Professional Documents
Culture Documents
Mustafa Durak
BOTERO DEVLER ÜLKESİNDE
Mustafa Durak
Botero resmini biçem resmi kılan temel nitelik, boyutlardaki abartıdır. Botero
resminde kendimizi devler ülkesinde buluruz. Kişiler ve şeyler dünyası abartılı
ölçülere ulaşmıştır. Ancak şu da belirtilmeli öyle bir ölçüye ulaşmıştır ki bunun
Botero resmi için standartlaşmış, standartlaştırılmış bir ölçü olduğu
söylenebilir. Bu ölçü bakımından Botero resimlerinde bir denge vardır.
Botero resmi tek konulu olmadığı gibi tek biçemsel nitelikli de değildir. Bu
ölçüsel büyüklüğün yanı sıra resimlerde minyatür etkisinin altı çizilmeli.
Minyatür terimi hem küçük, küçücük olan, hem de mekan göreliliklerinin,
boyut göreliliklerinin düzenine uymayan anlamına kullanılır. Bu iki anlamın da
Botero resmi için geçerli olduğunu düşünüyorum. Bu nitelik en belirgin
biçimiyle “Vatikan banyosu, 2006”da görülebilir. 147 x 205 boyutlarındaki bu
tabloda, banyo mekanında giysileriyle içine su dolmakta olan bir küvete
uzanmış üst rütbeli (?) bir din adamı ve küvetin dışında bu din adamına havlu
tutan başka bir din adamı. İkisinin boyutları arasındaki karşıtlık dev ile cüce
arasındaki karşıtlık gibi. Ne var ki özellikle bu resimdeki karşıtlık işlevseldir.
İnsanlar arasındaki yapay fark, insanın insanı kullanması ele alınmıştır. Bu
farkı var edenlerin, insanlara doğru yolu göstermesi gereken, gösterdiklerini
ileri sürenlerce yapılması konuyu çarpıcı kılmakta. Hem de bu kullanmanın
kendi sınıfları içinde birbirlerine karşı uygulanması daha da çarpıcıdır. Botero
bunu karikatür diliyle aktarıyor. Bu yönüyle Botero insanlık adına bir
ideolojiye dahil olmaktadır. Tablodaki renkler de ayrıca işlevseldir. Pembe
renk, her şeyi toz pembe sunan din adamları ve bu din adamlarının yer aldığı
mekandaki nemlilik, ve gölgelendirmeler, ortamın rutubetini, sağlıksızlığını
işaret etmekte. Küvet ayağının bir hayvanın patisi biçiminde olması da ayrıca
anlamlandırılabilir. Parantez içinde iki figürün gözlerinin dikili olduğu
noktalara da değinmeden geçmemeliyim. Minyatür (kullanılan, ezilen) din
adamı yardım bekleyen gözlerle bana, bize bakarken, Dev (kullanan, ezen) din
adamı gözlerini tavana, göğe dikmiş durumdadır.
Botero’da ışık olgusu (yansıyan, karşıtlık oluşturan bir öge olarak) varolmadığı
için renkler tek tek vardır. Onun resmi renk düzlemlerinden oluşur genellikle.
Kumaş kıvrımlarını yansıtmak için gölgelemelere yer vermiştir. Ama kimi
resminde kullandığı ampul ışık saçan bir nesne olarak değil de ampul nesnesi
olarak var gibidir. Işık ampulün sınırları içinde kalmakta yayılamamaktadır.
Botero, birebir gerçekçi bir ressam değil. Gerçekliği olduğu gibi değil de
tabloya belirli bir mesafeden bakıldığını düşünerek, aktarmak istediğini izlenim
olarak yansıtan bir sanatçıdır. Bu özelliği, arenada seyircileri resmettiği
tablolara yakından bakıldığında hemen fark edilir. Ayni özelliği Jan Van
Eyck’in Arnolfini tablosuyla, onun bu tabloya öykünerek yaptığı Arnolfini,
Van Eyck’in Ardından, 2006 adlı tablosunu karşılaştırırsak kolayca görebiliriz.
Van Eyck’in çalışmasında her şey büyük bir titizlikle resmedilmiştir. Örneğin
aynaya istediğiniz kadar yakınlaşın ayni izlenimi alırsınız. Ayna kavramından
uzaklaşamazsınız. Ama ayni etkiyi Botero çalışmasından alamazsınız. Akım
olarak değil ama sözlük anlamıyla Botero izlenimcidir. Zira o, tablonun izlenim
mesafesinden seyirciye vermek istediği izlenimle yetinir.
Mızrak, 1997
Jan Van Eyck; Arnolfini Portresi, 1434
Botero; Arnolfini, Van Eyck’in Ardından, 2006