You are on page 1of 100

TEMM UZ 2009 - 5 TL

KKTC F i yat ı 6.25 TL

ISSN 1308-7878

ALAEDDİN KEYKUBAD
Anadolu'ya
vurulan damga
Sekiz yıl hapis
kaldığı kale
nasıl bulundu?
Kendinizi
güvende hissettiğiniz o an ...
Babanızın hayalinizdeki bisikleti alarak
size sürpriz yaptığı o günü hatırlıyor
musunuz? Parka gidip ilk defa onunla
birlikte bisiklete binmeyi denemiştiniz.
Dengede durmak çok zordu ama
düşmemeniz için sıkı sıkı tutuyordu
babanız sizi. Yine de artık tek başına
denemeliydiniz. 0, "başaracaksın"
demişti. Tüm cesaretinizi topladınız ve
yavaş yavaş gitmeye başladınız. Tam da
"gidiyorum, başardım" derken kendinizi
yerde buldunuz. Çok acımıştı canınız. Durmadan ağlıyordunuz.
Neyse ki kahramanınız tam zamanında yardıma yetişti . Sizi kollanna
alıp eve kadar taşıdı. Dizinizi temizledi, daha çok acımasın
diye de sizi güldürmeye çalıştı, şakalar yaptı. Şimdi dizinizdeki
acıyı hatırlamıyorsunuz ama babanızın hep yanınızda olduğunu
hiç unutmuyorsunuz. Kendinizi güvende hissettiğiniz o günden beri,
böyle anlann önemini daha iyi anlıyorsunuz.

A F F i L i \ T F. D \\ i T ii

i.0~~S ~ÇP~I,N~

Özel Anadolu Sağlık Merkezi Özel Anado lu Sağ l ık Özel Anadolu Sağlık
ANAıxıLu VAKfı Hastanesi Ataşehir TıpMerkezi Suadiye Tıp Merkezi 44 44 276
Gebze Ataşehir Kadıköy www.anadolusaglik.or g
T ürk haremlerinin "mühür-
lü" iç illemi renkliydi. Okuma
yazma, çalgı,

me, yürüyüş,
görgü ve nezaket, süslen-
oturuş, gülüş egitimleri alan
tavşan,

oyunları,
iliştirirlerdi.

da erkekler dünyasıru
Zenne e~lenceleri arasın­

alaya alan temsilier,


köçek, kalyonca, matrak, erotik figürlü çengi
izleme ayrıcalı~ı olan harem halkını neşeye
cariyeler, sevai, ipek, şal, lahuri giysileri, Hürmüz inci- bo~ardı. Rakkase kızlar, oyunun özelli~ine göre kadife
lerinden, Bedahşan yakutlarından, Hint zebercetlerin- üstüne sırma işlemeli mintan, canfesten, dibadan ge-
den, zümrütlerden takılarıyla Meta güzellik yarışı sürdürürler- niş etek giyer; bellerine sırma kemer ba~lar veya siyah çuhadan
di. Kızların gülüşleri kuş ötüşleri, ud, tanbur, santur na~meleri, şalvar, dar entari ve külah giyerlerdi. Oyunlar tahrik edici kıv­

lalezarları , çeşmeli havuzlu taşlıkları, aydınlık sofaları şenlendi­ rılmalar, süzgün bakışlar, gamzeli gülücüklerle sürerken sazen-
rirdi. Kadınefendilerle odalıklar, hergün berber ve kutucu usta- de kızlar zemıe udu, tanbum, kanunu, santuru ve deflerle oyun
lara saçlarını taratıp kakül ve zülüflerine havaları çalardı. Tül gömlek, kadife yelek,
biçim verdirir; allık, rastık, sürme ile mak-
yajlarıru yeniletir; saçlarına i~neler ta-
HAREM:
.
geniş etek ve yumuşak pabuçlarla yapılan
çengi sergilemelerinde ışıkta parlayan
kar, hatozlarının önüne incili sorguç, te- NEŞE, MUZIK VE uzun saçlar salıverilir, gö~üsler yarıya

pesine elmaslı güı, altın ~ne, ipek tülbent EROTİzM kadar açillrdı.

HAREMDE NEŞE CD 'si,


NTV Tarih'in bir zamanlar sarayda ve konaklarda
hanımların çalıp söylediği en meşhur
Temmuz hediye si parçaları biraraya getiriyor ...
.• ç-g.~~~--~.~ . : : : : : : : ::: : : : .: : : : : : :. :. :::::: .: ::::. : : : : : ::.. ::.:.: ::.::: :: .

24 A~adolu'nun
mımar sultanı
bir merkez haline getirdi.
Ticari ve diplomatik
42 İlkadımı
40 yıl önce attık
50 Önce Beşiktaş vardı:
Türkiye'nin en eski kulübü
A1aeddin Keykubad: faaliyetleriyle yeni bir' Ay yolculuğu yüzyıllar 1 M art 1903'te Beşiktaş Bereket
Unutulmaz eserlere, parlak vizyon yarattı. Anadolu önce hayallerden yazıya Jimnastik Kulübü olarak kurulan
zaferlere imza attı. Selçuklu Sultanı'nın 8 yıl dökülmüştü; 1969 Beşiktaş, hep ilklerin takımı oldu.
Bir kültür devrimi hapis kaldığı kale, NTV Temmuz'unda ise gerçek oldu. Son şampiyonun ilk zaferleri ...
gerçekleştirdi. Anadolu'yu Tarih ekibince tesbit edildi. Ay yarışının bilinmeyen yüzü. Unutulmaz başarıları ...

4 NTV TARiH TEMMUZ 2009


..... ....... ... ......... .. .. ... .. ........ .... .... ...... ... .. .... .... ............ .... ... ........... ...... ........ ... ..... .... .. ..... .. .... ... ......... ......... ...... ...... .. .. .. ....... .. ... .... .

.... ... .. ... .... .. .. ... ... ..... ... ... ..... .. .. .. .. .. ... ..... ......... .... .... .... ... ..... ....... ..... ........ ........ ...... ....... .. .... ....... .............. ... ... ..... ... ...... .. ..... ........

. .>
-
f:-'
.,
~~-' ~.J
\- . .~~
-v' ', ~; ft' /h HER AY
, \ . • Lo _ /' )
(.J./~ı" ~~ı/~" 06 Okurdan
~.;.) :f~~'.J ~,>.J-! 09 Haberler
18 O Kadar da Değil
~, .> ı.:,~\" ~.J~
-. .
DeryaTulga
..... 20 Tarihte Bu Ay
~ ~~J\(j~" ~ ,... .fMII'........ 21 Tarih O lanlar
Ayın Fotoğrafı
.. ~ cl:~:.>\;.~v.\ 22
40 Dün/Bugün

~~ ~ ~»\.;..
o 1 O"

\., 48 Kağıt Üzerinde


Enis Batur
68 Silinmeyen İmzalar
Haluk Oral
70 Kitap
73 Sahaftan
Nedret İjli
74 Cahillikler Tarihi
76 Anadolu'nun Ustaları
Ahmet Yejiltepe
78 Evliya Çelebi
79 HaBuDiyar
BünyadDinç
84 Tavanarası

90 Net tarih
90 NTVTarih Abonelik
91 Ajanda
96 Bulmaca
Sedat Yajayan
97 Bilmece
98 Zamanın İzinde
İsenbike Togan

54 Demirbaş Şad'ın
maceraları
58 Tahtadaki savaş:
Satranç
64 Talihin döndüğü tarih:
23 Temmuz
İsveç Kralı XII. Karl, 18. 17. yüzyıl başlarında bugünkü 1908'de Meşrutiyet 'in ilanı,
yüzyıl başında zaferden şeklini alan satranca damgasını 1913'te Edirne' nin kurtuluşu,
zafere koştu. Poltava'da vuran dünya şampiyonları ve 1919'da Erzurum Kongresi ...
yenilen, Osmanlılara sığınan onların unutulmaz oyunları. 1934'e kadar ulusal bayram
bir cengaverin öyküsü. Büyükusta Suat Atalık yazdı. olarak kut1anan 23 Temmuz...

NTV TARiH TEMMUZ 2009 5


:r.~y.~~~r.f:l~ı.... ............ ... . ..

Katkılar

"Orhan Kemal'in kartvizit


bıraktığı arkadaşı bendim"

NTV Tarih'in Haziran Bu kartvizitin bırakıldığı Erol


sayısında, Haluk Oral'ın benim. Karvizitin üzerindeki
"Haziranda Ölmek Zor" adını notunun, "Geldim. Yoksun.
taşıyan yazısı, bu ayda ölmüş Salı akşamı taşınacağız.
ünlü sanatçılarımıza ayrılmış; Selamlar" anlamı ise şu:
belgelerle de desteklenmiş. Orhan Kemal o tarihte
Yazıda yer alan Orhan Halit Çapın' dan bir katın
Kemal'e ait bir belge beni kooperatif hakkını devralmıştı
bir hayli heyecanlandırdı. ve oraya taşınacaktı. Tarih
Oral'ın belge altında yer anımsadığıma göre 1967
alan anlatımıyla, "Orhan temmuz ya da ağustos
Kemal bir pazar günü Erol ayıydı. Ben de o tarihte
Eski evlilik fotoğrafında
ismindeki arkadaşına uğrar Basınköy' de oturuyordum. annesinin karnındaydı
evde bulamaz. Kartvizitini Zaman zaman bizim balkonda
ve üzerindeki kısa notuyla oturur, çay içer, konuşurduk. Şimdi ikisi de rahmetli olan Okulu'nda tatbikat
imzasını bırakır. .. " Orhan Ağabey'in geleceğini annemle babamın, yani Kevser öğretmeniyken askere
. -~---- _. - ---. _.~ / bilmiyordum; bir de önemli Koçhisarlı Hanım ve çağrılmış. Döndüğünde ise
bir işim olması gerek ki, evden Mustafa Lütfu Koçhisarlı Çankırı' nın Korgun köyüne
Ş~~~~~~Y~.~ ..~~2!~If;l~.••.· · · H ) çıkmışım. Cibali'den salı günü Bey'in fotoğrafını derginizde tayini çıkmış. İkisi de orada
taşınacağını -ki taşınmıştır- görünce çok duygulandım. öğretmenken tanışmışlar.

Hazı·randa O··III haber veriyordu. O tarihten Çünkü her ne kadar Gelinliğinin bu kadar güzel
' \ , sonra Orhan Kemal, ölümüne görülmesem de, o fotoğrafta olmasının nedeni ise tüccar
kadar Basınköy'de oturmuştu. üçüncü kişi olarak ben de terzi olan anneannem. Kendi
Kesin olmamakla beraber, varım! Evlendiklerinde imkan elleriyle kızına modern ve
yine bu bölümde yayınlanan olmadığı için düğünden güzel bir gelinlik dikmiş .
; ve N azım Hikmet'in Seriimi; çok sonra bu fotoğrafı Annem hep güzel giyinirdi.
, Şiirleri'ni imzaladığı kitaptaki çektirebilmişler ve o sırada Onu kadife döpiyesleri, şık
i Şükrü isimli arkadaşının, annem bana hamileymiş. 17 kıyafetleriyle hatırlıyorum ...
r\
·. bir ara Moskova'ya gittiğini Temmuz 1929 doğumluyum. Babamın kendi el yazısıyla
bildiğimiz Şükrü Enis Regü Annemle babam öğretmendi. fotoğrafın üstüne düştüğü not
\ olduğunu tahmin ediyorum. Ben de öğretmen oldum. da beni ayrıca duygulandırdı.
\ Erol Şadi Erdinç Babam Kastamonu Öğretmen Vildan Altanköse
t
Yeniçeriler ve Fırıncı,
terzi, kuyumcu, tüccar Ermeniler ticaret ve saray Son Ayaklanmaları ve
sermayeler Ermeniler saraya tefecilik içinde daha etkili olmaya Vak'a-i Hayriye" başlıklı
Yeniçeriler Yahudi yapan Yahudiler ise Yeniçeri başladılar. bölümünde Hıristiyanları
sermayesiyle hareket ocağına yakındı. Cem Angın temsilen Ermenilerin sarayda
ediyordu. Padişah III. II. Mahmud'un asıl amacı lobi oluşturması, Yeniçeri
Murad zamanından sonra iktidarı sağlama almaktı. NTVT Okurumuz Yeniçeriler ve Bektaşilerle Yahudilerin
Yeniçerilerin başka işlerle Ocağın kaldırılması doğru ve Vaka-i Hayriye konusunda dayanışması, II. Mahmud'un
uğraşmasına izin verilmiş, olsa bile, zamanlama hatası kişisel yorumunu özetlemiş. Ermeni desteği ve din
bunun sonucunda Yeniçeriler vardı. Çünkü Ne Es'ad sömürüsüyle Yeniçerileri
esnaf grubu haline gelmişti. Yunan ve Sırp Efendi'nin Üss-i katlettirmesi gibi konularda
Yunan ayaklanmaları bağımsızlık Zaftr'inde, ne tek cümle var. Her önemli
sonucunda ise Rurnlar ticaret ilanları kapıya de İ. Hakkı olay gibi, Vaka-i Hayriye'nin
merkezinden düşmüştü. dayanmıştı. Uzunçarşılı'nın, de farklı kişisel görüşlerle
Hıristiyanları temsilen sarayda Yahudilerin Kapıkulu Ocakları değerlendirilmesi mümkündür.
lobi oluşturan Ermeniler geçim kapısı adlı iki ciltlik Ama tarih, görüşlerle değil,
ön plana çıkınca, Ermeni- Yeniçeri ocağı kapsamlı eserinin belgelere ve kaynaklara bağlı
Yahudi çekişme si başlamıştı. kaldırılınca, ''Yeniçerilerin kalınarak yazılır, yazılmalıdır.

6 NTV TARiH TEMMUZ 2009


.. . ... . . .. ....... . ..... ..... . .......... . .... . . . ......... . .... .. . ... . .. . ......... . ..... . ... . . . ....... . . . .. ... .. . . .. ......... .. ........ . .......... .. . .... ..... . ... . ... ... . .. ....................

...... ... .. ..... ......... .. ...... ...... .. . . .. .......... ........ . . ... . .... .. .... .. . .. . . . .. ......... ........ . . ... ..... . .. .... .. .. . . . . . ....... .... .... ... .... .. .... . . . . . . ... .. . . ... .... . . ..... . . .

Mektuplar-mesajlar
Editör Gürsel Göncü
. .... .... .................. .... . .. .. . . . . . .... . . ....... . ............... . .........

Türklere karşı dualar uyandıran ve en önemlisi Gelen kaldı, giden kaldı


Geçen sayınızın kitap gençlerin de okuyabildiği
bölümünde, Tanrım Bizi bir dergi hazırladığınız H ancının, yaşadığı yeri yokuya göre tanımlaması nerede
görülmüş, son birkaç onyılın Türkiye'sinden başka!
Türklerden Koru kitabıyla için teşekkür ediyorum.
ilgili yazıda "Tanrı'ya Öğrencilerimle derginizi Oysa, şimdi "köprü" diye övündüğümüz Anadolu'ya Türk
rüşvet teklif eden, Tanrı'yla okumak ve tarihin farklı boyları bin yıl önce dörtnala, hem can havliyle hem de büyük
pazarlığa oturan vb." gibi dini yönlerini de paylaşmaktan çok bir iştahla yayıldılar. Kadim halkların, köklü devletlerin,
aşağılayan ve objektif olmayan memnunum. zorlu siyasi şartların hüküm sürdüğü Anadolu'da, 200 yıl gibi
yorumlardan rahatsızlık Fulya izci-izmir Özel Çakabey kısa bir sürede büyük bir ihtişam yarattılar. Daha 1200'lerin
duyduğumuzu belirtmek Okulları tarih öğretmeni
ortalarında dünya, Anadolu'yu "Türkiye" diye adlandırmaya
isteriz. Okurlarınızın bu
başlamıştı bile. Boy boylamış, soy soylamış, eskiyle hem
hassasiyetine saygılı olacağınızı Temel bilgi şart
savaşmış hem kucaklaşmış ve bir medeniyet yaratmışlardı.
düşünerek şimdiden teşekkür Bugüne dek tarih "kargaşa"
olarak verildi bizlere, tarihten Gazayla cenk ettiler, -hocamız Halil İnalcık'ın dediği gibi-
ederiz.
A. Can Aşık - M. Seyit Korkmaz soğuduk. Halbuki çok önemli istimaletle hükmettiler, zevkle inşa ettiler, bu toprakları yurt
ve herkesin temel tarih bellediler, burayı bir "merkez" yaptılar.
NTVT Yazıda bahsi geçen bilgisi edinme si gerektiğine Biz, gelen geçenin çokluğuna aldanıp merkezi köprü sandık.
kitap, Osmanlı Devleti'nin inanıyorum . NTVTarih'e Köprü tutmaz, merkez tutar; bu coğrafyanın tarihi geleni de,
en güçlü olduğu dönemde, üstlendiği bu önemli misyonda gideni de tutarak şekillendi. Bu merkez günümüzde kadir
Alman Protestan kilisesinin başarılar dilerim. Resim bilmemenin, ihtimamsızlığın, ihmal etmenin vardığı bir
dinsel alandaki iktidarını ve sanat tarihi hakkında köprü oldu. Türkiye'yi başlatanların neredeyse yok sayıldığı,
arttırmak için "Türk tehdidi"ni her sayıda en az bir konu ama işimize gelen tarafından içi boş böbürlenmelerle yetinen
nasıl kullandığını anlatıyordu. bulunmasını diliyorum.
bir ülke olduk. Kurucu sıfatını en fazla hakeden Selçuklu
Bu amaçla "oluşturulan" Mevlüt Ümütlü
sultanı Alaeddin Keykubad'ın bin yıl önceki izini sürerken;
son derece sübjektif dualara
dikkati çekmek için biz de "Taraftarlar" bugün bir laf olmaktan pek öteye geçemeyen medeniyetler
kimi sıfatlar kullandık. Ortada Bir Galatasaraylı olarak, Mayıs buluşmasının, hoşgörünün, çoksesliliğin mümkün ve gerçekçi

eğer "dini aşağılayan" bir sayınızdaki "Fenerbahçe 1912" olduğunu gördük ve bunu sizlerle paylaşmak istedik.
durum varsa; bunu duaların dosyasını zevkle okudum. Arkadaşımız Bünyad Dinç de arazide Keykubad'ın izini
kendisinde, bu duaları Buna bile tepki gösterecek sürerken iki önemli keşifte bulundu: İlki, Keykubad'ın
üretenlerde aramak gerekir. kadar garip "taraftarlar" 8 yıla yakın hapis yattığı kaleydi ve şimdiye kadar iz
olduğunu görünce şaşırdım sürmediğimizin acı bir kanıtıydı. İkincisi ise tarlada, derede
Kitap
doğrusu. bulduğu Hititlerden kalma ok uçlarıydı ve bu topraklarda
\
Fırat Boztepe
yaratılan eşsiz medeniyetlerin, gidenin bıraktığı taşın üstüne
Tann Alman'ı gelenin taş koymasıyla mümkün olduğunu gösteriyordu.
korusun f Daha fazla Avrupa
Bugünse o ok uçları traktörlerimizin tekerini patlatıyor;
OıiınaıılıtanD AvNpa.·da hWı.ıbıı~ilOiI dönemlerde.
arıll ·TilllıP..,p.oııaıu:lutö~ıııkıl!ı:llnl blrı.maoluak41
,
r tarihi
llUııamııyonlv.. LlllIMı"!ıı '-'Iili oMt'llı Almaıı Prot.laııl>Oı, 1 tarihimizi bilmediğimiz ve tarihimizin bilmek istemediğimiz
TGrtıln:ıııealnlkullaııaıalı:dlııJLkU4Inııı~QdInnek
IstemlfttA:l.bUl_lı«ıudaoo.ınılbUklt.ııp. NTV Tarih'in sonraki
taraflarıyla ne yapacağımızı bilmediğimiz için.
sayılarında İlkçağ ve Ortaçağ
Avrupası (politika, savaşlar,
hanedanlar vb.) hakkında
bilgiler verirseniz sevinirim. tarihte askerlikten henüz
İngiltere' deki taht kavgaları istifa etmediği için
da en az Osmanlılardaki kadar dikkatimi çekti. Yanlış
heyecan verici benim için. fotoğraf mı kullanılmış
Öğrencilerin elindeki Mustafa Koçak, Ankara acaba?
dergi İlginize şimdiden
NTVTarih'in magazin Dikkatli okur teşekkür ederim.
ağırlıklı bir dergi olduğu Geçen sayınızda "Eski Sedef Can, istanbul
yönünde eleştirilere Haziranlar" bölümünde 22
üzülüyorum. Bir öğretmen Haziran 1919 tarihli Amasya NTVT Okurumuz haklı. 1919'da Sivas'ta çekilmiştir.
olarak öğrencilerimin Genelgesi ile ilgili fotoğrafta Ayrıca dikkatinden Mustafa Kemal Paşa'nın
elinde derginizi görmekten Mustafa Kemal sivil kıyafetle dolayı kutlanması gerekir. yanındaki şahıslar, RaufBey ve
çok memnunum. Merak görülmektedir. Kendisi bu Kullandığımız fotoğraf, Kasım Ali Fuat (Cebesoy) Paşa'dır.
NTV TARiH TEMMUZ 2009 7
Okurdan

Yunan işgali ve artabilir. Sünger çekilmiş Sakınan göze batanlar


kapak alanlar üzerinde sağlam ve
NTVTarih'in 4. sayısında kalıcı bir barış kurmak zor.
"Yunan işgali" konusunda
kullandığınız Kafkas halklan
tablo çok Derginizde Kafkas adını
çarp ı cı. görmek çok sevindirici.
Ancak, benim Sürgünün etkilerini hala
düşüncerne yaşıyor ve içimizde acısını
göre dünya hissediyoruz. Kafkas
barışına, halklarının Türkiye'de,
Türkiye ve geçmişteki ve şu andaki
Yunanistan'a rolleriyle ilgili yazılar da
hiç faydası olmadığı gibi, görmek isteriz. Derginizi
yaşanmış çok kötü bir olayı çok sevdim ve her satırını
tekrar gündeme getirmenin dikkatle okuyorum; gerçekten
yararını göremiyorum. de okunabilir bir tarih dergisi
LatifMutlu yapmışsınız. Akademik bir s. 20 Marilyn Monroe 30 Fatih'te değil Vezneciler
yayın herkesin kaldırabileceği değil36 yaşında ölmüştür semtindedir.
NTVT Okurumuzun kapak bir yayın değildir bence; geniş (Eylem Amanatoğlu ve s. 91'de yer alan çizim
ilüstrasyonuyla ilgili dile tarih bilgisi olan bir insan Murad Gürmeriç'e teşek­ özelolarak Bergama
getirdiği hassasiyet, başka değilim ama tarihi seviyorum kürler). Asklepion'unu değil,
okurlarımız tarafından da ve okuyabilmek istiyorum. s. 35 "Mezar taşından Bergama akropolisini gös-
paylaşıldı. Bununla birlikte, Gençlerimiz için bir derginin tezkireye" başlıklı fotoğraf­ termektedir.
İzmir'in işgalinin ilk günü yapılması ve tarihi sevdirerek, taki mezar taşı kitabesinin s. 96 Bulmacadaki sorular-
sivillere yönelik şiddeti zorlamadan okutması doğru tercümesi: dan "İspanya'nın para biri-
hatırlamak/hatırlatmak da, çok güzel. Destekçiniz ve "Merhum ve mağfur / mi", "İspanya'nın eski para
barışı korumak yolunda bir takipçinizim. Teşekkürler. Akçaşarlı Birinci Mustafa birimi" olmalıdır (Tolga
çaba olarak değerlendirilmeli. Miray Ergül Şah Reis ruhuna Fatiha / Sene Öztürk'e teşekkürler).
Geçmişte yaşanan acılar 1207 (1792-93)" olacaktır.
Okurlızrdan gelen mesajlar, gerektiğinde
bilinmezse, nefretin şansı kısaltılarak 'Ve düzeltilerek yayımlanmaktadır.
s. 37 Acemoğlu hamamı Düzeltir, özür dileriz.

YAZı iŞLERi MÜDÜRÜ (Sorumlu) KATKıDA BULUNANLAR NTV Tarih


Melda Bağdatl ı Budak Akalın , Ekin Akalın , Sayı 6, Temmuz 2009
Bade Baysal, Emre Ergüven, ISSN 1308-7878
YAZı iŞLERi Can Girgiç, Senem Güler
Ayşegül Parlayan Gülşah Seyhan, Eftalin Tekeli, YÖN ETiM YERi
DOGUŞ GRUBU iLETişiM YAYıN CılıK Ömer Uzun Doğuş Grubu iletişim Yayıncılık ve Tic. A . Ş.
VE TiCARET A.Ş . YÖNETiM KURULU GRAFiK Eski Büyükdere Cad. No: 245 A
BAŞKANı VE iMTiYAZ SAHiBi Yavuz Dürüst REKLAM 34398, Masıak, istanbul
Erman Yerdelen Banu Acar (Reklam Satı ş Koordinatörü) T: O212 335 47 58 - F: O212 335 03 26
YAYı N KURULU Funda Turan (Reklam Satış Grup Müdürü) ntvtarih@ntv.com.tr
GENELMÜDÜR Enis Batur, Bünyad Dinç, Nedret i şli , Şebnem Düzcü (Rezervasyon Müdürü)
Abonelikle ilgili sorul arı nız için:
Cem Aydın R. Sertaç Kayseri l ioğlu, Ahmet Kuyaş , 02123354865
0212 335 4801
Masis Kürkçügil, Sevin Okyay, Mustafa Çardak (Teknik sorumlu)
GENEL MÜDÜR YARDIMCISI Haluk Oral, Necdet Sakaoğlu , 02123354404 BASıM YERi
Görkem Yaşaya n (Operasyon) isenbike Togan, Derya Tulga, Promat B asım Sanayi ve Ticaret A .Ş .
Ateş ince (Reklam satış) Hayri F. Yı lmaz HALKLA ilişKiLER VE PAZARLAMA 1673. Sokak No: 34, 34510 Esenyurt,
Ahmet iren (Finans) DiREKTÖRÜ Büyükçekmece, istanbul
YAYıN DANIŞMANLARı Siren Uludağ T: O212 622 63 63
YAYıN DiREKTÖRÜ M. Tanju Akad, Muzaffer Albayrak,
Mustafa Alp Dağıstanl ı Şahin Aldoğan , Serpil Bağcı , OPERASYON MÜDÜRÜ RE NK AYRıMı
(NTV Yay ın l arı ) M. Burak Çetintaş, Turgut Çeviker, Sena Uzun oğ l u XL Print House
Şevket Dönmez, Semavi Eyice,
Her hakkı saklıdır.
YAYı N YÖNETMENi Emre Gönen, Raşit Gürdilek, iNTERAKTiF
Bu dergide yer alan yazı, makale, fotoğraf ve
Gürsel Göncü Hüseyin ı rmak, Yavuz Selim Karak ı şla, Özgüç Yiğ it (Prodüktör) ilüstrasyonların elektronik ortamlar da dahil olmak
Feza Kürkçüoğlu , Senih Onur, ilber Ortayl ı , üzere çoğaltılma hakları Doğuş iletişim'e aiNir.
YAYıN TÜRÜ Yazılı ön izin olmaksızın hangi dilde ve hangi
GÖRSEL YÖNETMEN Celal Şengör, Cemalettin Taşkıran ,
ortamda olursa olsun materyalin tamamının ya da
Füsun Turcan Elmasoğlu Lucienne Thys-Şenocak, Ahmet Yeşi ltepe Aylı k yaygın süreli yay ın bir bölümünün çoğaltılması yasaktır.

8 NTV TARiH TEMMUZ 2009


aber · ·
• Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri : Tahribat raporundaki hatalar . Samsun: Amazon'un meme si
· ·
• Çanakkale: Hektar'un tüfeği . Amasya: Strabon'un çilesi . 1. D,Ünya Savaşı: 250 bin keli~melik hatırat
• 2. Dünya Savaşı: Führer'in "renkli" hayatı . Gündemin Tarihi: Iran - Demokrası aslanın agzında

OLUZ HÖYÜK KAZıLARı

Bir Anadolu kralı


yeniden doğuyor

Pontos'un efsane kralı


VI. Mithradates ile Demir miğfer, bölgede MÖ 89-88'de
yoğun as keri faaliyet o l duğuna
hüküm sürdüğü coğrafya i şaret eden en önemli bulgu .

arasında somut bir bağ


kurulamamıştı. Amasya Oluz götürmemiştir. Bugüne dek, sik-
keler dışında kendisiyle ilişkilen­
Höyük kazılarında bulunan bir Oluz Höyük
kazılarında ele dirilebilecek bir yapı ve buluntuya
yapı kalıntısı , bir miğfer ve iki geçen iki adet arkeolojik kazılarda rastlanmamış
sikke, tarihi anlatımların ilk Apameia (Dinar) ya da bazı buluntular ele geçmiş se bile
sikkesi.
somut kanıtlarını ortaya koydu. onunla ilişkili yorumlanmamıştı.
MÖ 88 ilkbaharında Anadolu'daki Ro- 2007'de başlayan Amasya Oluz Hö-
Efsaneden arkeoloji bitimine ... malılara karşı aynı gün ve saatte başlayan yük kazıları ilk defa VI. Mithradates dö-
etnik bir temizlik gerçekleştirildi; 80 bin nemine arkeolojik açıdan ışık tutmaya
ila 150 bin İtalik kökenli Anadolulu öl- başladı. Höyüğün doğu yamacında açığa
ŞEVKET DÖNMEZ
..... ...... ..................... .... ... ......
dürüldü. Mithradates bir dizi başarısız­ çıkarılan ve kazısı devam eden bir yapı
nadolu'da yetişen yüksek as e- lıktan sonra, MÖ 63'te kendisini kuşatan kompleksi içinde ve civarında 2008'de
ri yeteneklere sahip en önemli Romalıların eline canlı olarak geçmemek bulunan 10 adet tunç sikke, bu yapının
krallardan VI. Mithradates (MÖ için intihar etti. kesin bir biçimde VI. Mithradates döne-
132-63), antik kaynaklar ışığında yalnız­ Bu olaylar VI. Mithradates'i antik mine tarihlendirilmesine olanak sağla­
ca tarihi bir kişilik olarak bilinmekteydi. kaynaklarda adı geçen tarihi bir kişilik, mıştı. Böylelikle taştan bir temele sahip
Pontos Kralı VI. Mithradates MÖ bir "roman kahramanı" olmaktan öteye ve duvarları büyük olasılıkla kerpiç bu
116'da tahta geçti. Dönemin süper gücü yapı kompleksi, Mithradates dönemiyle
Roma İmparatorluğu'na karşı üç önem- ilgili ortaya çıkarılan ilk mimari kalın­
li savaş yaptı. İlkinde başarılı oldu ve tı olma özelliği kazanmıştı. Güneyden
Roma'nın elindeki bölgeleri alarak, Ep- Arnavut kaldırımı bir caddeyle, batıdan
• Amasela
hesos (Selçuk) ve Pergamon (Bergama) (Amasya) ise yine aynı teknikte bir sokakla ulaşılan
Oluz•Höyük
gibi çok önemli kentleri ele geçirdi. kompleksin, yerleşmenin göl manzaralı
• Pergamon
Roma'ya büyük nefretiyle bilinen VI. (Bergama) olan doğu kenarında yer alması, sahibi-
Mithradates, tarihe "Ephesos Akşamı" nin toplumdaki yeri ve önemine işaret et-
olarak geçen, Anadolu'nun en büyük kat- •

ApaI!1e1a mekteydi. Kazılarda son olarak ele geçen
EphesOS (Dinar)
liamlarından birinin de fikir babasıydı. (Selçuk) iki Apameia (Dinar) sikkesi ise VI.

NTV TARiH TEMMUZ 2009 9


Haber

TAY RAPORUNDAKİ HATALAR

Fatih B izans 'ı tahrip etti,


Four Seasons'a bir şey kalmadı

Z engin kültür mirasımı­


zın en önemli sorun-
larından biri, tam bir

Taştan temele sahip yapı top l uluğu envanter çalışmasının yapıla­


Mithradates dönemine ait ilk mimari kalıntılar. mamış olması. Bu nedenle her
türlü belgeleme önemli. 15
Mithradates'in Romalılarla yaptığı müca- yıldır devam eden TAY (Tür-
deleler göz önünde tutulduğunda, bizleri kiye Arkeolojik Yerleşmeleri)
yeni ve anlamlı sonuçlara götürüyor. MÖ projesi de bu anlamda takdir
88'de Apameia'ya doğru yürüyüş e geçen edilmesi gereken bir çalışma.
Mithradates, kente yaklaştığı sırada şid­ Ama TAY'ın yeni yayımlanan
detli bir deprem meydana gelmiş, kent ağır 2008 Marmara Bölgesi Bizans
hasar görmüş ve bir süre sonra direnmeden Dönemi Tahribat Raporu'nda
teslim olmuştu. Mithradates, kentin bu jes- hem tehlikede olan yapılar
tine karşılık, Strabon'un bildirdiğine göre, listesinde hem tahribat ne-
Apameia'nın yeniden imarı için hatırı sa- denlerinde ciddi hatalar var.
yılır bir para (100 talent) bağışlamıştır. İşte Koruma bilincinin olmadı­
bulunan sikkeler buradan gelmektedir. ğı dönemlerde yokolan yapılar,
raporda nedense günümüzde
Demir miğfer yokolmuş gibi gösterilmiş;
Büyük olasılıkla Oluz Höyük'te, hatta yerlerine inşa edilen
Mithradates'in Apameia seferinde görevli Osmanlı eserleri de günümü-
komutan ya da paralı askerler yaşıyordu. zün niteliksiz yapılaşmasıyla
Sikkeler dışında bizi bu düşünceye taşıyan aynı kefeye konmuş . Bursa'da Bugün kereste deposu olan Ayakapı Şapeli (ü stte),
iki önemli bulgu daha var. İlki, sefer sırasın­ 1855 depreminde çöken Os- raporda belirtilen alan (altta) değiL.
da kralın karargahının Amaseia (Amasya) man ve Orhan Gazi türbeleri
Ovası'nda kurulmuş olduğunun bilinmesi. önce "acil tedbir gerektiren yapı" liste- tespit edilmiş ve üzeri kapatılmıştır. Bu
Amaseia Ovası, Oluz Höyük'ün yakınında sine, ardından "tamamen tahrip olmuş bir tahribat örneği olmadığı gibi, ana
ki bugünkü Kılçak Ovası olmalı. Bu bilgi, yapı" grubuna sokulmuş . Abdülaziz duvarları 15. yüzyılda inşa edilen Ba-
höyüğün civarında MÖ 89-88'de yoğun döneminde yıkılan yapıların yerine inşa büssaade de bir "ardıl yapılaşma" kabul
askeri faaliyet olduğuna işaret ediyor. edilen son devir Osmanlı mimarisinin edilemez.
Höyükteki asker varlığını destekleyen örnekleri olan türbeler de ev, otel, ben- Rapordaki az sayıda fotoğrafta da
ikinci bulgu sikkelerin bulunduğu mima- zinlik, park, baraj, fabrika, elektrik direği hatalar var. Yavuz Selim Camii yakın­
ri tabakada bulunan demir miğfer. Miğ­ gibi yapılarla aynı tahribat grubunda sa- larındaki Bonos Sarayı olarak gösterilen
ferlerin genellikle mezarlarda ele geçtiği yılmış. Yine yerleşim yerleri içinde tes- fotoğraf, Osmanlı dönemine ait duvar
düşünülünce, yerleşmenin askeri karak- pit edilen ve incelendikten sonra üzeri kalıntılarıdır. Bonos Sarayı'na ait olduğu
teri de anlaşılıyor. Mithradates'le birlikte kapatılan arkeolojik kalıntılar da "tahrip sanılan duvarlar daha yukarıda camiyi
Apameia'ya gitmiş komutan ya da paralı edilmiş yapılar" arasına alınmış. taşıyan terasların altındadır. Bursa-
askerlerin, buradan bir miktar sikkeyi yan- Ülkemizde neredeyse köylere kadar, Osmangazi yapı kompleksi olarak
larında Oluz Höyük'e getirmiş olmaları eski yerleşimler üzerinde yaşanmakta. tanımlanan kalıntılar da son devir
mantıklı bir varsayımdır. Tüm arkeolojik kalıntıların açığa çıkarıl­ O smanlı yapılarına aittir.
Höyük, Amaseia'ya 16 Roma mili (25 ması ve bu şekilde korunmaya çalışılma­ Ayrıca, önemli bazı konula-
km) uzaklıktadır: yayalar için 6-7, atlılar sı mümkün ve anlamlı değiL. İstanbul'da ra ya hiç değinilmemiş ya da bir
için ise 1-2 saatlik bir mesafe. Krallığın si- Topkapı Sarayı Babüssaadesi önünde iki cümleyle geçiştirilmiş: Metro ve
yasi merkezlerinden Amaseia'nın bu kadar tespit edilen bazilika muhtemelen 15. Marmaray çalışmaları, Büyük Saray ka-
yakınındaki bir yerleşmede ortaya çıkarılan yüzyılda Fatih Sultan Mehmet'in sarayı lıntılarına zarar veren Sultanahmet'teki
buluntular, Oluz H öyük'ün VI. Mithradates inşa ettirişi sırasında ortadan kalkmıştır. Four Seasons oteli inşaatı, bazı Bizans
ile bağlantısını göz önüne sermektedir. • Bu yapının 1970'lerde temel kalıntıları eserlerini restorasyon çabaları. ..

10 NTV TARiH TEMMUZ 2009


.... .... ........... .. .. ....... .. ..... ..... .. ..... .......... ........ .. ........... .......... ........ .... .......... .... ....... ........ ......... ... .... ......... ... .... .... ...... ..... ... ...... ...

....... ...... ....... .. .... ....... .... ..... ....... ... .. ... ..... ... .. ... .... ... .... ........ ...... .. ..... ..... ............ .. ...... .......... ..... ..... .... ... ..... ............. .......... .. ... ...

hemşeriler"in efsanesine sahip çıkılması yacak Çanakkale'nin daha somut projelere


üç HEYKEL çokgüzeL. ihtiyacı var. Özellikle "şehitler coğrafyası"
Madalyonun bir de öbür yüzüne bak- olarak bilinen Çanakkale muharebe alan-
SAMSUN malı: Çok zengin bir somut geçmişe, hö- larında yapılmış yanlışlar ve hala yapılması
yüklere, tümülüslere, bölgeye has yığma ah- gereken çok şey varken ...
Amazon'un
. şap yapılara ve zengin bir mimari geçmişe Bu arada bakanlığın, muharebe alan-
meme sı sahip bir ilimizdir Samsun. Ama nedense
bu zenginliği turizm açısından ele almak,
larında Milli Parklar Genel Müdürlüğü
yönetiminde yürütülen "şehitlere kepçe
amsun'da Batıpark alanında, '~ma­ yönlendirme ve bilgilendirme levhaları operasyonları"yla ilgili suç duyurusunda
zon adası" olarak isimlendirilen yeni koymak pek düşünülmüyor. bulunduğunu, inşaatları durdurduğunu be-
bir park alanı ve park içinde de 15 lirtmek de boynumuzun borcu.
metrelik bir Amazon heykeli hazırlandı. ÇANAKKALE
Mayıs sonunda alanı ziyaret eden Kültür AMASYA
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, yerel
Hektor'un tüfeği
basında çıkan haberlere göre, '~mazon ka- ültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Strabon'un çilesi
dınları daha iyi ok atabilmek için göğüsle­ Günay, Samsun '~azon adası" eykeli dikilen bir başka Anadolulu,
rinden birini kesiyorlardı. Bu heykelin ise ziyaretinde, Çanakkale'yle ilgili bir Amasya'da doğan coğrafya-
iki göğsü var, bunu düzeltelim' demişti. projesini de aktardı: '~nadolu toprakların­ cı Strabon (MÖ 64-MS
Amazonlar Yunan/Roma mitoloji- da Troya savaşlarını simgeleyen bir Hektor 19). Yeşilırmak kenarındaki hey-
sinde bahsedilen savaşçı kadınlardır. Bu anıtı hayalim var. Samsun Belediyesi Ama- keli yapan s anatçının emeğine ve
hikayelerin birinde Karadeniz kıyılarında zon heykelini dikmişse, biz de sanıyorum eserine saygı duymakla birlikte,
eski Thermodon (Terme) çayı kıyısında ki bu hayali gerçekleştirme konusunda Strabon'un sokulduğu kılı­
Themiskyra adlı bir şehirde yaşadıkları da adımlar atabiliriz; 20-30 metre civarında; ğa(!) üzülmemek elde değil.
anlatılır. Buradan yola çıkan Samsun Bele- Anadolu'ya gelen gemilerin görebilece- Antikçağ'da önemli kişile­
diyesi, dev bir heykelle bu meşhur topluluğa ği bir anıt. Çünkü benim inancım şudur: rin nasıl giyindikleri, saç
sahip çıkmaya çalışmış. Tarihte savaşçı ka- Bu topraklarda geçmişten bu yana ne ya- ve sakallarının biçimleri,
dın gruplarının yaşamış olabileceğini kabul şanmış sa, kimler yaşamışsa hepsi bizimdir. ülkemiz ve dünya müze-
etsek bile, Amazonlar ile ilgili bilgilerimi- Türkiye Cumhuriyeti her türlü ağacın, ma- lerindeki yüzlerce dönem
zin, tek gözlü devlerin, şımarık tanrıların, bedin, eski taşın, fıdanın her şeyin toplamı­ heykelinde görülebilir. O
çeşit çeşit canavar- dır. Bunu daha önce Fatih Sultan Mehmet dönemin giysileri tünik
ların ve pek çok de söylemiş, Mustafa Kemal Atatürk de biçiminde ve dökümlü
olağanüstü olay- söylemiş. Bu tarih bilincini yeniden aya- olur çoğunlukla kemer-
ların anlatıldığı ğa kaldırmamız gerekiyor. Hektor benim le bağlanırdı. Soğuk
hikayelerden gözümde Anadolu topraklarını 10 bin yıl havalardaysa yakasız pe-
ibaret olduğu ­ önce savunan Anadolu Mehmetçiklerin- lerinler kullanılırdı. H ey-
nu unutma- den birisidir. Zaten Mehmetçiğe benzeyen kel yapılırken Strabon'un
mak gerekir. bir Hektor düşünüyorum." muhtemelen Ortaçağ'da
Yine de "eski Heykel veya anıtın, bugün Çanakkale çizilen temsili gravürleri
girişinde Boğaz'a hakim vaziyette duran örnek alınmış ve ortaya
Truva Atı'yla ne şekilde ilişkilendirile­ şapkalı ve geniş yakalı
ceği bilinmese de tarihi zenginlik pelerinli bir Ortaçağ
açısından Samsun'dan geri kalma- fılozofu çıkmış.

Tarihe Vefa ödülü



İ dan
stanbul'un köklü eğitim kurumların-
Vefa Lisesi'nin öğretmen ve öğ­
rencileri, "En İyi Kültür-Sanat Dergisi"
ödülüne NTV Tarih'i layık gördü. Biz
Aferin Varakası
"2. sınıf 1. şube talebesi nden 437
de VefaWara tarihi bir belgeyle teşekkür
nümerolu Fahri Efendi'ye Ulum-ı ediyoruz: "18 Mayıs sene 326"ya ait (31
Diniye dersindeki say li gayretine Mayıs 1910), Vefa Lisesi'nde verilmiş bir
mü kafiiten iki aferin ver il m i ştir. teşekkür belgesi.
Mesud, Ahmed Reşid"

NTV TARiH TEMMUZ 2009 11


Haber
ilişkileri teyit ve analiz edilmiş.
1. DÜNYA SAVAŞı
Bu yıl içinde yayınlanması beklenen
anıların, savaşın bilinmeyen birçok boyutu-

250 bin kelimelik nu gün yüzüne çıkaracağı tahmin ediliyor.


Zira bunların bir İngiliz askerinin iç dün-

savaş malzemesi yasını yansıtmasının yanısıra, savaşın poli-


tik, sosyal, psikolojik ve gündelik boyutları­
na dair zengin bilgiler sunması bekleniyor.
İngiliz onbaşı Geoffrey S ağlık hizmetleri, disiplin problemleri,
Husbands'ın tesadüfen bulunan ahlaki değerler, cephedeki askerlerin ne
hatıratı, 400 askerin cephe yediği, zaman zaman nasıl eğlendikleri, su-
baylardan çavuşlara, erlere hatta din görev-
hayatına dair ilk elden ayrıntılı
lilerinden hemşirelere kadar farklı grupla-
tanıklıklarını biraraya getiriyor.
rın etkinlikleri hatıratın konuları arasında.
Konuyla ilgili bilinen bu en Husbands'ın eseri, ı. Dünya Savaşı
kapsamlı anılar bütünü, savaşın yılları ve cephe hayatına dair bilinenlere,
psikolojik ve siyasi yönlerine dair içeriden bir bakış şüphesiz. Imperial W ar
yeni bilgiler ortaya koyuyor. Museurn'dan gelen açıklamaya göre özel-
likle ı. Dünya Savaşı'na katılmış askerlerin
soyundan gelen kişilerin, aile geçmişleri
Dünya Savaşı'na ait şimdiye kadar
bilinen en uzun ve kapsamlı el yaz-
ması hatırat İngiltere'de ortaya çıktı.
Yaklaşık 250 bin kelimelik bu anı defteri,
savaşa dair ilk elden tanıklıklar içermesi ve
alarak 1920'lerde hatıralarını yazan Hus-
bands yıllar sonra, 2. Dünya Savaşı'nın
hemen ertesinde, oğluna bu hatırattan
konusunda artan farkındalıkları ve sahip
oldukları değerli belgelerin daha iyi korun-
ması yönündeki istekleri nedeniyle müze-
ye son zamanlarda yapılan bağışlar on yıl
öncesine göre yüzde 50 artmış. Bunun bir
ii
özellikle cephedeki askerin gündelik ha- bahsetmiş. Oğlu ise babasının ölümünden nedeni de, ailelerin yeni kuşakların bunları
yatına dair zengin ayrıntılar vermesi bakı­
mından, benzersiz olarak niteleniyor.
İngiltere'nin Birmingham kentine
bağlı Bromsgrove kasabasında tesadüfen
altı yıl sonra 1982'de bu elyazmalarını bir
bavula koyarak evinin bir köşesine kaldır­
mış. Aradan 23 yıl daha geçmiş ve 2004'te
aynı eve gelen bir aile dostu bunları görün-
korumayacağı yolundaki endişeleri.
Bununla birlikte, savaşa katılan İngi­
liz ve imparatorluk kuvvetlerinin yaklaşık
yüzde 20'sinin beyaz olmadığı gerçeğine
i~
bulunan hatırat, savaşa onbaşı rütbesiyle
katılmış Geoffrey Husbands'a ait. 1915-18
ce, olağanüstü bir malzemeyle karşı karşıya
bulunduğunu anlayarak ı. Dünya Savaşı
rağmen , eldeki 4 bin küsur hatıratın tek
birinin bile siyah ya da Asyalı bir askere ait ;
yıllarında Avrupa'daki savaşın en kanlı cep- Araştırmaları Merkezi'ndeki uzman arka- olmayışı. Imperial War Museum bu kişile­
i::
helerinde görev yapan Husbands' ın hatıra­ daşlarını durumdan haberdar etmiş. Hatı­ rin torunlarına ve yeni belgelere ulaşmayı
tında 400'e yakın asker isimleriyle geçiyor rat dört sene boyunca Birmingham Üni- böylelikle İngiliz askeri tarihinin bu döne-
ve bunlardan 100'ünün ayrıntılı tanıklıkları
yer alıyor.
Savaş sırasında tuttuğu günlükleri esas
versitesi uzmanlarınca incelenmiş ve ismi
geçen tüm askerlerin cephelerdeki konum-
ları tek tek belirlenmiş, Husbands'la olan
mine bir "balans ayarı"yapmayı hedefliyor.
(BBC History dergisinin Haziran 2009 sayı­
sından derlenmiştir.)
,
L
i

. ....... ... .......... .. ........ . ..... ... .. . . . ... . . . .. . .. .. ... . .. . ..... .. . . . .. .... .. . ....... .... ............. . .. ·· · ·· · ··· · ·· ··AlÜ'~......."
i.,
j
"''"c>
2. DÜNYA SAVAŞı dolf Hitler'in kişisel hayatından ol
.§ i
sahneler sunan, daha önce bilin- ~
'"
!~
i
meyen 18 renkli fotoğraf, Nor-
Führer'in mandiya Çıkarması'nın 65. yıldönümü
anısına Life dergisinin internet sitesinde
~
::ı
'ı::;
il::
.~
::J

'renkli' hayatı yayınlandı.


Hitler'in kişisel fotoğrafçısı Heinrich
,,"
'"E
i2
li;
Hoffmann'ın asistanı Hugo Jaeger, Führer'i c>

1936'dan 1945'e dek görüntülemiş, kolek- '"


.~
Hitler, Profesör Moreli ve Parti Bölge Şefi o
c>
siyonunda yer alan 2 bin renkli fotoğraf FOI'ster' in eşiyle Obersalzberg'deki evinde.
::ı
cı:::

slaytını savaşın sonunda deri bir çantada


saklamıştı. Çanta o dönemde, fotoğrafçının Hitler'in özel hayatını geçirdiği
Münih'teki evinde arama yapan Amerikan mekanlara ve gündelik hallerine dair ay-
askerleri tarafından bulunmuş ama askerler rıntılar sunan fotoğraflar arasında; yaşadığı
sadece çantanın içindeki bir şişe konyak- ev, çalışma odası, 50. yaş gününde aldığı
la ilgilenmişti. J aeger daha sonra bunları hediyelerin yanısıra, genç kızlarla sohbet
12 cam kavanoza koyarak gömmüş, 20 yıl ederken çeşitli görüntüleri de bulunuyor.
sonra, 1965'te Life dergisine satmıştı. www.life.com
~ "?i1fıj·I;ı.t.;mg.]ıı) i .; ıet~t,.jl:'
A N A DOLU JET TÜRK HAVA YOLLARI MA RKASIDIR. (A JET)
~
/.1N/.100LUJET
·riÜndemlii·TarlliI·I·irao········· ·······

Ahmedinejad'm kazandığı
tartışmalı haziran
seçimlerinden sonra, İran
kanlı kitlesel gösterilerle
çalkalandl. Adı "Aryanlar
ülkesi" anlamma gelen,
köklü tarihi ve kültürüyle
dünyayı etkilemiş İran'm,
Zerdüşt dininden Şiiliğe,
hanedanlardan etnik
çeşitliliğe, İslam Devrimi'nden
bugüne uzanan hikayesi.

YÜKSEL TAŞKIN ruhani önderi Ali Hamaney ve son seçim- çıkan Zerdüşt dini sonrası İran'a gelen her
......... ...... .............. .. ....... ... .. ...........
lerde reformcuların adayı Mir Hüseyin din, ne kadar karşı koysa da bu kadim dinin
adi'den, Mevlana'dan, Şehname'den Musevi de Azeri kökenli. Anlamı '~an­ yarattığı algı dünyası içinde hayat bulabil-
ezbere dizeler okuyan kibar bir ların ülkesi" olan İran kavramı, günümüzde di. Ona karşı savaştıkça ondan etkilendiler.
halk, muhteşem bir dil büyülerken tüm bu etnik aidiyetlerin üzerinde yer alan, Zerdüştiliğe göre Ahura Mazda, tek evren-
- .........- vinçlere asılarak idam edilenlerin kapsayıcı bir üst kimlik. sel ve aşkın tanrı, yaratılmayan yaratıcıdır.
görüntüsü bir anda gölge düşürebilir bu İran' ın ''Aryanların ülkesi" haline gel- O nun yarattığı düzen ve doğruluk güçle-
duyguya. Farklı halkların, dinlerin, felsefe- mesi MÖ 3000'lerde başlayan göç dalga- riyle düzensizlik güçleri sürekli mücadele
lerin beşiği İran zengin ve dalgalı tarihinin larıyla mümkün oldu. Farklı hanedanlar ve eder. İnsanlardan hayata etkin biçimde ka-
ağırlığı altında ezilmek veya bu zenginliği isimler altında da olsa, çok köklü bir yerle- tılmaları ve özgür iradeleriyle bu mücade-
özgürleştirmek arasında gidip geliyor. şik kültürün oluşması, dışarıdan gelenlerin lede taraf olmaları istenir. Sonunda Ahura
Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle yeni- bu güçlü kültürce şekillenmesiyle ortaya Mazda, şeytani güçlerin simgesi Ahriman' ı
den gündeme yerleşen İran, dünyaya en dinler ve halklar mozaiği İran çıktı. İran' ı yenilgiye uğratacak, evren yenilenecek ve
büyük sürprizini 20. yüzyılın son çeyreğine bir imparatorluk olarak birleştirmeyi başa­ zaman sona erecektir. Tüm bu inanışlar
damgasını vuran 1979 İslam Devrimi'yle ran Medler (MÖ 625), Persler (MÖ 559- daha sonra ortaya çıkan ve yine iyiyle kötü-
yapmıştı. Kimilerince "Ortaçağ karanlığına 330), Partlar (MÖ 247-MS 224) Sasaniler nün savaşını esas alan Manicilik, İslam ve
dönüşün sembolü", kimilerince ilk "post- (224-651) bin yıl yönettikleri bu topraklara Şiiliğin yorumlanmasında etkili oldu.
modern devrim" olarak selamlanan 1979, kendi damgalarını vurdular. Bu mirasın İran'ın İslamlaşması süre-
çelişkiler ülkesi İran'ayeni çelişkiler kattı. 1925'ten sonra yönetimi ele geçiren cine eşlik etmesi de kaçınılmaz oldu. 651
İran dünyada resmi olarak On İki Pehlevi hanedanı, İslam öncesi "kadim sonrası İslami dönemde, özellikle 10. ve 11.
İmam Şiiliği'ne bağlı tek ülke. Halkının Fars" kültürüyle övünmeyi öne çıkararak, yüzyıllarda Fars kültürünün ve dilinin şah­
yüzde 89'unun bu inanca bağlı olması, et- modernist ve laik rejimine yeni bir meşru­ lanışa geçtiğini ve "Fars İslamı" denen sen-
nik bir mozaik olan İran'ın birleştirici un- iyet zemini oluşturmayı amaçlamıştı. Mu- tezin şekillendiğini görüyoruz. Hindistan'la
suru. Fars kökenliler toplumun yüzde 51'ini hammed Rıza Şah'ın 1971'de "İran krallığı­ ciddi kültür etkileşimi içinde olan İran'da,
oluştururken, Azeriler yüzde 24, Gilani ve nın 2500. yılı"nı kutlamak için Persepolis'i Hinduizm ve Budizm etkilerinin görülme-
Mazandaraniler yüzde 8, Kürtler yüzde 7, seçmesi tesadüf değildi. si ve bunların İslam tasavvufuna güçlü etki-
Araplar yüzde 3 gibi oranlara sahip. İran'ın Bir görüşe göre, MÖ 1000'lerde ortaya lerde bulunması da önemlidir. Firdevsi'nin
14 NTV TARiH TEMMUZ 2009
12 Haziran'da gerçekleşen
Cumhurbaşkanlığı DÖNÜM NOKTALARı
mlerin in ardından iran
halkı sokaklara döküldü. MÖ 3000 Proto-Iran lıl arın göç dalgaları

MÖ 1000 Zerdüşt dininin ortaya çıkışı

MÖ 492-449 Pers-Yunan savaşla rı

MÖ 330-325 Büyük ısken der'in istilası

641 iran' ı n I slamıaşması

1000 Firdevsi'nin Şehname's i

1250-1350 Moğol (ilhanlı ) dönemi

1501-1736 Safevi Hanedanı ve Şiilik

1906 Meşrutiyet Devrimi

1925 Pehlevi Hanedanı

1953 Musaddık'ın devrilmesi

islam Devrim i

1980-89 iran-Irak Savaşı

Hatemi c u mhurbaşkanı

(ö.1020) olağanüstü metni Şehname, İslam akan bir başka istilacı


öncesi döneme ait temalarıyla, bu kültürün grup, bu ülkeye siline-
yeni dönemi kucaklamaya hazır olduğun.un mez damgalar vuracak-
özgüvenli müjdecisi gibidir. Bundan sonra tl. Şah İsmail (1487-
Farsça ve Fars kültürü, bu toprakları yö- 1524) liderliğinde,
netecek olanların rehberi olmaya hazırdır. çoğunluğu Türkmen
Bunun en çarpıcı tezahürlerinden biri, Fars ve Kürt göçebe unsur-
kökenli vezir Nizamülmülk'ün (ö.1092), lar, karizmatik önder-
Fars devlet geleneğini Selçukluların (1037- lerinin peşinde İran'a
1194) askeri maharetiyle kaynaştırarak, akarak, Safevi (1501 -
onları yerleşik bir devlet olmaya ikna etme 1722) hanedanını kur-
girişimidir. Onun kurduğu Nizamiye med- dular. Göçebe unsurlar,
reseleri, Sünni İslamı, Fars devlet gelene- yerleşik düzene geçme-
ğiyle kaynaştırmanın ve bunu savunacak lerini dayatan Osmanlı
yöneticiler yetiştirmenin ideolojik zemini İmparatorluğu'na kafa tuttuklarında, ken- son derece hızlı oldu. Arap bölgelerinden
olarak tasarlanmıştı. dilerine kurtuluş vaadinde bulunan senkre- pek çok Şii alim toprak vaadiyle İran'a
tik (birbirinden farklı inançları uzlaştırma, yerleştirildi. Safeviler yerel Fars unsurla-
Şiilik yerleşiyor harmanlama) dinsel söylemlerin cazibesine rıyla işbirliğine girerek yerleşik bir devlet
İran toplumunun 13. yüzyıl başlarından fazlasıyla açıktılar. Şah İsmail şaşırtıcı bir yaratmaya soyundular. Böylece bugünün
itibaren Moğol istilalarında çok zayıfladığı, senkretizme imza atarak, kendisini "kayıp ağırlıklı olarak Şii nüfusa sahip en büyük
ama toplumsal yapısının dayanıklılığı ve is- imam" ilan etmekle kalmadı, Şiilik, Sünni- devleti şekillenmeye başladı.
tilacıların bu yapıya sızmalarını engelleyen lik, Hıristiyanlık, Budizm, Zerdüşt dini ve Şii ulemanın İran'a getiriliş biçimiy-
akıllıca dinamikleri sayesinde hayatta kala- kimi yerel inanışlardan derlediği dinamik le beraber, son derece güçlü ve devletten
bildiği vurgulanmalı. İlhanlılar örneğinde bir inanç hareketi oluşturdu. özerk yapısı olan dini bir sınıfa dönüşmesi
olduğu gibi zamanla İran kültüründen et- Safevi şahlarının Osmanlılarla müca- süreci başlamış oldu. Devletin toprak ve-
kilenen istilacılar da olmuştu. delelerinin de tesiriyle, taraftarlarını gem- rerek güçlendirdiği bu kesim, vergi topla-
Ne var ki 16. yüzyılın başında İra.n'a lemek için İran'ı Şiileştirmeye girişmeleri maları, adalet dağıtma tekeline büyük ~

NTV TARiH TEMMUZ 2009 15


·GÜiidemiii·Tiirilil··/iran········ ··· · ······· ······· ........... ... . . ... ..................... . . ............ ... . ..... ... ..............
1979 islam Devrimi'nde, İslamcıları, b azı sol kesimlerin desteğiyle

i
iran halk ı çoluk çocuk de diğer sol grupları
tasfiye etti. 1980'de
Humeyni resimleriyle
Irak'ın saldırısıyla çıkan dokuz yıllık savaş
sokaklara dökülmüştü.
ortamında, muhalefet imkanları kayboldu.
Kimi muhalifler, önce ülkenin kurtarılma­
modernleştirmek adına sı, ardından rejimin reforma tabi tutulması
önemli reformlara imza gerektiğine inandı ve cepheye koştular.
attı: Eğitimde köklü Savaş sonrası, rejimi demokratik yönde
bir laikleşme hamlesi, değiştirme arayışları başladığında 1990'la-
hukukun şeriat etkile- rın ortasına gelinmişti. 1997'de Reformcu
rinden kurtarılması ve Hatemi'nin beklenmedik şekilde cum-
Şii mollaların adalet hurbaşkanı seçilmesi, İran'ın geleceği için
dağıtma tekellerinin, kılıçların çekildiğinin en açık işaretiydi.
modern hukuk diplo- 2005'e kadar cumhurbaşkanlığını üstlenen
ması edinme zorunlu- Hatemi, bu dönemde kendisinden daha
luğu getirilerek budan- fazla özgürlük bekleyen kadınları ve dev-
ölçüde sahip olmaları, okul, hastane, cami ması. Modern kıyafet zorunluluğu, 1936'da rimi hiç görmemiş milyonlarca genci ha-
yaptırmaları, çarşı esnafıyla akrabalıklar başörtüsünün yasaklanmasına kadar vardı. yal kırıklığına uğrattı. Bu kesimler 2005'te
tesis ederek iç içe geçmeleriyle Safevi ha- Bunların Atatürk reformlarından bir iki yıl Ahmedinejad'ın cumhurbaşkanı seçilme-
nedanı sonrasında "devlet içinde devlet" sonra uygulamaya sokulmaları ilginçtir. siyle derin bir sessizliğe gömüldüler.
haline geldi. Bu boyutu anlamadan modern Geçen ay yapılan seçimlerinden önce
İran tarihini ve günümüz İran'ını kavramak Yeni aktörler Musevi'ye destek vererek sokakları yeni-
imkansızdır. 1940'lar ve 50'ler toplumsal mücadelele- den şenlendiren reform yanlıları; seçim so-
Safevi hanedanının yukarıda anlatılan rin derinleşmesi ve şahlığı zorlayan siyasi nuçlarının açıklanmasından sonra bu defa
nedenlerden dolayı güçlü bir dinsel meş­ aktörlerin ortaya çıkmasına tanık oldu. protesto için sokaklardaydılar. çatışmalar
ruiyeti vardı. Ama onlardan bir süre son- Komünist TUDEH partisi ciddi kitlesel- bir anda şiddetlendi ve arkasından kan ve
ra yönetimi ele geçiren Kaçar hanedanı leşmeye ulaşırken, Başbakan Musaddık ölümler geldi. İran tarihi şu an sokakta ya-
(1779-1925) böylesi bir dinsel meşruiyet Ulusal Cephe'den aldığı güçle 1951'de zılıyor. •
kaynağından yoksundu. Şiilik neredeyse petrolü kamulaştırdı. Musaddık'ın 1953'te
tüm toplumsal örgütlenmeyi ele geçirdi. CIA destekli bir darbeyle devrilmesi, şa­
Yine özellikle göçebe toplulukların mer- hın ABD güdümünde tek adam diktatör-
kezileşmeye direnmesi nedeniyle, İran mo- lüğüne kaymasına yol açtı. Şah 60'ların
dern döneme güçlü bir merkezi devlet inşa başında "beyaz devrim" diye bilinen bir
edemeden girdi. Rusya ve Britanya gibi dizi reforma girişti ve bunları yaparken
büyük güçler kapısına dayandığında hayli solculardan istifade etti. Ne var ki, biraz
zayıfbir devlet görünümündeydi. soluk alan muhalifler yeniden canlandı ve
İran' ın bir başka talihsizliği, Rusya ve şahı sıkıştırmaya başladı.
Britanya'nın rekabet alanına dönüşmesi Güç paylaşımına hayır diyerek, her türlü
ve iki devletin, İran' ın modernleşmesine meşru siyasalodağı budamaya başlayan
ket vurma konusunda benzer politikalar şah, istemeden de olsa iki süreci tetiklemiş
izlemesiydi. Kaldı ki, 1616'da İngiltere'nin oldu: sistem içi çözümden umudu kalma-
Doğu Hindistan Şirketi'ne serbest ticaret yan gençliğin gerilla direnişi ve Şii mollalar
hakkının verilmesi, İran ekonomisinin çö- önderliğindeki İslamcı direniş. İslamcılar,
kertilmesinin de önünü açmıştı. Şiiliğin geleneksel özerkliğinden ve "devlet
20. yüzyıla damgasını vuracak siyasal içinde devlet" konumundan yararlanarak
güçler bu ortamda şekillenmeye başladı. ayakta kalmayı başardı. Ortadoğu'nun en
1891-92'de tütün tekeline sahip Britan- modern ordusuna sahip olmakla övünen,
ya şirketine başarılı bir boykot örgütleyen ciddi iktisadi büyüme oranları yakalamış
güçler bu tespiti doğrular: Ulema, tüccar- ülkesi İran, olanca ABD desteğine rağmen
lar, liberal aydınlar ve devlet memurları. .. hızla bir devrime sürüklendi.
Tam da bu kesimler, 1906'da yeniden güç- 1963'te sürgüne gönderilen karizmatik
birliği yaptıkları için Kaçar Şahı Meşruti­ Humeyni, laik-sol güçleri ve liberal İslam­
yet Devrimi' ne onay vermek zorunda kaldı. cıları, Şah karşıtlığı ekseninde birleştirdi ve
Modern unsurlar barındırmakla beraber Şiiliğin şehitlik ve feda kültüründen azami
yeni dönem anayasasının İslam' ı resmi din biçimde yararlanarak yüz binleri sokağa
ilan ettiğini anımsatalım. döktü. Şah bir parça İran toprağını da yanı­
1925'te İngiliz desteğiyle şah yapılan na alarak ülke dışına kaçtığında, 1979'du. Ayııtullah Humeyni sürgüne gittikten 14 yı l
Rıza Pehlevi, ülkeyi yukarıdan aşağıya Humeyni solcuların desteğiyle liberal sonra, 1 Şubat
1979'da Tahran'a dönüşünde.

16 NTV TARiH TEMMUZ 2009


www.sony.com.tr/eco

Teknolojimizi doğadan ödünç alıyoruz.

Sony Eco'nun çevreye saygı ilkesine uygun olarak


Sony Corporation olarak geliştirdiğimiz BRAVIA WE5 LCD televizyonumuz, hem
çevresel sorurTıluluklanmızl malzemeleriyle, hem de son teknolojinin kullanıldığı
çevreci özellikleri sayesinde, doğayla uyum içerisinde.
ciddiye alıyoruz. Bu nedenle,
BRAVIA WE5 ÖZELLiKLERi:
ürünlerimizin çevre ile uyum • Hareket Sensörü: Televizyonunuz odadaki varlığınızı
içerisinde olmasiını sağlamak algılar ve odadan ayrıld ığınızda görüntüyü kapatır
ama ses açık kalmaya devam eder.
için sürekli YE~ni ürün ve • Idle Standby: Televizyonunuz, karşısında hareketsiz
süreçler geliştiriyoruz, mevcut kaldığınızı algı lar ve otomatik olarak açı lır ve kapanı r.

• Işık Sensörü: Ortamdaki ışığa göre iç ışığını ayarlar,


ürünlerimizi de yeniliyoruz. • Kapalıyken "O Enerji" Tüketimi : BRAVIA WE5,
Yeş i l
bir gelecek için Sony Eco çatısı altında "Energy Saving" düğmesi ile, diğer tele vizyonl arın
aksine, kapandığında gerçekten "O enerji" tüketir,
yaptıklarımı zı 3 sözcü kle özetliyoruz: Ürün, süreç,
dünya. • Dijital Kullanma Kılavuzu : Televizyonun ekran ınd a
bulunan kull anma talim atl arı sayesinde, d aha
ÜRÜN : Yeni ürünlerimizin birçoğu geri dön üştürülmüş az k ôğıt tüketimi sağ lanı r.
ma lzemelerd en o l uşuyor , Ku l lan ı mdan sonra
hem esk i ürünlerimizi, hem de atıklar ımı zı geri Bütün bu özellikler sayesinde, BRAVIA WE5, kullanımı
dönüştü rüyoru z, sırasında%50* daha az enerji tüketir.

SÜREÇ: Fabrika ve ofislerim izde, rüzg ôr, güneş ve su MOTIONFLOW 100Hz: BRAVIA WE5, çevreci yakla şımı nın
g ibi yenilenebilir enerji kayn cı klarından yarar lanma y ı yanı sıra,
yüksek performanslı Motionflow 1OOHz teknolojisi
tercih ediyoruz, ile, en net ve akıcı görüntüleri sunar,

DÜNYA: Gönüllü b ir WWF iklim koruyucu ortağ ı o larak, YEşiL ÜRETiM VE GERi DÖNÜŞÜMLÜ MALZEME:
tüm çalışmalarım ızda , do ~i aya zarar vermeden Üretiminde ku llanı lan malzemel er çevreye zarar
ilerlemenin yollarını arıyoruz , Teknolojimizi doğadan vermez ve geri dönü ş ümle ri kolaylıkla sağlanır,
ödünç al ı yoruz, A lp Dağları ' n dan alıp ku llan d ığımız
suyu arıtıp tekrar doğay a veriyoruz, 'Benzer 2008 model BRAVIA™ ile karşı l aştırılmıştır .

Yeşil bir gelecek için çevre dostu teknoloji

[ SONY eeo (8. !J


.9. ~~.~.~r d..~ . d..~.ğ.~~. : . : ~~~~A.!.?~:?i.:::::::::. : : : ::.: .::: ::::::::::: : :::::::::::::::: :::::::::::::: : : :. : ::::::::
Davutoğlu, 200 yıllık reform
sürecini AB'ye nasıl bağladı?
Bu iki asırhk süreçte kanlı Avrupa'ya entegrasyon gibi Osmanlı Devleti, Fransa,
savaşlar bile yaşandı ama ana bir vizyona yönelik olduğunu İngiltere, Piyemonte ve Rusya
doğrultu değişmedi. Bunun düşünmek hayli ilginç. arasında ebedi bir barış başla­
adı bugün AB sürecidir." • Avrupa'daki 1815 Viya- yacaktı. 93 Harbi çıkış noktası
Bakanımızın çizdiği na Kongresi ile Tanzimat alındığında bu ebediyetin taş
"200 yıllık doğrultu"daki reformlarının doğrudan veya çatlasa 20 yıl sürdüğü görü-
maddelere ve sonucunda- dolaylı ne ilgisi olduğunu lüyor.
ki AB sürecine yakından bulup ortaya çıkartmak bizi • Büyük Britanya ile ı.
bakalım : aşar; herhalde Bakan'ın bazı Dünya Savaşı'nda çarpışa­
• 1648 Vestfalya Barışı, özel bilgileri var. Osman- rak yenilen tabii Osmanlı
Avrupa tarihinde ulus- lı Devleti bu kongrede de, Devleti'ydi, Mustafa Kemal
devlet yönünde atılan ilk Viyana sistemi içinde de yer değil. Türkiye'nin 200 yıllık
ışişleri Bakanı anlamlı adımdır. Osman- alamamıştı. Her şey bir yana çağdaşlaşma ve Batı'ya yetiş­
Ahmet Davutoğlu lı İmparatorluğu'nun ise Viyana sistemi, Yunanistan'ın me mücadelesinin ardında,
siyasal vizyonunu Vestfalya sisteminde ne yeri ve Belçika'nın 1830 yılında zaten kendisinden güçlü olan-
tarihten aldığı ne de işlevi vardır. Aynı yılda bağımsız bir devlet halinde lara öykünme gayreti yatar.
örneklerle süslemeyi seviyor. İstanbul'da Sultan İbrahim ortaya çıkmalarıyla üfürülüp Milletler Cemiyeti dediğimiz
Mayıs ayı sonunda seçkin boğularak ''Ağalar saltanatı" gitmişti. Tanzimat reformla- örgüt ise, neticede üyesi olan
bir köşeyazarları topluluğu başladı. Bata çıka ilerleyen rından medet umulduğunda, İtalya'nın başka bir üye olan
önünde bazı açıklamalar devletin dümenindeki ilk imparatorluğun her köşesinde Etiyopya'yı yutmasına seyirci
yapmış. Milliyet yazarı T aha Köprülü, 1656 yılında müthiş özerklik rüzgarları esmek- kalacak kadar yaptırım gücü
Akyol, 30.05.2009 tarihli köşe diktatör Mehmed Paşa'dır. te, Mısır orduları payitahtı yoksunu bir kuruluştu.
yazısında Bakanın konuşması­ Kadızadelilerin ezilerek bun- tehdit etmekteydi. Ne Hünkar Ezelden ebede kadar
nı şöyle aktarmış: ların hedefi olan tarikatların İskelesi Antlaşması ne de uzanan bir AB süreci varsa biz
''Avrupa Birliği sürecini, okşanması özel toplantılarda İngitere'ye verilen ekonomik bunun farkında değiliz. Sayın
Türkiye'nin son 200 yıllık kendisine bağladığı Yeniçe- imtiyazlar Osmanlı Devleti'ni Davutoğlu'na tek soru sorma-
kendini reforme etme ve rilerin, Sipahilerin üstüne diriltebilmişti. dan bu açıklamalarını dinleyen
gerekli uluslararası şardara salınması davranışları, hoşa . 30 Mart 1856'daki Paris seçkin köşe yazarları ise böyle
uyum gösterme çabasının, gitmeyen Rum Patriğinin Barış Antlaşması'na göre, düşünmüyor olmalılar.
yani bir reform sürecinin asılması, diklenen Erdel'de
parçası olarak görüyoruz... binlerce insanın öldürülmesi,
• Avrupa'da 1648 Vestfalya Celali hareketini bastırma ba- Sezar mı Aun:!lius mu?
diplomatik düzeni, bizde hanesiyle Anadolu'daki varlıklı Radika/' in 4 Haziran 2009 tarihli eziyet eden ve onları kamusal
kargaşalı bir dönemin ardın­ kişileri yok ederek mallarına sayısında bildirdiğine göre alandan kovan imparator olarak
dan Köprülüler'in reform mülklerine el koyulması gibi Dışişleri Bakanı Davutoğlu, tan ın ıyar. Roma ' nın çivisini
dönemi. "gayet reformcu" başarılara Amerikan-Türk Konseyi'nin çıkartmıştır. Yani her şey

• Avrupa'da 1815 Viyana imza atmıştır. (ATC) yıllık konferansında "G ladyatör" filminde anlat ıl dığı
Kongresi,1839Tanzimat Sadrazam olan üçüncü yaptığı konuşmada: gibi değiL. Julius Caesar'a yani
reformları ... Köprülü, Fazıl Mustafa Paşa "Obama'nın yaklaşımı Sezar'a gelince, sıradan bir
Sezar'ın değil Aurelius'un zorba olmadığını söylemekle
. 1856 Paris Kongresi'yle 1689'da iktidara geldiğinde;
yaklaşımı. Güç kullanarak bir yetinelim. Sezar'ın hakkın ı
Islahat Fermanı arasındaki Vestfalya sistemi OsmanWarın
yere kadar ilerleyebilirsini;~. Sezar'a verelim.
kuvvedi bağ... aralıksız neredeyse 41 yıl he-
Şimdi ABD'de çok ı "Jy.s,~ . •-- . _ ___ .__.. _
• İngiltere'yle savaşmış gemonya savaşı sürdürmesini taraflı yaklaşım ~ASHINGTON . O'Ş'I'ori Baka" Oavutoillu. Amerikai\.T~"",~
Atatürk'ün, Batılılaşma engelleyememişti! Köprülüler kullanılıyor" demiş.
onferansmda yapııaı k.onuşmada, ABD Başkanı Barack Obama 'yı 'bilgi' lakabıyıa
mı nan ünlü Romaimparatoru Marcus Aurelius'a benzetirKen, salati Georga W. Bush
reformları ve Türkiye'yi arasındaki bu tek ıslahatçı Marcus Aurelius in Sezar imasında bulundu. ABO'nin süpergüç olma özelllQini sürdürebUmak için çok

Milleder Cemiyeti'ne üye vezir, tüm bunları savaşın tarihte Neron'dan ,


' a llı yakl~tŞı mla r1 a uluslararası

~gesel gUçlerin yard ımına


kurumlan kullanmas ı
ihtiyaç olacaOınl belirten
gere kti(ıl ni söyleı1ten,

Dı şi şleri Bakan ı,
bunun için
"ABD, Roma
yapması. yaralarını sarmak amacıyla sonra Hıristiyanlara paratoru Csasar'a de(ıi! Marcu8 Aurelius'a ihtiyaç duyuyor. Obama'nın yaklaşımı da

Hatırlatayım; M C, İngiliz
; Cesar'ın dlıOil Aurelius'un yaklaşımı. Güç kuııanarak bır yere kadar ilerteyebllirsiniı.
yapmıştır. Ordunun ve sarayın en kapsamlı şekilde Şimdi ABD de çok tarafl ı yaklaşım kullanı yor" dedi.

öncülüğünde bir kuruluştu. masraflarının kısılmasının, Roma Impc ı ratortu!)unu MS 161 ile 180 arasında yöneten MaI'C\Js Aurelius 'son beş iyi

18 NTV TARiH TEMMUZ 2009


Qı:%ır:u lARIII

İstanbul
29 Mayıs'ta
alı nmadı,
Ulubatlı
Hasan hiç
varolmadı Terör eylemi
değilse ne!
aman gazetesinin
29 Mayıs 2009 Tarafta yazan Halil Berktay,
tarihli sayısında, 18 Haziran 2009 tarihin-
Topkapı'da açılan de çıkan yazısında Murat
Fetih Müzesi'ne dair bir haber Bardakçı'yı eleştirmeye
çıktı. Burada kendisine "pano Fetih Müzesi'ndeki pano ve çalışırken; 1905'in 21 Tem-
danışmanı" denen değerli bu ıninyatürün kullanıldı­ 13 Kasım 2002, Hürriyefin Tarih eki. muz günü Yıldız'daki cuma
tarihçi Erhan AfYoncu'nun şu ğım görsünler de, ondan tarihle bir sefer olsun yakın­ selamlığında meydana gelen
sözleri yer aldı: sonra yorum yapsınlar. Bir dan ilgilenmeyi düşünenler patlamaya değinmiş.
"İşin uzmanı tarihçilere diğer eleştiride ise U1ubadı çıkabilir. O gün tuzaklanmış bir
damşarak böyle muhteşem bir Hasan'ın mevcut olmadığı Erhan AfYoncu 13 Ka- at arabasıyla gerçekleştirilen
müze yapılmasına rağmen, hakkında yorum yapılıyor. sım 2002 tarihli H ürriyelin bombalı saldırıda 7'si ya-
olumsuzluk bulanlar çıktı. Halbuki müzeyi gezen biri Tarih eki için hazırladığı titiz bancı 26 kişi ölmüş, 58 kişi
İşin ilginei, tenkidi yapanların fetih panolarında U1ubadı çalışmada, Ulubatlı Hasanın yaralanmış, 20 at da telef
çoğu tarihle uzaktan yakından Hasan'ın isminin geçtiğini hiç varolmadığını manşete olmuştu.
ilgili değil. Müzeyi hamaset görür. Müzeyi gözleriniz çekmişti. Daha sonra danış­ Berktay, Bardakçı'nın
müzesi olmakla, barış yerine kapalı nu gezdiniz!" manlığını yaptığı panolarda 2005'te bu saldırıyı ger-
savaşı öne çıkarmakla suçlu- AfYoncu'nun adını vermek- bu "uydurma kahraman"ın çekleştirenler için "terörist"
yorlar. İstanbul'un 1453'te 53 ten kaçınarak, "bir dergi" dediği adının geçmesine izin verdi- demesini affedememiş ve
gün süren ve oldukça kanlı NTVTarih, "tarihle uzaktan ğine göre ya deve ya deveci ya derdini tam dört yıl içine
geçen bir savaş sonrasında yakından ilgili değil" dedik- da üstündeki hacı bir travma attıktan sonra, "zama-
fethedildiğini bilmiyorlar mı? leri de NTVTarih yazarları. geçirmiş demektir. İşin ilginci, nın Ermeni milliyetçi-
Savaş neyle anlatılır, nasıl AfYoncu'nun bilimsel kişili­ aynı Erhan AfYoncu'nun, Mu- devrimcilerinin günümü-
izah edilir? Hamasetin, yani ğine saygımız sonsuz olmakla rat Bardakçı'nın programında zün neo-con jargonuyla"
kahramanhğın, cesaretin birlikte, sözlerinde bir takdim- Fatih'in gemilerini karadan yü- aşağılanmalarını gündeme
olmadığı bir savaş var nu? Bir tehir hatası olduğundan rütmesini de şehir efsanesi ilan getirmiş .
dergide, Brocquire'nin kita- kuşkuluyuz. Elimizde kesin etmesi! Ulubatlı'yı ve gemilerin Sürüp gitmekte olan
bındaki minyatürün "gemile- bilgiler olmamakla beraber, karadan yürütülmesini hayal mahut kavgaya karışmak
rin karadan yürütüldüğünün Topkapı'daki müzenin, bizim ürünü ilan eden hocamız, :Fetih niyetinde değiliz ama,
en eski kanıtı" diye sunulması yayınladığımız 1455 tarihli Müzesi'ndeki danışmanlığı sı­ bunun bir terör eylemi
tam bir komedidir. Müzeyi resimden önce kurulmadığını rasında neden fikir değiştirdi ve olduğunun inkar edilecek
adam gibi gezip, panorama sanıyoruz. Ama bu uyarıdan "hamaset yanlısı" bir açıklama bir tarafı yok.
müzesinde kaç tane panoda sonra orayı "adam gibi" gezerek yaptı dersiniz? Biz çözemedik.

illi Gazete'nin Yolda} Nejad'ı "Türkçü-İslamcı"


31 Mayıs ve 6 Bunların sen isimlerini olarak benimseyenler, onun
Haziran 2009 aklında tutma ezberci ve uygulama özürlü
tarihli sayıla - fakat 28 Kanunisaniyi Osmanlı eğitim sistemi-
rında' Fahri Güvenin kö- unutma!" ne karşı çıktığını, bunun
şesinde, ülkemizde modern diye andığı Mustafa yerine mahalle baskısından
pedagojinin kurucularından Suphi'nin yanında ölüme korkmayan, bağımsız söz
sayılan Edhem Nejad'ın gönderilen onbeş kişiden ve davranış kalıpları sunan,
"çocuğun Terbiyesinde biridir Edhem Nejad. Fahri kendisiyle barışık ve özgü-
Valide" başlığıyla Sırat-ı Güven bu ismi aklında tut- venli bireyler yetiştiren bir
Müstakim dergisinde çıkmış muş, ama 28 Kanunisani'yi eğitim sisteminin taraftarı
bir yazısı tanıtılmış. unutmuş. Hiç yoktan olduğunu unutuyorlar.
Şairin: iyidir. Neticede Edhem Adı unutulmamalıdır.

NTV TARiH TEMMUZ 2009 19


1 TEMMUZ 1979
Sony, mobil kasetçalar
2 TEMMUZ 1993
Sivas'ta Madımak Oteli
3 TEMMUZ 1988
Fatih Sultan Mehmet
4
K aptan-ı
TEMMUZ 1546
derya Barbaros
Walkman'i satışa sundu. yakı l dı. Otelde Pir Sultan Köprüsü trafiğe açıldı. Hayreddin Paşa (Hızır Reis)
insanların müzik dinleme Abdal şenlikleri için gelmiş Yapımına 29 Mayıs öldü . Haçlı donanmasını
alışkanlıklarında çoğu sanatçı yaklaşık 150 1985'te başlanan ve Asya yend i ğ i Preveze Deniz
büyük değişim kişi vardı. 8 saat süren ile Avrupa'yı bağlayan Savaşı ' y l a Akdeniz'de
yaratan bu yangında 37 kişi öldü. ikinci asma köprünün Osmanlı hakimiyetini
icat, popüler uzunluğu 1510, genişliği p ekiştiren Barbaros,
kültür 39.4 metredir. Beşiktaş' ta yaptırdığı
nesnesi '......~ı&\JI. medresenin yanındaki
oldu. tü rbesine defned ild i.

8 TEMMUZ 1833
Hünkar iskelesi
9 TEMMUZ 1762
Tarihçilerin "Büyük"
10 TEMM Z 1509
Protestanlığın kalvinizm
11 TEMMUZ 1939
Milli Piyango Genel
12
Picasso'nun, ispanya'nın
Antlaşması imzalandı. ünvanı verdiği tek kadın olarak bilinen türünü Müdürlüğü kuruldu. Bask bölgesindeki
Osmanlı Devleti ile hükümdar Alman asıllı geliştiren din adamı Jean Daha önceki çekilişie r, Guernica'nın
Rusya arasındaki Çariçe ii. Katerina, Rusça Calvin doğdu . "Tayyare Piyangosu" ve Almanlar
karşılıklı yardımlaşma ve adıyla Yekaterina ii. "Türk Hava Kurumu Büyük tarafından 1937'de
sa l dırmazlık antlaşması, Veli kaya, saray muhafız Piyangosu" adı altında bombalanışını
Beykoz sınır l arı içindeki kıtası ve sevgilisi Grigori düzenliyordu . resmettiği,kentle
Hünkar iskelesi semtinin Orlov'un desteğiyle aynı ismi taşıyan
adıyla tarihe geçti. imparatoriçeliğini ilan etti. tablosu Paris'te
sergilendi.

1
1. Haçlı
Seferi'nde
16 TEMMUZ 1782
Wolfgang Amadeus
17
1917
TEMMUZ 1918
Şubat Devrimi
18 TEMMUZ 64
Ancak altı gün sonra
Haçlı ordusu Kudüs'ü Mozart'ın Saraydan Kız sırasında tahttan indirilen söndürülebilecek ünlü
ele geçirdi. 40 gün Kaçırma operasının galası Romanov hanedanının Roma yang ı nı başladı.
süren kuşatmanın Viyana'da yapıldı. Eserin hüküm süren son üyesi Yangını imparator
ardından düşen konusu, ispanyol soylusu Çar ii. Nikola, karısı Neron'un mu, yoksa
Kudüs, 1187'de Belmonte'nin sevgilisi Aleksandra, çocukları ve Hıristiyanların mı çıkardığı
Selahaddin Eyyubi Konstanza'yı tutsak hizmetlileriyle beraber tartışmasıgünümüze
tarafından geri alınd ı. bulunduğu Selim Paşa'nın Yekaterinburçı 'da kadar sürdü.
sarayından kurtarması öldürüldü.
üzerinedir.

21 TEMMUZ 1789 22
Irak
TEMMUZ 2003
Savaşı'ndaABD
23 TEMMlJl 1903
Henry Ford'un sah ibi
Napoleon Bonaparte,
Mısır Seferi'nde Murat Bey tarafından 55 kişilik olduğu, ABD'li Ford
komutasındaki Kölemenler arananlar listesinin Otomotiv Şirketi, Ford
ordusunu Ehramlar başında yer alan Saddam Model-A ismini verdiğ i ilk
Savaşı'nda sadece 40 Hüseyin'in oğulları Uday arabasını piyasaya
ölü ve 300 yaralı vererek ve Kusay, Musul'da sürdü.
bozguna uğrattı. öldürüldü.

27 TEMMUZ 1926
ittihatçı l arın "Küçük
28
Yıldırım
TEMMUZ 1402
Bayezid Ankara
Efendi"si, 1. Dünya Savaşı'nda Timur'a
Savaşı'nda iaşe Nazırı esir düştü. iktidar
olan Kara Kemal, boşluğuna düşen Osmanlı
Atatürk'e karşı planlanan Devleti'nde on bir yıl
izmir suikasti do l ayısıyla sürecek olan Fetret Devri
aranırken sıkıştırıldığı bir başladı.
kümeste intihar etti.

20 NTV TARiH TEMMUZ 2009


Tarih Olanlar

5 I' PHILOS()PH~LE J Gazeteci , yayıncı , yazar

_ _ _ _ _1_68_7
Isaac Newton , Doğal
NAT UR. A LI S
P R i N C i Pi A 6
Fransız
TEMMUZ 1885
mikrobiyolog ve
7
Şair ve yazar Rıfat
1993
ve siyasetçi Naim Tirali
(84) öldü . Gazeteciliğe
1946'da Tasvir
M A THE MA TICA gazetesinde başlayan
Felsefenin Matematiksel kimyager Louis Pasteur, lig az 82 yaşında öldü .
_, ~ " ., Iİ Tirali 'nin öykü ve gazete
ilkeleri (Philosophiae A_ 1 S 1"CWrON(·' . LA. ,_.... s..-. M.w.., on dört yıl üstünde "Edebiyatın koca çınarı "
; • P,ofdIOrt L ..,"-, le (J~t:~~"" . (. yazılarından oluşan 10
Natura lis Principia u ğraştığı kuduz aşısını bir lakabıyla tanınan
Mathematica) adl ı i i nı P R. \ı.ı A TU R.·
&t- :.r. P R it S E S. insana uyguladı. Dokuz IIgaz'ln öykü, roman ve
kitabı var.
ı
<il, , E P Y <il,

k ita bını yayım l adı. Kitap, 1Nu s- \ ~". y aşındak i Joseph Meister şiirlerinden oluşan 60
Dünyanın ikinci büyük
m ekaniğin temelleri ni
o luşturan Newton'un
bir gün önce köpek kitabının içinde en ünlüsü
otomotiv üreticisi 2
Juıru S«1lI'-" A... ,~
t ON t' I N l .
x J6,ı. s.,....... I'nı&t ıpoıl
ta rafından ı sırılmıştı. Hababam Slnlft'ydı. Haz,

....n."""""" .... "ocu"""",


Type
hareket ve kütleçekim General Motors (GM)
kanu nları nı da içeriyordu. i I...'::=============-== -=:'JI iflas etti. GM'nin ifla s ı
Amerikan şirketler
tarihinin üçüncü büyük

TEMMUZ 1937 13
ilk Dünya Futbol
TEMMUZ 1930 14 TEMMUZ 1789
Bastille kalesi Paris halk ı
iflası oldu.

Avustralya ' nın en yaşlı


Şampiyonası Uruguay'da tarafından zaptedildi, insanı ve Birinci Dünya
3
Ha z.
baş l adı. Finalde Arjantin'i Büyük Fransız Devrim i Savaşı ' na katılan son
4-2 yenen ev sahibi başladı. Olayda asker John Jack Ross
Uruguay FIFA Dünya 10 muhafız ve 98 (110) öldü.
Kupası'nın il k sahibi oldu, ayak l anmac ı hayatını
kaybetti. Kral XVi. Louis 1972'de yayımlanmaya
günlüğüne "Bugün kayda başlayan "Kung Fu" 4
Haz.
değer hiçbir şeyolmadı" dizisindeki Kwai Chang
notun u düşmüştü, Caine rolüyle üne
1 ~.~QiT1'Jet ~~ i kavuşan Amerikalı

19 TEMMUZ 1954
Efsanevi rock'n roll
20 TEMMUZ 1974
Türk askerlerinin Kıbrıs'a MEHMETCii
oyuncu David
Carradine (72) öldü .

KıBRıs'TA••
ş arkıc ı sı Elvis Presley'ni n indirme ve çıkarma
ilk single' ı "That's all yapmas ıyla , 1. Kıb rıs
Right" Sun Records Barış Harekatı başladı.
tarafından piyasaya 22 Temmuz'da ateşkes
ç ıkarıldı. Albümde yapılsa da, 14 Ağustos ' ta
Elvis'in fotoğrafı "Üç Gün Savaşı" olarak
o lmadığından , parçanın anılacak ikinci harekat
bir siyahi sanatçı tarafından başladı. Dünya Sağlık Örgütü, 11
seslendirildiği sanıld ı. 1968 Hong Kong gribinin Haz.
ardından ilk kez, domuz

24
ingiliz şair, yazar,
TEMMUZ 1895 25
Frans ı z
TEMMUZ 1909
Louis Bleriot Manş
26 TEMMUZ 657
Dördüncü Halife Ali ile
gribi (H1N1) alarm
seviyesini en üst seviye
olan ve "küresel salgın"
anlamını taşıyan 6'ya
çevi rmen ve akademisyen Denizi'ni aşan ilk havacı onun halifeliğini kabul
Robert Ranke Graves, oldu. Çok rüzgarlı bir etmeyen Şa m valisi yükseltti.
Londra'da Wimbledon 'da havada Fransa Calais'den Muaviye arasında, Fırat
doğdu. 90 yaşında ölen havalanan Bleriot, 39 kıyısında Rakka'nın Charlie'nin Melekleri
sanatçı, bir dönem TV'de km'yi 37 dakikada uçarak doğusunda Sıffin Savaşı dizisiyle tanınan ABD'li Haz.

dizi olarak yayın l anan ingiltere'de Dover'a indi. yapıldı. Mütareke sonrası ünlü oyuncu Farah
Ben Claudius adlı eseriyle yaşanan "Hakem Olayı" Fawcett (62) öldü.
tanınmıştı. sonucunda Muaviye islam
dünyas ı nın lideri oldu. Pop müziğ i n efsanevi
şarkıcısı Michael

29 TPIIIMUZ 1981
Prens Charles ve Lady
30
Yedinci Mühür, Yaban
TEMMUZ 2007 31
Küçük Prens eseriyle
Jackson (51) öldü.
Müzik hayatına 11
yaşında Jackson
5 grubuyla adım
Diana evlendi. Y üzy ılın Çilekleri ve Sihirli Flüt ünlenen F rans ı z yazar
düğününü izlemek için 600
atan şark ı cı, "Beat
gibi fimleriyl e tanına n ve pilot Antoine de
bin kişi Londra sokaklarını isveçli yönetmen Ingmar Saint-E xupery, 2. Dünya lt", "Billie Jean" adlı
doldururken , 750 milyon Bergman 89 yaşında öldü. S avaşı'nda Akdeniz'de pilot .;ı şarkıları , 50 milyonluk

kişi de ekranlarının Arkasında 54 film , 126 olarak görev yaptığı satış rakamıyla en

başındayd ı. tiyatro eseri ve 39 radyo sırada kayboldu. çok satan albüm


oyunu bırakt ı . Uçağın kalıntıları kabul edilen
2004'te Marsilya "Thriller" ile
açıklarında bulundu, zirveye ulaşt ı.

NTV TARiH TEMMUZ


---"'-)..
A ın Fotoğrafı

Türk askeri İskenderun'da


5 Temmuz 1938

i
i
i

Geleceğin Kara Kuvvetleri Komutanı A1bay Şükrü TBMM'nin aldığı kararla resmen Türkiye
Kanatlı (1893-1954) yönetimindeki Türk askeri, Cumhuriyeti'nin ili haline geldi. Antakya'da Şükrü
güvenliği sağlamak amacıyla İskenderun' a giriyor. Kanatlı'nın adını taşıyan ilköğretim okulu ise bugün
Hatay bir yıl sonra, 7 Temmuz 1939 tarihinde artık Mehmet Rende İlköğretim Okulu adını taşıyor.

22 NTV TARIH TEMMUZ 2009



~yın Bel esı

Mustafa Kemal Paşa öldürüldü


20 Temmuz 1922

Gazetedeki haber (bugünün


Türkçesiyle) şöyleydi:
"Güvenilir kaynaklardan
aldığımız telgrafa gÖ"e,
Ankara Hükümeti
Bafkumandanı Mustafa

",; ..l, ...


(
,;J', .;. r-'
,. ıli. _, - ~
~.;ıı \.)iı.i.u\ .;J; ..i~ .. ı 'J' t

~
Kemal Pafa, Meclis
müzakereleri sırasında Ali
İhsan Pafa'yı tabancayla
.:... ı..ı: \ ,~'L1~\;.~ :;. _ IJo •.)•.Jı:ı. , ~ l!.\J~JIo. ... yaralamış; buna kızan Ali
İhsan Pafa da o dakikada
;;'i,' j..iı:" Q ; ". Ô",,~~.ı., -.:..~.~ '.J~ ~~) ,....6-;.\ belindeki tabancayla
mukabe!e etmiftir. Mustafa
~;.L ';";"1~1'~ ••• ~..f~S:~ ..) \.iiH\ •.,\.~ '>'--'J- Kemal Pafa'nın öldürüldüğü

).:ı •• Lj..ı.l. . ..).>. ..;. •.1 J,. . "' \~\J$" Jı...- ~).r"
bildirilmektedir.
Nevzad' Elbette bu kadar
milyonlada ölen masumların
,;ı..ı.:J ' "...sJ \ ~.:...i l.:.' ,jl_\ jt)'il";'~i;'" \Y'~..J-J feryat ahını Cenab-ı Hak
bırakmaz, ger de olsa mutlaka
),j'A I.J•..t.:. ah yerini bulur. "
Kupür-bclgenin üzerine
sonradan düşülen notta ise
şöye yazıyor:
"Belge sahibinin notu:
Eskifehil"in Bozan karyesinde
dÜfman tayyareleri tarafindan
atılmıf ve fimdiye kadar
tarafimdan muhafaza
edilmipir. Eskifehir Ürüncü
Mıntıka Müfettifi Rahmi... "

20 Te mmuz 1922 tarihli


Nevzad gazetesinin
eki nde, Başkumanda n
Mustafa Kemal Paşa'n ın
vurularak öld ür üldüğ ü
haberi.

26 Ağustos 1922'de başlayacak Büyük Taarruz'a doğru olgunlaştığı temmuzda, karşı tarafın propaganda
doğru, Anadolu'daki Yunan işgal kuvvetleri hala faaliyetleri de hız kazanmıştı. İstanbul'da, Milli
kendilerinden emin fakat Mustafa Kemal önderliğindeki Mücadele'ye karşı çevrelerin beslediği Nevzad gazetesi, 20
Türk kuvvetlerinin ayrıntılı planlarından habersizdi. Temmuz 1338'de (1922) bir ek yayınlamış ve bu ek Yunan
Anadolu'daki mücadelenin savunmadan karşı saldırıya uçakları tarafından cephedeki Türk kıtalarına atılmıştı.

NTV TARIH TEMMUZ 2009 23


DOSYA: ALA,EDDİN KEYKUBAD

Kapının

ci
z
,,;
c
W

Alaeddin'in kurşun mührü


i. Alaeddin Keykubad'ın 2000
yı lı nda bulunan kurşun mührü
üzerindeki portresi "sembolik bir
tasvir"den öte, herhangi bir Türk
sultanının doğal görüntüsünün
resmedilmesinin bilinen ilk örneği.
Mührün her iki yüzündeki Arapça
yazıtta, "Büyük Sultan, dünyanın ve
dinin mümtazı, Keyhüsrevoğlu Keykubad "
yazmaktadır. Mühür 1221-1228 arasına
tarih leniyor. 2.5 cm çapında , 4 mm ka lınlı ğında ve
15.8 gram ağırlı ğ ın da.

Yıl
1967. Kuban ve iki asistanı Orhan
tahta geçiş yılı çoğu kaynakta 1220'dir. neşeli vakitler geçirdiklerini; akşamları Bıçakç ı ,
Berge Aran Divriği Ulu
Sultan Keykubad, Sivas'a gitmezden sarayda bade içip gönül eğlendirdiklerini, Camii'nin önünde.
önce, kimi zorba vezir ve emirleri bir içki Meşhediye ovasında günlerce şenlikler
alemi sonunda ayrı odalara aldırtıp kendi yapıldığını, iki bin koyun kesildiğini, 200 Bu 'mukaddes
deyimiyle "kart ağaçları kesip yerlerine fi- yük şarap, bir o kadar şekerleme tüketildi- emanet' müze olmalı
danlar dikmek" gerekçesiyle idam ettirmesi, ğini, 20 bin dirhem gümüş harcandığını;
mehteri ve otağıyla Meşhediye'ye göçme- Keykubad'ın Davud Şah'ı 10 bin dinar (al-
D ivriğ i Ulu Camii'ne ilk kez 1965'te
si, burada at oynatıp cirit atarak eğlenceler tın) yol harçlığı , altın işlemeli kaftan, arap gittim. 196Tye kadar rölövesini
düzenletmesi ilginçtir. atı hediye edip Erzincan'a uğurladığını, çıkardı k , daha sonra da ulus l ararası
Sultan, Kayseri ve Aksaray'daki ko- ama Celaleddin Harezmşah'la ittifaklar bir seminer düzenledik. Cumhuriyet'in
naklamalardan sonra Konya ufuklarında arayışına yöneldiğini duyunca Erzincan ilk yılları nda camiye Fransızların ilgisi
görününce sofralar kurulmuş, ney ve zil ve Kemah'ı alıp Davud'u Abıgerme (Il- yoğundu. Sivas'a 170 km uzaklıkta
sesleri arasında ahali Keykubad'ı karşı­ gın) sürgüne gönderdiğini yazıyor. ve yolu o l m ad ığından bizden pek
lamış. Arası çok geçmeden Abbasi Hali- Keykubad'ın bilim ve şiirle uğraştığını, giden olmuyordu . Şimd i nispeten
fesi el-Nasırbillah'ın (1180-1225) elçisi spor ve eğlenceye zaman ayırdığını; din- daha kolay gitmek. Divri ği Ulu Camii
Sühreverdi'nin, Rum (Anadolu) hüküm- darlığının gereklerini de yerine getirdiğini;
Selçuklu mimarisine benzemez;
darlığı ve sultanlık simgeleri olan kılıç, Kuran'dan başka Nizamülmülk' n Siyerül- üniktir ve UNESCO listesindeki
mühür-yüzük ve saltanat menşuru (onayı) mülCtk'ünü (Siyasetname), Gazali'nin
tek Türk ya pı sıdır. Kırk yı l dır
getirdiği saptanıyor. Bu amaçla yapılan me- Kimya- i Saadetini, Keykavus'un
dokunmas ın lar diye çaba veriyorum.
rasimde Sühreverdi, saray divanhanesinde Kabusname'sini okuduğunu, abdestsiz
Yapı bir heykel gibidir, dokunulmaz.
Keykubad'a hilat giydirmiş; Bağdat'ta sa- ferman yazmadığını; "tavla ve satranç
Biri, 'Restorasyonunu yaparım, taş
rılmış sarığı başına koymuş. oyunlarında ok ve cirit atmada rakipsiz,
kırılmışsa çı karır yerine yenisini
Töreni izleyenIerin önünde sultanın mimarlık, marangozluk, oymacılık, sa-
koyarım' derse hapı yutarız . işlemeye
sırtına asasıyla dört kez vurmuş. Ardından raçlık ve ressamlıkta mahir" olduğunu da
müsait fakat dayanıklı bir taş olan
halifenin hediyesi altın nallı atı sunmuş. vurguluyor İbn Bibi. Ermeni tarihçi Sem-
tüften yapı l d ığ ı ndan, caminin havayla
Kentteki saltanat alayından sonra sofra- pat ise, gökbilime meraklı Keykubad 'ın
lar kurulup kaldırılmış; şarkıcılar, şeyhler, zamanın ünlü gökbilimcilerini Şam'dan, temas etmemesi gerekiyor. Bu yüzden
müritler, herkes coşmuş . İbn Bibi'nin deyi- Ahlat'tan getirttiğini, yabancı ülkelerden müze haline getirmenin kavgasın ı

miyle, "İçkinin sert rüzgarından mecliste- oyuncuların, maskaraların (komedyen), veriyorum. Cami diye müzeye
kilerin yüzlerinden nikap (utanma peçesi) hayalbazların da hünerlerini göstermek çevirmek istemiyorlar. Ama yapıyı,

düşmüş!" için Anadolu'ya geldiklerini anlatıyor. çağdaş, çelik ve cam , şeffaf bir müze
Yazar, sultanın 1225'te bağlılık sun- Büyük Emir Celaleddin Karatay ise yap ı sın ı n içine bir 'mukaddes emanet'
mak için Kayseri'ye gelen Mengücek Şahı "On sekiz yıl savaşta ve barışta gece gün- gibi yerl eşt i rebiliriz.

A1aeddin Davud onuruna da sarayda, has- düz, sultanın maiyetindeydim. Ayıklı­


bahçede şölenler düzenlediğini, birlikte ğında da mestliğinde de gecenin üçte ~

26 NTV TARiH TEMMUZ 2009


,
DİVRİGİ ULU CAMİİ: DÜNY DA Eşİ BENZERİ YOK

heykelini yapan medeniyet Divriği Ulu Camii


Külliyesi. Önde Şifahane,
arkada cami giriş kapısı.

Ne Ortaasya'da var ne İslam sanatında. Ne


Avrupa'da var ne de Hıristiyanlıkta. Selçuklu
döneminde inşa edilen Divriği Ulu Camii'nin taşoyma
kapıları, üç boyutlu tasarımlarıyla öncesiz ve sonrasız
bir sanat şaheseri.
.>
.~
ro
c:
ro külliyesini dünya sanat tarihine çok özgün bir dan başlayarak Selçukluların, Karahanlıların,
oc
:::>
o.::
DOGANKUBAN yapı olarak tanıtan asıl özelliği ise taçkapıları­ Harezmşahların, Selçukluların, Suriye ve
c:
ro nın tasarımı ve heykelsi taşoymalarıdır. Anadolu fetihlerinin harekete başlattığı göç ve
, O)
o ivas Divriği'deki bu tarihi anıt, tek bir

kütle içine yan yana birleştirilmiş cami. Caminin yukarı kapısı özgündür, arka kapısı 16. fetihler pek çok noktasal, başka örneği olmayan
şifahane ve türbeden ol u şur. Bunların yüzyıl ya da daha sonra başka bir üslupla yapıl­ düşünce ürünleri ve yapıtlar ya ratmıştır.

her biri o dönemde yaygın olan cami, kapalı mıştır. Şifahane kapısı da özgün dönemdendir. Sadece Divriği'ye ve onun eşsiz ustası
medrese ve türbe planlarına göre inşa edilmiş. Caminin giriş penceresi ise 13. yüzyılortası Hurremşah'a ait taçkapılardaki

D ivriği Ulu Camii'nin kapısındaki özgün kitabe, klasik Selçuklu taş bezemesidir. Diğer kapılarla "figüratif olmayan heykeller"in
yapının Mengücekli Ahmed Şa h tarafından üslupsal ilişkisi yoktur. Bu kapılarda Hurremşah dünya sanat tarihinde bir
1228-29 tarihinde yapıldığını yazar; diğer bir dışında çok değişik kökenli taşoyma ustalarının benzeri yoktur.
yazıtta ise Alaeddin Keykubad döneminin bahsi çalışmış olmalıdır. Bu taşoyma bezemeyi yeni-

geçer. Şifahenenin üzerinde yine 1228-29 tarihli likçi ve yaratıcı üslubu ile islam sanat tarihinde
kitabe ise yaptıran kişi, "Turan Melek" hakkı ıı da özel bir konuma yükselten, Hurremşah'a ait ol-
ipucu verir. duğu kabul edilen büyük taçkapı tasarımları ve

Tiflisli ıbrahim oğlu Ahmed Usta'nın yapımı onların temel taşoymalarıdır. Sadece Anadolu

o lduğu anlaşılan ahşap minberin üzerinde Selçuklu mimarisinde değil, islam mimari
de Ahmed Şah bin Süleyman Ş ah adı vardır. ve sanat tarihinde de, Ortaçağ Avru-
Bu yapıda yönetici, mimar ve yontucu usta; pa sanatında da eşi olmayan bu
k uşkusuz başka ustaların varlığını unutmadan, yontular, üç boyutlu tasarımla­
hem şifahanede hem de camide adı yazılı olan rıyla islam geleneğinde olmayan
A hlatlı Mugis oğlu Hurremşah'dır. Burası Ahlat heykelsi bir nitelik taşırlar.
Celaleddin Harezmşah tarafın d an tahrip edi lene islam ortaçağında mimariye eklenen ve
kadar, Ortaçağın önemli bir kü ltür merkeziydi. mimari çerçeveler içinde kalan bezeme
Camiyi diğerlerinden ayıran ve onu eşsiz kılan, nitelikli az derinlikli taş oyma beze me-
kabartmalarıdır. Ulu Cami'nin bir kısmının 1(509 ler yerine, bu kapılarda Ortaçağın
depreminde yıkılmış; mekan ölçüleri, mihrap doğu ve batıda eşi olmayan üç

aksının düzeni, maksure kubbesinin görkemli boyutlu, fakat figüratif olmayan bir
tasarımı ve mihrap duvarının tamamlanm amış heykel tasarımı vardır. Caminin
o lmasına karşın; Türkiye'de başka yapılarda kuzey taç kapısı 13 m yüksek-
olmayan üç boyutlu soyut bitkisel bezemesi ve liğinde ve simgesel bir cennet

bezemeli tonozları bu camiyi en iyi korunm u ş kapısı olarak adlandırılabilecek

Selçuk dönemi camiierinden biri yapar. iki soyut hayat ağacı yorumu
Caminin arka penceresi yapın ı n özgün bezE!- üzerine kuruludur. Bu eşs iz
meleriyle ilgisi olmayan tipik bir Orta Anadolu mimari yapıt, Selçukluların
Selçuk üslubu ile yapılmıştır. Bunun daha gt3Ç egemen oldukları dünyada Orta
bir döneme ait olduğu; Ahlatlı H urremşah'ın Asya'dan Anadolu'ya kadar o
ölümünden sonra ve Keykubad döneminde zamana kadar var olmayan bir
yapıldığı söylenebilir. Mengücekler aile ili şki leri yoğunlukta bir yenilik dönemi-

içinde Konya'ya bir ölçüde tabi olarak yaşarnış­ ne tanıklık eder. Türklerin 10.
l ardır. Fakat Divriği Ulu Camii'nin ve şifaha ­ yüzyılın sonlarında Gaznelilerin

nesinin tasarımı, özellikle taşoyma bezeme:;i Samani Devleti'ni yıkmaların-


Anadolu'daki herhangi bir bölgeyle ortak olma- Divriği Ulu Camii'nin
yan ve Selçuklu çağında başka eşi olmayan kuzey kapısı,
13 metre
bir üslupla yapılmışt ı r. Kapalı ş ifahane de a y nı yüksekliğinde. Taşoymalar, i
tasarım özgünlüğünü sergiler. Fakat Divriği hayat ağacını yorumluyor - .......:::~ItI.&IIE~ ""' __ .... ~~.
DOSYA: ALAEDDİN KEYKUBAD

Çinilerin süslediği
masal şehri
1235 yılında Beyşehir Gölü kıyısında, Alaeddin Keykubad
tarafından yaptırılan Kubad Abad Sarayı, bir zamanlar çok
gelişkinve örgütlü bir şehrin merkezi konumundaydı. Kazı
alanında bulunan zengin anlatımlı çiniler, hamamlar, su yolları,
kayıkhane , seramik fırını gibi buluntular, Selçukluların gündelik
hayatına dair önemli ipuçları veriyor.

ıbn Bibi'nin verdiği zengin bilgiye


l~PÇ}!J\.t-J.J\~I{ ... rağmen sarayların yeri belirlenememişti.

S elçuklu yaşamına tanıklık eden KubM


Abad Sarayı külliyesi, 1235'te parlak ça-
ğın sultanı Alaeddin tarafından tasa rlanıp
Bu keşfi, Konya Müzesi eski müdürlerinden
merhum Zeki Oral'a borçluyuz. Daha sonra-
sında, ilk bilimsel kazılar Prof. Dr. K. Otto-Dorn
yaptırılmış bir mi rastır. Bu eşsiz yapı, Selçuklu başkanlığında ve Mehmet Önder'in katkısıyla
Kubiid Abiid Sa rayı'na ait sekiz köşeli,
yaşamı hakkında benzersiz bir kaynak oluş­ 1965'te başladı, 1966'da sürdürüldü. 1967'de
sultanla eşin i (?) yatakta yorgan altında
turur. Saray, Amanos Dağları'n ın eteğindeki Mehmet Önder kısa bir araştırma yürüttü ve ar-
yatarken tasvi r ed en çini.
küçük ovada, Beyşehir Gölü'nün kıyısındadır. dından 1980'e kadar 13 yı l kaderine terk edildi.
Külliye yirmi dolay ı nda yapı kal ı ntısından ve Bu ilk aşamada Kubad Abad'ın figürlü üç bölümlü bir ya pı ve şantiye harabesi gün
önemli bölümü hala ayakta dış ve iç surlardan bezemeleriyle ünlü çinileri ortaya çıkarılarak ışı ğ ına çıktı. Buradaki buluntular arasında en
ol uşu r. Bunların üçünün kiml i ği anlaşılabilmek­ dünyaya tanıt ı lmış oldu. Bu sırada, Büyük önemli ve ilginç ol anı, duvara kaplanmaya
tedir: Büyük Saray, Küçük Saray ve su sevi- Saray yapısı önemli ölçüde, Küçük Saray da haz ır yıldız-haç düzeniyle, beşyüzden fazla
yesinde bulunan, "Kayıkhane" olarak an ı lan kısmen gün ışığına kavuştu. 1980'de tarafı m- çininin depolandığı bir mekandır. Bu çinilerin,
yap ı. Göldeki adalara ve çevredeki yaylalara dan başlatılan kazıların ikinci aşamasında, önceki Kubad AbM çinilerinden farklı resim
dağılmış çeşitl i köşk kalıntıları, KubM AbM'la önce ağırlıklı olarak Kız Kalesi denen adada özellikleri sergilemesi, yeterli bilgimiz olmayan
bağlantılı olup külliyenin uzantılarıdır. Bunlar- çalışıldı. Koşulların ilkelliği ve zorluğu yüzün- Selçuklu tasvir sanatına yeni ömekler, bize
dan Kız Kalesi denen adadaki su şatosu ile den 1985'te buradaki işe ara verilerek karadaki de yeni görüşler kazandırmaktadır. Bu tasvirli
Anamos yamacındaki Malanda Yaylası'ndaki, ana külliyeye odak l anıldl. çiniler, hem resim anlayışı ve stilizasyon, hem
içinde tuvaleti de bulunan köşk; çinileri ve yapı KubM AbM'ln mimarisi ve onu algıla­ konu, hem de teknik bakımıarından şaşırtıcı bir
düzeniyle ana külliyeYle birlikteliği en belirgin yışımız, her yıl yenilikler ortaya koymakta. zenginlik sunmaktadır. Konulu tasvirler içeren
olanlardır. Çalışmalarda özetle, iki sarayarasındaki çinilerde, bir öykünün parçaları denebilecek
bağlantıları sağlayan yapılar; bahçede çeşme sahnelere, saray kadrosuna, onların işlerine,
Kubiid Abiid Sarayı'nda A liieddin ve tesisat kalıntıları; Büyük Saray'ın içinde çini eğlencelerine, hatta daha da ileri giderek sulta-
Keykubad'ı tasvir ettiği söylenen çini. bezeli özel tuvalet; göl kıyısındaki liman ve nın eşiyle yatış ın a bile rastlanabilmektedir!
savunma duvarlarının kalıntıları bulundu. Bunlar arasında bazı saray mensuplarının
Kazılara paralel yürütülen araştırmalar­ adeta portreleri işl enmiş; figürlerin k ıyafetleri
da ortaya çıkan su yolları, kayıkhane, ayrıntılı olarak ve rilmişti r. Başta tavus olmak
halkın "Gürlevi" dediği küçük bir üzere ilginç kuş ve d iğe r hayvan figürleri, bitki,
baraj ve su deposu, "cehennemliği", yazı, geometri motifleriyle soyut kompozisyon-
"ılıklığı", "sıcaklığ ı", "tüteklikleri", su lar da yapılmıştır. Bunlar da sadece beze me
tesisatı kalıntıları ve pek az kalan deÜil, modern ve figüratif olmayan kompozis-
çinileriyle bir bütün oluşturan yorılardır.
saray hamamı, dönemin teknik Şantiyed e tu ğ la , çini ve fırınla r ile bu fırın ­
olanaklarını anlamak açısından larcia kullanılan çeşitli aletler, depolanmış kireç,
etkileyiciydi. kil vb. malzemeler ve metal işlerinde kullanılan
Özellikle Küçük Saray ocaklar bulunmu ştur. Bunların yanısıra bozuk
ve çevresi olmak üzere sit çin i parçaları, cam, sır, maden curufları ile cam
alanında yapılan kazılarda pek atıklarının bulun m as ı, buradaki yoğun üretim
çok çiniyle birlikte, altın yaldızlı fresk etk i nliğini gözler önüne sermektedir.
parçaları da bulundu. Küçük Saray'ın Arkeometrik çalışmalar başta olmak üzere,
yak ı nlarında ise bir fırın ka lınt ıs ı ortaya araştırmalar sonucunda, üretimin büyük ölçüde
çıkarıldı. Ayrıca, Küçük Saray yakınlarında yerli malzemeyle ve yerinde yapılmış olduğu-
if
Beyşe hir Gölü kıyı s ınd a ki Ku bad Abad
külliyesindeki Büyük Sa ray'dan kalanlar.

karak "yürüyen bir servi" misali Keykubad


girmiş ve gerdek icabını yerine getirmişti.
Ebülferec, Tarih-i Muhtasarüddüve!de,
Cengiz Han'ın, ardılı Oktay kaan olunca
elçi gönderip biçimsel olarak bağlılık bil-
diren Keykubad için, elçiye söyledikleri il-
ginçtir: "Alaeddin akıllı ve uzağı gören bir
sultan. Eğer buraya gelirse, bizden ağırlama
görür. Kendisine ehtacılık (perdedarlık) ve-
ririz. Egemenliğindeki kentlere de dokun-
mayız!"
Eyyubi, Artuklu, Mengücekli melik-
lerini, Trabzon ve Ermeni krallarını, daha
birçok yerel egemenleri savaşla veya dost-
luk akrabalık ilişkileri kurarak sultanlığına
bağlayan; Melik Eşref'le buluşan; Erzincan
ikisinden fazla yatakta Akşehri yakınındaki Yassıçimen'de 10 Tem-
kaldığını bilmiyorum. muz 1230'da başlayıp günlerce süren mu-
Kimi zaman güzel rü- harebede Celaleddin Harezmşah'ı yenen,
bailer söylerdi" diyor. Erzurum'u alan, Gürcistan'a ordu gönderen
Suhreverdi, Nec- Keykubad, sultanlığının son yıllarında gü-
6 meddin Rizi, Ba- cünün ve ününün doruğa ulaşmıştı.
~ haeddin Veled, Yaz aylarında, Kayseri'de yaptırdığı
.g Mevlana Celaleddin, Keykubadiye Sarayı'nda, kışın Alaiye ve
.il Keykubad'ın saltanat Antalya saraylarında oturuyor; Konya'ya,
~ yıllarında Konya'da Kayseri'ye gidiş ve dönüşlerinde ara konak
"'
~ buluşan sofilerdi. olarak Beyşehir Gölü'ne uzanan yarıma­
~"' Nerede ünlü sanat, dadaki betimlemeli çinilerle kaplı Kubad
Kubad ı . ba d Saray Küll iyesi "t:ı

~ edebiyat ve düşün Abad Sarayı'nda kalıyordu. Buranın suyu


res titü s : ıo nu (M . Akok).
adamı varsa Konya'ya havası, bahçeleri eşsiz, meyveleri boldu.
çağırırdı. Onlar için Çevrede avlaklar vardı. Mimarlar Emiri
nu gördük. iyi bilemiyor olmamıza rağmen, konaklar, zaviyeler yaptırmış; şair Kanl'ye Saadeddin Köpek, saray, köşk, kemer, cami,
Selçuklu toplu m ve kültür dokusunda, meslek Farsça bir Şehname yazdırmıştır. bahçeler ve havuzlar inşa ederek Kubad
örgütleri ve onlara yön veren merkezler
Cengiz Han'la kabaran Moğol olgusu, Abad mamuresini kurmuştu. Konya'da da
b ulunduğu seziliyor. Bu da bizim şu değerli
İran'ın ve Turan'ın ozanlarını, aydınlarını atalarının sarayı vardı. ~
bilgiye ulaşmamızı sağlıyor: Selçuklularda
bir hassa mimarları ocağı ve n akkaşhane Keykubad'a yöneltmiş; pek çok mimar ve
b u lunmaktaydı! sanatkar güvenli ve gönençli Anadolu'ya Bugün harabe durumundaki Konya s url a rı na
Kubad Abad'ın, Alaeddin Keykubad'ın can atmışlardı. Gelenler arasında sultanın ait, çift b a şlı kartal figürüyle süslü parça.
oğlu 2 .G ı yaseddin Keyhüsrev'den sonra Konya ince Minareli Medrese Müzes i.
hizmetine giren bilge hekim-tabip Ebu-
söndüğü sanılırdı; fakat 13. yüzy ı lın sonuna bekir bin Yusuf, Divriği kül-
hatta 14. yüzyılın ilk çeyreğine kadar haya-
liyesinin ustaları Hurremşah,
tiyetini sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Çünkü
Hurşad gibi ünlüler de vardı.
bulunan sikkeler ve diğer arkeolojik veriler
bunu kan ıtlamaklad ır. Bunların, Anadolu'daki ay-
Selçuklu çağında buranın bir vi layet oldIJ- dınlanma ve gönenç kampan-
ğu an laşılıyor. Karada ve adalarda, çok gen Ş yasına katkıları ödeşilemez.
bir alana sahipti. Yer yer karşı l aşılan bir-iki Şam melikinin kızıyla ev-
yapı veya ufak yerleşimden ibaret sanılan bJ leneceği zaman Malatya'daki
bölgenin; adamakı llı işlenmiş, örgütlenm i ş bir
düğün sırasında sultanın
kent o lduğu ortaya çıkmaya baş lı yor.
29 yıllık çileli, sabırl ı emekler sonunda,
çenesi altında çıkan çıbanı,
çalışmalarımız artık bir okul, bir araştırma
cerrah Vas il deşerek tedavi
merkezi olarak kurumlaşmış; çok insan etmiş; yarası iyileştikten son-
yetişmiş ve Kubad Abad, Selçuklu sanatını ra mavi gerdek çadırına önce
anlayıp değerlend i rmekte çok zengin bir gelin, ardından da meclisin "-'
referans noktası haline gel m i şti r. ahengini bırakıp ayağa kal- ~
'O>
o
Ö
u..

NTV TARiH TEMMUZ 2009


DOSYA: ALAEDDİN KEYKUBAD

Keykubad'ın ölümünden bir yıl sonra Ortaçağ'a özgü savunma yapıları olan
1238'de, Halep Meliki'nin elçisi sıfatıyla kaleler ve kent surları ... Çağdaşı Cen-
oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev'e başsağ­ giz Han'ın (ö.1227) örgütlediği Moğol
lığı dilernek için Kayseri'ye gelen tarihçi ordularının Anadolu'ya yöneleceğini ön-
İbnü'l-Adım, huzura çıkarken gözlemle- görerek Konya'ya, Kayseri'ye, Sivas'a ve
diği Keykubadiye Sarayı' nı Bugyatü't-Taleb kimi ikincil kentlere surlar, iç kaleler yap-
.fı Tarih-i Haleb adlı tarihinde anlatmıştır. tırması; Akdeniz kıyısında Kalonoros'u
Keykubad'dan yıllar sonra 1261'de ordu- alıp kendi adıyla Alaiye (Alanya) olarak
suyla Anadolu'ya gelen Memlt1k Sultanı anılacak kaleli ve tersaneli bir kıyı kenti Hasbahçe içindeki Boyalı Köşk'ten
Baybars'ın da bir süre kaldığı bu sarayın kurması, İç-il bölgesine Asya'dan göçen günümüze ka lanlar. Güney cephe (üstte) ve
bugün izine rastlanmadığı gibi yeri de bi- Türkmenleri iskan etmesi, onu salt zaferler kIJzey cephe (altta) üzerinde zikzak desenli
d uvar resm i detay ı .
linmiyor. kazanmış bir hükümdar kimliğiyle değil;
Necmeddin Razı, "Müslümanlar gü- gelmiş geçmiş Anadolu egemenlerinden
venliği ve gönenci Selçukoğulları'nın kutsal farklı tanımlamamızı gerektiriyor.
çetrinin gölgesinde buldular. Bu padişah­ Konya surlarının öyküsünü İbn Bibi
lar zamanında yapılan medreseler, camiIer, anlatır: "Sultan bir kır gezisinde ansızın
hangahlar, ribatlar, hastaneler, köprüler ve dönüp Konya'ya bakmış: Bahçelerle çevri-
diğer hayır yapıları hiçbir devirle kıyasla­ li, içi insan kaynıyor. -Böyle güzel bir kenti
namaz" der. Keykubad döneminde yapılan burçsuz bedensiz bırakmak hatadır. Gerçi
mimari eserlerin, yazılan sanat ve bilim gücümüz dünyayı tutan bir surdur ama
kitaplarının çoğunun doğal afetlerde, talan tedbir, her zaman tehlikeden sakınmadır!
ve tahriplerde yok olduğu kesin. Örneğin deyip Konya'nın ve Sivas'ın surlarla gü-
Konya'da yaptırdığı Darüşşifa-i Alal'den venliğe alınmasını buyurmuş . Deneyimli
günümüze ulaşan bir iz yok. Kayseri- Sivas mimarlar, yontu ustaları ve ressamlar ge-
arasındaki Sultan Hanı'nı bu hükümdarın tirtilmiş . Sultan atlanıp Konya'nın etrafını
yaptırdığı yakın zamanlarda kanıtlanmıştır. dolaşarak burçların, kapıların yerlerini be-
Onca kayba karşın, Keykubad'ın 1219- lirlemiş . Dört kapı ile birkaç burcun hazi-
1237 arasındaki saltanatında Türkiye'nin neden, diğerlerinin memleket büyüklerince
ulaştığı uygarlık düzeyini ayakta kalabilen yaptırılmasını emretmiş . Geceli gündüzlü
eserler yine de gösteriyor. Öncelikle de yarışılarak iki kentin surları tamamlanmış.
HASBAHÇE: ALAEDDİN KE KUBAD'IN AV VE TARIM ALANI

Alanya'yel isim, için ya rı şıyor. Çeşmenin alt ı nda, hala ku llan ıl ­


makta olan samıç, havuz ve arklar bahçenin
su l anmasını sağlıyor.

doğaya etin verdi


Alaeddin Keykubad ve beraberindekilerin bu
bahçeyi n asıl kullandıklarına gelince .. . Selçuk-
lularda çok gel i şm i ş bir av ve at kültü rü vard ı.
Av öncesi ve so n ras ı nda, atlarl a, av kuş l arı ve
Torosların yama cı üzerinde kuru lmuş Hasbahçe, büyük sultanın avda k u llanı l an köpekler ve çitalarla gelinip bu
bahçelerde çadır kuru lurdu, köşkl erde dinlenilir-
olağanüstü mimari anlayışını, hem peyzaj uygulamaları hem de
di. Bu gibi bahçeler Selçuklu seçkinlerinin kü ltür
"yeşil alan"larla zenginleştirdiğiııi kanıtlıyor. alan la rı yd ı. Yemekleriyle, müziğiyle , şiiri yle,
raks ı yl a, bu bahçelerde saray kültürü yaşan ı r
Keykubad'ın 17 senelik saltanatı sı ras ı nda bir- ve yaşatı lırd ı. Bütün köşkl er ve diğer binalar
SCOTT REDFORD çok Anadolu şeh ri nde kervansaraylar, camiier, Selçuklu Devleti'nin simgesi olan kı rmızı zik-
laeddin Keykubad' ı n ilk ve belki de medreseler, hamamlar, surlar da görüyoruz. zaklı fresklerle ve Kubad Abad misali çinilerle

en meşhur zaferi Alanya ' n ı n (Alaiye i Fakat onun en yayg ı n mimari faa liyetlerinden donatı l mışt ı.

fethiydi. Bizans Grekçesinde adı Ka lo- biri daha az tanın ı yor: Bahçeler! Hasbahçe'nin ayn ı zamanda, önemli bir ekono-
noros, yani "güzel dağ" olan Al a nya'nın surları, Alaedd in Keykubad ve beraberindeki emirler, mik i şl ev i vardı. Sultan bulunsa da bulunmasa
12. yüzyılda hüküm süren başarı lı Komnenc,s gittikleri her yere, şehir mimarisi ve kervansa- da bahçede tarım faal iyetleri devam ederdi. So-
h anedan ı nca onarı l mış ve gü çl endi ri lm i şti. Fa- raylarla birlikte, bir de bahçe yapm ı şlardı. Bu mut bilgilerimiz olmasa da, baz ı ipuçla rı d i ğer
kat 1176'daki Miryokefalon yenilgisinden sonra bahçelerden en çok Alanya'daki ler günümüze Selçuklu bahçelerinde o lduğu gibi Hasbahçe'de
Bizans i mparatorl uğ u 'n u n i ktid arı çöktü ve bu kada r gelebi i miştir. 2000'de yayımladığ ı m kitap- de badem ve kay ı sı gibi yemiş ağaçl a rı bulun-
güçlü liman kenti Kilikya Ermeni Krall ı ğının ta (Anadolu Selçuklu Bahçeleri, istanbul 2008) duğ u nu gösteriyor.

eline geçti. Alaedd in Keykubad, bu "güzel dağ" A l a n ya'nın etrafında bulunan hamam, köşk, Son yı ll arda Alanya o kadar hızlı büyüdü ki bu
üzeri nde kurul m uş şehri 122 1'de Ermeni Kir ark, çeşme kal ı nt ıl arıyl a yedi Selçuklu bahçesi muhteşem manzaral ı bahçenin ko runması ve

Fard'dan a l d ı. Kalonoros'a öylesine aş ık olnıuş­ yer a l mıştı. yeşil kalmas ı teh likeye g i rm i şti. Hasbahçe'nin

tu ki, bir tek burada isim değiş i k li ğine giderek Beş hektarı aşan büyüklükteki Hasbahçe, sahiplerinden ayd ı n çiftçi Hasan Sad ı koğ l u'nun
bun l arın en büyüğü ve en iyi korunmuş olanıdır. yard ı m ı yla Alanya Müzesi, yakl aşık on sene
şeh re kendi ad ı nı verdi.
Alanya'da hepsi Alaeddin Keykubad'a ait Üstelik bugün çoğu hala yeşil alan! Alaeddin'in önce Hasbahçe'yi koruma a l anı olarak ilan etti.
Selçukl u mimari eserleri o kadar iyi tanın ı yo r i çti ği çeşmenin suyuyla bugün muz bahçeleri Bundan sonra Alanya Belediyesi , yine Alanya
ki tarif etmemize gerek yok: bütün Ortaçağ sulanmakta. Müzesi'yle işbi rl iğ i yaparak Ka.Ba fırmas ı yla
Akdenizi'nin en iyi korunmuş tersa nesi; Ortcçağ Alanya Hasbahçe'nin kon umu muhteşem: birlikte bir "Hasbahçe Park Projesi" başlatt ı.
Anadolusu'nun en ge li şm i ş savunma mimarisi Toros l ar ı n yamac ı üzerinde kuru l muş bah- Alanya Belediye Baş kanı Hasan S i pahioğlu'n un
örneklerinden olan K ı zı l Kule; hamamlar, çe, 5 metre yü ksekl i ğinde ihata duvarlarıyla önderl iğinde gerçekleşe n bu proje, bu önemli

samıçl arı, son olarak da freskli duva rı


çevri li. Bunla rı n büyük bir k ı sm ı hala ayakta. peyzaj ı koruyarak, Al anya lı lara geniş bir yeşi l

ve çinileriyle ünlenen , Prof. Ol u ş Hasbahçe'nin manzarası Alanya Kalesi'ni, dağ­ alan kazand ı rmayı hedefliyor. Şu anda Anta lya
Arık' ı n başkanlığ ı nda 20 sene ları ve denizi içine a lı yo r. Bahçenin en üstünde, Bölgesi Koruma Kurulu'nca değerl endirmeye
boyunca kazı l a n iç ka le saray ı , bir kayan ı n içinden fışkıran çeşmen i n yan ı nda alınan bu proje, Türkiye'de bir ilk olacak. Ta ri hi

A l a nya'yı bir a çık hava müze:;i bir dizi köşk i nşa edilmiş. Bu köşkler kat kat bina l arıyla birlikte, tarihi peyzajın ko runması

yap ı yor.
yükseliyor, adeta en güzel manzarayı kapmak çok güzel.

Keykubad bir daha doaşıp ma yapılarından 1234 tarihli Divriği Ka- lediği hoşgörünün, cömertliğin, bayındırlık,
teftiş etmiş .
Emirlerden her lesi birkaç hayvan figürü, "Aslanburcu" ile uygarlık ve sanat anlayışının sonuçlarıydı
birinin adını birer taşa altınla ayakta fakat haraptır. Yine Divriği'deki kuşkusuz.
yazdırtmış . Sonra meclis kıırup Mengücek Meliki Ahmed Şah ile Meli- Anadolu'daki bayındırlık faaliyetleri-
işret etmiş" ke Turan Melek'in ortak eseri Ulucami ile nin doruk evresi olan Keykubadlı yıllar­
Mimar ve ressamlardan, surları kapı­ Darüşşifa'da, bu külliyenin mimari ve tıraz da, kentlerin, sayfıye şitaiye (yazlık kışlık)
ları,büyük yapıları, "temasil" denen heykel (bezeme) tasarımlarına katkıda bulunduğu yerleşkeleri düzeninde; kaleler ve kent
ve kabartmalar, çift başlı kartal arması, atlı sanılan Keykubad 'ın, yan kapıdaki çift baş­ surlarıyla berkitilmesi, köprüler, camiler,
savaşçı, yırtıcı hayvan figürleri, ay ve glineş lı kartal arması, taçkapıdaki ithaf kitabesi, kümbetler, medrese ve hastaneler, saray ve
kursları ile donatmalarını istemiş. Geçen Darüşşifa kapısında da kadın erkek büst ve köşkler, bedestenler, han ve hamamlar, su
yüzyıllarda Konya'ya yolu düşen ge2gin- rölyefleri görülmektedir. şebekeleri yapılması topyekun bir imar gi-
ler, görkemli sur ve kapılardaki Heknis- Döneminin ileri toplum hayatı, dün- rişimiydi kuşkusuz. Kerimüddin Aksarayi,
tik ve Roma kabartmalarını anlatmışlar. yanın dört yanından gelen ozanlar, düşü­ Müsameratü'l-Ahyar'da "Keykubad'ın ha-
Bu figürlü taşlardan kimi parçalar K,)nya nürler, sanatkarlar; saray ve köşklerdeki yır eserleri dünyanın her tarafına güneşten
Müzesi'ndedir. Bugün ne Konya'da ne de ihtişam, altın gümüş çini sofra takımları, daha parlak ışık saçıyor" diyor. Bu nedenle-
Sivas'ta Keykubad surlarının izine rası:lan­ ipekli mücevherli giyim kuşamlar, murassa dir ki Anadolu halkı, eski görkemli yapıları
mıyor. silahlar, müzik aletleri, altın gümüş kandil- daima 'A.J.aeddin Keykubad zamanından
Döneminde inşa edilen özgün saron- ler... Keykubad'ın 13. yüzyıl başında sergi- kalma" diye tanıtagelmiştir. ~

NTV TARiH TEMMUZ 2009 31


DOSYA: ALAEDDİN KEYKUBAD

ALAiYE (ALANYA): SELÇUKLU LİMAN KENTİ

ka ı 'naklara bakılırsa,

Anadolu'nun
burada herhalde daha
13. yüzyılda ku ru lmuş ve 15. yüzyılın başların ­
da Lusignan idaresindeki Kıbrıs donanmasının
yal : ıp yıktığ ı görkemli bir de çarşı bulunduğu

Akdeniz'e aktığı yer anl3şılıyor.


Ço <sonraları 17. yüzyılda Evliya Çelebi gördü-
ğüııde, bu kesimde 150 dükkan ve 2 han bu-
lun ııaktayd ı. Ne yazık ki ünlü seyyahın sözünü
Yapımı MÖ 3. yüzyıla uzanan Alaiye limanı, Alaeddin etti ~i binalardan geriye neredeyse hiçbir iz
kalınamıştır. Ala nya limanın ın Selçuklu çağın­
Keykubad'ın şehri 1221'deki fethinden sonra, Akdeniz da :ınem kazan m ası, Venedik Cumhuriyeti'nin
12~ :4'te, kendi tü ccarların ı n, M ı sır'la ticaretini
çevresindeki kültür odaklarıyla ilişkisinden dolayı büyük önem
ya~aklayan kararından kaynaklanıyor olabilir.
kazandı. Tersane, Tophane, Kızıl Kule ve Ehmedek gibi h8la Bu karar yüzünden ıta lyan kent-devletleri,
ihti ~ıaç duydukla rı mallar için Türkiye'nin
ayakta duran anıtsal yapılar, devrin ihtişamına işaret ediyor.
gür ,ey sahillerine yönelmiştir. Bu bağlamda
kertin liman bölümündeki yerleşmenin bugün
...... .... ... .... .... . . görjüğümüz yap ı l ardan ibaret o l madığ ı , etrafı
muştur. On yı l sonra ise, her biri bugün bile
Z. KENAN BİLİcİ anrsal yapılar ve surla çevrili bu özel alanda,
birer kentsel simge sayılabilecek Tersane,

D oğu Akdeniz'e yönelik


t ı rmalarındaki artışa karş ı lık,
Ortaçağ araş­
Selçuklu
denizcilik ve iskan tarihi, bugüne kadar
Tophane, Kızıl Kule ve Ehmedek gibi anıtsal
yapıları ve yarımadayı taçlandıran lçkale'deki
sarayı ile kent, büyük ölçüde bugünkü fiziki
zanıan l a ortadan kalkmış bazı resmi binaların
da I Julunduğu düş ü nü leb i lir.
Bu :ızel çevrenin en dikkati çekici yapısı
konumundaki Te rsane'nin , o çağda Akdeniz'de
sistematik araştırma ve arazi incelemelerinde n s ınırlarına kavuşmuştur. Böylelikle, Doğu
yay~ın olarak k ull anılan "galee sotlili", "galee
yoksundur. Selçuklu ların denizle olan ilişkisi, Akdeniz'de önemli bir liman ve saray-kent
alla sensile" ya da "galiotte" türü basit kadırga­
Emir Çaka Bey'in Batı Anadolu sahillerinde haline dönüşmekle kalmamış; aynı zamanda
ları il inşası ile daha ziyade bakım ve onarım­
1081'de ilk tersaneyi kurup 30 parçalık bir Selçukluların kışlık başkentliğini de yapmıştır.
ıarı ııın yapıld ı ğı bir bina olarak tasarl andığına
donanma inşa etlirmesi ve Ebul Kasım'ın Alaiye, Doğu Akdeniz'de çoğunluğu ıtalyan
şüp h e yoktur. Bu yüzden binanın aslının , Piri
Marmara kıyısında Kils limanında yaptırdı- kent-devletlerine ait ticaret gemilerinin rotası
Rej,;'in hari tasınd a ki an l atıma benzediği iddia
ğı donanmadan bahsedilmesiyle (I. Haçlı üzerinde olması ve Akdeniz çevresindeki kültür
edil" bilir.
Seferi sırasında yakılm ı ştır) başlar; 1227'de odaklarıyla devamlı ilişki içinde bulunması
Diğ , )r bir önemli yapı da, Tersane'nin güne-
Karadeniz'de, Kırım üzerine gerçekleştirdiği itibariyle önemli bir limandı.Tarihi yarımadanın
yine eki 'Tophane" burcudur. Selçuklu çağında
ünlü Suğdak Seferi'yle devam eder. doğu yakasında ve Tophane mahallesi denilen
inşc edilmiş bu bi n anın, başlangıçta askeri
Diğer taraftan Selçuklu döneminde inşa edilmiş yerleşmen i n alt kesimindeki liman ı n çevre-
amcıçlarl a yapı l madığı iç düzeninden de
ve sadece birkaç duvarı kalmış Sinop Tersa- si K ı zıl Kule, Tersane, Tophane Burcu gibi
rahatlıkla an l aşıla b ilmektedir. Binaya Osmanlı
nesi, Alaeddin Keykubad'ı n inşa ettirdiği Alaiye Selçuklu mimari eserleriyle kuşatılm ı ştır. Bu
idar3si altında, top ların menzil alanını genişlet­
Tersanesi, Beyşeh ir Gölü kıyısındaki Kubad bölge, arka tarafta ki kamusal alandan da surla
me~ : üzere bir üst kat ilave olunmuş ve şimdiki
Abad Saray ı külliyesi içindeki iki bölümlü kayık­ yalıtılmıştır. Bu yap ı inşaatlarından başka,
Top ıane ismi de bu çağda verilmiştir. Binanın
hane gibi binaları da hatırlamak mümkün. küçük bir hamam, iki bölümlü tonozlu tanımsız
Sel\ :uklu çağında ki işlevini Osmanlılardaki
Alanya asıl önemini Selçuklu çağında, bir bina, bazı tonozlu antrepo ka l ıntıları ve bir
"yal sarayları"na benzetme k mümkün olabilir
Alaeddin Keykubad tarafı ndan 1221 'deki de çeşme bulunmaktadır. Hiç şüphesiz ki bu
mi? Örneğin , 16. yüzyılda ıstanbul'da Top-
fethinden sonra kaza nm ışt ır. kesim, Selçuklu çağında tarihi yarımadadaki
kap ı Sarayı'nın hasbahçesindeki Yalı Kasr- ı
Öncelikli olarak ta ri hi yarımada ile anakara hareketin en yoğun olduğu alanlardan biri
Hünıayunu, sulta n ın donanmasını selamladığı
arasında güçlü bir savunma sistemi oluşturu l - haline dönüşmüştü. Geç Ortaçağ'a ait yazılı
ve u ğurladığ ıya da önünde saray ı n kayık l a­
rını n bulunduğu ve sultanın denize açıldığı
Sep3tçiler Kasrı gibi bir yal ı köşkü, deniz
köşl : ü ya da sahil köşkü olarak işlev görmüş
olabilir mi?
Bu ve benzeri soru ların cevapları, belki de
ilericle zamanla ve rast la ntıları n yardımıyla
çözı ı mlenebi l ecektir. Bütün bilinmezliğine
karşılık, tarihi yarımadanın liman kesim inde,
bugiinkü maddi çevresi ne denli bozulmuş
olun;a olsun, K ı zıl Kule, Tersane ve Tophane
Burcu gibi binalar, geçmişin görkemi ve silueti
hakl:ında hala fikir vermektedir. Bunlara bakıla­
rak; I\laeddin Keykubad'ın bütün bu anıtsal in-
şaat arla, tıpkı bozkırın ortasında gücünü uzak
diyal'lardan gelenlere hissettiren kervansaray-
lar g ibi, belki de bu defa, denizden gelen dost
ve d ışmanlarına, güç ve kudretinin Akdeniz
ötele,rine ulaşacağını göstermeyi amaçladığını
hayc ı l etmek mümkündür.
Aliieddin Keykubad
zamanında
yaptırılmış ve
bugün varolmayan
Konya şehir
surlarını gösteren
Texier'ye ait gravür
ve bu surlara ait,
bugün Konya ince
Minareli Medrese
Müzesi'nde
sergilenen melek
figürlü kabartma lar.

Kara ulaşımında kervanların dÜTenli yılgun pazarı, yabanlu pazar,


ve güvenceli işleyebilmesi amacıyla kervan Türkmen pazarı deniyordu.
yolları ve sultan hanları yapılmıştır. Bu mü- Başlıcaları Alamüddin Pazarı,
kemmel sisteme dahil kervansaraylarda ko- Azine Pazarı, Koçhisar Pazarı
naklama giderleri vakıflarca karşılanıyordu idi. Kayseri-Elbistan yolu üzerin- tür" diyor. Gayrimüslim Sıpt el-Cem de
ve yol güvenliği sayesinde Hindistan'dan deki Yabanlu Pazarı (bugünkü Pazarören) "Mazlumun hakkını alıncaya dek uğraşır,
İspanya'ya kadar başlıca devletlerin Ana- Suriye, Irak ve İran kervanlarının uğrağıydı. Müslümanları ve gayrimüslimleri eşit gö-
dolu kentlerinde ticaret temsilcilikleri bu- Karahisar Ovası'nda kurulan pazara dün- zetirdi. Bundan dolayı Yassıçimen zaferi
lunuyordu. Alaiye'de Akdeniz'e, Sinop'ta yanın dört yanından tüccarlar geliyor; bu- dönüşünde Kayserili gayrimüslimler, sulta-
Karadeniz'e açık birer liman ve tersane ~esis rada köleler, kürkler, atlas topları, saklatun nı bir günlük yoldan karşılayarak kentte de
edilmişti. Uluslararası ticaret ilişkiler inin kumaşlar, cins atlar pazarlanıyordu. zafer şenliği düzenlemişlerdi. Meclisinde
merkezi de Anadolu'ydu. Yolkesen ve korsan baskınlarından do- başta Malatyalı Yakubi İbn Kiraya, pek çok
Ham ve işlenmiş ipek başlıca ihraç ınal­ ğan zararların karşılıklı tazminini öngören Hıristiyan aydın, hekim bulunurdu" diye
larındandı. "Seta Turchia" (Türkiye ip<:kli- uluslararası bir sigorta söz konusuydu. No- anlatıyor ünlü sultanı.
si) dünya pazarının en değerli kumaşıydı. terler senet işlemleri yapıyor, "cav" denen Ölümünü izleyen yılları Abu'l-Faraç
Aksaray'da yelken bezi, Antalya'da "k em- bir tür çek kullanılıyordu. "Sikke-i Alai" Tarihi'nden okumalı: "1240'ta Baba İs­
ha", Erzincan'da "buharin" , D enizli'de altın ve "Keykubadi" denen altın gümüş paralar hak ayaklandı, 1241'de Cermagon Noyin
işlemeli "akalemlü", Ankara ve Sivas'ta (,sof" İskenderiye ve Mısır'da en itibarlı akçaydı. Anadolu'ya girdi, Erzurum'u alıp halkı
tezgahları vardı. Keykubad'a ait üzeLnde Avrupa'da Keykubad'ın memleketindeki kılıçtan geçirtti, 1243'te çocuk sultan II.
adı yazılı ve aslan betimi bulunan sırma ı şle­ servet ve refah bir efsane gibi anlatılıyordu. Gıyaseddin Keyhüsrev, Kösedağ savaşında
meli bir ipekli Lyon Müzesi'ndedir. Ke;rku- Bu kısa gönenç evresi, halkın "Uluğ yenik düştü, ordusu dağıldı. 1244'te benzeri
badiye Sarayı için Sivas'ta dokunmuş yazılı Keykubad" dediği sultanın, Moğol kaanı­ görülmedik bir kıtlık, ardından veba salgı­
ve altın tel işlemeli bir halı Sivas'ta satılarak nın yarlığının ulaştığı, Anadolu İlhanlığı­ nı yaşandı. Kent çarşı1arı ölülerle hayvan-
Fransa'ya götürülmüştür. Alaiye düzlütün- nı kabul ettiği günlerde 30 Mayıs 1237'de lardan farksız sefı1 insanlarla doldu; aileler
de bir şekerhane, Sivas'ta zemberek, bo::do- (3 Şevval 634) ansızın ölümüyle sona erdi. kendi çocuklarını köle olarak satacak duru-
ğan, kılıç, bunduk atıcıları imal ediler.. bir Aksarayi: "Akıllı tedbirli sultandı.Memle­ ma düştüler."
cebehane vardı. Anadolu'nun uluslararası keti güzel idaresi ve adaletiyle yüceltmiş ve Ama Anadolu'da artık bir Türkiye ger-
panayır ve fuarlarına pazar, ziyaret pazarı, şereflendirmişti. Ulu bir saltanat sürmüş- çeği vardı ve bu kalıcı olacaktı. •

NTV TARiH TEMMUZ 2009 33


DOSYA: ALAEDDİNKEYKUBAD

Uzak görüşlü ve
uzlaşmacı bir sultan
Selçuklu sultammn özellikle dönemin fatih kavmi Moğollara karşı
uyguladığı akıllı dış politika, Anadolu'da hem barışı korumuş
hem de ekonomik canlılığın devamım sağlamıştı.

Harezmşah'ı kovalarken yollarını uzatarak,


İSENBİKE TOGAN
Kafkasları aşıp Karadeniz'in kuzeyine gelmeleri

1 3.
mıyla
yüzyılın başında Asya'da tam anla-
bir Çinggis (Cengiz) Han rüzgarı
esmişti. Bu gelişmeler bazı günümüz
ve Kalka nehri yakınlarında Kıpçak güçlerini
yenmeleri, Kırım etrafında odaklanan ticaret fa-
aliyetıerini olumsuz etki l emiş, bölgede güvenlik
tarihçilerince göçebelerin yak ı p yıkıcı içgüdüle- ve huzur kalmam ı şt ı.
riyle ortaya çıkmış gibi a l gılanır. Öte yandan bu Alaiye'den Sinop'a giden yolu mescitler ile dö-
seferleri, Ipek Yolu diye tanım ladığım ız ticaret şeyen Keykubad, bu yol üzerinde hanlar ve sa-
yolları üzerinde hakimiyet kurma isteği olarak raylar da yaptırmıştı. Ağabeyi izzeddin Keyka-
değerlendirenler de vardır. Ama yollar üzerin- vus zamanında Antalya (1214) ve Sinop (1216)
deki hakimiyet, tüccarlar için geçerli değildir. fetihleriyle temeli atılan Akdeniz'i Karadeniz'e
Tüccarlar yeni rejimin desteğini a l mışlar ve ilk bağlama teşebbüsü , Alaeddin Keykubad'ın
elli y ı l da bir çok ayrıcalık kazanmışlardı. Yerle- uzak görüş lü siyasetiyle Karadeniz'in kuze-
şik toplu luklar için felaket olan bu ge li şmeler, yindeki ticaret l i man ı Suğdak'ı da kapsamış-
tüccar grupları için emn i yetıi yolla r, a l ışveriş tı. Sübetey komutasında ilerleyen Çinggis ak lı m ı zda n geçeni uygulayarak onlara elçi gön-
ve barış ortamı oluşturdu. Bu dönemi "Moğol kuwetleri, kuzey-güney eksenindeki Suğdak de ı ·elim. [ .. .ba ban ız ın 1yaptığı gibi onların kar-
Barış ı (Pax Mongolica)" olarak adlandırırken, liman şehrinin güvenliğini tehlikeye düşürünce, şıs ın a çıkma hata sın ı işlemeyelim. Bu işi ince
aslında tüccarların penceresinden baktığımızı Kastamonu Beyi idaresinde yapılan bir seferle fiki -Ii, açık görüşlü, ortalığı yatıştırmasını bilen
düşünmeyiz bile. bu liman 1227'de fethedilmişti. Aynı maksatla birine havale edelim. Ümidimiz odur ki, tatlı dille
13. yüzy ı lın ilk yarısında tüccarların emniyeti Trabzon üzerine yap ı lan sefer başarılı olmadı ve mal gücüyle [" 'l bu fitne ateşi söndürüıür.
için ça lı şan sadece Moğollar değildi. Aynı ise de, Alaiye ele geçirilerek, bu kuzey-güney Eğ' 3r [" 'l bu felaket ["'l önlenirse, ["'l aldığımız
yıllarda Anadol u'da hüküm süren Selçuklu eksenindeki deniz ticareti daha da perçi nlen- o tı~dbir, o isabetı i düşüncemiz ve övgüye değer
hükümdarları da benzer çabalar içindeydi. Yeni meye çalışılm ı ştır. Bütün bunlar bu fetihlerin çat ı am ı z, ebediyyen unutulmaz."
Moğol yönetimi kendilerine bağlı tüccarlara nasıl bir uzak görüş çerçevesinde oluştuğunu Ala eddin Keykubad mektubuna bu minval üze-
ayrıcalıklar verip, onların "ortak" denilen organi- gösterir. rinn devam etmi ş ve bir padişah ın her zaman
zasyonlar içinde etkin bir şekilde çalışmalarını Alaeddin Keykubad, Doğu Anadolu'da Ahlat'ı danışma yolunu a çık tutmasını ve düşmana
kolaylaştırır ve hatta sermayelerini artı rı rken, kuşatmış olan Celaleddin Mengüberti'ye gön- karşı "ahmaklık" etmemesini söylemiş, ayrıca
Anadolu Selçuklu hükümdarları kapılarını her- derdiği mektupta şöyle yazar: Moğol hanına elçiler göndermesini, onlarla
kese açıyorl ar ve bütün tüccarların emniyetini "Bundan sonra önemli işlere kalkışırken düşü­ an l3 şma yolunu t utması n ı ö nermiştir. Böyle
sağlamaya çalışıyorl ardı. nüp taşının. Nasihat yoluyla size söyleyeceğim davranıldığı takdirde kendisini hediyelerle mü-
Bu dönemde Çinggis Han güçlerinin Celaleddin din ve millet için önemli olan başka bir konu da kahtlandıracağını yoksa " su ltan lı ğın gereği n i"
Tatar ordusuyla iyi geçin- yerine getireceği ni söylemiştir. Sonuçta hepimi-
meniz ve onlara karşı alttan zin bi l diği gibi sultanlığın gereği Yassıçimen ' de
alma yolunu tutmanızdır. (1230) yerine geti rilmiştir.
Her yolu deneyerek onlarla Ög'3dey Kaan'dan Alaeddin Keykubad'a
barış içinde olmaya gayret 12~ ,6'da gönderilen bir ferman da, hem Selçuk-
edin. Çünkü eski devirlerde lu sultanının şöhreti ni hem de Moğol tehdid ini
yaşamış olan akıllı kimseler yar s ıtm aktadı r :
ve bilge kişiler, yeni devlet "Ad il Padişah Sultan Alaeddin Keykubad bilsin
olmuş, her konuda Allah' ı n ki iı 'i yönetimin ve halka iyi davranman, geleni
desteğini yanına almış, gidııni hoşnut etmen konusundaki iyi şöhretini
her işte ona tevekkül bizn bildirdi ler. Ben o habere çok sevindim ...
eden, canilikten, zinadan, Ser ı in her zaman ülkende huzur ve rahat içinde
fitne fücurluktan sak ı nan o lm an ı istedim ... Sen iyi yolda ilerliyorsun.
bir topluluğa düşmanlık Onun için durumumuzu sana bildirmek ve seni
göstermeye ve ona karşı bizH bağ l anmaya ve itaate çağ ı rmak vacip
gelmeye kalkanların akıı ve oldu. Bizim halimizi bildird i ğimiz kimseler bize
iz'an yolundan uzaklaştı k- bağ lanmazlarsa , asilik yolunu tutarlarsa, or-
larını söylemişlerdir. Bizim dunıuz onların ülkesine girerek köklerini kazır.
Anadolu Selçuklu
Yapı Envanteri

A nadolu Selçuklu Devleti, 1071'de


Malazgirt Savaşı'yla başlayan

oluşumundan, 1308'de son Selçuklu


sultanının ölümüyle sona erişine dek,
Anadolu'da çok farklı etkileri bünyesinde
toplayan benzersiz bir sanat oluşturdu.

Bugün hala bazı Anadolu şehirleri

Selçuklu izlerini yoğun olarak taşıyor.


Ama bu döneme gösterilen ilgi ve
araştırmalar ne yazık ki az. Bir grup sanat
tarihçisi, tarihçi ve uz man tarafından

hayata geçirilen "Anadolu Selçuklu


Yapı Envanteri" projesi (ASYEP),
Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı ve
Turkish Cultural Foundation desteğiyle

Temmuz 2007'de çalışmalarına başladı.

Proje kapsamında oluşturulan veri


tabanına yeni kazılar ve araştırmalarla
tespit edi len Selçuklu yap ı ları da
eklenebilecek. Anadolu Selçuklu
yapılarının günümüzdeki durumlarının

tespiti; hazırlanan yapı fişleri, fotoğraf


Kadınlarını ve çocuklarını esir al ı r. Mallarını Antik yollar üzerindeki ve planlar, Selçuklu kültürü ve tarihiyle
mülklerini yağmalayıp harap eder. O zaman Selçuklu kervansarayları ilgili bir sözlük ve kazılarla ilgili bilgilerin
bize söyleyeceği bir şeyo l maz ."
1. Şaraphasan 2. Alarahan 3. Kargıhan 4. Tolhan yanısıra; Anadolu Türk Beylikleri,
Elçi Şemseddin Ömer-i Kazvi ni Alaeddin
5. Ortapayam Ham 6.Kuruçeşme Han 7. Kızılören haritalar, sikkeler, küçük sanatlar gibi bazı
Keykubad'ın huzuruna çıkt ı ğı zaman, sultar ı
Han 8. Zazadin Han 9. Obruk Han 10. Sultan
kend isine "Eğer kend isine tab i olursam, başlıklar da projenin internet sitesinde
Ham 11. Ağzıkarahan 12. Tepesidelik (Öresin)
ülkeme göz diker mi" diye sormuştu. Öyle Han 13. Alay Han 14. Sarı Han 15. Sultan Han yer alıyor. ASYEP önümüzdeki dönemde
olmayacağı güvencesi üzerine, Alaeddin 16. Mahperi Hatun Han 17. Ezinepazar Han Anadolu'da kurulan Türk devletlerinin
Keykubad Ögedey Kaan'a ta bi olmay ı kabu 18. Durak Han 19.Çakal Han 20. Evdir Han mimari ve sanatlarının tanıtılması için
ederek, sunulmak üzere hediyeler hazırlattı 21. Kırkgöz Han 22. Susuz Han 23.İncir Han
24. Eğirdir Han 25. Ertokuş Han 26. Ebü'l projeler geliştirmeye devam edecek.
ancak aniden (1237) vefat etti.
Yerine geçen oğ l u ii. G ı yasedd i n Keyhüsrev Mucahid Yusuf Ham 27.Dokuzun Han 28. www.asyep.com
de babası gibi tab iyet ve kullu k yolunu tuta- Horozlu Han 29. Karatay Han 30. Eshab-ı Kehf
Han 31. Yazı Han 32. Hekim Han 33. Alaca Han Hayri Fehmi Yılmaz
cağı haberini gönderdi. Ögedey her ne kad3r
Keykubad' ı n ölümüne üzü l mü şse de, onun
bağ l ılık di l eğinden memnun o l muş, gelen el" i-
yi Anadolu tarafına umumi vali tayin etmişti.
Keykubad'ın ölümünden sonra 1243 Kösedağ
Savaşı'na doğru giden gelişm e ler onun uzak
gö rüşlülüğünün ne kadar gerekli olduğunu
gösterm i ştir. Babai isyan l arı so nrasında
daha tam sükunet sağlanama m ışken , Moğ ol
Ankara

kumandanı Baycu Noyan'ın Anadolu'ya yürii-
mesi üzerine, kuzey-güney ekseninde ticarEt
yollarının ge li ştirilme düşünce l eri, Alt ı n Ordc-
Memluk rekabet ve düşmanlı ğı nın yarattığı
ortam içinde rafa kalkmış oldu. Keykubad ' ın
Anadolu'nun kendine özgü bir yer edinmesini
sağlama teşebb ü sle ri , bu fatih kavimlerin
siyasetine uymak zorunda ka lı r. Onun için d 3 Aksaray Malatya
Janet Abu Lughod'un Moğolla rı n 13. yüzyıl d a
Burdur
bir dünya sistemi ku rmuş oldu k ları fi krin i ileri
sürdüğü, Before European Hegemony adlı
kitab ı ndaki haritalarda, Alaeddin Keykubad'ın
bu çabala rı maalesef yer alm a mışt ı r.

Alanya NTV TARiH TEMMUZ 2009 35


BÜNYADDİNÇ yus kardeşi Alileddin Keykubad'ı yakaladı Baskil bölgesine, Aydıntepe ve çevresine
...........•.......... . .................•..•...
ve onu Mar AhrorlAkron Manastın'nın al- tekabül ediyor.

A laeddin Keykubad tahta çıktığında


27, öldüğünde 45 yaşındaydı. Bu
büyük sultanın kısa ömrünün se-
tındaki Masara kalesine kapadı. Bu manas-
tır Malatya civarındaki Mukaddes Dağ'dır"
yazmaktadır.
Üzerinde bir manastır bulunan, mukad-
des özellikler taşıyabilecek bir dağ ve altın­
da da Fırat nehrinin yakınında bir kale ...
kiz yılı da, ne ilginçtir ki hapiste geçmiş. 19 Ayrıca Prof. Osman Turan, Selçuklular Hedefımiz bu. "Google Earth" eldeki veri-
yaşındayken kardeşi İzzeddin Keykavus ile Zamanında Türkiye adlı eserinde Mimar lere uyan ve eski Malatya, yani Battalgazi
giriştiği taht mücadelesini kaybedip hapse- Yakut'un Minşar Kalesini Fırat yakınında yakınlarında bulunan bir dağ gösteriyor.
dilmiş . Bu sekiz yılın sonunda da, kardeşinin gösterdiğini yazar. Tab ii emin olmak için gitmek, tırmanmak
ölümüyle hapisten sultan olarak çıkmış. Peki Anadolu Selçuklu Devleti'nin bü- ve görmek gerekir.
Alaeddin Keykubad'ın hapsedildiği yer- yük sultanı Alaeddin Keykubad'ın ömrü- :;abah çok erkenden Malatya'daki otel-
den tarihi kaynaklarda bahsediliyor. Anado- nün neredeyse sekiz yılını hapis geçirdiği den ayrıldım. Hedeflediğim yerle ararnda
lu Selçuklu tarihinin temel kaynağı kabul bu kale veya topraklar günümüzde neresi- Kar:ıkaya baraj gölü var. Eskiden bura-
edilen İbn Bibi'nin l28l'de Farsça yazdığı dir? İzi var mı ? Üzerine bir bilimsel araştır­ da hölgeye hayat veren Fırat nehri akardı.
ve kısaca Selçukname diye bilinen eserin- ma yapılmış mı? Gördük ki soruların cevabı Baraj gölünde karşıya geçmek için feribot
de, önce Malatya yakınlarındaki Minşarl yok. çalı; sa da, ben uzun yolu seçip kıyıdan gölü
Menşar Kalesine hapsedildiği, daha sonra Bu kalenin adı çok: Minşar, Menşar, dolaşmayı seçtim. Amacım bölge coğraf)ra­
da yine Malatya'daki Güzerpirt kalesinde Masara, Munşar veya Muşar. Muşar, Os- sını tanımak ve daha geniş bir alanda soruş­
tutuklu olduğu belirtilir. manlı kayıtlarında da bulunan Malatya turma yapmak.
Diğer bir önemli tarihi yazılı kaynak olan yakınlarındaki bir yerleşim ve bölge; günü- :;u an sular altında kalmış tarihi
Ebu'l-Ferec Tarihi'nde ise "İzzeddin Keyka- müzde burası Elazığ-Malatya arasındaki Könıürhan'ın olduğu noktadan karşı kıyıya

36 NTV TARiH TEMMUZ 2009


Elazığ' a bağlıBaskil bölgesi, tarihi kaynaklarda
"mukaddes coğrafya" olarak geçen binlerce yıllık
bir yerleşim alanı. Bu bölgede bulunan ve Alaeddin
Keykubad'ın hayatında da bir dönüm noktası olan
Minşar Kalesi, geçen aya kadar bilinmiyordu.
Çok geç kalmış bir keşfin hikayesi. ..

geçtim. Artık Baskil bölgesindeyim. Bura-


sı coğrafi olarak Malatya'ya yakın gözıikse
de idari olarak Elazığ'a bağlı. Kıyı boyu yol •
alıyorum . Baraj gölü kıyısında Tabantükü
ve Bilaluşağı köyleri; onların ardında da
Muşar Dağı olduğunu düşündüğüm bir
yükselti var. Google Earth'ten görüneüğü Alaeddin
kadarıyla, bu dağın üzerinde belirgin bir Keykubad'ın
yapı kalıntısı buluyor. Hemen güneyeoğu sekiz yıla yakın
yamacında ise, henüz adını bilmediğim kü- hapis kaldığı Sinanil
çük bir köy bulunuyor. Minşar Kalesi,
• •
Yazıhan
Kısa bir süre sonra zirve noktas .nda
yapı kalıntılı dağ uzaktan görüş alanıma gi-
bugün Malatya
merkeze •
Kırkgöz Feribdt
riyor. Dağın neredeyse dibindeyim. D ığın

~·i /~
Karakaya
çevresini karayolundan dolaşıyorum. Doğu 20 dakika baraj gölü

yönü hariç çok dik ve kayalık. Bu dolaşma mesafede,


sırasında ilk önce Tabanbükü, sonra da Bi- Karakaya baraj
laluşağı köylerini geçiyorum. Dağın etekle-
gölü kıyısında ski Malatya
rindeki ve köylerdeki birçok türbe ve : ratır (Battal Gazi)
dikkatimi çekiyor. Kesinlikle mukadde:; bir
bulunuyor.
coğrafYadayız. .. Dağa çıkmak için en ~

NTV TARiH TEMMUZ 2009 37


uygun taraf doğu yüzü ve burada bir köy Önce dağa tırmanmaya karar veriyo- yarracında, zirvenin altında bir düzlüğe
daha olmalı. Kısa bir araştırmadan sonra rum. Peki neden? Keykubad'ın hapsedildiği ulaştırıyor. Tam zirvedeki yapı yaklaştıkça
bulduğu m toprak yol, beni kayısı bahçele- kaleyi bulmak için kıyı şeridinde araştırma daha heybetli görünüyor, adeta bir şatoyu
rinin arasından köye ulaştırıyor. yapmak lazım gelmez mi? Tabii öyle; ama and ırıyor. Düzlüğü geçerken belli belirsiz
Dağların arasında kaybolmuş 15 ha- önce tarihi kaynaklarda geçen "mukaddes kalutılar, burada geçmişte bir yaşam alanı
nelik bir köye sabahın körü son model bir dağı" ve üzerindeki manastırı doğrulamak olduğunu gösteriyor. Sonunda yapının ya-
Nissan X -trail arabayla gelen bir yabancı, gerek. Çünkü bu bize hem tarihsel bir ko- nına varıyoruz. Örneğini hiç görmediği m
doğalolarak tedirginlik ve merak uyandırı­ ordinat hem de coğrafYaya kuşbakışı hakim bir mimarisi var. Doğa ve defıneciler 01-
yor. Muhtarı soruyorum, evini gösteriyorlar. olarak büyük resmi görme imkanı verecek. duk~a hırpalamış olsalar da, iki katlı olduğu
Oraya giderken tarlalardan bana doğru bir Hikmet bana rehberlik etmeye karar çok belirgin.
genç koşturuyor. Selamlaşıyoruz, muhtarın veriyor ve cüsseme şöyle bir bakıp "akşama ::çine giriyoruz. Burası kilise. Apsisinde-
köyde olmadığını ve nasıl yardımcı olabile- döneriz" diyor. Eh, haklı olarak biraz da şe­ ki fıesko kalıntıları ancak dikkatlice bakıl­
ceğini sorarak evine davet ediyor. hirliyi küçümsüyor. Ben de "3-4 saat içinde dıında fark ediliyor. Orijinal halinin farklı
Böylelikle Yüksel ve Hikmet Boğahan köye döneriz" diye cevap veriyorum. Köyün olduğu da kestirilebiliyor; belli ki çeşitli dö-
kardeşlerle tanışıyoruz. Onlarda da meraklı hemen yanından başlayan dik patikaya vu- nemlerde eklemeler yapılmış . Yapının her
bir tedirginlik, ama yüzlerinde farklı bir ay- ruyoruz. Patika kullanılmaya kullanılmaya iki yamacında birer büyük sarnıç var.
dınlık ve davranışlarında saygılı bir nezaket çok kayganlaşmış; çünkü hayvancılık bu- Muhteşem bir yerdeyiz. Bütün coğraf­
var. Köyün ismi Işıklar. Geliş nedenimi an- ralarda tamamen bitmiş. Güneş tam tepe- ya ayaklarımızın altında. Malatya uzak-
latıp dağın üstündeki yapıya çıkmak istedi- mizde ve hava çok sıcak; yavaş ve sakin bir tan gözüküyor. Hemen altımızda uzanan
ğimi söylerken Yüksel ağzımdan lafı alıyor. tempoda çıkıyoruz. bm i gölünün, bir zamanlarki coğrafYayı
"Mar Akron Manastırı'na mı abi?" Bir saatlik tırmanış bizi dağın güney çok değiştirdiğini tahmin etmek mümkün.

38 NTV TARiH TEMMUZ2009


3000 yıllık ok uçları
traktör lastiklerini patlatıyor!

I dikkatim i çekti ve laf olsun diye


şık l ar köyünden ayrı l ırken bir şey birkaç tane gördüm, a hırın ileri sindeki
deren in oraya att ım, gidip b a ka lım" diyor.
sordum: Köyün sağına soluna Al acakaran lıktabuluyoruz. Birbirinden
dağılm ı ş
bir çok traktör lastiği vardı. farklı
ok uçl a rı ve kesin likle çok eski
Gün boyu büyük bir misafirperverlikle dönemlerden ... Tarl alarda bunlarda n çok
bana yardımcı olan Boğahan kardeş l erin çı kt ığını a nl a tıyor.
büyüğü Yüksel yakınarak , "Abi hiç sorma , Da ha sonra ok uçl ar ını , gerekli yerlere
biraz evvel gittiğ i miz Asar'ın çevresindeki da nı ştı ktan sonra , müzeye teslim etmek
tarla l arı sürerken , ok uçları hep traktörlerin üzere yan ımıza a lıyoruz . Da n ıştığımı z

lastiklerini patlatıyor" demez mi? uzman arkeolog lar, ok u ç l a rını 1.


"Nas ıl yan i, hangi ok uçları? Yah u biraz bin yıl ın b aş ın a , geç Hitit dönemine
<..>
c önce oradayd ı k, niye söylemedin?" tarihlendiriyorlar.
es
"ro>- diyorum. "Abi sormadın ki" diyor. Beyni me Ok uçl a rı şunu ka nıtlıyor: B u ras ı en az 3
c
,"
co oklar saplanıyor. "Bari ok l arı tarif et" bin yıldı r çe şitli uygarlıklara ev sa hipl i ği
"-'
e diyorum. "Gerek yok dün tarladayken ya pmış bir toprak p a rçası. ..
'o>
.9
~ ~==============================================================~

Fırat'ın aktığı derin vadi artık yok. mez mi? Peki nasıl bir kale bu? Büyük mü, en önemlisi hemen arkamızda mukaddes
Bunları düşünürken bir anda fark ~di­ köye yakm mı? Kalntılar ayakta mı? Munşar dağı. Evet, burası Mar Akron Ma-
yorum: Üstünde bulunduğum yer, çev::ede Çok yakınmış, yalnız kalenin büyük bir nastırının altındaki Masara veya Minşar
birçok dağ olsa da hepsinden soyutlarmış kısmı baraj gölünün altında kalmış; sadece Kalesi!
tek başına heybetli bir yükseklik. Geçmişte üst kısımları kurtulmuş . Dört kişi arabaya Arkadaşlarım bana baraj gölünden ev-
Fırat nehrinin kenarından bu dağa bakmak, atlıyoruz, ana yola çıkıp Munşar dağının vel kalenin Fırat'ın kıyısına kadar indiğini,
herhalde insanın içini ulaşılmazlık his~ :iyle eteğinden batıya doğru ilerliyoruz. Çok hemen yanında da Kale isimli bir köyol-
dolduruyordu. Burası bir manastırda olması kısa bir süre sonra kıyıya doğru bir toprak duğunu arılatıyorlar. Hepsi suların altında
gereken münzevi yaşamın bütün şartlarına yola sapıyoruz. Yol, suyun kenarındaki İs­ şimdi. Selçukname'de okuduğum bir bölüm
sahip bir yer. Çevrede bir çok duvarın temel mail amcanın evinin orada bitiyor. Yan ta- aklıma geliyor. Sultan Alaeddin sabahle-
seviyesinde kalıntıları gözüküyor. raftaki kayalıkları gösteriyorlar. Ben birşey yin Sivas'tan doğru gelen atlıları kaleden
Manastın bulduk; peki altındaki kc1yde göremiyorum. Kayalık tepenin öbür yü- görür ve kendisini öldürmeye geldiklerini
bir kale kalıntısı var mı acaba? Köye in ıyo­ zünde olduğunu söylüyorlar. Yine tırmanış, düşünür; çünkü henüz sultan seçildiğini
ruz. Yüksel bizi bekliyor, yemek hazırlanış . ama neyse ki bu sefer kısa . bilmemektedir. Karşı kıyıya doğru bakı­
Köyden başka bir vatandaş daha sohbetimi- Bir süre sonra gerçekten bir kale kapısı­ yorum . Sivas'ı Malatya'ya bağlayan antik
ze katılıyor. Konuyu daha detaylı anlatıyo­ na geliyoruz. Buradan kayalık tepenin öbür yoloradan geçiyordu. Hatta tam karşımız­
rum; köyün yanındaki kalıntılardan başka, yüzüne geçerek kalenin içine giriyoruz. daTohma suyunun Fırat'a karıştığı nokta-
bu dağın çevresinde başka bir kale oluF ol- Sur parçaları, yaş am alanları, yapılar da eskiden tarihi Kırkgöz Köprüsü vardı.
madığını soruyorum. Sohbetimize katılan çok belirgin. Suyun içinden başlayarak yu- Alaeddin Keykubad'la 790 sene farkla aynı
kişi Yüksele dönerek, "Bu arkadaş İsmail karı doğru devam ediyorlar. En üst noktaya açıdan aynı coğrafyaya bakıyoruz.
amcanın oradaki kaleyi arıyor olmasın" de- çıkıyoruz; yine sur parçaları, sarnıçlar ve Burası Türkiye'nin başladığı yer. •
NTV TARiH TEMMUZ 2009 39
AYŞEGÜL PARLAYAN

"Dünler bizill1L,
yarınlar gençler'in ii
------.--"'~--,'-----.-....'--" ---,.~-'-, .. ~~

T ürkiye'nin ilk kez katıldığı


1975 Eurovision yarışması
için yapılan seçmelerde
"Yarınlar Bizim" şarkısıyla halk
jürisinden en çok oyu alan Ali
Rıza Binboğa, özel jüriden oy
alamayınca, Türkiye'yi o yıl
Semiha Yankı'nın "Seninle Bir
Dakika"sı temsil etmişti. Parçanın
getirdiği büyük popülarite sonucu
kendini bir anda sahnelerde bulan
Binboğa, yarışmadan tam iki sene
sonra, 1977'de çıkacak albümü
"İlköğretmen"in kapağı için
İstanbul'un çeşitli semtlerinde
fotoğraflar çektirir. İşte onlardan
biri de Bebek'te alınan bu pozdur
ve Ali Rıza Binboğa henüz 27
yaşındadır.
O zamanki tahta iskelenin
yerinde, şimdi İDO'nun" beton
iskelesi var ve Binboğa umut dolu
şarkısındaki dileklerin 34 yıl sonra
gerçekleşip gerçekleşmediğini
sorduğumuzda şöyle diyor: "Biz
yarınların iyi olması
için çabaladık
mı ki yarınlar bizim olsun."
Sonra elini kaldırıp meşhur
pozuyla selam gönderiyor ve
ekliyor: "Umut bitmez. Yarınlar
gençlerin. "

40 NTV TARiH TEMMUZ 2009


TC iSTANBUL KÜLTÜR ÜNivERSiTESi

Üni'versite IIKültür"dür.
istanbul Kültür Üniversitesi için öğrencilerini çahştıklan
alanda söz sahibi ve aranılan bireyler olarak geliştirmek
temel anıaçtır. Bu noktada akademik kadrosu gücünü,
yalnızca etik ve bilimsel değerlerden ahr.

Fakülteler ve Bölümler Meslek Yüksekokulları


Fen-Edebiyat Fa kültesi işletmecilik Meslek Yüksekokulu
Fizik Bankacılık ve Sigortacılık
Ing iliz Dili ve Edeb iyatı DışTicaret
Matemati k-Bilgisa~ıar Pazarlama
Molekü ler Biyoloji ve Genetik
Grafik ve Reklamcılık
Psikoloj i
Halkla Ilişkiler ve Tanıtım
Türk Dili ve Edebiyatı
Işletme Yönetimi
Muhasebe ve Vergi Uygulamaları
Hukuk Fakültesi Ağırlama Hizmetleri
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik

iktisadi ve idari Bilimler Fakültesi


Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu
Iktisat Bilgisayar Programcılığı
Iş l etme
Elektronik Teknolojisi
Uluslararası Ilişkile·
Iklim lendirme ve Soğutma Teknolojisi
Radyo-TV Teknolojisi
Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi
Bilgisayar Mühendisliği
Elektron ik Mühendisliği
Endüstri Mühendi~liği
Inşaat Mühendislic ı i
Mimar l ı k -

Sanat ve Tasarım Fakültesi


Iç Mimar l ık ve Çevre Tasarımı*
Iletişim Sanatları
Iletişim Tasarımı *
Sanat Yönetimi
(*) Özel Yetenek

Ataköy Yerleşkesi, Balırköy 34156 / Istanbul Şirinevler Yerleşkesi, Bahçelievler 34191 / Ista nbul Tel : 0212 498 41 41 Pbx Faks: 0212 49843 06
20 Temmuz 1969 gunu
Ay'ın yüzeyine inen mo-
dülden çıkarak ilk kez Ay toprağına ayak basan astronot Neil
Armstrong'un (kendi iddiasına göre modülün kapısını açarken
aklına geliveren) bu sözlerini duymayan azdır. Pek bilinmeyen-
se, o adımın yüzeyi kaplayan gri Ay tozu üzerinde bıraktığı izin
gerisinde, çoğu gölgede kalmış, bilineni unutulmuş, yüzyıllık bir
rüyayı gerçeğe taşımış büyüklü küçüklü başarılar, hayal kırık­
lıkları ... İlk vizyonerler, amatörler, profesyoneller, askerler, sivil-
ler arasındaki rekabet ... Ve tabii en önemlisi de bir soğuk savaş
içinde iki süper gücün üstünlük ve prestij savaşı.
ABD ile Sovyeder Birliği arasında Ay'a ayak basmakla so-
nuçlanan yarışın ilk sprinti, Nazi Almanyası'nın V-2 rokederini
tasarlayıp üreten ve tahrip gücü yüksek silaha dönüştüren mü-
hendis ve teknisyenleri ele geçirmek için koşuldu. Tabii en büyük
ganimet de, Alman roket programının itici gücü, genç aristokrat
Dr. Wernher von Braun ve arkadaşlarıydı. Von Braun, savaşın
son günlerinde Almanya içlerinde ilerleyen Kızılordu'nun eline
düşmernek için en yakın yardımcılarıyla batıya doğru gidip 2
Mayıs 1945'te Amerikan 3. Ordu birliklerine teslim oldu.
Zaten ABD istihbarat subaylarından Albay Holger Tof-
toy, Aralık 1944'te inceleme ve denemelerde kullanılmak üzere
100 adet V-2 ele geçirmek göreviyle Almanya'ya gönderilmiş,
Şubat 1945'te de bir başka subay "mümkün olduğu kadar çok"
roket uzmanını Amerika'ya getirmekle görevlendirilmişti. Was-
hington ile Moskova arasında varılan anlaşma uyarınca Doğu
Almanya'nın büyük bölümünü kapsayan Sovyet bölgesinde
kalan Nordhausen'deki yeraltı V-2 fabrikası 1 Haziran'da Sov-
yedere devredileceğinden, Toftoy "V-2 görev kuvveti"ne, her
parçadan 100'er adet toplanmasını emretti. Parçalar tren katar-
larıyla nakledilirken, tesisi teslim almaya gelen Sovyet subayla-
rını oyalayan Amerikalılar, neredeyse ay sonuna kadar talanla-
rını sürdürdü.
Temmuzdaysa, önce 350 Alman roket uzmanının bir yıl
süreyle ABD'ye götürülmesini içeren "Operation Overcast"
(Kapalı Gökler Harekatı) devreye sokuldu, ama operasyon ka-
muoyuna sızınca adı "Operation Paperdip" (Ataş Harekatı) ola-
rak değiştirildi ve sonunda 1600 Alman tasarımcı ve mühendis
ABD'nin askeri ve sivil roket programlarına "ataçlandı".
Sovyet birlikleri ve onlarla birlikte V-2 toplamak üzere Bal-
tık kıyısında daha önce boşaltılan Peenemünde'ye gelen Rus
roket uzmanları, döküntülerden topu topu altı V-2 montajla-
mayı başarabildiler. Almanlann Peenemünde'den kaçırdıklan
mühendislik belgeleri de yine Amerikan istihb aratçılarınca ele
geçirildi. Dolayısıyla, Sovyet uzay programını yönetecek olan
ve önce Stalin'in "büyük temizlik" operasyonunda hain ilan ~

- • .. NTV TARiH TEMMUZ 2009 43

_. ..... . -....;----- - - ----_ ..


Apollo 11'in fırlat ıl dığı16 Temmuz'da,
Florida'daki Cape Canaveral Uzay Üssü'nün içinde !imi katı yakıt, kimi sıvı, kimi de yakıt
çevresine 500 bin kişi toplanmıştı (üstte). Neil tankları nda sürekli kalarak "anında ateşleme"
Armstrong, Apollo11'e binmeden önce son olanağı sağlayan toksik yakıtlardan itki alan,
hazırlık l arını yapıyor (sağda) .
/ kimi siyil, kimi askeri raketlere dönüştüler ve
411ifi nihayet dev Satürn V roketlerine evrimleştiler.
edilip "bilimsel tutuklulara" özel açık hapis- ~ Sovy(tler'de ise Korolyev, V-2'lerin türevle-
hanelere atılan, sonra da salıverilip albay yapı­ ~ rini bir süre denedikten sonra 1950'lerde Alman-
lan Sergei Korolyev, Peenemünde'den Rusya'ya ları yollayar:tk kendi roket tasarımları ve Gluşov'un
teknik kadro taşımakla yetinmek zorunda kaldı. motorlarıyla tonlarca yükü uzaya, 30 megatonluk
Daha sonra Korolyev'in başarıları ve uzay yarı­ dev hidrojen bombalarını da 7000 km uzaktaki hedef-
şında Sovyetler'in Amerikalılara vurduğu darbe üzerine lere taşıyabilen dev il-7 roketlerini geliştirdi. Stalin ölünce
darbe, Amerikan kamuoyunda "Onların Almanları bizim Al- Korolyev'i himayesine alan Nikita Kruşçev, o meşhur köylü ağ­
manlarımızdan daha iyi" yakınmalarını tetiklemiş olsa da, tasa- zıyla, kendilerine gösteril~n R-7'yi şöyle anlatıyordu:
rımcıların büyük çoğunluğu ABD'de toplanmıştı. Sovyet uzay "Korolyev bir PolitbiLro toplantısında çalışmaları hakkında
programının erken başarılarındaysa V-2'yi üreten Alman endüs- bilgi verdi. Abartmak isteniyorum; ama bize gösterdiklerine yeni
tri personeli rol oynamıştı. Yine de tarafların roket teknolojisinde bir ağıl kapısı görmüş kcyunlar gibi bakakaldık. Sonra raketle-
yaptıkları hamleleri tümüyle Almanlara bağlamak doğru olmaz. rinden birini gösterdiğinde, puro biçimli devasa bir boruya ben-
Çünkü her ülkede de başta Amerikalı Robert Goddard olmak zettik ve uçabileceğine ihtimal vermedik. Korolyev bizi rampaya
üzere, roketler üzerinde öncü çalışmalar yapmış uzmanlar vardı. götürüp roketin nasıl çaiştığını anlatmaya çalıştı. Bizse ilk kez
Yine de her iki tarafın başlangıçta yaptığı, dünyanın en güç- pazara gitmiş köylüler gihiydik. Roketin etrafında dolaştık dur-
lü motorlarına sahip V-2'lerin boyutlarını biraz daha büyüterek duk, dokunduk, sağlam olup olmadığını görmek için ellerimizle
menzillerini uzatmaktı. Ve her iki tarafın ilk önceliği de, tabii, pat pat vurduk. Bir, tadı nasılmış diye yalamadığımız kaldı. Yol-
hem Von Braun'un hem de Korolyev'in "uzayın fethi" rüyalarına daş Korolyev'e güvenimiz tam dı. Bize roketin uçmakla kalmayıp
rağmen askeri füzelerdi. Ve hem Korolyev hem de Von Braun, 7000 km yol alacağını söylediğinde artık şüphe duymuyorduk."
Dünya'nın çekim gücünü yenerek atmosfer dışına çıkabilecek
güçte roket tasarımları için gerekli desteği sağlayabilmek uğru­ Yanş hızlanıyoır
na, artık nükleer güç haline gelmiş iki ülkenin sürpriz saldırıya R -7' nin birbiri peşisıra ül; başarısız denemesi Korolyev'in "fırç a
uğrama paranoyasındaki üst komuta kademesine orta ve uzun yemesine" neden olduysa da, Sovyet yöneticiler de Amerikalılar
menzilli balistik füze rüşveti vermek ya da tasarımlarını "hem gibi başarısız denemelerin roket geliştirmenin bir parçası oldu-
askeri hem sivil kullanımlı" etiketiyle satmak zorunda kaldı- ğunu kabuilen mişti. R-7 Korolyev'in yüzünü daha
lar. ABD'de V-2'ler zaman _ _..,..,~1"'"li4~~ fazla kara çıkamadı ve 4 Ekim 1957'de "Sputnik"
adlı küçük bii: küre Dünya yörüngesine oturtuldu.
Sovyetlerin roket teknolojisinde vardıkları düzeyi
gösteren Spuınik, ABD kamuoyunda bomba etkisi
yaptı. ABD'nin alelacele uzaya göndermek istediği
benzer bir küreciği taşıyan Vanguard roketinin bir
metre yükseldikten sonra bir ateş topuna dönüşme ­
si, karamsariğı daha da arttırdı. Amerikan medya-
sı, birkaç metre öteden sinyaller gönderen uyduya
"kaputnik" ıdını takarken, hidrojen bombasının
babası Edward Teiler da, kendisine Ay'da ne bu-
lunacağını ::oran bir gazeteciye "Ruslar!" cevabını
veriyordu.
Amerikalılar Explorer uydusunu orta menzilli
bir füzeyle 31 Ocak 1958'de
biraz düzeldi. Öyle ki, von Braun
planında, 1965'te 20 astronotun Dalwaıca.!'
nunun kurulmasını, 1967'de Ay'a üç l ~tronıotf.
1971'de de 50 kişilik bir Ay keşif
oluşturulmasını öngörüyordu.
Roket teknolojisi olgunlaştıkça,
Korolyev'in alay konusu olma en(l1şe:~.
yetler nedeniyle dile getirmeye 'r"oru",,,,",-.";
gören hedefler haline geldi. Ama
çıkarm ak ve orada yaşatm ak <Tpr'pk-iv()l lrln
kalılar Mercury uzay "'dIJ~UilçJ. ıllJL..U'Oı!!,
nedenlerle hem askeri (casus uydu)
(kozmonot taşıyacak) Vostok (Doğu)
riyordu. Astronotların "içine VLLli'L'U,'
dedikleri Mercury kapsüllerinin
yine bir bomba patlatarak Yuri
ya gönderdiler. Amerikalılar 5
bulunduğu Mercury 7'yi apar
nızca atmosfer dışına kadar YU<Ii"<iJLlI'"
bir yörünge turu yapmıştı. ~o'vteitleti ~ı:k
yatıştıracak büyük bir oroievJe; cı~vaı[}I W~
John F. Kennedy, 25 Mayıs
duğumuz on yıl sona .....'LlI..." .....J
olacak" dedi. Apollo projesi u.vJ..... ""~

Gözlerini Ay'a çeviren taraflar,


notları uzay yolculuğuna h"'?'.ırl,ırll'ı>n
ulaşılacağını öğrenmeye
Sovyetlerinse Luna ile Ay'a .......,ı..:.~'n.
kez daha Sovyetler kazandı V<:; '-"","~L
yüzeyine "çarptırmayı" v"'9''''''''''''''--':'
kez Ay'ın çevresinden
da Ay'ın Dünya'dan
Dünya'ya iletmek üzere "'o.a".ıuı,"""... .
fırlattılar. Araç Ay'ın uzak tarafının
Bu fotoğraflarda tespit edilen
rupalı bilimcilerin (ve tabii Jules
mağlubu da teselli etmek için birine " adını verdiler.
Bundan sonra yarış, birden çokıstronotun uzayda daha
uzun kalması, iki uzay aracının buluş~rulması gibi aşamalara
geçti. NASA'nın kurulmasıyla birkaç :rıldır uzay programlarını
tek çatı altında toplayan ve fazla ma:idi kaynak kullanan ~
NTV TARiH TEMMUZ 2009 45
Amerikalılar arayı kap; ıtırken,Korolyev ve ekibi bir yandan as-
Yarışan roketler kerler, diğer yandan Komünist Parti bürokrasisi ve kıt kaynak-
Ay' a yarışın finalinde ABD Satürn V'i rampaya taşırken, larla boğuşurken öndeki yerini korumaya çalışıyordu. Yine de
Sovyetler de N - ı ile bir sürpriz yapma umudundayd!. Sovyetlerin 13 Ekim] 964'te fırlattıkları Voshod 1 (Şafak) üç
kozmonotla bir gün boyunca Dünya çevresinde dolandı. 18-19

-~'-
"i'h'IfI Mart 1965'te de yine br Voshod ile iki gün geçiren kozmonot-
1. Kademe: Sıvı oksijen ve 1. Kademe: 30 NK·15 lardan Aleksey Leono\; Sovyetler adına bir ilke daha imza ata-
kerosen (gazyağı) yakan 5 motoru (Satürn 5'ten %30 rak uzay yürüyüşü gerıekleştirdi. Amerikalılar buna iki kişilik
adet F·1 motoru daha fazla kalkış itkisil
Gemini kapsülleriyle yapılan uçuşlar dizisiyle yanıt verdi.
2. Kademe: Sıvı oksijen ve 2. Kademe: 8 adet NK·15
sıvı hidrojen yakan 5 adet roket motoru Amerikalılar, bir yandan da Ay'a insanlı iniş için hazırlan­
J·1 motoru
3. Kademe: 4 adet 11 D54 maktaydı. Üç astronotıı taşıyacak komuta ve servis modülü 6
3. Kademe: Sıvı oksijen ve roket motoru (S ı vı oksijen· milyar dolara ihale edilmişti. Ama Apollo programı bir felaketle
sıvı hidrojen yakan 1 adet gazyağı yakıllı)
J·1 motoru başladı. Rampada boş bekleyen rokete monte edilmiş Apollo ı
4. Kademe: 1 adet NK·9
4. Bir kabuk içinde Ay'a motoru kapsülüne giren astron)tlar çıkan yangında öldü. Roket dene-
iniş Modülü (LEM) i· melerindeki başka başarısızlıkların ardından nihayet Apollo 8,
5. Servis, komuta ve
5. LEM'in üzerinde komuta atmosfere giriş modüllerini Apollo 9 ve Apollo 10, üç astronotluk mürettebatlarıyla Ay'ın
ve servis modülleri içeren Soyuz kapsülü (Ay
yolculuğu için LOK adıy l a çevresinde dolanarak Dünyaya döndü. Ay'a iniş göreviyse, 16
6. En üstte fırlatma mod ifiye edi l miş)
sırasında bir kaza halinde
Temmuz 1969'da fırlatılacak Apollo l1'e verildi.
komuta ve servis modülünü 6. LüK'un üstünde Ay'a
taşıyarak paraşütle yere iniş modülü LK
inmesini sağlayacak bir
7.En üstte,
Sovyetler pes ediyor
"kurtarma roketi" Sovyetlerin, Komünist Partisi Merkez Komitesi tarafından
Ame rikalılarınkine
Toplam yükseklik: benzeyen kurtarma roketi verilen Ay'a Amerikalı lardan önce, I 968'de inilmesi talimatı
110.6 metre
Toplam yükseklik : üzerine hızlanan planlaı, Korolyev'in tasarladığı dev N - ı ro-
Tam yüklü ağırlık: 105.2 metre
2913 ton. keti ve üç kademeli SO) uz (Birlik) adlı araç üzerine kurulmuş­
Tam yüklü ağırlık:
2683 ton.
tu. Ama Rusya'nın Ay ,erüveni ilk büyük darbeyi Korolyev'in
Ay'a iniş modülü:
(Lunar Excursion ı 966'da ani ölümüyle :redi. Yine de bir proton roketiyle fır­
MOdııle-LEM) Ay'a Iniş
modülü: LK lattıkları Soyuz'u insansız olarak Ay'ın çevresinde dolandır­
"Böcek" ya da "örümcek" denen iniş aracı iki
Görünüm ve ça lı şma prensipleri bak ı mından dılar ve olası iniş bölgelerini görüntülediler. Ama araç Dünya
parçaydl. Ay'a inecek parçada (taksi) yakıt ve
oksijen tankları , göstergeler, 4 adet manevra Amerikalıların böceğini andırmakla birlikte atmosferine girdiğinde çıkan bir arıza nedeniyle yere çarpıp
raket grubu, antenler, tepesinde bir kilitlenme daha küçük olan LK, tek bir kozmonota Ay
portu ve önde iki penceresi vard i. Sekizgen bir yüzeyinde 24 saat destek sağlamak üzere parçalandı.
tasarl anm ı ştl. Modülün iki yan ınd a güneş
kutu biçimindeki taban bölümündeyse, yere
panelleri enerji sağ l ayacakt ı.
Bu arada, AmerikalJarın önünde hedefe varma umutlarını
değiş şokunu emecek mafsallarla donatılm ı ş
dört ayak vardı. Taksiyle yörüngedeki komuta LOK (Soyuz) ve LK modülleri birlikte Apollo tümüyle yitirmemiş oh.n Sovyetler 21 Şubat 1969'da ilk kez
ve servis modellerinden yak l aşık yüzde 20
modülüne dönülecek ve ayak düzeneği
daha hafif olmasına karşı lık , üç astranota N-I Ay roketini denedi. Roket fırlatıldıktan kısa bir süre sonra
bırakılacaktl. LEM'in yüksekliği 6.98, ayakları
arasındaki genişlik 9.5 metreydi. Tam yüklü yüzde 33 daha fazla hacimde yaşam alan ı bozkıra çakıldı. En son deneme ise 3 Temmuz 1969'da yapıldı
sağ l ıyordu .
ağırlığı 15.060 kiloydu.
ve Baykonur Uzay ÜssLi'ndeki N-ı ateşlendikten sonra daha

1865: Jules Verne'in


öngörüsü
En "gerçek" iki kurgu

Jules Verne'in 1865'te yazdığı ilk bilimkurgu


1954: Tenten'in başarısı
Tenten'in Ay'a Ayak Basıldı (On a MareM sur la
Lune) ad lı macerası, özgün serinin 17, serüveni
• En ünlü fantezi
19(11: İnsanlann işgali
ingili~ bilimkurgu yazarı H,G. Wells, Ayda ilk
insanlar (First Man in the Maan) romanında,
olarak 1954'te yayımlandı. Macerada Tenten , Bedfı )rd ve Profesör Cavour'un Ay yolculuğu,
örneklerinden Aya Seyahat (De la Terre a köpeği Boncuk (Milou), Kaptan Haddok, Dupont, profesörün ical ettiği ve yerçekiminden bağışık
la Lune) eğlenceli bir öykü etraf ınd a g eliş i r, profesör Turnusol ve Frank Wolff, Sildavya'daki "cav(ıurile " adlı maddeyle mümkün oluyordu,
Amerikan lçsavaşı'nda zengin ailelerin Sbrodj Atom Araştırm a ları Merkezi'nden hareket BÖYIElce Dünya'n ın yerçekiminden kurtulan
kurduğu "Silah Kulübü", savaştan sonra uzay gemisi Ay'a
ederek Ay'a ayak
Ay'a gidecek bir uzay gemisi inşa etmek basarlar. Herge'nin inebi mişli.
üzere toplanır, Ay modülünün hazırlanışının Ay'a ayak Cavour ve Bedford
ardından yolculuk başlar. Verne'in hesap ve ile Ay 'ın yerli halkı
basılmasından
tahminleri, döneminin bilgi düzeyine göre 15 sene önce Seleniller arasında
gerçeğe hayli yakındır, Öyküde de, Apollo yaratt ığ i
bu albüm, geçe 1 mücadele,
11 'de de mürettebat sayısı üçtür ve ay içindeki kimi aslında "i stilac ı"
modülü Florida'dan tekn ik hatalara insanoğlunu
fırlat ılır. Kitabın
rağmen, g e rçeğe ve erıpe ryalist
çizimleri de, uzun uygunluğuyla da düze ı ıi hicvederek
yıllar her yaştan eleştiriyordu ,
takdir toplamıştı.
insanın Ay'la
ilgili hayalini
beslemiştir,

LlBRAIRIE tlACHETTI.
rampadayken 40 km uzaklıktaki camlan bile parçalayan muaz-
zam bir patlamayla Sovyetler Birliği'nin Ay'a insan gönderme
rüyasına en azından uzun bir süre için ~on verdi.
Bu arada insanlı Ay görevi için sı :çilen astronotlar Neil Ay'a ilk adımı
yüz milyonlarca kişi canlı televizyon
Armstrong, Edwin Aldrin ve Michael Collins'e siIDulatörlerde yayınlarından izlemişti. Ama yine de Ay 'a insan
inişin provası yaptırılıyordu. Önceleri Ay'a iniş aracı devamlı göndermenin güçlüklerini göze alamayan NASA' nın ,
ç akılsa da sonunda ekibin hazır olduğuna kanaat getirildi. tüm programı Nevada'daki "51. Bölge" adlı gizli bir
üsteki bir televizyon stüdyosunda tezgahladı ğını öne
Ve Karta) konuyor süren bir "külyutmazlar grubu" ortaya ç ıktı. Komplo
Apollo 11,16 Temmuz 1969'da çevre~ inde 500 bin kişi top- teorilerinin İnternet' te dolaşan "kanıtlarının " belli
lanmış olan Cape Canaveral uzay üssıinden fırlatıldı. Astro-
baş lıl arı ve bunlara verilen yanıtlar şö yle :
notlarla sık sık canlı televizyon bağlantısının kurulduğu Ay
yolculuğu olaysız, ama tabii son aşamalarında gergin geçti. 20
Temmuz'da komuta ve servis modülüııün roket motoru önce
Astronotl a rın film Bu etki, fotoğ raf filmlerinde zaman
6 dakika, daha sonra da 17 saniye süreyle çalıştırılarak araç kam e ral a rında, görüntülerin zaman koyu bölgelerin aşırı
"transfer yörüngesine" sokuldu ve en kıitik aşamaya gelindi. Dünya'ya d önü şte işl e nmes in e pozlanmas ı yla ortaya ç ı k ı yor.
Araç Ay'ın arka tarafına geçtiğinde . Houston'daki yer kon- ya rd ım c ı o lm as ı
için + iş a retleri Ayrıca, madem bunlar stüdyoda

trol ekibiyle bağlantısı 45 dakika süre~'le kesiliyordu. Bu süre bulunm as ın a ra ğme n, baz ı yapılıyor, doğru pozlamayla
fotoğraflardabunlar parlak yeniden çekmek varken neden
içinde acil bir durumun ortaya çıkması halinde kontrol merke-
cisimlerce örtülmüş görünüyor. ' başarıs ı z" kareleri rötuşlamak için
zinden herhangi bir müdahalede buluIlulamayacağından, arka Demek ki, görüntüler sahte! uğra şı l sın?
tarafa geçmeden hemen önce aracın bilgisayarına bir aksilik
durumunda yöneleceği koordinatlar YÜ kleniyordu. Yer kontrol Ay'da çekilen görüntülerde Y ı ldızla r ı
gösterecek kadar uzun
ekibine bir asır gibi gelen 45 dakikanın sonunda ilk mesaj alın­ gökyüzünde yıldızlar bir pozlama, görüntüdeki parlak
dığında işlerin yolunda gideceği yönünde umutlar arttı. görünmüyor. cisimlerin çok aşır ı pozlanmasına
neden olur. Tıpkı Dünya'da gece
Armstrong ve Aldrin, Ay yörünges .ndeki komuta ve kont-
fotoğrafç ı l ığ ı nda o l duğu gibi.
rol modülü Columbia'dan, "Kartal" adlı iniş modülüne geçe-
rek, yüzeye doğru 110 kilometrelik ini1i başlattılar. Ama daha Bazı görüntülerdeki gölgeler, iki kişi akşamüstü birbirlerinden
önce alınan görüntülerinde düzgün bir topografya sergileyen uzaktaki Gün eş yeri ne bir iki metre uzakta dururken
sanki çok yakındaki bir ı ş ık ortala r ında bir yerden gölgelerini
Sükunet Denizi'ndeki iniş noktasına Yi ıklaştığında Armstrong,
kaynağının ürünü gibi fa rklı fotoğraflayın; aynı ş eyi
arazinin kayalarla kaplı olduğunu gördıi ve yeni bir iniş noktası yönlere d a ğılıyo r. göreceksiniz.
aramaya başladı. Houston'daki görev kontrol yetkilileri, tırnak­
larım yiyerek "iptal" komutunu verip ,'ermemeyi düşünürken, Ay yüzeyinde birbirinden birkaç iddianın doğru old uğu varsayılsa
kilometre uza klıkta ç e kild i ği bile, fotoğrafların yanlış
tasnif
Armstrong, yakıtının tükenmesine 18 :;aniye kala "Böceği" gö-
söylenen görüntül er, a ynı ed i lmiş olması , büyük bir komploya
rece düzgün indirmeyi başardı. sahneleri gösteriyor. göre akla daha yatkın.
"Houston, burası Sükunet Üssü. Kartal kondu." Ay yü- ~
Armstrong ve Aldrin'in Titreşimler, astronotlar bayrağı
Ay'a diktiğ i ABD bay ra ğ ı dikerken meydana geldi ve Ay'da
rü zgardaymış gibi t itreşi ml eri sönümlendirecek hava
Sinemada ilk bil' kurgu d a l gala nıyo rdu . bul u nm a d ı ğı n d a n uzun süre devam etti.

1902: Melies'in Ay'daki aş ırı s ı c aklık fa rkl a rı Ay' a inişle r Ay sabahı sıra sında
as t ro notl a rı öldürürdü. yap ı ldı.
Astronotlar, "Ay öğleni" ya da
animasyonu
geceyarısında yüzeyde dolaşmadılar.
Georges Melies'in fi lmi "Le
Vayage dans la Lune" (Aya Uzaydaki radyasyon, özellikle Astronotl arı n maruz kaldıkları
Seyahat), ilk "popüler" de Dünya'nın manyetik a l a nına radyasyon, bir göğü s röntg eninde
bilimkurgu filmi kabul edilir. h a ps o lmu ş yüksek enerjili al ı nacak olandan fazla d eğ i ldi.
Senaryosu büyük ölçüde proton ve elektronlardan K uşakla r ı ke şfede n Dr. James
Jules Verne'in kitabından olu şa n Van Alien k uşa kl a rı , Van Alie n de ku şakların Apollo 11
esinlenmiş, H.G . Wells'in a stron otl a rı "ı zgara y a pa rdı" . a stro n ot l arı için öldürücü ol a cağı
1901 tarihli öyküsünden idd i asını "saçma" olarak niteliyor.
de etk i lenmiştir. "Parodi"
havasındaki filmde Apollo a raçl a rı, önlerine ta kılı Atmosferden ç ı kıncaya kadar araç
Ay, insan formunda Ay modülü "örümce k" ile ve modül roketin ucunda konik bir
karakterize edilmişt i . aerod inamik bir yap ı da d e ğ i ldi. muhafaza kabı içindeydi. Uzay
San iyede 16 kare h ı zında boşluğunda ise hava olmadığından

oynat ı ld ı ğ ı nda 14 dakika aerodinamik bir ya pı gerekmiyor.


süren sessiz fi lm, aynı
Komplo teorisyenleri yılmıyor ve sürekli yeni teoriler üretiliyor. Hepsine
zamanda animasyon ve
verilebil~cek genel yanıt, böyle bir komplonun, bu projede çalışan
özel efektin kullandığı ilk
binlerce suç ortağının varlığını gerektirmesi. Sovyet'görevlilerin böyle
filmdi.
, bir komploya "kanmalarını" beklemek de safdillik olur.

NTV TARiH TEMMUZ 2009 47


~~ö..~~..9.~~r.~~~~ . . ... . ............... .~~.İ~. ~~~?~ ......

Samsatlıı Lukianos:
Ay'a ilk ayak
basaDl insan
••
u. .
nlü yazarlar, klasik katına yükselmiş yapıtlar haksız
yere o men:ebeye ulaşmış değildirler; arada onlara
yüklenenler çıktığı görülür (en sık andığım örnek,
Dante'nin şişirilmiş bir şair olduğunu ileri süren
Ekim 1969: Apollo 11 ekibi Türkiye'de Gombrowicz'dir) ama genel(de) bir onay sözkonusudur; he-
Apollo 11'in ünlü üçlüsü komutan Neil Armstrong, komuta modülü men tümü klasikler "zaman" ölçeğine vurulup sınanmıştır, ter-
pilotu Michael Collins ve Ay Örümceği pilotu Edwin "Buzz"
sini savunamayız kola~r kolay.
Aldrin, Ekim 1969'da Türkiye'yi ziyaret etm işti. Onurlarına veri len
resepsiyonda, Ay'a Armstrong'dan sonra ayak basan Aldrin, Gelgelelim bu haHılık ünlü ve klasik yapıtların şüphesiz
dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur ile farkında ve ellerinde olmaksızın, bazı yapıtlara haksızlık et-
sohbet ediyor. Üzerinde "Man on the Moon" (insanoğlu Ay'da) ve mesine ünlü isimlerin kimi talihsiz yazarları gölgede bırak­
Batur'un adı yazan "Ay dosyası" bu ziyaret anısına hazırl anmıştı
ması sonucuna tatminkar bir açıklama getirmiyor. Okurya-
ve içinde bir sunuş yazısıyla Ay'da çekilen fotoğraflar vardı.
zarların ezici çoğunluğu Jonathan Swift'i bir deha, Gülliver'in
Yolculukları'nı bir başyapıt sayar, haklıdırlar. Aynı çoğunluğun
zeyinden gelen bu ilk radyo mesajı, 1865'te Jules Verne'in miras gözünde Jules Verne'in benzersiz bir konumu var-
bıraktığı Ay'a gitme rüyasının, romanında öngördüğü gibi dev dır : Uzgörürlüğü, üto pyacılığı, düş ile gerçek
bir top mermisiyle olmasa bile, gerçekleştiğini gösteriyordu. arasına kurduğu tekinsiz köprü ile 19. yüzyı­
Programa göre astronodarın inişten sonraki 10 saati uyuya- lın büyük bilicilerinin b aşında yeralmıştır.
rak geçirmeleri, yüzeye ertesi gün inmeleri gerekiyordu. Ama Swift'in eşi benztri görülmemiş ya-
Armstrong ve Aldrin'in heyecandan uyuyacak halleri olmadı­ ratıklarla, canlılarla dclu adalarından ak-
ğından önce Armstrong Ay yüzeyine ayak bastı. Arkasından tardığı sahneler, Yeme'in gökyüzünden
da Aldrin indi ve iki astronot, acilen kapsüle dönmek zorunda yeryüzünün merkezili(: uzanan uçsuz bu-
kalırlarsa Dünya'ya elleri boş dönmemek için, program gereği caksız haritası, elbet hıyranlık uyandırıcı­
toplamaları gereken taş ve toprak örneklerini bir an önce tor- dır. Peki onlardan 150Cl-1600 yıl önce yaşa­
balara doldurdular. Daha sonra ABD bayrağını diken ve Ay'ın mış bir yazarın, ikisininkini de aratmayan bir
uzaklığının duyarlı ölçülebilmesini sağlayan lazer yansıtıcısını hayal gücü ve üslupla aynı ayarda yapıtlar kur-
Lukianos
yerleştirdiler ve daha çok örnek toplayarak kapsüle döndüler. muş olmasına karşın, yı:terince yaygınlık kazana-
Ay yüzeyinde geçen 22 saatin ardından Aldrin, sırtındaki mamasında en azından bir yanlışlık görmeyecek miyiz? Bu
çantayı çarparak tepesini kırmış olduğu ateşleme düğmesini, bir soruyu, bu yazının sonunda yanıtlayalım.
tükenmez kalemle yuvasına ittirerek yörüngedeki Columbia'da Sinoplular Diogen~s'le, Egeliler Herodotos'la, Hataylı­
bekleyen Collins'le buluşmak üzere Kartal'ı yeniden hava- lar Dönek J ulianos'la ne kadar övünüyorlardır, bilemiyorum.
landırdı. Saniyede 12 km yol alan araçla üç gün süren olaysız Bizde "zaman" bir noktadan sonra anlamını yitiriyor galiba,
yolculuğun ardından Dünya atmosferine girmeden önce ser- "hemşeri"lik kavramını 19. yüzyıldan başlatarak işletiyoruz
vis modülü atıldı. Komuta kapsülü, giriş hızını azaltmak ve ısı Anadolu'da. Üstüne ü:;tlük, kantarın topuzunu kaçırmadan
kalkanının yanmasını önlemek için atmosfer üzerinde bir kez yapamıyoruz da: Nasre,:ldin Hoca'nın ne çok doğum yeri, Yu-
sektirildikten sonra tehlikeli geçişi tamamlayıp paraşüde ken- nus Emre'nin kaç mezaı var?
disini bekleyen Hornet uçak gemisinin hemen yanına indi. Malatyalı olsaydım Samsatlı Lukianos'un hemşerisi ol-
Apollo ıı'den sonra Ay'a biri olaylı (Apollo 13'te bir ok- makla övünecektim; bl.nu söyleyebilirim. Samsatlıların, Ma-
sijen tüpünün patlaması sonucu servis modülünün ağır hasar latyalıların derdi tasası)lduğunu sanmıyorum Antikçağ'ın bu
görmesi üzerine, astronotlar Ay çevresinden dolanıp oksijen- alabildiğine özgün yazarının . Bir başka övünç kaynağı m daha
leri bitmek üzereyken Dünya'ya dönebildiler) altı sefer daha olacaktı aynı konuda: :Lukianos'un, onu dilimizde ağırlayan
gerçekleştiren ABD insanlı Ay uçuşlarına en az 40 yıl ara ver- NuruIlah Ataç aracılığı:rla düpedüz "bizden biri gibi sözalma-
di. Şimdi, Armstrong'un insanlık için attığı adımdan daha bü- sı", bu dilin bir eri kimliğiyle göğsümü kabartıyor.
yükleri için gözler yeniden Ay'a ve çok daha uzaklara, Mars'a Gerçekten de, Türkçede Lukianos, Ataç'ın çoğu çeviri-
çevrilmiş bulunuyor. •

48 NTV TARiH TEMMUZ 2009


sinde rastlanan bir özellik, çevrilmemiş Napolili yazar Leopoldo Gallazzo'nun 1836
de doğrudan yazılmışçasına akıp gidi:ror. tarihli kitabında, Ay'ı "keşfe" çalışan bir grup
Neredeyse üç çeyrek yüzyıl önce kalt~me \ insanın balonla seyahati.

aldığı önsözünde, onu, büyük değil de iyi \


yazar olduğu gerekçesiyle sevdiğini vıırgu- \ İki bölümden oluşan "Aya Yolculuk"un ilk satırların­
luyor Ataç. da okurunu kanmamaya çağırır Lukianos. Sayıları elliyi
Samsatlı'da alçakgönüllüğün ağır bastı­ bulan arkadaşlarıyla bir tekneye binmiş, Cebelitarık'ın öte-
ğı doğru şüphesiz; ama, öyle ezik yazadardan sinden Dünya'nın sonunu barındıran Okyanus'ta ilerleme-
sayılamaz bu 2. yüzyılda yaşamış ayrıksı bil- ye başlamışlardır. Unutmamak gerekir ki, Platon'un
ge: Tam tersine, çağdaşIarını iğnelemehen Atlantis'i yerleştirdiği, Antikçağ insanı
geri durmayan, heccav yanını her fır­ için bir noktada suların biterek boşlu­
satta öne çıkaran, incelik ve düş­ ğa düşüldüğü inancının egemen olduğu
lem dolu söz sanatçılığıyla çağının bir coğraf)ra kesitindeyizdir.
ve geçmişinin içinde şakacı horoz Lukianos ve arkadaşlarının tekne-
edasıyla dolaşan bir yazı beyi Lu- si orada amansız bir fırtınaya teslim olur,
kianos. rüzgar yelkenleri doldurarak gökyüzüne
Bir yerde "Öyle büyük işler geçmı~di doğru savurur onları, yetmişdokuz gün bo-
başımdan" diyor; dönemine göre bir <ilçüde gezmiş görmüş yunca uzayda dolaştıktan sonra, sekseninci gün adaya inerler:
kişi sayılabileceği halde, pek fazla yerinden kıpırdamadığını Gece karanlık bastırdığında, gökyüzünde başka adalar göre-
ekliyor. Kendisi gibi yaşadıkları halde caka satanlara çıkışıyor cek, bir tanesinin Dünya olduğunu ve Ay'a indiklerini anla-
ve yaşayamadıklarını uydurmakta herhangi bir sakınca gör- yacaklardır.
mediğini, çünkü uydurduğunu peşin peşin söylediğini anım­ Cahil Amerikalılar ve cahil Ruslar, Apollo ya da Soyuz
satıyor. Sözün özü, cins adam bizim Samsatlı. isimlerini yakıştıracaklarına, uzayaraçlarına SamsatIının adı­
Ataç'ın çevirdiği seçmede, 'A.ya nı vermeliydiler, diye düşünmeden ede-
Yolculuk"u (ki asıl başlığı, ilginç- 2. yüzyılda Malatya'da yaşayan miyorum. Hadi, onlara o kadarı uzak mı
tir, "Olmuş Bir Öykü"dür) öncele- Lukianos, Jules Verne veya geldi, hiç değilse nefıs Ay'a yolculuk me-
yen "Tarih Nasıl YazıImalı?" başlıklı tinleri kurmuş Cyrano de Bergerac, Edgar
mektup-metni yeralıyor: İki metni bi- Edgar Allan Poe kadar meşhur Allan Poe ya da H.G.Wells hesaba katıla-
rarada, peşpeşe okurun önüne sürmek değil ama "Ay'a seyahat"i maz mıydı?
en sağlıklısı. onlardan 1600-1700 yıl önce Öte yandan, Neil Armstrong ve arka-
Lukianos, tarihçilerdeki yanlı yak- daşlarının gördükleri, görüntülerini ilettik-
laşımları, abartılı övgü sanatını, oku-
kaleme almış bir yazar. Cahil leri, betimledikleri Ay kupkuru, cansız ve
ra hoşgörünmek uğruna olmadık zev- Amerikalılar ve cahil Ruslar, renksiz bir gezegendir. Lukianos'un, kısa­
zeklikleri araya sokmayı, yararlılıktan Apollo ya da Soyuz isimlerini cık bir metinde kuşattığı Ay, bütün ürkü-
uzak düşmeyi, şairlere bırakılması ge- tücü özelliklerine karşın çok daha çekici
reken masalsılıklara sapmayı bir bir ele yakıştıracaklarına, uzay bir görünüm arzeder:
alır ve sopasını tarihçilerin sırtından araçlarına Samsatlı'mn adını "Sudan değil şaraptan oluşan bir ırmak;
eksik etmez: "Bizim yazarlarımızın vermeliydiler. altı bitki gövdesi, üstü kadın gövdesi bağ-
çoğu yürümek, görmek ya da yemek lar; dev akbabalara at biner gibi binip uçan
için kural öğrenmek nasıl gerekli dej~ilse, kendi giriştikleri koruma görevlileri; kadınların yerine erkeklerin doğum yap-
işte de öğüt dinlemenin yeri yok samyorlar. Tarih yazmaya tığı bir yaşama düzeni; ölüm yerine duman gibi havada eri-
pek kolay, pek yalın bir iş diye bakıyorlar; aklına geleni de- menin geçerli olduğu bir son; dumandan ve havadan besle-
yiverecek her kişinin elinden gelirmiş! Ama sen, dostum, ta- nen canlılar; saçlıların çirkin, dazlakların güzel sayıldığı bir
rih yazmayı kolayca, emeksizce başarılacak işlerden saymaz- diyar; bakmak gerektiğinde takılan, sonra çıkarılan gözler..."
sın; Thukydides'in dediği gibi, ortaya koyacağı yapıtın çabuk 1969 yılının bir Temmuz gecesi, İzmir'in kumsalların­
unutulmayıp yüzyıllara kalmasını isteyen kişi için tarih, yazın dan birinde yaşıtım arkadaşlarımla sırtüstü uzanmış gökyü-
türlerinin en çetinidir, çalışanın uzun uzun, derin derin dü- züne bakıyor, yanımızdaki transistörlü bir radyodan "naklen"
şünmesini gerektirir." Ay'a ayak basış ın "olmuş öyküsü"nü dinliyorduk. Samsatlı
Samsatlının neredeyse iki bin yıl ônce dile getirdiği çar- Lukianos'un ne adını sanını duymuştum ne "Aya Yolculuk"
pık perspektiften, bugün tarih alanında çalışanların ne kada- metninden haberim olmuştu. Duymuş, tanımış olsaydım, o
rı sıyrılabilmiştir, bunu aramak bana düşmez. Lukianos, iyi gece yaşadığım heyecanın yerini büyük olasılıkla düşkırıklı­
bir tarihçinin yüzünün pürüzsüz bir ayna gibi olması gerek- ğı alacaktı.
tiğine inanıyor. Lukianos, daha fazla, daha sık okunmayı hakediyor. •

NTV TARiH TEMMUZ 2009 49


Beşiktaş
İstanbul Pazar Ligi Şampiyonu
(1921-1922)
Şampiyon kadronun aslan: Haki, B. Tevfık, Şahap, Refik
"
Osman, Canip, Cavit, Kemal, Şükrü, Arif, Mustafa Kemal,
diplFaik Fercani, Rüştü ve ŞerefBey (ortada) .

v
,
.. .
yd i1lundalki ilk izin
II. Abdülhamid'in Medine
Muhafızı ve Saray Nazırı
O~:man Paşa'dan alındı ve
lMart 1903 günü, paşanın
Serencebey yokuşundaki
konağında "Beşiktaş Bereket
Jiınnastik Kulübü" kuruldu.

40 yıl önce
Beşiktaş'ın 1959-1960 sezonunda inönü
yet, kulübün kurulması yolundaki ilk izni futbol alanındaki faaliyetlerine başlar.
Stadı'ndaFenerbahçe'ye karşı oynadığı aldıkları Osman Paşa'nın Serencebey'deki Beşiktaş'ın siyah-beyaz renklerinin öy-
maçtan bir enstantane. Önde FB'den Gürcan konağının müştemilatında, "Beşiktaş Be- küs li ise hep yürek sızlatır. 1912'de Balkan
Berk ve BJK'dan Küçük Ahmet, arkada ise
FB'den Şeref Has ve BJK'dan Birol Pekel.
reket Jimnastik Kulübü" kurulur. Tarih 1 Savaşı'ndan yenik çıkılmıştır ve yitirilen
Mart 1903'tür. top~akların, insanların acıları çok tazedir.
Kulüp başkanı Şamil Osman Bey olur- Kulüp üyeleri, savaşta verilen kayıpların
R. SERTAÇ KAYSERİLİOGLU ken, genel sekreterlik görevi de Hüseyin anı~ına, o güne kadar kırmızı-beyaz olan

G
..... ... . . ..
..... .. .. ............. ... .. . ... '.......
..... ... ..
Bereket Bey'e verilir. Güreş, boks,jimnastik renklerini siyah-beyaza çevirmeye karar
eçen yüzyılın başın­ ve halter dallarında çalışmalarını sürdüren veri rler. Kulüp 1923'te Beşiktaş Jimnastik
da, Beşiktaş'ta Ihlamur kulüp, faaliyetleri arasına o zamanlar "ha- Kulübü (BJK) adını alır. Siyahla beyaz, ar-
Mahallesi'nin gençleri, yaz- rarn" sayılan futbolu da katınca, spor yapan tık jutbolun ilk renkleri olmuştur. •
ları evlerinin bahçelerinde, gençler Hasanpaşa karakolunda sorguya
kışları geniş avlulu evlerde alınır. Sonuçta futbol oynanmaması şar­ d ....
toplanıp güreş ve jimnastik başta olmak tı ile ve ismi "Osmanlı Beşiktaş Terbiye-i
üzere çeşitli sporlar yaparlardı. Gençlerden Bedeniye Mektebi" olarak değiştirilerek
Hüseyin Bereket, Mehmet Ş amil Osman faaliyetlerine izin verilir.
(Şaplı), Ahmet ve Mehmet Ali Fetgeri II. Meşrutiyet'le birlikte, 3 Ağustos
(Aşeni) kardeşler, Nazım Nazif (Ander), 1909'da çıkan Cemiyetler Kanunu ile spor
Cemil Fetgeri, Şevket Bey ile Tayyareci kulüplerinin kurulmasına izin verilir. Yine
Fethi Bey'e başkalarının da katılmasıyla de "Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü" .., .....,...,
grup büyümüş ve artık bir kulüp çatısı al- adı altındaki resmi tescil için 8 Şubat 191 l'i .. ,:,,'
.\0 '-";" ~~!ı. ..... ~
tında çalışmaları gerektiği fikri benimsen- beklemek gerekecektir. Akaretler'deki bi-
mişti. Bu, Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün naya yerleşerek faaliyetlerine başlayan ~ ;,."." .... .,..,...-
kurulması yolunda atılan ilk adımdı. kulübün ilk resmi yönetim kurulu; eski
Ne var ki, günün koşulları bir kulüp ku- Viyana ataşemiliteri Şükrü Paşa başkan­
rulması ve spor çalışmaları yapılması için lığındaki Hazine-i Hassa Müdürü Zi-
hiç de uygun değildi. Gerek ailelerdeki tu- yaeddin (Kararnursal), Sekizinci Daire-i
tucu zihniyet gerek baskı rejimi, büyük en- Belediye Reisi Şevket (Cenani), Enver
:.-"" ......_~ . ........:.-.,..,,4 .. ~ "'J: "'~
gel teşkil etmekteydi. Ama grubun içinde
Hüseyin Bereket, Mehmet Şamil Osman'ın
Paşa'nın babası Ahmed (Paşa), Ahmed
Fetgeri (Aşeni), Hüseyin Hüsnü ve Meh-
;.: ..... ""':' .. ..-""
::-~3.:.:,,-:::-; .:::'::-~ .;. w, .... .... ' "''' - '

bulunması, kulüp için büyük bir şanstı; zira med Ali :Fetgeri'den oluşur. 1911 yılında
bunlar, II. Abdülhamid'in korunması göre- Şeref Bey'in başkanı olduğu Valideçeşme
vini üstlenmiş, Medine Muhafızı ve Saray Kulübü ile Kazım Bey'in başkanı olduğu
Nazırı Osman Paşa'nın çocuklarıydı. Niha- Basiret Kulübü'nün de katılımıyla, kulüp

52 NTV TARiH TEMMUZ 2009


Amblemin şifresi . . . .
Beşiktaş'ın 1906 tarihli ilk armasında Beşiktaş
J . K. yazıyor. Kuru l u ş tarıhını sımgeleyen
! armadaki ilk beyaz çubuk: "1", üç siyah çubuk: "3", ikinci beyaz çubuk: diğer "1" rakamını;
tümü dokuz parçadan oluşan arma ise "9" rakamını ifade eder. Bu dört rakam yan~~~a
geldiğinde Hicri 1319 tarihini verir ki, Rumi karşılığı BJK'nin kurul u ş yılı olan 1903 tur.
••
0J
oynadığı oyunda, ezeli rakibinin kalesine
İLK ŞAMPİYONLUK o ·
tam 66 akın ya p ınca, seyirciler "Karakartallar
gibi saldırıyo r" h aykırışlarıyla ona yepyeni bir
90 yıllık ünvan bahşetti l er.
zafer tablosu O gün beraberlik halinde bile
1911 'de futbol faaliyetlerine resmen başlayan Fenerbahçe'nin şampiyon olacağı bu kritik
BJK, 1. Dünya Savaşı sırasında ilk takımın­ maçta, Beş i ktaş 'ın nizami bir golünü iptal
dan sekiz oyuncusunu şehit verdi. Müta- eden hakemin tarafl ı tutumu , siyah - beyazı i
reke yılları ile birlikte kulüpte futbolu tekrar takıma haketti ğ i bir başarıyı kaybettirir. Maç
canlandıran Şeref Bey'in ilk amacı, istanbul O-O sonuçlan ı r. Ama çok değil , bir sezon
Futbol Ligi'nin o dönem "Cuma Ligi" olarak sonrasındaki karşılaşmalard a , Beşiktaş hem
adlandırılan mücadelesine Beşiktaş'ı da dahil istanbul Ligi Şa m piyonluğu 'n u hem de Türki-
ettirmekti. Ne var ki bu istek olumlu bir yanıt ye Futbol Birinciliği'ni kazanarak, bir yıl evvel
alamadı ve bu tutumun haklı olarak hırslan ­ yapılan bu hak s ızlığa en an l amlı cevabı
Tarihi kulüp defteri
dırdığı Şeref Bey, istekleri geri çevrilmiş diğer
1909-1910 tarihlerinde Beşiktaş Jimnastik sahada verir.
Kulübü'ne kayıtlı azaları ve müsabaka kulüp yöneticilerini de çağırarak bir toplantı Vala Soma"
tutanaklarını içeren, bilinen ilk kulüp defteri. yaptı ve 12 kulübün yer aldığ ı "istanbul Türk
idman Birliği Ligi"ni kurdu. ilk müsabakaları,
günümüzde Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu İLKSATAŞMA
Stad i olarak bilinen, Kadıköy ittihatspor
sahasında yapılmış ve ilk şampiyonluğu 'Arabacılar' değU
da 1919-1920 sezonunda Beşiktaş Futbol 'Arabalılar'
Takımı kazanmıştı (23 Temmuz 1920). Bu BJK'nin kuruluşundan sonra, sporcular
v~· ..
şampiyon kadro: Haki, Ethem, ibrahim Ali, istabii Amire (Has Ahır) Müdürü'nün de
Kazım , Kani, Badi Kemal , Şükrü Abbas, Beşiktaş ' a katılmasından faydalanarak,
...'.A
izzet, Arap Hüsnü, Bilal, Rüştü Erkuş Serencebey'deki idman mahalli olan
.. I~I( ,~
.~ .....,f
şeklindeydi. Beşiktaş Futbol takımı ertesi yıl
da şampiyon olacak ve 1920-1921 istanbul
Osman Paşa Ko nağı ' na gidip gelirlerken,
Dolmabahçe'deki saray arabalarından
Türk idman Birliği Ligi kupasını da müzesi ne istifade etmeye başlamışlardı. Her hareketin
götürecekti. göze battığı ve dedikodu mevzuu olduğu
o günlerde, saray arabalarıyla haftanın
muayyen günlerinde yapılan bu seyahatler,
İLKUNVAN
halkın Beşiktaşlı gençlere "Saray arabala-
rıyla gezen gençler" ya da "Saray arabalılar"
'Karakartal' lakabı şeklinde isimler takmalarına sebep olmuştur.
ne zaman çıktı? O zaman lar, samimi ve sıcak bir ifadenin
Beşiktaş'a Karakartallakabı , 1932-33 mahsulü olan bu tabirier, zaman geçtikçe
sezonunda Fenerbahçe ile oynanan lig Beşiktaş'ın ba şarıları karşısında tedirgin
şampiyonluğu finalinde verildi. Şeref Bey'in olan bazı rakip taraftarlarca istismar edilerek,
ölümü münasebetiyle simsiyah formalarla "Arabacılar" olarak ifade edilmeye başlandı.

maça çıkan Beşiktaş , 90 dakika tek kale Vala Somalı

NTV TARiH TEMMUZ 2009 53


POLTAVA SAVAŞı

Demirbaş
Şarl, pasıanmış
Osmanlılar
18. yüzyıl başında,
18 yaşında İsveçli bir
kral, Kuzey Avrupa'da
Rusların tozunu atıyordu.
Poltava Savaşılndan sonra
Osmanlılara sığınan
Demirbaş ŞarL, beş
yıldan fazla Türk
kaldığı
topraklarında Ruslara karşı
mücadelesini sürdürdü
ama İstanbul' dan destek
bulamadı.

Karlofça'yla duraklayan
Osmanlı Devleti güçten
düşerken Deli Petro'nun
önderliğindeki Rusya
bir Avrupa gücü haline
geliyordu. Demirbaş Şarl'ın
yarattığı tarihi fırsatları
isveç Kralı Xii. Karl ya da yen içerilerin verdiği
değerlendiremeyen adla Demirbaş Şarı, tarihteki en cengaver
krallardan bi riydi (üstte). Jean-Marc Nattier
Osmanlılar, vizyonsuz ve tarafından 1717'd e yapı l an Poltava Savaşı
tab losu (sağda). Savaş, genel olarak, bu tabl ı )da
basiretsiz yöneticilerin resmedilenin aksine ç ıpl ak arazide cereya n etti.

elindeydi.

54 NTV TARiH TEMMUZ 2009


DERYA T ULGA
na uğratarak
tahtından
Polonya
kovması xn. KARL'IN POLTAVA SEFERİ
~ ;, • Rus ~ı saldırısı
\.. " \ • İsveç ilerleyişi
smanlı Devleti 1 683'tı:ki uzun sürmedi. 1706'da ~ \ • Osmanlı tlerleyişi

Viyana bozgununun ardın­ İsveç, Polonya tahtına .. XII. Karl'ın ricatı

dan tam 16 yıl savaştıktan kendi adamı Stanislaf


sonra travmatik Karlo~ça Lehçinski'yi getirerek
Antlaşması'nı imzalamştı esas düşman olarak POLONYA
ki, 1700'de eski dünyayı sarsan iki dev kriz addettiği Rusya'ya
birden patladı: İspanya Veraset Savaşı ve karşı yürümek için 've \ X Poltava
'-.. : 1709
Büyük Kuzey Savaşı. İşte bu iki savaşın 1: ir- ileri bir üsse kavuştu.
birlerine eklemlendiği yerde, Ukrayna'nın 23 yaşına kadar r ./ ".
I
Poltava mevkiinde, 1709 Temmuz'unda, bunları başaran Karl, K ~end.!:[i'...'-...... : " ' t-
~.~. MAcARİSTAN ~esi ·1
tarafsızlığa heveslenerek toparlanacağ:ını
sanan Osmanlıların yazgısı değişti .
1707'de Rusya'yı ele
geçirmek üzere bu ByD ' t --
W.... "'w " " Özi
Kalesi
Öykümüzün baş kahramanı bir çocıık­ üsten harekete geçti. ' G OSMANU
İMPARATORLUGU
tu; ama pek bildiğimiz türden değiL. XII. Temmuz 1708'de Ho-
Karl babasının ölümünden sonra 169;"de lowczyn çarpışmasını
İsveç tahtına çıktığında 15 yaşını doldur- kazandıysa da, Rusların her tarafı ateşe "taşralı yönü" ağır basan bir sistem vardır.
mamıştı. İsveç'in düşmanları, bir çocuEun vermeleri üzerine ordusu gıdasız kaldı. Oysa XlI. Karl, 1708- ı 709'un çok sert
hükümdar olması üzerine harekete geçtler. 1708-1709 kışı, tarihe geçen en sert Rus kışına kafa tutmayacak kadar basiret sahi-
Karl'ın anne tarafından kuzeni olan Dmi- kışlarındandır. Karl, Napoleon ve Hitler'in biydi. Tek yanılgısı -biraz da karşı tarafça
marka kralı başı çekmekteydi. Sakso oya gelecekteki yanılgılarına düşmeden, or- aldatıldığı için- doğrudan veya dolaylı Os-
ve Rusya ile birleşen Danimarka, 170Cün dusunu Moskova yolundan geri çevirerek manlı yardımına güvenmesiydi.
başlarında İsveç'e saldırdı. 18 yaşını ta- Ukrayna'ya yöneldi. Ukrayna o tarihte kimin borusunun
mamlamamış olan Karl, önce Danimarka'yı Ünlü savaş tarihçileri Montgomery ve öttüğü tam olarak bilinmeyen gri bir alan-
Zealand'da sürpriz bir hücumla yendi. Dellbrück, 30 Yıl Savaşı'ndan (1618-48) dı; Kazakların kimden yana oldukları za-
Ardından kendisinden dört misli kuv- beri Avrupa'nın başat askeri gücü olan mana ve zemine göre şekillenirdi. Kırım
vete sahip olan Rus Çarı Deli Petro'yu İsveç'in savaşçı özelliklerini "çağdışı" ve Tatarları ise bazen yükselen güç İsveç'e
Narva'da perişan etti. Saksonya Elektörı .i ve "vizyon yoksunu" olarak nitelerler. Tarih- karşı Polonya'yı, bazen Polonya'ya karşı
Polanya Kralı "Güçlü Ai.ıgust"u da boz u- çi sosyolog Perry Anderson içinse ortada ayaklanan Kazakları desteklerlerdi. En •
Karl, ilk sığındığı Ö zi'den dostu Yusuf
,)-!-- ~j.j; ....\; ~;J6cJ;";)J.~~\ ,:J.J:J';":.u..\"" "':'''.J
"'>J..J;""~~ ,:~~~ ..~.> ~~~'..::"".J..,..).':;'" co Paş:c nın yanına Bendde gitti ve dört yJa
co
~.,,~.J ~ ;:,~", ~"' ~Y,j'~"'~..ı .J~.) ~\;...,., yakı n süre burada kaldı, siyasetini buradan
·tb;... . . ~J(.v~\., ;;I:...:--"h I.>\:.-,f., f.:J~'J ;;\."
yürüttü. Başta Rusların protestoları olmak
~~I~J f...;.. j-,>I.J .....\)o,-!~.. .;.vJ ';""J ~J
üze ~e yarattığı rahatsızlık sonunda, zorla
o.:;:ı,.,..,,,~, .:,~\. ~h'Iö.i, ,,1:-,,\;\;, J:.\~.>.>'
..:.>1'.....1,:,\l.l.... ,->w.4J . i':-,~ .:I,~~.:.ı·,ı.,I,:,I;.:... Dinetoka'ya nakledildi. Bir yıl sonra da
~)~~..,;.~d:J:..,:-"ii.f!''.r.I''\l.l....J. ,,1;.~,:,Ii;,)....:.: ülkesine döndü. Osmanlı topraklarında
"ij3
...5v+. ~.,:":'; JIi»i.:::I.J J;;... rel ~ ...I~1:.,> ~ geç: rdiği süre zarfında "Demirbaş Şarl"
~';;'Y.k ı;L,.~:;.)",:,,;,:,,~~~ ::"j,:)":'~\ C:\:&..:.\
cl
Q) adım alan kralın vedası, mektubunda söy-
~~r,~ ~}-.~~ :V~j :;)":W ~~ ~~')"~U~ E
E
lediğinin aksine hiç de öyle kolayolmamış
:E
~ ..,.),,\; ".;....,,,~;.; f.?,.J-;.k,;..,.J:;-';-rYf; ,"
::;;
venilletlerarası krizlere sebebiyet veren,
~..Je$-~\$-.,.,~ ';"'~\~~~ıS'~~,J\-.J"':""
~)X).,.,.~.\:14;Ii,4,,-~~;,;,\~I~ .4;J,\ hatta vezir başı kopartan beş yıl üç aylık bir
l'.ıı::....zı,..ı..,.~I.:-I.:;....'/..I-,\~:.:'-\f'7'..o:!-I.ı.~• ..:s:\~ zamana yayılmıştı. Kralın kaldığı sürede
-..J)f-.v- J=.,.).I ,;,;.;...u; "J~..::;.,-,<\-ll.lr~'\~ yap :ığı masrafların bedeli, epey beklendik-
..-. ).\ . . I · ·
~ :'>W"""~""""(J- i'I';";'~~...,I;;",~~,,-> ten sonra imzaladığı borç senedine dayanı­
.~ ... ~" . \;.

•• ·~i •
• ......v"'V "'W\.:t/J.)\~ ~~,ıvG;ı.,.
\ •

larak 1727'de Stockholm'a elçi yollanarak


'ro
E ~'§~...\(.v",j.J''':' .,.)...ı.,~ı ~"",\.ı.,;<ı:ı';"",~
,"
i ~;~ı,..I.'<.l.v:J..:Ju\.ı...;..\:\":-..N"'.ı.:I<$~I.:ı;.);:......,.. istndi. Zahmetli ve rüşvetli pazarlıklardan
Q,
E
'tr.ui..II't... 'L" i Ij'
::;J ..,r-c.ı..v;"'1-'.ı:'-.; ":--'J';"-(.:,\,\~e'..I-,\'.;.
. sonca ödemenin bir kısmı sayılan 32 toplu
'ro Belge 2: 7 Ağ u stos 1709
z • ~-"e..ı·,)..It-\..:I..ı.Il-\.,,,I ...)..,I..,..:. '.1.<\.1· ı.' ' Pahaten gemisi 10 bin tüfek yüklü olarak
Padişah'tan paşaya
~ ~ ""'v" • V"'.......",....
• \ .
r,-»V"~;.;.)~'6').,..:..~ ııı.;..
~.A-' ... :J:': .V~~~.jJ.i,.J:J~.f
;.,
.' . .... . ferman 11 :?ubat 173 9'da İstanbul'ageldi. 1740'ta
. "'P.r'J\s~~I."":'(J-.:.?~.;.i;.>".ı.\..:...;. Iv .'.1 ' ?a Ulrika adlı bir İsveç gemisi 6 bin tüfekle
.J~\, • . V,jV'.)~..I~ Sulta n III. A hmed'in Özi Vali si Vezir
C~ -4-\(..:-..,;.).c;.\..\..~' J.;.,.I. _ I..
• lo! .\r~~~ .... ı Yusuf Paşa 'ya gönderd i ğ i ferman, Özi Istanbul'a gelmiş, büyük rüşvetler dağıtıla­
'. ...:.ı"I~~.:r"'J...)ô~.wJ" Ka lesi komutanı Abd urrah man Paşa' nın rak kalan borca sünger çekilmiştir.
J.;......I~.\..e.-..:-""--Ü'-.:.;J...;........ .;l.,..:l.;\..... •.
• • ~ _ o " • ~.l~
~.
ceza l andırılmas ını ist iyor. Pad i şa h
......;..Ij~...:,;J..:.,..:.:f özet o larak, Abd urrahman Paşa ' nın
isveç kra lı nı n kutsa l s ığınma hakk ına Bi:ı:ans entrikaları
tecavüz etmekle ka l may ı p kendis inden O ,jönemde İspanya'dan Urallara kadar
Belge 1: 31 Temmuz 1709 1000 a ltın geçiş akçes i a l d ı ğ ını k ra lın savaŞ içinde olan Avrupa'da, Osmanlılar
maiyeti nden kadın lı erkekli bir grubu
Kral'dan Padişah'a teşekkür tarafsız kalmaya, komşularıyla "sıfır sorun"
zorla a lık oyd u ğunu ve bu i n san l arı
kötü emellerin e alet ett i ğ i n i belirtiyor politikası yürütmeye çabalıyordu. Mamafih,
isveç Kralı XII. Karl ta rafından Sulta n ve bu n l a rın h esa b ının Abdurrahma n "Bi,:ans entrikaları" Divan-ı Hümayun'un
iii. Ahm ed'e gönderilen mektup, Ben der Paşa'da n so rulm asın ı em rediyo r. baği msız karar vermesine engel oluyordu.
Kales i'nden y az ılmış . Kral mektubunda
"Yüce devletine s ığınarak Bender Kalesi Çar 'ın Avrupa'ya kaçan veliahtı Aleksey'i
yakınl a rınd a g eçirmiş olduğum sekiz gün elde işe yarar sadece dört topun bulunması kandırıp ölüme gönderen ve böylece dala-
içerisinde Bender Kalesi Muh a fız ı Yus uf oyunu bozdu. İsveçlilerle müttefiklerinin vere yeteneğini kanıtlayan İstanbul'daki ilk
Paşa ta rafından ş a h s ım a gösteril en sayg ı kılıç artıkları, Osmanlı sınırını kollayan daini Rus elçisi Tolstoy, şeytanlıkta ondan
ve alakadan d o layı son derece mutlu
Dinyeper ağzındaki Özi Kalesine sığınma­ geri kalmayan Fransız meslektaşı Ferriol;
oldum. Allah seni muhafaza et sin. Sa ğlık ve
sıhhatte kalman samimi dileğimdir" diyor. ya uğraştılar. isab etli dedikodularıyla sonunda Çorlulu
Burada Özi muhafızı Abdurrahman Ali Paşa'nın başını yiyen Stanislaf Ponya-
Paşa tarafından oyalanarak, yetişen Ruslar tovski gibi diplomasi canbazları, oyunun
güçlü oymakları oluşturan Zaporog Ka- önünde hayatları tehlikeye sokuldu. İsveç bu bölümünün başlıca aktörleridir.
zakları, sırasında İstanbul'u bile basacak ordusunun hayatta kalan 18 bin seçkin Ruslar, Osmanlılara sığınmış olan
kadar cüretkar insanlardı. Aşırı düşkün ol- askerinden 16 bini Ruslara teslim olmak Ma: :epa'nın iadesi ve İsveç kralının da sı­
dukları özgürlüklerine () tarihlerde en çok zorunda kaldı; sadece 2 bine yakın İsveçli nırdışı edilmesi için bastırırken, Fransız­
Rusyanın saygı gösterdiği inancındaydılar. ve Kazak, XII. Karl ve Mazepa'yla birlikte lar Osmanlıları Avrupa savaşına çekme
Ama bu, Çar Petro'nun özgürlüklerini da- Osmanlılara sığınabildi. Bu rezaletin ko- çabı .sındaydı. Bunun yanında İstanbul'da
raltma çabalarına en sert tepkiyi verme- vuşturulması, daha sonra bizzat padişah oluşmuş bir de gerçek İsveç lobisi vardı.
lerini de engellemedi ve efsanevi Kazak III . Ahmed tarafından buyurulacak (Bkz. Decikodular, rüşvetler, her tür baskı da yo-
Atamanı İvan Mazepa 1708'de İsveçlilerle Belge 2); Abdurrahman Paşa'nın kellesi, ğuniu.
ittifaka girdi. Halbuki Mazepa o zamana yine İsveç kralının şefaatiyle kurtulacaktır. l sveç her ne kadar Osmanlı dostlu-
kadar Çar Petro'nun en yakın dostuydu. Beri yandan Karl'ın Dinyeper'i geçerek ğunııı önemini daha 16. yüzyıl başların­
Kiev'in 350 km güneyindeki Poltava bugünkü Moldavya içinde kalan Osman- da bvramış idiyse de, Osmanlı payitahtı
kalesini zorlamakta olan 25 bin İsveçli ve lı arazisine sığınması, tam anlamıyla bir "Ka rarnürsel sepeti" muamelesi yaptığı
müttefikleri, burada iki misli kuvvete ko- sürpriz değildi, işin evveliyatı vardı. Kral Bal1lk devletine pek de yüz vermek niye-
muta eden Deli Petro tarafından sıkıştırıl­ daha Saksonya'nın Thun şehrindeyken, tinde değildi. N itekim Padişah III. Ahmed
dı. Kral'ın daha önce yaralandığı için ko- Bender'deki Özi Valisi Yusuf Paşa'yla iyi şarfarın en olgunlaştığı bir zamanda bile
muta edemediği ordusu 8 Temmuz 1709 ilişkiler kurmuş tu Bender'e sığındıktan İsve ~ ittifakına sıcak bakmamış, Ukrayna
gecesi kaderi zorladı. İsveç ikmal kollarının sonra ünlü teşekkür mektubunu Topkapı asıll ı Valide Gülnuş Sultan'ın kendisini bu
daha önce Ruslar tarafından vurulması ve Sarayı'na göndermiştir (Bkz. Belge 1). konıda ikna etmek için yaptığı girişimleri

56 NTV TARiH TEMMUZ 2009


DEMİRBAŞ ŞARL VE İVAN AZE PA

öldürmüştü. 1709'da ise isveçlilerle birlik olup


Poltava'da iki ınağlup cengaver Ru slara yenilince s ı ğındığı Bender Kalesi 'nde
öldü. Adının etrafında bitip tükenmez ve
unutulmaz efsaneler türemiştir. Çapkınliğının
ydın despotluğuna aşık olan fetvasına dayanılarak yapılmıştı. Kendi sini

A Voltaire'i kendisine hayran eder,


yeniçerilerin "Demirbaş" adını
tutan yeniçeriler arasında, bu kararın Ruslara
yaranmak için alındığı d edikodul a rı ayyuka
bedeli olarak çırılçıpl a k bağlandığı bir
küh eylanın sırt ın da steplere salındığından
tutun da tarihte ihanetin simgesi ilan
verip, her an emrinde dövüşmete çıkınca, başta Ş eyhüli s lam Ebezade Abdull ah
edilmesine kadar. Kesin olan şu ki, savaşın
hazır olduğu isveç'in "delikan l ı " kralı; 36 yıllık Efendi olmak üzere, Veziriazam Süleyman
Paşa ve Bender Muh afızı ibrahim P aşa kendi vatanına aktarılacağını o da hesaba
ömrünün 14 yıl ı nı gurbette geçirmiş büyük
katmamıştl. Ruslar Kazakların merkezi
bir cengaverdi . Buzlu havada yarı çıplak tele ve Kırım Hanı Devlet Giray görevlerinden
azledildiler. ııı. Ah med , "kamuoyunu" Baturin'i yerle bir edip ahalisini öldürdükten
başına ayı avın a çıkar, askerinin katlandığı
ancak böyle yatıştırabilmişti. Karl , Osmanlı sonra, ele geçiremedikleri Mazepa'nın bir
her m eşakkati paylaşırdI. S avaşlarla yıprat:ığı
topraklarından ayrıldıktan sonra dört yıl daha kuklasını mahkeme kararıyla infaz etmişlerdi.
ve tükettiği isveç halkı kendisini buna rağmen
savaşarak ya ş adı ve 30 Ka s ım 1718'de
Mazepa bugün Ukrayna'nın , paralarda resmi
taparca s ına sevmiş ve kralları sanki tahtında
oturuyormuşçasına itaatkar d avranm ı ştı r. Norveç'te, Fredriksten kalesi önündeki olan, heykeli dikilen büyük bir kah ramanı
Yurtdışında savaşırken ülkesinde önemli ic ari muharebede başın d an vurularak öldü. olarak selamlanıyor.
reformlara imza atan az tarihi kişilik va rd ı r. Byron , Çaykovski, Puşkin
Ama Narva zaferinden sonra Rus ordu sun Jn ve daha nicelerine ilham
ı s lah edilmesine fırs at vermesi hayatı n ın veren ivan Mazepa (1639-
hatas ı yd l. O smanlı ülkesinde do stları ve 1709) ise tarihin k a ydettiği
düşmanları arasınd a bırakın sığıntı olmayı , en çelişkili isimlerden biridir.
bild i ğini okumuştur.
12 Şubat 1713'te zor 1696'da Azak Kalesi'ni
i. kullanıla rak
Bender'den alın ı p Dimetoka'ya
götürülmesi, Padişah fermanı ve Şeyhüli s l a m
Ruslarla birlikte ele geçirip
Türk müdafilerini acıma s ızca

kibarca atlatmıştı. İsveç'e gözü kapalı gü- bu sefer iş başkaydı. Ku-


venmek istemiyordu. zey Savaşı'nı bitiren 1721
Devlet-i Aliyye' nin potansiyel gücüne Nystad Antlaşması sonra-
rağmen acz içinde kalması ise esas olarak sı Ruslar Baltık kıyılarına
idari kadroların niteliksizliğindendi. Bu da ayak basınca, İsveç'in
adam kıtlığında yetişen iyi vezir-i azam ar- üstünlüğü Rusya'ya geçti.
dan Çorlulu Ali Paşa' nın dahi savaş ve b mş Diyalektiğin bir cilvesi
konusunda ikircikli tutumu, Poltava gmi- olarak, Osmanlılar aslın­
metinden rüşvet olarak aldığı iddia edlen da yaşadıkları bir fela-
2000 keseyi vermemek için kelleyi feda et- ketten sonra dolaylı değil
Demirbaş Şarl ve Mazepa, Poltava Savaşı'nın
mesi, ardıllarından Baltacı Mehmed'in, ve- doğrudan Avrupa'nın içişlerine müdahale sonunda. Gustaf Cederström'ün tablosu.
zirliği kamuoyundan gizlenecek kadar tnlü eder bir konuma gelmişlerdir. 1714'te Rus-
bir yeteneksiz olması, belirleyici olgulardır. ların İsveç'i istila etmesini savaş tehdidiyle ve içgüdülere tabiydi. 1711'de Prut seferi
durduran Osmanlı Devleti'ydi. öncesi XII. Karl'ın dahiyane s avaş planını
Diplomatik sonuçlar Karlofça'ya göre Kutsal İ ttifak' ın (Avus- reddeden Baltacı'nın, Kazak, Leh ve İsveç­
Diğer taraftan, Rusların tatlı diline hnıl­ turya, Rusya, Polonya, Venedik) bir üyesi- liler Prut'ta Rus ordusunun kaçış yolunu
dığı takdirde Kırım'ın da, Rumeli'nin de ne karşı girişilecek savaşa, diğer ülkeler de kesmeselerdi ne yapabileceği tartışmalıdır.
elden çıkacağını vurgulayan Kırım Hanı dahil olacaktı. Osmanlılar işte bu korku- Tarih, kaçırılan fırsatları iade edecek kadar
Devlet Giray, sırası geldiğinde son derece dan dolayı tarafsız kalmayı tercih etmişti. alicenap olmamıştır hiçbir zaman.
kişisel sebeplerle Boğdan Voyvodası Kan- Halbuki İsveç'e verilecek lojistik destek bu Bu ay Poltava Savaşı'nın 300. yıldönü­
temiroğlu gibi Rus ajanlarını kollanııştı. kapsama girmC:l'di. Zaten Avrupa'nın öbür mü ve bu olay Ukraynalıların bir kimlik
Buna rağmen Poltava savaşı öncesinde sul- büyük güçleri de Rusya'nın hesapsız şekil­ ve tarih sorgulama gösterisi haline geldi-
tan tarafından Kırımlılara sadece Rusların de güçlenmesini istemezdi. ğinden Rus protestolarına yol açtı, açıyor.
müttefıki Kalmukları oyalama izni \eril- Gelgelelim, Osmanlılar İsveç'ten bu Biz mi? Biz de iki yıl sonra Prut S avaşı'nın
seydi dahi, tarihin gidişatı değişebilirdi. yardımı esirgerken, sonradan İspanya Ve- 300. yıldönümünde, Baltacı- Katerina hi-
Poltava zaferi Rusya ve yenilikçi çarı­ raset Savaşı bitip de Avusturya'nın eli ser- kayesinin 300. versiyonunu tartışırız, olur
na Avrupa diplomatik dünyasının kapıla­ best kaldığı bir sırada Venedik'le kapışarak biter... •
rını açtı. Deli Petro'nun, 1696'da Osmanlı çok daha büyük bir riske girmiş ve 1718
İmparatorluğu'ndan Azak Kalesi'ni kopar- Pasarofça barışını imzalamak zorunda
tarak Karadeniz kıyılarına ulaştıktan son- kalmıştır. Yani İsveç'i desteksiz bırakmak,
ra çıktığı Avrupa gezisinde, kendisini ve ince elenip sık dokunarak alınmış ilkesel • Akdes Nimet Kurat, isveç Kralı XI/. Karl'ın Türkiye'de Kalışı ve Bu

,
ılı
planlarını kimse ciddiye almamıştı. Ama bir karar değildi; bir takım önyargılara
Sıralarda Osmanlı imparatorluğu, 1943 istanbuL.

NTV TARiH TEMMUZ 2009 57

i
Satranç
Tahtadaki savaş
17. ve 18. yüzyıllarda
Avrupa'da
şekillenen satranç, 19. yüzyılda
staJ;ıdarda kavuştu. Kökeni eski Hint
ve Iran kültürlerine dayanan oyun ise
bugünkü satrançtan her bakımdan
çok farklıydı. 400 yıllık bir disiplinin
unutulmaz hamleleri. ..

1282'de yazılmış
Oyunlar Kitabı'ndan
iki Arabın satranç
maçını tasvir
eden resim.

Hindistan'dan çıktığı savını güçlendiriyor.

S
SUAT ATALIK
Türk mü, trük mü? Bugünkü kuralların kesinleştiği, yani
Satranç oynayan bir makine yapma
atrancı ne kadar biliyoruz? Bu tüm figürlerin oyundaki hareket şekil ve
fikri 1710'te Wolfgang von Kempelen'in
aklına geldi. Makinenin üst tarafı kaftan
disiplinin ülkemizde oyun mu, kapLsitelerinin, rok ve geçerken alma-
giymiş bıyıklı ve sarıklı bir Türk erkeği, spor mu yoksa kültürel bir olgu nın belirlendiği satranç tarzı kaydedilmiş
alt tarafı satranç tahta s ının durduğu mu olduğu konusunda bir mu- oyunlar satranç tarihini başlatacağımız
bir dolaptı. Gösteri yaptığı 1710-1837
tabakata varılamadığı gibi, tari- nokta olmalıdır. Aksine yönelik, örneğin
yıllarında bu otomatın nasıl oynayabildiği
merak konusuydu. Gösteri öncesi alt hi hakkında da farklı yaklaşımlar var. Timurlenk'in çok iyi bir satranç oyuncusu
bölme açılarak, d i şli ve kablolarla dolu Farsça "şatranj" kelimesinden Türkçeye olduğu gibi iddialar; aynen ev ziyaretlerin-
"insansız" bölüm sergileniyordu. Gerçekte geçen "satranç", bu disiplinin bize İran'dan de bir iki oyun oynayıp sizi yenen komşu­
ise içeride saklanan kişi bir odacıktan
ulaştığını gösteriyor. Satrancın oluşmasında nuzıııı dünya çapında satranççı olduğunu
diğerine geçerek varlığını sezdirmiyordu.
Avusturya, Rusya, Fransa, ingiltere, Küba rolü olan oyun ve tahtası, büyük ihtimalle iddi:t etmek gibidir. Ayrıca, eski haliyle
gibi ülkelerde gösteri maçları yapan Hindistan'dan çıktı; Arap ülkeleri ve İran satnnçta, fil ve vezirin hareket kapasiteleri
alet, Napoleon Bonaparte, Edgar Alien üzerinden Anadolu'ya girdi ve diğer coğ­ günümüzdekinin çok altındaydı ve haliyle
Poe, Benjamin Franklin gibi ünlülerle taşların değerleri ve oyun stratejisi de çok
rafYalara yayıldı. Satranç benzeri bu oyu-
de karşılaştı. Son durağı olan müzede,
1854'te çıkan Philadelphia yangınında kül nun çıkışı esas olarak rivayetlere dayanıyor. farklıydı.
oldu. Sayısız makaleye, habere, romana, Tek önemli referans oyundaki fı1 figürüne ] 3. Dünya Satranç Şampiyonu Cari
efsaneye ve tartışmaya konu olan alet, ait. Filin savaşlarda kullanılması ve oyu- Kasparov'un My Great Predecessors (Büyük
Almanca'daki "getürkt" (hileli) gibi
deyimlere de yol açmıştı.
nun bir savaş temsili olarak kurgulanması, SeleJerim) isimli beş ciltlik eseri, konuya
satrancın atası diyebileceğimiz bu oyunun kanınca en doğru yaklaşımı getiriyor. Sat-

58 NTV TARiH TEMMUZ 2009


ilk profesyonel satranççı olarak
kabul gören Greı;o,yazdığı
kitabıyla ardılları na önemli
bir miras Jırakmıştı
(sağda) . Satranç, 17. yüzyıl
sonrasında Avrupa'ıla giderek
yaygınlaşmıştı (altta sağda).

ranç disiplininin, kayıtları ve eserleriyle ti. Staunton 1851'de yaptığı maç esnasın­ nedenleriyle satrançtan kopması ve bu ikili
gerçek anlamda incelenebileceği 17. yüzyılı da rakibinin bir hamle için 1 saatten fazla arasında bir maç düzenlenememesi bu be-
başlangıç noktası alırsak, satrancın beşiği düşünüp, bir de sıranın kimde olduğunu lirsizlik dönemini özetleyebilir. Artık resmi
Avrupa'dır diyebiliriz. sorması üzerine, satranç saatini keşfetmek bir dünya şampiyonuna ihtiyaç vardır.
Açılışları ve pozisyonlarıyla kJyan zorunda kaldı! Satranç tahtası ve taşlarının 1860'larda bir dizi maç kazanan Avus-
Gioachino Greco'yu (1600-1634) ilk pro- standardizasyonunu da Stauntona borçlu- turyalı Steinitz bu ihtiyacı karşılar. Bu
fesyonel satranççı kabul edebiliriz. Greco, yuz. noktada Dünya Satranç Federasyonu'nun
18. yüzyılda yine "tek adam" olan Fransız Bu dönemde her şeyin maçlar üzerin- (FIDE) 1924'te kurulduğunu, dolayısıyla
Philidor'u etkilemiştir. Modern anlamda den yürüdüğünü görüyoruz. 1851 Londra bu unvanın bir kurum üzerinden gelmedi-
ilk satranççılar olan Greco ve Philidor, za- Turnuvası, eleme usulü turnuva ve organi- ğini de belirtelim.
manlarının çok ötesinde bir bilgi ve bı!ceri­ zasyonların satranç dünyasına giriş nokta- Rus satrancının babası Çigorin başta
ye sahipti. Greco, "gambit" tarzı açılıi,larda sıdır. Turnuvayı kazanan Alman Anders- olmak üzere unvanını bir çok kez koruyan
çok ilerlemişken Philidor pozisyonel oyu- sen dünyanın en iyi oyuncusu unvanına Steinitz'in aslında en büyük rakibi "tur-
nun inceliklerini ilk anlayabilen üstattı. ortak oldu. 1858'de Amerikalı Morphy'nin nuva kralı" lakaplı Alman Tarrasch olacak
19. yüzyıl başlarında satrançta F:ansız Avrupa'ya gelmesi, Paris ve Londra'da gibi gözükürken, 1894'te Alman Lasker
hakimiyeti vardı. De Labourdonmis bu bir dizi ikili maç kazanması, üstelik artık yaşlanmaya başlayan şampiyonu ye-
üstünlüğü İngiliz Mc Donnell'a ka:şı bir Andersseni farklı yenmesiyle ortaya ilginç nerek unvanı ele geçirdi.
seri maçta 1834'te ispat etmişti. 1843'te bir durum çıktı. Bir Shakespeare eleştirme­ 1894-1921 arasında tam 27 yıl boyunca
bu defa İngiliz Staunton, Fransız Dt Saint ni olan Stauntonın köşe yazarlığına daha unvanı elinde tutan Alman Yahudisi Las-

Amaneı yenince üstünlük İngiltere'ye geç- fazla önem vermesi, Morphy'nin sağlık ker en uzun süre şampiyon kalan sat- ~
NTV TARiH TEMMUZ 2009 59
Unutull1tlaz !jampiyonlar,

ranççıdır. Döneminde Pi11sbur!,.Tarras~h~


Schlechter ve Rubinstein gıbı kendinı
'Zorlayacak isimlere rağmen unvanı elinde
tutan Lasker, felsefe ve matematik konula-
rındaki doktora çalışmaları nedeniyle sat-
ran ca uzun aralar da vermişti.
Lasker, 1. Dünya Savaşı sonrası,
ı91ı'den beri dünyanın en iyi oyuncula-
rından olan Kübalı Capablanea'ya karşı
Havana'da kaybedince, unvan Amerika kı­
tasına geçti. Capa'nın peşpeşe aldığı ulusla-
rarası birincilikler satraneı özlenen popüler
liderine kavuşturmuştu.
ı 927'de Buenos Aires'te düzenlenen
dünya şampiyonluğu maçında ise Rus
Alelilline "yenilmez" lakaplı Capablanca
devrini kapattı. Ama kapanış töreninde-
ki konuşmasında, "Capa devri" gibi Bol-
şevik döneminin de sona ereceğini ima
edince, Sovy~tler Birliği'nde İçişleri Halk
Komiserliği, NKVD'den Albay Kirilenko,
Alekhine'in Rusya'ya girişini yasakladı.
Alekhine döneminde Sovyetler Birliği sat-
rançta büyük bir atılım yapmıştı.
Alekhine unvanını ı93S'te Hollanda-
lı Euwe'ye kaybetti. Çok iyi bir teorisyen
olan Euwe, aynı zamanda istisnai bir kom-
binezon görüşüne sahipti ama, dünya şam­
piyonluğunu elinde tutabilecek güce sahip
değildi. Nitekim beklenen oldu ve ı937'de
Alekhine unvanı geri aldı. Ama 2. Dünya
Savaşı öncesi Sovyet Botvinnik, Eston-
yalı Keres ve ABD'li Reshevsky ile Fine;
turnuva başarılarıyla aday haline geldiler.
Botvinnik'le yapılacak bir maç söz konu-
suyken savaş patlak verdi.

Sovyet hegemonyası
ı 948'deunvana sahipken ölen tek dünya
şampiyonu Alekhine'in yerine tahta geçe-
cek oyuncuyu belirlemek için, bir bölümü Larsen-Spassky, Belgrad 1970
Lahey'de bir bölümü Moskova'da yapılacak 1 Khl 11 2 Khl g2 3 Kf1(3 Kgl Vh4
4 Şdl Vhl l ) Vh4 4 Şdl gfl 0-1 •
bir turnuva düzenlenmesine karar verildi.
Spassky 1969 1972 •
Sovyetler'den Botvinnik, Keres ve Smislov, ",--,

Batı'dan Euwe ve Reshevsky... Botvinnik


tam üç puan farkla, beklendiği gibi dünya
şampiyonluğunu elde etti. Böylece yeni bir
devir başlamış oldu: Sovyet hegemonyası.
Gerçekten de bundan sonraki 25 yıl tüm
dünya şampiyonları SSCB'den çıkacaktı.
Botvinnik dönemi ı 963'e kadar sür-
dü. ı9S7'de Smislov'a unvanını kaybeden
Botvinnik, ı 9S8'de aynı oyuncuyu yenip
unvanı tekrar ele geçirdi. ı 960'ta Letonyalı
Yahudi Tal24 yaşında unvanı ele geçirdi ve
o ana dek en genç dünya şampiyonu oldu.
Ama Tal'in hükümranlığı da bir yıl sürdü

60 NTV TARiH TEMMUZ 2009


u~utuımaz hamıE~ıer

ve Botvinnik 1961'de emanet ettiği unva-


nını geriye aldı. Botvinnik 1963'te Erme-
ni Petrosyan'a kaybettikten sonra, 1969'da
unvanı bu defa Boris Spassky aldı. Sovyet
hegemonyası devam ediyordu.
Spassky'nin uzun yıllar dünya şampi­
yonu olarak kalması bekleniyordu. Büyük
kabiliyeti, uzun turnuvalara dayanmasını
sağlayan fıziksel gücüyle birleşince, Spassky
de aynen Capablanca gibi yenilmez gözü-
küyordu. Sovyet döneminde satrancın kül-
türel bir olgudan bir spora dönüşmesi de
bu süreçte tamamlandı.

Fischer humması
Tam bu anda beklenmedik bir şeyoldu.
Batı'dan Sovyetlerle mücadele edebilecek
bir oyuncu görüntüsü çizen ABD'li Bobby
Fischer, 1970'te Palma de Mallorca Bölge-
lerarası Turnuvası'nı tam 3.5 puan farkla
kazanarak, aday maçlarında önce Sovyet
Taymanov'u, sonra da "Batı'nın en iyisi"
denilen Danimarkalı Larsen'i tam 6-0'lık
sonuçlarla geçince herkes afalladı.
"Fischer humması" olarak nitelenen sü-
reç, Sovyet satranç çevrelerinde tam bir pa-
niğe yol açmıştı. Yarıfınalde bir önceki şam­
piyon Petrosyan da bu hummanın kurbanı
oldu: 6.5-2.5! Alarma geçen Sovyet sistemi,
Spassky'yi sekiz ay boyunca Geller'le kam-
pa aldı; bütün büyük ustaların görüşlerine
başvuruldu ama 1972'deki unvan maçında
kaçınılmaz son gerçekleşti. Maçın ikinci
oyununa Fox TV'nin kameralarının kaldı­
rılmasını isteyerek çıkmayan ve ilk oyunda
eşit bir oyunsonunda bir amatörün yapaca-
ğı bir hatayı belki de bilerek yapan Fischer,
maçı tüm bunlara karşın çok rahat kazandı:
12.5-8.5. Fischer bir daha hemen hemen
hiç satranç oynamadı!
Peki Sovyet ekolü çöktü mü? Hayır.
Sovyetler disiplinsiz ve biraz da nihilist
bir tip olan Spassky'nin yerine tam bir
oyun adamı olan Anatol Karpov'u hazır­
lıyordu. Nitekim 1974 aday maçlarında
Polugayevski, Spassky ve Korçnoy'u yenen
Karpov, Fischer unvanını korumayacağını
açıklayınca 12. dünya şampiyonu oldu.
Tam 10 yıl boyunca Karpov adeta ye-
nilmez imajı çizdi; girdiği hemen hemen
tüm turnuvaları kazandı, 1978 ve 1982'de
unvanını artık Sovyet vatandaşı olma-
yan Korçnoy' a karşı korudu. Ama belki
de Fischer'in korktuğu onun başına geldi.
Haydar Aliyev'in politik ve mali desteğini
arkasına alan Bakülü genç Garri Kasparov,
Kramnik-Karpov, Frankfurt 1999
1 Fg7 1 Şg7 2 Af5 efo 3 Ke7 Aa'! aynen onun geçtiği yollardan belki biraz ~
4 Ve21 1-0
f ' . Kraınnık 2000 2008
W ; ôl i
NTV TARiH TEMMUZ 2009 61
da hızlıca
geçerek önce 1984'te Karpov'un
sağlık durumu nedeniyle yarıda kalan bir 2. DÜNYA SAVAŞı VE SATRANÇ
maçla dünya satrancının zirvesini paylaştı.
1985'te ise unvanı ondan aldı. 1986, 1987
ve 1990'da unvanını zor da olsa Karpov'a
karşı koruyan Kasparov, 2851 ELO pu-
Enigma'nın şifresini
anıyla şu ana kadar ulaşılmış en yüksek
rating'i kazandı. satranç ustalarıı çözdü
Kaspanıv'la satranç ve sistem zirveye
çıkmış oluyordu. GM (Grandmaster!Bü-
yük Usta) ve IM (International Master!
Uluslararası Usta) gibi unvanlar ve Sov-
2 Dünya Savaşı başladığında
dünyasının
• Satranç
satranç
gözü Buenos Aires'teydi.
olimpiyatı sıras ı nda
ve s<ıvaş sonrası Rus oyuncunun bu
müdafaayı geliştirmesidir.
Rusl;ırın en önemli kayıplarından biriyse
savaş patlayınca bazı oyuncular ülkelerine ilyin- Jenevski'ydi . ilyin-Jenevski, en kuvvetli
yetler Birliği gibi satranç şampiyonlarının
döndü, bir bölümü de Arjantin'e iltica etti. döneminde Capablanca'yı yenebiimiş büyük
aynı zamanda yılın sporcusu seçildiği bir
Arjantin'de kalan Polonya Yahudisi Najdorf, bir yııtenekti.
ülke mükemmel bir panorama çiziyordu.
Avrupa'daki ailesini savaşta kaybetti. ilhak Savcş sırasında dünya şampiyonu Rus asıllı
Buzdağının altı ise görülmüyordu.
edilen Avu sturya'nın bir numaralı oyuncusu Aleklıine, Buenos Aires'ten Amerikan asıllı
Eliskases ile de desteklenen Alman takımına ingili: ~ pasaportu sahibi, kendinden 16 yaş
Çift başlılık ve birleşme karşı birçok takım oynamak istemedi. Önde büyü k dördüncü eşi Grace Wishart'ın yanına ,
Satrancın bir türlü televizyon dünyasına gelen oyunculardan Çek Yahudisi Flohr ve Paris 'deki şatolarına döndü. Şato , Alman lar
sokulamaması Campomanes, İlyumjinov Macar Lilienth al, SSCB'de kalmaya zorlandı tarafından karargah olarak kullanılmaktaydı.
gibi kartvizit meraklısı FIDE başkanları ve (Lilienthal bugün 98 yaşındadır). Bu d ı :inemde Alekhine Pariser Zeitung 'da,
satrançtan anlamayan bencil idareciler glo- Savaşta Almanların şifreli mesajlarını çözmek yani şgal kuvvetlerinin Paris'teki gazetesinde
bal kültür erozyonu neticesinde kaybedilen için ingiliz istihbaratının kurduğu ekipte Aryaıı ırkın üstünlüğü ve Semitlerin zaafları

sponsorlar ve bilgisayarın yükselişi sadece ülkenin ileri gelen satranççıları da yer aldı. konu u makaleler yazdı. Savaş sonrası
Ünlü matematikçi Alan Turing'in altında ABD 'ye deniz yoluyla ulaşabilmek için
sonun başlangıcıydı.
çalışan Aleksandr, Golombek ve Millner-Barry isparıya ve sonra da Portekiz'e geçen
1993'te FIDE'nin dünya şampiyonası
Alman Deniz Kuvvetleri'nin şi frelerini çözmeyi Alektıine, 1946'da Estoril 'de kaldığı oteldeki
için ortaya koyduğu ödülü az bulan Kas- başardı. Alman deni zaltısı U-571'deki odas nda ölü bulundu. Ölüm nedeni, nefes
parov ve Karpov'u sürpriz bir şekilde aday Enigma şifresini kırılması bu ekibin boru~ ; unun yediği etteki kemikten tıkanması
maçları finalinde yenen İngiliz Nigel Short, çabalarıyla gerçekleşti. Savaşın sonlarına olara k açıklandı. Kemiği Fransız Direniş
FIDE sisteminin dışına çıkarak, GMXyı doğru Aleksander, Japon JN-25'in şifreleri Örgü tü'nin mü NKVD'nin mi koyduğu belli
(Grandmaster Association/Büyük Ustalar üzerinde çalışmaya atandı. Dünyanın en iyi olma-jı!

Birliği) kurdu. Bu tarihten sonra bir ta- oyuncularından Amerikalı Fine ise Japon Ama bazıları satranç oynayacak kadar şanslı
rafta FID E'nin düzenlediği, diğer tarafta savaş gemilerinin yerlerinin belirlenmesi olma , jı. Hollanda'da yakalanan Polonya
ise başını yine Kasparov'un çektiği bir or- projesinde uğraşmaktaydı. Yahudisi Landau ve
Savaşta birçok s atranççı Przepiorka, konsantrasyon
ganizasyon olan W CC'nin (World Chess
hayatını kaybetti. 1944'te kamplarında hayatlarını
Council) düzenlediği dünya şampiyonluğu
bir hava saldırısında , kaybettiler. Sovyetler'in
maçları oynandı. Karpov 1993'te bu defa
Dünya Kadınlar Satranç 1944'de Baltık ülkelerini
"FIDE Dünya Şampiyonu" oldu. Genç Şampiyonu ingiliz-Çek tekrar işgali neticesinde
Vladimir Kramnik de Kasparov'u mağlup Vera Menchik öldü. Nazi turnuvalarında yer
ederek unvanı aldı. Almanya'nın bir numaralı almış olan Keres bir tehlike
1997'den itibaren dünya şampiyonu­ oyuncusu Junge, 21 geçirdiyse de, küçük
nun dahi bir etaptan katıldığı "knock-out" yaşında cephede bir soruşturma sonrası
(yenilenin turnuva dışı bırakılması) siste- öldü. Satranç tarihçisi aklandı ve sonrasında

mine geçildi. 1997'de Karpov, 1998'de Rus Çaruşin, Junge'nin Sovyet vatandaşı oldu.
aslında sağ ele geçirilip, Savaşa asker olarak
Aleksander Halifman, 2000'de Hintli Vis-
savaş sonrası dünya katılıp da hayatta kalabilen
vaniswanathan Anand, 2002'de Ukraynalı
şampiyonu Rus Botvinnik'in Yugoslav partizanı
Ruslan Ponomaryov, 2004'te ise Özbek
nezaretindeki NKVD Gligoriç, Rus ölüm
Rüstem Kasımcanov bu unvanı aldıktan
sorgu sunda işkenceyle komandosu Çerepkov ve
sonra, 2005'te bir birleşmenin ilk adımla­ öldürüldüğünü iddia Polonya asıllı Tartakower
rı atıldı. Aynı tarihte Arjantin'de yapılan eder. Bu savın dayanak şanslılar arasındaydı.
dünya şampiyonluğu turnuvasını Bulgar noktası da, "Yarı ­
Veselin Topalov kazanarak unvanı eline ge- Slav S avunması"nın Almanların ünlü
çirdi. 2006'da ise Kramnik olaylı bir maçta komplike bir oyuna Enigma şifre sisteminin
kırılmasında,
Topalov'u yendi. Ama Anand, Kramnik'i yol açan Botvinnik
Aleksander, Golombek
2008'de unvan maçında mağlup edince bir varyantının, aslında
ve Millner-Barry gibi
defa daha dünya şampiyonu oldu ve hala ilk olarak Junge satranç ustalarının da
ta rafından oynanması payı vardı.
ünvanını koruyor. •

62 NTV TARiH TEMMUZ 2009


Talibin döndüğü tarib
1908'de Meşrutiyet' in ilanı, 1913'te Edirne'nin kurtuluşu, 1919'da
Erzurum Kongresi. .. Tüm bunlar 23 Temmuz'u sembol bir gün yapmış,
1934'e kadar bu gün İyd-i Milli, yani Ulusal Bayram olarak kutlanmıştı.

Vive S. M. i. le Sultan! Abdaul Cu mhuriyet'in ilanından sonra da kutlan-

B
Vive la . dı ve ancak 1934 yılından sonra bayram
ayramlar belirli bazı günlerde olr.ıaktan çıkarıldı. Bildiğimiz bütün bay-
toplumu şenlikli bir biçimde ranlar gibi resmi törenler, günün anlam ve
biraraya getirerek söz konusu önt!mini belirten sıkıcı nutuklar, fener alay-
günlere odaklanan, toplumsal bir ları ve şehirlerde aydınlatmalarla kutlanan
bellek yaratmakta kullanılagelmişler. Bizde 23 Temmuz, ayrıca siyaset dünyasındaki
Eyüp'teki kılıç kuşanma törenleri ve Er- ba, :ı gelişmelerde de sembololarak kulla-
tuğrul Gazi şenlikleriyle başlayan bu uygu- nıldı. Örneğin, II. Meşrutiyet döneminde,
lamanın, II. Meşrutiyet döneminde yoğun­ 31 M art Yakası kurbanlarını ölümsüzleş­
laştığını söyleyebiliriz. Nitekim 1908'de tinnek için dikilen Hürriyet Abidesi, 23
Meşrutiyet devrimini gerçekleştiren nesil, Temmuz 191 1'de açıldı (Bkz. NTV Tarih,
siyasal sembolizmin ve toplumsal belleğin, sayı 3). Birinci Balkan Savaşı'nda Bulgarla-
rejimin sürdürülebilmesi açısından ne ka- rın eline geçen Edirne'ye Osmanlı ordusu,
dar önemli olduğunu iyi kavramış bir ne- 23 Temmuz 1913'te geri döndü. Ama 23
sildi. Ne de olsa bu iki öğe, bireyleri vatan- Temmuz'un sembol olarak kullanıldığı en
daşa dönüştürecek, vatandaşlar da rejimin
koruyucuları olacaktı.
ön(:mli siyasal gelişme, hiç kuşkusuz, Milli
M ücadele tarihinin belki de en anlamlı dö-
i
Böylece II. Meşrutiyet,ilk çocuk bayra- neıneci olan Erzurum Kongresi'dir.
mının kutlandığı dönem olmakla kalmadı, Bu ay 90. yıldönümünü kutlayacağımız
gençlik ve spor bayramı da ilk kez o dö- Er::urum Kongresi'nin toplanmasına iliş ­
nemde kutlandı. Ama aynı dönemde orta- kin ilk karar alındığında, kongrenin 10
ya çıkan asıl önemli bayram, Meşrutiyet'in Temmuz'da açılması planlanmıştı. Bu ta-
Makedonya'da ilan edildiği 23 Temmuz rih 1 Mart 191Tden beri kullanılmakta
gününü hemen birinci yıldönümünden iti- olal1 takvime göre pek anlamı olan bir ta-
baren kutlayan "İyd-i Milli", yani "Ulusal rih değildi gerçi (Bkz. NTVTarih, sayı 2).
Meşrutiyet'in il a nıyla
ilgili elden ele
Bayram"dır. Anıa o günkü nesil için hala Meşrutiyet'in
dolaşan kartpost allardan birinde Fra n s ızca,
"Yaşasın Sultan ii. Abdulhamid Han, Ya şas ın İyd-i Milli, bayram ve resmi tatil günü ilamnın yıldönümüydü. Çünkü o nesil,
Meşrutiyet" yazılı Osmanlı arma s ı yer a lıyor. olarak, 26 yıl boyunca yaşamını sürdürdü. inkılabını 10 Temmuz 1324'te yapmış, ~

64 NTV TARiH TEMMUZ 2009


i
ve kas ım -a ral ı k aylarında
M eşrutiyet'in ilanı
yapılan 1908 Parlamento seçimleri tüm yurtta
coşkuyla, bir bayram hav asın da kutlanmış!.ı.

Edirne'nin
kurtuluşu nedE!n
geciktirildi?
1 912-1913 Balkan Savaşlar ı sırasında
Edirne'n in Bu lgar ve S ı rp ordu l ar ı nın
kuşatmasına diren mesi ve Şükrü
Kemal (Atatürk) Beyler' in bulunduğu
Bo l ayır ordusunun Edirne'ye girmesini
karariaştırdI. 19 Temmuz 1913'te bu ordunun
Üzerinde "Edirne Sultan Selim Cami-i
Şerifii Süvari alayının Edirne'ye duhulu,
10 Temmuz 1329" yazılı fotoğraf, kısmen
sonradan renk l endirilmiş.
Paşa'nın şehri kahramanca savunması Lüleburgaz'a girdiği haberi Edirne'ye
genellikle bilinen bir hadisedir. Ama ulaştığında, Bulgar makamları şehri bir
Edirne'nin düşüşü sonras ı nda yaklaşık gün içinde boşalttılar. Şehri terketmeden Temmuz'da girecekti. Edirne'ye girişteki
dört ay Bulgar işga li ne uğ raması (Mart· önce de bütün hapishaneleri açmış, tahıl gecikmenin iki nedeni vard ı r. Birincisi,
Temmuz 1913) ve tam da Meş ru tiyet'in ambarlarını ateşe vermiş ve Karaağaç'taki Osmanlı hükümetinin büyük devletlerin
yeniden ilanının beşinci y ı ldönümünde tren istasyonunu yakmış l ardl. Ama 20 Londra Ant l aşması 'nı n ihlaline vereceği
kurtarılması pek bilinmez. Tanin gazetE,sinin Temmuz günü geldiğinde Türklerin hala tepkiden çekinmesidir. Ikinci ise ıttihat
23 Temmuz 1913 günkü başlığı bir çifte, kente g i rmemiş olmaları büyük bir şaşkınlığa ve Terakki Cemiyeti'nin, Edirne'nin geri
bayram sevincine işaret ediyordu: "Iki Büyük sebep oldu. Bu şaşkınlık daha da sürdü ; alınmasını propaganda malzemesi yapmak
Bayram: 10 Temmuz, Edirne ve K ırkki l ise'nin çünkü Osmanlı ordusu Edirne'ye ancak 23 istemesidir. Sonuçta Bolay ı r ordusuna
(Kırk l are li ) istirdadı." Lüleburgaz' da durması
30 Mayıs 1913'te imzala nan 3 ,\ralık 1912'de Çatalca'da Bu lgar ve Türk
emredildi ve Yarbay Enver
Londra Antlaşması ile 1. Balkan hE yetleriyle imzalanan ateşkes antlaşması sonrası
Bey'in kurmay başkanı atandığı,
Savaşı resmen sona erdi ğin de,
çe kilen fotoğraf. Ortada elinde kılıç tutan Nazım
Hurşit Paşa yönetimindeki sol
P, ı şa, sağ başta Reşit Bey.
Osman lı Devleti neredeyse kanat ordusu ile Çatalca'dan
Avrupa'daki bütün topraklarını gelen bağıms ı z süvari tugay i
kaybetmiş durumdaydı. Edi rne'ye doğru yürüme emri
Hemen haziran ayında, Balkan aldı.
devletleri kazandıkları toprakları Böylece hem Edirne, ıttihat ve
paylaşmak için birbirlerine Terakki Cemiyeti'nin "Hürriyet
düştüler. Balkan Savaşı'ndan kahramanı" olarak öne sürmüş
en karlı çıkan Bulgaristan , eski olduğu Enver Bey tarafın dan
müttefiklerine karşı savaş ı rke n , kurtarılmış, hem de bu mutlu
Osmanlı Devleti de Edirne'yi geri olay "Hürriyet'in ilanı " nın,
almak için harekete geçti. yani 1908 Devrimi'nin beş i nci
Osmanlı Genelkurmayı, ku rm ay yıldönümüne "rastlamış"
heyetinde Yarbay Ali Fethi oluyordu.
(Okyar) ve Binbaşı Mustafa Zeynep Atademir

NTV TARiH TEMMUZ 2009 65


İyd-i Milli olarak yıldönümlerini de yıllar­ ru:ror ve milletin iradesine dayanmayan
ca 10 Temmuz'da kut1amışlardı. Yeni tak- biı hükümetin yurtdışında da pek ciddiye
, .."y j vime göre 23 Temmuz 1908'de gerçekleşen alı 1mayacağını hatırlatıyordu. Kısacası,
J ", _ _ _ 19u
Le _ _ _ ".,,_
olaydan söz ederken hep, "10 Temmuz ko ngreye katılanlar 1908'de kavuştukları
ırJ ./j Jy
İnkı1abı" deyimini kullanıyorlardı. Nitekim
,
pa Jamentolarını, Padişah VI. Mehmed
yayın hayatına bilinçli olarak 23 Temmuz Vahideddin'in seçimleri barış sonrasına er-
1919'da başlayan İfham gazetesinin ilk nüs- tel~mek yoluyla 4 Ocak 1919'da fiili olarak
hasındaki en önemli makale "10 Temmuz" son verdiği Meşrutiyet'lerini geri istiyor-
başlığını taşıyordu. Hüseyin Kazım Kadri ladı. Madem ki bir padişah özgürlüklerini
Bey de, Şeyh Muhsin-i Fani takma adıy­ yife ellerinden almıştı, onlar da yine bir 23
De ,..... la ve Erzurum Kongresi'nden bir yıl sonra Temmuz'da, yine başkentten uzakta ve yine
h-"!,j,

--
,,,,,i.)" .:,.\f.).J$ ~J"; 1l.Jr.)" ~L- ~.) a.J. "' ......:.\)I.>
yayımladığı kitabına, 10 Temmuz İnkıfdbı
10"_ -:: .. i"'!"~ .. ı- """'.... v... 1-=-
..... ülkenin geleceği pek aydınlık gözükmeyen
<:<.{" , -- """" , ,.P
v e netdyici (sonuçları) adını koymuştur. bir köşesinde buna karşı isyan b ayrağı aça-
Delegelerin gecikmesi ve Mustafa Kemal bilerlerdi. 23 Temmuz'u o güne kadar bay-
Paşa ile Rauf Bey'in delege olup olmama- ram olarak tam da bunun için kut1amamış­
ları konusunda yaşanan zorluklar, kong- lar mıydı? •
renin ertelenmesine neden oldu. Bunun
üzerine açılış günü, rumi ve miladi ta-
rihler arasındaki fark kadar, yani on üç
gün ileriye alındı ve Erzurum Kongresi,
Meşrutiyet'in ilanının on birinci yıldö­
nümünde, 23 Temmuz 1919 günü top-
landı.
Erzurum Kongresi iki hafta sonra ka-
pandığında yayımlanan bildiri, bir an
önce Milli Meclis'in açılmasının gerekli
olduğunu söylüyor, meclis denetiminde
çalışmayan bir hükümetin kararları­
na itaat edilmeyeceği tehdidi ni savu-
Padişaha
meydan okuma Mustafa Kemal'i Erzurum Kongresi'nde gösteren iki fotoğraf. Altta soldan sağa: ibrahimSüreyya
Yiğit,
Münir Akkaya, Refik Saydam, Mustafa Kemal, Hiisrev Gerede, Ra uf Orbay, Kazım Dirik.

Telgraf
Çekildiği
yer: Manastır
Çekild iğ i
saat: Gündüz 12.00
Padişahın Yüce Makamına
Padişahın kararıyla tebaasına bahş
ve ihsan buyurulan Esasi'nin Kanun-ı
yürürlüğe konmasına müsaade ve
gereğinin yapılmasına irade buyurulması
suretiyle sadakat ve bağlılığımızın
korunmasını istirham ile Pazar gününe
kadar Mecl is-i Mebusan'ın aç ılm as ın a
dair ferman -ı hümayCınlarl çıkarılmad ı ğı
takdirde padişah ı n rızasına aykırı
durumların ortaya çıkabileceği aşikardır.
Bu konuda Manastır vilayeti dahilinde
bu lunan mülki memurlar, askeri
komutan lar, subay ve erler, ulema ve
şeyh l er, büyük küçük muhtelif din lerin
mensupları ve l hası l istisnasız herkesin
A ll ah 'ın bi rli ği üzerine and içtiklerini arz
ederiz. Ferman.
10 Temmuz 1324 (23 Temmuz 1908)
Perşembe

Osmanlı ittihat ve Terakki Cem iyet i


M anastır Merkezi
(Belgenin sadeleştirilmiş çevirisidir)

66 NTV TARiH TEMMUZ 2009


ii
IMGE i M G E KiT AB Evi YAy ı NLA R ı
kitabevi


Imge'den Yeniler...
e ıı i () tt
solı crBiYOLO!i.
FELSEFESI

Li

46~~ ~ ~(
2715. 4405.
16n. 19n.

~\\\dS~es\
'DtPO)' ,
Sözlü eleneğin en güzel Bu kitap, okuyucırya,
örneh~yirmibir Hangisi daha büyülı bir
macerayı anlatır; yazı rm, evrim lmranu hakkında
teker/erne ve yirmi iki hayatmı? çalı kesin bir görüş
masaIa yer vewı edinmesini. sağlayaca1ı bir
kapsamlı bir eser. alt yapı sımuyor.

lı. neriliin çe/en

ba%~ler
oıuyor?

2935. • 128s. 2225.


12n. "1\ 9n. 911.
'lf\\\\at1"6 a;JJS~~ '(\~\eO i
1eO~ra.J\ ,~ ~\l2ır\ ~. ~~er (J..\SfJ
t>f'D- ~ B3f\Ô
Tennessee Williams'm 'A1gı kaplan Hepimizin zaman zaman
Pulitzer ödülüne de layık i emizlenseydi her şey takma haline getirdiği
görülen kusursuz eseri. i nsana oldugu gibi 'Bana neler oluyor? sonısuna
;~örünürdü: Sonsuz" bireevap.
.William Blahe.

TURKlYE'NIN VE DÜNYANIN HER YERINDEN


ONııiNlERCE KiTAP CD Dvn nı RGI VE
HOBILJRÜNLERJNE ULAŞMANIN LN KM YOı II

imge-com-tr
interne t kitabevi
" ,'vt ! \(;1 Zmnbak Sokak No: 214 Tel: 212) 249 34 79 Faks: (212) 249 35 79
Ş~~~~~~y~~ J~~~ı~! .• • • • .• lü\L~~O~.. .•.• •••• .•••• ••• .••••. .•• • •..••••• .•• •••..••••

'Çileli büıı,ül'ün
yaşamınd4:ın izler
Hafız Sadettin Kaynak'ın eserleri sayesinde "enginde yavaş
yavaş" güneşi batırdık;"çile bülbülüın"le, "dertliyim ruhuma
hicranımı sardım da yine"yle kederlerimizi paylaştık. Cumhuriyet
döneminin unutulmaz sesi ve besteciBi. ..

yılların da Sadettin Kaynak (1920'ler).


K lasik Türk müziğinin en büyük
isimlerinden biridir Sadettin
Kaynak. Hala dillerden düşme­
yen, "Çile bülbülüm", "Dertliyim
1928'de aynı camının başimamlığına
tayin olduğunda, hocalara devam etmekten
va: ~geçerek kendi kendine no ta öğrenmeye
karar verir. İzlediği yol da kendi kendine
ruhuma hicranımı sardım da yine", "En- öğrenme konusunda ne kadar kararlı oldu-
ginde yavaş yavaş" gibi pek çok şarkının ğunu gösteren zekice bir yöntemdir: Önce
bestekarıdır. Sadettin Kaynak önce sesiyle bildiği eserler üzerinden notaları izleyerek
Slıı.bE d .. F"tTES d u 1'ETIT jOU1H~IIı. tanınmış bir hafız-bestekardI. Ün kazan- öğ renir; sonra bilmediği eserlerin notaları­
21.1'\u. e.d .ı 1'II1IIS (9? dıktan sonra Odeon, Path€ ve Colombia nı çözer ve nihayet kendi bestelerini notaya

JEUOI 2 3 JANVIER 19a o DE 8 .a o A MINUI T


şirketlerinde 50'ye yakın plak doldurdu. almaya başlar.
Zamanın önemli din bilginlerinden Ali Hafız Sadettin Bey'in ünü gün geç-
GRAND CONCERT ORIENTAL A1aeddin Efendi'nin oğlu Sadettin 1895'te tikçe artar. Bir yandan sık sık mevlid ve
doğar ve henüz dokuz yaşında hafız olur. ı. mııkabele için çağırılmakta, bir yandan da
Dünya Savaşı başladığında Ulumu Şer'iyye Cc ılumbia firmasında plaklar doldurmakta,
Şubesi (İlahiyat Fakültesi) öğrencisidir ko [ıserler vermektedir. İmamlığı bırakarak
ve okulunu bitirerneden yedek subay ola- müzik çalışmalarına yoğunlaşır. Çeşitli ne-
rak askere alınıp, Diyarbakır'a gönderilir. deılerle Milano, Berlin ve Viyana'ya gider,
Mardin'de, Elazığ'da ve Harput'ta da bulu- Pa ris'te konser verir.

LLS Mn~rf.5 . .. - nur; buralarda halk müziğini kaynakların­


dan inceler. Bu çalışmaların etkisi, ileride
1930'larda fılm müziği bestelerneye
badar. O zamanlar Mısır'dan Arap fılmle­

i
~Km M_ .... ıu.ı ..

.....T_"""""
..- .......
................... -
MoorıZ ........-n .. ,/W; ......

K-..
II"u.,t

Hıoe.ı.uıtut,,-..
bestelerinde de görülecektir.
1920'de terhis edilir ve fark derslerini
ri getirilir ve seslendirme sırasında orijinal
şarkıları yerine Türkçe besteler kullanılırdI.
"'''''''fn;V_ _ V~ -..-
MUN"r_"~'"

tıUF"F"ET 01l1E!'ITlIb 1'1I1ı< MO!ıE1IES


vererek İlahiyat Fakültesi'ni bitirir; Sul- Sadettin Kaynak'ın bu fılmlerden Leyla ile
_ EDfrt.e : 1- ;0. II .. 20. iii - 10 ıraaes _ tan Selim Camii'nde ikinci imam olarak Mı ~cnun için yaptığı besteler hala dillerde-
göreve başlar. 1926'da bu caminin başi­ dir. Şarkılarını bestelediği ilk yerli fılm de
--- ...................... ........ _- ........
_
POOIILElIIIJZJ'S S'AIMD$EI:, _ _ _ .. _
_ ",.__.._ _ _ _ ' ___ M_ka.-.. .............. _
....... _ _ _ .",.w...
.........

mamı Ömer Efendi'nin kızı Fatma Zehra Al .ah'ın Cenneti'dir.


Kaynak, hem sanatçı hem de din adamı
Hanım'la evlenir.
23 Ocak 1930'da Paris'te veri len konserin
afişi . Bu konser Kaynak'ın o sırada plak
Sadettin Kaynak, İbnülernin Mahmut oİ2rak Atatürk'ün beğenisini kazanır. Bu-
doldurduğu Pathe firması tarafın dan Kemal İnal'a yazdığı mektupta, sırasıyla nu [l en önemli nedeni onun Cumhuriyet
düzenlenmiş. Denizkız ı Eftalya'nın da Hafız Melek Efendi, Hafız Cemal Efen- de'rrimlerine bağlılığı ve sağladığı uyum-
sahneye çıktığı konserin sazendeleri
di ve Zekai Dede'nin çıraklarından Kazım du ~. Türkçe ezan plağını doldurur ve bir
de, Türk müziğinin unutulmaz isim leri
Kemani Sadi (Işılay), kemençeci Aleko ve Bey'den ilahiler ve fasıllar meşk ederek cuma günü olan 5 Şubat 1932 tarihinde,
üdi Yorgo (Bacanos). müzik bilgisini ilerlettiğini anlatır. Sü leymaniye Camii'nden tamamı Türkçe
68 NTV TARiH TEMMUZ 2009
.. .. . . . . . ... .. . ... . .. . .... ... . . .. . ..... . . . . . . .... . .. . .... .. . .... .... . .. . ....... .
... ... .. . . . . . . .. . .. . . .. . ..... . ............ . .... .... . .. . . . . ...... . .... .. ... ..

n son günlerinde Sadettin Kaynal:.

ilk hutbeyi, hem de sarıksız olarak okur.


Defalarca Atatürk'ün sofrasında bu-
er &1-cf;":"
- ~-
.. ,:ı
11
,.c>:
. - ,,-
(;)?c ':':;'d . -
'J ...

lunur. Safı.ye Ayla'nın okuduğu "YaLlk


Ö mer", Atatürk'ün en sevdiği besteleri n-
den biridir. Atatürk'ün bir de özel ist(:ği
,

u~ 0\~>v)
::::::&-4L,.ı?
,
Is2,,) 7? H7,'
-{?: J.)

;.:1 Mf' fAo

olur ondan: Hatay meselesi dolayısı;ıla , ~~


Kur'an'daki askerlik, savaş ve komuta (:t-
mekle ilgili ayetleri komutanlara açıklan: a-
sını ister. Sadettin Kaynak'ın konuşmasın­
dan sonra da paşalara dönerek, Hatay'ın
alınması gerektiğini söyler.
Sadettin Kaynak 1940'ta eşinden am
yaşamaya başlar. 1951'de esas mesleEi-
ne döner ve Sultanahmet Camii'ne ikinci
imam olarak tayin olur. 1953'te Yavuz Sul-
tan Selim Ağlıyor filminin şarkıları için ça-
lışırken beyin kanaması geçirerek felç olur.
Bu zor günlerinde yalnız değildir: Yedi yıl­
üzerine yazdığı şiir, Belgrad' ın kaybı
dır "imam nikihlı" eşi olan Gülfı.ye Hanım,
hiç yanından ayrılmaz; sekiz yıl daha, Bç
Kendi eliyle üzerine yazdığı "Belgrad TürküsÜ" ve
koşma tarzında yazdığı "Temeşvar Türküsü"
dolayısıyla mahkum olduğu yatağında ona döktüğü notalar ile de bilinir.
itinayla bakar. Kapak için Sadettin Kaynak' ın yazdığı
Sadettin Kaynak 2 Şubat 1963'te ölııü.
Vasiyeti üzerine cenaze namazı Nuruosma-
S adettin Kaynak, Kayıkçı Kul Mustafa ,
Aşık Mustafa Gevheri, Karacaoğlan,
notta "Odeon plakl arına benim tarafımdan
okunmuştur. istanbul Sokakları filminde
Aşık Ömer, Erzurumlu Emrah , Seyrani ,
niye Camii'nde kılındı ve Merkezefendi'de Hazım tarafından okunmuştur. Kolombiya
Bayburtlu Zihni , Yunus Emre gibi pek
toprağa verildi . • plaklarına Safiye Hanım tarafı ndan
çok halk ozanının şiirlerini güfte olarak
okunmuştur" deniyor.
kullanmıştır. "Senin Yazın Kışa Benzer" Notanın arka tarafında Hafız Sadettin'in
adlı bestesi de Curcuna usulünde Hüseyni notanın basılması için iskender Efendi'ye
bir şarkıdır ve sözleri Temeşvarlı Gazi
(Şamlı iskender) izin verdiğini bildiren bir
• Hasan Oral Şen, Sadeddin Kaynak, TRT Kurumu, Ankara 2003. Aşık Hasan'a aittir. 17. yüzyıl sonlarında
var.
• ibnülemin Mahmut Kemal inaı, Hoş Sada, Son Asrın Türk yaşayan Aşık Hasan , Budin'in kaybedilmesi yazı

Musikişinas/arı, Türkiye iş Bankası KültürYayınları, istanbul 1958.


• Cemal Ünlü, Kendi Sesinden Hafıı SadeNin Kaynak, Kalan A~iv
Serisi, 1998. NTV TARiH TEMMUZ 2009 69
.. _ ............ '*-'"'~.

Bolhovitinov
11 flrtlllı 1~15T""ıııe.ı

Ermeni Raporu
Htlı:ırlıl~Ml
~1eh01et Perinçek

:.--.---;l
....

11 Aralık 1915 Tarihli


Ermeni Raporu
L.M.Bolhovitinov
Derleyen: Mehmet Perinçek
Doğan Kitap, 136 sayfa, 9 TL
Kafkasya valisi Kont Vorontsov-Oaşkov. Ermeni gönüllü birliklerinin komutanları.

"Düşman bile bize hak bile Türklerin haklılığını ortaya koyuyorsa,


geriye söylenecek fazla bir söz yoktur" lafı
d~ böyle şeyler duymak isteyen "bak gör-

veriyor" demekle olmaz di. n mü"cüler için bir kanıt olabilir ama bi-
limsel açıdan kimseyi tatmin etmez.
Perinçek'in çalışmalarının en aksayan
General Bolhovitinov'un Ermenileri suçlayan isabetsiz ifadelerine ta~afı projeksiyon yöntemiyle genellernele-
dayanarak "Türk tezi"ni savunmak, bilimsel ölçütlerle uyuşmuyor. re gitmesidir.
Bolhovitinov'un raporunda Taşnak­
ların geniş Ermeni kitlelerine hükmettiği ı

DERYATULGA Rus general ise raporunun giriş bölü- tarzında bir şey yok. Aksine, kendilerinin
münde önce Ermeni sorununun tarihsel bu. kitleleri terör aracılığıyla sindirdikle-

R us Kafkas Ordusu kurmay heyetin-


de istihbarat sorumlusu olarak gö-
revyapan General Bolhovitinov'un
gelişimine değiniyor. Buna göre sorun,
1880'lerde başlayarak Avrupalı diplomat-
ların kışkırttığı Ermenilere Müslüman nü-
ri vurgulanıyor. Ermeni sorununun siyasi
tarih açısından kavranmasının son derece
karmaşık olduğunu kabul etmeden, ana-
1915'teki raporu, aynı yıl yaşanmış tehcir- fusun saldırmasıyla gelişmiştir. Batılı em- lit ık bir çalışmanın planı bile yapılamaz.
den sonra yazılan ve Ermeni-Rus ilişkileri peryalistler ise bu kışkırtmayı Osmanlı ve E1nik gruplar arasında hassas bir dengenin
konusunda önemli ipuçları veren bir belge. Rus imparatorluklarının yakınlaşmasını ve hi:küm sürdüğü ortamda kavga çıkmaması,
Kısa bir biyografisi de kitaba ekle- özellikle Ruslara Boğazlar'ı açacak bir ge- "tam bir uyum içinde" yaşandığının kanıtı
nen General Bolhovitinov bu raporunda, lişmeyi engellemek amacıyla yapmışlardır. değildir.
Taşnaksutyun'un Tiflis'teki temsilcileri- General epey uzun olan itirazında, 93
nin "Ermeni Sorunu ve Ermeni Birlik- Harbi'nde Kars vilayetindeki bütün Kürt- İdleolojik kalıplar
leri" adı altında bizzat Çar' a ulaştırılmak lerin Ruslara satılmış olduğu iddiasın­ Perinçek, Bolhovitinov'un raporunun ho-
üzere Kafkas Cephesi Başkomutanlığı'na da bile bulunuyor. Ermenilerin yanında şurıa giden yerlerini eleştirmeden oldu-
verdiği şikayetnameyi irdeliyor. Kitapta Süryani, hatta Rum gönüllü birliklerinin ğu gibi kabullenmiş ve bunu kendisinden
teknik olarak hem şikayetnameyi hem de de kurulmuş olmasını gündeme getiriyor. alışıldığı gibi ideolojik bir kalıba dökmüş.
Bolhovitinov'un buna ilişkin raporunu Bolhovitinov, Kürtlerin, Ermenilerin doy- Ö cneğin "Rusya'nın Boğazlar üstünde söz
karşılaştırmalı olarak okumak mümkün. mayan taleplerine karşı bir denge unsuru sa: ıibi olması"na karşı çıkmak, elbette tek
Taşnak şikayetnamesi özet olarak: olarak düşünüldüğünü de itiraf ediyor. taraflı bir "emperyalist" saldırı değil, bir
ı. Gönüllü birliklerinin oluşturulması ve Mehmet Perinçek kitabın başına 19 paylaşma kavgasıydı. Bu ilginç belgelerin
faaliyetlerine ilişkin meseleleri, 2. Rus hü- sayfalık bir "SunuŞ" bölümü yazmış. Rus -tı:rcümenin doğru olması şartıyla- ide-
kümetinin bu birliklerle, bütün Ermeniler- arşivlerinin önemini kimse küçümseyemez. olojik dumanda boğu1ması yazık oluyor
le ve ayrıca Türkiye' nin diğer milletleriyle Ama dünya tarih literatüründe bu kaynak- aç ıkçası. Hele hele Bolhovitinov'un bile
olan ilişkilerini, 3. Ermenilerin savaştan ve lardan bilimsel anlamda yıllardır yararla- sal damadığı Rus sorumluluk payını gör-
birliklerin harekatlarından dolayı yaşadığı nan ve savları "Türk tezi" ile çelişen çok m!zlikten gelerek suçu İngilizlere yükle-
felaketleri yansıtıyor. araştırmacı vardır. O bakımdan "Düşman m !sinin ciddiyetle ilgisi yok.
70 NTV TARiH TEMMUZ 2009
Doğuya demiryolu yapılmasını bile en- OTTOMtlN tlRCllITFCTURb
INGREECE
Komşu,
gelleyen Rusya'ya rağmen nasıl bağım:az
bir Ermenistan kurulacaktı; bunu tasavvur
etmek bile güç. Ermeni propagandasır m Osmanlılara
iddialarının tam aksine bu durum kendile-
rinden hiç saklanmamıştır. Nitekim Errr e-
nilerin cesaretini asıl arttıran şeyin Rmya
sahip çıktı
tarafından dayatılan Yeniköy Antlaşm ısı
olduğunu da Rus Generali itiraf etmeden Yunanistan'ın 9 ayrı
geçemiyor (1914'teki antlaşma, Osma1lı bölgesindeki 191 önemli
Ermenilerine geniş özerklik tanıyan re-
formları öngörüyordu).
Osmanlı eserini tüm
Ottoman Architecture ayrıntılarıyla veren bu kaynak
Ermeniler homojen blok değil in Greece kitap gerek hazırlanış yöntemi
"Suni ayaklanma" denen olgunun ne an- (Yunanistan'da Osmanlı Mimarisi)
lama geldiğini anlamak da zor. Gerçek! en gerekse editoryal sunumuyla,
Editör: Ersi Brouskari
"yapay" olan bir ayaklanmadan neden bu " işte bu işler böyle yapılmalı"
Yunan istan Kü ltür Bakan lı ğ ı , 494 sayfa
kadar korkulduğunu anlamak da öyle. Pe- dedirtiyor.
rinçek Ermeni militanlarının kendi güç e-
rini nasıl ab artarak gerçeklerden koptuk.a-
rını görmesine rağmen irdelemeyi burada Yunanistan'daki Osmanlı mimarisinin
HAYRİ FEHMİ YILMAZ
kesiyor. Oysa bu durum genel tahlilde çö- hemen tüm yapı tiplerinden örnekler-
zülmesi en güç düğümlerden biridir. "Par-
O
smanlı Devleti 15. yüzyılın başla ­ le hazırlanan kitap, konunun en önemli
tilerarası çıkar kavgasına dönüşmüş" bu rından 20. yüzyıl başlarına kadar eserlerinden. Bu tür çalışmalar, Osmanlı
Ermeni gönüllü hareketinin tehdit ve teh- bugünkü Yunanistan topraklarına mimarisinin merkezden uzaklaştıkça ne
like potansiyelinin dibe vurmuş olduğu rıu hakim oldu. Bu süreçte bu topraklarda tür farklılıklar oluşturduğunu izlemek açı­
en azından farz etmek gerekir. Araştırrra­ ibadethaneler, türbeler, köprüler, çeşme­ sından büyük değer taşıyor.
cı yazar bir fikri sonuna kadar düşünmek ler, hamamlar, evler ve çeşitli devlet dai- Bu itinalı çalışmada yer alan Osmanlı
zorundadır. Hem Ermeniler arasındaki releri inşa edildi. Osmanlı Devleti'nden eserleri, hem yapılış öyküleri hem mima-
bölünmelerden bahsetmek hem de onl arı bağımsızlığını kazanan devletler, uzun ri ayrıntılarıyla anlatılıyor. Anıtların hem
homojen bir blokmuş gibi kabullenmek ol- süre bu dönemde yapılan anıtlara pek hoş eski hem yeni fotoğraflarına yer verilmiş.
muyor. Taşnak propagandacısının "tek mh" bakmadılar ve çoğu kez görmezden gel- Kitapta Türkiye'deki genel kabuHere
iddiası en başta Bolhovitinov'u ikna etme- meyi tercih ettiler. İmar çalışmalarında ilk göre Osmanlı mimarisinin dini anıtları
diğine göre, buna dayanarak genelleme ler feda edilen yapılar genellikle bunlar oldu. olarak, sadece İ slam dinine ait anıtlara yer
yapmak da olmaz. Yunanistan'da, Batı Trakya ve Onikiada verilmiş. Oysa Osmanlı coğrafYasında ya-
Perinçek'in, bu lafların Taşnakların kla- dışında yaşayan Türkler (Müslümanlar), şayan Hıristiyanlar bu dönemde çok sayı­
sik kof övünme repertuarına ait olduğunu 1924'te mübadeleyle zorunlu göçe maruz da yapı inşa etmiş; dönemin mimari özel-
bilmesi lazım. Karekin Pastırmacıyan bu na kalınca, dini yapılar da kullanılmaz oldu. likleri bu yapılara yansımıştır. Bu yapıların
benzer lafları daha savaş bitmeden yayın­ Yunanistan kültürel mirasının önemli da çalışmaya katılması daha etkileyici ve
latmıştı. Ermeni gönüllülerinin işledikleri bir bölümünü oluşturan bu yapılara ilgi eksiksiz bir tablo ortaya koyardı. Umarız
insanlık suçları hakkında bir fikir edine- son yıllarda arttı. Bu çerçevede Yunanis- benzer çalışmalar Türkiye'de ve diğer ül-
bilmek içinse, genç Hovannissian'ı cile tan Kültür Bakanlığı tarafından hazır­ kelerde de hızla artar.
okumak yeter. Bunlar keşfedilmeyi btk- lanan Ottornan Arehitecture In Greeee
leyen sırlar değildir. Bolhovitinov sad(:ce (Yunanistan'da Osmanlı Mimari-
Ermenilerin değil, Türklerin de iddiaları na
şüpheyle yaklaşıyor ve iki gruba da a~ rnı
si) adlı kitap, bu anıtların önem-
li bölümünü biraraya getiriyor.
rı .~
i
mesafeden, tepeden bakıyor. Bu da boş ıre­ Avrupa Birliği'nin desteğiyle,
ıl
rilemeyecek bir ölçüt. "Güncel Kültürün Büyük Çaplı
Taşnak şikayetnamesi de, Generalin:a-
poru da tarihi açıdan çok önemli biriıcil
İletişim Olaylarını ve Altyapı­
sını Destekleme" projesi kapsa- ı
belgeler olsa da bunların içindeki neS1el mında hazırlanmış olan yayının
isabetsizlikler, siyasi mülahazalar, propa- Türkiye'de satışı yok.
gandif saptırmalar göz önünde tutularak
Girit'te Yanya bölgesindeki eserleri
son derece kritik ve analitik bir bakış açı­

L
tanıtan sayfalardan biri.
sıyla ele alınmalıdır. •
Kitap
.............................. .... ... .... ..... ............. ........ .... .... .. ... ....................... ... ..........................................................................

dik donanmasını Osmanlıların talimatı


dahilinde gözetlerlermiş. Bu hizmeti aynı
zamanda Venediklilere sundukları da bi-
i ANıLARıNA SAYGı

linir; ama iki taraf da bunun pek üstünde


durmazmış. Hatta çok ilginç bir şekilde,
Rumca kitapların
düşmana casusluk edenleri yakalamak da muhafızıydı
Dubrovniklilere havale edilirmiş. Yani
"izinsiz" casusları, "izinli" casus Dubrov- ış işIi Rum Mezarlığı'nda toprağa
nikliler halledermiş. i verdiğin: iz Rahip Meletios Sak-
Ödedikleri yıllık haraç 1000 Floriyken, kulidis Istanbul sahaflık tarihine
1478'de 12.500 Floriye çıkmış. 1444-1459 ~ :eçecek simalardan biriydi. Kadıköy
arasında Sırplara meyleden şehir, haracını doğumlu Sakkulidis, 1942 yılında
Osmanlı Devleti ve Dubrovnik ödememiş. Maddi destek verdikleri başka Heybeliada Ruhban Okulu'na gir-
İlişkileri 1500-1600 bir alan da komşu Osmanlı eyaletlerine miş ve 1949 yılında mezun olmuştur.
Doğu Akdeniz'de yapı malzemesi ve ustaları göndermekmiş. ] 950'de adı Meletios olarak takdis
Cas us lar ve Tacirler Kalafat için istenen ustaların ise her ihti- edilen Sakkulidis, ölümüne kadar pa-
Metin Ziya Köse yaçları karşılanıp ücretleri ödenirmiş. f'az olarak görev yaptı. Kumkapı'daki
Giza Yay ı nları, 153 sayfa, 12 TL Şehir düşman taraflar arasında esir Aya Kiryaki'nin (Hagia Kyriake-
değiş tokuşunun yapıldığı bir yermiş aynı Merdivenli Kilise) papazı M. Sak-
zamanda. Dubrovnik beyleri burada maddi ~ :ulidis gerçek bir kitap sevdalısıydı.
Akdeniz'in çıkar gözetmeksizin aracılık yapıyorlarmış.
Diplomatik heyetler de ilkesel olarak yol-
ıstanbul'da basılmış Rumca kitapları
c'ndan daha iyi bilen yoktu. Sakkulidis
ticaret ve culuklarına orada ara verirmiş. Dubrovnik
tercümanları da iyi eğitilmiş ve nitelikli
İstanbul'da basılan kitapların hangi dil
ve hangi alfabeyle basılmış olursa olsun
casusluk personelden oluşurmuş.
Kitabın ikinci bölümü, Osmanlı­
İstanbul dışına çıkmasını kabullenme-
yen gerçek bir İstanbullu idi. Rumca
merkezi Dubrovnik ticari münasebetlerine eğiliyor.
Bu ticaretin dayanak noktasının çeşit­
İstanbul baskısı kitapların ne pahasına
(olursa olsun İstanbul'da kalmasını is-
li ahidnameler, yani kapitülasyonlara çok t ediği için başka ülkelere kitap satma
Bugün Hırvatistandaki benzer, yerli tüccarın dezavantajına mad- konusunda hışmına uğrardık.
Dubrovnik kenti,Osmanlı deler içeren mukaveleler olduğu anlaşılıyor. İstanbul'daki Rum basın tarihi
egemenliğinde özerk statüye Dubrovnikliler haklarını savunmuşlar, an- konusunda engin bilgiye sahip olan
cak Müslümanlarla olan davalarında kadı­ Rahip Sakkulidis'in herhangi bir eser
sahip, ilginç bir serbest şehirdi. ya başvurmaları koşulu getirilmiş. vermeden aramızdan ayrılması, İstan­
Yazar bundan sonra o devirdeki ticari bul kültür tarihi açısından büyük bir

D Ubrovnik bugünkü Hırvatistan'ın


Adriyatik sahilinde tarihi bir şehir.
Geçmişte ise Ragusa veya Raguse
usulü derinlemesine tanıtıyor. Ama kıtlık
zamanlarında gıda maddeleri konusunda
şehrin özel muamele gördüğü de anlaşılı­
kayıptır. Yıllarca emek vererek topla-
c'.ığı İstanbul baskısı Rumca kitapların
başka bir ülkeye gidebilecek olması
olarak adlandırılan bir serbest şehirdi. Os- yor. Bunların doğal sonucu olan ticari ihti- h tapseverleri
manlıların Balkanlara hakim oldur,ru dö- laflar ise üçüncü bölümde irdelenmiş. Açık kaygılandırmak­
nemde haraç ödeyerek varlığını sürdürmüş bir dile sahip kitabın ekler bölümünde ise tadır. İstanbul
önemli bir ticaret merkeziydi. önemli arşiv belgeleri sunuluyor. Bibliyog- baskısı kitapların
Kitapta, II. Murad devrinden (1421 - rafya biraz yetersiz kalmış. Kitapta bazıları yeri İstanbul'da
1451) itibaren gelişen bölgeye özgü vasallık çok etraflı, 459 dipnotu var. Rahip Sakkulidis
ilişkisi irdelenerek, sürtüşen güçler arasın­ Yazarın özünü kavradığı bu konuda 2 dına kurulacak
da kalan küçük bir şehir devletinin, klasik çalışmasını daha da genişleteceğini ümit bir kütüphanede
tampon işlevini görmeden bağımsızlığını ederiz. Çünkü konu şimdiye dek hiç hak c ,lmalıdır. Te-
nasıl koruduğu açıklanıyor. etmediği biçimde ihmal edilmişti. mennimiz budur.
Meletios Sakkulidis
Dubrovnikliler Adriyatik'teki Vene- DeryaTulga Emin Nedref İşli (1926-2009)

ÇOK SATAN KİTAPLAR


Truva'nın intikamı: Fatih Sultan Devlet·i Aliyye Osmanlı'dan Günümüze Kur'an, incil ve Tevrat'ın Yalancı Tanıklar
Mehmed ve istanbul'un Fethi'nin Halil inalcık Kimlik ve Ideoloji S·· er'deki Kökeni Kahvesi
Bilinmeyen Yönleri Türkiye iş Bankası Kemal Karpat Mu zzez ilmiye Çığ Vedat Türkali
Erhan Afyoncu Kültür Yayınları Timaş Yayınları Kaı nak Yayınları Turkuvaz Kitap
Yeditepe Yayınları, 166 sayfa, 10 TL 388 sayfa, 18 TL 325 sayfa, 15.75 TL 88 'iayfa, 8 TL 408 sayfa, 18 TL

72 NTV TARiH TEMMUZ 2009


Sahaftan
...... ........................................................... ra:---~
E. NEDRET İŞLİ
... .....
;. :.:.;.;•..• ~
.o.;.;.;. .•.•.:..:..:.:..:
•..•.:..:.:..:. .•.•_.~
• • •. :.:.:.; •••••.:..:.:.:.
.••. :.:.:.:.;
• .• • .=
.. =
. . . .. . . . . . . . . . . . . .
- lot-

Ressam .~} J!..,! Ci.:- ~.,....~\


.r~~\ju.ı..

paşanın nadir ..... 1.j1lJ- ;;ı)~ ;i}':;"')? J\.:. .j,././

metinleri .,,);1 ;;.i.)~ .;..1>:-' '~.:l:.:;:.,.....':"ıL",:ı1,;.


)~ .j'1;1 J>.'1Iı.ı- .::1.,;< ~Jil) '-'ii c-ıt:..
c~ ';Ö..-ıi . ;:rl;1 L:.~' "J-.:.J, ....~
...:ı, ..;$. ..ir- •.i.}".. .Jx\.o .,,1; .x.;) j!"':'
Mübeccel Hazineler (yüceltilm.ş 1$)-. ,ii ..,;t.J:.-.ı 1$<" • .:ıt:l1. •.ill;IJlf.I;.;...1i

Hazineler) adlı, 1913'te sınırlı


s ayıda basılan eser, Osmanlı
~ ~J~ ..;),1 L.:.il ~Jj,1
#.,,);1 ~ .:ı,)~ ..ı.; .;..).; .. ~
.::.,lot ».-i ';.",,;1 ~.J
J6..:.-1 )~ı .ı: ,., .
;.
...~
d./

i L. _.L.
J.

JL.J i J ......
ıf~

.sJi":-
<-.i
sanat tarihi, İstanbul eski ",.ı,:,:..ü...; JY !lil;J. \1\ ,~; J . .jj.-f
..o'-?s.-:....ı.;s. ........ .!u ~i :",i , . .:ı1.;.Ç
eserler ve önemli kütür insanları .;..~ ~J.J. J'1)~ .:ıYJI "'1..,1 :ıS) <-.).-i)

hakkında yazılmış yazı ve C- ·ır· '-e- ~(;ı;. ..i)l..1 ;;ı)ı>:::..:.. .,-'"'.ıI

fotoğrafları kapsıyor. Mübecce/ Hazine/erde


ııı. Ahmed Çeşmesi.

sker ressamlarımızdan Hüseyin Yıldız Sarayı'nda bulunan Silah yazı içerir. 1913'te İstanbul'da Şems
Zekai Paşa, güzel sanatlar ve Müzesi'ni de Mahmut Şevket Paşa'yla Matbaası'nda basılan eser, bu mütevazı
eski eserlere ait incelemeleriyle birlikte kuran Hüseyin Zekii Paşa, 191 9'da 224 sayfalık metne eşlik eden resimlerle
tanınmıştır. 1859 Üsküdar doğumlu Zekii öldü. Zekai Paşa, Mübeccel Hazineler süslüdür. O tarihe kadar muvakkithaneler,
Paşa, 188ı'de Harbiye'den mezun olmuş, (Yüceltilmiş Hazineler) isimli bir kitap sebiller, surlar gibi üzerinde durulmamış
saraya yaver olup Şeker Ahmet Paşa'Ilın da kaleme almıştır. Bu eser, Osmanlı bazı eski eserler üzerine, estetik bir gözle
yanında bulumuş, Ressam Zekai Paşa, on un asker ressamların en önemlilerinden olan yazılmış; saraya mensup bir asker bürokratın
ölümünden sonra da mabeyn ressamlığı paşanın eski eserler, önemli kültür insanları, kaleme aldığı, sayıca çok az basılmış ya da
görevini yürütmüştür. Üsküdar'da tablo ve akranı ressamlar, sanat tarihi, İstanbul'un dağıtılmamış bir kitaptır. Osmanlıca basılı
antikalarla dolu evinde yaşayan Zekai Pa şa, güzellikleri gibi farklı konularda görüş ve kitaplar arasında nadir olarak bulunan
II. Wilhelm'in Suriye seyahati sırasın da değerlendirmelerini kapsamaktadır. bu eserin günümüz Türkçesine çevrilerek
asar-ı atika uzmanı, yani eski eserler uzmanı "İ fade-i Mahsusa", yani bir önsözle yayımlanması resim, kültür ve sanat tarihi
görevli memur olarak çalışmıştır. başlayan eser, kimi uzun kimi kısa 44 açısından bir kazanç olacaktır.

YENİ ÇıKANLAR
ARAşTmMA ROMAN
Kentln Türküsü: Çocuklar İçin
Antik Çağda Anadolu Anadolu Pop-Rock Dünya Tarihi Theodora
Elmar Schwerteiın Cumhı i Canb azoğlu Neil Grant Radi Dikici
Kitap Yaymevi, 117 sayfa, 15 TL Pan Ya/mcılık, 368 sayfa, 30 TL Türkiye iş Bankası Yaymlan Remzi Kitabevi, 367 say1a, 20 TL
192 sayfa, 25 TL
Münster Üniversitesi Eskiçağ Tarihi Yarım ~ ıüzyıııık bir geçmişe sahip ı.Justinianus'un eşi imparatoriçe
Profesörü olan Elmar Schwerteim, olan Ar ıadolu Rock müziğinin, Haluk Sekiz-onaltı yaş arası çocuklar için Theodora'nın entrikalarla dolu
Anadolu'nun MÖ 10.000-3000 yılları Levent'le baş l adığına ilişkin yaygın "eğlenceli tarih dersleri"... hayatını anlatan roman, belgelerden
a rasındaki tarihine ışık tutuyor. inançlardan rahats ı z olan Cumhuriyet Oxford Üniversitesi'nden uzmanların yararl an ı l arak yazılmış. Geç Antikçağ ' ın
Yarı madanın Antikçağın hiç bir gazete:;i yazarı Cumhur Cambazoğlu, haz ı rladığı kitap, dünyanın "göz en önemli figürlerinden Justinianus'un
döneminde tek bu müı ikle ilgili korkutan" tarihini 553'teki ıı. istanbul
bir güç tarafından çektiğ i <aynak akıcı cümleler, Konsili'nde
yö netilmediğin i sı kıntıs ın i da hesaba biyografiler, ilginç karşılaştığı
söyleyen yazar, katara~ böyle bir resim ve fotoğraflar, muhalefetten sağ
Anadolu'da ça l ışmııya başlamış. haritalarla anlatıyor. çıkmas ı n ı sağlayan
egemenlik kurmuş Canba; ~oğlu, Resimli zaman Theodora'n ın
Asurlular, Hititler, Anadolu Rock'la ilgili çizelgesi ile kitabın hayatını okurken
F rigya l ılar, Lidya l ılar dönem n dergileri sonunda yer alan dönemin idari ve
h a kkında bilgi ve gaz1 ıtelerinden sözlük ve dizin de hukuki değişiklikleri
veriyor. Helenizm ve Anadolu'daki derledi ii bilgileri bu kitapta birleştiriyor. konuları tamamlıyor. yak ı ndan izleniyor.
Roma egemen l iğine değiniyor.

NTV TARiH TEMMUZ 2009 73


Cahillikler Tarihi
İki meşhur hata

Yanlış Resmi geçit, resmi nikah


DOğru Resm-i geçit, nikah

NECDETSAKAOGLU zamanlara kadar bir de

K
"resm-i küşat" vardı;
imi spikerlerin yerini "açılış" a, "açılış
ulusal tören töreni"ne bırakıp
haberlerinde "resmi unutuldu. Şimdilerde
geçit" deyişlerine resm-i geçit yerine
kulaklarımız; gazetelerdeki "resmi geçit" deniyor
"birlikteliklerini resmi nikahla ki "resm" sözcüğü
noktaladılar"; "imam nikahlı tören anlamında değil;
eşini bıçakladı" vb. cümlelerine kamuya ait anlamında
de gözlerimiz alıştı. "Resmi kullanılmış oluyor.
geçit" ve "resmi nikah" "Resm-i geçit"te,
diye iki galat-ı meşhUr (bir söylerken vurguya,
kelimenin yanlış kullanımının yazarken imlaya dikkat
yaygınlaşarak, doğrusunun etmek gerekiyor.
yerini alması) daha edinmiş Kestirme çözümse
sayılırız! "tören geçişi"ni tercih belgesi) düzenleniyordu. 1934 Cumhuriyet Bayramı
Dili ve kalemi yanıltansa, etmektir. Köylerde ise kadı adına nikahı kutlamalarında, Galata
Köprüsü'nden "tören geçiş i " .
Arapça "resm" sözcüğüdür. "Resmi nikah" da yanlıştır. imam kıyıyordu ama, yaptığı
Dilimize yerleşmiş bir dizi Nikahın resmisi, hususisi işlemi kadıya onaylatıyor; yani
anlamı ve türevi olan bu olmaz. Nikah, nikahtır. hukuki geçerliliği sağlıyo::du.
sözcük, "resim ve harçlar"da Topluma açık, yasal geçerliliği Günümüzde bu durumd~ "n
vergi, "resim sergisi"nde tablo, ve yaptırımları olan evlilik da yola çıkarak, yani kıyılın
"vesikalık resim"de fotoğraf sözleşmesi demektir. nikahın imam nikahı
anlamındadır. Türkiye'de nikahlar Medeni olmadığını vurgulamak
Valiliği. ılelediye Ilaşbıılığı,
"Resm-i geçit", törenlerde Kanun'un ilgili maddelerine adına, yanlış olarak "resmı MAROIX
rı M iif'iiıügii. rı Sosyal hi,me,I., ~lu·
birliklerin, öğrencilerin sıralı göre kıyılır. Önceki nikah" denmektedir. Sonuçta dürlüğü \'e sivil toplum kuruluşlannın işbir­
liğ~I. , II ~I.Y" Annek, Gunü"nde ıoo çif·
ve uygun adım yürüyüşleridir. dönemlerde de "akd-i nikah" halen sıkça kullanılan "re:imi tc resmi nikah Y3pll:ıc~k. Mardi n Valisi
Mchmc::t Kıh~'I~ r, uJkenin h r bölge$indc
"Geçit resmi", daha Türkçesi (evlilik sözleşmesi) vardı ve nikah" deyimi, "resmi geç.t"e kadının mir3S. çocuk "dayeti gibi konulnr·
d3 haksızlığa uğradı~nı, dini nibhla birlik-
"geçit töreni" veya "tören kadılarca hukuksal geçerliliği eşdeğerde yanlış ve gülünçtür. te klyıl:lC3k resmi nikab bu h:ı ksııhkJ::ı rı
oTtadim k3.1dı r:ıcağını söyledi.
geçişi" anlamına gelir. Yakın olan "izinname" (evlenme Doğal ki bu galata da hayat
veren eski bir deyim var: KADININ YERi KORUNACAK

Cumhuriyet'ten önce evlilik


törenlerine "resm-i akd-i
nikah" (evlilik sözleşmesi
töreni) deniyor; kutlama
mesajları da "Mahdıım-ı
samilerinin resm-i 'akd-i
nikahı meserret-i kalbiye:ni
mııcib olmakla 'arz-ı tebr ik
eylerim" (Oğlunuzun evlilik
sözleşmesi töreni nedeniyle
içten sevinç duymuş olarl ık
tebriklerimi sunarım) yollu
yazılıyordu.

74 NTV TARiH TEMMUZ 2009


Taze, cıenl,
ve sağlıklı!

Lütfen yüzüniızde denemeyin.

Yıllarca güzel ve bakımiı görünen kadınların sırrı olan antiaging


tekno lojisi, şimdi Gü len Boya Home Cosmetics ürünl eriyle
evinize de güzellik katıyor .

Ka dınların güzellik sırlarındar ilham alan Gülen Boya, Elegans


Anti-aging ile evinizin de sizir kadar bakımiı olmasını sağlıyor .
Elegans Anti-aging Serisi'nin mak imum silinebilirlik ve hijyen
sağlayan 7+2 üstün özelliği ~;ayesinde duvarlarınız da yıllarca
gen ç ka l ıyo r .

eviniz yüzünlızdür
Anadolu'nun Ustaları · · ·AfİMETYEŞ"iLTEPE····· · · · · · ···· · ··· · · · · ·· · · ····· · · · ···· .................. .

Bizans Imparatoru Zeno, NTV Tarih'e yaz dı

Ermenek'tE!n çıktım
· Bizans'ın t.:ıhtına

Karşıma dikilip utanmadan


soruyorsun, senin neren
Helen diye? Ben o entrikayla
inşa edilen ülkenin değil,
E rmenek denen yerin hemen ba-
tısındaki, Toroslar'dan Bozkır
kasabasına uzanan yalçın kaya-
lıkların çevirdiği geniş yaylaklar
benim baba ocağımdır. Isauria'nın sert bir
Komutanı) olarak atadı. İmparatorluğun
birliğine
leı inden
en büyük tehdit olan Alan lider-
Aspar ve oğlu Ardabur'un yarat-
tığ ı sorunları da çözmeye yardımcı olun~a;
İmp arator Leo, Doğu Roma' nın belcisı için
kış akşamında 425 civarında doğmuşum. kendince en önemli yatırımı yaptı ve beni
bir Anadolu devleti olan
Doğduğumda adımı Tarasikodissa koy- h:ı Ariadne ile evlendirdi.
Bizans'ın sahibiyim! Ben, muşlar. Ama beni hep Helence, Traskal-
Anadolulu barbar, Helen lisseos olarak çağırdılar. Romalılar halkımı Kayınvalide entrikası
barbar kavimler arasında sayardı. Bizden !saurialı adım HeleniRoma kültürüne uy-
soyundan gelmediği için hor
köle, orman işçisi ya da en iyi ihtimalle as- gun adla Zeno olmuştu artık. Bu evlilikten
görülen küçük asker, Isaurialı ker olanlar, Roma' nın bize o çok uzak, şaşalı doğan oğlum II. Leo 6 yaşına girdiğinde, .
Tarasikodissa, Ermenekli dünyasını görme şansını elde ederlerdi. dedesi İmparator i . Leo öldü ve impara-
Büyüdüğümde Lamos'ta (LimonIu), torluk tacı doğal olarak oğluma geçti. Yıl
hemşehriniz, yaklaşık bin yıl
Bizans sınır garnizonuna asker olmak için 473'tü ... O yılın sonbaharında ortaya çı­
sürecek bir imparatorluğun başvurdum. Eğitimlerde gösterdiğim üstün kan bir salgın hastalıktan küçük oğlum da
temel taşını koydum başarı nedeniyle Kostantinopolis'e devşirme etl:.ilendi ve onu kurtarmak mümkün ol-
asker olarak götürüldüm. Daha ı 7 yaşımda, madı. Onu kaybettiğimiz günün ertesinde
Kostantinopolis' e!
İmparatorTheodosius'un muhafız alayında Biıans'ın imparatorluk tacını ilk defa bir
subayolarak göreve başladım. Ama onun ''Anadolu barbarı" taktı, yani ben. Dominus
ölümü ve Marciaus'un ~mparator olmasıyla Noster Flavius Zeno Perpetuus Augustus,
kendi ülkerne, Isauria'ya "birlik komutanı" unutulan adıyla Ermenekli Tarasikodissa ...
olarakgeri döndüm. Burada askerlik konu- Yıl 474.
sundaki teknik bilgimi halkımla paylaştım, Entrikacı, iktidar heveslisi kayınvali­
bölgesel düzeyde kolluk görevi üstlenecek dem Verina, barbar bir Anadolu kavmi ne
birlikler oluşturdum . davanan soyumu bahane ederek kendi kar-
dCli Basiliskus'u tahta taşıdı ve beni taht-
İmparatorun kızı taH uzaklaştırdı.
İmparator Leo 466'da beni muhafız ala- Bunun üzerine hayatımı tehlikeye at-
yının komutan yardımcılığını üstlenmek mamak için, en güvendiğim adamlarım ve
üzere başkente çağırdı. Kısa sürede güve- eşim Ariadne ile Bizans'ın kasasındaki de-
nini kazandığım imparator, üç yıl sonra ğdi eşya ve taşlarla madenleri de alarak bir
beni konsil, hemen ardından da "Magister ge,:e gizlice Kostantinopolis'ten ayrıldım
Militum per Orientem' (Doğu Orduları ve Isauria'ya gittim. Bugün adı Elmayurdu

76 NTV TARiH TEMMUZ 2009


r. "('
olan kentime, Zenonopolis'e yerleştim. 476 gtinü bana :Augustulm'u tahttan
Burada lsauria ve Kilikya'daki farl dı diğini ve Senato'nı feshettiğini bildiren
kent ve kalelerde Kostantinopolis'e güçlü mektup gönöerdi. Kendi aaına imparator- arbar hemşehriniz
bir ordu kurarak geri dönme planları yap- luk yerine sadece asalet unvanı almayı ter- Ama bu dönemde Hıristiyanlar arasındaki
tım. Basiliskus'un uyguladığı hatalı din ve cih eden bu deli kabile şefı, bana bağlılığını mezhep savaşlarının giderek şiddetlenmesi
ekonomi politikaları nedeniyle Bizans hal- açık ifadelerle belirten mektubuyla Batı' nın ve monofızitlerin (İsa'da varolduğu savu-
kı benden yana saf değiştirdi. Artık kim- güç merkezi konumuna son vermiş oldu. nulan insan ve Tanl'l doğasının tek vücutta
se "barbar soyumdan" söz etmiyor, aksi Ile Böylece Batı Roma fıilen ortadan kalktı birleştiği yönündeki inanca sahip Hıristi­
"Anadolu'nun bağrından gelen" gerçek I:i- ve ben, zamanın !;ıu kavşak noktasında tar- yanlar) Anadolu'da güçlenerek diğer mez-
zanslı olarak görüıüyordum. tışmasız iktidarıdu ilan heplere karşı kanlı bir savaş kampanyası
476'nın ağustosunda impa- ettim. Ostrogot isyanla- başlatması, siyasi otoritemi sarsmaya başla­
ratorluk tahtına kansız bir rını ve bölgesel işgal ha- dı. Bunun üzerine sorunu barışçıl yollardan
darbe ile yeniden ka\;llştum . reketlerini 488'de şefieri çözmek için konsil toplantıları düzenledim,
Aynı dönemde B atı Roma, Theodorik'le yaptığım arabuluculuk yaptım. Fakat monofızitlere
Got kavimleri ile Vandal- anlaşmayla çözüme ka- daha hoşgörülü olduğum söylentileri, uz-
ların uzun yıllardır devam vuşturmam iktidarımı laştırma çabalarıma gölge düşürdü. Mez-
eden istilası yüzünden son pekiştirmemi sağladı. hep sorunlarıyla uğraşırken tahtımın tek
nefesini vermek üzereydi. Bu sıradaona da "ordu varisi oğlum Zeno'yu nedenini anlayama-
komutanı" sıfatı vere- dığımız, ani bir hastalık sonucu kaybettim.
B atı Roma bitti rek, İtalya'nın kuzeyin- Bu büyük acının etkisiyle, uzun süredir de-
Tahta yeniden geçtikten de halkıyla birlikte yer- vam eden sara beni tamemen ele geçirdi ve
sonra, B atı Ro~a'yı hüküm- leşik düzene geçeceği Roma'yı birleştirdiğim günün ı5 . yıldönü­
ranlığımıza geçirmeğe 'karar topraklar bağışladım. münde,4 Eylül 491'de Bizans'ı sonsuza dek
verdim. Roma'yı aynı bay- İmparatorluğumun son terk ettim.
rak altında birleştirmenin üç yılı dış siyasi konu- Ben, Anadolulu barbar, Helen soyun-
tek yolu, Kostantinopolis'i lardaki sorunların çö- dan gelmediği için hor görülen küçük
tek b aşkent, Anadolulu bar- asker, Isaurialı Tarasikodissa, Ermenek-
bar Zeno'yu da onun tek li hemşehriniz, yaklaşık bin yıl sürecek
imparator 1. leo'nun kı z ı,
imparatoru ilan etmekti. Zeno'nun karıs ı Ariadne. bir imparatorluğun temel taşını koydum
BatıRoma'yıtümüyle ele Zeno'nun, ölümünden Kostantinopolis'e. İyi belleyin ki, anlat-
geçirmiş, onun son impara- sonra 1. Anastasius 'la tığım sizin öykünüzdür! Ve şunu iyi bilin
evl enen Ariad ne iki
toru Romulus Augustulus'u ki, bu topraklarda inşa edilmiş en büyük
hükümdar za m a nınd a
rehin almış Heruli . kavmi- i mparato ri çe li ğini
devletleri yine bu toprakların çocukları
nin önderi Odoaker, 4 Eylül korudu. kurmuştur! •

NTV TARiH TEMMUZ 2009 77


.EY1.iY.~ ç.~.ı.~bi . .. . ! . Ş~.Y~b~ıg.~~.~.·..··.·.... . ... ... ........ ... ...... . . .. . ... .........
ERZURUM

Kediler sıçrarken havCiıda donar


~ --------~~~~~----i Kışın bir kedi damdan dama sıçrarken havada
'"
'"
donup kalmış. Nevruz · ·ı Harzemşahı (Mayıs) gelince
donu çözülmüş mavIıvarak yere düşmüş! Derviş ise
"ValIahi on bir ay yirmi dokuz gün oturdum, halk
hep yaz gelecek dedilHr, ben görmedim" demiş.

77 cami ile 70 mescidin lara konur. Bir kile tohumdan seksen kile
en eskisi, Akkoyunlu ür in alınır. Yemeklerinden tavuk böreği,
padişahlarının Tebriz çİıiş böreği, has beyaz yağlı çöreği, bir kulaç
Kapısının iç yüzünde boyunda has ekmeği, ketesi, paçası, tandır
toprak örtülü, bir mina- kebabı, aşkını, herisesi meşhurdur. Kavak
rzurum'daki 110 saray da alt ve reli Ulu Cami'dir. İlim tahsili için medrese, ve söğüt ağaçları çok, amma kış elması ve
üst katlı, divanhaneli kasırlı ya- darülkura ve darWhadislerinden ayrıca 110 ahlat armudundan başka meyvesi yoktur.
pılar; İrem Bağı misali gülistan- da sıbyan mektebi var. Derviş tekkeleri, su- Anlatılan bir meseldir. Dervişe sor-
lardır. Başta Paşa Sarayı, Tayyar ları gür akan çeşmeler sebiller çoktur. Çeş­ mıışlar: "Nereden geliyorsun?", "Kar rah-
Mehmed Paşa, Tekeli Paşa kasırları meş­ melerin meşhurları çarşı içindeki Cennet mc:tinden gelirim!" demiş. "O ne diyar-
hurlarıdır. Tekeli Paşa'nınkine şu tarih Pınarı ile Erzincan Kapısı dışındaki Deve dır?" demişler. "Soğuktan ere zulüm olan
düşürülmüş: "Tak üzre tak tamtarak" Paşa Çeşmesidir. Sekiz yüz kadar dükkan, dört Erzurum'dur!" demiş. "Orada yaza rastladın
Efendimiz Defterdarzade Mehmed Paşa kapılı, kargir kubbeli bir de bedesten vardır. mı ?" demişler. "Vallahi on bir ay yirmi do-
Kasrı'nda, yer hamarnı, Abıhayat misali Saraçhanesi, kazazları (ipe~iler), kuyum- kuz gün oturdum, halk hep yaz gelecek de-
çeşmeler, dış avlusu ytrafındaki ahırların cuları, terzileri, sipahi pazarı, Tahtakale de- diler, ben görmedim!" demiş. Yine anlatılır
üstünde de karakullukçu odaları var. Saray nen pazar yeri görülmeye değer. ki kışın bir kedi damdan dama sıçrarken
meydanında daima cirit oynanır. Mahkeme Erzurum ahalisi Türk, Türkmen, Kürt havada donup kalmış . Sekiz aydan son-
Sa'rayı, Cafer Efendi Sarayı, Küçük Aba- ve Ermenidir. Gök dolak Acemler de var- ra Nevruz-ı Harzemşahi (Mayıs) gelince
za Paşa Sarayı, Kefen İkindisioğlu Sarayı, dır. Sağlam bünyeli, sağlığa, beslenmeye donu çözülmüş mavlıyarak yere düşmüş !.
Hanım Sarayı namlı yapılardır. düşkün, orta boylu, yetişkinleri ve civanları Gt:rçek şu ki kışın yaş elle bir demir parçası
Cümle 70 mahalle İslam, yedi Mahalle yiğit ve dayanıklıdır. On yaşından yirmi ya- tuı:ulsa derhal donar. Odun yoktur. Dağ­
Ermenidir. Kıpti ve Yahudisi yoktur. Evleri şına kadar gayet güzellerken daha sonra tez lar çıplaktır. Yerlilerin koyunu sığırı çok
kargir binadır. Kış şiddetli, hava çok soğuk sakallanır ve gayet kıllı olurlar. Ama hepsi olduğundan fıkaralar sığır tezeği yakarlar.
olduğundan iki katlısı enderdir. On on bir halim selim, dürüst ve anlayışlıdır. Ayanları Bl.nların ocaklan evlerinin ortasındadır.
ay kar yağdığı çokça vakidir. Damlarının, uleması, çuha, samur, ferace giyerler. Dört çevrelerinde de hayvan durup evleri
bamlarının bacaları, evlerinin keçe kaplı Havası üç ay öyle iyidir ki insanı diriltir. hamam gibi olur.
kapıları olur.Hamam gibi ibadethaneleri Sulan hayat verir. Kışın şiddetinden hubu- Se~vahatname, cilt II, İstanbul 1314,
vardır. Kısacası ilim tahsil edilecek diyardır. batı 60 günde olgunlaşıp biçilir ve anbar- s. :~ 05-2 18'den .
Erzurum Lalapaşa Camii,
Belediye ve Hükümet Konağı. •

Herise: Daha yaygın adıyla keşkek. Ka-


buğu çıkarılmış buğday (keşkek) ile kemiksiz
koyun gerdan ının kazanda ağaç kepçeyle
ezile karıştırıla pişirilmes i yle hazırlanan ma-
cun kıvamında Anadolu yemeği.
aBuDi~ a BÜNYADDİNÇ

ispiR KALES i

3 bin yılın kıyısında ...


spir, Çoruh nehrinin 1514'ten sonra Osmanlılar kilise binası. Mescidin
kenarında dağlarla hüküm sürmüş. İşte böyle minaresi, gözedeme kulesi
kuşatılmış bir yerleşim . tarih . geçmişi olan bir yer işlevi de görmüş. 10-17
Doğu Anadolu ile Doğu olan [spir' de bulabileceğiniz Eylül arasında gelinirse
Karadeniz'in sahil kesimi tek e ,ki eser, İspir Kalesi. gayet etkileyici geleneksel
arasında dağların geçit verdiği Ne yazık ki yapım tarihi bir olaya tanık olunur:
ender noktalardan birinin bilinmiyor. MÖ 9. ve 8. Büyük İspir Pazarı.
tam ortasında. Günümüzde yüzyı llarda bu topraklarda Doğu Anadolu'nun en
de E rzurum-Rize karayolu med(:niyet kurmuş büyük pazarına Kars'tan,
İspir' den geçerek Ovit Dağı Hurıiler, Urartular ya da Erzurum' dan, Van' dan, Artvin _
geçidi üzerinden Karadeniz'e daha sonra buraya gelen Rize' den gelen kervanlar Rize

ulaşır. Doğal olarak böyle Sakalar tarafından yapıldığı günümüz yerleşiminin


• Yusufeli
• ikizdere •
bir geçit noktası, tarih düşü nülüyor. Kale, iç kale yanındaki çayırlarda toplanır.
Belki de Anadolu' da yaşayan d isPir
boyunca Anadolu' da hüküm ve dı i kale olmak üzere iki w

sürmüş birçok medeniyetin bölümden oluşuyor. Dış en büyük geleneksel pazardır, Ba: bu rt Ispir • Tortum
hakimiyeti altına girmiş. kale neredeyse tamamen asırlardır devam etmektedir. Kal esi
• Erzurum
Medler, Persler, Romalılar, yıkık halde. İç kale ise
Sasaniler, Araplar, Malazgirt coğrafyaya uygun inşa
Çadırlar kurulur, kazanlarda
aşlar kaynar. Unutulmaya
D Erzurum İspir
Savaşı'ndan sonra, Saltuklular edilmiş. Sarp kayalıkların yüz tutmuş birçok zanaat Unutmayın: Doğu Karadeniz
konaklama seçenekleri açımndan çok
ve ardından Moğollar, oluşturduğu iki tepenin ürününü bulabilirsiniz. kısır olsa da İspir' de sizi çok büyük
İlhanlılar, Karakoyunlular, üzeri ndeki kaleye çıkınca, Burada tarih, eserlerinden bir sürpıiz bejkliyar: C;oruh nehrinin
kıyısına dizilmiş on adet bungalov.
Timurlular, Akkoyunlular, en dikkat çekici iki yapı, ziyade gelenekleriyle İDOS Telefon 044? 451 42 11
Atabeyler ve son olarak bir nıeseit ve yakınındaki yaşamaktadır.

NTV TARiH TEMMUZ 2009 79


Aziz SiMEON MANASTIRI

Dağda oturan aziz


ziz Simeon'un bir mağaraya kapanarak
geliştirdiği ve "stylit" oruç tuttu, sonra üç senesini
adı verilen öğretisini tek başına bir mağarada
yaydığı, günümüzde de geçirdi, son olarak da buraya
medeniyetten uzakta, dağlarda gelerek, hayatının sonuna
bir manastır. Aziz Simeon kadar günlerini geçireceği
diğer birçok azizin yaptığı yerde bir sütun inşa ettirdi.
gibi Hıristiyanlığı tanıtmak M üritlerine derslerini de bu
için yollara düşmedi; önee sütun üstünden verdi. "Stylit"

TEFENNiKAKASBOSlARI akasboslar, antik o dönem sayılan 56 adet olan


Likya bölgesinin kabartmalardan, doğa ve insan

Taşa kazınan kuzey coğrafYasnda


sıklıkla görülen kaya üzerine
tahribatı nedeniyle günümüze
sadece 23'ü ulaşabilmiş.
oyulmuş adak kabartmakndır. Antik Kybriatis (Denizli
Atlı Tanrı Genellikle ulaşırnın çok mr
olduğu yerlerde karşımıza
ve çevresi) bölgesine özgü
bu kabartmalar, yörede
çıkan bu kabartmalann e.1 defıne işaretleri olarak kabul
kolay görülebilecek olanhn ise edildikleri için, özellikle
T efen ni ilçesindekiler. son yıllarda ciddi tahribata
Bir dileğin gerçekleşmesi uğramaktadır. çevrelerinde
için veya gerçekleşen bir büyük yerleşim kalıntıları
dilek adına yapılan adak olmamasına rağmen, bizim
kabartmalannda, bir at coğrafYamıza özgü tarihsel bir
üzerinde elinde sopasıyla "Atlı zenginliktir.
Tann" Kakasbos betimlC1ir.
T efenni' de olduğu gibi, e
kaya üzerindeki Kakasbo; Denizli •
Burdur
kabartmalan, birbirlerine
çok yakın konumda ve ancak o
Tefenni e Korkuteli
çok yakınına gelindiğind ı : Ka kas bo s l a rı e Antalya
görülebilecek ölçüdedirler.
İlçe merkezinde, Adalet
Lojmanlan'nın hemen ii Burdur Tefenni
arkasındaki kaya blokumn
Unutmayın: Yolunuz Tefenni' den
üzerine işlenmiş bu geçerse ınutlaka uğrayın; nc kadar
kabartmalar, ilk defa 1887'de çok ziyaret edilirse, değeri o kadar
anlaşılır ve kanınıır.
S. Smith tarafından saptanmış.

80 NTV TARiH TEMMUZ 2009


Louvre Müzesi 'nde sergilenen
sözcüğü eski Helen dilinde amaçlar. Manastır harap Muhtemelen Simeon'un a ltınkabartmalarla süslü gümüş
sütun anlamındaki "stylos" durum da olmasına rağmen zamanında nüvesi oluşan plakanın altında "Tanrı'ya ve Aziz
Simeon'a teşekkürlerle" yazıyor.
kelimesinden türemiştir. kalıntıları bile çok görkemli. manastır, zamanla mürideri
Böylelikle Aziz Simeon'un Bütün coğrafYaya hakim tarafından muazzam bir yapı
öğretisine "sütun öğretisi" bir noktada. Üç giriş kapısı haline getirildi. Yekpare

Antakya
de diyebiliriz. 5. yüzyıldan var. Manastırın çevresinde taştan oyulmuş taht, oldukça
Tavla
itibaren, özellikle Akdeniz ayrıca üç kilise ve bazı yapı iyi durumda manastırın Değirmenbaşı . e
havzasında oldukça popüler kalıntıları görülebiliyor. Aziz ortasında. Ölümünden sonra ÇevlU • O Aziz Simeon
olan Simeon öğretisi, bir Simeon buraya S41'te gelmiş Aziz Simeon'un bedeni önce Sam~ndağ Mana sı ırı
sütunun tepesine çıkıp ve öldüğü S92'ye kadar burada Antiocheia'ya (Antakya), sonra
ayakta veya tek ayak üzerinde yaşam ış. Belli ki geldiğinde da Kostantinopolis' e (İstanbul) fJ Antakya Samandağı
durarak acı çekme yoluyla hiçbir şey yoktu ve manastırın taşınmasına rağmen, manastır Unutmayın : Yerel ulaşHIıJa gitmek

dünya nimetlerinden arınma ilk yapıları onun zamanında önemini kaybetmedi ve bir mümkün değil. Manastır yolun sonunda
ve yakm çevrede herhangi bir köy yok.
ve böylece Tanrı'ya ulaşmayı inşa edilmeye başlandı. anlamda hac yerine dönüştü.

• Elmasbahçeler
Tuzpazarı Kızyaku p • yııdırım

Alacamescit .
• • Selimzade
Selçukhalun . O • Meydancık
Irgandı
Köprüsü

Unutmayın: Şehir içinde burayı


qösteren yön tabelalan yeterli değiL.
Yoğun Bursa lTafiliini göze a!ılHanız
sorarak gitmek uygıll! olacaktır.

NTV TARiH TEMMUZ 2009 81


HaBuDİyar

DARA ANASTASiopoLi s

Doğu Roma 'nın doğusunu


konıyan kale-şehir
nadolu coğrafYasının bir garnizon şehiridir burası. gezmek için onlardan yardım Kenti n d ış ın da kiant ik taş
antik kentlerini Araştırmalar Dara'nın çok kısa alabilirsiniz. Büyük ölçüd e o ca kl a rının aras ınd a da
yaşa m m ekan l a rı var.
hep batı kısmında bir sürede kurulmuş olduğunu yıkık olmasına karşın gayet
kıyıya yakın yerlerde, biraz göstermektedir. Yöre, islam belirgin olan surların birkaç
da Orta Anadolu' da görmeye hakimiyetine geçtikten sonra, burcu sağlam kalabilmiş . abidesidir. Bu yapı hakkında
alışmışızdır. Az bilsek askeri işlevini büyük ölçüde Kurak mevsimler düşünü lerek çeşitlisavlar öne sürüIse de,
de, doğu coğrafYasında kaybettiği için terk edilmiş yapılmış paralel sarnıçlar çok en akla yatkın olanı buranın
da hatırı sayılır antik olmalıdır. 14. yüzyılda ibni etkileyicidir. dinsel bir işlevi olduğudur.
yerleşimler var. Bunlardan Batuta'nın bahsettiğine göre Ama burada asıl etkileyici
en etkileyicilerinden biri şehir harap durumdadır. Kent yapı, köylülerin "mahzen"
de Dara Anastasiopolis. kurulurken yerinin seçilişinde dediği, neredeyse hiç Ma! din Dara
Nusaybin'e bağlı Oğuz köyü askeri stratejik düşünceler bozulmadan günümüze Anastasiopolis
ile iç içe olmasına rağmen, kadar, buradaki suyu zengin ulaşmış, yerin altına doğru
çok etkileyici kalıntılar ayakta derenin varlığı da etkili olmuş . uzayıp giden, işlevi tartışmalı
Akıner • 0

Dara

kalabilmiş. Şehrin ortasından geçen bu yapıdır. Yapı köylüler



Kent, Mezopotamya ovasının derenin su yatağı bugün de tarafından basit şekilde Nusaybin

bittiği, dağların başladığı


bir noktada kurulmuş . 507
hala çok belirgindir.
Son yıllarda yöreye gelen
aydınlatılmaktadır. Toprak
üstünde kemerli ufak bir izi
EI Mardin Nusaybin
Unutmayın: Mahzenin ışıklandırması
yılında Roma imparatoru gezginlerin artmasıyla vardır. Kemerlerin üzerinde bozuk olabilir. Bu nedenie yanınızda
Anastasius'un doğudan kalıntılarla iç içe yaşayan de günümüze ait bir köy bir el feneri bulundunın .• Alılik
kentin yapunında kullanılan taşlmın
gelecek tehlikelere karşı Oğuz köyünün halkı turizmle evi bulunur. Yerin altına çıkanldığı sur dışında kalan ocaklar
imparatorluğunun sınırını tanışmaktadır. Geniş bir doğru 15 metre inen dört ilginç . • Mardin dışında yakın çevrede
koruma stratejisi için kurduğu alana dağılan geçmişin izlerini konaklama olanağı yok.
ayaklı muazzam bir gizem

82 NTV TARiH TEMMUZ 2009


Osınanlı . Harbiye'nin 180

YÜZYıLLARDıR ·
Edebiyatında yıllık tarihi ve
Hamilik Geleneği en büyük
• Harbiyeli Atatürk

HARBIYE
Osmanlı edebiyatı
bağlamında hamilik
Yaklaşık ı 80 yıllık bir
sistemi nasıl işliyordu?
süredir ordumuza
Sanatçılar bu sistem
subay yetiştiren bu
içerisinde eserlerini nasıl
şan lı ve şerefli okulun
üretiyorlardı?
kuruluşundan itibaren
geçirdiği evreler,
Günümüzde sosyal
tarihimizin önemli
sorumluluk projeleri
olaylarındaki yeri,
çerçevesi içinde gelişen
eğitim ve öğretiminin
sanat koruyuculuğtı
aşamaları, bugün
kavramının Osmanlı' nın
ulaştığı seviye ve
klasik dönerrılerindeki
bugünkü sistemi.
yapısını inceleyen değerli
bir çalışma ... Prof. Dr.
Cemalettin
Taşkıran ~OOOAN
" K I TAP

Rus Kafkas Ordusu OSMANl ı DA ' ONURLU iliR DırlOMAT VE f


Türk milletine
KunnayBaşkanı MiLLI ;\IlıCADUr NIN ' ONIM II ' SIMAS I i sevdalı, ömrü

Ahmed
Tuğgeneral L.M. boyunca Türk
Bolhovitinov'un değerlerini

ilk kez yayımlanan savunmuş istisnai


Enneni Raporu... Rus Kafkas Ordu Lu Kurmay Başkanı TuğgeneralL. M.

Bol hovitinov
Rüstem Bey
(Alfred Bielinski-Alfred Rüstem Bey)
bir portre ...
Aslen Polonyalı olan,
Araştırmacı Mehmet kendi isteğiyle
Perinçek'in Rus 11 Hralık 1915 Tarlhıı Resmi Türklüğü ve
Genelkurmay Arşivi' nde
bulduğu, Rus Kafkas Ermf~ni Raporu Müslümanlığı seçen,

l'
vatanseverliğiyle,
O rdusu Kurmay Başkanı
~ çalışkanlığıyla ve
Tuğgeneral L. M .
Bolhovitinov'un Çarlık Hazırlayan
- f " ,.
ft.,.r
dürüst kişiliğiyle ön
plana çıkan; "T ürk' e,

~,.
makamlarına yönelik Mehmet Perinçek
Türklüğe hizmet eden
kaleme aldığı II aralık
~ herkes Türk'rür"
ı 9 ı 5 tarihli resmi rapor \." ,

sözünü, kendi
dünyada ilk kez
yayımlanıyor. Şenol Kantarcı yaşamıyla ispatlayan
Ahmed Rüstem Bey'in
yaşamı ve hizmetleri.
.!l3DDCAN ~DOCAN
" KITAP " KITAP
Tavanarası

Ajda Pekkan
her dem taze
eçen ay İstanbul göre kusursuz fıziğini nasıl
Cemil Topuzlu koruduğu hakkında ipuçları
Sahnesi'nde veriyordu: "Parlak, nikelajlı
konser veren parafın kazanı elektrikle
Ajda Pekkan, sesi ve sahne kaynıyor, vücuduna sürülecek
performansının yanısıra banyoyu hazırlıyordu. Banyo
bacaklarının güzelliğiyle de önemliydi. 70-80 derece .
gündeme geldi. sıcaklıkta eriyordu parafın .. .
ı 962'de müzik yaşamına Memleketimizde ilk defa
İstanbul'da başlayan Ajda böylesi tatbik ediliyordu.
Pekkan ı 963'te dönemin Vücudun belli yerlerine
popüler dergisi Ses'in açtığı fırçayla sürülüyordu. Önceleri
"Kapak Yıldızı" yarışmasında çıplak deriye sürülen parafın
birinci oldu. Aynı yıl onu ürpertti, 'Ay, yandım'
Yeşilçam'a adım atan Ajda dedi. Sonra, 'Alıştım, sürmeye
Pekkan kısa sürede sesi ve devam' dedi, Ajda Pekkan ...
oyunculuğuyla ünlendi. Bir güzellik enstitüsündeydik.
5 Aralık ı 964 tarihli Ses Doktoru ve hemşiresi, şöhretli
dergisinde yayınlanan artisti bambaşka bir Ajda
"Ajda Pekkan'ın Parafın Pekkan şekline getirmek için
Banyosu" başlıklı bir yazı, çalışıyordu. "
Ajda Pekkan'ın yaşına Feza Kürkçüoğlu

84 NTV TARiH TEMMUZ 2009


Zeynel Abidin Musikide "cümbüş" devrimi
Perdesiz, 12 telli, sapları icap etmez. Çaldığı sazların
değiştirilebilen, alüminyum hangisi ise o sazların yedek
gövdeli müzik aleti cümbüşün saplarını almak ve değiştirmekle
mucidi Üsküplü Zeynel Abidin hepsinin vazifelerini gördürür".
Bey'dir. Halk arasında rağbet Zeynel Abidin'in 1947'de
gören ud benzeri enstrümanı vefatından sonra, torunlarının
1930'da bir yemekte dinleyen işlettiği Cümbüş Müzik, cümbüş
Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Çok üretmeye devam ediyor.
neşeli, girdiği yerde cümbüş olur" Feza Kürkçüoğlu
demesi üzerine
alet "cümbüş" T ürklerin Mıısiki aleminde bÜ"ük
adını alır. iııkilaı) yapaıı Türk mucidini
1931 tarihli takdim cdiyonız

ilanda cümbüş u Kimdir "

şu satırlarla Cinbii, Musiki aleti Mucidi


anlatılmış: "Bu Zeynel Abidin
otomatik musiki
aletini alan ve
iki yahut üç
mızraplı saz
çalan heveskarın
üç çalgı alması

ımamı
Bir zamanlar piknik ...
Osmanlı döneminde yaz aylarında,
hafta sonları mesireye gitme geleneği
Cumhuriyet döneminde de devam etti.
Arapçada "gezilecek yer, gezinti yeri"
anlamına gelen "mesire", gündelik hayatın
batıhlaşmasıyla birlikte "piknik" olarak
anılmaya başlandı.
Eskiden İstanbulluIarın tercih ettikleri
mesirelerin başlıcaları; Langa Bağları,
Yenikapı Mesiresi, Alibeyköy Mesiresi,
Kağıthane'de U.lezar Mesiresi iken
Cumhuriyet ile birlikte Sarıyer, Bentler,
Hünkiı"suyu, Neşetsuyu'ydu ...
Ailecek gidilen piknikler, kurulan
sofralar, gün boyu oynanan oyunlar,
birlikte söylenen şarkılarla geçerdi.
Kadınların önceden evde hazırladıkları
zeytinyağlılar, börekler ve kuru köfteler
pikniklerin vazgeçilmezleri arasındaydı.
O yıllarda fotoğraf makinesi olan şanslı
aileler, birlikte geçirilen günün hatırasını
öıümsüzleştirirlerdi.
Feza Kürkçüoğlu

NTV TARiH TEMMUZ 2009 85


Tavanarası

2 aOOt \923
Haberi, ve mıönüsü
kartpostalıyla Lozan

ı süreci,
sviçre'nin Lausanne kentinde 20 Kasım 1922'de başlayan Lozan
24 Temmuz 1923'te atılan imzalarla sona erdi. Bağımsız
Türkiye'nin ilanı olarak kabul edilen anlaşma, dış basında da yankı
buldu. Türkiye'nin coşkusu ise kartpostallara kadar yansıdı. ..

Lozan kartpostalı
Lozan Antlaşması'nın imzalandı!;ı
Lozan haberi 24 Temmuz sabahı ismet Paşa'nın
isviçre'de yayımlanan L'lIIustre dergisi, 2 Ağustos 1923 Lausanne'dan istanbul'a çekti!ii
tarihli kapağını Lozan Antlaşması'na ayırmış, haberi telgrafla yapılan tebrik kartı.
"ismet Paşa ve Rıza Nur imza töreninden sonra ABD "Lozan : Sulh akdolunmuştur.
delegesi Joseph Grew ile birlikte" sözleriyle duyurmuştu Tebrik ederim."
(yukarıda). Türk heyeti Lozan Antlaşması'nı imzalıyor 24 Temmuz 1923
(yukarıda sağda).

Wviar

Consomm~~uenna~ :
Sherr!ıl
Piroschkj

D ',ıı, ';s, ~iO. · Tt:"R~T;ı.~ Meur8eu1t


Saumon du Rhm ROlıalı
Cha:teııu Matgaux
J.Al'!U.NNE NoisOıltes d'agneau Judi:
Gtand Vin
Delices de fOie gr~ La gol'ce (e Porto
Piper-Hefdslectc
brut edra 1011 Faisans de Bo~me en 'o'oIil ıre
flıınQU~s de cal/les
Uqueurs Solad;) Lorette Lozan mönüsü
Lozan Delegasyonu
Asperges d'Argenteuil
Sauce Moussellne
Genel Sekreteri Reşit
Saffet Atabinen'in evrakı
P~ches Andrinople
arasında yer alan, Türk
Marrons glııces Mignerdise: :
heyetinin vermiş olduğu
Corbeilles de NIce
yemeğin havyarlı, somonlu
~ mönüsü.
"o MOka
Q)
Z
o
u.i

:u.~ ••ALA('ı;:
... ~4,..~ıE.''''
Sofradaki di~er davetliler daha y emek/erini bitirmeden
ıo/radankalkmak büyü k nezakei.izlik g öıtermek demektir.

....

Sa: eliniz meıgul iken sol eli uzat mak tembellikte


ziyade : bir nezaketsizlik meselesidir. Özür dileyin iz

y Adı ~; aı..'{

.ş,hldeln,me
Babasınınadı ( " /.' h '" "" .ldd/.p
ilk kadın "tabip"
1i, Aile adı ( " ••",z;;"ı. ", ' ~ql""
.MI kimdir?
Doidulu ypr 'r't::;!q/;"
L:3"/.-f·
Dotduğu yıl /7J7
DERSLER NOnAR DERSLER NOTLAR DERSLER NOTLAR Haziran
TQrkçe j,ı' Hesa" • Hendese
",) Musikl , sorusunun cevabı:
~'&<
Tarih· Colutya ,'r ' Re&im • EIi,i Evidaresi
Tablat - E,ya ~.
':;'"" ,. Cimnastık ','<Ai
Kafes Kasrı'nda en uzun
süre kalan Osmanlı
GiDiŞ VE HA.L [1"
padişahı kimdir?
~ ç: 4z.... ~~ :J IM ';~n:u:ı:.[ " jllrmelrı.c/~de l,hs;lini cIH,..,.,
flIIçirdili imlilıındl vulrBrdı 9'sl'dlen d""ClI,d kazanmış ollJn'-~ h./..a ~i! 'd:.ı.J.<-Cl",'I..<. 1703-1754 yılları
bu l,saiJrnıme /j'..{) yıli /~tl.' a ıt.. l!Jmm "ıl- -:-...... .~.i. pnP IJenimiş/iı,
arasında, 57
eısdll, olunlif. ~ lI.arif MUdllrU Batma.mm Sınıf Mu.1lim1 yıııık ömrünün

r~~7~ /~ fe' "1~ Q ~ 51 yılını Kafes


Kas rı'nda geçiren
III. Osman'dır.
...........
Doğru cevap veren okurlanmız:
Ali Hacıhaliloğlu, Furkan Olgun,
Eski şehadetnameler diploma oldu Hakan Şallı, Hasan Küçükyıldız,
Şaner Akbaş

M
Hüseyin Unur,
ustafa oğlu İsmail'in, Uşak'taki Gazi Kemal "ilkmektebi"nden 1935'te aldığı İlk Tahsili
Bitirme Şehadetnamesi ... 1857'de "Maarif-i Umumiye Nezareti" adıyla kurulan Milli Her sayımızda okurlardan gelen
sorulara, yine okurlarımız
E ğitim Bakanlığı 1923'te "MaarifVekalı!ti", 1946'da "Milli Eğitim Bakanlığı" adını almıştı. Bu cevap veriyor. ntvtarih@ntv,com,tr
ad değişimine paralel olarak "şahitlik belgesi" olan şehadetnameler de, 19. yüzyılda dilimize giren
Latince kökenli "diploma" sözcüğüyle dLha fazla mücadele edememişti .

NTV TARiH TEMMUZ 2009 87


••
y ç~~~~... . . . . . . . . . . . . . . . .·. . .·.~~~?·~i.~~~??·~~ ~ ~ ~ ~ ~ ~~~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~::: :~ ~::::::::::: : : : : : :: : : : : : : : : : : : ::: ::::: :
o Bab-ı Aıı
Osmanlı
"Kapu" sözcüğü Osmanlı
Hükümeti
dönemlerinde merkezi
yönetiminde saray ve merkez yönetirnde kimi
anlamında kullanıldığından yenilikler yapılırken
sadrazama özel konağa sadrazamlıktan başka
da Paşakapısı deniyordu. kimi nezaretler
Haftanın belirli günlerinde (bakanlık), meclis
saraya gelerek Kubbealtı'nda (kurul) ve bürolar da
toplanan Divan-ı Hümayun'a yerleşince Paşakapısı
başkanlık eden sadrazam diğer sadrazarnın özel konutu
günlerde çalışmalarını bu olmaktan uzaklaşarak
konakta sürdürürdü. Topkapı hükümet merkezine
Sarayı'nın Soğukçeşme Kapısı dönüştü. Paşakapısı
ile Alay Köşkü karşısındaki bu deyimi de giderek
yapılar topluluğunun görkemli unutuldu ve hükümet (içişleri) ve Maliye Nezıreti
girişine, Biib-ı Ali (yüksek anlamında Biib -ı Ali denilir daireleri yeniden düzen.endi "Sublime Porte", kurumsal
kapı) ve sadrazamların''Asaf'' oldu. ama büyük bir yangında ve siyasal açıdan 1922'ye dek
sanından ötürü Biib-ı Asafı" 1840'taki merkezi yönetim eski yapılar yandığından Osmanlı Hükümeti demekti.
de deniyordu. yapılanmasında Biib-ı Ali'deki 1844'te yeni yapılar Cağaloğlu yokuşundaki Biib-ı
II. Mahmud (1808-1839) Sadaret (başbakanlık), eklendi. Biib-ı Ali ve B~tı M'nin günümüze ulaşan
ve Tanzimat (1839-1876) Hariciye (dışişleri), Diihiliye dillerindeki karşılığı olan bölümü İstanbul Valiliği'dir.

ft Başmak/Başmaklık Bedesten
V Yumuşak deri ayakkabı . Müce"hercİler mekanı

19. yüzyıla değin hanedan üniforma giymelerini : Doğrusu "bezzazistan",


bireylerinin, saray öngördü. : Arapçası "suku'l-bezzaziyye".
görevlilerinin giydikleri Başmaklıksa "ayakkabı : Arapça "bezz" eski çağbrın
yumuşak deriden yemeni parası" anlamında bir • kılıç, kama, saldırma, ok, yay
biçiminde bir çeşit saray deyimiydi. Tahttaki : gibi silahlarına deniyorelu.
ayakkabıydı. Saray giyim padişah, kendi annesine, : Sonra bedestenler, altın
kuşamında Avrupai yenilikler kızkardeşlerine, eşlerine ve : gümüş kakrnalı miğferhin,
yapan II. Mahmud (1808- kızlarına, mir! çiftliklerin • gergedan derisi kalkanhrın,
1839), sarık, kürk, kaftan, yıllık gelirlerini, has ve • Şam kılıçlarının, Hintkilri
şalvar yerine fes, setre ve zeamet ölçekli dirliklerin • silahların, kuburların,
pantolon; başmak yerine de öşürlerini başmakhk, yani • tirkeşlerin,giderek mücı!vher
potin giyinip kuşandığı gibi, ayakkabı parası (!) olarak işli takıların,
çinilerin,
ilmiye sınıfı dışındaki sivil tahsis ederdi. Hanedan • antikaların satıldığı, yükte
ve asker kamu görevilerinin kadınları bu yüksek gelirleri hafif pahada ağır ecnasn
de "elbise-i cedide" denen diledikleri gibi kullanır giysi, saklandığı bir tür banka ve
takı alır, bahşiş dağıtır, hayır • sigorta, müzayede ve mezat
işlerine harcarlardı. Başmaklık yerleri oldu. Kalın ve saitır Selçuklu ve Osmanlı kent ve
birikimleriyle cami, çeşme, • kiirgir duvarlarla çevrili, demir çarşılarıne kadar büyük olsa
hamam, medrese, mektep, • kapılı, tonoz ve kubbeleje da bedestenler tekti. Akdeniz
hastane, suyolu, bent yaptıran • örtülü bedestenler bir oıta havzasının ve Ortadoğu'nun
pek çok saray kadını vardır. • sahının iki yanında kemer en büyük ticaret merkezi ve
ve ayaklar arasında "hüc re", payitaht olan İstanbul'da ise
• "dolap", "sandık", "mahz· ~n" dört bedesten vardı: "Çarşı­
• bölümleriyle, güvenli keıt yı kebir" denen Kapalıçarşı
• kasası konumunda özel "ir içindeki Cevahir ve Sandal
• mimariye sahipti. Çarşılır da bedestenlcriyle Galata ve
• bedesteni merkeze alıp gelişti . Üsküdar bedestenleri.

88 NTV TARiH TEMMUZ 2009


· %100
Istanbul
1ıt
Tarih, Mekan
ve Sırlar
"..

Tüm yeni çıkan kitaplar %20


indirimle inkılap'tan alınır.
Net Tarih
.. ... ........ ... ... .. ............ ...... ... ..... ...... .. ... ..... .. ..... ....... ....... ... .. ~~~~ ... ............. ... .... .. .. ..... .... .......... .. .. .. .. .. .......... .. .. ..

~ CE1\Il1 SAWAT' _0
__ ........ - . _ _ _ r_ ..... _'" -
-_._..-_-,..
--...'.... _ , _ _ ,-. .. -,
_ ~' _
_
_" ...
... ....,
'*'_ n ......,...;

internet sitesine taşımış.


Günümüzde çoğunlukla
eğlenceli, komik
anlamlarında kullanılan
"matrak", aslında
1500'lerde Matrakçı
Nasuh tarafından
geliştirilen ve Yeniçeri
ortalarında askeri talim
maksatlı uygulanan bir
spor oyunu. Kanuni
Matrak kulübü Sultan Süleyman'ın da takdirini kazanan
matrak, 160 oyundan oluşuyor. Matrak,
Beş yüzyıllık cenk sanatı genellikle şimşir ağacından yapılır, cilalanır

A nkara'da faaliyet gösteren, Efkan


Çalış'ın kurucusu olduğu Cenk
S anatı Dünya Merkezi Derneği,
ve ucundaki topuzu yumuşak bırakacak
şekilde dışına sahtiyan (deri) sarılırmış .
Kafanın korunması için miğfer giyilir,
kalkan görevi görecek yumuşak bir yastık
"sultanların sporu" matrak oyununu hayata
da sol elde tutulurmuş. Matrakçı Nasuh,
geçirdi. Yeniçerilerin askeri talimlerini,
cenk sanatı ve matrak oyunu hakkında
savunma ve mücadele sanatını "cenk
birçok ayrıntı -taktik ve stratejik yapısı,
oyunu" adıyla müsabaka formatında hayata
unvanları, kuralları, kıyafetleri- derneğin
geçiren dernek en az karate, judo, eskrim
internet sitesinde yer alıyor.
gibi sporlar kadar güçlü bir yapıya sahip
Matrak oyununda amaç rakibin kafas ına
bu geleneksel savaş ve savunma sporuna
www.cenksanati.com matrakla dokunm a ktır.
dair bilgileri cenksanati.com adresindeki

, - -_ _ • • • • • • • . . . . • • •. . •• •• • • • • • •• •• •• • •• ' .L' • • •• • ••• • • • • •• ••• •• • ••••• • •• • • • •• •• • • ••• •••• • •• • • • •• • •• • • • • •• • •• • • • • • • • • • •••• • •• • • • • •• , •• • • •• • • • •••••• • • •• • • • • • •• • • • •• • • •• • ••• • • •• • • • ' ,.L' • • • •• •

NTV dergilerine ";


İki dergiye
birden
abone olınak için II sayı
fiyatma
abonelikte
eksıra %ıO
indirim
çok sebebiniz var! 12 sayı
Eski
~ . İs:tediğiniz / -"-~ sayıları

~lV todlı
~wb i U m adrese
teslim
temin etme
fırsatı
1 yıllık abonelik fiyatı
1 yıllık abonelik fiyat ı ...a9rc-
...sg ıe-
2 dergi birden
1 yıllık abonelik fiyatı
.129 ır
yerine
100 TL
Hemen abone olmak için
wwvı.ntvtarih.com.tr ve www.ntvbillm.com.tr Detayı bilgi için:
Web sitelerimizden isterseniz güvenli bir şekilde kredi kartmız ile veya
web sitesindeki formu doldurarak havale yoluyla abone olabilirsiniz. Çairı merkezi: (232) 257 71 61
Bonus (ard, Axess, Maximum (ard ve (ard Finans'a özel 3 taksit fırsatı. Faks (232) 257 71 66
• •••• • • ••••
ı·anda ···· ································· ······ ··· ·... . . ... . .... .. ......... .. . . .... . ... . ... ....... . . ...
• ••••• • • •••••••••• •• • • • • • ••••• •• ••• •• ••• •• •• • • • • • •• •• • • • • •• • ••• •••• • •• • •••• • ••••• • • •• • ••••• •• • •••• •• •• ••••• • • •• • • • • • • •• • •• • • • • • • ••• • •• ••••••••• ••••••• • •• ••• •• •••• 0. 0

Lambert de Vos'un
Festival 1574 tarih li albümünde
iki yeniçeri güreşiyor.

Pehlivanlar
648. kez meytianda
Kırkpınar yağlı güreşlerine 13 kategoride 2 bin
p ehlivanın katılması bekleniyor. Bir buçuk ton
z eytinyağı tüketilen güreşlerdE bu yıl kurayla
tur atlama kalktı. Pehlivanları, cazgm, yağcısı,
bezcisiyle Er Meydanı izleyicisini bekliyor.

Antik Yunan'dan Osmanlılara eden Kırkpınar güreşleri,


bir gelenek olarak süren 1828-29 Osmanlı Rus
yağlı güreşlere 19. yüzyılda Savaşı ' nda Edirne Ruslar
özel önem verilm i ş, sarayda tarafından i şgal edildiğinde;
"Hasan Pehlivan Bölüğü" 1. Dün:ta Savaş ı 'nda 1915-
k urulmuş padişah huzurunda 18 araBında ve Trakya'nın
Tarihi Kırkpınar
ilk güreş
yapılan bu güreşlere "Huzur Yunan i şgalinde olduğu Rumeli Fatihi Sü leyman
Yağlı Güreşleri
G üreşi" denmiştir. Özellikle 1919-22 yıllarında yapılamadı. Paşa, 1357'de Edirne'yi
Sultan Abdülaziz'in güreşe Cumhuriyet döneminin ilk 3-5 Temmuz fethinden sonra, civarda
olan ilgisiyle güreş altın çağı nı Kırkpır ar gü reş i 1924'teydi. Kırkpınar Er Meydanı keş if akınına çıkar. 6 Mayıs
yaşamıştır. iyi pehlivanlar Kırkpır ar ağaları tarafından Sarayiçi, Edirne H ı dırellez günü, Simavina ve
yetiştikleri bölge için övünç düzenlanen Kırkpınar, Sarı Hızır köyleri arasındaki
kaynağı sayılır, çevreleri 1928'den sonra ekonomik 3 Temmuz çayırda konaklarlar
tarafından sürekli maddi, sıkıntı nedeniyle güreş l ere Geçit töreni (Simavina bugün Yunanistan
manevi destek görürdü. talip a(ia çıkmay ı nca, K ı zılay Yağlı güreş yarışmaları sınırları içinde; Edirne'ye
Ödülolarak büyükbaş ve ve Çocuk Esirgeme Kurumu 10 km, Sarı Hızır'a 12 km
4 Temmuz
küçükbaş hayvan, tarıma tarafınjan üstleniidi. 1946'dan
Yağlı güreş yarışmaları u zak lıkta). Konaklama
e lverişli arazi, halı, kilim bu yana ise güreşler Edirne sırasında, akınc ı lar
Halk konseri
gibi teşvik amaçlı ödüllerin BelediJesi'nce düzenleniyor. arasından seçilen kı rk yiğit
konduğu güreş karşı l aşmaları Bu yıl b aşpeh l ivanlık ve STemmuz
ara l arında güreşe tutuşur.
Tanzimat sonrasında para başaltı güreş l erinde başarılı 2010 Kırkpınar Ağası'nın
Halk arasında yaygı n
için yap ıl maya başland ı ve olan sporculara toplam belirlenmesi amacıyla koç
anlatıya göre, güneş batana
profesyonel güreşin ilk adım ı 60 .00(1TL ödül verilecek. satış ihalesi
kadar güreşen yiğitle r bütün
atıldı. Savaş dönemleri Halis Erdem Final güreşleri
güçlerini harcadıkları halde
d ışında kesintisiz devam Eski başa/tl pehlivan! bir türlü yenişemezl er ve
sonunda yorgunluktan
ölürler. Diğer an l at ıya
yan a 648 yıldır süren
Sergi Kırkpın ar Yağlı Güreş l eri,
göre ise kı rk yiğit
arasından rakiplerini
Kırkpınar fotomuhabir Mustafa yenerek finale kalan
Özer 'in objektifiyie ... iki yiğit güneş batana
fotoğrafları Lydic Mutschm an' ın kadar güreş i r ama
3 Temmuz-29 Ağu s tos Kırk~ ınar yağlı güreşleri
yen işemez ve sonunda
görüııtülerinden o lu şan
Fransız Kültür Merkezi yorgunluktan ölürler.
bir fil" de sergiye eş lik
Onları düştük l eri yere
Edirne'n in Osman l ılar ediyor. gömen arkadaşları
tarafından fethinden bu www infist.org ertesi gün oradan ayrı l ır.

NTV TARiH TEMMUZ 2009 91


Ajanda
... ... ..... ...... .... ... ...... ....... ... .... ... · · · · ·~·iV· ···· ·· · · ··· ··· · ········ · ····· · ··· · · · ·· ·· ·· · .... ...... ..... ... .... .... .... .... ........... ........ ... .

yas.ıl.ntvmsnbc.com

Televizyon
Muh1~eşem bir h
yeşilekran
DOGAL OLARAK NTV

"Zaman Yolcusu" kalmasın!


Zaman Yolcu su'nun bu ayki
ilk d u rağ ı , Antalya'ya 30 km
batıdaki en uç noktası. Bugün
Pamukkale yakınlarında kurt111uş hikaye
uza kl ı kta Güll ük Dağ ı ' n ı n yer alan ve Antikçağ'dan bu
tepesinde doğa l bir platform yana k ull anılan kaplıca l arı
üzerine k urul muş Termessos. ve Helenistik ve Roma i şgaı, savaş ve yağmadan en çok nasibini alan
Batı To rosla rın eteklerinde devri ka l ınt ı l arıyla UNESCO ülkelerden Afganistan, kültürel tarihinin belki de
yer alan ve 2008'de ortaya Dünya Miras Listesi'ne alınan en önemli arkeol :::>jik eserlerini dört vatansever
çıkarıla n Roma devrine ait Hierapolis'ten sonra son durak
yurtta ş ına borçlu . Bugünlerde New York'ta da
dev heykelleriyle gündeme Aydın' ın Geyre köyünde yer
gelen Sagalassos ikinci alan Aphrodisias. Anadolu'nun
sergiye çıkan ha:~inenin 220 parçalık bölümü
durak. MÖ 6. yüzyılda sanat, "heykel okulu" kabul ed ilen izleyenleri büyülüyar.
bilim ve felsefenin merkezi antik kent, Tan rı ça Afrodit'e
olan, Thales, Anaksimenes adanm ı ş Aphrod isias adlı
ve Hekataios'un anayu rdu kentlerin en ünıüs ü ydü .
Miletos'un a rd ı ndan , paran ın Afganistan:
ilk basıld ı ğ ı Sardes'e geçiyor Zaman Yolcusu'nda
Zaman Yolcusu . Bu rası ay n ı Her perşembe... Kabil Ulusal
zamanda ünlü Kral Yolu'nun
2 Temmuz: Termessos
Müzesi'nden
9 Temmuz: Sagalassos Gizli Hazinelnr
16 Temmuz: Miletos, Sardes
23 Temmuz: Hierapolis, 23 Haziran-20 Eylül Fildişin d e n
New York Metropolitan kanatlı
ej der
Laodikea üzerindeki
Müzes i, ABD
30 Temmuz: Aphrodisias süvarinin boyu
30 cm.
ÖZGENACAR Uzman , müzesinde
Sagalassos'ta 2008'de Sava ş yalnı zca böyle bir hazinenin
ortaya çıka rıl an "dev" masum in sa nları varlığın ı bilmiyordu.
Hadrian heykelinin
d eğ iltarihsel, Tutanaktan, Almanları n
ayak k ı smı .
kültürel ve dini hazineyi Berlin hayvanat
miras ı da hedef bahçesinin altındaki s ığınakta
alır. 1945'te 2. sakladıkları, Rus askerlerinin

Moonshot Dünya Sav aş ı hazineyi buldukları ve gizlice


20 Temmuz, NTV Yeş il Ekran sonunda Am e rika lı , Ru s, Moskova'ya gönderdikleri
Ingiliz, F ra n s ı zl a rdan olu şa n anla ş ı lıyordu .
i n sa n oğ l u nu n dünya müttefikler Berlin'i i şg al 1990'da 1. Körfez Savaşı ' nd a
dışında ayak basabi l diği ettiğin de , ünlü Troya ha2inesi Irak, Kuveyt müzelerini, özel
tek gökcismi Ay'a g i d i şin i n kaybolmu ştu. Ç eş itli söyentiler koleks iyonları yağmaladı.
40. yı l dönümünde BBC üretildi . En çok, i şgal c i 2003'te ise ABD'nin Irak'ı
i mzalı "Moonshot" (Ay askerlerin hazineyi yağrrıalayıp işg a linde , Bağdat Müzesi ve
Yolculuğu) izleyiciyle binlerce yıllık altınl a rı ören yerleri talan edildi ve
buluşuyor. Neil Armstrong erittikl erine in a nılıyordu! hala edilmekte. Afganistan'a
ve Apollo 11 m ürettebat ı n ın Arad an ya kl aş ık yarım yıjzyıl gelince ... Ülkenin başkenti
Ay yolculuğu n u n izini süren g eçmiş, en ufak bir ize Kabil'deki Ulusal Müze'nin
belgeselde, öykünün anahtar rastı a nmamı ştı. Bir paza ' günü "altın" bağl a ntılı hazineleri
figürleri ve i l işki l erinin kapsam lı Moskova Pu ş kin Müzesi'nden de Troya Hazinesi gibi bir
bir portresi çiziliyor. Çok az bir uzman, kültür baka nlığı anda kayboldu. Söylentiler
kon u şa n Neil Armstrong, deposunda "çok gizli" bir dosya de a ynıydı. Hazine
fikirleri ni paylaş m aktan asla buldu. Dosyada, Berlin'i ş gal yağmalanarak altınl a rı için
çekinmeyen Buzz Aldrin, eden Rus generali ile P uşkin e ritilmişti!
canayakın ve kültürlü bir müze müdiresi aras ınd a Troya Bu olayı daha iyi anlamak için,
askeri test pilotu olan hazinesinin devir te slimirıi yakın tarihinde yaşananların
Michael Collins .. . öngören bir tutanak vard i. ötesinde Afganistan ' ın tarihsel

92 NTV TARiH TEMMUZ 2009


• •
azınenın

Si

Bagram'da 1. yüzyıldan 22.3 cm'lik üzerindeki


kabartma (solda). Çocuk emziren bir kadının da bulunduğu
dekoratif kaplamalar (yukarıda).

1994'te Uroket yağmuru Bagram'da da aynıdönemden yaşarsa o ulus da yaşa r"


ze n ginliğine bir göz atalım. sonucu lusal Müze'de yangın çeşitli değerli yapıtlar içeren düşüncesindeki dört vatansever
1966'da Fullol Tepe'de köylüler çıktı. BL arada 40 bin kadar bir hazine bulunmuştu. Her Afgan yetkili, o yı ll arın
MÖ 2. bin başlarına ait bir sikke mjzelerden çalındı. iki alandan gelen 1. yüzyıla kargaşasında hazineyi gizlice
hazine buldular. Hazineyi 1996'd" yönetimi ele geçiren ait bu hazinelerle birlikte Çin Merkez Bankas ı' na taşım ı ş ,
a ra l arında "eşit" paylaşmak için Taliban hükümeti, görevlilerin ve Roma arasındaki ticaretin söylencelere kulak l arını tıkay ı p ,
a lt ın ve gümüş kaseleri baltayla müzeye girişlerini bile zengin simgesi olan Baktirya ağızlarına kilit takmışlardı.
böldüler! Ama bir ihbar sonucu yasakladı. Müzelerdeki ünlü altınları da Ulusal Müze'deydi. Ama bun l arın onarılmaları,
ya kalandılar ve aralarında beş eski Afgan halıları da yok oldu. Bu altın hazinelere ne olmuştu? elden geçirilmeleri gerekiyordu.
a lt ın , yedi gümüş kase bulunan 2001 'dE' müzedeki 2500 sanat Kimler çalmıştı? Ülke dışına Karzai hükümetin in oluruyla
gömü hediyelerine dağılmadan eseri ta ırip edildi . Taliban, mı kaçırılmışlardı? Yoksa altını gizli hazine Frans ı z askeri
el konuldu. Bamyaıı'da 38 ve 55 metre için eritilmişler miydi? Çelişkili uçağ ı ile Paris'e götürüldü.
19?8'de, askeri darbeden yüksekliğindeki iki dev Buda söylenceler yumağı Afganistan Gereken bakım yapıldıkta n
sonra müzede güçlükler ve heykeliııi dinamitledi. sınırlarını aşarak uluslararası sonra Aralık 2006'da Paris'te
tahribat başlayınca, çeşitli Savaşımın, dinsel darbelerin bir sorun olmuştu . Savaşın sergilendi. Sergi, daha
yap ıtlar güvenlik için değişik bu kargaşası arasında Rus yaralarına bir de bu hazinelerin sonra italya ve Hollanda'dan
yerlere taşındı. 1979'da Rus ve Afgan arkeologlar 1978- yok oluşunun hüznü eklenmişti. ABD'ye gitti. NGS'nin
i şg al inde n sonra 1981 'de 79 yılla ·ında Tillya Tepe'de 2003'te Başkan Hamit Karzai himayesinde önce May ı s
Celalabad Müzesi yağmalandı zengin göçerlere ait 6 gömütte dünyaya beklenmedik, 2008'de Washington 'da, sonra
ve yakıldı. 1992'de müzelerde ölü hediyesi olan 21.618 önemli bir açıklama yaptı. San Fransisco, Houston'da
yeni bir yağma dalgası parça "Itın, gümüş ve fildişi Afgan Merkez Bankası'nın sergilendi. Şimd i
ya şandı. yapıtlar buldular. Bu yapıtlar kasalarında Ulusal Müze'ye ait de New York
aynı kuyumculuk işliğinde bazı sandıklar bulunmuştu! Metropolitan
yapılmışlardı. Buluntular dünya Bunlar eritildiği sanılan Sanat Müzesi'nde
arkeCllojisinde önemli yankılar hazineler olabilir miydi? ziyaretçileri
uyandırdı. Merkezi Washington'da olan büyüıüyor.
1937-39'da yeni National Geographic Society Ya bu hazineler
kraliyet başkenti (N GS) uzmanları ile Tıllya yağmalansaydı! Ya
olarak tanımlanan Tepe hazinesini bulan Rus dağılıp altınları için
arkeolog Victor Sarianidi, eritilseydi! Ya o dört
Afgan hükümetinin vatansever Afganlı
Ay Hanım
Tapınağı'nda bulunan, yardımına koştu . Sonuç: olmasaydı! insan
25 cm çapında MÖ bunlar gerçekten Kabil düşünmek bile istemiyor.
3. yüzyıla ait altın Ulusal Müzesi'nin
kaplama gümüş
ünlü "gizli
tabakta, Nike'nin
sürdüğü araba üzerinde hazineler"iydi. Dionysos ve hayvan motifleri
tanrıça Kibele yer alıyor. "Bir ülkenin kültürü işlenmiş kılıç kabzası ..

NTV TARiH TEMMUZ 2009 93


.~,.~.~~~ .......... ........ . .... .... .
_ _

Sergi Konser
1974'te İstanbul George
15-19 Temmuz Benson'dan
Adalar Kültür Derneği,
Büyükada , Istanbul
Nat "King" Cole
27 Temmuz
"1974'te ı sta n bul'da yürüdüm", Cemil Topu zlu Açıkhava
ad lı fotoğraf sergisinin sahibi
Sahnesi, Istanbul
Jak Namer öğ renci lik yılla rı nda George Benson, 28 kişilik
aldığ ı fotoğraf makinesiyle orkestrası ve 5 kişilik vokal
peş i ne dü ştüğ ü yaşam l arı NTV grubuyla "An Unforgettable
Tarih'e a nl attı: Tribute to Nat 'King' Cole"
başlıklı konseri, caz
"1973-74 öğrenc il ik yı ll arı m d ı.
efsanesi Nat King Cole'un
20-21 yaş ın dayım. ı stanbul 'da
unutulmaz parça l arına
başdö n dürü cü bir değiş i m
ayrıldı. "When i Fall In
yaşan ı yo rdu. Hızlı sanayileşme
Love", "Unforgettable",
süreciyle başta Istanbulolmak
"Route 66" ...
üzere büyük şe hirl e ri m i z
50 yılı aşkın süredir caz,
yoğ u n göç alıyord u . Ama
R&B ve soul tarzlarında
Istanbul böyle bir değiş ime
müzik kariyerine devam
haz ı r değildi. Geleceklerini
eden George Benson,
ısta n bul ' da arayan, umutları n ı on l arı görmek, anlamak oldu. kadı n boya fı rças ını kız~ ıınlı kla
caz gitarındaki başarıları
bağ l ayan milyonlarca insan bu Önceleri çekingen, şüphe bana fırlatmıştı.
yanında etkileyici vokal
şe h re göç ediyordu . Aksaray, dolu ba k ış l a rl a ka rşıla nı rke n Fotoğrafların amacı o y ı l l arın
tekniğiyle de tanınıyor.
Fatih, Galata, Ni şa ntaşı , Ş i şl i biraz sohbet ettikten sonra Istanbul'unu bazı kesitleriyle
Bugüne kadar 10 Grammy
s ın ırl a rının dış ı nda, a pay rı o mütevazı yaşam l arında anlatmak. O günleri yaş; 3yanla r
de dahil çok sayıda ödül
yaşam l arın s ü rdüğü bölgeler konuk ederlerdi beni. Tüpte o zamanın hüznünü ve
kazanan ve önemli liste
oluşm u ştu. Yorgun, umutsuz p i ş irdikle ri çaydan ikram eder, özlem ini yaşayacak.
başarılarına imza atan
ve şaş kı n insanlar yaş ı yo rdu öykülerin i an l at ırl a rdı. Bazen Genç nesillerse ya k ın
Benson'un 60'ın üzerinde
bu bölgede. Fotoğ raf makinemi de k ızarl a rd ı. Bir keresinde geçmişle ri nden kendilerine pay
yayınlanmış albümü
al dığ ım günlerde ilk işi m bu Eyüp'te ayakkabı boyarken çıkaracakl ardır. "
bulunuyor.
insan l ar ın yan ın a gitmek; fotoğrafın ı çekmek i sted i ğ i m bir www.ifsak.org.tr
www.iksv.org

Emin Aydoğan'ın objektifinden


Tarihüstü Kemeraltı İtalya'dan
hem altı hem üstü "tarih olan"
Kemeraltı çarşısı. Haziran-Ağustos
"etnik rock"
Şükran Otel, Keme raltı , ı zmir Eugenio
Fotoğ raf sa n atçıs ı Emin Aydoğan,
Bennato
"Dü nya kültür m irasın ı n " önemli bi- 31 Temmuz
pa rçası olarak gerekli ilgiyi be kl eyı ~ n Bodrum Kalesi, Muğla

Kemera l t ı ' n ın sakl ı heyecan l arı n ı,


Güney ıtalya'nın etnik
mutlulu k ve d ram ı a rı nıdört yı l bOY Jnca müziğini kendi yorumuyla
fotoğraflam ı ş. Yakı n tarihimizin ö n , :ımli bir sunan Nuova Compagnia di
d eğeri olan Keme ralt ı çarş ı s ı , yaşadığı
Canto Popolare (Yeni Müzik
onca hikayeye ya n gın l a r, depremler, Şirketi) orkestrasını 1969'da
dolgular, y ı k ıml ara karşın hala on larca kuran Napolili müzisyen
in sanı misafir etmeye devam ed iyor.
Eugenio Bennato, ıtalya'da
Geçmişte "kasaplar içi", "peynircilH
efsanevi bir müzisyen olarak
içi", "balı kç ıl a r içi" moza i ğind e n olLşan tanımlanıyor.
çarşıla r bütü nü , gün ümüzde de değişen
Bennato ve 1998'de
tü ketim a n layışı n a rağ m en hemen her kurduğu 10 kişilik Taranta
çeş i t ih tiyac ı n karş ıl andığ ı bir m er~ :ez
Power orkestrasıyla
olarak yaşıyor. Türk seyircileriyle ilk kez
http://soyerkultursanat.com Bodrum'da buluşa cak.
/-I,rcM GENÇLERE f.lEM DE YETIŞKINLERE•.•
DONYACA ONLa EDEBIYAT KLASIKLERINI OKUMANIN
ŞIMDI TAM ZAMANI.

GONOMOZON EN öNEMLI ÇiZERLERı'


Sf.lAKESP(;ARE, KAR<A, DOSTOYEVSKI, f.lUGO VE DICKENS
GIBI BiJy,aK YAZARLARıN BAŞYAPıTLARINI YORUMLUYOR.
~
Bulmaca
~ • • <o • • <O. <o .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. .. . . . . . . . . . . . . . . .. .. .. .. .. .. ..
SEDAT YAŞAYAN
. . . . .. .. .. .. .... ............ . .. . . . .... .. .... .... ........ .. .. .. .......... .. ....... .... ......................... .. ....... . .............. .... . . . . . . . . . . . . . . . . . .. ................. .... . .

2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 dolayı lS2S'te Osmanlı yönetimine


karşı başlatılan
büyük bir
ayaklanmanın önderi olan ünlü
Türkmen derviş Hititlerin
2
Anadolu'da yerleştikleri ilk kent
olan ve günümüzde "Kültepe"
3
olarak adlandırılan yer. 11)
4 Osmanlı devletinin kuruluşu
sırasında önemli hizmetleri görülen
5 ve Osman Bey'in kayınbabası Türk
ahi şeyhi - İlişkin, değin - Bir tür
6 büyük kamyon. 12) Uzaklık iş areti
- Bir işi yapmakta yeterli olan -
7 Bilimsel verilerle şekillendirilmiş
vücudu Bodrum Müzesi'nde
8
sergilenen ünlü Karia kraliçesi.
9 13) Kalsiyum elementinin simgesi
- Özellikle İzmir kentinde etkili
10 olan deniz meltemi - Kayak - Nazi
partisinin polis örgütü. 14) İzmir'in
11 Selçuk ilçesindeki ünlü antik
kent - Haberci - Osmanlılarda
12 ilmiyenin giydiği bir tür üstlük.
15) Büyüleyici güzellikte kadın -
13 Karışık renkli - Kinaye. 16) Telli
bir çalgı - Suyosunu - Bütün
14
maymun türlerini ıçıne alan
15 memeliler takımı. 17) Osmanlı
Devri Mimarisi, Türk San atı,
Anadolu'da Türk Çini ve Seramik
SOLDAN SAGA: ad - Mrika'da yaşayan bir maymun geldikleri Osmanlı lima ~arında Sanatı gibi yapıtlarıyla tanınmış
1) MÖ ıı. ve 12. yüzyıllar arasında cinsi - Verme, ödeme - Uzun tüylü gümrük dışında vermek ya da sanat tarihçimiz. 18) Konuşmada
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kalpak. 9) Mayalı hamurdan yapılan ödemek zorunda kaldıkları her şey sesin duyguları belirtecek biçimde
yaşamış, Yakındoğu tarihinde ve yağda kızartılarak pişirilen bir tür için kullandıkları deyim. çıkması - Hayvan masallarıyla

ve küıtüründe önemli bir rol yiyecek - Soru - Bir ilimiz - Eski (fabl) ünlü eski Yunanlı yazar -
Mısır'da güneş tanrısı. 10) Evcil bir Boğanotundan elde edilen bir
oynamış halk - Denizli'nin Çivril YUKARIDAN AŞAGIYA
ilçesinde ortaya çıkarılan ve 40 hayvan - Çekicilik, cazibe - Leylak alkaloit. 19) Ödenmesi gerekli
1) Hititlerin gelişinden önce
yapı katından oluşan ünlü höYÜk. rengi, açık mor. 11) Teksas'ın bir paranın ödeme gününden
Orta Anadolu'da yaşayan halk -
2) Mesafe - Istanbul Haliç'te, Meksika'dan bağımsızlığını önce verilen bir bölümü - Büyük
Tiryaki Hasan Paşa'nın Avusturya
Lale Devri'nin simgelerinden kazanması için mücadele eden bir demiryolu durağı Kars'ın
ordularına karşı kahramanca
olan tarihi mesire yeri - " ... İnan": avuç savaşçının tarihsel direnişine doğusundaki ünlü eskiçağ kenti.
savunduğu kale. 2) Mersin'i1 Silifke
Kadın tarihçimiz - Düz ve geniş sahne olan ünlü kale - Orta 20) Türkiye'nin de üyesi olduğu
ilçesinde antik bir kent - Başsağlığı
arazi. 3) Bağ budamaya ya da ağaç Asya'da bir çöl. 12) On iki hayvanlı bir örgüt - İtalyanca ve Latince
dileme - Doğalgazın öne mli bir
kesmeye yarayan bir tür eğri bıçak eski Türk takviminde timsah yılına sözcüklerin birbirine karıştırıldığı
bileşeni olan gaz. 3) Üzerin:le kitap
- Yerindelik, yanılmazlık - Yarı verilen ad - Kahve ve çayda bulunan bir tür kaba güldürü şiiri .
okunan, açılır kapanır küçük masa
memnunluk belirten bir ünlem - uyarıcı madde - Saydam tabaka - Parola - Her şeyi zaoanında
"Emin ... ": Anıtkabir'in tasarımını üzerine çekilen pozitif fotoğraf - yapmaya özen gösteren. 4) Eleştirel
da yapan ünlü mimarımız. 4) Yün Ekvator bölgelerinde yetişen bir felsefe okulunun öncükrinden,
atkı -13. yüzyıldaAnadolu'da çıkan meyve ağacı. 13) Özen - Siper, ünlü Fransız düşünür ve tırihçi -
büyük bir ayaklanmaya önderlik hendek - Derebeylikjaponya'sında Kimyasal enerjiyi elektrikenerjisine
eden ünlü Türkmen derviş - Japon en aşağı sınıfı oluşturan halk - çeviren aygıt - Kısa yazı. 5) Yıldırım
lirik dramı. 5) Piston - Kumarda 1912'de bir buzdağına çarparak Bayezid'in oğullarından olup Fetret
ortaya sürülen para - Kimi Batı batan ünlü İngiliz yolcu gemisi. Devri'nde taht mücadelesi veren
ülkelerinde kullanılan bir soyluluk 14) Halka rağmen halk adına Osmanlı şehzadesi - Sarp geçit.
sanı. 6) Bir nota - Kubbe, minare, devrimci girişimlerde bulunan 6) Lantan elementinin simgesi
bayrak direklerine takılan metal kimse - Daha iyi ürün elde etmek - Kurnaz, açıkgöz - Varılmak Bulmaca çözümünün orijinali
tepelik - Kırklareli'nin bir ilçesi. için bir ağaçtan başka bir ağaca dal istenen bir amaca doğru g(:çilmesi ya da fotOkopisini 17 Temmuz'a
7) Çanakkale'nin peyniriyle ünlü nakletme işi - Çölden esen rüzgar gerekli dönemlerden her biri - İlaç. dek bize ulaştıran okurlarımıza
ilçesi - Kat kat çakıl ve kumdan - Atasözlerine dayanan didaktik 7) Kısa çizme - Bir aracır içinde Dünya Mutfaklart AlIasl'nı
oluşmuş yer kıvrımı - Sofrada Çin şiiri. 15) Hayvanlara vurulan taşınabilen telsiz telefon. 8; Habeş armağan ediyoruz.
kullanılan sahan altlığı - Bedene damga - Kuzey Avrupa ülkeleri soylusu - Kenar süsü - Rütbesiz
ile Ortadoğu'yu birbirine bağlayan NTVTarih
egemen olma yoluyla ruhsal yaşama asker. 9) Mezopotamya'da, antik NTV Yayınları, Eski Büyükdere Cad.
da egemen olunabileceğine inanan otoyolun simgesi lzmir'in çağın en ünlü kentlerinden biri - No: 245A MasIaklİstanbul
Hint çileciliği . 8) Osmanlılar Menderes ilçesinde ünlü bir antik Hıristiyan - Aldatma işi, l:ile. 10)
döneminde Roma kentine verilen kent - Batılı tacirlerin, ticaret için Vergilendirmedeki haks izlıktan

96 NTV TARiH TEMMUZ 2009


Bilmece

K n i ta osunıa e
kendı yapa ar
Hangi otoportre hangi
ünlü ressama ait?

(WOSoxop) pppejIIJ 'opueuJa~ ueS (WOE"eıXS " sı)

G
.
ap e!wapeo\! lealJ eı ap oasnjIIJ 'S6-06L ı 5JnqsJaıad ·IS '!sazO jIIJ a5el!WJaH "6Ee ı
9 10 11 12 13 .4 15 16 17 18 19 20 'saıua!Onı !. e!.DE) ap "sor DOS!OUeJ~ 'p 'lpueJqwalJ uf!lJ ueA uoozsuawJeH '0

M
U
U
MR
A Z
EII
Z E Z
KARAIN
ı L M
LY E
K)R .SA
~ i M U
R
M
A
(WOS"6EXo'oE) eue!.!II 'pıodoaı
5unıwwes '0 ı6 ı 'aıa!4 0 S u053 "E
(woıvxos) pppejIIJ
',sazojIIJ opeJd 'S6pı 'JaJOO 140aJQI\!" ı
-- -
H U II KESI II ZAMK ::tA DARliS :tl'v'ld'v'1\38
i TTı HAT ç ~. E R A r ii i R Ş A T

i-~- ~ ii
B A B R A M A _E ı--=-
- +- ı: M A N ii N ı

"
SA

;-r-;,;-
D
ı--

R
A
-
i---
ASITANE

R .
L. S
A
E

Y~
L HAN I I L

AR'
A

- _f-+-+----I'"""ı-"-
S ASIHAGÖKCEN
f-t -____-t-- I -
i D E
TT

K
A

A
I

r--- -
Z
AP]

A .

A
I-
E1--;-11

K
U

I---
i
,'1

ib
AIII

A
i
N.N

NA .
ç
LI

i
P
.
S
K

.C-;;-
E
':il'B§·HfJ Geçen ayın çözümü

11 G A ı l E M E ii i L o ii _ ~ o M M E T
Düdüklü tencere
12.~
~ PAK O S A K I N M - AK l l p O T A Londra'da Bilim Müzesi'nde
13 L E V ANT E N . 71 ;-- L i K A ci A --;:;-
serg ilenen, dökme demirden
14 N Ö K E RAN , T. . .-;;- --;- :;:-r-;-C-i NA . Y

15 E SAT i R E K i -r;r N E II ALA N Y A


yapılmış 1860'lara ait düdüklü
tencere, 4 litrelik kapasiteye sahip.
AkgOl, Mehme t Ali Ercan, Mehmet Ali SaQıroQlu,
Denis Papin tarafından 16?9'da icat
Din/er At/ası kitabın ı kazananlar: Mehmet Bıyık. ~iu, Memet Bostanc ı o~lu, Meray edilen düdüklü tencereler ancak
Abdullah Zararsız, Adem Akan GözObOyük, Adnan Mallaibrahimo jlu, Merve Sa{ılamer, Mine IŞık,
AygOI, Ahmet Uyanık, Ali Çalışkan, Ali Efe, Ali Muhammed D )ğruağaç, Muharrem Şe n er, Murad 20. yüzyılorta l arında
Hakan TArkay, Ali K. Kolik, Ali Korkut, Ali Orha, GOrmeriçı MU! tafa Baldır, Mustafa Iş l ek, Mustafa
Aliean AltındaQ, Alper Beşe, Atilla Çakır, AyşegOl Kaynar, Mutlu Saygılı, MOge Kirman, Nadir Orkun yaygınlaştı.
BOibOl, Ayşegül Yıldırım, Bahadır Acet, Bahattin Üzümcü, Nafij SOrgOn, Nevin Sarıçam, Nezaket
Karcı, Barış Ayhan, Barış Erdil, Barış MOneweroğlu, MOlayim Akar, NilOfer Uçar Sav, Nuray Kepil,
Barış Yarar, Bekir Akşit, Betül Ankan, Birol Göceli, Nurean Şahin , Nusret Kızıl, Oğulcan Çiftçi, Onur Doğru cevap
Burcu Zehra Boza, Burhan Baykara, Cansu Balkan, Odabaş, Orha ı Erasıan, Orhan Eren, Orkun Kuş,
Celal Ertaş, Cem Tuna, Cemil Eker, Cengiz SOrmeti, Osman Bahac ır CemoQlu, Osman Zeybek, Ömer verenler:
Cenk GOlmez, Cevat Bayhan, Çetin Osken, Alıcı, Ömer Aslantepe, Özlem Koyuncu, Pınar
Deniz Tuncer, Didem Koz, Dilaver Yardım, Dilek Akdemir, Ram azan Pant ı k, Recai Ataş, Recep
Ali Kubilay Kolik,
Y ıldız, Doğuş AkyOz, , Efe Attila, Ercan Coşgun, Kandemir, Rı d . . an Uyanık, Sa .... aş Özer, Seda Başak Benlioğ/u,
Emrullah Üstün, ErgOn Torbalı, Esra Başkeleş, Sefer, Sedat [ ıemirezen, Sedat Gelibolu, Selami
Eymen Şimşek, Fatih Çoban, Fatih Karagülle, Fatih Keskin, Sema Kaşlı, Serdar Artar, Serhat Şahin, Deniz Tunacan,
Kayıkçı, Fatih Temel, Fatma Aksaycık, Fırat Şükrü Serkan Demir Serkan Tekin, Sıla Ay, Sibel Akbıy ı k,
Eker, Figan KAhya, Gamze Yüksel, Giz Mutluay, Sinan Cav, Siııan Kanmaz, Sinan Tekinean, Suna Gökhan Tekir
Gökhan Evei, GülsOm Korkmaz, Güngör Aras, YOksei, Şebmım Ataçocuğu, ŞOkrOye ÖzgO I, Tamer
Haci Ali Sumbas, Hakan Güven, Hakan Hatipoğ l u, Kayhan, Tarık Inam, Turay Saner, Ufuk Sa rı kaya,
Halil Aksoy, Halil KüçOkylldız, Haluk Mısırlı, Hasan Uğur Hasan Yaz, Utku Saruhan, Yasemin A n buğa, 1500 yaşında, Cevaplarınız ve NTV Tarih'te yer
AÇık, Hasan KOçOkylldız, HOlya Sert. Hüsamettin Yasemin Avcı , Yaşar Kılıç, Yetiş ÖznOlepe, YiQit
Dinçer, Hüseyin Yıldızhan, ldris Türk, Irem Iğnak, Davutoğlu, Yunus Taylan, Yusuf Geren, Yusuf Otar,
yedi cm boyunda almasını istediğiniz fotoğrafiı
Kamil BOyüker, Kerim Tezel, Levent Cingöz, Yusuf Özbakıı, Yüksel GOngör, Yüksel Savaş sorularınız için:
Levent Çavuş, Levent Çetintürk, M. Fevzi Sakçı ,
Mahinur Ulusu, Mahmut Can Şenyurt, Mehmet
Kitap g6nderi/1feri her ayın sonunda
Gönderen: Metin Özdamarlar ntvtarih@ntv.com.tr
gerçekleşmek ~edir.

NTV TARiH TEMMUZ 2009 97


Zamanın Izinde

····İ~~;;~·İ~~~~~~····· · ······ .. ·· .... ········· .. ········· .....................~ ............ ....

Tarihçi ile rehber


Arjantin'de buluştu
Yerinden koparılarak başka yerde yetiştirilen bitki türleri
gibi, yerinden yurdundan ayrılarak bu bölgeye yerleşen
ve uyum sağlayarak yetişen kişilere "creole" deniyor
Arjantin'de. Irkıarın, kültürlerin karışmasını simgeleyen
bu terim, herhangi bir ten rengine işaret etmiyor.

B ugüne kadar gezip dolaştığım


ülkelerden farklı bir kültürel
oluşumla karşı karşıya oldu-
ğumu havalimanında anla-
dım; her tarafta kadın gö-
olarak algılıyor. "Kimlik kavramı değiş­
mezlik akla getiriyor; halbuki biz eskileri
korurken, yeni özellikler edinen ve dolayı­
sıyla durmadan değişen bir olgudan bah-
sediyoruz. Onun için bunu kimlik olarak
)una ereole deniliyor.
Buenos Aires'in kent tarihi de bu doku-
:ru yansıtıyor. Örneğin tangonun doğduğu,
ı ~vvelce zenginlerin oturduğu limana yakın
revliler vardı. Buenos Aires'te kadınlar ve tanımlamak doğru olmaz" diyor. Belsun- bölge, sarı humma sonrasında boşaltılmış,
kadınlara yapılan göndermeler de hemen ce bu meseleyi daha çok bir "melezleşme" ~akir bir semt haline gelmiş; bugün ise bi-
görülüyordu. Bir yaya köprüsü olan "Ka- olarak ele alıyor. Melezleşmenin en güzel raz daha bohem bir mahalle şeklini almış.
dınlar Köprüsü"nün (Puente de la Mu- örneklerinden biri olarak da ereole'den söz .'\ristotle Onassis de eski limanın yanın­
jer) yanısıra, kadın isimleri taşıyan sokak ediyor. Aslında yerinden koparılarak başka daki fakir işçilerin bulunduğu kısımlarda
ve caddeler, şehrin eski liman doklarının yerde yetiştirilen bitki türleri gibi, yerinden :raşamış ve burada zengin olmuş. D aha
restorasyonu ile yeni kimlik kazanan böl- yurdundan ayrılarak bu bölgeye yerleşen ve :;onra zenginler şehrin kuzey ve kuzeybatı
gesinde dikkati çekiyordu. Öte yandan, geldikleri topraklara uyum sağlayarak ye- taraflarına taşınmışlar ve bugün neredeyse
Arjantin'de anne soyadının baba soyadının tişen kişiler için de kullanılıyor bu terim. gitmekle bitmeyen çok bakımlı parklar, vil-
arkasına eklenmesi şeklindeki İspanyol ge- Creole kelimesi ırkların, kültürlerin karış­ lalar ve lüks bir yaşam alanı yaratmışlar.
leneği unutulmuşsa da, şimdi canlanıyordu. masını simgeliyor ama herhangi bir ten Doğasıyla değil de, binaları, sokak ve
Tarih Akademisi'nin eski başkanı Cesar A. rengine işaret etmiyor. caddeleri süsleyen heykelleriyle dikkati
Garcia Belsunce, "İspanyol fatihlerin yerli Başlangıçta İspanya'dan gelenlerle bu- ceken bu şehirde, aslında bina veya abide
kadınlarla evlenmelerini ve tarihsel söy- radaki yerliler -kuzeydeki Anglo-Sakson gezmedik; onun yerine bu eserleri meydan
lemde beyaz kadınlardan söz edilmemesini küıtüründen farklı olarak- ereole'yi yaratı­ getiren mimarlar, heykeltıraşlar hakkında
bir tahakküm unsuru olarak mı görmeli- yorlar. Gelen İspanyolların dili ve dini bü- hilgi sahibi olduk. Ayrıca, bir süre gelip
yiz?" diye soruyordu ... tün bu bölge halkının dili ve dini oluyorsa Buenos Aires'te yaşamış mimar, müzisyen,
Tüm bunlar, Türkiye Bilimler Akade- da, fatih kavmin baskın kültürü değil, yerli lOmancı, heykeltıraş gibi sanat ve kültür
misi (TÜBA) adına katıldığım Uluslara- kültürle karışık yeni bir oluşum doğuyor. insanlarının, şehir tarihinin bir parçası ola-
rası Akademiler Birliği'nin (UAl) Buenos İşin ilginç yanı, bizlere şehir turu ve- rak benimsendiğine tanık olduk.
Aires'teki toplantısını çok daha ilginç bir ren rehber de dersini tarihçi Belsunce'den İstanbul'u da böyle gezdiğimizi düşün­
hale getirdi. 25 Mayıs 20ıO'da, Arjantin'in öğrenmiş gibi; burada İspanyollar, diğer düm. İstanbul'da da yerli-yabancı ne kadar
kolonyal idareden çıkarak özgürlüğe kavuş­ Avrupalılar, yerliler, Mrika'dan gelen kö- çok sanat ve kültür adamı yaşadı! Şairle­
masının 200. yıldönümünün kutlanacak leler, Avrupa'nın kenarlarından, Osmanlı rimiz, yazarlarımızın birçoğu bize kendi
olması da, kadın temasının belirleyici bir İmparatorluğu'ndan gelenlerin birbiriyle istanbullarını anlattılar. Oysa biz, abidevi
roloynadığı "Latin Amerika kimliği"nin karışarak tam anlamıyla bir kültür alaşımı mimarinin, tarihi mekanların peşinde ko-
"değişikliği" üzerine düşünmek için bir fır­ meydana getirdiklerini ve bunun bir zen- şarken insanları unutuyoruz. İstanbul'u şair
sat yaratmıştı. ginlik olduğunu anlatıyor. Kısacası, burada ve ediplerimiz yoluyla yaşamıyoruz; misa-
Tarihçi Belsunce, Latin Amerikan top- kültürel karışım sonucu herkes İspanyolca firlerimize de böyle anlatmıyoruz. Tarihi-
lumunun oluşumunu bir kimlik değil de konuşur olmuş ama herkes İspanyol olma- mizi bu insanlarla birlikte düşünmek bizi
devamlı olarak değişen bir ilişki (affinite) mış . Yeni bir kültür oluşturmuşlar ki, işte 2 enginleştirecek.

98 NTV TARiH TEMMUZ 2009


www.bitturk.net

You might also like