You are on page 1of 98

Bu kitabn ilk 50.

000 basmnn geliri, yazar tarafndan


Nzm Hikmet Kltr ve Sanat Vakf 'na braklmtr.

Tark Akan, 1949'da istanbul'da dodu. Bir ay sonra babas


nn tayini kt. Anadolu'da byd. Denizi ilk kez 16 yanda
grd, bu kadar ok su nasl oluyor diye dnd. Sabahtan
akama kadar denize bakt. Babas albaylktan emekli oldu.
Evi geindirmek iin dn salonunda mdrlk yapt. Ta
rk, Ataky Plaj'nda cankurtaranlk, sandal kiraya verme, bi
let karaborsacl yapt. Yldz Teknik Universitesi'ne bal
yksek makine mhendislii gece blmne devam etti.
Gndzleri kt iportacl yapt, gece niversiteye gitti.
Tam bu srada Ses dergisinin artist yarmasna 'nc bile
gelsem be bin lira alrm' umudu ile girdi, ama birinci oldu.
1970'te ilk filmini ekti. Makine mhendisliini brakt. Yk
sek Gazetecilik Fakltesi'ne girdi. Film tekniini ynetmen
Ertem Eilmez'den ald. '74'te byk deer verdii, tiyatro y
netmeni ve yazar Vasf ngren, hocas oldu. Bugne kadar
110 film ekti. Sinema tarihine geen filmlere imzasn att.
11 yldr eitimci. Anne Kafamda Bit Var, ilk kitab.

Bu k i t a b n olumasnda, beni uyararak, destekle


yerek, zorlayarak bana yardmlar dokunan, eref Gr,
Ahmet Kamaz, Hseyin Ba, Zeki kten, Ali zgentrk, zdemir nce, Yusuf Kurenli, Rutkay Aziz, Can
Dndar, Atilla Cokun, Kymet Cokun, Turgay Fiek
i, Alaettin Arslan ve Alaettin Aksoy, Gltin Kamaz,
ve Nurdan Beergil Acun Gnay'a teekkr ederim.

1. Blm

Bir Dakika,
Beni Nereye Gtryorsunuz?

"Sana hibir ey olmayacak, greceksin bak.


Elini kolunu sallayarak dar kacaksn."
Uak havaalanna yaklarken Mjdat (Ge
zen) beni yattrmaya alyordu. Onu duymu
yor gibiydim. Tutuklanacak olursam onun neler
yapmas gerektiini dnmeye altm; tandk
birka kiinin adn saydm.
"Onlar hemen ara, avukatm devreye sok,"
dedim; bir de btn gazeteleri aramasn tembih
ledim.
Pencere kenarnda oturuyordum, Mjdat ya
nmdayd. Almanya'dan birlikte dndmz ka
filenin br elemanlar da uaktayd. st ste vis
ki itiimi anmsyorum. Sk sk dar bakyor
dum. Heyecanlydm. Yerde beni nelerin bekledi
ini bilmiyordum. Uak inie geti. Arkama d
np baktm. Halit (Kvan) Aabeyle iaretleerek selamlatk. Perran (Kutman), 'gl ol, tela
lanma, arkandayz' anlamnda yumruunu skp
pck yollad. Hrriyet gazetesi yaz ileri m
dr de bizimle birlikte uaktayd.
Durduk. Herkes hareketlendi, ben bir trl
yerimden kalkmak istemiyordum. Gnlszce,
ar ar hareket ediyordum. Mjdat'a dndm:
"Beni gtrrlerse bavulumu sen al," dedim.
"Bavulla ubeye gitmek istemiyorum. Yan ceple11

rinden birinde telefon defterim var, onu yok et."


Yolcular birer ikier ua terk etti. evremdekilere baktm. Halit Aabey ile Perran dnda
kilerin kaamak ve korkak baklaryla karla
tm. Gz ucuyla szldm hissediyordum.
Sulayc tavrlar ve baklar dikkatimi ekti. y
le telalydm ki daha uaktan kmadan polisle
rin gelip beni gtreceini sanyordum.
Korktuum imdilik bama gelmemiti. Ua
a yanatrlan krn iinden yrdm, kori
dorlar getim, keler dndm. Srekli evreme
bakmyor, sivil polis aryordum. imdi uradan
kacak diye bekliyordum, ama yoktu ite. Yanm
da Mjdat vard. O da heyecanl grnyordu.
Kuyrua girmi insanlarn ardna eklendim.
Bir anda kravatsz ama takm elbiseli i k i kii dik
katimi ekti. Bana bakyorlard. Pasaport kont
rol iin benim girdiim srann ucundaki polis
kulbesinin yanma geldiler. Oradan da dorudan
bana yneldiler. Gzlerini stme dikmilerdi.
Artk emindim; bunlar sivil polisti. Tm hareket
leri ar ekim grmeye baladm.
"Tark Bey, sizi yle alalm; pasaportunuzu
verin, biz hallederiz..."
Konuacak halim kalmamt. Havaalannn
ortasndaki karmaa ve grltde siyah-beyaz ve
hareketsiz dikiliyordum. Bu manzaradan makas
la oyulup karlm, baka bir deftere yaptrl
mtm.
Mjdat benimle konuan polise dnd:
"Bir sorun mu var memur bey?"
Polisler onu duymazdan geldiler, hibir ey
sylemediler. Pasaport kuyruu uzuyordu ve bir12

likte geldiimiz kafiledekiler sadece bakyorlard.


Derken polisin sesini yeniden duydum:
"Hakknzda tutuklama emri var."
"Hangi nedenle? Ne olmu ki?"
Soruyu gene Mjdat sormutu. Polisler bilgi
vermemekte kararl grnyorlard; koluma gir
diler, kuyruktan ktk. Beni pasaport kulbeleri
ne sokmayacaklarn anladm. Yrdk. Yanda,
11: l nde 'Emniyet Odas' yazl oday grdm. He
men, beni arka taraftan karacaklarn dnlum. Birden,
"Bavullarm var; bavullarm almalym," de
yiverdim.
Bunun zerine beni pasaport kulbelerinin
yanma gtrdler. Bir polis pasaportumu ald,
herkesin nne geti, pasaportumu uzatt. Kuy
rukta sra beklememize gerek kalmadan, polisle
birlikte salona gittik, bavullarn dnd yr
yen bandn nnde beklemeye baladk.
nce pasaportu alan polis, sonra yava yava
yolcular geldiler. Mjdat'n biraz telah ve akn
olduu dikkatimi ekmiti. Polise bir eyler daha
sordu:
"Tark' nereye gtryorsunuz?"
"Emir var, baka bir ey bilmiyoruz."
Gene elde var sfrd. Beklemeye koyulduk.
Uzunca bir ara geti. Mjdat dayanamad:
" y i ama, nereye gtrdnz de mi bilmi
yorsunuz?"
Polis bu kez yant verdi ama nce bizi yle
bir gzel bekletti. Uzunca bir aradan sonra,
"Birinci ube'ye," dedi.

13

* * *

Bir koturmadr gidiyordu; insanlar kendi


dertlerinin peine dmler, ellerinde paketler,
antalar, bavullarla dkknlara giriyor, kyor,
grevlilere bir eyler soruyor, bir yerlere yetime
ye, bir eyleri karmamaya alyorlard. Asln
da geip gidenlerin evlerine ya da otellerine var
mak dnda hibir ey umurlarnda deildi. Ba
zen birileri acyarak bana bakyordu ya da belki
bana yle geliyordu.
"Abime syle, evi boaltsn," dedim Mjdat'a.
'Demiryol filmi iin Ankara Makine Kimya
Enstits'nden aldm fnye ve kitaplmdaki
yasaklanm kitaplar gelmiti aklma. Silahm
bulmalarn da istemiyordum.
Mjdat'la srekli konuuyorduk. Neler yapl
malyd? l k aklmza gelenler, olaslklar ve daha
bir sr acele ve heyecan sonucu treyen dn
celerdi. Bir ara Mjdat, polise;
"Tark'n hibir suu yok; Tercman gazete
sinin yalan yanl bal yznden oluyor btn
bunlar," dedi.
Sigara stne sigara iiyordum.
Bavul bekleme yerinde tandk birileri var m
diye bakyorum, sanat arkadalar gryorum.
Onlar da beni gryorlar. Merak ve dikkatle tan
dk bir yz aradm halde baklarmzn bu bu
lumasndan rahatsz olmutum. Aradm neydi
bilemiyorum; belki bir tr destek, yreklendirme,
ya da ne bileyim, kta grrz, meraklanma,
mesaj. Ama bazlarnda, "Tark Akan tutukland!"
diye bir azdan barma istei var gibiydi.
14

BT ara, Mjdat ve Halit Aabeyle birlikte yanmda duran Hrriyet gazetesi yaz ileri md
rne dndm (Nezih Demirkent):
"Ahi, gazeteniz yazar artk olup biteni; hem bu
benim iin bir savunma da olur," dedim.
Bylece Hrriyet'in desteini alm olacak
m
Yaz ileri mdr rahat grnyordu. Hi
dnmeden,
"Sen hi merak etme, gereken her ey yapla
caktr," dedi.
(Dedi ama, Selimiye'den salverildiimde tu
tuklanma haberim dnda benimle ilgili en ufak
bir yaz yaynlanmam olduunu rendim.)
Bavullar gelmeye balad. Buradan sonra ne
reye gideceimi, beni nelerin beklediini bilme
diimden, bavulum ne kadar ge grnse o kadar
iyidir, diye dnyordum. Ho, zaman kazan
makla elime ne geeceini de bilmiyordum ya,
gene de artk ynelmi olduum belirsizlie do
ru gidiimi geciktirebilmenin peindeydim. Ama
o konuda da ansszdm ite; bavulum ilk birka
bavulla birlikte kp gelmiti. Bozuldum. G
zmle izliyordum, yaklat, yaklat; alaym m,
almayaym m, alaym m almayaym m... A l
madm. nmden geip gitti. Bavulum nmden
yedi-sekiz kez geti. Mjdat kendininkini alm,
beni bekliyordu. Bavullarn alan gidiyordu. Ba
vullar iyice azalmt. Mjdat,
"Seninki nerede?" dedi. "kmad m?"
Ona durumu aklamak yerine, bilmiyorum
diye dudak iareti yaptm.
Biraz daha zaman geti. Yanmdaki polislere
15

dndm:
"Benim bavulumu Mjdat alsm, ubeye ba
vulla germeyeyim," dedim.
Polisler kabul ettiler. Hemen bavulumu
aldm, Mjdat'n el arabasna koydum. Ar ar,
amaszca hareket ediyordum, havaalanndan ay
rlmak istemiyordum. Polis yle bir kolumu
drtt. Mjdat, Halit Aabey, ben ve polisler hi
konumadan dar ktk.
Beni tanyanlar oluyordu; glenler, el salla
yanlar...
stme bir sululuk duygusu yapmt, kurtulamyordum. Suratm askt. Gzlerim srekli
tandk birilerini aryordu.
k kapsnda sivil polis daha belirmiti.
Mjdat'la ptk. Gzlerine baktm, ayrldk.
Saat be buua geliyordu.
Ak mavi, sivil plakal, ksa burunlu bir mi
nibse bindim. Kapnn karsna denk gelen yer
deki koltua oturdum; ofrn arkasna, cam ke
narna. Yanma pasaport ilemlerimle ilgilenen
polis oturmutu. Bir tanesi en ndeki tek kiilik
koltua, elinde Akrep tayan -drt polis de ar
kamdaki koltuklara yerletiler. in ciddiyetini bi
raz daha hissettim.
ndeki polis, telsiziyle talimat geti:
"...numaradan ...numaraya..."
Biraz sonra yant geldi:
"Dinlemedeyim."
"Mdrm, mal aldk, yola kyoruz."
"Anlald, tamam."
Hareket ettik. nmzdeki araba, iindeki
drt kiiyle sivil plakal beyaz bir Renault'ydu.
16

Bir ara arkama baktm; bir Renault da arka


mzdan geliyordu. yle sk bir ablukaya alnm
tm k i , neredeyse kendimden kukulanacaktm.
Neden bu kadar gvenlik nlemi aldklarn
zemedim. Sknt bast. Sakinlemek iin yine
lediim szler anlamn yitirmiti, ktmserlie
teslim olmutum. Gittike karamsarlatm. Londra asfaltna ktk. Hi kimse konumuyordu. Ben
bir eyler syledim sonunda; ksa sorular. Yantlar
da ok ksa oldu. Onlara sigara tuttum. Hepsi
aldlar. Havay biraz yumuatmak istiyorum; ben
size i y i davranyorum, siz de bana i y i davrann,
demeye getiriyordum. Olmaz ya, olsun istiyor
dum.
Bir ara, minibs incelemeye baladm. Hep
yaptm ey. Aratan normalin stnde grlt
geliyordu; aa baktm, bastm yerler r
mt, egzoz patlakt, koltuklarn yay krk, d
emeleri yrtkt.
"Dklyor bu minibs," dedim. "Geceniz
gndznz yok, aldnz az buz sorumluluk de
il. Keke daha modern aralarla alabilseniz."
O anda neler dndler bilemiyorum, ama
sylediklerimde samimiydim. Ortalk biraz yu
muar gibi oldu. Araya uzun sessizlikler girse de
karlkl sorular soruldu. Telsiz srekli akt, bir
kulam oradayd. Hangi semtten gesek "imdi
uray getik!" - "Anlald!" - "imdi buray ge
tik!" - "Anlald!" seslerinin eliinde ilerliyor
duk. Polislerle sohbet koyulamaya balamt.
Havadan sudan konuuyorduk ama arada ciddi
sorular da geliyordu. Az aradklarn anladm.
Yer belirleme konumalar bir ara kesildi. Telsizin
Anne Kafamda Bit Var

17/2

br ucundaki ses sordu:


"Neredesin - Neredesin?"
"u anda Mecidiyeky'deyiz mdrm, on
dakika sonra oradayz."
Ve Gayrettepe Emniyet Mdrl grnd.
Ana kapdan ieri girdik. Sola kvrldk. Birinci
ube tabelasnn nnde durduk. Kapda bizi
bekleyen be-alt kii vard; biri ksa boylu, esmer,
ok sert yzl, kravatl, tekiler kravatsz, kot
gmlekli. Arabadan indiim an koluma giren po
lis beni giri kapsndan ieri soktu. Sert yzl
kravatl olann yanndan geerken, adam,
"Ge bakalm Tark," dedi; kaln bir sesti.
Byk kapdan ieri girdiimde karma
byk bir salon kt. Salonda, oturulacak yerle
rin dnda banka veznesi biiminde caml bir
blme vard. Yandaki kapdan bu blmeye sokul
dum.
Kravatl, kaln sesli, sert yzl adam, ieride
ki masann yannda dikilmiti. Bana:
"stnde ne var ne yoksa hepsini masaya
koy!" dedi.
Sylediini yaparken bir baka polisin ona
'Mdrm' dediini duydum. Hemen, abucak
bir daha bakp bu sert grnl adam incele
dim.
Saatimi, kemerimi, her eyi masann zerine
koydum. zerimde 10.000 mark vard; hepsi yz
lk bir demet para. Onlar da masann zerine b
raktm. Mdrn gzleri ald:
"Ka para var orada?"
"10.000 mark," dedim.
Mdr,
18

"Neden bu kadar ok parayla dolayorsun;


nereden buldun?" gibi sorular sordu. Paray Ege
men Bostanc'dan almtm.
Mdr yzme bakt, sonra polise dnd:
"lemleri hzla bitirin. Paray kasaya koyun,
emanete aln. Tark' da yan tarafa aln, beklesin,"
deyip gitti.
teberimi kaydederek bir naylon torbaya
koydular. Trk paralarn bana verdiler,
"Bunlar sana gerekli olacak, cebine koy," de
diler.
Pek bir ey anlamadm, ama aldm. Sonra be
ni bu caml blmeden kardlar. Dar ve uzunca
bir koridora geldik, sal sollu kaplar vard. Biraz
yrdm. Tam kardan, gzleri bal bir genci
getiriyorlard. B i r i kolundan tutuyordu. Kenara
ekildim, yanmzdan getiler. Bir an tutulup kal
dm sanki, hibir ey dnemedim, arkama ba
kamadm bile. Neler oluyordu byle, hibir ey
anlayamyordum. Yalnzca korku hissediyordum,
gittike byyen bir korku.
Beni bir odaya soktular. erde kimse yoktu.
k i elik masa, daktilolar, dosya dolaplar gr
yordum. Polis beni bir sandalyeye oturttu, gitti.
Uzun bir sre orada kaldm. Srekli birileri giri
yor, bir eyler yapyor ve gidiyordu.
Akam saat yedi ya da sekiz sularnda mdr
geldi. Sakin grnyordu. kimiz de ayaktaydk.
Olayn nasl olduunu sordu. Hemen byk bir
telala btn oyunculuk yeteneimi ortaya koya
rak en inandrc rolm oynamaya baladm.
Acele acele Tercman gazetesinin yanl bir ba
lk attn, yanl bir haber hazrladn, hibir
19

suum olmadn uzun uzun anlattm. Ayakst


bir ifade ald,
"Sen merak etme, yarn sabah erkenden seni
savcya gnderirim, ifaden alnr, serbest brak
lrsn," deyip gitti.
Nasl rahatlamtm birden. Sabah buradan
kurtulacaktm, serbest kalacaktm, ite bu kadar
d hepsi. eri giren sivil polislerle sohbet ediyor
dum. Zaman zaman ellerinde Akreplerle baka
polisler girip kyor, telefonlar, telsizler, anonslar
duyuluyordu.
Saatler geti.
On bir buuk dolaylarnda bir polis hmla
ieri girdi:
"Kalk! Benimle gel!" dedi sert bir sesle.
Birlikte koridora ktk. Giriteki byk salo
na geldik. Beni havaalanndan alan komiserle bir
polis daha orada bekliyordu. Her ey birden keskinlemiti, ortalkta sivri bir eyler dolanyordu.
Derken mdr geldi. Surat askt. ok fkeli g
rnyordu. Polisler hemen yle bir toparlandlar.
"Bu adamn bavulu nerede? Avrupa'dan by
le mi geldi?" diye bard mdr.
Polislerden biri yantlad:
"Hayr efendim, arkada Mjdat Gezen g
trd."
Mdr bana yneldi:
"Mjdat nerede oturuyor?"
"Bilmiyorum."
Mdr baryordu:
"Hayvan herifler! Gidin abuk her eyi halle
din! Evini de arayn!"
Arkasn dnp kfrederek uzaklat. Salo20

nun havas deimi, arlamt. Neler oluyor


du, anlamyordum. Beni gene ayn minibse bin
dirdiler. Bu kez be polisle yola ktk. nmz
de, arkamzda Renault arabalar yoktu. Sirkeci'den girip sahilden ilerledik. Telsizle srekli ola
rak Mjdat'n evini soruyorlard. Hi konumu
yordum. Az nceki kaygsz halimin aksine telah
ve moralsizdim. Cankurtaran'a yaklarken polis
lerden biri,
"Yahu ok acktk, urada kftecide yemek y i
yelim, ne dersin?" dedi.
Hemen atldm:
"Tabii, ok iyi olur, ben de ok acktm."
Cankurtaran'm hemen kesindeki lokantaya
girdik. Her eyi ben smarladm, onlar yediler.
Telsiz srekli alyordu. Mjdat'n adresi telsiz
le bulundu, yazdlar. Polisler kfteleri yedike
gevemilerdi; davranlar deiti, sanki biraz
yumuadlar. Yemein sonunda gelen hesaba ise
ap kalmamak mmkn deildi; inanlmaz bir
rakam vard faturann stnde. Alt st kfte ye
mitik, ama lokantann iki- akamlk hesab
kadar bir para tutmutu. Polislerle lokanta sahibi
nin ili dl olduklarn dnmeden edememi
tim.
Tekrar minibsle sahil yolundan devam ettik.
Evime doru gidiyorduk. Heyecanm bastrmaya
altm. Acaba Mjdat, aabeyime syledi mi,
acaba aabeyim evi temizledi mi, evdeki fnye ve
kitaplar ortadan kalkt m, kalkmadysa nasl bir
yol izleyeceim, ne sylemem gerekir; bunlar d
nyordum. Komiser srekli telsizle konuuyor21

du. Kar telsiz de, biz geldik bekliyoruz, gibi ya


ntlar veriyordu. Benim komiser yer bildirdi, "u
kadar zaman sonra intikal edeceiz," dedi. De
mek ki bir ekip de evimin nnde bekliyordu.
Eve yaklatka merakm da, heyecanm da
artyordu. Zeytinburnu'nu getik, Bakrky sahi
line yaklayorduk. te gelmitik bile. Kaldrma
ekilmi bir minibs ve askeri kamyon gzme
arpt. Bizim minibs br minibsn arkasna
yanat. Arabadan indik. arp kalmtm; ev
re, sivil polis ve G3'l birok askerle doluydu.
Sanki bir kaleyi ya da dman evini kuatm
lard. Apartmann nn askerler sarmt; hepsi
nin gz stmdeydi. Askeri kamyonun hemen
yanndan bir yzba bana doru geldi. br mi
nibsteki polislerle birlikte apartmann d kap
sna doru yrdk; askerler darda kald. Ev
deki yasak kitaplar ve filmde kullandmz fnyeler aklmdan kmyordu, heyecandan baka
bir ey dnemiyordum. Asansr olmasna ra
men merdiveni trmandk; bir ordu gibi. Merdi
vende insanlar kaynyordu, ama katlardan kp
bakan olmamt. kmaya devam ettik. Altnc
kata geldiimizde; soluk soluaydk. Anahtarla
kapy amak zereyken, yzba,
"Bir grg tan gerek. Komularndan birini
alp gel," dedi.
Alt katta oturan Cahit Bey'in adn syledim.
Polis daha aaya inmeden Cahit Bey kapy at.
Heyecan her halinden belliydi; ksa boylu, gz
lkl, iman bir adamd, yz mosmordu, elleri
titriyordu. Polis gerekenleri syledi.
Kapy atm. l k olarak ben girdim. Sadaki
22

odaya hemen bir gz attm: Kitaplmn yars


boalmt. Bunu grnce byk bir rahatlk duy
dum. Tabii kitaplmn yer yer bo olmas ho ol
mayan bir grntyd. Polis anlamt ama bir
ey yapamyordu.
(Salverildikten sonra aabeyime kitaplar ne
yaptn sordum; fnyelerle birlikte hepsini de
nize attklarn rendim. k i arkadayla eve gel
miler, kitaplara bakmlar, bakmlar, bunlarn
hangisi yasak hangisi deil, iinden kamam
lar; sonra bir avukat arkadana telefonla sormu
lar, gene iin iinden kamamlar, bunun zeri
ne ne kadar krmz kapl kitap varsa hepsini ba
vula doldurmular. Asansrle indirirken asansr
km, komular kurtarm. Evin nndeki de
niz kenarnda ellerinde i k i bavulla i k i kii, saa
sola bakmlar, polise yakalanrlarsa ne yapacak
larn dnmler. Hepsini birden mi, yoksa tek
tek mi denize atacaklarna karar verememiler,
tek tek atmlar, hafif bir lodos varm, atlan k i
taplarn bazlar denizde yzmeye balam, onlar
da korkularndan hepsini birden denize atp ka
mlar.)
Evimin her yeri didik didik aranyordu; Cahit
Bey ve yzba dnda ieride on polis vard. Po
lisin biri yatak odamdan Nesimi'nin kendi el yaz
s ile yazlm bir iirini buldu, salona, komisere
getirdi. Baz kitaplar komisere gsterip, masann
zerine brakyorlard. Bu arada ben polislere ay
demlemitim. Herkese yetecek kadar ay bar
dam olmad iin eit eit bardaklarla ikram
ettiimi anmsyorum. Telsiz srekli alyordu.
Sra zabt tutmaya gelmiti. Komiser el yaz-

syla yazyordu. Masann stnde biriken birka


yasak kitap vard ama onlar kaydetmedi. Nesimi'nin iirini yazmak istedi.
"Bunu da yazmayver," dedim.
Anlalan, Cankurtaran'daki kfteler ie yara
mt; onu da yazmad.
Tutanan altn Cahit Bey ile, yzba imza
ladlar. Yasak hibir ey yoktu ama tutanak i k i
dosya kd tutmutu.
Aa indik. Askerler gitti, biz, i k i minibsle
yola koyulduk. Bu kez Mjdat'n evine gidiyor
duk.
Cihangir'e Tavukumaz'dan girdik. Dolat
mz, evi zor bulduumuzu anmsyorum; ara so
kaklardan birindeydi. Kapy aldk. Mjdat'n se
si duyuldu:
"Kim o?"
Yant kesin ve netti:
"Polis!"
"Bir dakika," dedi Mjdat ieriden.
Uzun bir sre bekledik. Neden sonra kap
ald, Mjdat stnde gecelikle kapda dikiliyor
du.
"Hayrdr, bir ey mi var?"
"Mjdat, bavulumu almaya geldik," dedim.
Bizi ieri ald; drt-be polis, bir de ben. Bavu
lum salonun bir kesinde duruyordu. Mjdat po
lislerle konumaya balad. Ben hemen bavulu
atm. Telefon defterim yerinde duruyordu. Mj
dat bu ii halledememiti anlalan. Polislere bel
li belirsiz bir bak attm, defteri halnn altna sokuverdim. Bavulu kapattm. Dar kmak zere
24

ilerlerken, yatak odasnn kapsndan bir kzn ya


takta oturduunu grdm.
Bavulla birlikte dar ktk. Minibse, ora
dan Gayrettepe'ye.
ok yorgundum. Gecenin ya da drd ol
malyd. Ortalk sakin grnyordu. Adnn T. ol
duunu rendiim mdre durum rapor edildi.
(Zaten evdeki arama boyunca ve Mjdat'n evin
den bavulu almamz srasnda telsizle olup biten
den srekli haberli klnmt.) T. aksi ve suratsz
davranyordu. Birka saat nce beni yreklendi
ren, sabaha karsn, diyen adam o deildi sanki.
Elimdeki bavulu iaret ederek,
"Onu uraya brak," dedi, sonra pose dnd:
"Tark' aaya aln. Tek kalsn." Bana bakarak
devam etti: "Yarn seni savcya gnderirim, bir ge
ce yat bakalm..."
yle farklyd ki tavr... Yanndan ayrlmadan
nce, polise,
"Sert yapma, gzn balamana gerek yok,"
dedi.
Kolumdan tutan polisin yol gstermesiyle,
nce eyalarm braktm, sonra da bavul kovalamacasmdan nce birka saat beklediim odalar
dan getik. Koridor bitti, geni bir kap ald.
Dner merdivenlerden aa indik. Bu kez byk,
demir bir kapnn nnde durduk. Polis kapya
vurdu. Demir ktlenin orta yerindeki gzetleme
kapak ald, birisi bize bakt, sonra kap al
d, elinde kahn bir sopa tutan bir adam belirdi.
eri girer girmez dayanlmaz bir koku duydum.
Giriteki geni alan, elh-altm metrekare kadar25

di. Polisin kald odack solda, kzlarn kaldn


sonradan reneceim hcrelerin uzand taraf
tayd. On-on i k i hcre de sa yanda vard. Polisin
odasnn karsnda bir hcre daha olduunu gr
mtm; ieride tahta bir ranza vard ve hcrenin
kaps yoktu.
k i polisle birlikte bir sre polisin odasnda
oturduk. Srekli imal szler ediyorlard, sanki
hafiften sorgulanyordum. Sopal polis arada dal
ga geiyordu. Yorgundum. Onlara da sylemi
tim: "Yorgunum," demitim. Beni getiren polis
yarn kacam syledi. Sopal olan da olduka
lml davranyordu. Saatin ka olduunu artk
kestiremiyordum. Bir sre sonra beni kardaki
kapsz hcreye koydular. stne karton kutular
serilmi tahta ranzaya uzanr uzanmaz uyudum

26

Sabah olmu, gn mt. Birtakm sesler


duyuyordum, ama gzlerimi aamyordum. Yeni
den uykuya daldm. Uykumun en derin yerinde
bacaklarma bir tekme yedim. Neye uradm
armtm.
"Ne oluyor lan be!" diyerek yerimden frla
dm.
Tam kfr basacakken birden nerede olduu
mu anmsadm. Duvara arpm gibi durdum. Yel
kenlerim suya indi. Basmdaki polis avaz kt
kadar baryordu. Toparlanamadan bir yumruk
da mideme yedim; ranzaya kp kaldm. Polis
kolumdan tuttuu gibi beni akla savurdu. S
rekli de kfrediyordu:
"Bunun ne ayrcal var? K i m koydu bunu
buraya?"
tilip kaklrken yerde oturmu, ayaklarn
uzatm birilerini grmtm, ama ne olduunu
anlayamamtm. Polis beni duvara evirdi; bir
yandan kfr ediyor, bir yandan da fotorafya
fotoraflarmn ekilmesini, parmak izlerimin
alnmasn emrediyordu. Komiser olduunu d
ndm.
Fotoraf beni evirip evirdi. O na kadar du
vara dnk olan gzlerim, yerde oturmu, yalar
yirmi dolayndaki ocuu grd sonunda. Gz29

leri balyd. Baklarm, ekmek gibi kabarm ta


banlarna takld. Bakakalmm. Bir ayak taban
nn bu denli iebileceini aklm almamt. Deh
ete kaplmtm. Gzlerimi ocuklardan alam
yordum. Fotoraf elime rakaml bir tabela tutu
turup sal sollu fotoraflarm ekti. Baklarm
hl ocuklardayd. rktc ayrntlar grmeye
balamtm; i tabanlarda ilerinden szan ka
nn kuruyup siyaha dnm olduu yarm ya
da birer santimlik yarklar vard. ocuklarn sa
kallar uzamt. Birinin elinde de bir ilik oldu
unu grdm.
Fotoraf iini bitirdi, yeni grdm bir po
lise seslenerek;
"Tark Abi'yle bir resmimizi ek, hatra olur,"
dedi.
Bir gzel fotoraf ektirdik. Sonra bir fotoraf
da polisle.
Fotoraf,
"Abi parmak izi iin gelecekler," deyip gitti.
Polis beni odasna soktu. Ortada pis bir masa
vard, st ekmek krntlaryla doluydu. Odann
i k i taraf tel rglerle evrilmiti. Yumuak bal
bir adamd polis, adn syledi:
"A."
Kaytan bykl, parlak, siyah sal biri. Bana
sigara verdi.
Gzm, oturan ocuklara taklmt. A. bak
larmdan rahatsz oldu. enemi tutamadm, o
cuklara ne olacak, falan gibi szler syledim. A.
da beni yeniden kaps olmayan kardaki hcre
ye gnderdi.
Buradan baknca ocuklar grebiliyordum.
30

A., kzlar tarafna,


"Doktor, doktor!" diye seslendi.
Kck, kot pantolonlu bir kz geldi. Sonra
dan kzn tp fakltesinde okuduunu rendim.
"unlara bir bak," dedi A.
Hcreden iyice dar kmtm. Kz, A.'dan
pamuk filan istedi. A. da,
"Yrt onlar," dedi.
Kz, kck boyuyla ocuklardan birini aya
a kaldrp yere bastrmaya alt. Dayanama
dm, hcreye girdim. Dalmm.

"k lan dar!" sesiyle uyandm.


ktm. Tanmadm bir polis, beni iterek,
"u pezevengi dokuz numaraya at!" dedi.
Aradan ne kadar zaman getiini kestiremiyordum; uzun zamandr kendimde olmadm
dndm.
Doktor kz, ocuklarn ayaklaryla ilgilenir
ken yanlarndan geip hcrelerin olduu koridora
girdik. Birka ift gz grdm. Polis bir kapy a
t. eri girdim. Karanlkt ve beter bir sidik koku
su vard. Hcre le gibi tuvalet kokuyordu.
Tek basmaydm. Bir sre sonra gzlerim ka
ranla alt. Zemini seebiliyordum. Her taraf s
lakt. Kapnn karsna denk gelen elli-altm
santimetrekarelik kuru bir yer fark ettim; oraya
gidip meldim. Koku dayanlacak gibi deildi.
Bulunduum yer i k i metreye bir metre kk bir
odayd. iim gelmi, karnm ackmt. Sigara is
tiyordum. Kafam karmakarkt. Hcre kaps31

nm stndeki boluktan dar baktm. Hcreler


den be-alt tanesini grebiliyordum. Sa tarafta
tuvalet vard. Kar hcreden bir ocukla gz gze
geldim:
"Abi ho geldin," dedi alak sesle.
"Sigaran var m?" dedim.
"Yasak abi, yasak."
Sonra o kck aralktan bakalar seslendi:
"Gemi olsun Tark Abi!" diyenler, yumruk
larn skarak destek olmaya alanlar, el salla
yanlar oldu. Yan hcredekilerle de selamlatk,
birbirimize el salladk. Herkes sakallyd. Birine,
"Ka gndr buradasn?" diye sordum.
"Elli," diyenler, "altm," diyenler oldu.
Her an birisi gelip beni alacak diye tetikte
bekliyordum. Ama gene de zaman gemek bilmi
yordu. Ara sra kar hcredeki ocuklarla gz g
ze geliyorduk. Oturuyordum, kalkyordum, meliyordum, melmi olarak uyumaya alyor
dum; olmuyordu. Zamanla baa kamyordum.
Dayanamadm, kapya vurmaya baladm. Polise
seslendim:
"Arkada! Bir dakika bakar msn? Polis bey!
Memur bey!"
Azm kapnn stndeki delie yaklatr
m, avazm kt kadar baryordum. ocuk
lardan birisi,
"Tark Abi... Abi sakin ol, dikkatli ol," diye
uyard.
Kimse gelmemiti. ldracak gibi oldum. Sakinleemiyordum. imde ayaklanan ey bir trl
yatmyordu. Bir sre sonra kapya daha hzl
32

vurmaya baladm. Gene kar hcreden biri,


"Polis bey deme abi, dayak yersin, amirim
de," dedi.
Bu kez hem A m i r i m ' demeye, hem de kapya
vurmaya baladm. Uzun bir zaman sonra A. gel
di, kapy at:
"Ne var?"
"iim geldi; tuvalete gitmek istiyorum."
"Tuvalet izni gnde keredir, akama gider
sin, sabret," dedi.
Tam kapy kapatacakken araya girdim:
"Tuvalet urada; hcrelerden kimse bakmyor."
Hi oral olmad. Kapy kapatp gitti. Kuru
zemine meldim. Bacaklarm iyice skyordum;
olmuyordu gene de. melmek de kr etmiyordu.
Yolu yoktu, hcreye iemeye karar verdim. Kap
nn stnden yeniden koridora baktm, kar hcredekilere alak sesle seslendim:
"Arkada, baksana yahu... Tuvaletinizi nereye
yapyorsunuz?"
"Orada st kutusu yok mu?"
"Burada bir bok yok!"
"O zaman koyver gitsin."
Ks ks gldler.
Bir sre daha sabrettim, sonra hcreye ie
dim. Belli olmasn diye kuru blm slatmamaya dikkat ettim. iimin kokusundan rahatsz
olurum sanyordum ama fark etmedim bile. eri
deki sidik kokusu zaten her eyi bastryordu.
Rahatlamtm. Meer i yapabilmek ne gzel
mi, ne bulunmaz nimetmi... O rahatlkla melip biraz kestirmeye altm. Zaman zaman ba
ardm da.
Anne Kafamda Bit Var

33/3

* * *

Karnm ackmt. Saati merak ediyordum.


Skntdan patlayacak gibiydim; skntdan, tedir
ginlikten, meraktan. Her dakika koridora bak
yordum. Arada bir hcre kaplar alp kapan
yordu, ama neler olup bittiini gremiyordum.
Her seferinde yerimden kalkp baktm ama bou
na. Bir aralk meldiim yerde gene uyudum.
Bir hayli zaman geti. Arada bir kar hcredeki
ocuklarla konutuk. Polisin ayak seslerini du
yunca hemen geri ekiliyorlard.
Polis koridorda bas bas baryordu:
"Aranzda konuan grrsem ananzdan do
duunuza piman ederim!"
Bir yandan da kaplara sopayla vuruyordu.
Ackmtm. Su bile yoktu.
Derken kaplar teker teker almaya balad.
ocuklar nmden geip tuvalete gittiler. Sra be
nim hcreme geldi, polis,
" dakikan var, abuk ol," dedi.
Tuvalete gittim.
Byle tuvaleti askerde bile grmemitim. Ala
turkayd, ii azna kadar bok doluydu. Kokusu
da grnts de le gibiydi. Bir kenarda, darack
bir oyuntunun ucunda bir lavabo vard. i simsi
yah olmutu. Suyu atm, ayaklarma dkld; la
vabonun ortasnda geni bir atlak vard. Elimi
yzm ykadm, kana kana su itim. Tuvalet ii
mi de halledip dar ktm. Kapda bekleyen po
lisle birlikte i k i adm atp hcreme girdim.
Bylece hcremde neden yerlerin su iinde
34

olduunu da anlamtm; btn bu pislik tuvalet


ten tap geliyordu. Gene yerime oturdum. Hafif
hafif kanyordum ama dorusu umurumda de
ildi. Uyuklamaya baladm.
Kimbilir ne kadar zaman getikten sonra
uyandm, ayaklarm alsn diye hcrede biraz
dolatm. Hcrenin duvarlar boyunca, ayaklar
mn slanmasna aldrmadan yryordum. Za
man geiyordu herhalde. Darda hi ses yoktu,
t kmyordu. Herkes uyuyor, diye dndm;
ben de uyudum.
* * *

Gece yarsn getiini dndm saatler


de, ayaklarm smklbcek gibi toplayp yere
kvrlmken, birdenbire kap ald. Frladm
ayaa kalktm. Birini stme doru ittiler. Gen
bir ocuktu; yirmi-yirmi bir yalarnda. Kapya
baktm; olaanst i r i bir polis hcre kapsn
kaplam dikiliyordu. Elleri de kocamand. Aa
beyim de ok iriyan biridir, polisin irilii aklma
yer ettiine gre aabeyimden bile yaplyd de
mek, diye dnecektim sonradan.
Polis, hcreye getirdii ocua sordu:
"Sen neden geldin lan?"
Ayaktaydm. Merak ve heyecanla izliyordum.
"Benim bir suum yok," dedi ocuk.
"Ne yani lan, suun yok da seni camiden mi
aldlar, pezevenk, neden aldlar?"
"Evden aldlar... Ders alyordum... Tp fa
kltesinde okuyorum. Beni aramyorlar aslnda,
abimi aryorlar; ama beni aldlar."
35

"Abin kimmi lan?"


"Mehmet ener. Ben de Hasan Hseyin e
ner."
"Balatma lan Ahmet'inden Mehmet'inden!
Kimmi lan Mehmet ener?"
"Aca'ya silah veren," dedi ocuk, vnerek.
O na kadar ocuu i i yiyecekmi gibi bakan
polisin tm hrs tkenmiti.
Ben araya girdim; fkeyle:
"Bu ocukla beni ayn yere koyamazsnz,"
dedim.
"Sen de kimsin lan?"
"Ben Tark Akan'm."
"Ne olmu lan Tark Akan'san? Neden kalamyormusun bununla? Bu insan deil mi?"
enemi tutamadm, ettim lafm:
"Ben bu faistle kalamam, beni baka yere..."
Mideme bir yumruk yedim. Ayaklarm yer
den kesildi. Neye uradm anlayamamtm.
Kendimi yerde buldum. ki- tekme de yerde ye
dim. Kafam kolluyordum. Kfrn bini bir para
tabii. Mideme yediim yumruun arsn bede
nimin her yerinde hissedebiliyordum. Derken
kap byk bir grltyle kapand. Kafam yava
yava kaldrdm. ocuk karmda duruyordu. Ba
na bakyordu. Toparlandm. Kuru olan yere
meldim. ylece duruyorduk. Uzun bir sre hi
ses karmadan bekledik. Sonra anlamsz, sama
sapan eyler konumaya baladk. Zaman zaman
gzlerimiz kapanyordu, ama srekli birbirimizi
kontrol ediyorduk.
* * *

36

Sabah olmutu. Yani ben sabah olduunu tah


min ediyordum. Hcre kaplarnn teker teker
aldn duydum. Bir ses, bakkaldan bir ey isti
yor musunuz, diye soruyordu. Hcrelerden ek
mek, beyaz peynir, st, salam sesleri geldi. Bizim
hcrenin de kaps ald. Bakkal,
"Ne istiyorsunuz?" diye sordu.
Yan hcrelerden duyduum eylerin hepsini
syledim:
"250 gram beyaz peynir, ekmek, 250 gram sa
lam, kutu st."
Bakkal,
"Sen burada yenisin galiba," dedi. "Bunlar sa
na yetmez, sabah, len, akam yiyeceksin."
Her eyi i k i katma karttm, parasn verdim.
Bakkal yanmdaki ocua sordu.
"Benim param yok."
Bakkal da ekip gitti.
Bakkaldan saatin sabah alt olduunu ren
mitim. Bir sre sonra polis teker teker hcrele
rin kapsn ap tuvalet ziyaretlerini balatt.
Hcrelerin tuvalet ii bitince bakkal erzak dat
maya balad. Alktan perian durumdaydm. Ye
mekten baka bir ey dnmyordum. Sipari
lerim gelmiti. A kurtlar gibi yemeye baladm.
ocuk bana bakyordu. Gz yediklerimin ze
rindeydi. Dayanamadm, onu da ardm. Kah
valty paylatk.
Saatin sekiz buuk olduunu sandm sra
larda, bir polis sesi duyuldu. Yksek sesle adlar
okunuyordu. Her okunan ada karlk hcreler
den bir ses geliyordu. Polis, hcrelerden yant gel

dike 'sorgu' ya da 'sevk' diyordu. Kaplar alp


kapand. Yirmi-yirmi be kiinin ad okundu.
Kapnn stnden izliyordum. ocuklarn st
ba kirliydi, aslnda k i r l i deildi de le gibiydi;
sakallar uzam, yzleri kararmt. Gencecikti
hepsi. Can kulayla admn okunmasn bekle
dim; okunmad. Sonra sesler azald. Sessizlik ge
ne her yere yayld. www.cizgilforum.com
* * *

Kemde oturuyordum. Birden kap ald.


Hemen ayaa kalktm. Polis,
"Sen gel," dedi, beni dar kard.
Koridor boyunca yrrken giriteki alan g
rebiliyordum. Yry sresince, daralp genile
yen gr alanma giren yedi-sekiz ocuk, yzleri
duvara dnk bekliyorlard. Birka adm atp ba
ka bir hcrenin nnde durduk. Polis kapy at.
"eri gir."
eri girdim. Kapy kapatt. Bir eyler olacak
diye umutlanmken, kacam dnp heye
canlanmken kendimi baka bir hcrede, gen
lerle birlikte bulmutum. Benimle birlikte yedi
kiiydik. Buras da ktm hcreyle ayn byk
lkteydi; i k i metreye bir metre. eri girdiimde
bazlar ayaa kalkt. Teker teker, 'ho geldin',
'gemi olsun' gibi eyler sylediler. Hemen, yedi
kiinin burada nasl kalacan sordum. Glmeye
baladlar.
" k i kii de sorguya gitti, bir de onlar dnerse
o zaman gr bak," dediler.
Oturduk. Sk tepi bir durumdaydk; bacak38

larm uzatanlar, toplayanlar. Kapnn altndan bi


raz olsun hava alrm diye yana oturmutum, ama
olacak gibi deildi. erisi ok havasz ve scakt.
Birka kii donuyla oturuyordu. Hcre tavannn
aydnlk olduunu fark ettim. Sokaklarda kald
rmlarn stne denen kaln camdan yaplm
t. Byle birka hcrenin zerinde herhangi bir
yap yoktu anlalan. Bir kede st kutular du
ruyordu. Birkann iinde st, birkann iinde
su ve i vard; hepsinin yeri ayryd tabii. Za
manndan nce ii gelen duvara doru dnyor,
kutunun iine ieyip yerine koyuyordu. Karton
kutunun iine yiyecekler konmutu. Kutunun
her yeri yalyd. Alm karton kutular yerlere
serilmiti; bunlarn zerinde oturuyorduk.
ocuklarla sohbet ettik. lerinde hi sac ol
madn vnerek sylyorlard ama gene de
hepsi ok temkinli grnyordu; kimin ne oldu
u belli deildi aslnda. Herkes ajan, polis olabi
lirdi. Benim neden ieri girdiimi merak ettiler.
Uzun uzun anlattm. Avutmaya altlar.
"Sana hibir ey olmaz, hemen karsn," de
diler.
Hepsi renciydi; baka baka niversiteler
de okuyorlard. Aralarndan bazlar ok uzun s
re ieride kalmt. Biri doksannc gnne yak
layordu, yani her an sevk edilebilirdi. Gzalt
sresi krk be gnd; bu sreden fazla Siyasi ube'de tutmaya haklar yoktu. Ama krk be gne
yaklarken Skynetim'e sevk karlyordu, Se
limiye'de savc serbest brakyordu, ocuk da se
viniyordu serbest kaldm diye. Oysa ocuu geti
ren ekip Selimiye'nin kapsnda bekleyip serbest
39

kalan tekrar tutukluyor, gene Siyasi ube'ye ge


tiriyordu; ikinci bir krk be gn balam oluyor
du. erdeki ocuklar 'birinci krk be' ya da 'ikin
ci krk be' diye konuuyorlard.
len tuvaletinden sonra kutudaki yiyecekle
ri paylatrdlar. Akam yemei ayrld.
Bir-iki kii yan yatabiliyordu. Bazlar, otur
maktan yorulanlar, ayaa kalkyordu, o zaman bi
raz yer alyordu. Akama doru, saat be gibi,
yava yava sorgudan dnler balad. Ben 2 nu
maral hcrede kalyordum. Kap ald. Bir ocu
u ieri attlar. Arkadalar hemen ocuu tutarak
yere yatrdlar. ocuk pelte gibiydi. Yalnzca inli
yordu. Hcrenin tam ortasnda uzunca yatyordu.
Hepimiz ayaktaydk. Grnrde herhangi bir ey
yoktu; kan, morluk gibi. Sonra ocuklardan biri,
"Elektrikten geliyor," dedi.
ocua glkle su iirdiler. evresine melmitik. Uzun bir sre uyudu. Akam uyand
nda kollarnn tutmadn grdm. Filistin as
ksna almlar. Kayglanacak bir eyi olmadn,
ertesi gn hareket edebileceini sylediler. Yeme
ini arkadalar yedirdi. ocuk yerde yatt iin
drt-be kii ayakta duruyor, srayla yere meliyorduk. Zaman gesin diye her eyden konuu
yorduk. Bazen espriler yaplyor, fkralar an
latlyordu. Geici de olsa bir an rahatlyorduk.
Akam tuvaletine ktk, sonra yemeimizi
yedik. Kutudan karlan ekmekler blnd, ii
ne beyaz peynir, ikier dilim salam ve zeytin kon
du.
Ge bir saatte bir kzn uzaktan gelen lk
larn duyduk. Uzun uzun baryordu. Sesi bir
40

sre kesiliyor, sonra yeniden balyordu. K i m i za


man lklar ok derinden geliyordu, duymak
iin kulak kabartmak gerekiyordu; bazen de ses
ler iyice ykseliyordu. Bu sesi sabaha kadar din
ledik. kenceden gelen ocuun anlattna gre
bir eve yaplan operasyonda polislerin elinden ka
an gen bir kz ikinci kattan aaya atlam, bir
yerleri krlm. Kzn krklaryla oynayarak i
kence yapmlard. nanlacak gibi deildi ama
insan lklar duyunca baka bir ey olamaya
can dnyordu. Sabaha doru ses kesildi.
Sabah tuvaleti, bakkal fasl... Sekiz kiiden
yalnzca i k i ya da kiinin paras vard. En ok
para veren bendim. Paralar kutuya atlyor, sipari
i bir kii yapyordu. Aramzda komn hayat ba
lamt; olan olmayana verecekti. "Sosyalizmi ya
atyoruz," diye espriler yapyorduk.
Sabah yemeinden sonra gene listeler okun
du. Her hcreden iki- gen kt. Bizim hcre
den i k i kiinin ad okundu; biri sevk, biri sorgu
iin. Sevk iin giden neeli, sorguya gidense ask
suratlyd. Benim adm gene okunmad.
ocuklar meydanda topland. Ayak sesleri ya
va yava azald. Hcrede yatan ocuun kollar
hareketlenmeye balamt. Bir arkada kollar
na masaj yapmaya alt.
len tuvaleti, len yemei, sohbet derken,
akama doru ikenceden dnenler geldiler. Hc
relerin kaplar ald, kapand. Bizim hcreye
kimse gelmemiti. Akam tuvaletinden sonra alt
kii oturduk. erisi tenhalamca sanki biraz ra
hat etmitik.
41

Birden kap ald. Polisin biri bana,


"k ulan dar!" dedi.
Hibir polis 'ulan'sz konumuyordu. Ben he
men ceketimi aldm. (eri girerken siyah, mev
simlik, gzel bir ceketti, bazen yastk, bazen yor
gan diye kullannca ceketlikten kmt.) Ayak
kablar demir kapnn dnda duruyordu, hepsi
birbirine karmt. Hepsi de topuuna baslarak,
terlik gibi kullanlyordu. Mokasen de olsa byle
kullanmak zorundaydk, nk ayakkabya har
canacak zaman yoktu. O kargaada ayakkabm
buldum, giydim. O saatte sorgu olmad iin d
ar kacam diye umutlanmtm. Polis nden
bir-iki adm ilerledi, hemen yan taraftaki hcre
nin kapsn at: 1 numaral hcre.
"Gir lan ieri!"
Ayakkablar hcrenin kapsnda karttm.
Kapnn nnde bir sr ayakkab vard. eri gir
dim. Kap kapand.
Bir-iki adm attm, sadaki duvarn ortalarn
da zar zor bir kiilik yer atlar, oraya oturdum.
ocuklarn hepsiyle selamlatk.
"Ho geldin, seni burada grmek ne garip, de
mek yalnz deilmiiz," dediler.
B i r i oturduu yerden kalkp,
"Abi buraya otur, rahat edersin," deyip kap
nn gsterdi.
Onlar rahatsz etmemek iin,
"Buras iyi," dedim.
Biri dnda hepsi ok gen. O birisi, sarn,
posbykl, ak renk gzl, otuz-krk yalarnda
cin gibi bir adam. Mhendis odalarndan birinin
bakanym. ok neeliydi, ok da konukand,
42

fkralar anlatyordu. Neesini herkese bulatr


yor, ieridekilere moral depoluyordu. Gemi
gnlerdeki olaylar arptarak, komikletirerek
anlatyordu. Hepimiz glyorduk.
ocuklar, neden ieri girdiimi sorduklarnda
o yantlad:
"Seni de mi camiden aldlar yoksa?"
Laf azmdan almt. Glmeye baladm.
Ben de yava yava rahatlyordum.
ersi metreye metre grnyordu. Tam
krk kiiydik ieride. yle scak, yle bunalt
cyd ki herkes donla oturuyordu. ounluk duva
ra yaslanmt. Tavanda 40 mumluk bir ampul
yanyordu. erisi sarmtrak bir renk almt, du
varlar terlemiti; sarmtrak bir su akyordu. Yer
lere gene karton kutular alm, yer dei yapl
mt.
Mhendis, herkesi teker teker tantmaya ba
lad:
"Bu TKP'den, idamlk. Bu falanca rgtten,
balk tutarken yakalanm, denizdeki balklar ze
hir liyormu..."
Btn ocuklarn adlarn biliyordu. K i m i an
latrsa o glmeye balyordu. armtm. Tutuk
lanma, ikence ocuklarn umurlarnda deilmi
gibi grnyordu. Mhendis, biri iin,
"Bunun u kadar bombalama ii var," gibile
rinden bir eyler sylyordu ama sanki ocuun
umurunda deil gibiydi. "Bu enayi tm," "Bu
polis, buna dikkat et," diyordu, gene kimse ciddi
ye almyordu. Duvara sralananlar teker teker an
latt ve kapya yakn duran, ok zayf, irkin su
ratl bir ocukta kald: "Bu iimizdeki tek faist
43

polis kpei; ajandr. Burada ne duyarsa gider yu


karda anlatr."
Akam tuvaletinden sonra sra akam yeme
ine gelmiti. Bir daire oluturduk. Karton kutu
lar ortaya geldi. Mhendisle ocuklardan biri, ne
valeyi paylatrdlar. Akam yemeinde nevale
nin hepsinin bitmesi gerekiyordu, sabah yenileri
alnacakt. Yemekler yendi. Kenarlara ekildik.
pler topland, p kutusuna atld; salamn zar,
peynir ktlar, ekmek krntlar. Ben de donla
oturmaya baladm.
Bir ara mhendis,
"Tark ay ier misin?" dedi.
Herkes kkrdamaya balad. Yant vermedim.
Bir eyler dnd belliydi. Sonra bir daha sordu:
"ay ier misin? imdi demleyeceiz."
Herkes oyunu biliyor, glyordu. Ben de
gldm.
"Yemein stne mis gibi olur, ierim," de
dim.
"Tark'a ho geldin ay demleyelim, yle de
il mi arkadalar?"
"Tamam. Olur," dedi herkes.
Ben de bunun altndan ne kacak diye me
rakla bakyordum. Yemek yerken oturduumuz
gibi dizildik, geni bir daire olduk. Mhendis fa
iste dnd:
"Ver bakalm bugnk dln."
Faist hemen bir yerlerden bir tane sigara
kartt. Glmeye baladm. Demek ay, sigarayd.
Mhendis,
"Bu ocuk yukarda kustuu zaman, onu siga44

ra ile dllendiriyorlar," dedi.


Kibrit kutusunun eczasnn kk bir paras
ve bir kibritle sigaray yakt. Kibriti ve eczasn da
o faist vermiti. Sra bana gelene kadar dokuz ya
da on kii vard. Sigaraya yiyecekmi gibi bak
yordum. Herkes birer frt ekip yanmdakine ver
di. Duman flerken elleriyle datyorlard. So
nunda sra bana geldi. Sigaraya bir asldm. Daha
duman brakmadan bir daha asldm. Sigaray
yan tarafa verdim. Benden sonra bir-iki kiiye da
ha gitmiti k i , mhendis ciddi bir tavrla:
"Ayp ettin Tark," dedi.
aka m yapyor, ciddi mi, anlamamtm.
"Bak burada krk kiiyiz, sen i k i nefes ektin,
bakasnn hakkn almaya hakkn yok..."
Suratma tokat yemi gibi olmutum. Ne di
yeceimi bilemedim.
"Arkadalar, kusura bakmayn, uzun zaman
dr sigara imiyorum, zr dilerim," dedim.
ocuklardan biri,
"Tark Abi, bover, ben ekmiyorum, hakkm
senin olsun," deyip sigaray yanmdakine geirdi.
Daha kt oldum.
Sigara faslndan sonra ayaklarmz ileri uza
tp kenarlara oturduk. Felaket kanyordum. Ka
pnn altndaki aklktan baka hava alacak hi
bir yer yoktu. Bazlar kapnn yannda duranlarn
biraz daha kenara ekilmesini istiyor, azlarn
kapnn altna sokup dardan hava almaya a
lyorlard. O zaman da ieri hi hava gelmiyordu.
Bir sre sonra mhendis sabah kahvalts iin
para toplamaya balad. Kapnn yannda bir ivi
ye aslm orabn iindeki paralan sayyordu:
45

"Evet arkadalar komn paras azalm, olan


lar atsn bakalm."
Birounun hi paras yoktu. Olanlar verdi.
Derken mhendis, elenceli bir tavrla faisti
konuturmaya balad:
"Hadi bir kere daha anlat ili'deki u ocuu
nasl vurduunu."
"Bo ver abi, hep bunu anlatacak deiliz ya."
"Anlat olum, Tark gibi yeni gelen arkadalar
var, onlar da duysunlar sizin ne menem bir pislik
olduunuzu."
Biraz bekledik. ocuun anlatmaya niyeti ol
mad anlalnca sz mhendis ald:
"imdi bu kpek, solcu bir ocuu uzun bir
sre izlemi, ocuk evine gitmi, apartmann d
kapsn anahtarla aarken bu herif silah daya
m, ocuu giri katma itip drt-be el ate etmi,
hemen oradan koarak ayrlm, keyi dnm,
sonra rahat rahat yrmeye balam, bir ke da
ha dnm, bir daha, apartmann br kesin
den km; yani bir daire izmi. Halk apart
mann nne toplanm vurulan ocua bakyor
mu, bu da (eliyle gstererek) kalabaln arasna
karp kendi vurduu ocuun cesedini seyret
mi. nsan msveddesi. Burada tek olduu iin
sesi pek kmaz."
Eaistin yzndeki alayc glmsemeyi anm
syorum.

Akam oldu, uyku saati geldi, ama ne mm


kn. Balk kasalarmdaki palamutlar gibi dizilmi
46

durumdaydk. Yzst ya da srtst yatyorduk.


Duvarn b i r i ikenceden gelenlere ayrlmt.
Uyumak ok nemliydi, nk ertesi gn k i m i n
sorguya gidecei belli deildi. Din ve dayankl
olmak gerekliydi. Btn bir gece deliksiz uyu
mak olanakszd oysa. Bitler ve pireler, kalabalk
ve havaszlk, tek tip besin. (Ayn hcreyi payla
tm kimya mhendisi Hseyin'den sonradan
reniyorum; besinlerin hibirinde tuz yok, be
den terliyor, tuz kaybediyor, tuz alamyor. Bu da
bedendeki direnci kryor, zihni yoruyor. Besinler
bilinli seilmi. CIA'nn deneylerinden alnan
bask ve ikence yntemleri de dahil olmak zere
direnci krmak iin her yol uygulanyor. Besinle
rin hepsi uyumay da dinlenmeyi de gletiriyormu.)
Sabaha kadar debelendik durduk. Tam uyku
ya dalacakken yan hcrenin kaps alyor ya da
kapanyor, bir demir grlts duyuluyor ya da
uykudayken hcredeki birisi fenalayor, kapya
vuruluyor, polis arlyor, yardm isteniyor; tabii
polis hemen gelmedii iin uzun bir sre kap
yumruklanyor, hcredeki herkes uyanyor.
Bu hcrede i k i ya da gece kaldm. kence
ye en ok bu hcreden adam gtrdler. Yedi-sekiz kii gidiyor, drt-be kii geliyordu. Gelenler
perian durumda oluyorlard. Kan ieyenler, elikolu tutmayanlar, sabaha kadar inleyenler, zaman
zaman alayanlar. Annesine ya da kz kardeine
yaplan ikenceyi kimilerine zorla seyrettirdikle
rine tank oldum.
Gene bir sabah tuvaletten dnm kapnn
47

tan kar duvarnda yerde yatyorken kap hm


la ald. k i polis ieri bakt. Biz yava yava to
parlandk, yatanlar doruldu, bazlar ayaklarn
toparlad. Polis,
"Burada bir artist varm," dedi. "Kimmi bu
artist?"
Gzleriyle beni aryordu. Adamn kstah tavr
birden sinirime dokundu, zaten sinirlerim ayak
tayd, yerimden kprdamadm.
"Ulan kalksana ayaa!" diye bir bakasna
bard, gzleriyle de beni aryordu. Baklar ze
rimden drt-be kez gemesine karn tanmad
beni. Sonunda,
"Buradaym," demek zorunda kaldm.
"k dar."
Toparlandm. Pantolonum zaten zerimdeydi,
gmleimi giydim. Ceketimi alp dar ktm,
demir kap grltyle kapand. Ayakkablarm
biraz zor buldum.
Hcreden biraz uzaklatk. Polis durdu. Ben
de durdum. Polis A. geldi yanmza. polis ve
ben, ylece dikiliyorduk. Sonunda polislerden bi
ri (A. deil):
"Al bakalm u sprgeyi eline," dedi.
Aldm.
Bararak devam etti:
"Beni dinleyin! Herkes pn kapnn altn
dan atacak; artist de buralar sprecek!"
Bir an, spreyim mi, sprmeyeyim mi diye
dndm. Sonra elimdeki sapl sprgeyi ayak
larmn evresinde ufak ufak, isteksizce hareket
ettirmeye baladm.
"Ulan plerinizi dar kartn, yoksa fena
48

yaparm!"
Dokuz-on hcrenin hibirinde hareket olma
d. Ben de gnlsz, sprmeyi braktm, pleri
beklemeye baladm. Kimsenin kmldamadn
grnce polis sinirlenmiti:
"Ulan plerinizi dar kartn! Vatan haini
Tark Akan toplayacak!"
O da ne? l k kez biri bana Vatan haini' diyor
du... Szler kulamda yankland...
Zaman geiyordu, ama hl hibir hareket
yoktu. Sinirine hkim olamayan polis, bir numa
ral hcrenin kapsna sk bir tekme att ve anaavrat kfre balad. Bir bana dnyor, "Vatan ha
ini!" diye baryor, bir hcrelerden yana dnyor,
kfrediyordu. Sonra en utaki hcrelerden onu
lgna eviren ses duyuldu:
"Memur bey, ben sprrm... Tuvaletleri de
ykarm... Ama ona yakmaz..."
Hi bu kadar gururlandm anmsamyo
rum... Boazm dmlenmiti...
Polis fkeyle o sesin geldii yere yneldi. Bir
yandan da,
"Hangi hcreden geldi lan o ses? K i m lan o?"
diye kpryordu.
Araya girdim:
"Arkadalar, olay bymesin, karn pleri
nizi, ben temizlerim."
br hcrelerden de sesler ykseliyordu:
"Olmaz Tark Abi, sen brak, biz temizleriz..."
"pmz kartmayacaz..."
Polis sinirden ve aresizlikten olduu yerde
kalakalmt. Ne yapacana karar vermek iin
dnyordu. Hakaret ederek hcrelere doru
49/4

atlacakken A. kolundan tuttu,


"Uzatma, tamam," diyerek polisi yattrmaya
alt. Polis hl hcrelere dnm baryordu:
"Komnist eolueekler!"
A. yanma geldi.
"Tark; brak sprgeyi."
Baran polisi de kenara ekti.
A.'yla birlikte kzlar blmnn bulunduu
yana gittik. Buras deiik bir yer. Yeni yaplm
sanki. Yedi-sekiz hcre, kaplar ak, ileri kzlar
la dolu. Beni de bu hcrelerin en batan ikincisi
ne koydu Polis A.; numarasn anmsamyorum.
Hcrenin ii ok karanlkt; lamba yoktu. D
ardaki k, kapnn stnde ve altndaki iki-
parmak aklktan ieri vuruyordu. Daha nce de
rastladm, st karton kutularla kaplanm tah
ta ranzalardan birini grdm.
Oda bir metreye i k i metreydi. Bu hcredeki
ilk gnmn neredeyse tamam uykuyla geti.
Zaman zaman uyanp dar baktm; kzlarn geti
rilip gtrllerini grdm, tekrar yattm, kalk
tm, birka adm yrdm, yattm. Akam oldu.
Acktm.
Gecenin ge bir saatinde Polis A. beni dar
kard:
"Gel, biraz konualm."
Geni sahanln kenarndaki evresi telle
rl, kafes gibi yerde oturduk. Elektrikli ocakta
ay kaynyordu, gzm aya dikmitim. Anla
m olacak k i ,
"imdi bir ay ieriz," dedi.
50

Oturup sohbet etmeye balamak zereyken


d kap vuruldu.
"Sen hcrene git; ters birisi geldiyse i y i ol
maz," dedi.
Hcreme gittim. Biraz sonra A. geldi, gene be
ni alp gtrd. Ayn sahanlktaki tel rgl alana
geldik. Bir polis daha gelmiti, krmz bir sakal
vard, zayf, kt suratl, kt bakl biriydi. G
zm bu kez de sigaraya dikmitim. Sohbete ba
ladk.
Filmlerde hangi kadnlarla oynadm? Ka film
yaptn? Trkn oray nasl?
Derken sigaralar yakld, ilk sigarada sarho
oldum, arkasndan ay... Bir bardak, bir bardak
daha... Oh, dnya varm...
Sorularna ksa yantlar veriyordum. Aslnda
beklediim eyleri sormaya ne zaman balaya
caklar diye tetikte dinliyordum. Tam tersine, du
rum belden aa sorulara dnmt:
"Sevime sahnelerini nasl yapyorsun? Ka
dnlar ne yapyorlar?" diye balayp, "Ka nly
le yattn?" trnden pespayelikler.
Benden yant alamadklarn grnce ak ve
srarc sorulara getiler.
Bu arada ben sorulan baka yne ekmeye
alyordum:
"Ne kadar maa alyor sunuz? Bu parayla nasl
geiniyorsunuz? Evli misiniz?"
Yaam koullarnn zorluundan sz ediyor
dum. Konuyu daha duyarl ve yumuak noktalara
getirmek istiyordum. Baktm sohbet beklediim
gibi ilemiyor, buradaki hcre yaantmzdan ko
numaya baladm. Onlarn da ikyetleri vard:
51

Zaman zaman bitlendiklerini, bitleri eve gtr


dklerini, y i r m i drt saat nbetin ar geldiini
anlattlar. Bu sre boyunca hep sigara imitim.
Ge saate kadar oturduk. Azm zehir gibi
hcreme dnerken A.'dan sigara istedim. Bana
be tane sigara ve kibrit verdi. Ranzaya yatp bir
sigara yaktm.
Sabah gne her zamanki gibi baladk; tuva
let, bakkal, sorguya gidenler.
Kapnn stnden baktm, zayf, ksack boy
lu kzlar, polis nde onlar arkada sorguya gidiyor
lard. Hcremin sa yannda tmyle kzlara ait
olduunu dndm be ya da alt hcre vard.
Solumdaysa bir tek hcre.
Kzlar akama dndler Durumlar iler a
yd. Birbirlerine yardm ediyorlard. Biri ayak
kablarn eline almt. Hepsinin gzlerinin feri
snm, ar ar yryorlard.
Polis A.'nm yerinde baka bir polis grdm.
Sonradan rendim: ad O. imi. Ona Kemik K
ran diyorlard; iriyar, posbykl, bal rengi sal,
illi suratl, kt bakl biriydi. Seyrek salarn
geriye doru taramt. Alt ocuu olduunu
renmitim.
k i tane sigaram kalmt, birini akam yeme
inden, ikincisini sabah kahvaltsndan sonraya
ayrmtm.
Akam oldu. Yemeimi yedim, sigaram yak
tm, uzandm. Ortalk ok sessizdi. Hafif kestir
dim. Gece yarsndan sonra ranzada dorulup
oturdum, ayaklarm kar duvara uzatm du
rumdaydm. Dnyordum. Derken kulama
tkr tkr sesler geldi. evreme bakndm, ama
52

ses kesildi. Biraz sonra gene balad; hcrede fare


mi vard acaba? Her yere baktm ama bir eyler
kemiren bir fareye rastlamadm. Ses kesildi.
Ayaklarm uzatp, 'Olum Tark, kafay tozutu
yorsun,' diye dndm. Ama ses gene balad.
Bu kez dikkatlice dinledim, hcrenin neresinden
geldiini anlamak istiyordum. Kap tarafndan
deildi. br taraftan olmalyd. Ses ranzann al
tndan geliyordu. Usulca yaklatm, bir ey yaka
layacak gibi eildim. Hibir ey grnmyordu.
Ellerimle yeri yokladm. Tkrtya ok yakndm
ama grnrde bir ey yoktu. Ranzann altndan
ktm, kibrit aldm, gene aa eilip bu kez kib
r i t i yaktm. Tam keden, i k i duvarla yerin birle
tii keden geliyordu ses. Kibrit bitene kadar
bekledim. Ses gittike ykseliyor, yaklayordu;
biri duvar oyuyordu. kinci kibriti aktm sra
da duvarda kalem geniliinde bir delik ald. Bu
taraftan biraz da ben yardm ettim. Delik parmak
byklne ulat. te yandaki konumaya ba
lad:
"Arkada merhaba."
"Merhaba."
"Sigaran var m?"
Ne diyecektim imdi? Bir tek sigaram vard,
ona da gzm gibi bakyordum; aman krlmasn,
slanmasn, sabah kahvaltsndan sonra keyifle
ieceim, diye...
"Var ama yalnzca bir tane."
"Ne olursun bir nefes ekeyim."
Sesinden, o sigaraya benden daha ok ihtiyac
olduunu sezmitim. Sigaray yaktm. ki- de
rin nefes ektim ve ranzann altna girip delikten
53

sigaray uzattm. Sigara tam arada, duvarn iinde


kald.
"Abi, alamyorum, biraz itsene," dedi.
Kk parmamla ittim. Sonunda alabilmi
ti.
"Sa ol karde."
Sohbet balad. Kck delie dudaklarm
z yaptrp yle konuuyorduk.
"Seni neden aldlar?"
"Avrupa'da yaptm bir konuma yznden."
"Sen kimsin?"
"Tark Akan."
"Olamaz abi; bendeki ansa bak... ok mutlu
oldum, Senin burada olduunu duymutum."
"Sen kimsin?"
"Dev-Sol Marmara sorumlusuyum."
"Ka gndr buradasn?"
"Krk be gnden fazla oldu. Beni mahvetti
ler; her gn ikenceye alyorlar."
"Yalnz msn?"
"Geldiim gnden beri yalnzm, tek kalyo
rum. Polisten baka kimseyle konumadm. Biraz
konualm. Seni nasl aldlar?"
Birden kukulanmtm. Konutuum bir po
lis olabilir miydi? Benden ne renmek istiyordu
ki? Bir sre byle eyler dnp durdum. Ba
ma gelenleri ksaltp iirerek anlattm; daha do
rusu geitirdim.
"Seninki bir ey deil, hava cva... Seni bra
krlar. Gzda vermek istiyorlar. Kafan takma,"
gibi bir eyler syledi.
Ketum davranyordum, ekmiyordum. Bir s
re sonra sohbet tkendi. Ranzamda oturmaya
54

baladm. Saatin bir hayli ge olduunu tahmin


ediyordum.
D kapnn kapandn duydum. Kulam
dardayd. Derken hcremin nnden i k i polis
geti. Kzlarn hcrelerine doru gidiyorlard.
Gzm onlara diktim. k i kz aldlar. Kzlar git
mek istemiyordu. Polisler ekitirdi. Her ey tam
benim hcremin nnde olup bitiyordu. Kzlar
dan biri bard:
"Bu saatte sorgu olmaz! Ben sizin amacnz
biliyorum! Beni bu saatte gtremezsiniz!"
Bir yandan polis ekitiriyor, bir yandan kz
lar baryordu:
"Yeter artk! Sizi ikyet edeceiz! Terbiyesiz
ler!"
Polisler ve kzlar gzden kayboldular. Ortalk
sessizleti.

Gene sabah olmutu; tuvalet, kahvalt, sorgu


iin okunan adlar... Yan hcredeki ocuu da g
trdler, ama yzn gremedim.
lene doru polis tm hcrelere anons ge
ti:
"Herkes hcrelerden kacak. Eyalarnz da
yannza alm. Kapsn atm hcrelerdeki her
kes salona geecek. Buradaki hcrelerin hepsini
boaltyoruz. Yzlerinizi duvara doru dneceksi
niz."
Ve demir kaplarn srg sesleri duyulmaya
balad. Kaplar aralklarla alyordu. Ayak sesle
r i , hrtlar duyuyordum. Ceketimi giyip bekle55

meye baladm. Biraz sonra kapm ald. Polis,


"Sahanla ge," dedi.
Sahanla geldiimde tm ocuklarn orada
olduunu grdm. Herkes duvara dnmt,
ikinci sra dizilmeye balamt. Drt polisten bi
rinin elinde liste vard. Adlar okunarak yoklama
yaplyordu. Orada olan 'burada' diyor, ad oku
nup da yant kmadnda nerede olduunu bi
len birileri onun adna, 'sorguda' diyordu. Ad
okunann sorguda olup olmadn bilen kmaz
sa, polis bu ad pe pee, gittike ykselen bir
sesle tekrarlyordu.
"Tek sra olup uradan devam edin."
Benim hcremin olduu taraftan yrmeye
baladk. Kzlarn hcrelerinin nnden getik.
k i hcrenin kaps akt. Kzlar yerlerde oturu
yorlard; kk ve sskaydlar, stleri balar ok
kirliydi. ou kot giymiti. Bir metreye i k i metre
lik hcrelerde yaklak onar kii vard.
Kzlar blmnn bitiminde, byke bir de
mir kapdan getik. Geni merdivenlerin bala
d yerde, kar taraftaki, gene byke demir
bir kapdan girdik. Salonda toplandk. Demir ka
p kapand. Buras daha derli toplu gibi grn
yordu. Hcrelerin kaplar akt.
"Adn okuduklarm sylediim hcrelere
gesin."
Hseyin adl biriyle ayn hcreye dtk.
br hcreler yedi-sekiz kiilik; bir tek bizimki
i k i kiilikti. Hcremiz salona ve d duvarlara ya
knd. Sa tarafmzda be hcre, sonra da tuvalet
vard. D duvarn st tarafnda dar pencereler,
56

duvarlarla salonun birletii yerde caml bir kap


gryordum. Camn da bakan yzeyi pasl, sk
bir tel rgyle kaplyd. Darda yeillik gr
lyordu. Caml kapnn nnde kk bir tabure
duruyordu. Sabahlar bazen oradan geen toplum
polisleri ieri bakyorlar, meydanc polis de onlara
baryordu.
Buradaki hcreler daha yeni, daha bakmly
d. Hcre kaplarnn ortasmda dardan alan
gzetleme pencereleri vard. Kaplarn alt ve st
aklklarysa ok dard, hi hava girmiyordu. Yal
nzca ortadaki gzetleme pencerelerinden hava
alyorduk, o da polisin keyfine gre bazen alyor,
bazen kapanyordu. Hava ok scak olduu za
man ocuklar yalvar yakar ricada bulunuyorlard,
gerisi polisin keyfine kalmt.
Hcremizin ii i k i metreye bir buuk metre
kadard. Tahta bir ranzann zerinde ince, le gibi
bir ilte duruyordu. iltenin altnda kutularn
mukavvalar -drt sra halinde dizilmiti.
Hseyin'le hcreye girdik. Bizi Kemik Kran
getirdi, kapy kapatt. erisi zifiri karanlkt, bir
sre sonra, gzetleme delii aldnda aydnlan
d. br hcrelere datlanlarn yerletirilmele
rini gryorduk. Demir kaplar birer birer kapan
d. Derin bir sessizlik kaplad ortal. Buras pire
kaynyordu.
Hseyin'le ranzaya oturduk, ben ayaklarm
kar duvara dayadm. Hseyin, efendice oturu
yordu. Sessiz, sakin biriydi. Birbirimize gemi
olsun, dedik. Sen neden buradasn, ben neden
buradaym konumalar balad. Hseyin kimya
mhendisiydi, Ankara'dan mezun olmutu. Zayf,
57

seyrek sal, sarnd, burnu iriceydi; stelik bur


nuyla para kazanan birisiydi; bir koku uzmany
d... Esans ana maddesi reticisi.
"Nasl yaplyor bu i?"
"Dalar, tepeleri dolayorum, yeni kokular
arayp buluyorum."
"Nasl yani?"
"Dalarda dolarm, doay koklarm, sonra
burnuma ok hafif, inceden bir koku gelir, bu ko
kunun nereden geldiini saptarm, o yne doru
koklaya koklaya yrmeye balarm, koku ok
uzaklarda olabilir, benim iin hi fark etmez."
"Sonra?"
"Sonra gider o iei ya da otu bulurum."
Glmeye baladm.
"Neden glyorsun?"
"Sen kpek misin, havay koklayarak deiik
koku nasl bulunur?"
"Glyorsun ama Tark, dnyada benim gibi
on kii ya var ya yoktur... zel bir yetenek ve fark
l bir alma gerektirir bu i. Bir kere tm par
fmlerin ana maddeleri ezberimizdedir, tm ana
kokular gzmz kapal biliriz."
Pireden dolay kanmaya balamtk.
"Bizi eitli parfm ieleri dolu bir odaya so
karlar. yz, be yz deiik koku, hepsi bir ara
da, ielerin azlar ak, zerlerinde hibir yaz
yok. Bu odann iine girerim. Benden istenilen
hangi kokuysa, hi el srmeden, koklayarak bulu
rum. Bu odada ielerin arasna bir et sakla, bir
kpek bu eti nasl bulabiliyorsa ben de yle bulu
rum kokular."
"Hseyin bu mthi bir olay! ok ardm...
58

Peki imdi buras ne kokuyor?"


"Bok kokuyor."
Gltk. www.cizgiliforum.com
"Yahu ka gndr buradaym, burun murun
kalmad artk."
Bir sre sonra kap ald. Kemik Kran,
"Hadi Hseyin, biraz hava aln," dedi.
Kap alnca kar duvarn zerindeki dar
pencerelerden giren k hcreyi aydnlatmt.
Polis kapy ap Hseyin'in adn syleyince ben
tedirgin olmutum, acaba Hseyin polis olabilir
mi diye. Uzunca bir sre konumadm. Hseyin
anlatyordu. Benim sustuumu fark edince o da
sustu. ylece bekliyorduk. Kocaman pireler ya
kalamtm.
"Bu polisi nereden tanyorsun?"
"Adam beni birdenbire sevdi, nedendir bil
mem. br taraftayken bir gn ikenceden gel
dim. Ayaklarmn alt i, yryemiyorum. Sekiz
numaral hcredeyim. Bu bana, 'Yahu ne oldu sa
na byle, Allah Allah, ulan ne biim adamlar, ben
bile anladm sende bir bok olmadn, onlar anla
mamlar,' dedi. Galiba hemehriymiiz. O gn
den sonra bana i y i davranyor. Bak, senin yanma
da o koydu beni, kyaklk yapt... kencecinin
en by bu bence."
ok akll biriydi Hseyin. Drst ve salam
grnmesine karn, ondan kukulanmaya iki-
gn daha devam ettim.

Akama doru bakkal geldi, st, kaar, salam,


59

ekmek aldk. Yemeklerimizi yerken,


"Hseyin, st i de kutular boalsn, su doldu
ralm," dedim,
"Aslnda bize tuz gerekli. Tuz yemeliyiz," de
di. "Burada yeterince tuz almyoruz, bedenimizin
dengesi bozuluyor, tuz yemezsek dayanamayz.
Ne yapp edip tuz bulmalyz."
"Nasl bulacaz, ne yapalm?"
"Sabah olsun da bir dnelim."
Yemekler bitti. Alt tane st almtk, i k i tane
sini itik, i k i tanesini yatan baucuna koydum.
Tuvalette i k i st kutusuna da su doldurdum. k i
kutuyu boalttm, gece iimiz gelince bu kutula
ra ieyecektik, tuvalete gidince de dkecektik; bi
ri Hseyin'in biri benim. Sular yatan orta yeri
ne, i kutularn da ayakucuna koydum; zaten
hep byle yaplyordu. Hseyin'e de gsterdim.
Yatacamz zaman yata aaya indiriyorduk,
Hseyin yerde, ben divanda, karton kutularn s
tnde yatyordum.
Gece biraz konuup uyuduk. Uzun bir zaman
sonra iim geldi, bo kutulardan birine ieyip ye
rine koydum. Pire yznden gece yarsndan son
ra uykum kat. Ayaklarm kar duvara uzatp
dncelere daldm. Hseyin de uyanmt. Laf
laf at. Nasl da sigara zlediimizi, buradaki
olaylar, darda neler olup bittiini konuuyor
duk. Derken Hseyin su kutularna uzand ve i
lerinden birini kafasna dikti. Dikmesiyle azmdakileri karmas bir oldu...
"Ulan bu ne?" demesine kalmadan su yerine
iimi itiini anladk. rerek tkrd. Beni
bir glme ald. "Su i, azn alkala,'" diyordum
60

ama glmeme de engel olamyordum. Bu karma


ayla sabah ettik. afak skmeden nce, gky
z henz lacivertken, yeniden uykuya daldk.
Sabah saat yedi ya da sekiz olmalyd, uyku
mun arasnda bir kzn bararak trk syledii
ni duydum. Birden uyandm. Ses dardan geli
yordu. Hseyin de uyanmt. Delikten dar
baktm. Deli bir kz, st ba perian, caml ka
pnn arkasnda ieriye doru trk sylyordu.
Kemik Kran'n yerine Polis A. gelmiti. Kza ba
ryor,
"Git kz buradan, imdi seni yakalarm, dve
rim," diyordu; ama kzn umurunda deildi; tel
rgnn dndan ieri bararak trk sylyor
du.
O gnden sonra bu trk fasln her sabah
ayn saatlerde yaadk. Eer Kemik Kran'n key
fi yerindeyse istek trk bile syletiyordu. Bazen
de toplum polisi, deli kz oradan uzaklatryordu.
Bu hcredeki ikinci gnmze bir gece nce
den kalanlarla kahvalt ederek baladk. Sonra tu
valet fasl; ilerimizi dktk, sularmz doldur
duk.
Hcrede oturuyorduk. Kap kapal, gzetleme
delii akt. Sohbet ediyorduk. Hseyin tuz ko
nusunu at. Nasl bulacamz planlamaya al
yorduk. Hseyin,
"Sorguya gidecekler gitsin, ortalk bir sakinlesin bakalm," dedi.
"A.'yla benim aram i y i ; bazen beni hcreden
karyor, ay, sigara veriyordu," dedim.
61

Hseyin dnd.
"Sen imdi onu ar, 'A. Bey ierisi ok scak,
O. Bey (Kemik Kran) bizim kapmz hep ak
brakrd, gene ak kalsa olmaz m?' de. Kapy
ak brakrsa gerisi kolay. Yava yava yanma
szarsn."
Bu arada sorgu iin adlar okunmaya ba
lamt. ocuklar sorguya gitti, ortalk sakinleti.
Kapy aldm, gzetleme deliinden seslendim:
"Memur bey, memur bey!.."
A., bir sre getikten sonra yantlad:
"Ne var?"
"Bir dakika bakar msnz?"
"Ne var Tark?"
"erisi ok scak; dn btn gn O. arkada
kapmz ak brakt. Gene ak kalabilir mi?"
Polis A., ksa bir sre sonra kapmz ap git
t i . Hseyin'le mutlu mutlu baktk, planmzn
birinci blm tamamlanmt bile. Yatak gene
sedirin zerindeydi; ikimiz de oturduk. Benim
ayaklarm kar duvara dayalyd. Sohbet ediyor
duk. Saat dokuz ya da on olmalyd. Hseyin,
"Kebap yiyelim mi?"
"Samalama olum."
"Dur yahu, telalanma. Sen lene doru
A ' n m yanma sz. Biraz sohbetten sonra beni de
ar. Eh, sen aktrsn, gerisi sana kalyor; yle
oyna ki az sulansn. Gerisini bana brak."
Saat on bire kadar bekledik. Ben ieride ha
zrlanyordum. Zaman gelince kafam yava ya
va dar karttm. A. salondaki telli kulbede
oturmu gazete okuyordu. Kafasn kaldrd, beni
grd.
62

Gelebilir miyim?" dedim.


Ksk sesle ve el kol hareketleriyle:
"Gel bakalm," dedi.
Gittim. Yanndaki masann taburesine otur
dum. Elindeki gazeteyi brakt.
"Eee Tark, syle bakalm, nasl gidiyor?" de
di.
"Yava yava alyoruz ite. Sizin de iiniz
zor, bizim de. Allahtan i k i kii kalyoruz da raha
tz."
"Geer geer, bunlar da geer. Hele ben bk
tm vaha, hanmdan boanacaz neredeyse; yahu
o kadar dikkat ediyorum, gene de eve bit gt
ryorum."
"br tarafta bit daha oktu, buras pire
kaynyor."
"Pire nemli deil, o uup gidiyor, bit yle de
il."
Gzm sigaradayd ve tabii ki kk elektrik
li ocan stndeki demlikte. A. masann zerine
i k i ay barda koydu, ay hazrl yapyordu.
Demlie bakp konuya nasl girsem diye hesap
ediyordum. A. bardaklara ekeri koydu, ay dk
meye hazrland. Derin bir nefes aldm:
"Yahu, u hcredeki arkada da arsam, bir
bardak ay da o ise... y i bir olan..."
"Gelsin bakalm."
Hemen kalktm, aceleyle hcreye gittim. H
seyin uzanmt.
"Hadi gel."
Hemen toparland. Sessizce, A ' n m yanma
szdk. nc bardak da masada duruyordu. A.
aylar koydu. Hseyin ekingen, utanga gr63

nyordu. ay iin teekkr ettik. Sigaralar da


yakm, keyiflenmitik. Hem ay, hem sohbet; za
man akp gidiyordu. Sra kebaba gelmiti. Hse
yin'le baktk. Ben sze baladm:
"Adamn can burada hi olmadk eyleri eki
yor. yle bir kebap olsa, soanl, moanh; yesek.
Bir keresinde Antalya'da bir film ekiyorum, de
niz kenarna yakn bir yer. Adamn biri, A b i sana
bir Adana yapaym, parmaklarn yersin,' dedi.
Sabahn kr daha. Yahu bir kebap geldi; kpkr
mz. Hakiki Adana. Mis gibi kokuyor. evresine
yeillikleri de koymular, bin eit, bir de yanma
soan ezmesi, yle sumakl. Altnda pide, yalar
km... Yahu unutamyorum o kebab..."
"Adamn azn sulandrma Tark," dedi A.
"Benim de canm ekti imdi."
Hseyin,
"Yahu A. Bey, sen bu ii halledersin, uradan
kebap syle, olsun bitsin."
A. yle bir dnd. Bu i olacak gibi gr
nyordu.
"Yok canm, Sonra A. Bey'in bana i alr;
atarlar buradan," dedim.
"Hop hoop," dedi A. " K i m atarm ulan, bu
ras benden sorulur; ben burann hkimiyim."
Hseyin hemen elini cebine att, yklce bir
paray masann zerine koydu:
"Ayran da, ayran da. Bol tuzlu. Tuzu unutma
snlar."
A.,
"Siz imdi gidin. Ben sizi arrm," dedi.
Hemen hcremize dndk. Birbirimizi kut
ladk. Zaman gemek bilmiyordu. D kapnn
64

her ahp kapanmda, hah, imdi geldi, diyerek


bekleiyorduk. Hseyin'e taklyordum:
"Hseyin, havay kokla bakaym, kokla. Ke
baplar ne kadar uzaklkta?"
Glyorduk.
Sonunda A. geldi. Dar ktk. Masann s
tnde byk bir tepsi duruyordu. Kebaplar baka
bir tabakla kapatlmt. Ve ayranla tuz. Gnler
sonra ilk kez yemek yiyecektik, hem de byle bir
yemek... Olacak ey deildi.
Tabaklarmz syrdk. Sonra hcremize dn
dk. lene tuvalet fasl ve sonra gene kendimizi
o tandk sessizliin iinde bulduk.
Durmadan kanyordum. Pireler beni ok ra
hatsz ediyordu, Hseyin'i ise hi isimliyorlard,
besbelli pireler onu sevmiyordu. Hseyin'le pire
edebiyat yaptk. Pirelerin ne olduunu falan an
latt. Kapmz akt. Darda ok gzel bir gne
vard. Bir ara dar ktm, A.'ya camh kapnn
yann gsterdim:
"urada biraz oturaym, pantolonumda bit
var, unlar temizleyeyim. Olur mu?"
Gne ieri vurmutu. leden sonra saat drt olmalyd. Camn karsna oturdum; deh k
zn geldii yerdi buras. Pantolonumu kardm,
bir paasn ters evirip baladm. Diki aralar
sirke ve bit kaynyordu. Gnein ve scakl
eliinde baparmamn trnaklaryla tr tr
sirkeleri, bitleri krdm. Bir yandan da sayyor
dum; bir paadan tam krk bit ve sirke k
mt. Trnaklarma kan bulamt teki paamdakileri sayamadm bile. Sonunda pantolondaki
65/5

tm haarat yok ettim, hcreme dndm. Hse


yin'e syledim, o da bitlerini ayklad. Pantolon
taraf rahatlamt ama stm felaketti. Dikkatim
bedenimin st yannda younlat. Srtmda, en
semde, koltuk altlarmda, bir-iki dakikada bir,
kck eylerin yrdn hissediyordum.
Daha dorusu kck bir eyler debeleniyordu.
Trnamla kayor, kayordum. Kadka ka
nyordu. Ardndan belli belirsiz bir yanma geli
yordu. Biti ya da sirkeyi yere dryordum ya
da hemen sonra kamaya baladm blgeye
tayordum. Bylece haarat bir gzel yaylm ve
oalm oluyordu. Ve ne yazk ki pantolonum da
birka gn iinde temizlemeden nceki durumu
na dnecekti.

Gnn alldk seyri sryordu; bakkal, tu


valet, sorgudan dnenler. Akam bakkal geldiin
de Hseyin, ona,
"Benim diim aryor, dayanamyorum," dedi.
Bakkal yle bir bakt. Hseyin, bakkala bir
avu para uzatt:
"Ben sigarasz duramyorum, bir paket Malte
pe getir."
Sigaraya byk para vermiti. Bakkal paray
ald:
"Gndz imeye kalkmayn, belli olur; beni
yakarsnz."
Sonra servisi yaparken, "Di ilacn geldi," di
yerek bir paket Maltepe, bir kutu kibrit verip git
t i . Artk sigaramz vard.
66

Gndzleri kap ak duruyordu, istediimiz


zaman tuvalete gidiyorduk. Gece kap kapal,
gzetleme akt. Nereden bulduysam bir ift o
rap bulmutum, anmsamyorum, uyurken orap
lar eme geiriyordum. Pantolonumun paalar
n da ayamdaki oraplarn iine sokuyordum.
Ellerimi ve ayaklarm salama aldktan sonra bir
tek bam kalyordu, onu da ceketimle saryor
dum. Burnumla azm akta brakyordum.
Kendimi pirelere kar byle korumaya alyor
dum. Ama ayaklarm da ellerimi de aralklardan
sryorlard. Pire bit gibi deildi, srd yer hem
ok kanyor, hem iiyordu. Kalkp dakikalarca
kanyordum. Geceler byle geiyordu.
Hseyin'le birlikte nc gnmz ayn sa
bah olaylaryla balad. Deli kz trksn syle
yip gitti. Polis blmesinde Kemik Kran vard.
Kapmz kapal, gzetleme deliimiz akt.
Hseyin'le yeni bir plan yapmtk. Kemik
Kranla Hseyin'in aras iyiydi, bu kez Hseyin,
Kemik Kran' ard ve kapy atrd. Bir sre
bekleyip yanna yanatk. Sohbet kuruldu. aylar
iildi.
Hseyin,
"O., bizim fabrikaya gitsen de istediin kadar
koku alsan... Hem de benim amarlar bir deitirsen," dedi.
Kemik Kran, 'koku' szcn duyunca he
men konuya atlad, neriyi kabul etti. Hseyin a
bucak bir not yazd: 'Gelen arkadaa bir koli de
odorant verin, amar verin.' Ortana da bir ey
ler karalad, alacak-bor listesi yapt, u kiiler67

den paralar al, diye uyard.


Kemik Kran'la sohbeti srdrdk. k i n d i za
man namaz klan bir ocuk vard; bize onu gste
rerek,
"Bakmayn byle namaz kldna, dar
kabilmek iin yapyor," dedi.
Samimiyet ilerliyordu. O zaman bize alt o
cuu olduunu syledi. Elinde hep kaln bir sopa
tayordu; sopasz dolamyordu. Sz dndrp
dolatrp ikiye getirdik. Sk bir ikici tipi vard
onda zaten. "Kk bir ie votka alsan," falan di
ye azn aradk. "Tamam," dedi. Votka akama
geldi. Akam yemeinden sonra kafalar ekmeye
baladk.
Gece ikiler bitince hcremize girdik. Kap
mz aralkt. Saat on i k i ya da bir olmalyd. Bizim
hcrenin arka blmnden gelen banmalar
duyduk. Bu blmde karlkl dokuzar hcre
vard; ortalarnda da bir koridor. Kaplar ald.
Kemik Kran elindeki sopayla kaplara vurdu;
kfrediyordu, bir demire vuruyordu, bir duvara;
arada tok bir ses, dayak sesi duyuluyordu. ocuk
larn yalvarlar kulamza geliyordu:
"Vurma abi, vallahi benim haberim yok."
"Bizim hcreden atlmad."
"Vurma gzn seveyim, ikenceden yeni
ktm, yapma."
Hseyin'le dinliyorduk. Ne yapacamz a
rp kalmtk. Dayak bitmek bilmiyordu. ocuk
larn sesleri gittike ykseldi. Dayanlacak gibi
deildi.
Hseyin,
" yaptk adama iirmekle," dedi, "herif sar68

ho oldu, ocuklar dvyor."


Dayanamadm, hcreden ktm, arka tarafa
dndm. Karlkl ikier hcrenin kaplar ak
t. ocuklar dar kmlard, Kemik Kran orta
larnda duruyordu. On be-yirmi ocuk vard.
Hepsi ellerini amt, Kemik Kran hababam vu
ruyordu. Elini ekenin bacaklarna, gvdesine in
diriyordu sopay.
"Syleyin lan, bu kibriti kar hcreye k i m at
t? Anam avradm olsun hepinizi ldrrm!"
ocuklardan ses kmad. Kemik Kran gene
giriti. ocuklardan biri,
"Yahu kim attysa sylesin," dedi.
Koridorun sonunda durmu ne yapacam
dnyordum. Kemik Kran yorulmamt, da
yan bir trl sonu gelmiyordu. ocuklar yalvaryordu. Anladm kadaryla bir hcreden kar
hcreye kapnn altndan kibrit atlm, ama
kutu koridorun ortasnda kalmt.
"Arkadalar bo yere hepimiz dayak yiyoruz,
k i m attysa..."
"Memur bey, ben attm."
Kemik Kran itiraf eden ocuun stne y
rd, Allah yaratm demeden bir meydan da
yana giriti. Bir insann bylesine bir hrsla da
yak atabileceine inanmak ok zordu ama ite
gzlerimle gryordum. Kendini kaybetmiti; bir
tr delilik nbeti olmal diye dndm. Elindeki
kaln sopay ocuun her yerine acmaszca indi
riyordu. ocuun bir yerini kracakt.
Dayanamadm, yanma gittim:
"O. Bey, yeter artk; ltfen."
Sopay tutmayan br kolundan tutup hafife
69

ekmitim. Kemik Kran oral olmad, hl vuru


yordu; ben de ekitiriyordum. Nasl olduysa tan
siyon yava yava azald. ocuk yere ylmt.
Kulandan kan geliyordu. Sonra ocuun bir
baka polisin yakn olduu aklma geliverdi. Ko
ridorda A ' y l a otururken bir polis gelmiti ve
A'ya, bu benim akrabam olur, ocuun bir boku
yok, gz kulak oluver, demiti...
Kemik Kran, ocuklar kfr kyamet hcre
lerine gnderdi. Ortalk sakinleti. Adama neden
'Kemik Kran' dediklerini bylece anlam oldum.
Kemik Kranla koridordaki blmesine gittik.
Oturup undan bundan konumaya baladk. Ona
yapt iin yararszln anlatmaya alyor
dum; gereklerden sz etmeye, biraz da gzn
korkutmaya abalyordum:
"Yahu O., bu ocuklar dvyorsun ya, hi
korkmuyor musun? Bu gnler geer, emekli olur
sun, evinde oturursun ya da skynetim biter,
baka bir greve atanrsn; sonra hrsla cann
yaktn, sopay nerelerine denk gelirse acmasz
ca indirdiin bu insanlar seni bulur. Alt ocuun
var, onlar hi dnmyor musun? Tek bana
dzeni kurtaracak halin yok ya. ocuklar sorgu
ya gtrrlerken gzlerini kapatyorlar. Neden?
Polisi tanmasn diye... Her eyinle ortadasn
sen... Bak A. senin gibi yapmyor."
Ertesi gn kula kanayan ocuk doktora git
mek istedi, gndermediler.
"Yazl kt vereyim, kendimi duvara arp
tm diye imza atarm," dedii halde doktora gide
medi.
70

Sabahki olaylarda bu kez bir farkllk olmu


tu: Bugn sorguya gidecekler arasnda Hseyin
de vard. Birbirimize baktk. Kanm ekildi. Ad
okunur okunmaz Hseyin hcre numarasn yk
sek sesle syledi. Birka dakika sonra kap ald.
Hseyin gitti. Kap kapand.
Hcrede yalnz bama volta atmaya bala
dm. Bir ara A. geldi, kapy at. Dar ktm
da A ' n n yannda krmz sakall, kt suratl bir
adam grdm. Esrarke olduu belliydi, gzleri
kan anana dnmt, i i olmutu. kence
ci olduunu dndm. Elindeki sigaray gster
di:
"Bu olmazsa biz dayanamayz, iimiz ok zor."
Aklmda Hseyin'den baka bir ey yoktu.
Akama doru sorgudan dnler yava ya
va balad.
Hseyin de geldi. Ayakkablar elindeydi,
ayaklarnn stne basamyordu; tabanlar i
miti. Hcrenin iinde ylp kald. Bir sre son
ra hngr hngr alamaya balad. yle aresiz
hissettim ki kendimi. Ne yapacam, onu nasl
avutacam bilemedim.
"Hseyin kalk... Ayaklarn duvara vurmal
yz. Yoksa daha fazla ierler."
Tabanlar balon gibi olmutu. Kar duvara
yava yava vurduruyordum, stne bastryor,
biraz su dkyordum. Uzun zaman sonra sakin
leti. Az az konumaya balad. Neler olduunu
merak ediyordum.
71

"Allah belasn versin Kemik Kran'n da,


A.'nn da. Tark, bunlar mdrn emri olmadan
hibir ey yapamyorlar. Yukardakilerin her ey
den haberleri var. Polis soruyor: 'Olum Hseyin,
bir ey gnderdin mi?' / 'Yok gndermedim,' diyo
rum. 'O. mu syledi?' diye soracam, bu kez de O.
ilerimi yapmaz olacak. 'Sen yalan sylyorsun,'
dediler, 'uzat elini, a parmaklarn.' Atm. 'Elle
rin titriyor,' dedi. 'Sen gel, gzn kapal dur bura
da, ben de karnda duraym, bakalm titreme
mek oluyor muymu,' dedim."
ylesine krk dkk gltk. Devam etti:
'"Nereden geldin?' / 'Ankara'dan geldim,' / u
dur budur, bir sandalyeye oturttular. 'Sana bir fo
toraf gstereceim, bunu tanyor musun?' Gz
m hafif aadan atm. 'Tek yz portresi,' de
dim, 'hayatmda grmedim.' / 'Peki sana bir-iki ad
soracaz.' Bir-iki ad sordu, Zeki vard Eridir'de,
bizim komunun kzyla evli, Ankara'dan tanyo
rum, makine mhendisi. 'Evet, tanyorum,' de
dim. 'Vay eoolueek!' dedi. Bir tokat yedim.
'Sen parti yesi deil misin?' / 'Hayr, ben parti
yesi falan deilim.' / 'Kod adn syle, biz gerisi
ni orap sk gibi getiririz.' / 'Yahu benim kod
adm yok, parti yesi de deilim.' / 'Seni hibir ad j
la armazlar m? / 'Ya, benim bir tane adm var.'
/ 'Hangi partiye oy verdin?' / 'CHP'ye.' / 'Peki ilke
lerini say' / 'Cumhuriyetilik, Laiklik...' Gerisi
yok. Bu arada falaka bitti, kaldrdlar, biraz yrt
tler. Sonra indir klotunu. Parmaktan ve cinsel
organdan elektrik veriyorlar. Baktm, arada bir
kablonun ucu kyor, ben de parmamla tuttum
kardm kabloyu... Terliyordum, terleyince de
72

elektrik arpmas daha etkili oluyordu doal ola


rak. Ama uyandm sonra, telin ucu kt halde
elektrik arpyormu gibi yaptm. 15 dakika falan
byle idare ettim. 'Ya, bu olmuyor,' diyerek beni
yere yatrdlar. zerime kemer gibi bir ey geir
diler. Adam stme oturdu. 'Konu, konu...' /
'Valla,' dedim, 'ben ikenceye falan dayanamyo
rum.' Ondan sonra daha fazla yklenmeye ba
ladlar. 'lyorum,' dedim, sonra gene braktlar.
'Al bunu gtr,' dediler. Bir tek klotla kaldm.
Su tuttular. 'Oh!' diyorum. Bedenim rahatlyor.
Sonra 'Bir sigara i,' dediler. 'meyeceim,' de
dim. 'eceksin,' dediler. Birden aklma askerdey
ken yzbann syledikleri geldi: 'Dmana bir
sigara verirler, ierse dosta bir iliki kurulur, ak
diye azndan laf alrsn,' demiti. O aklma gel
di. Bu bir taktiktir, dedim. Gerekten de 'u na
sld, bu nasld?' Ha bire soru soruyorlar. 'Valla
ben bir ey bilmiyorum,' dedim."
Biz bunlar konuurken Hseyin'in ziyareti
leri gelmi. Yukardan not gndermiler, 'bir ihti
yacn varsa yaz' diye. Not bana geldi. Ben de, 'H
seyin iyidir, sal yerinde, u anda sorguda, me
rak etmeyin, oda arkada Tark Akan' diye yazp
gnderdim. Zaten baka bir ey yazmak yasakt.
Notu Hseyin'in babas alm. 'Bizim olan Tark
Akan'n yannda kalyormu, gene bir yolunu bul
mu, rahat yerinde,' diye dnm.
Hseyin, www.cizgiliforum.com
'"Sen otur burada,' dediler, ceketimi bama
geirdiler, gzm atlar. Akama kadar btn
ikenceleri grdm. Bir kzn dn geceki baskn
srasnda baca krlm; pencereden atlam.
73

Kz, 'lacm nerede?' diyor, bir novaijin ampul k


rp iiriyorlar. Konumas iin kr ile oynuyor
lar. k i kiiyi de duvara zincirlemiler, yukarda
bekliyorlar."
Bunlar anlatrken Hseyin'in gzleri dolu
yordu. Sonra kendini tutamad, hkra hkra
alamaya balad. Sabaha kadar gzmz krp
madan konutuk.
Sabah, Hseyin,
"Ben tuvalete kamayacam," dedi; ayakla
rnn ii bir felaketti. i kutularn aldm, biri
benim, biri Hseyin'in. Tuvalete dkerken Hse
yin'in kutusundan ile kark kan aktn gr
dm. Hcreye dndm.
"Hseyin i kutunu dkerken kan grdm."
"Elektriktendir. Demek i y i ayarlayamamm."
Nbeti polisten hibir ey istemedik. leye
doru kap ald. Kemik Kran kapda belirdi:
"Ne oldu ya, ne yapyor bunlar byle? Sende
bir ey olmadn nasl anlamyorlar? Sana da m
ikence yaptlar? Ayptr. Ayaklarn yere bas; i
leri iner, biraz sonra gelin ay ielim."
Kemik Kran kapy kapatp gitti. Biz de ne
yapacamz dnmeye baladk. Hseyin k
mak istemiyordu ama ben srar ettim. Biraz olsun
yrmesini istiyordum, Sonunda polisin bekledi
i tel rgl blmeye gittik. Masann stnde
Hrriyet gazetesi duruyordu. Sayfann yarsn
kaplayan bir fotoraf vard, stne de 'Terristle
rin Sonu' diye bir balk atlmt. atmada len
kanlar iinde bir genci polis sandan srklyordu. Hseyin'le gzmz gazeteden alamadk.
74

Kemik Kran fark etti:


"Dn gece byk bir operasyon oldu; hepsini
gebertmiler."
O srada len tuvaleti balamt. ocuklar
srayla tuvalete gidiyorlard.
"Bu len putun kardei ite u."
Bir ocuk gstermiti; gencecik, elimsiz biri.
O srada tuvalete gidiyordu.
Kemik Kran,
"imdi gazeteyi gstereceim, bakalm ne ya
pacak?" dedi.
"Yapma; yazktr ocua. Hem neye yaraya
cak ki?" dedim, bir yandan da o akam o daya
atabilen adamn acma duygularn harekete ge
irmenin bouna olduunu dnyordum.
Hseyin de,
"Vazge O. Bey, ocua yazk," dedi.
Kemik Kran, ikimizin de sylediklerine al
drmad. Tuvaletten dnerken ocuu yanma a
rd. Biz Hseyin'le akn, zgn baktk. o
cua bir-iki ey syledi. Gazete kapal duruyordu.
Sonra gazeteyi evirip nne koydu:
"Bunu tanyor musun?"
ocuk gazeteye yle bir bakt. Yznden ne
dndn anlamak olanakszd. Burada ge
irdikleri gnler bu gencecik ocuklar verecekle
ri tepkiler konusunda iyice temkinli davranmaya,
bir tr tepkisizlik iine dmelerine yol ayordu.
"ld m?"
Kemik Kran,
"Bunda yayormu gibi bir hal var m?"
Bunun zerine ocuk ok kesin ve sert bir
sesle,
75

"Devrim iin feda olsun!" dedi, arkasn d


np hcresine gitti.
Biraz sonra biz de hcremize dndk. Hse
yin gazetedeki br fotorafta grnen kz tan
mt:
"kence edilirken grdm kzd o, alttaki
fotoraftaki..."
* * *

Hseyin'le ayn hcreyi paylamamzn altn


c gn cumartesiye, yedinci gn pazara denk
geldi; buralarda cumartesi-pazarlarm sakin geti
ini, sorgulama ve ikencenin ok zel bir durum
yoksa yaplmadn renmitik.
Cumartesi-pazar gnleri kafama gre hazrlk
yaptm; sorguda siyasal grmle ilgili sorular
karsa fazla uzatmadan, ksa ve net, saldrgan ol
mayan, aklc yantlar verebilmek iin kendi ken
dimle konutum.
Pazartesi gn nbeti Polis A.'yd. Sabah,
her sabahki gibi balamt: Deli kz gene trk
sn sylemiti. Sonra sorguya gtrleceklerin
adlar okundu. Benimki bugn de yoktu.
Hseyin'in ayandaki ilikler inmeye bala
mt.
Saat on dolaynda ilk kez grdm bir polis
hcreye geldi:
"Hadi bakalm Tark, gel!"
Elim ayam kesildi. Midemden yola kan
lk bir yumru tm bedenimi dolat. Yutkundum.
Hseyin'le gz gze geldik; baklarmzla vedalatk.
76

Ayakkablarm giydim. Polis koluma girdi.


A.'nm kulbesinin yanndaki byk demir kap
nn yannda yzm duvara evirdi, gzlerimi
balad. Demir kap ald. Polis koluma girdi, y
rdk. Ara sra,
"Merdiven var," / "Merdiven bitti," gibi eyler
sylyordu.
Durmadan yrdm. Gnlerce hi hareket et
mediim iin soluk solua kalm, yorulmutum.
Yanmdan geenlerle birka kez arptk.
"Ban e!" Bam eiyorum. "Basamak!"
Ayam kaldryorum. Sonunda durduk. Gzleri
mi atlar. Bir yazhanedeydim. Her yer lambri
kaphyd. 'Mdr' yazan bir kapnn nnde diki
liyorduk. eriye birileri girip kyordu. Sonunda
beni de ieriye soktular. Mdr T. masada oturu
yordu, tam karsnda Uur Dndar duruyordu.
Onu Bakrky'den tanyordum. Kapnn yannda
ayakta dikildim, ama hi halim yoktu, srtm du
vara yaslamtm.
Uur bana dnd:
"Gemi olsun Tark."
Mdr, mesafeli bir yaknlk gstermeye al
yordu:
"Nedir bu halin Tark, perian grnyor
sun?"
"Aas bit ve pire kaynyor, geldiim gnden
beri ne sorgum yapld, ne bir ey."
Mdr,
"Olum biraz dayankl ol. Bak aadaki ib
nelere, ne kadar direnliler."
"nsanlkd koullarda yaayp etkilenme
mek dayankllk ya da direnlilik saylmaz k i .
77

Hepimizin yaamlar kstland. Kr krne bir


bekleyi iindeyiz. Katlanmak her geen gn zor
layor. nsanca tepkiler vermekten vazgemeye
dayankllk diyorsanz, gerekten de dayankl
deilim yleyse. Artk nereye gnderileceksem
gitmek istiyorum; hapishane ya da her neresiyse..."
Mdr,
"Olum sana i y i davranyorlar deil mi? Aa
da sana scak yemek syleyeyim; biraz beslen,
kendine gel. Senin sinirlerin bozulmu, byle ol
maz."
O srada kap ald. Bir polis,
"Mdrm zld, tmeye balad," dedi.
Mdr hemen yerinden kalkp hzla dar
kt.
Ben Uurla odada yalnz kaldm. Yllar sonra
i l k kez karlayorduk. Aramzda bir dostluk, ar
kadalk olmad gibi genliimizde yumruk
yumrua kavga etmiliimiz bile vard. Souk bir
hava ve yapmack jestler aramzda doland.
"Tark, benden istediin bir ey var m?"
"Yok, sa ol."
"Ben TRT Genel Mdr olacam; nezaket
ziyaretine geldim. Darda herhangi birisine sy
lemek istediin bir ey varsa yardmc olabili
rim."
"Yok, teekkr ederim."
Mdr ieri girdi. Sinirden eh aya titriyor,
ana avrat kfrediyordu. Sol elini ovuturuyordu;
belli ki can yanmt. Kolonya dkp ovuturma
ya devam etti. Bir yandan da ocua svp duru
yordu:
78

"Yahu bunlar erefsiz! Adama, 'Ot lan, konu!'


diyorum; pi, horoz gibi 'Ggrg!
Ggrg!' diye tyor. Ulan, suratnda
az daha elimi kracaktm."
Gleyim mi, alayaym m, armtm. Az
kalsn kkrdamaya balayacam diye korkuyor
dum. Kendimi zor tutuyordum.
Mdr, sonra Uur'la bir eyler konumaya
balad. Biraz sonra da zile bast, bir polis geldi.
Mdr, bana dnerek,
"Sen imdi bunu film yaparsn deil mi?" de
di.
Yantlamadm.
"Gtrn bunu," dedi. "Bir de jilet verin, tra
olsun."
Polis koluma girdi, kapnn dnda gene
gzlerimi baladlar. Aaya indik.
Hcreye gelmitim. Hseyin aknlkla sor
du:
"Ne oldu Tark, abuk geldin?"
Anlattm.

Ertesi sabah nbeti, Kemik Kran'd. Her ey


nceki gnlerin tpks grnyordu, bir yara
mazlk yok gibiydi. Deh kz da yerli yerindeydi.
Tuvalete giderken hcrelerin st arahndan o
cuklara sigara attm. Kemik Kran bana kar ok
daha lml ve samimi davranyordu. Mdr bir
eyler sylemi olabilir diye dnyordum. Bir
ara hi grmediim bir polis geldi, devrimci by
brakmt. Bana ok i y i davrand; sohbet ettik.
7!)

Akll, entelektel biriydi. ou konuda dnce


lerimizin rttn grdk. Ben gene de ok
temkinliydim. Kemik Kran bir ara tuvalet tara
fna gidince, aceleyle ceketinin iinden katlanm
bir Cumhuriyet gazetesi kartp bana verdi:
"Cannn skntsn alr."
Sonra gitti. Onun Pol-Der'li olduunu tahmin
etmitim. Hcreme dndm, byk bir keyifle
gazeteyi okumaya baladm.
leden sonra hcremize yeni birisini getir
diler. Tornacym. ODT mezunu olduunu
rendik. Makinelerini alr durumda brakp k
tndan srekli yakmyordu:
"Tornann bandan aldlar beni. Tezghm
bile kapattrmadlar, motorlar yanar m acaba?"
Adam TKKO'cuydu. 'Devrim' szc azn
dan dmyordu. Bir yandan TKKO'yu vyor,
gklere karyor, sonra gene makinelerine d
np, "Motorlarm yanar m acaba?" diye yakn
maya balyordu. Sayklar gibi bir hali vard. Ara
lksz konuuyordu.
Hseyin,
"Ne yaptn da seni aldlar?" dedi.
"Radyo kurduk, yayn yapyorduk. Mahalle
mahalle dolayorduk."
"Peki, enerjiyi nereden buluyordunuz? Bu
nun iin gl bir elektrik kayna gerekmiyor
mu?"
"Hayr, motosiklet aks yetiyordu."
"Motosikletin aksyle ancak yz metreye
yayn yapabilirsin yahu."
"Yok abi, tm stanbul'a yayn yaptk, herkes
80

dinledi. On bir yandaki olum oynuyor, siz de


burada byle bekleyerek devrimcilik oynuyorsu
nuz. Abi sizi kullanyorlar. Ben ok grdm byle
sizin gibileri."
Tornac i k i gn kald bizimle, sonra gitti. Onu
bir daha grmedim.
Ertesi gn, yani aramba gn ve sonraki
gn sakin geti. Beni de Hseyin'i de sorguya a
rmadlar. Beklemeye devam e.ttik. Tabii sinirle
rimiz de ypranmaya devam etti.
Pazar pazartesiye balayan gece yars kap
ald. eriye imanca, yal birini getirdiler.
Adam korkudan tirtir titriyordu. 'Olympia' adh
bir pavyonun sahibi olduunu rendik. Siyasi
ube polislerinden bir-ikisi pavyona gitmiler.
Hesap gelince demek istememiler. Zaten zilzurna sarhomular. "Biz MT'teniz, hesap mesap
demeyiz," demiler. Garsonlar da bir gzel dv
m polisleri. te bu yzden tm pavyon Siyasi
ube'ye getirilmiti. Patron da bizim hcreye
dmt.
Adamn prlantah Rolex saatini zimmete geirmemilerdi, ona yanyordu. 'Saatim de saatim'
diye sabaha kadar dertlendi.
Hseyin,
"Sen bo ver saati imdi," dedi. "En az yirmi
yl alrsn bu iten."
Adam zaten korkudan perian olmutu, Hse
yin'in sylediklerini duyunca iyice telaland. Sa
baha kadar tandklar gidip geldi; bir ihtiyac
olup olmadn sordular. evresi geniti anla
lan. Sabah karken beni de mutlaka pavyona
81/6

beklediini syledi. Ve srarla davet etti.


(Yllar sonra gittiimde ok samimi dav
randn anmsyorum, byle meknlarn en k,
lks ve cmert ikram saylan ampanya sunmu
tu bana.)

Bu gn sorgu stesinde adm okundu.


Ad okunan sevk olacaksa, hemen ardndan,
"Eyalarn al!" diye uyarhyordu. Benim admsa
sorguya gidecekler arasnda okunmutu. Adm
okununca, hcre numaram barmtm. Sesim
nasl duyulmutu hibir fikrim yoktu. Kapy a
tlar.
Heyecanlydm. te yandan bu koullar altn
da ve byle bir belirsizlik iinde gnlerce bekle
mekten bunalmtm. ster istemez, ne olacaksa
olsun, trnden bir dnceye kaplmtm. Ve
sorgu iin dmeye basldnda 'nihayet' demi
tim, ister istemez.
Salona girdim. Burada yzleri duvara dnk
dokuz-on ocuk vard. Her sorgu ekibinin 'ayak'
denilen bir klavuzu oluyordu; sorguya onlar
gtrp getiriyordu. Bir sorgu ekibi; komiser, i k i
ya da polis, ikenceci ya da 'tutanlar, bir de
ayakdan oluuyordu. Ben de yzm duvara
dndm. Ksa boylu bir polis yerden siyah bir
bant ald. Sorgudan gelenler gzlerine balanan
renkli gzbalarm karp bir keye brakyor
lard. Cumartesi-pazarlar sorguya giden olmad
ndan bu kede siyah, krmz, kahverengi ku
ma paralar yhrd; hepsi de le gibi k i r l i on82

larca kuma bant.


Polis bana seslendi:
"Eil, uzun!"
Eildim. Gzlerimi balad. Mdrn odasna
gtrldm gnk kadar tedirgin deildim.
Gzba ok inceydi; tek kat baladn tahmin
ettim. Cam kapnn yanndan geerken insanlarn
siluetlerini grebiliyordum; bir de ayaklarm ve
gbeimi.
Adam kolumu tuttu, dar ktk. Merdiven
lerden indik, merdivenlerden ktk.
"Ban e!"
Bam edim.
"Basamak, i k i tane!"
Basamak ktm. Yol uzadka uzad. Sonun
da durduk.
Beni bir sandalyeye oturtup gitti. Tam kar
mdan k geldiini seebiliyordum; pencere ol
duunu dndm.
ylece bekliyordum. Giden gelen olmuyordu.
Dakikalar uzad. Zaman snd.
Sadan soldan ikence sesleri geliyordu; pa
trtlar, ktrtler, gen insanlarn barlar, k
fr, kyamet...
Hcremden karken stmde tadm ka
rarl ve dayankl halimden eser kalmamt. Bir
karabasann ortasnda olduumu dnyordum.
Tarifsiz bir heyecana teslim olmutum.
Neden sonra karma adam oturdu. Onlar
karalt olarak grebiliyordum. Hi konumuyor
lard. Polis mi, yoksa benim gibi sorgu iin bekle
tilen tutuklular m olduklarn anlayamamtm.
Biraz sonra fsldamaya baladlar. Ne konutuk83

larm anlamamtm ama polis olduklarna karar


verdim.
Uzun bir zaman sonra karmdakiler kalabalklat.
Bir hareket vard.
Sa yanmda birisinin nefes alp veriini du
yuyordum. Elimi uzatsam adama dokunacak du
rumdaydm. Kulama doru yaklat, nefesinin
scakln hissediyordum, hafife flyordu sa
kulama, sonra soluma geip sol kulama.
rpermitim. Aklmdan pe pee ve hzla bin
lerce ey geiyordu; ne dneceimi, nasl dav
ranacam kestiremiyordum. Korkumu, heyeca
nm bir yana koysam bile btn bu olup bitenle
ri kendime konduramyordum. Burada byle a
resizce oturmay hazmedemiyordum. Kiiliimle,
onurumla oynanyordu ve ben hibir ey yapamyordum.
Karmdakiler yedi-sekiz kii kadar olmutu.
Ve sorgu balad:
"Asl adn ne? Nerelisin? Nerede oturuyor
sun?"
Sanki bilmiyorlard. Kalabalktan ayakta du
ran biri konumaya balad:
"Sen Ylmaz Gney mi olmak istiyorsun?"
Sesinden, Mdr T.'yi hemen tanmtm.
"Ne ilgisi var. Yok byle bir dncem. Bizim
iimizde, birinin yerine gemek, birilerini taklit
etmek ho karlanmaz, dlanr bu yolu tutanlar.
Zaten herkesin yetenei kendine. Tek bana
ayakta duramyorsan sanat evresi stne basp
geer. Hem, ben Ylmaz Gney olamam, olmak gi
bi bir dncem de yok."
84

"Peki, yleyse neden Ylmaz Gney'le birlik


tesin? Neden ona yardm ediyorsun?"
"Nasl yardm ediyorum yani? Ben ona yar
dm etmiyorum k i . O benim arkadam, meslek
tam, birlikte gzel bir eyler yapmaya alyo
ruz."
Mdr,
"Bak Tark, bize yalan syleme... Seni ezeriz!"
dedi.
te bu 'ezeriz' sz bana dokundu. ime
oturdu. Sinek miydim ben? Soruyu yantlama
dm. Zaten soru neydi onu bile unutmutum. T.
yineledi:
"Seni ezeriz Tark!"
Doru yerime dokunduunu anlamt. Mora
l i m i bozduunun farkndayd. O iskemlede otu
ran yorgun bedenimin, bunca gndr yaadm
gerilimin ardndan iyice ypranm duygularmn,
dncelerimin ortasna kocaman bir delik a
tnn farkndayd. Bana bir ay syledi. Hse
yin'in anlatt askerlik hikyesi aklma gelmedi
bile. aym bitirene kadar bana hi soru sorma
dlar, beklediler. Hepsi karmda duruyordu. ay
bitti. Hl ylece duruyorduk. Aralarnda fsldayorlard, hibir ey anlamyordum. Bardak elim
de kalmt, ne yapacam bilemiyordum. Yanm
da masa varm gibi geliyordu bana, barda o ta
rafa uzatyordum, olmuyordu. Biraz sonra br
tarafa uzatyordum, olmuyordu. O yanda masa ol
madn bildiim halde karma doru uzatyor
dum, gene olmuyordu tabii. Sinirlerim bozulmu
tu. Hi kimse elimdeki barda almyordu. Elin
deki bo ay bardan bile bir yere koyamayan
85

zavallnn biriydim. Ne kadar da acizdim. Gzya


larna kontrol edemedim. Gzlerim doldu, doldu.
Gzyalarn akmasn diye kendimi zor tutuyor
dum. Birden boald, kuma gzbamn altndan
akmaya balad. Barda frlatmak istiyordum.
'Onun yznden,' diye dnyordum, 'onun y
znden, onun yznden!..'
Ellerim srlsklam terlemiti. Adamlar hl
karmdaydlar. Neden sonra akl edip, bo bar
da sandalyemin baca boyunca yere braktm.
Gene sorular balad:
"Senin dinin var m?"
"Kelime-i ahadet getir."
"Namaz klyor musun?"
"Oru var m?"
"Uyuturucu var m?"
"Hangi rgttensin?"
"u adlar tanyor musun?"
"Ben sosyal demokratm," dedim.
"O zaman syle bakahm: Sosyal demokrasi
nedir, sosyalizm nedir, komnizm nedir?.. Anlat
bakahm."
Sama sapan eyler anlatyordum, abuk sa
buk yantlar veriyordum. Aklma ne geliyorsa, n
ce zararsz olduuna karar verip hemen sylyor
dum; ne hakknda olduunu, nce sylediklerim
le ilgili olup olmadn, sorulara yant saylp sa
ylmayacan hi umursamyordum. Mdr T.
ok sinirlendi:
"Bizimle dalga geme lan! akam yok, fena
ezeriz!"
"Benim bildiklerim bunlar."
"O zaman Marx' anlat."
86

Ben gene samalamaya balamtm. Ne sy


leyeceimi, nasl anlatacam prova etmitim oy
sa. Ama bu gergin ve sinir bozucu ortamda, birile
ri srekli beni 'ezmek'ten sz ederken, bo ay
bardaklar bile bana kar cephe almken daha
farkl davranamayacam, istediim gibi sakin,
serinkanl, mantkl olamayacam fark etmi
tim.
Polisin biri beni konuturmak iin yine
Marx'tan, komnizmden, sosyalizmden sz etme
ye balad. Terminolojiyi ok iyi biliyordu. yle
bir duruma gelmitik k i , o anlatyordu, ben onay
lyordum. Sonunda bir adam kalkt, ayama tek
me att:
"Yahu bunun bir bok bildii yok ya da bizim
le dalga geiyor!"
O srada birisi ieri dald,
"Tamam, zld, tt," dedi.
Hepsi kalkp gitti. Gitmeden nce T,
"Bak Tark, bu son; sorulara adam gibi kar
lk vermezsen seni ieriye alrm," dedi.
Yalnz kalmtm.
eriden srekli ikence sesleri geliyordu. Ge
ne uzunca bir zaman geti. Dndler.
"Sr filmini neden yaptn?"
"Maden, Demiryolu gibi filmlerde neden oynuyorsun?"
"Bu vatana neden ihanet ediyorsun?"
Durmadan soruyorlard. Hibiri, 'Neden tu
tuklandn?' / Almanya'daki olay neydi?' / 'Terc
man gazetesi neden yle yazd?' diye sormad.
Burada olmamla ilgisi olmayan sorularla akam
bulmutuk. Btn gn yerimden hi kalkmam87

tn. Elektrik ya da Filistin asksn bende dene


mediler.
stedikleri gibi bir ak vermemitim. Polis
durumdan honut deildi.
"Yahu bu trkada hibir bok yok; aptaln te
ki."
"TKP'li..."
Sonunda beni 'K Masas'na gtrdler; yani
Komnizm Masas.
* * *

Akama hcreye dndm.


Hseyin sordu, ben anlattm.
"Hseyin, bunlar benim hakkmdan gelecek
ler."
Hseyin btn gece beni yattran eyler
syledi. Sabaha kadar uzun uzun konutuk. Du
rup durup Nzm Hikmet'in, 'Gzel Gnler Gre
ceiz ocuklar' iirini okuyordu.
"Sende bir bok var ama sylemiyorsun Hse
yin," diye taklyordum.
Ertesi sabah adm gene sorgu iin okundu.
Gzlerim baland. Bu kez baka bir polisle
yryorduk. Beni bir odaya getirdiler, gzlerimi
atlar. nme bir sr dosya kd ve kalem
verdiler.
"fadeni yaz, imzala."
"Ne yazaym?"
"Hayat hikyeni," dedi ve gitti polis.
Ne yapacam dnrken baka bir polis
geldi. Ona da sordum. O da ayn eyi syledi.
Baladm yazmaya. On dosya kdn dol88

durdum. Her eyi yazyordum, gerekli gereksiz,


ilgili ilgisiz. Zaman zaman polisler girip kyordu
ama umursamyordum. Yazmay bitirdikten son
ra beni tekrar hcreye gtrdler.
Ertesi sabah stede adm okunmad. leden
sonra on alt tane lise retmeni getirdiler; hepsi
bir arada, tekmili birden. Adamlar dayaktan peri
an etmilerdi, i k i elleri de pide gibi kabarmt.
B i r i bizim hcreye dt. Bakrkyl bir beden
eitimi retmeni. rencilerle birlikte adaya git
miler, hepsi birlikte marlar sylemiler. Bunun
zerine tm okulu askeriye sarm, ocuklar d
vp, brakmlar; retmenleri de buraya getir
miler. Adam ok zgn ve telalyd. Sinirleri iyi
ce bozulmutu. Bu iin bu kadarla kalmamasn
dan korkuyordu, gelecei iin kayglanyordu.
"Mesleimi kaybedersem ne yaparm?" dedi.
Yoksul biriydi stelik.
* * *

Hseyin'le saydk, birlikte kalmaya balayal


on sekiz gn olmutu. Sabah ve len ayn bildik
olaylar yayorduk. Yaam koullar olumsuz
ynde deitiinde insann biyolojik ve moral
salnn bozulduunu, ama hayatta kalma dr
tsnn tm zor koullara katlanmay, hatta ne
redeyse almay saladn dndk.
lenden sonra Polis A. tuvalete giden bir o
cuu gsterdi:
"Bu ocuk var ya, bu enayi Etiler'de bir Ame89

rikan cipini taram. Alt Amerikaly ldrmeye


teebbsten sank, idamlk. Doksan gndr bura
da... Aptal herif, araba kurun geirmezmi, kim
seye bir ey olmam. Bu salak da kaarken yaka
lanm."
Hemen ocua bu haberi yetitirdim; "Dikkat
et, bak byle byleymi," dedim. Yaz bir Krt
delikanlsyd:
"O Amerikallar keke lselerdi de idam edilseydim."
Hoppala! Acaba bu ocuk hep byle fikirsiz
miydi, yoksa burada sorguya git sorgudan gel ne
dediini mi armt...
"Olum bu i byle olmaz, i k i yz elli milyon
Amerikal var; ldrmekle bitmez," dedim.
Tuvaletler tkanmt, azna kadar pislik do
luydu. Meydanc,
"Kim temizler?" diye bard.
Bir ocuk kt,
"Ben yaparm," dedi.
"Neden yapyorsun?" dedim.
"ok skldm, srf dar kmak iin," dedi.
Sabah sorguya gideceklerin adlar okundu.
"Tark Akan, sevk!" sesini duydum.
Ne kadar da heyecan verici bir anonstu bu.
Bakalm neler olacak merakyla ve biraz da se
vinle Birinci ube'den ayrlmak zere hazrlan
maya baladm. Sabah, len, akam tuvaletleri,
bakkal siparileri, pislik kokular, inleyenlerin ac
dolu sesleri, sra kimde acaba arpnts, A., Ke
mik Kran ve bir servenin sonu...
90

Hseyin'le ptk. 'Kim nce karsa b


rnn yaknlaryla haberleecek' diye daha nce
den szlemi, telefon numaralarmz ezberle
mitik.
Hseyin giderayak beni yreklendirdi:
"Merak etme, greceksin brakacaklar, bu
adamlar sana gzda veriyorlar," dedi.
"Selimiye'de grmek zere..."
Hseyin,
"Sen benden nce karsn, gr bak," dedi.
Ceketimi giyip ktm. Gene gzm balad
lar. Yrdk, yrdk. Temiz hava yzme ar
pyordu.

3. Blm

Buras

Selimiye

Durunca gzlerimi atlar. eri girite teslim


ettiim Alman Marklarn ve pahal gne gz
lm geri verdiler. Bavulumu aabeyime ver
miler. Bir sre Siyasi ube'nin giriinde bekle
dim. Beyaz bir Renault arabaya doru gittik. ev
rede sivil polisler vard. Arabann arka tarafna
beni bindirdiler, bir polis de n koltua oturdu;
elinde bir telsiz tutuyordu. ofr ok sonra geldi.
Hareket etmeden nce sol tarafma bir polis daha
bindi, ben sada kaldm. Biraz daha bekledik.
Derken benim olduum taraftaki kap ald, beni
biraz ileri ittiler, yanma bir ocuk daha oturdu;
elleri arkadan kelepeli, sakall biriydi. Arabann
iinde ylece oturuyorduk.
Sonra bizi arabadan dar kardlar. ocuu
ortaya oturttular, ben gene cam kenarna gelmi
tim. Beyaz, kirli, ii tabanca dolu bir torbay da
tutmam iin bana verdiler. ok ard, bacaklar
m arttn anmsyorum. Sonunda hareket et
tik. Bir minibs dolusu polis de arkamzdan geli
yordu. Yola koyulduk.
Gayrettepe... evremi seyrediyordum. Kpr
ye gelmitik. Yanmdaki ocuk birden bana dn
d, alak sesle teekkr etti:
"Tark Abi, sa ol."
Anlamaya alarak yzne baktm. ocuk
95

tanmadm anlamt:
"Sigara iin..."
Glmsedim. Gzmn nne kk deliin
azndaki sohbetimiz geldi. Dev-Yol Marmara so
rumlusu. alacak ey: ncecik bir ocuktu.
Selimiye'nin kapsna gelmitik.
Selimiye Klas'nn ana kaps vard: Ku
zeyde A kaps, paalarn girdii B kaps ve ara
larn giri k yapt C kaps. C kapsnn sa
nda ve solundaki i k i kulbede polis ve asker
bekliyordu. Kapnn tam karsna, caddeyi ge
tikten sonra balayan byk bo bir alann zeri
ne bir sahra adr kurulmutu; ieride analar-babalar bekleiyordu. Her kede askerler vard.
Arabalar durdu. Polisler indiler. evrede pek
ok polis vard. Biz de arabadan indik. Silah tor
basn benden aldlar. Elleri bal arkada nde,
ben arkada, on-on be metre yksekliinde, bir
kanadna normal boyutlarda bir kap alm dev
bir kapdan girdik.
Sa tarafta bir kadn bir erkek polis gryor
dum, ikisi de resmi giyimliydi. Bir yzba bana
bakt. Sol tarafta Amir Odas' yazyordu. Hemen
yanndan, balarna birer askerin oturduu birbi
rine birletirilmi tahta masalar balyordu. As
kerlerin nnde kaim dosyalar vard. Ortadaki
byk merdivenin balangcna, ziyaret kartlar
nn verildii bir masa yerletirmilerdi. Oradaki
herkes bana bakyordu; dost-dman birok ba
k stme yapt.
stmz aradlar. Masalarn nnden teker
teker getik. n kayt yapld. Arabalarla birlikte
96

geldiimiz i k i polis yanmzda, merdivenden yu


kar ktk. Yukardan aaya kubak gz atn
ca herkes ufack grnyordu. Kk bir kapdan
geip darya ktk. Aslnda ben dar kt
mz sanyordum, oysa oras Selimiye'nin avlusuymu.
Askeri aralarn ve pek ok askerin olduu bir
aland buras. Herkes yan gzle bana bakyordu.
Beni alann ortalarnda, kantinin yannda bir oda
ya soktular. teki ocuu baka bir yere gtr
dler. Odann bir penceresi vard, dary grebi
liyordum. erisi kitap doluydu; yerlere atlm
binlerce kitap. Askerler nmden geti. Korkak,
ekimser gzlerle bana baktlar. Hi kimse konu
maya cesaret edemiyordu.
Burada uzun sre kaldm. Yerdeki kitaplar
inceledim, hepsi yasak, sol ierikli, tandk kitap
lard.
ki- saat geti. Niye burada byle bekledii
mi anlamamtm. Kimbilir, belki de beni serbest
brakacaklardr diye umutlanyordum.
Neden sonra i k i asker gelip beni ald. Yr
dk, indik, ktk. Yukardan kubak grd
m, yine kayt masalar, yine askerlerdi; hepsini
gryordum. Buradan kp gideceimi sanyor
dum. Askerlere bir ey sormaya ekiniyordum.
Birden saa saptk, penceresi olan ahap bir kap
dan ieri soktular. Karda, gzetleme delii olan
demir bir kap vard. Sada elik dolaplar, elik
masa, kayt defterleri. Bir yzba, birka asker
grdm. Yzba ayaktayd, askerler oturuyorlar
d. Durum anlalmt, umutlarm da bylece
snmt.
Anne Kafamda Bit Var

97/7

Ceplerimi boalttm. Gne gzlm, para


lar masaya koydum. Yzbann emriyle paralar
sayld, bir torbaya konuldu. lemler uzun sr
mt. Bu arada be-alt tutuklu daha gelmi, on
larn da emanetleri alnmt; ben, onlar bekliyor
dum. Yzba birka kez demir kapdan girip k
t; her seferinde kapy alyordu, nce kk g
zetleme kaps, sonra byk kap alyordu. Ne
reye gittiini gremiyordum ama, belli ki o yanda
hcreler vard.
Sonunda herkesin ilemi bitti. Gene demir
kapya vuruldu, gzetleme deliinden bakld, ka
p ald. Tek sra ilerliyorduk; demir basamaklar
dan aaya indik, dar bir kapdan demir kafesli
bir yere girdik. Ben en arkadaydm.
Kapnn banda elinde copuyla bir er duru
yordu. l k girenin ellerini atrd, balad vurma
ya. k i , , drt... ellerine copu yiyen br yana
geiyordu. lkokulda retmenden yediim da
yaklara benziyordu. Bazlar tam cop inecekken
ellerini ekiyor, cop boa gidiyordu. Eh, bu da as
keri sinirlendiriyordu tabii, bir dahaki sefere da
ha iddetlisi geliyordu. Birisi tam cop inecei sra
da elini yana evirip copun hzn kesti. Birisi,
"Ne vuruyorsun asker abi, Birinci ube'de za
ten anamz alad," dedi.
Baka bir asker yantlad onu:
"Bu, ho geldin dayadr, ho geldin daya,"
dedi ve gld.
Sra bana gelmiti. Elimi atm, yle bir bak
t, hafiften bir saa bir sola indirdi.
Copu yiyen, kafesli yerde duvarn kenarnda
98

tek sra yan yana duruyordu. Ben de oraya gittim.


Karmzda askerler dikiliyordu. Bir baa
vu,
"Soyunun!" dedi. "Donunuz dahil kartn."
Herkes donup kalmt. tirazlar balad:
"Komutanm, arayacaksanz arayn, donumu
zu karmaya ne gerek var, biz zaten Siyasi ube'den geliyoruz, zerimizde hibir ey olamaz k i , "
diyenler olduysa da baavu,
"Soyunmayan dayak yer," deyip gitti.
Yava yava soyunmaya baladk; donlar ka
rld, herkes giysileriyle nn kapatmaya aba
lyordu. Ben de zerimdekileri karttm; ayak
kablar, pantolonu... tekilere baktm, herkes
utana skla soyunuyordu. En sona ben kalm
tm. Meer ne zormu u donu karmak. Ufack
kalmm gibi hissediyordum kendimi. Aceleyle
donumu indirdim, abucak karverdim, gmle
imle, pantolonumla hemen nm kapattm.
Herkes ylece duruyordu. Sonra,
"Giyinin," dediler.
Biz de giyindik... Ne olmutu yani... miydi
bu yaptklar?
Yzba geldi, buradaki disiplinden, nasl
davranmamz gerektiinden sz etti ve ne rtbe
de olursa olsun herkese 'Komutanm' diye hitap
edeceimizi, erlere de 'Komutanm' diyeceimizi
syledi.
Askerler herkesi ikier ikier hcrelere g
tryordu. Ben tek kalmtm. Sonunda beni de
bir asker ald. Hcrelerin balad byk korido
run bana ktk. Korkun byklkte, sonu g
rnmeyen, karanlk bir koridordu buras. Sol
99

tarafta hcreler vard, samz duvard. Hcrele


rin n demir kafeslerle kapatlmt.
erisi, koridor boyunca asker doluydu; ilk an
da onlarn gardiyan olduklarn dnmtm.
Yryorduk koridorda. Birinci hcrenin
nnden getik. Baklar zerimdeydi. Kardan
bir askerle ksa boylu yalca birisi geliyordu; el
leri kelepeli, gzlkl, top sakall birisi. Bu ada
m tanyor gibiydim. O muydu acaba? Dikkatlice
baktm. Evet, Mehmet Kemal'di. Cumhuriyet ga
zetesinde ke yazar. Selam versem mi, vermesem mi diye dnrken yanmdan geti. Kafas
nde; hi bakmyordu. Arkam dndm,
"Mehmet Abi, Mehmet Abi!" diye bardm.
Mehmet Aabey hi oral olmad. ok yak
nmdan getii halde dnp bakmamt bile. Ne
dense o an ok kzmtm, sesimi duyduu halde
dnp bakmamt bana.
(ktktan sonra kendisine, "Mehmet Abi, Se
limiye'de ben girerken sen kyordun, yanmdan
getin, arkandan o kadar seslendim, dnp bak
madn bile," dediimde, "Enayi miyim? Seni tan
dm ama, sen giriyorsun ben kyorum, sana ora
da selam verdiimde ya bana, 'Vay, sana selam
verdin, hadi bakalm tekrar ieri!' deseler ne halt
edecektim?" demiti. Haklyd.)
Koridorun genilii en az on metre, yksekli
i on be, belki yirmi metre. Selimiye Klas'nn
bir ucundan br ucuna uzanyordu herhalde. As
ker gardiyanlarn k i m i ayakta dikiliyor, k i m i gezi
niyor, k i m i duvara yaslanm zaman ldryordu.
Beni gtren askerin ayak sesleri koridorda
100

yanklanyordu. br sesler bir uultu gibi uzak


tan geliyordu. Koridorun solundan, hcrelerin
birka metre andan yryorduk. Perspektifte
nmdeki demir parmaklklar gri bir erit gibi
gryordum; sral olarak devam ediyordu. Hc
relerin de sonunu gremiyordum, karanlkta kayboluyorlard.
Biraz daha yrdk. Sol yandaki bir duvar
aralndan girdik. Hemen karda bir hcre, ie
ride de biri vard. Asker onun hemen yanndaki
hcrenin byk kap kilidini at; koridoru gr
meyen tek hcreydi; ieri girdim. Yerde oturan
i k i kiiden gen olan ayaa kalkt, hafife glm
sedi. Arkamdan demir kap kapanp kilitlendi.
Ayaa kalkan gen ocua baktmda hl gl
yor olmas dikkatimi ekti... Ilgn Su... Ruhi
Su'nun olu... Birbirimize sarldk.
"Olum, ne aryorsun sen burada?" dedim.
"Sen ne aryorsun burada abi?" dedi.
Gltk. Tekrar birbirimize sarldk. br
ocuk da bu arada ayaa kalkmt, onunla da el
sktk, sonra yere oturduk. Tahtadan yaplm,
yerden be-on santim yksekliinde bir dek
btn hcreyi kaplyordu. stne askeri battani
yeler rtlmt. Hemen sigaralarmz yaktk.
Sigara boldu. Gnler sonra sigara stne sigara
yakyordum.
Bir ara ierideki parfm kokusu dikkatimi
ekti ama garipsemedim.
"Ilgn, anlat bakalm, neden tutuklandn?"
Neden tutuklandn sormutum ama ala
cam yanttan da korkuyordum.
"Abi hi sorma, sokaa kma yasandan tu101

tuklandm."
Birden rahatlamtm; glmeye baladm. Na
sl glyordum, nasl glyordum, kafam yerlere
deiyordu. Ilgn anlatyordu ben glyordum:
"Atatrk Kltr Merkezi'nde Hrrem Sultan'm galasndan sonra tm sanatlar Lalezar'a
gittik. Bu arkadala biraz ge saate kaldk, saat
ikiye yaklarken acele bir taksiye bindik. Gider
ken taksi yolda bozuldu, saat ikiye be-on dakika
vard. Taksiden indik, baladk taksiyi itmeye.
Taksi alr almaz ofr gaza bast gitti. Cadde
ortasnda kaldk. Biz de baladk yrmeye. On
dakika sonra bir askeri ciple bir subay geldi, 'Ha
yrdr yahu, nereye byle, gelin bakahm buraya,'
dedi. Biz de bindik cipe, doruca buraya."
Sinirim bozulmutu, glmekten katlyor
dum. Gldke kendime geliyordum aslnda. Se
limiye'de kalacam anladmdan beri stme
km olan tanmsz gerginlikten azar azar kur
tuluyordum.
Biraz sonra tuvalette elimi yzm ykadm.
Uzun zamandr ilk kez sabun kullanyordum. Ka
rk, kk bir ayna paras bile vard. Alaturka bir
tuvalet; kapsnda asl olan askeri bir battaniye
kap grevi yapyor. Hcre drt metreye iki-
metre kadard. Bir kar geniliinde i k i metre
uzunluunda bir penceresi vard, dar doru ge
niliyordu, yani V eklindeydi; duvarn kalnl o
kadar fazlayd ki kolumu iine soktuumda yar
sna bile gelmiyordu. Parmakhk ya da bir pence
re kapa yoktu. Buradan Selimiye'nin temelinin
ne kadar salam ve duvarlarnn ne kadar kaln
olduunu anlamak mmknd. Bu yarktan s102

kdar'a giden yol grlyordu; arabalar gelip ge


iyordu.
Tavan ok yksekti, tepede tek bir lamba ya
nyordu. Allann cezas lamba gndz bile yan
yordu. Hcrede bol bol gazete, biskvi, sigara var
d. ubedeki hcrelerden daha rahat grnyor
du. Sonu olmayan koridordaki bir girintide oldu
u iin bizim bulunduumuz yerden koridor g
rnmyordu.
Neden sonra parfm kokusu garibime gitme
ye balad. Nereden geliyor olabilir, diye dn
dm. Ar bir kokuydu. Hcrenin neresine git
sem koku devam ediyordu. Dayanamadm, Ilgn'a
sordum:
"Buras ne kokuyor? Kadnlar m var yan
hcrede?"
kisi birden glmeye balad:
"Yok abi, bizden nce yirmi kadar transsekseli buraya tkmlar; Beyolu'nda ne kadar
transseksel varsa askerler toplam. Salarn
kesmiler. Uzun sre burada kalmlar. Hapisha
neyi birbirine katmlar. Askerler anlatyor, bir
birleriyle kavga etmiler, ark, trk sylemiler,
nbeti askere sarkntlk etmiler, neler neler.
Bakmlar olacak gibi deil, hepsini stanbul d
na gndermiler. Sarn bir asker var, o geldii
zaman anlattralm, bak yerlere yatarsn glmek
ten."
(Aradan gnler getike her askerin bu olay
baka trl anlattn anmsyorum.)
Hcreye henz geldiim halde birok asker
parmaklklara yaklap yle bir bakp gidiyordu.
Hibirinin konumaya cesareti yoktu. Bunun ne103

denini gece olunca anlayacaktm: Subay denetimi


gndz ok skyd, gece olunca subaylar pek or
talkta grnmyorlard; bu yzden de askerler
daha rahat davranyor, geceleri konuabiliyorlar
d.
Dehetli ekilde kanyordum. Kafam ok
kt durumdayd. Kant bulatran zehirli ta
kunyalar giymi karncalar kafamda yryordu.
ocuklara siyasi ubeyi anlatmaya baladm;
olup bitenleri, bamdan geenleri. Gnler ge
miti. Bir trl denetleyemediim ve kendi d
mda olup biten bir sr olayn ortasnda elim
kolum bal kalmtm. Skntm anlatmak isti
yordum, buna ihtiyacm vard. Konutuka biraz
olsun rahatladm hissettim. Onlara Selimi
ye'yle Siyasi ube arasndaki fark bile anlattm;
ube'nin nasl ezici bir havas olduunu, korku ve
deheti bilmelerini istedim.
Kafam ok kanyordu. Salarmn dibinde
kk kk kmltlar hissediyordum. Sonra ha
fif hafif bir kanma; sa kulamn st, hemen
sonra tam tepesi, sonra kafamn arkas ve birden
alnmn st... Parmamn ucuyla bir-iki kez ka
ynca bitiyordu. Her kaymda, acaba bit tr
namn iine girdi mi, diye bakyorum, ama yok
tu, ele hibir ey gelmiyordu. Daha sonra, tek
bama kaldm gnlerde mthi bir ey kefet
mitim: Gazeteyi kucamda davul derisi gibi ger
gin bir ekilde tutup bam stne eerek hzl
hzl kartrnca, gazetenin stne ptr ptr bit
ler, sirkeler dyordu. Sonra onlar tr tr
kryordum.
Derken yemek kokusu tm Selimiye'yi sard.
104

Uzaktan karavana sesleri geliyordu. Karavana ye


re braklnca koridorda tok bir ses yanklanyor
du. Karavanalarn sap i k i yana dtnde daha
tiz bir ses kyordu. Kepe sesleri, inko tabak
sesleri birbirine karyordu. Hamamdakine ben
zer bir yanklanma koca klay sarmt. Sesler
yava yava bizim hcreye doru yaklat. Gnler
sonra ilk kez scak yemek yiyecektim. Gzm de
mir parmaklklardayd; askerler gelecekti, ben
hemen yerimden frlayacaktm. yle atm k i . Ye
mek kokusu da yle gzeldi ki azm sulanmt...
Ve sonunda... yerimden frladm; birinci bendim!
k i asker geldi, ilki atallar, ekmei, inko ta
baklar demir parmaklktan ieri uzatp gitti. Ta
baklar, atallar paylatk. Adam ba yarm tayn
dyordu. Tayn koltuumun altna sktrdm,
inko tabaklar elimde, gzm yemeklerde, bekli
yordum. Karavanalar yere brakldka tok sesler
duyuluyordu. Kepe kovann iinde yle bir tur
atyor, sonra parmaklklardan ieri sokulup taba
a boaltlyordu: Nohut. kinci kepe: Bulgur pi
lav. Yemeklerimi alp hcremin ortasna bada
kurdum, tabaklar nme aldm. O kadar keyifle
yiyordum k i . Sanki dnyann en gzel yemeiydi.
Asl keyifse yemekten sonra kenara ekilip sr
tm duvara yaslayarak bir sigara imek oldu. Bir
an iin bama gelenleri unutmutum.
Boalan tabaklar parmaklklarn dna bra
kld, daha sonra bir asker bunlar bo karava
nann iine atarak btn hcrelerden toplayacak
t. Saat dokuz ya da on dolaylarnda, Selimiye'nin
ii zgara kfte kokmaya balad. Yerimden kalkp
pencereye gittim. Dary koklamaya ahyor105

dum. Hayr, koku dardan gelmiyordu. Izgara


kfte kokusu demir parmaklklarn arkasndaki
koridordan geliyordu. Olacak ey deildi. Hcre
lerin ortasnda kfte kokusu. Ilgn'a,
"Burada birileri kfte yiyor ya da satyor," de
dim.
Ilgn'la arkada Haim, benimle dalga ge
meye baladlar:
"Abi bu bir hayal kokusudur."
"Subaylar kfte satyor olamaz m?"
"Askerler satyor olabilir."
"Subaylarn yemek kokusudur belki."
Bylece konuup gltk. Ama kfte koktu
undan emindim. Onlar da kokuyu alyorlar, ama
aldrmyorlard; belki de inanamadklar iin al
drmyorlard.
O hcrede kaldm gnler iinde bir-iki kez
daha kfte kokusu geldi burnuma, ama byk
hcreye geene dek nereden geldiini kefede
medim. Byk hcreye getiim gn bu koku so
runu zld.
(kinci hcrem, u sonu grnmeyen karan
lk koridora yakn bir yerde. Gece yarsna doru
karanlk koridordan mzik sesleri gelmeye ba
lad. Yanmdaki ocuklar, "Gene aalar kafay bul
dular," diye konuuyorlar. "Kim bu aalar?" diye
sordum. "Abuzer Uurlu ve adamlar. Televizyon,
radyo, ne istersen var. Yemekler, iecekler dar
dan geliyor. Aylardr buradalar.")
Gecenin ge bir saatinde yatmaya karar ver
dik. Ben pencerenin altn setim. Bu hcrede
kaldm gnlerde hep ayn yerde yatacaktm. I l
gn ile Haim duvar kenarmdaydlar. Siyasi u106

be'deki alkanlmla yatmadan nce her yerimi


sktrdm: Pantolonumun paalarn orabmn
iine, gmleimi donumun iine, pantolonumu
kemerin altna, ellerimi ube'den getirdiim o
raba, gmlein kollarn da bu orabn iine. Son
ra ceketi srtma aldm, yakasn kaldrp kafam
iine soktum. Sadece azm akta kald. Kvrlp
yatacakken Ilgn'la Haim baladlar glmeye:
"Halin ok komik abi, senin byle bir fotora
fn ekebilsek..."
"ocuklar, bu pire iin nlem. Artk hibir pi
re ieri giremez. Deneyimlerimle biliyorum. Yeri
nizde olsam hemen byle yaparm; yoksa her ye
riniz ier."
Sonunda yattm. Tavandaki k snmyordu,
bu yzden ok ge uykuya dalabildim. Her dn
mde k gzme giriyordu.
Gn aarrken ivesi nedeniyle Gneydoulu
olduunu dndm bir er, elindeki tahta copu
demir parmaklklara arptrarak herkesi uyandr
d. Parmaklklarn bir ucundan br ucuna kadar,
durmadan, tangur tungur sinir bozucu bir ses
kartarak yrd. Sabahn krnde o demir par
maklklardan kan ses insan yerinden zplatyor,
beyninde nlyordu. Bir yandan da baryordu:
"Galk, galk, galk lan galk!"
Kalkmtk. Duvara srtmz verdik, oturur
durumdaydk. Asker gitti. br hcrelerdeki tn
grt hl sryordu.
Ilgn'n aknlkla bana baktn fark etmi
tim.
"Abi, ne oldu gzne yahu?"
Elimle gzm yokladm. imiti. Sol gz107

mn kapanda koca bir ilik vard. Gzlerimi


yukar kaldrnca fark ediyordum. Haim de a
knlk dolu gzlerle bakt bana,
"Abi, mikrop kapm olmal," dedi.
Tuvalete gittim. Krk ayna parasnda gz
me baktm. Gerekten gzm imiti. Elimle
yokladm, ars szs yoktu. Daha dikkat bakn
ca gzkapamm stndeki pire srn fark et
tim. Parmamla dokununca tatl tatl kand.
"Yok bir ey, pire srm," dedim.
Glmeye baladlar.
"Abi, hani pireden korunuyordun, o konuda
deney imliydin; ne oldu?" diyerek dalga getiler
benimle.
Neden bu kadar erken saatte kaldrldmz
anlamamtm. mz de duvara yaslanm, diz
lerimizi karnmza ekmi, bamz dizimizin
stne koymu bir konumda kestirmeye bala
dk. Kendimden iyice gemiken Ilgn beni uyan
drd; eliyle sus iareti yaparak ksk sesle,
"Abi gel bak, sana ne gstereceim," dedi, el
kol iaretleriyle beni pencerenin yanna ard.
Bir yandan da kprdamamaya alarak pen
cerenin iine bakyordu. Yznde geni bir g
lmseme vard. Gzleri sevinle parlyordu. Me
rakla yerimden kalktm. Nedenini bilmediim
halde ok yava ve dikkatli hareket ediyordum.
Ayaklarmn ucuna basyordum, gene de tahtalar
gcrdyordu. Ilgn, srekli, eliyle sessiz olmam
iin uyaryordu. Dikkatle yanma gittim. Ilgn
pencere geniliinden benim bakmam istercesi
ne kenara ekildi. Yaklap baktm. Ve birden gr
dm: Pencerenin altnda, tabannda, i k i kk
108

fare vard. O kadar kklerdi k i , parmamn


bir boumu kadardlar. Enli pencere duvarnn or
tasnda duruyorlard. Dnyann en gzel eyi kar
mzdayd sanki. Kulaklar kocamand, kafa
larnn en az i k i kat byklkteydi. Sabah gne
i dardan ieri girmeye alrken, farelerin kulaklarndaki incecik damarlarn tmn krmz
krmz ortaya karmt. Kendileri pembe pem
be, gzleri, burunlar minicikti; harikaydlar. Sa
solu koklayp titreye titreye krntlar yiyorlard.
mz de gevemitik, azmz kulaklarmzdayd. Sessiz sessiz gldk. Uzun zaman onlar
seyrettik. Sonra talarn arasnda kayboldular.
"Ilgn, bunlarn yuvas burada olmak; annele
ri babalar nerede acaba?"
"Daha anneleriyle babalaryla tanmadm
ama, duvarn ii fare dolu, herhalde gnn birin
de bu koca Selimiye'yi fareler iin iin yiyerek bi
tirecekler."
Gltk. Biskvileri paralayp kolumun
uzand yere kadar pencerenin iine doru ittim,
dattm. O gn sevimli fareler bir daha hi grnmediler.
* * *

Yerde uzunlamasna oturuyorduk. Bir sre


sonra yan hcreden birisi yksek sesle bir eyler
syledi; sanki Kuran okuyordu. O kadar ok ba
ryordu k i , ldrdn, akln kardn dn
dm. imdi askerler gelir, bakalm ne olacak, di
ye bekledim. Ama ne gelen vard, ne ilgilenen.
Adam dinlemeye baladk. Kuran'a benziyordu
109

ama Arapa deildi. Aslnda hibir dili artr


myordu; arada srekli, "Allah, Allah, Allah," de
niyordu. Bir tek bu szc anlayabiyordum.
Bunlar durmadan yineleniyordu. Yava sesle sy
leniyor, syleniyor, syleniyor, sonra birden ses
ykseliyordu. Ve yine sessizlik balyordu. Ada
mn nefes al veriini duyabiliyordum. Arkasn
dan tak tuk sesler gelmeye balad; eliyle bir yer
lere vurduunu dndm, belki de kafas ya da
ayayla. Bir sre sonra gene balad; ykselip al
alan anlamsz szckler... Bylece saatlerce sr
d.
Kahvalty getiren askerlere sordum:
"Yan hcrede neler oluyor, adam hl susma
d."
"O idam mahkmu. oktandr burada. Su
baylar gelince bir ine yaplr, susar."
Kahvaltlar aldk; kk bir aydanlk,
bardak, toz eker, beyaz peynir, tayn. Peynir kire
ta gibiydi. Yan hcredeki ses kahvalt boyunca
srd. Konumalarmz tatszlamt, kulamz
da akhmz da hep yan hcredeydi.
Aradan uzun bir zaman geti. Yan hcredeki
barma bir ara ok ykseldi, tak tuk sesleri garipleti. Az sonra biri gelip bard, emirler verdi.
Yerimden kalktm, hcrenin demir parmaklkla
rna yanatm, yan tarafa baktm. Bir asker adam
la konumaya alyordu:
"smail, smail yapma, imdi komutan gelir,
bizi fralar, sus biraz..."
Araya girdim:
"Komutanm, bir dakika bakar msnz?"
Hemen yanma geldi, belli ki benimle konu110

maya meraklyd. yle bir gzmn iine bakt,


ama ilgilenmedi.
"Ne oluyor orada? K i m bu arkada? Adam hi
susmad."
"Deli numaras yapyor galiba. damdan kur
tulmak iin. Szde namaz klyor. Bir tek dua bil
miyor, hep uyduruyor. Sonra kafasn sallyor, sal
lyor. Bahyor yere vurmaya. Saatlerce vuruyor.
Adamda ne kafa varm yahu; ben vursam lr
dm."
"Suu neymi?"
"Kynde kavga km galiba; stanbul'a
bal bir kyde. Bu adam da av tfeiyle bir jan
darmay ldrm, kendi arazisinin iinde. Siyasi
sulu deil yani."
Bu arada smail'in sesi hl duyuluyordu.
"Peki davas kesinleti mi?"
"oktan kesinleti. Aylardr burada. nfazn
bekliyor. Ya da Meclis'ten bir karar kar diye bek
leniyor."
Sustuk. Bir sre, senin memleket neresi, tez
kereye ne kadar var, diye konutuktan sonra,
"Baka idam bekleyen var m burada?" de
dim.
"Tabii var. Havalandrmann hemen kar
hcresinde i k i kii daha var. Ama onlar siyasi. Ha
valandrmaya giderken grrsn, ikisi de ayr
hcrelerde kalyorlar. Onlar da infaz bekliyorlar.
Solcu muymular ya da yle bir ey. Birinin ad
Ahmet, brnn ad..."
smail'in grlts srerken ona seslendim:
"smail Karde! smail Karde! Ben senin ya
nndaki hcrede kalyorum... Beni dinler misin?..
111

Seninle konumak istiyorum..."


Hibir yant gelmedi...
"smail, sana bir ey syleyeceim, bak, beni
dinle bir dakika... Ben Tark, Tark Akan'm..."
Belki adm duyunca beni dinler, diye dn
mtm, ama baaramamtm, yerime gittim.
Oturdum. Sigara stne sigara...
Zaman ilerliyordu. Hcrenin nne bir asker
geldi. Elindeki kttaki adlar okudu:
"Ilgn Su! Haim Tu!" diye bard. "Eya
larnz alm, sorguya!" dedi.
Bunu hi beklemiyordum, donup kalmtm.
Birden telalandm, bir eyler yapmam gerek di
ye ortalkta dolanmaya baladm. Ilgn ile Haim
eyalarn topluyorlard. Asker kapda bekliyordu.
ok az zamanm vard. Hemen Ilgn'a,
"Ola ki serbest kalrsanz, u telefon numa
rasn ezberle, anneme babama i y i olduumu sy
le, beni merak etmesinler, onlarla mutlaka ko
nu," diyebildim.
Haim'le, Ilgn'la ptk. Gittiler. Kap arka
larndan kapand.
Yerime oturdum. Bir, sigara yaktm. Kendime
o kadar sinirlenmitim k i . Nasl oldu da bu dere
ce dncesiz davrandm, ya aceleyle yanl nu
mara ezberlediyse, stelik daha haber iletmek is
tediim ok yer vard, nasl dnemedim, bana
bir avukat bulunmas gerekiyordu, arkada
larmla konumas gerekiyordu, diyerek kendime
kzp durdum. Annemle babam uzun zamandr
ilk kez benden haber alm olacaklard. Nasl da
merak ediyorlard kimbilir. Babamn ekeri yk
selmi olmalyd. Annem de gecelerini kesinlikle
112

uykusuz geiriyordu. Aptal kafam! Nasl dne


memitim, nasl dnememitim! Kendimi s
mail gibi yerden yere vurmak istiyordum. Sigara
stne sigara... Zaman gemek bilmiyordu. Elim
deki gazeteye baktm, ama kafamda binlerce d
nce akp gidiyordu. Sinirden ldracaktm. Ga
zeteyi frlattm. Yanklanarak kan hrt sesi
hcrede tek bama olduumu hatrlatt bana. i
me bir hzn kt. Konuacak kimse yoktu.
Karmda duvarlar, demir parmaklklar... Konu
mak istiyordum, birilerine iimi dkmek istiyor
dum... Bugne kadar ilk kez bylesine iddetle ve
srarla anam babam dnyordum. Yreimde
bir ac, bir sz yer etmiti. Balarna bir ey mi
geldi, neden iim bu denli darald, gene altnc
hissim bana bir ey mi sylemek istiyor, diye d
nyordum. Dayanamadm. Yerimden kalkp
parmakla yanatm, yle bir yan tarafa baktm,
pencereye bir-iki yryp dndm. Sonra yz
koyun yattm, kalktm. Ne yapacam bilemiyor
dum. Srtm duvarda, ayaklarm uzatm kar
duvara bakyordum; soluk, pis duvara. Moralim
byk bir yara almt. Her ey anlamsz geliyor
du. Bu hcreye her giren duvara bir eyler karalamt; k i m i tarih atm, k i m i adn yazmt. Bir
sr de zl sz. Duvarda bylece bir anda olu
mutu. Bunlara bakarak kendime gelmeye, g
toplamaya altm.
Asker geldi.
"Kantinden ne istiyorsun?" dedi.
Buradaki bakkal deildi, kantindi.
"Sigara, biskvi, Hrriyet, Tercman."
Parasn verdim, gitti. Bir sre sonra bir asker
Anne Kafamda Bit Var

113/8

daha geldi, elindeki bir sr anahtarla hcrenin


kapsn amaya alt. Umutla ona bakyordum;
'sorguya' diyecek sanyordum. Toparlandm.
"Havalandrmaya," dedi.
Ayaa kalkp terlik gibi kullandm ayak
kablarm ayama geirdim. Parmakla doru
gidene kadar kap ald, dar ktm. Koridora
doru ynelirken smail'e baktm: Hcrenin orta
snda oturmu, srt bana dnk, hafif hafif mrl
danyordu. Konumak istiyordum ama ekmiyor
dum. Havalandrmadan sonraya braktm. Yanm
da askerle o kocaman koridora ktk. Her yanda
asker gardiyanlar vard. Hamamdaki tas ve su se
si yanklarnn yerine, askerlerin postallar ve
hcredekilerin anlalmaz konumalarnn yank
lar duyuluyordu. Koridorun ortasndan, askerle
rin baklar altnda yryorduk. Hemen sol ta
rafmda yan yana i k i hcre grdm; iinde birer
kii vard ve nlerinde birer asker sandalyede
oturuyordu. zel hcreler olduklar fark etmi
tim. lerinde i k i gencecik ocuk vard; biri kara
kal, kara gzl, ince, orta boylu Ahmet, br...
kisi de idam mahkmlaryd.
Ahmet, bu durumdaki birinden beklenmeye
cek bir prltyla bana bakt, ben de ona bakyor
dum. Bir an ikilemde kaldm, konumaya cesaret
edemiyordum. O anda Ahmet,
"Tark Karde, gemi olsun," dedi.
Ben de glerek,
"Sa ol, sana da gemi olsun Ahmet," dedim.
Belki de o deil de, yan hcredeki Ahmet'ti,
ama ben zellikle adyla seslenmek istemitim;
onlar tandm bilmesini istemitim.
114

Ahmetlerin hcrelerinin karsndan hava


landrmaya kan, tavana dek uzanan demir mer
divenle yukar kmaya baladk. br hcreler
deki ocuklar demir parmaklklara yanamlar,
bana bakyorlard. Merdivenden ktka nde
duranlarn arkasndakileri de grmeye balam
tm. Bana bakmak iin telala yerinden kalkp
ndeki demirlere gelen ocuklar grdm. Hepsi
bana sevecen, mutlu, glyorlard. Ben de onlara
ayn biimde karlk verdim. Bu hcre ok kala
balk olduu halde hi kimse 'gemi olsun' de
meye cesaret edemiyordu. Onlar bana, ben onlara
bakarken basamaklar ktm.
Merdivenin ortasna geldiimde nefes nefese
kalmtm. Gnlerdir bu kadar yrmemitim.
br hcreleri yandan gryordum imdi; ok
kalabalktlar. Parmaklklardan kan elleri gr
yordum. Koridorun sonuna doru karanlk artt,
demir parmaklklar karanln iinde kayboldu.
Merdivenleri ka ka neredeyse tavana yakla
mtk. Merdivenin bittii yerde durduk, demir
kap ald. Dar ktm.
Gn n grdm. Karmda duvar, sa ya
nmda darack beton basamaklar vard. Basamak
lar gnee doru kyordu; a, scakla doru
yaklayorduk. Sonunda basamaklar bitti. Koca
man bir alana kmtm. Hi kimse yoktu, alann
yan duvarla evriliydi, drdnc kenar da Se
limiye Klas'yla birletirilmiti. Duvarlar o ka
dar yksekti k i , belki on adam boyu vard. Her i k i
kede asker kulbeleri kurulmutu, ellerinde G3
silahlar tutuyorlard. Duvarlarn zerine tel r
gler gerilmiti. Kafam hep yukar kalkk duru115

yordu, gnee bakyordum, askerlere bakyor


dum, hayatmn ilk havalandrmasyd bu. Gne
in scakl avluyu stmt. Beni getiren asker,
Selimiye'nin duvarnn dibine melip kendini
gnee verdi. Ben yle bir sama bir soluma y
rmeye altm, sonra anlamsz geldi byle y
rmek, gidip kardaki duvara srtm yasladm;
glgeye.
Duvarlara bakyordum. stndeki dikenli tel
ler ne kadar da amasz, diye dnmtm. Bu
radan kamak bir yana, insann yukar bakarken
bile ba dnyordu, bir de dikenli tele ne gerek
vard k i . Ama ite tam da o teli gerenlerin dn
d gibi, buradaki avlu, bu amasz gibi gr
nen dikenli tellerle rktc olmutu. Karmda
Selimiye'nin kocaman bo pencereleri duruyor
du. Gardiyan asker gnete, ben glgede, ylece
oturduk. Bir sre sonra pencerede bir-iki asker
belirdi. Bana baktlar. Sonra da kz sekreterler
gelmeye balad; bir, i k i , derken oaldlar. Her
kes bana bakyordu. Bazlar korka korka el salla
d, ben de onlara salladm. Gzm kontrol etti
imde hl hafif i olduunu anladm. Ayaa
kalktm, Selimiye'ye paralel volta attm, bir du
vardan teki duvara. Bir kez yrdm, yoruldum.
Penceredeki kzlar hl bana bakyorlard. Sonra
bir ses,
"Zaman doldu," dedi.
Gardiyann yanma gittim. On be dakika dol
mutu. Ben nde, asker arkada, beton basamak
lardan Selimiye'nin tavanndaki demir merdiven
lere geldiimizde, ar, pis bir koku, nem, ter, tu
valet, postal kokusu, hepsi burnumdan ieri girdi.
116

Tavandan aa demir basamaklar indik. ocuk


lar gene bana bakyorlard.
Hseyin geldi mi, diye kalabalk hcreye dik
katle baktm, ama yoktu. teki hcrelerin birinde
olabileceini dnerek karanla doru baktm;
gremedim. Gzm hcrelerde, basamaklar in
dim. Basamaklar bitti. Karmda bir yzba be
lirdi:
"Ne haber Tark?.."
Sesi de, sorusu da alaycyd.
"yiyim komutanm."
"Beni tanmadn m?"
Yzbann suratna daha dikkatli baktm;
azna, burnuna, kana, gzne. Hem bakyor
dum, hem dnyordum. Yzba:
"Tuzla Yedeksubay Okulu'ndan..."
"Ha, evet, tandm komutanm; naslsnz?"
Samimi, scak, gler yzl ve inandrc bir
tavr taknmtm. Ardndan da hemen isteimi
yaptrdm:
"Komutanm, ltfen benim ifademi aldrr m
snz? Uzun zamandr Birinci ube'deydim, peri
an oldum. Buras da o kadar uzun srmesin, ifa
demden sonra ne olacaksa olsun."
"Dur bakalm Tark, daha yeni geldin, dur ba
kalm."
Bunlar syleyip gitti. Bylece tanma numa
ram da hibir ie yaramamt. Oysa ok da iyi oy
namtm; tanan da bundan farkl olmazd, di
ye dnyordum. Askerle yrmeye devam et
tik. Hcremin olduu arala girdik. smail, hc
resinin parmaklna yakn ayakta duruyordu.
"Merhaba smail."
117

Hemen yaklat.
"Selmn aleym, sen Tarik Aan misun,
hocelmiun, cemi olsin."
Tam bir Laz. Hepsini bir arada ve abucak
sylemiti. Elini demir parmaklktan dar kar
d, el sktk. Mthi kuvvetli biriydi. Ksa boy
luydu ama halter alm gibi bir grn vard.
"Tark Abi, beni asacaklar, asacaklar beni; ye
di ocuum var, yedi bebem var... Ah anam ah,
ah!"
Demire kafasm vurmaya balad.
"smail, dur, sakin ol," dedim; bir yandan da
kafasn tutmaya alyordum:
"O kadar kolay deil adam asmak. Daha bu
nun Meclis'i var, karar var, temyizi var, sakin ol."
smail hi oral olmuyordu. Asker omzumu it
t i , hcreme girdim. Demir kap takrtl seslerle
stme kapand. www.cizgiliforum.com
* * *

Kendimi yorgun hissediyordum, oturduum


yerden kalkmak istemiyordum. Gazeteleri n
me ekip okumaya baladm. smail'in sesini duy
maya katlanamayacaktm. Dikkatimi gazetelere
vermeye altm; en ufak haberleri, reklamlar
bile okuyordum. Dars gllk glistanlkt.
Sansr yine alm ban gitmiti. Tercman gaze
tesi, gene muhbirlii srdryordu. Bu kadar kr
gzm parmama bir tavrla taraf tutmas siniri
me dokunuyordu ama, gene de okuyordum. Beni
hapse attran, daha nce asker kaaym diye
Hatay'da sabaha kar tutuklatan, birok aydn,
118

iiyi, renciyi hedef gsteren gazete. Nefret edi


yordum. smail'in sesi dayanlr gibi deildi. i
mi sknt bast. Hcrede yalnz kalmak dayanlr
gibi deildi. Duvarlar, gazeteler, fareler, duvarlar
daki yazlar... Duvar yazlarn okumaya baladm.
Tarihler var, iirler var, adlar, imzalar var, karala
malar var... Ben de demir kapnn kenarna giri
tarihimi ve adm yazdm.
Bata severek yediim yemekleri yiyemez ol
mutum. tahm daha ikinci gn kesilmiti. Ye
mek kokusu midemi bulandrmaya balamt.
Sadece pirin ya da bulgur pilav olduu zaman
yiyebiliyordum. Geri kalan zamanlarda da bisk
vi ve stle doyuruyordum karnm.
Bu hcrede uzun sre tek bama kaldm. Ba
zen havalandrmaya karken yzbay grd
mde,
"Komutanm ne olur yanma birilerini verin
ya da beni bu hcreden aln," diyordum, ama hi
oral olmuyordu;
"Dur bakalm Tark, bak ne gzel tek banasm, daha ne istiyorsun," deyip glyordu.
Adamn benle dalga getiini gnler sonra
anlayabildim.
Geleli sekiz-on gn kadar olmutu.
Kap ald. Yerde kvrlm yatyordum. s
tmde yorgan gibi kullandm ceketim vard. Se
vinle ayaa kalktm. Yzba, yannda bir asker
le gelmiti.
"Gel Tark."
Ceketimi aldm. Ayakkabm giyerken,
"Ceketin kalsn. Hibir eyini toplama, her
ey kalsn. Sen gel," dedi.
119

Byk bir heyecanla darya ktm. Korido


ra ktk. Korkumdan soramyordum, neler oldu
unu bilmiyordum.
Yzba ve askerle giri kapsna doru yr
yorduk. Gzm kapdayd. Buray ok iyi biliyor
dum: giri kaps. Darya klrsa, ifadeye gidi
lirse yani, geri dn yoktu; ya hapishane ya ser
bestsin ya da tutuksuz yarglanacaksn. imden
bir sevin ykseldi. Hangisi olursa olsun razy
dm. Hcrede tek bama kalmaktan iyidir, diye
dnyordum.
Birden durduk. Koridorun bandaki birinci
hcrenin nndeydik. Asker, kapy at. eride
birok insan. Hep birlikte ayaa kalkp hazrol
durumuna getiler. armtm. Siyasilerin byle
yapacan tahmin etmiyordum. ocuklarn kafa
lar sfr numara tralyd. Yzba, glmseye
rek,
"Hadi, gir bakalm Tark," dedi.
eriye girdim. Kap kapand. ocuklarn hep
si hl ayaktaydlar. akn akn bana bakyor
lard. Ben de onlara bakarak bir yere oturdum.
Yirmi-otuz kiiydiler.
"Otursanza ocuklar," dedim. "Siz asker mi
siniz?"
Hep birlikte yantladlar:
"Evet!"
Biraz rahatlar gibi olmutum. Gene de beni
bu hcreye neden koyduklarn anlamamtm.
Her birine sorular sormaya baladm. Hepsinin
asker kaa olduunu rendim. Her yreden in
san vard; saf olan, serseri olan, apolitik, lmpen
olan. Bir sre konutum, ama szckler bitti, o120

cuklarla hibir iliki kuramamtm. 'Bu yzba


beni neden getirip buraya koydu?' diye dn
yordum, ama aklma hibir yorum gelmiyordu.
Sanrm leden sonrayd. Yatm, uyumaya
alyordum. Selimiye'nin koridorunda mthi
bir slogan patlad, sonra da yanklanarak byd.
Ard arkas kesilmiyordu. Yerimden frladm, par
maklklara yaklatm. Ne olup bittiini anlamak
iin koridorun sonuna doru baktm, hibir ey
gremedim. Herkes avaz kt kadar baryor
du. Sloganlar oalarak devam ediyordu. br
hcreler de katlmaya balad. Hemen yan ba
mzdaki giri kaplar ald. Postal sesleri geliyor
du. Ardndan belki yz-iki yz asker, tek sra ha
linde, sadan ve soldan yryerek ieri girdi. ok
sakin bir biimde koridora yayld. Askerlerin el
lerinde silah yoktu, ama cop vard. Sloganlar hl
sryordu. Ne olduunu henz anlayamamtm.
Bir sre sonra albaylar, binbalar, yzbalar gel
di. Koridorun her i k i yanndaki askerler, elleri ar
kada, yan yana duruyorlard. Subaylar ortadan
yrdler. Sloganlar sryordu, ama artk yalnz
ca i k i kiinin sesi duyuluyordu. br hcreler
susturulmutu. Bizim hcrenin nndeki asker
lerden birine sorup durumu rendik: k i mah
km bu akam idam edilecekti.
Arkam dndm, gidip yere yzkoyun uzan
dm. Yzm kimsenin grmesini istemiyordum.
k i kii idam edilecekti...
leden sonra Ahmet'i yaknmzda bir yere
getirdiler, aabeyiyle grtrdler. Konumalar
olduu gibi duyuluyordu. Aabeyi bararak al121

yordu. Ahmet sakindi, aabeyini yattrmaya a


lyordu.
"Abi bu bizim dnmz, bu bizim dn
mz!"
"Komutanm, ne olursun, kardeime bir kere
sarlaym, izin verin, ne olur..."
"Abi, bu bizim dnmz, yapma abi."
Koridorda sessizlik vard. Askerler, subaylar
konumalar dinliyordu. Herkesin surat askt;
herkes dnceli ve zgnd. Hcrelerden t
kmyordu. Kimse konumuyordu. Sanki dokunsan herkes hep birlikte alayacakt. Sonra Ah
met'in slogan Selimiye'nin koridorlarnda nla
d. Grme yerinden ayrldlar; aabeyin feryat
lar, Ahmet'in sloganna karyordu.
Ahmet, nmzden geip hcresine doru
yrmeye balad; sessiz ve dik, sert admlarla.
Onu izledik.
Selimiye'yi tam bir lm sessizlii kaplam
t. Subaylar da askerler de azalmt. Koridorda
kalan askerler heykel gibi dikiliyordu. Herkes ge
ce on ikiden sonrasn bekliyordu.
Saat on ikiyi geiyorken sinirler adamakll
gerilmi, ortalk iyice suskunlamt. Selimiye'
de t kmyordu. Binann her yerine bir eyleri
beklemenin tedirginlii sinmiti. Saat ikiye do
ru byk bir grlt koptu. D kap ald. Gene
dnya kadar asker ieri, koridora, bu kez koarak
girdi. Postal grltleri, iti kak, Ahmet ve ar
kadalarnn sloganlarna karyordu. teki hc
reler de slogana katldlar. Dayanlmaz bir grlt
kyordu. Olup biteni gremiyorduk. Yalnzca
nmzden koan askerleri ayrt edebiliyorduk.
122

Dip taraftan artk uultu eklinde gelen karma


kark bir grlt duyuyorduk. Uzun sre sonra
grltler azald. Ahmet ve arkadandan baka
snn sesi kmaz oldu.
Saat e doru koridora ok sayda subay gir
di. Ahmet ile arkadann hcresine doru y
rdler. Koridor, asker ve subay kaynyordu. Du
varlarn dibine dizilmi askerler bir sre sonra
aralarnda bir koridor yaptlar. Ahmet'le arkada
nn sloganlar hi kesilmemiti. Uzaktan zincir
sesleri geldiinde k i mahkmun hcreden
karldn anladk. Askerlerin oluturduu kori
dorun iinden yrdler. Yalnzca ayak sesleri,
zincir sesleri ve sloganlar duyuluyordu. Sonra on
lar grdk; i k i subay arkada, Ahmet ve arkada
ayaklar zincirle bal, elleri arkadan kelepeli,
slogan atarak yryorlard. Yzlerinde korkuya
ynelik hibir iz yoktu. Kendilerinden ylesine
emin, lme doru gidiyorlard. nmzden ge
tiler... Arkalarndan subaylar ve askerler...
Sabah alt ya da yedide olmal, yzba gelip
beni hcreden kard, kendi hcreme kapatt.
Amacn ge de olsa anlamtm.

Gene yalnz kalmtm. Hibir yeri grmeyen


hcremde gene bir basmaydm, iarelerimi doyur
dum. smail susmutu. Ceketimi stme alp ca
mn altna yine smklbcek gibi kvrldm. Ce
ket, kafama kadar ekiliydi, bir tek azm dar
da kalmt. Hava almaya alyordum ama kt
kokular, pis hava doluuyordu burnuma. Gzleri123

mi yumdum. Ne kadar da yorgundum. Uyumak


istiyordum ama baaramyordum. Gzmn n
ne Bingl'de Yol filmini ekerken kar zerinde
uyuyuum gelmiti. Nasl da gzel uyumutum
orada. Filmde olumu oynayan ocuun kepene
ini almtm, yere serip zerine kvrlmtm. Bir
tek azm akta brakmtm. Buz gibi, tertemiz
hava cierlerime dolmutu.
Kendimden gemitim...

4. Blm

Bir 'Yol' Hikyesi

124

Biri gelip kepenein balm kaldrd:


"Sen Tark Akan msn? Yahu kalk ayaa da
bir grelim..."
Gzm atm. Karmda bir baavu dikili
yordu.
"Kalk," diye tutturmutu.
Hadi bakalm, istersen kalkma. Hem 1981'de
Ylmaz Gney'in Yol (Bayram) filmini ekiyorsun,
hem bu baavutan mermi ve silah almak iin
keyfinin olmasn bekliyorsun; skysa kalkma.
Kalktm. Baavula samimiyet kurmaya al
tm. Yannda prodksiyon amiri vard.
"Tark Abi, mermileri arkadatan alacaz;
sa olsun, bize yardmc olacak."
Bylece sinyali alm oldum: Adama kt
davranma' demek istiyordu, iimiz dt, aman
diyeyim... Ondan alacamz silahla filmdeki at
m ldrecektim. Skynetim dnemiydi, kimse
silahn vermek istemiyordu. Prodksiyon amiri
de bula bula bu baavuu bulmutu; nemrut he
rifin teki. Sahnenin ekimlerinin sonuna doru
adamn grtlam sktm hatrlyorum.
ekim boyunca atla aramda inanlmaz bir ba
kurulmutu. mrmn sonuna kadar unutama
yacam ok farkl bir arkadalk yaamtk. Ba
na duyduu sevgi ve ball hayvann gzlerin127

den okuyordum. Kar frtnasnda yanma gelip


kafasn paltomun iine sokuyor, gzlerini gzleri
me dikiyordu. ekim srasnda stnden dt
mde burnuyla beni itiyor, kokluyor, sanki can
mn yandn anlam gibi zlyordu, bir de be
ni avutmaya alyordu. Onu hi yularndan tu
tup ekmem gerekmemiti. bittii zaman arka
ma taklp bir kpek gibi beni izliyordu. Filme
balamadan nce ynetmen erif Gren'e,
"Meraklanma, bu sahnede at ldrebilirim.
O kadar cesareti bulabilirim, yapabilirim," dedii
mi anmsyorum.
At vuracam sahne ekilirken, hayvanca
uyuturucu ine yapld. At yere yld. Yakn
planlarn hepsi ekildi: Donmu bir el, ate ede
meyen bir el, stlmaya allan bir el ve atn
yakn planlar bylece aradan kt. Sra ldrme
plannn ekimine gelmiti. Kamera uzaa gitti,
genel bir plan ekilecekti. Silah elimdeydi ve iin
de bir tek kurun vard. Baavu bir kurundan
fazla vermiyordu. erif Gren, "Kamera!" diye
cekti ve ben ksa bir sre sonra atn kafasna bir
kurun skacaktm. Karlarn ortasnda ben ve yer
de yatan atm trajik bir ekilde yerlerimizi
almtk.
Kamera uzakta hazrlanrken at gzlerini ap
bana yalvarr gibi bakt. Kafasn kaldrmak iste
di. Sanki bana doru gelmek istiyormu gibime
gelmiti. Bu arada erif Gren,
"Kamera!" diye bard.
Bekledi. Burada tabancam ekmeli ve kuru
nu atn kafasna skmalydm. Ama yapamyor
dum ite.
128

"Ate etsene! Ate et!" diye bard erif.


"Yapamayacam erif, stop!" diye seslendim.
Atn bandan ayrldm.
"Ben bu at ldremem. Yakn plan bakas
nn elini ek. Kusura bakma, yapamayacam."
Ylmaz Gney'in yeeni araya girdi:
"Ben yaparm."
Paltomu verdim. Kamera hazrland. Yeeni
nin el plan ekildi. Derken bir silah sesi...
"At ld, gel Tark," dediler.
Koarak gittim. Paltomu giydim, daha sonra
ki planlara gemek zere almaya baladk. Ka
mera hazrlanyorken at gene kafasn kaldrp
bana bakt. Ayaa kalkmaya yelteniyordu. lmemiti. Baavua gittim:
"Mermi ver, at lmemi," dedim.
Baavu, kendini tiksinti verici bir ekilde
naza ekiyordu. Yalvarta yakarta bir kurun daha
verdi.
"Baavuum, ver birka tane daha, bak, hay
van can ekiiyor," dememe karn bir tek kur
undan fazlasna raz edememitim. Yeen onu da
atn kafasna skt. Sonra ben tekrar sahne aldm.
Tam ekime geilecekken, hayvan gene gzn
at, baklaryla beni aryordu. Baylacak gibi ol
mutum, ldracaktm... Baavuun yanma git
tim:
"Mermi ver!" dedim.
"Yok!"
O anda yakasna yaptm:
"Senin de, merminin de..."
Kfrettim.
Yre halk adamdan yalvara yakara mermi

daha almt. Yeen kurunlar boaltt, at bu kez


ld. Paltomu giydim, bir sonraki sahneye getik.
Senaryoya gre donmak zereydim; atn kar
nn kesecektim, ellerimi, ayaklarm atn karnna
sokup donma tehlikesini bir sre geciktirecek
tim. Ne yazk ki bu sahneyi kt bir zamanda, ha
va kararmak zereyken ekmitik. Ertesi gne
brakamyorduk nk gece boyunca kurtlarn
at paralayacan biliyorduk. Sonuta akam
st ekilen sahnede renkler ok koyu kt iin
Ylmaz Gney montajda bu blm karmak zo
runda kalacak, bu da onu hem zecek, hem de sinirlendirecekti.
* * *

Sahnenin devamnda, topallayarak karmn


babasnn evine geliyordum. Babay ok yal ve
gzleri grmeyen birisinin oynamas gerekiyor
du. Prodksiyon amiri, Bingl'den bir dilenci ge
tirmiti, seksen yanda bir adam. Tek szck
Trke bilmiyordu. Oysa senaryoda syleyecei
szler vard. Ne yapacamz armtk. Ben
ieri girince, bana,
"Ho geldin Seyit," diyecekti.
alyorduk, ama olmuyordu.
Sonunda erif, adama,
"Baba, ne istersen syle, aresi yok," dedi.
Adam, uzun uzun Krte bir eyler syledi.
kinci replii,
"Ne dnyorsun Seyit?" olacakt.
Gene uzun uzun konutu.
"Yahu baba, neler sylyorsun sen?"
130

Adam konutu, konutu, bir trl susmad.


"Ne sylyor, Trke'ye evirin," dedim.
Meer adamcaz, srekli ayn eyleri yinele
yerek, "Jandarmalar geldi, beni karakola gtr
dler, jandarmalar geldi, beni karakola gtrd
ler, bana dayak attlar, bana dayak attlar..." deyip
duruyormu.
Sonuta dublajda hepsi halledildi.
* * *

'Yol' filmi, benim kanmca dnyada en zor ko


ullar altnda ekilmi, stelik tm zorluklarn ve
zverilerin sonucu ortaya ok gzel bir yapmn
kt sayl filmden biridir. 'Sr'de de zor
landmz anmsyorum, ama 'Yol'da bir de 'cunta'yla uramtk. 12 Eyll 1980 darbesinden drt
ay sonra Trkiye'de her ey karmakarkken, tu
tuklamalar, ikenceler srp giderken, biz byk
bir filme baladk. 30 Kasm 1980'de, Denizli'deki
yedeksubaylm bitmeden Erden Kral'dan tele
fon gelmiti:
"Ylmaz Gney beni mral Yar Ak Cezaevi'ne aryor, ne yapaym?"
"Hemen git, mutlaka bir proje vardr, beni he
men ara, elimizdeki projeyi brakabiliriz," demi
tim-:
Birka gn sonra arad. Telefonlarm dinlen
dii iin bir-iki kelime syledi:
"Bayram iznine kan on i k i mahkm, bir haf
ta sonra geri dnerler," dedi.
Bu kadar bile heyecanlanmama yetmiti:
"Erden, bu mthi bir konu, elimizdekini b131

rakyoruz, bunu alyoruz!"


Askerliim biter bitmez Ylmaz Aabey'in
Moda'daki evinde grtk. ok sevdiimiz Prof.
Dr. K. dostumuz, zaman zaman raporlar yazyor
du ve Ylmaz Aabey ksa da olsa hapishaneden
kabiliyordu. ncelikle sansr kurulu iin bir se
naryo yazlacakt. Bu tip senaryolar Nadya adn
da bir kz yazard; daha sonra f i l m i ekilen
hikyenin bu senaryoyla hibir ilgisi olmuyordu.
Sansrden gemeyen senaryo ekilemedii iin
byle bir yol izlemek kanlmazd.
Senaryoyu Ankara'ya, sansre ben gtrdm.
Yolda okudum, bir ak hikayesiydi sansre giden;
on i k i mahkmun ak hikyesi. Ankara'da bir
hafta kaldm. O hafta boyunca sansre sokama
dm, stanbul'a dndm. Fato Gneyle birlikte
Ylmaz Aabey'e, mral Yar Ak Cezaevi'ne git
tik. Deniz frtnalyd, gemi mthi sallanmt.
Saatler sonra mral Adas grnd, ama evresi
askeri hcumbotlarla sarlyd. Ne olduunu anlayamyorduk. zinden dnen mahkmlar almaya
gelen motor kaptan,
"Ylmaz Gney'i sevk ediyorlar, neresi oldu
unu bilmiyoruz, bugn ziyaret yasak," dedi ve
dedii gibi izinden dnen mahkmlar ahp gitti.
Gemiyle Mudanya'ya geldik aresiz; orada
sorduk soruturduk, rendik ki Ylmaz Gney'i
bir saat nce Bursa Cezaevi'ne gtrmler. He
men Bursa'ya hareket ettik. Varnca Eato'u bir
otele yerletirip br ileri ayarlamak iin stan
bul'a dndm.
Ertesi gn Fato'un, Ylmaz Aabey'i sparta
Cezaevi'ne kadar takip edebildiini, yolda bir-iki
132

kez grebildiini rendim.


Fato stanbul'a dndnde ben Ankara'
daydm. Sansr Kurulu o sabah toplanacakt. Ku
rul alt-yedi kiilikti; her bakanlktan birer kii
vard. Senaryolar okunmutu, o gn karar verile
cekti. M i l l i Gvenlik Kurulu ve ileri Bakanlk
larnn temsilcilerine en zorlu yeler gzyle
baklyordu. Onlar olur verirse i bitiyordu.
Sabah poaalar, brekler alp gittim. Sansr
Kurulu'nun odasnda bir yandan brekleri yiyor,
bir yandan konuuyorduk. yeler birer ikier gel
meye balamt. ileri ve Milli Gvenlikiler de
geldiinde ben bir konuma yapmak zere sz
aldm:
"Beyler, okumu olduunuz senaryo, hepini
zin bildii gibi, Ylmaz Gney'e aittir. Bugne ka
dar yazlm senaryolarn en gzeli olduunu fark
etmisinizdir. Trkiye aleyhine yaplm propa
gandalarn sonucu olarak, bizi dnyaya rezil
eden, hapishanelerimizin olmayan yzn arp
tarak gsteren 'Geceyars Ekspresi' filmine kar
dnlm bir senaryodur. Ylmaz Gney yl
lardr hapishanelerde yatmtr ve hapishaneleri
mizin asla 'Geceyars Ekspresi' filmindeki gibi
olmadn dnyaya sylemek istemektedir. Ba
kn, Trkiye'deki mahkmlar, istedikleri zaman
izin bile alabiliyorlar, mahkmlar hapishanede in
san haklarna aykr bir yaam srmemektedirler,
demek istemektedir..."
Kendimi kaybetmi, palavra ardna palavra
skmaya balamtm.
M i l l i Gvenlik grevlisi, br yelere dnd,
"Peki ama, bizde hapishanelerde izin diye bir
133

uygulama var m, yasal m bu?" diye sordu.


Ben sustum, nk bilmiyordum. Var m yok
mu; bir tartmadr balad. Bir sre sonra yeler
den biri yasay bulup getirdi. Hapishaneden izin
alma koullarn okumaya balad. Bir ye sordu:
" y i ama, bu yasann maddesi bu senaryoda
belirtilmemi. K i m anlayacak mahkmlarn bu
yasaya dayanarak izne ktklarn?"
Hemen atladm:
"Aman efendim, bu hi sorun deil. Hemen
Ylmaz Gneyle konuup bu yasa maddesini bir
ekilde senaryoya sokturacam. Filmde grmez
seniz filmi reddedersiniz; ama ben size sz veriyo
rum..."
"Peki Tark Bey, darda bekler misiniz?"
Dar ktm, kap kapand, beklemeye ba
ladm. Uzun bir sre sonra kaplar ald. Hemen
ieriye daldm.
"Hayrl olsun, oybirliiyle kt," dediler.
Mthi sevinmitim. Ne olur ne olmaz diye
karar hemen almak istiyordum. Bekledim. Biraz
sonra karar da elimdeydi artk.
Senaryonun ad
Ait olduu kurum
Senaryo yazar
Dosya no
ekilecei yerler

ekilecei tarih
Karar tarihi
134

: Bayram
: Gney Film
: Ylmaz Gney
: 91134-618
: stanbul, Bursa, zmir,
Konya, Eskiehir, Mersin,
Adana, Bingl, Gaziantep,
Urfa, Diyarbakr, Ankara.
: 1980-1981
-.17.12.1980

Ylmaz Aabey, sparta Yar Ak Cezaevi'ndeydi. Gider gitmez ayrntlar ayarlamt; gece
yarsna doru hapishane mdrnn telefonun
dan grebildik. Telefonu atm, kar taraftan
birine,
"Ben Tark Akan, Ylmaz Gneyle grmek
istiyorum. Yarm saat sonra yeniden arayacam,"
deyip hemen kapattm.
Yarm saat sonra yeniden aradmda Ylmaz
Aabey telefonun br uundayd.
"Sansrden kt Ylmaz Aabey, gzmz ay
dn, gemi olsun..."
Ylmaz Aabey havalara umutu, ok sevin
miti.
"Hepimize hayrl olsun Tarkm, yarn ya
da br gn sparta'ya gel..."
Sonra telefonu kapattk.
O gece Ankara'daki arkadalarmla bir evde
sabaha kadar kafa ektim. ok neeliydim.
Ertesi gece Ankara'dan kp, sabahn ilk sa
atlerinde sparta'ya vardm. sparta Yar Ak Cezaevi'ne ilk geliimdi. evresi uyduruk dikenli
tellerle evrili, byke, sar bir binayd. Daha ka
pya gelir gelmez anladm ki btn gardiyanlar
beni bekliyordu. Ylmaz Aabey'den duymu ol
malydlar. Byk bir sevgi gsterisiyle karlan
dm. Beni hapishanenin mutfak tarafndan ieri
soktular; kocaman bir mutfakt, uzun uzun, gri
renkte masalar ve sandalye yerine de banklar var
d. Ocaklar kapkarayd ve kazanlar grdm en
135

byk kazanlard. eride kimse yoktu. Bir mer


divenden yukarya ktk. Demir parmaklkl ka
pdan geip koridora geldik. Mahkmlar koridoru
doldurmutu; hepsi, "Ho geldin Tark Abi," de
yip elimi skyordu. Odalarn demir kaplar kori
dor boyunca i k i yanda uzayp gidiyordu, kaplarn
ardnda drder-beer kiilik ranzalar grlyor
du. Bir sre ilerledikten sonra Ylmaz Aabey'in
odasna geldik.
Yataa oturmutu. nne bir portakal sand
ekmi, stne ktlar yaym, elinde kalemler,
alyordu. Beni grnce yerinden frlad. Sa
rldk; beni kollaryla smsk sardn hatrlyo
rum. Keyfi yerinde olduu zaman byle yapard;
uzun uzun, sk sk sarlrd. Beni hemen alma
masas gibi kulland portakal sandnn yanna
oturttu, senaryoyu anlatmaya balad:
"On i k i mahkm: Battal, Mercan, Sleyman,
Seyit, Abbas, Mevlt, Yusuf, mer, Mehmet, s
mail, Hamza, Mirza... Hepsinin hikyeleri hazr,
ama daha etlenmedi, sahneler ve diyaloglar yok."
Hayranlk ve heyecanla dinliyordum. Hepsi
nin hikyesi bir baka gzeldi. Ylmaz Aabey an
lattka cotu, cotuka anlatt... Anlatrken ayaa
kalkyor, karakterleri oynamaya balyor, byle
yaptka da yerinde duramyordu. Bir an ocuk
oluyordu, sonra birdenbire kocaman bir adam gi
bi dikiliyordu. ivesi, mimikleri, jestleriyle sah
nedeki karakterleri karlkl oynuyordu. Sinirle
baryor, dilerini skarak konuuyor, sonra bir
bakasn oynarken en yumuak, sevecen halini
takmyor, kahkahayla glyordu. Tiyatro seyre
der gibi yerimden onu izliyordum. O da bir yan136

dan benim tepkimi lyordu. ylesine akllyd


k i , gzlerimin iine bakarak oyunu srdryor,
houna gitmeyen bir tepki verdiimde oynad
karakteri tekrarlyor, deiiklikler yapyor, sonra
yine devam ediyordu. Hi kimsede olmayan o e
k i m gcyle istedii an karsndaki insan gir
dabna katp srkleyebileceini dnmtm.
Gzlerimi ondan ayramyordum.

Karlamamzn ve film tasarsnn ilk heye


cann atlattktan sonra ay iip konutuk. Hangi
rol oynamak istediimi sordu.
"Hepsini birden oynamak istiyorum," deyin
ce kahkahay patlatt.
"Bana sorsalar ben de bu yant verirdim as
lnda, hepsini ok sevdim, hepsi de ok gerek,
deil mi?" dedi.
Abbas' oynamam istiyordu. ok gzel bir
rold, ama sonraki gnlerde Abbas' ve Abbas'm
olaylarn gelitiremeyeceini fark etti. Bir hafta
sonra Seyit A l i rolne getim. Daha sonralar onu
hapishanede ziyarete gittiimde bana hep Seyit
Ali'yi oynamaya alt. alt diyorum, nk
yazd karakterle oynad kii farklyd. Ben ka
rakteri sert grnnn iinde yumuak, seve
cen, duygusal biri olarak yorumluyordum, Ylmaz
Aabey ise aksine acmasz, uzlamasz, aksi biri
olarak.
"Doa adam byle olur, bunu mutlaka byle
oyna," diye tlyordu.
Bir aralk gzm karm olacam, hemen
137

yakalad:
"Ne oldu, beenmedin mi?" diye sordu. "Kt
m oynuyorum dersin?"
l k gnler kem km ediyordum, ama gene ka
rakterle ilgili byle bir uyumazlmz srasnda,
"Evet Ylmaz Aabey, kt oynuyorsun!" de
meye cesaret edebildim.
Birden durdu; ciddileti:
"Haklsn Tark," dedi. "Bu hevese bir son
vermek gerek. Benim iim kamerann arkasnda.
Oyunculuk artk bir kenarda beklemeli; senaryo
ve ynetmenlik benim iim..."
O gnden sonra bir daha karmda hi oyun
culuk yapmad, ama karakterlerin yaps hakkn
da gnlerce konumaya devam ettik.
Btn grmelerin, tartmalarn, karlkl
deerlendirmelerin ardndan Ylmaz Aabey, 'Yol'
(Bayram) filminin senaryosunu tam sekiz kez
yazd. Sekizinci senaryoyu hapishaneden ben alp
getirdim. Senaryonun arkasna yle yazmt:
"Artk ok yoruldum. Baz yerleri daktiloya
ekemedim. Siz halledin. Baarlar."
Bir gn,
"Nasl hallediyorsun? Sekiz ayr senaryo, se
kiz farkl hikye; iin iinden nasl kacaksn?"
diye sormutum.
"Diyelim, yedi senaryonun kesien sahnele
rinden birini alyorum: Abbas daa kyor. Yedi
senaryoda da Abbas daa kyor. Ama her biri
farkl. Bunlarn hepsini ayr ayr yere seriyorum,
bir sandalyenin stne kyorum, hepsine tepe
den bakyorum. Yukardan baknca her eyi daha
net gryorum. Hangi hikye daha gzelse onu
138

seiyorum. te bylece sekizinci senaryoyu olu


turuyorum."

'Yol'un senaryosunun biti tarihi 23 Ocak


1980'di. Arkasndan 'Da' adl bir senaryoya ba
lamay tasarlyordu. 'Da' hakknda da uzun
uzun konumutuk. Onda da oynamam karar
latrmtk. 'Yol'daki rolm Bingl'deydi. Onu ta
mamlaynca Mu'a geecek, 'Da' filmine bala
yacaktk. 'Da'n ynetmenliini Zeki kten ya
pacakt. ncelikle sansrden geirmek gereki
yordu.
Aldm senaryoyu, gene ben gtrdm Sansr
Kurulu'na. Reddedildi. Daha sonra Dantay'a
bavurduk, orada da reddedildi. Gereke ikisinde
de aynyd: 'Da amak, emperyalizme kar bir
savatr; burada 'da' bir simge olarak kullanl
makta, bilinmeyen glere kar savamak anla
mna gelmektedir' gibisinden i k i sayfa dolusu
yazmlard.
Byk bir keyif ve mutlulukla planlanan,
ama hayata geirilememi bu hikye, dan ar
dnda kurulu bir kyde balyordu. Yollar kardan
kapand iin kuruldu kurulal bu kyden kn
kimse kasabaya inmemiti. Oynayacam adamn
olu lm deindeydi. Drt arkada, yzyl
lardr kimsenin yapamadn yapmay gze alp
hasta olan hastaneye yetitirmek zere, hem
da, hem de kyn kaderini amaya karar veri
yorlard. Yolda nce hasta ocuk lecekti. Ama ba
ba, tekilerden bunu saklayacakt. Gnler sonra
139

i k i l daha verilecekti. Her eye karn kasabaya


inildiinde baba, sadece, "Baardk," diyecekti...
Bu film, 'Yol' kadar byk bir projeydi ama
onun kadar ansl deildi.

'Yol' filmine balayal ya da drt hafta olu


yordu. Ynetmen Erden Kral'la Cunda Adas'nda
alyorduk. Hapishaneden izne kan mahkm
larn sahneleri ekiliyordu. Motorlar, sandallar,
i k i otobs dolusu figran... ekimler olduka ya
va gidiyordu, yle ki daha iin basndaydk ama
program altst olmutu bile. nmzdeki uzun
rota bizi bekliyordu. Srasyla Bursa, Eskiehir,
Konya, Adana, Mersin, Gaziantep, Urfa, Diyarba
kr, Bingl'de nemli ekimler yaplacakt. Bu
srayla Trkiye'yi dolaacaktk ama biz hl Ay
valk'taydk. Elimizi abuk tutmazsak kar kalka
bilirdi; bu da ok byk bir sorun olurdu.
Bir gece ge saatte odamn balkonunda oturuyorken, hemen aada bir taksi durdu. inden
Eato Gney kp koarak, tela iinde otele gir
di. Bir terslik olduunu anlamtm. Kapda yaka
ladm:
"Ne oldu Eato, hayrdr? Skynetim'den bir
terslik mi kardlar?"
"Tark, hemen ynetmen, prodksiyon amiri,
btn sorumlu arkadalar topla, Ylmaz'dan tali
mat geldi!"
Acele toplandk. Merakla Fato'a bakyorduk.
"Arkadalar, Ylmaz Gney'in talimatdr: 'Ba
vul topla! stanbul'a dn! Hemen imdi! Film dur140

duruldu!'"
Donup kalmtk.
"Fato, bize sylemek istemediin bir ey mi
var? Skynetim'in ii mi bu? Ltfen; bilmek is
tiyoruz."
"Hayr, byle bir ey yok. Tamamen Ylmaz'm
karar. Erden Kral arkadamz ynetmenlikten
alnmtr, baka da herhangi bir olay yok."
Figranlar uyandrdk:
"Bavul topla."
Herkes bavullar toplad. Sokaa kma ya
sa kalkar kalkmaz otobslerle stanbul'a dn
lecekti. Hibirimiz olup bitenlere inanamyorduk.
Ylmaz Aabey nasl olurdu da filmi durdururdu?
Kimseye bir ey syleyemiyorduk.
Yeilam zaten kaynyordu, her kafadan bir
ses kyordu. Kimi, Erden Kral ynetmenlikten
nasl alnr, diyor, k i m i de film durdurulduu iin
seviniyordu.
Ortalk karmakarkt.
Ylmaz Aabey bir hafta sonra Moda'daki evi
ne geldi. Sabah saat yedide ziyaretine gittim.
Ylmaz Aabey, elinde tuttuu byk bir kon
yak kadehiyle kapy at. Sabah sabah konyak i
mesine armtm. Kedi, karnnda kocaman bir
yara bandyla yerde baygn yatyordu, Ylmaz
Aabey de ona bakyordu... Ben de baktm... Uzun
bir aradan sonra,
"Tark, bak u kediye, bak, annem gibi," dedi.
Donup kalmtm. Ne demek istediini gnler
sonra anlayacaktm.
Neden sonra oturduk, konumaya baladk.
Gerekten Ylmaz Aabey durdurmutu filmi.
141

Gelimelerden honut kalmamt. Filmin gzel


olmayacan, aklndaki gibi olmayacan anla
mt. Yeni bir ynetmen bulmak gerekiyordu.
Btn ynetmenleri konutuk. K i m kalkabilirdi
byle bir senaryonun altndan?
"O. Bu. u."
"Yok, yok, yok."
"Ylmaz Aabey, bir tek ynetmen var bunun
altndan kalkacak, o da erif Gren," dedim.
"Ama o da hapiste. Yapacak bir ey yok. Byle g
zel bir senaryoyu harcamayalm, bekleyelim diye
dnyorum. Bir yandan da, bu karmaada filmi
bitirmemiz gerek, diyorum. nk Skynetim
yerletiinde ekimler de tehlikeye girecektir..."
Gece yarsna doru karar almtk: Filmi b
rakyorduk. Belki bir yl, belki daha fazla bir sre
iin. Bu durumda o zamann parasyla be milyon
Ura pe gidiyordu.
Ylmaz Aabey ertesi gn sabah erkenden Ze
ki kten'le birlikte Mu'a hareket edecekti. Ha
pishaneden, 'annem hasta' diye izin almt. An
nesi Mu'ta olduu iin Mu Savcl'na izin bel
gesini imzalatmas gerekiyordu.

Sokaa kma yasa balamadan Ylmaz


Aabey'in evinden ayrldm. Taksim'den geer
ken ertesi gnn Milliyet gazetesini aldm. Film
le ilgili her eyin suya dt gereini iime
sindirmeye alyordum. Gece evde gazeteyi
okumaya baladm. En altlarda kck bir ha
ber nasl olduysa gzme arpt:
142

'Film ynetmeni erif Gren Skynetim'ce


serbest brakld.'
Sevinten havalara umutum. Hemen Yl
maz Aabey'i aradm:
"Aman Ylmaz Aabey, sakn yarn yola k
ma, ok nemli bir haberim var, saat alt buukta
sendeyim," dedim.
Saati karrm korkusuyla sabaha kadar uyu
madm. Sokaa kma yasann bitmesini bekli
yordum. Alt buukta kapnn nndeydim, elim
de gazete...
Ylmaz Aabey'e byk haberi verdim. Mu
yolculuu bir gn ertelendi. erif Gren acele bu
lunacak, Ylmaz Gney'in evine getirilecekti.
Btn gn erif arand. erif yok. Hibir yer
de yok. Ylmaz Gney'in arkadalar, Yeilam'daki arkadalar, stanbul'u kar kar aradlar,
ama erif Gren'i kimse bulamad. Hibir yerde
yoktu. Buhar olup umutu. Nerede olduunu
kimse bilmiyordu. Her yere haberler salnd, her
kes bir yerlerde erif Gren iin beklemeye ba
lad.
Sonunda, o gece saat on birde, erif evinden
ieri girerken, Ylmaz'm adamlar kapda koltu
unun altna senaryoyu sktrmlar,
"Bunu oku, yarn sabah erkenden u adrese
gel, Ylmaz Gney seni orada bekliyor," demiler.
Ertesi gn gene sabah erkenden Ylmaz Aa
bey'in evine gittim. erif saat dokuz gibi geldi.
Kafas sfr numara tralyd. Hapisten bir gece
nce ge saatte kmt. Sarlma pme fasln
dan sonra, erif,
"On i k i mahkmun hepsini ekemem, alt
143

mahkm olabilir; zamanmz yok, karlar erimeye


balar," dedi.
Ylmaz Aabey:
"erifiim, senaryo sana ait. stediin sayfa
y kart. Nasl istersen yle olsun. Ama filme bir
an nce bala. Mu'a gitmeyi bir gn daha erteler
sem yar ak cezaevi hakkm kaybederim. Sk
ynetimle banz belaya girmeden bitirin fil
mi..."
Bylece hzla filme baladk. Her eyi yeni
batan ekiyorduk. Hapishane sahneleri stan
bul'da tamamland.
Anadolu turu iin yolculuk balad.
l k duramz Bursa'yd. Bursa Skynetim
Komutanl film iin izin vermiti ama ekim s
rasnda engel oldular, izne karn filmi ekemeyeceimizi sylediler. Tm kaplar aldk, ne yap
tysak olmad. Israr edersek bamzn derde gire
ceini sylyorlard. Hemen Bursa il snrlarn
terk etmemiz emredildi.
minibsle snr terk ettik. Minibslerden
birinin camlarna kamuflaj yapp, ekilecek sah
nelerde grevli olan oyuncular ve kamerayla ye
niden Bursa'ya girdik. Arac uygun bir yere park
ettik. Kameray minibsn iinde brakyor, ka
pal perdenin aralndan ekim yapyorduk.
Drt-be saatte gerekli sahneleri ekip iimizi bi
tirip Bursa'dan katk.
Gece bir yerlerde konaklyor, gndz yollarda
ekim yapyorduk. Minibsn iini, yol geileri
ni falan ekiyorduk.
Konya'ya doru yol alyorduk. Akama oraya
144

vardk. Elimizde Konya Skynetim Komutanl


'ndan film ekme izni vard, ama onlar da eki
me izin vermediler.
Benim otobs gar ve trene binme sahnelerim
ekilecekti.
Bu kez kap kap dolap, "Bakn bizim izni
miz var," gibi bo laflar etmekten vazgemi, kim
seye bir ey sylememeye karar vermitik. Trene
binme sahnem gene gizli ekildi. Sonra sokaa
kma yasa balayana kadar minibsle Konya
dnda dolatk. Yasak balama zamanna doru
i k i minibsle gara geldik; birinde klar vard,
brnde kamera, teknik ekip ve ben. Gardan
ieri girdikten bir sre sonra sokaa kma yasa
balad. evrede yalnzca inzibatlar grnyordu.
Gecenin ok ge bir saatinde ekime baladk.
Garn iinde ne varsa ektik, askerleri bile oy
nattk. Sabaha kadar btn iimiz bitirmitik.Yasak kalkar kalkmaz Konya'dan da katk.
* * *

ekilen negatifler kuryeyle stanbul'a gnde


riliyor, stanbul'da biriktiriliyor, parti parti Trki
ye snrlar dna karlyor, svire'ye ulatrl
yordu. Tehlikeli bir i yapyorduk. Yakaland
mz an hepimiz hapse girebilirdik. Tm ekip bu
nun farkndaydk ve hepimiz buna razydk. En
azndan, ekilmi negatiflere el koyamayacakla
rn biliyorduk.
Konya'dan sonra Adana'ya gitmemiz gereki
yordu, ama karlar erimek zere olduundan hzla
Diyarbakr'a, oradan Bingl'e giderek tersten bir
145/10

yay izmeye karar verdik. Urfa, Gaziantep, Ada


na, stanbul; filmin en nemli sahneleri bu ehir
lerde geiyordu. Senaryonun tamamn giz ka
merayla ekmemiz olanakszd. Askeri giysiler,
gerek silahlar, askeri aralar bulmak, rtbeli rt
besiz birka subay filmde oynatmak gerekiyor
du. Nasl yapacaktk, bilmiyorduk. Skynetim'i
atlatmann baka yollarn bulmak gerekiyordu.
Yeni bir yntem denemeliydik.
Ekibin tamam, Diyarbakr'a gelip otele yer
lemiti. Ertesi gn, sabah erkenden, elimde Di
van Pastanesi'nden alnm bir kutu ikolatayla
sansr senaryosunu Diyarbakr Skynetim Komutanl'na gtrdm. Komutanla grmeyi
bekliyordum. Rahat grnmeye alyordum
ama heyecandan lecektim. Ksa bir sre sonra,
omzu kalabalk bir subayn karsnda yerimi al
dm. Komutan benimle scak konuuyordu. San
sr Kurulu'na attn palavralar ona da syle
dim. Komutan senaryoyu kartrd. Bir ara azn
dan,
"Olabilir, ama senaryoyu incelememiz gerek,"
gibisinden bir sz kt.
Hemen cesaretlendim:
"Komutanm, Diyarbakr'da film ekmek ok
zor. ehir ok kark. Gvenliimizin salanma
s gerek. k i cemse asker sabahtan akama kadar
bizi beklemeli."
Komutann yant umut vericiydi:
"Senaryoyu okuyalm, yarn gerekeni ya
parz."
Ertesi gn izin kmt. Silahlar, her eyleri
146

tam takm, i k i cemse dolusu asker vermilerdi


yanmza. Ama askerleri filme almak yasakt. Biz
de bunun iin sz vermitik. Hemen ekime ba
ladk. Cemseleri, askerleri ehrin ortasna yaydk.
Kamerann nnde ben duruyordum ama kame
ra hep askerleri ekiyordu. Onlarn halkla konu
malarn; itimeleri, kakmalar, her eyi ekmi
tik. Olup biteni anlamadlar. Daha sonraki gnler
de ii iyice abartp askere diyaloglar vermeye,
otobsleri durdurtup arama tarama yaptrmaya
balamtk. Urfa'da bir manga askere, ky bas
kn ve sonrasnda olanlar oynattk, harika sah
neler oldu. Bunlar iin askere teekkr etmek ge
rek. Gerek askerler oynamasayd, bu kadar g
zel bir i kacan sanmyorum. ekilen negatif
ler ayn gn stanbul'a gnderildi.

147

5. Blm

Nerede Kalmtk, Buras Selimiye

ok derin bir uyku uyumutum, akam yeme


i grltsyle ancak uyandm. Asker, hcremin
parmaklklarndan ieri yemek kaplarn soku
turdu. Yerimden kalkmaya hi niyetim yoktu. Bir
sigara yakp seyrettim. Aklm baka yerlere git
miti, 'Yol filmini' dnyordum. Ne byk bir
serven yaadmz, ama imdi iinde bulundu
um durumun da az buz serven saylmayaca
n... Bakalm neler olacakt.
O anda birden aklma geldi: Serbest braklrsam Trkiye'den kaacaktm. Hem de hemen er
tesi gn. Kaacaktm. Bir daha ne hapishaneye ne
hcreye girme niyetindeydim. Aklmda kamak
tan baka bir dnce yoktu. Nasl olur, ne zaman
olur, bilmiyordum, ama bir yandan yemeimi
attryor, bir yandan da verdiim karar arka ar
kaya yineliyordum.
Farelerime yemek verdim.
Pencerenin altna kvrldm, ceketimi stme
ektim.
Uyuyamyordm. Allann belas lamba hi
snmyordu. Saa dndm, sola dndm, olma
d. Ceketimi iyice kafama ektim.
Tam kendimden gemek zereyken ceketi
min stnden ar bir kedi yrd; patilerini iyi
ce basa basa bir kedi geti stmden. Kedi mi?
151

Hayr, kedi deil, fareydi bu! Frladm! Saa, sola,


her yere baktm, yoktu. Tuvalete baktm, yoktu.
Ama kolumun stnden ar bir hayvan yryp
gemiti, hl hissediyordum. Kocaman bir eydi.
Kedi olamayacana gre mutlaka fareydi... Peki
ama neredeydi? Kafay yiyor olabilir miydim? l k
kez iimi bir korku bast. Sabah zor ettim.
Ertesi gnk havalandrmadan dnte, hc
reden ieri girip tuvaletin kaps olarak kullan
dm battaniyeyi atmda, kafam kadar bir s
anla karlatm. Kendini bir o duvara bir bu du
vara vuruyordu. Kafasn tuvaletin deliinden
ieri sokuyor ama giremiyordu; delikten daha b
ykt. Kuyruunun uzunluu kolumun boyuyla
eitti. Bu manzaray grnce, askerin henz kilit
lemedii kapy omuzlayp, kendimi koridora at
tm. Kotum durdum. Arkamdan da gardiyan as
ker kouyordu. Kalabalk hcrenin nnde yz
bay yakaladm. Hcredekiler merakla bana ba
kyorlard.
"Yzbam, hcrede kocaman bir fare var,"
dedim; elimle kolumla da fareyi tanmlamaya a
lyordum.
Hcredekiler baladlar glmeye. Grltl
kahkahalar atyorlard. Bu kargaann iinde ko
nuuyor,
"Beni hibir kuvvet o hcreye sokamaz, bana
ikence yapyorsunuz!" diye baryordum.
Tela ve panikle arka arkaya konuuyordum.
Yzba srtarak yzme bakt, byk hcrenin
kapsn atrd.
"Gir bakalm," dedi.
Hemen ieri daldm.
152

Beni kalabalk, kocaman bir hcreye koymu


lard. Ortadaki krk-elli kiinin oturabilecei
uzunca bir masa, hcreyi ikiye blyordu. Yere
askeri battaniyeler serilmiti. imanca, yalca
birinin yerde yattn, birka kiinin de duvara
yaslanm bana srttn grdm. tekiler ayak
taydlar. K i m i , "Gemi olsun," diyor, k i m i tokalayordu. Biri,
"Bitli misin abi?" dedi.
"Elbiseler temiz, ama kafam kaynyor," de
dim.
Neden burada olduumu merak edenlere an
latmaya altm. Benim de aralarnda olmamdan
dolay keyifli grnyorlard, moralleri dzelmi
ti.
Duvara yaslanm ocuklardan biri, fareyle i l
gili sama sapan bir ey syledi, o grup kahkahay
la glerek yerlere yatt. Abartl bir ekilde gl
yorlar, fare olaynda verdiim tepkiyle alay edi
yorlard. Sinirime dokunmutu. Karlk vermeye
altm, yanmdaki ocuklar beni susturdu.
Hcredeki alayc topluluun faistler olduu
nu anladm. tekiler solculard. Her fraksiyon
dan ocuk vard. ouyla ayn zamanda Birinci
ube'de de bulunduumuz anlald.
Yerde arkas dnk yal bir adam yatyordu.
Yzn gremiyordum. riyar, imanca, salar
beyazlam biriydi; hafif hafif inyordu. K i m ol
duunu sordum. Devrimci i Sendikalar Kon
federasyonu rgtlenme efiymi. Erzurum ya da
153

du. Kendimi nasl korumam gerektiini dn


dm. Gardm aldm, beklemeye baladm. Asker
bir anda kapy kapatt.
"Gel benimle," dedi.
Havalandrmaya doru yrdk, dar k
tk. evre karanlkt. Dardan yansyan hafif bir
k grnyordu. Kar karya durduk. Birbiri
mizin gzlerinin iine baktk. Ben sakin grn
meye alyordum. Asker dilerini sktka gzle
rinden alev fkryordu. Yumruunu skp skp
brakt. Her an bir yumruk gelecek gibiydi ama
gelmiyordu. Gene dilerini skt, yumruunu sk
t. Vuramyordu. Bunu hissetmitim.
"Skysa vursana," dedim.
"Sen vur," dedi.
Birden rahatladm. Kavga etmeyeceimizi an
lamtm.
"Aslanm, ben sana vuracak kadar enayi dei
lim. Ola ki sen bana vurursun, gene elimi kaldr
mam. Ama askerliin bittii zaman seni memle
ketinde bulurum. Bir de bunu dn."
Bir sre sonra adam yumuad. Sama sapan
bir eyler daha konutuk.
Merdivenlerden aaya inerken, hcredeki
ocuklarn hepsi merakla bize bakyorlard. Ben
glmseyince bir ey olmadn anladlar.

Ertesi gn,
"Hcrede scak su akyor," dendi.
Haftalar sonra i l k kez ykanmaya karar ver
dim. Kafam bit kaynyordu. Benden baka kimse156

nin du yapmaya niyeti yoktu, herkes yerinde


oturuyordu. Tuvalete doru yneldim. ocuklar
banyo yapacam anladlar, aknca baktlar. Bi
risi,
"Aman Tark Abi, sakn banyo yapma, yanar
sn," dedi.
ocua, ne demek istiyorsun gibilerden bak
tm.
"Abi, souk su yoktur, yalnzca scak su. Ha
lanrsn. Souk suyu amyorlar."
Yerimden kalkmtm bir kere:
"Olsun, ben bir yolunu bulurum."
Tuvalete girdim, suyu atm. Parmam de
dirmemle birlikte ekmem bir oldu. Felaket s
cakt... Dedikleri gibi souk su yoktu. Ne yapaca
m dndm. Alaturka tuvaletlerde kullanlan
kk marapalardan birinin iine scak suyu
doldurdum. Soumasn beklerken soyundum.
Yava yava vcuduma dkerek altrdm.
Banyom bitince dar ktm. Herkes akn
lkla dnp bakt. Istakoz gibi kpkrmz olmu
tum. Hatta morarmtm. Ama bitlerim olduu gi
bi duruyordu.

Askerin biri seslendi, yanma gittim. Eliyle ka


ranlk hcrelere giden taraf gsterdi:
"Hseyin diye biri sana selam gnderdi."
Demek Hseyin gelmiti. Nasl sevinmitim
anlatamam.
"Sen de ona selam syle," dedim, bir paket de
sigara gnderdim.
157

Bir sre sonra ondan da bana i k i paket sigara


geldi. www.cizgiliforum.com

Ertesi gn askerin biri,


"Tark Akan, toparlan, sorguya!" dedi.
Telala yerimden frladm. Ne yapacam bi
lemiyordum. Aceleyle ceketimi giydim, ayakka
blarm ayama geirdim. Asker kapda bekli
yordu. Sanki her an gidecek, beni sorguya gtr
mekten vazgeecek gibi duruyordu. Bir yandan
askere bakyordum, bir yandan ocuklarla vedalayordum. En son DSK'li arkadala tokalatm.
Koridora ktk, kapya doru yrdk. Kor
ku, heyecan, sevin her eyi bir arada yayor
dum. Buradan sonra beni bekleyen ya k ya ha
pisti. Eyalarmn alnd yere geldik. Asker, ke
lepe karp bileklerime geirdi. Bunu hi bekle
miyordum. Neden kelepe taklyordu ki? Hapse
gireceimi dnmekten kendimi alamadm.
Durmadan yryorduk. Selimiye'nin avlusuna
geldik. Btn askerlerin gzleri benim zerim
deydi; bir kelepeye, bir bana bakyorlard. Bir
den ok utandm. Kelepeyi saklamaya altm;
baaramadm. Selimiye'nin savclk blmne
giden merdivenleri kyorduk. Tedirgindim. Ya
nmdan geen herkes bana bakyormu gibi geli
yordu. Sinirliydim. Gittike tedirginliim, tela
m artyordu. Bir koridora geldik; geni; koca
man, temiz bir koridordu. Her odann kapsnn
yannda bankalarn verdii birer bank, bir de as
ker vard. Gzm kaplarn kenarndaki tabelala158

ra taklyordu: '1 no'lu S.Y.K. Savcl', '3 no'lu


S.Y.K. Hkimlii','... savcl,... hkimlii'. Yr
dk, yrdk. Bir savcln nnde durduk. He
men banka oturdum. nmden elleri kelepeli
ocuklar, gazeteciler geiyordu. Ellerinde fotoraf
makineleri vard, ama resim ekemiyorlard. Se
lam bile vermeye ekmiyorlard. Bir tek Cumhuriyet'ten Deniz isminde bir gazeteci, "Merhaba!"
diyebildi.
Odadan bir asker kt. Beni getiren askere
bayla 'gir' iareti verdi.
Asker elimdeki kelepeyi amaya alt. De
rin bir nefes aldm, verdim. Tamam, hazrdm; ne
olacaksa olacakt artk. Kapdan ieri girdim.
Drt masa konmutu; savclar masalarn ar
kasnda duruyorlard, yanlarnda sekreterler otu
ruyordu. Kapda bekledim. Hangisinin yanma gi
deceimi kestirmeye alyordum. Onlar da bana
bakyorlard. Bir tanesi eliyle, 'gel' yapt. Camn
kenarndaki masann karsnda, ayakta durdum.
Savc ban hi kaldrmad. Dosyam kartryor
du. br masalardan ykselen daktilo seslerini
duyuyordum. Sekreter kz gz ucuyla bana bakt.
Ben pencereden dar bakyordum. ok uzaktan
arabalarn, insanlarn getiini grdm. Hayat
seyrediyordum.
Derken savc konumaya balad. Ayn anda
daktilo da balad. Birden ortal inanlmaz b
yk bir grlt kaplad. Ne dediini anlamyordum. Bana bir ey mi soruyordu?.. Can kulayla
dinliyordum ama hibir ey duyamyordum. Sek
reter durmadan yazyor, savc alak bir sesle, ara159

lksz konuuyordu. Yani sekreter duyuyordu ama


ben savcnn dediklerini anlamyordum. ldra
cak gibi oldum. Sonra br daktilolar da alma
ya baladlar; grlt dayanlmaz oldu. erisi
fabrika gibiydi. Savc mrl mrl konuuyor, dak
tilo harl harl yazyordu. Baktm olacak gibi de
il, gene darya bakmaya baladm. Bir sre
sonra savcnn baryla kendime geldim:
"Baba ad... Baba ad!"
"Yaar."
"Anne ad?"
"Yaar."
Savc sinirlenmiti. yice bard:
"Anne adn sordum!"
"Yaar, efendim..."
"Peki baba ad ne"
"O da Yaar... kisi de Yaar, efendim..."
Savc ters ters yzme bakt:
"Peki, peki, yaz kzm... Neden tutuklandn
biliyor musun?"
"Biliyorum."
"Anlat o zaman..."
Almanya'da dl aldm srada yapm oldu
um konumay, Tercman gazetesinin yanl ve
yanl olarak yaynladn anlattm.
Savc sordu:
"Peki bu konumay yaparken, sol yumruun
havada, 'Birinci Kurtulu Sava'm kaybettik,
kinci Kurtulu Sava'm kazanacaz,' dedin
mi?"
"Hayr, byle bir ey sylemedim. Konuma
mn iinde bu anlama gelen herhangi bir ey yok
tu. Kltr emperyalizmiyle ilgiliydi tm syledik160

lerim. Konumamn tamamn Birinci ube'deki


ifademde ayrntlaryla yazdm efendim."
"Peki, Almanya'dan ihbar mektuplar geliyor,
bunlar sylediine dair. Bu konuda ne diyecek
sin?"
aakalmtm. Nereden kmt bu imdi?
"amur at, izi kalsn, diye dnenler olabilir,
efendim."
"Ylmaz Emirbk, Mehmet Polater, Semih
Kara, Osman smen; bu kiileri tanyor musun?"
"Hayr, hibirini tanmyorum efendim. Ko
numam srasnda yanmda sanat arkadalarm
vard, onlara sorabilirsiniz: Halit Kvan, Mjdat
Gezen, Perran..."
"Tamam, tamam. Biz ne yapacamz biliriz.
Siyasi ube'deki ifadeni olduu gibi kabul ediyor
musun?"
Bir an dndm.
"Evet..."
"Yaz..."
Daktilo gene balad. Gene savcnn daktilo
kza neler yazdrdn duyamyordum. Syledik
lerinden hibir ey anlamyordum. Konutukla
rmzn zetini yazdryor olmalyd. Btn gc
m verip dikkatimi toplamaya altm. Baz sz
ckleri zorlukla duyabildim. Arada benim syle
mediim szckler de geiyordu. Ne yapmam ge
rektiini dnrken, kulama bir sz alnd:
"Tutuksuz yarglanmasna..."
nanamamtm. Dikkat kesildim: Evet, "Tu
tuksuz yarglanmasna," diyordu savc. O an he
yecanm, telam bitti. Duygularm tkendi. Her
eyim bitti. Kendimi uval gibi hissettim. SevineAne Kafamda Bit Var

161/11

medim bile. Bir sre sonra daktilo durdu. Askere


kk, imzal bir kt verildi. Dar ktk. As
ker yanmdayd. Kelepesizdim. Koridorda yr
yorduk. Neeli olmam gerekirken sinirlerim git
tike geriliyordu. Sanki dar kmak anlamn
yitirmiti... yle garip bir haldeydim.

kyor, benden yant bekliyordu. Paralar yavaa


alp cebime soktum. Bir sre konumadan ba
ktk. Sonra yzba polise dnd,
"A kapy," dedi.
Yzbann yzne bakarak Selimiye'den k
tm.

Eyalarm teslim ettiim giri yerindeki k


k odaya geldik.
Yzba oradayd.
Erler km iin alyorlar, byk defter
lere bir eyler yazyorlard. Bir yandan da on bin
markm sayyorlard.
"Yzbam, benim hcrede DSK davasndan
yatan arkadatan bor almtm, gnderebilir mi
y i m asker arkadala?"
"Ne kadar?"
"On be bin lira."
"Peki."
Paray verdim, gtrdler.
Pasaportumu, kemerimi, marklarm teslim
aldm.
Ama gne gzlm kmad. Her yere
bakld, yok. lemlerimi tamamladm.
Selimiye'nin byk kapsna yaklarken yz
ba sinirle yanma geldi:
"Tark Akan! eriye para yardm m yapyor
sun?.. Bor aldm dediin adam, 'Ben kimseye pa
ra vermedim, zaten param da yok,' demi. Atarm
seni tekrar ieriye!"
Yzba, elindeki paralarla gzmn iine ba162

163

6. Blm

Yeniden

Dardaym

165

Byk kapnn dnda durdum. Hava ok g


zeldi, gneli, prl prl bir gn olduunu hatr
lyorum. yle bir evreme bakndm. Ne yana gi
deceimi kestiremiyordum. nmdeki byk
aklktan ilerisi Kadky-skdar yoluydu. Ak
ln orta yerine, iinde ana babalarn bekletii
kocaman bir askeri sahra adr kurulmutu. Ya
nma eli tfekli bir er geldi:
"Ne o hemehrim, ne bekliyorsun?"
"Ne yana gideceim, onu dnyorum," de
dim.
Eliyle yle sol yan, yukary gsterdi. sk
dar'a doru yrmeye baladm.
Asker arkamdan bard:
"Yahu sen Tark Akan msn?"
nce hi oral olmadm.
"Tark Abi, gemi olsun!" dedi sonra.
Houma gitti. Dndm, el salladm.
Yolda tek bama yryordum; benden baka
kimse yoktu. Sol yanmda Selimiye vard, sada
sahra adr. Tutuklu yaknlarnn merakl bak
lar ortal sarmt, herkes oluundan ocuun
dan bir haber alabilmenin peindeydi.
Bolukta ylece yryormuum gibi geliyor
du. Darda olmak ne mutluluk vermiti bana,
ne de sevin. Hibir ey yapmak istemiyordum.
167

Zaten ne yapacamla ilgili hibir fikrim de yok


tu. Heyecan ve merakla geirdiim o gergin tu
tukluluk sresinin ardndan birden sinirlerim bo
alm, her ey anlamszlamt.
Kimbilir ne kadar zaman sonra, yrmekten
yoruldum. Terlemitim de. Ceketimi kardm,
elime aldm. Beyaz gmleimin rengi tannmaya
cak bir hal almt, ilk kez dikkatimi ekiyordu.
Bu le gibi klkla nereye gidilirdi ki? Ne yaplr
d, nereden, nasl balamalyd?.. Dnyordum.
Kalabalka bir yere gelince ceketimi tekrar giye
rim diye geirdim iimden. Son askeri bariyerden
ktm.
Birden karmda aabeyimi grdm. Olacak
ey deildi. l k anda, ans ite, diye dndm.
Birbirimize sarldk. Konumadan ylece durduk.
Sonra omuzlarmdan tutarak beni kendinden
uzaklatrd; yukardan aaya bana bakyor, te
peden trnaa szyordu. Ben, bakalm ne diye
cek, diye merakla gzlerinin iine bakyordum.
"Gel bakalm. Pek i y i grnmyorsun," dedi,
elini omzuma atp beni arabaya doru ynlendir
di. Konumadan yryorduk. Neden sonra:
"Neler oldu Tark?" dedi.
O an konuamadm. Syleyecek ey bulama
dm.
"Bo ver abi," dedim; grtlama bir ey sap
lanmt, alamamak iin kendimi zor tutuyor
dum.
Durumu anlad. Bir sre hi konumadan y
rdk, arabann yanma geldik.
"Bo ver Tarkm, bo ver kardeim. Hadi
gemi olsun. Atla arabaya," dedi. Byke bir
168

Amerikan arabasyd. Koltuklar rahat, araba ge


niti.
Annemi babam sordum.
"Annem iyi ama babam..."
ylece kald, sylemek istemedi.
"Abi ne oldu, sylesene."
Israrma dayanamad:
"Sen ieri girdikten ksa bir sre sonra ba
bam hastaneye kaldrdk, sol yanma fel geldi.
Cerrahpaa beyin servisinde be gn kald. Dok
torlar hibir ey yapamad. Sonra bizim stn
Korugan geldi, 'Yahu u adamn ekerini ln,'
dedi. Sonular geldi k i , babamn ekeri drt yz
elli! Dnebiliyor musun, drt yz elli! Be gn
dr babam orada ylece yatyor da hibir dokto
run akhna kan ekerine bakmak gelmiyor. Bir inslin yaptlar, hemen kendine geldi. Gnler sonra
hastaneden yryerek ktk. imdi i y i . "
Gzyalarm aabeyimden saklamaya al
tm, darya baktm. Sokaklardan, caddelerden
geiyorduk. Bir sr araba, st ste insanlar, ka
labalk... Herkes birbirinin yaamndan habersiz,
bir yol tutturmu gidiyordu, kimse kimsenin
umurunda deildi; kimse byle bir aba iinde de
deildi. Derin bir nefret duydum. "Hapse girmek
istiyorum, nk bu kalabal hi sevmiyorum,"
dedim iimden. Sinirlerim bozulmutu. Selimi
ye'nin kapsndan ktmdan beri byyen bo
luk sonunda en st dzeyine ulamt.
Birden,
"Nereye gidiyoruz?" dedim.
"Le gibisin olum. Galatasaray Hamam'na
gidelim, tellak bir tandm var, seni iyice bir
169

ykar..."
"Abi kafamda bit var. Sirke ve bit kaynyor
stm bam... Tellan baa kaca i deil. Gel
uradan bir bit ampuan alalm," dedim.
"Sen karma, o gereini yapar," dedi.
Boaz Kprs'nn zerinden geerken s
tanbul'u seyrettim; muhteem bir ehirdi buras,
dnyann en gzel ehriydi. stanbul'a tepeden
bakmak belki ok az insana nasip olacak bir ayr
calkt ama insann gz balanyordu da grm
yordu ite...
Galatasaray Hamam'nn nne gelmitik.
Aabeyim elinde byke bir torba tayordu.
eri girerken sordum:
"O torba ne torbas?"
"Sana temiz klk getirdim."
Birden durdum. Demek ans eseri karla
mamtk yolda.
"Salverileceimi nereden biliyordun? Hem
de bugn, bu saatte?"
"Eazla uzatma; yr!"
Ortada benim bilmediim bir eyler dnyor
du. Bu adam bir eyler kartrmt, ama ne yap
tn anlayamamtm.
Tas, takunya, su. Konumalar hamam iinde
yanklanyordu. Selimiye kmyordu aklmdan
ama gene de sular dktke rahatlyordum. Tel
lak, tepemde dikilmiti; kafam ellerinin iine al
m, durmadan kartryor, i k i elinin trnaklarn
birbirine srterek kafamdaki bit ve sirkeleri kr
maya alyordu. Saatlerce urat. Sonra bir ara,
"Yeter artk, pestilim kt, baylacam," de
dim.
170

Gzmdeki sabunlar sildim. Karmda aa


beyim bana bakp glyordu.
"Nasl rendin aabey?" dedim.
"Hadi kalm artk," dedi.
ktk. Aabeyimden bir ey renememi
tim. Tertemiz havlulara sarnp ay itik. Temiz
lenmek iimi boaltmt. Bir yerlerde yeni ve g
zel bir eyler vard ama sanki ben bezginlikle her
eyin dnda duruyordum. Hamamdan ayrlrken
aabeyim oradakileri uyard:
"Elbiseler bitli, aman kimse giymesin."

Annemlere geldik. Beinci kata kacaktk ve


asansr yoktu. l k kat ktk, ayaklarmda titre
me balad. Aabeyime aktrmak istemedim. Bir
kat daha ktk... Yok... Olacak gibi deildi, kamyordum, dayanamyordum, nefes nefese kal
mtm. Aabeyim,
"Biraz dinlen," dedi.
Trabzana futundum. Kendimi yz yanda
gibi hissediyordum. Eve kadar trmanmak zaman
ald. Kapnn nnde aabeyim zili alacakken
elini tuttum. Nasl nefes nefese olduumu iaret
ettim. Biraz soluklandm, sonra,
"Tamam," dedim.
Kapy annem at; boynuma sarld, alama
ya balad. Arkasnda ablamla enitem bekliyor
du; Mula'dan gelmilerdi. En arkada babam
grdm. Bana bakyordu.
Annemi yattrmaya altm, gzyalarn
sildim. Ablamla enitemi ptm. Babamn kar171

smda durdum. Kklmden beri babama zel


bir sayg ve hayranlk duyardm, ona 'Generalim'
derdim. Levazm subay olarak albaylktan emek
li olmutu; general olmay ok istemiti. Olmad.
Karsnda asker selam akar, bararak, "Gene
ralim, emret!" derdim. Tam bir askerdi ve ordu
nun ve devletin kar iin her eyi feda edebilir
di. 1959 ylnda Kayseri'de ben on yandayken
askeriyenin artk deri paralarn annemin eve
getirmesi yznden kan arbedeyi hatrladka
hl yreim azma gelirdi.
Mermi gibi baklar beni gene deldi geti,
aklmdakileri okudu, yaadklarm reniverdi.
ok akll adamd. Onun yannda ona hibir ey
anlatma gerei duymadm, nk zaten neler
hissettiimi bildiini dndm.
"Sana tek bir ey soracam Tark, bana do
ruyu syleyeceksin," dedi.
"Buyur baba, sor."
Annem, ablam, aabeyim, enitem merakla
bakyorlard. Ben de meraklanmtm; her eyi
zaten bilen babam ne renmek istiyor olabilirdi
ki.
"Sana ikence yaptlar m?"
Azmdan bir 'Hayr' kt ama, yle sklm
pklm, yle clz bir hayrd k i , her yne ekile
bilirdi. Sonra neyse ki birbirimize sarldk da yz
ifademden anlamlar karacak diye korkmama
gerek kalmad. Neden sonra:
"Hadi bakalm, otur sofraya, yemek yiyelim,"
dedi babam.
* * *

172

Sofraya yle bir gz attm: Annem en sevdi


im yemekleri yapmt. Aabeyim gzn ben
den kard. Yemek arasnda gene sordum:
"Baba, aabeyim bugn, bu saatte kacam
nereden biliyordu?"
Masada bir an souk bir rzgr esti. Annem
havay yumuatmak iin beni akayla azarlad:
"Aman sen de; ktn ya ite, daha ne!"
Aabeyime baktm, dudann kenarnda tu
haf bir hareket sezdim.
Babam konumaya balad:
"Sen ieriye girdiin zaman ben general bir
arkadama gittim. 'Bana bak, olum Siyasi ube'de, ona dikkat et. Senden bir tek isteim var:
Oluma ikence yaptrma,' dedim. Adam sz din
lemi demek..."
Yemekler boazma takld, ne diyeceimi bi
lemedim. Babam sordu:
"Mahkeme ne zaman balar dersin?" dedi ba
bam.
"Ne bileyim... Biraz kendime gelince avukat
ma giderim," dedim, kestirip attm.
* * *

Yemekten sonra annemin odasna gittim. Ba


m dizlerine yasladm. Kafamda bir yeri iaret
edip,
"Burada bit var," diye tutturdum. "ok ka
nyor. Tam uras. Bak bit yryor, ldr onu."
Annem ocukluumdaki gibi i k i elinin iaret
parmaklaryla aranmaya balad.
173

"Yok olum. Burada yok bir ey."


"O zaman bir de uraya bak."
Annem,
"Temiz buras," diyordu.
Ben baka bir yeri iaret ediyordum.
"Yok," diyordu.
Ben, baka bir yeri... Elleri kafamda gezinir,
parmaklar salarmn arasnda dolandka elleri
ni hi ekmemesini istiyordum.
"uras, uras, uras..." diye uzattm g
rnce,
"Yok olum, vallahi yok, olsa krmaz mym!"
deyip parmaklarnn ucu ile yle bir vurdu-ittisevdi; hepsi bir arada.
gn evden kamadm. gn de her fr
satta, gnde drt-be kez annemin nne meldim, dizlerine yaslandm, birlikte kafamda bit
aradk. Ne bit bulduk ne sirke.

eref Gr ve Atf Ylmaz'dan bir film nerisi


geldi: 'Delikan' adl bir film. Siyasi bir film deil
di, bir ak hikayesiydi. Mjde Ar'la oynamam is
tiyorlard. Benimse aklmda yurtdna kamak
vard. Henz avukatmla konumamtm ama Si
yasi ube'deyken bir polisin, "Artk senin ekece
in tm filmleri sansr reddedecek!" szn de
unutamyordum. Kayglarm eref Aabey'e de
anlatmtm. O da zaten filmin ak hikyesi oldu
unu sylemiti. Onlardan biraz zaman istedim
ve doruca avukatma gittim.

174

7. Blm
Bir eyler Yapmak Zaman

Orhan Apaydn Trkiye'nin hem nl, hem


iyi, hem baarl, sayl avukatlarndan. stanbul
Barosu Bakan olan bylesine saygn bir avuka
tn yapacaklar benim iin ok nemliydi.
Ona olup biteni anlattm. Zek dolu bir dik
katle beni dinledi. Anlattklarma nokta koyma
dan,
"Son ve ok nemli bir ey daha syleyece
im. Durumu gzden geirin, deerlendirin, ne
yapacaksanz yapn. Ama bana kesin olarak tu
tuklanp tutuklanmayacam syleyin. Bir gn
daha hapiste yatmaya katlanamam. Yurtdna
kaacam," dedim.
Orhan Aabey, kafasn kad, dnd, d
nd.
"Bak Tark, hibir avukat davann sonucunu
garanti edemez. Hele ki Skynetim Mahkemesi
sz konusuysa. imdi yapabileceimiz ey u:
Burhanla dosyan inceleyeceiz, karmza ne
ktna bakp durumu deerlendireceiz. Seni
de ararz, evde uzun uzun konuuruz," dedi.
Birka gn sonra sz verdikleri gibi beni
ardlar. Evlerine gittim. k i karde de skntl
grnyordu. Havadan sudan konuuyorlard.
Konunun evresinde dolayorlar, ama iin zne
bir trl girmiyorlard. Sonunda dayanamadm.
177/12

"Ne oldu aabey? Durum nedir? Hadi karn


baklay artk aznzdan," dedim. Burhan Aabey
anlatt:
"ok kt Tark. Seni fena sktrmlar.
Gnlerdir dosyan inceliyoruz. Sabahlara kadar
Orhan'la bunu konuuyoruz... k yok: 140.
madde; yani alt yl sekiz ay indirimsiz mahkmi
yet. Almanya'dan ihbar mektuplar var. Ayrca Os
man smen, 'Her eyi duydum,' demi. stelik
hem Siyasi ube'de, hem Askeri Savc'da ayn ifa
deyi vermi. Kemal Utku da yle. Herhalde mit
Utku'nun aabeyi. Onun da bir ihbar mektubu
var. Olacak i deil. 'Sol yumruunu kaldrd' di
yenler var, 'kaldrmad' diyenler var. Tam bir deli
samas..."
Orhan Aabeyle gz gze geldik. Soru dolu
baklarm anlad. Heyecanla gznn iine
bakyordum. Ayaa kakt, odann iinde dolama
ya balad. Burhan Aabey'e bakt. Sesi bouk
kt:
"Git Tark, git..."
"Anlamadm Orhan Abi," dedim.
Dorusu bunu duymay beklemiyordum.
"Sen bana ak davrandm, durum byle, de
din, ieri giremem, doruyu syle, dedin. te ben
de sana diyorum k i , yapacak bir ey yok. Ka
git..."
* * *

Dar ktm, cadde boyunca yrmeye ba


ladm. Dnceler hzla kafamda dnp duruyor
du. Bu dnce kargaasnda ilerinden birini
178

tutmak olanakszd. Nereden balayacaktm?


Nasl kaacaktm? Nereye gidecektim? Kimden
yardm isteyebilirdim? Paray nereden bula
caktm? Peki ya kaarken yakalanrsam? Ya
kap kurtulacam derken rezil olursam? Annem
ne olacakt? Ya babam? Sevdiim onlarca yak
nm? Ya lkem? Hemen silip attm bunlar ka
famdan. Hayr, kaamazdm. Kamayacaktm.
Oysa aylarca aklmda olan tek ey kamakt, im
di de tam tersini dnyordum. ALTI Y I L SE
KZ AY... stelik Trkiye'nin en iyi avukatlarnn
azndan kt iin ok daha korkutucu olan alt
yl sekiz ay... Evet, yurtdna gitmem artt.
Birka gn sonra Atf Aabey'in 'Delikan' fil
mini kabul ettim.

Ertesi gn tm gazetelerde Mjde Ar'la boy


boy resimlerimiz basld. Tark Akan filme bal
yor haberleri yazld izildi. Oysa hibir anlama
ya imza atmamtm, nk film ekimleri bala
madan yurtdna km olacaktm. Herkes, film
ekiminde olduumu sanacakt. Bir an nce para
bulmalydm.
Evdeki eyalar elden kardm; ocukluk ar
kadam Kozalak Zeki, ben evde yokken alclar
eve getirip koltuklara varana kadar her eyi satt.
Srada kk bir arsa vard, o da paraya evrildi.
Sonra Mercedes arabam. Sonuta tam 50.000 do
lar topland. Bu para tm servetimdi.
Bu iler olup biterken, adn aklamak iste
mediim bir dostum, yurtdna k sorununu
179

zmledi. Bir hafta iinde anakkale'den balk


teknesine binecektim, ver elini Yunanistan.
Paralar kz arkadamn beline bantla sardk,
yazar bir arkadamn yardmyla svire'de bir
bankaya yatrdk.
Artk dostlarmla vedalar gibi iki iiyor
dum. Annem babam da dahil olmak zere kimse
bir ey bilmiyordu. Yalnz Zeki, bir arkadam, kz
arkadam ve avukatm durumdan haberliydiler.
ki- gn iinde kaacaktm. Bir gece yars tele
fon ald:
"Tark! zlettin kendini yahu, nerelerdesin?
Yarn bana gel de bir yzn greyim, akama ev
de bekliyorum..."
Orhan Aabey, telefonlarn dinlendiini bildi
inden byle garip konumutu. Ertesi akam Fe
nerbahe'deki evdeydim.
* * *

k i kardein de gzlerinin ii glyordu; pek


neeliydiler. Neler yaptm sordular. Bir-iki g
ne kadar kaacam syledim,
"Her ey hazr," dedim.
Hemen hava arlat, ortala bir sessizlik
kt. Sonra Orhan Aabey, artk aslm olan y
zyle beni ok artan eyler syledi:
"Tarkm, biz hl dosyay inceliyoruz, ok
ilgin bir nokta yakaladk. ler istediimiz gibi
geliirse, bu davadan syrlrsn, Skynetim
Mahkemesi'ni de altederiz, masum olduunu ka
ntlayarak bask rejimine kar bir de hukuk zafe
ri kazanm oluruz. Elimizdekiler artk balan180

gtakilerden farkl, kamana gerek kalmad. M


cadeleni Trkiye'de verebilirsin..."
ok geiriyordum. Donup kalmtm:
"Orhan Aabey, her eyim hazr, her eyimi
sattm, evimdeki eyalar bile sattm. Hani garan
ti veremezdiniz? Ben bu kumar oynayamam,"
dedim.
"Tark, sen bu ii imdilik bir-iki gn ertele.
Biz sana dncelerimizi anlatalm, yarn akam
sen de bize kesin kararn sylersin."

"u Osman smen denen adam, algcym


galiba, Siyasi ube'deki ifadesinde her eyi duy
duunu sylyor, sanki senin yanndaym gibi;
buraya kadar tamam... Sonra Skynetim Ba
savcsna da ayn ifadeyi harfi harfine tekrar edi
yor. Aradan aylar getii halde bu kadar bire bir
anlatmas olacak ey deil. Hadi buna da tamam
diyelim, ama iin en nemli ksm, Basavc'nm,
Osman'n yeminli ifadesini alm olmas... imdi
iyi dinle: Herkesin gznden kaabilecek deerli
bir ayrnt bu; hibir savc yeminli ifade alamaz.
Yeminli ifade yalnzca mahkemelere verilmi bir
haktr. te savc mahkemeyi etkilemek iin bu
yola bavurmu. Haksz bir ilem yaparak ald
ifadenin salamln kantlamaya alm... Ta
rk, sen yarn u Osman'la bir gr. Nasl olmu
da hem ube'de hem Savclk'ta ayn ifadeyi ver
mi, bir anlamaya al. Onunla yalnz gr ama,
yannda kimse olmasn, fotoraf falan da ektir
me, mahkemeye bu tr bir kantla kmalarna
181

izin vermeyelim."
Az sonra yine caddedeydim. Yaamm bir o
yana bir bu yana savruluyordu. Dncelerim ge
ne altst durumdayd. Yryordum. Az nce din
lediim eylere bir anlam vermeye alyordum,
ama aklm daha da karyordu.
Savc yeminli ifade almsa ne olmutu yani?
Bu neyi deitirirdi? Ama gvendiim bu i k i
insan dinlemeden de ekip gidemezdim. Aklm
ne kadar karrsa karsn, bu yeni olasl de
erlendirmem gerekiyordu.
* * *

Ertesi gn Osman'la bulutuk. l k kez karla


yor olmalydk, nk Almanya gezisinden onu
hi hatrlamyordum. Ksa boylu, rkek, utanga
bir tipti. Konuya neresinden balayacam bilmi
yordum, ben de heyecanlydm. Neyse ki Osman
anlatmaya balad:
"Tark Abi, ben senin konuman falan duy
madm, sen sahnedeyken ben alt kattaydm, ora
ya da ses falan gelmiyordu zaten, yerin altnda bir
yer..."
Gznn iine bakyordum. Doru mu syl
yordu? arm kalmtm.
"E ama Osman, 'Tark Akan bunlar bunlar
syledi' diye ifaden var, stelik bir yerde de deil,
i k i yerde birden."
"Tark Abi, Siyasi ube'ye ifadeye gittiimde
bana baladlar barmaya, asarz keseriz, tehdi
din bini bir para. Korktum vallahi. Bir eyler yaz
mlar, imzala lan uray, dediler, ben de imzala182

dm."
"Peki okumadn m?"
"Nasl okuyaym Abi? Korkudan dm patla
m. Bamda polisler. Her kafadan ayr bir kfr,
ayr bir tehdit. nm grecek halim yoktu k i . "
"Peki, Askeri Savclk'ta ne oldu? Orada da
ayn ifadeyi imzalamsn."
"O zaman ben Marmaris'teydim. Beni aryorlarm, haberim yok. Cumartesi gn Marma
ris'te beni yakaladlar, tutuklu olarak stanbul'a,
Selimiye'ye getirdiler, tktlar hcreye. Pazartesi
gn savcnn karsna ktm. Adam balad ba
na barmaya, 'Ulan neredesin, seni aryoruz!' fa
lan diyor, ama niye beni aradklarn bilmiyorum.
Savc esip yap grledi, sonunda, 'k odadan
dar, bekle orda!' dedi. ktm. Biraz sonra a
rd. 'Siyasi ube'deki ifadeni kabul ediyor mu
sun?' dedi. 'Evet,' dedim. 'At o zaman uraya im
zan!' dedi. Attm, ktm..."
Cebimden Osman'n ifadesini kardm, ver
dim. Okuduka aknlktan gzleri byd.
"Yok Tark Abi, yok byle bir ey, yemin ede
rim ben bunlar sylemedim."
"Osman, seni mahkemeye ardklar zaman
bu ifadeyi soracaklar, o zaman ne diyeceksin?
"Reddederim Abi..."
Akam Orhan Aabeyle Burhan Aabey'e
olan biteni anlattm. Benim kadar ardlar. Os
man'n sz verdii gibi ifadesini mahkemede de
reddedip etmeyeceini sordular. Onlara emin ola
mayacamz syledim. Burhan Aabey, Os
man'n mahkemede ifadesini reddetmesi duru
munda yalanc tanklktan tutuklanaca gerei183

ne dikkatimizi ekti, ama Orhan Aabey, Osman'


kurtaracaklarn, imdi asl olann mahkemede
bir kar yol bulmak olduunu syledi:
"Hadi bakalm, yolumuz alyor. Tark,
Frankfurt'ta tandn biri var m?"
"Var."
"imdi onu arayp u adreslerden birini kont
rol ettirebilir misin?"
Hemen telefonun bana oturdum, arkadam
Erol'a ihbar mektuplarndan bir-ikisinin adresini
verdim, bu adresleri kontrol etmesini, hemen bu
akam yant vermesini syledim. Gece yarsna
doru yant geldi. Adresler doru deildi. Ne by
le sokak adlar vard, ne de bu adlar tayan in
sanlar; ihbar mektuplarndaki hibir bilgi doru
deildi. mz de ocuklar gibi sevinmitik.
A\mkatlarm artk kamama gerek kalmad
n, mahkemede beklenmedik bir terslik olursa
bana haber vereceklerini, hazrlklara bir kere da
ha balayabileceimi, nk mcadelemizi bura
da vermenin nemli olduunu sylediler.
O gece bir karar veremedim.

zaladm, yklce bir avans aldm, taksitle evime


birka eya koydum, ikinci el, eski model bir Re
nault buldum.
Bu arada 'Delikan' filmine baladk. Laz bir
delikanly oynuyordum. Tatsz tuzsuz bir ak fil
miydi. Aklm fikrim mahkemedeydi, sete hi iste
meden gidip geliyordum. Bir yandan Almanya'
dan gnderilen ihbar mektuplarn aratryor, so
nular belgeleyerek kant oluturacak biimde
resmiletiriyorduk. Her adresin bulunduu kara
kola bavurarak o adreste o kiinin oturmadna
ilikin onayl bir belge alyor, bu resmi belgeleri
bir de Trk Konsolosluu'na onaylatyor, dosyaya
ekliyorduk. Btn mektuplar sahipsiz kyordu.

* * *

l k i olarak anakkale balantlarm iptal et


tim. Arkadam beni uyard, her eyin hazr oldu
unu, yarn bir gn hadi dediimde bu kadar ko
lay organize olamayacan anlatt. Ona nme
bir ans ktn, denemek zorunda olduumu
syledim.
Sonra Atf Ylmaz'a gittim. Sansrde reddedi
leceini adm gibi bilmeme karn szlemeyi im184

185

8. Blm

Mahkemede

Filmin sonlarna doru durumalar balad.


Austos 1981 olmutu. te gene Selimiye'nin ko
ridorlarnda bekliyordum. Yanmda Burhan
Apaydn vard, ikimizden baka da kimse de yok
tu. Tutuklanacamla ilgili kaygmdan kurtulamyordum. Burhan Aabey rahatt, bu oturum
da bir ey olmayacan, korkmamam sylyor
du, ama yapamyordum. Asker salona ard.
Yarglar ve savclar yerlerine oturdular. Bu ger
gin haldeyken, birden gzm yarglardan birine
takld; oturduu yerde dosyalarn arkasnda kay
bolmutu, yalnz tepesindeki salarnn biraz g
rnyordu. Baklarm ondan ayramyordum.
Kimlik soruturmas yapld. Yarg konuma
ya balad:
"Devletin hariteki itibar ve nfuzunu kra
cak ekilde devletin dahili vaziyeti hakknda ya
banc bir memlekette aslsz ve mbalaal mak
sad mahsusa mstenide ve m i l l i menfaatlere za
rar verecek ekilde faaliyette bulunmak iddi
asndan..."
Yargcn konumas uzadka uzuyordu. Ay
lardr duymaktan bktm, asl astar olmayan
bir yn laf. Bir ara, bana, syledikleri hakknda
ne diyeceimi sordu.
"Efendim, ben 'Birinci Kurtulu Sava'n
189

kaybettik, ikinci Kurtulu Sava'n kazanacaz'


diye bir sz sylemedim. Zaten konumam siya
sal bir ierik tamyordu, kltrel bir ierik
tayordu. 'Kltr emperyalizmine kar kinci
Kurtulu Sava'n da kazanacaz' dedim. Terc
man gazetesi, durumu arptarak yazm. Konu
ma metnimi vermitim, dosyada bulunmaktadr.
Ortada bir su yoktur," dedim.
Sonra tanklarn dinlenmesi kararyla ileri bir
tarihe gn verildi. lk durumay rahat bir ekilde
atlatmtm.

mahkemenin gerginlii, Yeilam'daki durumu


mun sallantda olmas, sinirlerimi iyice bozmu
tu. Selim yakndka ben glmekten yerlere
yatyordum.
"Korkma Selim, sen yolunu bulursun," diye
avutmaya alyordum ama sonuta film yapm
clar, byle byle benden uzaklaacak, kimse be
nimle i yapmak istemeyecekti. nk 'Tark
Akan'm filmleri sansrden kmyor' olacakt.
Daha sonra Selim Soydan filmi sansrden
kurtard, nasl yapt bilmiyorum. Sekiz-dokuz ay
sonra, Selim'in filmini emsal gstererek Delikan
da mahkeme kararyla kurtuldu.

Filmin bitimine yakn erif Gren'den, Hlya


Koyiit ve Cihan nal'la 'Herhangi Bir Kadn'
adl filmde hamal rol oynamam iin ikinci bir
neri geldi. Yapmc Selim Soydan'd. Filmin sos
yal ierikli, gzel bir konusu vard. Kabul ettim.
Zaten Selim Soydan sansrden gemeyi kolay
latracak pek ok yksek rtbeli subay tanyor
du.
Filme baladk. k i hafta sonra Selim Soydan
sete geldi. Beti benzi atmt, sesi titriyordu:
"Tark... Delikan'm sansre takldn biliyor
muydun?"
Glmekten yere decektim neredeyse:
"Yahu hibir ey yok o filmde," dedim.
"Ne yapacam ben imdi? Bizim film sansr
den hi kmaz. Perian oldum..." diyordu.
ok kaygl ve telalyd. Onu yle grmenin
tesinde, sradan bir ak filminin bile sansre ta
kld bir ortamda film ekmeye kalkm olmak,

* * *

190

Bir yandan mahkeme sryordu tabii. Tm


durumalara gitmek zorundaydm. Her seferinde
bir-iki arkadam ifade vermeye geliyordu, Gl
sen Bubikolu, Mjdat Gezen, Halit Kvan, Perran Kutman... Asl korkuyla beklediim Osman
men'in ifadesiydi.
1981'in Ekim'i gelmiti. Yeilam Soka'nda
bir arkadamla konuuyordum. Ne yapyorsun,
ne ediyorsun derken,
"Ben de yarn sparta'ya Ylmaz Aabey'e gi
diyorum, biletimi bile aldm," dedim. Arkadan
yz kart, hk mk etti, sakn ha, falan diye bir
eyler geveledi.
"Ver bakaym biletini..."
Allah Allah... Ben de kuzu kuzu kardm bile
t i , gsteriyorum aklm sra. Ald bileti, soktu cebi
ne.
191

"Gitmiyorsun bir yere, sonra konuuruz," de


yip gitti.
Ertesi gn gazetelerin ba sayfalarna 'Ylmaz
Gney Kat' diye kocaman manet atlmt.

Hepimiz tahmin ediyorduk, ama hibirimiz


nasl ve ne zaman olacan kestiremiyorduk. O
gn, mutlaka bizi arrlar diye bekledik, ar
madlar. Mahkemeye yansr m, diye bekledim,
neyse ki o da olmad.
Gnlerim ounlukla Orhan Apaydn ve Bur
han Apaydnla birlikte geiyordu. Yemeklere kyorduk. Avrupa'dan baro bakanlarn arlyor
lard; bu bulumalarda ne konuuluyorsa Avrupa
gazetelerine yansyordu. Ankara'nn '80 sonras
kaybettii toplumu temsil gcn, sivil toplum
rgts olarak Orhan Apaydn stlenmi gibiy
di. Orhan Aabey de ieri girmekten korkuyordu,
ama onun korkusu benimkinden farklyd tabii.
O, hapse girmek iin yann getiini ve artk da
yanamayacan da biliyordu.
Almanya'dan arkadalarm Erol zgr, Grdal elikz tanklk iin geldiler, ifadelerini verdi
ler. Osman men'e hl sra gelmemiti. imdilik
durumalar sorunsuz gidiyordu. Ama aylar ilerle
dike Ylmaz Gney'in Paris'ten haberleri geli
yordu ve 'Yl'un Cannes Film Festivali iin hazr
edilecei syleniyordu. 'Yol' gsterildiinde mah
keme sryor olursa durumum tehlikeye girebi
lirdi. Avukatlarmn dikkatini bu yne ekmeye
altm. Duruma sonlarnda yarg,
192

"...falanca tarihe ertelendi," dedii anda Bur


han Aabey,
"Efendim, o tarihte filanca yerde durumam
var, ne almak mmkn m?" diyerek tarihi ne
ekiyordu.
26 ubat 1982'de Orhan Apaydn tutukland.
Birinci Bar Davas. Otuzu akn aydn ieri
alnmt.

31 Mart 1982 gn Osman smen ifadeye gel


di. Heyecandan dizlerim titriyordu. 'te imdi ay
vay yedin' der gibi gzmn iine bakyordu
yarglar. lerinden biri sormaya balad:
"Siyasi ube'de ve Skynetim Basavcl'ndaki ifadelerinde, Almanya'da, Frankfurt'taki
spor salonunda Tark Akan'n sahneden halka,
'Birinci Kurtulu Sava'n kaybettik, kinci Kur
tulu Sava'n kazanacaz' dediini duymusun;
ne diyeceksin?"
Avukatma baktm; ok sakindi, hi bana bak
myordu. Hayatmn en heyecanl nyd. Os
man'n aznn iine bakyordum. Biraz duraladktan sonra Osman konutu:
"Efendim, ben mzisyenim. Tark Akan ko
nuurken ben alt kattaydm, oraya ses gelmez. Ne
konutuunu duydum, ne de ne dediklerinden
haberim var..."
O anda orada iim boald. Yarg da, savc da
neye uradklarn ardlar.
Soru yinelendi.
Osman ayn ifadeyi verdi.
J 93^ 3

Yarg barmaya balad. Arka arkaya,


"fadeni ret mi ediyorsun? ube'de ve Savclk'ta sylediklerine mi inanalm, burada syle
diklerine mi? Yalan m sylyorsun? Hangisi do
ru?" diye bararak soruyordu.
Burhan Aabey, ok rahat grnyordu: M
dahale etmeye niyeti yok gibi duruyordu.
"Savclktaki ifaden yeminli, imdi tersini mi
sylyorsun yani?"
"Efendim, o ifadeleri Siyasi ube'de okuma
dan imzaladm, Savc Bey de, 'fadeni kabul edi
yor musun?' diye sorunca, 'Evet,' dedim, ama ora
da ne yazl olduunu bilmiyordum..."
Yargcn gzlerinden alevler fkryordu.
"Bana bak, seni yalan ifade vermekten tutuk
larm. Bir kere daha soruyorum. Ne diyorsun?"
"Byle oldu efendim, ben bir ey duymadm."
"Buradan hapse gidersin!"
Osman susuyordu. Ben avukatma bakyor
dum.
Byle giderse Osman ieri girecekti. Yarg,
aada oturan sekreter kza bakt, kararh bir e
kilde,
"Peki, yaz kzm," dedi.
Yarg, yasa maddelerini yazdrrken Burhan
Aabey ar ve vakur ayaa kakt, konumaya
balad. Gzme byk bir aktr gibi grnyor
du. Uzun uzun, gzel gzel emsal davalar gster
di. En sonunda da yargcn gzlerinin iine baka
baka savunmay yapt:
"Sayn yarg, sayn savcnn alm olduu ye
minli ifade geersizdir; nk savclk, hukuka
aykr olarak yeminli ifade almtr, oysa yeminli
194

ifade alma hakk yalnzca yce mahkemenin


dir..."
Burhan Aabey konuyla ilgili yasa maddeleri
ni sylemeye balad, ama yarglar oktan ap
kalmlard. Birbirlerinin kulaklarna bir eyler
sylediler ve mahkemeye yarm saat ara verildi.
Burhan Aabey, beraat karar alacamzdan
emindi.
Neden sonra yeniden salona alndk.Yarglar
yerlerini aldlar. Gzlerinin ii glyordu, hatta
biri bana gz krpt. Uzun bir konumadan sonra
yarg,
"...BERAATNE," dedi.
Tarih: 31 Mart 1982 idi.
* * *

Davamn bitmesinden bir buuk ay sonra,


Mays 1982'de, 'Yol filmi Cannes Film Festivali'nde 'Altn Palmiye dl' kazand. Trkiye'nin
film tarihinde ilk kez Cannes Festivali yarmak
blmne bir film girmiti ve byk dl ka
zanmt. Haberi aldm anda ok byk bir mut
luluk, ok byk bir sevin duydum.
Sabah saat dokuzda Yeilam Soka'na gel
dim. Neden buraya geldiimi bile bilmiyordum.
Sinema yaammz simgeliyordu bu sokak, belki
de o yzdendi. Baktm, erif Gren de kardan
geliyor. Birbirimizi kutladk, sarldk.
Yine de aklmz karkt. Bir kere film nede
niyle hakkmzda bir soruturma alp almaya
can merak ediyorduk. te yandan film koskoca
Cannes Festivali'nde birinci olmutu Gazeteciler
195

de film olayn frsat bilip ilgili ilgisiz sorular sora


caklard imdi. Filmle vnyorduk ama gazete
cilerin bu cokumuzu malzeme yapp hakkmzda
yalan yanl yeni soruturma nedenleri yaratma
larn da istemiyorduk.
Dndk tandk, yalnzca 'mutluyuz' de
meyi kararlatrdk.
Gazeteciler akn akn gelmeye baladlar. So
rular, sorular. Biz yalnz, 'Mutluyuz, ok mutlu
yuz' diyorduk.
"Bu film ne zaman yurtdna kat?"
"Skynetim zaman ekimleri nasl yap
tnz?"
"Filmi sansrden nasl geirebildiniz?"
"Mutluyuz."
Ertesi gn hibir gazete, bizim azmzdan
'mutluyuz' 'sevinliyiz' dnda bir sz yazamad.
O akam Cannes Film Festivali'nde muhte
em dl treni yaplyordu. Burada bulunama
mak, o heyecan yaayamamak sanatnn unuta
mayaca en byk acs.
eref Gr Aabeyim, Atf Ylmaz, Zeki kten,
A l i zgentrk, Yaman Okay, erif Gren, Onat
Kutlar ve ben, Yeilam Soka'nm arkasndaki
kebapda kendi dl trenimizi dzenledik.
"Ylmaz Gney u anda dl almtr, eli ha
vadadr," diyor, biz de raklar havaya kaldryor
duk.
O gece hepimiz rakdan deil, ama mutluluk
tan sarho olduk.
* * *

196

Orhan Apaydn' Bar Dernei'ndeki arka


dalarm hapishanede ziyarete gidiyordum. Beni
bazen hapishaneye kabul ediyorlard. Bazen et
miyorlard. Orhan Aabey'in sal gittike bo
zuluyordu. Bar Dernei tutuklular ubat 1982'de ieri girdiler. 1984 ortalarnda tutuksuz olarak
yarglanmak zere serbest brakldlar. Orhan
Aabey de ilerindeydi, ama sal ok ktyd.
1984 sonlarna doru 46 kii daha Bar Davas'na
eklendi, aralarnda ben de vardm.
141. ve 142. maddelerden yarglanyorduk;
biroklar idamla yarglanyordu.
Be yldan on i k i yla kadar hapsim isteniyor
du. 1979 ylnda zmir'de Nzm Hikmet'in do
um yldnmne katlmaktan ve Bar Dernei'ne ye olmaktan yarglanyordum. zmir'deki
spor salonuna binlerce insan katlmt, ama bir
tek bana dava almt. Ayda i k i defa, stanbul'un
epey bir dndaki mahkemeye gidip geldik; yazk, hepimiz... ve hepimiz yllar sonra beraat ettik.
1986. Souk bir ubat gecesi. Saat on bir-on
i k i gibi, apa Hastanesi Nroloji Blm'nden
ieri girdim. Orhan Aabey'i yeni getirmilerdi.
Tahta bankn zerine yan yatm, elini kocaman
bann altna koymutu. Gzleri kapalyd ve ha
fife terlemiti. Dizlerimin zerine ktm, gzle
rimi ayramyordum.
Elimle bandaki terleri sildim; salar dkl
m, zayflam, kck kalmt. Aklma kt
kt eyler geliyordu. Bir yn dalga gzlerime
hcum etti. Kendime hkim olamamaktan kork
tum; uyandnda beni byle grmesini istemi
yordum.
197

B i r t r l a k l m datamamtm, gzlerimin
nemlenmesini de nleyemiyordum. K a l k p gide
y i m , d e d i m k e n d i kendime, ayaa k a l k m a k ze
reyken Orhan Aabey'in gzkapaklar hareket
lenmeye balad. Kendine gel Tark, kendine gel,
kendine gel... D i l e r i m i skyordum, bartlarm
kafamn iinde yanklanyordu.
Gzlerini yava yava at, bakt, bakt, bakt.
Sonra ksk, yava b i r sesle:
" M u m snyor Tark, m u m snyor..." dedi ve
gzlerini kapad.
28 ubat 1986
...ve hepimiz yllar sonra beraat ettik.
28 Nisan 1987
Bu k i t a b yazmaya karar v e r d i m .
28 ubat 1997
l k e m , artk rahatlad, sklan ember k r l d ,
28 ubat 1997'yi de, 11 E y l l 2001 faciasn da gr
d; ne m u t l u bana rahatm.
28 ubat 2002

198

You might also like