Professional Documents
Culture Documents
stanbul niversitesi
Sosyal Bilimler Enstits
Felsefe ve Dinbilimleri Anabilim Dal
Doktora Tezi
DN FELSEFESNDE DEKONSTRKSYON
Recep ALPYAIL
2502030078
Tez Danman
Prof. Dr. Cafer Sadk YARAN
stanbul-2006
Z
Bu alma, dekonstrksiyonun olumlu bir sre olduu, eletirel aklc bir
perspektifle dekonstrksiyonla olumlu bir din felsefesine ulalabilecei temel fikri
zerine
kuruludur.
Bu
tezi
temellendirmek
iin
almamz
sresince,
II
ABSTRACT
This study is based on a idea of that deconstruction is a positive process and with a
critical perspective and it can be reached to a constructive philosophy of religion. For
underpinning of this thesis, the theory of deconstruction has been evaluated within
these three aspects throughout the study: i. Deconstruction means to propose new
questions for the agenda, and for already questioned to produce new possibilities and
developments. In this regard, it is not a final but a new start. From this perspective,
the contribution to Philosophy of Religion is one of the processes of this study. ii.
Secondly, relying on tradition, producing new things, deconstruction means to renew
the tradition in the new form. In philosophy of religion, it is thought as a kind of
activity demolishing the works of classics and even of theologians in order to revise
them. Taking the works of the leading scholars in the field, like Pseudo Dionysius,
Meister Eckhart, Sankara, Lao Tzu into consideration, a similar approach is claimed
to be applied to the classical Islamic tradition. iii. Deconstruction consist of the
meaning of that not being pressed between two options because of one dimensional
attitude, it produces new perspectives by taking all two options into consideration. In
this regard, it is thought a supplement support for escaping from the attitude of
distance from wisdom in Philosophy of Religion. In the process of the writing up,
this aspect is always on the agenda.
III
NSZ
Zaman iinde ok farkl unsurlarn felsefi syleme kaynaklk ettiini
grmekteyiz: Szgelimi mantk, matematik, bilim, duyular, rasyonalite vb.
Bunlardan
her
biri
eitli
zaman
dilimlerinde,
felsefi
sistemlere
temel
IV
NDEKLER
Z.............................................................................................................................. IV
ABSTRACT ............................................................................................................... V
NSZ...................................................................................................................... VI
NDEKLER .............................................................................................................................. 1
GR .......................................................................................................................... 1
A. Aratrma Konusunun nemi ............................................................................. 3
B. Aratrmada Kullanlan Yntem ......................................................................... 8
C. Aratrmada Kullanlan Kaynaklar .................................................................. 10
I. BLM
DEKONSTRKSYONUN AIMLANMASI
A. Dekonstrksiyon Teriminin inde Yer Ald Dnsel Atmosfer ..................... 12
1. Postmodernizm ................................................................................................... 12
2. Postmetafizik a ve Din ................................................................................... 20
3. Eletirel Deerlendirmeler.................................................................................. 24
B. Dekonstrksiyon Nedir? .................................................................................... 31
C. Terimin Mucidi Jacques Derrida ve Baz Yar-Kavramlar................................ 49
D. Dekonstrksiyonun Din Felsefesi in malar................................................... 63
1. Dekonstrksiyon ve Din ..................................................................................... 63
2. Dekonstrksiyon ve Din Arasnda rtibat Noktalar ........................................... 75
a. Yahudilik ......................................................................................................... 78
b. slam ................................................................................................................ 80
c. man ................................................................................................................. 82
d. Mesihilik ........................................................................................................ 86
E. Eletirel Deerlendirmeler..................................................................................... 90
II. BLM
DEKONSTRKSYONUN DN FELSEFESNDEK UZANIMLARI
A. Dekonstrksiyonun Din Felsefesinde Olumsuz/Nihilist Bir Balamda Kullanl 99
1. A/teoloji (Mark C. Taylor) ................................................................................. 99
2. Non-realizm (Don Cupitt)................................................................................. 101
GR
A. Aratrma Konusunun nemi
Yakn bir tarihte yaymlanan bir kitapta, dekonstrksiyonun etkileimde
olduu u disiplinler saylr: dekonstrksiyon ve etik, dekonstrksiyon ve
feminizm, dekonstrksiyon ve psikanaliz, dekonstrksiyon ve kltrel
almalar, dekonstrksiyon ve sevgi, dekonstrksiyon ve postkolonyalizm,
dekonstrksiyon ve teknoloji. 1 Bu saylanlara teoloji, mimari, hukuk, tarih, bilim,
politika, cinsel ayrmclk, eitim bilimi, iir ve hatta mzik gibi daha birok alan
eklemek mmkndr. 2 Btn bu anlanlar sadece, dekonstrksiyonun ne lde
yaygn bir disiplin olduu hakknda bir fikir vermek iin sunduk. Buradan ksaca
unu anlamaktayz. Dekonstrksiyon gnmz felsefe tartmalarnda belli bir lde
yaygn paradigmay temsil etmektedir. Takdir edilecei zere, felsefede bir eyin
paradigma haline gelmesi demek, btn felsefe sorunlarnn sz konusu paradigma
ekseninde yeniden ele alnmas anlamna gelmektedir. Szgelimi, geen yzyllarda
ayn ilevi, bilim, rasyonalite, romantizm, fenomenoloji, vb. gibi felsefi sistemler icra
etmilerdi. Dekonstrksiyonun da son otuz yln paradigmal terimi olduu
dnldnde; bizi ilgilendiren asl soru, din felsefesi iin durumun ne olduudur.
Din felsefesi, adndan da anlalaca zere iki terimin birleiminden olumu
bir disiplin. Bu her iki alann etkileiminin bir sonucu olduundan olsa gerek, o, kimi
zaman felsefenin kimi zaman da dinin etkisi altnda gelimitir. Felsefe dine nazaran,
daha dinamik ve deiken bir karakter arz etmekte olduundan din felsefesi de, bu
alandaki deiimlere paralel olarak yeni biimler almaktadr. Szgelimi, bu deyii ilk
defa kulland ifade edilen Hegelden 3 bu gne dein din felsefesi tasavvurunda
ok ey deimitir. Din ve felsefe arasndaki ilikinin sonucu olan din felsefesinin
felsefe tarihi iindeki farkllklar arz eden servenini, 4 Cafer Sadk Yaran u ekilde
1
2
3
4
zetlemektedir: Felsefeye yar dini bir rol veren rnein Platonun din felsefesi;
felsefeye dini inanlar savunma grevi veren Aquinas rneinde grlen anlay;
felsefenin kendi snrllklarn gstererek dini inanca yer hazrlayc konumunda
bulunduu, Kantn din felsefesi, son olarak da, felsefenin grevinin dini ifadelerin
anlamn zmlemek ve dini sylemin mantksal yapsn ak seik hale getirmek
olarak gren Wittgensteinc ada Analitik felsefe. 5 Bu dnm ve deiimler
iinde din felsefesinin hakim paradigma konumundaki felsefi sylemle srekli
etkileim halinde olduunu gryoruz. Bu dnmlerin izini srm olan Yarann,
din felsefesi yapmann olas drt biiminden sz ettii almasndan yl sonra
yaymlad kitabnda, felsefedeki yeni bir eilimden sz ettiini grrz: Din
felsefesinde ve teizmin savunulmasnda son zamanlarda grlen canlanma, sadece
Anglo-Amerikan Analitik felsefe gelenei ile snrl deildir. Benzer gelimeler,
Kantn kritisizm felsefesinin bir geliimi olarak deerlendirilebilecek olan ve Hegel,
Schopenhauer, Keierkegaard, Feuerbach, Nietzsche, Husserl, Heidegger, Sartre ve
son zamanlarda Derrida ve Foucault gibi filozoflarca gelitirilen perspektifleri iine
alan Kta Avrupas felsefe modelinde de meydana gelmektedir. 6 Bu ifadelerden de
anlalaca zere, din felsefesi disiplini iinde farkl felsefi geleneklerin sonucu
olarak klasik din felsefesinden ayr, yeni eilimler ortaya kmaktadr. Zaten, ok
ksa bir zaman dilimi iinde alntdaki ngry teyit eder almalarn kaleme
alnmakta olduunu gryoruz. 7
u halde yukardaki bak asnn devam olarak yle bir deerlendirmede
bulunabiliriz. Son otuz yln hakim felsefi sylemi Kta Avrupasnda, Amerikada,
ksmen de Adada postmodernizm ve dekonstrksiyondur. Bu genel atmosferden din
felsefesi de ok ak bir biimde etkilenmektedir; hatta bu paralelde bir din felsefesi
tasavvurunun da olumu olduunu syleyebiliriz. Sonuta din felsefesi disiplininin,
dnyadaki birok felsefe blmnde ayrcalkl bir yer edinmekte olan bu akmlara
5
6
7
Muhsin Akba, Derrida ve Din, stanbul, Yeni Zamanlar Yay., 2004, s. 7-8.
Cafer S. Yaran, ada Epistemolojik Dikotomiler ve Sofyalojik Bir Epistemoloji nerisi,
stanbul niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, 9, 2004, s. 42.
Ann Game, Toplumsaln Skm: Yapbozumcu Bir Sosyolojiye Doru, ev. Mehmet
Kk, Ankara, 1998, s. x; ayn trden sorular ve ekinceleri postmodernizm ve etik zerine
bir alma kaleme alan Edith Wyschogrod dile getirmitir: Postmodern bir etik? elikli bir
terim deil mi bu? Eer postmodernizm felsefi dilin yklmasn betimleyen eletirel bir
ifadeyse; bir Bat hmanizminin gen deiimi ise, bizatihi anlam artlar saldrda olduunda, bir
etik umudunu nasl tayabiliriz?, Azizler ve Postmodernizm, ev. Ahmet Demirhan, stanbul,
nsan Yay., 2002, s. 11.
5
uyuaca bal bana bir sorundur. Bu sorunun ksmi bir yantn yine, sorunu
ortaya koyan Gameden alabiliriz:
Temel sorun hakikat ya da bilim statsne dnk iddialara temel salayan kurallarn
ve kapanmalarn sorgulanmas yoluyla disiplinlerin datlmas sorunudur. Ksaca
yaplmak istenen, bir ama, gndeme yeni sorular getirme altrmasdr. 11 (vurgu
bize ait)
Biz de baz ekincelerle bu alntda ifade edilen hususlarn din felsefesi iin de sz
konusu edilebileceini dnmekteyiz. Yani en net ifadesiyle dekonstrksiyon
paralelinde yaplacak olan din felsefesinin amac gndeme yeni sorular
getirebilmektir. te bu noktada, almamzn tezi ortaya kmaktadr: O da,
eletirel aklc bir perspektifle dekonstrksiyon ve din felsefesinin e zamanl
olarak anlabileceidir. Burada tek ynl bir ilikiden deil, yani sadece
dekonstrksiyondan din felsefesine giden ve oray yeniden yaplandrabilecek olan
bir olaslktan deil, ayn zamanda din felsefesinden dekonstrksiyona giden ve onu
bu paralelde kritik edebilecek bir olaslktan da sz edilmelidir. Yani yaplmas
dnlen ey, basite bir yntemi alp dier alana uyarlamak deildir. Son derece
dinamik bir etkileimle, hem din felsefesi iin hem de dekonstrksiyon iin yeni
kazanmlar retebilecek olan bir diyaloa girebilmektir. 12
Eer gnmz
felsefecilerinin byk bir ounlukla syledikleri gibi artk mutlak felsefe mmkn
deilse de, umut felsefesi her zaman mmkndr; ki bunun yolu da diyalogdan
gemektedir. 13 Sz konusu umudun diyaloa nasl yasl olduunu G. Spivakn
benzetmesiyle syleyelim: Yabanc bir dil renerek kimse annesini kaybetmi
olmaz; aksine bu deneyimde annesiyle olan ilikisini daha gl kurma olasl her
zaman mevcuttur. 14
kinci olarak ise, tezimizde yapmay dndmz eyi daha anlalr
klacan dndmz bir karlatrmaya bavurmak istiyoruz: ada Dini
Epistemolojide Fideizm adl master tezimizi hazrlarken; Wittgensteinla ilgili yle
11
12
13
14
bir hususun farkna vardk. O, her ne kadar din hakknda, dorudan doruya bir din
felsefesi disiplini oluturabilecek eyler sylemiyorsa da, sunduu model din
felsefesinin sorunlarn yaplandrmada kullanlabilecek bir grnmde olduundan,
baz din felsefecileri onun dncelerini bu sahada kullanma yoluna gitmitir. Biz,
dekonstrksiyonun da din felsefesi alannda benzer bir kullanm alan olabilecei
dncesindeyiz. Tezimizin ilerleyen ksmlarnda daha ayrntl bir biimde
greceimiz zere, John D. Caputo bunun gzel rneklerini vermitir. Benzerlik
bununla da snrl deildir. Wittgensteinn felsefi kariyerinde btnyle olmasa da
belli bir dnmn olduu kabul edilir. Kimileri bunu erken dnem ve ge dnem
olarak ikiye ayrrlar. Bu paralelde onun ilk dneme ait grleriyle ikinci evreye ait
grleri din felsefesi iin tamamen farkl iki proje ngrr. Yaayan din
felsefecilerinden D. Z. Phillips, onun dncelerini din felsefesinde yeni bir
epistemolojiyi temellendirmek zere kullanmtr. Bunu yaparken erken dnem
Wittgenstein deil de ge dnem Wittgenstein zerinde younlamtr. Biz benzer
bir durumun Derrida iin de sz konusu olabilecei kansndayz. 15 kinci dnem
Derrida ya da daha salkl bir adlandrma ile sonraki Derridann, sadece metinden
ve dilden deil, imandan, mesihsellikten, adaletten, dinden ve hatta teolojiden ok
ak bir dille sz ettiini grrz. Daha da ilgin olan bu mefhumlarn bir ksmnn
dekonstrksiyona tabi olmadn ifade etmesidir. Son bir noktaya daha deinmek
istiyoruz. Wittgensteinla, onun dncelerini din felsefesi alanna tayanlar
arasnda tarihsel bir yaknlk ve kiisel bir onay yokken, Derrida ve Amerikan
yorumcular arasnda bu trden bir ba olmutur. O, dncelerinin bylesi bir
balama tanmasndan rahatsz olmam, hatta bunu onaylam grnmektedir. O,
Amerikan protestan teologlar ve Katolik felsefe evrelerince almlanmasnn
balangtan itibaren birok gzel nedeni olduunu sylemektedir. Derrida, unlar
kaydeder:
Benim metinlerim ve benim tarzmda, Amerikan teologlarnn dikkatini eken ne
var? Bu, balangtan itibaren biliyordum ki, dekonstrksiyon, teolojinin ya da
ontoteolojinin dekonstrksiyonu biiminde aklamaya altm tarz, teolojiye ve
15
Bkz. Herman Rapaport, Later Derrida: Reading the Recent Work, New York-London,
Routledge, 2003; ayrca birok almada da gsterildii zere Wittgensteinla Derrida arasnda
ok ciddi benzerlikler bulunmaktadr. Dahas ikinci dnem Wittgenstein ile ge Derrida olarak
tanmlanan almalar arasnda da benzerlikler vardr, bkz. Henry Staten, Wittgenstein and
Derrida, London, University of Nebraska Press, 1986; Newton Garver-Seung-Chong Lee,
Derrida and Wittgenstein, Philadelphia, Temple University Press, 1994.
7
teologlara bir model, bir yardmc olarak dnlebilirdi. (...) Balangtan bu yana
hissetmitim ki, dekonstrksiyon teologlar iin gzel bir stratejik manivela olarak
dnlebilir. te yandan unun da farkndaydm ki, metafiziin ya da
ontoteolojinin dekonstrksiyonu basite, Tanrya, kutsala, ilahi olana saldr
anlamna gelmiyordu. 16
boyunca,
dekonstrksiyon
perspektifinden
din
felsefesini
17
18
Jacques Derrida, The Becoming Possible of The Impossible, A Passion for The Impossible:
John D. Caputo in Focus, ed. Mark Dooley, Albany, State University of New York Press,
2003, s. 24.
Cafer S. Yaran, slam Felsefesinin Karakteristik Yaps: zgn Eklektisizm, EKEV Akademi
Dergisi, 7, 17, 2003, s. 14.
Cafer S. Yaran, Bilgelik Peinde: Din Felsefesi Yazlar, Ankara, Aratrma Yay., 2002, s. 9.
8
Tez
boyunca
greceimiz
zere
bizzat
bu
tutumun
kendisi
eklemlemek
istediimizden,
sz
konusu
eletirellii
sonuna
kadar
Deane-Peter Baker, Imago Dei: Tward A Trancendental Argument for the Existence of God,
Explorations in Contemporary Continental Philosophy of Religion, ed. Deane-Peter BakerPatrick Maxwell, Amsterdam, Rodopi, 2003, s. 143.
9
10
I. BLM
DEKONSTRKSYONUN AIMLANMASI
11
ya
da
birbirlerinden
ayrlmakta
olduklar
sorusu
akla
nemli
deiimlerin
cereyan
etmekte
olduunu
gsterir. 21
te
21
22
23
Bu durumun son derece tipik bir rnei Trkeye kazandrlan Against Deconstruction adl
kitabn evirisinde yaanmtr. Mtercim byk bir tasarrufla sz konusu ismi,
Postmodernizme Hayr biiminde deitirmitir; ev. Halide Aral Bakrer, Ankara, Doruk
Yay., 1997; ayrca bkz. John Murphy, Postmodern Toplumsal Analiz ve Postmodern Eletiri,
ev. Hsamettin Arslan, stanbul, Eti Kitaplar, 1995, s. 7.
Steven Best-Douglas Kellner, Postmodern Teori: Eletirel Soruturmalar, ev. Mehmet
Kk, stanbul, Ayrnt Yay., 1998, s. 10.
J. F. Lyotard, Postmodern Durum, ev. Ahmet idem, Ankara, Vadi Yay., 1997, s. 11.
Best-Douglas, Postmodern Teori, s. 48.
12
igal
ederler. 25
Bu
sebeple
postmodernizm
hakknda
yazan
24
25
26
27
28
29
30
31
32
Krishan Kumar, Sanayi Sonras Toplumdan Post-modern Topluma: ada Dnyann Yeni
Kuramlar, ev. Mehmet Kk, Ankara, Dost Yay., 1999, s. 129.
James Beckford, Religion, Modernity and Postmodernity, Religion: Contempoary Issues, ed.
B. R. Wilson, London, Bellew, 1992, s. 11-27.
Pauline Marie Rosenau, Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, ev. Tuncay Birkan, Ankara,
Ark Yay., 1998, s. 28; benzer deerlendirmeler iin bkz. Ellen Meiksins Wood, Postmodern
Gndem Nedir?, Marksizm ve Postmodern Gndem, der. E. Wood-J. Foster, ev. Ahmet
Fethi, stanbul, topya Yay., 2001, s. 17.
Bunu yaparken u almalar rnek olarak aldk, John Macquarrie, Postmodernism in
Philosophy of Religion and Theology, International Journal for Philosophy of Religion, 50,
2001, s. 9-27; Kevin Vanhoozer, Theology and the Condition of Postmodernity: A Report on
Knowledge (of God), The Cambridge Companion to Postmodern Theology, ed. K.
Vanhoozer, Cambridge, Cambridge University Press, 2003; Ziyaddin Serdar, postmodernizmi,
yedi ilke zere temellenmi ve artk kendini tamamlam bir teoloji olarak deerlendirir. O, bu
ilkeleri u biimde zetler: Doru yok, gerek yok, anlam yok, sadece imgeler var, oulculuk,
14
33
34
35
36
her ey ve herkes iin eit temsil ve mutlak phe., Postmodernizm ve teki, ev. Gke
Kamaz, stanbul, Sylem Yay., 2001, s. 8.
Murphy, Postmodern Toplumsal Analiz ve Postmodern Eletiri, s. 9.
Rosenau, Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, s. 159, 161.
Murphy, Postmodern Toplumsal Analiz ve Postmodern Eletiri, s. 66, 73.
Richard Rorty, Olumsallk, roni ve Dayanma, ev. M. Kk-A. Trker, stanbul, Ayrnt
Yay., 1995, s. 26, 47-48.
15
iin,
iinde
yaadmz
zgl
sylemler
dnda
38
39
40
41
42
Bu noktada daha ileri okumalar iin u iki derlemeye baklabilir: The Postmodern Turn: New
Perspectives on Social Theory, ed. S. Seidman, Cambridge, Cambridge University Press, 1994;
Postmodernism and the Social Sciences, ed. Joe Doherty, London, Macmillan, 1992.
Rosenau, Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, s. 133.
Cafer S. Yaran, Religious Pluralism After Modernity: Towards a Non-Radical Version,
Religion and Culture After Modernity, ed. V. Peterca-M. Dumitrana, Arhiepiscopia
Romanco-Catolica de Bucureti, 2004, s. 64.
Rosenau, Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, s. 30.
Vanhoozer, Theology and the Condition of Postmodernity, s. 10.
Wood, Postmodern Gndem Nedir?, s. 13.
16
Steven Connor, Postmodernist Kltr: ada Olann Kuramlarna Bir Giri, ev. Doan
ahiner, stanbul, YKY, 2001, s. 17.
Rosenau, Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, s. 104.
Frank B. Farrell, Subjectivity, Realism, and Postmodernism: Recovery of the World,
Cambridge, Cambridge University Press, 1994.
Rosenau, Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, s. 101.
John R. Snyder, Moderniin Sonu Hakknda, Modernliin Sonu, ev. ehabettin Yaln,
stanbul, z Yay., 1999, s. 14.
18
54
2. Postmetafizik a ve Din
Postmodernizmin en tanmlayc ifadesi onun post n ekidir. Yani
sonradan olana, sonradan olann epistemik kopuuna vurgudur. Buradan, bir
nceki ksmda sylediklerimizi de gz nnde tutarak baz kaytlarla birlikte, yle
bir varsaymn postmodernlerce benimsendiini ileri srebiliriz: Postmodernizme
gre, en azndan epistemik geerlilik bakmndan kendilerinden nceki felsefeler
meruiyetlerini yitirmi durumdadrlar. Peki, bu temel yargnn bizim asl konumuzu
tekil eden din ve onun felsefesi hakknda ne trden sonular olacaktr? Dier bir
deyile, gelenekselden bir kopu gereklemi ise bu nasl bir koputur? Bazlarna
gre postmodernizm, Tanrnn lmn ve dinin kayboluunu ifade ederken, dier
bazlarna gre ise, dini idealarn yeniden yaplandrlmasn, 55 teolojik
dnmeye yeni bir uzam almasn, 56 btn bu sona eri ve yenileni
atmosferinde, dinin yeniden dnn 57 ifade eder. Kanaatimizce bu her iki bak
asnn da kendine gre doruluk pay bulunmaktadr. Postmodernizm her iki
eilime de aktr. Bir nceki ksmda grdmz zere, postmodernizmin de kendi
iinde pheci ve olumlayc biimlerinin olduu dnldnde burada ne
sylemek istediimiz daha ak hale gelmektedir. u halde postmodernizmin din
felsefesi iin olas imalarn ele alrken, onun lml ve radikal versiyonu arasnda bir
ayrma gitmenin daha salkl olaca kansndayz.
i. Radikal postmodernizmde ifade edilen dnceleri en gelimi ve de
mantksal snrlarna vardrlm biimiyle, R. Rortyde grmekteyiz. Ona gre,
postmetafizik-postdinsel bir kltrde yaanlmaktadr. 58 Bunun anlam ise, artk
hibir eye taplmayan, hibir eyin kutsal olarak grlmedii, her eye tesadfn
rn olarak bakld bir ada olunulduudur. 59 O, sz konusu tarihsel dnemecin
teolojiden ve metafizikten tedricen kurtulmaya yardm ettii kansndadr ve ok ak
bir biimde ahlaki geliimde, dinsel vaaz ve bilimin yerini roman, sinema ve
55
56
57
58
59
televizyonun alaca, liberal bir topya beslemekte olduunu ifade eder. 60 Ona gre,
dnya konumaz. Yalnzca biz konuuruz. Dnya, kendimizi bir kez bir dile
programladktan sonra, belli inanlara sahip olmamza neden olabilir; ama dnya,
bize konuacamz bir dil nermez. Bunu yalnzca baka insanlar yapabilir. 61 Onun
benimseyebilecei tek konum, eer adna konum denebilirse, ironistin konumudur.
Ki buna gre, nominalist ve tarihselci olan ironist, hibir eyin esas doasnn, gerek
znn olmadn dnr. 62 ronist, kendisinin en merkezi inanlarnn ve
arzularnn olumsall ile yz yze gelebilen, bu merkezi inanlarn zamann ve
tesadfn tesinde yer alan bir eylere gnderme yapt dncesinden vazgemeye
yetecek denli tarihselci ve nominalist olan bir kiidir. 63
Alternatif dil oyunlarnn rneklerini -eski Atina politikas karsnda Jeffersonn
politikas, Aziz Pavlusun ahlaki szck daar karsnda Freudunkini, Newtonun
jargonu karsnda Aristotelesinkini- ele aldmzda, dnyann bu dil oyunlarndan
birini brnden daha iyi kldn, dnyann bunlar arasnda bir seim yaptn
dnmek zordur. 64
60
61
62
63
64
65
66
Rorty, Olumsallk, roni ve Dayanma, s. 15, 19; bu sorunun daha detayl bir tartmas iin
bkz. R. Rorty, Pragmatism, Neo-Pragmatism, and Religion: Conversations with Richard
Rorty, ed. Charley D. Hardwick-Donald A. Crosby, Peter Lang Publishing, 1997; David Hall,
Richard Rorty: Prophet and Poet of the New Pragmatism, Albany, State University of New
York Press, 1994.
Rorty, Olumsallk, roni ve Dayanma, s. 27.
Rorty, Olumsallk, roni ve Dayanma, s. 114.
Rorty, Olumsallk, roni ve Dayanma, s. 17.
Rorty, Olumsallk, roni ve Dayanma, s. 27.
Ward, Postmodern Theology, s. 589; Gavin Hyman, The Predicament of Postmodern
Theology, Louisville, Westminister Press, 2001, s. 2; Carl Raschke, The End of Theology,
Colarado, The Davies Group Publisher, 2000.
Hyman, The Predicament of Postmodern Theology, s. 1.
21
yeni ortamda, ilahi olan yeni bir tarzda kendini ifade eder. 67 Bu anlamda,
postmetafizik tabiri din felsefesi alannda yeni bir dn biimi veya dinin felsefe
sahnesine yeniden dn anlamna gelir. Modern bilimsel akl tarafndan itilip
kaklan ya da snr d edilen din teriminin ait olduu kavramlar ailesine,
postmodern akl, daimi bir oturma izni verir. 68 Bu oturma izninin hangi bedelle
gereklemi olduu ayr bir aratrma konusudur.
Burada ok ksaca, lml bir postmodernizmi savunan, radikal ortodoksi
olarak
adlandrlan
yaklama
da
deinmek
istiyoruz.
Bir
grup
teolog,
3. Eletirel Deerlendirmeler
Postmodern durua kar, o, yine akl adna ho karlanmaldr 76
biimindeki yaklamdan; postmodernizm gelip geici bir hevestir; ekiciliini,
grnteki yeniliine, gerekteki apraklna borludur. Tm modalar gibi o da
yaknda geer. 77 eklindeki yaklamlara dein ok farkl tutumlar gzlemlemek
mmkndr. Ama biz bata da sylediimiz zere toptanc bir eletiri yerine, onlarn
olumlu olabilecek yanlarn da grmeye alarak, en azndan bir nceki ksmda
yaptmz lml ve radikal versiyon arasnda ayrm yapmak suretiyle eletirmenin
daha salkl olaca kansndayz.
i. Bir nceki blmde grdk ki, postmodernizmin radikal versiyonunun
meydan okumad ey yok gibi. Bu haliyle postmodernizm, epistemolojik
varsaymlarn reddedildii, bilgi iddialarna direnildii, hakikatin bulanklatrld
bir ortamdr. Kanaatimizce onun radikal versiyonunda ne srlen bu trden tezler
hibir biimde savunulabilir deildir. Zira bu dnceleri kabul etmek demek
insanlk adna, n alnamayacak olan bir kaosa sebebiyet vermek olacaktr.
Postmodernlere ynelik en kkrtc iddia Sokala ait olmutur. Onun, en temel
eletirisi, postmodern dncenin irrasyonalizmidir. O, uygarlk tarihinde eitli
irrasyonalizm biimlerinin nelere yol at ortada iken, postmodernitenin nasl olup
76
77
tam
anlamyla
kaba
bir
gericilik
olacaktr. 82
Aslnda
radikalizm
postmodernizmin doal bir sonucudur da. 83 Buna gre, arln ocuu olan
postmodernizm neticede bir baka arla rahatlkla dnebilir. Dier bir ifadeyle
onlarn eletirdii iddet postmodern bir yorumla yine karmza kmaktadr. 84
78
79
80
81
82
83
84
Alan Sokal-Jaen Bricmont, Son Moda Samalar: Postmodern Aydnlarn Bilimi Ktye
Kullanmalar, ev. M. Baydur-O. Onaran, stanbul, letiim Yay., 2002, s. 9-10.
Terry Eagleton, Kuramdan Sonra, ev. Uygar Abac, stanbul, Literatr Yay., 2004, s. 55.
Eagleton, Kuramdan Sonra, s. 169.
T. Winter, Postmodern Dnyada Kbleyi Bulmak, ev. . Baldk-M. evkier, stanbul,
Gelenek Yay., 2003; Timmothy Bewes, Cynicism and Postmodernity, New York, Verso,
1997.
Sokal-Bricmont, Son Moda Samalar, s. 225.
Bauman, Postmodern Din?, s. 262-263.
inasi Gndz, Kresel Sorunlar ve Din, Ankara, Ankara Okulu Yay., 2005, s. 15.
25
89
ama unu
da
sylemeliyiz
ki
bu
versiyon
bizi
farkl
96
97
98
99
100
Grace M. Jantzen, Whats The Difference? Knowledge and Gender in (post)modern Philosophy
of Religion, s. 431.
John D. Caputo, Messianic Postmodernism, Philosophy of Religion in the 21st Centry, ed.
D. Z. Phillisp, Palgrave, Gorodnsville, 2001, s. 153.
Jantzen, Whats The Difference? Knowledge and Gender in (post)modern Philosophy of
Religion, Religious Studies, 32, 1996, s. 448.
Yaran, Religious Pluralism After Modernity: Towards a Non-Radical Version, s. 74
Walter Lowe, Prospects for A Postmodern Christian Theology: Apocalyptic Without Reserve,
Modern Theology 15, 1, 1999, s. 19.
29
109
110
111
Christopher Norris, Derrida, London, Fontana, 1987; Christopher Norris, Truth and the Etics
of Criticism, Manchester, Manchester University Press, 1994.
Christopher Norris, Deconstruction and the Unfinished Project of Modernity, New York,
Routledge, 2000, s. 75.
Ben postmodern szcne karym. Bu szc asla kullanmadm. Ne burada ne de baka bir
yerde bu szcn kullanmndan dolay sorumlu deilim., Jacques Derrida, Confessions and
Circumfession, Augustine and Postmodernism, ed. John Caputo-Michael Scanlon,
Bloomington, Indiana University Press, 2005, s. 42.
Ama bu demek deildir ki, her ikisi arasnda dnsel geiler yoktur. Aksine Derridann da
ifade ettii zere kesime noktalar vardr. Onun lml versiyonu ile daha ok ilintili olduu
sylenebilir.
Mark C. Taylor, Introduction, Deconstruction in Context, ed. M. Taylor, Chicago, Chicago
University Press, 1986, s. 33.
Samuel C. Wheeler, Deconstruction as Analytic Philosophy, Palo Alto, Stanford University
Press, 2000, yazar bu almasnda, dekonstrksiyonun rasyonalizmin ve delilli dnmenin
dman olmadn, onun sadece yeni dnceler retmek arzusunda olduunu kantlamaya
30
B. Dekonstrksiyon Nedir?
Btn bir alma konusunun dekonstrksiyon zerine ykl olduu
dnldnde, sarih bir biimde bu terimi, eer bir terimden sz edilebilirse,
tanmlamamz beklenir. Bununla birlikte sz konusu terimi akla kavuturmann
baz zorluklar bulunmaktadr. Bunun en nemli sebebi, terimin mucidi olan
Derridann ve de yorumcularnn bu terimi tanmlama noktasnda olduka isteksiz
davranmalardr. Dekonstrksiyon konusundaki muazzam klliyatla kyaslandnda
onun neliine ilikin beyanlar son derece azdr. Tuhaf bir biimde bu isteksizlik
arttka ona ynelik merak da artmaktadr. te yandan dekonstrksiyonun ne
olduu eklindeki bir soru, daha batan baka sorunlar gndeme tayacaktr. Ona,
zaten reddettii bir tutumla, zclkle, yaklamak ne lde doru olur? 112 Ama her
eye ramen byle bir soru, dekonstrksiyonun yorumcular tarafndan sorulduu
gibi 113 onun dnyasyla tan olmak isteyenlerce de sorulmutur. Bizim tutumumuz
onun ne olduunu, tek bir ekilde olmasa bile, tanmlamak; en azndan tez boyunca
bizim ondan ne anladmz netletirmektir. Ayrca, din felsefesi disiplini iin nasl
bir tanmn daha salkl ve ilevsel olacan da akla kavuturmak hedefimizdir.
Aksi halde ne olduu belli olmayan, etrafnda gizem yaratlmak suretiyle kendine yer
edinmi olan bir kavramdan sz etme hatasna dm oluruz. Burada konuya en iyi
balama noktalarndan birisi, onun, Trkede nasl ifade edilmesi gerektii
sorusudur.
112
113
olduunu
grmekteyiz.
Szgelimi,
yapzm,
yapbozum,
gibi eviri
115
116
Bu konuda bkz. Roy Boyne, Foucault ve Derridada Feminizm ve Ayrm, ev. Aye B.
Karada, stanbul, Sel Yay., 1998, s. 13; Hasan nal Nalbantolu, Derridann Kurguskm:
znesiz Bir Syleme Doru, Toplum ve Bilim, 102, 2005; Edibe Szen, Sylem: Belirsizlik,
Mbadele, Bilgi/G ve Refleksivite, stanbul, Paradigma Yay., 1999, s. 59; Gellner,
Postmodernizm, slam ve Us, s. 42; Melih Baaran, ve Niin (Yine) Felsefe...Yap
zmler, stanbul, Yap Kredi Yay., 1993, s. 34-35; Akba, Derrida ve Din, s. 17.
Benzer bir tercih iin bkz. Szen, Sylem: Belirsizlik, Mbadele, Bilgi/G ve Refleksivite, s.
59.
Jacques Derrida, Japon Bir Dosta Mektup, ev. Medar Atc-Mehve Omay, Toplumbilim,
10, 1999, s. 188.
32
tarafndan
adlandrlmakta,
iaretlendirilmekte
olduunu
gstermek
kolaydr. 119 Bulunu metafizii (metaphysic of presence), bizde mevcut olann her
ne ise, btnyle ve dolaymsz olarak mevcut olduunu, bunun gstergelere
bavurulmas
gerekmeyen
saf
bir
sezgi
ediminde
kavrandn
varsayar.
119
120
121
varlk aray, onu adlandrma veya ifade etme teebbs, gstergeler sistemindeki
baka eleri adlandrmak veya ifade etmekle sonuland iin, iinden klmaz bir
bataklktr. 122
ii. Dekonstrksiyon Bat dncesinin temellerini aratran sretir. 123
Derrida, sz konusu dncenin birbiriyle ilintili olan iki temel zerinde ykseldii
kansndadr: Szmerkezcilik ve logosmerkezcilik. Derrida asndan Bat metafizii,
hem szmerkezci hem de logosmerkezci olan bir sistemdir. 124 Szmerkezcilik,
szcklere dknlk deil, herhangi bir dilin yapsndan bamsz olarak varolan ve
dier her eyin temelini oluturan saf bir anlam dzeninin olduu inancdr. Eer bir
yanl anlamaya sebebiyet vermeyecekse u da sylenebilir ki, szmerkezcilikte
ifadesini bulan ey bir nevi zclktr. Szmerkezcilik, gerein yapsnn, o yap
hakkndaki dorunun dolaysz bir biimde aklda var gibi gsterilmesidir, ki bu
Derridaya gre bir yanlsamadr. Dil gereklie alan effaf bir pencere deildir. 125
Szmerkezci dnce konumay bir mevcudiyet olarak, yazy da bu mevcudiyetin
inkar olarak anlar. Zira ses dolaysz bir biimde dnyaya kar ve sylendikten
sonra hemen ortadan kalkarken; yaz bir ara biimdir. 126
Bu anlamda
Logosmerkezcilik,
Bat
dncesinin,
hakikati,
bilincin
122
123
124
125
126
127
128
129
Robert Hollinger, Postmodernizm ve Sosyal Bilimler: Tematik Bir Yaklam, ev. Ahmet
Cevizci, stanbul, Paradigma Yay., 2005, s. 164.
John Lechte, Fifty Key Contemporary Thinkers: From Structuralism to Postmodernism,
London, Rautledge, 1994, s. 107.
J. Derrida, Writing and Difference, trans. Alan Bass, Chicago, University of Chicago Press,
1978, s. 196.
Ellis, Postmodernizme Hayr, s. 48-50.
Allan Megill, Arln Peygamberleri, ev. Tuncay Birkan, stanbul, Bilim ve Sanat Yay.,
1998, s. 421.
West, Kta Avrupas Felsefesine Giri, s. 247.
Jacques Derrida, Of Grammatology, ev. Gayatri C. Spivak, Baltmore-London, The Johns
Hopkins University Press, 1976, s. 11-12.
Jacques Derrida, Position, ev. Alan Bass, Chicago, Chicago, University Press, 1982, s. 51.
34
metafiziklerin, 131
dogmatikliin, 132
dekonstrksiyonudur.
dnmdr. 133
Burada
zellikle
vurgulanmal
ki,
dekonstrksiyon
deil, ayn zamanda onun ne olmadnn imgesi olarak onunla sk skya ilikisi
olan bir tekidir. Erkein varl kadn dlama ve ona egemen olma edimine
baldr. 137
Dekonstrksiyon, bu trden kartlklarn ksmen zlebilecei veya
kartlklarn metinsel anlam srecinde birbirini zebilecekleri eletirel ileme
verilen addr. Bu anlamda dekonstrksiyon metinlerin kendi i elikilerine, hangi
noktalarda dil d, yani sessiz olan unsurun, onun orda olmasna ramen
grmezlikten gelindiine iaret eder. Dekonstrksiyonun stratejisi bat kltrn
reddetmeden, tersine, onu kullanarak, onun grmezlikten geldii sessiz olan bu
kltrn yaps iinde kendi kendisini sylemesine brakmaktr. nk sessiz olan bu
unsur z olarak kendini syletmeyendir. Felsefi projelerde onu sylemenin tek yolu,
kendi kendisine syletebilecek bir strateji uygulamaktr. 138 Bununla birlikte
dekonstrksiyon, bu hiyerarileri, onlarn cisimletirdii gerilimlerin kolayca
zlebileceini de dnmez. Hele de onlar istikrarl bir senteze dntrmeyi ise
asla hedeflemi deildir. 139 Bu iki kutupluluun eletirisinde yaplmas gereken tam
da darda brakma, reddetme mantdr. ok ematik olarak sylersek; metafizik
kavramlarn ztl (rnein konuma/yaz, varlk/yokluk, vb.) asla iki terimin kar
karya gelmesi deildir; bunlar bir hiyerari, bir tabiiyet dzeni iinde yer alrlar. O
sebeple dekonstrksiyon, bir yanszlatrma ile snrlandrlamaz ya da arabuk ona
dntrlemez. O, ifte bir jest, ifte bir bilim, ifte bir yaz ile klasik kartln
tersine evrilii ve sistemin genel olarak yerinden oynatlmas eklinde ilev grr.
Sadece ve sadece bu koulla, dekonstrksiyon eletirdii kartlklar alanna
mdahale etmenin yollarn arayabilir. 140 Bu ifte hareket ayn zamanda
dekonstrksiyonun tanmn da verir: Burada sistem tersine evrilirken ayn anda bu
terimler yerlerinden oynatlr. Bylelikle iki terim arasndaki aral iaretleyen,
yani ilikiyi ortaya karan ve bozuma uratlm olan ikici metafizik sistemler iinde
anlalamayacak yeni kavramlar ortaya karlr. Bu trden bir yaklam sayesinde,
137
138
139
140
Terry Eagleton, Edebiyat Kuram, ev. Esen Tarm, stanbul, Ayrnt Yay., 1990, s. 154-155.
Tlin Akin, Anlamn Anlamnn kinci Bir Aklamas ve Postmodern Sylem, Felsefe
Dnyas, Mart, 1993, s. 78.
West, Kta Avrupas Felsefesine Giri, s. 255.
Jacques Derrida, Limited Inc, Evanston, Illinois, Northwestern University Press, 1998.
36
141
142
143
144
Fuat Keyman, Giri: Dnya Nasl Dnya Oldu?, Oryantalizm, Hegomonya ve Kltrel
Fark, stanbul, letiim Yay., 1999, s. 15.
Eve Tavor Bannet, Structuralism and the Logic of Dissent, Urbana, University of Illinois
Press, 1989, s. 184; bu metnin evirisinde u kitaptan da yararlanlmtr: Hollinger,
Postmodernizm ve Sosyal Bilimler, s. 167.
Q. Skinner, Teorinin Dn, ev. Ahmet Demirhan, ada Temel Kuramlar, ed. Q.
Skinner, Ankara, Vadi Yay., 1991.s. 44.
Derrida, Limited Inc, s. 209, aktaran, Akba, Derrida ve Din, s. 43.
37
olan eyi tanmaktr. 145 Bu ekilde, metnin vurgulad, ama bunu yaparken de
gizledii noktalar, i tutarszlklar aa karlabilmektedir:
Dekonstrksiyon, bir metnin (...) bariz bir biimde anlatmak istedii ey ile onun her
eye ramen anlatmak zorunda kald ey arasndaki gerilimi gayri ihtiyari ele
verdii [yerdeki] kmazlar (aporia), kr noktalar veya kendisiyle elime
noktalarn dikkatle arayp bulmadr. Bir yaz parasn dekonstrksiyona tabi
tutmak, u halde, daha ortodoks yorumcular tarafndan her zaman zorunlu olarak gz
ard edilen bu ihmal edilmi ayrntlar yakalamak suretiyle, bir tr tersine evirmeyi
hayata geirme ilemidir. 146
oluturulabileceine
iaret
eder. 147
Dekonstrksiyonu
bu
haliyle
dndmzde, onu maksimal bir felsefe deil de minimal bir felsefe olarak
grrz, Derridann kendi benzetmesiyle, parazitik felsefe: Btn yaptm, onu
indirgeyici bir biimde zetlersek, parazitoloji ve viroloji, pek ok eyde olan virs
olarak adlandrlabilir. () Virs, ksmen, iletiimi ykan, onda dzensizlik oluturan
bir parazittir. Biyolojik adan bakldnda bile, bir virs ile olan ey budur;
iletiimsel trden bir mekanizmay, onun ifre sitemini ve zmn bozar. 148
Dekonstrksiyon hareket eder, blnmeler karsnda tavr alr, sadece bir btn
iinde deil, kimi zaman bir btnn bir cmlesine, onun mikroskopik bir parasna
odaklanr. O zel adlara gvenmez. Dekonstrksiyon iinde, Genel olarak
Heidegger yle der ya da byle der gibi bir cmle kurulmaz. Aksine Heideggeryen
metinler, verili olan konfigrasyonlara gvenmeksizin, farkl anlarda, farkl
tatbiklerle, paracklar biiminde ele alnr. Derrida, Ben bir korpusu, bir kitab bir
btn olarak asla deerlendirmem, basit bir ifade bile blnmeye tabidir. diyor. 149
Ona gre, atom yoktur, 150 dekonstrksiyon depremdir, yer sarsntsdr. 151 Onun
almalar, deprem fenomeni hakknda, sismizm hakkndadr. Kavramsal,
145
146
147
148
149
150
151
Jacques Derrida, Miras Semek, ev. Kenan Saraliolu, E Dergisi, 40, 2002, s. 71.
Cristopher Norris, Derrida, London, Fontana-Collins, 1987, s. 19.
Jack M. Balkin, Yapskm, ev. Kasm Kkalp, Uluda niversitesi lahiyat Fak.
Dergisi, 13, 2004, s. 324.
Jacques Derrida, The Spatial Arts, Deconstruction and The Visual Arts, ed. P. Brunette-D.
Wills, Cambridge, Cambridge University Press, 1994, s. 12.
Jacques Derrida, A Taste for the Secret, ev. Giacomo Donis, Cambridge, Polity Press, 2001, s.
9.
Derrida, Points Interviews, s. 137.
Royle, Jacques Derrida, s. 25.
38
psikolojik, metinsel, estetik, tarihsel, etik, sosyal, politik ve dinsel mekanlarn yer
deitirmesidir. 152
u ana kadar yaplan tanmlamalar, dekonstrksiyonu byk lde metinsel
bir ilemmi gibi gsteren tanmlamalardr. Oysa zellikle onun son dnem
metinlerinde daha farkl bir biimde karmza kan bir boyut sz konusudur. Ki bu
da en az dieri kadar nemli, onun eksik kalan ynlerini btnleyicidir.
Dekonstrksiyon kendi btnselliklerinden ve aklayc glerinden hi kuku
duymayan kuramlara farkl bir adan, bu kuramlarn kavramsal bariyerlerle
kendilerine yasakladklar sorular sorarak yaklamak eklinde anlalabilir. 153 Buna
gre dekonstrksiyonun gerek anlam ve misyonu, kurumlar, gelenekler, toplumlar
ve inanlar, ne trden olursa olsun pratiklerin mutlak bir ekilde tanmlanabilir
misyonlar olmadn gstermektir. Bir eyin anlam sabit bir misyonla belirlenmek
istendiinde ondan kap giden bir eyin var olduunu anmsatmaktr. 154 O, herhangi
bir trden dinsel ya da politik sylemin dogmatik varsaymlar hakknda eletirel
sorgulamay cesaretlendirir. 155 Bu haliyle onu, ksmen ideoloji eletirisi olarak veya
Freudcu teoriye benzer bir biimde dnmek de olasdr. deolojiler sklkla,
dierlerini bastrarak veya onlarn nemini azaltarak, sosyal yaamn belirli
zelliklerini ncelikli klmak suretiyle ilerler. deoloji eletirisi de bu durumu aa
kavuturmaya alr. Benzer bir biimde psikanaliz, sylemde ibanda olmakla
birlikte gizli kalan boyutun kefini ierir. Dekonstrksiyoncu analizler de,
dnmenin belli bir yolu veya belli bir kmesi iinde bastrlan, gzden karlan,
nemi azaltlan eyi aratrr. 156 Hakikat ve tutarllk iddias gden bir bilginin, sz
konusu kibrinin dayal olduu bastrmalarn gn na karlmas, bu yapnn
sklmesi anlamna gelir. 157
Dekonstrksiyonun ne olduuna ynelik bu izahlar, onun belli bir yntem
olduu izlenimini verecek trdendir. Oysa Derrida, onun, tanmlanabilen bilimsel bir
yntem olmaktan ok bir ileyi tarz olduuna vurgu yapmaktadr:
152
153
154
155
156
157
bu
anlattklarmz
dekonstrksiyonun
hibir
ekilde
162
163
164
165
olduunu
dnyoruz.
Bu
dnceler
muvacehesinde,
168
169
170
171
172
dnemlerde gln bir hal alm olan u inanlmaz tkanklk giderme szc hi
deil. 173
yeni
eyler
sylemek,
sorunlar
bu
biimde
tartmaktr.
Bu,
173
174
175
176
177
178
Jacques Derrida, Bir nsz in 52 Aforizma, ev. Ik Ergden, Cogito, 18, 1999, s. 50; Ama
uras bir gerektir ki, sz konusu terim tam da ontoloji balamnda kullanlmaktadr. O bu
durumu u biimde aklar: Bu szc setiimde (...) Heideggerci destruktion ya da Abbau
szcklerini evirmeyi ve kendi konuma uyarlamay diliyordum. Her ikisi de, bu balamda, bat
metafiziinin ya da varlk retisinin temel kavramlarnn geleneksel yapsna ya da mimarisine
ilikin bir ilem anlamna geliyordu., Derrida, Japon Bir Dosta Mektup, s. 185.
Jacques Derrida, A Villanova Roundtable, Deconstruction in A Nutshell, New York,
Fordham University Press, 1997, s. 18.
Derrida, A Villanova Roundtable, s. 4-5.
John D. Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, Bloomington, Indiana University
Press, 1997, s. 3.
John D. Caputo, The Good News About Alterity: Derrida and Theology, Faith and
Philosophy, 10, 1993, s. 456-457.
Derrida, Miras Semek, s. 70.
43
Alntda ifade edilenler dinsel ierimleri olan terimleri kullandnda da ayn ekilde
geerlidir:
Armaan, balama, konukseverlik vb.nin benim iin yol gsterici izgiler
olmasnda rastlantsal bir yan yok; nk bunlar bizim geleneimize, felsefi
geleneimize, ncil geleneine, brahimi, Musevi, Hristiyan, slam geleneklerine ait
olan etik ya da politik temalar. Bu bizim mirasmzn bir paras ve bu miras iindeki
elikilerin, gerilimlerin analizini yapmaya altm. 183
Mzakere bylelikle iki ynldr. zellikle Barthn kelime teolojisi bir kristolojidir.
Derridann eseriyle mzakere yapmak bu kristolojiyi yeniden okumaya olanak
tanyacak, bylece biz gelenee doru hareket edeceiz ve onu yeniden
balamsallatrmakla, postmodern bir kristolojiye ulam olacaz. 184 Yaknlarda
yaplm bir almada burada anlatlmak istenen eyi daha anlalr klabilecek ilgin
bir benzetmeye mracaat edilmitir: Yapbozumcu olarak sa. Yazar bu durumu,
Matta/15:
1-9
pasajna
referansla
temellendirir. 185
Buna
gre,
ayn
ok
yakndan
ilintili
grnmektedir.
Ben
trden
kimseleri
184
185
186
187
188
189
Graham Ward, Barth, Derrida, and The Language of Theology, Cambridge, Cambridge
University Press, 1998, s. 175.
Benson, Graven Ideologies, s. 48-51.
Benson, Graven Ideologies, s. 51.
Jacques Derrida, Deconstruction and the Other, Dialogues With Contemporary Continental
Thinkers, ed. Riachard Kearney, Manchester, Manchester University Press, 1989, s. 119.
Derrida, Epoch and Faith, Derrida and Religion: Other Testaments, ed. Yhonne
Sherwood-Kevin Hart, New York-London, Routledge, 2005, s. 32.
Derrida, Epoch and Faith, s. 33; dekonstrksiyonla dou gelenekleri arasnda yaplan
karlatrmalar son derece fazladr, bkz. farkl bir deneme iin bkz. William Dean,
Deconstruction and Process Theology, The Journal of Religion, 64, 1984, s. 1-19.
45
iii. Dekonstrksiyonda bizi cezbeden bir baka yn ise, onun kendisini ifte
hareket/elikili buyruk 190 /ifte buyruk 191 biiminde tanmlamas, srekli olarak iki
ynl bir hareket halinde olmasdr. Buna gre dekonstrksiyon, asla tek ynl bak
alarn kabul etmeyecektir. Derrida, dogmatizmden ve kar dogmatizmden
saknmay bir dev olarak adlandrr. 192 Bugn sorumluluk, birbiriyle elikili bu iki
buyruun ikisine de yz evirmek olarak grnyor. 193 Onun btn yapmaya
alt ey, merkeziletirici bir hegemonyann yeniden ortaya kmamas iin
srekli bir biimde uyank olmak, bunun iin farkl bak alarn oaltmaya
almaktr. 194 Dekonstrksiyon iki ynldr. O hem dahili hem de harici kapanmaya
kar bizi uyank tutmaya alr. 195 Dekonstrksiyon, hem orijinal sorunsalda
gizlice ierileni tekrar ederek, evde ve dilde bulunan talar ve aralar temele kar
kullanmay hem de sreksizlik meydana getiren ve kesintiye uratan bir biimde,
mutlak kesintiyi ve farkll olumlayarak zemini deitirmeye karar vermeyi ifade
eder. Bu ikisi arasndaki seimin basit ve tek olmadn sylemeye bile gerek yok
der Derrida. Yeni bir yaz, bu iki dekonstrksiyon motifini i ie geirmeli ve
birbirine rmeli. Birok dil birden konumak, birok metin birden retmek
gerektiini sylemektir bu. 196 Onu, dekonstrksiyonu sabit bir tanm altna
yerletirmeye kar tavr almaya iten ey de bununla balantldr: Ben iki trden
sesler de karyorum. mdi bu iki trden sesler karma hakkna kesinlikle koulsuz
olarak sahip kyorum. Bana tek bir kod, tek bir dil oyunu, tek bir balam, tek bir
durum tahsis edecek bir sylemi kesinlikle reddediyorum; ve bu hakka kapris olsun
190
191
192
193
194
195
196
diye ya da bylesi houma gittii iin deil, etik ve siyasi nedenlerle sahip
kyorum. 197
u halde dekonstrksiyonun bize gerek anlamda yeni bir olanak, ar
ularda yer almaktan koruyacak bir olanak sunmakta olduunu syleyebiliriz. Onun
bu ikili hareketinin, bizi megul eden sorunlar karsnda ne anlama geldiini,
Derridann insan haklar sylemi konusunda dile getirdii dnceler balamnda
ok ak bir biimde grebilmekteyiz. O, kreselleme ideolojisine kar eletirel
olunmas gerektiini, ancak bunu yaparken de onun olumluluklarn gzden
karmamamz, safdil bir biimde kreselleme sylemlerinin etkisi altnda kalmadan
olup bitenlerin analizinin yaplmas gerekliliine dikkatleri eker. 198 Derrida, unlar
kaydediyor:
Ayn anda birok ey birden yapmal, yani insan haklar syleminin belli bir yorumu
ve kullanmnn yapsn bozmalyz. Ardnda baka bir ey gizliyor diyebiliriz.
Yani ihtiyatl olmal, ama insan haklar ilkesini yok etmemeli ve bu kavramn
uygulamasn gelitirmeye almalyz. () Bu yzden strateji ok daha karmak
olmal. Yine bu yzden birden fazla cmleye ihtiyacmz var. Birden fazla dogmaya
ihtiyacmz var. Demagojiden, doksolojiden ve tamamz gereken inanlar
tamaktan kanmalyz. Yapbozum sadece inanlara, basit doksik, doksolojik
inanlara kar bir mcadeledir. Karmak sylemler kullanmak zorundayz. 199
197
198
199
200
204
anlamda biz dekonstrksiyonu bir felsefi sorunu, olabildiince tek yanllktan uzak
bir biimde, eletiriye konu olan yaklamn bile katks olabileceini gz ard
etmeksizin ele alabilmek olarak gryoruz. zellikle din felsefesinde, akl da
duyguyu da, bilimi de sezgiyi de e zamanl olarak dikkate alan daha duyarl bak
asna, en azndan, yardmc olan bir tutum olarak grlebilir diye dnyoruz.
Yahut da, eer din felsefesi alannda kullanlacaksa onu bu biimde gelitirmekten
yanayz. Bu sylemek istediklerimiz bn Arabi ve bn Rd arasnda geen diyalogda
ifadesini bulan dnceyle alabilir:
Gzel bir gnde Kordovada Ebul-Velid bn Rdn evine gittim. () Eve
girdiimde filozof yerinden kalkt ve dostluunu ve ilgisini gsteren iaretler
saana iinde yanma gelerek beni kucaklad. Sonra dedi: Evet. Ve ben de
karlk verdim, evet. Bunun zerine benim kendisini anladm gereinden
hareketle sevinci artt. Sonra, onu sevince boan eyin bilincine vararak ekledim:
Hayr. bn Rd sarsld, yznn rengi deiti, dndkleri konusunda
pheleniyor gibiydi. Bana u soruyu sordu: lahi ilham ve aydnlanmayla ne tr bir
sonuca vardn bakalm? yle cevap verdim: Evet ve hayr. Evet ve hayr arasnda
ruhlar maddelerinden uarlar ve boyunlar bedenlerinden koparlr. 205
205
uygulandnda ve/ve de dnme biimi, bir eyi yapmann ya da bir eye bakmann, hepsinin
geerli olduu, birbiriyle elien iki ya da daha fazla yolun olabileceini grmemizi olanakl
klmaktadr., Yaran , slam Felsefesinin Karakteristik Yaps: zgn Eklektisizm, s. 7.
Seyyid Hseyin Nasr, Mslman Bilge, ev. Ali nal, stanbul, nsan Yay., ty., s. 106; bu
metnin alntland bir baka balam iin bkz. R. W. Austin, bn Arabinin Yaam ve
Yaptlar, Endls Sufileri, ev. Refik Algan, stanbul, Dharma Yay., 2002, s. 18; gerekte bu
anlat Fthatta yer alr; ancak bu lde sofistike anlatlmamtr, bkz. bn Arabi, Ftuhat-
Mekkiyye, III, ev. Ekrem Demirli, stanbul, Litera Yay., 2006, s.
49
blnmlk anlamna hibir biimde gelmez. Her iki evrede de aslnda bunlar
birbirine
gndermede
bulunmutur.
Ancak
eletirmenler,
baz
eylerin
Diffrance biricik olan bir szcn, bakalarnn efendisi olacak bir adn asla
bulunmam ve asla bulunmayacak olduunu ima eder. 214 O, tm krallk dzenini de
bozar. Bu da onu iimizde krallk isteyen her ey iin kuku gtrmez biimde tehdit
edici ve korkutucu yapar. Diffrancen krall yoktur, nk daima bir krallk
208
209
210
211
212
213
214
adna, bir byk harfle yazlma uruna bulunu metafizii boy gsterir. 215 Bununla
birlikte, diffrance felsefesi, mevcudiyet felsefesini yokluk adna taciz etmez aslnda,
mevcudiyetle yokluun, zle olgunun, zamanla meknn, bedenle zihnin, anlamla
gstergenin, algyla hayalgcnn, szle yaznn zlemez bir biimde i ie
getiini syler. Eer Derrida'nn dedii gibi diffrance indirgenemezse ilksel bir
aynla dnebilen bir redksyon sz konusu olamaz. 216
Btn bu anlatlanlarn dnda Peki o halde diffrance nedir? diye sorsak
Derridann cevab yine tandk trden dolambal yantlardan baka bir ey
olmayacaktr. Konuyla ilgili yazlan metinlerdeki yaygn kullanmnn asine
diffrancen, genel kabul grm bir anlam alan yoktur. Bu tuhaf durum esasnda
Derridann yapmak istedii eyin baarsn da gsterir. Zira o, zaten belli bir eyi
anlatmay istemi deildir. O, bir kavram olmayan diffrancen ne olduundan
ziyade ne olmadn anlatmtr hep, eer bir anlatmdan sz edilebilirse. 217
Diffrance ile sylenmek istenen eyin niin yaln olarak ne etken, ne edilgen
olduunu, daha ok ikisinin ortasnda yer aldn, bir ilem olmayan kendisinin ne
bir etki ne de bir znenin nesne zerindeki eylemi olarak, ne bir eyleyenden ne de
zerinde eylemde bulunan eyden yola karak, bu terimlerin ne birinden ne de
tekisinden yola karak, ne birini ne de tekini gz nnde bulunarak
dnlmesine izin verdiini greceiz. 218 Derrida, bu trden deilleme tarzn,
neredeyse onun yok olduunu syleyebilecek kadar devam ettirir: Ne yapsam da
diffrancedan sz etsem? Kendiliinden anlalyor ki bu sergilenemez. Yalnzca
belli bir anda burada (prsent), belirgin olabilen, bir buradaki, doru olarak burada
olabilen, buradakinin buradal olarak kendini gsterebilen, sunabilen ey
sergilenebilir. Eer diffrance, burada-olann sunuluu (presentetation) olmaksa
(bylece olmak aprazlama iziyorum) kendini asla sunmamaktadr o. Kendini
215
216
217
218
223
224
225
226
ifadeler bu kany teyit eden birka rnektir: kili dnmek bir hastalktr. 227 Varlk
ve yokluk birbirini dourur. Zorluk ve kolaylk birbirini tamamlar. Uzunluk ve
ksalk birbirine gredir. Ykseklik ve alaklk birbirini selamlar. Sz ve ses birlikte
uyum salar. n ve arka birbirini takip eder. 228 Tm varlklar kucaklamak; dii ve
erkek, kendisi ve bakas, yaam ve lm konusunda Ayrm kavramndan kendisini
uzak tutmak demektir. Ayrm Taonun doasna aykrdr. 229 Birlike katlmak
isteyenler Ayrtrmama erdemini uygulayacaklardr. yilik ve ktlk, gzel ve
irin, yksek ve alak; tm ift kutuplu fikirleri ortadan kaldrmaldr. Kltrel ya da
dini inantan doan tm zihni eilimler terk edilmelidir. Gerekte onlarn akllar,
evreni uyumlu bir birlik olarak alglamaya engel olacak herhangi bir dnceden
uzak olmaldr. 230 Taonun gereklemesini salayacak hibir yntem yoktur.
Herhangi bir yntemin yegane yntem olduunu dnmek kilik yaratmaktr. 231
Bu karlatrmay yaparken, biri dierinden almtr trnden basit bir
dnce peinde olmadmz belirtmek isteriz. Yaplmak istenen, karlatmalar
yoluyla hem diffrancen hem de sz edilen gelenekelerin zenginliini devam
ettirmektir. Ki bunun, slam dncesi iin de geeli olup olmayaca sorulmaya
deerdir.
ii. Ek/Fazla (Supplement): Diferancen dier addr. 232 Supplement
szc, eklemek ek yapmak, tamamlamak gibi anlamlara geldii gibi ayn
zamanda yerine gemek, yerini almak anlamlarn da tamaktadr. Derrida bu
kelimeyle, dildeki her szcn ayn anda, hem tekilere eklenebildiini hem de
onlarn yerini alabildiini, zellikle de dildeki ikili kartlklardan hibirinin teki
zerinde ncelikli bir konumunun olmadn gstermek istemitir. 233 Hakikat, bizim
onu totalize edip indirgeyebileceimizden daha fazla bir zenginlie sahiptir. Her
zaman syleyebileceimizden fazlas vardr. Teorik dil, bu fazlal ifade etmede
yetersiz ve eksiktir. Bu anlamyla ekin mant hakikati mutlak bir ekilde
betimlediini dnen teorilere bir hayalet gibi musallat olur. Kendisini grmezden
227
228
229
230
231
232
233
gelen 234 metafizikleri bir virs gibi infekte eder.235 Derrida, Rousseau'nun Dillerin
Kayna stne Denemesini incelerken supplement kavramn bir anlamlandrma
mantn aklamak iin kullanr. Supplement mant incelendiinde, imdi ve
burada saydam bir biimde mevcut olana hibir zaman ulalamadn, bu yokluun
yerine hep bir gsterilenin getii grlr. supplementation mantna gre, dilde
gsterenlerin birbirinin yerini almas ve birbirine eklemlenmesidir. Gsterenlerin
hareketinin oyununu durdurabilecek bir akn gsterilen yoktur. Bu mantk iinde
yaplmas gereken ey, her trl hiyerarinin ortadan kaldrlmas ya da anari
deildir. nk aslnda anari de yerleik metafizik hiyerariyi ykmaya yetmez
ancak salamlatrr. Verili bir hiyerarinin terimlerinin yerini deitirmek o
metafizik hiyerariyi bozmaya yetmez; yaplmas gereken ey o hiyerarik yapnn
kendisini dntrmektir. Derrida bunu, supplement mant ile yapmtr. Bu mantk
ise bizi, bir karar verilemezlie srklyor. Ancak bu karar verilemezlik mantksal
ilikilerle deil, dilin karar verilemezliiyle, ok anlamllklar retmesiyle ilgilidir. 236
Btn bunlarn dnda ek nedir? eklinde, onu daha derinden anlamak
amacyla bir soru yneltecek olursak, Derrida, bu takdirde yine bildik stratejilerini
kullanmay yeleyecektir: O ne varlk ne de yokluktur. 237 O ne ierde ne de
darda olandr. O bir anlamda yoktur. 238 Ekin tuhaf z bir zclk iermez: o
srekli olarak gereklemekte olan deildir. Hatta o, literal anlamda hi
gereklemez, burada ve imdi. Aksi olsayd o ek olmazd. () o ne varlk ne de
yokluktur. Onun ileyiini herhangi bir ontoloji kavrayamaz. 239 lk bakta olduka
tuhaf grnen bu durum, dekonstrksiyon asndan sorun oluturmaz. Zira
Derridann amac bylesine, belli bir yere, mevcudiyete bal olmayan, yar,
berzahi, eie dikkat eken kavramlar reterek Bat metafiziinin huzurunu
karmaktr. Derridann, supplementla oluturmak istedii tematiin, onun daha
234
235
236
237
238
239
sonraki almalarnda da farkl adlarla devam ettiine tank oluruz. 240 Szgelimi
ergon ve parergon, pharmakon, hymen gibi. Btn bunlarda sorgulanan, belli bir
ieri-dar ayrmdr. O, ieri ve dar arasnda ideolojilerin dnd gibi keskin
blnmelerin olamayacan, her zaman geirgenliklerin olduunu, bu iki kavramn
aslnda iddet metafiziinin bir kurgusu olduunu syler.
Burada, son olarak, supplementn tehlikeli mant adna sylenebilecek olan
ey, kuzeni diffrance gibi kltrel alanda son derece verimli tartmalar balatm
olmasdr. zellikle, ezen ezilen, dlayan dlanan gibi iddet ieren ikiliklerin
yerlerinden edilmesinde gzel igrler sunmutur. 241 Acaba, meselenin din ve din
felsefesi ile ilgili boyutu, kltrel almalar kadar parlak mdr? Bu soruyu btn
detaylar ile ele almak burada imkansz; ancak u kadar sylenebilir ki, bu noktada
da son derece verilmli bir iletiim kurulabilir. zellikle tasavvuf geleneindeki Tanr
tasavvuru bu balamda bir kere daha dnlebilir. Ancak bu, zorlama eklinde deil
de supplemente de uyar bir ekilde gereklemelidir.
iii. Metin: Bat metafiziinin logos merkezli, ses merkezli bir sistem olduu
dnlrse, Derrida, bu merkeziyeti felsefenin zgvenini ona tamamen kart
olabilecek olan bir baka terimle, metin adlandrmasyla, zmek istemi gibidir.
Kendisini felsefe sahnesinde mehur eden metnin dnda bir ey yoktur 242 ifadesini
de bu paralelde anmtr. Ki bu formlletirme, sonu gelmeyecek olan tartmalarn,
Derridaya gre yanl anlamalarn balangc olmutur. Hemen akla gelebilecei
zere bu ifadenin son derece non-realist ierimleri vardr. Biz, dier yerlerde de
yaptmz zere, bu noktadaki kanaatimizi eletirel deerlendirmeler ksmna
brakarak, ncelikle onu anlamaya alacaz.
Derrida, metnin dnda bir ey olmadn sylerken, bir kitapta yazl
olduu anlamyla metni kastetmediini; metnin yalnzca, szgelimi edebiyat ya da
felsefe anlamna gelmediini, genel olarak hayat anlamna geldiini ifade eder. 243
Ona gre bir metin bitmi bir yaznsal btn deildir, bir kitapta kapanm bir ierik
240
241
242
243
deil, fakat bir farkllklar a, srekli olarak kendisinden baka bir eye gndermede
bulunan izlerin retimidir. Bylece metin imdiye kadar ona atfedilen btn snrlar
aar. 244 Derridaya gre, iaretlerin yalnzca baka iaretlere atfta bulunmas gibi,
metinler de baka bir yere deil dier metinlere gndermede bulunur. Bu da bizi
Derridann yaylm dedii eye anlamlarn sonsuz bir dalmna ve okluuna
gtrr. Zaten yaylm, indirgenemez ve dourgan bir oklua iaret eder. 245 Aslnda
burada metinle anlatlmak istenen ey, balam adyla anlaml olan durumdur. Yani
kendisi dnda anlamn belirlenemeyecei, herhangi bir tamaya izin vermeyen
balam. 246 u halde dekonstrksiyon bu balam, hibir eyin darya tamayaca
balam/metni dikkate almaktr denebilir. 247
iv. Gelenek: Dekonstrksiyon ilk aamada, gelenekle, olumlu anlamda bir
irtibat olmadn, ondan bir kopuu ifade etmekte gibidir. Oysa Derrida iin durum
ok farkldr. Birazdan daha net bir biimde greceimiz zere, onu gelenek
filozofu olarak tanmlamak bile mmkndr. ster yaamda, ister dnce iinde
olsun, kendimi her zaman miras eklinde grdm. 248 O, bu durumu yle aklar:
Niye yeni eyler uruna koskoca canondan vazgeelim, grmezden gelelim. Bunu
yapmann barbarlk olduunu dnyorum ve gemii hafzamzda tamaktan
yanaym. Az nce dinler ve Yunan felsefesi hakknda sylediklerim yapbozumun bu
mirasn hafzas iin de mcadele verdiini ierimliyor. Canon ya da gelenek iinde
zerinde dnlecek ve allacak yeterince eliki var. Yapbozum tam da bu
yzden sadece bir eletiri ya da yok etme deil, kltrel miras zerinde almann
bir yolu. 249
Jaques Derrida, Living On, ev. James Hulbert, Deconstruction and Criticism, ed. Herold
Bloom, New York, Seabry Press, 1979, s. 84.
West, Kta Avrupas Felsefesine Giri, s. 65.
Derrida, Living On, s. 61.
Derrida, Limited Inc, s. 136.
Derrida, Miras Semek, s. 69.
Derrida, Yapbozum, Etik, Politika, nsan Haklar ve stanbul zerine, s. 24.
Derrida, Miras Semek, s.70.
58
Miras fikri sadece yeniden olumlamay ve iki yanl bir buyruu deil, her an, farkl
bir balamda, bir szgeten geirmeyi, bir seimi, bir stratejiyi de ierir. Bir miras
sadece kabul eden biri deildir, seen ve karar vermeye alan biridir de. 253 O
sebeple Derrida gelenekle basit bir surette irtibata geen biri deildir. O, son derece
dinamik bir surette gemie gelecek iin balanan biridir: Sorumlulua ar
yaplmakszn miras olmaz. Bir miras bir borcun yeniden-olumlanmasdr hep, ama
eletirel, semeci ve eleyici bir yeniden-olumlama; ite, birok ruhu ayrt etmemizin
nedeni de budur zaten. 254 Miras verili bir ey deildir hibir zaman, bir grevdir hep.
O nedenle miras olmak demek, unu ya da bunu devralmak ya da sahip olmak,
servetimize bir eyler katmak demek deildir. 255 Bu ifade edilenleri bir nceki
ksmda dile getirdiimiz, dekonstrksiyonun yeni sorular gndeme getirmek olduu
eklindeki ynelimle birlikte dndmzde, dekonstrksiyonun nasl bir
potansiyel tad daha fazla ortaya km olur.
v. Adalet: 1960lardan nce Derrida hi bir eyin dekonstrksiyona tabi
tutulamaz olmadn, dekonstrksiyonun sonsuz bir sre olduunu ve bu srete
ondan kaabilecek bir eye rastlayamayacamz dnmekteydi. Onun bu
dncesinde zaman iinde belli bir evrilmenin sz konusu olduunu rahatlkla
syleyebiliriz.
Szgelimi
dekonstrksiyona
251
252
253
254
255
The
uratlamayan
Force
baz
of
Lawdan
kavramlardan
sz
itibaren
etmekte
Derridann
olduunu
biliyoruz. 256 Bu, onun dnce seyrinde bir kopuun olduunu sylemekten ok,
arlk verdii konularda, dolaysyla da felsefe yapma biiminde ksmi bir
dnmn gereklemi olduu anlamna gelir. Bu durumu en ak bir biimde
adalet kavramnda grmekteyiz. Onun erken dnem yaptlarnda adalet hakknda
yazdn dnmek olduka zordur. 257 Dekonstrksiyonun srekli bir biimde
negatif
terimlerle
birlikte
anl
Derriday
da
rahatsz
etmitir.
Ona
John D. Caputo, What Do I Love When I Love My God?, Religion With/Out Religion, ed.
H. Olthois, London-New York, Routledge, 2002, s. 161.
Benson, Graven Ideologies, s. 125.
Jacques Derrida, Force of Law: The Mystical Foundation of Authority, Acts of Religion, ed.
Gil Anidjar, London, Routledge, 2002, s. 231-232.
60
ona gre bu trden bir sorgulama, hukuk fakltelerinde, belki de ayn zamanda,
teoloji ve mimari blmlerinde felsefe ve edebiyat blmlerinde olduundan daha
fazla kendi evindedir. 259
Gerekte adalet, eer byle bir ey varsa, yasann tesinde, dndadr.
Dekonstrksiyon adalettir. nk yasa kurulabilir bir eydir () ve de bu sebeple
dekonstrksiyona uratlabilir bir eydir, dahas o dekonstrksiyonu mmkn klar.
() u halde nerme sylenebilir: 1. Yasann dekonstrksiyona tabi
tutulabilirlii dekonstrksiyonu mmkn klar. 2. Adaletin dekonstrksiyona tabi
tutulamazl ise, dekonstrksiyonu mmkn klar, elbette ondan ayrlamaz. 3.
Sonu: dekonstrksiyon adaletin dekonstrksiyona tabi tutulamazl ile yasann
tutulabilirlii arasnda yer alr. Dekonstrksiyon imkanszn deneyimidir, adalet
olmasa bile, olmayacak olsa bile, imdi olmasa bile. 260
Burada Derridann yapt ayrm bizim iin u adan nem tamaktadr: Yasalarn
ve yasal sistemlerin bir tarihi vardr, bu tarih onlarn dnm ve deiiminin
tarihidir. Bu sebeple dekonstrksiyona tabi tutulabilirler. 261 Adalet ise bizzat bu
dekonstrksiyon ileminin gerekleme kouludur. Bir tarihsellik olarak yasann
dekonstrksiyona uramas ile bir umut olarak adaletin tabi olmamas bize,
dekonstrksiyonun sonraki ve baka alanlarda yaplan uygulamalar iin gzel bir i
gr sunar. Burada sonuna kadar dekonstrksiyon mu? eklindeki sorunun da bir
yant vardr. te yandan Derrida bir baka noktaya da ezamanl olarak vurgu yapar:
Dekonstrksiyoncu bir dnce, yani benim burada nemsediim dnce,
olumlamann,
dolaysyla
vaadin indirgenemezliini
de,
belirli
bir
adalet
265
266
Snrda yer alan, hem tede hem beride olma nitelii tayan bu terimler, ayn
zamanda kapal kalmay da sorunsallatmaya yardmc olurlar.
267
268
269
270
pratiktir. Buna teoloji ve din felsefesi de dahildir. 271 Harta gre, dekonstrksiyonun
teizme ynelik bir eletirisinin olduu aktr, ama bu eletiri onun theosuna ynelik
deil izmine yneliktir. Bununla birlikte onun, Tanrnn gereklii hakknda
herhangi bir iddiada bulunmad da dikkate alnmaldr. Eer dekonstrksiyon
teizmin eletirisi ise ayn zamanda ateizmin de eletirisidir. 272
Kanaatimizce
dekonstrksiyonun
ateistik
okumasnn
kendisi
de
fark
ve
hatta
ciddi
tartmalar
vardr.
Dekonstrksiyonu
formelletirmek, onu belli ve kurulu nermeler haline getirmek son derece tehlikeli
bir giriimdir, zira bu takdirde, onun, zaten temellerini sarsmak istedii sistemin
yanlna dm olaca anlamna gelir. Bu halde de dekonstrksiyonun
yapskme tabi tutmaya alt her ey, yeniden ve hatta daha gl bir biimde
geri dner. 277 Derridann bize sunduu bu bak asnn devamnda unu
syleyebiliriz ki, dekonstrksiyonu daha ileri bir dekonstrksiyona tabi tutmak
mmkndr. Bu anlamda onun dier btn balamlarda olduu gibi teolojik ve
dinsel bir balamda hem de pozitif bir biimde yer almasnda garipsenecek bir
271
272
273
274
275
276
277
Kevin Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, New York,
Fordham University Press, 2000, s. xviii.
Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, s. 27.
Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, s.46.
Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, s. xx-xxi.
Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, s. 107.
Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, s. 128.
Derrida, Some Statements and Turisms About Neo-Logisms, s. 89.
64
durum yoktur. 278 Eer Derrida ile tutarl olunacaksa, onun yazlarn tek bir yorumla
sabitleyeceimiz bir konum yoktur. Bunun doal sonucu olarak da, dekonstrksiyonu
ateizmle e deer gren anlay, tam da Derridann eletirmeye alt trden bir
anlaytr: Onu belli bir dnme biimine indirgemek. Onun gsterge eletirisini
kabul etmek demek ayn zamanda dekonstrksiyonu tek bir balama hapsetmemek
demektir.
Dekonstrksiyon,
basit
bir
modernizme
ya
da
seklarizme
Bu
ynyle
dndmzde,
dekonstrksiyon
dinin
278
279
280
Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, s. 46-48.
Hart, The Trespass of the Sign: Deconstruction, Theology and Philosophy, s. 61-62.
Ward, Deconstructive Theology, s. 81-83; Derridann dncelerindeki dinsel imalar ve bu
yndeki eilimler, onun baz dostlarn ok ak bir ekilde rahatsz etmi grnyor. Bkz. F.
Kermode-C. Norris, Teoriden Sonra Mzik, Din ve Sanat, s. 133; ayrca dekonstrksiyonun
Amerikada din bilimleri alannda ykselen bu trendinin eletirisi iin bkz. Catherine Kellog,
Translating Deconstrcution, Culturel Values, 5, 3, 2001, s. 325-348.
65
din
felsefesine
ulamann
mmkn
olduunu
savunmaktr.
Caputo,
hakkm elimde bulundurmak istiyorum. Bu, her anda btnyle yenilenebilir bir ey
olmal. 289
gibi
dnmek.
Caputonun
Derridaya
atfla
syledei
zere,
Dekonstrksiyonun
grevi
gzel
adlar
defolamak
deil,
onlar
Bu alntdan da anlalaca zere, Derridann btn hedefi bir kez daha ifade
edelim
ki,
yeni
olanaklar
amakla
ilgili
grnmektedir.
Bu
anlamda
295
296
297
dindeki
aynlk
terrne,
dogmatik
kapana,
totaliteryanizme,
okuma biimi saladn dile getirmektedirler. 304 Derrida baka yerlerde olduu
zere
burada
da,
sz
konusu
abalar
desteklemitir.
Bizzat
kendisi
dekonstrksiyonu 306
olarak
adlandrd
ey
bu
balamda
ayrmclklar,
kadn
ve
erkek
ayrmclndan
kaynaklanan
iddet,
306
307
308
309
310
311
312
313
uratm olabileceine dikkat eker: dijital sistem ve sanal olarak dolaymszca panoptik
grselletirme, hava sahas, uzaktan iletiim uydular, bilgi otoyollar (internet), sermayecimedyatik iktidarlarn merkezlemesi, szckle dijital kltr, jet ve televizyon, bugn bunlar
olmakszn hibir dinsel etkinin, rnein Papann hibir yolculuu ve hibir vaaz,
fundemantalist olsun ya da olmasn Yahudi, Hristiyan veya Mslman hibir yaylm
olmayacaktr., man ve Bilgi, s. 139.
Derrida, Epoch and Faith, s. 49.
Pamela Sue Anderson, A Feminist Philosophy of Religion: The Rationality and Myths of
Religious Belief, Oxford, Blackwell, 1998.
Ian Almond, Sufism and Deconstruction: A Comparative Study of Derrida and Ibn Arabi,
London, Routledge, 2004, s. 2.
71
anlamaya
isteklidir.
Ki
bu
zellikler
onu,
Batl
muadilleriyle
adl yaptnda bunlara iaret etmitir. 319 Trkiyede de din felsefesi alannda konuyu
ilk defa ett eden Akba da olas sorunlar ok gzel zetlemitir:
Bir Mslmann yapbozum dncesinin temsilcileri gibi Kurana bakmas, onu
ve onun getirdii mesaj sorgulamas dnlemez. Belki burada, Mslmanlarn
tarih boyunca bu ilahi mesaj doru bir biimde anlama amacyla yaptklar
yorumlar bundan ayr tutmak gerekmektedir. Bunlarn insanlar tarafndan
sorgulanamayacan sylemek doru olmaz. Ancak bu, Derridann iddia ettiinden
farkl bir eydir. nk o mutlak olarak anlamn varln kabul etmez. slam dininin
genel geer bir anlam iermediini, byle bir kesinliin olmayacan, ona atfedilen
anlamlarn her birinin deiebilir veya terk edilebilir olduunu sylemek,
kanaatimce vahyin iinin boaltlmas ve slamn akn boyutunun inkar edilmesi
anlamna gelir. Dier taraftan, Derridann mutlak anlamn yokluu iddias insan
rn metinler iin geerli olarak dnlse de, Kuran vahyinin anlam balamnda
insan dilini anlalamazlklardan ve snrllklardan kurtard sylenebilir.320
Nicholas Walterstorff, Divine Discourse, Cambridge, Cambridge University Press, 1995, s. 153
vd.
Akba, Derrida ve Din, s. 87-88.
Derrida, As if I Were Dead, s. 215.
73
Min, The Other Without History and Society Dialogue with Derrida, s. 173.
Derrida, Epoch and Faith, s. 29.
Derrida, Epoch and Faith, s. 46
74
mminim diyebilir? Bunu kim bilebilir? Kim bir mmin olduunu ya da olamadn
dorulayabilir? Kim, ben bir ateistim diyebilir? 325
Onun, bu tutumunu temellendirii de ilgintir. Ona gre ateizm ile Tanrya iman
arasndaki keskin fark phelidir. Ona gre,
Gerek mminler radikal bir ateizmle birlikte yol aldklarnn farkndadrlar. ()
Hakiki bir mmin olmak iin, Tanr inanc mutlak pheye maruz kalmaldr. Ben bu
deneyimi byk mistiklerde grmekteyim. Onlar, Tanrnn lmn, onun
kayboluunu, yokluunu, Varlk Olmayn tecrbe etmilerdir. 326 Ben unu
biliyorum ki, en sahih mminler saf ateizme ok yakn olduklarn bilirler. nk
onlar Tanrnn adn kullandklarnda onu sadece anm olabilirler. Tanrnn adn
anmak belli bir adan iman eylemidir. Fakat saf bir imann olup olmadndan
kukuluyum. 327
din
sorununu
dnebileceimiz
yeni
bir
alan
alm
olaca
lk bakta bir eliki ierdii izlenimi veren ifade, Derridaya zg ilgin bir ironi
tar. Yorumcular, Derridann, niin dorudan ateistim demek yerine ateist
saylrm demi olduuna dikkat ekerler. Bu noktadaki espiri udur: Derrida,
gerek anlamda bir ateist deildir, zaten bylesi bir ideolojik konum hibir biimde
dekonstrksiyonun tasvip edecei bir ey olmazd. O, ancak belli bir kuruma,
mezhebe bal olan din adamlarnca byle grlebileceini sylemi olsa gerektir,
yoksa kendi asli inancn deil. Onun ateistlii ancak, standart ortodoks ltler
iinde mmkndr. O, kendi Tanrsna sahip olan bir ateisttir. 330 Bu trden bir
yorumu Derridann kendisi de teyit etmitir.
Derrida, ok sabit bir pozisyonu ne dinsel anlamda ne de ateistik anlamda
benimser. (Bu durumun tez iinde de yer vereceimiz anlalabilir nedenleri ve hatta
pozitif etkileri vardr.) Derriday agnostik olarak niteleyen ngiliz din felsefecisi,
Janet Soskice bu geree yaklam grnr. 331 Bu tr bir yaklamn onu anlamak
328
329
330
331
Smith, Re-Kanting Postmodernism?: Derridas Religion Within the Limits of Reason Alone,
Faith and Philosophy, 17, 4, 2000, s. 561; Dilin dini bir mirasa (Yahudilik, Hristiyanlk ve
slam bir araya getirmek iin buna brahimi miras diyelim) ait olmas meselesi de muammal
kalr. Bu ayn zamanda hem tekildir hem de evrenselleme yolundadr; Jaques Derrida,
Balama ve Kozmopolitanizm, ev. A. Utku-M. Erkan, stanbul, Birey Yay., 2005, s. 39-40.
Jacques Derrida, Circumfession, ev. G. Bennington, Chicago, Chicago University Press, 1993,
s. 154-155.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 4.
Janet Soskice, Religous Language, s. 203 aktaran Akba, Derrida ve Din, s. 52.
76
iin daha gereki olduunu ifade eden Akba, bunun da grnd kadar kolay
olmadn sylemekle de Derrida hakknda bir karara varmann ne derece zor
olduuna iaret etmi grnr: Derridann klasik anlamda aklc iddialara sahip bir
teist olduunu sylemek mmkn olmad gibi, agnostik ve ateist olduunu
sylemek de sorunsuz grnmemektedir. (...) Derridaya kulak verirsek, onun din
konusunda indirgemeci tavrlara taraftar olmadn sylediini duyarz. 332
Derridann, kendisini, birok vesileyle epoche olarak adlandrd tutuma yakn
grmesi de bu noktay destekler.
kinci bir husus olarak unu da ifade etmek isteriz: Derrida her ne kadar kendi
inancn net bir biimde ortaya koymaktan kanmsa da onun din meselesini Ktasal
gelenekte grdmz trden baka, daha duyarl bir biimde ele almak istediini
syleyebiliriz. Szgelimi o, din ve ona ait meseleleri ele almak iin ne kadar duyarl
olmak gerekliine kendine has slubuyla u biimde deinir:
Dinden konumak, dinden sz etmek nasl olanakldr? Nasl ondan, tekil olarak,
korku ve titreme olmakszn sz etmeye cret edilebilir bugn? Gnmzde din
sorununun aka ortaya koyulduu ve zld sylenemez. Dini sulayarak, ya
da bu kavramlarn ne sylediini biliyormu gibi yaparak din sorunu zlemez. 333
Din dnyas demek, sradan bir ideolojik grng ya da hayaletsi bir retim
deildir. 334
O, muhaliflerinin kendisinden beklemeyecei bir saduyuyla, akl ile dini, bilim ile
dini safa kartlatrmann zm olmayacan, hatta bu tutumun sz konusu
meseleler karsnda krlemi olmakla e deer olacan syler. 335 Ona gre bir
yanda Dini, te yanda ise Akl, Aydnlanmay, Bilimi, Eletiriyi (Marks eletiri,
Nietzscheci
miras)
birbiriyle
kartlatran bir alternatifin olduuna inanmak bir saflk alametidir. 336 Din ile,
sonra, u ya da bu dinle ilikimiz ne olursa olsun, biz, ne bir ruhban snfna bal
din adamlar, ne ilahiyatlar, ne dinin sekin veya yetkin temsilcileri, ne de
bilinen
anlamda,
baz
Aydnlanmac
denilen
filozoflarn
olabileceinin
a. Yahudilik
Tez sresince de greceimiz zere, Derridaya ve dekonstrksiyona sabit bir
konum, belli bir yer tayin etmek gtr. Derridann Yahudiliini de byle
deerlendirmek gerekmektedir. Yani ne Yahudi olan ne de olmayan bir iliki. O, bu
durumu u biimde dile getirmitir: Benim nihai sorgulay sylemim, ne Helen ne
de brahimidir, daha ok genliimdeki Yahudi etkisini ve de Fransz
niversitelerindeki akademik eitimim boyunca aldm Grek felsefi mirasnn
dnda yersiz bir yerdir. 339 Derrida, Cezayirli bir Arap, Yahudidir. 340
Derridann bu mensubiyeti, onun felsefesi asndan bir hayli nemlidir. Bu durum,
onun dncelerine farkl bir gzle bakmay mmkn klm grnmektedir. O bir
yerde, yaamnn Arap Yahudi Derrida ile kozmopolitan, sekler Derrida
arasndaki gerilimde dmlendiini syler. 341 Onun bu melez ve gerilimli kimlii
337
338
339
340
341
Derridann bilinli bir ekilde, niin bu tr tarihsel bir ad benimsemi olduu bir
baka aratrmann konusudur; en azndan bu sorunun yantn aramak bu almann
nihai hedefleri asndan tali kalmaktadr. Bununla birlikte unlar sylemeliyiz:
onun, dekonstrksiyonu, sabit bir zden yoksun bir ameliye olarak grmesi, onu bir
nevi kimliksizletirmesi onun Marranoluu ile yakndan ilgilidir. Bu nokta,
Derridann ve de dekonstrksiyonun hem en avantajl olduu hem de alabildiince
zayf olduu bir noktadr. Onu belirsiz klm olmasdr ki, bize burada byle bir tez
yapma imkan sunmaktadr. Aksi olsayd, zaten belirlenmi olan, bandan bu yana
belli bir ateizmin yann tutan bir dekonstrksiyondan sz ediyor olsayd, bu
giriimde bulunamazdk. Ama ayn sebep bize, bu tez iinde yantlamay zorunlu
klan baz amazlar da dourmaktadr. te yandan onun, Yahudi geleneinde yer
alan E. Levinas, E. Jabes, I. Luria gibi 343 isimleri anmas, onlarla yer yer
hesaplarken yer yer de onlarn dnsel birikimini dekonstrksiyona tamas yine
Derriday adalarndan farkl klan bir boyut olmutur. Derrida bu alakay kabul
etmekten de ekinmemitir. 344 Burada ayrca Derridann yazlarnn, Yahudi mistik
gelenei ile olan bann ilk batan bu yana vurgulana gelen bir husus olduunu da
belirtmek isteriz. 345 Handelman Musa'nn Kleleri adl kitabnda gnmzdeki dil
felsefecilerini Kabbalac gelenekten ayr dnmek iin hi bir nedenin olmadn
342
343
344
345
b. slam
Derrida gibi bir ismin slamla bir ba olamazm gibi grlebilir. Ama
gerekte durum grndnden biraz farkldr. O, gerek byk din balamnda
gerekse zel olarak, slam diniyle alakal olmutur: Yaptm her eyin Musevilik,
Hristiyanlk ve slam sorusuyla urat doru. slam (...) Bu metinlerde hep slam
unutmamaya altm, rnein Faith and Knowledgeda. 347 Derridann Musevilik
ve slam, dnyann Hristiyanlamasnda Tanrnn lm, Tanrda lm anlamna
gelen her eye kar hala bakaldr imkan tayan iki tektanrclk, Tanrda
oulluu onun lmnden daha fazla kabullenmeyen iki putperest olmayan
tektanrclk 348 olarak deerlendirmesi dikkate deer bir noktadr. Onun slamla
olan ilikisinde sylenebilecek en net husus, slam bir teki olarak dinlemeye,
anlamaya ve deerlendirmeye birok Ktasal felsefeciden daha istekli oluudur. Ona
gre, son be asrdr slam dnyasnda olup bitenleri anlamamz salayacak yeni bir
aratrma tr gelitirmek gereklidir. 349 Avrupal felsefeciler bu konuda yeterince
duyarl deildir. Szgelimi o, dinle ilgili yaplan bir toplantda hibir Mslman
temsilcinin olmamasn u biimde kritik eder:
Ne yazk ki aramzda, en azndan bu ilk tartmada, belki baklarmz slama doru
evirmekle ie balamamz gerekecei bu anda, hi Mslman yok. teki
inanlardan da hi temsilci yok. Ve de hi bir kadn! Bunu hesaba katmalyz: onlar
346
347
348
349
iin, onlarn yerine konumadan bu dilsiz tanklar iin konumak, ve de buradan her
trl sonucu karmak ... 350
c. man
Derrida dier btn kartlklar sorunsallatrd gibi, szde akl iman
kartln da sorunsallatrmtr. O bir yandan iman ve akl arasndaki ztl
dekonstrksiyona uratrken, dier yandan da akla imann stnde bir g tanyan
rasyonel gelenei eletirmitir. 359 Fakat o, btn bunlar belli bir Aydnlanma
dncesinden
dn
vermeden
yapmaya
almtr.
Onun
bu
tutumu
358
359
360
dekonstrksiyonun
btnyle
mutlak
bir
gizemden,
inayetle
361
362
363
364
365
366
367
368
sosyal
deneyim
olarak
iman
tecrbesine
gndermede
bulunduumu
aklayacaktr. 369 Ama burada bir baka yanl anlamay nlemek iin unu da ifade
edelim ki, sz konusu terim sekler de deildir. O, iman dine referansla kullandn
ama onun dine de indirgenemeyeceini ifade eder:
Burada iman olarak adlandrlan ey, adalet ve armaan hakknda sylenenlere
benzer, yani iman, en radikal bir dekonstrksiyonist tavr da ncelemitir. Szgelimi
sen, tekine, iman edimi olmakszn onunla konumak amacyla iaret edemezsin.
Onu aramazsn. Sen bir eyi kantlamak istediinde ne yaparsn? tekini davet
eder ve unu istersin: inan bana. Yalan sylediinde yalan yere yemin ettiinde
bile tekinin sana gvenmesini istersin. Bu, gven bana, sana konuuyorum
ifadesi, imann dzenidir. Bu, herhangi bir kuramsal ifadeye, belirli bir yargya
indirgenemeyecek olan bir ifadedir, bu tekine olan arnn aldr. Bu iman,
dinsel deildir, ok kaba bir ekilde konuursak, bu herhangi bir tarihsel dinde de
verili deildir. Bu szden u da anlalmamal: sen, slamiyet, Budizm, Hristiyanlk
ve Yahudilik gibi tarihsel dinlerde bu saf ve evrensel imana bir referans
bulamazsn. 370
d. Mesihilik
Derrida, iman kavramnda olduu zere mesihsellik kavramn da dinsel
geleneklerden dn alarak kullanr. Derrida, Kitabi gelenekler olmakszn, bu
mutlak olaylar olmakszn, mesihselliin ne olduunu bilemezdik. 379 diyerek bu
durumu gerekelendirir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, herhangi bir din
adamnn deil, ateizmle itham edilmi bir felsefecinin, dekonstrksiyoncunun
mesihsellikten sz ediidir. Bu ayn zamanda, dekonstrksiyonu basit bir nihilizme
dmekle eletiren yorumcularn gzden kard bir noktadr. Biz bu noktay
nemsiyoruz, nk Derrida mesihsellikle, ok ak bir suretle felsefenin gelecee
olan umudunu teyit etmi grnr. Derrida, zgrleme sylemini bir teleolojiye,
bir metafizie, bir eskatolojiye, hatta klasik bir mesihilie kaydetmeyi istemesem
bile, yine de () belli bir mesihilie Evet demeyen hibir etik-siyasi karar ya da
davran olmadna inanyorum. 380 demekle dekonstrksiyonun pozisyonuna ilikin
gzel bir aydnlatmada bulunur. Ama bu tutum Derridaya gre basite tarihsel, belli
bir dogmada ifadesini bulan bir Mesihsellie dntrlmemelidir. O sebeple sz
378
379
380
Smith, Re-Kanting Postmodernism? Derridas Religion Within the Limits of Reason Alone, s.
560.
Derrida, A Villanova Roundtable, s. 23-24.
Derrida, Yapbozum ve Pragmatizm zerine Dnceler, s. 132-133.
86
konusu mesihsel yap dindeki herhangi bir mesihilikle, spesifik dinsel inanlar,
tarihsel doktrinleri ve dogmalar olan mesihsellikle snrlandrlamaz. 381 Derrida fark
vurgulamak amacyla, yapt bu eylemi Mesihilik olmakszn Mesihsellik olarak
adlandrr. Yani hem dinsel bir ierie sahip hem de deil. O, bu durumu anlatmak
iin, artk slubunun olaan bir paras olarak grdmz olumsuzlamalara
mracaat eder:
Benim gzmde, mesihilik olmakszn mesihsellik dediim evrensel ve yar-akn
yap, (siyasal ya da genel) tarihin hibir tikel anna (brahimce ya da daha baka)
hibir kltre bal deildir; hibir mesihilii hakl karmaya yaramaz, hibir
Mesihilie yknmedii gibi, hibir Mesihilii de yinelemez; hibir Mesihilii
teyit etmedii gibi, hibir Mesihilii de zayflatmaz. 382 Bu mesihsel boyut hibir
mesihilie baml deildir, hibir belirlenmi vahyi izlemez, znde hibir brahim dinine
ait deildir (burada, kendi aramzda, daha sonra szn edeceim, dil, yer, kltr, geici
retorik ve tarihsel strateji gibi temel nedenlerden dolay, buna brahim dinleri tarafndan
belirlenmi adlar vermeye devam etmem gerekse bile).383
olmakszn mesihsellii varsayar. 391 Peki, bunun nemi nedir? Bu, adaletin var
olarak gelecee veya tekinin geliine, mutlak srprize maruz braklmak demektir.
Mesihsel ayn zamanda, daima barn veya adaletin grngsel biimi altnda olsa
bile, soyut bir ekilde kendini sergileyerek en iyi olduu kadar en ktsn de
beklemektir (hazr olmadan beklemek). Bekleyisiz bir bekleyi, ufku bir bakma
olay tarafndan yrtlm bir bekleyi, baa gelmesi iin, tm belirleyici ncelemeyi
artp yakalamas ve bu ncelemenin kabna smayp tamas gereken bir olayn,
bir gelenin beklenii. 392 Tanm gerei, bu beklenti hibir ey tarafndan, hibir
bilgi, hibir bilin, hibir ngr, bildik haliyle hibir izlence tarafndan
gvencelenmemitir ve gvencelenmemesi gerekir. 393
Bu konuda Derridann birok sorunu vardr. Eer Mesihsel yap evrensel bir
yap ise, aklmza gelebilecek olanla hibir zsel ba yoksa 394 , kiinin Derridann
anlatt trden bir mesihsellik yapsyla balantya geebilmesi iin, bu soyutlua
angaje olmas gerekliyse 395 balangta kullanlan tarihsellik motifinin deeri ne
olacaktr? Bu tarihsellik bir kere kullanldktan sonra atlabilir bir kaldra deildir,
aksine sz konusu devselliin kouludur. Eer durum bu ekilde ise, burada
mesihselliin kendisi de dta braklm olmaz m? 396 zetle Derridada ifadesini
bulan tarihsel mesihsellikle, soyut evrensellik arasnda nasl bir ba kurulaca
meselesi, dier meselelerde olduu zere ak deildir. O, ok gl bir ekilde
hangisinin daha temel ya da nicel olduunu koyutlandrmamtr. Tarihsel
mesihsellik mi mesihsellik yaps olarak adlandrlan eyi anlamlandrr yoksa tersi
mi olur? Kurulu olan m bu yapy belirler yoksa kurucu olan m? Aslnda bu gerilim
Derridann ve Caputonun yazlarnda srekli olarak vardr. Carlsonnun gzel
ifadesiyle, dekonstrksiyon tam da bu gerilimin yaand mekan iindedir. 397
391
392
393
394
395
396
397
E. Eletirel Deerlendirmeler
John Ellis, Against Deconstruction adl kitabnda, Derridann dier
felsefecilerden daha fazla iitilir olmasna, bu yndeki kitaplarda ciddi bir art
gzlenmesine ve felsefenin dilinin dekonstrksiyonculuun etkisinde olmasna
ramen nitelikli bir eletirinin yokluundan sz etmektedir. 398 Bu tespit ksmen
hakldr.
Btn
gncel
felsefi
sistemlerde
olduu
gibi,
gnmzde
dekonstrksiyonu ven almalar onu yerenlere nazaran daha fazla yer igal
etmektedir. Ama bizim tutumumuz, girite de ifade ettiimiz zere, ncelikle onu
anlamaya almak sonra da olabildiince kritik etmektir. Bu, btn felsefeler
karsnda benimsediimiz eletirel aklc perspektifin doal bir sonucudur.
Dekonstrksiyona yneltilen eletirileri ana sorun etrafnda ele alabiliriz:
i.
Belirsizlik/
Anlalamazlk:
Tezin
ileniinden,
Derridaya
ve
407
408
409
410
ise,
etik,
moral,
sorumluluk,
vb.
gzel
adlar
altnda
gayet
hakldr.
Zira
sadece,
eletirmenlere
cevap
verirken,
dnm
olmalarnda
ilgin
bir
ironi
vardr.
Bugn
adna
425
426
427
zorluklarla dolu bir konum igal etmenin yollarn arad 428 dikkate alnmaldr.
Sonuta biz, Derriday ve dekonstrksiyonu aadaki biimde yer ald haliyle
kabul ediyoruz:
Ben, elbette ki, Aydnlanmann yanndaym. Ama Aydnlanmann belli tarihsel
biimleri sz konusudur, bu gelenekte eletirmemiz ya da yapbozumuna uratmamz
gereken belirli eyler vardr. Bu yzden, yeni bir aydnlanma adna, verili bir
aydnlanmay yapbozumuna urattm olur. 429
428
429
II. BLM
DEKONSTRKSYONUN DN FELSEFESNDEK
UZANIMLARI
97
Bu blmde bir nceki blmn son ksmnda giri mahiyetinde ele aldmz
dekonstrksiyonun dinle olan alakasn, tarihsel ahsiyetler zerinden daha sistematik
bir biimde amay dnyoruz. Bylelikle hem bir nceki blmde ele aldmz
hem de gelecek blmde ele alacamz konularn daha salam ve belirgin bir
zemine kavuaca kansndayz. Konuya yaklammz u biimde olacaktr.
ncelikle biri Ktasal (M. Taylor) dieri de Analitik din felsefesinden (D. Cupitt)
olmak zere iki dnr zerinden dekonstrksiyonun din felsefesi alannda nasl bir
uzanm olduunu gstereceiz. Burada dikkat edilmesi gereken husus bu iki
dnrn de, son derece ar uta yer alyor olmalardr. Ki bu ynelim de, bizim
dekonstrksiyonun anlalmas noktasnda tezimizde kritik etmeyi amaladmz
yaklam temsil etmektedir. kinci olarak ise, biri Anglo-Amerikan (J. Caputo)
dieri de Ktasal (J. Marion) din felsefesinden iki dnr ele alacaz. Burada
aa kavuturmay hedeflediimiz husus ise, dekonstrksiyonun din felsefesi
alannda ne trden pozitif etkilerinin olabileceidir. Bununla birlikte bu iki
yaklamn da bizce tamamyla kabul edilebilir olmadn, ama ilk iki dnre gre
daha mspet bir karakter arz ettiklerini vurgulamak isteriz. Zira dekonstrksiyonun
daha makul, eletirel akla yasl olan bir versiyonunu gelitirmek her zaman
olasdr. Takdir edilecei zere bu da ancak nceki deneyimleri gzden geirmekle
mmkn olabilir.
Son olarak bu blmde ele alacamz konu ve isimlerin Trk din felsefesi
iin nasl bir nemi haiz olduuna da deinmek istiyoruz. ncelikle, bu alandaki baz
eilimlerin ele alnmas Trkiyedeki din felsefesi almalarna, tarihsel adan
ksmen de olsa bir katk nitelii tamaktadr. Bizce asl nemli olan bu eilimleri
tantmak deil, iinde yer aldmz dnsel atmosferin niteliine ilikin de bir fikir
yrtebilmektir. Buradan unu anlamaktayz: Trk dn youn bir eviri hareketi
sonucu nemli deiimler geirmektedir. Bunlar iinde son derece kritik pozisyonlar
vardr, ama ilgintir bunlarn hibirinin ad konulmu, kavramsallatrlm deildir.
Oysa tez ilerledike greceimiz zere son zmlemede adna non-realizm
diyebileceimiz eilimler ziyadesiyle vardr. O sebeple, burada yer verdiimiz
isimler, szn ettiimiz bu atmosferin deerlendirilmesi, mmknse kritik edilmesi
98
9
10
11
12
13
Her eye ramen hem bu ifadelerin daha makul bir deerlendirmesi olasdr hem de
sadece bu tr rnekleri alarak Derrida ve dekonstrksiyonu anlamak olay son
derecede tek ynl betimlemek anlam tar. 15 Ki biz bunun rneklerini bir nceki
blmde sunmaya gayret ettik. Bu ksm ksa tutmamzn ikinci nedeni ise az sonra
deineceimiz Don Cupitttir. O, benzer dnceleri meslekten bir din felsefecisi
olarak serdetmi ve de birok kere Taylordan etkilendiini 16 kendi abasnn onunla
benzer olduunu beyan etmitir. 17 Bu anlamda biz, dekonstrksiyonun ykclk
anlamyla din felsefesi alannda nasl bir uzanm olabileceini, hem Taylordan
farkl dnmeyen hem de ada bir din felsefecisi olma hviyeti tayan Cupitt
zerinden ele alacamzdan bu bahsi biraz ksa iledik.
14
15
16
17
bir
kii,
ntronlarn
varlnn,
fizikilerin
bu
kavram
kullanp
19
kefetmektir. 20 Non-realist teist Tanr idesinde yer alan dinsel deeri muhafaza eder.
Buna gre Tanr ynlendirici tinsel bir idealdir, bizim deerlerimizin nihai
btnlnn semboldr. Biz onun hakknda, nesnel bir varlk olarak, tutarl bilgi
veremeyiz, onun varln kantlayamayz. Bizim sadece bu yaammz ve Tanr
hakknda bu beeri dilimiz vardr. Biz tam anlamyla onun hakknda konutuumuz
dille, sanki byle bir ey olabilirmiesine, dil d gereklii karlatrabilecek bir
pozisyonda deiliz. u halde biz mutlak bilgiye sahip olamayacamz hatrlayarak,
eski metafizik dogmalarmzdan syrlmalyz. Btn bilgimiz, dil tarafndan
oluturulabilen, beeri, snrl ve yanlabilir bir bilgidir. Din birok hikaye ve
semboller btndr. 21 Aktif non-realizme gre, din artk bir teori deildir, fakat bir
yaama biimidir, bir sanat gibi dnyay kurma aktivitesidir. Non realist, eski
inanlarnn tmn kaybetmi olan bir postmodernisttir. Onun dogmatik inanlara
ihtiyac yoktur, onun iin tek dnya vardr o da dil tarafndan ina edilmi olan
imdiki dnyadr. Bu durumda din metafiziksel bir bilgi veren sistem deil,
kendisiyle yaamlarmz biimlendirdiimiz bir eydir. 22 Cupittin dncesine gre,
bizim dilimizden, deerlerimizden, kltrel biimlerden, yorumlarmzdan te,
anlamszlk ve saf grntnn oluturduu boluktan te bir ey yoktur. Dilimiz ve
ona bal olan her ey olumsal olduundan, onlar bir st konuma tayacak olan bir
otoriteleri de olamaz. Bizim btn teorilerimiz ve de inanlarmz bir yanstmadan
baka bir ey deildir. 23
Cupitte gre, dilin dnda mutlak hakikati sormamzn, sorgulamamzn bir
anlam olmadndan, 24 numenal bir alann olduu ideas, dili aan saf bir dnce
dnyas terk edilmelidir. 25 nk ona gre, dil gereklii olduu gibi yanstamaz.
Bu durum en ok da, gereklie ilikin farkl temsillerin olduu noktada hissedilir:
Uzun bir tarih sreci bizi, imanda, dinsel duada ve de pratiklerde kullanmakta
olduumuz temsili modelin tatmin edici olmad gerei ile kar karya getirdi.
Bunun bir nedeni, dinin ait olduu toplumdan farkl bir toplum trnn ortaya
km olmasdr. Dieri ise, gereklii temsil eden, bilim gibi alternatif temsil
20
21
22
23
24
25
modellerinin ortaya km olmasdr. En nemlisi de, btn temsil sistemlerinin dinsel olsun bilimsel olsun- sadece insani uzlamalarn bir sonucu olduudur. te
bunun farkna varlm olmas bizzat temsil kavramnn altn oymaktadr. 26
temelcilikten
zgrletirecektir.
Bu
ekilde
onun
hangi
sebeple
Eer
Tanrnn
grnmleri
deiebiliyorsa,
sembolikse,
kltrel
olarak
33
34
35
36
37
38
39
takdirde o, metafiziksel bir yapdan kltrel bir ifadeye dnecektir. 40 Cupitte gre
bu bir kere fark edildiinde, din, bilisel olmayan, ifadesel ve non-realist bir hale
dnr. Cupittin dnsel serveni bu son kannn srekli evrilmesinden ibaret
grnmektedir. 41
Cupitte gre, Tanrnn lm, temelciliin sonu vb. gibi temalarn
yaygnlat bu dnemde teolojinin ve de din felsefesinin yeni bir balang yapmas
gerekmektedir. 42 Dorusu o, yeni bir balang iin poetik teolojiden fazla bir ey
sunmaz. 43 Buna gre doast doktrinler kendisiyle yaadmz iirler olarak
deerlendirilir. 44 Sz edilen poetik teoloji iinde geleneksel, dil-gereklik, znelliknesnellik, madde-zihin, salt beeri-mutlak ilahi gibi ayrmlarn da ortadan
kalkacan
dnr. 45
Ona
gre
realistin
ina
ettii
bu
dikotomileri
40
41
42
43
44
45
46
47
3. Eletirel Deerlendirmeler
Bir ksm aratrmaclar hem Cupitti hem de Taylor nihilist tekstalist
olarak adlandrr. Bu son derece yerinde bir isimlendirmedir. Bu tutumun ana savlar
u biimde toparlanabilir: i. Dil haricinde, onun dna klabilecek bir gereklik
yoktur, ii. din anlatsal, kurgusal bir karakter tar, buna bal olarak da iii. dini
anlatlar, postmodern deiimlere gre yeniden dzenlenebilir, eer varsa, onlarn
tarihsel gereklik vurgular bu igrlerle zayflatlabilir. 48 Bizim iin bu her sav,
hem savunulabilir olmaktan uzak hem de radikal bir biimde eletiriye aktr. imdi
bunu amaya alalm.
i. Cupitt, postmodernizme ait her ne varsa sorgulamakszn benimsemi
grnr. O, ada dnyada ne trden bir dnm olursa olsun sz konusu deiimi
esas alarak, dini ve Tanr tasavvurunu dntrmekten yanadr. Ona gre, her ey
ak halinde ve belirsizdir ve bundan kurtulu yoktur. 49 O, uzun vadede din alannda
Nietzscheci bir devrim yaratmay hedeflemi 50 buna gereke olarak da, bu dnceler
dorultusunda
dinin
kendini
yenilemedii
takdirde
insanlarn
yaamndan
srdrmeye alrsa o da yanl olur, zira o takdirde giderek dinin de sonu olabilecek
olan bir yabanclama boy gsterir. Bir kere daha ifade edelim ki, disiplinler arasnda
basit bir dntrme abas faydadan uzaktr, bunun son derece dinamik ve eletirel
bir biimde yaplmas gerekir. Bizim dekonstrksiyondan beklediimiz de byle bir
faydadr. Ne yazk ki Cupitt ve Taylor bu trden bir olumlayc abann uzanda
grnmektedirler.
ii. Cupitt, istifade ettii dnrlerden ok daha fazla nihilizme, rlativizme
dmeye, onlar ideolojik olarak kabullenmeye mheyyadr. Onun yapt projede
Derriday kendisine desteki olarak dnmesi de 52 birok ynyle eletiriye aktr.
Szgelimi Cupitt, ok ak bir biimde nihilizmi, rlativizmi ve de anti-realizmi
savunurken, Derrida, hem bu trden yaklamlar reddeder hem de bu ve benzeri
sorulara son derece sofistike ve indirgeyici olmaktan uzak bir biimde yant arar. Bu
nedenle, din felsefesine Cupitt gibi ikincil yorumlardan ziyade dorudan ilk isimlere
mracaat etmenin ok daha gzel almlar getirebileceini dnmekteyiz. Cupitt'in
genel felsefe tarihi alglamas birok adan eletiriye aktr. Bir kere o, sz konusu
tarihi son derece basitletirmektedir. O, mracaat ettii dnrlerle kyaslandnda
hissedilir bir yzeysellik iinde grnmektedir. Cupittin kendilerinden beslendii
isimler, ayn konular, son derece ince analizlerle ele alrken, o, ar genellemelere
gitmitir. Din felsefesi asndan bunun sonucu ise birok meselenin stnn
rtlmesi anlam tar. Oysa tezimizin banda da belirttiimiz zere en azndan baz
postmodernler ve dekonstrksiyoncular kelimenin tam anlamyla hakiki bir
alternatifin olabileceini, yaplan almalarn bu olasl ortaya karmann bir
paras olduunu srekli dile getirmilerdir. Maalesef Cupitt bu noktada son derece
zayf kalmtr. Kelimenin tam anlamyla onun tutumuna alternatif yaklamlara
gereksinim vardr. Bir almada Cupittin almalar din felsefesinde alternatif
yaklam olarak gsterilir. 53 Ancak bu ne tr bir alternatifliktir? Eer gereki
olunacaksa, burada bir alternatiflikten deil olsa olsa Cupittin alternatifsizliinden
52
53
Cupitt, After God, s. 62; Cupitt, Mysticism After Modernity, Oxford, Blackwell, 1998, s. 67
vd.
Beverley Clack-Brian R. Clack, The Philosophy of Religion: A Critical Introduction,
Cambridge, Polity Press, 1998, s. 88 vd.
108
58
59
60
anlamda etkili olunmak isteniyorsa, realist ve anti realist bak asnn tesine
geilebilmelidir. 61 u halde Cupitt, eletirmekte olduu sistem dncesinden
kaamam olduu gibi eletirdikleriyle de ayn mantksal hataya dm grnr. 62
Ksaca onun sistemi son zmlemede, modernist, temelci ve metafiziksel
kalmaktadr. 63
iv. Cupittin tarihsel malzemeyi kullanma biimi biraz gariptir. O, dini
fenomenleri ele alrken son derece modernist, hatta kat pozitivist yaklamlar
kullanmaktan ekinmez. Ama ayn zamanda, postmodernizmi de eit lde kullanr.
Ksaca yaplan ey, modernitenin varsaymlar ile din eletirilirken, postmodernite ile
de, denebilirse eer yeni bir din olmayan din ina etmekten ibaret grnr. Bu
noktada belli bir tutarlln salanmas gerekmektedir. Eklektik olmann da kendine
gre bir kvamnn yakalanmas zaruridir.
v. Cupitt bilim ve seklerlemenin snrsz gcn tanmada hibir sorunla
karlamazken, Tanrnn snrsz gcn tanmada sorunlar yaar. Bu anlamda u
eletiriler zerinde dnlmeye deer: Cupittin postmodern dini, beyaz adamn
ehvetini merulatrmak iin zayf bir teebbstr, Hristiyan egemenliini piyasa
emperyalizmiyle deitirir. Onun ileri srd oulculuk, Bat iktidarnn
kutsanmasna varan piyasann acmasz otoriterliini gizler. Tm aikarlna
ramen, Cupitt, yozlam Hristiyanlkta bulduumuz haliyle, teki olana tm kinini
kusar. O, tm teki dinlerin Hristiyanla benzemesini ve kendi temel inanlarndan
moda haline gelmi sevecen ak grs iin vazgemelerini bekler. 64 Cupittin
slam algs da eletiriye aktr. Zira o, slam dininin de Hristiyanlkla benzer bir
kaderi olduunu ileri srm grnr:
Seklerlemenin yava sreci, bilimin ve daha sonra da kutsal kitap ve tarihsel
eletiriciliin etkisi, gittike artan insan merkezli bir bak asna kayma, dier
inanlarla kar karya gelme ve son olarak da korku uyandran ve hala
tamamlanmam modernlie gei btn bunlar Hristiyanlar iin veya drt asr
am olan bir hikayeyi oluturur. Baka geleneklerde en kayda deer bir ekilde
slamda, bu hikayenin sadece Hristiyanln kendi kltrndeki gelimeleri kontrol
etmedeki zayfln ve kukuculuun andrc etkilerine kar koymadaki
baarszln yanstan tamamen Hristiyani bir hikaye olduunu syleyen insanlar
var. Onlar Hristiyanl teslim alm bulunan kaderden kurtulabileceklerini, hatta
61
62
63
64
baz Mslmanlar Bat bilimini imleyen kukucuun gizli akntsndan ziyade bir
slami bilim yaratabileceklerini sylyorlar. Korkarm yanlyorlar. 65
Bu ifadeler tm bir slam tarihini tek bir cmleyle arptmakta gibidir. 66 Cupitt
burada tandk bir hileyi tekrar eder: Hristiyanln rk ve tutarsz doasn
evrenselletirilip, dier dinlerin kaderinin de onun kaderi ile benzer olmas gereklilii
gibi son derece naif bir iddiay ileri srer.67 Bununla birlikte biz unu da sylemeliyiz
ki, vaka Cupitt tarafndan zikredilen gelimeler sadece Hristiyanla zg olmakla
geitirilecek trden deildir. Zaten bu durumun slam dnyasnda da birok rneini
bulmak olasdr. Szgelimi aada yer alan ifadelerin ne lde Cupittin nonrealizminden farkl olduu hususu aratrmaya deer:
Allah vardr, Allah alimdir, Allah kadirdir gibi pozitif hayat tarafndan formle
edilen bu tr nermeler, gerekleri gsteren deil arzular bildiren ifadelerdir. nsan
kamil, alim, gl, merhametli, efkatli vs. olmak ister. Sonra bunlar gibi kendisinde
en sevgili olan sfatlar tapt varla izafe eder. () Bylece sfatlar kaynaklarnda
sonsuzlua itilmi, sonra da Allah zerine gnderilmi insani deerler olmu oluyor.
nsnann Allah iin yapt bu imaj, bir insan yaratdr. 68
66
67
68
69
Don Cupitt, The Sea of Faith: Chrisitnaity in Change, London, BBC, 1984, s. 7, bu eviri u
makaleden iktibas edilmitir, Sait Reber, Realizm, Din ve Dnyevileme, slamiyat, 4, 3,
2001, s. 28, benzer balamda alntnn bir baka evirisi iin bkz. Serdar, Postmodernizm ve
teki, s. 310.
Serdar, Postmodernizm ve teki, s. 311.
Serdar, Postmodernizm ve teki, s. 312.
Hasan Hanefi, Teoloji mi Antropoloji mi?, ev. M. S. Yazcolu, Ankara niversitesi
lahiyat Fakltesi Dergisi, XXIII, 1978, s. 511.
F. Jameson, Dil Hapishanesi, ev. Mehmet H. Doan, st., Y. K. Y., 2002, s. 9.
111
non-realizmin kabul edilmesi mmkn deildir, zira bu takdirde ortaya kacak olan
din kimseyi ikna etmeyecektir. 70 Dier yandan non-realizmin alternatifi, radikal
realizm deildir, nk her ikisi de eit lde ayn yanla (indirgemecilie)
yakalanm
grnmektedirler.
Gnmzdeki
kltrel
almalar
alanndaki
gelimeler de dikkate alnarak, din felsefesi asndan savunulabilir model, lml bir
realizmdir. Bu tutumun, slamn bu gne kadar gelitirdii birikimle de tutarl
olabilecei kansndayz. Son bir hususa daha deinmek istiyoruz, Cupittin
Derridaya referansla temellendirmeye alt non-realist proje, Derrida tarafndan
birok kere eletirilmi ve bunun ideolojik bir yaklam olduu sylenmitir. Biz de
bu anlamda din felsefesinde dekonstrksiyonun bu tr bir uzanmnn hem Derrida
asndan hem de kltrel birikimimiz asndan savunulabilir olmadn, o sebeple
de, sorunlar ok olan radikal bir versiyondansa dnsel adan savunulabilir olan
lml bir versiyonu gelitirmekten yanayz. 71 imdi ele alacamz rnekler de tam
anlamyla olmasa bile byle bir aray iinde grnmektedirler.
Andrew Shanks, God and Modernity: A New and Better Way to Do Theology, London-New
York, Routledge, 2000, s. 114-115.
Nitekim bu ynde baarl almalar da yaplmtr: Ciddi bir Cupitt eletirmeni olan Brian
Hebblethwaite, eletirilerini u kitapta bir araya getirmitir, The Ocean of Truth: A Defense of
Objective Theism, Cambridge, Cambridge University Press, 1989; ayrca bkz. Stephen R.
White, Don Cupitt and The Future of Christian Doctrine, London, SCM Press, 1994.
112
isimlerden de farkllar. O, basit bir non-realizmi kabul etmedii gibi Analitik din
felsefesinin baz eilimlerine de souk kalm grnr. Caputo iin Ktasal felsefenin
din ve rasyonaliteye olan biganelii ile analitiklerin duyguya, sosyal olana uzakl
ayn sorunlar ihtiva eder. Bu sebeple de o, yeni bir tarzn gelitirilmesinin zaruri
olduu kansndadr. imdi bu varsaym daha detayl bir biimde irdeleyelim.
Caputo, 18. ve 19. yy.da olduu trden, dinin aleyhine gl felsefi
argmanlarn artk olmad, o dnemin argmanlarnn felsefi temellerinin
rtlm durumda olduu kansndadr. Onun dncesine gre, aydnlanmann
zerine kurulu olduu rasyonellik ideas rtlnce, ayn ekilde sz konusu
rasyonellikle dini eletirenlerin iddialar da rtlm oldu. 72 te yandan Caputo,
Anglo Amerikan din felsefesinin, Kontinentallerin onto-teoloji olarak adlandrdklar
bir felsefi gelenekle malul olduunu dnmektedir. Onlar hala gidimli bir
argmantasyonla, R. Swinburbneun durumunda olduu zere, Tanrnn varlna
kesin kant sunmakla meguller. Benzer ekilde reformist epistemoloji de imann
gvenilirlii, temel inanlarn rasyonellii zerinde birtakm kantlar sunmakla
uramaktadrlar.
Bu
ve
benzeri
yaklamlar,
onto-teolojiye
aittir. 73
Bu
Caputo, felsefi kariyerinin bandan bu yana dinin, felsefe iin zorunlu bir konu
olduunu, hatta felsefe iin olmazsa olmaz olduunu ifade eder. O bu abalaryla,
Ktasal din felsefesinin gelimesine en ok katkda bulunanlardan olmutur. 78
Caputo, dekonstrksiyon ve din arasnda mspet bir ilikinin olduunu, Derridann
dinsel bir dnr olarak da grlebileceini sylemeye cesaret etmitir. 79 Bu
anlamda dekonstrksiyonun dinin hizmetine nasl sunulacann bir rneini
sergilemitir. 80 Caputo bizleri, dekonstrktif felsefenin dinsel etkisine ya da dindeki
dekonstrktif olaya dikkatlerimizi ekmi olur. O bylelikle din ve felsefe arasndaki
ilikinin, nasl birbirlerine dntrlmeden ileyebileceine de iaret eder. 81 Bu
anlamda onun magnum opusu olan The Prayers and Tears of Jacques Derrida adl
kitabnn birok meziyetinden sz edilmektedir. Sz konusu kitapta din, felsefi
olarak, olmad bir eye indirgenmek iin aratrlmaz. Bunun yerine Caputo, iki
ynl bir hareket yapar. Gzlerimizi Derridann felsefesinin dinsel ynne aar ve
bu felsefenin dinsel gelenein kavramlarn ima eden kullanmlarna dikkatlerimizi
eker. Onun bu ekilde Hristiyan dostlar iin belli bir anlalmazla dt de
sylenebilir. nk dekonstrksiyon ok kaba bir biimde, ateizmle, nihilizmle,
rlativizmle ve znellikle e deer grlmektedir. 82 Caputo bu anlamda, Taylorn
dekonstrksiyonla Tanrnn lm arasnda kurduu baa, sz konusu kitapta
anlatlan konumlandrmaya katlmadn ifade eder. Bu, ona gre hatal bir
okumadr. Derridann yazlarna hakim olan Levinasc ve de Kierkegaardc boyutu,
Derridann 70ler sonrasndaki dnmn 83 dikkate almayan bir bak asdr. O,
Taylor ile hemfikir olmad noktay u biimde aklar. Taylor kendisini Derridac
76
77
78
79
80
81
82
83
karar verilemezlik tavrna yakn grr, onun anlatt uzun hikayeye gre, Tanr
sonunda bir yaz haline gelir. Caputo iin hem dekonstrksiyon byle bir kapanmay,
dlamay
reddeder
dekonstrksiyona
hem
de
uratlmtr. 84
bu
tr
Caputo,
bir
dekonstrksiyonun
Derridadaki
bu
kendisi
de
olumlaycln
84
85
86
87
88
89
Derrida, Caputonun kendisini, zaten onun da sevmekte olduu bir okuma biimiyle
okuduunu sylemektedir: Caputonun, kendisini sadece sevdii bir tarzda deil,
kendisinin (Derridann) dierlerini okuduu biimde de okumaktadr. Buna gre,
Caputo dogmatik olmayan bir tarzda, metne evet diyerek onu olumlayarak,
Derriday okumaktadr. Benim onda sevdiim ey Caputonun evet deme
istekliliidir. () O, bana ihanet etmeksizin kendi projeksiyonu ile, kendi metinlerini
yazabilmitir. O, benim metinlerimi zenginletiriyor, onlara daha geni bir balam
atfediyor. Narsistik bir bak asyla, ben bu ekilde okunmay seviyorum. Onun
okuma biiminde benim rendiklerim de oldu, nk benim metinlerimi kendi
kltr balamnda aydnlatt. Bana, dekonstrksiyonun bir yanda Heideggere olan
borcunu dier yanda Lutherci gelenee olan borcunu anlamama yardmc oldu.
Bylelikle benim metinlerimin Hristiyan olan ya da olmayan noktalarn
anlayabildim. Bunu Caputo vastasyla yapabildim. 91 Derrida iin gzel olan bir
dier nokta, onun kendisini dindar bir adama dntrmemesi, ateist de olabileceini
dikkate almas, bununla birlikte kendisinin bir septik, nihilist veya ateist olduu
trnden klasik nyarglar da paylamam olmasdr. 92
Caputonun dekonstrksiyonla olan alakasnda zikredilebilecek en nemli
vurgu dekonstrksiyonun imkansza tutku, Tanrya tutku, Tanrnn tutkusu 93
olduunu sylemesidir. Bunu biraz amakta yarar gryoruz. Caputo imkansz u
biimde izah eder: imkanszlk, onu tutarszla indirgeyecek basit ve mutlak bir
imkanszlk deildir, p ve p-deil gibi; fakat Derridann adlandrd gibi belli bir
imkanszlktr (the impossible). Bunun anlam, onun, ngremeyeceimiz bir imkan,
hibir gzn grmedii, hibir kulan iitmedii, hibir insan aklnn henz
kefetmedii (Korintoslulara I/2: 9) bir imkan olmasdr. Caputo, ok aka
imkanszlk ideasn revize etmeyi ve imkanszn imkann dnme biimimizi
90
91
92
93
100
101
102
evrileceini
bilmek
iin
hepimizin
negatif
teolojiyi
renmesi
gerekmektedir. 108 Negatif teolojide konumay hem zorunlu hem de imkansz klan
ey Tanrnn ad altnda deerlendirilir. Negatif teoloji hem Tanryla hem de
Tanrdan ayrlla ilgilidir. 109
Dekonstrksiyonun szn ettii btnyle teki herhangi bir belirli dinin
sahiplenebilecei trden zel bir ad deildir. Btnyle teki, belirli bir gelenee ait
olmayandr, o ne varlktr ne de varlk olmayandr. Bu ad kamusal olana aittir; ama
onlarn da deildir, onu emin tutabilmek iin her trden belirli dinden korumak
103
104
105
106
107
108
109
gerekmektedir. 110 teki, herhangi bir teki olabilir, Tanr ya da herhangi biri.
Bylece sevgi, tekini teki olarak sevmektir, btnyle teki olarak, hangi adn
altnda olursa olsun. 111 Bilinmeyen bizi kuatm durumdadr. Mistiklerin syledii
ey, genelletirilebilir bir biimde ok dorudur. Ben genelletirilmi apofatizm
hakknda konutuumda mistiklerin syledii eyin -sen Tanry bilmediini itiraf
ettiinde onu anlamaya balam olursun- sadece Tanr iin deil daha birok ey
iin doru olduunu dnyorum. 112
Caputonun bir baka dikkate deer dncesi de imanla ilgilidir. O, iman ve
akl arasndaki gerilimin aslnda modernist bir yanlg olduunu, oysa her ikisinin
srekli olarak bu ekilde antogonistik olmadn, gerekte bu ikisinin birbirinin
tamamlaycs olduunu ifade eder. Aslnda Caputo iyi bir Kierkegaardc olmakla
birlikte, felsefi projesi atomistce deildir. O, sonuta ya ya dac deil, hem hem
decidir. nsan bu ikisinden birini semek zorunda deildir, nk bu ikisi de bizler
iin vazgeilmezdir. Bu sebeple imana yer amak iin akl eletirisine gerek yoktur,
zaten iman akln iinde srekli olarak vardr. 113 man bir tr belirsizliktir, ya da
Kierkegaardc anlamda bilinemeyene olan tutkudur, bizzat dnlemez olan
dnmeye olan arzudur. O, ayn zamanda bilgi olmakszn eylemektir, bir tr
krlk. Nasl ki kr adam rehberine, onun tanklna, yol gstericiliine gvenmek
zorunda ise, imandaki durum da byledir. Bu, Pavlusun herkes imanla yrr,
grle deil (Korintliler: II, 5: 7) sznde karln bulur. Buradan Caputonun,
kiinin amaszca uuruma, nihilizme doru yrmekte olduunu syledii sonucunu
karmak ona hakszlk olur. Zira ona gre, asl iman, kiiye ilerleme iktidar salar,
aka ramen yol almasna imkan tanr. Dier bir deyile imann da bir gz vardr.
Bu gzledir ki, kii karanla dmeden yol alabilir. 114 Akn fkesi karsnda
yalnzca iman ileriye doru hamle yapabilir. man, insani ve rasyonel olan her eyin,
her hmanizm formunun kt yerde devreye girer. Yalnzca etiin ve metafiziin
deil, teolojinin kt yerde de. Teoloji kendisini onto-lojik kategorileri
vastasyla aktan dzen karmaya muktedir olduunu dnd srece, o da bir
110
111
112
113
114
tr paganizmdir. 115 Buradaki imann dlayc bir dogma olan, tarihsel iman
olmadn, 116 Caputonun, iman, umut ve sevgiyi, ak durduracak, onu askya
alacak olan metafizik, tarih st, herhangi bir dinin kendisiyle zdeleebilecei
prensipler btn olarak grmediini de hatrlatalm. 117 Zira ona gre belirli, somut,
kurumsal din herkes iin bir tehlike tar:
Belirli bir iman -Yahudi, slami ve Hristiyan btn fundamentalizmler iin tarihi
olarak- kendi yelerinden baka, herkesin sal iin tehlikelidir; herkesin gvenlii
iin bir tehdittir. Yalnz Filistinliler iin ya da Salman Rdi iin deil, kadnlarn
seim hakk iin de byledir. Bu byledir, nk onlar dayandklar eyin iman
olduunu sezgisel bir bilgi olmadn unutmaktadrlar. 118
Caputo iin de, aslnda herkes belirli bir imana tutulmu, ona kaplmtr, bunun
aksinin olmas dnlemez. 119 Sorun olan ey, birilerinin sahip olduu bu eyin
daha imtiyazl olduunu dnmesidir. Onun asla tercme edilemeyeceini
sylemesidir, szgelimi Papa Tanrm dediinde bunu btn insanln Tanrs
olarak alglamasdr. 120 Kurumlam imann sorunu inanma ile grmeyi, imann
grs ile krl kartrmasdr. Bu durum en ok da dier dinlere kar toleranssz
olduunda ortaya kmaktadr. 121 Biz Tanrnn favori isimleri olabilecei gibi bir
yanltan uzaklamak durumundayz. Msrllarn deil, Yahudilerin seildii,
Mslmanlarn deil Hristiyanlarn seildii, Tanrnn, kendisini, tekilerine deil
sadece bize at, erkekleri kadnlara, beyazlar siyahlara, Avrupallar Asyallara,
bir rk bir ulusu, hatta bir gezegeni dierlerine tercih ettii, belli bir zamanda, belli
bir dilde ifadesini bulan bir imtiyazlk sisteminden uzak durmalyz. 122 Caputo bu
tutumunu kavramsallatrmak iin yine negatif teolojinin dilini kullanarak dinsiz bir
dinden sz eder. Dinin genel yapsna bal fakat herhangi bir belirli tarihsel dinle
de mesafeyi koruyan bir anlay. 123 Caputo dinsiz bir dinle hakikatsiz bir dini
115
116
117
118
119
120
121
122
123
kastetmediini sylyor. 124 Dini belli bir kurumla, Mslman, Hindu, Katolik,
Protestanlk gibi, tanmlamak istemiyorum, bununla birlikte hemen eklemeliyim ki,
dnyann byk dinleri olduka nemlidir, onlar olmakszn bizler dinsel kategoriler
ve pratiklere ilikin grmz yitiririz. Bu da temelimizi kaybetmemiz anlamna
gelir. Kendimize unu hatrlatmaya ihtiyacmz var, yaamn dinsel anlam herkes
iin tek bir ey deildir, sanki tarih d ortak bir ey olabilirmiesine. 125 O bu
tutumuyla kendini daha ok plralist bir balama yerletirmi grnr. 126 nsanlar
teoloji olmakszn da derin dindarlar olabilirler. 127 Ona gre din, Tanr sevgisidir. Din
sevenler iin vardr, tutkulu olan kadn ve erkekler, gerekten bir eye inanan,
gerekten insanlar iindir. 128
zetle Caputo iin dekonstrksiyon sanat, hakikat, varlk, iyi, Tanr gibi
eylere temel salayan alldk bir felsefe deildir. O, bunun ya da unun, szgelimi
Tanrnn ya da tanrszln felsefesi deildir. 129 Bu anlamda dekonstrksiyon bir
hatrlatmadr, sadece bize ait olan, kendi iine kapal, bakalarnn eriemeyecei bir
bilgiye ait olduumuz eklindeki inancn bir inan olduunu hatrlatmadr. 130
Teolojide Tanr olarak adlandrlan, nasl ve ne ekilde adlandracamza karar
vermek dekonstrksiyonun grevi, sorumluluu deildir. Dekonstrksiyonun ii
teologlarn ya da herhangi birinin polisliini yapmak deildir, fakat sadece eyleri
ak tutmann bir yoludur. 131 Bu ynyle Caputonun tutumu adalar iinde
dikkate
deer
bir
farkllk
gsterir.
En
azndan
onun,
teki
olarak
bizleri gtrmez. Bu farkndalk, bizi byle bir amazdan koruyacak olan vaatsel bir
yn her zaman ierir. lk aamada ok fazla anlaml grnmeyen bu
deerlendirmenin esasnda hemen hemen btn umutlarn yitirildii postmodern bir
balamda sylendiini hatrlayacak olursak bu ifadelerin ne lde anlaml olduunu
takdir edebiliriz. yle zannediyorum ki Caputoya bunu syleyebilme olana
tanyan ey dekonstrksiyonla olan nsiyetidir. Son sz olarak unu syleyebiliriz ki,
bizim hem Caputoda hem de dekonstrksiyonda nemsediimiz ey de budur.
Takdir edilecei zere bunu, blok halinde alnm bir biimde deil de, yine
dekonstrksiyonun kendisiyle uyan bir tutumla, onu yenileyerek, kendi dnsel
balammzda karln bularak yapmaya alacaz.
133
ktibasta
dile
getirilenler
Heideggerin
dncelerini
ve
de
eletirilerini
zetlemektedir. Tanrnn sebeplerin sebebi oluu felsefi bir sistem iinde anlaml
olabilir; ancak bu Tanr, ibadet edilebilir olmaktan, denebilirse eer dinin Tanrs
olmaktan uzak grnr. Bu ynyle bakldnda Heideggerin tanr-sz dnceye
verdii deer bir ateizm savunusu deildir. O bununla Tanrnn lmnn sonucu
olarak tanrsz dncenin, Tanry metafiziksel ve bu nedenle temsili bir tarzda
ortaya koyan onto-teolojiden daha fazla olarak, hakiki bir Tanr olaslna ak
grndn sylemek istemitir. 138 Teizme kar yaplan bir konumann ister
istemez ateistik olmas gerektii, mantksal olarak benimsenir. Oysa Varln
134
135
136
137
138
John Peacocke, Heidegger ve Onto-Teoloji Sorunu, Heidegger ve Teoloji, ev. ve der. Ahmet
Demirhan, st., nsan Yay., 2002, s. 148.
Ilse Buholf- Laurens ten Kate, Preface, Flight of the Gods: Philosophical Perspectives on
Negative Theology, ed. Ilse Buholf- Laurens ten Kate, New York, Fodram University Press,
2000, s. vii.
Klasik felsefede son derece yaygn olan bu tutumun ilk banisi Aristodur; bkz. hareket
etmeksizin hareket ettiren () ezeli-ebedi, tz ve salt fiil olan bir u eyin varln kabul
etmemiz gerekir, Aristo, Metafizik, ev. Ahmet Arslan, stanbul, Sosyal Yay., 1996, s. 504.
Martin Heidegger, Metafiziin Onto-Teo-Lojik nas, Heidegger ve Teoloji, ev. ve der.
Ahmet Demirhan, st., nsan Yay., 2002, s. 66.
Peacocke, Heidegger ve Onto-Teoloji Sorunu, s. 164-165.
124
hakikatini dnmeye alan bir dnme, Tanryla ilgili sorunla kar karya
geldiinde, tamamyla teizm ve ateizm alannn dnda kalan bir tarzda dnmeye
alr. Zira yalnzca mantksal olarak dnen bir dnme, olumsuzlamann
onaylamann iki kutuplu kartlnn kat snrlarndan kamay imkansz klan bir
dnmedir. 139 Bu nokta zerinde durulmaya deer ki biz bu hususu blm sonunda
deerlendireceiz.
Eer bir yanl anlama iinde deilsek Heidegger belli bir teolojinin felsefe
alanna giriini eletirir. Ona gre, Greklerle balayan Bat metafizii bandan
itibaren, hem ontoloji hem de teoloji olmutur. Bu, okuyabilenler iin u anlama
gelir: metafizik onto-teo-lojidir. 140 Peki, bu nasl olmutur, metafizik ne suretle
teolojiklemitir? Heideggerin u ifadeleri bize bu konuda, meseleyi kavramamza
yetecek kadar ipucu vermektedir: Dnmenin meselesi, haddi zatnda varlklar,
yani Varlktr. Varlk kendisini sebebin doasnda gsterir. Buna binaen, dnmenin
meselesi, sebep olarak Varlk, yalnzca sebep, ilk sebep olarak, prote arke olarak
temsil edildiinde tam olarak dnlr. Dnmenin asli zemini, kendisi, ultima
ratioya, son izaha kadar giden neden sunan yola tekabl eden ilk sebep, causa prima
olarak sunar. Varlklarn Varl, yalnzca causa sui olarak, zaman anlamnda, temel
bir biimde temsil edilir. Bu, Tanrnn metafiziksel kavramdr. 141 Filozof, sistemini
srdrebilmek iin bir balangca gereksinim duymaktadr. Balangcn olmad
yerde speklatif metafizik zordur, o sebeple de zerinde fikir yrtlecek bir
balang noktas takdir edilir. te bu nokta meselenin teolojikletii, teolojinin
metafizik alanna alnd bir yerdir. Burada Heidegger, teolojinin giriini deil, belli
bir teolojinin belli bir tarzda giriini kritik etmekte gibidir. Heideggerden
anladmz udur ki, Tanr salt bir tamamlayc ya da balatc olarak felsefeye dahil
edilmitir, bu zorunludur, nk balatcya gereksinim vardr. Ama yeterli deildir,
zira btn mesele balangla ilintili kalmtr. Bir kere daha ifade edelim ki bu Tanr
tasavvuru hem sradan bir dindarn hem de felsefenin Tanr tasavvurunu daraltmtr.
Onto-teoloji denilen eyin doas da budur:
Metafizik, haddi zatnda, yani genelde varlklar dnr. Metafizik, haddi zatnda
varlklar, bir btn olarak dnr. Metafizik, varlklarn Varln, hem en genel
139
140
141
olan eyin, her yerde kaytsz olarak geerli olan eyin zemin verici birliidir ve hem
de zeminin, yani en ycenin sebebini izah eden her eyin birliindedir. Bu nedenle
varlklarn Varl, zeminlenen zemin olarak dnlr. Bylece metafizik, temelde
ve zeminden itibaren, zeminlenen eydir, zeminin sebebini izah eden eydir, zeminle
izah edilen eydir ve son olarak izah etmek iin zemin denilen eydir. () Ontoloji
ve teoloji, varlklarn zeminini saladklar ve bu varlklarn btn iinde sebeplerini
izah ettikleri srece, -Lojilerdir. Onlar, varlklarn zemini olarak Varln sebebini
izah eder. () Ki bu sebeple onlar onto-lojik ve teo-lojik olarak adlandrlrlar.
Tastamam ve ak bir ekilde dnldnde, metafizik: onto-teolojiktir. 142
146
Derrida, Tanr tasavvurunun, adna onto-teoloji denilen belli bir dn biimi iine
hapsedilmesine kar son derece duyarldr. nanan tenzih yaptnda bile Tanry
antropomorfik dnmeye yatkndr. Oysa Derrida, Tanrnn anlalamazlna sayg
duyulmas gerekliliine iaret eder. Zira Tanr nedenlerini sunmak zorunda deildir,
istedii gibi eyler, nedenlerini vermek ve bizimle herhangi bir eyi paylamak
zorunda deildir: Eer varsa gdlerini de, maksatlarn da, kararlarn da. yle
olsayd Tanr olmazd, Tanr olarak tekinden ya da btnyle teki olarak [tout
autre] 148 Tanrdan bahsedemezdik. Eer teki nedenlerini aklayarak onlar bizimle
paylasayd, eer herhangi bir sr olmakszn her zaman bize konusayd, bir
trdelik biimini paylayor olurduk. Sylem de bu aynla itirak eder; tekilerle
ya da reflekslerimizle olduu gibi Tanryla ya da Tanrya konuamayz. 149 Derrida
da, Heideggerle benzer bir biimde hakiki bir iman deneyiminde her zaman ontoteoloji geleneince ateistik olarak grlebilecek olan bir unsurun bulunduunu ifade
eder: Eer ben varln tesinde olana inanyorsam bu, belli bir adan bir ateist
olarak inandm anlamna gelir. nanmann ateizmi ima edebilecei paradoksal
grnebilir; ama ben undan da eminim ki, gerek mminler bunu dierlerinden daha
iyi bilmektedirler, onlar her zaman ateizmi deneyimlemilerdir. O, inanlarnn bir
paras olmutur. epochde, imann askya alnnda, bir teist olarak Tanrnn
durumunun askya alnnda, iman grnr. mann gerek olasl epochdir. 150
Terimin mucidi Heidegger zerinden yaptmz bu aklamalarn ardndan
bu konuyu dorudan Ktasal din felsefesinin iine tam olan Mariona deinmek
istiyoruz. O, kendini, baz kaytlarla birlikte yukarda anlatmaya altmz ontoteoloji eletirisine eklemlemitir. Burada onun adna vurgulanmas gereken bir husus
147
148
149
150
ise, ne postmodern ne de premodern olan bir proje gelitirmeye altdr. 151 Onun
tasars, Derridada olduu trden ikili kritik zere kuruludur. lk olarak, Tanrnn
baz kavramsal nispetlere (yilik formu, nedenlerin nedeni, yeter sebep ilkesi)
indirgendii btn metafiziklerin eletirisi: kinci olarak ise, daha zelde Tanrnn,
Varlklarn Varl eklinde algland modern metafiziin eletirisi. 152 Ona gre
onto-teolojinin Tanrs tanmlanm ve Tanr kavramyla snrlandrlmtr. Oysa
sz edilen gelenek iindeki kavramsal aralar Tanrnn kendisiyle e deer
saylm kavramsal bir idoldr. Bu trden kavramlar ve nermeler en temel
anlamyla, herhangi bir tanmlamay, nermeyi, z aan imann Tanrsnn nn
tkamaktadr. Metafiziin Tanrs yaayan dini pratiin, gerek Hristiyan imannn
Tanrs olamaz. Bu noktada Marionun, Pascaln mehur, filozoflarn Tanrs ile
brahimin, shakn Tanrs arasndaki ayrmn benimsediini ve genilettiini
grmekteyiz. nsann Tanryla ilikisindeki sorun anlam gcnn zayfl deil,
iradenin kibridir, biz Tanrya doru yol alrken, onu daha ak bir ekilde anlamak
iin deil fakat onu btnyle sevmek iin yol alrz. Haliyle gerek bir dinsellii ve
litrjik yaam metafizik kavramlar anlatamaz. 153
Marionun projesinin Nietzsche tarafndan ilan edilen Tanrnn lm ile
yaratc bir rol kazandn grmekteyiz. ayet Heideggerin dnd biimde
tanrsz dnme ilahi olana daha yaknsa, Tanrnn lm, btn metafizik tanr
kavramlarnn ykmnn ardndan, yeni bir teolojik gelenei mutular. 154 yle ki,
beeri sylem bir ekilde Tanry belirlemekte, onu belli bir eye hapsetmektedir. Bu
adan, Tanry dnyann ahlaki yazar olarak tanmlayan Kantla Tanrnn
lmnden bahseden Nietzsche arasnda, Tanrnn varl iin akli deliller ve
burhanlar sunan abayla btn bu abalar reddeden kavramsal ateizm arasnda
yaklam itibariyle bir fark yoktur. Her iki durumda da, son sz beer sylemektedir
ve bunu da onto-teoloji dairesinden yapmaktadr. 155 Mariona gre, Nietzschede
ifadesini bulan metafiziin ykm esasnda Dionysiusa kadar geri gtrlebilecek
olan bir teolojik gelenein yeniden zuhuruna zemin hazrlamtr. Buna gre
151
152
153
154
155
ktibasn da ima ettii zere Marionu Heideggerle ayn eletirel ufuk iinde
grrz. Buna gre, sadece metafizik causa suiyi Tanr ismiyle isimlendirebilir ve
bu isimlendirmeye isteklidir; nk her eyden nce metafizik causa suiyi dnr.
Bunun tam aksine, dinler ya da kesin konumak gerekirse, Hristiyan dini, Tanry
sebepten balayarak ya da metafizik tarafndan tanmlanm alan dahilinde veya hatta
kavramdan balayarak deil, onun kendisini hasl ettii vahyettii- bilgiyle kendisi
tarafndan ortaya konan bir oranda kavranan yalnzca Tanrdan balayarak dnr.
Bu sebeple Mariona gre, Tanrnn alglanmasn onto-teo-lojinin ortaya koyduu
koullardan kopararak, putpereste olmayan bir Tanr dncesine ulamak iin,
onun metafiziin dnda dnlebilmesi gereklidir. Varlk gibi bir eyin adna
deil, Tanr adna, metafiziin dna kmak suretiyle dnmek gerekir. 160
ayet metafiziin tanrs, insan aklnn anlayabilecei ya da kantlayabilecei
bir biimde var olmal ise, Marionun anlatmaya alt ey de dinin Tanrsnn
rasyonel bir biimde kantlanamayaca, kavramsal bir ekilde anlalamayaca,
daha ok tefekkri bir sevgide (love of the contemplation), duada, litrjide
156
157
158
159
160
eklinde
nitelenen
Tanr,
onto-teolojinin
tanrsndan
zgrlemeyi, hatta bir alternatifi ifade eder. Bu modelde Tanr, ancak kendini
amlad kadar bilinebilir. Bu modelde Tanry deneyimlemek felsefenin
anlayabileceinden baka trl gerekleir. Szgelimi bu durumun gzel bir rnei,
dua, litrji ve topluluktaki dinsel yaant vastasyla elde edilen tecrbede yer alr. Bu
tecrbenin kavramsal aralarla arptlmamas gerekir. Zira bu en st dzey tecrbe,
kelimeler olmakszn, onu anlatacak, ona uygun gelecek kavramlar olmakszn
yaanr. Mariona gre, ncilde yer alan u pasaj bunu teyit eder: Ne syleyeceini
bilmiyordu (Markos/9: 5-6). Burada ifade edilen udur: sylenebilecek bir ey yok,
nk onlarn tecrbesini ifade edecek bir kavram yok. Onlar birbirlerine, Yolda
161
162
163
164
Jean-Luc Marion, God Without Being, trans. T. Carlson, Chicago, University of Chicago Press,
1991, s. xx.
Mike Krafton-Houge, Predication Turning to Praise: Marion on God and Hermeneutics- (Giver,
Giving, Gift, Giving, Literature and Theology, 14, 4, 2000, s. 402.
Carlson, Postmetaphisical Theology, s. 64-65.
Carlson, Postmetaphisical Theology, s. 58.
130
3. Eletirel Deerlendirmeler
Gerek Caputo gerekse Marion, dekonstrksiyon ve din felsefesi arasnda nasl
bir alaka olmas gereklilii hususunda bize nemli ipular sunmaktadrlar. Burada
ayrca bu dncelerin, dekonstrksiyonun hibir etik ieriminin olmad, nihilizm
sulamalarna maruz kald bir ortamda dile getirildii de dikkate deer bir noktadr.
Bununla birlikte onlarn sunduu bak alar baz sorunlar ihtiva etmektedir.
Dekonstrksiyon ve din felsefesi arasnda daha salkl bir iliki kurulmas
bekleniyorsa bu eksiklerle de yzleilmesi gerekmektedir. imdi bu sorunlardan bir
kana deinmek istiyoruz.
165
Derrida-Marion, On the Gift: A Discassion Between Jacques Derrida and Jean-Luc Marion,
God, the Gift and Postmodernism, ed. John D. Caputo, M. J. Scanlon, BloomingtonIndianapolis, Indiana University Press, 1999, s. 68-70.
131
kast
pragmaclk
deil,
sorunlarmzn
zm
noktasndaki
llet mefhumuna bu bak asnn, daha birok sufide izini grebiliriz. Bu anlamda
Mevlanada da onto-teolojide eletiriye tabi tutulan Tanr tasavvurunun eletirisi
vardr:
Yaz, k, srayla deildir o padiahn; u an bana k yapar, sana yaz.
171
172
173
Jean Greisch, dipsum: lahi Benlik ve Postmodern zne, Heidegger ve Din, ev. ve der.
Ahmet Demirhan, st., Gelenek Yay., 2004, s. 124.
Greisch, dipsum: lahi Benlik ve Postmodern zne, s. 126.
Bu metni Avni Konuk evirisinden aldk, Ahmet Avni Konuk, Fususul-Hikem Tercme ve
erhi, haz. M. Tahal-S. Eraydn, stanbul, Marmara nv. la. Fak. Vakf Yay., 1999, IV s. 54
vd.
133
Tapsnda tikenle gl birdir; tikenin ucuyla birini yaralar, brne tikeni gllkglistanlk eder.
Kim suya kaar snrsa su, emriyle ate kesilir; fakat onun sevgisiyle atee atlana
atei reyhan haline getirir.
Ben, u kuvvetli delile dayanp sylyorum; delilim batan baa pheden ibaret
bile olsa o, o pheyi delil yapar. ()
Filozof, buna "illet-i l-ilk sebep" adn takar amma o, kerem eder de filozofun
illetine de bir derman verir. 174
174
Mevlana Celaleddin Rumi, Divan- Kebir, Abdulbaki Glpnarl, Ankara, Kltr Bakanl
Yay., 1992, III, 3990.
134
III. BLM
DEKONSTRKSYON VE DN DL
135
Dekonstrksiyonu
yeni
sorular
gndeme
getirmek
olarak
Mehmet Aydn, Tanr Hakknda Konumak: Felsefi Bir Tahlil, Alemden Allaha, stanbul,
2000.
John Hick, God and The Universe of Faiths, Oxford, Oneworld, 1993, s. 1.
Yaran, Gnmz Din Felsefesinde Tanr nancnn Aklilii, s. 138-139.
Merold Westphal, Continental Philosophy of Religion, The Oxford Handbook of
Philosophy of Religion, ed. Willam Wainwright, Oxford, Oxford University Press, 2005.
136
5
6
teolojinin
belli
bal
zellikleri
biimde
zetlenebilir
a Uzak Dou
Negatif teolojinin nvesini klasik uzak dou geleneklerinde bulmamz
mmkndr. Kutsal metinlerde u trden ifadelere sklkla rastlarz: Gz Onu
gremez, dil Onu ifade edemez, zihin Onu kavrayamaz. Onu bu vastalarla ne
renebiliriz ne de retebiliriz o, bilinen ve bilinmeyen her eyin tesindedir. 13
Kelimeler Tanry ifade edemez, zihin Onu kavrayamaz. 14 smi Tanr olarak
dnen kimse, isimlendiren eyin hudutlar iinde hareket eder. 15 Birok defa
adlandrlamayan iin u yant verilir: Hayr, hayr! Tanrdan bu ekilde bahsetme.
Benim ibadet ettiim bu Varlk, her eyi tesindedir, her eyin hkmdardr. Onu bu
12
13
14
15
ekilde dnen kii, her eyin tesine gider ve her eyin hkmdar olur. 16 Bu
gelenekte, bilge denilen kiiler, Tanry ne bu; ne u olarak izah ederler. lk
olumsuzlama Tanrdan baka hibir ey yoktur manasnda, ikincisi ise, Tanrnn
tesinde hibir ey yoktur manasndadr. 17 Ksaca bu gelenee gre, Onu anlarken,
Varlk ve Varlk-deilin her ikisi de yadsnmaldr. 18
in geleneinde de En yksek hakikat kelimelere smaz. 19 Telaffuz
edilen yol; Ebedi yol deildir. Ona isim olan ey, Onun ebedi ismi deildir. 20
Onun isminin suretsiz ve sessiz olduu sylenir. 21 simli olann isimsizden
doduu 22 dikkate alndnda, Onun, suretsiz suret, cisimsiz imge olduu daha net
anlalabilir. 23 Bu gelenekte, Mutlak realitesi iinde, Taonun ad yoktur. Ona bir ad
takmak mmkn deildir. Tao gizli ve adszdr. Uygun bir biimde adlandrlan Tao
da Tao deildir. Mutlak hakikati cihetiyle Taonun ad yoktur. 24 Mehur deyi ile,
Taoyu bilen sylemez, syleyen bilmez. 25 zetle bu her iki gelenekte negatif
teknik son derece zengin bir biimde kullanlm grnr. Az sonra da grlecei
zere bu yntem, gerek etkileim yoluyla 26 olsun gerekse zgn bir biimde olsun
hemen hemen btn negatif teolojilerce benimsenmitir.
b. Yahudilik
Yahudi geleneinde negatif teoloji iin anabileceimiz en nemli sima Musa
bn Meymundur. O da, negatif dili kullanan dier ilahiyatlar gibi, dilin
yetersizliinden
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
tr, 27
Tanry
anmak
iin
olumlu
nitelemelerin
Upaniadlar, s. 128.
Upaniadlar, s. 132.
Stace, Mistisizm ve Felsefe, s. 204.
Lao Tzu, Bilinmeyen retiler, ev. smail Tapnar, stanbul, Kakns Yay., 1999, s. 37.
Lao Tzu, retiler, ev. smail Tapnar, stanbul, Kakns Yay., 1999, s. 7.
Lao Tzu, retiler, s. 20.
Lao Tzu, Bilinmeyen retiler, s. 53; Raymond M. Smullyan, Tao Sessizdir, ev. Cem en,
stanbul, Dharma Yay., 1994; Karlfried Graf Von Durckheim, Taocu Yaam Kltr: Byk
Sessizlik, ev. Seda Umran, stanbul, Ruh ve Madde Yay., 1992.
Lao Tzu, retiler, s. 20.
Tao Te ing, aktaran, Toshiko zutsu, Tao-culukdaki Anahtar Kavramlar, ev. Ahmet Y.
zemre, stanbul, Kakns Yay., 2003, s. 139.
Howard Didsbury, slam ncesi in Dncesi, ev. Krat Demirci, slam Dncesi
Tarihi, I, st., nsan Yay., 1990, s. 68
Bkz. Taitaro Suziki, Hristiyanlk ve Budizmde Mistik Yaam: Batnn ve Dounun Yolu,
ev. Serdar Atlalp, stanbul, Ruh ve Madde Yay., 1991.
David B. Burell, Knowing the Unknowable God: Ibn Sina, Maimonides, Aquinas, Notre
Dame, Notre Dame Press, 1986, s. 52; Arthur Hyman, Maimonidesn on Religious Language,
140
kullanlamayaca,
onun
ancak
olumsuz
nitelemelerle
anlabilecei
Ona gre, varolanlarla Tanr arasnda bir nispetsizlik vardr. Bu durum, 100 m. ile
karabiberin acl arasndaki alaka gibidir. Dier yandan olumsuz nitelemeler
Tanrda herhangibir okluk meydana getirmez. Oysa olumlu nitelemeler sanki byle
bir izlenime yol amakta gibidir. 31 bn Meymun, Tanr hakkndaki her olumsuz
nitelemenin, Onun hakkndaki kavraymz artrd, yani varl kavraymzn
olumsuz niteliklerin okluu ile doru orantl bir gelime gsterdii kansndadr:
Farz edelim ki bir insan gerekten bir geminin bulunduunu kabul ediyor, ama
gemi teriminin neye atfedildiini bilmiyor. Sonra bir baka kiiye onun ilinti
olmad, nc kiiye maden olmad, drdnc kiiye hayvan olmad,
beinci kiiye bitki olmad syleniyor. Ona gre, bu sonuncu kii olumsuz
niteliklerle geminin ne olduunu neredeyse bilmek zeredir. Adeta onu olumlu
nitelemelerle eitli tahtalarn bir araya getirilmesiyle oluturulmu, ii bo, uzunca
bir tahta cisim biiminde tasvir eden kimsenin dzeyine gelmitir. bn Meymun,
Tanrnn olumsuz nitelemelerle bilinmesinin ve kavranmasnn bu ekilde olacan
dnmektedir. Buradan da anlalaca zere o, inanan kimsenin Tanry olumsuz
bir nitelemeyle niteledii her durumda onu anlamaya biraz daha yaklam olacan
vurgulama abasndadr. 32 Onun bu tutumu yer yer, Tanr hakknda olumlu sfatlarla
28
29
30
31
32
Perpecives on Maimonides: Philosophical and Historical Studies, ed. Joe Kramer, London,
The Littman Library of Jewish Civilizaion, 1996, s. 176.
Hilary Putnam, On Negative Theology, Faith and Philosophy, 14, 4, 1997, s. 407.
Musa bn Meymun, Delaletul-hairin, Ankara, A...F.Y., 1974, s. 139.
bn Meymun, Delaletul-hairin, s. 141. (Bu eviri, Hseyin Atayn sz konusu kitaba yazd
nszden alnmtr, s. XXI.)
bn Meymun, Delaletul-hairin, s. 26-136; bu konuda daha ileri rnekler iin bkz. Jacob S.
Minkin, The Teachings of Maimonides, London, Jason Aronson Inc., 1993, s. 119 vd.
Turan Ko, Din Dili, Kayseri, Rey Yay., s. 58.
141
c. Grek Felsefesi
i. Eflatun: Eflatunda, negatif teolojiye en yakn olabilecek nokta onun iyi
idesini tanmlaynda ortaya kmaktadr. 39 O, bu konuda unlar syler: Bilim ve
gerek ne kadar gzel olursa olsunlar, una inan ki, iyi ideas olanlardan ayr, onlarn
33
34
35
36
37
38
39
Mehmet Aydn, Farabi-bn Sina Sistemi Inda bn Meymunun Din Felsefesi, zmir,
2003, s. 115, (yaymlanmam doktora tezi).
k/33: 23.
Oliver Leaman, Moses Maimonides, London, Rautledge, 1990, s. 107-108.
bn Meymun, Delaletul-hairin, s. 145.
bn Meymun, Delaletul-hairin, s. 145-146.
Bu konuda bkz. Fuat Aydn, Bir Sessizliin ya da YHVHnin Tarihi: YHVHnin Telaffuz
Edilmeme Olgusu zerine Bir Aratrma, Usul, 2, 2004, bu durumun en ikna edici gerekesi
udur: douda birinin ismini bilmek bir nevi ona hakim olmak anlamna gelir. sim gle
donatlmtr, yani bir ismi bilmek bir nevi o ismin sahibinin gcne ortak olmak demektir, s.
122.
Derrida, How to Avoid Speaking, s. 100.
142
Grld zere Plotinusa gre Bir, isimsizdir, Bir, tanmlamaya ve snra, yere ve
zamana, kendiyle zdelie ve kendine gre farka, benzerlie ve benzemezlie,
varln ve bilginin kategorilerini oluturan tm bu yklemlere yabancdr. Bir, tm
bunlardan farkl bir eydir. Herhangi bir terimle ilikisinde greli deil, mutlak bir
40
41
42
43
44
45
Platon, Devlet, ev. Sebahattin Eypolu-Ali Cimcoz, stanbul, Bankas Kltr Yay., 2001,
509 a, s. 179.
Derrida, How to Avoid Speaking, s. 102.
inasi Gndz, Sabiler, Ankara, Vadi Yay., 1995, s. 65 vd, bu husustaki ihtilafa dikkatimi
eken hocam inasi Gndze buradan teekkr ederim.
Plotinus, Enneadlar, ev. Zeki zcan, Bursa, Asa Yay., 1996, s. 21.
Plotinus, Enneadlar, s. 84.
Plotinus, Enneadlar, s. 87.
143
d. Hristiyanlk
Derrida, Hristiyan geleneinden zellikle isim zerinde durmutur:
i. Pseudo-Dionysius: Dionysiusa gre, Tanr bir obje, bilgi objesi deildir.
Tanr varln te yandr, bu sebeple de bilinemez. 49 Her eyin nedeni olan hibir
yerdedir. 50 O ne tektir ne de tekliktir, ne ilahidir ne de iyiliktir, ne de bizim
tarafmzdan bilinen herhangi bir eydir. 51 O, neredeyse Plotinusla ayn cmleleri
kurar:
O, [hakknda] konuulamayandr (...) ve anlak vastasyla kavranamaz. O, hareketsiz,
hareketli ya da dinlenmekte deildir. Onun gc yoktur, o, g deildir, k da deil.
O ne yaamaktadr ne de yaamdr. O madde deildir sonsuzluk ya da zaman da
deildir. O, anlak tarafndan kavranamaz, nk bilgi ya da hakikat deildir. (...) O ne
birdir ne birliktir, ne ilahi ne de iyiliktir. (...) O varlkla varolmamaklk arasnda bir
yerde deildir. Varolanlar, onu olduu gibi bilemezler (...) onu konumak, adlandrmak,
46
47
48
49
50
51
E. Levinas, Bakann zi, ev. Melih Baaran, Sonsuza Tanklk, haz. Z. Direk-E. Gkyaran,
st., Metis Yay., 2003, s. 132.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 16.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 15, daha ileri almalar iin bkz. Deirdre
Carabine, The Unknown God: Negative Theology in the Platonic Tradition: Plato to
Eruigena, Amsterdam, Eardmans, 1995; Raoul Mortley, From Word to Silience, Bonn,
Hanstein, 1986; J. P. Williams, Denying Divinity: Apophasis in the Patristic Christian and
Zoto Zen Budhist Traditions, Oxford, Oxford University Press, 2000; Mark A. McIntosh,
Mystical Theology, Oxford,Blackwell, 1998.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 23.
Dionysiustan aktaran Carlson, Caputos Example, A Passion for The Impossible: John D.
Caputo in Focus, ed. Mark Dooley, Albany, State University of New York Press, 2003.s. 268.
Dionysiusdan aktaran, Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative
Theology, God, the Gift and Postmodrnism, ed. John D. Caputo, M. J. Scanlon,
Bloomington-Indianapolis, Indiana University Press, 1999, s. 26.
144
ktibas bizi, Dionysiusun saf bir negatif teolog olduu ynnde yanltmamaldr. O,
her ne kadar bu dili kulanm olsa da, onun tad sorunlarn da gayet farkndadr.
Dionysiusa gre isimler, tinsel gerekliin imajlardr. simler ve onlarn anlamlar
arasnda bir birlik kurmak zordur, onlar adeta ar bir biimde birbirinden kaan
realiteler gibidir. Bununla birlikte, Dionysiusa gre ilahi isimlerin zel bir anlam
vardr. Btn varlklar gibi onlar da tinsel gzellii tarlar. lahi isimler Tanr
hakknda konumann pozitif temsilini olutururlar (katafatik teolojiyi) bu zel imler
Tanrsallkla beerilik arasnda bir kpr vazifesi grrler. Bu anlamda o, ok radikal
bir biimde Tanr hakknda beeri terimlerle konumann imkann btnyle
reddetmi deildir. En azndan analojik bir konumann imkann aram grnr. 53
Bu anlamda, Dionysiusun, bir negatif teolog olarak dil hakknda olduka pozitif
olduuna dikkat ekilmitir. 54
Dionysiusa gre tr teolojik sylem vardr: i. Katafatik teoloji: nanan
kimsenin Tanr hakknda pozitif tasavvurlar oluturmak suretiyle onu anlamak
istemesinin rn olan teolojidir. ii. Apofatik boyut: Olumsuz eklerle, Tanrnn
insan tasavvuruna olan sonsuz aknlnn vurguland sylemdir. uras aktr ki
bu iki sylem gerekte birbirini tamamlayan iki para gibidir, dolaysyla birini
dierine tercih etmek sorunu zmeyecektir. te bu noktada Dionysius nc bir
yolun olabilirliinden sz eder: iii. Tanr ne olumlu ne de olumsuz teolojiye konu
olur. O, her ikisini de sonsuz bir biimde aar. 55 Tanr ne vardr ne yoktur, ama varlk
stdr. O bir veya birlik deildir, bir stdr ya da birlik stdr, yetkinlik deil
yetkinlik stdr, hatta ilah deil, ilah stdr. 56 Burada u hususu netletirmek
gerekmektedir. nc yolun, olumlu ya da olumsuz teolojiye akn olmas, ayn
zamanda bu iki teolojinin rettii sylem trlerine, Tanr hakknda konuma
biimlerine de akn olduunu ifade eder. Dier bir aklama ile nc yol, Tanr
52
53
54
55
56
Dionysius Areopagite, The Mystical Theology and The Divine Names, trans. C. E. Rolt,
Mineola-New York, Dover Publications, 2004, s. 199.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 23.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 24.
Dionysius, The Mystical Theology and The Divine Names, s. 193.
Stace, Mistisizm ve Felsefe, s. 294.
145
hakknda nermesel konuulan bir yer deildir. Dilin pragmatik bir kullanldr. 57
Bu seenekte, Tanr, sonsuz bir biimde bilinemez ve anlalamaz olduu iin vg
yelenir. Fakat onun bilinemezlii bilgi eksikliinin ifadesi olmaktan te, farkl bir
biimde bilinebileceine bir iarettir. Bu bilinemezlik onun, yokluu deil, varlnn
bilgisinin bizi kuatmas,
onu
kuatamayacamz
bir
biimde
kuatmas
57
58
59
60
61
62
63
64
Arthur Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, London-New York,
Routledge, 2005, s. 82-83.
Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 83.
Victor Kal, Being Unable to Speak, Seen As a Pariod: Difference and Distance in Jean-Luc
Marion, Flight of the Gods: Philosophical Perspectives on Negative Theology, ed. Ilse
Buholf- Laurens ten Kate, New York, Fodram University Press, 2000, s. 162.
Karen Armstrong, Tanrnn Tarihi, ev. Oktay zel, Ankara, Ayra Yay., 1998, s. 258 vd.
Meister Eckhart, Tanr ve nsan, ev. Sedat Umran, stanbul, Ruh ve Madde Yay., 1990, s. 10.
Eckhart, Tanr ve nsan, s. 11.
Eckhart, Tanr ve nsan, s. 11.
Stace, Mistisizm ve Felsefe, s. 227.
146
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
Eckhart, Ben, Meister Eckhart, Tanrnn Kendisinden Hibir eyi Saklamad Adam, ed.
D. ONeal, ev. Asl zer, stanbul, Klan Yay., 2003, s. 15-16.
Rudolph Steiner, Onbir Avrupa Mistii, ev. Selma vn, stanbul, Dharma Yay., 2002, s.
60.
Eckhart, Tanr ve nsan, s. 37.
Eckhart, Tanr ve nsan, s. 24.
Eckhart, Tanr ve nsan, s. 11.
Eckhart, Tanr ve nsan, s. 30.
Eckhart, Tanr ve nsan, s. 38.
John D. Caputo, Mysticism and Transgression: Derrida and Meister Eckhart, Derrida and
Deconstruction, ed. Hugh Silverman, New York-London, Rautledge, 1989,s. 29-32.
Angelus Silesius, Mistik iirler, ev. Sedat Umran, stanbul, Ruh ve Madde Yay., 1989, bu
esere yaplan atflar, iir numarasnadr, 87.
Silesius, Mistik iirler, 112.
147
edeceksin sonunda itiraf, Onu imdi daha az bildiini, adlandrmalarn ise bo birer
laf. 75
Bilinmeyen Tanr. Tanrnn ne olduu bilinmiyor: O k deil, ruh deil,/ Gerek
deil, ne birlik, ne de bir: ilahi olan ad verilen deil:/ Bilgelik deil, akl deil, ak
deil, ne isten ne de iyilik:/ ey deil, ne de bir ey olmayan, z deil, kalp deil:/,
O, ne benim, ne senin, ne de herhangi bir yaratn,/ Onun olduu ey olmadan nce
asla renemeyeceizdir. 76
Ona gre, Gl sebepsiz var olur, o ieklendii iin aar. Ne kendine dikkat ettii,
ne de grlyor muyum diye sorduu var. 77 Ben o bildiim ey deilim, ben de
bilmiyorum neyim? Bir nesne mi, hayr o deil, bir noktacm ve daireyim 78 Ne
zaman ki nesneleri her trl ayrmsz ele alrsn, te o zaman acda ve sevgide sessiz
ve ayn kalrsn. 79 Benim Tanrya ve Tanrnn bana ihtiyac var. Benim ve onun
varl, ikisi, birbirini tamamlar. 80 Ben Tanr gibiyim ve Tanr benim gibi. Tanr
kadar bym: O benim kadar kk; o benim stmde olamaz, ben onun altnda
olamam. Derrida Silesiusun bu aforizmalarndan olduka etkilenmi grnr. 81
Silesiusun bu dncelerini kritik etmek en azndan bu tez iindeki amacmz
olmadndan bunlarn, slam dncesindeki saf tenzihe karlk geldiini
belirtmekle yetinelim.
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
York, Fodram University Press, 2000, s. 293-319; ayrca bkz. David Kaufmann, Tanrnn
Ad, ev. Kemal Atakay, Cogito, 36, 2003, s. 170-183.
David Tracy, Mystics, Prophets, Rehtorics: Religion and Psychoanalysis, The Trial(s) of
Psychoanalysis, ed. F. Meltzer, Chicago, Chicago University Press, 1988.
Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 5.
James Bernauer, The Prisions of Man: An Introduction to Foucaults Negative Theology,
International Philosophical Quarterley, 27: 4, 1987, s. 365-380.
Gilles Deleuze, Difference and Repetetion, London, Athlone Press, 1994, s. XIX; Oliver
Davies, Thinking Difference, a Comporative Study of Gilles Deleuze, Plotinus and Meister
Eckhart, Deleuze and Religion, ed. Mary Bryden, London, Routledge, 2000.
Jrgen Habermas, Communicative Freedom and Negative Theology, Kierkegaard in
Post/modernity, ed. M. Matustik-M. Westphal, Bloomingon, Indiana University Press, 1995.
Negatif teoloji, edebiyatta da son derece verimli bir biim olduundan sk sk kullanlmtr:
rnek metinler iin bkz. Languages of the Unsayable: The Play of Negativity n Literature
and Literary Theory, ed. S. Budick-W. Iser, New York, Columbia University Press, 1999;
Shira Wolosky, Language Mysticism: The Negative Way of Language in Eliot, Beckett, and
Celan, Stanford, Stanford University Press, 1995.
Carlson, Indiscetion: Finitude and Naming of God, s. 3-4, ayrca s. 18 vd.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 8.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 1-3.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 12.
149
byle olduu dikkate deer bir sorudur. 96 Burada Derridann da hem fikir
olabilecei birka sebep zikredilebilir: i. Kontinental felsefenin mutlak tekilii
aklamaya ve anlamaya olan arzusu onu negatif teoloji ile irtibata sevk etmitir. 97
Bu anlamda negatif teoloji, son derece yaratc bir kaynak oluturmakta gibidir. 98 ii.
Bu, basit bir adaptasyon ilemi deildir, daha ziyade, o alandaki slubun gcn
kullanmadr. rnein, Foucault herhangi bir bilgi objesine konu olmayan
arkeolojiden, Lyotard, nceden belirlenmi bir lt olmakszn adaletten sz
ettiklerinde bu mahade edilmektedir. iii. Mutlak tekiliin salt negatif terimlerle
anlatlabilecek oluunun farkna varlmas da nemlidir. 99 ada felsefedeki bu
gelimeye, ok ksa bir biimde yer vermenin sonraki ileyeceimiz konularn daha
salam bir zemine oturmas asndan yararl olaca kansndayz.
i. Foucault: Dier birok Ktasal felsefeci de olduu zere, Foucaultnun
dinsel ilgisi ya da ilgileri merak konusu olmutur. Bu konuda baarl almalar
vardr. 100 Bizim buradaki aratrma konumuz asndan dnldnde, konu, onun
negatif teoloji ile bir bann olup olmaddr. Foucault, her ne kadar dorudan bir
alakay yadsm olsa da, delilii, hastal, bilgiyi tanmlarken negatif teolojinin
dilini kullanm grnr. 101 Bu anlamda Blanchotnun gzlemi dikkat ekicidir:
Bilginin Arkeolojisini okuyun ve tekrar okuyun ve orada negatif teolojinin birok
kalbn grdnzde aracaksnz. Foucault reddettii eyi muhteem cmlelerle
tasvir etme yeteneini burada sergilemitir: deildir, bununla beraber de
deildir, hi deildir. 102 Tabi burada dikkatli olmak zorunluluu vardr. Onun
negatif teolojisi, Tanr iin kullanlan kavramsallatrmalar deil, modernlikteki,
insanolunun zn yakaladn iddia eden insan figrne ynelttii bir eletiridir.
Her eye ramen negatif teoloji, Foucaultnun dnme biimini en iyi yanstan
96
97
98
99
100
101
102
modeldir. nk onun, modernitenin insanndan firar edii ayn zamanda, baka bir
mutlak kavramsallatrmadan firar edii anlamna gelir. Foucaultnun negatif
teolojisi, Tanr olarak insana olan imann ykmdr. 103 Bernauerin gl
ifadeleriyle, Foucaultun, arkeolojik ve soybilimsel sorgulama yntemleri
erevesinde ve hmanizmin insan aklna yapt vurguyu bozmak amacyla
gelitirdii keskin teknikler, bin yldr Hristiyanln snr boylarn kolaan eden
negatif teolojiyi ada dnce alanna yeniden buyur ediyordu. 104
Foucaultnun projesi, esrik bir dnme ya da dnyevi bir mistisizm olarak
betimlenebilecek olan bir zgrlk pratiidir. Onun iin mistisizmi bir model olarak
kullanmak biraz tuhaf grnebilir. Ancak bu keyfi ve dayanaksz bir tasarruf
deildir. Bu anlamda negatif teolojiyi, Foucaultnun bizzat kendisi, kendi dnme
biimiyle karlatrma amacyla kullanmtr. Foucaultnun bu dncesinin biraz
ayrntsna girersek, onun bu dnsel durua darnn deneyimi adn verdiini ve
sz konusu dncenin kkeninin negatif teolojiye balanabileceini sylediine
tank oluruz:
Bir gn bu darnn dncesinin biimlerini ve kategorilerini tanmlamaya
almak gerekecektir. Ayn zamanda izledii yolu bulmak, nereden bize geldiini
ve hangi yne gittiini aramak gerekir. Dzmece Dionysiusun metinlerinden beri
Hristiyanln snrlarnda dolaan bu mistik dnceden doduunu varsayabiliriz;
belki de bin yldr negatif teoloji biimleri altnda varolmaya devam etmitir. 105
107
James Bernauer, Foucaultnun zgrlk Serveni: Bir Dnce Etiine Doru, ev. smail
Trkmen, stanbul, Ayrnt Yay., 2005, s. 308-309.
Bernauer, Foucaultnun zgrlk Serveni, s. 308.
Michel Foucault, Maurice Blanchot: Darnn Dncesi, ev. Aye Meral, stanbul, Kabalc
Yay., 2005, s. 16.
Bu konuda yaplm bir alma iin bkz. James Miller, The Passion of Michel Foucault,
London, Harper Collins, 1993, sz konusu almada, Foucaultnun syleminin mistik bir
karakter tad, hermetik, asketik ve ezoterik gelenekle olan yaknl gibi ilgin iddialar yer
almtr, s. 88-89, 124, 306-307, 335.
Jeremy R. Carrette, Foucault and Religion, London, Routledge, 2000, s. 108.
151
anlamda Foucault bizi yle uyarr: baz uyumlar olmasna ramen burada
bazlarnn kendilerini bulmak iin kendilerini kaybetmeyi alkanlk haline
getirdikleri deneyimden ok uzaz. Mistik, kendine zg harekette, zor bir iletiimi
ona doru aarak bir varoluun olumluluuna gerekirse geceden geerek- ulamaya
alr. Hatta bu varolu kendisine itiraz etse de, ksz bir gne, glgesiz bir geceye,
adsz bir safla, her trl figrden kurtulmu bir grnrle sonsuza dek geri
ekilmek iin kendi olumsuzluunun almasnda ukurlasa da, deneyimin
dinlenebilecei bir snaktr yine de. 108 Ona gre darnn deneyiminde btn
bunlar sz konu deildir.
Foucaultya gre, darnn deneyimi, bir isellie dntrlemez, nk
dar asla zn vermez; o kendisini olumlu bir mevcudiyet olarak sunamaz, bunu
yalnzca kendisinden en uzaa geri ekilen ve sanki ona ulamak mmknm gibi
ona doru ilerlememiz iin yapt iaret ken yokluk olarak yapabilir. Bu
deneyimin, ekicilikten, kendisine ektiinin admlar altnda sonsuzca alan
boluktan, orada deilmi gibi onu karlayan kaytszlktan, kar koyulmayacak
kadar srarc, deifre edilemeyecek ve kesin yorum verilemeyecek kadar fazla
mulak dilsizlikten baka sunacak bir eyi yoktur. 109 Foucaultnun arzu ettii u
trden bir deneyim gibidir: Sonusuz ve imgesiz, hakikatsiz ve tiyatrosuz, kantsz,
maskesiz, olumlamasz ortaya kan, her tr merkezden zgr, anayurttan azat
edilmi. 110 Buradan da anlalaca zere darnn deneyimi bir anlamda kendini
bile yadsyacak kadar radikaldir. Kendi sylemini yadsmak ise, durmakszn onu
kendisinin dna karmak, her an onu hem syledii eyden hem de bunu ifade
etme gcnden yoksun brakmaktr. 111
Sonuta Foucaultya sadk kalarak anlatmaya altmz bu deneyime ilikin
bizim de ekincelerimiz bulunmaktadr. Foucaultnun mistiklere sorduu kadar bizim
de ona sz edilen bu dncenin nasl bir ey olacan sorma hakkmz olsa
gerektir. Bir kere bu lde bir dncenin olabilirlii bile tartma konusudur.
108
109
110
111
nk merkezden uzak, imgeye bile mracaat etmeyen bir deneyim olabilir mi,
olursa nasl olur? Acaba burada yle bir yanlsama ihmal edilmi olmaz m?
Merkezde olduu halde merkezden uzak olduu varsaymn retmek ya da en kt
ihtimalle bir merkeze bal olmayan yeni bir merkez retmek. Elbette bu konuyu
tartmak ana hedefimiz olmad iin bu kadarla yetinip son bir isme daha yer
vermek istiyoruz.
ii. Levinas: almamz iindeki atflardan da anlalaca zere, bizim
nemsediimiz dekonstrksiyon projesi asndan Levinasn nemi byktr.
Onun, Derridann dnsel seyrinde son derece nemli bir yere sahip olduunu
biliyoruz. Bu nedenle, Derridann kulland birok terimin hakiki anlam ancak
Levinasla birlikte dnldnde otaya kacaktr. Sadece iaret etmekle yetinmek
durumunda olduumuz bu konuyu daha detayl bir biimde ele almak bu tezin
snrlar dnldnde mmkn grnmemektedir. Peki, asl konumuz asndan,
negatif teoloji balamnda Levinas felsefesinin nemi nedir? Bu sorunun erken
yantn, Levinas felsefe sahnesinde hrete kavuturan Derrida verir. imdilerde
artk klasik bir makale hviyetine sahip olan Violence and Metaphysics adl
almasnda Derrida, Levinas felsefesinin, Tanrnn varlk olmadn sylemek
ona varln tesinde olan daha stn bir varlk atfetmektir diyen Eckhartn
dt trden bir ekonomi iinde olup olmadn sorar. 112 Ona gre, Btnlk ve
Sonsuzda bylesi bir dil vardr. Koskynin de iaret ettii zere, Levinas, sonsuz
olan, herhangi bir pasiflikten daha pasif olan zneyi anlatrken, syleyiin varlk
ve yokluun, doru ve yanln tesinde olduuna vurgu yaparken ne u ne de bu
eklindeki negatif teolojinin dilini kullanr. 113 Bunu Levinasn kulland dier
kavramlar ailesine temil etmek mmkndr.
Kanaatimizce konuya u biimde de yaklalabilir. Negatif teoloji iinde,
gnmzdeki ifadesiyle sylersek, Tanr btnyle teki olandr, bizden ve de
evrenden baka olandr. Levinasn, Bat felsefesini baka olana kar yeterince
duyarl olmamakla eletirdiini de dikkate alarak, onun felsefesinde tekine kar
112
113
115
Colin Davis, Levinas: An Introduction, Cambridge, Polity Press, 1996; Merold Westphal,
Levinass Theological Suspension of Religious, Ethics as First Philosophy: The Signifance
of Emmanuel Levinas for Philosophy, Literature and Religion, ed. Adriaan T. Peperzak,
London, Rautledge, 1995.
Levinas, Bakann zi, s. 131.
154
E. Levinas, Tanr ve Felsefe, ev. Zeynep Direk, Sonsuza Tanklk, haz. Z. Direk-E.
Gkyaran, st., Metis Yay., 2003, s. 164.
E. Levinas, Btnlk ve Sonsuza nsz, ev. Zeynep Direk, Sonsuza Tanklk, haz. Z.
Direk-E. Gkyaran, st., Metis Yay., 2003, s. 93.
Levinas, Tanr ve Felsefe, s. 175-177.
E. Levinas, z ve karszlk, ev. Melih Baaran, Sonsuza Tanklk, haz. Z. Direk-E.
Gkyaran, st., Metis Yay., 2003, s. 161.
Levinas, z ve karszlk, s. 157.
155
121
122
123
124
E. Levinas, Fenemonolojiden Etie, ev. zkan Gzel, Sonsuza Tanklk, haz. Z. Direk-E.
Gkyaran, st., Metis Yay., 2003, s. 267-268.
Levinas, z ve karszlk, s. 148.
Levinas, z ve karszlk, s. 154.
Levinas, Tanr ve Felsefe, s. 180.
156
negatif
teolojiye
ne
trden
bir
katks
olmutur?
Onu
kapanmadan,
dlamadan,
doktirinellikten,
kurumlarn
egemenliinden kurtarmaktadr. 140 Dier bir ifadeyle, negatif teolojinin, her trden
kesinlii, kendi z kesinlii de dahil olmak zere, sorgulaynn sesini dinlemek
istemitir. Dekonstrksiyon, onun, kurumsallklar, politik kurgular ve bedenleri
nasl sorguladn grmek istemitir. 141 Bu konuda baarl bir almas olan A.
Bradleye gre, Derrida negatif teolojiyi ne basite savunmu ne de ona saldrmtr.
Paradoksal grnse de o, negatif teolojiyi farkl bir biimde tekrar etmek istemitir. 142
Bunu, negatif teolojiyi hem seklarist yaklamlardan hem de ateizmden kurtarmak
137
138
139
140
141
142
Derrida, How to Avoid Speaking, s. 75; Derrida u sorunun da farkndadr ki, bu ikisi de taklit
edilebilir, burada son derece ironik bir durum vardr, Derrida ikinci bir savunu yapmak yerine,
bu durumun iaretin doasndan kaynaklandn, sadece negatif teoloji ile snrl olmadn
beyan eder.
Derrida, How to Avoid Speaking, s. 83.
Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 43.
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 6.
Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 42.
Bradley, Negative Theology and Modern French Philosophy, s. 2, 12.
160
amacyla yapmtr. 143 Negatif teolojinin dili, onun zgn balamnn dna
evrilebilir bir yap arz etmektedir. u halde onu salt bir teolojik balama hapsetmek
onu ateolojik bir balama hapsetmek kadar yanltr. 144 Burada, negatif teoloji ne
kadim bir teolojik imgenin alldk bir tekrar ne de sekler makaslarla bozumu ya
da yeniden temellk ediliidir. nemli olan onun, ok artan bir biimde, orijinal,
pluralize olmu bir gle her trden dnceyle irtibata geen bir yapda,
postmodernitede, politik teolojide, tarihsel teolojide, kltrel teolojide ve hatta
teknolojik teolojide birok alternatifle dnlmesidir. 145
Negatif teoloji geleneinin tek bir biime indirgenebilir bir ey olmadn
vurgulamak iin Derrida, bu konuda yazd bir baka kitabn bir diyaloglar btn
halinde ilemitir. Bu onun genel yaklam ile de tutarldr. Ona gre, sz edilen
teolojik gelenein kendi iinde barndrd oulluk da, onun belli bir klliyata,
dinsel gelenee indirgenmemesi fikrini destekler mahiyettedir. Bu argman,
neredeyse negatif teoloji diye bir eyin olmadn syleyebilecek denli ok daha
ileri bir noktaya vardrlabilir grnmektedir:
Yani Kerubi Seyyahn negatif teoloji ortaya koyduunu sylemeyecek misiniz?
Hayr, ona ok ey borlu olsa bile, esin, katksz ve bir btn olarak ondan
kaynaklanmyor. Fakat bu btn metinler iin geerli. Buna karlk negatif teolojinin,
bu metinlerin hibirine hibir ekilde bulamam olduuna inanmyorum ve hatta
grn olarak bulamam olanaklar da, genel olarak negatif teoloji ile hibir
ilikilerinin olmasn istemiyorlar ya da bunun olduuna inanmyorlar. Negatif teoloji
her yerde, fakat hibir zaman yalnz deil. Negatif teoloji her yerde fakat kendisiyle
zde biimde deil. 146
Bu bak asdr ki Derriday negatif teolojiyi monolitik bir biimde ya onu yeniden
rehabilite eden ya da onu dekonstrksiyona tabi tutan yaklamlardan te, farkl bir
tarz gelitirmesini mmkn klmtr. 147 Ve yine ayn husus, Derridaya gre, negatif
teolojinin orijinal balamnn dnda tekrar edilebilir bir karakterde olduunu
gsterir. Sonuta negatif teoloji kendinde farklln en kayda deer rneklerinden
biri olarak karmza kar. Bylelikle apofatik tasar kendini vahiyden, Yeni-Ahit
olaysallnn tm yazl dilinden, sann geliinden, Tutkudan, teslis dogmasndan
143
144
145
146
147
Negatif teoloji isel bir bakaldrma ilkesini iinde tar, yani kayna olarak
grnen gelenee kkten bir ekilde kar kar. Bu ynyle negatif teoloji her ey
olup bittikten sonra, ikinci bir kkszleme hareketiyle kendini, banallatran
yaklamlardan kurtarmak istemekte gibidir. 153 Negatif teolojinin dayand bu temel
ilke, kendi evrilebilirliinin koulunu da iinde tar. Bylelikle kendinden
kmasyla, kendi dilinden taan ve evrenselletirme srecini balatan bir toplulua
ar yapar. 154 Bu anlamda negatif teoloji, herhangi bir teolojik ya da felsefi
belirlenime kar koyan; tekine doru olan akln zel bir ad haline gelmitir.
Kimim? Kimsin? teki nedir? Tmyle teki olarak varolann varl nedir?
sorularna da (negatif teolojiye) benzer ekilde yant verilebilir. 155 Bu durumu
Caputo kendine zg dille ifade eder: Derrida negatif teolojinin polisliini yapyor
148
149
150
151
152
153
154
155
Alntda da aka grld zere Derrida negatif teolojiyi siyasal bir balama
tamak istemitir. Bir nevi, negatif teolojideki mutlak negatifliin, Tanrnn zatnn
mutlak bakalna duyulan saygnn bir benzerinin siyasal alanda tekilik sorununun
izalesinde ilevselletirilebileceini dnmtr. Peki, negatif teoloji nasl bir
politik proje ngrr? Derridada bu sorunun karar verilecek olarak kaldn
grmekteyiz. Onun bu konudaki tutama yine negatif teolojidir. nk onu,
tanmlayc hiperbolik karakterinden tr, nceden tarihsel, felsefi bir fenomen
olarak tasvir etmek imkanszdr. Onun nerede balayp nerede son bulacan
156
157
158
kestirmek son derece gtr. 159 Derrida dier meselelerde olduu gibi burada da son
tahlilde kendisine net bir konum atfedilmesine direnir grnmektedir:
Bugn negatif teolojinin bir politikas ve bir hukuku olduunu syleyecek kadar
ileri gidebilir misiniz? Bu teolojinin olaslndan alnacak bir ders olduunu? Hayr,
bir programda, nermeler veya aksiyomlarda olduu gibi alnacak bir ders veya
karlacak bir sonu yok. Fakat bu olaslk olmakszn, politika veya ahlak
olmayacaktr; ki bu olasln ta kendisi bizi u andan itibaren bu kelimeleri trnak
iine koymaya mecbur ediyor. 160
zetle
Derrida
negatif
teolojinin
ierdii
potansiyele
ve
bunun
hayata
bilgi
iddiasnda
bulunmaktadr,
nc
bir
bilgilenme
yolunu
170
olmad bir tede Tanr hakknda konumaktadr, bu ise kendi iinde tutarszdr.
nk bunu syledii anda, dilde ve zaman iinde konumaya balamtr, kendini
saf bir mevcudiyete karm, belli bir mutlakln iine dm demektir. 171
* Eckhart iin sz edilen durumun ayn Dionysius iin de geerlidir. Onun
bu balamda birok yerde anlan u ifadelerine biz de yer vermek istiyoruz:
O ne birdir ne birliktir, ne ilahi ne de iyiliktir. (...) O varlkla varolmamaklk arasnda
bir yerde deildir. Varolanlar, Onu olduu gibi bilemezler (...) Onu konumak,
adlandrmak, bilmek sz konusu olamaz. Karanlk ve k, hata ve hakikat o, bunlarn
hibiri deildir. 172
Bu alntda btn bir olumsuzlamann iinde nasl olumlamann yer ald olduka
aktr. Btn olumsuzlamalarna karn negatif teoloji, daha derinlerde Tanrnn ne
olduunu bildiini iddia eder. Negatif teoloji, Tanr ona verdiimiz her adn
tesindedir dediinde, bu, Tanrnn bu vasfla Tanr olduunu sylemektir, dier
bir ifadeyle Tanrnn bir baka vasf sylenmi olmaktadr. 173 Son tahlilde negatif
teolojinin Tanrs, akn bir gsterilene dnr, differancen olmad bir varlk
hayaline, metnin dnda bir varlk, genel metinselliin dnda varlk, izlerin
oyununun dnda bir varlk hayaline dnr. 174 En apofatik anda, Tanr ne udur,
ne bu, ne de bunun tersi veya onun bir varl yoktur vs. denildii zaman, sz
konusu olan hl olduu haliyle, bu meta-fizik, meta-ontolojik yapsyla varolan
kendi gereinde sylemedir. Ne pahasna olursa olsun gerei syleme, tanklk
etme, ismin gerekliine ve hatta isim tarafndan adlandrlmas gereken eyin
kendisine, yani ismin tesine teslim olmak sz konusudur -ismin dndaki eye. 175
Derrida bu yndeki argmann rnekler zerinde daha da ilerletir. Dionysiusun
hakiki bilginin aslnda bilgisizlikte olduu ynndeki szlerini 176 etraflca ele alr.
Derridaya gre mistiklerin yazlarnda tuhaf bir ekonomi sz konusudur: rnein
Dionysiusun u alntsn dnelim: imdi biz akln tesindeki karanla gireriz,
sen burada bir sylem dzenini deil, btnyle bir sylem ve akl yokluunu
greceksin. Olumlayc teolojide logos yksekten aa iner, sonra analojik ltlerle
171
172
173
174
175
176
ykselir. Fakat biz burada en yksekten tede olana ykseliriz, ki burada logos
ykseklik ltne gre anlalr. Btn bunlarn ardndan sessiz bir kutsallk ortaya
kar, dile gelmeyen bir ittihad. 177
zetle Derrida iin negatif teoloji, reddeder gibi grnd felsefi veya ontoteolojik vaat alanna aittir. Derrida negatif teolojinin alttan alta ilemekte olduu
hakikat otoritesini ok gzel yakalam grnr. Biraz nce denildii gibi,
gndergesel aknl gz nnde bulundurmak, Tanrdan olduu haliyle,
resimlerin tesinde, hl varlk olabilecek u putun tesinde, onun hakknda
sylenenin, grlenin ve bilinenin tesinde sz etmek; tandmz veya duyduumuz
ismin tesinde, Tanrnn yantlad ve yanksn bulduu, Tanrnn gerek ismine
yant vermektedir. Bu amaladr ki, negatif yntem btn upuygun olmayan atflar
reddeder, yadsr, dlar. Bunu bir hakikat yolu adna ve doru bir sesin ismini
duymak iin yapar. 178 Derrida tam da bu noktada negatif teolojinin belli bir otorite
sesi ile hakikati rts kalkm bir ekilde gren bir sesle, her koulda Tanrya has
olan sylemek ve buna ulamak arzusuyla konutuunu beyan eder. 179
Derridann negatif teolojiye ynelttii bu eletiriler, yantsz kalmamtr. Bu
konuda birok bilimsel ve polemik tr almaya rastlamak mmkndr. Akas
bu durum bizce mspet bir karakter arz eder. Derridann etkisiyle Kta Avrupas
felsefesinde ksmen de olsa din felsefesi ad altnda deerlendirilebilecek olan bir
literatr domutur. Bu konudaki kar itirazn ana dncesi Derridann kendisi ile
tutarl olmaddr. Dier bir ifadeyle negatif teoloji geleneini kritik ederken onun
iindeki farklla yeterince eilmediidir. Bu eletiriye gre onto-teoloji
adlandrmas Derriday sz konusu gelenei deerlendirmede krletirmitir. 180
Dionysius, Derridann iddia ettii trden bir onto-teoloji ya da bulunu metafizii
iinde deildir. 181 Bu kar iddiann en gl savunucusu Mariondur. Bu
deerlendirmeyi ksmen detayl bir biimde ele almak istiyoruz.
177
178
179
180
181
Hristiyan
teolojisi
ilke
olarak
kendini
bulunu
metafiziinden
Ona
gre,
Derrida
negatif
teolojiyi
belirsiz
bir
biimde
kullanmaktadr. 184 Oysa onun eletirisine konu olan isimler dorudan doruya kendi
felsefi sistemlerinin ad olarak byle bir eyi kullanmamlardr. Szgelimi,
Dionysius negatif teoloji terimini ak bir biimde sadece bir defa, o da nc
blmn bir bal olarak kullanmtr. Buradan da anlalaca zere, o, negatif
teolojiyi aklamak ya da bu ynde bir teoloji gelitirmek amacnda deildir.
Mariona gre, ne reneaus ne de Augustinus -ki bunlarn her biri olumsuzlama
staddr- negatif teoloji terimini kullanmlardr. Dolaysyla bu adlandrma daha
ok modern bir nitelik arz eder. Bu sebeple Marion bu her iki terimin de
kullanlmamas gerekliliini ifade eder. Marionun bu deerlendirmeleri, sonraki
eletirilerinin de hangi nokta zerinde younlaaca hakknda bir fikir verir. Onun
asndan genel tablo u biimdedir: Derrida, Dionysiusun, yeni bir yol, daha
dorudan bir yol olarak dnd bir nc seenei dikkate almam
olduundan, negatif teolojiyi iki seenek arasnda skm gibi gstermektedir. 185
Buna karn Marion, Dionysiusun apofatizmi iki deil aamal olarak
kullandna dikkatlerimizi ekmektedir: (Burada sz konusu lemenin diyalektik
182
183
184
185
bir yap arz etmediini sylemek gerekir). lk olarak, btn varlk olumlanr, nk
Tanr her eyin nedenidir; daha sonra onlar ok radikal bir biimde inkar edilir, zira
Tanr onlarn hepsine akndr, son olarak da hem olumlama hem de olumsuzlama
inkar edilir, nk o her tr olumsuzlamann ve de olumlamann tesindedir. Her
eyin mkemmel ve tek nedeni btn iddialarn tesindedir. Ayn ekilde o,
olumsuzlamann da tesindedir. 186 Dionysius, olumsuzlamay belli bir aama iinde
kullanmaktadr. Salt olumlama ilahi olan anlatmada yeterli olmadndan
olumsuzlamaya yer verilir. Olumlama, Tanrnn ulalamaz olan zne ulald
hissini verir, oysa olumsuzlamann byle bir iddias yoktur, ilahi olann kat bir
belirleniminin n alnm olur. Burada dikkat edilmesi gereken en nemli husus,
olumsuzlamann son tahlilde, olumsuzlamann da olumsuzlamasn iermesi, her
ikisinin de tesinde olan bir deneyime kap aralamasdr. Yani burada
olumsuzlamann ardnda bir olumlama neriliyor deildir, hatta Dionysiusa gre,
biz Tanr hakknda, en sayg duyulan ad olan iyilikle bile konuamayz. O, bal
bana olumsuzlamann yeterli olmadnn gayet farkndadr. Sorun artk onu
adlandrmak ya da adlandrmamak deildir. 187
u halde buradan da anlalaca zere mesele dorulama ya da olumsuzlama
arasnda gerekleen bir oyun deildir. Bu her ikisine indirgenemeyecek olan bir
nc seenek vardr. 188 Sz konusu olan nc yol, olumlama ve olumsuzlama,
sentez ve ayrlma arasndaki, ksaca doru ve yanl arasndaki ztln tesindedir.
Net bir ekilde, ayet olumlama ve olumsuzlama ayn ise, ayn doru hakknda
konumakta iseler, onlar aan yol doru ve yanl da amakta olsa gerektir. nc
yol, olumsuzlamann altnda olan gizli bir olumlama deil, olumlamann ve de
olumsuzlamann iinde yer ald metafiziin amdr. ayet nc yol, artk doru
ve yanl sylemek deilse, o zaman kimse bunun znenin nermesini dorulamak
anlamna geldiini syleyemez. 189 zetle Dionysius, linguistik olumsuzlamann
Tanry linguistik olumlamadan daha iyi (upuygun) kavryor olmadnn gayet
186
187
188
189
Dionysius the Areopagite, The Mystical Theology and The Divine Names, s. 193.
Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 40.
Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 38.
Marion, In the Name: How to Avoid Speaking of Negative Theology, s. 28.
172
198
199
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 2; Negatif teolojideki ifte tutum, bir
yandan hibir eyin salam kalmad, btn felsefenin negatif teolojinin, bilimin, saduyunun,
en kk dokann bile gvenilir gzkmedii radikal bir eletirinin gc, te yandan, tam tersi
olarak, her tr tartmann tesinde konumlandmz iin, yarglarn en dogmatik inan tarznda
mekanik bir ekilde reten veya oaltan bu kendinden emin sesin otoritesi. Derriday
fazlasyla etkilemi grnr., Derrida, On the Name, s. 66-67, smin Dnda, s. 69-70.
Derrida, How to Avoid Speaking, s. 74.
Derrida, How to Avoid Speaking, s. 74.
173
202
203
niin
deforme
olumlu
bir
kelime
olduunu
da
aklamaktadr. 206
204
205
206
207
Burada mutlak beklentinin, ekonominin, herhangi bir hesabn askya aln vardr.
Derrida, Ben ummuyorum, benim duam mitsizdir, btnyle mitsizdir214
dediinde bunu kastetmi grnr. Bu konunun ok daha fazla ayrntsna girecek
deiliz. Ama una da dikkat ekmek isteriz ki, alntda yer alan dnceler Hristiyan
negatif teoloji geleneinin en nemli simalarndan biri olan Eckhartla ziyadesiyle
muvafktr. 215
ii. Khora: Dekonstrksiyonla negatif teoloji arasndaki ilikiyi ele
alabileceimiz anlalmas zor olan bir dier kavram khoradr. 216 Bu terimi Derrida,
Platonun Timaios 217 diyaloundan alr ve ieriini zenginleterek kullanr. hem
213
214
215
216
217
hibir eye benzemeyen hem de her eye yataklk eden yer anlamna gelir. Sz
konusu terim biraz farkl bir balamda kullanlmakla birlikte, Derridann kulland
slup yine negatif teoloji arm yaratm, hatta diffranceda olduu zere bunun
Tanr olup olmad trnden tartmalar neet emitir. imdi biz bu konuya ve
tartmalara, bizi ilgilendirdii lde yer vereceiz.
Derridaya gre khora bir ey deildir, zellikle de almlayarak veya
kavrayarak, hatta kavranmaya izin vererek yer verecek bir dayanak veya z hi
deildir. O, ancak kendini haber verebilir. 218 Khorann mekannda hibir ey yoktur;
ylesine bir boluktur ki, kendisi bir ey bile deildir. Sadece oradadr. Onun
hakknda bir sylem, onu sadece kle evirir. 219 Derridaya gre khorann ne o ne
de bu olduunu ya da ayn anda hem o hem de bu olduunu bile syleyemeyiz. O,
dlama mant ile katlma mant arasndaki bu salnmn, retorik bir
zorunluluktan, belli bir isimlendirme yeteneksizliinden kaynaklandn ifade
eder. 220 Bu nermelerin ve negatif varsaymlarn khora ismini her tr eviriye kar
korumak iin olduu anlalmaktadr. 221 Bu ayn zamanda, khorann baka isimlere
evrilebilir ya da onun yerine baka isimler koyulabilir bir yapda olup olmadnn
da bir yantdr. Derridaya gre, her ne karlk verilirse verilsin, eviriler birtakm
yorum alar iinde tutuklu kaldklarndan, gemie ynelik yanstmalarn sonucu
olduklarndan, hibir zaman khora iin doru bir kelime nerilebilecei, retoriin
btn dolambalarnn tesinde onun kendi bana isimlendirilebilecei hatta onun
her trl bak asnn dnda olmu olabilecei bile ne srlmemelidir. 222
Yorumlar kendi kalplarnn ematik iaretlerini tayarak ve katklarnn tortusunu
brakarak, khoraya biim vermeye almaktadrlar. Oysa Derrida iin khora, hibir
zaman ona ulalmasna veya dokunulmasna, el srlmesine, zellikle de bu tip
ynelimsel veya yorumsal eviri trleriyle tketilmesine asla izin vermez. 223 Derrida,
unlar kaydeder: Her zaman onu belirleyerek bir ekil vermeye alyorlar, oysa o
yalnzca kendini btn belirlemelerden, maruz kald iaret ve etkilerden
218
219
220
221
222
223
soyutlayarak kendini ortaya koyar veya haber verir: karlnda hibir ey almay
ummadan, ona vermek isteyeceimiz her eyden soyutlanarak .... 224
imdiye dein khoraya ilikin kullanlan betimlemeler, onun ne kadar da
negatif teolojinin Tanrsna benzer olduu ynl bizi ayartabilir. Fakat slup
benzerlii, bizi yanltmamaldr. Bu Derridann bir uyarsdr: Khora hakknda, ne
negatif teoloji ne de Varln tesinde yilik dncesi, Bir veya Tanr dncesi
bulunur. Ne duyumsanabilir ne bir mecaz ne bir dz anlatm, ne bu ne de u, hem bu
hem de teki olarak, iftlerin her iki terimine dahil olarak ve olmayarak khora,
teolojiye ilikin her trl betimin tesindedir. 225 Khorann bakal -ssz,
insansz, a teolojik bir yer- tekiye indirgenemez, o btnyle teki olandr. Fakat
bu, btnyle teki olan Tanrnn ad altnda deerlendirilemez. O, bir olay, bir sz,
bir armaan deildir, onun negatif teolojiyle hibir ilgisi yoktur. 226 Khora hibir
eydir (varolan veya mevcut olan hibir ey), ancak Daseinn bunaltsnda yine
varlk sorununa alacak olan Hilik de deildir. Bu Yunanca szck belleimizde,
bizim belleimizce, bizim yunan belleimizce bile sahiplenilemez bir eyi syler;
kendisi iin ne snrn ne de yasn olduu ldeki bir ln bu anszln syler.
Sorun ok ak olarak kalr. Bu, btn bir antropo-teolojik emalardan, btn bir
tarihten, btn bir vahiyden ve hakikat syleminden syrlmtr. Khora ne bir biim
ne de alglanabilir bir eydir. O, demiurgun, paradigmalarn imajlarn oluturduu
bir yerdir. 227 Teolojinin Tanrsnn aksine, khora, btnyle anonim ve ekilsizdir. 228
Szgelimi kii unu bile syleyemez: khora udur ya da deildir, o sadece oradadr
(il ya khora). 229 Ve hatta khora dekonstrksiyona tabi tutulamayandr. 230
Khora deneyimi, hibir teolojik, ontolojik veya antropolojik mercii tarafndan
belirlenmeye izin vermeyerekten, yasz, tarihsiz ve btn kartlklardan (rnein
duyulur/dnlr kartl) daha eski olaraktan, bir negatif teolojiye gre, kendini
varln tesinde olarak bile sunmayan bu aralama iin yer ad ve ok zel bir yer ad
olacaktr. Bundan itibaren khora btn tarihsel amlama veya insan-tanrbilimsel
deneyim sreleriyle mutlak olarak geirimsiz ve ayrk yapda kalr. Hibir zaman
bir dine girmeyecek ve kendini kutsallatrmaya, kutlulatrmaya, insancllatrmaya,
224
225
226
227
228
229
230
Derrida, hangi adan khorann negatif teoloji olmadn u biimde aar: Negatif
teoloji, sylem olarak khoraya byk lde benziyor grnmesine ramen, ondan,
kendini ln boluundan korumakla, lde kendini kaybetmemekle ayrr. Negatif
teolojiyi kullanan aziz, le Tanry bulmak iin, kendini bulmak iin kaybetmek
zere oraya gider. O, dua ile rehberlik edilmi olarak gider ve de gelir. 232 Burada
sylenmek istenen ey, negatif teolojideki btn apofatik admlarn, belli bir pozitif
sonu iin yapld oysa khorada byle bir beklentinin kesinlikle olmaddr.
Derrida asndan bu durumu en iyi l metaforu aklamaktadr. Szgelimi
Dionysiusun almasn ayrt eden ey, onun khora olmas deildir. O daha ok
agathona benzer. Dionysius asla lde yolunu kaybetmez. lde kaybolmaya deil,
kendini yeniden bulmaya gider. 233 Oysa Derrida iin khora ln ta kendisidir. Bu
anlamda Derrida, khorann, logosentrik dilin iinde nasl dile getirilecei ile
ilgilenmemitir. Aksine, khorann bu gelenein dilinden nasl kurtulabilecei -ona
btnyle yabanc olarak nasl grneceini nemsemi grnr.
Khora her ne kadar herhangi bir isme, belirli bir ada sahip olmayan,
adlandrlamayan ve konuulamayan olsa da Derrida onun hakknda konuulmak
istendiini belirtir. Peki, bu nasl yaplacaktr? Bir kimse, khora hakkndaki btn her
eyi nasl syleyebilir? 234 te bu nokta Derridann analizlerinin hem en zayf olduu
hem de en gl olduu yerdir. Derrida hep iki tr salnm arasnda srekli tereddt
etmitir: ifte dlama (ne ne de) ve katlm (ayn zamanda ... hem bu hem de o). 235
Bir anlamda khora, paradigma dzenine, kavranabilirlie yabanc kalrken; kendisi
grnmez olmasna ve duyulur hibir biime sahip olmamasna ramen, kavranabilir
olana, ok g hatta kukulu bir ekilde dahil olur. 236 Khora dncesi bu
kutupsallkla beraber, diyalektik olsun olmasn, kutupsallk dzeninin ta kendisini,
genel olarak kutupsall tedirgin etmektedir. Ztlklara yer vererek, hibir ters-yz
231
232
233
234
235
236
olmaya boyun emeyecektir. Ve bu, baka bir sonu olarak ismin tesinde deimez
bir ekilde kendi olarak kalacandan deil, fakat anlamn kutupsallnn dna
karak, artk ne anlam evrenine, ne de varln anlam olarak anlamn evrenine ait
olmadndan dolay olacaktr. 237 lgintir, btn direnilere, reddedilere ramen,
Derrida khorann Tanr ile olan alakasn netletirmemitir. O, khorann negatif
teolojinin Tanrs olmadn sylemekle birlikte bu ikisi arasndaki irtibat
yasaklamam grnr: Bu l bildiimiz lden (vahiylerin ve inzivalarn,
Tanrnn, yaam ve lmlerinin, btn boluk ve aknlk figrlerinin, religionun
veya tarihsel dinlerin lnden) nce dnp de mi ifade etmeye braktmz,
yoksa tersine, benim ldeki l diye adlandrdm bu en-ilk l yukarda sz
geen lden itibaren mi kavradmz sorunu ak kalr. 238 Khora, Derrida iin
tarihsel olmayan dinin, (spesifik bir din olmayan dinin) yeri olarak dnlm
grnr. 239
Sonu olarak, Derridann khoras ve ona ilikin dnceleri birok adan
eletiriye aktr. Derridann, yersiz olduunu syledii bu yerin, eletirdii,
aynlatrlmasna kar kt negatif teolojiden ne tr bir avantajnn olduu, niin
onu deil de khoray sememiz gerektii hususu tamamyla ak kalr. Ki bunlar az
sonra, dier konularla ilgili deerlendirmelerimizle ele alacaz. Ama burada unu da
belirtmeliyiz ki, sz konusu terim dekonstrksiyonla negatif teoloji arasnda nasl bir
irtibat ya da irtibatszlk olduunu anlamak bakmndan nemlidir. Zira negatif
teolojinin iinde yer ald gvenlik ufku, bazen tam olarak khorann kartn temsil
eder:
Hristiyan kimliine ramen veya bu kimlii iinde, Heideggere ve onun da tesine
kadar devam eden bir Yunan Platoncu ya da Plotinoscu- gelenee olanan veren
negatif yol gelenei iindeki ikiye ayrl: Varln tesinde olann dncesi. Bu,
Yunan brahimi melezleme antropo-teolojik olarak kalr. Tandmz figrleri ve
kltr ve tarihi iinde, deyimsellii evrenselletirilemez. Ortadou l snrlarnda
veya onu hedefleyerek, tektanrc amlamalarn ve de Yunanistannn kaynanda
konuur. 240
237
238
239
240
4. Eletirel Deerlendirmeler
Bu ksmda dekonstrksiyonla negatif teoloji arasnda nasl bir ban
olduunu gstermeye gayret ettik. Sonu olarak grdk ki, Derrida negatif teolojiden
hem istifade etmi, hem de onu eletirmitir. O, negatif teoloji geleneinin oul bir
yapda olduuna vurgu yapm, onun nasl yeni balamlara tanabileceinin
yollarn gstermeye gayret etmi ve de iinde bulundurduu potansiyele dikkatleri
ekmitir. te yandan ayn gelenei eletirmitir de. Derridann argman, negatif
teolojiye yneltilen genel eletirilerle (onun sessizlik iinde bbrlendii, aslnda
ateizmin bir dier tr olduu gibi) ayn deildir. Aksine Derrida iin grev, aslnda
negatif teolojinin nasl bir olumlama iinde olduunu gstermektir. Olumsuzlama,
olumsuzlamann kendisini de olumsuzlamakta, buradan da ok daha gl bir pozitif
teoloji ortaya kmaktadr. Bu ise onun, son tahlilde olumsuzlad olumlu teolojiye
indirgenebilir
bir
karakterde
olduunu
gsterir. 241
Negatif
teolojideki
olumsuzlama var, fakat olumsuzlamann kendisi iin bir olumsuzlama yok. Ksaca
negatif teoloji, varl, z, Tanrnn doruluunu olumsuzluyor deildir; aksine
olumsuzlamakla onlar yeniden kurmann peindedir. 4. Derrida burada, kendisine u
biimde cevap verilebileceinin farkndadr: negatif teoloji, yalanladn yeniden
kurma peinde deildir; fakat nermesel bir konuma trnden (olumlayc ve de
olumsuzlayc trden) nermesel olamayana, vg ieren bir duaya gemek
istemektedir. Derridann bu kar cevaba eletirisi tahmin edilebilecei zere,
bunun da, aslnda klk deitirmi bir nerme olduudur. 243 Peki, Derrida bu
dncelerinde hakl mdr? Eer yant olumlu ise, ne lde hakldr? imdi bu
paraleldeki deerlendirmeleri ve deerlendirmelerimizi sunmak istiyoruz.
* Derrida negatif teolojinin alttan alta ilemekte olduu hakikat otoritesini
ok gzel yakalam grnr. Derrida en azndan iki tr negatif teoloji geleneini
birbirinden ayrt etmek istemitir. Bir tarafta, ne felsefe ne de teoloji, ne bilim ne
kilise ne de gelenek tarafndan kontrol edilebilen son derece zgr olan bir negatif
teoloji vardr. te tarafta ise, kendini gvende hisseden, otoriter, sradan ve de
hakikatin znden sz eden bir negatif teoloji vardr. 244 te bu ikinci tr negatif
teoloji btn olumsuzlamalara karn, daha derinlerde Tanrnn ne olduunu
bildiini iddia eder grnr. Bu ise onun kendi kendisiyle tutarl olmad anlamna
gelir. nk bir kere Tanr iin mutlak olumsuzluk kabul edilirse, szckler ister
olumlu ister olumsuz olsun; bunlar ister szck anlamyla ister simgesel olarak
kullanlsn herhangi bir dilin kullanmn asla hakl gstermez. Bu noktada simgesel
dil kullanmnn da bir ifadesi olmaz. Yani burada eer bir tutarllk salanacaksa
hibir szcn kullanlmamas gerekir. Bir baka eliki noktas da Tanrnn hibir
biimde anlatlamayacan syleyen yine de bir ey biliyor olmaldr. Zira bir eyin
snr olduunu sylemek zorunlu olarak o snrn tesine de vakf olmay gerekli klar
gibidir. 245
* Negatif teoloji, teolojinin dnda deildir ve gerekten de bu durum, teoloji
diye bir eyin olanaklln salayan temel ilke olma ilevini grmekte gibidir. Zira
Tanrsallk yalnzca negatif biimde, mmkn olan btn yklemlerin dnda
243
244
245
varolan bir ey olarak varsayld iin bir yklemin znesi olabilir. 246 Burada ok
gzel bir nokta yakalanm grnr. Hem olumlu teoloji hem de negatif teoloji
kendilerini kurabilmeleri iin ncelikle birbirlerini gayr meru da olsa kabul ediyor
olmalar gerekir. Fakat bu durumu, olumsuzluun her zaman olumluluun su
orta olduunu, 247 her ikisi de bir istisna olarak unutturmaktadrlar.
* Kanaatimizce Derridann bu eletirileri, mistik gelenekteki haddinden fazla
gl olan seslerin kritiinde kullanlabilir. Kritik olmasa bile, bu suretle bir
ihtiyatlla kap aralanabilir. Bu paraleldeki sorularn gelitirilmesi, her zaman iin
daha mutedil negatif teolojilerin ortaya kmasnn nn aabilir.
Derridann hakl olan ynlerine deindikten sonra imdi ona yneltilen ve de
yneltilebilecek olan eletirileri anmak istiyoruz. Derridaya kendi sistemi iinden
yneltilebilecek en nemli itiraz onun, kendisiyle elikiye dt, yani negatif
teolojiyi deerlendirmede belli bir indirgemeci tutuma yakaland iddiasdr. 248
Birok aratrmac ilke olarak negatif teoloji ile onto-teolojinin eitlenmesinin
sorgulanabilir olduunu ifade eder. Szgelimi Dionysiusun, Tanrnn olumlu
terimlerle adlandrlmasna imkan tanmas, onun Grek balantsyla deil, Vahiy
gelenei ile olan balantsndan anlalabilecek bir eydir. 249 Devamla, negatif
teolojinin, gerekte olumlu teolojinin sadece klk deitirmi biimi olmas da
sorgulanabilirdir. Bu anlamda, negatif teolojideki hiper olumsuzlamalar, Hegelci,
olumlu ile olumsuz arasnda salnan ifte olumsuzlamadan farkldr. Birok
aratrmacya gre, negatif teoloji geleneine ilikin tablo dnldnden daha
komplekstir, onlar hakknda daha gzel bir tasvir yaplabilir. 250
* Derridann yazlarndan anlalan negatif teolojinin yeterince radikal
olmaddr, yani olumsuzlamay tutarl bir biimde sonuna kadar srdrmek. Onun
bu kans da eletiriye tabi tutulmutur. Tahkik edildiinde sz konusu gelenekte son
derece radikal dnceleri olan isimler grmek de mmkndr. (Burada slami
246
247
248
249
250
Giorgia Agamben, Kutsal nsan, ev. smail Trkmen, st., Ayrnt Yay., 2001, s. 28.
Derrida, Snrl Ekonomiden Genel Ekonomiye: Saknmsz Bir Hegelcilik, s. 191.
Harold Coward, A Hindu Response to Derridas View of Negative Theology, Derrida and
Negative Theology, ed. Harold Coward-Toby Foshay, Albany, State University of New York
Press, 1992, s. 199-226.
Aktaran, Carlson, Caputos Example, s. 16.
Carlson, Caputos Example, s. 267-268; Nike Pokorn, The Language and Discourse of the
Cloud of Unknowing, Lterature and Theology, 11, 4, 1997.
184
251
252
253
254
Gregory, Life of Moses II, 239, aktaran, Carlson, Caputos Example, s. 271. Szgelimi
Musann istei gerekte, halen gelecek gerekleecek- olann isteidir; Gregory, Life of
Moses II, 242, aktaran, Carlson, Caputos Example, s. 271.
Carlson, Caputos Example, s. 271.
Kearney, Khora or God, s. 113.
Kearney, Khora or God, s. 113; Derrida bir syleisinde unlar kaydeder: Biz khora nnde
diz kp dua edebilir miyiz? Buna cevap, hayr, hayr, fakat unu da eklemeliyim ki, eer dua
edeceksem, khorann bunu mmkn kldn sylerim.; Derrida, Terror, Religion, and the
New Politics, s. 13.
185
benimsemilerdir; ancak, yaam kaybetmek iin deil onu kazanmak iin. 255 Khora,
kiinin her defasnda, kanlmaz bir ekilde yolunu kaybettii bir l
grnmndedir. Oysa Eckhart, Teresa, Silesius gibi l babalarnca l, kiinin
sonunda Tanry bulaca, kurtulua erecei bir yerdir, yoksa ebedi bir karanlk ve
yokluk deil. Bu adan mnzevi babalarla dekonstrksiyonun ocuklar arasnda
gerek bir farkllk bulunmaktadr. 256
Derridann khorasn yar-teolojik bir balama tayan, onun Tanrnn bir
baka ad olarak dnen Caputo da bu eletirilerden nasibini alr. Kearney unlar
kaydeder: Caputo, hem Derridann ateolojik bir llemenin tarafnda olduunu
syleyip hem de onu aziz mnzevi bir baba olarak gsteremez. O her iki alternatifi
birden reddedip sorunu belirsiz brakamaz. Bu inanan kimsenin seenei deildir.
Burada imanla sadece dinsel iman deil khoraya iman da sz konusudur. Her ikisi
iin de durum bu kadar belirsiz olamaz. Khora ve Tanr, ayn eyin (uurumun
anlatlmaz deneyimi olarak) farkl adlar olarak grlr. Biri teistik bir seenektir,
karanlktan, uurumdan, lden Tanrya, kurtulua doru bir adm, dieri ise sonsuz
bir gece, duann, szn, imann, vgnn kabul edilmedii bir yer. l babalarnn
ok uzun sre kalacaklarn sanmadm bir yer. 257 Burada u ifadelerin sahibi olan
Caputo da eletiriye aktr: Btnyle teki olan nedir? Tanr ya da khora? Buna
nasl karar vereceiz? Bunu nasl seeceiz? 258 Oysa inananlar bir seim yapmak
durumundadrlar, hal bylesine belirsiz kalamaz, aksi takdirde dinin Tanrs bir
samaya dnm olur. 259 Kald ki, gerekte Caputo da khora sorunu karsnda
tutarl deildir. Hatta o, seimini khoradan yana kullanmaktadr. Ya khora ya Tanr,
ya Derrida ya da Hristiyan mistikleri. Bu teolojiyi bir karikatre, en otoriter azizleri
takntl nevrotiklere dntrme riski barndrr. 260
Eer khora saf gereklik ise, insan saf gereklie dayanamayacaktr,
khorann karanlndan yeryznn aydnlna kmak isteyecektir. lde
kaybolmuluk, bir anlam ve ifa aramakszn, kabul edilmi grnmektedir. Onun
255
256
257
258
259
260
iin geriye kalan, melankoli, sonsuz bir gece yolcuu -biraz da prozac gibi
grnmektedir. 261 Bu anlamda, Richard Kearneyin aadaki deerlendirmeleri ok
yerindedir:
Dekonstrksiyon, khoray denizdeki bir dalga olarak grmemektedir. O, onu
diffrance, pharmakon ile ayn biimde anlatmaktadr. Dekonstrksiyon hi de
seimsiz deildir, aslnda khoray nceler, ona ncelik tanr, ayn zamanda khora
olmayann yannda deildir. Btn bunlar benim khora ilgili nihai ekincelerim
deildir. Asl nemli olan udur: Khora olarak adlandrlan yeni yerle karlamamzn
gerekliliini, hatta zaman zaman hayatlarmzda onunla karlatmz kabul etmekle
birlikte, orann yaamlarmz srmek iin en iyi yer olduunu, bakalarnn da ona
davet edilmesi gerekliliini ayn ekilde syleyemeyeceim. Dier bir deyile, biz
khora ile anlatlan deneyimleri yaarz ancak, onu yapabileceimizin en iyisi olarak
kutlamamz gerektiinden emin deilim. Bunu zaten karanlkta ac ekmekte olanlara
neremem. 262
te yandan Derrida bilinli bir biimde khorann, Tanr ve adalet gibi pozitif
terimlerle olan ban ak brakmtr. Bylelikle yukarda anlan eletirilere benzer
eletirilerin nn almak istemi gibidir. Ancak durum bu kadar kolay olmamaldr.
ayet khora duygusuz bir yabanc ise, yaratl zamanndan daha eski ise,
herhangi bir eyi ya da sz vermiyorsa, ayet hibir pozitiflii yoksa, iddia edildii
zere adaletin yapbozuma uratlamazlna nasl imtiyaz tanyacak, onu nasl davet
edebilecektir? Kald ki bizler, adaletin yapbozuma uratlamazln nasl
bileceiz? 263 Buradaki soru, khorann btn bu belirsizliinin adalet zlemi tad
kadar her zaman bir iddet riskini tayor oluudur. 264 Khorann iddet
retmeyeceini kim ifade edebilir. Bu anlamda onu, szgelimi gnmzde de
varln devam ettiren herhangi bir pagan gelenekten 265 nasl ayrt edeceiz ya da
ayrt etmek gerekli midir? Eer onun iddet d bir tutumu var ise bu takdirde sz
261
262
263
264
265
Kearney, Khora or God, s. 113-114., Caputo bu konuda daha olumlu grnr: Kller ve
kller, uurumlar ve uurumlar, Tanr m Khora m? Derrida her ikisi arasnda bir gei bulmak
istemektedir; fakat bu imkanszdr. (l babas aziz Derrida, mnzevi adam, le gittiinde
orada ne bulmak istersin? The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 38; ama o, yine de
bunda tutarl grnmez Her iki negatiflik sylemi arasnda son derece ilgin bir salnm ve
karar verilemezlik vardr: apofatik teoloji ile Khora arasnda. orak, plak, bombo bir yer olan,
bu l hakkndaki sylemde ne gerekleir? Khora ya da Tanr? Ben tanry sevmi olduumda
neyi sevmi olurum, Tanr ya da Khora m? Nasl karar vereceiz? Bir seime sahip miyiz? Bu
lde, bu plak yerde, hibir pozitifliin olmad bu yersiz yerde, ne gereklemektedir?,
Caputo, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, s. 37.
Kearney, Khora or God, s. 112.
Olthuis, The Test of Khora, Religion With/Out Religion, ed. H. Olthois, London-New York,
Routledge, 2002, s. 114.
Olthuis, The Test of Khora, s. 114.
Bu konuda yaplm ve verimli mukayaseler ihtiva eden bir alma iin bkz. inasi Gndz,
Anadoluda Paganizm, Ankara, Ankara Okulu Yay., 2005.
187
edilen ldeki belirsizliin bir anlam da yok demektir. Yok, eer bu derece olumlu
bir performans gstermesi sz edilen tutumla eliik ise, o takdirde de ayn
konseptin ykc bir iddete yol amayacann bir garantisi de olmayacaktr. Ve biz
buna unu da ekleyebiliriz. Derrida yle bir risk almtr ki, kendisinden saknmaya
alt btn bir onto-teolojik metafizik gelenein barndrd tehlikeleri barndrr
bir hale gelmitir. Khorann retebilecei iddetle, yine onun eletirdii, logosentrik
ve tarihsel olmakla sulad dncelerin, hatta dinlerin rettii iddeti birbirinden
ayrmakta zorlanr hale geliriz. Geleneksel metafiziin ezici gc karsnda, bize,
soluk, bir vaatte bulunmayan bir khorada yapayalnz kalrz. Bu olsa olsa ancak
Derridann kiisel olarak gs gerebilecei, yaama ans bulabilecei bir yerdir.
Yoksa
eletirdii
sistemler
karsnda,
onlarn
barndrd
risklere
188
Derrida, How to Avoid Speaking , s. 124, Derrida, On the Name, s. 62; smin Dnda, 63.
Bkz. Mevlt zler, slam Dncesinde Tevhid, stanbul, Nun Yay., 1995, s. 88 vd.
Mehmet Aydn, Kantta ve ada ngiliz Felsefesinde Tanr Ahlak likisi, Ankara, Trkiye
Diyanet Vakf Yay., 1991, s. 154; ayrca bkz. Veli Urhan, Kiiliin Doas, Ankara, Vadi Yay.,
1998, s. 103 vd; Abdulhamit Sinanolu, Kelam Tarihinde Tanr Tasavvurlar, Ankara,
lahiyat Yay., 2005.
189
grmyoruz. Bizi ilgilendiren son iki seenektir. Etimolojik anlamyla herhangi bir
eyi, bir nesneyi bulac, pis eylerden uzak tutmak, artmak anlamna gelen
nezzehe fiilinden tretilmi olan tenzih kelimesi, Kelam ilminde Allahn btn
eksikliklerden kesinlikle ari olduunu beyan ve telakki etme anlamnda
kullanlmaktadr. Eksikler ise, bu kapsamda, en czi mertebede bile olsa beerinkini
andran btn nitelikler ve cismani bir varlk olarak bize beeri hatrlatan btn
sfatlar anlamndadr. Bu ynyle tenzih Allahn yaratlm olan herhangi bir eyle
mukayese edilmesinin temelde ve kesinlikle mmkn olmadnn, Onun Varlnn
yaratlmlara ait btn niteliklerin stnde oluunun bir beyandr. Tenzihte ilahi
eriilemezlik ve aknlk merkezde olduundan, selbi nitelikler daha ok nemsenir.
Hakk mutlakl ve ihatas itibariyle hibir isimle isimlendirilemez ve hibir hkm
kendisine izafe edilemez ve hibir vasf ve resim ile nitelenemez. 269 Hatta Onun
mutlakl bile selbi bir anlamda mutlaklktr, yoksa zdd olabilen bir mutlaklk da
ondan aridir. Bu mutlaklk, bilinen birlik ve okluktan veya mutlaklk ve
snrlanmadan hasr edilmekten veya btn bunlar birletirmekten veya bunlardan
mnezzeh ve mutlak olmaktan ibarettir. 270 Bu durumu aada yer alan ifadeler daha
net aklamaktadr:
Zatna zg mutlakl asndan akla her hangi bir hkm vermek veya bir nitelikle
Onu bilmek; veya birlik, varln vaciplii veya (:varlk iin) mebde olmas; veya
yaratmay gerektirme veya kendisinden herhangi bir eserin sadr olmas, veya
ilminin kendisine veya bakasna ilimesi gibi herhangi bir nispetin Ona izafe
edilmesi, sahih ve geerli deildir. nk btn bunlar, belirleme ve snrlama
hkm verirler. 271
Tenzih fikrinin biri akli dieri de sezgisel olmak zere iki temel zerine bina
edildiini grmekteyiz. Akli olan slam dncesinde Mutezilede, sezgisel olan ise
tasavvufta vardr.
i. Mutezile: Akli tenzih, varlkta vaki olmad halde zihinlerde farz edilen
eksikliklerden sakndrmak iin, selbi sfatlarla, Hakkn baka diye isimlendirilen
eyden ayrt edilmesidir. 272 Bu anlamda Mutezile, Tanrnn muhalefetun lil
havadis oluunu, 273 Onun sonlu ve koullu varlklarn hibirine benzememesini 274
269
270
271
272
273
Konevi, Vahdet-i Vcd ve Esaslar, ev. Ekrem Demirli, stanbul, z Yay., 2004, s. 14.
Konevi, Vahdet-i Vcd ve Esaslar, s. 10.
Konevi, Vahdet-i Vcd ve Esaslar, s. 9.
Konevi, Vahdet-i Vcd ve Esaslar, s. 71.
Emrullah Yksel, Sistematik Kelam, stanbul, z Yay., 2005, s. 41 vd.
190
Mutezile ile balayan bu tutum, daha sonra Kindi ve onun zerinden Farabi ve bn
Miskeveyh (burhanus-selb) gibi dnrlerce de devam ettirilmi grnmektedir. 280
Yer yer bu slpta Plotinusun etkisi olduka aktr. Ama aklkla sylemeliyiz ki,
bu tutum slam geleneindeki tek tutum deildir.
imdi de tenzih dncesinin tasavvufi gelenekteki izlerine bakalm.
274
275
276
277
278
279
280
ii. Attar: Kelam dnda mutlak tenzihin oka rneini bulmak mmkndr.
Szgelimi, Gazalinin kardei Ahmed Gazali, et-Tecrid fi kelimetit-tevhid adl
risalesinde, tamamen soyutlamaya dayal ve aktan ibaret olan ok ileri dzey bir
tevhitten sz eder. 281 Ki burada artk deil sze, hibir tasavvuri unsura yer yoktur,
bu makamda Allah, sadece Allah ile bilinir. 282 Biz burada rnekleyicilii yksek
olmas bakmndan sadece Ferideddin Attar ele almak istiyoruz. Attar, Mantk et
Tayr adl mesnevisi ile kendisinden sonraki birok mistie nclk etmitir. 283 Sz
konusu metinde onun, tenzih dncesi bakmndan olduka ileri bir noktada yer
aldn syleyebiliriz. O, bu bahiste unlar kaydeder:
Halkn ona dair bilgisi, ancak bir hayaldir. nk ondan bahsetmek, olmayacak bir
eydir! ster pek iyi, pek gzel sylesinler, ister fena ve kt Ona dair sz
syleyenler, ne sylemilerse kendilerine dair sylemilerdir! Bilgiden ycedir,
aklktan dar. nk o, kendi mnezzehliinde nianszdr! Ona niane olarak
nianszlktan baka bir ey bulan yoktur. Hi kimse, yolunda can vermekten baka
bir are bulamamtr. Her eyden mnezzehtir o. ster kendinde olsun, ister
kendinden gesin Hi kimsenin, bu benzersizlikten baka ona dair bir nasibi, bir
bilgisi yoktur! ki alemde de zerre zerre onu arasan, bulduunu sansan, bu bilgi bu
bulu, vehminden baka bir ey deildir. Ne bilir, ne tanrsan o, senin anlayndr,
Tanr deil! Onun makamndan kimsenin haberi yoktur ona kimin can eriebilir?
O, candan yzbinlerce defa ycedir ne sylersen syle; o, o szlerden de
mnezzehtir. 284
Attar, ne vasfa gelir, ne bir sfatla sfatlandrlabilir olan Tanry yine onunla
anmak gerektiini belirtir, 285 ve uyarr: Ey Hakk tanyan, bu kadar kyasa dme
niteliksiz, niteliksiz Tanr, kyasa smaz. 286 Ona gre, vlen, sze san ey,
Tanr olamaz, bu sebeple de ondan kolayca bahsetmek, iarete, rumuza, sze
smayandan bahsetmek cahillik alametidir. 287
Attar, bir ok vesile ile Tanrnn vasfa smayacan, 288 ne sylenilirse
sylensin onun hepsinden mnezzeh olduunu, bu sebeple de akln onun knhne
281
282
283
284
285
286
287
288
Ahmed Gazali, et-Tecrid fi kelimetit-tevhid, ev. Seyyid Muhammed, stanbul, Kitsan Yay.,
ayrca bkz. Ahmed Gazali, Akn Halleri, ev. Turan Ko-Mustafa etinkaya, stanbul,
Gelenek Yay., 2005.
Bkz. Sleyman Uluda, Tasavvufi Uluhiyet Telakkisinde Tezat, Hareket, Ekim-KasmAralk, 1980, s. 4.
Geni bilgi iin bkz. Abdlhseyin Zerrinkub, Simurgun Kanat Sesi: Attarn Hayat,
Dnceleri ve Eserleri, ev. Alptekin Dursunlu, stanbul, Anka Yay., 2002.
Ferideddin Attar, Mantk al-Tayr, ev. Abdulbaki Glpnarl, st., M.E.B.Y., 1990, s. 9.
Attar, Mantk al-Tayr, s. 8.
Attar, Mantk al-Tayr, s. 6.
Attar, Mantk al-Tayr, s. 10.
Attar, Mantk al-Tayr, s. 8.
192
ermesine asla imkan olmadn 289 beyan eder. Bunun en nemli gerekesi insann
noksanldr. 290 Aadaki ifadeler bu acziyetin, paradoksal bir biimde dile
dklm halidir:
Onu apak arasan ite o zaman gizlenir .. gizliliklerde arasan aa kar! Akta
aradn zaman gizlidir, gizlide aradn zaman meydanda! Hem gizli alemde, hem
akta arasan o zaman da her ikisinden de dardr her ikisinden de mnezzehtir,
niteliksizdir, niteliksizdir o Tanr! Sen bir ey kaybetmedin arama ne sylersen bil
ki o deildir; bir ey syleme! 291
zetle Attar, hibir ey bilmeye imkan olmadn, artk duda yumup susmak
gerektiini ifade eder. Mistik deneyim asndan tutarl, kendi iinde de anlaml
olan bu dncelere hem klasik geleneimiz hem de dekonstrksiyon asndan
yneltilebilecek olan eletirileri tahmin etmek g olmasa gerek. Ama biz ncelikle
zgn senteze ulatklarn dndmz isimlere yer verdikten sonra bu konudaki
eletirileri zikretmenin daha anlaml olaca kansndayz. O sebeple de eletirilerden
nce bu konuyu ele alalm:
2. zgn Sentez
Derridann, negatif teoloji balamnda deerlendirilebilecek metinlerini
nerinden sonra bu alandaki aratrmalarda ciddi bir oalmaya ahit olmaktayz.
Uzakdou geleneklerinden erken dnem Hristiyan teologlarna varncaya dek ok
ynl, disiplinler aras almalar yaplm ve bunlarda dekonstrksiyonun konumu
tartlmtr. Bu arada, maalesef konunun slam geleneindeki son derece gzel
rnekleri gzden uzak kalm, bunlarn hibiri szn ettiimiz tartma alan iine
dahil olmamtr. u halde, bu aratrmalarda gzden rak kalm bir gelenein
zgnln mzakere atmosferine kazandrmak gerekmektedir. Peki, zgnlkten
ne anlamaktayz?
lk olarak u hususu beyan edelim ki, konunun seyrinden de anlalaca
zere, geree daha yakn olan tutum tenzihle birlikte tebihi de (ya da tersi)
dikkate alan olacaktr. Mslman filozoflarn ounluunun tebih ile tenzih
289
290
291
Attar, Mantk al-Tayr, s. 7; benzer ifadeler iin bkz. Ferideddin Attar, lahiname, ev.
Abdulbaki Glpnarl, st., M.E.B.Y., 1985, s. 1-12.
Attar, Mantk al-Tayr, s. 12-13.
Attar, Mantk al-Tayr, s. 8.
193
arasnda bir denge kurmay baarabilmi olduklar da kabul edilen bir husustur. 292
Bununla birlikte bizim zgn sentezden anladmz husus, tenzih ile tebihin basite
birbirine dntrlmesi ya da olumlu dille olumsuz dilin yapay bir ekilde bir arada
anlmas deildir. Aksine mesele, her iki dili, her iki sylem biimini de e zamanl
olarak, indirgemeden uzak, alabildiine dinamik bir biimde etkileime sokmaktr.
Bir nceki ksmda dekonstrksiyon balamnda dile getirilen eletirilerden ite
bylesi dinamik bir anlayla syrlnabilir. Hatrlanaca zere dekonstrksiyonun
tutumu eletirdii bir alan dier bir alanla yer deitirmek deildir. Szgelimi
szmerkezcilik karsna yaz merkezcili nermez Derrida, aksine, szn kendi
meruiyeti adna yazy dta brakma abas verirken nasl szde yaznn gizil bir
biimde mevcut olduunu gz nne sermek ister. u halde tenzih ve tebihte de
mesele, her iki tutumun zaten varolmak iin birbirlerine gereksinim duyduklar
gereini de dikkate alarak, bu ikisinin yeni bir suretle etkileime sokulabilecei bir
berzah oluturmaktr. imdilik, erken bir alntyla sylemek istediimizi netletirerek
konunun detaylarna inelim:
Akl, bilgileri teorik aratrmasndan almas bakmndan kendisinden dolay
soyutlanrsa, Allaha dair bilgisi tebih deil, tenzihe dayanr. Allah akla tecelli
ederek tam bilgi verdiinde ise, bilgi yetkinleir, bir yerde tenzih eder, bir yerde ise
tebih eder. Bylece Hakkn doal ve unsurlardan olumu suretlere nfuz ediini
grr. ()Bylece eriatlar [ayn anda] tebih ve tenzih etmitir. eriatlar, vehim
vastasyla tenzihte tebih etmi, tebihte ise, akl vastasyla tenzih etmitir. Bylece
hepsi hepsiyle irtibatl oldu. Tenzihin tebihten ayrlmas ya da tebihin tenzihten
yoksun kalmas mmkn deildir. () Bu nedenle tenzihte tebihi tebihte tenzihi
dile getirdik. 293
Biz bu ifade edilenleri, biri felsefi gelenekten dier ikisi de mistik gelenekten olmak
zere rnek zerinde temellendirmeye alacaz.
a. bn Sina
Tanrnn ancak olumsuz nitelemelerle anlatlabileceini savunan tenzih
fikrinin en derli toplu savunucularndan biri de Plotinustan etkilenmi olan bn
292
293
Montgomery Watt, Modern Dnyada slam Vahyi, ev. Mehmet Aydn, Ankara, Hlbe Yay.,
1982, s. 116.
bn Arabi, Fussul-Hikem, eviri ve erh. Ekrem Demirli, stanbul, Kabalc Yay., 2006, s.
200-201.
194
Sinadr. 294 Tenzih ve tebih kutuplar arasnda, onun tutumu tenzihten yana olmakla
birlikte, o, felsefe alannda tenzih ile tebih dengesinin farkna varm ve bu alanda
bir teori gelitirme uras vermi ender dnrlerdendir. Bizce onun bu yaklam
zgn bir nitelik tamaktadr.
bn Sina sisteminde mahiyet ve varolu ayrm bilinen bir husustur. 295 Buna gre
dnyadaki tm varolanlarn iki kavramsal bileene dayand ifade edilir. Mahiyet ve
varolu. Szgelimi nmzde bir da bulunmaktadr. Da, denizden farkldr. O,
masa, insan veya baka herhangi bir eyden de farkldr. te, dan bu dier
eylerden farkl oluuna, ondan baka bir eyde bulunmayan bir ze sahip oluuna
dan mahiyeti ad verilir. Dier yandan ise, dan u anda burada aktel olarak hazr
bulunmasna ise onun varoluu ad verilir. Yani da, da olu ile bu oluun u anda
burada aktel olarak hazr bulunmasnn bir kombinasyonundan ibarettir. Bu analiz
bize, eylerin kavramsal yaps ile ilgili bilgi verir. 296 bn Sinaya gre, mutlak
varlkta, vacibul-vucudda byle bir durum sz konusu deildir. Bu sebeple de
Allahn, Huve/O dnda baka bir eyle ifade edilmesi mmkn deildir. 297
Vacibul-vucud kendisinden baka O olmayan bir Odur. Yani onun dndaki her ey
huve huve olmak bakmndan o, o deildir, aksine huviyeti bakasndandr. Vacibulvucud, zatndan dolay huve huve olandr; dahas onun zat o olmasdr, bakas
deildir. te bu hviyet ve hususiyet, ismi olmayan bir manadr ki, bu ismi olmayan
manann aklanmas da ancak li selbi ve izafi bir takm gerekliliklerle mmkndr. (...)
Bakasnn ona nisbeti izafi, kendisinin bakasna nispet edilemeyii de selbidir. lahi
hviyet iin, ycelii ve azameti sebebiyle O, Odurun dnda bir ifade
kullanlmaz. 298
Sahih anlamda tevhid, Onun her trl nicelik, nitelik, yer, zaman konum ve deiim
gibi birtakm arazlardan ve zelliklerden uzak olmasn kabul etmektir. bn Sina u
soruyu yneltir: O halde varlk, anlamndan baka varl olmayan ve harici bir
sebep veya duruma taalluk etmeyen her ey, benzerinden neyle farkllaacaktr? Bu
294
295
296
297
298
Yaran, Gnmz Din Felsefesinde Tanr nancnn Aklilii, s. 137; Hilmi Ziya lken onun
bu tutumunda e zamanl olarak Mutezilenin de etkisini kaydeder. lken, bn Snann Din
Felsefesi, AFD, IV/I, Ankara, 1955, s. 84.
rnek bir alma iin bkz. Hseyin Atay, bn Sinada Varlk Nazariyesi, Ankara, Geliim
Yaynlar, 1983.
Toshihiko zutsu, slam Mistik Dncesi zerine Makaleler, ev. Ramazan Ertrk, stanbul,
Anka Yay., 2001, s. 197-198; ayrca bkz. Necip Taylan, slam Dncesinde Din Felsefeleri,
stanbul, FAV Yay., 1994, s. 182 vd.
bn Sina, hlas Suresi Tefsiri, ev. Mesut Okumu, Kurann Felsefi Okunuu: bn Sina
rnei, Ankara, Aratrma Yay., 2003, s. 246-250.
bn Sina, hlas Suresi Tefsiri, s. 244.
195
ortaya
kar:
lk,
inniyetten
sonra
benzerlerin
ondan
dediinde,
Zorunlu
Varlkn
akl
olmas,
yani
maddenin
Ondan
bn Sina, Kitabu-ifa: Metafizik: II, ev. Ekrem Demirli-mer Trker, st., Litera Yay.,
2005, s. 95.
bn Sina, Kitabu-ifa: Metafizik: II, s. 99.
bn Sina, Kitabu-ifa: Metafizik: II, s. 113.
bn Sina, hlas Suresi Tefsiri, s. 244, ayrca bkz. bn Sina, er-Risaletul Ariyye, Risaleler,
ev. Alparslan Akgen, M. Hayri Krbaolu, Ankara, Kitabiyat, 2004, s. 55.
196
iaret edilemez denmesi ve Allahn bu ekilde tenzihi bir dille anlatlmas mmkn
deildir. Baka bir deyile halka kar Tanr hakknda selbi ve deil-lemeci bir slup
kullanlmas sakncal ve tehlikeli bir yoldur. Bu yaplm olsayd, insanlar onun
yokluuna hkmedebilirlerdi. Bu sebeple tebihi ve tenzihi dil kullanlmtr. 303 bn
Sina asndan vurgulanmaya deer bir husus da, tenzihle tebihin arizi bir nedenle
birlikte olmaddr. Yani salt Araplarn zihni yapsndan deil, aksine kamil
anlamda bir uluhiyet dncesinin ancak bu ikisinin birlikteliinden ortaya
ktndan bn Sina bu yolu semitir.
Sonu olarak unu syleyebiliriz: bn Sina selb yolunu uygulamada ne
Philonu ne de Yeni Eflatunculuu taklit etmitir, aksine o, daha farkl bir istikamette
bir yol tercih etmitir. 304 Buradan da anlamaktayz ki, Vacibul-vucudu anlayabilmek
iin her iki yola da muhtacz. Onun byk filozof olmas da bu gerekte yatmaktadr.
Zira o, tek ynl bir ekilde birini dierine nceleyen deil, bu her ikisini de dengede
tutmay amalam olan biridir. O, ok ak bir ekilde Allah Tealann isminin
muhakkak bu ikisi ile birlikte kullanlmas gerektiini ifade eder: En mkemmel
tanm izafet ve selbi levazmn bir arada bulunduran tanmdr. 305 Bu, yapay bir
sentez deildir elbette, ak ve mistisizmi ihmal etmeyen rasyonalite zerine kurulu
bir sentezdir. Dekonstrksiyon asndan dnldnde bu son derece ilgin bir
yapdr, kelimenin dar anlamyla yapbozuma uratlmas zor olan bir yapdr.
Dekonstrksiyondan bizim anladmz ekliyle ise, bu ikisinin e zamanl olarak,
birbirine dntrlmeden anlalmas ise hakiki dekonstrksiyon deneyimine iaret
eder. Bu haliyle dnldnde, bn Sinada dekonstrksiyonun eletiriye tabi
tuttuu ekliyle bir negatif teoloji yoktur. Eer mutlaka bu isimler kullanlacaksa
negatif teoloji ile pozitif teolojinin birliktelii vardr.
303
304
305
b. bn Arabi
zgn sentez bahsinde ele alacamz ikinci isim bn Arabidir. Onun dier
birok alanda olduu gibi burada da yeni kavramlar rettiine tank olmaktayz. 306
Bu anlamda onun din dili konusunda alternatif bir konuma biimi sergilediini
syleyebiliriz. 307 imdi bu durumun nasl gerekletiini irdelemeye alalm.
Balangta unu ifade etmeliyiz ki, tenzih ya da olumsuzlayc tutum bn
Arabi iin de nemli bir basamaktr. Allah ile yaratlanlar arasnda karlkl bir iliki
yoktur: Yaratklar hakknda sylenmi ya da bileik ve baka eyler hakknda
tevehhm edilmi her ne varsa kukusuz, dncesi ve korunmuluu ynnden
selim akla gre Allah o eyden farkldr. 308 Tevhit bilgisinden bilinebilecek ey,
Allahtan
bakasnda
bulunan
eyin
olumsuzlanmasdr.
ok
aka
Abd al-Hakeem Carney, Immate and Love: The Discourse of the Divine in Islamic Mysticism,
Journal of the American Academy of Religion, 73, 3, 2005, s. 707.
Metin Yasa, Din Dilinin Tanry Konumadaki Yetersiz levi: Karlatrmal Bir zmleme
Giriimi, Sleyman Hayri Bolay Armaan Kitab, Ankara, Gazi Kitabevi, 2005, s. 325.
bn Arabi, Ftuhat- Mekkiyye, I, ev. Ekrem Demirli, stanbul, Litera Yay., 2006, s. 256.
bn Arabi, Ftuhat- Mekkiyye, I, s. 259
bn Arabi, Ftuhat- Mekkiyye, I, s. 257.
bn Arabi, Ftuhat- Mekkiyye, I, s. 263.
Almond, Sufism and Deconstruction, s. 14-15.
198
ey,
Onun
zapt
edilemeyeceini,
snrlanamayacan,
hibir
eye
O, son derece ilgin bir biimde tenzihin, tahdid ve takyit anlamna geldiini ifade
etmitir. Bunu, konumuz asndan nemli olduu iin biraz amak istiyoruz. bn
Arabinin iaret ettii bu tenzih, mutlak tenzihten ibarettir. nk tenzih bir
hkmdr, hkm ise, hakknda hkm verileni snrlamak ve tahdit etmektir.
313
314
315
316
317
318
Almond, Sufism and Deconstruction, s. 18-19; referanslar iin bkz. William Chittick, The Sufi
Path of Knowledge: bn Arabis Metaphisics of Imagination, New York, State University of
New York Press, 1989, s. 160.
Almond, Sufism and Deconstruction, s. 15.
Almond, Sufism and Deconstruction, s. 23.
Almond, Sufism and Deconstruction, s. 130.
bn Arabi, Ftuhat- Mekkiyye, II, ev. Ekrem Demirli, stanbul, Litera Yay., 2006, s. 377.
Muhyiddin-i Arabi, Fususul-hikem, ev. Nuri Genosman, stanbul, M.B.Y., 1992, s. 53.
199
Tenzih sahibinin son sz, Allah Tealann btn hadislere muhalif olduunu
sylemektir. Bu ifadenin bizzat kendisi snrlamadr. 319 Bu hususu, nemli Fusus
arihlerinden olan Avni Konuk olduka gzel amtr: Eer Hakk yalnz tenzih
edecek olur isen, Onu takyit etmi olursun. Zira hak sfat muhdesattan ve
maddiyattan mnezzehtir, denildik de, onun sfat bunlarn sfatndan bakadr demek
olur ki, bu da Hakk bir sfat ile takyitten ibarettir; veyahut Hakk mukayyedattan
mnezzehtir, denilince, tlak kayd ile takyid edilmi olur. Binaanaleyh yalnz tenzihe
kail olan mukayyid olur. 320
bn Arabi mutlak tenzihi iki aamal bir biimde eletirir: O, ilk aamada akl
aracl ile tenzihi (tenzih-i akli) eletirir. Akl tabiat gerei olarak, Hakkn hislere
hitap eden bir surete brnerek grnmesini reddeder. Fakat byle yaparken ok
nemli bir nokta gzden kam olur. Hakk btn hislere hitap eden suretlerden
tenzih etmek Onu yalnzca kayt altna almak demek deil fakat ayn zamanda akln
o kadar nefret etmekte olduu bir nevi tebih iine dmek de demektir. 321 Bu husus
birok bn Arabi yorumcusu tarafndan teyit edilmitir:
(Hakk) her ne zaman hislere hitap eden bir surette tecelli ederse etsin Akl bunu
mantki muhakeme yoluyla reddeder. Fakat bu hislere hitap eden olayn) aslnda
(kendine gre ve) hissi alem dzeyinde olduu kadar, bir de bizatihi gereklii
vardr. (Ama) akl Onu hislere hitap edici bir nesne olmaktan tenzih eder, nk
aksi halde (Hakkn) belirli bir yerde ve dorultuda bulunmas gerekirdi. Akl
Hakkn bu trden kaytlarn stnde olduuna hkmeder. Amma velakin Hakk
(Akln) kendisini tenzih ettii eyden mnezzeh olduu gibi byle bir tenzihden de
mnezzehtir! Zira onu bu ekilde tenzih etmek aslnda Onu manevi varlklara
benzeterek mutlakln snrlandrmak demektir. 322
bn Arabinin rencisi Konevinin dili ile sylersek, Ondan sadece deil ile
bahseden ve her eit tebihi Ondan nefy edip, Hakk kendi merep ve anlayna
gre snrlayan kimse dilsiz, sar ve inat bir cahildir. Zira Onun Birlii
okluunun, basitlii terkibinin, zuhuru batnlnn, ahirlii evvelliinin ayndr. O,
birlik ve varlk kavramlarna smaz; hibir ahit Onu kuatamaz, hibir mehuda
zapt edilemez. Dedii gibi olmak Ona aittir. Snrlama ve mutlaklkta snrlamadan
319
320
321
322
Ebul-Ala Afifi, Fususul-Hikem Okumalar in Anahtar, ev. Ekrem Demirli, st., z Yay.,
2000, s. 107.
Ahmet Avni Konuk, Fususul-Hikem Tercme ve erhi, haz. M. Tahal-S. Eraydn, stanbul,
Marmara nv. la. Fak. Vakf Yay., 1999, s. 272.
T. zutsu, bn Arabinin Fussundaki Anahtar-Kavramlar, ev. Ahmet Y. zemre, stanbul,
Kakns Yay., 1998, s. 84.
Kaani, Fusus erhi, s. 88, aktaran zutsu, bn Arabinin Fussundaki Anahtar-Kavramlar,
s. 84.
200
diledii gibi zahir olur. 323 bn Arabinin eletirisine konu olan ikinci tenzih tr ise
manevi zevk yoluyla tenzihtir (tenzihi zevki). Bu, ilkinden fazla olarak Hakk, bir
de mmknatn btn zelliklerinden, maddiyatla olan btn ilgilerinden ve Hakk
hakknda hayal edilebilecek ve dnlebilecek herhangi belirli bir nitelikten tenzih
etmektir. 324 Bu ikinci tr tenzihte, Hakka en yksek dereceden eriilemezlii atfeden
en utaki tenzih mertebesi sz konusudur.
bn Arabi iin bu her iki tenzih de esasnda tek yanl ve eksiktir. Gerekte,
Tanry aknlatran, ikinlii bir kenara iterek, Tanry aknlkla snrlam olur;
benzer ekilde, Tanry ikinletiren de, aknl bir kenara iterek, Tanry
ikinlikle snrlam olur. 325 O sebeple tenzih ancak tebihle birletiinde, batn
zahirle birlikte alndnda doru ve isabetli bir tutum olur. 326 Mutlak tenzihi
benimseyen kimse, iki ynnden birini ihmal etmi olur. Sufi marifetinin gerektirdii
ey, tebih ve tenzihi beraberce benimsemektir. 327 bn Arabiye gre, uara 11de
Onun benzeri hibir ey yoktur ayetinde iaret edilen husus da budur. 328 Sz
konusu ayet, bn Arabinin sisteminde son derece nemli bir yer tutar. Zira bu iki
hususu birletirmek bu ayetle sadece bu mmete nasip olmu bir ayrcalktr. 329 Buna
gre, ayetin ilk ksm (Leyse kemislihi eyun), Allaha layk olmayan temsil ve
tebihi reddediyor, ikinci ksm ise (ve huves-semiul-basir) Allahn kemal
sfatlarn ispat ediyor. 330 bn Arabi, bu durumu O/O deil (huve la hve) ifadesi ile
son derece zgn bir ekilde kavramsallatrr. 331 Vucudla muttasf her ey o/o
deildir, alemin hepsi o/o deildir, belirli bir surette zuhur eden hakikat o/o deildir,
snrlandrlamayan snrl, grlemeyen/grnendir. 332 Buna gre eyler Hakkn
323
324
325
326
327
328
329
330
331
332
bn Arabinin sunduu sentezi anlamada alntnn son ksm nemlidir. Zira onun
basite ztlarn terkibine dayal bir ey nermedii bu son ksmda daha net
grlebilmektedir. ncelikle u hususu netletirelim ki, bn Arabi, paradoksal
konuma tarzn, varl anlama ve anlamlandrmada bir yntem olarak semi
grnr. 337 Tanr insan aklna paradoksal grnr. Bu meyanda muhakkike tutum
bir paradoksal ifadeyi dierine tercih etmek deil, her ikisini ayn anda kullanmaktr.
Buradaki paradoksalln samalk olmadna dikkat kesilmek gerekir, paradoksal
olan zt gibi grnen ama gerekte ayn hakikatin birer paras olan unsurlardr. Bu
ise geekte sama olan bir paradoks deil, hakikatin doasdr. Batn olu bize
gredir, nitekim Zahir olu da ona gredir. Zira O, her ne kadar Batn olsa da, kendi
333
334
335
336
337
iin ve kendi asndan Batn deildir. Nitekim O, bize gre de Zahir deildir.
Kendini Batn olarak nitelemesi, srekli alg alanmzn dnda olmas nedeniyle,
ancak bizim iin geerlidir. 338 Bu anlamda aada yer alan ifadeleri basit bir dil
oyunu biiminde deil de, Tanrnn belli bir sisteme indirgenemez olan son derece
dinamik olan zat karsnda dile getirilmi ifadeler eklinde dnmek daha doru
grnmektedir:
Ben ne benim ne oyum/yleyse ben kimim, o olan o kim/ ey o, sen, benim de/ ey o
olan ben, sen osun/hayr, ben, ben olan oyum/o, o olan o deil/ eer o, onunla onun
iin gzmzn grd o olsayd, bizim dmzda olan olmazd/ben ve o, o ve o/
bizimle bizim iin bizde olan kim/onunla onun iin onda olan kim gibidir. 339
338
339
340
341
342
bn Arabi, Fthat, IV, s. 301, aktaran Yasa, Tanr Hakknda Paradoksal Konumak: bn Arabi
ve Karl Barth rnei, s. 150.
bn Arabiden aktaran, Yasa, bn Arabi ve Spinozada Varlk, s. 94; bu ifadelerin neredeyse
ayn, Mevlana tarafndan da sylenmitir. Ne Ben benim, ne Sen sensin, ne de sen bensin: ama
ben yine benim, sen yine sensin hem de sen bensin. Ey Hotenli gzel! imdi ben seninle yle
kaynam bir haldeyim ki, hep yanlyorum: acaba sen ben misin, yoksa ben sen miyim?,
Mevlana Celaleddin Rumi, Rubailer, ev. Nuri Genosman, stanbul, Krkambar Yay., 2006,
1626.
bn Arabi, Fususul-hikem, s. 53-54; ayrca kr. bn Arabi, Ftuhat- Mekkiyye, II, s. 79, 93.
Suad el-Hakim, bnl Arabi Szl, ev. Ekrem Demirli, stanbul, Kabalc Yay., 2004, s. 53.
bn Arabi, Fususul-hikem, s. 75.
203
c. Mevlana
Mevlanann slam dncesi tarihinde zel bir yeri vardr, bu yer gnmzde
tarihsel snrlarnn tesine tam bir haldedir. Herkesin ondan kendi merebince
istifade ettiine tank olmaktayz. Bu aratrma esnasnda bir kere daha mahade
ettik ki, Mevlana kuatcl bakmndan son derece zgn bir isimdir. Burada
meseleye dorudan doruya negatif teoloji balamnda deinmeden nce, onun
dekonstrksiyonla alakal tutulabilecek olan birka dncesine yer vermek
istiyoruz. Az sonra da grlecei zere bunun konumuz asndan son derece nemli
olduu kansndayz. Bizim dekonstrksiyonla anlatmak istediimiz husus, yapy
343
344
345
346
347
348
349
350
351
Mevlana Celaleddin Rumi, Mesnevi, ev. Veled zbudak, stanbul, MEB Yay. 1991, IV, 23452350; burada Mevlanann eserlerinden istifade ederken ncelikle u antolojinin iimizi
kolaylatrm olduunu ifade edelim: brahim Emirolu, Sfi ve Dil: Mevlana rnei,
stanbul, nsan Yay., 2002, Tofigh H. Sobhani, Mesnevide Sz Syleme Engelleri,
Uluslaras Mevlana Bilgi leni, Ankara, Kltr Bankl Yay., 2000, s. 137 vd.
Mesnevi, I, 2867.
Mesnevi, I, 3882.
Rubailer, 1120.
Mevlana, Divan- Kebir- Kebir, VII, 2430.
Mevlana Celaleddin Rumi, Fihi Ma Fif, ev. Meliha . Anbarcolu, stanbul, M.E.B.Y., 1990,
s. 166.
205
Hayr dersem, maksadm ancak evettir. (men la guyem murad illa bud) 352 Biz
La -yok gibi ba aa gelmiiz, sen bizi l'dan darya karyorsun da yoku,
eke-eke t ll ancak o var yurdunun ba kesine, ll'ya ekiyorsun. 353
ll saltanatn elde etmek istiyorsan yoklua var, yok ol; yokluktan bir sprge al
da hereyi sil spr. 354
Dier taraftan yeni dnce alanlar amak olarak dekonstrksiyon,
Mevlanaya zaten uyan bir eydir. ncelikle bizzat Mevlanada ifadesini bulan
Mevleviliin klasik dnceye yeni bir yer aralam olduunu syleyelim. Bu
anlamda Mevlanann, ark szlerine bile konu olacak kadar yaygn olan dnle
beraber gitti, cancaazm, ne kadar sz varsa dne ait. imdi yeni eyler sylemek
lazm 355 dizelerini anabiliriz. Bundan baka Mevlanann u ifadeleri tartmaya
atmz konu balamnda zerinde uzun uzadya dnmeye deer:
* imdi ben sana dilsiz dudaksz yeniden yeniye eski srlar syleyeceim, dinle. 356
Kendine gel, yepyeni bir sz syle de dnya yenilensin! Szn ylesine bir sz
olmal ki dnyann snrn da amal; snr nedir, l ne? bilmemeli. 357 Biz daima
yeniyiz, daima yeni. 358
* u iiri al da eski iir gibi yrt-ver gitsin; anlamlar zaten harfe, yele aldr bile
etmiyor. 359
* Eskisini brak, yr; yeni bir dost bul, yeni bir sevgiliye sarl; yeni daha fazla
lezzet verir a benim canm; yeniyi ara. 360
* Yeni bir gn yeni bir gece, yeniden yeniye ba-bahe, yeniden yeniye a-tuzak;
her solukta yepyeni bir dnce, yepyeni bir holuk, yepyeni bir zenginlik. 361
* nce hani bir arapla aldatmtn bizi, sun gene o arab; sun da canmz gemiten
de kurtarsn, gelecekten de. can gemisini o incilerle dolu denizde yrt-gitsin;
nk gemi durdu mu, eitli eylerle rr dalr. 362
Elbette burada ifade edilenleri dekonstrksiyonla eitlemek son derece hatal olur ve
bu her birinin son derece farkl olan balamlarn gzden karmak anlamna gelir.
352
353
354
355
356
357
358
359
360
361
362
Mesnevi I, 1825, ayrca bkz. Ahmet Avni Konuk, Mesnevi-i erif erhi I, stanbul, Gelenek
Yay., 2005, s. 528.
Divan, I, 1830.
Divan, II, 1250.
Bu rubai iin bkz. Abdulbaki Glpnarl, Mevlana Celaleddin: Hayat, Eserleri, Felsefesi,
stanbul, nklap Yay, 1999, s. 297.
Mesnevi, III, 4684.
Divan, VII, 2400.
Divan, IV, 380.
Divan, III, 480.
Divan, II, 1360.
Divan, IV, 3070.
Divan, V, 5830.
206
364
365
Mesnevi, II, 310; bu tutumun ayn Mevlanann ada Yunus Emre tarafndan da
benimsenmitir: Ne reng ekil ne kad ne kamet/Ne cevher ne araz ne suretin var, aktaran
Metin Yasa, Din Fesefesi Asndan Yunus Emrede Ak-Yaratl ve Kendi Olma, Ankara,
Ankara Okulu Yay., 2002, s. 61; ayrca bkz. Turan Ko, Yunus Emrenin iirlerine Din Dili
Asndan Bir Yaklam, Kaytlar, 20, 1992.
Mesnevi, I, 540.
Mesnevi, I, 1800.
207
nefyetmenden, yoktur demenden ispat, senden rkp kamada. Varolan bir trl
bulamyorsun. spattan bir koku alasn diye nefyettim, bilmiyorum dedim. Bu saz
nefiyle namelendirdim. 366
Sadece bu alnt bile, selbi dile ilikin hem sorunu hem de zm zetlemektedir.
Sorun udur ki hakikat, Tanrnn mahiyeti, dile gelemez; ancak onu sylememek de
imkanszdr. Bunu zorunlu klan haller vardr. te bu durum, kiiyi byle ne ne
trnden ifadeler kullanmaya sevk eder. Ama btn selbilik, nihayetinde mspetlik
iindir. imdi bu noktalar biraz daha ayrntl bir biimde grelim.
Dier misitklerde olduu zere Mevlana iin de selbilik ya da negatif teoloji
bir balang noktas oluturur, Tanry anlamada: Evlere-barklara smyorsun,
mnalardan da darsn, bunlarn hibiri deilsin amma neysen osun sen. 367 A
gnl, btn, tm varlk sensin, fakat iki lemden de darsn; a gnl, herey
sensin, hereyden de mnezzehsin sen. 368 Bu negatif yolun bazen Mevlanann
gl ve lirik dilinde muhteem ifadelere dntne de tank oluruz: Hayr,
olmaz, dedi mi bu sznde binlerce evet, olur sz gizlidir; yabanc davran bile
kendisinden gemilerin mezhebince bildik davrantr. Kfr batan baa iman
olmutur, ta tamamiyle mercan kesilmitir; nekeslii tmden ltuftur, ihsandr,
suu - gnah yarlgamadr, balaytr. 369
Mevlana asndan selbi dilin zorunluluu, gerek ak yaayan kiinin
srekli, sylemekle syleyememek arasnda bir ikilemle kar kaya kalmasndan
neet eder: Syleyeyim desem sze gelmiyorsun, gizleyeyim desem bu daha beter;
ululuundan ne dnyaya syorsun, ne gizli aleme. 370 Tulumu kapat, diyor ama su
ok olursa tulumu da patlatr. 371 Szden elimi yumdum, mantktan arndm; olaylar
birbirinin stne geldi de tevbe abdestini bozdum gitti. 372 Sus a gnl fakat ne
are; kpn azn kapasan da bu anlamlar, bir cotu mu, kpn gnln yarar
gider. 373 Bu yle bir taknlk ki, kab dar gelir, su fkrr, aar gider. 374 Hi, ate,
366
367
368
369
370
371
372
373
374
pamuk ve yn iine gizlenir mi? Sen istediin kadar gizlemeye al, o alevlenir. Ben
onun srrn gizlemeye alsam o, bayrak gibi kendini izhar eder. 375 Divandan
aldmz bu ifadeler, bir mistiin nasl bir zorlukla kar karya olduunu gayet iyi
ifade etmektedir. Yaanlanlar o lde youndur ki, onlar saklamak mmkn
deildir, ancak ayn younluk onlarn kuru bir dile dklmesine de izin vermez. u
halde sz edilen ikilemin en zoru konumaktr, hakikati, ak sze dkmektir. Bu
durumu Mevlana u biimde dile getirir: Ak konutuka aa kacana gizlenir,
erh edildike muammalar. 376 Her sr sylenmez, gah ift dersin, tek olur; gah tek
dersin, ift kar!.... 377 Ne kadar izini, eserini sylesem sevgi, o kadar gizlenir
durur. 378 Zira sz tamamlandka, noksan belirir. 379 Sz hem gizlidir hem
meydandadr. 380 Ak, her ne ekilde aklarsam aklayaym, onu tarifte dilsiz
kalr. Geri dil tefsire ainadr. Lakin dilsiz ak daha aydnlktr. Her eyi yazan
kalemin, ak gelince ba dner. Btn bu sebeplerle ak yine akla anlatmak
gerekir. 381 Ona gre szden bir faide yoktur. 382 Mevlana saysz sz sylemeyi
snadn belirtir, 383 sonu udur: sustuum zaman meyhane kpym, sz
sylemeye koyuldum mu meyhane kapcsym ben. 384 Buradaki asl zorluk,
yaanan deneyimin sze smayacak bir karakterde oluudur. Seni nasl anlataym,
nasl bildireyim; nk ebedi olarak anlat, senden aciz, bildiriin haberi bile yok
senden. 385 Kalem buraya geldi ucu krld. 386 Ak gayreti bu; yoksa dil, Tanr
inayetlerini nasl anlatabilir. 387 Her namenin bir ba ve sonu vardr, ak namesi
ise ne son bilir ne ba. 388 Mevlanaya gre ak erh edilemez, 389 erh edildii vakitte
375
376
377
378
379
380
381
382
383
384
385
386
387
388
389
ikil meydana gelir. 390 Susaym, nk bu iirin, anlalmas mkil her harfinden
herkese yzlerce phe gelmede. 391 Susuyorum, seni kemaliyle vemiyorum. Zira
sen her kemalin tesindesin, szle belli olmazn. nk sen, szlerin belirtmesinden
daha bellisin. 392 Ona gre, en aalk dil harflere dklendir. Asl gzel olan,
kendini dilsiz ifade eden dildir. 393 Zira ona gre dil, gnle perdedir. Srlara ermek
iin kiinin o perdeden syrlmas gerekir. 394 O, bu anlamda unlar kaydeder: Ey
hakiki dost, manay anlamaya vasta olan bu harfler, manaya eriimi adama gre
dikendir, hordur, hakirdir! 395 Onun, konumaya kar mesafeli oluunun bir baka
nedeni de, szn varlk/bakalk alemine ait oluudur. Yolda yok olup gitmisen
sus; nk yokluk susturur adam deil mi ki varlktan kurtulduk, tekrar varla
ekme bizi. 396 Sus, sz de varlktr. 397 O nedenle gnln sz susmakla sylenir.398
Mevlanada bu ifadelerin daha birok benzeri vardr, onun mahlasnn susmakla ilgili
olmas da bize yeterince ok ey sylemektedir.
imdiye
kadar
dile
getirilenler,
demek
deildir
ki
Mevlana
salt
noktada mutlaka konuulacaksa can diliyle konumaktan, 406 can gibi susarak
konumaktan, 407 sukut iinde sz sylemekten, 408 cann tercmanlk etmesinden, 409
yanadr. Gel de birbirinizle candan konualm, kulaklardan, gzlerden gizli olarak
syleelim. 410 Gnlden szsz espriler duy, anlamaya bile smayan eyleri
anla. 411 Herkes sustu ama gizli alem de dilsiz konumada . 412 Mevlanann o
muazzam sisteminde idrak edebilen iin gklerin, yerlerin hepsi szdr. 413
Peki, Mevlanadan aldmz bu ifadeler, negatif teoloji balamnda ne
anlama gelmektedir? Mevlana sonu olarak, btn bu gerilimlere ramen, tenzih ile
tebih arasnda, syleme ile sylememek arasnda orta bir yerde durmaktadr.
Kanaatimizce onun zgnl de buradadr. Mevlana gerekte, sukut etmenin de
sz sahibi olmann da bir nemi olmadn grm bir kiidir. 414 Bu anlamda
aada yer alan dnceler bu gerei bir kere daha teyit eder trdendir:
* Bazen mebbih tevhit ehli olur, bazen muvahhit korkutulur. nk her ikisi de
sana hayrandr. Onun yzbinlerce ismi vardr, her kim mcerret bir isme taklp
kalrsa sonu mitsizlik olur. 415
* Her ey, ayr bir eitte tespih eder seni; hem de bunun haberi bile yoktur
brnn halinden. () Sunninin zel bir tespih edii vardr ama Cebrin de, bunun
tersine bir baka tespihi vardr da ona snr. Sunninin Cebrin tespih ediinden
haberi yoktur; Cebriye de, Sunninin tespih edii tesir etmez. 416
3. Eletirel Deerlendirmeler
Negatif teoloji ile ilgili deerlendirmelerimizi iki aamal olarak ele almak
istiyoruz. Bu anlamda ncelikle olumlu deerlendirmelere yer verelim.
Negatif teoloji, dnce tarihinde birok filozof iin hem slup asndan hem
de dncelerin temellendirilii bakmndan olduka zengin bir kaynak olmutur. 417
Ayn ey edebiyat iin konunun doas gerei byledir. Negatif teolojiyi veya
olumsuzlamaya yasl dili, teoloji ve din felsefesi iin akn olan hakknda ada ve
yeni konuma biimleri retme arzusunun bir paras olarak dnebiliriz. 418 Bu
anlamda negatif teoloji, Tanrnn mahiyetinin, belli bir biimde anlalabilirliine
olan sarslmaz gveni ve tutumu sorgulamay hedeflemi grnmektedir. 419 Bu
konuyla ilgili sylenebilecek olan en nemli deerlendirmelerden biri udur: iinde
yer aldmz evrende insan her ynyle evrilmektedir; buna Tanr tasavvurlarmz
da dahil olsa gerektir. Bu meyanda negatif teolojinin duruu daha da anlamldr. Eer
geleneksel Tanr tasavvurlar, tenzih ve tebih dengesinde tebihe daha yakn bir
konumda ise, gnmzde bu denge tenzih lehine dnmtr denilebilir.
Kanaatimizce, bir tr soyutlama ilemine veya selbi yola- bavurarak mahiyeti
itibariyle tam manasyla tasavvur edilemeyeni snrl lde de olsa tasavvur
etmeye almak, Descartesn ontolojk delilinde bavurulan temel fikirden daha
salam grnmektedir. 420 Ayrca Tanr terimi etrafnda olduka youn bir anlam
halesinin bulunduu ve bugn ou kimsenin sz konusu terimi olduka farkl
biimlerle birlikte kulland dnldnde, negatif teoloji sz konusu ylml
temizlemeye, daha ar duru ve saf bir Tanr tasavvurunun oluumuna katkda
bulunmaya aday gibi grnmekte olduunu syleyebiliriz.
Negatif teolojiyle ilgili eletirel tutumumuz da u biimdedir: Negatif dil
Tanr hakknda konumann daha geni imkanlar asndan bir snrlama
dourmaktadr.
Bu
ise
beeri
potansiyeli
belli
bir
konuma
biimiyle
snrlayacandan, ksmen indirgemecilik anlam tar. 421 Yani onun iin avantaj
417
418
419
420
421
Geni bir literatr iin bkz. Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, 20. dip not.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 12-13.
Buholf- Kate, Echoes of Embarrassement, s. 10.
Mehmet Aydn, Din Felsefesi, Ankara, Seluk Yay., 1997, s. 121.
Yeilyurt, Tanrnn Aknl Balamnda Ruyetullah Sorunu, 14.
212
grnen nokta ayn zamanda dezavantajdr da. Negatif teolojideki konuma biimi,
elimizdeki tek seenek deildir. Bu, herhangi bir dinin tahamml edebilecei bir ey
gibi grnmemektedir. 422 Tanrnn ne olmadn sylemek beer iin belli bir
anlalabilirlik dzeyi salamakla birlikte; bunun, onun hakknda son derece az ey
sylediimiz anlamna gelecei de unutulmamaldr. 423 Yalnzca tenzihe dayanan
herhangi bir dini inan daima kusurlu ve noksan olmaya mahkumdur. Zira Allah bu
denli artmak ve Onu yaratlm nesnelerle hibir ilikisi olmayan bir duruma
indirgemek aslnda sonsuz olan uluhiyeti snrlandrmaktan baka bir ey deildir. 424
Salt tenzihe bavurmak da son tahlilde onu bir baka eyle, sonsuzlukla snrlamak
anlamna gelmekte gibidir.
Dier taraftan Tanr konusunda olumsuz dil, bazen kartrlacak kadar
ateizme 425 ya da agnostisizme 426 yakalanma riski tar. Bu, ayn zamanda Earinin
Mutezileye
ynelttii
nemli
bir
eletiridir:
Birliini
istediler
ama
422
423
424
425
426
427
428
429
430
tahlilde beer iin anlamszdr. 431 Bu ynyle de salt negatif dil, teisti tatmin
etmekten uzaktr. 432
Olumlama ile olumsuzlama, tebih ile tenzih yaklamlar karsnda en
isabetli tutum bunlarn her ikisinin de, ierdikleri epistemolojik sorunlar itibariyle
eit mertebede olduunu beyan etmek olarak grnmektedir.433 Hem teizm asndan
hem de byk ilahi dince de sz konusu arlklardan uzak bir biimde nc bir
seenekten sz edilmesi de bu durumu teyit eder. 434 Tenzih ile tebih arasndaki
almaz ikilemin giderilebilmesi iin, her ikisinin de bir denge dzeyinde, birbirinin
karsnda yer alan deil, birbirinin yannda destekleyici olarak anlalabilecei bir
anlama erevesinin belirlenebilmesi nemlidir. 435 Bu konuda oulcu, ok ynl,
alternatifleri srekli bir biimde dikkate alan tutumlara gereksinim vardr. Her eit
anlatm biimine bavurmak suretiyle kapsaml bir din dili gelitirmek yeni
paradigmann hedefi olmaldr. 436 Bir baka balamda Mehmet Aydn tarafndan
dile getirilen u ifadeler ayn noktaya vurgu yapar grnmektedir: Dil ve mantk
asndan yaplan tahlillerin fenomenolojik ve egzistansiyalist tahlillerle beslenip
desteklenmesi arttr. 437 Tenzih ve tebih arasndaki mesafe ve gerilim her iki
tutumun radikalliini besleyen bir faktrdr. Bu, birok tarihsel reaksiyonu
anlalabilir klmaktadr; ancak, gnmzde slamn tutarl bir vizyonu iin bu
aklamadan
fazlas
gerekmektedir.
Bu
anlamda
biz
aadaki
ifadelerin
da, temel dini kavramlarn bir anlamda ou kiinin tasavvur edemeyecei derecede
iinin boaltlm olmas gibi bir sonuca varma tehlikesi tamaktadr. Buna karlk
fazlasyla tebihi ve tamamen olaan bir dilin kullanlmas da, naiv bir
antropomorfik Tanr anlayna kap aralayacaktr. Ar bir agnostik ve
antropomorfik Tanr anlaylarna saplanmadan teistik Tanr anlayn ve Tanrnn
sfatlarn en iyi ifade etmenin yollarndan biri, olaan dilin yannda kullanlan orta
bir dil anlay olan analojik veya temsili dil anlay olsa gerektir. 438
431
432
433
434
435
436
437
438
Ayn ekilde bn Arabi de orta yollu bir yaklam sergilemi grnr. O, her ne kadar
baz yorumcularca postmodernizme yakn bir balamda grlse de, 441 yaam
boyunca ar ular arasnda belli bir dengeyi korumutur. O, meseleleri hep iki
ynyle grmek istemitir. 442 bn Arabinin dier bir ok konuda olduu gibi burada
da net ve tek boyutlu deil, aksine daha karmak ve en az iki boyutlu bir yaklam
sergilemekte olduunu syleyebiliriz. 443 Tenzih ve tebih konusunda durum bundan
farkl deildir:
Bil ki hakikat erbab nazarnda Allah Tenzih, onu tahdit ve takyit etmektir. (..) u
halde mutlak tenzih yoluna sapan kimse farknda deildir ve zanneder ki doru yolu
tutmutur. Halbuki o yolunu kaybetmitir. (...) Hakk tenzih etmeyip tebih eden
kimse de byledir. O da Hakk bir kayt ile bal ve bir had ile mahut zannetti ve
hakikati anlayamad. Hakk bilmek yolunda tenzih ve tebih arasn birletiren ve
onu iki vasf ile vasflandran kimse (...) Hakk tanyabilir. 444
439
440
441
442
443
444
445
birletirir. 446 Szgelimi o unlar kaydeder: Allah bir olmas bakmndan bilen
tanmamtr. Allah, talebin neticesinde meydana gelen delilin ehadetiyle bilen,
onu tanmamtr. Nefsinin herhangi bir hali asndan Allah bilen onu
tanmamtr. Marifeti, herhangi bir ilim, amel, kast veya aba ile Hakka
ynelmesinin ve tevecchnn neticesi olan, onu tanmamtr. Marifetinin neticesi,
bir eyi benimsemek, bir eyi terk etmek, bir eyi tashih veya bir baka eyi tezyif
veya onaylama veya yz evirmek olan kimse, onu tanmamtr. 447 Onu tanmak
ancak btn bu ynleri cem etmekle mmkndr. O bilinmeye ve inkar olunmaya
mnhasr deildir. 448
zetle, felsefe sahnesinde bn Sinann, tasavvufta ise bn Arabi ve
Mevlanann tutumunun radikallikten uzak, ll ve ok ynl bir yaklam
olduunu syleyebiliriz. Bu, u eilimleri, uzlatran ve kaynatran bir tutumdur;
yoksa tembelce her ikisi decilik deil, bilinli bir ikiciliktir. 449 Bu durum da
bizce slami negatif teolojinin en zgn ynn oluturmaktadr. Zira metin iinde
de vurguladmz zere dekonstrksiyonun negatif teolojiye ynelttii eletirilerle
slam dncesinde selbi dile yneltilen eletiriler son derece ilgin bir ekilde benzer
grnmektedir.
Dahas,
zm
olarak
dnlen
tavrlar
da
benzerdir.
447
448
449
Konevi, Vahdet-i Vcd ve Esaslar, s. 71, bu tutumun ayn bn Arabinin bir baka
rencisince de devam ettirilmitir, bkz. Abdulkeirm el Cili, nsan- Kamil, ev. A. M. Tolun,
stanbul, z Yay., 2002, s. 107 vd.
Konevi, lahi Nefhalar, ev. Ekrem Demirli, stanbul, z Yay., 2002, s. 125, ayrca bkz. Ekrem
Demirli, Sadreddin Konevide Bilgi ve Varlk, stanbul, z Yay., 2005, Nihat Keklik,
Sadreddin Konevinin Felsefesinde Allah, Kainat ve nsan, stanbul, st. nv. Edebiyat Fak.
Yay., 1967, s. 80.
Konevi, lahi Nefhalar, 125,
Yaran, bn Arabi, Mevlana ve Yunus Emreye gre tekinin Durumu, s. 344.
216
Meselenin bu ynn ele almak ancak yeni bir almayla mmkn olacandan biz
bu kadarla yetinmek istiyoruz.
217
SONU
Bu almann asl hedeflerinden biri, dekonstrksiyonun olumlu bir sre
olduunu, bu anlamda onunla din arasnda mspet bir alaka kurulabileceini, John
Caputo gibi dnrleri de dikkate almak suretiyle temellendirmek olmutur. En net
ifadesiyle eletirel aklc perspektifi her zaman aklda tutarak dekonstrksiyonla
olumlu bir din felsefesine ulamak olasdr. Bylelikle biz, dekonstrksiyonu
olumsuz bir ameliye olarak gren, sz gelimi onun Nietzscheye olan borcunu ne
karmak suretiyle, radikal bir din eletirisi biiminde takdim eden teologlara ve din
felsefecilerine katlmadmz beyan etmi oluyoruz. Bu savmz tez boyunca
temellendirmeye gayret ettik. Bu amala Derridann yazlarna hakim olan Levinasc
ve Kierkegaardc boyutu, dekonstrksiyonun mesihsel arzusunu, adalet ve iman
nosyonuna olan balln vurguladk. Bu anlamda Derridann Nietzscheye olan
borcunun, onun Levinasla olan alakasn gz ard etmeyle sonulanmamas
gerekliliine iaret etmeye altk. zellikle 1980lerden sonra, bu mspet alaka
giderek daha da glenmi, dekonstrksiyondaki btnyle teki olana vurgu daha
ak ve belirgin hale gelmitir.
Bu paralelde vurguladmz bir baka dnce ise dekonstrksiyonun
postmodernizm olmaddr. Bu alanda incelikle aratrma yapan birok dnr bu
her iki terimin birbirinin ayn olmadn tantlama amacyla epeyce alma kaleme
almlardr. Derridann dnceleri postmodernist deildir. Eer mutlaka bir
yaknlk kurulacaksa onun dnceleri daha ok modernizm ve postmodernizm
arasnda ya da onlarn tesinde yer alr, o, bu her iki konumun felsefi temeller
itibariyle birbirinden uzak olmadnn gayet farkndadr. Her eyden nce, onun ikili
tutumu buna engeldir. Derrida her ne kadar dnem olarak postmodernizmle ayn evre
iinde yer almsa da, birok nemli ve temel noktada postmodern fikirlerin onun
tarafndan
kabul
edilmediini
grmekteyiz.
Dahas
dekonstrksiyon,
218
219
deildir,
aksine
ok
ynl
bir
eletirel
diyalogtur.
Zaten
anlamda
bizim
dekonstrksiyonda
benimsediimiz,
gzel
olduunu
220
ak seiklii tercih etmek ama geri kalan durumlarda bunu muhafaza etmemek
inandrcl belli bir lde yitirmeye sebep olmaktadr.
ii. Derrida bilinli bir biimde dekonstrksiyonun Tanr ve adalet gibi pozitif
terimlerle olan ban ak brakmtr. Bylelikle yukarda anlan eletirilere benzer
eletirilerin nn almak istemi gibidir. Ancak durum bu kadar kolay olmamaldr.
ayet dekonstrksiyon duygusuz bir yabanc ise, iddia edildii zere adaletin
yapbozuma uratlamazlna nasl imtiyaz tanyacak, onu nasl davet edebilecektir?
Kald ki bizler, adaletin yapbozuma uratlamazln nasl bileceiz? Buradaki
sorun, dekonstrksiyonun btn bu belirsizliinin adalet zlemi tad kadar her
zaman
bir
iddet
riskini
tayor
oluundadr.
Dekonstrksiyonun
iddet
retmeyeceini kim ifade edebilir. Eer onun iddet d bir tutumu var ise bu
takdirde sz edilen ldeki belirsizliin bir anlam da yok demektir. Yok, eer bu
derece olumlu bir performans gstermesi sz edilen tutumla eliik ise, o takdirde
de ayn konseptin ykc bir iddete yol amayacann bir garantisi de olmayacaktr.
Ve biz buna unu da ekleyebiliriz. Derrida yle bir risk almtr ki, kendisinden
saknmaya alt btn bir onto-teolojik metafizik gelenein barndrd
tehlikeleri barndrr bir hale gelmitir. Dekonstrksiyonun retebilecei iddetle,
yine onun eletirdii, logosentrik ve tarihsel olmakla sulad dncelerin, hatta
dinlerin rettii iddeti birbirinden ayrmakta zorlanr hale geliriz. Geleneksel
metafiziin ezici gc karsnda, bize, soluk, bir vaatte bulunmayan bir khorada
yapayalnz kalrz. Bu olsa olsa ancak Derridann kiisel olarak gs gerebilecei,
yaama ans bulabilecei bir yerdir, yoksa eletirdii sistemler karsnda, onlarn
barndrd risklere yakalanamayacamz bir yer asla deildir.
iii. Her reddetme tutumu, imkansz klmak iin kt eye dnme riski
tar, yani yerleik duruma geme olasl. Gelenei reddetme ve eletirme
tutumuyla ortaya kan kuramlarn birounun, sonrasnda reddettikleri trden bir
otoriteye
dnm
olmalarnda
ilgin
bir
ironi
vardr.
Bugn
adna
221
arasnda
ne
trden
al
verilerin,
kazanmlarn
ve
kritiklerin
222
223
BBLYOGRAFYA
Afifi, Ebul-Ala, Muhyiddin bn Arabide Tasavvuf Felsefesi, ev. Mehmet Da,
stanbul, Krkambar Yay., 1998.
----------, Fususul-Hikem Okumalar in Anahtar, ev. Ekrem Demirli, st., z
Yay., 2000.
Agamben, Giorgia, Kutsal nsan, ev. smail Trkmen, st., Ayrnt Yay., 2001.
Aichele, George, The Postmodern Bible, New Haven, Yale University Press, 1995.
Akay, Ali, Postmodern Grnt, stanbul, Balam Yay., 1997.
Akba, Muhsin, Derrida ve Din, stanbul, Yeni Zamanlar Yay., 2004.
Akin, Tlin, Anlamn Anlamnn kinci Bir Aklamas ve Postmodern Sylem,
Felsefe Dnyas, Mart, 1993.
Almond, Ian, Sufism and Deconstruction: A Comparative Study of Derrida and
Ibn Arabi, London, Routledge, 2004.
Alper, mer Mahir, slam Felsefesinde Akl-Vahiy, Felsefe-Din likisi, st.,
Ay Kitaplar, 2000.
----------, Akln Hazz: bn Kemmnede Bilgi Teorisi, stanbul, Ay Yaynlar, 2004.
----------, Felsefenin Doas, stanbul, Metropol Yaynlar, 2006.
----------, bn Snda Tanrnn Kantlanmas Sorunu: O Gerekten Kelmclardan
Etkilendi mi?, .. lahiyat Fakltesi Dergisi, stanbul 2003, 7.
224
Armstrong, Karen, Tanrnn Tarihi, ev. Oktay zel, Ankara, Ayra Yay., 1998.
Atay, Hseyin, bn Sina'da Varlk Nazariyesi, Ankara, Geliim Yaynlar, 1983.
Attar, Ferideddin, Mantk al-Tayr, ev. Abdulbaki Glpnarl, st., M.E.B.Y.,1990.
----------, lahiname, ev. Abdulbaki Glpnarl, st., M.E.B.Y., 1985.
Austin, R. W., bn Arabinin Yaam ve Yaptlar, Endls Sufileri, ev. Refik
Algan, stanbul, Dharma Yay., 2002.
Aydn, Fuat, Bir Sessizliin ya da YHVHnin Tarihi: YHVHnin Telaffuz
Edilmeme Olgusu zerine Bir Aratrma, Usul, 2, 2004.
Aydn, Mehmet S., Din Felsefesi, Ankara, Seluk Yay., 1997.
--------, Kantta ve ada ngiliz Felsefesinde Tanr Ahlak likisi, Ankara,
Trkiye Diyanet Vakf Yay., 1991.
--------, Tanr Hakknda Konumak: Felsefi Bir Tahlil, Alemden Allaha, stanbul,
2000.
Aydn, Mehmet, Farabi-bn Sina Sistemi Inda bn Meymunun Din Felsefesi,
zmir, 2003, (yaymlanmam doktora tezi).
Baker, Deane-Peter, Imago Dei: Tward A Trancendental Argument for the
Existence of God, Explorations in Contemporary Continental
Philosophy of Religion, ed. Deane-Peter Baker-Patrick Maxwell,
Amsterdam, Rodopi, 2003.
Balkin, Jack M. Yapskm, ev. Kasm Kkalp, Uluda niversitesi lahiyat
Fak. Dergisi, 13, 2004.
Bannet, Eve Tavor, Structuralism and the Logic of Dissent, Urbana, University of
Illinois Press, 1989.
Barry, Peter, Beginning Theory: An Introduction to Literary and Cultural
theory, Manchester, Manchester University Press, 1995.
Baaran, Melih, Gyabnda, Yerineler, stanbul, Paradigma Yay., 2004.
----------, ve Niin (Yine) Felsefe...Yap zmler, stanbul, Yap Kredi Yay.,
1993.
Baudrillard, J., Simlakrlar ve Simulasyon, ev. Ouz Adanr, zmir, Dokuz Eyll
Yay., 1998.
Bauman, Zygmunt Postmodern Din?, Postmodernlik ve Honutsuzluklar, ev.
smail Trkmen, stanbul, Ayrnt Yay., 2000.
225
Beck, Ulrich, Siyasalln cad, ev. Nihat nler, stanbul, letiim Yay., 1999.
Beckford,
James,
Religion,
Modernity
and
Postmodernity,
Religion:
226
Budick, S.-W. Iser, ed. Languages of the Unsayable: The Play of Negativity in
Literature and Literary Theory, New York, Columbia University Press,
199.
Buholf, Ilse- Laurens ten Kate, Echoes of Embarrassement, Flight of the Gods:
Philosophical Perspectives on Negative Theology, ed. Ilse BuholfLaurens ten Kate, New York, Fodram University Press, 2000.
Burell, David B., Knowing the Unknowable God: bn Sina, Maimonides,
Aquinas, Notre Dame, Notre Dame Press, 1986.
Butler, Judith, Olumsal Temeller: Feminizm ve Postmodernizm Sorusu, ev.
Zeynep Direk, felsefelogos, 15, 2001.
Caputo, John D., What Do I Love When I Love My God?, Religion With/Out
Religion, ed. H. Olthois, London-New York, Routledge, 2002.
----------, Messianic Postmodernism, Twentieth-Century Western Philosophy of
Religion 1900-2000, ed. D. Z. Phillips, Thomas Long, London, Kluwer
Academic Publisher, 2003.
----------, The Good News About Alterity: Derrida and Theology, Faith and
Philosophy, 10, 1993.
----------, Deconstruction in A Nutshell, New York, Fordham University Press,
1997.
----------, The Prayers and Tears of Jacques Derrida, Bloomington, Indiana
University Press, 1997.
----------, Apostles of Impossible: On God and Gift in Derrida and Marion, God,
the Gift and Postmodrnis, ed. John D. Caputo, M. J. Scanlon,
Bloomington-Indianapolis, Indiana University Press, 1999.
----------, Mysticism and Transgression: Derrida and Meister Eckhart, Derrida and
Deconstruction, ed. Hugh Silverman, New York-London, Rautledge, 1989.
----------, From the Primrdiality of Absence to the Absence of Primordiality:
Heideggers Critique of Derrida, Hermeneutics and Deconstruction, ed.
Hugh Silverman, Albany, Sunny Press, 1985.
----------, Religion, London-New York, Routledge, 2001.
227
Postmetaphisical
Theology,
The
Cambridge
Companion
to
----------, Living On, Deconstruction and Criticism, ed. Herold Bloom, New
York, Seabry Press, 1979.
----------, Miras Semek, ev. Kenan Saraliolu, E Dergisi, 40, 2002.
----------, nsann Sonlar, ev. Zeynep Direk, felsefelogos, 13, 2001.
----------, Signature, Event, Context, ev. S. Weber-J. Mehlman, Limited Inc,
Evanston-Illinois, Northwestern University Press, 1998.
----------, Some Statements and Truisms About Neologisms, Newisms, Postisms,
Parasitisms and Other Small Seismisms, ev. A. Tomiche, States of
Theory: History, Art, and Critical Discourse, ed. David Caroll, New
York, Columbia University Press, 1990.
----------, The Time is Out of Joint, ev. P. Kamuf, Deconstruction is/in America:
A New Sense of Political, ed. A. Haverkamp, New York, New York
University Press, 1995.
----------, Yapbozum, Etik, Politika, nsan Haklar ve stanbul zerine, Cogito, 21,
1999.
----------, A Taste for the Secret, ev. Giacomo Donis, Cambridge, Polity Press,
2001.
----------,
Japon
Bir
Dosta
Mektup,
ev.
Medar
Atc-Mehve
Omay,
----------, man ve Bilgi Basit Akln Snrlarnda 'Din'in ki Kayna, ev. Melih
Baaran, Toplumbilim, 10, 1999.
----------, Marx ve Mahdumlar, ev. Alp Tmertekin, stanbul, Ayrnt Yay., 2004.
----------, Mahmuzlar, ev. Mehmet Batrk, Erzurum, Babil Yay., 2002.
----------, Deconstruction and the Other, Dialogues With Contemporary
Continental Thinkers, ed. Riachard Kearney, Manchester, Manchester
University Press, 1989.
----------, Dissemination, ev. B. Johnson, London, Continuum, 2004.
----------, On the Name, Stanford, Stanford University Press, 1995.
----------, Circumfession, ev. G. Bennington, Chicago, Chicago University Press,
1993.
----------, Balama ve Kozmopolitanizm, ev. A. Utku-M. Erkan, stanbul, Birey
Yay., 2005.
----------, Memoirs of the Blind, P. Anne-M. Nass, Chicago, Chicago University
Press, 1999.
----------, Psyche: tekinin cad, ev. Melih Baaran, Toplumbilim, 10, 1999.
----------, How to Avoid Speaking: Denials, trans. Ken Frieden, Derrida and
Negative Theology, ed. Harold Coward-Toby Foshay, Albany, State
University of New York Press, 1992.
----------, Snrl Ekonomiden Genel Ekonomiye: Saknmsz Bir Hegelcilik, ev.
Ragp Ege, Gece Yazs, 7, 2005.
----------, Kusura Bakmayn Ama Hibir Zaman Tam Olarak yle Sylemedim,
Dou Bat, 1, 4, 1998.
----------, Terror, Religion, and the New Politics, Debates in Continental
Philosophy, ed. Richard Kearney, New York, Fordham University Press,
2004.
----------, The Gift of Death, ev. D. Wills, Chicago, The University of Chicago
Press, 1996.
----------, Kime Vermeli (Bilmemeyi Bilmek), Kierkegaard ve Din, ed. Ahmet
Demirhan, st., Gelenek Yay., 2003.
232
Jrgen,
Kierkegaard
Communicative
in
Freedom
Post/modernity,
ed.
and
M.
Negative
Theology,
Matustik-M.
Westphal,
235
Arthur,
Maimonidesn
on
Religious
Language,
Perpecives
on
bn Sina, hlas Suresi Tefsiri, ev. Mesut Okumu, Kurann Felsefi Okunuu:
bn Sina rnei, Ankara, Aratrma Yay., 2003.
----------, Kitabu-ifa: Metafizik: II, ev. Ekrem Demirli-mer Trker, st., Litera
Yay., 2005.
----------, er-Risaletul Ariyye, Risaleler, ev. Alparslan Akgen, M. Hayri
Krbaolu, Ankara, Kitabiyat, 2004.
----------, Ar Risalesi, ev. Enver Uysal, Uluda nv. lahiyat Fak. Dergisi, 9,
2000.
zutsu, Toshiko, bn Arabinin Fussundaki Anahtar-Kavramlar, ev. Ahmet Y.
zemre, stanbul, Kakns Yay., 1998.
----------, Tao-culukdaki Anahtar Kavramlar, ev. Ahmet Y. zemre, stanbul,
Kakns Yay., 2003.
----------, slam Mistik Dncesi zerine Makaleler, ev. Ramazan Ertrk,
stanbul, Anka Yay., 2001.
Jameson, F., Dil Hapishanesi, ev. Mehmet H. Doan, st., Y. K. Y., 2002.
Jantzen, Whats The Difference? Knowledge and Gender in (post)modern
Philosophy of Religion, Religious Studies, 32, 1996.
Johnson, Barbara, Tranlators Introduction, Dissemination, ev. B. Johnson,
London, Continuum, 2004.
Kaufmann, David, Tanrnn Ad, ev. Kemal Atakay, Cogito, 36, 2003.
Kal, Victor, Being Unable to Speak, Seen As a Pariod: Difference and Distance in
Jean-Luc Marion, Flight of the Gods: Philosophical Perspectives on
Negative Theology, ed. Ilse Buholf- Laurens ten Kate, New York, Fodram
University Press, 2000.
Kearney, Richard, Theorising Gift, Debates in Continental Philosophy, New
York, Fordham University Press, 2004.
----------, Khora or God, A Passion for The Impossible: John D. Caputo in
Focus, ed. Mark Dooley, Albany, State University of New York Press,
2003.
Kearns, Cleo McNelly, The Prayers and Tears of Jacques Derrida: Esoteric Comedy
and the Poetics of Obligation, A Passion for The Impossible: John D.
237
Caputo in Focus, ed. Mark Dooley, State University of New York Press,
Albany, 2003.
Keklik, Nihat, bnl Arabinin Eserleri ve Kaynaklar in Misdak Olarak elFtuhat el-Mekkiyye, I-II, stanbul, Edebiyat Fak. Matbaas, 1980.
----------, Sadreddin Konevinin Felsefesinde Allah, Kainat ve nsan, st. nv.
Edebiyat Fak. Yay., stanbul, 1967.
Kellog, Catherine, Translating Deconstrcution, Culturel Values, 5, 3, 2001.
Keyman, Fuat, Giri: Dnya Nasl Dnya Oldu?, Oryantalizm, Hegomonya ve
Kltrel Fark, stanbul, letiim Yay., 1999.
Krc, Nazan, Dekonstrktivizm ve Ortaoyunu-Karagzde Ortak Kavramlar, Gazi
niversitesi Mimarlk Fakltesi Dergisi, 20, 2005.
Kindi, Felsefi Risaleler, ev. Mahmut Kaya, stanbul, Klasik Yay., 2002.
Ko, Turan, Yunus Emrenin iirlerine Din Dili Asndan Bir Yaklam,
Kaytlar, 20, 1992.
----------, Din Dili, Kayseri, Rey Yay.
Konevi, lahi Nefhalar, ev. Ekrem Demirli, stanbul, z Yay., 2002.
----------, Vahdet-i Vcd ve Esaslar, ev. Ekrem Demirli, stanbul, z Yay., 2004.
Konuk, Ahmet Avni, Fususul-Hikem Tercme ve erhi, haz. M. Tahal-S.
Eraydn, stanbul, Marmara nv. la. Fak. Vakf Yay., 1999.
----------, Mesnevi-i erif erhi I, stanbul, Gelenek Yay., 2005.
Kosky, Jeffrey L., Levinas and the Philosophy of Religion, Bloomington, Indiana
University Press, 2001.
----------, Contemporary Encountes with Apophatic Theology: The Case of
Emmanuel Levinas, Journal of Culturel and Religious Theory, 3, 2000.
Krafton-Houge, Mike, Predication Turning to Praise: Marion on God and
Hermeneutics- (Giver, Giving, Gift, Giving, Literature and Theology,
14, 4, 2000.
Kuipers, Ronald, Dangerous Safety, Safe Danger, Religion With/Out Religion,
ed. H. Olthois, Routledge, London-New York, 2002.
Kumar, Krishan, Sanayi Sonras Toplumdan Post-modern Topluma: ada
Dnyann Yeni Kuramlar, ev. Mehmet Kk, Ankara, Dost Yay.,
1999.
238
239
Min, The Other Without History and Society Dialogue with Derrida, TwentiethCentury Western Philosophy of Religion 1900-2000, ed. D. Z. Phillips,
Thomas Long, London, Kluwer Academic Publisher, 2003.
Mortley, Raoul, Fransz Dnrleriyle Syleiler, ev. Baki Gl, Ankara, mge
Yay., 2000.
----------, From Word to Silience, Bonn, Hanstein, 1986.
Murphy, John, Postmodern Toplumsal Analiz ve Postmodern Eletiri, ev.
Hsamettin Arslan, stanbul, Eti Kitaplar, 1995.
Mutman, Mahmut, Avrupa Avrupa Duy Sesimizi, Birikim, 159, 2002.
Nalbantolu, Hasan nal, Derridann Kurguskm: znesiz Bir Syleme Doru,
Toplum ve Bilim, 102, 2005.
Nalaolu, Halil, Kltrel Farkn Yapskm, Phoenix Yay., Ankara, 2004.
Nancy, J. L., The Deconstruction of Christianity, Religion and Media, ed. Hent de
Vries, Stanford, Stanford University Press, 2001.
Nasr, Seyyid Hseyin, Mslman Bilge, ev.Ali nal, stanbul, ty.
Netton, Ian Richard, Allah Transcendent: Studies in the Structure and Semiotics
of Islamic Philosophy, Theology and Cosmology, London, Rautledge,
1989.
Nicholson, Reynold, slam Sufileri, ev. Memet Da ve dierleri, Ankara, 1978.
Norris, Christopher, Against Relativism: Philosophy of Science, Deconstruction
and Critical Theory, Oxford, Blackwell, 1998.
----------, Derrida, London, Fontana, 1987.
---------, Truth and the Etics of Criticism, Manchester, Manchester University
Press, 1994.
----------, Deconstruction and the Unfinished Project of Modernity, New York,
Routledge, 2000.
----------, Derrida, Fontana-Collins, London, 1987.
----------, What is Decosntruction, London, Academy Editions, 1988.
Okumu, Mesut, Kurann Felsefi Okunuu: bn Sina rnei, Ankara, Aratrma
Yay., 2003.
Olthuis, James H., The Test of Khora, Religion With/Out Religion, ed. H.
Olthois, London-New York, Routledge, 2002.
241
242
243
Negative Theology, ed. Ilse Buholf- Laurens ten Kate, New York, Fodram
University Press, 2000.
Seidman, S., ed., The Postmodern Turn: New Perspectives on Social Theory,
Cambridge, Cambridge University Press, 1994.
Serdar, Ziyaddin, Postmodernizm ve teki, ev. Gke Kamaz, stanbul, Sylem
Yay., 2001.
Shanks, Andrew, God and Modernity: A New and Better Way to Do Theology,
London-New York, Routledge, 2000.
Shakespeare, Steven, Thinking About Fire: Derrida and Judaism, Literature and
Theology, 12, 3, 1998.
Silesius, Angelus, Mistik iirler, ev. Sedat Umran, stanbul, Ruh ve Madde Yay.,
1989.
Sinanolu, Abdulhamit, Kelam Tarihinde Tanr Tasavvurlar, Ankara, lahiyat
Yay., 2005.
Skinner, Q., Teorinin Dn, ev. Ahmet Demirhan, ada Temel Kuramlar,
ed. Q. Skinner, Ankara, Vadi Yay., 1991.
Smith, Huston, The Religious Significance of Postmdernism: A Rejoinder, Faith
and Philosohpy, 12, 3, 1995.
----------, The View from Everywhere: Ontotheology and the Post-Nietzschean
Dekonstrksiyon
of
Metaphisics,
Religion,
Ontotheology,
and
244
245
247
249