Professional Documents
Culture Documents
DergMYaynlan: 103
Senifika No: 14420
Trk Edebiyat - HikAye: 7
Tanpnar Btn Eserleri: 9
ISBN: 978-975-995-238-9
HIKAYELER
Abdullah Efendi'nin Ryalan -Yaz Yagmuru
Kitaplarn Dndaki Hikayeler
DERGAH YAYINIARI
Klodfarer Cad. No:3/20 34112 Sultanahmet /Istanbul
Tel: (2121 518 95 79-80 Faks: (2121 51895 81
www.dergahyayinlari.com 1 bilgi@dergahyayinlari.com
SUNU
Ahmet Harndi Tanpnar hikayelerini Abdullah Efendi' nin
Ryalar ve Bir Yaz Yamuru adlaryla iki kitapta toplam, sadece
birka hikayesini kitaplarna almamtr. Bunlardan biri "Fal" teki
de " Emirgan'da Akam Saati" dir. "Emirgan'da Akam Saati" asln
da " Bir Yaz Yamuru" nun ilk tasladr. "Son Meclis" adl para her
ne kadar Varlk dergisinde "Hikaye" ad altnda yaymlanmsa da
yazar onu bir oyunun paras olarak hazrlamtr.
Aratrmalar srasnda Do. Dr. Adnan Akgn, Tanpnar'n
belki de ilk hikayesi olan "Birinci lkramiye"yi bulmutur. Hikaye
ler'in bu son yaymnda Tanpnar'n hikaye ad altnda yaymian
m yazlarn tamamlamak amacyla " Emirgan'da Akam Saati",
"Fal", " Son Meclis" ve " Birinci l kramiye"yi de ekliyoruz.
Tanpnar'n belki baka sreli-yaymlarda da gzden uzak kal
m hikayeleri vardr ve zamanla bunlar da ortaya kacaktr. Sona
ekiediimiz bu hikayeler, Tanpnar'n kitaplarnda ahidi olduu
muz hikayeciliine byk bir ey eklernemekle birlikte, yine de onun
zerinde dnen ve inceleme yapanlara yardmc olacak nitelikte
dir. Yazarn meselelerini uzun zaman zihninde tadn ve tekrar
tekrar onlara dndn gstermesi bakmndan da nemlidir.
"Son Meclis" onda sk sk rastlanan irenme, korku izleklerini ak
layc niteliktedir. "Birinci lkramiye" ise mr boyunca paraszlk
5
TANPlNAR
indekiler
ABDULI.AH EFENDI'NIN RYAI.ARI, 9
Abdullah Efendi'nin Ryalan, ll
Gemi Zaman Elbiseleri, 52
Bir Yol, 77
Erzurumlu Tahsin, 86
Evin Sahibi, 102
YAZ YACMURU, s
Yaz Yagmuru, 153
Teslim, 2 14
Acbadem'deki Kk, 229
Ryalar, 242
Adem'le Havva, 257
Bir Tren Yolculugu, 266
Yaz Gecesi, 277
KITAPI.ARIN DIINDAKI HIKAYELER, 287
Birinci lkramiye, 289
Emirgfm' da Akam Saati, 293
Fal, 332
Son Meclis, 339
TANPlNAR
12
13
TANPlNAR
II
Grd ey haddizatnda belki ok basitti, fakat bu sarholuk
gecesinde birdenbire ona korkun ve imkansz grnd. Filhaki
ka o mtevaz, hatta biraz utanga terbiyesi ve heyecan ile an
sessizce dinleyen iki ayak greceini mit etmiti; halbuki onlarn
yerinde dizlerine kadar alm gsterili manzarasyla, btn bir
sabrszlk ve isyan iinde alkanan iki kadn haca vard. Bunlar
isyan ediyor, aryor, tadklar kedi yavrusu kadar kk ayak
lar durmadan konuuyordu.
Abdullah, ufak bir dikkatle bu konumann istikametini bul
du. Salonun ortasnda ok muntazam faslalarla nndeki makar
na tabana, kesilmi gibi dp sonra birden kalkan sefarethane
kavas klkl adamn dik byklar imdi baka bir mana ve dikkat
kazanmlar, bu bacaklarla konumakta idiler.
Hibir ifrit, hibir kark mahluk, Abdullah Efendi'yi bu
14
TANPlNAR
skunetini iade eden tek bir buseyi parlak ve yakc bir yldz gibi
tayordu. Bu saadetin yannda onu bir daha gremeyeceini bil
menin strab bile kk kalyordu.
te o geceden beri kendisinde ok derin bir yerde sakl, esrarl
bir zemberein harekete getiini duydu. Kainat karsnda artk
ayn adam deildi. Her ey onda sanki daha derine, daha esaslya
doru gidiyor ve bu yzden gnlk manzara ve ehreler kendisi
iin zaman zaman deiiyordu. O artk etrafnda bulunan her eyi,
kk ve bazen ok artc uyanlar halinde grrnee mahkum
du; bir sisten syrlan tek bir aa gibi, bu zihnin bulanklna,
mevcut olan her ey tek bana aksediyordu. Hayatn btnln
ve basitliini kaybetmiti; Abdullah bunun byle olmasndan ok
mustaripti. Omuzlarna tayamayaca kadar ar bir yk yklen
mi zannediyor ve bu yzden meyus oluyordu. "br insanlar gibi
yaamak . . . " bu ne kadar gzel ve iyi bir eydi. br insanlar . . . ite
bu akam, belki de en kat'i ekilde onlardan ayrlyordu. Halbuki
buraya onlarla birlemee, onlar gibi olmaa gelmiti . . . Etten ve
kemikten alelade bir kadn yerine, esrarl bir mevcut, baka bir
yldzn mucizeli bir ocuu tarafndan sevitmi olmann istisnai
saadetini imdi, senelerden sonra kim bilir nasl bir kefaretle de
yecekti? "Belki de bsbtn ldracam! . . Bsbtn ... " diyerek
rperdi ve sonra saklayamad bir telala, yanndakilerin bunu
farkedip etmediklerini anlamak iin drt tarafna baknd. Hayr,
kimse bu deiikliin farknda deildi.
imdi ne yapacakt? Yava yava btn hayatn kendisi iin
ehresini deitirmesini beklemekten, talihine raz olmaktan ba
ka ne yapabilirdi? inde son bir mitle " Belki doru deildir, belki
bana yle geldi!" diyerek bir daha kendisini denemek istedi ve bu
sefer salonun ta ucundaki pencere hcresine oturmu konuan
ifte yavaa bakt; ve biraz sonra buradaki oyunun bsbtn ba
ka trl olduunu grd.
Burada sarn, eta gzl, gzel ve muntazam azl bir kadn
17
TANPlNAR
TANPlNAR
21
TANPlNAR
22
"
III
Arkadalar seslendikleri zaman Abdullah Efendi kendisini bir
kuyunun dibinde buldu; o kadar kainatla alakasn kesmi, ken
di kendisi yahut sadece iradesi olmutu. Onlar, hep bir azdan,
onun skutuna kzyorlar, bu somurtkanl manasz, budalaca ve
kibirli buluyorlard.
"Haydi, diyorlard, kendine gel, eleneceiz . . . " Abdullah
Efendi birdenbire kuyusundan kt. Elenmek, ne gzel eydi bu!
Elbette eleneceklerdi. . . Bu gece bunun iin buraya toplanmlar
d. Hem o herkesten fazla elenecekti. Grlmeyen eyleri gren,
iitilmeyen eyleri iiten ve bir hayalin, bir glgenin iinde, yani bir
tasavvurun imkanlarndaki hudutsuzlukla kainat idrak eden bir
insan sfatyla elenecekti. " lelim, dedi, ielim!" Ve tekrar meclis,
daha geni bir hrriyet iinde balad. Bu scak yaz akamnda iki
hakikaten gzel bir eydi. Ve imdi asl hviyetini adm arka
snda grrnee muvaffak olan Abdullah Efendi bsbtn baka,
23
TANPINAR
24
TANPlNAR
TANPINAR
29
TANPlNAR
V
Fakat tecrbe daha bitmemiti. Evin bulunduu soka ve
daha birkan ayn hzla geti. Sonra yavalad. Bir ke banda
durdu. Susamt. Btn grtla yanyordu. Fakat buna ehemmi
yet vermedi. Bu saatte kimden su isteyebilirdi? Btn evler uykuya
kapanmt. Ceketinin tersiyle alnndaki teri sildi. Hala o sesi, o zil
akrtsn iitiyor; yksek keli palkaryann iren ve cvk tebes
sm n, i bulandran gz szlerini gryordu. Daha fenas
31
TANPINAR
diye bard. Fakat hayr, hibir afak belirtisi yoktu. Sessiz btn
lnde gece bir talih kat'iyetiyle devam ediyordu.
Abdullah Efendi kt aydnlanm sokaklarda, kaldrm ta
larna arpa arpa yryor, yolunu aryordu. Nihayet byk,
aydnlk caddeye kt. "te birka adm kald" diye kendi ken
dine sylendi: " imdi asl hviyetimi. kendi varln bulur ve
beraberce gideriz." Fakat biraz evvel tenha braktklar caddede
garip bir kalabalk ve faaliyet vard. Abdullah Efendi kk bir
dikkatle bunun bir yangn sndrmekle uraan itfaiye olduu
nu anlad. Ayaklarnn ucunda kaln hortumlar uzanmt, byk
ve dev makineler horulduyorlard. "Acaba neresi yanyor?" diye
merak etti, ve birdenbire byk, tamiri kabil olmayan bir felaket
32
33
TANPlNAR
TANPlNAR
TANPlNAR
VI
38
TANPlNAR
TANPlNAR
TANPlNAR
TANPlNAR
TANPlNAR
48
TANPlNAR
geldi. llerledi, bir kapy at; bir baka odaya girdi. Hibir yere bak
madan ortadaki masann stnde kenarlar buulanm srahiye
doru kotu. Koyu lacivert rtl masann stnde billur srahi,
imkansz derecede koyu kadife bir arn ortasnda bir gne gibi
parlyordu . Byk bir sevinle srahiyi yakalad ve boaltacak bir
bardak aramak iin etrafna baknd. Fakat grd eyle tyleri
diken diken, olduu yerde kald.
Dorusu istenirse bu grd hi de fevkalade bir ey deil
di. Kk, yedi sekiz yalarnda bir ocuk bir keden, dehetten
alm byk gzlerle ona bakyordu. Bu gzler o kadar bykt,
ve ilerinde o cinsten bir korku vard ki onlar bir kere grenin bir
daha unutnas kabil deildi. Abdullah sordu: "N' oldunuz, neyiniz
var?" ocuk cevap verdi: " Hi, suyuma dokundunuz da . . . " sonra
yavaa ona yaklat. Srahiyi elinden ald. Masann stne koydu.
Eliyle Abdullah' sanki oradan uzaklatrmak ister gibi itelemee
balad. Hem ellerinin yetitii kadar onu gsnden itiyor, hem
titrek alayl bir sesle: " lmeyin, bu sudan imeyin . . . " diye yal
varyordu: "Biliyorum, ok susuzsunuz; btn gece susuz kald
nz, uzak yollar dolatnz. Banzdan ok eyler geti. . . Fakat bu
sudan imeyin . . . O benimdir, ben onunla oynuyorum. Byle, ite
bu srahide onu seyrederim . . . Siz de seyredin, rengine bakn . . . O
zaman sadece bu suyu deil, br oyuncaklarm da size gsteri
rim, imek iin deil ki bu . . .
"
TANPlNAR
TANPlNAR
57
TANPlNAR
TANPlNAR
TANPlNAR
TANPlNAR
TANPlNAR
TANPlNAR
TANPlNAR
70
TANPlNAR
TANPlNAR
TANPlNAR
76
BR YOL
Birdenbire ayaa kalkt ve eliyle trenin penceresinden iaret
ederek:
- te, dedi, u grdnz kk yol, u iki aa arasnda
tepenin eteine kvrlan patika . . . Fevkalade hibir taraf yok deil
mi? Hemen her yerde bol bol rastgele bileceimiz alelade bir ey. . .
Bununla beraber nereye gittiini, nereden geldiini bilmediim,
bir dnemete kaybolan tozlu parasndan baka hibir tarafn
tanmadm bu yol benim hayatmda btn bir sergzettir.
On be seneden beridir ki bu yolda her ay bir, iki seyahat
yaparm. Bu uzun eridin iki yannda ve onun dne dne deien
ufkunda tanmadm hibir ey yoktur. Yattm yerden gzme
ilien sivri bir kaya paras, yalnz aydnlk havada rperen tepe
sini grdm bir aa, ne bileyim hatta daha alelade bir iaretle
btn ufku kendi kendime canlandracak kadar bu yollarn ai
nasym; fakat yllar var ki bu kk yol parasn, yol bile diye
meyeceimiz bu dvlm krmz toprak geniliini daima yeni,
yepyeni bir ey gibi seyrettim. Onu her defasnda grr grmez
rperdim, onda saadetlerin, hasretlerin, beklenilen eylerin btn
gzelliini ve iirini duydum.
phesiz bunda ilk defa gzme arpt gnn hususiyetinin
de mhim bir hissesi vardr. stanbul' dan souk ve yamur!u bir
77
TANPlNAR
TANPINAR
81
TANPlNAR
TANPlNAR
85
ERZURUMLU TAHSN
Tahsin Efendi'yi ilk defa olarak bir k gecesi grdm . . . Fakat
daha evvel ondan bahsetmilerdi. Herkesin bildii ekilde hikayesi
u idi:
Erzurum'un hali vakti yerinde bir ailesinin ocuu imi; stan
bul'da hukuk tahsilini yapm, hatta bir iki kk memuriyette
dahi bulunmu, sonra Balkan Harbi'nde gnll olmu, Trakya'da
yaralanm, iyiletikten sonra tekrar orduya girmi, harbin sonun
da birdenbire her eyi terketmi ve bir daha ortalkta grlmemi.
Uzun zamanlar ld sanmlar, sonra haberleri gelrnee balam:
Bir mektep arkada byk seferberlikte onu Tebriz'de bir cami
kapsnda grm, fakat yanna yaklanca tanrnamazla geldi
i iin konuamam. Bir bakas am' da rastlam, st ba pek
pejmrdeymi, ilk nce arkadan tanmadan sadaka istemi,
fakat yzne baknca uzatt paray atarak kam . . .
Bana Tahsin Efendi'den ilk nce bahseden bu ikincisi olmu
tu. Bu esnada babas lm, kardeleri ve annesi belki bir gn
dner ihtimaliyle mirastan hissesini ayrmlard. Bu olduka
mhim bir servetmi. Annesi onun bir gn geleceine o kadar
eminmi ki, her kap alnnda "Tahsin'dir!" diye yerinden fr
larm. Ben Erzurum'da iken bu bekleyen annelerin hikayesini
ok dinledim. Hemen her evde bir iki lye alanr ve bir iki kayp
beklenirdi. Tahsin Efendi ite bu kayplardan biriydi.
86
TANPlNAR
TANPlNAR
90
Tahsin Efendi ile son bir defa daha, bu sefer bir zelzele gece
sinde karlatm. 1 924 senesi sonbaharnda olan ve o havaliyi
Kars'a kadar altst eden bu felaket elbette hatrlardadr. Ben o
zamana kadar bu afeti grmemitim. Ve bir trl ne dereceye
kadar mthi olabileceini anlayamyordum. Topran sarsnts
denizin frtnasna benzemiyor, bsbtn ayr bir ey; denizde
her zaman mteyakkz bulunuyoruz; deniz, biliyoruz ki insanolu
iin gvenilecek bir unsur deildir. Onu bandan dman olarak
aldmz iin su bizde mukavemet, mdafaa ve zafer sevkitabii ve
ihtiyalarn uyandryor. . .
Halbuki toprak byle deil; o insanln e n gvendii unsur
dur. Saadetini, refahn, emniyetini ona balamtr. Onu her
zaman itaatli, mfk veyahut hi olmazsa lakayt ve sakin grrnee
almzdr. Topran sarslmas ite bu emniyetin yklmasdr ve
bir dost tarafndan hanerlenmee benzeyen vahim bir hali var
dr. Onun iin denizden gelen tehlike karsnda atik ve cesaretli
kesilen insan, topraktan gelen tehlike karsnda maneviyatn
kaybetmi bir sr ekline giriyor. lik zelzele gecesi daha bu iin
manasn anlamadm iin erkenden yatama girdim ve Selanik
tarihini okumaa baladm.
Fakat be dakika sonra harap evin btn kirilerini ayr ayr
gcrdar bulunca ve ba stnde bir buuk metre kalnlnda bir
toprak tavann her an beni gmmee hazr bulunduunu anla
ynca sokaa frladm. Bu biraz serin olmakla beraber tatl bir
sonbahar gecesiydi. Evimin karsnda bulunan asker! ambarlarn
bahesindeki birka kavak aacnn stnde gzel bir ay solgun
ve dost yzyle aslm, dnyamza eski skunetini vermee, bizi
hibir eyin deimediine inandrmaa alyordu. Uzakta bir
eme sesi gecenin bu mnasebetsiz saatinde sokaa dklm
halkn uultusuyla yaryordu. Yolun ortasnda -her iki duvardan
kendi ykseklik nisbetlerine gre uzakta durmak artyla- yr
dm. Fakat gzlerim daha ziyade kavak aalarndaki ayda idi.
91
TANPlNAR
suz olsa bile yine yar rya dolu olan etei ortadan ekilsin ve
insanlar kendi hakiki yzlerini alsnlar, ehir btn bu hayaletler
den kurtulsun ve emenin sesi, gndzn kalabalnda sadece
bir eme sesi olmaa raz olsun. Ben de ite, bu ilk zelzele gece
sinde, uykusuz bir gnn her dakikas nasl ykleneceini bilmek
le beraber -nk uykusuzluk bende ancak seyahat kitaplarnda
okuduum o irtifa hastalkianna benzeyen bir rahatszlk yapar
sabah bekliyordum. Ve nihayet sabah gnei, beni evimin bir
trl atiarnaa cesaret edemediim eiinde yorgunluktan bitkin,
insanoluna btn hayat ve alma emniyetini veren temkinini
kaybetmi, saa, sola rakkas gibi gidip gelen bir duvar parasna
hazin hazin bakarken buldu.
Ertesi gece ehrin her meydan acayip bir panayra dnmt.
adrlar, tahtadan ve gaz sandklarndan yaplm kulbeler, drt
direk arasna ve stne gerilmi kilim ve seecadeden yaplma aca
yip meskenler, hatta sadece nleri rtl arabalar . . . Ve bunlarn
arasnda alak sesle konuan ihtiyarlar, kadnlar, alayan kk
ocuklar, gidip gelen siyahl beyazl hayaletler. Kars dourmu,
sevin akn bir arkadaa elime geirdiim birka gaz sand
ile iki kalas hediye ettiim iin ben yersiz yurtsuz kalmtm.
Gecenin ilk ksmn bir arkadan adrnda ay ierek geirdim
ve sonunda, geldiim andan beri adrn bir kesinde arkas bize
dnk hi kmldamadan ve konumadan duran karsna acyarak
ayrldm. lerleyen gece ne olsa bu insan kalabalna bu saatte
getirdii skfnetle manzaray tamamlamt. Sessizlik tamd. Yal
nz bir ninni, sanki gecenin bu yalnzln lmek ister gibi uza
nyor hazin ve alkan edasyla bu hayrat sessizlie tandmz bir
hudut, bizi zamana, gndelik midere aran bir kenar iziyordu.
Bu hakiki bir g manzaras idi ve muhayyile hibir zahmet
ekmeden bu kk karargaha tarihi rengini veriyordu: Kineyen
atlar, srtnda ok ve yay dolaan bir iki nbeti, meale nda
silahlarn temizleyen erkek kalabalklar ve gecenin skftunda
93
TANPlNAR
gelen uzak ve sar yklna sesinde btn bir ehri rtebilecek bir
kudret vehmedebilirlerdi. Tabii tekrar sokaa frladm.
Gecenin bilmediim bir saatinde, gzm ve belki de btn
vcudum uykudan ikin, burnumda yatann ve kendi tenimin
kokusu, tekrar bu suali kendime soruyordum. nmde nasl gei
receimi bilmediim bir gece ve heyhat, ertesi gnn imdiden
beni korkutan uzunluu vard. Yava ve dalgn, her admda deri
mi atiatacak kadar beni dolduran uykudan bir parasn kaybe
derek, mitsiz ve emniyetsiz yryordum. Ara sra yolda hemen
olduu yere uzamvermi insanlara basmak vehmiyle silkiniyor
dum. Uyuyan bir ehirde tek bana dolaan bir adamn yollar
hakkndaki fikri bsbtn baka oluyor. Zannederim ki bir ehrin
hakiki toporafyas ancak byle zamanlarda grlyor. O gece
Erzurum'u asl fzyolojisinde tandm zannediyorum. Ara sra ba
m kaldrp havaya bakyordum. Ay ancak biraz daha alalmt.
Fakat ayn sakin ve souk gzellikte, aydnlnn donuk eme
sini am, btn manzaray o kendisine mahsus hlya ve lm
iiriyle dolduruyordu. Eya, mstehzi ve zalim bir sihirbazn eline
verilmi gibi, btn izgi ve ekillerini deitirmiti. Her ey tann
mayacak kadar gzeldi. Bununla beraber bu gzellik benden o
kadar uzak, o kadar yabanc ve hatta dmand ki. . . Elimden gelse
gzlerimi kapar, yle yrrdm. Toprak, kendisine olan emniyeti
mi ykmt. Tabiada kolay kolay baramazdm. Toprak, zerinde
emeklediimiz, gezdiimiz, oturup kalktmz, hayat dediimiz
gln ve mustarip oyunu oynadmz ve sonra bir gn tekrar
kucana dndmz kat anay, bana bu zelzele geceleri ret
ti. Bir an iimden tyler rpertici manzarasyla bir dnce geti:
lleri kucandan frlatan toprak . . . Ve o zaman insanln btn
hayat bu korkuyla getii halde niin lm o kadar sk dn
mediini biraz hisseder gibi oldum; btn korkulannza ramen
onu bir dn gibi kabul ediyoruz diye dndm. Fakat en elemli
ve beni en ziyade korkutan dncem yar braklm bir yapnn
95
TANPlNAR
karsnda geldi. Bu, iki katl genie bir evdi. nnden geerken
birdenbire bam farknda olmadan saHadn ve kendi kendime
" Zavalllar! Ne yapyorlar, mr bu zahmete deer mi?" diye mni
dandn hissettim. Daha iyisi, ben bu szleri mrldandm. Ve
bende bulunan ikinci bir adam bunu farketti. te o zaman kendi
kendimden korktum. Zelzele maneviyatm bozmu, lm peime
taklmt; ve hakikaten ondan birka sene iin ayrlamadm.
Belediye bahesinin nne geldiim zaman yorgun ve peri
andm. Nasl oldu da buraya kadar hi farketmeden gelmitim?
Bunu dnrnee lzum yoktu. Bu yorgun ve uykusuz adam
ehir kendiliinden aa doru kaydrmt; ben tpk bir yoku
tan yuvarlanan ta gibi bu nisbi dzle gelir gelmez durmutum.
lk gzme arpan ey, o civardaki byk bir yalan yapt
bataklkta melmi iki manda karalts oldu. Bu mandalar -bura
da bunu sylemeliyim- Erzurum'da benim bir nevi fkrisabitim
olmutu. Gnn her saatinde onlardan biriyle karlar, srtlar
na ve hatta balarna kadar tadklar kurumu amur paralar,
pislik bakyeleri ile ve tepelerinin stnde bir kk kasrga gibi
dalgalanan kk hayvanlar kmesiyle bana byk ve csseli
olmann kefaretini btn mrlerince ekrnee mahkum byk
zavalllar gibi grnrlerdi. Bu sefer de onlar -her zamanki yer
lerinde bulmak ihtimaliyle- farknda olmadan aramtm. Eer
kahvede k ve hatta kalabalk farketmeseydim phesiz ki bu
tesadfn zerinde biraz daha dururdum. Fakat scak ay midi,
beni bu kendi kendime icat ettiim ac felsefeden ayrd.
nsanln talihsizlii zerinde deminden beri kafamda geen
ac dnceler, bana farknda olmadan bir nevi azarnet vermiti.
Hayatn iradesine ve kanuniarna kar isyan etmitim. Ve imdi
bu isyann ikinlii iindeydim. Onun iin kahveden ieri girme
dim, bahenin kuytu bir kesinde bulduum bir sandalyeye bir
nevi yarm ilah dargnl ile oturdum, yahut daha dorusu bzl96
97
TANPlNAR
TANPlNAR
Her Ay,
nu.
101
EVN SAHiBi
-Bir hastahanede bulunmu cep defterinden-
TANPINAR
l OS
TANPlNAR
107
TANPlNAR
1 08
kayk biimli pabu, her nevi saz; ve hepsinin birden insana ver
dii acayip, byl bir uzak memleket dasslas. . . Velhasl ocuk
yam dolduran hayal-hakikat bin trl ey ancak ondan sonra
hatrma gelirdi.
nk bu ayak seslerini, her zerresi ayr ayr uyuyan bir byk
konakta tek bana dinlemek ve onlar sustuu zaman samiann
tesindeki bir hisle, evin iinde onlarla beraber yrmek, onlarn
uzak ve yakn akisleriyle etrafta bulunan her eyin perde perde
canlandn, birbirine bin trl alaka ile birletiini duymak haki
katen korkun, hakikaten vehimli bir eydi.
Bu ihtiyar adam hibir ey sylemeden, dudaklarndan tek
bir ikayet karmadan, sadece bu bitmez tkenmez gezintisiyle,
damlal ayaklarn srye srye, btn evi, btn geceyi stra
byla dolduruyordu.
Bugn aradan uzun yllar getii halde bu ayak seslerini,
zaman zaman peinde srkledii vehimler, rpermeler ve keskin
aclarla yine iimde buluyorum. Kimsesiz otel odalarnda demir
karyolal, yrtk keeli fakir pansiyonlarda, hatta imdi yatmakta
olduum bu hastahane kouunda, keskin ksrk nbetlerinin
ve souk terierin beni uyandrd gece saatlerinde, onlar uzun
yllarn arkasndan yine ziyaretime geliyorlar, etrafmda, kuru yap
raklarn ve dallarn atrdatan ac ve lm orman iinde, birden
bire onlarn aksini nabzmda saynaa balyorum.
O zaman etrafmdaki her ey deiiyor, bu renksiz duvarlara
gemi hayatmla birleen bir scaklk siniyor, etrafmda dalgn
uyuyan veya strapla kvranan ehrelerin yerini ocukluk yllar
rnn saadetini yapan yzler alyor; yllardr iinde yaadm demir
gibi sert kimsesizlik birdenbire yumuuyor ve ben rahat rahat akan
gzyalarnn arkasnda daima solgun ve beyaz bir hayalet gibi
bulduum anan ve ksa bir zaman iin bana gzelliin cennetini
aan gen ve gzel kadn gryorum.
1 09
TANPlNAR
TANPlNAR
TANPINAR
Vak'a halka mahsus efsanevi tefsirini bulur: Ylan iyi saatte olsun
lardandr ve annerne aktr ve birdenbire Raif Paa Hazretlerinin
kerimeleri Suphiye Hanm emsalsiz bir masaln kahraman olur.
" Hele durun, derler, biraz sonra ylan ona asl kyafetiyle de gr
nr." Ve nitekim birka gece sonra ryasnda annem bir esmer
delikanl grr. tk nce divanhanenin kaps nndeymi, arka
s dnk olduu iin yzn gremiyormu. Kimdir bu yabanc
delikanl diye dnrken birdenbire geriye dnm, o zaman
baklarn grerek onu tanm ve uyanm. Bu ryay dier rya
lar takip eder ve ylan eskisi gibi annemin gndz ve gece hayatna
hakim olur. Fakat bu sefer shhatine o kadar tesir etmez, neesi,
itah yerindedir; denebilir ki istisna iinde tabii bir hayat yaar.
Bununla beraber ne de olsa btn bu olan biten eyler dedemin
rahatn karr. Artk azn bak amaz olur. Bu halin nne ge
mek iin Badat'tan, stanbul'dan doktorlar getirtir. Dostlaryla
konuur. Btn fikirler bunun alelade bir isteri vak'as olduunda
ve n ancak bir evlendirme ile alnabileceinde birleir. O zaman
Musul'da bulunan bildik bir ailenin tek oglu bir memurla anne
mi nianlarlar, birka ay sonra da nikah ve dgnn yaplmasna
karar verilir. Nian gecesi Suphiye Hanm'a ryasnda ylan tek
rar grnr ve bu nian bozmasn, bundan byle kendisine ait
olduunu, baka herhangi bir adamla birleemeyeceini, buna
raz olmayacan, byk felaketiere sebebiyet vereceini syler,
hatta niann bozulmas iin gn mhlet verir. Gen kz ertesi
sabah ve gn, gece aglar, yalvarr, yakarr, "Bana kymayn,
hayatmla oynuyorsunuz!" diye szlanr, fakat kimseye derdini
dinletemez. nc gece ylan tekrar ryasna girer, fakat bu sefer
malzun bir delikanl kyafetindedir; uzun uzadya onun yzne
bakar ve "Artk beni daha mhim iler olaca zaman greceksin."
diyerek kaybolur.
Bundan sonra evde gayritabii birtakm haller balar. Btn
ev halkn mthi bir korku, bir asabiyet istila eder. Akam oldu
l lS
TANPlNAR
1 17
TANPlNAR
TANPINAR
TANPlNAR
123
TANPlNAR
TANPlNAR
TANPlNAR
sonra, gnn birinde iki hal dengi arasnda mosmor, cansz yatan
bir ihtiyarn ayaklar ucuna, tl gibi ince nakl bir ylan gmleini
brakarak gitmiti.
Genliimde ise onu bin trl eklinde, fakat hep ayn yk
c vasfnda, btn hayata hkmederken grdm. Vaka bu sefer,
masal yzn brakmt; altnda gizlendii eyin ne olduunu,
hangi maskeye brndn ifa etmeden hkm sryordu.
Fakat ben bir kere onun terbiyesinden gemitim; repertuvarnn
ve sanatnn srrn renmi bulunuyordum. Onu her grdm
yerde tandm ve dnyamzda nasl saltanat srdn grdm.
Balkan fecaatleri, Umumi Harb'in sefaleti, yedi cephede giriiimi
sava, hep onun, bu zalim ve kanl melein st ste taknm oldu
u ehrelerdi. Perembe akamlar Galatasaray' dan kp teyzemin
evine geldiim zaman onun, gittike harap ve sefil bir ehre alan
bu mahallede, getiim yollarda olduu gibi, her kapnn eiin
de, her pencerenin nnde nasl beklediini; kk mescitli, clz
asmal, ykk emeli, geceleri yalnzln bir havagaz lambas
nn ancak rpertebildii sokaklarda nasl dolatn; Faust'un
gzlerini kr eden tasa gibi en ince delikten nasl ierilere doru
szldn gryordum. Teyzemin daima biraz daha solgun
laan yznde kocasnn gittike klen omuzlarnda, torunlar
Hacer'in baklarnda hep o vard. Geceleyin sokaktan geen bek
inin ayak sesi ve talarda saati sayan sopas onu sylyor, sisli
gece yarlarnda Hali'e giren vapurlarn ac lklar onu yayyor
du. Bunun gibi, akamstleri eski stanbul sokaklarnda teberi
satan satclarn sesleri de onun trkleriydi.
Nihayet bu drt taraftan iittiim ses, bir gn bizim evimizde
st ste ve en yksek perdeden konutu; Hacer veremden ld,
arkasndan enitem gitti. mrnde bir kere mutfak masrafn hesap
etmemi olan bu cmert, k ve kibar stanbul efendisinin yata
altndan, odasnda gizlice kemirmek iin geceleri, evde el ayak ekil
dikten sonra, mutfaktan ald birka kahve ekeri kmt.
129
TANPINAR
130
TANPINAR
1 32
TANPlNAR
bir tela iinde yzyordu. Bana, ertesi gn geri verecei bir eski
notay kopya ettiini syledi; hem benimle konuuyor, hem yaz
yor, ikide bir kalemi brakarak, mrekkepli elleriyle beyaz entari
sini tekelediini hi dnmeden, dizleri zerinde, yazd cm
lenin temposunu tutuyor, besteyi mrldanyordu. "Nedir?" diye
soracak oldum, iki elini havaya kaldrarak: "Bir aheser, efendi
olum, bir aheser... " dedi. Yznden ilahi bir sevin ve hayranlk
iinde olduu belliydi. Her sanatkarda bir melek hali vardr; fakat
muskiinasta bu aktan aa byledir; hakikatte karmdaki
adamn melek portresi tamamlanmak iin bir ift kanattan baka
eksii yoktu. Ymn Bey, uzun zamanlar Defterihakani mfetti
lii yapm eski bir memurdu. Evliydi, ocuk babasyd; haya
tnda byk vak'alar gemiti. Hulasa herkes gibi yaam olan bir
adamd. Bununla beraber o anda onu grenler, sadece nameden
ve iirden bir alemle yaadn zannederdi; bilmezlerdi ki bu bir
yn sazn ortasnda, iki yana sallanarak ve ara sra mrekkepli
parmaklarn yalayarak, tek dizinin stnde dik sesiyle mrldana
mrldana bir eski besteyi kopya etmee alan bu adam, bir Tan
zimat konann artc debdebesi iinden bu kk eve dm
t ve sabahna, akamna, on bin liray geen muazzam bir borcun
endiesi hakimdi. Ayrca, iinde yetitii anane kendisine eski
paa ailesinin haysiyetini sonuna kadar muhafaza etmek iin r
pnmasn emrediyordu. Zavall Ymni Bey! Onun iki hayat vard.
Birisi muski, br de alacakllar. Bu ikisinin arasnda, mrn
bir kp gibi iindekini szdrmaz bir esrar kuyusu yapan bu biare
adamn kafas en yksek ruhani zevkten, en korkun maddi iken
ceye bir anda gidip gelen bir rakkasa benzerdi. Hayatnn bu hazin
tezadn oturduum yerden bile gryordum; dizlerinin dibine
yaylm katlar arasnda, daha o sabah yazld mrekkebinin
taze renginden belli olan kk bir bor pusulas; stnl, esreli
acayip ve natamam bilmecesinde bize akir Aa' nn, Tab'i Musta
fa Efendi'nin, Eyyubi Bekir Aa'nn, Itri'nin, Hafz Post'un bir ruh
ehrayinine benzeyen ilhamlarn saklayan notalar iinde, btn
135
TANPlNAR
TANPlNAR
138
TANPlNAR
TANPlNAR
TANPlNAR
fazla bir ey, iyi bir dosttuk. Teyzemle iyi anlamlard. llerim
bile tahminimden fazla dzelmiti. Dedemin, stanbul'da, urada
burada be on para ufak tefek mlk meydana kmt. Ben iyi
alyordum. Mterek zevklerimiz vard; muski balca zaman
mz alyordu. Bir akam Ymn Bey'in evinde bir tanr gibi hay
ranlkla seyrettiim, diniediim Hayrettn Bey imdi ayda birka
akam bize geliyor, Zeynep'in mevcudiyetinden taan sihirli hava
ya misafir oluyor, ney alyor, beste okuyor, konuuyor hatralarn
anlatyordu. Bu saadetin sonuna kadar byle devam etmemesi iin
hibir sebep yoktu. Zeynep'in beni sevdii muhakkakt. Hemen
btn zamann bana veriyordu. Fakat yava yava, bana kar gs
terdii bu ihtimarnda gerek aktan ziyade bir hastabakcs efkati
sezmee baladm. Bu, phesiz, kendi zaaftarmn dourduu
bir vehimdi. Onu hi ypranmam, benim geirdiim tecrbele
rin hibirinden gememi genliinin ihtiam iinde kendimden
o kadar shhatli, o kadar mkemmel, o kadar gzel buluyordum
ki. .. Btn bu mkemmel eylerin yan banda, topal bacam,
delik deik gsm ve bozuk sinirlerirole kendimi kk ve biare
gryor, ona layk olmadm dnyor, onu kaybetmek korku
su ile harap oluyordum.
Bu korku ewela ryalarda kendini gsterdi. ocukluumda,
dedemin lmne kadar, hemen her gece ou onun etrafnda
toplanan bir yn kark rya grrdm. O ldkten sonra uzun
zaman uykularm rahatlat. Kaybedebileceim hibir eyim kal
mad iin bu ryalar da bitmiti. Zeynep ile evlendikten sonra,
yava yava bu ryalar tekrar balad. Hemen her gece ryamda
bir eyimi kaybediyordum: Kah paltomu, kah azlm, velhasl o
rya esnasnda bal bulunduum bir eyimi ya alyorlar, ya ben
bir yerde unutuyor, yahut dorudan doruya hediye ediyordum.
Sonra ryalar deiti; bir trl geiterneyen bir kap, yarsndan
fazlas bir trl kdamayan bir merdiven gibi muvaffakiyetsizlik
1 45
TANPlNAR
bir i icat ediyor ve onu bir makine gibi yapyorduk; ara sra, tarna
miyle kendisini bu ie verdiini sandm anlarda, onu hayran ve
bedbaht seyrediyordum. Gzel ve zengin ba, daima zarif omuz
lar, emsalsiz kollaryla, narin endamyla onu her defasnda daha
gzel, daha fazla hayranla layk buluyor ve bir kat daha seviyor,
onu kaybetmek ihtimalinin azabn daha kuvvetle duyuyordum.
Bazen o, bu baklarm yakalyor ve "Evvelce ne kadar mesuttuk"
der gibi hazin bir tebessmle ban sallyordu. O zaman ne kadar
budalaca bir vehme kapldrnn uuru bende uyanyor, birden
bire yerimden kalkarak "Affet, geer" diye zr diliyordum. O da
geeceinden emindi; bu bir buhrand, geecekti, gemesi lazm
d. lte bylece ve yalnz onun meziyetleri sayesinde iyilie doru
giderken birdenbire her ikimizin de hayatn altst eden felaket
vukua geldi.
Zeynep'in beni brakp gitmeyeceine emniyetim arttka,
onu kaybetmek korkusu iimde bsbtn baka bir ekle girdi.
imdi onun shhati iin korkuyor, hasta olmas, bir kazaya kurban
gitmesi vehmi ile harap oluyordum. Ryalarm da bu hisle bera
ber deitiler; yukarda dediim gibi, annemle beraber ryamda
grrnee baladm. Yava yava Zeynep onun yerini, onun talihsiz
macerasn yaamaa balad. Hulasa, ylan gizlendii yerden n
gran sallyor, sl bamn zerindeki havay her an yrtyordu.
Siniderim gittike bozuluyordu. Gelecek bir felaketin korkusu
iinde, onu bekleyerek bir yerde duramaz, bir ie yaramaz olmu
tum. ftahm kesilmi, uykum azalmt; gecede iki saat ancak,
o da kabuslarla uramak artyla uyuyabiliyordum.
lte bu ksa uykulardan birisinden uyandm zaman, yan
bamda yatan Zeynep' e baktm: ocukluumu altst eden, haya
tm bir cehennem yapan korkun mahluk, ar halkalarn onun
boynuna dolam, banaa alyordu. Korkudan ve helecandan
ldrm gibi, onu kurtarmak iin stne atldm ve ylann halka147
TANPlNAR
148
Olk, nu. 3 1 -35, lkinci kanun (Ocak) - ! Mart 1943, s. 1 8-20, 17 1 8, 1 8 - 19, 18- 19, 1 8 - 1 9 .
149
YAZ YAGMURU'
YAZ YAGMURU
TANPlNAR
YAZ YACMURU
TANPlNAR
YAZ YAGMURU
TANPlNAR
YAZ YACMURU
Biraz dnd:
- Anladm, dedi. Ben baka ey ile kartrdm. Misafirlikte
iyi uyunmuyor. Sabahleyin de erken kalktk. Bizi erkenden afak
seyrine karttlar, ta amlca'ya. Hi byle ikram grdnz m?
Belki de yaplacak en gzel ikram ama . . . Vaktiyle biz de bu taraf
larda oturuyorduk. Evimiz yand zaman ben ok kktm. Bah
e bana onu hatrlatt. Gerisini uykusuzluk ve yamur beraberce
tamamladlar.
Durdu, etrafna akn akn bakt. "Siz geldiiniz zaman ben
kendimi eski evimizin bahesinde sanyordum." Gzlerini tekrar
pencereye dikti. Deniz adeta grnmyordu. Sadece sanan yer
yer aydnlk atks arkasnda, sanki daha altta sk bir rg gibi boz
bir yn ara sra alp kapanyordu. Bu, suyun suya hcumu idi.
Hareket ayn maddeye ayr ayr eyler yapmt. Kadn aniatmaa
devam etti:
- ok acayip bir gece geirdik. Dnyann belki en iyi kalbii
insanlar. Ama ne yaparsn ki hepsi dertli. Kendi dertleri deil! Ba
kalarnn derdi. Etraftarodaki hibir eyi unutmuyorlar. inden
haksz yere karlan vatman, tamir edilmedii iin yklan ev, ocu
una iyi bakmad iin lmne sebep olan komu kadn, ayna
ta alnan eski eme ... Hepsini biliyorlar. Hepsini hatrlyorlar ve
birbirlerine hatrlatyorlar. Biri brn tamamlyor, tamamlarken
bir bakasn hatrlyor. Tam gayri memnun denen eyin kendisi.
Faciadan baka eyden holanmyorlar. yle ki, kendi hayatlar yok
artk. "Naslsnz?" der demez, zincir balyor. Damatlarn da ken
dilerine uydurmular. Grlecek ey. Ama bir kere iin.
- Byle hatadan hataya, hakszlktan hakszla atiaya atiaya
nereye kadar geldik. Bilin bakalm!
Tekrar gzler, byk, imkansz, parltl, zerine dikiliyordu.
Sabri iinden: "Yznn gzelliini biliyor . . . " diye dnd
ve Hacivat'n lafa karmasn nlemek iin "iyi de kullanyor!"
diye tamamlad.
159
TANPlNAR
1 60
YAZ YAGMURU
161
TANPlNAR
"
1 62
YAZ YACMURU
"
163
TANPlNAR
164
YAZ YAGMURU
165
TANPlNAR
du. Ewela yemyeil bir kta gk bir taraftan kt, sonra bir bulu
tun arnadas etraf kaplad. Yldrm Ortaky stlerinde durmadan
bir eyler arad. Siyah bulut ne varsa silip spren bir hortum
olmu, yetiemediklerini nnde kavalayarak Boaz'n stnde
yryordu. Birka mart, kirli ve biare yumaklar halinde rhtmn
biraz tesine dtler. Frtna kendi kartt ykseklikte onlar
bomutu. Yamur artk byk su ynlar halinde etrafa arp
yordu. Pencereden ayrlamyorlard. Son bir yldrm daha. Kadn
kulaklarn tkad. Yz bembeyazd. Fakat gzleri tanmad bir
itiha ile alm " Daha var m?" diye etrafa bakyordu. Yine birbir
lerine yaklatlar ve bir yldrm sesinde ayrldlar.
- Bir ey ielim mi? Bir votka filan . . .
Kadn gzleriyle " Evet" iareti yapt. Sabri mutfaa doru
yrd. Buras evin arka tarafnda idi. Kadn peinden geldi. Tam
limonu eline ald zaman mutfan penceresinden doru btn
tepe yeniden imek yla doldu. Bu sefer koyu yeiline pem
bemsi bir ton da karmt. Sonra yldrm yaknlarda bir yeri
uzun uzun deldi. Bu sefer de birbirlerinin yannda idiler. Nefesleri
birbirine karyordu. Frtna onlarn birbirine sokulmalarn sak
nlmaz bir ey yapmt. Fakat bu yaknlama deminki gibi deildi.
Muskinin sarholuundan ok baka bir eydi. Birdenbire kapnn
zili ald. Kadnn gzlerinde acayip ve yeisli bir panlt geti. Elini
Sabri'nin omuzundan ekti.
- Gidin, an ... diye fsldad. " Koun, an." Sabri ewela onun
yznn perianlna, sonra elindeki limon suyu dolu kadehe
bakt.
Gelen hizmeti kadnd. Mutfan kapsnn tam nnde bir
elinde ikin bir anta, brnde bir trl kapayamad emsi
yesi, yz gzlklerinin arkasnda adeta kaybolmu, her tarafn
dan su szarak, etrafna bakmadan, kesik kesik aniatmaa bala
d. Keyi dnerken sanak onu adeta boacakt. Fakat o bana
gelenden ziyade Sabri'yi ihmal ettii iin mteessirdi. Evden
1 66
YAZ YAGMURU
167
TANPlNAR
1 68
YAZ YAGMURU
1 69
TANPlNAR
YAZ YAGMURU
171
TANPlNAR
YAZ YAGMURU
II
Vapur kalabalk, halk biareydi. Yarm seferberliin verdii
bezginlik herkesin yznde okunuyordu. Kalabaln kendilerini
tkt alt salonda birbirine yabanc Kpr'ye gelmeyi beklediler.
Yine aralarnda hibir kaynama yoktu. Herkes kendi hisarnda
kapalyd.
- Acaba Seher'le olsa nasl olurdu?. . diye dnd. Onunla
da ayn ey olacakt; fakat yllarn arasndan gelen bir alkanlk
yznden bu yabanch farketmeyecekti. Sonra her evlenmedeki
o korkun ey, kendi bana olmak istei vard. Halbuki imdi . . .
- Keke bir gazete alsaydk . . . dedi. Kadn yar alay ve yar ika
yetle glmsedi. Sonra elini skt. "Beraber olmak yetmiyor mu?
Her dakika bir hareketle dncelerimizi birbirimize anlatmak m
lazm?" demek istiyordu. Bunu da fazla buldu. "Adamakll hayat
ma yerleecek. Yerletiini sanyor. "
1 73
TANPlNAR
1 74
YAZ YACMURU
1 75
TANPlNAR
1 76
YAZ YAGMURU
TANPlNAR
1 78
YAZ YACMURU
179
TANPINAR
1 80
YAZ YAGMURU
III
Sabri iindeki azaptan kurtulmak iin son gnlerde kendisini
o kadar yoran endieleri anlatt. Yaz yamuru hakikaten zlm
gibi onu dinliyordu.
- yi ama, dedi, yaland bu. Bilmem niin yaptm? phesiz
enteresan grnmek iin olacak. Biraz da yamurun muziplii.
yle bir ey yok, olmad, olamaz da: Olamaz nk kocamla ayr
yayoruz. O talya' da baka bir hanmla eleniyor. Durdu, yzne
hovardaca bakt. "Bilir misiniz, ok gzel bir kadn. sveli bir sar
n. Hani u moda gzellerden, canm o yar spor ve btn sinema
kadnlar var ya, ite onlardan. Bende byk bir resmi bile var.
Kocamn sevgililerinden biri gndermi olacak. "
Sabri hayretten az ak onu dinliyordu.
- yi ama, nasl olur? Nasl tahamml ediyorsunuz?
- Ne yapabilirim? der gibi dudaklarn bkt. "Mademki seviiyorlar. "
- Sonra siz b u kadar yalan nasl uydurdunuz?
- Hatrlamyor musunuz o gn ne kadar skldmz. Evde
kapanmtk ... Bir ey sylemek ister gibi davrand, sonra vazge
tL Ve Sabri'yi dudaklarnn ucuyla yanaklarndan pt. Yine sade
kadn ve ive olmutu. "Mektep ocuklar gibi sokakta seviiyo
ruz." Bununla beraber rahatlamt. Fakat bu ok kolay tedarik
edilen bir rahatlkt.
Bu kadar yalan! diye iinden tekrarlad. Sonra birdenbire asl
181
TANPlNAR
182
YAZ YACMURU
1 83
TANPlNAR
184
YAZ YAGMURU
!ulu bir kzdan rendik. Yllarca bizde kald. Hibir eyi yadrga
mazd. Her eye bir eh, iyi yleyse . . . der iinden raz olurdu. Bu
da kt ama. Evlendikten sonra o kadar ok eye raz oldu ki. Raz
olmann da bir derecesi bulunmal deil mi? Raz olmak insan her
zaman gzelletirir mi? Onu gzelletiriyordu ama.. " Yz hep
ayn sevin iinde idi.
- Benim hi param olmaz. Bana para vermezler. Yanmda oto
mobil param var, bir de dn biletim. Bana bir paket sigara aln
olmaz m. oktan beri sigara paketim olmad. Bunu da ok garip
bir tavrla ve sevinerek sylemiti. Ne dokunakl bir taraf vard
sesinde, ne de bir sklganlk. Sabri onun byk elmas kpelerine,
parmaklarndaki yzklerine ramen byle parasz olmasn da
tabii buluyordu. Onda her ey ok tabii idi. Hatta yalan bile. "Bir
uurtma iin doru ve yalan olur mu?" diye dnd. "Bakasnda
olsa bir lahza tahamml edemeyeceim bir yn hali var. nsana
asla asla konuuyor, her an deiiyor, yine yorulmuyorum." Bir
denbire sabahtan beri kendi iinde olan deiiklikleri dnd.
Kamak arzusu, dpedz kadn itihas, garip bir efkat, sevgi, kor
ku, hayranlk, hi duymad cinsten bir dostluk hissi. Ne acayip
bir kn olmutu byle. "Yarn sabah uyandm zaman kendimi
tanrsam ok iyi."
- sterseniz baka yerde yeriz. Plaj bilmiyorum.
- Nasl isterseniz. Yalnz benden karar beklemeyin!
- yi bir yere gidelim. Nereyi istersiniz?
- Ben buralar hi bilmem!
- Ama lstanbullusunuz?
- lstanbulluyum elbette, hem ka gbekten beri. Ama yine bilmem. Biz yle fazla kmayz!
Bu cmlenin de ayr ses deiikliiyle sylenmiti.
lstanbulluyum derken sesi birdenbire dolgunlam, btn
bir terbiye, zevk yaanm hayat gururu olmutu. Sonra Boa-
1 85
TANPINAR
1 86
YAZ YACiMURU
187
TANPlNAR
188
YAZ YAGMURU
189
TANPlNAR
1 90
YAZ YAGMURU
biberle kartrd.
Acayip ve kksz bir isyan iinde gidip geliyor, hele erkek
mterileri bsbtn lzumsuz buluyor, onlar adeta ahsna kar
bir hakaret gibi alyordu. Bir iki defa gen kadnn gzelliiyle
yumuar gibi olduunu Sabri farketti. Ne are ki, Sabri'nin kendi
si de vard ve Kral Gudea, haremi gibi telakki ettii bu tokantada
erkee tahamml edemiyordu.
Bununla beraber gen kadn neeliydi: "N'olacak" diyordu.
"Yemek her yerde bulunur, fakat bu adam bulamayz." Fazla
itah yoktu. Rak istedii ha.lde ancak bir yudum imiti. Buna
mukabil konuuyordu. Denizi ok seviyordu: " Su, benim asl
unsurumdur" diyordu. lkide bir elini Sabri'nin elinin stne koyu
yor, gzlerinin iine bakarak konuuyordu. "Ben deriden gelen her
eyi severim" diyordu. "Suyu, rzgar. Rzgar insan nasl sarar.
Hibir ykanma o kadar serinletmez. Hele sabah rzgarlar. Evimiz
yandktan sonra uzun bir zaman iftlikte kaldk. Babamla sabah
erkenden ava giderdik." Sonra birdenbire hikayeyi deitiriyordu.
"Babamla evimiz yandktan sonra dost olduk. O zamana kadar,
kocaman evde birbirimizi kaybetmi gibiydik! Zaten babamn o
evi hi sevmediini yandktan sonra anladm. " Ve tekrar iftlikte
ki hayatna, sabah rzgarlarna, o keskin souklarn hikayesine ve
oradan deriden gelen ihsaslara dnyordu. "Sevdiim insanlara
dokunmadan, onlar mncklamadan bir trl konuamam. "
Hacivat pek memnundu:
"Tevekkeli deil. diyordu. Durmadan bizim beye aslyor.
Fakat iin sonu ne olacak?"
Karagz onu susturdu.
- Sussana be adam, sus da dinle. Bak ne gzel konuuyor.
Kral Gudea'nn elinde bir tabakla gelii, onlarn kavgasna son
verdi. Sabri tekrar ona tarama istemediklerini sylernee alt,
fakat vazgeti. Delikanl bu mezeyi rak iin art sanyordu.
191
TANPlNAR
IV
Plaj tenha ve scakt. Beyaz alev dalgalar iinde kavruluyor
du. Fakat biraz evvel ktklar kabine slak, lo ve serindi. imdi
Sabri, onu, daha ziyade bir deniz maaras gibi hatrlyordu. Kendi
nabzlarnn dalgalaryla alp kapanan bir deniz maaras.
"Hi olur mu byle i. Hacivat'm. Iki masum ocukla kadn
eaz elin memleketinde. "
Sabri iindeki konuturmay susturmak iin yatt yerde bir
daha dnd. Hacivat daha msamahalyd:
"Niin olmasn bir nevcivan kendi misilli' bir nevcivanla."
"Allah ikinizin de belasn versin!" diyerek tekrar olduu yer
de dnd ve yan banda yatan kadna bakt. Siyah gzlklerinin
altnda yz bir maske olmu, kaskat uzanyordu. "Btn bunlar
buna, bu yabancla varmak iin miydi?" diye dnd. "Bu kadar
basit bir eye bu kadar aprak yollardan gelmek! " Bu sefer yz
koyun dnd. " Ikinizin de." Fakat haklar vard. Dncesi hep
kadndayd. Onu byle kendinden tamamiyle uzak grmek hi
houna gitmiyordu.
"Hayatndan ktm artk. " Fakat kendisini zen bu da deildi.
Daha mhim bir ey vard. Bir trl zemedii daha mhim bir
ey. ok fena bir ihtimalin banda bekler gibi sabrsz ve rkekti.
"Brak ocuk uyusun. " Sanki Seher'in eli kzlarnn hastalnda
onu yatan bandan uzaklatrmak iin omuzundan yakala
mt. Yllarca evvelden gelen bu hayal onu artt. Seher'in bu
ie karmas doru muydu sanki? Fakat byle eyler kendisi iin
1 92
YAZ YAGMURU
1 93
TANPlNAR
1 94
YAZ YAGMURU
195
TANPlNAR
1 96
YAZ YAGMURU
197
TANPlNAR
198
YAZ YACMURU
TANPINAR
200
YAZ YACMURU
201
TANPlNAR
202
YAZ YACMURU
203
TANPlNAR
204
YAZ YACMURU
205
TANPlNAR
206
YAZ YAGMURU
207
TANPlNAR
208
YAZ YACiMURU
209
TANPINAR
210
YAZ YAGMURU
211
TANPlNAR
gld. Eliyle "Hepsi bu kadar, btn hikayemiz bu!" der gibi bir
iaret yapt. Kalkt, radyoya kadar gitti, dmeyi evirdi. Bir istas
yondan uzak bir caz muskisi odaya doldu. Sonra tekrar kapad.
Saatine bakt:
- Tam vakit, dedi. Ltfen beni iskeleye kadar gtrr ms
nz?
Sabri lstanbul'a kadar onunla beraber olmay teklif etti. Fakat
o yalnz kalmak istiyordu.
Yine beraber dar ktlar. Yolda birka saat evvelki gibi
tekrar Sabri'nin koluna girdi. Adam tekrar onun yar vcudu ile
kendisine abandn duydu. Tekrar kadn olmutu. Fakat Sabri
artk bu hareketlere herhangi bir mana vermiyordu. Ne de iinden
onlara bir cevap geliyordu. O btn bu eyleri hatrlayan insann
bu geceyi nasl geireceini dnyordu. Bir ara aklna bu gece
anlattklarnn da yalan olabilecei, onlarn da hayat gzellesin
diye uydurulmu olmas ihtimali geldi. Karagz:
- lhtimali yok! .. diye iddetle reddetti. Hacivat gz krparak
fsldad:
- Brak, kamak istiyor, anlamadn m? Btn mrnce byle
yapmad m? Hep drt yol aznda bir eyler kaybeden adam deil
mi?"
Sabri onu: "Benim azmla konuuyorsun!" diye paylad.
"kisi de bir. .. nk byle bir yalan ihtiyac da ayn yere
gelir!"
Yaz gecesi, ssz, yldzl, kokulu yalnz uzak ve tek seslerle
kenan yaldzlanm bir kadeh gibi, balarnn stnde, getikleri
yolda, arsa aralklarndan para para grlen denizde kendisini
tekrarlyordu.
Meydan ok fakir ekilde aydnlk ve tenha idi. O, drt yol
cu bekleme salonunda uyukluyordu. kma kapsndan girdiler.
Garip bir ekilde susuyorlard. Bir ara Sabri gen kadnn hala
212
YAZ YAGMURU
Yeni Istanbul,
nu.
20002020,
213
TESLM
Trene daha bir buuk saat vard. Btn kafile, stasyanun
arkasnda bfe vazifesini gren bakkal kulbesinin hemen ei
inde alak iskemlelere oturmular, ierde hazrlanan ay bekli
yorlard. Hepsinin yznden son gnn yorgunluu akyordu.
Uykusuzluk, iki mahmuduu btn yzlerde sert, ince, sanki
tutkaldan bir maskeye benziyordu. Bununla beraber hepsi yine
uyank, canl, birbirine kar az ok nazik ve bu son frsatlarn
ann karmamaa azimli idi. Hemen hepsi bir lahza, bir kuyuya
iner gibi hafzasna dalyor, bir ey unutup unutmadn d
nyorlar, icabnda kk defterlere, paltonun, ceketin ceplerinde
telala aratrdklar katlara bakyorlar; sonra yan bandakinin
kulana ve bakiarna ksa fsltlarla akyorlard. Bu ba baa fsl
tlar dnda, arada bir verilen kk ka gz iaretleri, hatrlatan,
srar eden, pheyle dnen yahut vaat eden baklarla, uzaktan
uzaa phesiz birincisinden biraz daha dank; fakat onun kadar
ehemmiyetli ikinci bir konuma daha vard. Ve btn bunlarn
stnde, ara sra yksek sesle yaplan akalar, ehemmiyetsiz dik
katler meclisin umumi adabn muhafaza ediyordu.
Arkada, ellerinde kendileri iin hazrlanm yiyecek paketle
ri, bekleyen genlerden biri nc defa olarak ona iskemiesini
uzatt. Emin Bey teekkr etti. Bu son dakikada yalnz kalacan o
kadar ok iyi biliyordu ki. Hibir fikrini dinletemedii bu insanlar
214
YAZ YAGMURU
215
TANPlNAR
216
YAZ YACMURU
217
TANPlNAR
218
YAZ YAGMURU
219
TANPlNAR
YAZ YAGMURU
yorlard. Biraz tede on yalarnda bir olan ite bal bir eei
elindeki alyla kzdrmaa alyordu. Eein kslmaa balayan
kulaklar insan budalal hakkndaki fikirlerinin sonuna geldiini
gsteriyordu. Bahe, amura, sefalete ramen bu elimsiz baharn
kokular, ar sesleriyle doluydu.
Emin kendi kendine "Niin olmasn?" diye sylendi. "Bu da
bir hayat ekli deil mi? Mesutsa . . . Daima mstakil ve h r insan
d. .. " Birdenbire adeta kulann dibinde patlayan bir tfek sesiyle
benirlendi. Kar aalardan bir yn karga kanatland.
Sleyman arkadan tatmin etti:
"Aldrma babam .. zavall emekli artk. Can sklyor da, gya
avlanyor."
Emin ilk nce ard. Sonra hatrlad.
" Demek baban buldun ... " dedi. Arkadann yzne dikkatle
bakt.
Sleyman Manastr muhacirlerindendi. Babasn hicrette kay
betmiti. Lise ve yksek tahsili boyunca tek strab bu olmutu. O
senelerde hemen her hafta birka gazetede birden Sleyman'n
babasn arayan ilanlar kard. Hatta talebelik yllarnda gaze
tecilie heves etmesi de bu yzdendi. Emin bu ilanlar imdi bile
ezberinden okurdu. "Manastr erafndan, Tahir Beyzade mer
Bey'in adresini bilenlerin hasretzede olu Sleyman'a bildirmele
rini insaniyet narnma rica ederim."
Sleyman bir elini onun omuzuna dayayarak cevap verdi.
"Evet, dedi, sene oluyor." Sonra birdenbire laf deitirdi.
"Geldiinizi biliyordum. Fakat hastaydm. Dnde souk aldm.
Sahi sen bilmiyorsun! Byk kardeimi evlendirdik. Bir hafta evvel
gelseydin sen de dnde bulunurdun. Fena olmad. " Sonra bir
denbire ona doru eildi: "Baktm olan yetimi, gl kuvvetli
erkek. Saa sola taklp duruyor. Gnn birinde bir belaya ata
cak. lyisi mi ben evlendireyim, dedim. Ama tmm dnde.
22 1
TANPlNAR
lemi; oradan bir kz alm. Dokuz ocuk .. biri lm! Ben sana
demiyor muydum, arslan gibi adamdr, diye! " ocuklara dnd:
"Ulan el psenize. " Hayr, Sleyman eski Sleyman deildi. O
babaya, kardee karmt. Bir an mektepteyken yazmaa bala
d, o kadar hazrlad eseri sormak istedi. Fakat beyhude yere
hatrlatp ne diye saadetini bozacakt. Bir ey sylemek iin:
"Senin yok mu, sen evlennedin mi?"
"Dur, imdi anlatrm. Hele bir oturalm. . . " Kapdan ieriye
doru seslendi: "lki sandalye getirin!" On be yalarnda bir kz
ocuu iki elinde birer iskemle kapda grnd. Gzel kzd. Yerli
kadnlar gibi giyinmiti. Yalnz yemenisini bann arka tarafna
doru, ancak sann arka rglerini gizleyecek ekilde balamt.
Emin'i grnce bir adm geriledi.
"Gel Ayten, gel. Yabanc deil. O da senin aabeyindir."
Ayten, malcup ve biare, kapdan kt. Sandalyeleri yere
brakt. Emin'in elini pt. Emin yalan sylemeden beenebilecek
bir ey bulduundan ok memnundu. Kzn gzelliini methetti.
Sleyman'n yz sevinten, gne vurmu bir krfeze dnd.
"Gzeldir, dedi, kk de gzeldir, ama hrn biraz .. "
st ste iki tfek sesi szn yarda kesrnee mecbur etti.
"Bahede bu kadar ok mu ku var?"
Sleyman cevap vermeden, tam arkalarnda dik bir ses onu
222
YAZ YAGMURU
paylamaa balad:
"Ulan Allah'n belas, sana bu samalar istemem, demedim
mi? Ne zaman adam olacaksn?"
Emin tekerlekli arabasnn iine bir eski zaman miri aza
metiyle kurulmu kr sal adama akn akn bakt. Adam hem
olana kyor, hem karda bilinmez bir yere elindeki av tfei
ile nian alyordu: " Dnyada bir tek zevkim kald, onun da iine
sen yestehledin!"
"Biliyorsun baba bir haftadr ehre inemedim; yarn buldum
rum."
htiyar adam onu dinlemiyordu bile. O sadece nian almakla
meguld. Birdenbire tfek tekrar patlad.
"Bak arkadam Emin . . . Sana her zaman anlatrdm." Sley
man korka korka konuuyordu.
Fakat mefl babann onun arkada ile alakas yoktu. Araba
sn hzla sola, eein bal olduu keye doru evirdi:
"Brak bre o hayvan rahat! Patatrm imdi senin beynini . . . "
Tfek imdi kendi olunun bann hizasndayd. amurla
oynayan kz bu fkeli ses zerine alamaa balad. Sleyman
koarak kardeini kucana ald.
"Aysel . . . diye Emin'e uzatt. Beendin mi? Gzel deil mi?"
Emin iinden: "Ayten . . . Aysel. . . " diye tekrarlad. Btn bu
inklaplar, zahmetler, mitler, sonunda birka yeni erkek veya
kadn isminin deimesine yaramt. Tpk Merutiyet senelerin
de olduu gibi . . .
Ne yapacan arm bir halde, Sleyman'n kendisine uzat
t ocuu kucaklad. Eei kzdran olan, komu itten bir lahza
da adam, tam bir emniyet iinde, br baheden bir caz havasn
slkla alyordu. "Bu biraz daha esasl!"
Sleyman, Aysel'in ellerinin yznde brakt amuru men
diliyle sildi ve kz:
223
TANPlNAR
"
224
225
TANPlNAR
226
YAZ YACiMURU
227
TANPINAR
228
AClBADEM'DEKi KK
Acbadem'deki kkn hayatnn her safhasnda ak bir tesi
ri vardr. O, ocukluumuzun baz byk zenginlikleri gibi sadece
kk yalar doldurup gememitir. Benim de dnce tarzma,
mizacma tesir etmitir. Bu ev annemin daysnn evi idi. Sani Bey
orta boylu, ben tandm zaman kr sakall, geni, atetik vcut
lu, mavi gzl bir adamd. Bir zaman ark yzbal yapmt.
Fakat gedikli miydi, mektepten mi yetimiti? Bunu iyi bilmiyo
rum. Okumay, yazmay sever, darda olan bitenleri merak eder,
terakkiye inanr ve ona hizmet etmek ister bir adamd.
Hayat gariptir, bazen en tabii verimlerle bize bir opera komik
hazrlayabilir. stanbul'un en gzel peyzajnda, dnyann en iyi
insanlar olan bu kar koca -akrabasndan zengin bir kzla evlen
miti- her ikisinin gerekten beenilecek meziyetleriyle kendi
lerine belki gene o zaman stanbul'un en garip, en gldrc ve
bilhassa bir ocuk iin en elenceli hayatn kurmulard.
Dardan yat olan kinci Hamid devri kklerinden hi
farkedilmeyen bu zarif kke adm atar atmaz garabetler birbiri
peinde sraland.
Bununla beraber ilk ocukluk yalarmda, ben iin bu taraf
n pek bilmezdim. O yllarda bu evde misafir kaldmz vakitler
ben onun bol aynah, ar koyu perdeleri yar inik, eyas bir saray
229
TANPlNAR
230
YAZ YAGMURU
23 1
TANPlNAR
YAZ YAGMURU
233
TANPlNAR
234
YAZ YAGMURU
235
TANPlNAR
ber mesele o kadar etin deildi. Soba iyice yandktan sonra suyun
kazana devaml akmas iin sa duvardaki byk ark evrilir ve
asl kazann yanndaki apraz makas alrd. Ondan sonra ykana
cak adamn ayaktaki minyatr lokomotifin biraz ilerisinde duvara
yapr kurnann nne oturmas ve scak, souk, lk su muslukla
rn yoklamas kafiydi.
Fakat bu musluklar tek balarna ilemezlerdi. Bu mhim
ameliye muhtelif arklarn, duvara gml aletlerin kontroln
den getii iin evvela sol taraftaki duvarda byk bir ark iletilir;
onunla tam bir zaviye d!' yapan saat rakkasna hafife dokunulur,
sobann stndeki drt vida kurulur ve gene sobann stnde
ki be musluk alrd. Bylece her ey hazrlanlnca biraz sonra
tulumba banda zatrrieye tutulmanz veya yznzn sabunla
rn silmeden gznz ap giyinrnee mecbur olmanz yzn
den gn gz ars ekmek zere ykannaa balardnz.
Byk daym kendi icad olan bu guslhaneye ok kark
mekanik zevkiyle beraber fantezist ruhunu da geirdii iin ilk
sabundan itibaren son derecede alayc bir tesadf tanrsnn oyun
lar balard. Bazen suyun geldii tatl su kuyusu birdenbire kurur,
bazen yanl bir manevra ile kazann suyu sizden metre uzak
taki bir szgein azndan guslhanenin zeminini buhar ve scak
su ile bir k bahesini sular gibi dne dne sulard. Bazen de su
hi snmaz veya btn arklar, vidalar, dililer, kk subaplar,
pistonlar, duvardaki her eitten manometreler, hlasa daymn
alt gemilerden, yaymaclardan, tersanedeki dostlarndan alp
getirdii, tamir ve yeni batan tanzim ettii btn aletler bu inat
kazan bir trl idare edemez, musluk size sadece su boaltr,
yahut kumadan scak ve souk bir damla su akmaz ve siz oldu
unuz yerden, Beylerbeyi Kasr'nn Kk Da kkndeki duvar
alayann takliden yaptrd mermer alayann yapraklar ze
rinden sizi ykayacak, kirinizi ve yorgunluunuzu alacak suyun
saf bir estetik zevkiyle aktn seyretmekle kalrdnz. Ne yazk ki
236
YAZ YAGMURU
237
TANPlNAR
geni, adeta onun alkan mrn talandran bir keif veya ica
d olduunu yukarda sylemitim. Filhakika daym at arabasnn,
Mezopotamya'da oturanlarn bundan 6000 sene evvel bildikleri bu
mhim icadn ikinci kaifdir. Fakat byle bir almada ikinciliin
hibir ehemmiyeti yoktur ve kefin btn erefi kendisine aittir.
nk bu at arabasn daym bisiklet dediimiz eyi slah ve tadil
ederek bulmutur. Ona bir taklitle deil ihtira zekasnn adm adm
yryyle erimitir.
1 9 1 1 senelerinde idi. Raci, Tbbiye'nin drdnc snf imti
hanlarn verince daym ona bir bisiklet satn almt. Sani Bey bu
alete uzun zamanlar lakayt kald. Sonra birdenbire gavur zekasn
dan, icat kabiliyetinden bahsetmee balad, nihayet gnn birin
de onun elindeki ii braktm, derin derin dndn grdk.
Bir gn babama: "Bu bisiklet denen ey mkemmel icat Hayri Bey,
mkemmel icat! Yalnz bir eksii var, yamurda, gnete insan
akta kalyor, bir de kollar ve bacaklaryla ok yoruluyor. Bunu
tadil etmek lazm!" diye bir eyler sylediini duydum. O gnden
itibaren evin hayat deiti. Araba ve at mezada gnderildi; kaa
satldlar? Bunu hi renemedik. Fakat ortalktan ekildiler! Sani
Bey karsna: "Gelecek sene sizi kendi yaptm hisikietle gezdi
receim. Merak etmeyin" diyordu. Herkes Dervi'ten ayrldna
mahzundu.
Daym szn tuttu. Gnn birinde atelyenin ortasnda
tekerlekleri biraz ieriye girmi bir kupa arabasn grdm. Gece
leri bahede Kerim Aa ile ilk tecrbeler yapld. Fakat arabann
tecrbeleri ilerledike daymn neesi azalyor, surat aslyordu.
Bir gece sofrada kars sordu:
- Sizin neyiniz var Allahakna?..
- Hi . . . dedi. u bizim drt kiilik bisiklet zihnimi ok yoruyor. nk ierdekiler daima megul oluyor. Kimi istikamet ark
laryla, kimi pedallar ileten ark evirmekle. Yokularda ise hep
Kerim Aa inip, ekrnee mecbur oluyor. Bir kolaylk aryorum.
238
YAZ YAGMURU
- Ne gibi? . .
Sani Bey babamn yzne "Niin anlamyorsun?" gibi bakt:
- Efendim, dedi; bir kolaylk ite. Araba mkemmel iliyor,
fakat yorucu oluyor. Bu yorgunluktan kurtulmak iin kendi vcu
dumuz yerine, yani onu yarmamak iin ne bir at taksak nasl olur,
diye dnyorum . . .
Hepimiz armtk, ben Raci'ye, Raci bana ve annesine bak
yordu.
- lyi ama, beyciim, o zaman canm atl arabann ne kabahati
vard?
Daymn ileden kmas iin bu kadar bile ok idi; pekiri
masaya atarak doruldu:
- Kadn kafas neyi anlar ki, diye bard.
Fakat yengeme gn evvel imzalatt iki yz altnlk senedin
hatrasyla derhal yumuad.
-
beri vard . Ben baka bir eyi slah, tadil ve ikmal ederek buna vasl
oldum. Evvela iki tekerlekli bisiklet i, drt tekerlekli bir araba haline
getirdim. Sonra stn rttm, iinde rahata oturabitmeyi temin
ettim. imdi kol ve bacaklarmz yorgunluktan kurtarnay d
nyorum. At onun iin koyacam!
Yengem hala inanmyordu:
- Gzel, gzel beyciim ama . . . Arabadan fark ne? Araba da
ayn ey deil mi?
Daym ellerini masann zerine vurdu:
- Ayn ey. Fakat ayn mantkla, ayn zihniyetle varmadm.
Netice bir olsa bile yol ayr. Esas olan da budur. Sen netice bir diye
benim alnarn inkar ediyorsun! Beni muvaffak olmam adde
diyorsun. Halbuki muvaffak oldum. Dnyaya yeni bir icat hediye
ettim. Bisikleti deitirdim. Ta dil, slah, ikmal ve tanzim ettim . . .
239
TANPlNAR
240
YAZ YACMURU
241
RYALAR
lk nce deiikliin farkna varmad. Sadece almak iste
miyordu. Cansz ve neesizdi. Btn gn ya bir kede oturuyor,
yahut dalgn dolayordu. Sanki hayatnda ok mhim bir ey
eksikti. Sonra, yava yava yorgun ve isteksiz kalktn, sabaha
kadar kark ryalar grdn ve bunlarn kendisini yorduunu
anlad. Daha sonra adeta istemeyerek uyannaa balad. Sevilen
bir memleketi, bir daha grlmeyecek eyleri terkediyormu gibi
esefle yatandan kalkyor ve gnn bir sla dnr gibi geceyi
ve ryalarn dnerek geiriyordu.
Bununla beraber onlardan hibir ey hatrlamyordu. Ne
gidip gelme (vak'a diyemedii iin byle diyordu) ne bir kama
duygusu, ne kendi hayatna ait bir yz, hatta ne de doru drst
tannan bir ehre, hlasa hibir ey . . . Sadece uyur uyum az kendi
zamanndan ktn, baka birisinin dnyasna girdiini biliyor
du. Bu ryalarn zorlad hibir yksek sr yoktu. Bunlar, alelade,
ancak hayatmzda olduu iin, hususi kymetler verdiimiz iin
bizi mesut eden eylerin cinsindendi: Ak gibi, skntlarmz gibi. . .
Cemi! bu ryalar kendi kendine tahlile alt zaman, onla
rn ilk devirlerde beklenmedik denilen eylerden de mahrum oldu
unu veya bu tarafn seemediini kabul ederdi. "Geni, alkantl
bir deniz gibi birbirinden hz alan hareketlerle, devam eden bir
ey... " Bazen o da ok nadir anlarda, tand, vaktiyle dikkat etmi
242
YAZ YACMURU
243
TANPINAR
O gece ikinci bir rya grd. Tanmad bir evde idi. Geni
odalar, safalar vard. Byk pencereler vard. Bu pencerelerden
birisinin nnde denize bakyordu. Bir afak saati olacakt. Deniz
dmdz, tenha ve renk iindeydi. Fakat birdenbire denizin yz,
belki, hatta phesiz pencereye kadar sandalla, mavna ve pazar
kay ile doldu. Bir atana zorla aralarna girmek istiyordu. O
244
YAZ YAGMURU
245
TANPlNAR
YAZ YAGMURU
TANPlNAR
YAZ YACMURU
eyler. . . " diye dnd. Hakikaten byle bir resim belki de altnda
aile saadeti "anne efkati", yahut " masal" gibi bir isimle dnya
nn en gln eyi olurdu. Fakat buna ramen gzeldi. ekici ve
gzeldi. "Hayr, onun rahatn bozmamalyd! Bu elbette geecek. "
Gramofona kadar gitti. Geeeki pla ald. Debussy'nin bir para
syd bu ... Denizin dalga grltleri arasnda kadn sesleri, beyaz,
sadece dua ve alay, byk yelkenler gibi yrtld. Cemi! ister iste
mez odasna kat. Fakat odasnda da duramad. Sokaa kt. Ne
yaptn bilmeden, adeta babo dolat. Bir aralk:
"Bu akam grrsem muhakkak konuacam . . . " diye dn
d. Daha cmle kafasndan geer gemez glrnee balad. " Deli
riyorum galiba. Kendi yalanm hakikat diye alyorum." Saatlerce
kendi kendine kzd, acd. Btn gn bu phe ve azap iinde
geiyordu. st ste kararlar verrnee balad. Bir daha ryalarn
dnmeyecekti. Bu kararn sevinciyle gnn geri kalan ksmn
olduka neeli geirdi.
Fakat akama doru garip bir sabrszlk balad. Sanki bir
an evvel gece olmasn bekliyordu. Yemekte bsbtn dalgnd.
Konuulanlara cevap vermiyor, balad sz bir trl bitire
miyor, jestleri yarm, biare kalyordu. Hakikatte hep ryalaryla
meguld. Masaya oturur oturmaz birdenbire, belki de sofadaki
iek vazosu yznden onlar hatrlamt. Balk kavanozunu tan
yordu. O iki kap uzaktaki komularn evindeydi. Fakat etajerde
deil, yemek masasnn stnde dururdu. imdi onu halde elin
deki krmz kadife masa rts ve iindeki balklarla allm ey
lerin vuzuhu ile gryordu. Bu suali kendine sorarken dn geeeki
ryaya ait o zamana kadar farknda olmad baka bir eyi, ok
mhim bir eyi, belki unutmu olduu iin mhim olan bir eyi
hatrlad. Gen kadnn yzn grmemiti. Fakat bileklerinin ve
omuzlarnn stnden gsne doru dklen salarnn arasn
dan alnnda bir yara olduunu grmt. Belki bu tam manasyla
bir grmek deildi. Sadece byle olmas lazm geldiini dn249
TANPlNAR
YAZ YAGMURU
TANPlNAR
YAZ YACMURU
TANPlNAR
YAZ YAGMURU
TANPlNAR
s.
620.
256
ADEM'LE HAWA
Byk hurma yapraklarnn, acayip bambularn, tepesi nemli
duran okaliptslerin, akam gnei meyveli narlarn, incirlerin,
ar akl berrak sularn arasnda kendisini, hala eskisi gibi san
mak istiyordu. Fakat birok ey deimiti. Uykusunda Rabb '
grmt. Rabb stne doru eilmiti. O zaman vcudu her
zamankinden baka trl kmldam, meleklerin kendisine ret
tiklerinden gayr dualar mrldanmt. O zaman Rabb ona glm
ve geni, yaratc eli sol brne kapannt ve o, henz kvamn
bulmam muhayyilesinin etrafndaki eylere bulank bir ayna
olan yarm uykusu iinde birdenbire bir tarafnn boaldn, son
ra yan banda kk, beyaz bir eyin kmldadn, kendisine
r gibi, korkar gibi sokulduunu duymu ve bu duygu ile kendi
sini tekrar uzand su banda, byk geni yaprakl otlar stnde
bulmutu.
Etrafnda bir yn hayvan vard. Hepsi uzaktan hi grme
dikleri bir ey gibi ona bakyorlard. Bann stnde bir sr ku
uuyor, gidiyor, geliyorlard. Fakat o bunlarn farknda deildi.
Arkasna yapan, yumuak varl dnyordu. tk defa bakmak
tan, grmekten korkuyordu. tk defa iinde bir tela vard. nce
gzlerini yummu, kendi kendine "Acaba nedir?" diye dnm
t . Sonra dayanamad, dnd ve kendi brnden kan bu scak,
yumuak varl, benliine doru bir dnce, bir vehim, bir azap,
257
TANPlNAR
YAZ YAGMURU
TANPlNAR
Onu kollarnn arasna ald. Uzun uzun bakt. Daha sonra, Seren
dip'te o kadar yorgunluktan sonra ilk rastgeldii kaynaktan nasl
imise imdi de Hawa'ya yle doyamadan bakyordu. Ne kadar
gzel, ne kadar scak, ne kadar her eyin yerine geebilecek gibiy
di. Yar gsne gmlm yzyle, kendisini seyreden ksk
gzleriyle, utanan nefsiyle kendisine her eyin stnde grnd.
Kk elleri vcudunu yokluyor, onlar vcudunda acemi ve rkek
gezindike Adem kendi vcudunu baka trl tanyordu. Sanki
vcudu bu kk dokunmalada yer yer, ayr ayr haz ve straplara
ayrlyor, byk bir s az gibi ayr seslerle uulduyordu. Ksk ve yeil
gzlerinde sonsuzluk ykanyordu. Yz, byk ve ezeli Tavus'un
iinde ykand mcevher tas kadar gzeldi.
Bu dnce kafasndan geer gemez, bir daha arn bu ilk
merhalesini gremeyeceini anlad. Ban kaldrd. Gkyznde
sadece gne, ay ve yldzlar vard. Kimi renkli mahreklerinde nur
saarak gidip geliyordu; kimi olduklar yerde Hawa'nn gz gibi
meneviii klada parlyordu. Adem onlarn halka halka etrafa
genileyen parltlarn gryordu.
Fakat ezeli Tavus'un iinde yzd mcevher tas, arn ilk
kademesi, ezeli nurun ilk damlas, ilk tasavvur yoktu. Onu gremi
yordu. Halbuki tekiler, hayret ve ilahi hazlar iinde Rabb' tesbih
ve tahmid ederek uan melekler, onu gryorlard. Hep ona doru
hzlanyorlar, kanatlar tutuacak kadar yaklanca bir kl paras
gibi renksiz dnyorlar, tekrar mcevher libaslarn giyiyor, tekrar
ona uuyorlard. nk o, nurun ilk aksi, tasavvuru zorlayan ilk
damlasyd.
Adem onu bir daha gremeyecekti. O zaman iini byk bir
hzn kaplad. Ban edi, gzyalarn meleklere gstermek iste
miyordu. Hawa bu hzn sezdi. Onun ban kendi gsne ekti.
Ve Adem Aden bahelerinin geni otlar, byk erguvan iekleri,
mor glleri arasnda kendisini olduundan bsbtn baka duy
du. Hawa'nn gsnde her ey unutuluyordu. Bu yumuak ve
260
YAZ YACMURU
TANPlNAR
YAZ YAGMURU
TANPINAR
264
YAZ YAGMURU
Aile,
nu.
265
BR TREN YOLCULUGU
Hava yamurluydu. Tren ara sra iddetli saanaklarn arasn
dan geiyor, pencere camlar, vagonlarn st, yanlar dakikalarca
kamlanyor, bazen su serpintilerinin ieriye girdii bile oluyor
du. Sonra bu iddet duruyor, gk biraz yukarya ekiliyor, yksekte
ak mavi, meneviii tek bir iek gibi tepemize aslyor, o zaman
manzara glyor, kla karan slaklk, iimize bir nevi tazelemi
dnya hissini yayyordu. Sonra yine simsiyah bir bulutun lkesine
girerek yine kamlanyor, yine ince alarn iine hapsediliyor, bir
tabiat ortasnda seyahat ettiimizi unutuyorduk.
Fevzipaa istasyonuna geldiimiz zaman yamur iddetini
kaybetmiti. lsteksiz denilebilecek ekilde, fakat yine yayordu.
Trende sadece can sknts olan yamur burada gerek bir sefalet
ti. stasyanun n kalabahkt. Elolu'ndan gelen kk tren bura
ya bir yn kalabalk brakmt. Renkli mintanh, beyaz bez donlu
veya alvarl bir yn kyl kimi saak altlarna snm, ellerinde
birer tutarn yufka, kar taraftan gelecek treni b ekleyerek karnlar
n doyuruyorlard. lli bulgur kftesi, halanm yumurta, gzleme
ile kaygana arasnda siyah undan yaplm tatl satan, " Su!" diye
baran satclar, trenin pencerelerinden e dost arayan, yiyecek
sepeti uzatan bir yn halk daha vard. Hepsi i ie idiler. nc
mevki vagonlar, kaplarna kadar dolu idi. Behemehal gitmek iste
yen yolcular pencerelerden ieriye girrnee alyorlard. Bizim
266
YAZ YAGMURU
TANPINAR
YAZ YACMURU
TANPlNAR
YAZ YAGMURU
TANPlNAR
YAZ YAGMURU
TANPlNAR
YAZ YACMURU
TANPlNAR
s.
3 - 1 .
276
YAZ GECESi
"Hasta bu odada yatyordu. Sekiz sene bu odada yatt. Sekiz
sene onun sesini buradan dinledik." Ve duvarlara, bu ok eski st
rabn tortusu hala orada imi gibi vehimle, korku ile bakt. " Niin
beni buraya ardlar, sanki?" Fakat asl kzd ey, kendisinin b u
daveti kabulyd. "Btn geceyi bu odada geirmek. . . " Yzne
kapad parmaklarnn arasndan iki kardein glerek hazrla
d yata seyretti. Genci, asl dost olduu, durmadan konuuyor,
abiasnn her koyduu eyi bir kere daha dzeltiyor, dzeltirken
mahsustan bozuyordu. Leylak rengi geceliinin iinde gneten
yanm vcuduyla ne kadar cazip! Bir ey sylemek iin:
- Kendinizi bu hale nasl koydunuz? .. diye sordu.
Gen kadn yataa bir kere daha bakt. Sonra etrafn szd.
Oturacak bir yer aryordu. Nihayet, en rabat buras olacak, der
gibi bir omuz hareketi yapt. Ve yatan ucuna dizlerini altna ala
rak oturdu, sonra abiasm yanna doru ekti. Misafir nndeki
geni cigara tablasnn izmaritleri ve klleri stnden:
- Atavizm . . . dedi.
Zeynep ksk ksk glerek:
- Ayol, dedi. Daha imdi yaptk yata. Yazk deil mi?
- Aldrma! Aldrma be abla. . . Ellerini omuzuna att ve kardeini kucana doru ekti. Hem biraz kendi scaklmz da geirme277
TANPlNAR
YAZ YACMURU
TANPlNAR
YAZ YACMURU
TANPlNAR
YAZ YAGMURU
TANPlNAR
YAZ YACMURU
Aile,
nu.
16, K 195 1 , s. 4 1 0.
285
BRNC KRAMYE
Defterhane-i Hakani hulefasndan Emin Efendi -her sabah
kaleme gitmeden evvel yapt gibi- bugn de cami meydannda
ki havuzlu kahvede oturmu, nargilesini iiyordu. Her gn, sabah
ezannda kalkar, namaz klp kahvesini itikten sonra doruca
buraya gelir, kalem vaktine kadar gazete okurdu.
Hayatnn yegane zevki, bu havuzun kenarna diziimi iskem
lelerden birine oturup, bir elinde nargilenin marpucu, dierinde
kk bir yaurt kasesi cesametinde kahvesi fincan; havuzun hi
akmayan fskyesi zerindeki kafeste cvldayan sakay dinleyerek
gazete okumakt. Senelerden beri; daha gen iken ihtiyarlam,
btn ezvaka kar samurtmu kalbinde bir emel beslerdi. Daha
kaleme ra olduu zaman, taliini denemek zere -o da bin trl
tereddtlerden sonra- alp sandnn dibine att piyango sene
dinin byk ikramiyesini kazanmak!
Evet! Bu byk ikramiyenin, kendisine isabet edeceine adeta
iman vard. Senedi alp da sanda sakladktan sonra buna o kadar
rabt- mid etmiti ki; gece ryasnda bile piyango biletini grme
ye balam ve hlyalarn byte byte nihayet birinci ikramiye
ile adeta istinas peyda etmi, onu benimsemiti.
Bir gn, kahvede naslsa bunu azndan kard iin pek
289
TANPlNAR
TANPINAR
iki dakikalk zaman ona bir asr kadar uzun geldi. Nihayet
memur ban kaldrd:
- Efendim, bu numara bir ey kazanmad, dedi.
- Emin Efendi arm, memurun hemen paralar sayacan beklerken, byle kuru iki kelime ile mukayese ettiini grnce,
verecek cevap bulamayarak kalakalmt. Nihayet kendini toplad,
gazeteyi cebinden kard, uzatt. Memur gazeteye bir gz gezdir
dikten sonra glerek:
- Ha! Evet imdi anlald. lkramiyeyi kazanan numara 1 52963
numaradr; halbuki sizinki 1 52693. Gazeteye baslrken alt ile
dokuzun yerleri deimi, teki numara yerine sizin numara yazl
m, mrettip hatas efendim. dedi ve iine devam etti. Emin Efen
di, gazetesini, biletini ce bine koyup emsiyeciini de koluna alarak
kt, fakat daha iki adm atmarnt ki oraca yklverdi.
ki gnden beri byk byk mitlerle arpan kalbi, byle
bir inkisar- hayal nnde duruvermi ve Emin Efendi de byk
ikramiyenin birka dakika iinde eriyen hayali gibi snvermiti.
Dersaadet gazetesi, nu. 37, s Austos 336, sene , s. 3. Bu metin Do. Dr. Adnan
Akgn tarafndan bulunmu ve yaynevimize verilmitir. Kendisine teekkr ederiz.
292
TANPlNAR
TANPlNAR
TANPINAR
II
- Evli kadn . . . evli kadn . . . haydi benim iin yle olsun. Ya
Ahmet iin?
- Ahmet iin de yle . . .
- Hi de yle deil. Kk bir tesadf her eyi altst edebilir.
Yeniden sustular, Sabri tekrar iine dald. " Kuyunun dibinde
yim" diyordu, onlar da yle. Hepsi kendi ilerinde bir ey, l veya
diri unutulmu bir ey aryari ar. . .
"Kuyunun dibindeyim", diye bir daha dnd. " Buraya bir
denbire dtm, be dakika ewel Muazzez Hanm'la bilmediim
erkein arasnda idim. Sonra bu ana kz etrafn aldlar, imdi
yapayalnz kendi iimdeyim. Fakat bir saat evvelki gibi deilim . . .
Evli kadnm, dedi. Demek ki evli olmak insana birtakm zamretle
ri kendiliinden kabul ettiriyor", acaba kars da byle mi dn
yordu. te bir aydr ki Seher'den uzakt. "Biare kim bilir yapayal
nz ocuklarla ne kadar sklmtr?"
"Evli kadn olmak, evli erkek olmak . . . hi olmamak, ne garip
eyler dnyorum, bugn muhakkak ki felsefeye pek istidadm
var. "
Yeniden zihni kkken dalaba kitlenen Karagz takmlarna
gitti: " Babam onlar dalaba kilitler kilitlemez yeni hayata balar
lard. . . "
Bu hayatn sadece onun kk muhayyilesinde olmas Sabri
iin o kadar ehemmiyetli bir ey deildi. Mesele onlarn velev ki
kendi hayalinde olsun yaamalaryd, hatta kendi hayalinde olduk
lar iin yayorlard; bu, iin biricik art idi.
"Hislerimiz, fikirlerimiz, gemi hayatmz, gndelik tees299
TANPlNAR
"
TANPlNAR
lyi besili, henz yavru denecek yata beyaz bir sokak kpei
masalar arasndan yava yava yryerek geldi ta karsna dimdik
terbiyeli bir misafir gibi dikkatli, iki aya bitiik ve vcudu bir vazo
kadar tenaspl oturdu. Yana doru bir ss gibi kvrd beyaz
kuyruu yenilmez dostluk ihtiyacyla hafiften topra spryor
du. Btn uzviyetinde bu dostluk ihtiyac ve midi vard. Kck
yznde iri ve kenarlar srmeli gzleri adeta bir efkat ve dostluk
pnar gibiydi. Her halinde, karnn yle byle doyuruyorum,
fakat sade ekmelde olmuyor ki . nsan yahut kpek biraz dostluk
istiyor. .. te yalnzsnz, biraz da benimle megul olun. Hayvan
lar, insanlar somurtgan olduklar zaman, bilmezsiniz ne kadar
biare olurlar . . . diyen tatl bir alma, bir yarenlik itah vard.
Sabri iinden ona cevap verdi: " Doru, doru sylyorsun . . . Bana
mesut almamzn, hem de en shhatli ekilde mesut almamzn
srrn syledin. Hibir ey kk bir hayvann dostluu, emniyeti
kadar bizi doyuramaz."
..
TANPlNAR
304
TANPlNAR
306
TANPlNAR
TANPlNAR
TANPlNAR
313
TANPlNAR
TANPINAR
317
TANPlNAR
TANPlNAR
32 1
TANPINAR
- Benim iin sofra demek mideden evvel gze hitap eden bir
ey. . . Kocamla bu meselede hep atrz.
- Kocanzla m? . . . Hani evli deildiniz?
Sabri onun yalann yakalad iin kzarmt. Kadn bunun
farkna varmad. O bsbtn baka dncelerin iine dmt.
Ksaca; "Bir kocam var, " dedi. Sonra ok komik bir sesle:
- Bir koca o kadar lzumlu bir ey ki . . . Olmasa bile icat edil
mesi lazm olan eylerden . . . Fakat benim kocam var.
Bu son cmleyi sylerken, benim bebeim var, yahut pal
tom var, diye henz kucana kt misafire hayat bilanosunu
tamamlamaa alan mark bir ocua benziyordu.
Bununla beraber Sabri, bu markln altnda bir eyler giz
lendiini iyiden iyiye biliyordu. Kalbi burkuldu; deminden beri
o kadar gzel, her eyin stnde ve hr grd bu ocuun da,
herkes, hepimiz gibi talibin bir esiri olmas ona ac geliyordu. Kim
bilir sabahtan beri onu hayran brakan bu nee hangi gam dere
sinin stnden tatan taa sekerek ona kadar gelmiti. Evet haya
tnda aksayan bir taraf vard. Fakat Sabri bunu sormamaya, onun
srlarn zorlamamaya karar vermiti. Herkesinkine benzeyen bir
hikayeyi ne diye dinleyecekti; hi kimseye benzemeyen bu gzel
ehreyi seyretmek varken! . . . Sonra bir insan mr hakikaten geni
bir eydi; fakat bir hikaye, bir macera haline indirilince btn
boyu kayboluyor, ister istemez darlayor klyordu. "Sade
bana kocam yle ve byle diyebilmek iin gnlerinin, saatlerinin
manasn o kadar eskitecek, o kadar sayacak, yle kucak kucak en
kymetli eyleri atacak ki . .. Benim iin lazm olan eylerin hibirini
sylemeyecek, aynaya bakarken ne dndn, beenildiini
hissettii zaman nasl ardn, gzlerini uyumak iin kapad
zaman ehresinin nasl ok tatl ve hayal st bir lezzetler maskesi
olduunu, ilkbahar gln nasl kokladn, senenin ilk kirazn
nasl karladn sylemedikten sonra . . . "
Fakat gen kadn bizim srrn amak dediimiz eyden ok
322
TANPlNAR
324
- Ya iitirse?
- litmez. itse bile . . . Hem ben kendim iin dnmyorum.
Biz Cemil'le ayrlacaktk. Sonra belki her ey dzelir, diye iki ay
birbirimizden ayr yaamaa karar verdik. O imdi Anadolu'da tef
tie kt, ben de biraz dnyay tanmak niyetindeyim . . .
B u son szleri ok garip bir eda ile ve enesini yle ocuka bir
irade ile kabartarak sylemiti ki, Sabri ister istemez ocuk mec
mualarndaki izci hikayeleriyle masallardaki Kelolan'lar hatrla
d. Fakat devam iin ikincisini semek daha kolay geldi:
- lyi ama, hani demir arnz; kee klalmz yok. Sonra
dnyay tanmak iin Kksu plaj, Anadolu yakas yolu, o kadar
sapa kalm bir rasat kulesi ki . . . Yolun ortasnda durmu malzun
malzun ban sallyordu. " Dnn bir kere arkada narnma da
bendeniz. Btn becerikliliimle, btn soukkanllm, anlay
mla . . . " Yeisinden ba iki elinin arasnda bir tan stne oturdu.
Omuzlarnn dkln uzaktan grenler hakikaten aladn
sanabilirlerdi. Gen kadn onun yerine devam etti:
- Hele ciddiyetsizliiniz! Btn ehrin aleyhinizde syleyece
i eyleri dnmeden yol ortasnda elin kadnlarn gldrrnee
almanz . . . O da yan bana geip oturdu ve elini boynuna ata
rak:
- Sizinle iyi dostluk yaplr, dedi. Sabahleyin ok korkmutum.
Ama imdi anlyorum ki tam istediim gibi arkadasnz.
Sabri daha mark, hayret ve korku ile gzlerini at:
- Merhamet edin, beni karmayn, oluk ocuk sahibiyim.
Elleri merhamet dilenir gibi uzanmt. Glmeleri bitince
koluna girerek kaldrd. Tekrar ikisi de kendi hayatlarnn dn
cesine ekildiler. Mevcut olmayan bir duvar onlar etrafiarn ve
birbirlerini grmekten menediyordu.
En mahrem altan birdenbire kendi mrlerinin bile olma
yan bir trajedinin iine dmlerdi. Ne Hamlet ne Macbeth 'd ilcr;
325
TANPlNAR
326
iin bir de dardan grlen taraf var ya ... Ite onu kasdediyorum.
Demin sizi benimle yolda el ele ve glerken gren liseliyi dnn;
bu gece, yarn, belki mrnn sonuna kadar bizi dnecek. Ne
grd bizden; son derecede mesut iki insan hayali degil mi? Yarn
amcasnn kzna, yahut komusuna, mektep arkadana srf bu
tesadfle ak olabilir ve gelecek sene kendisini asmak iin hibir
aa daln kafi derecede salam grmez. Fakat bunu bana gel
meden anlamayacaktr. O imdi hayatn dndan grdg eyle
megul. Kim bilir, altndakini belki de hi grmeyecei iin mesut
olur. lte benim sylemek istediim ey. Hep bu yzde kalsak,
suyun iine dalmasak. Onun bir kar b ulu nsa . . .
"
327
TANPlNAR
caz.
Dnceleri onu yarmu gibiydi. Admlarn bilmeden sk
latrm, bir eyden kurtulmak ister gibi abuk abuk yryordu.
Sabri ancak onun bu acelesi ile nerede olduklarnn farkna var
d. Bilmeden ubuklu'ya kadar gelmilerdi. Yapura epeyce vakit
vard. Sada solda biraz dolatlar. Bir balk kavgas yal boyunu
dolduruyordu. Gen kadn birka dile brnm hiddetin arasn
dan, bir dolu altnda gibi ban omuzlarna ekerek geti. Sabri
ona eski Kandilli'yi, ubuklu'yu, Boaz bahelerini, yallar anlatt.
Kanlca mehtaplarndan, ubuklu'daki son devrin muski fasln
dan bahsetti. "Merhum smail Hakk'y ben burada ok genken
dinlemitim" dedi.
- Beni de drt yamda iken bu taraflarda bir yerde ilk defa
denize soktular, dedi. Misafirlie gelmitik; mtemadiyen gramo
fon alnyordu; ipek olsam yar boynuna sarlsam . . . diye bir arky
d. .. Ne zaman ark dinlesem kocaman bir dalgann beni yutmak
zere olduunu zannederim. Sonra bir asalet herat gsterir gibi,
ocukluum hep Boaz'da geti . . . diye ilave etti.
Dndkleri zaman iskelede birka kii son vapuru bekliyordu.
Hep birden bindiler. Akam yava yava kmek zereydi. Fakat
328
bu yle dardan gelen bir ey deildi. ten, sinsi sinsi yrr gibi
bir deime hali vard. Kendi dncesiyle, onun emri ve srar
altnda eya kapanyor, kslyordu . Gvertede, her iskelede biraz
daha artan kalabalk iinde bu belirsiz nefeslerle artan karanlk
onlar yava yava bilinmedik bezlere saryor, kendi kaderlerinde
her birini ayr ayr mumyalyordu. Ara sra bu rtlerin altndan
bir el, birka dikkat frlyor, bir temas noktas bulur gibi oluyorlar
d. Fakat hepsi tek bana kalyordu. Zannettiklerinden ok uzakta
yayorlard.
Kpr'de son defa birbirlerine yaklatlar. Fakat ikisi de bir
daha grmeyeceklerini, grseler bile bu gn bulamayacaklarn
biliyor gibiydi. Sabri tekrar son vapurla evine dnd.
Ertesi gn yine bulutular ve bu, on be gn bylece srd.
Hemen hemen o gnk konumalarna bir daha dnmeden bulu
uyorlar, geziyorlard. Sabri her defasnda bu ba baalarn ken
disi iin ne kadar tehlikeli olduunu biliyor ve gen kadnda ayn
znty gryordu. "Herkes kendi kaderi iinden, dar bir pence
reden ban karr gibi birbiriyle konuuyor. . . " Fakat bir gn, bu
pencereden ayrlmak, kapnn nne kmak arzusu doabilirdi.
Sabri kendisinde bile yava yava bunu grmt. Hala Seher'i
sevmesine ramen iinde bu deiiklii kabul etmee hazr bir
taraf vard; bunu ektii azaptan, kendisini mcrim grnden
anhyordu. Sonra, "iki yolun arasnda kalmak . . .
"
TANPlNAR
Istanbul,
nu.
331
FAL
Oda gerekten sefil ve bakmszd. Yerde bir boha gibi katlan
m byke kilim, yan banda, kenarnda birka mevsim ewelin
sigaralar sndrlm, zerindeki tencere kapa ile yar rtl
bir mangal, kenarda son derecede ince ayakl ve arkahkh narin,
yaldzlar batan baa dklm, yrtk astarnn sarkan paralar
kuman yokluunu unutturan iki iskemle, bir de bizi buyur ettik
leri, bir aya ksa olduu iin her hareketimizde tkrdayan, kendi
aksaldndan gelen kk imkanlarla bir kayk veya tahtarevaili
gibi sallanan genie kavisli, arkahkh bir kanepe vard. Ta kar
mzda duvarda, bu eve niin ve nereden geldii, ilk giren iin dert
olabilecek bir ss, doldurulmu bir ku, stanbul'da pek az gr
len cinsten bir papaan, iki hudakl bir daim stnde bilinmeyen
bu eve ve hatta beraberimizde getirdiimiz zamana yabanc bir
mevsim gibi duruyordu. Pencereler dar, camlar sokan biareli
ini gstermernee alr gibi tozlu ve ok ihtiyar yzlerdeki iz
gilere benzeyen ve acayip, derin kazlm yamur izleri ile rtl
idi. stelik ok eski ve krk, btn yaldzlar ve allar dm
ar koroilerde hepsi yarm bir yn perde ve tl vard. Btn bu
eyler, odaya sanki bir sefalet tam barnabiiecei yeri bulmu ve
hemen u anda oraca snm hissini veriyordu.
Bizi buraya sokan ihtiyar adam: " Madamn biraz ii var" dedi.
"Ben kahvenizi yapacam, o da imdi gelir." diye savutu. Haki332
katen kadndan ok ewel, elinde temiz bir kahve tepsisi ile odaya
girdi. kimiz de fncanlara phe ile baktk; fakat iyi ykandklar
muhakkakt. Zaten kahve de iyi pimiti. Belli ki bu, sanatn bir
nevi icab, hatta daha iyi tek vastas idi. Bu evde kahve ilerine bir
tesviyecinin tesviye aletine, bir daktorun tansiyon aletine, veya
eczaemn terazisine bakild gibi baklyor, iyi, temiz olmasna,
hlasa iyi ilemesine dikkat ediliyordu.
Biraz sonra kap ald. Ewela ieriye byk, zayf, sanki bir
tabelac dkkannda dikkatle ve istenerek boyanm gibi, btn
uzunluunca vcudunun yars siyah, yars beyaz ve krl bir kedi
girdi; kim bilir ka felaketli ve can skc, kn itiyadyla mangaln
dibine doru ilerledi ve oraya kvrld. Ondan biraz sonra falc kadn
odaya girdi. Fakat bu hakiki ve muzaffer bir giriti. ok hayali bir
piyes, yahut daha dorusu komii sadece d tarafa ait baz mba
laalarda arayan vodvillerden birinde evin delisinin sahneye k
na benziyordu. Hi acele eder gibi grnmemekle beraber, zplaya
zplaya yryordu. Bununla beraber istedii tesirin bu olmad
muhakkakt; nk ayn hareketlerde ve yznn ifadesinde iki
ayr istikamete gitrnee alr gibi garip bir ztlk vard. . . Aramzda
biroumuz gibi daha sakin, daha sert, daha vaziyete hakim olmak
istedii; fakat bilmedii, dnemedii veya kendisine hkme
demedii iin byle olduu ilk bakta anlalyordu. Ksa bir ho
geldinden sonra bizi ayakta bir mddet szd. Adlarmz sordu.
Ksa ve manasz bir tereddtten sonra syledik; o zaman, "Teerrf
ettim." diye ellerimizi skt. Sonra kendisinin yanna, tam karm
za, yerde katl kilimin stne ayakl, ylan derili iskemiesine otu
ran bir eski Phythie rahibesi edasyla geti oturdu. Ne ihtiyar, ne de
irkindi; yardan fazlas dklm, sarya boyal, fakat dipleri aar
m bukle bukle salaryla, dzgnleri yer yer akan biare yzyle,
byk ve her zaman iin haddinden fazla ak mavi gzleriyle,
ksa boyu, plak ve kirli ayaklaryla sadece garip, hatta biraz da
korkuntu. Bu sonuncu his, insanda onunla sefaletten daha baka
ekilde ar bir eyle temasa geldiini sanmasndan douyordu.
333
TANPlNAR
334
TANPlNAR
337
TANPlNAR
caksn . . . yoksa telgraf, sonra bir telefon, gece seni aracak, ama
bayram bekle; ancak o zaman barrsnz.
Yz tekrar dnd; tekrar bann stndeki kordelalarla gizli
sr dalgalar ile arpt, onlar yendi:
- Kirac kacak, ama sen orada oturmayacaksn ... Ne zaman
ki olun Amerika'ya gitti, o zaman, tantn. Ad Zeynep'tir, yoksa
Zehra, hayr ikisi de deil. Fakat kadn sylernee vakit brakm
yordu ki.
- Yarn sabah vaporla gelecek . . . Kadky'den. Daktilon ok
kskantr deil mi. Ne yapsn zavall kz . . . o da rahat durmaz ya . . .
Krmz kordela insan mizacnn biareliine bir daha acd.
Bu saatlerce devam edebilirdi; ben dostuma, dostum bana bakt,
yavaa kalktk. Parasn vererek ktk, o arkamzdan:
- Iin olursa bir kutu eker isterim, diyordu. Kapdan karken
ben glrnek istedim, fakat arkadam brakmad:
- Ne istiyorsun? .. dedi. Sana on dakikada herkesin romann
anlatt . . . yetimez mi?
Gerekten de byle idi; be on dakikaya herkesin romann
sktrmt. Gne altnda insan hayat, hep bu kk ve
manasz mihverlerin, bir ebediyetten glrnek frsatn bulup bula
mayacan bilmediimiz bir yn alelade ehemmiyetlilerin etra
fnda dnmyor muydu.*
Istanbul,
nu.
338
SON MECLts
( ok eski, devri bilinmeyen bir imparatorluun taht salonu.
Salonun dibinde geni, kymetli talar kaklm bir taht zerinde
imparator oturmaktadr. Uzun ve mcevherler/e ssl bir klah,
sert, uzun sakat ve byk/ar, ar silahlar, zrhlar. Sa tarafta
veliahd ve birinci vezir, sol tarafta ikinci vezir ayakta bekler/er.
/mparatorun ve onlarn arkasnda syrlm kllar omuz/arnda,
kalkanlar ellerinde muhaftz askerler vardr. Solda kapya yakn
bir ocan nnde sihirbaz. Uzun cbbesiyle, kldhyla ok esrarl
hareketler yaparak ve dualar okuyarak ocaa bir eyler atar. Salo
nun duvarlarnda altn, gm ve bakrdan putlar, zerlerine srt
Bu bir hikaye deil, piyes tasavvurudur. Nitekim yazar, Ahmet Kutsi Tecer'e yaz
d 29 Ocak 1938 tarihli mektubunda bunu aklamtr:
"Bu gnlerde bir para tehlikeli bir piyes sahnesi neredececim.
Ksacas (Burbranya) ktasnn imparatorluunu bir gn bir sr hayvan bal
mahluk ziyaret ediyor. Bunlar fil, kurt, ylan, ay, tilki, fare ve eek. . . il h. Ve mem
leketi idarede byk hkmdara yardm ettilderini ve bununla iftihar ettilderini
arz ettikten sonra artk gitmek iin msaade istiyorlar. Hkmdar "Ben sizden
ayrlnca ne yaparm?" diye szlanyor. Onlar da "lrsnz evketmeab" diyor
lar. lmparator bunun zerine "demek lm, bir canbazhane ahnnn kaplarn
amaktan ibaret yle mi" diyor ve kemal-i skOnetle lyor.
Bu para, yazmay tasawur ettiim bir piyesin (bu tasavvur be seneliktir) ikinci
perdesindeki bir kukla oyun udur. Sahne daha ziyade bizim askeri manevradaki
mankenleri andracak bir ekilde tanzim edilecek. Fakat kuldalar tarafndan de
il, alelade insanlar tarafndan oynanacak. Yalnz aktrler kuldalara mahsus bir
nevi sertlik muhafaza edecekler." Tanpnar'n Mektuplar, hazrlayan: Zeynep
Kerman, Dergah Yaynlar, 3. bask, lstanbul 200 1 , s. 36.
339
TANPlNAR
340
TANPINAR
342
343
TANPINAR
344
345
TANPlNAR
346
347
TANPINAR
biz ki yalnz sizin iradenize, sizin kalbinize balyz, onun asil ham
leleriyle, onun scaklyla geinirdik . (Bir hkrkta sesi kslr.)
.
348
349
TANPINAR
351
TANPlNAR
352