedir. 358

Derrida incelikle yazan bir dnr olmak bakmndan, adalaryla kyaslandnda


slama daha fazla anlayc bir nazarla bakm grnr; ama bu, onun devasa
dekonstrksiyon felsefesi iinde yine de az bir yer tekil eder.

c. man
Derrida dier btn kartlklar sorunsallatrd gibi, szde akl iman
kartln da sorunsallatrmtr. O bir yandan iman ve akl arasndaki ztl
dekonstrksiyona uratrken, dier yandan da akla imann stnde bir g tanyan
rasyonel gelenei eletirmitir. 359 Fakat o, btn bunlar belli bir Aydnlanma
dncesinden

dn

vermeden

yapmaya

almtr.

Onun

bu

tutumu

dekonstrksiyonun, imann ve de herhangi bir balamn, teslimiyetin dman olduu


biimindeki nyargy 360 da nakzeder niteliktedir.
Derrida imandan dekonstrksiyonun n koulu olarak, dekonstrksiyona tabi
olmayan bir ey olarak sz eder. Derrida, eer bir kii teolojik bir imana sahipse,
szgelimi sann Mesih olduuna inanyorsa, bu noktada dekonstrksiyon kiinin bu
dncesine ne yapar? Acaba burada, onun, dier balamlarda olduundan baka
trl bir ileyii olabilir mi? biimindeki soruya u yant verir:
Tanr tarafndan verilen bir inayet hakknda, bu vasfyla dekonstrksiyon bir ey
sylemez ya da yapamaz. Eer bir kiiye verilen ey tamamyla olaslk dysa,
herhangi bir kant ayorsa, zel bir deneyimse, dekonstrksiyonun yapaca bir ey
yoktur. Fakat bu, verili olan bu inayet, bir sylem, bir topluluk, bir kilise, bir din
iindeyse, dekonstrksiyon o vakit bir ey yapabilir ya da syleyebilir. Bu inayete
sayg duyaraktan, bir ey syler ya da yapar. Bu inayet kamusal olarak da eriilebilir

358
359
360

Muhammed Arkoun, Tarih, Felsefe, Siyaset zerine Konumalar, ev. YasinAktay-C.


Erdemci, Ankara, Vadi Yay., 2000, s. 54.
C. E. Evink, Jacques Derrida and the Faith in Philosophy, The Southern Journal of
Philosophy, XLII, 2004, s. 314-315.
Bkz. James K. A. Smith, Is Deconstruction An Augustinian Science?, Religion With/Out
Religion, ed. H. Olthois, London-New York, Routledge, 2002, s. 50.
82

bir ey deildir. Ben bu noktada, bu bak asndan Kierkegaardcym: imann


tecrbesi belli bir biimde dili ve etii aan bir eydir. 361

Ona gre dekonstrksiyon, bu tecrbeyle ilintili olarak dnldnde btnyle


kullansz ve silahszlandrlmtr. Bu dekonstrksiyonun zayfl deildir. Bu
belki

dekonstrksiyonun

btnyle

mutlak

bir

gizemden,

inayetle

karlatrlabilecek olan bir gizemden, balyor oluudur. Bu herhangi bir


dekonstrksiyonun balang noktasdr, ki bu onun niin bu noktada btnyle
kullansz ve silahszlandrlm olduunu aklar. 362 Bu noktada James Smith farkl
bir adan, ilgin bir soru yneltir, acaba dekonstrksiyonu, Augustinyen bir bilim
biiminde dnmek olanakl mdr? Kiinin anlamak iin inanmak durumunda
olduu bir bilim? 363 Onun dncesine gre, Derridann akl eletirisinde ok
temelden bir Augustinci bir yap, gvenin, balanmann ve imann, bilgiyi
ncelendii bir yap bulunmaktadr ki orada, sadakat, felsefeden ncedir.
Dekonstrksiyonun karikatrnn benimsendii ngilizce blmlerinin aksine,
Derrida unda srar edecektir: Temel inan bilgiyi ve de felsefeyi ncelemitir. u
halde bilginin gerek yaps imana iaret etmektedir. 364 Bu ise, Kitabi, Augustinci ve
dinsel bir pozisyonu benimsemek demektir. 365 Dekonstrksiyon, bilme ya da grme
meselesi deil, inanma meselesidir. 366 Derrida, Augustinle birlikte unu itiraf
edecektir: "Bir kimse inanmadka anlayamaz". yi bir Augustinci dekonstrksiyoncu
olarak Derrida, geleneksel anlamak iin inanyorum eklindeki epistemolojiyi
yaplandrm grnr. 367 Smithin bu dncelerinde hakl olan ynler elbette vardr.
Eer bir karlatrma yaplacaksa onda Tertullian da hatrlatr trden ok daha sert
ifadelere rastlamak da olasdr: nan kukusuz lgnlktr. nanc gven verici ve
aklc, gvenilir ya da ona benzer bir ey gibi yaamaya kalkarsanz, inan olmaz.
nan lgnlk olmaldr. nancn koulu budur; mesela inanla bilgi arasndaki fark
budur. 368

361
362
363
364
365
366
367
368

Derrida, Epoch and Faith, s. 39.


Derrida, Epoch and Faith, s. 39.
Smith, Is Deconstruction An Augustinian Science?, s. 51.
Smith, Is Deconstruction An Augustinian Science?, s. 51, 54.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 311.
Caputo, Deconstruction in A Nutshell, s. 166.
Putt, Faith, Hope, and Love, s. 241.
Derrida, Teoriyi zlemek, s. 38.
83

Yukardaki deerlendirmeleri, baz kaytlarla birlikte ele almak zaruridir. Zira


dekonstrksiyon, tek bir tutumu tek yanl bir biimde benimser deildir, buna iman
da dahildir. O sebeple bir nceki paragrafta dile getirilenler Derridann bir fideist
olduu anlamna gelmez. yle ki onun imandan anlad ey ok daha temelde yer
alan, btn toplumun ve insani ilikilerin temeli olan gvendir. Biz, herhangi bir
retinin belli bir dinin tesinde, tecrbemizi, yaayan varlk olarak, iman
tecrbemizi bulmak zorundayz. Bu, benim niin srekli olarak sz eylem biiminde,
bir

sosyal

deneyim

olarak

iman

tecrbesine

gndermede

bulunduumu

aklayacaktr. 369 Ama burada bir baka yanl anlamay nlemek iin unu da ifade
edelim ki, sz konusu terim sekler de deildir. O, iman dine referansla kullandn
ama onun dine de indirgenemeyeceini ifade eder:
Burada iman olarak adlandrlan ey, adalet ve armaan hakknda sylenenlere
benzer, yani iman, en radikal bir dekonstrksiyonist tavr da ncelemitir. Szgelimi
sen, tekine, iman edimi olmakszn onunla konumak amacyla iaret edemezsin.
Onu aramazsn. Sen bir eyi kantlamak istediinde ne yaparsn? tekini davet
eder ve unu istersin: inan bana. Yalan sylediinde yalan yere yemin ettiinde
bile tekinin sana gvenmesini istersin. Bu, gven bana, sana konuuyorum
ifadesi, imann dzenidir. Bu, herhangi bir kuramsal ifadeye, belirli bir yargya
indirgenemeyecek olan bir ifadedir, bu tekine olan arnn aldr. Bu iman,
dinsel deildir, ok kaba bir ekilde konuursak, bu herhangi bir tarihsel dinde de
verili deildir. Bu szden u da anlalmamal: sen, slamiyet, Budizm, Hristiyanlk
ve Yahudilik gibi tarihsel dinlerde bu saf ve evrensel imana bir referans
bulamazsn. 370

Alntdaki ikileme, dekonstrksiyoncu ifte harekete dikkat etmek gerekmektedir. Bu


haliyle Derrida, ne basit bir sekler iman ne de geleneksel anlamyla bir iman
peindedir. Ona gre, dine ynelik hibir eletiri, belirlenmi her bir dine ilikin
hibir eletiri, ne denli erekli ya da kkl olursa olsun, iman tehdit etmez. 371
Bununla birlikte ayet dinle, bir inanlar, dogmalar, kilise ve benzeri kurumlar
btn kastediliyorsa ben bu tarz bir dinin dekonstrksiyona tabi tutulabileceini
dnyorum. Yaplabileceini deil, yaplmas gerektiini sylyorum. Hatta
denebilirse, bu iman adna yaplmal. 372 u halde Derridann, dekonstrksiyonun
kat fideizmin ya da kat ateizmin hizmetinde kullanlmasn asla tasvip etmeyecei
sylenebilir. Onun, dinin zellikle de siyasal uzanmlar sz konusu olduunda
369
370
371
372

Derrida, Epoch and Faith, s. 45.


Derrida, A Villanova Roundtable, s. 22.
Derrida, Marx ve Mahdumlar, s. 90.
Derrida, A Villanova Roundtable, s. 21.
84

dekonstrksiyonu eletirel aklc bir anlamda kullandn sylemeliyiz. 11 Eyll


saldrlar ile ilgili, Kierkegaardc anlamda brahimin iman hakknda ne dnd
sorulduunda onu eletirel aklc yaklama daha ok yakn grrz. Ona gre bu
trden eylemler iin bir temellendirme olana yoktur. 373 Bizce dekonstrksiyonun
ilev grd nokta tam da buradr: O, dinsel suiistimallerin, sapkn din yorumlarnn
ortaya karlmasna yardmc olur. Derrida, ok ak bir biimde syledii zere,
dekonstrksiyonun saf ve evrensel imanla bir sorunu bulunmamaktadr. Sorun
tarihsellemi, maniple edilmi, iman biimlerinin nasl din d balar
olabileceini gzler nne serme noktasndadr. Buras dekonstrksiyonun hem
gl hem de zayf olduu andr. Akas bu konuda Derriday uzlamaz bir eliki
iine derken gryoruz: O, hem iman yadsmayan evrensel bir aklcl 374 hem
de krce olan bir iman 375 nerebilmektedir. Bu, Derridann konumu asndan
rahatsz edici olmayabilir. Ama biz, daha sahici seeneklerimizin olabilecei
kansndayz. 376 Ama olumlu bir bak asyla u da sylenebilir ki dekonstrksiyon
sapkn eylemler karsnda rasyonel tutumu desteklemek, rasyonel tutumlar
karsnda da ihmal edilen irrasyonaliteye dikkat ekmektedir.
Burada unu da ifade etmek isteriz ki, dekonstrksiyonun, tarihsel imana
ynelik bu olumlu kritiini kabul etmek, onun nasl birok amaz iinde
barndrdn gz ard etmekle sonulanmamal. Dekonstrksiyon yle bir ikilemle
kar karya grnr: Birincisi, o, hepimizin bir ekilde ait olduumuz kurumsal
matrislerden yakalanm olduumuz, szgelimi, belirli bir dinsel iman da inkar
etmez. Bununla birlikte onun belirli/tarihsel dinsel bir imandan kukulanmak iin
anlalabilir nedenleri vardr. yleyse bu ikisi nasl uzlatrlacaktr? Hem Derrida
iin hem de onun yorumcular iin uzlatrmas zor bir ikilem. 377 Otonom ve saf
hibir tarihe ait olmayan- akl dncesi aydnlanmann mitidir. Derrida, dini salt
akln snrlar iine yerletirmekle, aydnlanmann bu eski mitine prim vermekte
gibidir. Oysa Derridann da gayet iyi bildii zere, bu tr bir soyutlanma hibir
373
374
375
376
377

Derrida, Epoch and Faith, s. 40-41.


Derrida, man ve Bilgi: Basit Akln Snrlarnda Dinin ki Kayna, s. 137.
Jacques Derrida, Memoirs of the Blind, P. Anne-M. Nass, Chicago, Chicago University Press,
1999, s. 30.
Bkz. Cafer S. Yaran, Dini Epistemolojide Eletirel Aklclk ve Tahkiki manclk, Ondokuz
Mays niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, 9, 1997.
Kuipers, Dangerous Safety, Safe Danger, s. 22.
85

halde mmkn deildir. Burada Derriday anlayabileceimiz gerekeler vardr. Ama


Derrida bylelikle iinden klmas g bir eye doru srklenmekte olduunun
farknda mdr acaba? nk son tahlilde bu imann nasl bir ey olaca, hatta byle
bir eyin olabilirlii tartmaldr. Szgelimi, bunun nasl tahakkuk edecei, onun
eletirdii trden bir hegemonyaya dnmeyecei vb.nin taahhd var mdr?
Dekonstrksiyonda elbette taahht yoktur, hal byle ise, salt bir farkllk deneyimi
adna bu kadar riskli bir yolculua kmann anlam nedir? Derridann bu sorulara
bir yant yok gibidir. Derrida, iman ve bilgi arasndaki ilikiyi konuabileceimiz
farkl bir ema aradn ifade eder. Bunun da tarihsel/belirli dinlerden,
soyutlamaya doru bir ynelile, bir nevi le doru uula, bu soyutlamann
lnde yeni bir iliki biimi semekle 378 mmkn olabilecei kansndadr. Peki,
bunda baarl olmu mudur? Bizim amzdan sz konusu sorunun yant, olumlu
kazanmlar gz ard etmeksizin, daha ok olumsuz grnmdedir.

d. Mesihilik
Derrida, iman kavramnda olduu zere mesihsellik kavramn da dinsel
geleneklerden dn alarak kullanr. Derrida, Kitabi gelenekler olmakszn, bu
mutlak olaylar olmakszn, mesihselliin ne olduunu bilemezdik. 379 diyerek bu
durumu gerekelendirir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, herhangi bir din
adamnn deil, ateizmle itham edilmi bir felsefecinin, dekonstrksiyoncunun
mesihsellikten sz ediidir. Bu ayn zamanda, dekonstrksiyonu basit bir nihilizme
dmekle eletiren yorumcularn gzden kard bir noktadr. Biz bu noktay
nemsiyoruz, nk Derrida mesihsellikle, ok ak bir suretle felsefenin gelecee
olan umudunu teyit etmi grnr. Derrida, zgrleme sylemini bir teleolojiye,
bir metafizie, bir eskatolojiye, hatta klasik bir mesihilie kaydetmeyi istemesem
bile, yine de () belli bir mesihilie Evet demeyen hibir etik-siyasi karar ya da
davran olmadna inanyorum. 380 demekle dekonstrksiyonun pozisyonuna ilikin
gzel bir aydnlatmada bulunur. Ama bu tutum Derridaya gre basite tarihsel, belli
bir dogmada ifadesini bulan bir Mesihsellie dntrlmemelidir. O sebeple sz
378
379
380

Smith, Re-Kanting Postmodernism? Derridas Religion Within the Limits of Reason Alone, s.
560.
Derrida, A Villanova Roundtable, s. 23-24.
Derrida, Yapbozum ve Pragmatizm zerine Dnceler, s. 132-133.
86

konusu mesihsel yap dindeki herhangi bir mesihilikle, spesifik dinsel inanlar,
tarihsel doktrinleri ve dogmalar olan mesihsellikle snrlandrlamaz. 381 Derrida fark
vurgulamak amacyla, yapt bu eylemi Mesihilik olmakszn Mesihsellik olarak
adlandrr. Yani hem dinsel bir ierie sahip hem de deil. O, bu durumu anlatmak
iin, artk slubunun olaan bir paras olarak grdmz olumsuzlamalara
mracaat eder:
Benim gzmde, mesihilik olmakszn mesihsellik dediim evrensel ve yar-akn
yap, (siyasal ya da genel) tarihin hibir tikel anna (brahimce ya da daha baka)
hibir kltre bal deildir; hibir mesihilii hakl karmaya yaramaz, hibir
Mesihilie yknmedii gibi, hibir Mesihilii de yinelemez; hibir Mesihilii
teyit etmedii gibi, hibir Mesihilii de zayflatmaz. 382 Bu mesihsel boyut hibir
mesihilie baml deildir, hibir belirlenmi vahyi izlemez, znde hibir brahim dinine
ait deildir (burada, kendi aramzda, daha sonra szn edeceim, dil, yer, kltr, geici
retorik ve tarihsel strateji gibi temel nedenlerden dolay, buna brahim dinleri tarafndan
belirlenmi adlar vermeye devam etmem gerekse bile).383

O, bu yolu, dinsel geleneklere gnderme yapmaktansa, ileyip incelterek,


karmaklatrarak ve getirilen zmlemeye kar karak baka bir yapy,
varoluun baka bir yapsn hesaba katmak iin semitir. 384 Derridaya gre,
mesihselliin, herhangi bir mesihilie indirgenmesi halinde, onun evrensellii
indirgenmi olur, bunun da son derece nemli politik sonular vardr. Szgelimi bir
gelenei dierlerinin stne karm olmak, seilmi insan nosyonuna ya da
fundamentalizme geit vermi olmak gibi. 385 Caputonun ifadeleriyle, Tanrnn
emirleri Roma iin deil, Romann kurbanlarnadr. Tanrnn emirleri kiliseler iin
deil, Pazar gnleri dnda, kiliselerin ihmal ettii ehirler iindir de. Ve yine st
snf beyaz aileler iin deil, dul anneler, babasz ocuklar iindir de. 386 Bu adan
mesihsellikle mesihilik arasnda son derece nemli farkllklar bulunmaktadr. Ama
her eye ramen Derrida, dekonstrksiyonun bir gerei olarak bu ikisi arasnda bir
seimde bulunmak istemez. O, Mesihilik olmakszn bir mesihselliin mi (evrensel
yap olarak), mesihiliin belirlenmi ve tarihsel tm figrlerini nceleyip
kodlandrm olduuna; yoksa bu bamszlk dncesinin ta kendisinin mi, Mesihe
ad veren ve onu belirlenmi bir figre brndren Kutsal Kitaba ilikin olaylar
381
382
383
384
385
386

Caputo, Deconstruction in A Nutshell, s. 160.


Derrida, Marx ve Mahdumlar, s. 87.
Derrida, man ve Bilgi: Basit Akln Snrlarnda Dinin ki Kayna, s. 136.
Derrida, Marx ve Mahdumlar, s. 79.
Derrida, A Villanova Roundtable, s. 23.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 247.
87

araclyla gerekleebilmi ya da kendini byle amlam, olanakl klabilmi


olduuna karar vermekte zorlandn ifade eder. 387 Bu anlamda dekonstrksiyoncu
sorgulamann gzel bir rnei olarak dndmz u ifadeleri, nemine binaen
uzunca alntlamak istiyoruz:
Burada ayn ismi vererek sz ettiimiz mesihsel iki uzam nasl ayrlabilir
birbirinden? Mesihin ars evrensel bir yapnn kendi malysa, gelecee, yani
deneyimin ta kendisine ve deneyimin diline (bekleyi, vaat, gelecek olann olayna
duyulan ballk, eli kulandalk, ivedilik, kurtulu gerei, hukukun tesinde adalet,
tekine burada bulunmayana, burada bulunu olarak burada bulunmayana ya da
canl olmayana verilen emanet, vb.) ynelik tarihsel bir almsa eer, brahimden
gelen mesihilik biimleriyle nasl bir arada dnmeli? Bu ar soyut lleme ya
da tekinin kkensel koulunu mu oluturuyor? brahimin mesihilii bir ilk
biimleni rnei, burada isimlendirmeye yeltendiimiz olanak temelinde verdiimiz
ad deil miydi? Peki ama, kadn ya da erkek olsun, gelenin kendini haber verdii
yerde, gelen kiinin nceden belirlenmemesi, neye benzediinin nceden
gsterilmemesi, hatta nceden adnn da verilmemesi gerektii yerde neden bu ad
ya da en azndan sfat (bir dinden ok bir deneyim yapsn belirtmek iin, mesihi
dememiz gerekirken mesihsel, demeyi yeliyoruz) kullanyoruz hl? Bu iki lden
hangisi ilk el etti acaba tekine? Mesihsel olann tanrtanmaz bir miras olabilecei
tasarlanabilir mi? Yoksa, en tutarls bu mu olurdu? 388

Buradan da anlalaca zere, Derrida iin mesihsellik ve mesihilik arasndaki


gerilim indirgenemez olarak kalr. Bu seimin anlalabilir birok nedeni
bulunmaktadr. lletiren mesihselliin felsefi sylemi, dinsel imann ve dogmann
tarihsel kapanmn kesintiye uratacaktr. Belli bir tarihsel dinsel gelenek de, bu
felsefi sylemin evrensellemesine direnecektir. te bu gerilim ve karar verilemezlik
bizzat mesihsel imann beklenebilecei radikal aklk beklentisinin nn aar. Bu
iman, gelecekteki ngrlemez, belirsiz ve temelsiz olan umuda yanttr. Ki bu umut
adalettedir, programlanmam yasalara ve hesaplamalara gre ngrlemeyen bir
adalet. 389 Mesihsel mit olarak dinde Tanr btnyle teki olarak kalr, kendisini
insani kavramlara, kategorilere, ufka indirgeyen btn giriimlere direnir. Btn bir
insan aklnn tesinde, eskatolojinin, teolojinin de tesinde. Bu telikte, Tanrnn
beklenebilecei, bilgisinin elde edilebilecei akn bir ufuk da yoktur. 390
Ona gre Mesihilik olmakszn Mesihsellik, adalet gibi, dekonstrksiyona
uratlamazdr. nk her tr dekonstrksiyon deviniminin kendisi, mesihilik
387
388
389
390

Derrida, Marx ve Mahdumlar, s. 88.


Derrida, Marxn Hayaletleri, s. 254.
Thomas A. Carlson, Caputos Example, A Passion for The Impossible: John D. Caputo in
Focus, ed. Mark Dooley, Albany, State University of New York Press, 2003, s. 264-265.
Min, The Other Without History and Society Dialogue with Derrida, s. 169.
88

olmakszn mesihsellii varsayar. 391 Peki, bunun nemi nedir? Bu, adaletin var
olarak gelecee veya tekinin geliine, mutlak srprize maruz braklmak demektir.
Mesihsel ayn zamanda, daima barn veya adaletin grngsel biimi altnda olsa
bile, soyut bir ekilde kendini sergileyerek en iyi olduu kadar en ktsn de
beklemektir (hazr olmadan beklemek). Bekleyisiz bir bekleyi, ufku bir bakma
olay tarafndan yrtlm bir bekleyi, baa gelmesi iin, tm belirleyici ncelemeyi
artp yakalamas ve bu ncelemenin kabna smayp tamas gereken bir olayn,
bir gelenin beklenii. 392 Tanm gerei, bu beklenti hibir ey tarafndan, hibir
bilgi, hibir bilin, hibir ngr, bildik haliyle hibir izlence tarafndan
gvencelenmemitir ve gvencelenmemesi gerekir. 393
Bu konuda Derridann birok sorunu vardr. Eer Mesihsel yap evrensel bir
yap ise, aklmza gelebilecek olanla hibir zsel ba yoksa 394 , kiinin Derridann
anlatt trden bir mesihsellik yapsyla balantya geebilmesi iin, bu soyutlua
angaje olmas gerekliyse 395 balangta kullanlan tarihsellik motifinin deeri ne
olacaktr? Bu tarihsellik bir kere kullanldktan sonra atlabilir bir kaldra deildir,
aksine sz konusu devselliin kouludur. Eer durum bu ekilde ise, burada
mesihselliin kendisi de dta braklm olmaz m? 396 zetle Derridada ifadesini
bulan tarihsel mesihsellikle, soyut evrensellik arasnda nasl bir ba kurulaca
meselesi, dier meselelerde olduu zere ak deildir. O, ok gl bir ekilde
hangisinin daha temel ya da nicel olduunu koyutlandrmamtr. Tarihsel
mesihsellik mi mesihsellik yaps olarak adlandrlan eyi anlamlandrr yoksa tersi
mi olur? Kurulu olan m bu yapy belirler yoksa kurucu olan m? Aslnda bu gerilim
Derridann ve Caputonun yazlarnda srekli olarak vardr. Carlsonnun gzel
ifadesiyle, dekonstrksiyon tam da bu gerilimin yaand mekan iindedir. 397

391
392
393
394
395
396
397

Derrida, Marx ve Mahdumlar, s. 85.


Derrida, Marx ve Mahdumlar, s. 80.
Derrida, man ve Bilgi, s. 136.
Derrida, Marx ve Mahdumlar, s. 80.
Smith, Re-Kanting Postmodernism?: Derridas Religion Within the Limits of Reason Alone, s.
563.
Smith, Re-Kanting Postmodernism?: Derridas Religion Within the Limits of Reason Alone, s.
567.
Carlson, Caputos Example, s. 264.
89

E. Eletirel Deerlendirmeler
John Ellis, Against Deconstruction adl kitabnda, Derridann dier
felsefecilerden daha fazla iitilir olmasna, bu yndeki kitaplarda ciddi bir art
gzlenmesine ve felsefenin dilinin dekonstrksiyonculuun etkisinde olmasna
ramen nitelikli bir eletirinin yokluundan sz etmektedir. 398 Bu tespit ksmen
hakldr.

Btn

gncel

felsefi

sistemlerde

olduu

gibi,

gnmzde

dekonstrksiyonu ven almalar onu yerenlere nazaran daha fazla yer igal
etmektedir. Ama bizim tutumumuz, girite de ifade ettiimiz zere, ncelikle onu
anlamaya almak sonra da olabildiince kritik etmektir. Bu, btn felsefeler
karsnda benimsediimiz eletirel aklc perspektifin doal bir sonucudur.
Dekonstrksiyona yneltilen eletirileri ana sorun etrafnda ele alabiliriz:
i.

Belirsizlik/

Anlalamazlk:

Tezin

ileniinden,

Derridaya

ve

dekonstrksiyona yneltilecek ilk eletirinin ne olaca tahmin edilebilir. Onun


anlatm esnasnda grdk ki, dekonstrksiyon ksmi bir belirsizlik barndrmaktadr.
Her bir durumda yeni terimler sunulurken, bunlarn hibiri yeterince ve anlalr bir
biimde aklanmyor. 399 Dekonstrksiyonda ayn anda hem inkar eden hem de
olumlayan zor bir sentaks var. 400 Bu da onu anlamak ve anlatmak isteyenleri zor
durumda brakmaktadr. Dekonstrksiyoncu terminoloji, snrlar belirlenmi bir
alana giren akademisyenlerden beklendii gibi aratran, zmleyen, snayan bir
biimde deil, ayin biiminde, sanki bir dua karlkl yineleniyormu gibi
anlatlyor. 401 Yapbozum, insanlar kendine bal tutmak iin din gibi gizemli bir
dil kullanmaktadr. Dogma kart olduunu sylemesine ramen, zaman zaman tek
dogma gibi grnd durumlar olabilmektedir. 402 Meseleler genellikle yeni ve
tuhaf bir terminoloji iinde biimlendiriliyorlar ki, tandk durumlara pek tandk
grnmeyebilsin. Bu dil sayesinde bir parlt kazanyorlar. 403 Szgelimi Derridann
aadaki ifadeleri bu eletirileri hakl karr trdendir:
398
399
400
401
402
403

John M. Ellis, Postmodernizme Hayr, ev. H. A. Bakrer, Ankara, Doruk Yay., s. 9.


Ellis, Postmodernizme Hayr, s. 45.
Ward, Deconstructive Theology, s. 80.
Ellis, Postmodernizme Hayr, s. 175; bu iddialarn farkl bir adan deerlendirilii iin bkz.
Ali Akay, Postmodern Grnt, stanbul, Balam Yay., 1997, s. 92 vd.
Akba, Derrida ve Din, s. 113.
Ellis, Postmodernizme Hayr, s. 164-165.
90

O halde ne yapmal? Yantlamak burada imkansz. Yant zerine bu soruyu


yantlamak imkansz. Tam da yantlamak m yoksa yantlamamak m gerek, gerekli
mi deil mi, olanakl m olanaksz m eklinde sorduumuz soruyu yantlamak
imkansz. Bu bitimsiz amaz bizi ifte bir biimde balad iin hareketsiz
brakr. 404

Derrida her nedense ok daha aklkla syleyebilecei eyleri bu trden


dolambalarla sylemeyi yelemektedir. Bu durum ise eletirmenlerin hakl kritiine
muhatap olmaktadr. Zira bu bak asna gre, dekonstrksiyon aslnda anlamsz
olan cmleleri ya da szck topluluklarn bir biimde bir araya getirmek suretiyle
oynanan bir nevi szck oyununa dnr. Metnin anlalmazl onun derinliinden
deil, gerekte hibir anlama gelmiyor oluundandr. 405 Derrida bu eletirileri ou
zaman hakllatrmtr. Szgelimi onunla en sk anlan dekonstrksiyonun bile belli
bir tanmn vermekten imtina etmitir. Dekonstrksiyonun biimselletirilebilir ve
belli bir programa dntrlebilir bir ey olmad; birtakm teoremler, aksiyomlar,
kurallar, teknikler, metotlar btnn de ifade etmedii vurgulanr. Hatta bu
karmak dil dekonstrksiyon yoktur, onun belli bir objesi yoktur. 406 denilecek
kadar ileri bir noktaya tanr. Bu adan bakldnda baz kaytlarla birlikte
aadaki eletiri kabul edilebilir:
Yapbozum tutarl bir disiplin olmaktan uzak grnmektedir, aslnda tutarl olmak
gibi bir kaygs da yoktur. Bilgi sisteminin bir disiplin olmas iin doruluk yannda
salam entelektel birikime de dayanmas gerekir. Bu gerekletirilen de, kavramlar
ve dnceler aras ilikilerin salam kurulmas ve bunlarn sonuta kendi iinde
uyumlu bir yap oluturmas gerekir. Byle olursa ancak tutarl bir bilgi disiplininden
sz etmek mmkn olabilir; bylece bilimsel bilgi olan ile olmayan birbirinden ayrt
edilebilir. 407

Bu eletiriye dekonstrksiyoncu adan kar eletiriler de yneltilebilir, ancak, bir


ilke olarak sylenmek istenen hususta hakllklar vardr. Dekonstrksiyon
belirsizlii, belli bir ama iin, sanal kesinliklerin sanalln ifa etmek iin kullanr.
Ancak burada daha ileri bir yanl kullanmn nn almak iin de bu trden
eletiriler zaruridir. Aksi halde dekonstrksiyonun eletiriye tabi tuttuu metafizikten
fark kalmayacaktr.
404
405
406

407

Derrida, On the Name, s. 22, smin Dnda, s. 54-55.


Sokal-Bricmont, Son Moda Samalar, s. 22 vd.
Jacques Derrida, As if I Were Dead, Applying: to Derrida, ed. J. Brannigan-R. Robbins,
London, Macmillan, 1996, s. 218; benzer ifadeler iin bkz. Jacques Derrida, The Time is Out of
Joint, ev. P. Kamuf, Deconstruction is/in America: A New Sense of Political, ed. A.
Haverkamp, New York, New York University Press, 1995, s. 15-17, 25, 28.
Akba, Derrida ve Din, s. 111.
91

Belirsizlik sulamasnn devamnda kullanszlk gelir. Zira belirsiz olann


nasl kullanlabileceine ilikin kukular vardr. Onun akademik bir oyun olmann
tesinde nasl bir nem tamakta olduu netletirilmelidir. Aksi yaplmad srece,
onun sama ve anlalmaz bir ey olduu, ciddiyet ve effaflk eksiklii ynl
eletireler geerliliini koruyacaktr. 408 Derrida, bu trden eletiriler karsnda
duyarl olmu ve dekonstrksiyonun bylesi nahif yorumlarnn nn alma abas
vermitir. Tez iinde, bu yaklamn zaten detaylandrmaya altmzdan bu
kadarla yetinmek istiyoruz.
ii. Dilsel idealizm: Dili bu lde felsefi sorunlarn merkezine alan bir
felsefeciye yneltilecek bir baka eletiri de onun dilsel idealizme yakalanp
yakalanmaddr. Derridann mehur, metnin dnda hibir ey yoktur 409 ifadesi
Berkleyci bir dilsel idealizm olarak anlalmtr. Hem Derrida hem de yorumcular,
bunun bir yanl anlama olduunda srarcdrlar. Derrida bir syleide bunu u
biimde dile getirmitir:
Benim ve teki dekonstrksiyoncularn yapmaya altklar eyle ilgili birok yanl
anlamalar olmutur. Dekonstrksiyonun, anlamn askya alnmas olduunu
sylemek tamamen yanltr. Dekonstrksiyon srekli bir biimde dilin te(ki)siyle
ilgilenmitir. Benim eserlerimi, dilin dnda bir ey olmad, dilin iinde mahpus
olduumuz eklinde gren eletirmenler hakkndaki aknlm hi kesilmiyor.
Gerek tamamyla tersidir. Logosentrizmin eletirisi tekini, dilin tesini aratrmak
demektir. Her hafta, her hafta, postyapsalcln dilin tesinde hibir eyin
olmadn sylemek anlamna geldii eklinde eletirel almalar ve yorumlar
alyorum. () Dekonstrksiyon kesinlikle dilsel referans sorununun geleneksel
teoristlerin dndnden daha, ok daha problematik olduunu gstermeye
almaktadr. Hatta o, bizim referans terimimizin tamamyla uygun olup
olmadn aratrr. 410

Derrida, dekonstrksiyonun dilsel dn olarak adlandrldn, oysa, onun


gerekte dilcilere kar bir protesto olduunu vurgular. Benim dekonstrksiyon
olarak adlandrdm eye yaklamann ilk adm, dilcilerin, szmerkezcilerin
otoritesini sorgulamaktr, bu, yapsalclk ad altndaki dilsel dne kar bir

408

409
410

Rorty, Keke Derridann yaptn betimlemek iin bu szck hi kullanlmasayd. Bu szcn


tatmin edici bir tanmn hibir yerde bulamadm gibi kendim de bir tanm uydurabilmi
deilim. diyerek sk bir eletiri yapm olur, Yapbozum ve Pragmatizm zerine Dnceler,
s. 31.
Derrida, Of Grammatology, s. 158.
Derrida, Deconstruction and the Other, s. 123-124.
92

protestodur. 411 u halde rahatlkla dekonstrksiyonun, anlamn imkansz olduunu


syleyen bir metinsel vandalizm tr olmadn syleyebiliriz. 412
iii. Nihilizm: Acaba, Derrida eletirdii mevcudiyet metafiziinin yerine
keyfilii, havailii ve zmnen nihilizmi mi ikame etmektedir? Dekonstrksiyon
doruluun salp datlmasn, birliin patlatlp paralara ayrlmasn, sagrl
tartmalar yerine hakknda karar verilemez tartmalara geilmesini, ciddiyet ve
ussallk yerine enliin ve hislerinin konulmasn m salk vermektedir? 413 Onun belli
bir sonla sonulanan bir erei var mdr? 414 nsani tecrbemizde dekonstrksiyona
uratlamayacak, ondan masun olacak bir noktaya varmak olas mdr? Sz konusu
strateji sonu gelmez bir sre midir? Dekonstrksiyon insanlarn bir noktadan sonra
karar vermeye ve eyleme gemeye gereksinim duyduklarnn farknda mdr? 415
Dekonstrksiyon her trden metafizik zcle, totalletirmeye, aknlatrmaya bir
ilke olarak kar karken tutarl bir biimde nasl bir ontoloji, epistemoloji ve de etik
doktrini sunacaktr? 416 Dekonstrksiyon, ktln bir dorulamas deilse, iyiliin
yannda ise, ona yle bir soru yneltmek de hakkmzdr: Bunu hangi lde
yapacaksn? Sonuna kadar iine gml olduumuz karar verilemezlikle mi? 417
Elbette o adaletsizlik beni ilgilendirmez demeyecektir, ama bunu sadece sylyor
olmann yeterli olup olmadnn her zaman sorulaca da kabul edilmelidir. G. Ward
bu sorulara verilen yantlar grupta toplamtr:
i. Derrida bir nihilisttir; nk anlamlandrma iin akn bir temel kabul
etmemektedir. ii. Derrida nihilist deildir. Aksine dekonstrksiyon,
marjinalletirilmi, dlanm, yok saylmlara dikkatleri ekmek iin, onlara umut
olmak iin vardr. Anlamn gecikmesi, onun yokluunu ifade etmez, o sebeple her
zaman bir umuda aklk sz konusudur. iii. Derrida, dorudan doruya bir nihilist
deildir. O hilii aknlatrp her eyi bir anlamszla dntrmez. Belirsizlii
aknlatrmak anlamszlkla sonulanmaz. 418

O, bu konumdan ikinci yolun daha ok tercih edilebilir olduu kansndadr. 419


Onun bu seimi bizce de daha doru grnmektedir. Derridann kendisi de
411
412
413
414
415
416
417
418
419

Derrida, A Taste for the Secret, s. 76.


Johnson, Tranlators Introduction, s. xv.
Sarup, Postyapsalclk ve Postmodernizm, s. 67.
Caputo, Deconstruction in A Nutshell, s. 131.
Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 164.
Geoffrey Bennington, Interruting Derrida, London, Rotledge, 2000, s. 14-16.
Kearney, Theorising Gift, s. 304.
Ward, Deconstructive Theology, s. 86.
Ward, Deconstructive Theology, s. 88.
93

dekonstrksiyon ve nihilizmin e zamanl anlmasna kar kar ve eletirmenlerine


kar unlar kaydeder: dekonstrksiyonun, melankoliye dayal olumsuz bir
hareketle en ufak bir ilgisi yoktur. 420 Bana ve Amerikal yorumculara yneltilen
nihilizm sulamasn kesinlikle kabul etmiyorum. Dekonstrksiyon bir hilik iinde
kapanmlk deildir, fakat tekine doru olan bir aklktr. 421 O, baz zihinlerin,
dekonstrksiyonda, sanki bir tek ve yegane byle bir ey varm gibi, ahlakszln,
ahlak dln ya da sorumsuzluun modern bir biimini tehis ettiklerine
inandklarn, ancak bu konuda daha ciddi, daha az aceleci ve daha donanml
olanlarn

ise,

etik,

moral,

sorumluluk,

vb.

gzel

adlar

altnda

tanmlanabildiine inanlan bu eylerle dekonstrksiyonun nasl bir alaka iinde


olabileceini gsterdiklerini dnmektedir. 422 Bu, asla zlemeyecek sorunlardan
alnan zevk, iaretlerle yaplan bir oyun, karar verilemezlik denizi gibi,
dekonstrksiyonun popler karikatrnden olduka farkl bir anlatmdr. 423 Btn
bunlara ramen, Derridann en pozitif okunuunda bile, belli bir keyfiliin, hatta
gizli bir nihilizmin olduunu dnen eletirmenler de vardr. 424
Derrida eletirileriyle ilgili sonu olarak unu dnmekteyiz:
i. Dekonstrksiyonun bu belirsiz tutumu bizim amzdan da eletiriye
muhatap bir konudur. Onu tanmlamadaki ekincenin balca gerekesi olarak,
tanmlama ve betimlemenin eski mantn aralarn kullanmak anlamna geldii,
oysa dekonstrksiyonun farkl bir mantk yakalamak peinde olduu sylense bile
sz konusu eletiri geerliliini koruyacaktr. nk Derridann farkl mantksal
standartlara gre yarglanmas ve deerlendirilmesi gerektii ne srldnde bile,
o standartlarn ne olduu ve doruluklarnn nasl gsterileceine ilikin yeterli bir
aklama getirilmiyor. Her eye ramen, inandrc olmak iin ak seik bir yolu da
tercih etmek gerekir. Derridann tek ynl bir biimde srekli olarak yanl
anlaldn sylemesi yeterli deildir. Bu noktada Derridada hi mi su yok? O,
bazen sanki yanl anlalmak istercesine yazyor gibi deil midir? biimindeki
sorular
420
421
422
423
424

gayet

hakldr.

Zira

sadece,

eletirmenlere

Derrida, Marx ve Mahdumlar, s. 97.


Derrida, Deconstruction and the Other, s. 125.
Derrida, On the Name, s. 15; On the Name, s. 41.
Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 160-161.
Hekman, Bilgi Sosyolojisi ve Hermeneutik, s. 251.
94

cevap

verirken,

dekonstrksiyonun yle olmadn sylemek, ak seiklii tercih etmek ama geri


kalan durumlarda bunu muhafaza etmemek inandrcl belli bir lde yitirmeye
sebep olmaktadr.
ii. Her reddetme tutumu, imkansz klmak iin kt eye dnme riski
tar, yani yerleik duruma geme olasl. Gelenei reddetme ve eletirme
tutumuyla ortaya kan kuramlarn birounun, sonrasnda reddettikleri trden bir
otoriteye

dnm

olmalarnda

ilgin

bir

ironi

vardr.

Bugn

adna

dekonstrksiyonculuk denen ve akademide bir lt konumunda olan bir akm


vardr. Bu noktada dekonstrksiyonun kendisine bile son derece eletirel bir tutum
taknabilecek bir yeterlikte oluu, bize onun bizzat kendisini de eletirebilme imkan
sunar. Bu en azndan, onun en kt durumlarda bile belli bir umut ve vaat tadnn
gstergesidir. Derridann kendisi de z elikilerini syleyecek bir erdemi
gstermitir: metinlerimde kar ktm her eyin, dekonstrksiyona urattm
her ey -mevcudiyet, ses, hayat vs.- tam da hayatta olduum her ey[dir]. Sesi
seviyorum, mevcudiyeti seviyorum, vs.; bu olmadan ak, bu olmadan tutku olmaz.
Dolaysyla hayatmda sylediim ya da rettiim her eye durmadan kar
ktm syleyebiliriz. () Sanki harfin hedefine ulamas mmknm ya da her
naslsa harf sesle birlikteymi gibi, harf sesten bir mevcudiyetmi gibi yayorum.
() Hayat byledir, tutarldr ve tutarszdr. 425
iii. Dekonstrksiyonun gelii gzel bir entelektel faaliyet olduu, salt ykc
ve negatif sonular olduu yolundaki bak as, ondaki olumlayc yn, her bir
dekonstrksiyonun bir ey adna, olumlu bir ey adna, kendisi dekonstrksiyona tabi
tutulamayacak olan bir ey adna yaplmakta olduunu gz ard etmemelidir. 426
Derridann dekonstrksiyonu belli bir sorumluk dncesi etrafnda dnd,
gerici, tutucu ya da yeni-tutucu, bilim kart ya da yobazca eilimlerin verdii
rehavete kaplmakszn gelecek yzyln yeni Aydnlanma a adna, son derece
eletirel bir dekonstrksiyondan 427 yana olduu; Aydnlanma projesini bsbtn
terk etmedii daha ziyade, onun iinde ve karsnda eletirel ve herhalukarda

425
426
427

Derrida, Teoriyi zlemek, s. 9.


Caputo, Deconstruction in A Nutshell, s. 128-129.
Derrida, Marxn Hayaletleri, s. 142.
95

zorluklarla dolu bir konum igal etmenin yollarn arad 428 dikkate alnmaldr.
Sonuta biz, Derriday ve dekonstrksiyonu aadaki biimde yer ald haliyle
kabul ediyoruz:
Ben, elbette ki, Aydnlanmann yanndaym. Ama Aydnlanmann belli tarihsel
biimleri sz konusudur, bu gelenekte eletirmemiz ya da yapbozumuna uratmamz
gereken belirli eyler vardr. Bu yzden, yeni bir aydnlanma adna, verili bir
aydnlanmay yapbozumuna urattm olur. 429

Btn bu eletiriler dorultusunda ekillenebilecek ve de eletirel aklc bir


perspektife dayal olan bir dekonstrksiyondan yanayz. Bunun anlam udur: biz
sadece dekonstrksiyonla yaayamayz, onun da eletirdikleri gibi bir baka otoriteye
ve de iddete dnmesi her zaman olasdr.

428
429

West, Kta Avrupas Felsefesine Giri, s. 258.


Derridadan aktaran, Hollinger, Postmodernizm ve Sosyal Bilimler, s. 31.
96

II. BLM
DEKONSTRKSYONUN DN FELSEFESNDEK
UZANIMLARI

97

Bu blmde bir nceki blmn son ksmnda giri mahiyetinde ele aldmz
dekonstrksiyonun dinle olan alakasn, tarihsel ahsiyetler zerinden daha sistematik
bir biimde amay dnyoruz. Bylelikle hem bir nceki blmde ele aldmz
hem de gelecek blmde ele alacamz konularn daha salam ve belirgin bir
zemine kavuaca kansndayz. Konuya yaklammz u biimde olacaktr.
ncelikle biri Ktasal (M. Taylor) dieri de Analitik din felsefesinden (D. Cupitt)
olmak zere iki dnr zerinden dekonstrksiyonun din felsefesi alannda nasl bir
uzanm olduunu gstereceiz. Burada dikkat edilmesi gereken husus bu iki
dnrn de, son derece ar uta yer alyor olmalardr. Ki bu ynelim de, bizim
dekonstrksiyonun anlalmas noktasnda tezimizde kritik etmeyi amaladmz
yaklam temsil etmektedir. kinci olarak ise, biri Anglo-Amerikan (J. Caputo)
dieri de Ktasal (J. Marion) din felsefesinden iki dnr ele alacaz. Burada
aa kavuturmay hedeflediimiz husus ise, dekonstrksiyonun din felsefesi
alannda ne trden pozitif etkilerinin olabileceidir. Bununla birlikte bu iki
yaklamn da bizce tamamyla kabul edilebilir olmadn, ama ilk iki dnre gre
daha mspet bir karakter arz ettiklerini vurgulamak isteriz. Zira dekonstrksiyonun
daha makul, eletirel akla yasl olan bir versiyonunu gelitirmek her zaman
olasdr. Takdir edilecei zere bu da ancak nceki deneyimleri gzden geirmekle
mmkn olabilir.
Son olarak bu blmde ele alacamz konu ve isimlerin Trk din felsefesi
iin nasl bir nemi haiz olduuna da deinmek istiyoruz. ncelikle, bu alandaki baz
eilimlerin ele alnmas Trkiyedeki din felsefesi almalarna, tarihsel adan
ksmen de olsa bir katk nitelii tamaktadr. Bizce asl nemli olan bu eilimleri
tantmak deil, iinde yer aldmz dnsel atmosferin niteliine ilikin de bir fikir
yrtebilmektir. Buradan unu anlamaktayz: Trk dn youn bir eviri hareketi
sonucu nemli deiimler geirmektedir. Bunlar iinde son derece kritik pozisyonlar
vardr, ama ilgintir bunlarn hibirinin ad konulmu, kavramsallatrlm deildir.
Oysa tez ilerledike greceimiz zere son zmlemede adna non-realizm
diyebileceimiz eilimler ziyadesiyle vardr. O sebeple, burada yer verdiimiz
isimler, szn ettiimiz bu atmosferin deerlendirilmesi, mmknse kritik edilmesi

98

balamnda da dnlrse bu blmle amaladmz hedefe az da olsa


ulaabilmiiz demektir.
imdi bu konuyu, mmkn olduu kadar ana sorunlar ve bunlar temsil eden
dnrler etrafnda ele alabiliriz.

A. Dekonstrksiyonun Din Felsefesinde Olumsuz/Nihilist Bir


Balamda Kullanl
1. Ateoloji (Mark C. Taylor)
Dekonstrksiyon ngilizce konuan dnyada ncelikle seklarist ve ateist bir
balamda, zellikle de Nietzscheci bir balamda anlalmtr. 1 Onun imana ve
teolojiye yer brakmad, hatta bunlar felsefe sahnesinden kovduu dnlmtr.
Dekonstrksiyon seklarizmin koruyucusu, seklarist bir hermentiin kollaycs
olarak grlmtr. Buna gre dekonstrksiyon, akn gstergenin inkar edildii,
Tanrn lmnn ilan edildii, diffrancen dinin, Tanrnn ve de imann sonu
anlamna geldii bir ufka yerletirilmitir. 2 Kendilerine Tanrnn lm
filozoflar 3 ad verilen bir grup Amerikal teolog, dekonstrksiyonda, teolojinin
sonunu ilan etmek iin bir potansiyel grdler. 4 Dekonstrksiyon onlara dil hakknda
anti metafizik bir tasavvur salad. Buna gre dil, sekler dnyann tesindeki bir
gereklie deil sadece kendi kendine gndermede bulunuyordu. Dahas bu dil
tasarm, btn bir iletiimin metaforik karakterli olduunu sylemeye kadar vard.
Buna gre, iaretlerin hareketi, bir balamdan dier bir balama deimekte, iletilen
mesaj, bir mektup gibi, gnderildii adrese hibir zaman ulamamakta, ksaca btn
bir evren yanl anlalm, yanl yorumlanm, yanl okunmu sonsuz saydaki
szcn uzun bir hikayesi olarak grlmektedir. 5 Eer metinler gereklie
gndermede bulunmuyorsa, o takdirde, hakikat bir yanlsamadr. Eer ekstra
metinsel bir ltmz yoksa, iyi yorumla kt yorumu, iyi metinle kt metni,
ksaca iyi ile kty ayrt edecek bir lt yok demektir. Bu tarz deerlendirmeler,
dekonstrksiyonun teoloji sahnesinde ilk aamada kullanldnda yaygn olan
1
2
3
4
5

Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 1.


Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 19.
Bkz. Ward, Deconstructive Theology, s. 77.
Ward, Deconstructive Theology, s. 76.
Ward, Deconstructive Theology, s. 77-78.
99

kanaatlerdi. Szgelimi bu tutumun nde gelen ismi Carl Raschke iin


dekonstrksiyon, Tanrnn lm dncesinin yazya dklmesidir. 6 Bu anlaya
gre dekonstrksiyon, btn bir Hristiyan geleneinin 7 ve insanlara anlam salayan
dnya grlerinin sonlann ifade eder. 8 Bu ynyle dekonstrksiyon aka
teoloji kartdr. 9
Yukarda zet halinde yer alan dnceleri Mark Taylor ve onun evresinde
yer alan isimler savunmutur. Taylor iin dekonstrksiyon, Tanrnn lmnn
hermnetiidir. 10 Ona gre, Tanr, her eyin zerinde gvenlice temellendii bir
semiotik sistem iinde fonksiyon grmektedir. Dolaysyla bu temel ulalamaz hale
geldiinde, gstergeler sahili olmayan bir denize zgrce yaylrlar. Bu ekilde
gereklik, dilsel bir gereklik halini alr ve dil dndaki bir gereklie ulam diye
bir ey sz konusu olamaz. 11 Ona gre, felsefenin ve teolojinin tarihi, sonsuzlukzaman, varlk-olu, varlk-yokluk, kutsal-profan, anlaml-sama, akn-ikin,
kesinlik-kesinsizlik, k-karanlk, zihin-madde, vbg. birbirine kart terimlerin
dmlendii bir tarihtir. Bunlar arasnda srekli dierinin aleyhine ileyen bir
asimetri vardr. 12 Bu terimler bir kere dekonstrksiyona tabi tutulduunda artk eski
imtiyazl konumlarn koruyamazlar. Onun ateolojiden anlad da byle bir
ameliyedir. Ateoloji ne teistik ne ateistik, ne sekler ne de dinsel, ne mmin ne de
mnkir olan bir dn biimidir. Eer klasik dn biimi asndan baklrsa,
ateoloji heretiktir.13
Biz iki sebeple Taylorn bu dncelerinin ayrntsna girmeyeceiz.
Birincisi onun tutumu bizim, tez boyunca savunmaya altmz yaklammzn
tam tersini ifade etmektedir. Dorusu Derridann erken dnem yazlarnda onun
6
7
8

9
10
11
12
13

C. Raschke, The Deconstruction of God, Contemporary Classics in Philosophy of Religion,


ed. Ann Loades and Loyal Rue, Open Court Publishing, America, 1993, s. 590.
T. Altizer, History as Apocalips, Deconstruction and Theology, New York, Crossroad
Publishing, 1982, s. 151.
Huston Smith, The View from Everywhere: Ontotheology and the Post-Nietzschean
Deconstruction of Metaphisics, Religion, Ontotheology, and Deconstruction, ed. Henry Ruf,
New York, Paragon Hause, 1989, s. 43.
Eugene Goodheart, The Skeptic Disposition in Contempoary Criticism, Princeton, Princeton
University Press, 1984, s. 13.
Mark C. Taylor, Erring: A Postmodern A/theology, Chicago, Chicago University Press, 1984,
s. 6.
Mark C. Taylor, About Religion, Chicago, University of Chicago Press, 1999, s. 11.
Taylor, Erring: A Postmodern A/theology, s. 8-9.
Taylor, Erring: A Postmodern A/theology, s. 10- 13.
100

dncelerini teyit eder trden ifadelere rastlamak mmkndr. Szgelimi aadaki


alnt bunun bir rnei gibi durmaktadr:
Diffrancen izleindeki her ey stratejik ve maceraldr. Stratejiktir, nk yaz
alannn dnda hibir akn ve burada olan doruluk, teolojik alann btn
zerinde sz sahibi olamaz. Maceraldr, nk bu stratejik taktiiyle son bir amaca,
bir telosa devirim ya da alann basit bir biimde ele geirilip ona egemen
olunmasna, onu kendine yeniden ve son bir kez edinmeye ynelmemektedir. ()
Oyun kavram bu kartln tesine geer, felsefenin ncesinde ve tesinde, sonu
olmayan bir kakuln iinde raslant ile zorunluluun birliini ilan eder. 14

Her eye ramen hem bu ifadelerin daha makul bir deerlendirmesi olasdr hem de
sadece bu tr rnekleri alarak Derrida ve dekonstrksiyonu anlamak olay son
derecede tek ynl betimlemek anlam tar. 15 Ki biz bunun rneklerini bir nceki
blmde sunmaya gayret ettik. Bu ksm ksa tutmamzn ikinci nedeni ise az sonra
deineceimiz Don Cupitttir. O, benzer dnceleri meslekten bir din felsefecisi
olarak serdetmi ve de birok kere Taylordan etkilendiini 16 kendi abasnn onunla
benzer olduunu beyan etmitir. 17 Bu anlamda biz, dekonstrksiyonun ykclk
anlamyla din felsefesi alannda nasl bir uzanm olabileceini, hem Taylordan
farkl dnmeyen hem de ada bir din felsefecisi olma hviyeti tayan Cupitt
zerinden ele alacamzdan bu bahsi biraz ksa iledik.

2. Non-realizm (Don Cupitt)


Cupitt ada felsefedeki gerek postmodern gerekse adna olumsuzlayc
dekonstrksiyon diyebileceimiz birikimi din felsefesine tamtr. Ateist-dindar,
Hristiyan-Budist gibi adlandrmalara maruz kalan, tanrsz bir dinin ya da baka bir
adlandrmayla non-realist bir din felsefesinin savunuculuunu yapan Cupittin
projesi srekli bir evrim iinde olmutur. 1979da o yar modernist bir liberal teolog
grnmndeyken, 1982de Taking Leave of God yaynladnda anti realist inanc
onun zerinde grm oluruz. Fakat gerek anlamda Ktasal ve de postmodern
birikimi kullanmas 1986daki Life Line adl kitabyla balar. 1990da Creation Out

14
15

16
17

Derrida, Diffrance, s. 51.


Bu konudaki birok kaynaktan sadece birkana mracaat bile yeterlidir: Hart, The Trespass of
the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, s. 46; Almond, Sufism and
Deconstruction, s. 64.
Don Cupitt, Is Nothing Sacred? The Non-Realist Philosophy of Religion, New York,
Fordham University Press, 2002, s. xvii-xix.
Cupitt, Is Nothing Sacred? The Non-Realist Philosophy of Religion, s. xvi.
101

of Nothingde postmodern ifadecilii benimser. 18 Dikkat edildiinde grlecektir ki,


bu deiim ve dnmler iinde hep ayn tema varln korumaktadr: o da ada
Ktasal felsefede olup biten her eyi sorgusuz bir biimde din felsefesi alanna
aktarma eilimidir.
Cupittin, dili teolojik tartmalarn merkezine almasnn en nemli sonucu
metafiziksel non-realizm olmutur. ok ksa bir biimde bu iki terimi aklamamz
gerekirse, realizme gre, her eyin ls insan deil, hakikattir, hakikat insandan
bamszdr, insan onu yaratmaz, kefeder. Non-realizme gre ise, hakikat insandan
bamsz deildir. Onun kefi ancak insani bir perspektiften mmkndr. Sorunu
biraz daha netletirebilmek amacyla yle bir rnee mracaat edebiliriz: Gnmz
kuantum fizikileri maddenin yapsn anlatmak iin, ntronlara gre konuup, onlar
dier atom alt paralarla ilikilerine gre tanmlayabilir ve nkleer fzyon gibi
srelerle onlarn hareketlerini ynlendiren yasalar belirleyebilirler. Peki, ntronlar
gerekten de var mdr? Onlarn varlna ilikin bilimsel teorilerin konumu nedir?
Eer

bir

kii,

ntronlarn

varlnn,

fizikilerin

bu

kavram

kullanp

kullanmamalarndan bamsz bir ey olduunu, dier bir deyile ntronlarn,


fizikiler ntron kavramn kullanmasalar da var olduklarn, sz konusu kavramn
bu haliyle olgusal bir gereklie karlk geldiini sylyorsa, o kiinin yaklamn
realist bir bak as olarak tanmlayabiliriz. Yok eer bir kimse, bilimsel teorilerin
ne yanl ne de doru olduklarn, onlarn, sadece eylerin nasl hareket ettiklerine
ilikin ngrde bulunabilmek iin, belli bir biimde maniple edilebilen dzenekler,
eyay alglamamza yardmc olan kurgusal modeller olduunu sylyorsa, onun
yaklamn da non-realizm (aralk/fonksiyonalist) olarak niteleyebiliriz. 19
Realist, Tanr hakknda nesnel ve dil d bilgilere ulaabileceimizi
sylerken non-realist, bizim bir insan olduumuzu, bize verilmi olan dilin tesine
ulaamayacamz, dolaysyla bir teolojik dogmann gerekte iddia edildii gibi
olup olmadn teyit edemeyeceimizi syler. Dolaysyla teoloun grevi Tanrnn
nesnel varln kantlamak deil, onun yaamlarmzda ne anlama geldiini
18

19

Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 23; onun yaam ve dncelerinin


evrimi hakknda daha detayl bilgi iin bkz. Scott Cowdell, Atheist Priest? Don Cupitt and
Christianity, London, SCM Press, 1988.
Robin Le Poidevin, Ateizm: nanma, nanmama zerine Bir Tartma, ev. Abdullah
Ylmaz, st., Ayrnt Yay., 2000, s. 166-167.
102

kefetmektir. 20 Non-realist teist Tanr idesinde yer alan dinsel deeri muhafaza eder.
Buna gre Tanr ynlendirici tinsel bir idealdir, bizim deerlerimizin nihai
btnlnn semboldr. Biz onun hakknda, nesnel bir varlk olarak, tutarl bilgi
veremeyiz, onun varln kantlayamayz. Bizim sadece bu yaammz ve Tanr
hakknda bu beeri dilimiz vardr. Biz tam anlamyla onun hakknda konutuumuz
dille, sanki byle bir ey olabilirmiesine, dil d gereklii karlatrabilecek bir
pozisyonda deiliz. u halde biz mutlak bilgiye sahip olamayacamz hatrlayarak,
eski metafizik dogmalarmzdan syrlmalyz. Btn bilgimiz, dil tarafndan
oluturulabilen, beeri, snrl ve yanlabilir bir bilgidir. Din birok hikaye ve
semboller btndr. 21 Aktif non-realizme gre, din artk bir teori deildir, fakat bir
yaama biimidir, bir sanat gibi dnyay kurma aktivitesidir. Non realist, eski
inanlarnn tmn kaybetmi olan bir postmodernisttir. Onun dogmatik inanlara
ihtiyac yoktur, onun iin tek dnya vardr o da dil tarafndan ina edilmi olan
imdiki dnyadr. Bu durumda din metafiziksel bir bilgi veren sistem deil,
kendisiyle yaamlarmz biimlendirdiimiz bir eydir. 22 Cupittin dncesine gre,
bizim dilimizden, deerlerimizden, kltrel biimlerden, yorumlarmzdan te,
anlamszlk ve saf grntnn oluturduu boluktan te bir ey yoktur. Dilimiz ve
ona bal olan her ey olumsal olduundan, onlar bir st konuma tayacak olan bir
otoriteleri de olamaz. Bizim btn teorilerimiz ve de inanlarmz bir yanstmadan
baka bir ey deildir. 23
Cupitte gre, dilin dnda mutlak hakikati sormamzn, sorgulamamzn bir
anlam olmadndan, 24 numenal bir alann olduu ideas, dili aan saf bir dnce
dnyas terk edilmelidir. 25 nk ona gre, dil gereklii olduu gibi yanstamaz.
Bu durum en ok da, gereklie ilikin farkl temsillerin olduu noktada hissedilir:
Uzun bir tarih sreci bizi, imanda, dinsel duada ve de pratiklerde kullanmakta
olduumuz temsili modelin tatmin edici olmad gerei ile kar karya getirdi.
Bunun bir nedeni, dinin ait olduu toplumdan farkl bir toplum trnn ortaya
km olmasdr. Dieri ise, gereklii temsil eden, bilim gibi alternatif temsil
20
21
22
23
24
25

Cupitt, Is Nothing Sacred? The Non-Realist Philosophy of Religion, s. 51 vd.


Cupitt, Is Nothing Sacred? The Non-Realist Philosophy of Religion, s. 47.
Cupitt, Is Nothing Sacred? The Non-Realist Philosophy of Religion, s. 55-59.
Cupitt, Is Nothing Sacred? The Non-Realist Philosophy of Religion, s. 69.
Don Cupitt, Anti-Realist Faith, Is God Real?, Ed. J. Runzo, London, Macmillan, 1993, s. 4748.
Don Cupitt, Creation Out of Nothing, London, SCM Press, 1990, s. ix.
103

modellerinin ortaya km olmasdr. En nemlisi de, btn temsil sistemlerinin dinsel olsun bilimsel olsun- sadece insani uzlamalarn bir sonucu olduudur. te
bunun farkna varlm olmas bizzat temsil kavramnn altn oymaktadr. 26

Elbette Cupittin bu trden radikal iddialarna katlyor deiliz. Fakat eletirel


deerlendirmelerimizi, dier yerlerde olduu zere, bu ksmn sonunda ele
alacamzdan imdilik onun nasl bir seyir izlediini anlamaya alalm. Ona gre
insan, nihai snrlarnn farkna varm, bu anlamda bir dilin iinde olduunu,
dnyay ancak bu dil iinde ve snrl bir biimde algladn grmtr. O sebeple
Cupitte gre, ulaabileceimiz tek ey, rlatif bir tanrdr, benim tanrmdr, ki ona
gre bu bak as inancn yeni ve daha gzel bir yorumudur. 27 Bizim gereklik
olarak adlandrdmz her ey dilde ve dille kurulmutur. 28 Bu anlamda dil,
felsefenin balang noktas deil, dnyann felsefi balang noktasdr. O, bu
dnyann en iyi tablosunun u ekilde yaplabileceini syler: dnya, balangsz,
sonsuz, dsz, dilin biimlendirdii, olaylarn akndan baka bir ey deildir. 29
Dolaysyla dilin yaratm olduu bu dnyada ekstra dilsel gereklik hakknda
konuulamaz. Cupitte gre, dnya bizim dnyamzdr, beeri dnyadr, dil iinde
kodlanm, yorumlanm bir dnyadr. 30
Non-realizmin klasik din anlayndan ok radikal bir sapmay beraberinde
getirecei aktr. Buna gre din, dil dnda harite bir yerlere gndermede
bulunuyor olamaz. Buna Tanr, melekler, cennet ve cehennem, ahiret vb. gibi btn
ana dini motifler dahil edilebilir. Onun asndan bu motiflerin btn anlam,
dnyada daha ahlaki bir yaam srlmesinin bir arac olmaktan baka bir ey
deildir. Buna paralel olarak, Cupitte gre, din, dier anlatlar iinde bir anlat veya
meta bir anlatdr. 31 Bu ynyle din, anlatldklar zaman, duygusal ve yorumsal
tepkileri itibariyle uyumlulam bireylerden olumu bir toplum yaratabilecek olan
hikayeler dizisidir. 32 Dier taraftan dinsel pratikte bulunmak, bir kendini inandrma
oyunu oynamaktr. Oyun balamnda, bir inan tmcesini zikrederek, tanrnn
olduuna kendimizi inandrrz. Kendimizi tanrnn ve onun kullarnn yaptklarnn
26
27
28
29
30
31
32

Cupitt, Is Nothing Sacred? The Non-Realist Philosophy of Religion, s. 24.


Cupitt, Is Nothing Sacred? The Non-Realist Philosophy of Religion, s. xiv.
Don Cupitt, The Long-Legged Fly, London, SCM Press, 1987, s. 82
Don Cupitt, Last Philosophy, London, SCM Press, 1985, s. 85.
Cupitt, Is Nothing Sacred? The Non-Realist Philosophy of Religion, s. 53.
Don Cupitt, What is Story, London, SCM Press, 1991, s. 64.
Cupitt, What is Story, s. 6.
104

anlatlar olduuna inandmz eyleri dinleriz ve tapnyor, o tanrya dualar ediyor


gibi yaparz. Bu oyun bittiinde geriye, kendimiz ve bakalar hakknda edindiimiz
sorumluluk bilinci kalr. Buradan da anlalaca zere o, non-realist bak asndan
Tanr tasavvurunu istisna etmez. Ona gre Tanr sylemi de tamamen kurgusaldr.
Tanr syleminin btn nemi hayatlarmz dntrebilmesinden dolaydr. 33
Cupittin bu dnceleri, onun btn bir gereklik tasavvurunun anlatsal olduu, 34
eklindeki felsefi sisteminin bir parasdr. Sonuta Cupittin nerisi udur:
Eski tr realistik metafizik sistemlerin modas gemitir. Bu, Amerikan
pragmatistlerinden, Wittgensteinn felsefi kariyerinden, sosyal bilimlerden, son
yirmi yl iindeki Fransz felsefesinden rendiimiz bir derstir. (...) yleyse biz,
yeni bir durumla kar karyayz, ayn ekilde Hristiyan imann yeni bir ynde
dzenlemek durumundayz. Post-metafizik dnyada postmetafizik ya da non-realist
bir iman. 35

Cupitte gre biz, insani dnyamzda bir anlatlar a iindeyiz ve de bu sebeple


kurgu nceliklidir. 36 Ona gre ada kltr ok temelli bir biimde kurgusaldr.
Bizim btn hayatmz hikayelerle ve hikayeler iinde yaanmaktadr. Hikayeler
bize oynayacamz rol sunarlar. Ksaca onlar bize yaamdaki yerimizi verirler. 37
Ona gre din de bir hikayeler kmesidir. O, bu ekilde dinin nemini kmsediini
dnmez. Her toplumun dine ihtiyac vardr, toplumsal yaam ynlendiren
hikayeler koleksiyonuna. Cupitte gre bu bak as bizi teolojik realizmden ve
felsefi

temelcilikten

zgrletirecektir.

Bu

ekilde

onun

hangi

sebeple

postmodernizme sarld da ortaya kmaktadr. Zira postmodernizm, meta


anlatlarn tiranlndan insanlar zgrletirmektedir. 38
Tanr, manevi hayatn bizden istedii her eyi kusursuz bir biimde temsil eden ve
kendinde somutlayan, birletirici simgedir. () [Manevi hayat] bir hayali merkeze
yneltilir. () Biz Tanr szcn, dinsel talebin bize kendini duyurma
biimlerini bnyesinde toplayan kapsayc bir simge olarak kullanrz. () Ac
eken Tanr insanln gzyalar ve benzer duygulardr sadece. 39

Eer

Tanrnn

grnmleri

deiebiliyorsa,

sembolikse,

kltrel

olarak

koullanmsa, din dili gerekten Tanrya bir gndermede bulunmay kesecektir. Bu

33
34
35
36
37
38
39

Poidevin, Ateizm: nanma, nanmama zerine Bir Tartma, s. 181-182, 171.


Cupitt, Creation Out of Nothing, s. 104.
Cupitt, Is Nothing Sacred?, s. 32.
Cupitt, What is Story, s. 91.
Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 24.
Don Cupitt, What is a Story, s. 96.
Don Cupitt, Taking Leave of God, London, SCM Press, 1980, s. 9-10, 96, 113, 166.
105

takdirde o, metafiziksel bir yapdan kltrel bir ifadeye dnecektir. 40 Cupitte gre
bu bir kere fark edildiinde, din, bilisel olmayan, ifadesel ve non-realist bir hale
dnr. Cupittin dnsel serveni bu son kannn srekli evrilmesinden ibaret
grnmektedir. 41
Cupitte gre, Tanrnn lm, temelciliin sonu vb. gibi temalarn
yaygnlat bu dnemde teolojinin ve de din felsefesinin yeni bir balang yapmas
gerekmektedir. 42 Dorusu o, yeni bir balang iin poetik teolojiden fazla bir ey
sunmaz. 43 Buna gre doast doktrinler kendisiyle yaadmz iirler olarak
deerlendirilir. 44 Sz edilen poetik teoloji iinde geleneksel, dil-gereklik, znelliknesnellik, madde-zihin, salt beeri-mutlak ilahi gibi ayrmlarn da ortadan
kalkacan

dnr. 45

Ona

gre

realistin

ina

ettii

bu

dikotomileri

dekonstrksiyona tabi tutmak gereklidir. 46 O, bu amala Derridann eletirel


felsefesini kullanr. 47 Sonuta o, teolojilerin de ou zaman zerinde temellendii
ayrmlarn sahici olmadklarn, ileri srer. Bu, dekonstrksiyoncu dnce ile
Cupittin projesinin, eer byle bir eyden sz edilebilirse, grnrde en bariz
paralelliin olduu noktadr. Bu dncelerin Derrida merkez alnarak ileri srlp
srlemeyecei ayr bir tartma konusudur, bununla birlikte bu trden basit bir
ntrletirmenin Derridann hibir biimde benimseyebilecei bir ey olmadn
vurgulamak isteriz. Vaka, siyah beyaz iftini dnelim, teoloji bundan belli
llerde yararlanmtr, bugn de bu ktye kullanlr durumdadr. Ama insanlarn
tmyle, bu tr dikotomilerin tesine gidebildii bir evren tasavvuru ok basit bir
naivlik tar. Bylelikle Cupittin dekonstrksiyonu kullanma abasna ynelik olan
ihtilafmz da anlalm durumdadr. Bu noktay eletirel deerlendirmeler
blmnde amak istiyoruz.

40
41
42
43
44
45
46
47

Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 46.


Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 46.
Cupitt, Is Nothing Sacred? The Non-Realist Philosophy of Religion, 23, dipnota bak.
Don Cupitt, After God, London, Weidenfels, Nicolson, 1997, s. 110 vd.
Cupitt, Is Nothing Sacred? The Non-Realist Philosophy of Religion, s. x48.
Cupitt, Is Nothing Sacred? The Non-Realist Philosophy of Religion, s. 53.
Don Cupitt, Anti-Discrimination, The Blackwell Companion to Postmodern Theology, ed.
Graham Ward, Oxford, Blackwell, 2001, s. 482..
Cupitt, After God, s. 58.
106

3. Eletirel Deerlendirmeler
Bir ksm aratrmaclar hem Cupitti hem de Taylor nihilist tekstalist
olarak adlandrr. Bu son derece yerinde bir isimlendirmedir. Bu tutumun ana savlar
u biimde toparlanabilir: i. Dil haricinde, onun dna klabilecek bir gereklik
yoktur, ii. din anlatsal, kurgusal bir karakter tar, buna bal olarak da iii. dini
anlatlar, postmodern deiimlere gre yeniden dzenlenebilir, eer varsa, onlarn
tarihsel gereklik vurgular bu igrlerle zayflatlabilir. 48 Bizim iin bu her sav,
hem savunulabilir olmaktan uzak hem de radikal bir biimde eletiriye aktr. imdi
bunu amaya alalm.
i. Cupitt, postmodernizme ait her ne varsa sorgulamakszn benimsemi
grnr. O, ada dnyada ne trden bir dnm olursa olsun sz konusu deiimi
esas alarak, dini ve Tanr tasavvurunu dntrmekten yanadr. Ona gre, her ey
ak halinde ve belirsizdir ve bundan kurtulu yoktur. 49 O, uzun vadede din alannda
Nietzscheci bir devrim yaratmay hedeflemi 50 buna gereke olarak da, bu dnceler
dorultusunda

dinin

kendini

yenilemedii

takdirde

insanlarn

yaamndan

uzaklamaya ve giderek yok olmaya aday olmasn gstermitir. 51 Anlald zere


Cupitt, verili olan durumu tek seenek olarak sunmann tesinde ok fazla bir ey
yapm grnmez. Oysa daha sahici seenekler hem vardr hem de daha fazlas
gelitirilebilir. Dini, pasif bir biimde sadece bir dnm malzemesi olarak
dnmek onun doasna aykr olduu gibi son tahlilde, yaplan bu ameliyelerin de
hibir anlam olmayacaktr. Bu anlamda Cupittin yapmaya alt ey, son derece
yzeysel bir karakter arz etmektedir. nemli olan bir dnce mirasn alp blok
halinde bir baka miras ona gre ekillendirmek deil, eletirel bir diyalog tesis
ederek her iki alann da istifadesini salamaktr. Din felsefesinden beklenen de
budur. Gemite pasif bir biimde felsefeyi diniletirmek ya da dini felsefeletirmek
ne kadar skntl oldu ise ayn ekilde gnmzde dini postmodernitenin ya da
dekonstrksiyonun bir nevi oyunca gibi dnmek de ok temelli bir yanl
anlamadr. Vaka, din, eer evresindeki gelimeleri hi dikkate almakszn varln
48
49
50
51

Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 3, 26.


Cupitt, After God, s. vii-x.
Cupitt, Is Nothing Sacred? The Non-Realist Philosophy of Religion, s. xix.
Cupitt, Is Nothing Sacred? The Non-Realist Philosophy of Religion, s. 26.
107

srdrmeye alrsa o da yanl olur, zira o takdirde giderek dinin de sonu olabilecek
olan bir yabanclama boy gsterir. Bir kere daha ifade edelim ki, disiplinler arasnda
basit bir dntrme abas faydadan uzaktr, bunun son derece dinamik ve eletirel
bir biimde yaplmas gerekir. Bizim dekonstrksiyondan beklediimiz de byle bir
faydadr. Ne yazk ki Cupitt ve Taylor bu trden bir olumlayc abann uzanda
grnmektedirler.
ii. Cupitt, istifade ettii dnrlerden ok daha fazla nihilizme, rlativizme
dmeye, onlar ideolojik olarak kabullenmeye mheyyadr. Onun yapt projede
Derriday kendisine desteki olarak dnmesi de 52 birok ynyle eletiriye aktr.
Szgelimi Cupitt, ok ak bir biimde nihilizmi, rlativizmi ve de anti-realizmi
savunurken, Derrida, hem bu trden yaklamlar reddeder hem de bu ve benzeri
sorulara son derece sofistike ve indirgeyici olmaktan uzak bir biimde yant arar. Bu
nedenle, din felsefesine Cupitt gibi ikincil yorumlardan ziyade dorudan ilk isimlere
mracaat etmenin ok daha gzel almlar getirebileceini dnmekteyiz. Cupitt'in
genel felsefe tarihi alglamas birok adan eletiriye aktr. Bir kere o, sz konusu
tarihi son derece basitletirmektedir. O, mracaat ettii dnrlerle kyaslandnda
hissedilir bir yzeysellik iinde grnmektedir. Cupittin kendilerinden beslendii
isimler, ayn konular, son derece ince analizlerle ele alrken, o, ar genellemelere
gitmitir. Din felsefesi asndan bunun sonucu ise birok meselenin stnn
rtlmesi anlam tar. Oysa tezimizin banda da belirttiimiz zere en azndan baz
postmodernler ve dekonstrksiyoncular kelimenin tam anlamyla hakiki bir
alternatifin olabileceini, yaplan almalarn bu olasl ortaya karmann bir
paras olduunu srekli dile getirmilerdir. Maalesef Cupitt bu noktada son derece
zayf kalmtr. Kelimenin tam anlamyla onun tutumuna alternatif yaklamlara
gereksinim vardr. Bir almada Cupittin almalar din felsefesinde alternatif
yaklam olarak gsterilir. 53 Ancak bu ne tr bir alternatifliktir? Eer gereki
olunacaksa, burada bir alternatiflikten deil olsa olsa Cupittin alternatifsizliinden

52
53

Cupitt, After God, s. 62; Cupitt, Mysticism After Modernity, Oxford, Blackwell, 1998, s. 67
vd.
Beverley Clack-Brian R. Clack, The Philosophy of Religion: A Critical Introduction,
Cambridge, Polity Press, 1998, s. 88 vd.
108

sz edilmelidir. Zira onun ada dnyada btn olup bitenler karsnda


nerebilecei tek ey basit bir terapiden 54 fazlas deildir.
iii. Cupitte ynelik ilgin bir eletiri de onunla ayn fikri paylaanlardan
gelmitir. Buna gre o, yeterince postmodern olmamakla sulanmtr. Onun
postmodernizmi, aslnda liberal teolojinin bir devam niteliindedir. 55 Bu konuda
baarl bir almas olan Hyman, onun, yeterince anlatsal ve postmodern
olmadn dnr. 56 Ona gre, Cupittin projesi tekini elemektedir, bu da onun
naturalizme ve monizme olan sadakatinin bir sonucudur. 57 Bu vizyon asndan,
teki tabiatyla grlmemi, gz ard edilmitir. Cupitt iin, her ey grlebilir,
hibir ey de gizli olmadndan, o, burada ok net bir monizmin iine dmtr.
Baz yorumcularn da dikkatlerimizi ektikleri zere, bunu 19. yy. neoemprizminden ya da romantik idealizminde grlen trden bir monizmden ayrt
etmek mmkn deildir. Bu olsa olsa ok temel bir monistik yaklamdr. 58 Cupittin
benimsemeye alt postmodern konumu eletirdii modern konumdan ayrt etmek
mmkn deildir. Bu amaz G. Loughlin gayet gzel bir biimde ifade eder:
Tekstalist teolojinin ana problemi onun yeterince tekstalist olmamasdr. O, bize
her eyin hikayeler olduunu sylerken, tekstalizmin de bir baka hikaye olduunun
stn rtmekte gibidir. 59 Cupitt de btn anlatsallna karn, bize dnyann
anlatsalln ifade ederken, sanki btn bu anlatlarn tesindeki gereklii haber
vermekte gibidir. Bu, onun iin ok temelli bir amazdr. nk btn meta
anlatlarn sonunu getiren anlat da son zmlemede bir meta anlatdr. 60 Cupittin
almalar modernitenin tipik dalizmi olan realist anti realist at altnda
ilemektedir. Bunun anlam ise udur: Bu atnn dnda ileyen herhangi bir anlat
hie indirgenmi durumdadr. Cupitt, eletirmelerin tekiliini yok sayarak, onu
sadece kendinin bir versiyonu olarak dnm, eletirdiklerini de, onlarn, zaten
reddetmi olduklar bir bak asndan eletirmitir. ayet eletirilerde gerek
54
55
56
57

58
59
60

Cupitt, Is Nothing Sacred? The Non-Realist Philosophy of Religion, s. 80.


Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 5.
Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 120.
Cupitt u cmlesiyle bunu kabul etmi grnr: Btn bir nesnel ve znel dnyann tek bir
maddeden, dilden yaplm olmas anlamnda monistik, her eyin toplumsal olmas anlamnda da
naturalistiktir., Don Cupitt, Last Philosophy, London, SCM Press, 1995, s. 63.
Ward, Postmodern Theology, s. 591.
Gerard Loughlin, Telling Gods Story, Cambridge, Cambridge University Press, 1996, s. 17.
Cupitt, What is Story, s. 154.
109

anlamda etkili olunmak isteniyorsa, realist ve anti realist bak asnn tesine
geilebilmelidir. 61 u halde Cupitt, eletirmekte olduu sistem dncesinden
kaamam olduu gibi eletirdikleriyle de ayn mantksal hataya dm grnr. 62
Ksaca onun sistemi son zmlemede, modernist, temelci ve metafiziksel
kalmaktadr. 63
iv. Cupittin tarihsel malzemeyi kullanma biimi biraz gariptir. O, dini
fenomenleri ele alrken son derece modernist, hatta kat pozitivist yaklamlar
kullanmaktan ekinmez. Ama ayn zamanda, postmodernizmi de eit lde kullanr.
Ksaca yaplan ey, modernitenin varsaymlar ile din eletirilirken, postmodernite ile
de, denebilirse eer yeni bir din olmayan din ina etmekten ibaret grnr. Bu
noktada belli bir tutarlln salanmas gerekmektedir. Eklektik olmann da kendine
gre bir kvamnn yakalanmas zaruridir.
v. Cupitt bilim ve seklerlemenin snrsz gcn tanmada hibir sorunla
karlamazken, Tanrnn snrsz gcn tanmada sorunlar yaar. Bu anlamda u
eletiriler zerinde dnlmeye deer: Cupittin postmodern dini, beyaz adamn
ehvetini merulatrmak iin zayf bir teebbstr, Hristiyan egemenliini piyasa
emperyalizmiyle deitirir. Onun ileri srd oulculuk, Bat iktidarnn
kutsanmasna varan piyasann acmasz otoriterliini gizler. Tm aikarlna
ramen, Cupitt, yozlam Hristiyanlkta bulduumuz haliyle, teki olana tm kinini
kusar. O, tm teki dinlerin Hristiyanla benzemesini ve kendi temel inanlarndan
moda haline gelmi sevecen ak grs iin vazgemelerini bekler. 64 Cupittin
slam algs da eletiriye aktr. Zira o, slam dininin de Hristiyanlkla benzer bir
kaderi olduunu ileri srm grnr:
Seklerlemenin yava sreci, bilimin ve daha sonra da kutsal kitap ve tarihsel
eletiriciliin etkisi, gittike artan insan merkezli bir bak asna kayma, dier
inanlarla kar karya gelme ve son olarak da korku uyandran ve hala
tamamlanmam modernlie gei btn bunlar Hristiyanlar iin veya drt asr
am olan bir hikayeyi oluturur. Baka geleneklerde en kayda deer bir ekilde
slamda, bu hikayenin sadece Hristiyanln kendi kltrndeki gelimeleri kontrol
etmedeki zayfln ve kukuculuun andrc etkilerine kar koymadaki
baarszln yanstan tamamen Hristiyani bir hikaye olduunu syleyen insanlar
var. Onlar Hristiyanl teslim alm bulunan kaderden kurtulabileceklerini, hatta
61
62
63
64

Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s.5.


Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 122.
Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 124.
Serdar, Postmodernizm ve teki, s. 314.
110

baz Mslmanlar Bat bilimini imleyen kukucuun gizli akntsndan ziyade bir
slami bilim yaratabileceklerini sylyorlar. Korkarm yanlyorlar. 65

Bu ifadeler tm bir slam tarihini tek bir cmleyle arptmakta gibidir. 66 Cupitt
burada tandk bir hileyi tekrar eder: Hristiyanln rk ve tutarsz doasn
evrenselletirilip, dier dinlerin kaderinin de onun kaderi ile benzer olmas gereklilii
gibi son derece naif bir iddiay ileri srer.67 Bununla birlikte biz unu da sylemeliyiz
ki, vaka Cupitt tarafndan zikredilen gelimeler sadece Hristiyanla zg olmakla
geitirilecek trden deildir. Zaten bu durumun slam dnyasnda da birok rneini
bulmak olasdr. Szgelimi aada yer alan ifadelerin ne lde Cupittin nonrealizminden farkl olduu hususu aratrmaya deer:
Allah vardr, Allah alimdir, Allah kadirdir gibi pozitif hayat tarafndan formle
edilen bu tr nermeler, gerekleri gsteren deil arzular bildiren ifadelerdir. nsan
kamil, alim, gl, merhametli, efkatli vs. olmak ister. Sonra bunlar gibi kendisinde
en sevgili olan sfatlar tapt varla izafe eder. () Bylece sfatlar kaynaklarnda
sonsuzlua itilmi, sonra da Allah zerine gnderilmi insani deerler olmu oluyor.
nsnann Allah iin yapt bu imaj, bir insan yaratdr. 68

yleyse mesele nedir? Kanaatimizce mesele Cupittin szn ettii sorunlarla


yzleebilme azmidir. slam bu konuda halen bir alternatif olarak varln
korumaktadr. Ancak henz bu potansiyel yeterince fiiliyata geirilmemitir,
ilgintir, slamn tersi yndeki potansiyeli daha fazla zuhur eder bir grnmdedir.
Sonu olarak biz, Cupittin radikal iddialarna katlyor deiliz. Kanaatimizce
dil, teolojide ve din felsefesinde bir aklama modeli olarak kullanlabilir, her keif
gibi, bunun da baz kazanmlar salad bir gerektir. Ama btn her eyi dile
indirgemek onu btnyle ihmal etmek kadar yanltr. Baz eylerin, tarihsel,
ekonomik ya da dilbilimsel olduunu sylediimizde, o grnglerin, etiyle
kemiiyle, bu tr hammaddelerden yaplm olduu deil de daha ok, o yntemlerle
zlmeye duyarl olduklar anlatlmak istenir. 69 u halde dinin baz unsurlarnn
dile dayal olmas bizi hibir surette non-realizme gtrmez. Kald ki, dini adan
65

66
67
68
69

Don Cupitt, The Sea of Faith: Chrisitnaity in Change, London, BBC, 1984, s. 7, bu eviri u
makaleden iktibas edilmitir, Sait Reber, Realizm, Din ve Dnyevileme, slamiyat, 4, 3,
2001, s. 28, benzer balamda alntnn bir baka evirisi iin bkz. Serdar, Postmodernizm ve
teki, s. 310.
Serdar, Postmodernizm ve teki, s. 311.
Serdar, Postmodernizm ve teki, s. 312.
Hasan Hanefi, Teoloji mi Antropoloji mi?, ev. M. S. Yazcolu, Ankara niversitesi
lahiyat Fakltesi Dergisi, XXIII, 1978, s. 511.
F. Jameson, Dil Hapishanesi, ev. Mehmet H. Doan, st., Y. K. Y., 2002, s. 9.
111

non-realizmin kabul edilmesi mmkn deildir, zira bu takdirde ortaya kacak olan
din kimseyi ikna etmeyecektir. 70 Dier yandan non-realizmin alternatifi, radikal
realizm deildir, nk her ikisi de eit lde ayn yanla (indirgemecilie)
yakalanm

grnmektedirler.

Gnmzdeki

kltrel

almalar

alanndaki

gelimeler de dikkate alnarak, din felsefesi asndan savunulabilir model, lml bir
realizmdir. Bu tutumun, slamn bu gne kadar gelitirdii birikimle de tutarl
olabilecei kansndayz. Son bir hususa daha deinmek istiyoruz, Cupittin
Derridaya referansla temellendirmeye alt non-realist proje, Derrida tarafndan
birok kere eletirilmi ve bunun ideolojik bir yaklam olduu sylenmitir. Biz de
bu anlamda din felsefesinde dekonstrksiyonun bu tr bir uzanmnn hem Derrida
asndan hem de kltrel birikimimiz asndan savunulabilir olmadn, o sebeple
de, sorunlar ok olan radikal bir versiyondansa dnsel adan savunulabilir olan
lml bir versiyonu gelitirmekten yanayz. 71 imdi ele alacamz rnekler de tam
anlamyla olmasa bile byle bir aray iinde grnmektedirler.

B. Dekonstrksiyonun Din Felsefesinde Olumlayc Bir


Balamda Kullanl
1. Mesihsel Postmodernizm (John D. Caputo)
ncelikle Caputonun ada din felsefesi asndan ne tr bir nemi
olabileceine deinmek istiyoruz. O, her eye ramen Ktasal din felsefesi ile
Analitik din felsefesinin arasn bulma abasnda olmutur. Elbette bunu nasl
yapmak istedii hususu her zaman eletiriye aktr, ama bir prensip olarak byle bir
ynelim iinde olmas dikkate deer bir noktadr. Eer Caputoya bir konum
atfedilecekse o da udur: Gnmzde Ktasal ile Analitik gelenek arasndaki uzlama
abalarn anmsayacak olursak, o, her iki ucun Ktasal ksmna yakn olan bir yerde
durur. Burada bizim iin asl dikkate deer husus, onun bu amala dekonstrksiyonu
yenileyerek kullanmasdr. Caputo bu ynelimleriyle bir nceki ksmda ele aldmz
70
71

Andrew Shanks, God and Modernity: A New and Better Way to Do Theology, London-New
York, Routledge, 2000, s. 114-115.
Nitekim bu ynde baarl almalar da yaplmtr: Ciddi bir Cupitt eletirmeni olan Brian
Hebblethwaite, eletirilerini u kitapta bir araya getirmitir, The Ocean of Truth: A Defense of
Objective Theism, Cambridge, Cambridge University Press, 1989; ayrca bkz. Stephen R.
White, Don Cupitt and The Future of Christian Doctrine, London, SCM Press, 1994.
112

isimlerden de farkllar. O, basit bir non-realizmi kabul etmedii gibi Analitik din
felsefesinin baz eilimlerine de souk kalm grnr. Caputo iin Ktasal felsefenin
din ve rasyonaliteye olan biganelii ile analitiklerin duyguya, sosyal olana uzakl
ayn sorunlar ihtiva eder. Bu sebeple de o, yeni bir tarzn gelitirilmesinin zaruri
olduu kansndadr. imdi bu varsaym daha detayl bir biimde irdeleyelim.
Caputo, 18. ve 19. yy.da olduu trden, dinin aleyhine gl felsefi
argmanlarn artk olmad, o dnemin argmanlarnn felsefi temellerinin
rtlm durumda olduu kansndadr. Onun dncesine gre, aydnlanmann
zerine kurulu olduu rasyonellik ideas rtlnce, ayn ekilde sz konusu
rasyonellikle dini eletirenlerin iddialar da rtlm oldu. 72 te yandan Caputo,
Anglo Amerikan din felsefesinin, Kontinentallerin onto-teoloji olarak adlandrdklar
bir felsefi gelenekle malul olduunu dnmektedir. Onlar hala gidimli bir
argmantasyonla, R. Swinburbneun durumunda olduu zere, Tanrnn varlna
kesin kant sunmakla meguller. Benzer ekilde reformist epistemoloji de imann
gvenilirlii, temel inanlarn rasyonellii zerinde birtakm kantlar sunmakla
uramaktadrlar.

Bu

ve

benzeri

yaklamlar,

onto-teolojiye

aittir. 73

Bu

deerlendirme, onun, tm ynleriyle Ktasaldan yana olduu anlamna da gelmez.


Zira Caputo, Ktasal felsefenin dine kar antagonistik ve alerjik olduunu; dini
duymak ve onun hakknda konumak istemediklerini ifade eder. yle anlalyor ki,
onun nemi bu kritik noktada otaya kmaktadr. Her eye ramen Caputo, Ktasal
felsefe ile din alakas zerinde alr. 74 Bunu yaparken de fenomenolojist, yar
fenomenolojist bir yol takip ettiini belirtir. Burada dikkat edilen ey biraz daha
farkldr. Bu, edebiyat okurken istenilen trden bir tecrbeye ve igrye kar
duyarllkla ilgilidir. Yoksa mantksal argmanlarla ilgili deil. Bir fenomenolojist
tecrbenin yapsn ok duyarl bir ekilde anlamaya ve onu imha etmeyen bir dille
betimlemeye alan kiidir. Bu olduka zordur. 75 Caputo bu balamda unlar
kaydeder:
Din, sanat gibi insan tecrbesinin bir parasdr. O, kendi terimleriyle anlalmak ve
btnlne sayg duyulan bir felsefi dille yaama geirilmek durumundadr.
72
73
74
75

Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 152.


Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 153.
Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 151.
Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 153.
113

imdilerde Kontinental felsefede gereklemekte olan eyin tam da bu olduunu


dnmekteyim. 76 () Birleik Devletlerde ok gl bir postsekler Ktasal din
felsefesinin ekilleniine tank olacamza dair bir umudum var. (...) Bunun Birleik
Devletler sahnesinde baskn olan Analitik din felsefesine yararl bir alternatif
olacan dnyorum. 77

Caputo, felsefi kariyerinin bandan bu yana dinin, felsefe iin zorunlu bir konu
olduunu, hatta felsefe iin olmazsa olmaz olduunu ifade eder. O bu abalaryla,
Ktasal din felsefesinin gelimesine en ok katkda bulunanlardan olmutur. 78
Caputo, dekonstrksiyon ve din arasnda mspet bir ilikinin olduunu, Derridann
dinsel bir dnr olarak da grlebileceini sylemeye cesaret etmitir. 79 Bu
anlamda dekonstrksiyonun dinin hizmetine nasl sunulacann bir rneini
sergilemitir. 80 Caputo bizleri, dekonstrktif felsefenin dinsel etkisine ya da dindeki
dekonstrktif olaya dikkatlerimizi ekmi olur. O bylelikle din ve felsefe arasndaki
ilikinin, nasl birbirlerine dntrlmeden ileyebileceine de iaret eder. 81 Bu
anlamda onun magnum opusu olan The Prayers and Tears of Jacques Derrida adl
kitabnn birok meziyetinden sz edilmektedir. Sz konusu kitapta din, felsefi
olarak, olmad bir eye indirgenmek iin aratrlmaz. Bunun yerine Caputo, iki
ynl bir hareket yapar. Gzlerimizi Derridann felsefesinin dinsel ynne aar ve
bu felsefenin dinsel gelenein kavramlarn ima eden kullanmlarna dikkatlerimizi
eker. Onun bu ekilde Hristiyan dostlar iin belli bir anlalmazla dt de
sylenebilir. nk dekonstrksiyon ok kaba bir biimde, ateizmle, nihilizmle,
rlativizmle ve znellikle e deer grlmektedir. 82 Caputo bu anlamda, Taylorn
dekonstrksiyonla Tanrnn lm arasnda kurduu baa, sz konusu kitapta
anlatlan konumlandrmaya katlmadn ifade eder. Bu, ona gre hatal bir
okumadr. Derridann yazlarna hakim olan Levinasc ve de Kierkegaardc boyutu,
Derridann 70ler sonrasndaki dnmn 83 dikkate almayan bir bak asdr. O,
Taylor ile hemfikir olmad noktay u biimde aklar. Taylor kendisini Derridac
76
77
78

79
80
81
82
83

Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 152.


Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 178.
B. Keith Putt, Faith, Hope, and Love: Radical Hermeneutics as a Pauline Philosophy of
Religion, A Passion for The Impossible: John D. Caputo in Focus, ed. Mark Dooley,
Albany, State University of New York Press, 2003, s. 238.
James H. Olthois, Prayers and Tears, Religion With/Out Religion, ed. H. Olthois, LondonNew York, Routledge, 2002, s. 1.
Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 157.
Carlson, Caputos Example, s. 265.
Carlson, Caputos Example, s. 255-256.
Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 159.
114

karar verilemezlik tavrna yakn grr, onun anlatt uzun hikayeye gre, Tanr
sonunda bir yaz haline gelir. Caputo iin hem dekonstrksiyon byle bir kapanmay,
dlamay

reddeder

dekonstrksiyona

hem

de

uratlmtr. 84

bu

tr

Caputo,

bir

dekonstrksiyonun

Derridadaki

bu

kendisi

de

olumlaycln

dekonstrksiyondaki dinsel unsurla ok yakndan alakal olduunu dnmektedir.


O, Derridann negatif teolojiden (Hristiyan geleneinden) peygamberanelie
(mesihsellie), Grek Hristiyan metinlerinden Yahudi ve Kitabi metinlere yneliine
dikkatlerimizi eker. 85 Son yllarda, onun yazlarnda ok aka grlen mesihsel bir
adalet beklentisi, onun sekler okurlarn hayal krklna uratmtr. Oysa sz
konusu okurlar dekonstrksiyonun asla bir son sz olmadn unutmu grnrler. 86
Caputonun dikkatlerimizi ektii bir dier husus Derridann da olumlayc bir
ekilde okunmay sevmesidir. Ona gre Derrida, ok net bir biimde, bugn
akademide yapld zere dekonstrksiyonun basit bir grecelik ya da narsizm
olmadn gstermek istemektedir. 87 Birok eletirmene gre Caputonun
Derriday bu okuyuu dinsel sylem iin olduka verimli olmutur. 88
Dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de, Derridann, Caputonun
kendisini yorumlay biimini onaylam olmasdr. Derrida, Caputonun projesini
hem vm hem de bunun zor bir duru olduuna vurgu yapmtr: Bunun, onun
kendi akademik ve sosyal evresi asndan ne derece zor olduunu hayal
edebiliyorum. Bu, byk bir cesaret gerektirmektedir. 89 Derrida devamla unlar
syler:

84
85
86
87

88

89

Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 14.


Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 2.
Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 158.
Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 157; Akas Caputo da Derridann
durumunu anlamada belli bir evrim iinde olmutur. O, balangta Derridann bir estet
olduunu sylemi olmasna ramen daha sonrasnda bu grnden ok daha ileri bir noktaya
ulamtr, bkz. John D. Caputo, From the Primirdiality of Absence to the Absence of
Primordiality: Heideggers Critique of Derrida, Hermeneutics and Deconstruction, ed. Hugh
Silverman, Sunny Press, Albany, 1985, s. 199; O, Derriday ilk dnemlerinde yanl anlam
olduunu kabul eder, ama bu yanl anlamann Kuzey Amerikallar iin hala devam etmekte
olduunu da ekler. John D. Caputo, Hermeneutics and Faith, aktaran, Putt, Faith, Hope, and
Love: Radical Hermeneutics as a Pauline Philosophy of Religion, s. 238.
Cleo McNelly Kearns, The Prayers and Tears of Jacques Derrida: Esoteric Comedy and the
Poetics of Obligation, A Passion for The Impossible: John D. Caputo in Focus, ed. Mark
Dooley, State University of New York Press, Albany, 2003, s. 284.
Derrida, The Becoming Possible of The Impossible, s. 23.
115

Onun baars, Birleik Devletlerde ve ngilizce konuan dnyadaki tabloyu, din ve


felsefe arasndaki ilikinin birlikte dnld bir tabloya dntren kiinin
baars olacaktr. O, dnmenin, yazmann ve dinin yeni bir iliki iinde olduu bir
alan at. Burada din, vahyin dogmatik alannda kapal olan bir ey deil, fakat tehdit
edilmeksizin radikal dekonstrktif sorgulamaya, imann en alt dzeyden tecrbesine
aktr. Bylelikle yeni okuma ve reti biimleri mmkn hale gelebilecektir. 90

Derrida, Caputonun kendisini, zaten onun da sevmekte olduu bir okuma biimiyle
okuduunu sylemektedir: Caputonun, kendisini sadece sevdii bir tarzda deil,
kendisinin (Derridann) dierlerini okuduu biimde de okumaktadr. Buna gre,
Caputo dogmatik olmayan bir tarzda, metne evet diyerek onu olumlayarak,
Derriday okumaktadr. Benim onda sevdiim ey Caputonun evet deme
istekliliidir. () O, bana ihanet etmeksizin kendi projeksiyonu ile, kendi metinlerini
yazabilmitir. O, benim metinlerimi zenginletiriyor, onlara daha geni bir balam
atfediyor. Narsistik bir bak asyla, ben bu ekilde okunmay seviyorum. Onun
okuma biiminde benim rendiklerim de oldu, nk benim metinlerimi kendi
kltr balamnda aydnlatt. Bana, dekonstrksiyonun bir yanda Heideggere olan
borcunu dier yanda Lutherci gelenee olan borcunu anlamama yardmc oldu.
Bylelikle benim metinlerimin Hristiyan olan ya da olmayan noktalarn
anlayabildim. Bunu Caputo vastasyla yapabildim. 91 Derrida iin gzel olan bir
dier nokta, onun kendisini dindar bir adama dntrmemesi, ateist de olabileceini
dikkate almas, bununla birlikte kendisinin bir septik, nihilist veya ateist olduu
trnden klasik nyarglar da paylamam olmasdr. 92
Caputonun dekonstrksiyonla olan alakasnda zikredilebilecek en nemli
vurgu dekonstrksiyonun imkansza tutku, Tanrya tutku, Tanrnn tutkusu 93
olduunu sylemesidir. Bunu biraz amakta yarar gryoruz. Caputo imkansz u
biimde izah eder: imkanszlk, onu tutarszla indirgeyecek basit ve mutlak bir
imkanszlk deildir, p ve p-deil gibi; fakat Derridann adlandrd gibi belli bir
imkanszlktr (the impossible). Bunun anlam, onun, ngremeyeceimiz bir imkan,
hibir gzn grmedii, hibir kulan iitmedii, hibir insan aklnn henz
kefetmedii (Korintoslulara I/2: 9) bir imkan olmasdr. Caputo, ok aka
imkanszlk ideasn revize etmeyi ve imkanszn imkann dnme biimimizi
90
91
92
93

Derrida, The Becoming Possible of The Impossible, s. 33.


Derrida, The Becoming Possible of The Impossible, s. 21-22.
Derrida, The Becoming Possible of The Impossible, s. 23.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 339.
116

gzden geirmeyi, Derridann da nerebilecei zere Tanry imkansz mmkn


hale getiren olarak dnmeyi nerir. 94 Buna gre Tanrnn ad, mutlak olarak yeni
olann ansnn addr, yeni bir doumun, yeni bir beklentinin, gelecei dntrme
umudunun (Romallara/4: 18) addr. Mutlak gelecekte mutlak garantiler yoktur,
mutlak gelecekle birlikte mutlak risk vardr, iman ve umut vardr. 95 Sevgi, umut ve
iman imkanszn erdemleridir. 96 mkansz olan hayatn tuzudur. mkansz olan gerek
tecrbenin kouludur, ki o tecrbe dinsel tecrbedir. Bu tecrbenin bir Pazar sabah
kilisede olup olmamas bir eyi deimez. 97
Eer istediin emniyetse, dini unut ve kendini muhafazakar bir yatrm danman
olarak dn. Yaamn dinsel anlam kiinin kendisini radikal belirsizlie ve sonsuza
dek n ak olan yaama -ki bunu biz mutlak gelecek olarak adlandryoruzsunmasdr. () Benim deyiime gre din, imkanszla olan ahittir. Yaamn dinsel
bir anlam olmas demek, kalbin gerein tesindeki gereklik iin yanp
tutumasdr. 98

Caputo, Derrida okurlarna unu sylemektedir: dekonstrksiyon, btn kalbiyle bir


beklenti, bir umut, imkansz olann geliine, adalete gz yal bir duadr. Caputo
Esinleme/21: 4de yer alan u ifadeleri zikreder: Onlarn gzlerinden btn yalar
silecek. Artk lm olmayacak. Artk ne yas, ne alay, ne de zdrap olacak. O,
dekonstrksiyondan byle bir hayalin, zlemin gereklemesinin bir n koulu
olarak sz eder. Bu durumu bir aratrmac ironik bir biimde dile getirir: Artk
gzmzde ya olmayaca sz bizim gzlerimizi de yala doldurmaktadr. 99
imdi Caputonun tezimiz asndan ilgin bulduumuz birka dncesine
yer vermek istiyoruz. Bunlardan en ilginci onun, genelletirilmi apofatizm ya da
Tanrnn adn evirmek olarak adlandrd yaklamdr. O, genelletirilmi
apofatizmle, en net ifadesiyle btn epistemolojik varsaymlar karsnda ihtiyatl
olmay kasteder. Bu tutumun ima edebilecei rlativizmden de Tanrnn adn
evirmekle syrlnabilecei kansndadr. Yani Tanr aslnda en temel ahlaki
94
95
96
97
98
99

John D. Caputo, Religion, London-New York, Routledge, 2001, s. 10.


Caputo, Religion, s. 11.
Caputo, Religion, s. 14.
Caputo, Religion, s. 11.
Caputo, Religion, s. 14-15.
Ronald A. Kuipers, Dangerous Safety, Safe Danger, Religion With/Out Religion, ed. H.
Olthois, London-New York, Routledge, 2002, s. 21.
Apo phasis (un-sayig, speaking away) konumamak ya da konumaktan ekinmek anlamnda,
negatif teolojinin e deeri olarak kullanlmaktadr. Konuyu nc blmde ayrntl olarak
ieleyeceiz.
117

erdemlerimizin bir dier addr. Szgelimi Tanr adalettir ya da adalet Tanr.


Dekonstrksiyonun amac teolojiyi bir ateolojiye dntrmek deildir, onun amac
bu trden tkanmalarn, kapanmalarn nn amaktr. Yar evrilebilirlik prensibi
daha somut bir rnekle udur: sann ahlaki kanunun mu bir rnei olduunu ya da
ahlaki kanunun mu sann bir rnei olduunu veya adaletin mi Tanrnn bir rnei
olduu yoksa Tanrnn m adaletin bir rnei olduunu bilemeyiz. Bu her iki durum
da Caputonun rneksellik dedii eydir. Buna gre her zaman bir adn rnei dier
bir adn rnei olarak kullanlr. Bu adlar arasnda sonsuz bir evrilebilirlik ve yerine
alabilirlik ilikisi vardr. Bu durumu ne Derrida ne de dekonstrksiyonun otoritesi
durdurabilir. teki, Tanrnn adyla adlandrlan eyin bir rneidir ya da tekinin
ad Tanryla adlandran eye bir rnektir. sa, Tanr sevgidir dediinde, sevgi
Tanryla kastedilenin bir rnei durumundadr. Ayn ekilde Tanr da sevgi ile kast
edilen eyin rneidir. 100
Caputo bu noktada, kendisi iin bir motto olarak gelitirmek istediini
sandmz Augustine ait olan Ben Tanry sevdiimde neyi sevmi olurum
tmcesine sklkla referansta bulunur. Bu soru bir phe sorusu deildir, gerekten de
onu sevdiimizde neyi seviyor olduumuzu anlamaya dnk nida ierikli bir
sorudur. Vaka bununla Tanry sevenin her eyi sevdii anlatlmak istenmekte
gibidir. Bu adan onun evrilebilirlik dedii ey son derece nemlidir, Tanry
sevmek demek, bu sevgiyi btn bir evrene evirmek demektir. Caputo bu
yaklamda, ayrca byk mistiklerden de destek alr. Szgelimi Eckhart, vaazlarnda
Augustinin insan sevdii eydir szn nakleder, ve o, ta severse ta olur,
insan severse insan, Allah severse daha fazla sylemeyeceim der. 101 nsan
neyi severse varl ona dnecek, Tanry severse Tanr, Topra severse toprak. 102
Bu tutumun bizim klasik mistik geleneimiz iin de benimsenebilir olduunu
syleyebiliriz. (Burada hemen akla Yunusun Yaratlm Yaratandan tr severiz
sz gelecektir) zetle Caputonun dekonstrksiyondaki belirsizlik halini nasl son
derece gzel bir evrilebilirlie dntrdn grmekteyiz.

100
101
102

Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 52.


Reynold Nicholson, slam Sufileri, ev. Memet Da ve dierleri, Ankara, 1978, s. 100-101.
Silesius, Mistik iirler, 13.
118

Caputo, bu dnceleri dekonstrksiyoncu bir perspektifle syler, ama


yasland bir baka kanal da negatif teoloji geleneidir. Ona gre negatif teoloji
genel bir tercme edilebilirlik halidir. Negatif teolojinin aralar olmakszn hibir
syleme gvenilmemelidir. 103 Biz, her halukarda negatif teolojiyi evirmeyi
renmeliyiz () Negatif teolojinin bize salad en byk avantaj, btn
sylemler karsnda, teyakkuzda ve de ihtiyatl olmamz salk vermesidir. 104
Caputo negatif teolojinin bu tutumunu genelletirmeyi nerir. Ona gre Eckhartn ya
da baka birinin mistisizminin, tarihsel balamlarndan teye tanabilecek evrensel
ynleri bulunmaktadr. Bu temel yn Caputoya gre negatif teolojinin tekiye olan
duyarlldr. Hermentik bir anahtar ya da semantik bir giz olmakszn, negatif
teolojide her ne zaman Tanrnn ad okunsa ite o btnyle teki olandr. 105
Btnyle teki olana ilikin tutkuyu anmak, Tanrnn adn korumak iin yeterlidir.
u halde dekonstrksiyonun grevi, biri lehinde bu durumu zme kavuturmak
deildir. 106 Derridann ve de dekonstrksiyonun ilgisi, btnyle teki olann ad
olan Tanrnn addr, btnyle teki herhangi birinin zel ad deildir. Dlayc bir
biimde ne Neoplatonizmin ne de Yahudiliin addr. 107 Negatif teolojide (ye) olan
ey, gerekte hepimize olmaktadr. Hepimiz, nasl konuacamz bilmediimiz
btnyle tekinin dn kurmaktayz. Ki onun birok ad vardr, en azndan onun
nasl

evrileceini

bilmek

iin

hepimizin

negatif

teolojiyi

renmesi

gerekmektedir. 108 Negatif teolojide konumay hem zorunlu hem de imkansz klan
ey Tanrnn ad altnda deerlendirilir. Negatif teoloji hem Tanryla hem de
Tanrdan ayrlla ilgilidir. 109
Dekonstrksiyonun szn ettii btnyle teki herhangi bir belirli dinin
sahiplenebilecei trden zel bir ad deildir. Btnyle teki, belirli bir gelenee ait
olmayandr, o ne varlktr ne de varlk olmayandr. Bu ad kamusal olana aittir; ama
onlarn da deildir, onu emin tutabilmek iin her trden belirli dinden korumak

103
104
105
106
107
108
109

Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 28.


Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 42.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 52.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 53.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 48.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 32.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 32.
119

gerekmektedir. 110 teki, herhangi bir teki olabilir, Tanr ya da herhangi biri.
Bylece sevgi, tekini teki olarak sevmektir, btnyle teki olarak, hangi adn
altnda olursa olsun. 111 Bilinmeyen bizi kuatm durumdadr. Mistiklerin syledii
ey, genelletirilebilir bir biimde ok dorudur. Ben genelletirilmi apofatizm
hakknda konutuumda mistiklerin syledii eyin -sen Tanry bilmediini itiraf
ettiinde onu anlamaya balam olursun- sadece Tanr iin deil daha birok ey
iin doru olduunu dnyorum. 112
Caputonun bir baka dikkate deer dncesi de imanla ilgilidir. O, iman ve
akl arasndaki gerilimin aslnda modernist bir yanlg olduunu, oysa her ikisinin
srekli olarak bu ekilde antogonistik olmadn, gerekte bu ikisinin birbirinin
tamamlaycs olduunu ifade eder. Aslnda Caputo iyi bir Kierkegaardc olmakla
birlikte, felsefi projesi atomistce deildir. O, sonuta ya ya dac deil, hem hem
decidir. nsan bu ikisinden birini semek zorunda deildir, nk bu ikisi de bizler
iin vazgeilmezdir. Bu sebeple imana yer amak iin akl eletirisine gerek yoktur,
zaten iman akln iinde srekli olarak vardr. 113 man bir tr belirsizliktir, ya da
Kierkegaardc anlamda bilinemeyene olan tutkudur, bizzat dnlemez olan
dnmeye olan arzudur. O, ayn zamanda bilgi olmakszn eylemektir, bir tr
krlk. Nasl ki kr adam rehberine, onun tanklna, yol gstericiliine gvenmek
zorunda ise, imandaki durum da byledir. Bu, Pavlusun herkes imanla yrr,
grle deil (Korintliler: II, 5: 7) sznde karln bulur. Buradan Caputonun,
kiinin amaszca uuruma, nihilizme doru yrmekte olduunu syledii sonucunu
karmak ona hakszlk olur. Zira ona gre, asl iman, kiiye ilerleme iktidar salar,
aka ramen yol almasna imkan tanr. Dier bir deyile imann da bir gz vardr.
Bu gzledir ki, kii karanla dmeden yol alabilir. 114 Akn fkesi karsnda
yalnzca iman ileriye doru hamle yapabilir. man, insani ve rasyonel olan her eyin,
her hmanizm formunun kt yerde devreye girer. Yalnzca etiin ve metafiziin
deil, teolojinin kt yerde de. Teoloji kendisini onto-lojik kategorileri
vastasyla aktan dzen karmaya muktedir olduunu dnd srece, o da bir
110
111
112
113
114

Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 48.


Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 49.
Caputo, What Do I Love When I Love My God?, s. 160-161.
Putt, Faith, Hope, and Love, s. 240.
Putt, Faith, Hope, and Love, s. 241.
120

tr paganizmdir. 115 Buradaki imann dlayc bir dogma olan, tarihsel iman
olmadn, 116 Caputonun, iman, umut ve sevgiyi, ak durduracak, onu askya
alacak olan metafizik, tarih st, herhangi bir dinin kendisiyle zdeleebilecei
prensipler btn olarak grmediini de hatrlatalm. 117 Zira ona gre belirli, somut,
kurumsal din herkes iin bir tehlike tar:
Belirli bir iman -Yahudi, slami ve Hristiyan btn fundamentalizmler iin tarihi
olarak- kendi yelerinden baka, herkesin sal iin tehlikelidir; herkesin gvenlii
iin bir tehdittir. Yalnz Filistinliler iin ya da Salman Rdi iin deil, kadnlarn
seim hakk iin de byledir. Bu byledir, nk onlar dayandklar eyin iman
olduunu sezgisel bir bilgi olmadn unutmaktadrlar. 118

Caputo iin de, aslnda herkes belirli bir imana tutulmu, ona kaplmtr, bunun
aksinin olmas dnlemez. 119 Sorun olan ey, birilerinin sahip olduu bu eyin
daha imtiyazl olduunu dnmesidir. Onun asla tercme edilemeyeceini
sylemesidir, szgelimi Papa Tanrm dediinde bunu btn insanln Tanrs
olarak alglamasdr. 120 Kurumlam imann sorunu inanma ile grmeyi, imann
grs ile krl kartrmasdr. Bu durum en ok da dier dinlere kar toleranssz
olduunda ortaya kmaktadr. 121 Biz Tanrnn favori isimleri olabilecei gibi bir
yanltan uzaklamak durumundayz. Msrllarn deil, Yahudilerin seildii,
Mslmanlarn deil Hristiyanlarn seildii, Tanrnn, kendisini, tekilerine deil
sadece bize at, erkekleri kadnlara, beyazlar siyahlara, Avrupallar Asyallara,
bir rk bir ulusu, hatta bir gezegeni dierlerine tercih ettii, belli bir zamanda, belli
bir dilde ifadesini bulan bir imtiyazlk sisteminden uzak durmalyz. 122 Caputo bu
tutumunu kavramsallatrmak iin yine negatif teolojinin dilini kullanarak dinsiz bir
dinden sz eder. Dinin genel yapsna bal fakat herhangi bir belirli tarihsel dinle
de mesafeyi koruyan bir anlay. 123 Caputo dinsiz bir dinle hakikatsiz bir dini

115
116
117
118
119
120
121
122
123

John D. Caputo, Tekrar ve Kinesis: Kierkegaard ve Metafiziin k, nsan Bilimlerine


Prologomena, der. ve ev. Hsamettin Arslan, st., Paradigma Yay., 2002, s. 141.
Putt, Faith, Hope, and Love, s. 242.
Putt, Faith, Hope, and Love, s. 247.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 47.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 150.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 68.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 313.
Caputo, Religion, s. 113-114.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 308-329; Shane Cudney, Religion
Without Religion, Religion With/Out Religion, ed. H. Olthois, Routledge, London-New York,
2002, s. 34.
121

kastetmediini sylyor. 124 Dini belli bir kurumla, Mslman, Hindu, Katolik,
Protestanlk gibi, tanmlamak istemiyorum, bununla birlikte hemen eklemeliyim ki,
dnyann byk dinleri olduka nemlidir, onlar olmakszn bizler dinsel kategoriler
ve pratiklere ilikin grmz yitiririz. Bu da temelimizi kaybetmemiz anlamna
gelir. Kendimize unu hatrlatmaya ihtiyacmz var, yaamn dinsel anlam herkes
iin tek bir ey deildir, sanki tarih d ortak bir ey olabilirmiesine. 125 O bu
tutumuyla kendini daha ok plralist bir balama yerletirmi grnr. 126 nsanlar
teoloji olmakszn da derin dindarlar olabilirler. 127 Ona gre din, Tanr sevgisidir. Din
sevenler iin vardr, tutkulu olan kadn ve erkekler, gerekten bir eye inanan,
gerekten insanlar iindir. 128
zetle Caputo iin dekonstrksiyon sanat, hakikat, varlk, iyi, Tanr gibi
eylere temel salayan alldk bir felsefe deildir. O, bunun ya da unun, szgelimi
Tanrnn ya da tanrszln felsefesi deildir. 129 Bu anlamda dekonstrksiyon bir
hatrlatmadr, sadece bize ait olan, kendi iine kapal, bakalarnn eriemeyecei bir
bilgiye ait olduumuz eklindeki inancn bir inan olduunu hatrlatmadr. 130
Teolojide Tanr olarak adlandrlan, nasl ve ne ekilde adlandracamza karar
vermek dekonstrksiyonun grevi, sorumluluu deildir. Dekonstrksiyonun ii
teologlarn ya da herhangi birinin polisliini yapmak deildir, fakat sadece eyleri
ak tutmann bir yoludur. 131 Bu ynyle Caputonun tutumu adalar iinde
dikkate

deer

bir

farkllk

gsterir.

En

azndan

onun,

teki

olarak

adlandrabileceimiz her trden epistemolojiyi anlamaya olan istekliliine ahit


oluruz. Bunun sonucu olarak da, onun, ada felsefedeki nihilist ve postmodernist
eilimlere, btnyle kaplmadn en azndan onlarn amazlarnn farknda
olduunu gryoruz. Mesihsellik vurgusu da bu aamada anlam kazanmaktadr. 132
Yani insann epistemolojik eksikliinin farkna varmas nihilist tekstalist bir sonuca
124
125
126
127
128
129
130
131
132

Caputo, Religion, s. 21.


Caputo, Religion, s. 9.
Caputo, Religion, s. 112.
Caputo, Religion, s. 3.
Caputo, Religion, s. 1-2.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 48.
Kuipers, Dangerous Safety, Safe Danger, s. 25.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 5.
Ayrca bkz. Robert Gibbs, Messianic Epistemology, Derrida and Religion: Other
Testaments, ed. Yhonne Sherwood-Kevin Hart, New York-London, Routledge, 2005, s. 119 vd.
122

bizleri gtrmez. Bu farkndalk, bizi byle bir amazdan koruyacak olan vaatsel bir
yn her zaman ierir. lk aamada ok fazla anlaml grnmeyen bu
deerlendirmenin esasnda hemen hemen btn umutlarn yitirildii postmodern bir
balamda sylendiini hatrlayacak olursak bu ifadelerin ne lde anlaml olduunu
takdir edebiliriz. yle zannediyorum ki Caputoya bunu syleyebilme olana
tanyan ey dekonstrksiyonla olan nsiyetidir. Son sz olarak unu syleyebiliriz ki,
bizim hem Caputoda hem de dekonstrksiyonda nemsediimiz ey de budur.
Takdir edilecei zere bunu, blok halinde alnm bir biimde deil de, yine
dekonstrksiyonun kendisiyle uyan bir tutumla, onu yenileyerek, kendi dnsel
balammzda karln bularak yapmaya alacaz.

2. Onto-teoloji Eletirisi ve Din Felsefesi (Jean L. Marion)


Onto-teoloji eletirisi gnmz Ktasal din felsefesinde temel hareket
noktalarndan ve de sorunlardan biri olarak grnmektedir. Eer sz konusu
gelenein kendine zg bir farkllndan sz edilecekse onto-teoloji sorunu burada
zellikle anlmaya deerdir. Bu tanmlamann tezimiz asndan tad nem udur.
Derrida, zellikle dinle dekonstrksiyon arasnda ba kurulabilecek yazlarnda bu
terime olduka sk referansta bulunur ve kendisinin onto-teolojinin dnda bir
teolojiden yana olduu izlenimini verir. te yandan, bir ynyle din felsefesinde
dekonstrksiyonu kullanan dnrler de benzer bir yolu tercih etmilerdir. Bu
anlamda bizi ilgilendiren en nemli sima Jean Luc Mariondur. O sz konusu terimi
ve eletiriyi din felsefesinin merkezine almtr. 133 Meseleyi irdelemeye u sorularla
balayabiliriz: Heideggerden Derridaya birok felsefeci tarafndan kullanlan bu
terim ne anlama gelir ve hangi amala kullanlmtr? Din felsefesi ve
dekonstrksiyon ilikisi dnldnde onto-teoloji nasl bir ilevi haizdir? Bu
sorulara iki aamal olarak yant vereceiz, ilk olarak genel anlamda bu terimin nasl
ortaya ktna, ne anlama geldiine ve hangi balamda kullanldna ksaca
deinerek; sonrasnda zellikle bu terimi hareket noktas yapmak suretiyle din
felsefesi yapan Mariona yer vereceiz.

133

Charlesworth, Philosophy and Religion: From Plato to Postmodernism, s. 163 vd.


123

ada Ktasal felsefenin metafizik ad altnda gelitirilen sistemlere byk


rezervleri vardr. Bu anlamda Heideggerin onto-teoloji terimi son derece hretli bir
kullanma sahiptir. Onto-teoloji, metafiziksel giriimin doasn betimlemek iin
Heidegger tarafndan icat edilmi yeni bir kelimedir. 134 Bununla o, tamamen Varln
mantna gre anlalm olan, felsefecilerin Tanrsna olan eletirel tutumu
anlatmakta gibidir. 135 Baka bir ifadeyle felsefede Tanrnn sadece illetlerin illeti
olarak, nedenler zincirinin ilk nedeni olarak bir anlam olduu dnlrse, 136
Heideggerin buradaki eletirisi udur: sz konusu mantk iinde Tanr hak ettii
yerde deildir, onun nedenler zincirinde sadece o nedeni tamamlamak asndan
bir nemi vardr. Oysa bu ekilde anlalan bir Tanrnn mmin iin ya bir nemi
yoktur ya da bu nem yok denecek derecede azdr:
Causa sui, Felsefenin tanrs iin hakiki isimdir. nsan bu tanrnn nnde ne dua
edebilir ne de bu tanrya kurban sunabilir. Causa suinin nnde insan, ne huu
iinde dizlerini krabilir ve ne de bu tanrnn nnde mzik syleyip dans edebilir.
Causa sui olarak tanry, felsefenin tanrsn terk etme zorunda kalan tanr-sz
dnce bu nedenle, belki de ilahi Tanrya daha yakndr. Burada bu, yalnzca u
anlama gelir: Tanr-sz dnce, lahi Tanrya, onto-teo-lojinin kabul etmeyi
isteyebileceinden daha aktr. 137

ktibasta

dile

getirilenler

Heideggerin

dncelerini

ve

de

eletirilerini

zetlemektedir. Tanrnn sebeplerin sebebi oluu felsefi bir sistem iinde anlaml
olabilir; ancak bu Tanr, ibadet edilebilir olmaktan, denebilirse eer dinin Tanrs
olmaktan uzak grnr. Bu ynyle bakldnda Heideggerin tanr-sz dnceye
verdii deer bir ateizm savunusu deildir. O bununla Tanrnn lmnn sonucu
olarak tanrsz dncenin, Tanry metafiziksel ve bu nedenle temsili bir tarzda
ortaya koyan onto-teolojiden daha fazla olarak, hakiki bir Tanr olaslna ak
grndn sylemek istemitir. 138 Teizme kar yaplan bir konumann ister
istemez ateistik olmas gerektii, mantksal olarak benimsenir. Oysa Varln
134
135

136

137
138

John Peacocke, Heidegger ve Onto-Teoloji Sorunu, Heidegger ve Teoloji, ev. ve der. Ahmet
Demirhan, st., nsan Yay., 2002, s. 148.
Ilse Buholf- Laurens ten Kate, Preface, Flight of the Gods: Philosophical Perspectives on
Negative Theology, ed. Ilse Buholf- Laurens ten Kate, New York, Fodram University Press,
2000, s. vii.
Klasik felsefede son derece yaygn olan bu tutumun ilk banisi Aristodur; bkz. hareket
etmeksizin hareket ettiren () ezeli-ebedi, tz ve salt fiil olan bir u eyin varln kabul
etmemiz gerekir, Aristo, Metafizik, ev. Ahmet Arslan, stanbul, Sosyal Yay., 1996, s. 504.
Martin Heidegger, Metafiziin Onto-Teo-Lojik nas, Heidegger ve Teoloji, ev. ve der.
Ahmet Demirhan, st., nsan Yay., 2002, s. 66.
Peacocke, Heidegger ve Onto-Teoloji Sorunu, s. 164-165.
124

hakikatini dnmeye alan bir dnme, Tanryla ilgili sorunla kar karya
geldiinde, tamamyla teizm ve ateizm alannn dnda kalan bir tarzda dnmeye
alr. Zira yalnzca mantksal olarak dnen bir dnme, olumsuzlamann
onaylamann iki kutuplu kartlnn kat snrlarndan kamay imkansz klan bir
dnmedir. 139 Bu nokta zerinde durulmaya deer ki biz bu hususu blm sonunda
deerlendireceiz.
Eer bir yanl anlama iinde deilsek Heidegger belli bir teolojinin felsefe
alanna giriini eletirir. Ona gre, Greklerle balayan Bat metafizii bandan
itibaren, hem ontoloji hem de teoloji olmutur. Bu, okuyabilenler iin u anlama
gelir: metafizik onto-teo-lojidir. 140 Peki, bu nasl olmutur, metafizik ne suretle
teolojiklemitir? Heideggerin u ifadeleri bize bu konuda, meseleyi kavramamza
yetecek kadar ipucu vermektedir: Dnmenin meselesi, haddi zatnda varlklar,
yani Varlktr. Varlk kendisini sebebin doasnda gsterir. Buna binaen, dnmenin
meselesi, sebep olarak Varlk, yalnzca sebep, ilk sebep olarak, prote arke olarak
temsil edildiinde tam olarak dnlr. Dnmenin asli zemini, kendisi, ultima
ratioya, son izaha kadar giden neden sunan yola tekabl eden ilk sebep, causa prima
olarak sunar. Varlklarn Varl, yalnzca causa sui olarak, zaman anlamnda, temel
bir biimde temsil edilir. Bu, Tanrnn metafiziksel kavramdr. 141 Filozof, sistemini
srdrebilmek iin bir balangca gereksinim duymaktadr. Balangcn olmad
yerde speklatif metafizik zordur, o sebeple de zerinde fikir yrtlecek bir
balang noktas takdir edilir. te bu nokta meselenin teolojikletii, teolojinin
metafizik alanna alnd bir yerdir. Burada Heidegger, teolojinin giriini deil, belli
bir teolojinin belli bir tarzda giriini kritik etmekte gibidir. Heideggerden
anladmz udur ki, Tanr salt bir tamamlayc ya da balatc olarak felsefeye dahil
edilmitir, bu zorunludur, nk balatcya gereksinim vardr. Ama yeterli deildir,
zira btn mesele balangla ilintili kalmtr. Bir kere daha ifade edelim ki bu Tanr
tasavvuru hem sradan bir dindarn hem de felsefenin Tanr tasavvurunu daraltmtr.
Onto-teoloji denilen eyin doas da budur:
Metafizik, haddi zatnda, yani genelde varlklar dnr. Metafizik, haddi zatnda
varlklar, bir btn olarak dnr. Metafizik, varlklarn Varln, hem en genel
139
140
141

Peacocke, Heidegger ve Onto-Teoloji Sorunu, s. 163.


Heidegger, Metafiziin Onto-Teo-Lojik nas, s. 56.
Heidegger, Metafiziin Onto-Teo-Lojik nas, s. 59.
125

olan eyin, her yerde kaytsz olarak geerli olan eyin zemin verici birliidir ve hem
de zeminin, yani en ycenin sebebini izah eden her eyin birliindedir. Bu nedenle
varlklarn Varl, zeminlenen zemin olarak dnlr. Bylece metafizik, temelde
ve zeminden itibaren, zeminlenen eydir, zeminin sebebini izah eden eydir, zeminle
izah edilen eydir ve son olarak izah etmek iin zemin denilen eydir. () Ontoloji
ve teoloji, varlklarn zeminini saladklar ve bu varlklarn btn iinde sebeplerini
izah ettikleri srece, -Lojilerdir. Onlar, varlklarn zemini olarak Varln sebebini
izah eder. () Ki bu sebeple onlar onto-lojik ve teo-lojik olarak adlandrlrlar.
Tastamam ve ak bir ekilde dnldnde, metafizik: onto-teolojiktir. 142

Metafizik yani lk felsefe, yalnzca, varlklar varlk olmaklklar asndan tefekkr


etmez; btn saflyla varlk olmakla tekabl eden varl da tefekkr eder: Yce
varl. Bu varlk, to theion, lahi olan (Divine) ayrca, tuhaf bir mulaklkla, Varlk
olarak adlandrlr. Bu anlamda lk felsefe, teolojik bir grnm de arz eder. Bu da
ontolojinin, onto-teolojik olduu andr. 143 Felsefeciler, Tanr ile Varl zde
klmaya altklar an, teoloji deil, teiloji yapm olmaktadrlar. Bu anlamda
nesnesini Atinaya gre biimlendiren teoloji, aslnda teilojidir; nk byle bir
teoloji, vahyin adlandrdna deil; Atinann biimlendirdii ekliyle bir Yce
Varlka Tanr adn vermektedir. 144
Derrida, u ana kadar Heideggerce yaplan eletirileri sahiplenmi grnr. 145
Onun iin de onto-teoloji son derece nemli bir eletiridir. Buna gre
dekonstrksiyoncu harekette, Tanr mutlak bir ilk neden, ilk hareket ettirici, mutlak
varlk, mutlak bulunu deildir. Tanr bir ey deildir, o, bu szc kullanarak
kendisine gnderimde bulunabileceimiz bir ey deildir. Tanr verili bir varln
tesindedir; o verili olan herhangi bir varlk biimine akndr. O halde ben, Tanr
kelimesini herhangi bir snrl ey iin kullanamam. Dier yandan Tanr, adlandrlan
varlkla, varlk olarak adlandrlmakla, gnderimde bulunulan bir varlk olmakla,
yakndan alakaldr. 146 Aada yer alan alntda Derrida, onto-teolojinin nasl bir
amaz iinde olduunu ve kendince yaplmas gerekeni anlatr:
142
143
144
145

146

Heidegger, Metafiziin Onto-Teo-Lojik nas, s. 58-59.


Heidggerden aktaran, Ahmet Demirhan, Sofiasn Arayan Varlk: Heidegger ve Tanr,
Heidegger ve Din, ev. ve der. Ahmet Demirhan, st., Gelenek Yay., 2004, s. 17-18.
Demirhan, Sofiasn Arayan Varlk, s. 18.
Derrida, man ve Bilgi, s. 152, sz konusu denemenin birok yerinde Derrida onto-teoloji ile
ilgilenmitir; bununla birlikte onun, sz edilen terimle olan alakasn sadece olumsuz terimlerle
anmak zordur. Derrida, her zaman olduu gibi burada da net bir pozisyon taknmaz: mandan,
duadan veya kurbandan ayrd edilmi olarak tanrsal-varlkbilim dini ykar, ama bir baka paradoks u
ki belki de tersine, imann tanrbilimsel ve dinayete, hatta dine ilikin oluunu belirler. Derrida,
man ve Bilgi, s. 135.
Derrida, Epoch and Faith, s. 37.
126

Ben hkmranl ve mutlakl, inayet, balama, konukseverlikle birlikte


dndmde, onto-teolojik gelenein hkmranlk anlay ile hemfikir olmam
olas deil. Kald ki bu dnce, bugn ciddi bir krizle kar karyadr. Btn
dnyadaki depremler, ulus devletler bu anlay devam ettirmeye alyorlar,
bazlar da dntrmeye, akas, byk politik sorunlar, hkmranlk sorunudur.
Biz, hkmranlk hakknda farkl dnmek durumundayz, onto-teolojik
gelenekteki anlay dekonstrksiyona tabi tutmalyz. 147

Derrida, Tanr tasavvurunun, adna onto-teoloji denilen belli bir dn biimi iine
hapsedilmesine kar son derece duyarldr. nanan tenzih yaptnda bile Tanry
antropomorfik dnmeye yatkndr. Oysa Derrida, Tanrnn anlalamazlna sayg
duyulmas gerekliliine iaret eder. Zira Tanr nedenlerini sunmak zorunda deildir,
istedii gibi eyler, nedenlerini vermek ve bizimle herhangi bir eyi paylamak
zorunda deildir: Eer varsa gdlerini de, maksatlarn da, kararlarn da. yle
olsayd Tanr olmazd, Tanr olarak tekinden ya da btnyle teki olarak [tout
autre] 148 Tanrdan bahsedemezdik. Eer teki nedenlerini aklayarak onlar bizimle
paylasayd, eer herhangi bir sr olmakszn her zaman bize konusayd, bir
trdelik biimini paylayor olurduk. Sylem de bu aynla itirak eder; tekilerle
ya da reflekslerimizle olduu gibi Tanryla ya da Tanrya konuamayz. 149 Derrida
da, Heideggerle benzer bir biimde hakiki bir iman deneyiminde her zaman ontoteoloji geleneince ateistik olarak grlebilecek olan bir unsurun bulunduunu ifade
eder: Eer ben varln tesinde olana inanyorsam bu, belli bir adan bir ateist
olarak inandm anlamna gelir. nanmann ateizmi ima edebilecei paradoksal
grnebilir; ama ben undan da eminim ki, gerek mminler bunu dierlerinden daha
iyi bilmektedirler, onlar her zaman ateizmi deneyimlemilerdir. O, inanlarnn bir
paras olmutur. epochde, imann askya alnnda, bir teist olarak Tanrnn
durumunun askya alnnda, iman grnr. mann gerek olasl epochdir. 150
Terimin mucidi Heidegger zerinden yaptmz bu aklamalarn ardndan
bu konuyu dorudan Ktasal din felsefesinin iine tam olan Mariona deinmek
istiyoruz. O, kendini, baz kaytlarla birlikte yukarda anlatmaya altmz ontoteoloji eletirisine eklemlemitir. Burada onun adna vurgulanmas gereken bir husus
147
148
149
150

Derrida, Epoch and Faith, s. 42.


J. Derrida, Kime Vermeli (Bilmemeyi Bilmek), Kierkegaard ve Din, ed. Ahmet Demirhan,
st., Gelenek Yay., 2003, s. 86, 97.
Derrida, Kime Vermeli (Bilmemeyi Bilmek), s. 73-74.
Derrida, Epoch and Faith, s. 47.
127

ise, ne postmodern ne de premodern olan bir proje gelitirmeye altdr. 151 Onun
tasars, Derridada olduu trden ikili kritik zere kuruludur. lk olarak, Tanrnn
baz kavramsal nispetlere (yilik formu, nedenlerin nedeni, yeter sebep ilkesi)
indirgendii btn metafiziklerin eletirisi: kinci olarak ise, daha zelde Tanrnn,
Varlklarn Varl eklinde algland modern metafiziin eletirisi. 152 Ona gre
onto-teolojinin Tanrs tanmlanm ve Tanr kavramyla snrlandrlmtr. Oysa
sz edilen gelenek iindeki kavramsal aralar Tanrnn kendisiyle e deer
saylm kavramsal bir idoldr. Bu trden kavramlar ve nermeler en temel
anlamyla, herhangi bir tanmlamay, nermeyi, z aan imann Tanrsnn nn
tkamaktadr. Metafiziin Tanrs yaayan dini pratiin, gerek Hristiyan imannn
Tanrs olamaz. Bu noktada Marionun, Pascaln mehur, filozoflarn Tanrs ile
brahimin, shakn Tanrs arasndaki ayrmn benimsediini ve genilettiini
grmekteyiz. nsann Tanryla ilikisindeki sorun anlam gcnn zayfl deil,
iradenin kibridir, biz Tanrya doru yol alrken, onu daha ak bir ekilde anlamak
iin deil fakat onu btnyle sevmek iin yol alrz. Haliyle gerek bir dinsellii ve
litrjik yaam metafizik kavramlar anlatamaz. 153
Marionun projesinin Nietzsche tarafndan ilan edilen Tanrnn lm ile
yaratc bir rol kazandn grmekteyiz. ayet Heideggerin dnd biimde
tanrsz dnme ilahi olana daha yaknsa, Tanrnn lm, btn metafizik tanr
kavramlarnn ykmnn ardndan, yeni bir teolojik gelenei mutular. 154 yle ki,
beeri sylem bir ekilde Tanry belirlemekte, onu belli bir eye hapsetmektedir. Bu
adan, Tanry dnyann ahlaki yazar olarak tanmlayan Kantla Tanrnn
lmnden bahseden Nietzsche arasnda, Tanrnn varl iin akli deliller ve
burhanlar sunan abayla btn bu abalar reddeden kavramsal ateizm arasnda
yaklam itibariyle bir fark yoktur. Her iki durumda da, son sz beer sylemektedir
ve bunu da onto-teoloji dairesinden yapmaktadr. 155 Mariona gre, Nietzschede
ifadesini bulan metafiziin ykm esasnda Dionysiusa kadar geri gtrlebilecek
olan bir teolojik gelenein yeniden zuhuruna zemin hazrlamtr. Buna gre
151
152
153
154
155

Thomas A. Carlson, Postmetaphisical Theology, The Cambridge Companion to


Postmodern Theology, ed. K. Vanhoozer, Cambridge, Cambridge University Press, 2003, s. 58.
Carlson, Postmetaphisical Theology, s. 59.
Carlson, Postmetaphisical Theology, s. 60-61.
Carlson, Postmetaphisical Theology, s. 62.
Demirhan, Sofiasn Arayan Varlk: Heidegger ve Tanr, s. 20.
128

Tanrnn lm ayn zamanda hakiki teolojinin ortaya kmasnn nn alan kat


rasyonalitenin de lm anlamna gelmektedir. 156 Ona gre, Varlklarn Varln
sadece causa sui olarak temsil eden, metafizik ve onun Tanr kavram, putperestlik
riski tar. 157 Causa sui yalnzca Tanrnn bir putunu nerir, bu o kadar snrldr ki
ne ibadet ve tapnma uyandrabilir ne de kendi kifayetsizliine dolaysz olarak ihanet
etmeden bunlar ho grebilir. 158 Marion bu noktada, Heideggerde olduu zere
putperestlikle kavramsal ateizm arasnda bir yaknlk grr.
Her iki durumda da, Tanr, Tanrya, yani snrl olan bir kavrama temel olarak
sebebe- ikincildir ve sadece bu bedelle, metafiziin kalbinde ilevseldir. Putpersetlik,
zndkln kt tarafndan konutuu eyin iyi tarafndan konumaya alr;
zndkln kt konutuu ey hakknda da putperestlik, kendisinin iyi konutuunu
hayal eder. Her ikisi de ayn ismi konutuklarn gremez; iyi ya da kt hi fark
etmez, nk btn mesele, zel bir ismin, bir Tanrda Tanrya uygun olup
olmamasna karar vermeden oluur. 159

ktibasn da ima ettii zere Marionu Heideggerle ayn eletirel ufuk iinde
grrz. Buna gre, sadece metafizik causa suiyi Tanr ismiyle isimlendirebilir ve
bu isimlendirmeye isteklidir; nk her eyden nce metafizik causa suiyi dnr.
Bunun tam aksine, dinler ya da kesin konumak gerekirse, Hristiyan dini, Tanry
sebepten balayarak ya da metafizik tarafndan tanmlanm alan dahilinde veya hatta
kavramdan balayarak deil, onun kendisini hasl ettii vahyettii- bilgiyle kendisi
tarafndan ortaya konan bir oranda kavranan yalnzca Tanrdan balayarak dnr.
Bu sebeple Mariona gre, Tanrnn alglanmasn onto-teo-lojinin ortaya koyduu
koullardan kopararak, putpereste olmayan bir Tanr dncesine ulamak iin,
onun metafiziin dnda dnlebilmesi gereklidir. Varlk gibi bir eyin adna
deil, Tanr adna, metafiziin dna kmak suretiyle dnmek gerekir. 160
ayet metafiziin tanrs, insan aklnn anlayabilecei ya da kantlayabilecei
bir biimde var olmal ise, Marionun anlatmaya alt ey de dinin Tanrsnn
rasyonel bir biimde kantlanamayaca, kavramsal bir ekilde anlalamayaca,
daha ok tefekkri bir sevgide (love of the contemplation), duada, litrjide
156
157
158
159
160

Thomas A. Carlson, Indiscetion: Finitude and Naming of God, Chicago-London, Chicago


University Press, 1999, s. 5.
J. L. Marion, ifte Putperestlik, Heidegger ve Din, ev. ve der. Ahmet Demirhan, st.,
Gelenek Yay., 2004, s. 83.
Marion, ifte Putperestlik, s. 84.
Marion, ifte Putperestlik, s. 85.
Marion, ifte Putperestlik, s. 87; ayrca kr. Jean-Luc Marion, The Idol and Distance: Five
Studies, New York, Fordham University Press, 2001, s. 12 vd.
129

anlalabileceidir. Bu inanca gre, Marion sz (without) ekini Tanry btn


belirlenimlerden -buna Varlk da dahil- mutlak bir ekilde zgrletirmek iin
kullanr. 161 nsan akl Tanrya mutlak surette ulaamaz, onun kavramsal aralar bu
yolda srekli eksik kalr. Bu anlamda felsefi kategoriler Tanry anlamak iin
yetersizdir. Ona gre, herhangi bir kavram onu ereveleyemez. Tanr, varl ve
varolmamay aandr, onu, belli bir kategorinin dnda varlksz dnmek
gereklidir. Byle yapldnda Tanr kavram zgrletirilmi ve beeri kategorilere
kapal kalmaktan kurtulmu olur. 162 Marionun savunusunu yapt Tanr, herhangi
bir znenin onu alglayaca ekilde deil, kendini kendi terimleriyle (iyilik,
cmertlik, sevgi) aa vurur -koulsuz ve alglanamaz bir surette. Bu koulsuz sevgi
Varlk-szdr, btn ngrlerin, hesaplamalarn tesindedir. Szgelimi Armaan
ufku iindedir. 163 O, Varln tesindeki yi anlayn, Varlksz Tanr anlayna
dntrr. Bu teolojideki sz (without) eki, Tanrnn varolmad ya da Varlk
olmad anlamna gelmez, bununla daha ok, insan dncesinin tasavvur
edebilecei ilahi varln, vahyin tam kalbinde yer alan cmertlii (yce gnll)
anlamakta eksik kalaca ifade edilmek istenir. Tanrnn en yce ad, Varlk
nermesinde bulunmaz, o daha ok, sevgi ve iyi gibi teolojik vg denilebilecek
yaantlarda bulunur. 164
Varlk-sz

eklinde

nitelenen

Tanr,

onto-teolojinin

tanrsndan

zgrlemeyi, hatta bir alternatifi ifade eder. Bu modelde Tanr, ancak kendini
amlad kadar bilinebilir. Bu modelde Tanry deneyimlemek felsefenin
anlayabileceinden baka trl gerekleir. Szgelimi bu durumun gzel bir rnei,
dua, litrji ve topluluktaki dinsel yaant vastasyla elde edilen tecrbede yer alr. Bu
tecrbenin kavramsal aralarla arptlmamas gerekir. Zira bu en st dzey tecrbe,
kelimeler olmakszn, onu anlatacak, ona uygun gelecek kavramlar olmakszn
yaanr. Mariona gre, ncilde yer alan u pasaj bunu teyit eder: Ne syleyeceini
bilmiyordu (Markos/9: 5-6). Burada ifade edilen udur: sylenebilecek bir ey yok,
nk onlarn tecrbesini ifade edecek bir kavram yok. Onlar birbirlerine, Yolda
161
162
163
164

Jean-Luc Marion, God Without Being, trans. T. Carlson, Chicago, University of Chicago Press,
1991, s. xx.
Mike Krafton-Houge, Predication Turning to Praise: Marion on God and Hermeneutics- (Giver,
Giving, Gift, Giving, Literature and Theology, 14, 4, 2000, s. 402.
Carlson, Postmetaphisical Theology, s. 64-65.
Carlson, Postmetaphisical Theology, s. 58.
130

kendisi bizimle konuurken ve Kutsal yazlar bize aklarken yreklerimiz nasl da


sevinle arpyordu, deil mi? dediler. (Luka/24: 32.) Yani tecrbe ylesine youn
bir ekilde onlar kuatmt ki, bu tecrbeyi anlayabilecek ve de anlatabilecek bir
kavram yoktu. te burada sezginin, dillendirmeyi ve kavram a sz konusudur.
Dier btn kavramlar sezginin a ile devele edilmitir. te bu, negatif teoloji ad
altnda deerlendirilenin tecrbesidir. Bu vaka, negatif szcklerin, sz konusu
tecrbeyi anlatmak iin niin seilmi olduklarnn da bir gerekesidir. Kavramlar
olumsuzdur, zira akn sezgiye uygun deillerdir. Bu anlamda gerek vahyi
anlayabilecek, onu anlatabilecek bir kavram yoktur. lgin bir ekilde Marion bu
noktada mistik teolojinin ve dekonstrksiyonun ayn eyi paylatklarn ifade eder.
O da, her ne pahasna olursa olsun bulunuu hibir kavramn bize veremeyeceidir.
Bu anlamda bir bulunu imkansz olmakla kalmaz iddia da edilemez. Hibir gz,
kalp, akl vahyin bu aknl anlatabilmek iin yeterli deildir. 165
Takdir edilecei zere bu konular daha detayl bir biimde burada ele
almamz olas deil. Biz sadece dekonstrksiyonun din felsefesi alannda ne tr bir
uzanm olduunu daha ak klabilmek amacyla bu konuya yer verdik. Burada
zetle sylenebilecek ey hem Derridann hem de Marionun dekonstrksiyon
sonrasndaki din felsefesi iin onto-teolojinin tesinde bir yordam ngrm
olduklardr. Bu da, mistik tecrbe gibi grnmektedir. Bir sonraki blmde ayrntl
olarak bu konuyu irdelemeye alacaz.

3. Eletirel Deerlendirmeler
Gerek Caputo gerekse Marion, dekonstrksiyon ve din felsefesi arasnda nasl
bir alaka olmas gereklilii hususunda bize nemli ipular sunmaktadrlar. Burada
ayrca bu dncelerin, dekonstrksiyonun hibir etik ieriminin olmad, nihilizm
sulamalarna maruz kald bir ortamda dile getirildii de dikkate deer bir noktadr.
Bununla birlikte onlarn sunduu bak alar baz sorunlar ihtiva etmektedir.
Dekonstrksiyon ve din felsefesi arasnda daha salkl bir iliki kurulmas
bekleniyorsa bu eksiklerle de yzleilmesi gerekmektedir. imdi bu sorunlardan bir
kana deinmek istiyoruz.
165

Derrida-Marion, On the Gift: A Discassion Between Jacques Derrida and Jean-Luc Marion,
God, the Gift and Postmodernism, ed. John D. Caputo, M. J. Scanlon, BloomingtonIndianapolis, Indiana University Press, 1999, s. 68-70.
131

zellikle Caputoya yneltilebilecek ilk eletiri belirsizliktir. Caputonun


belirsiz tutumunda birok etmen rol oynamtr. Kolaylkla tahmin edilebilecei
zere, btn Kontinentallerde olduu gibi o da kendine zg bir slup gelitirmitir.
Ki burada, denebilirse eer, argmandan ok edebilie yer ayrd 166 parodiden
polemie, ironiden lirie, sezgiye birok slubu kullanarak kendince bir oulluk
yaratma gayreti iinde olduu durumlar vardr. 167 Bu gerei bir anlk kabul etsek
bile durum deimez. Zira sluba gml bir din felsefesi bize bir fayda salamaz.
Faideden

kast

pragmaclk

deil,

sorunlarmzn

zm

noktasndaki

kaydedeceimiz mesafedir. Ne yazk ki Caputo bu noktada eletiriden masun


deildir. Onun bu tutumu bizim, dekonstrksiyonun din felsefesi alanndaki
kullanm noktasnda eletirdiimiz bir yndr. Ayn noktadan yneltilebilecek bir
dier eletiri, onun Tanr mefhumunu evrilebilirlik adna belirsizletirmesidir.
Caputo Tanrnn tekiliine sayg iin onu bize yabanclatrmakta gibidir. O zaman
hakl olarak u sorulacaktr: Bu Tanry yaammzda tutmann, sadece soyut bir
tekilik fikri dnda ne gibi bir anlam vardr? Eletirmenlerin de dikkat ektikleri
zere eer dekonstrksiyon son tahlilde basit bir Amerikan pragmatizmi ile
sonulanacaksa, sylenenler anlamn yitirecektir. 168 Akas dekonstrksiyonu
merkeze alarak yaplacak din felsefesi her zaman byle bir riskle kar karyadr.
Ksaca Caputonun onto-teolojiden kurtulmak iin nerdii seenekler 169 kimi zaman
eletirilen seenee gre daha sorunsuz deildir. Bu ise onun iin ok temel bir zaaf
noktas olarak grnmektedir. Bugn yle bir ikilemle mi kar karyayz:
Caputoda olduu trden bir le dmek ya da Marionda olduu trden bir mistik
ekstremlik. Bunlarn her ikisi de belli bir terr, biri kutsal terr dieri de felsefi
terr barndrabilir. Kii bir an olarak bu trden kutsal samalk iinde olabilir.
Ama bir an iin, yoksa kimse bir yaam boyu byle bir ana tutuklu kalmak
istemez. 170 Biz de Kearneyin bu son derece gzel kritiine katlmaktayz. Burada her
zaman akla gelebilecek olan bir soruyu da anmak isteriz: Acaba, Caputo
166
167
168
169
170

Kearns, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 283.


Kearns, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 288.
Michael E. Zimmerman, John D. Caputo: A Postmodern, Prophetic, Liberal American in
Paris, Continental Philosophy Review, 31, 1998, s. 195 vd.
Jeffrey W. Robbins, In Search of a Non-Dogmatic Theology, USA, Davies Gourup Publishers,
2004, s. 76.
Richard Kearney, Theorising Gift, Debates in Continental Philosophy, New York, Fordham
University Press, 2004, s. 299.
132

dekonstrksiyonu biraz fazla olumlayc bir havada m yorumlamtr? Bu sorunun


yant olumlu olsa bile durum deimeyecektir, bizce onun bu teebbs dikkate
deer ve gelitirilmeye adaydr.
Marion teolojik adan Caputoya gre daha tutarl bir grnm sergiler. Bu
anlamda biz, onun, onto-teoloji eletirisini gzel bir balang olabilir diye
dnmekteyiz. Meselenin bu boyutu itibariyle bizim ona herhangi itirazmz sz
konusu deilidir. Marion, bal bana ele alnp ilenmesi gereken bir isim, bu
yapldnda ortaya elbette eletiriye ak noktalar kacaktr. Burada ayrca bir
hususa daha iaret etmek isteriz. Marion nasl kendini onto-teoloji eletirisinde mistik
gelenee balyorsa, ayn gelenein bizdeki izleri srlerek de daha ileri almalar
yaplabilir. Causa suiyi Tanrnn metafiziksel ismi olarak ele almak, baka
ayrmlar olmadan youn ve monolitik onto-teoloji nosyonuna indirgenemez olan
felsefesi teoloji geleneinin rettii farkl tasavvurlarn stn rtmemelidir. 171 Ki
bunun en nemli rneini slam mistik gelenei oluturur. Orada Tanrya dnk
enerjik dilin nesnesinin causa sui olduu hayal edilebilir mi? 172 Bu anlamda, her
konuda olduu gibi burada da zgnln muhafaza eden bn Arabinin u
muhteem szlerine yer vermek istiyoruz.
Tahkikan illet kendinin illeti olan mallun illeti olmaz diye akln illet zerine
hkmeder oluu, nazar- aklinin fikri haysiyetinden sana onun zafna delalet eden
eydendir. Halbuki ilm-i tecellide ancak bu vardr; o da tahkikan illet, kendinin
illeti olan mallun illeti olurdur. Ve akln onunla hkmettii ey, fikirde tecrid ile
sahihtir; ve delil-i nazarinin ona ita ettii eyin hilaf zre emri grd vakit, onun
bunda gayesi tahkikan bunda aynn bu kesirde vahid olduu sabit olduktan sonra, o
bu suretlerden bir surette bir malul iin illet olduu haysiyetten, kendi mallne illet
olmas halinde mall olmaz; belki hkm, suverde onun intikali ile mntakil olur;
binaenaleyh kendi mall iin mall olur ve mall dahi onun iin illet olur
demesidir. 173

llet mefhumuna bu bak asnn, daha birok sufide izini grebiliriz. Bu anlamda
Mevlanada da onto-teolojide eletiriye tabi tutulan Tanr tasavvurunun eletirisi
vardr:
Yaz, k, srayla deildir o padiahn; u an bana k yapar, sana yaz.
171
172
173

Jean Greisch, dipsum: lahi Benlik ve Postmodern zne, Heidegger ve Din, ev. ve der.
Ahmet Demirhan, st., Gelenek Yay., 2004, s. 124.
Greisch, dipsum: lahi Benlik ve Postmodern zne, s. 126.
Bu metni Avni Konuk evirisinden aldk, Ahmet Avni Konuk, Fususul-Hikem Tercme ve
erhi, haz. M. Tahal-S. Eraydn, stanbul, Marmara nv. la. Fak. Vakf Yay., 1999, IV s. 54
vd.
133

Tapsnda tikenle gl birdir; tikenin ucuyla birini yaralar, brne tikeni gllkglistanlk eder.
Kim suya kaar snrsa su, emriyle ate kesilir; fakat onun sevgisiyle atee atlana
atei reyhan haline getirir.
Ben, u kuvvetli delile dayanp sylyorum; delilim batan baa pheden ibaret
bile olsa o, o pheyi delil yapar. ()
Filozof, buna "illet-i l-ilk sebep" adn takar amma o, kerem eder de filozofun
illetine de bir derman verir. 174

Bu yndeki rnekleri oaltmak bu almann amac dndadr, burada bizim


yapmak istediimiz, ok daha geni bir ekilde ele alnabilecek olan baz noktalara
iaret etmektir.
Sonu itibariyle dekonstrksiyonu din felsefesi alannda onto-teoloji eletirisi
ve Mesihsellik vurgusu ile almak bir nceki ksmda ele alnan olumsuz yorumlara
gre hem daha avantajl hem de daha tutarldr. Eer Trk dnne
dekonstrksiyonun bir katksndan sz edilecekse bu iki unsur bir balang noktas
olabilir, ama sonu deil. Buray zellikle vurgulamak istiyoruz. Vaka
dekonstrksiyon bu dnce evrenine ait olmayan bir dn biimidir. Onunla
diyaloa girebilmek ncelikle onu kendi balamnda deerlendirmeyi zaruri klar.
Biz de bu sebeple bu irdelemeyi yaptk. Ancak, diyaloun tek ynl olmad
dnlrse dekonstrksiyonu ait olduu balamdan daha farkl bir ufka tamak
istediimiz de anlalacaktr. imdi bu hususu aabiliriz. Bu da nc blmn
temel sorunlar iindedir.

174

Mevlana Celaleddin Rumi, Divan- Kebir, Abdulbaki Glpnarl, Ankara, Kltr Bakanl
Yay., 1992, III, 3990.
134

III. BLM
DEKONSTRKSYON VE DN DL

135

A. Din Dilini Yeni Bir Balamda Tartmak: Negatif Teoloji


1. Sorunun Konumlandrlmas
Bilindii zere din felsefesinin ana konularndan biri de Tanr hakknda
konumann imkan ve mahiyetidir. 1 ada din felsefesindeki baz dnrler,
sorunun, Tanrnn varln ve sfatlarn kantlamaktan ok, teolojik dilin anlaml
olup olmadna, Tanrnn varoluundan sz etmenin bizim iin ne anlama geldiine
kayd kansndadrlar. 2 Birbirinden son derece farkl zm nerilerine konu olan
bu sorunu, bu almann snrlar iinde, btn ynleriyle ele almamz mmkn
deildir. Sadece Kta Avrupas geleneine mensup olan ilahiyatlarn din dili
konusunda ne kadar ok ey sylemi olduklar 3 dikkate alndnda konunun
zorluu anlalabilir. Bizim bu ksmda ele almay dndmz temel sorun
dekonstrksiyonun din dili etrafnda tartlan bu konuya nasl bir katksnn
olabileceidir.

Dekonstrksiyonu

yeni

sorular

gndeme

getirmek

olarak

tanmlamtk, u halde dekonstrksiyonun sz konusu soruna nasl yaklat,


eletirilerinin neler olduu ve ona ne tr bir zm nerisi getirdii ya da
getirebilecei yantlanmas gereken sorulardr.
Bu blmde dekonstrksiyonun, teolojik disiplinle ya da din felsefesi ile nasl
bir bann olabilecei, olduu takdirde her iki alan arasnda ne trden al verilerin,
kazanmlarn ve kritiklerin gerekleebileceini gstermeyi hedeflemekteyiz. Konu
ilerledike grlecei zere tartmalarn odanda negatif teoloji vardr,
dekonstrksiyon ve din dili arasndaki alaka byk lde negatif teoloji balamnda
olumutur. Bu da bizim konuyu nasl ele alacamz tayin eden bir faktrdr.
lgintir, M. Westphal bu konuyu ada Ktasal din felsefesinin birka ana sorunu
arasnda zikretmitir. 4 kinci olarak Derridann konuyu ileyi biimi, byk lde
1
2
3
4

Mehmet Aydn, Tanr Hakknda Konumak: Felsefi Bir Tahlil, Alemden Allaha, stanbul,
2000.
John Hick, God and The Universe of Faiths, Oxford, Oneworld, 1993, s. 1.
Yaran, Gnmz Din Felsefesinde Tanr nancnn Aklilii, s. 138-139.
Merold Westphal, Continental Philosophy of Religion, The Oxford Handbook of
Philosophy of Religion, ed. Willam Wainwright, Oxford, Oxford University Press, 2005.
136

Hristiyan gelenei ile snrl kalmtr. Akas Derrida bu durumun farknda


olduunu birok defa yinelemitir. Bununla birlikte, Derridann tanmadn
syledii 5 slami negatif teoloji geleneinin, kritik ettii gelenee gre daha avantajl
bir durumda olup olmad da aratrmaya deer bir konudur. Zira onun, sadece
bilmekte olduu negatif teolojilerden hareketle fikir yrtmekte olduunu
dnrsek, acaba nfuz etmemi olduu negatif teolojilerin nasl bir muhtevada
olduklar, eletiriye tabi tuttuklarndan herhangi bir ayrcalklar olup olmadklar
gibi hususlarn akta kald grlmektedir. O sebeple biz de, bu konuya eilmeye
ve sz edilen balamda nasl bir farkl izginin gelitirildiini, gcmz nispetinde
hem tasavvufi gelenekte hem de felsefi gelenekte yer alan klasik metinler zerinden
tantlamaya altk. Negatif teoloji geleneine ksaca deinmek, sonradan
sylemeye alacaklarmz temellendirmek bakmndan yerinde olacaktr. O
nedenle, imdi bu gelenee dekonstrksiyonla ve konumuzla olan alakas lsnde
deinmek istiyoruz.
Olumsuz yol (via negativa), apofatik teoloji gibi adlarla da anlan negatif
teolojiyi, Tanrnn mahiyetini, onun ne olduundan ok ne olmad ile
anlatlabileceini savunan felsefi ya da teolojik sistem olarak tanmlayabiliriz.
Buradaki en nemli varsaym dilin Tanrnn varln tesinde bir varlk oluunu
ifade etmedeki yetersizliidir. Normal dzlemde bile ou zaman szckler
merammz anlatmada yetersiz kalabilmektedirler. te bu yetersizlik nedeniyledir
ki, Tanr salt olarak olumsuz atflarla anlatlr. Grld zere negatif teolojide
temel, aknlk dncesi zerine kuruludur. Hatta negatif teoloji iindeki baz
dnrler bu noktay, bizzat dilin kendisini de inkar edecek bir noktaya
tamlardr: Tanr, insann btn kavramsal ve dilsel aralarnn tesindedir. Ama
btn bu vurgular sz konusu bakaln bir baka bilgisinin, mantksal olmayan bir
bilgisinin olabileceini vurgulamaya dnktr. 6 Tanr btn varlklar aan bir
mahiyettedir, onun nihai gereklii insan dncesi tarafndan yakalanamaz, insan
dili tarafndan ifade edilemez, insann hayal gcne samaz. O sebeple de Tanr

5
6

Derrida, How to Avoid Speaking, s. 124.


Ilse Buholf- Laurens ten Kate, Echoes of Embarrassement, Flight of the Gods: Philosophical
Perspectives on Negative Theology, ed. Ilse Buholf- Laurens ten Kate, New York, Fodram
University Press, 2000, s. 28.
137

sadece olumsuz terimlerle ifade edilebilir.7 Tanr sonsuzdur, o sebeple de pozitif


niteliklerle tanmlanamaz. Tanmlar karlatrma yapar; tanmladklarn ya bir eye
benzetirirler ya da onu bir eyden ayrt ederler. Eer ayrt ederlerse deillemeye
ulalr; zira tanmlanan obje ayrt edildii ey deildir. Benzetme yapldnda ise,
sonsuz klli olduundan benzetilebilecei bir ey de yoktur. 8 Nihai gereklik insan
tecrbesinin tesinde olduundan insann rasyonel bilgisinden gizlenmi, btn bir
felsefeyi amtr. u halde o, felsefenin aralaryla ne ispat edilebilir ne de inkar.
Burada Tanr hakknda pozitif betimlemelerde karlalan sorunlar negatif dile olan
gveni tazelemi grnmektedir. Dier bir ifadeyle Tanrnn ancak olumsuz bir
biimde nitelenebilecei ve selbi bir dil iinde anlalabilecei eklindeki yaklam
kendine meru bir zemin kazanmtr. 9
Negatif

teolojinin

belli

bal

zellikleri

biimde

zetlenebilir

grnmektedir: i. Btn negatif teolojilerde antropomorfizm reddedilir. ii. nsan


aklnn, ilahi gereklik de dahil her eyi birtakm tanmlamalarla bilebilecei
eletirilir. Zira tanmlamak, birtakm eyleri dlamak ve yadsmak anlamn da ihtiva
eder, bu ise tanmlanan eyin gereklii ne denli gl ve kompleks ise, dlanacak
ve yadsnacak eylerin says da o denli fazlalaacak demektir. iii. Nihai dinsel
doruluun belli bir otoritenin elinde olmas ve bununla paralel olarak dogmatizm
kritik edilir. iv. Yine bu gelenekte paradoksal konuma oka tercih edilen bir
yoldur. Bu, onun mantk ve us d olduu anlamnda deil, daha ziyade belli bir
konuya vurgu kazandrma, dnce ieriini arpc ve duygular kamlayc bir
tarzda dile dkme biimidir: Bilmediin eye ulamak iin bilgisizlik yolu olan bir
yolla gitmelisin. Olmadn eye ulamak iin olmadn yol boyunca gitmelisin.
Neyi bilmiyorsan o bildiin tek eydir. Neye sahipsen ona sahip deilsin. Nerede
isen orada deilsin. 10 v. Negatif yol bilgisizlii olumlar. Fakat bu, bilmenin ok
stnde olan bir bilii ifade eder: bilebileceimiz tek ey, aslnda bir ey
bilmediimiz gereidir. 11 Btn bunlarn yan sra, negatif teolojinin ayn zamanda
7
8
9
10
11

Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 6.


Huston Smith, Unutulan Hakikat, ev. Latif Boyac, stanbul, nsan Yay., 1998, s. 53.
Temel Yeilyurt, Tanrnn Aknl Balamnda Ruyetullah Sorunu, Malatya, Kubbe 6
Yaynclk, 2001, s. 11.
Walter T. Stace, Mistisizm ve Felsefe, ev. Abdullatif Tzer, stanbul, nsan Yay., 2004, s. 258.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 24.
138

pozitif diyebileceimiz igrleri de vardr: i. negatif teoloji dorudan bir ilahi


gizemin olabileceini, szgelimi sevgiye dayal bir gizi olumlar. Bu, eer bilgi
denilebilirse, mantksal olarak kantlanamayan ama kiisel olarak yaanabilen bir
tecrbedir. Klasik negatif teoloji, akln snrn, sevgi ve teslimiyet gibi duygularn
nemini vurgulamtr. Akn olan Tanrnn yaam iindeki hakiki deneyimine
vurgu yapmtr. ii. Negatif teoloji dier dncelere olan toleransla, gerekliin
eitlilii ile de yakndan ilintilidir. iii. Negatif teoloji felsefedeki ak
tasarmlardansa Tanr hakknda konumann alternatif yollarn tercih eder grnr. 12
zetle negatif teoloji Tanrnn bilinemezlii, ifade edilemezlii, dolaysyla
da ona en iyi bir biimde negatif yollarla yaklalabilecei fikri zerine kuruludur.
Bu konuyla ilgili baz filozof ve teologlarn grlerine yer verdiimizde birok
mesele daha da netleeceinden imdilik bu kadarla yetinmek istiyoruz.

2. Negatif Teoloji Gelenei


Burada bir tarih almas yapmadmzdan, takdir edilecei zere, sz
konusu gelenee yine dekonstrksiyonla olan irtibat lsnde deineceiz. Dier
bir ifadeyle, Derridann metinlerinde yer verdii kadaryla konuyu irdelemeye
alacaz. imdi srasyla bu geleneklere yer verelim:

a Uzak Dou
Negatif teolojinin nvesini klasik uzak dou geleneklerinde bulmamz
mmkndr. Kutsal metinlerde u trden ifadelere sklkla rastlarz: Gz Onu
gremez, dil Onu ifade edemez, zihin Onu kavrayamaz. Onu bu vastalarla ne
renebiliriz ne de retebiliriz o, bilinen ve bilinmeyen her eyin tesindedir. 13
Kelimeler Tanry ifade edemez, zihin Onu kavrayamaz. 14 smi Tanr olarak
dnen kimse, isimlendiren eyin hudutlar iinde hareket eder. 15 Birok defa
adlandrlamayan iin u yant verilir: Hayr, hayr! Tanrdan bu ekilde bahsetme.
Benim ibadet ettiim bu Varlk, her eyi tesindedir, her eyin hkmdardr. Onu bu

12
13
14
15

Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 5-6.


Upaniadlar, der. ve ev. Mehmet Ali Im, stanbul, Dergah Yay., 1997, s. 43.
Upaniadlar, s. 84.
Upaniadlar, s. 108.
139

ekilde dnen kii, her eyin tesine gider ve her eyin hkmdar olur. 16 Bu
gelenekte, bilge denilen kiiler, Tanry ne bu; ne u olarak izah ederler. lk
olumsuzlama Tanrdan baka hibir ey yoktur manasnda, ikincisi ise, Tanrnn
tesinde hibir ey yoktur manasndadr. 17 Ksaca bu gelenee gre, Onu anlarken,
Varlk ve Varlk-deilin her ikisi de yadsnmaldr. 18
in geleneinde de En yksek hakikat kelimelere smaz. 19 Telaffuz
edilen yol; Ebedi yol deildir. Ona isim olan ey, Onun ebedi ismi deildir. 20
Onun isminin suretsiz ve sessiz olduu sylenir. 21 simli olann isimsizden
doduu 22 dikkate alndnda, Onun, suretsiz suret, cisimsiz imge olduu daha net
anlalabilir. 23 Bu gelenekte, Mutlak realitesi iinde, Taonun ad yoktur. Ona bir ad
takmak mmkn deildir. Tao gizli ve adszdr. Uygun bir biimde adlandrlan Tao
da Tao deildir. Mutlak hakikati cihetiyle Taonun ad yoktur. 24 Mehur deyi ile,
Taoyu bilen sylemez, syleyen bilmez. 25 zetle bu her iki gelenekte negatif
teknik son derece zengin bir biimde kullanlm grnr. Az sonra da grlecei
zere bu yntem, gerek etkileim yoluyla 26 olsun gerekse zgn bir biimde olsun
hemen hemen btn negatif teolojilerce benimsenmitir.

b. Yahudilik
Yahudi geleneinde negatif teoloji iin anabileceimiz en nemli sima Musa
bn Meymundur. O da, negatif dili kullanan dier ilahiyatlar gibi, dilin
yetersizliinden
16
17
18
19
20
21
22

23
24
25
26
27

tr, 27

Tanry

anmak

iin

olumlu

nitelemelerin

Upaniadlar, s. 128.
Upaniadlar, s. 132.
Stace, Mistisizm ve Felsefe, s. 204.
Lao Tzu, Bilinmeyen retiler, ev. smail Tapnar, stanbul, Kakns Yay., 1999, s. 37.
Lao Tzu, retiler, ev. smail Tapnar, stanbul, Kakns Yay., 1999, s. 7.
Lao Tzu, retiler, s. 20.
Lao Tzu, Bilinmeyen retiler, s. 53; Raymond M. Smullyan, Tao Sessizdir, ev. Cem en,
stanbul, Dharma Yay., 1994; Karlfried Graf Von Durckheim, Taocu Yaam Kltr: Byk
Sessizlik, ev. Seda Umran, stanbul, Ruh ve Madde Yay., 1992.
Lao Tzu, retiler, s. 20.
Tao Te ing, aktaran, Toshiko zutsu, Tao-culukdaki Anahtar Kavramlar, ev. Ahmet Y.
zemre, stanbul, Kakns Yay., 2003, s. 139.
Howard Didsbury, slam ncesi in Dncesi, ev. Krat Demirci, slam Dncesi
Tarihi, I, st., nsan Yay., 1990, s. 68
Bkz. Taitaro Suziki, Hristiyanlk ve Budizmde Mistik Yaam: Batnn ve Dounun Yolu,
ev. Serdar Atlalp, stanbul, Ruh ve Madde Yay., 1991.
David B. Burell, Knowing the Unknowable God: Ibn Sina, Maimonides, Aquinas, Notre
Dame, Notre Dame Press, 1986, s. 52; Arthur Hyman, Maimonidesn on Religious Language,
140

kullanlamayaca,

onun

ancak

olumsuz

nitelemelerle

anlabilecei

dncesindedir. 28 Zihinlerin aka farkna varamad bu nemli manalar hataya


sebep olan eylerin en by olan sradan lafzlara dntrlemez. nk btn
dillerdeki ibarelerin snrlar gerekten dardr. 29 bn Meymun unlar kaydeder:
Allahn selbi sfatlarla (yani ne olmadn bildiren sfatlar) nitelenmesi, ona az veya
ok hibir eksiklik getirmeyen doru bir nitelemedir. Ama icabi sfatlarla (yani ne
olduunu bildiren sfatlar) nitelenmesi eksiklik ve irki gerektirir. Allahn Vacibulvucud olduu ve onda terkibin bulunmad ispat edilmitir. Biz Onun mahiyetini deil
ancak inniyetini idrak edebiliriz. Bunun iin icabi bir niteliinin olmas imkanszdr.
nk mahiyetinin dnda bir inniyeti (varl) yoktur ki bu iki eyden birine delalet
etmi olsun. 30

Ona gre, varolanlarla Tanr arasnda bir nispetsizlik vardr. Bu durum, 100 m. ile
karabiberin acl arasndaki alaka gibidir. Dier yandan olumsuz nitelemeler
Tanrda herhangibir okluk meydana getirmez. Oysa olumlu nitelemeler sanki byle
bir izlenime yol amakta gibidir. 31 bn Meymun, Tanr hakkndaki her olumsuz
nitelemenin, Onun hakkndaki kavraymz artrd, yani varl kavraymzn
olumsuz niteliklerin okluu ile doru orantl bir gelime gsterdii kansndadr:
Farz edelim ki bir insan gerekten bir geminin bulunduunu kabul ediyor, ama
gemi teriminin neye atfedildiini bilmiyor. Sonra bir baka kiiye onun ilinti
olmad, nc kiiye maden olmad, drdnc kiiye hayvan olmad,
beinci kiiye bitki olmad syleniyor. Ona gre, bu sonuncu kii olumsuz
niteliklerle geminin ne olduunu neredeyse bilmek zeredir. Adeta onu olumlu
nitelemelerle eitli tahtalarn bir araya getirilmesiyle oluturulmu, ii bo, uzunca
bir tahta cisim biiminde tasvir eden kimsenin dzeyine gelmitir. bn Meymun,
Tanrnn olumsuz nitelemelerle bilinmesinin ve kavranmasnn bu ekilde olacan
dnmektedir. Buradan da anlalaca zere o, inanan kimsenin Tanry olumsuz
bir nitelemeyle niteledii her durumda onu anlamaya biraz daha yaklam olacan
vurgulama abasndadr. 32 Onun bu tutumu yer yer, Tanr hakknda olumlu sfatlarla

28
29
30
31
32

Perpecives on Maimonides: Philosophical and Historical Studies, ed. Joe Kramer, London,
The Littman Library of Jewish Civilizaion, 1996, s. 176.
Hilary Putnam, On Negative Theology, Faith and Philosophy, 14, 4, 1997, s. 407.
Musa bn Meymun, Delaletul-hairin, Ankara, A...F.Y., 1974, s. 139.
bn Meymun, Delaletul-hairin, s. 141. (Bu eviri, Hseyin Atayn sz konusu kitaba yazd
nszden alnmtr, s. XXI.)
bn Meymun, Delaletul-hairin, s. 26-136; bu konuda daha ileri rnekler iin bkz. Jacob S.
Minkin, The Teachings of Maimonides, London, Jason Aronson Inc., 1993, s. 119 vd.
Turan Ko, Din Dili, Kayseri, Rey Yay., s. 58.
141

konumann hayal gcyle ilintili olduunu syleyecek kadar ar bir kutba


yaklat da olur. Buna gre, hayal gcnn Tanr hakkndaki tasavvuru ve bu
tasavvurun dil ile ifadesi gerei yanstmaz. Dier bir deyile tahayyli idrakte dile
getirilen dnceler idrak edilen eyin varlna tekabl etmemektedir. Bu sebeple de
selbi bilgi, Tanr hakknda daha tam bilgi vermektedir.33
bn Meymunun tutumunda Tevrattaki yzm grlmeyecek 34 ifadesi ile
insan aklna olan genel gvensizlik nemli bir rol oynar.35 Gemi ve gelecekteki
insanlarn hepsi, Tanry akllarn idrak edemeyeceini ve Ondan baka hibir
kimsenin Onun mahiyetini idrak edemeyeceini, idrakin sonunda idrakten aciz
olmak olduunu beyan etmilerdir. Btn filozoflar Onun cemaliyle gzlerimizin
kamatn ve Onun, zuhurunun iddetinden dolay bize gizli olduunu
sylemektirler. 36 O, Mezmurlar da yer alan senin tesbih etmen gerekir szn
senin sukut etmen gerekir biiminde yorumlamtr. 37 Bu yorumda Yahudi
geleneinde Tanrnn ad olarak kullanlan ama telaffuz edilemeyen YHVH
adlandrmasnn da etkisinin olduunu sylemek mmkndr. 38
Her eye ramen denebilir ki, bn Meymun daha orta yolcu bir yaklam
gelitirmekten yana olmutur. Onun bu tutumunda slam filozoflarnn tesiri
olduunu syleyebiliriz, zelikle de bn Sinann. Bu husus ileride bn Sinaya yer
verdiimizde daha net grlebilecektir.

c. Grek Felsefesi
i. Eflatun: Eflatunda, negatif teolojiye en yakn olabilecek nokta onun iyi
idesini tanmlaynda ortaya kmaktadr. 39 O, bu konuda unlar syler: Bilim ve
gerek ne kadar gzel olursa olsunlar, una inan ki, iyi ideas olanlardan ayr, onlarn
33
34
35
36
37
38

39

Mehmet Aydn, Farabi-bn Sina Sistemi Inda bn Meymunun Din Felsefesi, zmir,
2003, s. 115, (yaymlanmam doktora tezi).
k/33: 23.
Oliver Leaman, Moses Maimonides, London, Rautledge, 1990, s. 107-108.
bn Meymun, Delaletul-hairin, s. 145.
bn Meymun, Delaletul-hairin, s. 145-146.
Bu konuda bkz. Fuat Aydn, Bir Sessizliin ya da YHVHnin Tarihi: YHVHnin Telaffuz
Edilmeme Olgusu zerine Bir Aratrma, Usul, 2, 2004, bu durumun en ikna edici gerekesi
udur: douda birinin ismini bilmek bir nevi ona hakim olmak anlamna gelir. sim gle
donatlmtr, yani bir ismi bilmek bir nevi o ismin sahibinin gcne ortak olmak demektir, s.
122.
Derrida, How to Avoid Speaking, s. 100.
142

ok stndedir. Grnen dnyada n ve gzn gnele yaknl olduunu


dnmek doru, ama onlar gnele ayn saymak yanl olduu gibi, kavranan
dnyada da bilim ve gerei yakn saymak doru, ama onlar iyinin ta kendisi
saymak yanltr. yinin yeri elbette ikisinin de stnde, ok ykseklerdedir. 40
Burada dorudan bir negatif teoloji olmamakla birlikte, Derridann da iaret ettii
zere sonraki negatif teolojileri biimlendirmi olan bir bak as sz konusudur:
Varln tesinde olan bir varlk olarak iyi. 41
ii. Plotinus: Derridann da ok ilgili olduunu, kendi almalar ile
benzerliklerin bulunduunu ifade ettii Plotinus negatif teoloji gelenei iin son
derece nemlidir. Zira ad geen Dou dinsel geleneklerinden sonra sistematik bir
biimde sz konusu sorunu felsefe sahnesine tayan Plotinus olarak grnmektedir.
Bu gelenein izlerini Hayat, btn ilerin tesinde ve bilinemez olarak gren
Plotinusdan daha nceki gnostik geleneklere kadar gtrmek mmkndr. 42 Onun
ayrcal, bu tavr felsefe sahnesine sistemli bir biimde tam olmasdr. Konuya
en iyi balang noktas Enneadlar adl kitabn mehur cmleleridir:
Bir her eydir ve kendi dndaki eylerden hibiri deildir. Her eyin ilkesi olduu
iin, her ey deildir; fakat her eydir. 43 O bir ey deildir; ne nitelii ne de nicelii
vardr; ne zeka ne ruhtur; o, kendi bana, dier zlerden yaltlm zdr veya daha
dorusu zszdr; nk zden nce, hareketten ncedir () tam olarak konumak
gerekirse, onun ne u ne de bu olduunu sylemek gerekir; fakat ona dardan
yaklaarak ve ierdii yklemeler yznden bazen yaknnda, bazen de uzanda
olacak ekilde etrafnda dolaarak, onu szlerle aklamaya almak zorunluluu
kendi duygularmzn bir gereidir. 44 Biri kendinden baka bir sujenin yklemi gibi
grmekten kanmak iin Bir olduunu sylemiyoruz. Gerekte ona hibir isim
uygun deildir; bununla birlikte bir ad vermek gerektii iin, ona Bir adn vermek
uygundur. 45

Grld zere Plotinusa gre Bir, isimsizdir, Bir, tanmlamaya ve snra, yere ve
zamana, kendiyle zdelie ve kendine gre farka, benzerlie ve benzemezlie,
varln ve bilginin kategorilerini oluturan tm bu yklemlere yabancdr. Bir, tm
bunlardan farkl bir eydir. Herhangi bir terimle ilikisinde greli deil, mutlak bir
40
41
42
43
44
45

Platon, Devlet, ev. Sebahattin Eypolu-Ali Cimcoz, stanbul, Bankas Kltr Yay., 2001,
509 a, s. 179.
Derrida, How to Avoid Speaking, s. 102.
inasi Gndz, Sabiler, Ankara, Vadi Yay., 1995, s. 65 vd, bu husustaki ihtilafa dikkatimi
eken hocam inasi Gndze buradan teekkr ederim.
Plotinus, Enneadlar, ev. Zeki zcan, Bursa, Asa Yay., 1996, s. 21.
Plotinus, Enneadlar, s. 84.
Plotinus, Enneadlar, s. 87.
143

ekilde baka, varlktan bambakadr. 46 Plotinusa gre nihai gereklik olumlamadan


ok olumsuzlamay ima eder. Onun rencisi Proklus bunu daha ileri bir noktaya
gtrr ve btn olumsuzlamalarn da olumsuzland bir aamaya geilir. Manta
ve onun diline gre konuan belli bir yere kadar gider ama nihayete eremez. u halde
dil, negatif dil de olmak zere terk edilmelidir. Ki bu aamada negatif dil, terk
edilmesi gereken bir aratan baka bir ey deildir. 47 Neo Platonizm bu dnyay aan,
beeriyetin dnda olan bilinemeyen eyin, insan bilgisi tarafndan arzulanmasyla
balar. Bu arzuya, kiinin snrll, Ycenin huzurundaki sayg ve tereddt
duygular elik eder. nsanlar akl gleriyle bu mesafeyi amaya altka nihai
gerekliin kendilerini amakta olduunu fark etmektedirler. 48 Plotinusun ve
ardllarnn bu dnceleri, ilahi dinin her birinin Tanr tasavvurunu etkilemitir.

d. Hristiyanlk
Derrida, Hristiyan geleneinden zellikle isim zerinde durmutur:
i. Pseudo-Dionysius: Dionysiusa gre, Tanr bir obje, bilgi objesi deildir.
Tanr varln te yandr, bu sebeple de bilinemez. 49 Her eyin nedeni olan hibir
yerdedir. 50 O ne tektir ne de tekliktir, ne ilahidir ne de iyiliktir, ne de bizim
tarafmzdan bilinen herhangi bir eydir. 51 O, neredeyse Plotinusla ayn cmleleri
kurar:
O, [hakknda] konuulamayandr (...) ve anlak vastasyla kavranamaz. O, hareketsiz,
hareketli ya da dinlenmekte deildir. Onun gc yoktur, o, g deildir, k da deil.
O ne yaamaktadr ne de yaamdr. O madde deildir sonsuzluk ya da zaman da
deildir. O, anlak tarafndan kavranamaz, nk bilgi ya da hakikat deildir. (...) O ne
birdir ne birliktir, ne ilahi ne de iyiliktir. (...) O varlkla varolmamaklk arasnda bir
yerde deildir. Varolanlar, onu olduu gibi bilemezler (...) onu konumak, adlandrmak,
46
47
48

49
50
51

E. Levinas, Bakann zi, ev. Melih Baaran, Sonsuza Tanklk, haz. Z. Direk-E. Gkyaran,
st., Metis Yay., 2003, s. 132.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 16.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 15, daha ileri almalar iin bkz. Deirdre
Carabine, The Unknown God: Negative Theology in the Platonic Tradition: Plato to
Eruigena, Amsterdam, Eardmans, 1995; Raoul Mortley, From Word to Silience, Bonn,
Hanstein, 1986; J. P. Williams, Denying Divinity: Apophasis in the Patristic Christian and
Zoto Zen Budhist Traditions, Oxford, Oxford University Press, 2000; Mark A. McIntosh,
Mystical Theology, Oxford,Blackwell, 1998.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 23.
Dionysiustan aktaran Carlson, Caputos Example, A Passion for The Impossible: John D.
Caputo in Focus, ed. Mark Dooley, Albany, State University of New York Press, 2003.s. 268.
Dionysiusdan aktaran, Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative
Theology, God, the Gift and Postmodrnism, ed. John D. Caputo, M. J. Scanlon,
Bloomington-Indianapolis, Indiana University Press, 1999, s. 26.
144

bilmek sz konusu olamaz. Karanlk ve k, hata ve hakikat o, bunlarn hibiri


deildir. O, olumlamann ve olumsuzlamann tesindedir. Biz ona yakalaabilmek iin
olumlu ve de olumsuz iddialarda bulunuruz, ama o, bunlarn hibiri deildir. 52

ktibas bizi, Dionysiusun saf bir negatif teolog olduu ynnde yanltmamaldr. O,
her ne kadar bu dili kulanm olsa da, onun tad sorunlarn da gayet farkndadr.
Dionysiusa gre isimler, tinsel gerekliin imajlardr. simler ve onlarn anlamlar
arasnda bir birlik kurmak zordur, onlar adeta ar bir biimde birbirinden kaan
realiteler gibidir. Bununla birlikte, Dionysiusa gre ilahi isimlerin zel bir anlam
vardr. Btn varlklar gibi onlar da tinsel gzellii tarlar. lahi isimler Tanr
hakknda konumann pozitif temsilini olutururlar (katafatik teolojiyi) bu zel imler
Tanrsallkla beerilik arasnda bir kpr vazifesi grrler. Bu anlamda o, ok radikal
bir biimde Tanr hakknda beeri terimlerle konumann imkann btnyle
reddetmi deildir. En azndan analojik bir konumann imkann aram grnr. 53
Bu anlamda, Dionysiusun, bir negatif teolog olarak dil hakknda olduka pozitif
olduuna dikkat ekilmitir. 54
Dionysiusa gre tr teolojik sylem vardr: i. Katafatik teoloji: nanan
kimsenin Tanr hakknda pozitif tasavvurlar oluturmak suretiyle onu anlamak
istemesinin rn olan teolojidir. ii. Apofatik boyut: Olumsuz eklerle, Tanrnn
insan tasavvuruna olan sonsuz aknlnn vurguland sylemdir. uras aktr ki
bu iki sylem gerekte birbirini tamamlayan iki para gibidir, dolaysyla birini
dierine tercih etmek sorunu zmeyecektir. te bu noktada Dionysius nc bir
yolun olabilirliinden sz eder: iii. Tanr ne olumlu ne de olumsuz teolojiye konu
olur. O, her ikisini de sonsuz bir biimde aar. 55 Tanr ne vardr ne yoktur, ama varlk
stdr. O bir veya birlik deildir, bir stdr ya da birlik stdr, yetkinlik deil
yetkinlik stdr, hatta ilah deil, ilah stdr. 56 Burada u hususu netletirmek
gerekmektedir. nc yolun, olumlu ya da olumsuz teolojiye akn olmas, ayn
zamanda bu iki teolojinin rettii sylem trlerine, Tanr hakknda konuma
biimlerine de akn olduunu ifade eder. Dier bir aklama ile nc yol, Tanr
52
53
54
55
56

Dionysius Areopagite, The Mystical Theology and The Divine Names, trans. C. E. Rolt,
Mineola-New York, Dover Publications, 2004, s. 199.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 23.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 24.
Dionysius, The Mystical Theology and The Divine Names, s. 193.
Stace, Mistisizm ve Felsefe, s. 294.
145

hakknda nermesel konuulan bir yer deildir. Dilin pragmatik bir kullanldr. 57
Bu seenekte, Tanr, sonsuz bir biimde bilinemez ve anlalamaz olduu iin vg
yelenir. Fakat onun bilinemezlii bilgi eksikliinin ifadesi olmaktan te, farkl bir
biimde bilinebileceine bir iarettir. Bu bilinemezlik onun, yokluu deil, varlnn
bilgisinin bizi kuatmas,

onu

kuatamayacamz

bir

biimde

kuatmas

anlamndadr. 58 Bu durumdur ki, kiiyi sadece vgye ya da sessizlik iinde


konumaya iter. Dier bir ifadeyle konuamyor olu bizi, vgye, Tanr hakknda
vgsel bir dil kullanmaya sevk eder. 59
Dionysiusun bu dncelerini, onun eserlerini Latinceye eviren Erigena da
devam ettirmitir. O da Dionysiusla paralel olarak Tanrnn kavranlamaz olduuna,
onu belli bir paradoksal srele anlamak gerekliliine deinmitir. Szgelimi ona
gre Tanr ne bilgedir ne de bilge deildir: O bilgeden daha fazla bir eydir. Bu basit
bir sz oyunu olmaktan te, Tanrnn, bizden bakaln hissettirme yoludur. 60
ii. Meister Eckhart: Eckharta gre, Tanr zerine ne dnrsek dnelim,
btn bunlarn hibiri Tanr deildir. 61 Tanr, dilsiz bir dil ve kelimesiz bir
kelimedir. 62 Her ne kadar btn varlklar Tanry dile getirmek isteseler de, o yine
dile getirilmemi olarak kalr. 63 Tanrsal Bir, deillemelerin deillemesidir. Peki,
Bir, ne demektir? Eckharta gre, kendisine hibir ey eklenmeyen bir eydir. Her
yaratk bir deilleme ierir: Bir, kendisinin, bakas olduunu yadsr. Bir kendisinin
baka herhangi bir yaratk olduunu yadsr, fakat Tanr yadsmalarn yadsmasn
ierir. O baka her eyden o eyin kendisinden baka bir ey olduunu yadsyan
biridir. 64 Eckhart, Tanr ile ilgili bir sz sarf etmek isteyenlerin yanldklarn, zira
hibir kelimenin onu ifade etmede yeterli olmadn dolaysyla en anlaml olan

57
58
59

60
61
62
63
64

Arthur Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, London-New York,
Routledge, 2005, s. 82-83.
Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 83.
Victor Kal, Being Unable to Speak, Seen As a Pariod: Difference and Distance in Jean-Luc
Marion, Flight of the Gods: Philosophical Perspectives on Negative Theology, ed. Ilse
Buholf- Laurens ten Kate, New York, Fodram University Press, 2000, s. 162.
Karen Armstrong, Tanrnn Tarihi, ev. Oktay zel, Ankara, Ayra Yay., 1998, s. 258 vd.
Meister Eckhart, Tanr ve nsan, ev. Sedat Umran, stanbul, Ruh ve Madde Yay., 1990, s. 10.
Eckhart, Tanr ve nsan, s. 11.
Eckhart, Tanr ve nsan, s. 11.
Stace, Mistisizm ve Felsefe, s. 227.
146

eyin sessizlik olduunu ifade eder. 65 Anlayn kavrayabildii her ey ve arzunun


srarla istedii her ey, Tanr deildir. Anlayn ve arzunun sona erdii yerde,
karanln olduu yerde Tanr ldar. 66
Eckhartn, mistik gelenekte ska kullanlan u paradoksa mracaat ettiini
gryoruz: Tanry aramazsan bulursun. 67 Ruh, Tanry bulmak isterse kendini
kaybetmelidir. 68 Tanr her zaman hazrdr, biz hazr deiliz. 69 Ruh orada, eylemin
ve tasavvurun olmad Tanrln lne atlr, kendinin bir hi olduu ve ruh
olmadan nce tm nesnelerle ilgilenmedii sszla ve uzlete gmlrse, tam
anlamyla bu sayede mutlu hale gelir. 70 Onun bu hususta en nemli nasihati udur:
Sus ve Tanrnn zerine bo laflar etme, nk sen onun zerine gevezelik etmekle
yalan sylemi oluyorsun ve gnah iliyorsun. Eer gnahsz ve etkin olmak istersen,
Tanr zerine bo szler sarf etme! nk Tanrdan hibir ey anlamamalsn, nk
Tanr btn anlamalarn zerindedir. 71 Bu anlamda onun, Beni Tanrdan
kurtarmas iin Tanrya dua ediyorum sz son derece mehurdur. Bu nokta ada
aratrmaclarn dikkatini ekmi, onun, Ortaada yer alan bir dekonstrksiyoncu
olduu eklinde yorumlara sebebiyet vermitir. 72
iii. Angelus Silesius: Silesius, negatif teoloji geleneinde son derece radikal
ve keskin bir kutbu temsil eder, bu sebeple olsa gerek, Derrida tarafndan en az
eletiriyle anlan bir isimdir. O, iirsel ve aforizmatik bir slupla yazmtr. Biz de bu
konuda birka aforizmasna yer vermek istiyoruz: Ne kadar ok hilemisen sen o
kadar yaknsn Hakka 73 Bir kimse iin hi, her eyse ve her ey, hi ise eer, O,
Tanrnn sevgili yzn grmek anna erer. 74 Ne kadar ok tanrsan Tanry

65
66
67
68
69
70
71
72
73
74

Eckhart, Ben, Meister Eckhart, Tanrnn Kendisinden Hibir eyi Saklamad Adam, ed.
D. ONeal, ev. Asl zer, stanbul, Klan Yay., 2003, s. 15-16.
Rudolph Steiner, Onbir Avrupa Mistii, ev. Selma vn, stanbul, Dharma Yay., 2002, s.
60.
Eckhart, Tanr ve nsan, s. 37.
Eckhart, Tanr ve nsan, s. 24.
Eckhart, Tanr ve nsan, s. 11.
Eckhart, Tanr ve nsan, s. 30.
Eckhart, Tanr ve nsan, s. 38.
John D. Caputo, Mysticism and Transgression: Derrida and Meister Eckhart, Derrida and
Deconstruction, ed. Hugh Silverman, New York-London, Rautledge, 1989,s. 29-32.
Angelus Silesius, Mistik iirler, ev. Sedat Umran, stanbul, Ruh ve Madde Yay., 1989, bu
esere yaplan atflar, iir numarasnadr, 87.
Silesius, Mistik iirler, 112.
147

edeceksin sonunda itiraf, Onu imdi daha az bildiini, adlandrmalarn ise bo birer
laf. 75
Bilinmeyen Tanr. Tanrnn ne olduu bilinmiyor: O k deil, ruh deil,/ Gerek
deil, ne birlik, ne de bir: ilahi olan ad verilen deil:/ Bilgelik deil, akl deil, ak
deil, ne isten ne de iyilik:/ ey deil, ne de bir ey olmayan, z deil, kalp deil:/,
O, ne benim, ne senin, ne de herhangi bir yaratn,/ Onun olduu ey olmadan nce
asla renemeyeceizdir. 76

Ona gre, Gl sebepsiz var olur, o ieklendii iin aar. Ne kendine dikkat ettii,
ne de grlyor muyum diye sorduu var. 77 Ben o bildiim ey deilim, ben de
bilmiyorum neyim? Bir nesne mi, hayr o deil, bir noktacm ve daireyim 78 Ne
zaman ki nesneleri her trl ayrmsz ele alrsn, te o zaman acda ve sevgide sessiz
ve ayn kalrsn. 79 Benim Tanrya ve Tanrnn bana ihtiyac var. Benim ve onun
varl, ikisi, birbirini tamamlar. 80 Ben Tanr gibiyim ve Tanr benim gibi. Tanr
kadar bym: O benim kadar kk; o benim stmde olamaz, ben onun altnda
olamam. Derrida Silesiusun bu aforizmalarndan olduka etkilenmi grnr. 81
Silesiusun bu dncelerini kritik etmek en azndan bu tez iindeki amacmz
olmadndan bunlarn, slam dncesindeki saf tenzihe karlk geldiini
belirtmekle yetinelim.

e. ada Felsefede Negatif Teoloji


Son dnem Ktasal felsefede negatif teolojiye ynelik olduka youn bir
ilginin varl gzlemlenmektedir. Kierkegaard, 82 Heidegger 83 Nietzsche 84 Adorno, 85

75
76
77
78
79
80
81
82
83

84

85

Silesius, Mistik iirler, 110.


Silesiusdan aktaran, Derrida, On the Name, s. 52; smin Dnda, s. 44-45.
Silesius, Mistik iirler, 21.
Silesius, Mistik iirler, 2.
Silesius, Mistik iirler, 3.
Silesius, Mistik iirler, 7.
Derrida, On the Name, s. 66-67; smin Dnda, s. 69-70.
David Law, Kierkegaard as Negative Theologian, Oxford, Clerandon Press, 1994.
David R. Law, Negative Theology in Heideggers Beitrage zur Philosophie, International
Journal for Philosophy of Religion, 48: 2000, s. 143; Law, Heideggerin, Contrubutions to
Philosophy adl kitabnda negatif teolojiyi anmsatan birok ynn bulunduunu, szgelimi,
onun varlk hakknda konumakla ilgili tartmas, negatif teologlarn Tanr hakknda
konumadaki yetersizliine yaptklar vurguya benzer.
Dirk de Schutter, Zarathustras Yes and Woe: Nietzsche, Clean, and Eckhart on the Death of
God, Flight of the Gods: Philosophical Perspectives on Negative Theology, ed. Ilse BuholfLaurens ten Kate, New York, Fodram University Press, 2000, s. 121-143.
Gerrit Steunebrink, Is Adornos Philosophy a Negative Theology?, Flight of the Gods:
Philosophical Perspectives on Negative Theology, ed. Ilse Buholf- Laurens ten Kate, New
148

bata olmak zere, Lacan, 86 Kristeva, 87 Foucault 88 Deleuze, 89 Habermas, 90 Derrida,


Marion gibi birok Ktasal dnr en azndan negatif teolojinin sekler versiyonu
ile ilgilenmiler ve onu belli bir lde de gelitirmilerdir. 91 Thomas A. Carlson,
ilgin bir noktaya dikkatlerimizi ekmektedir: ona gre pre modern dnemlerde
negatif teoloji eksenli yaplan insann snrll ve bunun devamnda dilin Tanry
konumada ve anlamada olan yetersizlii ile postmodern dnemdeki zne eletirisi
ve dilin hakikati temsilde yetersiz kal arasnda benzerlikler vardr. Dolaysyla
bunlarn ikisini bir arada ve birbirlerini aydnlatacak ekilde okumak baz sorunlar
akla kavuturmak asndan yararl olacaktr. 92 Postmodern dncedeki, bilimsel
ve kat akla olan gvensizlikle negatif teolojideki akla olan gvensizlik birbirine
paraleldir. 93 Bu anlamda negatif teoloji, Nietzsche tarafndan Tanrnn lmnn
ilan edildii, Tanr teriminin ou zaman klasik anlamn yitirmi olarak kullanld,
daha otonom bir insan dncesinin yaygnlat, insann, tarihi kendisinin
oluturduuna ynelik zgveninin artt bir balamda daha anlamldr. 94 Baz
aratrmaclar, postmodernizmin negatif teolojinin yeni bir evresini ifade etmekte
olduu kansndadrlar. 95
yle anlayor ki, negatif teoloji gelenei inananndan agnostiine ya da
ateistine varncaya dek nemli bir kaynak tekil etmektedir. Bunun hangi sebeple

86
87
88
89

90
91

92
93
94
95

York, Fodram University Press, 2000, s. 293-319; ayrca bkz. David Kaufmann, Tanrnn
Ad, ev. Kemal Atakay, Cogito, 36, 2003, s. 170-183.
David Tracy, Mystics, Prophets, Rehtorics: Religion and Psychoanalysis, The Trial(s) of
Psychoanalysis, ed. F. Meltzer, Chicago, Chicago University Press, 1988.
Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 5.
James Bernauer, The Prisions of Man: An Introduction to Foucaults Negative Theology,
International Philosophical Quarterley, 27: 4, 1987, s. 365-380.
Gilles Deleuze, Difference and Repetetion, London, Athlone Press, 1994, s. XIX; Oliver
Davies, Thinking Difference, a Comporative Study of Gilles Deleuze, Plotinus and Meister
Eckhart, Deleuze and Religion, ed. Mary Bryden, London, Routledge, 2000.
Jrgen Habermas, Communicative Freedom and Negative Theology, Kierkegaard in
Post/modernity, ed. M. Matustik-M. Westphal, Bloomingon, Indiana University Press, 1995.
Negatif teoloji, edebiyatta da son derece verimli bir biim olduundan sk sk kullanlmtr:
rnek metinler iin bkz. Languages of the Unsayable: The Play of Negativity n Literature
and Literary Theory, ed. S. Budick-W. Iser, New York, Columbia University Press, 1999;
Shira Wolosky, Language Mysticism: The Negative Way of Language in Eliot, Beckett, and
Celan, Stanford, Stanford University Press, 1995.
Carlson, Indiscetion: Finitude and Naming of God, s. 3-4, ayrca s. 18 vd.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 8.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 1-3.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 12.
149

byle olduu dikkate deer bir sorudur. 96 Burada Derridann da hem fikir
olabilecei birka sebep zikredilebilir: i. Kontinental felsefenin mutlak tekilii
aklamaya ve anlamaya olan arzusu onu negatif teoloji ile irtibata sevk etmitir. 97
Bu anlamda negatif teoloji, son derece yaratc bir kaynak oluturmakta gibidir. 98 ii.
Bu, basit bir adaptasyon ilemi deildir, daha ziyade, o alandaki slubun gcn
kullanmadr. rnein, Foucault herhangi bir bilgi objesine konu olmayan
arkeolojiden, Lyotard, nceden belirlenmi bir lt olmakszn adaletten sz
ettiklerinde bu mahade edilmektedir. iii. Mutlak tekiliin salt negatif terimlerle
anlatlabilecek oluunun farkna varlmas da nemlidir. 99 ada felsefedeki bu
gelimeye, ok ksa bir biimde yer vermenin sonraki ileyeceimiz konularn daha
salam bir zemine oturmas asndan yararl olaca kansndayz.
i. Foucault: Dier birok Ktasal felsefeci de olduu zere, Foucaultnun
dinsel ilgisi ya da ilgileri merak konusu olmutur. Bu konuda baarl almalar
vardr. 100 Bizim buradaki aratrma konumuz asndan dnldnde, konu, onun
negatif teoloji ile bir bann olup olmaddr. Foucault, her ne kadar dorudan bir
alakay yadsm olsa da, delilii, hastal, bilgiyi tanmlarken negatif teolojinin
dilini kullanm grnr. 101 Bu anlamda Blanchotnun gzlemi dikkat ekicidir:
Bilginin Arkeolojisini okuyun ve tekrar okuyun ve orada negatif teolojinin birok
kalbn grdnzde aracaksnz. Foucault reddettii eyi muhteem cmlelerle
tasvir etme yeteneini burada sergilemitir: deildir, bununla beraber de
deildir, hi deildir. 102 Tabi burada dikkatli olmak zorunluluu vardr. Onun
negatif teolojisi, Tanr iin kullanlan kavramsallatrmalar deil, modernlikteki,
insanolunun zn yakaladn iddia eden insan figrne ynelttii bir eletiridir.
Her eye ramen negatif teoloji, Foucaultnun dnme biimini en iyi yanstan
96
97
98
99
100

101
102

Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 1-2.


Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 19.
Oliver Davies-Densy Turner, Introduction, Slience and Word: Negative Theology and
Incarnation, Cambridge, Cambridge University Press, s. 1.
Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 19-20.
James Benauer, Michel Foucaults Philosophy of Religion, Michel Foucault and Theology,
ed. James Benauer-Jeremy Carette, Hampshire, Ashgate, 2005, s. 77 vd.; Thomas R. Flaynn,
Partially Desacralized Space: the Religious Availabilty of Foucaults Thought, Michel
Foucault and Theology, ed. James Benauer-Jeremy Carette, Hampshire, Ashgate, 2005, s. 143
vd.
Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 1.
M. Blanchot, Hayalimdeki Michel Foucault, ev. Aye Meral, stanbul, Kabalc Yay., 2005, s.
74.
150

modeldir. nk onun, modernitenin insanndan firar edii ayn zamanda, baka bir
mutlak kavramsallatrmadan firar edii anlamna gelir. Foucaultnun negatif
teolojisi, Tanr olarak insana olan imann ykmdr. 103 Bernauerin gl
ifadeleriyle, Foucaultun, arkeolojik ve soybilimsel sorgulama yntemleri
erevesinde ve hmanizmin insan aklna yapt vurguyu bozmak amacyla
gelitirdii keskin teknikler, bin yldr Hristiyanln snr boylarn kolaan eden
negatif teolojiyi ada dnce alanna yeniden buyur ediyordu. 104
Foucaultnun projesi, esrik bir dnme ya da dnyevi bir mistisizm olarak
betimlenebilecek olan bir zgrlk pratiidir. Onun iin mistisizmi bir model olarak
kullanmak biraz tuhaf grnebilir. Ancak bu keyfi ve dayanaksz bir tasarruf
deildir. Bu anlamda negatif teolojiyi, Foucaultnun bizzat kendisi, kendi dnme
biimiyle karlatrma amacyla kullanmtr. Foucaultnun bu dncesinin biraz
ayrntsna girersek, onun bu dnsel durua darnn deneyimi adn verdiini ve
sz konusu dncenin kkeninin negatif teolojiye balanabileceini sylediine
tank oluruz:
Bir gn bu darnn dncesinin biimlerini ve kategorilerini tanmlamaya
almak gerekecektir. Ayn zamanda izledii yolu bulmak, nereden bize geldiini
ve hangi yne gittiini aramak gerekir. Dzmece Dionysiusun metinlerinden beri
Hristiyanln snrlarnda dolaan bu mistik dnceden doduunu varsayabiliriz;
belki de bin yldr negatif teoloji biimleri altnda varolmaya devam etmitir. 105

Foucaultnun, dorudan, bir mistik gelenekle dnsel akrabalnn olabileceini


sylemesi, din felsefesi ve teoloji alannda alan aratrmaclar heyecanlandrm
grnmektedir. 106 Bu konuda, Foucaultnun teolojik dnmeye kar olduu, oysa
adn and Dionysiusun durumunun sz konusu teolojik gelenekte ok daha farkl
olduu, her ikisi arasnda kapanmas mmkn olmayan epistemolojik boluklarn yer
ald eklinde eletiriler gelmitir. 107 Burada bir taraf tutmamz sz konusu deildir,
zaten Foucaultnun kendisi de az nceki alntda yer alan atf, ekincesiz deildir. Bu
103
104
105
106

107

James Bernauer, Foucaultnun zgrlk Serveni: Bir Dnce Etiine Doru, ev. smail
Trkmen, stanbul, Ayrnt Yay., 2005, s. 308-309.
Bernauer, Foucaultnun zgrlk Serveni, s. 308.
Michel Foucault, Maurice Blanchot: Darnn Dncesi, ev. Aye Meral, stanbul, Kabalc
Yay., 2005, s. 16.
Bu konuda yaplm bir alma iin bkz. James Miller, The Passion of Michel Foucault,
London, Harper Collins, 1993, sz konusu almada, Foucaultnun syleminin mistik bir
karakter tad, hermetik, asketik ve ezoterik gelenekle olan yaknl gibi ilgin iddialar yer
almtr, s. 88-89, 124, 306-307, 335.
Jeremy R. Carrette, Foucault and Religion, London, Routledge, 2000, s. 108.
151

anlamda Foucault bizi yle uyarr: baz uyumlar olmasna ramen burada
bazlarnn kendilerini bulmak iin kendilerini kaybetmeyi alkanlk haline
getirdikleri deneyimden ok uzaz. Mistik, kendine zg harekette, zor bir iletiimi
ona doru aarak bir varoluun olumluluuna gerekirse geceden geerek- ulamaya
alr. Hatta bu varolu kendisine itiraz etse de, ksz bir gne, glgesiz bir geceye,
adsz bir safla, her trl figrden kurtulmu bir grnrle sonsuza dek geri
ekilmek iin kendi olumsuzluunun almasnda ukurlasa da, deneyimin
dinlenebilecei bir snaktr yine de. 108 Ona gre darnn deneyiminde btn
bunlar sz konu deildir.
Foucaultya gre, darnn deneyimi, bir isellie dntrlemez, nk
dar asla zn vermez; o kendisini olumlu bir mevcudiyet olarak sunamaz, bunu
yalnzca kendisinden en uzaa geri ekilen ve sanki ona ulamak mmknm gibi
ona doru ilerlememiz iin yapt iaret ken yokluk olarak yapabilir. Bu
deneyimin, ekicilikten, kendisine ektiinin admlar altnda sonsuzca alan
boluktan, orada deilmi gibi onu karlayan kaytszlktan, kar koyulmayacak
kadar srarc, deifre edilemeyecek ve kesin yorum verilemeyecek kadar fazla
mulak dilsizlikten baka sunacak bir eyi yoktur. 109 Foucaultnun arzu ettii u
trden bir deneyim gibidir: Sonusuz ve imgesiz, hakikatsiz ve tiyatrosuz, kantsz,
maskesiz, olumlamasz ortaya kan, her tr merkezden zgr, anayurttan azat
edilmi. 110 Buradan da anlalaca zere darnn deneyimi bir anlamda kendini
bile yadsyacak kadar radikaldir. Kendi sylemini yadsmak ise, durmakszn onu
kendisinin dna karmak, her an onu hem syledii eyden hem de bunu ifade
etme gcnden yoksun brakmaktr. 111
Sonuta Foucaultya sadk kalarak anlatmaya altmz bu deneyime ilikin
bizim de ekincelerimiz bulunmaktadr. Foucaultnun mistiklere sorduu kadar bizim
de ona sz edilen bu dncenin nasl bir ey olacan sorma hakkmz olsa
gerektir. Bir kere bu lde bir dncenin olabilirlii bile tartma konusudur.
108
109
110
111

Foucault, Maurice Blanchot: Darnn Dncesi, s. 53.


Foucault, Maurice Blanchot: Darnn Dncesi, s. 27.
Foucault, Maurice Blanchot: Darnn Dncesi, s. 24.
Foucault, Maurice Blanchot: Darnn Dncesi, s. 21; Foucaultyla yaplan ilgin bir
sylei iin bkz. Michel Foucault and Zen: A Stay in A Zen Temple, Religion and Culture:
M. Foucault, sel. and ed. J. Carrette, New York, Routledge, 1999.
152

nk merkezden uzak, imgeye bile mracaat etmeyen bir deneyim olabilir mi,
olursa nasl olur? Acaba burada yle bir yanlsama ihmal edilmi olmaz m?
Merkezde olduu halde merkezden uzak olduu varsaymn retmek ya da en kt
ihtimalle bir merkeze bal olmayan yeni bir merkez retmek. Elbette bu konuyu
tartmak ana hedefimiz olmad iin bu kadarla yetinip son bir isme daha yer
vermek istiyoruz.
ii. Levinas: almamz iindeki atflardan da anlalaca zere, bizim
nemsediimiz dekonstrksiyon projesi asndan Levinasn nemi byktr.
Onun, Derridann dnsel seyrinde son derece nemli bir yere sahip olduunu
biliyoruz. Bu nedenle, Derridann kulland birok terimin hakiki anlam ancak
Levinasla birlikte dnldnde otaya kacaktr. Sadece iaret etmekle yetinmek
durumunda olduumuz bu konuyu daha detayl bir biimde ele almak bu tezin
snrlar dnldnde mmkn grnmemektedir. Peki, asl konumuz asndan,
negatif teoloji balamnda Levinas felsefesinin nemi nedir? Bu sorunun erken
yantn, Levinas felsefe sahnesinde hrete kavuturan Derrida verir. imdilerde
artk klasik bir makale hviyetine sahip olan Violence and Metaphysics adl
almasnda Derrida, Levinas felsefesinin, Tanrnn varlk olmadn sylemek
ona varln tesinde olan daha stn bir varlk atfetmektir diyen Eckhartn
dt trden bir ekonomi iinde olup olmadn sorar. 112 Ona gre, Btnlk ve
Sonsuzda bylesi bir dil vardr. Koskynin de iaret ettii zere, Levinas, sonsuz
olan, herhangi bir pasiflikten daha pasif olan zneyi anlatrken, syleyiin varlk
ve yokluun, doru ve yanln tesinde olduuna vurgu yaparken ne u ne de bu
eklindeki negatif teolojinin dilini kullanr. 113 Bunu Levinasn kulland dier
kavramlar ailesine temil etmek mmkndr.
Kanaatimizce konuya u biimde de yaklalabilir. Negatif teoloji iinde,
gnmzdeki ifadesiyle sylersek, Tanr btnyle teki olandr, bizden ve de
evrenden baka olandr. Levinasn, Bat felsefesini baka olana kar yeterince
duyarl olmamakla eletirdiini de dikkate alarak, onun felsefesinde tekine kar
112
113

Derrida, Writing and Difference, s. 146, ayrca kr. s. 115-116.


Jeffrey L. Kosky, Levinas and the Philosophy of Religion, Bloomington, Indiana University
Press, 2001, s. 34 vd. Daha ileri okumalar iin bkz. Jeffrey Kosky, Contemporary Encountes
with Apophatic Theology: The Case of Emmanuel Levinas, Journal of Culturel and
Religious Theory, 3, 2000.
153

olan ihtimamn benzerinin Tanr iin de sz konusu edilebileceini dnyoruz.


Burada sz edilen bakaln ne lde negatif teolojinin Tanrs olduu ayr bir
tartma konusu olmakla birlikte, u kadarn syleyelim ki, onun felsefi sisteminde
Tanrnn mutlak tekiliine de yer olsa gerektir. Levinasa gre Bat felsefesi bir
egobilimdir. Levinas bununla, bencil bir retiyi deil, birok evrimden ve dnten
sonra kiinin, sonunda kendisine yabanc, farkl ve gizemli grnen eyin, gerekte
benin yabanclam bir paras olduunu kefetmesini kasteder. Dier bir deyile,
kii bu yolculukta tekine almamakta, aksine zaten balam olduu yere geri
dnmektedir. 114 Bat felsefesi, Bakay aa karma ile birdir. Bu aa karmada
Baka, varlk olarak tezahr etmekle bakaln yitirir. Felsefe ocukluundan beri,
Baka olarak kalan Bakaya kar duyduu dehetle, nne geilmez bir alerjiyle
malldr. Bu yzdendir ki her eyden nce bir varlk felsefesi olagelmi, varln
anlam onun son sz olmutur. Yine bu yzdendir ki (...) bir Tanr tanmazlk olarak
gelimitir. Aristolesten Leibnize filozoflarn Tanrs -ki buna Skolastiklerin
Tanrs da dahil- akla uygun bir Tanrdr. Tm yolculuu boyunca doduu adaya
doru yol alan ve sonunda kendi evine dnen Ulyses gibi bana ne gelirse gelsin
kendini hep kendi olarak yeniden bulan bilincin zerkliine zarar vermeyen,
anlalm bir Tanrdr. 115 Bu deerlendirmelerden de anlalaca zere, Levinas
kendisini Heideggerci onto-teoloji eletirisine eklemlemektedir. Bu da, negatif teoloji
ile sz konusu eletirinin kesitii noktadr. Zira onto-teoloji eletirisi son tahlilde bir
tr olmasa bile genel anlamyla bir negatif teolojiyle sonulanacaktr. Bu noktay bir
nceki blmde Levinas mirass olan Marionda tartmtk. Levinasn szn
ettii felsefede Tanr, varolanlardan ya da varolmaktan baka trl deil de, onlarn
bir st biimi, en ycesi olarak anlalmtr. Bu ise Tanry kendine zg bakal
iinde kabul edememek demektir:
yleyse felsefi sylem, -Kitab- Mukaddesin szn ettii Tanry
kucaklayabilmelidir- eer bu Tanrnn bir anlam varsa. Ne var ki, bu dnlen
Tanr derhal "olmann hareketine" yerleir. Orada en mkemmel olan olarak yerini
alr. (...) Oysa Kitab- Mukaddesin Tanrs gereklikten mnezzeh olarak olmann
tesini, aknl ifade eder: o, kriterlere tabi olan bir fikirle veya kendini doru ya
114

115

Colin Davis, Levinas: An Introduction, Cambridge, Polity Press, 1996; Merold Westphal,
Levinass Theological Suspension of Religious, Ethics as First Philosophy: The Signifance
of Emmanuel Levinas for Philosophy, Literature and Religion, ed. Adriaan T. Peperzak,
London, Rautledge, 1995.
Levinas, Bakann zi, s. 131.
154

da yanl olarak gsterme gerekliliine maruz kalan bir fikirle kyaslanamaz. u


halde bat felsefesinin tarihinin aknln bir ykm olmas tesadfi deildir. Youn
bir biimde ontolojik olan rasyonel teoloji, aknl olmak fiiline tatbik edilmi
ykseklik belirteciyle ifade ederek onu varlk alannda karlamaya alr: bu surette
Tanr ali veya en mkemmel olarak mevcuttur. Ama kendini byle ifade eden
ykseklik -veya tm yksekliklerin stndeki ykseklik- ontolojiye mi aittir? 116

Karlatrmaya tabi tutulmamas anlamnda, farkllk sonsuzdur. Tanr da


tekiliiyle sonsuzdur. Btnln ve nesnel deneyimin bu tesi salt olumsuz bir
tarzda betimlenmelidir. 117 Sonsuzun sonlu tarafndan kavranamayacan sylemek,
yalnzca, Sonsuzun sonlu olmadn sylemek deildir. Sonsuz, kendi tezahrnn
tam da berisini ifade eder; orada anlam, tezahre, mevcudiyetin temsiline veya
ereksellie indirgenemez. Beri yann anlam, varln hakikatinin imkan veya
imkanszlyla llemez; ama yalnzca izi yoluyla olsa bile, u veya bu tarzda
sylemin muammalarnda kendini gsterecektir. 118 Levinas felsefesinde, sonsuzluk
bahsi son derece keyiflidir, ancak biz bu kadarla yetinmek zorundayz, ama una da
iaret etmeliyiz ki, bu konularn Yahudilerin YHV anlay ve Maymondesle olan
ba, yine ayn gelenek zerinden ne lde bn Sina ile yakn olabilecei hususlar
sonraki almalarda ele alnablecek noktalardr.
imdiye kadar yaplan atflar, Levinasn negatif teoloji ile olan slup
kesimesini ya da borcunu aa karr. Bununla birlikte Levinas tek tarafl bir
biimde negatif teolojiyi kullanmayacak kadar da zekidir. O, negatif teolojideki
amazlarn gayet farknda olan bir dnrdr. Bu anlamda onun dilini kullanmakla
birlikte, sz konusu dilin tesine gemek gerekliliini grmtr. Sonsuzun burada
olmamas negatif teolojinin bir biimi deildir. 119 yleyse bakala hakkn
verecek dil, hala varlkla bir bant iinde olan olumsuzluk deildir. 120 Bu anlamda
bizi, Tanry, geleneksel metafiziin ounlukla savunmu olduu gibi, dnya ile
balantl Yce bir Varlk, Varln sadece ilk sebebi biiminde, ksaca ontolojik
bak asndan dnmemek gereklilii noktasnda uyarr. Bakaln ve aknln
116
117
118
119
120

E. Levinas, Tanr ve Felsefe, ev. Zeynep Direk, Sonsuza Tanklk, haz. Z. Direk-E.
Gkyaran, st., Metis Yay., 2003, s. 164.
E. Levinas, Btnlk ve Sonsuza nsz, ev. Zeynep Direk, Sonsuza Tanklk, haz. Z.
Direk-E. Gkyaran, st., Metis Yay., 2003, s. 93.
Levinas, Tanr ve Felsefe, s. 175-177.
E. Levinas, z ve karszlk, ev. Melih Baaran, Sonsuza Tanklk, haz. Z. Direk-E.
Gkyaran, st., Metis Yay., 2003, s. 161.
Levinas, z ve karszlk, s. 157.
155

Tanrs olarak Tanr, kukusuz, anlalr dnyaya ilikin fenemonolojik-ontolojik


bak asnda ortaya kandan daha farkl bir biimde anlalmaldr. 121 Burada artk
varlk kavramndan da gemek gereklidir. Ancak, Varln teki-sine gemek, (baka
trl olmak deil) 122 varlktan baka trl, iinde artk sadece baka trl olmak ayn
zamanda kendi sylediini de yadsmas gereken bir sylem iinde anlamldr. 123 Zira
Tanr, basit bir biimde, ilk bakas veya pekala bakas veyahut da mutlak
surette baka varlktan baka deildir. O, bakasndan bakadr, baka trl bir
bakadr. 124

3. Dekonstrksiyon ve Negatif Teoloji


Negatif teolojinin gemite ve gnmzde nasl bir seyir takip ettiine ilikin
bu ksa giriin ardndan dekonstrksiyonun bu teolojiyle nasl bir alakasnn
olduunu detayl bir biimde ele almaya geebiliriz. yle anlalyor ki, negatif
teoloji, Derriday felsefi kariyerinin bandan itibaren cezb etmitir. Bunu ok ak
bir biimde onun ilk eserlerinden son eserlerine varncaya dein mahade
edebilmekteyiz. Bu durum, birazdan daha detayl bir biimde greceimiz zere baz
yorumcular, Derridann yapmaya alt eyin, gerekte negatif teolojinin yeniden
ikame edilmi biimi olduu, dekonstrksiyonun klk deitirmi bir negatif teoloji
olduu grn ileri srmeye sevk etmitir. Derrida bu tr yaklamlar karsnda,
bilinli olarak menfi ya da mspet bir tutum taknmamtr. Zira daha yakndan
bakldnda grlecektir ki, Derridann negatif teolojiyle inkar edilemez bir alakas
vardr. Negatif teolojinin dekonstrksiyonu anmsatmasna gereke sunulabilir: i.
Her ikisinde de dilin, gelenein ve sosyo politik kurumlarn tesinde olan mutlak
heterojenlik deneyimine olan tutku aikardr. ii. Hem negatif teoloji hem de
dekonstrksiyon, srekli bir biimde nermesel ve teorik dili sorgulayan bir yapya
sahiptir. iii. En nemlisi de, Tanr hakknda kullanlan dil, btn tekiler iin de
kullanlabilir bir karakter arz etmektedir. zetle her ikisinin de verili yaplar amaya

121
122
123
124

E. Levinas, Fenemonolojiden Etie, ev. zkan Gzel, Sonsuza Tanklk, haz. Z. Direk-E.
Gkyaran, st., Metis Yay., 2003, s. 267-268.
Levinas, z ve karszlk, s. 148.
Levinas, z ve karszlk, s. 154.
Levinas, Tanr ve Felsefe, s. 180.
156

olan isteklilikleri bu ikisi arasndaki yakn irtibatn kurulmasna yol amakta


gibidir. 125
Peki, bu alaka, eletirmenlerin yapt gibi birinin dierine indirgenebilir bir
ey olduu anlamna gelir mi? Derrida, negatif teoloji geleneinden yararlanmtr bu adan ona bir borcu vardr- bunu inkar etmemitir de. Ancak, yapt btn her
eyin, negatif teoloji ad altna yerletirilmesinden de aka rahatszdr. Ona gre,
negatif teolojinin, dekonstrksiyonda soysuzlam bir ekilde yeninden canlanm
olduunda hala srar edenler, dekonstrksiyoncularn bir tarikat, gizemli bir
topluluk, bir ete kurmu olduklarn dnm olmaldrlar. Derrida, bu yndeki
eletirileri dorudan ele ald almasnda sorunu u biimde konumlandrr:
1- Negatif teolojinin ya da dekonstrksiyonun uzman olan bu insanlar bir srra sahip
olmallar. Onlar bir ey gizliyor olduklarndan hibir ey sylemiyorlar, olumsuz bir
ekilde konuuyorlar, btn sorulara hayr, o byle deil, o bu kadar basit deil
cevabn veriyorlar ve de konumakta olduklar eyin ne bu ne de u olduunu, ne
nc bir terim ne bir kavram, ne de bir isim olduunu, ksaca bir ey deil, hibir
ey deil biiminde, ifade ediyorlar. 126
2- Ancak bu sr, bu insanlarn kendilerinin de fark ettikleri zere, aka determine
edilemeyeceinden ve hibir ey olduundan onlar bir srra sahip deillerdir. Hibir
ey syleme zerine kurulu byl bir konuma topluluu etrafnda kendilerini
organize edebilmek iin, bir srra sahiplermi gibi yapmaktalar.
3- ayet onlar nasl sorgulayacan bilsen, onlar unu itiraf ederek sz
bitireceklerdir: sr, bir srrn olmaddr, fakat bu nermeyi kantlamann en az iki
yolu vardr vd. Onlar nasl olumsuzlanacan ya da hibir ey sylemekten nasl
kanlacan en iyi bilen kama uzmanlardr. Onlar her zaman birok ey
syledikleri halde konumaktan saknma zerinde birleirler. 127

Grld zere Derrida sorunun nereden kaynaklandnn gayet farkndadr.


Dekonstrksiyonu belli bir tanmlamaya tabi tutmamak, onu, srekli yantlanamayan
ya da ancak negatif bir biimde anlatlabilen terimlerle anmak son tahlilde benzer
stratejilerin uyguland negatif teolojiyi akla getirmektedir. Sorun bununla snrl
deildir elbette, negatif teoloji bir kere anldnda, devamnda onun avantajlar ve
dezavantajlar da anlatlmakta, bunlar dekonstrksiyona havale edilmektedir.
Derrida, btn bu anlatlanlarn devamnda, dekonstrksiyonu modern ya da
postmodern nihilizmin bir semptomu olarak grenler olduu kadar onu isterlerse,
iinde yer alnan yz yln, son iman ehadeti olarak grenlerin de olabileceinin
125
126
127

Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 33.


Derrida, How to Avoid Speaking, s. 88.
Derrida, How to Avoid Speaking, s. 89.
157

farkndadr. Akas bu durum Derriday rahatsz etmemi grnr: Ona gre, Bu


trden bir okuma her zaman mmkndr. Bunu kim yasaklayabilir? Bunu ne adna
yapabilir? Fakat burada gerekleen dolayl izin, zorunlu da deildir. 128 Derridann
bu belirsiz tutumunun, son derece olumlu almlara izin vermek gibi, gzel yanlar
olsa da, baz sorunlar da vardr. Aada yer alan alnt, Derridann, bu sorunlarn,
dekonstrksiyon ile negatif teoloji arasndaki balantya ilikin sorunlarn, farknda
olduunu gsterir:
a) Sen olumsuzlamay semisin; sen hibir eyi dorulamyorsun; sen temelde bir
nihilistsin ya da anlalmazlktan yana olan bir kimsesin; ne bilgi ne de teoloji bu
ekilde ilerler. Ateizmi anmaya bile gerek yok. 129
b) Sen basit bir teknii ktye kullanyorsun, unu tekrar etmek yeterli: X ne
bundan fazla ne de bundan az. X, btn sylemleri ya da nermeleri aar vb. Bu
tutum hibir ey konumamakla e deerdir. Sen konumak iin, konumu olmak
iin konuuyorsun 130
c) Dier bir eletiri ise daha ok sulama biimini alr: apofatik sylem, mantksalgramatik biimiyle analiz edildiinde o, sadece steril, tekrarc, obskrantist, mekanik
deildir, aksine btn sylemleri teolojikletirmeye hizmet eder. Bir nerme negatif
biim alr almaz olumsuzluk kendini snra itilmekle gsterir. X ne budur ne de
udur, ne bunun bir zdd ne de unun, ne bunun basit bir ntrletirilmesi ne de
ununla ortak olan bir eydir, onun varl mutlak olarak heterojendir ve onlarla
llemezdir, dediim her defasnda, baka bir ey altnda Tanrnn adn
konumaktaymdr. Bu takdirde Tanrnn ad olumsuzluun hiperbolik bir etkisi
olmaktadr. Bir ynyle Tanrnn ad her eye uyan bir ad olacaktr. Tanrnn ad
olumsuzlamann hiperbolik bir etkisi olacaktr. Tanrnn ad, hakknda
konuulamayan kendisine yaklalamayan, gsterilemeyen, ancak negatif ve dolayl
bir biimde ifade edilen her ey iin kullanl bir hale gelecektir. Btn olumsuz
adlara, Tanr ya da onun ismi musallat olacaktr. Eer bir nermede bir olumsuzluk
varsa, o, ilahi olann retimi olacaktr. Bu takdirde ise, negatif teoloji iin ateizm
geerli olmayacaktr, nk bu durumda btn bir negatifliin reticisi Tanr haline
gelmi olacaktr. Hatta kii bylelikle bir Tanr kantna bile ulaabilir, onun varln
deil de, Tanrnn etkileriyle, sebepsiz olan etkileriyle, sebepsizce kantland bir
kant elde edilebilir.131

imdi bu konuyu, ok ynl bir biimde, u ana sorunlar etrafnda irdeleyeceiz:


dekonstrksiyonun

negatif

teolojiye

ne

trden

bir

katks

olmutur?

Dekonstrksiyonla negatif teoloji arasndaki irtibat sadece olumlu terimler etrafnda


m gelimitir? Dier bir ifadeyle, dekonstrksiyonun negatif teolojiye eletirileri
olmu mudur? En nemli nokta da sz edilen gelenee dekonstrksiyonun borcu
nedir?
128
129
130
131

Derrida, How to Avoid Speaking, s. 76-77.


Derrida, How to Avoid Speaking, s. 75
Derrida, How to Avoid Speaking, s. 75.
Derrida, How to Avoid Speaking, s. 76-77.
158

a. Dekonstrksiyonun Negatif Teolojiye Olan Katks


Derridann felsefeye yapt en nemli katklardan biri, tuhaf da grnse,
indirgeyici tutumlara olan mesafeli yaklam olmutur. O, ayn yaklamn negatif
teoloji iin de srdrmtr. Buna gre negatif teoloji adlandrmas sanki tek bir
negatif teoloji olabilirmi gibi, yanl anlamalara ve basit yorumlara sebebiyet
vermektedir. Oysa negatif teolojilerden sz edilmelidir. Zira Derridaya gre, negatif
teoloji adlandrmas ile ifade edilemeyecek denli birbirinden farkl, deiik
potansiyeller ihtiva eden heterojen bir gelenekle kar karyayzdr. Negatif teoloji
ad altnda retoriiyle, grameriyle, mantksal biimiyle, tarih iersinde koullanm
belli bir dil biimi olduu ima edilir. Bugn iki kelime altnda saptanan ey, her
eyden nce, ayn anda hem ak hem kapal, belirli, dzenli bir klliyat oluturan,
gerek aralarndaki soy benzerliklerinden, gerekse srarl yinelenii dolaysyla
biimselletirmeye elverili, dzenli bir mantksal/gidimli trden kaynakland
dnlen bir nermeler kmesidir. 132 Oysa negatif teoloji bir tarih konseptini ya da
onu kuran nermeleri aan bir karakterdedir. O, burada can alc bir soru yneltir:
Bir negatif teoloji mi vardr, belli bir negatif teoloji? Derridaya gre, onun ait
olduu klliyat belli biz izlek etrafnda snrlandrmak son derece zordur. Szgelimi
biri, onu Dionysiusun Divine Names adl kitab etrafnda rneklendirmek isteyebilir;
ama Derridaya gre bu hi de kolay deildir. 133 Szgelimi Dionysiusdan nce,
Platonik ve Neo-platonik gelenekten, Wittgensteina ve bakalarna varncaya dek
modern birok negatif teolojiden sz edilebilir. 134 Btn bu sebeplerden tr
negatif teoloji () ad verilen bir dildir tanmlamas ayn zamanda ok fazla ve
ok az ey ifade eder. 135 Ve yine ayn nedenlerle Derrida, hem negatif teoloji ile
dekonstrksiyonun basite eletirilmesine hem de negatif teolojinin bu biimde
basite indirgenmesine kardr. 136
Birileri negatif teolojiyi basit bir retorik, syleyecek bir eyleri olmayanlarn
ya da bir bilgiye sahip olmayanlarn yeledii hatal bir retorik olarak dnebilirler,
sanki negatif teolojinin tekniini basite taklit etmek mmknmesine. te bu
132
133
134
135
136

Derrida, On the Name, s. 50; smin Dnda, s. 40-41.


Derrida, How to Avoid Speaking, s. 73-74.
Derrida, How to Avoid Speaking, s. 74.
Derrida, On the Name, s. 61; smin Dnda, s. 60-61.
Derrida, How to Avoid Speaking, s. 82.
159

balamda Derrida, negatif teolojinin hi de yle zannedildii gibi, taklit edilebilir,


parodiletirilebilir bir ey olmadn gstermek ister. Ona gre dekonstrksiyon
negatif teolojinin alt bir metodolojik prosedr deildir. 137 Bu konuyu akla
kavuturmak iin setii balk ikirciklidir: Konumaktan nasl saknlr:
olumsuzlamalar. Derrida bu suretle, konunun, kapitalist toplumlardaki en ksa
yoldan nasl zengin olunur trnden bir mantkla yantlanamayacana iaret eder:
Sz vermi olduum halde ... szm nasl tutmam gerektiini bilmiyorum. Uygun bir
ekilde negatif teoloji hakknda nasl konuulur? Bir negatif teoloji var m? Bir tane?
Dierleri iin standart bir model? Bir kiinin onu kendisine adapte edebilecei?
Kendisine eriilebilecek bir sylem (negatif teoloji) var m? ... negatif teolojinin
negatif teolojisi olmayan bir ey var mdr? 138

Derridann bu ekinceli tutumunda, negatif teolojinin teki sesini dinleme uras


vardr. Derridann negatif teolojinin adn kurtarma abasndaki isteklilik, onun
belirli bir anlamn tespit etme ynnde deil, aksine onu belirli bir anlamla hapis
edilmekten kurtarma giriimidir. Onun iindeki seslerin, birbiriyle msabaka halinde
olan seslerin birini dierine indirgemek, birindense dierini semek imkanszdr.
Zaten mesele birini dierine semek deil, aksine sz konusu oullua vurgu
yapmak, onun oalmasn salamaktr. 139 Bu anlamda dekonstrksiyon negatif
teolojiyi kendi hakknda kt bir hikaye anlatmaktan korumak, onun adn kurtarmak
istemektedir.

Onu

kapanmadan,

dlamadan,

doktirinellikten,

kurumlarn

egemenliinden kurtarmaktadr. 140 Dier bir ifadeyle, negatif teolojinin, her trden
kesinlii, kendi z kesinlii de dahil olmak zere, sorgulaynn sesini dinlemek
istemitir. Dekonstrksiyon, onun, kurumsallklar, politik kurgular ve bedenleri
nasl sorguladn grmek istemitir. 141 Bu konuda baarl bir almas olan A.
Bradleye gre, Derrida negatif teolojiyi ne basite savunmu ne de ona saldrmtr.
Paradoksal grnse de o, negatif teolojiyi farkl bir biimde tekrar etmek istemitir. 142
Bunu, negatif teolojiyi hem seklarist yaklamlardan hem de ateizmden kurtarmak

137

138
139
140
141
142

Derrida, How to Avoid Speaking, s. 75; Derrida u sorunun da farkndadr ki, bu ikisi de taklit
edilebilir, burada son derece ironik bir durum vardr, Derrida ikinci bir savunu yapmak yerine,
bu durumun iaretin doasndan kaynaklandn, sadece negatif teoloji ile snrl olmadn
beyan eder.
Derrida, How to Avoid Speaking, s. 83.
Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 43.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 6.
Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 42.
Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 2, 12.
160

amacyla yapmtr. 143 Negatif teolojinin dili, onun zgn balamnn dna
evrilebilir bir yap arz etmektedir. u halde onu salt bir teolojik balama hapsetmek
onu ateolojik bir balama hapsetmek kadar yanltr. 144 Burada, negatif teoloji ne
kadim bir teolojik imgenin alldk bir tekrar ne de sekler makaslarla bozumu ya
da yeniden temellk ediliidir. nemli olan onun, ok artan bir biimde, orijinal,
pluralize olmu bir gle her trden dnceyle irtibata geen bir yapda,
postmodernitede, politik teolojide, tarihsel teolojide, kltrel teolojide ve hatta
teknolojik teolojide birok alternatifle dnlmesidir. 145
Negatif teoloji geleneinin tek bir biime indirgenebilir bir ey olmadn
vurgulamak iin Derrida, bu konuda yazd bir baka kitabn bir diyaloglar btn
halinde ilemitir. Bu onun genel yaklam ile de tutarldr. Ona gre, sz edilen
teolojik gelenein kendi iinde barndrd oulluk da, onun belli bir klliyata,
dinsel gelenee indirgenmemesi fikrini destekler mahiyettedir. Bu argman,
neredeyse negatif teoloji diye bir eyin olmadn syleyebilecek denli ok daha
ileri bir noktaya vardrlabilir grnmektedir:
Yani Kerubi Seyyahn negatif teoloji ortaya koyduunu sylemeyecek misiniz?
Hayr, ona ok ey borlu olsa bile, esin, katksz ve bir btn olarak ondan
kaynaklanmyor. Fakat bu btn metinler iin geerli. Buna karlk negatif teolojinin,
bu metinlerin hibirine hibir ekilde bulamam olduuna inanmyorum ve hatta
grn olarak bulamam olanaklar da, genel olarak negatif teoloji ile hibir
ilikilerinin olmasn istemiyorlar ya da bunun olduuna inanmyorlar. Negatif teoloji
her yerde, fakat hibir zaman yalnz deil. Negatif teoloji her yerde fakat kendisiyle
zde biimde deil. 146

Bu bak asdr ki Derriday negatif teolojiyi monolitik bir biimde ya onu yeniden
rehabilite eden ya da onu dekonstrksiyona tabi tutan yaklamlardan te, farkl bir
tarz gelitirmesini mmkn klmtr. 147 Ve yine ayn husus, Derridaya gre, negatif
teolojinin orijinal balamnn dnda tekrar edilebilir bir karakterde olduunu
gsterir. Sonuta negatif teoloji kendinde farklln en kayda deer rneklerinden
biri olarak karmza kar. Bylelikle apofatik tasar kendini vahiyden, Yeni-Ahit
olaysallnn tm yazl dilinden, sann geliinden, Tutkudan, teslis dogmasndan

143
144
145
146
147

Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 5.


Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 34-36.
Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 8.
Derrida, On the Name, s. 69; smin Dnda, 74.
Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 32.
161

bamsz tutabilmitir. En son olarak, btn Hristiyanlk tarihinden, gnah ve


kurtulu dncesinden kopuk, hatta tamamen bamsz kalabilmitir. 148
Derridann yantn arad en nemli sorulardan biri de negatif teolojinin,
Grek-Hristiyan ve Neoplatonik kkenlerinden yeni yollara, daha evrensel olana nasl
alabilecei, evrilebileceidir. 149 Acaba negatif teolojiden hareketle btn
yerellikleri dlayan bir evrilebilirlik ufku tesis edilebilir mi? 150 Hala yerel,
Avrupal, Yunan ve Hristiyan anlamyla, negatif teoloji, negatif yol, apofatik sylem
ad altnda gelen ey, nasl karlatrmasz ve ilke olarak snrsz bir evrilebilirlik
ansna sahip olabilir? 151 Derrida iin bu sorularn yant yine sz konusu gelenein
kendisinde bulunmaktadr:
Negatif teolojiyi tarihsel olarak bir mekanda konumlandrma ve onun kendi
deyimselliini saptamaya izin veren ey, ayn zamanda onu kendi kk sald yerden
koparan eydir de. Ona kendine uygun bir yer tahsis eden etken, onu kendine has
zelliklerinden ayran ve bylece de genelletirici bir eviri hareketinin sorumluluu
altna sokandr. Baka bir deyile onu en fazla paylalan sylem ortamna sokan
eydir, rnein Hristiyan ve Hristiyan olmayan Yahudi, Mslman, Hindu, Budist
vs.) felsefi ve felsefi olmayan, Avrupal ve Avrupal olamayan, vs. temalarn kesitii
bu konuma veya kolokyum ortam gibi. 152

Negatif teoloji isel bir bakaldrma ilkesini iinde tar, yani kayna olarak
grnen gelenee kkten bir ekilde kar kar. Bu ynyle negatif teoloji her ey
olup bittikten sonra, ikinci bir kkszleme hareketiyle kendini, banallatran
yaklamlardan kurtarmak istemekte gibidir. 153 Negatif teolojinin dayand bu temel
ilke, kendi evrilebilirliinin koulunu da iinde tar. Bylelikle kendinden
kmasyla, kendi dilinden taan ve evrenselletirme srecini balatan bir toplulua
ar yapar. 154 Bu anlamda negatif teoloji, herhangi bir teolojik ya da felsefi
belirlenime kar koyan; tekine doru olan akln zel bir ad haline gelmitir.
Kimim? Kimsin? teki nedir? Tmyle teki olarak varolann varl nedir?
sorularna da (negatif teolojiye) benzer ekilde yant verilebilir. 155 Bu durumu
Caputo kendine zg dille ifade eder: Derrida negatif teolojinin polisliini yapyor
148
149
150
151
152
153
154
155

Derrida, On the Name, s. 71; smin Dnda, s. 78.


Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 46.
Derrida, On the Name, s. 77; smin Dnda, s. 89.
Derrida, On the Name, s. 46; smin Dnda, s. 34.
Derrida, On the Name, s. 64; smin Dnda, s. 64-65.
Derrida, On the Name, s. 67-68; smin Dnda, s. 71-72.
Derrida, On the Name, s. 70; smin Dnda, s. 76.
Derrida, On the Name, s. 73; smin Dnda, s. 82.
162

deildir yahut da ona neyi arzulamas gerektiini de sylyor deildir. O, sadece, sz


konusu arzunun tout autre olduunu kefetmitir; ki bu hepimizin miras ald bir
arzudur. Hepimiz mutlak bir srprizi arzulamaktayz, mutlak bir srr istemekte ve
hepimiz tout autreun ulamasn beklemekteyiz. Derrida negatif teolojide hepimizin
arld eye, indirgenemez ve de benzersiz bir cevap bulmaktadr. Bizim
sylemsel ynelimlerimiz, teolojik ya da anti teolojik olsun deimez. Hepimiz,
btnyle tekinin kapmza vurarak geleceini dlemekteyizdir. 156 Caputonun
bu yorumu akla yle bir soru getirmektedir: Negatif teoloji felsefeden teolojiye
sosyolojiden siyasete konukseverliin yeni bir biimi olabilir mi? Az evvel szn
ettiimiz aratrmacnn, Bradleyin, argmanlarndan biri de budur. Ona gre
Derrida, mutlak tekilik iin ve de gemite yer alan konukseverlik trlerini kritik
etmek iin bu kavram semitir. Negatif teoloji byle bir balama tercme
edildiinde, Derridann anlad anlamda kurtarlabilir. 157 Bu da bize Derridann,
negatif teolojiyi nasl bir balama tamak istedii hakknda bir fikir verir:
Demokrasi, demokrasi dncesi, gelecek demokrasi rneini ele aln (ne Kantc
anlamdaki ide olarak demokrasi, ne de bugnk haliyle, snrlanm ve belirlenmi
demokrasi kavram, fakat bir vaadin miras olarak demokrasi) bunun yolu, bugn belki
de dnyada, son derece genel izgileriyle incelemi olduumuz negatif teolojinin
amazlarndan, yani bu amazlarn dolaymndan geiyor. Bir yol nasl kmazlardan
geebilir? amazlar olmayan bir yol ne olacaktr? Yolun ak olmad, kesildii ya
da kszln iine gmld yerde yolu aan biri olmadan, bir yol olabilir mi?
Karar vermenin imkansz grnd yerde karar verme gereklilii olmakszn bir yol
dnemiyorum. 158

Alntda da aka grld zere Derrida negatif teolojiyi siyasal bir balama
tamak istemitir. Bir nevi, negatif teolojideki mutlak negatifliin, Tanrnn zatnn
mutlak bakalna duyulan saygnn bir benzerinin siyasal alanda tekilik sorununun
izalesinde ilevselletirilebileceini dnmtr. Peki, negatif teoloji nasl bir
politik proje ngrr? Derridada bu sorunun karar verilecek olarak kaldn
grmekteyiz. Onun bu konudaki tutama yine negatif teolojidir. nk onu,
tanmlayc hiperbolik karakterinden tr, nceden tarihsel, felsefi bir fenomen
olarak tasvir etmek imkanszdr. Onun nerede balayp nerede son bulacan

156
157
158

Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 3.


Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 7.
Derrida, On the Name, s. 83; smin Dnda, s. 100.
163

kestirmek son derece gtr. 159 Derrida dier meselelerde olduu gibi burada da son
tahlilde kendisine net bir konum atfedilmesine direnir grnmektedir:
Bugn negatif teolojinin bir politikas ve bir hukuku olduunu syleyecek kadar
ileri gidebilir misiniz? Bu teolojinin olaslndan alnacak bir ders olduunu? Hayr,
bir programda, nermeler veya aksiyomlarda olduu gibi alnacak bir ders veya
karlacak bir sonu yok. Fakat bu olaslk olmakszn, politika veya ahlak
olmayacaktr; ki bu olasln ta kendisi bizi u andan itibaren bu kelimeleri trnak
iine koymaya mecbur ediyor. 160

zetle

Derrida

negatif

teolojinin

ierdii

potansiyele

ve

bunun

hayata

geirilmesindeki zorluklara dikkatimizi ekiyor, te yandan da, eletirdii tutuma


dmemek endiesiyle olsa gerek belli bir ey de sylemek istemiyor. u halde
negatif teolojinin statsnn Hristiyan ya da olmayan, teolojik ve sekler
versiyonlarn atn rahatlkla syleyebiliriz. Hatta bu durum onun zdeliinin
belirlenmesini imkansz klacak bir lde byledir. Onun her kesimden kimseler
iin nemi vardr. 161 Derrida negatif teolojiyi okumann, onu iitmenin, bir baka dile
tercme etmenin bir yolunu aramaktadr. Onun negatif teolojiyi okuma biimi
Tanrya inanmayanlarn tapnaklarnda Tanrya dua edenler iin de son derece
nemlidir. 162 Burada dekonstrksiyondaki eviri abasnn indirgemeci olmadna
bir kere daha vurgu yapmak zaruridir. te yandan negatif teoloji, istediimizde
kullanabileceimiz ya da vazgeebileceimiz basit bir teolojik kavram yahut da
gelenek deildir. Derrida iin negatif teoloji her trden sorumlu eylemin ya da
dncenin zel bir addr. Onun tarihsel bir belirlenimi olmakla birlikte, ondaki
hedef kendisini bile amaya olan eilimdir. Dnlebilir ve hatta dnlemez olan
imkanszn snrlarn amaya, tekini mutlak koulsuzluu ierisinde dnmeye
olan temayldr. 163
Kanaatimizce, Derridann ifade etmeye altmz dnceleri negatif
teoloji gelenei iin son derece verimli yorumlar ve igrler ihtiva etmektedir. Bu,
dekonstrksiyonun nasl, belli bir gelenei, yeni, ok yeni balamlara tayabilecei
konusunda bize bir fikir verdii kadar onun dinsel gelenei ele almadaki duyarll
ve incelii hakknda da bir fikir verir. Bu dekonstrksiyonun negatif teolojiye katk
159
160
161
162
163

Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 44.


Derrida, On the Name, s. 81; smin Dnda, 97.
Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 3.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 4.
Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 6-7.
164

noktasn oluturur, ancak dekonstrksiyonda hibir ilikinin tek ynl olmayacan


dikkate alrsak, sylenenlerin onun son sz olmayacan da anlam oluruz. u
halde onun negatif teolojiye hangi alardan eletiri ynelttiine bakalm.

b. Dekonstrksiyonun Negatif Teolojiyi Eletirisi


Derridann negatif teolojiye ynelik en temel eletirisi, onun btn olumsuz
nermelerin tesinde, olumsuzlamann tesinde, varln tesinde bir varlk, yce bir
varlk rezerve ediyor oluunadr. Tanrnn varln tesinde bir varlk, varlksz bir
varlk olmas negatif teolojinin klasik metinlerinde ska rastladmz bir durumdur.
Bu ise Tanr hakkndaki negatif sylemin sadece pozitif onto-teolojinin bir evresi
olduu anlamna gelir. Dekonstrksiyonun aslnda negatif teolojinin klk deitirmi
bir versiyonu olduu ynndeki eletiriler burada geerliliini yitirmektedir, zira
negatif teolojinin dekonstrksiyonun hedefledii eletiriyi gerekletirmesi bir yana
zaten eletiriye hedef olan sylem ufku iinde kalmaktadr. Derridann iddialarnn
zeti udur: i. Teoloji sadece iki tr nermesellik (olumlama ve olumsuzlama)
yoluyla

bilgi

iddiasnda

bulunmaktadr,

nc

bir

bilgilenme

yolunu

aamamaktadr. ii. Negatif teoloji, ateizm olmak bir yana, isteyerek ya da


istemeyerek yeni bir pozitiflie (olumlamaya) srklenmektedir. iii. En stn varlk
retoriine mracaat etmek, varlk sorununu, zayflatmak bir yana daha da
glendirmektedir. iv. Ksaca bylece, bir metafizik olarak negatif teoloji
dekonstrksiyonun klc altna dmektedir. Bu iddialarn dile getirmeye alt en
temel ey udur: teoloji, btn hatlaryla bulunu taknts iindedir. 164 Burada
Derrida tr olumsuzlama yapmaktadr: i- Negatif teoloji Tanr hakknda pozitif
hibir ey sylememe iddiasndadr. ii. Fakat onlar hibir ey sylemediklerini ifade
etmi olmalarna ramen yine de bir ey, nermesel bir ey sylemi olmaktadrlar.
Ki bu, Derrida iin Tanry yine bulunu metafizii iinde tanmlamak demektir.
Dekonstrksiyon iin, negatif teolojinin bu ifte iddiasn yap bozumuna uratmak
stratejik adan nemlidir. 165 iii. Bu sylenilenler dnldnde, Derrida, negatif
teolojinin projesini ve de hatasn tekrar etmekte olduunu kabul etmeyecektir. Bu
son olumsuzlama dier ikisini ynlendirir. Marion bunu biraz daha keskin bir dille
164
165

Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 33.


Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 22.
165

anlatr: Negatif teoloji, srekli olarak bulunuun imtiyazna bal olduundan,


dekonstrksiyona yeni bir materyal salyor deildir, onun mjdecisi de deildir,
olsa olsa onun rakibidir. 166 Bu da Derridann dekonstrksiyonla negatif teoloji
arasndaki ilikiye nasl baktn gstermektedir.
Bu noktay Derridann da and iki rnek zerinde tartalm:
* Konuyla ilgili ilk rnei Eckhartdan verelim. 167 Onun, sz edilen sorunla
alakal en net ifadesi udur: Ben, Tanrnn varlk olmadn varln tesinde
olduunu sylerken onun varlna itiraz etmedim, aksine ona daha ok Varlk
atfettim. 168 Eckhart bu ifadesiyle, btn olumsuzlamalarn altnda pozitif bir
olumlamann olduunu, negatif teolojinin son zmlemede pozitif teolojinin bir
evresi olmaktan te gidemediini de aklam olmaktadr. 169 Bu, varln veya
varolann tesine gtren veya tayan hareket anlamna gelen hiperbol hareketiyle
yaplr. Sz konusu hareket unu demeye gelir: X, olann, varln veya varolann
tesinde olandr. 170 Yani negatif teoloji varl olumsuzladnda bile Tanrya bir
varlk atfetmi olur. Caputonun ifadeleriyle sylersek, negatif teoloji sanki kendini
zamann ve de tarihin tesinde, dilin ve izlerin oyununun tesine, differancen
166
167
168
169

170

Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 22.


Derrida, How to Avoid Speaking, s. 77-78.
Mesiter Eckhart, Quasi Stella Matutina, Meiter Eckhart: Teacher and Preacher, trans. and.
ed. Bernard McGinn, New York, Paulist Press, 1986, s. 256.
Jacques Derrida, Snrl Ekonomiden Genel Ekonomiye: Saknmsz Bir Hegelcilik, ev.
Ragp Ege, Gece Yazs, 2005, 7, s. 209; Burada Foucaultnun da neredeyse Derrida ile ayn
kritii ynelttiine iaret edelim: bu dnceye sadk olacak bir dil vermenin ar zorluu.
Gerekten de her trl safa dnmsel sylem, darnn deneyimini iselliin boyutuna tekrar
gtrme riski tar. () Ama yine de bu kesin deildir: nk byle bir deneyimde kendimizin
dna gemek sz konusuysa, sonuta hakl bir biimde Varlk ve Sz olan bir dncenin gz
alc iselliinde kendimizi bulmak, buna sarlmak ve bir araya toplamak iindir. Demek ki her
tr dilin tesinde sessizlik, her tr varln tesinde hilik olsa da sz konusu olan sylemdir.,
s. 16-17; Buradan da anlalaca zere, Foucault iin de, son tahlilde ulalan dinginlik,
darnn deneyiminin zaten batan belli olan bir kar iin yaplyor olmas da eletiriye aktr:
Darnn bitimsiz bir erozyonu iin deil, birliin zahmetli fethi iin, her zaman zaten balam
olan bir dilin sel gibi ak ve umutsuzluu deil de, son olarak parldayan hakikat iin yaplr
Foucault, Maurice Blanchot: Darnn Dncesi, s. 20-22; Bu eletiri belli bir dereceye
kadar anlaml olmakla birlikte, tamamyla doru da deildir. Sz edilen eletiriyi hakl karr
rnekler vardr; ancak bu, darnn deneyimi ad verilen tecrbenin ba ve sonu belirli olan bir
sre olmadn beyan eden mistikler de vardr.
Derrida, On the Name, s. 64; smin Dnda, s. 65-66, Derrida unlar kaydeder: Platoncu,
Plotinuscu veya yeni Platoncu stildeki abartmal hareketler, yalnzca varln veya imdilii
iinde bir varolan olmasyla tanrnn (yce varlk) tesine seirtmeyecek, fakat isim olarak,
isimlendiren, isimlendirilen veya isimlendirebilen, dolaysyla herhangi bir eye oradan
gnderme yaplabilen Tanrnn tesine seirteceklerdir. Derrida, On the Name, s. 65; smin
Dnda, s. 67.
166

olmad bir tede Tanr hakknda konumaktadr, bu ise kendi iinde tutarszdr.
nk bunu syledii anda, dilde ve zaman iinde konumaya balamtr, kendini
saf bir mevcudiyete karm, belli bir mutlakln iine dm demektir. 171
* Eckhart iin sz edilen durumun ayn Dionysius iin de geerlidir. Onun
bu balamda birok yerde anlan u ifadelerine biz de yer vermek istiyoruz:
O ne birdir ne birliktir, ne ilahi ne de iyiliktir. (...) O varlkla varolmamaklk arasnda
bir yerde deildir. Varolanlar, Onu olduu gibi bilemezler (...) Onu konumak,
adlandrmak, bilmek sz konusu olamaz. Karanlk ve k, hata ve hakikat o, bunlarn
hibiri deildir. 172

Bu alntda btn bir olumsuzlamann iinde nasl olumlamann yer ald olduka
aktr. Btn olumsuzlamalarna karn negatif teoloji, daha derinlerde Tanrnn ne
olduunu bildiini iddia eder. Negatif teoloji, Tanr ona verdiimiz her adn
tesindedir dediinde, bu, Tanrnn bu vasfla Tanr olduunu sylemektir, dier
bir ifadeyle Tanrnn bir baka vasf sylenmi olmaktadr. 173 Son tahlilde negatif
teolojinin Tanrs, akn bir gsterilene dnr, differancen olmad bir varlk
hayaline, metnin dnda bir varlk, genel metinselliin dnda varlk, izlerin
oyununun dnda bir varlk hayaline dnr. 174 En apofatik anda, Tanr ne udur,
ne bu, ne de bunun tersi veya onun bir varl yoktur vs. denildii zaman, sz
konusu olan hl olduu haliyle, bu meta-fizik, meta-ontolojik yapsyla varolan
kendi gereinde sylemedir. Ne pahasna olursa olsun gerei syleme, tanklk
etme, ismin gerekliine ve hatta isim tarafndan adlandrlmas gereken eyin
kendisine, yani ismin tesine teslim olmak sz konusudur -ismin dndaki eye. 175
Derrida bu yndeki argmann rnekler zerinde daha da ilerletir. Dionysiusun
hakiki bilginin aslnda bilgisizlikte olduu ynndeki szlerini 176 etraflca ele alr.
Derridaya gre mistiklerin yazlarnda tuhaf bir ekonomi sz konusudur: rnein
Dionysiusun u alntsn dnelim: imdi biz akln tesindeki karanla gireriz,
sen burada bir sylem dzenini deil, btnyle bir sylem ve akl yokluunu
greceksin. Olumlayc teolojide logos yksekten aa iner, sonra analojik ltlerle
171
172
173
174

175
176

Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 46-47.


Dionysiustan aktaran, Carlson, Caputos Example, s. 269.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 46.
Anselm Kyongsuk Min, The Other Without History and Society Dialogue with Derrida,
Philosophy of Religion in the 21st Centry, ed. D. Z. Phillisp, Palgrave, Gorodnsville, 2001, s.
168.
Derrida, On the Name, s. 68; smin Dnda, s. 72-73.
Dionysius, Mystical Theology, aktaran Derrida, How to Avoid Speaking, s 80.
167

ykselir. Fakat biz burada en yksekten tede olana ykseliriz, ki burada logos
ykseklik ltne gre anlalr. Btn bunlarn ardndan sessiz bir kutsallk ortaya
kar, dile gelmeyen bir ittihad. 177
zetle Derrida iin negatif teoloji, reddeder gibi grnd felsefi veya ontoteolojik vaat alanna aittir. Derrida negatif teolojinin alttan alta ilemekte olduu
hakikat otoritesini ok gzel yakalam grnr. Biraz nce denildii gibi,
gndergesel aknl gz nnde bulundurmak, Tanrdan olduu haliyle,
resimlerin tesinde, hl varlk olabilecek u putun tesinde, onun hakknda
sylenenin, grlenin ve bilinenin tesinde sz etmek; tandmz veya duyduumuz
ismin tesinde, Tanrnn yantlad ve yanksn bulduu, Tanrnn gerek ismine
yant vermektedir. Bu amaladr ki, negatif yntem btn upuygun olmayan atflar
reddeder, yadsr, dlar. Bunu bir hakikat yolu adna ve doru bir sesin ismini
duymak iin yapar. 178 Derrida tam da bu noktada negatif teolojinin belli bir otorite
sesi ile hakikati rts kalkm bir ekilde gren bir sesle, her koulda Tanrya has
olan sylemek ve buna ulamak arzusuyla konutuunu beyan eder. 179
Derridann negatif teolojiye ynelttii bu eletiriler, yantsz kalmamtr. Bu
konuda birok bilimsel ve polemik tr almaya rastlamak mmkndr. Akas
bu durum bizce mspet bir karakter arz eder. Derridann etkisiyle Kta Avrupas
felsefesinde ksmen de olsa din felsefesi ad altnda deerlendirilebilecek olan bir
literatr domutur. Bu konudaki kar itirazn ana dncesi Derridann kendisi ile
tutarl olmaddr. Dier bir ifadeyle negatif teoloji geleneini kritik ederken onun
iindeki farklla yeterince eilmediidir. Bu eletiriye gre onto-teoloji
adlandrmas Derriday sz konusu gelenei deerlendirmede krletirmitir. 180
Dionysius, Derridann iddia ettii trden bir onto-teoloji ya da bulunu metafizii
iinde deildir. 181 Bu kar iddiann en gl savunucusu Mariondur. Bu
deerlendirmeyi ksmen detayl bir biimde ele almak istiyoruz.

177
178
179
180
181

Dionysiustan aktaran, Derrida, How to Avoid Speaking, s 81.


Derrida, On the Name, s. 69; smin Dnda, s. 74.
Derrida, On the Name, s. 69; smin Dnda, s. 74-75.
Brian D. Ingraffia, Postmodern Theory and Biblical Theology, Cambridge, Cambridge
University Press, 1995, s. 187.
Luke Ferreter, How to Avoid Speaking of the Other: Derrida, Dionysius and the Problematic of
Negative Theology, Paragraph, 24, 1, 2001, s. 53 vd.
168

Mariona gre, Derridann eletirileri gerekte u biime sahiptir: Vahye


dayal

Hristiyan

teolojisi

ilke

olarak

kendini

bulunu

metafiziinden

uzaklatrabilir mi, onun bu metafizikten syrlmas mmkn mdr? Dier bir


ifadeyle Hristiyan teolojisi dekonstrksiyona maruz mudur, deil midir? 182
Marion, iyi bir teolojik eitime sahip biri olarak, bu balamda u trden kar sorular
yneltir: Derridann anlatt biimi ile her ey bu kadar kendiliinden ak mdr?
Teolojinin bulunu ile bylenmesi hangi llerdedir? Teolojinin, gerekten bir
nc yol nermemekte olduu bu lde aikar mdr? zetle negatif teoloji her
durumda bulunu metafiziinin tuzana m dmtr? 183 Marionun bu sorulara
verdii yant olumsuzdur, en azndan durum, Dionysius balamnda Derridann
anlatt gibi deildir. O, Tanry adlandrmann bir bulunua dmeksizin
mmkn olduunda srar etmitir. imdi bunun nasl olduunu anlamaya alalm.
lk aamada biraz tali de olsa Marionun adlandrma eletirisi ile
balayabiliriz.

Ona

gre,

Derrida

negatif

teolojiyi

belirsiz

bir

biimde

kullanmaktadr. 184 Oysa onun eletirisine konu olan isimler dorudan doruya kendi
felsefi sistemlerinin ad olarak byle bir eyi kullanmamlardr. Szgelimi,
Dionysius negatif teoloji terimini ak bir biimde sadece bir defa, o da nc
blmn bir bal olarak kullanmtr. Buradan da anlalaca zere, o, negatif
teolojiyi aklamak ya da bu ynde bir teoloji gelitirmek amacnda deildir.
Mariona gre, ne reneaus ne de Augustinus -ki bunlarn her biri olumsuzlama
staddr- negatif teoloji terimini kullanmlardr. Dolaysyla bu adlandrma daha
ok modern bir nitelik arz eder. Bu sebeple Marion bu her iki terimin de
kullanlmamas gerekliliini ifade eder. Marionun bu deerlendirmeleri, sonraki
eletirilerinin de hangi nokta zerinde younlaaca hakknda bir fikir verir. Onun
asndan genel tablo u biimdedir: Derrida, Dionysiusun, yeni bir yol, daha
dorudan bir yol olarak dnd bir nc seenei dikkate almam
olduundan, negatif teolojiyi iki seenek arasnda skm gibi gstermektedir. 185
Buna karn Marion, Dionysiusun apofatizmi iki deil aamal olarak
kullandna dikkatlerimizi ekmektedir: (Burada sz konusu lemenin diyalektik
182
183
184
185

Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 23.


Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 33.
Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 20.
Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 25.
169

bir yap arz etmediini sylemek gerekir). lk olarak, btn varlk olumlanr, nk
Tanr her eyin nedenidir; daha sonra onlar ok radikal bir biimde inkar edilir, zira
Tanr onlarn hepsine akndr, son olarak da hem olumlama hem de olumsuzlama
inkar edilir, nk o her tr olumsuzlamann ve de olumlamann tesindedir. Her
eyin mkemmel ve tek nedeni btn iddialarn tesindedir. Ayn ekilde o,
olumsuzlamann da tesindedir. 186 Dionysius, olumsuzlamay belli bir aama iinde
kullanmaktadr. Salt olumlama ilahi olan anlatmada yeterli olmadndan
olumsuzlamaya yer verilir. Olumlama, Tanrnn ulalamaz olan zne ulald
hissini verir, oysa olumsuzlamann byle bir iddias yoktur, ilahi olann kat bir
belirleniminin n alnm olur. Burada dikkat edilmesi gereken en nemli husus,
olumsuzlamann son tahlilde, olumsuzlamann da olumsuzlamasn iermesi, her
ikisinin de tesinde olan bir deneyime kap aralamasdr. Yani burada
olumsuzlamann ardnda bir olumlama neriliyor deildir, hatta Dionysiusa gre,
biz Tanr hakknda, en sayg duyulan ad olan iyilikle bile konuamayz. O, bal
bana olumsuzlamann yeterli olmadnn gayet farkndadr. Sorun artk onu
adlandrmak ya da adlandrmamak deildir. 187
u halde buradan da anlalaca zere mesele dorulama ya da olumsuzlama
arasnda gerekleen bir oyun deildir. Bu her ikisine indirgenemeyecek olan bir
nc seenek vardr. 188 Sz konusu olan nc yol, olumlama ve olumsuzlama,
sentez ve ayrlma arasndaki, ksaca doru ve yanl arasndaki ztln tesindedir.
Net bir ekilde, ayet olumlama ve olumsuzlama ayn ise, ayn doru hakknda
konumakta iseler, onlar aan yol doru ve yanl da amakta olsa gerektir. nc
yol, olumsuzlamann altnda olan gizli bir olumlama deil, olumlamann ve de
olumsuzlamann iinde yer ald metafiziin amdr. ayet nc yol, artk doru
ve yanl sylemek deilse, o zaman kimse bunun znenin nermesini dorulamak
anlamna geldiini syleyemez. 189 zetle Dionysius, linguistik olumsuzlamann
Tanry linguistik olumlamadan daha iyi (upuygun) kavryor olmadnn gayet

186
187
188
189

Dionysius, The Mystical Theology and The Divine Names, s. 201.


Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 26.
Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 24.
Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 26.
170

farkndadr. O sebeple olumlama (katafatik) ve olumsuzlama (apofatik) teolojileri


arasndaki alternatifi aan bir nc yol, mistik teoloji nermi grnr. 190
nc aamada artk sorun, Onu adlandrma ya da adandrmama sorunu
deildir. Marion bu durumu anlatmak iin Trkeye aktarm g olan bir deyim
kullanr: de-nomination: burada terimin her iki anlam da geerlidir: hem
adlandrmak; hem de bunu olumsuzlamaya yakn bir ekilde yapmak (adlandrmak),
sonuta Ona ynelik btn adlandrmalar yapskme uratmak. Btn
belirsizliine karn, Marion, de-nominationn iki katl bir syleme fonksiyonuna
sahip (negatif bir biimde olumlama) olduu kansndadr. Bu ynyle artk o, bir
ey hakknda bir ey syleyen bir sylemle ilgili deildir, fakat btn yklemleri
olumsuzlayan, adlarn nominativ roln reddeden bir grnmdedir. Dionysius bu
ekilde dilin yeni bir pragmatik fonksiyonuna iaret etmi olur. Tanr, her eyin
sebebidir, ama onlarn iinden bir ey de deildir, hepsini aar. O, arzu edilendir,
Dionysius bu ad vermekle, Tanrnn her trden olumlamay ve de olumsuzlamay,
yani btn adlandrmalar aan bir Zat olduunu sylemek istemitir. Burada u
hatrlatmay yapmak nemlidir, bu arzulama terimi, artk ne adlandrmakta ne de
olumsuzlamaktadr. O her trden nermesellikle ban koparmtr, bu suretle
sonsuz olanla bir ba kurmutur. Her ey ona iaret eder, fakat o, onlarn hibiri
deildir. Arzulamak deyii, sadece dilin pragmatik fonksiyonu ile onu adlandrr.
Arzu deyii inkar ettiinden fazlasn sylemez, kendini ona doru yneltmekle,
onu adlandrmakszn iarette bulunur (de-nomination). 191 Saf pragmatik alanda ne
olumlama ne de olumsuzlamann ardnda gizlenmi yeni bir olumlama vardr.
Buradaki pragmatiklikten kast udur: mistik teolojide Tanrnn ad kullanldnda
bu, onun ne olduunu tayin eden bir ekilde deil, fakat basite ona gndermede
bulunmak iindir ve bu vgde, ifade eer yerinde ise, saf vg, saf dua vardr,
nerme ve anlaml bir gnderme yoktur. 192 nc yolda nermesellik ya da
adlandrma artk olas deildir. Bu verili sezginin eksikliinden dolay deil, sezginin
snrlanabilir olmaktan kp, (insan havsalasnn alabileceinden fazla olarak)
190
191
192

Carlson, Postmetaphisical Theology, s. 67.


Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 27.
John D. Caputo, Apostles of Impossible: On God and Gift in Derrida and Marion, God, the
Gift and Postmodrnism, ed. John D. Caputo, M. J. Scanlon, Bloomington-Indianapolis, Indiana
University Press, 1999, s. 190-191.
171

tamakta oluundandr. Bu takdirde sz konusu deneyim, herhangi bir kavramn


lebileceinden ok tededir. Verili olan, her kavram diskalifiye edecektir. O,
her sylemden ve bilgiden daha gldr. O sebeple de anla aar. 193 Mariona
gre, anlan ve kavramn bu ekilde skme uratlmas nedeniyledir ki, teolog son
tahlilde adlandrmakszn iarete (de-nomination) ular. Bilginin skme tutulmas
bir eksiklikten deil, onu aan yn sebebiyledir. Ksaca Tanr anlalmaz olarak kalr,
alglanamaz deil- Ona ilikin upuygun bir kavramn olmay sezginin olmayaca
anlamna gelmemelidir. (Bu da, Marionun satureted phenomenon olarak
adlandrd durumdur.) 194 u adlandrmakszn iaret etmek (de-nomination) bir
bulunu metafiziiyle sonlanmaz, o, bir yokluk metafizii ile sonlanr ki, orada ad,
ad olmayan tarafndan verilmitir. (Filipeliler/2: 12) Ad, Tanrya bir z olarak
iarette bulunmaz. Onun her ismin tesinde olduuna iaret eder. u halde mistik
teolojinin hedefi Tanrya uygun bir ad bulmak deil, aksine sylenemeyen ad
tarafndan onu bize anlalr klmaktr. Bu, Tanr hakkndaki dilin, teorik
kullanmndan pragmatik kullanmna geitir. Ki, son tahlilde teolojik sylemin
litrjik fonksiyonuna gndermede bulunur. 195
Sonu olarak, Dionysius tek bana olumsuzlamann bir teoloji oluturmak
iin yeterli olmadn sylemektedir. Olumsuzlama ok basite olumlamann bir
dier ucudur, bu sebeple olumsuzlama olumlamay, onu tersine evirmeksizin
yeniden kurmu olur. Buna karn nc yol artk bir ey hakknda bir ey sylemek
deil (ya da tersi); fakat Ona adlandrmayla dokunmakszn gndermede
bulunmaktr. 196 Marion ile Derrida arasnda gerekleen bu diyalog ya da mzakere
verimli tartmalarn da balangc olmutur. Burada deerlendirme sadedinde unu
syleyebiliriz ki, en azndan Dionysius zelinde Marion hakl grnmektedir. Bu
anlamda Derrida negatif teoloji eletirisinde bu boyutu gz ard etmi grnr. Eer
denebilirse, onun btn negatif teolojilerin benzer hataya dm olduklarn
varsaymas eletiriye ak grnmektedir. Bununla birlikte unu da kabul etmek
gerekir ki, Derridann bu ynde tahrik edici almalar olmasayd konu yine bu
tarzda, verimli bir biimde ele alnamazd zannediyoruz.
193
194
195
196

Dionysius the Areopagite, The Mystical Theology and The Divine Names, s. 193.
Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 40.
Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 38.
Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 28.
172

u ana kadar Derridann negatif teolojiyi olumlamasna ve olumsuzlamasna


deinmi olduk, fakat onun sz konusu teoloji ile nasl bir bann olduuna
deinmedik. imdi bu hazrlayc tartmalarn ardndan bu konuyu ele alalm.

c. Dekonstrksiyonun Negatif Teolojiye Olan Borcu


Konu itibariyle, ilk nce ele almamz gereken bu bahsi son ksmda ele
almamzn en nemli nedeni dierlerine nazaran bu konunun daha karmak
olmasdr. Zira dekonstrksiyonun negatif teoloji geleneinden ne devirdii ok
ak deildir. Bu hususta sylenebilecek en net ey her iki gelenek arasnda konu ve
slup benzerliinin varldr. Derrida, srekli bir biimde negatif teolojinin
hiperbolik hareketleriyle (hyper, ber, epekeina, pas, sans) ilgilenmitir. 197 Bu
durumu Derrida u biimde ifade eder:
Bu, X olarak adlandrlan (rnein metin, yaz, iz, diffrance, hymen, eklenti,
farmakon, parergon vb) ne bu ne de udur, ne duyumsanr ne de akledilebilir. Ne
pozitif ne de negatiftir, ne ierde ne dardadr, ne yksekte ne de aadadr, ne aktif
ne de pasiftir, ne vardr ne de yoktur, hatta ntr bile deildir, hatta diyalektik bir
nc kka da yer yoktur, bir cmle grnmesine ramen, bu X ne bir kavram ne de
bir isimdir; o kendi iinde bir isimler serisine yol aar, fakat bir baka sentaks
gerektirir. Dzeni, nermesel sylem yapsn aar. Onun ne olduu hibir biimde
198
sylenemez.

Yaplan iktibasta da grld zere negatif teoloji ile dekonstrksiyonun kulland


terimlerin ifade edili biimlerinde bariz bir benzerlik vardr. Ama bir disiplinin
sadece dilini kullanmak, onu tekrar etmek anlamna gelir mi? 199 Bu sorunun ilk yant
olumsuzdur, fakat mesele bununla bitecek trden deildir; zira sorun grndnden
daha kompleks bir karakter arz etmektedir. O sebeple konuyu biraz daha ayrntl bir
biimde, Derridann negatif teoloji ile irtibatnda anlan iki terim zerine
younlaarak ele almak istiyoruz.
i. Diffrance: Diffrance, Derrida ve dekonstrksiyonun ad her
anldnda kullanlan, ama bu yaygnlna karn ne olduu hususu halen belli
197

198
199

Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 2; Negatif teolojideki ifte tutum, bir
yandan hibir eyin salam kalmad, btn felsefenin negatif teolojinin, bilimin, saduyunun,
en kk dokann bile gvenilir gzkmedii radikal bir eletirinin gc, te yandan, tam tersi
olarak, her tr tartmann tesinde konumlandmz iin, yarglarn en dogmatik inan tarznda
mekanik bir ekilde reten veya oaltan bu kendinden emin sesin otoritesi. Derriday
fazlasyla etkilemi grnr., Derrida, On the Name, s. 66-67, smin Dnda, s. 69-70.
Derrida, How to Avoid Speaking, s. 74.
Derrida, How to Avoid Speaking, s. 74.
173

olmayan bir terimdir. te bu belirsizlik nedeniyle olsa gerek diffrance, acaba


negatif teolojinin Tanrs m? eklinde bir istifhama yol amtr. Derridann
kendisi de bu durumun farknda grnr:
Sk sk bavurmak zorunda kaldm dolambalar, syleyiler ve szdizimi, bazen
ayrt edilmez derecede, negatif teolojinin dlatrmalarna benzeyecektir. Zaten u
vurguland: diffrance olan bir ey deildir (on), var deildir, ne olursa olsun bir
burada olan deildir; ve bylece onun olmad btn her eyi vurgulayacaz, yani
btn; ve sonuta ne varl ne de z olduunu. () Diffrancen z yoktur, o
yalnzca neyse o olarak edinilmesine izin vermez ey olmakla kalmaz, genel olarak
neyse o olmann yetkesini, eyin kendisinin zndeki buradaln yetkesini tehdit
eder. 200

Alntda Derridann diffrance terimini tanmlamasyla negatif teoloji arasnda yakn


bir alaka vardr. Hakl olarak ifade edildii zere diffrance yerine Tanr terimi
konulsa negatif teoloji asndan bir ey deimeyecektir, ya da tersi. 1968de,
differance makalesinin ilk sunumunun ardndan bir dinleyici, her eyin kayna
olan, ne olduunu kimsenin bilemeyecei, tanmlanamayan diffrancen negatif
teolojinin Tanrs olduunu iddia etmiti. 201 Eer negatif teolojinin en temel
paradoksu, Tanrnn aknln, konuulamazln konumak ise ayn amaz hem
dekonstrksiyon hem de diffrance iin de vardr. Negatif teoloji gibi,
dekonstrksiyon da kendini srekli bozuma sokarak yazarken bulmaktadr. 202 Bu
adan her ikisi arasnda z olarak olmasa da stratejik andan baz benzerlikler
bulunmaktadr. Ancak Derrida, yine de diffrance ile negatif teolojinin
rttrlmesine direnmitir: nk diffrance belirgin klan ey, onun teolojik
olmas deildir. 203 Bu anlamda diffrance gizli bir Tanr deildir, iinde negatif
teolojinin Tanrs gizli deildir. diffrance bir varlk, bulunu, bir aa vurulu
200
201

202
203

Derrida, Diffrance, s. 50-51.


Bkz. The Original Discussions of diffrance, Derrida and Diffrance, ed. D. Wood,
Warwick, Parousia, 1985, 30-132, Derrida bu iddiaya dekonstrksiyonun kararll ile -hem
evet hem de hayr- yantn vermitir. Her ikisi arasnda ne trden benzerlikler olursa olsun
Tanr ve differance arasnda ok derin bir semantik ayrmn oluunu sylemitir. Caputo da
yle diyor: Gzel bir yaktrma olmasna karn differance Tanr deildir., The Prayers
and Tears of Jacques Derrida, s. 2.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 2.
Derrida, Diffrance, s. 51; Derrida bu skntyla ok fazla karlam grnr, szgelimi o
yine kendi icat ettii bir baka terim iin de (hayaletbilim) ayn eyi syler: Bu kategorinin
indirgenemez olduunu kabul etmi bulunmaktayz; en bata da olanakl kld her eye, yani
ontolojiye, pozitif ya da negatif onto-teolojiye indirgenemeyeceini kabul etmekteyiz. J.
Derrida, Marxn Hayaletleri: Bor Durumu, Yas almas ve Yeni Enternasyonal, ev.
Alp Tmertekin, Ayrnt Yay., st., 2001, s. 86; gramatoloji ne pozitif bir bilim, ne de bir
felsefe; bu yzden, gramatolog diye bir ey yok., J. Derrida, Kusura Bakmayn Ama Hibir
Zaman Tam Olarak yle Sylemedim, Dou Bat, 1, 4, 1998, s. 147.
174

deildir. O, doruluu ve de grn olmayan bir fenomendir. 204 Bir keresinde


Derrida unlar syler: Beni ilgilendiren diffrance dncesi, ne ruhbilimsel ne de
antropolojiktir. Bu bilince ilikin deildir, ne de bilin dna. (grngbilimsel mi?)
hayr, yle de deil. 205 lgintir, onun bu anlatm biimi yine negatif teoloji gelenei
iinde kalm grnr. imdi hem bu paradoksu hem de diffrance ile negatif teoloji
arasndaki al verii amaya alalm.
Derrida, diffrancen ne kelime ne kavram olduunu, onun ne anlama
geldiini ifade edecek bir kavramn olmadn sylerken, kelime bulmakta glk
ekiyor deildir. Aksine o, ok soukkanl bir biimde kelimelerin ve kavramlarn
zaten kendisinde ierimlendii, dier bir ifadeyle diffrancen kelimelere ncel
olduu bir koulu anlatmaya almaktadr. Diffrance varln adndan ncedir,
addan ncedir, o bizzat ad deildir, Franszcada ya da baka herhangi bir dilde, bu,
onun

niin

deforme

olumlu

bir

kelime

olduunu

da

aklamaktadr. 206

Dekonstrksiyon referansn kompleksliini ortaya karmaktadr, yoksa onu inkar


ediyor deildir. O, daha ok diffrancesz bir gndermenin olamayaca zerinde,
metinsel bir zincirin dnda referansn olmadnda srarldr. Referansn bu tr bir
snrlandrmasn motive eden ey, znellik ya da phecilik deildir, daha ok
tekine olan ar duyarlln bir sonucudur. Dilin tekisine olan kuvvetli bir
teyakkuzun sonucudur. Referansa ilikin btn sylenenler kiiyi dilsel bir
hapishaneye mahkum etmek iin deil, daha ok onu dilin tekisine kar duyarl
klmak iindir. Bu teki, ne dile ne de baka bir eye indirgenebilir deildir. 207 Ayn
ekilde diffrancen bir master ad, giz, Varln tesindeki Varln gizli ad
olduunu, kendisini asla aa vurmayan saf bir varln ad olduunu dnmek de
ciddi bir yanl anlamadr. Diffrance mutlak bir Tanr aracl ile akraba olacak bir
iz deil, fakat btn kavramlarn ve de adlarn, hatta bilinmeyen Tanrnn adnn
bile, diffrancen adnn iinde tretildii bir izler btndr. Diffrance Tanrya

204
205
206
207

Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 7.


Mortley, Fransz Dnrleriyle Syleiler, s. 146.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 8.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 17.
175

gndermede bulunan dilin (pozitif, negatif ya da onto-teolojik dilin) imkann ve


imkanszln betimler. Diffrance imann ve duann dilini de betimler. 208
Bu adan baktmzda diffrance ile negatif teolojinin Tanrsnn e deer
olmadklar grlecektir. nk son tahlilde negatif teolojinin Tanrs akn bir
gstereni, metnin, genel metinselliin dnda bir varlk olabilirmi dn mmkn
klar. Onlarn deneyimi yle derin ve gldr ki, dilin krlganlnn, iaretlerin
farkllaan zincirinin stesinden gelinebilirmi kans hep vardr. 209 Buna karn
diffrance negatif teoloji deildir. nk o, negatif teolojide olduu zere, en
yksek, en yce sfatlaryla, Tanrnn varln olumlamann en rafine biimi
deildir. Negatif teolojide Tanr, Varlk stdr, Tanr budur, fakat bundan daha
fazlasdr; Tanr, varln tesindedir, O varlkszdr; varln tesindeki Varlktr;
hatta Tanrnn tesindeki Tanrdr. Ama btn bu hiperbolik hareketlerde negatif
teoloji onto-teolojinin daha yksek bir modelizasyonuna yakalanm grnr. Ki o
onto-teoloji bulunu felsefesinin bir varyasyonudur: hiper/sper varlk biimi alan,
ancak bulunu metafiziinin dleyebilecei trden bir bulunuu salayan bir ontoteoloji. te bu, dekonstrksiyonu ve diffrance negatif teolojinin Tanrsndan
ayran eydir. Derrida srekli bir biimde bu grn savunmutur. 210 Bir nceki
ksmda da deinildii zere negatif teoloji, srekli olarak hyperessentiality
tuzana dmektedir: hiper gerek ya da gerek st, yle gerek ki, biz asla sadece
gerek demekle yetinemeyiz. Oysa diffrance, gerekten daha az bir ey olmad
gibi tam anlamyla gerek de deildir, asla bir varlk ve bulunu biimini alamaz; bu
da onun, varlk ve yokluk arasnda uuan kller ve hayaletler gibi yar-varlk (quasibeing) olarak adlandrlmasnn bir nedenidir. Ksaca diffrancen yar akn bir
ncelii vardr, yoksa gizli bir aknl deil. 211 Eer hal byle ise, negatif teolojinin
bulunu metafiziini yapbozumuna uratmas bir yana, kendisi saf bir bulunu
metafiziinin iine dmektedir. Buradan da diffrancen onun metafizik dman
olduu eklinde bir sonu karmak yanl olur. Buradaki gerilim, onu yok etmek
iin deil, aksine onu Grek bulunu metafiziinden zgrletirmek iin vardr. 212
208
209
210
211
212

Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 9-13.


Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 11.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 8.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 2-3.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 11.
176

Burada zikredilen grlerin nemli bir ksm, referanslardan da anlalaca zere,


Caputoya aittir. O, kendine zg dili iinde diffrance yeni bir balama tama
uras iinde grnmektedir, eer ona zg bir balamdan sz edebilirsek. Burada
biz de balammz kaybetmeden, asl konumuza, negatif teolojiye dnersek unu
syleyebiliriz. Bir nceki ksmda Derridann negatif teolojiye nasl bir katksnn
olduundan sz ederken, onu yeni bir evrilebilirlik ufkuna tamak istediini
sylemitik. Bu anlamda Caputonun deerlendirmeleri, bize, diffrance da benzer
bir balamda dnebilme imkan vermektedir.
Konuyu bitirmeden nce, dekonstrksiyon ve negatif teolojinin nasl bir
balamda konumlandn aydnlatmak asndan yararl olabilir diye dndmz
bir noktaya daha deinmek istiyoruz. Bunlardan ilki, en nemli dinsel fenomen
olarak niteleyebileceimiz dua ile ilgilidir. Derridann hakiki dua deneyimi iin
negatif teolojiye borlu olduunu ifade etmesi son derece ilgin grnr:
Ben dua ettiimde, negatif teoloji hakknda, adlandrlmayan hakknda vb. dnrm.
Bu, olduka septik -bu szc sevmememe ramen- bir duadr. Bu phecilik duann
bir parasdr. Burada epoche deyii daha uygun, inancn deil de kesinliin askya
alnd, ki kesinliin bu askya aln duann bir parasdr. Bu askya aln, hakiki
bir dua iin gereklidir. Yantn nasl verileceini bilerek dua etmek, duann sonu olur.
Bu, basite bir emir olur bir pizza ister gibi. Hayr, ben byle bir ey beklemiyorum.
Ben, dua ettiimizde, kesinlii ve beklentiyi brakmamz gerektiini dnyorum,
eer hala bir dua denebilirse. 213

Burada mutlak beklentinin, ekonominin, herhangi bir hesabn askya aln vardr.
Derrida, Ben ummuyorum, benim duam mitsizdir, btnyle mitsizdir214
dediinde bunu kastetmi grnr. Bu konunun ok daha fazla ayrntsna girecek
deiliz. Ama una da dikkat ekmek isteriz ki, alntda yer alan dnceler Hristiyan
negatif teoloji geleneinin en nemli simalarndan biri olan Eckhartla ziyadesiyle
muvafktr. 215
ii. Khora: Dekonstrksiyonla negatif teoloji arasndaki ilikiyi ele
alabileceimiz anlalmas zor olan bir dier kavram khoradr. 216 Bu terimi Derrida,
Platonun Timaios 217 diyaloundan alr ve ieriini zenginleterek kullanr. hem
213
214
215
216
217

Derrida, Epoch and Faith, s. 30-31.


Derrida, Epoch and Faith, s. 31.
Bkz. Eckhart, Tanr ve nsan, s. 14, 56; ayrca kr. Silesius, Mistik iirler, 28.
Martin C. Srajek, In the Margins of Deconstruction: Jewish Conceptions of Ethics in
Emmanuel Levinas and Jacques Derrida, Pittsburgh, Penn, Duquesne University Press, 2000.
Bkz. Platon, Timaios, ev. E. Gney-L. Ay, stanbul, Sosyal Yay., 2001, 50a-52b.
177

hibir eye benzemeyen hem de her eye yataklk eden yer anlamna gelir. Sz
konusu terim biraz farkl bir balamda kullanlmakla birlikte, Derridann kulland
slup yine negatif teoloji arm yaratm, hatta diffranceda olduu zere bunun
Tanr olup olmad trnden tartmalar neet emitir. imdi biz bu konuya ve
tartmalara, bizi ilgilendirdii lde yer vereceiz.
Derridaya gre khora bir ey deildir, zellikle de almlayarak veya
kavrayarak, hatta kavranmaya izin vererek yer verecek bir dayanak veya z hi
deildir. O, ancak kendini haber verebilir. 218 Khorann mekannda hibir ey yoktur;
ylesine bir boluktur ki, kendisi bir ey bile deildir. Sadece oradadr. Onun
hakknda bir sylem, onu sadece kle evirir. 219 Derridaya gre khorann ne o ne
de bu olduunu ya da ayn anda hem o hem de bu olduunu bile syleyemeyiz. O,
dlama mant ile katlma mant arasndaki bu salnmn, retorik bir
zorunluluktan, belli bir isimlendirme yeteneksizliinden kaynaklandn ifade
eder. 220 Bu nermelerin ve negatif varsaymlarn khora ismini her tr eviriye kar
korumak iin olduu anlalmaktadr. 221 Bu ayn zamanda, khorann baka isimlere
evrilebilir ya da onun yerine baka isimler koyulabilir bir yapda olup olmadnn
da bir yantdr. Derridaya gre, her ne karlk verilirse verilsin, eviriler birtakm
yorum alar iinde tutuklu kaldklarndan, gemie ynelik yanstmalarn sonucu
olduklarndan, hibir zaman khora iin doru bir kelime nerilebilecei, retoriin
btn dolambalarnn tesinde onun kendi bana isimlendirilebilecei hatta onun
her trl bak asnn dnda olmu olabilecei bile ne srlmemelidir. 222
Yorumlar kendi kalplarnn ematik iaretlerini tayarak ve katklarnn tortusunu
brakarak, khoraya biim vermeye almaktadrlar. Oysa Derrida iin khora, hibir
zaman ona ulalmasna veya dokunulmasna, el srlmesine, zellikle de bu tip
ynelimsel veya yorumsal eviri trleriyle tketilmesine asla izin vermez. 223 Derrida,
unlar kaydeder: Her zaman onu belirleyerek bir ekil vermeye alyorlar, oysa o
yalnzca kendini btn belirlemelerden, maruz kald iaret ve etkilerden
218
219
220
221
222
223

Derrida, On the Name, s. 96; Khora, s. 26.


Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 37.
Derrida, On the Name, s. 89; Khora, s. 13.
Derrida, On the Name, s. 92; Khora, s. 19.
Derrida, On the Name, s. 93; Khora, s. 20-22.
Derrida, On the Name, s. 94-95; Khora, s. 24.
178

soyutlayarak kendini ortaya koyar veya haber verir: karlnda hibir ey almay
ummadan, ona vermek isteyeceimiz her eyden soyutlanarak .... 224
imdiye dein khoraya ilikin kullanlan betimlemeler, onun ne kadar da
negatif teolojinin Tanrsna benzer olduu ynl bizi ayartabilir. Fakat slup
benzerlii, bizi yanltmamaldr. Bu Derridann bir uyarsdr: Khora hakknda, ne
negatif teoloji ne de Varln tesinde yilik dncesi, Bir veya Tanr dncesi
bulunur. Ne duyumsanabilir ne bir mecaz ne bir dz anlatm, ne bu ne de u, hem bu
hem de teki olarak, iftlerin her iki terimine dahil olarak ve olmayarak khora,
teolojiye ilikin her trl betimin tesindedir. 225 Khorann bakal -ssz,
insansz, a teolojik bir yer- tekiye indirgenemez, o btnyle teki olandr. Fakat
bu, btnyle teki olan Tanrnn ad altnda deerlendirilemez. O, bir olay, bir sz,
bir armaan deildir, onun negatif teolojiyle hibir ilgisi yoktur. 226 Khora hibir
eydir (varolan veya mevcut olan hibir ey), ancak Daseinn bunaltsnda yine
varlk sorununa alacak olan Hilik de deildir. Bu Yunanca szck belleimizde,
bizim belleimizce, bizim yunan belleimizce bile sahiplenilemez bir eyi syler;
kendisi iin ne snrn ne de yasn olduu ldeki bir ln bu anszln syler.
Sorun ok ak olarak kalr. Bu, btn bir antropo-teolojik emalardan, btn bir
tarihten, btn bir vahiyden ve hakikat syleminden syrlmtr. Khora ne bir biim
ne de alglanabilir bir eydir. O, demiurgun, paradigmalarn imajlarn oluturduu
bir yerdir. 227 Teolojinin Tanrsnn aksine, khora, btnyle anonim ve ekilsizdir. 228
Szgelimi kii unu bile syleyemez: khora udur ya da deildir, o sadece oradadr
(il ya khora). 229 Ve hatta khora dekonstrksiyona tabi tutulamayandr. 230
Khora deneyimi, hibir teolojik, ontolojik veya antropolojik mercii tarafndan
belirlenmeye izin vermeyerekten, yasz, tarihsiz ve btn kartlklardan (rnein
duyulur/dnlr kartl) daha eski olaraktan, bir negatif teolojiye gre, kendini
varln tesinde olarak bile sunmayan bu aralama iin yer ad ve ok zel bir yer ad
olacaktr. Bundan itibaren khora btn tarihsel amlama veya insan-tanrbilimsel
deneyim sreleriyle mutlak olarak geirimsiz ve ayrk yapda kalr. Hibir zaman
bir dine girmeyecek ve kendini kutsallatrmaya, kutlulatrmaya, insancllatrmaya,
224
225
226
227
228
229
230

Derrida, On the Name, s. 94; Khora, s. 23.


Derrida, On the Name, s. 89; Khora, s. 8.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 37.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 35.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 11.
Richard Kearney, Khora or God, A Passion for The Impossible: John D. Caputo in Focus,
ed. Mark Dooley, Albany, State University of New York Press, 2003, s. 109.
Derrida, On the Name, s. 80; smin Dnda, s. 95.
179

tanrbilimselletirmeye, kltrletirmeye, tarihselletirmeye izin vermeyecektir. (...)


Khora asla kendisini olduu gibi mevcudiyete sunmaz. O ne varlk, ne iyilik, ne Tanr,
ne nsan, ne Tarihtir. Bunlara daima direnecektir, her zaman sonsuz bir direncin,
sonsuzca geirimsiz bir kaln yeri olmu olacaktr. 231

Derrida, hangi adan khorann negatif teoloji olmadn u biimde aar: Negatif
teoloji, sylem olarak khoraya byk lde benziyor grnmesine ramen, ondan,
kendini ln boluundan korumakla, lde kendini kaybetmemekle ayrr. Negatif
teolojiyi kullanan aziz, le Tanry bulmak iin, kendini bulmak iin kaybetmek
zere oraya gider. O, dua ile rehberlik edilmi olarak gider ve de gelir. 232 Burada
sylenmek istenen ey, negatif teolojideki btn apofatik admlarn, belli bir pozitif
sonu iin yapld oysa khorada byle bir beklentinin kesinlikle olmaddr.
Derrida asndan bu durumu en iyi l metaforu aklamaktadr. Szgelimi
Dionysiusun almasn ayrt eden ey, onun khora olmas deildir. O daha ok
agathona benzer. Dionysius asla lde yolunu kaybetmez. lde kaybolmaya deil,
kendini yeniden bulmaya gider. 233 Oysa Derrida iin khora ln ta kendisidir. Bu
anlamda Derrida, khorann, logosentrik dilin iinde nasl dile getirilecei ile
ilgilenmemitir. Aksine, khorann bu gelenein dilinden nasl kurtulabilecei -ona
btnyle yabanc olarak nasl grneceini nemsemi grnr.
Khora her ne kadar herhangi bir isme, belirli bir ada sahip olmayan,
adlandrlamayan ve konuulamayan olsa da Derrida onun hakknda konuulmak
istendiini belirtir. Peki, bu nasl yaplacaktr? Bir kimse, khora hakkndaki btn her
eyi nasl syleyebilir? 234 te bu nokta Derridann analizlerinin hem en zayf olduu
hem de en gl olduu yerdir. Derrida hep iki tr salnm arasnda srekli tereddt
etmitir: ifte dlama (ne ne de) ve katlm (ayn zamanda ... hem bu hem de o). 235
Bir anlamda khora, paradigma dzenine, kavranabilirlie yabanc kalrken; kendisi
grnmez olmasna ve duyulur hibir biime sahip olmamasna ramen, kavranabilir
olana, ok g hatta kukulu bir ekilde dahil olur. 236 Khora dncesi bu
kutupsallkla beraber, diyalektik olsun olmasn, kutupsallk dzeninin ta kendisini,
genel olarak kutupsall tedirgin etmektedir. Ztlklara yer vererek, hibir ters-yz
231
232
233
234
235
236

Derrida, man ve Bilgi, s. 138.


Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 39.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 38.
Kearney, Khora or God, s. 110.
Derrida, On the Name, s. 91; Khora, s. 16.
Derrida, On the Name, s. 89; Khora, s. 13.
180

olmaya boyun emeyecektir. Ve bu, baka bir sonu olarak ismin tesinde deimez
bir ekilde kendi olarak kalacandan deil, fakat anlamn kutupsallnn dna
karak, artk ne anlam evrenine, ne de varln anlam olarak anlamn evrenine ait
olmadndan dolay olacaktr. 237 lgintir, btn direnilere, reddedilere ramen,
Derrida khorann Tanr ile olan alakasn netletirmemitir. O, khorann negatif
teolojinin Tanrs olmadn sylemekle birlikte bu ikisi arasndaki irtibat
yasaklamam grnr: Bu l bildiimiz lden (vahiylerin ve inzivalarn,
Tanrnn, yaam ve lmlerinin, btn boluk ve aknlk figrlerinin, religionun
veya tarihsel dinlerin lnden) nce dnp de mi ifade etmeye braktmz,
yoksa tersine, benim ldeki l diye adlandrdm bu en-ilk l yukarda sz
geen lden itibaren mi kavradmz sorunu ak kalr. 238 Khora, Derrida iin
tarihsel olmayan dinin, (spesifik bir din olmayan dinin) yeri olarak dnlm
grnr. 239
Sonu olarak, Derridann khoras ve ona ilikin dnceleri birok adan
eletiriye aktr. Derridann, yersiz olduunu syledii bu yerin, eletirdii,
aynlatrlmasna kar kt negatif teolojiden ne tr bir avantajnn olduu, niin
onu deil de khoray sememiz gerektii hususu tamamyla ak kalr. Ki bunlar az
sonra, dier konularla ilgili deerlendirmelerimizle ele alacaz. Ama burada unu da
belirtmeliyiz ki, sz konusu terim dekonstrksiyonla negatif teoloji arasnda nasl bir
irtibat ya da irtibatszlk olduunu anlamak bakmndan nemlidir. Zira negatif
teolojinin iinde yer ald gvenlik ufku, bazen tam olarak khorann kartn temsil
eder:
Hristiyan kimliine ramen veya bu kimlii iinde, Heideggere ve onun da tesine
kadar devam eden bir Yunan Platoncu ya da Plotinoscu- gelenee olanan veren
negatif yol gelenei iindeki ikiye ayrl: Varln tesinde olann dncesi. Bu,
Yunan brahimi melezleme antropo-teolojik olarak kalr. Tandmz figrleri ve
kltr ve tarihi iinde, deyimsellii evrenselletirilemez. Ortadou l snrlarnda
veya onu hedefleyerek, tektanrc amlamalarn ve de Yunanistannn kaynanda
konuur. 240

237
238
239
240

Derrida, On the Name, s. 92; Khora, s. 19.


Derrida, man ve Bilgi, s. 138.
James H. Olthuis, The Test of Khora, Religion With/Out Religion, ed. H. Olthois, LondonNew York, Routledge, 2002, s. 112.
Derrida, man ve Bilgi, s. 137.
181

Alntda aka grld zere negatif teolojinin temel paradoksu btn


negatifliine ramen, antropomorfizmin iinde kalmas ve de evrenselletirmeye
yatkn olmaydr. Ancak bu, belli bir negatif teoloji iin sz konusu olsa gerektir.
Aksi halde Derrida kendi kendisiyle elimi olacaktr. Derridann eletirilerine
indirgenemeyen negatif teolojiler de sz konusudur. Bu khora ve dekonstrksiyon ile
negatif teoloji arasnda yaknlalan bir ara yzeyi oluturur. Her eye ramen khora,
onunla ayn dili paylamakla beraber, hem antropomorfik ufku amaya hem de
evrenselletirmeye daha yatkndr. Bu kritik nokta dekonstrksiyon ile negatif
teolojinin de ayrm noktasdr. Vurgulayarak ifade edelim ki, bu, dekonstrksiyonun
negatif teoloji ile olan tek alakas ya da alakaszl deildir.

4. Eletirel Deerlendirmeler
Bu ksmda dekonstrksiyonla negatif teoloji arasnda nasl bir ban
olduunu gstermeye gayret ettik. Sonu olarak grdk ki, Derrida negatif teolojiden
hem istifade etmi, hem de onu eletirmitir. O, negatif teoloji geleneinin oul bir
yapda olduuna vurgu yapm, onun nasl yeni balamlara tanabileceinin
yollarn gstermeye gayret etmi ve de iinde bulundurduu potansiyele dikkatleri
ekmitir. te yandan ayn gelenei eletirmitir de. Derridann argman, negatif
teolojiye yneltilen genel eletirilerle (onun sessizlik iinde bbrlendii, aslnda
ateizmin bir dier tr olduu gibi) ayn deildir. Aksine Derrida iin grev, aslnda
negatif teolojinin nasl bir olumlama iinde olduunu gstermektir. Olumsuzlama,
olumsuzlamann kendisini de olumsuzlamakta, buradan da ok daha gl bir pozitif
teoloji ortaya kmaktadr. Bu ise onun, son tahlilde olumsuzlad olumlu teolojiye
indirgenebilir

bir

karakterde

olduunu

gsterir. 241

Negatif

teolojideki

olumsuzlamalar, sadece daha st bir olumlama iin yaplmaktadr. Bu ise onun,


Derridann eletirdii onto-teolojiden kurtulamad anlamna gelir. 242 zetle, 1.
Yahudilik ve slam gibi byk dinsel gelenekler iinde sadece Hristiyan gelenei
Grek onto-teolojisine bulamtr. 2. Tanr, hala varlk ufku iinde anlatlmaktadr. 3.
Gerekte o, srekli olarak yar dorulayc bir biimde sona ermektedir. Her yerde
241
242

Mary-Jane Rubenstein, Unknow Thyself: Apophatism, Deconstruction, and Theology After


Ontotheology, Modern Theology, 19, 3, 2003, s. 388.
Rubenstein, Unknow Thyself: Apophatism, Deconstruction, and Theology After
Ontotheology, s. 391.
182

olumsuzlama var, fakat olumsuzlamann kendisi iin bir olumsuzlama yok. Ksaca
negatif teoloji, varl, z, Tanrnn doruluunu olumsuzluyor deildir; aksine
olumsuzlamakla onlar yeniden kurmann peindedir. 4. Derrida burada, kendisine u
biimde cevap verilebileceinin farkndadr: negatif teoloji, yalanladn yeniden
kurma peinde deildir; fakat nermesel bir konuma trnden (olumlayc ve de
olumsuzlayc trden) nermesel olamayana, vg ieren bir duaya gemek
istemektedir. Derridann bu kar cevaba eletirisi tahmin edilebilecei zere,
bunun da, aslnda klk deitirmi bir nerme olduudur. 243 Peki, Derrida bu
dncelerinde hakl mdr? Eer yant olumlu ise, ne lde hakldr? imdi bu
paraleldeki deerlendirmeleri ve deerlendirmelerimizi sunmak istiyoruz.
* Derrida negatif teolojinin alttan alta ilemekte olduu hakikat otoritesini
ok gzel yakalam grnr. Derrida en azndan iki tr negatif teoloji geleneini
birbirinden ayrt etmek istemitir. Bir tarafta, ne felsefe ne de teoloji, ne bilim ne
kilise ne de gelenek tarafndan kontrol edilebilen son derece zgr olan bir negatif
teoloji vardr. te tarafta ise, kendini gvende hisseden, otoriter, sradan ve de
hakikatin znden sz eden bir negatif teoloji vardr. 244 te bu ikinci tr negatif
teoloji btn olumsuzlamalara karn, daha derinlerde Tanrnn ne olduunu
bildiini iddia eder grnr. Bu ise onun kendi kendisiyle tutarl olmad anlamna
gelir. nk bir kere Tanr iin mutlak olumsuzluk kabul edilirse, szckler ister
olumlu ister olumsuz olsun; bunlar ister szck anlamyla ister simgesel olarak
kullanlsn herhangi bir dilin kullanmn asla hakl gstermez. Bu noktada simgesel
dil kullanmnn da bir ifadesi olmaz. Yani burada eer bir tutarllk salanacaksa
hibir szcn kullanlmamas gerekir. Bir baka eliki noktas da Tanrnn hibir
biimde anlatlamayacan syleyen yine de bir ey biliyor olmaldr. Zira bir eyin
snr olduunu sylemek zorunlu olarak o snrn tesine de vakf olmay gerekli klar
gibidir. 245
* Negatif teoloji, teolojinin dnda deildir ve gerekten de bu durum, teoloji
diye bir eyin olanaklln salayan temel ilke olma ilevini grmekte gibidir. Zira
Tanrsallk yalnzca negatif biimde, mmkn olan btn yklemlerin dnda
243
244
245

Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 23.


Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 45.
Stace, Mistisizm ve Felsefe, s. 295.
183

varolan bir ey olarak varsayld iin bir yklemin znesi olabilir. 246 Burada ok
gzel bir nokta yakalanm grnr. Hem olumlu teoloji hem de negatif teoloji
kendilerini kurabilmeleri iin ncelikle birbirlerini gayr meru da olsa kabul ediyor
olmalar gerekir. Fakat bu durumu, olumsuzluun her zaman olumluluun su
orta olduunu, 247 her ikisi de bir istisna olarak unutturmaktadrlar.
* Kanaatimizce Derridann bu eletirileri, mistik gelenekteki haddinden fazla
gl olan seslerin kritiinde kullanlabilir. Kritik olmasa bile, bu suretle bir
ihtiyatlla kap aralanabilir. Bu paraleldeki sorularn gelitirilmesi, her zaman iin
daha mutedil negatif teolojilerin ortaya kmasnn nn aabilir.
Derridann hakl olan ynlerine deindikten sonra imdi ona yneltilen ve de
yneltilebilecek olan eletirileri anmak istiyoruz. Derridaya kendi sistemi iinden
yneltilebilecek en nemli itiraz onun, kendisiyle elikiye dt, yani negatif
teolojiyi deerlendirmede belli bir indirgemeci tutuma yakaland iddiasdr. 248
Birok aratrmac ilke olarak negatif teoloji ile onto-teolojinin eitlenmesinin
sorgulanabilir olduunu ifade eder. Szgelimi Dionysiusun, Tanrnn olumlu
terimlerle adlandrlmasna imkan tanmas, onun Grek balantsyla deil, Vahiy
gelenei ile olan balantsndan anlalabilecek bir eydir. 249 Devamla, negatif
teolojinin, gerekte olumlu teolojinin sadece klk deitirmi biimi olmas da
sorgulanabilirdir. Bu anlamda, negatif teolojideki hiper olumsuzlamalar, Hegelci,
olumlu ile olumsuz arasnda salnan ifte olumsuzlamadan farkldr. Birok
aratrmacya gre, negatif teoloji geleneine ilikin tablo dnldnden daha
komplekstir, onlar hakknda daha gzel bir tasvir yaplabilir. 250
* Derridann yazlarndan anlalan negatif teolojinin yeterince radikal
olmaddr, yani olumsuzlamay tutarl bir biimde sonuna kadar srdrmek. Onun
bu kans da eletiriye tabi tutulmutur. Tahkik edildiinde sz konusu gelenekte son
derece radikal dnceleri olan isimler grmek de mmkndr. (Burada slami
246
247
248

249
250

Giorgia Agamben, Kutsal nsan, ev. smail Trkmen, st., Ayrnt Yay., 2001, s. 28.
Derrida, Snrl Ekonomiden Genel Ekonomiye: Saknmsz Bir Hegelcilik, s. 191.
Harold Coward, A Hindu Response to Derridas View of Negative Theology, Derrida and
Negative Theology, ed. Harold Coward-Toby Foshay, Albany, State University of New York
Press, 1992, s. 199-226.
Aktaran, Carlson, Caputos Example, s. 16.
Carlson, Caputos Example, s. 267-268; Nike Pokorn, The Language and Discourse of the
Cloud of Unknowing, Lterature and Theology, 11, 4, 1997.
184

negatif teoloji geleneinin ok farkl bir izgide olduunu vurgulamak isteriz.) Bu


gelenee gre, adlandrlamayan ve dnlemeyen Tanrya arzu, bilinemeyeni
bilmek, adlandrlamayan adlandrmak iin ruhu harekete geirir. Bu imkanszn
imkanndan kaynaklanan bir arzu ve beklentidir. mkanszn imkannn mantna
gre, Tanrya olan tutku, Onu grmekle yatacak bir arzu deildir. nsan
grebildiine tekrar bakar, onu grme bilme isteini yeniden tahrik etmi olur.
nk Tanry kavramada hibir limit yoktur, hibir ykselen arzu, onu anlama
noktasnda bir tatmine ulaamaz. 251 Bu, srekli n ak olan ve tamamlanmadan
kalan bir istektir. O sebeple, zannedildiinin aksine, negatif teoloji Tanrnn
anlalabilirliine daha yksek bir gvenlik noktas salamaz. 252 Eer bu perspektifle
baklrsa, mistik teoloji gelenei daha verimli okunabilir. Bu yerinde bir
deerlendirmedir, ama bunu Derridann gz ard etmi olduunu sylemek de olas
deildir.
* Burada Derridann negatif teoloji balamnda kulland iki terimle ilgili
deerlendirmelerimizi de sunarak konuyu kapamay dnyoruz: Derridann
belirsiz bir biimde kulland diffrance ve khora ile ilgili son derece radikal
eletiriler yneltilmitir. Eer Derrida kendi iinde tutarl olacaksa, felsefeci olmayan
birok kimsenin onun anlatt khoray, terr, mutsuzluk amaszlk, iinde
kaybolmak gibi duygularla e deer grecei aktr. 253 Her insan yaamnn belli bir
evresinde negatif teolojiye, denebilirse eer khoraya karlk gelecek trden eyler
yaayabilir. Onlar insani tecrbemizin en gerei olabilir, bizim anlaymz aan
sylenemez travmatik tecrbeler de olabilir. Ancak, bunu seilecek ve dierlerine
nerilecek bir opsiyon olarak grmek son derece yanltr. 254 Mnzeviler le
Tanry bulmak iin gitmektedirler, yoksa khoray deil. Onlar kaybolmu mistikler
olmadklar gibi, boluu bir deer haline de getirmezler. Onlar ldeki zorluu

251

252
253
254

Gregory, Life of Moses II, 239, aktaran, Carlson, Caputos Example, s. 271. Szgelimi
Musann istei gerekte, halen gelecek gerekleecek- olann isteidir; Gregory, Life of
Moses II, 242, aktaran, Carlson, Caputos Example, s. 271.
Carlson, Caputos Example, s. 271.
Kearney, Khora or God, s. 113.
Kearney, Khora or God, s. 113; Derrida bir syleisinde unlar kaydeder: Biz khora nnde
diz kp dua edebilir miyiz? Buna cevap, hayr, hayr, fakat unu da eklemeliyim ki, eer dua
edeceksem, khorann bunu mmkn kldn sylerim.; Derrida, Terror, Religion, and the
New Politics, s. 13.
185

benimsemilerdir; ancak, yaam kaybetmek iin deil onu kazanmak iin. 255 Khora,
kiinin her defasnda, kanlmaz bir ekilde yolunu kaybettii bir l
grnmndedir. Oysa Eckhart, Teresa, Silesius gibi l babalarnca l, kiinin
sonunda Tanry bulaca, kurtulua erecei bir yerdir, yoksa ebedi bir karanlk ve
yokluk deil. Bu adan mnzevi babalarla dekonstrksiyonun ocuklar arasnda
gerek bir farkllk bulunmaktadr. 256
Derridann khorasn yar-teolojik bir balama tayan, onun Tanrnn bir
baka ad olarak dnen Caputo da bu eletirilerden nasibini alr. Kearney unlar
kaydeder: Caputo, hem Derridann ateolojik bir llemenin tarafnda olduunu
syleyip hem de onu aziz mnzevi bir baba olarak gsteremez. O her iki alternatifi
birden reddedip sorunu belirsiz brakamaz. Bu inanan kimsenin seenei deildir.
Burada imanla sadece dinsel iman deil khoraya iman da sz konusudur. Her ikisi
iin de durum bu kadar belirsiz olamaz. Khora ve Tanr, ayn eyin (uurumun
anlatlmaz deneyimi olarak) farkl adlar olarak grlr. Biri teistik bir seenektir,
karanlktan, uurumdan, lden Tanrya, kurtulua doru bir adm, dieri ise sonsuz
bir gece, duann, szn, imann, vgnn kabul edilmedii bir yer. l babalarnn
ok uzun sre kalacaklarn sanmadm bir yer. 257 Burada u ifadelerin sahibi olan
Caputo da eletiriye aktr: Btnyle teki olan nedir? Tanr ya da khora? Buna
nasl karar vereceiz? Bunu nasl seeceiz? 258 Oysa inananlar bir seim yapmak
durumundadrlar, hal bylesine belirsiz kalamaz, aksi takdirde dinin Tanrs bir
samaya dnm olur. 259 Kald ki, gerekte Caputo da khora sorunu karsnda
tutarl deildir. Hatta o, seimini khoradan yana kullanmaktadr. Ya khora ya Tanr,
ya Derrida ya da Hristiyan mistikleri. Bu teolojiyi bir karikatre, en otoriter azizleri
takntl nevrotiklere dntrme riski barndrr. 260
Eer khora saf gereklik ise, insan saf gereklie dayanamayacaktr,
khorann karanlndan yeryznn aydnlna kmak isteyecektir. lde
kaybolmuluk, bir anlam ve ifa aramakszn, kabul edilmi grnmektedir. Onun
255
256
257
258
259
260

Kearney, Khora or God, s. 114.


Kearney, Khora or God, s. 111.
Kearney, Khora or God, s. 111.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 37.
Kearney, Khora or God, s. 110.
Kearney, Khora or God, s. 115.
186

iin geriye kalan, melankoli, sonsuz bir gece yolcuu -biraz da prozac gibi
grnmektedir. 261 Bu anlamda, Richard Kearneyin aadaki deerlendirmeleri ok
yerindedir:
Dekonstrksiyon, khoray denizdeki bir dalga olarak grmemektedir. O, onu
diffrance, pharmakon ile ayn biimde anlatmaktadr. Dekonstrksiyon hi de
seimsiz deildir, aslnda khoray nceler, ona ncelik tanr, ayn zamanda khora
olmayann yannda deildir. Btn bunlar benim khora ilgili nihai ekincelerim
deildir. Asl nemli olan udur: Khora olarak adlandrlan yeni yerle karlamamzn
gerekliliini, hatta zaman zaman hayatlarmzda onunla karlatmz kabul etmekle
birlikte, orann yaamlarmz srmek iin en iyi yer olduunu, bakalarnn da ona
davet edilmesi gerekliliini ayn ekilde syleyemeyeceim. Dier bir deyile, biz
khora ile anlatlan deneyimleri yaarz ancak, onu yapabileceimizin en iyisi olarak
kutlamamz gerektiinden emin deilim. Bunu zaten karanlkta ac ekmekte olanlara
neremem. 262

te yandan Derrida bilinli bir biimde khorann, Tanr ve adalet gibi pozitif
terimlerle olan ban ak brakmtr. Bylelikle yukarda anlan eletirilere benzer
eletirilerin nn almak istemi gibidir. Ancak durum bu kadar kolay olmamaldr.
ayet khora duygusuz bir yabanc ise, yaratl zamanndan daha eski ise,
herhangi bir eyi ya da sz vermiyorsa, ayet hibir pozitiflii yoksa, iddia edildii
zere adaletin yapbozuma uratlamazlna nasl imtiyaz tanyacak, onu nasl davet
edebilecektir? Kald ki bizler, adaletin yapbozuma uratlamazln nasl
bileceiz? 263 Buradaki soru, khorann btn bu belirsizliinin adalet zlemi tad
kadar her zaman bir iddet riskini tayor oluudur. 264 Khorann iddet
retmeyeceini kim ifade edebilir. Bu anlamda onu, szgelimi gnmzde de
varln devam ettiren herhangi bir pagan gelenekten 265 nasl ayrt edeceiz ya da
ayrt etmek gerekli midir? Eer onun iddet d bir tutumu var ise bu takdirde sz
261

262
263
264
265

Kearney, Khora or God, s. 113-114., Caputo bu konuda daha olumlu grnr: Kller ve
kller, uurumlar ve uurumlar, Tanr m Khora m? Derrida her ikisi arasnda bir gei bulmak
istemektedir; fakat bu imkanszdr. (l babas aziz Derrida, mnzevi adam, le gittiinde
orada ne bulmak istersin? The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 38; ama o, yine de
bunda tutarl grnmez Her iki negatiflik sylemi arasnda son derece ilgin bir salnm ve
karar verilemezlik vardr: apofatik teoloji ile Khora arasnda. orak, plak, bombo bir yer olan,
bu l hakkndaki sylemde ne gerekleir? Khora ya da Tanr? Ben tanry sevmi olduumda
neyi sevmi olurum, Tanr ya da Khora m? Nasl karar vereceiz? Bir seime sahip miyiz? Bu
lde, bu plak yerde, hibir pozitifliin olmad bu yersiz yerde, ne gereklemektedir?,
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 37.
Kearney, Khora or God, s. 112.
Olthuis, The Test of Khora, Religion With/Out Religion, ed. H. Olthois, London-New York,
Routledge, 2002, s. 114.
Olthuis, The Test of Khora, s. 114.
Bu konuda yaplm ve verimli mukayaseler ihtiva eden bir alma iin bkz. inasi Gndz,
Anadoluda Paganizm, Ankara, Ankara Okulu Yay., 2005.
187

edilen ldeki belirsizliin bir anlam da yok demektir. Yok, eer bu derece olumlu
bir performans gstermesi sz edilen tutumla eliik ise, o takdirde de ayn
konseptin ykc bir iddete yol amayacann bir garantisi de olmayacaktr. Ve biz
buna unu da ekleyebiliriz. Derrida yle bir risk almtr ki, kendisinden saknmaya
alt btn bir onto-teolojik metafizik gelenein barndrd tehlikeleri barndrr
bir hale gelmitir. Khorann retebilecei iddetle, yine onun eletirdii, logosentrik
ve tarihsel olmakla sulad dncelerin, hatta dinlerin rettii iddeti birbirinden
ayrmakta zorlanr hale geliriz. Geleneksel metafiziin ezici gc karsnda, bize,
soluk, bir vaatte bulunmayan bir khorada yapayalnz kalrz. Bu olsa olsa ancak
Derridann kiisel olarak gs gerebilecei, yaama ans bulabilecei bir yerdir.
Yoksa

eletirdii

sistemler

karsnda,

onlarn

barndrd

risklere

yakalanmayacamz bir yer asla deildir.


zetle Derrida, hep eletirme konumunu igal etmenin verdii bir imtiyaza
sahiptir. Oysa Tanr hakkndaki birok mesele inananlar nezdinde aciliyetle
cevaplandrlmay beklemektedir. Salt eletiri belki bir yere kadar anlamldr, ancak
yeterli deildir. Sama olanla savaabilmek iin, onu yaamak zorunda deiliz. O
hale dmeden de samal bilebilir onunla mcadele edebiliriz. u halde rahatlkla
syleyebiliriz ki Derridann sunduu, hakknda bir ey sylemekten kand
diffrance ve khora gibi terimler negatif teolojiye tercih edilebilecek seenekler
deildir. Negatif teoloji bu anlamda onlardan kat kat anlaml ve daha sorunsuzdur.
Sonu itibariyle Derridann kimi dnceleri entelektel keyif bakmndan gzel
olabilir; ancak bunlarn birok amaz bulunmaktadr, ki en nemlisi belirsizliktir.
Belirsizlik bir dereceye kadar anlalr olmakla birlikte sadece belirsizlikte
dmlenen bir negatif teoloji konsepti ve Derridann ondan hareketle gelitirmeye
alt projeler hibir anlam ifade etmeyecektir.
Yukardaki deerlendirmeler bizi, acaba Derridann eletirilerine ve ona
yneltilenlere yakalanmayacak farkl bir gelenein izini bulabilir miyiz? eklinde
bir araya sevk etmitir. Bundan sonraki ksmda sz konusu abann sonularn ele
alacaz.

188

B. hmal Edilen slami Negatif Teoloji Geleneinin


zgnl
Derrida negatif teolojiye deindii hemen hemen her defasnda slami negatif
teolojileri bilmediini ifade etmi, hatta eviriler, benzeimler, aktarmalar, mecazlar
ne olursa olsun Yahudi, Mslman, Budist kltrne mensup olanlarn bu bahiste
daha farkl bir yaklam gelitirmi olma olasln aklda tutmak gerekliliine iaret
etmitir. 266 Derridann bunun farknda olmas, onun ngrs hakknda bize bir fikir
verir; ancak tartmalarda bu bahsin tamamen gz ard edilmesi ise onun bir amaz
olarak durmaktadr. Biz de baarabildiimiz lde slami negatif teolojiye yer
vermek, dekonstrksiyonla olan alakasndan ortaya kabilecek olan olumlu veya
olumsuz sonulara deinmek istiyoruz. En nemlisi de sz konusu gelenein zgn
olabilecek noktalarn gz nne karmak da amalarmz arasndadr. Konuya
balamadan evvel iki noktay vurgulamak istiyoruz. lk olarak slami negatif
teoloji adlandrmas bize ait deildir, bunu, hem Derridann kullanna dikkat
ekmek hem de bu bahiste dile getirilenleri sz konusu tartma balamna tamak
amacyla geici olarak kullanyoruz. kinci olarak, bizim burada olduka snrl bir
biimde deindiimiz bu konu, ok daha detayl bir biimde ele alnmaya adaydr,
ancak bu takdirde zgnlk daha fazla tebarz ettirilebilir.

1. Mutlak Tebihden Mutlak Tenzihe


ada din felsefesinde, din dili alannda tartlan konular, farkl bir
muhtevada da olsa, slamn ilk dnemlerinden itibaren tartlm olan konulardr.
Bu anlamda Tanrnn sfatlar, isimleri, bunlarn onun zat ile olan ilikisi, onun
mahiyetinin bilinip bilenemeyecei vb. sorunlar ok can alc bir biimde
tartlmtr. 267 Sz edilen bu sorunlar karsnda temel yaklama tank
olmaktayz: i. Mutlak tebih, ii. mutlak tenzih, ve iii. bu ikisi arasnda zgn sentez.
Ar tebihi yaklam, ok zayf olmas nedeniyle 268 burada deerlendirmeye gerek
266
267
268

Derrida, How to Avoid Speaking , s. 124, Derrida, On the Name, s. 62; smin Dnda, 63.
Bkz. Mevlt zler, slam Dncesinde Tevhid, stanbul, Nun Yay., 1995, s. 88 vd.
Mehmet Aydn, Kantta ve ada ngiliz Felsefesinde Tanr Ahlak likisi, Ankara, Trkiye
Diyanet Vakf Yay., 1991, s. 154; ayrca bkz. Veli Urhan, Kiiliin Doas, Ankara, Vadi Yay.,
1998, s. 103 vd; Abdulhamit Sinanolu, Kelam Tarihinde Tanr Tasavvurlar, Ankara,
lahiyat Yay., 2005.
189

grmyoruz. Bizi ilgilendiren son iki seenektir. Etimolojik anlamyla herhangi bir
eyi, bir nesneyi bulac, pis eylerden uzak tutmak, artmak anlamna gelen
nezzehe fiilinden tretilmi olan tenzih kelimesi, Kelam ilminde Allahn btn
eksikliklerden kesinlikle ari olduunu beyan ve telakki etme anlamnda
kullanlmaktadr. Eksikler ise, bu kapsamda, en czi mertebede bile olsa beerinkini
andran btn nitelikler ve cismani bir varlk olarak bize beeri hatrlatan btn
sfatlar anlamndadr. Bu ynyle tenzih Allahn yaratlm olan herhangi bir eyle
mukayese edilmesinin temelde ve kesinlikle mmkn olmadnn, Onun Varlnn
yaratlmlara ait btn niteliklerin stnde oluunun bir beyandr. Tenzihte ilahi
eriilemezlik ve aknlk merkezde olduundan, selbi nitelikler daha ok nemsenir.
Hakk mutlakl ve ihatas itibariyle hibir isimle isimlendirilemez ve hibir hkm
kendisine izafe edilemez ve hibir vasf ve resim ile nitelenemez. 269 Hatta Onun
mutlakl bile selbi bir anlamda mutlaklktr, yoksa zdd olabilen bir mutlaklk da
ondan aridir. Bu mutlaklk, bilinen birlik ve okluktan veya mutlaklk ve
snrlanmadan hasr edilmekten veya btn bunlar birletirmekten veya bunlardan
mnezzeh ve mutlak olmaktan ibarettir. 270 Bu durumu aada yer alan ifadeler daha
net aklamaktadr:
Zatna zg mutlakl asndan akla her hangi bir hkm vermek veya bir nitelikle
Onu bilmek; veya birlik, varln vaciplii veya (:varlk iin) mebde olmas; veya
yaratmay gerektirme veya kendisinden herhangi bir eserin sadr olmas, veya
ilminin kendisine veya bakasna ilimesi gibi herhangi bir nispetin Ona izafe
edilmesi, sahih ve geerli deildir. nk btn bunlar, belirleme ve snrlama
hkm verirler. 271

Tenzih fikrinin biri akli dieri de sezgisel olmak zere iki temel zerine bina
edildiini grmekteyiz. Akli olan slam dncesinde Mutezilede, sezgisel olan ise
tasavvufta vardr.
i. Mutezile: Akli tenzih, varlkta vaki olmad halde zihinlerde farz edilen
eksikliklerden sakndrmak iin, selbi sfatlarla, Hakkn baka diye isimlendirilen
eyden ayrt edilmesidir. 272 Bu anlamda Mutezile, Tanrnn muhalefetun lil
havadis oluunu, 273 Onun sonlu ve koullu varlklarn hibirine benzememesini 274
269
270
271
272
273

Konevi, Vahdet-i Vcd ve Esaslar, ev. Ekrem Demirli, stanbul, z Yay., 2004, s. 14.
Konevi, Vahdet-i Vcd ve Esaslar, s. 10.
Konevi, Vahdet-i Vcd ve Esaslar, s. 9.
Konevi, Vahdet-i Vcd ve Esaslar, s. 71.
Emrullah Yksel, Sistematik Kelam, stanbul, z Yay., 2005, s. 41 vd.
190

tevhit fikri asndan ok nemsemitir. Mutezileye gre, Allah, isimlendirilir


isimlendirilmez, zihinlerde Onun neye benzediine ilikin bir kavram ya da imge
yaratlr. Bu durumda ise, sonlu varlklara atfedilebilen niteliklerin Allaha
atfedilmesi tehlikesi sz konusudur ve bu tenzih dncesi asndan mahzurludur. 275
Mutezile, Tanrnn sfatlarn srekli bir biimde, Onun bir deili ile anlatmay
daha salkl grmtr. Gzler Onu gremez, kuaklar iitemez, hayaller onu
kuatamaz, kulaklar onu duyamaz. O eydir, eya gibi deildir. Alim, Kadir, Haydir,
dirilerden kadir ve alim gibi deildir. 276 Onlarn bu tutumu iki ekilde anlalabilir.
lk olarak, kendilerinden nceki arla kam frkalarn Tanr hakknda tamamyla
tebihi bir dil kullanm olmalar onlar byle bir reaksiyona itmi grnmektedir.
kinci olarak ise baz aratrmaclarn da iaret ettikleri zere, Tanry salt aklla
bilme teebbsnn sonucunda byle bir ey ortaya km olabilir.
Tanrnn selbi niteliklerle birlikte anlmas, Mutezile ile felsefe arasnda yer
alan Kindide daha bariz bir biimde bulunmaktadr. 277 Kindi, Onun birlikten baka
hibir eyle nitelenemeyeceini, kategorilerin dnda olan, o birin dierlerinden
baka olduunu vurgular. 278 O, bu anlamda unlar kaydeder:
Gerek Bir kategorilerin hibirine dahil deildir. O, madde, cins, tr, ahs, fasl, hassa,
araz- amm deildir; hareket, nefis, akl, kll, cz, cemi ve baz deildir. O bakasna
nispetle bir deil, mutlak birdir, okluu kabul etmez. O birleik ve ok olmad gibi,
anlattmz bir eitlerinden hibirinden deildir. () Dier kategorilerin hibiriyle de
nitelenemez. Onun cinsi, fasl, ahs, hassa ve araz- yoktur. O hareket eden deildir. O
gerek bir olmann tesinde hibir eyle nitelenemez. 279

Mutezile ile balayan bu tutum, daha sonra Kindi ve onun zerinden Farabi ve bn
Miskeveyh (burhanus-selb) gibi dnrlerce de devam ettirilmi grnmektedir. 280
Yer yer bu slpta Plotinusun etkisi olduka aktr. Ama aklkla sylemeliyiz ki,
bu tutum slam geleneindeki tek tutum deildir.
imdi de tenzih dncesinin tasavvufi gelenekteki izlerine bakalm.
274
275
276
277
278
279
280

Yeilyurt, Tanrnn Aknl Balamnda Ruyetullah Sorunu, s. 92.


Yeilyurt, Tanrnn Aknl Balamnda Ruyetullah Sorunu, s. 19.
Ebul-Hasen el-Eari, lk Dnem slam Mezhepleri, ev. Mehmet Dalkl-mer Aydn,
stanbul, Kabalc Yay., 2005, s. 154.
Ian Richard Netton, Allah Transcendent: Studies in the Structure and Semiotics of Islamic
Philosophy, Theology and Cosmology, London, Rautledge, 1989, s. 55 vd.
Kindi, Felsefi Risaleler, ev. Mahmut Kaya, stanbul, Klasik Yay., 2002, s. 176-182.
Kindi, Felsefi Risaleler, s. 181-182.
bn Miskeveyhle ilgili bkz. Mfit Selim Saruhan, bn Miskeveyh Dncesinde Tanr ve
nsan, Ankara, lahyat Yay., 2005, s. 41 vd.
191

ii. Attar: Kelam dnda mutlak tenzihin oka rneini bulmak mmkndr.
Szgelimi, Gazalinin kardei Ahmed Gazali, et-Tecrid fi kelimetit-tevhid adl
risalesinde, tamamen soyutlamaya dayal ve aktan ibaret olan ok ileri dzey bir
tevhitten sz eder. 281 Ki burada artk deil sze, hibir tasavvuri unsura yer yoktur,
bu makamda Allah, sadece Allah ile bilinir. 282 Biz burada rnekleyicilii yksek
olmas bakmndan sadece Ferideddin Attar ele almak istiyoruz. Attar, Mantk et
Tayr adl mesnevisi ile kendisinden sonraki birok mistie nclk etmitir. 283 Sz
konusu metinde onun, tenzih dncesi bakmndan olduka ileri bir noktada yer
aldn syleyebiliriz. O, bu bahiste unlar kaydeder:
Halkn ona dair bilgisi, ancak bir hayaldir. nk ondan bahsetmek, olmayacak bir
eydir! ster pek iyi, pek gzel sylesinler, ister fena ve kt Ona dair sz
syleyenler, ne sylemilerse kendilerine dair sylemilerdir! Bilgiden ycedir,
aklktan dar. nk o, kendi mnezzehliinde nianszdr! Ona niane olarak
nianszlktan baka bir ey bulan yoktur. Hi kimse, yolunda can vermekten baka
bir are bulamamtr. Her eyden mnezzehtir o. ster kendinde olsun, ister
kendinden gesin Hi kimsenin, bu benzersizlikten baka ona dair bir nasibi, bir
bilgisi yoktur! ki alemde de zerre zerre onu arasan, bulduunu sansan, bu bilgi bu
bulu, vehminden baka bir ey deildir. Ne bilir, ne tanrsan o, senin anlayndr,
Tanr deil! Onun makamndan kimsenin haberi yoktur ona kimin can eriebilir?
O, candan yzbinlerce defa ycedir ne sylersen syle; o, o szlerden de
mnezzehtir. 284

Attar, ne vasfa gelir, ne bir sfatla sfatlandrlabilir olan Tanry yine onunla
anmak gerektiini belirtir, 285 ve uyarr: Ey Hakk tanyan, bu kadar kyasa dme
niteliksiz, niteliksiz Tanr, kyasa smaz. 286 Ona gre, vlen, sze san ey,
Tanr olamaz, bu sebeple de ondan kolayca bahsetmek, iarete, rumuza, sze
smayandan bahsetmek cahillik alametidir. 287
Attar, bir ok vesile ile Tanrnn vasfa smayacan, 288 ne sylenilirse
sylensin onun hepsinden mnezzeh olduunu, bu sebeple de akln onun knhne

281

282
283
284
285
286
287
288

Ahmed Gazali, et-Tecrid fi kelimetit-tevhid, ev. Seyyid Muhammed, stanbul, Kitsan Yay.,
ayrca bkz. Ahmed Gazali, Akn Halleri, ev. Turan Ko-Mustafa etinkaya, stanbul,
Gelenek Yay., 2005.
Bkz. Sleyman Uluda, Tasavvufi Uluhiyet Telakkisinde Tezat, Hareket, Ekim-KasmAralk, 1980, s. 4.
Geni bilgi iin bkz. Abdlhseyin Zerrinkub, Simurgun Kanat Sesi: Attarn Hayat,
Dnceleri ve Eserleri, ev. Alptekin Dursunlu, stanbul, Anka Yay., 2002.
Ferideddin Attar, Mantk al-Tayr, ev. Abdulbaki Glpnarl, st., M.E.B.Y., 1990, s. 9.
Attar, Mantk al-Tayr, s. 8.
Attar, Mantk al-Tayr, s. 6.
Attar, Mantk al-Tayr, s. 10.
Attar, Mantk al-Tayr, s. 8.
192

ermesine asla imkan olmadn 289 beyan eder. Bunun en nemli gerekesi insann
noksanldr. 290 Aadaki ifadeler bu acziyetin, paradoksal bir biimde dile
dklm halidir:
Onu apak arasan ite o zaman gizlenir .. gizliliklerde arasan aa kar! Akta
aradn zaman gizlidir, gizlide aradn zaman meydanda! Hem gizli alemde, hem
akta arasan o zaman da her ikisinden de dardr her ikisinden de mnezzehtir,
niteliksizdir, niteliksizdir o Tanr! Sen bir ey kaybetmedin arama ne sylersen bil
ki o deildir; bir ey syleme! 291

zetle Attar, hibir ey bilmeye imkan olmadn, artk duda yumup susmak
gerektiini ifade eder. Mistik deneyim asndan tutarl, kendi iinde de anlaml
olan bu dncelere hem klasik geleneimiz hem de dekonstrksiyon asndan
yneltilebilecek olan eletirileri tahmin etmek g olmasa gerek. Ama biz ncelikle
zgn senteze ulatklarn dndmz isimlere yer verdikten sonra bu konudaki
eletirileri zikretmenin daha anlaml olaca kansndayz. O sebeple de eletirilerden
nce bu konuyu ele alalm:

2. zgn Sentez
Derridann, negatif teoloji balamnda deerlendirilebilecek metinlerini
nerinden sonra bu alandaki aratrmalarda ciddi bir oalmaya ahit olmaktayz.
Uzakdou geleneklerinden erken dnem Hristiyan teologlarna varncaya dek ok
ynl, disiplinler aras almalar yaplm ve bunlarda dekonstrksiyonun konumu
tartlmtr. Bu arada, maalesef konunun slam geleneindeki son derece gzel
rnekleri gzden uzak kalm, bunlarn hibiri szn ettiimiz tartma alan iine
dahil olmamtr. u halde, bu aratrmalarda gzden rak kalm bir gelenein
zgnln mzakere atmosferine kazandrmak gerekmektedir. Peki, zgnlkten
ne anlamaktayz?
lk olarak u hususu beyan edelim ki, konunun seyrinden de anlalaca
zere, geree daha yakn olan tutum tenzihle birlikte tebihi de (ya da tersi)
dikkate alan olacaktr. Mslman filozoflarn ounluunun tebih ile tenzih

289
290
291

Attar, Mantk al-Tayr, s. 7; benzer ifadeler iin bkz. Ferideddin Attar, lahiname, ev.
Abdulbaki Glpnarl, st., M.E.B.Y., 1985, s. 1-12.
Attar, Mantk al-Tayr, s. 12-13.
Attar, Mantk al-Tayr, s. 8.
193

arasnda bir denge kurmay baarabilmi olduklar da kabul edilen bir husustur. 292
Bununla birlikte bizim zgn sentezden anladmz husus, tenzih ile tebihin basite
birbirine dntrlmesi ya da olumlu dille olumsuz dilin yapay bir ekilde bir arada
anlmas deildir. Aksine mesele, her iki dili, her iki sylem biimini de e zamanl
olarak, indirgemeden uzak, alabildiine dinamik bir biimde etkileime sokmaktr.
Bir nceki ksmda dekonstrksiyon balamnda dile getirilen eletirilerden ite
bylesi dinamik bir anlayla syrlnabilir. Hatrlanaca zere dekonstrksiyonun
tutumu eletirdii bir alan dier bir alanla yer deitirmek deildir. Szgelimi
szmerkezcilik karsna yaz merkezcili nermez Derrida, aksine, szn kendi
meruiyeti adna yazy dta brakma abas verirken nasl szde yaznn gizil bir
biimde mevcut olduunu gz nne sermek ister. u halde tenzih ve tebihte de
mesele, her iki tutumun zaten varolmak iin birbirlerine gereksinim duyduklar
gereini de dikkate alarak, bu ikisinin yeni bir suretle etkileime sokulabilecei bir
berzah oluturmaktr. imdilik, erken bir alntyla sylemek istediimizi netletirerek
konunun detaylarna inelim:
Akl, bilgileri teorik aratrmasndan almas bakmndan kendisinden dolay
soyutlanrsa, Allaha dair bilgisi tebih deil, tenzihe dayanr. Allah akla tecelli
ederek tam bilgi verdiinde ise, bilgi yetkinleir, bir yerde tenzih eder, bir yerde ise
tebih eder. Bylece Hakkn doal ve unsurlardan olumu suretlere nfuz ediini
grr. ()Bylece eriatlar [ayn anda] tebih ve tenzih etmitir. eriatlar, vehim
vastasyla tenzihte tebih etmi, tebihte ise, akl vastasyla tenzih etmitir. Bylece
hepsi hepsiyle irtibatl oldu. Tenzihin tebihten ayrlmas ya da tebihin tenzihten
yoksun kalmas mmkn deildir. () Bu nedenle tenzihte tebihi tebihte tenzihi
dile getirdik. 293

Biz bu ifade edilenleri, biri felsefi gelenekten dier ikisi de mistik gelenekten olmak
zere rnek zerinde temellendirmeye alacaz.

a. bn Sina
Tanrnn ancak olumsuz nitelemelerle anlatlabileceini savunan tenzih
fikrinin en derli toplu savunucularndan biri de Plotinustan etkilenmi olan bn

292
293

Montgomery Watt, Modern Dnyada slam Vahyi, ev. Mehmet Aydn, Ankara, Hlbe Yay.,
1982, s. 116.
bn Arabi, Fussul-Hikem, eviri ve erh. Ekrem Demirli, stanbul, Kabalc Yay., 2006, s.
200-201.
194

Sinadr. 294 Tenzih ve tebih kutuplar arasnda, onun tutumu tenzihten yana olmakla
birlikte, o, felsefe alannda tenzih ile tebih dengesinin farkna varm ve bu alanda
bir teori gelitirme uras vermi ender dnrlerdendir. Bizce onun bu yaklam
zgn bir nitelik tamaktadr.
bn Sina sisteminde mahiyet ve varolu ayrm bilinen bir husustur. 295 Buna gre
dnyadaki tm varolanlarn iki kavramsal bileene dayand ifade edilir. Mahiyet ve
varolu. Szgelimi nmzde bir da bulunmaktadr. Da, denizden farkldr. O,
masa, insan veya baka herhangi bir eyden de farkldr. te, dan bu dier
eylerden farkl oluuna, ondan baka bir eyde bulunmayan bir ze sahip oluuna
dan mahiyeti ad verilir. Dier yandan ise, dan u anda burada aktel olarak hazr
bulunmasna ise onun varoluu ad verilir. Yani da, da olu ile bu oluun u anda
burada aktel olarak hazr bulunmasnn bir kombinasyonundan ibarettir. Bu analiz
bize, eylerin kavramsal yaps ile ilgili bilgi verir. 296 bn Sinaya gre, mutlak
varlkta, vacibul-vucudda byle bir durum sz konusu deildir. Bu sebeple de
Allahn, Huve/O dnda baka bir eyle ifade edilmesi mmkn deildir. 297
Vacibul-vucud kendisinden baka O olmayan bir Odur. Yani onun dndaki her ey
huve huve olmak bakmndan o, o deildir, aksine huviyeti bakasndandr. Vacibulvucud, zatndan dolay huve huve olandr; dahas onun zat o olmasdr, bakas
deildir. te bu hviyet ve hususiyet, ismi olmayan bir manadr ki, bu ismi olmayan
manann aklanmas da ancak li selbi ve izafi bir takm gerekliliklerle mmkndr. (...)
Bakasnn ona nisbeti izafi, kendisinin bakasna nispet edilemeyii de selbidir. lahi
hviyet iin, ycelii ve azameti sebebiyle O, Odurun dnda bir ifade
kullanlmaz. 298

Sahih anlamda tevhid, Onun her trl nicelik, nitelik, yer, zaman konum ve deiim
gibi birtakm arazlardan ve zelliklerden uzak olmasn kabul etmektir. bn Sina u
soruyu yneltir: O halde varlk, anlamndan baka varl olmayan ve harici bir
sebep veya duruma taalluk etmeyen her ey, benzerinden neyle farkllaacaktr? Bu

294

295
296

297
298

Yaran, Gnmz Din Felsefesinde Tanr nancnn Aklilii, s. 137; Hilmi Ziya lken onun
bu tutumunda e zamanl olarak Mutezilenin de etkisini kaydeder. lken, bn Snann Din
Felsefesi, AFD, IV/I, Ankara, 1955, s. 84.
rnek bir alma iin bkz. Hseyin Atay, bn Sinada Varlk Nazariyesi, Ankara, Geliim
Yaynlar, 1983.
Toshihiko zutsu, slam Mistik Dncesi zerine Makaleler, ev. Ramazan Ertrk, stanbul,
Anka Yay., 2001, s. 197-198; ayrca bkz. Necip Taylan, slam Dncesinde Din Felsefeleri,
stanbul, FAV Yay., 1994, s. 182 vd.
bn Sina, hlas Suresi Tefsiri, ev. Mesut Okumu, Kurann Felsefi Okunuu: bn Sina
rnei, Ankara, Aratrma Yay., 2003, s. 246-250.
bn Sina, hlas Suresi Tefsiri, s. 244.
195

sorunun en net yant Onun bakal olacaktr. Bu bakalk bn Sinay u trden


nermeler kurmaya sevk etmitir: yleyse Onun anlamnda orta yoktur. u halde
ilkin dengi yoktur. 299 Onun cinsi yoktur, mahiyeti yoktur, nitelii yoktur, nicelii
yoktur, mekan yoktur, zaman yoktur, dengi yoktur ve onun ki o yce ve
mnezzehtir- zdd yoktur. Zira lkin tanm yoktur; ona burhan olamaz, tersine o,
her eyin burhandr. Ona yalnzca ak deliller delalet eder. Onun hakikati tahkik
edildiinde

ortaya

kar:

lk,

inniyetten

sonra

benzerlerin

ondan

olumsuzlanmasyla ve btn izafetlerin ona olumlanmasyla nitelenir. 300 Onun bu


kayd son derece nemlidir. Zira burada bn Sinann tebih ile tenzihi birlikte
anmaya olan eilimini mahade etmekteyiz.
bn Sina bir tutum olarak olumsuzlamann yannda olumlamay hibir vakit
unutmamtr. imdi bunu daha net bir biimde grebileceimiz bir rnei analm.
Ona gre, bir kimse, lk hakknda, herhangi bir ekince duymasa ve O, cevherdir
dese, kendisinden bir konuda bulunmann olumsuzland bu varl kastetmi olur.
Yine O, birdir dediinde, kendisinden nicelik veya szle blnmenin
olumsuzland veya bir ortann bulunmasnn olumsuzland bu varl kastetmi
olur. Akl, akleden ve akledilen dediinde ise, gerekte bir izafet ile birlikte bu
soyuttan, madde ve ilgilerine karma imkannn olumsuzlandn kastetmitir. te
yandan ona ilk dediinde, bu varln btn mevcutlara izafetini kastetmitir. Ona
mrid

dediinde,

Zorunlu

Varlkn

akl

olmas,

yani

maddenin

Ondan

olumsuzlanmasyla birlikte btn iyilik ve dzeninin ilkesi ve o dzeni aklettiini


kastetmitir. Ki bu, izafet ve selbin birliktelii ile mmkn olmutur. 301 Dikkat
edilirse bn Sina olumsuzlama ile balayp olumlama ile konuyu tamamlamtr. Ki
ona gre, olumlu niteliklere olan ihtiya selbi olanlardan daha fazladr. 302 Bu durumu
o, bir baka yerde Kurann hem tebihi hem de tenzihi bir dil kullanmasna
balamtr. nk bedevi Araplara veya branilere yahut da medeni olmayan
insanlara, Allah ne alemin dnda ne iindedir, ona uradadr veya buradadr diye
299
300
301
302

bn Sina, Kitabu-ifa: Metafizik: II, ev. Ekrem Demirli-mer Trker, st., Litera Yay.,
2005, s. 95.
bn Sina, Kitabu-ifa: Metafizik: II, s. 99.
bn Sina, Kitabu-ifa: Metafizik: II, s. 113.
bn Sina, hlas Suresi Tefsiri, s. 244, ayrca bkz. bn Sina, er-Risaletul Ariyye, Risaleler,
ev. Alparslan Akgen, M. Hayri Krbaolu, Ankara, Kitabiyat, 2004, s. 55.
196

iaret edilemez denmesi ve Allahn bu ekilde tenzihi bir dille anlatlmas mmkn
deildir. Baka bir deyile halka kar Tanr hakknda selbi ve deil-lemeci bir slup
kullanlmas sakncal ve tehlikeli bir yoldur. Bu yaplm olsayd, insanlar onun
yokluuna hkmedebilirlerdi. Bu sebeple tebihi ve tenzihi dil kullanlmtr. 303 bn
Sina asndan vurgulanmaya deer bir husus da, tenzihle tebihin arizi bir nedenle
birlikte olmaddr. Yani salt Araplarn zihni yapsndan deil, aksine kamil
anlamda bir uluhiyet dncesinin ancak bu ikisinin birlikteliinden ortaya
ktndan bn Sina bu yolu semitir.
Sonu olarak unu syleyebiliriz: bn Sina selb yolunu uygulamada ne
Philonu ne de Yeni Eflatunculuu taklit etmitir, aksine o, daha farkl bir istikamette
bir yol tercih etmitir. 304 Buradan da anlamaktayz ki, Vacibul-vucudu anlayabilmek
iin her iki yola da muhtacz. Onun byk filozof olmas da bu gerekte yatmaktadr.
Zira o, tek ynl bir ekilde birini dierine nceleyen deil, bu her ikisini de dengede
tutmay amalam olan biridir. O, ok ak bir ekilde Allah Tealann isminin
muhakkak bu ikisi ile birlikte kullanlmas gerektiini ifade eder: En mkemmel
tanm izafet ve selbi levazmn bir arada bulunduran tanmdr. 305 Bu, yapay bir
sentez deildir elbette, ak ve mistisizmi ihmal etmeyen rasyonalite zerine kurulu
bir sentezdir. Dekonstrksiyon asndan dnldnde bu son derece ilgin bir
yapdr, kelimenin dar anlamyla yapbozuma uratlmas zor olan bir yapdr.
Dekonstrksiyondan bizim anladmz ekliyle ise, bu ikisinin e zamanl olarak,
birbirine dntrlmeden anlalmas ise hakiki dekonstrksiyon deneyimine iaret
eder. Bu haliyle dnldnde, bn Sinada dekonstrksiyonun eletiriye tabi
tuttuu ekliyle bir negatif teoloji yoktur. Eer mutlaka bu isimler kullanlacaksa
negatif teoloji ile pozitif teolojinin birliktelii vardr.

303

304
305

bn Sina Risaletul-adhaviyye, s. 45, aktaran Mesut Okumu, Kurann Felsefi Okunuu:


bn Sina rnei, Ankara, Aratrma Yay., 2003, s. 39; ayrca kar. mer Mahir Alper, slam
Felsefesinde Akl-Vahiy, Felsefe-Din likisi, st., Ay Kitaplar, 2000, s. 203 vd.
Muhammed el Behiy, slam Dncesin lahi Yn, ev. Sabri Hizmetli, Ankara, Fecr Yay.,
1992, s. 431.
bn Sina, hlas Suresi Tefsiri, s. 244.
197

b. bn Arabi
zgn sentez bahsinde ele alacamz ikinci isim bn Arabidir. Onun dier
birok alanda olduu gibi burada da yeni kavramlar rettiine tank olmaktayz. 306
Bu anlamda onun din dili konusunda alternatif bir konuma biimi sergilediini
syleyebiliriz. 307 imdi bu durumun nasl gerekletiini irdelemeye alalm.
Balangta unu ifade etmeliyiz ki, tenzih ya da olumsuzlayc tutum bn
Arabi iin de nemli bir basamaktr. Allah ile yaratlanlar arasnda karlkl bir iliki
yoktur: Yaratklar hakknda sylenmi ya da bileik ve baka eyler hakknda
tevehhm edilmi her ne varsa kukusuz, dncesi ve korunmuluu ynnden
selim akla gre Allah o eyden farkldr. 308 Tevhit bilgisinden bilinebilecek ey,
Allahtan

bakasnda

bulunan

eyin

olumsuzlanmasdr.

ok

aka

olumsuzlamay bilmek, Allah bilmek demektir. 309 der ve bu konuda insann


acziyetini u biimde ifade eder: Allah bilme hakknda Onu bilmekten acizlikten
baka bir eye ulaamadk. nk biz bulunduklar hale gre hakikatleri ynnden
eyay renmek istediimiz tarzda Allah bilmek istedik. Binaen aleyh, benzeri
olmayan, zihinde tasavvur edilemeyen ve zihinde tutulamayan bir mevcut
bulunduunu rendiimize gre akl onu nasl idrak edebilir? 310 drak eden insan,
bir eyi ancak o eyin benzeri kendisinde bulunduunda idrak edebilir. drak ettii
eyin benzeri yok ise onu asla bilemez ve idrak edemez. 311
Konuyla ilgili baarl bir almas olan Ian Almond bu noktay u biimde
deerlendirir. bn Arabi, reflektif dnrleri, gerek Tanr olmayan bir ey zerine,
Tanr hakknda kendi dncelerini kuran kimseler olarak grr. Oysa bn Arabi
asndan Tanr tanmlanamazdr. Bilinmeyen varlk btn nedenlerin kaynadr ki
onlarn hibiriyle tavsif edilemez. 312 Tanry betimlemek onu snrlamaktr; onun
z hakknda bir yargda bulunmak, onu bir eye zorlamaktr. Rasyonel dnce
306
307
308
309
310
311
312

Abd al-Hakeem Carney, Immate and Love: The Discourse of the Divine in Islamic Mysticism,
Journal of the American Academy of Religion, 73, 3, 2005, s. 707.
Metin Yasa, Din Dilinin Tanry Konumadaki Yetersiz levi: Karlatrmal Bir zmleme
Giriimi, Sleyman Hayri Bolay Armaan Kitab, Ankara, Gazi Kitabevi, 2005, s. 325.
bn Arabi, Ftuhat- Mekkiyye, I, ev. Ekrem Demirli, stanbul, Litera Yay., 2006, s. 256.
bn Arabi, Ftuhat- Mekkiyye, I, s. 259
bn Arabi, Ftuhat- Mekkiyye, I, s. 257.
bn Arabi, Ftuhat- Mekkiyye, I, s. 263.
Almond, Sufism and Deconstruction, s. 14-15.
198

Tanrnn dinamik belirlenemezliini dondurmaktadr. Kelamclarn, gerei belli bir


iaretle belirleme teebbsleri, Tanrnn sonsuz gerekliine bir snr koymak anlam
tar. Oysa Hakk, hibir gsteren gsteremez, hibir iaret onu ieremez. 313
Mutlak Gerek hakkndaki her kavramsal nerme potansiyel olarak putperestlie
yakalanma riski tar. Ona gre bizim akli yetilerimiz, Gerek hakknda bize hibir
ey syleyemez. 314 Tanr btn imajlar ve yorumlar aar, onlar kuatr, onlar onu
kuatmaz. (Gzler onu idrak edemez, o, gzleri idrak eder. Enam/6: 103.) bn
Arabinin bu eletirisi sadece teolojik bir itiraz olmann tesinde bir anlam tar. Bu
bir dnce okulunun anlamazldr. 315 Tanrnn szn tesinde oluu, sadece
sylenemeyen eylerin varlna iaret etmez, ayn zamanda sylenecek olan sonsuz
sayda ey olduunu da ifade eder. 316 Allaha dair olan bilginde aklnda tuttuun en
stn

ey,

Onun

zapt

edilemeyeceini,

snrlanamayacan,

hibir

eye

benzemeyeceini renmendir. 317


bn Arabinin bu konudaki grleri, onun salt tenzihten yana olduu
eklinde bizi yanltmamaldr. Zira az sonra da greceimiz zere onu tek bir
yaklama muhalif olarak dnmek indirgeyici bir tutum olacaktr. O, son derece
zgn bir yaklamn ve de sentezin sahibidir. bn Arabinin sunmakta olduu sentez,
hem negatif teolojiye Derridann ynelttii eletiriyi geersiz klacak nitelikte hem
de onun arad zgrlktedir. Bunu, Fususun mehur blm zerinden
temellendirmeye alalm:
Bil ki hakikat erbab nazarnda Allah Tenzih, onu tahdit ve takyit etmektir. (..) u
halde mutlak tenzih yoluna sapan kimse farknda deildir ve zanneder ki doru yolu
tutmutur. Halbuki o yolunu kaybetmitir. 318

O, son derece ilgin bir biimde tenzihin, tahdid ve takyit anlamna geldiini ifade
etmitir. Bunu, konumuz asndan nemli olduu iin biraz amak istiyoruz. bn
Arabinin iaret ettii bu tenzih, mutlak tenzihten ibarettir. nk tenzih bir
hkmdr, hkm ise, hakknda hkm verileni snrlamak ve tahdit etmektir.
313

314
315
316
317
318

Almond, Sufism and Deconstruction, s. 18-19; referanslar iin bkz. William Chittick, The Sufi
Path of Knowledge: bn Arabis Metaphisics of Imagination, New York, State University of
New York Press, 1989, s. 160.
Almond, Sufism and Deconstruction, s. 15.
Almond, Sufism and Deconstruction, s. 23.
Almond, Sufism and Deconstruction, s. 130.
bn Arabi, Ftuhat- Mekkiyye, II, ev. Ekrem Demirli, stanbul, Litera Yay., 2006, s. 377.
Muhyiddin-i Arabi, Fususul-hikem, ev. Nuri Genosman, stanbul, M.B.Y., 1992, s. 53.
199

Tenzih sahibinin son sz, Allah Tealann btn hadislere muhalif olduunu
sylemektir. Bu ifadenin bizzat kendisi snrlamadr. 319 Bu hususu, nemli Fusus
arihlerinden olan Avni Konuk olduka gzel amtr: Eer Hakk yalnz tenzih
edecek olur isen, Onu takyit etmi olursun. Zira hak sfat muhdesattan ve
maddiyattan mnezzehtir, denildik de, onun sfat bunlarn sfatndan bakadr demek
olur ki, bu da Hakk bir sfat ile takyitten ibarettir; veyahut Hakk mukayyedattan
mnezzehtir, denilince, tlak kayd ile takyid edilmi olur. Binaanaleyh yalnz tenzihe
kail olan mukayyid olur. 320
bn Arabi mutlak tenzihi iki aamal bir biimde eletirir: O, ilk aamada akl
aracl ile tenzihi (tenzih-i akli) eletirir. Akl tabiat gerei olarak, Hakkn hislere
hitap eden bir surete brnerek grnmesini reddeder. Fakat byle yaparken ok
nemli bir nokta gzden kam olur. Hakk btn hislere hitap eden suretlerden
tenzih etmek Onu yalnzca kayt altna almak demek deil fakat ayn zamanda akln
o kadar nefret etmekte olduu bir nevi tebih iine dmek de demektir. 321 Bu husus
birok bn Arabi yorumcusu tarafndan teyit edilmitir:
(Hakk) her ne zaman hislere hitap eden bir surette tecelli ederse etsin Akl bunu
mantki muhakeme yoluyla reddeder. Fakat bu hislere hitap eden olayn) aslnda
(kendine gre ve) hissi alem dzeyinde olduu kadar, bir de bizatihi gereklii
vardr. (Ama) akl Onu hislere hitap edici bir nesne olmaktan tenzih eder, nk
aksi halde (Hakkn) belirli bir yerde ve dorultuda bulunmas gerekirdi. Akl
Hakkn bu trden kaytlarn stnde olduuna hkmeder. Amma velakin Hakk
(Akln) kendisini tenzih ettii eyden mnezzeh olduu gibi byle bir tenzihden de
mnezzehtir! Zira onu bu ekilde tenzih etmek aslnda Onu manevi varlklara
benzeterek mutlakln snrlandrmak demektir. 322

bn Arabinin rencisi Konevinin dili ile sylersek, Ondan sadece deil ile
bahseden ve her eit tebihi Ondan nefy edip, Hakk kendi merep ve anlayna
gre snrlayan kimse dilsiz, sar ve inat bir cahildir. Zira Onun Birlii
okluunun, basitlii terkibinin, zuhuru batnlnn, ahirlii evvelliinin ayndr. O,
birlik ve varlk kavramlarna smaz; hibir ahit Onu kuatamaz, hibir mehuda
zapt edilemez. Dedii gibi olmak Ona aittir. Snrlama ve mutlaklkta snrlamadan
319
320
321
322

Ebul-Ala Afifi, Fususul-Hikem Okumalar in Anahtar, ev. Ekrem Demirli, st., z Yay.,
2000, s. 107.
Ahmet Avni Konuk, Fususul-Hikem Tercme ve erhi, haz. M. Tahal-S. Eraydn, stanbul,
Marmara nv. la. Fak. Vakf Yay., 1999, s. 272.
T. zutsu, bn Arabinin Fussundaki Anahtar-Kavramlar, ev. Ahmet Y. zemre, stanbul,
Kakns Yay., 1998, s. 84.
Kaani, Fusus erhi, s. 88, aktaran zutsu, bn Arabinin Fussundaki Anahtar-Kavramlar,
s. 84.
200

diledii gibi zahir olur. 323 bn Arabinin eletirisine konu olan ikinci tenzih tr ise
manevi zevk yoluyla tenzihtir (tenzihi zevki). Bu, ilkinden fazla olarak Hakk, bir
de mmknatn btn zelliklerinden, maddiyatla olan btn ilgilerinden ve Hakk
hakknda hayal edilebilecek ve dnlebilecek herhangi belirli bir nitelikten tenzih
etmektir. 324 Bu ikinci tr tenzihte, Hakka en yksek dereceden eriilemezlii atfeden
en utaki tenzih mertebesi sz konusudur.
bn Arabi iin bu her iki tenzih de esasnda tek yanl ve eksiktir. Gerekte,
Tanry aknlatran, ikinlii bir kenara iterek, Tanry aknlkla snrlam olur;
benzer ekilde, Tanry ikinletiren de, aknl bir kenara iterek, Tanry
ikinlikle snrlam olur. 325 O sebeple tenzih ancak tebihle birletiinde, batn
zahirle birlikte alndnda doru ve isabetli bir tutum olur. 326 Mutlak tenzihi
benimseyen kimse, iki ynnden birini ihmal etmi olur. Sufi marifetinin gerektirdii
ey, tebih ve tenzihi beraberce benimsemektir. 327 bn Arabiye gre, uara 11de
Onun benzeri hibir ey yoktur ayetinde iaret edilen husus da budur. 328 Sz
konusu ayet, bn Arabinin sisteminde son derece nemli bir yer tutar. Zira bu iki
hususu birletirmek bu ayetle sadece bu mmete nasip olmu bir ayrcalktr. 329 Buna
gre, ayetin ilk ksm (Leyse kemislihi eyun), Allaha layk olmayan temsil ve
tebihi reddediyor, ikinci ksm ise (ve huves-semiul-basir) Allahn kemal
sfatlarn ispat ediyor. 330 bn Arabi, bu durumu O/O deil (huve la hve) ifadesi ile
son derece zgn bir ekilde kavramsallatrr. 331 Vucudla muttasf her ey o/o
deildir, alemin hepsi o/o deildir, belirli bir surette zuhur eden hakikat o/o deildir,
snrlandrlamayan snrl, grlemeyen/grnendir. 332 Buna gre eyler Hakkn
323
324
325
326
327
328

329
330
331
332

Konevi, Vahdet-i Vcd ve Esaslar, s. 99.


zutsu, bn Arabinin Fussundaki Anahtar-Kavramlar, s. 85.
bn Arabi, Futuhat, I, s. 290; aktaran Metin Yasa, bn Arabi ve Spinozada Varlk, Ankara,
Elis Yay., 2003, s. 92.
Afifi, Fususul-Hikem Okumalar in Anahtar, s. 108.
Afifi, Fususul-Hikem Okumalar in Anahtar, s. 111.
Afifi, Fususul-Hikem Okumalar in Anahtar, s. 112; ayrca bkz. Ebul-Ala Afifi,
Muhyiddin bn Arabide Tasavvuf Felsefesi, ev. Mehmet Da, stanbul, Krkambar Yay.,
1998, s. 42. vd.
bn Arabi, Fususul-hikem, s. 57-58.
Emrullah Yksel, Kelam Dersleri: lahiyat ve Nbvvet, Erzurum, 1986, s. 19.
William Chittick, Hayal Alemleri; bn Arabi ve Dinlerin eitlilii Meselesi, ev. Mehmet
Demirkaya, stanbul, Kakns Yay., 2003, s. 42 vd.
bn Arabiden yaptmz bu alntlar iin bkz. Mustafa akmaklolu, Muhyiddin bnlArabiye Gre Hayal ve Dzeyleri, Tasavvuf, 10, 2003, s. 309.
201

sfatlarn sergilemek bakmndan Hakkn hakikatindendirler, dier bir ifadeyle


Hakk her eydir. Dier taraftan, karlatrlamazlk dikkate alndnda Hakk hibir
ey deildir, o, btn her eyin tesindedir. 333
Btn bu zikredilenlerden de anlalaca zere bu konuda en doru gr
tebih ile tenzihi birletiren yaklam olarak grnmektedir. Ar tebihte irk ar
tenzihte de inkar tehlikesi her zaman mevcuttur. Gerek tenzih, her sfatn bu alemin
somut bir eyin ya da olayn aracl ile bilfiil tecelli etmesinin sonucu olarak ve
insann btn lahi Sfatlarn birliinin bilincine sahip olmasn mmkn klan
manevi zevk ve tecrbeye dayanarak teesss eder. 334 bn Arabi iin tebih ile tenzihi
birletirmek sadakat makamdr. 335 Onun zgn olduu nokta da burasdr.
O halde tenzih edersen onu balam olursun, tebih edersen mahut klm
olursun./Eer her iki emri birletirir, yani tebih ve tenzih arasn cem edersen doru
yolu bulur, lahi bilgide mam ve seyyidlerden olursun./kilie kani olan kimse mrik
oldu, yani ona ortak kotu. Onu bir bilen de say ile balad./Eer iki sanyorsan tebihe
sapyorsun, eer tek sanyorsan tenzihe gidiyorsun./Bu hale gre sen Hak deilsin, belki
sen Osun ve sen onu eyde mutlak ve mukayyet olarak grrsn. 336 (vurgu bize ait)

bn Arabinin sunduu sentezi anlamada alntnn son ksm nemlidir. Zira onun
basite ztlarn terkibine dayal bir ey nermedii bu son ksmda daha net
grlebilmektedir. ncelikle u hususu netletirelim ki, bn Arabi, paradoksal
konuma tarzn, varl anlama ve anlamlandrmada bir yntem olarak semi
grnr. 337 Tanr insan aklna paradoksal grnr. Bu meyanda muhakkike tutum
bir paradoksal ifadeyi dierine tercih etmek deil, her ikisini ayn anda kullanmaktr.
Buradaki paradoksalln samalk olmadna dikkat kesilmek gerekir, paradoksal
olan zt gibi grnen ama gerekte ayn hakikatin birer paras olan unsurlardr. Bu
ise geekte sama olan bir paradoks deil, hakikatin doasdr. Batn olu bize
gredir, nitekim Zahir olu da ona gredir. Zira O, her ne kadar Batn olsa da, kendi
333
334
335
336
337

Chittick, Hayal Alemleri, s. 213.


zutsu, bn Arabinin Fussundaki Anahtar-Kavramlar, s. 102.
bn Arabi, Fususul-hikem, s. 103.
bn Arabi, Fususul-hikem, s. 56.
Metin Yasa, Tanr Hakknda Paradoksal Konumak: bn Arabi ve Karl Barth rnei, O. M.
. . F. D., 17, 2004, s. 149; Tasavvufi uluhiyet telakkisinde Tanr mecmaul ezdad olarak
grlr. Onlar bir taraftan Allah hi bilinemez derken dier yandan Ondan daha ok bilinebilir
hibir ey yoktur demilerdir.; Uluda, Tasavvufi Uluhiyet Telakkisinde Tezat, s. 3; ayn
nokta Huston Smith tarafndan da vurgulanmtr: Tanry anlatmada paradoksal gibi grnen
durum esasnda bizim maneviyatmzn da kaynadr. Buna gre Tanry hakiki bir ekilde
anlamaya en yakn olduumuz durum, belki de bu paradoksu en youn bir biimde yaadmz
andr, Unutulan Hakikat, ev. Latif Boyac, stanbul, nsan Yay., 1998, s. 26.
202

iin ve kendi asndan Batn deildir. Nitekim O, bize gre de Zahir deildir.
Kendini Batn olarak nitelemesi, srekli alg alanmzn dnda olmas nedeniyle,
ancak bizim iin geerlidir. 338 Bu anlamda aada yer alan ifadeleri basit bir dil
oyunu biiminde deil de, Tanrnn belli bir sisteme indirgenemez olan son derece
dinamik olan zat karsnda dile getirilmi ifadeler eklinde dnmek daha doru
grnmektedir:
Ben ne benim ne oyum/yleyse ben kimim, o olan o kim/ ey o, sen, benim de/ ey o
olan ben, sen osun/hayr, ben, ben olan oyum/o, o olan o deil/ eer o, onunla onun
iin gzmzn grd o olsayd, bizim dmzda olan olmazd/ben ve o, o ve o/
bizimle bizim iin bizde olan kim/onunla onun iin onda olan kim gibidir. 339

bn Arabiye gre, varln vecihleri eitli ve deiiktir. Byle olunca izafi


ykseklik eitli ynleri bakmndan tek bir Aynda mevcuttur. te bunun iin alem
hakknda odur veya deildir, sensin veya sen deilsin. denilir. Bu noktada o,
Harrazn u szlerine bir ka kere yer verir: muhakkak Allah bilmek, ancak onu
zdlar arasnda birletirmekle ve onun zerine yine onunla hkmetmekle mmkn
olur. Byle olunca Hak, balangtr, sondur, aikardr, gizlidir. u halde O, zahir
olan eyin kendisidir ve belirmesi halinde batn/gizli olann ayndr. Varlkta Onu
gren Ondan bakas deildir. Varlktan ondan gizli kalan kimse yoktur. Demek ki
O, kendi nefsine zahir ve nefsinden batndr. zahir ben dedii vakit Batn
Hayr der. Batn ben deyince de zahir Hayr der. te her zt byledir. 340
zetle bn Arabiye gre, Allah ismi ztlar cem ettiinden, onu yine bu ztlklar
dikkate alarak dnmeliyiz. 341
Kanaatimizce bn Arabinin zgnl tam da bu noktadadr. Yani, birbirine
zt eilimleri, kuru bir ekilde deil, son derece dinamik bir tarzda sentezleme
arzusudur. O, birok defa, hem ayrmay hem de birletirmeyi, 342 menfideki mspeti,

338
339

340
341
342

bn Arabi, Fthat, IV, s. 301, aktaran Yasa, Tanr Hakknda Paradoksal Konumak: bn Arabi
ve Karl Barth rnei, s. 150.
bn Arabiden aktaran, Yasa, bn Arabi ve Spinozada Varlk, s. 94; bu ifadelerin neredeyse
ayn, Mevlana tarafndan da sylenmitir. Ne Ben benim, ne Sen sensin, ne de sen bensin: ama
ben yine benim, sen yine sensin hem de sen bensin. Ey Hotenli gzel! imdi ben seninle yle
kaynam bir haldeyim ki, hep yanlyorum: acaba sen ben misin, yoksa ben sen miyim?,
Mevlana Celaleddin Rumi, Rubailer, ev. Nuri Genosman, stanbul, Krkambar Yay., 2006,
1626.
bn Arabi, Fususul-hikem, s. 53-54; ayrca kr. bn Arabi, Ftuhat- Mekkiyye, II, s. 79, 93.
Suad el-Hakim, bnl Arabi Szl, ev. Ekrem Demirli, stanbul, Kabalc Yay., 2004, s. 53.
bn Arabi, Fususul-hikem, s. 75.
203

mspetteki menfiyi grebilmeyi nemsemitir. 343 Suad Hakimin ifadesiyle, onunki


tenzihte tebihin, tebihte tenzihin dikkate alnd soylu bir terkiptir. 344 Bir nceki
ksmda dekonstrksiyon ve negatif teoloji arasndaki alakaya yer verirken
yaptmz deerlendirmeler hatrlanacak olursa, Derridann sistemi asndan bn
Arabinin ulat dnsel ufkun bykln sylemeye gerek yok zannederiz.
Onun en temel eletirisi, negatif teolojinin olumsuzladnda bile olumlama
yapmakta olduu eklindeydi. Ama burada grdk ki, bn Arabi de bundan baka bir
ey sylememektedir. Mahdut'tan ayr olan kimse o mahdud'un ayn olmamakla
beraber yine Mahdut'ur. u halde anlyana gre Hakk' takyid ve tahdit'ten kurtarmak
da bir nevi Takyid demektir. nk mutlak da itlak ile tahdit ve takyid edilmitir. 345
Eer ifadeler maksadn amayacaksa unu rahatlkla syleyebiliriz ki, bn Arabi,
tam da dekonstrksiyonun arzulad trden, tenzih ile tebihi, birini dierine
dntrmeksizin anlamaktan yanadr. Derrida bu tutumu imkanszn deneyimi
olarak adlandrrken, bn Arabi de Tanrnn paradoksal yapsna atfla bunu
temellendirir. Bunlar hem slam dncesi asndan bir kazanm hem de Bat
dncesi ile mukayeseye deer hususlardr. Buna iaret ederken asla zaten bizde
vard eklindeki bir jargona kaplmadmz her iki dnrn de kendilerine zg
byklklerinin ayrdnda olduumuzu da vurgulamak isteriz.
imdi ayn konuda bir baka nemli simaya yer verelim.

c. Mevlana
Mevlanann slam dncesi tarihinde zel bir yeri vardr, bu yer gnmzde
tarihsel snrlarnn tesine tam bir haldedir. Herkesin ondan kendi merebince
istifade ettiine tank olmaktayz. Bu aratrma esnasnda bir kere daha mahade
ettik ki, Mevlana kuatcl bakmndan son derece zgn bir isimdir. Burada
meseleye dorudan doruya negatif teoloji balamnda deinmeden nce, onun
dekonstrksiyonla alakal tutulabilecek olan birka dncesine yer vermek
istiyoruz. Az sonra da grlecei zere bunun konumuz asndan son derece nemli
olduu kansndayz. Bizim dekonstrksiyonla anlatmak istediimiz husus, yapy
343
344
345

bn Arabi, Fususul-hikem, s. 72.


el-Hakim, bnl Arabi Szl, s. 15.
bn Arabi, Fususul-hikem, s. 101.
204

de-konstrkte etmede, yani skme uratmada nasl bir yeniden yapn


olabilecei, Mevlanann verdii u rnekten daha gzel anlatlamaz grnmektedir:
Dzeni altst olmadka nasl olur da bostanlk, ekinlik olur; mahsul ve meyve
yetitirir? Yaray neterle demedike iyileir, onulur mu hi? Ahlatn, ilala
ykanmadka hastaln nasl geer, nasl ifa bulursun? Terzi kuma parampara
eder, bir kimse kp da o sanatn bilen terziye, bu canm atlas neden bu hale
getirdin; neden kestin; ben eksik kuma ne yapaym der mi? Her eski yapy
yaparlar, yenilenirken eski yapy ykmazlar m? Marangoz, demirci ve kasap da
bunun gibi yeni bir ey yapacaklar zaman nce o eyi ykp yakp harap etmez mi?
O halileyi, belileyi dmek, onlar adeta telef etmek, bedenin yaplmasdr. Buday
deirmende ezmeseydin ondan ekmek yaplabilir miydi? Bizim soframz bezeyebilir
miydi? 346

* Takdir edilecei zere, kelimenin kat anlamyla bir dekonstrksiyon burada


yoktur; ama Derridann da vurgulad biimiyle, dekonstrksiyonun sabitlenebilir
bir ey olmadn dnecek olursak, onun yeni biimler altnda yeniden
anlalabilir bir ey olduunu da grebiliriz. En azndan Derridann esnek tutumu
bize kendi dekonstrksiyon anlaymz gelitirmede bir alan vermektedir. Bu
adan bakldnda bizim dekonstrksiyondan anladmz Mevlanannda belirttii
haliyle, yeni bir yapl iin sz konusu olan bozum ameliyesidir. Ama bu bozumun
kendisi asla olumsuz deildir. Bu noktay Mevlanann verdii dier birka rnek
aabilir: Testi ile Tanrnn kuyusunu arayan bedevinin, Tanrnn denizinden bir
katreyi bile grmesi halinde elindeki testiyi yere atp kracan haber veren
Mevlana, devamla unu syler: Ey himmet edip testiyi kran! O testi, krlmakla
daha iyi yaplm olur, kp krlr ama iindeki su dklmez. Bu krlmada yzlerce
salamlk ortaya kar. 347 Onun krmas phe yok ki, yeniden yapmaktr. 348 Benim
u kafirliimi imann ncs say. 349 Ey oul phenin ta kendisini tam kan, tam
inan bil. 350 Kfr olmadan din olmaz, nk din, kfr brakmaktr. Kfr olmaldr
ki, insan onu terk edebilsin. 351 O bir baka yerde bu durumu u ekilde anlatr:

346

347
348
349
350
351

Mevlana Celaleddin Rumi, Mesnevi, ev. Veled zbudak, stanbul, MEB Yay. 1991, IV, 23452350; burada Mevlanann eserlerinden istifade ederken ncelikle u antolojinin iimizi
kolaylatrm olduunu ifade edelim: brahim Emirolu, Sfi ve Dil: Mevlana rnei,
stanbul, nsan Yay., 2002, Tofigh H. Sobhani, Mesnevide Sz Syleme Engelleri,
Uluslaras Mevlana Bilgi leni, Ankara, Kltr Bankl Yay., 2000, s. 137 vd.
Mesnevi, I, 2867.
Mesnevi, I, 3882.
Rubailer, 1120.
Mevlana, Divan- Kebir- Kebir, VII, 2430.
Mevlana Celaleddin Rumi, Fihi Ma Fif, ev. Meliha . Anbarcolu, stanbul, M.E.B.Y., 1990,
s. 166.
205

Hayr dersem, maksadm ancak evettir. (men la guyem murad illa bud) 352 Biz
La -yok gibi ba aa gelmiiz, sen bizi l'dan darya karyorsun da yoku,
eke-eke t ll ancak o var yurdunun ba kesine, ll'ya ekiyorsun. 353
ll saltanatn elde etmek istiyorsan yoklua var, yok ol; yokluktan bir sprge al
da hereyi sil spr. 354
Dier taraftan yeni dnce alanlar amak olarak dekonstrksiyon,
Mevlanaya zaten uyan bir eydir. ncelikle bizzat Mevlanada ifadesini bulan
Mevleviliin klasik dnceye yeni bir yer aralam olduunu syleyelim. Bu
anlamda Mevlanann, ark szlerine bile konu olacak kadar yaygn olan dnle
beraber gitti, cancaazm, ne kadar sz varsa dne ait. imdi yeni eyler sylemek
lazm 355 dizelerini anabiliriz. Bundan baka Mevlanann u ifadeleri tartmaya
atmz konu balamnda zerinde uzun uzadya dnmeye deer:
* imdi ben sana dilsiz dudaksz yeniden yeniye eski srlar syleyeceim, dinle. 356
Kendine gel, yepyeni bir sz syle de dnya yenilensin! Szn ylesine bir sz
olmal ki dnyann snrn da amal; snr nedir, l ne? bilmemeli. 357 Biz daima
yeniyiz, daima yeni. 358
* u iiri al da eski iir gibi yrt-ver gitsin; anlamlar zaten harfe, yele aldr bile
etmiyor. 359
* Eskisini brak, yr; yeni bir dost bul, yeni bir sevgiliye sarl; yeni daha fazla
lezzet verir a benim canm; yeniyi ara. 360
* Yeni bir gn yeni bir gece, yeniden yeniye ba-bahe, yeniden yeniye a-tuzak;
her solukta yepyeni bir dnce, yepyeni bir holuk, yepyeni bir zenginlik. 361
* nce hani bir arapla aldatmtn bizi, sun gene o arab; sun da canmz gemiten
de kurtarsn, gelecekten de. can gemisini o incilerle dolu denizde yrt-gitsin;
nk gemi durdu mu, eitli eylerle rr dalr. 362

Elbette burada ifade edilenleri dekonstrksiyonla eitlemek son derece hatal olur ve
bu her birinin son derece farkl olan balamlarn gzden karmak anlamna gelir.
352
353
354
355
356
357
358
359
360
361
362

Mesnevi I, 1825, ayrca bkz. Ahmet Avni Konuk, Mesnevi-i erif erhi I, stanbul, Gelenek
Yay., 2005, s. 528.
Divan, I, 1830.
Divan, II, 1250.
Bu rubai iin bkz. Abdulbaki Glpnarl, Mevlana Celaleddin: Hayat, Eserleri, Felsefesi,
stanbul, nklap Yay, 1999, s. 297.
Mesnevi, III, 4684.
Divan, VII, 2400.
Divan, IV, 380.
Divan, III, 480.
Divan, II, 1360.
Divan, IV, 3070.
Divan, V, 5830.
206

Bununla birlikte biz, dekonstrksiyonun ancak byle bir balam eliinde


dnldnde bizim iin anlaml olabilecei kansndayz.
Bu n aklamann ardndan bu blmde asl olarak ele aldmz konuya,
negatif teoloji balamnda Mslman dnrlerin ne tr zgnlklerinin olduuna
geelim. Balang olarak unu sylemeliyiz ki, Mevlana kelimenin tam anlamyla
negatif teoloji eklinde bir kuram gelitirmi deildir; ancak onu negatif teoloji
balamnda deerlendirmemize imkan tanyan baz noktalar bulunmaktadr. Bunu
rnekler zerinde aalm: Sen ne dnrsen dn; o dncenin de stnde, ne
dnrsen dn; hepsi de yok olup gider; dnceye gelmeyen yok mu? te Odur
Tanr. 363 Benim hakk vm bunu terktir, nk bu sena varl ispat eder. 364
Ma sz lgatte mspet ve menfi manayadr. Ben ispat deilim, zatsz ve nefyim.
Varlk ancak yok olmakladr. Mutlak varlk kimse ile deil, kimsesizliktedir. 365 Bu
ifadeler negatif teoloji ile uyumludur; ancak meselenin z bundan ibaret deildir.
Konuyu biraz daha amak iin, Mesnevide yer alan bir anlatya mracaat edelim.
nemine binaen sz konusu anlaty btnyle iktibas etmek istiyoruz: Gerek Srr
bildii ifade edilen bir arkc, Trk beyinin yanna arlr ve bildiklerini anlatmas
istenir. Fakat onun szleri aadaki gibi olur:
Bilmem ki, ay msn, put mu? Bilmem ki benden ne istersin? Bilmem ki sana nasl
hizmet edeyim? Susup oturaym m yoksa syleyeyim mi? alacak ey u: hem
benden ayr deilsin, hem de ben nerdeyim, sen nerdesin? Bunu bir trl
bilmiyorum. Bilmiyorum beni nasl ekiyor da bazen karalarda yrtyor, bazen kan
denizlerine gark ediyorsun. Bylece azn ap bilmem, bilmiyorum demeye
giriti, boyuna bu laf sylyordu. Bilmiyorum sz haddi anca Trkmz kzd,
kzt. Yerinden frlayp topuzunu ekti, alcnn bana kt. Hemen bir avu
koup topuzu yakalad, algcy ldrmek size yaramaz dedi. Trk dedi ki, bari
ben onun kafasn ezeyim de grsn! A kaltaban bilmiyorsan nane yeme
biliyorsan ne syleyeceksen syle. A ahmak bildiini syle bari de bilmiyorum,
bilmiyorum deyip durma. Ben; nereden, nerelisin be adam diye soruyorum. Sen ne
Heratlym ne Belhli .. Ne Badatlym ne Musullu ne de Trazl diyor, ne ne diye
uzatp duruyorsun. Nereliysen syle bari de kurtul. Burada meramn sylememek,
aptallktr. Yahut da ne yedin diye soru versem ne arap itim, ne kebap yedim. Ne
et yedim, ne tirit ne de mercimek diyorsun. Ne yediysen yalnz onu syle, kafi.
Sz uzun uzun gevelemek, neden? algc dedi ki: Maksadm gizli. Senin
363

364
365

Mesnevi, II, 310; bu tutumun ayn Mevlanann ada Yunus Emre tarafndan da
benimsenmitir: Ne reng ekil ne kad ne kamet/Ne cevher ne araz ne suretin var, aktaran
Metin Yasa, Din Fesefesi Asndan Yunus Emrede Ak-Yaratl ve Kendi Olma, Ankara,
Ankara Okulu Yay., 2002, s. 61; ayrca bkz. Turan Ko, Yunus Emrenin iirlerine Din Dili
Asndan Bir Yaklam, Kaytlar, 20, 1992.
Mesnevi, I, 540.
Mesnevi, I, 1800.
207

nefyetmenden, yoktur demenden ispat, senden rkp kamada. Varolan bir trl
bulamyorsun. spattan bir koku alasn diye nefyettim, bilmiyorum dedim. Bu saz
nefiyle namelendirdim. 366

Sadece bu alnt bile, selbi dile ilikin hem sorunu hem de zm zetlemektedir.
Sorun udur ki hakikat, Tanrnn mahiyeti, dile gelemez; ancak onu sylememek de
imkanszdr. Bunu zorunlu klan haller vardr. te bu durum, kiiyi byle ne ne
trnden ifadeler kullanmaya sevk eder. Ama btn selbilik, nihayetinde mspetlik
iindir. imdi bu noktalar biraz daha ayrntl bir biimde grelim.
Dier misitklerde olduu zere Mevlana iin de selbilik ya da negatif teoloji
bir balang noktas oluturur, Tanry anlamada: Evlere-barklara smyorsun,
mnalardan da darsn, bunlarn hibiri deilsin amma neysen osun sen. 367 A
gnl, btn, tm varlk sensin, fakat iki lemden de darsn; a gnl, herey
sensin, hereyden de mnezzehsin sen. 368 Bu negatif yolun bazen Mevlanann
gl ve lirik dilinde muhteem ifadelere dntne de tank oluruz: Hayr,
olmaz, dedi mi bu sznde binlerce evet, olur sz gizlidir; yabanc davran bile
kendisinden gemilerin mezhebince bildik davrantr. Kfr batan baa iman
olmutur, ta tamamiyle mercan kesilmitir; nekeslii tmden ltuftur, ihsandr,
suu - gnah yarlgamadr, balaytr. 369
Mevlana asndan selbi dilin zorunluluu, gerek ak yaayan kiinin
srekli, sylemekle syleyememek arasnda bir ikilemle kar kaya kalmasndan
neet eder: Syleyeyim desem sze gelmiyorsun, gizleyeyim desem bu daha beter;
ululuundan ne dnyaya syorsun, ne gizli aleme. 370 Tulumu kapat, diyor ama su
ok olursa tulumu da patlatr. 371 Szden elimi yumdum, mantktan arndm; olaylar
birbirinin stne geldi de tevbe abdestini bozdum gitti. 372 Sus a gnl fakat ne
are; kpn azn kapasan da bu anlamlar, bir cotu mu, kpn gnln yarar
gider. 373 Bu yle bir taknlk ki, kab dar gelir, su fkrr, aar gider. 374 Hi, ate,
366
367
368
369
370
371
372
373
374

Mesnevi, VI, 700 vd.


Divan, I, 3250.
Divan, II, 3670.
Divan, II, 1070.
Divan, VI, 3610.
Divan, V, 2190.
Divan, V, 6130.
Divan, III, 4090.
Divan, II, 3230.
208

pamuk ve yn iine gizlenir mi? Sen istediin kadar gizlemeye al, o alevlenir. Ben
onun srrn gizlemeye alsam o, bayrak gibi kendini izhar eder. 375 Divandan
aldmz bu ifadeler, bir mistiin nasl bir zorlukla kar karya olduunu gayet iyi
ifade etmektedir. Yaanlanlar o lde youndur ki, onlar saklamak mmkn
deildir, ancak ayn younluk onlarn kuru bir dile dklmesine de izin vermez. u
halde sz edilen ikilemin en zoru konumaktr, hakikati, ak sze dkmektir. Bu
durumu Mevlana u biimde dile getirir: Ak konutuka aa kacana gizlenir,
erh edildike muammalar. 376 Her sr sylenmez, gah ift dersin, tek olur; gah tek
dersin, ift kar!.... 377 Ne kadar izini, eserini sylesem sevgi, o kadar gizlenir
durur. 378 Zira sz tamamlandka, noksan belirir. 379 Sz hem gizlidir hem
meydandadr. 380 Ak, her ne ekilde aklarsam aklayaym, onu tarifte dilsiz
kalr. Geri dil tefsire ainadr. Lakin dilsiz ak daha aydnlktr. Her eyi yazan
kalemin, ak gelince ba dner. Btn bu sebeplerle ak yine akla anlatmak
gerekir. 381 Ona gre szden bir faide yoktur. 382 Mevlana saysz sz sylemeyi
snadn belirtir, 383 sonu udur: sustuum zaman meyhane kpym, sz
sylemeye koyuldum mu meyhane kapcsym ben. 384 Buradaki asl zorluk,
yaanan deneyimin sze smayacak bir karakterde oluudur. Seni nasl anlataym,
nasl bildireyim; nk ebedi olarak anlat, senden aciz, bildiriin haberi bile yok
senden. 385 Kalem buraya geldi ucu krld. 386 Ak gayreti bu; yoksa dil, Tanr
inayetlerini nasl anlatabilir. 387 Her namenin bir ba ve sonu vardr, ak namesi
ise ne son bilir ne ba. 388 Mevlanaya gre ak erh edilemez, 389 erh edildii vakitte

375

376
377
378
379
380
381
382
383
384
385
386
387
388
389

Mesnevi, III, 4780. Bu anlamda Divan- Kebir ak anlatmaktan ok onun anlatlamayacan


gsteren bir abide gibidir. Onun, gazellerinin nemli bir ksmn susmakla ilgili bir fiille
bitirmesi de dikkate deer bir dier husustur.
Divan, II, 1740.
Mesnevi, I, 1040.
Divan, V, 3750.
Divan, V, 810.
Mevlana Celaleddin Rumi, Mecalis-i Seba, ev. Abdulbaki Glpnarl, Konya, 1965, s. 13.
Mesnevi I, 115.
Divan, III, 690.
Divan, V, 3580.
Divan, II, 1030.
Mecalis-i Seba, s. 133.
Fihi Ma Fif, s. 257.
Divan, V, 530.
Divan, III, 3660.
Mesnevi, I, 110.
209

ikil meydana gelir. 390 Susaym, nk bu iirin, anlalmas mkil her harfinden
herkese yzlerce phe gelmede. 391 Susuyorum, seni kemaliyle vemiyorum. Zira
sen her kemalin tesindesin, szle belli olmazn. nk sen, szlerin belirtmesinden
daha bellisin. 392 Ona gre, en aalk dil harflere dklendir. Asl gzel olan,
kendini dilsiz ifade eden dildir. 393 Zira ona gre dil, gnle perdedir. Srlara ermek
iin kiinin o perdeden syrlmas gerekir. 394 O, bu anlamda unlar kaydeder: Ey
hakiki dost, manay anlamaya vasta olan bu harfler, manaya eriimi adama gre
dikendir, hordur, hakirdir! 395 Onun, konumaya kar mesafeli oluunun bir baka
nedeni de, szn varlk/bakalk alemine ait oluudur. Yolda yok olup gitmisen
sus; nk yokluk susturur adam deil mi ki varlktan kurtulduk, tekrar varla
ekme bizi. 396 Sus, sz de varlktr. 397 O nedenle gnln sz susmakla sylenir.398
Mevlanada bu ifadelerin daha birok benzeri vardr, onun mahlasnn susmakla ilgili
olmas da bize yeterince ok ey sylemektedir.
imdiye

kadar

dile

getirilenler,

demek

deildir

ki

Mevlana

salt

konumamaktan yanadr. Aksine o, konumann bir baka biimi olabileceini


dnm gibidir: Sus, batan baa dil kesildin, biliyorsun ya, dilin dil deilken onu
dil haline getiren de biziz. 399 Sus; eer birisi sana harfsiz, sessiz sz olmaz derlerse
de ki: Yalan. 400 Zira Mevlanaya gre, szle, sesle, harfle rlmemi, dille
sylenen szlerden baka da cana canlar katan 401 dilsiz bir sz vardr. 402 Gzn her
solukta benim gzmle, dedi kodusuz, sessiz szsz, ak dersine ait bahislere giriir,
sorular sorar cevaplar verir. 403 Kulaksz duyun, harfsiz konuun; susun sz bitti
artk. 404 Sustum, azm yumdum ama szsz konuuyorum ben bu gece. 405 O, bu
390
391
392
393
394
395
396
397
398
399
400
401
402
403
404
405

Divan, VII, 230. 182.


Divan, IV, 2770.
Divan, bu beyit Mithat Bahari Beytur evirinden alnmtr, M.E.B., 1995, s. 212.
Divan, VI, 20, 1220.
Mesnevi, VI, 490
Mesnevi, IV, 2980.
Divan, VII, 5640.
Divan, V, 3980.
Divan, VII, 1230.
Divan, III, 2270.
Divan, II, 3120.
Divan, III, 1000.
Divan, III, 1000.
Divan, VII, 590.
Divan, V, 10.
Divan, III, 1380.
210

noktada mutlaka konuulacaksa can diliyle konumaktan, 406 can gibi susarak
konumaktan, 407 sukut iinde sz sylemekten, 408 cann tercmanlk etmesinden, 409
yanadr. Gel de birbirinizle candan konualm, kulaklardan, gzlerden gizli olarak
syleelim. 410 Gnlden szsz espriler duy, anlamaya bile smayan eyleri
anla. 411 Herkes sustu ama gizli alem de dilsiz konumada . 412 Mevlanann o
muazzam sisteminde idrak edebilen iin gklerin, yerlerin hepsi szdr. 413
Peki, Mevlanadan aldmz bu ifadeler, negatif teoloji balamnda ne
anlama gelmektedir? Mevlana sonu olarak, btn bu gerilimlere ramen, tenzih ile
tebih arasnda, syleme ile sylememek arasnda orta bir yerde durmaktadr.
Kanaatimizce onun zgnl de buradadr. Mevlana gerekte, sukut etmenin de
sz sahibi olmann da bir nemi olmadn grm bir kiidir. 414 Bu anlamda
aada yer alan dnceler bu gerei bir kere daha teyit eder trdendir:
* Bazen mebbih tevhit ehli olur, bazen muvahhit korkutulur. nk her ikisi de
sana hayrandr. Onun yzbinlerce ismi vardr, her kim mcerret bir isme taklp
kalrsa sonu mitsizlik olur. 415
* Her ey, ayr bir eitte tespih eder seni; hem de bunun haberi bile yoktur
brnn halinden. () Sunninin zel bir tespih edii vardr ama Cebrin de, bunun
tersine bir baka tespihi vardr da ona snr. Sunninin Cebrin tespih ediinden
haberi yoktur; Cebriye de, Sunninin tespih edii tesir etmez. 416

Dekonstrksiyon asndan dnecek olursak, bu alntda, Mevlanann tek bir


syleme, zellikle de salt olumsuzlamaya bel balamad, aksine oklu bir
dillendirmeden yana olduu gayet aktr. Burada onun, olumsuzlamay basite st
bir olumlama iin setiini sylemek de zordur. Btn bunlar Derrida iin son derece
zgn yordamlardr, ancak o bunlardan haberdar olamamtr. Kanaatimizce bu
hususlarn dekonstrksiyona tanmas hem sz konusu felsefe iin hem de slam
dncesi iin son derece verimli bir diyaloun da balangc olacaktr.
406
407
408
409
410
411
412
413
414
415
416

Divan, III, 530.


Divan, V, 3390.
Divan, II, 1480.
Divan, IV, 2050.
Divan, VI, 2130.
Divan, IV, 2300.
Divan, VII; 1770.
Fihi Ma Fif, 34.
Mesnevi VI, 4665.
Mesnevi II, 55.
Mesnevi, III, 1490, aktaran, Cafer Sadk Yaran, bn Arabi, Mevlana ve Yunus Emreye gre
tekinin Durumu, slam ve teki: Dinlerin Doruluk/Kurtarclk ve Birada Yaama
Sorunu, ed. Cafer S. Yaran, stanbul, Kakns Yay., 2001, s. 330.
211

3. Eletirel Deerlendirmeler
Negatif teoloji ile ilgili deerlendirmelerimizi iki aamal olarak ele almak
istiyoruz. Bu anlamda ncelikle olumlu deerlendirmelere yer verelim.
Negatif teoloji, dnce tarihinde birok filozof iin hem slup asndan hem
de dncelerin temellendirilii bakmndan olduka zengin bir kaynak olmutur. 417
Ayn ey edebiyat iin konunun doas gerei byledir. Negatif teolojiyi veya
olumsuzlamaya yasl dili, teoloji ve din felsefesi iin akn olan hakknda ada ve
yeni konuma biimleri retme arzusunun bir paras olarak dnebiliriz. 418 Bu
anlamda negatif teoloji, Tanrnn mahiyetinin, belli bir biimde anlalabilirliine
olan sarslmaz gveni ve tutumu sorgulamay hedeflemi grnmektedir. 419 Bu
konuyla ilgili sylenebilecek olan en nemli deerlendirmelerden biri udur: iinde
yer aldmz evrende insan her ynyle evrilmektedir; buna Tanr tasavvurlarmz
da dahil olsa gerektir. Bu meyanda negatif teolojinin duruu daha da anlamldr. Eer
geleneksel Tanr tasavvurlar, tenzih ve tebih dengesinde tebihe daha yakn bir
konumda ise, gnmzde bu denge tenzih lehine dnmtr denilebilir.
Kanaatimizce, bir tr soyutlama ilemine veya selbi yola- bavurarak mahiyeti
itibariyle tam manasyla tasavvur edilemeyeni snrl lde de olsa tasavvur
etmeye almak, Descartesn ontolojk delilinde bavurulan temel fikirden daha
salam grnmektedir. 420 Ayrca Tanr terimi etrafnda olduka youn bir anlam
halesinin bulunduu ve bugn ou kimsenin sz konusu terimi olduka farkl
biimlerle birlikte kulland dnldnde, negatif teoloji sz konusu ylml
temizlemeye, daha ar duru ve saf bir Tanr tasavvurunun oluumuna katkda
bulunmaya aday gibi grnmekte olduunu syleyebiliriz.
Negatif teolojiyle ilgili eletirel tutumumuz da u biimdedir: Negatif dil
Tanr hakknda konumann daha geni imkanlar asndan bir snrlama
dourmaktadr.

Bu

ise

beeri

potansiyeli

belli

bir

konuma

biimiyle

snrlayacandan, ksmen indirgemecilik anlam tar. 421 Yani onun iin avantaj
417
418
419
420
421

Geni bir literatr iin bkz. Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, 20. dip not.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 12-13.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 10.
Mehmet Aydn, Din Felsefesi, Ankara, Seluk Yay., 1997, s. 121.
Yeilyurt, Tanrnn Aknl Balamnda Ruyetullah Sorunu, 14.
212

grnen nokta ayn zamanda dezavantajdr da. Negatif teolojideki konuma biimi,
elimizdeki tek seenek deildir. Bu, herhangi bir dinin tahamml edebilecei bir ey
gibi grnmemektedir. 422 Tanrnn ne olmadn sylemek beer iin belli bir
anlalabilirlik dzeyi salamakla birlikte; bunun, onun hakknda son derece az ey
sylediimiz anlamna gelecei de unutulmamaldr. 423 Yalnzca tenzihe dayanan
herhangi bir dini inan daima kusurlu ve noksan olmaya mahkumdur. Zira Allah bu
denli artmak ve Onu yaratlm nesnelerle hibir ilikisi olmayan bir duruma
indirgemek aslnda sonsuz olan uluhiyeti snrlandrmaktan baka bir ey deildir. 424
Salt tenzihe bavurmak da son tahlilde onu bir baka eyle, sonsuzlukla snrlamak
anlamna gelmekte gibidir.
Dier taraftan Tanr konusunda olumsuz dil, bazen kartrlacak kadar
ateizme 425 ya da agnostisizme 426 yakalanma riski tar. Bu, ayn zamanda Earinin
Mutezileye

ynelttii

nemli

bir

eletiridir:

Birliini

istediler

ama

ispatlayamadlar. nk btn szleri sfatlar inkar ve btn sfatlar da


olumsuzlamaya iaret eder. Siz bununla tenzihi iddia edip tebihi yok etmeyi mi
istiyorsunuz? Yok saymay ve inkar gerektiren soyutlamadan Allaha snrz. 427
Aksi sz konusu olsa bile burada bir baka risk unsuru bulunmaktadr. Acaba, ar
rasyonel dnce, Tanrnn hibir eyle karlatrlamayacan, onun hakknda
bizim bilebileceimiz tek eyin, sadece onu bilmedeki cehaletimizi kabul etmek 428
olduunu iddia ederken, sadece birtakm uzmanlarn, belki de havas denilen kiilerin
anlayabilecei bir Tanr tasavvuruna 429 kap aralamakta olduklarnn farknda
mdrlar? Bu anlamda salt tenzihe dayal olarak anlatlan bir Tanr, 430 olgu ve
olaylardan bamsz bir biimde kendi aknl iine ekilen bir uluhiyet, son

422
423
424
425
426
427
428
429
430

Ko, Din Dili, s. 62.


Yeilyurt, Tanrnn Aknl Balamnda Ruyetullah Sorunu, 17.
zutsu, bn Arabinin Fussundaki Anahtar-Kavramlar, s. 82.
Derrida, On the Name, s. 36, smin Dnda, s. 13.
Ko, Din Dili, s. 60.
Eari, el-bane an Usulid-Diyane: Dinin nan lkeleri, ev. Mustafa evik, Ankara, lahiyat
Yay., 2005, s. 53.
Chittick, Hayal Alemleri, s. 40.
Chittick, Varolmann Boyutlar, s. 31.
William Chittick, Sachiko Murata, slamn Vizyonu, ev. Turan Ko, stanbul, nsan Yay.,
2000, s. 362.
213

tahlilde beer iin anlamszdr. 431 Bu ynyle de salt negatif dil, teisti tatmin
etmekten uzaktr. 432
Olumlama ile olumsuzlama, tebih ile tenzih yaklamlar karsnda en
isabetli tutum bunlarn her ikisinin de, ierdikleri epistemolojik sorunlar itibariyle
eit mertebede olduunu beyan etmek olarak grnmektedir.433 Hem teizm asndan
hem de byk ilahi dince de sz konusu arlklardan uzak bir biimde nc bir
seenekten sz edilmesi de bu durumu teyit eder. 434 Tenzih ile tebih arasndaki
almaz ikilemin giderilebilmesi iin, her ikisinin de bir denge dzeyinde, birbirinin
karsnda yer alan deil, birbirinin yannda destekleyici olarak anlalabilecei bir
anlama erevesinin belirlenebilmesi nemlidir. 435 Bu konuda oulcu, ok ynl,
alternatifleri srekli bir biimde dikkate alan tutumlara gereksinim vardr. Her eit
anlatm biimine bavurmak suretiyle kapsaml bir din dili gelitirmek yeni
paradigmann hedefi olmaldr. 436 Bir baka balamda Mehmet Aydn tarafndan
dile getirilen u ifadeler ayn noktaya vurgu yapar grnmektedir: Dil ve mantk
asndan yaplan tahlillerin fenomenolojik ve egzistansiyalist tahlillerle beslenip
desteklenmesi arttr. 437 Tenzih ve tebih arasndaki mesafe ve gerilim her iki
tutumun radikalliini besleyen bir faktrdr. Bu, birok tarihsel reaksiyonu
anlalabilir klmaktadr; ancak, gnmzde slamn tutarl bir vizyonu iin bu
aklamadan

fazlas

gerekmektedir.

Bu

anlamda

biz

aadaki

ifadelerin

savunulabilir ve gelitirilebilir bir nitelikte olduunu dnyoruz:


Salt tenzihi ve selbi dil, epistemolojik adan bir tr agnostisizme ve anlam asndan

da, temel dini kavramlarn bir anlamda ou kiinin tasavvur edemeyecei derecede
iinin boaltlm olmas gibi bir sonuca varma tehlikesi tamaktadr. Buna karlk
fazlasyla tebihi ve tamamen olaan bir dilin kullanlmas da, naiv bir
antropomorfik Tanr anlayna kap aralayacaktr. Ar bir agnostik ve
antropomorfik Tanr anlaylarna saplanmadan teistik Tanr anlayn ve Tanrnn
sfatlarn en iyi ifade etmenin yollarndan biri, olaan dilin yannda kullanlan orta
bir dil anlay olan analojik veya temsili dil anlay olsa gerektir. 438

431
432
433
434
435
436
437
438

zutsu, bn Arabinin Fussundaki Anahtar-Kavramlar, s. 45.


Yeilyurt, Tanrnn Aknl Balamnda Ruyetullah Sorunu, s. 21.
zutsu, bn Arabinin Fussundaki Anahtar-Kavramlar, s. 81.
Aydn, Tanr Ahlak likisi, s. 155.
Yeilyurt, Tanrnn Aknl Balamnda Ruyetullah Sorunu, s. 24.
Yeilyurt, Tanrnn Aknl Balamnda Ruyetullah Sorunu, 15.
Aydn, Din Felsefesi, s. 131.
Yaran, Gnmz Din Felsefesinde Tanr nancnn Aklilii, s. 146.
214

Alntda yer alan fikir tarihsel temelleri itibariyle de gelitirilmeye adaydr. Bu


anlamda bn Sina, bn Arabi ve Mevlana izgisince gelitirilen tutum burada
sergilenen yaklama ok benzemektedir. rnein Mevlana, btn gerilimlere
ramen, tenzih ile tebih arasnda orta bir yerde durmaktadr. O, ne sukut etmenin
ne de sz sahibi olmann bir nemi olduunu ifade eder. 439 Bu anlamda aada yer
alan dnceler bu gerei teyit eder trdendir:
* Bazen mebbih tevhit ehli olur, bazen muvahhit korkutulur. nk her ikisi de
sana hayrandr. Onun yzbinlerce ismi vardr, her kim mcerret bir isme taklp
kalrsa sonu mitsizlik olur. 440

Ayn ekilde bn Arabi de orta yollu bir yaklam sergilemi grnr. O, her ne kadar
baz yorumcularca postmodernizme yakn bir balamda grlse de, 441 yaam
boyunca ar ular arasnda belli bir dengeyi korumutur. O, meseleleri hep iki
ynyle grmek istemitir. 442 bn Arabinin dier bir ok konuda olduu gibi burada
da net ve tek boyutlu deil, aksine daha karmak ve en az iki boyutlu bir yaklam
sergilemekte olduunu syleyebiliriz. 443 Tenzih ve tebih konusunda durum bundan
farkl deildir:
Bil ki hakikat erbab nazarnda Allah Tenzih, onu tahdit ve takyit etmektir. (..) u
halde mutlak tenzih yoluna sapan kimse farknda deildir ve zanneder ki doru yolu
tutmutur. Halbuki o yolunu kaybetmitir. (...) Hakk tenzih etmeyip tebih eden
kimse de byledir. O da Hakk bir kayt ile bal ve bir had ile mahut zannetti ve
hakikati anlayamad. Hakk bilmek yolunda tenzih ve tebih arasn birletiren ve
onu iki vasf ile vasflandran kimse (...) Hakk tanyabilir. 444

Yukardaki alntda ok ak bir ekilde gerekte hem olumlamann hem de


olumsuzlamann bir seenek olmad vurgulanmaktadr. Bu dnceler bn
Arabinin rencisi Konevi tarafndan benimsenmi ve gelitirilmitir. Konevi iin
de, Hakka bir eyin nispet edilmesi ile bu nispetin selb edilmesi eittir; bu iki
durumdan biri dierinden ncelikli deildir. 445 Keif ehli tebihi ve tenzihi

439
440
441
442

443
444
445

Mesnevi, VI, 4665.


Mesnevi, II, 55.
Peter Coates, bn Arabi and Modern Thought, Oxford, Anqua Publishing, 2002.
bn Arabi, Ftuhat- Mekkiyye, III, s. 465, bu alnt u derlemeden alnmtr: Nihat Keklik,
bnl Arabinin Eserleri ve Kaynaklar in Misdak Olarak el-Ftuhat el-Mekkiyye,
stanbul, Edebiyat Fak. Matbaas, 1980, s. XIV.
Yaran, bn Arabi, Mevlana ve Yunus Emreye gre tekinin Durumu, s. 324.
bn Arabi, Fususul-hikem, s. 53-54.
Konevi, Vahdet-i Vcd ve Esaslar, s. 10.
215

birletirir. 446 Szgelimi o unlar kaydeder: Allah bir olmas bakmndan bilen
tanmamtr. Allah, talebin neticesinde meydana gelen delilin ehadetiyle bilen,
onu tanmamtr. Nefsinin herhangi bir hali asndan Allah bilen onu
tanmamtr. Marifeti, herhangi bir ilim, amel, kast veya aba ile Hakka
ynelmesinin ve tevecchnn neticesi olan, onu tanmamtr. Marifetinin neticesi,
bir eyi benimsemek, bir eyi terk etmek, bir eyi tashih veya bir baka eyi tezyif
veya onaylama veya yz evirmek olan kimse, onu tanmamtr. 447 Onu tanmak
ancak btn bu ynleri cem etmekle mmkndr. O bilinmeye ve inkar olunmaya
mnhasr deildir. 448
zetle, felsefe sahnesinde bn Sinann, tasavvufta ise bn Arabi ve
Mevlanann tutumunun radikallikten uzak, ll ve ok ynl bir yaklam
olduunu syleyebiliriz. Bu, u eilimleri, uzlatran ve kaynatran bir tutumdur;
yoksa tembelce her ikisi decilik deil, bilinli bir ikiciliktir. 449 Bu durum da
bizce slami negatif teolojinin en zgn ynn oluturmaktadr. Zira metin iinde
de vurguladmz zere dekonstrksiyonun negatif teolojiye ynelttii eletirilerle
slam dncesinde selbi dile yneltilen eletiriler son derece ilgin bir ekilde benzer
grnmektedir.

Dahas,

zm

olarak

dnlen

tavrlar

da

benzerdir.

Kanaatimizce bu husus, dekonstrksiyonun Hristiyanlkta yer alan negatif teoloji


iin gelitirdii eletirilerin slami negatif teoloji iin sz konusu olmadna
dahas farkl bir alternatifin varlna iaret etmektedir. (Bu durum ayn zamanda
Derridann, imdiye kadar kullandmz slami negatif teoloji adlandrmasnn
sorgulanabilir olduunu gstermektedir.) Ne yazk ki Derrida bu gl gelenekten
haberdar olamamtr. Eer bu mmkn olsayd, bugn tartlan birok konu daha
farkl bir seyir alabilirdi. Ayrca Derridann negatif teolojiyi, gnmzde, tekine
saygnn bir biimi olarak dnmesi, onu bu ekilde yeni balamlara tama
isteklilii de bizim geleneimiz iin dnlebilir bir model olarak durmaktadr.
446

447

448
449

Konevi, Vahdet-i Vcd ve Esaslar, s. 71, bu tutumun ayn bn Arabinin bir baka
rencisince de devam ettirilmitir, bkz. Abdulkeirm el Cili, nsan- Kamil, ev. A. M. Tolun,
stanbul, z Yay., 2002, s. 107 vd.
Konevi, lahi Nefhalar, ev. Ekrem Demirli, stanbul, z Yay., 2002, s. 125, ayrca bkz. Ekrem
Demirli, Sadreddin Konevide Bilgi ve Varlk, stanbul, z Yay., 2005, Nihat Keklik,
Sadreddin Konevinin Felsefesinde Allah, Kainat ve nsan, stanbul, st. nv. Edebiyat Fak.
Yay., 1967, s. 80.
Konevi, lahi Nefhalar, 125,
Yaran, bn Arabi, Mevlana ve Yunus Emreye gre tekinin Durumu, s. 344.
216

Meselenin bu ynn ele almak ancak yeni bir almayla mmkn olacandan biz
bu kadarla yetinmek istiyoruz.

217

SONU
Bu almann asl hedeflerinden biri, dekonstrksiyonun olumlu bir sre
olduunu, bu anlamda onunla din arasnda mspet bir alaka kurulabileceini, John
Caputo gibi dnrleri de dikkate almak suretiyle temellendirmek olmutur. En net
ifadesiyle eletirel aklc perspektifi her zaman aklda tutarak dekonstrksiyonla
olumlu bir din felsefesine ulamak olasdr. Bylelikle biz, dekonstrksiyonu
olumsuz bir ameliye olarak gren, sz gelimi onun Nietzscheye olan borcunu ne
karmak suretiyle, radikal bir din eletirisi biiminde takdim eden teologlara ve din
felsefecilerine katlmadmz beyan etmi oluyoruz. Bu savmz tez boyunca
temellendirmeye gayret ettik. Bu amala Derridann yazlarna hakim olan Levinasc
ve Kierkegaardc boyutu, dekonstrksiyonun mesihsel arzusunu, adalet ve iman
nosyonuna olan balln vurguladk. Bu anlamda Derridann Nietzscheye olan
borcunun, onun Levinasla olan alakasn gz ard etmeyle sonulanmamas
gerekliliine iaret etmeye altk. zellikle 1980lerden sonra, bu mspet alaka
giderek daha da glenmi, dekonstrksiyondaki btnyle teki olana vurgu daha
ak ve belirgin hale gelmitir.
Bu paralelde vurguladmz bir baka dnce ise dekonstrksiyonun
postmodernizm olmaddr. Bu alanda incelikle aratrma yapan birok dnr bu
her iki terimin birbirinin ayn olmadn tantlama amacyla epeyce alma kaleme
almlardr. Derridann dnceleri postmodernist deildir. Eer mutlaka bir
yaknlk kurulacaksa onun dnceleri daha ok modernizm ve postmodernizm
arasnda ya da onlarn tesinde yer alr, o, bu her iki konumun felsefi temeller
itibariyle birbirinden uzak olmadnn gayet farkndadr. Her eyden nce, onun ikili
tutumu buna engeldir. Derrida her ne kadar dnem olarak postmodernizmle ayn evre
iinde yer almsa da, birok nemli ve temel noktada postmodern fikirlerin onun
tarafndan

kabul

edilmediini

grmekteyiz.

Dahas

dekonstrksiyon,

postmodernizmin, rlativist ve nihilist imalar dnldnde, mukayese kabul


etmeyecek lde olumlaycdr. Dekonstrksiyon, bize, hem postmodernizmi hem
de dekonstrksiyonun kendisini dekonstrksiyona tabi tutabilme olana sunar. Bu,
metin iinde de vurguladmz zere son derece nemli bir imkandr. Yeni ve daha
birok yeni dekonstrksiyon anlaylar retmenin zeminsiz zemini buradan doar.

218

Derrida kendisiyle yaplan bir syleide bu noktay ok gzel amtr. Derrida la


dekonstrksiyonun, yani, dekonstrksiyonlarn, bu ad anldnda sanki ne anlald
tam olarak bilinebilirmi gibi, ayn ad ve byk bir harf altnda toplanamayacan
syler. Tam da bu nedenle srekli olarak dekonstrksiyon, eer byle bir ey varsa
biiminde bir slup benimser.
Yukarda yer alan ana fikirler erevesinde biz, din felsefesiyle irtibata
sokulabilecek olan dekonstrksiyonun u biimlerde anlalabilecei, onun bu tarzda
almlanmas halinde iinde yer aldmz dnce corafyas iin daha anlaml
olaca kansndayz. Bununla birlikte zellikle vurgulamak isteriz ki, bu,
dekonstrksiyonun anlalma biimlerinden sadece biridir, ama asla teki deildir.
i. Dekonstrksiyon, yeni sorular gndeme getirmek, zaten sorulmu olanlar
iin de, yeni olanaklar ve almlar retebilmek anlamna gelmektedir. Buna gre
dekonstrksiyon bir sonu deil, yeni bir balangtr. Onun din felsefesindeki
anlam da bu paralelde dnlmelidir. Bu perspektiften bakldnda, ayn projenin
din felsefesine ne trden olanaklar salayabilecei sorusu alma sresince ana
hareket noktamz olmutur.
ii. kinci olarak dekonstrksiyon gelenee yaslanarak, gelenek iinde kalarak
yeni eyler retme, onu yeniden yeni bir biimle canlandrma anlam tar. Din
felsefesinde ise, klasik filozoflarn, hatta kelamclarn yaptlarn, yeniden ina etmek
zere bozan bir ameliyeyi anlyoruz. Bu tutum dekonstrksiyonun kendisiyle de
uyumlu olan bir eydir. Ve hatta unu dnyoruz, bu tavr, bizler iin
dekonstrksiyonu ok daha gl ve olumlayc bir biimde kullanabilme imkan
tamaktadr. Geride kalan 30 yl iersinde, dnyann birok yerinden karlatrmal
din ve teoloji blmlerinden birok aratrmac, Derridann yapbozumcu yazlarnn
ncleri olarak Pseudo Dionysius, Meister Eckhart, Sankara, Lao Tzu ve Ayn Kuzat
Hemadani gibi mistikleri gstermi olmas dikkate deerdir. En azndan bir ilke
olarak benzer bir tutumun klasik geleneimizde yer alan mistikler iin de devam
ettirilip ettirilemeyecei sorulmaya deerdir. Bu anlamda biz de alma iinde,
konunun imkan verdii llerde baz mukayeseler yapmak suretiyle byle bir
alakann kurulabileceine iaret etmeye altk.

219

iii. Dekonstrksiyon, tek yanl tutumlardan kaynaklanan ikici alternatifler


arasnda skp kalmayan, her iki alternatifi de dikkate alarak yeni perspektifler
oluturmak anlamna gelmektedir. Bu anlamda biz onu, tez sresince felsefede ve din
felsefesinde bilgelikten uzak tutumlardan uzaklaabilmek iin bir ek destek olabilir
diye dndk.
u noktay zellikle vurgulamak isteriz ki, bu alma tek ynl bir
adaptasyon

deildir,

aksine

ok

ynl

bir

eletirel

diyalogtur.

Zaten

dekonstrksiyoncu dn de ancak bylesi bir oklu yaklama destek verecektir.


Bu

anlamda

bizim

dekonstrksiyonda

benimsediimiz,

gzel

olduunu

dndmz ynler olduu kadar eletirdiimiz, skntl grdmz ynler de


vardr. inde yer aldmz dnce evreni iinde anlaml olabilecek bir
dekonstrksiyonun ancak bu her iki boyutun da dikkate alnmas ile mmkn
olacan dnyoruz. O sebeple burada dekonstrksiyonda kabul edilen ynler
kadar eletirdiimiz ynlerin de e zamanl olarak anlmas gerekir. Aksi halde bu
sonu ksm eksik kalacaktr. Bu eletirilerin bir blmn aadaki haliyle
toparlayabiliriz:
i. Dekonstrksiyon, bandan itibaren bir belirsizlik iinde olmutur. Bu
tutumun anlalabilir nedenleri de vardr, ancak yeterli deildir. Bu belirsizlik, bizim
amzdan da eletiriye muhatap bir konudur. Onu tanmlamadaki ekincenin balca
gerekesi olarak, tanmlama ve betimlemenin eski mantn aralarn kullanmak
anlamna geldii, oysa dekonstrksiyonun farkl bir mantk yakalamak peinde
olduu sylense bile sz konusu eletiri geerliliini koruyacaktr. nk
Derridann farkl mantksal standartlara gre yarglanmas ve deerlendirilmesi
gerektii ne srldnde bile, o standartlarn ne olduu ve doruluklarnn nasl
gsterileceine ilikin yeterli bir aklama getirilmiyor. Her eye ramen, inandrc
olmak iin ak seik bir yolu da tercih etmek gerekir. Derridann tek ynl bir
biimde srekli olarak yanl anlaldn sylemesi yeterli deildir. Bu noktada
Derridada hi mi su yok? O, bazen sanki yanl anlalmak istercesine yazyor gibi
deil midir? biimindeki sorularn tek tarafl olduu sylenemez. Zira sadece,
eletirmenlere cevap verirken, dekonstrksiyonun yle olmadn ifade etmek,

220

ak seiklii tercih etmek ama geri kalan durumlarda bunu muhafaza etmemek
inandrcl belli bir lde yitirmeye sebep olmaktadr.
ii. Derrida bilinli bir biimde dekonstrksiyonun Tanr ve adalet gibi pozitif
terimlerle olan ban ak brakmtr. Bylelikle yukarda anlan eletirilere benzer
eletirilerin nn almak istemi gibidir. Ancak durum bu kadar kolay olmamaldr.
ayet dekonstrksiyon duygusuz bir yabanc ise, iddia edildii zere adaletin
yapbozuma uratlamazlna nasl imtiyaz tanyacak, onu nasl davet edebilecektir?
Kald ki bizler, adaletin yapbozuma uratlamazln nasl bileceiz? Buradaki
sorun, dekonstrksiyonun btn bu belirsizliinin adalet zlemi tad kadar her
zaman

bir

iddet

riskini

tayor

oluundadr.

Dekonstrksiyonun

iddet

retmeyeceini kim ifade edebilir. Eer onun iddet d bir tutumu var ise bu
takdirde sz edilen ldeki belirsizliin bir anlam da yok demektir. Yok, eer bu
derece olumlu bir performans gstermesi sz edilen tutumla eliik ise, o takdirde
de ayn konseptin ykc bir iddete yol amayacann bir garantisi de olmayacaktr.
Ve biz buna unu da ekleyebiliriz. Derrida yle bir risk almtr ki, kendisinden
saknmaya alt btn bir onto-teolojik metafizik gelenein barndrd
tehlikeleri barndrr bir hale gelmitir. Dekonstrksiyonun retebilecei iddetle,
yine onun eletirdii, logosentrik ve tarihsel olmakla sulad dncelerin, hatta
dinlerin rettii iddeti birbirinden ayrmakta zorlanr hale geliriz. Geleneksel
metafiziin ezici gc karsnda, bize, soluk, bir vaatte bulunmayan bir khorada
yapayalnz kalrz. Bu olsa olsa ancak Derridann kiisel olarak gs gerebilecei,
yaama ans bulabilecei bir yerdir, yoksa eletirdii sistemler karsnda, onlarn
barndrd risklere yakalanamayacamz bir yer asla deildir.
iii. Her reddetme tutumu, imkansz klmak iin kt eye dnme riski
tar, yani yerleik duruma geme olasl. Gelenei reddetme ve eletirme
tutumuyla ortaya kan kuramlarn birounun, sonrasnda reddettikleri trden bir
otoriteye

dnm

olmalarnda

ilgin

bir

ironi

vardr.

Bugn

adna

dekonstrksiyonculuk denen ve akademik camiada bir lt konumunda olan bir


akm vardr. Bu noktada dekonstrksiyonun kendisine bile son derece eletirel bir
tutum taknabilecek bir yeterlikte oluu, bize onun bizzat kendisini de
eletirebileceimiz bir imkan sunar. Bu en azndan, onun en kt durumlarda bile

221

belli bir umut tadnn gstergesidir. Derridann kendisi de z elikilerini


syleyecek bir erdemi gstermitir.
Sonu itibariyle dekonstrksiyonu din felsefesi alannda onto-teoloji eletirisi
ve Mesihsellik vurgusu ile almak bir nceki ksmda ele alnan olumsuz yorumlara
gre hem daha avantajl hem de daha tutarldr. Eer Trk dnne
dekonstrksiyonun bir katksndan sz edilecekse bu iki unsur bir balang noktas
olabilir, ama sonu deil. Buray zellikle vurgulamak istiyoruz. Vaka
dekonstrksiyon bu dnce evrenine ait olmayan bir dn biimidir. Onunla
diyaloa girebilmek ncelikle onu kendi balamnda deerlendirmeyi zaruri klar.
Biz de bu sebeple bu irdelemeyi yaptk. Ancak, diyaloun tek ynl olmad
dnlrse dekonstrksiyonu ait olduu balamdan daha farkl bir ufka tamak
istediimiz de anlalacaktr. Burada ifade edilmek istenen eyi, sufilerin hayret
makam olarak adlandrdklar hal olduka gzel aklamaktadr. Hayret sufinin
yolcuunda nihai hedef deildir. Bu sre, dnsel bir trblansla deil, skunetle
neticelenir. Bir mistiin yolculuunda metafizik hayret nemli bir makamdr. Ama
mistik, bu hayret (dekonstrksiyon) iinde sonsuza dek kalamaz. Hayret, aknla,
armla dnmemelidir. Bu hal, gerek hakikate yaknln nemli bir evresidir;
ama almas gereken bir evresi. u halde dekonstrksiyon da bizim iin bir evredir.
Onun iinde uzun sre yaamamz olas deildir. Onu mmknse ap,
dekonstrksiyona uratlmayan bir evre bulmak hakikat aratrcsnn nemli bir
hedefidir.
Tezimizin son blmnde bir nceki paragrafta dile getirdiimiz eletiriyi
btnler bir argman gelitirmeye altk. Bu anlamda dekonstrksiyonun, teolojik
disiplinle ya da din felsefesi ile nasl bir bann olabilecei, olduu takdirde her iki
alan

arasnda

ne

trden

al

verilerin,

kazanmlarn

ve

kritiklerin

gerekleebileceini gstermeye altk. Tartmalarn odanda negatif teoloji


olduundan konuyu yine bu balamda irdeledik. Bu anlamda, dekonstrksiyonun din
diline ne trden katksnn olabileceini tarttk ve Derridann negatif teoloji
geleneinin oul yapsna yapt vurguya, onun yeni balamlara tanabilmesi iin
ne tr yollar nerdiine deindik. Dekonstrksiyonun ikili bir hareket olduu
dnlrse tek sznn vg olmayaca anlalacaktr. Bu anlamda, Derridann,

222

negatif teolojinin nasl bir olumlama iinde olduunu, negatif teolojideki


olumsuzlamalarn, sadece daha st bir olumlama iin yaplmakta olduu biimindeki
eletirisini ayrntl bir biimde irdeledik. Dier taraftan, Derridann, tanmadn
syledii slami negatif teoloji geleneinin, kritik edilen gelenee gre bir farknn
olup olmadn anlamaya altk. Sonuta da u kanaate vardk: Hem tasavvufi
gelenekte hem de felsefi gelenekte farkl bir izgi mevcuttur. bn Sina, bn Arabi ve
Mevlanann tutumu ok ynldr. Onlarn bu hususiyeti, slami negatif teolojinin
de zgn ynn oluturmaktadr. Ayn nokta dekonstrksiyonla slami negatif
teoloji gelenei arasnda gl bir al verie imkan tanmakta, farkl bir alternatifin
varlna iaret etmektedir. Ne yazk ki Derrida bu gl gelenekten haberdar
olamamtr. Eer bu mmkn olsayd, bugn tartlan birok konu daha farkl bir
seyir alabilirdi. Ama her eye ramen Derrida son derece zel ve adalarndan
farkl bir isimdir. Ayn ekilde dekonstrksiyon da son derece dinamik bir karaktere
sahiptir. Onlarn bu zellii bize bu almay daha zengin bir balamda yapabilme
olana tand.
Son sz olarak unu sylemek istiyoruz. Dekonstrksiyon en temelde gndeme
yeni sorular getirebilme, sorulmu olanlar yeni izleklere tama ameliyesidir. Onun
bu temeldeki tutumu din felsefesi iin en azndan dikkate alnmas gereken bir
potansiyel tadn gsterir. Bu almann hedefi de bunu teyit etmeye gayret
etmek olmutur.

223

BBLYOGRAFYA
Afifi, Ebul-Ala, Muhyiddin bn Arabide Tasavvuf Felsefesi, ev. Mehmet Da,
stanbul, Krkambar Yay., 1998.
----------, Fususul-Hikem Okumalar in Anahtar, ev. Ekrem Demirli, st., z
Yay., 2000.
Agamben, Giorgia, Kutsal nsan, ev. smail Trkmen, st., Ayrnt Yay., 2001.
Aichele, George, The Postmodern Bible, New Haven, Yale University Press, 1995.
Akay, Ali, Postmodern Grnt, stanbul, Balam Yay., 1997.
Akba, Muhsin, Derrida ve Din, stanbul, Yeni Zamanlar Yay., 2004.
Akin, Tlin, Anlamn Anlamnn kinci Bir Aklamas ve Postmodern Sylem,
Felsefe Dnyas, Mart, 1993.
Almond, Ian, Sufism and Deconstruction: A Comparative Study of Derrida and
Ibn Arabi, London, Routledge, 2004.
Alper, mer Mahir, slam Felsefesinde Akl-Vahiy, Felsefe-Din likisi, st.,
Ay Kitaplar, 2000.
----------, Akln Hazz: bn Kemmnede Bilgi Teorisi, stanbul, Ay Yaynlar, 2004.
----------, Felsefenin Doas, stanbul, Metropol Yaynlar, 2006.
----------, bn Snda Tanrnn Kantlanmas Sorunu: O Gerekten Kelmclardan
Etkilendi mi?, .. lahiyat Fakltesi Dergisi, stanbul 2003, 7.

Altizer, T., History as Apocalips, Deconstruction and Theology, New York,


Crossroad Publishing, 1982.
Anderson, Pamela Sue, A Feminist Philosophy of Religion: The Rationality and
Myths of Religious Belief, Oxford, Blackwell, 1998.
Anidjar, Gil, The Jew, The Arab, Stanford, Stanford University Press, 2003.
Aristo, Metafizik, ev. Ahmet Arslan, stanbul, Sosyal Yay., 1996.
Arkoun, Mohammed, Logocentrism and Religious Truth in Islamic Thought, The
Unthought in Contemporary Islamic Thought, London, Saqi Books,
2002.
----------, Tarih, Felsefe, Siyaset zerine Konumalar, ev. YasinAktay-C.
Erdemci, Ankara, Vadi Yay., 2000

224

Armstrong, Karen, Tanrnn Tarihi, ev. Oktay zel, Ankara, Ayra Yay., 1998.
Atay, Hseyin, bn Sina'da Varlk Nazariyesi, Ankara, Geliim Yaynlar, 1983.
Attar, Ferideddin, Mantk al-Tayr, ev. Abdulbaki Glpnarl, st., M.E.B.Y.,1990.
----------, lahiname, ev. Abdulbaki Glpnarl, st., M.E.B.Y., 1985.
Austin, R. W., bn Arabinin Yaam ve Yaptlar, Endls Sufileri, ev. Refik
Algan, stanbul, Dharma Yay., 2002.
Aydn, Fuat, Bir Sessizliin ya da YHVHnin Tarihi: YHVHnin Telaffuz
Edilmeme Olgusu zerine Bir Aratrma, Usul, 2, 2004.
Aydn, Mehmet S., Din Felsefesi, Ankara, Seluk Yay., 1997.
--------, Kantta ve ada ngiliz Felsefesinde Tanr Ahlak likisi, Ankara,
Trkiye Diyanet Vakf Yay., 1991.
--------, Tanr Hakknda Konumak: Felsefi Bir Tahlil, Alemden Allaha, stanbul,
2000.
Aydn, Mehmet, Farabi-bn Sina Sistemi Inda bn Meymunun Din Felsefesi,
zmir, 2003, (yaymlanmam doktora tezi).
Baker, Deane-Peter, Imago Dei: Tward A Trancendental Argument for the
Existence of God, Explorations in Contemporary Continental
Philosophy of Religion, ed. Deane-Peter Baker-Patrick Maxwell,
Amsterdam, Rodopi, 2003.
Balkin, Jack M. Yapskm, ev. Kasm Kkalp, Uluda niversitesi lahiyat
Fak. Dergisi, 13, 2004.
Bannet, Eve Tavor, Structuralism and the Logic of Dissent, Urbana, University of
Illinois Press, 1989.
Barry, Peter, Beginning Theory: An Introduction to Literary and Cultural
theory, Manchester, Manchester University Press, 1995.
Baaran, Melih, Gyabnda, Yerineler, stanbul, Paradigma Yay., 2004.
----------, ve Niin (Yine) Felsefe...Yap zmler, stanbul, Yap Kredi Yay.,
1993.
Baudrillard, J., Simlakrlar ve Simulasyon, ev. Ouz Adanr, zmir, Dokuz Eyll
Yay., 1998.
Bauman, Zygmunt Postmodern Din?, Postmodernlik ve Honutsuzluklar, ev.
smail Trkmen, stanbul, Ayrnt Yay., 2000.
225

Beck, Ulrich, Siyasalln cad, ev. Nihat nler, stanbul, letiim Yay., 1999.
Beckford,

James,

Religion,

Modernity

and

Postmodernity,

Religion:

Contempoary Issues, ed. B. R. Wilson, London, Bellew, 1992.


Behiy, Muhammed, slam Dncesin lahi Yn, ev. Sabri Hizmetli, Ankara,
Fecr Yay., 1992.
Benhabib, eyla, Modernizm, Evrensellik ve Birey, ev. Mehmet Kk, stanbul,
Ayrnt Yay., 1999.
Bennington, Geoffrey, Interruting Derrida, London, Rotledge, 2000.
Bernauer, James, The Prisions of Man: An Introduction to Foucaults Negative
Theology, International Philosophical Quarterley, 27: 4, 1987.
--------, Foucaultnun zgrlk Serveni: Bir Dnce Etiine Doru, ev.
smail Trkmen, stanbul, Ayrnt Yay., 2005.
--------, Michel Foucaults Philosophy of Religion, Michel Foucault and
Theology, ed. James Benauer-Jeremy Carette, Hampshire, Ashgate, 2005.
Benson, Buruce Ellis, Graven Ideologies: Nietzsche, Derrida and Marion on
Modern Idolatry, Downers Grove, InterVarsity Press, 2002.
Best, Steven-Douglas Kellner, Postmodern Teori: Eletirel Soruturmalar, ev.
Mehmet Kk, stanbul, Ayrnt Yay., 1998.
----------, The Postmodern Turn, New York, Guilofrd Press, 1997.
Bewes, Timmothy, Cynicism and Postmodernity, New York, Verso, 1997.
Binder, Leonard, Liberal slam, ev. Yusuf Kaplan, Kayseri, Rey Yay., 1996.
Blanchot, M., Hayalimdeki Michel Foucault, ev. Aye Meral, stanbul, Kabalc
Yay., 2005.
Bloom, H., Kabbalah and Criticism, New York, Sabury Press, 1975.
Boyne, Roy, Foucault ve Derridada Feminizm ve Ayrm, ev. Aye B. Karada,
stanbul, Sel Yay., 1998.
Bradley, Arthur, Negative Theology and Modern French Philosophy, LondonNew York, Routledge, 2005.
Bryson, Kenneth A., Introduction, Explorations in Contemporary Continental
Philosophy of Religion, ed. Deane-Peter Baker-Patrick Maxwell,
Amsterdam, Rodopi, 2003.

226

Budick, S.-W. Iser, ed. Languages of the Unsayable: The Play of Negativity in
Literature and Literary Theory, New York, Columbia University Press,
199.
Buholf, Ilse- Laurens ten Kate, Echoes of Embarrassement, Flight of the Gods:
Philosophical Perspectives on Negative Theology, ed. Ilse BuholfLaurens ten Kate, New York, Fodram University Press, 2000.
Burell, David B., Knowing the Unknowable God: bn Sina, Maimonides,
Aquinas, Notre Dame, Notre Dame Press, 1986.
Butler, Judith, Olumsal Temeller: Feminizm ve Postmodernizm Sorusu, ev.
Zeynep Direk, felsefelogos, 15, 2001.
Caputo, John D., What Do I Love When I Love My God?, Religion With/Out
Religion, ed. H. Olthois, London-New York, Routledge, 2002.
----------, Messianic Postmodernism, Twentieth-Century Western Philosophy of
Religion 1900-2000, ed. D. Z. Phillips, Thomas Long, London, Kluwer
Academic Publisher, 2003.
----------, The Good News About Alterity: Derrida and Theology, Faith and
Philosophy, 10, 1993.
----------, Deconstruction in A Nutshell, New York, Fordham University Press,
1997.
----------, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, Bloomington, Indiana
University Press, 1997.
----------, Apostles of Impossible: On God and Gift in Derrida and Marion, God,
the Gift and Postmodrnis, ed. John D. Caputo, M. J. Scanlon,
Bloomington-Indianapolis, Indiana University Press, 1999.
----------, Mysticism and Transgression: Derrida and Meister Eckhart, Derrida and
Deconstruction, ed. Hugh Silverman, New York-London, Rautledge, 1989.
----------, From the Primrdiality of Absence to the Absence of Primordiality:
Heideggers Critique of Derrida, Hermeneutics and Deconstruction, ed.
Hugh Silverman, Albany, Sunny Press, 1985.
----------, Religion, London-New York, Routledge, 2001.

227

----------, Tekrar ve Kinesis: Kierkegaard ve Metafiziin k, nsan


Bilimlerine Prologomena, der. ve ev. Hsamettin Arslan, st., Paradigma
Yay., 2002.
Carabine, Deirdre, The Unknown God: Negative Theology in the Platonic
Tradition: Plato to Eruigena, Amsterdam, Eardmans, 1995.
Carlson, Thomas A., Indiscetion: Finitude and Naming of God, Chicago-London,
Chicago University Press, 1999.
----------, Caputos Example, A Passion for The Impossible: John D. Caputo in
Focus, ed. Mark Dooley, Albany, State University of New York Press,
2003.
----------,

Postmetaphisical

Theology,

The

Cambridge

Companion

to

Postmodern Theology, ed. K. Vanhoozer, Cambridge University Press,


Cambridge, 2003.
Carney, Abd al-Hakeem, Immate and Love: The Discourse of the Divine in Islamic
Mysticism, Journal of the American Academy of Religion, 73, 3, 2005.
Carrette, Jeremy R., Foucault and Religion, London, Routledge, 2000.
Charlesworth, Max, Philosophy and Religion: From Plato to Postmodernism,
Oxford, One World, 2002.
Chittick, William, Hayal Alemleri; bn Arabi ve Dinlerin eitlilii Meselesi, ev.
Mehmet Demirkaya, stanbul, Kakns Yay., 2003.
----------, slamn Vizyonu, ev. Turan Ko, stanbul, nsan Yay., 2000.
----------, Varolmann Boyutlar, ev. Turan Ko, stanbul, nsan Yay., 1997.
----------, The Sufi Path of Knowledge: bn Arabis Metaphisics of Imagination,
New York, State University of New York Press, 1989.
Ciapolo, Roman, ed., Postmodernism and Christian Philosophy, Washington, The
Catholic University of America Press, 1997.
Cili, Abdulkerim, nsan- Kamil, ev. A. M. Tolun, stanbul, z Yay.,2002.
Beverley, Clack, The Philosophy of Religion: A Critical Introduction, Cambridge,
Polity Press, 1998
Coates, Peter, bn Arabi and Modern Thought, Oxford, Anqua Publishing, 2002.
Connor, Steven, Postmodernist Kltr: ada Olann Kuramlarna Bir Giri,
ev. Doan ahiner, stanbul, YKY, 2001.
228

Coward, Harold, A Hindu Response to Derridas View of Negative Theology,


Derrida and Negative Theology, ed. Harold Coward-Toby Foshay,
Albany, State University of New York Press, 1992.
Cowdell, Scott, Athesit Priest? Don Cupitt and Christianity, London, SCM Press,
1988.
Critchley, Simon, The Ethics of Deconstruction: Derrida and Levinas, Purdue
University Press, 1999.
Culler, Jonathan, On Deconstruction: Theory and Criticism after Structuralism,
Ithaca-New York, Cornell University Press, 1994.
Cupitt, Don, Taking Leave of God, London, SCM Press, 1980.
----------, After God, London, Weidenfels, Nicolson, 1997.
----------, Is Nothing Sacred: The Non-Realist Philosophy of Religion, New York,
Fordham University Press, 2002.
----------, The Leap of Reason, London, SCM Press,1985.
----------, Mysticism After Modernity, Oxford, Blackwell, 1998.
----------, The Long-Legged Fly, London, SCM Press, 1987.
----------, The Sea of Faith: Chrisitnaity in Change, London, BBC, 1984.
----------, Last Philsophy, London, SCM Press, 1995.
----------, What is a Story, London, SCM Press, 1991.
----------, Anti-Realist Faith, Is God Real?, Ed. J. Runzo, London, Macmillan,
1993.
----------, Anti-Discrimination, The Blackwell Companion to Postmodern
Theology, ed. Graham Ward, Oxford, Blackwell, 2001.
----------, Creation Out of Nothing, London, SCM Press, 1990.
akmaklolu, Mustafa, Muhyiddin bnl-Arabiye Gre Hayal ve Dzeyleri,
Tasavvuf, 10, 2003.
ifti, Erdem, Bakasnn Yasas: Derrida ile Levinas Arasnda Hayali bir Diyalog
Denemesi, Anlama ve Yorum: Doan zlem Armaan Kitab, stanbul,
nklap, 2004.
Dasenbrock, Reed Way, ed., Redrawing the Lines: Analytic Philosophy and
Deconstruction, and Literary Theory, Minneapolis, University of
Minnesota Press, 1989.
229

Davies Oliver-Densy Turner, Introduction, Slience and Word: Negative


Theology and Incarnation, Cambridge, Cambridge University Press.
----------, Thinking Difference, a Comporative Study of Gilles Deleuze, Plotinus and
Meister Eckhart, Deleuze and Religion, ed. Mary Bryden, London,
Routledge, 2000.
Davis, Colin, Levinas: An Introduction, Cambridge, Polity Press, 1996.
Deleuze, Gilles, Difference and Repetetion, London, Athlone Press, 1994.
Demirhan, Ahmet, Sofiasn Arayan Varlk: Heidegger ve Tanr, Heidegger ve
Din, ev. ve der. Ahmet Demirhan, st., Gelenek Yay., 2004.
Demirli, Ekrem, Sadreddin Konevide Bilgi ve Varlk, stanbul, z Yay., 2005.
Derrida, Jacques,Teoriyi zlemek, ev. Ebru Kl, Teoriden Sonra Hayat, ed. M.
Payne-J. Schad, stanbul, Agora Kitapl, 2003.
----------, The Becoming Possible of The Impossible, A Passion for The
Impossible: John D. Caputo in Focus, ed. Mark Dooley, Albany, State
University of New York Press, 2003.
----------, Yapbozum ve Pragmatizm zerine Dnceler, Yapbozum ve
Pragmatizm, der. C. Mouffe, ev. Tuncay Birkan, stanbul, Sarmal Yay.,
1998.
----------, A Villanova Roundtable, Deconstruction n A Nutshell, New York,
Fordham University Press, 1997.
----------, As if I Were Dead, Applying: to Derrida, ed. J. Brannigan-R. Robbins,
London, Macmillan, 1996.
----------, Bir nsz in 52 Aforizma, ev. Ik Ergden, Cogito, 18, 1999.
----------, Confessions and Circumfession, Augustine and Postmodernism, ed.
John Caputo-Michael Scanlon, Bloomington, Indiana University Press,
2005.
----------, Et Cetera, ev. G. Bennington, Decontructions: A User Gide, New
York, Palgrave, 2000.
----------, Force of Law: The Mystical Foundation of Authority, Acts of Religion,
ed. Gil Anidjar, London, Routledge, 2002.
----------, Gstergebilim ve Gramatoloji, ev. Tlin Akin, Toplumbilim, 10,
1999.
230

----------, Living On, Deconstruction and Criticism, ed. Herold Bloom, New
York, Seabry Press, 1979.
----------, Miras Semek, ev. Kenan Saraliolu, E Dergisi, 40, 2002.
----------, nsann Sonlar, ev. Zeynep Direk, felsefelogos, 13, 2001.
----------, Signature, Event, Context, ev. S. Weber-J. Mehlman, Limited Inc,
Evanston-Illinois, Northwestern University Press, 1998.
----------, Some Statements and Truisms About Neologisms, Newisms, Postisms,
Parasitisms and Other Small Seismisms, ev. A. Tomiche, States of
Theory: History, Art, and Critical Discourse, ed. David Caroll, New
York, Columbia University Press, 1990.
----------, The Time is Out of Joint, ev. P. Kamuf, Deconstruction is/in America:
A New Sense of Political, ed. A. Haverkamp, New York, New York
University Press, 1995.
----------, Yapbozum, Etik, Politika, nsan Haklar ve stanbul zerine, Cogito, 21,
1999.
----------, A Taste for the Secret, ev. Giacomo Donis, Cambridge, Polity Press,
2001.
----------,

Japon

Bir

Dosta

Mektup,

ev.

Medar

Atc-Mehve

Omay,

Toplumbilim, 10, 1999.


----------, Epoch and Faith, Derrida and Religion: Other Testaments, ed.
Yhonne Sherwood-Kevin Hart, New York-London, Routledge, 2005.
----------, Of Grammatology, ev. Gayatri C. Spivak, Baltmore-London, The Johns
Hopkins University Press, 1976.
----------, teki Hedef (Baka Ba), ev. Melih Baaran, stanbul, Balam Yay.,
2003.
----------, Points Interviews 1974-1994, ev. P. Kamuff, ed. E. Weber, Stanford,
Stanford University Press, 1995.
----------, Position, ev. Alan Bass, Chicago, Chicago, University Press, 1982.
----------, Writing and Difference, trans. Alan Bass, Chicago, University of Chicago
Press, 1978.
----------, Marx'n Hayaletleri: Bor Durumu, Yas almas ve Yeni
Enternasyonal, ev. Alp Tmertekin, stanbul, Ayrnt Yay., 2001.
231

----------, man ve Bilgi Basit Akln Snrlarnda 'Din'in ki Kayna, ev. Melih
Baaran, Toplumbilim, 10, 1999.
----------, Marx ve Mahdumlar, ev. Alp Tmertekin, stanbul, Ayrnt Yay., 2004.
----------, Mahmuzlar, ev. Mehmet Batrk, Erzurum, Babil Yay., 2002.
----------, Deconstruction and the Other, Dialogues With Contemporary
Continental Thinkers, ed. Riachard Kearney, Manchester, Manchester
University Press, 1989.
----------, Dissemination, ev. B. Johnson, London, Continuum, 2004.
----------, On the Name, Stanford, Stanford University Press, 1995.
----------, Circumfession, ev. G. Bennington, Chicago, Chicago University Press,
1993.
----------, Balama ve Kozmopolitanizm, ev. A. Utku-M. Erkan, stanbul, Birey
Yay., 2005.
----------, Memoirs of the Blind, P. Anne-M. Nass, Chicago, Chicago University
Press, 1999.
----------, Psyche: tekinin cad, ev. Melih Baaran, Toplumbilim, 10, 1999.
----------, How to Avoid Speaking: Denials, trans. Ken Frieden, Derrida and
Negative Theology, ed. Harold Coward-Toby Foshay, Albany, State
University of New York Press, 1992.
----------, Snrl Ekonomiden Genel Ekonomiye: Saknmsz Bir Hegelcilik, ev.
Ragp Ege, Gece Yazs, 7, 2005.
----------, Kusura Bakmayn Ama Hibir Zaman Tam Olarak yle Sylemedim,
Dou Bat, 1, 4, 1998.
----------, Terror, Religion, and the New Politics, Debates in Continental
Philosophy, ed. Richard Kearney, New York, Fordham University Press,
2004.
----------, The Gift of Death, ev. D. Wills, Chicago, The University of Chicago
Press, 1996.
----------, Kime Vermeli (Bilmemeyi Bilmek), Kierkegaard ve Din, ed. Ahmet
Demirhan, st., Gelenek Yay., 2003.

232

----------, On the Gift: A Discassion Between Jacques Derrida and Jean-Luc


Marion, God, the Gift and Postmodernism, ed. John D. Caputo, M. J.
Scanlon, Bloomington-Indianapolis, Indiana University Press, 1999.
----------, The Spatial Arts, Deconstruction and The Visual Arts, ed. P. BrunetteD. Wills, Cambridge, Cambridge University Press, 1994.
----------, Rogues, trans. P. Brault-M. Nass, Stanford, Stanford University Press,
2005.
----------, Hostipitality Acts of Religion, ed. Gil Anidjar, London, Routledge, 2002.
Didsbury, Howard, slam ncesi in Dncesi, ev. Krat Demirci, slam
Dncesi Tarihi, I, st., nsan Yay., 1990.
Dionysius Areopagite, The Mystical Theology and The Divine Names, trans. C. E.
Rolt, Mineola-New York, Dover Publications, 2004.
Direk, Zeynep, Konukseverliin Dncesi, Defter, 31, 1997.
----------, Yasann Kayna stne, Defter, 40, 2000.
----------, Derridann Dncesinin Fenomenolojideki Kaynaklar, ada
Fransz Dncesi, der. Z. Direk-R. Gremen, Ankara, Epos Yay., 2004.
Doherty, Joe, ed., Postmodernism and the Social Sciences, London, Macmillan,
1992.
Durckheim, Karlfried Graf Von, Taocu Yaam Kltr: Byk Sessizlik, ev.
Seda Umran, stanbul, Ruh ve Madde Yay., 1992.
Eagleton, Terry, Edebiyat Kuram, ev. Esen Tarm, stanbul, Ayrnt Yay., 1990.
----------, Kuramdan Sonra, ev. Uygar Abac, stanbul, Litertr Yay., 2004.
Eckhart, Meister, Quasi Stella Matutina, Meiter Eckhart: Teacher and Preacher,
trans. and. ed. Bernard McGinn, New York, Paulist Press, 1986.
----------, Ben, Meister Eckhart, Tanrnn Kendisinden Hibir eyi Saklamad
Adam, ed. D. ONeal, ev. Asl zer, stanbul, Klan Yay., 2003.
----------, Tanr ve nsan, ev. Sedat Umran, stanbul, Ruh ve Madde Yay., 1990.
Ellis, John, Postmodernizme Hayr, ev. Halide Aral Bakrer, Ankara, Doruk Yay.,
1997.
Emirolu, brahim, Sfi ve Dil: Mevlana rnei, stanbul, nsan Yay., 2002.
Eari, Ebul-Hasen, lk Dnem slam Mezhepleri, ev. Mehmet Dalkl-mer
Aydn, stanbul, Kabalc Yay., 2005.
233

----------, el-bane an Usulid-Diyane: Dinin nan lkeleri, ev. Mustafa evik,


Ankara, lahiyat Yay., 2005.
Evink, C. E., Jacques Derrida and the Faith in Philosophy, The Southern Journal
of Philosophy, XLII, 2004.
Farrell, Frank B., Subjectivity Realism, and Postmodernism: Recovery of the
World, Cambridge, Cambridge University Press, 1994.
Ferreter, Luke, How to Avoid Speaking of the Other: Derrida, Dionysius and the
Problematic of Negative Theology, Paragraph, 24, 1, 2001.
----------, Thomas R. Flaynn, Partially Desacralized Space: the Religious Availabilty
of Foucaults Thought, Michel Foucault and Theology, ed. James
Benauer-Jeremy Carette, Hampshire, Ashgate, 2005.
Foucault, M., Yapsalclk ve Postyapsalclk, ev. Ali Utku, stanbul, Birey Yay.,
1999.
----------, Maurice Blanchot: Darnn Dncesi, ev. Aye Meral, stanbul,
Kabalc Yay., 2005.
----------, Michel Foucault and Zen: A Stay in A Zen Temple, Religion and
Culture: M. Foucault, sel. and ed. J. Carrette, New York, Routledge,
1999.
Game, Ann, Toplumsaln Skm: Yapbozumcu Bir Sosyolojiye Doru, ev.
Mehmet Kk, Ankara, 1998.
Garver Newton-Seung-Chong Lee, Derrida and Wittgenstein, Temple University
Press, Philadelphia, 1994.
Gazali, Ahmed, et-Tecrid fi kelimetit-tevhid, ev. Seyyid Muhammed, stanbul,
Kitsan Yay.
----------, Akn Halleri, ev. Turan Ko-Mustafa etinkaya, stanbul, Gelenek Yay.,
2005.
Gellner, Ernest, Postmodernizm, slam ve Us, ev. Blent Peker, Ankara, mit
Yay., 1994.
Glendinning, Simon, ed. Arguing with Derrida, Oxford, Blackwell, 2001.
Goodheart, Eugene, The Skeptic Disposition in Contempoary Criticism,
Princeton, Princeton University Press, 1984.
Gka, Erol ve arkadalar nce Sz Vard, Ankara, Vadi Yay., 1996.
234

Glpnarl, Abdulbaki, Mevlana Celaleddin: Hayat, Eserleri, Felsefesi, stanbul,


nklap Yay, 1999.
Greisch, Jean, dipsum: lahi Benlik ve Postmodern zne, Heidegger ve Din,
ev. ve der. Ahmet Demirhan, st., Gelenek Yay., 2004.
Gl, Abdulbaki-Erkan Uzun, Felsefe Szl, Ankara, Bilim ve Sanat Yay., 2002.
Gndz, inasi, Kresel Sorunlar ve Din, Ankara, Ankara Okulu Yay., 2005.
----------, Anadoluda Paganizm, Ankara, Ankara Okulu Yay., 2005.
----------, Sabiler, Ankara, Vadi Yay., 1995.
Gneytepe, Abdlkadir, J. R. Searle ve J. Derridada Anlam Sorunu:
Olaan/Asalak Szcelem Ayrmnn Geersizlii, Ankara, 2003,
(Baslmam Master tezi).
Gzel, Murat, Avrupa Birlii Tartmalar, Tezkire, 27-28, 2002.
Habermas,

Jrgen,

Kierkegaard

Communicative
in

Freedom

Post/modernity,

ed.

and
M.

Negative

Theology,

Matustik-M.

Westphal,

Bloomingon, Indiana University Press, 1995.


Hakim, Suad, bnl Arabi Szl, ev. Ekrem Demirli, stanbul, Kabalc Yay.,
2004.
Hall, David, Richard Rorty: Prophet and Poet of the New Pragmatism, Albany,
State University of New York Press, 1994.
Handelman, Susan A., The Slayers of Moses: The Emergence of Rabbinic
Interpretation in Modern Literary Theory, Albery, State University of
New York Press, 1982.
----------, Jacques Derrida and the Heretic Hermeneutic, Displacement: Derrida
and After, ed. Mark Krupnick, Bloomington, Indiana University Press,
1987.
Hanefi, Hasan, Teoloji mi Antropoloji mi?, ev. M. S. Yazcolu, Ankara
niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, XXIII, 1978
Hart, Kevin, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and
Philosophy, New York, Fordham University Press, 2000.
----------, Jacques Derrida: The God Effect, Post-Secular Philosophy: Between
Philosophy and Theology, ed. Phillip Blond, London, Routledge, 1998.

235

Harvey, Andrew, The Way of Passion: A Celebration of Rumi, Berkeley, Frog


Ltd.-North Atlantic Books, 1994.
Hebblethwaite, Brian, The Ocean of Truth: A Defense of Objective Theism,
Cambridge, Cambridge University Press, 1989.
Hegel, Georg Wilhelm Friedrich, Lectures on the Philosophy of Religion, trc. J. M.
Stewart-R. F. Brown, Berkeley, University of California, 1988.
Heidegger, Martin, Metafiziin Onto-Teo-Lojik nas, Heidegger ve Teoloji, ev.
ve der. Ahmet Demirhan, st., nsan Yay., 2002.
Hick, John, nanlarn Gkkua, ev. Mahmut Aydn, Ankara, Ankara Okulu
Yay., 2002.
----------, God and The Universe of Faiths, Oxford, Oneworld, 1993.
Hollinger, Robert, Postmodernizm ve Sosyal Bilimler: Tematik Bir Yaklam,
ev. Ahmet Cevizci, stanbul, Paradigma Yay., 2005.
Howells, Christina, Derrida: Deconstruction from Phenemonology to Ethics,
Oxford, Polity Press, 1999.
Hoy, David, Jacques Derrida, ev. Ahmet Demirhan, ada Temel Kuramlar,
ed. Q. Skinner, Ankara, Vadi Yay., 1991.
Huyssen, Andreas, Postmodernin Haritasn Yapmak, Modernite versus
Postmodernite, der. Mehmet Kk, Vadi Yay., Ankara, 1994.
Hyman,

Arthur,

Maimonidesn

on

Religious

Language,

Perpecives

on

Maimonides: Philosophical and Historical Studies, ed. Joe Kramer,


London, The Littman Library of Jewish Civilizaion, 1996.
Hyman, Gavin, The Predicament of Postmodern Theology, Louisville,
Westminister Press, 2001.
Ingraffia, Brian D., Postmodern Theory and Biblical Theology, Cambridge,
Cambridge University Press, 1995.
bn Arabi, Ftuhat- Mekkiyye, I-III, ev. Ekrem Demirli, stanbul, Litera Yay.,
2006.
----------, Fusus'ul-hikem, ev. Nuri Genosman, stanbul, M.B.Y., 1992.
----------, Fussul-Hikem, eviri ve erh. Ekrem Demirli, stanbul, Kabalc Yay.,
2006.
bn Meymun, Delaletul-hairin, tah. Hseyin Atay, Ankara, A...F.Y., 1974.
236

bn Sina, hlas Suresi Tefsiri, ev. Mesut Okumu, Kurann Felsefi Okunuu:
bn Sina rnei, Ankara, Aratrma Yay., 2003.
----------, Kitabu-ifa: Metafizik: II, ev. Ekrem Demirli-mer Trker, st., Litera
Yay., 2005.
----------, er-Risaletul Ariyye, Risaleler, ev. Alparslan Akgen, M. Hayri
Krbaolu, Ankara, Kitabiyat, 2004.
----------, Ar Risalesi, ev. Enver Uysal, Uluda nv. lahiyat Fak. Dergisi, 9,
2000.
zutsu, Toshiko, bn Arabinin Fussundaki Anahtar-Kavramlar, ev. Ahmet Y.
zemre, stanbul, Kakns Yay., 1998.
----------, Tao-culukdaki Anahtar Kavramlar, ev. Ahmet Y. zemre, stanbul,
Kakns Yay., 2003.
----------, slam Mistik Dncesi zerine Makaleler, ev. Ramazan Ertrk,
stanbul, Anka Yay., 2001.
Jameson, F., Dil Hapishanesi, ev. Mehmet H. Doan, st., Y. K. Y., 2002.
Jantzen, Whats The Difference? Knowledge and Gender in (post)modern
Philosophy of Religion, Religious Studies, 32, 1996.
Johnson, Barbara, Tranlators Introduction, Dissemination, ev. B. Johnson,
London, Continuum, 2004.
Kaufmann, David, Tanrnn Ad, ev. Kemal Atakay, Cogito, 36, 2003.
Kal, Victor, Being Unable to Speak, Seen As a Pariod: Difference and Distance in
Jean-Luc Marion, Flight of the Gods: Philosophical Perspectives on
Negative Theology, ed. Ilse Buholf- Laurens ten Kate, New York, Fodram
University Press, 2000.
Kearney, Richard, Theorising Gift, Debates in Continental Philosophy, New
York, Fordham University Press, 2004.
----------, Khora or God, A Passion for The Impossible: John D. Caputo in
Focus, ed. Mark Dooley, Albany, State University of New York Press,
2003.
Kearns, Cleo McNelly, The Prayers and Tears of Jacques Derrida: Esoteric Comedy
and the Poetics of Obligation, A Passion for The Impossible: John D.

237

Caputo in Focus, ed. Mark Dooley, State University of New York Press,
Albany, 2003.
Keklik, Nihat, bnl Arabinin Eserleri ve Kaynaklar in Misdak Olarak elFtuhat el-Mekkiyye, I-II, stanbul, Edebiyat Fak. Matbaas, 1980.
----------, Sadreddin Konevinin Felsefesinde Allah, Kainat ve nsan, st. nv.
Edebiyat Fak. Yay., stanbul, 1967.
Kellog, Catherine, Translating Deconstrcution, Culturel Values, 5, 3, 2001.
Keyman, Fuat, Giri: Dnya Nasl Dnya Oldu?, Oryantalizm, Hegomonya ve
Kltrel Fark, stanbul, letiim Yay., 1999.
Krc, Nazan, Dekonstrktivizm ve Ortaoyunu-Karagzde Ortak Kavramlar, Gazi
niversitesi Mimarlk Fakltesi Dergisi, 20, 2005.
Kindi, Felsefi Risaleler, ev. Mahmut Kaya, stanbul, Klasik Yay., 2002.
Ko, Turan, Yunus Emrenin iirlerine Din Dili Asndan Bir Yaklam,
Kaytlar, 20, 1992.
----------, Din Dili, Kayseri, Rey Yay.
Konevi, lahi Nefhalar, ev. Ekrem Demirli, stanbul, z Yay., 2002.
----------, Vahdet-i Vcd ve Esaslar, ev. Ekrem Demirli, stanbul, z Yay., 2004.
Konuk, Ahmet Avni, Fususul-Hikem Tercme ve erhi, haz. M. Tahal-S.
Eraydn, stanbul, Marmara nv. la. Fak. Vakf Yay., 1999.
----------, Mesnevi-i erif erhi I, stanbul, Gelenek Yay., 2005.
Kosky, Jeffrey L., Levinas and the Philosophy of Religion, Bloomington, Indiana
University Press, 2001.
----------, Contemporary Encountes with Apophatic Theology: The Case of
Emmanuel Levinas, Journal of Culturel and Religious Theory, 3, 2000.
Krafton-Houge, Mike, Predication Turning to Praise: Marion on God and
Hermeneutics- (Giver, Giving, Gift, Giving, Literature and Theology,
14, 4, 2000.
Kuipers, Ronald, Dangerous Safety, Safe Danger, Religion With/Out Religion,
ed. H. Olthois, Routledge, London-New York, 2002.
Kumar, Krishan, Sanayi Sonras Toplumdan Post-modern Topluma: ada
Dnyann Yeni Kuramlar, ev. Mehmet Kk, Ankara, Dost Yay.,
1999.
238

Kutluer, lhan, bn Sina Ontolojisinde Zorunlu Varlk, stanbul, z Yay., 2002.


Law, David, Negative Theology in Heideggers Beitrage zur Philosophie,
International Journal for Philosophy of Religion, 48, 2000.
----------, Kierkegaard as Negative Theologian, Oxford, Clerandon Press, 1994.
Lakeland, Paul, Postmodernity: Christian Idendity in a Fragmented Age,
Minneapolis, Augsburg Fortpress, 1997.
Lechte, John, Fifty Key Contemporary Thinkers: From Structuralism to
Postmodernism, London, Rautledge, 1994.
Leledakis, Kenakis, Toplum ve Bilind, Abdullah Ylmaz, stanbul, Ayrnt Yay.,
2000.
Leaman, Oliver, Moses Maimonides, London, Rautledge, 1990.
Levinas, E., Tanr ve Felsefe, ev. Zeynep Direk, Sonsuza Tanklk, haz. Z.
Direk-E. Gkyaran, st., Metis Yay., 2003.
----------, Bakann zi, ev. Melih Baaran, Sonsuza Tanklk, haz. Z. Direk-E.
Gkyaran, st., Metis Yay., 2003.
----------, Btnlk ve Sonsuza nsz, ev. Zeynep Direk, Sonsuza Tanklk, haz.
Z. Direk-E. Gkyaran, st., Metis Yay., 2003.
----------, Fenemonolojiden Etie, ev. zkan Gzel, Sonsuza Tanklk, haz. Z.
Direk-E. Gkyaran, st., Metis Yay., 2003.
----------, z ve karszlk, ev. Melih Baaran, Sonsuza Tanklk, haz. Z. DirekE. Gkyaran, st., Metis Yay., 2003.
Loughlin, Gerard, Telling God's Story, Cambridge, Cambridge University Press,
1996.
Lowe, Walter, Prospects for A Postmodern Christian Theology: Apocalyptic
Without Reserve, Modern Theology 15: 1, 1999.
Lucy, Niall, Postmodern Edebiyat Kuram, ev. Aslhan Aksoy, stanbul, Ayrnt
Yay., 2003.
----------, A Derrida Dictionary, Oxford, Blackwell, 2004.
Lyotard, J. F., Postmodern Nedir Sorusuna Cevap, ev. Dumrul Sabuncuolu,
Postmodernizm, ed. Nemci Zeka, stanbul, Ky Yay., 1994.
----------, Postmodern Durum, ev. Ahmet idem, Ankara, Vadi Yay., 1997.

239

Macquarrie, John, Postmodernism in Philosophy of Religion and Theology,


International Journal for Philosohy of Religion, 50, 2001.
Marion, Jean Luc, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology,
God, the Gift and Postmodrnism, ed. John D. Caputo, M. J. Scanlon,
Bloomington-Indianapolis, Indiana University Press, 1999.
----------, God Without Being, trans. T. Carlson, Chicago, University of Chicago
Press, 1991.
----------, ifte Putperestlik, Heidegger ve Din, ev. ve der. Ahmet Demirhan, st.,
Gelenek Yay., 2004.
----------, The Idol and Distance: Five Studies, New York, Fordham University
Press, 2001.
May, Tod, Postyapsalc Anarizmin Siyaset Felsefesi, ev. Rahmi dl, stanbul,
Ayrnt Yay., 2000.
McIntosh, Mark A., Mystical Theology, Oxford,Blackwell, 1998.
Megill, Allan, Arln Peygamberleri, ev. Tuncay Birkan, stanbul, Bilim ve
Sanat Yay., 1998.
Mevlana Celaleddin Rumi, Divan- Kebir- Kebir, Abdulbaki Glpnarl, Ankara,
Kltr Bakanl Yay., 1992.
----------, Fihi Ma Fif, ev. Meliha . Anbarcolu, stanbul, M.E.B.Y., 1990.
----------, Mecalis-i Seba, ev. Abdulbaki Glpnarl, Konya, 1965.
----------, Mesnevi, ev. Veled zbudak, stanbul, MEB Yay. 1991.
----------, Rubailer, ev. Nuri Genosman, stanbul, Krkambar Yay., 2005.
Milbank, John, Theology and Social Theory, Oxford, Blackwell, 1990.
----------, Postmodern Critical Augustinianism: A Short Suma in Forty-two
Responses to Anasked Questions, The Postmodern God: A Theological
Reader, ed. Grahm Ward, Oxford, Blackwell, 1998.
Miller, James, The Passion of Michel Foucault, London, Harper Collins, 1993.
Min, Anselm Kyongsuk, The Other Without History and Society Dialogue with
Derrida, Philsophy of Religion in the 21st Centry, ed. D. Z. Phillisp,
Palgrave, Gorodnsville, 2001.
Minkin, Jacob S., The Teachings of Maimonides, London, Jason Aronson Inc.,
1993.
240

Min, The Other Without History and Society Dialogue with Derrida, TwentiethCentury Western Philosophy of Religion 1900-2000, ed. D. Z. Phillips,
Thomas Long, London, Kluwer Academic Publisher, 2003.
Mortley, Raoul, Fransz Dnrleriyle Syleiler, ev. Baki Gl, Ankara, mge
Yay., 2000.
----------, From Word to Silience, Bonn, Hanstein, 1986.
Murphy, John, Postmodern Toplumsal Analiz ve Postmodern Eletiri, ev.
Hsamettin Arslan, stanbul, Eti Kitaplar, 1995.
Mutman, Mahmut, Avrupa Avrupa Duy Sesimizi, Birikim, 159, 2002.
Nalbantolu, Hasan nal, Derridann Kurguskm: znesiz Bir Syleme Doru,
Toplum ve Bilim, 102, 2005.
Nalaolu, Halil, Kltrel Farkn Yapskm, Phoenix Yay., Ankara, 2004.
Nancy, J. L., The Deconstruction of Christianity, Religion and Media, ed. Hent de
Vries, Stanford, Stanford University Press, 2001.
Nasr, Seyyid Hseyin, Mslman Bilge, ev.Ali nal, stanbul, ty.
Netton, Ian Richard, Allah Transcendent: Studies in the Structure and Semiotics
of Islamic Philosophy, Theology and Cosmology, London, Rautledge,
1989.
Nicholson, Reynold, slam Sufileri, ev. Memet Da ve dierleri, Ankara, 1978.
Norris, Christopher, Against Relativism: Philosophy of Science, Deconstruction
and Critical Theory, Oxford, Blackwell, 1998.
----------, Derrida, London, Fontana, 1987.
---------, Truth and the Etics of Criticism, Manchester, Manchester University
Press, 1994.
----------, Deconstruction and the Unfinished Project of Modernity, New York,
Routledge, 2000.
----------, Derrida, Fontana-Collins, London, 1987.
----------, What is Decosntruction, London, Academy Editions, 1988.
Okumu, Mesut, Kurann Felsefi Okunuu: bn Sina rnei, Ankara, Aratrma
Yay., 2003.
Olthuis, James H., The Test of Khora, Religion With/Out Religion, ed. H.
Olthois, London-New York, Routledge, 2002.
241

----------, Prayers and Tears, Religion With/Out Religion, ed. H. Olthois,


Routledge, London-New York, 2002.
zler, Mevlt, slam Dncesinde Tevhid, stanbul, Nun Yay., 1995.
Park, Jin Y., Naming the Unnameable: Co-arising and Diffrance, Budhism and
Deconstructions, ed. J. Park, New Yok, Rowman and Littlefield Publisher,
2006.
Peacocke, John, Heidegger ve Onto-Teoloji Sorunu, Heidegger ve Teoloji, ev. ve
der. Ahmet Demirhan, st., nsan Yay., 2002.
Phillips, D. Z.-Thomas Long, Twentieth-Century Western Philosophy of Religion
1900-2000, London, Kluwer Academic Publisher, 2003.
Platon, Devlet, ev. Sebahattin Eypolu-Ali Cimcoz, stanbul, Bankas Kltr
Yay., 2001.
----------, Timaios, ev. E. Gney-L. Ay, stanbul, Sosyal Yay., 2001.
Plotinus, Enneadlar, ev. Zeki zcan, Bursa, Asa Yay., 1996.
Pokorn, Nike, The Language and Discourse of the Cloud of Unknowing,
Lterature and Theology, 11, 4, 1997.
Poidevin, Robin Le, Ateizm: nanma, nanmama zerine Bir Tartma, ev.
Abdullah Ylmaz, st., Ayrnt Yay., 2000.
Protevi, John, ed., Between Deleuze and Derrida, Continuum, 2003.
Putnam, Hilary, On Negative Theology, Faith and Philosophy, 14, 4, 1997.
Putt, Keith, Faith, Hope, and Love, Religion With/Out Religion, ed. H. Olthois,
Routledge, London-New York, 2002.
----------, Faith, Hope, and Love: Radical Hermeneutics as a Pauline Philosophy of
Religion, A Passion for The Impossible: John D. Caputo in Focus, ed.
Mark Dooley, Albany, State University of New York Press, 2003
Rapaport, Herman, Later Derrida: Reading the Recent Work, New York-London,
Routledge, 2003.
Raschke, Carl, The End of Theology, Colarado, The Davies Group Publisher, 2000.
----------, The Deconstruction of God, Contemporary Classics in Philosophy of
Religion, ed. Ann Loades and Loyal Rue, Open Court Publishing, America,
1993.

242

Rayment-Pickard, Hugh, Impossible God: Derridas Theology, Gower House,


Ashgate, 2003.
Reber, Sait, Realizm, Din ve Dnyevileme, slamiyat, 4, 3, 2001.
----------, Tanry Bilmenin mkan ve Mahiyeti, Ankara, Kitabiyat, 2004.
Robbins, Jeffrey W., In Search of a Non-Dogmatic Theology, USA, Davies
Gourup Publishers, 2004.
Rorty, Richard, Pragmatism, Neo-Pragmatism, and Religion: Conversations with
Richard Rorty, ed. Charley D. Hardwick-Donald A. Crosby, Peter Lang
Publishing, 1997.
----------, Olumsallk, roni ve Dayanma, ev. M. Kk-A. Trker, stanbul,
Ayrnt Yay., 1995.
Rosenau, M., Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, ev. Tuncay Birkan, Ankara,
Ark Yay., 1998.
Royle, Nicholas, Jacques Derrida, London-New York, Rotledge, 2003.
----------, Decontructions: A Users Gide, New York, Palgrave, 2000.
Rubenstein, Mary-Jane, Unknow Thyself: Apophatism, Deconstruction, and
Theology After Ontotheology, Modern Theology, 19, 3, 2003.
Said, E., Dnya, Metin ve Eletirmen, K Ruhu, ev. Tuncay Birkan, st., Metis
Yay., 2000.
Saruhan, Mfit Selim, bn Miskeveyh Dncesinde Tanr ve nsan, Ankara,
lahyat Yay., 2005.
Sarup, Madan, Postyapsalclk ve Postmodernizm, ev. A. Gl, Ankara, Ark
Yay., 1995.
Sayn, Zenep, Noli Me Tangere: Beden Yazs II, stanbul, Kakns Yay., 2000.
----------, Melezlik ve Edebiyat: Belirsiz Bir Alanda Dekonstrksiyon, Defter, 30,
1997.
Schmitz, Kenneth L., From Anarchy to Principles: Deconstruction and the Resource
of Cristian Philosophy, Communio: International Catholic Review, 16,
1989.
Schutter, Dirk de, Zarathustras Yes and Woe: Nietzsche, Clean, and Eckhart on the
Death of God, Flight of the Gods: Philosophical Perspectives on

243

Negative Theology, ed. Ilse Buholf- Laurens ten Kate, New York, Fodram
University Press, 2000.
Seidman, S., ed., The Postmodern Turn: New Perspectives on Social Theory,
Cambridge, Cambridge University Press, 1994.
Serdar, Ziyaddin, Postmodernizm ve teki, ev. Gke Kamaz, stanbul, Sylem
Yay., 2001.
Shanks, Andrew, God and Modernity: A New and Better Way to Do Theology,
London-New York, Routledge, 2000.
Shakespeare, Steven, Thinking About Fire: Derrida and Judaism, Literature and
Theology, 12, 3, 1998.
Silesius, Angelus, Mistik iirler, ev. Sedat Umran, stanbul, Ruh ve Madde Yay.,
1989.
Sinanolu, Abdulhamit, Kelam Tarihinde Tanr Tasavvurlar, Ankara, lahiyat
Yay., 2005.
Skinner, Q., Teorinin Dn, ev. Ahmet Demirhan, ada Temel Kuramlar,
ed. Q. Skinner, Ankara, Vadi Yay., 1991.
Smith, Huston, The Religious Significance of Postmdernism: A Rejoinder, Faith
and Philosohpy, 12, 3, 1995.
----------, The View from Everywhere: Ontotheology and the Post-Nietzschean
Dekonstrksiyon

of

Metaphisics,

Religion,

Ontotheology,

and

Deconstruction, ed. Henry Ruf, New York, Paragon Hause, 1989.


----------, Unutulan Hakikat, ev. Latif Boyac, stanbul, nsan Yay., 1998.
Smith, James K. A., Is Deconstruction An Augustinian Science?, Religion
With/Out Religion, ed. H. Olthois, Routledge, London-New York, 2002.
----------, Re-Kanting Postmodernism?: Derridas Religion Within the Limits of
Reason Alone, Faith and Philosophy, 17, 4, 2000.
Smullyan, Raymond M., Tao Sessizdir, ev. Cem en, stanbul, Dharma Yay., 1994.
Snyder, John R., Moderniin Sonu Hakknda, Modernliin Sonu, ev. ehabettin
Yaln, stanbul, z Yay., 1999.
Sobhani, Tofigh H., Mesnevide Sz Syleme Engelleri, Uluslaras Mevlana
Bilgi leni, Ankara, Kltr Bankl Yay., 2000.

244

Sokal, Alan-Jaen Bricmont, Son Moda Samalar: Postmodern Aydnlarn Bilimi


Ktye Kullanmalar, ev. M. Baydur-O. Onaran, stanbul, letiim Yay.,
2002.
Szen, Edibe, Sylem: Belirsizlik, Mbadele, Bilgi/G ve Refleksivite, stanbul,
Paradigma Yay., 1999.
Spivak, Gayatri C., e Koyulmak, Eletirel Bak, ed. Peter Osborne, ev. Elin
Gen, Ankara, Dost Yay., 1999.
----------, Translators Preface, Of Grammatology, ev. Gayatri C. Spivak,
Baltmore-London, The Johns Hopkins University Press, 1976.
Srajek, Martin C., In the Margins of Deconstruction: Jewish Conceptions of
Ethics in Emmanuel Levinas and Jacques Derrida, Pittsburgh, Penn,
Duquesne University Press, 2000.
Stace, Walter T., Mistisizm ve Felsefe, ev. Abdullatif Tzer, stanbul, nsan Yay.,
2004.
Staten, Henry, Wittgenstein and Derrida, London, University of Nebraska Press,
1986.
Steiner, Rudolph, Onbir Avrupa Mistii, ev. Selma vn, stanbul, Dharma
Yay., 2002.
Steunebrink, Gerrit, Is Adornos Philosophy a Negative Theology?, Flight of the
Gods: Philosophical Perspectives on Negative Theology, ed. Ilse BuholfLaurens ten Kate, New York, Fodram University Press, 2000.
Suziki, Taitaro, Hristiyanlk ve Budizmde Mistik Yaam: Batnn ve Dounun
Yolu, ev. Serdar Atlalp, stanbul, Ruh ve Madde Yay., 1991.
Taylan, Necip, Dnce Tarihinde Tanr Sorunu, stanbul, Ay Kitaplar, 1998.
----------, slam Dncesinde Din Felsefeleri, stanbul, FAV Yay., 1994.
Taylor, Mark C., Introduction, Deconstruction in Context, ed. M. Taylor,
Chicago, Chicago University Press, 1986.
----------, Reframing Postmodernism, Shadow of Sprit: Postmodernism and
Religion, ed. P. Berry-A. Wernick, Routledge; New York-London, 1992.

245

----------, Erring: A Postmodern A/theology, Chicago, Chicago University Press,


1984.
----------, About Religion, Chicago, University of Chicago Press, 1999.
Tracy, David, Mystics, Prophets, Rehtorics: Religion and Psychoanalysis, The
Trial(s) of Psychoanalysis, ed. F. Meltzer, Chicago, Chicago University
Press, 1988.
Tzu, Lao Bilinmeyen retiler, ev. smail Tapnar, stanbul, Kakns Yay., 1999.
----------, retiler, ev. smail Tapnar, stanbul, Kakns Yay., 1999.
Uluda, Sleyman, Tasavvufi Uluhiyet Telakkisinde Tezat, Hareket, EkimKasm-Aralk, 1980.
Upaniadlar, der. ve ev. Mehmet Ali Im, stanbul, Dergah Yay., 1997.
lken, Hilmi Ziya, bn Sna'nn Din Felsefesi, AFD, IV/I, Ankara, 1955.
Walterstorff, Nicholas, Divine Discourse, Cambridge, Cambridge University Press,
1995.
Ward, Graham, Postmodern Theology, The Modern Theologians: An
Introduction to Christian Theology in The Twentieth Century, ed.
David F. Ford, Cambridge, Blackwell, 1996.
----------, Deconstructive Theology, The Cambridge Companion to Postmodern
Theology, ed. K. Vanhoozer, Cambridge, Cambridge University Press,
2003.
----------, Kenosis and Naming, Religion, Modernity and Postmodernity, ed.
Paul Heelas, Oxford, Blackwell, 1998.
----------, Barth, Derrida, and The Language of Theology, Cambridge, Cambridge
University Press, 1998.
Watt, Montgomery, Modern Dnyada slam Vahyi, ev. Mehmet Aydn, Ankara,
Hlbe Yay., 1982.
West, David, Kta Avrupas Felsefesine Giri, ev. Ahmet Cevizci, stanbul,
Paradigma Yay., 1998.
Westphal, Merold, Levinass Theological Suspension of Religious, Ethics as First
Pilosophy: The Signifance of Emmanuel Levinas for Philosophy,
Literature and Religion, ed. Adriaan T. Peperzak, London, Rautledge,
1995.
246

----------, Continental Philosophy of Religion, The Oxford Handbook of


Philosophy of Religion, ed. Willam Wainwright, Oxford, Oxford
University Press, 2005.
Wheeler, Samuel C., Deconstruction as Analytic Philosophy, Palo Alto, Stanford
University Press, 2000.
White, Stephen R., Don Cupitt and The Future of Christian Doctrine, London,
SCM Press, 1994.
Williams, J. P., Denying Divinity: Apophasis in the Patristic Christian and Zoto
Zen Budhist Traditions, Oxford, Oxford University Press, 2000.
Winter, T., Postmodern Dnyada Kbleyi Bulmak, ev. . Baldk-M. evkier,
stanbul, Gelenek Yay., 2003.
Wolosky, Shira, Language Mysticism: The Negative Way of Language in Eliot,
Beckett, and Celan, Stanford, Stanford University Press, 1995.
Wood, D. ,The Original Discussions of diffrance, Derrida and Diffrance, ed.
D. Wood, Warwick, Parousia, 1985.
Wood, Ellen Meiksins, Postmodern Gndem Nedir?, Marksizm ve Postmodern
Gndem, der. E. Wood-J. Foster, ev. Ahmet Fethi, stanbul,topya Yay.,
2001.
Wyschogrod, Edith, Azizler ve Postmodernizm, ev. Ahmet Demirhan, stanbul,
nsan Yay., 2002.
Vanhoozer, Kevin, Theology and the Condition of Postmodernity: A Report on
Knowledge (of God), The Cambridge Companion to Postmodern
Theology, ed. K. Vanhoozer, Cambridge, Cambridge University Press,
2003.
Vries, Het de, Philosophy and the Turn to Religion, Baltimore, The Johns Hopkins
University Press, 1999.
Yaran, Cafer Sadk, slam Felsefesinin Karakteristik Yaps: zgn Eklektisizm,
EKEV Akademi Dergisi, 7, 17, 2003.
---------, ada Epistemolojik Dikotomiler ve Sofyalojik Bir Epistemoloji
nerisi, stanbul niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, 9, 2004.

247

----------, Religious Pluralism After Modernity: Towards a Non-Radical Version,


Religion and Culture After Modernity, ed. V. Peterca-M. Dumitrana,
Arhiepiscopia Romanco-Catolica de Bucureti, 2004.
----------, Bilgelik Peinde: Din Felsefesi Yazlar, Ankara, Aratrma Yay., 2002.
----------, Tarihsel ve Eletirel Bir Yaklamla Felsefe Din likisi: Din Felsefesi
Yapmann Drt Farkl Yolu, Klasik ve ada Metinlerle Din Felsefesi,
Samsun, Ett Yay., 1997.
----------, Gnmz Din Felsefesinde Tanr nancnn Aklilii, Samsun, Ett Yay.,
2000.
----------, Dini Epistemolojide Eletirel Aklclk ve Tahkiki manclk, Ondokuz
Mays niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, 9, 1997.
----------, bn Arabi, Mevlana ve Yunus Emreye gre tekinin Durumu, slam
ve teki: Dinlerin Doruluk/Kurtarclk ve Birada Yaama Sorunu,
ed. Cafer S. Yaran, stanbul, Kakns Yay., 2001.
Yasa, Metin, Tanr Hakknda Paradoksal Konumak: bn Arabi ve Karl Barth
rnei, O. M. . . F. D., 17, 2004.
----------, Din Fesefesi Asndan Yunus Emrede Ak-Yaratl ve Kendi Olma,
Ankara, Ankara Okulu Yay., 2002.
----------, Din Dilinin Tanry Konumadaki Yetersiz levi: Karlatrmal Bir
zmleme Giriimi, Sleyman Hayri Bolay Armaan Kitab, Ankara,
Gazi Kitabevi, 2005.
----------, bn Arabi ve Spinozada Varlk, Ankara, Elis Yay., 2003.
Yeenolu, Medya, Smrgeci Fantaziler: Oryantalist Sylemde Kltrel ve
Cinsel Fark, st., Metis Yay., 2003.
Yeilyurt, Temel, Tanrnn Aknl Balamnda Ruyetullah Sorunu, Malatya,
Kubbe 6 Yaynclk, 2001.
Yldrm, Erdoan-Hasan . Nalbantolu, Adaletin Kurgu Skm Yaplabilir mi?
Derridann bir Sav zerine eitlemeler, Hukuk Felsefesi ve Sosyoloji
Arkivi, 9, 2004.
Yksel, Emrullah, Sistematik Kelam, stanbul, z Yay., 2005.
---------, Din Fenomeni, stanbul niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, 1,
1999.
248

---------, slamn nsandan Ne stediini Anlamaya almak, stanbul


niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, 4, 2001.
---------, Kelam Dersleri: lahiyat ve Nbvvet, Erzurum, 1986.
Zerrinkub, Abdlhseyin, Simurgun Kanat Sesi: Attarn Hayat, Dnceleri ve
Eserleri, ev. Alptekin Dursunlu, stanbul, Anka Yay., 2002.
Zimmerman, Michael E., John D. Caputo: A Postmodern, Prophetic, Liberal
American in Paris, Continental Philosophy Review, 31, 1998.
Zournazi, Mary, Umut: Deiim in Yeni Felsefeler, ev. Uygar Abac, stanbul,
Literatr Yay., 2002.

249

You might also like