You are on page 1of 1093

TARH-LENK

Kusursuz Yazarlar, Kttan Metinler


Yazan: Y. Hakan Erdem
Yayn haklar: Doan Egmont Yaynclk ve Yapmclk Tic. A..
Bu eserin btn haklar sakldr. Yaynevinden yazl izin alnmadan ksmen veya tamamen alnt
yaplamaz, hibir ekilde kopya edilemez, oaltlamaz ve yaymlanamaz.
Dijital Yayn Tarihi: Ocak 2013 / ISBN 978-605-09-1077-3
Kapak tasarm: Geray Gencer
Doan Egmont Yaynclk ve Yapmclk Tic. A..
19 Mays Cad. Golden Plaza No. 1 Kat 10, 34360 ili - STANBUL
Tel. (212) 373 77 00 / Faks (212) 355 83 16
www.dogankitap.com.tr/ editor@dogankitap.com.tr/ satis@dogankitap.com.tr

Tarih-Lenk
Kusursuz Yazarlar, Kttan Metinler
Y. Hakan Erdem

Sabanc niversitesi'nde "Kaynaklar ve Yntemler"

derslerimi alan deiik "renci kuaklarndan" tm rencilerime

Teekkr

Bu kitabn nvesi bundan neredeyse 25 sene kadar nce ortaya kt ama byle durumlarda hep
olageldii zere bu nvenin bir kitaba doru evrileceini ben o zaman bilmiyordum. Kuamdaki
pek ok gen akademisyen gibi ansiklopedilere maddeler yazyordum. Trk ve Dnya nlleri
Ansiklopedisi iin yazdm bir maddeden dolay nce Trke bir kaynaa, sonra da ngilizce bir
dierine bakmam gerekmiti. Benzerlikler, benim gibi toy bir tarihi iin ok artcyd... Kartopu
sonralar bymeye devam etti. "Bir eyler ktka" bir tarafa not ettim ama kitap eletirisi
vadisinde hi kalem oynatmadm. "Keiflerimi" arkadalarmla paylatmda en ok duyduum
sorulardan biri "Sen bunu yazdn m?" oldu. Bu soruya bir gn olumlu cevap verme arzusudur ki beni
bu kitab kaleme almaya itti.
Tabii ki "keif paylama" ii, kitabn 2005 ylnda balayan yazm srecinde artarak devam etti.
Gevezeliklerimi hogryle dinleyen dostlarm "Yok artk Hakan!" diyerek beni ne kadar tevik
ettiklerini bilemezler bile... Dolaysyla her kitabn olduu gibi bunun da teekkr borlu olduu
kiiler var. Kimin ne yaptn tek tek saymakszn, Tarih-Lenk'in epey bir ksmn benden szl
olarak dinledikleri, sohbetleriyle ufkumu genilettikleri, beni kaynaklara ynlendirdikleri, metni
ksmen veya btnyle okuduklar, eletirilerde ve nerilerde bulunduklar, bilerek veya bilmeyerek
ilham verdikleri ve hepsinden nemlisi yazmn tevik ettikleri iin Ayhan Aktar, Mustafa
Arslantunal, Tlay Artan, Cem Behar, Murat Belge, Halil Berktay, Halil Beyta, Tufan Buzpnar,
Hlya Canbakal, Ebubekir Ceylan, Ahmet Davudolu, Selim Deringil, Edhem Eldem, Mehmet pirli,
Hasan Blent Kahraman, Yavuz Selim Karakla, Asm Karamerliolu, Cemil Koak, Glaye
Koak, Erol Krolu, zlem Kumrular, Metin Kunt, Gn Kut, Nadir zbek, Azmi zcan, Jale Parla,
Akin Somel, Ik Tamdoan, Tosun Terziolu, Mehmet Ttnc, Ahmet Yaar ve Akn Ylmaz'a ve
yukarda saydm eylerin hepsini ve ok daha fazlasn yapan eim Araks ahiner-Erdem'e teekkr
ederim. Sylemeye bile gerek yok ki her trl olas hata sadece benim dikkatsizliklerimin ve
inatlklarmn sonucudur.

Giri

Trkiye'de bir eletiri kltr eksikliinden ok ciddi olarak sz edebiliriz. Sinemada, edebiyatta,
genelde sanatta, hatta Trkolojide durum biraz daha iyi grnyor ama sz konusu olan tarih metinleri
ise bu eksiklik iyice dikkat ekiyor. O kadar ki tarih eletirileri nitelii tayan metinlerin, stelik
komu ve tarihe yardmc disiplinlerde olanlarn sayarak geni tutsak bile epeycesini bir rpda
saymak iten bile deil. Merhum Orhan aik Gkyay'n Destursuz Baa Girenler'ini[1], Talat Tekin'in
Trkoloji Eletirileri'ni[2] merhum inasi Tekin'in, tikaknn Kesi'ni[3] hangi tarihi zevkle ve
yararlanarak okumad ki? Baka? Edebiyat tarihilerine hi girmeyeyim ama zel konumundan dolay
Fuat Kprl'y atlayp geemeyiz gibime geliyor. Tarihe olan zel ilgisinden dolay Murat Belge'yi
de kesinlikle atlamamalyz... Sonra? Hasan Blent Kahraman'n "tarihle kltrn kesitii noktaya"
"entik" atan Kltr Tarihi Affetmez'ini[4] de kaydedelim...
Tabii, tarihilerin kendilerinin yaptklarn da unutmamak gerek. Ali Birinci'nin yllara yaylan
mesaisinin nemli bir ksm kaynak deerlendirilmesine ve eletiriye hasredilmi olmasyla hemen n
plana kyor. Onun Tarih Urunda's[5] hatta ksmen de Tarih Yolunda's[6] bu meyanda aklma gelen
eserleri. Mertol Tulum'un Tarih Metin almalarnda Usul'[7] bu alanda gayet yararl bir deneme.
Tabii ki, Mete Tunay'n Eletirel Tarih Yazlar'n[8] da burada zikretmeliyiz... Burada kitap haline
gelmi metinleri sralyorum. Yoksa tek tek tarih metinlerinin kitap eletirileri formatnda
eletirilmesi tabii ki sz konusu ve bu eletiri makalelerini reten ve benim burada sayamayacam
nice meslektamz var. Bu eletirilerin epeycesinin kt eski Tarih ve Toplum ile imdiki
Toplumsal Tarih dergilerini es gemesek iyi olur... Bu meyanda hemen, gayet ciddi ve tematik yayn
yapan ve byk oranda gen tarihilerin emeine dayanan Trkiye Aratrmalar Literatr Dergisi
aklma geliyor... Genel bir kitap ve eletiri dergisi olmakla beraber sayfalarnda tarih metinleri
eletirilerine sk sk yer veren Virgl' katiyen atlamayalm... Kitabiyat dergisi Mteferrika'da her
zaman tarih metinlerine yer var... Peki, gnlk gazetelerde tarih metinleri eletirileri yapanlar da
eklersek, resim, tabii ki hl eksik, ama olduka berrak bir ekilde ortaya kyor. ok farkl
durular ve k noktalar olsa da bir zamanlar eitli gazetelerde bir "Zaptiye" kesi olan Murat
Bardak'y ve bugnk Taraf'ta "Okuma Notlar"n yazan Halil Berktay' rnek vereyim... Ama
bakn, bir nokta geliyor ve hakikaten tkanyoruz. Ola ki bu benim kiisel bilgi eksikliimden veya
slmdan kaynaklansn, o zaman ltfen kendinize sorun; nerede o eletirel tarih yazlar?
Veya yle evirip soraym; Trkiye'de byle tr oluturacak kadar bir klliyat var m? te, her
trl muhtemel atlamama karn ben bu soruya olumlu bir cevap vermekte zorlanyorum. Ne
tarafndan baklrsa baklsn bu durumun salkl olduunu sylemek g. Eletirilmeyen,
deerlendirilmeyen ve yanllar irdelenmeyen, tartlmayan, dzeltilmeyen metinler eer bir kez
daha baslacak kadar ilgi ekmi cinsindense yine ayn yanllar, ayn sakatlklarla ortaya kyor,
meer ki yazarnn kendisi insaf sahibi biri ola. te o zaman yazarn, kendi gznn grd
eksiklikleri gidermesi veya e dost meclislerinde kulana gelen ufak tefek noktalar dzeltmesi
gndeme gelebiliyor. Fakat genelleme yaparak sylyorum, kamuya ak, kamunun eriebilecei bir

ekilde metinler zerinden yazl bir ekilde tartma alkanlmz pek gelimemi. Tarih alannda
durum o merkezde ki yazan, genelde yazdyla kalyor.
Dolaysyla bir yandan yanllar, hatalar bazen kuaklar boyunca yeniden retip duruyoruz, tarih
yazmcl geliemiyor, dier yandan ok deerli metinler bile eletirilmedikleri, eletirinin efkatli
ilgisinden yoksun kaldklar iin eninde sonunda bir ekilde entelektel adan kavruklayorlar,
etkisizleiyorlar. Bunlar bir zincirin birbirlerini "gren ve duyan", yani tutarl olarak izleyen fakat
her biri kendi zgn karakterine sahip irili ufakl halkalar olarak grmek imknszlayor. Metinleri
reten yazarlar ise, tam tersine, eletiri pireleri tarafndan srlmamann huzuru ve rahat iinde
irileiyor, iriletikleri oranda hantallayorlar.
Hibir bilimsel lte dayanmadan sadece kiisel ve sbjektif bir gzlem olarak sylyorum, bana
yle geliyor ki lkemizdeki ou tarihinin en iyi almas doktora tezleri! Neden mi? E, doktora
tezi, tanm gerei ncl olan yksek lisans tezinden daha derinlikli, daha kapsaml, daha olgun bir
metin. Bu bir. kincisi ve daha nemlisi ise u; doktora tezi iyi kt, bir hoca, eer kurallar hakkyla
alyorsa bir tez izleme komitesi ve nihayet bir jri tarafndan akademik olarak denetlenen, evet,
buradaki balamda syleyeyim, iyi kt eletirilen ve bu eletirilerin yazarn yzne kar sylendii
tek alma tr de ondan! Ondan sonras, kiinin kendi evresinin vd, baka evrelerin ya
ilgisizce karlad veya lisanen svd ama yazl olarak eletirmedii metinler retmekle geiyor.
Dolaysyla, baka lkelerde pek olmayan bir ey oluyor, insann raklk dnemi eseri oluyor mu en
kayda deer eseri? te bu yzden ortal istila eden "pulp-tarih" metinlerinden bir ekilde,
hepimizin sorumlu olduunu, iimizi tam yapmadmz dnyorum.
Bakn, eletiri eksiklii konusundaki yaknmam Mete Tunay daha nce dile getirmi, sz
uzatmadan alntlayaym:
zgrlk, eitlik, drstle inandm iin, yapmaya altm incelemelerde hep
eletirici oldum. Genellikle kendi evremden vgler aldm, bakalar da bana sayg
gsterdiler. Ne yazk ki, benim almalarm ok az kii eletirdi. Bir istisnay burada
memnuniyetle anmak istiyorum...
Evet, Tunay byle sylyor ve kendisine yneltilen eletirinin "ou savlarn hakl ve
dndrc" bulduunu syleyerek aratrmalarn eletiren ada Mete etik'e teekkr ediyor.[9]
Bylesi bir ortamda kim gerek bir katk yapm, tarih bilgi birikimini bir adm daha ileriye
gtrm, kim zgn dnce fukaras bir tembel, srtst yatm, gerekten de ne belli oluyor, ne de
kimsenin umurunda. Bizden nce yaplan eletirmek yerine, yani yukardaki zincir metaforuna
dnersem, zincirin eski baklalarn grmek ve duymak yerine sessiz sedasz kendi halkamz retme
yolunu seiyoruz. Belki daha kolay, daha zararsz. Kimseyi zerinize sratmazsnz. stelik belki bu
halkay bilezik olarak kullanacak birileri, almaya hevesli bir mteri bulunur! Veya siz zevkleri
yerlemi, oturmu bir pazara giriyorsanz, o pazar iin ustann rettii halkann aynsn retir,
rahata satarsnz.
Peki, bu neden byle? Bugn etrafmzda grdmz ve kolay kolay anlamlandramadmz pek
ok ey gibi kkleri gemite bir yerlere giden kltrel bir yap ve onun bugnk tahakkm m sz
konusu? Eski yazma kitaplarn nszleri veya "sebeb-i telif" ksmlar aklma geliyor. "Hatamz setr

eylesinler" trnden okuyucuya yaplan ricalar belki de bir eletiri kltrnn yerlememesine
katkda bulunmutur. te yandan, bunun bu kadar basit olmayabileceinin de farkndaym nk ayn
metinlerden bir dzeltme istei geldii de vaki. Somut rnek vereyim, "hvan- mmininden mercudur
ki bu kitbn sehvine muttali olurlarsa kalem-i nsh ile slah idb zeyl-i merhamet ile setr ideler"[10]
yani "Kitabn yanln gren mmin kardelerimiz dzeltsin ve merhamet etei ile bu yanl
rtsnler" diyor. Belki, fazla derinlemesine okumak olacak ama sanki hem yanl dzeltilsin hem de
bu i sessiz sedasz olsun, gze sokulmasn gibi bir tavr var.
Acaba sorun, bir ortam, bir vasat sorunu mu? Mesela, u yukardaki rnekteki gibi bir ricay bir
elyazmas kltrnde pekl yerine getirmek mmkndr. Hem kaleminizle dzeltirsiniz hem de
sadece kendi nshanz dzelttiiniz iin fazla bir amata da kmam olur, baka kimseler grmez.
Aslnda dzelmemi olarak kalr. Tabii herkes kafasna gre yanl bulduunu ufak bir himmetle
dzeltirse, dahas eklemeler ve karmalar yaparsa sonu birbirini tutmayan bir sr elyazmas
olacaktr ki olmu olan da budur. Oysa bir basma kltrnde herkesin elindeki zde metni biri kar
ve kamunun gzleri nnde ve yerlemi kurallar erevesinde eletirir, eletireni de eletirirler,
sonuta eletiriler haklysa ya o metin fiziki olarak deiir veya o bilgileri kullanacak olanlar
eletirileri dikkate alarak kullanr, eserlerinde ayn hatalar yapmazlar. te diyorum, acaba biz
elyazmas kltrnden henz tam anlamyla kamadk m? Kamunun nnde eletirilerde bulunursak
bir ayb rteceimize "yze vurduumuz" iin ayplanr myz? Bunun artlanmas mdr bilim
adamlarn bile aktan eletiri yapmaktan alkoyan, gizil bir ekilde eletiri denen nesnenin
mahremane ve dar bir alanda yaplmas gerektiini kulaklara fsldayan?
Daha yukardaki minvalde epeyce bir sz retmek, hatta sz baka vadilere ekmek, Osmanlslam kltr alannda "Kitab- Mukaddes eletirileri" (biblical criticism) muadili bir alma
disiplininin olmadndan bahsetmek de mmkndr. Bunun da yukardaki eletiri eksiklii tesbitini
ne denli aklayabileceini takdir edecek uzmanla sahip deilim. te yandan bu tip zmlemeler
yaparken ciddi bir tarihsicilik (historicism) tehlikesine dmek ihtimali de her zaman vardr.
Sanrm, gnmzn oraklklarn aklamaya alrken eskiye yklenmenin bir snr olmaldr.
Doru, bu anlamda bir Kuran eletirisi yoktu ama "erh" gelenei vard. rih denen adamlar baka
bir metni sadece amlayp, aklamyorlar bunu yaparken edebi anlamda da ciddice eletirmi
oluyorlard. erhlerin de erhleri yazlarak bilgi zinciri veya silsilesi korunmu oluyordu. Bu
balamda sadece dini kitaplarn deil basbaya edebi metinlerin de erh edildiini hatrlayalm. Hi
olmazsa o kadar mevcut olsayd; bugn o bile yok! Ayn ekilde, eski eletirmenler olarak
yorumlayabileceimiz tezkirecilerin minderleri de olduka bo gibi...
Peki, yukarda sorduum soruya baka bir dzlemde ve baka bir soruyla cevap vermeye alaym
ve yava yava elinizdeki kitabn konusuna geleyim: "Eletirel bir ekilde okuyor muyuz ki eletirme
alkanlmz olsun?" Sahi, ne kadarmz bir metni notlar alarak okuyor? Profesyonel tarihileri
hedefleyerek soruyorum, ne kadarmz bir metnin referanslarn kontrol ediyor? O metnin orijinal ve
bazen sadece birincil kaynaklarda bir yerlerde gml olduklar iin kontrol edilmeleri epeyce g
olan ve tam olarak ayn konuyu almyorsanz gidilmesine ve grlmesine ok da gerek olmayan
referanslar bir yana dursun, kim herkesin ulaabilecei trden olan referanslarn kontrol ediyor?
yle bir alkanlmz yoksa tarih yazarlar olarak neden bir ekilde referans verip duruyoruz?
Sadece kendi yazdklarmza bir meruiyet kazandrma kaygs mdr sz konusu olan? Yoksa o
kadarn yapmayanlar da var m? Ayrca, bir metnin, teknik anlamda referans, kaynaklar,

bibliyografisi eksiksiz olabilir. O zaman i bitiyor mu?


Herkes iin sylyorum, okuduklarmz akln szgecinden geiriyor muyuz? Yoksa merebimize
gre en yakn kuyumcu dkknnn rafnda grdmz ilk bilezii kolumuza takyor ve haylice bir
zaman, belki de mrmz boyunca hi karmyor muyuz? "stat ne sylemise gzel sylemi, ne
eylemise gzel eylemi" mi diyoruz? sterseniz biraz demode bulabilirsiniz, "Akl dediin de bir
sosyal mamul (social construct)" diyebilirsiniz "Neredeymi o mutlak akl? Senin akln sana, benim
ki de bana" da diyebilirsiniz. Tartmyorum, neyin nesiyse, kimde ne kadar ve nasl varsa o akl
kullanacak kadar cesur muyuz? Yoksa bazen gereinden fazla cesuruz da hibir kayt kuyutla bal
olmakszn, disiplinin i kurallarn hi takmyoruz ve bizden nceki bilimsel faaliyetleri hi dikkate
almayacak kadar kendi aklmza m gveniyoruz? Veya bu ekilde pervaszca, kaygszca ortaya
dklenleri ba tac ediniyor, tarihi onlarn rehberliinde okumann rehavetine mi brakyoruz
kendimizi?
te bu kitabn k noktas eletiri ortamndan uzak bir ekilde tarih metinleri retilirse ortaya
kabilecek sonucu irdelemek. Kendinize byle bir hedef koyduunuzda Trkiye'nin ve Trkede
retilen gerek akademik gerekse popler tarih literatrnn maalesef sandan solundan siyanr
szdran bir altn madeni olduunu sylemek durumundaym. Tabii ki profesyonel bir tarihi olarak
bir eylerin hep farkndaydm; aramzda yaptmz "ayakst szl eletiri seanslarnda" pek ok
metni, deyim yerindeyse "bozuk para edip brakyorduk" ama durumun bu merkezde ve bu boyutlarda
olduunu asla tahmin etmiyordum. Bunu gerei gibi anlayabilmek iin bu kitab yazmak, daha dorusu
bu kitab yazmak iin bazlarn belki de hi okumayacam birtakm kaynaklar sistematik bir ekilde
derinlemesine ve eletirel okumak gerekti. Eyann tabiat gerei, buzdann grnen ksm
kabilinden olan sonularn bir ksmn ancak paylaabiliyorum. Yanl anlalmak istemem,
"Trkiye'de gecikmi tarih metinleri eletirisi iini bir kalemde toptan hallettim" demek haddime
deil. Yaptm ie laykyla bir tarih metinleri eletirisi denebileceinden bile emin deilim nk
grevimi burada zanaat seviyesinde, teknik seviyede de diyebilirsiniz, metin eletirisi yapmak olarak
belirledim. Bunun, gerek bir tarih eletirisi yapabilmek iin sadece bir nkoul olduunu
dnyorum.
rettikleri metinler zerindeki kanlmaz ve yadsnamaz etkilerine karn tarih yazarlarnn
zihniyet yaplarn, ideolojik veya fikri ynelimlerini bilerek konu edinmedim. Kendi grlerimi
zellikle saklamak gibi bir aba iinde olmamama ramen metinleri bu boyut olmakszn
deerlendirmenin, iin abc'sinde durumun ne olduunu sergilemenin daha acil bir ihtiya olduunu
dndm. Daha ak bir ekilde ifade edeyim, bu metinde kiilerin ideolojik ynelimleriyle ve
angajmanlaryla ilgilenmiyorum. "in mutfak ksmnda dzgn davransn da yemei nasl piirirse
piirsin" diyorum. Oysa gerek yemek eletirisi, efler arasndaki ekol ve kiisel yaklam farklarn
dile getirmeksizin yaplabilir mi? Ne yapaym ki durum cidden ackl. Kuru fasulyenin iinden ta
kyor, baklava tuzlu ve ac karm bir erbetle yaplm, "dn ben yaptm" iddiasyla sofraya
karlan yemek komu a dkknndan habersizce alnm ve stelik geen hafta yapld iin
bayat!
Yanl anlalmak istemem. Bir sosyal bilim olan tarihi kendi yknmelerim ve arzularm sonucu
pozitif bilimlere yaklatrmak, benzetmek kaygsnda deilim. "Kesin ve tek bir tarih vardr"
noktasnda hi deilim. Farkl tarihler olduunun btnyle bilincindeyim nk tarihin gemiin

bizatihi kendisi deil, gemiin, insan hafzasnn dolambal yollarndan geerek gelen yazl
anlatmlarnn tmnn toplam olduunu hi unutmuyorum. Gerek gemite elbette ki bir olay on
deiik ekilde deil bir ekilde olur ama bunun yeniden hatrlanlarnn, sonraki zamanlara
tanlarnn, izleyen kuaklara aktarmlarnn son derece greli, aktarana gre znel ve balca
siyasi olmak zere trl ihtiyalar dorultusunda kurgusal olabildiinin, hatta olduunun
ayrmndaym. Bir aa bir ekilde devrilir fakat bu devrilmeye sonular itibariyle deiik anlamlar
ykleyen, devrilmesinde eitli nedensellikler kurgulayan on tane devrilme anlatm ayn anda mevcut
olabilir. sterseniz aa yerine "kiz Kuleler" deyin... Bunun byle oluunun bizim doruyu, aacn
nasl devrildiini aramamza bir engel oluturmayacan dnyorum. Buras byle.
te yandan teknisyenlik seviyesinde, bir zanaatkr gibi tarihe bakmann bana verdii ve belki de bir
yanlsama olan bir duygu var ki paylamama izin verin: Bandan sonuna kadar bu metni yazarken bir
laboratuvarda pozitif bilimlerden birini icra ediyormuum gibi geldi bana. Dahas, tek tek tarih
yazarlarnn kafalarna gre rettiklerinden daha geni bir tarih ilminin var olduunu ilk elden
hissettim ve sevindim. Tarihinin bilimsellie att pa olan referans sistemi gzlerimin nnde ve
ellerimin altnda gl bir motor gibi alt ve beni mutlu etti. Benim ve tabii ki kyas kabul etmez
bir lde benim dmdaki tarihilerin aratrmalarn kullanarak, gemi tarih yazn birikimine
bavurarak fevkalade vahim olduunu dndm nermeleri yanllayabildim. Dolaysyla "yi
rnekleri es gemisin, hi olumlu deerlendirmeler yapmyorsun, nerede bir anormallik varsa oraya
konmusun" trnden bir eletiri alrsam karlamaya hazrm. O kadar aksakl nereye bakp da
dzeltebildim sanyorsunuz?
stelik bu noktada iddialym. Bunu yaparken matematik kesinlie benzer bir kesinlie
ulaamadysam, bulgularmn doruluu zerinde en ufak bir phe belirdiinde onlar sizinle hi
paylamadm bile. Kendi varsaymlarm, kullanp attm alma hipotezlerimi bir yana brakn,
gl kantlarla desteklenmi ve teoriye doru evrilen tezlerimi bile gndeme getirmedim.
Tahminlerimi ve yorumlarm deil, biri bir gn kp bilimin kurallar iinde beni yanllayncaya
kadar kesin kalacak sonular paylatm sadece. Bunu yaparken tarihi olgulara gsterilebilecek azami
saygy gsterdim. Bu tavr belki yadrgayabilirsiniz, bahusus inceleme konusu yaptm metinlerden
bazlar kendileriyle bylesi "kuru ve skc" bir tarih yaklam arasna byk mesafeler koymu,
sizlere "daha elenceli" bir tarih anlattklar iddiasndayken! Evet, olgular dnyasnn skclna ve
kesinliine sndm. Bu benim iin bir iman tazeleme oldu. imizin gereklerinden birinin bu dikkat
olduunu ve gerek olgular dikkate almayarak yazlan bir tarihin artk tarih deil baka bir ey
olduunu dnyordum. Tarih de beni utandrmad! dlmn kendimce byk olduunu
dnyorum. Mesela, gri blgelerde dolamay ve tarih sahasnn dna kmay seen fakat bunu
aka sylemeyerek hl tarih yazdklar, gerei, sadece tarihi gerei dile getirdikleri iddiasn
srdren metinlerin sahte olduklarn, sahiplerinin tarihi olgular hi ciddiye almamas sayesinde
kantlayabildim!
Sonuta elinizdeki metin gayet gsterimci (demonstrative) bir metin oldu. Kimsenin metnini yanl,
eksik ve balam d aktarmamak iin gsterdiim azami aba bu metni biraz iirdi, tombulca bir ey
yapt. Baka bir deyile tarihinin deneyleri demek olan alntlar gzlerinizin nnde bol bol yaptm.
Bilerek ve isteyerek laboratuvarn fiziki snrlar dna kmak istemedim. Veya istiyorsanz beni
televizyonda herkesin gz nnde yemek piiren alara benzetebilirsiniz. Bunun bedeli
anlatmmn btnselliinin bozulmas olmu olsa bile bunu gze aldm. Metnin imanlamasn acaba

rahmetli inasi Tekin'den bir alntyla aklayabilir miyim? Benim burada byk oranda eletirmekten
uzak durduum bir metin iin yle diyor:
A. Akgndz'n Osmanl Kanunnmeleri'nde niye konular ksaca izah edilmi? Niye
meseleler zet hlinde ele alnm?... Efendiler, bir meseleyi ksaca izah etmek ayakst
sohbetlerde olur. Kitaplarda, hacimli ve csseli kitaplarda meseleler teferruatyla uzun uzun,
enine boyuna ekip ekitirilerek ele alnmaldr. Ama bu i kolay deil tabii, ipin ucu hemen
abucak kaverir, yukarda ak dediimiz nezbillah aada bir baka eye dnverir.
Ama belki ben hakszm, ulemmz 'arbal' olma hevesindedirler belki, kim bilir?[11]
te, "Kitap yazyorum" diye kendimce ektim ekitirdim. Kimi metinler uzad, kimi metinler iki
para oldu elimde kald. Umarm i tutarll sonuna kadar koruyabilmiimdir.
Sz uzuyor. Ksaca ifade edersem; elinizdeki metnin amac, tarih metinlerine eletirel bakmak ve
onlarn ontolojik anlamda ne gibi sorunlar retebileceini tespit etmek. Evet, bu kadar basit ve
alakgnll bir amac var. stelik bir kategorizasyona giderken her kategoriyi iermek gibi bir
amacm da olmad. Mesela, eviri tarih metinlerinin rettii sorunlardan uzak durdum. Sylemeye
bile gerek yok, ama kiiler ve onlarn her konudaki bireysel tercihleri, varolu biimleri, hayat
tarzlar, karakter zellikleri; din, dil, etnik kimlik, biyolojik ve sosyal cinsiyetleri veya cinsel
ynelimleri; zel veya profesyonel kurum, kurulu veya cemaatlere mensubiyetleri vesaireyle deil
rettikleri metinlerle ilgilendim. Polemik araynda deilim. Yapamam veya yapmaktan holanmam
demek deil bu; yollu yordamnca ve drste yaplan bir polemiin tartma ortam yaratmas ve
dikkati bir noktaya ekmesi pekl mmkn olduu iin yarar bile olabilir, ama burada barolde olan
tarih ve tarih metinleri. ncelii bunlara verdim. Dolaysyla kimseye "hodri meydan" filan
demiyorum ama yalanc metin pehlivanlarnn karma kmadan nce iki kere dnmelerinde de
fayda mlahaza ediyorum. Eletiri eksiklii gibi bir noktadan girip bu kadar laf ettikten sonra
sylememe gerek bile yok ama yazdklarm eletirel olarak okuyan ve bir hatam zellikle kamusal
alanda dzelten herkese sadece minnettar olur, dzeltmek iin elimden gelen her eyi yaparm.
Evet, bu kitap bir yanllar, hatalar listesi veya bir "yanl-doru cetveli" deil, yle bir misyonu
yok. Herhangi bir metinde kk bir yanllk grnce sevinle zerine atlayp "bakn" diyerek
ikyete kalkmyorum. Ancak ve ancak tutarl bir ekilde ayn tip sorunlar reten metinleri konu
edindim. Neden baz metinleri konu edindim de dierlerini edinmedim sorusuna ise yle bir cevap
verebilirim; benim bu kitapta koyduum kstaslar karladn grdm hibir metni zellikle
darda brakmak gibi bir amacm olmad. Tabii ki kendi sbjektif ilgilerim, ynelimlerim, birikimim
bu seim iinde bir rol oynamtr. Yadsyacak deilim. Mesela, belki lzumsuz derecede Osmanl
kleliiyle ilgili metinler zerine eildiim, bu konuda pasajlar yazdm dikkatinizi ekecektir, bu
bir lde kanlmaz ve doal ama yine de uzmanlk alanlarmn bu metni bomasna izin
vermemeye altm. nceleme konusu yaptm metin, dar uzmanlk alanlarmn dna klmasn
gerektiriyorsa belirli bir risk alp kmaktan da ekinmedim.
Peki, bir paragrafla hem sadede geleyim hem de yaptm ii size tantraym. Elinizdeki metin
tematik olarak dzenlenmi yedi blmden oluuyor. Birinci blmde sadeletirilen metinlerin, ikinci
blmde evriyazl metinlerin ne gibi sorunlar retebileceine bakacaz. nc blm, bilgili
olduunu beyan ettii konuda gereini yapmayarak cahil kalma tercihini kullanan metinleri ve onlarn

sorunlarn konu ediniyor. Drdnc blmn konusu gerekli referanslarn verilmedii metinler ve
genelde referans verilmeksizin yazlan metinler. Beinci blm, yazarnn ayn kalp metnin deitii
hallerle, ayn metnin muhtelif edisyonlaryla ilgileniyor. Altnc blm, akademik drstlk
izgilerini ihlal eden ve maalesef Trkiye akademyasnda olduka yaygn olan halleri ele alyor.
Yedinci blmde ise baka bir u durumla, uydurma veya sahte metinlerle kar karya olacaz.
Dediim gibi bu tematik tasnifin nihai veya tketici olduu iddiasnda deilim. stelik her ayrm
gibi bunun da nihayetinde bir soyutlama dzeyi olduunu ve dolaysyla bir miktar yapay olduunu
kabullenmek durumundaym. Baka bir deyile, buradaki blmlerden birinde deil de dierinde de
olabilecek metinler var. Neden bir metni orada deil de burada ele aldm sorgulanabilir. Bunun
benim yazma tercihlerim sonucu ortaya km bir durum olduuna phe yok; yalnz u kadarn
syleyebilirim ki blmler arasnda izlediim metodoloji asndan hibir fark yok. Baka bir
dzenleme de olabilirdi ama ok farkl bir metin ortaya karm olmazdm. Baz metinler birden
fazla kategoride olabilecekleri iin ve bir kategoride bulunmak dierinde olmay dlamad iin bu
seimi bir ekilde yapmak durumundaydm. Yine de muhtelif edisyonlar blmnde ele aldm bir
metnin bir intihal olduunu ancak yazm aamasnda fark etmeseydim ve hakknda a priori bilgi
sahibi olsaydm bir kalemde altnc blme koyardm diye dnyorum. Yazarken dnce izgimin
nasl gelitiinin izlenebilmesi iin bunu ylece braktm ve metnin son halinde deiiklie gitmedim.
Kullandm sluba gelince; evet, Trkiye'de tarih metinleri olarak kitap raflarna ulaan
metinlerin eletirel gzle okunmasna ve bir eletiri kltrnn yerlemesine katkda bulunmak
isterim. Fakat bunu naizane yapmaya alrken o, bir trl ne menem bir ey olduunu anlamadm
"ykc deil yapc olan eletiri" yavanlna davetiye karan, lafn eip bken bir slup
kullanmadm. Fahi arptmalar, aikr uydurmalar, lk atarak kendini duyurmaya alan cehalet
rneklerini, bakasnn entelektel maln sorgusuz sualsiz gasp eden veya kibarca, usulca kendine
mal eden metinlerin veya tam tersi bakasnn azna yeni szckler koyan metinlerin nesini ykmayp,
neyini tutacaz? Niye bu kalitesizlie raz olalm? Cep telefonunun, -podun, arabann iyisini almay
biliyoruz da kt ve ucuz tarihe neden fitiz? Sahi, neden bu toplum aada "ekip ekitireceim"
ucubeleri yz binlerle alyor? "Budur ite tarih" diye nmze konduu, yazl ve grsel basnn
gayretleriyle "marka" kimliine kavuturulduu iin mi bu metinler normalde olmalar gereken
marjinal noktalarda deil de "kanon" haline geldiler? Bilemiyorum, sadece durumun vahameti beni
yazmaya itti diyebilirim.
"Ykc" olmaya dnersem, ar hasarl bir yapdaki atlaklar svayla kapayp kiraya vermek mi
daha drst bir tavr, yoksa o binay yere indirmek mi? "Tarihimiz" deyince yle bir esip savuruyoruz
ki mangalda kl kalmyor. "Tarih yerine bunlarla idare etsinler" diyen bir anlayla uzlaabilmem
mmkn deil. Gnlnde bir nebze tarihe saygs olan birinin bu "ykclktan" rahatsz olacan da
sanmyorum dorusu. Gerek bu elinizdeki olsun, gerek bakas olsun benim rettiim bir metin yle
veya byle kullanlamayacak kadar defoluysa yklp gitmesini can gnlden isterim. Tek bir artm
var: Muhayyel ykc benim yaptm gibi sorunlu olduunu varsayd her tulay tek tek dikkatle
skerek inceleyecek, eer sorun yoksa yerine koyacak, yok sorunluysa, o zaman isterse en dipteki
tula olsun ekip kenara koyacak. Bundan dolay bina yklyorsa yklsn. Ne demi eskiler?
"Yklacak dama direk vurmazlar!" Ayrca, "Yerden ge kp dizseler, birbirine bend etseler, altndan
birin ekseler, seyreyle sen gmbrty!" de demiler. Yunus'un muydu? Bundan baka bir ey
sylemiyorum ki. En alttaki kp sakatsa zerine dier kpleri niye koyalm? Bozuk tulalar veya

atlak kpleri st ste koyarak tarih mi retilirmi? Sosyal bilim, u bu dediysek bu kadar da deil,
nihayetinde tarih diye bir disiplin var ve iyi ki de var! Ben okuduklarm onun gzlerime takt
gzlkle okudum!

I. blm
Sadeletirme incileri ve incelikleri

Sadeletirme ekici bir szck. Ho armlar yapyor. Sade bir hale getirmek demek. Sadelik,
kemekein, karmaann zdd. Metinler iin kullanldnda karmak, dolak, etrefil ve anlamas
g olan sade, yaln, anlalr bir hale getirme abas gibi duruyor. lkemizde ise mnhasran,
Osmanl Trkesiyle yazlm eski metinleri bir ekilde gnmz Trkesine aktarmak olarak
anlalyor. Baka bir szck yerine bu szcn kullanlmasnn imalar tabii ki Osmanlcann
anlalmaz, uzmanlk gerektiren l bir dil, Trkenin ise yaln, basit, anlalr olduu ve bugn
Trke konuanlarn bu eski edebi dili anlamad, anlayamad. Velev ki imdi kullandmz Latin
alfabesiyle yazlm olsun, kim eline, Arapa, Farsa szckler ve terkiplerle, tamlamalarla,
kalplarla dolu bir Osmanlca metni alr da byle dnmez? Herhalde saylar gnden gne azalan
mektep medrese grm son Osmanllar ve be uzman. Trkologlar, tarihiler, edebiyatlar! Oysa
yalnz tarihi metinleri deil bugn yazlan, diyelim ki tp stne karmak bir metni de genel okuyucu
iin veya edebi bir metni ocuklar iin sadeletirmek mmkn olmal. Ama lkemizde "sadeletirme"
szcnn armlar ve ona yklenen deer yarglar nedense hep Osmanlcadan gnmz
Trkesine yaplan aktarmalarla snrl kalm.
Osmanlcadan gnmz diline yaplan her aktarmaya, metnin niteliinden bamsz ve gerekli
olarak "sadeletirme" diyemeyiz. Bunlarn arasnda konusu asndan herhangi bir sadeletirmeyi
gerektirmeyecek kadar basit ve yaln metinler vardr. te yandan hibir dil yerinde durmayp
deitiine ve Trke de bir istisna olamayacana gre aslnda genelde yaplan, fikir insana pek
sevimli gelmese de, bir eviridir. Bunun dnyada da pek ok rnei bulunmaktadr. lkemizdeki
yaygn bir ehir efsanesinin sylediinin aksine, bugnn Anglosaxon okuyucular Shakespeare'i
orijinal dilinden deil gnmz ngilizcesine evrilmi haliyle okurlar! Ayn ekilde Kitab-
Mukaddes'in Kral James dneminde yaplan edisyonunun da bugn zor anlalr olduundan hareketle
modern ngilizceye evrilmi bir versiyonu bulunuyor. Bu tr dil ii evirilerin bazlarnn gerek
anlamda sadeletirmeler olmamas iin de bir neden yok tabii.
Sylemeye altm u ki, arada alfabe deimesi gibi iyice kafa kartran ve "uzmanla"
davetiye karan bir olgu olmad durumlarda bile tarihi metinleri anlamak, o metinlerin yazld
dili, daha dorusu o dilin "torununu" kullanmaya devam eden kiilerce her zaman mmkn olmuyor,
"eski" dilin "yeni" dile evrilmesi bir gereklilik olarak ortaya kyor. Biraz nce bu gerekliliin pek
sevimli bir ey olmadna deindim. "Ne yani, Trkeden Trkeye eviri mi olurmu?" trnden
bir tepki doallkla geliebilir. Buna yantm "Maalesef, evet. Bir metni anlalr klmak iin
Trkeden Trkeye evirmek gerekebilir" olacaktr. Bunun ise her iki "dili" de laykyla bilmeyi
gerektirdiini sylemeye gerek bile yoktur. Tutalm ki Trkeden Trkeye deil de ngilizceden

Franszcaya eviri yapyorsunuz. Yalnzca birini iyi bilerek stesinden gelecek i midir bu? Tabii her
iki dilin ad da ayn, bu durumda Trke olunca, evirmene mthi bir zgven geliyor, "Yaparm ben
o ii" diyor. Oysa gemii yabanc bir lke olarak kabul etmek bile yetmez, o lkenin sakinlerini de
"yabanc" bir dil konuuyor olarak grmek daha salkl olur. Yoksa yanlmak ok kolay. O kadar ki
ok iyi bildiimizi sandmz bir szck, bugnk manasndan bambaka bir anlamda kullanlm
olabilir. Fazla dalmadan tek bir rnek vereyim: XV. yzyla ait bir Osmanl metninde "kfirlere
yle bir tabanca vurdular ki..." gibi bir ifade grnce ne anlamalyz? Hemen atlayp "bildiimiz
tabanca ite" denemeyecei aikr. Bunun, elin ii (kk taban/ taban-e) ile vurulan bir darbe
olduunu bilmemiz gerekecek.
Tm bunlar syledikten sonra lkemizde "sadeletirme" ad altnda toplanan "dnsel"
faaliyetlere baktmzda;
a- Osmanlca bir metni gnmz Trkesine evirme,
b- evirirken basitletirme,
c- evirirken ksaltma.
Bunlarn hepsine birden toptan "sadeletirme" dendiini gryoruz. Ortada deien yetkinlikte,
bazlar ehil ve duyarl bir tarzda yaplm pek ok "sadeletirme" var. Konu tarihi metinleri anlamak
olunca sorun da bu noktada balyor.
Biz hangi noktaya kadar sadeletirebiliriz? "Kayseri tmarl sipahilerinden ehsuvar Bey"i
"Kayseri tarmsal-askersel iletmeleri yneticilerinden atl Bay ehsuvar" yapmaya hakkmz var m?
Ben kiisel olarak hem byle bir hakkmz olmadn hem de bu trde yaplan "sadeletirme"
abalar sonucunda ortaya kan metinlerin okunamaz derecede bozuk, tatsz tuzsuz olduklarn
dnmekteyim. Btn tarihselliin bir kalemde silinip atld metinleri okumann ne anlam var?
Kald ki bir belgenin, metnin dili deil mi bizi o belgeyi tarihsel balamna oturtmamza yardmc
olan? Bazen elimizde tuttuumuz belgenin zerinde tarihlemeye yarayacak baka hi bir iaret
olmadnda tek bana dili deil mi aa be yukar ne zaman yazlm olabileceini
kestirmemize yarayan? Bu ekilde "sadeletirilen", dnemin terminolojisine bile modern ve
dolaysyla anakronistik karlklar getirme abasnda olan metinler, ortada kt niyet olmasa bile
bize bir dnemin havasn ne kadar aktarabilir? Ben kendi payma, mesela son dnem Osmanl
ordusunda bulunmu bir subayn "anlar" tantmasyla kitap raflarna kan bir kitapta "Temenime
dedim ki albaym nerede?" trnden bir cmle grdm zaman olduu gibi geri brakyorum o
kitab. Byle rtbeleri, mevkileri, unvanlar, lakaplar ve kurum adlarn "sadeletirmek" kolay i
midir? Hadi mlazm temen yaptk, "reis-l kttab"a "sekreterlerin ba", "sadrazam"a "en byk
gs", "kk- evvel defterdar"na "birinci seenek deftercisi" mi diyeceiz? Peki, eyhlislama ne
diyelim?

La Fontaine'nin eyhlislam
Ama galiba abartyorum. krler olsun ki bu tr "sadeletirmeler" sadece benim hayallerimin bir
rn. Ehil ellerde ve dimalarda unvanlarn bile bihakkn gnmz Trkesindeki tam karl
bulunuyor. Benimkisi de tam bir kuruntu, gereksiz bir duyarllk. yle mi? Toplumsal Dnm
Yaynlar 1997 ylnda "tarihi sevdiren adam" olarak tandmz ge imparatorluk-erken cumhuriyet
dneminin velut tarihisi Ahmet Refik'in (Altnay) 1933 ylnda, dolaysyla Latin harfleriyle
yaymlad Osmanl Devrinde Hoca Nfuzu adl kitab 1997'de "gnmz Trkesine" evirerek
yeniden yaymlad. eviriyi yapan Gven Aka. Yaynevi gerekelerini kitabn arkasndaki tantma
yazsnda yle ifade etmi:
Asl ileri insanlara din bilgisi vermek ve onlara dinsel pratiklerini yerine getirmede
yardmclk olan imamlar, hatipler, hocalar ve eyhlislamlar XVII. yy. (sic) itibaren Osmanl
ynetimini avucuna ald... Toplumsal Dnm Yaynlar Ahmet Refik'in bu kitabn yllar
sonra yeniden gnyzne kararak gnmz siyasetindeki "hoca nfuzu"na gnderme yapmak
istedi.
Eh, yaynevi, 1997 Trkiyesi'nde soylu bir amatan yola km gibi duruyor. Bakn yeterince
dramatik bir olay olan Sultan brahim'in tahtndan indirilmesi bahsi nasl aktarlm:
Sultan brahim'i tahtndan indirmek iin saraya giden heyetin arasnda da ulema vard.
zellikle Karaelebizade ile ehislam Abdrrahim Efendi bu heyetteki en nemli
simalard. Sultan brahim etrafn eviren Aalara hayretle bakyordu. O srada gz ehislam
Abdrrahim Efendi'ye iliti, fkeyle bard:
Bire Abdrrahim! Ben seni mfti etmedim mi?
ehislam sknetle cevap verdi:
Hayr. Sen beni mfti etmedin. Allah eyledi.
Sultan brahim bu cevap zerine ard. Bir zamanlar "ehlislam enam" (eyhlislam
denilen hayvan.)'n kendisine yapt yaltaklanma ve el-etek pmeyi dnd.[1]
eviren bu tr terimleri hep parantez iinde aklad iin reniyoruz ki "eyhlislam- enam"
unvannn karl "eyhlislam denilen hayvan"dr! Ayn yaynn 45. sayfasndaki nc dipnotta
"Mftiylenam: ehislamlk" aklamasn verdiine gre, mfti'l-enam veya bazen de burada olduu
gibi eyhlislam- enam'n Osmanl eyhlislamlarna verilen bir unvan olduundan sayn evirmen
de haberdar. Yani zelde nankrlnden olsa gerek Abdrrahim Efendi'ye taklan bir lakap deil,
btn eyhlislamlara verilen bir unvan! Peki, bir kltr pek sayg duyduu, yere ge konduramad
bir makam igal edenlere bizim yaln Trkemizle byle yenilip yutulmas g bir hakareti nasl
eder?
imdi zerre kadar Osmanlca bilmesek bile bu ite bir terslik olduunu anlamamz gerekir. "yle
ey olur mu canm?" diyerek geebiliriz de. Ama yz yze konuma olanamz olmayan sayn
evirmenin nereden bu sonuca geldiini rettii metinden yola karak aklamak, bu "hata"nn
arkeolojisini yapmakla da ykml hissediyorum kendimi. Bunun en iyi yolu kendimi evirmenin

yerine koymak, anlamn bilmediim ama kamuya aklamak arzusunda olduum bir szcn, bir
terkibin ne olduunu grmek iin szle bakmak. Bamz her sktnda yaptmz veya yapmamz
gerektii gibi. Bu uygulamay yapmak iin gnmzde bile piyasada kolaylkla bulunan ve sanrm
Osmanlcadan Trkeye eviri yapanlarn ellerinin altndan eksik etmedikleri iki szlk, Redhouse
ve Develliolu szlklerini kullanacam.
nce Redhouse'a bakyorum ve "mfti-l-enm" karl olarak "(the Legal Counsel of Mankind)
The Sheykhu-'l-Islam of the Ottoman Empire" yani "nsanlarn hukuk danman. Osmanl
mparatorluu'nun eyhlislam" aklamasnn verildiini gryorum.[2] eyhlislamn insanlara dini
hukuk danmanl (mftl) yapmas bana olabilir gibi geliyor. Mftinin, mft olduunu
gnmzden zaten biliyorum, eh "enm" da demek ki "insanlar veya insanlk, insanolu" anlamlarnda
kullanlm. Bu kadaryla tatmin olup bu aklamay olduu gibi almak varken iimdeki aratrcnn
drtklemesiyle "Elif-nun-elif-mim" harfleriyle yazlm "enm" sznn anlamna da bakyorum.
Redhouse Efendi, szlnn 207. sayfasnda bunu "Mankind; the human race" (nsanolu, insan
rk) olarak aklam. Hay Allah, baltay taa vurdum, minik aratrmamn daha banda "enm"
sznn mantkl bir aklamasn buldum ve sayn evirmenin u "hayvan" szn nereden bulduunu
gsteremedim!
Bir de Develliolu'na bakaym: Hmm, "enm" iin "1. btn mahlklar, yaratlm olan canllar. 2.
halk, insanlar"[3] diyor. Herhalde "eyhlislam- enam" da "mahluklarn, insanlarn eyhlislam" gibi
bir anlama gelir o zaman. Yine olmad. Yine sayn evirmenin ulat o kvrak, o cuk oturan sonuca
ulaamadm. yle bakarken bir alt kelimeye taklyor gzm. O da gnmzde yazdmz yazyla
rahatlkla "enam" olarak yazlacak ve okunacak bir kelime: en'm. Yani ayn kelime de arada tuhaf
bir kesme iareti var. Hasbelkader biraz Osmanlca bildiim iin Arap harfleriyle yazlm ekline
bakyorum: "elif-nun-ayn-elif-mim". Farkl yazlyor. Anlamlar da hem daha ok hem de farkl: "1.
at, deve, sr ve koyun gibi hayvanlar. 2. s. hayvan gibi kimseler. 3. i. Kur'n- Kerim'de bir srenin
ad. 4. i. bz ayet ve sreleri de ihtiva eden dn du kitab."
Ah, yazl biraz baka ama bir "enam" sz buldum ve bununla yalnzca birtakm hayvanata deil
hayvan gibi kimselere de ulayorum. Bir de bir sure adym ve bir tr dua kitabna verilen adm
ama bunlarla eyhlislam arasnda pek bir iliki kuramadm. te yandan birinci ve ikinci anlamlarn
sevdim. Berbat ahsiyetler olsa da eyhlislamlarn gerek bir hayvan olmadklarn, bunun bir mecaz
veya benzetme olmas gerektirdiini kestirdiim iin sfat olan ikinci anlamn, "hayvan gibi
kimseler"i benimsedim, o kadar anlam iinde bir onu setim! Oldu mu size "eyhlislam denilen
hayvan"? A, La Fontaine'nin fabllar gibi... Hangi hayvand acaba eyhlislam? Akll bir bayku
muydu? Yoksa dnceli bir fil mi?
Valla, iin dorucas yine olmad. "eyhlislm- enm" "eyhlislm- en'm" olarak okusak da,
aprsak da, kprsek de, bin dereden su getirsek de yine olmad. nk o zaman da bu terkipten en
fazla "hayvan gibi kimselerin eyhlislam" gibi bir anlam kar. eyhlislamlarn kendilerine
"hayvan" unvan verilmesi iin yeter mi bu? Velev ki hayvan gibi kimselere hukuk danmanl yapa
yapa zaman iinde kendileri de hayvanlam olsunlar da sonra kazandklar bu nfuzu kt yolda
kullansnlar!

"Bamza Gelenler"in bana gelenler


Osmanlca baslm metinleri Latin alfabesine aktaran ve sadeletiren nice alma var. Osmanlca
biliyorsanz, bazen benim yaptm gibi bir tarafa orijinal metni, dier tarafa "sadeletirilmi" halini
koyar, spor olsun diye keyifle karlatrmaya balarsnz. Balarsnz ve yukarda "sadeletirme"
bal altnda yapldn saydm faaliyetlere bir yenisini eklersiniz: d- evirirken saplama! Ruh
durumunuza gre ya kahkahay patlatr ya sinirinizden kaleminizi srrsnz. yle ya "sadeletirildii"
sylenen metin azalmam, oalm. remi. Rahmetli yazar mezardan bir nida etmek ne kelime,
sizinle grl grl konuuyor. Genelde de sizin o gnk dertleriniz, skntlarnz hakknda konuuyor
keskin ngrl, ince dnceli rahmetli yazar!
Torunlarn ve onlarn yaad toplumun sorunlarn dnen ve neriler getiren bu hassas ruhlu
yazarlardan biridir Mehmed rif Bey. 93 Harbi diye bilinen 1877-78 Osmanl-Rus Sava'nda, Dou
cephesinde Ahmed Muhtar Paa'nn komutasndaki Anadolu Ordusu'nda "mhimme baktibi" olarak
grev yapmtr. Msr'n ngilizlerce igalinden sonra fevkalede komiser olarak oraya atanan
paasyla birlikte baktip olarak Msr'a gitmi, 93 Harbi'ni konu edinen eseri Bamza Gelenler'i
orada, Osmanl sansrnden uzak, rahat bir havada yazmtr. Oullar Celleddin rif ve Necmeddin
rif beyler babalarnn 1888 ylnda bitirmi olduu bu eseri lmnden sonra, ilk defa 1321 yl
balarnda (1903'te) Msr'da, Maarif Matbaas'nda, Osmanl Trkesi olarak bastrmlardr. Burada
kullanacam Osmanlca metin de budur.
Bamza Gelenler Nihad Yazar tarafndan sadeletirilmi ve 1973 ylnda bu yeni haliyle
okuyucunun karsna kmtr. Nihad Yazar'n yllar getike orijinal eserin daha nce
sadeletirmedii bir blmn ekleyerek yapt yeni basklara baklrsa esere belirli bir ilginin
olduu sylenebilir. yle ki, 1973 basks 448 sayfa olan Yazar sadeletirmesi bir yl sonra 568
sayfaya, 1996'da ise 676 sayfaya kmtr.[4] stelik Bamza Gelenler'i sadeletiren yalnz Nihad
Yazar deil. Eser 1980'de cilt halinde Erturul Dzda tarafndan da sadeletirildi.[5] Mkemmel
denmeye layk, titiz ve duyarl bir alma ortaya koyan Dzda'n nerini burada tabii ki konu
edinmeyeceim. 2006'da yeni bir baskyla okuyucuyla bir kez daha buluan[6] bu derli toplu metni
hazrlayan Erturul Dzda'n, Nihad Yazar'n yaynndaki baz sorunlara, metinden karmalara,
eklemelere, yanl anlamalara ve aktarmalara ilk kez dikkat eken kii olduunu belirtmek istiyorum.
1973'te metnin sadeletirilmesini yapmak zere olan Dzda, Yazar'n sadeletirmesinin kmasndan
sonra bu projeden vazgeer fakat "kan kitab grnce bu hakk kendimizde bulamadk"[7] diyerek
Bamza Gelenler'i sadeletirmeye koyulur. yi ki de yle yapar. Bu arada, Mehmed rif Bey'in
eseri yine 2006'da bir kez de lyas zdemir'in sadeletirmesiyle piyasaya kt. Bu son yayna
derinlemesine bakmadm, Dzda'n nerini ne derece dikkate aldn veya alp almadn
incelemedim, sadece Dzda'a gre bir gmlek daha sadelemi olduunu syleyebilirim.[8] Ben
burada, bu iki sadeletirmeyi deil, Nihad Yazar'n 1973 yaynnn sunduu zengin seeneklerden
yararlanarak, biri hari Dzda'n dikkat ektii yerlerin dnda kalan baz noktalarn ele almak
istiyorum. Yazar'n her basksnn birbirleriyle karlatrmasndan ise uzak duruyorum.
Eserin Osmanlcasnn da epeyce bir yank bulduunu, bir nesil Osmanl-Trk milliyeti-mnevver
evrelerinde hararetle okunduunu syleyebiliriz. Nihad Yazar'n 1973 basksna bir nsz yazan

mteveffa Alparslan Trke, bu kitab Harp Okulu'ndayken okuduunu, "1944 milliyetilik olaylar"
srasnda evinden gtrlen kitab bir daha geri alamadn, ancak 1960 ylnda Hindistan'a grevli
olarak gittiinde elilik kitaplnda tekrar bulduunu ve sevinerek, yeniden birka kez okuduunu
belirtiyor. Trke'e gre eserin deeri undan kaynaklanyor:
Yazar, Trk Milletinin bir ocuu olarak Milletimizin felketine sebep tekil etmi olan
kusurlar ve hatlar ok iyi bir ekilde inceleyerek ortaya koymutur. Daha 100 yl nce
krtlk meselesinin iyzne parmak basmtr. Ve bizi bugn kk darda olan
kkrtmalar hakknda aydnlatmtr. Ayrca Ermeni meselesini ve Devlet idaresindeki
aksaklklar, kalknm lkelerle aramzdaki farklar, olaylar deerlendirerek gzler nne
sermitir. Bugn Trk genliinin bu eserden elde edebilecei ok yararlar vardr.
erisinde 100 yl nceye it baka birok meselelerden de sz edilmekte ise de, bugn
memleket durumuna uygulanmas mmkn, kymetli fikirleri de kapsamaktadr.[9]
Nihad Yazar da "takdim" yazsnda Bamza Gelenler'i "Kahire'de, kaldrmlar zerinde, Msrl
bir Kpt'nin ayak ucunda, be kurua satlrken" nasl bulduunu dokunakl bir tarzda anlatyor, eseri
hemen alp "yurduna" getirdiini sylyor. Sonras kendiliinden gelimitir. Hem Mehmed rif Bey'i
anmak, hem rahmetli babasnn bir vasiyetini yerine getirmek iin, "hem de emneti, shibi olan
Mslman Trk Genliine aktarp devretmek iin" abalamtr Yazar. Bu ilemin gerekliliine
yle iaret ediyor:
O Trk nesli ki, bugn ne Ftih, ne Sleymniye ktphnelerine girip elli yl ncesine id
bir kitab, ne de dedesinden kalan bir mektubu okuyabilir. O Trk nesli ki, kksz ve ksz,
kendi tarihinin srtnda ereti bir yosun gibi durmaktadr bugn.[10]
Yazar'n en doal hakk olan slup zelliklerini ve siyasi ynelimlerini iin iine hi katmadan,
yukardaki cmleleri eski yaz okuyamayan, Osmanlca bilmeyen bir okuyucu kitlesine bir hizmet
sunma kaygsnn dile getirilmesi olarak alglyorum ben. Ne gzel! stelik Yazar bunu ho bir tevazu
gstererek de yapm. Eseri "karnca, kararnca sadeletirmeye urap nazar dikkat ve
ibretlerimize" sunduunu sylyor. Sanrm, kendi katklarn ve yeteneklerini kmsyor!
Barba Diyakos sen Aristo musun?
Mehmed rif Bey kendi nsznde tarih bilmenin ulus ve ulusuluk bilincini nasl gelitirdiinden
sz ediyor uzun uzun. nce sadeletirilmi metinden bu balamda bir alnt yapalm:
Canm bu ne gzel, bu ne mthi, bu ne messir bir ilim ve retimdir ki, braknz Batnn
mstakil milletlerini, iimizde yaayan vatanda dediimiz Rumlara bakn. te bu Rumlar,
yok olup tarihe karm eski Yunanla, bozuk bir dilden baka hl, ahlk, rk ve nesep olarak
hibir ilintileri olmad halde, okutulan tarih kitaplarnn tesiri ile ylesine azgnlam ve
kudurmulardr ki: Meyhnede skilik yapan garson Diyakos'lar bile kendisini Aristo ve
Efltun'un halka-i tedrisinde ilm kemle erip, hnerler kazanm bir allme-i cihan; gnlk
geimini tedrikten ciz zavall bir Rum palikaryas ise, kendisini Makedonyal skender'in z
torunu zanneder. yle bir almla yrr, kabadaylklar taslar ki yollarda, canl kanl
askerolu askerdir dersin.[11]

aryoruz tabii. Kilise hiyerarisinde papaz yardmcs olan, Batda "deacon" veya Dou
Kilisesi'nde "diakos, diyakos" denen, ruhban snfnn bu dk rtbeli mensuplar, maalar
yetmediinden olsa gerek bir de meyhanelerde sakilik mi ediyorlarm? Bunlar beslemekle ykml
cemaatler iin tam bir zl! te yandan bu garson-sakilerin ilim vadilerinde kendilerine ok
gvendiklerini de anlyoruz. Herhalde, gelen giden ikici ilim ve felsefe erbabndan bir eyler
kaptlar! Merakla Bamza Gelenler'in Osmanlcasna gidiyoruz:
Canm bu nasl ta'lm-i horb, bu ne te'sr-i dehet-efzdr ki; akvm ve mem-i
garbiyenin canllarndan kat'- nazar, iimizde bulunub da vatanda addettiimiz Rumlar yok
mu, ite bu Rumlar, devlet-i kadime ve muzmahille-i Yunaniye ile bozuk bir lisndan baka
hlen, ahlken, ve rsen, neseben hi bir mnsebetleri olmad hlde, te'sirt- tarihiye ile
bir derece-i ifrta varmlardr ki, Rumlarn bir ufack diyakosu, Aristo ve Eflatun'un halka tedrisinde perveri-yb- keml olmu bir hnerver, ve akvt- yevmiyesini tedarikten ciz
olan miskin bir Rum palikaryas, keenne-hu Makedonyal skender'in hafdi imi gibi bir
almla izhr- sr- hest eder de canl kanl bir asker olu asker kesilir.[12]
imdi Rumlarn okutulan tarih kitaplarnn etkisiyle "ifrata varmalar" yani arya gitmeleri baka
bir ey "azgnlam ve kudurmu" olmalar baka bir ey! Meyhanelerde sakilik yapan "garson"
rahipleri ise bouna aramayn, bulamazsnz. lle byle bir srarnz ve fanteziniz varsa, Yazar'n
"sadeletirilmi" metnine bavurunuz. Mehmed rif Bey de Rumlar hakknda iyi eyler dnmyor,
alayl bir ifade kullanyor ama tm dedii eski tarihlerini renen Rumlarn en kk rtbeli
diyakoslarnn bile sanki Eflatun ve Aristo'dan ders grm gibi bilgi bir tavr takndklar!
Saplayalm, gzelleelim
Harpten sonra yaymlanan La Guerre d'Orient adndaki bir Franszca askeri tarih kitab Horum
arpmasnda Osmanl ordusunun sa cenah g durumdayken, Osmanl Erkan- Harbiye Reisi
Macarl Ferik Feyzi Paa'nn bir miktar askerle yetierek durumu dzelttiini ve Osmanl ordusunun
bu zaferi tek bana ona borlu olduunu yazm imi. Yine nce sadelemi metne bakalm:
Bir Trk olarak insann tahrif edilen bu gerekler karsnda kan beynine sryor. Ey
Avrupallar!.. Dn kazandmz Malazgirtler, Mohalar, Kosovalar; nmzde diz ken,
yzn kuyu (sic) den Bizanslar, Macarlar, bir mektubumuza etek pen arlkenler;
kazandmz saysz zaferler ve kurduumuz medeniyet ve imparatorluklar karsnda
gzleriniz bu derece mi kr oldu ki, hakikatleri olduu gibi grp anlayamyorsunuz! Bu ne
denl insafszlktr?! Tarihlerimizi tedkik eden tarafsz bilginler, hakkmzda yazm
olduunuz yalan, iftira ve uydurmalar karsnda dehete dyor, ilimden, insanlktan
utanyorlar. Her frsatta bizi barbarlkta, taasupla, vahetle itham eden sizler, dnp bir de
kendi yznze ve ilim adna srtaran kanl dilerinize baknz. Trkler, sizin dediiniz ve
bildiiniz gibi deildirler. Dillerini iyice reniniz, ilerine giriniz, ahlk ve detlerini tedkik
ediniz. Greceksiniz ki, Trkler dnyann en asl milletidir.[13]
Siz de greceksiniz ki sayn okurlar, orijinal metinde burada olan birtakm saplamalar yok, yani
metin "remi", te yandan da Mehmed rif Bey'in syledikleri kesilip, atlp, iyice budanp
"sadelemi"! Yukardaki parann ancak italikle vermediim ksmlarnn asl metinde bir karl

var. Asl metin yle:


Yahu Avrupallar! Bu gne kadar Trkler yznden ei'a-p berz olan bunca ftht ve
muzafferiyetin envr- mua'as gzlerinizi mi kamadryor ki anlarn icraat- vkasn
al-mehualeyh grb de ta'yn-i hakikat edemiyorsunuz! Bu ne kadar insfszlktr?
Tevrhinizi nazar- tedkikten geiren mdekkikin-i ulem'-yi slmiye, o kitblarnz
Osmanllar aleyhinde drl drl ekzib ve rcfe ile ml buluyorlar.
Taasubtan beri olduunuzu ve daima hakk teslim etmekde mu'td bulunduunuzu halka
iln ve Trkleri de bilkis taassubla itham ediyorsunuz ama kendi kendinize bir nazar-
intikad ve insf atf etmiyorsunuz. Mantk ve makultn derece-i kusvsna yetimek azmile
mallarn, canlarn telef eden muhakkknizin ekserisi mcerred sevk-i taasubla ve sath
nazarln hkmyle Trkler hakknda pek yanl zunn ve evhma tabi olmulardr.
Trkler sizin dediiniz ve bildiiniz gibi deildirler. Lisnlarn iyice reniniz, ilerine
giriniz, ahlk ve dtn lykyla tahkk ediniz, dnya zerinde diyemez isem de, hele arkda
en necb kavim olmak zere birinci derecede bunlar gstereceinizden ashb- ukul
emindir.[14]
Bu metin parasnn uzman olmayanlarca kolayca anlalabileceini ne srecek deilim. Mehmed
rif Bey burada Trklerin ltl savalarnn, zafer ve fetihlerinin nlarnn Avrupallarn
gzlerinin kamamasna neden olduu iin mi onlarn gerei gremediklerini soruyor. Byk bir
olaslkla kendisini kastederek, Mslman aratrclarn Avrupa tarihlerine baktklar zaman bunlar
Osmanllar aleyhine yalanlarla dolu olarak grdklerini sylyor. Kendilerinin taassuptan uzak
olduunu ve hep doruyu kabul etmek peinde olduklarn aklayan Avrupallarn, Trkleri taassupla
suladklarn fakat kendilerine eletirel bir bakla bakamadklarn belirtiyor. nsan aklnn
eriebilecei her eyi bilmek iin mallarn ve canlarn bile feda eden Avrupal aratrclarn
ounun sadece taassup ve yzeyselliklerinden dolay Trkler hakknda pek yanl zanlar ve
korkulara boyun ediklerini sylyor. lerinde bulunularak Trklerin dilleri ve grenekleri bilinir ve
renilirse, dnyann deil ama Dou'nun en soylu kavmini Trkler olarak gstereceklerinden akl
sahiplerinin emin olduklarn belirtiyor.[15]
Ne gemi Trk savalarn sayyor, ne Trklerin kurduu medeniyetlere ve imparatorluklara bir
gnderme var, ne de mektup alnca sarslan Bat imparatorlarndan sz edilmi! Osmanl tarihlerini
aratrnca Avrupallarn iftiralarndan dolay ilimden, insanlktan utanan Bat'l aratrclar da yok.
Bunun yerine, Bat tarihlerini okuyup yanl bulan Mslman bilginlerden sz ediyor Mehmed rif
Bey. Kimseyi, kimsenin kanl diine filan bakmaya ard da yok. Bir ars var, "Gelin, dilimizi,
detlerimizi renin" diyor. Bylece Trkler gerei gibi tannrlarsa, dnyann deilse de Dou'nun
en soylu milleti olduklar anlalacaktr. Batllara daylanmaktan ok "Bizi yanl tanyorsunuz" diye
sitem eden, milletinin dnya zerinde hak ettii yeri almasn isteyen, kabul isteyen bir modernistmilliyetinin arlar bunlar.
lgin olan u ki, tam da bu saplamalardan dolay Dzda tarafndan eletirilen Yazar, yaynnn
1996 basksnda, bu pasaj Osmanlcasndan nispeten tam bir surette alntlyarak metne mdahale
etmediini ileri srm ve "u halde sayn Eletiricinin iddis gibi, olmayan bir ey metne ilave
edilmi deil" diyerek iddiasn srdrmtr. Aslnda bulunmayan nelerin metne sokulduunu biraz
nce grdk. Karar sizin. Zaten Nihad Yazar da karar sizin vermenizi istiyor:

Ayn hakikatleri bugnn mslman Trk nesillerine aktarp anlatmada tuttuum yol ve ifde
tarzna gelince, Mehmed Arif Bey bugn yayor olsayd. (sic) Avrupalnn Mslman Trke
Duyduu (sic) kin ve nefreti nasl anlatrd dersiniz? Ben de yle ifde etmeye altm.
Hkm siz muhterem okuyucularmzndr.[16]
tirafsa bu kadar olur! Bu mantk uyarnca Mehmed rif veya baka bir mteveffa yazar
kelimelerini, cmlelerini hep "deitirip duracak", metin, her ada, o an alglanm gereklerine
gre klktan kla girecektir. Bu kanlmaz. Peki, ortada "metin" diye bir ey kalr m? Aman canm,
ne nemi var! Sizin iin zahmet buyurmu, "sadeletirivermiler" ite. Fazla sesinizi karmayn,
okuyun gitsin!
Evet, Mehmed rif Bey'in yalnz Osmanl deil ciddice bir Trk milliyetisi olduu metnin her
tarafndan anlalyor. Yukarda sz ettiimiz Macar asll Feyzi Paa'dan ve Osmanl ordusundaki
dier Avrupal kumandanlarn oynad rolden sz ederken yle diyor:
Hlbuki elhamdlillah ve'l-menna sevkiyatmz, muharebatmz, muzafferiyetimiz ve
tedbirimizin cmlesi Trk olu Trk, Mslman olu Mslman i erlerimiz ma'rifetiyle
vuku' bulmu olduundan iyisi de fenas da hep bize aittir.[17]
Diyor ama bu dediklerinin kuyruuna "Brakalm Avrupal kendi kin ve taassubundan gebersin!
Bize den: almak, almak! Yine almak; emeimize ve Allah'a gvenmektir" cmlelerini
eklemiyor! Bunlar grmek iin yine sadeletirilmi metne ihtiyacmz var.[18]
Sadeletirilmi metnin gerekten ksaltlm yerleri de yok deil. Asl metinde "nasl adam zabit
olmaldr" bal altnda anlatlan bir bahsin, sadeletirilmi metinde "subay olacak kimse nasl
olmaldr" bal altnda yarya yakn ortadan kaldrlm ama sadeletiren burada bile aadaki u
nemli saplamay yapmay ihmal etmemitir:
Bir subay, hem gnn harp tekniini, hem de savat milleti ok yakndan bilmek
zorundadr. Moskof denildii zaman bir Trk, damarlarnn kin ateiyle yandn
hissetmelidir. Vatan ocuklarna dklen kan, ve milli intikam unutturulmamaldr.[19]
1970'lerin uluslararas Souk Sava ortam ve bu ortamn Trkiye'ye yansm halinde Nihad
Yazar'n hissettii derin "Rus" dmanln saklamak iin bir abas olmadn, sadece Mehmed
rif Bey'in metnini tahrif etmesinden deil 187. sayfadaki 28. dipnotta sylediklerinden de kolayca
anlayabiliyoruz:
Bundan yirmi sene nce, Bolu'da mezarl gezerken zerinde: (Gavur Moskof'tan intikamn
alamadan len Hac Mehmet Aann ruhuna Ftiha!) yazl bir mezar ta grmtm ki
unutamamam! Bu sz, babadan oula, intikal ile kemiklerimize yazlmal, damarlarmzda kan
yerine (kin) dolamaldr.[20]
Tuhaf olan bu dipnotun Mehmed rif Bey'e deil kendisine ait olduunu belirten Nihad Yazar'n,
ayn hassasiyeti metnin iinde gstermemi olmasdr. Uzun szn ksas, Nihad Yazar, Ruslar
hakkndaki hissiyatn ikiye blm, bir ksmn Mehmed rif Bey'in metnine yedirmi, bir ksmn da

dipnota dkmtr. Baka bir deyile kendi eklemesini bir de kendi gzlemiyle glendirmek
istemitir. imdi, bu 28. dipnotun dld metin parasna bakalm:
Mola Yerinde Hatrma Gelenler
Bozulan Moskof ordusunu kendi inine doru kovalar, Kars'ta ate enberi ierisinde
kalm yurttalarmza doru koarken duyduumuz heyecan sonsuzdu. Her admda sanki,
iki yz yldr ters giden bahtmz iniyorduk. Son iki yz yllk devre ve milli tarihimiz gz
nne alnrsa, ard aras kesilmeyen Rus zulmnn, tecavz ve dmanlnn az tad ile
intikamn alamadmz grlr. [28] Moskof bizim cehlimizden, gafletimizden, gurur ve
aramzdaki ayrlklardan ok istifade etti. Deli Petro'dan bu yana benimseyip uygulad
emperyalist siysetin bir icab olarak, komusu olduu nice nice millet ve hkmetlerin
cann yakt. Slav rknn hkimiyet ve stnl uruna lemi ykt, harap etti. Yz milyonluk
kuvvetli ve kudretli bir devlet vcda getirdi.[21]
imdi de ayn blmn asl metindeki karlna bakalm:
Mola Yerinde, Kars'a, Askere ve Hle bakarak Bir Mlhaza
Bu yolun, bu yolculuun tab'a rs etdii net- ruhan, pek mhimdir. Zira, trih-i
millmiz gz nne alnr ise grlr ki edvr- ahire iinde, hele bu son iki asr zarfnda
Rusya'dan grdmz mezalim ve tediyatn ve haksz haksz aleyhimize ihtiyr etdii
tecvzatn az tadyla cn, intikazn alamamzdr. Moskof bizim cehlimizden,
gafletimizden, gururumuzdan ok istifade etdi. Fikr-i istilcynesiyle hem-civr olan nice
nice hkmet ve milletlerin cann yakd. Rusluu ma'mr etmek azmiyle lemi ykd, yz
milyon cematlik bir devlet-i kavyye ve kadre tekl etti.[22]
Aslnda ben Deli Petro'yu grmyorum, siz gryor musunuz? "Rusluk" ile "Slav rk" ayn m? Ve
daha neler, neler! Sanrm, bamsz bir kitapk boyutlarna ulamamak iin kullanlmayacak kadar
tahrif edilmi bir "sadeletirme"den rnekler vermeyi bu noktada kesmek durumundaym. Bamza
Gelenler'i okumak istiyorsanz, Dzda'n dikkatli almasna veya ona gre biraz daha
sadeletirilmi olan zdemir'in metnine gidin.

Medet ya Cevdet!
nl tarihi ve devlet adam Ahmed Cevdet Paa'nn son dnem Osmanl tarihiyle ilgilenen ve
uraanlar tarafndan ok iyi bilinen, zerine baz deerli almalar yaplan[23] ve neredeyse paann
kendisi kadar nl olan on iki ciltlik eseri Tarih-i Cevdet'in evriyazl bir edisyonunu hl
beklemekteyiz. Bugn iin Cevdet tarihini okumak isteyenlerin Osmanlcasna gitmek veya
sadeletirilmi metinlerini kullanmaktan baka seenekleri yok.
nce Tevfik Temelkuran tarafndan sadeletirilen ve 1974'te dal Neriyat tarafndan yaymlanan
Tarih-i Cevdet, belgeler dndaki metin ksm Dndar Gnday tarafndan sadeletirilmi ve Mmin
evik tarafndan dzenlenmi haliyle 1983'te bir kez daha ayn yaynevi tarafndan yaymland.[24]
Burada Gnday tarafndan sadeletirilmi olan metin zerinde duracam. rneklerimi, Tarih-i
Cevdet'in baka bir aratrmam iin youn olarak kullandm 11. ve 12. ciltlerine karlk gelen 6.
ciltten setim. Ama sanrm bu kadar bile nasl bir metin karsnda olduumuza ilikin baz fikirler
verebilir. Kii, yer ve unvan adlarnn ok yanl ve en ufak bir tutarllk kaygs olmadan metnin
deiik yerlerinde baka baka okunmas veya baka baka evrilmesi zerinde de gereinden fazla
durup bu satrlar iirmek istemiyorum. Dolaysyla, burada daha ok anlam bozan, arptan, tam
tersini veren anlama yanllar, atlamalar ve saplamalar zerinde duracam.
Rum duraklamas
Genel balam Osmanl reayas olan Rumlarn 1821'de balayan ayaklanmasdr. Biz de bizatihi
ayaklanmaya Osmanllarn verdii addan balayalm. Bakalm sadeletirilmi metin ne diyor,
Osmanlcas ne diyor?
Hal byle iken birden bire Eflk, Bodan, Mora civarnda ve Akdeniz adalarnn ounda
isyanlar km olmakla devleti son derece huzursuz etmiti. Rum duraklamas dedikleri ite
bu ihtill olaydr.[25]
Rumlar niye duraklasn? Adamlar bamszlk iin ayaklanm, yle veya byle bu bamszla
kavumular da. Herhangi bir Yunanlya sorun bakalm "Yunan Devrimi"ni bir duraklama olarak
gryor mu? Cevdet Paa bunun byle olduunu bilmez mi? Bakalm:
...Memlik-i Osmaniye'nin ekseri hl-i itia ve ihtillde iken birden bire Eflak ve Bodan
ve Mora ve civrnda ve ekser Cezayir-i Bahr-i Sefid'de isyn zuhr ile devleti fevkalde bhuzr eylemidir. Rum Fetreti dedikleri ite bu vak'a-i ihtilliyedir.[26]
"Fetret" burada iki saltanat aras (fasla-i saltanat /interregnum) anlamnda veya "uyuukluk"[27]
manasnda kullanlmadna gre, dpedz karmaa, karklk demek. yle yaplsa veya aynen
braklsa daha iyi olmaz myd?
Peki, ayaklanmadan nce Rumlarn durumu naslm, Mslman komularna, pardon "Trklere" ne
gzle bakarlarm?

Hlbuki Rumlar din ve dilce, gelenek ve edebiyata Trklerden ayr idiler. Bunun iin
Trkiye'de kendilerine ait bir lemde yaarlard. slmlarn iinde misafir gibi dururlard.
Kalabalk olduklar yerlerde de mslmanlara zavall gz ile bakarlard.
Btn aznlklara devletin lisnn retmek, onlar Trk edebiyatna, gelenek ve
greneklerine altrmak ve Trklere sndrmak devletin yapmas gereken husus olmakla
beraber gemilerimizin bu konudaki hata ve msamahalar asla inkr edilemez.[28]
Cevdet Paa'nn "Trkiye", "Trk", "aznlk" gibi kavramlardan habersiz olduunu iddia edecek
deilim. Ama buradaki alntnn orijinalinde de bunlar var m, bir bakalm:
Hlbuki Rumlar din ve lisnca ve det ve edebiyata millet-i hkimeden ayru olduklar
cihetle Memlik-i Osmaniye'de kendilerine mahsus bir lemde yaarlard. Ve ehl-i slm
iinde misafir gibi dururlard. Galebelik olduklar yerlerde dahi ehl-i slma B-gne nazarile
bakarlard. Bilcmle tebaaya hkmet lisnn retmek ve onlar edebiyat- Osmaniye ve
dt- hasene-i slmiyeye aldrmak ve millet-i hkimeye sndrmak ve bu vehile rbta-
tbiyet ve metbiyete kuvvet vermek mterettib-i zimmet-i hkmet iken eslfmzn bu bbda
r-nm olan hat' ve msmahalar kabil-i inkr deildir.[29]
Cevdet Paa'nn sk sk sz ettii "millet-i hkime"den genelde Mslmanlar, bazen de balama
gre zelde ve zellikle "Trk milletini" kastettii anlalabilir. Bunun klasik Osmanl siyasi
dncesinden kaynaklanmayan modern bir yaklam olduunu ve dnemi Avrupas'nn
ynelimlerinden etkilenen Cevdet'in burada milliyetilik yaptn hemen belirteyim. Sonu olarak
paa, daha 1850'lerde, kitabnn ilk basksnda, klasik "slam milleti" anlay erevesinin dna
taarak Arap ve Trk milletlerini ayrm, "Arab ve Trk milletleri muktez-y mevkileri olmak
zere aralk aralk c u hura gelerek ve seyl gibi etrf ve eknfa cereyn ederek biddefaat lemi
istil etmi iki millet-i azme olub..."[30] demi bir tarihidir. Ayrca "millet-i hkime"nin kart
olarak kulland "millet-i mahkmeden"[31] de "yenilmi millet, tahakkm altna dm millet" veya
biraz daha yorumlama yaparak "aznlk" demek istediini bile anlayabiliriz. Ama "millet-i hkime"yi
"Trk milleti", "Memlik-i Osmaniye"yi "Trkiye", "edebiyat- Osmaniye"yi "Trk edebiyat", "dt hasene-i slmiye"yi "Trk detleri" olarak karlamak ne derece doru olur, dorusu phelerim
var. Cevdet Paa, st kapal olarak bir eyler sylemek istiyorsa, sadeletirilmi metinde de yle
kalmaldr. Burada "hkmet lisn" ifadesine nasl "Trke" denerek bir aklk getirilmemise
dierleri de o ekilde braklmaldr. Bunun tesinde "bilcmle tebaa"y "btn aznlklar" olarak
Trkeletirmenin doru olmadn, "bgne" (kaytsz, ilgisiz) szcnden yola karak "zavall"
szcne ulalmasnn ise tamamen yanl olduunu dnyorum.
Sadece burada deil sadeletirilmi metnin her tarafnda "Osmanl", "slam", "ehl-i slam",
"Mslim" ve "Mslman" szcklerini "Trk" ile karlamakta bir saknca grlmemi. Mslman
ve Trk szcklerinin eanlaml olarak kullanlmasnn anakronizmler douraca ak olduu gibi
bazen de Cevdet Paa'nn vermek istedii nanslar ortadan kalkm. Soruyu u ekilde soraym:
Byle olursa Cevdet Paa'nn gerekten de "Trk" szcn kullandnn nasl farkna varacaz?
Buna biraz sonra somut bir rnek vereceim ama nce sadeletirilmi metinde "Mslman" ve "Trk"
zdeletirilmesine dair birka tane daha rnek vermek istiyorum.
Mora Ayaklanmas balamtr. Yaknlardaki kk kasabalardan ve kylerden kaabilen

Mslmanlar eyalet merkezi olan Trapolie'ye (Tripolitsa, Tripolis) snm ve orada


kuatlmlardr. Alk ba gstermitir.
Oysa zahire tkenmi, yiyecek bir ey kalmamt. Baz gz pek kiiler ara sra kaleden
kp muharebe ederek ekiyann yiyeceinden biraz ey arparak al giderirdi. Ama her
kta -be ehit veriliyordu. Bu yiitlerin says azalyor, Trklere znt ve bezginlik
geliyordu. Kasaba dndan ve kylerden gelip de Tripolie'ye snan Trkler de bu duruma
bakp zlyorlard. Sonra ekya reisleriyle gizlice anlaarak ak kapal takm takm
yurtlarna gider oldular.
Ekya ise onlar aldatyor, yanlarna adam katp yurtlarna gtryordu. Bir tarafdan da
tertipledikleri ekilde ekya onlar basp yollarda ldryor, kadn ve ocuklarn esir
ediyorlard. Biare Trk kyls birbirinden habersiz yok olup gidiyordu. Bylece Tripolie
Trklerinin says azalyor, zahire sknts ise gnden gne oalyordu.[32]
Ayn yeri bir de Cevdet Paa'nn dilinden grelim:
Hlbuki zahire tkenmi yiyecek bir ey kalmam olduundan baz c'n ara sra kaleden
hurc ve harb ederek ve ekyann me'kltndan biraz ey arparak sedd-i ramak ederlerdi.
Lkin her kda er beer ehid verilmekle c'nn adedi azalmakda ve ehl-i slm'a yeis
ve ftr gelmekde idi. Ber vech-i bal haric-i kasaba ve karyelerden gelb de Trapolie'de
barnm olan ehl-i slm'n ekseri bu hallere bakub me'ys olmala hafiyeten resa-y ekya
ile muhbere ve memleketlerinde iskn olunmak zere mukavele ederek haf ve cel takm
takm memleketleri canibine gider oldular. Ekya ise anlar ifal ve yanlarna birer mikdar
dem bilterfik memleketleri canibine i'zm ile beraber bir tarafdan dahi tertib eyledikleri
ekya anlar birer mahalde basub kendlerini i'dm ve evlad ve iyllerin esir etmekde ve bu
biareler birbirinden bhaber olarak mahvolub gitmekde idiler. Bu cihetle Trapolie'de ehl-i
slm'n adedi azalmakda ve zahire muzayakas ise gnden gne oalmakda olduundan...[33]
"Biare Trk kyls"n ben hi gremiyorum, siz gryor musunuz?
Yine Rum ayaklanmasnn bu kez baka bir sahnesine gidelim. amlca ve Sisam adalarndan gelen
Rumlarn saldrsndan korunmak iin Sakz Muhafz Vahit Paa Mslman halk kalenin iine aldrr
ve kuatlrlar. Sadeletirilmi metne bakalm:
Bu srada eme yakasnda epeyce sayda kahraman Trk yardma hazrd. Kalenin san,
solunu ve ada kylarn batan baa ekya kaplamt. Liman burcundan baka yere asker
karmaya ekiya gemileri engel oluyordu. Lkin emeli mer adl reis kayna doksan iki
kahraman Trk alp gece ekiya gemileri arasndan geerek gece yars liman burcuna geldi.
[34]

imdi aslna gidelim:


Ol esnada eme yakasnda bir hayli dilveran- slm mde bulunmular ise de kalenin
yemin ve yesrn ve sevhil-i cezireyi sertaser ekya kaplam olduu cihetle burc-u
limandan gayr mahale asker ihrac kabil olamayub oraya asker ihracna dahi sefain-i ekya
mani idi. Lkin emeli mer nam reis kayna doksan iki merd-i dilir alub geceleyin

sefain-i ekya arasndan mrr ile gece saat alt sularnda burc-u limana vsl oldu.[35]
Haydi, slam dilaverlerinin "Trk" olduunu anladk, peki en fazla "yigit adam" olarak
verilebilecek "merd-i dilir"in "Trk" olmas gerektiini nasl anladk?
"Trk", terk olunca...
Yukarda Cevdet Paa "Trk" szcn bilmez deil demitim. Bilir ve yerli yerinde, balamna
uygun bir ekilde kullanr. Sz konusu ettii bir topluluun iinde Trkler ve Arnavutlar ve diyelim ki
Araplar varsa, Mslmanlarn etnik aidiyetini vurgulamak istemiyorsa veya soyut bir dzeyde
Mslmanlardan bahsediyorsa "ehl-i slam" demeyi tercih eder. Genelde tarihinde yapt da budur.
Dnemin ariv belgelerinde bazen pek ortada olan bu etnik referanslar kendi kitabn yazarken
ounlukla "ehl-i slam" emsiyesi altna saklamay daha uygun bulmutu paa. Ama ender de olsa, iki
Mslman unsurun birbirlerine gre konumunu nemli buluyorsa veya bunlarn etnik aidiyetlerinin
olaylar zerinde etkisi olduunu dnyorsa o zaman dorudan etnonimlerini kulland da olur.
Mesela yle der:
Tepedelenli Ali Paa'nn afv olunmaz sularndan biri dahi budur ki Trhala Sanca'nn ehli slm' Trk olmak hasebile ann ekisine gelmediklerinden biareleri krd dkd perian
etdi. Ol havalideki kuvve-i slmiyenin zaafna sebeb oldu.[36]
imdi her "ehl-i slm" veya "slam" grdmz yerde bunu dnmeksizin "Trk" olarak
evirseydik u alnt ne hale gelirdi? "Trhala Sanca'nn Trkleri Trk olmak nedeniyle" gibi
totolojik bir ey kmaz myd ortaya? Ya Cevdet Paa baka bir yer iin, tutalm ki Avlonya veya
kodra iin "ehl-i slam' Arnavut olmak hasebile" demi olsa onu ne yapacaktk? "kodra'nn
Trkleri Arnavut olmak hasebile" mi diyecektik?
Anlalan buradaki bu "Trk" szc evirenin de beklemedii bir ey olmal ki evirmemi!
Daha dorusu okuyamam. Bakalm:
Tepedelenli Ali paann af olunmaz sularndan biri de budur ki Trhala sancann islm
halk kap onun ekisine gelmediklerinden onlar krp, dvm ve perian etmitir. O
havalideki islm kuvvetlerinin zayflamasna sebeb olmutur.[37]
Kamak da nereden kt demeyin, "Trk" "terk" okuyunca oldurulmu! Cevdet Paa ne de olsa
"Vavl Trklerden" deil ya, daha dorusu Trk' "vav" yani "" ile yazmak modasndan nce,
bilinen "terk" imlasyla yazm ya, "terk olmak" diye okunmu ve o da "kap" eklinde
sadeletirilmi. Oysa "cehennem" bile olunan Trkede "terk olmak" diye bir deyim yok. Aynen
"krp dvmek" diye bir deyim olmad gibi. Bir an iin sadeletirenin mantn kabul edelim, ne
yapm Tepedelenli? Kap giden adamlar geri evirip mi dvm? Tabii ki kimsenin kat yok.
Cevdet Paa, Tepedelenli'nin skntsna- tahakkmne katlanamayan etnik Trklerin
cezalandrldn, krlp dkldn sylyor. Hemen btn metinde "slam" ve "Mslim" namna
ne varsa hepsini "Trk" yapan Gnday'n, "Trk"n adyla sanyla getii ender durumlardan birinde
szc farknda olmakszn "terk" okuyup "slam halk" ile yetinmesi bir ironi deil de nedir?
"Canm nereden bilsin sadeletiren XIX. yzyl ba Balkanlar'nda etnik Trk ve etnik Arnavut

ekimesini?" gibisinden bir gereke aradm ama dier kaynaklar bir yana dursun Cevdet'in kendisi
bile izin vermedi byle bir dnceye. stelik de u Trhala hikyesinin anlatld yerden daha
nceki sayfalarda genelde siyaseten pek dorucu olan paamz bakn ne diyor? Hurid Paa, Yanya
Kalesi'ne kapanan Tepedelenli Ali Paa'y kuatm, kuatma uzamtr. Bir are arayan Ali Paa
kendisinin Rum blkbalarndan Ulise'yi (mehur Ulyses) Osmanl ordusuna gnderir. Ulise'nin
grevi Arnavut ve Trkleri birbirine drmektir.
Ulise ise darda bulunan Arnavud askerlerinin ezhnn ihll etmekle takm takm firra
baladlar ve Arnavudlar ile Trk ua arasna tefrika drmekle yekdiere izhr- advet
eder oldular.[38]
lgin olan, bu ksmn Gnday tarafndan znn pek bozulmam bir ekilde evrilmesi:
Olise ise darda bulunan Arnavud askerlerinin zihnini bozduundan hepsi takm takm
kamaya baladlar. Arnavudlar ile Trk askerleri arasnda ayrlk knca birbirine dman
oldular.[39]
Sylemeye gerek yok ki Arnavutlar ve Trk ua arasndaki ayrlk kendi kendine kmyor, bunu
Ulise beceriyor. Her ne hal ise, burada "Trk" doru okuyan Gnday'n ayn dikkati Trhala iin de
gstermesi gerekirdi.
Benzer bir ekilde, Cevdet'in "Memlik-i mahrse" ifadesini hep "Trkiye" diye evirmekte hibir
saknca grmeyen Gnday, ancak ve ancak "Trkiye" olarak evrilebilecek bir szck zuhur edince
yine atlyor. rnekleyelim. Hem de balam ayn olan bir yerden, Cevdet'in bize gizli Rum rgt
Philiki Hetaireia'nn faaliyetlerini anlatt ksmdan rnekler verelim. nce sadeletirilmi metinden,
peine Cevdet'ten izleyerek bir "Memlik-i mahrse" ve "Trkiye" zdeletirmesi grelim. Bu
sadeletirmeden:
Eterya reisleri ite bu ekilde almalarn Trkiye'nin birok yerine gizlice yaymlardr.
Lkin arka arkaya meydana gelen byk masraflar onlarn tahamml ve iktidarndan ok fazla
idi. Fakat Penayot keri'nin nce ve sonra verdii paralar bu masraflara yetiyordu.[40]
Bu da Cevdet'ten:
Eterya reisleri ite bu suretle keyfiyeti Memlik-i Mahrse'nin ekser mevkiine hafiyeten
ner etmilerdir. Lkin peyderpey vuku' bulan mesarif-i kesire anlarn tahamml ve
iktidarndan efzn olub fakat Panayot keri'nin mukaddem ve muvahhar verdii mebli-i
kesire bu mesrfa medr olayordu.
Yine ayn ey. Cevdet "Trkiye" ya da onun tam karl olan bir sz bilmez deildir ama burada
kullanmyor. Memlik-i Mahrse diyor!
Philiki Hetaireia'nn kurucular "Manuel Iksanto" (Emmanuil Xanthos) ve arkadalar Nikola
Uskufu (Nikolaos Skouphas) ve Atna akalof'un (Athanasios Tsakalov) dncelerini aktarrken ise
Cevdet Paa yle "Korunmu lkeler" gibi belirsiz deil de adn vererek daha somut bir lkeden sz
ediyor. Iksanto "Rumlarn iler gelenlerinden ve silah kullanur kaptanlarndan mrekkeb bir (eterya)

tekil olunsa Yunanllarn" bamszlklarn kazanabileceklerini dnyormu. Bir gn de


arkadalaryla sohbet ederken, "Trkistan'da ve alelhusus Arnavudluk ve Mora ve Cezayir-i Bahr-i
Sefid'de olan dindalarnn" uradklar hakszlk ve ektii skntlardan bahsetmiler.[41] Bu ksm
sadeletirilen metinde yle:
[Iksanto] Rumlarn ileri gelenlerinden ve silah kullanr kaptanlardan mteekkil bir (Eterya)
kurulsa, Yunanllarn bamszlk kazanmalarnn mmkn olacan da dnmekte imi. Bir
gn dostlarndan Nardeli Nikola Uskufu ve Yanyal Atna akalof ile sohbet ederken
Trkistan'da ve zellikle Arnavutluk, Mora ve yedi adalarda bulunan dindalarnn ektikleri
sknt ve eziyetlerden sz edildii srada...[42]
Grld gibi Cevdet Paa'nn Osmanl mparatorluu ile eanlaml olarak kulland "Trkistan"
sadeletirilmi metinde aynen braklm. Oysa tam "Trkiye" diye evrilecei zamand. Dier trl,
bugn yaygn olan kullanmdan dolay Arnavutluk, Mora ve Akdeniz Adalarnn Orta Asya'da olduu
gibi bir anlam kyor. Yeri gelmiken, "Cezayir-i Bahr-i Sefid"in yani Osmanl'nn "Akdeniz
Adalar" dedii Ege Adalar'nn burada yon Denizi'ndeki Yedi Adalar yani Cezayir-i Seba ile
kartrlm olduunu da belirtelim.[43]
Malum, gizli bir rgtten sz ediyoruz. Adamlarn birtakm hiyerarileri ve birbirlerini
tanyabilmeleri iin zel iaretleri olmas ok doal. Bu rgtsel hiyerari iinde bir Anadolu
kasabasnn adnn ktye kullanlmas ise tam bu Rum fesedesine yakacak bir davran! Philiki
Hetaireia'nn mehur "Tosyal" rtbesinden bahsediyorum. Bakn nasl:
O sralarda eterya mensuplar derecelere ayrlp bakanlarna (oban), ikinci snfa (Papas),
nc snfa (Tosyal), drdnc snf olan kimselere de (zararsz) adlarn vermilerdi.[44]
Madem bu Anadolu kasabalarn karalama iine girmiler, ne diye drdnc snfa da, szn gelii,
"Andavall" dememiler diye meraka dyor insan. Bu merak dindirmek iin asl metne gidiyoruz
ve heyhat, bir yanl okumadan baka hi bir ey deil. Cevdet Paa ak ak "tavsiyel"[45] diyor,
yani tavsiye edilmi, nerilmi anlamnda. Nereden kt Tosya?
Peki, bir yerde grnce birbirlerini nasl tanyorlarm? "Eterya mensuplar birbiri ile
karlatklarnda tanmak iin farmasonlar ve binbalar gibi birtakm sz ve iaretler
kullanrlard" deniyor sadelemi metinde. Nasl yani? Masonlar anladk da "binbalar" diye bir
gizli rgt, cemiyet, dernek, tarikat neyin nesi ise yle bir ey mi var? Bu kez asl metin de
sorunumuzu zmyor. "Ve Eterya ashb ledeltesadf yekdieri tanmak zere farmasonlar ve
bekbalar gibi birtakm elfz ve irt- mahsusa isti'ml edilirdi."[46] "Be-kef-be-elif-n-ye-lamre" olarak yazlan bu szc belki baka ekillerde okumak da olas. Ama asla "binba" olarak
okunamaz. nk o zaman "be-ye-kef-be-elif-n-ye" olarak yazmak gerekirdi. Tabii ki Cevdet
Paa'nn kastettii fakat dizgicinin ve musahhihin kurban olan szck Bektailer. Ancak o zaman bu
giz dolu ifade anlam kazanyor. Elimiz demiken kadim bir yanl da dzeltmi olalm.
Sadeletirilmi metinde kendi bana pek anlalmayan baka bir yere bakalm. Rum
ayaklanmasndan hemen nceki dnemdir. Adal Rumlarn usta denizciler olarak epey bir nleri
vardr:

O esnada adal rumlar ayartp Rusya'ya g ettirmek zere Rus konsoloslar tarafndan
gsterilen gayrete kar Bb- li de adallara yumuak davranrd. Dier devletlerin
gemileri iin onlar eitli ekillerde verdi.[47]
Ne yapard hakikaten? Anlalmyor. "Benim adal Rumlarmn stne denizci yoktur" mu diyor
devlet? Bylece onlarn baka devletlerin gemilerinde istihdam edilmelerini mi istiyor? O zaman
Ruslarn gayretine ne diye karlar? Asl metne gidiyoruz:
Ol esnada adalu Rumlar ayardub Rusya diyrna hicret etdirmek zere Rusya konsoloslar
tarafndan sarf olunan mesaiye mukabil Bb- li dahi adalulara rfk ve mlyemetle muamele
eyler ve akvm- saire sefainine karu anlar enva- fevaide mazhar eder idi.[48]
Ortada bir vg filan yok. Sadece Bb- li'nin dier "kavimlerin" gemilerine kar kendi
adallarna eitli yararlar salamas var. "Mazhar" etmek vmek mi demek? Cevdet'ten anlalan o
ki, bu politika yine de pek bir ie yaramam.
Kutsal ittifak ve snnet ileri
yi bir anlatc olan Cevdet Paa, sonunu gayet iyi bildii konularn evveliyatn bilmezden gelip
ayrntl bir ekilde anlatnca okuyucuda epey bir merak uyandrabiliyor. Sadeletirilen metnin de bu
merak zenginletirdii sylenebilir. Cevdet, sk sk kulland kaynaklardan biri olan nzde'ye
dayanarak Rumlarn ayaklanmasn kolaylatran nedenleri anlatrken yle diyor, sadelemi, ama
nev-icad Osmanlca szcklerle zenginlemi metinde:
Yine n-zde Tarihinde anlatld zere 1808 ve 1809 senelerinde Bec ehrinde baz
Avrupa devletlerinin mukaddes ittifak manasna "sened-i ilyan" dedikleri anlamalarnda
btn hristiyan toplumlarn bamszln hepsinin kabul etmi olduklar her tarafa yayld.
Her ne kadar bunlarn hakknda aka sylenmi bir sz deilse de isyana yatkn olan
gvenilir kimseleri de emele drmeleri rumlarn ayaklanmalarnda ayr bir sebeb olmutur.
[49]

inde hibir zel kelime olmad iin son cmleden balayalm. Btn kelimeleri bilmeme karn
gerekten hibir ey anlamyorum. Bir kii isyana yatknsa nasl gvenilir oluyor? Bu nzde,
Etnik-i Eterya'nn (hemen isyan etmeyin, aasn okuyun) tarihisi mi ki bu isyana yatkn kimseleri
gvenilir bulsun?
Be'i anladk, Viyana kenti, peki u "sened-i ilyan" ne ola ki? Bizim sened-i ittifak gibi bir ey mi?
Hem de "mukaddes ittifak" anlamna geliyormu! Tabii byle iin iinden kamadmz iin,
toparlann, asl metne gidiyoruz:
Yine ni-zde tarihinde beyan olunduu zere (1808) ve (809) sene-i mldiyelerinde Bec
ehrinde baz dvel-i Avrupa'nn ttifak- Mukaddes manasna (Sent Alyan) tabir etdikleri
muahadelerinde bilcmle akvm- Hristiyaniyenin serbestsini cmlesi iltizm etmi
olduklar yi' olmudu. Ve eeri bunlarn hakknda bir musarrah bir sz deil ise de
mstaidd-i isyn olan eshab- mniyyeyi emele drmekle Rumlarn tuynna bu dahi bir
sebeb olmudur.[50]

imdi Kutsal ttifak'tan ak ak sz ettiine gre, stelik parantez iinde verdiine gre Osmanlca
olmayan, Frenke kelimelerle kar karyayz deil mi? La Sainte Alliance olmu bizimkilerin
dilinde "Sent Alyan!" Peki, Sened-i lyan diye okunan eyin bir anlam var m ki yazyoruz? Her
eyden nce "sin-nun-te" ile yazlan ilk kelimeyi ne kadar zorlarsak zorlayalm "sened" olarak
okuyamayz, nk o "sin-nun-dal" ile yazlr. Biz bunun Osmanlca olduunu dnyorsak "snnet"
olarak okumalyz. Tm aramalarmza karn "ilyan" diye bir ey bulamadk. O szck de "elif-lamye-elif-nun" ile yazlyor. Redhouse imdadmza kouyor, ayn yazlla bulduumuz kelime "elyan"
diye okunuyor ve anlam aynen yle "large in the buttocks"[51] yani erkekler iin koca kl! Hay
Allah! En fazla "Snnet-i Elyan" okunacak bu terkip ancak koca kl birinin snneti gibi bir anlam
veriyor Osmanlcada ki, tam bir icattr! Peki, mademki sehven de olsa "sened" okunmu, hakszlk
etmeyelim, onu erh edelim. O ne demek olacakt ki? Koca k seneti! Bu daha m iyi?
Gelelim "isyana yatkn olan gvenilir kimseler" bahsine. "Mstaidd-i isyan olan ashb-
mniyyeyi" "isyana yatkn arzu sahipleri" olarak evirsek ve biraz hantal olan bu ifadeyi "isyan etmek
hevesinde olanlar" eklinde dzeltsek, sorun da zlecektir. Anlalan "ashb- emniyye" gibi bir
ey okunmu ve ona da "gvenilir kimseler" manas verilmi. Kutsal ttifak'n yl olarak verilen
tarihler ve yeri olarak verilen kent konusunda ise sadeletirene tabii ki bir ey demeyeceiz. Paris ile
Viyana, 1808-9 ile 1814 karm, olur o kadarck.
Biraz nce ne anlama geldii anlalmayacak ekilde yanl okunmu, Latin alfabesinde yazlm
grlse bile belirli bir anlam yklenemeyecek baz szcklerin zerinde durduk. imdi ise ne olduu
aka grlen, gayet iyi bilinen, bu anlamda phe uyandrmayacak ama kolay kolay tarihi balama
oturtulamayaca iin yanl olabileceini dnmemiz gereken szcklere bir rnek vereyim.
Rum rgt Eterya'ya Ermeniler de yeymi. Bakn nasl: "Eterya'ya dahil olan Ermeniler de onun
srlarn bildikleri iin Halet efendinin bu ii karacan anlayarak Mora'da isyan sebeplerinin
tamamlanmasna alyorlard."[52] Bildiimiz her eye ters deil mi? Ermeniler de Rumlarn
rgtne katlmlarsa onlara ne diye "millet-i sadka" dedi bu Osmanl? te yandan, ihanet
kataloglamas yapmaya merakl iseniz ve Osmanlca bilip aslna gidemiyorsanz bulunmaz bir nimet.
"Millet-i sadka olarak bilinen Ermenilerin Etnik-i Eterya'ya (biraz daha sabr) girdiklerine dair
dikkatten kam nemli bir kayda gre Ermenilerin de ok erken bir aamada isyan hazrlklar
iinde olduklar anlalyor" der karsnz iin iinden. "Rum milli rgtnde Ermenilerin ne ii
var?" diyebilecek phecileri de susturmak kolay: "Rumlarn yannda staj yapyorlard!" Biz en iyisi
mi yine Cevdet Paa'ya gidelim: "Eterya'ya dahil olan Fenerller dahi ann esrarna vkf olduklar
cihetle Halet Efendi'nin bu ii fiile getrecei meczmlar olduundan heman Moraca esbab-
isyniyenin istikmaline alyorlard."[53] Aslnda kolayca kanlabilecek basit okuma yanllarnn
tarihi olgulara btnyle ters den nemli ve yeni "bilgiler" verdii durumlara bir rnektir bu. Ama
"Fenerller" kelimesinin nasl "Ermeniler" okunabildiine dair en ufak bir fikrim yok, bu noktada
havlu atm durumdaym.
Sadeletirilmi metnin baz yerlerinde ise birden ok ve deiik nitelikli yanln ayn anda varl
sz konusudur. Biraz uzun olmasna karn iinde yanl aktarma, anlamn tam tersini verme ve okuma
yanl bulunan u pasaja bakalm. Yanya'da Hurid Paa ordusunun kuatmas altnda olan
Tepedelenli Ali Paa'nn son gnleri yaklamaktadr. Hurid Paa eitli garantiler vererek Ali
Paa'nn adamlarn ondan ayrmaktadr.

Bu suretle Ali Paa'nn etrafnda toplananlar dalarak 46 adam ile kalmt. Eer taarruz
edilecek olursa cephaneye ate vermek zere bizzat cephanenin bulunduu yeri Hurit Paa
biliyordu. O da taarruzdan kamad, aman vererek Ali Paa'y teslime davet etti. Aralarnda
birok haberleme ve mektuplama getikten sonra nihayet stanbul'a gidip Osmanl Devleti
tarafndan gsterilecek yerde, oturup verilecek maaa kanaat etmek artyla canna aman
verildiine dair Hurit Paa tarafndan senet verildi. Ali Paa da be on adam ile kaleden
kp stanbul'a gidinceye kadar kalmak zere Yanya glnde bulunan adaya geti. Karayel
altna alnp durum padiaha bildirildi.[54]
Nasl anlamalyz? Ali Paa'nn yannda kalan adam says yaklak deil kesin olarak verilmi,
taarruz edilmesi durumunda cephaneye ate verecek olan Hurid Paa imi, Hurid taarruz etmekten
kamam (o zaman neden cephaneyi atelememi?), biraz tuhaf ama Hurid saldrrken ayn zamanda
Tepedelenli'ye aman vermi, yazl garanti vermi, sonra Tepedelenli "karayel" diye bir eyin altna
alnm. Asl metne gidip bu kark anlatmn iinden kmaya alalm:
Bu suretle Ali Paa'nn cemiyeti dalarak krk elli nefer etbayla kalmd ve ayed hcum
olunacak olur ise cebehaneye ate vermek zere bizzat cebehanenin zerinde oturduu
Hurid Paa'nn malmu olmala o dahi hcumdan ictinb ederek rey ve aman itasyla Ali
Paa'y teslime davet edb miyanede hayli muhabere ve mktebe cereyanndan sonra nihayet
stanbul'a gidb devlet-i liye tarafndan tahsis olunacak mahalde ikamet ve ihsan buyurulacak
maaa kanaat eylemek artyla canna aman verildiini mbeyyin Hurid Paa tarafndan
memhr sened verildiine mebni Ali Paa be on adamile kaleden kub stanbul'a azimet
edinceye dek ikamet eylemek zere Yanya Gl'nde kin adaya gzar etmekle karaol altna
alnub keyfiyet der-i devlete arz ve inha olunmudu.[55]
Bylece, Ali Paa'nn yannda krk elli kii kaldn, saldrlmas durumunda cephaneyi havaya
uuraca bilindii iin Hurid'in bundan ekindiini ve adaya gnderildii zaman kamamas iin
gerekli gvenlik nlemlerinin (karakol) alndn reniyoruz.
Bu metnin ciddi anlama sknts douran btn eksikliklerini veya yanllarn bulduumu ne
srecek deilim, yle bir iddiam yok. Burada zaten deindiklerimin tesine geerek yzlerce okuma
yanln da sralamak istemiyorum. Yalnz, yaynevinin 1994'te bu metni tpkbasm olarak bir kez
daha yaymlamasndan yle anlyorum ki en azndan kendileri durumdan ikyeti deiller. Bana ise
son dnem Osmanl tarihinin en nemli kaynak metinlerinden biri olan Tarih-i Cevdet'in bir an nce
dzgn ve gvenilir bir evriyazyla okuyucuyla buluturulmasn temenni etmek kalyor.
Sadeletirme ve ksaltmay da ondan sonra yapmak gerek.

Nutku tutulan nutuk


Trkiye'de en ok okunan metinler arasnda olan Nutuk veya "Trkeletirilmi" adyla "Sylev"i
burada enine boyuna tantmaya kalkacak deilim. Mustafa Kemal'in 1927'de, 15-20 ekim gnleri
arasnda, yazl bir metinden Cumhuriyet Halk Frkas ikinci kurultaynda okuduu nutuk daha sonra
Arap harfleriyle baslm, ayrca bat dillerine evrilmi nemli bir metindir. Okunan nutuk ksm ve
belgeler olmak zere iki blmdr. Nutuk'u bugn orijinal dilinden okuyanlarn says snrldr
sanrm. Ord. Prof. Dr. Hfz Veldet Velidedeolu'nun Trkeletirdii ve ksaltt metin
yanlmyorsam otuz dokuzuncu "baskya" ulam olup benzerleri arasnda hl en ok okunan metin
durumundadr.
Byk boy bir bask olan Arap harfli metinde 543 sayfa olan asl konuma veya nutuk ksm, Harf
Devrimi'nden sonra, 1938'de tek cilt olarak Maarif Vekleti'nce bastrlm, 1950'de Trk Devrim
Tarihi Enstits'nce Latin harfleriyle yaplan yaynda, iki ciltte 898 kk sayfa ve Trk Dil
Kurumu'nca 1963'te yaplan Trkeletirilmi yaynda iki ciltte 665 sayfa tutmutur. Velidedeolu'nun
yaynnda ise yine kk boyda tek cilde inmi halde 464 sayfadr. "Sylev bugn artk gncelliini
ve gen kuaklar iin nemini yitirmi birok ayrnt ve belgeleri ierdiinden, uzun bir kitaptr"[56]
diyen Velidedeolu, 1978'deki ilk baskya yazd nsznde bete bir orannda olduunu syledii
bu ksaltmann gerekelerini ayrntl bir ekilde aklamtr:
Sylev'de anlatlan, gnmzde ve ileride btn kuaklarca bilinmesi gereken dnce ve
olaylarn hepsini ieren blmleri herhangi bir kesinti, ksnt veya zetleme yapmakszn
olduklar gibi Trkeletirdik, ki bunlar Sylev'in bete drdn oluturmaktadr.
Buna karlk Sylev'in, Atatrk'c dnce asndan nem tamayan ayrntlara ilikin
kimi blmlerini ksalttk, ki bunlar da yaptn bete birini oluturmaktadr. Ksaltma
yaparken de, bu blmleri kitaptan bsbtn karmay deil, zetleme yolunu yeledik.[57]
Atatrk'n baz sylediklerinin "Atatrk'c dnce asndan" nem tamamas olgusunu bir
tarafa braksak bile burada yaplann, "gnmzde ve ileride" Nutuk'un ne kadarnn bilinmesinin
gerekli, ne kadarnn bilinmesinin gereksiz olduuna dair bir ayrm olduu ve bunun sbjektif bir
yargda bulunmay gerekli kld aktr. Baka biri de ezamanl veya baka bir zamanda bu ayrm
btnyle baka bir ekilde alglayp kurgulayabilecei iin Velidedeolu kendi katks konusundaki
fikri haklarn korumak istemi, yaynnda eserin "zetleme ve blmleme biimi konusundaki telif"
hakknn sakl olduunu belirtmitir. Velidedeolu zetleyerek kard yerleri Dil Kurumu'nun 1963
tarihli yaynna gnderme yaparak gsterdii iin bu metinden kan yerlerle deil baz terim, kavram
ve kurum adlarnn nasl Trkeletirildikleriyle, yani geride kalanla ilgileneceim.
Byle bir ilgiyi bekleyen ve olas eletirileri karlamak isteyen Velidedeolu Sylev'e nsznde
yle diyor:
Bu metni inceleyecek olanlar, kimi terim ve balklarn yerinde kullanlmad, kimi
zetlemelerin, olay veya dnceyi yeterince yanstmad, gibi eletiriler ileri srebilirler.
Ama "Bu metinde Atatrk'n dncesi deitirilmitir" veya "yorumlanmtr" gibi bir
eletiri yapamazlar. nk Sylev'in ieriindeki tek bir szck bile Trkeletirme

zorunluu dnda deitirilmemitir.[58]


Baka bir deyile, Velidedeolu'nun da gayet farknda olduu gibi "Trkeletirme" ile metin
sahibinin, bu durumda Atatrk'n, dncesinin deitirilmesi ve yorumlanmas arasnda birebir
iliki vardr. Ben burada, Sylev'in iindeki pek ok szcn en ufak bir Trkeletirme dayatmas
olmakszn deitirildiini, amlandn, yorumlandn, bazen birden ok szckle karlandn
ve bunlar yaplrken ciddi anakronizmlere dldn syleyeceim. Bunu yaparken Nutuk'un
1927'deki Arap harfli orijinal basksn ve Trk Devrim Tarihi Enstits tarafndan yaplan
edisyonunu kullanacam. Bu ikisi arasnda bir fark kmas durumunda 1927 basksn temel
alacam.
Mustafa Kemal'in "Osmanl Devletinin dhil bulunduu grup, Harb-i Umumi'de malub olmu,
Osmanl ordusu her tarafta zedelenmi, eraiti ar, bir mtarekenme imzalatm"[59] dedii yerde
Velidedeolu "Osmanl Devleti'nin de iinde bulunduu balak devletler grubu Dnya Sava'nda
yenilmi, Osmanl ordusu her yanda zedelenmi, koullar ar bir Atekes Anlamas imzalanm"[60]
demekte. Tabii ki yledir, dorudur ama Osmanl devletinin iinde olduu grubun balak devletler
grubu olarak amlanmas ve en fazla "Genel Sava" olarak evrilebilecek "Harb-i Umumi"ye
"Dnya Sava" denmesini gerektirecek nasl bir Trkeletirme zorunluluu var acaba?
Mustafa Kemal yle diyor:
tilf Devletleri, mtareke ahkmna riayete lzum grmyorlar. Birer vesile ile, tilf
donanmalar ve askerleri stanbul'da. Adana vilyeti, Franszlar; Urfa, Mara, Ayntap,
ngilizler tarafndan igal edilmi.[61]
Bu pasaj Velidedeolu'nda u ekilde evrilmi:
tilf devletleri Atekes Anlamas koullarna uymay gerekli grmyorlar. Birer uydurma
nedenle, tilf donanmalar ve askerleri stanbul'da. Adana line Franszlar; Urfa, Mara,
Antep'e ngilizler girmiler.[62]
Bir yere girmek ve bir yeri igal etmenin ne kadar eanlaml olduunu bir yana brakalm, asl
metinde olmayan "uydurma" sznn kullanlmasna bakalm. Gerekten de "vesile" szcnn
karl "uydurma neden" olarak karlanabilir mi? "Ne vesileyle zmir'de bulunmutunuz?" gibi bir
soru sorulunca bunu "Hangi uydurma nedenle zmir'deydiniz?" gibi anlayabilir miyiz? Demek ki
burada Mustafa Kemal'in ne demek istedii hakknda bir yorumlama sz konusudur. Metnin ne
dediini dikkate alan daha az mdahaleci ve tarafsz bir evirinin "sebep, neden veya gereke"
szcklerinden birini kullanmas gerekirdi.
Anasrda var bir sr
Velidedeolu rettii metinde "ansr" ve "unsurlar" szcklerini tutarl olarak ayn ekilde
Trkeletirmiyor. Eer sz konusu ansr (unsurlar, elemanlar, eler) Mslman deilse "aznlk"
ve "aznlklar", yok Mslman iseler eviri yapmay keserek dorudan "Trkler" ve "Mslmanlar"
olarak kullanyor. Bylece Trkler veya Mslmanlarn da aynen gayrimslimler gibi bir byk ve

ayn btnn, bir okuluslu toplumun paras olduunu iaret eden "ansr" sznn iini btnyle
boaltm oluyor. "Ansr"a ykledii ak anlamdan Trkleri hep uzak tutarak, Trklerin ounluk
olduunu ima etmi oluyor. O zaman sormu olalm, ttihatlarn mehur "ttihd- ansr" politikas
byle bir mantk izlenirse, ya "aznlklarn birlemesi" veya "ounluk ve aznlklarn birlemesi"
gibi anlamlara gelmez mi? Peki ya "ansr- erbaa" (drt unsur, hava, su, toprak, ate) gibi ok
kullanlan bir terkip karmza ktnda ne yapacaz? Umarm "drt aznlk" demeyeceiz! Tarafsz
szcklere metindeki balamdan yola karak deiik anlamlar yklemek her zaman stesinden
gelinebilecek bir yntem olmayabilir. Osmanl devletinin iinde bulunduu durumu anlatrken
Mustafa Kemal bu kavram nasl kullanm? Metinlere bakalm:
Bundan baka, memleketin her tarafnda, ansr- Hristiyaniye haf, cel, huss emel ve
maksatlarnn temin-i istihsaline, devletin bir an evvel, kmesine sarf- mesai ediyorlar.
Bilahare elde edilen mevsuk malmat ve vesaik ile teeyyd etti ki, stanbul Rum
Patrikhanesinde teekkl eden "Mavri Mira" heyeti vilyetler dhilinde eteler tekil ve idare
etmek, mitingler ve propagandalar yaptrmakla megul.[63]
Bu alntnn ilk cmlesinin Velidedeolu'ndaki karl yle:
Bundan baka, lkenin her yannda Hrstiyan aznlklar, zel istek ve amalarnn elde
edilmesi, devletin bir an nce kmesi iin, gizli ak, aba harcyorlar.[64]
Mustafa Kemal, Vilyat- arkiye Mdafa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti zerine konuurken de
"unsur" ve "ansr" szcklerini kullanyor.
Vilyat- arkiye Mdafa-i Hukuk-u Millye Cemiyeti'nin maksad- teekkl de;
[nizamnmelerinin ikinci maddesi] ark vilyetlerinde mtemekkin bilcmle unsurlarn din
ve siyas haklarnn serbesti-i inkiafn temin edecek esbab- meruaya teebbs etmek,
mezkr vilyetler ahali-i slmiyesinin tarih ve mill haklarn, indelhace, lem-i medeniyet
huzurunda mdafaa eylemek; ark vilyetlerinde vki olan mezalim ve cinaytn esbab ve
avamili ve fail ve msebbibleri hakknda bitarafane tahkikat icrasyla mcrimlerin
msraaten tecziyelerini taleb etmek; ansr beynindeki su-i tefehhmn izalesi ile
kemafissabk revabt- hasenenin teyidine gayret etmek, hl-i harbin vilyat- arkiyede tevlid
etdii harab ve sefalete, hkmet nezdinde teebbsatta bulunmak suretiyle, mmkn mertebe
re-sz olmaktan ibaret idi.[65]
Velidedeolu'nda bu pasaj yle:
Vilyat arkiye Mdafa-i Hukuku Milliye Cemiyeti'nin kurulu amac da (tzklerinin
ikinci maddesi), Dou llerindeki btn halkn dini ve siyasal haklarnn zgrce geliimini
salayacak yasal yollara bavurmak; ad geen illerdeki Mslman halkn tarihsel ve ulusal
haklarn, gerektiinde, uygar toplumlar nnde savunmak; Dou illerinde yaplan kym ve
cinayetlerin nedenleriyle etkenleri ve bunlar yapanlar ve yaptranlarla ilgili, yansz
soruturma atrarak sulularn abucak cezalandrlmasn istemek; Trklerle aznlklar
arasndaki anlamazlklarn giderilmesi ve eskisi gibi iyi balarn pekitirilmesi iin aba
harcamak; hkmet katnda giriimlerde bulunarak savan Dou illerinde neden olduu ykm

ve yoksulluu, olabildiince, giderme yollarn aramakt.[66]


lk bakta gayet dikkatli ve duyarl bir eviriymi izlenimi veren ve genelde de yle olan bu eviri
iki kritik yerde asl metinden ayrlyor, onu yorumluyor ve eklemede bulunuyor. "[]ark
vilyetlerinde mtemekkin bilcmle unsurlar" ifadesini "Dou llerindeki btn halk" olarak
evirmek olduka gtr. "Dou illerinde oturan btn unsurlar" diye evirmek gerekir. Bunda,
"btn halk" gibi yuvarlak bir ifadenin asla veremeyecei "btn etnik-dinsel gruplar/unsurlar" gibi
kesin bir anlam vardr. "[A]nasr beynindeki su-i tefehhmn izalesi" ifadesini ise hi
duraksamadan "Unsurlar /etnik gruplar arasndaki yanl anlamalarn giderilmesi" olarak
evirmelidir. Mustafa Kemal'in aktard metinde "Trk" szcnn "t"si gemezken ve bir aznlk
veya ounlua deinilmezken Velidedeolu "Trklerle aznlklar arasndaki anlamazlklarn
giderilmesi" ifadesini nereden bulmutur? Mustafa Kemal veya dneminin dier aydnlar "Trk"
veya "ekalliyet" demeyi bilmedikleri iin mi bu kelimeleri kullanmadlar da yerine eitli anlamlara
ekilebilecek yuvarlak bir ansr szcn koydular?
"Ansr" kullanldnda sz konusu olanlar Mslman deilse "aznlklar" yaptrdk,
Mslmanlarn da aka iinde olduu anlalan "ansr" ise "Trkler ve aznlklar" diye iki ayr
ble bldk, peki ya herkesin Mslman olduunun aka sylendii bir yerdeki "ansr"
szcn ne yapacaz? Bunun yant iin nce Mustafa Kemal'in metnine bakalm:
Vilyat- arkiye Mdafa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti'nin stanbul'daki merkez idaresinin
meden ve ilm vesaitle temin-i maksad edilebilecei hakknda fazla nikbin olduu anlalyor.
Filhakika bu yolda sarf- mesaiden geri durmuyor Vilyat- arkiyede Mslman ansrn
hukukunu mdafaa iin Le Pays namnda Franszca bir gazete nerediyor. Hdisat gazetesinin
imtiyazn deruhde ediyor.[67]
Velidedeolu ise buradaki "Mslman ansrn hukukunu" ibaresini "Mslman halkn haklarn"
olarak karlam. M. Kemal acaba "Mslman halkn haklarn" demeyi bilmez miydi? Ak bir
ekilde "Mslman unsurlarn haklar" diye evirmek gerekir. Doudaki Mslman halkn birden
fazla unsurdan olutuunu ve bunlarn birbirlerine kar haklarnn ve/veya her birinin haklarnn
farkl olabileceini sylemek baka bir ey, btn bu nanslar tek bir potada eriterek silikletirmek
baka bir ey. Bu acaba hangi Trkeletirme zorunluluunun bastrmasyla olmu?
[68]

Ayn ekilde Erzurum Kongresi'nin kongre beyannamesine de yansyan karar ve ilkelerinden sz


ederken yle diyor Mustafa Kemal: "Ansr- Hristiyaniyeye hkimiyet-i siyasiye ve muvazene-i
itimaiyemizi muhill imtiyazat ita olunamaz [Beyannme, madde 4]"[69] Velidedeolu'nda ayn madde
yle: "Hristiyan aznlklara siyasal egemenliimizi ve toplumsal dengemizi bozacak ayrcalklar
verilemez (Bildiri, madde 4)"[70] Her trl ekiciliine karn "ansr" szcn burada da "aznlk"
deil "unsurlar" olarak evirmek gerekir. Zimmi hukukunun her anlamyla geerli olduu 1856 ncesi
Osmanl toplumu iin kullanlsa belki bir anlamda doru olacak olan aznlk kavram, Tanzimat ve
hele Merutiyet dnemleri Osmanl toplumunda hukuki olarak bir anlam ifade etmez. Hatta btn
Osmanl modernlemesini din ve etnik farkllklar dikkate almakszn ortak bir vatandalk kltr
ve hukuku gelitirmek olarak alglamak mmkndr. Saysal anlamda "aznlk" kastedildiinde
"ekalliyet" (kllet, azlktan) kelimesini kullanan, te yandan iindeki herhangi bir etnik veya dinsel
gruba hukuki olarak aznlk stats tanmayan bir toplumda "ansr"n "aznlk" olarak karlanmas

en azndan anakronistik olacak, Lozan ile ortaya kan yeni hukuki durumu geriye tamak anlamna
gelecektir.
lk defa milli olan meclis!
Osmanl'dan Trkiye'ye geiin ok hz kazand bir dnemin rn olan Nutuk'un her yerinde
Velidedeolu'nun beenmedii, Mustafa Kemal tarafndan kullanlmasna anlam veremedii
dolaysyla ya btnyle kard veya kafasndaki bir ablona ve yeni bir terminolojiye uydurduu
szckler ve kavramlar vardr. Btn bunlarn dilin dayatt herhangi bir zorunlulukla ilgisi yok.
Tam tersine, dilin kullanlarak bir ideolojik dayatma yaratldn sylemek ok daha mmkn
grnyor. rnek verelim: Mustafa Kemal, lkenin iinde bulunduu derin bunalm atlatmak iin
akllara gelen kurtulu arelerini, yani ngiliz himayesi veya Amerikan mandas istemek ve sorunlarla
yerel seviyede uramak seeneklerini saydktan sonra bunlarn hibirinde isabet grmediini
kaydediyor, Osmanl devletinin korunmasnn mmkn olmadn belirtiyor ve yle diyor:
Osmanl Devleti, onun istiklli, padiah, halife, hkmet, bunlar hepsi medll kalmam
bir takm b-mn elfzdan ibaretti. Nenin ve kimin masuniyeti iin kimden ve ne muavenet
taleb olunmak isteniyordu? O halde cidd ve hakik karar ne olabilirdi?
Efendiler, bu vaziyet karsnda bir tek karar vard. O da hkimiyet-i millyeye mstenit,
bilkayd u-art mstakil yeni bir Trk devleti tesis etmek![71]
imdi bu alntnn Velidedeolu'ndaki ekline bakalm:
Osmanl devleti, onun bamszl, Padiah, Halife, hkmet, bunlarn hepsi, ieriini
yitirmi birtakm anlamsz szlerdi. Neyin ve kimin dokunulmazl iin kimden ve ne gibi bir
yardm istemek dnlyordu? O halde salam ve gerek karar ne olabilirdi?
Baylar, bu durum karsnda bir tek karar vard. O da ulusal egemenlie dayal balszkoulsuz (tam) bamsz bir Trk devleti kurmak."[72]
Ne olmutur? Velidedeolu'na ait olduu belli olan "tam" sfatnn parantez iinde verilerek metne
eklenmesinin yan sra "Yeni" szc metinden karlmtr. "Yeni" burada Trke olmad iin mi
atlmtr? Tutalm ki "yeni" szc Trkeye "x" dilinden girme ve bugnk kuaklarn asla
anlamayaca trden bir szcktr, metnin i mant uyarnca atlacana evrilmesi gerekmez
miydi?
Tabii ki sorun, bir dil veya anlalma-anlalmama sorunu deil btnyle ideolojik bir tutumun
metne yansmasndan ibarettir. Sylemeye bile gerek yok ama bir eyin yenisi varsa eskisinin de
olmas gerekir. Mustafa Kemal'in "yeni bir Trk devleti" derken o zaman hl var olan devleti de bir
Trk devleti olarak dnd fakat bunun kurtarlamaz bir durumda olmasndan dolay bir yenisinin
kurulmasn istedii ve bu yeni Trk devletinin niteliklerini belirttiini dnmek durumundayz. Ama
anlalan "Osmanl ve Trk" Velidedeolu'nun kafasnda ancak selef ve halef olduklar iin, Trk
devleti de ancak Osmanl devleti ortadan kalknca kurulabilecek bir eydir. Bir ilktir. Mustafa Kemal,
Osmanl devletini de bir Trk devleti olarak grd iin burada yeterince Atatrk olamam
gzkyor!

Ayn ekilde orijinal metinde geen "meclis-i mill" ve "hkmet-i merkeziye" terimleri de
Trkeletirilirken en hafif bir deyimle amlanm, yorumlanm dolaysyla hem anakronizmler
yaratlm, hem de tarihi balam zedelenmitir. Birka rnek verelim. Yukarda Mustafa Kemal'in
Erzurum Kongresi'nin kongre beyannamesine de yansyan karar ve ilkelerini zetlemesine
deinmitik. Kongre beyannamesinin 8. maddesinde ifadesini bulan karardan sz ederken yle diyor
Mustafa Kemal: "7) Meclis-i Mill'nin derhal itiman ve icraat- hkmetin Meclis'in murakabesine
vaz'n temin etmek iin allacaktr [Beyannme, madde 8]."[73] Velidedeolu bu blm yle
Trkeletirmi: "7-Osmanl Mebuslar Meclisi'nin hemen toplanmasn, hkmet ilerinin Meclis
denetiminde yrtlmesini salamak iin allacaktr (Bildiri madde 3) (sic)."[74] Tarih henz 1919
olduuna gre burada toplanmas istenen meclisin Osmanl Mebusan Meclisi olduu su gtrmez bir
gerekliktir. Dolaysyla evirirken kronolojik bir yanllk yaplmam, ama kavramsal bir yanl
aktarma sz konusu olmu gibi duruyor. Burada, Mustafa Kemal'in Osmanl Mebusan Meclisi'ne
ykledii deer tamamen silinmi durumda. Oysa Mustafa Kemal, Osmanl Mebusan Meclisi'ni
"Meclis-i Milli" olarak nitelendirdii iin aynen evrilmesi gerekirdi. O srada TBMM almad,
tm lkede tek bir meclis olduu, hatta TBMM ald zaman da Mebusan Meclisi kapanm olduu
iin yine tek meclisli bir durum olduu gerei gz nne alnrsa herhangi bir karklk sz konusu
olmayacana gre, "Meclis-i Mill" teriminin yerine "Osmanl Mebusan Meclisi" konarak Mebusan
bu "milli"lik atfndan kurtarlm olunuyor! Bunun altnda yatan dnce de Osmanl Meclisi'nin deil
ancak Trkiye Byk Millet Meclisi'nin milli olabilecei yolundaki inan olsa gerek.
Oysa Nutuk'un ayn sayfalarndan okuyoruz ki Erzurum Kongresi tarafndan dile getirilen Mebusan
Meclisi'nin almas talebi, Sadrazam Ferid Paa'nn Anadolu'da Kanun-u Esasi'ye aykr bir Meclisi Mebusan topland yolundaki bir sulamasn boa karmak iin alnan bir nlemden ibarettir.
Ferid Paa, "Anadolu'da itia zuhur etti. Kanun-u Esasiye muhalif olarak Meclis-i Mebusan nam
altnda itimaat vuku' buluyor. Bu hareketin, memurin-i mlkiye ve askeriye tarafndan men'i icab
eder" yollu bir aklama yapm. Mustafa Kemal de "Buna kar icab eden tedbir alnd ve Meclis-i
Mebusan'n itimaa daveti taleb olundu"[75] diyor. Yani Ferid Paa, "Anadolu'da yasal olmayan bir
Mebusan Meclisi toplanyor" deyince, Erzurum Kongresi, "Hayr, biz Mebusan Meclisi deiliz,
bilakis sizin Mebusan Meclisi'ni toplamanz istiyoruz" demi oluyor. Erzurum Kongresi'nin bu
aamada "Meclis-i Milli"nin otoritesini tandnn, Osmanl kanunlar iinde kalarak faaliyet
gstermek istediinin ve Anadolu'da alternatif bir meclis toplanmasnn sz konusu olmadn
gstermenin o srada nemli grldnn altn izelim. Aksi takdirde Erzurum Kongresi hangi
devletin "Cemiyetler Kanununa"[76] uygun davranmak kaygs tayabilirdi ki? Velidedeolu ise
yukarda geen ilk "Meclis-i Mebusan" tarafszca "Mebuslar Meclisi", ikincisini ise yine "Osmanl
Mebuslar Meclisi" olarak evirmeyi uygun grm.[77]
Anadolu'daki milliyetiler ve Osmanl hkmeti arasndaki ilikilerin Milli Mcadele'nin her
aamasnda ayn ekilde seyrettiini sylemek g olur. Bu ilikiler bazen yumuam, bazen
sertlemitir. Burada tarih asndan ok iyi bilinen bu inili-kl ilikileri irdeleyecek deilim.
Mustafa Kemal, 12 eyll 1919'da Anadolu ve hkmet arasndaki ilikilerin ve haberlemenin
kesilmesi kararn aldklarn u szlerle anlatyor: "Efendiler, ayn on ikinci gn hkmet-i
merkeziye ile umumiyetle muhabere ve irtibat katedildi."[78] Burada nemli olan Mustafa Kemal'in
kulland "hkmet-i merkeziye" terimidir. Ankara'da henz TBMM Hkmeti kurulmad,
dolaysyla lkede, stanbul'da ve Ankara'da birer adet olmak zere iki hkmetli bir durum henz

sz konusu olmad iin olaylarn tarihi ak iinde bu doru bir ifadedir. Merkezi hkmet ile
ilikisini kesecek olan makamlar yerel ynetimler ve eitli yerlerdeki ordu birlikleridir. Sivas
Kongresi Heyet-i Temsiliyesi tarafndan kolordular, vilayetler, mstakil sancaklar, belediyeler ve
Mdafa-i Hukuk Cemiyet'i heyet-i merkeziyelerine gnderilen tebligatta aynen yle denmitir:
Hkmet-i merkeziyenin ittihaz ve takib etmekte olduu meslek-i irticakraneye ve
yaamakta olduumuz gnlerin mehalik ve muhatarat- azimesine kar mdafa-i hukuk ve
muhafaza-i mevcudiyet iin Meclis-i Milli'nin intihap ve inikadn temin ve tesri etmek
bugnn en mhim vazifesidir.[79]
Yukarda 89. dipnotla verdiim alnty "Baylar, ayn on ikinci gn stanbul Hkmeti'yle genel
olarak haberleme ve balant kesildi" eklinde veren Velidedeolu bu blm de yle
Trkeletirmi:
stanbul Hkmeti'nin tuttuu ve srdrd gerici ynteme ve yaamakta olduumuz
gnlerin byk korku ve tehlikelerine kar haklarmz savunmak ve varlmz korumak iin
Mebuslar Meclisi'nin seilme ve toplanmasn salamak ve abuklatrmak bugnn en
nemli iidir.[80]
Grld gibi her iki alntda da "hkmet-i merkeziye", "stanbul Hkmeti" ve ikinci alntdaki
"Meclis-i Milli", "Mebuslar Meclisi" olmu. lkede tek bir hkmet olduu zaman, hkmetin
bulunduu ehrin adyla anlmasnn olduka tuhaf olmas bir yana mademki Nutuk'un sahibi bu
yukardaki ifadeleri semi, aynen korunmas gerekirdi. Hangi Trkeletirme kaygsyla "hkmet-i
merkeziye" "stanbul Hkmeti" ve "Meclis-i Milli" "Mebuslar Meclisi" oluyor? Anlamak gerekten
g. Ksaltt metnin nsznde kesin beyanlarda bulunan Velidedeolu'nun aklna "merkezi
ynetim" veya "ulusal meclis" gibi basit seeneklerin gelmemesini ancak ve ancak bir metni amak,
erh etmek, yorumlamak kayglaryla aklayabiliriz. Btn bunlar metnin iine yedirilerek deil
dipnotlarda aklanarak yaplsa ok daha yerinde olur, Trkeletirilen Nutuk da tahrif edilmekten
kurtulmu olurdu. Burada da deerli dostum, Cumhuriyet tarihisi Cemil Koak ve arkadalarnn
hazrlamakta olduklarn bildiim Nutuk'un aklamal edisyonunu bir an nce bitirmelerini
dilemekten baka yapacak bir ey grmyorum.
Yanl anlalmamak iin iyice vurgulayaym: "Her sadeletirme yapan, metinleri kastl olarak
bozar, tahrif eder" veya "Her sadeletirme kullanlamaz durumdadr" diye bir iddiam yok, olamaz da.
te yandan eletirel bir gzle bakarsak, bu tr metinlerin pheden salim olduklarn sylemek de
pek mmkn deil. Her eyden nce metne, yazarndan baka bir el daha dokunduu iin bu metinler
otantikliklerini yitiriyor ve eitli anakronizmler ierir bir duruma geliyorlar. kardklar
glklerden dolay hi evrilmeden atlan kelimeler, cmleler ve bazen sayfalar, yanl eviriler,
kastl olarak arptmalar, zgr bir tarzda yorumlamalar ve u bir durum olarak asl metinde
olmayan saplamalar bu trn hastalklar olarak gze arpyor.

II. blm
evriyaz holuklar

Yukarda birtakm somut rneklerle dikkat ekmeye altm gibi "sadeletirme" dediimiz
faaliyetin epeyce bir sknts var. Dolaysyla tarih metinleri okumak isteyenlerin, bu metinleri bize
brakanlarn kendi kelimelerini, cmlelerini grmek, o havay solumak istemeleri gayet anlalr ve
doal bir haktr diye dnyorum. Bu noktada evriyaz ile gnmz alfabesine aktarlan metinler
bir zm olarak ortaya kyor. Son yllarda sadeletirmelerden ok bu tr yaynlar yaplmasn bu
ekilde aklayabiliriz sanyorum. evriyaz veya transkripsiyonu bir dilin yazsn kullanarak baka
bir dili yazmak olarak tarif edebiliriz. Bylece alfabesi farkl olan Rusa veya inceden Latin
alfabesiyle yaplm evriyazlar, o dilleri bilmesek, anlamasak bile okuyabilir ve telaffuz eder
duruma geliriz. Ama da budur. Tabii, eer dilimizde teki dilin sesleri yoksa yine sorun ba
gsterecektir. Bunu amak iin de transliterasyon yapmak, aktarlan dildeki sesleri zel iaretlerle
gstermek durumunda oluruz. Osmanl Trkesinde olup da Trkede olmayan sesler gibi bir olguyla
kar karya olmadmz iin evriyaz, Osmanl Trkesinin metinlerini okuyabilmemiz asndan
yeterlidir. Aradan alfabe engelini kaldrmaktan te evriyaznn eski alfabeyi bilenler asndan da
hzl okuma olana salamak gibi ek bir stnl de sz konusu. Dolaysyla, dikkatli bir ekilde
yaplm evriyazl bir metni, hele asl metinle karlatrma olana da grsel olarak salanmsa
sadece okuyan kamu iin deil meslekten tarihiler veya tarihi olmak isteyen renciler iin de ok
yararl gryorum.
Peki, bu yntemin ve bu yntemle retilmi metinlerin sorunlar yok mu? Ksa cevap: Hi olmaz
m? Bunlar yle sralayabiliriz:
a- evriyazy yapann asl metindeki kelimeleri hi okuyamamas,
b- Yanl veya eksik okumas,
c- Alternatif okuyular iinde doru olmayan, balama uymayan semesi mesela "g" yerine
"g" gibi,
d- Orijinal metinde olmayan noktalama iaretlerini koyarken anlamn bozulmas.
Hi kimsenin kendi dili dahil bir dildeki tm kelimeleri bilmesi beklenemeyecei iin ilk iki
kategoride yanllk yapmak kanlmaz. Artk yaamayan, belki szlklerde de olmayan kelimeleri
veya asl metin iindeki yabanc dilden alnma kelimeleri doru okumak her zaman ok kolay
olmayabilir. Kendisinden "imdat" istediim deerli Trkolog Gnay Kut Hanm ile kafa kafaya verip,
bir elyazmasnn istifli yazlm ve benim okuyamadm ad zerinde nasl onlarca dakika

harcadmz hatrlaynca hl glmserim. Yazmann ad "Ta'rif-i Telgrafya-nme" imi! Okumada


glk ektiimiz ve Trke, Arapa, Farsa okumak iin srar ettiimiz kelime ise tabii ki
"telgrafya" yani telgraf! nemli olan okunamayan yeri aka belirtmek, mmknse evriyaz metni
iinde aynen vermek, deilse transliterasyon alfabesiyle hatta kullanlan alfabeyle harf karlklarn
vermektir. nc kategoriyi ise ayr bir yere koyuyorum. Burada sz konusu olan okuyamamak veya
okuduunun anlamn bilmemek deil daha mekanik bir dikkatsizliktir. Bunlar syledikten sonra
evriyazl metinlerdeki baz hatalarn, sadeletirilmi metinlerdeki kadar vahim olabildiklerini, asl
metnin anlamn bozduklarn, anlalmasn gletirdiklerini belirtmeliyim. Sevindirici olan ise
daha st dzeyde bir uzmanlk gerektirdii iin olsa gerek, "evriyaz yapyorum" bahanesiyle
saplama yapan birine henz rastlamam olmam!

Bizans sylenceleriyle elenceli Osmanl tarihi


Efdal Sevinli, 1975 ylnda Manisa'da eski bir kitapdan ald ba taraf eksik bir Osmanlca
tarih yazmasn 1997 ylnda asl metniyle birlikte evriyazl olarak yaymlayarak gerekten vgye
deer bir i yapm, iki metin arasnda karlatrma yaplmasna izin vererek bir anlamda projesini
kamuyla paylamtr. Sayn Sevinli'nin nsznde bu yntemle kendi okuma
eksikliklerinin/yanllarnn dzeltilmesini umduunu sylemesine snarak birka ey sylemek
isterim.
Her eyden nce Sevinli elindeki metnin bir zgn ve tek metin yani "unicum" yazma, olduunu
dnyor. Ketebe kaydnda geen Yusuf bin Abdullah adndan yola karak da bu metnin, mahlas
Yusuf olan Edirneli Ktib evk tarafndan yazlm ve bugn nerede olduu bilinmeyen bir "tevrh-i
l-i Osman" olduunu sylyor. Sevinli, bu metni Oru Be ve kpaazade tarihleriyle
karlatrm, baz benzerlikler ve ayrmlar grm:
Ancak btn benzemelere karn, gerek dil, gerek bilgilendirme asndan Ktib evk'nin
Trih-i l-i Osmn'n[n] ayrmlar gsterdii de bir gerek. zellikle Bizans ve stanbul
tarihiyle, sylenceleriyle ilgili blmlerin, elimizdeki tarih metinlerinden bilgi genilii
bakmndan tmyle bamsz ve zgn olduunu grrz.[1]
Byle diyor Efdal Sevinli. Bu noktada elde bulunan eksik yazmann melliflik sorunu ve yazl
tarihi zerine pek fazla bir ey sylemeden, keke 1922'de Giese tarafndan neri yaplan ve
lkemizde Nihat Azamat tarafndan yaymlanan Anonim Tevrh-i l-i Osman' da grseydi iyi olurdu
diyorum.[2]
Okunuundan kendisinin de emin olamad baz szcklere (?) iareti koymasndan dolay Sayn
Sevinli'nin de bu okumalarma kzmayacandan cesaret alarak birka okuma yanln burada
aktaryorum: "eh"i "ha",[3] "Vulkolu"nu "Velekolu",[4] "syub"u "soyub",[5] "Yanko"yu "Niko",[6]
"ceven"i "cen",[7] "s"y "sek",[8] "Lalanz Saruca"y "Llgz Saruca"[9] "kilidin"i "gelidin",
[10] "har-bende"yi "harde",[11] "yoz"u "yz"[12] "dymeyb" "duymayub",[13] "dikb" "dkb" ve
"degb"[14] "Malkoolu"nu "Lekomaogl (?)",[15] "uru"yu "ar"[16] "bolay ki"yi "bu leyke (?)",[17]
"idklerine"yi "ayduklarna",[18] "Yenbu"yu "Benyua",[19] "Hayrbe"i "Hayrullah Beg",[20]
"nevverallahu"yu "nrullah"[21] olarak okumu. Uzmanlar dnda metnin anlalmasn gletiren,
ou zel isimler olmak zere epeycesi metin iinde yinelenip duran, dolaysyla sistematik olan
okuma yanllarndan bazlar bunlar.
Bu soytar ka ayakl?
Bir de daha kapsaml, zincirleme denecek trden yanl okumalar var ki bunlar metindeki
balamlar iinde irdelemenin daha anlaml olacana inanyorum. Nihat Azamat'n yaymlad
Anonim Tevrih-i l-i Osman'dan bildiimiz bir anekdot var. te, Yldrm Bayezit rvet alyorlar
diye tm kadlar bir eve doldurmu ve evle beraber yaklmalarn emretmi. fkeli padiaha
yaklaamayan veziri andarl Ali Paa, Yldrm'n soytars "Maskara Arab" araya koyarak kadlar

kurtarmak istemi. Bakalm ne demi, maskara da ne yapm, Sevinli'den izleyelim:


Ali P ol mashara arab fikr edb krtd aytd bre arab yle kim habsde olan kadlar
kurtarmaga pdihn gazabndan re idersen sana ok en'm ve ihsn ideyim dedi mashara
arab hem-n-dem durd varub kadlar kurtarmaga ok cehd etdi fi-l-hl bir ok fistan ve bir
ok pabu giydi peyk-vr srdi pdihn sohbetine geldi Yldrm Han kerem ve d-mn
iken arab pdihn huzrna gelb karusnda bir iki kerre srad durd pdih aytd bre
arab sen bugn kat ok ddin murd ve maksdn nedir dedi[22]
Osmanl lkesinde kadlk yapsnlar diye tekfurdan kei almak amacyla stanbul'a gitmek iin izin
isteyen Maskara Arab'n kadlar kurtardn batan syleyelim ama metnin bu halinde biraz tuhaflk
yok mu? "Peyk", yani varaca yere koarak giden yaya haberci klna giren soytar ne diye bir ok
fistan giyerek hareketlerini arlatrsn? Hadi tutalm yle bir ey yapt, bu peykin ka aya var ki
bir ok da pabu giysin? Komiklik olsun diye ellerine de mi pabu geirip Yldrm'n nnde
zplad? Olabilir mi? Bu yzden de eli aya birbirine dolap dyor mu ki padiah "sen bugn kat
ok dtn" diyor? "Enm" (yaratklar, insanlar) szcnn anlamlar zerinde yukarda dururken
"en'am" (at, deve tr hayvanlar) da grmtk. Ali Paa da soytarya at, deve gibi hayvanlar m
verecek, eer baarl olursa?
Belki bu tr bir okuma tarz daha elenceli ama hibiri deil. Her ey yanl okumalardan
kaynaklanyor. Ali Paa, in'm yani "nimetler" vermeyi, iyilikler yapmay neriyor maskaraya. Her
iki szck ayn yazlsa da arkasndan kelime "ihsan" olduu iin burada sz konusu olan en'm
olmamaldr. Maskara ok urayor. Doru bir okuyu. "im-vav-kaf" byle okunmal. Ama eer bu
szck "ok" ise tm dier "ok"larn baka bir ey olmalar gerek, nk farkl yazlm durumdalar:
"im-vav-kef". Dolaysyla sondaki "k"yi de ince okumalyz. Alternatif okuyular, "k, k, evek"
olabilirdi ama neyi deitirirdi? Dorusu, "evk"! Burada, k, gzel, kullanl, gsterili
anlamnda. Bir evik fistan, bir evik pabu! stelik Osmanllarn da bu szc yanl okumalar
olasl her zaman olduu iin mnasebetsiz bir ekilde okunmasn diye bu satrlarn ktibi (belki de
yazar) olan Yusuf vav', yani "v" harfini "u" okutmak iin stne "tre" iareti de koymu. Daha ne
yapsn? Son bir dzeltme nerim de Yldrm'n iinde bulunduu ruh haliyle ilgili. Hemen hemen
ayn yazlmalarna kar burada padiahn "kerem" deil "germ" olduunu dnyorum. Scak
demek, mutlu demek. Sohbet halinde olduu iin eleniyor demek. br trl zaten "kerim" yazmak
gerekirdi.
Rumeli'nin Mslman sava papazlar
Baka bir pasaj ise Osmanl tarihi zerine bildiimiz ok eyi deitirmemize neden olacak kadar
yeni bilgiler veriyor bize. Yldrm olu "Dzme Mustafa" ile Sultan II. Murad Rumeli'nde kapmak
zeredirler. Bildiiniz mutad taht kavgalarndan biri ite. Rumeli beyleri nedense "Dzme"ye rabet
ederler. Durum ciddidir. Murad, veziri Bayezid Paa'y Edirne'ye gnderir. Bayezid Paa da
Dzme'ye dnmesin mi? Dner, stelik vezir olur. Durum iyice ciddileir. Gerisini metinden alalm:
Ve dahi zmirolu Cneyd Beg Mustaf'ya dndi ve dahi Rm-ilnn papasn mslim
etdiler ba'zsna ellier ake harclk virdiler bu zamnda eriye giden mslime elli ake
virmek andan kald[23]

Bir nceki aciliyet bildiren satrlar bizi zaten bir eyler beklemeye hazrlam, ama bu kadarn da
beklemiyoruz dorusu! Sultan Murad fena skm olmal ki Rumeli'nin papazlarn askere alyor!
Niye, Rumeli'nin papazlar orann kyllerinden veya Anadolu'nun papazlarndan daha m sava
oluyorlar? nsan Hal savalarn filan dnnce rpermezlik edemiyor. stelik askere almakla
kalmyor bir de Mslman yapyorlar. Neden? Eski papazlar Mslman olunca daha m rkn
oluyor? Yeni mhtedinin heyecanyla m saldracaklar Dzme Mustafa'nn ordusuna. Bak sen u
Murad'n insan ruhu sarraflna! Ama deil galiba nk bunlara bir de elli ake harlk vermiler.
stelik o tarihten sonra "eriye" yani askere giden "Mslmanlara" da bu kadar para verilmi;
papazlar standard belirlemiler gibi duruyor!
Eer Efdal Sevinli asl metni de hemen kar sayfada vermeseydi mrbillah bu sorulara cevaplar
arar, daha ne akllar yrtr, kafamz kark ylece kalakalrdk. "Erken Osmanl Devletinde
Hristiyan Ruhban Snfnn Rol: htida, Sava ve Kilise" konusunda doktora tezi yazmaya
kalkacak muhayyel ve uyank gen arkadam ltfen heyecanlanma, her ey bir "iletiim kazasndan"
ibaret. nce "papasn" "yayasn" olarak oku, ayn ekilde yazlmasna karn "mslim"i de
"msellem" olarak okuyacaksn. Hadise basitleecek, sradanlaacak. Asker snflarndan Rumeli
yayalarnn bazlarn "msellem" etmiler. Yani vergiden muaf tutmu, bir tr milis kuvveti
oluturmu, ancak sefere gittikleri zaman harlk vermi, baka zaman vermemiler![24]
Burada, Efdal Sevinli'nin yaynndan biraz ayrlaym ve bu "msellem"in "Mslim" okunuunun
olduka rastlanr bir durum olduunu syleyeyim. Kelimelerin yazl ayn olunca, tarihsel balama
ve anlama bakarak okuma yapmann ne kadar nemli olduuna gzel bir rnektir bu kelime. Eer
dikkatli olmazsanz "mim, sin, lam, mim" harflerini "Mslim", "msellim" ve "msellem" olarak
okumak iten bile deildir. Okursunuz ve Latin harfleriyle cannzn ektii birini yazarsnz. Kk
bir nerim var; yazdnz bir daha okuyun, bakalm bir anlam ifade ediyor mu? Byk lim Ahmed
Akgndz iin ediyor olmal veya kendi yazdn hi okumuyor ki bir "msellem"i, hem de bir kanun
metninde yle yapm:
Sipahi ra'iyyeti ile mslim ra'iyyeti birdir, birinde olan hkm ol birinde cridir. Amma
mslim ra'iyyeti fevt olsa olu kalmasa yerlerini mslim tapuya verir; karnda kalsa ki,
mslim ra'iyyeti olmaya, karnda yerini alamaz. Ve mslim ol vefat eden ra'iyyetin yerini
hricden kimseye verse, mademki, mslimin har ra'iyyeti tlib ola, hrice vermek caiz
deildir. Mslim ra'iyyetine al-veresiz dey hkm-i erif verilr.[25]
Burada fazla dalmayacam ama nasl oluyor hakikaten? "Mslim" diye kendilerine tmar verilen
bir asker snf m var? Hadi ondan getim, "Mslim"in raiyeti olabiliyorsa, vurgulanan tmar
sahibinin dini aidiyeti ise, "sipahi" dediimizin de bu durumda "Mslman" olmamas gerekir ki
farkl bir kategori olsun!
Osmanl tarihlerini okurken hep kar, "karar firara tebdil etmek" diye bir sz var. Bir ie byk
bir azimle giriip pabucun pahal olduunu anlaynca kamak anlamnda. Tabii ki eski alfabeyle
yazarken bunu yapmak ok kolay: Bataki harf olan "kaf"n stndeki iki noktadan birini alnca "f"
oluyor ve firar okunuyor. Burada da aynyla tersi vak'i olunca dayanamadm yazyorum. Osmanllarn
Anadolu egemenlii iin Karamanoullaryla giritikleri bitmez tkenmez savalar srasndadr.
Murad Rumeli'ndeyken Karamanolu brahim Bey Anadolu'da Osmanllar aleyhine harekete geer.

Sonrasn metinden izleyelim:


Ve dahi Anatol tarafnda Karaman brahim Beg hareket edb Anatol vilyetini velveleye
brakd dey Murd Han'a haber oldukda Rm-ili'nden vfir eri cem' edb fi-l-hl Anatol'ya
geb brahim Beg ile mlkt olub muhkem harb ktl edb kbet-l-emr brahim Beg
karr edb Murd Han dahi varub Akehr'i ve dahi Begehr'ini ald.[26]
brahim Bey "karar ederse" yani olduu yerde dayanrsa Osmanllar Karaman kentlerini alamaz,
"firar ederse" alr! Dolaysyla baka zaman ne yapacamz bir yana dursun, metne anlam
kazandrmann baka yolu olmad iin burada kesinlikle "karar firara tebdil" etmeliyiz.
Ayaklanmalar, savalar ve namazn ertelemeyen ehit
Bu zerinde konutuumuz kaynak, olu II. Mehmed lehine tahttan ekilen Sultan II. Murad' Varna
Sava'n kazandktan sonra da hemen yeniden tahta kmam, Manisa'ya geri dnm olarak
gstermektedir. Ona gre, bu sralarda, Hicri 849 yani 1445/46'da, byk olaslkla 1445'te ciddi bir
yangn olmu, Edirne "bezzistn" (bedesten) ve "taht-el kal'as" (tahtakale) yanm. ehirde, belki
de Murad'n geri dnmesinin zeminini oluturmak iin yenierilerin de kart daha birtakm
huzursuzluklardan sz ediyor kaynamz:
Ol vakitde vzerdan Halil P ve Saruca P ve dahi ehbddin P ve Ksm P
idi ger andan Sultn Muhammed Edrene'de karr edb dururken yenieri ba kaldrp bi-hak
diye kub ehir halkna velvele db ol vakitde ehbddin P vezr ve hem beglerbegi
iken yenieri pya kasd edb ehbddin P dahi ugru kapudan kub firr edb
Eskisaray'da Muhammed Han katna varub hals old[27]
Anlalyor ki yenieriler ba kaldrmlar, "bi-hak", "haksz" diyerek kmlar. Nereye ehir
dna m? Belirtilmemi. ehbddin Paa ise gizli kapdan karak yenierilerden kurtulmu. "Bihak diye" okunan ancak kelimeleri "Buuk Depeye" eklinde okursak, bu pasajn Murad'n geri
gelmesiyle sonulanan mehur yenieri ayaklanmasn, u an ki bilgilerimize gre ilk yenieri
ayaklanmasn sz konusu ettiini anlarz ki Osmanl tarih yazmclnda da "Buuk Tepe
Ayaklanmas" olarak geer. Ayar dk sikke kesilmesinden dolay zarar gren yenieriler
gnlklerine "buuk" ake zam yaplmasyla isyandan vazgemiler, ayaklanmann yeri olan tepe de
ondan sonra Buuk Tepe olarak anlr olmu.
Fatih'in Akkoyunlu Sultan Uzun Hasan ile kapt Otlukbeli Meydan Sava'n anlatrken ise
ciddice edebiyata kalkm, trl metaforlara bavurmu kaynamz:
Sultn Muhammed erisinden toplar ve tfengler yagmur gibi yagub ve dahi ecel derzisi
kaftanlar bib oklar atlub yalmanlu sekler elde dutlub sekler arun ve dahi oklar ekene
ve kllar snd olub iki eri iki dery misli birbirine c edb Acem serveri ve dahi Rm
ve Karaman dilverleri tamm Rstem Zl-i sfendiyr ry- ten ve dahi Afrasiyb misli
ceng-i ktl etdiler amm Uzun Hasan'n erisi top tfeng cengini ok grmeypdirlerdi top
grldsini Uzun Hasan erisi iitmekle zelzeledir yerler aaa geer sandlar bu heybete
yregi duymayub dnya gzine dar grinb...[28]

Ateli silahlara sahip olmak asndan iki ordu arasnda bulunan korkun uurumdan gurur
duyduunu saklamayan bir slupla bir eyler anlatmaya alyor mellif, evriyazy okuyan bugnn
okurlarna. Buradaki anahtar kelimeye biraz nce zaten deindiim iin sondan balayalm, "yrei
duymamak" gibi bir deyime sahip deiliz. Bu szck, "dymek" yani "dayanmak" olarak okunursa
metin anlam kazanr. "Bu heybete yrei dymeyb", "bu heybete yrei dayanmayp" demek olur.
Alntnn ilk ksmndaki "ecel terzisi" metaforuna gelince; herhalde kefen yerine geecek kaftanlar
biiyormu bu terzi. Neyle? Keskin demirli mzraklar (s/sng) arn- l gibi kullanp kuma
lerek, "snd" yani makas olarak kulland kllar ile bierek ve bildiimiz adi ine (ekene deil)
ile dikerek, ksaca sava meydannda bulduu malzemeyle.
Bu metinden yapacam son alnt biraz daha gerekst bir tonda, bayaca menkbe tadnda.
Osmanl komutan ve Bosna Bei Yakub Paa ile dman Derencil (Derencseny) Ban'n
Krbova/Krbava/Corbava'da[29] 1493 ylndaki byk savalarnda bakn neler olmu:
Dernecilban (sic.) dahi kendsine magrur olub erisine emretmi kim Trkn ellerin
baglamaya urgan ve zencr getresiz dey kbet-l-emr kendler esr olub Trkn elleri
baglanacak zencr ve urganlaryla kendleri baglanub sir kfirler kamaga yz tutdlar ve
dahi Derv elebi Mevlna ve Kavalzde shak Beg rivayet etdiler kim ser-asker Ya'kub
P kzl kana gark olup lmi iken namaz vakti geldikde kazaya komayub ed idb yine
cenge megl gerrdi.[30]
Yakub Paa'nn dervilii, airlii ve hadml yannda bir de bu tip kerametleri mi varm?
Rahmetlinin ldkten sonra namaza durmas ne demek oluyor? Nasl olsa ld iin kaza etse ne
olur? Dnyada eteinden eken ne ki? br tarafta bol bol klar. lmesine karn savamak kaygs
m? Sahi sonra nasl yine cenge dnyor? Dervi elebi Mevlana ve benim adn fazla srarc
olmadan Kralzde shak Bey olarak okumay nerdiim kiilerin tankl byle bir mucizeye
inanmamz iin kfi mi? Uzun szn ksas, velev ki eski kaynaklarn bazlarnn menkbevi yaps
ar bassn, kaynamz bize byle olmaz bir eyi anlatr grdmzde hi irkilmeyecek miyiz?
Zaten biraz aada "imdi azzler ol vakitde cn bzrnda iken namaz klmak hayli maslahatdr ve
ill meger gayb erenlerinden ola" denildiine gre, iki sonu kyor a- Yakub Paa can pazarnda
namaz kldna gre bu pazarda hl yitirecek bir can var, b- Bu kadar da adam zaten gayb
erenlerinden yapmaya yetiyor. Ee, o zaman bu sper mucizeye ne gerek var?
Oysa her ey bu kez tam anlamyla mekanik bir hatadan kaynaklanyor. Adamcazlar, gayet inanlr
bir eyi rivayet ediyorlar: "ser-asker Ya'kub P kzl kana gark olmu iken namaz vakti geldikde
kazaya komayub ed idb yine cenge megl olub grrdi" "Megul" kelimesinden sonra gelmesi
gereken "olub" satr yazlrken unutulunca satrn stne yazlm ve yaz evrilirken bir st satrdaki
"gark" kelimesinin arkasna gelecei dnlm. Ortaya kan ve "gark olub olmu iken" haline
gelen ifadeye bir anlam verilemeyince "gark olub lmi iken" ekli tercih edilmi. "Kzl kana" olan
bir nceki kelimeler de bu anlam glendirmi. Bylece paa hem lm ama ne namazndan
vazgemi, ne de savandan!

Hayretlere dren Hayrullah


Yukarda evriyazl metinlerin ortaya kard baz sorunlara rnekler vererek bakmaya altk.
imdi inceleyeceimiz metnin baz sorunlar da bu kabilden. Yaratt baz yeni sorunlar ise nasl
adlandracam bile bilmiyorum. Sz konusu metin Profesr Belks Altuni-Grsoy'un evriyazsn
yaparak yayma hazrlad bir eser. air Abdlhak Hmid'in babas, hekim, tarihi ve devlet adam
Hayrullah Efendi'nin 1864'te Avrupa'ya dair yazm olduu bir "yolculuk kitab" veya AltuniGrsoy'un yaymlad adyla Avrupa Seyahatnamesi.[31] Kitabn kapanda Altuni-Grsoy'un
katks "Gnmz Yaz ve Diline Aktaran" olarak nitelense de yaymlanan metin gnmzn diline bir
eviriyi iermedii iin yaplann bir evriyazs almas olduu sylenebilir. u var ki, AltuniGrsoy, evriyazl metni vermekten te yapta ksa bir nsz yazm ve ayrca yirmi sayfalk bir zet
ve tahlil yazarak Hayrullah Efendi'nin metnini tantmaya almtr.
Hayrullah Efendi zerine birincil kaynaklara ve var olan literatre dayanarak ayrntl ve
mkemmel bir ansiklopedi makalesi yazan Profesr mer Faruk Akn'n nitelemesiyle Hayrullah
Efendi'nin "en orijinal eseri"[32] denmeye gerekten layk olan bu eserin Osmanl toplumunda
yaratm olabilecei etkiler asndan bakldnda, yazld dnemde baslamam olmasna
gerekten hayflanmamak elde deil. nk Hayrullah Efendi'nin eseri Osmanl'da trnn ilk
rneklerinden biri olan kullanl bir rehber ve gzel bir seyahatname olmaktan ok ileride bir
yerlerde duruyor. Osmanl tarihinin krlma noktalarndan birinde, bir yandan yeni bir szck
daarc oluturan, dier yandan bu nev-icd szck daarc ile toplumuna konuan bir Osmanl
entelektelinin zihniyet dnyasna alan bir byk pencere nitelii arz ediyor. Burada herhangi bir
analize kalkmakszn eserin sadece zihniyet tarihi ve sosyal tarih asndan deil dil ve edebiyat
tarihileri asndan da tam bir hazine olduunu belirtmekle yetinelim.
Tabii ki ok gecikmi de olsa eserin okuyucuyla gerekleen bu randevusuna yine de mteekkir
olmak gerekiyor. nk Akn'n, Hayrullah Efendi maddesinde mstakilen be stunluk bir yer
ayracak kadar nemli grd eserle hibir zaman buluamamak da bir olaslkm. Bunu yine
Akn'n ansiklopedi maddesinden anlyoruz:
Abdlhak Hmid'in lmnden sonra ona ait baz evrak ve msveddelerle birlikte Ankara
Dil ve Tarih-Corafya Fakltesi'ne intikal eden ve hususi bir kede o evrakla birlikte
muhafaza olunan, bandan ilk sayfas eksik olarak ciltlenmi, msveddesi ise elde
bulunmayan bu biricik yazma bugn kayp gsterildii gibi Mill Ktphane'deki
mikrofilminin de kaybolduu bildirilmektedir.[33]
Ta bandan itibaren yaymlanmak amacyla kaleme alnan bir eserin bana bundan daha byk ne
felaket gelebilir ki? Altuni-Grsoy'un nszndeki teekkrlerden anlyoruz ki Avrupa
Seyahatnamesi-Yolculuk Kitab galiba Dil ve Tarih-Corafya Fakltesi'nden pek uzaa gidememi.
Tuhaf olan, Akn'n ansiklopedi maddesini aslna sadk bir ekilde zetleyen ve onun cmlelerini
yineleyerek alan, fakat Akn', sadece, byk ksm Akn'n daha nce kulland kaynaklar arasnda
bir kaynakm gibi gsteren Altuni-Grsoy'un bu kaybolu ve mutlu yeniden bulunu hadisesini
btnyle es gemesi ve sz etmeye deer bulmamas! Neyse, nemli olan kaybolmu sanlan bu
nemli metnin Ankara Dil ve Tarih-Corafya Fakltesi'nde tekrar ortaya km olmas. Sanrm yeni

batan yaymlanmas gerekiyor; bunda byk fayda var.


Boru deil Kzlelma'dr bu!
evriyazl metnin rettii sorunlara gelince, bunlarn ilk bl bu tr yaynlarda alk olduumuz
sorunlar. Uzun bir liste oluturacak denli ok olan yabanc asll szcklerin ve zellikle yer
adlarnn yanl okunularn bir yana brakarak ve yalnzca anlam bozacak nitelikte rnekler vererek
bazlarna bakalm. Hayrullah Efendi, iki olu olan Abdlhlik Nash ve Abdlhak Hmid'i
kendisinden nce Paris'e gnderir. Genler, Akdeniz-talya yoluyla Fransa'ya gideceklerdir. Biraz
sonra baka bir balamda greceimiz gibi Nash babasna uzun mektuplar yazarak Roma ve
talya'y anlatr. Roma iin syledikleri arasnda unlar vardr:
Gerek nfusca ve gerek vs'atce eski hliyle nisbet kabul etmez mertebe glenmitir. Ve
dnyann py- tahtl unvann oktan zayi' edip, imdiki hlde yz seksen bin nfusu
havidir. Lkin her ne kadar eski ma'mriyyetini gaib etmi ise de Bosra e am, Baalbek,
Tedmr (gibi) (ve Msr'da) Teb ehri misilli mnkalib-i harbiyyet olarak kalmayp, her ka
kereler viran olmu ise (mevki'-i mlasebesiyle) yine imar olunmutur. Ezmine-i mutavassta
barbarlarnn dest-i gadrleriyle yklp, zr ve zeber olan diyr- Misriyye'den gelmi mevzn
dikili talar ve amdlar ve mnakka mermerlerden masn-sr- kadme (ve statueler eski
Musul'da olduu misilli) yer altnda braklmayp ihra olunarak imdiki ehrin mevazi'-
mnsebesine vaz' ve rekz ile tezyn-i ehir etmilerdir.[34]
Babasnn kulland dile gre daha adal ve formel bir slup seen gen adam burada Roma'nn,
eski bayndrln yitirmise de Busr, Baalbek, Teb kentleri gibi harabeye dnmediini sylyor.
Tabii, baka eyler de. "Eski Musul" diye bir uygarlk m var? Sakn alntda daha nce iki kez geen
"Msr" olmasn bu? Ya dnya bakentliini oktan yitiren, nfusunun azaldn cmlenin gidiinden
anladmz, bayndr filan olmayan Roma ne diye "nisbet kabul etmez mertebe" gleniyormu
bakalm? Tabii ki yle bir ey yok ve Osmanlcasn gremesem bile "klmtr" szcnn
yanl okunduunu rahatlkla syleyebiliyorum.
Yine Roma'dayz. Hayrullah Efendi'nin oullar San Pietro Katedrali'ni dolarlar. Betimlemeler
ok ayrntldr. Abdlhalik Nash bina hakknda bir sr istatistik verir. Ama o da ne?
Mezkr kubbenin merkezi makamnda olan vasat delik olup, darya doru bir eh-nin
kmtr. eh-ninin st bir kk kubbe ile mestur olmakla, alem-i kebr ve Kzl Alm
diye hret-gr olan parlak yuvarlak orada vaki'dir. Kubbenin kutru 130 kadem olup, 166
kadem irtifa'nda olan drt amd- kebrin zerinde mevz'dur.[35]
imdi haddimi ap size San Pietro'yu tarif edecek deilim ama Kzl Alm de ne ola acaba?
Altuni-Grsoy tarafndan yapt yaynn yer adlar dizinine konduuna gre bir yer olmal. Parlak,
yuvarlak, pek "alem" bir yer canm! Herkes bilir, Kzl Alm ite, Frengistan'da mehur bir yer! Yine
de insan pek kesmiyor bu aklama. Ne ii var bu yerin o ulu yapnn en tepesinde? Neyse ki Nash
imdada kouyor, biraz daha aklyor:
Kubbe-i kebrenin tepesine kmak iin ruhsat alm bulun(duumdan) (duumuzdan)
merdiveninden karak, tepesine mevz' olan h-nine vardk. Kapsnn ierisinde bulunan

pencerelerden kilisenin derununa baktmzda adamlar kedi kadar grdk- Oradan Kzl
Alm demekle maruf olan alemin derununa giden minare merdiveninden karak, pirinten
olup da, ii bo olan alem-i muazzamn iine ktk. Bunun iinde on alt kii oturacak kadar
mahal vardr. Ancak gnein pirinci kzdrmasndan dolay hsl olan harareti tahamml
olunur ey eil idi. Ben sca sever iken bile dayanamadm. Frn gibi idi. Fakat etrafmz
temaa ile iktifa eyledik.
Mahall-i ref'-i mezkrdan alt leyyiga [liga okunmal, lig H.E.] mesfe-i bu'du olan deniz
bile hayal meyal fark olunmutur. Yarm saat kadar oradan etrafa nezaret esnasndan evvelce
abdestli bulunduum cihetle San Pietro kilisesinin zeminden (426) kadem irtif' olan kubbe-i
refi'ann fevkinde teberrken salt-z-zuhuru eddan sonra kilisenin yeri altnda olan
mezaristan grmeye indik.[36]
Hay Allah, daha ne desin ocuk? Pirinten yaplma alemin iine kadar km! Sakn burada Kzl
Alm denip durulan garabet o duyageldiimiz, u uruna yenierilerin ve sair sunf-u askeriyenin
ikide bir yollara dklmeyi teklif edip durduklar Kzlelma olmasn?
yle tabii, bakmayn siz yle cafcafl aksanlarla filan yazldna, kafiri libaslara filan
brndne, Osmanl'nn ka yzyllk ryas, Kzlelma'dr bu. Daha nce hi iitilmedii iin
olacak bu kadar tarife, tarifi brakn adnn sylenmesine ramen anlalamam. Tabii Nash'nin San
Pietro'nun tepesinde namaz klmasnn da hibir sembolizmi kalmam oluyor bylece. Oysa peder
bey de birka sayfa nce olunun mektubunu okuyucusuna sunarken durumu yeterince fa etmiti:
Mm-ileyhn talya tafsiltna dair bana irsal ettii mektup, talya tarikiyle azimetimi
hussen dnyann her bir tarafnda Kzl Alm demekle hret ir olan Roma nam ehrin
ahvl-i dhiliyyesinin hikyesinden ibaret olmakla, bu kitaba derc ve ilhak tensip
olunduundan, drdnc defa olarak gnderdii mektuba dahi zikrolunan talya hikyesinin
zeyli olmakla ayniyle yazlmtr.[37]
San Pietro'nun kubbesinin en stnde bulunan pirin kreden giderek Roma'nn da kzl elma
oluuna bir referans ve baka bir ey deil! Peki, o zaman o dizine konan Kzl Alm ehri hangi
tarafa dyor?
Paris'e git bir gn evvel, akl u fikrin var ise
leme gelmi saylmaz gitmeyenler Paris'e![38]
Oullar nceden eitim iin Paris'e giden Hayrullah Efendi bir yl sonra onlara katlr. ay orada
kalacaktr. Yeni bir ev tutarlar. "Alaturka" yemek piirildii iin Champs-Elyses'deki bir restorann
mdavimi olurlar. Efendi'nin boazna dkn olduu anlalyor. Yemekleri ayrntl anlatr:
"Sebzevat enva'ndan spanak, enginar, kukonmaz, taze fasulye ekl olunur ise de, suret tbk
Trkistan'daki yemekler gibi deildir."[39] "Trkistan" dedii kolay, Trkiye yani Osmanl
mparatorluu diyor. Osmanlcasn grme imknm olmamasna karn yukarda pek bir anlam ifade
etmeyen "suret tbk" szcklerinin ise "suret-i tabh" olarak okunmasn neriyorum. Sebzelerin
piirme eklinin Trkiye'deki gibi olmadn sylyor. Yoksa sebzelerin grnlerinin Fransa'da
farkl olduunu sylemiyor.

Altnc Dire-i Belediye Meclisi'nin bakanln yapt iin ehircilik konusunda da duyarl olan
Hayrullah Efendi Paris'in "omnibus arabalarn" uzun uzun ve verek anlatr:
Evvela omnibus denilen dolmu arabalarn devr-i hareketleri yledir ki, Paris'in iinde
(muhtelif dakikalarda) mevki-i mteaddideden hareket ederek, bir takm sokaklar dolaarak
ve biraz mevkiflerde durarak bir mahalle varp, oradan tekrar geldii sokak ve mevkileri
geerek iptidaki kalkt merkeze gitmek zere, her merkezden beer dakikada bir omnibus
arabalar hareket eyleyip, sokaklardan yolcu alp karmak zere gider. Bu arabalarn
cesameti yledir ki, derunu karlkl olarak (on iki) yukars dahi on (drt) (yani iki dili
cem'an yirmi drt) nefer yolcu alacak kadar byktr (ve bunlarn iine karlar dahi binerler.
Fiyat derunu altm ve brnu otuz paradr...)[40]
Efendi, omnibus arabalarnn ne kadar byk olduunu anlatmaya alyor da hesap kark.
Arabann iine on iki, yukarsna on drt kii biniyorsa nasl toplam rakam yirmi drt oluyor? Neyse,
var bir yanllk metinde diyelim ama geemiyoruz ki! Bir de u "iki dili" meselesi var ki anlayan
beri gelsin. Kimdir, nedir iki dili olan? Sanrsnz ki Hayrullah Efendi bir tr dnyaya erken gelmi
Akif'tir, o srada henz tek die kalmam olan medeniyetten konumaktadr! Yoksa yolcular m byle
iki die kalm? Deil tabii, "dern" ve "brn" kelimelerinden anlalmalyd ki Efendi "ili dl"
diyor. Yukarda, akta (darda) oturanlar aadakilerin (ierdekilerin) yars kadar para
veriyorlar. Baka bir ey deil. Yoksa omnibus ile diin ne alakas var?
Avrupa'da kadnlarn toplum hayatndaki yeri zerine eserinin deiik yerlerinde bir frsat drp
kelam eden efendi bakn bir seferinde ne diyor:
Kadnlarn Frengistan'da kaderleri li olduundan tife-i nis oturmadka rical oturamayp,
bir kadn meclise geldikte, hali olarak bir sandali bulamaz ise, erkeklerden biri kalkp
sandalyesini takdim etmeye mecburdur.[41]
"Bir insann kaderinin yksek olmas ne demek acaba?" diye dnmeye hi gerek yok tabii. Nasl
ki Hayrullah Efendi, rahip snfna ancak kilise iinde sayg gsterildiini anlatrken "Ruhbanlarn
kilisenin haricinde kadr ve haysiyetleri yoktur"[42] derken doru okunmu, burada da yle olmaldr.
"Kadr" okumak gerekir. Evet, her iki kelime de ayni (kaf-dal-re) olarak yazlyor, ama "kader" olarak
okumak bir kader midir? Balama da bakmak gerekmez mi? Yoksa elimizdeki metnin "kadrini
kymetini" bilmi olur muyuz?
Baka bir sahne, Hayrullah Efendi kaplcalar ve glleriyle tannan Enghien adl bir kye gider.
Glde, hem de Osmanl bayra tayan bir sandalda, sandal sefas yaparken su kular sandal izler.
Mezkr glde yzlerce miktarda yaban kazlarnn (ve rdeklerinin ve sair su kularnn) ve
cesm-l-hey'et beyaz kuularn sandallarn arkasna dp (ahli hayvanat misilli) beraber
dolatklar bakaca zevke gidecek bir seyir idi.[43]
Kim kiminle beraber dolayor? Haydi, kular anladk, onlar sandallar izliyor da, acaba insanlar
da onlarla dp kalktklar iin mi bizim efendinin hmna uruyorlar? Hani bir eletiri mi sz
konusu, hayvanlarla beraber dolayorlar diye ahaliye hayvan gibi mi demi oluyor? Frengistan

ahalisinin bu hali mi houna gitmi? Tabii ki deil. O kelimeyi bir "ehl" olarak okuyun, bakn her ey
nasl yerine oturuyor.
Bir de Hayrullah Efendi'nin arpk ve irkin kentlemeyi ta o zamandan grmesi var ki tadndan
yenmez:
ngiliz devletinin dr-l-hkmeti olan Londra ehri ngiltere cezresinin Middlesex eyaleti
dhilinde vaki' olup, Thames nam nehrin kenarndadr. Bu ehrin vs'at ve cesameti o
mertebedir ki, gya betonca haneler ile rtlm bir eyalettir.[44]
Londra'nn bugnk krmz tula arlkl mimarisine sevinelim ve bir buuk asr nceki beton
haline zlelim ve o haline "vah Londra vah" diyelim demesine de adamcaz kentin geniliini ve
bykln anlatmak istiyor, evlerin hangi malzemeden yapldnn burada ne nemi var ki?
sterseniz bu kelimeyi de "btnce" diye okuyalm, bakalm daha iyi oluyor mu?
Fransz paras "sous"nun metinde "suisse" olarak adlandrlmasn,[45] "re's" denilecek yerde "dokuz
reis arslanlar"[46] veya "drt reis hizmeti ihtiyare kadnlar"[47] denmesi gibi ufak tefek okuma ve
evriyaz yanllarn atlyorum. Kk bir dikkatle dzelebilecek, onarlabilecek eyler bunlar.
Tabii, metnin Osmanlcas olmad iin bu onarma faaliyetinin de bir snr olmal. rnein,
"Kezalik Champs-Elyses'de Elyse saray elemekle bir saray olup"[48] veya "Bu kyde putkal, saks
ve mlek fabrikas vardr"[49] cmlelerindeki italikle yazdm kelimeleri bir ekilde
anlamlandrabilmi deilim. Ama yine de bunlarn ou, evriyazya bulaan herkesin bana, ben
yapsam, benim de bama gelebilecek eyler. Dolaysyla, bandan itibaren bu blmde imdiye
kadar bahsettiim her eyi "evriyaz holuklar" kategorisine sokmak mmkn. Sonu olarak
okunamayan, yanl okunan, yanl anlamdrlan szcklerden sz ediyoruz. Bundan sonra ise yeni bir
dnya balyor.
Metin bir telden, inceleme baka telden
Laf fazla dolatrmadan syleyeyim: Altuni-Grsoy'un metnin bana, IX. ve XXVIII. sayfalar
arasna koyduu tantma veya inceleme yazs tam bir muamma. Hayrullah Efendi'nin orijinal anlatm
akn bozan, metni diledii gibi paralayan ve yeniden bir araya getirdiinde de kulan eline veren
bir zet olmasnn pek bir nemi yok, insana "Bu tantma yazsn yazan acaba evriyazl metnin
kendisini okumam m?" sorusunu sorduruyor. Buna pek aryorum ite. lkemizde rnei epey sk
grnen kitap eletirilerine benziyor. Hani, metne yle stnkr bir bakm, setii yerlerden bir
miktar keyfi zetleme yapm, baz yerlerini aynen alntlam, gerisini de aklnda kalan yazmak
suretiyle oluturmu gibi duruyor. Buradaki sorun tabii daha ciddi. Metni evriyazya aktaran ve
tantma yazsn ve dahi nsz yazan baka baka kiiler deil ki! Hepsi Altuni-Grsoy. Bakalm.
Altuni-Grsoy, Hayrullah Efendi'yi bize u szlerle tantyor:
Grlecek yerler, kalnacak oteller, yemek yeme gibi bahislerde okuyucuyu bilgilendiren
Hayrullah Efendi, genellikle gittii yerlerin birinci snf otellerinde kalr. En iyi
lokantalarnda yemek yer. O yerleri iyi bilen zel bir rehber tutar. Ksacas pahal zevkleri ve
alkanlklar olan bir Osmanl aristokrat olarak, tercihlerini her zaman en iyi olandan yana

kullanr.[50]
"Ben milletimin ahad ve esfilinden olmayp, hasb-el-kader bulunduum hl ve mevki' ve asaletim
mlbesesiyle saray gibi knelerde ve cesim ve mzeyyen dvnhaneler iinde bym olduum
halde..."[51] diyen Hayrullah Efendi'nin kendisini bir aristokrat, daha dorusu asalet sahibi olarak
grd doru da metnin kendisi bu zevk ve alkanlk bahsinde baka eyler sylyor. Mesela
Viyana'da tuttuu otel odas iin "Bu hotel pahal olmad gibi edna ve ad hotellerden de deil idi.
Bir kii yevmiye bir florin ve daha aa bir yatakl bir oday bulabilir idi"[52] diyor. Paris'teki
lokantalar konusunda da bir kiinin bir franktan be yz franka kadar karn doyurabileceini sylyor
ve "Bunlardan en ednsna tenezzl irtikp ve rezalet olduu gibi en llarna dahi kmak
mirasyedilik olduundan mutediliyle kanaat etmek gerektir."[53] Tabii ki, kiiden kiiye deiir,
dolaysyla "mutedil" nedir ok tartlabilir ama Hayrullah Efendi'nin "mutedil"i nedir. Metin
sayesinde onu da biliyoruz. Caf Anglina adl ngiliz cafsinde yemee bir defasnda iki yz franktan
fazla para harcanabileceini syleyen, metnin dzeltmeleri srasnda bunu drt yz frank olarak
akla kavuturan Hayrullah Efendi, kendisinin her zaman gittii ve Trkiye usul yemek piiren
lokanta iin "adam bana yedi sekiz frank ile kurtulunur"[54] dediine gre Altuni-Grsoy'un,
efendinin para harcama kalplar zerine sylediklerine katlmak pek mmkn grnmyor. Tabii,
burada Hayrullah Efendi'nin kendi parasn nasl harcadndan ok, Avrupa yolculuuna kacak
kiiler (herhalde kalburst Osmanl memuru-aydnlar) iin yol yordam nerirken onlar "orta karar"
harcamalar yapmaya, yani hem mirasyedilikten uzak durmaya hem de insan kk drecek kadar
dk harcamalardan kanmaya davet etmesini daha nemli gryorum.
Altuni-Grsoy'a gre Hayrullah Efendi'nin Roma'daki halet-i ruhiyesi yle:
Hayrullah Efendi, Roma'y gezerken Fransa, Almanya, Rusya, spanya gibi lkelerin burada
birer gzel sanatlar akademileri olduunu grr. Bu akademilerin iinde bir Osmanl
akademisinin olmay onu mahzun eder. Bir Osmanl akademisinin olmay ise zntsn
bsbtn artrr.[55]
Artrr m gerekten? Pardon, soruyu yanl sordum, dzelteyim: Hayrullah Efendi Roma'ya gitmi
mi ki? Metnin ilgili yerine gittiimizde birinin gerekten de "sanyi-i nefse akademiyyalar" iinde
bir Osmanl akademisi olmamasndan dolay zld ama daha sonra Avrupa devletlerinin "en
bayalarnn" dahi bir sefarethane sahibi olduklar Roma'da, stelik ehirde o kadar Osmanl tebaas
varken, bir Osmanl eliliinin bile olmadn hatrlamas zerine "medrese-i ressamiye"den
vazgetiini gryoruz.[56] Gryoruz da bunlar yazan Hayrullah Efendi deil ki! Bu dnceler,
efendinin olu Nash'nin, babas tarafndan metne dahil edilen ikinci mektubunda dile getirilmi.
Nash, babasna "Ah terif buyrulsa da grseniz"[57] dediine gre efendi Roma'y grmemi.
Yukarda Kzl Alm faslnda grdmz gibi olunun mektubunu, nasl bir ncekine ekleyerek aynen
aldn yazyordu. stelik metinde Nash'nin bu mektubunun tarihi ve nereden yazld belli: 14
rebiylhr 1279, Roma. mzal da: Abdlhlik Nash. 71. ve 82. sayfalar arasnda!
Peki, "olmu bir karklk" m demeliyiz? Eer yleyse bir kez daha olmu. Altuni-Grsoy'a gre
metinde San Pietro'yu anlatan da yine Hayrullah Efendi imi:
talya'daki San Pietro kilisesini anlatrken bu eseri, deti vechile daha ustalkl ve ssl bir

yap olan stanbul'daki Ayasofya ile karlatrma yoluna gider. Ayasofya'nn bakmsz ve tozlu
hlini hatrlamak yazar zer.[58]
Doru, o mektubun yazar "Bizim stanbul'umuzun Ayasofya's bundan daha musanna, ustalkl ise de
tozlardan ve rmcek yuvalarndan talarn renk ve nuku malm deildir"[59] diyerek znt
gsteriyor. Altuni-Grsoy bu srarnda haklysa, San Pietro'yu gezen gerekten de Hayrullah Efendi
ise, ama Hayrullah'a hitaben "olunuz" imzal mektuplar gnderiyorsa, olay artk tasavvufi
boyutlardadr: Bu "oul" kendi babasnn babasdr, ayn zamanda babasnn olu da olduu iin
kendi babas da olmaktadr. Tabii ki kanlmaz olarak kendisinin bykbabasdr da. Sanki seyr-i
slkta "Babamda ben baba iken babam dourdu anam" tr hikmetli szler syleyen bir azizle kar
karyayz.[60] Ama artk biliyoruz ki bu yazar Nash'dir. stelik Nash'nin ilk adn kardei
Hmid'inki ile kartryor olsa da yayna nsz yazan Altuni-Grsoy da bir eyler biliyor:
"Seyahatnamenin iinde Rothomago tercmesiyle, Abdlhak Nasuhi Bey'in talya ile ilgili intibalarn
ihtiva eden, babas Hayrullah Efendi'ye hitaben yazlm iki mektup mevcuttur."[61] E, evriyazy
yapan Altuni-Grsoy'un da bu noktay bilmesi doal olduuna gre, geriye bir tek tantma yazsn
yazan Altuni-Grsoy kald ki, te iki hi de fena bir oran deildir!
Devam edeyim. kez okuduum bir metni, biraz daha tanyaym. Bu kez de Avrupallarn yatma
kalkma alkanlklar:
Yangn tehlikesinden uzak olan Avrupallarn ev eyalar da zengin ve gsterilidir.
Yataklar sabit olup, yerde deildir. Bizde ise sabahlar toplanan yer yataklar kullanlr. Bu
yataklarn perdesi, yayl ilteli dei, ku ty yast keten araf ve faniladan yorgan
vardr. Bu yataklarn yastklar pullu, yorganlar ilemelidir.[62]
"Buna ne kulp takacaksn imdi?" denebilir. Denmesin. Buyurun evriyazl metne gidelim:
Frengistan'da yatmak ve yatak maddesi bizim memleketimizin usul gibi (deildir)
(olmayp) ptidahaneleri krgr olduundan, bizim evlerimiz misilli her vakit yanp
mahvolmak gece yars plak kmak korkular olmadndan ey-y beytiyyeleri mkellef
yataklar yerlidir. Yani bizim yataklarmz gibi akam serilip sabah kaldrlmaz. Yatak odas
bakadr... Ve her yataklkta mahsus emtia- nefiseden perdeleri vardr. Dekleri, yayl
ilteleri, bir nevi kl ile memlu yastklar ku tyleri dolu olup, araflar baya keten bezi,
yorganlar faniladan ibarettir. Bizim memalikimizde olan pullu yastklar (ile) srma ilemeli
yorganlar yoktur.[63]
Tabii ki ilk takacam kulp, pullu yastk ve ilemeli yorganlarn kimlii meselesi. "Avrupa'da kimse
yastna pul ilitirmez, yorgann srmayla ilemezdi" demiyorum tabii ama Hayrullah Efendi diyor.
Eh, gz tan olduu iin, grdn aktard iin ona da sayg duymak lazm. Burada ki sorun ise
yine metnin kendisinin baka, tantma-zetin baka tellerden almas.
kinci kulp ise orijinalinde noktalama iaretleri olmayan ve ancak yaynlayann himmetiyle noktalvirgll hale gelen bu eserin bu adan da sorunlu olmas. Osmanlcadan evriyaznn sorunlarndan
biri de budur. Yukardaki rnekte olduu gibi anlam bozacak hallerin olduu da olur. Aaym,
yukardan ne anlyoruz? Adamlarn ilteleri yaylym, bir nevi kl ile memlu (dolu) olan yastklar

ku tyyle bir kez daha doluymu! Niye kl ile kutyn kartrsnlar ki? Tuhaf. Oysa doru
noktalamayla anlam deiecektir: "Dekleri yayl, ilteleri bir nevi kl ile memlu, yastklar ku
tyleri dolu olup, araflar baya keten bezi, yorganlar faniladan ibarettir." Ha, bir de "iptidahane"
diye bir ey vard yukarda. Mekteb-i ibtidiye var tabii ama "iptidahane" diye bir ey olmad iin
onu mekanik bir yanllk sayyorum ve "iptida" ile "hane"yi birbirinden ayrarak geiyorum. Bir
virgln yerinin deimesiyle ilteler deil dekler yayl hale geliyor, yastklar deil ilteler kl ile
doluyor ve kuty dolu olan yastklar bir kez de kl ile dolmam oluyor! Bir metni, brakn metni,
gemii anlamak yolunda kk bir virgl iin az i midir bunu baarmak?
Srayla devam ediyoruz. Altuni-Grsoy, zetinde Hayrullah'n gzlerinden Viyana'y anlatr:
Avusturya da Tuna nehri kenarnda bulunan muntazam bulvarlar, meydan ve baheler
anlatlr. Bulvarlarn iki tarafna at kestanesi, grgen gibi aa cinsleri dikilmitir. Her otuz
admda bir, bir gaz feneri direi, bir gazeteci kulubesi, bir umum tuvalet ile mteri bekleyen
araba ve postaclar yer alr. Viyana'da ttnc ve ubuku dkknlarnn kaplarna Trk ve
Osmanl resimleri koyulmutur.[64]
Metinde Viyana'nn anlatld yere gidiyorum. Tm dikkatli okumalarma kar burada "Kezalik
Ringstrasse dedikleri bulvar caddeleri dahi pek gzeldir" cmlesinden baka hibir ey
bulamyorum. Yukardaki alntda verilen ayrntlardan hibiri yok. Yok, nk bunlar grmek iin
Paris'te Madeleine Bulvar'nn (Boulevard de la Madeleine) anlatld yere gitmek gerek. Serde
belediyecilik de olduu iin Hayrullah Efendi dikkatini eken eyleri ballandra ballandra anlatyor.
ok uzun olduu iin atlayarak alntlyorum:
Madeleine bulvarna varldkta, evvelki grdm mzeyyen yerlerin cmlesini hatrdan
kartacak nice nice eylere tesadf olunmutur. nk bulvar denilen cadde gayet enli ve
muntazam bir sokak olup... Sokan yaya kaldrmlarnn vs'ati bizim stanbul'un sokaklar
kadar vasi'dir. Ortas yani arabalar geecek tarafn iki yanlar dahi gayet li aalar ile
sayelendirilmitir. Aalarn aralarnda her otuz admda bir gaz feneri ve bir gazete kulubesi
ve bir tebevvl eyleyecek mevki'-i mahss vardr.
bu tebevvl hanelerde taaffn maddesi yoktur. Zira daima sular cereyan etmektedir.[65]
stelik Efendi, "Bulvarlarn Tarifi Beyanndadr" bal altnda hemen hemen ayn bilgileri,
bulvarn iki yanna dikilen aalarn cinslerini syleyerek ve mteri bekleyen arabalar fasln da
ekleyerek bir kez daha anlatacak kadar nem vermi bu bulvar kltrne.[66] Tabii ki o ksm da
Paris'le ilgili. imdi metnin cinsi bir seyahatname olsun, yazar, oullarnn kald evin kap
numarasna kadar kaydetmeyi mhimsesin, trenle iinden getii birka yz kiilik kylerin ad,
nfusu ve denizden ykseklii gibi bilgileri versin fakat yayna hazrlayan mekn konusunda "Ha
Viyana, ha Paris, Avrupa ite" diye zetlenebilecek bir dikkatsizlik iinde olsun, en azndan tuhaf
deil midir?
Neyse ki Altuni-Grsoy bizim bakp da gremediimiz eyleri grmekte dikkatli. Onun dediine
baklrsa darda grd her eyi evdekilerle karlatrp zlen Hayrullah Efendi hi olmazsa bir
konuda bizim olan bir eyi daha iyi bulmu. Konu bu kez Paris'in hamamlardr:

Paris'in hamamlar hakknda da bilgi veren yazar, yine sz stanbul hamamlarna getirir. Edep ve
temizlik alarndan bizim hamamlarn tercih edilebileceini syler.[67]
Eh, Trk hamam diye mehur ya, akla yakn geliyor. Ama yukarda bir miktarn gsterdiimiz
"balantszlk halleri" yznden yine diyoruz ki "Kalk, enme, metne gidelim". Hayrullah Efendi
tam bir buuk sayfa Paris'in hamamlarn anlatyor. Yine atlaya atlaya alntlyorum:
Medne-i Paris'in her mahallesinde mstakil ve mahsus hamamlar olup, bunlarn usul
memlik-i mahrsa-i Osmaniyye hamamlarna mabih olmadndan, baz mertebe izahat
verilmitir... ki kurnal olan odann ortasndan bir perdesi olup, iktizasna gre ekilip
kaldrlr. nk petemal tutmak detleri olmadndan baka, bizim hamamlar misilli bir
takm plak heriflerin gelip ovmak hizmetini eden tellklar dahi yoktur.
Binaenaleyh herkes kendi halvethanesinde yalnz olduu cihetle petemal olmasa da olur...
Paris'in hamamlar her ne kadar stanbul hamamlar gibi deil ise de, edep ve nezafet
cihetiyle bizimkilere tercih olunabilir. Zira halkn nnde, plak gezmek pek memdh bir
ey deildir.[68]
Ne, niin tercih ediliyormu veya edilmiyormu? Hayrullah Efendi yapt kyas sonucunda yine
stanbul hamamlarndan geemiyor. Ama Altuni-Grsoy'un anladnn tam tersine, Paris'te alt
hamam bulamam olsa da salad mahremiyet ve temiz olularndan dolay Paris hamamlarnn
bizimkilere tercih olunabileceini gayet ak ve gerekeli olarak sylyor. Ne vard burada anlamay
zorlatran?
Metin ve zet arasndaki irtibatszl gsteren daha bir alay noktay geip greli olarak nem
verdiim somut bir iki yere daha deineyim. Altuni-Grsoy'a gre Osmanl okullarnn slah
edilmesi arelerini arayan Hayrullah Efendi ile Babli arasnda unlar gemitir:
Paris'te grd tahsil eklinden daha iyi bir yol gremediini syleyen yazar, artk
Marif'te almyor olsa da, srf vatan sevgisinin ve mill duygularnn ynlendirilmesiyle
hareket ederek, Paris'te kalaca iki aylk srede, okullar incelemek iin resm izin alr. Hi
bir karlk beklemeden bu incelemenin sonularn Babli'ye bir mektup halinde yazar.
Hayrullah Efendi mektupta, yedi-sekiz ay evvel olu Abdlhak Hamit'i Paris'te tahsile
gnderdiini, olunun bu ksa sre iinde Franszca okuyup yazdn ve kendisinin de bu
erken gelimeden dolay ardn syler. Bunun zerine o, ilkokullarn ve ortaokullarn
mfredat ve ileyi ekliyle beraber okunan ders kitaplarn temin eder.
Neticede Hayrullah Efendi, az zamanda ok ey reten bu sistemi stanbul'a da tamak
ister. Ders kitaplarn tercme eder. Uygulamal sanat ve zenaat okullarnn ileyi
dzenini renir... Mektubun cevab dndrcdr...[69]
Bence, zetin kendisi de daha az dndrc deildir. nce metne gidelim ve bakalm Hayrullah
Efendi ile Babli arasnda geenler nedir, bir ara vekleten de olsa maarif nazrl yapan efendi ne
yapm, ne yapmamtr:
Paris'te grdm usl-i tahsliyyeden l bir kaide gremediimden, her ne kadar imdi o
hizmette deil isem de, gayret-i vataniyye ve hamiyyet-i milliyem iktizasnca stanbul

mekteplerinde dahi icrasn temenni etmi ve hazr Paris gibi menba- ulm fnn olan bir
belde-i cesmede hasb-el-iktiz iki mah kadar ikmet olunacandan, bunlarn tahkikine dair
msade-i resmyye talebinde bulunmu idim...
diyen Efendi, ho karlanmadn, birtakm garez sahiplerinin hakknda dedikodu yaptklarn
syler ve anlattnn kant olarak stanbul'a gnderdii mektubun suretini kitabnda verir. imdi
uzunca olduu iin kimi yerlerini atlayarak da olsa ona bakalm:
...Paris'in evvelki derecede sbyn mektibi ile onlarn fevkinde bulunan mektib-i sirenin
nizam-nmelerini ve bu mekteplerde okunan kitaplar alp, az vakitte ok eyler
rettirilmesi usulnn stanbul mektibine nakl ile icras arzusunda olmu isem de,
evvela mezkr mekteplerin her birerlerini lykyla gezmek ve usl-i tedrisiyyelerini biletraf
anlamak iin Fransa maarif nezaretinden ruhsat almaya ment olup, o dahi buraca her ne kadar
mmknttan ise de mezuniyetim olmadka hod-be-hod cesaret edememi idim... Bendeleri
dahi bunca senelerden beri marif-i ummiyye hizmetinde bulunarak, idre-i dhiliyyesinin
ilerlemesi hususunda ok tecrbeler etmi ve imdi dahi Carlsbad sularna gitmek iin biraz
daha Paris'te isiz bulunacam cihetle mektib-i ummiyyenin her snfna mahsus olan klsik
kitaplar memlik-i devlet-i Aliyye'nin usulne tatbiken tercme ile beraber en lzml
sanatlar dahi iktiza eden numunelerini tedarik etmek zre Fransa mektib-i ummiyyesiyle
sanayi' ve hiref mahallerinin teftiine me'zuniyet-i resmyye inayet buyurulur ise, sanyi' ve
hirefin merkez ve menba' makamnda olan Paris'e muvsalat- bende-gnemin semere-i
matlbesini o zaman grm olacamn beyanyla ibu arizam takdim ederim...[70]
Efendi'nin bu mektubuna stanbul'dan eitimin yolunda olduu ve "Avrupa mekteplerinin kaidesine
lzum olmad" cevab gelir. Hayrullah Efendi'nin nerisi kabul edilmez. Proje yatar. Efendi de
bundan ac ac yaknr. Peki, o zaman, efendi okullarn ynetmeliklerini ve kitaplarn alm olur mu?
Yok. Okullarda inceleme yapm olur mu? Yok. Yazd mektup, incelemelerinin sonularn m
anlatr? Yok. Ders kitaplarn tercme etmi midir? Yok. En lazml sanatlar iin rnekler edinmi
midir? Yok. stemi olduu resmi izni alm mdr? Yok. Adamcaz bunlar yapmak iin izin istemi,
stanbul savm. Hepsi bu. Ona da yapa yapa ancak bir kre ziyareti yapmak kalm!
Hayrullah Efendi'nin metninin sonunda bir de bir Bursa bahsi vardr. Hep Avrupa'y anlatan yazar,
deiik zamanlarda Bursa'ya yapt geziden kalan izlenimleri buraya koymay uygun bulur.
Altuni-Grsoy'a gre yazarmz bu bahiste bir konuda endieliymi. Konu byk tabii: Ba rtmeama meselesi. Ta o zamanlarda akll kiileri endieye sevk etmez de ne yapar?
Muradiye taraflarnda yzden ziyade koza fabrikas vardr. Mslman ve Hristiyan kzlar
bu kozalar mtereken ilerler. Bu kzlarn banda ince bir tlbent vardr. Zaman iinde gz
alnca bu tlbentler alabilir ve bu kzlar ile halk arasnda ihtilaf balayabilir dncesi
yazar endieye sevkeder.[71]
Buyurun, drt ba mamur bir sosyal atma teorisi. Ba ak ii kzlar bir tarafta, halk dier
tarafta. Eh, kzlar ile halk arasnda bir ayrlk, uyumazlk olursa tabii Altuni-Grsoy'un Hayrullah
Efendisi endielenir. Peki, acaba bizim Hayrullah Efendi de ayn fikirde mi? Bir bakalm:
ehrin Muradiye tarafnda yz bbdan ziyade koza fabrikalar olup, devletin fabrikalar

dahi oradadr. bu fabrikalarda Mslman ve Hristiyan kzlar kark olarak ilerler.


Ustalar dahi kadn olduundan, iki millet arasnda bu mnasebet ile lfet ve muhabbet
husule gelmektedir. Fakat bu kzlar balarna birer ince tlbent rtp, cmlesi muhteliten
birlikte bulunduklarndan, ustalar olan Frenk ile yz gz alnca mezkr tlbentlerin
kalkacana itibah olmad misilli, ak olarak halk ile ihtilta balayacaklarna dahi
istidll olunur.[72]
Burada Efendi'nin sosyolojik denebilecek bir gzlem yapt, bir iyerinde, koza fabrikasnda
balangcn grd bir deimenin tm topluma yaylaca kehanetinde bulunduu ak. Mslman
ve Hristiyan kzlar kark olarak alyor, ustalar da kadn olduu iin nce iyerinde tlbenti
kaldracaklar, oradan da anlalyor ki balar ak olduu halde halkn iine karacaklar zaman da
yakndr. Bu bir karsama ve o kadar. Bir endie belirtme hali, bir deer yargs durumu var m?
Artk nasl olabiliyorsa metindeki ihtilt (karma) zette olmu ihtilf! Peinden gelsin teoriler.
Meraklsna not kabilinden syleyelim, Donald Quataert'in Ottoman Manufacturing in the Age of
the Industrial Revolution[73] adl kitabna mracaat edilirse, yl 1892'ye geldiinde ipek iisi
kadnlarn fabrika iindeyken hepsinin balarnn ak olduunu gsteren bir fotoraf, dahas hal
retiminde kadn ve erkeklerin birlikte altn gsteren bir dieri dikkate arpar. Demek ki ince
tlbent km. imdi siz syleyin, sosyolojik zmlemede Hayrullah Efendi mi, Altuni-Grsoy mu
daha baarl? Bu arada, unu da araya sktraym, Efendi'den reniyoruz ki Osmanl lkesinde
kadnlarn alma hayatna ilk kez yle "muallime hanm" filan olarak girdii doru deil, basbaya
sanayi iisi olarak giriyorlar!

Bir abdal dnyaya bedeldir


Yukarda evriyazs yaplan bir metinle o metni okuyucuya sunan "inceleme" ksmnn birbirini
tutmad bir rnek grdk. yle grnyor ki gnmz Trk akedemiyasnda bu durum ne ok
artc ne de sanlabilecei kadar nadir. Bir rnek stnde daha duralm ve sonra bu durumu
aklamak deilse de nasl tanmlayabileceimizi dnelim.
Prof. Dr. Abdurrahman Gzel 1999 ylnda, dorudan tarih trne girmese de gemi slam
toplumlarnn inan rntleri, zellikle de popler seviyedeki heterodoks inanlar hakknda bizi
haberdar eden "velayetname" trnden bir eser yaynlad: Abdal Ms Velyetnmesi.[74] Bu, Rum
abdallarndan olan ve XIII. yzyln sonu ve XIV. yzyln banda Teke (Antalya) blgesinde faaliyet
gsterdii kabul edilen bir veli veya azizin menkbevi yaamyksn aktaran bir metin. Kimin, ne
zaman kaleme ald bilinmiyor. Prof. Gzel, dil zelliklerine bakarak incelemesine konu edindii
1630-1631 ylna ait nshann daha nceleri, XV. veya XVI. yzylda yazya aktarlm bir metinden
istinsah edildiini dnyor.[75] Abdal Musa Sultan'n piri Hac Bekta Veli kadar, mridi Kaygusuz
Abdal da n bugnlere kadar taan bir abdal. Prof. Gzel, Kaygusuz Abdal'n menkbelerini aktaran
bir diger metni de baka bir incelemesine konu etmi durumda[76] ama biz burada Abdal Ms
Velyetnmesi'nin, daha dorusu Gzel'in bu yaynnn rettii birka sorun zerinde duracaz.
Abdalm soyun boyun nedir?
Gzel, "Abdal Ms'nn Tarih Hayat" bahsinde abdaln ailesi, doum yeri, doum tarihi gibi
birtakm kiisel bilgileri verirken Hoca Sadeddin'e dayandn syleyerek yle der:
Abdal Ms'nn doum yeri bir rivyete gre Azerbaycan'n Hoy ehridir. Bu durum Tc'tTevrih'de 'Bild- cem'den Hoy'da tevelld eylemilerdr' eklinde belirtilmitir.
Kim ne bilr bizi biz ne soydanuz
Ne bir zerre od'dan ne hod Su'danuz
Bizm hususumuz marifet syler
Biz Horasan mlkindeki Boy'danuz...
Neslimzi sorarsan asl Hoy'danuz
msralar ile veriliyor. Bu tarih ve msralar Abdal Ms'nn Horasan'daki bir Trk boyu
olan Hoy'dan geldiini belirtiyor.[77]
Burada bir karklk olsa gerek. Gzel, Hoca Sadeddin'den bir alnt yaptktan sonra Abdal Ms
Velyetnmesi'nin metninden alnm olduu izlenimini veren baz dizeleri sralam ama bu
msralarla verilen nedir? Anlalmyor. "Bu tarih" derken kastettii nedir o da anlalmyor nk
ortada bir tarih yok!
Bunun da tesinde, Hoca Sadeddin, Abdal Musa'nn Hoy'lu olduunu sylediine, Gzel de Hoy'un

Azerbaycan'da olduunu kendisi yazdna gre, abdaln "Horasan'daki bir Trk boyu olan Hoy'dan"
gelmesi nasl sz konusu olabiliyor? Horasan'da veya baka bir yerde "Hoy" adl bir "Trk boyu" var
m sorusunu bir an iin bir yana brakalm, Hoy, Azerbaycan'da bir ehir midir yoksa Horasan'da bir
Trk boyu mudur? Her eyden nce bunlardan birine karar vermek gerekmez mi? Ksack bir metin
iinde nasl olur da bir adam hem Hoy adl bir ehirden, hem de Hoy adl bir boydan gelir? Ne
olmu? Horasanl bu "mehur Trk boyu" Azerbaycan'a yerlemi ve adn orada bir kente mi
vermi? Yoksa Gzel, abdaln Azerbaycan'n Hoy'undan olmasn bir "rivayet" olarak verdiine gre
Hoy adl Trk boyundan (!) gelmesi de baka bir rivayet midir? Eh, ne de olsa "Biz Horasan
mlkindeki Boy'danuz... Neslimzi sorarsan asl Hoy'danuz" dizeleri byle bir anlamaya elverili
gibi.
Biraz daha ilerleyelim. Gzel'in almasnn "Eserde Yer Alan Toponomik Bilgiler" ksmnda
"ehir ve Yer Adlar" bahsinde abdaln nereli olduu konusuna yine deinilmi. Buna gre abdalmz
Hoy'lu imi. Hoy'u da Gzel, u szcklerle tantyor: "1) Hoy*; Bu gn (sic), ran hkimiyeti altnda
kalan Gney Azerbaycan snrlar ierisinde olup, rmiye Gl'nn kuzey-batsnda ve aldran
ovasnn gney-dousunda yer alr. 1950'lerdeki nfusu 30.000 civarndr."[78] Demek ki Hoy kentinin
nfus istatistiklerinde bir kesinti oldu ki yarm asr sonra baslan bir almada hl 1950'ler rakam
kullanlyor. Ne yapalm? Geelim. Peki, abdaln nereli olduuna dair bilgi? Ha, o yine
velayetnamenin metninden geliyor:
Velyetnme'nin sonunda Abdal Musa, kendi soyunu, kendi diliyle,
Neslimz sorarsan "asl- Hoy'danuz
Ali oldum dem oldum bahne
Abdal Ms oldum geldim cihne
rif anlar bizi nice Sr'danuz
byle ifde etmektedir. Bundan dolay biz de Abdal Musa'nn "soy"unun Hoy'dan
Anadolu'ya geldiini kabul etmekteyiz.[79]
Burada "asl Hoy'danuz" ifadesi "asl- Hoy'danuz" olmu ama daha da nemlisi Gzel, buradaki
asteriks iaretinde bize u deerli bilgiyi veriyor: "*Hoy, bz metinlerde H olarak da gemektedir.
Fakat biz Hoy'u tercih ettik."[80] "Hoy" mudur "H" mudur? Hangisinin sz konusu olduu tabii ki ok
ey deitirir. Biri "h-vav-ye" ile dieri "he-vav" ile yazlyor. Biri Bat ran'da bir kent, dieri
tasavvufta Allah demek ama bir akademisyenin, bir nairin tercihi de tercihtir. Bir faninin, Tanr'nn
soyundan gelmesi gibi etrefilli bir meseleye dalmaktansa abdal da olsa o faniyi Hoy gibi zararsz bir
kentten veya Hoy adl bilinmeyen bir Trk boyundan getirmek daha mreccah olmaldr! Nair,
nerettiinin inceleme ksmnda byle ak bir tercihte bulunduuna gre ufak tefek karklk veya
kararszlklara karn buraya kadar bir sorun yok. Ha, Hoy'lu olmann ancak ariflerin anlayaca bir
sr olmasnn nereden ileri geldii yolunda veya Ali'nin, dem'in bu "Hoy'lu" olua niye kartrld
vadisinde kafanzda kk birtakm sorular uyanyorsa, ne yapalm, bahtnza ksn. Yaynlayann
buradaki derdi bunlar deil ki, toponomi!

Neslimz sorarsan asl- h'danuz


Eh, bu kadar szden sonra evriyazs verilen ana metne, velayetnamenin kendisine gidiyoruz.
Velayetnamedeki balam yle bir ey; Abdal Musa'nn plak eliyle oca kartrp keramet
gstermesi zerine mritleri olan dier abdallar arasnda Musa'nn acaba nasl bir soydan geldii
yani insan olup olmad merak konusu olur. in iinden kamazlar ama ilerinden de srra vkf
olmak dilerler. "Abdllara bu mkil old. Gnl evinden bun istediler" demekte metin. Ermi olmak
hasebiyle bu arzuyu sezen Abdal Musa da soruya cevap olmak zere u aadakileri syleyiverir:

Kim ne bilr bizi nice Soy'danuz


Ne bir zerre od'dan ne hod Su'danuz
Bizm hususmz marifet syler
Biz Horsn mlkindeki bb'danz
Yedi Denz bizm keklmzde
Hacm umman old biz ol gldenz
Hzr lys bizm yoldamuzdur
Ne zerrece gnden ne hod aydanuz
Yedi Tamu bize nev-bahar old
Sekiz Uma iindeki kobdanuz
Ms turup biz mncat eylerz
Neslimz sorarsan asl- "h" danuz
Ali oldum dem oldum bahne
bdl Ms oldum geldim cihane
rif anlar bizi nice Sr'danuz.[81]
Hay Allah! Prof. Gzel, "Hoy, bz metinlerde H olarak da gemektedir. Fakat biz Hoy'u tercih
ettik" diyordu. Sanrsnz ki Prof. Gzel bakalarnn metinleri iin veya kendi yayna hazrlad
nshadan farkl nshalar iin bu deerlendirmeyi yapyor. Doal olarak ben de yle dnmtm. yi
de, yukarda alntladmz blm bakasnn hazrlad bir metinden gelmiyor ki. Gzel'in kendi
elindeki metinden yapt evriyazdan geliyor! Ne diyeceiz imdi? Abdurrahman Gzel'in tercihleri
kendi yaynn inceleme ksmnda baka, metin yayn ksmnda baka surette mi tecelli eylemi?
Ayrca, bu farkl "tercihler" veya farkl okumalar sadece Hoy-H bahsiyle snrl deil ki. Gzel,
yaynn inceleme ksmnda,

Biz Horasan mlkindeki Boy'danuz...


Neslimzi sorarsan asl Hoy'danuz
diyor, sonra da bu okumaya dayanarak abdalmz Horasanl bir "Trk" boyu olan Hoy'dan
getiriyordu. Yaynlad velayetname metnine baktmzdaysa evvela bu iki dizenin alt alta gelip bir
beyit oluturduunu grmyoruz. Gzel'in yntemiyle aradakileri atlayarak iki ayr yerde bulunan iki
ayr dizeyi alt alta koyduumuzda ise manzara yle bir ey oluyor:
Biz Horsn mlkindeki bb'danz
Neslimz sorarsan asl- "h"danuz
Burada Horasan lkesindeki "boy"u gren var m? Eski haliyle bile Horasan'daki bir boyun
otomatik olarak neden "Trk" olmas gerektiini hi anlamamtm ama Gzel'in evriyaz metninden
anlalyor ki o tartma klliyen zaid nk metinde "boy" filan yok, "ev, kap" anlamna gelen bir
"bb" var ki sanrm Trke "ocak" anlamnda kullanlm. Abdalmz Horasanl Hac Bekta
ocandan olduunu sylyor. Yok, ayn ekilde yazlan (be-elif-be) fakat Arapa deil de Farsa
olan "bb"[82] sz konusu ise o da "baba" veya "manevi baba" anlamna geliyor ki balama o da
uygun der. Fakat her halkrda szc "boy" olarak okumay gerektiren bir ey yok!
Bunun byle olduunu grmek iin ne yapmalyz? Gzel'in yaynnda metnin Eski Trkesi de
tpkbasm olarak verildiine gre oraya gitmeliyiz. Gidiyor ve okuyoruz. Metindeki "ot" yerine "od",
"umak" yerine "umag" okunmas gibi nemsizce birka fark ve bir szcn btnyle yanl
okunmas dnda Gzel'in Eski Trke metinden yapt evriyaznn gayet isabetli olduunu
gryoruz. Yanl okunan szck Gzel'in evriyaz alfabesiyle "kaf" ile yazlm olarak gsterdii
"kobdanuz" szc. Byle bir szck var mdr-yok mudur tartmasna hi girimeksizin metinde
"kef" ile balayan ve rahatlkla okunabilen bir "kydenz" szc var ve tabii ki yle okunmalyd.
Ha, bir de "Ali oldum dem oldum bahne" eklinde okunan dizeyi "Ali oldum dem old bahane"
veya baka bir olaslkla da "Ali oldum adm old bahane" eklinde okuyorum ama bunlar genel
anlam pek deitirmiyor. Dolaysyla, Gzel'in evriyazs, inceleme ksmnda alntlad dizelere
gre gayet dorudur. Temiz bir ekilde "bb" szcn ve zerinde lzumsuz bir nokta bulunsa da
he-vav ile yazld gayet ak olan bir "h" szcn biz de rahatlkla okuyoruz. Yani bu esas
metinde ne "Hoy" var, ne de "boy"!
Hal byleyse, Gzel, evriyazsn kendisinin yaptn varsaydmz metni, yaynnn inceleme
ksmnda kullanmyor, kullanmay tercih etmiyorsa o zaman bu "hoy-boy" fasl nereden kyor?
Yanlln oluturduu gelenek
Orhan F. Kprl, byk lde babas Fuat Kprl'nn aratrmalarn esas alarak yazd bir
ansiklopedi makalesinde Abdal Musa'nn aslen Azerbaycan'n Hoy ehrinden olduunu belirtiyor.[83]
Nitekim, Fuat Kprl, 1935'te yaymlad ve Orhan F. Kprl tarafndan 1973'te yeniden
yaymlanan "Abdal Musa" makalesinde Bektai airlerinden Geda Muslu'nun bir nefesindeki bilgileri
zetliyor ve bu meyanda yle diyor:
...bu nefeste Elmal, Buaz Hisar, Abdal Musa'nn mekn olan Tanr Da, Gelibolu, Sar

Kz gibi coraf adlarla Seyyid Ali Sultan ve Nevruz beyleri gibi tarih adlara tesadf olunur
ve Abdal Musa'nn Horasan'da Hoy (Xoy) ehrinden olduu (Hoy, malm olduu gibi,
Azerbaycan'dadr; Horasan'da gsterilmesi, mehur Horasan erenleri an'anesinin tesiri iledir)
sylenir.[84]
Gerekten de Ged Muslu'nun sz konusu nefesinde yle deniyor:
Horasan mlknden Hoy'dandr asl
ah man Hasan'dr Pirimin nesli
Mridine bend ol ey Ged Musli
Kyamette olsun elin eline.[85]
Yine Fuat Kprl'nn ayn makalesinden reniyoruz ki, Bektai yazarlarndan Nb Efendi, Sf
adl bir airin eserine dayanarak Abdal Musa'nn Hoy'lu olduunu sylemi.[86] Ne var ki, Fuat
Kprl, "Tarih mahiyette olduu iddia edilen bu rivayetlerin de, nihayet menkbelere ve ind
tefsirlere dayand aka grnmektedir"[87] diyerek ak bir uyarda bulunuyor ve doal olarak
Hoy'un Horasan'da olmadnn altn iziyor.
Fuat Kprl'nn eletirel yaklam ortada olduuna gre, Abdal Musa'y Hoy'lu gstermek iin
acaba ne gibi mcbir bir neden vardr? Ama bir dakika, Prof. Gzel, tam referans vererek Hoca
Sadeddin'in Tc't-Tevrih'inde "Bild- cem'den Hoy'da tevelld eylemilerdr" eklinde bir
kayt olduunu belirttiine gre, bir yargda bulunmazdan nce Tc't-Tevrih'in anlan sayfasna
gitmek durumundayz sanrm. Gidiyoruz. Gidiyoruz da orada yle bir kayt yok! Hoca Sadeddin,
Orhan dneminin eyhleri hakknda bilgi verirken and Abdal Musa iin Sultan Orhan ile Bursa
fethinde bulunduu kaydn dyor, ona atfedilen bir kerameti aktaryor ve toplam yedi satrlk
girite abdaln nereli olduuna dair hibir ey sylemiyor![88] Yalnz, Hoca Sadeddin, ayn sayfada,
baka bir eyh, Geyikli Baba hakknda "sm-i erifleri mehur deildir. Ahuya svar olduklar
cihetden bu namla itihar bulmulardr. Bild- Acem'den Hoy'da mtevellid olmulardr" kaydn
dm.[89] Peki, Hoca Sadeddin'in bir eyh iin syledii dieri iin sehven kullanlm desek belki
bir noktaya kadar aklayc olabiliriz ama ifadeler de ayn deil ki! Birinde "tevelld eylemilerdr"
dierinde "mtevellid olmulardr" deniyor. Tc't-Tevrih'in de sadece bir Osmanlca basks
olduuna gre, ben iin iinden kamadm! Sylemeye gerek bile yok ama bu, tabii ki, Abdal
Musa'nn Hoy'lu olmadn gstermez, sadece bu bilgi Tc't-Tevrih'ten gelmiyor, o kadar.
Anlalan o ki Abdal Musa'nn Hoy'lu olduuna dair baz Bektai kaytlar var ve Prof. Gzel de
eserinin inceleme blmnde bunlar dikkate almay yelemi.
"Boy" iine gelince, onun iin de Velayetname'nin daha nce yaynlanan versiyonlarna gitmek
gerekecek. Mesela, S. Nzhet Ergun tarafndan yaymlanan ve Musa Seyirci'nin bir kez daha aynen
yaymlad velayetname metnine gidelim:

Kim ne bilr bizi biz ne soydanuz


Ne bir zerre oddan ne hod sudanuz

Bizm hususumuz marifet syler


Biz Horasan mlkindeki boydanuz
...
Ms Tr'da durup mnct eyler
Neslimz sorarsan asl Hoy'danuz[90]
lgin olan Prof. Gzel'in daha nceki bu almalardan haberdar olmas. Gzel neden yeni bir
Abdal Musa Velyetnmesi yayn yapmak gerektiini sylerken yle diyor:
Abdal Ms Velyetnme'si, bugne kadar ilm olarak da neredilmemitir. Ancak S. N.
Ergun, Naci Kum'dan ald bir Velyetnme nshasn "Trk airleri"inde neretmitir... Biz
bu almamzda; husus ktphanemizde; AG (Abdurrahman Gzel) Nshas olarak bulunan,
1040/1630'larda Veli Dede tarafndan istinsh edilen nshay esas alarak; S. N. Ergun, S. F.
Erten ve dier amatrce hazrlanp yaynlanan bz Velyetnme metinlerini de gz nnde
bulundurarak yeni bir Abdal Ms Velyetnme'si Metnini ortaya koyarak yaynlamay uygun
bulduk.
Dolaysyla sorulmas gereken soru da u olmaldr: Yeni ve bilimsel bir yayn yapma noktasndan
hareket eden Prof. Gzel, niin kendi hazrlad metni ve kendi okumalarn dikkate almam ve
"amatrce hazrlanp yaynlanan" metinleri ve bakalarnn okumalarn tercih etmitir? Yanlln
oluturduu gelenek bu kadar gl mdr? Oysa Prof. Gzel kendi okumalarn tercih etmi olsayd
Abdal Musa Velyetnmesi'nin bu ksmnn grnrde rettii karmaay bir dzene koymak ve metni
bir balam iinde anlamlandrmak olanakl olacakt. Sonuta Abdal Musa ne diyordu? Soyunu
kimselerin bilmediini, ateten ve sudan yaratlmadn, gneten veya aydan gelmediini, Horasan
lkesindeki ocaktan olduunu, yedi denizin anana sdn, "Hacm" dedii eyhin takipisi
olduunu, Yedi Cehennem'in kendisini yakmaya yetmeyeceini, Sekiz Cennet halkndan olduunu,
dnyaya Ali olarak da gelse, dem olarak da gelse aslnn tanrsal olduunu ama kimliinin marifet
sahiplerine gizli olamayacan, ariflerin bu srr anlayacan sylyor ve tasavvufi anlamda
tanrsallk iddiasnda bulunuyordu! Bu tr bir okuyu mu heterodoks inanlar daha iyi yanstr, yoksa
abdal olmayan "Trk" boylarndan getirmek mi? Karar tabii ki sizin.
Sanrm bu bahsi de kapamann zaman artk geldi. yle grnyor ki baz eski metin yaynlarndaki
inceleme ve zet ksmlaryla yayn yaplan metni bartrmak bir trl mmkn olmayacak.
Yazarken hep bu durumu nasl aklayabileceimi dndm. "Bir metni yayna hazrlayann o metni
bu kadar az zmsemesinin nedenleri ne olabilir, nedendir bu ilgisizlik?" diye kafa yordum. Die
dokunur bir ey bulduum da pek sylenemez. Sanki incelemeyi yapan baka, metni evriyazya dken
ve yayma hazrlayan baka kiilerdir! Dolaysyla evriyazl metinlerin rettii sorunlar bahsine
kocaman bir beincisini ekleyip ona da msaadenizle,
e-) Doru yaplm olsa da evriyazl metni yine anlamamak, anlamazdan gelmek, dikkate almamak
diyorum ki az ey deildir yani. Hele, evriyazy yapanla dikkate almayan ayn kiiler olursa...

III. blm
Hatalar, yanllar, bilgisizlik,
bariz cehalet ve bilgilik

Cehalet nedir? Cahil kime derler? Szce zel ve dar bir anlam ykleyerek ok da uzak olmayan
bir gemite okumas-yazmas olmayan "cahil" veya "kara cahil" (tabii ki bunun aksi olarak okuyup
yazabileni de neredeyse allame) sayan toplumumuzda cehaleti nasl anlatmal bilmem ki? Okuma
yazma konusunda "cahil" olann "ifal otlar" konusunda uzman, "mikro cerrahi"de uzman olann ise
"tarih"te "cahil" olabileceini yava yava anlyor muyuz acaba? Bu anlamda hepimiz bir ekilde
cahil deil miyiz? Hepimiz deiik deiik konularn cahili deil miyiz? Hepimiz derken? Haydi,
bebekleri ve eitimini henz tamamlamam insan evlatlarn ve zel durumu olanlar istisna edelim.
Bilinli olarak tek kelime Urartuca bilmiyorum, arkadamn alt aylk olu Ate de bilmiyor.
Urartucadaki cehlimiz asndan Ate'le ayn durumdayz ama sanyorum ben erikin, o bebek olmak
haysiyetiyle farkl konumlardayz. Nihayetinde, erikin ve herhangi bir ekilde engellenmemi bir
insan olarak ben istemi ve alm olsam imdiye kadar Urartuca renebilirdim! Ha, ikimiz de
ileride bu bilmediimizi telafi edip, kuak farkllna karn ayn yerde buluabiliriz. Ama bu gn
iin ikimizi ayn kefeye koymak doru olmaz.
Dolaysyla cehaleti anlatmaya alrken kestirmeden gitsek, hem insanlarn greli cahilliklerini
hem de renemeyecek ve bilemeyecek durumda olann bilgisizliini bir kenara braksak? Cehalet,
renebilecek ve bilebilecek konumda ve durumdayken kendi bildiini ilan ettiin konuda
bilmemektir desek? te yandan bir de cehlin veya bilgisizliin tersi bir durum olan bilmek, bilgili
olmak hali var. Yukarda deindiim nedenlerle bu da greli bir hal. Bilebilmek iin donanm olsak
da renmenin ve uzmanlamann ucu buca yok tabii. Tek bir alan veya konuda bile neyi, ne kadar
reneceimiz sonuta biz insanlara kalm.
Bu blmde, bilme ve bildiini bakalaryla paylama veya edinilen sluba gre bakalarna
retme hatta kafasna kakma iddias tayan baz metinlerdeki tarihsel hata, yanllk, eksiklik ve
bariz cehalet rneklerini irdelemek istiyorum. Bu metinlerden bazlar akademik, bazlar ise popler
almalar. Bunlar retenlerin kimi uzmanln, zgn grlerini, yorumlarn ne karyor, kimi
bildiini veya bildiini sandn yaymaya, retmeye alyor. Bazlar ise enikonu bilgilik
taslyor, "Bakalarnn veya sizin bildiiniz yanltr, dorusu benim dediimdir" sylemiyle ortaya
kyorlar. Bazlar meslekten, bazlar sonradan olma "tarihi" bazlar ise hi tarihi deil ama ite
o greli cehalet veya greli uzmanlk snrlarn yerle bir ediyor, tarihin, zerinde rahatlkla kalem
oynatlacak bir alan olduunu dnyorlar.
Herkes, her zaman hata yapabilir. rneklerimi seerken hemen herkesin debilecei trden arzi

hatalardan ok, ya ayn metinde deiik yerlerde veya zaman iinde deiik metinler arasnda tutarl
bir ekilde yinelenenleri, okuyan tarafndan kolayca tannabilecek yanllar rnek vereceim. Metnin
genelde sylemek istediini etkilemeyecek derecede nemsiz ve dalgnlk eseri olumu
yanllklardan ok, metne bambaka ve tabii ki tarihi olgularla elien bir anlam kazandran hatalar
vurgulamaya alacam. Kimseyle polemie girmeden ve tarihi olaylar, olgular, kiilikleri nasl
anladklar veya yorumladklarnn bana gre isabetini, yanlln veya doruluunu sorgulamadan,
yalnzca rettikleri ve yaymladklar metinlerdeki olgusal yanllar zerinden konuacam.

Bizim bilmediimiz Osmanl


1999 ylnda Prof. Dr. Ahmed Akgndz ve Do. Dr. Said ztrk, birlikte yazdklar Bilinmeyen
Osmanl adl mufassal kitapla ilim camiasnn ve kamuoyunun nne bir kez daha ktlar. Akgndz
tarih kkenli veya tarih formasyonu alm bir aratrmac deil. Atatrk niversitesi slami limler
Fakltesi'nden ve stanbul niversitesi Hukuk Fakltesi'nden mezun olduktan sonra akademik
kariyerine hukuk tarihisi olarak devam etmi, slam hukuku zerinde uzmanlam. ok saydaki
yayn hukuk tarihinin veya slam hukuku tarihi almalarnn ok tesine gemi bir mellif.
ztrk'n lisans eitimi srasnda tarih formasyonu alp almadn bilmiyorum. Babakanlk
arivinde altktan sonra iktisat tarihinde kariyerine devam etmi, Osmanl sosyal ve ekonomik
tarihi alannda eitli almalar var.
Hasan Celal Gzel'e gre Bilinmeyen Osmanl 240 000 adet satm.[1] Sanrm artk iyice
bilinmitir ama bu metin zerine naizane birka sz etme gerei hissediyorum. Kitabn "Osmanl
Devleti'nin Siyasi Tarihi", "Osmanl Devleti'nde Sosyal Hayat ve Harem", "Osmanl Hukuk Sistemi
ve Devlet Tekilt" ve "Osmanl Devleti'nde Mali Hukuk, ktisadi ve Ticri Hayat" balklarn
tayan drt ana blm var. Akgndz kitaba yazd nszde, ztrk'n "zellikle Drdnc
Blmdeki Osmanl ktisad konularn kaleme alarak" projesine katlmasn arzu ettiini sylyor.
ztrk, ayrca iktisat tarihiyle ilgili katklarda bulunmu, kaynaklara bavurulmasnda yardm etmi
ve yazlanlar gzden geirmi.[2] Bunun tesinde ortak imzal bir metinde ztrk'n daha baka
nereleri yazm olabileceini veya yazp yazmadn tam olarak bilemediim iin yazarlar
ayrmakszn bu metnin her tarafndan birlikte sorumlu olduklarn dneceim.
Soru cevap tarznda yazlan kitabn nasl olutuunun ilgin bir yks var. Ahmed Akgndz,
sorularn, verdii yzlerce konferans srasnda dinleyiciler tarafndan yazl olarak "tevcih edilen" 5
000 soru arasndan bir tasnif sonucu seildiini ve ayrca daha nce yaplm aratrmalarn da
kendilerine "ilham kayna" olduunu sylyor.[3] Demek oluyor ki kamunun sorduu ve kendilerinin
sorduklar sorulara iki tarih limi tarafndan verilen cevaplar neticesinde ortaya bu kitap km.
Elhak bir "tarih fetvalar" kitab olmu. Halkmz istifta etmi, birinin mfti'l-enm derecesinde
olduu anlalan bu iki tarih mfts cevap vermiler. Ama ne yahi vermiler, ne gzel vermiler!
Yalnz tarihinas kamu deil meslekten tarihilerin bile heyecandan yreini hoplatacak ne yakas
almadk, ne duyulmadk, ne iitilmedik ne cevherler, ne inciler var iinde, ol kadar olur!
Talat Albayma dedim ki...
yle erez trnden bir tabakla al yapalm; Talat Paa'y bilirsiniz. Duymayan varsa onlar da
bu eyrek milyon satan tarih yoksatar sayesinde duydular ama bakn ne duydular. nce soruyu
alntlayalm, bir kardeimiz merak etmi 158. soruda soruyor: "Sultn Abdlhamid'in ahsiyeti,
ailesi ve zamanndaki mhim olaylar hakknda ksaca bilgi verir misiniz?"[4] nsan hi kendinde olan
bilgiyi saklar m? Saklamaz, verir. Efendiler de kapsaml bir cevap verirken beyan buyuruyorlar:
1890 ylnda bir ksm Harbiye ve Askeri Tbbiye talebelerinin teebbs ile gizlice
kurulan ttihd ve Terakki Cemiyeti, II. Abdlhamid'in azlini gaye edinen bir hareket idi...
Ermenilerin ortaya att Kzl Sultn iftiras, bunlar tarafndan da kullanlmaya baland.

Daha sonra anlatacamz gibi, ttihad Prens Sabahaddin Bey, Abdlhamid'in Ermeni katili
olduunu syleyecek kadar aztt. III. Ordudaki Ta'lt Bey Enver Bey, Niyazi Bey ve benzeri
gen subaylar da arasna katan ttihd ve Terakki Cemiyeti, kazand gc terre transfer
edecek kadar dengeyi kaybetti.[5]
Ben imdi ttihatlar glerini nereye nasl transfer etmi oralara hi karmam. Sadece olgu
dzeyindeki bariz cehalet rneklerine bakarm. 1. Muhteremler, Osmanl padiahlar bir stleri
tarafndan bulunduklar yere atanm olmadklar iin azl edilmez hal' edilir. 2. Prens Sabahaddin
belki her ey ve bu meyanda bir Jn Trk't, ama asla ttihat deildi. mr ttihatlarla didimekle
geen bir kiiye sylenecek ey mi bu? 3. Talat Bey subay m imi? Fesuphanallah, ne mnasebet?
Sonradan paa olduunu biliyoruz ama Osmanl'da sivil paalar olduunu da biliyoruz. ttihat ve
Terakki triumvirinin sivil kkenli tek yesi olan Talat demek subaym! Abdlhamid de herhalde bu
gen subaylarn rahatszln bir trl kavrayamad iin gitti.
imdi sizlerden "Yav, brak hrpalama ulemamz, bir zhldr etmiler ite!" trnde ufak
serzeniler duyar gibiyim sayn tarihinas okurlar. Doru, ben de kendime sz verdim "stanbul
Trkiye'nin dousundadr" tr basit hatalar dilime dolamayacam diye. Ama ya hata deilse? Ya
arivleri avucunun ii gibi bilen bu iki lim bizim bilmediimiz dehetli gizli kaynaklardan baka bir
eyler renmi de bizi irada soyunmularsa? Onun iin diyorum ki acele etmeyelim, yanllk
yapmak gibi herkesin iine debilecei bir durumu bu iki ilim abidesine yaktrmayalm,
gslerine hemen "hatal" yaftasn yaptrmayalm. Dediklerini kabul edelim, metni sabrla
okumaya devam edelim. "Azmza bu kadarck bir eker ezen gerisini de getirir" diyor iimden bir
ses. Bakn nasl yanlmyorum; efendi hazretlerine 173 numaral soruyla soruyorlar: "Osmanl
Devleti'ni I. Cihan harbine sokan Enver-Tal'at ve Cemal Paa ls vatan hini midirler?"[6] Talat
Paa iin buyrulan cevab aaya alyorum:
Ta'lt Bey, ar Trk milliyetisi, din hayat zayf, chil ve cin gibi kurnaz ve korkusuz
olan bir albaydr. Harbin banda hem ttihd ve Terakki Partisinin Genel Bakan ve hem de
dahiliye nazrdr. 1915 Ermeni tehcirine karar veren bakandr. ttihdc olmayanlara kar
merhametsiz bir ete bayd. Ar Alman hayrandr. Cihan harbi kaybedilince Ekim 1918'de
maalesef liyakatsiz olarak ykseldii sadrazamlk makamndan istifa etmi ve Mart 1921'de
Berlin'de bir Ermeni komitecisi tarafndan ehid edilmitir. Enver Bey ile kyaslanamayacak
kadar din hayat zayf olan bir insandr ve ayn zamanda masondur.[7]
Anlald m imdi? Rtbesini bile bilip sylediklerine gre ortada bir dalgnlk filan yok. Talat
Bey gerekten de bir subaym ama cahil olduuna gre de alayl takmndan olsa gerek. Ayn
zamanda da ttihad ve Terakki Partisinin genel bakan ve dahiliye nazr da olan bir muktedir
"albay". Kald m herhangi bir kuku? Bilmediimiz Osmanl tarihi byle sylyor. Bizim naizane
bildiimiz ise, Talat'n askerlikle alakasnn okuduu askeri rdiyeyle kstl kald. Ama
yanldmz kesin gibi bir eydir. ttihad ve Terakki Frkas'nn Birinci Dnya Sava'ndan nce
yapt son kongre olan 1912 kongresinde Said Halim Paa'nn Frka Umumi Reislii'ne getirildii ve
Talat Paa'nn bu grevi stlenmesinin ise ancak 1917'de olmas da sanrm Tark Zafer Tunaya'nn
bir byk hatas (!)[8] Talat, bu greve anlalan 1912 ile 1917 arasnda yaplan, kayd kuydu
olamayan gizli bir kongrede getirilmi olsa gerek! Ar Alman hayran olduu gibi iddialar bir
tarafa brakrsak, Ermeni Tehciri'ne de bakan olarak tek bana karar vermi gibi grnyor.

Tabii ki sayn yazarlarn Talat' neden "albay" yaptklarn, eer kendileri kp bir gn aklk
getirmezlerse, asla bilemem. Ama iimden bir his "Hay Allah, sanki Albay Talat Aydemir'le
kartrmlar!" diyor. Nihayetinde bir his olduu iin yanlmam da ok mmkndr ama buradan
seslenmek, "Her duyduunuz Talat, albay deildir, Kuzey Kbrs cumhurbakan da albay deildir!"
diye bir uyarda bulunmay bir vazife sayyorum.
Triumvirin dier yeleri hakknda da epeyce yeni eyler reniyoruz bu soruya verilen cevaptan.
Meerse Abdlhamid, Enver Paa'y "tahsil iin" Avrupa'ya gndermimi, meerse Cemal Paa da
"Enver bey ile aralar alnca Harbiye Nazr sfat ile Suriye'deki IV. Orduy-u Hmyn
kumandanlna getirilmi" imi.[9] Tereddt geirip "Ama ey, Enver askeri atee olarak gitmemi
miydi? Cemal, Bahriye Nazrl uhdesinde kalarak Suriye'ye gnderilmemi miydi?" diyemiyoruz.
"Bildiklerimizi pe atmann zaman gelmitir" deyip boynumuzu bkyoruz. Bkyoruz ama ayn
bayapttaki baka sorulara verilen cevaplar kafacmz kartryor. 168 numarayla sorulan "ttihd
ve Terakki ad verilen siys cemiyet nasl teekkl etti ve nasl iktidara geldi? Bunlarn fikr yaplar
nedir?"[10] sorusuna verilen cevapta, "ttihd ve Terakki Cemiyet'i, kendine yakn bulduu III. Ordu
subaylarnn arasnda yaylmaya balad. Selanik ve Manastr ubeleri ald. Sonradan Bey ve Paa
haline gelen postac Ta'lt Efendi iin bana geti"[11] deniyor. Ee, o zaman bu Talat Efendi nasl hem
postac, hem de subay ve albay oluyor? "Kd. Post. Alb. Talat" diye yazlabilecek bir askeri rtbe mi
var?
183 numaral "Osmanl Devleti'nin duraklama, gerileme, ve ykl sebeplerini ksaca zetler
misiniz?"[12] sorusuna verilen u cevap biraz olsun kafa karkln gideriyor. Yoksa artryor mu?
Ne dersiniz?
Osmanl Devleti'ni ykan sebeplerden biri de, devlet grevlerinin ehil olmayanlara, rvet
ve iltimas ile verilmesi hadisesidir... Buna misl olarak, sadece ve sadece ttihdclar
tarafndan Posta Memuru Ta'lt Bey'in Sadrazam Ta'lt Paa haline getirilmesi yeter
kanaatindeyim.[13]
Ben iin iinden kamadm. Ayn metnin deiik yerlerinde, deiik bilgiler yan yana. Acaba ultra
postmodern bir tavrla "Bunlarn hepsi ayn anda dorudur, kendi dorularnz kendiniz belirleyin,
sein aradan" mesaj m verilmek isteniyor? Sadece Talat Paa iin deil birok tarihi ahsiyet iin
geerli bu dediklerim. Metin bir sre sahip kt yanln sonra birden yzst brakyor. Bir yerde
grkemli bir revizyonizm yaparken baka bir yerde bildiimiz alelade olgulara sk bir geri dn
sergiliyor. rnein, yukarda "Harbiye Nazr" olarak zikredilen Bahriye Nazr Cemal Paa'nn bu
makamda olduu bir yerde daha teyit ediliyor. Sorusuyla birlikte alntlyorum:
177. Suriyelilerin Franszlar tarafndan kandrlmasn ve Cemal Paa'nn hatal karar ile
kurulan liye Divan- Harb Meselesinin Araplarla Trklerin arasn amasn ksaca izah
eder misiniz? ttihdclarn gl liderlerinden Cemal Paa, Harbiye Nzrl uhdesinde
kalmak zere, Arab Eyletleri idaresinin bana getirilmiti.[14]
Ama ayn eserin 291. ve 310. sayfasnda ise Suriye Valilii srasnda Bahriye Nazr olduu
syleniyor.[15] "Baz sorularn altnda cevaplar da hazr yazl geldi de tasnif srasnda gzden mi
kat?" diye soras geliyor insann!

Plevne ehidi Gazi Osman Paa


1877-78 Osmanl Rus Sava'nda Plevne'yi inatla savunan Gazi Osman Paa'nn bana getirilen
haller ise hibirinin bana gelmi deil. Tarihi olgular konusunda yeterince duyarl ve eletirel
deilseniz "Bize ne kardeim adamn bulunduu makamlardan?" deyip kabilirsiniz. Ama
Bilinmeyen Osmanl'nn sayfalarnda da olsa bir kiinin hayatnn hilaf- hakikat bir tarzda sona
erdirilmesini istemezsiniz sanrm. nce soruyu alalm: "161. 93 Harbi nedir ve sebep olanlar
kimlerdir? Berlin Mahadesi bu sebeple mi imzalanmtr?" imdi de "elcevap" blmnn Osman
Paa'y ilgilendiren yerini alalm:
19 Temmuz 1877'de pka Geidini geen Ruslar, nihayet Plevne'ye kadar dayanmlardr.
Plevne komutan Gzi Osman Paa, 20 Temmuz 1877'de, 30 Temmuz 1877'de ve Ekim
1877'de defa Ruslarn stn kuvvetlerine kar tarihe Plevne Zaferleri diye geen
baarlar elde etmise de, Aralk 1877'de teslim olmak mecburiyetinde kalm ve sonra da
ehid edilmitir.[16]
Hay Allah! Demek o bize ilkokullarda okutulan ve Ortaa valyeliini artran anekdotlarn
hepsi birer efsaneymi. Hani teslim olma tekliflerini reddeden Osman Paa bir yarma harektna
giriiyor, dizinden yaralannca Ruslara teslim olmak zorunda kalyor da adamlar verdii klc geri
iade ediyorlar "Bunu sizden tamaya daha layk kimse olamaz" filan diyerek. Bilinmeyen tarihin bu
tip efsaneleri yerle bir etme gibi bir ilevi oluyor anlalan. Demek ki souk ve kat gerek hi de
yle deil, cani Ruslar teslim olduktan sonra Osman Paamz soukkanllkla ehit etmiler! Ne
diyelim yalan syleyen tarih utansn! Peki, ufack bir sorumuz olacak: Osman Paa, Plevne'de ehit
olmusa, gazilii nereden geliyor? Osman Paa Plevne'den dolay "gazi" olmam myd? Ah anladm,
nce gazi, sonra ehit!
Bilmem, paann akbetine sonra geri dnmeye gerek var m ama u yukardaki ksack metnin daha
ne tarih ve corafya cehaleti unsurlar ierdii gereinden yola karak birka ey sylemek isterim.
Ne olmu? Ruslar pka Geidi'nden geerek Plevne'ye dayanmlarm! "Rus-i menhsdur yapar"
demeyelim. Nasl yapar biraz bakalm. nne bir Osmanl Balkanlar haritas ap bakan herkes
grr ki pka Geidi, Plevne'ye gre ok daha gneyde, Kazanlk'n biraz kuzeyinde, dolaysyla
stanbul'a ok daha yakn. Bu Ruslar stanbul'dan m yola karak Plevne'yi kuatmaya gitmiler? te
"cehalet" derken kastettiim eyin mcessem bir rnei! Bilgi size bir haritaya bak kadar yakn ama
edinmiyorsunuz. Neyin nerede olduunu bilmiyorsanz haritaya niye bakmyorsunuz? Hadi haritaya
bakmyorsunuz ne diye malumatfuruluk peindesiniz? Kim sordu size Ruslarn hangi yolu izleyerek
Plevne'ye ulatn? Brakn nereden gelmi olurlarsa olsunlar, gelsin Osman Paa'y ehit etsinler.
Niye "somut bilgi" olduu hissi veren "desteksiz atlar" yapyorsunuz? Halep oradaysa arn da
burada deil mi? Tarihi yeniden yaayamayz, ama Balkanlar da durduu yerde hl duruyor!
Peki, diyelim ki metin dorudur, baka bir tevil tarz bulmaya alalm. Ruslar nce hzla gneye
inmi, Vidin'den yola karak Plevne'ye ulaan Osman Paa'nn kendi gerilerini kestiini dnerek
tekrar kuzeye ynelmiler. yle mi? O takdirde de pka Geidi'nin bo kalm olmas gerekir.
Sleyman Paa komutasndaki Osmanl ordusu ne diye bouna zorlayp durdu pka Geidi'ni o
zaman? Onlar da Ruslarn pei sra pka'dan ellerini kollarn sallayarak geip giderler, Plevne'nin
imdadna yetiirlerdi. Anlalan muhterem tarih ulemas bu pka Muharebelerini hi duymam! 93

Harbi'ni yalnzca Plevne kuatmasndan ibaret mi sanyorlar? Peki, buna da peki. Tutalm ki pka'da
o dehetli atmalar olmad ve Ruslar, pka'dan geerek Plevne'ye vardlar. Ne zaman, hangi gn
oldu bu? Burada elliye yakn kaynak sayp kimsenin cann skmadan Trke ve el altnda olabilecek
bir kaynaa, Danimend'in Kronolojisi'ne bakalm. Rus komutan Schilder-Schuldner 19 temmuz
1877'de ulam Plevne'ye. Aksi tesadf, adamlarn Gurko adl dier bir Rus generali de ayn gn, 19
temmuz 1877'de pka Geidi'ni igal etmi![17] Yani efendim, ku olsalar pka'dan geip gidemezler
Plevne'ye. Gitmemiler de zaten. Plevne'ye giden Rus birlii Nibolu'dan yola km. Acaba iki ayr
Rus birliinin bugnk Bulgaristan topraklarnn iki ayr ucunda birbirinden bamsz hareket ettii
gibi lzumsuz bir bilgi versem bu bilinmeyen tarih srr zlr m? Haa, bir de Osman Paa'nn
nc zaferi ekimde deil 12 eyllde[18] ama artk o kadarck kusur kad kznda da olur diyor,
brakyorum.
Neyse ki bilinen Osmanl tarihi bu korkun ve olmaz ykden biraz daha farkl. Rusya'dan
esirlikten dnen Gazi Osman Paa'nn, Abdlhamid tarafndan hassa mirliine, mabeyn mirliine,
seraskerlie, yaver-i ekremlie getirildiini, iki olunu sultann kzlaryla evlendirdiini ve 5 nisan
1900 ylna kadar mesut ve mreffeh yaadn yazyor bu skc tarih. Keke muhterem limler
bildiklerine bu kadar marur olmasalar, biraz tevazu gsterseler, nazar rencide buyursalar, benim
yaptm gibi bir iki ansiklopediye gz atsalard, elbirliiyle cehalete bir darbe daha indirmi olmaz
mydlar?[19] Sadece bu konuda m, sadece bu konuda m? Belki o zaman II. Abdlhamid'in, II.
Mahmud'un torunu deil olu olduu,[20] Osmanl topraklarnn yzlmnn 24 milyon km2 olduu,
[21] Ziya Gkalp'in ttihat ve Terakki'nin "Genel Sekreteri" olarak grev yapt,[22] Tevfik Fikret ve
Prens Sabahaddin'in ttihatc olduklar,[23] Yeni Osmanllar Cemiyeti'nin 1867'de Avrupa'da
kurulduu[24] gibi bariz ve kolayca aksi kantlanabilecek yanllar yazmazlard.
Dedesinin olu Abdlhamid ve daha neler
Bunlar ve daha nicelerinin hepsini burada enine boyuna tartacak deilim. Fakat nasl sistematik
bir bilgisizlik eseri olduunu kukuya yer brakmayacak bir ekilde kantlamak iin u yukarda
saydklarmdan bir tanesini biraz aaym. Bilinmeyen Osmanl'nn pek ok tarafna sinmi bir
Abdlhamid hayranlna ramen ne tuhaftr ki muhterem mverrihler II. Sultan Abdlhamid'in
babasnn kim olduunu yanl biliyorlar. "Yok artk, dalgnlktr" diyecekler olabilir, dikkat isterim!
147. soru, herhalde ehl-i konferans tarafndan olacak, "1.Abdlmecid'in ahsiyeti, aile efrd ve
zamanndaki mhim olaylar hakknda ksaca bilgi verir misiniz?" eklinde sorulmu.[25] Bu soruya
verilen cevapta hayretle gryoruz ki Abdlmecid'in ocuklar saylrken "Abdlhamid" diye biri
yok.[26] Neyse ki Bilinmeyen Osmanl'nn el abukluu marifet kaybettii ehzadenin nerede
gizlendiini de biliyoruz. II. Mahmud'un ocuklar "1-ehzade Sultn Abdlmecid, 2- ehzade Sultn
Abdlaziz, 3- ehzade Sultn Abdlhamid Han" diye saylrken kyor ortaya II. Abdlhamid.[27] Bu
hesapa ortaya kan jeneolojik bilmecede, dedesinin olu, babasnn ve amcasnn kardei,
kardelerinin amcas ve daha da kim bilir neler oluyordur II. Sultan Abdlhamid? II. Mahmud'un olu
yaplnca tabii ki Abdlmecid'in olu da yaplamam. "Bir insann iki ayr kiinin olu
olamayacan kestirerek en azndan biyoloji konusunda kvraklk sergilemiler gibi grnyor"
diyecektim ki birden nmdeki "Abdlmecid'in aile efrad" listesinde Abdlhamid asndan doru
olan bu gzlemimin amcas Abdlaziz asndan yanl olduunu gryorum! Mahmud'un olu zavall
Abdlaziz bir kez de aabeyi Sultan Mecid'in olu olarak gzkyor![28] Burada bir parantez aaym

ve bu yanl bilgilerin bu metne, Akgndz'n ileride kapsaml olarak dneceimiz baka bir
metninden, eitli basklar olan Osmanl'da Harem adl kitabndan aynen tandn syleyeyim.[29]
O kadar sevilmi ki bu bulular kedi encei gibi bir kitaptan dierine, bir edisyondan dierine
tanm durmu!
Bilinmeyen Osmanl'nn inanmamz bekledii bu karmak akrabalk ilikilerini konuurken
dikkatten kamamas gereken bir husus vard. Bilerek atladm. O da Sultan Abdlmecid'den "I.
Abdlmecid" diye sz edilmi olmas. nce, "Hmm, Halife Abdlmecid Efendi'yi dnerek, bu
sultana 'Birinci' dediler" diye dndm. Yazarlarn ideolojik ynelimleri ve yorumlarn
tartmamak ve burada sadece "bariz cehalet" rnekleri vermek ilkemden dolay meskt geecektim.
"Eh, saltanatn hilafetten ayrlarak ilga edildii bir zamanda halife olan Abdlmecid Efendi'ye
nazaran ve de halife olan yarsndan dolay Sultan Abdlmecid'i 'Birinci' yapmlar" diye dnmeye
devam ettim. Bilgisizlik eseri deil, yorum meselesi olduuna kendimi iknaya altm. Ta ki 303.
sayfada byk harflerle dizilmi "OSMANLI DEVLET'NN YIKILMASI VE SULTN II.
ABDLMECD DEVR"[30] baln grnceye kadar! Halife Abdlmecid nasl sultan adan I.
Abdlmecid yapmsa, Sultan Abdlmecid de halife adan Sultan II. Abdlmecid yapmt. Bu
baln hemen altndaki 180. soru ve cevabnda yazlan "1 yl 3 ay kadar sren hilfeti, saltanat
yetkileri bulunmayan hkm bir hilafettir"[31] yargsn balkla nasl telif edeceimi ise artk
dnmyorum bile. ki adet l-yuht ulemann biz fanilere tutarszlk veya ipe sapa gelmez gibi gelen
hikmetlerindeki derin manalar sezebilenlere, kefedenlere brakyorum. Tpk, Abdlaziz iin de
"Sultn I. Abdlaziz Devri" dedikleri gibi.[32] Haydi, Mecid'in halife de olsa bir ikincisi vard,
Aziz'in nesi vard? Yoksa ona da Aziz Yldrm'a bakarak m "I. Aziz" dediler?
"Bu kitapta hibir Allah'n kulunun grevi, rtbesi, unvan, makam, anas babas doru olarak
verilemeyecek mi?" diye kayglanrken neyse ki iime souk sular serpiliyor. Sultan Vahideddin
bahsine gelmi bulunuyoruz, ben de er meydann sahiplerine terk edip bu bahsi kapamak zereyim.
Alntlyorum:
Sultan VI. Mehmed Vahdddin Hn, ubat 1861 ylnda Dolmabahe Saray'nda Sultn
Abdlmecid'in IV. Kadnefendisi Gulist (Glistan) Hanmefendi'den dnyaya geldi.
ttihdclarn asl veliahd olan Sultn Aziz'in olu Yusuf zzeddin'i intihar ss vererek
katletmeleri zerine Osmanl veliahd oldu ve 4.7.1918 tarihinde Osmanl tahtna oturdu.
yi bir slm hukukusu, Almanya mparatorluk mareali ve Osmanl miri unvanlarna
sahip iyi bir asker ve de musikiye k bir bestekr idi.[33]
Her eyden nce Murat Bardak belgesini yaymladna gre ve muhterem mverrihler de
ahbaba adl bu kitab grp kullandklarna gre Vahideddin'in doum tarihini 21 cemaziylhr
1277-4 ocak 1861 eklinde doru olarak, annesini kadn deil ikbal, ikbalin adn Glistan ikircii
olmakszn kesin olarak Glist olarak vermeliydiler.[34] Yusuf zzeddin Efendi'nin intihar etmeyip
katledilmesi iddialar hakknda da "Kim bilir ellerinde ne kavi deliller, ne kesin belgeler vardr.
Sorulduunda aklarlar" deyip geelim.
Peki, Vahideddin'in "iyi bir slam hukukusu" ve ayn zamanda "iyi bir asker" olmas nereden ileri
geliyor? Adamcazn biraz fkh merak varm, hatta genliinde gizlice Fatih Medresesi'ne giderek

derslere katld yolunda bir rivayet var.[35] Bir konuyla ilgilenmek veya o konuyu bilmek insan o
meslein adam yapyor mu? Hukuku olarak ne faaliyeti var Vahideddin'in? Yoksa kitaplar m
yazm? Askerliine gelince, yukarda sylediklerim burada da geerli. Nerede, nasl askerlik etmi?
Hangi birlie kumanda etmi? Hangi arpmay ynetmi de iyiler safna katlm? Anlalan
askerlii de tad rtbelerden ileri geliyor olsa gerek. Muhterem limler hanedan mensuplarna
datlan fahri askeri rtbeler olgusuyla ilk kez karlatklar iin olsa gerek dz bir mantkla yle
dnm olmallar: "Kt bir askerse niye iki orduda birden mareallie ykselsin?" Talat Paa'nn,
paa olmadan nce yoluyla albaylktan filan geerek ykselmesi gibi ykselmi olmaldr Vahideddin.
"Mlzm- San Vahideddin'in" askeri maceralarn da dinleriz bu gidile, yakndr.
Bilinmeyen Osmanl'nn sayfalarnda ilenen tarih, corafya, mantk, biyoloji cinayetlerinden ancak
ve ancak bir demet sunabildim burada. Oysa Sayn Ahmed Akgndz insann ruhuna inirah veren ne
gzel szler sylemiti "Neden 'Bilinmeyen Osmanl?" adn verdii nszde. 1999 Osmanl
mparatorluu'nun kuruluunun 700. ylyd. Bu nedenle "leyhte ve aleyhte eitli etkinliklerin
dzenlenmesi" kanlmazd. Vard tabii dostane yaklamlar. Mesela "Paris'teki mehur baz
maazalarn Osmanl kat dediklerini basndan" reniyorduk. Ama tabii su uyuyor, dman
uyumuyordu:
Bu arada 700. yldnm mnasebetiyle, lkemizin i ve d dmanlarnn da, bata
Ermeniler olmak zere, bu vesileyle tarih iftiralarn tekrarlamak zere eitli platformlar
oluturaca da, kulamza gelen duyumlar arasndadr.[36]
Byle diyor, ahsi istihbarat olanaklarn ulusun emrine veriyor, olabilecek en yaln, en ak bir
dille uyaryordu Sayn Profesr. Bu dehetengiz beklenti karsnda bir eyler yapmak, seferber
olmak, ksr i ekimeleri bir tarafa brakmak, ilim vadilerinde de milli birlie ulamak gerekiyordu
sanrm. Onu da ak ak syledi Akgndz:
Bir eit Osmanl ile Cumhuriyet'in bulumas yani milli buluma olmas gereken bu
yldnmnde, vatann, milletini, devletini ve milli tarihini seven herkesin, bu kutlamalarn
milli buluma haline gelmesi iin elinden gelen gayreti gstermesi kanaatindeyiz.
Sa ile solu ile her kesim kabul etmektedir ki, millet olarak bizim byk dmanmz
vardr: cehlet, ihtilaf ve fakirlik. te Osmanl ile Cumhuriyet'in bulumasn engelleyen en
byk maniin milli dmanmz olan cehlet yani doru tarihi bilmemek olduu kanaatindeyiz.
[37]

Hele fedkr limlerimiz berhudar olsun, bu dmandan en nemlisinin ba meydan- gazada


ezildi, bu "cehalet" engeli ulemamzn gayretiyle zail oldu. "Milli buluma"mz yolunda kim tutar artk
bizi?

Etniki Eterya, bu cehalet bize yeter ya


Yine Bilinmeyen Osmanl'dan balayacam ama bu kez faturay onun lim yazarlarna
kesmeyeceim nk sz konusu olan yanllk yle bir yanllk ki kitaptan kitaba aktarlarak nesiller
iinde yaatlm, ders kitaplarnda yerini alm, niversiteye hazrlk dersanelerinde retilmi ve
hl da retilmekte! Onlar ne yapsn? Yazdklar her kelime iin ansiklopedilere bakacak deiller
ya. II. Mahmud dnemi hakknda bilgi verirken yle diyorlar:
Srplarn muhtriyet elde etmesi, Patras Bapiskoposu Germanos'un liderliinde 12 ubat
1821'de Rum syannn yani Yunan htilli'nin balamasna sebep oldu.
Tohumlar daha nceleri atlan bu ihtill neticesinde Yunanllar, Mora'y ele geirdiler. in
arkasnda 1814'de gizli olarak Odesa'da kurulan Ethniki Hetaria ve Fener Patrii
Grigorios ile Fener Beyleri vard.[38]
Srplarn muhtariyeti ile "Rum fetreti" arasndaki ilikinin bu denli birebir veya basit olmadn
sylemeden gemeyelim ama ilgin bir durumdur bu. En bata Yunanllar olmak zere btn dnya
1814'te Odesa'da kurulan cemiyetin Philiki Hetaireia olduunda hemfikirken Trke literatrn ok
byk bir ksm bunun Ethniki Hetaireia /Etniki Eterya olduunda srarl. Oysa iki cemiyet
birbirlerinden ok farkl corafyalarda ve zamanlarda kurulmu. Birincisini Dostluk Dernei veya
Cemiyeti, ikincisini Ulusal Dernek veya Milli Cemiyet olarak evirmek mmkn. Birincisi 1814'te
Krm'da, Odesa'da, ikincisi 1894'te Yunanistan'da, Atina'da kurulmu. AnaBritannica'nn ilgili
maddesinde kibarca deinildii zere Ethniki Hetaireia, "Baz tarihi ve yazarlarca 1814'te kurulan
Philiki Hetaireia (Dostluk Dernei) ile kartrlr".[39] Ama neden kartrlr ve bu kartrmann
arkeolojisi yaplabilir mi? Sorumun birinci ksmna u an iin verilecek kesin bir cevabm yok. kinci
ksm iinse kesin sylenebilecek bir ey var: Byle bir kartrma ancak ve ancak 1894'ten sonra
yani Ethniki Hetaireia'nn kurulu tarihinden sonra olabilir nk kronolojik olarak daha sonra
gelmesine karn Yunan Bamszlk Sava'nda rol alan cemiyetin de bu olduu sanlm, aksi geerli
olmamtr.
Baka birka rnek daha verelim. Genelde dikkatli ve bilgili bir aratrmac olan smail Hami
Danimend de ikisini kartranlardan, daha dorusu Philiki Hetaireia'y Ethniki Hetaireia
sananlardan. Elli yl kadar nce yle diyor:
... 'Htairia'larn gayesi Ortodoks istiklli ve Bizans imparatorluunun ihyas eklinde
ortaya atlmtr. Bunlardan 'Htairia tn Philikon' ilm ve edeb bir cemiyet eklinde meydana
km ve 'Ethniki htairia' ise gizli bir ihtill cemiyeti eklinde kurulmutur:
Bu ikincisinin ilknce 18 inci asrda mehur ir Rhigas tarafndan kurulduktan sonra onun
1798 de idm zerine daldndan ve nihayet 1814 de Odesa'da ikisi Rum ve biri Bulgar
olmak zere tccar tarafndan tekrar te'sis edilmi olduundan bahsedilir.[40]
Ayn ekilde Enver Ziya Karal da Yunan bamszlna giden yoldaki Rum isyanlarnn tarihini
anlatrken defalarca "Etniki Eterya"dan sz ediyor. Birini alntlayalm.
Etniki Eterya, Yunan isyanlarn hazrlayan ve idare eden gizli cemiyettir. 1814'te Odesa'da,

ikisi Rum, biri Bulgar olmak zere, kiilik bir tccar grubu tarafndan kuruldu. Cemiyetin
gayesi, szde eitim ve retimi Osmanllarn hristiyan tebaas arasnda yaymakt. Fakat
gerekte, stanbul'daki Yunan patriinin idaresinde olmak zere, eski Bizans mparatorluu'nu
kurmak lksn benimsemiti.[41]
Baka inciler de ierdii iin biraz oyalanalm bu alnt zerinde. Etniki Eterya'y geiyorum. Ama
Karal'n ok temel bir ayrm olan "Yunan" ve "Rum" ayrmn yapmad da grlyor. Burada "Rum"
szc gemiyor hi, ama eserinin her yerinde "Yunan" ve "Rum" szcklerini birbirinin yerine
kullanyor. syan edenler ne zaman "Yunanl" oldu? Onlar Yunanl ise "Rum"lar kimdi? stelik
stanbul'da o zamanlar, Rum deil de, bugn bile bulunmayan bir "Yunan" patrii varm ve Bizans
mparatorluu yeniden kurulunca bu patrik efendi imparator olacakm. Demek ki teokratik bir devlet
varm "Yunan" asilerinin kafasnda!
Lise tarih ders kitaplarnn iyicelerinden olan ve iinde pek ok Tarih Kurumu yesini de barndran
bir komisyonun yazd Tarih 2 kitab da Karal'a benzer ekilde anlatm Etniki Eterya'y, ama hi
olmazsa "Yunan patriini" dzeltmiler. Peki, ona da bakalm:
Rumlar, XVIII. yzyln ikinci yarsndan itibaren Yunanistan'n bamszln salamak iin
cemiyetler kurmaya ve okullar amaya baladlar. Bu cemiyetler ierisinde en nemli ve etkin
olan, Etniki Eteria'dr. Bu cemiyetin ideali, stanbul'daki Ortodoks patriinin ynetiminde,
Bizans imparatorluu'nu yeniden kurmakt. Yunan isyann hazrlayan bu cemiyetin bakan,
ayn zamanda Rus arnn yaverliini yapyordu.[42]
Ders kitaplar ve eitim malzemesine de girmi bu yanl bir de, bir niversiteye hazrlk kitabnda
grelim, bakalm "Yunan Ayaklanmas"nn nedenleri nasl anlatlyor, saylan ilk neden yle:
1. Milliyetilik
2. D devletlerin kkrtmas (Rusya, ngiltere, Fransa)
3. Ruslarn almalar ile kurulan Etnik-i Eterya Cemiyeti'nin (1814) almalar.[43]
Haydi, Philiki Hetaireia'y Ethniki Hetaireia/Ethniki Eterya yaptk, bunu bir de tuzu biberi eksik
olmasn der gibi Etnik-i Eterya tarznda yani btnyle sama ve sanki Osmanlca imi gibi yazmak
neyin nesi demeyin hi. ok zorlarsak "Dernein Ulusu/ Cemiyetin Milleti" anlamn verecek bir ey
kar belki ama bu imlann da sevenleri ok ve asla yukardaki alntnn sahipleriyle snrl deil.
sterseniz "Etnik-i Eterya" yazarak internette bir arayn bakalm, ka yerde grnyor?
Sanrm seyrek olmaktan ok uzak ve genel kabul gren bir tarih yanlna verilecek rnekleri
oaltmak pek de anlaml deil. Peki, burada arkeolojik kaz szm tutmaya alarak bulabildiim
ilk "Etniki Eterya" yanlndan sz edeyim. Cemal Paa anlarnda Ermeni Meselesi'nin tarihsel arka
plann anlatt srada bakn ne diyor:
Fakat zavall Sultan Mahmut, bir taraftan memleketi iten slah etmek isterken, dier taraftan
btn tekilt Moskof hkmet merkezinden idare olunan Etniki Eterya'nn daimi fesatlklar
yznden ayaklanm olan Rumlar teskin edebilmek iin bin derde duar olmu ve nihayet
Fransz, ngiliz ve Ruslarn tecavzlerine maruz kalarak Navarin'de donanmasn kmilen

kaybettikten sonra Rum istiklalini tanmaa mecbur olmutu.[44]


imdi ayn ksm bir de metnin ngilizcesinden grelim. Grelim de evirmene "aferin" diyelim. Bu
da sanrm, Yunan ve Osmanl tarihlerine ta Osmanl dneminde yaplan bir Trk katksnn
uluslararaslatrlm halidir:
But while this unfortunate sovereign [Mahmud] was endeavouring to restore order in his
country he found himself faced with difficulties innumerable. The Greeks were egged on
through the intrigues of the "Ethniki Heteria", an organisation founded by Russian capital, and
he had all the trouble in the world to pacify them. He saw himself attacked by the French,
English and Russians, lost his entire fleet at Navarino, and was at length compelled to
recognise the independence of Greece.[45]
Grld gibi bugn hl ortalkta cirit atan bir yanlln tarihi en az 88 yl tesine gidiyor.
Daha geriye gitmesini de ok olas gryor ve bunu nce Osmanl, sonra da Cumhuriyet okullarnn
yanl da olsa bir eyi retmekteki baarsna yoruyorum. lgin olan, dzeltmeye kalkmak yerine
hl byle retmeye devam etmemiz. Daha da ilgin olan ise mademki okul ocuklarnn kafasna
kazyacak kadar nemli bulmuuz ve buluyoruz, ne diye asln fasln renmeyiz?
Buna verilecek olas bir cevabn, dnemin Osmanllarnn Philiki Hetaireia'y bilmedikleri iin
XIX. yzyln sonunda ortaya kan Ethniki Hetaireia'y 1814'e tadklar trnde bir neriyi
iermesi mmkndr. Oysa bilen ve ok iyi bilen Osmanllar da vard. nl tarihi Ahmed Cevdet
Paa "Rum Eteryas'nn Teekkl" bal altnda uzun ve ok ayrntl olarak anlatr Philiki
Hetaireia'nn kuruluunu. Bununla da kalmaz "nazr- umum" nasl tayin edilmi, Eterya'nn niyetleri
ve amalar nelerdir, bildiini hi esirgemez ve konuya hakkn verir.[46] Acaba, diyorum, "Rum
Eteryas" baln grenler Cevdet Paa'nn tarihinin ikinci edisyonunun yaymlanmasndan birka
sene sonra ortaya kan ve adn sk sk duymaya baladklar "Etniki Eterya"y burada anlatlan "Rum
Eteryas" sanm olabilir mi? Baka bir deyile istemeden de olsa bu karmaaya Cevdet Paa neden
olmu olabilir mi?
Evet, istemeden; nk Cevdet Paa "Rum Eteryas" derken yalnzca "Rum Dernei" demek istiyor.
Hem bunun ne olduunu gayet ayrntl olarak anlatyor hem de bundan ne kastettiini cemiyetin adn
vererek aka sylyor. stelik Cevdet Paa'nn eserini Ethniki Hetaireia'nn kurulmasndan nce
kaleme aldn hatrlarsak, paann istese de bu ikisini kartramayaca kendiliinden anlalr.
Cevdet Paa, Philiki Hetaireia'nn orijinal adn kullanmamakla birlikte Osmanlca evirisini vermi:
"Cemiyet-i Ehibba".[47] Eh, bu da Tarih-i Cevdet'in sadelemi metninde "Dostlar Cemiyeti"[48]
olarak geiyor ki dorudur, Philiki Hetaireia'dan baka bir ey deildir.

Popler tarihlerin efendisi:


"Beyaz Trklerin Byk Srr" adna!
Soner Yaln'n nisan 2004'te baslan ve bir yl gibi ksa bir sre iinde elliden fazla "bask"
(basm-impression) yapan, yazarna kazandrd paralarla gazetelere haber konusu
olan[49]Efendi'sini kim bilmez? Bu grkemli almay okuyup da rif olanlara tarif ne hacet? Enteldantel evrelerde sk sk kulaa alnan "Okumuyor bu millet abi!" geyiinin yzne atlan bir amar
deil de nedir bu? Sorarm size. Siz yle kara-kuru kitaplar yazn, referansa, dipnota, tartmaya
boun, tek bir dedikodulu hikye anlatmayn, Allah vergisi hayal gcnz kullanmayn sonra yaknn
"okumuyorlar" diye. Okumaz tabii kimse, oh olsun. Uyann efendiler! (kast yok, szn gelii!) Siz de
"halkn" anlayaca gibi, yle "popler" bir ey yazn, "resmi tarih"e srtnz evirin, mmknse
"Size imdiye kadar anlatlanlarn hepsi yalandr, hadise perde arkasnda olur biter, hddamm geldi
bana syledi" tavr taknn, bakn nasl okunuyor!
Burada, Soner Yaln'n "fesat teorisi" kuramlarn "tarihe" nasl uyguladndan, ilhamn nereden
aldndan, "deilim" diye diye nasl antisemitizm yaptndan, eytana hayret slklar aldracak
olmadk nedensellikleri nasl kurguladndan sz edecek deilim. Burada, kendi koyduum tasnifin
yaratt snrlar iinde kalacak, "bariz cehalet ve bilgilik" bal altna girecek ne varsa onlardan
sz edeceim, onlar konu edineceim. Balayalm bakalm.
Soner Yaln prosopografik almasnn odak noktasndaki Evliyazade ailesinden Mehmed
Efendi'yi nasl tarif ediyor? Liman kenti zmir'deyiz.
Yabanc ticarethaneler ile bankalar tarafndan ynlendirilen ve ounluu yerli olan
tccarlar, gerek Avrupa sanayi mamullerinin krsal alanlara giriinin kolaylatrlmas,
gerekse ihracat mallarnn reticiden alnmas iin araclk yapyorlard. Evliyazade Mehmed
Efendi ite bu yerli simsarlardan biriydi. Sebilrreat"t, yani"komprador"![50]
Kompradorun niin "sebilrread" anlamna geldiini yazarndan baka kim aklayabilir? Nerede,
hangi szlkte, hangi kaynakta var? Hak yolunda insanlar irad eden, onlara doruluk datan "doru
yol sebili" veya "hak emesi" gibi evrilebilecek ve nl bir dergiye de ad olan bu terkibin bir insan
veya insan grubu iin kullanld nerede grlm? Neyse geelim.
Mekteb-i Tbbiye-i ahane'deki ilk Jn Trk rgtlenmesi olan ttihad- Osman Cemiyeti'nden
bahsedeceimiz tutmu, kurucular sayyoruz:
Mektebi Tbbiyei ahane rencisi Ohrili brahim Temo (brahim Murad Efendi), Arapkirli
Abdullah Cevdet, Diyarbakrl shak Skt, Kafkas gmeni Mehmed Reid, Bakl
Hseyinzade Ali adl tp rencileri, 21 mays 1889'da "ttihad Osman" adn verdikleri
gizli bir cemiyet kurmulard. rgt, talyan gen ihtilalcilerinin 'Carbonari' (kmrcler)
adl gizli tekiltndan etkilenerek kurulmutur: bir yaz ailesinin yanna Romanya Ohri'ye
giderken talya'ya urayan brahim Temo, bir arkada araclyla Napoli'deki bir mason
locasn ziyaret ettii srada Carbonari hakknda bilgi almt.[51]

Mutat zere referans verilmedii iin bazlar gerekten "yeni" olan, bazlar ise pek olacak gibi
olmayan bu bilgilerin nereden alndn bilemiyoruz. Aklmda kurucularn drt kii olduklar kalm.
Hseyinzade Ali'yi de kurucular iinde hatrlamyorum. "Byle eyler ezberden olmaz" diyerek Jn
Trklk ve ttihad ve Terakki Cemiyeti zerine dnyada ve Trkiye'de imdiye kadar en kapsaml
aratrma ve yaynlar yapm olan kr Haniolu'na bavuruyorum. Evet, sadece drt kurucu var ve
Hseyinzade Ali bunlar arasnda deil. 21 maysn da bugnk takvimde 3 hazirana karlk geldiini
sylemeli.[52] Bunlarn dorusunu bylece gsterebilirim ama Ohri'nin Romanya'da olmasna nasl bir
are bulacaz bilmem! O zaman Osmanl Arnavutluu'nun bir kasabas olan ve bugn Makedonya
snrlar iinde kalan Ohri (Ohrid) ne zaman Romanya'ya tand? Neyse geelim.
"Olan Le Play'e yazdrdk"
"Kim kimin nesidir?", "Kim kiminle evlendi?" tr sorulara ar merakl ve bu insanlar arasndaki
karmak ilikiler an ortaya karma iddias tayan byle mkemmel bir grup biyografisinde "En
basit akrabalk terimleri acaba bilinmiyor mu?" diye yer yer bir kukuya kaplyoruz bazen.
Paylaalm. Prens Sabahaddin'in ailesinden, Sabahaddin'in, Abdlhamid'in kz kardei Seniha
Sultan'la evlenen babasndan bahsetmek gerekmitir:
Fakat gn geldi "enite" padiah ile "damat" nazr arasna bir ihale meselesi girdi.
Damad Mahmud Celaleddin Paa, Badat demiryolu ihalesinin ngilizlere verilmesi iin
kulis yapp, ngilizlere "ihale kesinlikle sizindir" diye sz vermiti. Ama "enitesinin"
stratejisinden haberi yoktu. II. Abdlhamid ihaleyi Almanlara verdi.[53]
"Padiah niye kendi kz kardeinin kocasnn enitesi oluyor ki?" diye meraklanrken ayn sayfada
bu kez enite olann paa olduu belirtiliyor. Neyse, Mahmud Celaleddin Paa oullar Sabahaddin
ve Ltfullah', yani Abdlhamid'in yeenlerini, yanna alarak Avrupa'ya kayor. ok kk deil, 21
yanda ama olan okulsuz mu kalsn? Kalamaz tabii. Bakn Prens Sabahaddin Avrupa'da hangi okula
gitmi, notuyla birlikte veriyorum:
Prens Sabahaddin Avrupa'da Le Play okuluna gitti [8] ve okulda Edmond Demolins'den ok
etkilendi...[8] Prens Sabahaddin gremeyecekti ama, aydnlanma kart, geleneksel toplumu,
modernliin etkilerine kar korumak iin zmler reten Frdrick Le Play, XX. yzylda
faist ideolojilerin hazrlayclarndan biri olacakt.[54]
Soner Yaln'n kulland dile baklnca bir sosyoloji okulu olan Le Play okulunu gerek anlamda,
elle tutulur, gzle grlr bir okul sand aka grlyor. Le Play'in XX. yzylda faistler
tarafndan nasl yorumland sorusunu bir yana brakrsak 1948 ylna kadar yaayan Prens
Sabahaddin'in "okulunun" bana gelenleri niin gremeyecei de ayr bir soru olarak duruyor. Neyse
geelim.
Kambersiz dn olmayaca gibi masonsuz da reform, yenilik, rgt olmuyor anlalan:
Fazla ayrntya girmeden bir ilikiyi daha yazp 'ilk masonlar' blmn kapataym:
Osmanl'ya ilk matbaay kimin getirdiini biliyoruz: mason brahim Mteferrika. Peki hangi
sadrazam dneminde getirildiini biliyor musunuz: ilk mason Yirmisekiz elebizade Mehmed

Said Paa'nn sadrazamlnda! 'Aristoteles mant': O halde ilk matbaay Osmanl'ya


getirenler bu ii Galata'daki mason locasnda grp karara balamlard![55]
Bakn, "resmi tarih"in dna knca bizden saklanan ne gerekleri reniyoruz. Biz matbaann
Nevehirli Damad brahim Paa (1718-1730)[56] zamannda Osmanl'ya geldiini biliyoruz. brahim
Mteferrika, matbaann faydalar zerine nl risalesi Veslet't-tb'a'y Nevehirli'ye sunmu.[57]
Matbaann geli tarihini hemen her okul ocuu nasl bilirse Yaln da biliyor: 1727. Peki o zaman
nasl olup da "Yirmisekiz elebizade Mehmed Said Paa'nn sadrazamlnda" getirildiini sylyor?
Mason muydular? Bilmem. Bu nemli karar "Galata'daki mason locasnda" m alnd? En ufak bir
fikrim bile yok. Alndysa muhakkak locann kaytlarna gemi, aratrcsn bekliyordur! Ama
Mehmed Said Paa'nn sadrazamlk dnemini biliyoruz. Tabii ki, 1755-1756 arasnda.[58]
Mehmed Said'in daha aayken brahim Mteferrika'nn en byk destekisi olmas baka ey,
matbaann onun sadrazamlnda geldiinin iddia edilmesi baka ey. Efendi adl aheserin genel
kurgusunun benim u dikkat ektiim vr zvr tarihi olgularla elikiye dmemesi iin u ekilde
dzeltmesini neriyorum: "Peki hangi sadrazam dneminde getirildiini biliyor musunuz: ilk mason
Nevehirli Damad brahim Paa'nn sadrazamlnda!" Bylece hem matbaa gibi nemli bir yeniliin
masonlarn sadrazam dzeyinde destei olmadan getirilemeyecei vurgulanm olur, hem de benim
gibi zpktlk yapanlarn sesi kesilir. brahim Paa'nn masonluu hakknda belge olup olmad
hususunuysa bo verin. lahi, sanki Mehmed Said'in masonluunun belgesi var! Neyse geelim.
Baka bir sahne, merutiyet ilan edilmitir. 22 temmuz 1908:
Merutiyet ilan edildiinde Doktor Nzm Milas'ta Halil (Mentee) Bey'in evinde saklanyordu.
Duyar duymaz hemen zmir'e hareket etti... zmir ayaktayd. Kordon Boyu'nda insan seli akyordu:
Evliyazadeler Refik Efendi, Naciye Hanm, Makbule ve ocuklar ellerinde Trk bayraklaryla
Kordon'a gelmilerdi. Herkesin elinde kendi milletinin bayra vard: Trk, Yunan, Bulgar, Srp,
Arnavut, erkez, Musev, Ermeni, Rum, Krt, Arap sokakta zaferi kutluyordu...[59]
Demek ki neymi? Herkesin elinde kendi bayra varm. Bu herkesin kimler olduunda bir yanl
anlalma olmasn diye de iki nokta st ste konmu ve tek tek saylm. Tutalm ki imparatorluktaki
etnik kuzenleri Bulgar ve Srp bayraklarn sallyorlard. Birka soru: 1- Museviler, Krtler,
erkesler, Arnavutlar, Ermeniler, Araplar hangi devletin bayran sallyorlard? 2- Trklerin,
Osmanl devleti bayrandan baka bir bayra m vard? 3- En merak ettiim de u: Rumlarn, Yunan
bayrandan farkl bir bayra olduu anlalyor da, Rum bayra nasld? Yunan bayra nasld?
Merak ite. Neyse geelim.
Artvin liman neredesin?
Mercek altndaki ahs Fatin Rd Zorlu'dur. Usulden olduu zere onun da bir dnme aileden
geldii kantlanacaktr. Bizatihi dnme olmak, bu dnmelerin Sabetayist olup olmamasndan daha
nemlidir. Dnme olsun, dnsn de nereden ve neden dnerse dnsn. Bakalm:
Babas brahim Rd Paa, II. Abdlhamid'in yakn evresindeki ender 'mektepli'
subaylardand. brahim Rd Paa'nn babas, yani Fatin Rd'nn dedesi de 'mektepli' bir

subayd. Yalnz, dedenin 'mektebi' Osmanl topraklarnda deil, Rusya'dayd. nk o bir


Rus'tu; Osmanl'ya iltica edip 'Rus brahim Paa' adn almt.[60]
Burada biraz soluklanalm. Demek ki Abdlhamid'in yakn evresindeki subaylar ounlukla
alaylym, mektepli olmadklarna gre! Kii merak ediyor, padiahn yakn evresi ne demek diye.
Padiah klada yaamadna gre saray olacak herhalde. Sz konusu subaylarn da yaverler olmas
gerek. Bir yerden bu ayrm duyulmu ya "mektepli-alayl" diye, hemen mekteplilerin "ender"
olmasna karar verilmi. Abdlhamid dnemi de iyice pespayeymi anlalan, mektepli subaylar
yaver bile edinmemi, alayl takmyla idare etmeye kalkm; mekteplilerin ne diye Jn Trkle
soyunduklar daha iyi anlalyor! Fatin Rd'nn babas Rd Paa'nn paa olmazdan nce
Abdlhamid'in yaverlerinden biri olduu ise gerek. 1906'da miralay rtbesindeyken sultann emriyle
Akabe'yi igal ederek ngilizlerle epeyce tepimeyi mucib olacak Akabe krizini balatm.[61]
ngilizler Akabe'yle ilgili bir "mavi kitap" yaynlaynca o da Akabe Meselesi adl bir kitap yazm![62]
Dede beyin maceralar iinse yine Soner Yaln'a dnelim, bakalm "Pukin'in arkada" bal
altnda neler yazm:
Rus brahim Paa, XIX. yzyln banda Petersburg limanndan ayrld kruvazryle
Artvin'e snmt. brahim Paa'nn neden Rusya'dan kap Osmanl'ya snd konusunda
ailenin hibir bilgisi yok. Paa'nn Rus adn bile bilmiyorlar. Kimdi bu Rus brahim Paa?
Sanrm Rusya tarihine bakarak bu sorunun cevabn bulabiliriz.[63]
yice srkleyici bir yerindeyiz yknn ama burada biraz frene basp durmamz gerek. Her eyden
nce XIX. yzyln banda, henz buharllarn yeni yeni piyasaya kt 1820'lerde bir kruvazrde
olmak, olmayacak bir nimettir. nk firkatelere/frkateynlere benzemesine karn buharla hareket
eden zrhl bir gemi eidi olan kruvazrler dnya donanmalarnda XIX. yzyln ortasndan sonra
ortaya kmlardr.[64] Peki, tutalm ki baka tr bir gemiydi. "Rus brahim Paa", gemisiyle birlikte
Osmanllara sndna gre iki ihtimal vard, ya bir gemi dolusu adam Rusya'dan kayordu ya da
brahim yardml veya yardmsz gemiyi ele geirmiti. Tarihlerin bu ilgincin ilginci maceray nasl
kaydetmedikleriyse byk bir soru iareti. O da yle olmu olabilir; Ruslar susmu, nk bir vatan
hainine donanmalarndan gemi kaptrdklarn fa etmek istememiler. Osmanllar da kendilerine
katlan dier dnmeler genelde gemisiz geldikleri iin adamlar rencide olmasn diye byklk edip
susmu. Hadise rtl basl kalm! Peki, ona da eyvallah.
Geriye ehemmiyetsiz bir mesele daha kald; izlenen gzergh. Baltk'taki Petersburg'dan kalkan
geminin "Artvin'e" ulamas iin iki ihtimal var. Birincisi akl banda her geminin gelecei gibi
Cebelitark Boaz'n geerek gelmesidir. Eh, o zamanlar Osmanl'ya snlabilecek ilk liman
Cezayir, diyelim ki Rus denizcilerin gz Cezayir daysn tutmad, Girit, zmir, stanbul. Say
sayabildiin kadar. Osmanl'ya snmak isteyen birilerinin bakenti syrp stanbul Boaz'n ve tm
Karadeniz'i gemeleri ne akla hizmettir? Hmm, ikinci ihtimale bakalm. Kagun Rus denizciler
lkelerinin iinde bulunduu karmaadan yararlanarak gemiyi srtlandlar, bazen Viking atalarnn
yapt gibi nehirleri kullandlar, Azak Denizi'ne ve sonra Karadeniz'e indiler. Evet, evet bu ikincisi
olacak. ndiler ve "Artvin liman neredesin?" diye aradlar, aradlar. Bulamadlar! Tanr'nn cezas
haritalar yanlt. Koca Karadeniz kys boyunca Artvin diye bir yer yoktu! "Dnme olmaya niyet
etmi Rus denizcisi yolundan dnebilemez, Sabetayist mahfillerden gemiyi Artvin'de teslim etme emri
aldk, edeceiz" dediler. Sordular soruturdular, sonunda buldular. Gemiyi son kez srtlandklar gibi

"Ver elini Artvin" dediler. Orada teslim ettiler. nanmayan gitsin sorsun, btn Artvinlilerin bildii
hikyedir!
Anlalan Sayn Soner Yaln ya "kruvazr" szcnn anlamn bilmiyor, Petersburg limanndan
alnp cebe sokulacak katlanabilir ak fasilesinden bir ey sanyor, ya da aileden biri onu feci
iletmi! Artk yalnzca "tarih cehaleti" filan deildir sz konusu olan. Trkiye, Baron Munchausen'e
biraz gecikmi de olsa salam bir rakip kararak rvan almtr... Peki, Rusya tarihine geri dnelim
de kimmi bu brahim Paa nihayet renelim:
Rus brahim Paa ne zaman Osmanl'ya snmt: XIX. yzyln banda. Peki o tarihlerde
bahriyeli bir Rus subayn, Osmanl'ya snmasna yol aacak olay ne olabilirdi? 1789
Fransz htilali dnyay sarsmt. 'Hrriyet', 'adalet', 'eitlik' gibi kavramlar Rusya'da da
etkisini gsterdi. Dekabristler (Aralklar) adyla anlan Rus devrimciler, Bat'dan gelen bu
dnceleri hemen benimsediler...1 aralk 1825'te I.Aleksandr esrarl bir ekilde ld...
Karklktan yararlanmak isteyen Dekabristler, ar I. Nikolay'n tahta kaca gn
ayaklanma balatmaya karar verdiler... O gn, 14 aralk gn Petersburg'da oluk oluk kan akt.
Dekabristler yenildi... Be general asld. Be yz subay gzaltna alnp sorguland.
Yzlercesi Sibirya ve Kafkasya'ya srld. Kimi de kat... Bu kaan devrimci subaylardan
biri de, Osmanl'ya snp Mslman olan Rus brahim Paa'yd!
Ne garip raslant... Rus brahim Paa, Rusya'y "zgrletirmek" amacyla askeri bir
ayaklanmaya katld ve yenildi... Olu Mir brahim Rd Paa ise, Osmanl'y
zgrletirmek" isteyen subaylar tarafndan Yldz Saray'nda gz hapsine alnm, Midilli'ye
srgne gnderilmeyi bekliyordu... Ve torun Fatin Rd ise yarm asr sonra
Trkiye'yi "zgrletirmek" isteyen subaylar tarafndan, yine bir adaya, bu kez Midilli'ye
deil, Yassada'ya hapsedilecek ve ardndan mral Adas'nda idam edilecekti... Geelim...[65]
Geelim tabii, hatta kaalm ama kamadan bir lahza duralm: Ne dedi bu metin imdi bize?
Dekabristlerle ilgili kim bilir nereden alnm lzumlu lzumsuz bir sr gevezelikten sonra icat
ettii Rus brahim Paa adl karakterini bunlardan biri yapverdi. Kant? Yok. Biz Rusya tarihine
bakp da ne rendik? Hi. Tarih yazlsnda uvallam ve laf bountuya getirerek soruyu
unutturmaya alan bir renci gibi sayn gayriresmi popler tarih yazar. Sfr vermek yetmez, bir
de corafyacya gammazlamak gerekir ki Petersburg nere Artvin nere iyice bir rensin.
Ustam lm al satarm
Tabii ki karmak balantlar ortaya karma, tm aile ilikilerini sergileyip bunlarn "pheli"
olduklarn kantlama yolunda sayn yazarn nnde almas gereken bir engel, zlmesi gereken bir
sr daha var: Fatin Rd'nn anne taraf. O tarafn da hikyesini dinleyelim:
Fatin Rd'nn annesi Gzide Hanm zengin bir ailenin kzyd. Dedesi Rfk Efendi, aslen
Yozgatlyd. pek Yolu'nda al ticareti yapyordu. Babas Hseyin Rfk Paa, II. Mahmud
dneminde 1827'de, eitim amacyla Fransa'ya gnderilen ilk drt renciden biriydi.
Soru: al tccar Rfk Efendi olunun neden kendisi gibi tccar olmasn istememi de onu
asker ocana gndermiti?[66]

Hemen duralm. Rfk Efendi, aslen Yozgatlyd da "pek Yolu"na m gitmiti? Yoksa memleketi
Yozgat "pek Yolu" zerinde bir durakt da orada m al satard? Artk nasl yorumlarsak
yorumlayalm, Soner Yaln, o pek Yolu dediini Badat Caddesi gibi bir ey sanyor olmal. Nesi
vard Rfk Efendi'nin bu yol zerinde, alc dkkn m? Yoksa bir yerden bir yere kervanlarla al m
tayordu? pek Yolu diye belirli, tek bir yol olmadn, bu kavramn in ile Ortadou ve nihai
olarak Avrupa arasnda pek ok gzergh kullanlarak eski ve ortaalarda yaplan ticareti anlatmak
iin kullanlan bir kavram olduunu, ticaretin XIX. yzylda aktif olduuna dair de pek bir iaret
olmadn nasl anlatmal bilmem ki. Adam hem "Mslman'm" diyor, hem pek Yolu'nda al
satyor! Bunun da nasl bal bana phe ekici bir ey olduunu birazdan greceiz. Ama nce u
Fransa'ya gnderilen "ilk drt renci" yksne bakalm.
Bu drt renciden biri sonradan sadrazamla kadar ykselen brahim Edhem Paa olduu iin
bnlemin Mahmut Kemal nal, Son Sadrazamlar adl grkemli eserinde bu olay anlatr:
Malm olduu zere Hsrev Paa, klelerini ve sair kimsesiz ocuklar konanda ta'lim ve
terbiye etdirir ve yetidiklerinde byk memuriyetlerde istihdamlarna dellet ederdi. O
ocuklardan Hseyin, Ahmed, Abdllatif ve Edhemi -btn masraflarn tesviye ederek tahsil
etdirmek zere- Paris'e gndermeyi kararlatrd. O esnada kendi kapudan derya
bulunduundan Ayineli Kavak kknde Sultan Mahmuda takdim etdi.[67]
O sralarda Avrupa'ya ancak kle ve kimsesiz ocuklarn gnderilebildiini, yksek snftan
Osmanllarn kendi ocuklarn "Diyar- kfr"e gndermede hi de heveskr olmadklarn bir yana
koyarsak, bu drdn iinde bir Hseyin olduunu gryoruz. Dokuz on yalarndayken Paris'e gitmi
ve on yl tahsilden sonra 1839-40 gibi geri dnmler. Asker olan Hseyin topu ferikliine kadar
ykseldikten sonra lm.[68] imdi burada biraz da tarihilik yapalm ve sorumuzu soralm: Koca
Hsrev Mehmed Paa'nn Paris'e gnderdii Hseyin ile Fatin Rd'nn annesi Gzide Hanm'n
babas Hseyin Rfk Paa ayn kiiler midir? Soner Yaln'n, Zorlu ailesinden aldn imaen
syledii bilgilere gre Hseyin Rfk, Paris'ten dnnde topuluk zerine kitap yazm. Eh, dieri
de topu feriki olduuna gre buras tutuyor. Ayrca, paa, Gzide doduunda altm be
yandaym. Yz be yana kadar da yaam.[69] Gzide Hanm'n ne zaman doduunu bilirsek ne
ok ey zlrd deil mi? Gzide Hanm 1961'de 88 yanda olduuna gre 1873'te domu.[70]
Demek ki babas Hseyin Rfk Paa bu hesapa 1808'de domu gzkyor. Yz be yl yaadna
dair rivayet kabul edildii zaman 1913'te lm olmas iktiza eder. Niye olmasn da bir skntmz ba
gsterdi, 1827 veya biraz daha sonra Paris'e giden ocuklara gre biraz byk yata olmu oluyor:
On dokuz yanda koca adamm. Oysa ilk rencilerin resimleri var. Hepsi ocuk. Ksaca, Hseyin,
Hsrev Paa'nn klelerinden veya onun hanesine mensup kimsesiz bir ocuk. "pek Yolu'nda al
ticareti" yapan zengin bir tccarn olu olduuna dair hibir iaret yok! Ama tutalm ki anlatlan yk
dorudur, o zaman da "zengin tccar Rfk Efendi", olunu asker ocana deil Hsrev Paa'nn
konana gndermi olur.
Peki, yine de Soner Yaln'n kendi sorduu soruya nasl cevap verdiine bakmaya deer. Tabii ki
bu sorunun, bu kitapta basit bir cevab yok. Tarih yazlsnn devam ettiini varsayn. Atlayarak
alntlyorum:
Bu sorunun yant dnemin siyasal-ekonomik yapsnda sakl. XIX. yzyln ba... Padiah

II. Mahmud, Yenieri Oca'n kaldrp yerine profesyonel, iyi eitilmi, ticar ilerden uzak,
yaamn klada srdrecek disiplinli askerler ve ordu istiyordu... zetle Yahudi sermayesi
Yenieri Oca'nn lavedilmesini istemiyordu.
Bununla birlikte Yahudi tccarlar karsnda Osmanl piyasasnda giderek g kazanan
Ermeni sermayesi ise Yenieri Oca'nn kaldrlp Nizam Cedit ordusunun kurulmasn
destekliyordu... Ermenilerin Yenieri Oca karsndaki tavr Saray tarafndan da
korunmalarna neden oluyordu.
Uzatmayalm...1826'da Yenieri Oca kaldrlrken Yeeya Aciman ve elebi Behor
Karmona gibi byk Yahudi tccarlar ldrld. Yeheskel (sic) Gabay Antalya'ya srld.
Yahudi cemaati ne yapacan bilemiyordu, nk ilk kez bir Yahudi cemaat lideri
ldrlyor, nde gelen Yahudi tccarlar ya srlyor ya da yok ediliyordu.
Sonuta Yenieri Oca'nn kaldrlmasyla Yahudi sermayesinin siyasal ve ekonomik
arl byk darbe yedi. Buna karlk Ermeni lobisi siyasal ve ekonomik gcnn doruuna
kacak bir srece girdi...
Gzide Hanm'n al tccar babas Rfk Efendi, Trk myd, Ermeni miydi, Yahudi
miydi? Bilmiyoruz... Ama grnen o ki, tccar Rfk Efendi olunu Nizam Cedit ordusuna
yazdrmakta ok gnll gzkyor...[71]
imdi sorulan soruya verilen cevap bu. Yine nereden "kalk baba gidelim" yapld hemen anlalan
ama sylenmeyen lzumlu lzumsuz bir alay az kalabal var. Uzun uzadya bir Yahudi-Ermeni
ekimesi anlatldktan sonra sanki bunlarla ok ilintiliymi gibi tccar Rfk'nn etnik aidiyeti
zerine kof bir soru soruluyor. Cevabnn bilinmedii aka beyan ediliyor, bilinen tek eyin
adamcazn olunu "Nizam- Cedid" ordusuna yazdrmakta "ok gnll" davrand. Gerekten
burada, bu metnin dayatt mantk ve snrlar iinde kalarak anlamaya alyorum, soru zaten
Hseyin'in neden "asker ocana" gnderildii deil miydi? Cevap olarak en ufak bir kelime bile
yazmaya kalkmadan sadece tccar Rfk'nn olunu asker etmede "gnll" oluundan bahsediliyor.
Geldik mi yine baa?
Peki, "snav" metaforunu srdrelim, kendimizi dnyann en iyi yrekli tarih hocas suretinde
yeniden ina edelim. Bu yazlanlardan ne karacamz demek ki bize kalm, nk talebe bir eyler
alm, o kadar karalam, kt bo deil. Eh, snav srasnda referans da verecek deil ya, ne
yapsn? Emei boa gitmesin, sfr yine kucaklamasn diye didiniyoruz. Kendi mant iinde
alternatifler yle: 1- Rfk Efendi Trk olu Trk'tr, Ermenilerin asker ocan ele geireceinden
korkarak olan asker yapmaya karar vermitir. 2- Ermeni'dir, Yahudiler yeni orduyu ele geirmesin
diye harekete gemitir. 3- Yahudi'dir, aktrmadan yeni orduya da szmaya alyordur. Ne bilelim,
hani eer etnik aidiyetinin bu askerlik iinde bir dahli varsa diye sraladk. Haa, bir de yine metnin
kendi dedikleriyle ters den bir hal daha var: Hani bu tccar Rfk, Hseyin Rfk'nn babasyd?
imdi nasl Gzide'nin babas oldu? Gzide Hanm'n ancak dedesi olur, deil mi? Ama bu anlalan
bir kalem srmesi, buradan not krmyoruz. renci Yaln'a tarihi verilerin tam olmad bir yerde
lml bir ekilde speklasyon yapt, kesin yarglardan kand, tarihi realitenin ok katmanl bir
olgu olduunu kefetmi grnd ve hepsinden nemlisi "resmi tarih"in kuruluundan phe duyar
bir slupla yazd iin 100 zerinden 100 vermek istiyoruz...
Ama o da ne? eri nemrut bir mfetti giriyor, kd elimizden kapyor, dikkatle okuyor, nce

sfrn yldzlsn basyor sonra da srra kadem basyor, ortalktan yitiyor. Nemrut mfettiin
gerekeleri yle: 1- Yenieriler kaldrldktan sonra kurulan yeni ordunun ad Nizam- Cedid deil,
Asakir-i Mansure-i Muhammediye'dir. Nizam- Cedid ordusu 1826'dan ok nce, 1807'de, kim
kurmusa onun tarafndan, III. Selim'ce kaldrlmtr. 2-Gayrimslimlerin o dnemde Osmanl
ordusuna kabul edilmeleri sz konusu olmad iin bu speklasyonlar da yersiz. 3- II. Mahmud'un
kap gibi fermanlar ve dahas Asakir-i Mansure kanunnamesi mhtedi olanlarn da yeni orduya
girmesini yasaklyor.[72] 4- Bir Yahudi cemaat liderinin ilk kez ldrldn sylyor, kim olduunu
bile sylemiyor. Oysa bilgiyi ald kaynakta elebi Behor Karmona iin "Hayrsever bir kii olan bu
cemaat liderinin ani lm Yahudiler iin ac bir darbe oldu"[73] diyor. Bir cemaat liderinin ilk kez
ldrl nereden kt? Ck, sfr. Neyse geelim.
Burada son bir noktay belirtmeden bu bahsi kapamak istemiyorum. Ailelerden veya kiilerden
ald szl bilgileri eletirel szgeten geirmeden kullanan, onlar yazl kaynaklarla karlatrmak
veya uzlatrmak gibi bir aba iinde olmayan ve dolaysyla epeyce yanlgya den Yaln,
kendisinden nce byk emeklerle yaplm almalar "resmi tarih" diye adlandrd bir kategoriye
sokuyor ve kolaylkla gz ard edebiliyor. Yukarda ad geen brahim Edhem Paa'nn bilinen
yksnn bir ksmn, Sakz'dan esir alndn, Mslman yapldn, Fransa'ya gnderildiini
yineledikten sonra yle diyor:
Sakz Adas bir dnem Sabetayistlerin merkez yeriydi! 1695'te Venedikliler, adadaki
Hristiyanlarn yardmyla Sakz Adas'n ele geirdiler. Ada bir yl sonra Kaptanderya
Mezomorto Hseyin Paa tarafndan geri alnd! Sadrazam brahim Edhem Paa'nn doumuna
daha yz yirmi iki yl vard! Yani resmi tarih unu mu sylyor: Osmanl Devleti, bazen
tebaasn karp Fransa'da eitime gnderirdi! Geelim...[74]
Burada herhalde anlamamz gereken brahim Edhem'in Sabetayc mahfiller tarafndan Fransa'ya
gnderildiidir. Baka trl "devlet basamaklarn tek tek" kmas nasl aklanr yoksa? Bylesi
daha inanlr nk devlet kendi vatandan yurtdnda renim grsn diye niye karsn? Hi akla
yakn bulmuyor "resmi tarih"i, inanlmaz geliyor ona. brahim Edhem 1822'de Sakz'n Rum reayas
ayaklandklar gerekesiyle "tenkil" edilirken esir edilmi, drt yanda bir ocuk olarak stanbul'a
getirilmi ve Koca Hsrev Mehmed Paa'ya satlm.[75] Benzerleri gibi ackl bir vaka ama
inanlmaz olacak, phe duyulacak ne var burada? Devlet tebaasn Fransa'da eitime gnderme
amac ile karm olsayd, yani karma annda Fransa'da eitime gnderilecei bilinseydi, Sayn
Yaln bu aknlklar gstermek veya "resmi tarih"e inanmaz gzlerle bakmak iin hakl olurdu.
Oysa yine Soner Yaln'n hakknda doru bilgi edinmek iin aba gstermedii ve "cahil" kalmay
tercih ettii bir durumdan baka bir ey deildir sz konusu olan. Cahil kalnan veya kendi istediini
syleyebilmek uruna tecahl- rif yaplan konular ise yle: 1- Edhem'in esir edilmesiyle Fransa'ya
gnderilmesi arasnda yllar var. 2- Edhem tek bana Sakz'dan "karlm" bir ocuk deil, binlerce
insanla birlikte esir edilmi. Devlet dierlerini de Fransa'ya gnderecek deildi ya. 3- Btnyle
Osmanl'da klelik, zelde ise hangi artlar altnda kleletirmeye cevaz verildii (istirkak). 4Osmanl'da klelik veya intisap yoluyla nasl tek tek devlet basamaklarndan kld.
Bu metinde, konu edindiim yazarlarn zihinsel altyaplarna bakmaktan bilinli olarak uzak
duruyorum. Halil Berktay'n deyimiyle "paradigmatik krlk"leri ele almyorum. Oysa bu tip

krlkler ve beslendikleri ideolojik tavr allarn metinler zerinde devasa bir tahrip edici etkisi
var. Bunu peinen kabul ediyorum. Ne demek istediime kk bir rnek verip bu fasldan kmak
istiyorum. Soner Yaln'n kulana birden fazla kaynaktan alnm olan, dahas lkemizde bir
mtearife / aksiyom olarak yerlemi bir konu var: Osmanl'da Mslmanlardan tccar olmaz.
Yukarda deindim, "Mslman" bir kiinin al ticareti yapmas bizatihi "pheli" bir durumdu.
Yaln'n bu tavrn tm metin boyunca srdrdn sylemeye gerek bile yok. Alntm yle:
Vakit gazetesi, Aydn (zmir) vilayetinin Saruhan (Manisa) sancana bal Grdes ilesinde
saatilik yapan Hac Hulus Efendi'nin oullar Mehmed Asm Us, smail Hakk Us ve Hasan
Rasim Us'a aitti. Soru: XIX. yzylda saatilik yapan bir Trk-Mslman olabilir mi?...[76]
Yaln, bu retorik soruya cevap vermemi, okuyucunun ferasetine brakm. Onun yerine ben cevap
vereyim: Hi olabilir mi? Ah, o Mslman-Trk klna brnm saatilerden neler ekti bu
toplum ah!
Post Scriptum: "Efendi 2" eliinde dil ve tarih okumalar
Soner Yaln'a her trl eletiriyi getirebilirsiniz ama bir tek tembel diyemezsiniz. Ba dndren
bir hamaratlkla yazyor, yazyor. Yazdklar "makbul", okunuyor. Niye yazmasn? Efendi'yi 2006
hazirannda "Efendi 2" izledi. u an elimde tuttuum nisan 2008'de baslm ve kapanda ilan
edildii gibi 105 000 rakamna ulam olan "53. Bask" (sic).[77] Yukarda Efendi'ye tahsis ettiim
yeri nasl ufak bir gayretle on misline karmak mmknse bu kitabn da ayn ekilde ilemek
mmkn. Hemen batan syleyeyim, yeni bir sr sz konusu deil. "Sr" dedii yine herkesin, pardon
"1980'den sonra stanbul sermayesi denilen, ounluunu Sabetayistlerin ve Yahudilerin oluturduu
gruba" eklenen "Anadolu Kaplanlar"nn da[78] "Yahudi, Sabetayist ve dnme" olduu. Geelim ve
bakalm bu mthi aratrma mahsul bayapt byle bir "mtemilat" ksmda fazla dalmakszn
nasl ele alabileceiz?
Yaln, ibu eserinde sonulardan rahatsz olunsa bile "bilim" ve "gazetecilik" yapmaya devam
ediyor! Ne yalan syleyeyim, eletiriyi davet eden tavr bana bir umut oldu. Mecburum, imdi
bir alnt yapmak durumundaym:
Bilim, her konuda tartmay neren; yasak, tabu, gizlilik kabul etmeyen bir dnce
yntemidir. Gazeteciliin ilkesi de budur; din, dil, rk fark gzetmeden doruyu/gerei
kamuoyuna aktarmaktr. Olgu/haber insanln yararnadr. Bu ise insanln aydnldr,
rnesansdr! te yandan tartmak, eletirmek bilimin temel ilkesidir.
Saygndr. Kabulmzdr... Tabular yklmadka zgrleilmez. stelik bir deil bin kez
sormalyz, yeniden yeniden sormalyz. Hep denir ya: "Yazmak yanlmaktr!"
Kukusuz yanlabiliriz. Eksiklerimiz olabilir. Ama araymz srdrmeliyiz.[79]
te ben de diyorum ki bilim yanllanabilendir. Tarihi nermeler de yanllanabilir. Olgular
olmazsa da tarih olmaz. Bu noktadan gidelim: Yaln hakikaten dedii kadar pozitivist mi?
Okuduklarn, yazdklarn szgeci boverin, bir eletiri kevgirinden geirmi mi? Her olgu paras
iin bin deil, bir kez soru sormu mu? Hal, hakikaten bu merkezde ve takati ancak buna yetmise o
zaman kendisinden talep edilecek tek bir ey var: Kitaplarnn yz bilmem kancs olsun bir

basmcn hakkyla "bask" yapsn ve dzeltmelerde bulunsun! Muhtasar kalmaya kendimi


zorlayarak birka rnek vereyim.
Arusi eyhi mer Fevzi Mardin 1949'daki bir konumasnda "Babil'den dnyaya yaylmak iin
dalan rklar sanki Allah'a hizmet iin Amerika'da buluuyor ve en zgr demokrat koullar iinde
birleiyor" demimi. Yaln'n yorumu: "Babil'den dnyaya yaylmak iin dalan rklarn kim
olduunu biliyor musunuz: Yahudiler!"[80] Tabii buradan da yola karak Mardin hakknda da bir
eyler dnmemiz gerekiyor. Gerekiyor da, Yahudi mistiklii zerine uzman olan, kabala zerine,
kabalann Hurufilik, Mevlevilik, Bektailik, Alevilik ile ilikileri zerine yzlerce sayfa yazan Soner
Yaln, Tevrat'taki en temel efsanelerden biri olan Babil Kulesi efsanesi hakknda hibir ey
duymam m? Hani btn insanlk ayn dili konuuyormu da byle yksek bir kule inasna kalkp
Tanr'y gcendirdikleri iin Tanr bunlarn dillerini kartrm, inaat bylece yarm kalm, artk
deiik diller konuan insanlar da birbirleriyle anlaamadklar iin dnyaya dalmlar!
Yeryznde neden deiik etnik gruplar ve diller olduunu aklamaya ve anlamlandrmaya alan
mehur ve eski bir efsane ite. Bakn, bilimsel bulmadnz iin bir efsaneye inanmayabilirsiniz ama
herkesin bildii bir efsaneyi arptarak aktarmann kendisi de "bilimsel" bir tavr deildir! Bunun
tesinde, burada bir i eliki de yok mu? "Irklar" deniyorsa, tek bir "rk" yani Yahudileri buradan
nasl anlayabiliyoruz acaba? Ka tane Yahudi rk var?
Biraz ironik bir ekilde bir trl "lluminati" demeyi kvramayan, bir kezinde "lluminite" ve
dierinde "lluminate" ekilleriyle temrinler yaparak doruya biraz daha yaklaan Yaln'a gre
Roosevelt (hangisi diye sormayn, lluminati yesi olan ite) buna yeymi. Heyhat, yine alnt
yapmadan olmuyor:
ABD Bakan Roosevelt Mslman myd bilmem, bildiim onun, dnyann en eski ve
tehlikeli yer alt cemiyeti "lluminite" ("aydnlanma" demekti ve ilk 1492'de spanya'dan
kovulan Yahudilere denilirdi) rgtnn, "Ancient Arabic Order of Nobles and Mystics" adl
alt birimine ye olduuydu. "Pythias valyesi" unvan tayordu. Bu cemiyetin, Hz.
Muhammed'in sahabesine mensup kiiler tarafndan kurulduu ve bnyesinde sadece
Mslmanlarn deil, Hristiyan ve Yahudilerin de yer ald biliniyor. Ne kark iler deil
mi?[81]
Vallahi yle... Zaten bu lluminati ileri oldum olas karktr, imdi iyice kart. Neresine ne
sylesek bilmiyorum. nternet denen galaktik boyutlardaki (baz bilgileri uzayllarn bilerek
koyduuna kesin eminim de o yzden...) plkte einince Yahudilerin 1492'de illuminati olduklarn
syleyen bir siteyi de garanti bulursunuz (Trkiye kl olacana iddiaya girerim). Genelde bilinen
ve sylenen 1776'da Bavyera'da kurulan Hristiyan, aydnlanmac ve gizli bir tarikatms yaplanma
olduklar.
Tam ve doru ad "Ancient Arabic Order of the Nobles of the Mystic Shrine" (A.A.O.N.M.S) olan
yaplanma ise Dr. Walter M. Fleming ve William J. Florence adl iki hevesli masonun 13 austos
1870'te Manhattan'da kurduklar bir "kardelik". Krmz fesler filan giymek gibi antikalklar var ama
slam'la hibir alakalar yok.[82] Kendilerine ksaca "shriners" deniyormu. Roosevelt'i filan da bir
yana brakn. Soner Yaln'n bu hikyeye katksn gryor musunuz? XIX. yzylda kurulan bir
"kardelik"i Hz. Muhammed zamanna gtrd m? Gtrd. Sahabeye kurdurdu mu? Kurdurdu.

Yahudiler ve Hristiyanlar da ye yapt m? Yapt. stelik alakasz A.A.O.N.M.S'yi lluminati'nin alt


birimi yapmakla da kalmad nk lluminati'yi zaten Yahudi yapmt! Bana komplo teorileri
retmenin de bir raconu var gibi geliyor. Hi olmazsa bir edebi tr olarak birtakm belirleyici
zellikleri var, ona sayg duyun yahu ("Yahu" dedim "Yahve"den gelir, yandk!). Pekii, laf uzuyor ama
hi olmazsa elendiinizi varsayyorum, syleyin bakalm benim komplo teorilerine gz kapal
inanan kardelerim (Karde? Yandm ben yandm!) nasl oluyor da lluminati ilk kez 1492'de
spanya'dan kovulan Yahudilere denirken ta Hz. Muhammed zamanndaki sahabeler tarafndan
kurulmu olabiliyor? Gazetecilik ve bilimin buna bir aklamas var m? Haa, anladm, Hz.
Muhammed zaman dedii belki de XV. yzyln sonudur canm! Bir de "biliniyor" imi, yok, inan
olsun ki ilk kez sizden duyduk!
Soner Yaln'n, syledikleri sanki orta mal, harclem eylermi gibi okuyucuyu da iin iine
eken ifadeleri yukardaki rnekle snrl deil. Hepimiz "biliyoruz" ya buyurun:
Bildiiniz gibi, Yahudi Benjamin Disraeli (1804-1881) iki kez ngiltere babakan olmu, hatta
gl lobi nedeniyle, Parlamento'ya, ngiltere'nin adnn "srael" olmasn teklif etmiti![83]
Hoppala paam! Serde tarihilik var ya, dtk m imdi bu "herkesin bildii" eylerin asl-fasl
var m diye kitaplarn iine? ey, hadi itiraf edeyim google ie yaramad da acaba kitaplardan rak
yakn bir eyler kar m diye rpnyoruz urackta. Monypenny ve Buckle'n antsal kitabna
bakyorum.[84] Yok bir ey. Daha yaknlardan, Robert Blake'in Disraeli'sine bakyorum.[85] Onda da
yok. Demek ki Yahudilere ynelik siyasi kstlamay aabilmesi ve Parlamento'ya girebilmesi iin
ailesi tarafndan on yandayken Hristiyan yaplm ve Anglikan Kilisesi'ne sokulmu olan
Disraeli'nin, sonralar ngiltere'nin adnn deimesini isteyecek kadar gzleri kararm! Ne zaman
olmu bu acaba? Herhalde bu siyasi kstlamalarn kaldrld 1858'den sonradr, ama ite bir
ekilde Disraeli'nin biyograficileri atlayvermiler.
"zerime artk pek vazife deil ama Yaln bu verileri niye sayp dkyor?" diyecektim tam ki bu
verilerin de pek salam ayakkab olmadklarn fark ediyorum! En iyisi kendisinin taklit edilemez ve
aktarlamaz slubuna ilk elden gitmek:
Uzutmayaym (sic). Liste uzun; 1840-1948 arasnda ngiltere'de doksan Yahudi milletvekili
bakanlk yapt. Midhat Paa ve Yenikap Mevlevhanesi bu gce inanyorlard... te yandan
Babakan Disraeli'nin akrabas, Osmanl'nn en zengin adam Yahudi Abraham Salomon
Camondo ise o tarihlerde, Saray'n souk tavrlar, am ve Rodos'taki kan iftiralar sonucu
kan olaylar nedeniyle stanbul'u terk edip Viyana'ya gidiyordu. Uzatmaya gerek yok, Sultan
Abdlaziz karsndaki lobinin yaps ortaya kt.[86]
Bakn u Disraeli alan keratalara, Camondo'nun Disraeli ile akraba olduundan da haberleri yok
muymu? Bu arada, Yaln'n bu bakanlk yapan Yahudi saylarn nereden aldn bilmiyorum tabii
ama onun "dnmeler" tezini glendirecek bir ey fsldayaym kulana: "Yahudilerin, Parlamento'ya
Yahudi olarak girileri 1840'ta filan mmkn deildi, nk Parlamento'nun her iki kamarasnn
yemin ekli 'bir Hristiyan'n gerek iman zerine' eklindeydi... Yani, dnmeydi bu adamlar mirim,
dnme!"[87]

Aaa, u arsz "mtemilat"a bakn, yz versek kesin yukardaki asl evi geecek! Yok, kesin
kararlym bu metnin onlarca, yzlerce olgusal hatasn burada kesip bimeyeceim. Son bir "dil"
fasl yapp kapa baka sahillere atmak niyetindeyim. Biliyorsunuzdur belki, Soner Yaln, stad
Yaln Kk gibi zel isimlere, onomastie takm durumdadr. Bu bilim dalnn niversitelerimize
giremeyiinden yaknr durur. Eh, bu incelemeleri yapabilmek iin kiinin dil yeteneklerinin gelikin
olmas gerekir. Ne yaparlar mesela? "Trke szlk" incelerler, orada adnz yoksa yandnz.
rneklemek iin kk bir alnt yapaym:
Diyorum ya, Blent Arn kimlii benim kafam hep kartrmtr: rnein Blent Arn
Trk mdr? Bilmiyorum. Bildiim Trke szlkte 'Arn' diye bir szcn olmad.[88]
Aman karmasn sizin kafacnz, sonra herkesinki karyor. Bakn, urada sevabna yazyorum:
Malum, tek bir Trke szlk yok, onun iin size Caferolu'nun Eski Uygur Trkesi Szl'ne
gitmenizi neriyorum. Bakn, sayfa 74'te "rin" diye bir ey var, "erin" deseniz de olur.[89]
"phesiz, kesin" demek. Belki oradan geliyordur! Hani, Sayn Arn' "milattan 130 yl nce"
Bergama'daki Yahudi cemaatlerine balayan haberlere itibar etmemi olursunuz!
Konumuz, Sabetayist eyh Mehmed Esad Efendi'dir. Mesnevihan imi eyhimiz. Yaln, aklyor:
Mesnevi okutmak iin icazet almak artt. Bir de Farsa bilmek gerekiyordu. Ama Farsa
bilmek yle kolay deildi. Osmanl Devleti'nin Safevlerle ve ran'la siyasi ekimesi
Farsay da etkilemi; bu dili bilenlere kin duyulmasna neden olmu, sonuta halk arasnda
"Kim okur ki Faris, gider dinin yars" sz hayli yaygnlamt.
Mehmed Esad Efendi bu olumsuz atmosfere ramen Farsay renmiti.[90]
Allah, Allah! Malumatfruluk tam da byle bir ey mi? Adamn mesnevihan olduunu sylerken bu
araya sktrlan ve feci halde yanl olan bilgilere ne gerek var? Edebiyatlara taklan bir szden
yola karak Farsa bilenlere halkn kin duyduunu nasl syleriz? Bu sz Osmanl'da Farsann
renilmesi g bir dil olduuna kant olabilir mi? Son dnemlere kadar okullarda mfredatn bir
paras olan bir dile engellenmi denebilir mi? dadi ve rdiyeler iin zel olarak hazrlanan
"zebn- Faris" kitaplarndan haberiniz var m? Ayrca, o Safeviler, Farsa deil, Trke konuurdu
ve yazard, onlarla savaan Yavuz ise Farsa yazard! Yani, Farsann renilmesi iin yarattnz
"olumsuz atmosfer"in siyasi arkaplan da bo ki ne bo! Bari Riyahi'nin kitapcazna bir gz atn,
belki fikriniz deiir.[91]
Son olarak, Topba ailesinin Yahudiliklerini ispatlarken dilci Yaln bize yeni ufuklar ayor. Uzun
bir alnt olacak ama Trkeye tekstil konusunda braniceden geen szckleri merak edersiniz deil
mi? Buyurun gidelim:
... Trkler tekstil iini, tccarln kimden rendi? Aratrlmas gereken bir soru.
Aratracak kiilere bir n bilgi vereyim; bu konuda dilimize yerlemi szcklerin
ounun branice olmas ilgin deil mi?
Antariye (entari), astar (astar), atlas (atlas), basma (basma), batista (patiska), baul (bavul),
bindall (bindall), boha (boha), camair (amar), dulbent (tlbent), esnaf (esnaf), fustan
(fistan), gerdan (gerdan), hirka (hrka), cepken (cepken), cube (cbbe), katife (kadife), koltuk

(koltuk), krk (krk), kuak (kuak), mendil (mendil), oya (oya), pabu (pabu), petamal
(petamal), alvar (alvar), secade (seccade), erik (erit), srma (srma), yamak (yamak),
yazma (yazma), yemeni (yemeni), yelek (yelek)...
Bu szcklerin nemli bir blm de spanya'dan gelen Yahudilerin kulland Ladino
dilinden gemiti.
Evet, aratrlmas gereken nemli bir konu; bylece biz de "tekstil kardelii"nin nerelere
dayandn renebiliriz...[92]
Fkra gibi! nce "branicesi ve spanyolcas" verilmi, parantez iinde de Trkesi! srail'le bir
ekilde i yapacak olan sayn tekstilcilerimizi buradan uyaryorum: Sakn ha kanmayn! "Ulan aynen
Trke, kolaym yahu" filan demeyin nk bunlar zaten Trke! branice konuan tek bir Yahova'nn
kulu bile anlamaz sizi. O yurtdna gittiinde lokantada "yemekisyon getirisyon" diyen ve garson da
hemehrisi kmam olsa avucunu yalayacak olan vatanda gibi cascavlak ortada kalrsnz!
te "cehalet" derken bunu kastediyorum. Kendi dilinden ve bazlar ztrke olan szckleri
sralayp ounun branice, nemli bir blmnn de spanyolca olduunu iddia etmek ve okurlarnn
buna kuzu kuzu inanmasn, oradan da mthi sonulara ulamasn beklemek! yle ya bu dilleri kim
bilecek ki bu orak topraklarda? Hani kendi dillerine benzetirlerse de o zaman gelsin, "Ulan 'yazma
ve basma' kelimelerini de mi Yahudilerden rendik" tadnda derin bir aalk kompleksi! Peki,
elime yapmaz herhalde, temel olarak merhum Atila Ergr'n Tekstil Terimleri Szl[93] ile
Develliolu'nu kullanarak ve Kahane ile Tietze'nin szl[94] ile destekleyerek ve hangi dillerden
geldiklerini gstererek u kelimeleri tasnif edeyim. nce Trkedeki kullanmlarn, sonra alndklar
dillerdeki hallerini veriyorum:
Arapa

Farsa

Atlas

Astar

Trke

Basma

Franszca

Latince/Romans

Patiska

Fistan

(Atlas)

(Asdar)

Cppe

amar

(Batiste)

(Fustaneum)
Mendil

Bindall

(Cubba)

(Cme-y)

Entari

Tlbent

(Mantele)

Boha

(Antar)

(Dlbent)

Esnaf

Cepken

Kuak

(Asnaf)

(Cepken)

Hrka

Pabu

Krk

(Hirka)

(P-p)

Kadife

Petamal

Oya

(Kadifa)

(Pt-mal)

Seccde

alvar

(Saccada)
Yemeni
Srma

(Yamani)
Yamak
Yazma
Yelek

"Bavul", "gerdan", "koltuk" kelimelerinin tekstille ilgisini, ilgililer kuramad iin olsa gerek
kullandm tekstil szlnde bulamadm. "erik" de tahminen Arapa'dan gelen "erit" sz.
Tamam, bu nn tekstil iiyle ilgisi yok tabii ama bir cmle iinde kullanalm da nereden bakp
yazdysa Yaln'n ektii zahmetler boa gitmesin: i atlastan yazmaya kadar tekstil rnleriyle dolu
bavulunu koltuunun altna kstran gzel Sabetayist bohac gerdan krarak Mslman mahallesine
girdi!
te yukardaki szck de dahil olmak zere Yaln'n tm listesinde braniceden gelen tek bir
szck bile yok! Herhalde yani. Osmanl Yahudileri l bir dil olan branice mi konuuyordu, niye
olsun ki? kinci nemli grup olduu sylenen spanyolcadan ise bir tek alakasz "bavul" (baul)
geliyor, stelik oradaki orijini de bilinmiyormu.[95] Ne dersiniz? Acaba bu gizlenme ustas
Sabetayist kelimeler, Yahudi kkenli olduklar iin kendilerini u yukardaki dillerin iine gmm ve
saklam olabilirler mi? O yzden mi bir bakta branice olduklarn anlayamyoruz?
aka bir yana da Soner Yaln, u yukardaki tr verileri mi kullanarak ayn sayfadaki dipnotunda
"Sanyorum dikkatinizi ekti; bu kitapta ad geen herkesin neredeyse (sic) i alan tekstil!
Sabetayistlerin tekelinde olan sektr daha sonra Mslman iadamlarnn eline nasl gemiti? Ya da
aslnda gemedi mi? Aratrlmas gereken bir konu deil mi?"[96] diyor? Ayn ekilde, "Trkiye'de
'Sabetayist bir tarih yazcl' olduunu kabul etmemiz gerekiyor. Deitirmek zorundayz"[97]
manifestosunu neye borlu? Veya profesyonel tarihilere pervaszca bindirirken neye dayanyor? Yok,
"mtemilat" isterse evin be kat olsun, artk pes ettim, yine alntlamak durumundayz Yaln' ki
kendisini nasl gryor, lemi nasl gryor, zetlerken bir hakszlk yapmayalm:
Hep sylenmez mi, tarih bilimi, gemii yeniden ina etmek olduu kadar, yanlglar da
ykmaktr...
Peki, niversiteler, akademisyenler Sabetayistleri niye grmedi/grmyor?
Profesyonel tarihilerin bu tutumlarn, kaynak yetersizliinden dolay, "ihtiyatl bir
yavanla" gmlme olarak m deerlendirmeliyiz? Sanmam. Pek gereki olmaz.
Bildiim kadaryla salt bilgi yn deildir tarih; aklyrtme ister, yorum ister, sradanlk
deil.
Tarih sadece, eski yazy okuyabilmeyi esas alan bir formasyonla, fermanlarn, defterlerin
vb peinden komak deildir. Kukusuz bu yaplan nemlidir, ama bunun ad aktarmaclktr,
ktipliktir. Neden sonu ilikilerini aratrmadan bilim yaplamaz.
O halde, kaynak yetersizlii gereke olamaz. Neden bakadr.
En iyisi bu ac durumu niversitelerin zgr olmamasnn sonucu kabul edelim!
Rahatlayalm... Umuyorum yakn gelecekte bu konuda almalar yaplacaktr.[98]
Cesareti, ftursuzluu, iin profesyonellerine fra atarken taknd zgveni, onlarn gelecekte

kendi ilgilendii konuda almalar yapmasn hedef gsterip temenni ederken kulland pederahi
dili gryor musunuz? Ama galiba ok armamaldr, her lkenin tuhaf, akld bir tavr olabiliyor.
Amerikallar uzayllara, nc dereceden ilikilere merakldr, Trkiye'de de "komplo teorisi"
deyince akan sular duruyor! niversite ise hakikaten km olmal bu memleketteki herkes,
Sabetayclk / dnmeler konusunu "akademik" olarak alanlar bile bunlar sineye ekiyor! ki
kitapta, toplam 1 127 sayfada ylan onca rabtasz, ilintisiz "olguyu" ve "bilgiyi", akl yrterek,
akl koturarak, yorumlayarak, yavanlktan, sradanlktan kurtaran; kaynaklar yetmediinde Allah
vergisi hayal gcn devreye sokan; sadece tarih deil, corafya, sosyoloji, dilbilim, etimoloji,
antropoloji sayn sayabildiiniz kadar, sryle disipline unutulmaz katklar yapan Soner Yaln her
vehile tebrik edilmelidir. Ben de naizane benim gibi profesyonel bir tarihi parasna bu
metinlerini eletirerek zgrle doru bir ilk adm atma frsat yaratt iin kendisine mteekkirim.
stelik yazarken elendiimi bile syleyebilirim.

IV. blm
Referans verme ve referanssz
metinlerin sorunlar

Akademik yaz dnyasna ilk admlarn atan herkesin bildii veya acilen renmesi gerektii zere
akademik veya bilimsel yaz yazlrken referans verilir. te yandan referans verme ilemi kendi
iinde pek ok sorunu ve sknty barndrr. Kolay bir i deildir. Dolaysyla, dnyann iyi
niversitelerinde ve lkemizin de bu standartlar benimsemi niversitelerinde bir "writing center"
yani "yazma becerileri merkezi" olmas asla tesadfi deildir. Akademik yaznn nasl yazlaca,
kullanlan kaynaklarn nasl gsterilecei, hangi sistem veya sistemlerde gsterilecei, alntlamann
nasl yaplaca, ne zaman trnak iine konaca, ne zaman "dilenecei" (indent) edilecei, neye
referans verilecei, neye verilmesinin gerekmeyecei bu merkezlerin rettikleri arasndadr.
lgilendiimiz veya zerinde yazdmz alana bakalarnn bizden nce yapt katklar tanmak ve
gstermek, kendi katklarmz vurgulamak, kendi yazdklarmz glendirmek, kantlarmz,
bulgularmz bakalaryla paylamak iin olduu kadar beenmediimiz, katlmadmz, yanl
bulduumuz dnceleri irdelemek, tartmak, rtmek iin de referans vermeliyiz.
Referans vermek hem "Aldklarm uradan aldm" demek drstldr hem de "Kaynaklarm
inceleyebilirsiniz" arsdr. Bu kaynaklarn incelenmesi ars sadece bizim ahlki ve bilimsel
btnlmz incelemeye amak demek deildir. Bizim kullandmz kaynaklar ve verileri, hele ki
sosyal bilimlerde ve tarihte, bakasnn kullanarak farkl veya taban tabana zt sonulara ulamas
mmkndr. Ayrca, bir bakasnn konunun bizim ilgilenmediimiz bir boyutuyla ilgilenmesi veya
bizim ileri ekmeye gerek grmediimiz bir ynn vurgulamak istemesi de son derece merudur. te
referans vermek dier aratrmaclara bu frsat tanmak, kendi aratrmalarn yapabilmeleri iin
ipular sunmaktr. Referans vermek, tarihinin veya deney yapamayan trden dier sosyal
bilimcilerin "deney" yapmas veya bakalarnn "deney" sonularn snamas, doruluk derecesini
lmesidir. Referans vermek, tarihinin laboratuvardr. Bilimsel olmak yolundaki en byk
iddiasdr. Ksaca bilimselliktir.
Referans vermemenin de ok ak anlamlar vardr. "Ben akademik yaz yazan biri deilim, beni
bilimsel llerle deerlendirmeyin" veya "Yazdklarmda benim ahsen herhangi bir katkm yok"
veya tam tersi "Yazdklarmn hepsi benim hayallerimin mahsul" demektir. Referans vermeden yazan
biri ayn zamanda yazdklarnn bilimsel ve akademik olduu iddiasn tayorsa doal bir mntehil
olduunu da peinen kabul etmi demektir. Hangimiz birtakm bilgilerle donanm olarak douyoruz?
rendiklerimizi baka insanlardan veya bir yerlerden okuyarak renmiyor muyuz? O zaman
yetersiz referans vermek veya referans vermemek ne demek oluyor?

Neye referans vermenin gerektii, neye gerekmedii sorusuna gelince, bunun basit ve tlsml, tek
bir cevab olduunu sanmyorum. Tabii ki bakasnn kelimeleri, cmleleri, verisi, rakamlar,
istatistikleri, tezi, teorisi aynen veya ksmen kullanldnda hi dnmeden referans vermeliyiz ama
yazdmz her satrdaki her bilgi parasna referans vermek gerekir mi? Profesyonel yaamnda bu
soruya rencileri tarafndan sk sk muhatap edilen biri olarak diyebilirim ki lkemizde niversiteye
gelinceye ve hatta orada bile, okullarmzn vermedii veya yetersiz verdii bir eitimdir bu. Bu,
biraz yazarken bizim neyi kantlamak ihtiyac hissedip hissetmediimize, biraz da okuyanlarn neyi
bilip bilmediine baldr. Yazmzda tek veya az sayda kaynaktan deil de pek ok kaynaktan
bilinebilecek ve genellemi, "kamuya mal olmu", bir bilgi paras veriyorsak, referans vermeye pek
de ihtiyacmz olmaz. Yazarken "29 Ekim 1923'te ilan edilen Trkiye Cumhuriyeti" gibi bir bilgiyi
ieren bir ifade kullansak, hele Trkiye ortamnda, bu dediimizin kantn bize kim sormak
isteyecektir ki? Ama "Trkiye Cumhuriyeti sanldnn aksine 1923'te deil de 1753'te ilan
edilmitir" gibi bir nerme yaparsak bunu kantlamann yk bizim omuzlarmzda olur ve sanrm
okurlarmz da bu iddiamzn hangi referanslarla desteklendiini grmek ister.
Bu ksmn banda referans verme sorunlarna deinmitim. Bir metni yanl alntlama, aktarma ve
zetleme (paraphrase) tabii ki ciddi referans verme sorunlar arasndadr. Ayrca yanl, eksik veya
yetersiz referans verme ve tabii ki hi referans vermemeyi de bir rpda referans verme sorunlarnn
balcalar arasnda sayabiliriz. Balcalar dedim nk burada verilen referansn fiziki grnts
veya mekanii stnde durmak istemiyorum. Yazan Chicago, Oxford, Harvard, APA (American
Psychological Association), MLA (Modern Language Association) sistemlerinden hangisini
kullanyor? Dipnota m, sonnota m, metin ii referanslara m rabet ediyor? Yoksa kafasna gre
taklm, melez bir eyler retmi, yle mi referans veriyor? Bu gerekten benim iin ikincil kalyor.
"Referans versin de nasl verirse versin" diyorum. imdi birka rnek grelim.

Altn dipnotlu makale


TBMM Kltr, Sanat ve Yayn Kurulu 2002'de Osmanl'nn Son Dneminde Ermeniler adl bir
kitab ve ngilizcesini yaymlad.[1] Trkkaya Atav'n editrln yapt bu ok yazarl kitap yine
Trkkaya Atav, lber Ortayl ve Stanford Shaw'un "danman"lnda hazrlanmt. Arka kapanda
belirtildii zere, "Osmanl- Ermeni ilikilerine yeni bir gzle bakmak" amacndayd. Ermenilerin,
baka devletlerin yasama organlarn zorlayarak soykrma uradklarna dair "bir yasa" karmaya
almalar, bu kitabn yazln gerekli klmt. Bu yabanc devletlerin parlamentolarnn belirttii
grlerin ne derece balayc veya "yasa" olduklar konusuna hi girmeyelim ama anlalan
TBMM'nin yabanc parlamentolar aydnlatmas gerektii dnlmt. Hazrlanan eserin "bilimsel"
olduu ise u szcklerle vurgulanyordu: "Ermeni yanls gr, bu yaptn ortaya koyduu gibi,
yansz bilimsel incelemeler nda ayakta kalacak cinsten deildir."[2]
Burada bu kitabn tm makalelerinin ierik analizini yapmak, rtmek veya dorulamak gibi bir
kaygm yok. in dorusu makalelerden yalnzca bir tanesi ilgimi ekti ve onun zerinde durmak
istiyorum. Bu zel ilgimin nedenini de syleyeyim: Bilimsel olduu belirtilen derlemedeki bu makale
tek bir dipnot kullanlarak yazlm! Ylmaz ztuna'nn "Ermeni Sorununun Olutuu Siyasal Ortam"
baln tayan makalesi "bilimsel" olduu beyan edilen bir kitapta yer aldna gre, o makaleye
gazete veya popler tarih yazlarna baktmz gzden baka bir gzle bakmaya hakkmz vardr
sanyorum.
O gzle baktmzda ise enva-i tr referans sorunu ba gsteriyor. Her eyden nce makale pek ok
say ve istatistii ieriyor. Dediimi somutlatrmak iin affnza snarak bir alnt yapmak
istiyorum:
Ermeni sorununa girmeden nce, konuyu kavrayabilmek iin, 19. yzyln son eyreinde
Avrupa dengesini ve dnya artlarn hatrlamak gerekir. Dnya nfusu 1900'de
1.491.000.000, 1915'te 1.782.000 (sic), 1925'te 1.965.000'dir (sic). Bamsz devlet says
1900'de 53, 1915'te 55, 1925'te 67'dir. Nfusun en byk blm, kyde ve kasabada, kk
ehirlerdedir. 1900'de milyonun zerinde 17, yarm-bir milyon aras 30, 100.000-500 bin
aras 144 ehir, 1915'te milyon zeri 25, yarm-bir milyon aras 50, 100.000-500 bin aras
327. 1925'te 2 milyonun zerinde 10, 1-2 milyon aras 30, yarm- bir milyon aras 61,
100.000-500 bin aras 375 ehir vardr.[3]
imdi bu istastiki bilgilerin sralanmasnn herhalde Ermeni meselesiyle derinden bir ilgisi vardr.
hata yetisi ve edebi slubunun gcyle tannan bir tarih yazarnn bunlar vermesinde de bir hikmet
olsa gerektir. Sadece bir almanak veya yllkta bulunabilecek saylar hi referans vermeden
yazdna ve bunlar bize "hatrlattna" gre Sayn ztuna'da dehetli bir hafza olduuna ve bunlar
hibir yere bakmadan yazdna hkmetmeliyiz. Yine de herhalde ilk kez olsun renirken bir yerlere
bakmtr. Metin iinde olsun adn duysaydk bu kaynak veya kaynaklarn, daha iyi olmaz myd?
Kald ki, 21 sayfalk bu makalenin tek dipnotu da bylesi bir kaynaa, Almanach de Gotha'ya ait.
Demek ki istenince verilebiliyor. Balam yle; ztuna, 1875 ylna kadar Osmanl'nn 4 632 km
demiryolu yaptn sylyor. Sonra "te yandan, 1875'te henz ne in'de, ne Japonya'da hibir

demiryolu yoktu" diyerek bu ifadesine ve belki Osmanl iin verdii rakama da referans olarak
Almanach de Gotha'nn 1873 yl saysn veriyor.[4] Varlyla koca makaleyi ereflendiren bu tek
dipnota "altn dipnot" demeyip de ne diyeceiz? Ha, 1875 ylna ait istatistiklerin nasl olup da iki yl
nce, 1873'te yaymlanan bir almanakta bulunduunu ise ben aklayamam!
Bu yukardaki "altn dipnot"tan baka makalede eksik de olsa iki tane metin ii referans olduunu da
belirteyim ve hakszlk yapar bir konuma dmeyeyim. Bunlardan birincisi Le Sultan Rouge (Kzl
Sultan) deyimini Abdlhamid iin ilk kez Fransz tarihi Albert Vandal'in kulland[5] dieri de
1905'teki "bomba olay"nn aktrlerinden Jorris'in sonradan Abdlhamid'e bilgi topladn Tahsin
Paa'nn kaydettii.[6] Ne Vandal'in, ne Tahsin Paa'nn eserlerinin ad zikredilmi. Yine de hi yoktan
iyidir diyoruz. Bunlarn dnda kaynaklara ne metin iinde bir gnderme var, ne dipnot, ne sonnot!
Kesinlikle referans gerektiren ayrntl istatistiklerin referanssz kullanldn grdk, imdi de
arpc iddialar tadklar veya dier kaynaklardan dorulanamadklar iin kantlama yk yazarnn
omuzlarnda olan baz ksmlara bakalm. Sayn ztuna yine o tarihi arkaplan izme kaygsyla
Ermeni sorunuyla dorudan balantlandrlmas g bilgi paralar vermi. Ermeni sorununu
anlamamz kolaylatracaklar yerde kendi balarna pek ok sorun retiyor bunlar. Birkana
yakndan bakalm. ztuna, klelik zerine yle demi: "Birleik Amerika klelii, Trkiye'den ok
sonra 1865'te, Rusya ve Brezilya ise daha da sonra ilga edebildiler."[7] Ucundan kysndan da olsa
zelde Osmanl, genelde dnya klelii tarihine bulam bir kii olarak, burada olduka revizyonist
bir tutum taknan ztuna'nn u ksack alntda yapt "aykr" tespitlere referans vermesini ne kadar
ok isterdim anlatamam.
Ne olmu? nce bu ifadeden kan sonular yazalm: 1. Trkiye (herhalde Osmanl kastediliyor)
1865'ten nceki bir tarihte klelii ilga etmi. 2. Rusya ve Brezilya, klelii Trkiye ve Amerika'dan
sonra, yani 1865'ten de sonra ilga etmiler. Maalesef her iki sonu da benim bildiim baka her eyle
eliiyor. Kendi aratrmalarm esnasndaki srarl aramalarma karn Osmanl'da kleliin bir
kurum veya hukuki stat olarak ilgasna dair hibir kayt ve belge bulamamtm. Bilakis grdm
belgelere yansyan Osmanl tutumu "Hukuki olarak ilga edemediimiz klelii nasl olur da
zayflatrz" eklinde zetlenebilecek bir tema etrafnda ekilleniyordu.[8] Dolaysyla evvela bu
Osmanl'da kleliliin ilgas tarihini bilmek isterim!
Byle, nermenin ilk ksmnn yanl olduunu syledikten sonra kalannn doru olmasna mantken
olanak yok ama biz devam edelim. Rusya'da da (klelii deil) serflii 1861'de kaldran ar II.
Aleksander olduu iin, eh, bu da 1865'ten sonra deil, nce olduu iin fakat bu olay ztuna'nn
anlatmnda 1865 sonras bir tarihe atld iin buna da bir referans gerekir. Geriye kald Brezilya.
Brezilya 1888'de klelii ilga ettii zaman Osmanl'da hl klelik olduu iin, ayrca Rusya'nn
serflii kaldrma tarihi 1861 olduu iin nerinin bu ksm da benim dier bildiklerimle eliiyor.
Burasna da referans ister. Yok, tarih yazar dediklerini referanslarla destekleyemiyorsa revizyonizmi
brakmal, bilinen tarihlerle ve olgularla idare etmelidir.
Mkemmeli ararken
Ylmaz ztuna'nn makalesi dorudan Ermeni sorunundan bahsetmeye balad zaman da yine
birtakm referans sorunlar yaratmaya devam ediyor. ztuna, Ziya Gkalp'e atfedilen nl "mukatele"

[9]

tezine deinirken yle diyor:


Ziya Gkalp 'katl-i m' deil , 'mukatele', yani karlkl ldrme olduunu yetkiyle
sylemitir. 'Onlar bizi, biz onlar ldrdk' demitir. Gkalp, Diyarbakr milletvekili ve
iktidardaki ttihad- Terakk partisinin ktib-i ummsi (genel sekreteri), partinin nl
Merkez-i Umm yesi ve partisinin fikir babasyd. Diyarbakrl olduu iin o corafyay ok
iyi biliyordu.[10]

lk referans sorunu tabii ki Gkalp'in trnak iinde verilen szlerinin hangi kaynakta bulunduunun
belirtilmemesi. Hadi mebusluunu yapt Ergani Madeni'ni Diyarbakr saydk, ikinci referans sorunu
ise Gkalp'in ttihad ve Terakki'nin ne zaman ktib-i umumisi olduuna dair bir referansn olmamas.
Hatta bir adm daha ileri gidelim: "Gkalp, ttihad ve Terakki'nin ktib-i umumiliini mi yapt ki?"
diye aktan soralm. Benim bildiim, ulatm kaynaklarda Gkalp'in byle bir grev stlendiine
dair bilgi yok. Ancak Hac Adil Bey ve sonra Midhat kr (Bleda) Bey'in ktib-i umumilik
grevinde bulunduunu biliyorum.[11] Sayn ztuna'nn verdii bu spesifik ve dier kaynaklarda
bulunmayan bilgi iin bir kaynak gstermesi gerekmez mi? Yoksa referansa dayanmayan bu "aykr"
bilgi krntsn da sineye ekmeli miyiz?
Yukarda kendilerine mstakil bir yer ayrdmz iki byk tarihi ekmi grnyorlar. ttihat ve
Terakki'nin fikri yapsn iki safhada deerlendirmemiz gerektiini ve bunlardan birincisinin
"Osmanlclk" ikincisinin "Turanc milliyetilik" olduunu syleyen bu tarihiler ztuna'dan mlhem
olarak Ziya Gkalp'in ktib-i umumiliini kabul ediyor ve bakn bunun stne neler ina ediyorlar:
kinci safha ise, tam manasyla Tranc milliyetilik felsefesidir ki, Arap ve Krt
isyanlarna sebep olan da bu dncedir. 1913 ylndan itibaren bu felsefe hkim olmaya
balamtr. Zaten bu safhada Ziya Gkalp de partinin Genel Sekreteridir.[12]
Tabii tam nasl cereyan etmi olaylar, tartlr. Ziya Gkalp genel sekreter olduu iin mi parti
Turanc milliyeti olmu, yoksa parti Turancla kaydktan sonra m Gkalp'i genel sekreter
yapmlar? Bilinmez. Ama emin olduklar bir ey var: Ziya Gkalp'in genel sekreterlii. Ondan da
ben emin deilim. Referans grmek isterim! ztuna olmasn ltfen.
Bir de bir rnekle ztuna'nn tarihi olaylar nasl aktardn grelim. Konu , "Banka vak'as" veya
"ikinci Ermeni patrts" adyla bilinen 1896 yl stanbul olaylardr. Pek ok kaynakta 26 austos
1896[13] olarak verilen bu olaylarn tarihini ztuna "bilimsel" makalesinde 26 eyll 1896 olarak
farkl verdiine gre bu iddiasn destekler bir referans gstermesi gerekir. Ama gstermiyor ve yle
diyor:
Asker ve polise tutuklama emri verilmi, ate emri verilmemiti. Hibir tutuklama
yaplamad. Asker, kaplar ap evlere girmedi. Derhal Ermeni mahallesini boaltt.
stanbul liman hamallar, o zaman, ok kalabalk ve lonca tekiltl bir zmreydi. Ayn gece
Yldz'daki marangozhanelerde yaptrlm sopalar (coplar), liman hamallarna datld
(ou, Ermenilerden can ok yanm Krtlerdi). Hibir ateli ve kesici silh tamamalar
emrini almlard. Ermeni mahallesinin sokaklarna daldlar. Rastladklar gen Ermeniler'i
sopalarla dvdler ama kadn, ocuk ve ihtiyarlara kesinlikle dokunmadlar. O tarihten bu

yana stanbul Ermenileri, iddet ieren eylemden kanmlardr. Patrik zmirliyan azledildi,
Kuds'e srld. Byk Devletler, balarn bylesine belya soktuklar Ermeniler'i kendi
hllerine braktlar.[14]
Sylemeye gerek yok artk, ama burada da hi referans verilmemi. Oysa belli bir gnde olan belli
bir olaydan sz ediliyor, gayet spesifik bilgiler veriliyor. rnein, sopalarn Yldz'da yaplmas
ciddi bir ithamdr, bunun belgesel veya metinsel kant nedir? Emirleri kim veriyor? Belli deil.
Tabii, son olarak da u sylenebilir: Resmi Trk grlerini dnyaya anlatmak iin ngilizceye de
evrilerek yaymlanan bu metni okuyan bu "banka vak'asnda" can kayb olduunu dnmez bile.
Olsa olsa birilerinin sopalarla dvlmesi sz konusu. Oysa benim bildiim, stelik ztuna'nn baka
yazdklarndan bildiim baka trl.
Sayn ztuna'nn bu makalesinde tarihi olaylar aktarrken belki de nihai "dinleyici" kitlesini yani
potansiyel yabanc okurlar dnerek ciddi bir "ina" ve "yanstma" faaliyetine giritii anlalyor.
Bu faaliyet iindeyken kendini referans vermekle ykml hissetmemi olsa gerek. Bu makalenin de
iinde bulunduu klliyatn editr olan ve eseri sunarken dier katlmclarn hangi kimlikle ve hangi
otoriteye dayanarak katkda bulunduklarn belirten Trkkaya Atav de, bu eksikliin farknda olsa
gerek ki yle yazm: "Ylmaz ztuna, kapsaml yaptlarla ssledii genel tarih bilgisiyle, 'Ermeni
sorunu'nun uluslararas alana aa, yukar tand siyasal koullarn zmlemesini yapt."[15]
Gerekten de ztuna'nn bilimsel olduu ilan edilen bir almada referans kullanmaya itibar etmeden
yazmasnn nedeni "kapsaml yaptlarla ssledii genel tarih bilgisi" olabilir mi? ztuna burada
yazdklarn zaten daha nce yazm ve burada sz konusu olan o bilgisini kullanarak yapt bir
tekrardan m ibarettir? Bu sorularn cevabn verebilmek iin ztuna'nn dier yazdklarna bakmak
gerekecek.
Velut bir tarih yazar olan Ylmaz ztuna'nn yaptlarna bakldnda referans veya dipnot kullanma
gibi bir alkanlnn pek gelimemi olduu grlecektir. Trk Tarihinden Yapraklar,[16]Osmanl
Padiahlarnn Hayat Hikyeleri,[17]Osmanl Hareminde Haseki Sultan,[18]II. Sultan
Mahmud[19] gibi popler nitelikli yaynlar bir yana dursun, referans kitab nitelii tayan Devletler
ve Hnednlar[20] serisi bile ok yetersiz referanslarla yazlmtr. Sayn Ali Birinci, ztuna'nn bu
devasa yaptn bamsz bir kitapk boyutunda bir yazyla ayrntl olarak eletirdii iin onun
zerinde durmuyorum bile.[21] Ama ayn olgunun on iki ciltlik Balangcndan Zamanmza Kadar
Trkiye Tarihi,[22] on drt ciltlik Byk Trkiye Tarihi,[23] on ciltlik Byk Osmanl Tarihi[24] veya
ztuna'nn bu "kapsaml" yaptlarnn bir muhassalas veya usaresi nitelii tayan iki ciltlik Osmanl
Devleti Tarihi[25] iin de geerli olduunu sylemekle yetineyim.
imdi yukarda deindiimiz "Banka Vak'as" olaynn 1967'de, Byk Trkiye Tarihi'nde nasl
anlatldna bakarak sorduumuz sorulara yant bulmaya alalm:
Sultan Hamid, btn asker, hatt polisi Ermeni mahalle ve evlerinden ektikten sonra, bata
stanbul limannn o zaman ok kalabalk bir kitle tekil eden hamallar olmak zere, sivil
halktan gnllleri, mtecaviz Ermeniler'in zerine sald. Ateli silh kullanlmasn kesin
ekilde yasaklyan, mecbur olmadka kesici silh da kullanlmamasn istiyen padiah, kaln
sopalar dattrmt. O gece Trkler, yolda ellerine geirdikleri Ermeniler'i bu sopalarla

hakladlar. Bu suretle birka gn ve gece iinde yzlerce Ermeni ldrld. Trkler'den de


len oldu.[26]
1978'e geldiimizde de ztuna'nn bu ifadelerini neredeyse hi deitirmeden koruduunu
gryoruz.[27] Dolaysyla iki metni bir sayalm ve kurgulan biimi farkllna karn 2002'de
yazlan makalenin bu eski metne dayandn syleyelim. Farklar ise ilgin. Burada emirleri verenin
Abdlhamid olduu belli. Hamallarn "can yanm" Krtler olduu sylenmiyor, kesici silah
tanmasnn yasakland gibi bir ey yok, Ermenilerin rgtl bir pogromla cezalandrldklar,
byk can kayb olduu btn plaklyla anlatlm. ztuna'nn kapsaml tarih bilgisinin deiik
zamanlar ve deiik dinleyiciler iin deiik grnmler alabileceine iyi bir rnek!
Biraz skc olma pahasna ztuna'nn 2004'te ayn olay hangi szckleri kullanarak anlattna da
bakalm:
Osmanl polis, jandarma ve askeri, Ermeni mahallesinin sokaklarna girince, balkon ve
pencerelerden silh ve hakaaretle karlandlar. Bunun zerine kinci Abdlhamid, polis ve
askeri Ermeni mahallelerinden ekti. O zaman ok kalabalk ve sendikalam ou Krt ve
aileleri douda Ermeni zulm grm bir grup olan stanbul liman hamallar, hi bir ateli ve
kesici silhlar olmakszn, sopalar ile Ermen sokaklarna dald. Bu sopalarn Yldz
atlyelerinde huss surette ml edildii anlalmtr. Yzlerce Ermen bu sopalar yedi ve
artk bir daha stanbul'da ayaklanma olmad. zmirliyan azledilip Kuds'e srld. Byk
Devletler, balarn bylesine belya soktuklar Ermenler'i kendi hllerine braktlar.[28]
Gemite gerekte ne olduu sorusu bir yana dursun, tarih yazar burada, artk arad ortodoksiye
ulam gibidir. Aileleri Dou'da Ermenilerden zulm grm olan Krt hamallarnn "hi" ateli ve
kesici silah tamakszn "Ermeni sokaklarna" "dalmalar" sz konusudur. "Yzlerce Ermeni" de "bu
sopalar yemitir". O kadar. 1967'deki anlatmda temayz eden "sivil halktan gnlllerin"
Abdlhamid'ce "mtecaviz Ermenilerin" zerine "salnmasn" veya "Trklerin" (Krtlerin deil)
"yolda ellerine geirdikleri Ermenileri bu sopalarla" "haklamalarn" hi aramayn, bulamazsnz.
Tarih yazarnn 1967'den 2004'e uzanan seyahati esnasnda olayn olu ekli, saikleri, aktrleri,
sonular ve daha nice ey deimi, tek bir ey baki kalmtr: ztuna, ayn olay hangi kalba
sokarak anlatrsa anlatsn hibir ekilde kendini referans vermekle ykml grmyor!
Bu 1896 olaylar konusu zelinde bilimsel bir yaklamn nasl olabileceini merak edenlere, "...
[M]evcut belgelerin kritik bir okumas sayesinde muhtemel geree daha fazla yaklalp
yaklalamayacann snanmasnn faydal olabileceini dnmek gerekir" diyen Edhem Eldem'in
makalesini okumalarn salk veririm.[29] in tuhaf, ztuna'nn, Eldem'in youn olarak kulland ve
1994'te Osmanl Arivi Daire Bakanl'nca baslan ve dnemin Zaptiye Nazr Hseyin Nzm
Paa'ya ait olan resmi evrak derlemesine ne 2002'de ne de 2004'te tenezzl buyurmu olmas![30]
Aslnda, buna pek de gerek yok gibi, nasl olsa insann eski yazdklarn yeni ihtiyalarn dayatmas
neticesinde revize etmesinin yeterli grld ve kiiye bilimsellik kisvesi bahettii bir ortamda
yayoruz. Galiba byk mverrihlerin yazmaktan okumaya vakitlerinin kalmamasn doal
karlamak gerek!
O katklar yapan bunlar da yapt

Her anlamyla bir "mverrih-i mderzad" yani anadan doma bir tarihi olan Ylmaz ztuna'nn
klliyatnn kapsaml bir eletirisini yapmaya kalkmak belki de o klliyatn kalnca birka cildi
ebadnda yeni bir metin retmek demek olaca iin, bu haddimi, amacm ve takatm aar. zel
olarak bir ey aramakszn gzme taklanlar ise elinizdeki u kitabn baka bir blmnde
arlamak, konuklamak da pekl mmkn olurdu. Ama mademki "referans" dedik, o vadide kalaym.
Ylmaz ztuna mahsul-i mr olan en son ve zl yaptnda, Osmanl Devleti Tarihi'nde Kay
boyundan baka bir ey olabileceklerini bir an iin olsun aklna getirmedii Osmanl'nn zuhurunu
tartrken bakn ne diyor: "Kay airetinin, Ahlat yaknlarndaki otlaklara yerletii ve airet beyleri
olan Osmanoullar'nn atalarnn Ahlat ehrinde pek ok mezar ta olduu bilinmektedir."[31] Aman
muhterem mverrih, siz biliyorsunuz mutlaka, ama bir referans verseniz de biz de bilsek! Az ey
midir Osmanl'nn atalarnn mezar talarnn bilinmesi, byle yazl ve kesin bir kantn elde olmas?
Bahusus erken Osmanl'yla ilgili pek az ey bilinirken! lim lemi bir eyler bilmek iin debelenirken.
[32] Hangi mbarek lim koca mezarl dolam da Osmanoullarnn atalarnn mezarlarn tespit
etmi? Bu mezar talarnn zerinde "ileride imparatorluk kuracak olan Osmanoullarnn dedesi
falanca filan burada yatyor" mu yazyormu? Byle bir ey olamayacana gre, bizim o muhayyel ve
mubarek limimiz bir yazl kaynakta m okumu bu atalarn adlarn da neyi aradn bilerek aram
bulmu?
Hele Osman'n dedesi Gndz Alp'in "muhtemelen Mardin Artukoullar'nn 6. meliki olan
Melik'l-Mansr Nsrddin Artuk-Arslan'n hizmetinde, ikinci derecede bir bey" olduu iddias? Bu
"ihtimali" tarihiye ne dndrtmtr? Okuyucu grmek istemez mi? Ahlat'ta bulunduu tahayyl
edilen Gndz Alp ne diye baka bir ehirde, Mardin'de hkmdar olan Artuk Arslan'n hizmetinde
olsun? stelik ztuna bu Gndz Alp'in Ahlat'tan ayrl tarihini verdiine ve bunun "1229 ylna
doru" olduunu sylediine gre Ahlat'n o tarihte kimin idaresinde olduunu bulmak o kadar zor
mudur? Ahlat' 1207'de Skmenli hanedanndan devralan Eyyubiler o tarihte hl ehre hkim deil
midir? Ahlat biraz sonra, 1230'da da Celaleddin Harezmah' yenen Seluklulara gememi midir?[33]
Bylece "Gndz Alp"in olsa olsa Eyyubi hizmetinde olmas gerektii kendiliinden ortaya kmaz
m? Ha, yok, Gndz Alp'in 1229'da Ahlat'tan ayrlarak Mardin'e gittii ve Artuk Arslan'n hizmetine
girdii sylenmek isteniyorsa, bir adet referans rica edeyim ltfen! Btn bunlar hafzadan koskoca
bir Devletler ve Hnedanlar klliyat yazm olan mverrih iin sr mdr?
Peki, Yemen Beylerbeyi veys Paa'nn Yavuz'un "gayrimeru olu" olduu,[34] Babr'n "bir
Osmanl topu taburu ile" Hindistan' fethetmesi,[35] Abdlhamid dneminde stanbul ve zmir'de
elektrikli tramvay kullanlmas,[36] "Endern" kelimesinin "Farsa'da bir eyin d taraf olup 'Brn'
kelimesinin zdd"[37] demek olduu, Gelibolulu Mustafa l'nin "paa" rtbesi tad ve "bir ara
am beylerbeyisi"[38] olduu, Osmanl devletinde kleliin ilga edildii,[39] Odesa kentinin
Trkesinin "Hocapaa"[40] olduu ve daha bunlara benzer bir nice ey! Bu aykr bilgi paralarna
acaba referans gerekmez mi? Bunlar ve daha yzlercesini dzeltmeye kalkacaklarn mesaisine yazk
deil mi? Hangisini dzeltmeli ki? Mesela, muhterem mellif magnum opus'unun her yerinde bizi
bilgilendiriyor ki Odesa kentinin Trkesi "Hocapaa"dr. Ben, Osmanl kaynaklarndan "Hocabey"
olarak biliyorum. Hocapaa ise stanbul'un mehur bir mahallesi. Yangn bile var. Peki, Hocabey'e
Hocapaa demek nereden kt derseniz, basit bir karklk: Ha bey, ha paa! ztuna, bu kentin
Trke adn byle bellemi. 1978 ylnda rettii metinde de bunu grmek olas.[41] Doru

bildiinden zerre kadar kuku duymakszn, tutmu elinden ta bugnlere getirmi bu yanl. 1978'den
2004'e tam 26 sene boyunca kendisi hi mi dikkat etmemi? Bir Allah'n kulu kp da bir ey
dememi mi? Ama tabii her zaman bir ihtiyat pay brakmak gerek. Belki de "Hocapaa"nn Odesa
iin kullanld da vardr. Eh, o zaman da yine referans grmek isterim! Yalnz, dikkat etmek gerek,
bu referanslar ztuna'nn rahle-i tedrisinden geen, Osmanl tarihini kuaklar boyu onun
yazdklarndan renenler tarafndan verilmi olmasn!
"Byk bir mverrihten byle eften pften ayrntlar iin referans m istenirmi? nemli olan tarihe
yaklam..." diyebilecekler iin iki kk rneim daha var. stelik bunlardan biri hl o sevimsiz,
kk hatalar cinsindenmi gibi grnyor. Sadece hataya konu malzemesi olanlar byk: Osmanl
ailesi! Balam, I. Ahmed'in lmnden sonra yerine kimin, nasl getii tartmalar.
Birinci Sultn Ahmed Hn ld zaman tahta byk olu ve velahdi Sultan Osmn'n
oturtulmas gerekiyordu. Ancak henz delikanllk ana girmi bu ocuun babasndan da
sert olan karakteri, ok kiiyi rktmt. Bilhassa Birinci Ahmed'in gzde kadn "Ksem"
denen Mhpeyker Haseki, kendi oullarna zarar verebilecek bu clsu nlemek iin, btn
servetini ve btn eytan zeksn ortaya dkp sat. Birinci Ahmed'in hasta kk olu
Sultan Mustafa, kaanunlar inenerek tahta oturtuldu.[42]
Ah, demek ki Osmanl mparatorluu'nda bir sultan ldkten sonra kimin, nasl tahta geecei
konusunda bu dnemde byle durmu, oturumu kurallar varm! ztuna'nn tarifinden anlyoruz ki
bu kural aynen Avrupa lkelerindeki gibi primo geniture imi. Yani len hkmdarn ilk doan olu
hkmdar olmalym! Bu kanun da inenmi! Bunu da Ksem Sultan yapm. nk byk ehzade
dururken hem de hasta olan kn tahta geirmiler. Peki, nasl oldu da bunu herkes atlad? Yani,
sadece tarihilerden sz etmiyorum, Osmanllar da atlad? Byle bir kanun varsa ne diye o kadar
saltanat kavgas, o kadar i sava, o kadar ehzade ekimesi oldu? Bakn, Osmanl'da primo
geniture kural olduu, bandan itibaren "veliahtlk" kurumu olduu syleniyor. nemlidir.
Bilinenlere aykrdr. Referans ister.
Ama o da ne, yle ok uzaklara gitmeksizin ayn sayfadan "reniyoruz" ki, Sultan Mustafa, I.
Ahmed'in olu deil, kardeidir! Hay aksi, basit bir kalem srmesi; "kk kardei" diyecek yerde
"kk olu" demi mverrih. "Olur. Beer, aar" deyip gemeli miyiz? Peki, yukardaki o tahta
k "kaanunlarnn" inendii yolundaki anlatm ne yapacaz? Gerekten de Osmanl'da tahta hep
"byk oullar"n m gemesi kanundu? Tahta kaca nceden belirlenmi veliahtlar m vard? O
zaman sorumuzu soralm: Osmanl tarihinde bu "kaanun" acaba ka kez "inenmitir"? Acaba ka
zavall "veliahdn" hakk yenmi ve yerlerine kk kardeleri gemitir? Retorik sorular olduu iin
cevap vermeyelim ve bu inenme hadisesinin ka kez vuku bulduunu bulmay tarihinas okura
brakalm!
Sylemeye bile gerek yok ki I. Ahmed'in lmnden sonra olan hadise, bir padiahn oullarndan
biri yerine ilk kez kardeinin tahta gemesinden ibarettir. mparatorlukta karde katlini gerektiren
veraset usul konusundaki kuralszl kaldrarak "ekberiyet" kuraln koymak yolunda bir admdr.[43]
Uzaktan yakndan verasetle ilintili olup inenen bir kanun varsa o da "Ve her kimesneye evldumdan
saltanat myesser ola, karndalarn nizm- lem iin katl itmek mnsibdr" diyen Fatih'in
kanunudur.[44] ineyen de sonradan oullar domasna karn kardei Mustafa'y idam ettirmeyerek

sa brakan I. Ahmed'dir!
Peki, mademki bu metnin referans sorunlar blmndeyiz, saded harici olmasn, baka blmlere
daha uygunmu gibi duran rnekler semeyelim. Bu kez zaman ve mekn unlar: 29 mays 1453 ve
stanbul. "Yok artk. Bunlarn da ne referans ihtiyac olacak?" denebilir. Yok tabii. Tek balarna bu
tarih ve yere bir referans gstermesi gerekmiyor ztuna'nn. Ama yle bir stanbul'a giri nitelemesi
var ki insan "Acaba benim bildiimden baka bir stanbul'un fethi mi var?" diye pheye dyor. te
ona bir referans ister. Hem de en salam cinsinden. Buyurun, metne gidelim:
Osmanllar, pek ok ehre olduu gibi, stanbul'a da kan dkmeden girdiler. Zr,
Peygamber'in mrik Mekke'ye giri slbu, Osmanl terbiyesinin essdr.[45]
imdi, tarih yazar, yerli yabanc o kadar grg tan kaynan sylediklerinin tam aksini
sylyorsa, buna bir referans vermek durumunda deil midir? Osmanllar neredeyse iki aylk uzun bir
kuatmann ardndan demek ki kan dkmeden girmiler stanbul'a! stelik "zira" szcnn peinden
gelen aklamada beyan buyrulduu gibi bunun nedeni Hz. Muhammed'in Mekke'ye giriini taklit etme
arzusuymu! Bir yanda kuatlan, zorla girilen, sokaklarnda sert arpmalar yaanan, bu
arpmalarda imparatorunu bile yitiren ve bu ekilde direndii iin de yamalanan ve ahalisi esir
edilen bir kent, dier yanda ykselen yeni dine daha fazla direnmenin anlamsz olduunu kestirdii
iin eski bir sakinine gnll olarak kaplarn aan ve kitlesel olarak dinini deitiren bir baka kent
ve bunlar benzer tecrbeler yaamlar, yle mi? stanbul'un fethinden sz ediyoruz![46]
Tam "Tarih yazarnn giritii bu ina faaliyetinde kantarn topuzunun kat anlalyor" diyecektim
ki aklma, ztuna'nn kendisinin stanbul fethini ayrntl olarak hikye ettii yere bakmak geldi.
Atlayarak alntlyorum. Buyurun:
Topkaps ile Erikap (Caligaria/Charsias Kaps) arasndaki kesim, iki taraf iin de, insan
cesedinden geilemeyecek hle gelmiti... Trk askerini ehirde gren, grenlerden iiten
halk, panik hlinde Ayasofya istikaametinde ynlat. Ric'at yolu kesilen Bizans askeri
iddetle mukavemet etti. Dar bir sahada o kadar asker birikti, birbirine girdi ki, yaralanm
olan imparator, yere dt, ayaklar altnda ezildi. Bir azab neferi hkmdara sonuncu darbeyi
vurdu... Son mukaavemet yuvalarn temizleyen Orduy- Hmyn, muntazam ekilde, halkn
toplandn grd Ayasofya istikaametinde ilerlemiye balad... Ayasofya'daki onbinlerce
insann burnu kanamad.[47]
Evet, eitli anlatmlar birletirmeye alan bu anlatmn ayrntlar zerinde durmasak bile bu
sahnelerin Mekke'ye girile ne alakas var? Ordu "son mukaavemet yuvalarn" snger ve sabunla m
temizliyormu? Anlalan dahili tutarllk gibi kayglarla zn pek muazzeb etmeyen muhterem
mverrih I. Mustafa'y nasl I. Ahmed'in bir olu, bir kardei yapmsa burada da stanbul'a kh ceset
dalar ym, kh damla kan dktrmemi. Eserinin deiik yerlerinde deiik hikyeler anlattna
baklrsa belki de emin deildir.
Oysa ztuna'nn ad gibi emin olduu tarihler, tarihi olaylar, kurulu tarihleri de vardr:
Cumhuriyet devrinde Trk ordusunun kurulu trihi olarak uzun zaman 1363 yl kbul
edildi. Tamamen yanl bir trihti. 1974'te Trk Kltr dergisine yazdm bir bamakaale

ve Dny gazetesine yazdm bir makaale neticesinde, Genel Kurmay tarafndan bu yanl
dzeltilerek Trk ordusunun kurulu tarihi olarak M..209 yl kabl edildi ki, Mete'nin tahta
getii yldr.[48]
Tuhaftr. Daha dn denebilecek bir tarih iin kendi ehri stanbul'da elektrikli tramvay seferlerinin
ne zaman baladn bilmeyen ve belki de umursamayan tarih yazar "Trk" ordusunun milattan
nceki kurulu tarihini hem de yanllar dzeltebilecek bir katiyetle biliyor! tidal gsterip Trk
deniz kuvvetlerinin kurucusu olarak aka Bey'e ve 1081 ylna raz olmas ayan- hayrettir.[49] Orta
Asya nehirlerinde kk bir kayk boyutunda olsun herhangi bir tekne yzdrememi midir
atalarmz? Ck... Ck! Hele, ancak 163. kurulu yln kutlayan Trk polis tekilatnn kurulu
tarihindeki bu "vahim yanl" bertaraf etmeye iltifat etmeyiine ise tarih adna kran duymamak elde
deildir!

Emperyonist bir ressam olarak tarihinin portresi: lber Ortayl


lber Ortayl'y kim bilmez? Veya evirip yle soralm: Hl lber Ortayl'y tanmayan kalm
mdr? Velev ki Trkiye ahalisinin kk bir ksm Sayn Ortayl'y bilmiyor, tanmyor olsun, o
"cahilleri" de uzun uzadya ben aydnlatacak deilim bu konuda. Burada, Ortayl'nn kitaplarn,
yaynlarn sadece alt alta sralamakla yetinsek dahi kfi. Tanzimattan Sonra Mahalli dareler, 18401878,[50]Trkiye dare Tarihi,[51]Tanzimat Devrinde Osmanl Mahall dareleri, 1840-1880,
[52]Tanzimatdan Cumhuriyete Yerel Ynetim Gelenei,[53]mparatorluun En Uzun Yzyl,
[54]Osmanl mparatorluunda Alman Nfuzu[55]Osmanl Toplumunda Aile[56] gibi (belki bu
sonuncusu hari olmak zere) zararsz hatta eli yz dzgn akademik eserler vermi bir tarihidir
Ortayl. Ayrca kiisel gzlemlerini aktard Eski Dnya Seyahatnamesi[57] adl bir kitab ve belki
de yine bu kategoriye sokulabilecek bir almas daha vardr ki iki ayr reenkarnasyon sonucu iki
ayr yaynevinden ama baka isimler altnda doarak okuyucuyla bulumutur.[58]
Peki, makaleleri eitli derlemelerle geni bir okuyucu kitlesine ulam,[59] kendisiyle
nehirsyleiler yaplm,[60] uluslararas sempozyumlara konu olan byk tarihiler srasna katlm,
[61] kendisiyle mtenevvi rportajlar yaplm, saysz televizyon programna konuk olmu, televizyon
programlar yapm ve yapmakta bulunan, kendisini bu toplumun adeta tarih retmeni suretinde ina
etmi bir tarihi olan Sayn Ortayl'y bylesi sahifelerde konuklamak kimin haddine olabilir ki
bendenizin olsun?
Ama durun bir dakika, sanki satrlar arasnda bir eyler syler gibi oldum, tarihi poplarize
ederken kendisi de ister istemez popler, hem de ok popler olan Sayn Ortayl sadece "skc"
akademik yaynlar yapmyor ki! Ne ekilde retildiini tam olarak kestiremediim ama kapaklarnda
"lber Ortayl" markasn iftiharla tayan bir edebiyat her geen gn gibi byyor. Bu kitaplarn
epey bir ksmnn iddial ve cazip isimleri var. Mesela, kitaplk bir seri var: Osmanl'y Yeniden
Kefetmek.[62] Daha dorusu, Osmanl'y Yeniden Kefetmek adl kitab daha sonra Son mparatorluk
Osmanl. Osmanl'y Yeniden Kefetmek 2[63] ve Ktada Osmanllar/Osmanl'y Yeniden
Kefetmek 3[64] ad verilen dier ikisi izlemi. Olmu bir seri. Ortayl'nn nszlerinden anlald
kadaryla bu kitaplar, Ortayl'nn "eitli iletiim aralarnda" yapt konumalar, "bir nevi umumi
konferans mahiyetindeki Osmanl zerine yorumlamalardr". Grnen o ki, bunlar bir ekilde
Ortayl'nn daha nceki aratrmalarna dayanmaktadr. Onlarn ciddi bir biimde poplarize edilerek
kamuya sunulmas abalardr. "Engin Atatimur'un kz sevgili Neslihan Atatimur deifre etti"
denmesine bakarak, dipnot, sonnot, metinii vs herhangi bir referans sistemiyle veya bibliyografyayla
hantallatrlmam durumda olan bu metinlerin eitli konuma veya konferanslarn bant zmleri
olduunu varsayabiliriz.
Biraz daha yakndan bakmak istediim lber Ortayl metinleri tabii ki bu seriyle snrl deil.
Mesela, ilk basks ta 1982'de yaplm olan, ieriindeki deiiklikler ve eklemelerden dolay
"ikinci bask" nitelemesini hakkyla kullanabileceimiz, popler basndaki yazlarn toplayan bir
kitab var: Gelenekten Gelecee[65] Bir iki adet de konferans metniyle zenginletirilmi bu kitaptaki
yazlar, daha nce Tan, Mimarlk, Gsteri, Dost, Somut, Tiyatro 71, A DTCF Tiyatro Aratrmalar
Enstits Dergisi, Milliyet ve Cumhuriyet'te yaymlanm. Yine eitli yazlarn ve baz

konferanslarn toplayan Osmanl Bar adl derleme de knyesine baklrsa bu kabilden bir
"geniletilmi ve gzden geirilmi" ikinci bask.[66] Knyedeki bilgiye gre ilk basks 1982'de Hil
Yaynlar'ndan km! "Peki" diyerek kitab kartrmaya balyoruz ve bu yazlarn da Trkiye
Gnl, Cogito, Hrriyet Gsteri, Hrriyet, Hak-, Kubbealt Akademi Mecmuas, Toplum ve
Bilim, Yeni Trkiye gibi matbuatta ktn gryoruz. yi de bunlarn iinde 1982'den nce
yaymlanm sadece iki adet makale var. Kalan 1986 ile 2000 yllar arasna serpilmi eitli
makaleler, yazlar, konferanslar. Hay Allah, ya bu Osmanl Bar gzden geirilmi, hem de fena
halde gzden geirilmi bir ikinci baskdr ya da daha basite, Ufuk Kitaplar dier derleme iin
hazrlad knyeyi bir de bu yayn iin kullanmtr! Neyse, huysuzluk etmeyelim ve bu satrlar bir
"kaynaklar ve yntemler" dersine evirmeden Sayn Ortayl'nn nice emeklerle bu halk iin
oluturulmu popler klliyatn tadad etmeye dnelim.
Efendim, sonra Ortayl'yla yaplan rportajlarn topland derlemeler var. Mustafa Armaan'n
hazrlad lber Ortayl ile Tarihin Snrlarna Yolculuk[67] byle bir kitap. Sayn Ortayl'yla eitli
kiilerin eitli tarihlerde yapt syleiler, zlenim, Milliyet, Trk Edebiyat, Radikal Kitap,
Trkiye Gnl, Zaman, Dergh, Dnen Siyaset, Hak-, dea-Politika, Sabah gibi bize olduka
geni bir yelpaze sunan mtenevvi matbuatta yaynlanm ve imdi kitap olarak raflarmzda yerini
alm durumda.
Bir tarihi kanaatler nderi olarak Ortayl'ya duyulan ilgi o kadar byk ki bazen de tek bir
"medium"da kendisiyle yaplan syleilerin kitap suretine brndn gryoruz. Yani demem o ki,
tek bir yerde yaplan syleiler bile bir kitapk oluturacak kadar malzeme retebiliyor. Bakn,
byle bir kitap oluturan ve Ortayl'nn poplerliine yapt katklardan dolay mftehir durumda
olan Taha Akyol nasl sunuyor meseleyi:
lber Ortayl gerek bir tarih limidir ama pek az lime nasip olmu bir poplerlie de
sahiptir. Onun poplerlemesinde benim de bir nebze katkm oldu: CNN Trk'te "Erisi
Dorusu" programnda kendisiyle yaptm sohbetler... Ortayl'nn kitlelerce izlenen,
dinlenen, aranan bir tarihi olmasnda elbette onun renkli kiiliinin ve slubunun rol
byk... Ama ben bir fark daha gryorum: Ortayl, bilinen bilinmeyen tarih olaylarna
deiik alardan bakt iin anlattklar normal tarih sohbetlerinin tesinde ilgi ekiyor...
Evet, byle diyor Taha Akyol, Ortayl'yla konumalarn kitaplatrd Osmanl Mirasndan
Cumhuriyet Trkiyesi'ne adn verdii yaynda.[68] Mnhasran Ortayl'ya ait yazl bir Erisi
Dorusu... Bir miktar Krk Ambar Sohbetleri'ne benziyor.[69] Hani, orada da Ortayl'nn baka bir
"medium"da Milliyet gazetesi Pazar ekindeki yazlar toplanmtr ya...
Sonra? E, bir de poplerin popleri, daha da poplerletirilmi bir kitab daha var Ortayl'nn:
Tarihin zinde.[70] Ortayl'nn nitelendirmesiyle "baz dergilerdeki uzun rportajlar" ve "kyda
kede kalm makaleler"den oluuyormu. Bunlar kendi de arayp bulamyormu. Dolaysyla, bu
eriilmez rportaj ve makaleleri gn na karan rencisi ve editr Cem Kk'e yle teekkr
ediyor Ortayl: "phesiz her rportaj ve ya da makale hatrlanmaya demez, ama bazlarna
mracaat etmek iin aradmz oluyor." Gel gr ki, rportajlar kim yapm, sorular kimler soruyor,
hangi tarihlerde yaplm bunlar, nerelerde yaynlanm? Buralar btnyle anonim! Okuyucuyu bu
tr fuzuli ayrntlar ile muazzeb etmeyen bir bayapt! Peki, bu bilgileri bize salamyorsa bu yayn,

ona nasl ve niye "mracaat" edeceiz biz? Bunun da tesinde, nasl olacak da bir rportaj kitabnda
sorular soranlarn isimlerinin tamamen silinmesi veya hasralt edilmesinde etik adan herhangi bir
ikircik yaamayacaz? Bu sorular oluturanlarn, soranlarn entelektel veya fikri haklar hi mi
korunmaya demiyor? Sahi, rportaj kimindir? Yapann m, kendisiyle rportaj yaplann m?
Baka? Var tabii. Ortayl'nn 1990'l yllarn banda, tek bir tema etrafnda, Trkiye ve Avrupa
ilikileri zerine "mali brokrasimizin mensuplarna" verdii konferanslarn ayn yl iki ayr
yaynevinden baslm hali de mevcut: Avrupa ve Biz.[71] Ayrca, Ortayl enmemi, daha nceki
konumalarnn usaresini szerek bir tr muhassala denebilecek bir yayn daha gerekletirmi:
Tarihimiz ve Biz.[72] "Bu kitap, eitli vesilelerle yaptm konumalarn gzden geirilerek kitap
haline getirilme projelerinden biridir"[73] diyor Ortayl. Burada da hangi konumay nerede ne zaman
yapm belli deil ama byle bir sentez almasnda, stelik arada rportaj yapanlar tr bir baka
kategori olmad iin, kendi konumalar sz konusu olduu iin tarihiye hesap soracak deilim.
Demek ki, daha nceki konuma yaynlarnda birtakm aksaklklar, eksiklikler olmu ki Ortayl
deerli vaktinin bir ksmn bu konumalar gzden geirerek haziran 2008'de yeniden yaymlama
lzumunu duymu. nemli olan popler kategoride bir yayn olmas. Bu da bana kfi.
Gel gnl yeniden kefe kalm
te izninizle burada, Sayn Ortayl'nn akademik nitelikli veya kiisel gzlemlere ve izlenimlere
dayanarak oluturduu metinlerini bir tarafa koyarak sadece bu popler kategorideki yaynlar zerine
biraz eilmek istiyorum. Asla yanl anlalmak istemem. Ortayl'nn popler kategorideki yaynlarn
"Bunlarda niye dipnot, sonnot, referans yok?" diyerek bu naiz referans verme sorunlar blmnde
ele alyor deilim! in aslna baklacak olursa, lkemizde epeyce yanl olarak yerlemi bir kannn
bize dayattnn aksine baz tr yaynlarda referans aranmaz. Mesela, ders kitaplarnda aranmaz,
popler, yani akademik olmayan kitaplarda da aranmaz! Ders kitaplarnda ve popler kitaplardaki
kaynak gstermeyii kimse dert etmez, kimse de dipnot vermeden bu yaynlarda kendi grlerini
aktard diye birilerini "intihal" ile sulamaz. Peki, o zaman Ortayl'nn popler olduu aka
belirtilmi yaynlarn ne diye konu ediniyorum? Bir tarihi, defaetle belirttii gibi kendi orijinal
aratrmasn popler seviyede ve "yeni bir uslup"la daha geni kitlelere tayamaz m? Burada ne
gibi bir sorun veya sorunlar var?
Sanrm bu soruya cevap vermeden nce aklad kadaryla Ortayl'nn bu tr yayn yapmadaki
niyetlerini, kendisini neden yorulmak usanmak bilmez bir ekilde topluma popler kategoride eserler
sunmak durumunda hissettiini biraz daha iyi anlamak, belki bunun iin de tarihe olan yaklamlarn
biraz daha irdelemek gerekir. Bakn Ortayl ilk basm ekim 2006'da yaplan ve elimdeki 9. basks
ubat 2008'de 83 000 gibi bir rakama ulaan Osmanl'y Yeniden Kefetmek serisinin ikinci
kitabnda, "Tarih Bilinci ve Osmanl'ya Bak" bal altnda neler diyor, atlayarak, ksmi olarak
alntlyorum:
Toplum bilincini ekillendiren en nemli unsur, gemitir. Hepimiz ok iyi biliyoruz ki,
insanolunu "Tarih bilincine sahip olan hayvan" diye tarif etmemiz mmkndr...
Tarihin bilgisi ve getirecei bilin, bir toplum iin ok nemlidir ve uygar milletler
zellikle 18. asrdan itibaren tarih eitimine son derece nem vermilerdir. Maalesef
Trkiye'de bu anlamda bir tarih bilgisi, bir bilgi edinme ve toplumun tarih bilincine ulamas

son asrn olaydr... Trk ulusu arasnda bu tarih, [Osmanl tarihi, HE] gerei gibi
yazlmamtr. Byk sentezler yoktur orada. Byk sentezlerin olmad bu ortamda, halka
dnk vulgarize edebiyat dediimiz basitletirilmi bir tarih yazm da yoktur ve tabii okul
kitaplar da istenenden ok uzaktadr. Bu kitaplar pedagojik bakmdan zayftr. ocuklarmz,
genlerimiz tarihi sevecek durumda deiller...
Trkiye'de tarih okunmuyor. Trkiye iin yazlan tarih sentezlerini, halka mal edilecek
ekilde, yeni bir uslup ve yeni bir edebiyat ile kaleme alamyoruz... Bizde "resmi tarih"
dediiniz de, "alternatif tarih" dediiniz de birbirinden farksz. Hibiri somut bilgiye,
malzemeye dayanmyor... Tarihinin kaynaklar iyi kullanmas, kendi tezini mesnetsiz laflarla,
vesikasz iddialarla veyahut yanl, saptrlm vesika kullanmlaryla desteklememesi lazm...
Onun iin tarih yaptnz an, her eyden evvel tarih bileceksiniz. Bu da maalesef okulda
renilmiyor galiba. Biraz doutan kabiliyet lazmdr... Bu alacak bir ekilde
tarihyazmnda da etkili bir unsurdur.[74]
Ortayl'nn izdii ve birok hakl gzlemi ieren bu tablonun epeyce karamsar olduu aktr.
Tabii, Sayn Ortayl bunlar veya benzer laflar durup durup ilk kez 2006 ylnda sylemi deildir.
Belki biraz skc olacak ama birka rnek daha verelim. Mesela, 1996'da Mustafa Armaan'n
zlenim iin yapt rportajdan alaym:
Bu toplumdaki tarihe merak, bir Afrika kabilesindeki insannkinden daha fazla deil. Bir
eyin knhne inmek, soru sormak, somut delil aramak gibi bir merakmz yok. Bu ok az
insana mahsus bir zellik Trkiye'de... Resmi tarih dediimiz de, alternatif tarih dediimiz de,
vgmz de, svgmz de, ilkelliklerimiz de birbirinden farksz. Hi biri somut bilgiye,
malzemeye dayanmyor.[75]
Afrika kabilesi insannda neden bizlerden daha az tarih merak olmas gerektii veya hangi
kyaslama sonucunda Afrika kabilesi insanlarnn tarih merak seviyesinin bize benzer olduu gibi
sonulara nasl ulaldna hi bulamakszn, Ortayl'nn 1999'da, Mehmet Gndem'in Zaman iin
yapt rportajda da benzer dnceleri ifade ettiini syleyeyim: "Bizimki, okumas yazmas kt,
tarihilii sfra yakn, cihanmul tarihi hibir zaman karamam bir toplum."[76]
Tarih uuru ve okullardaki tarih eitimi bahsi de yle, 1999'da Kpr iin rportaj yapan Cevher
lhan'dan gelen alakal bir soru zerine unlar sylemi Ortayl:
Tabii bir memlekette byk tarih sentezleri olmaynca tarih uuru kk kalyor.
Popler kitap da kolay yazlyor. Ne zaman ki byk tarih kitaplarmz meydana gelir, o
okullara akseder. Bu olmaynca bizim ortaretimde, maalesef retmen snf da ok berbat
bir vaziyette bugn. Bunlarn ounun Trkesi de iyi deil. Kt tarih kitaplar yazlyor.
Belli ki, o kitaplardan tarih renilmiyor. Yanl retiliyor. Hepsinden te, ok aalk bir
slplar var. Tarih ve edebiyat okumu bir insann slbu deil.
Maalesef, bazlar bunlar para kazanmak iin yazyor. Kazanmlar da. Ama ocuklar tarih
bilgisi ve uuru kazanamamtr. Bu ak bir ey. Bu zamanla slh edilir.[77]
Tarihiliin ikin ve doutan gelen bir yetenek olduunu dnen Ortayl'ya, Mehmet Gndem
soruyor: "Yani tarihi olunmaz, tarihi doulur kansnda msnz?" Cevaplar bu mnazara sorusuna

yakr bir aklkta:


Evet. Demek ki tarihi olmak, belirgin bir iletiim gelenei belirgin bir ekilde konuma
yetenei ve asl nemlisi kuvvetli bir hafza istiyor. Bu zelliklerin hepsinin toplanmas veya
yoktan var edilmesi ve gelitirilmesi mmkn deil. Onun iin galiba tarihi olunmaz,
doulur, diyorum. Mzisyen doulur, ressam doulur, sporcu doulur aslnda.
Sonraki antrenman insan belirli bir yere kadar gtrebilir. Esas olan kendi cevherimizdir.
[78]

Atlayarak yaptm alntlar bir de haddim olmayarak zetleme pahasna unlar syleyebilirim:
Trkiye'de tarih bilinci zayftr. Tarihiliimiz sfra yakndr. Osmanl tarihi henz yazlmamtr.
Byk sentezler yoktur. Vulgarize edebiyat da ya yoktur veya yazlan bir eye benzemez. Olan sentezi
de halka iyi bir slupla aktaramyoruz. Okul kitaplar berbattr, maalesef bazlar para iin tarih kitab
yazmaktadr. Kimse tarih okumamaktadr. Tarihilerde zanaat seviyesinde bile byk sorunlar vardr,
somut malzemeye dayanmamakta, yazdklarn belgelendirememektedirler. Dolaysyla, insanlarla
iletiim kurabilecek, konuma yeteneine sahip, hafzas gl, iyi kaynak kullanan, kulland belgeyi
saptrmayan tarihilere ihtiya vardr. Bunlar da doutan gelen yetenekle, cevherle olur. Nasl?
eriine katlrsnz katlmazsnz o ayr mesele ama adeta bir manifesto kmyor mu bunlardan?
Biraz skc olabilir ama Ortayl'nn k noktalarn biraz daha anlamak iin birka alnt daha
yapaym. Taha Akyol soruyor: "Byle bir atmosfer ierisinde okula gittiniz ve tarihi oldunuz. Niye
avukat, hakim, doktor olmadnz?" Ortayl'dan samimi bir cevap geliyor: "Vallahi okulda olmadm
tarihi. Tarihi evden olunuyor... Ben tarihiliin tpk mzisyenlik gibi, doadan geldiine
inanyorum. Merak, hafza, tamamen ftr bir ey. Bizde grld gibi 30'undan sonra tarih okuyup
tarihilik yaplmaz."[79] kili bu temalara sonra yine dnyor. Ortayl, "Dnya tarihi denemeleri
yapmamz lazm. Bunlardan sonra okunan, edibne slubu yerleen memleketlerde de ocuklar kar;
yoksa mmkn deil". Akyol, frsat karmyor: "Byle boucu, tarih ikencesi yapacamza bir tr
edeb tarih daha iyi olur" Bunun cevab da "Ben hep tekrarlyorum: 'Lisede de tarih kitab
okumazdm" eklinde geliyor.[80]
Lise veya genelde okul kitaplarn savunacak deilim imdi ama peki, ne okurdu Ortayl? Ho ve
edebi slubunu nereden almtr? Allah'tan bu meta-metinde bunun cevab var:
Halka mal olacak bir popler edebiyat, tarih edebiyat lazmdr. Bunun da ok yakn
zamanlara kadar mevcut olmadn sylemek lazm. unu unutmayalm ki, bizim kuak, bu tip
tarihi 'Hayat Tarih Mecmuas' ile okuyordu, Ylmaz ztuna'nn ktalaryla okuyordu. Ondan
evvel geni kitlelerin, lise-niversite rencilerinin okuyup merakla izleyebilecekleri bir
deiik yorum bile sz konusu deildi.[81]
Eh, bendenizin kafasnda bir eyler ekillenir gibi oluyor imdi. Hakikaten de, Ortayl'nn
metinlerinde ak bir ztuna slubunu ben de sezinliyordum. Zaten, bunlarda ztuna'ya kar
ynelmi olan bastrlmam bir hayranlk ve ak gndermeler var. Ylmaz ztuna "tarihimiz"dir.[82]
lgin yorumlar olan "popler tarihi"dir.[83] "Gerekten de yakn tarihi mtearifeleri deitirmekte
bir hayli pay" vardr.[84] Akademik cephede Halil nalck, Ortayl iin neyse popler tarafta da
ztuna odur, hatta baz alardan stnlkleri vardr:

Bizim baz tarihiler, Roma'y 'Romal Perihan' zannediyor. Hibir ekilde 'dnya tarihi' ya
da 'imparatorluun ne olduu' bilgisi yok. Ben o teorinin deerlendiriliini Halil (nalck)
Hoca'da grdm ama asl Ylmaz ztuna'da grdm. Belli ki genel bir tarih okumu o.
Biliyor.[85]
Baka bir kezinde de Nilgn Uysal'dan "karlatrmal tarih" yaklam zerine bir soru gelince
unlar sylyor:
Tarihi dediin, tarih okur ve btn beeriyetin tarihini okur. Mesela, Halil nalck Hoca
yledir. Hatta popler tarihimiz Ylmaz ztuna da dnya tarihinin, kendi konusuyla ilgili
jeneolojilerini... falan bilir. Yine mzik bilgisi bakmndan Murat Bardak yledir. in z,
tarih okumaktr.[86]
Peki, tarih okuyan tarihi bu bildiklerini nasl yazar ve kamuyla paylar? Ho bir slupla nasl
"tarih" retir?
te anlalan o ki lber Ortayl irdeledii tm bu sorunlarn en azndan bir ksmna are olmak
zere popler tarih metinleri retme iine girmi, samimi olarak bu kitaplarnn "beklenen bir
ihtiyac" karlayacan dnmtr. Bakn, Mustafa Armaan'n Ahmet Refik'ten sonra "tarihi
sevdiren adam" olarak niteledii ve "tebahhuru"na yani derin ve uzman bilgisine dikkat ektii[87]
lber Ortayl bu popler kitaplarna yazd tipik nszlerden birinde ne diyor:
Osmanl'nn tarihini, kimliini bilmek ve anlamak o kadar kolay deil; btn etrafmz, yani
yeryznn en esasl uygarlklarn tanmamz, incelememiz lazm. Osmanl'y, etrafmz
tandka, kendimizi daha ok sevecek ve tarihimize snacaz... Osmanl tarihine ait
bahisleri, siyasi olaylar, kurumlar, kiileri ve Osmanl'nn dier devletlerle ilikilerini bir
sohbet havas iinde tek tek anlatyoruz. Bu ele al srasnda eitim kitaplarnda ve
mfredatta yer almayan konulara, detaylara deiniyoruz. Okuyucu bunlar serimizin ilk kitab
Osmanl'y Yeniden Kefetmek'te fark etti ve ilgiliyle (sic. ilgiyle!) okudu. Bu yzden Osmanl
zerine bahisleri ikinci belki ileride nc bir kitap halinde karmak hsl oldu (sic). Bunu
gerekli bir vazife olarak gryorum ve memnuniyetle yerine getiriyorum. Hi phesiz baz
iddialarmz tenkite ve tartmaya aktr.[88]
Ortayl'nn, serinin ncs olan Ktada Osmanllar'a yazd nszde de bylesi bir kaderine
raz olmuluk, toplum tarafndan kendine verilen aydnlatma grevini tevekklle kabulleni ve
gereini fedakrane ifa edi hali var. O da birtakm konumalarn "gzden geirilerek kitap haline
getirilme" projesi yani. Ama o da ne? Okurken ister istemez gzmz taklyor ki okuyucu bu kez
serinin ilk iki kitabn burada da "ilgiliyle" okumu! Burada da "karmak hsl oldu" deniyor.
"karmak ihtiyac" filan denmiyor. Gzden geirip geirip durduklar bu metinlerde herhalde bu
hatalar yapmazlar, acaba u yukardaki "sic / byle" uyarlarn koymada aceleci mi davrandk? Bir
bildikleri mi var? Olur mu olur, belki de bu cahil halk, bir hoa anlasn diye Ortayl'nn metinlerini
bir ilgilinin gzetimi altnda okuyordur!
imdi denilecek ki "Arkada senin derdin ne? Sen bu mtebahhir, bu vazifeinas tarih liminden ne
istiyorsun? Pek beendii stad ve dier bir 'mderzd' tarihi olan Ylmaz ztuna gibi yazm ite

halk iin, 'halka dnk', 'halka mal etmek' iin, sohbet havasnda vlgarize etmi. Bizim iin
yazmam ya!" Elhak yle. Ama sanyorum benim sorunum tam da bu noktada. Tabii anladk, popler
metinler bunlar. Tamam, dipnot vesaire olmasn. Ama yle bakalm: Referanssz yazmak bir tarihiyi
akademik ve bilimsel sorumluluktan azat eder mi? Ortayl'nn kendi sylediklerinin pek ounu da
dikkate alarak diyorum ki "Bilakis vlgarize edebiyat daha byk sorumluluk ister". Mademki,
mfredattaki eksikliklere, lkemizde tarih disiplininin acnas durumuna, tarihilerin ilkelliklerine ve
kifayetsizliklerine dikkat ekerek ie koyuldunuz ve bu halk eitmeye ve dahas tarihi sevdirmeye
soyundunuz, ok, ok daha fazla dikkat ister! Yanlyor muyum? Bir tarihi "popler metinler
yazyorum" gibisinden bir gerekeyle hibir kayda kuyda bal olmakszn, ok basit kontrolleri bile
yapmakszn tarih metinleri retebilir mi? imdi buyurun, Ortayl'nn popler metinlerinin rettii
sorunlardan bir rnekleme, yakndan bakalm.
Msaadeniz olursa nce isminde tad iddia ve artrd tatl vaatlerden dolay Osmanl'y
Yeniden Kefetmek'e gidelim. "Gidelim" dedim ama galiba o kadar aksi bir gnmdeyim ki metnin ilk
sayfasna taklverdim. "stanbul Tarihinden Esintiler" adl blmdeyim. Ortayl, ehrin adnn
Osmanl iin hep "Konstantiniyye" olduu bilgisini paylayor orada bizimle: "Yzyllar boyu
Osmanl mparatorluu'nun btn fermanlarnda ve kaytlarnda ehrin ad byle geerdi:
Konstantiniyye... Son dneme kadar, baslan baz kitaplarn ilk sayfasnda 'Konstantiniyye... matbas'
(sic) knyesi vardr."[89] E, deil midir? Yok mudur yani? Tabii ki bu ad Byk Konstantin'in adndan
geliyor oras tamam da Osmanllar bu ad Konstantiniyye diye yazmaz, bir "n" harfi eksii ile
"Kostantniyye" olarak yazarlar. Peki, "Ortayl, diplomatikaya nem verir, byle bir yanllk yapmaz,
herhalde konutuklar zlrken oldu" demek mmkn. nk bu kitaplarda bu trden ok sayda
hata var. Dolaysyla, herhangi bir hakszlk yapmamak iin girdiim hzla bu kulaktan dolma metni
terk ediyor ve Ortayl'nn dier yazdklarna gidiyorum.
Bu kez Osmanl Bar'ndayz. Vaziyet orada da ayn. yle diyor Ortayl:
"...[D]evletin bakenti, fetihten sonra da byk kurucusunun adn tamaya devam etti ve
Konstantiniyye ismi, baslan paralarda (duribe fi Konstantiniyye), fermanlarda (bemakam-
Konstantiniye-i mahmiyye el mahrusa-korunmu, himaye edilmi dnya bakenti
Konstantiniye) olarak gemeye devam etti.[90]
Aa, metin iinde gayet kallavi bir gnderme yapm Ortayl. Paradan bahsediyor. E, biz tarihiler
iin herhangi bir nermenin gereklikle bir eliki yaratp yaratmadn anlamak iin gereklie
bakmak gayet esasl ve kestirme bir yol deil midir? Hakikaten, Osmanl dneminde baslm tek bir
paraya bile bakmak bu hususu tesbit etmek iin yeterli olur. Nitekim ben de u anda uzanyor ve
masamn zerinde bir zarf aaca haline getirilmi zavall bir gm eyrein zerini okuyorum:
"Duribe f Kostantniyye 1327" (1327'de Kostantniyye'de basld). Peki, var bir eliki ama bu,
gereklik ile Ortayl'nn nermesi arasnda m yoksa naizane benim Osmanlca okumam ile onun
okumas arasnda m?
Byle dnerek ve daha fazla veriye ihtiya duyarak stanbul'dan Sayfalar'a gidiyorum. Orada da
kitabn a cmlesi "Be makam- Konstantiniyye el mahmiye" deil miymi? Tuhaf bir skntyla
ayrmna varyorum ki Ortayl'nn metinlerini birbirinden ayrmak olduka yapay bir abadr,
nmzde belki de devasa bir tek metin, bir meta-metin vardr. Biraz ackl ama adnda stanbul olan

bir kitabn "stanbul yazar" olarak nlenmi yazar, kentin Osmanlca adn byle biliyor, byle
bellemi. Yapacak bir ey yok. Sorun, en azndan bu kez, popler metinlerde deil. Tabii, bana hl
"Senin okuduunun doru olduu ne malum?" sorusu yneltilebilir. te o yzden de, Ortayl'nn hakl
olarak ok deer verip sayg duyduu, "[A]cmasz bir tarih teknisyenidir. Bizim nesil, ondan bilimsel
titizlik ve drstlk rendi"[91] dedii Mbahat Ktkolu'nun hakemliine snyor ve kendisinin
Osmanl Belgelerinin Dili (Diplomatik) adl kitabna gidiyorum. Mbahat Hanm da "Kostantniyye"
olarak okumu ve stanbul'a gnderme yapm.[92]
Avclar ile toplayclar buralarda ne arar?
imdi "Hah! 'Tarih-Lenk zalimdir' derken ne gevelediin anlald, senin btn kasdn bize mi? Tek
bir harf zerine kl krk yarmak neyin nesi oluyor?" diye sylendiinizi duyar gibiyim. "Ama durun
biraz! ler gayet cmbl" diyerek yine Osmanl'y Yeniden Kefetmek'e, kaldm noktaya
dnyorum. Bakn stanbul gzellemeleri yaparken Ortayl muhteem Ayasofya'y nasl tarif etmi:
Ama beeriyet ilk defa kubbeyi stunlar ve kemerler zerine bina etmeyi becerdi ve bir
daha bunu brakn baka milletler, Bizans halknn, Romallarn kendileri dahi
gelitiremediler. 16. ve 17. asrda Osmanl bakentini ssleyen byk mabedlerin yapmna
kadar Ayasofya'y geecek ne bir ykseklik ne de kubbe genilii sz konusu olmutur...
[Y]aklak bin sene stanbul hem bu byk mabediyle hem de bizzat kendisi milletlerin
dikkatini ekmiti. Ona gitmek, onu gezmek, onu grmek bir imtiyazd.
talya'nn, Yunanistan'n, Suriye'nin, Kafkas lkelerinin, Krm'n, Uzak Rusya'nn hatta o
zaman tamamyla toplayc ve avc milletlerin yaad skandinavya'nn baz imtiyazllar
stanbul'a gelmeyi bir saadet addederlerdi.[93]
Mimari tarihisi veya sanat tarihisi deilim ama rahmetli Aptullah Kuran'n derslerinden hayal
meyal hatrlyorum ki kubbe formunun ilk kullanllarndan biri Ortadou'da, Sasani kltr
blgesinde gereklemitir... Pardon, bizim buradaki iimiz insanlk tarihinde kubbenin ilk kez
nerede, ne zaman ortaya kt deil ki! Soruyu yle soralm o zaman: Tm insanlk tarihinde
Ayasofya'nnki hakikaten de ilk yaplan kubbe midir? Bilmem ki, 537 ylnda hizmete alan
Ayasofya'nn kubbesi ilk ise Roma'da, 125 ylna tarihlenen Pantheon nedir? "Canm, tarihi stun ve
kemerler zerinde ykselen bir kubbeden bahsediyor, Pantheon stunlar zerine oturmaz!" denebilir.
O zaman hi stanbul'dan kmayalm, hatta Ayasofya'nn burnunun dibinden bile ayrlmayalm,
Konstantin (306-337) veya olu Konstantius'un (337-361) kapsaml bir ekilde yeniden yaptrd[94]
ve bence pekl da kubbeli bir bina olan Aya rini nedir?
Bir de S Mustafa elebi'den beri kalbimizde ukde, kafamzda taknt yaptmz bir husus var:
"Bizim kendi camilerimiz Ayasofya'y geememi midir yani?" Ortayl lmezolu cinsinden olan bu
meseleyi de bir rpda aydnlatveriyor, yreklere souk sular serpiyor ki "evet, gemitir". Hem de
gzellik, estetik alardan vesaire deil bayaca, boy-pos olarak gemitir. Ama mademki S
Efendiye'de satatk, nce ona bir sz verelim. Onun, Mimar Sinan'dan aktarmyla koyalm meseleyi:
...Ayasofiya kubbesi gibi byk kubbe devlet-i slmiyye'de bin olnmamdur, dey
kefere-i fecerenin mi'mr geinenleri: 'Mslimnlara galebemiz vardur!' derler idi.
Zu'm- fasidlerince 'ol kadar kubbe turgurmak gyet mkildr. Nazre mmkin olsa iderler

idi' dedikleri bu hkirn kalbinde ukde olup kalm idi. Mezbr cmi binsnda himmet
edp... devlet-i Sultn Selm Han'da izhr- kudret edp bu kubbe-i lnn andan alt zir'
kaddin ve drt zir' devrin ziyade eyledm.[95]
S'nin demesi o ki Edirne'deki Selimiye'nin kubbesi Ayasofya'nn kubbesinden, ap olarak drt
zira, ykseklik olarak da alt zira daha byktr. Tamam, Aptullah Kuran ve Doan Kuban gibi
statlar yazd ki bu doru deil, biz de imdi bir erken modern dnem Osmanl ehir efsanesini yerle
bir etmeye ok uramayalm, dalmayalm. Merakls bu internet devrinde arasn bulsun. Ama u
haliyle bile bir garabet yok mu? Yine stanbul'a dnelim. Ortayl'nn dedii gibi XVI. ve XVII. yzyl
Osmanl bakentini ssleyen mabetler, Ayasofya'y nasl gesin? Sinan, Sleymaniye'de, Ayasofya
kubbesini getiyse kalbinde niye hl bir ukde kalsn? Yoksa daha sonra yaplan Sultanahmet'in
kubbesi mi daha byk? plak gz bile yan yana duran Sultanahmet ve Ayasofya kubbelerinin
hangisinin daha byk olduu konusunda insann kulana bir eyler fsldyor ama gvenmeyelim.
Anlald, kk de olsa bir aratrma yapmak, Ortayl'nn nermesini yine gereklikle aktrmak
durumundayz ama mbarek kubbeler de sikke deil ki hemen lp biip, kyaslayp sonucu beyan
edelim. Mecburen yazl kaynaklara bavuracaz.
Yine eski dost Sumner-Boyd ve Freely'ye gidelim bakalm. nce Ayasofya: Kubbe hafif elips
eklinde olduu iin, ap dou-bat ekseninde 31 metre, kuzey-gney ekseninde de 33 metre
civarndaym. Kubbenin tepe noktasnn tabandan ykseklii ise 56 metre imi.[96] imdi
Sleymaniye: Kubbenin ap 27,5 metre ve kubbe tepe noktasnn tabandan ykseklii de 47 metre
imi.[97] Peki ya Sultanahmet? O da yle: Kubbenin ap 23,5 metre ve yerden ykseklii de 43
metre imi.[98]
Gelelim Ortayl'dan yaptmz u ksack alntnn kalanna. Bir sosyal tarihi olarak iin bu
yanyla dorusu daha ok ilgiliyim. Ne syleniyordu, VI. yzyldan sonraki bin yl boyunca Ayasofya
ve stanbul nasl ve kimlerin ilgi oda m olmutu? Yani, herhangi bir yanl anlama olmasn Neolitik
Devrim'den deil VI. Ve XVI. yzyllar arasndaki bir zaman diliminden bahsediyoruz. Aman Allah,
skandinavya'nn btn "avc ve toplayc milletler" tarafndan igal edilmemi mi o zamanlarda?
Hakikaten yazl basl olarak kt zerinde grdmz ey, grdmz ey midir? Tarih,
antropoloji, etnografi, sosyoloji bilumum sosyal bilimler iki kelimede bundan l daha nasl
katledilir? "nsanlk ve Toplum" dersini alan lisans rencilerimiz yapsa biraz glmseyerek ve
"Derslere girmez, notlardan idare etmeye kalkarsan byle olur kerata" diyerek notunu budarz ama biz
imdi koskoca bir tarih profesrne onu da brak koskoca bir toplumun tarih hocasna hicap
duymakszn ne diyeceiz?
yle bir ey ki insanlk tarihi hakknda bildiimiz her eyi altst ediyor. Hangi tarafn dzeltelim
biz bunun? Avclk-toplayclk-le yiyicilik dneminde, yani Ta Devri'nde "millet" olmaz, hatta
kabile bile olmaz, insanlar aile gruplar, en fazla klanlar halinde yaar, onu mu syleyelim? Tarm
Devrimi'nin son buz andan sonra, M 12 000-10 000 gibi Ortadou'da baladn, Colin
Renfrew'un tahminlerine gre Anadolu zerinden Trakya ve Avrupa'nn kalanna atladn ve M 3
000 civarlarnda nihayet skandinavya ve Britanya adalarna ulatn m syleyelim? O iddet
uygulamaya olan meraklarndan ve sava yaam biimlerinden dolay olsa gerek "ok, pek ok geri"
sanlan skandinavyallarn, Ortayl'nn snrlarn izdii dnemde, deil Ta Devri seviyesinde
olmak Bronz a'n bile getiklerini, hatta MS 800'l yllara doru Demir a'n bile tamamlayarak

Viking Dnemi'ne girdiklerini mi sylesek? oktandr tarmla uraan, snfl, yksek derecede
iblm yapm, bir noktadan sonra devletli toplumlar olduklarn m anlatsak? Yoksa anlatmasak
m? Galiba braksak da dank kalsa. Geriye kald merak ettiim tek ey: Tutalm ki skandinavya
ahalisiVI.-XVI. yzyllar arasnda hl avc-toplaycdr, yiyecek retmemekte, tabiat ana ne verirse
"eyvallah" demekte ve Ta Devri'ne kazk kakm durumdadr. Peki, bu avc-toplayclar cezb edecek
ne var ki bazlar Ayasofya'y ve stanbul'u grmeyi bir "saadet" sayyor? Geyik srs mdr,
brtlen yn mdr u bizim stanbul? Snfsz, iblmnn zayf olduu bir avc-toplayclar
toplumunda "imtiyaz" olarak bula bula stanbul'a turistik bir gezi mi bulmu bu adamlar?
Osmanl idari tarihinden sayfalar
Mitik boyutlarda bir insanlk tarihi algs ve temsilinden sonra skc olacak biliyorum ama bir
anlamda elimizdeki malzemenin belirlemesiyle imdi yine Ortayl'y izleyerek Osmanl kurumlar
tarihine sert bir gei yapacak ve Divan- Hmayun'un bileimine bakacaz.
Divan- Hmayun'a sadrazamdan baka Anadolu ve Rumeli Kazaskerleri girer. 16. asrdan
itibaren, ilmiyenin reisi olmasna ramen, eyhlislm hazretleri buraya girmezdi. Divann
devaml yesi deildi. Tabii birinci, ikinci, nc, drdnc vezirler var. lerinde Kaptan-
Derya, byk amiral ve sonra Yenieri Aas gelir.[99]
Ayn kitapta, baka bir yerde de Ortayl yine Divan- Hmayun'dan sz ederken yle diyor:
Tabii ki vezaret rtbesine sahip olanlarn hepsi asker deildir. Divan- Hmayun
azalarndan nianclk grevini yapanlar buna rnek gsterilebilir. Dier taraftan vezaret
rtbesini tad halde kendisi Paa diye anlmayanlar Yenieri aalar idi. Yenieri
Oca'nn komutanlarna aa denirdi. En bata ocan bandaki aa Divan- Hmayun
yesidir. Vezirdir ve mareal derecesindedir; ama aa denir.[100]
Ortayl konunun bysnden kendisini koparamam olacak ki ayn kitapta, bu kez bamsz bir
"Divan- Hmayun" bal altnda "Kimler Divan- Hmayun yesidir?" diye sorarak bir kez daha bu
konuya el atyor ve orada da "ilgin" bilgiler veriyor:
Anadolu ve Rumeli Beylerbeyi payesini tayan beylerbeyi vezirler ise Divan- Hmayun'un
en bandan beri yeleri idi... Nihayet mavir durumundaki vezirlerden sonra Yenieri
Aas, askerin ba olarak buradayd.[101]
Belirli bir tutarllk gsterildii ve srarla Divan yesi olduu yinelendii iin yenieri aasndan
balayaym. Benim bildiim, yenieri aasnn Divan'n yesi olmad ve ancak vezir rtbesine
ykselirse Divan'a girdiidir. Ayrca yenieri aalarnn otomatik olarak vezaret rtbesi tamalar
sz konusu deildir. Hele vezir rtbesini alp "paa" olarak anlmamalar ne demek oluyor? Vezir
olurlarsa tabii ki aalklar gitmez ama "paa" unvann da unvanlarna ekler ve "aapaa" olarak
anlrlard.
"yeler kimlerdir?" diye soruyorsunuz ve hibir seferinde Rumeli ve Anadolu defterdarlar
aklnza bile gelmiyor, bu nasl poplerletirmek? Her nianc niye vezaret unvan tasn? Anadolu
ve Rumeli beylerbeyi payelileri mi Divan'n yesi yoksa bilfiil Anadolu ve Rumeli beylerbeyi

olanlar m? Bu ikinci durumda nasl olacak da adam hem grevinin banda hem de daimi ye olarak
stanbul'da olacak? Ho, bir ara saylar ok artan payelileri de Divan'a sdramayz ya! Bunlar
dnerek elimin altnda bulunan bir ansiklopediye uzanyor ve Divan- Hmayun zerine dorudan
bir monografisi de bulunan Ahmet Mumcu'nun u satrlarn ilgili makalede okuyorum:
Fonksiyonunu kaybetmedii devirlerde Dvn- Hmyun'un asl yeleri vezrizam,
saylar genellikle le yedi arasnda deien Kubbealt vezirleri, Rumeli ve Anadolu
kazaskerleri, nianc, Rumeli ve Anadolu defterdarlarndan teekkl ediyordu. Ayrca
stanbul'da bulunduu srada Rumeli beylerbeyi de divan yeleri arasnda yer alrd.
Vezirlik rtbesine ykseldikten sonra yenieri aas ile kaptan- dery da asl ye olurlard.
[102]

Bilmem ki artk daha baka bir ey eklemeye gerek var m, ancak unu da sylemeden
edemeyeceim: Osmanl Divan'n merkezi bir danma kurulu olarak spanya ve Rusya'daki
benzerleriyle karlatrrken Ortayl'nn, "Ama onlarn iinde vnmek gibi olmasn en hususi ve
zgn protokol olan, ihtiama ok dikkat eden, etiketin en ince teferruatnda, ayrntsnda bile bir
hikmet gizli olan bizim Divan- Hmayun'dur" demesi, bu kadar ok eyi atlam, unutmu, yanl
aktarm, kartrm, icad etmi biri, stelik "Trk dare Tarihi" profesr olmu biri iin epeyce
ironik kayor. Hakikaten bu kadar zor, bu kadar zlemez ve mistik bir konu mudur Divan-
Hmayun'da kimlerin olduunu bilmek? Bahusus, o horlanan okul mfredatnda bklmadan
usanlmadan retilen ve snavlara banko soru veren bir bahisken bu?
Ortayl'nn sk sk zerinde durduu favori konulardan biri de devirmeler ve devirmelik:
Osmanl asker ricali klasik devirde genelde Enderun'dan yetiirdi; fakat Enderun'dan
yetimeyip acemi olanlar klasnda dz yenieri olarak yetienler de vard. Hi phesiz ki
sistemin kkeni devirmelie dayanr. Bu devirmeliin de 17. asrdan itibaren daha ok
Anadolu ve Rumeli'nin Trk ocuklarna mnhasr olduu bir gerektir.[103]
Yenieriler arasnda XVI. yzyldan sonra Anadolulu Trklerin girmeye balad doru ama
Anadolulu Trklere "devirme" demek ne kadar doru acaba? Veya yle diyelim, Anadolu'daki Trk
kylerine ocuk devirmekle sorumlu ocak aalar gnderilmi, ocuklar "sr" halinde toplanm,
bunlara kzl aba giydirilmi, stanbul'a yrtlm, orada arz odasnda "birer birer" padiaha
gsterilmi, sonra kap aas tarafndan "ey"[104] bulunanlar sarayda alkonulmu ve kalan lisan
rensinler ve Mslman olsunlar diye "Trk zerine" mi verilmi tekrar? Eer yleyse neydiler ki
neye devirildiler? Tuhaf. Kaynaklarda da Trkler iin devirme nitelemesinin kullanldn hi
grmedim. Sadece, Ahmed Cevdet Paa, III. Selim'e 1792'de "ne yapmal" konusunda layiha
verenlerden biri olan Koca Yusuf Paa'nn Anadolu Trklerinden asker alnmas nerisini nedense
sava esirlerinden ve/veya Mslmanlardan devirme alnmas nerisi olarak alglam ve bunun
niye olamayacan uzun uzun anlatmtr. "[]serdan asker tedariki kapusu dahi kapanmd" ve
"eer ehl-i slm ocuklarndan devirme tedariki murad ise bunlar ne vechile devrlmek lzm
gelr asl mesele burasdr."[105] Dikkat buyurulsun, Cevdet Paa'ya bile ne kadar olmaz bir i olarak
geliyor.
Her halkrda Trk etnisitesinden kiilerin bir sosyal trmanma mekanizmas olarak grdkleri

yenieri ocana ve hatta Saray'a girmelerinin imparatorluun gayrimslim reayasna uygulanan


devirmeyle aynyet iinde grlemeyecei dncesindeyim. Tm Osmanl kurumlar ve
uygulamalarnn ne kadar nev-i ahsna mnhasr ve "ilgin" olduklar konusunda gayet srarl bir
tarihi olan Ortayl ise sz bu devirmeye gelince her nedense farkl uygulamalar ayniyet iinde
grerek ve gstererek bu idiosyncretismi feda etmekte ve zc bir tavr benimsemekte bir an bile
tereddt etmiyor. Eer, hocanz Ortayl ise Trklere de devirme uygulandn hatta Trklerin
arasnda kendilerine byle devirme uygulanabilecek bir "kul snf" yani rsen kle olan bir snf
olduunu kala gz arasnda renmeniz iten bile deil! Bakn Ortayl Trklerin de devirmeye tabii
tutulduu konusunda nasl srarl ve bu "kul snf" Trklerin mevcudiyetine nasl bir kant getiriyor:
Aslnda devirilen ocuun istikbali aydnlk grldnden bu bir imtiyaz olarak alglanr.
Unutulmasn ki devirilenlerin en iyileri Enderun'a kaydrlp byk devlet adamlar olarak
yetitirilirler. Bu konuda gzden karlmamas gereken bir ey daha vardr: Trk ocuklar
da bu devirme kurumunun muhataplar olmutur. Mesela Magrib'e, Kuzey Afrika'daki
dominyonlara gidenler, kul snfndan Anadolulu ocuklardr, Trklerdir. Bunu isimlerinden,
cisimlerinden, gtrdkleri kltrel elerden biliyoruz.[106]
imdi, popler corafya dergilerine beendiremedik ama yirmi yl akn bir sredir Osmanl
klelii zerine alyorum, hibir kaynakta Osmanl'da Trklerin arasnda da rsi bir kle snf
olduuna dair Ortayl'nn u iddiasndan baka bir referansa rastlamadm. "Arasnda da" dedim,
nk malum, Mslman bir halk olan ve rsi bir kle snfna sahip olan erkesler, "kul cinsi"
dedikleri bu snfa mensup insanlar yani kle statsn ana-babasndan tevars eden bu kiileri
rahatlkla satabiliyorlard. Hatta baz erkes esirciler sattklar kiinin gerekten de kul snfndan
olduu yolundaki muhtemel pheleri datmak ve tabii ki legal bir ekilde bu ticareti yaptklarn
gstermek iin alcya, aldklar kiinin "kul cinsi" olduuna dair yazl garanti dahi veriyordu.
Tamam, Ortayl bu popler metinde sylediklerine referans vermek durumunda olmasn ama konuya
profesyonel olarak bakan birini bile "heyecanlandracak" bir sonuca ve bu sonucun dayand
verilere nasl ulat ki bu yapt sentezi kamuyla paylamakta beis grmyor? Mercek altna aldm
metinlerin doas gerei burada tabii ki ancak bir akl yrtmede bulunabilirim. Doru, Osmanl'nn
"Garp Ocaklar" dedii Tunus, Trablusgarp ve Cezayir'deki yenierilerin zellikle Bat Anadolu
kkenli Trkler olduu bilinen eydir. Yenierilere de gerek merkezde, gerek tarada hep "kul" denir.
nk ocan temeli pencik ve devirme olmak zere iki tr askeri kleye dayanr. Fakat buradaki
kritik nokta udur ki bir noktadan sonra ocan ne pencik ne de devirmeyle ilgisi kalmtr. Yine de
"kul" denir. Tabii ki bu kullanmdan yola karak devirme kkenli olup olmadklarna baklmakszn
"kul" denmesinin, genelde askeri snfn zelde yenierilerin arasnda bir "kul" kltrnn yaylmas
anlamna geldii tartlabilir. Dolaysyla, yenierilere "kul" denmesine, yenieri airlerinin adeta
bir alamet-i farika olarak isimlerinde "kul" szcne kullanmalarna ve tabii ki Kuzey Afrika'daki
yenieriler ve yerli kadnlarn soyundan gelen ve belki bir tr "hidalgo" snf olarak
nitelendirilebilecek "kulolu" zmresinin varlna ramen Anadolu Trkleri arasnda devirmeye
muhatap olan bir kul snfnn varlnn sz konusu bile olamayaca dncesindeyim. Aksi, tarihi
verileri pek fazla eip bkmek olur. Geri, hakszlk etmeyelim, Ortayl bu arpc iddiasn ayn
sayfada bir dipnotla desteklemi: "Mesela bugn Tunus'ta Milli Ktbhane olan eski kladaki
odalarn stne (sic) 'odaba' olan zabtlarn lakablar kaznmtr. Gelenlerin nereli olduunu ve
kklerini buradan reniyoruz". yi de biz burada Tunus yenierilerinin etnik aidiyetini

sorgulamyoruz ki. Zabitlerin lakablarnda "Anadolu Trk'yz, kul snfyz ve devirmeye tabii
tutulduk" mu yazyor?
Srplar snm kime ne?
Ortayl'nn rettii veya onun adna kolektif bir giriim tarafndan retilen bu metinlerde "A, biz
byle bilmiyorduk, tam aksini biliyorduk" veya "Ya, ne kadar ilgin, keke unun bir referans olayd
da nasl retildii konusunda speklasyon yapmasaydk" dedirten o kadar ok nokta var ki bunlar
salt sayp dkmek bile bizim gariban Tarih-Lenk'i btnyle mfli etmeye yeter. Dolaysyla
kendimi dizginlemeye ve muhtasar olmaya alarak birka rnek daha vereyim.
Ortayl, Osmanl-Macar ilikilerine el atm. Konu ise Srpsnd Sava. Hani bizim sava
mahallini bugnk snrlarmz iinde sandmz, her sene kutladmz ve Macarlar ve Srplarn
dahil olduu bir hal ittifakyla dvldne karar verdiimiz mehur sava. Mnhasran bu sava
ve historiografisi zerine bir yksek lisans tezi yazan ve imdi Harvard'da doktora renimine devam
eden Makedonyal rencim Aleksandar Sopov'un henz yaymlanmam almasn[107] bir yana
brakp mevcut literatrle idare etsek bile hakknda iyi kt bir eyler bildiimiz bir atma bu.
Doru, daha 1940'larda rahmetli Uzunarl ve smail Hami Danimend gibi tarihiler savan
historiografisinin ne kadar kark olduunu biliyorlar ve 1364'te olduunu dndkleri bu savan
26 eyll 1371'de Meri boyunda dvlen irmen Sava ile ayn olma ihtimalini de akllarnda
bulunduruyorlard. "ki ayr sava m var? Katlmclar kimlerdir? Macarlar katlm mdr?" tr
sorular zihinlerinde evirip evirmelerine karn Trk tarihiliinin o zaman bulduu zm Hac
lbey komutasndaki bir Osmanl birliinin bir gece baskn vererek hal ordusunu 1364'te yenilgiye
uratt ve 1371'deki savan kinci Meri veya irmen Sava olarak nitelendirilebilecek ayr bir
atma olduuydu.[108] Slav kaytlarna dayanan Bat tarihiliinin ise 1371'de ve Macarlarn
katlmad tek bir atma tezi zerinde anlatn da ekleyelim.[109]
Sorun burada deil. Her trl karkla karn Srpsnd veya irmen Sava'nn veya ayr ayr
her ikisinin de parlak bir Osmanl zaferiyle sonuland konusunda yerli yabanc tm tarihiler
anlam durumda. Danimend, "Balkanlarda Osmanl hkimiyetinin istikbalini temin eden bu parlak
zafer", Uzunarl, "Hac lbeyi'nin kazanm olduu bu byk muvaffakiyet" diyor. Zaten okul
kitaplarna ve ansiklopedilere de yle girdi. Yoksa neyi kutluyoruz? Yahut yle soraym: Ortayl'nn
Srpsnd'nda kimler sym, kimler snm? Kutlanacak deil de talarla dvnlecek bir vak'a
myd yoksa o sava? Bakalm mverrih neylemi:
Ta 15. asrdan beri Osmanl mparatorluu, Balkanlar'da Macarlarla savamak durumunda
kalmtr. Daha Hac lbeyi zamannda Srpsnd dediimiz savatan sonra, Macarlar en
nemli tarih mareallerinden Hunyadi Yano komutasnda dier Hal devletleri
birletirerek, hepimizin bildii gibi Balkanlar'a sarkmtr. Eer II. Murad'n dhiyane
savunmas olmasa ve 1442'de Varna Sava'n kazanmasa, Osmanllarn daha o tarihte
Balkanlar'dan sklp atlmas iten bile deildi.[110]
Vay terbiyesiz Yano! Demek ki bizim Balkanlarmza sarkm, ama oh olsun dersini de alm.
Gzel de, 1364'teki Srpsnd nere, Varna Sava nere? Srpsnd'ndan ne kadar sonra sarkm?
Hadi, yle soraym, birbirinden bu kadar uzak iki olay arasnda nasl bir iliki gryor Ortayl ki

bunlar zikretmi? Tabii, sylemeyi unuttum, Varna Sava 1442'de deil, 1444'te. "Hal devletleri"
denince de, hal seferi dzenleyen herhangi bir devlet deil, Urfa, Antakya ve Kuds'te hallar
tarafndan kurulan devletler anlalr. "Olur bu kadar" deyip gemek de var, ama var bir eyler bu
pasajda beni derinden derine huzursuz eden. Ortayl'nn kurgusundan yle karsyorum ki, deerli
mverrih bu sava Srpsnd gibi deil de sanki "Trksnd" gibi gryor. Yoksa Macarlar niye
bu savatan sonra takibe, tamam scak filan deil, seksen yllk ve basbaya bayat, ama takibe
gesin? Murad'n savunmada kalmas bile bize bir ey sylemiyor mu?
"A, kukuculuun bu kadar da fazla, adamcaza sylemedii eyleri syletiyorsun. Hunyadi,
Balkanlar'a indi mi? ndi. Bu da Srpsnd'ndan sonra m? Sonra. Murad, Varna'da onu karlad m?
Karlad. Hani nerede sylyor Srpsnd'nn bir Osmanl yenilgisi olduu?" denebilir tabii
bendenize. Denmesin. Buyurun Ortayl'nn 1990'larda verdii bir konferansta "mali brokrasimizin
mensuplarn" ibu konuda nasl aydnlattna bakalm:
Bizim ordularmzn ise sava gc yksekti, arpmay bilirdi, bunlar Machiavelli de
belirliyor; ama ricat bilmezlerdi. Hakikaten hatrlayacaksnz, Srpsnd Sava dediimiz
15. Yzylda Balkan geitlerinde bizim bir ricatimiz vardr, ricat deil, bozgundur o. Ta ki
II.Varna Sava'nda, II.Murat orduyu toparlayp Hunyadi Yano komutasndaki Hallar
yenene kadar etkileri epey sren bir bozgundur. kincisi de, Viyana muhasaras'dr. Bozgun
oluyor; nk ricat etmeyi bilmiyor ordu. Bu naksa Balkan Sava'na kadar srer. lk defa
ricat etmeyi stiklal Sava'nda renmitir. Gazi Mustafa Kemal Paa'nn harp tarihimizdeki
byk katks dzenli ekilmeyi retmesidir.[111]
Yahu ne terbiyeli adamlar u bizim maliyeciler, hi bozmuyorlar Ortayl'y. "Hocam, kinci Varna
Sava yoktur, Srpsnd da ad stnde, bir Osmanl zaferidir" demiyorlar. Yoksa Ortayl hakl ve
kimse tarih bilmiyor mu bu memlekette? Hakikaten ilgin olan, hibir konumasn yzst
brakamayan ve krpp krpp yldz yaparak defalarca baslmasn salayan Ortayl'nn bu konumay
baskya hazrlad ilk seferinde duruma aymam olmas, dahas ikinci seferinde de ufak tefek
deiiklikler yapmasna ramen yine uyanmayarak byk yanln aynen korumas. Hatta bu byk
bozgunu (!) komutanndan ayrmaya iinin elvermemesi: lk seferinde szn etmedii Hac lbeyi'ni
ekliyor da, savan sonucuna dokunmuyor! Peki, anlald, Ortayl ya Srpsnd Sava'n bilmiyor
veya baka bir ihtimalle Hunyadi'nin bastrmasyla 1442'den beri savunmada olan Osmanl ordusunun
1443'te zladi (Zlatitza) Derbendi'ndeki yenilgisiyle kartryor. "zladi" demek isterken
"Srpsnd" diyor. Bu tabii fazla iyi niyetli bir yorum, nk XV. yzyln deil, XIV. yzyln adam
olan Hac lbeyi de ikinci kezinde bu tablodaki yerini alm.
lgin olan Ortayl'nn bu veri parasndan ok emin olmas. Bir seferinde Osmanl-Macar
ekimesine rnek vermi, dierinde de ordu nasl ricat edemez nermesinin kant olarak kullanm.
Balam deiiyor, veriler, doru veya yanl, bellenmi vaazlar gibi ayn kalyor. Daha da ilgin olan
husus ise XV. yzyln ortasndaki Osmanl-Macar/Hal ekimesinde Osmanl ordusunun
kendisinden daha gl olan Macar ordusu karsnda tam anlamyla askeri bir ricat rnei vermesi,
birlikleri fazla hrpalatmadan ekilirken saldran orduyu zor durumda brakmak iin kendi
topraklarn yakp ykarak (scorched earth) taktikleri uygulamas ve Macar ordusunun lojistik
desteini kesmek iin kendi reayalarn katliama varan bir iddetle cezalandrmas.[112] zladi
Derbendi Sava'ndan nceki Ni veya Morova atmas iin Danimend, "Harp kaybedilmekle

beraber bozgun olmam ve Trk ordusu Balkan dalarnn arkasna ekilmitir" diyor.[113] Halil
nalck ise yle diyor:
Byk ksm tmarllardan oluan Osmanl ordusunun sonbaharda daldn iyi bilen
Yanko (Hunyadi Janos)... Tuna'y at (Receb 847/ Ekim 1443); Rumeli kuvvetlerini bozarak
Ni ve Sofya'y ald, Meri vadisine yol veren son Balkan geitlerine dayand. II. Murad
bunlar Zlatica /Zlatitsa (zladi) geidinde durdurdu."[114]
Gerekten de sert Osmanl savunmasna karn yenilgiyle biten zladi Sava'ndan sonra da hal
ordusunun karsnda, Yalva/Yalowacs'da hazr durumda yine bir Osmanl ordusu vardr. Her
halkrda, ortada Ortayl'nn tarif ettii trden ricat ederken uranlan bir bozgun grmyoruz.
Saldran ve ona direnen olmak zere iki ordu vardr. Her iki tarafn da ar hrpalanmasyla taraflar
Szegedin ahitlemesine gitmek durumunda kalmlardr! nsan dnmeden edemiyor, eksik gedik ama
belki de Ortayl lise tarih kitaplarn okusa iyi edermi!
Yahi okumalar ve vahi sr avlar
Hazr, Srpsnd filan demiken Ortayl'nn rehberliinde bu erken Osmanl dnyasnda biraz daha
dolaalm. Aslnda metodolojik bir noktadan girmitir Ortayl konuya:
'Tarih nasl yazlr?' dediiniz zaman sylenen genelde udur: 'Efendim, kroniklerimiz
vardr', yani Osmanl'daki 'vakayiname'ler vardr, bu kronikleri okursunuz, erisiyle
dorusuyla tarihin ana hatlar buradan kar. kincisi vergi defterlerine bakarsnz.
Mahkeme kaytlarna bakarsnz, toprak kaytlarna bakarsnz, bu byle gider. Nihayet denir
ki: 'Mektuplara bakarsnz.'[115]
Blm bal olarak da kullanlan "Tarih Nasl Yazlr?" sorusunun genelliine karn anlalyor
ki Ortayl'nn kastettii mnhasran Osmanl tarihinin nasl yazlabileceidir, Osmanl tarihinin
kaynak sorunudur. Burada eletirel olmaya karar veren Ortayl, vurgulu cmlelerle yerli tarihilii
sorgulamaktadr. Bir kez yapy skmeye karar vermi olmann hzyla devam ediyor:
Ancak 1300'den aa yukar 1440'lara kadar bu devletin kronii, yani olaylar gn gnne
yazan vakayinamesi yok. Bu devri anlatan kroniklerin hepsi II. Murat ve Fatih Sultan Mehmet
devrine ait. Bunlarn en aklls, 'Yahi fakihten duyduumuza gre' diyor. 'Yahi fakih' diye,
o devirleri grp szl olarak nakleden, bize mehul bir tarihi var. Yalnz, bu tarihinin de
yazd bir ey yok, her ey ifah. Gayet enteresan bir romantizmle sunulan bir tarih anlatm.
Fakat bu romantizm, bir kabile devleti, bir airet saval romantizmi iinde deil; bir
imparatorluun insanlarnn romantizmine benziyor; yani Titus Livius'un Roma'nn kuruluunu
anlatmasna.[116]
Ortayl'nn kronik tanmlamasndan, yani kronikleri olaylar "gn gnne yazan vakayiname"
olarak nitelendirmesinden dolay u veren bir karklktan balayaym: Eer kronik, sadece olaylar
"gn gnne yazan vekayiname" ise ve Osmanllarda da bu dnem iin bunlardan yoksa (ki yoktur),
o zaman "bu devri anlatan kroniklerin hepsi" nasl II. Murad ve Fatih devrine ait olur? Burada bir
eliki, bir mantk hatas yok mu? Ayrca, 1440'larda da olaylar byle "gn gnne" aktaran bir

kroniin varlndan haberdar deilim. zladi ve Varna savalarnn ada bir anlatm olan
Gazavat- Sultan Murad b. Mehemmed Han bile bu tarife girmez. 1467'de Oru'tan balayarak
ortaya ktklarnda da erken Osmanl kronikleri, olaylar "gn gnne" kaydeden bir karakter
tamazlar. Osmanl tarihi takvimleri de (annal) olaylar gn gnne kaydetmezler. Bir iki satrla bir
yln nemli olaylarn not ederler[117] veya gemiteki nemli bir olaydan kendi gnlerine kadar ka
yl getiini aktarrlar.[118] Ortayl'nn tarif ettii gibi olaylar olduka kaydeden trden bir
"vekayiname" iin ok daha sonrasn beklemek gerekir. Mesela, sonraki vakanvisler trnden resmi
bir stats yoksa da, gemii deil kendi dnemini yazan ve sk sk gnn tarihini de belirtmek
suretiyle 1563-1600 arasnn olaylarn aktaran Selnik Mustafa Efendi'nin, biraz ironik olarak
Tarih-i Selnik olarak bilinen metni bu tr bir "vekayiname" zellii arzeder.[119]
yi kt bir kronolojik dzen iinde gemii anlamaya ve anlamlandrmaya alan erken Osmanl
kroniklerinin o dnyadaki adlar ise tarihtir. Bunlara, bugn bizim anladmz ekilde tarih demenin
pek anlaml olmayaca ise aktr. Hepsini ayn kefeye koymak da pek doru olmaz. Ama genelleme
yaparsak, aziz menkbeleri (hagiography) trnden pek ok unsur alan, anlatmlarnda destan (epic)
ve dier kurgusal teknikleri kullanan metinlerdir bunlar. Bunlar retenler zaman veya mekn
kstlamalarndan dolay kendilerinin bulunamad ortamlarda bulunan kiilerin szl veya yazl
tanklklarn aktarm, onlardan bazen btnyle denecek denli kapsaml alntlar yapm ve tarihi
takvimler gibi yazl malzemeyi kullanmlardr. Yetiebildikleri dnem iin sahiplerinin gzlemlerini
aktaran, yer yer otobiyografik pasajlar da ierebilen, bu metinlere, bu oulculuklarndan dolay belki
de kendilerini niteledikleri gibi "tevarih" yani tarihler demek en dorusu olabilir. Nitekim Ortayl'nn
adn burada vermedii ama Yahi Fakih'ten bahseden baka bir Osmanl kronii olmad iin ondan
bakasnn olamayaca, "bunlarn en aklls" dedii k Paazade Dervi Ahmed k de bir
Tevrih-i l-i Osman yazmtr. ok katmanl bu metnin, Anonim Tevarihler ve Oru Be Tarihi gibi
ada bulunan dier kroniklerle olan metin ilikisi, bunlarn hepsinin dayand yazl ortak bir
malzemeye iaret ediyor. Hadise, Ortayl'nn baka bir yerde bu kronikiler iin syledii gibi "eskiyi
duyduklar kadar naklediyorlar" ekline indirgenemez.[120]
k Paazade'nin tevarihi, gnnn kaydn tutan bir rznmeci veya yine kendi gnnn olaylarn
ya da selefinin zaptettii evraka dayanarak yakn bir dnemin vekayiini yazan bir vakanvisin eserine
benzemez. k Paazade oturmu, merakl bir dinleyici kitlesine Osmanl'nn uzak gemiini, kurulu
yksn anlatmtr. te yandan da uzun yaam srasnda duyduu ve grd olaylar da katarak
anlatmn, bir ihtimalle lmnden ksa bir sre ncesine rastlayan 1485'e, belki de 1486'ya kadar
getirmitir.
te Ortayl'ya gre Yah Fakih, k Paazade'nin szl kaynaklarndan biri ve yazd hibir ey
yok. Eer 1920'lerden beri Osmanl tarihileri arasnda sregelen akademik tartmalardan kastl bir
uzak duru sz konusu deilse, bu durumu, ancak ve ancak Ortayl adna bir ar phecilik tezahr
olarak grebiliriz. nk hakikaten de bugn iin elimizde Yahi Fakih tarafndan yazlm bamsz
bir metin yoktur. Kayp durumdadr ve ancak k Paazade tarafndan ierildii ekliyle, dolayl
olarak vardr. Dolaysyla bir tarihi olarak Ortayl'nn bu metnin mevcudiyetinden phe etmeye
tabii ki hakk vardr. Fakat ilim dnyas k Paazade'nin yazl bir metin olarak Yahi Fakih'i
kullandn, k Paazade Tarihi'nin 1914'te stanbul'da baslmasndan beri biliyor. Bu konuda,
1922'de Paul Wittek'ten balayarak gnmzde Halil nalck ve Colin Imber'e varncaya kadar ok
sayda yayn yaplmtr. Burada geni bir kaynak sralamasna girimeksizin, bugn artk kendisi de

eskiyen ama dnemin tartmalarnn deerlendirildii Langer ve Blake'in makalesi ile Mnage'n
makalesini zikretmekle yetinelim[121] ve Imber'in, Yahi Fakih menakbn, Ahmedi'nin Dstn ve
Tevrih-i Mlk-i l-i Osman' ile birlikte 1390'lara kadar giden en erken iki yazl Osmanl kayna
olarak kabul ettiini belirtelim.[122]
Peki, Ortayl'nn aksi yndeki kategorik ifadelerine karn ilim dnyasndaki bu fikir birlii nereden
geliyor? Gayet basit, her eyden nce k Paazade'nin kendi metninden. k Paazade iki ayr
yerde Yah Fakih'ten bahsediyor, bahsetmekle kalmyor Yldrm zamanna kadar olan olaylar ondan
aldn sylyor. stanbul'da kesine ekilmi otururken dervileri ona Osmanoullarnn "tevarihi"
ve "menakb"n sormular:
Fakir dah cevap verdm ki Orhan Gazinn imam shak Fak ol Yah Fakdan kim ol
Sultan Bayazd Hana gelince bu menkb ol Yah Fakda yazlm buldum kim Yah Fak
Orhan Gazinn imam olyidi, fakir dah bilb iitdmden, baz hallarndan ve
makallerinden ihtisar edp kalem diline verdim.[123]
Bu eserin ilk sayfasnda. leride, metnin iinde nasl olup da bu yazl metinle tantn da
anlatyor. elebi Mehmed'in maiyetindeyken ve elebi Mehmed kardei Musa ile savamak
zereyken kendisinin hastalandn ve Geyve'de, Yah Fakih'in evinde misafir olduunu sylyor.
Bu 1413 ylnda oluyor.
Hndkr dah devlet ile Bursadan kt. Yridi, geldi Yurusa kd. Fakr Geyve'de kaldum.
Orhan Begn imam ol Yah Faknn evinde hasta oldum. Menkb- l-i Osman t
Yldrm Hana gelince imam olndan nakl ederin.[124]
k Paazade kaynaklar konusunda olduka dikkatlidir. Ortaa kroniklerinin pek ounun aksine
kaynaklarn syler. Bu kaynak szlyse kimden duyduunu syler, "Yazl buldum" diyorsa bunu da
dikkate almak gerekir. Yahi Fakih Menkbnmesi veya Menkb- Yahi Fakih olarak tannan bu
metnin yazarnn gerekten Yah Fakih olup olmad tabii ki tartlmaya muhta bir konudur. k
Paazade, "tevarih ve menakb" Yahi Fakih'ten naklettiini sylyor ama olduka mulak bir ekilde
de "yazlm buldum" diyor, "o yazmt" anlamna gelecek bir cmle kurmuyor. Buradan kacak en
salam sonu, k Paazade'nin kayna olmu olan ve byk ihtimalle de Menkb- l-i Osman
adn tayan erken bir metnin Yahi Fakih'in mlkiyetinde bulunduu.
Ama ortada yazl bir metin olmu olduuna dair bir baka ipucu da var. 1413'te ocuk saylacak bir
yata olan bir k Paazade'nin tarihini 1476'da yazmaya baladn dnrsek Yah Fakih
menakbn okuyuunun zerinden 63 sene getikten sonra salt hafzadan yazmasn olduka uzak bir
ihtimal olarak deerlendirmeliyiz. Acaba, o nshay yanna alm veya o elyazmas kltrnde ok
yaygn olduu zere kendine de bir nsha istinsah etmi olabilir mi? Evet, bu konuda bildiklerimiz
bundan ibaret. Baladmz noktaya dnersek, Ortayl, byle yazl bir kaynak olmadn ve k
Paazade'nin sadece Yahi Fakih'ten duyduklarn yazdn sylyor ama kendisinin k
Paazade'nin ak beyanna karn bu sonuca nasl ulatn sylemiyor. Her halkrda ben k
Paazade'nin bu ifadelerinden Yah Fakih'in hibir ey yazmad gibi kesinlik arz eden bir sonuca
ulaamyorum.

imdi sk durun. Ortayl'nn birka sz zerine erken Osmanl tarihyazmcl zerine u


yukardaki satrlar yazm, bir sr laf retmi ve epeyce akl yrtm olmaktan dolay kendimi
biraz aptal gibi hissediyorum. Yo, hayr yazdklarm aynen brakacam ki siz de gresiniz ama
hakikaten de "Ortayl neden ve nasl bu sonuca ulat?" gibi sorularla kafa yormann lemi yokmu!
Benim iin mesele zlmtr. Bu kadar umursamazln sz konusu olduu yerde kim Yahi Fakih
iin ne demi, ne nemi var! Ortayl, "Osmanllarn Avrupa'ya Geii Nasl Olmutur" bal altnda
k Paazade'den bu kez adyla bir kez daha bahsediyor:
Romantik tarihilii biliyoruz. kpaazade'ye gre; gaziler ay nda indiler Eceabat'a...
Orada kzleri avlayp kestiler. Kestikleri kzlerin postlarn eritlere ayrdlar. Sonra
etraftaki aalar kestiler. Bu aalar kz postlarnn eritleriyle birbirlerine balayp sallar
oluturdular. Bu sallarla da Rumeli'ye getiler. Bu pek gzel bir hikyedir; XV. yzyln insan
iin sylenmi emperyal bir formldr. Gelin grn ki, i bu kadar romantik ve kolay
olmamtr. Osmanl iin Rumeli'ye gei; sabr isteyen, askeri ve diplomatik hassasiyet
gerektiren bir hadise olmutur.[125]
Ortayl'nn bilgece uyarlarna ancak mteekkir olunur. Bu hikyeyi "gzel" bulmasna bile diyecek
bir eyim olamaz. Ay altnda evcil kzleri avlamak romantik ise romantik. Yukarda yle bir
deinip arkasn getirmemiti. Demek ki "bir kabile devleti, bir airet saval romantizmi"
olmayp da "bir imparatorluun insanlarnn romantizmine" benzeyen romantizm, bu romantizmmi!
Roma'dan neyimiz eksik, pardon biz zaten Roma'ydk! Ha k Paazade ha Titus Livius! Var
hakikaten bir romantizm. yle tyl saakl birtakm kzler imparatorluk uruna kendilerini feda
ediyor... Emperyal forml ksmn da oturtmaya alyorum: "kz art aa eittir Rumeli fthat"
filan m?
Sorun u ki, zavall k Paazade'de byle romantik bir hikye yok! "Nasl?" derseniz, vallahi yok.
Ne kz var, ne de etraflarndaki malzemeyi kullanarak sal yapmay ilk kez renen "emperyal"
insanlarn maceras! stelik "Acaba Ortayl baka bir tevarihte mi grd?" dncesiyle kk bir
aratrma bile yaptm. Anonim Tevrh-i l-i Osman'a ve Oru Be Tarihi'ne yani onun yazd
Tevrh-i l-i Osman'a da baktm. Hepsi, hakikaten de Yahi Fakih veya deil ortak bir metne
dayandklarn her trl phenin tesinde kantlarcasna ok benzer kurgu ve cmlelerle bu "tarihi"
gei olayn anlatyorlar. Ama Ortayl'nn kamuya sunduu romantik hikye hibirinde yok. Doal
olarak nereden alm olabileceini de bilemem ama Google'da yaptm ufak bir gezinti sonunda
Ortayl'nn hikyesine en yakn versiyonlarda kzlerden tulum yaparak veya o tulumlar zerine
aalar koyarak yaplan sallarla Rumeli'ye geiin anlatldn grdm. Bu da bir ey, Ortayl'nn
kz av anlatmlar ve sal nasl yaplr tarifleri en azndan henz hibir yere szmam.
k Paazade'de, Orhan'n olu Sleyman Paa, Ece Be'e kar kyya gemek dncesinde
olduunu "Bu denizi gemeye fikr ederin. yle gesem ki kfirn habar olmasa" eklinde ifade
ediyor. Burada "Kar kyya geerken ne ile geelim, nasl geebiliriz?" dncesinin deil
habersizce gemenin nemine dikkat ekerim. Sonras da yle:
Ece Be ve Gazi Fazl eyitdiler: 'Biz ikimz geelim. Hanum grsn' dediler. Sleyman
Paa eydr: 'Ne yerden geersiz?' der. Eyitdiler: 'Hanum! Yerler vardur kim yakndur.
Geecek yerlerdir.' Gdiler. Ol yere vardlar ki Viranca Hisardur. Greceden aaa deniz

kysnda Cimbinn karusnda tezcek Ece Be ile Gazi Fazl bir sal atdlar. Bindiler.
Geceyile Cimbi hisarnn nevhisine kdlar. Balarnun arasnda bir kafir ele girdi...
te bu ele giren "kfirin" ibirlii yapmas ve impe Kalesi'ne girilebilecek kolay bir yol
gstermesiyle iler olur: "Tez bir nice dah sal atdlar. Sleyman Paa yetmi, seksen yarar er ald.
Geceyilen getiler. Bu kfir dor Cimbi hisarnn bir ters dkecek yeri var idi, bu Mslimanlar anda
iletdi. Hemin andan hisara girdiler."[126]Oru'ta da yle: "Hemndem birka sal dzdiler. Sleymn
Paa, yetmi seksen kiiyle sala yarar gzde bahdrlarla bindiler. Gice ile te yakaya getiler."[127]
Anonim ise yle diyor: "Hemandem birka sal dzdiler. Sleyman Paa yitmi seksen kiiyle ve alp
erenler ve bahadrlar sala bindiler. Geceyile te yakaya getiler."[128]
Bu erken Osmanl kroniklerinin hepsi ok benzer ifadelerle olay anlatyorlar. Mesele nasl sal
yaplaca deil. Karya nasl ve nereden geilecei. Karesi vilayetinin yabancs olan Sleyman
Paa'ya herhalde bu tip geileri ilk kez yapmayan yerli gaziler klavuzluk ediyor. Gece gemenin de
romantiklikle ilgisi yok. Yakalanmamakla var. Dolaysyla kimse de ay altnda gemek gibi bir
salaklk yapmyor, bilakis karanlktan yararlanyorlar. impe'ye girileri ise romantik mi bilmem.
Kale duvarnn dna ylm ve duvarn boyunu aan bir gbre ynn stnden rahatlkla ieri
giriyorlar. Kimseyi ldrmyor veya incitmiyorlar. Laf uzatmayaym, Ortayl'nn, en azndan u
anlatmn olutururken k Paazade veya dierlerine bavurduunu sanmyorum!
yle grnyor ki erken Osmanl tarihinin kaynak daha dorusu kaynakszlk sorununa vurgu
yapaym derken Ortayl abartyor ve eksik hatrlyor.
Osmanl mparatorluu'nu aa yukar 150'nci yahut 140'nc kurulu yldnmne kadarki
vesikalardan ett etmekten aciziz. En eski tahrir defterimiz ve en eski kad sicillerimiz de
gene 15'inci asrn ikinci yarsna aittir. Daha da tuhaf olan, en eski tahrir defterimiz, bugnk
Trkiye'ye deil, Arnavutluk'a aittir, yani Fatih Sultan Mehmet devrine. Bunu Halil Hoca
neretmitir, Halil Hoca'nn bylece Arnavutluk'un milli tarihine yapt katk esizdir.[129]
Doru, bu kadar eski bir dnem iin belge veya resmi vesika seviyesinde bir kaynak sorunu sadece
Osmanl iin deil pek ok gemi uygarlk iin geerlidir. Ama Halil nalck'n yaymlad Hicri
835 Tarihli Suret-i Defter-i Sancak- Arvanid de hl ortalktadr.[130] XV. yzyln ikinci yarsna ait
filan deildir, birinci yarsna aittir. Fatih'in deil babas II. Murad devrine giden bir tahrir defteridir.
Nereden mi biliyorum? Hicri 835 tarihi 1431/32'ye karlk geliyor da oradan.
Sultan Muhammed Osmanolu, Bizans mparatoru, 1481
Ortayl'nn, stanbul'un ve Osmanl'nn "nc Roma" olduu ve Moskova'nn olmad, onun
Roma oluunun "dzmece" olduu yolunda sk sk tekrarlad bir gr var. Roma, Bizans ve
Osmanl. Roma. Grnrde, Osmanl'y yerellikten (parochial) olmaktan kurtarma abas olarak
alglanabilecek bu yaklamnn arkasnda ise aslnda byk bir Bizans dlamas yatyor. stanbul,
"Nea Roma" ise, Yeni Roma veya kinci Roma ise, biz buradaysak o da hl da buradaysa biz niye
nc Roma oluyoruz, gerekten anlamyorum. Bu mantkla kinci Roma olmaya devam etmemiz
gerekmez mi? Tm sorun bir siyasi el deitirme, dahas bir hanedan deiiklii deil mi? Osmanl,
Trk ve Mslman bir hanedandan bir lkeyi devrald zaman onlara atfen "kinci Karamanolu"

veya "kinci Akkoyunlu" olmuyor, oralarn kimlii hemen Osmanl iinde yerini buluyor da Bizans
niye bulmuyor ve tarihin iinde talam bir kinci Roma olarak kalyor ve yerini bir nc
Roma'ya brakyor? Yoksa sorun Bizans'n "Hristiyan" ve "bizden" olmamas m? Oysa bu Roma
kimlii de Osmanl'da yerini bulmu durumda. Yoksa Ortayl'nn kendisinin de sk sk vurgulad
zere Osmanl sultanlarna niye "Sultan- Rum", geni anlamda Anadolu ve Balkanlar'a niye "Rum"
yani Roma densin?[131]
Hakikaten de baz Osmanl yazarlarna bakldnda bir Byk Roma (Rumiyet'l-Kbr) bir de
Kk Roma (Rumiyet'l-Sura) ayrm yapyorlar. Rumiyet'l-Kbr'nn neresi olduu ak: hem
ehir hem de imparatorluk olarak Roma. Gelibolulu Mustafa 'Ali, "Rumiyye-i Kbr ki hl RimPapa ehri dimekle ma'rufdur"[132] diyor, brahim Mteferrika da "Romiyye-i kbradur kim bazlar
Ruma (sic)ve bazlar Kzl Elma tesmiye iderler" diyor.[133] Rumiyet'l-Sura'nn durumu biraz daha
kark. Sadece Sivas-Amasya-Tokat blgesi kastediliyor gibi. Mesela, yine Mustafa 'li, Fatih'in,
Uzun Hasan zerine giderken "Rumiyye-i Sugr ve Sivas- Rum nam ile msemm olan diyr-
fesihat'l-ercaya" vardn sylyor.[134] te yandan, salt Anadolu'daki Rum eyaletine kyasla
Roma'ya "Rumiyet'l-Kbr" denmesi de ok mantkl gelmedii iin bu nitelemenin "Bizans" veya
Dou Roma'ya nisbetle kullanld akla geliyor. Her halkrda, Osmanllar kendilerine "Rum, Rumi"
demelerine karn, bir, iki, diye saymyorlar. Mesele onlar iin bir din deiikliidir. Nasl ki
Roma paganken Hristiyan oldu, imdi de Mslman'dr. Her eylerinden anlalyor ki kendilerini
sregiden bir Roma olarak gryorlar.
stelik Ortayl "Bizans" nitelemesinden de honut deil. Nilgn Uysal, nehirsyleide soruyor:
Size ait olduunu dndm bir temel zellik de 'Bizans' kavramna yaptnz itiraz...
Bu bilinen bir ey. Ama az dikkat ediliyor. 'Bizans' laf hep kullanlyor ama yanl bir
kullanm. Bunun 'Roma' olduunu vurgulamak lazm. deoloji bakmndan, hayat tarz
bakmndan bu ok nemli. Byle yanl isimlendirmelere ok karym. nk isimlerin
bireyleri ve de toplumlar ifade ettiini unutmayalm. Bizans ismini o imparatorluun insanlar
hibir zaman kullanmadlar. Bizans ad 16.yzylda Alman limlerden Hieronimus Wolf'n
uydurduu bir isimdir. mparatorlua Bizans, bu ehre Bizans ve bu lkenin insanlarna
Bizansllar demek, 16. asr Bat Avrupa'snn uydurmasdr. Arkasnda siyasi bir misyon
yatmaktadr.[135]
E, "Bizans" diye bir ey yoksa "Roma" ise, bu sefer, u bu nedenle Osmanl'y, bugn Karaman veya
Akkoyunlu'dan ayr tutmuyor ama Bizans'tan tutuyorsak, o adan baknca da Osmanl'nn hi olmazsa
kinci Roma olmas gerekmez mi? Bu tabii ki bir bak as. te yandan, Ortayl'nn tm bu "Bizans"
iini Wolf'a ykmasnda da bir eksiklik var. Bat bunu ok daha nce yapm olmal. Ne kadar nce?
lk kez ne zaman? Bunlar bilemem. Ama XVI. yzyldan daha nce. Belki de, Bat, bizatihi
Osmanllar iin icat etmitir Bizans'. Costanzo di Moysis (Costanzo de Ferrara) adl bir sanatnn
Fatih'i gsteren madalyonlarndan birinin n yzndeki yazlar aynen yle: "Sultani Mohammeth
Octhomani Uguli Bizantii Inperatoris 1481" yani "Sultan Muhammed Osmanolu, Bizans
mparatoru, 1481". lgin olan ise yine ayn sanatya ait olan ve muhtemelen 1478 tarihli
madalyonda ise "Suitanus Mohameth Othomanus Turcorum Imperetor" yani "Osmanl Sultan
Muhammed, Trklerin mparatoru" denmesi.[136] Peki, Ortayl gibi bu konular diline dolam bir

tarihinin bu literatrden haberi olmas gerekmez mi? Latincede, stelik hanedann ad olarak Trke
bir ibare kullanlmasn doal olarak ilgin bulan fakat "Bizans mparatoru" unvanna hi taklmayan
Franz Babinger, ayn madalyonu ta ne zaman yorumlamad m?[137] Bahusus, 2000'de ehrimizde,
Sultan'n Portresi sergisinde sergilenmiken ayn madalyon?[138] Peki, "Btn kuular beyazdr"
nermesinin bir gn bir siyah kuu grnceye kadar geerli olduunu hatrlayalm, Wolf'u da bu ilk
olma azabndan kurtaralm ve geelim.
Gel halaolu yamacma gel!
bn Bibi'yi kim bilmez? Yani artk Ortayl tarafndan sonra tantldktan sonra kim bilmez? Bibi,
ama Brigitte Bardot olacak hali yok ya, isminden de anlalyor ki "halaolu". yi de kimin halasnn
olu? Mtebahhir tarihimiz kimseyi mahrum brakmam kimin nesi neyin fesi olduu konusunda:
Seluki Trkiye'sindeki loncalardan, meslek birliklerinden bahseden kitaplar hangisidir?
bni Bibi'nin Selukname'si yahut El-Evmir'l-'Al'iyye f'l-Umri'l-'Aliyye, Sultan
Aladdin devrine ait mehur kitabdr ki Adnan Sadk Erzi ve Necati Lgal (Sic. Lugal) bunu
evirmeye balad ve tpkbasm nerini yaptlar. evirisi bitmedi, Almanca evirisi vardr,
bizim eserlerin byle talihsizlii var. bni Bibi kendisi Sultan Aladdin-i Keykubat'n
yeenidir, bn Bibi diye hl (hala olu) ismini tayor. Padiah slalesine, Sultan
slalesine ihtisab (Sic. ntisab) iin bu nvan kullanyor.[139]
Anlald m? Bir phe kald m bu hususta? nce birka teknik ey: Seluknme tabii ki, bni
Bibi'nin kitabnn dier ad deil, onun Yazczade Ali tarafndan yaplan uyarlama-evirisinin ad.
Bu tr kulaktan duyma yntemiyle oluturulmu bir metinde olmas doal olan yanllar aada toplu
olarak gstereceim ama burada yeri gelmiken syleyeyim bir kiiye veya gruba "ihtisab" deil
"intisab" edilir, pazaryeri deil ya mbarekler. Tamam da, yine de bir tutarszlk yok mu? bn Bibi,
Aladdin Keykubat'n halasnn oluysa, kendi slalesine mi intisab edecek? Neyse, bu rutin
huysuzluklardan sonra gelelim nemli grdm veriye, ne kadar ilgin Seluklu tarihini yazan bir
kiinin ayn zamanda o ailenin bir ocuu olmas! Erkek tarafndan gelenlerin vakti ve frsat olmad
herhalde. Aferin sana yeen! Sknt u ki, bu bilgi parasn Ortayl'dan baka hibir yerde
grmyoruz. te yandan, insan byle spesifik bir eyi, bir yerden almazsa, bildiinden emin olmazsa
niye sylesin ki?
Biliyorsunuz artk, bunu byle yarm brakmayacak ve ansiklopedi kartracaz. Kartryoruz.
Adamcazn annesinin ad Bibi Mneccime imi. Oo, Seluklularn kadnlarna bak sen.
Mneccimlik de yapyorlarm. E, slaleye bir indirim yapar artk! Kadncaz Niabur'daki afilerin
reisi Kemaleddin Simnani'nin kzym, e bu da bu adam, Aladdin Keykubat'n babas ve bir Seluk
sultan yapar! Peki uzatmayaym. bn Bibi'nin ne anasnn ne babasnn Seluklu hanedan ile uzaktan
yakndan bir ilgisi var. Bibi Mneccime'nin kocas Mecdddin Muhammed Tercman ise Crcan
kentinin ileri gelenlerindenmi. Kar-koca, eskiden Celaleddin Harezmah'a hizmet ederlerken
Harezmah'n ilerinin karmas zerine bir miktar dolatktan sonra Anadolu'ya gelmi ve Seluklu
hizmetine girmiler. Kadn mneccimlie devam etmi, adam da sultann yatan hazrlamakla ie
balam, ama sonunda emir rtbesine ulam ve tercman olarak eitli hkmdarlara gnderilen
elilik heyetlerine katlm. Hani bilginiz olsun. Bu arada, hl, "halaolu" meselesini tam zm
saylmayz tabii. Anlald, adamcazn Seluklu ailesiyle akrabal yokmu, peki nereden km

bu lakap? Akla yakn gelen bir ihtimal var: "Bibi", halann yannda Farsada kadnlar iin kullanlan,
"hanm" gibisinden bir sayg sz. Bibi Mneccime de isim filan olmayp da, yapt iten dolay
"mneccim hanm" demek olmasn sakn? Olu da o zaman "hanm olu" olmu olur, kimsenin yeeni
olmasna gerek kalmaz. "Niye bn Mtercim denmemi?" diyorsanz, vallahi benden bu kadar.
Pardon, eantiyon olarak kk bir mjde vereyim: bn Bibi'nin kitabnn tamam meerse 1996'da
Trkeye evrilmi.[140]
Fram getir lala, resmedeyim cihn!
Peki, kiilerden sz almken, Baron de Tott kimdir? Ortayl, Tarihimiz ve Biz'de, "Osmanl
Batllamas'nda Yabanc Kadrolar" bal altnda beyan ediyor: "XVIII. yzylda Baron de Tott'la
karlayoruz. Baron de Tott, yani Humbarac Ahmet Paa, sonradan Mslman olmu, Avrupal
bir aristokrattr."[141] lahi! Yahu, o deil, br, br! Yani Comte de Bonneval olan Humbarac
Ahmed Paa'dr. Baron de Tott, Tott olarak kalm, memlekette en ufak bir parasn brakmakszn
Avrupa'ya geri dnmtr. Osmanl'ya her gelen Mslman olacak diye bir ey yok ya! Allah, Allah!
"Naslsa stat okumuyor kendi yazdklarn" diye biri muziplik olsun diye mi sokuturuyor tm bu
"bilgileri" araya? Yoksa lber Ortayl kapak bile amadan m yapyor bu aydnlatc konumalarn,
yle mi kaleme alyor vlgarize edilmi makalelerini? Bilemiyoruz tabii, ama "cevher" de bir yere
kadar birader. Hafza bu yanltr, vefas olmaz. zellikle yer ve kii, kavim, slale adlar, tarihler,
deyimler, terimler pek fecidir. Vallahi bakmadan olmaz. "Errare humanum est" diye bouna
sylememi Birinci Romal atalarmz, "beer, aar" diye evirmemi kinci veya nc Romal
dedelerimiz.
Tabii o kadar ok, o kadar ok var ki bu "zuhullerden". Ne ben hepsini yazabilirim, ne siz sebat
eder sonuna kadar okursunuz. Buyurun bir tane daha: Toleransn Trkedeki karlnn hogr
olmadn ve iyi kt "tesamuh"u kullanmamz gerektiini syleyen Ortayl yle devam ediyor:
Bizim bilmemiz ve kabul etmemiz gereken tek bir ey vardr: Btn Rnesans ve
Aydnlanma boyunca Avrupa'nn vazgeilmez bir hak ve hukuk stat olarak ileriye srd bu
terim, ilk defa belli belirsiz 1792'de Avusturya mparatoru II. Joseph tarafndan tolerens
patent [sic. Toleranzpatent] (tolerans berat) adl bir fermanla hukukilemitir. Burada
imparatorluun Yahudilerine ehirlerde yerleme hakk, baz zanaatlar ifa hakk, Cizvit
niversiteleri hari olmak zere baz niversitelerde okuma hakk snrl olarak bahediliyor.
[142]

Ne gzel. Ukalalktan leceim ama lisans birinci snf rencilerine ders verdiim iin biliyorum,
evvela Avusturya mparatoru deil, Kutsal Roma-Cermen mparatoru. Saniyen, 1792 deil, nk o
tarihte II. Joseph deil, nce II. Leopold, sonra son Kutsal Roma mparatoru II. Franz imparatorluk
tahtnda. Salisen, doru, yaynlayan II. Joseph, ama bir tane yok bu beratlardan, iki tane var, biri
1781, dieri 1782 tarihli. Ortayl'nn szn ettii bu 1782'de olan. Birincisi de, memlekette baz
gayr Katolik Hristiyanlara dini zgrlkler tanyor!
Dedim ya artk havlu atmak zereyim, son bir gayretle unlar da sayaym, merak eden gitsin geni
balamlarna baksn: Karaosmanoullarnn Suriye'de ne ii var?[143] Kossuth 1838'de deil 1848'de
ayakland.[144] Arabistanl Lawrence, "ngilizcedeki en iyi Iliada ve Odiseus evirisini" istese de

yapamazd, nk byle bir eser yok, adamn yapt Odisseia evirisidir.[145] Rikb- hmyn
"padiahn eeri" deil, zengisi demek.[146] lm-i kyafet, "fizyonomi" deil fizyognomidir.[147]
Tanzimat Ferman 1838'de deil 1839'da ilan edildi.[148] "Evangelidis Missalidis" diye biri deil
Evangelinos Misailidis Temaa-i Dnya'y yazd.[149]
Pardon, srada Ortayl'dan deil de konumalarn zmleyenlerden kaynaklandn sandm ufak
tefek hatalar var, sz vermitim. Onlar da kark olarak listeleyeyim: Edirne, "Tuna ve Meri
nehirlerinin kesitii blgede" kurulmamtr, "ok aktr ki Tuna ve Meri nehirlerinin kesitii bu
blge rutubetli ve scak olur" diye bir ey de yok, nk byle bir kesime yok. "Tunca" olacak.[150]
"Runniman" deil Runciman,[151] "Mengiray" deil Mengli Giray,[152] "vezir-i meali semir'in" deil
sonu "semirim" diye bitiyor,[153] "lahiya" deil layiha,[154] "Kitab-ul Haber" deil "Kitab'l-ber",
[155] " celebi" deil " cebeli,[156] "komando dili" deil kumanda dili,[157] "softlar" deil soflar,
[158] "elilik sameti" deil "elilik ikameti"[159] "Putting aut" deil "putting out",[160] "amatrlerini"
deil armatrlerini,[161] "Hzr'ul-Mlk" deil "Hrz'l-Mlk",[162] "seciyeli nesir" deil sec'li,[163]
"ABD'den Perny" deil Perry,[164] "Paissij Itilanderski" deil Paisiy Hilendarsky,[165] "Glab Paa" da
bir zahmet Glubb olarak yazlyor.[166]
Bitti mi? Yok. Bir de resim altlar var. Elim demiken, sevaptr. Osmanl'y Yeniden Kefetmek
dizisinde ve Tarihimiz ve Biz'de bir resim alt yazlar var ki evlere enlik. Hepi topu 15-20 adet
amur gibi, yarmar, birer sayfa yiyen resmi evire evire, tekrar mekrar basmlar. Birkana
dayanamadm, yazyorum: Osmanl'y Yeniden Kefetmek'ten bir resim, "Topkap Saray arz odasnda
Avrupal bir bakanla grme. De l'Espinasse" diyor. Hangi bakanm o, veya Avrupal bakanlar sk
sk gelir miymi, bilemiyorum. Sanrm Arz Odas'nda bir eli kabul.[167] Ayn resim bir kez daha,
bu sefer Son mparatorluk Osmanl'da kullanlm. "Topkap Saray arz odas" ksm karlarak. Ne
oldu, okurlardan ikyet mi geldi? Oysa Arz Odas doruydu.[168] Ktada Osmanllar'da ise bir
Dolmabahe Saray grnts var, ak ve seik Saltanat Kap! Burada ise "Bab- Ali. A.
Ferdinandus" eklinde aklanma getirilmi.[169] Bu yazlar hazrlayana nasl anlatmal bilmem ama
her gsterili ve yksek kap Bb- li deildir. Bb- li'nin bir haysiyeti vardr. yle desek, bu
Bb- li ise ayn kitabn 112. sayfasndaki resim neresi oluyor? Ayrca ayn Saltanat Kap resminin,
ayn serinin bir nceki kitab olan Son mparatorluk Osmanl'da "Dolmabahe Saray Girii. A.
Ferdinands" olduunu ne gzel biliyordunuz.[170] Neden unuttunuz? Tekrar, Ktada Osmanllar'a
dnyoruz. Sayfa 62'de bir resim alt yazs: "Fenerbahe'de Byk Patrikhane. B. Sprassberger".
Vallahi! Fenerbahe yerine sakn Fener olmasn? kr, Tarihimiz ve Biz'de dzelmi: "Fener
Patrikhanesi ve Byk Lise."[171] Bravo! Yalnz benim naizane tavsiyem ok ge olmadan ve bu
patrikhaneden birer tane de Galatasaray ve Beikta da istemeden nce dier kitab toplatmanz.
Tarihimiz ve Biz'den bir baka resim.[172] Tam sayfa, tek kubbeli, tek minareli biraz maribi etkiler
tayan bir cami. Son dnem Osmanl camilerinden. Hamidi bir ey mi? Yldz Camii'ne pek
benziyor, ama emin de olamyorum. Kusura bakmayn, byle kahve fal gibi okuyorum ama hakikaten
emin deilim. E, resim alt yazs? Ha, oras inanmamz istiyor ki "Bursa Ulu Camii"dir. Bak orada
dur arkada! Bu camiyi bilemedim ama Bursa Ulu Camii'ni, o ok kubbeli Yldrm yapsn rana
bilirim. E, aferin siz de fena deilmisiniz, daha nce "Ulu Camii ve kentin bir blm. Freeman" alt
yazsyla doru camiyi doru kentte verdiinize gre.[173] Ne oldu, bu sefer yaynevinde nbete kalan
gece bekisi daha dikkatsiz bir ey mi?

Ortayl'nn bu meta-metninden artk yava yava kma zaman geliyor. Grdklerimin bir ksmn
yazarak dikkat ekmek istediim sorunlara rnek verebildim diye dnyorum. Tabii ki katlp
katlmamak size kalm. "Ne var ya bunlarda?" diyebilirsiniz. "Popler metinler tanm gerei
batansavmacl ve kalitede byk bir d beraberinde getirir" de diyebilirsiniz. Bu yolda
dnmediimi de yeterince vurguladm sanrm. Dolaysyla az da olsa benim gibi dnyorsanz
sanrm sizin de zihninizi bir soru istila etmeye balam demektir: Peki ama neden? in en zor ksm
bu. Ayn eyleri temcit pilav gibi stp stp okurun nne koymann, srekli aydanla su ekmenin
byle bir etkisi mi oluyor? Tavann suyunun suyu derken yahni gittike sulanyor, yavanlayor mu?
Ama bu dediim de bir telemeden baka bir ey deil ki. Nedenleri deil de sanki yine sonular
anlatyorum. Zihniyet tarihisi olmak ne kadar zorsa bazen etrafmzdaki zihniyetleri kavramak veya
anlamlandrabilmek de o kadar zor. Sonuta kim, kimin kafasnn iine girebilir ki? ster istemez ex
post facto bakyoruz, sonular konumak durumunda kalyoruz. Dolaysyla, benim bulacam
aklama ancak speklatif olabilir.
Acaba yle olmu olabilir mi: lber Ortayl bir noktadan sonra yavan tarihilikten, yayan
yrmenin bin trl meakkatinden sklm. Evet, dipnottu, referanst, yazarken kontrol etmeydi gibi
el emei gz nuru gerektiren, sonuta da sahibi dahil kimseye bir dl getirmeyen zanaatlk
seviyesindeki tarihilikten sklma benziyor. sterseniz zanaatten "sanata" doru ani bir kanat krm
da diyebiliriz. Tarihi artk prangalarn krm zgr bir sanatdr! Bu sylediimin ilham da
nereden mi geliyor? Tabii ki yine stadn kendi sylediklerinden:
Tarihi toplad verileri yazarken, bir edebiyat bir yazn adamdr. Burada toplad
malzemeyi adeta tuvalini istedii ekillerle, renklerle dolduran bir ressam gibi yanstr.
lmi ve ciddi alan tarihiye ayn konuyu verip... []nn de nne ayn vesikalar,
yani arivlerdeki mhimme kaytlarn, vilayetlerdeki eriyye sicillerini, name-i hmayunlar
veya baka kaytlar koyuyorsunuz, onlar da okuyorlar. Emin olunuz, sonunda izilen resim
birbirinden ok farkl olacaktr. Bu resim de namuslu, bilimsel, Osmanlcay doru okuyan
tarihilerin eseridir; ama farkl resim kar gznzn nne.[174]
Bu analojiye devam edelim. Varsayalm ki tarih resimdir, tarihi de ressamdr. aba, dnyay
zmseme ve anlamlandrma sonra da grdn bir ressam gibi yanstma abasdr. Ama
ressammz ne gryor? Mesele bir yol meselesidir. Ressammz acaba realist midir? Fotoraf
kalitesinde resimler mi boyayacaktr? Yoksa srrealist midir? lemi aknlklar iinde mi
brakacaktr? Yoksa olgular dnyasndan bilinli bir kopma yaayacak, o dnyann verilerinden kolay
kolay etkilenmeyecek, kendi iinde tutarl paradigmalarn evrenine dalacak, soyut resme mi
sardracaktr? Naizane ben, bir slup olarak Ortayl'ya empresyonizmi yaktryorum. Ortayl'nn
yukardaki alntda sylediklerinin altnda en zararsz dnce eklinin de bu olduu
kansndaym. Sanat tarihisi olmadm iin sanatnn faaliyetinin hangi aamasnda bu slubu
benimsediini tam olarak tesbit edemiyorum ama daha nce "boyadklarnn" farkl olduunun
ayrmndaym.
Evet, artk izlenimcilii benimsemitir sanatmz. Tuvali zerinde dnyay yeniden yaratmaktansa,
o dnyay gren gzlerinin hissettiklerini, izlenimlerini yeniden yaratmaya adamtr mesaisini, ak
havada almakta, an yakalamaya uramakta, geici olann peinde komaktadr. Havaidir. Btne
bakmakta, ayrntya taklmamaktadr. Hatlar, izgiler pek umurunda deildir, renkleri ne karr... Ne

kadar da ok severim empresyonizmi! Byle tatl tatl empresyonistleri ve muhteem tablolarn


dnrken birden kendini dayatan bir uyanmann buz gibi souk etkilerini yayorum: Biz sanat
leminde deiliz! Gerek yavan ve acmasz. Resim dnyasnn kurallar ok farkl. Hibir ey
deilse, ressamlar, tarihilerin aksine bo bir tuvalin bana geip yaratclklarn gsterebiliyorlar.
Bizim ise bagajmz ykl. Tuvalimizi eitli figrlerle, ekillerle dolu buluyoruz. yle de olmak
durumunda. Oraya yeni bir eyler boyamann kurallar var. Tarihle en fazla kesime noktas olan
edebiyatn bile kurallar farkl. Mzik? Sylemeye bile gerek yok. Maalesef, Ortayl'nn ve
benzerlerinin yapt eyler, ancak ve ancak tarih hakikaten resim olsayd meru olabilirdi! Peki,
Ortayl'nn bu metin grubuna ynelik eletirilerimi nasl olsa nesnel olarak gsterdim, imdi ben de
biraz izlenimci eletirmenlii kendime ok grmeyeyim ve yle balayaym: Durduk yerde kendini
doutan yetenekli bir sanat olarak tahayyl etmekle sanat olunmuyor. Anladk "ho slup" diye
bir ey var ama bal bal demekle de az tatlanmyor. Evdeki tngr mngr piyanonun ise kimseyi
doutan tarihi edecei yok.
Post scriptum: Ayn Clut'un yenenleri ve yenilenleri
Daha nce de vurguladm. Bu blmde Ortayl'nn sadece baz popler metinlerini kendime konu
edindim ve eletirdim. Hemen syleyeyim ki Ortayl'nn akademik yaynlar da doal olarak, katiyen
eletiri st filan deildir, olamaz. Onlar da kendi paradigmalar iinde eletirmek pekl
mmkndr. u kadarn syleyeyim ki Ortayl'nn bilimsel nitelikli yaynlarna baknca da ok
etkilendiimi syleyemiyorum. Evet, "Yeri buras deil" diyerek onlar bilinli bir ekilde ayr tuttum
ama ben bu denemede somut kant gstermeden hibir yargda bulunmamay da iar edindim. imdi
"mesnetsiz, vesikasz" laflar edip tyyormu gibi grnmeye iim elvermiyor. Diyorum ki
Ortayl'nn kap gibi referansl bilimsel yaynlarnda boy gsteren ama ok ilgin bir ekilde bu kez,
bu popler metinlerinde dzelttii fahi bir hatay burada versem? Hem u sylediklerime kk bir
kant olur, hem Ortayl'nn iki metin grubu arasndaki tuhaf ilikiye dikkati eker hem de buraya saded
harici bir malzeme tamam olurum.
Ortayl'nn ilk kez 1994 ylnda Trkiye Gnl dergisinde yaynlam olduu bir makalesi var:
"Hilfet ve Trkiye slm Devletinde Hilfet". Hem 2004'te hem de 2007'de yeniden yaymland.[175]
Ortayl'nn ayn makaleleri baka baka yaynevlerinden ama sanki yeni eylermi gibi baka
balklar altnda toplayarak basma alkanln gz nnde tutulursa bir kez daha baslmasnn da eli
kulanda olduunu syleyebiliriz.[176] Halife kelimesinin anlamndan balayan, erken slami
dnemde kurumu irdeleyen ve nihayet 1924'te Osmanl hilafetinin ilgasna kadar kurumun tarihine
deinen bir makale bu. te bu makaleden reniyoruz ki lhan Hlg 1256'da Badad' istila etmi
ve oradaki son Abbasi halifesi Mustasim'i idam ettirmitir. Bu tarihi hemen 1258 olarak dzeltelim
ve hi zerinde durmayalm. Zaten Ortayl'nn popler yaynda dzelttii hatas da bu deil. te,
Ortayl bu Abbasi sonras dnemde pek ok slam hkmdarnn ayr ayr halife unvann kullandn
belirtiyor ve bizatihi sultan unvanna da kutsallk atfedildiini u szcklerle anlatyor:
Esasen Abbaslerden sonra 'sultan' nvan hakimiyet ve hakimiyetin menenin Allah'tan
gzldiini gsteren bir nvandr. lhanl hkmdar Gazan Mahmud Han 1260 Ayn Callut
Savandan sonra fethettii am'da bu grn aka iln etmi; sultanln Allah vergisi
olduu ve Msr'daki halife ve Memlklerin tasdikini gerektirmediini sylemitir. Bu
dnemde artk hilfet ve Kurey arasndaki ballk ve zorunluluk da siyas literatrde aka

gereksiz grlyordu.[177]
Burada tekrarlamayaym ama bu artc pasaj iin verdii referansta Ortayl tam drt tane kaynak
sayyor. "artc" diyorum, nk her okuyuta hayretten azm ak kalyor. 1260'ta Gazan Han
henz domamt bile ama bakn bu dahi ok nemli deil. Asl arpc olan Ortayl'nn Ayn Clut
Meydan Sava'nn bir Mool zaferi olduunu dnmesi! Deilse, Moollar bu savatan sonra am'
nasl fethediyorlar?
nanlmaz. Gerekten inanlmaz. Ayn Clut Sava herhangi bir sava deil. ok nemli siyasi
sonularnn yan sra sembolik anlamlar da pek byk olan bir sava. nk, 1258'de Abbasi
halifeliini dren ve Bat'ya kar ileri hareketlerini srdrerek Suriye'ye giren Moollarn,
Memlukler tarafndan durdurulmas bu savala oldu. 3 eyll 1260'ta, Msr Memluk Sultan Kutuz ve
o yln sonunda Kutuz'u ldrerek sultan olan komutan Baybars, Ayn Clut'ta, Ketbua komutasndaki
bir Mool ordusunu o kadar byk bir yenilgiye urattlar ki Mool yenilmezlii imaj o savala
yerle bir oldu. Dou yars Moollar tarafndan fethedilen slam dnyasnn bats Mool
tehlikesinden uzak kald. zleyen altm yl iinde de ran Moollar, Memlukler karsnda bir trl
diki tutturamadlar! Suriye, Memluklerde kald. Mnhasran bu sava ve genelde lhanl-Memluk
ilikileri zerine alan Reuven Amitai'nin hemen btn akademik hayat bu konular yazmakla geti!
[178] Bizde de Amitai denli kendini Memlk-Mool savalarna kaptran yoksa da Ayn Clut'un ne
olduunu bilenlerin says epeyce fazladr diye dnyorum.
Hadise aslnda gayet basit; Ortayl, Gazan'n sonusuz kalan seferlerinden birinde, 1300'de birka
aylna am' igal etmesini 1260'taki Ayn Clut'la kartryor.[179] Daha dorusu, kaynaklarndan
Gazan'n am'a girdii bilgisini alnca bunun olsa olsa Ayn Clut'tan sonra ve dolaysyla 1260'ta
olacan sanyor. Bu ipucundan yola karak Ortayl'nn lhanllar ve Memlukler arasnda sadece tek
bir sava getiini dndn de karsayabiliriz.
Ortayl'nn bu herhangi bir maddi yanla benzemeyen yanln makalelerinin yeni basmlarnda
deil de popler kitaplarndan birinde dzeltmesi her ne kadar tuhaf ise de bir seferliine olsun
popler kitap okurlarnn doruca bir ey okumasn salad iin yine de takdire ayandr. Tarihimiz
ve Biz'de yle diyor:
Fakat Hallara asl darbeyi vuranlar, Ayn- Callut'ta Moollar yenen Memluklardr.
1269'da Sultan Baybars, Moollar gibi bir kuvveti durdurmaya muvaffak olmutur. Bu sefer
de, 1291'de onun evlatlar, Hallar bu topraklardan srebilmitir.[180]
Tamam, tamam, farkndaym. Ayn Clut'ta Baybars sultan deildi, 1269'da ise sultand ama Ayn
Clut o yl deil 1260'ta olmutu ama artk armudun sap zmn p demeyelim. Ayn Clut'un
yenenleri ve yenilenlerini dzgnce tesbit edebilmek de az i midir?

V. blm
Ayn yazarlar, deiik metinler:
muhtelif edisyonlar

Trkiye'de artk hemen hi dikkat edilmeyen bir nokta var: Pek az yaynevi bir yayn yeniden
basldnda bunun bir "basm" m (impression) yoksa "bask" m (edition) olduunu sylemeye gerek
duyuyor. Dahas, noktasna ve virglne dokunmakszn aynen bastklar, dolaysyla "basm" olan bir
rn tantana ile "bask" olarak tantma yoluna gidiyorlar. Sonuta yzlerce "bask" yapm
yaynlarla karlamak iten bile olmuyor. Sylemeye gerek bile yok ki, uluslararas yaynclk
kurallarna gre bask hatalar gibi ufak tefek yanllklarn dzeltilmesini hari tutarsak ancak ierii
deitirilmi bir basm artk yeni bir "bask", yeni bir edisyondur. Bilmiyorum, sorun belki de bir
terminoloji sorunudur. nk "impression" iin "basm" yerine "bas" terimini kullananlar da var.
Belki de "bask" y da byle bir ey sanyorlardr, kelime "impression" karlamak iin
kullanlyordur. Her halkrda, kitap knyelerinde "birinci bask, nc basm" veya "ikinci bask,
yedinci basm" gibisinden bir bilgiyle karlamyoruz. ayet yleyse, o zaman "edition"a muhakkak
bir baka karlk bulmak durumundayz veya bulamazsak "edisyon" olarak kullanmaya devam
etmeliyiz ki bir kavram karmaasna yol amayalm. zerime pek vazife deil ama merak ediyorum,
dnyada "basm" iin farkl "bask" iin farkl ISBN'ler ve tabii ki her yeni bask-edisyon iin yeni
bir ISBN almak gerekirken bizde nasl oluyor? Neyse, benim bu blmde zerinde durmak istediim
konu tabii ki "basm"lar deil, "bask"lar, daha dorusu bir kitabn deiik edisyonlar arasndaki
farklarla ilgileniyorum. Bu ilgim de yaynclk bak asndan deil, tarihinin bak asndan olmak
durumunda.
Gerekten de ayn yazarn eserinin deiik edisyonlar arasndaki farklar incelemek, tarih
metinlerinin rettii sorunlar incelemek balamnda olduka retici olabilir. Ne olmutur da yazar,
yeni edisyonda metnini deitirmitir? Yeni verilere ulam ve metnini gncellemek veya
geniletmek ihtiyac m hissetmitir? Eski edisyondaki yanllar m dzeltmitir? Yoksa tam tersine
nceki edisyondaki baz malzemeyi mi karmtr? Bu budama ilemi bir sansr veya otosansrden
mi kaynaklanyor? Verileri ayn bile kalsa yazar yorumlarn ve grlerini deitirmek arzusu mu
duyuyor?
Birinci blmde "sadeletirme" adna bakalarnn metnine giren ve istedii gibi zgrce kesip
bierek bu metinleri bozanlara ait rnekler grmtk. Burada ise bir faktr olarak yazar devreden
kmakszn, tam tersine yazarn eliyle olan deiiklik ve farkllklara bakmak istiyorum. Yanl
anlalmak istemem, yazarlarn tabii ki bu tr tasarruflarda bulunmak en doal haklardr. Verilerini
yenileyen, eksiini gideren, hakl eletirileri dikkate alarak gerekli deiiklikleri yapan bir yazara
ancak sayg duyulur. Okurunu bir ekilde haberdar ediyorsa bu sayg artar. Dolaysyla, deil eserini

dzeltmek ve gzden geirmek, eer istei ve vakti varsa bir yazarn, metnini tepeden trnaa yeniden
yazmas bile btnyle meru bir eydir. stelik sz konusu olguya (rescension) sadece gnmzde
deil modern ncesi dnemlerde de rastlarz. Eserini alt kez "telif" eden Osmanl tarihisi
Hasanbeyzade bu balamda hemen aklma gelen iyi bir rnek.[1] rili ufakl deiiklikler yapan ve
devasa tarihini btnyle gzden geirerek bir "tertib-i sn" yaratan Cevdet Paa'y da unutmayalm.
Keke Cevdet'in iki "tertibi" arasndaki farklar nokta be nokta ortaya koyan bir alma olsayd.
Cevdet Paa'nn tarihinin sadeletirilmi halini ise "edisyon tesi" bir kategoriye koymak
durumundayz ki zerinde yeterince durduumuzu sanyorum. te yandan bir tarihi olarak ayn
yazarn metinlerinin deiik edisyonlar arasndaki farklar bulmak, tesbit etmek hem sanldndan
daha elenceli olabilir hem de bu tr deiiklikleri nelerin getirdiini anlama abas erevesinde bir
dnemi daha iyi deerlendirmemizi salayabilir.

Halide'nin hediyesi
Yukarda bilerek deinmedim. in iine eviri girmise iler biraz daha karr. Tabii ki
gnmzde ayn eserin neredeyse ezamanl edisyonlar birden fazla dilde yaymlanyor. Doal
olarak o eserin yaynland dildeki ilk basm o dildeki ilk edisyonudur da. Eer sz konusu olan bir
eviri deil de uyarlama ise o da yledir, yeni bir edisyondur. Yine sadeletirme ksmnda
deinmitik, metinden metine dilin deimesinin, dil farkll gerekesinin metinlere mdahale etmek
iin ne gibi zeminler hazrladn grmtk. Aada altnc blmde de bir rnekle, bu farklln
ok daha ciddi sorunlar retebileceini, dil farkllnn zaman zaman akademik etik dna
klmasna nasl perdeleme grevi yaptn greceiz. Bu tr zorunlu deinmelere karn "dilimize
kazandrlan" zelde tarih, genelde tm eserlerin nasl bir eviri szgecinden getiini incelemek ve
eletirmek gibi devasa bir konudan bu kitapta bilinli olarak uzak durdum.
Burada ise ayn yazarn, Halide Edib Advar'n 1928'de ngilizce olarak yazd ve yaymlad bir
metnin tam otuz drt yl sonra Trkede grnd haline biraz eilmek istiyorum. The Turkish
Ordeal'n nasl Trk'n Atele mtihan haline geldiini tm veheleriyle incelemek gibi bir iddiam
yok fakat bu iki metne biraz yakndan bakmann tarihi asndan epeyce verimli olacan
syleyebilirim.
Halide Edib, 1962 ylnda Trke edisyona yazd aprak ifadeli ksa nszde Trk'n Atele
mtihan'nn ve Trkeden nce ngilizcede kan dier metinlerinin tercme olmadklarn syler:
Bunlarn hi biri tercme deildir, fakat baz yerleri biraz ksa, baz yerleri biraz uzun
olmakla beraber, z itibaryla ayndr. Bu hatralar, stikll Savan hazrlayan zihniyetin,
baka baka ynlerden, lehte ve aleyhte olan btn fertlerin, en fazla, bir ruh tahlilinden
ibarettir. Geri, balca vakalar da iine alnmsa da, bu hatralar asl, btn bir
memleketin, yl sonunda zmir'e nasl nne geilmez bir sel gibi beraberce aktn
gsterir.[2]
Yazarn ak beyanna gre, baz yerleri deimi olan Trke edisyonun, ngilizce edisyonun
harfiyen bir evirisi olmadn, daha ziyade bir uyarlama karakteri tadn fakat iki metnin "z
itibaryla ayn" olduunu dnmek durumundayz. En azndan Halide Edib, byle dnmemizi
istemi. Metinleri karlatrmaya baladmzda ise meselenin hi de Halide Edib tarafndan
yumuatlarak sunulduu gibi olmadn anlyoruz. Yazar, byk bir ihtimalle yapt radikal
deiiklikleri perdelemek iin bu ayniyeti vurgulam ve bunu da zekice yapm grnyor.
Nihayetinde, metnin ngilizcesine her an gidilebilecekken Trkesinin bir eviri olduunu sylemek
ok da inanlr olmazd. Dolaysyla, Trke metnin eviri olmadn peinen kabulleniyor ama
okuyucunun inanmasn istiyor ki yle pek vahim bir ey de yoktur. Yazar, kendi metnini evireceine
oturmu, Trke dnm, yeniden yazma yoluna gitmitir. Evet, ima budur. Fakat metne eletirel bir
gzle baknca durumun bu merkezde olmadn grmemek imknsz. Tabii ki ilim dnyas yazarndan
gelse dahi bir iddiay nn ardn kovalamadan kabul edecek deildir. Etmemitir de zaten. The
Turkish Ordeal ve Trk'n Atele mtihan'nn siyasi duru olarak pek fazla rtmediini bilenler
epeydir biliyordu. Hlya Adak, bir iki kere bu konuya deindi:

1962'de Edib'in The Turkish Ordeal' Trkeye Trk'n Atele mtihan olarak
"evrildiinde", Halide Edib'in kendisi, Mustafa Kemal ve rejimi eletirilerinin ounu
darda brakmt. Bylece, ngilizce asl Cumhuriyetin kuruluuna ilikin Kemalist mitleri
sorgularken, otuz ksur yl sonra kanTrke version yani Trk'n Atele mtihan, aksine
bunlar onaylamaktayd.[3]
imdi bu iki metne biraz daha yakndan bakalm. Trke metnin byk bir ksm, ngilizce metnin
bir uyarlamasndan ok, olduka sadk, eer kelime kelime eviri yapmyorsanz olabildiince sadk,
bir ngilizceden Trkeye eviri nitelii tayor. Yazarnn eli deen bir metinde eviri kokusunu da
almamamz gerekir ama bu konuda bile metnin tutarl olduunu iddia etmek g gibi grnyor.
Radikal ksaltmalardan da kaynaklanabilir ama metnin pek ok yerinde anlam yakalamak gleiyor.
in bu ksmn edebiyat tarihilerine ve eletirmenlerine brakyorum; herhalde imdiye kadar nice
makale yazarak olay iyice aydnlatmlardr. Benim burada ilgilendiim bu "z itibariyle ayniyet"in
nasl bir ey olduu. Tabii ki biraz nce ne dndm syledim. Kimileri kaba saba, kimileri
daha rafine olmak zere deiikliklerin ok fazla olduunu, metnin yapsn ok deitirdiini de
syleyeyim. in aslna baklacak olursa, bunda bizatihi bir yanllk da grmyorum. Bir yazar
grlerini deitirme konusunda niye bize hesap versin ki? yleyse, yledir. Nedenlerini de otursun
tarihi ve edebiyat tarihisi bulsun. Ama yazarn aksi yndeki iddias bizi durumu belgelemeye itiyor.
Kapatn Meclis'i cereyan yapmasn...
Dnem, mtareke dnemidir. Padiah Vahideddin'dir. ler karktr. Memleketin geleceinde
byk belirsizlikler vardr. Vahideddin ngilizlerin himayesine taraftardr. te bu padiah meclisi
kapatmay dnmektedir:
Bu devrede Padiah, Meclisi kapatmay dnyordu. Mustafa Keml paay elde ederek
parlamentoyu kapatmak ve ardndan bir mutlkiyet kurmak istiyordu.[4]
Eh, biraz da yle olmam mdr? Sonuta, 1919'da son Osmanl seimlerinin yaplarak meclisin
yeniden almasna kadar 1918-1919'da mutlakiyete dnlmemi midir?[5] Sorun tabii ki ngilizce
metinde. Gidelim:
I want to add that not all those who thought that parliamentarism was too advanced a form of
government for Turkey were at the same time in favor of a foreign protectorate: Mustafa Kemal Pasha
was said to be one of those trying to persuade the sultan to close the parliament, but he wished him to
inaugurate afterward a rgime of absolutism- with a cabinet in which Mustafa Kemal Pasha himself
would be the minister of war.[6]
imdi de bu pasaj benim evirimle vereyim:
Eklemek isterim ki Trkiye iin parlamentarizmin gereinden fazla ileri bir hkmet ekli
olduunu dnenlerin hepsi, ayn zamanda, bir yabanc himaye rejimi de istiyor deildi:
Mustafa Kemal Paa'nn, parlamentoyu kapatmas iin sultan iknaya alanlardan biri olduu
syleniyordu. Ama, o, sultann daha sonra mutlakiyeti bir rejim balatmasn ve iinde
kendisinin bizzat harbiye nazr olaca bir hkmet kurmasn arzuluyordu.

Tabii ki burada kendime bitiim grev tarihte hakikaten yle olmu mudur olmam mdr, bunun
tartmasn yapmak deil. Ama "z itibariyle ayn" olan bu iki metnin insan bir sa, bir de sol
keye yatrd, rolleri birbirinin tam zdd olarak gsterdii konusunda tamamen anlayor muyuz?
O zaman devam edelim.
Yazarn yukardaki tasarrufunun yorumlamaya gerek bile duyuracan sanmadm iin geiyorum.
Dediim gibi, farklar her zaman bu kadar belirgin deil. Henz Mustafa Kemal, Samsun'a km
deildir. Ama bir "Ermenistan" fikri douda eitli heyecanlara neden olmaktadr:
Ayn zamanda mill bir hareket, memleketlerinde bir Ermenistan kurulmas ihtimaline kar arkta
iddetli surette uyanmt. Kzm Karabekir paa, o zaman, memleketimizde tek hatr saylabilir Trk
ordusunun banda bulunuyordu. Kendisi ayn zamanda, tilf kuvvetlerinin ark Anadolu'da bir
Ermenistan kurmalar ihtimaline kar halk silahlandryordu. O tarihte, zmir'de henz Yunan
ordusu yoktu.[7]
Hi oyalanmadan ngilizce metne gideyim:
The Nationalist movement had in the meantime started in the East- always tremendously
excited and angry at the mere possibility of an Armenia in their lands.
Kiazim Kara Bekir Pasha, as the commander of the only considerable regular Turkish forces
in the East, was arming the population from the military depots and getting ready for an
effective resistance in case the Allies should decide to create an Armenia in Eastern Anatolia.
As there was as yet no Greek army in Smyrna, Western Anatolia was in no immediate
danger.[8]
Sanki mtercim olarak iim imdi daha kolay gibi:
Bu arada, Mill Hareket, kendi topraklarnda bir Ermenistan kurulmas ihtimalinin bile her
zaman dehetli heyecanlara ve fkeye yol at arkta balamt. arktaki tek hatr saylr
dzenli Trk kuvvetinin komutan olarak Kzm Karabekir Paa, halk askeri depolardan
silahlandryor ve mttefiklerin Dou Anadolu'da bir Ermenistan yaratmaya karar vermeleri
durumunda etkili bir direnie hazrlanyordu. Henz zmir'de bir Yunan ordusu olmad iin
Bat Anadolu acil bir tehlike iinde deildi.
imdi dilci deilim. Trkede harf-i tarif denen nesnenin olmad sylenir. Buralar bilemem ama
"milli bir hareket" ile "Milli hareket" arasndaki fark bilirim. Birincide milli herhangi bir hareket,
milli hareketlerden biri, ikincide ise kesinlik ve teklik anlam var. Hibir ey bilmesem, ngilizcede
"the" ne anlama gelir bilirim! Peki ne zaman ve nerede balam bu Milli Hareket? E, o da alntdan
kyor. Henz zmir igal edilmeden nce, douda! A, bakn bu noktadan sonra hele tarihi olarak
iiniz ok zor. Milli Mcadele, Mustafa Kemal'in Samsun'a kmasyla balamam myd? O da
Yunanllarn zmir'i igalinden hemen sonra olmam myd? Ne yani, sen bize Halide Edib'in u
kytrk alntsna dayanarak nesiller boyu okulda okuduumuz bir eyin aksini mi sylyorsun?
Ayrca kadn imana gelmi, dzeltmi ite hatasn Trkesinde! Yok, vallahi bir ey demiyorum.
Sadece u kadarn sylyorum ki tarihte balanglar, milatlar bulmak olduka keyfidir, hele koskoca
bir memleketin pek ok kesinde ayn anda kongreler toplanyor, pek ok kii ezamanl olarak

direni rgtlyorsa. Halide Edib'in, anlarnn ngilizcesinde tutarl olarak "Milli hareket" dedii
eye, Trkesinde ya hi deinmediini ya da yukardaki gibi "milli bir hareket" diyerek
geitirdiini grmekteyiz. Bu tavr da Mustafa Kemal'in ahsen katlmad veya organizasyonunda
kritik rol oynamad her trl kongre ve oluumu "Milli Mcadele" anlatmlar iine pek sokmayan
ve en fazla "yerel" olarak niteleyerek anlamlandran resmi tarih ynelimlerine byk bir uygunluk
iindedir.[9]
Uzundu, inceydi paamn parmaklar...
Peki, Halide Edib'in, Mustafa Kemal hakkndaki ilk izlenimleri, grleri nelerdir? Tabii ki artk
bir tahminiz vardr, ngilizcesinde baka, Trkesinde baka grleri var.
Benim ve herkesin Mustafa Kemal paa hakkndaki fikrimiz bu devrede yle ifade
edilebilir: anakkale'de Anafartalar kahraman; padiahn yaveri; ve hariklde bir zek ve
ihtiras olan bir insan diye tannyordu. Ben kendisini bir ka defa Babli'de grmtm.
ahsiyeti ve inkr edilemeyecek bir grn vard. Dou Anadolu'ya oradaki kuvvetleri
yattrmaya gnderdiklerini iittiim zaman ihtiras hakkndaki fikirlere hi inanmadm.
Trkn istikllini koruyacak bir vaziyet aldktan sonra, Trk milletinin kendisine en byk
mevkii vereceini tabii gryordum.[10]
Bakn, aslnda mekanik bir i yapyorum, daha dorusu kendi koyduum kurallara uyarak yle
yapmaya alyorum ama u alntda ngilizcesine bile gitmeden bir kurt yenii olduu dikkatlere
arpmyor mu? Kendi dahil herkesin fikri Mustafa Kemal'in ihtiras sahibi olduu ynndeyken hemen
aada onun ihtiras hakknda iittii fikirlere hi inanmadn beyan ediyor. O zaman ngilizcesine
gitmek farz durumundadr:
My personal feeling about Mustafa Kemal Pasha at this period can be summed up as
follows: He was the brilliant organizer of the Anafarta victory in Chanak; he was aide- decamp to the sultan; he was a man of extraordinary intelligence and cunning as well as of
abnormal ambition. I had met him at a meeting without exchanging words. I had also seen him
often walking down the Sublime Porte road and thought that he had a remarkably strong face.
That he had personality and capacity was beyond doubt, and when I heard that he had taken
part with the Nationalist movement in Eastern Anatolia, where he was officially sent to
pacify them, I did not trouble myself about the various rumours about his personal ambition,
desires for despotism, and so on. As long as he retained a clear vision of the Turkish future
and managed to serve the Turkish cause, I for my part would not have objected to his asking
for any position he might have liked as a reward for his services from the Turkish nation.[11]
Hm, orijinalinde de bir miktar kafa karkl var gibi. Bakalm nasl dnyor Trkeye:
Bu dnemde benim Mustafa Kemal Paa hakkndaki ahsi hissiyatm yle zetlenebilir: O,
anakkale'deki Anafartalar zaferinin parlak rgtleyicisiydi; sultann yaveriydi; olaanst
zeki ve kurnaz olduu kadar ar bir hrs da vard. Bir toplantda hi konumakszn
karlamtm kendisiyle. Sk sk da Bbli Caddesi'nden aa yrrken grr ve dikkate
deecek kadar gl bir yz olduunu dnrdm. ahsiyet ve kapasite sahibi olduuna

phe yoktu. Resmen yattrmakla grevlendirildii Dou Anadolu'daki Milli harekete


katldn duyunca ahsi hrs, despotizm arzular vesaire hakkndaki muhtelif sylentilerle
canm skmadm. Trk gelecei hakknda berrak bir gr sahibi olduu srece ve Trk
davasna hizmet etmeyi becerdike, ben kendi hesabma, onun hizmetleri karlnda Trk
ulusundan bir dl olarak talep edebilecei herhangi bir makama itiraz etmezdim.
Anlalan, Halide Edib, Mustafa Kemal hakknda bir fikir sahibidir, stelik bunlarn herhalde bir
evrede olduka yaygn sylentiler olarak teyidini de bulmaktadr ama Dou Anadolu'da balayan
Milli harekete katldn duyunca bunlar dikkate almamaya karar verir. Kendi sylediklerinden
bunun Mustafa Kemal'a alm bir kredi olduu havasn sezinliyoruz. Halide'nin birtakm koullar
vardr. Onlar sayar da. Tuhaf olan tabii ki Trke edisyonda, sz konusu olan milli dava da olsa
Mustafa Kemal'in hizmet sunar ve dl bekler bir ekilde betimlenmemesidir!
Peki, Halide Edib, Ankara'ya Mustafa Kemal'in yanna gidip kendisini daha yakndan grnce fiziki
zelliklerini nasl tarif eder? "Ne yani, ngilizcede baka, Trkede baka m tarif eder? Ayn
insandan bahsetmiyor mu?" denebilir. Doru tabii, ama Halide Edib'in nihayetinde bir edebiyat
olduunu unutmayalm. te o fiziki tarifle beraber gelen yorumlar, yklenen deer yarglar yok mu?
te onlar kiiye grd eli bile farkl tarif ettirir. Halide'yi Ankara'da, garda, akam alacasnda
Mustafa Kemal bizzat karlar.
Trenin kaps alnca, Mustafa Kemal paa yaklat. Bana inerken yardm etti. Bu elin evik
hareketi ve kudreti, bana Mehmet avula mill mcadelenin, yolda arkadalk etmi olduum
ahsiyetlerini hatrlatt. Fakat bu kudretli el ekil itibaryla tekilerden bam bakayd (sic).
Anadolu'larn elleri umumiyetle kocaman, geni ve zalimleri grtlandan yakalamaa kadir
grnr; Mustafa Kemal'in gergin derili, uzun parmakl beyaz eli Trkn btn
hususiyetleriyle birlikte ayn zamanda hkim bir vasfa sahipti.[12]
ngilizce metne ulaamasaydk gramer dklklerinin tesinde ne dedii dahi anlalmayan bu
cmleleri nasl anlamlandrabilirdik merak ediyorum. Bu kez nce benim evirimi vereyim:
Kompartmanmzn kaps birden ald ve Mustafa Kemal Paa'nn eli bana uzanarak
basamaktan inmeme yardm etti. Eli, bu kta belirgin olarak grebildiim tek uzvuydu ve
btn vcudunun fiziki olarak en zellikli ksm da bu eldi. Bu, ok ince parmakl ve hibir
eyin karartamad ve krtramad bir cilde sahip olan ensiz ve kusursuz bir eldir.
Efemine deildir ama bir erkein eli olmasn da beklemezsiniz.
evik ve ani hareketleri bana Mehmet avu'u ve varlndan Samandra'da haberdar
olduum u yeni devrimci tipi hatrlatt. Bana yle geldi ki Trkiye'deki insan-kaplann
amansz avlanmas bu elde karln bulmutur. Son derecede asabi gerilimiyle ve frlayp
kendine zulmedeni grtlandan tutacakm gibi hazr oluuyla bu el, savaan Trk'n iri, enli
elinden farklyd.
Eh, erkek eli olmasn beklemiyorsak, Trkede boy gstermese de olur. Ayrca, Atatrk'n eli
olduuna gre "kudretlidir, hkimdir"; aas kurtarmaz. Ha, yay gibi frlayarak kendine zulmedenin
grtlandan yakalayacak olan da yine bu eldir. Erat snfndan Trk'n eli deildir. Son bir ey kald
geriye, peki nasl oluyor da her eyiyle hayali kyl Trk'n elinden bu kadar farkl olan el "Trk'n

btn hususiyetleri"ne de sahip oluyor? Belki de ben yanl evirmiimdir buyurun:


The door of our compartment opened suddenly and Mustafa Kemal Pasha's hand reached up
to help me down the step. In that light his hand was the only part of him I could see distinctly,
and it is that part of him which is physically most characteristic of the whole man. It is a
narrow and faultlessly shaped hand, with very slender fingers and a skin which nothing
darkens or wrinkles. Although it is not effeminate, one would not expect it to be a man's
hand. Its swift and sudden movements reminded me of Mehemmed Chavoush and of that new
revolutionary type of whose existence I had become aware in Samandra. It seemed to me that
the merciless hunting of the human tiger in Turkey had its answer in this hand. It differed from
the large broad hand of the fighting Turk in its highly strung nervous tension, its readiness to
spring and grip its oppressor by the throat.[13]
Bunlar yine iyisi. nk bir de Trkeye hi alnmayarak atlanan paragraflar var. Tahmin
edilebilecei gibi bunlarn ou da Halide Edib'in Mustafa Kemal iin yapt deerlendirmelerden
oluuyor. Bir tane de bu gruba rnek vereyim:
Although his cynicism sickened one at times, it was impossible not to admire the emphatic way in
which he attacked shams. But the man was a paradox. The very next moment one saw him trying to
establish other shams which happened to suit his temperement better than the ones he had displaced.
He seemed to have no convictions whatever: he adopted now one thing and now another with the
same vehemence and energy, no matter how contradictory they were, so long as he thought they would
benefit him and the cause in some way. But one could not condemn him too severely in those days.[14]
Mstehzilii insan bazen hasta etmesine karn yalanlara iddetle saldrmasna hayran
olmamak imknszd. Fakat, adam tam bir tezatt. Hemen biraz sonra, ortadan kaldrd
yalana gre huyuna daha ok uyan bir palavray yerletirmeye alrken grrdnz.
Herhangi bir kanaati varm gibi durmuyordu: Ne kadar eliik olurlarsa olsun kendisine ve
davaya bir ekilde yarar dokunduka imdi birini, biraz sonra dierini ayn iddet ve
enerjiyle benimserdi. Fakat onu, o gnlerde ok sert de knamak olmazd.
Paam ilim kudretiyle mevkiini muhafaza etti
Metnin itiinin farkndaym. Bu kez, Halide Edib'in, Mustafa Kemal'i evresiyle kyaslayarak
neden onun lider konumunda olduuna dair yazd samimi ve edebi pasaj vereyim. nce kua
evrilmi Trkesi:
Mustafa Kemal paa, fikrini yrtmek iin her nevi sistemi kullanyor, zaman zaman, bir
George Washington tavr alyor, bazen da bir Napoleon havas yaratyordu. Fakat ilim
sahasnda ok yksek olanlar bile onun kudretine yaklaamazlard. nsan tabiatnn en zeki
bir mmessili olan Mustafa Kemal paa daima mevkiini muhafaza edebilirdi.[15]
Bu da baz yerlerini atlayarak ngilizcesinden benim yaptm eviri. Ltfen okuyun ve karar verin,
yukardaki ilkokul msameresi klkl satrlarda m Halide, Mustafa Kemal'i hatrlamak kelimesinin
tm anlamlaryla hatrlyor, yoksa srgnde, aadaki satrlar yazarken mi?

Epeyce, fakat orta seviyede bir sahne yetenei vard. Kh, ikinci bir George Washington
imiesine mkemmel bir demagog olur ve hemen sonra Napoleon'umsu bir tavr taknrd.
Bazen gsz ve zavall bir korkak gibi grnr, bazen en st seviyede g ve cesaret
gsterirdi... nsan, konumaktan baka hibir ey yapamayacak kadar iktidarsz adamlardan
biri olmal eklinde bir karara ulatracak kadar tereddt gsterir, birden, bir lahza iinde
yle bir karar verir ki bu onu hem kendi yaamnn efendisi hem de geni apl bir hareketin
yaam gc yapar.
evresinde, zek ve ahlki duru asndan ondan stn, kltr ve eitim asndan ise
kat kat daha stn adamlar olduunu tabii ki hep bilirdiniz. Fakat, onlar incelikte veya
orijinallikte geemese de hibiri onun hayatiyetiyle baa kamazd. Onlarn ne meziyeti
varsa, aa yukar normal ller iindeydi. Onun hayatiyeti ise deildi. Ve onu tek bana
baskn kii yapan buydu... Onu hl grebiliyorum: Odann ortasnda ayakta duruyor ve
herkesi takatsiz drmken o balad dakikadaki kadar canl. Ve kendimi de kendime
yle sylerken hatrlyorum: "Ne kadar alacak bir adam! Ykm klna brnm bir
doa kuvveti mi acaba? nsana ait herhangi bir eyi var m? Peki, ulus amacna ulat zaman
bu kasrga nasl durulabilir ki?"
Peki, buyurun bu da ngilizcesi:
Possessing considerable though quite undistinguished histrionic ability, one moment he
could pass as the perfect demagogue- a second George Washington- and the next moment fall
into some Napoleonic attitude. Sometimes he would appear weak and an abject coward,
sometimes exhibit strength and daring of the highest order... Having been hesitant to a degree
that made one conclude that he must be one of the most impotent of men who could do nothing
but talk, suddenly he would make some instantaneous decision which marked him as being
master of his own life and the life-force of a far-reaching movement.
Of course, one knew all the time that there were men around him who were greatly his
superior in intellect and moral backbone, and far above him in culture and education.
But though he excelled them in neither refinement nor originality, not one of them could cope
with his vitality. Whatever their qualities, they were made on a more or less normal scale. In
terms of vitality, he wasn't. And it was this alone that made him the dominant figure... I can stil
see him standing in the middle of the room talking every one to exhaustion, while he remains
as fresh as the moment he began. And I can remember saying to myself: 'What an astounding
man! Is he just some elemental force in a catastrophic form? Is there anything human about him
at all? And how can this cyclone ever come to rest when the nation has reached its goal?'[16]
Bir an iin ngilizce ve Trke edisyonlar arasndaki farklar geri plana itelim. Sonuta, bir insann,
herkesinki gibi gayet sbjektif olmas kanlmaz olan anlarndan sz ediyoruz. Tamam. Ama nasl
oluyor da 1928'in Halidesi, hem de olaylara be alt yl gibi bir mesafedeyken, Mustafa Kemal'in
etrafnda onu zek, kltr ve eitim asndan geen adamlar hatrlyor da 1960'larda, kendi
lmnden ksa bir sre nce tm bu anlar znyor, uuyor ve yerlerine ortalkta devredip duran
birtakm klieler geliyor? Konu ilim sahas olduuna gre, bu sahada ok yksek olanlarn bile yanna
yaklaamad "kudret" de herhalde siyasi bir kudret deildi... Herhalde onu tartan bile olmaz. yi
de yllar getike Mustafa Kemal nasl oluyor da ilim asndan kudretli olmay da kimseciklere
brakmaz bir hale brnyor... rnekleri kat kat oaltmak mmkn ama artk duraym. Sorumuz ise

baki: Nasl oluyor da oluyor? Bunlar hatrlayan Halide'ler ayn m? evirerek bir kez daha soraym:
Ka tane Halide var?
Bu soruyu hl niin sorduum yadrganabilir bile... Ne yani, anlamyor muyum, anlamayacak kadar
saf mym? Halide Edib, 1960'larn Trkiyesi'nde, malum ideolojik arkaplan dnldne ne
yapabilirdi ki? Tabii ki, resmi ideolojiye, aydnlar ve devlet arasndaki ilikilere vesaire gnderme
yaparak "u yaptndan bakasn yapamazd" demek ve iin iinden kmak mmkn. Ama ben
nszde de yeterince vurguladm gibi ideolojik ynelimlerin metinler zerindeki etkisini veya
sahibinin ideolojik krlnden dolay somut olarak bozulan metinleri mnhasran konu edinmedim.
Byle bir balk amadm. Burada kendime koyduum amalar asndan ok nemli de grmyorum.
Metin bozuksa bozuktur. Sahibinin ideolojisi beni ilgilendirmiyor. Dolaysyla, byle bir olguyu
reddettiim iin deil, fakat kendime koyduum snrlar iinde kalmak, zmlemelerimi btnyle
zanaat seviyesinde yapmak, metnin i dinamiklerinden yola karak sorduum sorulara cevap bulmak
ve sylediim her eyi maddi kantlaryla desteklemek istiyorum.
Bunlar da m sen yaptn Halide?
Peki dilimin altndaki baklay karaym: Trk'n Atele mtihan'nda yle yerler var ki, metne
baka bir el girdii, Halide'nin tek bana olmad konusunda ok ciddi pheler uyandryor. Bunlar
ylesine somut noktalar ki, ne zaman iinde Halide Edib'in grlerini, u bu nedenle revize
etmesiyle aklanabilir ne de bizatihi zamann gemesiyle Edib'in hafzasnn ona oynad oyunlarla.
Sonuta ortada ngilizce yazl bir metin vard, evirse de, uyarlama yapsa da, eski yazdklarnn tam
tersi grleri benimseyecek kadar deiimci bir tavr alsa da Halide Edib'in elinin altnda baka bir
metin vard. Halide Edib'in bu metni kapatarak, Trke'de baka ve yepyeni bir metni sfrdan kaleme
almadn da, Trke metnin, ngilizcesini paragraf paragraf izlemesinden anlyoruz. stelik
Halide'nin yine ilk kez ngilizce kan anlarnn Trkesi olan Mor Salkml Ev'deki daha dzgn
cmleli edebi anlatm btnl de yok Trk'n Atele mtihan'nda. Hibir edebiyatya
yakmayacak bozuk bir ifade ve yer yer anlatlann ne olduunu anlamamz engelleyecek kadar krk
dkk, devrik cmleler!
Oyalanmakszn bana Halide'nin metnine baka bir el girdiini dndrten yerlerden sadece iki
tanesini burada irdeleyeyim. Bunlardan ilki yle: stanbul'un Halide Edib ve kocas Dr.Adnan da
dahil olmak zere Ankara'daki milliyetilerin nde gelenlerini idama mahkm ettii gnlerdir.
Trkiye Byk Meclisi'nin almas ve ilk TBMM hkmetinin oluturulaca gn olan 23 nisan 1920
gecesi, daha dorusu 22 nisan 23 nisana balayan gece tuhaf bir ruh hali iinde olan Halide Edib
yatanda yle hayallerle urar:
Yksek akasyalarn iinde yarm ay grnyordu. O gece, yatakta hep beyaz gmlekle
Bayezit'da idam sehpasna gittiimi hayal ediyor ve bir nutuk hazrlyordum. Hep aklmdan,
Babillilerin mehur kadn Kurretlayn'in idam edilmeden nce Farsca olarak syledii
cmle geiyordu: 'Ayaklarm yerden kaldrn ki, yksekten dnyay daha iyi greyim.'[17]
Halide'yi ocuksu romantizmiyle ba baa brakyor ve "Allah Allah demek ki Babilliler Farsa
konuuyormu" diyerek ngilizce'ye, benim yaptm eviriye gidiyoruz:
Grkemli akasyalarn arkasnda, ince gm bir hill souk mavi gklerde parlyordu...

O gece, hayatn etrafmdaki her eyde olan mevcudiyetine dair tuhaf bir duyguyla doluydum.
Uyank olarak yatyor ve kendimi mahkmlarn beyaz gmleini giymi bir ekilde, bir
zamanlar binlerce kiiye konutuum Beyazt'a doru yrrken ve ilmik boynumun etrafnda
salland halde muhteem bir konuma yaparken tahayyl ediyordum. Sonra, kendi kendime
Kurret'l-Ayn'in, u basit ve gzel Farsa kelimeleri syleyerek lks uruna len bu
byk Bb kadnn, kelimelerini tekrarladm: "Ah, beni yeryznden ykseltin ki yukardan
dnyaya bakabileyim."
(From behind the stately acasias a thin silver crescent of a moon glistened in the cold blue
skies... That night I was filled with a strange sense of the fullness of life in everything around
me; and I lay awake imagining myself wearing the white chemise of the condemned, walking
to Bayazid, where I had once addressed thousands, and making a wonderful speech with the
rope dangling round my neck. Then I repeated to myself the words of Quret-ul-Ain, that great
Babi woman who died for her ideal uttering these simple and beautiful words in Persian: 'Oh,
raise me from the earth that from the heights I may look upon the world.')[18]
Aslnda byleyici bir pasaj olduunu kabul etmeliyim. Halide Edib'in idama mahkm edilen o
kadar erkek arasnda ve genelde Milli Mcadele'de bir kadn olarak kendi rol zerine ne kadar ok
ey sylyor. Tabii ki kahraman olan, Bb'lik ve sonra Bb-Baha'liin kadn dnr ve airi
olan ve bugn erken bir feminist olarak tannan Kurret'l-Ayn'n kim olduunu tam olarak biliyor.[19]
ok uzak olmayan bir gemite, 1852'de ran'da ldrlen bu kadnla kendisi arasnda bir paralellik
kurmas ne kadar ilgin! Hakknda verilen idam hkm dnlrse de ok mu yersiz? Peki, Halide
Edib bunu 1928'de, hatta kendi beyanna gre 1920'de biliyordu da 1950'lerin sonu veya 1960'larn
banda m unuttu? te yandan, "Bb" ile "Babil" arasnda da tek bir harf var. Sakn yle olmasn:
Halide Edib, "Bb'lerin" diyor, bu kelimeyi bilmeyen baka biri de "Babilliler" anlyor ve yle
yazyor!
Dier rnek de Halide'nin yakn arkada, II. Merutiyet'te Fizan mebusu, Trablusgarb'den Sahray Kebir'e Doru adl seyahat kitabnn ve emseddin Sami'yi izleyerek Anadolu Hristiyanlarnn
soyca Trk olduu temasn ileyen Osmanl lkesinde Hristiyan Trkler adl kitabn yazar, yazar,
tarihi, aydn ve 1920'de dahiliye vekili olan Cm Bey'le ilgili.[20] Halide Edib, Cm Bey'in
Mustafa Kemal tarafndan mecliste nasl savunulmayarak istifaya zorlandn anlattktan sonra yle
diyor:
Bundan biraz sonra Cami bey Rusya'ya ilk mmessilimiz olarak gitti. Kendisi aleyhine bir
ok propaganda yaplyordu. Bunlarn aslsz olduu anlaldktan sonra bile Cami bey siyaset
hayatndan ekilerek, kendi ahs ve mtevazi yaayna dnd.[21]
Cm Bey, tabii ki Ankara Hkmeti'nin temsilcisi olarak Rusya'ya filan hi gitmedi. Oraya Ali
Fuad Paa ve Rza Nur gitti! Bu da Halide Edib'in hi bilmeyecei, kartraca bir ey olabilir mi?
Nitekim ngilizcesinde nereye gittiini sylyor:
Bu olaydan ksa bir sre sonra Cm Bey, ilk temsilcimiz olarak Roma'ya gnderildi.
Fakat yokluunda, mecliste kendisine kar el altndan durmak bilmeyen bir propaganda
yrtld. Bu daha ok para meseleleriyle ilgiliydi. Ankara'dan gnderilen gayriresmi
mfettie (M.Celal Bey) hesabn verdiyse de bir daha da siyaset sahnesine dnmesi iin

kendisini hibir ey ikna edemedi. imdi kitaplara ve almaya adanm bir yalnzlk ve
yoksulluk hayat srmektedir.
(Soon after this Jami Bey was sent to Rome as our first representative there. But an
incessant underhand propaganda against him was carried on in the house during his absence. It
concerned money matters mostly. And although he cleared himself to the unofficial inspector
sent from Angora (M.Jelal Bey), nothing could induce him to return to the limelight of politics
again. He now leads a life of solitude and poverty devoted to books and study.)[22]
Yava yava bu ksmn da sonuna geliyoruz. te yukarda rneklediim tr metin kantlarndan ve
ayrca metnin sunduu dier ipularndan yola karak, ilk kez bu metne eildiim 2000 yl
sonlarnda ciddi ciddi kukulanmaya balamtm ki, Halide Edib'in Trk'n Atele mtihan'ndan tek
bana sorumlu olmas olduka dk bir ihtimaldir. ki metin arasndaki farklar bir kez daha
vurgulamayacam, ama The Turkish Ordeal'in byk boyda, ince puntolu ve 407 sayfalk bir kitap
ve kendisiyle "z itibariyle ayn" olduu mjdesiyle Trkiye kamuoyuna sunulan Trk'n Atele
mtihan'nn ise daha kk boyda, daha byk puntolu ve 312 sayfalk bir kitap olmas bile, bu
Trke metnin bana vahim eyler geldiini gsteriyordu. Tabii, metinlerden yola karak ne
olduunu bilmek veya tahmin etmek mmkn ise de bunun bir snr var ve i bu pheyle kald.
Post scriptum: Vedat Gnyol hatrlyor
imdi bu gariban Tarih-Lenk balamnda bu iki metne tekrar eildiimde, hem zamannda fark
etmediim iin kendime kzdm, hem de her eye karn internetin ne kadar byk bir nimet olduunu
dndm. Meerse hsan Ylmaz 21 nisan 2002'de Vedat Gnyol'la bir rportaj yapm ve
sylenecekler sylenmi.[23] nce hsan Ylmaz'n sunuunu vereyim:
Paris'te hukuk doktoras yaparken tant Halide Edip Advar ve A. Adnan Advar'la
ilikileri 13 yl sren 91 yandaki edebiyat Vedat Gnyol, Adnan Bey'i babas kadar
sevdiini ancak Halide Hanm'n kendisini kullandn sylyor. Gnyol, Halide Edip
Advar'n ilk kez ngilizce yaynlanan Trkn Atele mtihan'nda Atatrk hakknda yazd
olumsuz dncelerini kitabn Trke basksna almadn, kendi kitabn bir tr
sansrlediini belirtiyor.
Rportajn ieriinden ilikinin on yldan ok daha fazla srd fakat bu rakamn Gnyol'ca
kendisinin smrlme sresi olarak dnldn gryoruz ama ok sallanmadan Vedat Gnyol'un
konuyla ilgili sylediklerine gidelim:
Evet, Trkiye'ye dndklerinde onlarla grtm asistanlk yaptm. Halide Edip ile Trkn
Atele mtihan'nn ngilizce'den evirisini beraber yaptk. O dikte ediyor ben yazyordum.
Hastalannca, Vedat sen git tercme edip getir bana diyor, bu sefer ben tercme ediyorum,
o dzeltiyor. Kitabn orijinali Turkish Ordeal'di. Ama kitabn ngilizce basksnda Atatrk
aleyhine yazd yerleri Trke'ye almad. Yani o blmleri kendisi sansrledi. Sonra
Trkn Atele mtihan'n Yeni Ufuklar'da ben basmtm. Kitab basarken evirenler Halide
Edip-Vedat Gnyol diyemedim tabii.
ldrrd beni yoksa. ok otoriterdi. Kitab da Vedad'a diye imzalad. Sevgili yok, olum
yok... Ama Adnan Bey'in gzel yan u. Atatrk'le ayr saflara dmler ve sonra kap

yurtdna gitmiler ama bir gn bana, bak dedi Atatrk hakl biz hakszmz. Baz eyler var
ki byle tepeden inme olacak. Mesela Latin harfleri. Onu tepeden inme yapmasayd, yllar
boyu bunu yerletiremezdi. Onun bu itirafn ben ok takdir ederim. Halide Hanm'n da buna
benzer bir itiraf varm ama ben duymadm.
Eh, ben de naizane rahmetli Vedat Gnyol'un itirafn takdir ettim. Kitabn nasl bir yntemle
Trkeye kazandrldn (!) renmi oluyoruz. Halide Edib szl olarak eviriyor, Gnyol yazyor.
Dahas bir noktada kitab Gnyol eviriyor, Halide Edib yalnzca dzeltmelerde bulunuyor.
Dolaysyla, Gnyol'un rol sadece sekreterlikden ibaret deil. O kadar ki, isminin "evirenler"
srasnda anlmas gerektiini dnyor. te yandan, kitab sansr etme onurunu ise mnhasran
Halide Edib'e brakm grnyor. Nasl olmu, tam bilemiyoruz ki, mesela, Gnyol, tek bana
evirdii ksmlarda Atatrk aleyhine olduunu dnd yerleri "Canm, nasl olsa Halide Hanm
atacak, bouna evirmeyeyim" diye bir inisiyatif mi kullanm? Yoksa sadkane evirmi, Halide
Edib'in nne koymu da o mu karar vermi?
Bu tabii ki ancak ve ancak Trk'n Atele mtihan'nn yazma haline ulalrsa zlebilecek bir
nokta. Bunun peine decek olan muhtemel edebiyat tarihisine kk bir mjde vereyim ki haber
anas internette bu bilgi de var. Vikipedi zgr Ansiklopedi'de, Vedat Gnyol maddesinde:
Turkish Ordeal / Trkn Atele mtihan'nn orijinal evirisi bir lise defterine yaplmtr.
Bu defterde Halide Edip Advar ve Vedat Gnyol'un eski Osmanlca (sic) (Eski Harflerle)
yaptklar ortak eviri vardr. Vedat Gnyol, bu orijinal eviri notlarnn bulunduu defteri
lmnden nce manevi olum dedii Marmara Televizyonu Genel Mdr Trker Gedik'e
hediye etmitir.
Sonu? Sonu yle bir ey: Vedat Gnyol'dan yardm alan Halide Edib Advar adna 1962'de
Trkn Atele mtihan adl bir kitap yaymland. Herkes bu kitab, Halide Edib'in anlarnn
ikincisinin Trkesi sand. Oysa metin ciddi olarak sansr edilmi, baz yerlerde zekice ve incelikli,
baz yerlerde kaba saba deiikliklere uram, baz yerleri tamamen atlanmt. Buna karn metin,
vicdani bir i hesaplamas sonucunda Halide Edib tarafndan yeniden yazldna dair en ufak bir
ipucu da tamyor. The Turkish Ordeal'daki Mustafa Kemal'e ilikin en ufak bir eletiri bile, Trk'n
Atele mtihan'nda tersine evrilerek sunuldu. Tarih, herkesin elbirlii etmesiyle olmas gerektii
gibi dzeltildi! Arada olan tarihe ve edebiyata oldu. Biz bu kitaptan mahrum kaldk.
En nemlisi de budur. Yazarn lmne yaklat yllarda adyla yaymlad bu kitap, The Turkish
Ordeal'n bugne kadar evrilmeden kalmasna yol at. evirisi, hem de yazar tarafndan yaplm
bir kitab kim, niye evirecekti ki? Halide Edib, giderayak Trkiye'ye, herkesin zeksna hakaret eden
"z itibariyle ayn" damgal ve aulu bir hediye verdi. Belki de hedeflenen bandan beri buydu.
ngilizcesi mevcut, Trkesi namevcut, dolaysyla her an bir hevesli tarafndan evrilmesi mukadder
olan bir kitabn ilelebet deilse de onyllar boyunca evrilmesinin n kestirildi. Ben de bugn merak
ediyorum: Artk bu kitabn yetkin bir ekilde evrilmesinin zaman gelmemi midir?
niversitelerimizde, liselerimizde, bazen zorunlu bir kitap olarak okutulan, hoca kafeslemek iin
internette hazr zetleri dolatrlan bu tuhaf metni, ait olmas gereken insanlarn nazik ellerine,
edebiyat tarihilerine emanet ederek, Halide Edib'in 1928 ylndaki son derece ahsi
deerlendirmelerini Trkede grebilecek miyiz, gremeyecek miyiz? Yoksa Trk'n Atele
mtihan'nn bile dili ve seviyesi ar geliyor bize de, onu yle bir sadeletirecek bir yiit mi

aryoruz? Bakn mesele bir kitabn evrilip evrilmemesinden daha byk, ok daha byk bir eydir.
Bizim tarihe ve gemie kar tutumumuzdur. Nasl olacak bu, hakikaten bilmiyorum. Hem mangalda
kl brakmayp "tarihimiz" diyeceiz, hem bu tarihi ancak ilkokulda belletildii gibi ve anca o kadar
bileceiz. Bizimkilerden baka kaynaklar okuyarak karmza kanlara kzp "hain" muamelesi
yapacaz, "kendi" kaynaklarmza sevdalanacaz ama "kendi" kaynaklarmz da umurumuzda
olmayacak. Evet, ne yapacaz? Soruyorum. te size toz zerresi kadar kk bir rnek. Aikr bir
ekilde oynanm, bozulmu, sansr edilmi, Trkesi bozuk bir metni sineye ekmeye devam edecek
miyiz? Bize bylesi daha m ok yakyor? Yalan bu kadar, vazgeilemeyecek kadar m ok
seviyoruz?

Uzun ince bir yoldaym gidiyorum knez-gece


Daha nce Said ztrk ile ortak bir metinlerini konu edindiimiz Hdai tarihi Prof. Dr. Ahmed
Akgndz'n bu kez tek bana stesinden geldii bir metne bakacaz: Osmanl'da Harem. lk kez
1995'te slm Hukukunda Klelik-Criyelik Messesesi ve Osmanl'da Harem adyla yaymland.
[24] Kitap 15 gn iinde ikinci basksn yapt. Mays 2000'de yaynlanan beinci basks da ayn ad
tayordu.[25] kinci baskdan itibaren ya yaynevi veya yazar bu yaynlarn "gzden geirilmi"
basklar olduunu belirttiine ve gerekten de metinlerde farkllklar olduuna gre bunlarn sadece
basm deil gerekten de edisyon olduu anlalyor. Aralk 2007'de de Akgndz, byk oranda ayn
metne dayanan fakat hem i organizasyonunda ilk basklara gre daha radikal deiiklikler ieren hem
de ad deimi olan bir metin daha yaymlad: Tm Ynleriyle Osmanl'da Harem.[26] Bu kadar
basks olan bir metnin sadece tek basksna bakmak olmazd. Ben de topluca baktm.
Kaynaklar nadirdir kelaynak kadar!
Bu son metinde, daha nceki basklarda olan ve byk oranda, Msrl Ahmed efik Bey'in XIX.
yzyl sonuna ait olan kitabndaki[27] bilgilerin eksik gedik zetlenmesinden ibaret bulunan "Eski Hint
Hukukunda Klelik" tr son derece demode bilgiler karlm. Safiye nvar'n, asl kk boy
140 sayfa olan kitabndan yaplan 55 sayfalk zet de burada yer almyor.[28] Buna karn, 233
sayfalk bu son metin, daha ncekilere satr satr benziyor. Dolaysyla, yeniden yazlm bir metinle
deil, eski(ler)inin yeni bir srmyle kar karya olduumuz ak. Metinlerin tmnn genel plan
ise ayn: slam-Osmanl'da klelik hukukundan bahseden bir ksm ve Topkap Saray Haremi'ni fiziki
olarak da tarif eden bir ksm olmak zere iki ana eksen var.
Akgndz'n kaynak kullanm ve literatr bilgisi zerine ise u kadarn syleyeyim: Muhterem
mverrih bu konuda ocuklar kadar masum. Hemen hemen hibir "lzumsuz" eyle kafasn yormam
grnyor. Arapa, ngilizce, Farsa bildii beyanlarna karn klelik konusunda baklsa iyi olacak
devasa bir uluslararas ve dahi gelimekte olan ulusal literatre hi taklmam. Tabii ki hakszlk
yapp 1995'te baslan metinde, daha sonra kan yaynlarn niye grlmediini sorgulamayacam.
Ama o dnemde ulalmas mmkn die dokunur ne varsa hemen hibirine dokunmam. Bu bir.
kincisi de aralk 2007'de yeniden organize edilerek yaymlanan metinde de durum ayn! Osmanl
klelii zerine kalem oynatan bir akademisyen dnn ki Ehud R. Toledano'nun konuyla ilgili
klliyatndan ancak evirisini bendenizin yapm olduu tek bir kitab grm.[29] 1998'de yaymlanan
kitabn[30] grmemi, temmuz 2007'de yaymlanan son kitabn[31] duymam. Osmanl Haremi
zerine Leslie Peirce'in yaptklarndan haberi yok. Peirce'in, o, tm bu ilere soyunmadan nce
mevcut olan, 1993'te kan, 1996'da da Trkeye evrilen, mnhasran harem zerine olan kitabn
hi bilmiyor.[32] Benim, 1996'da ngilizcesi, 2004'te de Trkesi yaymlanan kitapcazma hi
taklmam.[33] Topkap Saray'n anlatyor, Glr Necibolu'nun adn bile duymam.[34] "slam" ve
slam'a klelik kanalyla yaplan "ktlemeler", "iftiralar" veya "karalama hareketleri"ne takm
durumda, ama balnda bile slamiyet ve kleliin ilgas bulunan William Gervase ClarenceSmith'in kitabnn semtine bile uramam.[35] Kitabnn yarsn ayrd konu olan "slam ve Osmanl
Hukukunda Klelik ve Cariyelik" hakknda, 1996'da bir yayn yapm olan Hasan Tahsin Fendolu'nu
da yok sayyor.[36]

Sadece referans vermedii iin deil, dnceleri zerinde en ufak bir etkisi olmadndan
biliyorum ki bu konularda tek bir bilimsel makale bile okumam bir limle kar karyayz. 1995'te
okumam, 2007'de de okumam. 24.10.2007 tarihinde kitabnn son basksna Rotterdam'dan yazd
nszde "son zamanlarda neredilen Saray Hatralar'na deinmek yararl olacaktr" duyurusuyla
tantt kitaplarn Halit Ziya Uaklgil'in Saray ve tesi ve Aye Osmanolu'nun Babam Sultan
Abdlhamid'i gibi yarm asrlk kitaplar olmas bile nihayetinde greli bir ey, hi olmazsa
neredildiklerini biliyor.[37] te yandan, Haremle ilgili orijinal kaynaklardan Leyla Hanm onun iin
tam bir yabanc[38] bitmez tkenmez harem dedikodularnn nakledicisi Sleyman Kni rtem de kim
ola ki?[39] Uzatmayaym, Suraiya Faroqhi okumam, Shaun Marmon okumam, Yvonne Seng
okumam, Madeline Zilfi okumam, Metin Kunt okumam, Halil Sahilliolu okumam... Halil
nalck' Osmanl'da klelik zerine yazd akademik makalelerden deil, 1994 ylnda Tempo
dergisinde kan bir yazsndan biliyor. O kadarck bildiini yeterli gryor ve nalck' "slam
hukukunu bilmediinden dolay" "ok ciddi hatalar" yapmakla sulayabiliyor.[40]
Bilimsel tarihilikle ve tarih metodolojisiyle ilikisi yok denecek kadar elimsiz olan ve kendi
inanlarn alt konudan ayrtrmay aklnn ucundan bile geirmeyerek normatif tarihiliin
nasl yaplabildiine ok gzel bir rnek tekil eden Akgndz'n bu eserini, Tarih-Lenk'in herhangi
baka bir blmnde arlamak tabii ki mmkn olurdu. Ama u anda kafamdaki soru u: 1995'te ilk
kez okuduumda dengeli bir facia ve vodvil karm olarak metin beni ok etkilemiti. Acaba
Akgndz 1995'ten 2007'ye neyi dzeltti? On iki dev yl, slah- nefs ve slah- text iin az mdr?
Kafamda bu soruyla Akgndz'n her metnini dikkatle okudum. Ufak tefek kelime hatalarn
dzelttiini de grdm, kendisinin baz temel tartmalarna zemin salayan ksmlar olduu gibi
kardn da. Ama metin zamana kar kahramanca direnmiti. Demek ki ierdikleri doruydu.
Yazar, bakyor, bakyor, gzden geiriyor ve dzeltecek bir ey bulamadna gre dediklerinin
arkasnda duruyordu. Buyurun, beraber bu metinler arasnda biraz dolaalm.
Osmanl tarihinin olan ve iolan meselesi
Akgndz'n favori konularndan biri dne dolaa, yana yakla ele ald, "olan ve iolan
meselesi" olarak adlandrabileceimiz bir mesele. Akgndz, bu konunun ar bir surette
arptldn dnyor. Mesela, "baz ke ve kitap yazarlar", Osmanl padiahlarnn da kendileri
gibi sapk ilikiler iinde olduklarn zannetmektedirler.[41] Biz ne yapsak, kendisinin harikulde
slubunu yanstamayacamz iin "i olan kavram ile ilgili arptmalar" adl ksmdan daha tam bir
alntyla konuya girelim:
ddia sahiplerine gre, Osmanl Hareminde btn arpk ilikilerin yannda Padiahlarn ve
Endern halknn erkeklerle ve hem de i olan denilen Saray Hizmetlisi olan erkeklerle
arpk ilikileri vard.[42]
Durumun, Akgndz' cidden zd anlalyor. stelik "btl tasvir" etmenin "sfi zihinler"
dedii okuyucularn "iyice tadll edeceinden yani saptacandan" endielidir.[43] Ama neyse ki
filolojik bilgisini devreye sokarak onlara ve tm bir ilim camiasna meselenin yalnzca bir szcn,
"olan" szcnn yanl anlalmasndan kaynaklandn kesinlikle kantlyor:
Temel kaynaklardan anladmza gre, bu asrlarda 'olan' kelimesinin iki temel manas

vardr: Birinci temel mana, erkek olsun kz olsun evlada ve genlere olan denmektedir.
kinci mana erkek ocuk ve yavru demektir.
Buna delil ok ise de, en gzel delil, Erzurum'lu Mustafa Darir'in XIV. Yzylda yani
Kbusnme'nin (sic) Trkeye tercme edildii asrda kaleme alnan Yz Hadis
Tercmesindeki u ifadedir: 'Olan dourgan ola, mmetim ok ola kim, ben mmetimin
okluu ile fahrlanurum'. Her halde meseleyi arptanlar, Peygamberimizin asrnda
olanlarn douracan da iddia edemezler.[44]
Mesele bu kadar basittir yani. Grld gibi "olan" szc burada hi pheye yer vermeyecek
kadar diilere ait bir zellikle, "dourgan" olma hassasyla birlikte anldna gre szcn getii
her yerde erkeklerin kastedildiini dnmemek gerekir. te, ola ki "olan" dendiinde yukardaki
gibi diiler anlalmal ve tarihimiz hakknda yerli yersiz kukulara kaplarak saf zihinlerimizi
bulandrmamalyz. Peki ama, byle dahi olsa, yukarda Akgndz'n verdii tanmlamalardan bile
anlalan, szcn erkekler iin de kullanld verisini ne yapacaz? Dahas, dilin zaman iinde
geirdii deiiklikler bir yana dursun, biz tarihi kaynaklarda "iolan" teriminin kesin olarak
erkekler iin kullanldn biliyor muyuz? Bilmiyor muyuz? Ben ahsen "iolan" denince kadnlarn
anlalmasn gerektiren tek bir rnek bile bilmiyorum. O zaman bu beyhude savunmaclk neden?
in en ackl taraf u ki, Akgndz'n verdii bu rnekte bile "olan" diiler iin kullanlmam
durumdadr. yle olmas bir yana dursun, cmlenin znesi bile deildir. Bunu da yine Akgndz'n
ayn sayfadaki notunda daha eksiksiz verdii balam ve kesmedii orijinal cmlelerden ve kar
sayfada aynen verdii Eski Trke metinden anlayabiliyoruz. Hadise aslnda gayet basittir. Evlenmek
istedii kadnn "olan eylemediini" yani ocuk yapamadn syleyen bir kii Hz. Muhammed'e
akl danr. O da tam iki kez uygun grmeyip ncde "Evlenn unun bigi avretler ile kim, erden
kamaz ola; olan tourkan ola, mmetim ok ola kim, ben mmetim okluunla fahrlanurun, yarn
kymet gnnde"dir.[45] Yani, peygamber, "Ben yarn kyamet gnnde mmetimin okluuyla
vnrm, onun iin erkekten kamayan, ocuk douran kadnlarla evlenin" demektedir. Bu gnk
"dourgan" (fertile) kelimesinden yola kan Akgndz, eski bir metni btnyle yanl anlam
durumdadr. "Olan"n herhangi bir dourma eylemi yapmas sz konusu deil, kendisinin bir kadnca
dourulmas sz konusudur. u kadar var ki, "olan" burada, hakikaten cinsiyet faktr olmakszn,
genel anlamda ocuk demektir.
Eserin beinci basksnda, meslekta Musa Duman'dan "Eski Anadolu Trkesiyle yazlm bu
metnin cmle yaps gnmz Trkesiyle biraz farkllk arz ettii iin sizi yanltm olmal" eklinde
kibar bir eletiri alan Akgndz, ayn rnei kullanmay srdrm ama "olan" kelimesinin ocuk
dourabilecek durumda bir kadn niteledii yolundaki orijinal grn geri ekmitir. Musa
Duman'a dayanarak bu kez yle diyor:
'olan' kelimesinin birinci manas, cins ayrt etmeksizin ocuk, ikinci manas ise, yine
erkek olsun kz olsun 'gen' demektir. Bu kelimenin srf erkek cinsi karlamaya balamas,
bundan sonraki devirlerde sz konusudur.[46]
lgin bir ekilde, "olan"larn kadn olduuna dair getirilen nemli delil, artk kelimenin "ocuk"
anlamna geldiine dair alelade bir rnek haline dnmtr. Yine de Akgndz, tezlerinden
vazgemiyor, kelimenin "erkek olsun kz olsun gen" anlamna geldii fikrini sahipleniyor. Baka

hibir yerde rastlamadm bu ikinci manann bu rnekten nasl karlabileceini anlamaktan ise
btnyle acizim. Akgndz de sonunda rnein bir ie yaramadn kabullenmi olsa gerek ki,
olan kelimesinin anlamlar zerine olan btn grlerini muhafaza etmekle beraber eserinin 2007
basksnda kendisinin "en gzel delil" dedii bu rnei tamamen ortadan kaldrm durumdadr.
Delilin ortadan kaldrlp, o delile dayanan sonularn muhafaza edildii tuhaf bir durumla kar
karyayz.[47] nk Akgndz'e gre "olan" gen kzdan baka bir anlama gelmiyor!
Herkesten ok Akgndz'n himmetiyle geni kitlelerce bilinen bir rnek var: Yavuz'un kz Fatma
Sultan'n kocas Alanya Sancakbeyi Mustafa Paa'y, olanlarla beraber olup kendisinden uzak
durduu yolunda babasna ikyet etmesi. Bakn, Akgndz bu can skc durumu nasl tevil ediyor:
Fatma Sultn da, kocas, gen cariyelerle beraber olup kendisine iltifat etmediini
yazmaktadr. 'Benim Devletl Sultn Babam, Dirliim yoktur. Bir kiiye dtm ki, beni bir
kelb (kpek) hesabna saymaz. Elin olanlarn zulm ile atasndan ve anasndan alur,
hemen ii gc olanlar derdinedir.' Bu cmlelerle kendisini bir kpek yerine bile
koymadn, anasndan babasndan zorla cariye diye ald gen kadnlarla beraber
olduunu babas olan Osmanl Padiahna ikyet etmektedir. Gen cariyeler ile beraber
olmak demek olan "ii gc olanlar derdine olmak" manas nerede? Erkeklerle beraber
olmak manas nerede?[48]
Ayn pasaj virglne dokunmakszn iki kez kullanan Akgndz, 2007'de ise "Fatma Sultn'n kime
yazld belli olmayan bir mektubundan aldklar u cmleyle iddialarn isbt etmeye kalkrlar"[49]
diyerek ayn mektubu veriyor. Evvela, "Benim devletl babam" diye balayan bir mektubun kime
yazld konusunda neden bir phe gelitirdiini anlamadm belirteyim! Bu kez de "olan"n
"gen cariye" anlamna geldii iddiasndan vazgemi, kelimenin manasnn o asrda "gen kz ve
erkek" demek olduunu sylemekle yetinerek herkes iin bir ak kap brakmtr. Kelime "gen
erkek" anlamna da geliyorsa, sorun nedir ki? Biz Fatma Sultan'n "gen cariyeler"i kastettiini nasl
anladk?
Farknda olduunuz gibi, Akgndz'n metinlerini, hele karlatrarak okumak gerekten zaman
alyor. lerleyemiyoruz. stelik Akgndz verilerinden olduka bamsz olarak grlerinde srar
ediyor. Acaba baka metinlerin yardmna bavursak da bu kilitlenmeyi zsek olmuyor mu? Diyorum
ki, Osmanl kanunnamelerine bakalm. nk bu, yukarda Fatma Sultan'n yaknd insanlarn olunu
veya kzn zorla almak Osmanl devletinde sutur. Hem de dnemin dilini yakndan grm oluruz.
nce merkezin genel kanunnamesi olan Kanunnme-i l-i Osman'a bakalm. Kanuni dneminden.
"El-fasl'l-evvel Fiz-zin ve Livata" ksmndayz. Beinci madde: "Ve eer olan eken veya kz
eken kimesnelerin, hiynet ile evine girenin ve avret-kz ekmeye bile varanun siyset in
zekerlerin keseler". Yani, birinin evinden olan veya kz karan kii ile bu kiiye yardm eden kiinin
cinsel organlarn keseler. Kimse zlmesin, hl XVI. yzyl Osmanllaryla byk oranda ayn dili
konuuyoruz. "Veya" diyor. "Olan", "kz" demek olsayd, bu veyaya ihtiya olur muydu? Buna hemen
itiraz edecek bir Akgndz' hayal edebiliyorum: "Olan gen cariye demektir". E, peki o zaman bir
tane de olan ve cariyenin ayn anda, ayn yerde getii rnek bulalm size. "El-Fasl-s Slis Fissiyaset"e gidiyoruz. Madde otuz yedi: "Ve kul ve criye ayardan veya olan ayardup alub gideni ve
dkkn aan, eve gireni ve birka kere hrsuzluk edeni, salb edeler".[50] Ha, bakn burada dil biraz

deimi. Korkmayn, bizimki gibi ticaret yapmak iin "dkkn aan" asarak ldrmyorlar, dkkn
soymak demek bu.
rnekleri, herkese baygnlk verecek kadar oaltabilirim. Kaynaklarm sa olsun. Sadece her trl
pheyi ortadan kaldran bir rnek daha verip brakaym. Bu kez, Kanuni dnemi tarasndan
966/1559 tarihli Bozok Sanca Kanunnamesi'nden. "Der huss-i zn ve gayrihi", yani zina yapanlar
ksmndan. Madde otuz drt:
Kz ve olan eken kimesnenin ve hiynet ile bir ecnebinin evine giren kimesnenin ve avret
ve kz ekmee bile varan kimesnenin imii kesile. Kz ve avret ekb gc ile nikah etdrene
cebr ile boadu[p] ve nikh edenin sakaln kesb muhkem let edeler.[51]
Kesilen yine penis, merak etmeyin. Kalan yukardakiyle ayn. Pardon, burada bir de ekip aldklar
kadnlara ve kzlara zorla nikh kyanlara ne yaplaca syleniyor. Bu tr nikhlar geersiz olduu
iin kanun gcyle evlilik iptal ediliyor. Nikh kim kymsa onu da sakaln kesmek ve falakayla
cezalandryorlar. "Olan ekene" bu tr bir yaptrm uygulanmad dikkatinizden kamamtr.
Nedeni basit: nk kimse erkekler arasnda nikh kymyor ve kydrmyordu!
Tabii ki gznz sayfann altna kaydysa bu kaynaklarn neler olduunu da grdnz. Yabanc
deil. Akgndz tarafndan yaymlanan Osmanl Kanunnmeleri klliyatndan. imdi nasl oluyor da,
Akgndz bir yaynnda "olan" ne anlama geliyor, pekl biliyor da baka yaynnda bilmezden
geliyor? "Bilmiyordur canm, hi yorumlamadan aynen okuduunu yazmtr" diyecek olan ltfen ayn
Bozok'un bu kez 932/ 1525-1526 tarihli kanunu'nun yine "olan ekmekle" ilgili olan onsekizinci
maddesine yazd dipnota baksn: "Ecinseller ve benzeri pisliklerle uraan kimselerle ilgili er'
hkmler tedvn olunmutur."[52]
Akgndz'n "iolan" tanmnn da yanl deilse bile eksik olduunu, yeri gelmiken sylemek
durumundaym.
olan, Endern denilen Saray'da alan zenle ve dikkatle seilmi saray
grevlilerine denmektedir. Osmanl tarihinde, Topkap, Galata, brahim Paa ve Edirne
Saraylarnda yetitirilen ve zamanla muhtelif devlet hizmetlerine kan devirmeler olarak
tarif edilmektedir. Bunlara Saray Acemi Olanlar veya Celeb de denmektedir.
Bir de Yenieri Ocann acemileri vardr; aslnda bunlara da i olan dense de, bunlar
Saraydakilerden ayrmak iin adi ad verilmektedir.[53]
olan teriminin sadece Enderun'la snrl kalmadna, ok daha geni anlamlar olduuna dair
aada birka rnek vereceim. Fakat yenieri acemilerine de iolan dendiini hi duymadm.
Mecburen bunun zerinde biraz durmak gerekiyor.
Akgndz, 1995 ve 2000'de yine iolanlarn tartrken unu da sylemiti: "Ayrca Yenieri
Ocanda da bir grup iin bu tabir kullanlr. Merak edenler, smail Hakk Uzunarl'nn Kap Kulu
Ocaklar Kitabn inceleyebilirler."[54] Acemi olanlara da iolan dendiini syleyen bu ilgin bilgi
2007 basksnda da aynen mevcuttur.[55] En azndan bana olduka yabanc bir olgu olduu iin hem
iolan hem de yenieri olan bu grubu gerekten merak ettim ve herhangi bir sayfa numaras

verilmemesine karn tavsiyeye uydum, Uzunarl'y inceledim. Byle bir ey bulamadm.


Akgndz'n kaynak gsterdii Uzunarl'da sadece, sarayn odun tama gibi ilerini yapan
yenieri acemi olanlarna "adi" dendii bilgisi var.[56] Dier kaynak Midhat Sertolu ise, tam
aksine, saraylardaki iolanlarna "saray acemi olanlar" veya "celeb" dendiini ve "Yenieri
Ocann acemilerine ise bunlardan ayrmak iin adi ad" verildiini sylyor.[57] Bunun, sadece
sarayda hizmetli olarak alan acemi olanlar iin geerli olduu, "saray acemileri" denen
iolanlardan "yenieri acemileri"nin ayrlmas iin bu ikincilere "adi" dendii anlalyor. Ksaca,
durum Akgndz'n anladnn tam tersidir. Yenieri ocann acemilerine iolan denmedii gibi
sarayda alan acemi olanlarnn, iolanlardan ayr bir kategori olduu vurgulanmtr.
"olan" terimine gelince, Akgndz tarafndan verilen anlamna ek olarak unu da sylemek
lazmdr ki bunlar sadece padiah saraynda deil byk rtbeli devlet grevlilerinin "kap"larnda
da hizmet ederler. Daha dorusu kendi "kap"sn, padiahn byk kapsn rnek olarak dzenleyen
devlet grevlilerinin kaplarnda da bir "i" ve "d" ayrm vardr ve "iolanlar" bu i ksmda
hizmet ederler.[58] XVI. yzyln en retken mellif ve tarihilerinden, devlet adam Gelibolulu
Mustafa 'Ali, Mev'id'n-nefais f Kava'idi'l-Meclis adl mehur adap kitabnda, 61. ksmda "Der
ri'ayet-i edeb (ve) der harem-i ekbir beynndadr" diyerek unlar sylyor:
Erbb- devletn harem-sersna vsl ve iolanlar skin oldu sha'-i se'adet pryesine
dhl bil izn ma'kul (ve) cyiz deildr. Ya'n ki her ne denl mahrem geinb kendsini
evden 'addeden gevden ksmndan bile sdr ve briz deildr.[59]
Burada syledii, byklerin haremlerinde, iolanlarnn bulunduu yere, kendini evden gren
mahremlerin bile izinsiz girmesinin uygun olmayaca. Kapclarn olmad zaman "destur" diye izin
isteyerek, hi olmazsa ksrerek haber verip girmemenin uygunsuz olacan sylyor. Niye uygunsuz
olacan da bir hikye anlatarak rnekliyor. Dnemin kadlarndan biri anszn kadaskerlerden
birinin evine dalar. Akgndz gibi tevil edemediim iin kadnn, evsahibini bir "lmn- ebr
siyh-i sderyndan" yani "siyah kal tysz olanlardan" biriyle ne halde bulduunu ben burada
hi anlatmayaym.
Tabii ki dikkatinizi ekmitir, benim buradaki vurgum, iolanlarnn sadece padiah saraynda
olmad zerineydi ama ortaya bir de "harem" sz dkld. Hem Sayn Akgndz hop oturup hop
kalkmasn ve beni de "iftiraclar" zmresine katmasn diye, hem de kitabnn tm konusuyla ilgisi
olduu iin biraz daha devam edeyim. Ne diyelim, laf laf ayor. Mustafa 'Ali, "Der beyn- ahvl-i
harem-i seltn ve glmn- dern- harem beynndadur", "yani sultanlarn hareminin durumu ve
haremin iindeki olanlar" bal altnda yle demi:
Seltin-i mlk-i dergh- 'l-cah ve havkn-i me'l-br-gh- encm-siph zmresine
vcibdr ki olur olmaz fr-mye glman, ya'n ki evz'- el-berde kendsi hovarda
hzmetkrn harem-i muhteremleri hzmetine almayalar; mecma'- glmn olan Sery-
cennet-nina dv 'frt cinsini kardrmayalar. Evvel yirinden yurdundan soralar; kffr
arasnda dah asl nesl mi idi, haber alalar ve 'lm-i kyfeden habr olan limlerden birine
ekl smsn gstereler. Kyfetinde hayr u salh var ise ier salalar. Nedir ki 'bu fln
vezrn yerdei imi ve bu dah flan aanun karda imi' diy bir alay tasma kran
yosmalar hdemt- 'lyelerine kabl itmiyeler, t ki giderek mrr-u zamnla Has Oda'ya

dhl iderek, Aalk rtbesine yetieler. Ba'deh mansbla tara ka ve taht- yedinde
mslimnlara cevr cefyla musallat olmaya...[60]
Ksaca syledii u, sultanlar haremlerinde, saraylarnda hizmet edecek olan devirmeleri seerek
alsnlar, kt cinsliler alnmasn, kimse kayrmaclkla buraya gelmesin yoksa dar ktklarnda
halka zulm yaparlar. Gayet aka grlebilecei gibi, burada "harem" szc de, iolanlarn
kapsayacak ekilde daha geni olarak kullanlm. Tabii ki, yaptmz sonuta bir metin anlama
pratii. Ben yle anlyorum. Denebilir ki, "olanlarn kendileri haremde deil, hareme hizmet
ediyorlar". Hele, Akgndz ekolnden geliyorsanz, diyebilirsiniz ki: "Buyurun bunlara 'yosma' diyor,
herhalde erkeklere de byle diyecek hali yok! Bunlar gen cariyelerdir."
imdi dil kullanm hem zamanla deiiyor, hem de her zaman yazarlarn zel kullanmlar
olabiliyor. Dorusu, "yosma" kelimesi bana da pek erkekler iin kullanlrm gibi gelmiyor. Fakat
bu, buradaki balam dnda baknca byle. Alnty da bu yzden uzun tuttum. nk, 'Ali, bu
"yosma" dediklerinin zamanla Enderun'daki son durak olan Has Oda'ya kadar ykselebilecekleri ve
oradan "mansbla" yani bir grevle kacaklarn anlatyor. Has Oda'da cariyeler mi varm fasln
brakn, Osmanl'da hangi kadn "mansb"la bir yere tayin edilebilir, hangi kadna "aa" rtbesi
verilebilir?
Sorduum ilk soruya cevap vermediimin farkndaym. Bence, "haremin iindeki olanlar",
"glmn- dern- harem" ifadesi hibir kukuya yer brakmyor. Bilakis, "harem" terimine bildiimiz
kadnlar hareminden daha geni anlamlar yklendiini gsteriyor. stelik daha nce gerek Osmanlca
tpkbasmla yaynland, gerekse yetersiz sadeletirmelerle kamuya sunulduu iin geni kesimlerin
mahrum kald bu nemli ve g metni yetkin bir ekilde yaymlayan Prof. eker de yle anlam.
Metni zetledii yerde aynen yle diyor:
Osmanl toplumunun en ok merak konusu olan hususlarndan biri de, pdiahlarn
haremidir... te Osmanl devlet tekiltnn eitli kademelerinde grev yapm, bu arada
hareme de girmi km olan Mustafa 'Ali, bize harem hakknda mhede ve grlerini,
tahlilini yaptmz eserinde, az saylamayacak derecede aklamaktadr.
zellikle harem halknn ounluunu tekil eden harem olanlar veya iolanlarnn
saraya alnndan oradan karlmalarna kadar, eitimle hizmetleri ve trl da[v]ranlar
hakknda bilgi vermektedir.
Haremden yetienlerin yerine gre, ordu saflarnda grev almalar sz konusu olduu gibi,
yerine gre de Beylerbeyilik gibi idar grevlere tayinlerinin yapldn belirten 'Ali, ayn
zamanda, harem aalarndan, bunlarn fonksiyonlarndan bahsetmektedir.[61]
Bu ifadelerden "harem" teriminin bir dnem, cinsiyet ayrm yapmakszn sarayn btn i ksm
iin kullanlabildiini rahatlkla sylemek mmkndr. "Tamam, anladk, ne var bunda?" diyecekler
iin de yine Mustafa 'Ali'ye, bu kez Knh'l-Ahbar'na bavurabiliriz. nk, 'Ali orada "kadnlar
haremi" ve "olanlar haremi" gibisinden bir ayrm yapmakta, hatta kzlaraasnn, saraydaki
durumunun ve prestijinin padiahn bu haremlerden hangisini tercih edeceine bal olduunu
sylemektedir:
Ve bi'l-cmle, zt- ehryrinn meyli harem-i nisvna olup, kzlar aas olan hdmetgzr-

dil-r, matb- tab'- gevher-bar old takdirce keml-i tekarrbi ve sa'irine tegallbi
mukarrerdr.
Fe amm, meyl-i tab'- latif-i ehr-yri harem-i sbyna oldukda, kzlar aas cnibine
rabet istid'a itdi hususlarda ruhsat bir yzden olur.[62]
Herhangi bir deer yargsnda bulunmakszn, modern toplumlarda homoseksellie yklenen
anlamlarn hemen her modern ncesi toplumda olduu gibi Osmanllarda da sz konusu olmadn,
bu "meyletmelerin" nasl bir kolaylkla birbirlerine alternatif olarak sunulabildiine dikkat ekelim.
Belki de durum, Dror Ze'evi'nin tartt gibi bir ya meselesidir. Erikin bir erkein kadnlara veya
olanlara ilgi duymasn benzer ekilde normal gren bir toplum, ancak iki erikin erkek arasndaki
ilikiye biraz tuhaf gzlerle bakmaktadr.[63] "Sbyn" kelimesi zerinde kl krk yarmak
isteyebileceklere de Sarayn akaalarndan Mustafa Aa'nn genliinde birtakm "sbyn-perest
erzil ve evba" ile olan maceralarn ayn yerde, yine 'Ali'nin kaleminden okumalarn salk
veriyorum.
Harem'deki kadn neferler, sprrler, silerler
Harem demiken devam edelim. Bir hukuk tarihisi ve slam hukuku uzman olarak Akgndz'n
genelde cariyelerin ve zelde saray haremindeki cariyelerin hukuki statleri zerinde ok ilgin bir
tezi var. Bu gre gre iki cins cariye vardr. Birincisi "hizmeti statsndeki cariyeler", ikincisi de
"e statsndeki cariyeler", yani sahiplerinin zerlerinde istifra hakk olan cariyelerdir. Akgndz,
bu ayrm yapma gereini u soruyu sorduktan sonra duymutur:
Acaba, Osmanl Hareminde cariyelerle Padiahlar snrsz bir kar-koca mnasebetine
sahip midirler? Cariyeler, bugnk metresler gibi, her gc yeten Padiah veya ehzade ile
yatp kalkmaktadrlar m? Cariyeler, cins zevkleri tatmin iin kullanlan zevk leti midirler?
[64]

Akgndz'n bu soruya cevabn da alntlayalm:


...slm hukukundaki cariyelerin ounluu, asrmzdaki ii kadnlar veya evlere gelen
hizmeti kadnlar gibidirler. Deien sadece isimleridir. Yani her cariye dedike illa da
Padiah ile kar koca mnasebeti olan kadn manas akla gelmemelidir. Padiah'n
haremindeki hizmetleri, ald belli bir cret mukabilinde cariye olarak bulunan cariyelerin
saylar, kar-koca hayat yaanlan cariyelere nisbetle en az on katdr.[65]
Herhangi bir hukuk sisteminde (toplumda deil) aznlk veya ounluun nicelik olarak nasl
llebildii sorusu bir yana, serbest emek ile klelerin benzer bulunmasn hibir adan salkl
bulmadm sylememe gerek bile yok, ama burada Akgndz'n vurgulamak istediinin cariyeler ve
sahipleri arasndaki ilikide cinsellik boyutunun gerekli bir e olmad hususu olduu anlalyor.
Ayrca, zamannda, Akgndz'n sorduu soruyla megul olan aatay Uluay da haremdeki
cariyelerin ounun hizmeti olduunu sylemiti.[66] Bu gzleme ben de katlyorum ama bu cret
mukabilinde haremde hizmetli olarak alan cariyelerin dierlerinden nasl farkl bir hukuki stat
sahibi olacaklarn da merak etmiyor deilim.

Akgndz, "hizmeti statsndeki" cariyeleri anlatrken bunu yle bir ereveye oturtuyor:
Bunlardan kast, efendilerinin kendileri zerinde istifra hakk bulunmayan yani cinsi
mnasebet hakk olmayan, sadece istihdam hakk bulunan cariyelerdir. Bu tr cariyelerle
efendisi dhil kimsenin cinsi mnsebet kurma hakk yoktur. Bu cariyeler, slm hukukunun
hkmlerine gre, efendilerinin iznini alarak hr veya kle baka erkeklerle
evlenmilerdir.[67]
te, Osmanl sarayndaki cariyelerin ou bylesi hizmet cariyeleridir! Akgndz, okurlarnn buna
inanmasn ve huzur bulmalarn bekliyor. Tabii ki sahibin, bakasyla evlendirdii cariyelerini
istifra etme hakk olamaz nk hasep-nesep karr. Doru. Peki, bu kurgulanan tarihin gerek tarihi
uygulamayla ilgisi var mdr? Nasl yani? Bakalaryla evli olduklar iin padiahn kendilerini
istifra etme hakkna sahip olmad birtakm cariyeler sabah gelip, haremi silip sprp akam kendi
evlerine, kocalarnn yanna m dnyorlar? Mademki haremde ve ii statsndedirler ve
zerlerinde padiahn istifra hakk yoktur, ortada baka bir ihtimal grnmyor. Akgndz, yukarda
deindiim bu iki ayr statl cariye ayrmn yapyor ve haremdeki hizmeti statsndeki cariyelerin,
hazinedar usta gzetiminde grev yaptklarn sylyor.
Bunun Osmanl tarihi alannda devrim yaratacak bir bulu filan olduunu dnmeye baladysanz,
hi dnmeyin. nk hukuki adan Osmanl saraynda byle iki ayr statde cariye yok! Biraz akl
zorluyor ama bunu da Akgndz'den renmek mmkn:
Burada unu kaydetmek gerekir ki, harem'in gizli srlarnn darya kmamas iin,
Harem'den kncaya kadar ii statsndeki cariyelerin evlenmesine pek msaade edilmez.
Bu sebeble bunlarn arasndan birisini Padiah ve ehzadelerden birisi sever ve beenirse,
hizmeti grubundan dier gruba geerler.[68]
Bana ok sorunlu geliyor, size gelmiyor mu? Padiahn bu ii statsndeki cariyeleri istifra
edememesi iin bakalaryla evli olmalar koulunu koyduk, sonra da evlenmelerine "pek izin"
vermedik! O zaman, nasl olacak da padiahn bunlar zerinde istifra hakk olmayacak? Tabii ki,
yle bir ey olmad iin, eer beenirse padiah bunlar [da] istifra edebilecek, bunlar da o zaman
"hizmeti statsn" brakarak dierine, "e statsne" geecekler! Bir grubu oluturan ve teorik
olarak mmkn olan tek sebebin aslnda var olmadn itiraf ederek, hl daha byle bir hukuki stat
olduunu iddia edebilmek gerekten akllara sezadr.
Peki, Akgndz'n bulduu siyaseten doru syleyile dier grup, "e statsndeki cariyeler" ne
lemdedir? Herkesi inandrmak istedii gibi bunlarn istifra ile hr kadnlarla yaplan evlilikler
arasndaki farklar nemsiz baz noktalara m dayanyor? Ne diyordu?
... hr ve evli bir kadn ile istifra hakkna dayanlarak kar-koca hayat yaanlan cariye
arasndaki tek fark, cariyenin efendisinin mirasndan istifde edememesidir.
Mirs mnsebetinin dnda baz farklar da vardr. Mesel istifr hakk ile bir cariye ile
kar-koca hayat yaama poligami=birden fazla kadnla evlilik snrna tbi olmama, iddet ve
boamada bekleme srelerinin yarya indirilmesi... cariyenin rtnme konusunda hr kadnlar
gibi olmamas gibi farklar, aile ierisindeki staty fazla etkilemeyen hallerdir.[69]

"Tek fark" dedikten sonra epeycesini daha saymasndaki garabeti bir yana braksak bile eksik bir
betimlemedir bu. Mesela, efendi, bu durumda padiah, istifra ettii cariyesini baka birine veremez
mi? Eer verebilirse bu nasl "e stats"? Hani "Bunlar bir nevi nikhl e durumundadrlar" idi?[70]
Ama merak etmeyin bunun cevabn da yine Akgndz'den alyoruz:
Padiahlarn veya ehzadelerin mnsebette bulunup da beenmedikleri veya ocuklar
olmayanlar ise, ra edilirler ve hricden mnasip bir kimse ile evlendirilirlerdi; eyizleri
ve evi Padiahlar tarafndan temin edilirdi.[71]
Hele kr, sonunda bakasyla evlendirilen cariyeleri nihayet grebildik. Fakat heyhat, onlar da
"ii statsndeki" deil "e statsndeki" cariyeler arasndan kt! Nasl ki, padiah beendiklerini
"ii statsnden" dier statye geirebiliyorsa, bu "e statsndekiler" de artk bakalaryla
evlendirilmelerinden dolay zerlerinde padiahn istifra hakk kalmad iin imdi gelip haremin
ilerini yapabilirler! yle ya, "ocuklarnn olmamasndan" ve "mnasebetten" bahsedildiine gre,
sz konusu olanlar "e statsdeki cariyelerdir".
Peki, daha fazlasna gerek yok. ok ksaca syleyebilirim ki Akgndz'n icat ettii bu hukuki
statlerin harem iin veya genelde asl fasl yoktur. Padiah hareminde "ii statl cariye" yoktur.
Hepsi cariyedir. Hepsi kle hukukuna tabidir. Yaptklar iler farkl olabilir ve farkldr da ama bu
hukuki bir ayrm deildir, pratikteki bir ayrmdr. Padiahn haremindeki cariyeler kimseyle evli
olmad iin padiahn bunlar zerindeki teorik istifra hakk kaldrlm filan deildir. Bu teorik hak
uygulamaya dkldnde de "e statsnde cariyelik" diye bir ey ortaya kmaz nk cariyelerle
birlikte yaamak, hr kadnlarla yaplan evlilie benzemez. Bir cariye, ancak efendisinden ocuk
dourursa ve bu ocuk efendi tarafndan kabul edilirse mm-i veled (ocuk anas) statsne kavuur,
bu onun hukuki durumunda deiiklikler yapar. Efendisinin lmnde eer hl azat edilmemise
otomatik olarak azat olur, nk kendi ocuunun babasndan miras kalan mallar arasnda
dnlemez. Sylemeye gerek bile yok ki bu yol, pratikte efendisine nasl hizmet ediyor olursa olsun
ondan ocuk sahibi olan tm cariyeler iin geerlidir. Hal byleyken, Akgndz'n kendisinin dahi
ister istemez aksinin geerli olduunu ikrar ettii bir hususu, padiahn, cariyelerinin byk ksm
zerinde istifra hakk olmadn nk bunlarn yzde 90'nn "ii statsnde" olduunu ispata
almas ve bu noktay vurgulamak iin olsa gerek "Topkap Saray Hareminde alan Kadn
Neferler" tr duyulmam iitilmemi ifadeler kullanmas ayan- hayrettir. Herhangi bir maa
listesinde "Neferat- Harem-i hmyn" denince "kadn neferler" diye anlamak gerekten de ciddi bir
maharet ister. Bunun haremdeki kiiler anlamna geldii ak deil mi?[72]
Kalkn yoldalar, bir sanayi devrimi var yaplacak
Buraya kadar Akgndz'n iki byk konuda, kitabnn muhtelif basklarnda izledii tutumu
grdk. "olan" meselesinde ana argmann mmkn olduunca korumaya almakla birlikte,
meslektalarndan gelen uyarlarn nda ciddi bir deiiklie gitmi, "en gzel delil"ini feda etmek
durumunda kalmt. Harem cariyelerinin iki ayr hukuki statde olduu konusundaki icadn ise her
baskda da kelimesi kelimesine muhafaza etmitir. Peki, benim kitabn ilk basksnda grdm
irili ufakl o kadar cevahire ne oldu?
imdi de onlarn hi olmazsa bazlarnn peine delim bakalm.

Mesela stat diyordu ki "Osmanl Devletinin son on ylna kadar, btn mslman Trk
Devletlerinde, slmn iki iin tesbit ettii ceza aynen tatbik edilmitir." Bu sylediinin kant da
Avrupal bir hukukudan geliyordu: "Osmanl Devletinde konuyla ilgili er' hkmler, Avrupal bir
hukukunun diliyle '1810 tarihine gelinceye kadar, mer' olmudur." Aman efendim, 1910 yerine 1810
denmi, ne ziyan var? ki ey, birincisi bu Avrupal hukukunun bunlar Osmanllara syledii
anlalyor. nk verilen dipnota gre bu bilgi Yldz Esas Evrak'ndan geliyor. Eh, ikincisi de ayn
yanl dier metinlerde de sadkane tekrar edilmi.[73]
Birinci baskda, adn yaklak olarak doru verdii Abdlhamid-i Sn ve Devr-i Saltanat adl
kitabn ikinci ve nc olmak zere iki ayr cildine trnak iine ald iki ayr alntyla gnderme
yapyordu. Alntlar asllaryla karlatrdmda hep yapageldii gibi ifadeleri deitirdiini,
sadeletirdiini, baz yerlerini noktayla gstermeksizin atladn grdm. Kitabn yazar ona gre
"Osman Nuri adl bir ttihd Terakki sempatizan subaydr". nc ciltten yapt alnty sunarken
"Bu zlim kalem, Abdlhamid'e bylesine iftiralar ederken..." diyordu. Zaten, bu ikinci alntnn
referansnda da yazar Osman Nuri olarak grnyordu. yi. yi de, Osman Nuri ld iin kitabn
nc cildini bakas tamamlamtr. nc ciltte imzasn A. R olarak atan bu yazar da zalim bir
kalem olabilir, ama her zalim kalem ayn olmak durumunda mdr? Deildir, sevabna syleyelim bu
A. R. o nl "tarihi sevdiren adam" Ahmed Refik'tir. Hdai tarihi nereden bilsin! Kitabn sonraki
basklarnda da hi bilmedi zaten.[74]
Birinci baskda, karlatrmal klelik sistemleri konusundaki en son bilgisini kendisine borlu
olduu Msr hdiviyeti hariciye ktiplerinden Ahmed efik Bey'in El-rk f'l-slm adl kitabnn
giriinden byk bir alnt yapmt mahir Osmanlca filoloumuz: "1888 senesinde tesdfen
Paris'de Sen So Polis Kilisesinde bulunarak Kardinal La Vije'nin nutkunu dinledim." Ona gre ilk
cmlesinde byle diyordu Ahmed efik. Bu tip konularda biraz i huzuruyla davranp ii uzmanna
brakmak her adan daha faydal olabilir tabii, ama yle yapmadm kitaba gittim: "1888 senesinde
bi't-tesdf Paris'de 'Sen Sulpis' kilisesinde bulunarak Kardinal Lavijeri'nin nutkunu dinledim."[75]
Gayet gzel okunuyor. Saint Sulpice ve Cardinale Lavigerie! Bu arada kardinal de herhangi bir
kardinal deil, sylemi olalm en nde giden ilgaclardan.[76] Afrika kle ticaretinin srmesinin
suunu Mslmanlara yknca Ahmed efik Bey fena bozulup, "slam'da Klelik" anlamna gelen
eserini Franszca olarak bir cevap olmak zere kaleme almt. erif Mardin'in dedesi kdam'c
Ahmed Cevdet Bey de annda Trkeye evirterek halkmz bilgilensin diye basmt. Hey gidi
gnler... A, muhtelif edisyonlara karlatrmal bakmann yarar! Beinci baskda, kardinalimiz yine
"La Vije" ama kilisenin adn "Saintts ul Pice" olarak yeniden yorumlam, handiyse okumu
muhterem stad.[77] Ama iine yine de sinmemi olacak ki son baskda btnyle kurtulmu bu can
skc kardinal ve kiliseden. Halbuki daha deneyler yapabilir ve mesela "sen sol pis!" diye okur, "ben
sa temiz"e nazire yapabilirdi!
Yine Ahmed efik'ten geni nakiller yaparken "Eski Yunan Medeniyetinde Klelik" bahsine gelir
karlatrmal tarih uzman mverrihimiz. Malum, Eski Yunan'da klelik zerine yle bir ilmi ktlk
vardr ki, XIX. yzyln sonunda Franszca yazlm bir risalenin Arapa evirisinden Trkeye
yaplan evirisini kullanmak zorunda kalmzdr. Eh, hal byle olunca da "tarihi Plutarkhos'un Latin
harflerine 'Plonark' olarak gelip kavumasna kretmek gerek" diyerek Ahmed efik'e gittim ki orada
Plutark! Bu da beinci baskda aynen mahfuz olan ve fakat son baskdan srgn edilen konulardan.[78]

Bu nefes kesen alar boyu kltrler aras klelik dersinden sadece deiik toplumlardaki klelik
tarihini renmiyoruz ki, baka deerli bilgiler de yle tesadfi olarak sunuveriyorlar kendilerini
nazarlarmza. Nedir yani, mesela Sanayi Devrimi tam ne zaman, nerede olmu bilmek istemez
miydiniz? Buyurun o zaman Akgndz'e:
1789 Fransz ihtillinden sonra, htill Meclisi 1791 tarihli kanunla klelii ilg etmise de,
1802 tarihinde Napolyon tekrar bu messeseyi meru hale getirmitir. Fransa'da kleliin
iptalinin ciddi olarak gndeme gelebilmesi iin, 1848 tarihli Sanayi devrimini beklemek
icabetmektedir. Gerekten 1848 ubatnda Fransa'da meydana gelen byk karklklar
zerine, klelik iptal edilmitir. Ancak insanlara ifte standartl muameleleri bugn dahi
devam etmektedir.[79]
Herhangi bir referans olmayan, dolaysyla Akgndz'n ne tip bir kaynaa dayanarak yazd
bilinemeyen bu paragraf aynen 2000'de de yinelenmi, ama 2007 basksna girememi, dolaysyla u
yukardaki incilerden okurlarn mahrum brakmtr. Oysa ne gzel olurdu, Akgndz'den alnt yapan
web siteleri, forumlar, bloglar sayesinde cmle lem Sanayi Devrimi'nin nerede, ne zaman olduunu
renir, oluk ocuk dev yaparken bir dertten daha kurtulurdu! Nasl olmu, 1848 devrimleri,
"Haydi Jean, biraz daha demir cevheri getir!" "Demir iki gne geliyor, imdilik elimde dokuz milyon
ton kmr var Paul..." filan diyen ateli ve gz dnm devrimciler tarafndan m kotarlm? Nice
gayretle gbeklerini atlatp endstriyel retimi patlattktan sonra, bu muhayyel devrimciler, Sanayi
Devrimi'nin zaten 70 u kadar sene nce, pek ok yerde, ezamanl olarak baladn anlam ve
bunalma m girmiler? Pes.
Bunu syledikten sonra gerisi bo ama usulen syleyelim; Konvansiyon Meclisi 1794'te, Fransa'da
deil, nk orada kleliin yasal stats hep tartma konusuydu, ama Fransz kolonilerinde klelii
ilga etti. Hadise, Karayipler'deki Fransz kolonisi St. Dominik'te, klelii kabul etmeyerek patlak
veren ayaklanmayla ilgiliydi. Jakoben Fransa'nn bu politikas Toussaint L'Ouverture nderliindeki
ayaklanmaclar Fransa'nn mttefiki yapt. Siyahlar, ngiltere'ye kar Fransa'nn yannda savatlar.
Yava yava ortaya Haiti olarak bilinen lke kyordu. Amma velakin, Napolyon, hakikaten de
1802'de kolonilerde klelii yeniden yasal kld. "Konuacaz" gerekesiyle ve her trl diplomatik
garanti verilmesine kar L'Ouverture' tutuklatt. Alpler'de alk ve souk karm bir ikenceyle
ldrtt. Klelik de ancak 1848'de hemen btn Avrupa'y saran ve Fransa'da ise Bourbon
monarisini bitirerek II. Cumhuriyet dnemini aan devrimle ikinci ve sonuncu kez olmak zere tm
Fransz kolonilerinde ilga edildi... Merak eden genler, bu dediklerimle yetinmeyin, gidin urada
verdiim L'Ouverture ismini bir google'layn bakalm neler kyor...
Gemi deil bu bir azman
Dhi ve ferasetli mverrih Fransa'y anlatr da ngiltere'yi sa brakr m? Yok tabii, birka kurunla
onu da halletmi. Ortaa'da Anglosaxon hukukunda iki tr kle olduunu, menkul ve gayrimenkul,
yani topraktan ayrlabilen ve topraktan ayrlamayan kleler olduunu Ahmed efik'e dayanarak
sylemekle balam... Ama pardon kendisinin sylediklerini daha fazla zetleyebilecek kapasitede
olmadm iin alnty biraz uzun tutacam kusura bakmayn:
Hukuki durumlar ksaca zetlenen klelik, XIX. Asra kadar ngiliz Hukuku tarafndan
tevik ediliyordu. Kralie Elizabeth (1558-1603) bizzat kle ticareti yapyordu. Bir seferinde

47.146 kleyi Afrika'dan bir gemi ile getirtmiti. ngiltere'deki Karalar Kanunu da
Fransa'dakinden farkszd. Bu kanunda da, efendisine kar gelen klenin cezasnn idam
olduu hkme balanyor ve kagun kleler ldrlerek cezalandrlyordu.
ngiltere'de grnrde kle ticareti 1807'de kaldrld. Ancak Afrika'nn eli olmadan
ekonomimiz gelimez diyenlerin sz ar bast. Brezilya'ya bu tarihten sonra da 1848'de
60.000 kle ve 1849 tarihinde de 54.000 kle getirilmiti. Hlbuki ngiltere'de kleliin
ilgas, 1833 tarihinden itibaren balamtr ve hatta bu tarihlerde Osmanl Devletine kleliin
ilgas iin basklara balamtr. Gerek manada Batda kleliin kaldrlmas iin ise, 1948
tarihli nsan Haklar Beynnamesini beklemek icabetmektedir. Bugn eski Karalar Kanununu
"aratacak derecede siyahlar ve Asyallara kar bir ksm kt hkmlerin bulunduu da
ngiliz hukukunu bilen insanlarca inkr edilemez.[80]
Nasl balayacam bile bilemiyorum. yle desem, bu iki paragrafta doru olarak sadece veri
var: I. Elizabeth'in saltanat yllar ile Britanya mparatorluu'nda kle ticaretinin ve kleliin
kaldrlma tarihleri!
Tm bu yalan yanl veri ynna ise tek bir referans verilmi: Falih Rfk Atay'n yazlarndan
oluan Gezerek Grdklerim adl kitab. O zavall m sorumlu bu kadar sorumsuzca izilen bir
karikatrden? Peki, bir ekilde balamak gerek. Hatta numaralandraym ki herkese kolaylk olsun:
1. Yarg Lord Mansfield'in 1772'deki mehur Somersett kararndan sonra ngiltere'de kleliin
yasal bir durum olmad itihad ortaya km ve buna ksa bir sre sonra skoya da katlmken,
yani klelik hukuki olarak tannmamken, kaan klelerin sahiplerine iade edilmesi sz konusu
deilken, Britanya toprana ayak basan klenin hr olduu dncesi yerleirken mi ngiliz hukuku
klelii tevik ediyormu?
2. Yelken anda, yelken an brakn gnmzde, o ne gemiymi hakikaten ki bir seferinde 47
146 kleyi tayabiliyormu? Bu kadar kleyi Afrika'dan, herhalde ngiltere'ye, Elizabeth
getirmimi. Aferin, peki bunca adamn aylar boyunca tketecei suyu, yiyecei ne ile getirmiler? Ne
kadar devasa da olsa ayn gemi olmaz deil mi? Koca bir donanmay da peine mi takmlar? Yemek
saatleri nasl organize ediliyormu denizin ortasnda? Yoksa kle denince kafeste saka kuu kadar bir
ey mi geliyor gzlerinizin nne?
3. ngiltere'de de Karalar Kanunu mu varm? Hi bilmiyordum. Ama enmedim aradm. Yok tabii.
Ya ne var? Fransz Kral XIV. Louis'nin 1685'te yaynlad mehur Code Noir var. Hatta tek tek
maddelerine bile ulalyor internette. Baka? Kleliin kaldrlmasndan nce tek tek baz Amerikan
koloni ve sonra eyaletlerinde yasalaan "Kle Kanunlar" (Slave Codes) ve kleliin ilgasndan ve
isavatan sonra Gney eyaletlerinin inatla yasalatrd Siyah Kanunlar (Black Codes) var. Hani,
zencilerin sivil haklarn ve zgrlklerini kstlayan ve Sivil Haklar (Civil Rights) hareketi sonucu
tarihin plne atlan...
4. Doru, Britanya mparatorluu'nun her tarafnda kle ticareti 1807'de kaldrld. Grnrde filan
deil hukuki bir kategori olarak kaldrld. Kaak olarak yaplmasn engellemek iin de ellerinden
gelen her eyi yaptlar. Bir noktada, kle ticareti yapmann korsanlk olduu ve yapanlarn lm
cezas alaca hususu bile kabul edildi. Ayrca Kraliyet Donanmas, Atlantik'te kle ticareti yapan

baka devletlere ait gemileri de durdurup aramaya balaynca, 1 ocak 1808'de ABD de bir eyler
yapmak gereini duydu ve Afrika'dan lkeye kle ithalini yasaklad. Bunun, Britanya yasandan fark
uydu ki, lke iinde kle alnp satlabiliyordu.
5. Brezilya'da ise klelik 1888 ylna kadar yasald. Brezilya'ya yaplan kle ticaretinin ngiliz
ekonomisiyle ne alakas var? Bunun da tesinde, Britanya yasann grnrde olduunu baka bir
lkeye, Brezilya'ya yaplan ticaretten nasl anlyoruz?
6. ngiltere'nin Osmanl'ya klelii ilga ettirmek gibi bir politikas olmadn, 1833 deil ama
1839'daki ilk ngiliz giriiminin sadece kle ticaretinin bastrlmasyla ilgili olduunu naizane bu
satrlarn yazar tesbit etmi bulunmaktadr. Merak eden kitabmn 1996 veya 2004 yl basklarna
bakabilir.
7. Klelik demek ki Bat'da ancak 1948 ylnda "gerek manada" kalkm. Yine pes.
8. Ben hukuku deilim. ngiliz hukuku uzman filan da deilim. yi kt "common law" zerine
birka kitap okumuluum var, ama neymi bugnk ngiliz kanunlarnda, stelik Britanya'da hibir
zaman cari olmayan "eski Karalar Kanununu aratacak derecede siyahlar ve Asyallara kar" olan
kt hkmler? Mademki dev bir iddiada bulundunuz, gnmz Avrupas'nda rk baznda yasal
ayrmclklar yapldn sylediniz. Ltfedip bir-iki rnek verebilir misiniz ki bu sulama gkkubbe
altnda bo bo tmesin? Hukuk tarihisi olan ben deil de siz olduunuza gre bir iki rnek vermek
iten bile saylmaz, deil mi?
Tamam, imdi de grnrdeki tek kaynak olan Atay'n kitabna gidiyorum. Akgndz'n Brezilya'ya
hangi yl ka kle gittiine dair bilgileri seerek ve keyfi olarak buradan almasndan baka
sylediklerine delil olacak hibir ey yok bu kitapta. Seerek diyorum, nk Atay, bu ticareti
nlemek iin ngilizlerin "iddetli bir kontrol emberi" kurduklarndan, ylda on sekiz milyon frank
harcadklarndan bahsediyor ve yle diyor:
Bu, Brezilya'nn bamszlk ve gururuna ar bir darbe idi. Nihayet Brezilya zenci
tccarlna bizzat mani olmak iin kat'i tedbirler almak zorunda kald: Nitekim 1851 de
Brezilya'ya giden zencilerin dedi bin iki yze, 1850 de yedi yze dt.[81]
Buradan ngiliz ekonomisi yle gerektirdii iin Afrikal kle ticaretine devam edildii anlam
nasl kyor? Hani, nerede? Ha, bu satrlar ne zaman m yazm Atay? 1927'de. O yzden zenci
ticareti yerine "zenci tccarl" gibi tuhaf kaan bir lisan kullanmasn ho grmek gerek.
Bu muhteem pasajn arkasndan bu kez "Amerika'da Klelik" bal altnda bir yer geliyor. Bunun
artk zerinde pek durmayacam. Akgndz'n saylarla ciddi bir sorunu var. Atlantik kle
ticaretindeki kayplara bir rnek olsun diye "Bir seferinde 300 000 esirden ancak 180 000 tanesi sa
kalabilmiti" buyurmu. Eh, olur Elizabeth'in yelkenlisi gibi alt tane kalyon tar bunlar bir
seferinde. 1995 basksndaki "Lunisiana" adl eyalet, 2000 ylnda da aynen korunmu. Ana "sorumlu"
yine Falih Rfk grnyor. Hatta onun, bir kle sat ilann anlatrken, kendi gnn, yani 1927'yi
kastederek syledii "Daha 1868'de Rio de Janeiro'da bugn de kan Commercio Gazetesinin 5
eyll 1868 tarihli saysnda yle bir ilan grnr..."[82] ifadesi de Akgndz'de "Rio de Janeiro'da
bugn de yaynna devam eden Commercio Gazetesi" ekline brnm. Bakn, bu gazete kmyor

artk demiyorum. Ola ki ksn, sadece Akgndz'n bu bilgisi yetersiz referansla Atay'dan geliyor.
Onu sylyorum. Peki, una ne diyeceksiniz? Balam Kuzey-Gney arasndaki i sava:
Kuzey Eyletleri, 1787 ila 1804 tarihleri arasnda klelii kaldrmak iin bir sr tedbirler
aldlar. Ancak ncil'e, iktisadi artlara ve yeni treyen Marksizme dayanan Gney Eyletleri,
hl klelii savunuyorlard.[83]
Bunun da referans var. Britannica'nn XX. cildi, s. 638 imi. Hangi basks olduu bilgisi olmad
iin bir ey diyemiyorum. Sadece tuhaf geliyor. Baka bildiklerimle dorulanmyor... Kitabn ilk yz
sayfas bylece hemen btnyle eskimi kaynaklardan alnan bilgilerle ve onlar zenginletiren nice
bilgisizliklerle doldurulmu. Belki de 2007 basksna bunlarn alnmamas hakikaten hayrl olmutur.
Uzman- ulem-y zaman
Peki, Akgndz'n uzmanlk alan olan slam hukukuna gz attmzda nelerle karlayoruz?
Terminoloji konusunda da byk bir mtehasss olan lim, "Kul demek olan Abd kelimesi Kur'an-
Kerim'de Allah'n kulu manasnda btn insanlar ve havyanlar (sic) iin kullanld gibi, kle
manasnda da kullanlmtr"[84] diyor. Akgndz'n her metninde de tekrar edilen "havyanlar"
kelimesinin "hayvanlar" yerine sehven kullanldn dnyorum. zel bir manas varsa, onu da ben
bilmiyorum. En son metninde "abd" kelimesini deitirerek trnak iinde verdiine gre bu ksm
okumu ve dzeltmi ama bu kelime bu halde kalm. Sorun bu deil. Ben, hayvanlara "kul" dendiini
de bilmiyorum. Akgndz'n referans ise syledii gibi Kuran'n Nis, sr ve Bakara sureleri. Bu
referanslar kontrol ediyorum. Byle bir kullanmn olmadn bilgilerinize sunarm.
Akgndz, slam'da klelik nedenlerinin sava ve doum olarak ikiye indirildiini syledikten
sonra yle diyor:
kincisi ise doumdan kleliktir. Bu sebeb, ancak erkek bir kle ile kadn bir klenin
evlenmeleri halinde mmkndr. Kadn klelerin hr olan efendilerinden veya evlendikleri
hr kocalarndan sahip olduklar ocuklar da hrdrler. Byle olunca doumla klelik
nerdeyse ortadan kalkmaktadr.[85]
Burada da bir eksiklik sz konusu. slam hukukuna gre anne ve babas, her ikisi birden kle olan
kiiler bu staty aynen devralr. Bu doru ama doumdan kleliin tek kayna bu deildir. Kadn
kleler, eer sahiplerinden farkl hr bir erkekten ocuk sahibi olurlarsa bu ocuk, babann hr
olmasna karn kle doar ve mlkiyeti annenin sahibine ait olur. Dolaysyla, Akgndz
"Evlendikleri hr kocalarndan sahip olduklar ocuklar da hrdrler" demekle feci halde yanlyor.
nemli olan erkein hr olup olmamas deil, kadnn hr olup olmamasdr ve eer kadn kleyse
kime ait olduudur. yle rnekleyeyim, hr bir erkek bakasna ait bir kadn kleyle evlenirse,
doan ocuu, o kadn klenin sahibine ait bir kle olur. Tam tersini dnelim, diyelim ki hr bir
kadn bakasna ait bir kleyle evlendi. Doan ocuk hr olur. Akgndz'n bu yanln kitabnn son
basksnda tekrarlamamas olumlu bir gelimedir.
"Kadn klelerin hr olan efendilerinden" ifadesini zaten hi anlamadm. Kadn klelerin hr
olmayan efendileri de mi var? Kle olan kocalar, kadn klelerin efendileri yani sahipleri mi
saylyor? Ksaca efendilerinden desek kfi olurdu. te, bir kle sahibi, kendi cariyesinden ocuk

sahibi olursa, normalde slam hukukunda ocuk annesinin statsne tabi olduu iin bu durumda da
kle olmas gerekirdi. Ancak, bir sahip kendi ocuunu kle olarak bulunduramayaca iin bu ocuk
hr olur. Bu tabii ki ocuun kendisinden olduunu kabul etmesiyle mmkn olur.
slam hukuku uzmanmz "Esirlik Statsne Gei" bal altnda klelik asndan "cihad"
tartyor. "Cihaddan sonra elde edilen erkek esirlere 'esir' denmektedir." Muhakkak ki yledir. Elde
edilen koyunlara da koyun denmektedir! Neyse ki, bu totolojik ifade 2000 basksnda deierek
"erkek dmanlara" ekline girmi ama asl skntl ksmlar kalm. nk stat onlardan ok emin.
yle diyordu:
Ayrca sava meydannda olmasa bile harb ehli olanlar, mste'men olup da Dr- slm'a
girenler veya ehl-i harb olup da Mslmanlara snanlar da esir kavram iinde mtealaa
edilmektedir.[86]
slam devletine kar sava halinde bulunan, herhangi bir antlama veya sulh halinde olmayan
dnyadan, yani dar'l-harbden gelen bir kiiye harbi dendiini belirterek konuya girelim. slam sava
hukukuna gre bu insanlar esir edilebilir ve kleletirilebilir. Dorudur, kleletirme sadece fiziki
olarak sava meydannda bulunanlara mnhasr deildir. slam devletinin harp halinde bulunduu bir
yerden gelerek snma talebinde bulunan kiinin durumu da biraz karktr. Sonu olarak, byle bir
talepte bulunmutur ama kabul edilip edilmemesi sz konusudur. Ama eer, yetkili bir kii, yani slam
toplumunun lideri veya yneticisi konumunda olan ul'l-emr tarafndan bu snma hakk tannmsa,
bu kii tabii ki esir olarak dnlmez. Nitekim tarihi uygulamaya baktmzda Osmanllarn
kendilerine snan harbi kategorisindeki kii veya topluluklara esir muamelesi yapmadklar pek ok
rnekle sabittir. Aklma hemen, "Eski Mminler" denen, Osmanl'nn Potkal Kazak dedii, Ruslar
geliyor. Bu insanlara esir muamelesi yaplmas bir yana, Osmanl, Rusya'yla sava halindeyken
Rusya'ya kar Osmanl ordusunda savamlardr.[87] Osmanl'ya snan ve Habsburglara kar
savaan Orta Macar veya "Kurs" Kral Tkli mre de baka bir rnek.
Bundan ok daha vahimi ise Akgndz'n mste'menlerin esir statsnde dnldn
sylemesi. Dnyay Dar'l-islam ve Dar'l-harb olarak alglayan slam hukukular, iki dnya
arasnda srekli sava hali olamayacan bilecek kadar siyasete vkf kiilerdi. Bu iki dnya
arasnda bir sulh hali, bir anlama ve bar durumu, yani "ahd aman" olabilirdi. u kadar ki, slam
hukukular, her hukuk sisteminin bazen ihtiya duyduu "yasal kurgu"lardan (legal fiction) birine
bavurmu ve slam devletine tabi olarak "haragzar" olmasa, vergi vermeyi kabul etmese bile,
harbi bir devletle bar halinin mmkn olabileceini dnmler. Bu yasal kurgu da, bar talebinin
harbilerden gelmesi hali olmu. Yani, bunlara "aman" verilebilir, ama "istiman" etmeleri, baka bir
deyile aman dilemeleri kouluyla. stiman eden insanlara da mstemen denirdi. te bu kurgu
sayesinde, yabanc devlet tebaalar, zimmi veya harbi olarak grlmek durumunda olmakszn slam
lkelerine gelir, bar iinde ilerini grr ve geri dnerlerdi. Baka bir deyile, Osmanl lkesinde
yaayan Avrupallara gya istiman etmiler gibi davranlr, bu statye sahip olan kiiler de Osmanl
mparatorluu'nda rahata kalabilirlerdi. O kadar ki mstemen sz giderek Osmanl tebaas olmayan
fakat imparatorlukta yaayan gayrmslim yabanc lke tebaasnn tanmlayc sfat haline gelmiti,
ksaca ieride yaayan ecnebi, hatta devletiyle bar halinde bulunulan ecnebi demek olmutu. Aynen
Antik Yunan'daki metik kategorisi gibi. Teoride, ziyaret, ticaret gibi ksa bir sre kalmalar
beklenirken pratikte nesiller boyu kalanlar olmu, hi Osmanl uyruuna gemeden imparatorlukta

yaayabilmilerdi.
Laf uzad, ama Akgndz'n hatas vahim. Devletin, aynen kendi uyruu olan gayrmslim zimmiler
gibi korumak durumunda olduu, ibadet haklarna sayg gsterdii, kiisel zgrlklerini garanti
altna ald ve tabii ki kleletirmedii mstemenlerin esir statsnde dnldn sylyor!
Hukuku bir yana brakalm, yle dnelim, kendisine ve tabii ki bal bulunduu devletine
mstemen stats tannm bir kii, neden esir olaca bir topluma kendi istei ile gelsin? Akgndz,
acaba arivlerdeki engin aratrmalar srasnda hi mi "mstemen tccar", "mstemen gemileri" gibi
terimlerle karlamam? Eer karlamsa bunlarn "esir olan tccarlar" veya "esir gemileri"
demek olduunu mu sanyor? Yoksa yere ge konduramayarak bir tr kutsallk atfettii Osmanl
padiahlarnn "aman" verip, szn tutmayan kiiler olduunu mu dnyor? Her halkrda,
Osmanl tarihindeki uygulamalar uzaktan yakndan aklamayan bu dehetli yanlgnn kitabn son
basksndan kmas pek isabetli olmutur.
yle anlalyor ki, slam hukuk tarihi uzmannn Osmanl'da kimlerin zimmi statsnde olup
olmad konusunda da kafas epeyce karktr. Osmanl arivinde benim de kullanm olduum bir
belgeye atfen unlar yazyor:
nemle ifade edelim ki, zimmlerin kle haline getirilmesi ciz deildir. Hatta 1847'de Krt
Beylerinden Bedirhan'n idare ettii bir ayaklanma srasnda, Nastri, Yakub ve Yezid kadn
ve ocuklar esir alnarak kle haline getirilmiler ve sonra da Musul Blgesinde kle diye
satlmlardr. ngilizlerin de araya girmesi zerine, Fetvhne, bunlarn zimm olmas
hasebiyle kle haline getirilemeyeceini ifade eden kararlar almtr.
...
Zimmet akdinin kimlerle yaplabilecei de, fkh kitaplarnda tartlmtr. Uygulamada
zimmet akdinin kar tarafn tekil eden insanlarn kapsam ok geni tutulmu ve mesela
biraz nce aktardmz gibi, Nastrler, Ya'kubler ve Yezidler dahi zimm kabul
edilmilerdir.[88]
Kolay olandan balayaym. Nasturiler ve Yakubilerin Osmanllarca zimmi olarak grlmesi niye
uygulamada zimmet akdini geniletsin ki? Hristiyan birer mezhebin yeleri olan, ehl-i kitap bulunan
ve tek tanr inancna sahip olan bu insanlarn asl zimmi olarak kabul edilmemesi artc olmaz
myd? Akgndz'n inanlar hakknda yeterince bilgili olmad bu gruplar zimmi olmaya mstehak
grmedii anlalyor.
Yezidi inancna sahip kiilere ise zimmi statsnn, Akgndz'n sylediinin aksine hibir zaman
hukuki olarak tannmad dncesindeyim. Merkez, Yezidiler ve komular arasnda srekli bir
atma hali olmasna ve bu yerel atmalarda ele geen Yezidi kadn ve ocuklarnn kle olarak
satlmasna gz yummu gibi grnyor. O kadar ki, Yezidilerin kle olarak alnp satlabilmesinin
yaratt meruiyet kalkann kullanan Krt airet liderleri, Ermeniler gibi cizye deyen reayay yasal
olmayan bir ekilde karp sattklar zaman, bu insanlarn Yezidi olduunu sylyorlard.[89]
Akgndz'n yukarda bahsettii Bedirhan olaynda da Yezidilerin Nasturiler ve Yakubilerle ayn
kategoride grlmedii belgenin dikkatli bir okunuunda ortaya kyor. Osmanl hkmeti,
ngilizlerin mdahalesi zerine karlan bu insanlarn serbest braklmasn emrettiinde Diyarbakr
valisi emri yerine getirdiini, Nasturlerin ve Yakubilerin serbest brakldn, geriye sadece baz

Yezidi klelerin kaldn bildirmiti. eyhlislamlk, ancak bunun zerine cezalandrlm bir asi
olan Bedirhan'n esir ettii kimselerin kle olarak tutulamayaca yolunda bir fetva vermiti. Yine de,
bu fetvada Yezidilerin zimmi olmalar nedeniyle esir edilemeyecekleri gibi bir argman
kullanlmasndan kanlmt.[90]
Btn klelik sistemlerinde ortak zelliklerden biri, sahiplerin, erkek ve kadn klelerini onlarn
isteklerine bakmakszn evlendirmeleridir. Doacak ocuklar da tabii ki kle olur. Byle bir ilkenin,
bir sahibin kendi klelerini retmesi asndan ne kadar gerekli olduu aktr. Bunu burada ok
vurgulayacak deilim, sadece Amerikan kleliinin, kle ithalatnn yasakland 1808 ylndan sonra
da ayakta durmas, hatta kle nfusunun giderek artmasnn bu kle retme uygulamasna dayandn
not olarak syleyeyim. te, slam hukukunda da ayn ilke geerlidir. Sahip, klelerini onlarn rzasn
almadan birbirleriyle evlendirebilir. te, Akgndz'n bundan da haberinin olmad anlalyor.
"Hizmeti statsndeki cariyelerin" kimlerle evlenebileceklerini tartrken, mer Ltfi Barkan'n
daha nce yaymlad, kendisinin de bir kez daha yaymlad stanbul haslar kanununa atfta
bulunuyor. Bu kanun, Fatih'in stanbul etrafndaki kylere yerletirdii ortak kullarla ilgili pek ok
dzenlemeyi, bu arada nasl evleneceklerini de hkme balamtr. Kanunun maddelerini kendine
gre anlayan hukuk allamesi yle diyor:
Bu maddelere gre, hanm vefat eden kullar veya hizmete yeni girmi mcerred yani bekr
kullar, cariyelerle evlenirler. Eer cariyeler, onlarla evlenmeyi reddeder ve hricden hr
erkeklerle evlenmeyi isterlerse, kullar da zaruret gerei gayr- Mslim hr kadnlar ile
evlenebilirler. Ayrca Mslman kullarla cariyelerin biribiriyle evlenmeleri iin er'an
cebredilmemesi tavsiye edilmesi istenmektedir. Kullarn hr kadnlarla evlenmesi
durumunda, ocuklarnn hr olmas durumu Kanunnme'de zellikle belirtilmektedir.[91]
talikle verdiim ksmdaki ifade dkln dzelten Akgndz, kitabnn sonraki basklarnda
bunu u hale koymutur: "Ayrca Mslman kullarla cariyelerin birbiriyle evlenmeleri iin
cebredilmemesi er'an tavsiye edilmektedir."[92] Kalan ayndr. Demek ki eriat, kullarn ve
cariyelerin, yani ayn sahibe ait kadn ve erkek klelerin birbirleriyle zorla evlendirilmelerini uygun
grmyor!
Yazl kat zerinde grlen bir ey acaba ne kadar yanl anlalr? Akgndz'le iimiz hep byle
oluyor. Yazdklarn, hele burada yaptm gibi iin iine zaman faktrn de katarak deiik
basklardan karlatrarak okumak uzun ince bir yolda gndz gece gitmek gibi. Keke uzun ince ama
hi olmazsa "srat- mstakim" gibi dz olsayd bu yol. nnze dalar gibi engeller yyor bu yol;
iki admda bir, bir sapaa sapmaya mecbur klyor. Ancak oray da dolatktan sonra anayola
kabiliyorsunuz! Ya da baka bir benzetme yapalm, geni bir kavis izdiriyor, baladnz yere
getiriyor, ancak ondan sonra ileri gidiyorsunuz, yeni bir daire oluturmak zere! Kaynaklarna
gidiyorsunuz, konu edindiinizden baka eyler de gznze taklyor. Mesela, yukarda szn ettii
kullarn Mslman olduklarna dair en ufak bir ima bile yok sz konusu kanun metninde. "Hizmete
yeni girmi mcerred kullar" da yok. Hem Barkan'da, hem kendi yaynnda, hem de Osmanlca aslnda
"hizmete yaram mcerred kullar" var.
Neyse, burada ok zel bir nokta zerinde duruyoruz: eriate gre bir sahip, erkek ve kadn

klelerini zorla evlendirilebilir mi, evlendirilemez mi? Muhteremin cevabn yukarda grdk. Peki
ama, kendi aktard kadaryla bile bunun balama gayet ters katn grmyor mu? Ne oluyordu
orada? Padiahn iftliklerinde alan hassa kullarn karlar ldnde veya ie yarar bekr kullar
evlenmek dilediklerinde hassa cariyeler raz olmayp ou iftlik dna gitmeye hevesli olurmu.
iftlikte evlenecek cariye bulamayan hassa kul da dardan hr zimmi kadnlarla evlenmek
durumunda kalrm. Hr kadnlarn ocuklar da hr olaca iin hassa kulumuzun ocuklar artk
kle olmaz, hr olurmu. Bir taraftan cariyeler iftlik dna gider, dier taraftan iftlikteki erkek
klelerin ocuklar hrriyetine kavuur, olacak ey midir bu? Deildir. O yzden sultan emrediyor ki
bundan sonra iftlik cariyeleri darya kocaya verilmesin. Ancak ihtiyatan fazla olursa verilsin. O
durumda da onlarla evlenecek olan kimseler, arln versin, gelsin iftlikte ortak olsun. Hemen
not edeyim: Bylece, o evliliklerden doacak ocuklar da annenin statsn izleyerek kle olur ve
iftliklerde almaya devam etmi olurlard.
imdi izninizle metnin orijinalinden bir alnt yapma zaman geldi:
Ve kullarla cevri arasnda minba'd cebr-i er' cri olub tezvice kabil olan criyeleri ki
evlenmek mhimmi olan kullara ihtiyrlaryla varmaya veya fevt olan erinden batnasna
hizmet ider oullar kalmaya veya eytm- sigar olub tavattun itdgi yurdndan gayr yere
nakletdirilmekle eytm ve kendye zarar mteveccih olmalu olmaya filcmle bunlarn emsli
bir 'zr-i kav ile ki ma'zur olmaya cebrile tlib olan kula virile. Elbette behemehl
evlenmek taleb iden kullara kendlerinin hallerine mnsib duldan ve bkireden criye
buluvirilb virile ki 'avreti olmamak zaruretinden hurre tezevvcne irtikb idb evld
ahrra mbeddel olmak zarar ve evl olmamakla hidmetlerinde taksirleri grnmeye.[93]
Burada sylenen Akgndz'n bize sunduu resmin tam tersi. "Bundan sonra kullar ve cariyeler
arasnda eriatn zoru ilesin, evlenebilecek durumdaki cariyeler eer salam bir gerekeye
dayanmakszn, iftlik kleleriyle evlenmiyorlarsa, bu nlensin. Eer istekleriyle olmuyorsa, iftlik
cariyeleri talip olan kula zorla verilsin" diyor metin. Bu zrlerin de neler olduu saylm. "Kocas
lm bir iftlik cariyesinin, ailenin topran ileyecek yetikin oullar varsa veya kk yetimleri
onun evlenmesinden dolay yer deitirmek durumunda kalarak zarara urayacaksa bu cariye kimseyle
evlenmeye mecbur edilmesin" deniyor. Sonuta ama iftliklerdeki retimin devamn salamak ve
ortak kullarn, u veya bu nedenle kle statsnden kmasn nlemek. Hassa klelere, cariye
bulunarak dardan evlenmelerinin n kestirilmeye allyor. Sahi, bu metnin neresinden kullarn
zaruret gerei gayrmslim hr kadnlarla evlenmelerinin istenir veya izin verilir bir ey olduu
anlam kyor? Bilakis, kars olmad gerekesiyle dardan hr bir kadnla evlenmeyi bir
yolsuzluk, kt bir ey, "irtikb" olarak adlandryor metin.
Sevaptr, dzelteyim slubunuzu
Yukarda satr aralarnda bahsetmitim, belki imdi srasdr, syleyeyim; Akgndz'n herhangi bir
metinden dzgn alnt yapmas kedinin sirke imesi kadar g grnyor. stat, trnak iaretleri
iine ald bir metin parasna mdahale etmede, asl kelimeleri deitirmede, yerlerine
kendisininkileri koymada, okuruna haber vermeden sadeletirmeler yapmada veya tam tersi orijinal
metnin kelimelerini eskitmede kendisini kular kadar hr sayyor. Bir-iki rnekle bu durumu da
belgelemek isterim.

evirisini zamannda benim yaptm Ehud Toledano'nun ilk kitab, R. Brunschvig'in Encylopedia
of Islam'a yazd "Abd" maddesinden yaplan bir alntyla balar. Akgndz de bunu kullanyor:
Batl yazarlar, "slm, ebeveyni olan iki tek tanrl din, yani Musevilik ve Hristiyanlk
gibi kleliin ilgasn bir doktrin olarak hibir zaman retmedi, onlar (ok deiik bir
tarzda da olsa) izleyerek klelii lml bir duruma getirmeye, hukuk ve ahlk ynlerini
hafifletmeye alt" eklindeki ifadelerle ok az farkna varsalar da, slm Hukukunda klelik
messesesine bak tarz, dier dinler ve hukuk sistemlerinden tamamen farkldr.[94]
Kullandn sylyor da. Ama nce alntnn orijinal yazarn "Brunsschvig" (sic) olarak
zikrediyor da, yle sylyor. Bu tabii ki gayet normal bir durum. Gidip orijinale de bakabilirsiniz.
Hatta yeni batan evirebilirsiniz de. Bir artla; o zaman bu evirinin size ait olduunu
syleyeceksiniz. Eer sylemiyorsanz ve trnak iaretleri kullanyorsanz, metnin orijinalini
verdiiniz anlam kar. O zaman da ona sayg duymak durumundasnz. Peki, aada Toledano'nun
kitabnda grnd ekliyle alnty veriyor ve dikkatlerinize sunuyorum:
slam, ebeveyni olan iki tektanrl din, Musevilik ve Hristiyanlk gibi kleliin ilgasn bir
doktrin olarak hibir zaman retmedi, onlar (ok deiik biimde de olsa) izleyerek kurumu
lml bir duruma getirmeye, yasal ve ahlk ynlerini hafifletmeye alt.[95]
"Sana ne oluyor kardeim? Gittim, orijinalinden merebime gre evirdim, istediim gibi
eviririm!" denebilir tabii. Tabii ama yukarda sylediklerime ek olarak yle bir durum var: Bugn
ben ayn metni evirmeye otursam eminim farkl szckler kullanrm, Akgndz'n u yukarda
tutturduu kadarn bile tutturamam! Nasl oluyor da italikle gsterdiklerimden bakalar benim
setiim kelimeler olabiliyor? ounu tutmusunuz kalan da tutsaydnz, sana soluna ku
kondurmasanz olmaz myd?
Yine ayn kitaptan bir rnek daha vereyim. Balam artk pek nemli deil, trnak iaretleriyle bir
yerden aynen alnd beyan edilen bir metin parasnn hakikaten de sadakatle alntlanp
alntlanmadna bakyoruz. Dorudan gireyim. Bu Akgndz'den:
Batl bir musr yazarn ifadesiyle "Osmanl'da kleliin sosyal ve bir lye kadar da
ekonomik nemi, lml yaps ve slmca onaylanmas, Osmanl'da bu kurumu kaldrmak iin
istek ortaya karmamt".[96]
Referans benim evirime olduuna gre, bunu Akgndz evirmemitir. E, bu haliyle benim de
deildir. Kimindir o zaman bu kua dnm ifadeler? Gidiyoruz:
Osmanl'da kleliin sosyal ve bir lye kadar da ekonomik nemi, grece lml yaps,
ve slamca onaylanmas, Osmanllarn bu kurumu kaldrmak iin hi istek gstermedikleri
gereinin nedenlerini aklyor.[97]
Tamam, bir kiinin ifade edi tarzn, kelimeleri seiini, cmlelerini beenmeyebilirsiniz ama
trnak iine alp, stelik de "Batl bir musr yazarn ifadesiyle" eklinde bir sunum yapabilir
misiniz? Bu haliyle ne Batl muasr bir yazarn, ne de Trkiyeli muasr bir dierinin ifadesi bunlar.
Bizim gnahmz nedir o zaman, biz niye bakasnn metinlerini imla hatalarna varncaya kadar aynen

verip, eer gerekli grrsek "sic /byle" deyip duruyoruz? Ha, huysuzluk yapmayaym m, metni
mealen vermi mi ite byk tefsir stad? Bu kadarla yetineyim mi? yi de benim gariban
kalemimden dklen szckler kelam- kadim deil ki mealen verilsin! yle, basite, bakn kolay,
aynen intihal yapar gibi yapacaksnz. Bakyorsunuz, yazyorsunuz. Ama trnak iaretlerini gerei gibi
koyarak, drste, referansn vererek! satrlk bir alnty adam gibi vermekte ne gibi bir saknca
var? Ben anlamadm, anlayan da beri gelsin.
Bu arada meal filan dedim de, Akgndz'n Kuran'dan verdii alntlar bile dertli. Bu kez tek bir
rnekle yetineyim. Bu kez balam da nemli. Konu, stadn takk olduklarndan: "cariyesi ile karkoca hayat yaama hakk". Kitabnn her edisyonunda da olan u aadaki satrlar, ifadesi en
dzgn olan sonuncu baskdan alyorum:
Efendilerin istifr hakkna yani istedikleri zaman kar-koca hayat yaama hakkna sahip
olduklar cariyelerin ise husus statleri vardr. Bu husus stat incelendiinde grlecektir ki,
bugn gayr- meru bir ekilde yrtlen ve adna metres, sevgili yahut ak hayat denilen
gayr- meru ilikilere kyaslandnda, aranan artlar altnda cariye hayatn devam ettirmek
evlilik kadar mkemmeldir. Nitekim bu manay Kur'an da tesbit etmi ve zellikle cariyeler
zerindeki eer var ise, istifr hakknn artlar erevesinde ve fuha sevketmeyecek
ekilde kullanlmasn srarla tavsiye etmitir:
"imdi cariyelerinizi efendilerinin izniyle nikhlayn ve herhangi bir mazaret ileri
srmeden maruf bir ekilde mehirlerini verin; ancak iffet sahibi cariyelerle zinadan ve onlar
gizli dost hayat yaamaktan yani metres edinmekten iddetle kanmak artyla.[98]
Daha nceki basklarda da anlam ok deitirecek bir ey yoktu, sadece nemlice olanlar not
etmi olmak iin syleyeyim, "istedikleri zaman kar-koca hayat yaama hakkna" ibareleri yerine
"istedikleri zaman cins mnasebet hakkna", ve Kuran'dan yaplan alntdaki "imdi cariyelerinizi"
ibareleri yerine "imdi cariyeleri" deniyordu.[99]
Dem, Akgndz'n dolambal yollarnda yine dolanma demidir. Metnin sorunlarn tek tek zerek
dolanalm bakalm. Her eyden nce, Kuran'a verilen referans yanl. Nisa 24 diyor, ama ben dier
Kuran evirilerine bakarak ve efendi hazretlerinin burada anlatmaya altklarndan yola karak sz
konusu ayetin Nisa 25 olduunu sanyorum. kincisi ve daha nemlisi de u: Hani allamemiz
sahiplerin istifra hakkn konu edinmiti? E, burada bakasndan izin istenerek kendileriyle
evlenilecek cariyelerden sz ediliyor! stifra hakk adamdaysa, yani sz konusu olan sahibin
bakasyla evlendirilmemi olan kendi cariyesi ise niye bakasndan izin istiyor? Daha da nemlisi,
kendisiyle nikh yaplan cariyeler bakasnn cariyesidir, hi onlarla istifra olur mu? Nisa 25'in
anlatt bambaka bir ey, bakasna ait olan cariyelerle evlilik! stifraa rnek olmas iin bir alnt
yapyor, o da hr erkekler ile bakasna ait cariyeler arasndaki nikhl evlilie ait kyor.
ncs ve buradaki balam asndan en nemlisi de u: Akgndz bu alntlar kimin Kuran
melinden yapyor? Bunu sylemiyor, sadece "Nisa 24 (sic)" diyor. Tek tek bakyorum, acaba byle
bir kurgulama ve eviri kimin olabilir diye. Diyanet'in sitesi gayet yararl. Fakat bulamyorum.
Diyanet meali deil. Hamdi Yazr'nki deil. Y. Nuri ztrk'nki deil. Suat Yldrm'nki deil. Tabii
benim grmediim bir metni alntlyor da olabilir. Her halkrda ben burada da stadn ya hep
yapageldii gibi bakasnn metnine mdahale ettiini veya alntdaki btn eviriyi kendisinin

yaptn sanyorum. Her iki durumun da ayr ayr kabul edilemez olduunu sylemeye bile gerek yok.
Ya bakasnn kelimelerini cmlelerini aynen verip, kimden geldiini veyahut eer kendisininse,
kendi evirisi olduunu sylemeliydi. ster bakasnn zerinde oynanm metni olsun, isterse
btnyle Akgndz'n kendi evirisi olsun, ben bu metne "bir Akgndz evirisi" diyeceim. Bu, bu
aamada bir san. Kant olarak elimde, baka hi kimsenin kullanmad ama kendisinin pek meftun
olduu "metres" szcnden baka bir ey yok. Bu szc ksa bir aralkla hem alnty sunumunda
hem de alntnn iinde kullanm!
te bu Akgndz evirisinin rettii drdnc bir nokta da u: Baka hi kimse metni Akgndz'n
anlad gibi anlamam! Nasl olacak da hem nikhlanlacak, evlenilecek hem de bunun o cariyelerle
"zinadan ve onlar gizli dost hayat yaamaktan yani metres edinmekten iddetle kanmak" gibi
kocalara yklenmi bir art olacak? Buradan "Evlenin ama karnzla gizli dost hayat yaamayn"
gibi absrd bir sonu kmyor mu? Yoksul mminler bakasna ait cariyelerle evlenirlerse artk
bunun "metreslik" "zinalk" taraf m kalr? Evlenmi ite adamlar, daha ne istiyoruz? Mecburen baka
bir eviriye gitmek ve durumu anlamak durumundayz. Herhangi bir dieri de olurdu, ama Hamdi
Yazr'nkini setim:
inizden kim hr olan mmin kadnlar nikhla alacak mali gce sahip deilse, ona da sahip
bulunduunuz mmin cariyelerinizden var. Allah, kadrinizi imannz ile ok iyi bilir. Siz
mminler hep birbirinizden saylrsnz, o halde fuhuta bulunmayan gizli dost edinmeyen,
namuslu yaamakta olan cariyeleri sahiplerinin izniyle nikhlaynz, mehirlerini de gzelce
kendilerine veriniz. Eer evlendikten sonra bir fuhu irtikap ederlerse o vakit bunlara, hr
kadnlar zerine terettp edecek cezann yars lazm gelir.
Bu durum sizden gnaha girmek korkusunda olanlar iindir. Sabretmeniz ise sizin iin daha
hayrldr. Bununla beraber Allah gnahlar balayandr, merhamet edendir.[100]
Hadise ok basit aslnda, Akgndz o kadar erkek gzlyle bakyor ki dnyaya, burada "gizli
dost" edinmemesi gerekenlerin erkekler deil, kendileriyle evlenilecek cariyeler olduunu, bunun
onlarla evlenmek iin bir nkoul olduunu aklna bile getirmiyor. "Gizli dost"u grnce de "metres"i
konduruveriyor. "Metres" sahibi cariyeler hi oluyor mu? Vallahi, 1000 sene kadar nce Kuran'
Karahanl Trkesine eviren mehul tercman bile ondan daha iyi anlam, "rtgli oyna"
(rtl/gizli oyna) sahibi olmayan "yinke kz"lardan (ince kz, gen kz /cariye) sz ediyor,
cmlenin znesi kimlerdir biliyor![101]
Ha, son bir husus; Akgndz, Kur'an evirisi yapmaya yetkin midir deil midir? Orasn ben
bilemem. Sadece, eer kendi evirisiyse bunlara devam ederek, bu sallapatilikle, bozuk ifadeli,
dk cmleli, kendi kafasna gre, bir meal oluturmamasn temenni edebilirim. Neuzubillah.
Post scriptum: Fatih'in baarsz Badat kuatmas
Mimesis diye bir ey gerekten de var galiba. Akgndz'n ynteminden kk bir esinlenmeyle
soralm: "Hocam, bu blmn balndaki 'knez' szn anlamadk, beyan buyurur musunuz?"
imdi yle, sevgili kari', malum, Akgndz Hoca'nn dokuz ciltlik devasa bir Osmanl
Kanunnmeleri klliyat var. Emei geenlere hrmeten u Tarih-Lenk habisinin nne atmadk.
Geen gn, ite onu okuyorum, yedinci cildin 304. Sahifesine geldiimde Cell-Zde

Kanunnmesi'nin, Kanun- Hazret-i Fatih Sultan Muhammed Hn ksmnda 140. Maddeyi yle
yazlm buldum:
hd ve sab'a mie senesinde (701) ibtid tevz-i mensb eden Osman Gazi'den Sultan n ki,
Karahisar sanca dahi derler, olu Orhan'a verdi ve Eskiehri Knez Alp'a ve nn'y Uygur Alp'a
ve Yarhisr' Hasan Alp'a ve negl' Turgut Alp'a vermilerdir.[102]
"Bre aman bu nasl olur?" dedim. O gece sabaha kadar uyuyamadm. ime bir ate dt. Koca
Eskiehir'i, veliyullah ve cndllah mertebesinde bir Osmanl padiah nasl olur da Srp mdr,
Bulgar mdr, bir kneze verirdi? Bunda bir i olmalyd, nk Gazi Han, ayn zamanda nn'n de
Trk olu Trk, Mslman olu Mslman Uygur Alp'e vermiti. Ne oluyordu? Orta Asya ve Balkan
kkenli takipileri arasnda bir denge siyaseti mi gdyordu? Kffar gelip bizden strateji kapp
gitmesin diye? Hasbelkader tarihle biraz nsiyetimizden dolay, ge de olsa jeton dt: Bunlar sakn
Gndz Alp ile Aykud Alp olmasn dedim? Knez de oradan mlhem bir latife ite. Akknez Bey
yazm, biz okuyoruz. Gidiyoruz gndz gece!"
Latife bir yana, yeri de buras mdr, yoksa Akgndz imzas tayan her ey gibi, bunu bu kitabn
herhangi bir blmne koysak da olur muydu? Akgndz'n kitabnn 2000 yl basksnda, kitap
hakknda eitli kiilerin deerlendirmeleri "sekizinci blm" olarak en arkaya konmu. Oradaki
herkesin sylediklerini ciddiye almak veya onlarla hesaplamak durumunda deilim. Mesela, bu tr
gayrciddi kitaplar yazan kiilerin gurusu mertebesinde olan Ylmaz ztuna, "Osmanl'y bir bakma
yeniden kefediyor gibiyiz. Osmanl'nn ta kendisi ve meru vrisleri olarak her trl yeni ve doru
bilgiye muhtacz" dedikten sonra Akgndz gibi "konularnda gerekten uzman, gayret sahibi, enerji
dolu, eline kalem alabilen tarihilerimizi tebrik ediyorum"[103] diyor. Mebrk! Buna ne denilebilir?
Fakat Akgndz'n mesai arkada Do. Dr. Said ztrk'n "Cevap Hakk" balkl ve drt drtlk
bir "Akgndz Hoca" apologias karakteri tayan yazsnn zerinde biraz durmak istiyorum. te bu
yaz, bu blmde ayr basksn karlatrarak ayrntl bir ekilde ele aldm kitabn eki olduu
iin yukardaki cevheri de buraya koydum. Siz istiyorsanz evriyaz holuklar veya bariz cehalet
ksmlaryla birlikte de okuyabilirsiniz.
Said ztrk'n yazs, Murat Bardak'nn, Osmanl'da Harem ve Osmanl Kanunnmeleri adl
almalara yazd eletirilere cevaben kaleme alnm. in bu ksm burada beni ilgilendirmiyor.
Bunu sadece bir vesile olarak grmek ve bu vesileden dolay ztrk'n serd ettii grleri biraz
irdelemek niyetindeyim. nk bunlarn, bu kitabn kendine konu edindii tarih metinleri
eletirileriyle dorudan ilgisi var.
Said ztrk'n, Akgndz'e duyduu hayranln ve bunun neticesi olarak ona dzd vglerin
hibir snr tanmadn sylemekle balayaym. Kim kimi neden beenir, niye sever, eer sz konusu
hayranlk bir sanatya veya futbol takmna ynelmi olsayd, ben de zerinde bile durmazdm. Ama
ztrk'n hayranl Akgndz'n "tefekkr seviyesi", "ilm vukufiyeti", "sahip olduu perspektif"
ekseninde olduu iin nemsemek durumundaym. yle sylyor ztrk:
Akgndz Hoca yazd eserleriyle, Trkiye'de son on yln sosyal bilimler alannda sz
sahibi olmay baarmtr. Hatta ktalar tesinden izlenen ve ses getiren bir performansa
sahip, lkemizin nadir yetitirdii ilim adamlarndan biridir.[104]

te byle bir ilim ehlinin "tenkit perdesi ad altnda tezyif ve tahkir" edilmesine isyan ediyor
ztrk. Zaten uyaryor ki imdiye kadar "tezyif ve tahkir ehlinin deil, gerek hibir mnekkidin bile
heykeli dikilmemitir",[105] yani eletiri gibi bo ilerle pek uramamak lazm. Ufak tefek okuma
yanllklarnn stadn tm klliyatna temil edilmesi ise ona gre pek ak bir hakszlktr. Bunu da
u kesin szlerle ifade ediyor:
Akgndz'n Osmanlcay doru drst okuyamadndan sz etmek dorusu cret isteyen
bir beyan. Akgndz'n deil Osmanl'cann, Arapa'nn ve Farsa'nn en ar metinlerini bile
anlayp tahlil edecek bir seviyede olduu ehlince malumdur... Osmanlca bilmeden, hatta
Arapa ve Farsa'ya vukufiyetin yannda kkl bir Osmanl medeniyet tarihine muttali
olmadan ve blgesel farkllklar sezinlemeden Akgndz'n yapt aratrmay yapmak nasl
mmkn olabilir?[106]
Akgndz zelindeki bu sitayikr szler bir yana, ztrk nemli bir noktaya deiniyor ve
akademik olmayan dnyay u szlerle uyaryor: "Edisyon kritik ve metin nerinde alan hangi bilim
adam bu tr hatalardan masun kalabilmektedir?" Bu gerekten nemli bir sorudur. Benim de buna
cevabm "hi kimse" olacaktr. Bu ilerle uraan herkesin bandadr. Nitekim ztrk de R. Yinan
ve Bruce McGowan gibi yetkin tarihilerin eserlerinden birtakm okuma yanl rnekleri vererek
sylediklerine kant getiriyor. Gerekten de elyazs ve Arap harfleriyle yazlm bir eyi yanl
okumak iin onlarca neden saylabilir. ztrk'n u ifadesine de aynen katlyorum: "Bu konularda
Prof. Dr. Nejat Gyn hocann hakl olarak ifade ettii gibi, mesele sadece bir harf veya yaz
okuma deil, bir dil zenginlii isteyen bilgi birikimine ihtiya vardr."[107]
Evet, mesele aynen budur. Bir eyi doru okuyabilmek iin, okumaya oturmadan nce bir eyler
bilmek gerekir. Sadece dil zenginlii asndan deil, her vechile birikim gerekir. Sanrm, ztrk de
una buna "muttali" olmak gerekliliinden sz ederken bunu kastediyordu. Mesele yanl okumak
deil, gerekten bu deil. Dolaysyla, yukardaki gibi bir yanl okumay, bizatihi yanl bir okuma
olduu iin, yani teknik seviyede dilime dolayacak deilim. Olur. nsan yanl da okuyabilir. Ayrca,
yazan da yanl yazabilir. Hakikaten Osmanlcasna bakyorum, Gndz'de olmas gereken "d" harfi
ya tamamen yutulmu ya ok belirsiz yazlm. Pekala "Gniz, Gnez" gibi bir ey olarak okumak da
mmkn. Zorlarsak, Aykud ile Uygur da benzetilebilir. Sorun, okuduuna verilen anlamn nereye
gittiine hi taklmamak. Balama, metnin genel gidiine, siyak ve sibakna ve ok, ok daha nemlisi
mevcut literatre uyup uymadna hi bakmamak. Aka syleyeyim, bu tr eski metinleri bizden
daha nceki bilimsel faaliyetlerden btnyle irtibatsz bir ekilde okursak, olaca budur. Bu kadar
da tarih bilmemek neyin nesi oluyor? Mademki hal byledir, niye mrit rolne karsnz? Ein
dostun sizi canhra feryatlarla savunduu biat-nmeleri kitabnza alsanz ne olur, almasanz ne olur?
Bilmediinin neler olduunu bile bilmeyince byle rahat m oluyor insan? Sonuta neyi konuuyoruz?
Tarih diye bir alma alan ve onun kendine mahsus kurallar var mdr? Yok mudur?
Ne demek istediimi daha ak bir rnekle belgeleyeyim ve bu fasl kapataym. Hi uzaa
gitmeyeyim, ayn sayfada, yukardaki maddenin bir stndeki 139. maddede aynen yle diyor:
Badad seferinde sene ihd ve semnne ve seme-mi'ede (881) rclarnda erbb- tmr
ve ze'amete defter sreti kayd olunub koru ve mezri' ta'yin olunmak ferman ve kanun
eylediler. Evvel hemn filan ze'amet filan tmr filana verdim dey yazarlar imi.[108]

akayla kark baladm ve annda devasa bir metin parasna dnme istidad olan bu fasldan
hakikaten kmak istiyorum da kendisinden bahsedilen Fatih'tir. Hangi Badad seferi? stelik 888
olarak yl aka verilmi. Miladi 1476 yl eder. Fatih'in 1476'da ne seferi var ki oradan dnyor?
Bodan Seferi! te tarih bilmemek derken kastettiim bu. Oldu ki Bodan' Badad okudunuz, o
tarihte veya mr hayatnda Fatih'in bir Badad seferi var m ki, bu kadar emin olarak yazyorsunuz?

VI. blm
Syle canm ne dersin? Bir intihal daha var...

Adna ne dersek diyelim, bilimsel hrszlk, ilmi sirkat, arma, araklama, kaldrma, apartma, kesme
ve yaptrma, haydi telaffuz edelim, intihal, yani bakasnn kelimelerini, cmlelerini, makalesini,
kitabn, aratrmasn, fikirlerini, teorisini, verisini, kaynaklarn yrtmek dehetli bir itir. Ya ar
cehaletten ya ar i bilirlikten ileri gelebilir intihal. Hi fark etmez. Bilimsel yazlarnzda dzgn
referans vermezseniz, nereden ve kimden aldnz sylemez, bakasnn entelektel emeine ve
malna gerekli saygy gstermeden alp kullanrsanz zor durumda kalrsnz. Bu saygy gstermenin
yolu referans vermektir. Hem de adam gibi vermektir. Bylece kimden ne aldnz ve sizin orijinal
katknz bilinir. Hem sizin hem kaynaklarnzn emei yabana gitmez. Olas kukular referansla
bertaraf eder, gelebilecek sulamalarn nn referansla kestirirsiniz. Hatta diyebiliriz ki bilimsel
yaz reten kii kendisini potansiyel bir "sulu" gibi grd iin referanslaryla daha batan
savunmasn yapar, bir gn "sulanmay" beklemez bile. Gnlk hayatn biraz aksine bir durumdur bu.
Orada kimse yolda sizi durdurup "Ayandaki pabu kimin? Nereden aldn bakaym? Hani faturas?
Hmm, kantlayacak belgen yoksa demek ki senin deil" demez. Burada sorar, sorgular, arad kant
grmezse, verilen cevab "beenmezse" yargsn verir. Velhasl tuhaf lemdir u ilim lemi. Sorar,
sorgular, kaynaklarmz, birbirimizi, yazdklarmz sigaya ekeriz. ekmeliyiz de. Kendi ellerimizle
yollara akl talar der, ipular yerletiririz ki bizden sonra gelenler de bu iaretlere bakarak bizi
sigaya eksinler, yollarn bulsunlar. Bu tip dzensizlikleri pek umursamayan bir toplum ve akademya
iinde yaasak da baka trl bir davran tarzn edinme ve benimseme lksmz yoktur sanyorum.
Tmdengelim deil de tmevarm yoluyla ulatm iin herhangi bir kaynaktan "intihal" etme
korkusu olmakszn, lkemiz dn hayatnda tercih edilen "intihal" yntemlerini yle
sralayabilirim:
1. Bakasnn yazdklarn referans vermeden kelime kelime aynen almak. Kolay. Kaynanz an,
oradan baka baka yazn. Aman dikkat edin, virgl bile atlamayn. Adamn orijinal dil yanllarn bile
aln. Bir tr kopya ekmek veya istinsah etmek gibi bir ey. Basit ama akllca bir yntemdir. Tabii,
yakalanmazsanz. Buna "krekle alma" diyelim.
2. Bir kaynakta yazlan cmle cmle, hatta paragraf paragraf aynen almak, "trnak" iine koymamak
fakat bir dipnotla durumu geitirmeye almak. Anlam udur; "bilgiyi u referans verdiim yerden
aldm, buyurun gidin kontrol edin, ama kelimeler kavramlar benimdir." Kaynan aklad iin
kibarca, her an o kaynaa gidilme kaps ak olduu iin de cesurca bir giriimdir, enselenme
olasl az da olsa vardr. Buna "Arsen Lpen" yntemi diyelim. lgin olan bunun lkemizde pek
intihalden saylmamasdr!

3. Bakasnn yazdn alrken zetlemek, kelimelerini deitirmek, eanlaml veya biraz deiik
fakat kendi kelimelerinizi kullanarak yazmak ve hi referans vermemek. Bunun anlam, "Burada ne
gryorsanz ya stanbul'un fetih tarihi kadar ortak bilgidir, referansa gerek yok, ya da benim
mamulatmdr" demek olur. Tabii ki "paraphrase" etme hakkmz var. Ama anlamca alp, iindeki
bilgiyi alp sahibine referans vermemek olmaz. Dil kullanm yetenekleri gelimi ustalarn tercih
ettii bir yntemdir. Ara ki orijinal kayna bulasn. Buna "Sln Osman" veya "s" yntemi
diyelim.
4. Birden fazla kayna harfiyen (verbatim) veya zetleme yoluyla trtklamak, bunlar "trnak" iine
koymamak veya gerei gibi referanslandrmamak, fakat paragrafn en sonundaki cmleye en son
kullandnz kayna iaret eder bir dipnot dmek. Okuyanlar, paragraftaki btn bilginin o tek
kaynaktan geldiini ve "dzgnce" referans verildiini sanacaktr. Masumane grntsne kar
ustacadr. "Bir koy al" yntemi diyelim.
5. Metni veya iindeki bilgiyi birinden alp referans "filandan aktaran" demeksizin baka bir
yazara bilim adamna vermek. Tuhaftr. "Niye ki?" denebilir. Ama var byle bir ey. ki ayr nedenden
kaynaklanyor olabilir. O "filan" kayna zaten ccn karncaya kadar kullanmsnzdr, birka
kez onu aradan karp baka kaynaklar zikretmek fena bir fikir gibi gelmez size. Daha ok sayda
kayna grm gibi yapmak, ahsen grmediiniz kaynaklar ekleyerek kaynak zenginletirmek
istersiniz, bu ocukadr. Hevesli rencilerin yapt ok olur. Asl smrlen kaynan gereinden
ok dikkat ekmesini nlemek, artmaca vermek de bir k noktasdr. Bu usta iidir. Burada
bununla ilgileneceiz. "Perdeleme" diyelim.
6. Bilgiyi veya veriyi birincil kaynaklardan edinmi gibi yapp, bunlar ilk kez aratran, bulan ve
kullanan saklamak, zikretmemek, hi referans vermemek. Kolaydr. Arivlerin abidik gubidik
ksaltmalarna dorudan gnderme yaplmasndan ibarettir. "Niye ki" dedirtmeyecek kadar yararldr.
Tarih gibi birincil malzemenin deil kullanlmasna "kefine" bile prim veren bir disiplinde "hava
basmanza" yarar. Yukardaki 5 numaraya yntem asndan benzer, ama derece asndan kabil-i
kyas deildir. Orada nihayetinde Ali'nin klahn Veli'ye giydiriyorsunuz, burada klah kafanza
geirmek ne kelime, "kuman ben dokudum" diyorsunuz. "lk gnah" yntemi diyelim.
7. Bakasnn asl metnini paralamak, cmlelerin, paragraflarn yerini deitirmek, aralara kendi
szcklerinizi, cmlelerinizi, paragraflarnz kullanarak kendi orijinal aratrmanzdan paralar
serpitirmek ve tabii ki referans vermemek. Meru ile nameru, siyah ile beyaz ayn anda, ayn yerde,
yan yana, koyun koyuna birlikte bulunduu iin buna da "Ying Yang" yntemi diyelim. Yurtdnda
"mozaik" dedikleri tr budur ite. statlk ister.
8. Yazdnz sylediiniz metni sizin adnza bakas yazyor. Metin ksmen veya tamamen bir
bakasnn. Birinci ynteme benziyor gibi ama burada "asl yazar"n u veya bu nedenle sizinle
ibirlii yapmas, durumdan haberdar olmas epey bir farkllk yaratyor. Daha ok tembel renci
iidir. lkemizde ve dnyada epeyce bir piyasas vardr. "hale" yntemi diyelim. stelik de
unutmayalm ki bu yntem dierleriyle akabilir veya i ie geebilir de. Metin sizin olmad gibi
sizin iin hazrlayann da olmayabilir. Siz birilerini kandrmaya soyunmuken bakas sizi niin
avlamasn?
9. Bir de yukardakilerin hibirine benzemeyen bir intihal (!) eidi daha var. Olduka karmak bir

sre. nce asl metni muhayyilenizde yaratyorsunuz sonra trnak iaretleri iinde veriyorsunuz ve
tabii ki referansnz yok! Aslnda kendinizden alyorsunuz, olmayan karakterlere atfediyorsunuz.
Buna da "Thucydides yntemi" diyelim. Zararszdr.
imdi, neyin ne olduunun, hangi rnein hangi balk altna gideceinin takdirini siz okuyuculara
brakarak somut rnekler zerinden gidelim.

Ne ilk yeldir bu esen, ne de son yel


Bu satrlarda eletirel okumalarm btnyle Trkede retilmi metinlere hasretmek isterdim.
yle de yapmaya alyorum. Ne var ki lkemizin tarihileri ve dn insanlar arasnda yabanc
dillerde yazanlar olduu gibi bu eserleri yazld dilde basan saygn yaynevlerimiz de var. "Onun
iin affnza snarak bir istisna yapacam" derken bir de fark ediyorum ki bir metnin intihal olup
olmadn anlamak iin bazen o metnin yazld dili bilmek hi de gerekmeyebilir. Bilakis,
kelimelerin e veya yakn anlamllaryla uramak gibi skntlara katlanmakszn karlatrlmas
yaplan metinleri birer resim gibi alglamak mmkndr. te yandan alntlar yapacam dil
harclem bir yabanc dil kategorisinde olan ngilizce olduu iin, arzu edenler ierik anlama
pratikleri de yapabilir. evirmeyeceim.
1993 ylnda Trk Tarih Kurumu Salhi R. Sonyel Beyefendi'nin Minorities and the Destruction of
the Ottoman Empire adl mahsul- mr denmeye layk magnum opus'unu yaymlad.[1] 1993 ylnda
Trkler bugnknden bile daha iyi Trke okuyup yazdklarna gre kitabn hedef kitlesi ngilizce
kullanan yabanclard. lkemiz hakknda mevcut tarafgir ngilizce metinlerin karsna klmak, bir
ekilde tarafsz grlerimiz dnyaya anlatlmak istenmiti herhalde. Beni de o yllarda eytan
drtm olmal ki bu metni Benjamin Braude ve Bernard Lewis editrlnde 1982'de yaymlanan
iki ciltlik Christians and Jews in the Ottoman Empire[2] adl okyazarl naiz eserle karlatrmak
gafletine dtm. Trk bilimadamlnn bu stn yaptnn darda gereken yanky u ana kadar
yapmam olmasn nasl karlamak gerektiini ise u ana kadar zm deilim. Benimkilerle
karmasn diye alntlardaki orijinal dipnotlar keli parantezler iinde vererek bu iki metin
arasnda biraz mekik dokuyalm bakalm. Bu Sonyel'den:
Drawing on their own previous experience at Edirne, and the practice of the Byzantines
before them, the Ottomans continued to allow the Jews considerable internal autonomy, and
Rabbi Moses Capsali, who had been the head of the community under the Byzantines,
emerged as the political and spiritual head of the community. Epstein claims that, it is not
clear exactly how much power Capsali actually had, what communities fell under his
jurisdiction, and what was his relationship with the Ottoman authorities [151].[3]
Sayn Sonyel alntladm ksmn ancak son cmlesine dt 151. dipnotta Epstein'in Braude ve
Lewis'teki, makalesine gnderme yapyor. Herhangi bir trnak iareti kullanmam, dolaysyla
kelimelerin kendi kelimeleri olduunu beyan ediyor. Bu aadaki alnt ise Epstein'in yazdklar.
talikle gsterdiklerim iki metin arasndaki deiiklikler, geri kalan ise ortak.
Drawing, apparently, on their own previous experience at Edirne, and the practice of the
Byzantines before them, the Ottomans continued to allow the Jews considerable internal
autonomy, and Rabbi Moses Capsali, who had been head of the community under the
Byzantines, emerged as the political and spiritual head of the community. It is unclear,
however, exactly how much power he actually had, what communities fell under his
jurisdiction, and what was his relationship with the Ottoman authorities.[4]
Bu yine Sonyel'den:

In a series of related articles, Hayk Perperian, another Armenian historian, the first to
question the conventional view concerning the establishment of the Armenian Patriarchate of
Istanbul, claims to have investigated its earliest history 'in full detail' [125].[5]
Bu kez paragrafn hemen bandayz. Birinci cmleye hemen referans verilmi. Kafa kartracak
hibir ey yok. Muhterem mverrih nereden aldysa sylemi. Epstein'den filan almam. Hayk
Perperian'dan alm. Ayn sayfadaki 125. dipnotunda ak knyesini verdii Ermenice kayna da
yle:
[125]. Perperean: 'Osmanean k'ani me vaweragir stanpuli hayoc ekelec'ineren
omanc'masin' (some Ottoman documents concerning some of the Armenian churches in
Istanbul), Handes Amsoreay, 1961, cols.723-32, and other articles.
ok dil bilen aratrmaclar nedense hep kskanmmdr. te bu kskanln iteklemesiyle olsa
gerek Braude ve Lewis'te, Kevork B. Bardakjian'n, burada zikredilen Hayk Berbrian ansna ithaf
ettii makalesine gidiyorum. Bunlar da Bardakjiyan'dan, [3] numaral notunu da alntnn hemen
peine veriyorum. Sonyel ve Bardakjiyan metinleri arasnda deiiklik gsteren yerleri italik olarak
verdim:
In a series of related articles, the late Hayk Berbrian was the first to
question the conventional view concerning the establishment of the Armenian Patriarchate of
Constantinople by investigating its earliest history in full detail [3].[6]
[3] Cf. Perperean: 1)'Osmanean k'ani me vaweragir stanpuli hayoc ekelec'ineren
omanc'masin' (some Ottoman documents concerning some of the Armenian churches in
Istanbul), Handes Amsoreay, year 75, (1961), cols.723-732;2).[7]
Hani, Sonyel, Perperean' kendisi bulmu, kullanmt? Hakikaten, sormas bile beyhude ama nasl
oluyor da oluyor? Kendisine referans verilmeyen Bardakjiyan'n sadece kendi cmleleri deil,
kulland Ermenice kaynak da sayfa saylarn filan alarak Sonyel'e nasl kapa atyor?
Bu kez Sayn Sonyel'in Yunanca kaynaklara "inmesine" bir rnek verelim:
This is confirmed by Bishop Theophilos of Kampania in his Nomikon of 1788, as follows:
'In the days of the Christian Empire (alas)... prelates administered only the priesthood and
ecclesiastical matters and did not intervene in civil matters... Now, however,... provincial
prelates undertake secular lawsuits and trials, in connection with inheritance, with debts and
with almost any aspect of the Christian civil law' [64][8]
nce Sonyel'in 64. dipnotunu alntlayaym: "[64]. Cited in Pantazopoulos: Church and law in the
Balkan peninsula..., pp.44-5."[9] Sonyel, burada orijinal bir kaynaktan daha alnt yapm. Yapt
alnty da trnak iinde vermi. stelik kayna kendi grmediini, Pantazopoulos'un eserinden
aldn da sylemi. Dolaysyla, "Ee, artk daha ne olsun? Bundan iyisi, am'da kays!" denebilir.
Denmesin.
u aadaki alnt da yine Braude ve Lewis'ten, Richard Clogg'un "The Greek Millet" adl

makalesinden, nce Sonyel'den yukardaki alnty kopyalayp yaptryorum, sonra deitirilmi


taraflarn karyorum. Bylesi daha kolay oluyor. ki alnt arasndaki farklar yine italikle verdim.
The wide-ranging jurisdiction in both civil and ecclesiastical matters devolved upon the
Orthodox church through the millet system is well and succintly stated in the complaint of
Bishop Theophilos of Kampania in his Nomikon of 1788: 'In the days of the Christian Empire
(alas)... prelates administered only the priesthood and ecclesiastical matters and did not
intervene in civil matters... Now, however,... provincial prelates undertake secular lawsuits
and trials, in connection with inheritance, with debts and with almost any aspect of the
Christian civil law' [12].[10]
Clogg'un 12. numaral sonnotunu da tabii ki vereceim. Olduka uzun bir not ama u kadar bizim
iin kfidir: [12] Cited in N. J. Pantazopoulos: Church and law in the Balkan peninsula during
the Ottoman Rule, Thesseloniki, 1967, pp.44-5.[11] Ne var bunda deil mi? ki aratrmac da
Theophilos'u kendileri grmemi. Clogg nereden aldn sylyor, N. J. Pantazopoulos'tan. Sonyel
de. Ah, ikisinin de ayn kaynan, ayn yerinden, ayn cmleleri alaca tutmu! stelik cmlelerin
aralarndaki noktalar, asl metinden atlamalarla alnt yapldn belirttiine gre ayn yerleri alp
ayn yerleri atlamlar. nsan haliyle duygulanyor bu kalp ve gnl birlii tezahrn grnce. Ayrca
arada "zaman" gibi bir faktr de var: Clogg bunlar 1982'de yapm, Sonyel de yllar sonra, herhalde
habersizce, 1993'te! Haa, bu arada hakkn yemeyelim, Sonyel'in katksn yadsmayalm, Clogg'da
yanllkla kan bir drt noktay e indirmi. Az ey midir?
Farkndaym ki artk skc oluyor bu alntlar. Sonyel'in 537 sayfalk "eserini" nasl oluturduunu
adm adm gstermeye kalksam kimse okumaz, ben de bu melliflik harikasnn dier kaynaklarn
sergilemek iin Runciman'a vesaire dier kaynaklara gitmek durumunda kalrm. Ama stadn son bir
"kerametini" daha sizinle paylamadan bu bahsi kapamak istemiyorum. Ne de olsa byk bir okyanus
var orada, ay kayla imeye kalksak tketemeyiz ama suyunun tadnn nasl olduunu da biliriz,
deil mi? Buyurun, Sonyel'den, notuyla beraber bir alnt:
They habitually referred to themselves not as Greeks but as 'Christians' or as "Christians
who inhabit Anatolia' (Anadol etrafnda sakin olan Hristiyanlar) [36]... [36]. Kolay iman
nasihat cem olumu Eklisamzn turly Daskaloslarndan..., p.18. Dimitrios Alexandris
published his Turkish-Greek lexicon in Vienna in 1812, 'pro khrisin ton en ti Anatoli
oikounton Khristianon' (for the use by Christians living in Anatolia).[12]
imdi bunu o faydal yntemle kopyalayp yaptryorum. Referansn sonra deitireceim: Clogg
yapacam!
They habitually referred to themselves not as Greeks but as "Christians" or as "Christians
who inhabit the East" ("Anadol etrafnda sakn olan Hristiyanlar") [9]... [9]. Kolay iman
nasihat cem olunmu Ekklisamzn turly Daskaloslarindan..., Venice, 1806, p.18. Dimitrios
Alexandris published his Turkish-Greek lexicon in Vienna in 1812, "pros khrisin ton en ti
Anatoli oikounton Khristianon."[13]
Clogg'un makalesi Sonyel'in kitabndan tam 11 yl nce basld iin kendisinden alnt yaplan

kaynaklar, anonimi ve Alexandris'i kimin bulup kulland ak.


Alntlarn bir ksm Karamanlca yani Trke ierdii iin burada bir lahza durup Sonyel ve Clogg
metinleri arasnda ufak bir karlatrma yapalm ve sonra nurlu mudur bilinmez ama yeni metinlere,
yeni ufuklara doru yelken aalm.
Sonyel "Anadol"u ngilizce "Anatolia" olarak karlam, Clogg "the East" (Dou) olarak vermi.
Sonyel "sakn", sakin, "Olunmu"u "olumu" yapm, "Ekklisamzn" tek "k" ile yazm,
"Daskaloslarindan", "" ile yazm, "pros"u "pro" olarak vermi. u kadar ki Sonyel'de "Venice,
1806" szckleri yok fakat Alexandris'in eserinin ngilizce anlam verilmi. imdi birou rahatlkla
"tipo" kategorisine girebilecek bu ufak tefek farkllklar bir yana dursun, iki metin arasndaki
benzerlikler harikulade denecek kadar artc deil mi? Ama belki de ben bu gzlemimde
yanlyorumdur. Belki de Sonyel, Clogg'dan bamsz olarak sz konusu kaynaklara gitmi, Clogg'un
"yanl" okumalarn da farknda olmadan dzeltmitir. Dorusu onun yazd gibidir. Kim bilir? Bu
kadarck ey iin olsun Sonyel'i hatim etmeye demez mi?

Cambridge'in "uultulu tepeleri" mi, bizim


"rzgrl bayurlar" m?
Yok, imdi de edebi metinlerin eletirisine el atarak Bront'nin nl yaptnn Trkeye hangi adla
evrilmesinin daha doru olduunu konuacak deilim. Zaten East Anglia dzlklerindeki
Cambridge'de de uuldasn, uuldamasn yle gerek bir tepe filan yok. "Cambridge tepelerinin"
uuldamas, ses karmas neredeyse niversitenin kendisi kadar nl olan yaynevinden dolay. Tabii
ki burada bir niversite yaynevini ve onun yaynlarn tartacak deilim. Sadece, Cambridge
niversitesi Yaynlar yani CUP serilerinden kan okyazarl, antsal nitelikte ve artk klasiklemi
Afrika, ran, in, Avrupa, slam, Msr, Latin Amerika, Japonya, Eski alar, Orta alar, Yakn
alar tarihleri gibi yaptlarn deiik dnya kltrlerinin tarihini anlamakta ne denli byk katklar
yaptn sylemekle yetineceim.
Bunlarn arasnda bir de The Cambridge History of India adl bir yapt var ki ite bu ksmda
setiim konudan dolay onun zerinde biraz durmak istiyorum. Balangta alt cilt olarak planlanan
fakat ikinci cildi hibir zaman yaymlanmad iin be cilt olarak kalan ve yayn sreci 1922-1961
yllar arasna yaylan bu kapsaml yaptn artk bir "yenisi" olmasna karn bilimsel deerini
btnyle yitirmediini sylemek bugn iin bile mmkndr.[14] Trk Tarih Kurumu yazarlarndan
mteveffa Y. Hikmet Bayur'un ciltlik Hindistan Tarihi'ni yazd ada yani 1946-1950
arasndaysa durum haydi haydi yledir.[15] Bir tarafta her biri bir konuda uzmanlam yazarlaryla
The Cambridge History of India ve dierinde Bayur'un tek bana stesinden gelmi grnd
Hindistan Tarihi... Burada, ite bu iki devasa metin arasndaki tek ynl ve zahmetli ilikiye biraz
eilmek istiyorum.
Ama nce Hindistan Tarihi'nin yazld tarihi balama bir gz atalm. Trk Tarih Kurumu 39-40
ciltten oluacak bir dnya tarihi yazlmasn kararlatrmtr. Tarih Kurumu Yaynlar'nn XIII.
Serisini oluturan bu projeyi burada tartacak, ne kadar baarl olup olmadn, ne kadarnn
gerekletirildiini ve kuyruuna nelerin taklarak uzatldn irdeleyecek deilim. Sadece bu serinin
en baarl ve doyurucu ksmnn . Hakk Uzunarl'nn antsal eseri Osmanl Tarihi olduunu
belirtmeden gemeyeyim. Belki de doaldr bu, nk ne tarafndan baklrsa baklsn zor bir itir.
Uzmanlamalara ihtiya vardr. O yzden de bu "Dnya Tarihi" serisinin hemen btn kitaplarnn
bana kurumun u notu konmutur:
Bu seriden kacak eserler tam ve mkemmel olmak iddiasndan uzak bulunmakla beraber,
kendi tarihimize ait ksmlarn anakaynaklardan faydalanarak yazlmasna allmtr. Ahval
ve artlar msait olduu zaman, bu eserin ok daha mkemmellerini dilimizde yazlm
grmek byk emelimizdir.
Eh, buradan, kurumun "kendi tarihimiz" dnda kalan ksmlarn ikincil kaynaklara dayanarak
yazlabilecei yolunda cevaz verdiini anlyoruz! Aslnda kendi tarihimiz veya deil herhangi bir
tarih metninin ikincil kaynaklara dayanarak oluturulmas ok korkun bir ey deil. Yeter ki neyin
nereden alnd sylensin.
Bayur'un eserine 1946'da yazd giri, Trk Tarih Kurumu'nun bu "Dnya Tarihi" serisindeki

yaklamn ve tam olarak neyin planlandn gstermek asndan daha retici. Buna gre, bu seri,
birka nesil bilginin "mr boyunca uzayabilecek aratrmalar yaparak deil, bugn var olan bilgilere
dayanlarak yazlacaktr."[16] te yandan "var olan" bilginin kimler tarafndan retildii de bir sorun
tabii. Hem isteniyor ki dnyann rettii bilginin edinilmesi yoluyla dnyadaki rnekleri gibi bir
byk proje olsun, hem de "bizimle ilgili ksmlar" "bizim istediimiz gibi" olsun! Bayur bunu da
veciz bir ekilde yle ifade ediyor:
Bu "Dnya Tarihi" nin Trklkle ilgili ksmlar bugn var olan ana kaynaklara, o devri
anlatan tarih, seyahatname, hatrat gibi eski ve orjinal eserlere, para kolleksiyonlarna
vesaireye dayanarak yazlacaktr; yani herhangi yeni bat eser veya eserlerine dayanlarak
yazlmyacaktr. Ama, ister propaganda dncesile, ister anlay ayrl dolaysiyle
yabanc dimalarca kendilerine gre yorulmu bilgileri, olduu gibi ve hi olmazsa ana
izgileriyle dilimize nakledip halk ve hatta aydnlarmz herhangi bir konu iin yabanc
dimalarn egemenlii altna sokmamaktr.[17]
Bu tavrn kkenlerine inecek derinlemesine zmlemeler yapmakszn Bayur ve dnemindeki daha
epey bir miktar tarihi iin nemli olann bilginin nasl edinildiini belgelemek veya gstermekten
ziyade bu bilginin mevcut dogmayla nasl uyuturulabilecei veya uyuturulamazsa nasl
reddedilecei sorunu olduunu belirtelim. Bu anlamda, bugn intihal konusunda iyi kt geldiimiz
noktada edindiimiz standartlarn kendilerine uygulanmasnn epeyce sorun yaratacann
farkndaym. O yzden de iki aamal bir ilerleme plan neriyor, Bayur'un metninde nce "kendi
tarihimiz" olarak adlandrmad ksmlara, sonra da nedeni ne olursa olsun belirli bir orijinalite
iddiasnda olduu yerlere, "kendi tarihimiz"e bakmak istiyorum. Bylece, bir anlamda metnin kendi i
mantn kabul etmi ve gnmzden elli ksur yl nce yaymlanm bir metne bugnn
standartlarn yklememi oluyorum. Tabii, gnmzden elli yl kadar nce de kaynak kullanmak ve
referans vermek olgusu ilim leminin ve Bayur'un kendisinin de mehul olmad iin bu
kabulleniin ne kadar gerekli olduu tartlr. Emin olmak iin bir ihtiyat pay brakyorum diyelim.
Birinci aamadaki rneklerimi Bayur'un eserinin nc cildinden, denizci ve tccar Avrupallarn
ilk kez Hindistan altktasna geli bahsinden seiyorum. Konu Portekizli Vasco de Gama'nn
Hindistan'a ulamas:
Vasko de Gama'nn talii, tesadfn onun (sic) bir Hind devletinin kysna gtrm
olmasdr; eer bir Mslman devletinin kylarna gitmi olsayd durumu tehlikeli olabilirdi.
Kalikt racalarnn nvanlar Zamorin'dir. O zamann Zamorin'i Portekizlileri iyi kabul
eder; onlar bakentine arr ve oradaki Mslman tecimerlerin uralarna ramen arada
iyi mnasebetler kurulur ve al veri yaplabilir. Ancak sonda kavga kar; Zamorin bunlarn
baz mallarna el koyar ve sonra bu mallar onlara geri verir. Buna ramen Vasko da Gama 29
Austos 1498'de geri dnmek zere yola karken el konulan mallarna karlk olarak
yakalam olduu 12 yerliden beini tutsak olarak gtrr. Bu olay Mslman tecimerlerin
Portekizliler aleyhinde ve onlarn Afrika kylarnda halka kar nasl kt davrandklar
hakkndaki szlerine Kalikt'te herkesi inandrr.[18]
Herhangi bir referans olmad gibi Bayur hangi kayna zetlediini de sylemiyor. Ama The
Cambridge History of India'nn V. cildine gitmek olduka yararl olabiliyor:

One wonders what might have been the fate of da Gama and his companions if the landing
had been attempted, say, in some part of the powerful Muslim kingdom of Gujerat. As it turned
out, the Hindu ruler of Calicut, whose hereditary title was Zamorin, gave a friendly reception
to these stangers, had them conducted by a pilot to a safer anchorage, and invited Gama to pay
him a visit in Calicut... In spite of the difficulties which the Muhammedan traders, in selfdefence, put in their way, the adventurers achieved, thanks to the Zamorin, a certain measure
of success and seem to have established quite friendly relations with the people of the country.
When, however, on 29 August, 1498, da Gama set out on his return voyage, he carried with
him five out of twelve inhabitants whom he made prisoners as a reprisal for the detention of
some of his goods, ultimately restored to him. This was the one injudicious act associated
with the first expedition, and no doubt helped to confirm the stories, eagerly spread by the
Muslim traders, of the high-handed methods of the Portuguese in Africa.[19]
Sanrm, bu noktada biraz tercme yapmak kanlmaz olacak. Neyse ki daha nce olduka ustaca
yaplan bir miktar eviri var da o kadar g olmayacak:
Da Gama ve arkadalar mesela gl Mslman krall Gcerat'n bir kesinde karaya
kmaya kalksalard neler olabilirdi, insan merak ediyor. anslarna, rsi unvan Zamorin olan
Kalkta'nn Hindu hkmdar bu yabanclar dosta karlam, bir klavuz vastasyla daha
gvenli bir limana ynlendirmi ve kendisini ziyaret etmesi iin Da Gama'y Kalkta'ya davet
etmitir... Kendilerini savunmak isteyen Mslman tccarlarn kardklar glklere karn
maceraclar, Zamorin sayesinde belli bir baar kazandlar ve yle grnyor ki memleket
ahalisiyle olduka dostane ilikiler kurdular.
Yine de, Vasco da Gama, 29 austos 1498'de dn yolculuuna ktnda, sonunda
kendisine iade edilen baz mallarnn alkonulmasna misillime olsun diye tutsak etmi olduu
on iki yerliden beini beraberinde gtrmtr. Bu, bu ilk seferin aklszca hareketlerinden
biriydi ve Portekizlilerin Afrika'daki sert yntemleri hakknda Mslman tccarlarn hevesle
yayd hikyelerin dorulanmasna yardm ettii phesizdi.
Pedro Alvarez Cabral'n komutasndaki ikinci seferde ise Portekizliler, zor yoldan da olsa bir
eyler renirler. nce Bayur'dan izleyelim:
Keza bu sefer srasnda Portekizliler Hintlilerin Afrika vahileri gibi geri ve ciz
olmadklarn ve kendilerine kar savamann tehlikeli olabileceini denemi ve bunlarn
Hristiyan olmayp bsbtn baka bir dinden olduklarn da anlamlard.
Bundan baka Hindistan'la tecim imknlarnn sonsuz ve orada nrdeleri (rakib) yerliler
deil, Arap tecimerleri olduunu, yerli hkmdarlar ve halka Araplar ve Portekizlilerle al
verite bulunmann e sayldn renirler.[20]
CHI ise kulland dilde daha dikkatli:
The Portuguese had now learnt that the Indians were not Christians, were capable of showing
themselves formidable foes, and must consequently be treated with some consideration. They realised
that the possibilities of trade were enormous, and that the rival they had to fear was the Arab trader. It
could make no difference to the Hindus whether they traded with the Arabs or the Portuguese...[21]

Yine evireyim:
Portekizliler, imdi Hintlilerin Hristiyan olmadklarn, kendilerini gl dmanlar olarak
gsterebileceklerini ve dolaysyla onlara biraz daha dikkatli davranmalar gerektiini
renmilerdi. Ticaret olanaklarnn ok byk olduunu ve ekinmeleri gereken rakibin de
Arap tccar olduunu anladlar. Hindular iin Araplar veya Portekizlilerle ticaret
yapmalarnn bir fark yoktu...
Bayur'daki tek orijinal katknn (!) Portekizlilerin "Hintlilerin Afrika vahileri gibi geri ve ciz
olmadklarn" anlamalar fasl olduunu sylemesem de olur mu bilmem!
Hindistan deyince ngilizlerin nl Dou Hint Kumpanyas'ndan sz etmemek olmaz tabii. nce
yine Bayur'a gidelim:
31 aralk 1600'de "ngiliz Dou Hindistan irketi" ne ait Kralie Elizabet'in buyrultusu
kar; bu irkete 15 yl iin, mit burnu ile Gney Amerika'nn Magellan boaz arasndaki
lkeler, yani btn Hind ve in denizlerinde ve Pasifikte tecim ve denizcilik tekeli verilir.[22]
Sonra, Bayur'un bu bilgileri ald yere:
In the meantime, by a charter dated 31 December, 1600, those interested in the venture had
been incorporated under the title of "The Governor and Company of Merchants of London
Trading into the East Indies", and the monopoly of English commerce in eastern waters (from
the Cape of Good Hope to the Straits of Magellan) had been granted to them and their
successors for a term of fifteenth years.[23]
Bu da benim evirim:
Bu arada, 31 aralk 1600 tarihli bir imtiyaz beratyla, giriimle ilgilenenler "Dou
Hindistan'la Ticaret Yapan Londra Tccarlar Kumpanyas ve Yneticisi" bal altnda
rgtlendiler ve mit Burnu'ndan Macellan Boaz'na kadar olan dou sularndaki ngiliz
ticaretinin tekeli on be yllk bir dnem iin onlara ve miraslarna baland.
rnekleri lsz derecede oaltmak mmkn ama sanrm bu kadar da Bayur'un metninin pek
ok yerinde CHI'ya dayandn gstermeye yeterli olur. CHI'y kullanan, kaynaklar arasnda sayan
ve ok ender olarak da bu klliyattan alnt yapt yeri gsteren Bayur, yukardaki rneklerden
hibirinde kaynak gstermemi, nereden aktarma veya yerine gre basitletirerek zetleme yaptn
okuyucuyla paylamamtr. te yandan, i "Trk tarihine" gelince yaptnn bir tr "iktibas"
olmad iddiasn srdrr. 1950'de eserinin son cildine yazd nszde hl 1946'daki
pozisyonunu savunur:
Bu seride Trk tarihini ilgilendiren konular iin daima ana kaynaklara bavurulmas, yani
ister Dou ister Batda sonradan yazlm eserlerden iktibaslarla yetinilmemesi
kararlatrlm olmakla birlikte, ok vakit yiyen, eserlerin bitirilmesini nceden tahmini
imknsz olan uzun zamanlara atan ariv aratrmalarna gidilmemesi karar altna alnmt.[24]

Ama Osmanl arivinden birka adet konusuyla ilgili belge knca bunlar eserine koymamazlk
edemez ve yle der: "Bu sayede mahdut da olsa bu cildin bu bakmdan 'original' ksmlar da
vardr."[25]
Btn bunlar Bayur'un neyin alnt, neyin orijinal katk olduu konusundaki fikirlerini yanstmak ve
amlamak iin aktaryorum. yle grnyor ki Bayur, orijinal katk denince temel olarak arivlerde
yaplan bir aratrmann sonularn anlyor. Bu olamadnda ikincil kaynaklarn kullanlmas,
onlardan "iktibas"lar, belki de referans verilmesine lzum hissetmeden yaplan in toto, in extenso
aktarmlar, sz konusu olabilir ama "Trk tarihini ilgilendiren konular iin" bu iktibaslar sz konusu
olamaz, orada eer ariv belgesi yoksa dier tr "ana" yani birincil kaynaklara baklmaldr.
Dolaysyla, Bayur'da belli bir orijinalite nosyonu olduu iin, dahas "iktibas" kelimesine
ykledii anlamlar tam olarak bilmek olana olmad iin u yukarda verdiim rnek alntlarn
birer "intihal" vakas saylp saylmayaca noktas zerinde grm kendime tutmak, karar
okuyucuya brakmak ve biraz nce nerdiim i plan erevesinde Bayur'un eserindeki "Trklk" ve
"Trkler" ksmlarna gitmek, Bayur'u kendi izdii paradigma iinde kalarak deerlendirmek
istiyorum. Bunu yaparken de bir yanma CHI'nn Turks and Afghans isimli nc cildini, dier
yanma da Bayur'un birinci cildini koyacak ve bu cildi, Birinci Delhi Trk Sultanl adn tayan
altnc blmnden balayarak, CHI'nn ilgili yerleriyle satr satr karlatracam.
1192 ylnda Gazne'nin Gurlu sultan Muizzeddin Muhammed, kle kkenli komutanlarndan
Kutbddin Aybek'i seferde bulunduu Hindistan'da brakarak memleketine ekilir. Bu kii ksa bir
sre sonra Delhi Sultanl'nn kurucusu olacaktr. Aybek'in baz maceralarn Bayur'dan izleyelim:
1197 yaznda Aybek Ecmir'de iken oraya yakn bulunan Mers'ler (bir oymak) ona kar
savamaya karar verir ve Gucerat racas Bim Divden yardm isterler. Aybey ibu yardm
gelmeden nce Mers'leri ezmek iin az bir kuvvetle onlarn zerine yrr ve dayanlmaz
derecede scak bir havada onlarla vurumaya koyulur; btn gn vuruulursa da kimse bir
sonu elde edemez; ertesi sabah Gucerat ordusu Mers'lerin yardmna yetiir ve vuruma
yeniden balar. Aybey'in atnn dmesi zerine ok az sayda bulunan Trkler Ecmir'e
ekilirler ve Gucerat ordusuyla Mers'ler orasn kuatrlar. Bu durum birka ay srer ve ancak
Muiz-d-Din'in bir yardmc ordu gnderdii haberi zerine Hindular ekilirler. Aybey onlar
kovalar ve Abu danda ezer; bakent Nahrval'y (Anilvara, Patan) alnr (sic) ve pek ok
olca ele geirilir.[26]
imdi de zamannda Bayur tarafndan atlanm ayrntlar atlayarak, fakat evrildii kadarn alarak
CHI'ya gidelim:
In the hot season of 1197, when Aibak was at Ajmer, the Mers, who inhabited the
neighbourhood of that city, rose in rebellion and invited Raja Bhim of Gujerat to aid them in
expelling the Muslims. Aibak heard of these communications, and inspite of the great heat of
the season marched from Ajmer and attacked the Mers early one morning before their ally had
joined them, but their superior numbers enabled them to maintain the conflict throughout the
day, and when the battle was renewed on the following day Bhim's army arrived and
overpowered the Muslims, driving them back into the city. Here Aibak was besieged until the

news that a large army was marching from Ghazni to his relief caused the Mers and Raja
Bhim's army to retreat... He found Bhim's army awaiting at the foot of the Abu hills... Aibak
advanced, unopposed, to Anilvara, plundered the city and returned with much wealth...[27]
Buyurun, bu da benim evirim:
1197'nin scak mevsiminde, Aybey Ajmer'deyken, bu kentin yaknlarnda yaayan Mersler
ayakland ve Mslmanlar srp karmada kendilerine yardm etmesi iin Gujerat'n Raca
Bhim'ini davet ettiler. Bu haberlemeleri duyan Aybek, mevsimin dayanlmaz scana karn
Ajmer'den kt ve mttefikleri onlara katlmazdan nce, bir sabah erkenden Merslere
saldrd. Fakat onlar, stn saylarndan dolay gn boyunca arpmay srdrdler. Sava
ertesi gn yeniden baladnda Bhim'in ordusu yetiti ve baskn karak Mslmanlar geri,
ehre srd. Aybek, Gazne'den yardmna byk bir ordunun gelmekte olduu haberi
ulancaya kadar burada kuatma altnda kald. Mersler ve Raca Bhim'in ordusu ekildi... O
[Aybek] Bhim'in ordusunu Abu tepelerinin eteklerinde kendisini bekler buldu... Direnile
karlamayan Aybek, Anilvara'ya yrd, kenti yamalad ve pek ok servetle geri dnd...
Yukardaki minval zere akp giden onlarca paragraf hzla geerek Delhi Sultan Nasrddin
Mahmud (1246-1266) dnemine bir srama yapyorum. Sultann bamabeyincisi (emir hacib)
Balaban Han' dier beler ekemez. Balaban Malwa blgesinde seferde ve Delhi'den uzaktayken
eitli entrikalara kalkrlar. Yine nce Bayur'un bu episodu hangi szcklerle kurguladna
bakalm:
Balaban Ulu Han'n byk yetkileri yznden onu kskanan ve ekemiyenler oktu.
Bunlarn banda Sultan Mahmud'un anas ve Hindu iken mslman olmu mad-d-Din
Reyhan adnda bir saray harem aas vard. Bunlar Balaban Ulu Han' ekemiyen "Krklar"
n bir ksm ile ibirlii yaparak onu sultann gznden drmiye alr ve bunu salarlar;
Batnda valisi Sankur'un sultana kafa tuttuu halde kendi akrabasndan olmas dolaysiyle
Balaban Ulu Han'ca yerinde braklm bulunmas elde balca koz olarak kullanlr.
1252-53 knda Mahmut, Sunkur zerine yrr, Balaban Ulu Han' da birlikte gtrrse
de...[28]
imdi yine ngilizce metne gidelim:
During Balban's absence those who were jealous of his great power, including Mahmud's
mother and Raihan, a eunuch converted from Hinduism, who had already shown some aptitude
for factious intrigue, poisoned the king's mind against him, and found many sympathisers and
supporters among the Forty, who resented the excessive predominance of one of their number.
Balban's condonation of the offences of his disobedient cousin, Sunqar, furnished a text for the
exhortations of the intriguers, who succeeded in pursuading Mahmud that it was necessary to
vindicate his authority bu punishing Sunqar, and in the winter of 1252-53 Balban was
compelled to accompany his master...[29]
Bu da benim evirim:

Balaban'n yokluunda onun byk gcn kskananlar ki bunlarn arasnda Mahmud'un


annesi ile Hinduizmden ihtida etmi bir hadm olan ve hizip entrikalar konusunda zaten bir
miktar kvraklk sergilemi olan Reyhan da vard, bunlar Sultan'n aklna bir kurt drdler.
lerinden birinin ar glenmi olmasn ekemeyen Krklar arasnda pek ok sempatizan
ve desteki buldular. Balaban'n, itaatsiz kuzeni Sungur'u affetmi olmas entrikaclarn
nasihatlarine bir gereke oluturdu. Mahmud'u otoritesini kurtarmak iin Sungur'u
cezalandrmann gerekliliine ikna etmeyi baardlar ve Balaban 1252-53 knda efendisine
elik etmeye zorland...
Bayur'un, dnemin birincil kaynaklarn hi grmedii ve kullanmad iddiasnda bulunacak
deilim. Bilakis, eserinde verdii birincil kaynak referanslarndan ve onda bulunup da CHI'da
bulunmayan veya CHI'ya ters den baz ayrntlardan rahatlkla anlalaca zere Bayur, baz
kronikleri grm ve kullanmtr. Sorun, tabii ki Bayur'un bu kronikleri kullanmasnda deil, ok
byk lde CHI nasl kullanmsa yle kullanm olmasndadr! O kadar ki kroniklerden, orijinal
dildeki ayn alnty yapmas dahi sz konusu olabilmektedir. Sorun, tabii ki pek ok yerde CHI ve
Bayur'un eserinin paragraf paragraf birbirini tutmasnda ve Bayur'un enikonu srtan eklemelerindeki
sathiliktedir. Bu dediklerimden bazlarn sergileyen birka rnek daha vermek istiyorum.
Yine Delhi'nin Trk kkenli nemli sultanlarndan Gyaseddin Tuluk (1320-1325) ve olu
arasndaki ilikiler Bayur'da yle anlatlyor:
Tuluk dou'da iken olu Muhammed Ulu Han'n hoa gitmeyecek davranlarda
bulunduunu renmiti; o, ok sayda kle satn alyor (yani kendine bal asker ediniyor),
yanat kazanmak iin para datyor ve zamann en nl eyhi, Nizam-d-Din Evliya'ya mrit
olup ona ok sk gidip geliyormu; hatta eyh "vecd"e geldii bir srada ona "saltanat sana
hibe ettik" demimi. Gyas-d-Din Tuluk btn bunlara ok kzp bir yandan oluna
paylayc mektuplar gndermi, br yandan da eyhe, kendisi Delhi'ye dnnce ikisinden
birinin orada fazla olacan sylettirmi, eyh de "Henz Delhi durest" yani "Henz Delhi
uzaktr" demi. Bu sz hl Hindistan'da bizdeki "dereyi grmeden paalar svamak" sznn
karl olarak kullanlmaktadr.[30]
CHI'daki pasaj biraz daha ayrnt iermesine karn yle:
Meanwhile disquieting news of his son's behaviour in the capital reached Tughluq. Ulugh
Khan had purchased vast numbers of slaves and had formed a party by extravagant gifts and
grants to those who he believed could be converted by this means into adherents. His chief
crime appears to have been his intimate association with the obnoxious Shaikh Nizm-ud-din
Auliya, whose disciple he had become, and who was believed to have prophesied, in one of
ecstatic trances, his imminent accession to the throne. It was also reported that astrologers had
prophesied that the king would never return to the capital alive. Reports of these
conversations and machinations reached Tughluq in his camp, and enraged him. He wrote to
the astrologers, menacing them with his displeasure; to his son, threatening to deprive him of
his office and to exclude him from participation in public business; and to the Shaikh, to
whom he addressed the threat that when he returned from Bengal Delhi would be too small to
hold both of them. The shaikh is said to have replied with the prophetic menace, which has

since become proverbial, Hanz Dihli dr ast, 'Delhi is yet afar off', and so it proved to be.
[31]

eviriyorum:
Bu srada, bakentteki olunun davran hakkndaki naho haberler Tuluk'a ulat. Ulu
Han byk saylarda kle satn alm ve kendi yandalarna dntrlebilecei inancyla
bazlarna cmert hediyeler ve balar yaparak bir parti oluturmutu. yle grnyor ki,
balca suu, mridi olduu sevimsiz eyh Nizamddin Evliya ile olan samimi ilikileriydi.
eyhin, bir vecd srasnda onun tahta kmasnn yakn olduu kehanetinde bulunmu olduuna
inanlyormu. Yine bildirildiine gre mneccimler de sultann bakente bir daha canl
olarak dnmeyecei kehanetinde bulunmular. Bu ilikiler ve dzeneklerin haberleri
ordughtaki Tuluk'a ulam ve onu kzdrmt. Honutsuzluunu yazarak mneccimleri
huzursuz etti. Oluna yazarak onu grevden alacan ve bir daha devlet grevi almasn
nleyeceini syleyerek tehdit etti. eyh'e yazarak Bengal'den Delhi'ye dndnde Delhi'nin
ikisine dar gelecei tehdidini savurdu. eyhin o zamandan beri bir atasz haline gelen
kehanetvari bir tehditte bulunduu sylenir: Henz Dilhi dur est! Yani, 'Delhi henz ok
uzaktr', hakikaten de yle oldu.
Bir de, Bayur'un kaynaklar ve dipnotlaryla birlikte CHI'y kullandna dair son bir rnek vermek
istiyorum. Dekken'in Behmen sultanlarndan Muhammed ah (1358-1375) 1367'de komu
Vijayanagar Racas Bukka ile arpr. nce Bayur'dan:
1367'de Kotal'da 10.000 atl ve 30.000 yayas olan Behmenli ordusu 40.000 atl ve 500.000
yayas olan Viceyanagar ordusunu tamamen bozar. "Rumiyan ve Frengiyan", yani Osmanl
Trkleri ve Avrupallarn kulland Behmenli topusunun da zaferde nemi byk olmutur.
[1]
Bu da keli parantez iinde gsterdiim orijinal dipnot: "[1] Firite, c.I, s. 290: ona gre bu
vurumada Dekken Mslmanlar ilk defa olarak topu kullanmlardr..."[32]
Bu da CIH'dan:
Bukka detached an officer, Mallinath, with the flower of his army, consisting of 40,000
horse and 500,000 foot, to attack the Muslims, and Muhammad sent against him his cousin,
Khan Muhammad, with 10,000 horse, 30,000 foot, and all the artillery, and followed him with
the remainder of his army. Early in 1367 the forces met near Kauthal, and the first great battle
between the Hindus of the Carnatic and the Muslims of Deccan was fought. It raged with great
fury from down until four o'clock in the afternoon, the commanders of the wings of the Muslim
army were slain and their troops put to flight but the centre stood fast, encouraged by the news
of the near approach of the king, and, by a timely discharge of the artillery, worked by
European and Ottoman Turkish gunners, shook the Hindu ranks...[33]
evirelim:
Bukka, Malinath adl bir subay ordusunun en iyi savalarndan oluan 40 000 atl ve 500

000 yayayla birlikte Mslmanlara saldrmas iin ayrd. Muhammed de kuzeni Han
Muhammed'i 10 000 atl, 30 000 yaya, ve topusunun tmyle birlikte ona kar gnderdi ve
ordusunun kalanyla onu izledi. Ordular, 1367'nin banda Kauthal yaknlarnda karlat ve
Karnatik'in Hindular ile Dekken'in Mslmanlar arasndaki ilk byk sava dld.
arpma byk bir iddetle afaktan leden sonra saat drde kadar srd. Mslman
ordusunun her iki kanadnn komutanlar dt ve askerleri kat. Fakat, sultann yetimesinin
yakn olduu haberlerinden ve Avrupal ve Osmanl Trk topularnn kulland toplarn tam
zamannda atelenmesinden ve Hindu saflarn sarsmasndan cesaret alan merkez direndi...
"Peki, dipnot nerede?" diyecekseniz, o da burada CHI'da, ayn sayfada, ayn olaylar anlatrken, top
kullanmnn Avrupa'dan Hindistan'a nasl ulam olabilecei zerine uzunca bir tartma eliinde
verilmi:
[1] With reference to this statement, and the mention of guns as part of Bukka's armament,
Firishta remarks that this was the first occasion on which the Muslims used guns in warfare in
the Deccan...[34] (Bu saptamaya ve Bukka'nn silahlar arasnda toplardan bahsedilmesine
ilikin olarak Firite, bunun Mslmanlarca savata top kullanlmasnn Dekken'deki ilk
rnei olduunu sylemektedir...)
Sylemeye gerek bile grmyorum ki bu kadar erken bir zamanda, 1367'de Hindistan'da Osmanl ve
Avrupal topularn bulunmu olmas yok denecek kadar zayf bir ihtimaldir. Her eyden nce bu
tarihte Osmanllarn kendilerinin bile ateli silah/ top teknolojisine sahip olduklar gayet phelidir.
Osmanl kroniklerinde ateli silah kullanmn ta 1354'e kadar gtren kaytlar varsa da Gabor
Agoston, bu bilgilerin, eserlerini XV. yzyln sonunda kaleme alan Osmanl melliflerinin kendi
zamanlarndaki silah teknolojisini gemie yansttklar bir anakronizm sonucu olabileceine dikkat
ekiyor ve Osmanllarn ancak 1380 dolaylarnda ateli silahlarla tanm olabileceklerini
belirtiyor.[35] Dolaysyla, benzer bir durumun XVI. yzyl sonu ve XVII. yzyl banda faal olan
tarihi Firite iin de geerli olduunu, Firite'nin kendi dneminde olaan olan bir olguyu gemie
tadn dnebiliriz. Nitekim, Ortaa Hindistan'nda barut ve ateli silahlar zerine mstakil bir
alma yapan Iqtidar Alam Khan da Firishta'nn bu kaydn pheyle karlamakta ve buna dayanarak
Hindistan'da o sralarda top teknolojisinin bulunduunun sylenemeyeceine dikkat ekiyor.[36]
Artk uzamaya balayan bu ksm bitirirken sonu olarak unlar syleyebilirim: CHI'nn eitli
yerlerinden alnma yzlerce paragrafa dzgn referans verilmedii veya gerekli gndermeler
yaplmad iin bugnn standartlaryla baklnca ok kolayca intihal denebilecek bir durumdur bu.
stelik Bayur kendi taahhdn gerekletirememi ve "Trklkle" ilgili ksmlar iin syledii
"herhangi yeni Bat eser veya eserlerine dayanlarak yazlmayacaktr" ifadesi epeyce havada
kalmtr. te yandan, referans sorunlarndan olduka bamsz olarak Bayur da bu iddiann
byklnn ve eserinin eksikliinin farknda gibidir:
Gazne devletinin kurulmasiyle Mslman Trklerin Hindistan'la ilgileri geliir. Bu andan
itibaren hep eski ana kaynaklara dayanlarak yazmaya allm ve Bat eserleri daha ok bir
anlay karlatrma ve denetleme vastas olarak kullanlmtr. u da sylenmelidir ki,
bunu yzde yz lde byle yapabilmek iin "tamam" veya az ok "tamam" olmak iddiasnda
bulunan byk ktphaneli birka Bat kentinden birinde almak gerekir.[37]

Olduka ackl bir itiraftr bu durum. Ondan daha da ackls ise "tarihimiz" zerinde koparlan
bunca amataya karn Trk Tarih Kurumu'nun 1987 ylnda, Hindistan tarihi zerine eviri veya telif,
Bayur'un ibu eserinden baka basacak bir ey bulamayarak onu yeniden basmas ve bugn, 2008'de
de hl ayn durumda olmasdr. Demek ki ahval ve artlar henz msait olmam, ne diyelim?

Orhonlu'yu ve kaynaklarn iskn teebbs


Eren Yaynevi 1987'de, Rahmetli Profesr Cengiz Orhonlu'nun 1963 ylnda yaymlanan Osmanl
mparatorluunda Airetleri skn Teebbs (1691-1696) adl eserini, 1976 ylnda yaymlanan
"Osmanl mparatorluunda Airetlerin skn" makalesiyle birlikte yeniden basarak faydal bir i
yapt.[38] Bir yl sonra, 1988'de de Do. Dr. Yusuf Halaolu XVIII. Yzylda Osmanl
mparatorluu'nun skn Siyaseti ve Airetlerin Yerletirilmesi adl almasn Trk Tarih Kurumu
Yaynlar arasnda bastrd. Dnemlerdeki farkllk kayda alnmak kouluyla konular, ele al tarz ve
hatta konu balklar benziyordu. Orhonlu'ya verdii onca referanstan ve eserini "Sevgili hocam
merhum Prof. Dr. Cengiz Orhonlu'nun aziz hatrasna..." diyerek Orhonlu'ya ithaf etmesinden dolay
Halaolu'nun da Orhonlu'ya olan entelektel borcunun farknda olduunu ve bunu vurgulamak
istediini dnebiliriz. Sayn Halaolu bunu yeterince baarm mdr? Ondan ve Orhonlu'dan
yaptm alntlardaki orijinal dipnotlarn benimkilerle karmasn diye keli parantezler iinde
vererek bakalm.
Halaolu eserinin 18. sayfas, ikinci paragrafnda "ktisad Durumlar" bal altnda konargerlerin "iptida bir ziraat ile de megul olduklarn" Orhonlu'ya gnderme yaparak syledikten
sonra yle diyor:
Fakat esas hviyetleri hayvanclk ve obanlk idi [114]. Trkmenlerin ok eski alardan
beri ata olan ilgileri yannda, at yetitirmeye verdikleri nem de bilinmektedir. Konargerler de binek vastas olarak kullandklar at yetitirmede maharet sahibi idiler. Bu
sebeple devlete binek hayvan olarak at yetitirdikleri gibi, kylye damzlk hayvan da temin
ederlerdi [115].[39]
Halaolu, 114. ve 115. notlarna verdii referanslara gre bu satrlar yazarken Orhonlu'dan
yararlanmam. nk 114. not Faruk Smer'e, 115. not da Ahmet Refik'e gnderme yapyor.
Orhonlu ise iki deiik yerde yle diyor:
Fakat esas iktisad hviyetleri obanlk yani hayvanclk idi.[40]... At yetitirmenin ve
biniciliin konar-ger kavimler arasnda, zellikle Trklerde, yaygn olduu ve mill
gelenekleri arasnda ne kadar byk bir yer tuttuu malumdur. En sratli binek vastas
olduundan ok byk bir nemi vard. At, baz konar-ger oymaklardan binek hayvan
olarak satn alnd gibi, dier bir ksmndan da damzlk olarak mubayaa edilirdi.[41]
Yani, demek oluyor ki, Halaolu youn referans vererek kendisinden ne kadar yararlandn
gstermek iin ar bir hassasiyet gsterdii Orhonlu'dan bu bilgileri alrken yararlanmam veya
Orhonlu'nun daha nce Ahmet Refik'in ayn eserinin ayn sayfasn kullandn grmemi![42]
Peki, u damzlk meselesi biraz hari tutulmak kaydyla, Halacolu hem harclem saylabilecek
bilgileri veriyor, hem de beyan esastr diyelim, geelim. Ama "Vergi Nizamlar" bal altnda ayn
eyi yine yapyor Halaolu:

Yaylak resmi, baz yerlerde 300 koyun bir sr hesap edilip, bir srden bir koyun
alnmtr [157]. Bazlarnda ise srler l, mutavasst, edn olarak snflandrlmtr ki,
mesel Ktahya havalisinde lsndan 20 aka, vasatdan 15 aka ve ednsndan 10 aka
alnmaktayd [158]. Dou vilyetlerinde yaylak resmi genellikle, srden 33 er aka [159],
Aydn'da 17 aka...[43]
Bizi burada ilgilendiren 157 ve 159 numaral dipnotlara bakyoruz ve gryoruz ki Sayn Halaolu
bu spesifik bilgileri mer Ltfi Barkan'n nerettii Kanunlar'dan alm, Orhonlu'dan almam. yle
beyan ediyor. Yine Orhonlu'ya gidelim:
Koyunlarn says 300 olduu zaman sr tabir edilir ve be ake al resmi alnr. Bazen
bunun yerine bir koyun veyahut bir kuzu verildii de olur... Dou illerinde ise sr bana 33
ake alnr. Baz yerlerde bir sr l, evsat, edna olarak snflandrlr ve vergisi de buna
gre verilir.[44]
Tabii ki Halaolu'nun dipnotlarndaki referanslar dorudur ama Halaolu bunlar baka
kaynaklarda grmeden nce Orhonlu'da grmemi midir? Aratrmalar arasnda onyllar olduu iin,
daha dorusu Orhonlu aratrmasn onyllar nce yapt iin Halaolu'ndan etkilenmesi mantken
mmkn deildir. Peki, Halaolu acaba yllar sonra Orhonlu'nun baz birincil ve ikincil kaynaklarna
ondan bamsz ve tesadf eseri olarak m gitmi? Pek sanmyorum ama mantki bir ihtimal olarak
dikkate alalm, ne de olsa ihtimal ve hatta ihmal, intihalden daha ho geliyor kulaa. Yine
Halaolu'na bakalm:
Vergi ve rsmlarn tahsili esnasnda dlen adaletsizlikler, baz airetlerin tepkilerine yol
amaktayd. Bu sebeple yeni saymlar yaplmtr. Ayrca baz oymaklar vergi vermemek
iin, yine vergilerinin arttrlmas veya isknlar sz konusu olduu zaman, vergi ve iskn
memurlarna seyyidlik veyahud askerlik iddiasnda bulunmulardr [176].[45]
Bu kez Ayvaz Kasap demeyelim, Kasap Ayvaz diyelim; nce Orhonlu ve Orhonlu'nun kaynaklarna
bakalm:
Vergilerini veremeyecek durumda olanlarn ikyetlerine itirazlarna son vermek iin
konar-gerlerin de istedikleri gibi o blgede derhal saym yaplyordu... Baz oymaklar
vergi vermemek iin asker snfna mensup olduklarn iddia ediyorlard[79]... Baz
oymaklar iskn edilmelerine alldnda yahut arttrlan rsumlar yznden zor duruma
dnce vergi ve iskn memurlarna ya seyyidlik yahut askerlik iddiasnda bulunuyorlard
[80].[46]
ki metin paras arasndaki kanlmaz ierik ve ayn szckleri vurgulamaya kadar varan slup
benzerliklerini "tesadfe" yorarak imdi nce Orhonlu'nun ayn sayfada gsterdii kaynaklarna
bakalm:
[79] Boz-ulus'a bal baz oymaklar 1662 de yaplm olan sayma askerilik iddias ile
itiraz etmilerdi (MAD ts.nu.2935-KBA-s.88) [80] MAD ts.nu. 8458, s. 11; KK.ts.nu. 5061;
MD, nu. 111, s. 336; zaman zaman bir ksm ehir, kasaba halk hatta kyller vergi

mkellefiyetlerinden kurtulmak iin, seyyid ve asker olduklarn iddia etmilerdi (Naima,


Tarih, VI. (stanbul 1280), s. 402, 404; MD nu. 134, s. 148; MD nu.138, s. 402-403, MD
nu.139, s. 91, 448; Cevdet ts.-Dahiliye ks. nu. 7742; J.Sauvaget, Alep, Paris 1941, s. 196198).
Burada ok gerekmiyor ama kafa kartrmamas iin KBA'n "Kuyudat- berevt ve ahkm-
ikyat defteri" ibarelerinin, MAD'nin Maliyeden Mdevver Defterler tasnifinin, MD'nin Divn-
Hmyn Mhimme Defterleri tasnifinin ve KK'nin Kamil Kepeci tasnifinin Babakanlk Osmanl
Arivi'nde kullanlan ksaltmalar olduunu sylemi olalm. Sayn Halaolu yukarda kendisinden
alntladm ksm iin verdii 176 numaral dipnotunda, Orhonlu'nun iki dipnotunu teke indirgeyerek
ve onun baz kaynaklarn almayarak biraz nce Orhonlu'dan yazdm kaynaklarn byk ounluunu
sayfa saylarna varncaya kadar yeniden retiyor fakat Orhonlu'ya referans filan vermiyor. Okumas
skc da olsa bu dipnotu da aynen alyorum:
[176.] Bu ekilde olmak zere, Boz-ulus'a bal oymaklarn 1662'de yaplan sayma
askerlik iddias ile itiraz ettikleri grlmtr (bk. MAD, nu.2935, s. 88). Ayn ekilde
Bozok sancanda hli ve harabe kylere 1701 ylnda isknlar ferman olunan Mamal
Trkmenlerine tbi erefl cemati de, iskn kabul etmeyerek seyyidlik iddiasnda
bulunmular ve vergilerini de vermek istememilerdi (Bk.MAD, nu. 8458, s. 31). Bu konular
hakknda ayr.bk.MAD, nu.8458, s. 11; KK, nu.5061; MD, nu.134, s. 148; nu.138, s. 402-403;
nu.139, s. 91; Naim, VI, 402,404.[47]
Her iki alntda da, ok deil iki adet ana bilgi paras sz konusu: a Yeni nfus saymlar
yaplyor b Askeri olduklarn syleyen airetler muaf olduklarn ne srerek vergi vermek
istemiyor.
Sayn Halaolu'nun "sylediklerini" desteklemek iin verdii alts ariv kayna olmak zere tam
yedi adet kaynan hepsinin yazl sralar biraz farkl olarak Orhonlu'da da bulunduunu vurgulamak
isterim. Bunun ne denli olas bir tesadf olduunun hesaplanmasn ise matematikilere brakyorum.
Baka bir deyile Halaolu, Orhonlu'dan alnt yaptn sylememekle kalmamakta, Orhonlu'nun
birincil kaynaklarna da sahip kmaktadr. Bakasnn daha nce zahmetli bir aratrma sreci
sonucunda bulup kulland ve referansn vererek ilim lemi ve kamuyla paylat kaynaklar, o
kiiyi zikretmeden kullanmann anlam ksaca udur: "Bu aratrmay ben yaptm, kaynaklardaki bu
referanslar ben buldum." Daha baka bir iddiay tamaz byle yapmak. Bakasnn aratrmasn,
emeini kendine mal etmektir. Orhonlu'nun kaynaklarn, stelik ayn kaynaklardan yola karak baka
bir ey de sylemeksizin, kullanp da Orhonlu'yu anmamann baka bir anlam var m? Aratrclar
olarak, bizden nceki aratrclarn gemi aratrmalarna gmlm kalm emeklerini
anmadmz zaman brakn onlarn hatrasna hrmetsizlik etmeyi, aratrma etii asndan olsun
doru davranm olur muyuz?
Arivlerde, hem de aratrma kataloglarnn internet zerinden aratrmacya ak olmad o
yllarda, aratrma yapmay bir kenara brakalm, kolay i midir alt ciltlik Naima'dan, stelik Naima
Tarihi henz yeni yazya evrilmezden nce ve indekssiz bir durumdayken iinize yarayacak referans
"pat" diye bulup karmak? Kendimden biliyorum, ben bu tip evriyazya aktarlmam Osmanlca bir
metinde aradm bulmak iin bazen gnlerce debeleniyor ve onlarca sayfa transkripsiyon yapmak

zorunda kalyorum. Halaolu'nun iine yarayan referans bulabilmek iin zel bir yetenei yoksa
artc ve skntl bir durumdur bu. Yoksa ben mi ok beceriksizim? Ne diyor sahi Naima'nn o
referans verilen alakal sayfalarnda? Orhonlu'nun kulland baskya ve onun fihristine gidiyorum,
hani fihristinde "askeri ve seyyidlik iddiasnda bulunanlar" tr bir giri vardr belki, benim iin
kk de olsa bir mahcubiyet kayna olmasn diye. Yok. Sadece "Reften-i Mfetti smail Paa becnib-i Anatol" diyor.[48] Orhonlu'yu burada hi kullanmad yolundaki beyann ciddiye alalm;
Halaolu bu ifadeye baknca kendi ilgilendii konudan bahsettiini hemen anlam m? Bunun iin
Mfetti smail Paa'y daha nceden biliyor olmas gerekmez mi? Mini aratrmam srdryorum, o
zaman Halaolu'nun kitabnda neden bu Mfetti smail Paa'ya tek bir referans bile yok? Niye
ayrntl dizinde ad hi gemiyor? Naima altnc cildinin 402. sahifesinden itibaren ne sylyordu ki
burada Halaolu ona gnderme yapyor? Paa, "skdar'dan ta Arabistan'a varnca" teftie
gnderilmi ve "askeri zmresinden olmayp askerlik iddiasnda olanlar reaya zmresine idhal"
edecek ve "sdat tefahhus edb nesebi sabit olmayan mteseyyidlerin destarlarn" alacakm! Yani
Peygamber slalesinden geinen sahte seyyidlerin sarklarn karp alacakm![49] 1659'da oluyor
bu.[50] Orhonlu ne kadar bahsetmise o kadar. O amam, ylece brakm. Halaolu da yle! Belki
de gariban referansk srf Orhonlu'nun kitabnda arkada olduu ariv referanslarndan ayrlmamak
iin onlarn kuyruuna taklm ve Halaolu'nun kitabnda mecburi iskna tabi tutulmay gze
almtr!
Sayn Halaolu devletin neden konar-gerleri iskn etmeye altn "Devlete yeni gelir
kaynaklar elde etmek gayesi ile harap ve bo alanlarn ziraate almas meselesi" bal altnda
irdelerken yle diyor:
XVI. asr sonlarndan itibaren balayan ve XVII. Ve XVIII. Yzyllarda da devam eden
itima buhranlar, halkn yerlerini terkedip, daha emin olarak grdkleri yerlere g
etmelerine sebep olmutur. Bu durum, birok kasaba ve kyn harap olmasna yol am...
Gerek vergi bakmndan, gerekse memleketin zira durumu bakmndan vahim sonular
dourmas ihtimalinden dolay, g edenlerden, 10 yl geirmemi olanlarn eski yerlerine
ide edilip, isknlarna teebbs edildii gibi...[273][51]
Kolayca tahmin edilebilecei gibi Sayn Halaolu bu pasaj yazarken ve buradaki somut bilgileri
verirken de 1963 ylnda yaymlanan Orhonlu'dan yararlanmam, adn hi anmyor, onun yerine 273.
notunda A. Cevat Eren'in 1966'da baslan Trkiye'de G ve Gmen Meseleleri adl eserinden
yararlanm olduunu gryoruz. Yani okuyucunun byle dnmesini istiyor. Orhonlu'ya gidiyoruz,
"harab ve bo yerleri imar etmek ve yeniden ziraate amak" bal altnda yle diyor:
XVI. asr sonlarndan itibaren meydana gelen itima buhranlar, Trkiye'nin bir ok
yerlerini harap bir hale getirmiti... Kanun, bir raiyetin zulm ile dahi yerini terkedip baka bir
yere gitmesini menetmekte idi. Bunda gz nnde tutulan mesele, bu hususun gerek vergi
bakmndan gerekse memleketin zira durumu bakmndan vahim sonular dourmas
ihtimalinden dolay idi. G edeli 10 yl gememi derbend ve evkaf reysndan hari olan
eski reynn eski yerlerine derhal ide edilip tekrar iskn edilmeleri gerekiyordu; aksi
hususa msaade edilirse memleketin harap olaca durumu gznnde tutuluyordu.[52]
Orhonlu'nun tabii ki bunlar sylerken dayand kaynaklar var. Nereden ne aldn sylyor. Ama

bunlarn iinde kendi kitabndan yl sonra yaymlanan Eren'in kitab olabilir mi hi?
Ben ahsen, aratrma yapt iddiasnda olan her tarihinin orijinal bir eyler sylemesinin ve
bilinmeyen kaynaklar meslektalar ve kamuyla paylamasnn nemli olduunu dnenlerdenim.
Tarihi bunu yapamad veya yapmasna gerek olmad zaman da yapanlar zikretmek durumundadr.
Bu balamda "Keke Halaolu da Cengiz Orhonlu'dan hangi derecelerde faydalandn azaltmaya
ve bazen de btnyle saklayp rtmeye teebbs etmek yerine, aldn nereden aldn syleseydi
hocasnn ansna gereken saygy laykyla gstermi olmaz myd?" diye dnyorum.
Post scriptum: Bardak hatrlatyor
Murat Bardak, Ermenilerin tehcirine ait istatistiki bilgi veren ve Talat Paa'ya ait olan zel bir
defteri 2005 ve 2006 yllarnda iki ayr parti halinde yaymlad. Bunun zerine nisan 2006'da
Bardak ile o zamanki Trk Tarih Kurumu bakan arasnda tuhaf bir tartma yaand. Bu tartma
burada bizi ok ilgilendirmez ve ayrca sonu tatlya baland ama "Bardak popler kalabilmek
adna bunlar yapyor diye dnyorum" dedii yazlan Halaolu'na Bardak sert bir yant verdi.
te bu yantn iinde bir blm bizi ilgilendiriyor. Alntlayaym:
Trk Tarih Kurumu, son iki sene ierisinde bir-iki kk kitap ve birka kongre teblii
haricinde, btn mesaisini tehcir iddialarna cevap mahiyetinde olan ama sadece Trkiye'ye
hitap eden ve darda hi ses getirmeyen yantlara vermitir. Kurumun grevi bu deildir, bu
ii bakalarnn yapmas gerekir. Uzunarllardan, Kprller'den ve Barkanlar'dan kalan
miras bylesine har vurup harman savurmaya da kimsenin hakk yoktur. Tarih Kurumu bundan
byle ayn izgide devam edecekse ismini deitirmeli, mesel "Ermeni ddialarna Cevap
Verme Kurumu" haline getirmelidir. Ben, "iskn" konusunu gayet iyi bilmesi gereken, zira
bu alanda son derece nemli bir doktorann sahibi olan Yusuf Halaolu'na bylesine
bilim d ifadeleri hi yaktramadm ve rahmetli Prof. Cengiz Orhonlu'nun da
yaktrmadna eminim.[53]
Dediim gibi, tartmann k noktasyla ilgilenmiyorum. Tarih Kurumu'nun asli grevi veya
adnn ne olmas gerektiini de bilmem, sadece balam biraz olsun yanstabilmek iin alnty geni
tuttum. Tabii ki, benim ilgimi eken, Bardak'nn, Halaolu ve Orhonlu'nun isimlerini yan yana
getirdii son birka cmle. Balam Ermeni Tehciri idi. Halaolu'nun mesaisinin byk bir ksm da
bu konu zerinde harcanmt, o tarihte Halaolu'nun mnhasran Ermeni Tehciri zerine pek ok
yayn vard. Bardak acaba neden bunlar tartmaya dahil etmeyerek atlyor ve olduka zoraki bir
ekilde de olsa Halaolu'nun XVIII. yzylda Osmanl iskn politikalar zerine olan ve bizim
yukarda bir miktar ele aldmz doktora tezine gnderme yapyordu dersiniz?
Sonras hafif tertip bir mutlu son ve uzla hikyesi. Bardak, Halaolu'ndan aklayc bir mektup
aldn ve orada Halaolu'nun ifadesini "Sayn Bardak, popler tarihin bir gerei olarak bu
evrak yaynlyor" eklinde dzelttiini yazd. Dzeltmeye memnun olduunu sylemekle beraber,
Talat Paa'nn evrakn popler tarih gerei deil "tarihi deere sahip bulunduklar iin" yaymlad
konusundaki tavrn korudu. Bardak'nn aktardna gre Halaolu, "Sevgili Arkadam" diye
balayan mektubunu "Sizin aksinize gerek hocam merhum Prof. Dr. Cengiz Orhonlu'nun, gerekse de
Trk Tarih Kurumu'nu kuran Mustafa Kemal Atatrk'n bizi takdirle izlediini grr gibi oluyorum"

diye bitirmi. "Eh, herkes konumunu korumu burada uzla nerede?" derseniz, urada:
Btn bunlardan sonra, daha nemli bir hususa aklk getirmem gerekiyor: ok iyi
hocalardan yetien Prof. Yusuf Halaolu son dnemin gayet sekin bir tarihisidir ve benim
de dostumdur. 1915 olaylar konusunda aramzda ihtilf deil, sadece yorum fark vardr ve
bu yorum tartmamzdan hareketle bizi birbirimize girmi gibi gsteren baz yaynclara da
baka bir i yapmak der.[54]
Peki, Allah birliinizi, arkadalnz bozmasn da konu sadece 1915 olaylar konusunda kimin ne
dnd deildi ki! Dolaysyla, Bardak'nn, merhum Cengiz Orhonlu'yu ve Halaolu'nun
"iskn" uzmanln bu tartma srasnda ne diye and, sonra da neden onun "sekin" tarihiliini
onaylayarak ii tatlya balad bir trl anlalamad gitti! En azndan kamuoyu olarak biz hibir
ey anlamadk.

Tanzimat'tan sonra mahalli idareleri nakil giriimi


Profesr lber Ortayl'nn doktora tezi 1974 ylnda Tanzimattan Sonra Mahalli dareler (18401878) ad altnda yaymland.[55] Eser, 1985'te genel plan korunarak fakat ufak tefek birtakm
deiikliklerle Tanzimattan Cumhuriyete Yerel Ynetim Gelenei adyla ikinci kez kamuyla bulutu.
[56] 2000 ylnda ise Tanzimat Devrinde Osmanl Mahalli dareleri (1840-1880) adyla yine basld.
[57] lim leminde pek artc olmad zere, Ortayl'nn doktorasn yapt yllarda yaplan baka
bir doktora tezinin de konu itibariyle Ortayl'nn teziyle kesitii yerler vard. Profesr Musa adrc
Tanzimat'a Girerken Trkiye'de ehir daresi adl doktora tezini 1973 ylnda bitirdi. Tez
yaymlanmadan kald. adrc'nn doktora tezini grmedim ve burada sz konusu etmek de
istemiyorum. lber Ortayl, 1974 ylnda kitabnn nsznde Dil Tarih Corafya Fakltesi asistanlar
ve arkadalar olan Dr. zer Ergen ve Dr. Musa adrc'ya notlarn sabrla gzden geirdikleri ve
tavsiyelerde bulunduklar[58] iin teekkr ettiine gre taraflarn birbirlerinin yapt almalardan
habersiz olduklar dnlemez. Zaten Ortayl'nn kitab incelendiinde adrc'nn almasn
grd, kulland ve gereken yerlerde referans verdii kolaylkla grlyor. te yandan,
adrc'nn burada sz konusu edeceim kitab Tanzimat Dneminde Anadolu Kentleri'nin Sosyal ve
Ekonomik Yaplar'nda[59] benzer bir dikkati gstermekten uzak olduunu peinen belirtmek ve tabii ki
bu nermenin iini doldurmak isterim.
1991 ylnda okuyucuyla buluan Anadolu Kentleri'nin Ortayl'nn Mahalli dareler'i ile en hafif
deyimiyle ok zahmetli bir ilikisi var. adrc da Ortayl'nn almasndan haberdar olduunu hem
kaynakasnda hem de metnin baz yerlerinde gstermi. Sorun bu deil tabii. Sorun gstermedii
yerler, vermedii referanslar, saptrarak verdii referanslar, Ortayl'nn birincil kaynaklarn edinerek
verdii referanslar ve tabii ki Ortayl'nn kelimelerini ve cmlelerini bazen aynen bazen de biraz
deitirerek kullanmas. Biraz sonra olduka ayrntl bir ekilde greceimiz bu durumun nedenleri
zerinde fikir yrtmek durumunda deilim, niin ve hangi dncelerle yapldn doal olarak
bilmek durumunda da deilim. Ola ki Sayn Profesr adrc davrand gibi davranmada bir sorun
olduunu alglamyordur, henz aratrma aamasndayken bildii ve bir ekilde mdahil olduu bir
metni biraz da kendisinin sayp serbeste kullanmada bir beis grmyordur. Belki Sayn Ortayl da u
veya bu nedenle bir asistan arkadan kendi maln almasna ses karmak istememitir. Fakat ben
olaya okuyucular yani tketenler asndan baktmda evrensel akademik standartlarn asla cevaz
vermeyecei u durumlar grdm iin iki metin arasndaki iliki zerinde durmann meru ve
gerekli olduunu dnyorum.
Tarihi balam 1845'te eyaletlerden seilen temsilcilerin stanbul'a davet edilmeleri ve Tanzimat
reformlarnn uygulamaya konmasn salamak iin imar meclislerinin kurulmasdr. Bu da Tanzimat
reformlarnn uygulamaya konma hzndan memnun olmayan Sultan Abdlmecid'in Babl'yi ziyaret
ederek bir ferman karmasndan kaynaklanmtr. nce Ortayl'ya bakalm:
Tanzimat hareketinden beklenen, mal adalet ve eyalet idaresinde dzelme gereklemedi.
Her yl Bab- l'ye gelerek Meclis-i Valda bir nceki yln icraati hakknda bilgi alan ve
yaplmas gerekenler hakknda talimat veren padiah Abdlmecid, bu sefer 4 Muharrem 1261
(13 Ocak 1845) de verdii bir Hatt- erifde; 'slahatn beklenen neticeleri vermemesinden

dolay duyduu znt ve endieyi' bildiriyor ve gereken tedbirin alnmasn istiyordu.[60]


imdi de adrc ayn olay nasl aktarm, ona bakalm:
Tanzimat'n ilan edildii tarihten 1845 ylna kadar geen sre boyunca, uygulamada baar
elde edilmedii anlalmt... Her yeni yl banda Meclis-i Vl'da bir nceki dnemin
icraat hakknda aklamalarda bulunan, yaplacaklar iin direktifler veren Abdlmecit,
Meclisin 4 Muharrem 1261 (13 Ocak 1845) gn yapt toplantda, slahatn beklenilen
neticeyi vermemesinden tr duyduu znt ve endieyi dile getiriyor, gereken
nlemlerin alnmasn istiyordu.[61]
ki metin paras arasndaki bariz benzerlik zerinde konuacak veya Ortayl'nn metninin
adrc'nn metninden ok nce yaymlandn bir kez daha vurgulayacak deilim. Sadece,
adrc'nn Ortayl'ya referans vermediine ve her iki tarihinin de farkl kaynaklar gsterdiklerine
dikkat ekmek istiyorum. yle ki, Ortayl bu yukardaki pasaj Engelhardt'n Trkiye ve
Tanzimat'ndan aldn sylerken adrc, Ltf Tarihi'ni kaynak olarak zikrediyor.
Her iki tarihinin de kaynaklarna gidelim. Ali Read Bey, Fransz diplomat E. Engelhardt'n La
Turquie et le Tanzimat ou histoire des reformes dans L'Empire Ottoman adl eserini Trkiye ve
Tanzimat ve Devlet-i Osmaniyenin Tarih-i Islhat adyla Osmanl Trkesine evirerek 1328
(1910) ylnda yaymlamtr. Ortayl, Ali Read'n evirisini youn olarak kullanmtr. Trkiye ve
Tanzimat'ta ilgili yere baktmzda Abdlmecid'in Babl'ye gidi tarihinin "1845 senesi ubat"
olarak verildiini gryoruz. Abdlmecid, burada zeti verilen ve tabii Franszcadan geri Trkeye
evrilen bu fermanda yle diyor:
Efkr ve amlimi mevaki-i tatbike vaz' in sarf edilen gayretlere ramen slhat-
askeriye mstesna olmak zere tasavvuratmdan hi biri mid ve intizar eylediim neticeyi
hsl etmemidir... Buna son derece mteessifim.[62]
Ortayl'nn, fermann Osmanlcasn grmeksizin bu eviri metinle yetinmesini adrc yetersiz
bulmu olacak ki yukardaki cmlelerine kaynak olarak Ltf tarihini vermitir! Bu kez de Ltf'ye
bakalm:
...murd- hayriyyetnihd- mlknemizin istihsl-i esbb- lzimesine her ne trl
teebbs ve mberet olunmu ise de hi birisi essl ve etrafl tutulmadndan mdr nedir
imdiye kadar ml-i hnemizden yalnz bir tenskat- askeriyyemizden ma'ads bir hsn-i
neticeye sl olunamam... teessf ve teessr-i hnemiz hadden am...[63]
Olduka tuhaf ve kark bir durumdur bu. Ortayl'nn, Engelhardt'ta verilen "1845 senesi ubat"
tarihini baka bir yerden ald bilgiyle dzelttii, adrc'nn ise Ortayl ve onun referans olan
Engelhardt' kaynak olarak zikretmedii fakat kendisinin kaynak olarak gsterdii Ltf yerine hl
Ortayl'nn Engelhardt' kaynak gstererek yapt sadeletirmeyi kullanmay tercih ettii grlyor!
Yok, dedii gibi Ltf'yi dorudan kullanmsa ifadeleri neden Ortayl'nn ifadelerine ayn denecek
denli benziyor? "Dolay" yerine "tr", "bildiriyor" yerine "dile getiriyor", "tedbir" yerine
"nlemlerin" demek yeterince bir farkllk yaratyor mu dersiniz? Bir de nereden geldiini

anlamadm bir "endie" szc var. Ne kadar zorlarsam zorlayaym "mteessif" hatta Ltf'deki
"teessf ve teessr" szcklerinde bir de "endie" anlam gremiyorum. Sorun tabii ki benim grp
gremem deil. Sorun, Ortayl'nn grebilmesinde bile deil. Trnak iinde kullanmasna karn,
burada bir yoruma gittii anlalyor. Sorun, adrc'nn referans vermedii halde Ortayl'nn bu
ifadesini aynen benimsemesinde: "znt ve endie"! Yok, byle deilse, orijinal kaynaklardan
kmayan bir anlam her iki tarihi de birbirinden bamsz olarak karsam iseler bize de ancak
tebrik etmek kalyor.
Bu arada elimiz demiken Ortayl'nn da referanslarn tam vermediini ve yapt baz
karmlarn ve zmlemelerin Engelhardt'ta zaten mevcut olduunu belirtmi olalm. Ortayl,
eyaletlerden gelen temsilciler konusunda yle diyor:
...eyalet murahhaslarnn bakente davet olunmalarndan arzu edilen netice domad...
Bakente gelen Murahhaslara, padiahn davetinin sebeplerini aklayan birer kt verildi.
Fakat Murahhaslar, taradaki gerek nfuz ve iktidar sahiplerinden ok, onlarn adna
gnderilenler olduu iin ne merkezi hkmetteki devlet adamlarnn ne de vilayetlerdeki
erafn cann skmaya niyetleri vard. Bu nedenle susmay tercih ettiler.[64]
Engelhardt'ta ayn bilgileri u ifadelerle buluyoruz:
Vilayet murahhaslarnn payitahta davet olunmalarndan arzu edilen netice hsl olmad.
Mebuslar payitahtda itima' etdikleri zaman kendilerine davet-i padiahinin esbab-
mucibesini mbeyyin birer kt verdiler. Mvekkilleri nazarnda tevecchden sakt olmak
korkusuyla bu mebuslarn pek mkil bir mevkide kalm olduklar anlalyor. Neticede pek
az ey syleyb memleketlerine avdet etdiler.[65]
Engelhardt' youn olarak kullanan ve sk sk referans veren Ortayl burada da referans verse
olurmu!
Musa adrc, muhassllk meclislerinin yerini alan memleket meclislerine ye olmann koullar
zerine yazarken yle diyor:
ye olmann koullar arasnda yer alan 'en akll, afif ve sekinlerden olma' zorunluluu,
gerek anlamda halk temsil edebileceklerin seilmelerini ortadan kaldryordu. Ayrca ye
olacaklarn devlet ilerinde[n] anlamalar ve bu alanda bilgili bulunmalar art koulmutu.[66]
Ortayl da bu meclislere ye olma koullarn ilgili nizamnameden yle aktaryor:
Buna gre; 'azala seilecek kimseler, bulunduklar memleket ahalisinin en akll, afif ve
sekinlerinden olmaldr. Devlet ilerinden anlamal ve memleketin durumunu iyi
tanmaldr.'[67]
Bir Osmanlca belgede "sekinler" sz gemeyeceine gre Ortayl'nn bir miktar Trkeletirme
yapt anlalyor. Bunu aynen benimseyen, hatta trnak iinde veren adrc'nn bu ifadeyi nereden
aldn ise, Ortayl'y grmezsek anlayabilecek durumda deiliz.

Ortayl'nn kitabn youn olarak kullanan adrc'nn geni ksmlar bazen zetleyerek bazen de
kk deiiklikler, takdim ve tehirlerle aktard fakat referans vermekten kand veya baka
kaynaklara referans verdii dikkat ekiyor. Balam, 1856 Islahat Ferman'nndan sonra vilayetlerde
kan isyanlar ve karklklardr. Ortayl'da "Islahat Fermanndan Sonraki Gelimeler" bal
altnda irdelenen gelimeler, adrc'da "Abdlaziz Dneminde lke Ynetimi (1861-1876)" bal
altnda yeniden ele alnmtr. Ortayl yine Engelhardt'a dayanarak Balkanlar'da, zellikle Ni
blgesindeki karklklara kar Osmanl ynetiminin ald nlemleri, blgeye Mslman ve
Mslman olmayan Osmanl memurlarndan oluan bir karma komisyon gnderilmesi fikrini anlatr
ve devam eder:
Sorun bu ekilde zmlenmi olmad. 1859'da Nide kan karklklar Rusya ve dier
Avrupa devletlerinin yeniden mdahalesine sebep oldu. Sadrazam Rd Paa ekildi.
Yerine geen Kbrsl Mehmed Paa'ya 8 Zilkaade 1276 (28 Mays 1859) tarihli bir Hatt-
Hmayunla Rumeli vilayetlerini tefti grevi verildi. Slavlarla meskn bu blgelerin teftii,
devletlerin beynelmilel bir tahkikat komisyonu kurulmas teklifine kar bir emr-i vaki olarak
hazrlanmtr. Sadrazam beraberinde hristiyan memurlarn da bulunduu (1 Rum ve 1
Bulgar) bir heyetle 1860 Mays balarnda Varna'ya ulat. Ni'den Saraybosna'ya hareket
edecei srada, acele olarak stanbul'a dnmesi gerekti. nk bu defa da Lbnan'da
Drzlerle Marunler arasnda yeniden kanl atmalar kmt.[68]
Ortayl'nn kaynaklarna sonra dnmek zere imdi adrc'ya gidelim:
Ancak, sorun zmlenmedi. Ni'te kan karklklar, Avrupa devletlerinin yeniden
mdahalelerine yol at. Sadrazam Rt Paa grevinden ekildi. Yerine atanan Kbrsl
Mehmet Paa'ya Rumeli vilyetlerini denetleme grevi verildi. Sadrazam, beraberinde
Hristiyan memurlarn da bulunduu bir kurulla Mays 1860'da Varna'ya ulat. Ni'ten
Saraybosna'ya geecei srada geri dnmek zorunda kald. nk bu srada Lbnan'da
Drziler'le Marun'ler arasnda yeniden kanl atmalar ba gstermiti.[69]
adrc, bu noktadan sonra, ayn paragraf iinde, Avrupal devletlerin dorudan mdahalesiyle
Lbnan'daki mutasarrflk idaresinin nasl kurulduunu anlatmaya giriiyor. Ortayl'da "Lbnan
Olaylar, Lbnan Nizamnamesi rnei ve Etkileri" adl bamsz bir alt balk altnda ayrntl olarak
anlatlan Lbnan rnei iin verdii tek referans ise M. Tayyip Gkbilgin'in 1946 ylnda kan bir
makalesi! Ortayl'nn "Cebel-i Lbnan'n stats, d devletlerin Osmanl mparatorluunun btn
vilayetlerinde grmeyi arzuladklar bir dzendi"[70] dedii yerde, adrc'nn "Bu dzenleme,
Avrupa devletlerinin btn Osmanl vilyetlerinde grmeyi arzuladklar bir dzenleme idi"[71]
demesinin istatistik asndan yalnzca bir rastlant olmas olaslnn kk olduunu belirtmeden
edemeyeceim.
Yukarda alntladm pasaj iin Ortayl'nn kulland kaynaklar konusuna dnersek; Ortayl
burada tek kaynak kullandn belirtiyor ve bunun Engelhardt'n 143. sayfas olduunu sylyor. Ne
var ki gsterilen yerde Kbrsl Mehmed Paa'nn beraberindeki heyette bir Rum ve bir Bulgar
bulunduu bilgisi bulunmuyor. Sadece "maiyetinde Mslman ve Hristiyan birok memur bulunduu"
ve Kbrsl'nn 1860 mays balarnda Varna'ya ulat deil, ayn yln mays sonlarnda Varna'ya
gitmek iin stanbul'dan hareket ettii syleniyor.[72] Ortayl'nn da gsterdiinden baka kaynaklar

kulland ve bu kaynaklar tarafndan yanltld anlalyor. yle ki, Rd Paa'nn sadrazamlktan


azlinden sonra 8 Zilkaade 1276 yani 28 mays 1860 tarihinde[73] (1859 deil!) greve gelen Kbrsl
Mehmed Paa'nn ayn ayn balarnda sadrazam olarak Varna'ya ulamas teknik olarak tabii ki
mmkn deildir. adrc'nn sadece "Mays 1860" olarak verdii tarih de doru deildir. Kbrsl 11
Zilkade 1276 yani 2 Haziran 1860'da Varna'ya varmtr.[74]
Musa adrc'nn eserinin "lke ve Kent Ynetiminde Meclislerin Etkinlikleri" blm gerek plan
gerekse somut bilgileri asndan lber Ortayl'nn eseriyle byk rtmeler gstermektedir. Bunlarn
hepsini burada gstermek gereksiz ve skc olacaktr. Birka rnekle yetinelim. adrc vilayet idare
meclislerini ve bunlara Mslman olmayan yelerin katlmn irdelerken yle yazyor:
Uygulamada bazen, mslman olmayanlarn ruhani reislerinin meclislere katlmalarnn
nlendii de grlmektedir. 1871 Erzurum Vilyeti Salnamesinde meclis yeleri arasnda,
ruhani reislerin adlar yer almamaktadr. Ancak, 1875 yl salnamesinde Aksantiyos
Efendi'nin ad yeler arasnda yer almaktadr.
Dier vilyetlerde de bu tr uygulamalar grlmektedir. Bursa'da 1872 ylnda dare
Meclisine Rum metropolidinin alnmad, Patriin yapt bavurunun da reddedildii
anlalmaktadr. Gereke olarak, eer metropolit alnrsa Bursa mftsnn de girmesinin
gerekli olaca bildirilmiti. te yanda Badat Vilyeti'nde hanefi mfts, afi mfts ile
birlikte meclis yeleri arasnda yer alyordu. Uygulamada buna benzer ufak tefek ayrlklar
grlmekte idi.[75]
Spesifik bilgi, isim, tarih ve rnekler ieren bu satrlar iin adrc'da herhangi bir kaynak
verilmemi. Kaynaklara ve daha ayrntl bilgilere ulamak iin Ortayl'dan "Vilayet Meclisleri ve
Aznlk Cemaatler" bal altnda yazlan u satrlar okumamz elzem gibi grnyor. Ortayl'nn
orijinal dipnotlarn keli parantez iinde veriyorum:
Uygulamada bazen, gayrimslim ruhani reislerin meclise girmesi hkm uygulanmamtr.
rnein, 1288 (1871) Erzurum Vilyeti Salnamesi meclis yeleri arasnda, ruhani reislerin
ismi gemedii halde, 1292 (1875) Salnamesinde, Katolik Milleti murahhas Aksantiyos
Efendi tabii yeler arasnda grlyor. [55] Baka baz vilyetlerde de bu tr bir uygulama
grlmektedir. Osmanl yneticileri bu konuda mtereddid davranlar da gstermitir.
Mesel 1289 (1872) ylnda Bursa dare Meclisine Rum metropolidinin alnmad,
stanbul'daki Rum Patrikinin bu konudaki mracaatnn da reddedildii bir tezkereden
anlalyor. Reddin gerekesi olarak; 'Bu takdirde Bursa Mftisinin de meclise alnmas
gerektii, oysa Mftinin ye olmad' bildiriliyor.[56] Bununla beraber Osmanl idarecileri
Mftiyi ruhani reis deil, merkez hkmetin memuru saymaktadrlar. A.Vefik Paa'nn bunu
Mebusan Meclisinde srarla belirttii grlr.[57] Bu konuda ilgin uygulamalar da vardr.
Nitekim Badat Vilyet dare Meclisinde tabii yeler arasnda; Hanefi mfts Mehmed
Feyzi Efendi ve afi Mfts Abd'ulafur Efendinin bulunduunu gryoruz.[58][76]
Srasyla, Erzurum Vilayeti Salnamesi, Babakanlk Arivi, Meclis-i Mebusan Zabt Cerideleri ve
Badat Vilayeti Salnamesi'ne danmay gerektiren bu pasajdaki bilgileri aynen alan adrc'nn
kendisini, bu kaynaklardan ve onlar kullanan Ortayl'dan bahsetmekle mkellef grmemesi ilgintir.
Bu umursamazlk karsnda yaptnn akademik etikle badamadnn bilincinde olup olmadn

ciddi olarak dnmek gerekir.


Yine adrc'ya, bu kez "Liva dare Meclisleri" bal altnda yazdklarnn bazlarna bakalm:
Liva idare meclislerinin oluturulmasnda eitli topluluklarn temsil edilmeleri bakmndan
vilyet idare meclislerine gre baz farkllklar gze arpmaktadr. zellikle Anadolu ve
Arabistan'da mslman olmayan nfusun dank yerlemesi, Rumeli'ye oranla dank
kalmas, birok kentte meclislerde bir ye ile temsil edilmelerine ya da hi edilmemelerine
yol amtr.[77]
Burada spesifik bilgi veya zel bir rnek olmad iin adrc'nn aratrmas srasnda ekillenen
baz genel gzlemlerini dile getirdii sanlabilir. Kulland ifadedeki kesinlik bu liva ve vilyet
idare meclisleri arasndaki farkn arpsa arpsa adrc'nn gzne arptn dndrtyor.
Maalesef, byle olmadn grmek iin yine Ortayl'ya gidelim:
Uygulamada; Liva dare Meclislerinin kompozisyonunda muhtelif cemaatlerin temsili
bakmndan, Vilyet dare Meclislerine nazaran baz deiiklikler vard. zellikle Anadolu ve
Arabistan ktasnda gayrimslim nfusun dank yerlemesi ve Rumeli ktasna gre daima
aznlkta kalmasndan dolay; Liva Meclislerinde gayrimslim yeler ikiden az bulunmu veya
hi bulunmamtr.[78]
adrc'nn, Ortayl'nn yukardaki satrlar izleyen rneklerine ise bu kez nedense itibar etmediini
gryoruz. te yandan, Ortayl'daki "gayrimslim yeler ikiden az bulunmu" ifadesini pek bir eye
benzetemeyerek mantki bir hale, insanlar veya nesneler iin kullanldnda ikiden az olabilecek tek
sayya yani bire indirgediini gryoruz. Oysa Ortayl'nn ifadesinin liva meclislerinde iki Mslim
iki de gayrimslim yenin halk tarafndan seilmelerinin nizamname gerei olduunu ve bu gerein
karlanamadn vurgulamak arzusundan ileri geldiini sanyorum.[79] adrc da bu nizamnamenin
farknda olduuna gre, sorunun bir slup ve tercih sorunu olduu ve adrc'nn Ortayl'nn metnine
her zaman sadk kalmad anlalmaktadr. Yine de rnekleriyle birlikte sadk kald ama referans
vermedii durumlar karsnda bu bamszlk gsterileri devede kulak kalyor. lber Ortayl'nn
"Liva meclislerinde de eraf gerek kendi arasnda, gerekse merkezi devlet memurlaryla atma
halindedir"[80] saptamas, adrc'nn ellerinde "Liva meclislerinde eraf, gerek kendi arasnda,
gerekse hkmetin grevlendirdii devlet memurlaryla atma halindedir"[81] halini alyorsa ne
dnmeliyiz? Ama "merkezi devlet memurlar"nn "hkmetin grevlendirdii devlet memurlar"
olarak yorumlanp amlanmas da belki az bir katk deildir!
adrc'nn, bu devlet memurlar ve eraf arasndaki atmaya rnek olarak verdii Ziya Paa'nn
Amasya mutasarrfl srasnda geen bir olay burada tekrarlamak istemiyorum. adrc bu rnei
Kenan Akyz'n Ziya Paa'nn Amasya Mutasarrfl adl eserinden aldn sylyorsa, oradan
almtr. Bu rnee referans olarak Ortayl'y vermiyorsa, Ortayl'nn da ayn kaynaktan, ayn rnei
aldn grmemi olduunu beyan ediyor demektir.[82] Bu bahsi kk bir holukla bitirmek isterim:
Ortayl'nn eserinin iindekiler ksmnda "Yarg Organlarndaki Seimli yeler" eklinde bir alt
balk var. adrc'nn kitabnn iindekiler ksmnda da okuyucuya, yine kk bir yaratclk farkyla
"Yarg Kurumlarndaki Seimli yeler" diye bir alt balk vaat edilmi. Metnin ilgili yerine
gittiimizde bu alt baln "Yarg Kurumlarndaki Seilmi yeler" haline dntn ve

adrc'nn ifadelerinin bylece evrimini, dolaysyla orijinlerinden uzaklamay srdrdn


gryoruz.[83]

Akgndz'n fendi Fendolu'nu nasl yendi?


Akgndz hakknda bu metinde deiik yerlerde bu denli konutuktan sonra zat- tarih-penahilerini
bir de burada misafir edeceim dorusu aklma gelmezdi. Uzunca bir sre, neredeyse tm metnin
bitmesine elverecek kadar uzunca bir sre gelmedi de zaten. Osmanl'da Harem kitabnn deiik
edisyonlarn enine boyuna tartm, o ksm bitirmek zereydim ki hadise birden yeni ve bambaka
bir boyut kazand. O kadar ki daha nce fark edemediim iin kendimi cidden aptal gibi hissettim.
Olay basite yle: Akgndz'n o metni ile bakasnn bir metni arasnda pek etrefilli, pek sorunlu,
olduka tuhaf bir iliki var. stelik ben her iki metinle de bu Tarih-Lenk'in yazm srasnda tanm
deilim. Akgndz' deilse de dierini bir makalemde kullandm bile. Nihayet uyanp da ayr ayr
okumu olduum bu metinleri karlatrmay aklettiimde ok ge olmu, o ksm neredeyse
bitirmitim!
Peki, laf dolatrmaya gerek yok. Metinlerden birini syledim; Akgndz'n 1995 hazirannda ilk
kez baslan Osmanl'da Harem'i. Tam ad slm Hukukunda Klelik-Criyelik Messesesi ve
Osmanl'da Harem. Aslnda dierinden de bir kez, Akgndz'n kullanmad kaynaklar tartrken
bahsettim. "Kitabnn yarsn ayrd konu olan 'slm ve Osmanl Hukukunda Klelik ve Criyelik'
hakknda, 1996'da bir yayn yapm olan Hasan Tahsin Fendolu'nu da yok sayyor" dedim.[84]
Eletirilecek noktann Akgndz'n kitabnn yeni basklarnda bu kitaptan bahsetmeyii yani
literatr izlemeyiiyle snrl olduunu sanyordum. Bu da yle ok fazla vurgulanacak bir ey gibi
gelmemiti. Grmez grmez. Akgndz'n kitabn ilk kez basarken de literatrden fazla haberdar
olduu sylenemezdi ama nihayetinde, Fendolu'nun kitab, Akgndz'n kitabnn ilk basksndan bir
yl sonra kmt. Her anlamda ne kadar yanlmm. Akgndz, Fendolu'nun kitabn hem biliyor,
hem de fena halde izliyormu! Fendolu'nun kitabnn ad yle: "slm ve Osmanl Hukukunda
Klelik ve Criyelik. Kamu Hukuku Asndan Mukayeseli Bir nceleme".[85] te imdi bu iki metin
arasndaki ilikiye bakmann zaman geldi. Her zaman yaptmz yapacaz ve metinlerden yola
kacaz.
Bu iki metin arasnda akademik etik ve bilimsel drstlk standartlarna zor sacak bir iliki
olduundan pheleniyorum. Somut bulgularm birazdan sizinle paylaacam ve karar da sizin
vermenizi isteyeceim ama her eyden nce urasn aka belirtmekte yarar var: Ben, buradaki
balamda sylyorum, akademik ve bilimsel standartlardan sapann, kitab daha sonra yaynlanan
Fendolu deil, daha nce yaynlanan Akgndz olduu varsaymyla hareket edeceim. Kitaplarn
yayn tarihleri dikkate alnnca bunun ancak tek bir anlam olabilir; o da Akgndz'n, Fendolu'nun
metnine baslmasndan nce, yazma halindeyken eriiminin olmasdr. Gzel bir tesadf eseri
diyelim, her iki metinde de bu husus ayr ayr dorulanm durumda. Akgndz'den gelecek kant u
yazdm satrlarn akna brakp Fendolu'nun kitabnda ikapan arkasna dt notu burada
alntlayaym: "Bu doentlik tezi, Prof. Dr. Halil CN bakanlnda, Prof. Dr. Mehmet Akif AYDIN
ve Prof. Dr. Ahmet AKGNDZ'den kurulu Doentlik Bilim Jrisi tarafndan 3 Ekim 1995 tarihinde
oybirliiyle kabul edilmitir."[86] Bu veri krnts tabii ki tek bana hibir ey demek deil, sadece
bir olabilirlie iaret ediyor.
Karlatrmal bir alma olduu isminden hemen anlalan Fendolu'nun eseri ile byle bir iddia
tamayan Akgndz'n bayapt kurgu asndan da mthi benzeiyor. Bizatihi buradan byk

sonulara ulaacak deilim. Sadece bir tesbit olarak sylyorum. Artk metinlere gidelim. Fendolu,
"Mukayeseli Hukukta Klelik Kavram", Akgndz de "Tarih Boyu Muhtelif Toplumlarda ve
Dinlerde Klelik-Criyelik Messesesi" adl blmlerde "Eski Msrllarda Klelik" ve "Msr'da
Klelik" bal altnda firavunlar dnyasna uzanmlar. nce Fendolu:
Eski ada Msr ve n Asya'da kleliin (slavery in Antquty) (sic) balca kayna
savat. Daha nceleri esirler katledilirdi. nce kadnlar sonra da erkekler esir edilmeye
baland. Btn esirler ncelikle Firavun'a aitti.[87]
Fendolu'nun bu bilgileri ald kayna ise Encyclopedia Britannica'nn 1969 ABD edisyonu imi.
" Vol.XX., p. 630" diyor. imdi de Akgndz'e bakalm:
Klelik, eski Msr'da da mevcut idi ve en nemli kayna sava esirlii idi. Daha nceleri
esirler ldrlrd; sonradan nce kadnlar ve bunu takiben de erkek esirler kle olarak
kullanlmaya baland. Btn esirler ncelikle Firavun'lara aitti.[88]
Akgndz'n bu paragraf iin bir referans yok ama iki paragraf sonra, tm Msr bahsinin sonunda
toplu olarak verdii referanslar iinde hangi edisyon olduu belirtilmeyen bir "Encyclopedia
Britannica, Volume XX, sh.630" var.
Tabii ki buradan bir ey kmaz. Ola ki ilim leminde olaan olduu zere iki farkl lim ayn
buluu birbirlerinden habersiz yapmlardr. Zaten, "Eski Msr klelii" deyince benim aklma da
Britannica'dan baka bir ey gelmiyor, zellikle de 1969 edisyonunu bu konuda otorite olarak
gryorum! Kald ki, ayn konu zerinde alan iki lim, hele birbirlerini tanyorlarsa akademik
ibirlii iine girmi bile olabilirler. Hep yapmyor muyuz? Yeni bir kaynak bulduumuzda
birbirimizi haberdar etmiyor muyuz? Mesela "hoca" ve "Prof" olmasndan dolay daha bir irad
kapasitesine sahip olan Akgndz, o srada Yard. Do. olan meslektan haberdar etmi olamaz m?
"Fendolu, sen de u anda Eski Msr yazyorsun deil mi? Britannica'ya bak, Britannica'ya
bakmadan olmaz!" tr bir canlandrma yapamaz myz yani? Geri kaynan yl Fendolu'ndan
geliyor ama... Maalesef, daha batan syleyeyim ki u yukardaki "ho tesadf" veya "mutlu tevfuk"
bundan sonraki referanslar iin de aynyla vaki olmu. Fendolu'nun her kayna deilse de epeycesi,
sayfa numaralarn da alarak Akgndz'n yaptna snm durumda. Onun iin devam edelim.
Benimkilerle karmasn diye orijinal metin paralarndaki dipnotlar yine keli parantez iinde
vereceim.
Fendolu, "Araplarda Klelik" bal altnda yle diyor:
Araplarda da klelik vard. Savatan kaynaklanan klelik kadar, bor ve kiinin kendisini
satarak kle haline koymas da mmknd. Araplar kleyi kolay kolay zd etmezlerdi.
Esasen, slm ncesinde "herkes, herkesle sava halindeydi" (Bellum omnium contra omnes)
[2] Araplarda kle azad, iyiliksever insanlar iin Allah'a yaklamann bir ls saylrd.
Cahiliye devri Araplarndan kle tccar Abdullah b. Cd'an, yalandka kle azad
ediyordu. Mslim, "kfirin mslman olmazdan nceki amelinin hkmn Beyan Bab"nda,
"...Hakim b. Hizam, haber vermi ki, kendisi Rasulullah'a: "Ey Rasulullah, bir takm ilere ne
buyurursun: Ben cahiliyet devrinde.kle azad etmek. (sic) kabilinden olan bu ilerle ibadet
yapardm. Bunlarda ecir var mdr? diye sormu. Hz. Peygamber, "Sen eskiden yaptn

hayrlarla mslman oldun" [1] buyurmulardr.[89]


Biliyorum, gz yoruyor ama baka are yok, Fendolu'nun dipnotlarn da aynen vereyim: 33.
Sayfada, "[2] HAMDULLAH: slmda Devlet daresi, s. 45.; JUYNBOLL, Th. W.: slm
Ansiklopedisi, M.E.B.yayn, C.I, 5.B., st.1978 "abid" maddesi, s. 110-111. AnaBritannica, C.XIII,
s. 575, "klelik"." ve 34. Sayfada da "[1] DAVUDOLU, Ahmed: Sahih-i Mslim Tercme ve erhi,
st. 1977, C.I, II.B., s. 458-463."
imdi de Akgndz'e gidelim bakalm. "Eski Arap Medeniyetinde Klelik" bal altnda yle
demi:
Eski Arap medeniyetinde de klelik vard. Kleliin sebepleri arasnda doum, borluluk
ve ahsn kendisini satarak kle olmas gibi haller mevcuttu. slmiyet ncesi Arap
cemiyetinde "herkes herkes ile sava halindeydi".
Araplarda kle zd etmek, hayrl insanlar iin Allah'a yaklamak olarak telakki
olunurdu. Cahiliye devri Araplarndan kle tccar Abdullah b. Cd'an, ya ilerledike
kle azad ediyordu. mam Mslim, Hkim bin Hizam'dan naklen yle bir hadiseyi (sic)
nakletmektedir: "Bir gn Hz. Peygamber'e Ey Allah'n Peygamberi! Ben Cahiliye devrinde
kle zd etmek kabilinden baz ibadet saylabilecek iler yaptm. Ne buyurursunuz?
Cevabnda Hz. Peygamber; Sen eskiden yaptn hayrlarla mslman oldun" buyurdu. O
halde cahiliye devrinde bu tr uygulamalar var idi [1].[90]
Ufak tefek tasarruflara karn size de bir dj-vu hissi geliyor mu? Durun, Akgndz'n dipnotunu
da alalm da tam olsun: "[1] Davudolu, Ahmed, Sahih-i Mslim Tercme Ve erhi, stanbul 1977,
c.I. sh. 458-463." Niye u kadarck bir alnt be sayfaya yaylm anlamadm ama ayn
Fendolu'ndaki gibi!
Peki, dedik ya iki ayr lim byk bir gnl birlii iinde gitmi, ayn kaynaktan ayn rnei
bulmular. Az bir keramet midir? "kisi de referans veriyor ite, ne yapalm?" deyip geecek miyiz?
Hayr, nk dikkatinizi ekmitir, Akgndz, Fendolu'nun iki dipnotundan sadece birini tutmu.
Onun [2] numaral dipnotunu tekrarlamaya lzum grmemi. Oysa Latincesini vermeyerek "herkes
herkes ile sava halindeydi" ibaresini tutmay ve Fendolu'nun o dipnot ile referanslandrd hemen
btn bilgileri almay pekl biliyor! Haydi, diyelim ki gitti, onlarca kaynan ayn sayfalarn
kendisi de Fendolu'ndan bamsz olarak buldu, peki nasl oluyor da Fendolu'ndaki birtakm
bilgileri, hatta yekpre ibareleri hibir yere referans vermeksizin aynen yeniden retebiliyor? Ltfen
dikkat. te bu tr kantlardan yola karak sylyorum ki verilerin gayrimeru ak yn
Akgndz'den Fendolu'na doru deil, Fendolu'ndan Akgndz'e dorudur. Ne yapsn, zavall veri
paracklar? Mridin cezbesine tutulup ak akvermiler stada doru!
Yukarda, beinci blmde ierik asndan tarttm bir pasaj var. Hani olmadk kapasiteli bir
yelkenli vard... Ah nasl dvnp duruyorum bilemezsiniz, meerse Akgndz o ksm da olduu gibi
Fendolu'na borlu deil miymi? Yahu bilseydim urackta bir kalemde karr, sizi de ayn eyleri
iki kez okuma durumunda brakmazdm. Tarih-Lenk oburuna biraz karbonhidrat yklemesi gibi bir ey
ve kanlmaz sonu o aksak bacan tamakta zorlanaca bir obesite olacak ama aresiz, yeniden
vermek durumundaym. Dipnotlarn da aynen koruyarak, bu Fendolu'ndan:

ngiliz Hukuku, XIX. yy.a (sic) kadar, klelii tevik ediyordu. Kralie Elisabeth (15581603) bizzat, kle ticareti yapyordu. Bir seferinde (47.146) kleyi, bir gemi ile Afrika'dan
getirtmiti. 1685 tarihli bir kanunda da "kle efendisine en kk bir kar gelmede
ldrlr" deniliyordu. Kagun kle ldrlrd.[1] ngiltere 1807'de kle ticaretini
kaldrd. Ama bu, szde kalmt. Gizli kara tccarlk uzun sre devam etti.
Afrika'nn eli olmazsa, milli gelir geliemez gr de vard.[2] ngiltere'de kleliin
ilgasna davet 1833'de balam; 1948 tarihli nsan Haklar Evrensel Bildirisinin 4. Maddesi
ile klelik resmen kaldrlmtr.[91]
Dipnotlar da ayn yerde yle: "[1] ARMAAN: slm Hukukunda Temel Hak ve Hrriyetler, s.
59.; Bk. Byk Ansiklopedi, st. 1990, C. IX, s. 3299" ve "[2] Bk. Meydan Larousse: C.VII, s. 532;
Ana Britannica, C.XIII, s. 575; UMUR: s. 40.]"
Burada bir kez daha ierik tartmasna girmek istemiyorum. lkemde, "Kamu Hukuku Asndan
Mukayeseli Bir nceleme" iddias tayan ve sahibini doent yapan bir akademik almann
kaynaklarnn hal-i pr-melaline zlmekten baka elimden hibir ey gelmez. Ama, ansiklopedi
maddelerine dayanarak karlatrmal hukuk tarihi almas yapmann feraseti, hatta o kaynaklarn
nasl kullanld bile ikincil bir sorun olarak bir yana dursun, sonuta kaynaklar ortada. Peki, imdi
biraz kes-yaptr yaparak ve ilgili pasaj Akgndz'den alarak bir kez daha buraya tayalm. Yalnz
bu kez, yukardaki pasajla ortak olan yerleri deil, Akgndz'n eklediklerini italikle vurguluyorum:
Hukuk durumlar ksaca zetlenen klelik, XIX. Asra kadar ngiliz Hukuku tarafndan
tevik ediliyordu. Kralie Elizabeth (1558-1603) bizzat kle ticareti yapyordu. Bir seferinde
47.146 kleyi Afrika'dan bir gemi ile getirtmiti. ngiltere'deki Karalar Kanunu da
Fransa'dakinden farkszd. Bu kanunda da, efendisine kar gelen klenin cezasnn idam
olduu hkme balanyor ve kagun kleler ldrlerek cezalandrlyordu. ngiltere'de
grnrde kle ticareti 1807'de kaldrld. Ancak Afrika'nn eli olmadan ekonomimiz
gelimez diyenlerin sz ar bast. Brezilya'ya bu tarihten sonra da 1848'de 60.000 kle ve
1849 tarihinde de 54.000 kle getirilmiti. Hlbuki ngiltere'de kleliin ilgas, 1833
tarihinden itibaren balamtr ve hatta bu tarihlerde Osmanl Devletine kleliin ilgas iin
basklara balamtr. Gerek manada Batda kleliin kaldrlmas iin ise, 1948 tarihli
nsan Haklar Beynnamesini beklemek icabetmektedir. Bugn eski Karalar Kanununu
"aratacak derecede siyahlar ve Asyallara kar bir ksm kt hkmlerin bulunduu da
ngiliz hukukunu bilen insanlarca inkr edilemez.[92]
Hatrlatmak iin sylyorum, Akgndz tm bu veri yn iin sadece ve sadece, o da eksik gedik
bir tarzda Falih Rfk Atay' kaynak gsteriyordu. Buyurun imdi siz karar verin, kendisine bu denli
borlu olduu halde Fendolu'nu niye kaynak gstermiyor acaba? Tm bu abidik gubudik yn iin
Fendolu'nu kaynak gstermeyerek son kertede ona bir iyilik yapm olabilir ama bunlar kendisine
vahiy yoluyla ayriyeten tebli mi edildi ki Fendolu'nun adn bile anmyor? Bu yn, adn verdii
Atay'dan gelmiyorsa, adn vermedii Fendolu'ndan da gelmiyorsa nereden geliyor? Kim, bir
gemideki kle saysn ksuratna kadar aklnda tutabilir? Tutsa ka yazar? Daha nce yazl olarak
bir yerde grmemi midir?
Retorik sorulara cevap vermek durumunda deiliz, deil mi? Tuhaf bir ekilde byle anlarda tarih

namna seviniyorum. Szm tutuyorum, karar siz verin tabii ama tarih bana byle zamanlarda
pozitif bir bilim olmu gibi geliyor. Evet, olay bence bir fizik deneyi berraklnda ak ve net.
Hemen her ey Fendolu'ndan alnyor. Bazlar arptlyor. Fendolu'nun "1685 tarihli bir kanun"
dedii annda "ngiltere'deki Karalar Kanunu" oluveriyor. Biraz da Toledano'dan kulak dolgunluuyla
bilinen Osmanl'ya ngiliz basks fasln ve Atay'dan balam dna karlm rakam ekleyin, sonra
soumadan nce zerine bir tutam tarn serpin, bugnk ngiliz hukuku hakknda desteksiz ahkm
kesin, hmm valla tadndan yenmez bir ey oldu kt, ellerinize salk!
imdi de her iki yazarn "Amerika'da Klelik" adyla ayn balk altnda ele aldklar konulara
birazck eilelim. Amerika'daki beyaz barbarlklar anlatan Fendolu'na gidiyorum:
Krmzlarn ldrlmesi, siyahlarn da kleletirilmesi gerekiyordu. Afrika'ya seferler
yaparak, mrlerinde hi silah grmeyen siyah derili insanlar, ateli silahlarla kuatp
kstrarak gemilere doldurup Amerika'ya tayan ngiliz, Portekiz, spanyol, Alman ve dier
batllar, zel esir depolar kurmulard. 1697 ylnda Portekiz devleti, bu ticareti bizzat
yapmaya balad. Byk gemisi olan devletler, biribiriyle rekabete girimiti. ngiltere, 200
yl bu esir ticaretini tekelinde bulundurmutur.[1] Bir keresinde Afrika'dan alnan 300.000
esirden ancak 180.000 tanesi hayatta kalmt. "Zenciler, hayvanlar gibi, gemilere gelii gzel
(sic) ylrd. Gnee yamura, her eye kar en basit koruma tertiplerinden yoksun idiler.
Bu bir eit esirlik idman idi. syanlara kar durmak iin prangalar, havasz anbarlar, btn
eziyetlerden sonra, bazan ihracat iskelesinde te biri lm ve kokmu olurdu. Brezilyada
zenciler iftilere datlr, efendisi derhal kzgn bir demirle esirinin etine damgasn
basard."[2][93]
Bunlar da Fendolu'nun dipnotlar: "[1] ATAY: Gezerek Grdklerim, s. 287." ve "[2] ATAY:
Gezerek Grdklerim, s. 287, s. 286." El altnda olduu iin Atay'a hemen gidiyorum ve
Fendolu'nun burada somut veri anlamndaki her eyi Atay'dan aldn gryorum. Atay'dan olan
alnty da kontrol ediyorum ve aslnda "gne" ile "yamur" szckleri arasnda bulunan bir virgl
ve burada ayr yazlm "geliigzel" szc hari olmak zere alntnn da doruca verildii
dikkatimi ekiyor. talikle gsterdiim yerler ise Atay'dan gelmiyor.
Bu da Akgndz'n prizmasndan geerek ayn pasajn ald hal:
Kzlderililerin (sic) ldrlp kklerini kurutan Amerikallar, geni arazilere sahip
olduklarndan siyah esir ve klelere ihtiya duydular. Afrika'ya seferler yapan ngiliz,
spanyol, Portekiz, Alman ve dier Avrupa kkenliler, ateli silahlaryla kuattklar
Afrikal siyahlar, esir olarak Amerika'ya sevk ediyorlard. zel esir depolar ina ettikleri
ve bu i iin byk filolar hazrladklar tarihe bilinen bir eydir. Hatta 1697 tarihinde
Portekiz Devleti, bu kle ticaretini resmen yapmaya balad. ngiltere, 200 yl esir ticaretini
tekelinde bulundurdu. Afrika'da esir depolarnda toparlanan (sic) siyahlar, hayvanlar gibi
gemilerle sevkedilirler ve yollarda oklar telef olurlard. Bir seferinde 300.000 esirden
ancak 180.000 tanesi sa kalabilmiti. u tesbitler aynen vki idi: "Zenciler, hayvanlar gibi,
gemilere gelii gzel (sic) ylrd. Gnee, yamura ve hatta her eye kar koruma
tedbirlerinden mahrumlard. Bu, bir eit esirlik idman idi. syanlara kar durmak iin
prangalar, havasz anbarlar ve benzeri tedbirler vard. Sevkiyattan sonra bazan te biri ve

bazan da drtte biri lrd ve gemilerde kokard. Amerika'ya ulanca iftiler,


kendilerine den esirlerin derilerine kzgn demirlerler (sic) adlarn yazarlard".[2][94]
Akgndz'de tabii ki yine Fendolu filan aramayn, yok. Tek referans var, o da Atay ve yle: "[2]
Atay, Gezerek Grdklerim, stanbul 1970, sh.273 vd." Ksaca "Ben, Fendolu'ndan deil, kaynan
aslndan, Atay'dan aldm" demek olur bu. yle mi acaba? Atay'n 1927'de kaleme ald "Krmz ve
Kara" makalesi hakikaten de kitabnn 273. sayfasndan balyor. Ama alntlanan yer 286. sayfa.
Kua evrilmi, eklenmi, karlm bir alnt bu! Akgndz'n alntlama huyu byle, ne yapalm?
Daha imdiye kadar tek bir alnty bile olduu gibi verdiini grmedim. Bunu uzatmyorum. Aslndan
farkl yerlerini bold italikle dizerek takdirinize brakyorum. Atay'n "tertip" dedii "tedbir" oluyor,
asl metinde "yoksun" olan burada "mahrum" oluyor ve daha neler!
Ama Akgndz'n, Atay'a deilse de tm pasaj ald Fendolu'na kk de olsa bir sadakati sz
konusu: "geliigzel" szcn, nce Fendolu, sonra Akgndz ayr yazyorlar! Sadece o kadar da
deil tabii. Akgndz'n ilk satrlar da Fendolu'ndan geliyor. stelik Akgndz, Atay' yanl
aktaran Fendolu'nun bir cmlesini de biraz deitirerek aynen alm. Bu cmle Fendolu'nda "Bir
keresinde Afrika'dan alnan 300 000 esirden ancak 180 000 tanesi hayatta kalmt" haline gelmi.
Akgndz ise "Bir seferinde 300 000 esirden ancak 180 000 tanesi sa kalabilmiti" diyor. Bir
nceki cmlesi de "...gemilerle sevkedilirler ve yollarda oklar telef olurlard" olduu iin oluyor
mu size tek seferde len bu kadar kle? Atay ne "bir keresinde" diyor ne de "bir seferinde"! Atay,
orijinalde aynen "Bir zamanlar hesap edilmitir ki Afrika kylarndan alnan yz bin esirin ancak
yz seksen bini hayatta kalmtr"[95] diyor. Fendolu bunu bir kalba sokmu, Akgndz baka bir
kalba. Hibir ey olmasa, sadece bu kadar bile olsa, kii buradan yola karak Akgndz'n, Atay'n
metnine deil, Fendolu'nun metnine dayandn anlar. O kadar ki, lafzen deitirerek de olsa onun
yanl aktarmasn aktaryor ve fakat yine de ona gnderme yapmyor!
Daha devam edelim mi? Sradan yazp gidiyorum ite ama seici de olmak gerek. Fendolu'nun
metninin yzde 40-45'lik bir ksmnn bana gelenler hep bu minval zere uzayp gidiyor. Bu
Fendolu'ndan:
1830 Tarihli "Kzlderili Srgn Kanunu", 1887 de karlan Genel Taksim Kanunu, 1932
tarihli Dawes Kanunu gibi kanunlarla yllar yl en sinsi ve ak usullerle Kzlderililerin
topraklarna el konulmutu.[96]
"Bu usuller ayn anda nasl 'En sinsi ve ak' oluyor ki?" diye dnrken, ifadeyi elinden
geldiince dzelten Akgndz yardmma kouyor:
1830 tarihli "Kzlderili Srgn Kanunu", 1887'de karlan Genel Taksim Kanunu, 1932
tarihli Dawes Kanunu gibi kanunlarla, yakn zamanlara kadar, yllar yl sinsi ve ak yollarla
Kzlderililerin topraklarna el konulmutur.[97]
Naizane benim kanaatimce, "sinsi veya ak" denmeliydi. Gelecek sefere inallah... Her iki
alntnn kayna da ayn tabii, buna altnz artk, ama imdi sk durun nk bu kez kullanlan
kaynak bir gazete yazs. Fendolu, "BAARAN, Fatih: "Amerika'nn Mazlum Sahipleri
Kzlderililer Toprak in Bir Irk Kurutuldu", Zaman, 25.10.1992" olarak vermi kaynan. Burada

tekrarlamyorum, ayn kaynak Akgndz'de de var ve baka bir ey yok.


"Nasl oluyor? Gazete yazlarna varncaya kadar nasl ayn kaynaklar tutturabiliyorlar?" diye
dnrken bunun tek rnek olmadn, Fendolu'nun kulland ve referans verdii pek ok gazete
yazsnn Akgndz tarafndan da kullanldn fark ediyorum! Ama, ama bu kez Akgndz byk bir
tevazu gsteriyor ve Fendolu'na ismi, cismi ve henz o srada yaymlanmam eseriyle birlikte
muhteem bir gnderme yapyor!
Akgndz, kitabnn 2. blmn bitiren bir "netice" yazyor. "Yaplan izahlardan anlalyor ki,
tarih boyu, klelik messesesini fikren veya fiilen kabul etmeyen millet ve devlet hemen hemen yok
gibidir. Ayrca bugn de kleliin kesinkes kalktn sylemek ok zordur"[98] diye bir giri yaptktan
sonra Said-i Nurs'nin baz fikirlerini irdeliyor, gnmzde de klelik benzeri olduunu dnd
baz uygulamalar sayyor. "Rusya'nn eenlere yapt, Fransa'nn Cezayir'de tatbik ettii ve btn
Hristiyan dnyasnn Bosna'da uyguladklar klelikten baka bir ey deildir ve tabir ciz ise
modern kleliin en acmasz eklidir" diyor ve blmn sonunu yle balyor:
Gazeteler, Gney Afrika'da, Mozambik'de ve Uzakdou'da hl kle adyla satlan
insanlarn da bulunduunu gsteren haberlerle doludur. Demek ki beeriyet, henz beinci
devir olan mlikiyiyyet ve serbestiyet devrine tam olarak ulaamamtr.[1][99]
te Akgndz, bu alntda bahsettii gazetelere olan referanslar, eserinde ilk ve son kez olmak
zere Fendolu diye bir zatn baslmam doentlik tezi zerinden veriyor. Alntlayaym: "[1]
Fendolu, Hasan Tahsin, Eski Hukukumuzda Klelik, Diyarbakr 1994, Baslmam Doentlik tezi, sh.
48-50'den naklen Trkiye Gazetesi, 22.7.1993, sh.1, 13; Dnya Gazetesi, 18.6.1992, sh.7; Nokta
Dergisi, 14-20 Mart 1993, sh.80 vd."
Ben de Fendolu'nun artk baslm durumdaki doentlik tezine gidiyorum ve sayfa 68-71 arasndaki
uzun bir dipnotta yukarda referans verilen tm gazeteleri, ayn gn ve saylarla buluyorum! stelik
Akgndz'deki genellemenin aksine her gazeteden alnan spesifik haber de bu dipnottan
anlalabiliyor. Uzun bir sylem nitelii tayan bu dipnotun ieriine girmiyorum. Sadece, baz
ynlerinin Akgndz'n biraz nce alntladm grleriyle benzerlik iinde olduunu belirteyim.
Mesela, Fendolu yle diyor: "Grlyor ki, slm geldiinde, hatta yakn zamanlara kadar, bu
messeseyi fiiliyatta kabul etmeyen millet veya lke yoktu. Gnmzde kleliin gerekten kalktna
inanmak zordur."[100] Yanl anlalmasn, burada da Akgndz'e "Nedir bu lzumundan fazla
benzerlik?" demeyeceim. Aslnda demek iin her trl hakkm var ama demeyeceim. Evet,
Akgndz'n yukardaki cmleleri bir iki makyajla beraber Fendolu'nun cmleleriyle ayn. stelik
Fendolu'na verilmesi gereken referans hemen bu cmlelerden sonra verilmesi gerekirken iki sayfa
sonunda verilmi. Okuyan bunlarn Fendolu'ndan geldiini nereden anlasn? Fakat mademki iki sayfa
sonunda da olsa Fendolu'nun adn anm, "Tamam canm, nerede referans verileceini bilmiyor
besbelli" diyecek ve bu mcevher deerindeki ana hrmeten arza karmayacam. Benim iin
hakikaten altn deerinde olan, Fendolu'nun adnn gemesi!
Demek ki Akgndz, 1995'te kitabn yaymlamazdan nce Fendolu'nun tezine ulaabilmi, stelik
kendi beyanna gre, tezin getii 1995 ekiminde deil, ta 1994 ylnda ulam ve dahi referans
veriyor! Aa, ne gzel! Gerekten vgye deer bir duyarllk gsteriyor. Vallahi ak olsun! Peki,

imdi sormazlar m adama; Madem elinizde Fendolu'nun almasnn baslmam hali vard da ne
diye imdiye kadar hibir yerde tek bir referans bile vermediniz? Yukarda sayp durduum rnekleri
ne yapacaz? Fendolu'ndan nakledilebilecek bilgi ve veriler ancak gazetelerden gelenler mi? O
yzden mi kitabnzn kalannda da Fendolu'nu kullanmaya devam ediyorsunuz ve fakat bir daha
adn bile anmyorsunuz?
Evet, Akgndz, o pek yetersiz karlatrmal klelik tarihi ksmlarnda deil, asl uzmanlk beyan
ettii slam hukuku tarihi alannda da Fendolu'nu pervaszca kullanmaya devam ediyor. Bu kullanm
bazen bir zetleme nitelii arz ediyor ve hibir referans verilmiyor, bazen de Fendolu atlanarak,
onun kulland kaynaklara inilmi gibi yaplyor. in en gzeli de tm bunlar yaplrken
Fendolu'nun kelimelerini, cmlelerini kendi koyduu Akgndz standartlarna gre ne kadar
korumak mmknse o kadar koruyor Akgndz! rnekleri biteviye olarak srdrmek mmkn tabii
ama birka tane daha sayarak bu fasldan kaym artk diyorum.
Fendolu, slam hukukuna gre sava esirlerine nasl davranlmas gerektiini anlatyor. Atlayarak
alntlayaym:
slm hukukuna gre, Devlet, sava esirlerine mesken, elbise ve yemek salamak
zorundadr... Esirlerin Gnein ve klcn scandan uzak tutulmas ve onlara iyi davranlmas
konusunda hadis vardr: "Esirlere iyi davrannz; onlarn zerine gnein ve silahn hararetini
birletirmeyiniz" [4][101]
Fendolu'nun ayn sayfadaki 4. dipnotu da yle: "[4] Bk. ez-ZUHAYL, Vehbe: Alakat'dDveliyye fi'l-slm Mukarineten bi'l-Kanuni'd-Dveli el hadis, 4.B., Beyrut, 1409/1989,
Messeset'r-Risale, s. 78-79; MR: Ahkmu'l-Esr, s. 148; bk. 76/ nsan, 8."
Akgndz'n ilgisini de ayn hadis ekmemi mi? ekmi. yle:
slm Hukukuna gre, devlet sava esirlerine yiyecek, iecek, giyecek ve mesken salamak
ile mkelleftir. Hz. Peygamber'in u talimat bu meselede esas kabul edilmitir: "Esirlere iyi
muamele ediniz; onlarn zerinde gnein harareti ile klcn kzgnln birletirmeyiniz." [2]
[102]

Peki Akgndz'n bu hadis iin kayna neymi? O da yle: "[2] Zuhayl, Vehbe, El-Alkt'dDevliyye Fil-slm, Beyrut 1989, sh.78-79." Yaplacak bir ey yok, slm hukuk tarihi olan uzmanmz
gitmi ve ayn kaynan ayn sayfalarnda ayn rnei bulmu. Her zamanki gibi beyan byle!
Fazla uzaa gitmeyeyim, ayn balamda kalaym. Fendolu, Mslmanlarn esirlere ne kadar iyi
davranrken Ortaa Avrupallarnn tam aksi olduu yolunda rnek veriyor:
Selahattin Eyyubi, Kuds'te alabildiine zulm yapan hristiyanlardan, sava sonunda,
ald esirlerin bazsn bedelsiz, bazsn da fidye alarak serbest brakt. Oysa Hal Komutan
Richard ve hristiyanlar, bir gnde, bir rivayete gre 3.000 esiri katletmilerdi.[4][103]
Fendolu bu drdnc dipnotunu da Mverd, evkni ve mir olmak zere ayr kaynakla
destekliyor. Ayrntlarna inmeye gerek grmyorum. nk bu kez Akgndz de byle bir gerek

grmemi. Engin tarih bilgisine dayanarak adna tarih dediimiz orta mal hazineden rnek vermi:
Tarihden misl verilecek olursa, Hal seferleri srasnda Hal ordularnn
komutanlarndan Richard, bir gnde 3.000 esiri ldrtrken, buna karlk Selhaddin
Eyyb, Kuds'te alabildiine zulm yapan Hristiyanlardan ald erkek esirleri dahi, ya
fidye karlnda veya bedelsiz olarak salvermitir.[104]
te bu pasaja Akgndz'de hibir referans yok. Demek ki tarihi, tarihten misal veriyor, referansa
filan gerek duymam. Peki, nasl oluyor da ifadeleri Fendolu'nun ifadelerine bu kadar benzeiyor?
Sahi, Akgndz'n u yukardaki rneinde olup da, Fendolu'nda olmayan ne var? Demek ki
"misal"imiz tarih babann daarcndan deil Fendolu diye bir demin tezinden/kitabndan geliyor.
stelik kaynaklar konusunda duyarl, tek tek sayyor onlar. Dikkatli, nk grmedii ve gemite
olan bir ey iin "rivayet" diyor. Niye anmyorsunuz adn?
Bu arada, konu Fendolu'nun kitabnn ierii olmad iin onun sylediklerinin tartmasn
yapmaktan kanmaya alyorum ama u yukardaki konunun metnin baka bir yerinde de tekrar ele
alndn ve olduka sra d bir ekilde ele alndn grdm iin dayanamadm, yazyorum.
yle diyor Fendolu: "... ngiliz Kral Richard, Kudste 19 Austos 1191 gn, 2700 kadar
mslman esiri katletmi, Selahattin Eyyubi Kudus geri aldnda byle yapmamtr."[105] ki
satrlk bir ey ama tarihi altst ediyor. Ne kyor buradan? Richard, Kuds'te katliam yaptna
gre, Kuds, onun elinde, hallarn elinde olmal. Zaten Selahaddin de kenti geri alyor ve fakat bu
katliama karlk vermiyor! yi de bizim bildiimiz tarih baka eyler sylyor. Selahaddin, Kuds'
hallardan geri alr. Alr ama bu Hittin Sava'ndan sonra, 2 ekim 1187'dedir![106] nc Hal
Seferi de bizatihi bu olay zerinedir. Richard, her trl gayretine karn Kuds' geri alamaz. Dier
hallarn ekilmesiyle tek bana ortada kalr. nc Hal Seferi ker! Sonunda 1192'de
Selahaddin'le bir anlama yaparak maceral bir ekilde lkesine dn yolculuuna kar.[107] Haa,
vurgulayp durduunuz 3 000 veya 2 700 mslman esirin katledilmesi mi? O, Richard'n Akka'da
yapt bir katliam.[108] Cevab da hal sava esirlerini ldrterek Selahaddin tarafndan ayn ekilde
verilmi durumda.[109]
Bilmem hatrlayacak msnz? Akgndz, istiman etmi gayrmslimlerin yani mstemenlerin de
esir statsnde deerlendirildiklerini sylyordu. "Bu nasl olur?" diye epeyce kafa yormutum. Sahi
ne diyordu, bir kez daha alaym:
Ayrca sava meydannda olmasa bile harb ehli olanlar, mste'men olup da Dr- slm'a
girenler veya ehl-i harb olup da Mslmanlara snanlar da esir kavram iinde mtealaa
edilmektedir.[110]
Hah ite, imdi o iin srr da anlald. nce Fendolu'na gideyim:
Esir sadece savata alnan deildir. unlar da esir saylr: (a) Sava meydannda olmasa
bile harb ehli olanlar; (b) Tccar veya seferi olup da yolunu kaybederek dar-i slma
girenler (mam Malik'e gre, bunun durumu mam'n kararna baldr); (c) Ehl-i harb olup da
sava esnasnda veya sava bittikten sonra bir mslmana snanlar (eman istiyenler); bu
eit insan esir kavramna girer.[111]

Peki, anladm anlataym: Akgndz bu pasaj alyor, her zamanki gibi gzelce bir editoryal
tasarrufa tabi tutuyor, bilgilik taslayarak aslnda olmayan terimler ekliyor. Bu tahrifatn sonucu da
yukardaki gibi, daha nce tarttm gibi oluyor.
Fendolu'nun dedikleri zerinden ksaca geeyim. Sava meydannda fiziki olarak bulunmasa bile
ehl-i harb olanlarn esir edilebileceine dair hibir ihtilaf yok. Geelim. Ehl-i harb olup da yolunu
kaybederek dar'l-islam'a girenler de esir olarak deerlendirilebilir. nk devletleri ile slam
devleti arasnda bar yani "ahd aman" yok! Bunlarn istiman ettiini, mstemen kategorisinde
olduklarn Akgndz nereden karyor? Bilakis, mstemen olmak demek, ite byle tccar ve seferi
kiilerin esir edilme korkusu olmakszn slm lkelerine gelebilmeleri demek! Son kategori olan ehli harb snmaclarnda da bir kst var. "[S]ava esnasnda veya sava bittikten sonra" deniyor. Fiziki
olarak sava hali, sava meydannda bir snma, daha dorusu savaa fiziki olarak katlan birinin
"aman" istemesi sz konusu. Akgndz bunu da ksaltp "ehl-i harb olup da Mslmanlara snanlar"
halinde genelletirince kyor mu ortaya tuhaf bir durum? kyor. Bir lke dar'l-harb'de olabilir. O
lkenin, slam lkesiyle "ahd aman" da bulunmayabilir. O lke fiziki olarak slam lkesiyle sava
halinde olabilir de, olmayabilir de. O lkeden biri, kendi lkesinden kaarak dar'l-islam'a snrsa,
niye esir edilsin? Akgndz'n genellemesi doruysa, kendisinin srekli olarak bir kudsiyet atfyla
beraber and Osmanllar bu snmaclar esir etmedikleri iin er'i kurallar ineyip durmulard!
eyhlislam Ebussud Efendi slam hukuku filan bilmeyen bir karacahildi! yle ya, Ebussuud Efendi,
kendi isteiyle gelerek padiahn otoritesini tanyan bir "kfir-i harbi"nin, brakn kendisinin esir
edilmesini, klelerinin zerindeki mlkiyet hakkna bile dokunulmamas gerektii yolunda fetva
vermemi miydi?[112]
Fendolu, slam hukukuna gre kle azat etmenin eitli yntemlerini tartrken "Tedbir Szlemesi
le zd (lme Bal zd)" bal altnda unlar sylyor:
Tedbir kelimesi, arkasn dnmek, arka, srt, bir eyin sonu gibi anlamlara gelen d-b-r
(.edbar) kknden gelmektedir. D-b-r'den gelen tedbir, "kiinin kendi arkasndan klesini
zd etmesi anlamna gelir. Bu, lmnden sonra zd etmek anlamndadr. "lmmden
sonra hr olsun" denilen kle, mdebber kledir."[2][113]
Akgndz de yle diyor:
Tedbr, kelime anlam itibaryla arkasn dnmek ve bir eyin sonu, arkas ve srt gibi
manalar ifade etmektedir. Terim olarak ise, bir kimsenin lmne bal olarak klesini zd
etmesine denmektedir. Hakknda efendisinin "lmmden sonra hr olsun" veya "Ardmdan
zdlsn" dedii klelere mdebber kle ad verilmektedir. [1][114]
Bu kez, her iki yazarn da kaynaklarn pek tartmayacam. Fendolu, bn Manzr'a, Akgndz,
Damad'n Mlteka erhine ve Ksni'ye gnderme yapyor. fade benzerliklerine karn farkl
kaynaklar kullanmlar. "Olur" deyip geelim. Burada vurgulamak istediim statlarn "tedbir"
konusunu hangi balklar altnda ele aldklar. Fendolu'nun baln grdk. Akgndz'nki de
yle: "lme Bal zdlk Szlemesi (Tedbir Akdi=Mdebber Kle)". Sorun u ki, slam
hukukuna gre "tedbir", "mktebe"nin aksine, efendi ve klesi arasnda bir szleme olarak
grlmez! Tedbir, tabii ki balaycdr ama tek tarafl olarak efendiden kaynaklanr. Tedbirde, klenin

yapaca bir ey yoktur, onay veya rzas da aranmaz! Nasl oluyor da slam hukukunda szleme
olmayan bir eye ikisi birden szleme diyorlar?
Daha inanlmaz bir yn var ama ben artk yava yava bu fasldan kmak istiyorum. Vurgulamak
istediim son bir husus kald. Bu iki metin arasnda "pek etrefilli, pek sorunlu, olduka tuhaf" bir
ilikiden bahsetmitim. u ana kadar yazdklarmn nda "sorunlu ve tuhaf, tamam da etrefil
ksmna ne oluyor?" diye dnebilirsiniz. Ne de olsa Akgndz yazarken herhangi bir glk ekmi
gibi durmuyor. Sorun basite uradan kaynaklanyor: Fendolu, kendi doentlik almasnn ubat
1996'da yaplan basksnda, 1995 yaznda baslan Akgndz'n Osmanl'da Harem'ini kullanm.
Dolaysyla, Fendolu'nun baslmam doentlik tezini kullanan Akgndz'n kendi almas da
Fendolu'nun baslm olan almasnda kullanlm demek oluyor bu. Sonuta birbirini "gren",
birbirlerinin yazmna katkda bulunan iki ayr metinden sz ediyoruz. Bundan l etrefilli i mi
istiyorsunuz? Ya Fendolu, kaynaklaryla birlikte Akgndz'n metnini dzgn olmayan bir ekilde
kullandysa?
Oysa ben, bir ksmn yukarda sizinle paylatm somut delillere dayanarak "verilerin gayrimeru
ak yn Akgndz'den Fendolu'na doru deil, Fendolu'ndan Akgndz'e dorudur" dedim. Biraz
daha ihtiyatl olmak ve bu iki metin arasndaki tuhaf ilikiyi deerlendirirken bir pay brakmak
gerekmez miydi? Son kertede dorudur. Ben nihayetinde neler olup bittiini metinlerden yola karak,
bir rekonstrksiyon, bir yeniden kuru olarak bilebiliyor ve sunabiliyorum. Akgndz veya Fendolu
kp durumu aklamazlarsa bu, byle de kalmak durumundadr. Ama imdiye kadar aklamamlar.
zellikle ben haklysam, Fendolu'ndan bir ses kmas beklenebilirdi. kmam. Dolaysyla,
metinlerden hareket etmekten baka bir bilgi kaynam yok.
Dikkatinizi ekerim, verilerin her iki yana doru akp akmadn tartmyoruz. Meru olarak akp
akmadklarn tartyoruz. Veriler Akgndz'den Fendolu'na doru aktklarnda, Fendolu her
seferinde referans vererek Akgndz' gsteriyor! "Almyor" deil, alnca meru olarak alyor.
Metinlere baknca hemen dikkati ekiyor bu. Ne tuhaf! Bir taraf bakasnn a dkknna bol
kepeyle dalyor, dieri ar bir hassasiyet iinde, bazen Akgndz'e verilmese de olacak
referanslar byk bir titizlik ve sadakat iinde veriyor. Mesela, Fendolu kitabnn 59. sayfasnda
kleliin ilgas iin Avrupa'da balayan hareketi Akgndz'den, onun Umumi Hukuk Tarihi adl
kitabndan yapt bir alntyla destekliyor.[115] Ayn satrlar, ufak tefek birtakm deiikliklerle
Akgndz'n burada inceleme konusu yaptmz eserinde de gryoruz.[116] Tabii ki konumuz
asndan nemli olan, Fendolu'nun Osmanl'da Harem'i nasl kulland.
te bunu incelerken dikkatimi ekti, Fendolu, Akgndz'n bu eserini adnda tad "slam
hukuku" iddiasna ramen, slam hukukuna ilikin hibir faslda kullanmyor. Ayrca Fendolu'nun
kitabnn arkasnda, bu almas iin "...klelik ve criyeliin, mukyeseli hukukta, slam Hukukunda
ve Osmanl'daki konumunu sistematik olarak ortaya koymay hedefleyen sahasndaki ilk ciddi
aratrmadr" deniyor. Evet, vurgusuyla birlikte bu szler var. Acaba bu ifadeleri biraz gereinden
fazla m okuyorum? te yandan, Akgndz gibi Fendolu'nu doent yapm heyetten bir limin kr
gzm parmana ayn konuda yazd bir eser nasl ciddi bulunmaz? Bahusus Fendolu bu eseri
grm ve de kullanmken? Bunun acaba nasl bir aklamas olabilir?
Evet, Fendolu, Akgndz'n eserini slam hukuku asndan yok hkmnde sayyor. Bu kadar

rahatlkla grlebiliyor nk bu esere olan ilk referans metnin 275. sayfasnda ortaya kyor. Kimin
kimden ne ald sorusunu bile bir yana brakalm, sadece iki metnin ne denli paralel gittiini, ayn
kaynaklar nasl benzer bir ekilde ve genellikle ayn ifade ve kurgularla kullandklarn hatrlayalm.
Bu garip deil mi? Peki, Fendolu, Akgndz'n nesini kullanyor? A, bakn bunu da metinden
grmek iten bile deil. lk referans "haremde yaayan cariyeler" bal altnda verilmi. Fendolu,
saray cariyelerinin saylarnn III. Murad zamanna kadar 200-300 civarndayken sonralar arttn
ve Aziz zamannda 809'u bulduunu Akgndz'e referans vererek sylyor.[117]
Bu ksmda, 275. ve 282. sahifeler arasnda, Fendolu, Osmanl haremini tartrken tam on be kez
Akgndz'e referans veriyor. Bunlarn onbir tanesi Osmanl'da Harem'e. Kalan Akgndz'n
"Gerek Harem Nedir" adl bir makalesine ki o da 1994'te Trk Edebiyat dergisinde km. Bu
referanslarn tek tek derinlemesine analizini yapmayacam. Sadece, Fendolu'nun bu referanslar
yaparken Akgndz'e kar ar bir duyarllk iinde olduunu bir kez daha belirteyim. Mesela,
Fendolu, II. Mahmud'un on , I. Abdlhamid'in on bir kadn olduu yolundaki bilgi iin
Akgndz' kaynak gsteriyor.[118] Gsterdii yere, Osmanl'da Harem'in 313. sayfasna gidiyoruz.
Doru. Akgndz bunu demi ama referans da kendisinin gsterdii gibi aatay Uluay'dan geliyor.
[119] Fendolu'nu doruculuu iin tebrik etmek lazm tabii ama daha doru olacak olan ise
"Uluay'dan nakleden Akgndz" demek olurdu. Fendolu, ayn ekilde III. Murad'n ka kadn ve
hasekisi olduu bilgisi iin de Akgndz' kaynak gsteriyor.[120] Yine ayn ekilde, Topkap
Saray'ndaki "Gzdeler-kballer Dairesi"ni I. Abdlhamid'in ina ettirdii bilgisini de Akgndz'e
borluyuz anlalan. Akgndz'e gidiyoruz, o da Ylmaz ztuna'ya referans veriyor.[121]
te yandan yle konularda Akgndz'e referans veriyor ki, Akgndz'n, Fendolu'nun
aratrmasn tepe tepe kullanyla bunun oluturduu tezad dnnce glmseyemiyorum bile,
zerime efkr basyor. Bakn aka yapmyorum. Fendolu aynen "Saraydaki harem aalarnn ba
kzlar aas (Babssade Aas, Kapu Aas) idi"[122] diyor ve bu mthi bilgiye Akgndz' kaynak
gsteriyor. Sanrsnz ki bu bilgiyi ilk kez Akgndz'de grmtr, dahas bu bilgi daha nce mevcut
deildir de ilim lemi bunu Akgndz'e borludur!
Peki, bu ar hassas referanslar iinde bir tanecik olsun harclem olmayan bir veri veya gerekten
de Akgndz'n aratrmasyla ortaya km, bakasna muhta olunmasn gerektirmeyecek zgn
bir ey yok mudur? A, olur mu hi? Var. Fendolu padiahlar kastederek diyor ki "Kad[n]efendilerin
ounluu ile nikh akdi yaplmtr."[123] te bunun referans da Akgndz. O muhtereme, gsterilen
yere gidiyoruz. Hakikaten de yle diyor: "Kadn Efendilerin ise ounluu ile nikh akdi yaplmtr.
Yaplmayan kadn efendiler de vardr."[124] E, biz tam aksini biliyoruz. Kendilerine nikh yaplan
kadnefendilerin denizde katre kadar olmadn sanyoruz. Dolaysyla, bakn ite burada Akgndz'e
her anlamda referans vermek gerekir. Hatta bir mecburiyettir. nk bu bilgi paras ondan
bakasnda yok!
Peki. Durum bu merkezde. Birbirlerini "gren" iki tane metin grdk. Biri oburca dierinin kolunu
bacan srp yutarken dieri tahamml ve tevekkl iinde onun sofrasndan den krntlar bile
gstere gstere yiyor ve krediyor! Bu neden byle? Buralar hakikaten bilmek, metin almasndan
te bir bilgi tr, baka bir bili gerektiriyor. Uzun yllar klelik konusunda alm bir kii olarak
ancak baz tahminlerde bulunabilirim. Bu iki metin arasndaki iliki bana sahipleri arasnda bulunan

g ilikisinin bir yansmasndan ibaretmi gibi geliyor. Bir tarafta almasn yapm ve jriye
girecei iin "Hocalar ne der?" diye ii titreyen bir doent aday, dier tarafta ilgilendii bir konuda
kucana ynlarca veri geldii iin dar ambarna dm tavuk kadar sevinli bir "hoca" var!
Ayrca bilgi de dar deil ki bitsin tkensin veya ambarn dibine ekilsin! Hoca yemedi ya baslmam
doentlik almasn? Sen de basarsn, olur biter! Kendince bir klk atar, hocann almasn ciddi
bulmadn sylersin ama onun tesinde sesin kmaz. nk "intisap" etmisindir. "Mntesip" iken
de ses karmann ne lemi var?
Biraz ileri gittiimi dnebilirsiniz. "Ne demek yle 'intisap' etmek filan?" diyebilirsiniz.
Demeyin. "Tahminde bulunabilirim" dedim. Tahmin yapmak, desteksiz sallamak demek deildir!
Fendolu'nun kitabnn ikapak sayfasnda aynen unlar okuyoruz: "1954 ylnda Elaz'da dodu. lk
ve orta renimini Elaz'da, yksek renimini stanbul Hukuk Fakltesinde yapt (1978). Bir sre
orta retimde retmenlik ve avukatlk yaptktan sonra niversite'ye intisap etti." Gerisini
almyorum. Kfi. niversite demek hocalar demek! Akademyay intisap edecek bir kap gibi
grrseniz, sonu da ite yukardan beri anlatmaya altm gibi olur! Kulun nesi varsa sahibinin
deil midir?
Haa, bakn bana ok sert klp denebilir ki "Prof. Dr. Ahmed Akgndz Hoca Hazretleri senin
dediin ilere asla tenezzl etmez!" Tabii, bunu da tevazuyla kabul ederim. Ama o zaman sorarm:
Akgndz Hoca, Fendolu'nun metnini rplamadysa nasl oluyor da iki metin arasnda bu denli
benzerlik olabiliyor? Yoksa aman Allah, Fendolu mu, hocann eserini henz baslmadan nce kendi
doentlik tezi olarak hem de iinde hocann da bulunduu heyete sunan? "Bu ne cesaret"ten te, hoca
kendinden trtklayan adam niye doent yapm? Anlamam m nne gelen metnin kendi mamulat
olduunu? Yok, bu da kesmiyorsa yine sorarm: Ahmet Akgndz Hoca m yazm Fendolu'nun
doentlik tezini? Hani niversiteye intisap etmi bir kardeimize iyilik olsun kabilinden?
Yoksa hadise ok daha basit bir ey mi? Huylu huyundan vazgemiyor mu? Hani Akgndz'n slm
Hukukunda ve Osmanl Tatbikatnda Vakf Messesesi[125] adl bir deerli metni daha vard. Hasan
Yksel ta 1991'de bu eser ile Muhammed Ubeyd el-Kbeys adl Irakl bir yazarn 1977'de
yaymlad bir eser arasnda "baz byk benzerlikler" bulmutu... Sanrm bu fasldan kma demi
de artk ermi durumdadr ama diyorum ki sz Hasan Yksel'e brakalm da yle kalm:
...Sayn Akgndz'n kitabn 196. sayfaya kadar rastgele yaptmz taramada, toplam 64
dipnotun ufak tefek baz eklemlerle, Kbeys'nin ayn konularda gsterdii kaynaklarn ayns
olduu grlmektedir. Bazen de Kbeys'den sz edilmeden zikredilen kaynaklar Kbeys'nin
gstermi olduu kaynaklarn aynsdr. Hatta bazen Kbeys'nin dipnot olarak zikrettii
kaynaklarn Akgndz'n eserinde de ayn sra bozulmadan verildii grlmektedir... Acaba
sayn Akgndz, 1977 ylnda yazlan bir eserin dipnot olarak gsterilmesini yeterli bulmayp
da, bu eserin dipnotlarnda belirtilen kaynaklara tekrar mracaat etmek gibi byk bir
zahmete mi katland veya sehven ayn dipnotlar olduu gibi mi aktard?[126]
Ne dersiniz? Hangisini yapt Akgndz? Yapmadysa sizin aklnza baka bir ihtimal daha geliyor
mu? Tabii ki bu hikyenin bir mabad da var ama szm tutuyor ve burada brakyorum.

VII. blm
Uydurma metinler

ntihal ksmnda dierlerine hi benzemeyen bir trden sz etmi, olduka karmak bir sre
olduunu akayla kark sylemitim. Yazar kendi muhayyilesinde yaratt metni trnak iaretleri
iinde ve referanssz olarak veriyordu. Buna yazarn kendi rettii metne devasa bir referans verdii,
metnin bakas tarafndan yazldn ileri srd bir baka durumu da ekleyebiliriz. Her iki
durumda da "gerek yazar" kendisine ve yeteneklerine bir hakszlk yapt iin buna istersek bir tr
kendinden alma diyebiliriz. Kim, neden bir metni retenin kendisi olduunu sylemez, buralar
gerekten ok kark. Bunu ok st dzeyde yapan, deil trnak iine birka cmlecik koymak,
muazzam bir eseri "kendinden alan", nce kendini sonra da bakasn kandrmaya kanlar var. "Ne
demek kendinden almak? Ne anlamsz ey!" tr bir tepki verecekseniz daha yaln ve daha Trke
bir ekilde kendimi ifade edebilirim sanyorum: Uydurmak. Evet, boyu posu deise de bir metnin
uydurulmasndan sz ediyorum. retenin "alakgnll" bir tavrla kendini geri ekmesinden ve
yazarn bakas olduunu iddia etmesinden bahsediyorum. Metin bozulmasnn ahikasna kt
durumdur bu. Sahte anlar ve otobiyografiler bu trn mtehassslar tarafndan ok tercih edilen
yazn trleri. Tabii ki burada, Hadrianus'un Anlar[1] gibi yazarn kendisini saklamad ve
yazdnn kurgu olduunu aka syleyerek "bakas azndan" yazd edebi metinlerden asla sz
etmiyorum! Bilakis yaynlad metnin kurgu olmadn, gerek olduunu stelik tek virglne veya
kelimesine bile dokunmadn yemin billah ileri sren metinlerden sz ediyorum ki bu okuyucuyu
ar ikna faaliyetinin bizatihi kendisi epeyce pheyi davet eder bir tutumdur.

Hatrladka hatrlayas gelen Abdlhamid


Gerek Osmanl gerek Cumhuriyet dneminde kamunun kendi azndan hikyesini duymay arzulad
ve sregiden eitli tartmalarn odak noktasndaki tarihi kiiliklerden biri de Sultan II. Abdlhamid.
Bilinen anlamyla hatrat brakt konusunda kukular olsa da Abdlhamid'in de kendisini bir ekilde
kamuya duyurmaya alt sylenebilir. Bir ekilde, nk ortada olan "Abdlhamid" hatralarnn
ezici ounluunda yazann dorudan Abdlhamid olmad, arada baka bir el, bir arac olduu
aka syleniyor. Abdlhamid'in yazma alkanl olmad anlalyor. Bunda, II. Mahmud'dan
sonra padiahlarn hatt- hmayun yazmay brakarak "irade" sistemine gemelerinin, yani kendilerine
sunulan ukka ve telhislerin stne el yazlaryla, bazen III. Selim ve II. Mahmud rneklerinde olduu
gibi uzunca ve kapsaml, emir ve gzlemler yazmay brakarak baktip vastasyla emirlerini (irade)
dikte ettirmeye balamalarnn bir rol olduu ileri srlebilir. Ayrca, sultanlarn "ruzname" ad
verilen gnlkleri de geleneksel olarak hep bakalar tarafndan tutuluyordu. Her halkrda, dorudan
padiahn kaleminden bir ey okumamay benimsemi bir kltrel ortamdan sz edebiliriz. Osmanl
padiahlarnn hatrat kaleme almak gibi bir alkanlklar yoktur. Hal byle olunca bir sultann
anlarn bakasna yazdrmas yadrganmyor. Fakat o zaman da otantiklik sorunlar ba gsteriyor,
kaleme alnan eitli metinlerin sultann hatrat olarak ortaya karlabilmesine zemin hazrlanm
oluyor.
imdi, bu "Abdlhamid Han hatralar klliyatna" ksaca bakalm. Vedat rfi Bey 1924 ylnda
Htrat- Sultan Abdlhamid-i Sn adyla yaymlad ve daha nce 1919'da Utrid mecmuasnda
tefrika ettii "hatralarn" sultann isteiyle tutulan yazl ve szl notlardan karlm olduunu ifade
etmi.[2] Ali Vehbi adnda biri tarafndan Franszca olarak yaymlanan Abdlhamid hatratnn Dergh
Yaynlar tarafndan ilk kez 1974'te yaymlanan evirisinin nsznde "Bu eser de dierleri gibi
Abdlhamid'in yaknlarna yazdrd muhtelif notlardan olumaktadr" deniyor.[3] Ayn ekilde
1927'de Trk Tarihi Encmeni Mecmuas'nda bnlemin Mahmud Kemal (nal) tarafndan
Abdlhamid-i Sn'nin Notlar adyla say boyunca tefrika edilen "hatratn" da bu ekilde sultann
isteiyle tutulmu notlar olduu anlalyor; bnlemin Mahmud Kemal bu notlarn "ekseriya
kurenadan Besim Bey'e al-tarki'l iml" yazdrldn sylyor.[4]
II. Abdlhamid ve ailesinin Selanik ve stanbul'da zel doktorluunu yapan Atf Hseyin Bey'in
tuttuu ve M. Metin Hlgu'nun olabildiince dikkatli bir ekilde yayna hazrlad gnl de
yukardaki "yazdrlan hatrat" kategorisine sokabiliriz.[5] Bu sonuncuda eski padiahn dediklerini
kda geiren kurena veya bendegndan biri deil, kendisinden pek holanmayan ve ttihat ve
Terakki'ye yakn olan bir doktor. stelik Abdlhamid'le herhangi bir ey yazmak iin anlamlar gibi
de durmuyor. Fakat insan, gnlkte geen yllar izledike Abdlhamid'in saltanat, kendi dneminin
adamlar ve sorunlar hakknda srekli konuarak sylediklerinin Atf Bey'ce yazya geirilmesini
adeta tevik ettii hatta bu gnlkte kendi sesini duyurmak iin adeta srar ettiini dnyor. Her ne
kadar yazan el Atf Bey'in ise de konuann Abdlhamid olduundan yola karak bu sonuncu yaynn
hem ierdii ayrntl bilgi hem de otantiklii konusunda karanlk hibir nokta olmamasndan dolay
dierlerinden ok daha deerli olduunu syleyebiliriz.
Bir de smet Bozda tarafndan ilk kez 1946 ylnda Bursa'da ve sonra 1975'te stanbul'da

yaymlanm "Abdlhamid htralar" var ki burada asl zerinde durmak istediim de bu eser.[6]
Tarihilerin ezici bir ounluu ok uzun bir sredir bu metinlerin otantiklii konusunda derin
pheler iindeydi ve zellikle ikinci Bozda yaynnn uydurma olduu konusunda ok yazld ve
izildi. ok ksaca zetlersem, Aleddin Yalnkaya 1975 edisyonunun ikinci blmnn uydurma,
Vedat rf'nin yaynna dayanan ilk blmnn ise "gvenilir" olduu sonucuna ulat ve bu gvenilir
bulduu ksmn evriyazl olarak yeni bir yaynn yapt.[7] Bozda'n yaymlad Vedat rf
metninin zaman iinde oaldn, rediini, Bozda'n 1946 yaynnda sayfa, 1975 yaynnda ise
119 yeni sayfa daha eklendiini vurgulayan Yavuz Selim Karakla, rf ksm dahil btn metnin
klliyen sahte olduunu yazd.[8] Son olarak da Ali Birinci, kaynaklardan tanklklar gstererek Vedat
rf yaynnn da Sleyman Nazif'in kaleminden kma olarak sahte, ikinci ksmnn ise Bozda
tarafndan retilen yine sahte birer metin olduklarn yazd ve "Hatrata Bozda tarafndan eklenen
sayfalarn kaynan aratrmann bir gerei bulunmamaktadr" yargsna ulat.[9]
Tm bu ilerin odak noktasnda olan smet Bozda ise Abdlhamid'in Htrat olarak yaymlad
metinlerin gerek olduklar iddiasn srarla srdrd, daha dorusu bu konuyu tartma konusu bile
yapmak istemeyen bir tutum taknd. Ald onulmaz hasarlar sinek kadar olsun gzne gstermedi ve
harl harl rmekte olduu kozasnn iinde bugnlere kadar geldi. Birazdan ayrntl olarak
gstereceim gibi baka sahte tarih metinleri retmeye son sratle devam ediyor. Bir kiinin etik d
davrann dzeltmek isteyen bunca tarihinin mesaisine ve gayretine karn ulat son Ortodoks
haliyle Abdlhamid'in anlar hl ortalkta, eitli niversite derslerinde okuma paras olarak
rencilere verilip duruyor! Tabii ki Bozda'n sadece Abdlhamid'in anlar deil genelde "hatrat"
yaymlama konusunda youn eletiriler aldnn ve polemiklere giritiinin de farkndaym.[10]
te, ben burada metodolojik adan tm bunlar bilmezden geleceim. Bakalarnn smet Bozda
hakknda dediklerini bir kenara koyacam, gsterdikleri her trl kanta karn onlara
inanmayacam. Bozda'a inanarak ilerleyeceim! smet Bozda deiik zamanlarda ayn olay nasl
hikye etmi, ona bakacam ama ok daha nemlisi, daha nce yaplmam bir eyi yapacak ve
metindeki olgularn tarihi olarak doru olup olmadn kontrol edeceim. Ksaca, Bozda'n beyann
doru kabul edeceim fakat metinii ve d kantlardan yola karak Abdlhamid'in hatratnn sahte
olduunu kantlamaya alacam. Her tabuta bir son ivi gerekir diye dnyorum. k noktam
u: Sahte bir metin, hele bir tarih metni retmek ok zordur, ok yetenek, bilgi ve uzmanlk gerektirir.
Byl kitabn peinde
smet Bozda Abdlhamid'in hatratnn eline nasl getiini 1946 yaynna yazd ksa nszde
yle anlatm:
Bir gn Sarayla yakndan ilgili bir ailenin kitap odas dzenleniyordu. Mein ciltli kaln
tarihler, el yazmas, altn ssl divanlar arasndan bir defter ortaya kt. Kab kopmutu.
Sayfalar dalmt. Bir ok yerleri, belki yamurda kald, belki de herhangi bir sebeple
stne su dkld iin buru buru olmu ve yazlar da okunmaz hale gelmiti. Bir
karalama defteri sandlar ve bir keye attlar. smini vermek istemeyen bir gen, bu defteri
buldu, merak etti ve bir arkadana gsterdi.
Abdlhamid'in hatralar bu suretle elimize gemi bulunuyor.[11]

Birka sayfa okuyunca defterin Abdlhamid'e ait olduunu anlamlar. nce Abdlhamid'in el
yazsyla yazldn sanmlar fakat Abdlhamid'in 1940'larn Bursas'nda mebzulen bulunabildii
anlalan "mevcut" el yazlaryla karlatrnca yaznn bakasn ait olduunu grmler. ncelerken
de "slak ve kopuk" sayfalardan birinde bir not gzlerine arpm:
bu defter, Cennetmekn Sultan Abdlhamid Hansani hazretlerinin Beylerbeyi Saraynda
mahlu bulunduu 1333 senesinde desti mbareki ile tahrir etmi olduu hatrat olup
vefatndan be sene sonra tab ve ner olunmak zere Layebzig'e gnderilmesini vasiyet
etmiken, hemen vefatn mteakip ahvali hazra gz nnde bulundurularak mahalli
maksuduna isal edilen nushai asliyesinden ehhem (sic) baz mebahisin istinsah suretiyle
vcuda getirilmitir.[12]
Eh, epey bir eyler renir insan bu nottan. Demek ki, daha nce hatralarn ve dier yazlarn hep
bakasna dikte ettiren sultan, lmnden bir yl nce, 1917'de, kendi elleriyle bir hatrat yazm.
lmnden sonra baslmas iin Leipzig'e gnderilmesini vasiyet etmi. Asl nsha Leipzig'e
gnderilmi ama biri bu asl kopyadan nemli bulduu yerleri kopya etmi. Ne mutlu bir kurtarma
yks, bahusus o sralarda Leipzig kinci Dnya Sava'nda bombalanp dururken! Gitmitir ayol o
Leipzig'e giden asl metin! kr!
Metnin Osmanlcas ise evlere enlik. Kttb- ceheleden biri yazm olacak. "Leipzig'e
gnderilmesini vasiyet etmiken" gibisinden bir giri yaparsanz arkasndan "ama bir terslik oldu
gnderilmedi" tr bir ey bekliyor insan. Zaten cmle "u anki durum gz nnde bulundurularak"
diye gidince bu beklenti iyice artyor ama reniyoruz ki yazma oraya gnderilen asl nshadan
ekilmitir. Dolaysyla emanet yerine ulamtr! Peki, adamcazn aikr vasiyeti varken ne diye
baz ksmlarnn acilen istinsah gereksin? Tutalm ki gerekti ve istinsah edildi, yaynlanmayan bir
kopya bu vasiyeti ihlal eder mi ki, bir ka dereden su getiriliyor? Son olarak da bir hakan, hakan-
mahlu' olunca sadece Beyleybeyi Saray'nda deil her yerde mahlu' (hal' edilmi, tahtndan
indirilmi) olur. Mahlu', "srgn" veya "mahpus" filan demek deildir ki "Beylerbeyi Saraynda
mahlu" bulunsun. Ayrca, mahlu' hakan eer yeniden tahta karlmazsa sadece 1333 ylnda deil
mrnn kalan her ylnda mahlu' olur. Hay cahil ktip hay!
Sonra bir hocalarndan renmiler ki Abdlhamid byle bir hatra defteri tutmutur. Hatta bu
hatralarn baz paralar 1335 (1919) ylnda stanbul'daki Utrid mecmuasnda yaymlanmtr. Bu
merakl hikyenin gerisi de yle:
Artk btn mesele bu dergiyi bulmaa ve elimizdeki defteri bu dergideki yaz ile
karlatrmaa kalmt. Yine bir dostun himmetiyle 30 Kasm 1335 gnl Utarit mecmuasn
elimize geirip defterle karlatrnca bu hatralarn Abdlhamid'e ait bulunduu meydana
kt ve Osmanl Tarihi iin byk bir nemi olduuna inandmz bu defteri yaymak kararna
vardk.[13]
imdi bu anlatmdan kan birka soru var. Utrid'le karlatrnca elde olan hatratn
Abdlhamid'e ait olduu nasl anlalm? Biri basl malzeme, dieri el yazs. Utrid, orijinal el
yazs m ki bir l olsun? Demek ki fiziki grnme deil, ieriine bakarak anlamlar. Bu nasl
olur? Bu ancak her iki malzemenin de ayniyet gstermesinden tr olabilir. stelik kendi

beyanlarna baklrsa ellerinde tek saylk bir Utrid olduuna gre, Utrid ve "yazma hatratn" ayn
kiiye ait olsalar bile baka olaylardan, baka yerlerden bahsetmemeleri, ayn eyleri sylemeleri
gerekir ki eldeki yazmann "pat" diye kime ait olduunun anlalmasn salasn. O zaman da u soru
ba gsteriyor: Sultann "be sene sonra" vasiyeti acaba hi tutulmad m? nk Abdlhamid'in
lmnden bir yl sonra, stelik Leipzig'de deil stanbul'da baslm demek oluyor hatrat!
stanbul'da basldysa Leipzig'e niye gnderilsin? Yine de imdilik ok emin olmayalm.
smet Bozda, bu 1946 yl nszn Leipzig'e gnderilen hatratn asln aramaya kendi gcnn
yetmeyeceinden yaknarak ve bunu Milli Eitim Bakanl'ndan niyaz ederek bitiriyor. Kendi iinde
bile biraz tuhaf, biraz esrarengiz bir yk. Asl amata smet Bozda'n 1975 ylnda sadeletirerek
yaymlad Abdlhamid'in Hatra Defteri (Belgeler ve resimlerle) adl kitaba ekledii
"Abdlhamid'in Hatra Defteri Peinde 30 Yl" balkl yazsnda kopuyor. Alntlyorum:
1944 ylnn sonbaharyd. Bursa'daki "BOZDA KTABEV"ne orta yal bir kadn girdi.
Elinde kilo ile satmak istedii kitaplar varm. Kimden kaldn sordum: "Osman Sena
Bey'den" dedi.
Osman Sena Bey, Atatrk'n hocas, Trk-Yunan Sava'nn planlarn yapan yaman bir
kurmay, Trk diline bir gramer kazandrm aydnd. Son yllarda bir Kamus zerinde
altn biliyordum. Kadnla anlatk. kfe dolusu kitap geldi.
ou askerlikle ilgili kitaplard bunlar. e yararlarn e-dost paylamlar, gerisi bana
gelmiti... ou ciltsiz, paralanm, kitaplar, be-on sahifelik brorler ve baz kitaplarn
iinden dm formalard...
Ben de geriye kalan dkntleri pe atmaya karar verdim. Son bir kez yn
kartryordum; bir defter.. st kab kopmu ama formalar dalmam. inde eski harflerle
bir takm yazlar... "Osman Sena Hoca'nn notlar olacak" diye orackta ypranm sahifeleri
kartrmaya baladm.[14]
Burada biraz soluklanalm. Anladnz tabii, bulunan defter Abdlhamid'in hatra defteridir. Hani
saraya yakn bir ailenin kitaplar dzenlenirken bulunmutu? Hani sayfalar dalmt? Hani aile bir
karalama defteri sanp bir keye atmt? Hani "bir gen" merak ederek bir arkadana gstermiti?
Hani kitap odasndaki "el yazmas, altn ssl divanlar" arasndan kmt? Ayol, bu dpedz, hurda
fiyatna sahafa indirilen, en kabas askerlikle ilgili eski psk kitap ynnn iinden km! Neyse
inanmaktan baka are var m? nanp okumay srdrelim.
Neyse ki bu yeni anlatmda bir eski arkada bulduk. Defterin stndeki kurunkalemli satrlar.
Yukardakinin ayn. Pardon, bu kez "Abdlhamid Beylerbeyi Saray'nda mahlu" bulunmuyor,
"mahlu olunuyor"! Gerisi ayn. Defteri okuyan Bozda, soluu dostu Hulusi Kymen'in yannda alr.
Heyecanlanrlar. Ama sorular da uyanr ve onlar rahatsz eder:
Abdlhamid gibi, gz altnda yaam bir padiahn hatralar nasl gizli kalabilirdi?
lmnde nerede saklanmt? Be yl sonra yaynlanmas kime vasiyet edilmiti?
Sonra, kim bu hatralar Lyebzig'e gndermi olabilirdi? ttihat ve Terakki ileri gelenleri,
kendi aleyhlerinde olan bu vesikay ele geirmek istememiler miydi?[15]

Bilemezler. Tek bildikleri Osman Sena'nin askeri atee olarak Almanya'da bulunmu olduuymu.
Sonra kr talih dnm ki ne dnm, kamyon dolusu ey renmiler. Kimseyi kendi beceriksiz
kelimelerimle skmadan orijinalinin heyecan ve gzelliine koalm:
Tarih retmeni Nazm Ycelt, eref ve Memduh Beylerle bir araya geldik. Defter yeni
batan okundu. eref Bey, bu hatralar daha nce grdn ve Mtareke srasnda
"UTART" adl dergide bunlarn yaynlandn syledi. Kendisinde bu derginin bir
koleksiyonu da varm, gitti getirdi. Gerekten defterdeki btn bahisler bu dergide, defter
srasyla yaynlanmt; hatta defterin ba tarafndaki nota kadar aynen...[16]
Hani yalnz "30 kasm 1335" tarihli Utrid mecmuasn ele geirip defterle karlatrmlard? Ne
ele geirmesi? Adamcaz gidip evinden getiriyor, karlatrp basl metinle ayn olduunu
buluyorlar! Burada karklk yaratacak ne var? Defter aslnda daha nce baslm bir malzeme. Bu
1975'te anlatlan yk 1946'da bilinmiyor muydu ki o zaman yazlmamt? O 1946'da girilen
"unicum" el yazmas buldum havalarna ne gerek vard?
Tabii, ben hl ortada bir defter, bir de basl metin olduunu kabullenerek konuuyorum. Olmaz ey
de deildir; bazen insann eline baslm bir metnin el yazmas hali geer, bazen de basl metinden
aynen veya ksmen alnarak yazlm "el yazmalar"! Ama basl metin ve defterin u yukarda tarif
edildii gibi noktas virglne kadar ayn olduu durumda biz o "el yazmas" metne yaynlanm
diyoruz! O metin baka bir alfabedeyse ve biz onu kendi alfabemize aktaryorsak ona da evriyaz
yapmak diyoruz. imdi smet Bozda elinde bir defter olsun olmasn bu evriyazy yapacak
durumdadr. lkede alfabe deitiine gre bu da yeterince geerli bir gerekedir. O zaman u
aada vereceim sahte ikilemi yaratmaya ne gerek vard?
ki ihtimal vard: Ya Utarit dergisi, bu defterden yararlanarak yaynn yapmt; ya da bu
defter, Utarit dergisinden kopya edilmiti. Kopya edilmi olmasn zayf grdmz iin, bu
defterden yararlanlarak yaynlanm olaca kansna vardk.[17]
Defterde, basl metinden bir ayrlma m var ki yeniden yayna gerek grlm? Bu sylenmiyor. O
zaman siz o transkripsiyonu ha basl metinden yapmsnz ha defterden. Ne fark eder? Kopya
edilmesi ihtimali niye zayf olsun? Ha, pardon, defterin bandaki kurunkalemli satrlar, defterin
gnderilecek yere gnderilen asl nshasndan nemli baz bahislerin istinsah edildiini sylyordu!
A, demek ki Utrid'den kopya edilemez, soruyu sormamz bile abes!
Bu arada smet Bozda herhalde srf onun ktphanesinden geldii iin elindeki defteri Osman
Sena'nin kopya ettiine karar vermitir. Eh, Osman Sena'de Almanya'da bulunmutu ya, "1918'de"
Leipzig'e gnderilen anlar oradayken kopya edivermi olacak. yle dnr Bozda:
Rahmetli Osman Sena Bey, Hatralarn kendisince nemli grnen baz paralarn kopya
ettiini yazyordu defterin banda. nemli grmedikleri nelerdi acaba?.. Belki de onun
nemsemedii paralarda bugn iin nemli gerekler yatmaktayd.[18]
imdi basl metinle defter btnyle ayn srada olduuna gre, defteri tutann Osman Sena
olduunu sylediinizde Utrideki yaynn da Osman Sena tarafndan yapldn kendiliinden
sylemi oluyorsunuz! Yoksa Utrid, daha byk bir yekn tuttuu anlalan asl metnin iinden nasl

ayn yerleri, ayn srayla karp yazsn? Osman Sena'nin nemsediklerini nemsesin,
nemsemediklerini nemsemesin, deil mi? Geri Utrid'deki metni yaynlayan Vedat rf olarak
biliniyor ama "Dorusu Bozda'n dedii gibidir herhalde" diyerek inanmaya devam ediyoruz. Ar
safdern bir anmzdayz.
Tabii, stadn daha 1946'lardan ayana yer yapmasndan, azmza biraz eker ezmesinden
anlamsnzdr, bundan sonras bir kayp metnin peine dme yks, sk bir dedektiflik hikyesi.
smet Bozda, Ahmed Emin Yalman ve Abdlhamid'in anonim kzlarn da kartrd bir episoddan
sonra hatralarn Leipzig'de "Kolze Yaynevi"ne gnderilmi olabileceini dnr. nk bu
yaynevi yaynlad bir Almanca-Trke szln bir kopyasn Abdlhamid'e sunmutur.
Abdlhamid de bundan ok duygulanmtr. Nian gndermitir. Herr Kolze stanbul'a gelmitir. Fakat
yaynevi 1923'te kapanmtr.[19] Olay 1973'te Kemal Ilcak'a anlatan Bozda bylece Tercman
gazetesi patronunun desteini alr. Tercman'n Almanya grevlilerinin abalaryla Baba Kolze'nin
bir olunu Leipzig'de bulurlar. Adamcaz smet Bozda ve Tercman grevlisi etin Ser'i
karsnda grnce arr. Bir ie konyak banda arada ok laf geer. Kendisinin nasl bulunduunu
sorar Dou Alman. etin Ser kendisine bir kitapevinde alan yal bir kadnn yol gsterdiini
syleyince,
"Her Kolze iyice keyiflendi.
Ahh Helga dedi nasl, hl gzel mi bari?
Belli ki Helga, Her Kolze'nin eski bir gzars idi. Kzt sohbet iyice."[20]
Kolze'den renirler ki 1918-1919 yllarnda birtakm fesli adamlar, yani Jn Trkler, gitmi
gelmi hatratn peine dmtr. Ama Baba Kolze tarafndan atlatlmlardr. 1974'te Jn
Trklerden hl ekindii anlalan Herr Kolze adnn sakl tutulmasn rica eder. Zaten Kolze de
gerek ad deildir. Gerek ad, "hatralarn asl" ile birlikte sanrm hl saklanmaktadr. Velhasl
kelam, aranan hatrat bulunmutur! "Drt yanndan hl rengi solmam mavi kurdel ile bal"[21]
hatrat kapt gibi memlekete dner Bozda. Ondan sonras artk onun gibi "retken" bir "tarihi"
iin ocuk oyuncadr.
imdi iki metnin ayn kii tarafndan neredeyse 30 yl aradan sonra anlatlan bulunma ykleri
byle. 1946'da yaymlanan hatrat tam tamna 41 sayfa. 1975'te Kemale eren ve zenginleen hatrat
ise benzer puntoyla dizilmi olarak 169 sayfa. "Leipzig'den getirilen" tam metin yaynlannca byle
olmu anlalan! 1946 metninde olup da 1975 metnine girmeyen hibir para yok. Doal. Leipzig
metninin iinden semeler yaplan ana metin olduu sylendi ya! enmeyelim, her iki metinde de
gnlk tarih atlarak yaplan girileri basldklar srayla karlatralm ve 1975 metnindeki yeni
girileri vurgulu gsterelim:
1946 metni:

1975 metni:

1 Mart 1333

1 Mart 1333 (1917)

2 Mart 1333

2 Mart 1333 (1917)

3 Mart 1333

3 Mart 1333

4 Mart 1333

4 Mart 1333

4 Mart 1333

5 Mart 1333

5 Mart 1333

6 Mart 1333 (1917)

31 Mart 1333

7 Mart 1333 (1917)

1 Nisan 1333

9 Mart 1333 (1917)

11 Mart 1333

10 Mart 1333 (1917)

12 Mart 1333

11 Mart 1333 (1917)

12 Mart 1333

(1917)
13 Mart 1333(1917)
14 Mart 1333 (1917)
17 Mart 1333 (1917)
18 Mart 1333 (1917)
20 Mart 1333 (1917)
22 Mart 1333 (1917)
23 Mart 1333 (1917)
24 Mart 1333 (1917)
25 Mart 1333 (1917)
26 Mart 1333 (1917)
28 Mart 1333 (1917)
31 Mart 1333 (1917)
1 Nisan 1333 (1917)
3 Nisan 1333 (1917)
4 Nisan 1333 (1917)
5 Nisan 1333 (1917)
7 Nisan 1333 (1917)
7 Nisan 1333 (1917)
8 Nisan 1333 (1917)
10 Nisan 1333 (1917)
11 Nisan 1333 (1917)

Burada bir parantez aalm: Mutlu bir tesadfle, bu 1975 yl metnindeki 2, 13, 23,25 mart 1917 ve
3, 7 nisan 1917 tarihlerinde Doktor Atf Hseyin Bey de kendi gnlne giri yapm. Tabii ki 2
mart 1333-1917 girii, 1946 yl metninde de var.[22] ok farkl metinler olduklarnn btnyle
bilincindeyim ama ayn tarihlerde yazlm olmalarndan dolay belki bir akma veya ipucu bulurum
umuduyla bu gnler iin yazlanlar karlatrdm. Hibir benzerlik bulamadm. Yalnz Atf Hseyin
Bey'in gnlnde 2 mart 1917 tarihli u girite Osmanl devletinin borlarna dair Abdlhamid'den
aktarlan u szler dikkatimi ekti:
(300) milyon borcumuz olmu... Ben istikrazdan korkardm. Vkeldan istikraz yapalm
diyenlere kar istikrazn neticesi maliye kontrol olacan sylerdim. Vaz geirirdim.
Sultan Aziz merhum zamannda 200 milyon kadar borcumuz olmu. Ben dedim. Zamanmda
(20) milyona kadar indirdim.[23]
Bir gn sonra, 3 mart 1917 tarihli girite Abdlhamid de "Hatra defterinde" ayn konuyu ele alm.
1975 metninin sadeletirilmi olduu aka sylendii iin 1946 metninden alntlyorum:

yle byle on sene oldu. Yani mddeti saltanatmn bir sls. Asarmn te deil onda
birini vcuda getirdiler mi? Makam hkmdariye geldiim zaman, yz milyon liraya
takarrup etmi olan duyunu umumiyemizi... otuz milyona indirmeye muvaffak olmutum. Yani
bir rne. Nazm beyle rfekas ise, benim braktm otuz milyon borcu bugne kadar
drtyz milyona kardlar.[24]
Tamam, iktisat tarihisi deilim ama bir gn araya ayn kii, stelik hesabn kitabn bilmesiyle
tannan Abdlhamid'den btn rakamlar farkl olan bu bilgiler nasl gelebilir? Ayn konu zerinde
Atf Hseyin'e sylediklerinden nasl bu kadar farkl eyler "yazabilir" Abdlhamid? "Kaynaklarn"
elitii gayet ak. Ben Abdlhamid'in kendi elleriyle yazd bir hatrat olma iddias tayan fakat
zerindeki phe bulutlar ayyuka kan bir metinden ise bakas tarafndan yazld saklanmam
fakat gnnde tutulmu dier metni tercih ediyorum!
Sultanda bilgi sfr...
imdi de Abdlhamid'in defterinin Osman Sena (!) tarafndan nemli bulunmad iin kopya
edilmeyen fakat sonra smet Bozda'n tam metni bulmasyla ge de olsa kamuyla buluan paralarna
bir gz gezdirelim. Balkanlar'daki sorunlar tartmak ve bir zme balamak iin Avrupal
diplomatlarn katlmyla stanbul'da toplanan "Tersane Konferans"nn nerilerini tartmak iin
Babli'de bir "meclis-i umum" toplanr. nerilerin Osmanllarca reddi zerine sonusuz kalan
Tersane Konferans 20 ocak 1877'de dalr.[25] te Abdlhamid, 6 mart 1917 tarihinde gnlne
gya yle yazar:
Karar, Mithat Paa'nn istedii gibi kt. Osmanl Devleti bylece, sava halinde olduu
Srbistan ve Karada'dan baka, Rusya, ngiltere, Avusturya-Macaristan, Almanya, Fransa
ve talya ile de sava haline girmi oldu.[26]
Oldu mu gerekten? Bizim bildiimiz olmad. Hibir taraf doru deil burada sylenenlerin. yle;
1- Srbistan ile zaten sava halinde bulunuluyordu. stelik 28 ubat 1877'de 93 Harbi balamadan
nce Srplarla bar yapld.[27] 2- Rusya'yla sava hali ancak konferansn dalmasndan ay sonra,
o yln 24 nisannda balad.[28] 3- Bu yukarda saylan byk devletlerden Rusya'nn dnda kalanlar
ile Osmanl devleti asla sava halinde olmad. Dolaysyla, olmayan bir eye de burada referans
veremiyorum. Ama siz inann, ad stnde 1877-78 Osmanl-Rus Sava'nda, Osmanllar, ngiltere,
Avusturya-Macaristan, Almanya, Fransa ve talya'yla ne sava halinde bulundular ne de fiilen
savatlar. yle bir ey yok. Peki, koca sultan kendi saltanatnda kiminle sava halinde olunduunu
nasl bilmiyor?
Bilmiyor efendim ite. Namk Kemal'i Magosa srgnne amcas Aziz'in gnderdiini bilmeyen ve
kendisinin gnderdiini sanan Abdlhamid daha neleri bilmiyorsa yle bilmiyor! Namk Kemal iin
yapt drt drtlk, mantk harikas kiilik zmlemesinden balayarak "Abdlhamid'in" 9 mart
1917 gnk giriinden alntlayaym:
Aile hayatile hususi hayat nasl birbirini tutmazsa, kalem hayatile dnce hayat da ylece
birbirini tutmazd... Daha nce de sylediim gibi, Kemal Bey'in Magosa'ya gidii, Midilli'ye
gnderilii hep kalemine ve vatanseverliine kyamadm iindir. Yoksa ok daha ar

cezalara arptrlmas icap eden ilere girip kmtr.[29]


Hakikaten ne tutarsz adamm u Namk Kemal! "Aile hayat" ve "hususi hayat" nasl birbirinden
faklysa "kalem hayat" ve "dnce hayat da" yleymi! Boverin! "Abdlhamid" ahir mrnde,
Midilli'ye nce srp sonra da mutasarrf yapt Namk Kemal'i Magosa'ya da kendisi gndermi
olarak hatrlyor ya, ona bakn!
te yandan da hakszlk etmeyelim, baz baka eyleri ise hapis bulunduu Beylerbeyi Saray'nda
herkesten nce duyuyor, gryor ve biliyor. Bunlara Osmanl devletinin yklmas ve elde galiba bir
tek Anadolu'nun kald bilgisi de dahildir. Tarih 13 mart 1917, Abdlhamid muhaliflerine yle
ileniyor: "Onlar Abdlhamid'i ykmadlar, hayr; onlar ite Osmanl devletini bylece ykm
oldular!"[30] Henz 1917 martnda ykmlar yle mi? Peki u nasl: "...Avrupa'ya kaan Jn Trkler
de muratlarna ermiler, beni drmler ve girdikleri Cihan Savan'da da Osmanl
mparatorluu'nu elden karmlardr... Bari son kalan bir avu vatan topranda yaayanlarn
gzleri ald m?"[31] Atf Hseyin Bey'in gnlnden anlaldna gre ise o sralarda
Abdlhamid, Osmanl devletinin ykldn dnmekten ok uzak ve pek ok Osmanl gibi Rusya'nn
iine dt devrim koullarnn Osmanllar iin "hayrl" olacan dnyor.[32] Okumasna izin
verilen gazetelere yansd kadaryla ald kt sava haberlerinden zld, yaknd zamanlar
da var tabii ama hibir zaman u yukardaki szleri edecek denli bir karamsarla dm
grnmyor. 1917'nin balarnda, henz sava bitmeden ve nasl sona erecei bilinmeden, sonucu
nasl bilebilirdi ki zaten? u ifadeleri yazmak iin 1918 Mondros'un bile deil, 1920 Sevr'in de
yaanmas gerekmez mi? A, belki de yledir! kt m size yeni bir "tarih" kitabnn konusu?
"Abdlhamid meerse 1918'de lmemi, 2008'de hl aramzdadr! O len kendisine ikizi kadar
benzeyen kahvecibas Abullabud Bey'dir!"
Bir de zavall Abdlhamid iin "hatrlanlan" ve 20 mart 1917 tarihinde yazld iddiasn tayan
u episoda bakalm. "Sultan", kendi demesine gre "ngilizleri istedii ittifaka srkleyebilmek" iin
Badat Demiryolu imtiyazn Almanlar'a vermitir. ngilizler ise "buralarda" arkeolojik kazlar
yapmak iin izin isterler. Sonrasn "Sultan"dan alalm:
ngiltere ile yakn ilikiler kurmak muradmd. Bu teklifin altnda ne yattn bilmiyordum
ama, kabul ettim hemen Sadrazam Halil Rfat Paa'y ardm, ngilizlerin tekliflerini
anlattm ve bu gelecek heyetlerin almalarn dikkatle takip etmesini kendisine tenbih ettim.
Gerekten ngilizler ok gemeden bir takm bilginleri stanbula gnderdiler... Bilhassa Rus
elisinin bu msaadeden memnun olmad aka grlyordu. Eliye, tarihe ve medeniyete
ngilizlerin yardm etmek istediklerini sylediim zaman, ngatiyef (sic), belli biimde
konumam glmseyerek dinliyordu.[33]
Bize gre, 1877'de Osmanl-Rus Sava'nn patlak vermesi zerine apar topar stanbul'dan ayrlan
eli gnatieff'in gidii o gidi! Bozuk Trkeli "Abdlhamid"e gre deil. nk adam alp Halil
Rfat Paa'nn sadrazaml (1895-1901) ve Badat Demiryolu imtiyaz (1901) dnemine getiriyor.
Bir Rus elisinden bahsetmesi gerekiyor ve bildii tek ad gnatieff ya kullan gitsin! Kim anlayacak,
Pukin veya Lenin dese ka yazard? Rus ite.
ngilizler de meerse kazy anak mlek bulmak iin yapmyorlarm. ngiliz elisi gelerek l

olan Suriye ve Hicaz'da "insaniyet namna kuyular" amak istediklerini, su knca suyun kullanmn
halka brakacaklarn fakat suyun sahibi olmak istediklerini sylemi. Tuhaf neri deil mi? Ne akl?
Petroln kuyular alarak arandn bilen koca sultan bebek yerine koy! "Sultan" da yle dnm
olmal:
ttifak ii zaten istediim ekilde yrmyordu. Teklifi red ettim. Bununla yetinmedim,
Musul ve Badat'ta atklar kuyular da hkmete kapattm! ngilizler darlp kazlar olduu
gibi braktlar. Fakat hemen ardndan, Cemaleddin Efgani yolu ile Hilafet meselesini
kurcalamaya baladlar. Hicaz emirini ele geirerek maksatlarna ulamak istiyorlard.[34]
Hangi "ittifak" imi bu? Dikkat isterim. Gya 1901'den sonra oluyor bunlar. "Olur a ngiliz'dir
yapar" demeyin. nk Cemaledin Afgani'nin lm yl bu abidik gubidik hikyeden epeyce nce,
1897 ylnda! Hay Allah, peki bu elde edilmeye allan Hicaz emiri kimdi acaba? Bunu da aslnda
iki gn nce gnlnde anlatmt. imdi nem kazand, dnp bakalm:
Hilafetin elimde olmas srekli olarak ngilizleri tedirgin etti. Blund (sic) adl bir ngilizle,
Cemaleddin'i Efgani adl bir maskarann el birlii ederek ngiliz hariciyesinde hazrladklar
bir pln elime geti, bunlar Hilafetin Trkler tarafndan zorla alndn ileri sryorlar ve
Mekke erifi Hseyin'in Halife ilan edilmesini ngilizlere teklif ediyorlard.[35]
Abdlhamid'in phecilii malum. Hilafet konusunda da hassas. 1916'daki Arap syan'ndan kim
bilir ne kadar nce kotarlan bu planla ilgili bir eyler bulabilmek iin heyecanla Wilfrid Scawen
Blunt'un gnlklerinin ilk cildine kouyoruz. Adam ne de olsa ngilizlerin Msr' nasl yalan dolanla
igal ettiklerinin gizli tarihine dair bir eser brakm,[36] bu ngiliz hariciyesinde yaplan plan
hakknda da Allah ne verdiyse yazmtr diyoruz. Blunt, nce Afgani'yle 1893'te, stanbul'da
Nianta'ndaki devlet misafirhanesinde grtklerini, Afgani'nin sultan tarafndan ok sevildiini,
ok rabette olduunu yazyor.[37] Yl 1895 olduunda ise sultann artk eyh Ebulhda'nn etkisinde
olduunu, Afgani'yi sarayna hi armadn sylyor.[38] Yok, die dokunur bir ey renemedik.
Daha yakn bir kaynaa gidiyoruz. William Ochsenwald, Afgani'nin 1883'te ngilizlerin Mekke'de
bir Arap halifelii kurmak istediklerini sylediini belirtiyor. Ayrca, Abd al-Rahman al
Kawakibi'nin 1900'de Msr'da bast bir kitapta, yakn gemite Mekke'de dzenlenen bir
toplantnn katlmclarnn halifeliin Araplara gemesini tarttklarn yazdn sylyor. Buna o
zaman kimseler inanmam. Ama sonras malum. Gerekten de 1915'teki erif Hseyin-McMahon
yazmas sonucunda 1916'da isyan ba gsteriyor. Ochsenwald ucunda bir isyan olduu iin de
Abdlhamid'in, 1890 ve 1900'larda ngilizlerden kukulanmasnda hakl olup olmad sorusunu
ortaya atyor ve ilgin bir yant veriyor: ngiltere, o zamanlar Hicaz'da nfuzunu geniletmek
istemiyormu nk bunun kendi Mslman tebaas arasnda dinsel bir tepki oluturmasndan
korkuyormu.[39]
Yani var bir eyler. Aman be sultanm hazr renmisin heriflerin ihanetini ne beklersin, yapver
gereini. Alver o hain emiri grevden olsun bitsin! ey, yazarken dalmm, imdi fark ediyorum ki
ben erif Hseyin'in ancak 1 kasm 1908'de Mekke erifi olduunu size sylememiim![40] Yani
Afgani'nin lmnden tam 11 yl sonra! Abdlhamid'in adam grevden alabilmesi iin nce atamas
gerekecek! Sadece birka sayfalk u ksmda grdmz gibi "Abdlhamid" ne 1900-1901

sralarndaki Rus elisinin kim olduunu biliyor, ne Afgani'nin ne zaman ldn ne de erif
Hseyin'in ne zaman erif olduunu!
Daha neleri bilmediine dair birka rnek daha vereyim de, tarihilerin bana gerek bir metinmi
gibi tebelle olan ve gbeine aklan tahta kazklar krdan yerine koymayan bu kitab isteyen yine
de gerek anlar diye okumaya devam etsin. Abdlhamid dnyadan o kadar kopuk ki, Hindistan'n ne
zaman ngiliz mparatorluu'na dahil olduunu bilmiyor: "Benim tahta ktm yl [1876, HE],
ngilizler Hindistan ele geirmilerdi."[41] Hindistan' boverin, Osmanl'da telgraf ne zaman
kullanlmaya balam, onu bilmiyor! "Pes artk" m? Millet kalkm "Osmanl Telgraf letmesi,
1854-1871" balkl makale yazyor,[42] "bizim Abdlhamid" Avrupa'da telgrafn kullanlmaya
baladn ancak 1876'da duyuyor. Sakn bu rehavetten ve cehaletten batm olmasn koca
imparatorluk? Biliyorum ki sahte metin de retse birilerinin bu kadar cahil olabilmesine inanma
gl ekiyorsunuz. Buyurun, metne gidelim. Balam, 93 Harbi'dir.
Memleket iindeki yollar yeterli deildi. Haberleme at srtnda yaplyordu. Ordu bir kere
serhadda gnderildikten sonra ondan haber almak gnler, bazen haftalar meselesiydi. Baz
Avrupa memleketlerinde "Telgraf" adile bir haberleme vastas kullanlmaya baladn
duymutum. Hemen harekete getim ve Belika'dan bir uzman getirttim. Ad Jan Dikru idi.
inin erbab bir adamd. Zamann en kuvvetli bataryalarile donanm bir telgrafhane
merkezini Sarayda kurdurdum. Her vilyet kendi sahasndaki telgraf direklerini dikti. Teller
baland ve hatlar iledi. Kendisini ardm ve bizim adamlarmza 6 ay iinde btn ileri
bir balarna yrtecek lde retecek olursa, kendisine bir Osmanl nian ile 2000 altn
vereceimi syledim.
Hemen Sarayda bir okul at ve gruba bld talebelerine gece gndz ders vermeye
balad. ki buuk ay sonra gerek Anadolu ve gerekse Rumelinin belli bal vilyetlerini
merkeze balayan ebekeyi kendi balarna idare edecek kabiliyette telgraflar yetitirdi. Hi
deilse bylece haberleme salanmt."[43]
Yahu, demiryolu var, buharl gemiler var, telgraf yoksa yok, niye Rumeli cephesine asker naklinde
kullanlan bu vastalarla yapmyorsunuz haberlemeyi, atlara yazk deil mi? Ama pek eker! Savan
hay huyu iinde Abdlhamid memlekette ilk telgraf ebekesini kurduruyor! Ackl olan, sahtecilii
yapann Abdlhamid adna iyi bir ey sylediini sanmas! Onun bir "icraatn" ballandrmas.
Abdlhamid, Avrupa'da telgraf diye bir haberleme vastasnn kullanlmaya baladn sakn
kendisine ekilen bir telgraftan renmi olmasn? Yoksa uykusuz Yldz gecelerinde belgesel
izlerken televizyonda m grd? Olur hani! te byle, "Aman canm ne nemi var bir iki ismin ve
olaylarn srasnn?" diyorsanz, yapacak hibir ey yok. Sizden nceki pek oklar gibi okur
geersiniz Abdlhamid'in Hatra Defteri'ni.
Uzatmamaya altm bu bahsi unu da sylemeden kapamayaym: En ufak bir tarih nosyonu olan
kiinin iine dmeyecei bu tarih cahilliklerinin hepsi Bozda'n 1975 ylndaki yaynnda zuhur
eden "yeni" gnlk girilerinde bulunuyor! Yani "Leipzig'den gelen asl metin"dir bu yanllar
reten! Bu, Vedat rfi'nin yaynlad ve 1946'da Bozda'n transkripsiyonunu yapt ksa metnin
otantik olduunu sylemek anlamna gelmiyor tabii. Ama orada bu tr baran aran, insann gzne
kendisini sokan tarih yanllar yok. nk onu Sleyman Nazif gibi bilgili ve Abdlhamid'e ada
bir mellif yazm, bunu en fazla Ylmaz ztuna'dan bir eyler okumu bir tarih cahili! Ayrca her iki

metnin retilme amalar farkl. 1919/1924/1946 metni, mtarake ortamnda ttihad ve Terakki'nin
rettii felaket manzarasn Abdlhamid dnemiyle karlatran bir Abdlhamid apologias'dr. Pek
tarih anlatmyor, olgusal dzeyde son derece zayf, ama toplumda yank bulabilecek bir polemiktir.
Yavuz Selim Karakla'nn dikkat ektii gibi bir "arkas yarn" metni havasndadr.[44] 1975 metni ise
malumatfru bir metin. Anlalan Bozda ne kadar ok olgu sktrlrsa otantiklik sorunu o kadar
kolay zlr, okuyan ikna olur diye dnm. Olabilirdi tabii. Uyduran biraz daha tarih bileydi
neden olmasn? Burada ise tersi olmu, yardma arlan olgulardr sessiz lklar atarak bu metnin
klliyen uydurma olduunu dnyaya fsldayan.
Post scriptum: Dilde sadelemenin ncs Abdlhamid
Bozda'n 1975 yaynnn arkasnda okunakl bir eski yazyla yazlm toplam 11 sayfalk
Osmanlca bir ek var. Birileri zahmet etmi ve yaynlanan metnin otantik olduu havasn vermek iin
bu yazlar reterek Abdlhamid'in hatratndan orijinal sayfalar olarak kitaba koymu. Dnyada
hibir sahtekrlk ilelebet "nihan" (sakl) kalamayaca iin Tercman gazetesi sahibi Kemal Ilcak'n
bu yazlar yazmakla grevlendirdii ve sonra cret konusunda anlamazla dt merhum Yavuz
Senemolu bu yazlarn kendi kaleminden ktn defalarca itiraf etmi ve "defterin asln hi
grmediini her frsatta sylemi".[45] Ksaca bir ekip ii karmlar, ama iin o boyutuyla burada
ilgilenmiyorum.
Bu kadar tarihi mesaisinden sonra artk kristal berraklnda olan bir nokta var: Bozda'n 1975
yaynnn bir blm matbu Utrid metnine dayanyor, kalan ise btnyle uydurma. Ksaca ortada
"defter" filan yok. Defter olmaynca zerindeki kurunkalemli not da yok. O zerinde epeyce
durduum Abdlhamid'in "Beylerbeyi Saraynda mahlu bulunduu 1333 senesinde" fasl da yine
Utrid'in bir notundan alnarak yamultulmu bir ifadeye dayanyor: "Cennetmekn Sultan Abdlhamit
Hn- Sn'nin Beylerbeyi saray- hmyununda mutekif bulunduklar zaman ara-sra hatrat
kaydettikleri azdan aza dolar..."[46] Bir keye ekilerek ibadetle megul olan anlamndaki
Mu'tekif olmu Bozda'n elinde mahlu'! Srf bu kadar bile pheyi davet eder de ne diyorduk,
ortada bir defter yok! Olmasna da hi gerek olmad!
Byle dnnce ortaya bir soru kyor: Yavuz Senemolu o Osmanlca sayfalar neye bakarak
yazd? Metnin Utrid'e dayanan ksmnda skntmz yok: Matbu metni nne koydu ve bakarak yazd.
Peki, Bozda'n imalat olan ksmlarn neye bakarak yazd? "lahi, seninki de soru mu? Bozda'n
nne koyduu Arap veya Latin harfli bir metne bakt, yazd" denebilir. te, eer durum bu
merkezdeyse bunun metnin diline yansmamasnn mmkn olmadn dnyorum. O zaman da
arnmz karp bir yol Halep'e uzanmaktan baka are yok.
Bozda'n 1946 yaynnda ve tabii ki Utrid'de olmayan bir girie, 17 mart 1333'e gidelim ve
bakalm "bizim Hamid'in" Osmanlcas ne lemde:
Musahibim iki gndr yazlara neden devam etmediimizi sorup durdu. Dnyorum.
Vatanmn nereden nereye geldiini dnyorum. ktaya yaylm vsi' bir cihngirlik
on senede bir avu toprak haline geldi. Vebli kimin? Kimin olduunu bulsak artk ne ie
yarar? Vatan elden gittikten sonra.
Krk yldr devletlerin birbiriyle kapmasn bekledim. Btn midim oydu ve Osmanl'nn

taliini buna merbut grrdm. O beklediim gn geldi. Fakat heyhat ki ben tahtdan
uzakladrlm, lkemi idare edenler de akl ve basiretden uzaklamlard. Krk yl
beklediim byk frsat bir daha ele geememek zere Osmanl'nn elinden kd gitdi.[47]
Yanl olarak kullanlan bir "cihngirlik" ve birka baka szckten baka burada Osmanlca
gryor musunuz siz? Dikkat isterim, sadeletirilmi metinde deiliz, elyazs Osmanlcasndan
okuyoruz! O zaman Bozda, bu Osmanlcann neyini sadeletirdi? Keke aynen alayd. Ksa ksa
cmleler kuran, noktalamas filan tam bir Abdlhamid, Trkede sadeleme akmn da balatm
olurdu bylece! Sanmayn ki yle pek ince eleyerek sk dokuyarak aldm u satrlar. Hangisine
baksanz yle, asla dnemin dili olmayan bir dil ve slupla yazlm satrlar. 6 mart 1333 tarihli giri
de yle balyor:
Bugn Midhat Paa in yazdklarm bir kere daha okuyunca, bunlar sylerken sktla
geirdiim bir noktay yazub yazmamak hususunda ciddi bir tereddde dtm. Allahtan ve
tarihden saklanacak bir ey yokdur. Ne kadar saklansa, ne kadar setr edilb gmlse bir gn
btn tefarruatyla ortaya kar.[48]
O gn, acaba bugn olmasn?

Hanzade'nin zincirlerinden zde ettii tarih


2002 ylnda yazar "Hanzde Sultanefendi" olarak gsterilen ve smet Bozda'n yayna hazrlad
bir kitap kt kamunun nne. Osmanl Hanedan Saray Notlar adndaki kitap 1808-1908
arasndaki uzun bir dnemi kendine konu edinmiti.[49] Kurgu olduuna dair en ufak bir iarete sahip
deildi, tam tersine her anlamyla bir tarih metni olduu iddiasn tayordu. Bozda'n bu yaynna da
"uydurma" dendiini, Bozda'n sulamalar kabul etmediini biliyorum. yle ki Murat Bardak 17
kasm 2002'de gazetesinde "Bu kitap dzmecedir, sakn ola ki inanmayn!" uyarsn yapm, kitabn
yazar ve Abdlhamid'in ehzadesi Abdlkadir Efendi'nin torunu olarak gsterilen Hanzde'nin ve
babas Mehmed Ferid'in Osmanl hanedanyla hibir ilgisi olmadn belirtmiti.[50]
smet Bozda'n buna tepkisi Osmanl Hanedan Saray Notlar'nn gerekliini yinelemek, 2003'te
Hanzde'nin babas Prof. Mehmet Ferit Ulusoy'un yazdn syledii Hanzde adl baka bir kitab
yaynlamak ve nihayetinde Murat Bardak'y mahkemeye vermek oldu.[51] Murat Bardak da
uyarlarn yeni yazlan kitaba da temil ederek 18 mays 2003'te yineledi:
lim dnyasnn bana bundan senelerce nce 'Abdlhamid'in Hatra Defteri' adnda hayali
bir kitab maalesef musallat eden smet Bozda, yaynlad bu son iki kitapla dzmece hatrat
iini ok daha ileri gtrm ve tarihe strab ok zor dinebilecek bir darbe vurmutur.[52]
Bu mahkemenin serencamn bilmiyorum. Bir tarih metninin doruluu veya yanlln
belirlemenin mahkemelerden nce tarihilere dtn dndmden yazacaklarmla ok ilgili de
grmyorum. Herhalde bilirkiiler filan atanr, kimin hakl olduunu bulurlar. Yalnz, tarih ve tarihi
meseleleri tartmak konusunda iinde bulunduumuz ve pek parlak olduunu syleyemeyeceimiz
durumda, yazarlarnn piyasaya sunduklar her metnin sorgusuz sualsiz benimsenmesini
beklemelerinin ve eletirel okuma yapma pratiklerinin pek yaygn olmamasnn epeyce bir pay
olduunu dndm belirtmek isterim.
Burada da bildiim epeyce bir eyi bilmezden geleceim. Yine "Beyan esastr" diyor ve Osmanl
Hanedan Saray Notlar'nn gerek bir tarih metni olduu kabulyle yola kyorum. Ama sanrm bir
nkabul bir tarih metnini veya herhangi bir metni eletirel okumamay gerektirmez. Hibir ey deilse
metni anlamak iin gereklidir bu. unu sylemeye alyorum ki bu metni "uydurma" olduunu
dndm iin deil, dier metinleri nasl okuyorsam ylesine eletirel bir ekilde okuyacam,
ince eleyip sk dokuyacam. Bakalm elein stnde ne kalyor.
smet Bozda, Saray Notlar'na yazd nszde dnyada bir ilk olduunu belirttii bu "belgesel"in
yalnzca saray ve sakinlerini anlatmakla kalmadn "yaanan an portresini btn akl ile
izmekte" olduunu sylyor. Peki, nasl olmu da elimizde bu notlar var? Bozda da bu soruyu
soruyor:
Dnyann hi bir saraynda benzeri notlara rastlanmadna gre, Osmanl saraynda bylesi
bir gelenek nasl kuruldu? Elimizde bu konuda hemen hi bir geerli bilgi yok!
Ama 2. Mahmud dnemiminde olumu (sic) bir olay, bize baz ipular veriyor!
Naslsa nasl (sic), kinci Mahmud, haremde baz 'notlar'n tutulduunu renir ve bu

notlarn, saklandklar yerden karlarak Darssaade Kaps nnde ylmasn buyurur!..


Padiah ferman bu!.. Dediini hemen yaparlar ve harem blmnde zulalanm nice ince
yazl kt varsa toplarlar ve Darssaade Kaps nndeki mermerlerin zerine yarlar.
Sultan: 'Tez yaklsn!..' diye ferman edince, haremaalarndan biri, yn tututurur!
Padiah, bir sre yanan yna baktktan sonra, dairesine geer... te o srada beklenmedik
bir ey olur: Cevri Kalfa, yanmakta olan yndan bir avu kd alp odasna gider![53]
Anladnz tabii, ite bu kurtarlan notlardr burada yaynlanan. III. Selim'in ldrld gn
Mahmud'u ldrmek isteyenlerin yzne mangaldan avulad klleri atarak ehzadenin kamas iin
vakit kazandrd sylenen Cevri Kalfa'dan baka haremde kimin atee elini sokacak cesareti,
uzmanl ve alkanl olabilir ki? Tabii ki yanan eylerin arasna semender gibi elini daldran
Cevri Kalfa'dr notlar kurtaracak! ek ve phe olamaz bu konuda. Ament. nandk. Yalnz, ne
tuhaftr bu Osmanolu, hemen Harem'in nnde yakacak yerde ne diye ikinci avlunun dier ucundaki
Babssaade'ye tamlar o kadar kd? Nedendir, Cevri Kalfa'ya, bu cevr nedendir? Bir an nce
odasna gitmeye alan yal kadna avluda niye depar attryorlar?
Neyse, bakn Cevri Kalfa bir avu ktla neler kurtarm ne, hikyeler:
te, bugn bylece elimizde olan: Fatih'in stanbul kuatmas srasnda, surlarda dven,
imparator Konstantin'in yeeni SOF ile olan gnl ilikisi ve zaferden sonra birlemeleri
hikyesi ile Yavuz Sultan Selim'in Trabzon valilii srasnda rastlayp k olduu ve
evlendii DEVLET HATUN'un bir erkek ocuk sahibi olmasndan sonra, ayrlmalar...[54]
Duyulduk, iitildik konular deil. Demek ki Konstantin'in byle amazonumsu bir yeeni varm!
Peki, haremi teslim ald anlalan bu gz dnm bir ekilde not tutma lgnl Mahmud'un
mdahalesiyle sona ermi mi? Yok canm ne gezer!
Fakat bu kesin davrana ve Padiah buyruuna ramen, 'Harem'in padiah' saylan
Bakadnefendi, sanki hi bir ey olmam gibi, 'Padiahn yasa, haremin dnda geer.'
dercesine; kalfalar, hemen ilerinin bana dndler ve gnlk 'Harem olaylar', kayda
alnmay srdrd! Bugn elinizdeki kitap, byle bir almann sonucudur![55]
Skntlar iindeyiz, byk bir mverrih sr- lisan eylemi, haremin validesultann ynetiminde
olduunu unutmu, bakadn demi... Nasl dillendireceiz? Neyse o kadar mkemmellik devesinin
yannda kulak kalacak basit bir hata deyip geelim. te byle, demek ki bu notlar kalfalar tutmu.
Sahibinden alalm:
...Harem de tpk devlet gibi biimlenmek ihtiyacn duymu ve kendi i bnyesini
olutururken, Saray'n 'vak'anvisler'ine kar, 'ktip kalfalar', 'ikbal'ler, grevlendirilmi;
bylece, Haremdeki bilgiler, gn gnne kayda geirilmi...
Kald geriye bu harem notlarnn nasl olup da nce smet Bozda'n, sonra da bizim nmze
geldii. Onun da drt ba mamur bir aklamas var tabii:
Bu notlarn, Osmanl hanedannn lke dna karld srada Sultan Abdlhamid'in

byk olu Abdlkadir Efendi tarafndan lke dna karld; daha sonra olu, Devletler
Hukuku Profesr olan Mehmet Ferid Efendi'ye kaleme alnmas iin teslim ettii, ailenin
(sic.) Mehmet Ferid Efendi'nin kz S. Hanzade Sultanefendi tarafndan ifade edilmiti.
Nitekim bu tarihi Sultanefendi, daha sonra-babas ile birlikte bu bilgileri yeni harflerle,
kaln sar defterlere geirmiler; aileye, k geceleri okuyup vakit geirecekleri 1000 sayfalk
elyazmas bir eser vcuda getirmilerdir.[56]
smet Bozda'n yazd nszden ayrd fakat yine kendisinin yazd "Yayna Karar Verenin
Notu" ksmndan da reniyoruz ki "baba-kz" bu metni "1960-70'li yllarda" kaleme alm. Ayrca
Ankara Dil ve Tarih-Corafya Fakltesi'ni bitiren Hanzade Sultanefendi, 1980 ylnda smet
Bozda'la evlenmitir. smet Bozda da ei vefat ettikten sonra "Mehmet Ferit Efendi ailesinin son
ferdi olmak hakk ile 'Harem Notlarn'n kelimesine dokunmadan" yaynlamaktadr.[57]
Bu patetik ve patolojik durum karsnda "kfi, bize yetti" diyebilecekler bulunabilir. Ne yalan
syleyeyim, bu kadar olmayacak i karsnda benim de inancm hafiften sarslmad deil. Hatta
kitab evirip evirip gizli bir yerinde "roman" szcn aryorum umutsuzca ama yok. Dolaysyla
bunu bir tarih metni olarak okuma kavlimden geemiyorum.
Ah Canan, vah Canan!
nce genel bir gzlem: 647 sayfalk besili bir kitap olan Saraydan Notlar'n 45-519 arasndaki
sayfalarnn byk blm "Fatma ayeste Canan" adl bir hanmn maceralarna ayrlm ve roman
formatnda, hatta bir romans. Yani yle harem vakanvisiyelerinin tuttuu "filan sultan falan zamanda
dodu", "filan ehzadenin snneti u gn oldu" gibi kaytlar aryorsanz hi aramayn. Kitabn ats
Canan ile kurulduu iin nce buna bakalm.
Sultan II. Mahmud, kardei Esma Sultan'n hanesinde grd Besim Paa'nn kzna k olur,
ailesinden ister ve nikh yaparak evlenirler. Ama nedense, hr asldan gelmesine karn kzn ad
hareme girince deiir, Pertevniyal olur.[58] Bildiimiz, Sultan Aziz'in annesi olan Valide Pertevniyal
Sultan'dr bu. Babasnn bir Besim Paa olduuna dair bir ikinci referans veremiyorum! te bu
Pertevniyal, grmceleri Hibetullah Sultan'n 1841'de, Esma Sultan'n da 1848'de lmleri zerine
kendisini ok yalnz hissetmeye balar, tesellisi len arkada Feriha Hanm'n ona brakt kz
Canan olur. Hakknda "nsana yaama sevinci veren, yeil gzleriyle k k bakan, gzel bir
bebekti"[59] dendiine gre Canan, 1848'te ancak 1-2 yalarndadr. Pertevniyal, Canan' nce
Abdlaziz'le evlendirmek ister. Aziz reddeder. Canan' sonra Sultan Abdlmecid grr, beenir, ister,
alr ve 1856'da evlenirler! Aziz, Canan' sevdiini ancak abisi Abdlmecid ile Canan evlenmek zere
olduklarnda anlar. Ama heyhat. Yapacak bir ey yoktur.[60]
Canan'n bu hesapla o srada ancak 10-11 yalarnda filan olmas gerekir, ama olsun! 1842'de
doduu iin ondan epeyce byk olmas gereken Abdlhamid ise Canan'a bir anne gibi balanr, ona
"Nona" der. Sultan Mecid 1861'de lnce yerine Aziz geer. Aziz, Canan' deli gibi sevmektedir.
Canan da kaytsz deildir. Ama kaynbiraderiyle evlenmeyi irkin bulduu iin evlenmez. te yandan
da yanlarna Valide Pertevniyal'i de alarak, beraber oturur, beraber kalkarlar. kisi arasndaki youn
duygusal ilikinin bir yere gitmemesinden kaynaklanan bu gerginlik btn romans, pardon "ktibe
kalfalarn" hassasiyetle tuttuklar Saray Notlar'n neredeyse sonuna kadar tahakkm altna alr.

Canan, Sultan Aziz'in 1876'da "ldrlmesinden" sonra da hemen sahneden ekilmez. Gerek de
yoktur. Nona'nn yeni Sultan Abdlhamid nezdinde byk bir saygnl vardr. Bu arada reniriz ki
Canan 1882'de 43 yandadr.[61] Bu yeni veriyi hesaba katnca doum tarihinin 1839 olduunu
reniriz. Hl kendisinden ya kk Abdlhamid'e analklk yapacak hali yoktur tabii. Ama
olsun, hi olmazsa bu onu Abdlmecid'le evlendiklerinde 17 yalarnda yapar! Bylece 1848 ylnda
bebek olmaktan da kurtulur veya dokuz yanda biraz iri bir "bebek"tir. Seim sizin. lm sonunda
1889 ylnda Canan', "Cennetmekn Sultan Abdlmecid Han hazretlerinin muhterem zevceleri"ni
yakalar.[62]
Gerekten de her ey acemice yazlm tarihi bir romans tadndadr; yalnzca kahramanlarn kahir
ekseriyeti bildiimiz tarihi simalardr. Abdlmecid, Abdlaziz, Abdlhamid, Esma Sultan, Valideler
Pertevniyal ve Perestu... "Canan" ise bir tarihi sima bile deil, bir baka karakterle, Abdlhamid'in
Belikal kars "Flora Kordiye" ile birlikte gerekten de uydurulmu bir roman karakteridir.
Sylemeye gerek var m bilmiyorum ama ne Abdlmecid'in "Canan" diye, ne Abdlhamid'in "Flora"
diye bir kadn var.[63] Geri Abdlmecid'in "Verdicenan" adl bir kadn var, stelik de 1889'da
lm ama o, 9 ocak 1844'de Mnire Sultan' dourduu iin buradaki 1839 doumlu Canan pek
olamaz gibi duruyor! Yine de "ktibe kalfalar" daha iyi bilir![64]
Neyse haddimi amayaym, tarihi gzlklerimi takarak bu metni okumaya balasam artk iyi olur.
Kalfalar yle demi:
III. Selim'in saltanat seneleri felketli gemiti: 1791'de Trk-Alman sava, bir sene sonra
da 1792'de Trk-Rus sava sona ermi ve Osmanl Devletinin kudret ve ihtiamndan bir ok
eyler gtrmlerdi.[65]
"Ne olmu yani? Ha Alman, ha Avusturyal, karm ite, pireyi deve yapmann ne lemi var?"
denebilir. Denebilir de, bu "tarih" metninin yazar bu savata Osmanllar ile Almanlarn (Prusyallar)
savatklarn sanyor ciddi ciddi. Bakalm:
Fokan'da malup olmamza ramen cesaretini kaybetmeyen padiah, saldrya geilmesini
emretti. Mamafih muvaffakiyet hasl olamyordu. Avusturyallar Bkre'e girdi. III. Selim de
Prusya ile anlamak zorunda kald. Onlarla Reichenback, Avusturya ile Zitovi
antlamalarn imzalad (1791).[66]
Ne ho! Bir defa Osmanllarn Prusya'yla imzalad ve aralarndaki sava bitiren bir Reichenbach
antlamas yok. Bu antlama 27 temmuz 1790'da, 1791'de deil, Prusya ile Avusturya arasnda
yaplm. Amac da Osmanl-Avusturya harbini bitirmek. nk Prusya, bu savata Osmanl'nn
dman deil mttefiki! Dolaysyla adamlarla olmayan bir savatan sonra imzalanmak zorunda
kalnan bir antlama da yok! Adamlar Avrupal ve bahusus Almanca konuuyor ya, hi Osmanl'nn
mttefiki olurlar m? Almanca konuan Avusturyallara yardm etmek varken! "Doru olan budur"
denip tarihteki bir mantk hatas da dzeltilmi olunuyor bylece!
"Fotorafi-i hmyunum devlet dairelerine asla..."
Mahmud, malum ilerici, reformcu bir padiah her zaman "Kadn sosyal hayattan ayrmak,

muvaffakiyet, fikir ve gayretin yarsndan vazgemek, cemiyet hayatn tekdze ve salkszla


mahkm etmek demekti" dermi. Allah, Allah, biraz Ziya Gkalp nesli azyla konuuyor ama ne
yapalm? Madem ki bunlar dedii syleniyor, inanacaz. Ama bakn buna inanmayacaz:
Fotorafn devlet dairelerine astrp vilayetlerde Belediye Meclisleri kurdurdu. Btn
bunlarn manasn anlamayanlar II. Mahmud'a "Gvur Padiah"; yeni giyim tarzn tercih eden
Pertevniyal kadnefendiye de "gavur padiahn gvur fistanl avrad" diyorlard.[67]
Alnt deil, yrek ars. Neresinden balamal bilmem ki. Sondan balayalm. u yukardaki
satrlarn yazarnn ister haremde ktibe kalfa, ister Hnzade Sultanefendi, isterse smet Bozda olsun
Mahmud'un klk devriminin kadnlara da uzandn sandklar ak. Pertevniyal nasl "gvur fistanl"
oluyordu? Ya Batl kadnlarn kyafetini giyip sokaklarda feracesiz, yamaksz dolayordu ki millet
de grsn, ya da bana bir ubara geiriyor, pantolonunu giyip asakir-i mansure askeri klnda
geziyordu ki dier kadnlara da bu erkek kl rnek olsun. nsan baka trl Mahmud'un yeni giyim
tarzn tercih eder?
satrlk yerdeki ikinci hata da belediye meclislerini, hem de vilayetlerdeki belediye meclislerini
Mahmud'a kurdurmak. Mahmud zamannda belediye yok ki meclisi olsun! Tanzimat'tan sonra kurulan
belediyelerin ilki 16 austos 1854 tarihinde stanbul'da "ehremaneti" adyla kuruluyor yannda da
"icab edenlerden mrekkeb ehir Meclisi" namyla bir meclis var.[68] Tara kentlerinde belediyelerin
kurulmas ise 1864 Vilayet Nizamnamesi'nden nce deil.[69] stelik her ey ar aksak, eksik gedik
gittii iin uygulama yaygnlk bile kazanm deil. Belediyesi olan kentleri mostralk diye
gsteriyorlar. Ne Mahmud'u?
Gelelim Mahmud'un fotoraf iine. nsann "Aa keke renklisini astrsayd! Photoshop'la da san
solunu dzelltirseydi, daha etkileyici olurdu!" diyesi geliyor. Mahmud'un saltanat 1808-1839
arasnda o srada ne fotoraf? Daguerreotype filan m? Nicphore Niepce ve Louis-Jacques-Mand
Daguerre mi ekmi bu fotoraflar? Mahmud'u saks gibi bir iskemleye oturtup yedi sekiz saat
kmldatmadan poz mu verdirmiler? Acaba, u yukardaki satrlar reten de benim yaptm gibi
ansiklopediye bakt ve "Bat'da fotorafln gelitii yllar, Osmanl Devleti'nde II. Mahmud'un
slahat hareketleri yapt dneme rastlad" cmlesini okuyunca heyecana kapld gerisini okumad
m? Oysa mevzu yle devam ediyor "Daguerre'nin bulular 28 Ekim 1839 tarihli Takvim-i Vekayi
ve 15 Austos 1841 tarihli Ceride-i Havadis'te yaymland..."[70] Neyse, biraz sonra geleceklerin
yannda Mahmud'un fotoraf hikyesi mahz- hakikat kalr.
Mikroplar kefeden Osmanl
Ackl bir sahneye geelim. Sultan Abdlmecid mteverrim bir halde lm deindedir. Kan
kusmaktadr. Byk olu Murad "babasnn Viyana'da bulunan hekimini aran telgrafn
gndermemeye" alm, ihanet iindedir. Mecid de dolaysyla kk ocuklar Mediha Sultan ve
Vahideddin Efendi'yi ehzade Abdlhamid'e emanet etmitir. Abdlhamid'in kz kardeleri, halalar,
analklar hepsi arazi olmulardr. Abdlmecid'in baucunda srekli olarak kars "Canan" ve ona
"valide" diyen ehzade Abdlhamid vardr. Canan iin "ocuklar Salime hanma emanet edip
kocasnn dairesine geti; ona bizzat bakyordu. ocuklar uzaktan grmesi ve hi temas etmemesi
lzmd" diyor kaynamz. "Niye ki?" diye sorarsanz cevab yine Canan'n azndan verilmi. Canan,

Mecid'in yanndan son kez kar. ocuklara bakan Salime'ye ve arada aklna geldii iin
Abdlhamid'e yle der:
Haydi... git vedala; ama hemen gel... ocuklara yaklaamam ben!.. Bir mikrop bidesinden
farkszm!..Sahi Hamid, sen de uzak dur!..[71]
Bre aman, yl 1861! Kalmamtr artk en ufak bir mit, bir hazan yapra gibi yatanda
solmaktadr Sultan Mecid. ok ileride, 1882'de verem yapan bakteriyi bulacak olan Robert Koch
yalnzca 18 yandadr. Pasteur'n de, Koch'un da nndeymiiz de haberimiz yok bugn. Bizim
Canan'da ve tabii ki durumu bildikleri iin tyen dier vefaszlarda bu ne bilgi, bu ne ilim, bu ne
feraset! Osmanl'da byle ayaa dm bir bilgiyi aktrmadan alp sonra tekrar bu topraklara
pazarlayan hain Avrupal, sana da bin lanet! Eh, sadece minicik bir teselli var, hain ehzade Murad
babasnn telgrafn gndermemeye altna gre daha 1861'de hem orada hem burada varm bu
meret! Bu metinleri retenin Abdlhamid'in Hatra Defteri'ni rettii gnlerden sonra biraz telgraf
tarihi alt anlalyor ki az i deildir yani.
Fuzl dediin bir basit Arap,
bizimkiler sukayandan harap
Neyse, Mecid'in lmnden sonra Canan ile Abdlaziz'in muaakas devam ederken, ehzade
Abdlhamid de sahneden ekilmez. Anal Canan'n evine gider gelir. alkan bir eydir
Abdlhamid. "Meguliyet sahas" genitir. "...Alibeyky'ndeki iftlii altryor, bir Yahudi
bankerin hesaplarn muntazaman tutmak zere her gn onun bankasna gidiyordu"[72] diyor
kaynamz onun iin. Evet, evet yanl anlamadnz, banker Abdlhamid'in deil, Abdlhamid,
bankerin hesaplarn tutuyor. Tut Hamid hesap tut! Ayrca ok okur. Tam bir edebiyat dr. Yine
bir gn Canan'n evindeyken o ve Pertevniyal bir hoa edebiyat sohbetine giriirler:
ehzade yemekten evvel onlara biraz Fzli okudu, hepsi severek dinledi, zerinde
konutular da, valide bir ara, 'Yalnz bir ey var' dedi 'ark edebiyat bir lkstr ekseriyetle,
hakikate iltifat etmez. Sanrm halk ve edipler ok ayr orada. Zira bu his ve felsefeden ya
kokulu, alvarl basit Arap ne anlar? Sevgilisine gazel yazan nerede.
ou maddiyata ylesine dkndr ki, bu gn ettii kr ve yarn salayaca menfaati
edebiyattan ok nce dnr. Ya edebiyatlarn Araplardan ayrmal, ya da onlara
kendilerine daha az yabanc yeni bir edebiyat bulmal. Duygulu insanlar vardr mutlaka ama,
herhalde edebiyatlarnn verdii intiba kadar deil'. ehzade: 'Ben de ayn kanaatteyim' dedi.
[73]

Vay, vay ve vay. Edebi sohbetin kalitesine bak! Bunlar sanki stanbul'da deil de skoya'da
oturmu, sohbeti koyultmu, Dou'nun edebiyatn sevip, halkn ne yapacaklarn bilemeyen birtakm
aleni rk oryantalistler! Abdlhamid Efendi demek ki bu "Arap" airinden, Fuzul'den okumu. Ne
okumu acaba? Canan'l bir ey, mesela unu mu:
Cn kim cnn in sevse cnnn sever
Cn in kim ki cnnn sever cnn sever[74]

Yoksa bunu mu:


Ya Rab bana cism--cn gerekmez
Cnn yok ise cihn gerekmez[75]
Nasl, Arapasn beendiniz mi? Daha dorusu anladnza gre kendi Arapanz beendiniz mi?
Adamcaz Badatl ya, Badat'ta Irak'ta ya, bover Trke, Farsa, Arapa dilde yazmasn,
Bayat boyundan filan olmasn, ekiver kuyruunu gitsin!
Ama bunlara "skoyal" derken boa konumuyorum, bir eyler biliyorum da yle konuuyorum. Bu
padiah kadn Canan'da var bir eyler. Yn ryor,[76] ayakl diki makinesi[77] var, rujunu[78] ikide
bir tazeleyip duruyor, onlara alknz da kyafeti de pek ho:
Canan karl etekleriyle atein karsna oturmutu, krmz siyah kareli sko etek ve krmz
kaza, kaln oraplaryla k bir spor kyafet iinde idi. [Abdlaziz] Bunu sadece Canan'da
grrd, spor giyinen baka kadn yoktu! Ksa keli bal ayakkablarna, intizamsz
salarna bakt; salar taran szn pek dinlememiti galiba...[79]
Tabii ki, o "ya kokulu, alvarl basit Arap"lardan farkl olacaklar. Oturmalar, kalkmalar,
yemeleri, imeleri, zevkleri baka olacak. Srekli bir aslanla[80] dolat iin Abdlaziz'de var bir
miktar oryantallik ama Abdlhamid Efendi yle mi? Kars Belikal Flora'dr. Onu hep Batl
olmaya tevik etmektedir. Zaten ehzadeliinde amcas Abdlaziz'le kt Avrupa seyahatinden en
son o dnm, "nborn" saraynda sevimli imparator Fransuva Josef tarafndan "yakn aile muhiti
arasnda" arlanmtr.[81] Kara arafl Mslman kadnlar grnce "matemli madamlar"[82] sanr.
Yok, Fransuva deil, Hamid! Hi arafl kadn yoktur ya Batl Osmanlmzda! Her trl spordan
holanr. Bunlar da gayet modern ve batl eyler, hatta gereinden fazla modern eylerdir. u epizoda
bir bakalm. Abdlhamid bir gn haydutlarn saldrsna urar, yaralanr ama iyi kl kulland iin
saldrganlar pskrtr. Nona yarasn sarar.
Tarabya'daki kk akam ayna yakn ehzdenin yaralandn haber alanlarla doldu.
Padiah da deniz yoluyla gelmi, ehzdeyi ayakta grnce 'iyi olduuna inanmamtm' diye
sarlmt. Onu titiz bir merakla daima takip ettiinden o yaz su kayayla geirmesine de ses
karmad. Fakat ertesi sene denizden uzak Maslak kkn tahsis edip Tarabya'daki evi
ngiliz Sefarethanesine yazlk olarak verdi... Canan'a: 'Bu spor kazal bir ey, rz deilim'
demiti.[83]
Buras bence artk krlma noktasdr. Biraz olsun anlayabilmek iin tamire kalktmz, san
solunu yamalarla doldurduumuz metin burada bir lastik gibi patlamtr. "Ne sukaya? Kayk mayk
olmasn diye defalarca okudum. Ama yok, Sultan Aziz de srarl. Tehlikeli buluyor bu sporu.
Gzlerinizi bir an kapayp 1860 veya 1870'lerde sukaya yapan gen bir Abdlhamid tahayyl edin
bakalm! Spor kyafeti nasld acaba? Fesini karyor muydu? ey, bir de ey var, hangi deniz
aracnn peine taklp da sukaya yapyordu? Nasl yani? Mezbele kaynn arkasna balanacak
deil ya koca ehzade! yle 13 ifte kreklik bir saltanat kay, arkasnda bizim ele avuca smaz
Abdlhamid, zerinde krmz-siyah izgili bir bermuda, suyun iinde bekliyor. "Ya Allah" diyen
yiitler aslyor kreklere... Zaten gravrlerde filan grmsnzdr, hafzanz biraz zorlayn

hatrlayacaksnz, her saltanat kaynn arkasnda sukaya yapan ehzadeler ve sultanefendiler


vardr... Ama sanrm hakszlk ediyorum, metinde hi kayk mayk sz gemiyor, belki de hanedann
bildiimiz motorlu srat tekneleri vard. Onlar da Bat'da ilk kez grnmelerinden ok nce ultra
Batl olan Osmanl bulmutu. Ne malum?
Son bir ey, sanmayn ki uyduran oturdu da btnyle orijinal bir metin uydurdu. Baz yerlerindeki
drt ba mamur "yaratc yaz" rneklerine karn aslnda son derece bilindik metinlerin kt bir
harmandr bu metin. "Zaten batan aa uydurma olan 647 sayfalk bir metinde intihal olsa ne olur"
demeyelim bir iki rnek verelim. Yine kayktayz, ama iindeyiz bu kez. Canan ile Aziz Bykada'ya
gezmeye giderken derin mevzulara dalmlardr. Aziz "dare byle olmaldr. Kemer gibi canm;
belinde olacak ama, skmayacak!" der, Canan da "ok esprili adamsn hakikaten" der. Aziz comutur
bir kez:
Bu mevzu espri bile kaldrmaz, hlbuki... Fedakrlk, cesaret ve ans bir avu aireti devlet
haline getirdi, muhafazas hepimize bortur. Ama yle adamlara rastlyorum ki ne
muhalefetlerinde mantk var ne merbudiyetlerinde (sic)... stelik, devlet adam denen ey,
tarlada yetimiyor ki ekeyim!.. Bunun eksiklii, bu gn daha da fazla hissediliyor... Muhalif
olsun, dman olsun!.. Her zaman derim ya, Osman Gazi Hazretleri ile, onu takiben
gelenlerin etrafnda, benim imdi etrafmda bulunanlar olsayd, hl Konya Ovasnda
koyun otlatyor olurduk![84]
talikle yazdm ksm bir aforizma kvamnda ama ifade biraz bouk, neyse onu da orijinal
kaynaktan, bnlemin Mahmud Kemal nal'dan alarak dzeltebiliriz. Yine Sultan Aziz, bu kez kim
olduu belli, Mtercim Rdi Paa iin yle demi:
Bu dem her eye itiraz eder de devlete yarayacak bir i olsun meydane koymamdr.
Benim ecdadm, bu gibilerin akliyle hareket etmi olsayd Konya ovasnda koyun
srleriyle haymeniin olmakdan kurtulamazdk.[85]
Bu, Saraydan Notlar'n 1877'de kurdurduu "Stl Bl" zerine syledikleri.
Stl maiyyet bl de kurulmutu. 200 tane Stl gen, kendilerine ho (sic)
kyafetler ile padiahn hususi dairesini bekleyip, arabasn atl veya yaya takip ederler,
'hayatn muhafaza etmek vazifesini' tevdi ettii bu insanlara Sultan 'benim z hemehrilerim'
derdi... Hi bir menfaat kaygs tamayan bu saf ve mert Anadolu ocuklar, astragan
kalpaklar, krmz ceketleri, zarif izmeleri ve kllaryla ayr bir portre iziyorlard. At
stnde iken mzrak da tarlard...[86]
Bu da Abdlhamid'in baktiplerinden Tahsin Paa'nn htratndan:
Sultan Hamid saraynn en anl, en asil ve civanmert tekilat 'Stl' namyla maruf olan
maiyet svari bl idi... Sultan Hamid Karakeili airet efradndan ve hepsi gzel ve levent
delikanllardan mrekkep iki yz kiilik bir mzrakl maiyet bl tekil etmiti... Sultan
Hamid hayatnn muhafazasn bunlara tevdi etmiti... onlarla grt zaman 'z
hemehrilerim!' diye hitap eylerdi.[87]

Post scriptum: "Harem Penceresinden"


baknca meclis grnr
smet Bozda'n artc saray kroniini en olgunlam ve ayrntl srmnden, Saraydan
Notlar'dan izledik. Yoksa, Bozda'n ta 1992'de yaymlad Harem Penceresinden Sultan
Abdlhamid[88] adl metninde de burada bulunan "Canan", "Salime", "Flora"... gibi nice tandk var.
Kendisine kurduu bir dnyay yllar sonra olduka baarl bir ekilde Saraydan Notlar'da yeniden
retebildii iin smet Bozda aslnda tebrik edilmelidir. Bu eserin de Saraydan Notlar' reten ayn
dehann rn olduu bir bakta hemen gze arpyor ama bunu burada uzun uzadya konu edinecek
deilim. Sadece ksack bir tantmada bulunaym. Harem Penceresinden'in birbirinden kopuk iki
blm var. lk blmnde Abdlhamid ile "Atatrk'n de kendisine k olduu Fatma Pesent"
Hanm'n evlilii ilenmi. Bozda'a gre bu hanm 1925'te lm.[89] Cevdet Paa adl bir
muhteremin kz olan fakat nedense Abdlhamid'le evlenmeden nce bile haremde yaayan bu hanm
o kadar yce gnllym ki borcunu deyemedii iin Midilli Adas'nn Franszlar tarafndan igal
edilmesi gibi utan verici bir durumla karlaan Osmanl devletinin 750 000 altndan 502 000 altna
indirilen borcunu deyerek devleti bu durumdan kurtarm! Paray nereden mi bulmu? Kolay. Baba
evine gitmi ve 502 000 altn "byk bir mein anta" iine koyarak tekrar saraya dnm! Bunun
zerine duygulanan Abdlhamid'in yorumu ise pek eker: "Ne iyiymi byle zengin zevce canm!...
zenenleri bir daha ayplamayacam!.."[90] Ayplama tabii sultanm, niye ayplayacaksn ki? Kzla
deil bankayla evlenmi gibisin. Ayrca bir tek zengin mi? Soylu, gzel, gen, gl... Daha iyisini
nereden bulacaksn? Yalnz dikkat buyurun da bu muhteem kas gc zat- akdes-i hmaynlarna bir
zarar vermesin! yle ya, altn lira dediin ne ki? Yuvarlak hesap 7 gramlk minnack bir ey, yarm
milyon lirack da toplam 3 500 kilo filan yapyor. Vallahi yle. Yk tamaya gelince Fatma Pesent,
deildir hi mklpesent! Koyuyor bir mein antaya getiriveriyor! Aman diyelim hi kzdrmaya
gelmez!
Bu arada, doru, Abdlhamid'in gerekten de Fatma Pesent diye bir ikbali var[91] fakat bu hanmn
devletin borcunu dediine dair die dokunur bir bilgiye ulaamadm. Ulaabildiim bilgilerin birini
burada vereyim: Burak Artuner, ksa bir sre nce "Mahya" adl Ramazan kesinde Midilli igalini
hikye ettiinde "Abdlhamid, bu borcun byk blmn ei Fatma Pesend Hanm'dan temin
etmiti" diye yazd.[92] Midilli igalinin perde arkasn olduka ayrntl bir ekilde anlatan Tahsin
Paa'da veya baka bir kaynakta bu bilgi parasna rastlamam olmakla ve Bozda kaynakl olmasn
galip ihtimal olarak grmekle birlikte burada kaydetmi olaym.
Bu peri masalnn ikinci ksm da Sultan Murad ve annesi tarafndan zehirlenmek istenen
Abdlhamid'i "Nona"s Canan nasl kurtarm onunla ilgili. Ben iyisi mi o pek acemice yazlm
blm toptan bolayaym da yine masaln ilk ksmndan bir alnt yaparak bu dehetengiz fasl
kapataym. 1897 ylnda gittike irretleen Yunanistan'a sava nasl alm? yle:
Bu durum karsnda Padiah, kendi riyasetinde mzakere edip sorunu zecek bir karar
vermesi beklenen meclisi toplad. Meclis aralksz 56 saat, konuyu inceledi ve karara
balad: SAVA!... Bu, Padiah tarafndan da ayrca onaylanan kararla II.ci (sic) Abdlhamid
dneminin ikinci Sava balyordu... Birinci sava Padiahn isteksizliine ramen, Mithat
Paa ve arkadalarnn, kendilerini gstermek hevesiyle Meclise aldrdklar kararla, 1877-

1878 Osmanl-Rus sava balam ve yenilgi ile sonulanmt. Yunanistan'a kar sava
almas karar, ikinci sava kararyd ve bu karar, Padiah'n iradesi istikametinde alnmt.
[93]

Allah Allah! Bu Meclis-i Mebusan, Abdlhamid tarafndan 93 Harbi'nden sonra tatil edilmemi
miydi? Abdlhamid'e olan btn muhalefet bu meclisin yeniden almas etrafnda dnmyor muydu?
Biz sanyoruz ki meclisin almas iin II. Merutiyet'i beklemek gerekmitir! Ama hayr; Bozda
bunca yeteneksiz, niteliksiz ve tarih bilmeyen tarihi taslann bu fahi hatasn byle kibarca
yzlerine vuruyor! Koca sultann bakanlnda tam 56 saat boyunca mzakere etmi ya meclis.
Demek ki 1908'den nce, arada bir yerde, 1897'de toplanm! Nasl olmu tam bilemiyoruz tabii.
Zaten hi kapatlmam m yoksa sava halini grmek iin yeniden mi toplanm? Tarih yalan
sylemeyeceine ve dnya lem meclisin kapandn bildiine gre, ikincisidir ikincisi. Kapal
meclis acilen alm. Hummal bir faaliyet. Krk camlar taklm. Silinmi, sprlm, boyanm...
Ne diyelim? Aman demesin yalboya...

Srgndeki ehzdeler tarihi niye zedeler?


Yukarda deindiimiz gibi, smet Bozda, Osmanl Hanedan Saray Notlar'nn gereklii zerine
ciddi sorgulamalar balaynca 2003'te yeni bir kitap yaynlad. Hanzade. Srgnde Bir ehzadenin
Gnl adl bu kitabn yazar bu kez tek bana Prof. Mehmet Ferit Ulusoy olarak grnyor. smet
Bozda'n dier iki rnnn aksine bu kitapta tarihi olaylar enine boyuna anlatlmyor, vurgu
"Hanzade"nin zerine. Devletler hukuku profesr olan Ulusoy, ehzade Abdlkadir Efendi'nin olu
ve Abdlhamid'in torunu olarak tantlyor. 1924'te Osmanl hanedan yurtdna karlnca ailesiyle
birlikte dar km ve 1970'lerin banda hanedann erkek yelerine de dn izni kmasndan
nce, yani Trkiye'ye dnemeden lm. Tabii eer hibir zaman TC vatandalna gemediyse
"Ulusoy" soyadn nereden edindii hemen merak konusu oluyor!
Hanedan balantlar bir yana dursun Mehmet Ferit Ulusoy'un gerek bir karakter olduu konusunda
bile kesin bir kant elde etmek olanaksz. Budapete, Paris, Londra, ikago, Kahire ve Beyrut
Amerikan niversitesi'nde ders verdii beyan edilen bu kii hakknda en ufak bir bilgi krnts bile
bulamadm. Dolaysyla elimizde, smet Bozda'n yaynlad metinlerden baka bir bilgi yok.[94]
Kendini biraz daha gelitirmelisin Halide!
Mehmet Ferit Efendi, ehzade Abdlkadir Efendi'nin, Macide Hanm'dan doma oluymu.
Ebeveyni resmen evlenmeden doduu iin "Hanedan eceresine" ilenmemimi. Hanedan 1924'te
yurtdna karldnda "Galatasaray Sultanisi'nde" okuduuna gre dokuz yllk okulun en kk
snfnda bile olsa, o sralarda ok kk olmamas, kendini bilecek bir yata olmas gerekir.
Sonrasnda "Sorbon"dan doktorasn alr ve ksa bir sre iinde Budapete'de bir Trk kzyla, yani
Hanzade'nin annesiyle evlenir.[95] Bu evliliin tarihi veya Hanzade'nin doum yl aka verilmemi
ama Hanzade'nin 1956'da alt yanda olduunu[96] bildiimiz iin 1949-1950 dolaylar diyebiliriz.
"Gnlk" diye tantlan bu metindeki tek tam tarih 19 ubat 1970. Bu tarihte, Mehmet Ferit'in nc
kz Verda Canan domu.[97] Mehmet Ferit'in mrnn 48 yl geri dnme umuduyla gemimi,
1924'n stne saydmzda yln 1972 olmas gerekir. Metinde ise "12 Mart ii"nden sz edildiine
gre bir yllk bir sapma olmu.[98] Sonra ileride bir yerde[99] Hanzade'nin 21 yanda olduu
sylendiine gre yl 1973 ve Mehmet Ferit hl hayatta. Anlalan hanedann erkeklerine dn izni
verilmeden yani 1974'ten nce lm. lm yerini biliyoruz: Beyrut.
smet Bozda, bu yaynnda, dierlerinin tersine, kronolojiye sayg duyarak, olaylarn srasn
gzeterek hareket etmeye alm. Varln, gerekliini kantlamak istedii Hanzade'yi birtakm
"gl" palarla ok iyi bilinen tarihlere ve tarihi kiiliklere balamak istemi. Yine de ufak tefek
atlamalar var. rnein Hanzade iki yalarnda bir bebekken "Patrik Athenagoras'n stanbul'u
ziyaretinde" patrik tarafndan takdis edilir. "1948'de patrik olan Athenogoras neredeydi ki stanbul'u
ziyaret ediyordu?" gibi bir soru uyandryor bu.[100]
1952'de hanedann kadn yelerine lkeye giri izni verildiinden beri kk Hanzade'nin
Trkiye'deki arkadalarndan biri air Yahya Kemal'dir. Hanzade, bu ilk Trkiye gezisinden dnte
Macaristan'daki babasna stanbul izlenimlerini anlatr:

skele memuru yal bir adam, hisarlar yklm, 'kzlderililer mi gelmi, harp mi olmu
dedim'. Harp olmu ama ok nce. stanbul'da kzlderili hi yokmu. Kemal amcaya dedim de
'yle duruyor oralar, alaklar tarihlerini unuttular' dedi, misafirlere sual sorulmuyormu (sic),
siz syleyin o zaman tarihini unutan alaklar kim?[101]
Hah, ite burada grleri aktarlan Kemal Amca, Yahya Kemal'dir. Aktaran da i ve d uzayn en
zeki varl iki yandaki Hanzade!
Mehmet Ferit'in kars ve kzlar Ankara'ya tanrlar. Hanzade orada okulun ikinci senesine
balamak zereyken Yahya Kemal lr. Hanzade'nin 1950 doumlu olduunu bildiimize gre demek
ki o srada yedi-sekiz yandadr. Bizim iin hazrlanan bu yemin zerine atlayp Yahya Kemal'in
lm ylna bakar, 1958 olduunu grrz. Aa, demek ki metin gerektir!
Benzer bir ekilde Hanzade, Halide Edib'le de arkadatr. Fakat, Halide Edib'e kk bir kzken
Sultan Hamid'in verdii efkat niann ocaa atp yakt iin kzgndr. Halide Edib'i "ta yataa
dt gne kadar bunun hrsyla" ineler durur. O gn ise dehetli bir edebiyat sohbeti yaparlar.
Halide Hanm lm deindedir ama gitmeden bize bir iyilik yapar ve Hanzade'nin yan verir:
Sen sahi 14 yanda msn, buna inanmak zor, veya a deiti de bylesine ilerledi.
Haklsn belki, fakat yorma zihnini bu kadar, her ey iin sana, daha ok zaman lzm. Hem
emin ol, sana kzm falan deilim.[102]
Aa, Hanzade 1950'de doduuna gre, aman Tanrm, yoksa? Halide Edib'in ld yl 1964
olmasn sakn? Metinde sylenmiyor ama! Kk bir aratrma bize sylyor ki, evet evet yl
1964'tr. krler olsun, o zaman metnimiz gerektir!
lm melei misin sen Hanzade?
Ya Mehmed Ferit Efendi ve ailesi Lbnan'dayken "Hanzade'nin yemeklerini yiyebilmek iin" sk
sk evlerine gelen Nasr ile olan dostluklar? Nasr canm, Cemal Abdnnasr, Msr cumhurbakan.
stelik olu Halid'i de peine takp geliyor. Hanzadelerden kmyorlar. u diyaloglardaki
mkemmeliyete bakn bir:
Nasr: 'eyhi brakn, dedi, imdi syleyin bakalm sultanefendi; bu makarna denen alelde
yemek, nasl byle nefis olabildi?
Alelde patlcan, domates ve biberlerle hazrlanan sos ile oldu.
Akla gelmeyen iler!...[103]
Hanzade o srada yirmi yandadr. Dostluu ve teklifsizlii grdnz m? Msr'da kendi
hanedanlarn kaldran Nasr, bir Osmanl prensesinin yapt makarnay yemek iin Lbnan'a
tanyor. Aman, o da ne? Hanzade'nin hayatna giren pek ok "nl" gibi Nasr'n kmas da bir
oluyor. Meerse bu da Nasr'la son bulumalar deil miymi?
Hanzade pek zlmt. Daima telefon edip alkalanyordu. En ok adamcazn onun
yapt rekleri yedikten sonra lmesi asabn bozmutu... Tesadfe ne demeli. Halit:

"Babamn hayatnda yedii son ey 'Osmanl rei' oldu, ne tuhaf!" diyordu.[104]


Muhterem ehzade Mehmet Ferit, Nasr'n ne zaman ldn daha nceki dier iki lmcl
temasta olduu gibi yine yazmam. Kvranyoruz tabii. Ama yine karineyle yolumuzu bulalm diye
bize bir iyilik yapp o sene yani 19 ubat 1970'te en son kz Verda Canan'n doduunu sylemi.
Heyecanlar iinde yine minik aratrmamz yapyoruz. Vee, tabii, tabii ki Nasr 28 eyll 1970'te vefat
etmi! Tekrar krler olsun! pheciler ettiini bulsun!
Artk yntemi anlamsnzdr, deil mi? Hemen herkesin kolayca bulabilecei bir tarih, ne hikmetse
hep lm tarihleri, peyleniyor ama aka sylenmiyor. te yandan Hanzade'nin veya yakn
evresinden birinin hayatndaki bir tarih, ak veya kapal bir ekilde syleniyor. O gizlenen doru
tarih bulununca iki olay arasnda iliki kurulmas ve "Tabii ya, buyrun bakn, bahsedilen ey tam da o
yl olmu. Demek ki gerek!" denmesi gerekiyor. An ve gnlk trlerinin gzellii de burada deil
mi? Siz de birinin anlarn okurken bildiiniz tarih ve olaylar ktka, baka yerden bildikleriniz bir
de okuduunuz kaynak tarafndan dorulandka, kaynanza gveniniz artmaz m? Sayn Bozda bu
yntemle kronolojiye saygsn sunmu oluyor, bylece Hanzade'nin gerekliine inanmamz istiyor
da birinin kp kendisine "Kronolojiyi kurtarmak iin yarattnz ilikiler yumana siz kendiniz
inanyor musunuz?" demesi gerekmiyor mu?
Mesela Nasr'n ld yln erefine "pa" olarak dnlen u son kz Verda Canan bahsine
bakalm:
nc ocuum ve kzm 19 ubat 1970 gn dodu. Ufak tefek, siyah sal ve gzlyd.
Bu defa bir hatray yaatmak isteiyle ona "Verda Canan" adn verdik... Halam, Verda Canan
ismini pek tutmamt, sultana "Canan" ad biraz tuhaf, o Kadnefendiydi dedi, hele ablasna
ekerse ne yapacaz. Canan diye barlp arlr m? Bari Verda diyelim.[105]
Tandnz tabii. Bu kendisinden bahsedilen Canan, Abdlmecid'in kadnefendisi olduu iddia edilen
ve olamayacan kesinlikle kantladmz Canan'dr. stne stlk de ad Verda Canan deil "Fatma
ayeste Canan" olarak verilmiti. Ne ho deil mi? Bu metin Saraydan Notlar'n gerekliini
kantlamak iin yazlmt, imdi oradaki Canan, buradaki Verda Canan'a referans oluyor. racnn
ahidi bozac!
Neyse ki konutuumuz yakn tarihtir. Ortaalarn bilinemez asrlarndan bahsetmiyoruz. Verda
Canan Hanm, Hanzade'nin yaymland tarihte 33 yann baharndadr, bugn ancak 38 yandadr!
Ama ah kt kader, ne istedin o gencecik prensesten? nk Verda Hanm da sizlere mrdr.
Olmasa smet Bozda 2002'de, Saraydan Notlar'da hi unlar yazar myd?
O, [Hanzade] benim yar yamda olduu hlde, ben bugn Mehmet Ferit Ailesi'nin hayatta
kalan tek ferdiyim!...Tarih, toplumun uzun farlardr! Geleceimizi gsterir!
Devletler Hukuku Profesr Mehmet Ferit Efendi ailesinin son ferdi olma hakk ile "Harem
Notlar"n kelimesine dokunmadan yaynlyorum.[106]
Hay Allah, demek ki Verda Canan da lm. "Ne sebepten gitti ol merhum?" demek geliyor
iimden. Tabii, "2002'de smet Bozda Verda Canan'n doacan biliyor muydu?" sorusu da meru

bir sorudur. Nasr'n lm tarihine yakn olsun diye icat edilmi olsa da, kurgu da olsa insan
zlyor: Otuz iki yanda gitmi. Yazktr. Roman karakteri de olsa zc deil mi? Hanzade de
1950'de domu 2000'de lm. smet Bozda'n Hanzade adl bir ei olduu biliniyor[107] ama Saray
Notlar'n yazan "Hanzade" de o mudur? Yoksa o da bu kurgularn kahramanlarndan biri midir?
Bu metin zerinde daha fazla oyalanmak istemiyorum, gerek hayattakini de bilemem ama mademki
buradaki "Hanzade'nin de roman karakteri olduunu ima ettim, bu pheyi uyandran bulguyu da
yazaym. smet Bozda, yaratt karakterin tam ad konusunda kararsz grnyor. Saraydan
Notlar'da bir yerde "S. Hanzade Sultanefendi"[108] baka bir yerde "A. Hanzade Sultanefendi"[109]
diyor. "S" ve "A" neye karlk geliyor, bilmiyoruz. Hanzade'de ise Mehmet Ferit Efendi, "Fatma
Hanzade"ye "Sheyla"y da eklediklerinden bahsediyor.[110] Tam ne srayla olmu sonunda,
bilemiyoruz ama "F. S. Hanzade" veya "S. F. Hanzade" olmu olmas gerek ki A. Hanzade ve S.
Hanzade ile birlikte bylece drt farkl isim elde ederiz. Neyse o kadar inanlmaz bir klliyat iinde
bu da m gam?
Post scriptum: Nasr neden bir daha
kendini toparlayamad?
"Prof. Mehmet Ferit Ulusoy" adna yaymlanm bir kitabn daha varl sizi artk artmaz
sanyorum. Bu da 2003'te baslm. Tabii ki yayma hazrlayan smet Bozda. Ad da "Osmanl
Hanedan Saray Notlar 3."[111] smi bu esere tam bir hakszlk olmu. nk sadece "Mehmet
Ferit"in yazd saray notlarn deil, Fatih'in son Bizans imparatoru Konstantin'in kz "Sofi Helena",
Yavuz'un da Trabzonlu molla/eyh kz "Devlet Hatun" ile romanslarn (!) ve ayrca, bata
Abdlhamid'in Selanik yllarna ait olan kurgusal ama yle olduu sylenmeyen daha birtakm baka
tekne kaznts metinleri de ieriyor.
te bunun nsznde smet Bozda, Hanzade'nin yazd "Osmanl Tarihi"ni basp basmamak
konusunda kendisine akl dant ve maalesef o meum 2000 ylnda Fas'ta len "Hanedan Bakan
Abdlaziz Osmanolu"nun "30 mays 1981" tarihli bir mektubundan u alnty yapyor:
HANEDANI ve TARH yeni bir anlayla sunmak, bir mnda tarihi gereklere oturtmak,
KK SULTAN'n (HANZADE) ii deildir. Biz, YAPTIK! Savunma hakkmz yoktur!
[112]

Sonras, bilindik ekilde geliiyor. Bozda, mektubunu izinsiz yaynlad iin Abdlaziz Efendi'nin
ruhundan af diliyor, "Tarihin, bizden daha akll ve hakl olduuna gvenerek" bu kitab da "bir
kelimesine bile dokunmadan yaynlyorum" diyor vesaire. Tabii ki alntdan hibir ey anlamadm.
Anlayan bir adm ne ksn da mesele bu deil. Soyad "Osmanolu" olduuna gre, herhangi bir
hanedann deil, Osmanoullarnn reisi olan bu ahsiyete daha yakndan bakalm.
Evvela, burada sadece Abdlaziz Osmanolu olarak verilmi ama tam ad "Mehmed Abdlaziz
Osmanolu". Gereklikle ilinti de o kadarck zaten, merak etmeyin. 26.9.1901 tarihinde Ortaky'de
doan bu ehzade 19.1.1977'de Fas'ta deil, Nice'te vefat etmi.[113] Ayrca, 19.5.1973'ten lmne
kadar hanedann reisi de oymu.[114] Baka bir Abdlaziz Osmanolu olmad iin ite bu kii,

lmnden drt sene kadar sonra Bozda'a mektup yazm oluyor! Tabii ki Bozda'n hanedan reisi
ancak 2000'de lm grnd iin Bozda fanatikleri (evet, var byle kk bir grup) atlp kendi
Abdlaziz Osmanolu'larnn 1981'de hl hayatta ve hanedan reisi olduklarn syleyeceklerdir!
Tamam, heyecana gerek yok, sakin olun, biz de ayn eyi sylyoruz: Eer varsa, bu Fas'ta len kii
ile Mehmed Abdlaziz Osmanolu ayn kiiler olamaz! Anlalan Bozda merebi kendisini hi
rahatsz etmeyen bir sahtekr bulmu ve onunla haberlemi. Odur! Ha, lm gitmi birine "sahtekr"
demem arnza gidiyorsa, Mehmed Abdlaziz'den sonra kimin hanedan reisi belli olduuna gre ve o
da 19.1.1977 ile 9.12.1983 tarihleri arasnda hanedan reislii yapan Ali Vsb Efendi ise, onu da
Mehmed Orhan ve Osman Erturul Efendiler izlemise,[115] syleyin ben bu Fas'taki vatandaa ne
diyeyim? Byle ahslarna soyluluk atfyla kendilerini hanedanlara yamamaya soyunan veya gerek
kiilerin adlarn kullanarak kendilerine u bu sfat veren adamlar/kadnlar hep duymuyor muyuz?
Hakaret olsun diye deil, gerek hanedan reisleri ortada olduuna ve bilindiine gre, sadece bir
tesbit olarak sylyorum, evet ne diyelim bu kiiye? sterseniz, Osmanl tarihinin geleneklerine bal
kalaym ve ben ona "Dzmece Mehmet Abdlaziz" diyeyim. Kim dzm? Onu da siz dnn bulun
bakalm.
Saray Notlar 3'n kendisi ise o kadar ackl ki, deerli tarihyazar smet Bozda bunu niye basm
acaba? "Mehmet Ferit Ulusoy"un Hanzade adl kitabndan hatrlayacaksnz, Cemal Abdnnasr yemek
yemek iin filan sk sk Efendi'nin Lbnan'daki evlerine gidiyordu. Burada ise Efendi'nin ailesiyle
birlikte Msr'da, Kahire'de ve Nasr ile ayn mahallede oturduklarn gryoruz.[116] Bir ara
ayrlmlar ama Efendi, 1967-1968 senesinde Ayn'l-ems "fakltesinde" ders vermek iin tekrar
Msr'a dnm. te bir gn, srail ile olan savatan sonra yenilgiden pek zgn olan Nasr pat diye
Mehmet Ferit ailesini ziyaret eder. Aile, misafirleriyle birlikte yemekten sonra balkona kmtr.
Kk kz Hanzade de balkonun nndeki aaca mehtap seyretmek iin km, oturmutur. te tam o
srada "Bahe kaps itilip ieriye boyu ve iriliiyle tannmamas imknsz" bir "gen adam" girer.
Bunlar pek aalar, dalrlar. Karlamak iin aa inerlerken dardan bir grlt duyulur, dar
karlar. O da ne, Hanzade aatan dmemi midir? Dmtr ama "pek aalayan Bakan,
askerliinden kalma bir abuklukla zerine gelen eyi yakalam." Gerisi de yle: "Tabii kzm da
aalam, belki can acm, glmekle glmemek aras tereddtl, renkli eriklerden berbat olmu
elleri ve yzyle Bakann kucanda oturuyordu." Ah, "Vaziyet hem ok komik, hem de gayet
mnasebetsiz"mi cidden![117] Sanrsnz ki "gen adam" Nasr, yedi sekiz yalarndaki bir afacan
havada tuttu. Hani Hanzade 1950 doumluydu? 1967-68'de 17-18 yanda olur, 50 yandaki "gen"
Msr Bakan'nn iflahn ise havada da keser karada da!
Korkmayn, devam etmiyorum. Artk, II. Murad'n kars olan bir Fransz prensesi mi ararsnz bu
metinde, 1430'da len Hac Bayram Veli'nin, sarayn bahesinde "bacaklarnn arasnda bir denekle
koan" ve tabii ki kendi lmnden sonra, 1432'de doan Mehmed'in stanbul fethini babasna
mjdelemesini mi,[118] Fatih'in, tahta knca kk kardei Ahmed'i ldrtmemesini mi[119] yoksa
buralara taklmaz ve dorudan Fatih ile mparator Konstantin'in evlatlk kz "Helena Sofi" ile olan
glnesi akna ve evliliine mi dalarsnz? Sahi ya, hani bu kz imparatorun yeeniydi? yle
anlatacanza sz vermitiniz? Ak olsun! Neyse seim sizin, artk siz bilirsiniz. Bunlar da sizi
kesmiyorsa, Yavuz ile Devlet Hatun akn ve evliliini okuyun. Metnin sonunda bulunan bir nota gre
o tarihi notlar Esma Sultan yazm... Ama smet Bozda "slup btnlne" bakarak Abdlkadir
Efendi ve olu (!) M. Ferit Efendi'nin yazdklarndan ayramyor da bir "Osmanl Saray slubu"

karsnda olduumuza karar veriyor.[120] Eksik. sluba baknca ben yukardakilere ilaveten
Hanzade'yi ve Bozda' da gryorum. Hibirini dierinden hi ayramyorum hi! Yani, yine
kendisine hakszlk yapm, bunlar atlam!
Neyse, yk Trabzon'da geiyor. Devlet'in babas bazen molla bazen eyh olarak tantlm... ok
eker bir kz Devlet, Trabzon'da "Lacivert kadifeden bir uzun etek, zerine frenkvri bir ceket giymi;
ba apkal; apkas krmz tyl bir kadn!" imi, anas Fransz olduu iin apkalarn Fransa'dan
getirtiyormu...[121] Yavuz'un bundan bir olu olmu adn "beys" koymular... Yani Kanun Sultan
Sleyman'n bir kardei varm, ad da byle beys![122] Yemen'e beylerbeyi olmu. lnce
Sleyman "Vah beys'im... O benim paam deil kardeimdi!" diye alaynca "mesele herkese
duyulmutu".[123] Aaa, byk tarih yazar Ylmaz ztuna da Yemen Valisi veys Paa'nn, Yavuz'un
gayrimeru olu olduunu sylemiyor muydu yukarda? Ne olmu? Bozda acaba ztuna'y dorudan
okumuyor da birileri okurken mi dinliyor! Yoksa "baba ehzde", "veys" diye okuyor da "kz"
Hanzade "beys" diye mi iitiyor? Hani, "veys" ile "beys" ses olarak benzeiyor da...
yle grnyor ki smet Bozda, tarihi tahrif etmenin rk kpr yapmak, yanm imentoyla bina
dikmek, hastann karnnda sargbezli makas brakmak trnden bir zarar olduunu dnmyor.
"Kime ne zarar var ki, tarih ite! Olmu bitmi, urackta hafif tertip eleniyor, ehzade-cariye,
padiah-kfir prensesi aklaryla biraz nefis kreltiyor, arada da kendimizi hanedan yesi sanyoruz
muhterem hocamz Bozda'n yazdklar sayesinde" denilebilir. Doru tabii. Ama o zaman da
bakasnn tarihi nasl grdne karmayacaksnz. "... [B]ir bilimsel aratrma yznden, svire
gibi Uygar (sic) olmak zorundaki bir lkede; Trk Tarih Kurumu Bakan Yusuf Halaolu 'konutu'
diye tutuklannca, gerei, polemik alanna ekmek, bir 'aydn grevi' oldu! Artk, bilen, bildiini,
bildii kadar yazmal, sylemelidir!..." demeyecek, hop oturup hop kalkmayacak, celallenmeyecek,
"tarihimizi" tahrif etmenin doutan gelen ve mnhasran size ait bir hak olduunu sanmayacak,
bakasnn "tahrifatn" dzeltmeye kalkmayacak ve Atatrk'ten Soykrm ddialarna Cevaplar[124]
tr kitaplar yazmayacaksnz!

Son?

Son yok. Teknik olarak bitmeyen ve bitmeyecek bir metin yazdmn farkndaym. Byle bir metnin
sonu olamaz. Grnen o ki Tarih-Lenk aksaya aksaya yoluna ve zalimliklerine devam edecek. Ediyor
da. nk ada Trkiye toplumu tarihle ok skntl ve sorunlu bir iliki tutturmu durumda. sel
olarak pek deer vermediimiz, bir disiplin olarak alma kurallarn umursamadmz, olgularna
ve olaylarnn ak srasna sayg duymadmz, okullarda adam gibi retme zahmetine
katlanmadmz tarihe yine de tuhaf bir dknlmz var. Tarih konumay, konumalarmz,
yazlarmz tarih gndermeleriyle sslemeyi ok seviyoruz. Doru, ben bu almada ezici bir
ounlukla amatr veya profesyonel tarih yazarlarnn kalemlerinden kan metinleri konu edindim
ama toplumun daha geni kesimlerinin de bu hale katklarn gzard etmemek gerekir. Tarih zerine
bu kadar geveklik ve kolaylkla konuulabilmesi bile lkemizde tarihin uzmanlk gerektiren bir
bilimsel disiplin olduunun henz pek anlalmadn gsteriyor. yice tuhaf olan ise baka bilimsel
disiplinlerde uzmanlaan ve kendi disiplinlerinin alma kurallarna saygda kusur etmeyen, yani
bilimsel dnceye ve uzmanlk fikrine yabanc olmayan kiilerin de tarih sz konusu olunca
bildikleri her eyi unutmalar! Gn gemiyor ki gnlk hayatmzn herhangi bir kesinde bir tarih
felaketiyle karlalmasn. Bilindik dertlerimizden sz ediyorum, uzatmayaym. Ama madem ki byle
bir saptamada bulundum, bu kitabn tuttuu yola sadk kalarak birka somut rnek vereyim ve bu
defteri imdilik byle kapatalm.
Malum, ksa bir sre nce bu lkenin iktidar partisine kapatma istemli bir dava ald. Bu, TarihLenk'in yazm srecinin sonlarna rastlad. Ald-kapanacakt-kapanmalyd-kapanmad, bunlarla
ilgilenmiyorum. Yargtay Cumhuriyet Basavcs 30 mays 2008 tarihinde Anayasa Mahkemesi
Bakanl'na esas hakkndaki grn sundu. Bu mufassal belge muhtelif tarih gndermeleriyle
tezyin edilmiti. Bakn, ite bunlarla ilgileniyorum. Bir tarihi olarak ilgilenmemek elimde deil
nk Sayn Basavc tarih alanna girmi, Anayasa Mahkemesi'ne Trkiye'nin "yakn siyasi
tarihindeki rnekler"i arzediyor ve "yaanan bu tarihi gerekler"e gndermelerde bulunuyordu.[1] Bu
rneklerden ok deil ikisine biraz eilelim. Sayn Basavc'nn yle bir deerlendirmesi olmu:
Anadolu'yu kendine ebedi yurt edinmi olan Trk Ulusu, Mustafa Kemal Atatrk
nderliinde balatt tarihin ilk ulusal kurtulu savan zaferle talandrarak igalcilerin
yaylmac emellerini, smrgeci planlarn yok etmitir.[2]
yle midir gerekten? Kurtulu Sava, tarihin ilk ulusal kurtulu sava mdr? yleyse, Amerika
Birleik Devletleri'nin kurulmasyla sonulanan ve Britanya'ya kar verilen sava (1776-1783)
nedir? Veya Fransisco de Miranda ve Simon Bolivar tarafndan balatlan ve Latin Amerika'daki
spanyol smrgelerinin tasfiyesine yol aarak, bir deil, birok ulus-devletin kurulmasn salayan
sava nedir? ok uzaa gitmeyelim, Osmanl'ya kar Rum reayasnn 1821'de giritii ve 1830'da
Yunanistan'n bamszlyla yani bugnk Yunan ulus-devletinin kurulmasyla sonulanan mcadele

nedir? Bunun daha Meksikas var, Brezilyas var! Byk ounluu, Trkiye Cumhuriyeti'nin
kurulmasndan yzyl kadar nce cereyan eden ve istisnasz olarak hepsi bir emperyal gce kar
verilen ve Aydnlanmac grlerden etkilendikleri ok ak olan bu kurtulu savalarn dikkate
almak Trk Kurtulu Sava'n daha m az nemli klar? Uzatmayaym ama bir de kk ironisi var
iin, belirtmeden gemeyeyim: Sayn Basavc'nn bu grlerini sunduu Anayasa Mahkemesi
nerede biliyor musunuz? Ankara'da, ankaya'da, Simon Bolivar Caddesi'nde!
Peki, dier rneimiz de yle:
rticann kendi ulusuna ihanetleri, Kurtulu Sava dnemi ile de snrl deildir.
Cumhuriyet kurulduktan sonra da eyh Sait'ler, Dervi Vahdeti'ler ngiliz altnlarnn
parltsyla ve eriat devleti-hilafet lklaryla ayaklanmlar, binlerce ehit kan
dkmlerdir.[3]
eyh Sait Ayaklanmas'nda, hatta Dervi Vahdet'nin grleri arkasnda ngilizler'in bulunduu
konusundaki varsaymlardan tabii ki haberdarm ve "Burada Sayn Basavc, ahsi deil, Trkiye
dahilindeki yaygn bir kanaat dile getirmi" diyerek geeceim ama Dervi Vahdet'nin
Cumhuriyet'ten sonra da ayaklanm olduu grne naizane katlamayacam. nk Vahdet, 31
Mart Ayaklanmas'n tevik ettii iddiasyla, Volkan gazetesinde kan "Abdlhamid'e Ak Mektup"
adl makalesinden dolay yarglanm, idama mahkm olmu ve karar 19 temmuz 1909'da infaz
edilmi.[4] Cumhuriyet'ten sonraki ayaklanmalara en azndan bedenen katlmas epeyce g grnyor.
[5]

Yukarda metnin iinde Talat Paa'nn subayln, hatta rtbesini epeyce konutuk. Sanrm
lkemizde bu da benim dndmden daha yaygn bir kan. Kariyerinin bir aamasnda "paa" olan
bir kiinin bir subay gemii olmas, tarihe bugnn gzlkleriyle baknca epey makul geliyor olmal.
Haliyle paalktan bir nceki aama olan albaylktan geilmesi de normaldir o zaman. Ha, Osmanl'da
paalk ayn zamanda sivil bir rtbe miydi? Boverin canm. Bakn, stelik tarih lisans eitimi alm
bir gazeteci olan Aye Hr geenlerde Taraf'ta ne yazd? Balam, ordu-millet kavram ve etrafndaki
tartmalard:
HALK OCUKLARI HARBYE'DE. lk kez 21 Ocak 1864 tarihli Tasvir-i Efkr
gazetesinde boy gsteren 'asker-millet' kavramnn yaama geirilmesi grld gibi kolay
olmuyordu. Ama 1877-1878 Osmanl-Rus Sava'nn sebep olduu byk subay kayplarn
gidermek iin Mekteb-i Harbiye'nin kaplarnn halk ocuklarna almas sreci hzlandrd.
Talat Paa, Mustafa Kemal veya smet nn gibi halk ocuklarnn Harbiye'ye girmesi
ancak byle mmkn oldu. Yani askerlik giderek orta ve alt snflarn ikbal ve ekmek
kaplarndan biri haline geliyordu.[6]
Burada drt drtlk bir tarih tezi var. Harbiye'nin kaplarnn halk ocuklarna kapal olduu ve bir
noktadan sonra ald gr ileniyor. Niye? 1877-1878'den nce dklerin ve kontlarn ocuklar
m gidiyormu oraya? Veya, bu dnm noktasndan sonra girenlerin sosyal snflar daha ncekilerden
hangi anlamda farkllk gsteriyormu? Buralara hi dalmayalm ama pek "halkvari" bir kii olduu
konusunda kaynaklarn hakikaten de ittifak halinde olduu Talat Paa da Harbiye'ye girmise, cidden
byk kanttr, dikkate almak gerekir! Peki ya girmemise? Bakn, bkp usanmadan buradan bir kez

daha tekrarlyorum: Talat Paa'nn bir askerlik kariyeri olmamtr! Her asker paa olmad gibi her
paa da asker deildir! Ltfen dikkat! Bu gidile zavall Ago Paa'y da asker yapacaksnz...
Tamam, hakikaten sona doru hzla ilerliyorum birazdan yazmay aniden brakacam, siz de
aracaksnz. Ama bir de bitmek tkenmek bilmeyen bir "Edebali'nin vasiyeti" meselemiz var.
Vasiyet deil, altn madeni. Herkes merebine gre st olarak grd byne hatrlatp duruyor
derin bir tevazuyla. Hikyesini laykyla yazmaya kalkarsak u elinizde tuttuunuz kitap boyutlarnda
bir ey olur! Politikaclar dillerine mi dolamad? St enlikleri'nde mi hatrlatmad, seim
propagandalarnda m kullanmad? Ders kitaplarna m szmad? Mthi bir ada mit, mkemmel
bir ehir efsanesi! Gzlerimizin nnde serpildi, byd. Artk bir makul dzle gelmiizdir
sanyordum. Daha dn, Tufan Tren yazsnda otuz iki ksm tekmilini birden yeniden alntlaynca
yanldm anladm. Tema, epeyce felsefik. fkenin kimseye yarar getirmedii zerine.
Babakan'n bitmez tkenmez fkesinin ne yazk ki Genelkurmay Bakan'na da yansdn
zntyle gryoruz... inde bulunduumuz ortam bir kez daha bilge Edebali'nin Osman
Bey'e yapt o unutulmaz nasihatleri anmsatmamz gerektiriyor.
yle diyor Edebali: "Ey Osmanck. Allah, gzn ve gnln ve yolunu tsn...[7]
Yok, vallahi yreim kaldrmyor. Usan iindeyim. Gerisini getiremeyeceim. Sadece unu
sylemek istiyorum: Edebeali'den kalma byle bir nasihat yok! Yani var da tarihi deil. Bir romanc
muhayyilesinin rn. Tark Bura, Osmanck'taki Edebali karakterine syletmi bunlar.[8] Peki, fark
edilmemi mi? Ne mnasebet? Beir Ayvazolu yllar nce yazm, tleri hibir kaynakta
bulamadn, sonra kullanlan dilden dolay pek eski olamayacan dndn ve slubu
tanyarak Tark Bura'ya ait olduunu saptadn sylemiti.[9] Kimin umurunda ki? Herkes,
merebine gre eklemeler-karmalar yaparak harl harl yaymakla megul bunlar, t al ektii
anlalan toplumumuzda... Muhtelif varyantlarn karlatrarak master tezi bile yazmak mmkn.
tleri Osmanck'n son basmnn arka kapana koyan yaynevi bile bir noktada frene basmak
gereini duymu olmal ki yle bir uyarda bulunuyor: "...gibi szler aslnda, hibir tarih kitabnda
bulamayacanz, yalnzca romanc Tark Bura'nn, Kay Boyu'ndan Osmanl mparatorluu'na
gtren karakteri ve anlay ortaya karmak iin Ede Bal'ya sylettii nasihatlardr." Ha, evet, yle
diyor. Diyor da, istemiyoruz byle uyarlar. Olgu ile kurguyu kartrmak istiyoruz biz, size ne?
Evet, "son yok" diyordum... Sonu olmayan bir metnin herhangi bir sonucu olup olmayacana da ben
karar veremem. unu yaptm: Syleyenlerin syledikleriyle yetinmedim, mmkn olduunca
kaynaklarna gitmeye veya baka kaynaklarla apraz kontrol yapmaya altm. Bir ie yarar m,
dahas kimsenin umurunda m bilmiyorum ama sylediim her eyi referanslandrmaya ve
belgelemeye gayret ettim. Yazarlarn muhayyilesinden te gidilecek bir kaynak olmad durumlarda
da metinii kantlar daha bir arlk kazand. Bu bir "Halep oradaysa, arn da burada" kitabyd.
arnla Halep yolunu lmekteydi.

Kaynaka

Bu almann birincil kaynaklar tabii ki kendisine konu edindii ve enine boyuna inceledii
metinler oldu. Bu birincil kaynaklardan bazlar ile sorunlu iliki iinde bulunan ve en az onlar kadar
dikkatle incelediim metinler dahil dier kaynaklar, velev ki sz konusu olan eski bir kronik olsun
ikincil kaynak olarak deerlendirdim. Yine de evriyazsz Osmanlca metinleri ve referans
kitaplarn ayrca gsteriyorum.

Birincil kaynaklar
Advar, Halide Edib, Trkn Atele mtihan, an Yayn, stanbul, 1962.
Ahmed Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, (Sadeletiren Dndar Gnday), dal Neriyat, stanbul,
1984, 6 cilt.
Ahmet Refik, Osmanl'da Hoca Nfuzu, (Gnmz Trkesine eviren Gven Aka), Toplumsal
Dnm Yaynlar, stanbul, 1997.
Akgndz, Ahmed ve Said ztrk, Bilinmeyen Osmanl, Osmanl Aratrmalar Vakf, stanbul,
1999.
Akgndz, Ahmed, slm Hukukunda Klelik-Criyelik Messesesi ve Osmanl'da Harem,
Osmanl Aratrmalar Vakf, stanbul, 1995 (ikinci bask).
slm Hukukunda Klelik-Criyelik Messesesi ve Osmanl'da Harem, Osmanl Aratrmalar
Vakf, stanbul, 2000 (beinci bask).
Tm Ynleriyle Osmanl'da Harem, Tima Yaynlar, stanbul, 2007.
Akyol, Taha, Osmanl Mirasndan Cumhuriyet Trkiyesi'ne/lber Ortayl ile Konumalar, Ufuk
Kitaplar, stanbul, 2002.
Armaan, Mustafa, lber Ortayl ile Tarihin Snrlarna Yolculuk, Ufuk Kitaplar, stanbul, 2001.
Bayur, Y. Hikmet, Hindistan Tarihi. Cilt I, lk alardan Gurkanl Devletinin Kuruluuna Kadar
(1526), TTK, Ankara, 1946.
Hindistan Tarihi. Cilt II, Gurkanl Devletinin Byklk Devri (1526-1737), TTK, Ankara, 1947.
Hindistan Tarihi. Cilt III, Nadir ah Afar'n Aknndan Bamszlk ve Cumhuriyete Kadar
(1737-1949), TTK, Ankara, 1950. (ikinci bask 1987).

Bozda, smet, (Hanzde Sultanefendi), Osmanl Hanedan Saray Notlar (1808-1908), Tekin
Yaynevi, stanbul, 2002.
(Mehmet Ferit Ulusoy), Osmanl Hanedan Saray Notlar 3, Tekin Yaynevi, stanbul, 2003.
Hanzade/ Srgnde Bir ehzadenin Gnl, (Prof. Mehmet Ferit Ulusoy). Tekin Yaynevi,
stanbul, 2003.
Abdlhamid'in Hatra Defteri (Belgeler ve Resimlerle), Kervan Yaynlar, stanbul, 1975.
Harem Penceresinden Sultan Abdlhamid, Emre Yaynlar, stanbul, 1995 (birinci bask: 1992).
kinci Abdlhamid'in Hatra Defteri ve Mithat Paa'nn Taif Zndanndan Gnderdii 8 Mektup,
Bozda Kitabevi, Bursa, 1946.
adrc, Musa, Tanzimat Dneminde Anadolu Kentleri'nin Sosyal ve Ekonomik Yaplar, TT K,
Ankara, 1991.
Gzel, Abdurrahman, Abdal Ms Velyetnmesi, Trk Tarih Kurumu, Ankara, 1999.
Halaolu, Yusuf, XVIII. Yzylda Osmanl mparatorluu'nun skn Siyaseti ve Airetlerin
Yerletirilmesi, TTK, Ankara, 1988.
Halide Edib [Advar], The Turkish Ordeal. Being the Further Memoirs of Halid Edib, The
Century Co., New York, 1928.
Hayrullah Efendi Avrupa Seyahatnamesi, (Haz. Belks Altuni-Grsoy), T.C. Kltr Bakanl,
Ankara, 2002.
Mehmed rif Bey Bamza Gelenler, (Sadeletiren Nihad Yazar), Hamle Yaynevi, stanbul,
1996.
Bamza Gelenler, (Sadeletiren Nihad Yazar), rfan Yaynevi, stanbul, 1973.
Ortayl, lber Osmanl'y Yeniden Kefetmek, Tima, stanbul, 2006.
Avrupa ve Biz, Turhan Kitabevi, Ankara, 2007.
Avrupa ve Biz/Seme Eserler I, Trkiye Bankas, stanbul, 2007.
Gelenekten Gelecee, Ufuk Kitaplar, stanbul, 2001 (1.bask Hil Yaynlar, 1982).
Osmanl Bar, Ufuk Kitaplar, stanbul, 2001.
Son mparatorluk Osmanl/Osmanl'y Yeniden Kefetmek 2, Tima, stanbul, 2006.
Tarihimiz ve Biz, Tima, stanbul, 2008.

Ktada Osmanllar/Osmanl'y Yeniden Kefetmek 3, Tima, stanbul, 2007


ztuna, Ylmaz, "Ermeni Sorununun Olutuu Siyasal Ortam", iinde. Trkkaya Atav (Ed.),
Osmanl'nn Son Dneminde Ermeniler, TBMM, Kltr, Sanat ve Yayn Kurulu Yaynlar, Ankara,
2002.
Balangcndan Zamanmza Kadar Trkiye Tarihi, Hayat Kitaplar, stanbul, 1963-1967, 12 cilt.
Byk Trkiye Tarihi/Balangcndan Zamanmza Kadar Trkiye'nin Siyasi, Medeni, Kltr,
Tekilat ve Sanat Tarihi, tken Yaynevi, stanbul, 1977-1979. 14 cilt.
Osmanl Devleti Tarihi, tken Yaynlar, stanbul, 2004, 2 cilt.
Sonyel, Salhi R., Minorities and the Destruction of the Ottoman Empire, Turkish Historical
Society, Ankara, 1993.
Yaln, Soner, Beyaz Mslmanlarn Byk Srr/Efendi 2, Doan Kitap, stanbul, 2008 (53.
basm).
Efendi/Beyaz Trklerin Byk Srr, Doan Kitap, stanbul, 2004 (20. basm).
Yusuf bin Abdullah, Bizans Sylenceleriyle Osmanl Tarihi/Trh-i l-i Osmn, (Haz. Efdal
Sevinli), Dokuz Eyll Yaynlar, zmir, 1997.

kincil kaynaklar
Abdlhak Hmid [Tarhan] Abdlhak Hmid'in Hatralar, (Haz. nci Enginn), Dergh Yaynlar,
stanbul, 1994.
Adak, Hlya, "National Myths and Self-Na(rra)tions: Mustafa Kemal's Nutuk and Halide Edib's
Memoirs and the Turkish Ordeal" iinde, Sibel Irzk ve Gven Gzeldere, Relocating the Fault
Lines: Turkey Beyond the East-West Divide, South Atlantic Quarterly. Spring/Summer 2003, 102
(2/3), 509-529, Duke University Press, Durham.
"An Epic for Peace", Halide Edib'in anlarnn tpkbasmna nsz, s. Xiv. Bkz. Memoirs of
Halid Edib, Gorgias Press, Piscataway, NJ, 2004.
Agoston, Gabor, Guns for the Sultan/Military Power and the Weapons Industry in the Ottoman
Empire, Cambridge University Press, Cambridge, 2005.
Ahmed k [k Paazade] "Tevrih-i l-i Osman", Osmanl Tarihleri, (Haz. Nihal Atsz),
iinde, Trkiye Yaynevi, stanbul, 1949.
Ahmed Ltf Efendi, Vak'anvs Ahmed Ltf Efendi Tarihi, (yeni yazya aktaran Ycel Demirel),
Tarih Vakf-Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 1999.

Ahmed efik, El- Rk f'l-slm, Dersaadet, kdam Matbaas, 1314.


Akgndz, Ahmed, slm Hukukunda ve Osmanl Tatbikatnda Vakf Messesesi, TTK, Ankara,
1988.
Osmanl Kanunnmeleri ve Hukuk Tahlilleri, c. 4, Fey Vakf, stanbul, 1992.
Osmanl Kanunnmeleri ve Hukuk Tahlilleri, c. 6, Fey Vakf, stanbul, 1993.
Osmanl Kanunnmeleri ve Hukuk Tahlilleri, c. 7, Osmanl Aratrmalar Vakf, stanbul, 1994.
Akman, Mehmet, Osmanl Devletinde Karde Katli, Eren, stanbul, 1997.
Akz, Emre, "Hangi Dervi", Sabah, 4 haziran 2008.
Akin, Sina, stanbul Hkmetleri ve Mill Mcadele/Mutlakiyete Dn (1918-1919), Cem
Yaynevi, stanbul, 1992.
Akn, mer Faruk, "Hayrullah Efendi", Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi, cilt 17, stanbul,
1998, ss. 67-75.
Amitai-Preiss, Reuven, "Whither the Ilkhanid Army? Ghazan's First Campaign into Syria (12991300)", inde. Nicola di Cosmo, Warfare in Inner Asian History (Ed.), Brill, Leiden, 2002, ss. 221264.
"Mongol Imperial Ideology and the Ilkhanid War against the Mamluks", iinde Reuven AmitaiPreiss ve David O. Morgan, The Mongol Empire & its Legacy, Brill, Leiden, 1999.
Mongols and Mamluks. The Mamluk- lkhanid War, 1260-1281, Cambridge University Press,
Cambridge, 1995.
Ansari, A. S. Bazmee, "Czcan, Minhc- Sirac", Trkiye Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi, cilt
8, stanbul, 1993, ss. 98-99.
Artuner, Burak, "Borca Karlk El Konulan Ada ve Bir Yolsuzluk Hikyesi", Hrriyet, 11 eyll
2008.
k Paazde, Osmanoullar'nn Tarihi, (Haz. Kemal Yavuz ve M. A.Yekta Sara), K Kitapl,
2003, s.319.
Ata, Aysu, Trke lk Kur'an Tercmesi (Rylands Nshas)/Karahanl Trkesi. (Giri-MetinNotlar-Dizin), Trk Dil Kurumu Yaynlar, Ankara, 2004.
Atav, Trkkaya (Ed.), Osmanl'nn Son Dneminde Ermeniler, TBMM, Kltr, Sanat ve Yayn
Kurulu Yaynlar, Ankara, 2002.

Ata, Hayri, Yazarak Yaamak/90 Yldan Semeler, Emre, stanbul, 2007.


Atatrk, Kemal, Nutuk, stanbul: Trk Devrim Tarihi Enstits (Milli Eitim Basmevi), 1982, 3
cilt (ilk basm 1950).
Atay, Falih Rfk, Gezerek Grdklerim, Devlet Kitaplar, Ankara, 1970.
Ayvazolu, Beir, "eyh Edebali'nin tleri", Zaman, 10 ocak 2001.
Azamat, Nihat (Haz.), Anonim Tevrh-i l-i Osman/F. Giese Neri, Marmara niversitesi
Yaynlar, stanbul, 1992.
Babinger, Franz, Mehmed the Conqueror and His Time, Princeton University Press, Princeton,
1978.
Bahadrolu, Yavuz, "Tarih 'Uydur Uydur Syle' Alan Deildir", Vakit, 30.8.2005.
Bardak, Murat, "Bu Kitap Dzmecedir, Sakn Ola ki nanmayn", Hrriyet, 17.11.2002.
"Hlya Avar'n Banda Bir de Fiyongu olsayd 'Felek Tabancas' Takm Olacakt", Hrriyet, 30
nisan 2006.
"Sultan Abdlmecid 150 Yldan Beri Washington'u Gzlyor", Hrriyet, 18.5.2003.
"Yusuf Hoca ile Aramzdaki Tartmada nc Kiilere Baka ey Der!", Hrriyet, 14 mays
2006.
ahbaba/Osmanoullar'nn Son Hkmdar VI. Mehmed Vahideddin'in Hayat, Hatralar ve
zel Mektuplar, Pan Yaynclk, stanbul, 2002 (ilk bask 1998).
Barkan, mer Ltfi, XV. ve XVI. Asrlarda Osmanl mparatorluunda Zir Ekonominin Hukuk
ve Mal Esaslar, Kanunlar, I. cild, stanbul, 1943.
Besalel, Yusuf, Osmanl ve Trk Yahudileri, Gzlem Yaynlar, stanbul, 2004 (ilk basm 1999).
Birinci, Ali, "Sultan Abdlhamid'in Htra Defteri Meselesi", Divan-lm Aratrmalar, 2005-2,
19, ss. 177-194.
Mverrih-i Mderzd'n Flannmesi, Emek Matbaas, stanbul, 1994.
Birinci, Ali, Tarih Urunda/Matbuat leminde Birka Adm, Dergh Yaynlar, stanbul, 2001.
Tarih Yolunda/Yakn Maznin Siyas ve Fikr Ahvli, Dergh Yaynlar, stanbul, 2001.
Blake, Robert, Disraeli, Methuen & Co., London, 1966.
Blunt, Wilfrid Scawen, My Diaries. Being a Personal Narrative of Events, 1888-1914. Part One

1888-1900, Alfred A. Knopf, New York, 1921.


Secret History of the English Occupation of Egypt. Being a Personal Narrative of Events, Alfred
A. Knopf, New York, 1922.
Bozda, smet, "Abdlhamid'in Anlar", Tarih ve Toplum, Aralk 1992, 108, s. 2.
Atatrk'ten Soykrm ddialarna Cevaplar/Soykrm m? Hodri Meydan!, Truva Yaynlar,
stanbul, 2005.
Braude, Benjamin ve Bernard Lewis, Christians and Jews in the Ottoman Empire, Vol. I. The
Central Lands, Holmes & Meier, New York, 1982.
Bura, Tark, Osmanck/Cihn Devletini Kuran rde, ur ve Karakter, tken, stanbul, 2007
(ilk basm 1982).
Burn, Sir Richard (Ed.), The Cambridge History of India. cilt IV, The Mughal Period, CUP,
London, 1937.
Campbell, Caroline ve Alan Chong, Bellini and the East, National Gallery Company, London,
2007.
Cemal Paa, Hatrat, (Yayna haz: Metin Mart), Arma Yaynlar, stanbul, 1996 (ilk bask 1920).
Clarence-Smith, William Gervase, Islam and the Abolition of Slavery, Oxford University Press,
Oxford, 2006.
Clarke, Richard F., Cardinal Lavigerie and the Slave Trade, Negro Universities Press, New York,
1969 (ilk bask 1889).
Danimend, smail Hami, zahl Osmanl Tarihi Kronolojisi, Trkiye Yaynevi, stanbul, 19471955. 4 cilt.
Djemal Pasha, Memories of a Turkish Statesman. 1913-1919, George H.Doran, New York, 1922.
Dodwell, H. H. (Ed.), The Cambridge History of India. cilt V, British India 1497-1858, CUP,
London, 1929.
The Cambridge History of India. cilt VI, The Indian Empire 1858-1918, CUP, London, 1932.
Dzda, M. Erturul, eyhlislm Ebussud Efendi Fetvalar Inda 16. Asr Trk Hayat,
Enderun Kitabevi, stanbul, 1983.
Eldem, Edhem, "26 Austos 1896 'Banka Vakas' ve 1896 'Ermeni Olaylar', Tarih ve Toplum. Yeni
Yaklamlar, say 5, bahar 2007.
Emecen, Feridun M., lk Osmanllar ve Bat Anadolu Beylikler Dnyas, Kitabevi, stanbul,

2001.
stanbul'un Fethi Olay ve Meseleleri, Kitabevi, stanbul, 2003.
Engelhardt, E. Trkiye ve Tanzimat ve Devlet-i Osmaniyenin Tarih-i Islhat, (ev. Ali Read),
stanbul, Kanaat Kitabhanesi, 1328 (1910).
Erdem, Y. Hakan, "Trkistan: Nerede, Ne zaman?", Toplumsal Tarih, say 58, eyll 1998, ss. 3844.
Osmanlda Kleliin Sonu, (ev. Bahar Trnak), Kitap Yaynevi, stanbul, 2004.
Slavery in the Ottoman Empire and its Demise, 1800-1909, Macmillan Press, London, 1996.
Erzi, Adnan Sadk, "bn Bb", IA, c. 5/2, Eskiehir, 1997, ss. 712-718.
Fendolu, Hasan Tahsin, slm ve Osmanl Hukunda Klelik ve Criyelik. Kamu Hukuku
Asndan Mukayeseli Bir nceleme, Beyan, stanbul, 1996.
Fersoy, O. Cemal, Devlet ve Hizmet Adam/Fatin Rt Zorlu, Hun Yaynlar, stanbul, 1979.
Fine, John V. A., The Late Medieval Balkans, c. 2, The University of Michigan Press, Ann Arbor,
1994.
Fletcher, Joseph, "Turco-Mongolian Monarchical Tradition in the Ottoman Empire", Harvard
Ukranian Studies, 3-4, 1979-1980.
Foster, Sir William, "The East India Company, 1600-1740", s. 77. H. H. Dodwell (Ed.), The
Cambridge History of India. Cilt V, British India 1497-1858, CUP, London, 1929'da.
Gazi M. Kemal [Atatrk] Sylev, (Basma hazrlayan Hfz Veldet Velidedeolu), stanbul: ada
Yaynlar, 1982 (ilk basm 1978).
Gelibolulu Mustafa 'Ali, Gelibolulu Mustafa l ve Mev'id'n-nefis f Kva'idi'l-Meclis,
(Haz. Mehmet eker), TTK, Ankara, 1997.
Gkyay, Orhan aik, Destursuz Baa Girenler, Dergh Yaynlar, stanbul, 1982.
Gleryz, Naim, Trk Yahudileri Tarihi, Gzlem Yaynlar, stanbul, 1993, cilt.1.
Gzel, Abdurrahman, Kaygusuz Abdal (Aleddin Gayb) Menkbnmesi, Trk Tarih Kurumu,
Ankara, 1999.
Haig, Sir Wolseley (Ed.), The Cambridge History of India. cilt III, Turks and Afghans, CUP,
London, 1928.
"Mu'izz-ud-din Muhammad bin Sam of Ghur and The Earlier Slave Kings of Delhi", Sir Wolseley

Haig (Ed.), iinde. The Cambridge History of India. cilt III, Turks and Afghans, CUP, London, 1928.
"The Kingdom of the Deccan, A.D.1347-1490", iinde. Sir Wolseley Haig (Ed.), The Cambridge
History of India. cilt III, Turks and Afghans, CUP, London, 1928.
"The Reigns of Ghiyas-ud-Din Tughluq and Muhammad Tughluq, and the Second Conquest and
Revolt of the Deccan", iinde. Sir Wolseley Haig (Ed.), The Cambridge History of India. cilt III,
Turks and Afghans, CUP, London, 1928.
Haniolu, M. kr, Bir Siyasal rgt Olarak Osmanl ttihad ve Terakki Cemiyeti ve Jn
Trklk (1889-1902), letiim Yaynlar, stanbul, 1986.
Hasan Bey-Zde Ahmed Paa (Haz. evki Nezihi Aykut), Hasan Bey-Zde Trhi, Tahlil-Kaynak
Tenkidi, c. i, TTK, Ankara, 2004.
Herbert, Frederick William von, The Defence of Plevna, Smith, Elder & Co., London, 1911, (ilk
bask, 1895).
Hlag, M. Metin, Sultan II. Abdlhamid'in Srgn Gnleri. Hususi Doktoru Atf Hseyin Bey'in
Hatrat, Pan Yaynclk, stanbul, 2003.
Hr, Aye, "Millet-i Mselleha'nn Douu", Taraf, 12 ekim 2008.
Hseyin Nzm Paa, Ermeni Olaylar Tarihi, (Haz. Necati Akta, Mustafa Ouz, Mustafa
Kk), Osmanl Arivi Daire Bakanl, Ankara, 1994. 2 cilt.
Imber, Colin, The Ottoman Empire, 1300-1481, Isis, stanbul, 1990.
bnlemin Mahmud Kemal [nal] "Abdlhamid-i Sani'nin Notlar", TTEM, 90, 1 Knun-u Sani
1926, ss. 60-68. (basm 1927).
brahim Mteferrika, Risle-i slmiye, (Haz. Halil Necatiolu), Ankara, 1982.
nal, bnlemin Mahmut Kemal, Son Sadrazamlar, Dergh Yaynlar, stanbul,1982, 4 cilt (ilk
basm, 1940-1953).
nalck, Halil ve Mevld Ouz, Gazavt- Sultn Murd b. Mehemmed Hn. zladi ve Varna
Savalar (1443-1444) zerinde Anonim Gazavtnme, TTK, Ankara, 1978.
nalck, Halil, "Murad II", DA, c. 31, stanbul, 2006.
Hicri 835 Tarihli Suret-i Defter-i Sancak- Arvanid, TTK, Ankara, 1954.
rtem, Sleyman Kni, Osmanl Saray ve Haremin yz, (Haz. Osman Selim Kocahanolu),
Temel, stanbul, 1999.
Kaar, Mustafa, "Osmanl Telgraf letmesi, 1854-1871", an Yakalayan Osmanl'da, (Haz. E.

hsanolu ve Mustafa Kaar), IRCICA, stanbul, 1995.


Kahraman, Hasan Blent, Kltr Tarihi Affetmez, Agora Kitapl, stanbul, 2007 (ilk bask
2004).
Karahan, Abdlkadir, Fuzul. Muhiti, Hayat ve ahsiyeti, TC Kltr Bakanl, Ankara, 1995,
(ilk bask stanbul, 1949).
Karakla, Yavuz Selim, "Sultan Hamid'in Sahte Hatrat", Toplumsal Tarih, kasm 2001, 95, ss.
29-34.
Karal, Enver Ziya, Osmanl Tarihi/Nizam- Cedid ve Tanzimat Devirleri (1789-1856), TTK,
Ankara, i. cilt.
Khan, Iqtidar Alam, Gunpowder and Firearms. Warfare in Medieval India, Oxford University
Press, New Delhi, 2004.
Kopraman, Kzm Yaar (et.al), Tarih 2, Devlet Kitaplar, Ankara, 2000.
Kksal, Yonca ve Davut Erkan, Sadrazam Kbrsl Mehmet Emin Paa'nn Rumeli Teftii,
Boazii niversitesi Yaynevi, stanbul, 2007.
Kprl, Fuat "Abdal Musa", Trk Kltr, (Ed. Orhan F. Kprl), say 124, ubat 1973, ss.
198-207.
Kprl, Orhan F., "Abdal Ms", Trkiye Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi, stanbul, 1988, cilt
I, ss. 64-65.
Kunt, Metin, The Sultan's Servants. The Transformation of Ottoman Provincial Government,
1550-1650, Colombia University Press, New York, 1983.
Kuun, Zekeriya ve Kemal Kahraman, "Dervi Vahdeti", Trkiye Diyanet Vakf slm
Ansiklopedisi, cilt.9, stanbul, 1994, ss. 198-200.
Kut, Turgut ve Fatma Tre, Yazmadan Basmaya: Mteferrika, Mhendishane, skdar,
stanbul, Yap Kredi Kltr Merkezi, 1996.
Ktkolu, Mbahat S., Osmanl Belgelerinin Dili (Diplomatik), Kubbealt, stanbul, 1998.
Langer, William L. ve Robert P. Blake, "The Rise of the Ottoman Turks and its Historical
Background", The American Historical Review, v. 37, No. 3, (April 1932), ss. 468-505.
Leila Hanoum, Le Harem Imprial et les Sultanes, (Ed. Youssuf Razi), Calmann-Lvy, Paris,
1925.
Levy, Avigdor, "Formalization of Cossack Service under Ottoman Rule", iinde, Bla K. Kiraly

(et. al), East Central European Society and War in the Pre-Revolutionary Eighteenth Century,
Columbia University Press, New York, 1982, ss. 491-505.
Levy, R., "Kurret-l-Ayn', A, c. 6, ss. 1021-1023.
Leyla Saz, Harem'in yz, (Haz. Sadi Borak), Milliyet Yaynlar, 1974.
Majer, Hans Georg, "The Petancius Series", iinde, The Sultan's Portrait: Picturing the House
of Osman, Bankas, stanbul, 2000.
Mehmed rif Bey, Bamza Gelenler, (Haz. M. Erturul Dzda), Tercman, stanbul, 1980, 3
cilt.
Bamza Gelenler/93 Harbinde Anadolu Cephesi. Ruslarla Sava, (Haz. M. Erturul Dzda), z
Yaynclk, stanbul, 2006.
Bir mparatorluun Dramatik Kayb/Bamza Gelenler/93 Harbi'nde Dou Anadolu Cephesi,
(Haz. lyas zdemir), Babli Kltr Yayncl, stanbul, 2006.
Menage, V. L., "Annals of Murad II", BSOAS, v.39, No.3, (1976), ss. 570-584.
"The 'Menqib' of Yakhshi Faqih", BSOAS, v. 26, no.1, (1963), ss. 50-54.
Meri, mit, Cevdet Paa'nn Cemiyet ve Devlet Gr, tken, stanbul, 1979.
Mete, Tunay, Eletirel Tarih Yazlar, (Haz. H. Bahadr Trk ve H. Emrah Beri), Liberte,
Ankara, 2005.
Monypenny, William Flavelle ve George Earle Buckle, The Life of Benjamin Disraeli/Earl of
Beaconsfield, John Murray, London, 1929, 2vols. (New and Revised Edition).
Mumcu, Ahmet, "Divn- Hmyun", DA, c.9, 1994.
Mustafa li, Knh'l-Ahbar, c. ii. Fatih Sultan Mehmed Devri, (Haz. M. Hdai entrk), TTK,
Ankara, 2003.
Necibolu, Glru, 15. ve 16. Yzylda Topkap Saray: Mimari, Tren ve ktidar, (ev. Ruen
Sezer), YKY, stanbul, 2007.
Architecture, Ceremonial and Power: The Topkapi Palace in the Fifteenth and Sixteenth
Centuries, MIT Press, Camridge, M.A., 1991.
Neumann, Christoph K., Ara Tarih Ama Tanzimat/Tarih-i Cevdet'in Siyasi Anlam, (ev.
Meltem Arun), Tarih Vakf Yurt Yaynlar, stanbul, 2000.
Ocak, Ahmet Yaar, Kltr Tarihi Kayna Olarak Menkbnmeler/Metodolojik Bir Yaklam,
Trk Tarih Kurumu, Ankara, 1997.

Ochsenwald, William, Religion, Society and the State in Arabia. The Hijaz under Ottoman
Control, 1840-1908, Columbus: Ohio State University Press, 1984.
Orhonlu, Cengiz, Osmanl mparatorluu'nda Airetlerin skn, Eren Yaynclk, stanbul, 1987.
Ortayl, lber, Batllama Yolunda, Merkez Kitaplar, stanbul, 2007.
Eski Dnya Seyahatnamesi, Aina Kitaplar, Ankara, 2007.
mparatorluun En Uzun Yzyl, Hil, stanbul, 1983.
stanbul'dan Sayfalar, Hil, stanbul, 1986
Krk Ambar Sohbetleri, Aina Kitaplar, Ankara, 2006.
Meknlar ve Olaylaryla Topkap Saray, Kaynak Yaynlar, stanbul, 2007.
Osmanl mparatorluu'nda ktisadi ve Sosyal Deiim, I, Turhan Kitabevi, Ankara, 2004.
Osmanl mparatorluunda Alman Nfuzu, Hil, stanbul 1983. Osmanl Saraynda Hayat, Yitik
Hazine Yaynlar, stanbul, 2008.
Osmanl Toplumunda Aile, Pan, stanbul, 2000.
Osmanl'da Deiim ve Anayasal Rejim Sorunu/Seme Eserleri, II, Bankas Kltr Yaynlar,
stanbul, 2008.
Ottoman Studies, Bilgi niversitesi, stanbul, 2004.
Tanzimat Devrinde Osmanl Mahall dareleri, 1840-1880, TTK, Ankara, 2000.
Tanzimatdan Cumhuriyete Yerel Ynetim Gelenei, Hil, stanbul, 1985
Tanzimattan Sonra Mahalli dareler, 1840-1878, Trkiye ve Orta Dou Amme daresi Enstits,
Ankara, 1974.
Tarihin zinde, Profil Yaynclk, stanbul, 2008.
Trkiye dare Tarihi, Trkiye ve Orta Dou Amme daresi Enstits, Ankara, 1979.
Oru Be, Oru Be Tarihi, (Haz. Necdet ztrk), amlca Yaynlar, stanbul, 2007.
zaydn, Abdlkerim, "bn Bb", DA, c. 19, stanbul, 1999, ss. 379-382.
zbaran, Salih, Bir Osmanl Kimlii/14-17. Yzyllarda Rm / Rmi Aidiyet ve mgeleri, Kitap
Yaynevi, stanbul, 2004.

zcan, Abdlkadir, Fatih Sultan Mehmed/Knunnme-i l-i Osman, Kitabevi, stanbul, 2003.
zel, Oktay ve Mehmet z (Derleyenler), St'ten stanbul'a/Osmanl Devleti'nin Kuruluu
zerine Tartmalar, mge Kitabevi, Ankara, 2000.
ztuna, Ylmaz, Cihan Hakan ve Yenileme Padiah/II. Sultan Mahmud, Babli Kltr
Yayncl, stanbul, 2006.
Devletler ve Hnedanlar, 2. Cilt. Trkiye (1074-1990), Kltr Bakanl, Ankara, 1996 (ilk bask
1990).
Osmanl Padiahlarnn Hayat Hikyeleri, tken, stanbul, 2000 (ilk bask 1969).
Byk Osmanl Tarihi, tken Yaynevi, stanbul,1990. 10 cilt.
Osmanl Hareminde Haseki Sultan, tken, stanbul, 1988 (ilk bask 1972).
Trk Tarihinden Yapraklar, Milli Eitim Bakanl, stanbul, 1992 (ilk bask 1969).
zvar, Erol, (Yayna haz.), Trk Tarihiliinde Drt Sima: Halil nalck, Halil Sahilliolu,
Mehmet Gen, lber Ortayl, stanbul Bykehir Belediyesi, stanbul, 2006.
Peirce, Leslie P., The Imperial Harem/Women and Sovereignty in the Ottoman Empire, Oxford
University Press, Oxford, 1993.
Harem-i Hmayun, Osmanl mparatorluu'nda Hkmranlk ve Kadnlar, (ev. Aye
Berktay)Tarih Vakf Yurt Yaynlar, stanbul, 1996.
Quataert, Donald, Ottoman Manufacturing in the Age of the Industrial Revolution, Camridge
University Press, Cambridge, 1993.
Rapson, E. J. (Ed.), The Cambridge History of India. Cilt I, Ancient India, CUP, London, 1922 ve
1935
Riyahi, Muhammed Emin, Osmanl Topraklarnda Fars Dili ve Edebiyat, nsan Yaynlar,
stanbul, 1995.
Ross, Sir E. Dennison, "The Portuguese in India", iinde. H. H. Dodwell (Ed.), The Cambridge
History of India. cilt V, British India 1497-1858, CUP, London, 1929.
S Mustafa elebi, Yaplar Kitab. Tezkire'l-Bnyan ve Tezkiret'l-Ebniye, (Haz. Hayati
Develi), Kobank, stanbul, 2002.
Seyirci, Musa, Abdal Musa Sultan, Der Yaynlar, stanbul, 1999 (nc bask).
Sopov, Aleksandar, "Falling Like an Autumn Leaf": The Historical Visions of the Battle of the
Maritsa River /Meri River and the Quest for a Place Called Srpsnd, Sabanc niversitesi,

Baslmam MA tezi, 2007.


Sylemez, Haim, "20 Yllk Karm Nasl Yok Olur?", Aksiyon, 457, 8.9.2003.
Sultan Abdlhamid, Siyasi Hatratm, (Ali Vehbi Bey tarafndan hazrlanan Franszca baskdan
eviren H. Salih Can), Dergh Yaynlar, stanbul, 1987.
Sumner-Boyd, Hilary ve John Freely, Strolling Though Istanbul, Redhouse, stanbul, 1972.
ehzade Ali Vsb Efendi Bir ehzadenin Hatrat/ Vatan ve Menfda Grdklerim ve
ittiklerim, (Haz. Osman Selahaddin Osmanolu), YKY, stanbul, 2004.
een, Ramazan, Selhaddin Devrinde Eyybiler Devleti, Edebiyat Fakltesi Yaynlar,
stanbul, 1983.
Tahsin Paa, Sultan Abdlhamid/Tahsin Paa'nn Yldz Hatralar, Boazii Yaynlar,
stanbul,1990 (ilk bask 1931).
Tanr, Blent, Trkiye'de Yerel Kongre ktidarlar (1918-1920), Afa Yaynlar, stanbul, 1992.
Tekin, inasi, tikaknn Kesi/Trk Dilinde Kelimelerin ve Eklerin Hayat zerine
Denemeler, Simurg, stanbul, 2001.
Tekin, Talat, Trkoloji Eletirileri, Simurg, Ankara, 1997.
Toledano, Ehud R., As if Silent and Absent. Bonds of Enslavement in the Islamic Middle East,
Yale University Press, New Haven, 2007
Osmanl Kle Ticareti 1840-1890, Tarih Vakf Yurt Yaynlar, stanbul, 1994.
Slavery and Abolition in the Ottoman Middle East, University of Washington Press, Seattle, 1998.
Tulum, Mertol, Tarih Metin almalarnda Usu/Menkbu'l-Kudsiyye zerine BirDeneme,
Deniz Kitabevi, stanbul, 2000.
Tunaya, Tark Zafer, Trkiye'de Siyas Partiler, 1859-1952, stanbul, 1952.
Turan, Osman, Dou Anadolu Trk Devletleri Tarihi, tken Yaynlar, stanbul, 2004.
Turan, Osman, stanbul'un Fethinden nce Yazlm Tarih Takvimler, TTK, Ankara, 1954.
Tren, Tufan, "fke Dn de Ktyd Bugn de Kt", Hrriyet, 17 ekim 2008.
Trkz, Ercan (Ve heyet), niversiteye Hazrlk/Tarih ve TC nkilp Tarihi, Uur Yaynlar,
stanbul, tarihsiz.
Uluay, aatay, Harem II, TTK, Ankara, 1985.

Padiahlarn Kadnlar ve Kzlar, TTK, Ankara, 1985 (ilk bask 1980).


Uysal, Nilgn, Zaman Kaybolmaz/lber Ortayl Kitab, Bankas Kltr Yaynlar, 2006.
Uzunarl, . H., Kapukulu Ocaklar, TTK, Ankara, 1984.
Osmanl Tarihi, c.1, TTK, Ankara.
nvar, Safiye, Saray Hatralarm, Caalolu Yaynevi, stanbul, 1964.
Wheeler, Sir Mortimer, The Cambridge History of India. Supplementary Volume. The Indus
Civilization, CUP, London, 1961.
Yalnkaya, Abdurrahman, Yargtay Cumhuriyet Basavcsnn 30.05.2008 gnl ve
SP.Hz.2008/01 sayl esas hakkndaki gr.
Yalnkaya, Aleddin, "Bozda'a Yant", Tarih ve Toplum, mart 1993, 111, ss. 2-3.
"Htrt- Sultn Abdlhamid Hn- Sn= 'Sultan Abdlhamid'in Hatra Defteri zerine", Tarih ve
Toplum, eyll 1992, 105, ss. 57-62.
Sultan II. Abdlhamid Han'n Notlar, Sebil Yaynevi, stanbul, 1996.
Ylmaz, hsan, "Halide Edip Beni 13 Yl Smrd", Hrriyet (Pazar eki), 21 nisan 2002.
Yourcenar, Marguerite, Hadrianus'un Anlar, (ev. Nili Bilkur), Adam Yaynlar, stanbul, 1992.
Ycel, Yaar (Haz.), 'Kitb- Mstetb', iinde, Osmanl Devlet Tekiltna Dair Kaynaklar, TTK,
Ankara, 1988.
Yksel, Hasan, "Vakflara Dair Bir Eser zerine", Tarih ve Toplum, No.89, mays 1991, ss. 57-61.
Ze'evi, Dror, Producing Desire. Changing Sexual Discourses in the Ottoman Middle East, 15001900, University of California Press, Berkeley, 2006.

Yazmalar, Matbu Osmanlca kitaplar ve ariv kaynaklar


Abdurrahman Zarir, Tafsil'l-Tark'l-Mukarrabn ve Sebl'l-Mtteban
Ahmed Cevdet, Tarih-i Cevdet, Dar't-Tbaat'l-mire, stanbul, 1270-1854, (Tertib-i evvel) cilt
1.
Ahmed Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, stanbul: Matbaa-i Osman, 1309/ 1891-92, (Tertib-i cedid)
12 cilt.
Ahmed efik, El- Rk f'l-slm, Dersaadet, kdam Matbaas, 1314.

BOA/ Hatt- Hmayun/ 48112/ Gurre, Zilhicce 1241/ 7 temmuz 1826.


Cm [Baykut], Trablusgarb'den Sahra-y Kebir'e Doru, Nian Babikyan Matbaas, stanbul,
1326 (Rum)-1910.
Osmanl lkesinde Hristiyan Trkler ve Bizans mparatorluuna Dhil Olan Turan Akvm,
Yeni Osmanl Matbaa ve Ktbhanesi, stanbul, 1338.
Engelhardt, E., Trkiye ve Tanzimat ve Devlet-i Osmaniyenin Tarih-i Islhat, (ev. Ali Read),
stanbul, Kanaat Kitabhanesi, 1328 (1910).
Gazi Mustafa Kemal, Nutk, Ankara, 1927.
Hac rf, athiye mecmuas.
Hoca Sadeddin, Tc't-Tevrih, Tab'hane-i mire, stanbul, 1279-1280, 2 cilt.
bnlemin Mahmud Kemal [nal], "Abdlhamid-i Sani'nin Notlar", TTEM, 90, 1 Knun-u Sani
1926, ss. 60-68. (basm 1927).
Mehmed rif Bey, Bamza Gelenler, Maarif Matbaas, Kahire, 1321.
Mirliva Rdi, Akabe Meselesi, Matbaa-y Amire, Dersaadet, 1326.

Ansiklopediler, szlkler
Caferolu, Ahmet, Eski Uygur Trkesi Szl, Edebiyat Fakltesi Basmevi, stanbul, 1968.
Ergr, Atila, Tekstil Terimleri Szl, Boazii niversitesi Yaynevi, stanbul, 2002
Develliolu, Ferit, Osmanlca-Trke Ansiklopedik Lgat, Aydn Kitabevi, Ankara, 1990.
Kahane, Henry & Rene ve Andreas Tietze, The Lingua Franca in the Levant, ABC Kitabevi,
stanbul, 1988.
Pakaln, Mehmet Zeki, Osmanl Tarih Deyimleri ve Terimleri Szl, Milli Eitim Bakanl
Yaynlar, stanbul, 1993 (yeni bask), 3 cilt.
Redhouse, Sir James W., A Turkish and English Lexicon. New Edition. Librairie du Liban,
Beirut, 1987.
Sertolu, Midhat, Resimli Osmanl Tarihi Ansiklopedisi, skit Yayn, stanbul, 1958.
Tapsell, R. F., Monarchs Rulers Dynasties and Kingdoms of the World, Thames & Hudson,
London, 1983.

Tietze, Andreas, Tarihi ve Etimolojik Trkiye Trkesi Lgati, Simurg, stanbul, 2002.

AnaBritannica
slm Ansiklopedisi, Milli Eitim Bakanl.
The Encyclopaedia Brittanica, New York, 1911 (Eleventh Edition, Hand Volume Issue).
Trk ve Dnya nlleri Ansiklopedisi
Trkiye Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi

[1]

Orhan aik Gkyay, Destursuz Baa Girenler, Dergh Yaynlar, stanbul, 1982.

[2]

Talat Tekin, Trkoloji Eletirileri, Simurg, Ankara, 1997.

[3]

inasi Tekin, tikaknn Kesi/Trk Dilinde Kelimelerin ve Eklerin Hayat zerine


Denemeler, Simurg, stanbul, 2001.

[4]

Hasan Blent Kahraman, Kltr Tarihi Affetmez, Agora Kitapl, stanbul, 2007, s. xxi. (lk
bask 2004).

[5]

Ali Birinci, Tarih Urunda/Matbuat leminde Birka Adm, Dergh Yaynlar, stanbul, 2001.

[6]

Ali Birinci, Tarih Yolunda/Yakn Maznin Siyas ve Fikr Ahvli, Dergh Yaynlar, stanbul,
2001.

[7]

Mertol Tulum, Tarih Metin almalarnda Usul/Menkbu'l-Kudsiyye zerine Bir Deneme,


Deniz Kitabevi, stanbul, 2000.

[8]

Mete Tunay (Haz. H. Bahadr Trk ve H. Emrah Beri), Eletirel Tarih Yazlar, Liberte,
Ankara, 2005.

[9]

Mete Tunay, Eletirel Tarih Yazlar, s. 7.

[10]

Ktphane-i acizide bulunan ve Abdurrahman Zarir'ye ait olan Tafsil'l-Tark'l-Mukarrabn


ve Sebl'l-Mtteban adl yazma nshann nsznden.

[11]

inasi Tekin, "Ev Bark Nedir?", tikaknn Kesi, s. 91. Vurgu orijinalde.

[1]

Ahmet Refik (Gnmz Trkesine eviren Gven Aka), Osmanl'da Hoca Nfuzu,
Toplumsal Dnm Yaynlar, stanbul, 1997, s. 70. talikler benim.

[2]

Sir James W. Redhouse, A Turkish and English Lexicon/New Edition. Librairie du Liban,
Beirut, 1987, s. 1929. Bundan sonra Redhouse, Lexicon.

[3]

262.

Ferit Develliolu, Osmanlca-Trke Ansiklopedik Lgat, Aydn Kitabevi, Ankara, 1990, s.

[4]

Mehmed rif Bey (Sadeletiren Nihad Yazar), Bamza Gelenler, rfan Yaynevi, stanbul, 1974
ve Mehmed rif Bey (Sadeletiren Nihad Yazar), Bamza Gelenler, Hamle Yaynevi, stanbul,
1996.

[5]

Mehmed rif Bey (Hazrlayan M. Erturul Dzda), Bamza Gelenler, Tercman, 1980, 3 cilt.
Bundan sonra Dzda, Bamza Gelenler, 1980.

[6]

Mehmed rif Bey (Hazrlayan M. Erturul Dzda), Bamza Gelenler/93 Harbinde Anadolu
Cephesi/Ruslarla Sava, z Yaynclk, stanbul, 2006.

[7]

Dzda, Bamza Gelenler 1980, cilt.1, s. 29.

[8]

Mehmed Arif, (Haz. lyas zdemir), Bir mparatorluun Dramatik Kayb. Bamza
Gelenler/93 Harbi'nde Dou Anadolu Cephesi, Babali Kltr Yayncl, stanbul, 2006.

[9]

Mehmed rif Bey (Sadeletiren Nihad Yazar), Bamza Gelenler, rfan Yaynevi, stanbul,
1973, s. 4. Bundan sonra Bamza Gelenler- Sadeletirilmi.

[10]Bamza

Gelenler- Sadeletirilmi, s. 5.

[11]Bamza

Gelenler- Sadeletirilmi, s. 14. Vurgu benim.

[12]

Mehmed rif Bey, Bamza Gelenler, Maarif Matbaas, Kahire, 1321, s. 3-4. Vurgu benim.
Bundan sonra Bamza Gelenler-Asl. Tam ve namuslu bir sadeletirme iin bkz. Dzda, Bamza
Gelenler, 2006, ss. 115-116.

[13]Bamza

gsteriyor.

Gelenler- Sadeletirilmi, s. 176. talikler saplama, arptma ve yanl anlamalar

[14]Bamza

anlalm.

Gelenler-Asl, s. 141. talikler, sadeletirmede atlanm, atlm, arptlm, yanl

[15]

Tam metin sadeletirme iin bkz. Dzda, Bamza Gelenler-2006, ss. 293-294. Ayrca, bkz.
zdemir, Bamza Gelenler, s. 159-160.

[16]

Nihad Yazar, Bamza Gelenler, 1996, s. 22. Vurgu benim.

[17]Bamza

Gelenler-Asl, s. 143.

[18]Bamza

Gelenler- Sadeletirilmi, s. 179.

[19]Bamza

Gelenler- Sadeletirilmi, s. 124.

[20]Bamza

Gelenler- Sadeletirilmi, s. 187.

[21]Bamza

Gelenler- Sadeletirilmi, s. 187-188. talikler saplama veya arptlm.

[22]Bamza

Gelenler-Asl, s. 157. talikler geniletilmi ve yorumlanm.

[23]

mit Meri, Cevdet Paa'nn Cemiyet ve Devlet Gr, tken, stanbul, 1979; Christoph K.
Neumann (ev. Meltem Arun), Ara Tarih Ama Tanzimat/Tarih-i Cevdet'in Siyasi Anlam, Tarih
Vakf Yurt Yaynlar, stanbul, 2000.

[24]

Ahmed Cevdet Paa (Sadeletiren Dndar Gnday), Tarih-i Cevdet, dal Neriyat, stanbul,
1984, 6 cilt. Bundan sonra Gnday, Tarih-i Cevdet.

[25]

Gnday, Tarih-i Cevdet, s. 2687.

[26]

Ahmed Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, stanbul, Matbaa-i Osman, 1309/ 1891-92, (tertib-i
cedid) cilt. 11, s. 61. Bundan sonra Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet.

[27]

Redhouse, Lexion, s. 1364.

[28]

Gnday, Tarih-i Cevdet, s. 2691. Vurgu benim.

[29]

Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, c. 11, s. 65. Vurgu benim.

[30]

Ahmed Cevdet, Tarih-i Cevdet, Dar't-Tbaat'l-mire, stanbul, 1270-1854, cilt 1., s. 10.

[31]

Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, c. 11, s. 62. Vurgu benim.

[32]

Gnday, Tarih-i Cevdet, s. 2837-2838. Vurgu benim.

[33]

Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, c. 12, s. 25. Vurgu benim.

[34]

Gnday, Tarih-i Cevdet, s. 2848. Vurgu benim.

[35]

Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, c. 12, ss. 37-38.

[36]

Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, c. 11, s. 72. Vurgu benim.

[37]

Gnday, Tarih-i Cevdet, s. 2697. Vurgu benim.

[38]

Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, c. 11, s. 54. Vurgu benim.

[39]

Gnday, Tarih-i Cevdet, c. 6, s. 2682.

[40]

Gnday, Tarih-i Cevdet, c. 6, s. 2704.

[41]

Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, c. 11, ss. 74-75. Vurgu benim.

[42]

Gnday, Tarih-i Cevdet, c. 6., s. 2699.

[43]

Trkistan'n Osmanl iin kullanlmas hakknda bkz. Y. Hakan Erdem, "Trkistan: Nerede, Ne
zaman?", Toplumsal Tarih, s. 58, eyll 1998, ss. 38-44

[44]

Gnday, Tarih-i Cevdet, c. 6, s. 2701. Vurgu benim.

[45]

Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, c. 11, s. 76.

[46]

Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, c. 11, s. 77. Vurgu benim.

[47]

Gnday, Tarih-i Cevdet, c. 6, s. 2693. Vurgu benim.

[48]

Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, c. 11, s. 68. Vurgu benim.

[49]

Gnday, Tarih-i Cevdet, c. 6, s. 2698. Vurgu benim.

[50]

Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, c. 11, s. 73-74. Vurgu benim.

[51]

Redhouse, Lexion, s. 191.

[52]

Gnday, Tarih-i Cevdet, c. 6, s. 2720. Vurgu benim.

[53]

Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, c. 11, s. 99. Vurgu benim.

[54]

Gnday, Tarih-i Cevdet, c. 6, s. 2843. Vurgu benim.

[55]

Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, c. 12, s. 32.

[56]

Gazi M. Kemal Atatrk (Basma hazrlayan Hfz Veldet Velidedeolu), Sylev, ada
Yaynlar, stanbul, 1982 (ilk basm 1978), s. v. Bundan sonra Velidedeolu, Sylev.

[57]

Velidedeolu, Sylev, s. 29. Vurgu benim.

[58]

Velidedeolu, Sylev, s. 31.

[59]

Gazi Mustafa Kemal, Nutk, Ankara, 1927, s. 3. Bundan sonra Gazi Mustafa Kemal, Nutk; Kemal
Atatrk, Nutuk, stanbul: Trk Devrim Tarihi Enstits (Milli Eitim Basmevi), 1982, cilt I, s. 1 (ilk
basm 1950). Buradaki alntdaki "imzalanm" szc Osmanlca metinde "imzalatm" halinde.
Ben de yle aldm.

[60]

Velidedeolu, Sylev, s. 35.

[61]

Gazi Mustafa Kemal, Nutk, s. 3; Kemal Atatrk, Nutuk, s. 1.

[62]

Velidedeolu, Sylev, s. 35. Vurgu benim.

[63]

Gazi Mustafa Kemal, Nutk, s. 3; Kemal Atatrk, Nutuk, s. 2.

[64]

Velidedeolu, Sylev, s. 36. Vurgu benim.

[65]

Gazi Mustafa Kemal, Nutk, s. 4; Kemal Atatrk, Nutuk, s. 4. Vurgu benim.

[66]

Velidedeolu, Sylev, s. 37. Vurgu benim.

[67]

Gazi Mustafa Kemal, Nutk, s. 5; Kemal Atatrk, Nutuk, s. 4.

[68]

Velidedeolu, Sylev, s. 38.

[69]

Gazi Mustafa Kemal, Nutk, s. 39; Kemal Atatrk, Nutuk, s. 66.

[70]

Velidedeolu, Sylev, s. 69.

[71]

Gazi Mustafa Kemal, Nutk, s. 9; Kemal Atatrk, Nutuk, s. 12. Vurgu benim.

[72]

Velidedeolu, Sylev, s. 44. Vurgu benim.

[73]

Gazi Mustafa Kemal, Nutk, s. 39, Kemal Atatrk, Nutuk, s. 66.

[74]

Velidedeolu, Sylev, s. 70.

[75]

Gazi Mustafa Kemal, Nutk, s. 39; Kemal Atatrk, Nutuk, s. 66.

[76]

Gazi Mustafa Kemal, Nutk, s. 40; Kemal Atatrk, Nutuk, s. 67.

[77]

Velidedeolu, Sylev, s. 70.

[78]

Gazi Mustafa Kemal, Nutk, s. 85; Kemal Atatrk, Nutuk, s. 142. Vurgu benim.

[79]

Gazi Mustafa Kemal, Nutk, s. 86; Kemal Atatrk, Nutuk, s. 143. Vurgu benim.

[80]

Velidedeolu, Sylev, s. 109. Vurgu benim.

[1]

Yusuf bin Abdullah (Efdal Sevinli), Bizans Sylenceleriyle Osmanl Tarihi. Trh-i l-i
Osmn, Dokuz Eyll Yaynlar, zmir, 1997, s. 15. Bundan sonra Sevinli, Tarih.

[2]

Nihat Azamat (Haz.), Anonim Tevrh-i l-i Osman. F. Giese Neri, Marmara niversitesi
Yaynlar, stanbul, 1992.

[3]

Sevinli, Tarih, s. 37 ve btn metinde. eh: ek (etnik grup).

[4]

Sevinli, Tarih, s. 119 ve btn metinde.

[5]

Sevinli, Tarih, s. 131. Smak: Yenmek.

[6]

Sevinli, Tarih, s. 141 ve hemen hemen tm metinde.

[7]

Sevinli, Tarih, s. 151 ve btn metinde. Ceven: zrh.

[8]

Sevinli, Tarih, s. 155 ve btn metinde. S (Sng): Sng, mzrak.

[9]

Sevinli, Tarih, s. 135.

[10]

Sevinli, Tarih, s. 163 Kilit.

[11]

Sevinli, Tarih, s. 179 Har-bende: Hayvanlara bakan kimse, seyis.

[12]

Sevinli, Tarih, s. 181 Yoz: Kt.

[13]

Sevinli, Tarih, s. 191 Dymeyb: Dayanamayp.

[14]

Sevinli, Tarih, s. 177, 213. Dikb: Dikip.

[15]

Sevinli, Tarih, s. 215.

[16]

Sevinli, Tarih, s. 219 Uru: Hrsz.

[17]

Sevinli, Tarih, s. 259, 261 Bolay ki: Belki.

[18]

Sevinli, Tarih, s. 261.

[19]

Sevinli, Tarih, s. 269 Yenbu: Medine'nin liman, kasaba.

[20]

Sevinli, Tarih, s. 271.

[21]

Sevinli, Tarih, s. 271 Nevveralahu: Allah nur doldursun (kabrini).

[22]

Sevinli, Tarih, ss. 85, 87. Vurgu benim.

[23]

Sevinli, Tarih, s. 109. Vurgu Benim.

[24]

Msellem iin bkz. Mehmet Zeki Pakaln, Osmanl Tarih Deyimleri ve Terimleri Szl, Milli
Eitim Bakanl Yaynlar, stanbul, 1993 (yeni bask), cilt 2, ss. 627-28.

[25]

Ahmed Akgndz, Osmanl Kanunnmeleri, c. 7, s. 333. Cell-Zde Kanunnmesi III, Ahvl-i


Voynugn bahsi. Vurgu orijinalinde ama ben de bunu vurgulardm zaten.

[26]

Sevinli, Tarih, s. 125. Vurgu benim.

[27]

Sevinli, Tarih, s. 161. Vurgu benim.

[28]

Sevinli, Tarih, s. 191. Vurgu benim.

[29]

Ayrntlar iin bkz. smail Hami Danimend, zahl Osmanl Tarihi Kronolojisi, Trkiye
Yaynevi, stanbul, 1947, 1. cilt, ss. 394-95. Bundan sonra, Danimend, Kronoloji.

[30]

Sevinli, Tarih, ss. 253, 255. Vurgu benim.

[31]

Hayrullah Efendi (Haz. Belks Altuni-Grsoy), Avrupa Seyahatnamesi, T.C. Kltr Bakanl,
Ankara, 2002. Bundan sonra Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi.

[32]

mer Faruk Akn, "Hayrullah Efendi", Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi, cilt 17, stanbul,
1998, ss. 67-75.

[33]

Akn, op.cit., s. 74.

[34]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, ss. 71-72. Vurgu benim. Parantez iindeki ekleme ve
tashihler Hayrullah Efendi'nin olduuna gre, Efendi kitabn baskya hazrlarken olunun mektubunu
da dzeltmi oluyor.

[35]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 77.

[36]

bid.

[37]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 71. "Azimetimi" yerine "azimetinin" olmasndan


pheleniyorum.

[38]

Abdlhak Hmid [Tarhan] (Haz. nci Enginn), Abdlhak Hmid'in Hatralar, Dergh
Yaynlar, stanbul, 1994, s. 29. Hmid'e gre bu beyit yol arkadalar Hoca Tahsin'e aitmi.

[39]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 95. Vurgu benim.

[40]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 98. Vurgu benim.

[41]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 140. Vurgu benim.

[42]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 165. Vurgu benim.

[43]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 178.

[44]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 185. Vurgu benim.

[45]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 97, s. 105.

[46]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 104.

[47]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 121.

[48]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 111.

[49]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 169.

[50]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. XI.

[51]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 136.

[52]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 28.

[53]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 94.

[54]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 95.

[55]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. XIII.

[56]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 73.

[57]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 79.

[58]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. XX.

[59]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 76.

[60]

Selanikli Hac rfi'nin athiyesinden. Ktphane-i acizideki bir mecmuada.

[61]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. VII.

[62]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. XIV. Vurgu benim.

[63]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, ss. 29-30. Vurgu benim.

[64]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. XIV-XV.

[65]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 90.

[66]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, ss. 135-136.

[67]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. XVI.

[68]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, ss. 159-160. Vurgu benim.

[69]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. XVII. Vurgu benim.

[70]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, ss. 120-121. Vurgu benim.

[71]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. XXV.

[72]

Hayrullah, Avrupa Seyahatnamesi, s. 196. Vurgu benim.

[73]

Donald Quatert, Ottoman Manufacturing in the Age of the Industrial Revolution, Cambridge
University Press, Cambridge, 1993.

[74]

Abdurrahman Gzel, Abdal Ms Velyetnmesi, Trk Tarih Kurumu, Ankara, 1999.


Menkbnmeler zerine sistematik bir alma iin bkz. Ahmet Yaar Ocak, Kltr Tarihi Kayna
Olarak Menkbnmeler/Metodolojik Bir Yaklam, Trk Tarih Kurumu, Ankara, 1997.

[75]Abdal

Ms Velyetnmesi, ss. 18-19 ve ss. 61-62.

[76]

Abdurrahman Gzel, Kaygusuz Abdal (Aleddin Gayb) Menkbnmesi, Trk Tarih Kurumu,
Ankara, 1999.

[77]Abdal

Ms Velyetnmesi, s. 44. Bold vurgular Gzel'in metninde. talikler benim.

[78]Abdal

Ms Velyetnmesi, s. 131 Vurgular Gzel'de.

[79]Abdal

Ms Velyetnmesi, ss. 131-132. Vurgular Gzel'de.

[80]Abdal

Ms Velyetnmesi, s. 131. Vurgular Gzel'de.

[81]Abdal

Ms Velyetnmesi, ss. 152-153. Vurgular benim.

[82]

Redhouse, Lexicon, ss. 313-314.

[83]

Orhan F. Kprl, "Abdal Ms", Trkiye Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi, stanbul, 1988,
cilt I, s. 64.

[84]

Fuat Kprl (ed. Orhan F. Kprl), "Abdal Musa", Trk Kltr, say 124, ubat 1973, ss.
198-207. Bu makalenin aynen yaym iin bkz. Musa Seyirci, Abdal Musa Sultan, Der Yaynlar,
stanbul, 1999 (nc bask), ss. 193-208.

[85]

S. Nzhet Ergun, Trk airleri, cilt I, s. 146'dan nakleden Musa Seyirci, op.cit., s. 28.

[86]

Musa Seyirci, op.cit., s. 204.

[87]

bid.

[88]

Hoca Sadeddin, Tc't-Tevrih, cilt. II, ss. 406-407. Tab'hane-i mire, stanbul, 1279-1280.

[89]

Hoca Sadeddin, op.cit., s. 406.

[90]

Musa Seyirci, op.cit., s. 204.

[1]Dnden

Bugne Tercman gazetesi, 21 austos 2005.

[2]

Ahmed Akgndz ve Said ztrk, Bilinmeyen Osmanl, Osmanl Aratrmalar Vakf, stanbul,
1999, s. 4. Bundan sonra Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl.

[3]

bid.

[4]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, 265.

[5]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, 266. Vurgu benim.

[6]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 292.

[7]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 293. Vurgu benim.

[8]

Tark Zafer Tunaya, Trkiye'de Siyas Partiler, 1859-1952, 1952, stanbul, s. 199.

[9]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 293.

[10]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 281.

[11]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 282.

[12]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 306.

[13]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 310.

[14]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 297.

[15]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 291, s. 310.

[16]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 273. Vurgu benim.

[17]

smail Hami Danimend, Kronoloji, cilt iv, s. 303.

[18]

Frederick William von Herbert, The Defence of Plevna, Smith, Elder & Co., London, 1911, ss.
223-224 (lk bask, 1895).

[19]

Mesela bkz. "Osman Paa", AnaBritannica, cilt 24, s. 305-306; "Osman Paa", Trk ve Dnya
nlleri Ansiklopedisi, cilt 8, s. 4326.

[20]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 240.

[21]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 244.

[22]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 284.

[23]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 284.

[24]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 397.

[25]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 245.

[26]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 247. Buradaki hem eksik hem de fazla olan yanl
liste jeneoloji merakllarnn ilgisine sunulur.

[27]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 240.

[28]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 247.

[29]

Ahmed Akgndz, slm Hukukunda Klelik-Criyelik Messesesi ve Osmanl'da Harem,


OSAV, stanbul, 1995, ss. 340-342.

[30]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 303-311.

[31]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 303.

[32]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 257.

[33]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 299. Vurgu benim.

[34]

Murat Bardak, ahbaba/Osmanoullar'nn Son Hkmdar VI. Mehmed Vahideddin'in


Hayat, Hatralar ve zel Mektuplar, stanbul, Pan Yaynclk, 2002 (ilk bask 1998), s. 31.

[35]

Murat Bardak, ahbaba, ss. 38-39.

[36]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 3.

[37]

bid.

[38]

Akgndz ve ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 238.

[39]

245.

"Ethniki Hetaireia", AnaBritannica, c. 11. s. 413; "Philiki Hetaireia", AnaBritannica, c. 25, s.

[40]

Danimend, Kronoloji, c. 4, s. 104.

[41]

Enver Ziya Karal, Osmanl Tarihi. Nizam- Cedid ve Tanzimat Devirleri (1789-1856), TTK,
Ankara, i. cilt, ss. 109-110.

[42]

Kzm Yaar Kopraman (et.al), Tarih 2, Devlet Kitaplar, Ankara, 2000, s. 60.

[43]

Ercan Trkz (et.al), niversiteye Hazrlk. Tarih ve TC nkilp Tarihi, Uur Yaynlar,
stanbul, tarihsiz, s. 349.

[44]

Cemal Paa (Yayna haz. Metin Mart), Hatrat, Arma Yaynlar, stanbul, 1996, s. 343 (ilk bask
1920).

[45]

Djemal Pasha, Memories of a Turkish Statesman. 1913-1919, George H. Doran, New York,
1922.

[46]

Ahmed Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, stanbul, Matbaa-i Osman, 1309/1891-92, cilt. 11, ss. 74118 (tertib-i cedid).

[47]

Cevdet Paa, Tarih-i Cevdet, s. 76.

[48]

Gnday, Tarih-i Cevdet, cilt 6, s. 2700.

[49]

"Efendi Para Kazanma Lideri Oldu", Hrriyet, 4 eyll 2005.

[50]

Soner Yaln, Efendi/Beyaz Trklerin Byk Srr, Doan Kitap, stanbul, 2004, s. 19. Bundan
sonra Soner Yaln, Efendi (20. basm kullanyorum, siz de cannzn ektiini kullann. Nasl olsa
deiiklik yok).

[51]

Soner Yaln, Efendi, ss. 62-63. Vurgu benim.

[52]

M.kr Haniolu, Bir Siyasal rgt Olarak Osmanl ttihad ve Terakki Cemiyeti ve Jn
Trklk (1889-1902), letiim Yaynlar, stanbul, 1986, s. 173-184.

[53]

Soner Yaln, Efendi, s. 73.

[54]

Soner Yaln, Efendi, s. 74. Vurgu benim.

[55]

Soner Yaln, Efendi, s. 83. Vurgu benim.

[56]

smail Hami Danimend, Kronoloji, cilt iv, s. 16, s. 475.

[57]

evriyazl bir metni iin bkz. Turgut Kut ve Fatma Tre, Yazmadan Basmaya: Mteferrika,
Mhendishane, skdar, stanbul, Yap Kredi Kltr Merkezi, 1996, ss. 34.

[58]

smail Hami Danimend, Kronoloji, cilt iv, s. 481.

[59]

Soner Yaln, Efendi, ss. 111-112.

[60]

Soner Yaln, Efendi, s. 120.

[61]

O. Cemal Fersoy, Devlet ve Hizmet Adam/Fatin Rd Zorlu, Hun Yaynlar, stanbul, 1979,
ss. 25-27; smail Hami Danimend, Kronoloji, cilt iv, ss. 351-355.

[62]

Mirliva Rdi, Akabe Meselesi, Matbaa-y Amire, Dersaadet, 1326.

[63]

Soner Yaln, Efendi, s. 120. Vurgu benim.

[64]

"Ship", The Encyclopaedia Brittanica, New York, 1911, c. 24, ss. 860-922 (Eleventh Edition,
Hand Volume Issue).

[65]

Soner Yaln, Efendi, ss. 120-121. Vurgu benim.

[66]

Soner Yaln, Efendi, s. 123. Vurgu benim.

[67]

bnlemin Mahmut Kemal nal, Son Sadrazamlar, Dergh Yaynlar, stanbul, 1982, cilt 2, ss.
601-602 (ilk basm, 1940-1953).

[68]

nal, op.cit., s. 601.

[69]

Soner Yaln, Efendi, ss. 124-125.

[70]

O. Cemal Fersoy, Devlet ve Hizmet Adam/Fatin Rd Zorlu, ekler.

[71]

Soner Yaln, Efendi, ss. 123-124. Vurgu benim.

[72]

BOA/ Hatt- Hmayun/ 48112/ Gurre, zilhicce 1241/ 7 temmuz 1826.

[73]

Naim Gleryz, Trk Yahudileri Tarihi, Gzlem Yaynlar, stanbul, 1993, cilt.1, s. 186. Ayrca
bkz. Yusuf Besalel, Osmanl ve Trk Yahudileri, Gzlem Yaynlar, stanbul, 2004, s. 47 (ilk basm
1999).

[74]

Soner Yaln, Efendi, s. 148. Vurgu benim.

[75]

bnlemin Mahmut Kemal nal, Son Sadrazamlar, cilt 2, ss. 600-601.

[76]

Soner Yaln, Efendi, s. 311.

[77]

Soner Yaln, Beyaz Mslmanlarn Byk Srr/Efendi 2, Doan Kitap, stanbul, 2008 (53
basm). Bundan byle Yaln, Efendi 2.

[78]

Yaln, Efendi 2, s. 27.

[79]

Yaln, Efendi 2, s. 30, s. 31.

[80]

Yaln, Efendi 2, s. 48.

[81]

Yaln, Efendi 2, s. 50. Vurgu benim.

[82]

Bkz. Wikipedia.

[83]

Yaln, Efendi 2, s. 174

[84]

William Flavelle Monypenny and George Earle Buckle, The Life of Benjamin Disraeli. Earl of
Beaconsfield, John Murray, London, 1929, 2vols. New and Revised Edition.

[85]

Robert Blake, Disraeli, Methuen & Co., London, 1966.

[86]

Yaln, Efendi 2, s. 174, s. 175. Vurgu benim.

[87]

Robert Blake, Disraeli, s. 258.

[88]

Yaln, Efendi 2, s. 360.

[89]

s. 74.

Ahmet Caferolu, Eski Uygur Trkesi Szl, Edebiyat Fakltesi Basmevi, stanbul, 1968,

[90]

Yaln, Efendi 2, s. 203. Vurgu benim.

[91]

Muhammed Emin Riyahi, Osmanl Topraklarnda Fars Dili ve Edebiyat, nsan Yaynlar,
stanbul, 1995.

[92]

Yaln, Efendi 2, s. 403. Vurgu benim.

[93]

Atila Ergr, Tekstil Terimleri Szl, Boazii niversitesi Yaynevi, stanbul, 2002.

[94]

Henry & Rene Kahane ve Andreas Tietze, The Lingua Franca in the Levant, ABC Kitabevi,
stanbul, 1988.

[95]

Andreas Tietze, Tarihi ve Etimolojik Trkiye Trkesi Lgati, Simurg, stanbul, 2002, s. 295.

[96]

Yaln, Efendi 2, s. 403.

[97]

Yaln, Efendi 2, s. 53.

[98]

Yaln, Efendi 2, s. 33.

[1]

Trkkaya Atav (ed), Osmanl'nn Son Dneminde Ermeniler, TBMM, Kltr, Sanat ve Yayn
Kurulu Yaynlar, Ankara, 2002. Atav, Osmanl'nn Son Dneminde Ermeniler.

[2]

Atav, op.cit., arka kapak.

[3]

Ylmaz ztuna, "Ermeni Sorununun Olutuu Siyasal Ortam", Atav, Osmanl'nn Son
Dneminde Ermeniler'de, ss. 41-62. Alnt s. 43. Vurgu benim. Bundan sonra, ztuna, Siyasal
Ortam.

[4]

ztuna, Siyasal Ortam, s. 44.

[5]

ztuna, Siyasal Ortam, s. 52.

[6]

ztuna, Siyasal Ortam, s. 57.

[7]

ztuna, Siyasal Ortam, s. 44.

[8]

Bkz. Y. Hakan Erdem, Osmanlda Kleliin Sonu, Kitap Yaynevi, stanbul, 2004.

[9]

Zafer Toprak, "Ermeni Sorunu'nda Dn na Etmek ya da 'Mukatele'nin cad", Toplumsal Tarih


, say 147, mart 2006, ss. 18-25.

[10]

ztuna, Siyasal Ortam, s. 60. Vurgu benim.

[11]

Bkz. Tark Z. Tunaya, Trkiye'de Siyas Partiler, 1859-1952, stanbul, 1952, s. 199.

[12]

Ahmed Akgndz ve Said ztrk, Bilinmeyen Osmanl, s. 284.

[13]

Mesela bkz. Danimend, Kronoloji, cilt iv, ss. 335-336.

[14]

ztuna, Siyasal Ortam, s. 55. Vurgu benim.

[15]

Atav, Osmanl'nn Son Dneminde Ermeniler, s. xi.

[16]

Ylmaz ztuna, Trk Tarihinden Yapraklar, Milli Eitim Bakanl, stanbul, 1992 (ilk bask
1969).

[17]

Ylmaz ztuna, Osmanl Padiahlarnn Hayat Hikayeleri, tken, stanbul, 2000 (lk bask
1969).

[18]

Ylmaz ztuna, Osmanl Hareminde Haseki Sultan, tken, stanbul, 1988 (ilk bask 1972).

[19]

Ylmaz ztuna, Cihan Hakan ve Yenileme Padiah. II. Sultan Mahmud, Babali Kltr
Yayncl, stanbul, 2006.

[20]

Mesela bkz. Ylmaz ztuna, Devletler ve Hnedanlar, Trkiye (1074-1990), cilt 2. Kltr
Bakanl, Ankara, 1996 (ilk bask 1990).

[21]

Ali Birinci, Mverrih-i Mderzd'n Flannmesi, Emek Matbaas, stanbul, 1994 ve Ali
Birinci, Tarih Urunda/Matbuat leminde Birka Adm, Dergh Yaynlar, stanbul, 2001, ss. 184243.

[22]

Ylmaz ztuna, Balangcndan Zamanmza Kadar Trkiye Tarihi, Hayat Kitaplar, stanbul,
1963-1967, 12 cilt.

[23]

Ylmaz ztuna, Byk Trkiye Tarihi. Balangcndan Zamanmza Kadar Trkiye'nin Siyasi,
Medeni, Kltr, Tekilat ve Sanat Tarihi, tken Yaynevi, stanbul, 1977-1979, 14 cilt. Bundan
sonra ztuna, Byk Trkiye Tarihi.

[24]

Ylmaz ztuna, Byk Osmanl Tarihi, tken Yaynevi, stanbul, 1990, 10 cilt.

[25]

Ylmaz ztuna, Osmanl Devleti Tarihi. tken Yaynlar, stanbul, 2004, 2 cilt. Bundan sonra
ztuna, Osmanl Devleti Tarihi.

[26]

ztuna, Trkiye Tarihi, c. 12, ss. 146-147. Vurgu benim.

[27]

ztuna, Byk Trkiye Tarihi, c. 7, ss. 182-183.

[28]

ztuna, Osmanl Devleti Tarihi/Siyasi Tarih. 1. cilt, ss. 541-542.

[29]

Edhem Eldem, "26 Austos 1896 'Banka Vakas' ve 1896 'Ermeni Olaylar', Tarih ve Toplum.
Yeni Yaklamlar, say 5, bahar 2007, s. 113.

[30]

Hseyin Nzm Paa (Haz. Necati Akta, Mustafa Ouz, Mustafa Kk), Ermeni Olaylar
Tarihi, Osmanl Arivi Daire Bakanl, Ankara, 1994. 2 cilt.

[31]

ztuna, Osmanl Devleti Tarihi, c.i, s. 14.

[32]

Erken Osmanl iin ciddi ve yeni bir alma olarak bkz. Feridun Emecen, lk Osmanllar ve
Bat Anadolu Beylikler Dnyas, Kitabevi, stanbul, 2001 ve ayrca bu konudaki tartmalar
toplayan bir eser iin bkz. Oktay zel ve Mehmet z (derleyenler), St'ten stanbul'a./ Osmanl
Devleti'nin Kuruluu zerine Tartmalar, mge Kitabevi, Ankara, 2000.

[33]

129.

Osman Turan, Dou Anadolu Trk Devletleri Tarihi, tken Yaynlar, stanbul, 2004, ss. 124-

[34]

ztuna, Osmanl Devleti Tarihi, i, s. 122, s. 191.

[35]

ztuna, Osmanl Devleti Tarihi, i, s. 188.

[36]

ztuna, Osmanl Devleti Tarihi, i s. 584.

[37]

ztuna, Osmanl Devleti Tarihi, i, s. 40.

[38]

ztuna, Osmanl Devleti Tarihi, ii. s. 194.

[39]

ztuna, Osmanl Devleti Tarihi, i. s. 479.

[40]

ztuna, Osmanl Devleti Tarihi, i, s. 414, s. 425.

[41]

ztuna, Byk Trkiye Tarihi, vii., s. 380, s. 387, s. 389.

[42]

ztuna, Osmanl Devleti Tarihi, i, ss. 284-285. Vurgu benim.

[43]

Karde katli ve veraset usl iin bkz. Joseph Fletcher, "Turco-Mongolian Monarchical
Tradition in the Ottoman Empire", Harvard Ukranian Studies, 3-4, 1979-1980 ve Mehmet Akman,
Osmanl Devletinde Karde Katli, Eren, stanbul, 1997.

[44]

s. 18.

Abdlkadir zcan, Fatih Sultan Mehmed/Knunnme-i l-i Osman, Kitabevi, stanbul, 2003,

[45]

ztuna, Osmanl Devleti Tarihi, ii, s. 267.

[46]

stanbul fethinin baz temel meseleleri iin bkz. Feridun M. Emecen, stanbul'un Fethi Olay ve
Meseleleri, Kitabevi, stanbul, 2003.

[47]

ztuna, Osmanl Devleti Tarihi, c. ii, ss. 54-55.

[48]

ztuna, Osmanl Devleti Tarihi, c.ii, s. 80.

[49]

ibid.

[50]

Ortayl, Tanzimattan Sonra Mahalli dareler, 1840-1878, Trkiye ve Orta Dou Amme daresi
Enstits, Ankara, 1975.

[51]

Ortayl, Trkiye dare Tarihi, Trkiye ve Orta Dou Amme daresi Enstits, Ankara, 1979.

[52]

Ortayl, Tanzimat Devrinde Osmanl Mahall dareleri, 1840-1880, TTK, Ankara, 2000.

[53]

Ortayl, Tanzimatdan Cumhuriyete Yerel Ynetim Gelenei, Hil, stanbul, 1985.

[54]

Ortayl, mparatorluun En Uzun Yzyl, Hil, stanbul, 1983.

[55]

Ortayl, Osmanl mparatorluunda Alman Nfuzu, Hil, stanbul 1983.

[56]

Ortayl, Osmanl Toplumunda Aile, Pan, stanbul, 2000.

[57]

Ortayl, Eski Dnya Seyahatnamesi, Aina Kitaplar, Ankara, 2007.

[58]

Ortayl, Meknlar ve Olaylaryla Topkap Saray, Kaynak Yaynlar, stanbul, 2007 ve Ortayl,
Osmanl Saraynda Hayat, Yitik Hazine Yaynlar, stanbul, 2008.

[59]

Bkz. Ortayl, stanbul'dan Sayfalar, Hil, stanbul, 1986; Ortayl, Osmanl mparatorluu'nda
ktisadi ve Sosyal Deiim, I, Turhan Kitabevi, Ankara, 2004; Ortayl, Ottoman Studies, Bilgi
niversitesi, stanbul, 2004; Ortayl, Batllama Yolunda, Merkez Kitaplar, stanbul, 2007.

[60]

Nilgn Uysal, Zaman Kaybolmaz/lber Ortayl Kitab, Trkiye Bankas, 2006.

[61]

Erol zvar (Yayna haz.), Trk Tarihiliinde Drt Sima: Halil nalck, Halil Sahilliolu,
Mehmet Gen, lber Ortayl, stanbul Bykehir Belediyesi, stanbul, 2006.

[62]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, Tima, stanbul, 2006.

[63]

Ortayl, Son mparatorluk Osmanl/Osmanl'y Yeniden Kefetmek 2, Tima, stanbul, 2006.

[64]

Ortayl, Ktada Osmanllar/Osmanl'y Yeniden Kefetmek 3, Tima, stanbul, 2007.

[65]

Ortayl, Gelenekten Gelecee, Ufuk Kitaplar, stanbul, 2001 (1.bask: Hil Yaynlar, 1982).

[66]

Ortayl, Osmanl Bar, Ufuk Kitaplar, stanbul, 2001.

[67]

Mustafa Armaan, lber Ortayl ile Tarihin Snrlarna Yolculuk, Ufuk Kitaplar, stanbul,
2001.

[68]

Taha Akyol, Osmanl Mirasndan Cumhuriyet Trkiyesi'ne. lber Ortayl ile Konumalar,
Ufuk Kitaplar, stanbul, 2002. Alnt s. 7'den.

[69]

Ortayl, Krk Ambar Sohbetleri, Aina Kitaplar, Ankara, 2006.

[70]

Ortayl, Tarihin zinde, Profil Yaynclk, stanbul, 2008.

[71]

Ortayl, Avrupa ve Biz, Turhan Kitabevi, Ankara, 2007 ve Ortayl, Avrupa ve Biz. Seme
Eserler I, Bankas Yaynlar, stanbul, 2007.

[72]

Ortayl, Tarihimiz ve Biz, Tima, stanbul, 2008.

[73]

Ortayl, Tarihimiz ve Biz s. 7.

[74]

Ortayl, Son mparatorluk Osmanl, ss. 31-41.

[75]

Ortayl, Tarihin Snrlarna Yolculuk, ss. 8-9.

[76]

Ortayl, Tarihin Snrlarna Yolculuk, s. 101.

[77]

Ortayl, Tarihin Snrlarna Yolculuk, ss. 45-46

[78]

Ortayl., Tarihin Snrlarna Yolculuk, ss. 91-92.

[79]

Akyol, op.cit., s. 15.

[80]

Akyol, op.cit., s. 30.

[81]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, s. 187.

[82]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, s. 118.

[83]

Ortayl, Ktada Osmanllar, s. 20.

[84]

Ortayl, Ktada Osmanllar, s. 87.

[85]

Nilgn Uysal, Zaman Kaybolmaz, s. 343.

[86]

Nilgn Uysal, op.cit., s. 354.

[87]

Ortayl, Osmanl Bar, s. 7.

[88]

Ortayl, Son mparatorluk Osmanl, ss. 7-8.

[89]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, s. 9.

[90]

Ortayl, Osmanl Bar, s. 12. Vurgu benim.

[91]

Nilgn Uysal, Zaman Kaybolmaz, s. 172.

[92]

403.

Mbahat S. Ktkolu, Osmanl Belgelerinin Dili (Diplomatik), Kubbealt, stanbul, 1998, s.

[93]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, s. 11 Vurgu benim.

[94]

99.

Hilary Sumner-Boyd ve John Freely, Strolling Though Istanbul, Redhouse, stanbul, 1972, s.

[95]

S Mustafa elebi (Haz. Hayati Develi), Yaplar Kitab / Tezkire'l-Bnyan ve Tezkiret'lEbniye, Kobank, stanbul, 2002, s. 165.

[96]

Sumner-Boyd ve Freely, op.cit., s. 46.

[97]

Sumner-Boyd ve Freely, op.cit., s. 222.

[98]

Sumner-Boyd ve Freely, op.cit., s. 121.

[99]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, s. 47.

[100]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, s. 118.

[101]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, ss. 138-139.

[102]

Ahmet Mumcu, "Divn- Hmyun", DA, 1994, c. 9, s. 431.

[103]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, s. 119.

[104]

Yaar Ycel (Haz.), 'Kitb- Mstetb', iinde, Osmanl Devlet Tekiltna Dair Kaynaklar,
TTK, Ankara, 1988, s. 6.

[105]

Ahmed Cevdet, Tarih, c. vi, s. 12.

[106]

Ortayl, Tarihimiz ve Biz, ss. 59-60. Vurgu benim.

[107]

Aleksandar Sopov, "Falling Like an Autumn Leaf": The Historical Visions of the Battle of
the Maritsa River/Meri River and the Quest for a Place Called Srpsnd, Sabanc niversitesi,
Baslmam MA tezi, 2007.

[108]

. Hakk Uzunarl, Osmanl Tarihi, c. 1, ss. 167-173 ve Danimend, Kronoloji, c. 1, ss. 4243, 53.

[109]

John V. A. Fine, The Late Medieval Balkans, c. 2, The University of Michigan Press, Ann
Arbor, 1994, ss. 379-382 ve Colin Imber, The Ottoman Empire, 1300-1481, Isis, stanbul, 1990, s.
29.

[110]

Ortayl, Ktada Osmanllar, ss. 27-28.

[111]

Ortayl, Avrupa ve Biz (Turhan), s. 39 ve Avrupa ve Biz ( Bankas), s. 37. Vurgu benim.

[112]

Halil nalck ve Mevld Ouz, Gazavt- Sultn Murd b. Mehemmed Hn. zladi ve Varna
Savalar (1443-1444) zerinde Anonim Gazavtnme, TTK, Ankara, 1978, ss. 17-18.

[113]

Danimend, Kronoloji, c. i, s. 209.

[114]

H. nalck, "Murad II", DA, stanbul, 2006, c. 31, s. 168

[115]

Ortayl, Tarihimiz ve Biz, ss. 22-23. Vurgu orijinalinde.

[116]

Ortayl, Tarihimiz ve Biz, s. 24, Vurgu orijinalinde.

[117]

V. L. Menage, "Annals of Murad II", BSOAS, v. 39, No. 3, (1976), ss. 570-584.

[118]

Osman Turan, stanbul'un Fethinden nce Yazlm Tarih Takvimler, TTK, Ankara, 1954.

[119]

Selnik Mustafa Efendi (Haz. Mehmet pirli), Tarih-i Selnik, 2 cilt. stanbul niversitesi
Edebiyat Fakltesi Yaynlar, stanbul, 1989.

[120]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, s. 187.

[121]

William L. Langer ve Robert P. Blake, "The Rise of the Ottoman Turks and its Historical
Background", The American Historical Review, v. 37, No. 3, (April 1932), ss. 468-505; V. L.
Menage, "The 'Menqib' of Yakhshi Faqih", BSOAS, v. 26, no.1, (1963), ss. 50-54.

[122]

Colin Imber, The Ottoman Empire 1300-1481, Isis, Istanbul, 1990, s. 1.

[123]

Ahmed k (Haz. Nihal Atsz), "Tevrih-i l-i Osman", Osmanl Tarihleri'nde, Trkiye
Yaynevi, stanbul, 1949, s. 93. Vurgu benim. Ayrca kr., k Paazade (Haz. Kemal Yavuz ve M. A.
Yekta Sara), Osmanoullar'nn Tarihi, K Kitapl, 2003, s. 319.

[124]

Atsz, op.cit., s. 148.

[125]

Ortayl, Tarihimiz ve Biz, ss. 68-69.

[126]

Atsz, op.cit., s. 123.

[127]

Oru Be (Haz. Necdet ztrk), Oru Be Tarihi, amlca Yaynlar, stanbul, 2007, s. 19.

[128]

Nihat Azamat, Anonim Tevrh-i l-i Osman, s. 18.

[129]

Ortayl, op.cit., s. 26.

[130]

Halil nalck, Hicri 835 Tarihli Suret-i Defter-i Sancak- Arvanid, TTK, Ankara, 1954.

[131]

Rm / Rmi iin bkz. Salih zbaran, Bir Osmanl Kimlii/14-17. Yzyllarda Rm / Rmi
Aidiyet ve mgeleri, Kitap Yaynevi, stanbul, 2004.

[132]

Mustafa li (Haz. M. Hdai entrk), Knh'l-Ahbar, c. ii., Fatih Sultan Mehmed Devri,
TTK, Ankara, 2003, s. 54.

[133]

brahim Mteferrika (Haz. Halil Necatiolu), Risle-i slmiye, Ankara, 1982, s. 94.

[134]

Mustafa li (Haz. M. Hdai entrk), Knh'l-Ahbar, s. 153.

[135]

Nilgn Uysal, Zaman Kaybolmaz, s. 161.

[136]

Caroline Campbell ve Alan Chong, Bellini and the East, National Gallery Company London,
2007, s. 16, 17-18.

[137]

Franz Babinger, Mehmed the Conqueror and His Time, Princeton University Press, Princeton,
1978, s. 388.

[138]

Hans Georg Majer, "The Petancius Series", The Sultan's Portrait: Picturing the House of
Osman, inde, Bankas, stanbul, 2000, s. 89.

[139]

Ortayl, Son mparatorluk Osmanl, s. 98.

[140]

Abdlkerim zaydn, "bn Bb", DA, c. 19, stanbul, 1999, ss. 379-382; Adnan Sadk Erzi,
"bn Bb", IA, c. 5/2, Eskiehir, 1997, ss. 712-718.

[141]

Ortayl, Tarihimiz ve Biz, s. 169.

[142]

Ortayl, Osmanl Bar, s. 54.

[143]

Ortayl, Tarihin Snrlarna, s. 27.

[144]

Ortayl, Tarihimiz ve Biz, s. 103.

[145]

Ortayl, Tarihimiz ve Biz, s. 27.

[146]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, s. 115.

[147]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, s. 28.

[148]

Ortayl, Osmanl Bar, s. 159.

[149]

Ortayl, Osmanl Bar, s. 27.

[150]

Ortayl, Son mparatorluk, ss,179-180.

[151]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, s. 63.

[152]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, s. 110.

[153]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, s. 136.

[154]

Ortayl, Ktada Osmanllar, s. 18.

[155]

Ortayl, Ktada Osmanllar, s. 38.

[156]

Ortayl, Ktada Osmanllar, s. 52.

[157]

Ortayl, Ktada Osmanllar, s. 62.

[158]

Ortayl, Ktada Osmanllar, s. 105.

[159]

Ortayl, Ktada Osmanllar, s. 169.

[160]

Ortayl, Osmanl Bar, s. 94.

[161]

Ortayl, Osmanl Bar, s. 124.

[162]

Ortayl, Osmanl Bar, s. 158.

[163]

Ortayl, Tarihimiz ve Biz, s. 18.

[164]

Ortayl, Tarihin Snrlarna, s. 23.

[165]

Ortayl, Tarihin Snrlarna, s. 25.

[166]

Ortayl, Tarihin Snrlarna, s. 68.

[167]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, s. 185.

[168]

Ortayl, Son mparatorluk Osmanl, s. 35.

[169]

Ortayl, Ktada Osmanllar, s. 185.

[170]

Ortayl, Son mparatorluk Osmanl, s. 137.

[171]

Ortayl, Tarihimiz ve Biz, s. 189.

[172]

Ortayl, Tarihimiz ve Biz, s. 36.

[173]

Ortayl, Son mparatorluk Osmanl, s. 177.

[174]

Ortayl, Osmanl'y Yeniden Kefetmek, s. 24.

[175]

Ortayl, "Hilfet ve Trkiye slm Devletinde Hilfet", iinde. . Ortayl, Osmanl


mparatorluu'nda ktisadi ve Sosyal Deiim/Makaleler I, Turhan Kitabevi, Ankara, 2004, ss.
257-265 ve Ortayl, ,"Hilfet ve Trkiye slm Devletinde Hilfet", iinde. . Ortayl, Batllama
Yolunda, Merkez Kitaplar, stanbul, 2007, ss. 146-155.

[176]

Ortayl, Turhan Yaynevi'nden kan makale derlemesindeki ilk 24 makaleyi, hem de ayn
srayla bu kez Bankas'ndan, gncel ama olduka yanltc baka bir balkla bir kez daha bastrm
bulunmaktadr. stelik bu derlemedeki makalelerin daha nce basldklar bilgisi bile okuyucudan
esirgenmitir. Bkz. . Ortayl, Osmanl'da Deiim ve Anayasal Rejim Sorunu/Seme Eserleri, II,
Bankas Kltr Yaynlar, stanbul, 2008.

[177]

Ortayl, ktisadi ve Sosyal Deiim, Turhan, s. 260 ve Batllama Yolunda, ss. 149-150.
Vurgu benim.

[178]

Ayn Calut Sava iin bkz. Reuven Amitai-Preiss, Mongols and Mamluks. The Mamluklkhanid War, 1260-1281, Cambridge University Press, Cambridge, 1995, zellikle ss. 26-48.

[179]

Reuven Amitai-Preiss, "Mongol Imperial Ideology and the Ilkhanid War against the Mamluks",
iinde Reuven Amitai-Preiss ve David O. Morgan, The Mongol Empire & its Legacy, Brill, Leiden,
1999, s. 68. Ayrca bkz. Reuven Amitai, "Whither the Ilkhanid Army? Ghazan's First Campaign into
Syria (1299-1300)", iinde. Nicola di Cosmo, Warfare in Inner Asian History (ed), Brill, Leiden,
2002, ss. 221-264.

[180]

Ortayl, Tarihimiz ve Biz, s. 43. Vurgu benim.

[1]

Hasan Bey-Zde Ahmed Paa (Haz. evki Nezihi Aykut), Hasan Bey-Zde Trhi, TahlilKaynak Tenkidi, c. i, TTK, Ankara, 2004, ss. lxxxiv-xcii.

[2]

Halide Edib Advar, Trk'n Atele mtihan, an Yayn, stanbul, 1962, s. 4. Vurgu benim.

[3]

Hlya Adak, "An Epic for Peace", Halide Edib'in anlarnn tpkbasmna nsz, s. xiv. Bkz.
Memoirs of Halid Edib, Gorgias Press, Piscataway, NJ, 2004. Benim evirim. Ayrca bkz., Hlya
Adak, "National Myths and Self-Na(rra)tions: Mustafa Kemal's Nutuk and Halide Edib's Memoirs
and the Turkish Ordeal" iinde, Sibel Irzk and Gven Gzeldere, Relocating the Fault Lines:
Turkey Beyond the East-West Divide, South Atlantic Quarterly. Spring/Summer 2003, 102 (2/3),
509-529, Duke University Press, Durham, bkz. s. 524.

[4]

Advar, Trk'n Atele mtihan, s. 15.

[5]

Sina Akin, stanbul Hkmetleri ve Milli Mcadele/Mutlakiyete Dn (1918-1919), Cem


Yaynevi, stanbul, 1992.

[6]

Halide Edib, The Turkish Ordeal. Being the Further Memoirs of Halid Edib, The Century Co.,
New York, 1928, s. 12.

[7]

Advar, op.cit., s. 17. Vurgu benim.

[8]

Halide Edib, op.cit.,14. Vurgu benim.

[9]

Bunlara topluca bir bak iin bkz. Blent Tanr, Trkiye'de Yerel Kongre ktidarlar (19181920), Afa Yaynlar, stanbul, 1992.

[10]

Advar, op.cit., s. 17. Vurgu benim.

[11]

Halide Edib, op.cit., ss. 14-15. Vurgu benim.

[12]

Advar, op.cit., ss. 119-120. Vurgu benim.

[13]

Halide Edib, op.cit., s. 127. Vurgu benim.

[14]

Halide Edib, op.cit., s. 169.

[15]

Advar, op.cit., s. 153. Vurgu benim.

[16]

Halide Edib, op.cit., s. 185.

[17]

Advar, op.cit., s. 133. Vurgu benim.

[18]

Halide Edib, op.cit., s. 145.

[19]

Bkz. R. Levy, "Kurret-l-Ayn', A, c. 6,ss. 1021-1023.

[20]

Fizan Mebusu Cm [Baykut], Trablusgarb'den Sahra-y Kebir'e Doru, Nian Babikyan


Matbaas, stanbul, 1326 (Rum)-1910 ve Cm, Osmanl lkesinde Hristiyan Trkler ve Bizans
mparatorluuna Dhil Olan Turan Akvm, Yeni Osmanl Matbaa ve Ktbhanesi, stanbul, 1338.

[21]

Advar, op.cit., s. 153. Vurgu benim.

[22]

Halide Edib, op.cit., s. 184.

[23]

hsan Ylmaz, "Halide Edip Beni 13 Yl Smrd", Hrriyet (Pazar eki), 21 nisan 2002.

[24]

Ahmed Akgndz, slm Hukukunda Klelik-Criyelik Messesi ve Osmanl'da Harem,


Osmanl Aratrmalar Vakf, stanbul, 1995 (kinci bask. Bundan sonra, Harem 2).

[25]

Ahmed Akgndz, slm Hukukunda Klelik-Criyelik Messesesi ve Osmanl'da Harem,


Osmanl Aratrmalar Vakf, stanbul, 2000 (Beinci Bask. Bundan sonra, Harem 5).

[26]

Ahmed Akgndz, Tm Ynleriyle Osmanl'da Harem, Tima Yaynlar, stanbul, 2007 (Bundan
sonra, Osmanl'da Harem).

[27]

Ahmed efik, El- Rk f'l-slm, Dersaadet, kdam Matbaas, 1314.

[28]

Safiye nvar, Saray Hatralarm, Caalolu Yaynevi, stanbul, 1964.

[29]

Ehud R. Toledano, Osmanl Kle Ticareti 1840-1890, Tarih Vakf Yurt Yaynlar, stanbul,
1994.

[30]

Ehud R. Toledano, Slavery and Abolition in the Ottoman Middle East, University of
Washington Press, Seattle, 1998.

[31]

Ehud R. Toledano, As if Silent and Absent/Bonds of Enslavement in the Islamic Middle East,
Yale University Press, New Haven, 2007.

[32]

Leslie P. Peirce, The Imperial Harem. Women and Sovereignty in the Ottoman Empire, Oxford
University Press, Oxford, 1993 ve Leslie Peirce (ev. Aye Berktay), Harem-i Hmayun, Osmanl
mparatorluu'nda Hkmranlk ve Kadnlar, Tarih Vakf Yurt Yaynlar, stanbul, 1996.

[33]

Y. Hakan Erdem, Slavery in the Ottoman Empire and its Demise, 1800-1909, Macmillan Press,
London, 1996 ve Y. Hakan Erdem (ev. Bahar Trnak), Osmanlda Kleliin Sonu, Kitap Yaynevi,
stanbul, 2004.

[34]

Glru Necibolu, Architecture, Ceremonial and Power: The Topkapi Palace in the Fifteenth
and Sixteenth Centuries, MIT Press, Camridge, M.A., 1991; Glru Necibolu (ev. Ruen Sezer),
15. ve 16. Yzylda Topkap Saray: Mimari, Tren ve ktidar, YKY, stanbul, 2007.

[35]

William Gervase Clarence-Smith, Islam and the Abolition of Slavery, Oxford University Press,
Oxford, 2006.

[36]

Hasan Tahsin Fendolu, slm ve Osmanl Hukunda Klelik ve Criyelik/Kamu Hukuku


Asndan Mukayeseli Bir nceleme, Beyan, stanbul, 1996.

[37]

Akgndz, Osmanl'da Harem, ss. 11-12.

[38]

Leila Hanoum (Ed. Youssuf Razi), Le Harem Imprial et les Sultanes, Calmann-Lvy, Paris,
1925 ve Leyla Saz (Haz. Sadi Borak), Harem'in yz, Milliyet Yaynlar, 1974.

[39]

Sleyman Kni rtem (Haz. Osman Selim Kocahanolu), Osmanl Saray ve Haremin yz,
Temel, stanbul, 1999.

[40]

nalck eletirileri, her metinde deiik yerlerde, mesela Harem 2'de, s. 17 ve Osmanl'da
Harem (2007), s. 51.

[41]

Akgndz, Harem 2, s. 39.

[42]

Akgndz, Harem 2, s. 40.

[43]

ibid.

[44]

Akgndz, Harem 2, ss. 41-42. Boldlar orijinalde. talikler benim.

[45]

Akgndz, Harem 2, ss. 42-43 Akgndz'n kendi okuyuu da ufak farkllklarla yledir:
"Evlenn unun bigi avretler ile kim, erden kamaz ola; olan dourgan ola, mmetim ok ola kim,
ben mmetim okluuyla fahrlanurun, yarn kymet gnndedir."

[46]

Akgndz, Harem 5, ss. 49-50 Bold orijinalde. talik benim. Musa Duman'n mektubu ss. 463465'te.

[47]

Akgndz, Osmanl'da Harem, s. 22-26.

[48]

Akgndz, Harem 2, ss. 44-45; Harem 5, ss. 52-53. Vurgu benim.

[49]

Akgndz, Osmanl'da Harem, s. 25.

[50]

Akgndz, Osmanl Kanunnmeleri ve Hukuk Tahlilleri, c. 4, Fey Vakf, stanbul, 1992, s.


297, s. 301.

[51]

242.

Akgndz, Osmanl Kanunnmeleri ve Hukuk Tahlilleri, c. 6, Fey Vakf, stanbul, 1993, s.

[52]

Akgndz, Osmanl Kanunnmeleri ve Hukuk Tahlilleri, c. 6, Fey Vakf, stanbul, 1993, s.


227., n. 6.

[53]

Akgndz, Harem 2, s. 45; Harem 5, s. 53.

[54]

Akgndz, Harem 2, s. 39 ve Harem 5, s. 47.

[55]

Akgndz, Osmanl'da Harem, s. 22.

[56]

. H. Uzunarl, Kapukulu Ocaklar, TTK, Ankara, 1984, s. 37, 40.

[57]

Midhat Sertolu, Resimli Osmanl Tarihi Ansiklopedisi, skit Yayn, stanbul, 1958, s. 151.

[58]

Kap kavram iin bkz. Metin Kunt, The Sultan's Servants/The Transformation of Ottoman
Provincial Government, 1550-1650, Colombia University Press, New York, 1983, s. xiii.

[59]

Gelibolulu Mustafa 'Ali, (Haz. Mehmet eker), Gelibolulu Mustafa l ve Mev'id'n-nefis f


Kva'idi'l-Meclis, TTK, Ankara, 1997, s. 353.

[60]

Gelibolulu Mustafa 'Ali, (Haz. Mehmet eker), op.cit., ss. 272-273. Vurgu benim.

[61]

Gelibolulu Mustafa 'Ali, (Haz. Mehmet eker), Mev'id'n-nefis, s. 154. Vurgu benim.

[62]

Gelibolulu Mustafa 'Ali (Haz. M. Hdai entrk), Knh'l-Ahbr, c.ii, s. 101. Vurgu benim.

[63]

Dror Ze'evi, Producing Desire. Changing Sexual Discourses in the Ottoman Middle East,
1500-1900, University of California Press, Berkeley, 2006, s. 93.

[64]

Akgndz, Harem 2, s. 255; Harem 5, s. 263; Osmanl'da Harem, s. 111.

[65]

Akgndz, Harem 2, s. 255; Harem 5, s. 263; Osmanl'da Harem, s. 113.

[66]

aatay Uluay, Harem II, TTK, Ankara, 1985, s. 15.

[67]

Akgndz, Harem 2, s. 256; Harem 5, s. 264; Osmanl'da Harem, s. 113. Vurgu benim.

[68]

Akgndz, Harem 2, s. 257; Harem 5, s. 265; Osmanl'da Harem, s. 114. Vurgu benim.

[69]

Akgndz, Harem 2, s. 264; Harem 5, s. 271; Osmanl'da Harem, s. 119. Vurgu benim.

[70]

Akgndz, Harem 2, s. 23. Birinci basknn nsz aynen tekrar iin Harem 5, s. 33.

[71]

Akgndz, Harem 2, s. 293; Harem 5, s. 300; Osmanl'da Harem, s. 148. Vurgu benim.

[72]

Akgndz, Harem 2, s. 259; Harem 5, s. 267; Osmanl'da Harem, s. 115.

[73]

Akgndz, Harem 2, s. 36; Harem 5, s. 44; Osmanl'da Harem, ss. 20-21.

[74]

Akgndz, Harem 2, s. 56; Harem 5, s. 63-64; Osmanl'da Harem, ss. 27-28.

[75]

Ahmed efik Bey, El-rk f'l-slm, s. 4.

[76]

Richard F. Clarke, Cardinal Lavigerie and the Slave Trade, Negro Universities Press, New
York, 1969 (lk basks 1889). zellikle "Mohammedanism and Slavery" blm, ss. 288-303.

[77]

Akgndz, Harem 2, s. 57; Harem 5, s. 65.

[78]

Akgndz, Harem 2, s. 76; Harem 5, s. 83.

[79]

Akgndz, Harem 2, s. 95; Harem 5, s. 102. Vurgu benim.

[80]

Akgndz, Harem 2, ss. 95-96, Harem 5; s. 103. Vurgu benim.

[81]

Falih Rfk Atay, Gezerek Grdklerim, Devlet Kitaplar, Ankara, 1970, s. 288.

[82]

Falih Rfk Atay, Gezerek Grdklerim, ss. 283-284.

[83]

Akgndz, Harem 2, ss. 98; Harem 5, s. 105-6. Vurgu benim.

[84]

Akgndz, Harem 2, s. 107; Harem 5, ss. 115-116; Osmanl'da Harem, ss. 43.

[85]

Akgndz, Harem 2, s. 110-111; Harem 5, s. 119.

[86]

Akgndz, Harem 2, s. 113; Harem 5, s. 121. Vurgu benim.

[87]

Avigdor Levy, "Formalization of Cossack Service under Ottoman Rule", iinde, Bla K. Kiraly
(et.al), East Central European Society and War in the Pre-Revolutionary Eighteenth Century,
Columbia University Press, New York, 1982, ss. 491-505.

[88]

Akgndz, Harem 2, s. 117-118; Harem 5, s. 125-126. Vurgu benim.

[89]

Erdem, Osmanlda Kleliin Sonu, ss. 41-42.

[90]

Erdem, Osmanlda Kleliin Sonu, ss, 65-67.

[91]

Akgndz, Harem 2, s. 159 Vurgu benim.

[92]

Akgndz, Harem 5, ss. 167; Osmanl'da Harem, ss. 52. Vurgu benim.

[93]

mer Ltfi Barkan, XV. Ve XVI. Asrlarda Osmanl mparatorluunda Zir Ekonominin
Hukuk ve Mal Esaslar, Kanunlar, I. cilt, stanbul, 1943, s. 95. Ayrca daha iyi bir okuma kesinlikle
olmayan, Barkan'n okuduu baz kelimeleri bile atlayan bir okuma iin bkz. Akgndz, Osmanl
Kanunnmeleri, 1990, c. 2, s. 311. Osmanlcasnda aka okunan ve Barkan'n da yle okuduu
"mteveccih olmalu olmaya" ibareleri burada "mteveccih olmaya" olarak okunmu.

[94]

Akgndz, Harem 2, s. 105; Harem 5, ss. 113. Vurgulu yerler deiiklikleri gsteriyor.

[95]

Toledano, Osmanl Kle Ticareti, s. 3.

[96]

Akgndz, Harem 2, s. 175; Harem 5, ss. 183.

[97]

Toledano, Osmanl Kle Ticareti, s. 77.

[98]

Akgndz, Osmanl'da Harem, s. 112. Vurgu benim.

[99]

Akgndz, Harem 2, s. 152; Harem 5, s. 160.

[100]

Diyanet web sitesi. Vurgu benim.

[101]

Aysu Ata, Trke lk Kur'an Tercmesi (Rylands Nshas). Karahanl Trkesi (Giri-MetinNotlar-Dizin), Trk Dil Kurumu Yaynlar, Ankara, 2004, Nis 25, s. 26.

[102]

Akgndz, Osmanl Kanunnmeleri, c. 7, 1994, s. 304. Mantn zemediim italikler


orijinalde. Boldlar benim.

[103]

Akgndz, Harem 5, s. 453.

[104]

Akgndz, Harem 5, s. 454.

[105]

Akgndz, Harem 5, s. 459.

[106]

Akgndz, Harem 5, s. 457.

[107]

ibid. Vurgu benim.

[108]

Akgndz, Osmanl Kanunnmeleri, c. 7, 1994, s. 304.

[1]

Salhi R. Sonyel, Minorities and the Destruction of the Ottoman Empire, Turkish Historical
Society, Ankara, 1993. Bundan sonra Sonyel, Minorities.

[2]

Benjamin Braude and Bernard Lewis, Christians and Jews in the Ottoman Empire, Holmes &
Meier, New York, 1982. Vol. I. Bundan sonra Braude and Lewis, Chistians and Jews. I

[3]

Sonyel, Minorities, s. 52.

[4]

Braude and Lewis, Chistians and Jews. I, s. 103.

[5]

Sonyel, Minorities, s. 46.

[6]

Braude and Lewis, Chistians and Jews. I, s. 90.

[7]

Braude and Lewis, Chistians and Jews. I, s. 97.

[8]

Sonyel, Minorities, s. 30.

[9]

ibid.

[10]

Braude and Lewis, Chistians and Jews. I, s. 186.

[11]

Braude and Lewis, Chistians and Jews. I, s. 202.

[12]

Sonyel, Minorities, s. 73.

[13]

Braude and Lewis, Chistians and Jews. I, s. 186; Sonnot 9, s. 201.

[14]

E. J. Rapson (Ed.), The Cambridge History of India, Cilt I, Ancient India, CUP, London, 1922
ve 1935; Sir Wolseley Haig (Ed.), The Cambridge History of India. Cilt III, Turks and Afghans,
CUP, London, 1928; Sir Richard Burn (Ed.), The Cambridge History of India. Cilt IV, The Mughal
Period, CUP, London, 1937; H. H. Dodwell (Ed.), The Cambridge History of India. Cilt V, British
India 1497-1858, CUP, London, 1929; H. H. Dodwell (Ed.), The Cambridge History of India. Cilt
VI, The Indian Empire 1858-1918, CUP, London, 1932 ve Sir Mortimer Wheeler, The Cambridge
History of India. Supplementary Volume. The Indus Civilization, CUP, London, 1961.

[15]

Y. Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, cilt I, lk alardan Gurkanl Devletinin Kuruluuna Kadar
(1526), TTK, Ankara, 1946; Y. Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi. Cilt II, Gurkanl Devletinin
Byklk Devri (1526-1737), TTK, Ankara, 1947 ve Y. Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi. cilt III,
Nadir ah Afar'n Aknndan Bamszlk ve Cumhuriyete Kadar (1737-1949), TTK, Ankara, 1950.
(kinci basks 1987).

[16]

Bayur, Hindistan Tarihi. I, s. xvii.

[17]

ibid. Vurgu benim.

[18]

Y. Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi. cilt III, ss. 56-57.

[19]

Sir E. Dennison Ross, "The Portuguese in India", H. H. Dodwell (Ed.), iinde. The Cambridge
History of India. cilt V, British India 1497-1858, CUP, London, 1929'da. ss. 3-4.

[20]

Y. Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, cilt III, s. 59. talikler Bayur'un orijinal katks.

[21]

Sir E. Dennison Ross, "The Portuguese in India", ss. 5-6.

[22]

Y. Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, cilt III, s. 82.

[23]

Sir William Foster, "The East India Company, 1600-1740", s. 77, H. H. Dodwell (Ed.), The
Cambridge History of India, cilt V; British India 1497-1858, CUP, London, 1929'da.

[24]

Y. Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, cilt III, s. XXVII.

[25]

ibid.

[26]

Y. Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, cilt I, s. 272.

[27]

Sir Wolseley Haig, "Mu'izz-ud-din Muhammad bin Sam of Ghur and The Earlier Slave Kings of
Delhi", Sir Wolseley Haig (Ed.), The Cambridge History of India, cilt III, Turks and Afghans, CUP,
London, 1928'de, s. 44.

[28]

Y. Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, cilt I, s. 292.

[29]

Sir Wolseley Haig, "Mu'izz-ud-din Muhammad", ss. 68-69.

[30]

Y. Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, cilt I, s. 322.

[31]

Sir Wolseley Haig, "The Reigns of Ghiyas-ud-Din Tughluq and Muhammad Tughluq, and the
Second Conquest and Revolt of the Deccan", Sir Wolseley Haig (Ed.), The Cambridge History of
India, cilt III, Turks and Afghans, CUP, London, 1928'de, ss. 134-135.

[32]

Y. Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, cilt I, s. 423.

[33]

Sir Wolseley Haig, "The Kingdom of the Deccan, A.D.1347-1490", Sir Wolseley Haig (Ed.),
The Cambridge History of India, cilt III, Turks and Afghans, CUP, London, 1928'de, s. 381.

[34]

ibid.

[35]

Gabor Agoston, Guns for the Sultan. Military Power and the Weapons Industry in the
Ottoman Empire, Cambridge University Press, Cambridge, 2005, ss. 16-17.

[36]

Iqtidar Alam Khan, Gunpowder and Firearms. Warfare in Medieval India, Oxford University
Press, New Delhi, 2004, s. 208.

[37]

Y. Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, cilt I, s. XIX.

[38]

Cengiz Orhonlu, Osmanl mparatorluu'nda Airetlerin skn, Eren Yaynclk, stanbul,


1987. M. S. Eren'in notu, s. iv. Bundan sonra, Orhonlu, Airetlerin skn.

[39]

Yusuf Halaolu, XVIII. Yzylda Osmanl mparatorluu'nun skn Siyaseti ve Airetlerin


Yerletirilmesi, TTK, Ankara, 1988, 18. Vurgu benim. Bundan sonra Halaolu, XVIII. Yzylda.

[40]

Orhonlu, Airetlerin skn, s. 21. Vurgu benim.

[41]

Orhonlu, Airetlerin skn, s. 22. Vurgu benim.

[42]

Hem Orhonlu hem de Halaolu'nun referans: Ahmet Refik, XVI. Asrda stanbul Hayat
(1553-1591), stanbul 1935, s. 86.

[43]

Halaolu, XVIII. Yzylda, s. 23. Vurgu benim.

[44]

Orhonlu, Airetlerin skn, s. 24. Vurgu benim.

[45]

Halaolu, XVIII. Yzylda, s. 25. talikler benim. Bold orijinalde.

[46]

Orhonlu, Airetlerin skn, s. 26. talikler benim. Bold orijinalde.

[47]

Halaolu, XVIII. Yzylda, s. 25, n.176.

[48]

Naima, cilt 6, fihrist.

[49]

Naima, cilt 6, s. 402.

[50]

Danimend, Kronoloji, 3, s. 426.

[51]

Halaolu, XVIII. Yzylda, s. 39. Vurgu benim.

[52]

Orhonlu, Airetlerin skn, s. 44. Vurgu benim.

[53]

Murat Bardak, "Hlya Avar'n Banda Bir de Fiyongu Olsayd 'Felek Tabancas' Takm
Olacakt", 30 nisan 2006, Hrriyet. Bold vurgular orijinalde, italikler benim.

[54]

Murat Bardak, "Yusuf Hoca ile Aramzdaki Tartmada nc Kiilere Baka ey Der!",
Hrriyet, 14 mays 2006.

[55]

lber Ortayl, Tanzimattan Sonra Mahalli dareler (1840-1878), Trkiye ve Orta Dou Amme
daresi Enstits Yaynlar, Ankara, 1974. Bundan sonra Ortayl, Mahalli dareler.

[56]

lber Ortayl, Tanzimattan Cumhuriyete Yerel Ynetim Gelenei, Hil Yaynlar, stanbul, 1985.

[57]

lber Ortayl, Tanzimat Devrinde Osmanl Mahalli dareleri (1840-1880), TTK, Ankara, 2000

[58]

Ortayl, Mahalli dareler, s. xiv.

[59]

Musa adrc, Tanzimat Dneminde Anadolu Kentleri'nin Sosyal ve Ekonomik Yaplar, TT K,


Ankara, 1991. Bundan sonra adrc, Anadolu Kentleri.

[60]

Ortayl, Mahalli dareler, s. 29. Vurgu benim.

[61]

adrc, Anadolu Kentleri, s. 199. Vurgu benim.

[62]

E. Engelhardt (eviren Ali Read), Trkiye ve Tanzimat ve Devlet-i Osmaniyenin Tarih-i


Islhat, Kanaat Kitabhanesi, stanbul, 1328 (1910), s. 72. Bundan sonra Engelhardt, Trkiye ve
Tanzimat.

[63]

Ahmed Ltf Efendi (Yeni yazya aktaran Ycel Demirel), Vak'anvs Ahmed Ltf Efendi
Tarihi, Tarih Vakf-Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 1999. c. viii, ss. 1183-1184.

[64]

Ortayl, Mahalli dareler, s. 30.

[65]

Engelhardt, Trkiye ve Tanzimat, s. 73.

[66]

adrc, Anadolu Kentleri, s. 216.

[67]

Ortayl, Mahalli dareler, s. 19.

[68]

Ortayl, Mahalli dareler, s. 37. Vurgu benim.

[69]

adrc, Anadolu Kentleri, s. 250. Vurgu benim.

[70]

Ortayl, Mahalli dareler, s. 39.

[71]

adrc, Anadolu Kentleri, s. 250.

[72]

Engelhardt, Trkiye ve Tanzimat, s. 143.

[73]

Danimend, Kronoloji, iv. s. 193.

[74]

Yonca Kksal ve Davut Erkan, Sadrazam Kbrsl Mehmet Emin Paa'nn Rumeli Teftii,
Boazii niversitesi Yaynevi, stanbul, 2007, s. 20.

[75]

adrc, Anadolu Kentleri, s. 257.

[76]

Ortayl, Mahalli dareler, s. 59.

[77]

adrc, Anadolu Kentleri, s. 259.

[78]

Ortayl, Mahalli dareler, s. 66.

[79]

Ortayl, Mahalli dareler, s. 66.

[80]

Ortayl, Mahalli dareler, s. 67.

[81]

adrc, Anadolu Kentleri, s. 259.

[82]

Ibid ve Ortayl, Mahalli dareler, s. 67.

[83]

adrc, Anadolu Kentleri, s. 268.

[84]

Bkz. Yukarda s. 202.

[85]

Hasan Tahsin Fendolu, slm ve Osmanl Hukunda Klelik ve Criyelik. Kamu Hukuku
Asndan Mukayeseli Bir nceleme, Beyan, stanbul, 1996.

[86]

Fendolu, Klelik ve Criyelik, s. 2 (kapak arkas).

[87]

Fendolu, op.cit., s. 31. Vurgu benim.

[88]

Akgndz, Harem 2, s. 71. Vurgu benim.

[89]

Fendolu, op.cit., ss. 33-34.

[90]

Akgndz, Harem 2, s. 81. Vurgu benim.

[91]

Fendolu, op.cit., ss. 60-61.

[92]

Akgndz, Harem 2, ss. 95-96. Vurgu benim.

[93]

Fendolu, op.cit., s. 64. Vurgu benim.

[94]

Akgndz, Harem 2, s. 96. Vurgular benim.

[95]

Atay, Gezerek Grdklerim, s. 287.

[96]

Fendolu, op.cit., s. 63.

[97]

Akgndz, Harem 2, s. 98.

[98]

Akgndz, Harem 2, s. 100.

[99]

Akgndz, Harem 2, s. 102.

[100]

Fendolu, op.cit., s. 68.

[101]

Fendolu, op.cit., s. 96.

[102]

Akgndz, Harem 2, s. 114.

[103]

Fendolu, op.cit., s. 97. Vurgu benim.

[104]

Akgndz, Harem 2, s. 116. Vurgu benim.

[105]

Fendolu, op.cit., ss. 307-308.

[106]

Ramazan een, Selhaddin Devrinde Eyybiler Devleti, Edebiyat Fakltesi Yaynlar,


stanbul, 1983, s. 77.

[107]

een, op.cit., s. 89.

[108]

een, op.cit., s. 85.

[109]

een, op.cit., s. 95.

[110]

Akgndz, Harem 2, s. 113. Vurgu benim.

[111]

Fendolu, op.cit., s. 91. Vurgu benim.

[112]

M. Erturul Dzda, eyhlislm Ebussud Efendi Fetvalar Inda 16. Asr Trk Hayat,
Enderun Kitabevi, stanbul, 1983, ss. 119-120.

[113]

Fendolu, op.cit., s. 220.

[114]

Akgndz, Harem 2, ss. 128-129.

[115]

Fendolu, op.cit., s. 59.

[116]

Akgndz, Harem 2, s. 93.

[117]

Fendolu, op.cit., s. 275.

[118]

Fendolu, op.cit., s. 277.

[119]

Akgndz, Harem 2, s. 313.

[120]

Fendolu, op.cit., s. 279.

[121]

Fendolu, op.cit., s. 279 ve Akgndz, Harem 2, s. 314.

[122]

Fendolu, op.cit., s. 281.

[123]

Fendolu, op.cit., s. 278.

[124]

Akgndz, Harem 2, s. 264.

[125]

Akgndz, Harem 2, s. 264; A. Akgndz, slm Hukukunda ve Osmanl Tatbikatnda Vakf


Messesesi, TTK, Ankara, 1988.

[126]

Akgndz, Harem 2, s. 264; Hasan Yksel, "Vakflara Dair Bir Eser zerine", Tarih ve
Toplum, no. 89, mays 1991, ss. 57-61.

[1]

Marguerite Yourcenar (ev. Nili Bilkur), Hadrianus'un Anlar, Adam Yaynlar, stanbul, 1992.

[2]

Sultan Abdlhamid (Ali Vehbi Bey tarafndan hazrlanan Franszca baskdan eviren H. Salih
Can), Siyasi Hatratm, Dergh Yaynlar, stanbul, 1987, s. 60 (ilk bask 1974).

[3]

Sultan Abdlhamid, Siyasi Hatratm, s. 61.

[4]

bnlemin Mahmud Keml, "Abdlhamid-i Sani'nin Notlar", TTEM, 90, 1 Knun-u Sani 1926,
ss. 60-68. (basm 1927).

[5]

M. Metin Hlag, Sultan II. Abdlhamid'in Srgn Gnleri, Hususi Doktoru Atf Hseyin
Bey'in Hatrat, Pan Yaynclk, stanbul, 2003.

[6]

smet Bozda, kinci Abdlhamid'in Hatra Defteri ve Mithat Paa'nn Taif Zndanndan
Gnderdii 8 Mektup, Bozda Kitabevi, Bursa, 1946. Bundan sonra Bozda, Hatra Defteri, 1946;
ve smet Bozda, Abdlhamid'in Hatra Defteri (Belgeler ve Resimlerle), Kervan Yaynlar,
stanbul, 1975, Bundan sonra Bozda, Hatra Defteri, 1975.

[7]

Aleddin Yalnkaya, "Htrt- Sultn Abdlhamid Hn- Sn= 'Sultan Abdlhamid'in Hatra
Defteri zerine", Tarih ve Toplum, eyll 1992, 105, ss. 57-62 ve Aleddin Yalnkaya, Sultan II.
Abdlhamid Han'n Notlar, Sebil Yaynevi, stanbul, 1996.

[8]

Yavuz Selim Karakla, "Sultan Hamid'in Sahte Hatrat", Toplumsal Tarih, kasm 2001, 95, ss.
29-34.

[9]

Ali Birinci, "Sultan Abdlhamid'in Htra Defteri Meselesi", Divan lm Aratrmalar, 2005-2,
19, ss. 177-194.

[10]

Mesela, smet Bozda, "Abdlhamid'in Anlar", Tarih ve Toplum, aralk 1992, 108, s. 2;
Aleddin Yalnkaya, "Bozda'a Yant", Tarih ve Toplum, mart 1993, 111, ss. 2-3; Murat Bardak,
"Sultan Abdlmecid 150 Yldan Beri Washington'u Gzlyor", Hrriyet, 18.5.2003; Haim
Sylemez, "20 Yllk Karm Nasl Yok Olur?", Aksiyon, 457, 8.9.2003; Yavuz Bahadrolu, "Tarih
'Uydur Uydur syle' Alan Deildir", Vakit, 30.8.2005.

[11]

Bozda, Hatra Defteri, 1946, s. 5. Vurgu benim.

[12]

ibid. Vurgu benim.

[13]

Bozda, Hatra Defteri, 1946, s. 6.

[14]

Bozda, Hatra Defteri 1975, s. 177. Vurgu benim.

[15]

Bozda, Hatra Defteri, 1975, s. 179.

[16]

ibid. Vurgu benim.

[17]

ibid.

[18]

Bozda, Hatra Defteri, 1975, s. 181. Vurgu benim.

[19]

Bozda, Hatra Defteri, 1975, s. 182.

[20]

Bozda, Hatra Defteri, 1975, s. 188.

[21]

Bozda, Hatra Defteri, 1975, s. 193.

[22]

M. Metin Hlag, Atf Hseyin Bey'in Hatrat, ss. 301-309.

[23]

M. Metin Hlag, Atf Hseyin Bey'in Hatrat, s, 302. Vurgu benim.

[24]

Bozda, Hatra Defteri, 1946, s. 13. Vurgu benim. Bkz. Bozda, Hatra Defteri, 1975, s. 11.

[25]

smail Hami Danimend, Kronoloji, cilt iv, ss. 295-296.

[26]

Bozda, Hatra Defteri, 1975, s. 39. Vurgu benim.

[27]

Danimend, Kronoloji, cilt iv, s. 298.

[28]

Danimend, op.cit., s, 299.

[29]

Bozda, Hatra Defteri, 1975, ss. 48-49. Vurgu benim.

[30]

Bozda, Hatra Defteri, 1975, s. 59. Vurgu benim.

[31]

Bozda, Hatra Defteri, 1975, s. 59-60. Vurgu benim.

[32]

M. Metin Hlag, Atf Hseyin Bey'in Hatrat, s, 303.

[33]

Bozda, Hatra Defteri, 1975, s. 78. Vurgu benim.

[34]

Bozda, Hatra Defteri, 1975, s. 80. Vurgu benim.

[35]

Bozda, Hatra Defteri, 1975, ss. 73-74. Vurgu benim.

[36]

Wilfrid Scawen Blunt, Secret History of the English Occupation of Egypt/Being a Personal
Narrative of Events, New York, Alfred A. Knopf, 1922.

[37]

Wilfrid Scawen Blunt, My Diaries. Being a Personal Narrative of Events, 1888-1914. Part
One 1888-1900, New York, Alfred A. Knopf, 1921.

[38]

Blunt, My Diaries, s. 206.

[39]

William Ochsenwald, Religion, Society and the State in Arabia/The Hijaz under Ottoman
Control, 1840-1908, Columbus: Ohio State University Press, 1984, s. 201.

[40]

Ochsenwald, op.cit., s. 217.

[41]

Bozda, Hatra Defteri, 1975, s. 70.

[42]

Mustafa Kaar, "Osmanl Telgraf letmesi, 1854-1871", an Yakalayan Osmanl'da, (Haz.


E. hsanolu ve Mustafa Kaar), IRCICA, stanbul, 1995, ss. 45-120.

[43]

Bozda, Hatra Defteri, 1975, s. 98.

[44]

Karakflla, op.cit., s. 31.

[45]

Aleddin Yalnkaya, "Htrt- Sultn Abdlhamid Hn- Sn= 'Sultan Abdlhamid'in Hatra
Defteri zerine", Tarih ve Toplum, eyll 1992, 105, s. 57 ve Aleddin Yalnkaya, "Bozda'a Yant",
Tarih ve Toplum, mart 1993, 111, s. 2.

[46]

Ali Birinci'den naklen, "Htrat- Abdlhamid-i Sn", Utarit, s. 1, 6 Knn-u Sn, s. 7, bkz.
Ali Birinci, "Sultan Abdlhamid'in Htra Defteri Meselesi", Divan-lm Aratrmalar, 2005-2, 19,
s. 193.

[47]

Bozda, Hatra Defteri, 1975, s. 256.

[48]

Bozda, Hatra Defteri, 1975, s. 252.

[49]

smet Bozda (Hanzde Sultanefendi), Osmanl Hanedan Saray Notlar (1808-1908), Tekin
Yaynevi, stanbul, 2002. Bundan sonra Bozda, Saray Notlar.

[50]

Murat Bardak, "Bu Kitap Dzmecedir, Sakn Ola ki nanmayn", Hrriyet, 17.11.2002.

[51]

Haim Sylemez, "20 Yllk Karm Nasl Yok Olur?", Aksiyon, 457, 8.9.2003.

[52]

Murat Bardak, "Sultan Abdlmecid 150 Yldan Beri Washington'u Gzlyor", Hrriyet,
18.5.2003.

[53]

Bozda, Saray Notlar, s. 5.

[54]

Bozda, Saray Notlar, s. 6.

[55]

ibid. Vurgu benim.

[56]

Bozda, Saray Notlar, s. 7. Vurgu benim.

[57]

Bozda, Saray Notlar, s. 10.

[58]

Bozda, Saray Notlar, ss. 31-35.

[59]

Bozda, Saray Notlar, s. 45.

[60]

Bozda, Saray Notlar, s. 52.

[61]

Bozda, Saray Notlar, s. 441.

[62]

Bozda, Saray Notlar, s. 519.

[63]

Bkz. aatay Uluay, Padiahlarn Kadnlar ve Kzlar, Ankara, Trk Tarih Kurumu, 1985 (ilk
bask 1980), Abdlmecid'in kadnlar iin bkz. ss. 139-150, Abdlhamid'in kadnlar iin bkz. ss.
171.

[64]

Uluay, Padiahlarn Kadnlar, s. 146.

[65]

Bozda, Saray Notlar, s. 13.

[66]

Bozda, Saray Notlar, s. 16. Vurgu benim.

[67]

Bozda, Saray Notlar, ss. 36-37. Vurgu benim.

[68]

Musa adrc, Anadolu Kentleri, ss. 272-73; lber Ortayl, Yerel Ynetim Gelenei, s. 120.

[69]

Ortayl, Yerel Ynetim Gelenei, s. 163.

[70]

"Fotoraflk", AnaBritannica, c. 12, ss. 323-328.

[71]

Bozda, Saray Notlar, ss. 58-60. Vurgu benim.

[72]

Bozda, Saray Notlar, s. 77.

[73]

Bozda, Saray Notlar, s. 79. Vurgu benim.

[74]

Abdlkadir Karahan, Fuzul. Muhiti, Hayat ve ahsiyeti, TC Kltr Bakanl, Ankara, 1995,
s. 168. (ilk bask stanbul, 1949).

[75]

Karahan, op.cit., s. 169.

[76]

Bozda, Saray Notlar, s. 115.

[77]

Bozda, Saray Notlar, s. 102.

[78]

Bozda, Saray Notlar, s. 80, s. 243.

[79]

Bozda, Saray Notlar, ss. 206-207.

[80]

Bozda, Saray Notlar, s. 241, s. 384.

[81]

Bozda, Saray Notlar, 101.

[82]

Bozda, Saray Notlar, 481-482.

[83]

Bozda, Saray Notlar, ss. 95-96. Vurgu benim.

[84]

Bozda, Saray Notlar, s. 256. Vurgu benim.

[85]

bnlemin Mahmud Kemal nal, Son Sadrazamlar, c. i, ss. 140-141.

[86]

Bozda, Saray Notlar, s. 393.

[87]

Tahsin Paa, Sultan Abdlhamid. Tahsin Paa'nn Yldz Hatralar, Boazii Yaynlar,
stanbul, 1990, ss. 143-144. (ilk bask 1931).

[88]

smet Bozda, Harem Penceresinden Sultan Abdlhamid, Emre Yaynlar, stanbul, 1995 (ilk
bask 1992).

[89]

Bozda, Harem Penceresinden, s. 8.

[90]

Bozda, Harem Penceresinden, s. 104.

[91]

Uluay, Padiahlarn Kadnlar ve Kzlar, s. 176.

[92]

Burak Artuner, "Borca Karlk El Konulan Ada ve Bir Yolsuzluk Hikyesi", Hrriyet, 11 eyll
2008.

[93]

Bozda, Harem Penceresinden, s. 63.

[94]

smet Bozda, Prof. Mehmet Ferit Ulusoy. Hanzade/Srgnde Bir ehzadenin Gnl,
stanbul, Tekin Yaynevi, 2003. Bundan sonra Bozda, Hanzade.

[95]

Bozda, Hanzade, s. 6.

[96]

Bozda, Hanzade. s. 40.

[97]

Bozda, Hanzade. s. 70.

[98]

Bozda, Hanzade. s. 74.

[99]

Bozda, Hanzade. s. 110.

[100]

Bozda, Hanzade. s. 36.

[101]

Bozda, Hanzade. s. 34.

[102]

Bozda, Hanzade, ss. 90-91.

[103]

Bozda, Hanzade, s. 72.

[104]

Bozda, Hanzade, s. 73.

[105]

Bozda, Hanzade, ss. 70-71.

[106]

Bozda, Saray Notlar, s. 10.

[107]

Hayri Ata, Yazarak Yaamak/90 Yldan Semeler, Emre, stanbul, 2007, s. 262.

[108]

Bozda, Saray Notlar, s. 7.

[109]

Bozda, Saray Notlar, s. 9.

[110]

Bozda, Hanzade, s. 19.

[111]

smet Bozda (Mehmet Ferit Ulusoy), Osmanl Hanedan Saray Notlar 3, Tekin Yaynevi,
stanbul, 2003.

[112]

Bozda, Saray Notlar 3, s. 6 Vurgular, artk neyi vurguluyorlar ise, orijinalde.

[113]

ehzade Ali Vsb Efendi (Haz. Osman Selahaddin Osmanolu), Bir ehzadenin
Hatrat/Vatan ve Menfda Grdklerim ve ittiklerim, YKY, stanbul, 2004, s. 446.

[114]

ehzade Ali Vsb Efendi, op.cit., s. 414.

[115]

ibid.

[116]

Bozda, Saray Notlar 3, s. 26.

[117]

Bozda, Saray Notlar 3, ss. 28-30.

[118]

Bozda, Saray Notlar 3, s. 61.

[119]

Bozda, Saray Notlar 3, s. 68.

[120]

Bozda, Saray Notlar 3, s. 112.

[121]

Bozda, Saray Notlar 3, ss. 121-123.

[122]

Bozda, Saray Notlar 3, s. 161.

[123]

Bozda, Saray Notlar 3, s. 190.

[124]

smet Bozda, Atatrk'ten Soykrm ddialarna Cevaplar/Soykrm m? Hodri Meydan!,


Truva Yaynlar, stanbul, 2005, alnt s. 7. Halaolu'nun tutuklandnn doru olmadn sylemeye
gerek bile duymuyorum.

[1]

Yargtay Cumhuriyet Basavcsnn 30.05.2008 gnl ve SP.Haz.2008/01 sayl esas hakkndaki


gr, s. 8. Bundan sonra Esas Hakkndaki Gr.

[2]Esas

Hakkndaki Gr, s. 4. Vurgu benim.

[3]

ibid. Vurgu benim.

[4]

Zekeriya Kurun ve Kemal Kahraman, "Dervi Vahdeti", DA, c. 9, 1994, s. 199.

[5]

Basnda grebildiim kadaryla Emre Akz de buna dikkat ekti, Emre Akz, "Hangi Dervi",
Sabah, 4 haziran 2008.

[6]

Aye Hr, "Millet-i Mselleha'nn Douu", Taraf, 12 ekim 2008. Vurgu benim.

[7]

Tufan Tren, "fke Dn de Ktyd Bugn de Kt", Hrriyet, 17 ekim 2008. Vurgular
orijinalde.

[8]

Tark Bura, Osmanck. Cihn Devletini Kuran rde, ur ve Karakter, tken, stanbul, 2007
(ilk basm 1982), ss. 121-122.

[9]

Beir Ayvazolu, "eyh Edebali'nin tleri", Zaman, 10 ocak 2001.

You might also like