You are on page 1of 168

SANATI

IMGESININ
OLUUMU:

Efsane, Mit ve

By

ERNST KRIS VE OTTO KURZ


E. H. Gombrich'in sunuuyla
Sabri Grses evirisiyle

THAK > KURAM

it haki

it haki

Sanat mgesinin Oluumu: Efiane, Mit ve By


Ernst Kris, Otto Kurz
zgn Ad:
Legend, Myth, and Magic in the lmage the Artist
A Historical Experiment

tha.ki Yaynlar

- 866

Yayna Hazrlayan: Seluk Aylar


Kapak Tasarm: kr Karako
Grafik Uygulama: kr Karako

1. Bask, Austos 2013, stanbul


ISBN: 978-605-375-304-9
Sertifika No: 11407
1979Yale University.
Esas alnan bask: 'Die Legende vom Knstler:
Ein historicher Versuch', 1934, V iyana, Krytall Verlag.
ngilizce eviri Alastair Laing tarafndan yaplm ve
Lottie M. Newman tarafndan gzden geirilmitir.
Orijinal kitaba ilaveler Otto Kun'a aittir.

lk Olarak Yale University Press tarafndan yaynlanmtr.


Trke eviri Sabri Grses

thaki, ou

Bu eserin tm haklar Akcal Telif Haklar Ajans araclyla satn alnmtr.


Yayncnn yazl izni olmakszn alnt yaplamaz.

thaki Penguen Kitap-Kaset Bas. Yay. Paz. T ic. Ltd. ti.'nin yan kuruluudur.

16/15
(0216) 348 36 97 Faks: (0216) 449 98 34

Bahariye Cad. Dr. hsan nler Sok. Ersoy Apt. A Blok No:
Tel:

Kadky - stanbul

ithaki@ithaki.com.tr - www.ithaki.com.tr - www.ilknokta.com


Kapak, Bask: Deniz Ofset Matbaaclk

403/2 Topkap-stanbul
(0212) 613 30 06 - Faks: (0212) 613 51 97
Sertifika No: 25001

Gmsuyu Cad. Topkap Center, Odin Merkezi No:


Tel:

ERNST KRIS VE OTTO KURZ

SANATI MGESNN OLUUMU:


Efsane, Mit ve By
- Tarihsel Bir Deney -

Trke eviri: Sabri Grses

Warburg Enstits'ne

NDEKLER

Bu Kitap Hakknda
nsz

GR

.......... ... ........... .................. ................ ..........

.............................................................. ..... . . . . . . .. . ..............

............................................. ....... . . ............ . . ....... . . ............

Bir Sosyolojik Sorun: "Sanat Muammas"

.....

Sanatyla lgili Tarihsel Deerlendirmeler

............. ..............

...............................

Sanatlar Hakknda Anekdotlar ve Baz


Biyografik Motifler
..

.................................. . ........ . .

. .. .

.... .

.. . . .......

SANATININ BYOGRAFDE
KAHRAMANLATIRILMASI

........... ........... ......................

Sanatnn Genlii .

. ....

.................. ............. .................. ..........

Mitolojik Motif Olarak Yetenein Kefi


Deus artifex - Divino artista

.............................. ....

. .

........................... ................

.. ..... .....................

..........

9
9

11
15

21
21
34

. .45

Gerekliin Bir Kopyas Olarak Sanat Eseri .


....

................. . ..................... .. ..... ...

BYC OLARAK SANATI


By Olarak Tasvir

............................................... ....

69
69
79

Tanrlarn Kskanl ........................... .................... ................. 91


SANATININ BYOGRAFDEK ZEL KONUMU
Sanatnn Virtzl

......

...................... .......... . . . . ................... ......

Sanat ve Kamuoyu .

99
99

. . 107

. ........................................................... .

Yaam ve Eserler
KAYNA KA

. . . 122

.......................................... ...................... ..

................................ ........... .............................

141

Bu Kitap Hakknda

Bu, srad bir kitap. Fikirlerinin zenginlii ve ok sayda bel


geye dayanmas, baka uzmanlar kaln, dipnotlarla dolu bir
cilt yazmaya srklerdi. Ernst Kris ve Otto Kurz ise, cesur
speklasyonlardan kanmadan ve sunmak istedikleri kantla
rn eitliliini hi azaltmadan byk bir dil ekonomisi sergi
liyorlar. Zaten bu iki yazar en az ortak almalar kadar sra
dyd. Bir araya geldikleri srada, 1 900 doumlu Ernst Kris
otuzlarnn bandayd; 1908 doumlu olan Otto Kurz ise yir
mili yalarnn ortasndayd. Fakat kronolojik yalar, uzman
olarak olgunluk seviyeleriyle byk tezat iindeydi. kisi e
birer entelektel dehayd.
Ernst Kris daha okul andayken niversiteye gitmiti. Bu
kargaann nedeni, Birinci Dnya Sava ve sonrasnda Viya
na'daki kmr skntsyd; okul bir yer deitirme sistemi ge
tirmi, bu zeki rencinin sabahlar gidip sanat tarihi dersle
rini dinlemesini salamt. Otto Kurz, okulun son yllarnda,
mfredat d almalarn Alman Rnesans hmanistlerinin
Latince yazlarn ateli bir ekilde okumaya yneltmi ve hat
ta bu mulak metinlerden birinde kayda geirilmemi ama an1

laml bir Albrecht Drer gndermesi kefetmiti. kisi de Vi


yana niversitesi'nde Julius von Schlosser'in rencisi olmu
tu; Schlosser etkileyici bir adamd, daha sonra Kurz tarafndan
yanl zamanda domu bir kii olarak anlacakt. Modern bir
akademi blmnn yneticisinden ok xvn. yzyln ei
timli rahiplerinden birine benziyor, unutulmu ciltler arasnda
mutlulukla geziniyor ve bunlarn yazarlarndan sanki bizzat
tanm gibi bahsediyordu. Schlosser'in hreti, ha.la alama
m olan, Rnesans'tan XVIII. yzyla uzanan sanat literat
r incelemesinden ( 1924) geliyor; burada sadece balklardan
oluan listeler deil, gemiteki sanat biyografileri ve rehber
kitapklar zerine dnceler de yer alyordu. renciyken
Kris bu eserin ilk basks iin dizin hazrlayarak yazarn min
nettarln kazanmt. Kurz daha sonraki talyanca basklar
gncelleme iini stlendi.
Bu balang olmasa, okurun elindeki bu kitap yazlamaz
d. Fakat Kris'i bu aratrma giriimine ynelten ey farkl bir
entelektel maceradan kaynaklanyordu. Viyana Mzesi'nin
heykel ve uygulamal sanat blmne girmiti; burada im
diki gibi o zaman da muhteem Hapsburg koleksiyonlar yer
alyordu ve Kris bir sre sonra Rnesans' n oymal mcevher
leri zerine nde gelen bir uzman haline gelerek, yirmi dokuz
yanda bu konudaki standart eserini (1929) yaymlad. Fakat
btn koleksiyonlara ulamasn salayan bu trden bir uz
manlk, sorgulayc zihnini tam olarak tatmin etmiyordu ve
yapt evlilik sayesinde Sigmund Freud'un yakn evresiyle
temas kurduktan sonra bu huzursuzluk artmt. lgi duydu
u alanlar parlak bir ekilde biraraya getiren ilk yaym, 1 932
tarihli, Avusturyal heykeltra Franz Xavier Messerschmidt
zerine bir incelemeydi; Messerschmidt kendi dneminde
ok eitli karakter tiplerini ve yz ifadelerini ieren geni bir
bst dizisiyle n kazanmt. Bu tema XVIII. yzylda pop-

lerdi, ama Messerschmidt'in versiyonunun saf bir entelektel


alma olarak aklanamayaca anlald. Bu srtan bstler
de psikotik bir damar vard ve bu ipucunu takip eden Kris
gerekten de ustann ar bir akl hastal gemiine sahip
olduunu saptad.
Kris, bu kitapta yer alan sorunla, yani gemiteki sanatlar
hakknda sk sk klielemi anekdotlar ve efsaneler anlatl
mas sorunuyla, bu Avusnryal heykeltran biyografisi iin
yapt aratrma srasnda karlat. Giotto ve saysz baka
sanat iin olduu gibi Messerschmidt iin de, ilk biyografi
lerinden birinde, genken obanlk yapt syleniyordu, ama
sosyal arkaplan dnlecek olursa imkansz bir hikayeydi bu.
Ayn ekilde, armhtaki sa figrlerinden birinin gerekilii,
sanatnn kulland modeli acsn tasvir edebilmek iin ar
mha gerdii sylentisine yol amt ki, bu anekdotla da ska
karlalyordu.
Ernst Kris iin, hayatnn bu yol ayrmnda, sanat biyog
rafilerindeki bu tr tipik zellikleri onunla birlikte sorgulaya
cak bir alma arkada aramak en doal eydi. Yardma ih
tiyac vard, nk o srada meslek hayat ikili bir yn almt.
Mzede akl almaz bir younlukla, gnde sekiz saat alyor
ken, ayn zamanda psikanalist olmun, hem sabahleyin hem
iten dnnce hasta kabul ediyordu. Otto Kurz'la karlamas
gerek bir talih oldu, o da sanki dan dier tarafndan t
nel kazyor gibiydi. Vasari'nin Floransal ressam Filippo Lippi
hakknda anlatt bir hikayenin bir talyan noveletta'sndan
alndn ve romantik kaamaklar bu tr bir sslemeye izin
veren ressamn hayat hikayesine tandn kefetmiti. Daha
yeni mezun olmun, ama Kurz her eyi bilmesi ve kvrak
zekasyla renciler arasnda imdiden nlenmiti. Kendini
hi ne karmayan ama asla ezdirmeyen biri olarak, ideal bir
aratrma asistannn ve drst bir eletirmenin niteliklerini
bir araya getiriyordu.
3

Yani, btn alarda ve blgelerde sanatlar hakknda an


latlan hikayelerin, tasvir yapmann gizemli bysne verilen
evrensel bir insani tepki olduuna dair derin sezgi Ernst Kris'e
aitti; bu motiflerin okluunu snamak ve gstermek zere pa
ralelliklerin izini srme becerisi de Kurz'a aitti. "Byc Ola
rak Sanat" balkl blmden birka paragrafa baknca, bu
savn hayranlk uyandrc bir ekilde, Daidalos'a ve mucizevi
bir biimde hareket eden heykellerine dair eitli yorumlardan
Homeros'un lyada ve Odysseia'snda yer alan blmlere geti
ini, daha sonra buna karlk gelen Fin ve Litvanya mitoloji
sindeki hikayelere uzandn, Pygmalion ve Pandora'ya ksaca
deindikten sonra Orta ve Dou Asya'da yaygn olan eitli
versiyonlar arasndan, otomat yapan biriyle bir ressam arasn
daki yarmay anlatan Toharca bir efsaneyi setiini grmek
mmkn.
Okurun Toharca efsaneleri hi duymad iin utanp s
klmasna gerek yok. Bunlar sadece Orta Asya'nn erken
dnem Hint-Avrupa diyalektleri konusunda uzman olanlar
duymutur. Buna ramen, byle bir rnekleme kitap hakknda
yanl bir izlenim de verir, zira bu alma bilgilik sergileyip
hayranlk uyandrma amacn tamyor. Tam tersine. Yazarlar
uzmanln ifade edilmesi iin yeni bir slup hedefliyor, btn
belgeleri veriyor ama eitimlilere has dikkat datc arala
ra ve dipnotlara bavurmuyorlar. Yaz karakterindeki farklar,
savn yapsyla onu destekleyen malzemeyi birbirinden ayrt
etmek iin yeterli olacaktr. Her kanaatin ya da bilinen her
olgunun da burada yeri yoktur. Okur tekrar tekrar, bir dnce
eiliminin ak seik sylenmeyip sadece iaret edildiini fark
edecektir. nmzde heyecan verici manzaralar alyor, ama
durup onlar aratracak deiliz, nk kitabn asl hedefini
gzden karmamamz gerekiyor - psikanalizin ayrt etmeye
balad, insan ruhuyla ilgili baz deimez zelliklerle sa4

nat hakkndaki efsaneler arasnda balar kuruluyor burada.


Fakat bu temel konular, tpk yazarlarn ortak nsz'lerinde
belirttikleri gibi, sadece zaman zaman ve aforizma biiminde
ima ediliyordu. Kris, temelde bir tarihi olan Kurz'u, setii
sahann dna kmaya zorlamak istemiyordu. Hakl olarak,
daha teknik olan bu psikanalitik sonular, kendi ismiyle ve
sorumluluuyla yaymlamay uygun grd. Ekim 1934'te Vi
yana'daki Psikanaliz Dernei'nde yapt bir konumada bunu
gerekletirdi ve bir yl sonra, editr olduu Imago adl der
gide metni yaymlad. (Sanatta Psikanalitik Aratrmalar adl
almasnn "Sanat mgesi" balkl 2. blmnn temelini
oluturur bu.)
Ernst Kris'in bu ekilde psikoloji kuramyla yaratc im
gelem arasnda nemli bir balant kurduu konusunda ka
nt aranacak olursa, Thomas Mann'n 1936 ylnda, Sigmund
Freud'un sekseninci yagnnde yapt Freud und die Zu
kunft konumasnda bulunabilir. Byk romanc bu konuma
da, Kris'in ona gnderdii yazya borcunu dyordu. Kris'in
almasnda, Yusuf ve Kardeleri adl epiinde ok derinden
ele alm olduu rol yapma motifinin bir yanksn bulmutu.
Bu kitaba bakan okur, son sayfann son cmlelerinde, Tho
mas Mann'n belirttii fikirleri bulacaktr: Klienin, sanat
nn yaamna etkide bulunmas. Hepsi oradadr ama youn,
derli toplu, ima ykl birka satr halinde. Fakat bu, btn
kitap iin de sylenemez mi? Krk drt yl sonra eseri yeniden
okurken, her sayfada gzn grdnden ok daha fazlasnn
olduunu fark ettim.
Sanatn byl gcne olan ilgisinden doan bir baka
projede - karikatrn tarihi ve ilevi zerine bir inceleme Ernst Kris'e yardm etmek zere ekibe katldm srada, Otto
Kurz eitli din ve kltrlerde tasvir yasayla balantl byk
bir alma iin malzeme topluyordu. Doal olarak, bu kitabn

nsz'nn sonunda beni anmalarndan ok etkilenmitim,


ama onlarn fikir ya da aratrmalarna herhangi bir katk yap
tm hatrlamyorum. Hatrladm ey, ortak toplantlarn
dan sonra ziyaretlerine gittiimde ortama hakim olan coku
ve honutluk havasyd. Kris, Kurz'un bulduu, ama ok faz
la malzeme olduu iin eklemek istemedii srad bir bil
giyi bana anlatrken kahkahalar ve akalamalar yaanyordu.
Kris'in gen meslektalarna gsterdii derin ilgiyi, Hitler'in
ykselmesiyle birlikte kararan gnlerde bizlere yer bulmasn
da unutamyorum.
Dostluumuz srgnde de devam etti. Bir sre ngiltere'de
kalan Ernst Kris New York'a yerletikten sonra, 1957 yln
da lnceye dek, psikanaliz kuramnda saygn bir otorite ve
beenilen bir retmen oldu. Kurz, Kris'in tavsiyesiyle, bu
kitabn da adanm olduu Warburg Enstits'ne katld ve
Hamburg'dan Londra'ya gtkten sonra, hayat boyunca ora
da, enstitnn vazgeilmez ktphanecisi ve bilgi pnar ola
rak kald. 1975 ylnda, bu kitab ikinci baskya hazrladktan,
kaynakay gncelleyip baz dipnotlar ekledikten sonra ld.
Nisan 1978
E.H. Gombrich

..

Onsz

Bu kitaba "Bir Deney" altbaln, sorumluluumuzu snrla


mak iin deil, almann niyetini gstermek zere koyduk:
Kesin yantlar verdiimizi ne srmeden birtakm sorular or
taya atmak istiyoruz.
D nedenler, en nemlisi de eserin hacmine dair kayg
mz, bizi herhangi bir eksiksizlik fikrini reddetmeye srkledi.
Mevcut malzemenin zenginlii sebebiyle, savlarmz belgele
meye ve varsaymlarmz hakl karmaya yeteceini dn dmz bir seim yaptk. Malzemenin kendisinden kaynak
lanan dier nedenler de snrlamay zorunlu kld: Aratrma
mz srecinde kefettiimiz ilikilerin birou, baladmz
yerden, yani sanat tarihinden, eriilebilir olmayan alanlara
doru gtrd bizi.
Bu kitapta benimsenen yntem, mmkn olduunca, kat
bir ekilde tarihseldir. Tarihsel balantlarn ima ettii psiko
lojik yorumlara zetle ve geerken deinmekten fazlasn zo
runlu grmedik. Bu kitapta incelenen ilikilere ilk kez psiko
loji almalar sonucunda ulaan Kris, baka bir yerde burada

sunulan malzemenin psikolojik yorumunu daha derinlemesi


ne yapmay dnyor. 1
Sanat tarihi literatr asndan, byk bir minnettarlkla,
Franz Wickhoff,Julius von Schlosser, Aby Warburg ve Erwin
Panofsky gibi sekin temsilcileri bulunan bir ekol izledik.
Bu frsattan yararlanarak, nerileriyle bize yardm etmi
olan herkese teekkr etmek istiyoruz. Bilhassa H. Gom
perz, L. Planiscig, K. Rathe (Viyana), F. Saxl (Londra),J. von
Schlosser, H. Tietze (Viyana) ve her eyin tesinde bize tered
dtsz destek veren dostumuz E. Gombrich'e (Viyana) kendi
mizi borlu sayyoruz.
Viyana, Temmuz 1 934
Ernst Kris, Otto Kurz

1 Kris burada bahsedilen makaleyi iki ekilde yaymlad: nce Alman


ca olarak, "Zur Psychologie alterer Biographik dargestellt an der des
Knstlers," lmago, 21:320-44, 1935; ve gzden geirilmi biimiyle,
ngilizce olarak, Psychoanalytic Explorations in Art ( 1952, s. 64-84),
"Sanat mgesi: Eski Biyografilerde Gelenein Rol zerine Psiko
lojik Bir nceleme" balkl blm.

Giri

Bir Sosyolojik Sorun: "Sanatp Muammas"


"Sanat muammas", yani onun evresini saran esrar ve ondan
evresine yaylan by, iki perspektiften grlebilir. Hayranlk
duyduumuz sanat eserlerini yaratabilen insann doasn sor
gulayabiliriz - bu psikolojik yaklamdr. Ya da eserlerine he
men belli bir deer atfedilen bir insann, adalar tarafndan
ne kadar deerlendirilebileceini sorabiliriz - bu da sosyolojik
yaklamdr.
Bu iki yaklam da bir muammann var olduunu varsayar:
Sanatsal yaratm iin, yeterince tanmlanmam bile olsa, zel
birtakm yatknlklarn ve eilimlerin gerektiini; baz dnem
ve kltrlerin, bir sanat eserinin yaratcsna ikircikli de olsa
zel bir yer vermeye hazr olduunu.
ki yaklam doal olarak birok temas noktasna sahiptir;
bir yandan toplumun sanatya verdii tepkinin ksmen onun
kiisel zellikleri ve yetenekleri tarafndan ynetildiini, dier
yandan bu tepkinin sanatnn kendisini de etkilediini kabul
ederiz.
9

Her iki yaklam da tarihsel soruturmalardan beslenir.


phesiz, ne "yetenei" ortaya kartan eitli nitelikler, ei
limler ve sanatsal yaratclk drts, ne de sanatnn herhan
gi bir toplumda oynad rol sabit bir koullar kmesinden
trer. Bunlar saysz deiiklie tabidir, bu deiiklikler de sa
dece tarihsel durum nda anlalabilir.
Bu kitap, toplumun sanatya kar tutumunu ele almak
tadr ve bu yzden de sosyolojik olarak tanmlanabilir; sadece
toplumun sanatnn kiilii muammasna ynelik ilgisini ele
ald noktada psikolojiyle komu olur; ama bu snr asla al
maz.
Bu soruturmann konusunu oluturan malzeme tarihsel
ltlere gre seilmitir. Birbirinden apayr bir ayrntlar,
olgular ve sanatnn yaam yksyle ilgili iddialar kala balndan beslenmez. Karakter olarak homojendir. Balca
kaynamz, sanatnn adalar ve ardllar tarafndan na
sl yarglanm olduudur. Bunun tam merkezinde de sanat
hakkndaki efsane yer alr. 1
Bu incelemenin gelecekte yaplacak bir sanat sosyolojisi
1 Yazarlarn daha sonra ele alaca gibi, bu efsaneler "sanat imgesi
ni" tanmlar. Kris, 1952 ylnda, "Sanat mgesi: Eski Biyografilerde
Gelenein Rol zerine Psikolojik Bir nceleme" adl denemesinin
ngilizce evirisinde u dipnota yer verdi: " 'mge' kavram bu de
nemenin yaymlanmasndan (1934) bu yana, tekrar tekrar benzer
bir anlamda kullanlmtr... 'Sanat imgesi'yle, Linton'un ( 1943, s.
129-130) 'stat kiilii' diye tarif ettii ey arasnda yakn bir iliki
vardr. yle yazar: ' . . . her toplumda, sosyal olarak snrlanm belli
gruplarla balantl tepkilerin ek konfgrasyonlar vardr. Yani, he
men her rnekte, erkek ve kadnlar, yetikin ve ergenler vb. iin farkl
tepki konfgrasyonlar szkonusudur. Katmanlam bir toplumda
benzer farklar, soylular, avam ve kleler gibi farkl sosyal dzeylerden
bireylere zg tepkiler arasnda gzlenebilir. Bu stat balantl tepki
konfgrasyonlarna stat kiilikleri denebilir. ' - Sanat da zel bir
tr stat kiilii deil midir ve onun imgesinin nispi dengesi, sosyo
loglarn daha ok ilgilenmesini gerektiren bir sorun saylmaz m?" (s.
65 vd.) - Editrn notu.

10

iin hazrlk almas olacan umuyoruz, ama kapsamn da


iki ynde snrlamakta yarar var. Birincisi, aklmzda sadece
grafik sanats var - ressam, heykeltra, mimar. kincisi, bu
kiilerin meslek hayatlarnn deerlendirilmesi tam olarak tek
bir adan yaplmaktadr; biyografilerin hepsinde sanatlar
hakknda belli nyarglarn tekrar ettiini gsterebileceimize
inanyoruz. Bu nyarglar ortak bir kke sahiptir ve tarihyaz
mnn balangcna dek izleri srlebilir. Btn deiikliklere
ve dnmlere ramen ok yakn bir gemie kadar anlam
larnn bir ksmn korumulardr; sadece kkenleri gzden
kaybolmutur ve zorlu bir ekilde de olsa yeniden ortaya
karlmalar gerekir.

Sanalfyla lgili Tarihsel Deerlendirmeler


Sanatnn yaam ve meslek hayatyla ilgili geleneksel kaytlar
sadece bir sanat eserini yaratcsnn ismiyle birletirmek gele
nei belirdii zaman ortaya kar. Bunun evrensel bir gelenek
olmad ok iyi bilinir. Btn halklarda ya da btn dnem
lerde karlamayz bununla. Bu gelenein, bir "tarihe" sahip
olmadklar varsaylan ve ilkel, cahil denen halklar arasnda
bulunmadn zel olarak aklamak gerekmez, fakat sanatn
beendiimiz ve tarihi bizim iin tandk olduu halde tek bir
sanatsn bile syleyemediimiz uygarlklarla karlatmz
zaman sorunun tam kalbine ularz. Bir sanatnn isminin
kayda geirilmi olup olmad, - bundan nesnel olarak emin
olmak mmkn olsa bile -sanatsal baarsnn bykl ve
kusursuzluuna deil, o sanat eserine verilen neme baldr.
Bunun sanat eserinin baz kendine has zelliklerini deerlen
dirmeye ne kadar yardmc olduunu belirlemek de bu incele
menin kapsamnn dnda kalmaktadr.
ok genel olarak konuursak, bir sanat eserinin yaratc-

11

snn ismini dile getirme arzusunun, sanat eserinin artk din


sel, ritel ya da daha geni anlamda bysel bir ileve, tek bir
amaca hizmet etmediini, ona verilen deerin en azndan belli
lde bu tr balantlardan kurtulmu olduunu gsterdiini
syleyebiliriz. Baka deyile, sanatn sanat olarak, yaratc ba
arnn bamsz bir alan olarak alglanmas - bu alg "sanat
iin sanat" diye karikatrletirilir - bir stadn ismini onun
eserine balamaya ynelik gl arzunun ifade edilmesi sra
snda kendisini gsterir. nsanln kltr tarihinde bu tutu
mun tam bir ifade bulduu iki rnek vardr: Biri Akdeniz hav
zasnda, Bat uygarlnda, ikincisi de Uzak Dou'da. Bizim
tezimize gre, sanat tarihsel kaytlarda grnd andan iti
baren, kalplam birtakm nosyonlar onun eseri ve kiiliiyle
ilikilendirilir; nemlerini asla tmyle kaybetmemi olan ve
sanatnn ne olduu konusundaki dncemizi hala etkileyen
nyarglardr bunlar.
Bu iddia, byk olaslkla, Avrupa'dan elde ettiimiz ka
ytlardan ok Uzakdou'dan elde ettiimiz kaytlar balamn
da kabul edilecektir. nk bizlere, Doulu gelenekten gelen
glere zel bir rol atfetmemiz, Batl deneyimden tretilen
tarihsel geliim fikirlerini kullanarak yanl sonulara varma
tehlikesine kar uyank olmamz gerektii retildi. Oysa
Avrupa'd a, sanat hakknda tekbiimli belirli imgeler bulun
duu varsaym, Bat uygarlnn akna ilikin genel kabul
grm tabloyla ztlk oluturuyor gibi grnmektedir. Bu
yzden sonuca varmamz salayan malzemeyi sunmaya a
lmadan nce, kaba hatlaryla bile olsa, Bat'daki sanatlarla
ilgili deerlendirmelerdeki tekbiimlilii ispatlamamz gere
kiyor.
Bu deerlendirmelerin kkenleri daima Yunan dnyasna
aittir. Kadim Dou'dan ve Hanedanlar Dnemi Msr'ndan
gnmze ulaan kaytlarda bir sanat ismi bulmak istisnai

12

bir durumdur, hatta o zaman bile bulunan isim herhangi bir


eserle ilikilendirilmez. Sadece Eski Ahit yer yer sanatlardan
ve eserlerinden bahseder.
Ege'deki Helenik dnem ncesi gelenekler hakknda bil
diklerimiz, bize, Yunanlarn kendileri tarafndan aktarlmtr
ve bu anlatlanlarn onlarn mitolojilerinden ayrlmas gere
kir. Klasik Yunanistan'da bile sanatnn zel rol biraz ge
bir dnemde, o da ciddi bir muhalefetle elde edildi. M. . VI.
yzyla ait Yunan sanatlarn imzalar gelecekteki sanatsal
hretin ilk habercileridir; arkaik ve klasik alarn edebiya
tnda bulunan, sanatlara ynelik dank gndermeler de,
Helenistik dnemde ayr bir edebiyat kategorisi olarak ortaya
kan sanat biyografilerinin ncleridir. Bunlar trlerinin ilk
rneiydi.
Ksa sre sonra yle byk bir nem kazanmlardr ki,
baz Yunan sanatlarn - iki tanesini sylersek, Zeuksis ile
Apelles'in - kalc n sadece bu biyografilere dayanmakta
dr, daha sonralar onlarn hakiki eserlerinden bir izlenim edi
nilmesi gibi bir olaslk yoktu. Bir sanatnn nnn rettii
eserlerden bu ekilde daha uzun mrl olabilmesi de, Yu
nanca yazlm sanat biyografilerinin gl bir etkiye sahip
olduunu arpc bir ekilde gstermektedir. Bu tr biyografi
lerin bilgisi Antikite'den bu yana asla tmyle kaybolmam,
en azndan Orta a boyunca Bizans'ta canl tutulmutur.
Yunanca sanat biyografilerinde belgelenen sanat imge
sine, Yunan kltrnn bir kazanm olarak bakmak gerekir;
Romal uzmanlar bile - Cumhuriyet dnemindeki birka is
tisna dnda - sadece Yunan sanatlarn isimlerini bilmek
teydi.
Romal sanatlarn anonimlii mparatorluun da tesi
ne geti ve Avrupa kltr topluluuna girmeye alan halklar
arasnda devam etti. Orta a balarnda sanatnn nne

13

dair nadir rnekler hep Antikite'ye uzanr; Romanesk ve Go


tik dnemlerde ne zaman sanatsal anonimlik gelenei ihlal
edilmise - daha nce olduu gibi, sanat imzalaryla ba
lar - sanat eserinin biimsel zelliklerinin klasik kaynaklardan
dn alnd grlr. Nihayet, Orta a sonlarnda, XIV. ve
XV. yzyllarda, sanat figr tarih sahnesine kt ve her
adan bamsz bir konum kazand zaman, sanatnn bi
yografisi de bamsz bir varlk olarak ortaya kar. Bu nce
klasik toprakta oldu, ama ksa srede Alpler'in kuzeyine ya
yld; buna ramen, her koulda, topladmz belgelerin de
cmerte gsterdii zere, her zaman dorudan ayn yerden,
Yunan sanatlara dair zgn anlatlardan esinlenmitir.
O dnemden balayarak, sanatlardan bahseden kesintisiz
bir edebi anlatlar dizisi gnmze kadar uzanr. nerdikleri
sosyolojik bak byk bir eitlilik sergiler: Bizi, loncalarn
ve mason localarnn dnyasndan alp, hmanizmden esin
lenen Rnesans ustalarnn atlyelerine; kilise ve tccarlarn
hamiliinden prenslerin hamiliine; zanaatkar olmann s
nrlarndan akademik gelenein snrlarna gtrrler; ama
ayn zamanda, divino artista [ilahi sanat] kimliinde, kendi
kendini ifade etmenin en yksek noktasn ve yaratcln en
yksek payesini gsterirler. Bu tarihi geliimin her aamasnda
eskilerin yan sra yeni sosyal tipler belirir, ancak asla onlar
tam anlamyla yerlerinden etmezler. Devrimci yeniliki, bir
akademi okulunun mdrnn yannda durur ve sanat da
evrensel bir deha ya da beyefendi olarak tannmam ve yalnz
figrlerle yan yanadr. Sosyal arkaplann bu eitlilii, XIX .
yzyl sanatlar arasnda grlr. Bunlarn dnyalar, prensi
nin ve vatannn gzdesi olmay da; Schwabing, Montmartre
ya da Greenwich Village'de, deha kavrayn toplumsal haya
tn eperlerinde apkal bir Bohem olarak hayata geirmeyi de
kucaklar; kaybolan bir dnyadr bu, yaamay srdrd bir
14

yer varsa, khnemitir. Fakat bu dnyada, sanat tek bana


durmaz: Byk "dehalar topluluunun" bir yesidir.
Bu tr bir eitlilik iinde bir ortak blen aramak zor bir
grev gibi grnebilir. Bunun yaplabilecei de ancak sanat
larn grnmnde bir dnm yaand fark edilince ak
hale gelir. Bu deiim bizim sorgulama nesnemizle aramza
"mesafe" koyabilmemizi salad. Gnmz sanatsnn eski
geleneklerden kopmaya yneldii ve toplum iinde yeni bir
yer, topluluk iinde tanmlanm bir yer arad ne srl
mtr. Ayn zamanda toplumun tutumunda da bir deiiklik
ayrt edilebilir ki bu, sanat tarihi incelemelerinin yn deitir
mesinde grlebilir. Biyografik merakn bir yana braklma
syla, "Sanatlar olmayan bir sanat tarihi" yazar bayraklarn
da. Son derece zeki ada uzmanlardan biri olan Benedetto
Croce, ampirik olann deil, estetiin; gnlk hayatta yaayan
insann deil, sanatnn, yani sanat eserlerini yaratan kiinin
nemli olduunu sylerken, olaylara dair bu yeni bak usta
ca tarif etmitir. Bu bile sanaty eserine balayan Gordion
dmn zmek yerine krdm haline getiriyorsa, bizim
balammzda unu dnmek gerekiyor: Burada, sanatnn
konumunu yeni bir k altnda grme niyeti dile getiriliyor;
ama ayn zamanda ustann ncelii eserine vermeye hazr ol
duu da ima ediliyor olabilir.

Sanatplar Hakknda Anekdotlar ve Baz Biyografik Motifler


Rnesans'tan gnmze ulaan, ressam ve heykeltralarn
hayatlaryla ilgili saysz hikayede tekrar tekrar tipik yan mo
tiflerle, ok az deierek ya da hi deimeden birok biyog
rafide tekrarlanan temalarla karlarz. Bunlar ya sanatnn
kariyeriyle - zellikle de ocukluuyla - ya da eserlerinin halk
zerinde brakt etkiyle ilgilidir.

15

Baz biyografler ustann ilk kez obanlk yaparken hay


vanlarn eskizlerini izerek yeteneklerini sergilediini anlatr.
O srada oradan iin ehli biri geer, bu srad yetenee bu ilk
sanatsal abalar srasnda tank olur ve bu gen obann dz
gn bir eitim almasna, gelecekte ok nl bir deha olarak
ortaya kmasna yardm eder. Bu hikayenin birka varyant
vardr, bazlarnda hikayenin her aamas korunur, birka yeri
deitirilir, bazlarnda da temel tema, yani sanatnn yete
neklerinin daha ocukken gzle grnr hale gelmi olmas
temas korunur.
Baka bir anlat forml de sanatnn hnerleri konu
sunda kukuya yer brakmayacak ekilde dnlmtr:
Usta doadan bir paray - rnein resmin zerinde gezin
meye hazrlanan bir rmcek - o kadar ustaca resmeder ki
seyirciler onu gerek zanneder. Ressam dostlarn kandrabi
len sanatlarn baarlar daha da byk olur. Bunun ayns
ya da benzeri hikayelerden sonsuz sayda vardr. Baka her
ey deitirilebilir, ortam, sanatnn atlye ortam deiebilir,
ama hikayenin z asla deimez: Sanatnn eseri doann
bir eseriyle kartrlr.

Daha sonraki blmler iin bir balang noktas olu


turacak olan bu iki temel rnei, u ilk soruyu ortaya atmak
zere ele aldk: Bu tr tutarl hikayelerden nasl bir sonu
karabiliriz? lkinde, yani sanatnn genlii hikayesinde, bu
hikayenin bir sanatnn geliimindeki tipik bir e zerinde
durduunu syleme eilimi gsterebiliriz; bir koyun ya da inek
oban olmann, gizli sanatsal yetenei canlandrmaya zellik
le uygun olduu sylenir; genel olarak, sanatnn yeteneinin
daha ocukken grnr olmas ok byk nem tar. Byk
sanatlarn hayatyla ilgili bu geleneksel hikayeleri psikolojik
speklasyonlarn temeli bile yapabiliriz. Ardndan ikinci grup
hikayeleri bunlardan yola karak anlamaya alabiliriz: Anla-

16

lan, byk sanatlar doay insan kandracak ekilde taklit


edebilirler. Bu durumda biyografi yazarlarnn da zellikle bu
yetenekler zerinde durmasnda artc bir ey yoktur.
Bu tr - rasyonalist denebilecek - aklamalar srdrmek,
zellikle de birebir bunlara benzeyen ok sayda hikaye oldu
unu dnrsek, ilk grup hikayeler asndan zordur; ikinci
gruba bakarsak, onlarn da savunulmas imkanszdr. nk
"Doay taklit etme yetenei nereye kadar gidebilir?" sorusunu
sorarsak, rahata "ok da uzaa deil," diye yant verebiliriz.
Tiziano'nun yapt bir mparator V. Charles portresini (an
latlanlara gre, olu II. Philip'in yapt gibi) mparatorun
kendisiyle kartrmayz; gerek bir bcei de, rivayete gre
Drer'in Michelangelo'nun bir resminin zerine resmettii
(Hampe, 1928) rmcekle kartrmayz. Farkl aklamalar
bulmak gerektii ok uzun zaman nce fark edildi, bunun iin
metin eletirisi aralarnn baarl olduu anlald ve bu yn
tem, ok farkl insanlar anlatan hikayelerdeki ortak elerin,
ayn kaynaktan tremi olmalar erevesinde aklanabilece
ini gsterdi. Gen bir oban olan sanat hikayesinin kayna
, Giotto'nun genliiyle ilgili popler bir hikayeydi, ustann
lmnden yaklak bir asr sonra Floransa'da ekillenmeye
balam olan bir szl gelenekti bu; dier hikaye de doruca
klasik Antikite'ye uzanyor ve Zeuksis ile Parrhasios adl iki
Yunan ressam arasnda yaanan, Plinius'un Ansiklopedtsinde
kaydedilmi olan nl yarmay model alyordu. Zamanla, bu
kalplam hikayeleri ve benzerlerini etiketlemek gelenek ha
lini ald; bunlara "sanat anekdotlar" denildi.
Bu sfatn anlamn yakalayabilmek iin, bu anekdotlarn
doasyla ilgili bir ey sylemek zorundayz, nk bu dier
deerlendirmelerimiz asndan nem tayor.
u anda, anekdotu fkralarla birlikte ele alma eilimi

17

gsteriyoruz. kisi arasndaki fark, gerek olsa da, hafiftir ve


tanmlamas kolay deildir, ama yaplar ayndr. Bir anek
dot, tpk fkra gibi, haz elde etmeye bal olan bir "noktaya"
sahiptir. (Bu zellik zerinde burada durmayacaz, nk
bu balamda anekdotun ierii ilgilendiriyor bizi.) Kural
olarak anekdot kendisiyle daha kolay yaknlk kurabilelim
diye anlaymza sunulan nemli bir kiiyi ya da kahrama
n ele alr - ya da belli bir sosyal tipi bunun yerine geirir.
Bu yzden kahraman hakknda anlatlanlar genellikle onun
"resmi" biyografisinin bir cilas olarak grlr; ya byk ada
m insani kusurlar olan biri olarak sunar ya da onun hne
rini yeni ve beklenmedik bir k altnda gsterir. Anekdota
kahramann gizli yaamndan bir blm de diyebiliriz. Bunu
derken szcn en eski anlamna yaklayoruz, Yunan
ca avExo:ov'dan treyen bu szck, hala bu bu ok eski
anlamyla, yeni, bilinmeyen ve bu yzden gizli olan bir eyi
belirtmek zere kullanlmaktadr (Dalitzsch, 1 922). Burada
anekdot ksa hikaye alannn snrlarnda gezinir; talyanca
novella szc de balarda byle anlalmt ve XIX. yz
yln balarnda aralarnda yle byk bir yaknlk mevcuttu
ki, eletirmen C. F. von Rumohr (1835, 2:38) bu ikisini ean
laml olarak kullanyordu - bu kullanm kalc oldu.

Anekdotlar gerekten de tarih yazlrken tekrar tekrar kay


nak olarak kullanlmtr. Genellikle kahramanlar hakknda
nemli bir ey aktarmalar ve ounlukla da kiilii hakknda
baka kaynaklardan daha derin bir anlay sunmalar yzn
den, Nietzsche, herhangi bir tarihsel kiiye ait karakterin
anekdot yardmyla zetlenebileceini ne srmt. Buna
benzer bir ekilde, sanatlar hakkndaki anekdotlar onlarn
biyografilerinin kayna olarak kullanabilir ve u ya da bu
nemli sanat hakknda hikayeler derleyerek onun hayatn
aydnlatp karakteri hakknda baka yerde verilmeyen bilgiler
elde etmeyi umut edebiliriz. Bu incelemede ne srlen soru18

!ara bu tr soruturmalarn zeminini hazrlayan sorular olarak


baklabilir, ama kullanmlar ve deerleri yine de kiinin bak
asna bal olarak tartmal olacaktr. nk burada tam da
belli bir sanatyla balants olmayan anekdotlarla ilgilenme
ye niyetleniyoruz; biri onlar belli bir sanatnn biyografisinde
kullanmak isterse gerek olup olmadn ciddi ekilde gzden
geirmesi gerekir.
Bizim burada yaptmz ey, eitli sanatlarn yaam
laryla ilgili anlatlanlardan bu anekdotlar kartmak oldu.
Tipik sanaty tasvir eden bu tipik anekdotlarn kahrama
nn tarihinin aklnda olan sanat imgesi olarak gryoruz.
Bu nedenle, bir anekdot iinde yer alan ifadelerin u ya da bu
rnekte doru olup olmad sorusu geersizleiyor. nemli
olan tek ey bir anekdotun tekrar etmesi, tipik bir sanat im
gesini temsil ettii sonucuna varmay salayacak kadar sk an
latlmasdr. Bu yaklam bizi bugn var olan "sanatlara dair
anekdot" kavramn geniletmeye zorluyor. En genel terim
lerle sylersek, sabit biyografi temalarnn anlamn kavramaya
altmz syleyebiliriz. Bu adan anekdot, biyografinin
"gelimemi hcresi" olarak grlebilir. Bu durum genel olarak
biyografi iin geerli olsa da, sanat biyografisi iin zellikle
dorudur ve tarihsel olarak kantlanmtr.
Sanat literatrnn hakknda bir eyler bilebildiimiz ilk
metinlerinden birinde - Samos tiran ve Peripatetik okulun
alim bir yanda olan Duris tarafndan M.. IV. yzylda ya
zlmtr - ele alacamz en nemli anekdotlarn ekirdekleri
zaten bulunmaktadr. Duris'in, metin aratrmalar tarafndan
nadir grlen bir titizlikle onarlm olan yaptnda, anekdot
batan sona bir edebi ara olarak kullanlmaktadr.

Fakat ayn zamanda anekdot, sanat imgesinin kayna


olan efsanevi gemile de yakndan balantldr. nk ta19

rihiler geni anlamyla anekdotun mit ve saga alanlarna da


girdiini, yazl tarihe oradan ok byk miktarda hayali mal
zeme tadn kabul etmeyi renmitir.
Bu yzden, grece modern sanatlarn tarihlerinde bile
geriye doru, nokta nokta, tarihin douundan ncesine ait,
tanrlarla ve kahramanlarla dolu dnyaya kadar izi srlebi
len biyografi temalaryla karlarz. Bu temalarn bizim Bat
geleneimizi antik Yunanistan geleneiyle birbirine balayan
yrngenin dnda bile tekrar tekrar grld ispatlanabilir;
aslnda bu, bizim de ska deineceimiz Doulu ve zellikle
de Uzakdoulu paralellerin tad nemi gsterir.
zet olarak, soruturmamz sanat biyografilerinde yer
alan, "sanatya dair efsaneler" dediimiz o tipik temalara y
neliktir. Bunlarn izini - en azndan geni erevesiyle - yazl
tarihin eiine dek, genellikle insandaki sanatsal yaratclk ol
gusuyla ilikili gibi grnen fikirlere dek srmek, almamz
ressam, heykeltra ve mimarlarla snrlamak istiyoruz. Sonra
da bu fikirlerin, grafik sanat "dehalar topluluunun" bir yesi
oluncaya ve evresi ona dier yaratc kiiliklere bakt gibi
bakmaya balayncaya kadar yaadn ortaya koyan birka
rnek sunacaz.

20

Sanatnn Biyografide
Kahramanlatrlmas

Sanatrnn Genrlii.
Srad kiilerin ocukluk ve genliiyle ilgili her eye yne
lik evrensel ilgi insan aklnn derinlerine kk salmtr. Bu ilgi
genellikle iki ekilde aklanr. Bir bak asna gre ocuk
luktaki olaylar insann gelecekteki geliimi zerinde kesin bir
etki brakmaktadr; bu erevede tarihteki byk insanlarn
yaamlarn kaderin erkenden etkiledii ispatlanmaya allr.
Dier bak asna gre, kahramanlarn yaamlar hakknda
bulunabilecek en eski bilgi sebep sonu ilikisi asndan ha
berci deil, uyarc iaretler olarak yorumlanr; bu bak o
cuun deneyimlerinde gelecekteki baarlarnn bir belirtisini
grr ve bunlara, benzersizliin erkenden elde edilmesinin bir
kant olarak bakar. Bu gr daha kapsamldr ve byk ola
slkla zgn olan da budur.
Bu iki grn ilki modern psikolojinin bulgularyla, yani

21

bir bireyin yaam tarihinin onun kiiliini anlamaya giden


yol olduunu savunan Sigmund Freud'un psikolojisinin bul
gularyla hi beklenmedik bir ekilde onayland. Freud ilk iz
lenimlere byk nem veriyordu, nk kiiliin daha sonra
ki geliimi birok adan ilk deneyimlere kadar izlenebilirdi.
Fakat ikinci gr de, biraz snrl bir biimde de olsa
varln srdrd. Yukarda anlatlan geliimsel psikolojinin
uygulanabilirlik snrlarn tanmlamay hedefleyen bnye ve
kaltm aratrmalarnn hipotezlerinde bu rtk olarak bu
lunmaktadr.

Bu iki gr - bunlarn son birka yzyln otobiyografi


lerine girmesi ve bu metinleri snrlamas, psikoloji tarihileri
iin yarar salayan bir ura olurdu - kesinlikle birbirini d
lamaz. kisinin de kayna toplumun srad ya da yetenekli
figre belli lde eriebilme hevesi gibi grnmektedir. Bu
nedenle, bir biyografi sahibi olabilecek herhangi birinin o
cukluu ve genlii hakknda bildirilen her ey, onun daha
sonra kendini gsterdii alanla belli bir balant tar - sanat
rneinde, onun meslek seimiyle ve yeteneklerini ilk defa is
patlamasyla balants vardr.
Bu geleneklerin doasn ve eilimini tanmlamaya al
madan nce, kaynaklarn kendileri adna konumasna izin
vereceiz.
skender dneminde yaayan byk heykeltra Lysippos'un
genliine ait bir hikaye, her ne kadar fragmanlardan hare
ketle yeniden birletirilmesi gerekmise de, sanatlarn kla
sik biyografisine dair fikirlere iyi bir giri saylr. Hikaye, Yal
Plinius'un Antikite'nin byk ansiklopedisi niteliindeki His
toria Naturalis'inden (34:61) alnmtr.
Anlatldna gre Lysippos'un hi retmeni olmamt.
Bakrc olarak almaya balam, sanat olmaya, kendisine
22

hangi atalarnn peinden gittii (nc bir kii tarafndan?)


sorulan hemehrisi, Sikyonlu ressam Eupompos'un ne yant
verdiini duyunca karar vermiti. Bir insan topluluunu ia
ret eden Eupompos, "Bunlarn hepsinin," demiti. Yani: Tak
lit etmeye deer tek ey doadr, baka bir sanatnn tarz
deil. (Naturam ipsam imitandam esse, nan arti.fcem.)

Plinius'un kendisinin de belirttii gibi, bu anekdot Sa


moslu Duris'e ait Yunan Heykeltralarn Hayatlar adl, bizim
sadece dank, yetersiz alntlardan bildiimiz bir eserden
gelmektedir. Yani Lysippos'un kendisiyle neredeyse adatr.
Biim olarak anekdot, baka aralarla birlikte, bu verimli ya
zarn eserlerinin tipik zelliini oluturur ve daha Antikite'de
bile gvenilirlik asndan adn ktye karmtr (bkz.
Plutarkhos'un Perikles'i, 28): Fakat bu anekdotu paralarna
ayrp elerini tek tek sralarsak, Duris'in eitli temalar ba
sit grnen bir yk iinde ilemedeki ustal grnr hale
gelir. Drt nerme sz konusudur:
1 . Lysippos kendisini bakrcyken byk bir sanatya d
ntrmtr.
2. retmeni yoktur.
3. Eupompos'un bir szne kulak misafiri olmutur ve bu
tesadfi olay onun meslek seimini belirlemitir.
4. Duyduu sz, taklit edilmeye layk olan eyin eski bir
usta deil, Doa olduunu syler.
nce drdnc nermeyi ele alacaz. Bu nerme estetik
alanna aittir - model olarak sadece Doa'y kabul eden bir
sanatnn slubu - ve Antikite'de yaygn olup modern ara
trmalarla pekitirilmi olan bir imgeyle, yani sanat olarak
Lysippos imgesiyle tam bir uyum iindedir.
skender'in zamanndan bu yana Lysippos, "Doa'nn
Sanat araclyla fethedilmesinin" - yani yine Plinius'un
23

onun hakknda anlattklarndan kan bir idealin - ok ey


borlu olduu kiilerden biri saylmtr. Antikite'de bile
Lysippos'un, eskilerin (seleflerinin) insanlar olduu gibi tas
vir ettiini, buna karlk kendisinin onlar grndkleri gibi
tasvir ettiini sylediine inanlyordu (Plinius, 34:65). Bu,
Byk skender'in portresinin sadece Lysippos tarafndan
yaplmasn istediine dair Plutarkhos'a ait iddiayla tamam
lanr; ustann modelini keskin bir ekilde gzlemleme gc
bu kadar bykt (Overbeck, no. 1 480). Ayrca, ksmen de
olsa, Lysippos'un kardei hakknda anlatlan bir eyi, bizzat
Lysippos'un karakterinin izilmesi iin atlan admlardan
biri olarak deerlendirebiliriz. Kardei Lysistratos'un canl
varlklardan al dkm alma fikrini bulduu ve bu meka
nik yordam sayesinde birebir benzerlii elde eden "ilk kii"
olduu sylenmektedir. Bylece Eupompos'un dn tam
olarak tutmu oldu ama bir snr aarak eserinin sanatsal
karakterini de kukuya ak brakt: Doa sanatsal biimin
modeli deildi, dorudan dn alnmt.

Naturam imitandam esse dsturu Lysippos'un sanatsal ei


liminin ve baarsnn doasn belirlemeye hizmet etse de,
onun hakknda baka ayrntlar da bildirilmektedir: Yaptklar,
yeni ve devrimciydi. Burada, model olarak Doa, eski sanat
larn mirasnn yerini almaktadr.
Eupompos'un sz doaya ballkla gelenein redde
dilmesini bir araya getirir. Kukusuz tekrar tekrar sanatta
gerekilie ynelik yeni programlar nitelemek zere anl
masnn nedeni de bu ifte anlamdr. Szgelimi Aretino'nun,
Eupompos'tan kendi slubunun orijinalliini ve canll
n tanmlamak zere alnt yaptn (Zilsel, 1 926, 238) ya
da bilgili antikryen Bellori'nin (1672, 203), ayn szle
ri, son derece tartmal bir gerekiliin ar rnei olan
Caravaggio'nun azndan aktardn grmek artc deil24

dir. Fakat bunlarla Guido Reni'nin vita'snda da karlamak,


bu kez klasiki eilimleri belirtmek zere kullanlmasna
ramen, dikkat ekicidir (Passeri, 1 772, 59). Zira rencileri
Reni'ye resimlerindeki kadar iyi hatlara sahip modelleri ne
reden bulduunu sorduklar zaman, Reni antik heykellerin
al kalplarn gstermitir. Bylece anekdonn biimi belli
bir ierikle olan balantsndan kopmu ve bamsz olarak
varln srdrmtr. Dahas, bunu in'de de buluyoruz: At
resimleriyle nl Han Kan'n, kendi retmenlerinin ressam
lar deil mparatorluk ahrlarndaki atlar olduunu syledii
bilinir (Giles, 1905, 58).

lk rneimize dnersek, Eupompos'a atfedilen ifadenin,


eski ustalarn model oluturmasn reddetmesi asndan, Pli
nius tarafndan Lysippos'un hayatndaki baka bir biyografik
olguyla balantlandrldn - yani Lysippos'un herhangi bir
retmeni olmad eklindeki ksa bilgiyi - hatrlatmak isti
yoruz. Bu bilgi aklanmaya muhtatr. ok az belge korun
mu olsa da, Antikite'den beri, neredeyse birebir ayn szlerle,
retmensiz yetitiklerini dile getiren baz sanatlar olduu
nu biliyoruz; rnein Silanion ve Erigonos (Plinius, 34:5 1, 35:
145) ve Pasiteles (bk.z. Pausanias, 5:20.2, Overbeck, no. 845)
iin ayn ey sylenir. Sanatlarn hayatlaryla ilgili bu kadar
kt bilgilerle otodidaktizme yaplan bu zel vurgu Duris'e
kadar uzanmaktadr, o da bunu bir kalp olarak kullanmtr
(Sellers, 1 896, xlviii, 23 1). Metinlerin analizi de, otodidak
tizme ilikin bu bilgilerin sanatnn sosyal konumundaki ani
bir ykseli hakkndaki baka bilgilerle balantl olduunu
gsteriyor. Lysippos, grdmz zere, bakrcyken nl
bir heykeltra oluyordu (bir zanaatkarken efsanevi servetiyle
nl bir sanat haline geldii de eklenebilir); Erigonos, ka
riyerinin balangcnda boyalar hazrlarken sonradan ressam
oluyordu. Duris'in bu tema zerinde durduu tek yer buras
25

deildir; szgelimi Kardial Eumenes diye ok nl bir kahra


mann bir arabacnn olu olarak doduunu, ans eseri Ma
kedonyal Philip'in dikkatini ektiini anlatr - "ama bakalar
da farkl hikayeler anlatmaktadr" (Kalkmann, 1898, 144; ay
rca bkz. Mnzer, 1 895, 543). Duris'in bu tercihinin arkasnda,
srgnde domu olsa da Samos tacn almaya yazgl olma
nn getirdii kiisel deneyimler olduu sylendi. Bu olsa olsa
ikinci dereceden bir aklama olabilir, nk birinin hayatnn
byle dramatikletirilmesi, tarihinin ya da kahramannn ger
ek yaam deneyimleriyle belli lde rtse bile, Duris'in
temel tavrdr ve Peripatetik okula balln yanstr. Bu tr
rnekler, kaderin, btn lmllerin boyun edii glerinin
etkisini gsterir ve koullardaki btn ani deiimlerin yarat
cs olan Tykhe'nin gcn vurgular - retorikilerin ve traged
ya yazarlarnn almalarndan kp daha sonraki tarihilerin
eserlerine giren bir yaam grdr bu (Rsiger, 1 880). Daha
eski, mitolojik bir yaam grnn, kaderin ani deiiklikle
rinin dorudan tanrlarn iradesine atfedildiini syleyen g
rn yerini almtr.
Lysippos'un genlii hikayesinin anlatlma tarz, Peripate
tik Tykhe anlayyla olan balanty daha da ak klar. Bakr
cy Eupompos'la, yani Lysippos'un meslek seimi ve nn
de alan parlak meslek hayat iin byk nem tayan bir
nermeyi dile getiren kiiyle kar karya getiren Tykhe'dir.
(Plinius'un metni Eupompos ile bakrc Lysippos arasnda
herhangi bir dorudan temas olmad, ama Lysippos'un bu
szleri ans eseri duymu olduu anlamna da gelebilir.)
Sanatnn sosyal konumundaki ykseliine gndermelerin
tipik bir biyografi motifi olarak, zellikle de kaderin gcyle
ilgili ada grlerle balantl olarak ortaya ktn gs
terdikten sonra, imdi Duris'in biyografilerinden kardmz
dier tekrar eden motif iin benzer bir aklama getirmeye a-

26

labiliriz - otodidaktizmin srarla vurgulanmas. Alntlanm


olan hikayelerden, kendi kendini yetitirmi olduu sylenen
sanatnn ayn zamanda esin verici bir retmen olarak h
ret kazand anlalm olmal.
Szgelimi, "bir retmen olmadan [nu!!o doctore] n ka
zanmakla takdir edilen" Silanion, nl Zeuksis'in retme
niydi. Benzer bir yk kariyerinin banda grevi boyalar
hazrlamak olan Erigonos iin anlatlr; daha da nl olan
Pasias onun rencisiydi (Plinius, 34:51; 35: 145).

Yunan

sanatlarn tarihinin bize ulat biimin,


taoxm, yani haleflie gre hazrlanan renci listeleri
araclyla belirlenmi olduunu hatrlarsak bunun nedeni
anlalr. Bu tr bir dzenleme de eitli felsefi okullar iin
kullanld sylenen bir listeyi model alm gibidir. Okulla
ra gre yaplan bir snflandrmann klasik Yunanistan'daki
kltr etkinliinin btn alanlar iin tad nemi biliyo
ruz ve Lysippos'un meslek seimiyle ilgili anekdotta bunun
etkisini gsterebilecek bir konumdayz. nk Lysippos'a
n getiren baar - sanata gerekiliin katlmas - kendisi
ne deil, doduu Sikyon ehrinin geleneklerine atfedilir; bu
baarnn sahibi olarak, baka alardan kesinlikle ad duyul
mam olan yal ressam Eupompos gsterilir ki doalclk
retisinin yaratcs olarak atfta bulunulmaktadr. Duris'in
hikayesinin bilinen olgular tarafndan belirlenmediine phe
yoktur; burada, yazarn bilinli bir biimde ekillendirdii bir
anekdottan bahsediyoruz. Metin aratrmas, tarihlendirmeye
dayanarak, Lysippos ile Eupompos'un karlamasnn mm
kn olup olmadndan phe etmeye kadar vardrmtr ii.
(Bunun tersi bir gr iin, bkz. B. Sauer'in Thieme-Becker,
1 907, 1 1 :85'teki Eupompos maddesi.) Hatta hikayenin pf

27

noktasn kavrarsak, bu karlama hi de gereklemi olmak


zorunda deildir. nk gen demircinin yal Sikyonlu res
sam tarafndan izilen yolu grd bu karlamann amac,
"retmensiz" yetien Lysippos'un dehas iin ideal bir ret
men bulmaktr. Fakat doalclk ilkesini Eupompos'a atfet
mek zellikle uygun grnmektedir, nk ad bile - Duris
gibi etimolojiye eilimli birinden byle bir sz oyunu rahata
beklenir - "gvenilir rehber" anlamna gelmektedir (Mnzer,
1 899, 983).
Lysippos'un meslek seiminin hikayesi sanatnn ekol
geleneklerinden bamsz olmas ya da onlara baml olmas
sorununu iki ekilde gelitirir. Eer bu soruna Duris'in yaz
larndan kalan az sayda rnekte byk yer verildiini hatr
larsak, btn olarak Yunan kltrnde nemli bir rol oynayan
bir kutuplamann farkna varrz. Kkeni mitolojide olan bu
kutuplama, tarihyazmnda devam etti. Bu kutuplamann bir
tarafn kendi kendini yetitiren kii temsil eder, yaratc bire
yin bir kltr kahraman dzeyine karlmasnda yank bulur.
Dier tarafta da bireyin baarsn salam bir ekilde bir silsi
leye yerletirme hevesi yer alr ki bu yntem "ecere karma"
adyla anlabilir.
Kltr kahraman imgesi iki ekilde ortaya km olabi
lir. Ya gerek bir sanatnn hatras geriye dnk olarak kah
ramanlatrlmtr, ya da tanrsal bir kiilie belli bir baar
atfedilmitir. ki roln nasl i ie getiinin ve motiflerin na
sl i ie rldnn ayrntl bir incelemesinden ok bir ey
elde edilmez, nk znde her iki durumda da ayn sre
sz konusudur - yani insanlarn abalarnn tanrsal seviyeye
karlmas. Bir yanda deus artifex, yani tanrsal sanat olan
Yaratc kavram duruyordu (bunu daha sonra ele alacaz),
dier yanda da tarihsel varlklar mitlemi olan sanatlar
duruyordu, rnein nc Hanedan'dan Djoser'in nl
28

mimar mhotep, son Hanedanlk dneminde yartanr ve


Ptah'n olu olarak kabul ediliyordu (Roeder'un Pauly'deki
maddesi, cilt 9, st. 1213 [ayrca bkz. Junker, 1960, 76-79]);
ya da "M.. ikinci binyln byk sanatlarnn yegane yan
ks" (Schweitzer, 1925) olarak grlen Daidalos.
Kltr kahraman imgesi tarihsel kaytlar iin nemli
hale geldi, zellikle de grafik sanatlar alannda. Btn sanat
tekniklerinin kkeninin bir "mucide" sahip olmas gerekir.
Bu dorultuda, kesme yap tayla inaatn icad (Manetho
tarafndan) mhotep'e atfedilmiti. Msr'da, resmin icad
geleneksel olarak Lidyal Gyges'e atfediliyordu (Plinius, 7:
205); Yunanistan'da, Daidalos'un bir akrabas olan Eukheir'e
(Plinius [7: 205], Aristoteles'ten aktaryor); ve in'de yaznn
efsanevi mucidi (Hirth, 1900) Ts'ang ieh'in bir ada (ya
da baka baz deerlendirmelere gre bir dier ismi) olan Shi
Huang'a atfediliyordu.
Klasik Antikite'de kltr kahraman imgesi tarihsel d
nmede merkezi bir konuma sahipti; Plinius'un byk
ansiklopedisinde izleri varln srdren EUQEtU insan
etkinliinin her dalndan mucitler - iin bamsz bir edebi
kategori ayrlmtr. Birka rnek daha verecek olursak, Di
poinos ve Skyllis'in mermerden heykel yapmann mucidi;
Butades'in de seramiin kaifi olduuna inanlyordu (Plini
us, 36:9, 35:151).
En yeni baz sanat tarihlerinde bile benimsenen snflan
drmann bu kaynak tarafndan belirlenmi olmas, modern
ve mit merkezli dnce arasndaki kopmaz balanty gste
rir. "Bylece kuramsal ve mitsel bilin arasnda... herhangi bir
boluk, herhangi bir zamansal ayrm izgisi ortaya kmaz.
Bilim uzun zamandr ezeli bir mitsel miras iinde barndr
makta, sadece bu mirasa baka bir biim vermektedir" (Cas
sirer, 1925, xvii).
-

Daha sonraki alntlardan yola karak yeniden toparlana-

29

bilen btn Yunanca sanat biyografileri, sanat figrnn


mit alanndan yeni km olduu bir dnemden gelir; bunlar
mit kavrayn ve mitlerin birok elerini saklar ve daha son
raya aktarrlar. zleri Lysippos'un meslek seimiyle ilgili anek
dotta kolayca saptanabilir. Antikite'de sanat hakknda yazlm
(ister biyografik ister doksografik olsun) her eyin sunum e
masna, yani sanatlarn tarihlerine kart bir ey olarak sanat
tarihine bunlar hakimdir. Plinius Yunanistan'n hem biyog
rafik hem de doksografik geleneklerine yasland. Sanatlara
ikili bir rol verdi; hem belli bir teknii icat ettii ya da belli bir
gelimeyi salad iin mucidi onurlandrmak, hem de ola
bildiince ayrntl renci-retmen ecereleri karmak iin
abalad. Plinius'un yntemi, bu temel dncenin aktarlma
sn salayan kprlerden biri oldu.
Bu dncelerle, modern zamanlardaki sanat biyografi
lerinin balang noktasnda da - Giotto'nun genliine dair
nl hikayede - karlarz. Franz Wickhoff (1 889) ve Juli
us von Schlosser'in ( 1896) hassas aratrmalar sayesinde, bu
hikayeyi sanat konusundaki daha sonraki literatrn gzde bir
temasnn habercisi olarak grebiliriz.
Dante'nin
Bu
anekdotun
formlletirilmesine,
Purgatorio'sunun on birinci kantosundaki bir pasaj neden
olmutu; burada air ann iki nemli sanatsndan bahseder
ve birini dierinin karsna karr:
Credette Cimabue nella pittura
Tener lo campo, ed ora ha Giotto il grido
Si ehe la fama colui oscura
Bir zamanlar Cimabue sanyordu ki
Hakimdir resim alanna; bugn Giotto hret sahibi;
tekinin nyse tozla kapl.

30

XIV ve XV. yzyl Floransa'snn entelektel hayatnda


ok nemli bir rol oynayan Divina Commedia zerine yaz
lan erhler - Boccaccio bile Cehennem'in ilk on alt kantosu
zerine bir erhle buna katkda bulunmun - ok gemeden
bu pasaj aydnlatmaya giriti. Sylendiine gre burada niyet,
iki ressam iinden, ihmal yznden imgesi glgelenmi olan
ilkinin hatlarn belirginletirmek ve Giotto'yla balantsn
akla kavunrmakt. Ama bu arada Dante'nin ikisini yan
yana getirmekteki amac kaybolmu ve eskisinin yerine yeni
bir anlam gemiti. Dante'nin amac, buna benzer baka r
neklerde olduu gibi, bir exemplum morale ortaya koymakt.
Buradaki tema "O vana gloria dell'umane posse"dir (Ey insan
abasnn bo zaferi") ve yukarda alntlanan pasajn neredey
se hemen ardndan gelen dizelerde zetlenir:
Non e il mondan romore altro ch'un fato
Di vento, ch'or vien quinci ed or vien quindi,
E muta nome perche muta lato.
Dnya hreti bir rzgardr, o kadar,
imdi bu yana eser, sonra o yana,
Ve yer deitirirken, isim de deitirir.

Dante yorumcular - Karl Vossler ( 1 909) Commedia'nn


"ahlak dersi veren rneklerle" dolu olduunu fark edinceye
dek sorgulanmam halde kalan bir grle - bunlar kuaklar
arasnda bir tezata gnderme yapan dizeler olarak yorumlayp,
daha eski ve daha modern bir sanat gruplarnn temsilcileri
arasnda bir balant kurmaya altlar. Bunun iin de, Floran
sa gibi bugne dek yaratc canlln korumu olan bir ehrin
szl geleneklerinde domu olan malzemelerden yararland
lar. Cimabue, dneminin - Ducento (XIII. yzyl) - en byk
sanats haline getirildi ve sonra, XV. yzyl bandan teye
gemeyen bir rivayette, Giotto'nun retmeni olarak gste
rildi. Bu bilgi hem iki adamn yaad dneme kadar izi sii

31

rlebilen herhangi bir gelenekte temel bulamamakta, hem de


onlarn hayatlar hakknda kesin olarak bildiimiz her eyle,
zellikle de eserleriyle elimektedir - Cimabue'nin yaptnn
sadece soluk bir yansmas gnmze ulam olduu halde
bunu syleyebiliriz. Bu hikaye uzun zamandr tarihi saptr
ma olarak kabul edilmektedir ki durum tam da budur. Baka
yerlerde olduu gibi burada da, halkn hayalgc gemite
ki hretli insanlar birbiriyle ilikili grmeye almaktadr.
Doruca efsane ve destanlarn oluturulmasna uzanan byle
bir balant kurma sreci Cimabue'yi Giotto'nun retmeni
yapar. Bu da talyan sanatn dirilten byk adamn baars
iin bir ecere salama hevesinden gelmektedir.
Cimabue'nin bu ekilde Giotto'nun retmeni yapl
m olmas, Toskana geleneinden tretilme bu anekdotu
Antikite'ye ait Lysippos rneiyle balantlandrmak iin ye
terli deildir. Fakat bu raporun iinde yer ald kendine zg
koullar, bu tretme hakknda kukuya yer brakmamaktadr.
Bu hikaye bize iki ekilde gelir. Anonimo olarak anlan, yaza
r bilinmeyen Dante erhinde (Wickhoff, 1 889) yer alan ilk
hikayeye gre, yal bir adam olan Cimabue, bir yn tccarna
raklk ederken resim yapmak zere dkkandan kam olan
Giotto'yu yanna alr. Dier versiyonsa ilk kez byk Floran
sal heykeltra Ghiberti'nin Commentarii'sinde grlr; XV.
yzyl ortasna ait olan bu kitap, bizim talyan sanatyla ilgili
bilgimizin en eski ve en gvenilir kaynaklarndan biridir. Bu
hikayenin en nl versiyonu Vasari'nin bir hayli ssl anlat
myd (1: 370):1
Basit bir kylnn olu olan Giotto babasnn srsne
obanlk ediyor ve taa ve kuma hayvanlarn resimlerini i-

1 Ayrca bkz. G hiberti ( 1:35). "Cimabue'nin oban Giotto'yu bulma


s", XIX. yzylda ressamlar iin, zellikle Fransa'da, ama ngiltere
(Sir Frederick Leighton), talya ve Almanya'da da (P. Comelius) se
vilen bir konu oldu. Bkz. Haskell (1971, 67), Frster ( 1 875, 22) ve
Barocchi (1 974, 105).

32

ziyordu. Oradan geen Cimabue obann byk yeteneini


fark etti, onu yanna ald ve ocuu eiterek talya'nn en b
yk sanatlarndan biri olmasn salad.

Sonraki maceralarn takip etmeye almadan nce, bu


anekdotu bileenlerine ayrmalyz.
1 . Cimabue Giotto'nun retmeni oldu.
2. Tesadfi bir karlama onlar biraraya getirdi.
3. Bu tesadfi olay oban Giotto'nun yolunu at, sosyal
merdivenin basamaklarn kmasn salad.
4. Daha ocukluk dneminde hayvan izimlerinde kendini
gsteren Giotto'nun mucizevi yetenei sanatsal ifade haline
geldi.
Burada yer alan temalar Lysippos'un meslek seimi
hikayesini analiz ederken ortaya kanlarla birok temas
noktasna sahiptir. renci ve retmen olarak Giotto ile
Cimabue'nin birbirine balanmasnda aa kan, soyktk
oluturmaya ynelik genel eilimin yansra, kaderin ilerine,
Tykhe'nin rolne atfedilen daha belirli benzerlikler de vardr.
Her iki rnekte de sonu iki katldr; bir yandan, Giotto da
sradan koullar arasndan kp ykselir; dier yandan, onun
hayatndaki nemli deiiklik tesadfi bir olaya baldr - yani
yeteneinin oradan "geiveren" Cimabuc tarafndan kefedil
mesine.
Bu sunumun dorudan modeli Lysippos'un meslek se
imi hikayesi deil, talihe dayal tesadfi bulumalar ve
keiflerle ilgili baka antik hikayelerdi. Buna benzer ekil
de, Herodotos'un da Thukydides'in yeteneini kefettii ve
Ksenophon'un Sokrates'le karlat kabul edilir (byle bir
baka hikaye sz arasnda sayfa 26'da anlmtr).

Bu noktada ele aldmz iki hikaye arasndaki benzerlik33

ler tkenmi gibi grnebilir. nk Giotto'nun genliiy


le ilgili anekdotta, ne Cimabue'yle tesadfi karlama ne de
sosyal konumundaki ykselme, hikayenin nplannda yer alr.
Sanatnn yeteneinin daha ocuklukta ifade bulmaya al
mas, kendisini erkenden davurmas ve bakalarnn da ilgi
sini ekmesi daha nemlidir. Temann saysz eitlemesinde
tekrar tekrar merkez konum elde eden bu motiftir. Bu temay
la sanatlarla ilgili Antikite hikayelerinde karlamyor ol
mamz sanatlarn Antikite'deki sosyal konumuyla yakndan
balantldr.

Mitolojik Motif Olarak Yetenein Keifi,


Giotto'nun genlii hikayesi ayn trden saysz baka hikayeyi
beslemitir, bu hikayelerde "yetenein kefedilmesi hikayesi"
olarak adlandrmay nerdiimiz tema nemli bir rol oynar.
nmzdeki kant, tartmay ilerletmeden nce temeli at
mak zere kaynaklarn bir deerlendirilmesini gerektirir.
Siena szl geleneinden yararland anlalan Vasari'ye
(5:142) gre, Beccafumi de mesleini Giotto'yla ayn ekilde
elde etmiti. Meccarino adl bir kylnn olu olarak doan
Beccafumi, babasnn ko)'Unlarna bakyor ve kuma resimle
rini iziyordu; Sienal bir soylu onun almalarn grd, onu
olu gibi yetitirdi ve sonunda kendi soylu unvanna miras
yapt. Vasari (4:510; 2:668) hem Andrea Sansovino'nun hem
de Andrea del Castagno'nun (Frey, 1892, 20) ilk yllar ve
kefedilmeleri hakknda bunun ayns olan hikayeler sunar.
Yetenekli bir oban ocuun eskizler yaparken kefedilme
siyle ilgili hikaye daha sonra hem Zurbaran hem de Goya
iin kullanld, ama Goya'nn kefedilmesinin iki farkl ver
siyonu daha vardr (Kehrer, 1918, 20; tarihsiz, 5; Loga, 1903,

4). Vasari'deki Castagno biyografis inde ise bir motif daha

34

grnyor: (tpk dierleri gibi) aristokrat bir hami (bu kez


Floransal soylu Bernadotto dei Medici) tarafndan bulunan
oban ocuk, daha nce blgedeki bir ressam alrken iz
lemi ve bundan etkilenmiti. Biyografi forml hzla be
nimsenmiti, ama bir iki zellik ihmal edilebiliyordu. Sz
gelimi, Bernardo Pocetti bir kilise duvarna izimler yapan
alt yalarnda ufak tefek bir ocukken Ridolfo Ghirlandaio
tarafndan kefedilmiti (Baldinucci, 3: 134). Ya da bunun
uzak bir trevini aktarrsak, Japon ressam Maruyama Okyo
oradan geen bir samuray tarafndan kefedilmiti, o sra
da kydeki dkkandan ald bir kesek.adnn zerine bir
am aac resmetmiti (Kmmel, Thieme-Beckrner, 6: 586).
Baka sanatlarla ilk karlamalarla ilgili, yine batan sona
tesadf esine yer veren zellik de ok yaygnd. Polidoro
da Caravaggio'nun genlii hikayesinde bununla karla
rz; Vasari'ye gre (5:142), Vatikan localarnda alrken
ta ustalarna al kovalar tayordu; orada alan ressam
lar yokken freskleri kendi bana boyamaya kalkt. Benzer
bir hikaye, Cavaliere d'Arpino'nun sanat hayatnn balan
gc iin anlatlr (Sobotka, Thieme-Becker, 6: 309); ama bu
hikayelerde yanklanan sanatsal rekabet, daha peinden git
meye hazr olmadmz farkl bir kaynaktan gelmektedir. Bir
iftinin oluyken at arabasyla Bologna'ya odun gtren,
orada Caracci'nin atlyesine giden ve yeteneinden bir rnek
brakma frsat bulduktan sonra tarayla ilgili izlenimlerinin
eskizlerini yapmaya balayan Guercino (Passeri, 1772, 369)
ya da bir bakkal rayken ressamlara boyalarn tayan Pie
rino del Vaga hakknda da (Piles, 1715, 201), baz ayrntlar
deimi olarak, ayn tema kullanlr.

Sanatlarn genlikleriyle ilgili bu hikayelerdeki etken


lerin ortak yanlar zerinde duralm. Giotto'nun ocukluu
hikayesinde bulunan motiflerin iki tanesini alm gibidirler:
Bir tanesi, delikanlnn mesleini semesini ve sonra da sosyal
35

konumunda ykselmesini salayan tesadf etkisidir; dieri de


yetenein kefidir. Her iki temann da klasik kkleri eitli
yerlerde gsterildi, ama ikinci motif biimi yeni bir biyografi forml gstermemizi salyor. Bu motif ilk baarlar ne
karr ve bir ustann dehasnn daha ocukluktayken ifade
araynda olduunu gstermeye alr. Bu da sanatlarn
"ocukluuna dair anlatlarda" ok yaygn grlen temalardan
biridir.
Filippo Lippi'nin ocukluuyla ilgili btn anlatlarda,
manastrda byyen ve dini bir hayat srmesi beklenen o
cuun en bandan itibaren "btn gnn kat ve duvar
lar doldurarak geirdii" anlatlr (Bandello, nov. 58; Vasari,
2:612). Hikayenin bu versiyonuyla arpc bir sklkla karla
lr. Yani, Lippi gibi Netscher ve Poussin'in de okul defterle
rini ders yerine karalamalarla doldurduklar sylenir.

Bu noktada bir deerlendirmede bulunmamz gerekiyor.


Bu zel ayrntnn gerek olmas gayet muhtemeldir. Prototipi
bizzat hayattan km gibi grnyor: Bir sanatnn yetenei
erkenden ve hzla ifade bulmaya alr.
Bu gre ynelik olas itirazlardan bahsetmekle yetin
mek zorundayz. Baz olgular, bir ressam ya da heykeltran
yeteneinin her rnekte erkenden ve kukudan uzak bir e
kilde tannabilecei varsaymna ters dmektedir; szgelimi,
birok byk sanat mesleini ge yata semitir. Ama ele
aldmz sorunun net bir zm reddettii de sylenmeli.
Eski biyografilerin malzemesini istatistik analize tabi tutmak
tartmal bir durum olacaktr, nk sz konusu olan zaten
onlarn gvenilirlikleridir, o yzden son analizde kesin de
lil olarak kullanlabilecek olan ey, sadece byk sanatlarn
genliklerinde yaptklar sanat eserleridir. Modern ocuk psi-

36

kolojisinin bulgular bile tatmin edici bir yant sunmaz, ge


mi hakknda sonu karmamza izin vermez. Bir ocuun
yeteneinin grnr olmaya balad yan - saysal orta
lamadan bahsediyoruz, burada dikkate alnabilecek olan ey
budur - tarihin her noktasnda ayn olmadn varsayabiliriz.
Gzlemlerimizin odak noktas, ocuklarn izimlerine ilgi
gstermeyi rendiimizden bu yana olduka deiti elbette.
Fakat bu zeminde yargda bulunurken, "yetenekli" ocuklarn
ne kadar aznn yeteneklerini "bekleme dneminden" sonra
da koruyabildiini renenler aracaktr - bu olgu iin sa
lam psikolojik nedenler var, ama bunlara burada yer vermeye
ceiz. Bu yzden bir yetenekli ocuklar topluluundan sadece
birka tanesinin daha sonra sanat olarak ne ktn kabul
etmemiz gerekir. Bu bir avu kii hakknda byle bir bilgi
ye sahip olmamz da aslnda onlarn sanat biyografilerinin
kahramanlar olarak ayr tutulmu olmalarndan kaynaklanr.

yleyse, byk sanatlarn gerekten de ocukken sk sk


yeteneklerini sergiledii ve bu biyografik formln gnlk de
neyimlere kk salm olduu varsaymn kabul ediyoruz. Bu
da bize kendi sorgulamamzn doasn ve snrlarn yeniden
onaylama frsat verir. Burada u ya da bu sanatnn hayatnda
olup bitenlerle ilgilenmediimizi, gelenein ortak deposunun
tipik bir paras olduu saptanabilecek olan bilginin doasyla
ilgilendiimizi tekrar hatrlatalm.
Fakat kendi kaynak malzememizin rehberliine izin ve
rirsek, byk sanatlar arasnda erken dnemdeki yetenek
davurumlaryla ilgili hikayelerin gerekten de biyografik bir
forml olduu grn tam olarak ortaya koyabiliriz.
Sanatsal yetenein erkenden filizlenmesi hikayesi hep bi
yografik bir destek olarak kullanlmtr. Old:ka ak bir r
nei aktarrsak, byle bir anlat, XVI . yzylda Vasari'nin (1:

37

248) kaleminden kan ve tmyle kurgusal olan Cimabue' nin


"Hayat"na ksa bir giri sunmak zere ortaya atlmt; oysa
belirttiimiz gibi, ustann hayat ve kariyeri konusundaki
bilgiler kesinlikle yetersizdi. Bu tr rivayetlere uzun zaman
kukuyla baklm ve kalplam bir karaktere sahip olduk
lar kabul edilmitir. yle ki, Carel van Mander'in Jooris
Hoefnaghel'in genliine dair anlatsn ( 1906) okuduumuz
zaman, olaylarn przszce pe pee akmas bunlarn kkeni
konusunda pheye yer brakmaz:
retmeni kadn elinden alnca, Jooris yerdeki kumu
biraraya getiriyor ve parmaklarn ya da kk bir sopay kul
lanarak zerine ekiller iziyordu. Evde de, tavanarasna sak
lanp, tebeirle gizlice izim yapyordu.
Bir gn, Jooris bir tahtaya bir resim yapt. O srada ocu
un babasnn evinde misafir olan, Savoy Dk' nn bir eli
si bunu grd. Eli hem ocuu hem de retmenini vd.
Ondan sonra Jooris'in istedii kadar izim yapmasna izin
verildi [281 ].

Bu hikaye baka bir tipik motifi devreye sokuyor, yani gen


yetenein setii meslee giden yolda, genellikle ona en yakn
kiiler tarafndan nne konan engelleri ap gemesi motifi.
Baz sanat biyografisi yazarlar bu motifi birok eitlemeyle
kullanmaktan holanmtr; zellikle Vasari, Baldovinetti'nin
Hayat'nda (2: 522) ve daha sonra Piles (1715), Lanfranco ve
Mignard'n hayatlarnda buna bavurmulardr. Anlalan bu
motif de gerek dehann kendini erkenden gsterdiini - tpk
Giotto'nun yeteneinin kefedilmesi hikayesinde olduu gibi
- vurgulamak zere dnlmtr.
eitli biyografilerden en ayrntl biimde dnlm
anlatlara dek birok yerde bulunan ufak tefek bilgi parala
rndan toplanabilecek malzemeyi sunarak devam etmek ekici

38

olabilir, ama burada bunu kesip balang bulgularmzdan ba


zlarn salama alacaz.
Biyografi dalgalaryla ilerilere tanan, sanatlara ilikin
eski dnceler enkaz, sanatya yaklarken hala kulland
mz yaklamla tmyle rtmektedir. Sanat bize bir harika
ocuk gibi grnr. Burada nasl bir duygu alanna girdiimizi
belirlemek iin, insana ve onun duygularna dair derin bir an
lay olan bir yazardan alnt yapalm:
. . . ite orada oturuyordu salar aarm yal bir adam,
bu yumurcan mucizeler gerekletirmesini seyrediyordu.
Evet, evet, bu Tanr'nn bir nimeti, Tanr'nn nimetlerini
dattn ya da sakladn hatrlamalyz, yani sradan bir
insan olmann utanlacak bir yan yoktur. ocuk sa gibi. Bir ocuun nnde insan utan duymadan diz kebilir. Bu
tr dncelerin bu kadar tatmin edici olmas tuhaf bir ey
[Thomas Mann, 1948, 1 77].

Zengin bir hayat tecrbesinden kaynaklanan bu gzlem,


tarihsel deerlendirmelerle de desteklenebilir. Balang nok
tamz, ilk biyografilerin, hayat anlatlan kiinin genliiyle
pek fazla ilgilenmemi olmasdr. Fakat baz rneklerde, gen,
zel bir vurguyla ayr tutulur. Bu tr deerlendirmeler her
seferinde, iinde bulunduklar ortamdan yksek sayg gren
kiilerle balantl olur: Beiindeyken ylanlar boan Herak
les bu tr kahramanlardandr, ocukluu en azndan bir kere
bu ekilde anlatlm olan Platon da yledir (elbette bu daha
sonralar oldu). Pagan mitoloji ve vahiy dinlerinde sayg gs
terilen kiilerin hayatlar, tanrsal kkenlere sahip ya da tan
rlarla zel ilikisi olduu kesin olan kiilerin ocukluklarnn
hikayeleriyle doludur. Bu uygulama buradan balayp azizlerin
hayat hikayelerine ve hatta Orta a destanlarna kadar uzan
d. Bu destanlarda dnyevi kahramanlar bazen kendi alanla39

rnda azizler gibi mucizeler gsterirler. Genelleme yaparsak,


ok kesin bir ekilde bu tr srad ocuklarla balantl her
baarnn mucizevi olann alanna girdiini syleyebiliriz: Ha
rika ocuk terimi (Almancas Wunderkind, ngilizcesi child
prodigy) bunu ima eder. Daha sonra sanatnn genliiyle il
gili geleneksel hikayelerin bu yorumunu somutlatrmak iin
belli bir kaynaktan yararlanma frsat bulacaz, ama imdilik
u grmz dile getirebiliriz: Rnesans'n sanatya verdi
i zel konum, onu sosyal piramidin zirvesine karan gr,
en grnr ifadesini, bu dnemdeki biyografilerin hem onun
genliine ilgi gstermi, hem de dehasna bir "ocukluk mu
cizesi" olarak bakm olmasnda bulmaktadr.
Bu noktada Giotto'nun, yani gen obann ocukluunu
tasvir eden hikayeye dneceiz. Buraya dek onu elerine ay
rp baka biyografilerde de benzer motiflerin tekrar ediini ta
kip etmeye altk. imdi hikayenin d erevesini, iinde yer
ald ortam ele alacaz.
En aikar olanla balayalm: Giotto bir obandr ve koyun
lara bakan bir delikanl olarak kefedilmitir. Eer mitolojik
dncede obana atfedilen rol - yani kahramann oban
olarak temsil edilmesini ve obanlar ocukken terk edilen
kahramanlarn vey ebeveyni yapan gelenei - dnrsek,
Rnesans'a ait sanat biyografilerinin aktard bir ge d
nem anekdotunu mitin daha geni dnyasyla birbirine ba
lama frsat doar. Bu balant temelinde, sanatnn ocuk
luuyla ilgili hikayelerin neden bizi sk sk krsal sahnelere
ve zellikle de o dnyaya ait mesleklere srklediini anla
yabileceimize inanyoruz. nk baka sanatlarn genlik
hikayelerinde, Giotto'nun ocukluu hikayesi kadar ayrntl
olmasa bile, tekrar tekrar inek ya da koyun oban olan sanat
lardan bahsedilir.

40

Raffaellino da Reggio babasnn ona teslim ettii kaz b


rakr (Piles, 1715, 232), XV. yzylda Mantegna ve XVIII.
yzylda Franz Xaver Messerschmidt'in 1 hayata oban olarak
baladna inanlr ( Vasari, 3: 384); daha sonraki biyograf
lar, bu isimlerin, srlerindeki hayvanlarn resmini yaptn
anlatr. Tabii, bunlar sanatlarn hayatlar hakknda bilinen
gerekler deildirler, ama biyografi yazarnn atlyesine ek
lenen portatif dekoru temsil ederler. Her koulda, kontrol
edilebilecek baka malzemelere sahip olduumuz zaman du
rum byle gibidir. Szgelimi, Avusturya'nn nemli bir hey
keltra olmadan nce doduu Swabia'da bir inek oban
olduuna inanlan Messerschmidt, anne tarafndan saygn
bir Mnihli heykeltra ailesinden geliyordu; bu heykeltra
lar onu daha ocukken kabul etmiti - yani onun durumunda
meslek seimi iin herhangi bir engel yokmu gibi grnyor.
Modern dnemde bile sk sk bu eski oban ocuk temasna
dnme abas grlr: Servaes'e ait Segantini (1902, 12) ya
da Planiscig'e ait Mestrovic biyografileri gibi, ocuk dehann
kefedilmesi efsanesini bu sanatlara aktaran biyografiler
byledir. 2 Bazen tara ortam oraya zg mesleklerden ayr
tutulur. Szgelimi, Vatikan localarndaki grotesklerinde hay
vanlar byk bir ustalkla canlandran ve gerekilii ska
vlm olan Giovanni da Udine, Vasari'ye gre, ocukken
sanata artc bir eilim sergilemitir (6: 549): "Babasyla
avlanmaya gittii zaman, vaktinin byk ksmn izerek ge
irirdi - tazlar, tavanlar, geyikleri, eline geen her tr kuu
ve hayvan izerdi." Burada Vasari'nin pragmatik baknn
ibanda olduu bellidir; Vasari'nin eletirmenleri, zellikle
de Wolfgang Kallab (1908), bu zellii onun tasvirlerinin et-

Sanatnn hayatnn tmyle ematik bir hikayesini veren nadir bir


kitapkta. 1794 ylnda Merkwrdige Lcbensgeschichte adyla ya
ymlanmt.
Ayrca bkz. Curcin (1914, 17), Gottardo Segantini (1923, 1 1),
Schlosser (1924, 277). Canova (Hertslet, 1905, 425) ve K. A. Koch
hakknda da benzer hikayeler anlatlyordu (Musper, 1935, 101).

41

kili bileenlerinden biri olarak kabul etmitir. Bir sanatnn


daha sonraki baarlarnda ne kan her eyin izi, onun o
cukluuna ait olan, hakknda ak seik hibir ey bilinmeyen
ilk izlenimlerde aranr. Bu yzden Vasari'nin kendisinin de
(1: 221), Hayatlarna yazd genel girite, krsal arkaplanla
ve sanatlarn pastoral uralaryla ilgili hikayeler grubunu
zetleyip aydnlatmaya alt grlr. Sanat eseri yaratma
hevesinin doutan geldiini ve insan doasnn bir paras
olduunu gstermek; "tpk her eyin balangcna ve tanrsal
Yaratla daha yakn duran ve bu yzden de daha kusursuz
olup, daha fazla zihin gcne sahip olan ve soylu sanatlar
icat eden ilk atalarmz gibi", son zamanlarda da "hi eitim
almadan tarada yetimi basit ocuklarn, kendi kendilerine,
dipdiri ruhlar sayesinde, Doay model alarak gzel tablo
ve heykeller yapmaya baladn" grebildiimizi anlatmak
istiyordu. En azndan bu blmn banda belirttiimiz ras
yonel aklamaya ynelik bir abann ilk admlarn ierir bu;
tekrar ele almamza gerek olmayan "gerek" yaam sorununu
en plak biimiyle ortaya atar.

nesrdmz aklama, kapsaml bir kalbn anahatlar


n sunmay deniyor; bu kalba Giotto'nun genlii hikayesi ve
sonraki eitlemeleri de oturabilir. Mitolojide karmza kan
motiflerde, kahramann kkeninin, baba eviyle olan balant
snn, ok zel bir tarzda tasvir edilmi olduu gibi bir gzlem
le balayabiliriz. Bu temaya, bir kahraman dzeyine kartlan
insann gerek babasn inkar etme ve onun yerine daha ycel
tilmi, asil bir ebeveyn geirme eilimi hakim olmutur; hatta
lmlln btn izleri, kahramann kkeninden mmkn
olduunca kaldrlr. ok geni bir mit yelpazesine yaylan bu
temalar, karlatrmal mitoloji rencileri tarafndan, bebek
ken yabani ortama terk edilen ve sonra yeni imparatorluklarn
kurucusu olan kral ocuklarna dair efsaneler eklinde bilinir.

42

ocukken tannabilen kahraman gibi, ocuk sanat da zel


bir iaretle tannmaktadr. Fakat ocuk sanaty kefeden kii
bazen ikili bir rol stlenmitir. Cimabue hem oban ocuu
bulur hem de onun retmeni, yani yeni ve yceltilmi baba
s olur. Burada bireysel temalarla karlatrmal mitolojinin
bulgu ve varsaymlarnn ayrntl serimlenmesi arasndaki pa
ralellikleri daha fazla takip etmekten vazgemeliyiz. Sanat
nn sosyal ykselii temas - ki kkleri Samoslu Duris'e kadar
uzanan bir biyografi formldr - ve dehann amas gereken
engeller temas, kahraman genellikle varlksz ve nemsiz bir
konumda balayarak zafer dolu ilerleyiini kaderin her alann
da yrten biri olarak tasvir eden rneklerle karlatrdmz
zaman yeni bir k altnda grlr.
Bu ekilde sanatlar hakkndaki bir anekdotun temalarn
mitlerin temalaryla birbirine balamaya abalarken, ok uzun
zaman nce genel hatlaryla verilmi, ama hi ciddi ekilde ta
kip edilmemi olan bir yoldan gitmekten baka bir ey yapm
yoruz. nk anekdot efsanenin "kzkardei" olarak nitelenip,
ayn oluturucu elere kadar izi srldnde ve sadece fark
l bir ilem sahasna atfedildiinde (Bernheim, 1903, 46 7); ya
da "dalmn ruhsal younlamas olan" ve "onu treten insan
aklnn en temel haliyle balantl olan" anekdotun mitle z
de olduunu duyduumuzda (Lbell, 1859), bize balanty
kantlamak iin kullandmz belli bir rnee kolayca oturan
bir yorum sunulur. Bu yorumla belirlenen alan, biyografi for
mllerini kucaklayacak kadar genitir; tarihi bunlar Duris
rneinde olduu gibi belli bir amacn yapay aralar olarak
kullanr. Giotto'nun ocukluu efsanesi tmyle farkl bir
kkene sahiptir; dilden dile geen halk geleneinden baka
saptanabilen bir kayna yoktur. Tarihinin yapt gibi kay
naklarn eletirel adan incelenmesi, Wickhoff'un alma
snda ( 1 889) olduu gibi, bir efsanenin izini bu kklere kadar
43

srmeyi baarnca, grevini yerine getirmi olur. Bir sonraki


adm, destan ve masallarn karlatrmal incelemesinde ve
belli temalarn anlam ve nemlerindeki farklara ramen ortak
bir kavraya kadar izi srlebilen insanln o byk "sekler
ryalarnn" (Freud, 1 908, 152) incelenmesinde dzenli olarak
kullanlan yntemlere bavurulmasn gerektiriyordu - bu da
bu tr "ryalarn" evrensel dalmn gstermeye yarayan bir
durumdu. Bu fanteziler insann zihinsel hayatnn derinlerine
kk salmtr. En farkl "realizasyonlarn" arac olma kapasi
telerini tekrar tekrar kantlarlar, bylece tema zincirinin ve
halkalar arasndaki balantnn anlalabilecei kkleri gs
terirler. imdi modern psikolojinin bu bala ne katabildii
konusunda da birka ey syleyebiliriz. Modern psikoloji, bize
insan bilincinde farkl birok klkta yaayan bu masal motif
lerinin ocuk fantezilerinde de dzenli olarak yeniden ortaya
ktn; destan ve mitlerde bulunan dier temalarn da uy
gar insanlarn ryalarnda srekli olarak yeniden canlandn
retir - bunlar onun bilindnn dorudan trevidir. Son
olarak, bu incelemedeki zel ilgi alanmza dnersek; mitte,
efsanede ya da anekdotta kahramann genliini ele alan mo
tif grubuna, "aile romans" gibi bir terimle anlan ocuklarn
ve yetikinlerin yaygn ama gizli bir fantezisinde paralellik
bulmann mmkn olduu ortaya konmutur (Freud, 1 909;
Rank, 1 909). Sebep sonu ilikisinin psikolojik gdleri soru
nunu bir yana brakrsak, bu fantezilerin z basite ocuktaki
fikirdir: Kaderin bir oyunuyla yanlarnda byd ebeveyn
lerinin ocuu olmad, aslnda daha asil bir soydan geldii,
hala kefedilmeyi umut edebilecek tannmam bir kahraman
olduu.
Bu psikolojik temele dayanarak, Giotto'nun genliiyle il
gili anekdotun da mitolojik dncenin bir motifi gibi ilev
grdn ve bu yzden bu kadar yaylabildiini anlayabiliriz.

44

yle ki, sanatlarn genlikleri hakknda gayet tatminkar bir


fikri dile getirdii izlenimine kaplabiliriz - bu nedenle ok
geni bir alana dalabilen bir fikirdi bu. Tam da ayn neden
le bazen airlerin hayalgcn de etkilemie benzer. Hans
Christian Andersen'in Bakr Domuz hikayesinde, Floransal
bir sokak ocuu kendi kendine resim izmeyi renir; ok
kt koullar altnda yaad veybabasnn evinde, bir k
pei tpatp izerken bulunduu zaman yetenekleri kefedi
lir. Fakat bu motif o kadar etkilidir ve sanatsal dehann nasl
ortaya kt konusunda halkta yaygn olan fikirle o kadar
rtr ki, sadece grsel sanatlar alanyla snrl kalmamtr.
Octave Feuillet'nin Dalila'snda (perde 2, sahne 5), Chevalier
Cornioli'nin, oyunun kahraman olan mzik dehas Roswein'
ocukken Dalmaya'da nasl kefettii anlatlr. ocuk ye
timdir, paavralar iindedir, tek eyas bir kemandr, yannda
sadece Sylvia adl bir kei vardr ve ondan ayrlmay reddet
mektedir. Bu da bizi mitolojinin baka bir motifine getiriyor,
nk hayvanlar sevilen kahramanlarn muhafzlar ve bak
clar olarak kabul etmek, insann hayalgcnn uzun sredir
bilinen bir yn olmutur.

Deus artifex - Divino artista


Buraya dek sanatlarn eski ve daha modern biyografilerde
bulunan temalarn sadece birka tanesini ele aldk. imdi bun
lara daha geni bir perspektiften ele bakmay neriyoruz, bu
da beraberinde hem yeniden incelemeyi hem de daha ayrn
tlandrmay getirecek. Gen Giotto'nun kefedilmesi efsanesi
mitlerde genellikle kahramanlarn genliiyle ilgili deerlen
dirmelerde geen zelliklere sahip. kisinin ortak ekirdei
belli ki ocuk sanatnn gelecekte byk biri olmaya yazgl
olmasdr. Kefedilmesine, yani parlak bir ekilde ykseliine

45

yol aan btn tesadfi olaylar, biyografi sunumlarnda onun


dehasnn kanlmaz sonular olarak grnr. Bir harika o
cuk olma mucizesi, de ona bahedilen zel yeteneklerin bir
ifadesinden baka bir ey deildir.
Antik Yunanistan ya da Roma'da sanatlar hakknda bu
tr bilgilerin olmamas, Klasik Antikite'de bu fevkaladelik
alametinin sanatya verilmedii karmna yol amaz, nk
mevcut kaynaklarn yetersizlii, onlarn bu konudaki sessizli
ine dayanan btn karmlar hakknda kuku dourur. An
cak bu rnekte dorudan kanta sahibiz. Klasik Antikite'nin
ressam ve heykeltralar "esiz ya da zel bir deha"ya sahip
kiiler olarak grmediini biliyoruz. Bu noktada, ska tart
lm olan, ama birok adan hala zm bekleyen bir sorun
zerinde duruyoruz.
Yunan ehir devletinde sanatnn sosyal konumu hala ok
snrlyd; "bamszlktan yoksunluk, yasa karsnda haklarn
yarsna sahip olma ve dk bir konumda grlme" sz konu
suydu (Schweitzer, 1 925). Bu gelenek en erken dnemlerden
geliyordu ve szgelimi Homeros destanlarnda mevcuttu. Sa
natya pek deer verilmemesi, iki forml biiminde grlr.
Birincisinde ressam ve heykeltralarn almalar, el emei
olduu iin kmsenir; zeki bir modern yazarn belirttii
gibi (fakat ncllerini kabul edemiyoruz), el emei "kleye
dayal bir ekonomide" hizmet snfnn yelerine braklmt
(Zilsel, 1 926).
Bu etkenin genel geerliini kabul etmek iin, Zilsel gibi,
Homeros destanlarnda Hephaistos'un karlat btn ha
karetlerin, dedikodunun ve horgrnn, sanat ruhuna sa
hip bu metal iisinin elleriyle alyor olmas gereinden
kaynaklandn varsaymaya hazr olmamz gerekiyor. Bu
aklamay sanatnn toplumsal olarak reddedilmesinin asl
sebebi olarak kabul etsek de etmesek de, Klasik Antikite'de

46

nemli bir rol oynadn ve szgelimi, Lukianos'un nl "r


yasnda" byk bir yer tuttuunu grrz. Hatta Rnesans'ta
bile, zellikle de sanatlar arasndaki rekabet ve ekime ba
lamnda zaman zaman tazelenmitir. Eer Cinquecento (XV.
yzyl) sanat literatrnde yer alan ve skc olacak derecede
tekrarlanan tartmalarda, resim zaman zaman heykele galip
geliyorsa, bu karar bazen resmin heykele gre daha az fiziksel
aba gerektirdii savyla savunulmaktadr.

Sanatn kendi temel ilkelerinden treyen ikinci forml de,


Platon'un ifade ettii ekliyle, kalc bir nem elde etmitir:
Mimesis olarak, doann taklidi olarak sanat, ikinci elden, bir
bakma onlarn dnyevi cisimlenmelerini taklit ederek oalt
maya alt idelerin, gerek varln uzak bir yansmasdr
sadece.
Ressam ve heykeltralara verilen deerde, ancak M. . IV.
yzylda nemli bir deiim grld. Bu en ak ekilde, sa
natlarn yava yava biyografi konusu olmaya balamasnda
grlr. Ksenokrates ve Duris'in yazdklarnda, sanatya dair
bu yeni yaklamn iaretlerini grebiliriz. "Hem grafik sanat
lara hem de onlar uygulayanlara kar klasik tutumlardaki bu
devrim" (Schweitzer, 1 925), sadece sanat biyografilerinin
varl deil, ayn zamanda bunlarn baz karakteristik zellik
leri iin de geerlidir. Bu biyografiler, bize sanaty yeni elde
ettii hretinin zirvesinde, genellikle de gururla karlarna
kt ve hatta bazen grmezden gelen bir tavr taknd
prens ve yneticilerle son derece yakn temas iinde gsterir.
Bu tr tasvirlerin ana temas, sanatnn, kendi mesleine ya
banc olan bir prensle - prens figr, meslee yabanc olan
herkesi temsil etmektedir - bir uzman olarak kar karya
gelmesidir.
Yine Duris'le balantl olan bu rivayetlerin bir gru-

47

bunda (Sellers, 1 896, lxi), Apelles'in sanatla ilgili budalaca


yorumlar yznden skender'i acmaszca alaya almas ve
skender'in kendi metresi Campaspe'yi karasevdal sanat
ya teslim etmesi, tipik eler olarak karmza kar; ya da
Demetrios kuatlan Rodos ehrini Protogenes'in hayatn
tehlikeye atmamak iin balar (Plinius, 35: 85-86; 104-06
[ayrca bkz. Reinach, 1 91 7]). Bir baka rivayet kmesi de
sanatlarn gururuyla ilgilidir: Parrhasius kendisine sanat
prensi demektedir; Zeuksis, kaydadeer bir fiyata satamad
iin resimlerini bir bakasna verir. Ayn sanat, gsterili bir
ekilde giyinmesiyle nldr; Olympia'da manetlerine altn
harflerle ismi dokunmu olan bir pelerin giymiti (Plinius,
35:71; 35:62).
Rnesans'ta bu anekdotlarn mesaj, davran biimlerini
etkiler hale geldi; kken olarak klasik dnyaya ait olmalar
nn uyandrd sayg, bunlara hem bir model kimlii hem de
g kazandrd . Sanat, kendi deerinin farknda oluunu
bunlara borluydu - hatta eski zamanlarda sanatnn baa
rlarna daha byk bir deer verildii tekrar tekrar vurgula
nyor, buna karlk prens de skender'in ahsnda, kendisini
hibir ekilde dehaya boyun eerek kltmeyen bir ynetici
modelini gryordu. Bandello'nun Nove/le'lerinden birinde
(no. 58), Leonardo bir kardinalin kmseyici bir tonla ko
numas yznden fkelenir, Campaspe'nin [Apelles'e] ve
rilmesi hikayesini anlatr ve kendisini ikinci bir Apelles gibi
grr, tpk Tiziano'yla grmesi srasnda kendisinin bir
baka skender olduunu hisseden V. Charles gibi (Ridolf,
1: 181).1 Dahas, sanat ve prensin birbirinin dengi olarak
kar karya geldii klasik gelenein yanklarn, Frances
co da Hollanda'nn (1928, 12), Michelangelo'nun papalk
taki hamileriyle, zellikle de VII. Clement'le olan ilikisi
hakknda anlattklarnda buluruz; Donatello'nun Venedik
1 Bkz. Winner (1962), Rnesans ve sonrasnda Apelles ve Campaspe'yi
konu edinen resimler.

48

Piskoposu'yla olan ilikisi (Wesselski, 1 929, 27); Drer re


sim yaparken, huzurundaki bir soyluya merdiveni tutmasn
syleyen mparator Maximilian (Mander, 1 906, 430 [orijinal
versiyonunu s. 37'de dzeltiyor]); ve Tiziano'ya frasn uza
tan V. Charles iin de ayns sz konusudur.

Klasik kaynaklarn bu trevleri bizi balang noktamzdan


ok teye gtrd, imdi tekrar oraya dneceiz. Sanatlar
prenslerle eit dzleme koyan Helenistik biyografilerde dile
getirilen btn o yksek deer, sanata bir meslek olarak g
vensizlik hatta tiksinti gsterenleri asla tam anlamyla sustura
mad. Byle bir tutumun kant Lukianos'un ya da Seneca'nn
yazlarnda grlebilir. "Kii tanrsal suretlere hrmet eder,
onlara dua edip kurban kesebilir, ama yine de onlar yapan
heykeltralar kmser" (Zilsel, 1 926, 27). Burada sanatyla
eseri arasna getirilen ayrm, zellikle ya da byk lde bir
estetik ilev yerine bir dinsel ileve hizmet eden sanat eserine
atfedilebilecek bir ayrm deildir. Sanat eserlerinin tartmasz
ekicilii de sanatnn durumunun yaratt gvensizlii da
tmaya yetmez: "Bir ey bizi bylese bile, her eye ramen
onun yaratcsn taklit etmeyi arzulamak zorunlu deildir"
(Plutarkhos, Perikles, 2. Bl.). Biyografilerde yer alan malze
meyi toparlamak zere bu tr grlerden sadece bir rnek
vermek yeterli. Biyografiler, ressamlar, heykeltralar ve mi
marlar prenslerin dostlar olarak tasvir ediyor olsalar bile, sa
natlarn sosyal konumlar hakkndaki kukular gidermeyi ya
da eserlerinin deerini kkten bir biimde ykseltmeyi baara
mazlar. Yunanlar onlarn yaratc baarlar derecelendirmesin
de daha yksek bir yer talep etmesine kulak asmad. Eer ko
nuyla ilgili aratrmaclarn geni ve zenle yorumlanm bul
gularn - en nde gelenleri Schwei tzer ( 1 925) ve Pschel'in

49

( 1 925) soruturmalardr1 - yle bir gzden geirirsek, res


sam ya da heykeltralara hala ie yarar gzyle bakldn ve
Platon'a gre aire ihsan edilmi olan tanrsal esinden tama
men yoksun sayldklarn syleyebiliriz. Tanrsal esin, "ilahi
bir arat" ve Platon'un Phaidros'ta belirttii gibi, airin ilahi
bir vecd haline girmesi fikri dini geleneklerden kmt; kadn
kahinlerin ngr ve kehanetlerinin "bir cinnet hali" eliinde
gerekletii inancnn bir rnyd. Bu tanrsal vecd aire ve
rapsodi yazarna yaktrlr, ama ressam ve heykeltra bundna
mahrum edilir (Platon, !on). "Vecd halindekilerin" tersine, o tpk askeri stratejist, doktor, sava arabacs gibi - almasn
"hner [TE)(VYJ] ve bilgi yardmyla" yapar. Etkinliinin bir ba

ka nkoulu da qum; ya da doal yetenekleridir. Bu iki e,


Lysippos'un me-slek seimi hikayesindekileri hatrlatmaktadr,
nk insan kendini eitmekle doal yetenei birbirine bala
yabilir ve retmenler arasndaki geleneksel halef-selef iliki
sini sanatn ilkeleriyle badatrabilir. Kendini eiten sanat,
baarsn ncelikle doal yetenee borlu biri olarak istisnai
bir rnek sunar.
Ressam ya da heykeltra doann basit bir taklitisi olarak
grp bu yzden ona fazla deer vermeyen grn yansra,
M. . V. yzylda bir gr daha vard ki, Antikite'de sanat
nn sosyal prestiji zerinde ok az etki brakm, ama daha
sonraki gelimeleri kesinlikle ekillendirmi gibi grnyor.
lk gr "sanat eseri doaya yetiemez, en iyi durumda onu
aldatma noktasna kadar taklit edebilir" derken, dieri "sanat
eseri doadan daha stndr, nk doann bireysel rnle
rinin kusurlarn kapatr ve doay yeni yaratlm ve bamsz
bir gzellik imgesiyle yzletirir" (Panofsky, 1 924). Bu gr
n en iyi ifadesi Ksenophon'un Mem orabilia's nda (II, bl.
1 Bkz. ayrca Dornseiff (1936, 19), Kristeller (1951-52, 502 vd.), Otta
(1956, 38 vd.) ve Bianchi-Bandinelli (1957, 1- 17).

50

10, i-iv) grlr. Ressam Parrhasios'la sohbet ederken, model


olarak kusursuz bir insan bulmakta glk eken bu sanatya,
farkl farkl insanlarda bulunan bireysel zelliklerin gzellii
ni tek bir gzel bedende birletirip birletiremeyeceini soran
Sokrates, sanatn amacn tanmlar. Bu gr, Platon'unkiyle
birebir rtr (Devlet, 472D). Buna gre ressam eserlerinde
tasvir ettii gzel varlklarn gereklikte var olduunu kantla
mak zorunda deildir. Bu bak as da bir anekdot biiminde
biyografiye girmitir.
Zeuksis, Helen'in portresini yapmak zere Kroton ehri
ne gidince be bakire semi, her birinin en iyi zelliklerini
kopyalamak istemiti. Antikite'de ska alntlanan ve birok
varyasyonu bulunan bu hikaye (Overbeck, 1868, no. 166769), Orta a dncesinin dnyasna da uzand, Gesta Ro
manorum (Floerke, 1913, 337) iinde etkileyici bir ksa ro
man halini ald ve Rnesans'ta biyografilerin kalc bir zelli
i oldu. Sanat tarihi yazlarnn dnda, Ariosto'nun Orlando
Furioso'su (kanto XI , 71) gibi eserlerde bile bu hikayeye rast
lanabilmektedir.

nmzde sanatya ynelik yeni bir bak asnn ortaya


kaca bir temel duruyor. Bu, ge klasik dnemin sanat kura
mnda aka ifade edildikten sonra, Plotinos'un felsefesinde
dogma statsne ykseltildi. Plotinos, Phidias'n Zeus heyke
line ayrlm bir blmde, hayalgcnn ilemlerinin, i viz
yonun, herhangi bir gereklik taidinden ok daha byk bir
neme sahip olduunu ne srd ve Phidias'n Zeus'u, tanr
kendini insanla gstermeye karar verdii zaman nasl gste
recekse yle tasvir ettiini savundu. Plotinus'un metafiziinin
ilkelerine gre, Phidias'n iinde tad Zeus imgesi, Zeus'un
bir temsili deil onun zyd (Panofsky, 1924). Bu iddia, sa-

51

nat hakknda verilen yargnn gzden geirilmesine yol at;


bylece sanat, dier yaratc kiilerle, yani Antikite'de bile
birer kahin saylarak sayg gsterilen airlerle ayn konuma
geldi.
Kallistratos, tanrlarn etkisini sadece airin sesinde de
il, heykeltran ellerinde de gryordu; onlar da yaratmak
iin tanrsal esin alyorlard. Yeni bir yaklamn bu belirti
leri, Bizansl bir szlk (Suidas) araclyla korunan eski
kaynaklarn Phidias ve Zeuksis'e aka "gerek bir vecd hali"
atfetmesinde onay bulur (Overbeck, no. 1 164 ve 800).

Fakat sanatnn bu ekilde kavranmas da, ne biyografide


ne de onun sosyal deerinde somut ifade bulabildi. Bu kavra
y drt ba mamur bir ekilde dile getirildii srada, klasik
Antikite'de hakim olan kanl canl sanat figr uzun zaman
nce snp gitmi ve sanata ynelik yeni bir biimsel ve en
telektel yaklama has bir anonimliin glgelerine ekilmiti.
Fakat ge Antikite'de evrilen sanat imgesi, Orta a'da ke
sinlikle tmden kaybolmam ve sanatnn bir kez daha bi
yografi konusu haline geldii Rnesans'ta yeniden canland
rlmt. ocuk Giotto'nun dehas, onun daha ilk abalarnda
dile gelen o i ses bile bu mirastan beslenir. Bundan sonra, sa
nat hayatlarnn tasvirlerinin tipik bir zellii olarak ortaya
kan ey ne olursa olsun, sanatnn dehasna dair bu temel
kavrayla ilikilendirilebilir. Bu tutum en ak haliyle, onu
klasik Antikite'nin yaklamyla dorudan karlatrabilecek
konumda olduumuz zaman fark edilebilir. Bu tr kyaslarla
netletirilmeye kolayca izin veren bir rnek, tuhaf ve etkileyici,
insann hayalgcn uzun zaman oyalam olan bir durumla
ilgilidir: Sadece sanat deil, bazen ans da, bir anlama sahip ve
kastl olarak yaratlm gibi grnen nesneler retmekte ba-

52

anl olur. Bu motif sanatlarn klasik biyografilerinde ska


anlr.
Protogenes'in nefes nefese kalm bir kpein enesinde
biriken kp aresizce tasvir etmeye alm olduu sy
lenir; hayal krklna kaplarak elindeki sngeri resmin s
tne frlatm ve snger istenen etkiyi yaratm. "Fecitque in
pictura fortuna naturam" (Plinius, 35: 1 03; ayrca bkz. Sellers,
lx ve 232). Benzer hikayeler Apelles (bkz. Dion Khrysos
tamos, Orationes, 63.4, aktaran Overbeck, no. 1889; bunun
dorulamas iin bkz. Sauer, 1917-18, 536) ve ayrca Nealkes
(Overbeck, no. 1907, 1 .24 ve no. 2103 iin giri) iin de anla
tlr; btn bu rneklerde asl nem verilen ey, ansn ressa
mn yardmna komasdr. Saysz klasik kaynaa ok yaygn
olarak dalm olan bu hikayeler, byk olaslkla sanatnn
eseri olan eylerle ans eseri olanlar arasnda bir kyasa da
yanmaktadr. Rnesans biyografilerinde bu fenomen baka
bir adan ele alnr. Vasari'ye gre (4: 1 34), Piero di Cosimo
bazen durup "hasta insanlarn kustuu bir duvara uzun uzun
bakar ve silahl atllar arasndaki arpmalar, hi grlmemi
tuhaf ehirler ve engin manzaralar hayal ederdi. Bulutlara da
bu gzle bakard." Burada sanatya hayalgcnn dizgin
lerini serbest brakmas, tesadfen ortaya km bir dzene
sahip oluumlarda ekiller grmesi iin frsat veren ey ans
tr. Bunun, Vasari'ye gre tuhaf ynleri olan bir kiilie sahip
Piero'ya zg bir ey olduunu dnmek mmkn. Fakat
Cosimo'nun tesadfi oluumlarda anlam bulmaya ynelik
abalar hakknda Vasari'nin anlattklar, dnemin dnce
hayatnda nemli bir yere sahiptir. Leonardo defterlerinde
hayalgcn altrmak ve canl tutmak isteyen sanatnn
duvardaki slak lekeleri yorumlamasn tavsiye ediyordu.
Sanatsal adan Leonardo'ya baml olduunu bildiimiz
Piero'nun, bu uygulamay hayata geirme fikrini ondan al
m olabileceini dnmek ok da abartl olmayacaktr (M.

53

Herzfeld, 1 926, 1 46; ayrca bkz. Leonardo, 1 956, blm il,


balk 93). 1
Leonardo'nun tavsiyesi istisnai bir rnek deildir. XI .
yzylda inli ressam Sung-Ti'nin Ch'en Yung-chih'e ykl
m bir duvarn artrd fikirlere gre bir manzara resmi
yapmasn nerdiini renince, bu balantlarn ne kadar s
rad biimde yaygn olduunun farkna varyoruz. "nk,"
dedi Sung-Ti, "frann, hayalgcnn oyununa ayak uydur
masna izin verebilirsin, sonu tanrsal olacaktr, insani deil"
(Giles, 1 905, 1 00).2
Klasik biyografi, tesadfen oluan dzenlemeleri, sanat
nn eserleriyle eit dzleme koyarken (bu tesadf, sanatnn
eserine katkda da bulunabilirdi), Leonardo'nun kavraynda
bunlar sanatnn fantezisinin ve yaratc glerinin eiti
mi iin ara niteliindeydi. Goethe, ayn ekilde tesadfen
oluan bulutlarla balantl olarak benzer bir dnceyi dile
getirmiti:
Akln ekillendirme gc artk cesurca uyanyor,
Belirsizden belirli bir eyler karyor.
[Nun regt sich khn des eignen Bildens Kraft,
Die Unbestimmtes zu Bestimmten schafft.]
Howards Ehrengediichtnis
(Tarihsel perspektiflerden holananlar iin bu zincire bir
halka daha katabiliriz. Leonardo'nun hayalgc egzersizi
olarak nerdii bu uygulama, modern deneysel psikoloji ta1 Kr. Leonardo (1939, 1 :31 1); ayrca bkz. Armenini (1587, 193), Jan
son (1961), Harris (1969, 22), Du Gue Trapier (1940, 13).
2 Japonya'da Hokusai bir zamanlar "gl bir nehrin kvrmlarn"
izmiti. "Sonra bir horozun bacan portakal krmzsna batrm
ve iziminin zerinden geirerek, seyircilerin aklna, sonbaharda
zerinde yapraklar yzen nl Tatsuta nehrini getirmiti" (Strange,
1906, 9).
54

rafndan benimsenmiti - mrekkep lekeleriyle yaplan tesa


dfi konfgrasyonlar kullanan Rorschach'n biim yorumu
testi budur. Burada, insan zihninin bir eilimi, ruhsal tehis
almalar iin istatistik bir temel salamak zere kullanl
maktadr.)

Sanatnn hayalgcne yaplan vurgu, Rnesans sanat


kuramnn sanatnn baarlarn daha ykseklere karma
sndan da sorumludur. Cinquecento, artk doann taklit edil
mesine sanatsal baarnn zirvesi olarak bakmyor, "bulu"u sa
natn balca hedefi gryordu. Artk "diligenza e fatica delle
cose pulite," yani eserin zenli bir biimde ortaya konmasna
harcanan gayret ve emee sayg gsterilmiyordu; yeni takdir
ls "il furore dell'arte," yani sanatsal cokuydu. Bu gr
Vasari'nin formlyle hzla yaygnlk kazand, ama aslnda
Aretino'nun yazdklarndan geriye kalanlarda ortaya atlan sa
nat kuramna dek izi srlebilir (Venturi, 1924).
Bu bak as ayrca sanat eserinin deerlendirilmesini de
etkiledi. Yaratc srecin en erken kantlarndan biri olarak
eskizlere gsterilen yeni ilgi bu dnemde ortaya kar; sanat
ya ynelik bu yeni takdirin ilk edebi savunucularndan biri
olan Giorgio Vasari'nin ayn zamanda ilk eskiz koleksiyoncu
larndan biri olmas tesadf deildir. Burada eskizlere ynelik
bu yeni olumlu yaklamn talyan sanatnn gelimesine na
sl yansdn ayrntl olarak ele almayacaz, ya da XVIII.
yzyl gibi ge bir dnemde baz sanat eserlerini sadece ne
lde tamamlanm olduklarna gre ayrt eden yntemle
ri incelemeyeceiz. Fakat ok gemeden, "tamamlanmam"
olan da kendi bana hayli takdir grr oldu; ve Floransa
rehberlerinde bulunan o tuhaf ifade, yani Michelangelo'nun
bitmemi kle heykellerinin Boboli Baheleri'nin grotto'su
iinde daha gzel ve daha etkileyici durduu, stat onlar

55

tamamlam olsa byle olmayaca ifadesi de, bugne dek


etkisini gstermeyi srdrm olan ayn estetiin bir yank
sdr sadece (Kris, 1926). Bu da bir eserin zanaat anlamnda
ne lde tamamlanm olduunu estetik kriter olarak alan
Orta a ile tam bir tezat iindedir. Farkl grlerin bu e
kilde sergilenmesi, estetik yarglarn dayand ltlerle top
lum tarafndan sanatya verilen rol ve deer arasndaki yakn
balantlar kantlar.

XVI. yzylda gelien yeni sanat imgesi, en ak ifade


sini, "harika ve tanrsal dncelerin" sadece vecdin akln a
lmasn destekledii zaman ortaya kt grnde buldu
(Vasari, 2: 204). Bu ayn zamanda sanatsal yaratcln i viz
yona, esine dayand konusunda hi kukuya yer brakmayan
bir hatrlatmadr. Yani, kanlmaz olarak, eserini bastrlmas
imkansz bir hevesle, zehirlenmeye benzer bir "fke ve delilik
karmyla" yaratan sanat imgesi ortaya kt. Bu fikrin k
kenleri de, belirtmeye altmz gibi, Platon'un sanat kura
mndadr; ama ressam ve heykeltralarn gerek bir vecd hali
yaadklarna Rnesans'tan nce inanlmamt. Bylece "tan
rnn kalemi" haline gelen sanat da tanrsal bir varlk olarak
sayg grd. Azizlerinden biri sayld "din'', modern deha
kltdr.
Modern sanat tarihinin temel kitaplarndan biri olan bir
eserde, Erwin Panfosky ( 1924) sanatnn i sesinin kkle
rinin Platoncu ve neo-Platoncu felsefede olduunu ispatlad
ve "idea" kavramnn sanat kuramna hangi yollarla hakim ol
duunu gsterdi. "Platoncu retide her adan mutlak varl
a sahip olan" "idea"larn, son aamada, Aziz Augustinus'un
ifadesiyle, dnyay tanrsal bir idea'ya gre yaratan "kiisel bir
Tanrnn dncelerine" dntn gsterdi. Drer ressa
mn "i dnyasnn biimlerle [Figur] dolu olduundan" bah
settii zaman -Seneca'nn Tanr "plenus his fguris est, quas
56

Plato ideas apellat" ("bu ek.illerle doludur, Platon bunlara


'Biimler' der") szn hatrlatr - bu gr tanrsal olarak
verilen esin gryle birletirmektedir. Tanrsal sanatnn
vgs, Cinquecento'dan bu yana btn bir biyografi trnde
karmza kar. Bu fikir, Drer'in bir dier szyle de kalc
olarak belirlenmitir; Drer sanatsal etkinlii "tpk Tanr gibi
yaratmak" olarak nitelemiti; bunun bir benzeri de Alberti'nin
sanaty alter deus olarak belirlemesidir. Sanat kuramnn ba
at temas olan bu fikirle u ya da bu biimde o kadar sk kar
larz ki artk dnmlerinin izini srmemiz imkanszdr.
Biyograftarn sunmaya altklar ey en iyi ekilde sanatnn
kendi szleriyle tarif edilebilir. Szgelimi, Leonardo (1956, I,
35), istedii zaman gzel, korkun ya da rktc eyleri bu
dnyaya getiren ressama "signor e dio" der, yani bu yarattkla
rnn efendisi. Raffaello'nun zihnindeki "certa idea" da (bunu
Baldassare Castiglione'ye yazd benzersiz bir mektupta itiraf
etmitir) bu yeni bakn kant saylabilir, Michelangelo'nun
hapsolduklar mermerden kurtarmaktan baka bir ey yapmam olduu bir figrler dnyas kavray da yle.
Bu tutuma dikkat ekerken kendimizi aratrmamzn
balang noktasna dnm buluyoruz, nk tanrsal vec
di tehis ettiimiz o i ses, Yunanlarn "cokusu," Giotto'nun
kefedilme hikayesinde de duyulmaktadr zaten. Rnesans'ta
sanatsal yaratcln okula gitmek ya da pratikle deil, zel
bir yetenekle, Yunanlarn qn'.m'iyle belirlendii dncesinin
hakim olduunu grmemiz bu fikre uygundur. Bu dnce,
'sanat olunmaz, doulur' eklinde ifade edilir.
Sanat ve sanatlarla ilgili literatr bu varsayma daya
nr. Drer'in dilinden Geertgen tot Sint Jans iin ar vg
szleri aktaran Mander (1906), ona "Dorusu, daha anne
sinin karnndayken bir ressamd" dedirtir ve "bu szlerle

57

onun ne olaca daha domadan nce doa tarafndan be


lirlenmiti demek istiyor" ifadesini ekler (s. 41). Francesco da
Hollanda'nn Diyaloglar'nda sk sk gerek bir ressamn bu
ekilde doduunu okuruz - soylular mparator tarafndan
yaratlabilir, ama ressamlar sadece Tanr yaratr (s. 15). Bu
ekilde dile getirilen bu fikir, bir dizi anekdotla birlikte ortaya
kar, bunlarn hepsi de bu arac, sanatnn zel konumunu
ilan etmek iin kullanr; bunun bir rnei Mander'in yazd
Holbein biyografisidir (86 vd.). Sanat bir ngiliz kontuyla
tartmaya dalar ve onu evinin merdivenlerinden aa frlatr.
Kont Holbein' krala ikayet edince, "Size yle syleyeyim
lordum, eer isteseydim yedi kylden yedi kont yapabilir
dim, ama asla yedi konttan bir Hans Holbein yapamazdm"
yantn alr. Mander, Drer ve Goltzius'un hayatlarn anla
trken (37 ve 371), Guido Reni'nin hayatn anlatan Passeri
(1 772, 75) gibi, buna benzer szler kullanr. Ayn dncenin
uzak bir halinin Johannes Pauli'nin nkteler kitabnda (1:72)
bulunabileceini belirtebiliriz; burada, valye ile hekim ara
sndaki bir ekimede, hekim genellikle sanatya atfedilen
rol stlenir. 1

Btn bunlar ve bunu antran ya da buna deinip geen


baka birok hikaye, sanatnn zel konumunu onun dehas
nn tanrsal kkenine gnderme yaparak vurgulamaya alr
ken, doumunun tanrsall da biyografilerde daha dorudan
ne srlr. Bu durum bazen astrolojiye, gnmze kadar ha
yatta kalan klasik dncenin bu en nemli kaynana olan
inanla balantl olarak grnr. Byle bir gr Vasari'nin
yazd Pierino da Vinci biyografisinde (6: 120) temel bir yer
tutar; sanatnn byleyici gelecei daha yanda bir o
cukken bir astrolog ve el falcs tarafndan ngrlmtr.
Michelangelo'nun doduu saat iin de zel bir astrolojik
1 Luther (Werke, 44:657) ayn sz mparator I. Maximilian'a atfet
miti.

58

alamet sz konusuydu. Vasari'nin ifadesiyle (7: 136), "Tanr


sadece Toskana'da heykeltralarn, ressamlarn ve mimarlarn
kendilerini titiz bir ekilde soylu sanatlara verdiini grd . . .
ve bu yzden de, gnderdii bu ruhun yurdunun Floransa ol
masn arzulad."
Bu noktada biyograf bir kahine dnr, hayat hikayesi de
bir mit niteliini alr. "Bahsettiim bu oul, 6 Mart'ta, bir pa
zar gn, akam saat sekize doru dodu. Ona Michelangnolo
dendi. [Babas, bu isimle] hi dnmeden, sanki yce gle
rin etkisindeymiesine, onun btn insani llerin stnde
olduunu ve gksel ve tanrsal hnerlere sahip olduunu gs
termek istedi."
Burada doum bir mitteki gibi tasvir edilir. simlendirme
deki szck oyunu beiin evresinde bulunanlarn duygular
n tasvir etmek zere kullanlr. Mitlerin yapsyla ve motifle
rindeki pepeelikle tutarldr bu. Sonra ocuun Settignano'ya
getirildiini, orada bir ta ustasnn kars tarafndan emziril
diini okuruz. Yani daha sonra bizzat vurgulam olduuna
inanld ekilde, Michelangelo "ekice ve keskiye olan ilgisi
ni stannesinin stnden emmitir."
Michelangelo'nun hayatnn girizgahna hakim olan bu
alametler, kanlmaz olarak olaylarn daha sonraki aknda
arkaplana ekilir, ama sadece Vasari'nin deil, dier tarihi
lerin de byk stadn hayatn anlatrken kulland pathos
duygusu biyografi sahasnn tesine uzanr.
Eer dnp Giotto'nun genlii efsanesine bakar ve bunu
Michelangelo'nun doumuyla ilgili anlatlanlara balarsak, sa
natya dair bu gr Yunanlarn grnden ayran etkenin
farkna varrz: Kahraman miti artk sanat mitiyle birlemi
tir. Bu mitin modern Bat kltrnn bak altnda kendine
has belirli bir biime evrilmedii dorudur, ama biyografinin
kumana dokunmutur. Sanatnn kahramanlatrlmas, bi-

59

yogra.flarn amac haline geldi. Tarihyazm, mitin mirasn be


nimsedikten sonra, asla tam olarak onun bysn kramad.
Fakat Rnesans'ta sanat dehasnn yceltilmesi sadece
buraya dek ele aldmz sebepler asndan aklanamaz. Kla
sik Antikite'de hakim olan sanat kuramlarnn yansra artk
Yaratc Tanr kavrammz var ki, onun eserine de bir sanat
nn eseri olarak baklyordu.
ki fikir grubu ayrt edebiliriz: Dnyann mimar olarak
Tanr ve insann tasarmcs olarak Tanr. lkinde, Tanr iki
zanaatle ilgilenir. Yaratc Tanr mimar olarak ilk nce Babil
metinlerinde, demirci olarak da Hint-Cermen mitolojisinde
ortaya kt. Kadim Hintliler, Yunanlar ve Cermen halklar,
gkyzn demirden bir kubbe olarak dnr. Bu iki dn
cenin hangi ekillere girerek srdn takip edemesek bile,
Orta a localarnn mistik geleneinin arkasnda dnyann
mimar olarak Tanr fikrinin yattn ve demirci imgesinin,
her ne kadar insanbiimcilii reddetse de, xv. yzyl doa
felsefesinde hala canl olduunu belirtmek isteriz. "Doadaki
her ey, sema ya da astrum denilen, yldzlardan treyen bir
szntyla donanmtr,biimi, yapy, boyutu ve rengi yaratan
atlyenin gizli demircisi ve ustas iin bile ayn ey geerlidir."

(0. Crollius, muhtemelen Paracelsus'tan; bkz. Schlegel, 1915,


1 1). Fakat en yaygn imge, insanl bir heykeltra gibi kilden
biimlendiren Tanr imgesiydi. Bu fikrin Bat dncesinin
ortak mal olmasna yol aan ncil'deki yaratl hikayesiyle
bir Babil miti arasnda paralellikler vardr; Babil mitinde in
sanlk kan ve kilden yaplmtr (Jeremias, 1930, 45 vd.); Eski
Msr' ait, ocuun bedenini ve ka'sn, yani koruyucu ruhunu
mleki tekerleinde biimlendiren Khnum ve bu toprak
figrlere hayat fleyen doum tanras Heket hikayesi de
byledir (Erman, 1923, 61; ve Sethe, Pauly cilt 3, st. 2349).
Daha yakn zamanlarda, ilkel kabileler, zellikle de gneydo-

60

u Avustralya kabileleri arasnda benzer fikirlerin varln


ispatlamak iin baz giriimlerde bulunulmutur. nsanlar
kilden yaratan bir tanrsal varlk kavram aslnda bu halklar
arasnda da yaygndr ve birok aratrmacya gre, misyoner
lerin olas btn etkilerinden nceye tarihlenir. (Bu rnekte,
bu inancn, kltr katmanlar kuramnn sahibi olan Schmidt
ve Koppers'in (1924) insann en eski dini inanlarnn d
avurumlarndan biri olarak grmeye eilimli olduklar ilkel
tektanrclkla yakndan ilikili olduunu kabul etmemiz ge
rekebilir.) Bu mitin evrensellii ve neredeyse zde terimlerle
tekrarlanmas, insann duygusal yaamna derin kk salm
olan fikirlerin arac olmak iin ideal olduunu anlalr klar.

Panofsky'nin de gsterdii gibi, burada iki kavramsalla


trmann kkeni vard. Birinde, Tanr sanatyla kyaslanr. Bu,
"Orta a'n, Tanr'nn Yaratma faaliyetini anlalabilir kl
mak iin . . . bavurmaya alk olduu" aratr; Rnesans'tan bu
yana hakim olan dierinde, sanat Tanr'yla kyaslanr ve bu
kyas "sanatsal yaratcln yceltilmesi" amacna hizmet eder.
lkinin kkleri Kitab- Mukaddes'tedir, ama onu ileyenler,
ge dnem klasik dnrler olmutur.
Bir sanat olarak Tanr metaforu, yaratma srecinin bir
aklamasn sunarak yararl olmasnn tesinde ve hatta
zerinde, Eski Ahit'te (Yeaya, 29:16), Yunan (Empedokles,
aktaran Diels, 1922, 1: 234), Gnostik (Poimandres, 5:8), ya
da Hristiyan literatrnde (Singer, 1939, 33) bir Yaratc'nn
varlna kant olarak ilev grmesini salayan ikin bir ikna
gcne sahiptir. Ayn ekilde, Kant'n ifadesiyle Tanr'nn
varln ispatlamaya ynelik "fzyo-teolojik" kant, dnyann
- tasarm rn olan bir binayla kyaslanabilir nitelikteki
rasyonel yapsndan hareketle bir "dnya mimarnn" varln
savunur. "Fakat her koulda unu kabul etmeliyiz ki, mutlaka

61

bir sebep belirleyeceksek, tasarm rn eserlerle kurulacak


analojiden daha teye gidemeyiz ki, niin ve nasl yapldn
bildiimiz eserler bunlardan ibarettir. " (Kant, 1 781, 522).

Eer, der Athanasius, Phidias'n bir eseri hi etiket konma


dan srfuyumu ve doru oranlar yznden tannabiliyorsa, bu
En Byk Heykeltra'n aheseri olan dnya iin de geerli
olmal (Borinski, 1914, 1 : 69). Bu fikir Orta a edebiyatnda
Cusal Nicholas'a dek yaar. Nicholas, Tanr'y eitli renkleri
kartran bir ressam gibi tasvir eder, bylece sonunda Ken
disini resmedip Kendi suretine sahip olabilecektir, "bylece
O'nun sanat tam karln bulur ve huzura kavuur" (De vi
sione Dei, bl. 25). Zaten Cennini'den itibaren erken dnem
sanat literatrne hakim olan bu fikir, XVI. yzyla kadar s
rer, hatta bizzat sanatn konusu haline gelir - szgelimi Dosso
Dossi'nin Zeus'u dnyann ressam olarak tasvir ettii keyif
verici bir tabloda byledir (Schlosser, 1927, 296).
Bu gelenein ge bir filizi olarak, sanat ve zanaatlar
la ilgili popler kitapklarda, yeryz yuvarlak olduu iin
Tanr'nn lk mleki olarak adlandrld hatrlatlabilir
(Teuber, aktaran Ilg, 1 881, 9); ya da Tanr Baba, sa ve havari
lerin ileriyle ilgili kataloglar iin (ncil'i kullanarak) yaplan
derlemeler de byledir (rnein, Dauw'a ait "Tecrbeli ve yi
renim Grm Hikayeciler ve Ressamlar" balkl ok il
gin bir para).
Rnesans'ta Tanr'nn sanatl fikri, Doa'nn sanat
l fikrine geti. Bu fikirle ilk kez Leone Battista Alberti'nin
(1404-72) yazlarnda karlayoruz. Baz mermer parala
rnn tuhaf ekli zerine dnrken, Doann bazen resim
yapmaktan holanyormu gibi grndn syler (bkz. Ilg,

1 Viyana, Kunsthistorisches Museum'daki resim. Ayrca bkz. Klauner


(1964).
62

1881, 1 1 vd.). 1 Fakat XVII. yzylda, "sanat olarak Doa"


kavramna duyulan hayranlk sanat pratiine kadar uzand.
Nadir eserlerden oluan koleksiyonlarda yer alan ilgin bir
rnek olarak, mermer zerine resim yapma modasn anabili
riz. Tablonun sadece bir iki yeri frayla yaplyor, kompozis
yonda mermerin doal katmanlarn kullanmak iin byk
aba harcanyordu.
"Kendi aralaryla"ortaya kan klt nesnelerinin hikayeleri
de ksmen burada ortaya atlan soruna deinir. Dobschtz'n
(1899) gsterdii gibi, pagan Antikite'de Palladium'un gk
ten dmesiyle balayan bir hat, Tanr'nn yzyle temas
sonucunda retilen sa imgelerine ( Veronica'nn mendi
li) kadar uzanr. Benzer temalar Tibet Budist literatrnde
de saptanabilir (Laufer, 1 913, 254 vd.), bunlar da ressamn
Tanr'nn yzn tasvir edememesine ve mucizevi benzerlik
lere gndermeler ierir.

Tanrnn sanatsal bykl fikri birka ynde takip edi


lebilir. Burada hemen El Greco hakknda anlatlan bir hikaye
akla gelmekte ve bu kavramn nemini dorulamaktadr. El
Greco'nun resimlerinin duygular uyandrma gc, bir han
kolunu krp onun yardmyla resim yapmasndan gelmektedir
(Roessler, 1924, 74). Burada - byyle ilgili bir batl inan
biiminde - Tanr'nn elinin fiilen sanat eserine koyulduu
nu grrz. Vasari'nin dediine gre, Fra Angelico da dolayl
olarak ayn inanca sahipti (2: 520). Resmettii bir eyi asla ge
litirmiyor ya da yeniden ele almyor, frasndan nasl ktysa
yle brakyordu, nk dediklerine gre Tanr'nn iradesinin
byle yerine getirildiine inanyordu. Sanatnn Tanr tara
fndan belli bir eseri yapmak iin seildiine ya da kaderinde
zellikle nemli bir misyon olduuna dair hikayeler de bu er
evededir. Szgelimi, Msr'dan k'ta (35: 30-35) sunan
1 Ayrca bkz. Baltrusaitis (1957, 47-72) ve Janson {1961, 254 vd.).
63

yaplmasn ynetmek zere seilmi olan sanatlar okuruz:


"[Musa sraillilere,] 'Bakn!' dedi, 'Rab, [Yahuda oymandan
zellikle] Hur olu Uri olu Besalel'i seti. Beceri, anlay, bil
gi ve her trl ustalk vermek iin onu kendi Ruhu'yla doldur
du. ona ve Dan oymandan Ahisamak olu Oholiav'a [
retme yetenei de verdi] ." Bu isimlerin seilmesi ve "Tanr'nn
ruhuyla" kaynamalar, dorudan Yunan esiri kavramyla kar
latrlabilir; K.itab- Mukaddes'teki anlatda, bu kavram kat
bir ekilde gerek klt etkinliinin iine yerletirilmitir, Yu
nan dncesinde ise kendisini kararl bir ekilde kltlerden
kurtarmtr. Din sahasnda, bu fikir uzun bir sre deimeden
varln srdrd.
Ayasofya'nn mimarnn, ryasnda bir melein kendisi
ne binann yapsn gsterdiini grdn anlatan hikaye
bu sahaya aittir (Mordtmann, 1 922); Bakire Meryem'in ese
rini tamamlad hnerli kei Tuotilo'nun efsanesi de yle
(Schlosser, 1 892, 4 1 7). Meryem sanatsal yeteneini sanatya
yardm ederek gsterir, ama bu yardm sanatnn bir karak
ter zelliine, yani merhametine dayaldr. Meryem'i resme
den Aziz Luka da ayn ayrcal yaayan baka birok kiinin
ilk rneidir (Dobschtz, 1 899, 278); Michelangelo gibi ge
dneme ait bir isim hakknda bile, Medici apeli'ndeki hey
keli iin Gklerin Kraliesi'nin bizzat poz verdiini duyarz
(Doni, 1 928; Thode, 1 908, 4: 507). Bu rnekte Phidias iin
poz veren Zeus hikayesinin yaratt etki gzard edilemezse
de, Guido Reni rneinde Meryem'in sanatya merhameti
nedeniyle grnm olduu aka belirtilmitir (Malvasia,
1841, 2: 53).1 Ayn fikrin popler bir versiyonu, Orta a ef
sanelerinde grlr. Burada, elinde rahatszlk olduu halde
Meryem'i resmeden ressam, daha ilk fra darbesinde sal1 Budizm'deki efsanelerde, Ge ekilip alnarak Maitreya Bodhisattva'y
grmesi ve onun bir tasvirini yapmas salanm olan bir sanatdan
bahseder (Giles, 1956, 9; Wegner, 1929, 167).

64

na kavuur; ya da sa ve Bakire figrlerinde btn gzellii


biraraya getirmeye alan sanatlar eytan'n nefretini e
kerler; eytan ressam merdivenden itmeye alr, ama Ba
kire gelip onu kurtarr (Ilg, 1871, eli; 1 8 8 1 , 37 [ayrca bkz.
Odenius, 1 957; Tubach, 1 969, no. 3573]). Buffalmacco'nun
"biz ressamlar eytan' hep ar irkin resmediyoruz ve daha
da kts, insanlar daha iyi ve daha dindar olsunlar, eytan'a
kin gtsnler diye duvarlara ve panolara azizleri resmetmek
ten baka bir ey yapmyoruz" (Sacchetti'nin novella's, 191;
Vasari, 1 : 500) eklindeki szleriyle akayla kark gnderme
yapt tema, Christian Morgenstern gibi ge dnemden bir
airin "Ressam" adl iirinde ilemi olduu temayla ayndr.
eytann mdahalesi tanrsal mdahalenin tamamlayc
s olarak anlalmaldr; o da almasnda sanatya yardm
eder, ama yaratc ruh ve tasarmc olarak deil; el ilerini ya
par, eserin yapl srecini hzlandrr ve zellikle de mima
rn eserini vaktinde bitirmesini salar (Ilg, 1 871, cil; K.inkel,
1 876, 186 vd.). Bu motifin tipik bir versiyonunda, sanat ru
hunu eytan'a pazarlar. Bu efsane, XVIII. yzylda Messersc
hmidt hakknda bile anlatlyordu (Kris, 1 932, 224). Sofu mi
marn eytan' kendisine yardmclk etmeye zorlamasyla il
gili baka versiyonlar vardr, rnein Aziz Wolfgang bir kilise
ina ederken byle yapmtr (bunun Moritz von Schwind'e
ait ho bir tablosu Mnih'teki Schackgalerie'de bulunmak
tadr); ya da ok daha eski bir efsanede, Kral Sleyman cin
leri kendisine Tapnak inaatnda yardm etmeye zorlamtr
(McCown, s. 69). Lund Katedrali'nin inasn konu alan s
ve sagasnda - bu sagann Rumpelstilsken masalyla yakn
lklar vardr - eytann yerine putperest bir devle karlarz
(Gyllander, 1 9 1 7, 213 [Puhvel, 1961; Boberg, 1 955, 8 vd ]).
.

Bu efsanelerde, sanatsal olarak etkin bir tanrnn ya da


sanatyla ibirlii yapan ya da ona yardm eden bir tanrnn
somut temsilinde doruk noktasna ulaan deus artifex imgesi,
65

Rnesans'tan bu yana ska grlen tanrsal sanat imgesine


karlk gelir. XV. yzylda Leone Battista Alberti sanatnn
etkinliini "ikinci bir Tanr"nn etkinlii olarak tanmlad ve
XVI. yzylda Aretino, Michelangelo'dan bahsederken "per
sona divina" szlerini ilk kullananlardan biri oldu. Tiziano'nun
ska alntlanan "tanrsal fra" sz de byleydi. "Divino" s
fat nce Michelangelo ve dier sanatlara verildi, sradan
dilde ifadesini buldu ve otomatik bir mecaz oldu. Bugn hala
opera sanatlar ve aktrisler iin kullanlan "diva" sfatnda ya
amaktadr.
Vasari'ye ait Michelangelo'nun doumu gibi biyografik an
latlar da ayn fikir grubundan trer. Bunlarda tanrsal sanat
nn doumu, Tanr'nn bir olunun doumu olarak sunul
mutur. Burada, belli bir lde, karlatrlan eylerin gerek
zdeliine olan inan grlmektedir.
Rnesans'taki deha kavramnn da iki anlama sahip oldu
unu hatrlarsak aracak bir ey kalmaz. Bir yandan, deha
basite bir bireyin zihninin ait olduu kategorisini belirtmek
zere kullanlyordu; buna karlk, szgelimi 1561 ylnda bir
airin dehasnn dsal bir varla sahip olduuna inanan Sca
liger tarafndan yaymlanan Poetika'd a ikinci anlam aydnla
kavuur (Zilsel, 1926, 285). Divino artista'nn yaratc gleri
fikri, deha fikriyle ayrlmaz bir baa sahiptir. Rnesans'n, Pla
toncu sanat kuramnn aktarlan ksmlarndan bu fikri alp
ona yeni bir hayat verdiini gstermeye altk; Giotto'nun
genliinin hikayesine bu yorumun doruluunun ilk kant
olarak baklabileceine inanyoruz.
Sonu olarak, bu efsanenin tek tek birka temasnn belli
kkenleri asndan aklanabileceklerini belirtmek istiyoruz.
Dnyann yaratl miti, iinden kt dinsel fikirler saha
sndan hzla kurtuldu ve yeni bir efsaneler dizisinin oluumuna
tabi oldu. ncil'lere eklenen birok Gnostik apokrif metin ara-

66

snda, ocuk sa'nn kendisini bir sanat olarak tasvir ettii bir
rnek bulunmaktadr (Aziz Thomas'n ocukluk ncili; bkz.
James, 1924, 49).1 sa kilden kular yapar ve bu kular onun
emriyle kanatlanr. (Bu tema, sveli yazar Selma Lagerlf'n,
byk bir psikolojik incelie sahip, hayalgc zengin bir eser
olan sa Efsaneleri ni yazmasna yol amtr.) Apokrif ncil'de
bu tema, ocuk yata mucizeler gsteren kiiyi, bir sihirbaz,
kt niyetli ve her eye kadir bir byc olarak gsteren zel
liklerle birlemitir.
Bu apokrif hikaye XV. yzyl Floransa'snda biliniyordu;
sanatnn efsanevi ocukluu temasnn baz zelliklerini bu
hikayeye borlu olduunu varsaymak caziptir. Halkn hayal
gcnden doan szl gelenek ksa sre sonra baka motif
lerle kart ki bunlarda baka mitlerin zelliklerini de tehis
edebiliriz. sa'y neeyle kilden sereler yapan ve onlara hayat
veren gen bir heykeltra olarak gsteren bu mucize, eskilere
ait sanat tanr kavram - Musevi geleneindeki Yaratln
Tanrs - ile daha modern zamanlarda biyografilerin balan
gcnda karlatmz sanat ocuk kavram arasnda kpr
kurar.
'

1 Ayrca bkz. Kur'an (3:48 ve 5: 10).

67

Byc Olarak Sanat

Gerfekliin Bir Kopyas Olarak Sanat Eseri


Sanatnn baarsnn deerlendirilmesi, belli lde sanat
eseriyle doa arasndaki bir kyasa bal grnyor, bu balan
t bazen bilinli ekilde alglanamayacak kadar uzak olsa bile.
Bu kyas iki kart bak asndan doar. Bir tanesi Zeuksis'le
ilgili bir anekdotla zetlenebilir. Zeuksis, Helen'in resmini ya
parken be farkl kzn en gzel zelliklerini semi ve hepsi
ni portresinde bir araya getirmitir. Bu anekdotun dayand
konsept, sanatnn hedefini, Platonun sanat kuramna uy
gun eklinde, doann modelini amak, doadan daha iyisini
yapmak, eserlerinde ideal bir gzellii gerekletirmek olarak
belirler. Sanatnn hedefiyle ilgili bu kavrayn Bat dn
cesinde oynad rolden bahsetmitik. Buradan, sanatnn
Tanr gibi yaratt, bir a/ter deus olduu fikri kmt. Bu fikir
sanatnn divino artista konumuna yceltildii biyografilerde
kahramanlatrlmasnda ifadesini bulur.
Kart bak as, tmyle naif grnr; bu nedenle ona
sradan insann gr ya da izlenimci estetik denir. Bu gre
69

gre, sanat eserinde doay sadk bir ekilde kopyalad iin


vgy hak eder. Bu bak as ayn zamanda biyografilerde
erevesi izilen sanat imgesini de kesin olarak etkilemitir.
Dayanak noktasn daha iyi anlamak iin, bir kez daha klasik
Antikite'd en gnmze kadar uzanan sanat biyografilerinde
bulunan tipik bir temayla balayacaz. Fakat dier tipik mo
tiflerin tersine, bu temann klasik ekirdei daha sonraki d
nemin biyografilerinde deitirilmeden devralnmtr. Sanat
literatrndeki hibir ey incelemeye balayacamz anek
dottan daha iyi bilinmez.
Bu anekdot Plinius'ta bulunur (35:65) ve filolojik ara
trmann aka ortaya koyduu gibi, yine Duris'in eserinden
alnmtr. Hikaye yledir: Zeuksis zm resmi yapar; ser
eler uup gelerek zmleri gagalarlar. Parrhasios, Zeuksis'i
atlyesine davet eder; orada, buna benzer bir ey yapabilece
ini kantlayacaktr. Atlyede Zeuksis, Parrhasios'tan resmin
zerini rten perdeyi kaldrmasn ister. Ama perde resme
dahildir. Zeuksis, Parrhasios'un stnln kabul eder:
"Ben sereleri kandrdm, ama sen de beni kandrdn."1
Bu ve benzeri anekdotlarn ne kadar sklkla ortaya k
tn tahmin etmek neredeyse olanakszdr. Antikite'de
bunun birok eitlemesiyle karlarz: Damzlk bir at,
Appeles'in resmettii bir ksrakla iftlemeye alr; bldr
cnlar, Protogenes'in arkaplanna bir bldrcn izdii resme
doru uarlar; bir ylan resmi kularn cvltsna son verir
(Plinius, 35:95; 35: 1 2 1 ; Strabon ( 14:562], aktaran Overbeck,
no. 1 924). Daha sonraki sanat literatrnde hep yer alan bu
gibi hikayelerin byk ksmnn izini buna ya da buna benzer
klasik anekdotlara kadar srmek mmkndr. Protogenes'in
resmiyle ilgili bu hikaye, Aretino'nun anlatt bir anekdot1 Resimde sakl bir ey varm yanlsamasn yaratan trompe l'oeil per
delerden de bahsetmek gerekir. XVII. yzyl Hollanda'snda moday
dlar; bkz. Reutersward (1956, 95-1 13) ve Kennedy (1964, 168).
70

ta birebir yanklanmaktadr (1531, 1 : xxviii). Bu anekdotta,


Tiziano'nun yapt bir resimde yer alan Vaftizci Yahya'nn
tad kuzunun, bir koyunun neeyle melemesine yol at
ne srlr. 1 1 508 ylnda Scheurl, bir kpein, Drer'e ait
bir portreyi gerek efendisi sandn bildirir; Leonardo'nun
Resim zerine nce!eme'sinde yer alan bir hikayenin, bu riva
yetin kayna olduu sanlyor, ama aslnda ok daha eskilere
uzanmaktadr, nk Anthologia Graeca (9: 604) ayn olay
anlatmaktadr (Panofsky, 1 924, 90). 2 O zamandan bu yana,
portrelerin gerek gibi olmas gzde bir motif olarak kalm
tr ve Rnesans dneminde bu temaya adanm ok sayda
benzer hikayenin bu fikirden tredii grlebilir: Tiziano,
Papa 111. Paul'n bir portresini yapp kurumas iin bir pen
cerenin kenarna brakr; oradan gelip geenler resmi Papa
sanarak selam vermeye balarlar ( Vasari, 8: 294; Hartmann,
1 91 7, 48); buna benzer bir ey Rembrandt'n hizmetisini
izdii resimde de olmutur (Piles, 1715, 425). spanya Kral
il. Philip'in de, Tiziano'ya ait babasnn portresini gerekten
babas sand sylenir; bir kardinal, Raffaello'nun X. Leo
portresine kalemle mrekkep uzatarak imza atmasn rica et
mitir (Zuccaro, 1 607, 99).
Bu trden birok anekdotun sevilen temalarndan biri de
quadratura, yani resimlerle bezeli mimarinin arpc etkisiy
di. Fakat burada da Mantegna, Georg Pencz ya da Vrede
mann de Vries'in eserleriyle ilgili rivayetlerin (Mander, 1 906,
298-303) - ya da Cinquecento'da bile Peruzzi'ninkiler gibi
Bramantino'nun resmettii bir at o geree o kadar benziyordu ki,
baka bir at ona saldrmt (Vasari, 2:493); kular, Murillo'nun Sevilla
Katedrali'nde bulunan Padual Aziz Anthony resmindeki zambaklara
konmaya almt. Bu tr hikayeleri sonsuza dek atarmak mmkn;
Viktorya a ngiltere'sine ait bir hikaye hepsinin yerine geebilir.
Effie Millais ( 1 :324) gnlnde kocasnn resimlerinden birinin ya
ratt tuhaf etkiden bahseder: "Bahar iekleri adl resim valesiyle
darda ve parlak gn altnda dururken, arlar, bal alabilecekleri
gerek iekler sanarak tomurcuklarn arasna konuyorlar."
2 Ayn hikaye Sir Goedfrey Kneller'n karsna ait bir portre iin anla
tlmaktadr (Whitley, 1928, 21).

71

monokrom resimlerin gerek kabartmalar sayldna kant


olarak gsterilenlerin - izi, Plinius'un kaydettii bir hikayeye
{35:23) kadar srlebilir; burada kargalar bir manzaray tas
vir eden sahne dekoruna konmaya alr.
Doann kusursuz bir ekilde taklit edilmesi temas, gen
sanatnn vaktinden erken zanaatna hakim olmasyla ilgili
betimlemelerde yaygn olarak kullanlmtr. Bu betimleme
lerde, bir renci, ustasnn resimlerinden birine bir bcek
izer, usta nce bcei kovmaya alr, ama sonra hatasn
kavrar. Vasari { 1 : 408), Cimabue'nin ra olan Giotto'nun
hikayesini anlatr; 1 anekdot sonra Alpler'in kuzeyine g eder
ve rnein Carel van Mander {1 98 vd.), Hermann van der
Mast'la ustas Frans Floris iin benzeri bir hikaye anlatr.
{Ayn hikaye - bu defa Floris'in yetenekli rencisi olarak
Qentin Massys grlr - K.inkel'in derlemesinde bulun
maktadr [233].) Beccafumi'nin genlii hakknda, Siena
rehberlerinin geleneksel szl anlatlarnda yer alan buna
benzer hikayeler, ancak XIX. yzylda yazya geirilmitir
(Floerke, 313). Bunlar biyografilerle de snrl deildir; ben
zeri eyler, byk sanatsal baarnn iaretleri olarak tekrar
tekrar dile getirilmitir.
Bu ve baka birok anekdotta kullanlan, tabloya bakan
kiiyi yanltan bcek temas, atlyelerdeki tablolara sinek res
mi yapma egzersiziyle yakndan balantldr. Bu uygulama,
Hollandal ve Alman ressamlar arasnda en azndan XV. yz
yln balarndan beri yaygn olarak grlyordu {szgelimi,
bkz. Weixlgartner, 1928).2 Bu durum, szkonusu anekdota
renk katm olabilir.
1 Aslnda bu zaten Filarete'nin Trattato sunda (665) bulunmaktadr.
2 Panofsky (1953, 489) ve Pigler (La mouche peinte, 1957, 47-64) baka
'

rnekleri de tartmaktadr. Bu resim akas resimli elyazmalarnda


ska bulunur, rn. Milano'dan XV. yzyl sonlarna ait bir rnekte
(Accademie e Biblioteche d'Italia, 14: 147, 1940); bazen heykellerle il
gili olarak da anlatlr (Bode ve Boldach, 1918, 1 14). Ermeni kitap
illstratr Sargis Pidzak'n ("Eek.ars"), lakabn izdii bir ee
k.arsndan ald sylenir; resmi grenler ary kovmaya almtr
(Der Nersessian, 1936, 137).

72

Daha fazla rnek eklemeye gerek yok; aktarlabilecek olan


ok sayda eser yeni bir e iermez. Bu temay konu alan in
anekdotlar iin de ayn ey geerlidir ve sayca Batl rnekler
kadar okturlar. Motifler bile zdetir - resmedilen hayvan lar canllar eker ve insanlar onlar gerek zanneder. Herbert
Giles'in (1905) verdii rneklerde izlenebilecek olan bu z
delik, en hassas ayrntlara dek uzanr; Asya kaynaklar da
sanat uzmannn kovmaya alt resmedilmi sineklerden
bahseder (Hirth, 1900, 422).
Bu anekdotlarn en aikar aklamas, sanatsal baarnn
naturalistik niteliklerini vurgulama amacn tadklardr.
Anekdotun genellikle ksaltlm bir biimde aktarlm ve
bylece estetik yarglar iin bir kalp haline gelmi olmas da
bunu gsterir.
Bu trden bir rnek Plinius'ta (35 : 155) kolayca buluna
bilir. Plinius, Varro'd an u alnty yapar: "Possis'in resmettii
elma ve zmleri gerek olanlardan ayrt etmek imkanszd."
Boccaccio, Decameron'da (6. gn, 5. hikaye), Giotto'nun sa
natn tanmlamak iin tam da ayn szleri kullanr: " .. .in
sanlarn grme duyusu, onun yaratt eyleri gerek zanne
derek sk sk yanlrd." Burada, Rumohr'un da belirttii gibi
(1920, 256), motifin sanatlarla ilgili hikayeleri hatrlatacak
kadar abartlm olduunu kolayca grebiliriz, ama bu yarg
nn kalplam karakterinin kkleri Orta a geleneinde
de vardr. Szgelimi, Hugdietrich'ten sanat eserlerinin "sanki
canlym gibi" olduklarn ya da Wigalois'dan bunlardan bi
rinin "tpk hayattaym gibi durduunu" iitiriz ki, ilk Alman
halk airlerinin yapt bu tr aklamalar tam olarak ayn
anlam tamaktadr (lig, 1 881, 14). Bu bilgi parasndan,
1 Japonya'dan bir rnek iin bkz. Feddersen (1925, 30). Ayrca yere
resmedilmi bir tavuskuu tyn almaya alrken trnan kran
bir Hintli kral da vardr ( Coomaraswamy, 1 920, 27).
73

Orta a'a ait sanat eserlerinin karakteriyle ilgili herhangi


bir sonu karmak hatal olur. Uzun zamandr bunlarn ve
buna benzer saysz karlatrmann, bir sanat eserini betim
lerken kullanlan kalplam ifadeler olduu kabul edilmitir;
bunlar Expgaou;'e, yani resimlerin retorik betimlemesine ait
repertuvarn bir parasn olutururlar.

Gnderme yaptklar Rnesans sanat eserleriyle bu anek


dotlar arasndaki ilikiye dair yorumun, klasik eserler iin de
geerli olduuna inanyoruz. Hellenistik dnemde resim ya
da sonraki dnemlerin sanatna dair- rneklerimizin alnd
dnem iinde kalrsak, Giotto'dan Rembrandt'a kadar - bildi
imiz hibir ey, bu hikayelerin ne srd eylerin nemini
azaltmaz. Bu anekdotlar da, bir sanat eserine zellikle lehte
bir gzle bakmak iin tasarlanm basmakalp formller olarak
deerlendirmek gerekir. Doann taklit edilmesinin ne lde
kusursuzlatrld, dorudan dile getirilmeyip ima edilmitir.
Anekdot bize sanatnn rnnn gereklikle kartrld
n; portrenin, resmedilen kii zannedildiini syler. Bu yzden
sormamz gereken soru udur: Neden bu zel biim seilmi
tir? Neden anekdotlarn merkezinde gereklikle yanlsama
arasndaki bu tr bir karklk yer alyor?
Bu soruyu yantlamaya almadan nce, ayn temel motife
sahip bir baka anekdot grubunu ele almamz gerekiyor. Bun
lar da klasik Antikite'de ortaya kmlardr ve eserlerini ele
aldklar sanatnn kimlii sebebiyle zel olarak ilgi ekmek
tedirler: Yunan sanatnn mitsel atas Daidalos.
Apollodoros'ta (2:6.3; aktaran Overbeck, no. 102) u
hikaye yer alr: Bir gece Herakles, Daidalos'un yapt kendi
heykelinin gerek gibi grnmesi yznden yle bir yanlgya
kaplr ki, ona bir ta atar. Euripides'in satirlerinden birinde,
Herakles'in ortaya kyla deli gibi korkan ihtiyar bir adama

74

grd eyin Herakles deil, Daidalos'un Herakles heyke


li olduu anlatlr (Robert'n Pauly'deki maddesi, 4, stun
2003). Euripides'in bir baka eseri, Daidalos efsanesiyle ilgili
bir tiyatro oyunu da, heykeltran Girit'te Pasiphae iin tah
tadan bir inek yapt ve bylece Pasiphae'nin, Poseidon'un
gnderdii boaya kar duyduu arzuyu dindirebildii
hikayesinin kaynadr (Pauly, 4, stun 2001).

Bu hikayelerin bize aktarld biim, sanat biyografi


lerinin iinde dank olarak bulunan ok daha yakn tarih
li rneklere o kadar benzer ki, aralarndaki yakn balantlar
konusunda pek phe olamaz. nsan, geni bir biimde yayl
m olan bu anlatlarn kkeninin, yukarda aktarlan Daidalos
hikayeleri olduunu varsaymaya balar. ki anekdot grubu ara
sndaki iliki sorusu, Daidalos'un eserleriyle ilgili hikayelerin
yorumuna arlk verdiimiz zaman nem kazanr. Bu efsane
ler kolaylkla mitolojik temalarn yeniden yorumlar olarak ta
nmlanr. Balangta, muhtemelen M VI. yzyl gibi erken
bir tarihte, Daidalos sadece hareket etmekle kalmayp ayn za
manda konuabilen eserlerin yaratcs saylyordu (Robert'in
Pauly'daki maddesi, 4, stun 2002). Bu rivayetin ok daha eski
zamanlarda ortaya km olmas mmkndr.
Atinallar bu rivayetleri birka ekilde yorumluyorlard.
Komedya yazar Philippos'un yapt, Demokritos ve Aristo
teles tarafndan kaydedilen (De anima, 1:3; aktaran Overbeck,
no. 1 18) aklamaya gre, Daidalos'un Aphrodite heykeline
atfedilen hareketlilik, sanatnn onu civayla doldurmasndan
kaynaklanyordu. "Daha sonra, yine bunun kadar aklc, ama
ciddi bir aklamaya gre, Daidalos heykellerini ayaklar ara
lk, kollar serbeste sarkan ve gzleri ak bir halde yapan ilk
kiiydi" (Robert, Pauly iinde, 4, stun 2002). Fakat bu aklc
aklama abalarna, Daidalos'un eserlerini zaptetmek, yr-

75

yp gitmelerine engel olmak gerektii gibi bir inan da elik


ediyordu (Platon, Menon, 97D).

Sanatnn mekanik olarak hareket edebilen heykeller ya


ratabildii fikrinin uzun ve saygdeer bir tarihi vardr. Yunan
larn bu gleri atfettii tek mitsel sanat Daidalos deildi.
Homeros'ta Hephaistos da hareketli figrler yapabiliyordu.
Tanrlar iin sadece ss eyas ve silah dkmyordu, altn te
kerlekli ayaklar da yapyordu:
Dayayacakt onlar sarayan dik duvarna,
her ayan altna altn tekerlekler koymutu,
kendi kendilerine girsinler diye tanrlarn toplantsna.
lyada, 1 8 : 376 vd. (ev. Azra Erhat - A. Kadir)

Altn ve gm beki kpekleri yapyordu (Odysseus bun


lar Nausikaa'y Phaeakia'ya doru takip ederken grmt):
" . . . korusunlar diye Alkinoos'un konan / lmszdler ve
hi eskimek bilmeyeceklerdi ( Odysseia, 7:49), Hephaistos'un
Thetis'le karlat srada yasland figrler de yleydi:
. . . ald eline koca bir denek,
kt topallaya topallaya kapdan dar,
efendilerine yardm ediyordu altndan iki uak,
bunlar benziyorlard canl kzlara.
Akl vardr onlarn iinde,
sesleri vardr onlarn, gleri,
lmsz tanrlar vermitir onlara grme gc.
Efendilerinin iki yannda gidiyordular seke seke ...
lyada, 1 8:416-21

"Daidalos'un ... zanaatkar-tanr Hephaistos'un ikizi oldu


unu" (Robert, Pauly, 4, stun 1335) anladmz zaman, ha76

reket edip akl yrtebilen varlklar yaratma yeteneinin, en


azndan Yunan dnyasnda, mitsel sanatnn imtiyaz olduu
nu hissederiz. Ama bu fikir ndo-Cermen mitolojisinde ska
grlr; Fin demirci tanr lmarinen ayn zamanda srad bir
gzellie sahip altn bir kadn yaratmt (Mannhardt, 1875,
322); ve demircilikle uraan Litvanyal melekler Ugniedo
kas ile Ugniegawas da hayat sahibi bir altn bakire yapmlard
(Veckenstedt, 1 883, 34). Mitsel bir sanat tarafndan yaratl
m bir kadn temasnn yanklar, Pygmalion ve Pandora'nn
yaratl efsanelerinde de grlebilir (Robert, 1914, 1 7).
Bu balamda bakldnda, Yunanca sanat biyografile
rinin balang aamasnda bulduumuz, sanat eserlerinin
kandrma gcyle ilgili anekdot yeni bir nem kazanyor. Bu
anekdotla vlen, gereklik yanlsamas yaratma hneri, mit
sel sanatnn ayrt edici iareti olan hnerle karlatrlabilir
- yani sadece otomat olarak bile olsa, hareket edebilen varlk
lar yaratma yeteneiyle. Bu balant, sanat eserinin kandrma
gcyle ilgili anekdotu sonraki maceras boyunca takip eder
sek daha da ak hale gelecektir. Bu temann uzak bir eitle
mesi zellikle arpcdr; Orta Asya ve Uzakdou'd an gelen ve
burada Toharca versiyonuylavereceimiz yk yledir (Cha
vannes, 1910- 1 1 , 2: 12; Sieg. 1919-20, 362):1
Bir ressam, otomat yapan bir ustann evinde misafir ola
rak kalmaktadr. Usta, yatan yanna bir kz figr koyar.
Ressam akla elini tutar ve bunun zerine figr paralanr.
ok zlen ressam "Tabii usta benimle tutkunun gc heyhat! - ve akln zayfl - heyhat! - sayesinde alay etti; bir
insann byle birka tahta parasyla ehvetli ak yaayabile
ceini dnmek! Ama bu usta bana zanaatindeki becerisini
1 Bu hikayenin iki evirisi daha var; bkz. Sieg (1944, 8-13) ve Lane
(1947, 41-45); ayrca bkz. Cuvreux'nn dier versiyonlarla ilgili g
rleri (1960).

77

de gstermek istedi; ben niye aynsn ona yapmyorum?" diye


szlanr. Bylece kalkp duvara kendi resmini izer, boynu
na ip dolayp bir kiriten sallanyormu, intihar etmi gibi
gsterir. Ertesi sabah usta, ressamn intihar ettiini sanp ipi
kesmek iin bir balta kapar. O zaman ressam ne kar ve
usta, bir resme kandn anlar: "Resim baka bir ey, ressam
baka."

Buraya dek klasik temann korunduu ve sadece farkl za


manlarn deien bak asna gre uyarland eitlemeleri
incelemitik, o yzden ilk bakta bu Asya versiyonunda farkl
bir ortama yaplm bir uyarlamayla yansra yeni bir fikirle,
yani teknik ve sanatsal yaratmn kar karya getirilmesi fik
riyle de karlatmz sanlabilir. Burada, bir hipotezin belli
belirsiz anahatlar kendini gsterir: nsanln fantezi haya
t boyunca gezinen motiflerin gizli anlamnn, sadece zaman
iinde ve daha sonraki deiiklie uram ekillerinden biriyle
tannr hale geldiini hatrlarz. Sanki eski ya da zgn anlam
lar yeniden kefedilmi ya da en azndan, saysz arptmayla
glgelendikten sonra beklenmedik bir ekilde ortaya km
gibidir. Sanat eserinin kandrma gcne dair anekdotun byle
byk bir dnm yaayabilmesi, baka anekdotlarda olduu
gibi burada da, mitolojik inanlarn yaamay srdrdn,
bu efsanevi motifin yer ya da dnemden bamsz olarak in
san fantezisini tatmin etmesini "saladn" gsteren bir kant
olabilir. Bu anekdotun Toharca versiyonu zel bir ilgiyi hak
eder, nk bilinen versiyonuyla zaten arptlm ve ilenmi
olan daha eski motiflere balanabilir. Mitsel sanatnn hare
ketli figrler yaratma yetenei, Hephaistos, Daidalos ve baka
birok isimde grld zere, ksa srede aklc bir ekilde
aklanyordu - bizim savmzn bu ksm salam kantlara da
yanr. Mitolojide birebir anlam tayan hareket ve yaam, soluk
metaforlara dnm ve "Bu sanat eseri doaya o kadar sa78

dk ki, canl olduu ve hareket ettii yanlsamasna yol ayor"


tebihi de efsanede korunmutur. Fakat bu hikayenin yaad
glerde, zgn anlam ksmen yeniden kefedilmiti, bylece
Toharca hikayedeki usta, Zeuksis'ten ziyade mitsel sanatya,
ryada'daki Hephaistos'a yaklar; nk Hephaistos gibi o da
hareket edebilen figrler yaratr.

By Olarak Tasvir
Sanat eserinin kandrma gcyle ilgili anekdotun nemli ol
duunu anlamamz, onun tarihsel kkenini incelememizin bir
sonucuydu. Bu anekdotta, mitsel sanat hakknda anlatlan
eyin yanklarn, yani onun yaam ve hareketi yaratabilecei
grn ayrt edebileceimize inanyoruz. Ama bu anlay
da hala eksiktir. Destek olmas iin, ayn fenomeni ele alan
baka hikayelere bakacaz. Bunlar canllarla kartrlan sanat
eserlerinden bahseder ve bizim bu karkla yol aan koullar
hakknda karm yapmamza izin verir - bu karklk, baz
gl duygularn etkisiyle ortaya kmaktadr. Bir heykelin
tasvirinin arzu uyandrmasyla, ya da bir kii iin dnlen
cezann onun suretine uygulanmasyla ilgili anekdotlar, sanat
eserine canl gzyle bakldn varsaymaktadr.
Bu gruptaki anekdotlarn en nls, bir sanat eseri iin
duyulan tensel akla ilgilidir. Antikite'de kayda geen say
sz rnekten birka tanesi, Praksiteles'in iki eserini konu alr:
Knidos Aphrodite'si ve Parion'daki Eros'u (Overbeck, no.
12227 vd. ve 1263). Bu tr hikayeler daha Antikite'de, sz
gelimi Ailianos ve Athenaios tarafndan derlenmiti ve Ati
na komedyas daha en bata, sevgilisinin portresiyle kendini
bir yere kapatan karasevdal delikanl temasn kullanmaya
balamt (Birt, 1 902, 40). Kbrs Kral Pygmalion efsanesi
de ayn kategoriye girebilir; o da Ovidius'un versiyonunda

79

(Metamorfozlar, 10:243 vd.) sevgi nesnesinin yaratcs olur


(Roscher, 3, stun 331 8). Ayn efsanenin baka bir eitle
mesi, Farsa Tuti-name'deki hikayelerden birinde grlr; bu
hikayede drt adamn yaratt sanat eseri dualar sayesinde
canlanr ve drdn de kendisine ak eder (bkz. R. Schmidt,
1 49 vd.;1 ayrca bkz. Leyen, 1 9 1 7, 123).
Benzer hikayeler daha modern sanat literatrnde de
dank olarak bulunmaktadr. Guglielmo della Porta'nn St.
Peter Kilisesi'nde III. Paul iin yapt lahitin n tarafnda
bulunan, kar konulmayacak kadar ekici Adalet figrn
gren bir spanyolun ehvete kapldndan bahsedilir (daha
sonra figr rtlmtr, Liebracht [1 879, 139]; burada ba
ka rnekler de verir). Bu hikayeler slam dnyasna da ya
ylmtr. Tak- Bostan'n yeralt odasnda bulunan, Husrev
Perviz'in ei irin olmas gereken saki figr, bir adamn tut
kularn kabartmt; bunun tekrarlanmasn nlemek zere,
figrn burnu koparld (Schwarz, 1921, 4: 488). Bu hikaye
iki adan kaydadeerdir: heykelin canl olduuna, sadece
ona akn sunan adam deil, bakalarnn ona ak olmasn
nlemek iin burnunu koparanlar da inanyordu. stelik, bu
sonuncular, intikamlarn heykelden deil onun tasvir ettii
batan karc kadndan aldlar.

Burada, resim ile resmi yaplann eitlenmesiyle ilikili en


yaygn pratikle, yani byye olan inanla, zellikle de tasvir
lerle ya da kuklalarla yaplan byye inanla karlayoruz
:"Bir insann ruhu onun tasvirinde saklanr, bu tasvire sahip
olan, o kii zerinde de g sahibi olur ve o tasvire verilen
btn acy onun temsil ettii kii de ekecektir." Ayrca bu
fikrin tersiyle, yani bir kiiye verilen zararn onun portresinde
de grnr olmas gerektii inancyla da karlarz. Resmin
1 Ne yazk ki, B. Hale Wortham'a ait tek ngilizce Sukasaptati eviri
sinden "uygunsuz" diye karlan hikayelerden biridir bu.
80

bysne olan inan, bu biimiyle Oscar Wilde'n Dorian


Gray 'in Portresi'nde de yer alr.
Bu inancn her yere yaylm olduunu rneklerle gster
meye pek gerek yok; Castagno'nun, sa'nn kamlanmasn
konu alan freskinde tasvir edilen Yahudileri, "Kurtarcmza
yaplan hakszln intikamn almak zere" (Vasari, 2 :673)
kazyan Qyattrocento talyanlarnn, sa'nn ile'sini anlatan
tablolardaki cellat kazyan bugnk tara ahalisinden hi de
farkl davranmadn hatrlatmak yeter. nk portreyle port
resi yaplann zde olduu fikri en salam ekilde din alanna
kk salmtr. Ritellerde kullanlan tasvirlerin mucizelerine
duyulan inan bu noktada balar. Baz rneklerde tasvirlerle ya
da kuklalarla yaplan byden sanat pratiine uzanan kprler
kurmak bile mmkndr, stelik sadece ilkel halklar arasn
da deil, Orta a sonras Avrupa sanatnda da. Rnesans'ta
balmumu ve bronz heykeller by amacyla retiliyordu (War
burg, 1932, 1 :341 bunu ayrntl olarak belgelemektedir). Bu
fikir bazen sanatlarn biyografilerine de girmitir.
British Museum'daki nl tomar-resimin sahibi Ku K'ai
chih (MS iV. yzyl dnm), kendisini alaya alan bir kzn
portresini yapp dikenlerle bir duvara tutturdu, dikenlerin
birisi kzn kalbini deliyordu, bu yzden kz kalbinde bir a
ryla hasta dt ve ancak resimden diken kartld zaman
iyileebildi (Giles, 1 905, 18).1

Portreyle portresi yaplann zdeliine olan inan - Fran


sz filozof Charles Lalo buna zekice insanln ilk estetik
kuram demitir - sadece temsili sanatn kkeniyle ilikilen
dirilmekle kalmad, ayn zamanda sanatn balangcyla ilgili
1 Ayrca bkz. Ch'en Shih-Hsiang'n Ku K'ai-chih'le ilgili yorumlar
(1948). Eberhard, bu tr by pratiklerinin in edebiyatnda kayde
dilmi baka rneklerini de aktarr (1941, 107).
81

efsanelerin oluumuna da hkmetti. Burada iki tip motif ayrt


edilebilir.
Balangta, bir kiinin glgesinin evresine izgiler izi
liyordu; bu rski zamanlarda anlald ekliyle resmin ba
langcyd (Plinius, 33:15).
Heykelin kkeniyle ilgili baka bir klasik efsane de ayn
eyi anlatr (Plinius, 35:131; Athenagoras, aktaran Overbeck,
no. 261; kaynak malzemesini ele alan Robert, 1 886, 13 1).1
Sikyonlu mleki Boutades'in kz, [memleketinden] ayrl
makta olan sevgilisinin duvara den glgesinin d hatlarn
lamba nda resmetti. Babas bu hatlar kille doldurdu, elde
ettii terrakota rlyefi frnlad ve bylece ilk heykeli ortaya
kard.
Glge dediimiz eyin birinin sabitlemesi iin bekleyen
potansiyel bir resim olduu fikri, Buddha tasvirinin kke
niyle ilgili Tibet ve Mool efsanelerinde de grlr. eitli
sanatlar Buddha'nn portresini yapmaya altlar ama be
ceremediler, o zaman Buddha glgesini izdirdi ve boyayla
doldurttu (Laufer, 1913, 37n.; Cohn, 1 925, xxxi ).2

Bu hikayelerde tasvir, portresi yaplan, mekanik bir ekilde


oaltlan kiinin yerine geer. D hatlar izilen glgenin o
kiinin bir paras olduu kabul edilir. Bu fikir byyle ilgili
yaygn bir nosyonu hatrlatr; buna gre bir kiinin bedeninin
bir parasna, ya da bir izine sahip olmak onun zerinde g
sahibi olmay salamaktadr.
Sanatn kkenleriyle ilgili efsanenin ikinci tipi de tasvirin
l kiinin ikamesi olduu inancna dayanr.
1 Bu efsane genellikle modern zamanlarn resimlerinde, zellikle de
XVI II. yzylda silet moda olmuken tasvir edilmitir; bkz. Rosenb
lum (1957), Levitine (1958), Wille (1960).
2 Ayrca bkz. Hackin (1913). Buddha'nn glgesini brakt sylenen,
Hadda yaknlarndaki "Glge Maaras" iin bkz. Soper (1949-50).
82

Sadece Tibet-Tanjur'da (bkz. Laufer, 1913, 129-36) ko


runmu olan itralakana'da kaydedildii ekliyle resmin
kkenini anlatan Hint efsanesiyle balyoruz.1 ok uzun za
man nce, insanlarn vakti gelmeden lmedii zamanlarda,
bir Brahman kutsal bir kraln yanna alaya alaya gelmi ve
olunun vaktinden evvel kendisinden alndn sylemi.
Kral lm tanrs Yama'yla konumu, fakat tanr Brahman'n
olunu serbest brakmay reddetmi. Bunun zerine bizzat
Brahma krala grnp u emri vermi: "Brahman'n olunu
onun biimine sadk bir ekilde ve renklerin yardmyla res
met, bylece ona benzesin." Kral ocuun resmini yapm ve
bu haliyle Brahma onu hayata dndrm, Brahman'a canl
olarak teslim etmi. Bu fikir hem klasik hem de Musevi-He
lenistik efsanelerde de grlr (Fulgentius, 1 :29; Sleyman'n
Bilgelii [bkz. McCown, bl. 14, cilt 15]);2 Euripides'in Ad
metus hikayesinde, Admetus sanki hayattaym gibi sarlabil
mek iin l Alkestis'in mermerden bir heykelini ister;1 ya da
Vasari'nin naklettii ressam Signorelli'nin hikayesinde, olu
nun cesedinin resmini yapan ve bylece "ellerinin yardmyla,
doann ona sunduu ve uursuz bir kaderin ald evladnn,
gzlerinin nnde durmasn" isteyen bir baba anlatlr. 4 (l
ocuunun resmini yapan ressam temas, Theodor Storm'un
Aquis submersus adl ksa romannda etkileyici bir ekilde ifa
de edilmitir.)
1 Ayrca bkz. Zimmer (1955, 383). Marka Polo Seylan'dan u efsaneyi
aktaryordu: Buddha ldkten sonra, kral babas olunun altn bir
suretini yaptrd ve bu ilk put oldu (409).
2 Stummer (1944) pagan ve erken dnem Hristiyan edebiyatndan
baz blmler derledi, bunlarda lnn portresi klt tasvirlerinin k
keni olarak grlyordu.
3 in'de, anne-babaya gsterilen sayg konusundaki yirmi drt rnek
arasnda, len annesinin tasvirini yontup ona tapan Ting Lan'la kar
larz (Mayers, 1 874, 219, no. 670).
4 "lm kznn resmini yapan Tintoretto", Leon Cogniet'nin bir
zamanlar ok nl olan bir resminin konusuydu; bkz. Rosenfeld
(1935), Pigler (1957, 1), Haskell (1971, 66, 78).
83

Hint hikayesinde, yorumcusuna gre (Laufer), hala resmin


sadece lnn ansn canl tutmak amacyla deil, "lnn ye
rine gemek ve onun ruhunu cisimlendirmek" iin tasarland
fikri hakimdir. Daha sonraki versiyonlarda, yani Vasari'nin
versiyonunda, resim sadece hatrlamaya yardmc olma ilevini
grr. Fakat bu tr hatralarn resim ile tasvir edilenin zde
lii inancndan anlam ve yaam bulduu sonucuna varabiliriz
- bu inan, soluk bir biimde de olsa, insanlarn bilindnda
yaamn srdrmektedir. Etkileri bizim dnemimize kadar
uzanr. Devrimciler devirdikleri yneticilerin temsili kuklala
rn paralad ya da politik gruplar hasm liderlerin portre
lerini yakt zaman, hatta aklar ihanet eden bir sevgilinin
resmini yok ettii zaman, ayn inan ibandadr. Bu tr ey
lemlere kalkan kiiler bilinli olarak bu inancn farknda ol
masa da, bu inan psikenin daha derin katmanlarndan gelen
gizil bir gtr.
By dncesine neyin yol at ve genel olarak kukla
bysnn anlam birok adan tartlmtr. Bu tr dank
grlerden ne karlabileceini mmkn olduunca genel
hatlaryla ve biraz ihtiyatl bir biimde zetleyeceiz: nsanlar
baz koullarda, belli lde, resmi ve tasvir ettii eyi eitleme
eiliminde olurlar. Bu tr koullar, bizim uygarlk dzeyimi
ze erimi insanlardan ok, ilkel insanlar arasnda daha kolay
grlr, ama bizim kltrmzde de akl hastal durumun
da ya da youn duygularla ykl durumlarda ortaya karlar;
kalabalklar arasnda bireye nispetle daha kolay geliirler; ye
tikinlerden ok daha sk olarak ocuklarda grlrler, ama
burada da, bunlarn gzlenmesini kolaylatran ey gl duy
gulardr.
Btn bu eitli ampirik gzlemlere bakarak, yine ematik
bir formlle dile getirilebilecek bir karm yapabiliriz: m
genin by ilevine, resimle tasvir edilenin zdeliine olan

84

inan ne kadar "gl" olursa, o imgenin doas o kadar az


nemli olur. Tam anlamyla edeer olmasa da, basit bir r
nek alacak olursak: ocuklarn oyun faaliyetinin geliimin
deki belli bir safhada, ocuk bir oyuncan ikin zelliklerine
ok ilgi gstermez. Hayalgcnn etkileri o kadar byktr
ki bir sopa bir oyuncak at olur, bir kutu gemiye evrilir ya da
bir sprge bir silaha dnr. Bu ampirik bulguya dayanarak,
yorumlanmas ok daha g olan ilkel sanat ve halk sanat fe
nomenleri konusunda daha iyi bir anlay gelitirebiliriz. Yine
genel terimlerle sylersek: Bir nesneye yksek derecede by
gc atfedilirse - bu ister ilkel insanlarn fetii, ister uygar in
sann ritellerde kulland mucizeler gsteren tasvir olsun nesnenin doaya benzerlii nadiren belirleyici bir nem tar.
Bu arpc aratrma sahasndan tek tek rnekleri tartma
hevesine kar koyuyoruz; onun yerine, Heinrich Gomperz'in
( 1905) ihmal edilmi bir almasnda gelitirdii zellikle ve
rimli bir fikri araya sokarak ana konumuza dnyoruz. Resim
le tasvir edilenin zdeliine olan inan azaldnda, ikisini
birbirine balamak zere yeni bir ba ortaya kar: Benzerlik
ya da yaknlk. Farkl bir ekilde formlletirerek yle de di
yebilirdik: Simge (resim) simgelenene (resmedilene) ne kadar
yakn durursa, d benzerlii o kadar az olur; ne kadar uzak
olursa, benzerlik o kadar byk olur. Bu dnce, bu blmn
bana koyduumuz anekdota dair anlaymz zenginletirir
- nk tasvir edilenle kartrlmas resmin gerek gibi ol
masndan ileri gelir; ikisi birbirine benzer; birbirlerinin yerine
geebilirler.
Eer farkl ve daha eski bir dnya grnn, resimle tasvir
edilen arasndaki denklemi "yaknlk" ya da "benzerlik" bana
bavurmadan kabul ettii hipotezini benimsersek, sanatnn
baarsnn nemini takdir etmeye balarz.

85

Fakat yaknlkla ne kastettiimizi ak hale getirmeliyiz.


Bunun "doaya sadk olma" fikriyle hibir ilgisi yoktur, zira
bu fotografik bir rprodksiyonun amacdr; bahsettiimiz
ey, daha genel olarak resme dair uzlamalar hayata geirme
ye ynelik bir aba olarak tanmlanabilir. Bu aba, tasvirleri
zamana ve uzama dzgn olarak yerletirmeyi hedefleyen
bir sreteki tarihsel gelimenin sonucunda ortaya kar. Te
rimin bu snrlann (hakl gstermeye almadan) aklda
tutarsak, kanlmaz olarak yine "doaya sadk" ve "doalclk"
gibi terimlere bavurmak zorunda kalrz, nk gnlk dilde
bunlar yaygn biimde kullanlr.

Yukarda ortaya atlan hipotez belli lde tarihsel malze


meyle desteklenebilir. nk kukla bys kuramna ve pra
tiine kar verilen mcadele, klasik aaasndan Roma mpa
ratorluu gnlerine dek Yunan felsefesi tarihi boyunca uzanr.
Klasik Antikite'de ve Yahudi geleneinde "tasvirlere y
nelik yasak" benzer ncllere dayanyordu (Geffcken, 1 9161 9). Tanrlarn ruhsal varlklar olduunu savunan grn
yandalar, bir tanr tasvirini tanrnn kendisi sayanlarn, hem
tanrlarn hem kahramanlarn gerek doasn yanl anlad
n savunmutur (Herakleitos, fragm. 5). Pausanias (3: xv,
1 1) kukla bys pratiine aka saldrmtr: Sparta'daki
Morpho'da bulunan ahap Aphrodite heykelinden bahseder
ken, "Tyndaros'un bu heykeli niin zincirlerle baladn so
rar ve Aphrodite'yi kzn rezil etmesi nedeniyle cezalandr
mak istedii fikrini tmyle reddeder, nk Tyndaros sedir
aacndan bir heykel yapp ona Aphrodite diyerek, tasvirini
yapmak suretiyle tanraya herhangi bir zarar verebileceine
inanacak kadar ahmak olamazd" (Robert, 1 909, 34 vd.).

Hipotezimizi daha da gelitirirken, tmyle ematik bir


yapya varrz. Yunan sanatnn afanda, resimle tasvir edi86

lenin zdeliine olan inan hakimken, sanat eserini olabil


diince geree benzeyecek ekilde yapma kaygs ya az gr
lyordu ya da hi yoktu; daha sonraki alarda bu inan za
yflaynca, doalclk sanatnn ak bir baars gibi grld.
Bu da bize bir sanat eserinin kandrc gcne dair anekdotun
neden ressam ve heykeltralarla ilgili ilk haberlerde yaygn
olarak bulunduunu aklar - aslnda buna dair bilgi Helenis
tik dnemden gelmektedir. Sanatnn becerisi, resimle tasvir
edileni ayran uurumu kapatr. Fakat ayn zamanda bu anek
dot, mitsel sanatnn canlanan eylerin yaratcs olarak tasvir
edildii hikayelerin elerini ierir.
Bu tarihsel kant dizilimi daha da geniletilebilir. Orta
a'n yeni sanat kuram, resimle tasvir edilenin byl
zdeliine dair asla tmyle tkenmemi olan inanc can
landrd. Aziz Augustinus (Apuleius'tan aktararak), Msrl
Hermes'e atfedilen, eytani sanatlarn "maddeden yaplan g
rnr nesnelere grnmez cinler yerletirme" gcne sahip
olduu dncesini canlandrd zaman, aslnda sanat ile te
urji arasndaki gizli baa gnderme yapmaktadr. "Elbette, bu
tasvirlerde zarar verme ya da onlara tanrsal onur bahedenle
rin baz isteklerini yerine getirme gcne sahip olan, zellikle
davet edilmi cinler yaar" derken, sanat eserlerine sanki pagan
tanrlarn bedenleri gibi bakmaktadr (Borinski, 1914, 1 : 15). 1
Yani Aziz Augustinus'un bu aklamasnda tasvirlerin byl
mahiyetlerine olan inancn bir itirafn kefederiz. Bu inan
ilk Hristiyanln kavraylarna yerlemiti ve kutsal ailenin
Msr'a Ka' sonrasnda kafirlerin putlarnn dp krl
ndan bahseden apokrif anlatlarda aka ifade ediliyordu.
Ayrca Orta a balarnda Antikite'nin sanatsal mirasnn
byk bir ksmna gsterilen tutumu da belirliyordu.
1 Bielefeld, hareket gcne sahip klt tasvirleri tartmaktadr (195354, 1 10).

87

Uzamsal boyutlarn yeniden retimi, plastisitenin btn


kalntlarn iki boyutlu izdmlerde yeniden yorumlamaya
younlam olan daha sonraki dnemlerin sanat diline ya
banc hale geldi; tasvir edilenin bireyselliinin, uzam ve za
man balamnda nitelendirilmesinin sebebi budur. Bu sonraki
dnemde, "zaten ge Antikite'd e karanlk armlara sahip
olan" klasik figr, eytan'n kandrmacasnn tecessm etmi
hali gibi grnm olmal. (Bu tutumu, cansz bir nesne hi
beklenmedik bir ekilde yaam belirtileri gsterdiinde ne
hissettiimizi hayal ederek anlamlandrabiliriz: Bu tekinsiz
duygu otomatlarla balantldr.)
Bu tarif edilen tutum, Orta a'da klasik sanata verilen
tepkileri ynlendirmitir. En belirgin olarak Roma ve Kons
tantinopolis ehirlerinin rehberlerinde grlr; bu kitaplar, ar
tk mparatorluun merkezlerine yolculuk etmeyip, grkemli
bir gemiin kalntlar arasndaki ebedi kurtulu ocaklarna
giden hacya ynelikti. Bir batl inan olarak ne kadar uzun
sre hayatta kald ve daha sonra bile Orta a dncesini
takip ettii, Ghiberti'nin aktard bir hikayeden anlalabilir
(1: 63). XIV. yzylda, klasik sanat aka ve gururla taklit edi
lir ve klasik heykel kuzey talya'da oktan toplanmaya balan
mken, Siena'da antik bir Vens heykeli bulunur. nce v
lr, fakat ehrin bana gelen bir felaketin ardndan uursuzluk
getirdii iin yklr ve paralar dman topraklarna gmlr.
O dnemde sanat da sahneden kaybolmutu ve hatta
gnmze ulaan kaytlardan bilinen isimler de sk sk yeni
bir klkta grnmekteydi. Mirabilia Urbis Romae adl en nl
Orta a gezi kitab, Phidias ve Praksiteles adlarn bir hikaye
haline getirdi, bu hikaye h:il:i irinal'daki at terbiyecileri
heykellerinin kaidesi zerinde okunabilir:
mparator Tiberius dneminde Roma'ya Praksiteles ve

88

Pitias adl iki gen filozof geldi. ok bilge olduklarn ve


kendileri darda durduklar srada mparatorun odada sy
leyecei her eyi tek tek tekrarlayabileceklerini iddia ettiler.
Dedikleri kadar iyi ktlar, ama para almay reddettiler, onun
yerine filozof olarak srekli hatrlanmay istediler. Toynak
laryla yeri dven iki mermer at yapld, bunlar dnyann
prenslerini simgeliyordu. Sonra bu atlarn yanna kollar ha
vaya kalkm plak figrler olarak yerletirildiler; uzanm
parmaklar, gelecekten haber verme yeteneklerini, plaklk
lar da dnyann bilgisinin onlarn ruhunda rlplak, apak
yattn gsteriyordu (Kinkel, 1 876, 1 73).

Sanat eserinin burada simgesel terimlerle yeniden yorum


lanmas gibi, sanat da bir kahin olmutur. Heykeltralarn
mucizeler gerekletiren filozoflar olarak grlmesi gibi, Orta
a'da Vergilius da bir byc olarak grlm ve evresinde
bir sr efsaneler rlmtr. Eski efsaneler byc Vergilius'a
otomat yapma yetenei de atfeder. Albertus Magnus hakkn
da da benzer rivayetler vardr, "gezegenler uygun bir ekilde
dizildiinde" konuma gc olan metal bir heykel dkm,
ancak daha sonra bir kei bu heykeli put olduu gerekesiyle
paralamtr (Floerke, 1913, 230). ada edebiyatta ortaya
kt zamanlarda da Orta a sanatsna evrensel yetenek
ler verilmi gibi grnmektedir.
Bu balamda yine de, sanat eserinin kandrc gcne dair
anekdotun, bizzat Antikite'de bir yeniden yoruma tabi tutul
duunu eklemeliyiz:
Zeuksis'in yle bir soruyu ortaya att sylenir: Kular
niin zm tayan bir ocuu konu alan bir resimdeki zm
leri gagalamaktadr ve resimdeki ocuk niin onlar korkut
mamaktadr? ki farkl aklama ne srlmtr. Plinius'ta
bulunan ilkine gre (35:64), ocuk zmler kadar "iyi" res-

89

medilmemiti; Seneca'ya ait ( 10:34, 27) olan dieri de, bu


olayn, idealize edilmi bir portre olarak ocuun resminin,
zmlerden daha stn olduunu gsterdiini savunuyordu
(Overbeck, no. 1649).

Burada Romallar zellikle megul eden gereklik ve


gzellik tezatyla karlayoruz; Qyintilianus, IV. yzylda
ki Atinal portre sanats Demctrios'un gzellii benzerlie
yelediini syleyerek bunu en veciz ekilde ifade etmiti (ak
taran Overbeck, no. 903).
Ayn tutum Strabon'da da grlr. Anlattna gre Pro
togenes, bir resmindeki bldrcn yznden insanlarn dik
katinin asl konudan uzaklatn fark etmiti. Ku o kadar
canl izilmiti ki, gerek bldrcnlar ekiyordu. Bundan
rahatsz olduu iin kuu resimden kard (Overbeck, no.
1 924).

Bu hikayede kandrlan seyirciyle ilgili anekdotun anla


m tersine evrilmitir. Grsel sanatlarn bulu ve taklit ilevi
arasnda yatan, izlerini sanat literatrndeki en eski rneklere
kadar srdmz ve nihai olarak Platon'un felsefesinden t
reyen eski tezat, bylece bu anekdotun elikili yorumlarnda
ifadesini bulur.
Klasik an sonunda bu iki bak asndan hangisinin
hakim olduu konusunda pek pheye yer yoktur. Hristiyan
ln banda benimsenen gr, skenderiyeli Klement tara
fndan net biimde ifade edilmiti: Sanat sadece insanlar onu
gereklik sanmalarna yol aacak ekilde aldatmad zaman
vgye layktr (Borinski, 1914, 3).
Saysz anekdotta kaydedildii zere, in geleneinin re
simle tasvir edilen, yanlsamayla gereklik arasndaki ilikiyle
ilgili kkten farkl bir gr vard. Bu yklerde, hayvanlarn
90

ya da insanlarn resimdeki yerlerini terk edip dnyada gezme


ye ktn ve gezerken balarna gelenlerin de resimlerinde
hemen grnr olduunu ska duyarz. Bu kavray baka
rnekler aktararak aklamak yerine, ok geni bir ekilde
yaylm olan ve sanatnn eserine kar tutumuna k tu
tan bir rnei ele alacaz. Bu rnek bize ressamn, tmyle
canlanmasn diye, yapt portreye gz izmekten kandn
anlatyor (Hirth, 1905, 424; 1 90, 16 vd; Fischer, 1912, 21).1
Sanatnn bu ekilde - ona tam canllk vermekten kanarak
- yarats zerinde denetim salayaca fikrinin kk byyle
ilgili inanlardadr. Dier yandan, kendi emeiyle resimlerini
canlandran, onlara hayat veren ressam imgesi de, kilden bi
imlere yaam fleyen tanrnn yaratc gcyle ilgili inanca
kadar gider.

Tanrlarn Kskanfl
Mitoloji sanatya iki tip baar atfeder. Birincisine gre sanat
varlklar biimlendirir, ikincisine gre gkyzne ulaan ya
da byklk ve ihtiam asndan tanrlarn yaad yerlerle
boy len binalar ina eder. Bu her iki etkinlik de tanrla
rn ayrcaln iner ve cezaya yol aar. Babil Kulesi hikayesi
insann hudutsuz tutkusunun ve tanrsal cezann en bilinen
rneidir: "Gidelim, bir ehir ve kule ina edelim, ucu gklere
erisin" (Tekvin, 1 1 :4).
Bu hikaye bize birka versiyon halinde ulamtr. Son
derece net ve yaln K.itab- Mukaddes anlats daha son
ra Haggadah'da sslenmitir (Jeremias, 1 930, 1 90). Bu
hikayenin ayns, Meksiko'da ortaya kmtr ve Babil zig
guratyla (Babil Kulesi bunlarn sadece nl bir rneiydi)
1 Eberhard (194 1 , 203), ressam gzlerini izer izmez uup giden ej
derhalardan bahseder.

91

mimari yaknl hala zlmemi bir bilmece olarak du


ran basamakl piramitlerden birinin inasyla ilgilidir (Je
remias, 1 930, 1 94; Las Casas, 1 9 19).1 Bu devasa kulelerin
hikayelerine ek olarak, devlerin ina ettii son derece byk
duvarlarla ilgili hikayeler de vardr. Birtakm versiyonlara
gre, Babil Kulesi de devler tarafndan ina edilmiti (Jere
mias, 1 930, 1 93; Schnabel, 1 923, 68).

Dnyann her yerinde yzyllar boyunca varln srdr


m bir baka inan da ayn fikirlerle yakndan balantldr:
Btn binalar tanrlara hakaret olduu iin tanrlarn bir kur
banla honut edilmesi gerekir. Bu inan en genel hatlaryla
Friedrich von der Leyen (1917) tarafndan dile getirilmiti:
"Byk binalara dine hrmetsizlik olarak baklr, tpk Yahu
dilerin Babil Kulesi hikayesinde olduu gibi; sadece eytani
gler - ya da Alman efsanelerinde, eytan' n kendisi - bu
yaplar tamamlayabilir. na srelerinde adaletsizlik, ihanet
ve hile sz konusudur. Laomedon ve Truva'nn ina edilmesi
hikayesini, ya da skandinavlarn dev mimar hikayesini hatr
lamak yeter. Her bina bir insan kurban edilmesini gerektirir
ve bu kurbanlar verilmezse talihsizlikler ya da dehet verici
eyler ortaya kacaktr" (77). Burada insan kurbannn yerine
zaman iinde simgesel sunularn geirildiini anlatmaya gerek
yok, ama bu eski gelenein, eserleri tamamlannca hayata veda
eden mimarlarla ilgili saysz hikayede yaamay srdrd
n hatrlatabiliriz.
"Tanrlarn kskanl" inanc modern zamanlara bir
metafor olarak tanmt ve szgelimi Giulio Romano'nun
mezarndaki yaztta grlebiliyordu. Vasari (5:557) bunu
1 Bu, yaygn olarak grlen "Babil Kulesi" temal hikayelerin son aa
mada Kitab- Mukaddes'ten tredii varsaymna phe dryor.
Kongo'dan bir rnek iin bkz. Bittremieux (1926, 799); Asya'dan bir
rnek iin bkz. Nebesky-Wojkowitz (1953, 889 vd.).

92

kaydetmitir: "Bir lmlnn onun yarattklarna nefes fle


mesinden ve yapt binalarn gklerdeki tanrlarnkiyle boy
lmesinden fkeye kaplan lupiter, bu sanaty yeryzn
den ald."1 Burada mimarn ve tasarmcnn dini deerlere say
gszl yan yana gelmitir. Bu figrn atas, yapt heykellere
nefes fleyerek snr am olan Yunan Prometheus'tur.
Fulgentius (2:79) hikayeyi yle aktarr: Prometheus kil
den insanlar yapar, ama onlara can veremez. Minerva'nn
yardmyla gkten tanrsal atei almay baard zaman,
yarattklarna bir ruh koymay da baaracak duruma gelir.
(Yunanlara gre, insan toprak ve ateten oluuyordu [Platon,
Protagoras, 3200) .) Ama Promctheus bu creti yznden
cezalandrlr: Kafkas dalarna balanr, bir akbaba sonsuza
dek cierini gagalayacaktr.

Atei getiren Prometheus figr mitsel bir baka sanat


figryle, klt ksa sre sonra Prometheus'unkinin yeri
ni alan ate demonu Hephaistos'la yakndan ilikilidir. Nasl
Prometheus kayalara zincirlendiyse, hareket edebilen insan fi
grleri yaratan Hephaistos da sakat braklmt. Burada ner
diimiz hipotez, onlarn kaderleri arasnda ortak bir e oldu
unu sylemek istiyor. nc bir figrn hikayesi de buraya
aittir: Titan Epimetheus, kilden insan figr yapar ve tanry
maymun gibi taklit ettii iin lupiter onu maymuna evirerek
Pithekusae adalarna gnderir.
Hikaye Boccaccio'nun Genealogia Deorum'unda (4:42)
yer alr, ama belirlenemeyen bir Yunanca kaynaa kadar
uzanmaktadr (byk olaslkla Suidas'taki Kerkopes madde1 kinci baskda bu karlmt. Ayrca bkz. Vasari (2:365), Floran
sa'daki Brunelleschi'nin Kubbesi zerine: "Sanki Gn haseti, s
rekli akp duran imekle belli ediyor kendini."

93

si; bkz. Habich, 1 920, 12). Maymuna dnme, Babil Kulesi


hikayesinin Talmud versiyonlarnda da grlr; bu versiyon
larda inaatlar "maymunlara, hayaletlere, ruhlara ve demon
lara" dnmtr (Synhedrin Risalesi, 109a; bkz. Golds
chmidt, 1 897, 7:490). Ayn ekilde Rnesans'ta - Villani'den
Shakespeare'e dek - sanaty nitelemek zere kullanlan
"Tanr'nn maymunu" ifadesini de anlayabiliriz. Panofsky
( 1 924, 89), bu tabirin treyiinin ve tarihinin izini srmtr.
Antikite'de hakaret saylan bu ifade, Rnesans'ta vg ieren
bir unvan oldu (Schlosser, 1 927, 268), ancak daha sonra yeni
den zgn kltc anlamna dnd (bkz. aada, s. 105).

Burada anahatlaryla, kstahl yznden cezalandrlan,


yani kahramanlatrlan sanatnn tam tersine ktlenen sa
nat imgesini gryoruz. Fakat bir hataya derek, ektii
cezayla bedelini dedii iin sadece figr yapmak olduunu
dnmemeliyiz. Cezaya bakarak balangta imgelerle ilgi
li bir yasan sz konusu olduunu karabilsek bile - bunun
ilevi, tanry, onun imgesi zerinde uygulanabilecek bir b
yden korumakt - imge yaratma yetenei mitolojik sanat
nn nitelendirildii elerden sadece biriydi. ektii ceza,
daha geni ve daha yce bir balama yerletirilmeli: Yaratc
kudretin bir gstergesi olan atein simgesel nemiyle ve in
sanlk tarihindeki en eski kltrel baarlardan biri olan atein
kontrol altna alnmasyla yakndan balantl olmal. Sanat
figr, tanrlara hrmetsizlik eden daha genel nitelikteki
saysz figrle kaynar. Bu balant ayn zamanda Daidalos
ve onun Kuzeyli benzeri Wieland'la ilikili simgecilik tara
fndan belirlenmektedir. Mitler "ikincil detaylandrma" arac
lyla, anlatdaki birbiriyle kaynam bu iki elikili eyle
birleiyordu. Sanat olarak etkinlikleri ve kanatlar icat etmi
olmalar, gklere hakim olmalar ve insanln hayallerinden
birini gerekletirme olanaklar pragmatik bir ekilde birleti94

rilmitir. cat ettikleri uu teknii, onlar esirlikten kurtarma


amac tayordu.
Bu mitin motifleri olduka yaygndr. Orta a Arap
lar, Tak- Bostan'daki bir Sasani rlyefinin zerindeki bir
Nike figrn, kendisini kanatlarla resmeden Yunan sanat
Fattus'un otoportresi sanmlard (Schwarz, 1 92 1 , 4:488
[Ayrca bkz. Ernst E. Herzfeld, Der

Islam,

1922, 12: 137]).

Hem bir ran hem de bir Rumen hikayesi, tutsak kald yer
den kendi yapt kanatlarla kaan bir mimardan bahseder
(Schwarz, 1921, 5:455). Rumen versiyonda uu baarsz
olur, o yzden karus'un gnee yakn umasyla balant var
gibi grnr. Fakat her iki versiyonda da, mimarn hapsedil
mesinin asl nedeni, mterisi ona yeni tamamlad binadan
daha iyi bir ey yapp yapamayacan sorunca olumlu yant
vermi olmasyd. Bu motif de - mterinin sanatnn baa
rlarn kskanmas - gelenein ortak maldr ve dierlerin
den bamsz olarak, szgelimi bir in anekdotunda ortaya
kar (Giles, 1 905, 206; ayrca bkz. Basset, 1 906, 22; span
ya, Romanya, Afrika ve Rusya'd an paraleller de bulunabilir
[Mayer, 1 956, 20; Sinninghe, 1943, no. 992; Talos, 1969, 1 96;
Thompson, 1 955-58, 5:3 1 1 , 5:497]) . Blaubeuren keilerinin
de, koro sralarn ve mihrab yapan Gen Jrg Syrlin'i, bir
daha bu aheserden daha iyi bir ey yapamasn diye kr ettik
lerine inanlr (Nagler, 1 835-52).

Mitsel sanatyla daha geni mitolojik kavraylar arasn


daki bu tr balantlar, mitlerdeki sanatnn hatlar ok be
lirgin bir biimde izilmi bir figr olmadn gsteriyor. Bu
da, Homeros destanlardaki zanaatkarn, yani demiurgos'un,
by pratiinin resim ve heykel sanatlarn ierdii birleik
bir dnyaya ait olmasyla uyumludur. Sanat da, "kehanetle il
gili bylerle daha sonra farkllam olan zanaatlar arasnda
herhangi bir ayrm yapmayan . . . uzun zaman belirli zanaat95

larla snrl kalm olan . . . ok kutsal bir ilk meslein . . . mistik


kalnts"nda zemin bulmaktadr (Eisler, 1910, 241).
Fakat sanat, tanrlarn kskanlna olan inanc asla kay
betmemi grnyor. Bu inan, XVIII. yzylda, Franz Xaver
Messerschmidt adl, akl sal bozuk bir heykeltran sanr
larnda ortaya kt; Messerschmidt, sanatnda elde ettii ku
sursuzluk yznden Oran eytan'nn kendisini cezalandr
dna inanyordu. Paranoyak sanrlar mekanizmas hakknda
bilinen eylere bakarak, bu sanrnn bir "yanstmaya" dayand
n varsayabiliriz - yani aslnda bizzat sanatnn tanryla boy
lmek iin "Prometheus drts" hissettiini varsayabiliriz
(Kris, 1933, 4 1 1 [ 1952, 127, 150 ] ) .
Ama Yunanlar yine d e ktlenen ve cezalandrlan sanat
y kahramanlatryorlard. Mitin kendisinde bu dnyann
byk ounluuna elik etmi olan ikirciklilik duygusunu
ayrt etmek mmkn. Sanatya ynelik bu ikircikliliin bir
kalnts da farkl bir balamda mitolojide bulunur.
Telkhin'ler ve da Daktyl'leri - bu sonuncusu Kuzey ma
sallarnn yine eytani nitelikteki fallik cceleri ve gnom'larla
balantldr - usta demircilerdi; atele alabildikleri iin,
Hephaistos figrnn kayna olan Ate Demonu'yla ve atei
getiren Prometheus'la balantl saylabilirler (Overbeck, no.
27-55; Roscher, 5, stun 236 vd; Pauly, 4, stun 2018; Kaibel,
1901; 488vd.).
Fakat Kuzeyli gnom'lardan farkl olarak, ayn zamanda
heykeltratlar. Telkhin'lerin, tanrlarn imgelerini yaratan
ilk varlklar olduklarna inanlyordu; Goethe'nin "Klassiche
Walpurgisnacht"nda bu rolle grnrler:
lk bizdik, anlardk biz,
Tanrlar insan gibi layyla ekillendiren.

96

Wir ersten, wir waren's, die Gttergestalt


Aufstellten in wrdiger Menschengestalt.
Ayn ekilde Daktyl Skelmis de heykeltra olarak gr
nr (Overbeck, no. 44; Kaibel, 503).

Bu Telkhin'ler ve Daktyl'ler blnm karakterler olarak


anlatlrlar: Hem iyi hem kt, hem yardmsever hem tehlikeli
saylrlar. Byl gleri hem hayranlk hem korku uyandrr.
Bu elikili niteliklerin, yceltilmi mitsel sanatnnkilerle
balantl olabileceini dnyoruz. Sanatnn hem kt
byc hem de gl yaratc olarak ikili rolnn ilk kez dile
getirilmesiydi bunlar. Bu kavray Yunanlarn sanat imgesin
de hakim olmutur, ayrca sanatnn sosyal konumunu ve ona
az sayg duyulmasn da belirlemi olabilir.
Sanatnn byle iki ynl nitelenmesi, hem hayranlk ve
rici, hem tehlikeli grlmesi, geleneksel hikayelerde ska g
rlr ve adalarnn ona kar tutumlarn bilfiil ekillendirir.
Sanatnn hayatnda karlatmz, Parnassus ile Monte
marte, kahramanlatrlma ile aalanma arasnda gidip gelen
talihsizlikler bile ksmen bu adan anlalabilir. Yine sa'nn
ocukluunun gereklii tartmal hikayesi geliyor akla. Yeni
Ahit onu sadece hayatn yaratcs, yani deus artifex olarak de
il, ayni zamanda tehlikeli bir byc olarak tasvir eder. Nasl
kilden kulara yaam flediyse, onun iradesine kar koyanla
rn hayatn alma gcne de sahipti. Yani popler senkretistik
bir biimde, keyfi ve nereyi hedef alaca belli olmayan glere
sahip bir pagan tanr imgesi, Musevi-Hristiyan geleneinde
ki Yaratc Tanr kavramna yol amtr.

97

Sanatnn Biyografideki
. .

Ozel Konumu

Sanatnn Virtzl
nceki blmlerde sanat biyografilerindeki baz temalarn
kkenini bulmaya altk. Bu son blmde yeni bir sorunla
ilgileneceiz: Sanatya adalar tarafndan atfedilen zel
konum. Burada da kendimizi sadece birka tipik biyografik
motif sunmakla snrlayacaz. Bu snrlama gz nne alnd
nda, kanlmaz olarak blk prk ve snrl bir kavraya
ulaacaz. nk toplum iindeki sanatnn hakiki konu
muna dair her eyi, farkl tarihsel dnemlerde neye benzedi
ini ve nasl evrildiini dikkate almamak zorunda kalacaz.
Dier yandan, sanatyla muhiti arasnda gerekleen etkile
imdeki eitli temel tutumlarla karlaacaz, o yzden bu
tutumlarn da, genellikle ok gevek bir ekilde olsa da, nceki
blmlerde tarif edilen nosyonlarla balantl olduunu ispat
layabilecek bir konumumuz olacak.
Sanatnn zel konumu derken ne kastedildii konusunda
99

bir fikir edinmenin en iyi yolu gnlk deneyimimize dnp


bakmak ve biz sradan insanlarn sanatnn eserine hangi tu
tumlarla yaklatn ele almaktr. Balangta, sanatnn ger
eklii tannabilir bir biimde yeniden retme ve onun "sahici
gibi" grnen bir tasvirini yapma yeteneine hayran kalrz.
Apelles, kendisine hakaret eden ve ancak ezberden izdi
i portresiyle bulunabilen bir adamdan intikam almak iin bu
yeteneinden yararlanmt (Plinius, 30:89) . 1 Filippo Lippi,
Mariplilerin tutsayken korsanlarnn liderinin portresini
yaparak esaretten kurtulmutu (Vasari, 2: 61 4; Kurz, 1933);
ve Venedik rehberlerinde devam eden bir gelenee gre,
lme mahkum

olan

Drer, hapisteyken yapt iki aha

ne ahap heykel sayesinde affedilmiti (Goethe ( 1932, 24] ,


Keyssler'den aktaryor ( 1 760, 4:35]).

Sanatnn eserine verilen bu tip tepkiyi daha iyi anlamak


iin, Carel van Mander'in (1906, 406) anlatt hikayeyle ba
layacaz. Bu hikaye, Martin Freminet'in Fransa sarayndaki
baarsyla ilgilidir. Kraln huzurundayken, sanat "taslak ol
makszn, uraya bir ayak, buraya bir el, oraya bir yz yapt ve
ok gemeden, kral akn brakan yakkl bir adam figr
ortaya kt." Freminet'nin kulland teknii iyi biliyoruz,
nk bugn ressamlar - zellikle de ok hzl alan sokak
ve panayr sanatlar - bunu hala kullanyor ve insanlar hala
etkileniyor. Neye dayanr bu teknik? Sanat nemsiz bir ay
rntyla balar ve bu ayrntnn nemi ancak ok sonra anlala
ca iin, hatasz bir ekilde tuvale tad resmin bir modelin
tasviri olmad, ezberindeki bir ey olduu izlenimine yol aar.
1 Rnesans'ta, bu hikaye Sodoma'ya (Armenini, 1587, 27 vd.) ve
XVll. yzylda da Annibale Carracci'ye (Bellori, 1672) aktarld.
skandinavya'dan bir versiyon da Panzer tarafndan kaydedilmitir
(1 930, 126 vd.).
100

Seyirci ressamn o "i figre" sahip olduu hissine kaplr


ki, Drer'in ifadesiyle divino artista'nn emaresidir bu. Bu eski
numarann uyandrd hayranlk, sanatnn doa hakknda
sradan insandan daha derin bir bilgiye sahip olduu inanc
na yol aabilir. Bu dnce, biraz daha deimi haliyle - sa
natnn tek bir paradan btn grebilme yeteneine sahip
olduu inanc eklinde- nl bir Yunan anekdotunun temas
dr; Gerlach (1883) bu anekdotu bir zl szn sslenmi hali
olarak grr [bkz. Rotterdaml Erasmus, 308 vd.].
Luk.ianos'un anlattna gre, Phidias'a bir aslan pene
si gsterildi ve o bundan hareketle, aslann ne kadar byk
yaplmas gerektiini karabildi. Daha sonra da (Latince
biimiyle daha iyi bilinen) o nl sz syledi: "ex ungue le
onem" ["bir trnaktan bir aslan"] (Luk.ianos, Hermotimos, 54;
bkz. Overbeck, no. 799; ayrca bkz. Pauly, 25, stun 985). Bu
anekdotun baka versiyonlar da mevcuttur, bunlardan birine
gre Drer'e armha gerilmi sa'nn tek bir uzvu gsteril
mitir; o da bedenin geri kalann buna gre yapm ve oran,
daha sonra ortaya karlan orijinal resmink.iyle birebir rt
mtr (Hampe, 1928).1

Bu anekdotta anlatlan sanatnn stnl, sonuta onun


sradan insanda bulunmayan bir oran bilgisine sahip olma
sndan kaynaklanr. Burada bir ember kapanr: Antikite ve
Rnesans sanatlarnn bu kadar ateli bir ekilde peinden
kotuu bu bilgi, Tanr'nn insan yaratrken esas ald gizli
yasalar btnnn bilgisidir.
Bu fikrin kkenleri de, rnein Telekles ve Theodoros adl
Samoslu iki kardein efsanesinde ortaya konan sanat kura-

1 Hindistan'dan paralel rnekler iin bkz. Schick (1934, 220) ve Coo


maraswamy (1931, 2:6).
101

mna kadar uzanr. Bu iki karde, birbirlerinden ayr yerlerde,


kutsal bir heykelin iki ayr yars zerinde almlardr; bu
iki yarm bir araya getirilince, mkemmel bir ekilde birle
mitir. ki kardein bunu yapmasn salayan ey, Msrllarn
oran kuramnn ustas olmu olmalaryd ki, Yunan kuramn
dan farkl olarak, grsel algya dayanmyordu (Diodorus Si
culus, 1 :98; Overbeck, no. 279). Bu aklama, "nesnel" Msr
sanatnn Yunan sanatndan stn olduunu kabul eden Pla
toncu gr benimser ve bizi divino artista'nn yetenekleri
nin temeline gtrr.

Oranlar konusunda usta olmak, sanatnn gerekliin res


mini zihinden tasarlayabilme yeteneinin yannda yerini alr.
kisi de onun yaratc yeteneini tanmlamaya yardmc olur
ve ikisi de, el abukluuyla yapt resimlerle zeki bakmndan
stnl hala hayranlk uyandran divino artista'nn ayrt
edici zelliklerinin bir parasn oluturmaktadr.
Freminet'nin baarsn borlu olduu ikinci e de ok
eski zamanlardan beri bilinmektedir. Bu, sradan insann sa
natnn alma hz karsnda duyduu aknlktr. Biyog
rafiler bu temaya da byk yer ayrr.
Tintoretto bir yarmaya eskiz yerine tamamlanm bir
resim getirmiti (Piles, 1715, 263). "Boyalar hazrlamak iin
gerekenden ok daha ksa bir srede bir resim yapm olan"
Tiepolo, bir bahsi kazanmak iin, on iki Havari resmini on
saatte tamamlamt (Monnier, 1 928); Rembrandt, Belediye
Bakan Six'in ua, taradaki iftliine hardal getirinceye
kadar bir Amsterdam gravr yapm, bu yzden de esere

De la moutarde ismi taklmt (Nagler, 1 835-52). Luca Gior


dano, hretini ve "Fa Presto" lakabn hzllna borluydu.
Lorenzo Bicci ( Vasari, 2:52) gibi daha nceki sanatlar iin
de benzeri bir durum sz konusuydu. Byle birok rnek ver
mek mmkndr. Anlalan o ki, sanatnn iini yapma hz,
102

resimlerinde yer verdii dnya zerinde egemenlie sahip


olduu izlenimini de yaratmaktadr. Pisa'daki San Giovanni
vaftizhanesinin stun, payanda ve kemerlerinin bir gecede
hazrlanp dikildiini ne sren yar efsanevi hikayelerde bu
tr inanlarn ne kadar derinlere kk salm olduunu g
rrz (Vasari, 1: 239). Baka geleneksellemi hikayelerde
olduu gibi, burada da, sanatnn hzn doast glerin
etkisine ya da yardmna atfeden mitolojik ve efsanevi anlat
larn yanksn grmemek olanakszdr.
Uzak.dou anekdotlar da ayn motifi kullanr, ama farkl
bir vurguyla. Hokusai'nin kendisine yllar nce sipari edi
len bir horoz resmini, mterisinin sabrsz baklar altnda,
birka dakikada izdii, ama sonra, fkelenen adama daha
nce yapt bir oda dolusu horoz resmini gsterdii anlatlr.
Birka dakikada yaplan horoz resmi, aslnda yllarca sren
meakkatli almann bir parasyd (Roessler, 1924, 7).1 Us
tann pratik yaparak ve zel beceri sayesinde elde ettii bu
hz, Batl sanatlar arasnda da, tam da bu ekilde deer
lendirilmitir. Whistler, eserlerinden birinin, harcad vakit
le llerek deerlendirilmesini nlemek iin mahkemede
buna benzer bir tavr sergilemitir (Roessler, 1 924, 19).

Btn bunlar, biyografinin daha geni bir baka sahasnn


gelitii ve hatta bazen ondan ayrld zemini gsterir: Bu ze
min, sanatsal becerinin belirtisi olarak nemli bir rol oynayan
"virtzlktr." Beceri bal bana bir deer olarak grnr;
teknik kendi iinde bir ama haline gelir.
1 "Kyosai bir sergiye karga resmi gnderir, fiyatn da 100 yen olarak
belirler. nsanlar bunun ok fazla olduunu syleyince, bu fiyatn,
resmi bu ekilde izmesini salayan elli yllk almann bedelinin
ok kk bir paras olduunu dile getirir" (Anderson, 1 899, 32).
ok daha eski bir spanyol anekdotu Alonso Cano'ya tam da bu sz
leri syletiyordu; o da, yeterli deer verilmedii iin sonunda eserini
paralamt (Palomino, 1 947, 992 vd.)

103

Bu tutum en ak ekilde Apelles ile Protogenes arasnda


ki rekabeti anlatan nl hikayede ifadesini bulur. Plinius'un
versiyonunda (35 : 8 1 vd.) Apelles, Protogenes'in Rodos'ta
ki evini ziyaret eder, ev sahibi orada yokken, bir panonun
zerine ok gzel bir izgi izer. Orada bulunduunu bel
li edecek baka bir iz olmakszn, bu izgiyi adeta kartvizit
gibi braktktan sonra gider. Protogenes izginin Apelles'in
elinden ktn anlar ve zerine ok daha ince bir izgi
izdikten sonra, Protogenes'i arttn sanarak geri gelen
Apelles'i grnce saklanr. Fakat Apelles ikinci izginin s
tne bir nc izgi izmeyi baarr. Bu hikayeyi uydurdu
u sylenen Duris (Sellers, 1 896, lix), rekabet temasn (bu
tema bizi yine megul edecek) sanatnn en soyut baarsyla
birletirmi olmaktadr. Daha sonralar, bu hikayeye farkl ve
daha canl yeni yorumlar getirmek zere birok aba harcan
mtr. Lorenzo Ghiberti ( 1 :24), Qyattrocento balarnda en
nemli sanatsal hedef saylan eye uygun olarak, Apelles ile
Protogenes'in birbirlerini perspektif sorunlar konusunda alt
etmeye altn varsaymann uygun olacan ne srm
tr [ayrca bkz. van de Waal, 1967, 5-32] . Fakat bu trden
yeni yorumlar anekdotu rnek nitelikteki ieriinden yoksun
brakr - burada saf virtzlkten baka bir ey yoktur.
Ayn temann modern bir eitlemesi, ustaln kant
lamak zere, hibir alet kullanmadan mkemmel bir daire
izerek papalk elilerinden birini akna eviren Giotto'nun
hikayesidir (Vasari, 1 :383). Bu gsteri de bir deyime yol
amtr: "Tu sei piu tondo ehe l'O di Giotto" [Giotto'nun
O'sundan daha yuvarlaksn"]* (Wesselki [ 1 929, 208], baka
rnekler de veriyor). Bu hikayenin Beccafumi'ye (Floerke,
1 913; 3 16) ve Drer'e (Hampe, 1 928) uyarlanmas bir yana,
Wu Tao-tzu iin de benzer bir anekdot anlatlyordu (Giles,
1 905, 46).

talyanca Tondo kelimesinin hem 'yuvarlak' hem de 'bo kafal' anla


mna gelmesinden faydalanan bir kelime oyunu. -yhn
1 04

Sanaty bakalarndan ayran nemli bir iaret olan vir


tzlk ok eitli dnmlere urayan bir temadr. Sanat
eserinin boyutlaryla balantl zel hikayeler mevcuttur.
Plinius (34:40), bir yandan, Lysippos'a ait Tarentum'daki
dev heykelin ancak zel bir dengeleme tekniiyle ayakta dur
duunu, dier yandan da baz sanatlarn ok kk lek-
lerde alabildiini syler. Theodoros kendisinin bronzdan
bir heykelini yapmt, "sol elinin parmayla bir atl araba
tutuyordu, araba o kadar kkt ki yine o srada yapt bir
sinein kanatlar onu rtmeye yetiyordu" (Plinius, 34:83).
Benzer bir hikaye Phidias iin de anlatlyordu (Overbeck,
no. 776). Son olarak, Maniyerist estetikte minik boyutlarda
ki heykellerin oynad rol ska tartlmtr (bkz. Vasari ve
Neudrfer, srasyla Properzia dei Rossi ve Fltner zerine).
Maniyerizmin yontma erik ve kiraz ekirdeklerine dknl
, eski sanat ve ilgin eya koleksiyonlarnda varln sr
drmektedir.

Virtzl vurgulamaya alan anlatlar, bize gre, sanatnn bakalarnn eserlerini birebir taklit edebilme ve do
laysyla setii herhangi bir slubu benimseme yetenei hak
kndaki hikayeler kategorisinde yer alr.
Bu balamda, nl Cupid'ini antika diye satan Miche
langelo, ya da kendi eserlerini gmp, Roma'ya giren VIII.
Charles'n nnde kazlp kartlmasn salayan Pier Ma
ria da Pescia hatrlatlabilir (Panofsky, 192 1 -22, 56; Kris,
1 929, 39). Daha sonraki biyografiler de birok kopyalama ve
sahtekarlk hikayesi iermektedir; rn. Mignard'n Reni'den
ya da Teniers'in Bassano'dan yapt ve ona "doann may
munu" gibi kltc bir isim kazandran kopyalar. (Nagler,
1 835 - 52)

105

Bir kez daha ok geni bir alana yle bir temas edip, sa
natnn yeteneinin zel rol hakknda ksmen bir eyler sy
leyen bir alann varlna iaret etmekten teye geemiyoruz.
Ressam ya da heykeltra rneinde el ustal saylan ey,
mimar sz konusu olunca bululara ak yaratclk halini alr.
"Columbus'un Yumurtas" diye bilinen nl hikaye, bunu gs
termeye yardmc olacaktr.
Bu hikaye aslnda Columbus'a biraz daha sonralar, 1565
ylnda Benzoni'nin Historia del mondo nuova isimli eserinde
atfedildi. Zaten Vasari'nin Hayatlar'nn ilk basksnda (1550,
2: 347) mevcuttu: Brunelleschi, Floransa Katedrali'nin kub
besini yapma iinin, mermer zerinde bir yumurtay dik dur
durtmay baaran birine verilmesini nermiti. Birok kii
bunu yapamayacan kabullenmi, sonra Brunelleschi, tpk
daha sonra Columbus'a atfedilecei gibi, yumurtann ucunu
krarak bu ii becermiti. Calderon'un La dame duende'sinde
de yer alan bu motif, anlalan ok daha eski bir kkene sa
hipti ve bir sredir zaten mimarlk mesleiyle balantl sa
ylyordu (Mordtmann, 1922).1 XVI . yzyln ikinci yarsnda
yazan Trk tarihisi Ali'nin naklettiine gre, Byk Kons
tantin, Ayasofya'nn inas iin, bir yumurtay dimdik tutabi
lecek birini mimar olarak semesini syleyen bir kehanetten
yararlanmtr. Gen bir yabanc, gklerden gelen bir varln
yumurtay zerine koymas iin bir yzk vermesi sayesinde
bunu baarmt. Ayn varlk binann plann da gstermitir
(bu temadan baka bir balamda bahsetmitik, bkz. s. 64).
Bu hikayenin kayna belirlenememitir, ama daha da eski
bir Trk tarihi olan Muhyiddin tarafndan da kullanlmt.

Bu rnek, sanatsal baarnn niteliinin belirlenmesinin


1 Bu hikaye, Luca Pacioli'nin De viribus quantitatis'inde isimsiz bir
mimar iin de anlatlyordu.
106

bazen olduka zgllkten uzak olabileceini, hatta bir hok


kabazn ustaca yapt bir hilenin bile sanatsal yaratclk ka
nt olarak kabul edilebileceini gsterir.

Sanat ve Kamuoyu
Sanatnn adalarna olan stnl birok yoldan ifade
edilmitir. Genel olarak, bu stnlk dorudan onun bir sa
nat olarak etkinliiyle balantl deildi. Bunun yerine, nde
gelen sanatlara zekice szler ve akalar atfediliyordu. Baz
rneklerde, bir sanatnn gerek kiilii, biyografi yazarn bu
tr haberler vermeye yneltmi olabilir, ama Giotto'ya (Va
sari, 1:406) ya da Michelangelo'ya atfedilen ve XVI. yzylda
Floransa'da ha.la anlatlan ok fazla sayda "fkra" olduunu
hatrlaynca, bu tr hikayelere yol am olabilecek olan birey
sel zelliin biyografi yazar tarafndan zel amala kullanlp
sslendiini anlyoruz.
Bu gr, sanatlara sk sk ok daha eski bir kkene sa
hip olan ve genellikle de hi beklenmedik kaynaklara uzanan
fkralarn atfedilmesi olgusuyla tutarldr. Napoli Kral bir
gn Giotto'ya onu Napoli'nin en nde gelen adam yapaca
n syler, Giotto da buna, kendisinin Porta Reale'de oturdu
unu, o yzden zaten Napoli'ye gelenler iin en nde gelen
kii olduunu syleyerek yant verir ( Vasari, 1 :390). Bu yant
ok zgn deildi, nk zaten Altn Eek'te Apuleius tara
fndan kullanlmt { 1 :21). Sanat biyografilerinde bulunan
benzer intihallerden biridir bu {bkz. Normann, 1925).

Bizim tartmamz balamnda, bu elerin biyografi yaza rnn sanaty niteleyiinde oynad rol zel bir ilgi gerektirir.
Genel olarak sylenirse, hzl yant ve nkte, sradan eyleri
allmadk bir adan gstermeye ynelik zgl mekanizma-

107

lar temelinde ileyen bir yetenei gsterir. Bylece sanaty


sadece yksek bir konuma tamakla kalmayp, ayn zaman
da baka birok sekin kiiliin sfatlarn da gsteren eyleri,
yani muhite hakim olmay ve kamuoyu zerindeki stnl
de sergiler.
Sanatya komedi ve farslarda atfedilen roln de buna ben
zer bir nitelemeye hizmet ettii sylenebilir: Sanatnn s
tnl sk sk kaba ve aikar ekillerde tasvir edilir.
Komedilerin tipik bir temas da, sanatnn, karsnn
ana (genellikle karsnn bilgisi dahilinde) srpriz yap
masdr. plak ak - genellikle bir rahip olur - sanatnn
atlyesindeki heykellerin arasna saklanr. stat bozuntuya
vermez ve sz konusu heykelin dzeltilmesi gerekiyormu
gibi yaparak, bir keskiyle hadm etmekle tehdit eder. Bir pa
rantez aarak, yanl bir yorum sonucunda bu farsn yakn
dnem sanat tarihi literatrnde nemsiz bir rol oynad
n belirtebiliriz. Bir elyazmasnda, "Do was ein maler mit
wiczen" eklindeki girizgah szleri dikkatsizlik sonucu "Do
was ein maler wiczen" eklinde aktarlm, bu da bazlarn
bu ifadeyi Konrad Witz'le ilgili bir eymi gibi yorumlama
ya sevk etmitir (yani "Bir zamanlar zeka sahibi bir ressam
vard" yerine "Bir zamanlar Witz adl bir ressam vard" diye
anlalmtr) (Bossert, 1 920; Hempel, 193 1 , 94; bunun baka
versiyonlarn Khler vermektedir, 1 898- 1 900, 2:469 vd.)
Bu farsta sanat baarl olmakla birlikte, dierlerinde
boynuzlanr. Yokluunda kendisine sadk kalmas iin ka
rsnn gbek deliinin altna kk bir kuzu izen bir res
sam, baka bir rnektir. Aldatan kii de bir ressam kar ve
biraz silinmi olan "resmi" kadnn kocas dnmeden nce
dzeltmekte glk ekmez, fakat kendini tutamayp kuzu
ya boynuz ekler. Hikaye bu ve benzer versiyonlaryla birka
talyanca ve Almanca nkte kitabnda bulunabilir (Khler,
1898 - 1 900, 2:6 1 1 vd.). Burada nemli olan, her iki tarafn
108

da sanat olmas ve birinin dieri tarafndan alt edilmesidir.

Fakat farslarn byk ksmnda, sanatyla alay eden kii


sradan biridir ve sonuta sanat stn gelir.
Bir rahip, tamamlanmam bir resme kutsal su serper ve
fkeye kaplan sanaty, aslnda hayrl bir i yaptn ve her
hayrl iin yz misli karlk bulduunu syleyerek yattr
maya alr. Sanat bu karlk iini bizzat stlenir: Pence
reden eilip, evi terk etmekte olan rahibin zerine bir kova
dolusu suyu boca eder.

Bu akay Codex Atlanticus'a ( 1 939, 2: 287) kaydeden


Leonardo'nun bundan keyif alm olmas, sanatnn stn
lnn bu ekilde kantlanmasnn zellikle tatmin edici
bulunduunu ortaya koyar. Yine byle ok sevilen birok y
kde, alrken bir taraftan bir eyler yiyip imek iin kur
nazlk yapan ( Vasari, Buffalmacco, Uccello ve Ghirlandaio'd an
bu ekilde bahseder), mterilerinin basklarndan kamak
iin valenin nne kendisini iinin bandaym gibi gs
teren kuklalar yerletiren (yine Vasari, Buffalmacco'dan byle
bahseder)' ve "Filistinizm"i alaya almak iin baka birok hi
leye bavuran (terim ortaya kmadan ok nce bu fikir vard)
sanatlar anlatlr.
Borlarn demek iin pantolonlarn rehine veren, sonra
da bacaklarn siyaha boyayan Romal sanatlarn hikayeleri
bu gelenei srdryordu; saray kyafeti iin hazrlanm ku
ma satan ve mparator'un ehre giri trenine kattan bir
kostmle giden Gossaert'in hikayesi de byleydi (Mander,
1 906, 229, 201).

Bu hikayeler ayn zamanda, sanatnn olas btn "kan1 Holbein hakknda da ayn ey anlatlr (Chamberlain, 1913, 1 : 123).
109

drmaca" biimlerinden yararlanma konusundaki zel yete


neine iaret ediyordu. Bu dorultuda, daha ucuz nitelikteki
farslarda, farkl bir balamda saptadmz sanatnn srad
yetenekleri temasyla yine karlarz.
Sanatnn stnl, bir sanat eserinin nnde sradan
biriyle karlat zaman farkl bir perspektifle gsterilir. Bu
tr hikayelerin ana motifi sanatnn, kastl bir ironiyle, ken
disini sradan insanla ayn seviyeye yerletirmesi, "estetik ala
n" terk edip sanat eserine gerek muamelesi yapmas, bylece
eletirmeninin ne kadar budalaca yargda bulunduunu keskin
bir ekilde gstermesidir.
Bartolo Gioggi'ye bir resim sipari eden bir adam, manza
radaki kularn saysnn az olmas nedeniyle hayal krklna
urar. Bartolo Gioggi de, uaklar pencereyi ak brakt iin
kularn kap gittiini syler (Sacchetti, clxx) . ki kardinal,
Ratfaello'yu resimlerinden birinde Aziz Petrus ile Pavlus'u
kpkrmz suratlarla resmettii iin eletirince, sanat u ya
nt verir: "Bu sizi artmasn, kasten yaptm. Zira kurduklar
kilisenin sizin gibi kiilerin ynetiminde olduunu grmenin
utancyla, cennetteki Aziz Petrus ile Pavlus'un yz tam da
resimde grdnz gibi kzarm olmal" (Bu ska alntla
nan anekdot ilk kez Castiglione'nin Cortegiano'sunda grl
mtr; bkz. Floerke, 1913, 70.) Ayn ekilde Michelangelo
da, Pieta'snda Meryem'in oluyla ayn yata grnd gibi
bir itirazla karlanca, "Bakire kadnlarn ok daha uzun
sre gen kaldklar doru deil mi yoksa?" diye sorarak kar
lk vermiti (Condivi, 1928, bl. 16). Giotto, eserlerinden
birinde Aziz Joseph'in yznde kederli bir ifade olmasn,
karsnn kimden gebe kaldnn belli olmad dnlecek
olursa, azizin kederlenmeye hakk olduunu syleyerek sa
vunmutu (Sacchetti, nov. lxxv). Bu aklamann, ressamlarn
Aziz Joseph'in "an yakalamaya altn" syleyen Go
ethe (1800- 1 6) dahil birok insan etkileyen bir ikonografk
motifi hakl karmaya ynelik bir aba olarak grlebilece1 10

ine inanyoruz. Goethe, "Kimsenin haddinden fazla mizah


yapmakla sulayamayaca Bizansllar, Aziz Joseph'i hep
Mesih'in Douu'ndan rahatszm gibi gsterir," diyordu.
Sanatyla eletirmen arasndaki iliki en keskin ifade
sini en nl anekdotlardan birinde bulmutur. Bir ayakka
b tamircisi Apelles'i kenara ekip resimlerinden birindeki
ayakkab iziminde hata yaptn syleyince, ressam hatasn
minnettarlkla kabul eder; ama adam ayak tasvirini de ele
tirmeye balaynca, Apelles artk deyim haline gelmi olan
"izmeyi ama" szyle onu durdurur (Plinius, 35 :85; Sellers,
1 896, bunun izini Duris'e kadar srer) .

Biyografi yazarlarnn sunduu kadaryla, sanatnn s


tnl, eseri sipari edenlerle yaad atmalarda da aka
grlr, zellikle de creti demeyi ihmal ederlerse.
Bu tr rneklerden birinde, sanat adamn portresinin
stne demir ubuklar izer, bylece onu borlular hapisha
nesine atm olur (Mander, 1906, 126). Ya da demeyi abuk
latrmak iin, eser grotesk bir ekilde arptlyordu: Gillis
Mostart, bir Meryem resmini fahie gibi grnecek ekilde
allayp pullamt (Mander, 274); Buffalmacco bir ocuk sa
resminin zerine ay yavrusu resmetmiti (Vasari, 1 :549). Bu
arptmalar suluboyayla yapldndan, cret alndktan sonra
kaldrmak kolay oluyordu. Eski bir Almanca nkte kitabnda
anlatlan bir hikayeye gre, gezgin bir ressam Rottweil sa
kinleri karsnda buna benzer bir hileye bavurmutu. Tren
sancaklarndan birinin zerine Msr'a Ka resmi yapmt,
ama sadece eek iin yalboya kullanmt, geri kalan her ey
suluboyayd, bu yzden ilk yamurda resimde sadece eek
kalmt (lig, 1881, 52). 1
1 Cavaliere Liberi'nin, dinsel tablolarndan birine mstehcen bir ay
rnt koyduu sylenir; nce vernikle kapanmt, daha sonralar g
rnr hale geldi (Casti, 2:239 vd.).
111

Ressam bir dzenbaz olarak tasvir eden bu anekdotlar,


onunla sradan kiiler arasndaki anlamazl, herkesin erie
medii bir ey olan sanatnn teknik aralarna vurgu yaparak
gsterir. Kullanlan malzemelerin eit derecede kalc olmama
s, ressamn halk kandrmasn olas klar. Sanat figr bir
kez daha, bir yandan tam da Orta a edebiyatnda olduu
gibi soytarya, dier yandan da panayr hokkabazna yakn bir
noktaya gelir. Sanat, bilgi sahibi olmadan eserini eletirenler
den intikam ald zaman benzer aralar kullanr; bir deiiklik
yapm olduu yanlsamasn uyandrr ve gerekte deitiril
memi olan eseri kabul grd zaman bunun tadn karr.
Donatello, Or San Michele'deki St. Mark heykeli iin
bu taktie bavurmutur ( Vasari, 2:403); Lanfranco, Napoli
valisinin einin portresini yaptnda nedimeler resmin pek
benzemedii yorumunda bulununca, ayn taktii uygulam
tr (Pasteri, 1 772, 1 52). Michelangelo eletiri alan bir burnun
eklini dzeltiyormu gibi yaparak mermer tozu serpmitir
(Floerke, 293). Baka bir ressam, portresini yapt kiiyi, te
lala resmedilen bir tuvaldeki yara ban sokmaya raz eder:
Daha nce portreyi grp eletirmi olan seyirciler - bu kez
belli bir mesafeden bakmaktadrlar- bunun ilkinden de az
benzediini savunurlar (Floerke, 130-37).1

Bir baka hikaye grubu sanatnn eletirmenleriyle, kiisel


rakipleriyle olan ilikisi zerine zel bir yap kurar.
Bu hikayelerde sanat, dmann, onun aleyhine ola
cak ekilde bir eserine dahil eder. Bunun en nl rnei,
Michelangelo'nun kendisini Maher Gn resminde lanetle
nenler arasna koymasndan yaknan Papa III. Paul'n teri-

1 Ayn hikaye Fransz ressam Jacques Autreau iin de anlatlr; bkz.


Childs (1967, 227). Ayrca Nollekens konusunda bkz. Smith (1949).
1 12

fatsdr. Papa bu ikayetin asl sebebini anlam olmal, n


k bu davann, yetki alannn dnda kaldn savunmutu:
Papa'nn sz Cehennem'de gemiyordu. Bylece rtk bir
ekilde bizim de terifatnn korkularnn nedeni olarak sa
yacamz ey kabul edilmi oluyordu: Hem alay konusu ola
can hissetmekteydi, hem de o yzeysel korkunun altnda,
ok daha gl bilind, bir kayg vard, yani ressamn bu
almasyla gerekten de Cehennem'e gnderilmi olduun
dan korkuyordu (Domenichi, 1 563, 145; Floerke, 73, 366).1
Buna benzer rivayetler ok yaygnd. Andrea Orcagna'nn
dostlarn Cennet'e, dmanlarn da Cehennem'e koyma fik
ri, aka lahi Komedya'dan alnmt ( Vasari, 1 :600). Ayn
kklerden dallanp budaklanan baka hikayeler de, kendi
sine dk cret verilen Beccafumi'nin Siena Katedrali'nin
koro yerindeki melekleri hrszlara has jestlerle tasvir ederek
intikam aldn syler (Floerke, 315, szl bir gelenei ak
taryor); Leonardo'nun, S. Maria delle Grazie Barahibi'nin
pazarlk etmesine, onu Son Yemek'te Yahuda olarak tasvir et
mekle korkutarak son verdii sanlyor ( Vasari, 4:31); Federi
go Zuccaro da ftira'y konu alan alegorik bir resminde d
manlarn eek kulaklaryla tasvir etmiti (Piles, 1 715, 23 1 ;
Voss, 1 920, 2:460). Messerschmidt ( 1764} iin de benzer
eyler anlatlr; Horace Vernet hakknda, Smafah'n Efe Gei

rilii adl eserinde, yamaladklaryla birlikte kamaya alan


bir Yahudiyi, bir resmin fiyat yznden kendisiyle ekimi
olan Baron James de Rotschild'e benzer ekilde resmetti
i sylenir (Kinkel, 1876, 232); Bcklin de, hile yapan bir
resim simsarnn karsn Susanna ve htiyarlar tablosunun
modeli olarak kullanmtr, tpk kibirli bir aktrisi Daphne
olarak tasvir eden Girodet gibi (Hartmann, 19 1 7, 1 66; Nag
ler, 1 835-52; Lecomte, 1913, 15 [Neo-Kfasisizm a, Sergi,
Londra, 1972, no. 109]}.
1 Peter von Cornelius'un, Goethe ve Schiller'i Maher Gn freskin
deki lanetliler arasna koyduu sylenir (Schlosser, 1924, s. 227).
113

Bu birka rnek, bu temann kalcln ve ne kadar ge


ni bir alana yayldn gsterir. Baz durumlarda varsaylan
ilikinin esere sonradan eklendii bellidir; rnein Malvasia
(2:29), Guido Reni'ye, nl St. Michael resminde blis'i Kar
dinal Pamphili'ye benzetip benzetmediini sorduunda, sa
nat bunu reddetmiti, ama unu eklemeyi de unutmamt:
"se per la sua deformita incontrava in quel ceffo diabolico, non
era colpo del penello" ["eer irkinlii o eytani suratta grn
mse, bu benim framn hatas deil"] . Menzel'le ilgili bir
hikaye de ayn kategoride gibi grnyor. Sanat bir keresin
de Kissingen'deki bir handayd, yan masada oturan bir kadn
onun grnmyle alay etti. Menzel defterine izim yapma
ya balad ve onun kadn izdiini sanan biri, kadnn bunu
istemediini syledi. Menzel de ona besili bir kaz izdiini
gsterdi (Hartmann, 1 91 7, 138).
Bu hikayelerin zne ulamaya ynelik bir aba, bir kez
daha artk tandk gelen bir fikre, sanatnn by yapt fik
rine gtrr bizi. mgelerin bysne olan inan, modelin
arptlmaktan duyduu korkuda canlln srdrr.
arptlp alaya alnan modellerle ilgili hikayelerin k
keni de Antikite'ye dek gtrlebilir. Kralie Stratonike'den
intikam almak iin onu bir balknn kollarnn arasnda tas
vir edip bu resmi halka gsteren Ktesikles de ayn ynteme
bavurmutu (Plinius, 35: 1 40).

Fakat burada, imgelerin bysne olan inan sadece psi


kolojik bir zemin olarak hizmet grr ve bu zeminde yeni bir
sanat biimi ortaya kmaya balar. Kralie Stratonike'nin,
Ktesikles'in resminin yok edilmesine izin vermemi olmas,
Menzel'in bahsedilen kadn bir kaz olarak izdii dnemde

1 14

tam bir biime kavuan, yani karikatr sanat halini alan yeni
bir ifade tarznn kabul edilmi olduunu gsterir. 1
Biyografi yazarlarnn sanatnn stnln gstermek
zere benimsedii motif, sanatya ok byk ilgi gsteren
bir baka kategori olan talyan Rnesans edebiyatnda da bu
lunabilir. XIV. yzylda Bruno ve Buffalmacco, Boccaccio ve
Sacchetti'nin yazd hikayelerin kahramanlar olurken, XVI.
yzylda Grazzini'nin yazdklarnda onlarn yerini Piloto,
Scheggia, Tasso ve Tribolo almtr. inde sanatlarn da yer
ald servenlerin byk ksm klasik komedilerin standart
zellikleriydi, ama birok kez sanatnn zel bir yann gs
termeyi salyorlard. Bruno ve Buffalmacco, ok tedirgin olan
Calandrino'yu grnmez, hatta gebe olduuna inandrrlar.
Botticelli rencilerinden birinin yapt Meryem resmindeki
meleklerin zerine kk krmz kattan balklar yaptrr
ve sonra bunlar kaldrarak, krmz balklar grdn iddia
eden rencisini hayal grdne ikna eder (kkeni edebiyat
olan bu motif anlalan Vasari'nin Hayatlar'na kadar girmi
ti [3:319 ] ) . Sacchetti'nin bir hikayesi de bu gruptandr (nov.
cxci; Vasari, 1 :499): Geceyars uyandrlp resim yapmaya
zorlanan Buffalmacco, retmenini bu saatte resim yapan bi
rine eytanlarn saldracana ikna eder. Ayn ekilde Grazzini,
Scheggia ile Pilucca hakknda bir hikaye anlatr; bir bahsi ka zanmak iin ortak arkadalarnn deli olduunu yayarlar (Flo
erke, 183). Btn bu kandrmacalardaki ortak e, sanatnn
alaya ald zavallnn neyin gereklik neyin yanlsama olduu
konusunda kararsz hale getirilmesidir. Bu ayn zamanda, sa
natlara adanm en gzel ve en ihtiaml Floransa novellas
"Grasso Legnaiuolo" ya da iko marangozun da ana tema1 Kris birka almasn bu konuya ayrmt; bkz. Kris ( 1 934), Kris ve
Gombrich (1938), Gombrich ve Kris (1 940) Editrn notu.
-

115

sdr; bu eserin, Brunelleschi'nin dostu ve biyograf Manetti


tarafndan yazld dnlmektedir, nk Filippo Brunel
leschi nemli bir rol oynamaktadr (Floerke, 141-58 [Barbi,
1 927, 133-44; Varese, 1955, 767-802 ] ).
Brunelleschi'nin ba ekmesi, Donatello ve dier baz ki
ilerin de sua itirakiyle, bir elenceye katlmad gereke
siyle marangoz Manetto'ya bir ders verilir. Sanatlar onunla
konuup, aslnda kendisi olmadna, Matteo diye biri oldu
una ikna ederler ve o da iki gn boyunca byk kurnazlklar
ve zenle yaplm hazrlklar sayesinde Matteo olarak yaar.
Pe pee hilelere bavurulur, sonunda talihsiz kahraman yine
kendi atlyesine getirilir ve uyand zaman, iyice sersemlesin
diye, o iki gn boyunca bir bakasnn da Grasso Legnaiuolo
gibi davrand sylenir. Fakat kendine gelince Manetto ar
tk hayatna dnemez; bu canl hikayeye kaplm olan okur
da, Manetto'nun hayat deil de sadece lkesini terk etmeye
karar vermesine kran duyar. Hatralarndan kamak isteyen
iko marangoz uzaklardaki Macaristan'a tanr.
Bu arpc motifi Sem Benelli (1910) Cena Jelle beffe [ a
kacnn Yemei] adl romannda kullanmtr.
Modern zamanlarda Manetto'nunki gibi deneyimlere sk
sk hastalkl bir akln rn, bir yabanclama duygusu gibi
baklmtr. Szgelimi Dostoyevski'de bunlar epik bir temsil
konusu olurlar. Fakat iko marangoz novellasnda, yabanc
lama - kiiliksizleme - duygusu bireyin iindeki patolojik
bir yer deiikliinden kaynaklanmaz, ona dardan dayatlr.
Bu tr deneyimlerin Rnesans dneminde nasl ele alnd
konusunda herhangi bir ipucuna sahip olmadmz gibi bir
itiraza, Rotterdaml Erasmus'un Diyaloglarndan bir alnty
la yant vermek mmkn: "Tanr izin vermi olsayd bedenini
bir bakasnnkiyle deitirecek ok kimse olup olmadn
bilmiyorum, ama karakter ve zekalarn deitirmek isteyecek
kiilerin daha da az olduundan eminim" (Zilsel, 1 926, 225).

1 16

Bu temalar ayn dneme ait, Floransa edebiyatnda


ki sanatyla ilgili baka temalardan ayrt edilebilir. Burlesk,
Toskana'nn canl yerel renkleri iinde, Orta a farslarndaki
haydutun bilinen zelliklerini kullanarak, sanatnn zekasn
ve buluuluunu vurgulamaya ynelirken, iko marangoz
karakterinin etrafnda dnen temalar farkl bir ortak eye sa
hiptir: Bu sanatlarn akalarnn kurban olan herkesin akl
o ya da bu ekilde karr; deli olduklarna inandrlrlar ve so
nunda ikna olurlar; hepsi by kurban olmutur - byyle
dntrlmlerdir.
Geni bir sahay tarayarak, sanatnn edebiyatta gelenek
sel olarak bu ekilde nitelenmesini, sanatnn biyografik anla
tmlarnda kullanlan benzer elerle birbirine balayabiliriz.
Novellada bavurduu kandrmaca, imgenin kandrma gcy
le ilgili anekdotla kyaslanabilir. Bu basit bir analoji deildir,
nk Helenistik biyografide mitsel sanat figrnden dn
alnan bir zellik olarak kan gereklik yanlsamas yaratma
yetenei, sanaty tehlikeli bir byc sayan Orta a ide
olojisi tarafndan yozlatrlmt. Bu kavray, Rnesans'ta
canlanan ve kahramanlatrma ilevi gren sanat biyogra
filerine girmedi. Fakat sanatnn tehlikeli bir byc olarak
grlmesi, zaman zaman, ksmen silinip gitmi kaynaklardan
gnna kt. Popler inanlarda kk sald iin, sanat
nn evresinde gelien baz efsanelerden sorumlu oldu. l
gin bir rnek olarak, 1 552 ylnda Antonfrancesco Doni'nin
"Marmi"sinde yer alan bir hikayeye yer veriyoruz. Bu hikaye,
Sagrestia Nuova'nn yaratt ve Michelangelo henz hayat
tayken geni lde yaylm olan etkiyi anlatyor.
Bir Floransal ile bir yabanc Medici apeli'ne gelir. Au
rora (afak)'y gren yabanc olduu yere aklp kalr. O za
man heykel konumaya balayarak, ksa bir sre nce, dikkat

117

ekici bir zekaya sahip bir baka yabancnn Michelangelo'yla


birlikte apele geldiini anlatr. "Her eye tekrar tekrar bakt,
sonra gz kz kardeim Gece'ye taklp kald; Gece'yi u
rada grebilirsin. Ruhu altst olmutu, hareket edemiyor
du, ama Michelangelo onu bu kendinden gemi halinden
uyandrmad, nk kendi yarattklar zerinde gc olsa bile
Tanr'nn yarattklarndan biri zerinde sz sahibi deildi.
Gece'nin ban kaldrp hareket etmesine izin verdi. Ziya
reti o anda ayld. Tanrsal Michelangelo'nun byl gleri
sayesinde kendine gelebildi. Ama Gece tekrar ban arkaya
yaslad ve hareket ederken sol kolu krld. Michelangelo yeni
bir tane yapmak zorunda kald, bunu siz de grebilirsiniz."
Bu olay srasnda Michelangelo orada olmad iin, Aurora
soyluyu kendine getirmek iin bizzat hareket etmek zorunda
kalr (Thode, 1908, 4:525).

Bu hikayenin ana motifi sanat eserlerinin rettii etkidir


ve efsane, peri masal ve her eyin tesinde ryalarda oldu
u zere, "iki kat ayrntlandrma" biiminde grnr. Hikaye
iindeki hikayede, ana fikir daha dorudan ifade edilir: Bir se
yirci, Michelangelo'nun heykellerinden birine bakarak olduu
yerde donup kalmtr ve sadece eserin yaratcs bu byy
bozabilir. Fakat "tanrsal insann byl gleri" mecaz olarak
alnmaz, gerekten by yapma kabiliyeti olarak grlr. er
eve hikaye ayn eyi syler, ama alegorik biimde: aknlk ve
hayretle olduu yere aklp kalan seyirci, sanat eserinin gerek
gibi olmasyla hayata dner. Bu fikir uzaktan uzaa, unutul
maz bir iirde bizzat Michelangelo'nun, Sagrestia Nuova'nn
heykellerinin nemini anlatmak zere kulland enfes alego
riyi hatrlatr. Ama biz, gzlerden gizlenmeyen resim sanat
na bal kalmal ve buna sanat imgesine hakim olan ztln
bir kant olarak bakmalyz; baka kimselerden farkl olarak
"tanrsal" sanat diye kahramanlatrlan Michelangelo, daha

1 18

derin bir dzeyde, kendi ahbap evresinde ortaya kan efsa


nelerde bile bir byc olarak tasvir ediliyordu.
Lukianos (Quomodo historia conscribenda sit, 62), Dnya
nn Yedi Harikas'ndan biri olan Pharos deniz fenerinin mi
mar Sostratos'un, tabi olduu hkmdarn ismini paralana
bilecek bir alya yazdn, ama kendi adn onun altndaki
dayankl taa kazdn bildirir.

Baka bir balamda, burada mimarn kulland yntemle


karlamtk; sradan insann bilmedii, farkl malzemelerin
dayankllyla ilgili bir yntem bu. Fakat bu rnekte bu bilgi
bir fars iin kullanlmyor. Daha ziyade, sanatnn kendi ese
rine kar tutumunu anlatyor. Sadece kendi hretini gven
ceye almaya kararl olan sanat, ayn zamanda sanat eserinin
sadece ona ait olduunu da ne sryor. Aadaki rneklerin
gsterdii gibi, bu tutum biyografilerde de aka yanstlmak
tadr:
Donatello, eseri sipari edenlere ok kzd iin, Gatta
melata heykelinin kafasn paralar. Tam da heykelin kafa
sn koparrken, bizzat kendi kafasnn koparlmasyla teh
dit edildiinde yle yant verdii sylenir: "Komutannkini
sonradan yerine koyacam gibi, siz de benim kafam yeri
ne koyabileceksiniz, sorun deil." Bu hikaye, Qyattrocento
Floransa'snda yazlan nkte kitaplarndan birinde, Politian'a
atfedilen Gnlk'te bulunuyor (Wesselski, 1 929, 27 vd.). 1
Vasari'de (3:368) bu olayn kahraman olarak Verrocchio
grlr, sadece kk ayrntlar deiiktir. Gnlk'n genel
havasn gz nne alrsak, bu hikayenin Donatello'nun ha
yatndaki gerek bir olaydan yola ktn dndrecek ok
1 Ayrca bkz. Gelli (1 896, 60); Poliziano'nun Gnlk' de Folena tara
fndan ele alnmaktadr (1953).
1 19

ey vardr. Nitekim Vasari'ye gre (2:407)1 Donatello, Ceno


val bir tccarn parasn demeyi reddettii bir bronz ka
fay paralamtr. XIX. yzylda bu tr tepkiler sanatnn
karakteristii saylyordu: "Pinelli . . . tam da iyi burjuvazinin
hayal ettii mkemmel sanatnn prototipiydi . . . yetersiz c
ret teklifedilen eserleri yok etmek gibi kibirli bir tavr da, ona
gsterilen saygya katkda bulunuyordu" (Baudelaire, 1923).

Bu ve buna benzer motiflerin gsterdii tutum - lmeden


nce eserlerini yok etmek isteyen akl hastas Messerschmidt
de anlmal (Kris, 1 933) sanatnn, yaratt ey zerinde
g sahibi olan tek kii olduu kavrayna yol ayor.
Fakat sanatnn bu kavray sonucunda ortaya kan dav
ran, yaratclnn en derin psikolojik nkoullarndan t
rer; ayn zamanda saysz glkle karlamasna da yol aar.
Sanatnn etkinliinin, iinde almak zorunda olduu ko
ullarla ne lde beslendii ya da engellendii meselesi, hak
ettii kapsaml tarihsel incelemeye kavuursa, bunun temel
esi mterileriyle giritii bitmeyen mcadele olacaktr. bi
yografiler bu atmay sradan bir gndelik olay gibi ele alr.
-

Cimri mteri deimez bir figr olur; szgelimi bir sa


natdan aina olmad bir ey resmetmesini isteyince, eline
geen ey bir Cmertlik Alegorisi olur (Floerke, 1 9 1 3, 292).
Daha yaknlarda, bu hikaye Oppenheimer iin de anlatl
mtr (bkz. Roessler, 1924, 92). Sanat sk sk mterinin
gvensizlii karsnda kendini savunmak zorunda kalr, bu
da Rnesans komedilerinde ska kullanlan bir temadr.
Szgelimi Perugino (ve ayn ekilde Albani), eli sk bir m
teriye, fralarn sk sk ykayarak bir kovada toplad mavi
boya keltisini gsterir ( Vasari, 3:575; Passeri, 282). liki

1 Vasari (5:377), yapt bir kabartmay yok eden Matteo del Nazzaro
iin de benzer bir hikaye anlatr.
1 20

sk sk tersine dner, sanat eli sk biri olarak gsterilir. Bu


rada da basmakalp formllerle karlarz, ite bir rnei:
Rembrandt'n sadece farkl levhalara sahip olmaya hevesli
koleksiyoncular soyma arzusu ve agzll yznden gra
vrlerini deitirdii sylenir. Bu temann bir eitlemesinde,
Rembrandt'n kendi eserleri iin bir mezat dzenledii ve
bunlar sanki len bir sanatya aitmi gibi sunduu syle
nir. Bu anekdotun tarihi ve dnmleri Carl Neumann
(1927) tarafndan allmt. [Ekler Baudissin'de bulunabilir
(1936).]

Eer bunu daha yksek bir dzeyde takip etmeye alr


sak, tanrsal esin sayesinde yaratma fikrini, eseri parayla dl
lendirme fikriyle badatramayan Yunanlarn bak asna
geliriz. Yunanlarn, air ve kahinlerden farkl olarak, figratif
sanatlar rettikleri iin para alan zanaatkarlar seviyesine
koymasnn bir nedeninin de bu olduu dnlmektedir.
Bir kez daha, elimizdeki malzemenin ksaca temas et
mekten baka bir eye izin vermedii karmak bir meseleyle
kar karyayz. Gnmz toplumunda bile, dehann ksme
tine ihtiya ve yoksulluun dt inanc yaamaktadr. Bu
deha kavram ok yaygndr ve Orta a'n dinsel heyecan
nn, inanlarnn kahramanndan talep ettii ileci yaam tar
z beklentisiyle balantl gibi grnmektedir ki, bu beklenti,
Rnesans'ta kendisine deha bahedilmi olanlar iin geerli
klnmtr.
Bat kltr erevesinde, bu tutum artk sanat biyogra
filerindeki sabit bir motif gibi grnmyor, ama baz bireyler
sz konusu olduunda karmza kabilir; grdmz zere,
sanatnn servetini ve sosyal baarsn gsteren zt rnekler
vermek de ok kolaydr. Dier yandan, bu tutum ince biyog
rafilerdeki sanat imgesi iin de tipiktir. in'de byk air
ler kadar byk ressamlar da, esin aldklar doann yalnzl
121

iinde kei gibi yaarlar. hret ve servet peinde deildirler,


saray ikliminden kanrlar ve resimlerini hediye ederler. Bu
motif de anekdotlarla kaydedilmitir. VI. yzylda yaayan
T'ao Hung-ing'in, mparatorun onu saraya ekmeye dnk
btn abalarna kar koyduu sylenir; sonunda mparatora
iki kz resmi gndermi, biri ayrda, korularda zgrce ge
ziyormu; dieriyse besili ve bakmlym, ama obann ven diresine boyun eiyormu (Giles, 1905, 31).

Yaam ve Eserler
Sanat eseri ve yaratcsnn zihnindeki esrarl kkeniyle ilgili
muamma, kaytlara getii haliyle sanat imgesini belirlemi
tir. Bu imgenin kklerinin bir ksmn ortaya kardk. Han
gi derinliklerden geldiini ve mitlerin damgasn tayan eski
fikirlerin nasl srekli onun iinde yenilendiini gstermeye
altk. imdi nmze koyduumuz hedef biraz daha fark
l: Sanaty saran g ve esrar halesinin edebi geleneklerde
nasl ifade edildiini gstermek istiyoruz. Soruturmalarmz,
biyografik motiflerin iki temel fikir evresinde kmelendiini
gsteriyor: Biri, yaratma srecini benzer yaam deneyimlerini
kullanarak anlalr klmaya alyor; dieri sanatyla sanat
eseri arasnda dorudan bir balant kurmaya alyor. Bu tr
biyografik yaklamlarn bir rnei olarak, Antikite'den mo
dern zamanlara dek uzanan ve sanat eserini sanatnn "ocu
u" olarak gren, yaratma srecini cinsel yaam modeline gre
deerlendirmeye alan gelenei alabiliriz.
Bir ressama, kendi ocuklar ok irkin olduu halde, ne
den resmettiklerinin bunun tam tersi olduu sorulur. nk
der ressam, resmi gnnda yapyorum, ocuklarysa gece
karanlnda. Bu espri, klasik bir kaynaktan tretilmitir:
Makrobius'un Saturnalia'snda (2:2. 10) Romal ressam Lu122

cius Mallius'a atfedilir. Petrarca mektuplarndan birinde b


yk sanatlarn ehrelerinin pek ekici olmadndan bah
sederken bu espriyi aktarr. XIV. yzylda bu eski anekdot
hala anlatlyordu, bu kez soruyu soran Dante, yant veren de
Giotto'ydu (Schlosser, 1 896, 348). Daha sonra, hem talyan
ca hem de Almanca nkte kitaplarnda ska grlr (Pauli
[1924, 2:357), geni bir kaynaka verir [ayrca bkz. Tubach,
1 969)). Biraz daha deitirilmi biimiyle Michelangelo'ya
da atfedilmitir. Francesco Francia'nn yakkl oluyla ta
nan Michelangelo, babasna, "canl insan yapmakta resim
yapmaktan daha baarl olduu" mesajn iletmesini rica eder
(Steinmann ve Wittkower, 1927). Michelangelo'nun ba
ka bir sz, bu anekdotu farkl bir yorumla gstermektedir.
Kendisine neden hi evlenmedii sorulduunda, eserlerinin
onun ocuklar olduunu sylemiti (Condivi, bl. 58; Vasari,
7:281).

Sanatsal ve cinsel yaratma arasndaki - burada bir akla


ma mahiyetinde popler grle birlikte verilen - kyas, ancak
XX. yzylda bilimsel olarak ele alnmtr. Yceltme kavram
ksmen bunun yantdr, ancak gnlk dilde hemen benim
senmesi ve zensizce kullanlmas psikolojinin hala byk ti
tizlikle aydnlatt bu kavram arptmtr. Yceltme, yaratc
etkinlikle cinsel drtler arasndaki bir balanty gsterir; fa
kat bu kavram kullanrken niyetimiz, genel olarak yaratc et
kinliin bir kayna hakknda, ruhsal enerji asndan formle
edilen bir hipotez nermekten ibaret.
Sanatnn eserinin cinsel anlam olduu fikriyle balntl
baka bir inan da popler grte kk salmtr. Buna gre bir
ressamn resmindeki gzel bir kadnn onun metresi olduu
varsaylr.
1 Psikanalizdeki yceltme kavramnn yaratc sre asndan nemi
Kris tarafndan ayrntl bir ekilde ele alnmt. - Editrn notu.

1 23

Praksiteles'in Phryne'yi Vens olarak tasvir ettii sylenir;


Hugo van der Goes, Davud ile Avigayil'in Karlamas'nda
(Mander, 1 :53 vd.); Bronzino da sa Limbo'da konulu res
minde sevgilisini Havva olarak resmetmiti (Misson, 2:339).
Bu motif sevilen efsane ve fabllarla dolu olan rehber kitap
larda birok eitlemeyle yer almtr. Aktarlabilecek saysz
rnei bir kenara brakp, sadece Goya'nn giyimli ve plak
Maya'larnn Alba Desi olduu grn hatrlatacaz
(Kehrer, tarihsiz, 50 [ayrca bkz. Harris, 1 969, 86 vd.]).

Praksiteles ve Hugo van der Goes'e adanan ve Mander'in


Goes'in biyografisine koyduu iirlerde, Lukas de Heere bu
ustalarn portresini yapt figrleri vm ve sevimli gr
nmlerinin ressamn frasna rehberlik eden sevgiyi aktard
n ne srmtr.
Yani, biyograflarn gznde, sevgi, sevgiliye duyulan ak,
sanatsal etkinliin itkisidir; bu noktada, hi unutulmayan ben
zer bir rnek olarak Pygmalion mitini hatrlamakta yarar var.
Balangta sanatnn eserine kar tutumunu "insanile
tirmek" zere vurgulanan, modele ynelik bu sevgi, daha son
ra sanatnn karakteriyle ilgili popler grle balantl hale
geldi. Toplumun sanatya verdii daha geni cinsel serbestlik
fikriyle balantlyd. Daha eski biyografilerde bu alan sadece
ima ediliyordu ve Fra Filippo Lippi'nin hayat hikayesinde ol
duu gibi, tek tek sanatlara ait belli bir karakter zelliiyle
balantlym gibi grnyordu. xv. yzylda, ressam ve
heykeltran yaratc deha topluluunun yeleri olarak kabul
edildii dnemde, soru daha geni bir nem kazand, sonun
da Romantik dnemde sefihlik ve cinsel serbestlik kavram
lar sanatyla eanlaml hale geldi. Rnesans edebiyatnda
yaltlm bir e gibi grnen ey - bir rnei Bandello'nun
23. novellasdr (3. ciltte) - daha sonra ressamn karakteri et
rafnda oluan imgenin sabit bir zellii oldu. Bylece E. T.
124

A. Hoffmann { 1 857) bir ressama yle dedirtebiliyordu: "Ben


bir ressamm, o yzden gzel, gen bir afete umutsuzca ak
olmaktan ve onun portresini yapmaktan baka arem yok.
Zaten bama gelen de tam budur."
Plinius (35:1 19) ressam Arellius'un sanat lekelediini
syler, "nk her kadna ak oluyordu. Bu yzden de tanr
alar resmederken model olarak metreslerini kullanyordu";
sonu olarak, onun metreslerini saymak kolayd. Romantik
lerin sanatnn ayrcal olarak grd ey Antikite'de bir
sapmayd.

Sanatnn modeliyle olan ilikisi, biyografilerde baka


balamlarda da gsteriliyordu. Bu tipik temann iki rneini
veriyoruz.
Perugino'nun resmettii kadnlarn tiplerindeki tekd
zelik, sanatnn srekli kendi gzel karsn resmetmesiyle
aklanmt - Albani'nin yazd biyografide aka dile ge
tirilen bir grtr bu (Piles, 1 715, 165, 321).
Baka bir hikaye kmesi, bu tema zerinde bir dizi e
itleme sunar. Bunlardan birine gre Michelangelo, ektii
acy tasvir etmek iin, gen bir adam armha gerip ldr
mt. Grne baklrsa ilk kez XVII. yzylda Richard
Carpenter'n Experience, Historie and Divinitie'sinde ortaya
kan bu efsane, daha o zaman bile Antikite'den buna benzer
bir hikayeyle yan yana konuyordu (Steinmann ve Wittkower,
1 927, no. 419 [Sandrart, 1 925, 270, 413)). Parrhasisos'un,
Makedonyal Philip tarafndan mezatta satlan Olynthli yal
esirlerden birini satn alp lene kadar ikence ettii rivayet
edilmitir. Seneca'nn aktard (10:34) bu hikaye, insan sura
tnda acnn etkilerini incelemek isteyen sanaty, modelinin
katili yapar (Overbeck, no. 1 703). Bu, tekrar tekrar karla
lan bir hikayedir. Rehber kitapklarda, Michelangelo'ya
atfedilen farkl eserle balantlandrlmtr: Floransa,

125

San Marco'da bulunan, len sa figrnn kafas; Roma'daki


Palazzo Borghese ve Napoli'deki San Martino'da (Keyssler,
2:62, 2:350 vd., 3:94) bulunan armhtaki sa figrleri. Fakat
efsane ok daha uzak yerlere kadar izlenebilir. Gdansk'taki
Marienkirche'de (Lindner, 1903, 19; 1 904, 534); Brksel'deki
Carmelit zel apelinde bulunan - kat hamurundan yapl
mtr - (Keyssler, 2:322) armhtaki sa figrleri; ya da Da
niele Crespi'ye ait bir figr (Nicodemi, 1931, 26) hakknda
da bu tip hikayeler anlatlr. 1 XVIII. yzyl sonunda Viyanal
heykeltra Franz Xaver Messerschmidt evresinde geli
en biyografi fragmanlarnda srarla ayn hikaye tekrarlanr
( 1 794). Benzer bir versiyon, "kan dolamn" incelemek ze
re bir hacy ldren doktor hakknda anlatlr (Engelmann,
1 904, 154).

ki motif kmesi olarak farkl grnse bile, aralarnda bir


balant vardr. kisi de eserlerine bakarak sanatnn yaam
koullar hakknda sonular karmaya ynelik abalar ie
rir. lk kmede, ustann slubu, ideal tipi, modelinin bireysel
zelliklerinin sonucu olarak aklanr XVII. yzylda zel
likle hakim olan bir yaklamdr bu; ikinci kmede, birok sa
nat eserinin keskin etkisi ldrlen bir model fikrine ve buna
elik eden sanatya ynelik hayranlk duygusuna yol at. Her
ikisi de, sanatnn eseriyle olan ilikisini modelinden yaylan
uyaranlar asndan aklama abasnn rneidir. Bunun tem
sil ettii tutum, biyografi yazarlarn tipik formllerin basite
benimsenmesinden ok daha fazla etkilemitir.
Sanatnn karakterini eserlerinin karakteriyle birbirine
balamaya ve kiinin doasn onun eserlerinden karmaya
ynelik abalarla ska karlarz. Belli rneklerde, rnein
-

1 Bir heykeltran suu ve kefareti, Chamisso'nun Das Crucifix: Eine


Knstler-Legende (Gedichte [iirler] , 505 vd.) adl iirinin konusu
dur.

126

Raffaello'nun biyografisinde bu tezi incelemek yararl olabilir,


ama byle bir aba bizim soruturmamzn kapsamn ayor
ve dahas, bizi yntembilimsel temelimizin tesine gemeye
zorluyor. Fakat, bir ilkeyi dile getirmekte yarar var. Biyografi
yazarlarnn bavurduu bu akl yrtme tarz, sanatnn in
sani zayflklarnn eserinde de srd nclnden kaynakla
nr; fakat, "sanatla yaam arasndaki rtmeye dair geleneksel
klienin yansra - ve bu belki de en nemsiz ve en kesinlikten
uzak olandr - sanatyla eseri arasndaki dier ilikiler ispat
lanabilir; bunlar arasnda sanatn yaamdan bir ka salamas
da vardr" (Lalo, 1 933). Popler gr ilk bak asn snr
szca kucaklamtr ve sevgiyle and sanat imgesini onun
eserinde bulmaya abalar. Bir sanat eserinin tandk gelmeyen
ve kolayca anlalamayan zellikleri karsnda, aklamalar
artc hipotezler haline gelmitir; en nllerinden biri, El
Greco'nun slubunu onun szde astigmatlna balamaya
abalayan hipotezdir.
Bir kez daha nc nitelikteki rivayetlere iaret edebiliriz.
Vasari (2:284), Parri Spinelli'nin btn figrlerini biraz e
kingen, gergin ve rkek baklarla resmettiini syler ve bu
durumun, ressamn soyguncularn saldrsna uramasndan
sonra ortaya ktn ifade eder. .

Fiziksel kusurlara ve psikolojik travmalara ynelik bu tr


gndermeler, ayn zamanda sanatnn ahsn eserine balama ilevi grr. Bu yaklam, son aamada sanatnn yaam
n ve eserini bir ve ayn ey olarak grmekte srar eden ar
tartmal "patografik" analizlerde de srer. Modern bilimsel
psikoloji, popler psikolojinin genelde varsaydnn aksine,
kiiliin ok daha karmak ve yaplandrlm olduunu orta
ya koyduktan sonra yeni yaklam alanlar da ortaya kmtr.

127

ncelediimiz biyografi motiflerinin bir ksm, kendisi de


soruturmaya deecek bir balamda geer; sanatlar arasn
daki rekabettir bu.
Hatrlatma amacyla, Zeuksis ile Parrhasios arasnda, ki
min eserlerinin daha fazla kandrma gcne sahip olduu, ya
da Apelles ile Protogenes arasnda, kimin en ince izgiyi ize
cei konusunda yaanan rekabeti anabiliriz. Anekdotun neden
bu ereveye oturtulduunu aklamaya alrken, iki etkene
iaret edebiliriz: Genel olarak Yunan kltrnde yarmalarn
oynad rol ve tarihinin iki nde gelen figr bir araya getir
me abas. Bu karmn geerlilii, yaratc bireyler arasndaki
rekabetin grsel sanatlar dnyasyla snrl kalmamas olgu
suyla teyit edilir. Bu edebi yntemin belik de en nl rnei
Homeros ile Hesiodos arasndaki ekime hikayesidir.
Sanatlar arasnda rekabetin ska yaandn kesinlikle
reddetmiyoruz, ama biyografi yazarlarnn bu tr yarmala
r sanatlarn yaamlarna dokumay sevdiini de belirtmek
gerek. Brunelleschi ile Donatello'nun, armhtaki sa hey
kellerini yaparken birbirlerini alt etmeye almasn konu
edinen rivayete ( Vasari, 2:333, 2:398), biyografik bir yntem
olarak itibar edilebilir; Drer ile Lucas van Leyden arasnda
ki rekabetin hikayesi de byledir ki, muhtemelen Hollandal
nn Almandan baz kompozisyon motiflerini dn aldnn
gzlemlenmesinden domutur (Vasari, 5:406) . "Daha ince
izgi" hikayesinde olduu gibi, bu hikayelerin birounda
rakibin atlyesine yaplan bir ziyaret nplanda yer alr. Van
Dyck, Frans Hals'n atlyesini isimsiz bir mteri olarak zi
yaret etmi, portresini yaptrm ve ancak kendisi de Frans
Hals' resmettii zaman kimlii aa kmtr (Houbraken,
1 763).

Rekabetin her zaman byle edilgen bir biimde ifade edil-

128

mediini, sanatlarn tutkularn serbest brakmaya hizmet


ettiini de belirtmek gerekiyor. En lml biimi byk olas
lkla rakibin eserini eletirmek ya da kiilii hakknda kt bir
eyler sylemekti.
Nanni di Banco'nun bir heykeline paha bimesi istenen
Donatello, ok yksek bir bedel belirlemitir: "Bu deer
li adam, sanatta benim eitim deil; bana nispetle, eserleri
ona ok daha byk zorluklara mal oluyor. Bu yzden, ada
letli insanlar olduunuza gre, hakkn vermek istiyorsanz
harcad vaktin bedelini demeniz gerekir" ( Vasari, 2:216).
Donatello'nun baka bir deerlendirmesi de, Uccello'nun
uzun sre gizledii bir freskiyle ilgilidir. Uccello resmi gs
terince tepkisi yle olmutu: "Sevgili Paolo, resmi tam da
rtmen gerektii srada ayorsun" ( Vasari, 2:216). Ayn e
kilde, Riccardo Sani adl bir ressam yapt resimdeki en iyi
suratn hangisi olduunu sorduunda, Raffaellino da Reggio
arkadan grnen bir figr gstermitir [Noe, 1954, 304).

Bu husumetin z, Michelangelo'nun Drer'in resimleri


ni kskanlktan yok etmesini anlatan bir anekdotta ok daha
ak bir ekilde grlr - bu iddiann doruluu XVII. yzyl
da hararetli bir tartmalara konu olmutu (Fuhse, 1 895). Di
er hikayeler de, rakibin eserinin, ahsnn bir vekili olduunu
grmemizi salar. Biyografi yazarlar, bir sanatnn rakibini
ldrm olduu sulamasn ya da buna dair bir kukuyu tek
rar tekrar dile getirmitir.
Bunun klasik rnei, Andrea del Castagno'nun, dostu ve
alma arkada olan Domenico Veneziano'yu ldrm ol
duu hikayesidir ki, gerekte Veneziano Castagno'dan drt
sene fazla yaamtr ( Vasari, 2:678). in'in en byk res
samlarndan biri, Wu Tao-tzu da bir rakibini ortadan kal-

129

drmakla sulanyordu (Giles, 1 905, 48). Sanatlarn kskan


hasmlar tarafndan zehirlenmesiyle ilgili hikayeler zellikle
nemli bir rol oynamaktadr. Pordenone, Peruzzi, Baroc
ci (Piles, 1 715, 2 10, 235, 276), Lucas van Leyden (Mander,
1906, 58) ve Simone Cantarini'nin (Baldinucci, 4:48), onlar
kskananlar tarafndan zehirlendii sylenir. Fakat bir rakip
tarafndan zehirlenme korkusunun her zaman bu kadar asl
sz olmayabileceini unutmamak gerekir. Drer, Venedik'tey
ken Pirkheimer'e, yerel ressamlarla birlikte yemek yememek
konusunda uyarldn yazmt.

retmen ile renci arasndaki ilikiyle ilgili hikayeler


zel bir kategori oluturur. Bunlarn da izi Antikite'ye kadar
srlebilir.
"Bugne dek Erythrea Tapna'nda iki amfora sergilen
di, oraya incelikleri sebebiyle adanmlard; ustayla renci
nin en ince kili yapma yarna girmesinin eseriydiler" (Plini
us, 25:161). Bazen rekabet rencinin lmyle sonulanr.
Daidalos'un yeenini ve rencisini kskanlktan ldrd
ne inanlmaktadr (Pauly, 4, St. 1 996). Aadaki motif,
Orta a hikayelerinde ska karmza kar. Katedralin mi
mar, kendisini at iin ran ldrr (Ilg., 1871, el; Kin
kel, 1 876, 189 vd.; Coulton, 1912, 344 [Hasluck, 1 919, 315;
Thompson, 1 955-58, 5:497; Talos, 1969, 200)). Lukianos'un
Rya'sndaki zekice bir gzlem, retmenin rencisiyle ya
rmac bir tutuma girmesinin Antikite'de bile efsanevi bir
tema olduunu gsteriyor. Bir heykeltra ra olarak, am
cas ve ustas tarafndan, bir mermer parasn harcad iin
azarlanmt; fakat evet dnnce, ceza almasnn nedeninin,
ustasnn "onu geride brakacandan korkmas" olduunu
sylemiti.

Sanat rekabeti motifinin neden biyografide byle salam


1 30

bir yer tuttuu sorusuyla kar karyayz. Daha nce yaplan


aklamalara bir ilavede bulunmaya hakkmz olduunu d
nyoruz. ddia edildii zre sanatnn rakiplerini ortadan
kaldrmaya hazr olmas, eseriyle olan zel ilikisi ve yaratc
etkinliin i yaam asndan tad nem gz nne alna
rak anlalabilir; rakiplerine kar hissettii abartl tutku da,
baarsnn esizliini gvenceye alma abasndan kaynaklanr.
Eer biyografilerin salad kanta bakacak olursak, sanat
asndan bu tutum ne icra edilen sanatn biimine, ne de bi
reyselliin derecesine ya da sanat eserinde somutlaan kendi
kendini ifadeye baldr. Bir kez daha, sadece figratif sanat
ya zg olmayan bir dnme tarzyla karlarz; yani ustayla
renci arasndaki rekabet mitte ve yaamda aikar olan kuak
atmasn yanstt gibi, ressam ya da heykeltran kendi
eserlerinin esizliini kskana savunmas da btn yaratc
bireylerde grlr. Baka herhangi bir aklama nermeye y
nelik aba, bizi yaratc yetenein psikolojisine gtrr.
Burada sanatnn becerisinin, birok zanaatkar iin ol
duu gibi, sk bir ekilde korunan bir sr sayld gzlemini
yapmakla yetinebiliriz.
Bu yaklamn eskilii, Msr'da Orta Krallk dnemin
den bir mezar stelasnda grlr; burada, ressam ve heykel
tra Ertesen, figrlerini hem dimdik ayakta hem de hareket
halinde gstermeyi bilmekle ve sadece en byk oluna ak
tard teknik srlara sahip olmakla vnmektedir (Ermann,
1923, 305vd.). Yunan mitolojisindeki Telkhin'ler de sanat
larnn srlarn kskanlkla korumaya alyorlard (Diod.
Sicul., 5:55). Bu bak asnn Orta a mason localarnn
kurulmasnda oynad nemli rol biliniyor. Biyografilerde
de, Jan van Eyck'in yalboyayla resim yapmann srrn ke
fettiine, sonra Carel van Mander'e gre ( 1 906, 16), bunu

131

Roger van der Weyden'e aktardna;1 ya da Giorgione'nin,


yeni resim tekniinin srrn korumak iin gen Tiziano'yu
evden kovduuna ilikin iddialar yer almaktadr (Piles, 246,
251).

Sanatnn edebi tasvirlerinde zel bir nem kazanan ey,


bu davran zelliidir. Balzac'n Mehul aheserinde karm
za kan ressam Fernhofer, Gossaert'ten "resmedilen figrlere
hayat verme" srrn renmitir. Poussin, bu srr ele geirmek
zere, sevgilisinin Fernhofer tarafndan model olarak kiralan
masn salamaya alr. Sanatnn srr onun sanatdr ve
Balzac'n kulland kelimeler, sanat eserinin, yaam aktarma
gc yznden beenildii grn ifa eder.
Biyografilerdeki malzeme, bir baka konuda ok az eriim
salar: Sanatnn eseri nasl olgunlar ve hangi i sreleri
beraberinde getirir. Appeles'in "Nulla dies sine linea (Bir izgi
izmeden tek bir gn bile gemeyecek)" dsturu bu tr de
erlendirmeler iin nl bir model olmutur (Plinius, 35:84).
Fakat bu niteleme ressam ve heykeltralarla snrl deildir;
yaratc faaliyetlerde bulunan herkes iin gayret ve alkanlk
szkonusudur.
Rodos kuatld srada Protogenes'in sakin sakin a
lmaya devam ettiini (Plinius, 25: 1 06); ya da spanyollar
1 527 ylnda Roma'y igal ederken Parmigianino'nun ayn
eyi yaptn ( Vasari, 5 :225) okuduumuz zaman, bu anlat
lanlarn, Arimet'in igal birliklerine verdii tepkiyi anlatan
o nl hikayeyi model aldn biliriz. Sanatyla megul olan
sanatnn d dnyaya aldrmad fikri, deiik ekillerde
karmza kar: Kral Rene, lkesini kaybettii haberinden
1 Aslnda, Mander onu "Brugesli Rogier" diye anar ve "Rogier van der
Weyde"yi ayr bir blmde ele alr.

132

etkilenmeden resim yapmay srdrr (Wurzbach, 3:136);


Uccello, perspektif almalarna kendisini yle kaptrr ki
uyumay ihmal eder ve akn arlarna yant vermez ( Vasari,
2:21 7); Brunelleschi eski Roma kalntlarn incelerken ye
mek yemeyi ve uyumay unutur gider ( Vasari, 2:337); ve daha
sonraki bir dnemden rnek aktaracak olursak, delikanlyken
anatomi zerine bir almay okumak iin yemek yemeyi ih
mal eden Messerschmidt'e (1 794) iaret edebiliriz.

Bu anekdotlarda anlatlan davran trnn, dalgn profe


sr gibi komik bir figrde karikatr olarak ortaya kmas bir
tesadf deildir, nk bu biyografik rivayetlerde sanatnn
yaratc arzusunun z olarak vurgulanan ey, onun eserini ali
minkiyle ayn dzeye koyar.
Biyografinin yaratc srecin doas hakknda byle yetersiz
ya da tek ynl bir fikir aktarmas tarihsel olarak dorulanabi
lir. Sanatnn sanatyla urarken kendini dnyaya kapamas
ve zihninden yaratmas fikri ekillendiinde, tek dayanamz
olan biyografik formller oktan belirlenmiti. Rnesans'tan
bu yana bu fikir git gide daha fazla kabul grd; yle ki, Av
rupa kltr balamnda, artan bir znellikten, sanat eserinin
git gide daha ok sanatnn bireysel kiiliinden tretilmi
zellikler kuandndan bahsedebiliriz. XIX. yzyln sonuna
doru ancak tamamlanan bu gelime, sanat eserinin git gide
daha ok sanatnn "ruhunun" ifadesi olarak grlmesi eili
minde dorua ulat. Gstermeye altmz gibi, bu bak
asnn kkleri, Rnesans'ta canlandrlan ve bir i sese kulak
veren sanat fikriyle kaynatrlan Platoncu ve neo-Platoncu
sanat kuramlarna uzanr. Bu balantya bir kez daha dikkat
ekiyoruz, nk sanatnn tavrnn karakteristik bir tarifine
zemin olutururlar.
Birka yl nce yaymlanan bir mektupta, ressam Giulio
133

Clovio, El Greco'ya yapt bir ziyareti anlatmaktadr. Gzel


bir bahar gn, birlikte biraz gezinmek istedii El Greco'yu
arr, ama onu karanlk bir odada bir sandalyede otururken
bulur: "almyor, uyumuyordu. Benimle dar kmak is
temedi, nk gn onun i n datacakt" (Kehrer,
1 923, 784 vd.) .
Bu etkileyici belgeyi bir biyografi olarak, stelik tam da
modern bir biyografi unsuru olarak ele almamz zel bir ge
rekelendime ister. Zira, Julius von Schlosser'in gsterdii
gibi, daha sonra yaplan aratrmalar, btn bu anekdotun bir
esrar halesiyle kuatldn gstermitir. Spalato arivlerin
de, yani olmas gereken yerde byle bir mektup yoktur; ve
dolaysyla, El Greco'nun biyografisini yazan kiiye bu "bel
genin" bir evirisini getiren rencinin uydurmas olarak de
erlendirilmelidir. Burada rencinin yaratcl, biyografide
tipik efsanelerin oynad rol stlenir. Mektubun kkeninin
esrarl olmas olgusu da rtmez bunu; hatta Panofsky'nin
( 1924) bu belgeyi Maniyerizm'in sanat kuramnn bir rnei
olarak benimsemesi, sanatsal yaratcln zel karakteriyle il
gili modern fikirlerin, sanatnn i sesi, yani divino artista'nn
"esini" kavramnda ne kadar derinlere kk saldn gsterir.

Yaratc sre imgesi - balangta klasik geleneklerin top


randa yetimi olsa bile, aramzda ha.la etkin olan bir imge
- Taoculuk'taki ekliyle karlatrlmaldr. Bu, sanatnn ese
rine younlamasna dayanr; fakat Batl gelenein tersine, bu
motif in'de biyografik bir formle evrilmitir.
inli ressamlarn, kendilerini tamamyla doaya kap
trmak zere haftalarca dalarda ve ormanlarda, hayvanlar
arasnda, hatta suyun iinde yaad sylenir. Mi Fei tuhaf
ekilli bir kayaya kardeim diyordu; Fan K'uan (yaklak MS
1000) dalarda ve ormanlarda yayor, genellikle btn gn
n bir kayann zerine tneyerek geiriyor, krn gzelliini

134

seyrediyordu. Yer karla kapl olduu zaman bile aynda


geziniyor, esinlenmek iin kararl bir tavrla ilerilere bak
yordu. Kao K'o-ming (MS X. yzyl) karanl ve sessizlii
seviyordu; yabanda dolanyor, gnlerini kendini kaybetmi
bir halde dalarn ve ormanlarn gzelliini tefekkr ederek
geiriyordu. Eve dnnce de bir odaya kapanyor, kimsenin
girmedii bu odada ruhunun bu dnyann snrlarn amas
iin abalyordu. Bu kouldaykcn yapyordu resimlerini (Gi
les, 1 905, 86, 99, 1 15).

Bu hikayelerden, sanatnn yaratc eylemin bir nkoulu


olarak mzikle, sarho eden maddelerle uyarlmay ya da yal
nzl aradn reniyoruz.
Ku-n-ih hakknda (MS V. yzyl), evine atlye ola
rak kulland bir platform kurduu sylenir. Oraya trma
nyor, merdiveni kaldryor ve gnlerce kars ve ocuklarna
grnmyordu. Hsin 'ang (MS XV. yzyl) yaknnda onu
rahatsz eden biri varken resim yapamyordu ( Giles, 1 905, 25,
1 52).
Wu Tao-tzu almaya balamadan nce sarho olurdu.
ih-hui iin de, "arapla counca avucuyla bulutlar ve tepe
leri tutard" denirdi. Li eng (X. yzyl) krktk oluncaya
dek ierdi ve ancak ondan sonra fras almaya balard.
Tang Hanedan'nn bir manzara ressam olan Kuo-ng,
yere ipek serer ve boyalarn kartrrd. Bir mzisyen top
luluu huzurunda alarken o da sarho oluncaya dek ierdi;
sonra resmetmeye balard ve byl bir ekilde da zirveleri
ortaya kard (Giles, 1905, 43, 75, 84; F!ischer, 1912, 1 6).

Bu hikayeleri Batl fikirlerden ayran ey apak bellidir.


Otto Fischer'in (1912) dedii gibi, bunlar "sanat Varln bir
insan araclyla vahyedilmesi olarak yorumlamaya ynelik
Taoculuktan esinlenmi bir abadan anlatmaktadr . . . . in sa135

natnn hedefi gerekten de Doann Yaam Gcn grnr


klmak olduu iin, sanatn Doann ruhsal bir vahyi olarak
boy gstermek zorunda olmas anlalabilir bir eydir."
Bu in geleneinin kkenlerine daha derinlere girmeye ya
da Bat'nnkinden ne kadar farkl olduunu ayrntsyla belir
lemeye almayacaz. Fakat bu iki anekdot geleneinin, iki
apayr dnya arasndaki temel farklar yansttn varsaymak
zor deildir. Akdeniz havzas evresinde doan uygarlklarda
yaratl mitine olan inan her eyi glgeler; yaratc bir tanr
fikrinin daha eski bir gelenek katmanna ait olabilecei Uzak
dou uygarlklarnda, hakim inan, tam da Taoculukta retil
dii gibi insanla evren arasndaki uyumdur.
Yaratc srece dair belli bir anlay elde edebilmek iin
harcanan abalarn en etkileyici olanlar, Uzakdou mene
li anekdotlarda kaydedilenlerdir. in'de sanatnn heyecan,
egonun snrlarn genilettii, bilincin gereklikle balarn
dan kurtulduu bir hal olarak kavranr ve yaratlan eser de ki
inin kendi varlnn bir uzants olarak deneyimlenir - btn
bunlar yeni yeni edinilmeye balanan psikolojik kavraylarla
byk lde uyumlu grnyor.
Bu hal iki yerde tanmlanr ve ikisi de Su Tung Po'nun
( 1035- 1 101) yazlarnda yer almaktadr (Ku Teng, 1 932,
109): "Wen Y K'o bir bambu resmi izince, sadece nndeki
bambuyu gryor, insanlar grmyordu; insanlar grmedii
gibi, kendi bedeninin btn duyumlarn da kaybetmiti, be
deni de bambu olmutu. Yeni bir varlk olmutu." Ve bir de,
"Han Kan atlar resmederken bir at haline geldi."

Daha nceki savmz zetliyoruz. Belli bir sanatsal yara


tclk tipinin fenomenolojisini tasvir eden bu in anekdotu,
yaratcsnn bir uzants, sanatnn bir ocuu olarak sanat
eseri fikrine yeni ve daha derin bir anlam verir. Ustayla yarat1 36

t arasndaki bu zel iliki, sanatnn eserinin baarsna ya


da baarszlna verdii tepkiyi belirler.
Cimabue, kendisi ya da bakas bir kusur bulursa, be
deli ne olursa olsun, resmi orackta tamamlamadan bra
krd ( Ottimo'd an, aktaran Vasari, 1 :257). Ayn fenomen,
Leonardo'nun stnln kabul eden Verrocchio'nun
ressaml brakmasnda (Vasari, 3:366) ve Francia'nn,
Raffaello'nun "Aziz Cecilia"sn grdkten sonra ressam ola
rak yetersiz olduunu fark ederek krk bir kalple lmesinde
de {Vasari, 3:546) szkonusudur.1

Sanatlar arasndaki rekabet, bu ve benzer hikayelerde ek


bir motif olarak grlebilir, nk baarsz olduuna inanan
sanatnn lmeyi arzulad fikri birok versiyonda grlr.
Floransa'daki an kulesinin mimar olan Giotto'nun, in
aat hatal olunca lmek istedii anlatlr (Wickhoff, 1889,
229; Floerke, 1913, 229). Viyana szl geleneine gre, Fern
kom, Savoylu Prens Eugene iin yapt antn dengesi bozuk
knca; Zauner de, il. Joseph'in atl heykeline nal koymay
unuttuu iin intihar etmitir.

Benzer hikayeler mimarlar iin de anlatlabilir. Her dne


me ait rehber kitapklarda byle rnekler bulmak mmkn.
Biyografilerde yaygn olarak bulunan dier tipik temalarla
balantl olduu iin bunlardan bir tanesini seiyoruz.
Konstantinopos'teki At Meydan obeliski dikilirken son
anda aksilik kar, bir rak mdahale edip iplerin slatlp k
saltlmasn nerir. ra tarafndan utandrlan usta kendi1 Ayrca bkz. daha nce anlan Chamisso'nun iiri, Francesco Francias
Tod. Carlevari'nin lm, rencisi Canaletto'nun baars yznden
gelen bir inmeye balanyordu {Levey, 1959, 81).

137

sini obeliskin tepesinden atar. Burada sanatnn intihar mo


tifi, Huelsen ( 1 92 1 ) tarafndan tarafndan eitlemeleri tak.ip
edilen "Obeliskin Dikilmesi" anekdotuyla balantldr. 1

Mimarlarn biyografilerinde bu tr olaylarn ska grl


mesi, bir bina dikmenin tanrlara isyan anlamna geldiini ve
bir kurbanla dengelenmesi gerektiini dile getiren eski gr
n varln srdrmesine yorulabilir - bu gr bsen'in Yap
Ustas Solness inde de grlr, bu oyunda mimar-sanat Sol
ness ina ettii yapnn bedelini Tanr'ya hayatyla der. Ama
bu cesur hipotezi bir kenara braksak bile, mimarlarn inti
haryla ilgili haberler bir kez daha sanaty eserine balayan
samimi ba vurgular. Ortak yazglar, sonu olarak aktard
mz, gvenilir bir vakanvise ait (Ghiberti, 1 :43) u duygusuz
hikayede grlr:
Kuyumcu Gusmin, Anjou Dk iin yapt bir mcev
herin eritilmesi gerekince bir manastra ekilmiti. Yaratt
eserle birlikte bu dnyay terk etti. Sanatnn i yaam ese
rine balyd; yaratc ve yaratt ey kesin olarak birbiriyle
balantldr. Sanatnn lmyle ilgili biyografik formllerin
kucaklamaya alt ey bu olgudur. Onun hassasl, gururu
ve kibiri daima trajik bir boyut alr. Bu formlde, sanatnn
zel konumu, ona kahramanca bir kendi kendini yok etme
tavrnn atfedilmesiyle daha da ak biimde gsterilir.
Bu rnekte de, bakalarnda olduu gibi, biyografik motif
ya da anekdot gelenei devreye girer ve hakiki yaam deneyi
mini zenginletirir; burada da, muhitin bak asyla, sanat
nn yaratc etkinlii bilmecesinin rasyonalist bir aklamasn
sunmaya alr.
Biyografilerdeki kalplam yaklamlar ile yaam iki a'

1 Ayrca baka bir ustann eserinin kendisininkinden daha stn


olduunu anlaynca intihar eden bir mimarla ilgili hikayeler de vardr
(Sinninghe, 1 943, no. 993; Thompson, 5: 497).
138

dan balantl grnyor. Biyografiler, bir yandan tipik olaylar


kayda geirir; dier yandan, bu suretle belli bir meslek snfnn
tipik kaderini ekillendirir. Bir zanaatla uraan kii belli l
de bu tipik yazgya ya da kadere boyun eer. Bu etki, zellikle
ya da ncelikle bireyin bilinli dncesine ya da davranna
bal deildir (ki bu dnce ya da davran, belirli bir "mes
lek etii" eklini alabilir) bilindyla ilintilidir. Gsterdiimiz
psikoloji sahas, "canlandrlan biyografi" diye anlabilir.

139

Kaynaka

Adam, A. (196 1 ), Der Teufel als Gottes Affe: Vorgeschichte ei


nes Lutherwortes. Luther-]ahrbuch, 28: 104-09.
Andcrson, W. ( 1899),Japanese Artist, Kawanabi Kyosai. 7he Stu
dio, 15:32.
Aretino, Pietro (1531), II primo libro de/le lettere, ed. F. Nicolini.
1 913.
Armenini, G. B. (1587), De' veri precetti de/la pittura. Ravenna
(faksimile tpkbasm, Hildesheim, 1971).
Baldinucci, Filippo ( 1 845-47), Notizie dieprofessori del disegno da
Cimabue in qua, 5 cilt. Floransa.
Baltrusaitis, ]. (1957), Aberrations: Qyatre essais sur la !egende
des formes. Paris.
Bandello, M. (1554), Novelle. Milano: Giovanni Silvestri, 18131 814.
Barbi, M. (1927), Una versione inedita della Novella del Grasso
Legnaiuolo. Studi di.ftlologia italiana, 1 : 1 33-44.
Barocchi, P. ( 1974), Romanticismo storico. Redazione del volume a
cura di P.B., F. Nicolodi, S. Pinto. Floransa.
Basset, R. ( 1906), Les Alixares de Grenade et le chateau de Kha-

141

ouarnaq. Revue Africaine, 50:22-36.


Baudelaire, C. ( 1 923), O!elques caricaturistes etrangers. Oeuvres
complites, 2:442. Paris.
Baudissin, K. von ( 1 936), Rembrandts Tod als Fabel. WallrafRichartz]ahrbuch, 9.
Bellori, Gio. Pietro ( 1672), Le vite de'pittori ece. Roma.
Benelli, Sem (1910), La cena de/le beffe. Paris.
Bernheim, E. ( 1 903), Lehrbuch der historischen Methode, 3 ve 4
basklar. Leipzig.
Bianchi-Bandinelli, R. (1957), L'artista nell'antichita classica.
Archaeologia classica, 9:1- 1 7.
Bielefeld, E. (1953-54). Aphrodite anadoumene paratheisa. Wis
senschaftliche Zeitschrift der Un iversitat Greifiwald, 3: 107-1 O.
Birt, Theodor (1902), Laienurteil ber bildende Kunst bei den Ai
len. Marburg (Marburger Akademische Reden 7).
Bittremieux, L. ( 1926), Overblyfselen van den katholieken
Godsdienst in Lager Kongoland. Anthropos, 21:797-805.
Boberg, I. M. (1955), Baumeistersagen. Helsinki (Folklore Fellows
Communications, no. 151).
Bodc, W. von ve Volbach, W. F. ( 1 918), Mittelrheinische Tonund
Steinmodel aus der ersten Halfte des XV Jahrhunderts.]ahr
buch der Kniglich preussischen Kunstsammlungen, 39:89-134.
Borinski, Kari (1914), Die Antike in Poetik und Kunsttheorie, c. 1.
Leipzig.
Bossert, H. Th. (1920), Eine gereimte Erzahlung auf den Maler
Konrad Witz. Repertoriumfar Kunstwissenschaft, 22:497vd.
Carpenter, Richard ( 1 642), Experience, Historie and Divinitie.
Londra.
Cassirer, Ernst (1925), Ihe Philosophy of Symbolic Forms. New
Haven: Yale University Press, 1955.
Casti, G. B. (1 804), Novelle. Paris.
Chamberlain, A. B. (1913), Hans Holbein the Younger. Londra.
Chamisso, A. von (1 836), Gedichte. Leipzig, 3 bask.
Chavannes, Edouard (1910- 1 1 ) , Cinq cents contes et apologues ex142

traits du Tripitaka chinois et traduits enfranais. Paris.


Ch'en Shih-hsiagn (1948), Literature as light against Darkness.
National Peking University Centennial, no. il. Anthoesen
Press, gzden geirilmi edisyon, Portland, Maine, 1 952.
Childs, N. ( 1 967), Jacques Autreau. Burlington Magazine,
109:335-39.
Citralakshana, bkz. Laufer (1913).
Cohn, Willliam ( 1925), Buddha in der Kunst des Ostens. Leipzig.
Condivi, A. [1520], Michelangelon: La Vita. Revisione, introduzione e note per cura di P. d'Ancona. Milano, 1928.
Coomaraswamy, A. K. ( 1 920), A Pcacock's Fcathcr. Rupam, 4:27.
- (193 1), Yaksas, 2. cilt. Washington.
Corpus Hermeticum, ed. A. D. Nock, A.-J. Fcstugiere'in Franszca
evirisiyle. Paris, 1945.
Coulton, G. G. ( 1 912), Artistic Life in the Middle Ages. Burlington Magazine, 21 :336.
CurCin, M. ( 1 919), Ivan Meitrovic. Londra.
Cuvreux, W. (1960), Bibliotheca Orientalis, 17:87.
Dalitzsch, Max (1922), Studien zur Geschichte der deutschen Anek
dote. Freiburg.
Dauw, Johann ( 1 755), Wohlunterrichteter und kunsterfahrener
Schilderer und Maler. [Muhtemelen] Kopenhag.
Der Nersessian, Sirarpie (1936), Manuscrits arminiens illustris de

la Xlf', et XIIP, et XIV siecles de la Bibliotheque des Peres Mek


hitaristes de Venise. Paris.
Diels, Hermann (1922), Die Fragmente der Vorsokratiker. 4 bask,
Berlin.
Dobschtz, Ernst von (1899), Christusbilder: Untersuchungen zur
christlichen Legende. Leipzig.
- ( 1 909), Das Schweisstuch der Veronica. Das Christusbild
Abgars. Das Leichentuch Jesu. Monatsschriftfar Gottesdienst
und kirchliche Kunst, 14.
Domenichi, Lodovico (1563), Detti e Fatti. Venedik.
Doni, A. E. (1928), I Marmi, ed. Ezie Chiorboli, Bari.
143

Dornseiff, Fr. (1936 ), Der sogenannte Apollon von Olympia. Greifs


wald ( Greifswalder Beitrage, Beiheft 1 ).
Due Gue Trapier (1940), Eugenio Lucas y Padilla. New York.
Eberhard, W. (1941), Volksmarchen aus Sdost-China. Helsinki.
(Folklore Fellows' Communications, no. 128).
Eisler, Robert (1910), Weltenmantel und Himmelszelt. Mnih.
Engelmann, R. (1914), Ein neues ,,Urtheil Salamonis" und die
Friesbilder der Casa Tiburiana. Hermes, 39:146-24.
Erasmus Roterodamus (1536), Adagiorum chiliades. Basel.
Erman, Adolf (1923), Agypten und agypticshes Leven im Alter
tum, ed. H. Ranke. Tbingen.
Fa-Hsien, hkz. Giles (1956).
Feddersen, M. (1925), ber die Benutzung graphischer Vorbil
der fr die figrlichen Vorbilder aufjapanischen Schwertzie
rate n . ]ahrhuch der asiatischen Kunst, 2:28-33.
Filarete, Antonio Averlino detto [XV. yzyl], Trattato die archi
tettura. Testo a cura di A. M. Finoli e L. Grassi. Milano, 1972.
Fischer, Otto (1912), Eine chinesische Kunsttheorie. Repertori

umfar Kunstwissenschaft, 35.


Floerke, Hans (1913), Die fonfundsiehzig italienischen Knstler
novellen der Renaissance. Mnih.
Folena, G. (i 953), Sulla tradizione die ,,Detti piacevoli" attribuiti
al Poliziano. Studi diJilologia italiana, 1 1 :43 1 -48.
Frster, Ernst (1 875), Peter von Cornelius: Entwife zu den kunst

geschichtlichen Fresken in den Loggien der Kniglichen Pinako


thek zu Mnchen. Leipzig.
Freud, Sigmund (1900), The lnterpretation of Dreams. Standard
Edition, 4 ve 5. ciltler. Londra: Hogarth Press, 1 953.
- (1908), Creative Writers and Day-Dreaming. Standard Editi
on, 9: 141-53. Londra, 1959.
- (1909), Family Romances. Standard Edition, 9:235-41. Lon
dra, 1959.
Frey, Carl (1 892), il libro di Antonio Billi. Berlin.
Fuhse, F. (1 895), Zur Drerforschung im 17. Jahrhundert. Mit144

teilungen aus dem Germanischen Nationalmuseum.


Fulgentius, Fabius Planciades (1543), Mythologiarum libri XII
(Unde idolum; Fabula Promethei).
Geffcken, Johannes (1516-19). Der Bilderstreit des heidnischen
Altertums. Archivfar Religionswissenschaft, 19:286-315.
Gelli, G. B. (1896), Vite d'artisti (ed. G. Mancini) . Archivio Stori
co Italiano, 5 seri, 17:32-62.
Gerlach, G. (1 883), ber Mythenbildung in der alten Kunst
geschichte. I. ]ahresbericht des Gymnasiums in Dessau, s. 1-22.
Gesta Romanorum, ed. H. Oesterley. Berlin, 1 872.
Ghiberti, Lorenzo [c. 1378- 1455], I Commentarii, hazrlayan ve
aklayan J. von Schlosser. Berlin, 1912.
Giles, Herbert A. (1905),An Introduction to the History of Chinese
PictorialArt. angay.
- (1956), 1he Travels ofFa-Hsien (J99-4J4 A.D), a Record ofthe
Buddhistic Kingdoms. Londra.
Goethe, Johann W. (1800- 16), Maximen und Reflexionen. #i
marer jubiliiumsausgabe, 48:177-286. Ayn zamanda Kunst
und Altertum iinde.
- (1932), Viaggio in ltalia, ed. A. Farinelli. Roma.
Goldschmidt, Lazarus, ed. (1897-), Der Babylonische Talmud.
Berlin.
Gombrich, E. H. and Kris, E. (1940), Caricature. Londra: King
Penguin Books.
Gomperz, Heinrich (1905), ber einige psychologische Voraus
setzungen der naturalischen Kunst. Allgemeine Zeitung (M
nihh), ek. 160-61.
Gyllander, Hugo (1917), Svenska Sagner. Stokholm.
Habich, Georg (1920), ber zwei Prometheusbilder angeblich
von Piero di Cosimo: Ein Deutungsversuch. Sitzungsberich

te der Bayr. Akademie d. Wiss. Philos. -philolog. u. hist.

KI. ,

2.

Blm.
Hackin, J. (1913), Sur des illustrations tibetaines d'une !egen
de du Divyavadana. Annales du Musie Guimet. Bibliothique de

145

vulgarisation, 40:145-57.
Hampe, Th. (1928), Dreranekdoten. Der neue !Jlug, 3:3vd.
Harris, Enriqueta (1969), Goya. Londra.
Hartmann, Alfred Georg (1917), Das Knstlerwa.ldchen: Ma
ler-, Bildhauer-, und Architektenanekdoten. Berlin.
Haskell, F. (1971), The Old Masters in Nineteenth-Century
French Painting. Art Quarterly, 34:55-85.
Hasluck, F. W. (1919), Prentice Pillars: The Architect and His
Pupils. Folklore, 30:315.
Hempel, E. (1931), Michael Pacher. Viyana.
Hertslet, W. L. (1905), Der Treppenwitz der Weltgeschichte, 6.
bask, ed. H. F. Helmott. Berlin.
Herzfeld, Marie (1926), Leonardo da Vince, der Denker, Forscher

und Poet. Jena.


Hirth,Friedrich (1900),ber Entstehungund Ursprungslegenden
der Malerei in China. Leipzig (Allgemeine Zeitung, ek no.
1 17-18, Mays 22-23).
- (1905), Scrapsfrom a Collecttor's Note Book. New York, s. 373

vd.
Hoffmann, E. T. A. (1857), Die Doppeltganger. Gesammelte
Schriften, 11/12. Berlin.
Hollanda, Francisco de [1548], Four Dialogues on Painting, ev.
A. F. G. Bell. Oxford, 1928.
Houbraken, Arnold (1763), De groote Schouburgh Nederlantsche
Konstschilders en Schilderessen. Amsterdam.
Huelsen, Ch. (1921), Von Aufrichtung des Obelisken: Eine r
misch-byzantinische Frage. Byzantinische-neugriechischejahr
bcher, 2:453 vd.
Ilg, A. (1871), Volksage und Kunstgeschichte. Mittheilungen der
Central-Commission, s. cxlviii.
- (188 1), Zeitstimmen ber Kunst und Knstler. Viyana.
James, M. R. (1924), 7he Apocryphal New Testament . . Oxford.
Janson, H. W. (1961), The ,,lmage Made by Chance" in Renaissance Thought. De artibus opuscula XL: Essays in Honor ofEr. .

146

win Panofsky. New York, s. 254-66.


Jeremias, Alfred (1930), Das Aite Testament im Lichte des alten
Orients, 4 bask. Leipzig.
Junker, H. (1960), Die gesellschaftliche Stellung der agyptischen
Knstler im Alten Reich. Sitzungsberichte der sterreichischen
Akademie der Wissenscheften, 233:1 -98.
Kaibel, G. ( 1901), Daktyloi ldaioi. Nachrichten von der kg!. Ge
sellsch. d. Wiss. zu Gttingen. Philos. -hist Ki., s. 488 vd.
Kalkmann, A. (1898), Die Quellen der Kunstgeschichte des Plinius.
Berlin.
Kallab, W. (1908), Vasaristudien. Viyana.
Kant, 1. (1781), Critique ofPure Reason, ev. N. K. Smith. Londra:
Macmillan, 1929.
Kehrer, Hugo (1918), Francisco de Zurbardn. Mnih.
- (1923), Ein Besuch des Giulio Clovio im Atelier Grecos.
Kunstchronik (New Serics 34), 58:784.
- (n.d. ), Francisco de Goya. Mnih.
Kennedy, R. W. (1964), Apelles redivivus: Essays in Memory of
Kari Lehmann. New York, s. 160-70.
Keyssler, J. (1740-41), Neuste Reise & Fortsetzung neuster Reisen.
Hanover. ngilizce evirisi: J. G. Keysler, Travels. Londra, 3
bask, 1760.
Kinkel, Gottfried (1 876 ), Mosaik zur Kunstgeschichte. Berlin (,,Sa
gen aus Kunstwerken enstanden," s. 161 vd.).
Klauner, F. (1964), Ein Planetenbild von Dosso Dossi. ]ahrbuch

der Kunsthistorischen Sammlungen in Wien, 40: 137-60.


Khler, R. (1 898- 1900), Kleinere Schriften, 3 cilt, ed. J. Bolte. Ber
lin.
Kris, Ernst (1926), Der Stil ,,rustique": Die Verwendung des Na
turabgusses bei Wenzel Jamnitzer und Bernard Palissy. ]ahr

buch der Kunsthistorischen Sammlungen in Wien, 1 :137-208.


- (1929), Meister und Meisterwerke der Steinschneidekunst in der
italienischen Renaissance. Viyana.
- (1932), Die Charakterkpfe des Franz Xaver Messerschmidt.
147

]ahrhuch Kunsthistorisches Museum (Viyana), 6:169-228.


- (1933), Ein geistesk.ranker Bildhauer. Imago, 19:384-41 1,
Ayrca bkz. Kris (1952), 4. blm.
- (1934), The Psychology of Caricature. lnternational ]ournal
of Psycho-Analysis, 17:285-303. Ayrca hkz. Kris (1952), 6.
blm.

- (1935), Zur Psychologie alteren Biographik: dargestellt an der


des bildenden Knstlers. lmago, 21:320-44.
- (1952), Psychoanalytic Explorations in Art. New York.
- ve Gombrich, E. H., (1938), The Principles of Caricature. Britishjournal ofMedical Psychology, 17 :319-342. Ayrca hkz. Kris
(1952), 7. blm.
Kristeller, P. O. (1951-52), The Modern System of the Arts: A
Study in the History of Aesthetics. ]ournal of the History of
ldeas, 12: 496-527; 13:17-46.
Ku Teng (1932), Su Tung P'o als Kunstk.ritiker. Ostasiatische
Zeitschrift, 8:104-10.
Kurz, Otto (1933), Zu Vasaris Vita des Frau Filippo Lippi. Mitteilungen d. sterr. lnstitutsf Geschichtsforschung, 47.
Lagerlf, Selma (1908), Christ Legends. New York, Henry Hold.
Lalo, Charles (1933), L'expression de la vie dans !'art. Paris.
Lane, G. S. (1947), The Tocharian Punyavantajakata [metin ve
eviri].]ournal ofthe American Oriental Society, 67:33-53.
Las Casas, B. de (1919), Apologetica historia de /as Indias. Madrit
(Nueva Bihlioteca Autores Espaioles, 13).
Laufer, B. (1913), Das Citralakshana, nach dem tibetischen Tan
jur herausgegeben und bersetzt. Leipzig.
Lecomte, Georges (1913), David et ses eleves. Les Arts, no. 142.
Leonardo da Vinci, 1he Literary Works, derleyen ve yayna haz. J.
P. Richter. Oxford, 2 bask, 1 939.
- Treatise on Painting (Codex Urhinas latinus 1270), eviren ve
notlandran A. Philip McMahon. Princeton, 1956.
Levey, M. (1959), Painting in XVIII Century Venice. Londra.
Levitine, G. (1958), Addenda to R. Rosenblum's 1he Origin of

148

Painting. Art Bulletin, 40:329-3 1.


Leyen, Friedrich von der (1917), Das Marchen. Leipzig, 2 bask.
Liebrecht, Felix (1879), Zur Volkskunde: Aite und Neue Aufsatze.
Heilbronn.
Lindner, Arthur (1903), Leipzig (Berhmte Kunststatten, 19).
Lbell, Johann Wilhelm (1 859), Das rcale und das ideale Ele
ment in der geschichtlichen berlicfcrung und Darstellung.
Historische Zeitschrift, 1 :269 vd.
Loga, Valerian von (1903), Francisco de Goya. Herlin.
McCown, C. C., ed. (1922), 1he Testament ofSolomon. Leipzig: J.
C. Hinrichs.
Malvasia, Carlo Cesare {1841 ), La Felsina pittrice. Bolonya, 2.
bask.
Mander, Carel van (1906), Dutch and Flemish Painters, ev. C. van
de Wall. New York, 1936.
Mann, Thomas (1948), The lnfant Prodigy. Stories of1hree Deca
des. New York: Knopf.
Mannhardt, W. (1875), Die Lettischen Sonnenmythen (,,Der
Himmelschmied"). Zeitschriftfar Ethnologie, 7:3 18 vd.
Mayer, L. A. (1956), Islamic Architects and 1heir Works. Cenova.
Mayers, W. F. (1874), 1he Chinese Reader's Manual. Tpkbasm
Londra/angay, 1910.
Messerschmidt, Franz Xaver (1 794), Merkwrdige Lebensge
schichte des ... Vienna. Ayrca bkz. Kris (1933).
Millais,J. G. (1899), 1he Life and Letters ofSir]ohn Everett Millais. Londra.
Mission, M. (1698), Nouveau voyage d'Italie. The Hague, 3. bask.
Monnier, Philipp (1928), Venedig im 18. ]ahrhundert. Mnih.
Mordtmann, J. H. (1922), Das Ei des Columbus. Der lslam,
12:190 vd. (addendum, 257).
Mnzer, F. (1895), Zur Kunstgeschichte des Plinius. Hermes,

30:498-547.
- (1 899), Review of Kalkmann (1894), Gttingische gelehrte An
zeigen, 161 :975-84.
149

Musper, Th. (1935), Das Reiseskizzenbuch von Josef Anton


Koch aus dem Jahre 1791. Jahrbuch der preussischen Kunst

sammlungen, 61:167-93.
Nagler, G. K. (1 835-52), Neues allgemeines Knstler-Lexicon. M
nih.
Nebesky-Wojkowitz, R. de (1953), Die Legende vom Turmbau
der Lepcha. Anthropos, 48:889-97.
Nersessian, bkz. der Nersessian.
Neumann, C. (1927), Rembrandt-Legende. Festschrift Max J
Friedliinder. Leipzig, s. 161 vd.
Nicodemi, G. (1931), Daniele Crespi. Emporium, 73:26.
Noe, H. (1954), Carel van Mander en Italie. The Hague.
Normann, F. (1925), Mythos und Kunstgeschichte. Belvedere, s.

45-48.
Odenius, O. (1957), The Painter and the Devil: Notes from Le
gendary History on a Marian Miracle. Arv. Tidskriftfar Nor

disk Folkminnesforskning, 13: 1 1 1-58.


Otto, W. F. (1956) , Die Musen und der gttliche Ursprung des Sin
gers und Sagens. Darmstadt.
Overbeck, ]. (1868), Die antiken Schriftquellen zur Geschichte der
bildenden bei den Griechen. Leipzig.
Pacioli, Luca (d. 1514), De viribus quantitatis.
Palomino, A. (1947), El museo pict6rico y escala optica (1715-24).
Madrit.
Panofsky, Erwin (1921-22), Die Michelangelo-Literatur seit
l 914.]ahrbuchfar Kunstgeschichte, ek, s. 1 vd.

- (1924), Idea: Ein Beitrag zur Begriffsgeschichte der alteren


Kunsttheorie. Leipzig (Studien der Bibliothek Warburg, V.)
ev. Joseph Peake, Londra, 1961.
- (1953), Early Netherlandish Painting; Its Origin and Character.
Cambridge, Mass.
Panzer, F. (1930), Zur Wielandsage. Zeitschrift far Volkskunde
(Yeni Dizi Il), 40:125-35.
Passeri, Giovanni B. (1772), Vite de' pittori, scultori ed architetti.

150

Roma.
Pauli, ]. (1924), Schimpf und Ernst, 2 cilt, ed., Johannes Bolte.
Berlin.
Pau!ys Realenzyklopadie der klassischen Altertumswissenschaft. Yeni
ed. G. Wissowa. Stuttgart, 1 894 vd.
Pigler, A. (1957), Portraying thc Dcad. Acta historiae artium Aca

demiae Scientiarum Hungaricae, 4: 1 -75.


Piles, R. de (l 715), Abregi de la 'Ve des peinters. Paris, 2. Bask.
Planiscig, Leo (1910), Artisti contcmporanci: Ivan Meftrovif.
Emporium, 3 1:323.
Pliny, bkz. Sellers (1896).
(Poimandres), Le Pimandre l'Hermes TrismlgiJte. Dialogucs
gnostiques traduits de quc par Gcorges Gahory. Paris, 1920.
Polo, Marco, 1he Description oft he World, ev. A. C. Moule. Lon
dra, 1918.
Pschel, Hans (1925), Kunst und Knstler im antiken Urteil. M
nih.
Puhvel, M. (1961), The Legend of the Church-Building Troll in
Northern Europe. Folklore, 71-72:567 -83.
Rank, Otto (1909), 1he Myth ofthe Birth ofthe Hero. New York,

1913.
Reinach, S. (1917), Apelles et le cheval d'Alexandre. Revue ar
cheologique, 5:189-97.
Reutersward, P. (1956), Travelfrhanget. Konsthistorisk Tidskrift,
25:95-1 13. (ngilizce zetle birlikte).
Richter,J. P., bkz. Leonardo.
Ridolfi, Carlo (1914, 1924), Le maraviglie del/'arte, 2 cilt, ed. D.
von Hadeln. Berlin.
Robert, Cari (1 886), Archiiologische Miirchen aus alter und neuer
Zeit. Berlin.
- (1909), Pausanias als Schriftseller. Studien und Beobachtungen.
Berlin.
- (1914), Pandora. Hermes, 49:17 vd.
Roessler, Arthur ( 1924), Der Malkasten: Knstler-Anekdoten.

151

Leipzig ve Viyana.
Roscher, W. H. ( 1884ff), Ausfohrliches Lexikon der griechischen
und rmischen Mythology. Leipzig.
Rosenblum, R. ( 1957), The Origin of Painting: A Problem in the
Iconography of Romantic Classicism. Art Bul/etin, 39:279-

90.
Rosenfeld, H. (1935), C. F. Meyers ,,Nach einem Niederlii.nder"
und das Problem knstlerischer Gestaltung. Germanisch-ro

manische Monatsschrift, 23:467-90.


Rumohr, C. F. von (1835), Novellen il. Mnih.
Rsiger, F. ( 1880), Die Bedeutung der Tyche bei den spateren grie
chischen Historikern. Konstanz.
- (1920), Italienische Forschungen, ed. Julius von Schlosser.
Frankfurt-am-Main.
Sacchetti, F. [ 1330-1400], Cento Novelle, scelti e commentate da
R. Fornaciari. Florana: Sansoni, 192 1 .
Sandrart, J . von (1925), Academie der Bau-, Bild- und Mahlerei
Knste von 16 75, Aklamalarla yaynlayan A. R. Peltzer. M
nih.
Sauer, B. (1917-18), Favorinus als Gewahrsmann in Kunstdin
gen. Rheinisches Museum far Philologie (Yeni Dizi LlCII ) , s.

527-36.
Scheurl, Christoph (1508), Libellus de laudibus Germanie, 2. bask.
Schick, J. (1934), Corpus Hamleticum, 1. Ksm, C. 4, Blm 1 :
Die Scharfsinnsproben. Leipzig.
Schlegel, Erich (1915), Paracelsus als Prophet. Tbingen.
Schlosser,Julius von (1892), Schriftquellen zur Geschichte der karo
lingischen Kunst. Viyana.

- (1896), Quellenbuch zur Kunstgeschichte des abend!andischen


Mittelalters. Viyana.
- ( 1924), Die Kunstliteratur: Ein Handbuch zur Quellenkunde der
neueren Kunstgeschichte. Viyana.
- (1927), Praludien: Vortrage undAufsatze. Berlin.
Schmidt, R., ev. (1913), Sukasaptati. Mnih.
152

Schmidt, Wilhelm (1926), 1he Origin and Growth of Religion,


ev. H. J Rose. Londra: Methuen, 1 93 1 .
- ve Koppers, W. (1924), Vrilker und Kulturen. Regensburg: Josef
Habbel.
Scnabel, Paul (1923), Berossos und die babylonisch-hellenisti
sche Literatur. Leipzig ve Berlin.
Schwartz, Paul (1921), Iran im Mittelalter nach den arabischen
Geographen, 4. ve 5. ciltler. Leipzig.
Schweitzer, Bernhard (1925), Der bildende Knstler und der Be
griff des Knstlerischen in der Antikc. Minesis und Phanta
sia: Eine Studie. Neue HeidelbergerJahrbcher.
Segantini, Gottardo (1923), Giovanni Seganti11i: Sein Leben und
seine #rke. Mnih, 5 bask.
Sellers, E., ed. ( 1896), 1he Elder Pliny's Chapters on the History of
Art, ev. K. Jex-Blake. Londra.
Seneca, Lucius [ M 3- MS 65.], Controversiae. Venedik, 1942.
Servaes, Franz (1902), Giovanni Segantini: Sein Leben und sein
#rk. Viyana.
Sieg, E. ( 1919-20), Das Marchen von dem Mechaniker und dem
Maler in tocharischer Fassung. Ostasiatische Zeitschrift, 8:362
vd.
- (1944), bersetzungen aus dem Tocharischen 1. Abhandlun
gen der Preussichen Akademie der Wissenschaften 1943, no. 16.
Singer, Samuel (1939), Wolfram und der Gral: Neue Parzival
Studien. Bern (Schriften der Literarischen Gesellschaft Bern, 2).
Sinninghe,J R. W (1943), Katalog der niederlandischen Marchen
und Ursprungssagen, Sagen- und Legendenvariantem. Helsinki
(Folklore Fellows Communications, no. 132).
Smith,John Thomas (1949), Nollekens and His Times, ed. G. W.
Stonier. Londra.
Soper, Alexander C. (1949-50), Aspects of Light Symbolism in
Gandhara Sculpture. Artibus Asiae, 12:252-83; 13-63-85.
Steinmann, E. ve Wittkower, R. (1927), Michelangelo-Biblio
graphie 15 10-1926. Leipzig (Rmische Forschungen der Bibi.

153

Hertziana I).
Stirling-Maxwell, W. (1891). Annals ofthe Artists ofSpain. Lon
dra.
Strange, E. F. (1906), Hokusai: 1he Old Man Mad with Painting.
Londra.
Stummer, F. ( 1944), Bemerkungen zum Gtzenbuch des Ibn al
Kalbi. Zeitschrift der Deutschen Morgenliindischen Gesellschaft,

98:377-94.
Sukasaptati: Das indische Papageienbuch. Aus dem Sanskrit ber
setzt von Richard Schmidt. Mnih, 1913.
Talos, I. (1 969), Baumeistersagen in Rumanien. Fabula, 10:196211.
1he Testament ofSolomon, bkz. McCown (1922).
Thieme-Becker (1907ff), Allgemeines Lexikon der bildenden
Knstler. Leipzig.
Thode, Henry (1908), Michelangelo und das Ende der Renaissance,
IV. Berlin.
Thompson, Stith (1955-58), Motif-Index of Folk-Literature, 6
cilt. Kopenhag, gzden geirilmi bask.
Tubach, F. C. (1969), Index Exemplorum:A Handbook ofMedieval
Religious Ta/es. Helsinki (Folklore Fellows Communications, no.

204).
Van de Waal, H. (1967), The Linea summae tenuitatis of Apel
les: Pliny's Phrase and Its Interpreters. Zeitschriftfar A sthetik
und allgemeine Kunstwissenschaft, 12:5-32.
Varese, C. (1955), Prosatori volgari del Quattrocento. Milano ve
Napoli.
Vasari, Giorgio [ 1550), Vite de piu eccellenti pittori, scultori, ed ar
chitetti, 9 cilt. Con nuove annotazioni e commenti di G. Mi
lanesi. Floransa, 1 878-85.
Veckenstedt, E. ( 1883), Die Mythe, Sagen und Legenden der Za
maiten (Litauer}. Heidelberg.
Venturi, L. (1924), Pietro Aretino e Giorgio Vasari. Melanges
Bertaux. Paris.
154

Voss, H. (1920), Die Malerei der Spiitrenaissance in Rom und Flo


renz. Berlin.
Vossler, K. (1909), Medieval Culture:An Introduction to Dante and
His Times, ev. W. C. Lawton. New York: Harcourt, Brace,

1929.
Warburg, A. (1932), Die Erncucrung der heidnischen Antike.

Kulturwissenschaftliche Beitriige zur Geschichte der europaischen


Renaissance. Leipzig ve Berlin.
Wegner, M. (1929), Ikonographic des chinesischen Maitreya.
Ostasiatische Zeitschrift, Yeni Dizi V.
Weixlgartner, A. (1928), Die Fliege auf dem Rosenkranzfest.
Mitteilungen der Ge.rellschaftfar vervielfaltigende Kunst, s. 2022.
Wesselski, Albert (1929), Angelo Polizianos Tagebuch. Zum
erstenmale herausgegeben.Jena.
Whitley, W. T. ( 1928), Artists and 1heir Friends in England 17001799. Londra.
Wickhoff, Franz (1889), ber die Zeit des Guido von Siena.

Mitteilungen des Institutefar sterreichische Geschichtsfarschung,


10:244-86.
Wieland, C. M. (1857), Anekdoten aus der Kunstgeschichte.
Siimmtliche Werke, 35:223-26. Leipzig ve Gschen.
Wille, H. (1960), Die Erfindung der Zeichenkunst. Beitriige zur
Kunstgeschichte: Eine Festgabefar H R. Rosemann. Mnih, s.
279-300.
Winner, M. (1962), Gemalte Kunsttheorie: Zu Gustav Courbets
,.Allegorie reelle" und der Tradition .jahrbuch der Berliner Mu
seen, 4: 150-85.
Wurzbach, Alfred von (1906ff.), Niederliindisches Knstler-Lexi
con. Viyana ve Leipzig.
Zilsel, Edgar (1926), Die Entstehung des Geniebegriffes: Ein Bei
trag zur Ideengeschichte der Antike und des Frhkapitalismus.
Tbingen.
Zimmer, H. (1955), 1he Art of Indian Asia: Its Mythology and

155

Transfarmations. New York.


Zuccaro, Federigo (1607), L'idea de'pittori, scultori, scultori ed ar
chitetti. Torino. Faksimile tpkbasm, ed. D. Heikamp, Flo
ransa, 1961.

"Bu, srad bir kitap. Fikirlerinin zenginlii ve ok sayda


belgeye dayanmas, baka uzmanlar kaln, dipnotlarla dolu
bir cilt yazmaya srklerdi. Ernst Kris ve Otto Kurz ise, cesur
speklasyonlardan kanmadan ve sunmak istedikleri kantla
rn eitliliini hi azaltmadan byk bir dil ekonomisi sergi
liyorlar. . . Eseri yeniden okurken, her sayfada gzn grd
nden ok daha fazlasnn olduunu fark ettim . "

E. H . GOMBRICH

"Estetiin psikolojisi v e sanatsal yaratmla ilgilenen herkes i i n . . . "


ALBERT ROTHENBERG

"Enfes ve rakipsiz bir alma."


HOWARD HIBBARD

'm
: ..
:.

' .

5156C
BAC

www.ithaki.com.tr

U facebook.com/ithakiyayin
i t h a k i

'I twitter.com/ithakiyayinlari

nternet Sat'
www.ilknokta.com

1 1 1 1 11 1 1 1 1 1 1
786053 753049

You might also like