You are on page 1of 265

Mircea Eliade

Forgerons et Alchimistes Flammarion, 1977


Demirciler ve Simyaclar Kabalc Yaynevi, stanbul 2000
Birinci Basm: Kasm 2003
Bask ve cilt: Yaylack Matbaas
Teknik Hazrlk: Zeliha Gler
Kapak Dzeni: Serdar Bal
Yayma Hazrlayan: Ergun Kocabyk

KABALCI YAYINEVl
Himaye-i Etfal Sok. 8-B Caalolu 341 10 lSTANBUL
Tel: (02 12) 526 85 86 Faks: (02 1 2) 5 1 3 63 05
www

.kabalci.com.tr

yayinevi@kabalci.com.tr

Cet ouvrage, publie dans le cadre du programme d'aide ti la publication, beneficie du soutien
du Ministl:re des Affaires Etrangeres, de l'Ambassade de Frace en Turquie et de l'Institut
Franais d'Istanbul

eviriye ve yayma katk program erevesinde yaymlanan bu yapt,


Fransa Dileri Bakanlg'mn, Trkiye'deki Fransa Bykeliligi'nin ve Istanbul Fransz
Kultr Merkezi'nin destegiyle gerekletirilmitir.

K TPHANE BlLGl KARTI


Cataloging-in-Publication Data (ClP)
Eliade, Mircea

Demirciler ve Simyaclar
1 . Simya 2. n-kimya 3. Dinler Tarihi 4. Mitoloji
ISBN 975-8240-85-4

MlRCEA ELlADE

DEMIRCILER VE SIMYACILAR
eviren:
Mehmet Emin zcan

<&

KABALCI YAYINEVi

MRCEA ELADE
DEMRCLER VE SMYACILAR

KABALCI YAYINEV: 199


ANTROPOLOJ-ARKEOLOJ-MTOLOJ: 20

Mircea Eliade (1907-1986) nde gelen dm tarhilerindendir.


eitli dinsel geleneklerdeki simgesel dile ilikin aratrmalar
yapm ve mistik grngnn temelini oluturan mitlerin anla
mn zmleyip birletirmeye almtr. 1928'de Bkre ni
versitesi'nde felsefe dalnda yksek lisans yapt. 1928-31 ylla
rnda Kalkta niversitesi'nde Sanskrite ve Hint felsefesi oku
du ve alt ay Himalayalar'daki Riike aram'nda yaad. 1933'
te Yoga: Essai sur les origmes de la mystique indienne adl alma
syla doktorasn tamamlad. 1933-39 yllarnda Bkre'te Hint
felsefesi ve din tarihi okuttu. l 945'te konuk profesr olarak
Ecole de Hautes Etudes'e gitti. 195l'de alanndaki en nemli
eserlerden birisi olan amanizm'i yaymlad. l 956'da Chicago
niversitesi'ne geti. 196l'de History of Religions dergisini kur
du. 16 ciltlik Fncyclopedia of Religion'un (1987) baeditrl
n yapmtr. Eliade geleneksel ve ada toplumlardaki dinsel
deneyimi, hiyerofani'ler diye isimlendrdii grngy incelemi,
dnyann eitli dinlerindeki izini srm ve zmlemitir.
Eliade duncelerini, yazd roman ve gncelerde de ifade et
mitir.

Sr Praphulla Chandra Ray,


Edmund von Lippmann ve
Alda Mieli'nin ansna

llNDEKlLER

nsz
ikinci Bask lin Not
Phoenix Basksna Onsz

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

15

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

16

I.

Meteoritler ve Metalurji

2.

Demir ag Mitolojisi

3.

Cinsiyet Kazanan Dnya

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

4. Terra Mater. Petra Genitrix


5.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

19
28
35
45

Metalurji Ayinleri v e Mysteria lar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 57


'

6.

Frnlara lnsan Kurban Etme

7.

Babil Metalurji Simgeciligi v e Ritelleri

8.

"Atein Efendileri"

9.

Tanrsal Demirciler ve Uygarlatrc Kahramanlar

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

76

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

84

10. Demirciler, Savalar, Erginleme Ustalar


1 1 . in Simyas

. . . . . . . . . . . . .

92

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

104

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

1 17

1 2 . Hint Simyas.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

1 3 . Simya ve Erginleme
14. Arcana Artis

69

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

1 5 . Simya, Doga Bilimleri ve Zamansallk.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

1 37
154
167
185

EKLER

Dermirciler ve Simyaclar'a Ek

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Not A: Meteoritler, Yldrmtalar, Metalurjinin Balangc


Not B : Demir Mitolojisi

223

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

226

Not C: Antropogonik Motifler

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Not D : Yapay Dlleme ve Orji Ayinleri


Not E : Atein Cinsel Simgeciligi
Not G: Petra Genitrix

H: lngiliz

226

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

228

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

228

Not F: genin Cinsel Simgeciligi


Not

20 1

. . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

229

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

230

Edebiyatnda Simya

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

231

Not I: Babil "Simyas"


Not ] : in Simyas

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

232

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

233

Not K: in By Gelenekleri ve Simya Folkloru


Not L: Hint Simyas

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

236

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

238

Not M: Dogu Simyasnda Amonyak Tuzu

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

24 1

Not N : Simya Tarihi zerine Genel Bilgiler


Yunan-Msr, Arap, Bat Simyalan
Not O: C. G. jung ve Simya

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Not P: Rnesans ve Reform agnda Simya


Dizin

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

242
247

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

253

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

262

nsz

Bu kk kitabn ilk blm madencilik, demircilik ve metal ii


ligi gibi mesleklere zg bir grup mit, ayin ve simgeyi bir dinler ta
rihisinin bak asndan sunuyor. Hemen unu syleyelim, teknik
ler ve bilimler tarihini inceleyen uzmanlarn almalar ve ulatklar
sonular bizim iin ok degerlidir; ancak bizim amacmz onlarnkin
den tmyle farkl. Arkaik toplumlarn madde karsndaki tutumunu
anlamaya, insanoglunun cevherlerin varolu biimini degitirebilme
gcne sahip oldugunu anlaynca yaadg tinsel maceralarn izini
srmeye alyoruz. ncelikle incelenmesi gereken, ilk mlekinin
demiurgosvari deneyimidir; nk maddenin halini degiten ilk o ol
mutur. Ancak bu deneyimin izleri,

mitolojik kaytlarda ya hi

yoktur ya da ok azdr. Bu yzden biz de balang noktas olarak ar


kaik insann maden cevherleriyle ilikilerini, zellikle madenci ve de
mir iisinin ritel davranlarn incelemeyi setik.
u konuyu aklga kavuturalm, burada metalurjinin, en eski
merkezlerden btn dnyada yaylmasn inceleyen, metalurjiyi yayan
kltr dalgalarn snflandran ve beraberindeki metalurji mitolojisi
ni anlatan bir kltr tarihi bulacagnz ummayn. Byle bir tarih ki
tab yazlabilseydi birka bin sayfay bulurdu. Byle bir kitabn bir
gn gerekten yazlabilecegi de kukuludur. Afrika metalurjisine ait
kltr tarihini ve mitolojileri daha yeni yeni tanyoruz; Endonezya ve
Sibirya metalurji ritelleri hakknda henz ok az ey biliyoruz; oysa
metallerle ilgili mitlerin , ayinlerin belli bal kaynaklarn bu blge
lerde buluyoruz. Metalurji tekniklerinin btn dnyada yaylmasn
7

DEMlRC!LER VE S lMYAC!LAR

ele alan tarih ise henz nemli boluklar ieriyor.


Elbette frsatn buldugumuzda farkl metalurji komplekslerinin
tarihsel ve kltrel baglamlarn da ele aldk; ama ncelikle bunlarn
kendilerine zg zihinsel evrenlerine nfuz etmeye altk. Maden
cevherleri Toprak Ana nn kutsallgn paylayordu. Madenlerin tpk
embriyonlar gibi yerin rahminde "bydkleri" fikrine ok erken
aglarda rastlyoruz. Bu yzden metalurjinin dogumla ilgisi vardr.
Madenci ile metal iisi yeraltndaki embriyon konusuyla i lgilidir:
Maden filizlerinin byme ritimlerini hzlandrr, dogann ileyiine
destek olur ve onun "daha hzl dogurmasn" saglarlar. Ksaca insa
noglu uyguladg eitli tekniklerle yava yava zamann yerine geer;
yaptg i zamann iinin yerini alr.
Dogayla ibirligi yapmak, onun gittike hzlanan bir tempoyla
retmesine yardm etmek, maddenin kipligini degitirmek: Bizce
simya ideolojisinin kaynaklarndan birisi burada yatmaktadr. Maden
cinin, metal iisinin ve demircinin zihinsel evreni ile simyacnm
kinin arasnda kesintisiz bir sreklilik oldugunu leri srmyoruz
elbette; stelik byk bir olaslkla inli demircilerin erginlenme
ayinleri ve mysteria'lar, sonralar Taoculuk ve in simyasna miras
kalacak geleneklerin bir parasn oluturmaktayd. Ancak dkmc,
demirci ve simyac arasndaki ortak nokta, nn de cevher ile ili
kilerinin bysel-dinsel bir deneyime dayandgn ileri srmeleridir;
bu deneyim onlarn tekelindedir ve meslek srlarn erginleme ayin
leri srasnda sonrakilere aktarrlar; her de hem canl hem de kut
sal saydklar bir Madde zerinde alrlar; abalarnn amac Mad
de nin dnmesi, "mkemmellemesi," "bakalamas"dr . Bu fazla
syla yuvarlak szlerin ayrntlarn grecek, gerekli aklamalar ya
pacagz. Ancak bir kez daha sylemek gerekirse, Madde karsndaki
8

ONSOZ

bu ritel tavrlar insanoglunun u ya da bu ekilde "canl" maden


cevherlerine zg zamansal ritme mdahalesini ierir. Arkaik top
lumlarn metalurji zanaatkar ile simyac arasndaki temas noktas da
buradadr.
Simya ideolojisi ve teknikleri bu yaptn esas itibariyle ikinci ks
mn oluturuyor. in ve Hint simyalarnn stnde durmamzn ne
deni bunlarn az biliniyor olmalar ve ayrca hem deneysel hem de
"mistik" niteliklerini ak biimde sergilemeleridir. imdiden syle
yelim, simya balangta ampirik bir bilim, embriyonla ugraan bir
kimya degildi; sonradan zanaatkarlarnn ogu iin zihinsel evreni ge
erliligini ve varlk nedenini yitirince bu hale gelmitir. Bilim tarihi
ne gre simya ile kimya arasnda kesin bir kopma an olmamtr;
her ikisi de ayn maden cevherleriyle alrlar, ayn aralar kullanr
lar ve genellikle ayn deneyleri yaparlar. Teknikler ve bilimlerin "k
keni" zerine aratrmalarn geerliligi tanndgna gre kimya tarih
isinin bak tamamen savunulabilir bir baktr: Kimya simyadan
dogmutur; daha dogrusu kimya simya ideolojisinin bozulmasndan
dogmutur. Ancak fikir tarihisinin bakna gre mesele farkl g
rnmektedir: Simya kutsal bilim olarak ortaya kyordu, oysa kimya
cevherler kutsallktan arndrldktan sonra olumutur. yleyse kut
sal dzey ile kutsal olmayan deneyim dzeyi arasndaki srekliligin
zorunlu olarak kesintiye ugram olmas sz konusudur.
Bir rnekle fark daha iyi anlayabiliriz. Dramann (hem Yunan tra
gedyasnn hem de kadim Yakndogu ve Avrupa'nn drama senaryola
rnn) "kkeni" kimi mevsimlik ritellerde mevcuttur; bunlar kabaca
u sahneyi sergilerler: lki dman ilkenin sava (Hayat ile lm,
Tanr ile Ejderha, vb), Tanr nn ilesi, "lm" zerine yaknmalar ve
"yenid<m dirilii" selamlayan sevin gsterileri. Hatta Gilbert Murray
9

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

Euripides'in kimi tragedyalarnn yapsnda (yalnzca Bahhhalar'da de


il, ayn zamanda Hippolytos ve Andromahhe'de) eski ritel senaryola
rn emasnn bulunduunu gstermitir. Dramann bu tr ritel
senaryolardan tremi olduu, mevsim ayininin esasn kullanarak
zerk bir olgu haline gelmi olduu doruysa, dind tiyatronun
kutsal "kkenlere" dayandm sylemek doru olacaktr. Ancak iki
olgu kategorisi arasndaki nitelik fark da ayn lde aktr: Ritel
senaryo kutsallk alanna aitti, dinsel deneyimleri tetikliyordu; bir
btn olarak grlen toplumun "kurtuluunu" stleniyordu; dind
drama kendi tinsel evreni ve deerler dizgesiyle tanmlandnda
bambaka ritelikte deneyimlere ("estetik" heyecanlara) neden oluyor
ve dinsel deneyimin deerlerine hayli yabanc olan biimsel bir m
kemmellik fikrini izliyordu. Demek ki tiyatro kutsal bir atmosfer
iinde sregelmi olsa bile her iki olgu arasnda bir kopma sz konu
sudur. Bir liturjinin kutsal gizemine dinsel olarak katlan kii ile gr
sel gzelliinden ve ona elik eden mzikten br estetik heveslisi ola
rak haz alan kii arasnda usuz bucaksz bir mesafe vardr.
Elbette simya ilemleri simgesel deildi; bu ilemler laboratuvar
larda gerekletirilen maddi ilemlerdi, ama kimyann amacndan
farkl bir amac vard. Kimyac maddenin yapsna nfuz edebilmek
iin fiziksel ve kimyasal grngleri tam olarak gzlemlemeyi i
edinmitir; oysa simyac Maddenin (Filozof Ta) ve insan yaamnn

(Elixir Vitae) bakalam srasnda dzenlendii biimiyle cevherlerin


"ileleri," "lmleri" ve "evllikleri" konusuyla ilgilenir. C. G. jung
simya srelerinin simgeciliinin, simya hakknda hibir ey bilme
yen baz znelerin kimi ryalarnda ve hayallerinde ortaya ktn
gstermitir; jung'un gzlemleri yalnzca derinlik psikolojisiyle ilgili
deildir, ayn zamanda simyay kuran reti olabilecek soteriyolojik
10

NSZ

ilevi de dolayl olarak dorular.


Simyann zgnln , kimyann kkeni ve baars zerindeki
etkilerine gre deerlendirmek doru olmaz. Simyacya gre kimya
kutsal bir bilimin dnyeviletirilmi hali olmas nedeniyle bir "d
"t. Burada simyann elikili bir vgsne giriiyor deiliz; biz
yalnzca kltr tarihinin en temel olgusunu anlamaya alyoruz o
kadar. Bugnk ideolojik koullarmza yabanc bir kltrel olguyu
anlamann bir tek yolu vardr: "merkezi" kefedip buraya yerlemek
ve dourduu btn deerlere nfuz etmek. Simya evrenini anlama
nn ve zgnln lp bimenin en iyi yolu simyacnn bak a
sn benimsemektir. Ayn yntem btn dier egzotik ya da arkaik
kltr grngleri iin de gereklidir; bunlar yarglamadan nce iyi
ce anlamak gerekir; mitler, simgeler, ayinler, toplumsal tavrlar vb
gibi, ifade tarzlar ne olursa olsun ideolojilerini zmsemek gerekir.
Avrupa kltrndeki tuhaf bir aalk kompleksi yznden arka
ik bir kltr "saygl terimlerle" anlatmak, ideolojisinin tutarl ol
duunu, soylu bir insan sevgisini barndrdn gstermek ve bu
arada sosyolojisindeki, ekonomisindeki, salk bilgisindeki ikincil ya
da kabul edilemez zelliklerin stnde pek durmamak aslnda kaak
oynamak, hatta dorular gizlemekle birdir. Bu aalk kompleksini
tarihsel adan anlayabiliriz. Hemen hemen iki yzyldr Avrupal bi
limsel zihniyet dnyay , onu fethetmek ve dntrmek amacyla
aklamak iin grlmemi bir aba sarf etmitir. ldeoloji dzeyinde
bilimsel zihniyetin bu zaferi hem sonsuz ilerlemeye olan inanla hem
de "modernletike" mutlak hakikate yaklatmz ve bylelikle in
san onuruna daha da fazla itirak ettiimiz yolundaki kesinlemeyle
ifadesini bulmutur. Gelgelelim bir sredir arkiyatlarn ve etno
loglarn almalar gsteriyor ki, hibir bilimsel (terimin modern
11

DEMiRCiLER VE S1MYAC1LAR

anlamyla bilimsel) iddialar, endstriyel retim bakmndan da hi


bir hazrlklar olmamalarna karn son derece geerli metafizik, ma
nevi ve hatta ekonomik dizgeler oluturmu, olduka dikkate deer
uygarlklar eskiden var olmutur ve hala da varlklarn srdrmekte
dirler. Ancak stnde kahramanca ilerledii yolun hem en iyisi hem
de akll ve onurlu bir insann seebilecei tek yol olduunu dnen
bizim kltrmz; ite bu bilmde ve sanayideki ilerlemeleri sala
yan muazzam beyin gcn besleyebilmek iin belki de ruhunun

en

byk parasn feda etmi bu kltr, kendi deerlerine smsk sarl


m grnyor; bu kltrn en nitelikli temsilcileri de dier egzotik
ya da ilkel kltrlerin yaratmlarna hakkn verecek her giriime
kukuyla bakm tr. Bu tr uzak kltrel deerlerin gereklii ve b
ykl Avrupa uygarlnn temsilcilerinde kukuya yol aabilir; bu
temsilciler yarattklar uygarln, verilen onca emee ve fedakarla
deip demediini sormaldrlar kendilerine , nk bu uygarlk artk
insanln tinsel zirvesi ya da XX. yzylda dnlebilecek tek kltr
olarak grlmemektedir.
Ancak bu aalk kompleksi, tarihin ak iinde almaktadr.
Bylece tpk Avrupa dndaki uygarlklarn kendi bak alar iin
de incelenip anlalmaya balanmas gibi, umarz Avrupa tinsel tarihi
nin geleneksel kltrlere yaklaan ve bilimsel akln zaferinden sonra
Batda yaratlan her eyden kopan kimi anlar, XVIII. ila XIX. yzyl
daki tarafl fikirler nda deerlendirilmeyecektir. Simya bu nbi
limsel zihniyetin yaratmlar arasnda yer alr ve tarih yazcs, sim
yay kimyann basit bir aamas , yani ksaca dind bir bilim olarak
tasavvur etmekle byk bir tehlikeyi gze alm olur. Bak as ar
ptlmt, nk simya eserlerinde dorulanan gzlem ve deney r
neklerini olabildiince geni biimde sergilemeyi isteyen tarihyazcs
12

NSZ

bilimsel zihniyetin balangcn ele veren kimi metinlere ar bir


nem atfederken, aslnda simya asndan ok daha deerli olan baka
metinleri stnkr gemi, hatta gz ard etmiti. Baka bir deyile
simya yazlar, ait olduklar kuramsal evrene gre deil, XIX. ya da
XX. yzyl kimya tarihilerinin kendi deer leine , ksaca deneysel
bilim evrenine gre deerlendiriliyordu.

Bu kitab byk bilim tarihisine atfediyoruz: 1925-1932 ylla


r arasnda almalarmz tevik edip ynlendiren Sor Paraphulla
Chandra Ray, Edmund von Lippmann ve Aldo Mieli. Rumence yaym
lanm iki kk kitapta, Asya Simyas (Bkre, 1935 (Kabalc, 2002})
ve Babil Simyas ve Kozmolojisi nde (Bkre, 1937 (Kabalc, 2002)) Hint,
in ve Babil simyalar konusundaki dosyann esasn sunmutuk. !lk
kitabn kimi paralar Franszcaya evrildi ve Yoga konulu bir mo
nografide basld; 1 Babil Simyas ve Kozmolojisi nin yeniden gzden gei
rilip geniletilmi bir ksm 1938 ylnda ngilizce olarak Mettalurgy,

Magic and Alchemy balyla (Zalmoxis, I, s. 85-129 ve ayr olarak


Cahiers Zalmoxis'i n ilk cildinde) yaymlanmtr. Bu kitapta nceki in
celemelerimizde kullandmz malzemenin ounu yeniden kullan
dk, bu arada 1937 ylndan bu yana yaplan almalar , zellikle in
simya metinlerinin evirilerini, Ambix dergisindeki makaleleri ve
profesr C. G. Jung'un yaynlarn dikkate aldk. Bundan baka baz
blmler ekledik ve kitab konuyla ilgili imdiki grlerimize uy-

Kr.

Yoga. Essai sur les origines de la mystique indienne, Paris-Bkre 1 936, s.


Aynca bkz. Le Yoga. Immortalite et Liberte, Pais, 1 954, s. 2 74-

254-275.
'
291 .

13

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

gun olarak batan sona yeniden yazdk. Dipnotlar olabildigince azalt


tk. Temel kaynakalar ve sorularn son hali ve konunun kimi zel
ynleri hakkndaki tartmalar kitabn sonunda ksa ekler olarak yer
almtr.
Bu yapt New York'taki Bollingen Vakf nn aratrma bursu saye
sinde bitirebildik. Kurumdaki mtevelli heyeti yelerine kranlar
mz iletiyoruz. Ascona'da kurdugu Archiv fr Symbolforschung'un
zengin koleksiyonunu cmerte hizmetimize sunan dostumuz Olga
Froebe-Kapteyn'e; aratrmalarmz kolaylatrp belgeleri tamamla
maya katkda bulunan dostlarmz Dr. Hemi Hunwald, Marcel Leibo
vici ve Nicolas Morcovescou'ya en iten teekkrlerimizi bildiriyo
ruz. Dr. Rene Laforgue, Delia Laforgue, Dr. Roger Godel ve Alice
Godel sayesinde Paris'teki ve Yal d'Or'daki evlerinde alabildik; bu
rada onlara kranlarmz sunmak istiyoruz. Nihayet bir kez daha bu
yaptn Franszca el yazmasn okuyup dzeltme iyiliginde bulunan
sevgili dostumuz Dr. jean Gouillard'a, yllardr metinlerimizi dzel
tip iyiletirmek iin harcadg abalarn karlgnda duydugumuz
minnettarlg ifade etmekte zorlanyoruz. Kitaplarmzn Franszca
olarak baslmas ksmen onun sayesindedir.
Yal d'Or, Ocak 1956

14

lkinci Bask lin Not

Uzunca bir sredir bu kk kitab yeniden gzden geirip gn


celletirmek istiyorduk. Ancak bir yazar her zaman kendi yaptna ha
kim olamayabiliyor. Daha iyisini yapamadgmz iin eksik bilgileri
tamamlamak ve birok incelemedeki yeni tarihli kaynaka ile 1 970 ve
1975 ylnda Chicago niversitesi'nde verilen iki seminerde yer alan
bilgileri 1 incelemekle yetindik. Bu aratrmalarn sonular bu yeni
basma eklendi.
Konuya teknikler ve bilimler tarihi asndan yaklamam olsak
da ok sayda uzman yaklammz olumlu degerlendirdi. Bu uzman
lar antik kimya tarihileri olan R. P. Multhauf ve A. G. Debus, inbi
lim tarihileri ] . Needham ve N. Sivin, Bat simyas ve eczaclig ta
rihisi W. Schneider, Islam bilim tarihi uzman S. H. Nasr ve pan
sofya<t> uzman W. E. Peuckert gibi ok eitli bilim adamlar oldu
gundan honutlugumuz daha da artmaktadr.
Chicago niversitesi, Kasm 1976

Bkz. History of Religions, Vlll, 1968, s. 74-88; X, 1 970, s. 1 78- 1 82; 'The
Myth of Alchemy."
.., Pansofya (pansofia [pan + sojhia {=hikmet}!): Evrensel ve ansiklopedik bilgi;
insan bilgisinin tmn kuatmay hedefleyen eser -yn.
15

Phoenix Basksna nsz<t>

Bu kitabn Franszca basks 1 956'da yaymland ve lngilizce evi


risi 1 962'de basld. Birka yl sonra, History of Religions'da (say 8 ,
1 968, s . 74-88) "Demirciler ve Simyaclar'a Ek"r. balkl eletirel ve
bibliyografik bir mise au point' yaymland. Bu makale 1 968'deki Har
per Torchbook basmnda yer almtr. Kitabn bu yeni basmn
birtakm bask hatalarn dzeltmek iin frsat olarak deerlendirdik.
Son birka yl iinde in simyasyla ilgili olarak baz nemli
eserler yaymland; bunlardan ilki ve en nde geleni, Nathan Sivin'in

Chinese Alchemy: Preliminary Studies (Cambridge , Mass. , 1 968; benim


eletirim iin bkz. History of Religions 10 [1970] : 1 78-82) isimli

'"

Bu blm, kitabn lngilizce basksndan alnm ve (Not Pile birlikte) Ergun


Kocabyk tarafndan evrilmitir; bkz. The Forge and the Crucible. The

Ori

gins aru:I Structures of Alchemy, 2. bask, Franszcadan lngilizceye eviren


Stephen Corrin, University of Chicago Press, Chicago 1978 -yn.

Bu makale Trke baskya eklenmitir bkz. s. 2 0 1 -yn.


Sinema terminolojisine ait Franszca bir teknik terim olan mise au point,
odaklama anlamna geliyor. Yazar bu terimle konuyla ilgili yeni kaynaklara
ilikin yeni gelimelere odaklanmaktan sz ediyor olsa gerek -yn.

"

Demirciler ve Simyaclar'n Franszca orijinal metnini lngilizce evirisiyle kar


latnrken Eliade'nin bask hatalar dedii eylerin tesinde farkllklar
olduunu, ana metnin ve notlar blmnn kimi paragraf ve cmlelerinin
karldn ve Franszca baskda olmayan birka cmlenin eklendiini ve
Not P'nin tmyle yenilendiini grdk; ancak bu deiikliklerin ne kada
rnn Eliade tarafndan yapldyla ilgili herhangi bir aklamaya rastlaya
madk -yn.

16

PHOENIX BASKISINA NSZ

kitabdr; dier nemli bir eser ise joseph Needham'n, Science and

Civilization in Chzna'sdr (c. 5, ksm 2 ve 3, Cambridge, 1 974 ve


1 977) . Ayrca Rnesans ve Rnesans sonras simyas zerine bu tr
den tevik edici son kitaplar da hatrlatmak isterim: Allen G. Debus,

The Chemical Dream of the Renaissance (Cambridge, 1 968) ; Peter].


French, ]ohn Dee: The World of an Elizabethan Magus (Londra, 1 972);
Frances Yates, The Rosicrucian Enlightenment (Londra, 1 972), ] . W.
Montgomery, Cross and Crucible : johann Valentin Andreae (1586-1654),

Phoenix of the Theologians (Lahey, 1 973); R. ] . W. Evans, Rudolff II and


His World: A Study in Intellectual History, 1576-1612 (Londra, 1 975) ve
Betty ] . Dobbs, The Foundation of Newton's Alchemy (Cambridge,
1975). Ekler blmndeki Not P'de' onlarn bulgularn tarttm.
Konuya teknikler ve bilimler tarihi asndan yaklamam olsak
da ok sayda uzman yaklammz olumlu deerlendirdi. Bu uzman
lar erken dnem kimya zerinde alan tarihiler olan R. P. Multhauf
ve A. G. Debus, inbilim tarihileri ]. Needham ve N. Sivin, Bat
simyas ve eczacl tarihisi W. Schneider, lslam bilim tarihi uzma
n S. H . Nasr ve pansofya uzman W. E . Peuckert gibi ok eitli bi
lim adamlar olduundan honutluumuz daha da artmaktadr.

Bu ek blmn lngilizce basmda tamamen yeniden yazlmtr, biz de


ride bu yeni biimini esas aldk; bkz. s. 253 -yn.
17

evi

DEMlRClLER VE SMYACILAR

Meteoritler ve Metalurji

eteoritlern etkileyiciligi besbeUidir: "Yukardan," gkten gel


.
dkler n goksel
kutsallga attler. Bell br dnemde ve k

mi kltrlerde ggn tatan oldugu bile dnlyordu. 1 Avustralya


yerlileri gnmzde hala gk kubbenin kaya kristalinden ya da gk
tanrnn tahtnn kuvarstan yaplm olduguna inanrlar. te yandan
gksel tahttan kopup geldigi dnlen kaya kristalleri Avustralyal
larda, Malakka Negritolarnda, Kuzey Amerika'da ve baka yerlerde
amanc erginleme trenlerinde zel bir rol oynar. 2 Sarawakl denizci
Dayaklarn dedikleri gibi bu "k talar" yeryznde olup biten her
eyi yanstr; amana hastann ruhunda ne olup bittigini, bu ruhun
nereye katgn syler. amann "gren" kii oldugunu, nk doga
st bir grye sahip oldugunu sylemeye gerek yok: aman mekan
da ve zamanda uzaklar "grr;" ayrca kutsiyeti olmayan kiilerin
gremeyeceklerini de ("ruhu," tinleri, tanrlar) grr. Erginleme s
rasnda mstakbel amann ii kuvars kristalleriyle doldurulur. Baka
bir deyile, gr yetileri ve "ilmi" ksmen de olsa gk ile girdigi

1 Kitabn sonundaki Not A'da baz bilgiler vardr; burada meteorit ve meta
lurjinin balangcna ilikin balca kaynakaya yer verdik.
Bu mitsel-ritel komplekse ilikin malzeme ve tartmalar iin bkz. Le Cha
2
manisme et les techniques archaiques de l'extase, s. 1 3 5 vd {Trkesi iin bkz.
amaizm, ilkel Esrime Teknikleri, ev. ismet Birkan, imge Yaynlan, Ankara,
1 999, s. 165 vd}.
19

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

mistik bir dayanmadan ileri gelir. 3


Gktalarnm dinsel adan ilk deerini ele alalm: Bu talar gk
sel kutsallkla ykl olarak derler, yani g temsil ederler. Mete
oritlere balanan bunca tapm ve hatta bu talarn tanryla e tutulma
s byk bir olaslkla buradan kaynaklanr: Talarda tanrnn "ilk ha
lini," dorudan tezahrn grrler. Troya'daki palladion'un doru
dan gkten dtne inanlrd ve kadim yazarlar ona tanra Athe
na'nm heykeli diye bakarlard. Yine Ephesos'taki Artemis heykelinin
ve Emesa'daki* Elagabalus<l> kozalann 4 gkten geldii dnlrd.
Phrygia'daki Pessinus meteoriti Kybele'nin imgesi olarak yceltilirdi;
bu ta sonradan, Delphoi kahinlerinin kehanetleri zerine, II. Kartaca
Sava'ndan ok ksa bir sre nce Roma'ya getirilmitir. Thespiai'de,
Eros un en eski temsili olan sert bir kaya ktlesinin yannda Praksite
les'in yapt bir tanr heykeli dururdu. 5 Baka rnekler de bulabiliriz
kolaylkla (en bilineni Mekke'deki Kabe'dir). Baz meteoritlerin tanr
alarla, zellikle (Kybele gibi) bereket tanralaryla bir tutulmas
dikkat ekicidir. Bu durumda kutsalln aktarmyla kar karyayz:
Gksel kken unutulmu bunun yerine dinsel bir kavram olan petra

3 Daha ileride baka bir kltrel dzeyde amana ayrcalklann kazandran


eyin kaya kristali deil metal olduunu greceiz. Sibirya'da amann ergin
lenmesi srasnda kemikleri demirle birletirilir, hatta demirden kemikler ta
klr (bkz s. 89)
' Emesa: Suriye'de kent. Bugnk Humus (veya Hims) kenti -yn.
.. Suriye'de Elagabal (el-Cebal, Yunan imlasyla Heliogabalos) ismiyle bilinen
gne tann -yn.
4
5

Herodianus, V, 3, 5.
Pausanias, IX, 2 7 , i.
20

METEORiTLER VE METALURJ[

genitrixa gemitir; talarn bereketi motifini ileride ileyeceiz.


Meteoritlerin gksel , yani eril nitelikleri de ayn lde kesindir;
nk sonralar insanlar kimi silekslere8 ve neolitik gerelere "yld
rmta," "yldrm dii" ya da "Tanr'nm baltas" gibi isimler ver
milerdir; bunlarn bulunduklar yerlere yldrm dtne inanlr
d. 6 Yldrm, Gk Tanr'nm silahdr. Bu tanr frtna tanrs tarafn
dan kovulunca, yldrm, Kasrga Tanrs ile Yer Tanras arasndaki

hierogami'ni n iareti haline gelmitir. Bylelikle Girit'teki yarklar ve


maaralarda bulunan ift azl baltalarn saysnn bu kadar ok ol
masn aklayabiliyoruz. Tpk yldrm ve meteoritler gibi bu balta
lar da yeri "yaryorlard;" baka bir deyile gk ile yerin birlemesi
ni simgeliyorlard. Eski Yunan'n en nl yarklarndan biri olan Del
phoi'un ad bu mitsel imgeye dayanyordu ; delphi kelimesi kadnn
reme organ anlamna geliyordu. Daha ilerde greceimiz zere,
baka pek ok simge ve lakap yeryzn kadnla zdeletirir. Ancak
bu benzetim, ncelii kozmosa veren bir tr arketipik model ilevi
gryordu . Platon a gre7 kavramsal olarak toprak kadna deil kadn
topraa yknr.
"llkeller" meteor demirini, yeryzndeki demir ieren madenleri
kullanmadan ok daha nce iliyorlard. 8 te yandan tarihncesi halk-

" petra 'genitrix: dourgan kaya-yn.


9

Sileks: llk kez paleolitik devirde kullanlan dayankl ve kolay ilenebilir ta


-yn.

Bkz. Not A'daki baz kaynaka bilgileri.

Menex. , 238a.

8 Kr.

G. F.

Zimmer, "The Use of Meteoric Iran by Primitive Man," ]ournal of

the Iran and Steel Institute, 1 9 1 6 , s. 306 vd. 1907 ylnda Zeitschift fr Ethno

logie'de balayan ve birka yl sren, ilkeller ve eski halklarn meteor demiri21

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

larn eritmeyi kefetmeden nce kimi madenleri ta gibi kullandkla


r, yani onlar ta aletlerin ham maddesi olarak grdkleri biliniyor.
Metalurjiyi bilmeyen kimi halklar da ok yakn tarihe kadar benzer
bir teknii uygulamlardr; meteor demirini sileks ekilerle iliyor
lar ve biimleri her adan ta aletlere benzeyen nesneler yapyorlar
d. rnein Grnland Eskimolar baklarn meteor demirinden ya
parlard. 9 Cortez, Aztek reislerine baklarn nereden aldklarm sor
duunda, ona gkyzn gstermilerdi. o Yucatan Mayalar ve Peru
lnkalar gibi Aztekler de yalnzca meteor demirini kullanyorlard: Bu
nedenle altndan daha deerli sayyorlard. Maden eritmeyi bilmiyor
lard. Arkeologlar Yeni Dnyann tarihncesi maden yataklarnda de
mirin izine rastlamamlardr. 1 1 Orta ve Gney Amerika'ya metalurj i
byk bir olaslkla Asya'dan gelmitir: Son aratrmalara gre bu
kaynak ou dnemi (orta ve ge dnem, M VIII. -IV. yzyllar) G
ney in kltrdr; ksaca sylersek bu kken aslnda Tuna'dr, n
k Tuna metalurjisi M IX-VIII. yzyllarda Kafkasya yoluyla in'e
kadar ulamt. 1c
Doudaki antika halklarnn da benzer grleri olduu grl
yor. Demir anlamn tayan en eski szck olan Smerce AN.BAR,
"gk" ile "ate" piktogramlarndan oluur. Szck genellikle "gk

ni kullanmalar konusundaki tartma, Montelius tarafndan zetlenmitir:


Prahistorische Zeitung, 1 9 1 3 , s. 289 vd. Kr. R. ]. Forbes, Metallurgy in Anti
quity, Leyden, 1 950 s. 401 vd.

9 Richard Andree, Die Metalle bei den Naturvlkem, s. 129- 1 3 1 .


o

T . A . Rickard, Man and Metals, c . !, s . 1 48- 149.


1 1 R . G. Forbes, Metallurgy in Antiquity, s. 40 1 .
1 2 R . Heine-Geldern, "Die asiatische Herkunft der sdamerikanischen Metall
technik" (Paideuma, V, 1 954), zellikle bkz. s. 41 5-416.
22

METEORiTLER VE METALVRJI

metali" ya da "yldz-metal" biiminde evrilir. Campbell Thompson


szcg "(meteoritin) gksel imegi" biiminde eviriyor. Demirin
Mezopotamya'daki diger ad Asurca parz illu'nun anlam tartmal g
rnyor. Kimi uzmanlar szcgn Smerce "ulu metal" anlamna

gelen BAR.GAL kelimesinden tredigini dnyor; 3 ancak ogu da


szcgn -ili ile bitmesi nedeniyle Asya kkenli oldugunu ileri sryor.

t4

Burada ok karmak bir konu olan eski Msr'da metalurji konu


suna egilmeyecegiz. Msrllar epeyce uzun bir sre yalnzca meteor
demirinden haberdardlar. Demir yataklar Msr'da XVIII. hanedan ve
Yeni mparatorluk dneminden nce kullanlma benzemiyor. s B
yk Piramidin (M 2900) ta bloklar arasnda ve Abydos'ta VI. hane
dana ait bir piramitte yer demirinden yaplm nesnelere rastlanm
tr; ama bu nesnelerin Msr kkenli olduklar kesin olarak belirlene
memitir. "Gk demiri" ya da daha dogrusu "gk metali" anlamnda
ki biz-n.pt terimi dogrudan onlarn meteorit kkenine iaret etmekte
dir. te yandan terimin nce bakr iin kullanlm olmas muhte
meldir_ o Hititlerde de ayn durum vardr: XIV. yzyldan kalma bir
metinde Hitit krallarnn "ggn kara demirini" kullandklar belirti
lir_ 7 Meteor demiri Girit'te Minos agndan (M 2000) beri bilin-

t3
14

W. Persson, "Eisen und Eisenbereitung in altester Zeit," s.

113.

Forbes, s. 463, Bork ve Gaertz erkezce bir kk nermilerdir; bkz. Forbes,


a.g.y. Btn bu konular ve Msr'da metalurjinin balangc konusu iin bkz.

Not A.
1 5 Forbes, s. 429.
tG
7

Kr. Forbes, s. 428.


Rickard, Man and Metals, I, s. 1 49.
23

DEMlRClLER VE SlMYACllAR

mekteydi ve Knossos mezarlarnda demir nesneler bulunmutur 18 De


mirin "gksel" kkeni Yunanca sideros szcgnde bulunabilir; szck
"yldz" anlamndaki sidus, -eris ve Letonca "parlamak" anlamndaki

svidu ve "parlak" anlamndaki svideti ile ilikilendirilmitir.


Bununla birlikte meteoritlerin kullanm tam bir "demir agn"
balatacak kadar degildir. Bu sre boyunca metal ok nadirdi (altn
kadar degerliydi) ve kullanm da ogunlukla ritel amalyd. lrsa
noglunun yaamnda yeni bir aamann, metal agnn balamas iin
madenlerin eritilmesinin kefedilmesi gerekmitir. zellikle demir
konusunda durum budur. Bakr ve tuntan farkl olarak demir meta
lurjisi ksa srede endstrilemitir. Magnetiti ya da hematiti eritme
nin srr bir kez kefedildiginde ya da grenildiginde byk miktarda
metal elde edilmekte gecikilmedi; nk yataklar ok zengindi ve i
letilmesi kolayd. Ancak yerden karlan demir gibi ilenmiyordu ;
ayrca bu bakr ve tuncun eritiliinden farkl bir ilemdi. Demir an
cak frnlar kefedildikten ve zellikle akkor haline getirilen metalin
"sertletirilmesi" teknigi gelitirildikten sonra ncelikli konuma ge
mitir. Bu metalurjinin endstriyel apta balangcn M 1 200-1 000,
yerini de Ermenistan daglar olarak belirleyebiliriz. Biraz nce gr
dgmz gibi demirn kaynag ister meteoritler olsun isterse yeryz
olsun, Mezopotamya da (Tel-Asmar, Tel-agar Bazar, Mari) , Anadolu'
da (Alacahyk) ve muhtemelen Msr'da III. binyldan itibaren bilini-

s Bkz. Not A Ancak demir endstrisi Girit'te byk bir neme sahip olma
mtr. Girit'te demir iiliiyle ilgili Yunan mitleri ve efsaneleri muhtemelen
Girt'teki !da Da ile ayn ad tayan ve gerekten de ok eskiye dayanan
gl bir demir endstrisine sahip Phrygia'daki dan birbirine kartrlma
sndan ileri gelmektedir; bkz. Forbes, a.g.y., s. 385.
24

METEORiTLER VE METALURJl

yor olmasna karn, demiri eritmenin srr Yakndogu zerinden Ak


deniz ve Orta Avrupa'ya yaylmtr.19 ok ge dnemlere kadar de
mir iiligi tun ag modelleri ve tarzlarna sadk kalmtr (tpk
tun agnn nce tarz olarak ta devrinin morfolojisini srdrmesi
gibi) . Demir; ss eyalar, muskalar ve heykelcikler biiminde gr
lr. Birok "ilkel" halkta hala var olan kutsal degerini uzun sre ko
rumutur.
Ne antik metalurjinin eitli aamalarndan ne de tarih boyunca
uyguladg etkiden sz edecegiz; yalnzca metaller agnda ve zellikle
demirin endstriyel zaferinden sonra bysel-dinsel kompleksleri ve
simgecilikleri belirlemeye alacagz. nk insanoglunun askeri ve
siyasi tarihine dahil olmadan nce "demir ag" tinsel yaratmlara yol
amtr. ogunlukla oldugu gibi, simge , imge ve ayin bir kefin ie
yarar uygulamalarn nceler ve kimi kez de , deyi yerindeyse , mm
kn klar. Atl sava arabas, ulam arac haline gelmeden nce ritel
gei trenlerinde kullanlmtr; stnde gnein simgesi ya da g
ne tanrsnn imgesi tanmtr. Zaten sava arabasnn "kefi" ancak
gne ark simgeciligi anlaldktan sonra mmkn hale gelmitir.
"Demir ag" dnyann grntsn degitirmeden nce insanoglu
nun tinsel tarihinde byk yanklar brakan ok sayda ayini, miti ve
simgeyi dogurmutur. Bilindigi gibi ancak demirin endstriyel baa
rsndan sonra insanlgn metalurji agndan sz edilebilir. Demirin
eritilmesi konusunda sonraki keif ve ilerlemeler btn geleneksel
metalurji tekniklerinin yeniden degerlendirilmesini saglamtr. De
mirin gnlk kullanma uygun hale gelmesini saglayan ey, yer altn
dan karlan demirin ilenmesidr.

1 9 Forbes, s. 41 7 vd.
25

DEMiRCiLER VE SIMYACllAR

Demek ki bu olayn ok nemli etkileri olmutur. Meteoritlerin


gksel kutsallgnn yan sra maden ve maden filizlerinin yersel kut
sallgyla kar karyayz. Demir metalurjisi dogal olarak bakr ve
tun metalurj isiyle ilgili teknik bululardan yararlanmtr. Neolitik
agdan beri (VI. -V. binyl) insann yer yzeyinde buldugu bakr za
man zaman kullandgn , ama bunu ta ya da kemik gibi iledigini,
yani metalin zelliklerinden henz habersiz oldugunu biliyoruz. ok
daha sonralar bakr starak ilediler; eriterek ileme tam olarak M
4000-3500'e kadar gider (el-beyd ve Uruk devirleri) , ancak henz
bir "bakr agndan" sz edemeyiz, nk ok az miktarda metal re
tilebiliyordu .
Sonradan demirin ortaya kmas, ardndan da endstride yaygn
lamas metalurji ayinleri ve simgelerini ok etkiledi. Demirle ilgili
ok sayda tabu ve demirin bysel kullanm, bu yaygnlamann ve
beraberinde baka "aglar" ve baka mitolojileri temsil eden tun ve
bakr geride brakmasnn sonucudur. Demirci ncelikle demiri ile
yen biridir ve gebelik hali -nk srekli ham metal bulmak, sipa
ri almak iin yer degitirir- sayesinde baka halklarla ili dl olur.
Demirci; mitolojileri, ayinleri ve metalurji srlarn yayan balca
kii haline gelmitir. Btn bu olgular bizi muazzam bir tinsel evrene
gtryor, ite sonraki sayfalarda bu evreni sunmaya alacagz.
Genel bir grnmle balamak hem zor hem de tehlikeli olacak
tr; metalurji evrenine kk admlarla yaklaacagz. Baglak , kout
ya da hatta kart bysel-dinsel tasavvurlarla ilikili olan ok sayda
ayini ve mysteria'y grecegiz . Aratrmamzn ana hatlarn belirle
mek zere bunlar ksaca sralayalm. Demir dkmnn ritel ile
vini , demircinin paradoksal durumunu ve by (atee hakim olma) ,
demirci ve gizli topluluklar arasndaki ilikileri gsteren bir dizi bel26

METEORiTLER VE METALURJI

ge sunacagz. te yandan maden ve metalurji hakkndaki aratrmalar


bizi Yeryz Ana, madenler alemi ve bu alemin aletlerinin cinsiyet
leri, metalurji, jinekoloji ve ebeligin karlkl ilikileriyle ilikili
zgl tasavvurlara dogru gtryor. Ilk bata metalurjistin ve demir
cinin evrenini daha iyi anlamak iin bu tasavvurlardan bazlarn se
rimleyecegiz . Metallerin kkenleriyle ilgili mitler konusunda, bir
tanrnn kurban edilmesi ya da kendi kendini kurban etmesi yoluyla
yaratl kavramn, tarm mistisizmi, metalurji ve simya arasndaki
ilikileri ve nihayet dogal byme , hzlandrlm byme ve "m
kemmellik" fikirlerini kapsayan mitsel-ritel btnlerle karlaaca
gz .

27

Demir a Mitolojisi

emirin kutsall konusu stnde durmayacaz. Demir ister


gkten dm olsun isterse topran barndan sklp aln

m olsun, her durumda kutsal glerle ykldr. Metale hrmet

en

yksek kltrlerin halklarnda bile korunmutur. Malezya krallar k


sa sre ncesine kadar "boinanca dayal bir korkuyla kark olaa
nst bir sayg" duyduklar kutsal bir demir parasn zerlerinde ta
rlard. 1 Metalleri ilemeyi bilmeyen "ilkeller" iin demir gereler
ok daha saygdeerdi: Hint'in arkaik halk Bhiller, komu kabileler
den edindikleri ok ularna ilk rn sungusunda bulunurlard. 2 Bir
nesne "fetiizmi ," kendi iinde ve kendisi iin bir nesneye tapnma ,
ksaca bir boinan sz konusu deildi; burada tandk evrene ait ol
mayan, "baka yerlerden" gelen, dolaysyla bir te dnya iareti, a
knln az ok bir imgesi olan yabanc bir nesneye duyulan sayg
vardr. ok uzun sreden beri yer demirini kullanmay bilen kltr
ler iin uras kesindir: Onlarda o masals "gksel metal" ans, meta
lin oklt niteliklerine olan inan sregelmitir. Sinal Bedeviler mete
or demirinden bir kl yapabilen kiinin savata yara almayacana
ve btn dmanlarn alt edeceine inanrlar. 3 "Gksel metal" yere

Aktaran: W. Perry, A. C Kruyt The Children of the Sun, Londra, 1922, s. 39 1 .

R . Andree, Die Metalle bei den Naturvlkem, s. 42.

3 W. E. jennings-Bramley, The Bedouins of the Sinai-Peninsula, Filistin Keif


Fonu, 1906, s. 27. Aktaran: R. Eisler, "Das Qainzeichen," Le Monde Oriental,
28

DEMiR AGI MiTOLOJiSi

yabancdr, yani "akndr," "yukardan" gelmektedir: Bu yzden g


nmzde bir Arap iin dogas geregi bir harikadr, mucizeler yarata
bilir. Belki de insanlarn yalnzca meteor demirini kullanabildikleri
aga ait mitlemi bir an sz konusudur ve bu, aknlgm bir imgesi
olarak grlmtr; nk mitler insanlarn olaganst yetilerle ve
glerle donatldklar, neredeyse yar tanr olduklar o masals agn
ansn korur. O zaman, mitsel "bir zamanlar" (illud tempus) ile tarih
sel zamanlar arasnda bir kesinti vardr ve geleneksel tinselllk dze
yinde her tr kesinti "d" sayldgndan, yok olan bir aknlga
iaret eder.
Demir epeyce ileri ve karmak bir kltr tarihine sahip olan
halklarda bile olaganst bir bysel-dinsel neme sahiptir. Plinius,
demirin noxia medicamenta (zararl ilalar) ve adversus nocturnas lim
phationes'e (gece buhranlarna} kar etkili oldugunu yazyordu. 4 Ben
zer inanlar Trkiye'de, Iran'da, Hindistan'da, Dayaklarda ve diger
lerinde de vardr. 1 907 ylnda, ] . Goldziher demirin demonlara kar
kullanlmasyla ilgili bir ygn belge toplad. Yirmi yl sonra S. Se
ligmann kaynaklarn saysn on kat artrd; dosya usuz bucaksz ha
le geldi. zellikle baklar demonlar uzaklatrr. Avrupa'nn kuzey
dogusunda demir nesneler ekini hem kt havaya hem de kem gzle

re kar korur. 5 "Metal aglar" arasnda tarih olarak en sonuncu ol


mann ayrcalgyla stn gelen demir agnn byk lde kaybol
mu mitolojisi; adetlerde, tabularda ve ogunlukla hi sorgulanmayan

29, 1 929, S. 48- 1 1 2, S. 55.


4 Natura/is historia, XXXIV, 44.
5 Demirin byde, tarmda, halk hekimligindeki vs rol hakknda bkz. Not
B'deki bilgiler.
29

DEMiRCiLER VE SIMYAClLAR

"boinanlarda" hala yaamaktadr. Ancak tpk demirciler gibi , de


mir de paradoksal niteliini korur; zira "eytani" ruhu da somutla
trabilir. Birok yerde. belli belirsiz bir ekilde, demirin yalnzca uy
garlk yoluyla (yani tarm yoluyla) zaferi deil, sava yoluyla stn
l de temsil ettii grlr. Kimi kez askeri zafer, eytani zaferin
yerini alr. Va aggalar iin demir, iinde yaam ve barn dman

olan sihirli bir g barndrr. 6

Demirci aletleri de kutsal alana aittir. eki, krk, rs canl,


mucizevi varlklar olarak grlr; bunlarn, demircinin yardm ol
madan kendi bysel-dinsel gleriyle ileyebildiklerine inanlr. To
golu demirciler, aletleri iin "eki ve ailesi" der. Angola'da ekice ta
plr, nk tarm iin gerekli aletler ekile yaplr; eki bir prense
gsterilen saygy, bebee gsterilen zeni grr. Demiri bilmeyen,
dolaysyla ilemeyen Ogoweler, komu kavimlerdeki demircilerin
krklerine taparlar. Mossengereler ve Ba Sakateler demirci ustasnn
asaletinin krnn iinde younlam olduuna inanrlar. 7 Ocakla
rn yapm ise srlarla doludur ve bal bana bir ritel oluturur
(Bkz. daha ilerde, s. 61 vd).
Btn bu inanlar metallerin kutsal gcyle snrl kalmaz, aletle
rin bysn de ierecek ekilde geniler. Alet yapma sanat -ya tan
r ya da demon olan- insanst bir varln iidir (nk demirci de
ldrc silahlar yapar). Ta devri zamanlarna ait eski mitoloji ka
lntlar byk bir olaslkla metallerle ilgili mitolojiye eklenmi, on
larla kaynamtr. Tatan alet, el baltas gizemli glerle yklyd-

6 Walter Cline, Mining and Metallurgy in Negro Africa, Paris, 1 937, s. 1 1 7.


7 R. Anree, a. g. y., s. 42; W. Cline, Mining and Metallurgy in Negro Africa, s. 1 24;
R. ]. Forbes, Metallurgy in Antiquity, s. 83.
30

DEMiR ACI MiTOLOJiSi

ler: Tpk yldrm gibi arpyorlar, yaralyorlar, kvlcm karyor


lard. Yldrm gibi ldrc ve iyiliki olabilen ta silahlarn para
doksal bys, metalden yaplm yeni gerelere aktarlm ve ycel. tilmitir. Ta devri zamanlarndaki baltann mirass olan eki, g
l tanrlarn, frtna tanrlarnn simgesi haline gelir. Bylelikle frt
na ve tarmsal bereket tanrlarnn neden demirci tanrlar olarak d
nldn anlyoruz. Kouang-si'li T'ou-jenler, tanr Dantsien San'a
kei kurban ederler; nk bu tanr kei kafalarn rs olarak kulla
nr. Dantsien San frtna srasnda demiri, kurban edilen hayvann
boynuzlar arasnda dver; imekler ve kvlcmlar saana balar
ve demonlar alt eder. Tanr demirci klnda insanlar ve ekinleri
korur. Dantsien San bir frtna tanrsdr ve Tibetli dam-can a, yani
bir keiyi binek olarak kullanan ve kadim bir bon tanrs gibi gr
nen rDorje-legs(pa)'ya karlk gelir; tapm frtnayla, tarmla ve ke
iyle ilintilidir.8 Dogonlarda benzer bir durumla karlayoruz. Uy
garlatrc kahraman roln gksel demirci stlenir; gkten tohum
lar indirir ve insanlara tarm retir.
imdilik u mitsel kesiti alalm: Frtna tanrlar yeryzn "yl
drmtalaryla" dverler; amblemleri ift tarafl balta ve ekitir;
bunlar gk ve yerin kutsal evliliinin iaretidir. Demirciler rslerin
de demir dverken, kudretli tanrnn yapt ilk ie yknrler; as
lnda onlar bu tanrnn yardmclardr. Tarmsal bereket, metalurji
ve alma etrafnda rlm btn bu mitoloji yakn tarihlidir.
mlekilik ve tarmdan sonra gelien metalurji, avclk-toplayclk
evrelerinde de var olan gk tanrnn, sonunda dlleyici Er, yeryz-

8 D. Schrder, "Zur Religion der Tujen," Anthropos, 1952, s. 828 vd; H Hoff
mann, Qellen zur Geschichte der tibetischen Ban Re ligi on, Mainz, 1 95 1 , s. 164.
31

DEM1RC1LER VE SiMYACILAR

nn Ulu Ana snn kocas, gl Tanr tarafndan kovulduu , tinsel


bir evrenin sistemi iine sokulur. Bu durumda sz konusu dinsel d
zeyde yce bir gksel Varlk tarafndan gerekletirilmi yoktan var
etme fikri glgede kalm, yerine kutsal evlilik ve kanl kurban yo
luyla yaratl fikri gemitir; hatta yaratl kavramnn reme kavra
mna doru evrildiini bile grebiliyoruz. Bu nedenle metalurji mito
lojisinde ritel birleme ve kanl kurban motifleriyle karlayoruz.
Yaratln bir kurban etme ya da kendini kurban etme eylemiyle
balad dncesinin "yeniliini" iyi anlamak gerekiyor. nceki
mitolojiler zellikle tanrnn biimlendirdii ezeli bir cevherden ya
da yoktan yaratlma trn ieriyorlard . Btn yaratln -hem ev
renin hem de insann yaratlnn- koulu olarak kanl kurbann ne
gemesi insan ile kozmos arasndaki elemeyi glendirir (nk ev
ren de bir ilksel devden, bir Devadam'dan tremitir) ; ama zellikle
yaamn ancak kurban edilen baka bir yaamla balayabilecei fikrini
getirir. Bu tr kozmogoni ve antropogoni dncelerinin ok nemli
sonular olacaktr: nceden bir kurban sunmadan hibir "yaratmn"
ya da "retimin" gerekleemeyecei dncesine ulalacaktr. rne
in inaat ayinlerini ele alalm; bu yolla kurbann "yaam" ya da "ru
hu" binaya aktarlm olur; bina da ayn nedenle sunulan kurbann ye
ni bedenidir, mimari bedenidir.9
Marduk, evreni ldrd deniz canavar Tiamat'n bedeninden

9 Kr. M. Eliade, "Matre Manole et le Monastere;" De Zalmoxis a Gengiz-khan,


Paris, 1 970, s. 162 vd. Bu fikir, ok neml bir eyi, ounlukla da kendi
bedenlerini kurban etmeden hibir eyin yaratlamayaca dncesi bii
minde hala srmekterdir. Her tr ura nihayetinde kendni kurban etmeyi
gerektirir.
32

DEMiR AGJ MlTOLOjlSI

yaratmtr. Benzer motiflere baka yerlerde de rastlarz: Cermen mi


tolojisindeki dev Ymir, tpk in ve Hint mitolojilerindeki P'anku ve
Purua gibi, ilksel maddeyi olutururlar. Purua'nn anlam "in
san"dr, bu da gsteriyor ki, kimi Hint geleneklerinde "insan kurban
etme" kozmogonik bir ileve sahipti. Ancak byle bir kurban ilkr
nektir: Kurban edilen insan, ezeli, tanrsal Devadam' cisimletiriyor
du. Kurban edilen hep bir tanr, insan klndaki bir tanrdr. Bu
simgecilik insann yaratlyla ilgili mitolojik gelenekleri olduu ka
dar yenebilir bitkilerin kkenine ilikin mitleri de ortaya koyuyor.
Marduk insan yaratabilmek iin kendini kurban eder: "Kanm kat
latracam, kemik yapacam. lnsan yapacam, tastamam insan
olacak. . . lnsan yapacam, yeryznde yaayacak . . . " Bu metni ilk kez
eviren King, metni Berosius'un (M IV. yzyl , Yunanca kaleme aln
m ok deerli, ama kaybolmu bir Kaide tarihinin yazar) aktard
Mezopotamya yaratl geleneine yaklatrmaktadr: "Ve Bel topran
ekinsiz ama verimli olduunu grnce tanrlardan birine [Bel'in] kafa
sn kesmesini, akan kan toprakla kartrmasn, bundan havay so
luyacak insanlar ve hayvanlar yapmasn emretti. " 1 0 Benzer kozmogo
nik fikirler Msr'da da vardr. Btn bu mitlerin derin anlam ak
tr: Yaratl bir kurbandr. Yaratlana can vermek iin ona kendi ya
amn (kan, gzyan, ersuyunu, "ruhu ," vb) aktarmak gerekir.
Bu motife bal baka bir mit dizisi, bir tanrnn ya da tanrann
kendini kurban etmesiyle oluan yenilebilir bitkileri anlatr. nsann

King, The Seven Tablets of Creation, s. 86, aktaran: S. Langdom, Le Poeme du


Paradis, du Deluge et de la Chute de l'homme, s. 33-34. Aynca bkz. Edouard
Dhorme, Les Religions de Babylonie et d'Assyrie, Paris, 1 945, s. 302,307. Bu
kozmogonik gelenekler ve koutluklar konusunda bkz. Not C.
33

DEMiRCiLER VE S!MYAC!L\R

hayatta kalabilmesi iin tanrsal bir varlk -bir kadn, bir gen kz,
bir erkek ya da bir ocuk- kendini kurban eder: Gvdesinden farkl
trden besleyici bitkiler kar. Bu mit, dnemsel olarak kutlanmas
gereken ayinlerin modelidir. Ekinin bereketi iin insan kurban etme
olgusunun anlam budur: Kurban ldrlr, paralanr, paralan be
reket saglasn diye topraga salr. 1 1 u halde -biraz sonra grecegi
miz gibi- kimi geleneklere gre metaller de kurban edilmi yan tan
rsal bir ezeli varlgn kanndan ya da etinden kmtr.
Bylesi kozmolojik tasavvurlar insan-evren elemesini glendi
rir ve birok dnce bu elemeyi farkl ynlere dogru ynlendirip
derinletirir. Bunun sonucunda bitkisel ve madensel dnya gibi ev
releyen dnyadaki ara gerelerin "cinsiyet kazanmas" olgusu ge lir.
Bu cinsel simgecilikle dogrudan iliki iinde olmak zere , yerin kar
nyla, dlyatagyla zdeletirilen maden yatagna ve embriyon bii
mindeki madenlere ilikin ok sayda imgeyi anmsatmamz gereke
cektir: Bu imgeler madencilige ve metalurjiye elik eden ritellere j i
nekolojik ve dogumsal bir anlam ykleyen imgelerdir.

11

Bu mitsel motil1er ve bunlardan kaynaklanan ayinler iin bkz. M. Eliade,

Dinler Tarihine Giri, 132. Aynca ayn yazar, "La Terre-Mere et les Hieroga
mies cosmiques," Eranos-jahrbuch, XXII, 1 954, s. 87 vd; Mylhes, reves e t
mysteres'te yeniden baslmtr, Paris 1957.
34

Cinsiy et Kazanan Dn ya

itki dnyasnn "cinsiyet kazanmasndan" sz ederken, terimin


tam anlamn belirlemek gerekir: Bitkilerin remesiyle ilgili

gerek olgular degil, dnya ile mistik bir sempati deneyiminin sonu
cu ve ifadesi olan, "nitelikle ilgili" morfolojik bir snflandrma sz
konusudur burada. Kozmos zerine yansdnda onu "cinsiye t sahibi
yapan" Yaam fikridir bu. Kesin, "nesnel," "bilimsel" gzlemler me
selesi degildir, yaam bakmndan ve cinsellii , dourganl, lm
ve dirilii kuatan antropokozmik kader bakmndan evremizdeki
dnyann deerini tespit edebilme meselesidir. Ayrca arkaik toplu
mlarda insanlar bitkilerin yaamn "nesnel olarak" gzlemleyemez
lerdi. Mezopotamya'da yapay dllemenin, hurma ve incir aalarnn
alanmasnn kefedilmesi buna kanttr. Bunlar ok uzun sredir var
olan ilemlerdir; nk Hammurabi Yasalar'nda en az iki paragraf bu
konuyu yasaya balar. Bu tr faydal bilgiler sonradan lbranilere ve
Araplara gemitir. 1 Ama meyve aalarnn yapay olarak dllenmele
ri kendi bana etkili bir bahecilik teknii olarak grlmemiti: Bir
riteldi bu ve bitkisel verimlilii getirmesi nedeniyle insann cinsel
katlm da ayn ekilde sz konusuydu. Topran bereketiyle veya
zellikle tarmla ilikili orjilere dinler tarihinde ok sk rastlanr.2

1 Not D'deki genel kaynakaya baknz.


2 Bkz. Eliade, Dinler Tarihine Giri, 122, 139.
35

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

llemin ritel niteli;ini gstermek iin bir tek rnek yeterli ola
caktr: Limon ve portakal a;alarnn alanmas. lbn Vahiyye , Neba

tllerde Tarm adl kitabnda Mezopotamya, Iran ve Msr kyllerinin


adetlerini aktarr. Kitap kaybolmutur ancak lbn Meymn'un aktard
g blmlerden, Yakndoguda meyve agalarnn dllemesi ve alan
mas konusundaki "boinanlarn" niteligi anlalmaktadr. lbn Mey
mun, Yahudilerin komu halklarn zorunlu olarak alamayla birlikte
yaptklar orjilerden uzak durmak amacyla al a;acn limonunu
kullanmay yasakladklarn belirtir. lbn Vahiyye -bu tr imgeleri
yayan tek Do;ulu yazar da degildir- eitli bitkiler arasndaki garip
ve "do;aya aykr" alamalardan bile sz ediyordu (rne;in bir li
mon dal defne aacna ya da bir zeytin aacna alandnda zeytin
kadar kk limonlar elde edilebildi;ini sylyordu). Ama ann ay
ile gne arasndaki belirli bir uyum srasnda ritel olarak gerek
letirilmesi durumunda tutabilece;ini de belirtiyor. Ayini yle ak
lyor: "Alanacak dal ok gzel bir kzn elinde olmal, bu arada
adam onunla utan verici ve dogaya aykr biimde cinsel ilikide bu
lunmal; iliki srasnda gen kz dal a;aca alar." 3 Anlam ak: Bitki
dnyasnda "doaya aykr" bir bilemeyi sa;lamak iin "do;aya ay
kr" bir cinsel birleme gerekli klnmtr.
Burada belirtilmesi gereken ey udur: Byle bir zihinsel evren,
bitkilerin yaamnn nesnel olarak gzlenmesine izin verip bunu ko-

El-Filahat'n-Nebati. Bu eser hakknda daha fazla bilgi iin bkz. S. H Nasr,


Islam ve Ilim, ev. llhan Kutluer, insan, 1 989, s. 22 1 ; ayn yazar, Islamda
Bilim ve Medeniyet, ev. Nabi Avc vd, insan, 1 99 1 , s. 1 1 1 -yn.
3 S. Tolkowsky'nin derleyip yorumlad metinler, Hesperides. A History of the
Culture and Use of Citrus Fruits, s. 56, 129-130.
36

CiNSiYET KAZANAN DNYA

laylatran bir evrenden ok farkldr. Dogunun diger halklar gibi


Mezopotamyallar da bitki trleri iin "eril" ve "diil" szcklerini
kullanyorlard, ama byle bir snflandrma grnrdeki biimsel
zelliklere (insan cinsel organlaryla benzerlik) veya u ya da bu bit
kinin by ilemlerinde tuttugu yere gre yaplyordu. rnegin servi
ve adamotu (NAMTAR) "erildi", oysa nikibtu als (liquidambar orienta

lis) biimine ya da ona verilen ritel ileve gre "diil" ya da "eril"


olarak belirtiliyordu. 4 Benzer tasavvurlar kadim Hint'te de vardr; r
negin Caraka, 5 bitkilerin cinsiyetliligini bilir, ama Sanskrit termino
lojisi bu kefe yol aan ilksel sezgiyi hayli ak olarak vermektedir:
Bu, bitki trleriyle insann reme organlar arasnda kurulan benzer
liktir. 6
Grldg gibi burada Yaam olarak anlalan ve bu nedenle de
cinsiyete sahip bir kozmik gereklige dair genel bir kavramlatrmay
la ilgileniyoruz; cinsellik tm yaayan gerekliin zel iaretidir. Belir
li bir kltrel dzeyden itibaren "dogal" dnya gibi nesneler ve insan
yaps aletler dnyas, ksaca btn dnya cinsiyetli olarak karmza
kar. imdi verecegimiz rnekleri bu tr tasavvurlarn ok farkli
kltrel evrelerde yaygn oldugunu gstermek zere bilerek setik.
Kitaralar maden filizlerini "eril" ve "diil" diye ikiye ayrrlar: Eril
ler sert ve karadr ve yerin stnde bulunur; diiller yumuak ve kr
mzdr ve yerin altndan, maden ocagndan karlrlar; iki "cinsin"

4 R. Campbell Thompson, The Assyrian Herbal, Londra, 1934, s. XlX-XX.


5 Kalpsthiina, V, 3.
6 M. Eliade, "Cunostintele botanice in vechea lndie," Buletinul Societatii de Sti
inte dln Cluj, Vl, 1931, s. 234-235.
37

DEMiRCiLER VE SIMYACll.AR

karmas verimli bir kaynama iin kanlmazdr. 7 Hi kukusuz


nesnel olarak keyfi bir snflandrma vardr burada; nk madenle
rin ne renkleri ne de sertlikleri onlarn "cinsiyet" niteliklerine her za
man birebir uyar. Ancak nemli olan gereklie ilikin btnsel g
rt; nk ayini , yani "metallerin evliliini" doruluyor, bu evlilik
de bir "doumu" olanakl klyordu. Benzer fikirler eski in'de de be
lirlenmitir: Byk Yu, ilksel Dkmc, eril metalleri diillerden
ayrmay biliyordu . Bu nedenle kazanlarn, iki kozmolojik ilke olan
yang ve yin' le eletiriyordu. 8 in metalurji gelenekleri konusuna yeni
den dneceiz; nk metallerin evlilii devam ettirilmi ve simyada
ki mysterium conjunctionis'e doru genileyip bununla tamamlanm es
ki bir gddr.
Maden filizleri ve metallerden baka talar ve deerli talar da
"cinsiyetli' ydi . Mezopotamyallar bunlar biimlerine , renklerine ve
parlaklklarna gre "eril" ve "diil" olarak ayrrlard. Boson'un e
virdii bir Asur metninde "musa ta eril (formda) ve bakr ta diil
(formda)" ifadesi yer alr. Boson'un belirttiine gre, "eril talarn"
daha canl renkleri vardr; "diil talar" daha soluktur. 9 (Bugn bile
kuyumcular talarn cinsiyetini parlaklklarna gre belirlerler). Babil
ritel metinleriyle birlikte tuzlar ve maden filizleri iin de ayn snf
landrmay grrz; bu snflandrma tp metinlerinde korunmu
tur.

10

Maden filizleri ile talarn "cinsiyet" ayrm ortaa simya yaz-

7 Cline, Mining and Metallurgy in Negro Africa, s. 1 1 7.


8 Marcel Granet, Danses et Legendes de la Chine ancienne, Paris, 1 926, s. 496.
9
10

G. Boson, Les metaux et les pierres dans les inscriptions assyrobabyloniennes,


Mnih , 1914, s. 73.
R. Eisler, Die chemische Tenninologie der Babylonier, s. 1 1 6; Kunz, The Magic of
jewels and Charms, Philadelphia-Londra, 1 9 1 5 , s. 188.
38

CiNSiYET KAZANAN ONYA

larnda ve cevahirnamelerde de grlr: 1 1 rnein lapis judaicus "eril"


ya da "diil" olabilir.
Yahudi mistii ve tefsircisi Bahya ben Aer (. 1 340) unlar yaz
yordu: "Yalnzca hurma aalarnn erkei ve diisi deil, dier btn
bitki trlerinin, ayn ekilde madenlerin de erkei ve diisi vardr."
Madenlerin cinsiyetinden Sabatay Donnolo da (X. yzyl) sz eder.
Arap alim ve mistik lbni Sina (980 - 1 037) yle yazar: "Romantik ak

(el-k) insan trne zg deildir; gksel, elementlere ait, bitkisel ve


madensel olan her ey iin geerlidir ve bunun anlamn ne anlayabi
lir ne sezebiliriz; aklama giriimleri de olguyu daha fazla karart
maktan bakz. bir ie yaramaz." 1 2 Metaller iin dnlen "romantik
ak" kavram, daha nce de cinsiyetli olular ve evlenebilmeleri fik
riyle hazrlanm bu "canlanma" dncesini mkemmel biimde pe
kitirir.
Aletler de cinsiyetliydi. lbn er-Rumi yle diyordu: "En iyi silah
hangisidir? Eril keskin az ve diil metal gvdesi olan iyice bilen
mi tek bir kl. " 13 Araplar sert demire "erkek" (zeker), yumuak de-

1 1 Suriye smya metinlerinde "diil magnezyadan" sz edilir, von' Lippmann


(ed.), Entstehung und Ausbreitung der Alchemie, 1, s. 393. Cevahirnamelerde
talann "cinsiyetliligi" iin bkz. Julius Ruska, Das Steinbuch des Aristoteles, He
idelberg, 1 9 12, s. 18, 165. Klasik antikag tasavvurlarnda madenlerin cinsi
yetliligi iin bkz. Nonnos, Dionysiaca, (ed Loeb, Classical Library), !, s. 8 1 .
Antikag ve Hristiyan tasavvurlannda "canl ta" konusunda bkz. ] . C.
Plumpe, "Vivum saxum, vivi Lapides," Traditio, !, 1943, s. 1 - 14.
1 2 Bkz. Salomon Gandz, Artificial Fertilization of Date Pals in Palestine and Ara
bia, S. 246.
1 3 F. W. Schwartzlose, Die Wdffen der alten Araber aus ihren Dichtem dargestellt,
s. 1 4 ; kr. E. von Lippmann, Entstehung und Ausbreitung der Alchemie, I, s.
403. in'de cinsiyetli kllar iin bkz. Granet, Danses et Legendes, s. 496.
39

DEMiRCiLER VE SIMYACI!AR

mire de "kadn" (nsa) derler. 14 Tanganyika demircleri ocaga ok sa


yda delik aarlar. En geniine "ana" (nyina) derler; "kzdrma sonun
da erimi metal kpg, cruf, kzgn maden filizi vs buradan kar
lr. Karsndaki delik is'dir (baba); en iyi krklerden biri buraya
yerletirilir; ortada bulunanlara aana (ocuklar) denir. " 1 5 Avrupa me
talurji terminolojisinde sr eritilen ocaga (Schmelzofen) "dlyatag ,"
"ana ggs" (Mutterschoss) denirdi. Atei (metalurjide, dkmde , pi
irmede vb) kullanan insann bu ugra ile ana rahminde embriyonun
bymesi zde saylmtr; bu durum Avrupa sz dagarnda varlg
n belli belirsiz srdrmektedir (kr. Mutterkuchen , "plasenta ;" Kuc
hen, "pasta"). 1 6 Dlleyip dogunan talarla ve yagmur talaryla ilgili
inanlar byle bir zihinsel evrende ortaya kmtr. 1 7 Bunlardan n
ce daha arkaik bir inan vard: Petra genitrix inan.
Dayaklar saganak yagmura "erkek" yagmur derler. s Hanok Kitab

Davullar, anlar da cinsiyetlidir; kr., Max Kaltenmark, "Le Dompteur des


flots," Han-Hiue. Bulletin du Centre d'Etudes Sinologiques de Pekin, III, 1 948, s.
39, not 1 4 1 .
14 Leo Wiener, Afnca and the Discovery of Ameica, Philedelphia, 1 922, c. Ill, s.
11-12.
1 5 R. P. Wyckaert, "Forgerons paiens e t forgerons chretiens au Tanganyika,"
Anthropos, 9, 1 9 1 4, s. 372. Maona ve Alunda fnnlan kadn organ biimin
dedir; bkz. Cline , a.g.y., s. 4 1 .
16 R . Eisler, Die chemische Terminologie der Babylonier, s. 1 1 5.
17 Bkz. Eliade, Dinler Tarihine Gii'teki baz kaynaka bilgileri, 83, 84. Jine
kolojik {dourtucu} talar konusunda bkz. G. Boson, "[ metalli e le pietri
nelle inscrizioni sumero-assiro-babilonesi," Rivista di Studi Orientali, Ill , s.
4 1 3-414; B. Laufer, The Diamond, Chicago, 1 9 1 5, s. 9 vd.
18 A Bertholet, Das Geschlecht der Gottheit, Tbingen, 1 934, s. 23. Maddi
dnyann "cinsiyetlilii" ile ilgili der belgeler bu kk hacimli kitapta
40

CINSlYET KAZANAN DNYA

"Kozmik Sular ' yle ayrr (53:9- 1 0): "stteki su erkegin iini g
recektir; alttaki de kadnmkini." lrmagn besledigi kuyu erkekle kad
nn birlemesini simgeler. 1 9 Vedalar dnemi Hindistan'nda kurban
sunag (vedi) "dii" olarak, ritel ate (agni) de "eril" olarak grlr
d -"ikisinin birlemesi dl verir"di. Bir tek bavuru noktasna in
di:rgenemeyecek ok karmak bir simgecilik kompleksi karsnda
yz; nk vedi, tastamam "merkezin" simgesi olan Yeryz nn gbe
giyle (nabhi) bir tutulmutu. Ancak nabhi ayn zamanda Tanra'nn
20
rahmi anlamna da geliyordu. te yandan ate de cinsel birlemenin
sonucu ("dl") olarak grlyordu: Ate, bir ubugun (eril ge) bir
para odun stndeki yarkta (diil ge) gidip gelmesiyle (birleme)
1
ortaya kyordu. 2 Atee ilikin cinsel simgecilikle birok arkaik top
lumda karlarz. 22 Ancak btn bu cinsel terimler kutsal evlilige
dayanan bir kozmoloji tasavvurunu ifade eder. Dnyann yaratl
"merkezden" (= "gbek") itibaren balar ve diger btn "yapmlar" ve
"retimler" bu grkemli ilk modele yknerek, bir "merkezden" ba
layarak ortaya koyulmaldr. Atein ritel olarak retilmesi dnyann
doguuna yknr. Bu nedenle yl sonunda btn ateler sndrlr
(=kozmik gecenin yeniden yaratlmas) ve Yeni Yla girildiginde yeni
den yaklr (=kozmogoninin yinelenmesi, dnyann yeniden balama
s). Ate paradoksal bir nitelige sahiptir: kimi kez tanrsal kkenden
kimi kez de "eytani" kkenden kaynaklanr (nk kimi arkaik ina-

bulunabilir.

19 Zohar, cz. l 4b, ll, 1 52.


2 Kr. Satapatha-Brahmana, I, 9, 2, 2 1 .
2 1 Kr. Rg Veda, III, 29, 2 vd; V, ll, VI, 48, 5.
22 Bkz Not E'deki aklamalar.
.

41

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

nlara gre cadlarn cinsel organlarnda bysel olarak oluuverir


ler ); demircinin ayrcalklarn sunmadan nce bu bulank nitelige de
ginecegiz.
En effaf cinsel ve jinekolojik simgeciligin Yeryz Ana imgele
rinde oldugunu kolaylkla grebiliriz. Burada insanlarn topragn ze
rine dogmalaryla ilgili mitlerle efsaneleri anmsatmaya gerek yok .23
Kimi kez antropogoni embriyolojik ve dogumla ilgili terimlerle be
timlenmitir. rnegin Zuni mitlerine gre , ilk insanlar (gk ile yerin
kutsal evliliginden sonra) drt yeralt "magara-rahimden" en derinde
kinde yaratlmlardr. Mitsel ikizlerin rehberliginde bir "magara-ra
himden" digerine geerek yeryzne ularlar. Bu tr mitlerde yer
imgesi ana imgesini tamamyla kavrar ve antropogoni, ontojeni0 te
rimleriyle sunulur. Embriyonun olumas ve dogum, en derindeki
yeralt magara-rahminden yzeye kma olarak dnlen insanoglu
nun ilksel dogumunu yineler.24 Benzer inanlar; efsane, boinan ya
da basite egretileme klg altnda Avrupa'da da grlr. Her blge
nin ve neredeyse her kentin , her kyn bebek "getiren" bir kayas,
bir kaynag vardr: Kinderbrunnen, Kinderteiche, Bubenquellen , vb.<1>
Ama bizim zellikle madenlerin jinemorfolojik dogumuna ilikin
inanlar, yani, magaralar ile maden ocaklarnn Yeryz Ana nn rah
miyle zdeletirilmesini vurgulamamz gerekiyor. Mezopotamya'nn
kutsal nehirlerinin Ulu Tanra nn reme organndan dogdugu d-

23 Bkz. Eliade, Dinler Tarihine Giri, 87.


" Ontojeni: Bireyin kkeni ve geliimi -yn.
24 Zuni mitleri ve kout versiyonlar konusunda, bkz. Eliade, La Terre- Mere e t
les hieorogamies cosmiques, s. 60 vd.
"' ocuk emesi, ocuk gl, olan pnar -yn.
42

CiNSiYET KAZANAN DNYA

nlrd. Irmak kaynaklar da Yer'in vajinas olarak grlmtr. Ba


bil dilinde p kelimesi hem "rmagn kaynagn" hem de "vaj ina"y
ifade eder. Smercede buru, "vajina" ve "rmak" anlamna gelir. Babil
dilinde "kaynak" anlamndaki nagbu, lbranice "delme" anlamna gelen

nekebii ile akrabadr. lbranice "kuyu" szcg ayn biimde "kadn,"


"e" anlamnda da kullanlr. Msr dilinde bi sz "uterus" ve "maden
galerisi" anlamlarna gelir. 25 Ayrca magara ve kovuklarn da Yeryz
Ana'nn rahmine benzetildigini anmsatalm. Magaralarn tarihnce
sine uzandg kantlanan ritel rol, anneye mistik bir dn olarak
aklanabilir; magaralardaki mezarlar ve ayn yerlerde kutlanan er
ginleme ayinlerini de ayn biimde aklayabiliriz. Bu tr arkaik ku
rumlar uzun sreli olmutur. Helenizmin en kutsal sunaklarndan bi
ri olan Delphoi'un adnda delph (=uterus) kk korunmutur. W. F.
jackson Knight Sybilla kitaplarnn bulundugu yerde krmz topragn
oldugunu belirtiyordu : 26 Cumae , Marpessos kentleri yaknlarnda ve
Epiros'ta. u halde Sybilla kitaplar magara kltlerine sk skya bag
lyd. Krmz toprak Tanra nn kann simgeliyordu.
Benzer bir simge de gendi . Pausanias (II, 2 1 , I) Argos unQ delta
diye adlandrdg ve Demeter'in sunag olarak grlen bir yerinden
sz eder. Fick ve Eisler "geni" (delta) "vulva" anlamyla yorumlar
lar: Yorum bu terimin ilk degeri olan "ana rahmi" ve "kaynak" an
lamlar korunmak kouluyla geerlidir. Delta nn eski Yunanllarda
kadn simgeledigini biliyoruz; Pythagoraslar geni mkemmel bi-

25 W. F. Albright, "Some Cruces in the Langdon Epic," (/oum. Aneric. Orienl.

Sac., 39, 1 9 1 9 , 65-90),

s.

69-70.

26 Cumaean Gates, s. 56.


" Argos: Tanna Hera'nn kutsal kenti -yn.
43

DEMiRCiLER VE SIMYACllAR

imi nedeniyle , ama ayn zamanda evrensel verimliligin arketipini


temsil etmesi nedeniyle arche geneseoas olarak gryorlard. Benzer
bir gen simgeciligi kadim Hint'te de vard. 2 7
imdilik unu aklmzda tutalm: Kaynaklar, maden galerileri ve
magaralar Yeryz Ana'nn uterusuna benzetildiginden, Topragn
"karnnda" yatan her ey canldr, ama henz ana karnndadr. Baka
bir deyile ocaklardan karlan maden filizleri bir tr embriyondur;
yavaa byrler, sanki bitkisel ve hayvansal organizmalannkinden
farkl bir zamansal ritimleri vardr; yeraltnn karanlklarnda by
mekle kalmaz olgunlarlar da. Demek ki topraktan karlmalar,
vakti gelmeden yaplan bir ilemdir. Gelimeleri iin sre (yani za
mann jeolojik ritmi) verilse maden filizleri olgun, "mkemmel" me
tallere dneceklerdir. Minerallarin embriyon olarak grlmesi ko
nusunda biraz sonra baz kantlar sunacagz. Ancak imdiden maden
lerin gizemli geliim srecine mdahale eden madencilerin ve meta
lurjistlerin stlendikleri sorumlulugu tartabiliyoruz. Bu giriimlerini
her ne pahasna olursa olsun "hakl karmak" zorundaydlar ve bu
nun iin de metalurji ilemleri yoluyla dogann iini kendilerinin
yaptklar iddiasndaydlar. Metalurjist, metallerin byme srecini
hzlandrarak zamann ritmini hzlandryordu: Jeolojik tempo onun
tarafndan yaamsal bir tempo'ya dntrlmtr. nsann, Dogaya
kar tam bir sorumluluk iinde oldugunu savunan bu cretkar d
nce, simyacnn ugratg ii biraz olsun sezdirir.

2 7 Bkz. Not F.
44

Terra Mater. Petra Genitrix

alarla ilgili usuz bucaksz mitoloji iinde aratrmamz ilgi


lendiren iki inan var: Talardan domu insanlarla ilgili mit

ler ve talarla maden filizlerinin Yeryznn rahminde oluup "ol


gunlamalar" ile ilgili inanlar. Her ikisi de tan yaam ve bereket
kayna olduu, tpk kendisini douran toprak gibi onun da insana
yaam verdii, insanlar dourduu fikrini ieriyor.
ok sayda mitte ilk insanlarn talardan tredikleri sylenir. Bu
motif Orta Amerika'nn byk uygarlklarnda (lnkalar, Mayalar) ve
ayrca Gney Amerika'nn baz kavimlerinin geleneklerinde , Yunan
larda, Samilerde, Kafkasya'da ve genel olarak Anadolu'dan Okyanus
ya'ya kadar her yerde belirlenmitir. 1 Deukalion, dnyay insanlarla
doldurmak iin "annesinin kemiklerini" arkasna doru atyordu.
Yeryz Ana'nn bu kemikleri talard : Bunlar Urgrund'u, yani sarsl
maz gereklii, yeni bir insanln kaca rahmi temsil ediyorlard.
Tan hem mutlak gereklii, hem yaam hem de kutsall aklayan
arketipik bir imge olduuna ilikin kantlar, Ulu Tanra ya, matrix

mundi'ye edeer saylan petra genitrix'ten doan tanrlara ilikin ok


saydaki mitte bulunur. Eski Ahit, kadim Sami geleneinde yer alan
insanlarn talardan douuna ilikin fikri koruyordu ; ama Hristiyan
dinsel folklorunun bu imgeyi ok daha st bir anlamda Kurtarc'ya

1 Bkz. Not G.
45

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

uyguladgm grmek artcdr: Kimi Rumen Noel arklarnda lsa'


nn tatan dogdugu sylenir. 2
Ancak bizim zellikle zerinde durmamz gereken konu ikinci
gruptaki, -yerin "karnndaki" talar ve maden filizlerine ilikin- ina
nlardr. Kaya degerli talar dogurur. Zmrdn Sanskritedeki ad
"kayadan dogma" anlamnda amagarbhaja'dr; madenlerle ilgili Hint
risalelerinde zmrdn tpk "anasnn karnndaym" gibi, kayann
iinde oldugu sylenir. , Cevahirname nin (Degerli Talar Kitab) yazar
elmas kristalden ya fark ile ayrr; bu fark da embriyonolojik te
rimlerle ifade edilir: Elmas pakka'dr, yani "olgun," oysa kristal
kaccha'dr, yani "ham," tam gelimemitir. 4 te yandan benzer bir ta
savvur Avrupa'da XVII . yzyla kadar var olmutur. De Rosnel Le

Mercure indien'de 5 unu yazyor: "zellikle yakut maden yatagnda ya

va yava dogar; ilk olarak beyazdr, olgunlatka yava yava kr


mzlar; tamamen beyaz veya bir ksm beyaz bir ksm krmz ya
kutun bulunmamas bu nedenledir. . . Tpk ocugun ana kamnda an
nesinin kanyla beslenmesi gibi yakut da yle oluur ve yle besle
nir. "6 Bernard Palissy de madenlerin olgunlamasna inanyordu . Tp
k yeryzndeki meyveler gibi, diye yazyordu, madenler "olgunla-

2 Bkz. Not G. ilediimiz konu bakmndan verimlilik getiren talarla ilgili ina
nlan ve "ta kaydrma" ritellerini bir yana brakyoruz. Bunlarn anlam
aktr: G, gereklik, verimlilik, kutsallk kavramlar insann evresinde
gerek ve mevcut grnen eylerde cisimlemitir.
3 R. Garbe, Die indische Mineralien, Leipzig, 1882, s. 76.
4

G. F. Kunz, The Magic ofjewels and Charms, s. 134.

[Hint Merkr,] 1672, s. 12.


6 Aktaran P. Sebiliot, L.es travaux publics et les mines dans les traditions et les su
perstitions de tous les peuples, Paris, 1894, s. 395.
46

TERRA MATER. PETRA GEN!TRIX

tklarnda ilk dogduklarndaki renklerinden farkl bir renge sahip


olurlar. "7
Rosnel'in "annesinin kamnda annesinin kanyla beslenen" ocuk
imgesi ile maden yatagnda olgunlaan yakut imgesi arasnda kurdu
u benzerlik baz amanc inan ve ritellerde beklenmedik ekilde
dogrulanyor. megin eroki amanlar ylda iki kez bir hayvann
kanyla beslenmesi gereken bir kristale sahiptiler. Bu olmazsa krista
lin havaya uacag ve insanlara saldracag dnlyordu. Kristal
kan "itikten" sonra uslu uslu uyurdu. 8
Antikagda da belirlenen bir tasavvur olarak metallerin maden
yatagnn rahminde "bymesi" fikri madenlere ilikin Batl yazarla
rn speklasyonlarnda uzun sre varlgn korumutur.9 Cardano'
yle yazyor: "Daglar iin agalar ne ise metal maddeler de bundan
farkl degildir, onlarn da agalar gibi kkleri, gvdeleri, dallar ve
saysz yaprag vardr. " "Bir maden yatag toprakla kapl bir bitki de-

7 Aktaran: Gaston Bachelard, La Terre et les reveries de la volonte, Paris, 1 948,


s. 247.
8 Kr. ]. Mooney, Myths of the Cherokees, aktaran: Perry, The Children of the
Sun, s. 40 1 . Burada birok inann birlemesini gryoruz: amana yardm
eden ruhlar dncesine, "yaayan ta" dncesi ve amann gvdesinin
iine doldurulan byl ta kavram ekleniyor; kr. Eliade, Le Chamanisme,
s. 133 vd ve birok yerde.
9 zelikle kr., Robert Halleux, "Fecondite des mines et sexualite des pierres
dans l'antiquite greco-romaine," Revue belge de Philologie et d'Histire, 48,
1970, s. 16-25.
Gerolamo Cardano ( 1 5 0 1 - 1 5 76), ltalyan hekim, matematiki ve filozof.
Dnyay, dnyadaki nesneleri canl sayan ama ruhun lmszln kabul
etmeyen bir felsefi dnceye sahipti -yn.
47

DEMiRCiLER VE SIMYACllAR

gil de nedir?" 1 0 Bacon ise unlar yazar: "Eskiler Kbrs adasnda bir
tr demirden sz ederler; bu kk paralara ayrlp topraga gmlr
ve sk sk sulanrsa toprak altnda geliir ve her para ok daha b
yk hale gelir. " 1 1 Metallerin bymesiyle ilgili bu arkaik tasavvurla
rn sregelmesi yabana atlacak bir konu degildir; bunlar yzyllk
teknik deneyimlere ve aklc dnceye direnirler (bu, Yunan bilmi
nin kabul ettigi mineralojik kavramlarla dnmekten baka bir ey
deildir) . Bu tr geleneksel imgeler, madenler alemi zerine kesin ve
tam gzlemlerin sonularndan daha doru olamazlar m? Daha do
ru, nk bunlar aktaran ve bunlara nem veren, ta devrinin soylu
mitolojisidir.
Benzer bir nedenden dolay maden ocaklar faal kullanmn
ardndan dinlenmeye braklrd . Maden ocann, topran rahminin
yenileri dourmas iin zamana gereksinimi vard. Plinius, lspanya
galen* madenlerinin belli bir sre sonra "yeniden doduklarn" yaz
n
yordu Strabon'da da benzer tespitler yapar; 1 3 XVII. yzyl lspanyol
yazar Barba ayn konuya deinir: Tkenmi bir madenin az iyice
kapatlp 1 0- 1 5 yl beklenirse yataklarn yeniden oluturabilir. n
k, der Barba, metallerin dnyann yaratl srasnda yaratldklarn
dnenler fena halde yanlyorlar; metaller maden ocaklarnda "b
yrler. " 1 4 Byk olaslkla Afrika metalurjistlerinde de ayn dnce

'0

Les Livres de Hierome Cardanus, 1 556 evirisi, s. 106, 108, aktaran: G. Bac
helard, s. 244, 245.

1 1 Bacon, Sylva sylvarum, I I I , s. 1 53, aktaran G. Bachelard, s. 244.


12

Doal kurun slfr -yn.

Nat. Hist. , XXX!V, 49.


13 Cografya, V, 2.
14 Aktaran: P. Sebillot, Les travaux publics et les mines, s. 398.
48

TERRA MATER. PETRA GENITRIX

vard, bu da Transvaal'daki eski maden ocaklarnn agznn kapatlma


sn aklyor. 15
Maden filizleri "byrler," "olgunlarlar" ve toprak altndaki bu
yaam bitkisel bir degere sahiptir. Glauber gibi bir kimyac bile y
le dnyordu: "Metal son olgunluk noktasna gelir de artk toprak
tan beslenemezse ve topraktan karlmazsa bu hali kolaylkla yal,
bitkin bir insana benzetilebilir . . . . Doga bitkilerde ve hayvanlarda ol
dugu gibi metallerde de ayn dogum lm dngsn iletir. "1 6 Ber
nard Palissy'nin Recepte veritable par laquelle tous les hommes de la Fran

ce pourraient apprendre i multiplier et augmenter leurs tresor'da 1 7 yazdg gibi: "Tanr btn bu eyleri babo kalsnlar diye yaratmad. . . .
Yldzlar ve gezegenler babo degildir: Deniz srekli hareketlidir . . .
toprak da ayn ekilde babo degildir. . . . inde dogal olarak tke
nen eyleri yeniler ve tedavi eder; bir ekilde olmazsa baka bir e
kilde yeniden retir . . . . Yerin stndekiler dahil her ey, bir eyler
retmek iin alr; ayn ekilde topragn ii ve rahmi, retmek iin
var gcyle alr. " 18
u halde tpk Yeryz Ana'nn verimliligine bagl olan tarm gibi
metalurji de insanda bir gven ve hatta bir kibir yaratmtr: lnsan

15 Cline, Ajrican Mining and Metallurgy, s. 59.


1 6 Al:taran: G. Bachelard, a.g.:Y., s. 247.
1 7 Fransa'nn btn ahalisinin servetlerine servet katmalann salayacak hakiki re
ete, La Rochelle, 1 563.
18 Metin paralan u eserde kopyalanmtr: A Daubree, "La generation des
mineraux metalliques dans la pratique des mineurs du Moyen Age," (Joumal
des Savants, 1890, 379-392; 44 1 -452), s. 382. Maden konusundaki folklor
ve mitoloji iin bkz: Georg Schreiber, Der Bergbau in Geschichte, Ethos und
Sakralkultur, Kln ve Opladen, 1 962.
49

DEMIRC!LER VE SIMYACllAR

Dogann iine karabildigini, yerin rahminde gerekleen bymeyi


hzlandrabildigini hisseder. lnsanoglu yeraltndaki bu yava olgun
lama srecini degitirip hzlandrabilmektedir; bir bakma insan za

mann yerine gemitir. Bu durum karsnda XVIII. yzyldan bir yazar


unlar yazar: "Dogann ilk bata yaptg eyi, izledigi ilemleri takip
ederek biz de yapabiliriz. Karanlk yeraltnda yzyllar boyu yaptg
eyi ona yardm edip daha iyi koullar saglayarak bir anda yaptrtabi
liriz. Ekmegi nasl yapyorsak madenleri de yapabiliriz. Biz olmasak
ekinler tarlada olgunlamaz; degirmen olmasa bugday una dnmez,
un ise mayalanma ve piirme yoluyla ekmege dnmez. Nasl tarm
da ibirligi yapyorsak maden iinde de dogayla ibirligi yapalm, i
te o zaman nmze hazineler serilecektir. " 1 9
Grecegimiz gibi, simya ayn tinsel ufukta yer alr. Simyac Do
gann iini kaldg yerden srdrr ve tamamlar, ayn zamanda da
kendini "yaratmaya" alr. Ancak ortaag sonundaki metalurji ve
simya geleneklerinin birbirine karmas ilgintir. Bu konuda son de
rece degerli bir belgeye sahibiz: Konuyla ilgili yaymlanm ilk Al
manca kitap olan ve 1 505 ylnda Augsburg'da baslm Bergbchlein.
Agricola, Bergbchlein'i saygn hekim -non ignabilis medicus- Colbus
Fribergius'a atfeder. Fribergius, Freiburg'da madenciler arasnda ya
am ve ilgilendigi inan ve uygulamalar simyann g altnda yo
rumlamtr. Bu son derece nadir ve gizlerle dolu kk kitap (liber

admodum confusus, diye tanmlyor Agricola) A. Daubree tarafndan


Coblenz madenlerinden bir mhendisin yardmyla evrildi ve 1890
tarihli ]ournal des Savants'ta yaymland. Bu mineralojik gelenekleri

1 9 jean Reynand, Etudes encyclopediques, c. !V,


generation des ninerau.x netalliques, s. 384.
50

s.

487, aktaran: Daubree, La

TERRA MATER. PETRA GENITRIX

(der Bergverstanding) bilen Daniel ile gen madenci ra (Knappius


der ]ung) arasndaki bir syleiydi. Daniel raa madenlerin douu,
yataklarn yeri ve iletme teknikleriyle ilgili srlar aklar. "Metal
madeninin oluup bymesi iin bir dlleyici ile dourma ilemini
yapabilecek bir ey ya da maddenin gerekli olmas dikkate deerdir. -0
Yazar ortaada ok yaygn olan maden filizlerinin iki ilkenin, kkrt
ile cvann birlemesinden doduu inancm anmsatr. "Baka yazar
lar metallerin cvadan domadn, nk metal madeninin olduu
birok yerde cva olmadm ileri srerler; cva yerine nemli, souk,
smks , kkrt iermeyen bir madde vardr ki, topran teri gibi
dir ve kkrtle iftletirildiinde btn metaller yaplabilir. "21 "ste
lik cva ile kkrtn birlemesinde, bir ocuun oluup dogmasnda
ki gibi, kkrt eril tohum grevi grr, cva da diil tohumdur."22
Maden filizinin kolay domas iin "filizlerin dllendikleri maden da
marlar gibi kendine zg, doal nitelii olan bir yer gereklidir. " 23
"Ayrca uygun yollar ve yaklamlar gereklidir, bunlar sayesinde me
tal ya da madenin gc hayvan kl gibi doal bir kaba aktarlabi
lir. "24 Damarlarn yn ve eimi ana ynlere gre belirlenir. Berg
bchlein de gezegenlerin meLallerin oluumuna etkisi anmsatlr. G
'

m ayn etkisiyle oluur. Damarlar da ayn durumuyla belirlenen


"mkemmel yn 'le ilgili olarak az ya da ok gm ierir.-' Elbette

20 A Daubree, a.g.y. , s. 387. Kr. W. Pieper, Ulrich Rlein von Calnn und seine
Bergbchlein, Berlin, 1955.
2 1 Ag.y., S. 387.
22 Ay.
23 Ay.
24 Ay.
25

Ag.y. : s. 422.
51

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

altn madeni gnein etkisiyle oluur: "Bilgelerin fikrine gre altn,


olabilecek en temiz kkrtten dogmutur ve toprakta uygun bir ekil
de dzeltilip, ggn, zellikle de gnein etkisiyle iyice arndrlm
tr; yle ki altn atein yakp yok edebilecegi hibir zellige sahip de
gildir, ayrca atein buharlatrabilecegi herhangi bir neme de sahip
degildir . . . "26 Bergbchlein ayrca bakr cevherinin Vens gezegeni, de
mirin Mars, kurunun da Satrn etkisiyle olumasndan sz eder. 27

Bu metin nemlidir. X.V. yzyln ortasnda bir yandan madeni


embriyon olarak gren arkaik tasavvurdan, te yandan da Babil astro
loji kurgularndan ileri gelen madencilik gelenekleriyle ilgili bir b
tn sunmaktadr. Bunlar ise tpk Bergbchlein'de sz edilen cevherin
kkrt ve cva bileiminden olutugu yolundaki simyac dncede
oldugu gibi, Yeryz Ana'nn bagrnda metaller retme inancndan
daha sonradr elbette. Bergbchlein'de arkaik ve "halk" geleneginin Yeryz Ana'nm verimliligi- pay ile Babil kozmolojik ve astrolojik
gretilerinden kaynaklanan alimane gelenegin pay aka belirlen
mektedir. Oysa bu iki gelenegin birlikteligi lskenderiye ve Bat sim
yasnda da grlmektedir. Baka bir deyile simyann "tarihncesi
nin" en azndan bir blmn Mezopotamya kaynakl alimane gele
neklerde degil, arkaik mitlerde ve ideoloj ilerde aramak gerekiyor.
Daha nce de syledigimiz gibi, bu saygn miras maden filizleri
nin embriyon olarak tasavvurunu ieriyor. Uzam zerinde ok dag-

26 A.g.y., s. 44 3.
27 A Daubree, s. 445-446. Gezegenlerin metallerin olumas ve bymesine
etkileri hakknda baka metinler iin bkz. john Read, Prelude to Chemistry,
Londra, 1 939, s. 96 vd ve Albert-Marie Schmidt, La Poesie scientifique en
France au xvr siecle, Paris, 1 938, S. 321 vd.
52

TERRA MATER. PETRA GENITRIX

nk yerlerdeki ok farkl geleneklerin, Dogann amal oldugu yolun


daki inan iermesi ilgintir. Byme srecine kimse engel olmazsa
btn maden filizleri zamanla altna dnr. Batl bir simyac yle
yazyordu: "Doga amalarna erimesi iin hibir engel olmasayd b
tn rnleri retirdi. . . . Bu nedenle olmam metallerin dogumunu
dkler ve ucubeler olarak grmeliyiz; bunlar olgunlaamamlar
dr; nk Dogann ilerini tersine eviren bir ey olmu, elini kolu
nu baglayan bir direnile karlam, yapmaya alk oldugu hareket
leri yapamamasna yol aan engeller ba gstermitir. . . . Bylece yal
nzca bir Metal retmek istemi olmasa da birok metal yapmak zo
runda kalmtr. " Bununla birlikte yalnzca altn "istedigi gibi bir
dl" olmutur. Altn "onun meru ogludur; nk hakiki retim ola
rak bir tek altn vardr. "28 in'de metallerin dogal olarak bydkle
rine olan inan ok eskidir29 ve ayn inanc Annam'da, Hindistan'da,
Hint Adalar'nda da grrz. Tonkinli kyller "siyah tun, altnn
anasdr" derler. Altn dogal olarak tuntan dogmutur. Ama bu ba
kalam ancak tun, yerin rahminde uzun sre kalrsa gerekleebilir.
"Bylece Annamllar maden yataklarnda bulunan altnn orada yzyl
lar boyunca yavaa olutuguna ve toprak dibe dogru kazldgnda bu
gn altn olan yerde eskiden tun oldugunun grlecegine inanr
lar. "30 Metallerin hzla evrim geirmelerine ilikin fikir in'de M

28 Bibliotheque des Philosophies chimiques, M. ]. M. O. R., yeni basm, Paris, 1 741 ,


s. 17 4 1 . Aktaran G. Bachelard, La Terre et les revenes de la volonte, s. 24 7.
29 Bkz. zellikle joseph Needham, Science and Civilisation in China, c . III, Camb
ridge, 1 968, s. 639 vd.
30 jean Przyluski, "L'or, son origine et ses pouvoirs magiques," Bull. Ec. Fr. Ex
Or., 14, 1914, 1-1 61 ) , s. 3. Annam'da talarn yerden bittikleri ve by
dkleri inanc ok yaygndr; kr., R. Stein, ]ardins en miniature d'Extreme-

53

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

1 2 2 tarihli bir metin olan Huay-nan-tzu'da mevcuttur. Simyann ii

yalnzca metallerin bymesini hzlandrmakt : Tpk Batl meslekta


gibi inli simyac da zamann ritmini hzlandrarak dogann iine
yardm eder. Yeralt rahminde ylece braklrlarsa btn metaller al
tn olacaktr; ama bu yzlerce, binlerce yzyl srecektir. Tpk
"embriyonlar" (=maden filizlerim) metale dntren metalurjist gi
bi simyac da Yeryz Ana'nn rahminde balam olan byme ile
mini hzlandrarak bu ilemi abuklatrmay ve btn "sradan" me
talleri "soylu" metale, altna dntrmeyi hayal eder.
Bu arada altnn olaganst neminin dinsel nedenlere dayandgn
anmsatalm. Altn alet ya da silah olarak kullanlamaz olmasna kar
n insann kefedip kullandg ilk metal olmutur. Teknolojik dev
rimler tarihinde , yani ta devri teknolojisinin tun retimine, sonra
da demir ve ardndan elik endstrisine geite altn hibir rol oyna
mad. Dahas iletilmesi en zor madendi: 6- 12 gramlk bir damar
bulmak iin bir ton kaya karmak gerekiyordu. Geri nemli alv
yonlar ilemek daha kolayd ancak bunlar da ok az verimliydi: Bir
metrekp cruf karlgnda birka gram elde edilebiliyordu. Birka
ons altn elde etmek iin harcanan abayla karlatrldgnda bir pet
rol yatagnn iletilmesi daha basit ve kolayd. Bununla birlikte Fira
vunlar zamanndan beri insanlar ac ekseler de altn aramay srdr
mlerdir. Simgesel degeri, dinsel degeri Dogann ve insan varlg
nn kutsallktan arnmasna karn yok olmad.

Orient, s. 76.
31

Bkz. Homer Dubs'un evirdii metinler: The Beginnings of Alchemy, s. 7 1 -73.


Bu metin stad'n kendisine (Mencius'un ada, iV. yzyl) ait olmasa da
Tsou Yen okuluna ait olma olasl vardr; kr. Dubs, s. 74.
54

TERRA MATER. PETRA GENITRIX

XIV. yzyla ait bir simya kitab olan Summa Perfectionis'te unlar
okuyoruz: "Doann ok uzun bir sre zarfnda tamamlayamadn
biz ksa srede sanatmz sayesinde tamamlayabiliriz. "32 Ayn dn
ce, Ben johnson tarafndan The Alchemist adl oyununda aka sergi
lenmitir (II. perde, 2 . sahne). Kiilerden biri olan Surly, metallerin
bymesini hayvan embriyonuna benzeten ve tpk yumurtadan kan
civciv gibi, herhangi bir metalin de yerin rahminde balam olan ol
gunlama sreci sayesinde altn olabilecei yolundaki simya dnce
sini pek kabul etmek istemez. nk der Surly, "yumurta Doa tara
fndan belli bir sona yazgl klnmtr ve potansiyel olarak bir pili
tir." Subtle ise yle karlk verir. "Zamanlar olsa altna dnebi
lecek kurun ve baka metaller iin de ayn eyi sylyoruz." Bir ba
ka kii Mammon : "Bizim Sanatmz da bunu gerekletiriyor."33
Demek ki altnn "soyluluu," "olgunlam" olmasnn rndr:
Dier metaller "sradan" metallerdir, nk "i"dirler, "olgun de
il"dirler. u halde Doann amac maden aleminin tamamlanmas,
nihai "olgunlua" erimesidir. Metallerin "doal" olarak altna dn
mesi onlarn yazglarnda vardr. Baka deyile Doa mkemmellie
erimeye alr. Ancak Altn son derece tinsel bir simgesellikle yk
l olduundan ("altn lmszlktr" diye geer Hint metinlerin
de") 34 kimi simyevi-soteriyoloj ik kurgularn hazrlad yeni bir d
ncenin domas olaandr: Bu dnce simyacnn Doann kurtar-

3 2 Kitap uzun sre Cabir'e atfedilmitir, ama julius Ruska bu gelenein yanl
olduunu kantlamtr. Bkz. john Read , Prelude ta Chemistry, s. 48.
33 Bkz. Not H.
34 Maitryani-samhiti'i, il, 2, 2 ; 5atapata Bri'ihmana, III, 8, 2, 27; Aitareya-Bri'ih
mana, Vll, 4, 6; vb.
55

DEMiRCiLER VE SlMYACIU.R

c kardei olduu dncesidir. Simyac doann amacna ulamasna,


"ideal"ini gerekletirmesine yardm eder; bu ideal de dlnn -ma
densel, hayvansal ya da insansal- en st "olgunlua, yani lmszl
e ve mutlak zgrle ulamas demektir (altn egemenliin ve
zerkliin simgesidir).
Bu soteriyolojik simya speklasyonlar Bat simya

tarihinde

oktur ve C. G. Jung bunun nemini ve kapsamn geni lde kant


lamtr. Biz burada bu simya soteriyolojisinin en eski izlerini vurgu
lamay tercih ediyoruz . Her tr "embriyona" gebe olan Yeryz Ana
imgesi "Doa" imgesinden nce gelir, ayn biimde Yeryz Ana im
gesi Sophia imgesinden nce gelir. Demek ki Yeryznn, ana kar
nyla, maden yataklarnn rahmiyle, maden filizlerinin de "embriyon
larla" e tutulduu o ok eski simgecilie dnmemiz gerekiyor.

56

Metalurji Ayinleri ve My steria'lar

ir maden yata ya da yeni bir damar bulmak kolay deildir;


Bunlarn yerini gstermek ya da insanlara madenin nasl ilene

ceini retmek tanrlara ve tanrsal varlklara der. Bu inanlar Av


rupa'da yakn tarihlere kadar korunmutur. XVI. yzylda Liege'i zi
yaret eden bir Yunan seyyah Nukios Nikandros Kuzey Fransa ve Beli
ka'da kmr madenlerinin bulunuuna ilikin efsaneyi aktarr: Sayg
deer bir yal klnda grnen melek, o gne kadar frnn odunla
besleyen bir demirciye maden galerisinin azn gstermitir. Finis
tere 'de bir perinin (groac'k) insanlara gml kurunun varln
rettiine inanlr. Madenlerin koruyucu azizi Peran da metalleri erite
rek kaynatrmay bulmutur. 1
Aziz Peran' konu alan kutsal yazlarda zmsenen ve yeniden de
er kazanan mitolojik kkenlerin zerinde durmayacaz. Baka gele
neklerde de maden ileri ve metalurjinin kkeninde yine bir yar tan
r ya da bir uygarlatrc kahraman, bir Tanr elisi vardr. Bu du
rum inlilerin "dalar delen" Byk Yu efsanelerinde de aka orta
ya kar. Yu "topra kirleten deil saaltan mutlu bir madenciydi.
Meslein ayinlerini biliyordu." 2 Avrupa'da, "Dadaki Kei" ya da or-

1 Paul Sebillot, Les Travaux publics et les mines dans les traditions et les supersti
tions de tous les pays, s. 406, 4 1 0 vd.
2 Marcel Granet, Danses et Legendes de la Chine ancienne, s. 496. Kr. s . 610 vd.
57

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

taya ktnda yerleri titreten "Ak Kadn" adyla da bilinen "stat


Hoemmerling" gibi gizemli varlklara, saysz cine, hayaletlere ve ye
ralt ruhlarna ilikin zengin madenci folkloru zerinde de durmayacaz.

Bir maden ocann alnn ya da bir frnn yapmnn oun


lukla artc bir arkaiklie sahip ritel ilemler olduunu anmsat
makla yetinelim. Madenci ayinleri Avrupa'da ortaa sonuna kadar
korunmutur: Her yeni madenin al dinsel trenleri gerektiriyor
du. 4 Ancak bu geleneklerin eskilii ve karmakln grmek iin
baka yere bakmak gerekiyor. nk ayinlerin eklemlenileri, ama
lar, ierdikleri ideoloji bir kltr dzeyinden dierine farkllk gs
terir. ncelikle madenleri koruyan ya da orada bulunan ruhlar yat
trma amacn gryoruz. A. Hale unlar yazar: "Malezyal madenci
kalay ve kalayn marifetleri konusunda baz zel dncelere sahiptir:
ncelikle kalayn yattrlmas gereken baz ruhlarn korumasnda ve
idaresinde olduuna inanr; ayrca kalayn canl olduuna ve canl bir
maddenin birok zelliine sahip olduuna inanr: Kalay bir yerden
bir yere kendi kendine gidebilir, reyebilir ve kimi kiilere ya da
eylere kar belli bir sevecenlik, yaknlk duyabilir ve bu karlkl
dr. Bu nedenle kalay madeni saygyla ilenmelidir, rahat etmesi sa
lanmaldr ve belki de daha ilginci, maden yata iletilirken kalayn,
haberi yokken elde edilmesi salanmaldr. " 5

P. Sebillot , a.g.y., s. 479-493 ve birok yerde. Madenlerle ilgili edebi mitolo


jiler ve imgelem iin bkz. C. Bachelard, La Terre et !es reveries de la volonte, s.
183 vd ve birok yerde.
4 Sebillot, a.g.y. , s . 4 2 1 .
5 A. Hale'dan aktaran: W . W. Skeat, Malay Magic, Londra, 1920, s . 259-260.
58

METALURJI AYiNLERi VE MYSTERIA'LARI

Bu arada madenin "hayvans" davrann belirtelim: Maden canl


dr, -av hayvannn avcya kar takndg tavrlar gibi- istedigi gib
hareket eder, saklanr, insanlara sevgi ya da dmanlk besler. Ma
lezya'da lslam gl biimde yerlemi olsa bile bu "yabanc" din ma
denlerin baarsn saglamada yetersizdir; nk madenleri gzeten ve
maden filizlerini ellerinde tutanlar eski tanrlardr. Bylece eski din
den, slamiyetin yerini aldg dinden bir rahibin yardmna bavur
mak kesinlikle kanlmazdr. Maden trenlerini ynetmesi iin Ma
lezyal bir pavang, kimi kez bir Sakay aman (yani en eski halkn,
Malezya ncesi halkn aman) davet edilir. Bu pavang'lar en eski din
sel gelenekleri koruduklar iin madenleri koruyan tanrlar yattra
bilir ve madenlerde kol gezen ruhlarla anlaabilirler. 6 linde altn bu
lunan maden filizleri (kalayla birlikte Malezya'nn belli bal maden
zenginligini oluturur) iin zellikle onlara bavurulur. Mslman i
iler baz iaretler ya da dua gibi eylerle dinlerini belli etmemelidir
ler. "Altnn bir deva'nn ya da bir tanrnn tasarrufunda ya da ha
kimiyetinde olduguna inanlr ve bu nedenle altn aramak kafirlik de
mektir; nk madenciler Allah'n adn anmamaya ya da Mslman
ibadetlerine ilikin eylemlerde bulunmamaya zen gstererek deva'
larla uzlamal, onlara dualar etmeli, sungular sunmaldr. Allah'n
egemenligine ilikin herhangi bir eyin sylenmesi deva ya bir kfr
dr; yoksa "altn saklar" ya da "grnmez klar. " 7 Dinler tarihinde
dardan gelen din ile yerel din arasndaki gerilim olgusu iyi bilinen
bir olgudur. Tpk dnyann diger yerlerinde oldugu gibi, yerle ilgili
tapmlarda Malezya'daki "yerin sahipleri" kendilerini hissettirirler.

A.g.y., 5 .

253.

7 W. W. Skeat, Malay Magic, 5. 27 1-272.


59

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

Yerin hazineleri -onun ileri, "ocuklar"- yerlilere aittir ve yalnzca


onlarn dini, bu hazinelere yaklamaya yetkili klar.
Afrika'daki Bayekalar arasnda, yeni bir galeri alacag zaman, et
rafnda rahip ve iiler bulunan ef, madende hakim olan atasal "bakr
ruhlarna" bir dua okur. Dag ruhlarn rahatsz etmemek ve kzdrma
mak iin nereden kazlmaya balayacagna karar veren kii her zaman
eftir. Ayn ekilde Bakitara madencileri "yerin sahibi" ruhlar yat
trmak ve almalar srasnda zellikle cinsel olmak zere birok ta
buya uymak zorundadrlar. 8 Ritel arlk nemli bir rol oynar. Haiti
li yerliler altn bulmak iin iffetli olmak gerektigine inanrlar ve ma
den aramaya uzun sre oru tuttuktan ve cinsel perhiz yaptktan sonra
balarlar. Arama sonu vermezse bunu ar olmamalarndan ileri gel
digine inanrlar. 9 Metallerin alam konusunda cinsel tabularn ne
mine biraz sonra deginecegiz.
Madencilerde arlk halini, orucu, tefekkr, dualar ve ibadetle
ilgili eylemleri gryoruz. Btn bu koullar yaplmas amalanan i
lemin dogasnca belirlenir; nk kimsenin dokunamayacag kutsal
bir alana girilecektir; yeraltndaki yaamn dzeni bozulacak, bu yaa
m idare eden ruhlar rahatsz edilecek, bildik dinsel evrene ait olma
yan, ok daha derin, ok daha tehlikeli bir kutsallkla temasa geile
cektir. insana hak olarak tannmam bir alana, Toprak Ana nn kar
nnda madenleri yavaa, gizemli biimde olgunlatran yeralt dn
yasna dogru maceraya atlma duygusu sz konusudur. zellikle s
tn bir yasann ynettigi bir dogal dzen iine, gizemli ve kutsal bir
sre iine girildigi izlenimi vardr. Bylece gei ayinleriyle her tr-

8 Cline, Mining and Metallurgy in Negro Africa, s. 1 1 7, 1 19.


9 P. Sebillot, Les Travaux publics et les Mines, s. 42 1 .
60

METALURJI AYiNLERi VE MYSTERIA'LARI

l nlem alnr. lnsan varlgn ilgilendiren bir gizemin sz konusu


oldugu hissedilir; nk insan gerekten de metallerin kefiyle kendi
ne geldi, madencilik ve metalurji ileri iine girdiginde neredeyse b
tn varolu tarzn degitirdi. Maden ve daglarla ilgili btn mitolo
jilerde grdgmz o saysz peri, cin, elf, hayalet, ruh yaamn jeo
lojik dzeylerine girerken karlalan kutsal varlk'n eitli tezahrle
ridir.
Btn bu rktc kutsallkla ykl olan maden filizleri, frnlara
tanr. lte o zaman en zor ve en maceral ilem balar. Zanaatkar
"bymeyi" hzlandrp tamamlamak iin kendini Yeryz Ana'mn ye
rine koyar. Frnlar, maden filizinin bymesini tamamladg yeni,
yapay bir rahimdir. Eritme ilemi evresindeki sonsuz sayda nlem,
tabu ve riteln kaynag budur. Madenlerin yanna kamp kurulur,
orada btn mevsim potansiyel olarak ar bir ekilde (Afrika'da ge
nellikle aylarca, mays ve kasm arasnda) yaanr. 1 0 Aeval maden
eriticileri btn bu zaman boyunca en kat cinsel perhizleri uygular. 1 1
Bayekeler frnn etrafnda kadn grmek istemezler. 1 2 Metalurji mev
simi boyunca inzivada yaayan Baylalar daha da katdrlar: Gece bo
almas yaayan iinin arnmas gerekir. 13 Bakitaralarda da ayn cin
sel tabular vardr: Krk ustas ii srasnda cinsel ilikide bulunursa
krkler srekli suyla dolacak ve i gremez hale geleceklerdir. 1 '

10 Cline, Mining and Metallurgy, s. 4 1 .


1 1 Cline, a.g.y., s. 1 19.
1 2 Ag.y., S . 120.
1 3 A.g.y., S . 1 2 1 .
1 4 Bununla birlikte yine Bakitaralarda, "kendi krn yapan demirci,
kr bitirir bitirmez kansnn yanna gitmelidir; ama krklerin daha
salam olmasn, iyi almasn salamaktr;" Cline, a.g.y., s. 1 1 7. Pa Nyanko61

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

Pangveler eritme ileminin srd sreler boyunca ve bundan iki ay


ncesinden cinsel perhize balayarak ilikiye girmezler. 1 5 Cinsel eyle
min almalarn baarsna zarar verecei dncesi btn kara Afri
ka'da yaygndr. lliki yasa almalar srasnda sylenen ritel ar
klarda bile ortaya kar. rnein Baylalarm arks yledir: "Kong
ve (klitoris) ve Kara Malaba (labiae feminae {kara dudaklar}) korkutur
beni! Atee flerken buldum Kongve'yi. Kongve korkutur beni! Git,
uzakla benden, bir zamanlar sk sk birlikte olurduk, git imdi,
uzakla benden!" 1 6
Bu arklar ate ve eritme iiyle cinsel etkinliin birbiriyle zde
letirilmesini gsteren belirsiz izler tayor olabilir. Bu durumda ki
mi cinsel, metalurjik tabular eritmenin kutsal bir cinsel birlemeyi,
kutsal beraberlii temsil etmesi olgusuyla aklanablir (kr. "eril" ve
"diil" maden filizlerin karm) ; frnda gereklemekte olan birle
menin baarsn bysel olarak salamak iin iilerin btn cinsel
enerjileri korunmalyd. nk btn bu gelenekler son derece kar
maktr ve farkl simgeciliklerin kavanda bulunur. Frnlarda b
ymelerini tamamlayan maden filizi-embriyon dncesine, madeni
eritmek bir "yaratm" olduu iin, e ril ve diil elerin nceden bir
lemesini gerektirdii dncesi eklenmitir. Biraz sonra benzer bir
simgecilii in'de greceiz.

lelerde demirci kulbesine yeni bir eki getiildinde kansna gitmelidir


(a.g.y. , s. 1 1 8). Burada farkl bir simgecilik gryoruz: Alet, cinsiyetli hale
getiriliiyle ve insanlarn reme eylemine kout bir ilev grerek "canl" hale
gelir.
15 Cline, a.g.y. , s. 125.
1 6 Cline, a.g.y. , s. 1 2 1 .
62

METALURJI AYiNLERi VE MYSTERIA'LARI

Ayn dnce dzeninde Afrika metalurji trenleri gerdek simge


ciligine ilikin baz geler sunuyor. Bakitara demircisi rse gelinmi
gibi davranr. Erkekler onu eve tadklarnda tpk bir dgn alayn
daym gibi arklar sylerler. Demirci rs aldgnda stne "ok
ocuk dogurmas iin" su serper ve karsna, eve kuma getirdigini
syler. 1 7 Baylalarda frn yaplrken bir erkek ve bir kz ocugu ieri
giierler ve bakla ezerler (ortaya kan trtlar atein sesini simge
1
ler). Bu ii yapan ocuklar daha sonra evlenmek zorundadrlar. 8
Daha kesin ve daha iyi ilenmi gzlemlere ulatgmzda, Afrika'
da metalurji iinin ritel niteligini daha iyi anlyoruz. Tanganyika de
mircilerini daha yakndan incelemi olan R. P. Wyckaert nemli ay
rntlar saglyor. Demirci ustas kamp yerine gitmeden nce tanrla
rn korumasn talep eder. "Siz, byk atalarmz, bize bu ileri gre
ten sizler, gein nmze (yani "nasl yapacagmz gstermek iin
nmzde olun") . Sen, merhametli, nerede oldugunu bilmedigimiz,
sen, bizi affet. Sen, gneim, gm, beni koru . Hepinize minnetta
rm . " 1 9 Byk frnlara dogru hareket etmeden bir gn nce herkesin
perhiz yapmas gerekir. Sabah demirci ustas ila kutusunu karr,
ona sayglarn sunar ve herkes bu kutunun nnden geer, diz ker
ler ve alnlarna beyaz topraktan azck srerler. Alay frnlara dogru
yollanrken bir ocuk ila kutusunu, bir digeri de bir ift tavuk tar.
Kamp yerine gelindiginde en nemli ilem ilalarn frna koyulmas
ve beraberinde yaplan kurban trenidir. ocuklar tavuklar getirir,
demirci ustasnn nnde kurban ederler ve atee , maden filizine , k-

1 7 Cline, a.g.y. , s. 1 1 8.
18 A.g.y., S . 120.
1 9 R. P. Wickaert, Forgerons pai"ens et Jorgerons chretiens au Tanganyika,
63

s.

373.

P H IL O S OP HORVM.
C O N C E P T I O S E V P V T RE

fa8u;

l,r figttt Snig \'nb tSningin bot/


lht f(Jt fdJt'f()t fi nit gro(fer " " t.

ARISTO TE L ES REX ET

'Phlc?fophu.

Vnquam vidi afi uod animatum crdctre

N fne purrc faftioneq ,

n l a u rcm fur pmri.!"

dum imanum crit opus akhirnicum.


Rosanum phlosophorum (Frankfun, l 550)
"Burada Kral ve Kralie yayor
Ruhlar buyk bir acyla onlardan ayrld"

ROSARIVM
A N I M lE E X T R A C T I O VEL
ntprlf'gnatio

Z,yt tyltn fid:l bit l'itrt?mme/


2u cm hyb fd)flbt fld) '' fcfc brtt1bt.
Rosarium phlos.phorun
"ite drt elementin aynlmas
Ruh bedenden yavaa aynlnca"

DEMiRCiLER VE SI MYACllAR

mre kan aktrlar. Sonra "ilerinden biri frnn ne girer, digeri


darda kalr; burada birok kere (kukusuz tanrya ynelik olarak)
yle syler: "Yan kendiliginden ate, iyi yan!"20 efin talimatlaryla
ierde duran ocuk, ilalar frnn dibinde kazlan ukura koyar, iki
tavugun balarn da koyup zerlerini toprakla rter. Eritme ilemi
bir horoz kurban edilmesiyle de kutsanr. Demirci ieri girer, kurba
n sunar ve kan rsn stne aktarak yle der: "Bu dkm demiri
mi bozmasn Bana zenginlik ve talih getirsin! "2 1
lki ocugun ritel ilevi ve frnlara sunulan kurban ele alalm .
Frnn iine gmlen tavuk balar bir bedel kurbanm temsil ediyor
olabilir. in gelenekleri bu konuda nemli aklamalar sunuyor. Mut
lu madenci Byk Yu nun Yukar ile Aag nn birlemesini sagladg
dnlen Hia'nn dokuz kazann da dktgn anmsayalm . 22 Ka
zanlar sihirliydi: Kendi kendilerine hareket ediyorlar, stlmadan
iindekileri kaynatabiliyorlar ve Erdem'i tanyabiliyorlard (en byk
ikencelerden biri suluyu kaynatmakt; 23 Yu'nun be kazan yang ile
drd de yin ile iliki iindeydi. 24 Bylece bu ift, kartlklarn birli
gini (Gk-Yer, Eril-Diil, vb) ve ayn zamanda kozmik btnn imge
sini oluturuyordu. Daha nce grdgmz gibi, maden filizleri ve
metaller de eril ve diil olarak snflandrlmtr. Eritme iine bakir
erkek ve bakire kz ocuklar katlr: Kzgn metalin stne suyu on-

20

A.g.y., s.

3 75.

21 A.g.y., S. 378.
22 Marcel Granet , Darses et Legerdes de la Chire arcierre, s. 489-490.
23 Granet, s. 49 1 , not. 2.
24

A.g.y, s. 496.
66

METALURJI AYiNLERi VE MYSTERIA'LARI

lar atarlar. 25 u halde, bir klca su verme ii su ile atein birlemesi


olarak grldne;26 alam, bir evlilik ayini27 olduuna gre ayn
simgecilik metalin eritilmesi ileminde de zorunlu olarak geerli ol
maldr.
Dorudan cinsellik ve evlilik simgeciliiyle ilikili olmak zere
kanl kurban trenini gryoruz . "Kan-tsiang ve Mo-ye , eril ve diil
bir ift kltr. Kar koca ayn zamanda demirden bir ailedir. Koca,
Kan-tsiang iki kl dkme emri alnca ie koyulur ve ay uratk
tan sonra metali eritmeyi baaramaz. Baarszlnn nedenini soran
kars Mo-ye'ye nce kaamak cevaplar verir. Kadn srar eder, kutsal
maddenin (metalin) dnmesinin bir kiinin (kurban edilmesini) ge
rektirdiini anmsatr. O zaman Kan-tsiang da ustasnn metali erit
meyi ancak kendini ve karsn atee atarak baardn anlatr. Kocas
kendi bedenini eritecekse eer, Mo-ye de kendi bedenini vermeye ha
zr olduunu bildirir."28 Salarn keserler, trnaklarn ksaltrlar.
"lkisi birden salarn ve kesik trnaklarn atee attlar. Hepsini ver
mek yerine bir ksmn verdiler. " 29 Baka bir versiyona gre "Mo-ye
metalin neden erimediini sorunca, kocas yle dedi: 'Rahmetli us
tam (ya da Eski Ustam) dkmc Ngeou bir kl dkmek isteyip de
erime gereklemeyince bir gen kz Frn ciniyle evlendirdi. Bunun
zerine Mo-ye kendini frna att ve erime balad. "30 lki "engel ya da

2 5 A.g.y, s. 497.
26 A.g.y., s. 498.
27 A.g.y. , s. 499.
28 Granet, a.g. v . , s. 500.
29 A.g.y" s. su 1
30

A.g.y, . 50 l ,

,. l

3.
67

DEM!RC!LER VE SIMYACILAR

trpan biiminde pala" retimini anlatan Vou Yue tch'ouen ts'ieou ( 4.


blm) zanaatkarn bunlar iki olunun kanyla kutsadn belirtir . 31
"Yue kral Keou-tsien, sekiz sihirli kl dktnde metali elde etme
den nce, Kouen-vou cinine kzler ve beyaz atlar kurban etti. Kouen

vou bir kl addr."32


Bir dkm srasnda, bir insan (ya da bir ift) ile metallerin mis
tik evliliine ilikin mitsel-ritel motif olan kurban ya da kiisel kur
ban temas zellikle nemlidir. Biimsel olarak bu tema, kozmogonik
mitte bir rnek modelini bulduumuz o geni "yaratl" kurbanlar
kategorisine dahil olur. Alam , "metallerin evliliini" gerekletir
mek iin canl bir varln ilemi "canlandrmas" gerekir ve bunun
en iyi yolu da bir yaamn aktarlmas anlamnda kurbandr. Kurba
nn ruhu onun tensel kabn deitirir: lnsan bedeninden kurtulup ye
ni bir "beden" kazanr; bir yapy, bir nesneyi, hatta bir ilemi "can
landrr," "canl" klar. Alntladmz in anlatlar metalurj i ile
minin baars iin insan kurban edildiinin ansn barndryor gibi
dir. Soruturmamz baka kltrel alanlarda srdrelim. Frnlara
sunulan kurbanlarn ne lde kozmogonik mitlerin bir uygulamas
olduunu ve gelitirdii yeni deerleri oluturduunu greceiz.

3 1 A.g.y . , s. 502 , not 2.


32 A.g.y. , s. 493. Mo-Ye ve Kan-tsiang efsanesinin dier deikeleri iin bkz. Li
enello Lanciotti, "Sword Casting and Related Legends in China," East and
West , iV, 1 9 5 5 , 106-1 1 4 , zellikle s. 1 1 0 vd ve "The Transformation o f
Ch'ih Pi's Legend," a.g.y. , s . 3 1 6-322. in metalurji mitleri ve ritelleri hak
knda bkz. Max Kaltenmark, Le lie-sien tchouan, s. 45 vd, 1 70 vd.
68

Frnlara 1nsan Kurban Etme

az Orta Hindistan yerli kabilelerine ait bir grup mit, Asr de


mircilerinin tarihini anlatr. Birhor'a gre Asrlar demiri eriten

ilk insanlard. Ama frnlarn duman Yce Varlk Sing-bonga'y ra


hatsz ediyordu; almann durdurulmas iin haberci kular gnder
di. Asrlar metalurjinin en nemli uralar olduunu syleyip ha
bercileri yaraladlar. O zaman Sing-bonga yeryzne indi. Sezdirme
den Asrlara yaklat , onlar frna girmeye ikna etti ve sonra da on
lar yakt. Bu nedenle lenlerin karlar Doa ruhlar haline geldiler. 1
Mitin daha eksiksiz haline Mundalarda rastlanr. Balangta insan
lar gkte Sing-bonga iin alyorlard. Ancak suya yansyan yzleri
ni grp tanrlara benzediklerini, dolaysyla tanrlara eit olduklar
n anladlar ve tanrlara hizmet etmeyi reddettiler. Sing-bonga da on
lar yeryzne att. Demir cevherinin bulunduu bir yere dtler,
erkekler yedi frn yaptlar. Duman Sing-bonga'y rahatsz eni ve ku
lar haberci olarak gnderdi, ama bir ie yaramad. Tanr yal, hasta
bir adam klnda yeryzne indi. Ksa sre sonra frnlar ykld.
Sing-bonga'y tanmam olan demirciler ne yapmalar gerektiini
sordular. O da "insan kurban etmelisiniz" diye yantlad. Gnll
kurban bulunamaynca Sing-bonga gnll oldu. Frna girip kor ha
line geldi ve gn sonra altn, gm ve deerli talarla kt. Tan-

1 Sarat Chandra Roy, The Birhors, Ranchi, 1925,


69

s.

402

vd.

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

r'nn yaptgna demirciler de ykndler. Karlan atei krklyor


ve demircilerse frnlarda diri diri yanarken bagryorlard. Sing-bon
ga kadnlar teselli etti: Kocalar bagryordu, nk hazineyi payla
yorlard. Kadnlar, demirciler tamamen kl haline gelinceye kadar
krklemeye devam ettiler. Kadnlar kendilerine ne olacagn sorunca
Sing-bonga onlar bhut'lara, tepe ve kayalk ruhlarna dntrd. 2
Son olarak Oraonlarda da benzer bir mit tespit edilmitir. Hepsi
de nl demirciler olan, Asr'un oniki kardei ve Lodha'mn on kar
dei frnlarnn dumanyla Bhagwan' (=Tanr) kzdrrlar. Bhagwan
hasta, yal bir adam klgnda yeryzne iner ve bir dulun yanma s
gnr; demirciler frnlarnn onarm iin ona dantklarnda, tpk
Mundalarn mitinde oldugu gibi diri diri yanarak lrler. 3
Asrlar byk bir olaslkla Pencab'n kuzeyinde yaayan bir de
mirci kabilesiydi. Ari igalciler tarafndan ota Nagpur daglarndaki
yurtlarna srlmlerdir. Walter Ruben Asurlar ile Veda ilahilerinde
sz edilen ve tanrlarn (deva) dman ve onlarla srekli savaan
Asmalar arasndaki olas ilikileri gstermitir. 4 Asr demircileriyle
ilgili komu Munda ve Dravid (Oraon) halklarnca korunan bu mito
lojik geleneklerin ilginligi ortaya kyor. Konumuz asndan vur
guladgmz mitlerde bir ksm ortaya kan metalurjiye adanm in-

2 E. T. Dalton, Descriptive Ethnology of Bengal, Kalkta, 1 872 , s. 1 86 vd.


3

P. Dehan, "Religion and Customs of the Uranos," Memoirs of the Asiatic Soci
1906, s. 1 2 8- 1 3 1 ; aynca bkz. R. Rahmann, "Gotthe
iten der Primitivstamme im Nordstlichen Vorderindien," Anthropos, 3 1 ,
1 936 , s. 5 2 vd. 1 2 Asr ve 1 3 Lodha hakknda bkz. Walter Ruben, Ei
senschmiede und Damonen in Indien, Leyden, 1 939, s. 1 02 vd. Aynca bkz:
Anthropos, 56, 1 96 1 , s. 96 vd.

ety of Bengal, Kalkta,

4 Bkz. Eisenschmiede und Damonen in Indien, s. 302-303 ve birok yerde.


70

FIRINIARA iNSAN KURBAN ETME

san kurban motifini ele almamz gerekiyor zellikle. imdiki biim


leriyle bu mitler demir ve metalurjiye duyulan jkeyi aga vuruyor.
Komu halklarn yargsna gre, Asr demircileri frnlarnn yanan
kmrlerinde hak edilmi bir lm bulmulardr; nk yce Tanr'
ya kar gelmi ve onu kzdrmlardr. Demircilik ugrana duyulan
bu nefrette, demir agnn diger aglar arasndaki en acnas ve en
faydasz ag oldugu dncesindeki ayn olumsuz ve ktmser tutum
grlebilir. Byle bir tutumun tarihsel temelleri oldugunun varsayl
masna itirazmz olmaz. Demir agnda, birbirini izleyen savalar ve
katliamlar, kitle halinde klelik ve genel anlamda bir yoksullama
grlr . 5 Baka yerlerde oldugu gibi Hindistan'da da tm mitoloji de
mir iilerini devler ve demonlarla ilgili kategoriler arasna yerleti
rir: Bunlarn hepsi de baka aglar ve baka gelenekleri temsil eden
tanrlarn dmanlardrlar.
Bu "demir nefretine" ek olarak Asrlarn mitolojisi, frnlara in
san kurban edilmesi gerekliligini bildirir. Hatta alntlanan mitlerde
insan kurban edilmesi metalurji iinin demonlara zg yn gibi g
rnmektedir. Metalin eritilmesi insan kurban edilmesini gerektiren
korkun bir ilem olarak grlr. 6 Metalurjide insan kurban edilme
sine ilikin izler Afrika'da bulunmutur. Nyasalandl Aevalarda frn
yapmak isteyen kii bycye (sing-anga) bavurur. Byc "ilalar"
hazrlar, bir msr koan iine koyar ve kk bir ocuga bunu ha-

5 Walter Ruben, Eisenschmiede und Damonen in Indien, s. 1 5 3 vd.


6 Demir dkmden bir silahla bir insan ldrldnde onun ruhunun
efendisi olunduu, bir tr "kle ruha," bir "ruhsal robota" sahip olunduu
ducesi de ayn inan kresine kaydolur; bkz. Chamanisme adl kitabmz
daki Batak bycleri rnei, s. 3 1 3 .
71

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

mile bir kadna nasl frlatacagn gretir; bylece kadn dk yapa


caktr. Byc drlm embriyonu alr ve baka "ilalarla" birlik
te topraga atg bir ukur iinde yakar. Frn bu ukurun zerine ku
rulur.' Antongalar plasentann bir ksmn, demiri erimeyi gvence
altna almak iin frnn iine atarlar. 8 Dk simgeciligini imdilik
bir yana brakrsak, Afrika'dan verdigimiz bu iki rnek somut ya da
simgesel insan kurban edilmesi (trnaklar ve salar) ile bedel kurban
(rnegin Tanganyika demircilerinde tavuk kurban edilmesi iin bkz.
s. 63 ) arasnda bir geii ifade etmektedir. lnsan bedeni ile maden fi
lizleri arasndaki mistik ilikiler dncesi baka adetlere de bula
mtr. rnegin Senegambial Mandigolar bir kazadan sonra altn ma
denini birka yl terk ederler: Bedenin rrken zengin bir altn yata
gn belirleyecegini dnrler. 9
Bu mitler, ayinler ve adetler onlardan nce gelen ve onlar dogru
layan kkensel bir mitsel temay ele verir: 10 Metaller bir tanrnn ya
da kurban edilen dogast bir varlgn bedeninden dogarlar. Ayrca
ayinler in illa tempore [balangtaki} bir davran balatan ya da bir

7 A. G. O. Hodgson, "Notes on the Achewa and Angoni of the Dowa District


of the Nyasaland Protectorate," ]oum. Ray. Anthr. Inst., 63, 1 933, s. 1 63 .
B
eline, Mining and Metallurgy in Negro Africa, S . 1 1 9.
9 Cline, a.g.y., s. 1 2 .
10 Zamandizinsel, tarihsel bir ncelik her zaman sz konusu olmayabilir; bu
ncelik merkezi mitsel temann her "versiyonunda" potansiyel olarak bulu
nan dnsel bir nceliktir. u ya da bu gelenek tredii mitsel btnn bi
lincinde olmayabilir, stelik ideolojiler tarih sayesinde dolama sokulup ak
tarlr ve ou zaman bir halk bir "sistemin" yalnzca birka kesitini alr ya da
korur. Bu nedenle bir simgenin anlam ok sayda "versiyonu" inceledikten
sonra tam olarak ortaya kabilir. u halde deikeler birbirleriyle hibir ta
rihsel bitiiklik gstermez; bu da yorumlama iini daha da zorlatrr.
72

FIRINlARA iNSAN KURBAN ETME

almann evresini ifa eden olayn az ok simgesel yinelenmesi ol


dugundan metalurji ii ilksel kurbann yinelenmesini gerektirir. Koz
mogonik mit konusunda sylediklerimizden sonra (ezeli bir devin be
deninden dogan dnya, insan ya da bitkiler) tanrsal bir varlgn or
g;mlarndan treyen metaller de ayn merkezi motifin bir degikesi
olarak grlyor. Hasad desteklemek iin sunulan kurbanlarn, tane
lerin ortaya kmasn mmkn klan ab origine (balangtan itibaren)
yce varlgn kendini simgesel olarak kurban ediini yinelemesi gibi ,
metalurji ii iin bir insann (somut ya da simgesel olarak) kurban
edilmesi de ayn ekilde mitsel bir modele yknmekten ibarettir.
Gerekten de metallerin kkenine ilikin birok mitsel gelenek
vardr: Metaller bir tanrnn ya da bir yar-tanrnn bedeninden "bi
terle r. " 1 1 lndra'nn "organlarnn kesilmesi" mitinde ar soma nede
niyle sarho olan tanrnn bedeninin "akmaya" baladg, bylece de
her tr canly, bitkiyi ve metali dogurdugu sylenir. "Gbeginden
dar yaam solugu kt ve demire degil, gme degil kuruna d
nt; ersuyundan biimi akt ve altna dnt. " 12 ranllarda da
benzer bir mit vardr. Ezeli lnsan Gaymart ayartc tarafndan katle
dildiginde "ersuyunun topraga akmasna izin verdi . . . Gaymart'm

11

Konumuz balamnda, metallerin kkenlerine ilikin mitlerin dkm ii iin


insan kurban edildiini grdmz kltrel alanlardan farkl alanlarda da
grlmesi herhangi bir zorluk yaratmaz; bu aamada herhangi bir mitsel-ri
tel senaryonun tarihini ortaya koymay, deil byk lde kaybolmu ya
da dalm tinsel evrenlerin yapsn belirlemeyi amalyoruz. Aynca mitsel
ritel bir senaryonun tarihi yle birka sayfada ya da teknik bir uzmanla
girimeden ortaya konulamaz; bu kitapta byle bir almadan kandk.

5atapata Brahmana, Xll, 7, 1, 7.


73

DEMiRCiLER

VE

SIMYACTLAR

bedeni metallerden yapld iin bedeninden yedi tr metal olutu. 1 3

Zath-sparam'a gre (X, 2) "ldnde metal nitelikli sekiz maden fili


zi eitli organlarndan kt. Bunlar altn, gm, demir, pirin, ka
lay, kurun, cva ve elmast; altn mkemmel oluu nedeniyle yaa
mn ta kendisinden ve ersuyundan kmtr. " 1 4 Bu arada unu da be
lirtelim: tk insan ifti rivds bitkisi biiminde Gaymart'n daha nce
gn dnme hareketiyle arndrlm ersuyundan doacaktr; bu mo
tif de Iran geleneini ok yaygn ve ok eski bir mitsel btnle
yerletiriyor.
Benzer bir miti Yunanlar da paylarlar. P. Roussel , Zenobios'un
aktard bir Yunan meseline dikkati ekmiti: Bu meselde demirin
kkeninden sz edilir: "lki karde nc kardelerini ldrrler; bir
dan altna gmerler; bedeni demire dnr." 1 5

13 Grand Bundahishn, Fr. ev. A. Christensen, Le premier homme et le premier roi


dans l'histoire legendaire des lraniens, Uppsala, 1 9 1 8, !, s. 22. Kr. R.
Reitzenstein ve H. H. Schaeder, Studien zum antiken Synkretismus aus Iran und
Griechenland, Leipzig-Berlin, 1926, s. 2 2 5-229 ve zellikle 228-229. sayfa
larn dipnotlar. Burada I ran geleneklerinde bedensel-madensel koutluklar
irdeliyor.
14

15

A. Christensen, a.g.y. , s. 25. Elmas bir metal olmadndan zgn yedi metal
dizisine ait deildir; bu yedi metal kukusuz Babil etkisini gsterir; kr.
Christensen, s. 52.
P. Roussel, K.L Ev mpw, Revue de Philologie, 1 905, s. 294. Metalurjide
insan kurbanlar iin bkz. Plutarkhos, Parall., 5 , 306 vd. Metallerle tanrlar
arasndaki ilikilere Msr geleneklerinde de rastlanr. Plutarkhos ile Diodo
ros Msrllarn "Seth'in dileri" diye adlandrdklar demirden nefret ettikleri
ni aktarrlar. Plutarkhos De lsede de (blm 62) "Seth'ten km demir"den
sz eder. Hematit "Horus'un kemikleri"ydi", bkz. Forbes, Metallurgy in
Antiquity, s. 427. te yandan Msrllar tanrlarn tenlerinin altndan olduu
nu dnyorlard. Ancak burada baka bir simgecilikle, lmszlk simge'

74

FlR!NlARA iNSAN KURBAN ETME

Biimsel olarak btn bu gelenekler rnek modellerini oluturan koz


mogonik mite baldr. Ancak kimi dinsel dzeylerde kozmogoninin
embriyolojik bir simgecilikle bitiik olduu unutulmamaldr: Ezeli
bir varln bedeninden dnyann yaratl kimi kez bir "embriyo
nun" biimlendirilmesi gibi tasavvur edilip anlatlmtr. Kozmos
embriyonik (ekilsiz) ve kaotik bir ilksel maddeden biimlenir. By
lece kurban edilen bedenin ilksel

maddeye , dolaysyla

tohum

evresindeki kitleye ve embriyona edeer sayld bir dizi denk ya


da tamamlayc imgeye ulayoruz . Benzer durumlar kimi Mezopo
tamya geleneklerinde de belirlenmitir. Inceleyeceimiz olgular ma
den filizlerinin embriyonlar olarak deerlendirilmesi ile frnlara su
nulan kurbanlar arasndaki ilikileri kavramamz salayacaktr.

ciliiyle karlayoruz. Altn mkemmel, emsi, lmszle denk metaldir.


Ru nedenle tpk tanrlara olduu gib i firavuna cb alm hir beden atfedilir.
75

B abil Metalurji Simgecilii ve R itelleri

925 ylnda R. Campbell Thompson'un Asur kimya metinlerini


yaymlamasndan sonra R. Eisler bir Babil simyasnn varlg hi

potezini ortaya atmt . Eisler bunu ku-bu ("embriyon," "fets") teri


mine dayandryor; bunu simgesel olarak ana rahmine benzetilen f
rndaki maden cevheri olarak anlyordu . Daha nce grdgmz gibi
byle bir tasavvur birok gelenekte de tespit edilmitir. Ancak R .
Eisler iin fazladan bir ey sz konusuydu: Babil inannda metalle
rin olgunlamas ve mkemmellemesi fikriyle ilgili ilk tarihsel bel
geyi belirledigini ve sonu olarak da simyann Mezopotamya'daki
kklerini aga karttgn dnyordu. Eisler'in hipotezi Abel Rey
tarafndan kabul grm gibidir, ama Asurbilimci H. Zimmern ve
kimya tarihileri Ernst Darmstaedter ve julius Ruska tarafndan red
dedilmitir. Simya tarihilerinin piri E. von Lipmann tarafsz kalm

tr.
R. Campbell Thompson'un lngilizce evirisini temel alp Zim
mern'in Almanca ve E. Eisler'in Franszca versiyonlaryla karlatr
dgmz bu Assurbanipal ktphanesine ait temel metin yledir:
Maden fmnnn [ku-bu] plan hazr olunca hayrl bir ayn

1 Tartmaya ilikin kaynaka iin bkz. Not l. Belgeler u kitapta zml enip
yorumlanmtr: Martin Lewey, Chemistry and Chemical Terminology in Ancient
Mesopotamia, Amsterdam, 1 959.
76

BABIL METALURJI SIMGECILIGI VE RITELLERI

hayrl bir gnn bekleyeceksin; ite o gn fnnn plann yere


sereceksin. Onlar fnn yaparlarken, [onlan] izleyecek ve sen de
[fnn evinde] alacaksn [?] : [zamanndan nce domu . . . ]
embriyonlar getireceksin, bir bakas [?] , bir yabanc girmeme
lidir, temiz olmayan bir kii de onlarn nnden gememelidir;
nlerinde gerei gibi sa samalsn: "madeni" frna koyacan
gn embriyonlarn nnde bir kurban keseceksin3 ; am tts
s ile bir ttslk koyacaksn, nlerinde kurunna biras saa
caksn.
Frnn altnda bir ate yakacaksn ve 'madeni' frnn iine
koyacaksn. Frna bakmak iin getirecein adamlar arnmaldr
ve [sonra] fnna bakmalar iin oraya getireceksin. Fnnda ya
kacan odun gnlkaac [sarbatu] odunu olmaldr; kabukla
n ayklanm, kaln, byk odunlar olmaldr, Ab aynda kesil
mi olmal ve yn yn [darda] deil deriye sanl olarak sak
lanm olmaldr. Bu aac frna koyacaksn.
Thompson ile Meissner'in evirilerinin gerektirdii olas deiik
lik ve dzeltmelere karn metnin ritel nitelii kesinlikle ortaya
kyor. Dndmz gibi, Mezopotamya'da da metalurji ura bir
dizi trensel ilemi ieriyordu . Uurlu bir ay ve gn seiliyordu, f
rnn etraf kutsanyor buraya arnmamlar giremiyor, ayn zamanda
iiler arnyor, maden filizleri iin salar salyor, ardndan kur
banlar kesiliyor, ate iin zel bir odun gerekiyordu (ayrntlar: Ka-

2 Metinde bu nokta aydnlk deil; Thompson'n evirisini izliyorum. Meissner


bu blm soru iareti koyarak eviriyor: "Fnna bakarlarken (?) ve onu ya
parlarken sen de [tannsal l embriyonlar saymalsn (?) . . . " Franszca evirisin
de Eisler zorluklardan kanm gibidir: "Fnn uygun bir ekilde yerletirilir
yerletirilmez ve sen de ibana getiinde tanrsal "embriyonlar" fnnn
kubbesi iine koy."
3 "Sradan bir kurban" (Eisler); "kurban" (Meissner).
77

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

buklar soyulmu ve deriye sarl olarak bekletilmi odun "embriyon


larla" ilgili "byl bir sempati" ifade ediyor olabilir mi?) . Metalurji
iinin ne derece kutsal bir atmosfere bulatgm lmek iin Afrikal
demircileri dnmemiz yeterli olacaktr (bkz. s. 60 vd). Hatta oku
dugumuz Mezopotamya metninde Afrika'dan koutluklar bile bulabili
riz. Ui demircileri frnlara tavuk kurban ediyorlard;4 Bakitalar r
sn stnde bir koyun ve bir tavuk kurban ederler. 5 Frnlara "ila
lar" koyma adeti ok yaygndr. 6 Bira sas da yaplr: Baylalarda d
km iin uygulanan ilk ritel "ilalarla" kartrlm birann frnn
altnda alm drt delikten dklmesinden ibarettir. 7
Tartma ku-bu, "embriyon," szcgnn anlam konusuna kay
mtr. Yine Campbell Thompson'n yaymlayp evirdigi bir baka
metinde u reeteyi buluruz: "Embriyonlar kar, [ller iin] bir
kurban sun, iiler iin kurbanlar sun; kalan [?] bir kalpta topla,
[onu] frna koy;" Robert Eisler ku-bu'yu "ilahi embriyonlar" olarak,
Thureau-Dangin "bir tr demon"8 olarak, Zimmem "dk"9 olarak
eviriyor. julius Ruska terimin "embriyonlar" degil "fetileri" ya da
"dkm

iinin koruyucularn" kastettigini

dnyor. 1 0 Sorun,

4 Cline, Mining and Metallurgy in Negro Africa, 5. 1 19 .


5 Cline, a.g.y., 5. 1 1 8.
6 A.g.y., 5. 125.

A.g.y., 5. 120.
8 Thureau-Dangin, "Note5 a55yriologique," XXXV, Revue d'Assyriologie, 1 9 ,
1 922, 5 . 8 1 .
9 H . Zimmem, "As5yri5che chemi5ch-techni5che Rezepte," 5. 1 80 : Fehlgeburt,
10

Missgeburt.
j. Ru5ka, "Kriti5che5 zu R Ei5ler5 chemie-ge5chichtlicher Methode," 5. 2 7 5 :

Fetische oder Schutzpatrone der Schnelzarbeit.


78

BABIL METALURJI SIMGECILICI VE RITELLERI

ku-bu'nun frna koyulan maden filizlerini mi yoksa ruhlar ya da b


yl olmalar nedeniyle metalurji iinde kanlmaz olan dkleri
mi ifade ettigidir. Biz Mezopotamya filolojisini ilgilendiren bu tart
maya girmeyecegiz. Bununla birlikte ku-bu terimi nasl evrilirse ev
rilsin her durumda "embriyolojik bir anlam" ifade ettigi bellidir.
Thureau-Dangin'in akladgna gre yaratl anlatsnda, 1 1 "ku-bu bir
fetse denk olan Tiamat'm canavars bedenidir; demiurgos dnyay

bu bedenden yaratacaktr." Ku-bu metalurji metinlerinde frnlarda


biimlenecek olan maden cevherlerini, ham maddeyi, ilksel "embri
yoloj ik" maddeyi ifade eder. Daha yukarda (s. 43) belirledigimiz
paleolitik Doguda maden ile dlyolu (uterus) koutlugu bu yorumu
dogrulamaktadr. R. Eisler ku-bu'yu maden filizleri anlamnda "emb
riyonlar" olarak evirmekte haklysa o zaman frn, iinde maden fi
lizlerinin olgunlatg Toprak Anann yerine gemi bir rahim olma
ldr. Bu vesilelerle sunulan kurbanlarn ise dogumla ilgili kurbanlara
benzedigi dnlebilir.
Diger yorum da (insan embriyonlarn ifade eden ku-bu) metalurji
ritellerinde yansmasn buluyor. agmzda, Kara Afrika'da dk
mn baars iin bycnn dk yaptrma yolunu setiini grdk
(s. 72 ). Bu davran da maden filizlerinin embriyonlarla eletirildigi
ni gsteriyor. nk bu acmasz ritelin ancak iki "kuramsal dogru
lanmas" olabilir:
( 1 ) ya embriyonun iindeki dokunulmam yaam rezervi me

talurji ilemine aktarlp bu ilemin baars gvence altna aln


maktadr;

Enuna Eli, iV, 1 36, satr 3.


1 2 A.g.y. 5. 82.
79

A ccipc ovum & ignco pcrcucc gladio.

Si a'VM n mt1ndc /iMimi"r ommlnu , Omm


E P I G R A M M A

V I I I.

mr.fi ma i6i.
.A lumrn l11mm arc11mdat mof.lt "lJtr011m ,
I.cni" ( rn mos,. aH/uJ id m/r prlu :
VNlcano ;A1.1rs add. opm : f"U1itr er inde
txortu , farl rvilJor <f:J' igmi erit.

C11jm tl inqur.o ,

Michael Maer, Scrutnium chymcun (Frankfun


Filozof Yumurtas ate snavnda

1867)

Hic dl: Draco caudam fuam dcvorans.

X 1 V.

E r 1 G R A M M A

lr11 /Jmts Polypos docmt foa rodtt n-mt ,


'Hum.naqm homints fi nuriiffe d11pt.

D Dr11o
'Dmtt

c11ud11m du m mordtl <!!J'

ngtrll alrvo

:MagnJ p.1 rlt {uifit cibu-1 ipfojii.


IOt domandu trl/ firro,fmt , crcrrt , donu
Se -wrc

rroom.11

,fi mctt pJtJt.

Michael Maer, Scruinium chymicun

"Ejder kuyrugunu yutuyor"

DEMiRCiLER VE SIMYAC!LAR

(2) ya da metalin frnda "doumu" abuklatrlmakta; tpk


erken doan bu dk gibi metalin zamanndan nce domas sa
lanmaktadr.
llk durumda bir yetikinden (ya da onun yerine bir hayvan kur
bandan) ziyade bir "embriyonun" seilmesi Aeva demircilerinin ol
gunlamam maden filizi ile embriyon arasnda gizliden gizliye bir
eitlik grdklerini ifade ediyor. !kinci durumda metalurjinin ebelik
ilevi ok aktr: Eritme, yani metalin "olgunlamas," zamannda
nce gerekleen bir doumdur ve embriyonlarn bysel rol de bu
radan ileri gelir.
Her iki varsaym metal iilerinin sanat sayesinde metallerin "b
ymelerini" hzlandrdklarn az ok bildiklerim gsteriyor. Daha
nce grdmz gibi, bu fikir evrensel olarak yaygnd. Metaller
yerin karnnda "byrler." Tpk Tonkin kyllerinin hala dndk
leri gibi, tun gerektii kadar toprak altnda kalrsa altna dnecek
tir. Ksaca sylemek gerekirse metalurji ilerine elik eden simgeler
ve ayinlerde insann Doayla etkin olarak ibirliine gittii fikri or
taya kyor; buna belki de insann alma sayesinde Doa sreleri
nin yerini doldurabilecei dncesi demek gerekiyor. Canl bir ham
maddeden itibaren kozmogoninin rnek eylemi zaman zaman kozmik
bir embriyoloji olarak kavranmtr: Tiamat'n bedeni Marduk'un el
lerinde bir "embriyon [fets ] " gibiydi. Tpk her tr yaratmn ve ya
pmn kozmogonik rnei izlemesi gibi insan da bir ey yapp bir
ey yaratrken demiurgosun eylemine yknyordu. Ancak kozmogo
nik simgelerin embriyolojik bir balamda ortaya karken nesnelerin
yapm ocuk dourmaya edeerdi; yer kaynakl bir hammaddeden
her tr yaratm (bizim rneimizde maden filizleri) ebelikle ilgili bir
deer kazanmaktayd: Bir byme srecine mdahale ediliyor, olgun82

BABIL METALURJI SlMGECILIGI VE RITELLERI

lama hzlandrlyor ya da embriyonun dar karlmas salanyor


du. Bu nedenle matalrji ii bir dkle ayn ey olarak, zamanndan
nce yaplan bir ebelik ilemi olarak hissedilmiti.
lnsann kozmik zamann ritmine mdahale edebilecei, doal bir
sreci ne alabilecei, bymeyi hzlandrabilecei dncesi ite bu
metalurjik ve tarmsal tekniklerle iliki iindeki ritel deneyimlerden
balayarak yava yava belirginlemitir. Elbette burada aka dile
getirilmi dnceler yoktu; daha ok nseziler, kehanetler vard. Bu
nunla birlikte insann Zamann iini stlenebilecei gibi byk bir
kefin balang noktas burasyd; bu dncenin sonraki Bat metin
lerinde aka dile getirildiini gryoruz (bkz. s. 50 vd). Yine iki
bin yl boyunca felsefi imgelemi megul eden simyevi eser, opus alc
hy mic um un temeli ve dorulamas da burada bulunuyor: Bu felsefi
'

dnce insann ve Kozmos'un Filozof Ta tarafndan bakalatrl


mas dncesidir. Varoluun mineral dzeyinde Ta u mucizeyi
gerekletiriyordu: Ta "kusurlu" ("ham") bir metalin imdiki hali ile
en son hali (altna dnm hali) arasndaki zamansal mesafeyi orta
dan kaldryordu. Ta bakalam neredeyse annda gerekletiriyor
du: Zamann yerine geiyordu.

83

"Atein Efendileri"

pk demirci, ondan da nce mleki gibi , simyac da "atein


efendisi"dir. Atei kullanarak maddeyi bir halden dierine d

ntrr. llk bata kile verdii "biimleri" kor halindeki ate yard
myla nemli lde sertletirmeyi baarm olan mleki bir demi
urgosun sarholuunu duymu olmal: Bir bakalam aracn kefet
miti. Gnein ya da yerin rahminin doal ss yava yava olgunla
trd eyi ate akl almaz bir hzla yapyordu. Bu, demiurgosvari
coku, byk srrn Doadan "daha hzl" yapmay, baka bir deyile
-nk her zaman arkaik insann tinsel deneyimlerine dayal terim
lerle konumak gerekir- evredeki kozmik yaam srelerine tehlike
ye maruz kalmadan karabilmeyi renme olgusuna dair belirsiz n
seziden kaynaklanr. Ate "daha hzl yapma," ama ayn zamanda Do
ada var olandan biraz farkl bir ey yapma arac olarak ortaya kyor
du: Demek ki ate dnyay deitirebilecek bysel , dinsel bir gcn
davurumuydu ve sonu olarak bu dnyaya ait deildi. Bu nedenle en
arkaik kltrler kutsallk uzmann -aman, byc-hekim, byc
"atein efendisi" olarak hayal ederler. llkel by ve amanizm; by
c-hekim gerek kzleri rahatlkla tutabildii, gerekse kendi bedeninde
onu "yakc," "kzgn" hale getiren ve bylece onun ar soua kar
koymasn salayan bir "i scaklk" yaratabildii iin "atee hakimi
yeti" ieriyordu .
Burada baka bir kitapta incelediimiz karmak bir konuya ancak
84

"ATEiN EFENDiLER!"

hafife dokunabiliriz. 1 Bununla birlikte kendi bedeninden "ate kar


mak" insanlk durumunu aknlatran bir belirtidir. Kimi arkaik
halklarn mitlerine gre koca kanlar<!> atee, reme organlarnda "do
gal olarak" sahiptiler; yiyecegi piirmek iin bundan yararlanyorlar
ama erkeklerden atei gizliyorlard. Erkekler de en sonunda kurnazlk
yoluyla atei elde etmeyi baardlar. 2 Bylece bu mitler anaerkil bir
ideolojiden gelen antrmalara sahiptir; nk iki tahta parasnn
srtnmesiyle, yani "cinsel birlemeleriyle" oluan atein diiyi tem
sil eden tahta parasnda "dogal olarak" bulunduguna inanlyordu. Bu
simgecilik sayesinde byle bir kltrel dzeyde kadn "dogal olarak"
caddr. Ancak erkekler atee hkmetmeyi baardlar ve erkek cadlar
kadn cadlardan sayca fazla hale geldi. Dobu'da yerliler erkek ve ka
dn byclerin geceleyin utuklarn ve arkalarnda braktklar ate
in grlebilecegini sylerler. 3
Evrensel olarak ilkeller bysel-dinsel kudreti "yakc" olarak d
nrler ve bunu "scaklk," "yank" "ok scak" vb terimlerle ifade
ederler. Bycler ve cadlar bu yzden tuzlu ve ac su ierler ve son
derece ac bitkiler yerler: Bylece ierdeki scaklklarn artrmak is
terler. "Atein efendileri" olan amanlar ve cadlar kz yutarlar, ak-

1 Bkz. M. Eliade, Le Chamanisme et les techniques archaiques de l'extase; burada


vereceimiz rneklerin ounu bu kitaptan aldk.
"' Goga'lar. Bkz. Sir jarnes Frazer, Myths on the Origin of Fire, Macrnillan, 1 9 30,
s. 43 (lngilizceye evirenin notu).
2 Bkz. Sir jarnes Frazer, Mythes sur l'origine du feu, Paris, 1 93 1 , s. 36 vd.
(Avustralya), s. 59 vd. (Yeni Gine), s. 66 (Trobriand), s. 108 (Marquises Ada
lan), s. 1 6 1 vd. (Gney Amerika), vb.
3 Le Chamanisme, s. 327, R F. Fortune'un kitabndan: Sorcerers of Dobu,
Londra, 1 932, s. 1 50 vd.
85

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

kor demire dokunurlar, ate stnde yrrler. te yandan soguga da


byk direnleri vardr. Kuzey kutup blgesi amanlar ve Himalaya
ilecileri "byl scaklklar" ve "atee hakim olmalar" nedeniyle
imgelemi aan bir dirence sahiptirler. ' "Byl scaklgn" ve "atee
hakimiyetin" gerek anlamn bulmak zor degildir: Bu gler belli bir
cezbe durumuna ya da baka kltrel alanlarda (rnegin Hindistan'da)
koulsuz, tam tinsel zgrlk durumuna geii ifade eder. "Atee ha
kimiyet" ve hem soguga hem de kor halindeki atee dayankllk a
mann ya da yoginin insanlk durumunu atgn ve "ruhlar" alemine
katldgn ak seik gsteriyor.
Tpk amanlar gibi demirciler de "atein efendileri" olarak n
salmlardr. Bylelikle kimi kltrel alanlarda demirci amandan s
tn olmasa da ona eit saylmtr. Bir Yakut atasz "demircilerle a
manlar ayn yuvadandr" eklindedir. "Bir amann kars saygdeger,
bir demircinin kars hrmete layktr" der bir baka atasz. 5 n
c bir mesel: "llk demirci, ilk aman ve ilk mleki z kardetiler.
Demirci byk kardeti ve aman da ortanca karde. Demek ki de
mircinin lm amann elinden olamaz. "6 Dolganlara gre amanlar
demircilerin ruhlarn "yutamazlar," nk demirciler ruhlarn atete
korurlar; aksine demircinin bir amann ruhunu alp atete yakmas

olasdr. 7 Yakut mitlerine gre, demirci meslegini cehennemin ba de


mircisi, "kt" tanr K'daai Maksin den almtr. Bu ba demirci etraf

Le Chamanisme,

Ag.y . ,

s. 233, 327, 386 vd, 4 1 2 vd.

S. 408.
Popov, "Consecration Ritual for a Blacksmith Novice Among the Ya
kuts," )ounal of American Folklore, 46, 1 933, s. 257.

A. Popov, a.g.y., s. 258; Eliade, Le Chamanisme, s. 409.


86

"ATEiN EFENDiLER!"

ate kvlcmlaryla evrelenmi demirden bir evde oturur. K'daai


Maksin nl bir ustadr; kahramanlarn krlm ya da kopmu uzuv
larn o tamir eder. br dnyann kutlu amanlarnn erginlemesine
katldg da olur: elige su verir gibi ruhlarna su verir. 8
Bir baka gelenege gre Yakutlarn atas Elliei ilk demirciydi. Bir
baka mitsel demirci olan iki de savalarn egitmenidir: Onlara
akllca gtler verirken ayn zamanda silahlarn kalba dkerdi. Ya
kutlar demircilere amanlarn yapng gibi ruhlarn yardmyla degil,
doal aralarla iyiletirme gcn atfederler. Dokuzuncu kuaktan bir
demirci, emri altnda bulunan dogast glere sahiptir; ruhlardan
korkmaz, bu nedenle amann giysisini ssleyen demir nesneleri rs
te dvmeye cesaret eder (nk demirin kardg ses kt ruhlar
uzaklatrr). 9
Btn Sibirya halklarnda demirci epey yksek bir toplumsal ko
numa sahiptir; meslegi ticari bir i olarak grlmez: Erginleyici sr
lara sahipligi sezdiren ve baba ogula aktarlan bir yetenek sz konu
sudur. Demirciler zel ruhlarca korunurlar. ignan'da ve Pamir'in di
ger blgelerinde demircilik "Davud peygamberin armagan" olarak
grlr ve bu sayede demirci, mollalardan daha fazla sayg grr.
Ancak demircinin hem fiziksel hem de tinsel olarak saf olmas gere
kir. Demirhane bir ibadet yeridir ve dualar ve toplantlar iin zel

bir yer olmadgnda demirhanede toplanlr. 1

"Peygamber Davut" bir gksel tanrnn ya da yerli bir Uygarlat


rc Kahramann yerini almtr. Bu durum, Buryatlarm inanlarnda

8 A. Popov a.g.y . , s. 260- 1 ; Eliade, a.g.y. , s. 409.


9 W. Jochelson, The Yakut, 1 93 1 , s. 1 72 vd.
,

10

Jochelson, a.g.y . , J. Sarubin'e gre.


87

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

aka grlr. Anlattklarna gre eskiden insanlar demiri kullanma


y henz bilmezken hayvanlar talarla ldryor, etini dileriyle par
alayarak yiyor ve derileriyle iyi kt rtnyorlard vb. O zaman ak
Tengriler (iyi tanrlar) gksel demirci Bointoy'u yeryzne , insanla
ra metalurjinin yararlarn retsin diye kz ve dokuz oluyla birlik
te gnderdi: tk rencileri, demirci ailelerin atalar oldular. Baka
bir efsanede sylendiine gre Bointoy'un oullar yeryzndeki kz
larla evlenip demircilerin atalar oldular: Eer bu aileden gelmiyorsa
hi kimse demirci olamazd. Buryatlarn, tpk panteonlarn "ak tan
rlar" ve "kara tanrlar" olarak blmeleri gibi "kara demircileri" de
vardr; amanlar "ak" ve "kara" (iyi ve kt) olmak zere ayrlr.
Kt ruhlarn korumas altndaki "kara demirciler"den halk ok kor
kar: nsanlarn "ruhlarn" yiyebilirler. Trenleri srasnda yzlerini
isle boyarlar.
Buryat demircilerinin koruyucu tanr ve ruhlar insanlara yalnzca
ilerinde yardmc olmakla kalmaz, onlar kt ruhlara kar da ko
rurlar. Demircilerin kendilerine zg ayinleri vardr: Bir at kurban
edilir, karn alr ve kalbi karlr; bu zellikle bir aman ayinidir.
Atn ruhu gksel demirci Bointoy'a ulaacaktr. Dokuz delikanl
Bointoy'un dokuz olunun yerine , bir adam da bizzat demircinin ye
rine geer; bu adam cezbeye dp uzunca bir monoloa balar ve in

illa tempore oullarn insanlar uygarlatrsnlar diye nasl Yeryzne


gnderdiini anlatr. Sonra diliyle atee dokunur; eski adetlerde
Bointoy'u temsil eden kii eline erimi demiri almaktayd; 1 1 bunu Si
birya ve Kuzey Amerika amanlar hala yapyor.
amanizm ile demircilik arasndaki dayanma kimi aman ergin-

11

Eliade, Le Chamanisme,

s.

409-4 1 0 ,

Sandschejew'e gre.
88

'ATESiN EFENDiLERi'

leme trenleri senaryolarnda da ortaya kyor. Mstakbel amanlar,


grdkleri erginleyici halsinasyonlarda kendilerini erginlemenin
'demon'-efendilerince parampara edildiklerini grrler. u halde bu
geleneksel senaryolar demircilik alanna ait hareketleri, aralar ve
simgeleri dogrudan ya da dolayl olarak ierir. Bir Yakut aman, er
ginleyici hastalg srasnda demonlarn, uzuvlarn demirden bir kan
cayla koparp bedeninden ayrdklarn grmtr; binbir trl i
lemden sonra (kemiklerin temizlenmesi, etlerin kaznmas vb) de
monlar kemikleri yan yana getirip demirlerle tutturmulardr. Bir
baka amann bedeni de demirden gagal, engel gibi peneli ve de
mir telekli Yrtc Anne Ku tarafndan kk paralara ayrlmtr.
Bir bakas erginleyici halsinasyonunda demirden bir beige yatm
olarak grmtr kendini. Son olarak bir Ava-Samoyed amannn
uzun bir zyaamyksel anlatsndan u blm aktaralm: Mstak
bel aman erginlenme hastalg srasnda bir dagn iine girdigini
grd; burada bir krg altran plak bir adam grd. Atein s
tnde bir kazan vard. plak adam aman adayn devasa bir maayla
yakalad, kafasn kesti, bedenini kk paralara ayrd ve hepsini
kazana atp yl piirdi. Magarada ayrca rs vard ve plak
adam en iyi amanlar iin ayrlm nc rsn stnde adayn kafa
sn dvd. Sonra kemikleri toplad bir araya getirdi ve etle kaplad.
Bir baka bilgiye gre bir Tunguz amannn erginleme srasnda ka
fas kesildi ve madeni paralarla yeniden rste dvld. 12 Nihayet a
man kostmnn kimileri kemiklere benzeyen ve bylece bir iskelet
grnts yaratan demirden nesnelerle ssl oldugunu anmsaya-

12 E liade, Le Chamanisme,

s.

48 vd, G. W. Ksenofontov ve A. Popov'a gre.


89

DEM1RC1LER VE SiMYACILAR

lm. 1 3
Sylediklerimizden anlaldna gre amann bedenindeki de
mirin rol Avustralya , Okyanusya ve Gney Amerika'daki byc
hekimlerin kullandklar kristallerin ya da baka byl talarn oy
nad role benzer. amann stnde bulunan kaya kristallerinin
Avustralya ya da Okyanusya'daki amann ruhlar ve tinleri "grebil
mesini," havada uabilmesini vb saladn biliyoruz; nk gk
kubbeden den kristallerin kutsall amanda zmsenmitir (bkz.
s. 1 9 vd). Baz Sibirya amanizmlerinde, bu kez demirle benzer bir
zdeletirmeye rastlanr. 1 4 Bu durum baz sonular dourur; demir
demircinin koruyucusu olduundan, demircinin bysel-dinsel gc
n artrr. Samanlarla demircilerin kutsallklarnn "atee hakim ol
malaryla" kantlandn grdk. Kuramsal terimlerle sylersek, bu
"hakimiyetin" anlam insanlk durumundan daha stn bir durumun
elde edilmesidir. stelik demirci, kahramanlarn silahlarn da yapar.
Sz konusu olan yalnzca silahlarn maddi olarak yapmlar deil, on
lara yklenen "sihir"dir de; bunlar sihirli aralara dntren ey
demircinin gizemli zanaatdr. Destanlarda demirciler ile kahramanlar
arasnda ortaya kan ilikiler de buradan kaynaklanr. F. Altheim ne
redeyse btn Mool boylarnn destans iirlerinde, ayrca Trklerde
"demirci" (tarhhan) sznn ayn zamanda "kahraman" ve "yalnz,
atl sava" anlam tadna iaret eder. 1 5 Ayn yazar aman davulu
ve giyssinin askeri nemini vurgular; aman giysisi metalden bir tr

1 3 Bkz. Le Chamanisme, s. 144 3 vd, 1 52 vd.


1 4 Zorunlu olarak ilkel balar sz konusu deildir; nk baka amanizmler
de (Okyanusya, Amerika) demir nemli bir rol oynamaz.
15 F. Althem, Attila, Fr. ev., Paris, 1952, s. 33.
90

"ATElN EFEND1LER1"

gs zrhdr. Kimi kez demirciler kralla kadar ykselirler. Baz


anlatlara gre Cengiz Han eskiden basit bir demircidir, ayrca Mo
ollarn boy efsaneleri demircilii hkmdar hanedanna balar. 1 6
Iran geleneinde demirci Kavi, Kavya hanedannn atasyd; bir gn
"deri nln bir mzran ucuna asm ve ejder-krala kar isyan
bayran amt. Basit bir deri nlk lran'n bayra haline gelmi
,,
ti. 17
Birbiriyle ilintili btnlkleri yineleyelim: "Atein efendileri, " a
manlar, demirciler, kahramanlar, mitsel krallar (hanedan kurucular).
"Byl scaklk," kahramann (askeri olarak) erginlenmesi ile demir
ci arasndaki kimi ilikilere yeniden deineceiz . imdilik demircinin
baka kltr alanlarndaki dinsel ve toplumsal konumunu inceleye
lim.

1 6 F. Altheim, a.g.y. , s. 1 28, Ohsson ve Sandschejew'e gre. Tibetli demircilerin


dinsel ilevleri, ritelleri, mitolojileri ve amanlarla ilkileri hakknda bkz.
Rene de Nebesky-Wojkowitz, Oracles and Demons of Tibet, Lahey, 1 956, s.
153 vd, 337 vd, 467, 539; R.-A. Stein, Recherches sur l'epopee et le barde au
Tibet, Paris, 1 9 59, s. 8 1 , 1 50- 1 5 1 , 1 89, 361 vd, vb. ; Siegbert Hummel, "Der
gtliche Schmied in Tibet," Folklore Studies, XIX, 1960, s. 25 1 - 2 7 2 . F.
Altheim, Geschichte der Hunen, !, Berlin, 1959, s. 1 95-2 1 5 .
17 Altheim, Attila. Avesta dilindeki kavay szc de "bilge" anlamna gelir;
a.g.y. , s. 1 26. Snorri, kral lnge'nin bir "demirci kulbesinde" doduunu an
latr; kr. H. Ohlhaver, Der Gemanische Schmied, Leipzig, 1 939, s. 1 3 . Ayrca
bkz. Kari Jettmar, "Schmiede brauchtum im tlische Hindukush," Mitteilun
gen der Anthropologische Gellschaft in Wien, LXXXVII, 1 9 57, s. 22-3 1 .
91

Tanrsal Demirciler ve
Uygarlatrc Kahramanlar

nmzn Cava demircileri yoksul ve mtevaz insanlardr,


ama baz iaretler onlarn hala zel bir yerleri oldugunu gste

rir. Demirci iseler adlar pande'dir (uzman) , silah ustas iseler onlara

empu ya da kyai (efendi, usta) denir. Ancak kadim Cava'da metallerin


eritilmesi gizemli bir i olarak grlrd ve ogunlukla bir hkm
dar gibi onurlandrlan kris-demirci figr evresinde bal bana bir
edebiyat olumutur. Demirci eskiden sarayda saygn bir yere sahipti
ve kimi durumlarda btn toplulugu temsil edebiliyordu. Kadim Ca
va'da demirci ile hkmdar arasndaki ilikiler kardeler arasndaki
ilikiler gibiydi. Hkmdarlarnki gibi demircilerin soyagalar da
tanrlara kadar uzanrd. Bugn hala , silah ustas bir kris demiri dk
meye balamadan nce atlye bir kayan gibi, yani kutsal bir yer gibi
sslenir; ie balamadan nce getirilen sungular snnet ya da dgn
trenlerinde sunulan sunulara benzer. 1 Bali'de demirci raklar iin
erginleme ayinleri vardr ve i srasnda her alet kullanmndan nce

R. j. Forbes, Metallurgy in Antiquity, s. 79-80, W. H. Rassers'e gre. Aynca


bkz. R. Goris,' "The Position of the Blacksmiths," Bali Studies in Life, Thought
and Ritual, Lahey, 1 960, s. 289-300; D. Yeerkamp's, "Stummer Hande!' in
Schmiedesagen Europas und Sdasiens,'' Zeitschrift fr Ethnologie, c. LXXX,
1 9 55; O'Connor, "Iron Working as Spritual Inquiry in the Indonesian Arc
hipelago,'' History oJ Religions, 1 4 , 1 97 5 .
92

TANRISAL DEMiRCiLER VE UYGARLA$TIRICI KAHRAMANLAR

mantra'lar okunur. Bali'de pande-wesi'\erin, onlara meslekleri in ge


rekli olan akti'yi, gizemli gc veren Brahma'nn araclgyla yarat
ldklarn anlatan yazl bir gelenekleri vardr.
Yakn tarihli Hindu etkiler (mantra, Brahman , akti) ayklandgn
da Endonezyal demircinin kkenine ilikin kompleksi ortaya kar
mak kolaydr: Tanrsal kken miti ve soyagalarnm geleneksel ya da
yazl olarak aktarlmas (destans iirlerde oldugu gibi balang) ,
meslegin kutsal niteligi ve erginleme ayinleri, krallarla mistik kar
delik ve ayrcalkl toplumsal konum. Bu zgl notlardan ogu Si
birya ve Orta Asya demircisinin mitsel-ritel komplekslerine dikkati
mizi ekmiti. Burada uzun bir szl gelenegin varlgn haber veren
yazl soyagalaryla ilgili bilgileri vurgulayalm. u halde soyagala
rn bilmek ve ezberden saymak, ayn zamanda rahip-aman ile airin
iini yapmak demektir. amanlar, kahramanlar ve demirciler arasn
daki ilikiler, Orta Asya destans iirinde agrlkl bir yere sahiptir
ve Kari Meuli kimi Yunan destan temalarnn amanc yapsn gster
dikten sonra Finlerin Kalevala'snda demirci ile aman kahramanlar
arasndaki zdelemeyi aka otaya koymutur. 3 Demircilik meslegi
ile destans iir arasndaki bu akrabalgm kimi ynleri, gnmzde
demircilerin ve kalayc ingenelerin genellikle soyagac okuyucular,
ozan ve arkc olduklar Yakn Dogu ile Dogu Avrupa'da hala grle
bilir. 4 Burada uzun uzun aklamalar gerektirecek bu karmak ve il-

2 Forbes, a.g.y., s. 65, R. Goris ve P. de Kat Angelino'ya gre. Balili demircilerin


ou X.V. yzylda Cava'dan gelmitir.
3 Kari Meuli, "Scythica," Hermes, 70, 1 935, s. 1 75 . Demirciler, bycler ve
airler arasndaki bag hakknda bkz. H. Ohlhaver, Der germanische schmied
und seme werkzeug, s. 95 vd.
4

Kr. R. Eisler, Das Qainzeichen, s. 1 1 1 .


93

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

gin konu zerinde duramayacagz, ama demircinin mesleginin kutsal


niteligi, banndrdg mitolojiler ve soyagalan, amanlar ve sava
larla kurdugu ibirligi sayesinde destans iirin yaratlp yaylmasn
da rol oynam oldugunu belirtmek gerekiyor.
1 880'ler gibi erken bir tarihte, Richard Andree, o zamanlar mev
cut olan belgelere dayanarak metal iilerinin hemen her yerde ayr
bir grubu oluturduklarn belirtmitir: Onlar toplumun geri kalann
dan yaltlmas gereken gizemli varlklardr. ' Demircilerin Colombus
ncesi Amerika'daki toplumsal konumlar ve bysel-dinsel ilevleri
henz pek iyi bilinmiyor. 6 Demirciler Kuzeybat Amerika kabilelerin
de ayrcalkl bir konuma sahiptirler ve meslegin gizli gelenekleri
yalnzca aile bireylerine aktarlr. 7 Bu konu Afrika'da zellikle Walter
Cline ve Griaule Misyonunun almalar sayesinde ok daha iyi be
lrlenebilmitir. 8 1936 ylnda Cline aratrmalarndan u sonular

5 R. Andree, Ethnographische Parallelen und Vergleiche, s. 1 53 ; ayn yazar, Die


Metalle bei den Naturvlkern, s. 42 vd. Aynca bkz. Fredrick W. Robin, The
Smith. The Tradition and Lore of an Ancient Craft, Londra, 1 953; R. ]. Forbes,
Metallurjy in Antiquity, s. 62- 1 04, "The Evolution of the Smith His Socail and
Sacred Status;" u yaptta yeniden yaymlanmtr: Studies in Ancient Techno
logy, c. 8, Leyden, 1 964, s. 54- 104.
6 Bkz. Forbes, a.g.y., s. 68.
7 R. Andree, Die Metalle bei Naturvlkern, s. 1 36 vd.
8 Bkz. aada 28. ila 3 5 . dipnotlarda belirtilen yaptlar. Aynca M. D. W.
jeffries, "Stone-Age Smiths," Archiv J Vlkerkunde, lll, 1 948, s. 1 -8 ; Luc de
Heusch, "Le symbolisme du forgeron en Afrique," Rejlets du Monde, no. 1 0 ,
Temmuz 1 956, S. 57-70; Germaine Dieterlen, "Contribution a l'etude .des
forgerons en Afrique occidentale," Ecole Pratique des Hautes Etudes. Section
des Sciences Religieuses: Annuaires 1 964- 1 96 5 , LXXI II, Faris, 1 965, 3-28,
zellikle s. 16- 1 8 . Afrikal demircinin erginlenmesi konusunda bkz. Ernesta
Cerulii, "L'iniziazione al mestiero di fabro in Africa," Studi e materiali di storia
94

TANRISAL DEMiRCiLER VE UYGARLAST!R!Cl KAHRAMANLAR

karyordu:
( 1 ) Kuzey Afrika'nn dogusundaki imenli dzlklerde demirci
ler kmsenen bir kasttr ve ileri belirl bir ritel nitelige sahip
degildir;
(2) aksine Bat Afrika'da demirciler erkeklere zg gizl toplu

luklarla ibirligi iindedir; byc ayrcalklarna sahiptirler ve


kapal gruplar olutururlar;
(3) Kongo ve civar yerlerde demirciler loncalar halinde grup
lamlardr; rahipler ve eflerle (bazen bunlar ayn kiidir) ibir
ligi iindedirler ve demircilik ii byk bir tinsel destegi, ilalan
gerektiren bir ritel oluturur. Yine Cline'e gre btn kara Afri
ka'nn, demircinin bysel-dinsel zellikleriyle, erginleyici gizle
ri, cinsel tabular, eki ve rsn kiiletirilmesi, meslegin baba
dan ogula gemesi gibi olgular bildigini eklemek gerekiyor.
Yerleik demirci loncalar dnda gezgin demirciler de vardr;
kudretl bycler olmalaryla nldrler. 9 Beyaz Nil'deki Bariler
gezgin demircileri parya olarak grrlerkeno Kongo'daki Balololar
onlara byk sayg duyarlar ve hatta onlarn kral soyundan ya da
aristokrat bir soydan geldiklerini dnrler.

11

Zenci demircinin meslegindeki bu belirsizlik byk lde Afri


ka'nn kltrel tarihiyle a klanr. Herman Baumann'n gsterdigi gi-

delle religioni, XXVII, 1 956, 87- 1 0 1 ; E. C. Lanning, "Genital Symbols on


Smiths' Bellows in Uganda," Man, LIV, no 262, s. 167-169.
9 Kr. Forbes, s. 64.
o

11

R. Andree, Oie Metalle, s. 9, 42.


Cline, a.g.y., s. 22.
95

DEMiRCiLER VE SlMYACll.AR

bi 12 paleolitik zenci uygarl (Kongo'un kuzeyi , Habeistan'a kadar


Yukar Nil, Dou Afrika'nn ortalar ve gneyini ierir) gerek Afrika
demir uygarln temsil eder; demirci en ok burada hrmet grr
ve nemli bir dinsel grev stlenir: Mitsel demirci toprak kltr
iin gerekli olan aletleri getiren kii olarak bilinir ve bu nedenle "Uy
garlatrc Kahraman," tanrsal yaratma katlan biri saylr. Demirci
tpk mlekiler ve altn bulmak iin topra kazan kadnlar gibi
kutsal toprakla ilikilendirilir ve birok yerde (rnein Yukar Nijer
kltrel evresinde) demircilerin karlar kabilenn mlekileridir. 13
Buna karlk bozkrlardaki avc uygarlkta ve Hami oban uygar
lklarnda demirciler kmsenirler ve ayr bir kast olutururlar. De
mir ve demircinin yapt aletlerin paleolitik zenci kltrlerinde ol
duu gibi uygarlatrc ilevi yoktur. rnein demircilerin km
sendikleri ve kendi iinden evlenen parya snfn oluturduklar Ha
belerin, Somalilerin (ki burada Toumal demircileri dokunulmaz bir
kasttr) ve Tedalarm (ad'n kuzeyinde, zellikle orta Sahra'da) duru
mu byledir. 1 4 Va-Ndorobolar da (Nil Vadisi'nin avc Hami yerleim
cileri) demircileri kmserler; demirciler toplumda hibir hakka sa
hip deildirler ve stleri tarafndan ldrlebilirler. 15 Komular
Massailer (Nil Vadisi'nin ger ve sr yetitiricisi Hami yerleimci
leri) demiri eritme, demiri ileme mesleini byk lde kmse-

1 2 H. Baumann ve D. Westermann, Les peuples et les Civilisations de l'Afrique, Fr.


ev. L. Hamburger, Paris, 1948.
1 3 Baumann, a.g.y. , s. 498.

14 Baumann, s. 283-43 1 .
1 5 Cline, s . 1 14.
96

TANRISAL DEMiRCiLER VE UYGARLATIRJCI KAHRAMANLAR

yen bir kast olan tl-Konnonolara brakmlardr. 1 6 Massailerin inan


cnda "bir demirci kraal'yla yaknlk dier kraal'lara lm, hastalk
ya da baka talihsizlikler getirir. Demirci kasttan bir kadnla evlilik
d bir hayat sren bir erkek akln kaybedecek, sakat ocuklar ola
cak ya da ilk dvte lecektir. 01 kononi ("demirci") demirci olmayan
birine sylendii zaman bir kfr saylr; bu szc gn battktan
sonra sylemek aslanlarn ya da dmanlarn gece basknna davetiye
karmak demektir. Demircilik meslei murdar bir meslektir. " 1 7
Demircinin sayg grd Afrika topluluklarna gelelim. Va ag
galarda (tarm iileri, Hami Bantular), demirciler hem korku hem de
sayg uyandrrlar. Evlilik konusunda madalyonun br yz de var
dr. "Kzn demirciye kimse vermek istemez; nk boandnda
byk bir tehlike iine girer. Boanma kanlmazsa demirci karsnn
bedenini annesinin ya da baka bir kadnn huzurunda yalayarak bu
bedene balklk kazandrabilir -bu , Massailerin yeni bir demir alet
yoluyla demirciden gelebilecek herhangi bir bulamay engellemek
iin kullandklar yntemi anmsatyor- ayrca boanmay ilan etme
den nce ona bir baston verir. 18 ekite ise zel bir g vardr. De
mirci bir eki yapmaya girimeden nce mterisinden bir teke ve
bir miktar bira alr. Bir hrsza ya da kiisel bir dmana by
yoluyla ekile vurabilir. 19 Genel olarak demirciler glerini kara b
y iin kullanmazlar ve ou ak aman olarak tannr. Demir, muska-

1 6 Baumann, s. 259.
17

18

Cline, a.g.y. , s. 1 14.


Cline, s. 1 1 5; B Guttmann, "Der Schmied und seine Kunst im anmistischen
Denken," Zeitisch. f Ethnologie, 44, 1 9 1 2 , s. 89.

19 B. Guttmann, a.g.y . , s. 83 vd.


97

DEMiRCiLER VE SIMYACILAR

!arn etkisini artrr ve mkemmel bir ilatr. Bat Va Tagga kadnla


r boyunlarnda demir kolye, kollarnda demir bilezik tarlar, nk
bu nesnelerin dogurganlk verdigine ve hasta ocuklar iyiletirdigine
inanlr. 20
Katangallarda (Gney Kongo kltr blgesi) metalleri ileyenler,
kendilerine zg bir erginlemeye ve tapma sahip gizli dinsel toplu
luk (bvanga) olutururlar. 21 BaYekelerin demirci ustas (Gney Kongo
kltr blgesindeki Nyamvezi kabilesi) bir amanla ibirligi ya par;
Ballalarda (Zambezi kltr blgesindeki tarmc topluluk) "demir
doktoru" dkm ilemini ynetir. 22 Gney Kongo'da demirciler baba
dan ogula sren bir lonca olutururlar; bu loncann "yeleri neredey
se amanlarnkine e bir konuma sahiptirler ve kimi kez ocim banda
[byc-hekim] veya ocivinda [demirci] olarak adlandrlrlar. "23 Mo
sengereler ve BaSakatalarda (Gney Kongo evresi) demirci ustas ge
nellikle kyn kurucusudur ve meslegi babadan ogula geer. 24 "Kon
go blgesindeki birok diger grupta ve ncelkle demircilerin her za
man byc ve ogunlukla da ef olduklar yukar Ogove'de demirci
lik ile eflk ilevlerinin birletigi grlr; ulusal kutsal atein bir
rahip demircinin korumas altnda oldugu Loango'da; demircilerin
eflerden hemen sonra geldikleri BaSonguelerde ; hiyerarik olarak
eflerin ve avclarn hemen altnda ve eflerin kurmaylarnn aman-

20 Cline, a.g.y., s. 1 1 6.
2 1 A .g.y. , s. 1 1 9.
22

A.g.y. , s.

1 20.

23 A.g.y, s. 122.

24

A .g.y. s. 1 24.

98

TANRISAL DEMlRClLER VE UYGARLATIRICI KAHRAMANLAR

!arn stnde yer aldklar Baholohololarda vb. durum byledir."25


Kuzey Nijeryal Tivler demirin ller ile canllar arasnda ba kur
may saladn dnrler; ayrca demir aletlerin dkmclkte bu
lunan ve demirciye nfuz edip zellikle yldrmla ortaya kan by
l gce sahip olduuna inanrlar. 26
Afrikal demircinin ayrcalkl yerini ve dinsel ilevini zellikle
kozmogonik mitler ve kken mitleri aa karr. Marcel Griaule ve
yardmclar sayesinde Dogonlarda (Volta kltrel alam) ve Bambara
lardaki (Yukar Nijer alan) Ilk Demirci hakknda olduka geni bir
belge btnne sahibiz . Dogonlarda demircilik meslei ok gzdedir
ve ara gereleri de tapmda neml bir yer tutar; nk Ilk Demirci
mitolojide neml bir yere sahiptir. Yce Tanr Amma'dan ekilebilir
tohumlar alm ve bunlar balyozunun iine koymu, sonra demir
bir ipe tutunmu, Tanr da onu yeryzne indirmitir. Bir baka
versiyona gre demirciler nceleri gkte yayor ve Amma iin al
yorlard. 27 Ancak demircilerden biri Tanr'nn darsn alp bal
yozuna saklaynca Amma onu yeryzne indirdi: Yerle temas edince
saflm kaybetti ve bunun sonucunda yeniden ge kamad. En ek
siksiz olan nc deikeye gre Ata Demirci, gkte , insann temel
organlarn temsil eden sekiz odal bir zahire ambar yaptrd; her
odaya ekilebilr bir tohum koydu. Gksel topraktan yaplan bu ambar
Ilk Demirci tarafndan yeryzne indirildi ve dalp burada ilksel saf
tarlay oluturdu; daha sonra insanlar onun evresinde rgtlendi-

2 5 Ag.y, S . 125.
26 A.g.y., S. 126.
27 Bu Dogon miti ile gkten gelen ilk Demircilere ilikin Munda ve Buryat mit
leri arasndaki simetri dikkat ekicidir; bkz. s. 69 vd, 88.
99

DEMiRCiLER VE SIMYACIV.R

ler. -8 Yine atei bulan, insanlara tarm, hayvanlar evcilletirmeyi g


reten de tk Demircidir. 29 Diger mitlere gre Dogonlarn Uygarlat
rc Kahraman, Yol Gsterici Cin Nommo, Demirci klgna girip
Yeryzne indi ve insanlara uygarlg gsterdi. Gkyznde Nom
mo'nun faaliyetleri frtna srasnda grlebilir: Tpk T'ou-jenlerin
Dantsien San' gibi (bkz. s. 3 1 ) yldrmlar gnderip gk grlemesi
talar frlatr.30
Dinsel ilevi bakmndan gksel Demirci ile Uygarlatrc Kahra
man, tarm ve demirci arasndaki baglar yalnzca Dogonlara zg de

gildir. Ayn eyi biraz eksik de olsa Savadogalarda; 3 Gurunsilerde


(llk Demirci=Uygarlatrc Kahraman; demirci ate ve yldrm rahi
binin ilevini stlenir32) ; Volta nn en arkaik toplumlarndan biri olan
Balolarda (mitlere gre Yce Tanrnn oglu tk Demirci yeryzne in-

28 Mitin farkl versiyonlar iin bkz. Marcel Griaule, Masques Dogons, Paris,
1938, s. 48; ayn yazar, Dieu d'eau, 1949, s. 52 vd; ayn yazar, "Descente du
troisieme verbe," Psyche, 13- 14, 1947, s. 13-36 vd; G. Dieterlen ve S. de
Ganay, "Le genie des Eaux chez !es Dogons," Miscellanea Africana, V, Paris,
1942, s. 6 vd; M. Griaule ve G. Dieterlen, Le Renard pdle, c. !; Le mythe
cosmogonique, Paris, 1965; Genevieve Calame-Griaule, Ethnologie et langage:
La parole chez les Dogon, Paris, 1965, s. 275 vd, vb; Harry Tegnaeus, L e

Heros Civilisateur. Contribution il l'etude ethnologique d e l a religion e t de la soci


ologie Africaines, Uppsala. 1950, s. 16 vd.
29 Griaule, Masques dogons, s . 157; ayn yazar, Descente du troisieme verbe, s. 1335 vd; Dieterlen & de Ganay, Le Genie des eaux, s. 7.; H. Tegnaeus, a.g.y. , s.
1 8 vd.
30 Griaule, Masques Dogons, s. 49; ayn yazar, Dieu d'eau, s. 130 vd; H.
Tegnaeus, a.g.y. , s. 20 vd.
3 A.g.y., S. 35.
32 A.g.y., S. 40.
100

TANRISAL DEMiRCiLER VE UYGARLATIRICI KAHRAMANLAR

di ve insanlara atei kullanmay, hayvan yetitirmeyi ve tarm gret


ti; demirci dinsel ve toplumsal yaamda byk bir ileve sahiptir ve
erginleme trenlerinin ba egitmenidir; ayrca kahin ve peygamber
dir, vb33) ve Bambara balklar Somonlarda (kozmogonik bir mit
Ezeli Demirciye yaratlta ibirliki bir rol ykler; "Koruyucu su
ruhu tapmndaki kurbanc, atalar Gkten inmi demirciler olmas
gereken bir aileye aittir"34) da buluyoruz. Bambaralarda byk rahip
neredeyse her zaman bir demircidir ve gizli topluluklar genellikle de
mirciler tarafndan ynetilir. Tauxier ayn durumun diger Mandeler
de, Malinkelerde , Uassulonkelerde vb gzlemlendigini belirtmiti.35
Bir Aanti mitine gre demirci, Tanr tarafndan bir dzine insan ve
hayvan yapmak iin grevlendirilerek Yeryzne indirilir.36 Evelerde
demirci ve demircilik aletleri dinsel yaamda nemli bir yer tutar.
ekicin ve rsn gkten dtgne inanlr ve bu iki nesnenin nn
de yemin edilir; demirci yagmur yagdrr ve bir sava zaferle sonu
landrabilir. Mitlere gre tk Demirci -kimi kez Yce Tanr nn z
Oglu olarak kabul edilir- Tanr tarafndan yaratl tamamlamak ve
meslegin srlarn insanlara vermek iin gnderilmitir. 37 Yorubalar
da ilk silahlar yapan, avclg greten ve Ogboni gizli topluluunu

33 A.g.y. , s. 42 vd.
34 A.g.y. , s. 47.
35 Tegneaus, s. 47; L Tauxier, Histoire des Bambara, Paris, 1942, s. 276 vd; G.
Dieterlen, Essai sur la religion Bambara, Paris, 195 1 , s. 143 vd.
36 Tegnaeus, s. 55.
37 zellikle Bat Evelerinin ve Dou Evelerinin gelenekleri arasnda elbette de
ikeler de ieren ok sayda mit vardr. En nemlilerini Tegnaeus'tan alp
zetledik: Le Heros Civilisateur, s. 6 1 -63.
101

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

kuran llk Demirci Ogun'dur. 38 Mbulalarm Uygarlatrc Kahraman


Nzeanzo hem demirci, hem hekim hem de egitmendi: Btn yararl
teknikleri gretti ve demirciler loncasn kurdu.39 Tambalarda, Da
kalarda, Durrularda ve diger komu kabilelerde Demirci-Uygarlat
rc Kahraman mitolojisi son derece zengindir: llk Demirci bu kavim
lere hem ate yakmay, hem yiyecekleri piirmeyi hem de ev yapma
y, ocuk sahibi olmak iin cinsel birlemeyi, dourtmay, snneti,
l gmme biimlerini vb retmitir. 40 Baka bir deyile Durrular

da ve diger kabilelerde demirci kraldan daha fazla toplumsal ve dinsel


bir ileve sahiptir. 4 Kikuyularn mitolojisi kardeten, Uygar
latrc Kahramandan sz eder: llki hayvanlarn evcilletirilmesini,
ikincisi tarm ve ncs de metalleri ileme sanatn gretmitir. 42
Rivayete gre ilk Angola kralnn Demirci Kral oldugunu anmsata
rak

'J

Afrika'daki olgulara ilikin bu zeti noktalayalm.

Btn paleolitik zenci kltr alan, Gksel Demirci-Uygarlatrc


Kahraman mitinde ideolojik temellerini bulan demirciyle ilgili dinsel
faaliyetler btnn ortaya koyuyor. Bununla birlikte demircinin ri
tel olarak degerli saylmasn yalnzca tarm aletleri yapmadaki ro
lyle deerlendirirsek yanlrz. Demirci ile demir yalnzca tarmc
uygarlklarda yceltilmi degildir. Slavlarn uygarl gibi tamamyla
tarmc bir uygarlk demiri yalnzca kt ruhlardan korunma amacy-

38 Tegnaeus, a.g.y., s. 82 vd.


39 A.g.y., S . 102.
40

A.g.y., s. 104.
4 1 A.g.y., S . 105.
42 a.g.y. , s. 142 vd.
43 A.g.y., s. 172.
102

TANRISAL DEMiRCiLER VE UYGARLATIRICI KAHRAMANLAR

la kullanr. Yeryzndeki en eski metalurji merkezlerinden ikisinin


(Taurus ve Yenisey) yaknlna karn Slavlar metallerin hibir ileve
sahip olmad bir maddi kltre sahiptirler. 44
Demek ki demircinin ilevini anlamak iin mitolojilere ve dinsel
ideolojilere bakmak gerekiyor. Biraz nce de grdk ki, Gksel De
mirci yce Tanr'nn olu, habercisi ya da ibirlikisidir: Tanr'nn
iini tamamlar ve ounlukla da ii onun adna yapar. Gksel Demir
cinin getirdii "uygarlk" yalnzca dnyann dzenlenmesine indirge
nemez (bu, neredeyse bir kozmolojidir); uygarlk ayn zamanda tinsel
dzeydedir: Eitmen-Demirci, insan gizleri anlayabilecek hale getire
rek Tanrnn iini tamamlar ve kusursuzlatrr. Dolaysyla demirci
nin, ergenlerin erginlenmesindeki ve gizli derneklerdeki rol , toplu
luun dinsel yaamndaki nemi buradan kaynaklanr. Kimi blgeler
de e tutulduu efler ve egemenlerle kurduklar ilikileri bile dinsel
dzeydedir.
Massailerde ve dier Hami halklarda demircinin kmsenmesine
gelince, bu topluluklarn tarmc olmadklarn, te yandan demirin
bysel ve dinsel bir anlam belirsizliine sahip olduunu hesaba kat
mak gerekiyor; btn kutsal nesneler gibi metal hem tehlikeli hem de
yararldr. Metaller ve demirci konusundaki bu belirsiz tutum dnya
nn her yerinde gzlenmektedir.

44 Eve! Gasparini, L'Ergologia degli Slavi, Venedik, 1 9 5 1 , s. 1 72 vd, 179.

103

IO

Demirciler, Savalar, Erginleme Ustalar

anrsal demirciler ile Tanr arasndaki ilikinin tmyle farkl


bir dzeyde olduu baka bir mit grubuna deinmeden geeme

yeceiz: Gksel Tanr (daha dorusu Kasrga Tanrs) ile su Ej deri


arasndaki sava konu alan nl mitoloji temas. Savan konusu
dnya egemenliidir; ama her zaman kozmolojik bir yn vardr:
Tanr, canavar yendikten sonra dnyay kendi bedeninden karr
(Marduk-Tiamat temas) ya da dier versiyonlarda canavar "bala
yp," yeraltnn karanlklarna frlatarak dnyay dzenler, salam te
meller zerine oturtur. 1 Oysa bu mitin versiyonlarnn ounda Ka
srga Tanrs ona zaferi salayan silahlan bir demirci-tanrdan alr.
Bir Kenan metni olan Baal'n iiri'nde tanr Kar-va-Hasis (kelime
anlamyla "becerikli" ve "kurnaz") Baal iin iki sopa yapar; Baal bun
lar kullanarak yeralt sular ile denizlerin Efendisi Yam' alt eder. 2
Ugarit mitolojisinde Kar tanrsal demirci statsndedir. Sanchoni
aton'un aktard anlatma gre demiri ilk bulan usr'du. 3 Bir Msr
versiyonunda Ptah (mleki Tanr), Horus'a Set'i yenmesini salaya-

1 Bu mit zerine bkz. M. Eliade, Dinsel inanlar ve Dnceler Tarihi, c. !, ev.


Ali Berktay, Kabalc, 2003, s. 184 vd.
2 Metnin evirisi ve uzunca yorumu iin bkz. Teodore H. Gaster, Thespis, Eski
Yakndo'da Ritel, Mit ve Drama, ev. Mehmet H. Doan, Kabalc, 2000 , s.
224 vd.
3 Gaster, Thespis, s. 224, yorum.
1 04

DEMlRClLER, SAVACILAR, ERGiNLEME USTAU\RI

cak silahlar yapmt. Ayn biimde Ejder Vritra ile sava lndra'nn
silahlarn tanrsal demirci Tvatri yapmt; Hephaistos Zeus'un Ty
phon'u yenmesini salayan yldrm yapmt; Thor ylan Midh
gardhsormr', Kykloplarn lskat tdinav muadili olan ccelerin yapt
eki, Mjlnir'le ezmitir.
Ancak, tanrsal demirci ile Tanrlar arasndaki ibirlii, dnya
egemenlii iin yaplan savata demircinin yapt ortak almayla
snrl deildir. Demirci ayn zamanda Tanrlarn mimar ve zanaat
kardr. Kar Tanrlarn yaylarn yapar, Baal saraynn yapmn
idare eder ve dier tanrlarn sunaklarn donatr. Bundan baka The
odore Gaster'in belirttiine gre , bu demirci tanr mzik ve arkyla
da ilikilidir. Sanchoniaton, usr'un "gzel konuma" sanatn ve
dualar ve arklar besteleme sanatn da bulduuna iaret eder. Ugarit
metinlerinde arkclarn ad ktarat'tr. Demircilik meslei ile ark
arasndaki ibirlii Sami szdaarnda da aka belirtilmitir; Arapa

k-y-n "(demiri) dvmek, demirci olmak," "ark sylemek, bir cenaze


at yakmak" eylemini belirten branice, Sryanice ve Etiyopya di
lindeki terimlerle akrabadr. 4 air szcnn Yunanca kkeni olan
poietes'in "yaratc," "yapc" anlamna geldiini ve "zanaatkar" ile "sa
nat" arasnda anlamsal bir yaknlk bulunduunu belirtmeye gerek
5
bile yok. Sanskritedeki tak, "yaratmak," Rig Veda arklarnn bes
telenmesini ifade etmek zere kullanlr. Eski lskandinav dilinde "de
mirci-ark" anlamnda lotha-smithr ve Rhin dilindeki "air bozuntu
su," "air msveddesi" anlamlarna gelen reimschmied, daha ak bi
imde demircilik meslei ile air ve mzisyenin sanat arasndaki sk

4 Ginsburg, aktaran: T. H. Gaster, Thespis, s. 225.


5

I, 62, 1 3 ; V, 2, Il.
105

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

balar ortaya koyuyor. 6 Snorri'ye gre Odin ve rahipleri "ark de


mircileri" adn alyorlard. 7 Demircinin kahramanlarla, ozanlarla ve
airlerle bir tutulduu Trk-Tatarlar ile Moollarda da ayn ilikiler
dikkati ekmektedir (bkz. yukarda s. 90) . Yine demirci, kalayc, m
zisyen, ifac ve falc olan ger ingeneleri de anmak gerekiyor.
ingeneler kendilerine Avrupa'da Rom, Ermenistan'da Lom, lran'da
Dom, Suriye'de Dom ya da Dum adlarn verirler. Jules Bloch'un yaz
dna gre ilgintir ki, "Hindistan'da dom eski zamanlarda ok yay
gn ve nl bir kabilenin daha dorusu bir kabileler grubunun ad
dr. "8 Sanskrit metinlerinde ingeneler mzisyendirler, dokunulmaz
drlar ama zellikle demirci ve mzisyendirler. Asr dkmcleri ve
demircileri ile -onlara daha nce de deinmitik (bkz. s. 69)- dom
arasnda ilikilerin olduunu belirtmek ilgin olacaktr: imdiki ha
nedanlktan nce Asrlara belki de kuzeyden gelmi olan bir Dom ha
nedanl egemendi. 9
Demek ki eitli kltrel dzeylerde (ki bu, ok eski olduunun
gstergesidir) demircilik sanat, oklt bilimler (amanizm, by,
ifaclk vb) ile ark, dans ve iir sanat arasnda ilikiler bulunmak
tadr. Bu birbirine gemi teknikler erginlemeleri, zgl ritelleri,

6 Gaster, a.g.y.
7 Ohlaver, Die germanische Schmiede, s. 1 1 .
8 Jules Bloch, Les Tsiganes, Paris, 1 953, s . 28.
Dokunulmazlar: Hindu kast sisteminin (bu, drt kasttan oluan bir sistem
dir: din adanlan, retmenler; katriya lar [yneticiler, askerler] , vaisya lar
[esnaflar, tccarlar] , sudra'lar [iiler]) dnda kalan auta'lar. Murdar
saylrlar ve toplumdaki en "pis" ileri yaparlar -yn.
'

'

W. Ruben, Einschmiede und Dlimonen in lndien, s. 9; jules Bloch, Les Tsiganes,


s. 30.
106

DEMiRCiLER. SAVAILAR, ERGiNLEME USTALAR!

"meslek srlarn" ieren, kutsal gizemle ykl bir atmosfer iinde


aktarlm grnmektedir. Bu karmak ritel kompleksin dzenleni
lerini ve btn ynlerini anlamaktan henz uzaz ve bunlardan baz
larn da asla anlayamayacaz. Gzden geirdiimiz birka metalur
jik mit ve ritel grubu, bunlarn ne denli karmak olduklar hakkn
da bir fikir ve ierdikleri eitli dnya tasavvurlar hakknda bir ia
ret verir bize. Bununla birlikte bir e vardr ki daimidir: Metalin
kutsall ve bir de her tr madencilik ve metalurji iindeki eliik,
ayrks, gizemh zellik. Daha nce anmsattmz gibi (s. 30 vd) , ta
devirlerinden kalma kimi mitolojik temalar, metaller a mitolojile
ri iinde erimitir. Frlatlan silahlan, ta atan silahlan yldrmla e
letiren "yldrmta" simgeciliinin metalurji mitlerinde ok yaygn
olmas da zellikle anlamldr. Demirci tanrlarn ya da tanrsal de
mircilerin gk tanrlar iin yaptklar silahlar gk grlts ve im
ektir. rnein Tvatri'nin lndra'ya sunduu silahlar byledir. Ni
nurta'nn sopalarna "dnya atrdatan," "dnya-ufalayan" denir ve
bunlar gk grlts ve imee benzetilmitir. Ayn ekilde gk
grlts ve imek Zeus'un silahlardr; Thor'un ekici de (mjlnir)
yldrmdr. Sopalar Baal'in elinde "srar," nk Kar, rsnde
onun iin ok uzaklara frlatlabilen silahlar dvlmtr. 10 Zeus yl
drmn uzaklara frlatr.
mgelerin birbiri iine girdiini gryoruz: Yldrm, "Yldrm
ta" (ta devrinden kalma bir mitolojik an), uzun mesafeden vuran
(ve kimi kez de bir bumerang gibi sahibine geri dnen) sihirli silah
(rnein Thor'un ekici) . Burada belli bir hama faber mitoloj isinin
izlerini bulmak, yaplan aletin byl aurasn, zanaatkarn ve iinin

Gaster, a.g.y., s. 229.


107

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

ve zellikle metal ve demir agnda demircinin byk ayrcalgn


sezmek olasdr. Bununla birlikte gk Tanrnn dogal yaptrm arac
olarak yldrm ve diger btn meteorolojik epifaniler kullandg
tarm ve metalurji ncesi mitolojilerinden farkl olarak tarihsel halk
larn (Msr, Yakndogu, Hint-Avrupa) mitolojilerinde Kasrga Tanr
snn silahlarn -gk grlts ve imek- bir tanrsal demirciden

almas anlaml grnyor. Burada homo faber'in mitlemi zaferini


grmemek elde degil; bu onun gelecekte, endstri aglarmdaki ege
menligini haber veren bir zaferdir. Tanrlara yceliklerini garantile
melerinde yardm eden demircilerle ilgili bu mitlerden net bir ekil
de kan sonu, bir aletin yapm na byk nem verildigidir. Elbette
'

byle bir yapm uzun sre bysel ya da tanrsal bir nitelige sahip ol
mutur; nk her "yaratm," her "yapm" ancak insanst bir i ola
bilirdi. Alet yapmclar mitolojisinin son bir ynn daha belirtmek
gerekiyor: li tanrsal modelleri taklit etmeye alr. Tanrlarn de
mircisi yldrm ve imekle e tutulan silahlar rste dver (metalur
ji ncesi mitolojilerin gk tanrlarnn dogal olarak sahip olduklar
"silahlar 'dr bunlar); insan demirciler de stn insan koruyucularnn
iine yknrler. Ancak mitolojik dzeyde tanrsal modellere ykn
menin yeni bir temaya dogru gelierek kayboldugunu da belirtmek
gerekiyor: linin retim almasna verilen nem ve iinin demi
urgosvari yetileri; son olarak fab e r'in nesneler "yaratan" kiinin ilah
,

latrlmas.
Demirci ve tanrsal ya da yar tanrsal zanaatkarn hem mimar,
hem dans, hem mzisyen hem de byc-hekim oldugu btn mit-

4>

Epifani (epiphany): Yun. epiphancia, "tezahr". i lahi veya yce bir varln
grnmesi -yn.
108

DEMiRCiLER. SAVAIU\R, ERGiNLEME USTALARI

sel-ritel btnlklerin kaynan , bu ezeli deneyim kategorisinde


bulacamza ikna olmu durumdayz. Bu ayrcalklardan her biri "be
ceri" ile , yani "retimin" ve "yapmn" oklt gizlerine sahip olmakla
ilgili byk mitolojinin farkl bir ynn aydnlatmaktadr. Bir ar
knn szlerinin byk bir yaratc gc vardr: Nesneler gerekli sz
lerin "sylenmesiyle" yaratlr. Vainaminen bir tekne "terennm
eder," yani byl szlerden oluan bir ark syleyerek onu ina
eder; son sz eksik kalnca akl danmaya nl byc Antero Vi
punen'e gider. Bir eyi "yapmak" onu "icat etmeyi" ya da kendiliin
den "ortaya kmasn" salayacak byl szleri bilmek demektir.
Bylelikle zanaatkar srlar bilir, bir bycdr -bu yzden btn
mesleklerde bir erginlenme vardr ve irek bir gelenekle aktarlrlar.
Etkili eyler yapan kii bunlar yapmann srlarn bilen, bu srlar ta
nyan kiidir.
Mitsel Afrikal demircinin Uygarlatrc Kahraman olarak ilevi
de byk lde bu yolla anlalr: Yaratm tamamlamas , dnyay
dzenlemesi ve bundan baka insanlar eitmesi, yani onlara kltr
sunmas iin Tanr tarafndan grevlendirilmitir. Afrikal demirci
nin ergenlerin erginlenmelerinde ve gizli cemiyetlerde sahip olduu
rol zellikle belirtmek gerekiyor: Her iki durumda da gizlerin ifa
edilmesi , baka deyile yce gereklerin bilinmesi sz konusudur.
Demircinin bu dinsel ilevinde gksel Demircinin Uygarlatrc Kah
raman olarak roln grebiliyoruz: Genlerin tinsel olarak "yetime
lerine" yardm eder, bir tr rehberdir, in illa tempore Gkten inmi llk
Eitmenin yeryzndeki yansmasdr.
Arkaik Yunan'da kimi mitsel kiiliklerin oluturduu gruplarn Telkhinler, Kabirler, Kuretalar, Daktyller- hem gizemlerle iliki ku
ran gizli loncalar hem de metal iileri kurullar olduuna dikkat
109

DEMiRCiLER VE SIMYACILAR

etmek gerekir. 1 1 eitli geleneklere gre , Telkhinler demiri ve tuncu


ilk kez ileyen insanlard, !dal Daktyller demiri eritmeyi bulmu,
Kuretalar ise tuncu ilemilerdir. Kuretalar ayrca silahlarn aklata
rak yaptklar zel danslaryla nlydler Kuretalar gibi Kabirler de
"frn ustalar," "atele gl" olarak bilinirler ve tapnlan Dogu Ak
denizin her yanna yaylmtr. 12 Daktyller, daglarn ve ayn zamanda
maden ocaklar ile magaralarn tanralar olan ve daglarn iinde otu
ran Kybele rahipleriydi n "Kimilerine gre Daktyller iki gruba ayr
lrlar; sagda 20 eril solda 32 diil Daktyl . Ya da ayn ekilde soldaki
Daktyller bycydler ve sagdaki Daktyller de onlarn bylerini
bozarlard. Ocag evreleyen . . . ve iki kart cinsten oluan "yan-ko
ro," her daim in kurbanlar ve hierogamos'larna benzeyen kimi kut
sal evlilik ya da kutsal sava ayinlerini . . . anmsatr. " 14 lskenderiyeli
Clemens'in aktardg bir rivayete gre , s yine Kabirler ad da verilen
Korybantlar erkek kardetiler; iki karde ncsn ldrp ka-

1 1 L. Gernet ve A. Boulanger, Le genie grec dans la religion, Paris, 1932, s. 78 vd.


Bkz. Eliade , Dinsel inanlar ve Dnceler Tarihi, c. l, 10.
12 ) de Morgan, La Prehistoire orientale, Paris, 1 927, c. I I I , s. 1 73 vd. Btn bu
konularda bkz. Pauly ve Wissowa'nn Real Enzyklopddie'sinin ilgili maddele
ri. Metinsel ve yaztsal kaynaklann kapsaml dkm iim bkz. Bengt
Hemberg, Die Kabiren, Uppsala, 1950.
1 3 Bkz. Radet, La Lydie et le monde grec au temps des Mermnades, Paris, 1892, s.
269, vb; Hugo Gressmann, Die orientalischen Religionen in hellenistisch-rmisc
her Zeit, Berlin, 1 930, s. 59; Bengt Hemberg, "Die idaiischen Daktylen," Era
nos, 50, 1952, s. 41 -59. Daktyller ile Akdeniz Tannalan arasndaki ilikiler
hakknda bkz. U. Pestalozza. Religione Mediterranea, Milano, 1 9 5 1 , s. 1 88
vd . 202 vd . Daktyllerin dourtucu zellikleri iin bkz. a.g:y., s. 204.
14 Gabriel Germain, Genese de l'Odyssee, Paris, 1 954, s. 164.
.

Propreptikos, il. 20.


1 10

DEMiRCiLER, SAVAILAR, ERGiNLEME USTAl.AR!

fasn Olympos dana gmerler. Gizemlerin kkenine ilikin bu ef


sane , daha nce de grdmz gibi (bkz. s. 73) metallerin kkenine
ilikin mitle balantldr.
u halde bu mitsel metalurjistler, byyle (Daktyller, Telkhinler,
vb), dansla (Korybantlar, Kuretalar), gizemlerle (Kabirler, vb) ve
ergenlerin erginlenmesiyle (Kuretalar) ilikilidir. 10 Demek ki burada
demirci loncalarnn gizemler ve erginlemelerde rol oynadklar daha
eski bir duruma ilikin mitolojik izlerle kar karyayz. H. jeanma
ire , erginlenenlerin ya gruplaryla ilikili kuretalarn erginleme t
renlerinde "eitmenlerin" ilevini vurgulamtr: Eitmenler ve er
ginleme ustalar olan Kuretalar baz ynleriyle Afrikal Demirci-Uy
garlatrc Kahramann ilevini anmsatrlar. Kltrn sonraki ve
ok daha karmak bir dzeyinde demirci ve nalbantn erginleyici i
levinin ak biimde sregittiini grmek anlamldr. Nalbant hem
demircinin ayrcalklarna sahiptir hem de at etrafnda billurlam
simgeciliklerde yer alr. Burada sava arabalarnda kullanlan at deil,
Orta Asya'daki gebelerin buluu olan binek at sz konusudur. lte
bu kltrel balamda at ok sayda mitolojik yaratm tetiklemitir.
At ve binici "erkek topluluklarnn" (Mannerbnde) ideoloji ve ritel
lerinde nemli bir yer tutar; burada nalbanta da rastlyoruz. Hayalet
at, Odin'le ya da "fkeli ordu 'nun askerleri veya "zalim avc" ( Wilde
Heer) ile birlikte nallanmak iin atlyeye gelirdi. 1 7 Almanya'nn ve Is-

16

17

Bkz. H. Jeanmaire, Couroi et Couretes, Lille, 1939; R. Pettazzoni. I. Misteri,


Bologna, 1 924, s. 71 vd; K. Kerenyi, "Mysterien der Kabiren," Eranos-jahr
buch, XI, 1944, s. l l -60.
Otto Hfier, Geheimbnde der Gemanen, Frankfurt A M., 1 934, s. 53 vd.
Bkz. H. Olhaver, Der germanische Schmied, s. 95, vd.

DEMiRCiLER VE SlMYACll.AR

kandinavya'nn baz blgelerinde nalbant ok ksa sre ncesine kadar

Miinnerbnde trnde erginleme trenlerine katlrd: Styria'da "sava


atn" veya "svar at' n (yani degnekten at) nallar; bunun iin onu
nce "ldrr" sonra "dirilti r . " 18 lskandinavya'da ve Almanya'nn
kuzeyinde nallama, gizli erkek topluluuna girme amal bir erginle
me ayini, ayn zamada bir evlilik ayinidir. 19 Otto Hfler'in gsterdgi
gibi (zellikle s. 54), evlilik trenleri srasnda (binicili ya da binici
siz haldeki) "atn" nallanmas, lm ve diriliine ilikin ritel, ni
anlnn hem bekarlar topluluundan ayrln hem de evli erkekler
topluluguna katln belirtir.
Demirci ve nalbant Japon "erkek topluluklar" ayinlerinde de ben
zer bir role sahiptir. 20 Demirci-tanrnn ad Ame no ma-hitotsu no ka

m dr, yani "Ggn tek gzl tanrs. " Japon mitolojisi Manner
bnd e 'den ayr dnlemeyecek bir dizi tek gzl ve tek bacakl tan
rya sahiptir: Bunlar yldrm ve da tanrlar ya da insan yiyen de
monlardr n u halde Odin de ya iyi gremeyen, tek gzl ihtiyar ya
da kr olarak tasavvur ediliyordu. 22 te yandan nalbantn atlyesine
gelen hayalet at da tek gzlyd. Burada inceleyemeyecegimiz denli
karmak bir mitsel-ritel motif sz konusudur B Bizi ilgilendiren
konu, kiilerin sakatlklarnn (tek gzllk, tek bacakllk, vb) muh-

18 Hfler, s. 54.
19 A.g.y., s. 54-55.
20 Alexandre Slawick, "Kultische Geheimbnde der japaner und Germanen,"
Wiener Beitriige zur Kulturgeschichte, IV Salzburg-Leipzig, 1 936, s. 697 vd.
21 Slawik, s. 698.
22 Hfler, s. 18 1 , dipnot 56.
2 3 Byclerin ve demircilerin eriginlenme srasnda sakatlanmalar konusun
da bkz. Marie Delcourt, Hephaistos ou la !egende du magicien, Paris, 1957.
1 12

DEM1RC1LER. SAVAILAR. ERGiNLEME USTALARI

temden erginleyici sakatlamalar artran ya da erginleme ustala


rnn grnlerini (ksa boylu, cce, vb) betimleyen bir Minner

bnde senaryosudur. Bir sakatl olan tanrlar "yabanclarla," "da


adamlaryla," "yeralt cceleriyle" yani gizemlerle evrili ve genellik
le korkutucu metal iileri olan dal, ayrks kiilerle iliki iinde
dir. lskandinav mitolojilerinde cceler hayranlk duyulan demirciler
olarak n salmlard; kimi periler de ayn ayrcala sahipti. 24 Baka
yerlerde de tamamyla metalurji iiyle uraan ve yerin derinliklerin
de yaayan ksa boylu bir halka ilikin efsane belirlenmitir. Dogon
lara gre blgenin ilk mitsel sakinleri yeraltnda kaybolmu olan
Negrillolardr: Yorulmak blmez demirciler olan bu kiilerin eki
sesleri hala duyulabilmektedir. 2 5 Avrupa'nn, Orta Asya'nn ve Uzak
Dou'nun Qaponya) sava "erkek topluluklarnda" demircinin ve
nalbantn yer aldklar erginlenme ritelleri vard. Kuzey Avrupa'nn
Hristiyanlatrlmasndan sonra Odin ve "Zalim Avc"mn eytanla ve
lanetliler srsyle zdeletirildii biliniyor. Bu demirci ile nalbant
eytanla zde klma yolunda bir admdr. 26 Bycde, amanda ve
demircide ortak olan "atee hakim olma" yetisi Hristiyan folklorun
da eytans bir i olarak grlmtr: En yaygn bir halk imgesine
gre eytan ate kusar. Belki de burada "Atein Efendisi"nin arketipik
imgesinin son mitolojik dnmyle kar karyayz.
Odin-Votan wut'un, furor religiosus'un efendisiydi (Wotan, id est fu-

24 Bkz. Stith Thompson'n derledii kaynaklar: Subject-Index of Folk-Literature,


Helsinki, 1932, c. III, s. 87 (demirci cceler), c. III. s. 39 (metalurjist periler).
25 H. Tegnaeus, Le Heros Civilisateur, s. 16.
26

Bkz. Bachtold-Staubli, Handwterbuch des deutschen Abenglaubens, "Schmi


ed," 'Teufel" maddeleri; Hedwig von Bet, Symbolik des Marchens, Bem,
195 2, s. 1 1 8 vd.
113

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

ror {Vatan, yani fke) diye yazyordu Adam von Bremen). u halde vut
tpk Hint-Avrupa szdaarndaki dier terimler gibi (furor, Jerg.
menos) "fkeyi" ve kutsal gcn ar honutsuzluunun yol at
"ar scakl" ifade eder. Sava, erginlenme dv srasnda " s
nr," amanlarla yogilern rettikleri "byl sy" anmsatan bir
"s" retir (bkz. s. 89 vd). Bu dzlemde sava dier "ate efendile
rine" -byclere, amanlara, yogilere veya demircilere- benzer. Yu
karda sava tanrlar (Baal, Indra vb) ile tanrsal demirciler (Kar,
Tvatr, vb) arasnda belirtilen ilikiler yeni bir yorumla verileblir:
Tanrsal demirci atele alr, sava Tanr da furor'u sayesinde b
ysel olarak kendi bedeninden ate karr. Bu denli farkl bysel
dinsel deneyimleri birletiren ve aman, demirci , sava ve mistik
gibi deiik uralar badatran ey ate ile olan bu yaknlk , bu
sempatidir.
Frn ateiyle genlemeyi ieren bir Avrupa folklor temasn da
belirtmemiz gerekiyor. 2 7 Isa Mesih (ya da Aziz Pavlus, Aziz Nicholas,
Aziz Eloi) scak bir frna koyarak ya da bir rs stnde dverek has
talar iyiletiren ve yallar genletiren bir nalbant rol oynar. Bir
asker, bir rahip (ya da Aziz Pavlus, vb) ya da bir demirci mucizeyi
bir yal kadnda (kaynvalidesi, vb) yinelemeyi dener: Hsrana u
rarlar. Ama Isa Mesih kurban kemiklerinden ya da kllerinden yeni
den dirilterek dikkatsiz demirciyi kurtarr. ok sayda masalda Isa
Mesih "Burada efendilerin efendisi oturuyor" yazl olan bir demirci
atlyesine gelir. Atn nallattrmak isteyen biri ieri girer ve Isa Me-

27

Bu tema C. Manstrander tarafndan 1 9 1 2 ylnda ve Cari-Martin Edsman ta


rafndan da 1949 ylnda kapsaml olarak incelenmitir: Ignis Divinus, s. 3 0
vd.
1 14

DEMiRCiLER, SAVAILAR, ERGiNLEME USTALARI

sih demirciden bu ii yapmak iin izin alr; atn toynaklarn srayla


kaldrr, rsn stne koyar, nal str, toynaga yerletirir ve mh
lar. Daha sonra frnn ateine yal bir kadn (demircinin kars, ka
ynvalidesi, vb) atar ve onu rs stnde dverek ok gzel bir gen
kz haline getirir. Demirci ayn eyi denemek ister, sonucun ne oldu
gunu biliyoruz. 28
Bu halk masallar atein erginleyici snav arac oldugu, temizlen
me ve dnme arac haline geldigi mitsel-ritel senaryonun ansn
hala barndrrlar (ilk Hristiyanlkta ve Gnostisizmde atele vaftiz
byle bir senaryonun en gelimi rnekleridir) . 29 Isa bu folklorik ya
ratmlarda tam anlamyla "Atein Efendisi" olarak sunulmutur; nal
bant da "bysel" ayrcalklara sahip biridir, bu ise dolayl olarak
yadsnamaz bir antikag inanc etkisini kantlar. Atein kendisi gibi
"atein efendisi" de farkl degerlendirmelere ugramtr: Tanrsal ya
da eytani olabilmektedir. Tanrnn tahtnn nnde gksel bir ate
vardr ve cehennemde ate yanar. Ortaagn dinsel ve dind folklo
runda hem Isa hem de eytan "atein efendileri"dir. Konumuz bak
mndan demirci ve nalbanta ilikin mitsel imgelerin halk imgelemin
de uzun sre egemen oldugunu ve bu anlatlarn erginleyici anlamlar
la ykl olduklarn aklmzda tutmamz gerekiyor. (Geri masallar
dinleyenler iin ak ya da anlalabilir gelen anlamlar hakknda tart
labilir, ama sorunu bu ekilde snrlandrmak aklclg arya kar
mak demektir. Bir masal ak, dnyevilemi bir bilince hitap etmez:
Egemenliini psykhe'nin derin alanlarnda srer, imgelemi besler ve

28 Edsman, Ignis Divinus, s. 40, 82 vd.


29 Bkz. C. M. Edsman, Le bapteme de Jeu, Uppsala, 1940, zellikle s. 93 vd,
1 34 vd.
115

DEMiRCiLER VE SIMYAC!UR

uyarr. Atee ve dkme ilikin , lmle ve atei kullanarak , rs s


tunde dvmekle dirilie ilikin erginleyici smgeclkler aman mitle
n

ve rtellerinde aka belirlenmitir (bkz. yukarda s. 89 vd). Ma

sallarn uyandrdg benzer imgeler, blinl olarak u ya da bu sim


genn lk anlamnn ne oldugunu blmeseler bile, dogrudan dogruya
dnleyenlerin psykhe'si zerinde etkili olur.

1 16

II

in Simyas

in'de mistik metalurji ile simya arasnda kopma olmadgn bir


lde syleyebiliriz. Marcel Granet'in dikkat ekmi oldugu

gibi "Taoculuk byl sanatlarn ve ilk glerin srlarn ellerinde tu


tan en ayrcalkl kiiler olan demirci loncalarna kadar gider. " 1 u
halde simya teknikleri Taocu ve Yeni Taocu evrelerde yaylmtr.
Bilindigi gibi "Taoculuk" diye adlandrdgmz ey anmsanamayacak
kadar eski zamanlarn tinsel geleneklerinin ogunu benimsemi ve ye
niden ne karmtr. Bir rnek vermek gerekirse , "Hayvan Yaam
nn" kendiligindenligine ve mutluluguna ulamay amalayan arkaik
yntemler Taocu nderler tarafndan benimsenmi ve zenle korun
mutur; bu tr uygulamalar avc halklarn n amanizminden ileri
gelmektedir, dolaysyla ne denli eski olduklar ortadadr.Elbette sreklilik ile aynlg birbirine kartrmamak gerek. inli
simyacnn "durumu" arkaik demirci ya da mistiginkiyle ayn ola
mazd. "Simya frnn antik demircilikten miras alan Taocularda,
lmszlk artk (en azndan ikinci Han hanedanndan beri) by bir
aracn dklmesinin bir sonucu degildi (byle olunca demirci ocag
iin bir kurban sunulmas gerekirdi), lmszlk "tanrsal zincifreyi"
retebilene aitti. O andan sonra yeni bir tanrsallama arac elde edil-

1 Marcel Granet, Danses et Legendes de la C1ine ancienne, Paris, 1 928, s. 6 1 1 .


2 Bkz. C1amanisme, s . 402 vd
1 17

DEMiRCiLER VE Si MYACILAR

di: Tanrlara benzemek iin sv altn ya da zincifre imek yeterliy


,
di.' ) zellikle Yeni Taocu dnemde simyac in toplumunun dn
m nedeniyle sakatlanm ya da bozulmu bir "eski hikmeti" yeniden
bulmaya abalyordu. Simyac hem bir zanaatkar hem de bir okurya
zard: nclleri -avclar, mlekiler, demirciler, danslar, tarmc
lar , esrikler- erginlenme ve "meslek srlaryla," szl olarak aktar
lan geleneklerin tam ortasnda bulunuyordu. Taoculuk yzn ksa
srede bu geleneklerin temsilcilerine sempatiyle, hatta cokuyla dn
mt; bu durum Taocularn "halka ait boinanlara" hayranl ola
rak ifade edildi; perhiz , beden eitimi, koreografi, nefes alp verme,
esrime, sihir teknikleri, ayrca amanizm ve ruhu vb tekniklerdi
bunlar. Btn bunlarn aratrld halk dzeyinde kimi geleneksel
uygulamalarn uzun sre ncesinden ok sayda deiiklie uram
olduunu dnyoruz: Kimi amanc esrime tekniklerinin artc
deikelerini anmsamak yeterlidir. 4 te yandan Taocular bu tr "bo
inanlarn" kabuu altnda "eski hikmete" ait halis kesitler grebili
yorlar, bunlar toparlamaya ve sonuta benimsemeye alyorlard.
lte izleri silinmeyen bir antikadan kalma geleneklerin kol gez
dii kltr tarihinin kusurlarna aldr etmeyen arkaik nseziler ve
geleneklerin tutunabildii bu belirlenmesi zor alanda, Taoculuk usul
leri, srlar, reeteleri toplad. (Bu gelenekler ok eski tinsel durum
lardan, av bysyle mlekiliin esrime ve deneyimlerle balantl
durumlardan tremitir.) Dolaysyla Taocu simyaclarn kanlmaz
yeniliklere karn ntarihsel bir gelenei ele alp srdrdklerini
syleyebiliriz. Uzun mr ve lmszlk hakkndaki fikirleri yar

3 Max Kaltenmark, Le Lie-Sien Tchouan, Pekin, 1953, s. 18.


4 Bkz. Chamanisme, s . 398 vd.
1 18

IN SiMYASI

evrensel mitolojiler ve folklorlar alanna aittir. "lmszlk otu , "


"yaam" ykl ve ebedi genlik iksiri ieren hayvansal y a d a bitkisel
cevherler gibi kavramlar, ayrca lmszlerin oturduu, girilemeyen
blgelere ilikin mitler, in'in snrlarn aan bu arkaik dnceye
aittir. Ancak burada bunlar incelememiz sz konusu deil (Birka r
nek iin bkz. Not K). Burada yalnzca dkmc ve demirci mitleri ve
ayinlerinde temel dzeyde bulduumuz nsezilerin simyaclarca nasl
ele alnp yorumlandn belirteceiz. Maden filizlerinin bymesi,
metallerin doal olarak altna dnmesi, altnn mistik deeri konu
larn ilgilendiren birka temel fikrin sonraki geliimini aydnlatmak
olduka retici olacaktr. Demirci birlikleri ve erginleyici meslek
srlarn ieren ritel btne gelince bunun yapsyla ilgili baz bilgi
ler inli simyaclara aktarlmtr, ve yalnzca onlara da deil. Bir us
ta tarafndan erginlenme ve gizlerin erginleme srasnda aktarlmas
uzun sre simya retimi iin bir kural olmay srdrmtr.
Uzmanlar in simyasnn kkenleri konusunda hemfikir deiller;
simya ilemlerinden sz eden ilk metinlerin tarihlerini tartyorlar.
H. Dubs'a gre ilk belgenin tarihi M 1 44'tr. O yl sahte altn ya
panlarn halk nnde idam edileceine ilikin bir kraliyet emri ka
rlmtr. "5 joseph Needham'n da gsterdii gibi sahte altn yapm
tam anlamyla simya "yntemi" deildir 6 Baka yerlerde olduu gibi
in'de de simya ikili bir inanla betimlenir:
( 1 ) metallerin altna dntrlmesi

5 Metin H. Dubs tarafndan baslmtr: Beginnings ofAlchcmy, s. 63. in simyas


hakknda temel kaynaka iin bkz. Not I.
6 Science et Civilisation in China, c. V, 2, s. 47. joeph Needham'n simya konu
sundaki grleri Not Jde belirtilmektedir.
1 19

DEMiRCiLER VE SIMYACILAR

(2) bu sonucu elde etmek zere yaplan ilemlerin "soteriyolo


jik" deeri.
Bu iki inanca ilikin kesin kaynaklar in'de M IV. yzyldan iti
baren belirlenmitir. Mencius'un (Mengzi} bir ada olan Tsou Yen
herkes tarafndan simyann "kurucusu" olarak tannmaktadr. 7 M 1 1 .
yzylda simya altnnn hazrlanmas ile uzun mrn , lmszln
elde edilmesi arasndaki ba Liu An ve dier yazarlar tarafndan ak
a belirtilmitir. 8
in simyas zerk bir disiplin haline gelirken unlar kullanmtr:
( 1 ) geleneksel kozmolojik ilkeler;
(2 ) lmszlk iksiri ve lmsz ermilerle ilikili mitler;
(3) hem mr uzatmayla, hem mutlulukla ve hem de tinsel i
tenlikle ilgili teknikler.
Bu e -ilkeler, mitler ve teknikler- ntarihin kltrel mira
syd ve bunlar ilk belgelerin tarihine bakarak deerlendirmek yanl
olur. "Altn hazrlanmas," "lmszlk ikisinin" elde edilmesi ve
lmszlerin "anlmas" arasndaki ibirlii aka grlr: Luan Tai
imparator Wu'nun huzuruna kar ve bu mucizeyi gerekletirebi
leceine yemin eder ama yalnzca lmszleri "maddeletirmeyi" ba
arr . 9 Byc Li ao-Kiun Han hanedanlndan mparator Wu Ti'ye
unu nerir: "Frna (tsao) kurban sunun (doast) varlklar ara
bileceksiniz; (doast) varlklar ardnzda zincifre tozu sar al-

7 Bkz. Dub5, 5. 77; ]. Needham, 5. 12.


8 Needham, 5. 13.
9 Edouard Chavanne5, Les Memoires historiques de Se-ma-Ts'ien, Pai5, 1 8 9 7 ,
c. lll, 5. 479.
1 20

lN SIMYASl

tna dnecek; sar altn elde ettikten sonra bundan yiyecek ve iecek
kaplar yapabileceksiniz, bylelikle mrnz uzayacak. mrnz u
zarken denizlerin ortasnda, P'ong-lai Adas'ndaki kutlular (hsien) g
rebileceksiniz. Onlar grnce ve fong ve an kurbanlarn sunduu
nuzda artk lmeyeceksiniz." 10 Bir dier nl kii olan Liu Hsiang
(M 79-8) "altn yaptn" iddia ediyordu ama baarszla urad.

11

Birka yzyl sonra en nl inli simyac Pao Pu'tzu (Ko Hung'un


takma ad, 254-334) Liu Hsiang'n baarszln;

"gerek ilaca"

("filozof ta") sahip olmadn, tinsel olarak gerekli hazrlklar


yapmadn (nk simyac yz gn oru tutmal, kokularla arnma
ldr vb) syleyerek aklamaya alr. Pao Pu'tzu'nun sylediine
gre dnm bir sarayda gerekletirilemez : nzivada, ruhbandan
olmayanlardan uzakta yaamak gerekir. Kitaplar yetersizdir; kitaplar
da bulunan eyler yalnzca yeni balayanlarn iine yarar, gerisi srdr
ve yalnzca szl olarak aktarlr, vb. 12
Demek ki iksir aray "lmszlerin" yaad uzak ve gizemli
adalar arayyla ilgilidir: lmszlerle karlamak insanlk duru
munu amak ve zaman d ve kutlu bir varla kavumak demektir.
Uzak adalarda lmszleri aramak Tsin hanedannn ilk mparatorla
rn (M 2 1 9) 1 3 ve Han hanedanlndan mparator Wu'yu megul et
mitir (M 1 1 0). 14

10 Sse-ma-T5'ien, c. III, 5. 465.


11 Metinler Dub5'un kitabnda, 5. 74.
12
Bkz. Dub5'un verdii zet, 5. 79-80 ve Elade, Yoga'daki ek kaynaka blgi
leri, 5. 287, dipnot 1 . Pao Pu'tzu evirileri iin bkz. Not ].
1 3 Sse-ma-T5'ien, Hatralar, II, 143, 152; Ill, 437.
14 A.g.y.,

c.

III, s. 499; Dub5, 5. 66.


121

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

Altn aray ayn zamanda tinsel bir arayt. Altn stn nitelik
lere sahipti: Yeryznn "Merkezinde" bulunuyordu ve e (arsenik
slfr ya da slfr) ile sar cva ve tednya hayat ("sar kaynak
lar") ile mistik bir biimde balantlyd. Bylece M 122 tarihli bir
metin olan ve yine metallerin hzlandrlm dnmne olan inanc
ieren Huai-nan-tzu'da altndan sz edilir. 1 5 Bu metin stat Tsou Yen'
e deilse de okuluna aittir. 1 6 Daha nce grdmz gibi (s. 54),
in'de metallerin doal olarak dnme uramalar inanc yaygnd.
Simyacnn yapt ey yalnzca metallerin bymelerini hzlandr
maktr: Tpk Batl meslekta gibi inli simyac da Zaman'n ritmi
ni hzlandrarak Doa'mn iine yardm eder. Ancak unutmamak gere
kir ki, metallerin altna dnmelerinde ayn zamanda "tinsel" bir
yn de vardr; altn "kusursuz," kirlerden "arnm" bir metal oldu
undan simya ilemi rtk olarak Doa nn mkemmellemesini , ya
ni sonu olarak zgrln amalar. Metallerin yerin derinliklerin
de bymesi, insan tensel ve dkn durumuna "balayan" ayn

za

mansal ritimlere uyar: Simya ilemiyle metallerin bymelerini hz


landrmak demek metalleri Zaman yasasndan azat etmek demektir.
Kozmolojik ilke yang'a dahil olduklarndan altn ve yeim bedeni
rmeye kar korur. "lnn dokuz deliine altn ve yeim koyu
lursa rmeye kar dayankl olacaktr," diye yazar simyac Ko
Hung. Tao Hung-ing de (V. yzyl) u belirlemelerde bulunur: "Es
ki bir mezar aldnda iindeki ceset canl gibi duruyorsa bilin ki ,
bedenin iinde ve dnda fazla miktarda altn ve yeim vardr. Han
hanedanlnn kurallarna gre hkmdarlar ve beyler bedenleri -

1 5 Dubs'un evirdii fragman,


1 6 Ag.y., s. 74.

s.

71-73.
122

IN SiMYASI

rmesin diye incilerle, yeim klflarla sslenmi giysilerle birlikte


gmlrler. ,, 7 Ayn nedenlerle simya altnndan yaplm srahilerin
zel gleri vardr: mr sonsuzca uzatrlar. Ko Huang yle yazar:
"Eer bu simya altnndan tabak anak yaparsanz ve bunlarla yiyip
,
ierseniz uzun yaarsnz . ' 8 Ayn yazar baka bir yerde: "Gerek in
san altn yapar, nk onu ila gibi kullanarak (yani besin gibi sindi
rerek) lmsz olmak ister" 9 diye yazar. Ancak etkili olmak iin al
tn "hazrlanmal ," "yaplmal"dr. Simyevi sblimasyon ve dntr
me yoluyla retilen altnn stn bir canll vard, bu sayede lm
szlk elde edilebilirdi.
Madem -eng otu mr uzatr,
lksiri azna koymay neden denemiyorsun?
Doas yledir, altn zarar vermez;
Bu yzden en deerlisidir her eyin.
Sanat (simyac) yediklerine altn katarsa
mr sonsuzca uzar . . .
Yaldzl toz be i organa girince
Sisler rzgann datt yamur bulutlan gibi kaybolur . . .
Beyaz salar siyah olur yeniden;
Dklm dilerin yerine yenileri kar.

7 B. Laufer, jade, a Study in Chinese Archeology and Religion, Chicago, 1 9 1 2 , s.


299. Kr. Ware, Nei Pien, s. 62. Tch'e-song tseu sv yeim iiyordu: Atein
iinden geer, yanmazd, bylece lmszle kavutu; kr. M . Kaltenmark,
Le Lie-sien Tchouan, s. 35 vd; a.g.y., s. 37. , dipnot 2; yeim imeyle ilgili dier
kaynaklar. Aynca bkz., Yoga, s. 284, dipnot 1 .
8
g

ngilizceye ev. A . Waley, Notes on Chinese Alchemy, s . 4.


ngilizceye ev. johnson. A Study of Chinese Alchemy, s. 7 1 . "ilebilir altn"
konusunda bkz. Needham, a.g.y , cilt V, s. 14, 68 vd, 107 vb.
123

DEMiRCiLER VE SIMYACll.AR

Prsm ihtiyar ihtiras dolu bir delikanl olur;


km yal kadn da gencecik bir kz.
Kim ki biimini deitirip yaamn tehlikelerinden kurtulmutur
ite onun ad Gerek lnsan'dr.

20

e Hsien an uan da ("Btn lmszlerin Yaamykleri") be


'

lirtilen bir rivayete gre, lksire dzlen bu methiyenin yazar Wei


Po-yang "lmszlk haplarm" yapmay baarmt: mezlerinden
biri ve kpegiyle birlikte bu haplardan itiler ve Yeryzn etleriyle
kemikleriyle terk edip diger lmszlerin arasna kartlar n
Taocu statlarn en son amalar olan "bedensel lmszlk" ge
nellikle laboratuvarda hazrlanm iksirler iilerek elde ediliyordu n
"D simya" (wai tan) uzman VII . yzyldaki byk iyatrokimyac<1>
Sun Ssu-mo, iksirlerin etkisini ve bunlarn geleneksel reetelerle ya
plabilecegini yadsmaz. Tan ing yao ueh (Klasik Simyaclarn Temel
Formlleri) adl yaptnn nsz'nde Sun yle yazyor: "Eski zaman
larn kitaplarn bir bir okudum: Hepsi de iksirin etkisiyle mezin
bedeninde kanatlarn ktg ve mezin havaya ykseldigi konusunda
hemfikir . Byle eyleri okurken iimde hep dayanlmaz istekler uyan
mtr. Tek zntm Tanrsal Yol'un o kadar uzak, bulutlar arasnda-

20

21
22

Ts'an Tung 'i, blm: XXYII, lngilizceye ev. Waley, Notes on Chinese Alc
hemy, s. 1 1 . Tamamyla simyay konu alan bu ilk risale MS 142 ylnda Wei
Po-yang tarafndan yazlmtr. lngilizceye Lu-'iang Wu tarafndan evril
mi, kitaba Renney L. Oavis de bir giri yazmtr; bkz. Not j ve Yoga, s. 285,
dipnot 1 .
Kr. Lionel Giles, Chinese Jmmortals, s. 67 vd.
Kr. Needham, Y, 2, s. 93 vd.

.. lyatrokimya: Tp ve fizyolojinin kimya terimleriyle anlalabileceine ilikin


bir kuram -yn.
124

!N SiMYASI

ki patikalarn da o kadar ulalmaz olmasdr. Bou bouna ge ba


kar, oraya nasl ulaacam bilemezdim. Atete cevherleri dngsel
olarak dntrp salamlatrarak lksir hazrlama tekniklerini, ayr
ca iilebilir yeim ve sv altn yapmn salayabilecek dier forml
leri denemeye baladm. Ancak bu teknikler gizemli ve ok zor, anla
lmaz ve sonu belirsiz. lrek yetileri olmayan biri bunlar nasl anla
sn ki ?"2 3 Ancak nszn biraz ilerisinde Sun okuyucuya gvence ve
riyor: "Bu kitapta topladm simya formllerinin ounu ahsen de
nedim ve hep de en iyi sonular elde ettim. Bundan baka gerekli b
tn bilgileri de verdim. Eer bunlar dikkatlice izlenirse baar kesin
dir" (s. 1 50).
Son yllara kadar Avrupal bilginler "d simyay" ya da iyatro
kimyay (wai-tan) "drak" olarak, "i simyay" ya da yogac simyay

(nei-tan) "irek" olarak bilmekteydi. Bu kartlk sonraki baz yazarlar


iin doru olsa da (kr. s. 1 32) ilk bata wai-tan da "yogi benzeri gibi
irekti."21 Gerekten de daha nce grdmz gibi "drak simya
nn" nl temsilcisi Sun Ssu-mo tamamyla Taocu irek gelenek iin
de yer alyor.
Simya in dncesinin ok iyi tand mikrokozmos ile makro
kozmos arasndaki geleneksel eletirmeyi benimser. Evrensel beli

wu-hsing (su, ate, odun, altn, toprak) insan bedenindeki organlarla


eletirilir: Kalbin esas atetir, karacierinki odun, akcierinki me
tal, bbreklerin esas su , midenin esas topraktr.25 lnsan bedeni olan
mikrokozmos da simya terimleriyle yorumlanmtr. "Kalbin atei

23 lngilizceye ev. Sivin, Chinese Alchemy, s. 146-148.


21 Sivin, s. 1 5 , dipnot 18.
2 5 Metinler johnson, s. 102'de.
125

Nacuram nanra docet, dcbdlct ut igncm.

L'"'"'"'

E P I G R A M M A XX.

rv0111 {*" tnlJ11, rvtlMt Drttco,gntl'Vitr mfa


Vrgiil tx111#lfl rvi f"16ttTt duu :

Hine IAh')"'Ifeffo/11rvirodMm fortt

rvidct11r,

J/k jMI ,,,;{trt1t ftrr t paral"4 optm.


ro;,,.,, hon co r1tla11s contmdit in hoflt,
it tloc# atl!UJitrtrt 1'1tnlt 1'1nM.
Michad Maer, Scruinun ch_ymicum
"Doga, Doaya Ate'i alt etmeyi oreir"

Fac cx marc & fcrmna circulum, inde quadran


gulum, hine triangulum, fac circulwn & ha
bcb lap. Philofophorum.

EPIGRAMMA

X X I.

Ot,,,n 1'14squt #mufo11t i/,i cr(11/1U, "' fNO

SNrgat, h. inns "''J11foTM11 'JlkldrAl" '41u.


7{;nc Trig ont11' d11cM, omni qi partt rot1111t
inJPram rtdt11t : T11 upil ort11.1 trI

Si res tantdlll1t non "'o"rvtnil o'-Vi11 Wltn/1

Jl tapil, omntflits,

"Dog"'a Gto1'ttlr

Miclarl Maier, Scruir.m cl_ynicum


"!<adn.ve erkek bir ember, sonr: bir kare. ardndan br igen ve en sonun
da yine hir ember yaptktan SC1nr., Filozof Tan hulacaksn"

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

zincifre gibi krmzdr, bbreklerin suyu kurun gibi karadr" diye


yazyor, nl simyac L Tsu'nun yaamyksnn yazar (MS VIII.
yzyl). 26 Makrokozmosla eletirilen insann bedeninde, kozmosu
oluturan btn geler ve kozmosun dngsel yenilenmesini saglayan
btn yaamsal gler vardr. Yalnzca baz zleri glendirmek ye
terli olacaktr. Zincifrenin nemi buradan gelir; yalnzca rengiyle de
gil (kan rengi, yaam ilkesi) atee koyuldugunda cvaya dnmesi
bakmndan da nemlidir. Iinde lm yoluyla yeniden tremenin
srrn barndrr (nk yanma lm simgeler). Sonuta insan bede
ninn srekli yenilenmesini saglayabilir; ksaca lmszlge ulatra
bilir. Pao Pu'tzu; yaklak birbuuk kilo zincifre ile yarm kilo bal
kartrlp gnete kurutulursa, bundan bir kenevir tohumu bykl
gnde haplar yaplrsa, yl boyunca alman on tanesi beyaz salar ye
niden siyahlatracak, dm dilerin yerine yenilerini karacak ve
eger bir yldan da fazla alnrsa lmszlg saglayacaktr. 27
Taocu lmszlerle ilgili efsanevi yaamyks derlemesi olan

Lie-sien Tchouan -Lieou Hiang'a atfediliyor (M 77-6), ama miladn


ilk yzylnda degiiklige ugradg kesindir- zincifreyi mr iksiri
olarak zikreden en eski metinlerden biridir. " Han hanedanndan ilk
imparatorlarn iktidarlar srasnda simyaclar zincifreyi altn elde et
mek iin kullanyorlard (altn tketilmiyordu ama sihirli kapkacak
yaplyordu, ki bu da ara aamayd). Ancak milattan sonra ilk yzyl
lardan sonra zincifre yutulmasyla bedenin kpkrmz olacagna ina
nlr oldu." 28 Lie-sien Tchouan'a gre bir vali " yl boyunca zincifre

26 Akt.: W. A. Martin, The Lnre of Cathay, New York ve Chicago, 1 90 1 , s. 60.


27 johnson'n metni, s. 63'tedir; bkz. Ware, The Nei P'ien, s . 74 vd.
28 Max Kaltenmark, Le Lie-sien Tchouan, s. 18- 1 9 .
128

lN SlMYASl

yuttu ve tanrsal hafif zincifre karn elde etti. Bundan da be yl t


kettikten sonra artk uarak dolaabiliyordu."2" Tch'e-fou "cva yapa
bilmiti ve potasyum nitrat ile yuttuu zincifreyi artmt (bu per
hizden) otuz yl sonra bir delikanlya dnmt, kllan ve tyleri
,,
k p krmzyd . 30
Ancak zincifre zellikle ersuyunun damtlmas yoluyla insan be
deninde de retilebilirdi. "Taocu hayvanlara ve bitkilere yknerek
kendini ba aag asar, ersuyunun zn beynine aktmaya alr . "31
nl zincifre tarlalar, tan-t'ien'ler beynin ve karnn en gizli yerinde
bulunur: lmszlk embriyonu simyevi olarak buralarda hazrlanr.
Bu "zincifre tarlalarnn" bir diger ad K'un Lun'dur. K'un Lun hem
lmszlerin evi olan Bat Denizinin Dag'dr hem de "bir maaray
andran odaya" (tong-fang, ayn zamanda gerdek odasn ifade eden te
rim) ve "nirvanaya" (ni-wan) sahip beynin gizli bir blgesidir. "Bura
ya mistik tefekkr yoluyla girmek amacyla," yaratlmam dnyann
ezeli, cennetsi, "bilinsiz" haline benzeyen bir "Kaos" durumuna

(houen) geilir. 32
lki geye zellikle dikkate etmek gerek:
( 1 ) mitsel K'un Lun Dag ile beynin ve karnn gizli blgeleri
nin eletirilmesi;
(2) tefekkr yoluyla gerekletiinde bu gizli "zincifre tarlala
nna"na girii ve bylelikle lmszlk embriyonunun simyevi
olarak hazrlanmasn saglayan "Kaos" durumuna yklenen rol.

29 Kaltenmark, s. 1 46- 147.


30 A.g.y., S . 271.

31 Rolf Stein, jardins en miniature d'Extreme-Orient, s. 86.


32 R. Stein, a.g.y., s. 54.
129

DEMiRCiLER VE SIMYACIU\R

lnsan bedeninin mitsel K'un Lun Dag ile e tutulmas birok kez
syledigimiz eyi dogruluyor: Taocu simyac uzun mr reeteleri ve
mistik fizyoloji teknikleri ieren, tarih tesi bir gelenegi stlenir ve
devam ettirir. Gerekten de Bat Denizi Dag, lmszlerin yurdu
olan, "kk dnya"nn, minyatr bir evrenin geleneksel ve ok eski
bir imgesidir. K'un Lun Dag'nm iki kat vardr: Dik bir koni, ters
evrilmi baka bir koninin zerindedir,33 tpk simyaclarn frnlar
gibi. Ama sukabagnn da st ste binmi iki kresi vardr; sukabag
kozmosun minyatrdr ve Taocu ideoloji ve folklorda nemli rol
oynar. Sukabag biimindeki bu mikrokozmosta Yaam'n ve Genli
gin kaynag yer alr. Sukabag biimindeki Evren temasnn eskiligi
tartlmaz bir gerektir.34 Demek ki bir simya metninde geen u
szler anlamldr: "zincifre (yani lmszlk hap) yetitiren kii
Gk' rnek alp Yeryzn biimlendirir. Bunlar kendi iine dne
rek arar ve o zaman birden bedeninde sukabag biiminde bir Gk
bulur. "35 Gerekten de simyac bilinsizligin "Kaos" durumuna ulat-

33 Bu simgeciliin ntarihi iin bkz. Cari Hentze, Tod, Auferstehung. Weltor


dnung, Zrih, 1955, s. 33 vd, 160 vd ve birok yerde.
34

Kr. R. Stein, jardins en miniature, s. 45. vd. Cennetsi, kutlu ve bysel olarak
etkili yurt temas en eski alardan beri sukaba ya da dar azl srahiyle
bir tutulmutur; a.g.y., s. 55. Bycler, simyaclar akamlar bir sukabann
iine ekilirler; a.g.y., s. 57 vd. Sukabann rnek modeli lmszlerin yur
du ve gizli snak olan maaradr. mez maarann karanlnda erginle
nir, srlan renir. "Erginlenme temalar maaraya o denli baldr ki tong
("maara") en sonunda "gizemli, derin, akn" bir anlam tar olmutur" (R.
Stein, s. 44). "Maaralara (apayr bir cennetsi dnya) girilmesi zordur. Azla
r dardr, tombul gvdeli srahilerdir bunlar, sukabagna benzerler" (s. 45).
"Gk maara" konusunda bkz. M . Sormie, "Le Lo-Feou Chan," s. 88-96.

3 5 P'ei-wen yun-Jou'da geen bir yorum, lngilizceye ev. R. Stein, s. 59.


1 30

!N SiMYASI

gmda "varlgn en gizli yurduna girer, ki buras topu topu trnak ka


dardr. " 36 Oysa bu i mekan bir sukabag biimindedir.
Simya ilemleri iin kanlmaz olan meditasyonun yarattg "Ka
os" durumu ise bizim konumuzla birok bakmdan ilgili grnyor.
ncelikle bu "bilind" durum (embriyonun ya da yumurtann du
rumuna benzetilebilir) ile zerinde daha sonra (s. 1 67 vd) duracag
mz Bat simyasndaki materia prima {ilksel madde} , massa confusa
{katk kitle} arasndaki benzerlik. Materia prima yalnzca cevherin
ilk hali olarak degil simyacnn i deneyimi olarak da anlalmaldr.
Maddenin mutlak belirsizlik biimindeki ilk haline indirgenmesi i
deney dzeyinde dogum ncesi duruma, embriyon durumuna dne
denk der. Regressus ad uterum {rahme geri dnme} yoluyla yeniden
genleme , mrn uzamas temas Taoculugun ana motiflerinden biri
dir. En ok kullanlan yntem "embriyon solumas"dr (t'ai-si). Ama
simyac embriyon durumunu, frnnda malzemeleri katp kattrarak
da elde edebilir. Bagdatrmac bir agda Taocu metinde yle syle
nir: "Bu nedenle, baglayc (Budha) jou-lai ( Tathagata), insanlara
=

atele almann (simyevi) usuln gsterdi ve onlara kendi (gerek)


dogalarn ve yaam paylann(n btnlgn) yeniden yapmak zere
tekrar ana rahmine girmeyi gretti ."37
unu da ekleyelim: Hem Taocularn hem de Batli simyaclarn
ycelttikleri bu "rahme dn" (s. 1 68 vd) aslnda kltrn henz ar
kaik katmanlarnda belirlenen daha eski ve daha yaygn bir tasavvu
run gelimi halidir: Dnya'nn kkenlerine dogru simgesel olarak
inme yoluyla, yani kozmogoninin yeniden canlandrlmas yoluyla sa-

36

R. Stein, s. 59.
37 Aktaran: R. Stein, s. 97.
131

DEMiRCiLER VE SIMYACILAR

altma. 38 ok sayda arkaik terapi, dnyann yaratlnn ritel ola


rak yinelenmesini ierir; bu da hastann yeniden domasn ve iinde
dokunulmam yaam gleriyle yeni bir varla kavumasn salar.
inli Taocular ve simyaclar bu geleneksel yntemi ele alm ve ta
mamlamlardr: Bunu kimi zel hastalklarn saaltmnda kullan
mak yerine ncelikle insan zamann yaratt anmalardan, yani ya
llk ve lmden korumak iin kullandlar.
Belirli bir adan sonra d simya (wai-tan) drak olarak grl
m ve yogac trdeki (nei-tan) ve tek "irek" simya olarak belirlenen
i simyayla ztlatrlmtr. Nei-tan irek hale gelmitir, nk sim
yac iksiri mistik fizyoloji yntemleriyle, bitkisel ya da madensel
cevherleri kullanmadan kendi bedeninde retir. IX. yzyl sonu X .
yzyl banda yaam olan Peng Hsiao, Ts'an T'ung 'i risalesiyle il
gili yorumunda, somut cevherlerle uraan drak simya ile yalnzca
bu cevherlerin "ruhlarn" kullanan irek simya arasnda ak bir ay
rm yapar. Q Ayrm ok daha nce Hui-ssu (MS 5 1 5-577) tarafndan
da yaplmt. Su Tung-P'o'nun MS 1 1 l O'da yazd Ejder ve Kaplan Ri
s

alesi 'nde "irek" simya aka sergilenmektedir. "Saf," akn metaller

bedenin eitli ksmlaryla zde saylr ve simya sreleri de labo


ratuvar yerine deneycinin bedeni ve bilincinde yaplr. Su Tung-P'o
yle syler: "Ejder cvadr. Ersuyu ve kandr. Bbreklerden gelir,
karacierde korunur . . . Kaplan kurundur. Nefestir ve bedensel g
tr. Zihinden kar ve akcierlerde korunur . . . . Zihin kmldadnda

38 Bkz. M. Eliade, "Kosmogonische Mythen und magische Heilung," Paideuma,


6, 1956, s. 1 94-204. Aspects du myhe, s. 37 vd . Veda ritelindeki regressus ad
uterum ve Hint hekimlii konusunda bkz. s. 1 38.
39 Waley, a.g.y., s. 15.
132

IN SIMYASI

nefes ve g onunla ayn anda hareket ederler. Bbrekler itiinde


ersuyu ve kan ayn zamanda akar."40
Simyann ileci ve tefekkrc bir teknie dnmesi, Zen okulla
rnn geliimi srasnda Xlll . yzylda dorua ular. Tao-Zen simya
csnn nemli temsilcisi, Po Yu-uan adyla da bilinen Ko ang
Keng'dir. rek simyann yntemini bakn nasl aklyor: 41 llkinde
beden kurun grevi grr, kalp cva grevi; "meditasyon" (dhyana)
(simya iine) gereken svy, zeka kvlcmlar da gereken atei verir.
Ko 'ang-Keng unlar ekler: "Bu yntemle genelde on ay sren bir
gebelik gz ap kapayncaya kadar geebilir." Kesinlik anlamldr;
Waley'in de belirttii gibi inli simyac ocuk yapma srecinde Filo
zof Ta'n retebileceine inanr. Dourma ile Ta'n retimi arasn
daki benzerlik Bat simya yazlarnda rtk olarak vardr (rnein
atein kabn altnda krk hafta yanmas gerektii sylenir ki, bu sre
insanlarda embriyonun rahimde kalma sresidir) .
Ko ang-Keng'in ileri srd yntem birka erken antikaa ka
dar giden ok saydaki geleneksel tasavvurun bir karmdr: Her
eyden nce cevherler ve metaller Toprakta ana karnndaki embriyon
gibi "byyen" organizmalarla eletirilmitir; sonra ksirin (=Filo
zof Ta) hem bir metalin hem de bir embriyonun zelliklerine sahip
olduu dncesi gelir; son olarak her ikisinin de (metalin ve embri
yonun) byme srelerinin mucizevi biimde hzlandrlmas ve bu
nun sonucunda da hem varln madensel dzeyinde (yani altn reti-

40

Aktaran: Waley, Notes on Chinese Alchemy, s. 15; aynca kr. Lu-'iang Wu ve


T. L. Davies, An Ancient Chinese Treatise on Alchemy, s. 255 (Ts'an T'ung 'i'
nin LIX. blm)

41 Waley, Notes, s. 16 vd.


1 33

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

!erek) hem de insansal dzeyinde lmszlk iksiri retilerek olgun


luga ve kusursuzluga ulama fikri vardr; nk nce de grdk,
mikrokozmos makrokozmos eligi sayesinde iki dzey -madensel ve
insansal- birbirine denktir. Simya srelerinin bizzat mezin bede
ninde olup bittigi iin metallerin "kusursuzlamas" ve dnmesi as
lnda insann kusursuzlap dnmesine denktir. irek simyann bu
pratik uygulamas geleneksel in sisteminde lnsan-Evren elemesi
nin rtk anlatmdr: Belirli bir dzey zerinde alldgnda diger
btn denk dzeylerde sonular alnyordu.
Ko 'ang-Keng'in nerdigi diger irek simya yntemleri benzer
bir srecin degikelerini temsil eder. llk yntemde beden kuruna ,
kalp cvaya benzetilmi ve temel simya geleri insann fiziksel ve ana

tomik dzeyinde uyandnlmken, ikinci yntemde bunlar fizyolojik ve


psiik dzeylerde gerekleir: Gerekten de kurun gesinin yerini ne
fes, cva gesinin yerini de ruh alr. Bunun anlam udur: Simya ya
pt nefes alp verme ve psiik aamalarda alarak gerekleir, yani
bir tr yoga (nefesin tutulmas, psiko-mental srecin denetlenip dur
durulmas) yaparak. Nihayet nc yntemde ersuyu kurunun, kan
cvann, bbrekler suyun, tin de atein yerini tutar.
in irek simyasnn bu son iki ynteminde baz Yogac-Tantrac
Hint teknikleriyle arpc benzerlikleri grmezden gelebilir miyiz?
Ko 'ang bunlar rtk olarak onaylar: "Bu yntemin tam tamna
Zen Budistlerinin yntemi oldugunu syleyip itiraz ederseniz , verece
gimiz yant u olacaktr: Gk altnda iki yol yoktur ve bilgelerin her
zaman kalbi birdir. "42 zellikle cinsel genin Hint kkenli oldugu
dnlebilir. unu da ekleyelim: Simya yntemleri ile Yogac-Tant-

42 Waley, s. 16.
1 34

IN SiMYASI

rac tekniklerin kaynamas (hem nefesi durdurmay hem de "ersuyu


nu tutmay" ierirler) iki ynde ilerlemitir: inli simyaclar Tantra
c ayrntlara sahip Taocu yntemleri alrlarken, Taocular da simya
simgeciligini kullanmlardr (rnegin kadn simyaclarn potasna
benzeterek, vb). 43
Solumay durdurmann en son aamasna ulaarak ritim kontrol
almalarna gelince , birka yzyldan beri inli simyacnn disipli
nine girmi bulunuyordu. Pao Pu'tzu yeniden genlemenin bin kalp
atm boyunca nefesin durmas sonucu elde edildigini yazar: "Bir ya
l bu amaya geldiginde delikanlya dnecektir."44 Hint etkisiyle ki
mi Yeni Taocu mezhepler, tpk "sol el" Tantraclar gibi nefesin dur
durulmasn, ersuyunu ve psiko-mental ak tutmann bir yolu ola
rak gryordu; inlilere gre hem nefesin hem de ersuyunun tutul-

43 Bkz. Eliade, Le Yoga, s. 396. R H. Van Gulik, Erotic Color Prints, s. 1 1 5 vd.
Jong Tch'eng Kong "tamir etme ve srme" yntemini (Taocu sevime tek
niklerini ifade etmek iin ska kullanlan deyim, "yatak odasnda halvet")
ok iyi biliyordu. "Gizemli Dii'deki z alyordu; tikesi, Vadi'de oturan ya
amsal Tinlerin lmedikleri, nk yaamn onlar sayesinde srd ve ne
fesin beslendiiydi Beyaz olan salar siyahlat, dklm dilerinin yerine
yenileri kt. Uygulamalar Lao-tseu'nunkilerle aynyd. Ayrca Lao-tseu'nun
ustas olduu da sylenir" (Max Kaltenmark, Le Lie-sien Tchouan, s. 5 5-56)
Lao-tseu'da gizemli Dii dnyann iinden kt Vadi yi ifade eder; kr. R
Stein, a.g.y., s. 98. Ancak andmz metinde bu deyim mikrokozmosa ve
kesin bir fizyolojik anlama aittir (M. Kaltenmark, s. 56, dipnot 3). Uygula
ma, iliki kurulan kadnlardaki yaamsal enejiyi emmekten ibaretti: "Yaa
mn kaynandan gelen bu enerji, mr byk lde uzatyordu" (a.g.y. , s.
57). "Ko Hung Taocu sevime tekniklerini uygulayan ondan fazla yazar ol
duunu ve btn bu yntemlerin znn "zn gelip beyni tamir etmesini
salamak" olduunu belinir" (a.g.y.). Aynca Bkz. a.g.y. , s. 84- 182.
44 lng. ev. Johnson, A Study of Chinese Alchemy, s. 48. Bkz Ware, a.g.y. , s. 59.
135

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

mas mr uzatyordu. 45 Ama Lao-tseu ve Tchouang Tseu daha o za


manlar "yntemli soluma' y bildiklerine ve "embriyon solumasn"

baka Taocu46 yazarlar da ycelttiine gre nefesle ilgili tekniklerin

yerellii sonucuna varabiliriz: Bunlar tpk dier birok in teknii


gibi burada gndermede bulunduumuz ntarihsel gelenekten geli
yorlard (s. 1 18); bunlar ayrca kusursuz kendiliindenlii ve hayat
veren sonsuz mutluluu elde etmek iin reeteleri ve talimleri ieri
yorlard . "Embriyon solumas"nn amac embriyonun ana rahmindeki
nefes alp veriine yknmekti. "Kaynaa, kkene dnerek insan ya
llktan kurtulur, embriyon durumuna dner" diye yazar T'ai-hsi K'eou
Kiue'nin (Embriyon Solumas Iin Szl Formller) nsznde. 47 u halde
nce de grdmz gibi simyac baka yollarla da bu "kkene dn
me" etkinliini uygulamaktayd.

45 Bkz. Le Yoga, s. 395 vd.


46 Yoga'da derlediimiz metinlere baknz: s. 71 vd. in'de soluma teknikleri
nin eskilii yakn zamanlarda ou ana ait bir yaztla da kantlanmtr:
Bkz. Hellmut Wilhelm, "Eine Chou-Inschrift ber Atemtechnik," Monunent
ta Serica, 12, 1 948, s. 385-388.
47 Fr. ev. H. Maspero, "Les procedes de 'Nourrir le Principe vtal' dans la religi
on tao\ste ancienne." fomal asiatiqe, 1 937. s. 1 77-2'J2: 1 51-430. s. 1 98.
1 36

I2

Hint Simyas

insel teknik olarak simya Hindistan'da da belirlenmitir. Hatha

yoga ve Tantraclikla birlikte bu konunun ok saydaki ayrnt


sn baka bir kitapta incelemitik. 1 Bunlardan yalnzca en nemlileri
ni anmsatacaz. Yogi-simyaclarla ilgili Arap ve Avrupal gezginle
rin belirttii "halk" gelenei vardr: Bunlar nefesi ritimli hale getire
rek (pranayama) ve bitkisel ve madensel ilalar kullanarak genlikle
rini sonsuzca uzatabilmekte, sradan metalleri de altna dntrebil
mekteydiler. ok sayda efsane simyaclarn, yogi-fakirin keramet
lerinden sz eder: Havada uarlar, grnmez olurlar, vb. 2 Bu arada
simyaclarn "kerametlerinin" tamamyla yogi "gleri" (siddhi) oldu
unu belirtelim.
Tantrac yoga ile simyann sembiyozu Sanskrite ve yerel dildeki
metinlerin yazl geleneinde aka belirtilir. nl madhyamika fel
sefecisi Nagarcuna'nn ok sayda simya risalesi yazd sylenir; yo
gilerin elde ettikleri siddhi'ler arasnda metallerin altna dntrl
mesi de vardr; en kutlu Tantrac siddha'lar (Capari, Kamari , Vyali ,
vb) ayn zamanda nl simyaclardr; Natha Siddha okuluna zg bir
teknik olan somarasa simyevi bir anlama sahiptir; nihayet Madhava
Sarva-darana-samgraha adl eserinde simyann (rasevara darana,

1 Le Yoga. lmmortalite et Liberte, s . 274 vd.


2 Bkz. Le Yoga, s. 276; bkz. Not L.
137

DEMiRCiLER VE SIMYACllAR

szck anlam "cva

bilimi")

Hathayogann bir kolu oldugunu

gsterir: "Cva sistemi (rasayana) yalnzca metale methiye olarak g


rlmemelidir; nk yce hedefe, yani kurtulua -bedeni koruyarak
ulamann en kestirme yoludur." Simya risalesi olan ve Madhava'nn
alnt yapt Rasasiddhanta'da yle denir: "Yaamsal ruhun [cva]
kurtuluu cva sisteminde aklanmtr. "3

Rasayana, ("simya") teriminin tarihi zellikle reticidir. Rasa


szcnn szck anlam "z, su"dur; sonradan cvay ifade etmeye
balamtr. El-Biruni bunu yanllkla "altn" olarak evirmiti); de
mek ki rasayana'nn anlam "cvann yolu"dur (ya da aracdr). te
yandan geleneksel Hint hekimliinde (Ayurveda) genlemeyle ilgili
blmn ad da rasayana'dr. stelik hastalarn iyiletirilmesini
amalayan bakm ve zellikle yallarn genletirilmesi, esas olarak
hastann karanlk bir odaya belli sayda gn boyunca kapatlmasndan
ibarettir. Karanla kapatlma srasnda hasta regressus ad uterum'a
maruz kalr ve bu da onun "yeniden dogmasn" salar. Aslnda bu
hekimlik riteli baz arkaik erginlenme trenlerinin, zellikle diksa'
nn ("kutsanma") bir uzantsdr. Kurban sunan kii zel bir yere ka
patlr, burada "rahipler onu embriyon haline getirirler";4 amalar
gksel dnyada yeniden dogmasn saglamak5 ve "tanrlara denk kl
mak"tr (a.g.y. , I, I, 8) . 6 Ksaca simgesel olarak embriyon haline dn-

3 Bkz. Yoga daki metinler s. 281-282.


4 Aitereya Brahmana, I , 3.
'

5 5atapatha Br., Vll, 3, !, 12.


6 Bkz. Eliade, Naissances mystiques, s. 1 1 5 vd ve Dinsel inanlar ve Dnceler
Tarihi, c . I, 70. Bkz. Arion Rosu, "Consideration sur une technique du ra
sayana ayurvedique," lndo-Iranianjoumal, 17, 1975, s. 1-29, zellikle s. 4-5 .
Taoculukta regressus ad uterum konusunda bkz. yukarda s . 1 3 1 .
1 38

HiNT SlMYASt

meyi sonra da daha st bir tinsel dzeyde yeniden domay ("tanrsal


lama, " "lmszleme") gerekletiren eski bir erginleme riteli, ge
leneksel hekimlikte bir genleme arac olarak yorumlanm, bu yo
rum sonradan simya anlamn tayacak bir terimle ifade edilmitir.
in'de olduu gibi Hint simyas da arkaik "lmszletirme" ve "tan
rsallatrma" ritelleri, bitkiler ve madensel cevherler yoluyla gen
letirme yntemleriyle ilikilidir.
Doal olarak Yoga ile , zellikle Tantrac Hathayoga ile simya ara
sndaki kimi akmalar akla geliyor. ncelikle kendi bedeninde ve
psiko-mental yaam zerinde alan yogi ile maddeler zerinde
alan simyac arasndaki benzerlik olduka aktr: Her ikisi de bu
"ar olmayan malzemeleri" "artmay ," "kusursuzlatrmay" ve niha
yet "altna" dntrmeyi hedeflerler. nk daha nce de grd
mz gibi (s. 55), "altn lmszlk demektir": Kusursuz metaldir;
simgecilii, yoginin ile yoluyla "ar olmayan," kleletirici psiko
mental yaamdan "karmaya" abalad zgr ve lmsz ar tinin
simgeciliiyle birleir. Baka deyile simyac, ileciini maddeye
"yanstarak" yoginin u lat sonulara ulamaya alr:

Simyac

Tin'i (purua) cevher (prakrti) alanna ait btn deneyimlerden ayr


mak iin bedenini ve psiko-mental yaamn yogann glklerine ta
bi klmak yerine metalleri "arnma" ve ileci "ikenceler"e karlk
gelen kimyasal ilemlerden geirir. nk fiziksel madde ile insann
psikosomatik bedeni arasnda tam bir dayanma vardr: Her ikisi de
ezeli cevherin (prakrti) rnleridir. En adi metal ile en rafine psiko
mental deneyim arasnda bir kopukluk yoktur. Ayrca Veda sonras
dnemle birlikte fizyolojik ilemlerin (beslenme , cinsellik, vb) "isel
letirilmesinden" insann tinselliini ilgilendiren sonular beklenme
ye balandna gre buradan mantksal olarak madde zerinde uygu1 39

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

!anan ilemler iselletirilerek benzer sonulara ulalacag umulmu


tu: Simyacnn maddeye yansttg ilecilik aslnda laboratuvarda ger
ekletirilen ilemlerin bir "iselletirilmesi"dir.
!ki yntem arasndaki bu benzerlik yogann btn biimlerinde
hatta klasik Patanjali yogasnda bile dogrulanmaktadr. eitli Tant
rac yoga trlerine gelince , simya ile benzerlikleri daha da aktr.
Gerekten de Hatha-yogiler ile Tantraclar bedenleri rmeyecek
"tanrsal beden"e (divya-deha), "irfani bedene" (jniina-deha) ya da
"kamil bedene" (siddha-deha) ya da baka baglamlarda, "hayattayken
kurtulmu kii"nin (jivan-mukta) bedenine dntrmeyi hedeflerler.
Simyac da bedenin dnmn hedefler ve genligini, gcn ve
esnekligini sonsuza kadar uzatmak ister. Her iki durumda -Tantra
Yoga ve simya- bedenin dntrlmesi ilemi, erginleyici lm ve
dirili deneyimini ierir. 7 Bundan baka, hem simyac hem de Tantra
c "maddeye" egemen olmaya alr: ileci ya da metafiziki gibi
dnyadan el etek ekmezler, tersine dnyay fethetmeyi ve ontolojik
dzeni degitirmeyi hedeflerler. Ksaca Tantrac siidhana'da ve simya
cnn faaliyetinde zamann yasalarn ama, varlklarn "baglardan
koparma" ve mutlak zgrlg elde etme yolunda kout abalar bu
lunmaktadr.
Metallerin dntrlmesi simyacnn keyfine vardg "zgrlk
lerden" biri olarak grlebilir: Doga'nn (prakrti) srelerine etkin
olarak mdahale eder ve bir bakma "kurtarlmasna" (bu terimin H
ristiyan ilahiyatnda ierdigi anlamlarn hepsini iermedigini syle
memize gerek yok) yardm ettigini bile syleyebiliriz. Samkhya-Yoga
asndan zerkligini kazanm her ruh (purua) ayn hamleyle prakr-

7 Bkz. Le Yoga,

s.

272 vd.
140

HiNT SiMYASI

ti'nin bir blmn serbest brakr; nk bedenini, fizyolojik ve psi


ko-mental yaamn oluturan maddenin kendi kendini emmesini, Do
gann ezeli biimine katlmasn, baka deyile mutlak dinginlige
ulamasn saglar. u halde simyacnn gerekletirdigi dnm Do
gann (prakrti) yava dnmlerinin ritmini hzlandrr ve bunu ya
parak onun kendi yazgsndan kurtulmasn abuklatrr; tpk kendi
ne "tanrsal bir beden" oluturarak Dogann yasalarn aan yoginin
yaptg gibi: Gerekten de ontolojik statsn degitirmeyi, Dogann
yorulmak bilmez "oluumunu" paradoksal ve akl almaz bir edimsiz
lige dntrmeyi baarr; nk edimsizlik, zihnin varlk kipine
aittir, yaamn ve yaayan maddenin kipliklerine degil.
Btn bunlar simya ideolojisini, simgeciligini ve tekniklerini yo
gi-Tantrac baglamlar iinde incelersek ve insan-tanrlara , byclere
ve lmszlere inanan bir Hint tinsel tarihncesini hesaba katarsak
daha iyi anlalr. Tantrac yoga ve simya bu mitleri ve zlemleri
in'de Taoculuk ve simyann ok sayda eski gelenegi benimsemesi
gibi zmsemi ve bu mitlere ve zlemlere yeni anlamlar katmtr.
Yakn tarihli bir almada eitli Hint "mistik" teknikleri arasndaki
rtk baglanty incelemitik,8 burada bu konuya artk dnmeye ge
rek yoktur.
Hint simyasnn tarihsel kkenleri sorunu henz kesin bir zme
ulatrlmamtr. Kimi arkiyatlara (A. B. Keith, Lders) ve bilim
tarihilerinin oguna gre U. Ruska, Stapleton, Renhardt Mller, E .
von Lippmann) , simya Hindistan'a Araplarca getirilmitir: Bu yazar
lar zellikle cvann simyadaki nemini ve metinlerde ge ortaya k-

8 Le Yoga,

s.

292 vd ve birok yerde.


141

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

n vurgulamlardr. 9 Ancak kimi yazarlara gre (rnein Hoernle),


cva MS IV. yzyla ait "Bower Yazmas"nda zaten belirtilmiti. te
yandan 11. ve V. yzyl arasnda konumlanan birok Budhac metinde
metallerin ve cevherlerin altna dntrlmesi konusundan sz edi
lir . Avatamska Stra'da (II .-IV. yzyl) yle denir: "Hataka diye bir
z vardr. Bu zeltinin bir liang', bin liang'lk tuncu saf altna dn
trebilir." Mahaprajnaparamitopadea'da ( 402-405 yllarnda inceye
evrilmitir) yle denir: " tlalar ve bysel szlerle tun altna d
ntrlebilir. Halar ustaca kullanlrsa gm altna, altn gme
dntrlebilir. Manevi g sayesinde bir insan kili ya da ta altna
dntrebilir. " Son olarak, Nagarcuna'nn Mahaprajnaparamitaas

tra's Kumarajiva (M 344- 1 3) tarafndan inceye evrilmitir ve


Cabir ibn Hayyan'la (y. 760) balayan Arap simyasnn en parlak
devrinde tam yz yl nce siddhi'ler ("mucizevi gler") arasnda
"tan altna altnn taa" dntrlmesinden sz eder. Nagarcuna
cevherlerin dntrlmesinin hem ifal otlar (osadhi) yoluyla hem
de samadhi gc, yani yoga yoluyla elde edilebileceini aklar.

10

Ksacas , insan yaamn sonsuza kadar uzatabilme inanc gibi d


nm inanc da Hindistan'da Arap simyaclarn etkisinden nce de
vard. Nagarcuna'nn risalesi bunu aka belirtiyor: Dnm gerek
ilalar gerekse yoga sayesinde gerekleebilir. Simya daha nce gr
dmz gibi doal olarak en sahici "mistik" teknikler arasnda yer
alyordu. Hint simyasnn Arap kltrne bamll kesin deildir:
Mslmanlarn Hindistan' istilas srasnda Islamdan ok az etkilen
mi olan ileci ve yogi evrelerinde simya ideolojisine ve uygulama-

9 Bkz. Le Yoga'daki kaynaka,


10

Eliade, Le Yoga,

s.

s.

278 vd , 398 vd. Ayrca bkz. Not L.

278-279.
142

HiNT SiMYASI

larna rastlanr. zellikle slamn ok az girdii blgelerde , Nepal'de


ve Tamil lkesinde simyac Tantraclar vardr. Cvann Hindistan'a
Mslman simyaclar tarafndan getirildii varsaylsa bile bu Hint
simyasnn kkenini oluturmaz: Simya Tantrac yoga teknikleri ve
ideolojilerine paralel olarak yzyllarca varln srdrmtr. Cva,
Hintli simyaclarn zaten bildikleri ve kullandklar cevherler listesi
ne dahil edilmitir. te yandan cva ile yaplan deneyler geleneksel
Hint simyasnn yannda yava yava gelien ireti bir n-kimyaya
yol am olmaldr.
Dorudan birka simya metnini inceleyelim; grne gre Bat
simyasna ait eserlerden daha az karanlk olmakla birlikte bu metinler
ilemlerin gerek srlarm sergilemez. Ancak simya deneylerinin yer
ald dzlemi aydnlatmalar ve gttkleri amac anlamamz sala
malar yeterli olacaktr. Nagarcuna'ya atfedilen risale olan Rasaratna
kara 'da mez yle tanmlanr: "Zeki, iine kendini adam, gnah
sz, tutkularn dizginleyen." 1 1 Rasaratnasamuccaya (VII , 30) daha da
kesindir: "Kim ki hakikati sever, gnahlara kendini kaptrmaz, tanr
lara tapar, ite yalnzca o kii kendine hakimdir ve bir oru ve uygun
bir perhizle yaamaya almtr; ite yalnzca byle kiiler simya i
lemlerine giriebilirler." 1 2 Laboratuvar saf olmayan her tr nesneden
uzakta, ormanda olmaldr. 1 3 Ayn metin (Kitap VI) rencinin ustas
na sayg duymas, iva'ya tapmas gerektiini, nk simyann bizzat

1 1 Praphula Chandra Ray, A History of Hindu Chemistry, II, s. 8. Herki sayfalarda


Sor P. C. Ray'in derleyip yaymlad metinleri kullanyoruz. Bizzat nl bir
kimyac ve Marcelin Berthelot'nun rencisi olan P. C. Ray'in n-kimya ile
yaknl olan eserleri yelediini de belirtmemiz gerekiyor.
1 2 P. C. Ray, !, s. 1 1 7.
1 3 Rasaratnasamuccaya'dan aktaran Ray, !, s. 1 1 5.
143

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

iva tarafndan aklandn sylyor; bundan baka iva'ya cval

bir fallus yapmak ve kimi erotik ritellere katlmak gerekir, bu da


simya-Tantra sembiyozunu aka gstermektedir.

Rudrayamala Tantra iva'ya "cva tanrs" adn verir_ s Kubjika


Ta ntra da iva cvadan dlleyici ilke olarak sz eder ve cvann alt
'

kez "sabitlendiinde" (yani "ldnde") ortaya kan verimini ver.

Mahevara'da (XII. yzyl) cva iin Harabija (tam olarak: iva'nn er


suyu) terimi kullanlr. Baz Tantralarda cva btn yaratklarn dlle
yici ilkesi olarak kabul grmtr. Birok Tantra iva'ya sunulan c
6
va fallusun nasl yaplacan kurallara balar.
Cvann "sabitlenmesi" (ya da "ldrlmesi") gibi kimyasal bir
anlamn yannda kukusuz tamamyla simyevi bir anlam , yani Hin
distan'da yogi-Tantrac bir anlam da vardr. Cvann akkanln
azaltmak, psiko-mental akn, hibir "deiimin" ve dolaysyla "olu
umun" olmad bir "duraan bilin" haline paradoksal dnmne
edeerdir. Simya terimleriyle cvay "sabitlemek" ya da "ldrmek"

cittavrittinirodha'y (bilin durumlarnn bastrlmasn) elde etmekle


birdir, ki bu da yogann nihai amacdr. Sabitlenmi cvann snrsz
tesiri de buradan ileri gelir. Suvarna Tan t ra da insann "ldrlm
'

cva" (nasta-pista) yiyerek lmsz olabilecei sylenir; bu "ld


rlm cvann" kk bir parasyla bir miktar civa kedisinden
100.000 kat daha fazla altna dnebilir. Byle bir cvayla beslenen

14 Ray, ! , s. 1 1 5-1 16.


s Ray, Il, s. 19.
6

P. C. Ray, !, s. 79 (Giri). Cvann "amlmas" ve "sabitlenmesi" konusunda


bkz. a.g.y., L s. 130 vd; genel anlamda metalleri "ldrmek" konusunda
bkz. a.g.y., s. 1, s. 246 vd.
144

HiNT SiMYASI

simyacnn idrar ve dks bile bakr altna evirebilir. 1 7 Kakacan

desvarimata Tantra da "ldrlm" cvann kendi miktarnn bin kat


'

kadar altn retebilecei ve bakrla kartrldnda bakr altna d


ntrd sylenir. 1 Rudrayamala Tantra'da (I, 40) nasta-pista pa
rltsz, akkan olmayan, cvadan daha parlak, renkli vb diye tanm
lanr. Ayn yaptta cvay ldrme gibi simyevi bir srecin iva tara
fndan ifa edildii ve bir renci kuandan dierine gizlice aktarl
d belirtilir. 1 Q Rasaratnasamuccaya'ya gre (I, 26) cvay alan insan
nceki varlndaki gnahlar yznden yakalanaca hastalklardan
korunur. 20 Rasaratnakara (lll, 30-32) cvadan yaplm ve insan bede
nini tanrsal bedene evirmeye yarayan bir iksirden sz eder. - 1 Ayn
metinde Nagarcuna "krklklarn kaybolmas, ak salarn kararmas
ve dier yallk belirtilerinin giderilmesi" iin ilalar olduunu ile
ri srer. 22 "Madenlerden yaplan ilalar metallerde olduu gibi insan
bedeninde de ayn etkiyi gsteririler. " 2 3 Hint simyaclarnn ok sev
dikleri bu eretileme temel tasavvurlarndan birini gsteriyor: lnsan
bedeni gibi metaller de cva ieren ve iva'nn saaltc erdemlerini

1 7 Ray'in yaymlad metin, II, s. 28-29. Le Yogatattva Upanisad (s. 73 vd) yogi
siddhi'leri arasnda "demiri ya da baka metalleri dkyla kantrarak altna
dntrme" yetisinden sz eder; bkz. Le Yoga, s. 1 38. Nasta-pista konu
sunda bkz. Rascirnava, XI, 24, 1 97-198 (Ray, l , s. 74-75) ve Rasendracintci
mani (a.g.y., II, s. 16).
18 Ray'in alnulad metin, II, s. 1 3.
19 Bkz. Ray'in yaymlad metin paras: II, s. 2 1 . Bkz. Yoga'da Tantra siddha'lannda "reti aktarm" miti, Eliade, Le Yoga, s. 305 vd.
20
Ray, I, s. 78.
2 1 Ray, Il, 6.
22

Ray, II, 7.
23 A.g.y
145

DEMiRCiLER VE SIMYACILAR

tayan ilalarla "arndrlabilir" ve "tannsallatrlabilir;" nk iva


btn Tantrac dnyada kurtuluun tanrsdr. Rascirnava cvay nce
metallerde sonra da insan bedeninde uygulamay nerir. 24 Rasahrdaya

Tantra 'ya gre simya czam bile iyiletirir ve yallara genlik ve-

.
rr. 25

Baka birka rneini bulabileceimiz bu birka alnt Hint simya


snn niteliini yeterince aydnlatyor: Hint simyas bir n-kimya de
ildir, ama Hatha-yoga'nn ve Tantracln gelitirdii, ayn amac
(bedenin dntrlmesi ve zgrln elde edilmesi) gden dier
"latif fizyolojik" yntemler gibi ayn usuln bir tekniidir. Bu durum
"l cvann" hazrlanp kullanlmas konusunda en fazla bilgiyi veren

Rasendracintiimani gibi bir risalede bile grlr. lte esas blm:


"Cva eit miktarda artlm kkrt ile ldrlnce , yz kez daha te
sirli olur; iki kat kkrtle ldrlrse czam iyiletirir; kat k
krtle ldrlrse ruh yorgunluunu alr; drt kat kkrtle ldr
lrse beyaz salar siyaha evirir ve krklklar giderir; be kat k
krtle ldrlrse veremi iyiletirir; alt kat kkrtle ldrlrse in
sann btn azaplarna iyi gelecek bir ila olur."26 Btn bu ilemle
rin "mistik" deerini hemen ayrmsyoruz. Bunlarn bilimsel ve kim
yasal hibir deerleri yoktur; cvann kkrtle en fazla kartrlma
oran 4'e 2 5'tir. Bu orann zerindeki kkrt miktar birletirmeden
sblimasyona urar. Rasendracintcimani'nin yazar alntladmz b
lmde evrensel ve genletirici ilalar konusunda bysel tbbn ve

24 Madhava'mn Sarva-darsana-samgraha'da alntlad metin (Anndaram Series


yaym), s. 80.
25 Ray, Il, s. 12'deki metin.
26 Ray'in yaymlad metin, Il, s. 55-56.
146

HiNT SiMYASI

Hatha-yoga'nm basmakalp szlerini kimya terimleri haline getiriyor.


Bunun anlam elbette Hindularn "bilimsel" keifler yapamadklar
deildir. Tpk Batl meslekta gibi Hintli simyac da tam geleneksel
bavuru dzlemini terk ederek olgular nesnel olarak gzlemlemeye
ve maddenin zellikleri konusunda bilgilerini tamamlamak amacyla
deney yapmaya balad anda bir n-kimyann elerini oluturmu
tur. Hindu bilginler kesin gzlemler yapabiliyor, bilimsel dnce
retebiliyordu ve keiflerinden ou Batllarmkilerden ncedir. Bir
ka rnek vermek gerekirse , Hindular Xll. yzyldan beri metallerin
analizinde alevin renginin nemini biliyorlard. 27 P. C. Ray'e gre
metalurjik ilemler Agrippa ve Paracelsus'tan yz yl nce Hindu
yazarlar tarafndan tanmlanmt . Hindular ila yapm konusunda et
kileyici sonulara ulamlard : Avrupallardan ok daha nce, yksek
derecede stlarak toz haline getirilmi metallerin dahili kullanmn
nermilerdi. llk kez Paracelsus, cva slfrnn dahili kullanmn
yerletirmeye alt; bu ila ise Hindistan'da daha X. yzylda kulla
nlmaktayd. 28 Altnn ve dier metallerin dahili kullanm ise Vagb
0
hata'dan itibaren Hint hekimliinde geni lde yer almtr. 2
P. C. Ray'e gre Vrinda ve Cakrapani, Hin tbbna gei dnemini
balattlar ve bu dnemde maden cevherlerinin kullanm nceki d
nemde bitkisel madde kullanmnn yerini ald. Bu iki yazarn yaptla
rnda yine de Tantrac etkiler bulunur: Tantrac tapma has hareket ve

27 Kr. Rasarnava'dan alntlar iin bkz. P. C. Ray, a.g.y., I, 5. 68. Rasarnava nn


tam metni Ray tarafndan Bibliotheca Indiea'da yaymlanmtr.
28 Bkz. Ray, a.g.y. , I , 5 . 59, hekim Vrinda'nn Siddha Yoga metni.
'

29 Bkz. Ray'in alntlad metinler, I, 5. 55.


147

Hcrmaphrodins mon:uo fmilis in ccncbris ja


cens,igne indigct.
J

E P 1 G R A M M A

X X XI I L

llt l,icfps gemini fi>t1t1 , rn f11mr inflar


App.1rtt , poflquam efl l111mditati' inops :
:J(JE1t ltnttrostfi condi111r , indigtt ignt ,
Hmc iUi pr4ts, mo "J/r rtdi.
OmnI in igne /att lttpid rv , omn n a u ro
Sulfr , mgtnto 1erc11rii rvig,or tfl.

Michael Maer. Scrurinim ch_vmilun


"l lermafrodit, karanlkta yatan bir lu gibi muhtatr

atee"

Draco mulicrcm ,

& nxc illu m iucrimir, fmul


'lue fanguine perfundumur.
...

--

._

...

.. .,.__

'

.. . -.. , .

!
.z
- - _ ---

'

..,,

.:,? ' - r.,,.


. - -

1
4

Ltd 'Vtnrno{ofodiat11r lun6 '1Jractmi,


{11; mlf /f'f ntXUfit tnt 'Vlll [/(Ifio :
/Oem"rialis <hm catp; ga11ditt /e{J;,
H11o norit11 """ 'l11ttflt Drr1cottEJuJ b11m.
JUiu linc carp1U mori d11t11r, at911tcr11ort
T;ngit11r :Httuptrisftmia vtra11i'.fl.

E;derla

ve

M ch:el Maer . .'X nnum chyncw

K:dn hirbrni yok eder ve kendleri k.rn; hu tarlar"

DEMiRCiLER VE SIMYACilAR

dualar nerirler.30 Daha "bilimsel," yani daha empirik uralarn or


taya kmas Tantrac dnemden sonra gelen ve Ray'in iyatrokimyasal
dedii adadr. lksir aray ve dier "mistik" uralar kaybolur ve
yerlerini teknik laboratuvar reetelerine brakr. 3 1 Rasaratnasamucca

ya (XIII.-XIV. yzyllar) bu an tipik bir rndr. Bu trden bir


yaptta geleneksel simyadan izler bulmak ok anlamldr. Rasaratna
samuccaya insanlar yallktan, hastalktan ve lmden koruyan Tan
r'y selamlayarak balar;32 sonra aralarnda Tantrac statlarn bulun
duu simyaclarn listesi gelir;33 risalede metalleri "artmaya" yara
yan formller aktarlr,34 "lm alt eden" elmastan,35 altnn dahili
kullanmndan vb sz edilir. 36 Btn bunlar simyann ayn zamanda
ok sayda kesin belirlemeye ve bilimsel olarak doru tanmlara yer
veren sonraki dneme ait yaptlarda bile sregittiini kantlyor. 37
Zaman zaman simya metinlerinde u trden belirlemeler bulunu
yor: "Yalnzca kendi deneylerimle dorulayabildiim ilemleri anlata-

30

Ray, !, s. LVI.
Ray, I, s. XCI.
3
32 Ray, !, s. 76.
33 A.g.y., s. 77'
34 Bu tr byl szlerin sylenmesi ayn bir simya ilemidir; bu ilem Rasarat
nasmuccaya'da bu ilemi, ele alaca konular arasnda gsteriyor.
35 Oysa mcevher (vajra) "yldnmla" ve Budha'nn zyle eletirilmitir ve
Tantra simgeciliinde byk yer tutar; bkz. Yoga, s. 254 vd, 261 vd ve
baka sayfalarda.
36 Ray, !, s. 105.
37 rnein lran simyasnn dolama soktuu ve byk Cabir ibn Hayyan'n
benimsemesiyle Arap simyasnda yaygn hale gelen amonyan gzel bir tan
mn verebilirz; bkz. Not M.
1 50

HiNT SIMYASI

cam . 38 Deneylerin tamamyla kimyasal ilemler mi yoksa yalnzca


Tantrac-simyac ilemler mi olduu sorusu akla geliyor doal ola
rak; nk btn bir Hint ileci ve mistik gelenei deneye dayand
iddiasndadr. Metafizik ve soyut diyebileceimiz bir yola zt olarak
Yogay da ieren byk bir tinsel hareket olan Tantraclk ve zellikle
Hatha-yogi okullar "deneye" nemli bir deer atfederler: Yogi onu
yava yava kurtuluun eiine getirecek sonulara ancak fizyolojik
ve psiko-mental yaamnn farkl dzeylerinde "faaliyet gstererek"
ve "alarak" ulaacaktr. Hint tinsel sekinlerinin nemli blm en
erken antikadan beri "deney yapmaya" ynelmitir; bunun anlam
insan bedeninin ve psiko-mental yaamn temellerini ve srelerini
oluturan her eyle deney yoluyla ilikiye girmek, bunlar deneyle
anlamak demektir. Yogilerin bitkisel sistemin denetimi ve psiko-men
tal akn dizginlemesi konusunda elde ettikleri nemli sonular
burada tekrar anmsatmaya gerek yoktur.
u halde daha nce de grdmz gibi simya bu pan-Hint ere
ve iine yerleiyor. Buna gre , yalnzca deneyin nemini vurgulad di
ye simyacnn szcn ada anlamyla "bilimsel bir anlay" sergi
lemi olduunu syleyemeyiz elbette ; yapt ey yalnzca skolastik
ya da speklatif gelenee kar olarak byk Hint geleneini benimse
mekten ibaretti. Simya ilemlerinin gerekliine ilikin hibir kuku
yoktur; bunlar speklasyonlar deil, laboratuvarlarda, eitli maden
sel ve bitkisel maddeler zerinde gerekletirilen somut ilemlerdi.
Ancak bu deneylerin doasn anlayabilmek iin hem simyacnn ama
c ve davrann hem de Hintlilerin gznde "cevherlerin" ne anlama
geldiini hesaba katmak gerekir: Cevherler cansz varlklar deildir,

38 Bkz. Rasendracintamani, P. C. Ray, II, s. LXIV; baka metinler a.g.y.


151

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

ezeli maddenin (prakrti) bitmek bilmez tezahrlerinin aamalarm


temsil ederler. Daha nce de syledik: Bitkiler, talar, metaller, in
sanlarn bedenleri, fizyolojileri ve psiko-mental yaamlar yalnzca
ayn kozmik srecin eitli anlardr. Demek ki bir aamadan dieri
ne gemek, bir biimden dierine dnmek olanakldr.
Dahas, ilemler sayesinde cevherler ile temasa gemek tinsel d
zeyde de baz sonulara yol amyor deildir; Batda bilimsel kimya
nn kuruluuyla birlikte bu sonular beklenmez olmutur. Cevherler
ve metaller zerinde etkin olarak almak, prakrti'ye ulamak, biim
lerini deitirmek, srelere mdahale etmek demekti. Oysa simyac
nn zerinde alt Tantrac ideolojik evrende prakrti yalnzca
klasik Samkhya'mn ve Yoga'mn kozmolojik ilkesi deildir; prakrti
Tanra nn, akti'nin ezeli kipidir. Tantraclm gelitirdii simgeci
lik ve teknikler sayesinde prakrti dorudan deneyime ak hale gel
mitir: Tantrac iin her plak kadn prakrti'nin bedenlenmi halidir
ve onu aa karr. Elbette erotik ya da estetik bir deneyim sz ko
nusu deildir; byle deneyimlerle ilgili olarak Hindistan'da uzun s
redir geni bir klliyat vard. Ama Tantraclk uygun psiko-somatik
ve tinsel talim sayesinde insan bir kadnn plak bedeninin tefekkr
edilmesiyle Doa'rnn ezeli kipini aa karabilirdi.
Btn bunlarn anlam Hintli simyacya gre maden filizleri ze
rindeki ilemlerin basit kimyasal ilemler olmad, olamayacadr:
Bunlar karma durumunu ilgilendiriyor, dier bir deyile kesin tinsel
sonulara yol ayorlard. Tam olarak kimya biliminin olanakl hale
gelmesi madensel cevherin kozmolojik deerinden arndrlmasndan
ve cansz maddeler haline gelmesinden sonradr. Bak alarndaki
byle kkten bir deiiklik yeni bir deerler leinin yaratlmasn
salayacak ve kimyasal olgularn onaya kmasn (yani gzlem yap1 52

HiNT SIMYASI

ma ve kaydetme) olanakl klacaktr. nk ada bilginlerin ok


sevdii aksiyoma gre olgular yaratan ey leklerdir.

Yazarn bu konuda ne demek istedini daha iyi anlayabilmek iin Dinler

Terihine Gi ri te w r
'

Ln ('n<:hzinr (s 3)

153

baknz -yn.

13

Simy a ve Erginleme

D urada Iskenderiye , Arap ve Bat simyasnn ilkeleri ve yntemle


!) rini incelemeye girimeyecegiz; usuz bucaksz bir konudur bu .
Marcelin Berthelot ve Edmund von Lippmann'n klasiklemi yaptla
rna, julius Ruska, ]. R. Partington , W. Gundel, A. ]. Hopkins, F.
Sherwood Taylar, John Read, W. Ganzenmller, R. P. Multhauf
vb'nin aratrmalarna bavurulabilir; bu yazarlarn simyay kimya
nn embriyon hali olarak grdklerini gzden karmamak gerekir el
bette. te yandan smyann hem ileme dnk hem de tinsel bir tek
nik olarak grldg almalar da yok degildir. Geleneksel anlay
grmek isteyen okuyucu, yzyln son eyregine ait ve geleneksel
simya gretisini benimseyen birka yayn arasndan Fulcanelli'nin ,
Eugene Canseliet'nin, ]. Evola'nn, Alexander von Bernus'un , Rene Al
leau'nun kitaplarna bavurabilir. C. G. Jung'un psikolojik yorumu
ise simya tarihinde ayr bir blm oluturur. 1
Burada ok ksa biimde baz simya simgeciliklerini ve ilemle
rini tantp bunlarn maddenin srelerine bagl arkaik simgecilik ve
tekniklerle nasl baglantl olduklarn gstermek yeterli olacaktr.
Simyann temel kaynaklarndan birini bize gre Yeryz Ana, maden
filizi ve metaller konusundaki tasavvurlarda ve zellikle madencilik
ilerine , eritme ve dkme gibi ilemlere girimi arkaik insann de-

1 Bkz. simya tarihiyle ilgi! temel kaynaka, Not N.


1 54

SiMYA VE ERGiNLEME

ney!erinde aramak gerekiyor. "Maddenin fethi" ok nceleri, belki de


paleolitik agdan beri, yani insann hem ta aletler yapmay baardg
hem de maddenin biimini degitirmek iin atei kullanabildigi ag
lardan beri balamt. Her durumda kimi teknikler -ilk olarak tarm
ve mlekilik- neolitik agdan itibaren geni lde gelitirilmiti.
Oysa bu teknikler ayn zamanda gizemliydiler; nk bir yandan koz
mosun kutsallgn ieriyor, diger yandan da erginleme yoluyla akta
rlyordu ("meslek srlar"). Daha sonralar madencilik ve metalurji
almalar gibi, kilin ilenmesi ya da piirilmesi arkaik insan kut
sallkla dolu bir evrene gtryordu. Bu deneyleri yeniden yapmann
anlam yoktu; ok zaman nce, zellikle deneysel bilimlerin zaferin
den sonra kozmos kutsallktan arndrlmtr. Modernler madde ile
olan ilikilerinde kutsallg deneyimleyemezler; en fazla dsel ya da
estetik dzeyde bir deneyim sahibi olabilirler. Madde onlara gre ol
sa olsa "dogal bir grng" olarak tanmlanabilir. Ancak bylesi bir
arkaik dinsel deneyim ile "dogal grnglere" ilikin modem deneyi
mi birbirinden ayrmak iin yalnzca ekmek ve arapla snrl kalma
yan ama "cevherin" her tryle temas kuran bir efkaristiya hayal et
mek yeterlidir.
Arkaik toplum insannn, Dogann saysz "mistik katlmclarn
dan" kendini ayrt edemeyerek "Doga iine gml" kaldgn, ksaca
mantksal dnceden ya da bugn bizim anladgmz anlamda faydal
iten yoksun oldugunu sylemek istemiyoruz. O aglarn "ilkelleri"
hakknda bildiklerimiz bu keyfi imgeleri ve yarglar geersiz kl
yor. Ancak kozmolojik simgeciligin egemen oldugu bir dncenin
modern insann sahip oldugu bir "dnya deneyiminden" farkl bir de
neyim yaratmas dogaldr. Simgesel dnceye gre dnya hem "can
ldr" hem de "ak": Bir nesne asla yalnzca kendisi degildir (modern
155

DEMlRClLER VE SiMYACILAR

bilin de yledir) , baka bir eyin , nesnenin varlk dzlemini aan bir
gerekliin gstergesi ya da zarfdr. Bir tek rnek vermek gerekirse,
srlen toprak yalnzca bir toprak paras deildir, ayn zamanda Yer
yz Ana nn bedenidir; bel bir fallustur, ama ayn zamanda bir tarm
aletidir; rgatlk hem "mekanik" bir itir (insann yapt aletlerle ic
ra edilir) hem de Yeryz Ana nn kutsal evlilik yoluyla dllenmesine
ynelik bir cinsel birlemedir.
Bu tr deneyimleri yeniden yaamamz olanaksz olsa da en azn
dan bu deneyimleri yaayanlar zerindeki izlerini hayal edebiliriz .
Kozmos bir kutsal evlilik olduundan, insan varl kutsal olduun
dan, alma ada Avrupa'nn krsal halklarnda iten ie hala var
olan liturjik bir deer tamtr. Burada zellikle belirtilmesi gere
ken ey arkaik toplum insannn homo faber olarak almasyla, alet
leri yapp kullanmasyla kutsallk iine dahil olabilmesidir. Bu temel
deneyimler "meslek srlar" sayesinde kuaklar boyunca aktarlp ko
runmutur. Dnyaya ilikin genel deneyim, kentlemi bir uygarln
kurulmasna bal olarak ortaya kan teknik ve kltrel yenilikler
sayesinde , szcn tam anlamyla "tarih" dediimiz olgu halini ald
nda, 2 kutsal bir kozmosa bal en eski deneyimler, erginlemeler ve

2 Bir bakma insan -en arkaik olan bile - her dnemde tarihsel bir varlk ol
mutur; nk kendi geleneine zg ideoloji, sosyoloji ve ekonomiyle s
nrlyd. Ancak bz bu haliyle, zamansallk ve kltrle snrlanm bir varlk
olarak insann tarihselliinden deil, daha yakn tarihli ve ok daha karma
k bir olgudan sz etmek istiyoruz: Belli bir andan sonra yerkrenin ok s
nrl blgelerinde olup bitmi tarihsel olaylarla btn insanln dayanma
iine girmesi. Tarmn kefedilmesinden ve zellikle Antik Yakndou'da ilk
kentsel uygarlklarn ortaya kmasndan sonra durum budur. O andan
sonra btn insanlk kltr ne kadar uzakta ve ayrks olursa olsun "mer
kezde" olup biten tarihsel olaylarn sonularna katlanmaya mahkum ol156

SiMYA VE ERGiNLEME

meslek ayinleri yoluyla belirli aralklarla yeniden canlandrlmtr.


Madencilerde, dkmclerde ve demircilerde erginleyici aktarm a
yinleriyle karlarz; onlar Batda ortaaa kadar, ayrca dnyann
baka yerlerinde gnmze kadar, maden filizleri ve metaller konu
sundaki arkaik kalplar korumulardr.
Arkaik kltr insannn maddeyi tanyp ona egemen olduunu ,
kadim Doudaki metalurji ve kuyumculuk rnlerinden anlyoruz.
ok sayda teknik reete gnmze ulamtr; bunlardan kimileri
M XVI . yzyldandr (rnein Ebers papirs) . Alam yaparak,
renklendirerek ve sahte altn retilmesiyle ilgilidir (rnein M III .
yzyla tarihlenen Leyden ve Stockholm papirsleri). Bilim tarihileri
bu reeteleri yazanlarn nicelikleri ve saylar kullandklarn, bunun da
ilemlerin bilimsel niteliini gsterdiini zellikle vurgulamlardr.
Antik Doudaki dkmclerin, demircilerin ve kuyumcu ustalarnn
nicelikleri hesaplamay ve dkm ile alamn fiziksel-kimyasal sre
cini ynlendirmeyi bildikleri kesindir. Dahas onlara gre metalurjik
ya da kimyasal bir ilem, szcn tam anlamyla bir teknik ya da

mutur. Bu sonular kimi kez binlerce yl sonra ortaya kyordu, ama


bunlardan kanmak elde deildi: Tarihsel yazgnn olaylaryd bunlar. Tan
nn kefinden sonra insanln tarmc olmaya mahkum olduunu ya da en
azndan tarm sayesinde olanakl hale gelen sonraki btn bulu ve yenilik
lerin etkilerini stlenmeye mahkum olduunu syleyebiliriz: Hayvanlarn
evcilletirilmesi ve oban! toplumlar, .kent uygarlklar, askeri rgtlenme,
imparatorluk, yaylmaclk, kitle savalar vb. Baka deyile, bir ksm edilgen
de olsa btn insanlk birbiriyle dayanma iine girmiti. Demek ki Yakn
dou'da ilk kent uygarlklarnn kmasna denk gelen bu adan sonra sz
cn tam anlamyla tarihten, yani kimi toplumlarn (tam olarak bu top
lumlarn baz zel yelerinin) yaratc iradeleriyle evrensel boyutta yaptklar
deiikliklerden sz edebiliyoruz
157

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

bir bilim sz konusuydu. Benzer reeteleri, bildiimiz pratik sonu


larla birlikte uygulayan Afrikal ve Asyal demirciler ilemlerin yal
nzca kullanma dnlk ynn hesaba katmazlar: llemlerin yannda
ritelleri de vard r. Demek ki Yunan-Msr simyasnn balarnda
"metalleri renklendirme" reetelerini ayr tutmamak gerekir: Ge
antikitede bile hibir meslek yalnzca basit bir teknik olarak grl
mez. Kozmosun kutsallktan arndrlmas ne denli ilerlemi olursa
olsun, hatta reetelerde kutsallk balam belirtilmemi bile olsa ,
meslekler ritel niteliklerini hep korumulardr. 3
Yine de tarihsel belgeler Yunan-Msr simyasnn balangcnda

3 Srf "kimyasal" reeteler ieren Leyden ve Stockholm papirsleri, Thebai'de


XII ve Xlll numaral by papirslerinn yannda (Preisendanz tarafndan
yaymlanmtr) bir mezarda bulunmutur (bkz. Multhauf, The Origins of
Chemistry, s. 96 vd, yakn tarihli bir kaynakayla birlikte). R. G. Forbes, Me
zopotamya'da cam yapm (daha M. XVII. yzyl), yapay lapis lazuli
{lacivertta} reetelerinin, aynca hekimlik reetelerinin yazmnda kullan
lan "gizli dile" ilikin ok sayda rnek veriyor; bkz. Studies in Ancient Techno
logy , c. !, s. 125. M. VII. yzyl Mezopotamya tp metinlerinde ok kez
tekrarlanan uyan: "Bilenler bilenlere anlatsn, bilmeyenlere deil" -bu uyan
iki yzyl ncesinden Kassit dneme ait cam retimi reetelerinde de bulu
nur; bkz. Forbes, a.g.y ., s. 1 27. lskenderiye simya klliyatnda irek haki
katleri meslek d kiilere aktarmay yasaklayan ok sayda dua ve yemin
bulunur. Ostanes "gzkapaklarn kapatr gibi, zenle gizemlerin stn
rtt; layk olmayan rencilere verilmemesini emretti vb;" dier rnekler
iin bkz. ]. Bidez ve F. Cumont, Les Mages hellenises, c. Il, s. 3 1 5 vd. Opus
alchymicum'un gizli olma zorunluluu antik dnyann sonundan gnmze
kadar korunmutur. te yandan "meslek srlarnn" yaz yoluyla aktarlmas
modern tarihyazmnn yanlsamalarndan biridir. "Srlan ifa" ettiini ileri s
ren bir klliyat varsa ite bu Tantrac klliyattr. Oysa bu bir yn yaz ara
snda sadhana iin kanlmaz olan pratik neriler bulunmaz: Karar anlarn
da deneyin halisliini lmek iin bile olsa bir ustann bulunmas gerekir.
1 58

SiMYA VE ERGiNLEME

dnem belirlememizi salar:


( 1 ) teknik reeteler dnemi;
( 2 ) felsefi dnem; byk olaslkla Mendesli Bolos (M 1 1 . yzyl)
tarafndan balatlm ve Demokritos'a atfedilen Physika kai

Mystika'da ortaya kan olan felsefe a;


( 3) tam anlamyla simya yazlar dnemi; Zosimos'un (MS III.-IV.
yzyl) ve yorumcularn (IV.-VII. yzyl) a . 4
Iskenderiye simyasnn tarihsel kkeni sorunu henz zlm ol
masa da simya metinlerinin Hristiyanlk dneminde aniden ortaya
kmasn mysteria'lar, Yeni Pythagoraslk, Yeni Orpheusuluk, ast
roloji, "vahyolunmu Dou hikmeti," Gnostisizm vb -zellikle ay
dnlarn, intelligentsia'nn urat batni akmlardr bunlar- ile ok
eski bysel tekniklerini ve meslek srlarn ieren "halk" gelenekle
rinin karlamasnn sonucu olarak aklayabiliriz . 5 Benzer bir olgu
Taoculuk ve yeni Taoculuk konusunda in'de , Tantraclk ve Hatha
yoga ile Hindistan'da da vardr. Akdeniz dnyasnda bu "halk" gele
nekleri Iskenderiye ana kadar arkaik yapdaki tinsel bir davran

4 R. P. Festugiere'in aklayc almas La Revelation d'Herrnes Trismegis


te 'inde konunun aynntlan ve bir metin sekisi bulunacaktr: !, s. 2 1 7 vd.
Bkz. R. P. Multhauf, The Origins of Chemistry, s. 1 03- 1 1 6. H E Stapleton,
'The Antiquity of Alchemy" ve Not N'deki kaynaka.
5 H. E. Stapleton lskenderiye simyasnn kkenini Helenistik Msr'da deil,
Suriye'de, Harran'da aramak gerektiini dnr; olaslkla M 200'de ya
zlm metin olan Agathodaimon Risalesi'nin yazan oradadr; bylece Staple
ton'a gre bu Physiha hai Mystiha 'dan ncedir; bkz. 'The Antiquity of Alc
hemy," Ambix, V, 1953, s. 1 -43. Arap simyasnn ykseliini aklayan bu var
sayma hala kar klyor. H. ]. Shepard yakn tarihli bir aratrma dizisinde
Gnostisizmde simya mistiinin temel kaynan belirlemitir; bkz. "Gnosti
cism and Alchemy," Ambix, VI, 1 957, s. 86- 101 ve Not N'deki kaynaka.
1 59

DEMiRCiLER VE SIMYACllJ\R

srdrmtr. "Dou hikmetleri" ve cevherler, deerli talar , bitki


ler konusundaki geleneksel teknik ve bilimlere kar gittike artan il
gi, Franz Cumont ve R. P. Festugiere'in baaryla inceledikleri btn
antikiteyi niteler.
Simya uygulamalarnn douunu hangi tarihsel nedenlere bala
malyz? Bunlar hi kukusuz asla bilemeyeceiz. Ancak simyann
sahte ya da taklit altn yapma amal reetelerden hareketle zerk bir
disiplin haline geldii kukuludur. Helenistik Dou btn metalurji
tekniklerini Mezopotamya ve Msr'dan almt ve M XIV. yzyldan
balayarak Mezopotamyallar altn yapma iini gelitirmilerdi. Bat
dnyasnn 2000 yl boyunca akln kurcalayan bir disiplini sahte al
tn yapma yolunda harcanm abalara balamak eskilerin metaller ve
alamlar hakkndaki olaanst bilgilerini hie saymak, ayrca zihin
sel ve tinsel kapasitelerini kmsemek demektir. lskenderiye simya
snn temel hedefi olan dntrme o adaki bilim iin bir samalk
deildi; nk maddenin birlii uzun zamandan beri Yunan felsefesi
nin dogmalarndan biriydi. Ama simyann bu dogmay hakl kar
mak ve maddenin birliini kantlamak amacyla yaplan deneylerden
doduuna inanmak zordur. Tinsel bir tekniin ve bir soteriyolojinin
kaynan bir felsefe kuramnda bulmak zordur.
te yandan Yunan zihniyeti bilime uyarlandnda olaanst bir
gzlem ve dnme yetenei ortaya kt. Oysa Yunan simyaclarnn
metinlerini okurken gzmze arpan ey bunlarn fiziksel-kimyasal
olgulara ilgisiz kalmas, yani bilimsel zihniyetten yoksun olmasdr.
Sherwood Taylor'un belirttii gibi: "Kkrt kullanan kii erimesin
den ve ardndan svnn stlmasndan sonra ortaya kan ilgin
grngleri grmemi olamaz. te yandan kkrtn ad yzlerce kez
gese de onun metaller stndeki etkisi dnda bu zelliklerinden
160

SiMYA VE ERGiNLEME

herhangi birine imada bulunulmamtr. Burada klasik Yunan bili


minin zihniyetiyle ylesine bir kartlk var ki, simyaclarn amala
rna hizmet etmeyen dogal grnglerle ugramadklarn aka g
rrz. Bununla birlikte onlar yalnzca altn arayclar olarak grmek
de yanltr; nk zellikle sonraki yaptlardaki dinsel ve mistik ha
va zenginlik peinde koan insan fikriyle pek uyumuyor . . . . Simyada
bilime ilikin herhangi bir balang bulamayz . . . . Simyac bilimsel
ilemleri asla kullanmaz . "6 Eski simyac metinleri "bu insanlarn al
tn yapmayla ilgilenmediklerini ve aslnda gerek altndan sz etme
diklerini gsterir. Bu yaptlar inceleyen kimyaclar bir masonluk ki
tabndan pratik bilgiler elde etmek isteyen bir duvarcnn edinecegi
izlenimlerin aynsn edinir. "7
Simya sahte altn yapma isteginden (altna dntrme denemeleri
en az oniki yzyldr biliniyordu) ya da Yunan bilimsel tekniginden
(simyaclarn tam olarak fiziksel-kimyasal olgulara kar ilgisizligini
grdk) dogmadgna gre bu nevi ahsna mnhasr disiplinin "kken
lerini" baka yerde aramak zorundayz demektir. Maddenin birligine
ilikin felsefe kuramndan da tede , yapay bir dnme , yani labora
tuvarda gerekletirilecek bir dnme olan inanc ortaya karan
ey, byk olaslkla rahminde embriyon halindeki maden filizlerini
barndran u eski Yeryz Ana tasavvurudur. Grne gre ilk sim
ya ilemlerini doguran ey madenciler, dkmc ve demircilerin
simgecilikleri, mitolojileri ve teknikleriyle karlamalar olmutur.
Ancak kesin rol , zanaatkarlarn duyumsadklar biimiyle yaayan

6 Sherwaad Taylar, A Survey of Greek Alchemy, s. 1 10. Bkz. F. S.


of Greek Alchemy, s. 4 2 vd.

7 Sherwaad Taylar, a.g.y. , s. 1 38.

161

Taylar, Ongins

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

Cevhere ilikin deneysel keif oynamtr. Gerekten de simyann kla


sik Yunan bilimi karsnda zgnln salayan ey Madde nin kar

mak ve dramatik Yaam na ilikin kavraytr. Dramatik yaam deneyi


mi, Yunan-Dou mysteria'larnn tannmasyla olanakl hale geldiini
dnebiliriz.
Mysteria'lardaki erginlenmenin temelinde bir tanrnn ilesine,
lmne ve diriliine katlma olgusunun yer aldn biliyoruz. Bu
katlmn kipliklerini bilmiyoruz, ama erginlenecek mezin mit ola
rak, otantik tarih olarak bildii tanrnn ilesi, lm ve diriliinin
erginleme srasnda "deneysel" olarak aktarldn varsayabiliriz.
Mysteria'larn anlam ve hedefi insann dntrlmesiydi. Mit ergin
leyici lm ve dirili deneyimi sayesinde ontolojik dzenini deiti
riyordu ("lmsz" hale geliyordu).
u halde maddenin "ilesinin," "lmnn" ve "diriliinin" dra
matik senaryosu Yunan-Msr simya klliyatnda ilk batan itibaren
belirlenmitir. Dnm, Filozof Tayla tamama eren opus magnum ,
maddenin iinde bulunan malzemelerin renklerine gre adlandrlan
drt evreden geerek elde edilirdi: Melansis (siyah) , leukosis (beyaz),
xanthosis (sar) ve iosis (krmz). "Siyah" (ortaa yazarlarndaki nig e

do) "lm" simgeler; simyann bu gizemine yeniden dneceiz. An


cak unu belirtmek gerekiyor: Sahte-Demokritos'a ait Physika kat Mys
tika 'da (Zosimos'un koruduu fragman), yani tam anlamyla ilk
simyevi metinde (M II.-1. yzyl) bu opus'un drt evresi belirlen
mitir. Saysz deikelerle birlikte yaptn drt (ya da be) evresi

(nigredo, albedo, citrinitas, rubedo, bazen viriditas, kimi kez de cauda


pavonis) btn Arap ve Bat simya tarihinde korunmutur.
Dahas da var: Maddeyi dntrme amacyla madde zerine yan
stlan ey tanrnn mistik dram; ilesi, lm, diriliidir. Ksaca
162

SiMYA VE ERGiNLEME

simyac Maddeye, mysteria'lara Tanr'ya davranld gibi davranr:


Maden cevherleri "ile ekerler," "lrler" ve varln baka bir kipi
ne doarlar, yani dnrler. Jung, nl simyac Zosimos'un dn
deki bir grnty anlatt bir metnine dikkat ekmiti:8 !on adnda
bir kii kl darbesi aldn, paralara ayrldn, kafasnn kesildi
ini, derisinin yzldn, atete yakldn ve btn bu aclar
"bedenini ruha dntrmek amacyla" ektiini aklar. Zosimos
uyannca dnde grdklerinin suyun simyevi bileimiyle ilgili ola
bileceini, lon'un da suyun bir grnm , rnek bir imgesi olabile
ceini dnr. Jung'un da gsterdii gibi bu su, simyaclarn aqua
perma n e n s 'idir ve atele yaplan "ikenceleri" de separatio ilemine
denk der. 9
Zosimos'un tanmlamas yalnzca mysteria'larda Dionysos ile dier
"len tanrlarn" paralanmasn anmsatmakla kalmyor ("ilelerini"
bir anlamda bitkisel dngnn belli anlaryla, zellikle "Buday Ru
hunun" ikenceleri, lm ve diriliiyle ilikilendirilebilir, ayn za
manda amanlarn erginlenme grleriyle ve genel anlamda btn ar
kaik erginlemelerin temel emasyla arpc benzerlikler sunuyor.
Her erginlemede erginlenecek kiinin lmn ve diriliini simgele
yen bir dizi ritel snavn bulunduunu biliyoruz. aman erginleme-

8 Sanat Hakknda Risale, III, 1 , 2-3.


9 G. G. Jung, "Die Visionen des Zosimos," Van den Wurzeln des Bewusstseins
iinde, s. 153 vd. Sz konusuyla grntyle ilgili metin iin bkz. M.
Berthelot, Collection des Alchimistes grecs (Metinler), s. 107- 1 1 2 , 1 1 5- 1 1 8 ;
bkz. F. Sherwood Taylor'un yeni lngilizce evirisi, Ambix, ! , s. 88-92. Separa
tio insan bedeninin paralanmas gibi kimi simyevi ilemlerde ifadesini bulur
bkz. Jung, a.g.y. , s. 1 54, dipnot: 127. Elementlerin "ikencesi" konusunda
bkz. a.g.y. , s. 2 1 1 .
163

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

!erinde "ikinci haldeyken" maruz kalnan bu snavlar kimi kez son de


rece acmaszcadr: Mstakbel aman dnde kendi paralann, ka
w
Bu erginleme rntsnn ev

fasnn kesiliini ve lmn grr

renselligini, ayrca metal iileri, demirciler ve amanlar arasndaki


dayanmay hesaba katarsak; kadim Akdeniz metalurjist ve demirci
loncalarnn byk bir olaslkla kendi mysteria'larna sahip olduklar
n dnrsek Zosimos'un ryetini nceki sayfalarda zmeye ve kav
ramaya altgmz tinsel bir evrene yerletirebiliriz. Ayn anda sim
yaclarn getirdikleri byk yeniligi grebiliyoruz: Simyaclar ilenin

erginleyici ilevini Madde zerine yanstmlardr. Erginlenenin ektigi


"ikenceye," "lmne" ve "diriliine" denk saylan simya ilemleri
sayesinde cevher dntrlr, yani akn bir varlk kipine kavuur:
"Altn" olur. Bir kez daha sylersek altn lmszlgn simgesidir.
Msr'da Tanrlarn teninin altn olduguna inanlrd: Tanr olan Fira
vunun teni de altn olmutu. Demek ki simyevi dnm maddenin
arndrlmasna, Hristiyanlk terimleriyle sylersek kurtulua denk
tir.

il

Maden filizlerinin v e metallerin canl organizmalar olarak grl-

10

il

Kr. M. Eliade, Le Chamanisme, s. 52 vd ve birok yerde. C. G. jung aman


erginlemelerini simya simgeciliiyle daha nce de ilikilendirmiti; kr. Von
den Wurzeln ues Bewusstseins, s. 157 dipnot 38.
C . G. jung simya ilemiyle madde iinde tutsak olan anima mundi nin
kurtarlmasndan (bkz. not P) sz eder: Pscyhologie und Alchemie, s. 4 1 6 vd.
Gnosisi kken ve yapdaki bu tasavvur kukusuz baz simyaclarca da be
nimsenmiti: Aynca kozmik kurtulu tasavvuruna ulaacak eskatalojik d
nce akmna katlmtr. Ancak simya en azndan balangta her ne kadar
madde iten ie Terra Mater olarak hissedilmi olsa bile anima mundi nin
madde iinde tutsakln n kabul olarak benimsemiyordu.
'

'

164

SiMYA VE ERG!NLEME

dgn syledik: Rahme dmelerinden, bymelerinden, dogumla


rndan, hatta evliliklerinden sz ettik (bkz. s. 37 vd). Yunan-Dogu
simyaclar btn bu arkaik inanlar benimsemi ve yeniden kullan
mlardr. Kkrt ile cvann simyevi birleimi hemen hemen her za
man "evlilik" terimiyle ifade edilmitir. Ancak bu evlilik ayn zaman
da iki kozmolojik ilkenin mistik birlemesidir. Simya anlaynn ye
niligi buradadr: Maddenin hayat artk arkaik insann grdg bii
miyle "yaamsal" hiyerofanilerle ifade edilmez, ama "tinsel" bir bo
yut kazanr; baka bir deyile madde, dramn ve ilenin erginleyici
anlamn stlenerek ayn zamanda ruhun yazgsn da stlenmitir.
Ruh dzeyinde zgrlge, aydnlana ve lmszlge gtren "er
ginleyici snavlar" maddi dzeyde dnme, Filozof Tana ulatrr.

Turba Phiolosophorum ok ak biimde metallerin "ikencesi" gibi


tinsel bir anlam ifade eder; "eo quod cruciata res, cum in corpore sub
mergitur, vertit ipsum in naturam inalterabilem ac indelebilem " 12 ("bu ey
ikenceye ugram oldugundan, bedene ilerken, onu birbirinden
ayrmaz, sonsuz bir yapya dntrr"} Ruska'ya gre Yunan simya
clarnda "ikence" henz gerek bir ileme denk dmyordu; daha
ok simgeseldi; "ikencenin" kimyasal ilemleri ifade etmeye bala
mas Arap yazarlarla birliktedir. Cafer's-Sadk'zn Ahd nde l beden
lerin, yeniden dirilebilmeleri iin atele ve ile ektirme sanatnn b
tn hnerleriyle ikence grmesi gerektigini okuyoruz; nk ile
veya lm olmadan ebedi yaam elde edilemezdi. 13 "lkence" hep
"lm 'le -mortificatio, putrefactio, nigredo- birlikte anlmtr. "l-

12 julius Ruska, "Turba Philosophorum," Ein Beitrag


mie, s. 168.
13 Julius Ruska, Arabische Alchemisten, II, s. 77.
165

zur

Geschichte der Alche

DEMiRCiLER VE SIMYACllAR

meden," akn bir varlk kipinde "dirilmek" kesinlikle olanakl degil


di (yani dnme ulama ans yoktu). lkence ve lmn simyevi
simgecilii kimi kez de ift anlamldr; ilem hem insana hem de bir
madensel cevhere ait olarak anlalabilir. Allegoriae super librum Turba

e de yle sylenir: "lnsan al, trple, taa ger . . . ta ki bedeni ln


ceye kadar" (accipe hominem, tonde eum et trahe super lapidem . . . donec
corpus eius moriatur). 14 Bu ift anlaml simgecilik btn opus alchymi
'

cum a nfuz etmitir. Demek ki bunu iyi anlamak gerekiyor.

14 Artis Auriferae, Basilae, 1 593, c . !, s. 139, aktaran jung, Psychologie und Alche
mie, s. 455, dipnot 3.
1 66

14

Arcana Artis

" /'"'""'\
1
1

lm," genellikle karmdaki maddelerin ald renge , yani

'-..../ ilem olarak nigredo'ya denk dyordu. Cevherlerin materia


prima'ya, massa confusa'ya, 1 yani -kozmolojik dzeyde- ilk duruma,
kaosa denk den ekilsiz kitleye indirgenmesiydi bu. lm, biim
sizlie geri dnmeyi, kaosa yeniden katlmay temsil eder. Su simge
ciliinin bu denli nem kazanmasnn nedeni de budur. Simyaclarn
sk kullandklar szlerden biri uydu: "Her ey suya dnmeden
nce hibir ilem yapma . "2 Bu, ilem dzeyinde aqua regia iindeki
saf altn zeltisine denk der. Airea Catena Homeri'yi ( 1 723) -gen
Goethe'nin stnde byk etki brakm bir yapttr bu- yazd var
saylan Kirschweger yle der: "Btn doann ilk bata sudan ibaret
olduu, her eyin sudan doduu ve yine her eyin su yznden y
kld ak ve kesindir"3 Maddenin sv hale dn kozmolojilerde
ezeli kaotik duruma ve erginleme ritellerinde de erginlenenin "l
mne" denk der.
Simyac da cevherleri cva iine sokarak zeltileri elde ediyordu.
Starkey'in (=Eirenaeus Philalethes) yazd gibi "dnmn mmkn

1 rnekler iin bkz. Jung, Psychologie und Alchemie, s. 442 vd.


2 Bkz. John Read, Prelue to Chemistry, s. 132. Aqua permanens konusunda
Jung'un alntlad metinler, a.g.y., s. 320 vd.
3 R. D. Gray'in alntlad metin, Goethe the Alchemist, Cambridge, 1952, s.
14.
1 67

DEMiRCiLER VE SIMYACIU\R

olmasnn temeli btn metalleri ve madeni temelli btn mineralleri


ilksel hallerine, yani cvaya dntrmektir. "4 "Portekiz Kral Alfon
so"ya atfedilen bir risalede yle yazar: "rmemiz, aslnda bedeni
neme maruz brakmaktan baka bir ey deildir. . . . Bu ilemin ilk so
nucu bedenin su haline , yani cva haline getirilmesidir ve ite Filozof
larn zelti dedikleri ve btn Eserin temelini oluturan ey bu
dur. " 5 Baz yazarlara gre zelme ilk ilemdir; kimilerine greyse
kireletirme, ate yoluyla biimsiz hale gelmektir. Her durumda so
nu ayndr: "lm."
Simyevi olarak prima materia'ya indirgeme ilemi saysz yorum
lara yol amtr: Yine regressus ad uterum, yani doum ncesi evreye
geri dn olarak yorumlanabilir. rnein Carbonelli'nin inceledii
bir kodekste ersuyu simgecilii belirlenmitir; kodekste altnn opus'
ta kullanlmadan nce "ersuyu haline getirilmesi gereklidir" diye ya
zar. "6 Kadn peygamber Maria'nn btn simya srlarnn iinde oldu
unu ileri srd vas mirabile, "bir tr rahim ya da karndr, bura
dan mucizevi Ta, filius philosophorum doacaktr." 7 "Kap, Tanr nn
tanrsal dlleme srasnda kulland kabn iiliine benziyor" diye
8
yazar Dorn. Paracelsus'a gre "Tanr'nm Krallna girmek isteyen

4 G. Starkey, Ripley Reviv'd, Londra, 1678, s. 3, aktaran: Gray, Goethe the Alc
hemist, s. 16.
5 Bkz. john Read, a.g.y., s. 16.
6 Et in ehe l'oro si vogli mettere in opra e neeessario ehe si riduehi in sperma; G.
Carbonelli'nin alntlad metin: Sulle fanti storiehe della ehimica e dell'alchimia
in ltalia, Roma, 1925, s. 7.

' jung, Psyehologie und Alehemie, s. 325.


8 Dom, "Physica Trismegisti," Theatrum Chemicum, c. !, Ursellis, 1602, s. 4 30,
aktaran: jung, Psyehologie und Alehemie, s. 325, dipnot 1.
168

ARCANA ARTIS

kii nce bedeniyle annesine girmeli ve orada lmelidir . " Yine Para
celsus'a gre btn dnya ebediyete ulamak iin "annesine girmeli
dir," bu da prima materia, massa confusa'dr, abyssus'dur." 9 john Por
dage'a gre Meryem Banyosu, "kkeninden ve kaynandan ilahi
tentrn kt bir matrix, bir merkezdir." 10 Georg von Welling'in

Opus Mago-Cabbalisticum et Theosophicum ( 1 735) kitabnn ekinde veri


len dizelerde unlar okunur: "nk ikinci kez domazsam Gksel
Kralla ulaamam . Bu nedenle yeniden domak iin Annemin karnna

dnmek istiyorum; bunu pek yaknda yapacam .


Regressus ad ute
..

rum kimi zaman anne ile ensest iliki olarak sunulmutur. Michael
Maier unu syler: "Ad bilinmeyen bir filozof, Delphinas, Secretus

Maximus adl risalesinde doal bir zorunluluk gerei oluyla birle


mek zorunda olan anneden sz eder ak ak" (cum filio ex necessitate
naturae conjungenda) Ancak "Annenin" bu eitli balamlarda ilk
_

9 Aktaran: Gray, Goethe the Alchenist, s. 3 1 .


o Bkz. john Pordage'n ( 160 1 - 168 1) sorar mystica's jane Leade'ye opus hak
knda yazd mektup; bu mektup C. G. jung tarafndan Die Psychologie der
Ubertragung iinde baslmtr (lng. eviri: The Practice of Psycholterapy iin
de, New York, 1959; bkz. s. 295 vd).
Aktaran: Gray, Goethe the Alchemist, s. 32, 268. Gen Goethe'yi 1 768 yln
da Opus Mago-Cabbalisticum'u okumaya zorlayan kii Fraulein von Kletten
berg olmutur; Goethe kitab "karanlk ve anlalmaz" bulmutur; bkz. Gray,
s. 4. Ama kukusuz ekini okumutur (Bkz. a.g.y., s. 3 1) ve "Anneye dn"
biimindeki simya simgecilii. Goethe'nin sonraki iirlerinde yer alacaktr;
bkz. Gray, s. 202 vd. Aynca bkz. Alexander von Bernus, Alchymie und Heil
kunst, s. 165 vd. Goethe'deki Gang zu den Mttern simgecilii. konusunda
bkz. M. Eliade, Mitul Reintegrarii, Bkre, 1942, s. 16 vd.
1 2 Maier, Symbola aureae mensae duodecim nationum, Frankfurt, 1 6 1 7 , s. 344;
aktaran: jung, Psychologie und Alchemie, s. 453, dipnot 1 . Aynca bkz. ].

Evola La Tradizione ermetica, s. 78 vd (/'incesto filosofale).


169

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

halindeki doay, simyaclarn prima materia'sm simgeledii ve "An


neye dnn" zaman "amayla," baka deyile kkensel bir duruma
yeniden dnmeyle e tutulan bir tinsel deneyimi ifade ettiine kuku
yoktur. Materia prima iinde zlme, uterusun iinde kaybolmakla
sonulanan bir cinsel birlemeyle de simgelenir. Rosarium Philosopho

rum da yle yazar: "Beya, Gabricus'un stne kt ve onu rahmine


'

yle bir ald ki grnrde ondan geriye hibir ey kalmad. Onu yle
akla kucaklad ki kendi doasna katt. . . " (Nam Beya ascendit super

Gabricum, et includit eum in suo utero, quod nil penitus videri potest de eo.
Tantoque amore amplexata est Gabricum, quod ipsum totum in sui natu
ram concepit . . . ) . 1 3 Byle bir simgecilik doal olarak ok sayda deer
lendirmeye neden olmutur. Meryem Banyosu yalnzca "tanrsal ten
trn dl yata" (bkz. yukarda s. 1 69) deildir. Ayrca lsa'nn do
duu ana karnn da ifade eder. Demek ki Rabb'in mezde beden
lenmesi, Meryem Banyosu nun simyevi malzemesinin kaynap mad
denin ilksel haline dnd andan itibaren balar. Ezeli maddeye geri
dn olgusu lsa'nn hem doumuyla hem de lmyle ilikilendiril
mtir. 14
Farkl bak alar benimseyen ] . Evola ve C. G. jung, nigredo'da,

putrefactio'dan, dissolutio'da grnd biimiyle erginleyici lm


simgeciliini byk bir yetkinlikle yorumlamlardr. 1 5 Kaosun da-

13 Rosarium Philosophorum (Artis Auriferae, 1 , s. 204-384), s. 246; aktaran: jung,


a.g.y., s. 459, dipnot 1. Beya, Gabricus'un k1zkardei olduundan rahim
iinde kaybolma burada da simgesel "felsefi ensest" deeri tayor. Bu motif
konusunda bkz. C. H. josten, "William Backhouse of Swallowfield," Ambix,
v, 1 949, s. 13-14.
14 R. D. Gray, Goethe he Alchemisl, s. 32-33.
1 5 ]. Evola, La Tradizione ermetica, s. 1 1 6 vd; C. G. Jung, Psychologie und Alche1 70

ARCANA ARTIS

lmas ve tekrar btnlemesinin balam ne olursa olsun birbirine


bal en az iki anlam tadn belirtmek gerekiyor: Kozmolojik an
lam ve erginlemeci anlam. Her tr "lm" ayn zamanda hem kozmik
geceyle hem de kozmos ncesi kaosla btnlemektir; eitli dzey
lerde karanlklar her zaman biimlerin zlmesini, varln tohum
dzeyine dnn ifade eder. Her "yaratm ," biimlerin her trl
grnm ya da baka bir balamda akn bir dzeye her gei, koz
molojik bir simgeyle ifade edilir. Birok kez unu yineledik: Bir do
um, bir inaat, tinsel dzeyde bir yaratm hep ayn rnei izler:
kozmogoni. Birok farkl kltrde kozmogonik mitlerin yalnzca Yeni
Yl gn (dnya simgesel olarak yeniden yaratldnda) yeni bir kra
ln tahta knda, bir evlilik ya da sava vb durumunda deil, ayn
zamanda tehdit altndaki bir hasad kurtarmak ya da bir hastal iyi
letirmek iin ezberden okunmas imdi daha iyi anlalyor. Btn
bu ritellerin derin anlam aydnla kavuuyor: Bir eyi iyi yapmak
ya da hastalk tehdidi altndaki yaamsal btnl yeniden kurmak
iin nce ad originem {kkene} dnmek, sonra da kozmogoniyi yinele
mek gerekir. 16 Erginleyici lm ve mistik karanlklarn da kozmolo
jik bir anlam vardr: Maddenin ilksel, tohumsal biimine geri dn
lr ve "dirili" de kozmik yaratma denk der. Modern terminoloji
yi kullanmak gerekirse, erginleyici lm Yaratm ve Tarihi yok
eder, btn baarszlklardan, btn gnahlardan kurtarr; yani so
nuta insanlk durumunun ayrlmaz paras olan ypranmadan kurta-

16

mie,

s.

451 vd; ayn yazar, The Psychology of the Transference,

s.

256 vd.

Bkz. Mythe de l'Etemel retour, s. 83 vd ve birok yerde; aynca bkz. Dinler


Tarihine Giri, 1 58, s. 350 vd.
171

DEMiRCiLER V E SIMYACILAR

rr.

17

Bu bakmdan, simyacnn yaptg ey yeni bir ey degildir: Mate

ria prima'y arayarak cevherlerin kozmogoni ncesi durumuna dn


mesini hedefliyordu. Zamann yprattg "biimleri" balang noktas
olarak almazsa dnm baaramayacagn biliyordu.

Erginleme

baglamnda "zelmek" erginlenecek adayn kutsal olmayan, ypran


m, dk varlgn "ldrmesi" anlamna geliyordu. Kozmik gece
nin hem lme (=karanlk) hem de ad uterum'a dnmeyle e saylma
s olgusunu hem ok sayda dinin tarihinde hem de alntladgmz
simya metinlerinde grebiliyoruz. Batl simyaclar simgeciliklerini
Hristiyan ilahiyatna yedirmilerdir: Maddenin "lm," ayn za
manda o maddenin kurtarlmasn saglayan lsa'nn lmyle kutsan
mtr. C. G. jung, Isa-Filozof Ta ve ierdigi kapsaml ilahiyat ara
sndaki koutlugu zekice aklamtr.

17
18

18

Bkz. M. Eliade, Naissances mystiques, Paris, 1 969.


zellikle bkz. Psychologie und Alchemie, s. 469 vd. Albert-Marie Schmidt, Isa
Filozof Ta koutluunu gzel ifadelerle ortaya koyuyordu: "Magnum
Opus'u (maddenin yeniden doumu) tamamlamak iin, kendi ruhlannn
yeniden domasn salamalan gerektii inancna sahiptirler. Bu irfani bigi,
Hristiyanla zg bir grnm al maya alr. Tpk mhrl kapl arndaki
maddenin lp yeniden domas gibi ruhlarnn da mistik bir lmden
sonra Tann'da cezbeli bir hayat srebilmesi iin yeniden domasn isterler.
Her eyde Isa'nn rneini izlerler, Isa lm yenmek iin lm yaam,
daha dorusu bu deneyimi kabul etmitir. Bylece lsa'ya yknme yalnzca
tinsel bir yaam biimi deil, gizli ilac yaratacak olan maddesel ilemlerin
akn dzenlemek iin bir yoldur. Incil'deki nl sz, "tohum yere dp l
mezse," hem madde hem de ruh iin geerlidir. Tanr'nn ltfu ve ayn oklt
yaamsallk her ikisini de hareketlendirir" (La poesie scientifique en France au
XVf siecle, s. 3 1 9). Ayrca bkz. ]. Evola, La Tradizione emetica, s. 168 vd.
1 72

ARCANA ARTIS

Simya ileminin hangi dzeyde olup bittigini kavramak ok


nemlidir. Hi kuku yok, lskenderiye simyaclar daha en banda
"metallerin olgunlatrlmasn" hedefleyerek kendilerini olgunlatra
9
bileceklerini dnyorlard. 1 Liber Platonis quartorum (Arapa oriji
nali X. yzyldan daha sonrasna tarihlenemez), opus alchymicum ile
mezin isel deneyimi arasndaki ezamanllgn nemini belirtir.
"eyler benzerleri sayesinde olgun hale geldiler ve bu yzden ilemi
yapan da ileme katlmaldr" (opportet operatorem interesse operi). 2

Ayn metin bir kafatasnn dnm kab olarak kullanlmasn gt


ler; nk kafatas dncenin ve anlagn zarfdr (os capitis . . . vas

mansionis cogitationis et intellectus). 21 mezin kendisi Filozof Tana

dnmelidir. "Kendinizi l talardan, yaayan filozof talarna d


ntrnz," diye yazar Dom (transmutemini de lapidibus mortuis in vi

vos lapides philosophicos) n Morienus da Kral Kallid'e yle seslenir:

"nk bu cevher (yani tanrsal srr ieren cevher) sizden karld


ve siz onun madenisiniz (yani hammaddesi) ; onlar [mezler] bunu
sizde bulurlar ve daha dogrusu , sizden alrlar."23 Yine Gichtel de albe-

19 Bkz. Anhur john Hopkins, Alchemy, Child of Greek Philosopy, s. 2 1 4-2 1 5 .


Hopkins'e gre, lskenderiyeli ilk simyaclar sradan metalleri, bir "uucu
ruh"u (metallerin) "bedenleri" zerine damgalayarak gm ve altnn
asaletine ykseltebileceklerine inanyorlard (a.g.y., s. 69 vb). Cevherlerin
"bedenlerinin" zerine bir "uucu ruh"un yklenmeye alldnn ak
olduu bu varsaym, hakknda ne dnlrse dnlsn maddenin din
sel olarak deerli sayldn, dolaysyla opus alchymicum'un soteriyol ojik bir
anlama sahip olduunu da peinen kabul eder.
20 Aktaran: Jung, Psychologie und Alchemie, s. 363.
2 1 Aktaran: Jung, a.g.y., s. 365, dipnot 3.
22 Aktaran: Jung, s. 367, dipnot 1 .
2 3 Aktaran: jung, s. 426, dipnot 1 .
1 73

DEMiRCiLER VE S I MYACILAR

do ilemi (kimi balamlarda ilk Hermetik dnm , yani kurun ya


da bakrn gme dnmesini ifade eder) hakknda yle yazar: "Bu
yeniden doula yalnzca yeni bir Ruh alm

olmuyoruz,

ayn

zamanda yeni bir Bedene de sahip oluyoruz. . . . Bu Beden Tanrsal


Kelam'dan ya da gksel Hikmet'ten kmadr . . . .

Havadan daha

tinseldir, btn bedenlere nfuz eden gne nlar gibidir; parlak


Gne karanlk Yeryznden nasl farklysa o da yal bedenden yle
farkldr; yal Bedenin iinde kalsa bile kimi kez onu hisseder ama
,,
onu kavrayamaz. 24
Ksaca Bat simyacs tpk Hintli ve inli meslekta gibi labora
tuvarnda kendi stnde, psikofizyolojik yaam stnde ve ayrca
manevi ve tinsel deneyimi stnde alyordu. Metinlerin hepsi sim
yacnn erdemleri ve niteliklerini srarla vurguluyor: 2 5 Simyac sa
lkl, onurlu, sabrl , namuslu olmaldr; zgr dnceli, yapt i
le uyum iinde olmaldr; zeki ve alm olmal, hem almal hem d
nmel, hem dua etmelidir vb. Burada yalnzca laboratuvar alma
larnn sz konusu olmad grlyor. Simyac kendini btnyle
iine adar. Ama bu nitelikler ve erdemler yalnzca manevi anlamda
alnmamaldr. Simyacda bunlar Tantrac sadhana'da ya da mysteria'
lara erginleme ncesindeki acemilik evresinde olduu gibi sabr,
zeka, itidal vb gibi ayn ileve sahiptir. Bunun anlam hibir erdemin
ve hibir bilgeliin erginleme deneyiminden ayr tutulamayacadr;

24 Gichtel, Theasaphia Practica, III, 1 3 , 5, aktaran: Evola, La Tradiziane ennetica,


s. 164. "rmeyen ve gksel" beden hakknda, bkz. C. Della Riviera, Il
Manda Magico degli lleroi, Bari, 1932, s. 123 vd.
2 5 Bkz. jung, a.g.y . , s. 367 vd. in ve Hindu simyaclarda benzer talimatlar dik
kat ekiyor; bkz. daha yukarda, s. 125, 145 vd.
1 74

ARCANA ARTJS

bu, "dnmn" gerektirdigi dzey farklgn oluturabilecek tek


yntemdir.
Hemen syleyelim, simyacnn Filozof Tan ya da Iksiri elde et
mesine denk saylan temel deneyimin tam niteligini bilmiyoruz. Sim
ya klliyat opus'un hazrlklar ve sonraki aamalarn fazlaca anlat
makta ama mysterium magnum'a ogunlukla anlalamayan ifreli gn
dermelerde bulunmaktadr. Mineralojik simgecilik, riteller, ate b
ys ile Dogann ve Zamann ilemlerinin yerine geen ilemlerle ya
pay olarak metalleri altna dntrme konusundaki inanlar arasn
da var olan ilikiler ve dayanmaya iaret etmekte haklysak ve in
simyas ile yeni Taocu teknikler arasnda , Hint simyas ile Tantrac
lk arasnda sk baglar hesaba katyorsak; zetle Iskenderiyeli sim
yaclarn mys teria larn erginleyici senaryosunu, madeni cevherlere
'

uyguladklarn biliyorsak, o zaman simya deneyiminin srrn arala


mamz olanakldr. Hint simyacs bize bir karlatrma noktas su
nuyor: Simyac kendi kendini "artmak" ve "uyandrmak" iin, yani
bedeninde uyumakta olan bu tanrsal cevherleri ele geirmek iin ma
den cevherleri stnde alr. Batl simyac bileenleri "ldrp"

materia prima haline getirmeye alarak cevherin "patetik durumlar"


ile kendi deruni varlg arasnda bir sympatheia yaratr. Baka deyile
baz erginleyici deneyimler yaar; bunlar da opus ilerledike ona
snavlarndan baaryla kan kiininkine benzeyen yeni bir kiilik
kazandrr. Onun Opus un evrelerine katlmas, rnegin nigredo'da
'

oldugu gibi, erginlenme trenleri esnasnda kendini canavarn kar


nnda "yutulmu" ya da " topraga gmlm" veya maskeler ve er
ginleme statlar tarafndan simgesel olarak "ldrlm" olarak du
yumsayan erginlenme adaynnkine benzer bir deneyim kazandrr
ona.
1 75

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

Opus alchymicum'un ayrntl bir tarifi birka sayfada yaplacak gi


bi deildir; stelik ilemlerin sras konusunda da yazarlar ayrlmak
tadr. Ancak coniunctio ve ondan kaynaklanan lmn kimi kez hieros

gamos'la ifade edilmesi dikkat ekicidir: lki ilke -Gne ve Ay, Kral
ve Kralie- cva banyosu iinde birleirler ve lrler (nigredo budur);
ruhlar onlardan ayrlr, daha sonra yeniden dnecek ve filius philosop
horum'u , Filozof Tana ulamann yakn olduunu bildiren erdii
varl (=Rebis) douracaktr. llemlerin bu sras Rosarium Philosop
horum'da bir dizi gravrle aklanr; jung bunlarn yorumunu Psycho
logie der Obertragung'da yapmtr. Simyaclarn "karanlk," manevi
lm, cehenneme ini gibi "korkun" ve "rktc" deneyimlere ver
dikleri nemi vurgulamak gerek. Bunlar yalnzca srekli olarak me
tinlerde alntlanmamtr, ayn zamanda simyadan esinlenen ikonog
rafi ve sanatta da grlebilir; burada bu tr deneyimler Saturnus sim
gecilii ile "melankoli" ile, kafataslar zerinde dnmeyle vb dile
getirilir. 26 Kronos-Saturnus figr Byk Ykcy, Zaman, yani ayn
ekilde lm (=putrefactio) ve yemden doumu simgeler. Zamann
simgesi Saturnus ounlukla elinde bir terazi ile temsil edilir ve her
metizm ile simyada Terazi simgesinin nemini biliyoruz: 27 nl Ge
ber de (=Cabir ibn Hayyan) Teraziler Kitab adnda bir kitap yazm
tr. 28 Bu "Teraziye hakim olma" olgusunda (onlar her eyi bilen ve
durugrl hale getiriyordu), Zamann iiyle olan bu yaknlkta (put-

26

Bkz. G. F. Hanlaub, Arcana Artis. Spuren alchemistischer Symbolik in der Kunst


des 1 6]ahrhunderts (Zeit. f. kunstgeschichte, VI, 1 937, s. 289-324), s. 3 1 6

vd. Bkz. Not R.


27 Bkz. Resim, s. 34, Read , Prelude ta Chemistry.
28 Cabir'deki Terazi simgecilii hakknda bkz. Hemi Corbin, "Le Livre du
Glorieux jabir ibn Hayyan," Eranos-]ahrbuch, 18, 1 950, s. 75 vd.
1 76

ARCANA ARTIS

refactio, yani omne genus est formam' {her tr ekli) yok eden lm),
lm deneyimini henz hayattayken tatm

olanlara

zg

bu

"hikmet"te mneccimlerin ve simyaclarn u nl "Saturnus melan


koli'sini" grr gibi olmuyor muyuz. 29 Hangisi olursa olsun Basil
Valentine'in vitriol {slfat) akrostiinin descendus ad inferos'un {cehen
neme inmenin) gerekliliini vurguladm unutmamak gerekir: Visita

Interiora Terrae Rectificando Invenies Occultum Lapidem ("Yerin lini


Ziyaret Et Arnarak Gizli Ta Bulacaksn").

Nigredo'yu izleyen evre , yani "beyazl i" leukosis, albedo grne


gre tinsel dzlemde erginlenmemiin eriemeyecei belli bir bilin
halinin varsaylmasyla ifade edilen "dirilie" denk gelir. (Laboratu
var dzeyinde ilk bataki putrefactio'dan sonra gelen "phtlama" ola
ydr bu) . Simya ilemim talandrp Filozof Tama ulatran son iki
evre olan citrinitas ve rubedo bu yeni erginleyici bilinci daha da geli
tirip glendirir.

30

Opus alchymicum'un ba ve sonundaki paradoksal nitelii vurgu


lamalyz. Filozof Tana ulamak iin materia prima'dan hareket edi
lir, ama her iki "cevher" de yazarlarn aklama yapmamasndan de
il, aksine ok ey ifade ettiklerinden herhangi bir tanmlamaya gel
mezler. Gerekten de materia prima iin kullanlan eanlaml szck
ler son derece fazladr: Martin Ruland Lexicon Alchemiae sinde (Frank-

29 F. Saxl ve Panowski'nin ayrntlaryla inceledikleri Drer'in Melancholia'


smdaki Hermetik simgeciliine ilikin erhi izleyen Hartlaub'un sylemek is
tedii budur; a.g.y. , s. 322.
30

Albedo ve rubedo konusunda geleneksel bak asyla yaplm br aklama

iin bkz. ]. Evola La Tradizione ermetica, s. 156 vd. Jung'un Psychologie der
Obertragung (Amerikan basks, s. 271 vd). Aynca bkz. Albert-Marie
Schm(dt, La Poesie scientifique en France au XVI' siecle, s. 331 vd.
177

DEMiRCiLER VE SlMYACILAR

furt, 1 6 1 2) elliden fazla szck sayar ve bu say bile kesin deildir.

Materia prima 'mn tam "doas" ise hibir tanma smaz. Zekarya
"maddemizi" tinsel olarak nitelemenin hata olmayacan, ama cisma
ni olarak nitelemekle de yalan sylemi olmayacamz yazar; "gk
sel" desek tam addr, yersel desek, o da dorudur. ]. Evola'nn hakl
olarak bu metin konusunda belirttii gibi, felsefi kavram deil bir
simgedir: Simyacnn sub specie interioritatis Doay benimsedii sy
lenmek istenir. 3 1 Materia prima'y ifade eden eanlaml szcklerin
ok sayda olmas buradan ileri gelir. Baz simyaclar bunun cva, k
krt, kurun olabileceini dierleri ise su , tuz, ate vb olduunu sy
lerler; yine kara, kan, Genlik Suyu, Gk, deniz, ay, ejder, Vens,
kaos ve hatta Filozof Ta ya da Tanr olduunu syleyenler de var
dr.32

Materia prima'mn her yerde hazr ve nazr olmas btn alardan


Filozof Ta'nn zelliine denk dyor. nk Ta akl almaz bir
ilemin sonunda elde edilir ("bil ki bu ok uzun bir yoldur," longissi

ma via, diye yazar Rosarium'da), ama ayn zamanda son derece kolay
bulunur: Gerekten de her yerde vardr. Ripley (y. 1 4 1 5-1 490) unla
r yazyor: "Filozoflar kularn ve bal klarn Ta getirdiini, her in
sann ona sahip olduunu, her yerde olduunu , sizde bende, her ey
de, zamanda ve mekanda bulunduunu sylerler. Hor grlecek bir
klkta (vili figura) kendiliinden kverir. Ve bizim aqua permanens'i-

3 Ag.y., s. 32.
32 Prima mate ria nn Tann ile bir tutulmas ve bu paradoksun Aristoteles'teki
kkeni hakknda bkz. jung, Psychologie der bertrangung, Amerikan basks,
s. 3 14, dipnot 23.
'

1 78

ARCANA ARTIS

miz ondan kar." 33 Gloria Mundi 'de yaymlanan 1526 tarihli bir met
ne gre Ta "btn insanlar iin bildiktir, krda, kyde, kentte, Tan
r'nn yarattg her yerde ve her eyde bulunur; yal, gen herkese
bilinir; ama ayn zamanda herkese hor grlr. Her gn zenginin de
elinden geer yoksulun da. Hizmetiler onu sokaga atar. ocuklar
onunla oynarlar. "34 Bununla birlikte insan ruhundan sonra yeryzn
deki en mucizevi ve en degerli ey olsa da hi kimse ona deger ver
mez ve Krallarn ve Prenslerin dmesine neden olur. Bununla birlik
te yeryzndeki en aaglk, en sefil eyler arasnda saylr . . . . "35 Bir
ke ta olmasna karn hi kimsenin istemedigi bu Taa ilikin
zengin simgeciligi bir yana brakp Lapis Philosophorum'un her yerde
ligi ile evrenselliginin simya edebiyatnn temel bir izlegi oldugunu
ekleyelim . Londra'da 1 652'de yaymlanm bir kitap olan The Name of

the Philosophers Stone'da tan 1 70'ten fazla ad verilmi; bunlar arasn


da Bakire'nin St, Gnein Glgesi, Kuru Su, Ayn Salyas vb var.

Dictionnaire mytho-hermetique'te (Paris 1 787) Pernety 600 adlk alfabe


tik bir liste veriyor, ama bu bile tam bir liste degil. Zosimos'a atfedi
len bir blmde bu "ta olmayan, degeri olmayan degerli ey, bu bin
bir biimli biimsiz ey, bu herkesin bildigi bilinmeyen ey"den sz
edilir. 3 Ama Rosarium Philosophorum'da belirtildigi zere Hortula-

33 Aktaran jung, Psychologie und Alchemie, s. 442.


34 Bu herrnetizmde nemli bir simgecilik olan ludus puerorum'a ak bir gnder
medir, bkz. Hartlaub, Arcana Artis, s. 296 vd. "Doal olarak" bir ocuk oyu
nu gibi olup bitmesi gereken opus alchymicum kendiliindenlii ve kolayl
sz konusudur. Simya simgeciliinde lncillerki bebek imgesinin yerini tutar.
35 A. E. Waite, The Hermetic Museum. Restored and Enlarged, Londra, 1893, c. !,
s. 180; Read, Prelude to Chemistry, s. 129.

36

Aktaran: Read, Prelude to Chemistry, s. 130.


1 79

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

nus'un dedii gibi "yalnzca Filozof Tann nasl yapabileceini bilen


kiiler onunla ilgili szleri anlayabilir. "37 Rosarium u uyanda bulu
nuyor: "Bu sorular mistik olarak aktarlmal (talis materia debet tradi
mystice), tpk masallar ve meselleri kullanan iir gibi . " 38 Bazlarna
baklrsa "srr kitaplarla aklamamak zere yaplan bir yemin" bile
3
vard. 9
Byk bir olaslkla burada yine arkaik amanlar ve gizli top
luluklar arasnda, geleneksel dinlerin mistikleri arasnda grdmz
gibi burada bir "gizli dil" sz konusudur. Bu "gizli dil," gnlk dil
araclyla aktarlamayacak deneyimlerin ifadesinin ve ayn zamanda
simgelerin gizli anlamlarnn ifreli aktarmnn aracyd. 40 Aynca
Filozof Tann paradoksal bir ekilde hem her yerde olmas hem de
ulalamaz oluu bir bakma genel anlamda kutsal eylerin diyalekti
ini akla getiriyor. Hiyerofaniler yalnzca kutsal da vurduklar iin
nesnelerin ontolojik dzenini deitirirler: Deersiz ya da anlamsz
bir ta, bir aa ya da bir kaynak kutsalla kaynat anda bu dinsel
deneyime katlanlarn gznde paha biilemez hale gelir. Bir anlamda
simyacnn Filozof Tann yardmyla baka bir tinsel varlk dze-

37 Aktaran: Jung, Psychologie der bertrangung (Amerikan basks), s. 288.


38 Jung, a.g.y. , s. 286, dipnot 15.

39 Zadith Senior, aktaran: Jung, a.g.y. , s. 2 1 5 , dipnot 7. Agrippa de Netteshe


im, "suskunluk yemini"nden sz eder, a.g.y., s. 2 1 5 ve dipnot 7. "Gizli dil"
M XVIII. yzyl Mezpotamya teknik reetelerinde de kullanlyordu Bkz.
R. ]. Forbes, Studies in Ancient Technology, Leyden, 1955, I, s. 125. "Meslek
srlan" konusunda bkz. a.g.y. , s. 127.
40 Bkz. El iade, Le Oamanisme, s. 99 vd; Le Yoga, s. 2 5 1 vd; 394 vd ve
Techniques de l'extase et Langages Secrets. Bkz. Rene Alleau, Aspects de l'alchi
mie traditionnelle, s. 91 vd.
180

ARCANA ARTIS

yinde ortaya k, kozmosun , kutsaln ifasyla dnmne destek


olan hama religiasus'un deneyimine benzetilebilir. Hiyerofaninin para
doksu, kutsal gstermesi ve aknn "hor grlen bir eyde" cisim
lenmesi geregine dayanr; baka deyile dzeyler arasnda bir kopma
oluturur. Ayn paradoks Filozof Tanda da vardr: Erginlenmemi
lerin idrakinin tesindedir, oysa ocuklar onunla oynayabilirler, hiz
metiler sokaga atar onu; her yerdedir ama elde edilmesi en zor ey
dir.
Simyevi deneyim ve bysel-dinsel deneyim ortak ya da benzer
geler ierirler. Bat simyaclarnca dinsel terimlerin kullanm, kili
senin sansrne kar bir nlem degildi yalnzca. Opus alchymicum
mistik yaamla nemli benzerlikler ieriyordu. Georg von Welling
yle yazar: "Niyetimiz altnn nasl yapldgn gretmek degil, ok
daha yce bir ey: Dogann Tanr'dan nasl tredigi ve Dogada Tanr'

nm nasl grlecegi."4 Paracelsus'un bir grencisi olan Oswald Croll


simyaclarn "tanrlam ruhlarnn erdemiyle daha bu hayattayken
Diriliin ilk meyvelerini tatm ve Gklerin Krallgnn tadm alm
azizler" oldugunu onaylar. 42 ogu simyacnn zihninde Filozof Ta
nn edinilmesi Tanr'nn tam olarak bilinmesi anlamna gelir. Zaten
bu nedenle Ta kartlklarn zdelemesini mmkn klar. Basil Va
lentin'e gre, "ktlk tpk iyilik gibi olmaldr." Starkey, Ta "zt
lklarn uzlam, dmanlar arasnda dostluk kurmak" olarak tanm-

4 Opus Mago-Cabbalisticum a Giri, aktaran: R. D. Gray, Goethe the Alchemist,


19.
42

Oswald Croll, Pilosophy Reformed and lmproved, Londra, 1 6 5 7 ,


aktaran: Gray, a.g.y . , s. 2 1 .
181

s.

s.

2 1 4,

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

lar. 43 Burada ok eski, evrensel olarak bilinen, kltrn arkaik dzey


lerinde bile belirlenen ve hem temel gerek Urgrund'u ve hem de b
tnln, olgunluun paradoksal durumunu, bylece Tanr nn kut
salln tanmlayan o ok eski coincidentia oppositorum simgeciliiyle
karlayoruz.
Bununla birlikte Tan ilk erdemi metalleri altna evirmektir.
Villanova'l Arnold'n dedii gibi "Doada Sanatla kefedilip olgun
latrlan, dedii btn kusurlu bedenleri kendine dntren tam
olarak saf bir madde vardr."44 Burada Tan ya da lksirin Doann
iini tamamlayp bitirdii yolundaki son derece canl arkaik dnce
yi buluyoruz. Colonia'l Frate Simone , Speculum minus alchimiae'de
unlar yazar: "Bu sanat lksir denilen bir ila yapmamz salar; bu
ise olgunlamam metallerin stne dkldnde bunlar tamamy
la olgun hale getirir, eksiklerini giderir ve ite bu amala icat edil
mitir. "45 Carbonelli'nin inceledii bir simya kodeksinde unlar yaz
ldr: "Bu maddenin Doa tarafndan yerin i organlarna gnderildii
ve pisliklerle kazayla da olsa hi karmam olduu iin Kutsal G
ne ve Ay olduu dnlebilir."46 Tan, btn organizmalarn za
mansal ritmini hzlandrd ve bymeyi abuklatrd fikri Lully'
in Pratique'inde de bulunur: "llkbaharda Ta byk ve mucizevi scak
lyla bitkilere can verir; bu tatan tohum kadarn suda eritip bu
fndk kabuunu dolduracak kadarn alp bir asmann dibine dker-

43 Gray'in alntlad metinler, a.g.y., s. 34.


44 Aktaran ]. Read, a.g.y . , s. 1 19.
45 Bologna niversitesi Ktphanesi'ndeki el yazmas; aktaran: G. Carbonelli,
Sulle fanti storiche della chimica e dell'alchimia in Italia, s. 7.
46 A.g.y., S . 7.
182

ARCANA ARTIS

sen, mays aynda olgun zm kacaktr. 47


Taa saaltc zellikler atfeden ilk simyaclar Arap siyaclar ol
mutur, ayrca Batya Elixir Vitae'nin gelii Arap simyas yoluyladr. 48
Roger Bacon, Ta ya da l ksir ifadesini kullanmadan, Opus Ma1us'unda
bir "ila"tan sze eder: "En deersiz metalin kusurlarn, eksiklikleri
ni gideren, bedenin kirlerini ykayabilen bir ila; bu bedenin rme
sini yle iyi engeller ki mr yzyllarca uzatr." Villanova'h Ar
nold'a gre "Filozof Ta btn hastalklar iyiletirir. Bir ay srebi
lecek bir hastal bir gnde , bir yl srecek bir hastal oniki gn
de, ok daha uzun srecek hastal da bir ayda iyiletirir. Yallara
genlii verir."49 Batya Arap yazarlarn getirdii simyevi lksir kavra
mnn yerini mucizevi bir bitki ya da lmszlk ikisi miti alm
tr; bu mit en erken antikadan beri btn Hint-Avrupa halklarnda
tespit edilmitir, dolaysyla arkaikliine hi kuku yoktur. Bu neden
le lksir Batda simya eserinin ve Filozof Tann bir dengi sayld
iin bir yenilik deildi.
Nereye varacamz batan belli aslnda : Ta en sonunda btn es
ki inanlar bnyesine katmtr: Ta tayan kiinin dokunulmazlk
kazand sylenirdi ve En Kutsal Teslis Kitab unlar belirtir: "Avu
iinde tutulan Ta grnmezlik kazandrr. lnce bir beze dikildiinde
ve bu bez Tan iyice snmasna yetecek kadar bedene skca sarld-

47 W. Ganzenmller'in yeniden yaymlad ksm: L'Alchimie au Moyen Age, s.


159.
4 8 Bkz. R. P. Multhauf, The Origins of Chemistry, s. 135 vd. Bat simyasnda altn
iksiri konusunda bkz. ]. Ruska, Das Buch der Alaun und Salze, s. 64 vd. L e
Livre des Alauns et des Sels l b n Razi'ye atfedilen bir XII. yzyl Arap metndir.

49 Ganzenmller'in almtlad metinler, a.g.y., s. 1 58.


183

DEMlRClLER VE SlMYACllAR

nda istenildii kadar yukarya ykselmek olasdr. lnmek iin bezi


yavaa gevetmek yeterlidir. "50
Yogilerin ve Hint simyaclarnn nl siddhi'sini biliyoruz: Grn
mezlik, havaya ykselme, bysel uu (bkz. yukarda s. 1 37 vd); ev
rensel amanizm gibi yoga da bunlar "atee hakim olma' yla birlikte
"mucizevi gler" olarak sralar. 5 1 Ancak bu Avrupal byc ve sim
yaclarn maharetlerinin kayna illa ki Doudur demek istemiyoruz.
Fakirlerin kerametleri Avrupa'da biliniyordu; bunlar byk olaslkla
byyle ilgili bir yerel gelenekten kaynaklanyorlard. 52 Burada yine
simya, Elixir Vitae'de olduu gibi, kklerini tarihncesinden alan ok
eski inanlarn yerine gemekten teye gitmemitir.

50 Aktaran: Ganzenmller, a.g.y . , s. 1 59. Bu metin hakknda bkz. Denis


Duveen, "Le livre de la Tres Sainte Trinite," Ambix, III, 1 948, s. 26-32.
5 1 Bkz. Yoga, s . 276 vd, 324 vd ve Chamanisme, s. 365 vd.
52 Bkz. Le Chamanism, s. 380. Bkz. Mephistopheles et L'Androgyne, 1962, s. 200
vd ("ip mucizesi" konusunda).
184

IJ

Simya, Doa Bilimleri ve Zamansallk

u kadar az sayfada birok yn henz almam, usuz bucaksz


bir konunun zn sylediimizi ileri srmyoruz. Zaten bu ne

denle konumuzu Asya ve Batnn metalurji ve simya tarihini zetle


mekle snrlamtk . Amacmz yalnzca insanlarn madde karsnda
gittike artan bir sorumluluk stlenmelerini salayan bu arkaik tek
niklerden kaynaklanan baz simge ve mitlerin geliimini izlemekti.
zmlemelerimiz ve yorumlarmzda haklysak, simyann hama fa
ber'in en eski dn srdrp tamamlar: Maddenin olgunlatrlma
sna katkda bulunma, bu arada kendi kusursuzluunu salama d.
Bu ibirliinin birka baat evresini tanmladk: Artk bu konulara
dnmeyeceiz. Btn bu giriimlerde ortak bir nokta belirginleiyor:
lnsanolu Doay deitirme sorumluluunu stlenirken kendini za
mann yerine koymutur: Yerin derinliklerinde "olgunlamak" iin
binlerce yl ya da birok eon boyunca beklemesi gereken eyleri me
talurjist ve zellikle simyac birka haftada elde edebilecektir. Topra
n rahminin yerine frn gemitir: Embriyon-madenler burada b
ymelerini tamamlarlar. Simyacnn vas mirab il e si, frnlar ,
'

im

bikleri ok daha iddial roller oynarlar: Bu aletler ezeli kaosa geri d


nn, kozmogoninin yinelenmesinin tam merkezinde yer alr;
cevherler burada lr ve sonradan altna dnmek zere yine burada
dirilir. Maddenin deitirilmesine ynelik bir aba olarak simya
ileminin tinsel ynn yeterince belirledik. Bu adan simya ii, do
ay deitirmek, yeni biimler yaratmak, ksaca Yaratcyla ibirlii
185

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

yapp onun yaratmn tamamlamak amacyla atei kullanan, tarihn


cesi aglarn artifex'inin zlemlerinin bir devamyd. Afrika'daki mit
sel Demirci-Uygarlatrc Kahraman figr metalurji iinde dinsel
anlamm hala korumaktadr: Daha nce de grdgmz gibi Gksel
Demirci yaratl tamamlar, dnyay dzenler, kltr yerletirir ve
insanlara srlar tanmalarnda rehberlik eder.
"Dogann degitirilmesi" zellikle ate sayesindedir, ayrca atee
hakimiyetin hem metalurjiden ileri gelen kltrel ilerlemelerde hem
de en eski byler ve bilinen amanc mistisizmleri oluturan psiko
fizyolojik tekniklerde bulunmas anlamldr. Ate kltrn bu arkaik
evresinden itibaren "dntrme" arac olarak kullanlr: amanlarn
yanmamalar onlarn insanlk durumunu atklarn, "ruhlarn" duru
muna getiklerini gsterir (ritel ate numaralarnn sahnelenmesi
buradan kaynaklanr: amann itibarn dnemsel olarak dogrulayp
geerli klar) . Dntrme arac olarak ate Yunan mitleri ve efsanele
rinde bile izleri bulunan baz erginleme trenleri iinde de ayn ilevi
grr. Kim bilir belki de yakma ayini bile ate yoluyla dnm
umudunu ieriyordu? Btn bu bysel-dinsel baglamlarda "atee ha
kimiyet," adna yaklak olarak "tinsellik" diyecegimiz olguya duyu
lan ilgiyi de gsteriyor: aman, daha sonra da yogi ya da mistik; ru
hun, zihnin, i yaamn uzmanlardr. Son derece karmak bir sim
gecilik, korkun ate-teofanilerini mistik akn en tatl alevlerine, ila
hinin k saan tezahrlerine ve ruhun saysz "yanna" ve "tutku
su"na baglar. ok eitli dzeylerde ate, alev, gz kamatrc k,
i ss; tinsel deneyimleri, kutsallgn iselletirilmesini, tanrnn ya
knlgn ifade ede gelmitir.
Dkmcler ve demirciler simyaclar gibi "atein efendileri"dir,
hepsi de Dogann iine yardm ederek zamansal ritmi hzlandrr ve
1 86

SiMYA, DOGA BiLiMLERi VE ZAMANSALLIK

sonuta zamann yerine geer. Elbette simyaclarn tm "eser"lerinin


zamann eserinin yerini aldnn bilincinde deildi kukusuz. Ancak
bunun nemi yok: Esas olan eserlerinin, dntrme iinin herhangi
bir biim altnda Zamann yok edilmesi olgusunu iermesidir. Ben
johnson'un yaratt bir kahramann dedii gibi "kurun ve dier me
taller zamanlar olsa altn olabilirlerdi." Dier bir simyac da yle
ekler: "lte bizim sanatmz da bunu baaryor" (bkz. s. 43).
Ancak simyaclar alrlarken Tanr'nm yardmn aldklarna ina
nyorlard ve bu yzden onlara gre yaptklar i Tanr'nm tevik et
tii deil, ama izin verdii bir Doay kusursuzlatrma etkinliiydi.
Eski metalurjistlerden ve demircilerden ok uzak olsalar da onlarn
Doa karsndaki tavrlarn srdryorlard: Arkaik madenci iin
olduu gibi Batl simyac iin de Doa bir hiyerofanidir. Yalnzca
"canl" olmakla kalmaz, ayn zamanda tanrsaldr ya da en azndan
tanrsal bir boyutu vardr. Zaten simyac Doann bu kutsal nitelii cevherlerin "latif" grnmnde belirmitir- sayesinde dntrme
arac olan Filozof Tan ve lmszlk lksirini elde etmeyi umar.

Opus alchymicum'un erginleyici yapsna yeniden dnmeyeceiz. Bura


da Doann Zaman yasasndan kurtulmasnn mezin kurtuluu ile
kout olduunu anmsatalm. Doann kurtuluu ok sonralar Batda
simyasnda jung'un gsterdii gibi !sa tarafndan insann kurtarlma
syla tamamlamtr.<!>
Batl simyac, hama faber'in eitli alardan kutsal ya da tanrsal
grnm haline getirilebilecek bir Doay dntrme iine giriti-

'" Bu son cmle yalnzca kitabn lngilizce evirisinde vardr; bkz. The l'orgc
and the Crucible, The Origins and Structures of Alchemy, lngilizceye ev.

Stephen Corrin, 2. bask, University of Chicago Press, s. 1 7 1 - 172 -yn.


187

DEMiRCiLER VE SIMYACILAR

ginde balattg o ok eski programn son aamasn tamamlar. Sim


yevi dnm kavram , Dogay insann almasyla (unutmayalm
bu alma her zaman dinsel bir anlamla ykldr) degitirebilecegi
inancnn masals talandrldr.

'Maden filizlerinin bymesi , metallerin dntrlmesi, Iksir ve


sr tutma zorunlulugu gibi geleneksel simya ilkeleri Rnesans ve Re
form dneminde sorgulanmamtr. Hatta XVIII. yzylda bile bilgin
ler maden filizlerinin bymesi olgusunu sorgulamyorlard. Bununla
birlikte simyann Dogaya bu srete yardm edip edemeyecegini ve
zellikle "bunu daha nce yaptgn ileri srenlerin onurlu insanlar
m , aptallar m yoksa sahtekarlar m" 1 olduklarn soruyorlard. Za
mannn en byk "aklc" kimyacs olarak grlen ve srf empirik
deneyleriyle nl Herman Boerhaave ( 1 664- 1 739) metallerin dnt
rlebilecegine hala inanyordu. Simyann, Newton'm yaptg bilimsel
devrimde oynag roln nemine de tank oluyoruz.
Bununla birlikte ortaag simyasnn ufku Yeni Platonculuk ve Her
metizm nedeniyle degimitir; bu iki felsefi irfan Marsilio Ficino ile
Pico della Mirandola tarafndan yeniden kefedildikten sonra son de
rece etkili olmutur. Simyann, Dogann iine yardm edebilecegine
olan tam inan Hristolojik' bir anlam kazanmtr. Simyaclar artk

Buradan itibaren bir sonraki

iaretine kadarki blm lngilizce baskda

kanlmtr -yn.
1 Betty ]. Teeter Dobbs, The Foundations of Newton's Alchemy, 1975, s. 44.
Hristoloji: Hristiyan ilahiyatnda !sa Mesih'in kiiliini aratran, zellikle
ondaki ilahi ve insani doalann niteliini ve yapsn inceleyen bilgi dal -yn.
188

SiMYA, DOGA BiLiMLERi VE ZAMANSALLIK

tpk lsa'nn lerek ve dirilerek insanlg btn gnahlardan kurtar


mas gibi opus alchymicum'un Dogann gnahlarn stlenebilecegini
dogruluyorlard . XVI . yzyldan nl bir Hermesi , Heinrich Khun
rath Filozof Tan Isa ile, "Makrokozmosun Oglu" ile zdeletiri
yordu; ayrca tpk lsa'nn insana, yani mikrokozmosa tinsel tamlig
vermesi gibi , Tan kefinin de makrokozmosun gerek dogasn or
taya karacagn dnyordu. 2 Opus alchymicum'un hem insan hem
de Dogay kurtaracag inanc kkten bir renovatio zlemini besliyor
du; bu zlem Fiore'li Gioacchino'dan beri Bat Hristiyanlign terk
etmemitir.
imparator II. Rodoplhe'u dnmn srrn bildigine ikna etmi
nl simyac , matematiki ve ansiklopedici John Dee (dog. 1 527)
dnya apnda bir tinsel reformun "oklt ilemlerle , " ilk bata da
simyevi ilemlerle aga kacak gler sayesinde olanakl oldugunu
dnyordu. 3 Ayn biimde lngiliz simyac Elias Ashmole simyay,
astrolojiyi ve magia naturalis'i btn bilimlerin "Kurtarcs" olarak
gryordu. Gerekten de Paracelsus ve Van Helmont taraftarlarna
gre Doga ancak "kimya felsefesiyle" (yani yeni simyayla) ya da "ha
4
kiki Tpla" anlalabilirdi. Gk ile Yerin gizlerini zecek anahtar
astronomi degil simya verecekti. Yaratl kimyasal bir sre olarak
aklandgna gre gksel ve yersel geler ancak kimya terimleriyle

2 Bkz. a.g.y., s. 54.


3 Bkz. Peter French, john Dee: The World of An Elizabethan Magus, Londra,
1972; R. ]. W. Evans, Rudolf II And His Worls: A Study of lntellectual History,
1957, s. 2 1 8. john Dee'nin Khunrath zerindeki etkisi hakknda bkz.
Frances Yates , The Rosicrucian Enlightment, Londra, 1 972 s. 37-38 .
4 A C. Debus, "Alchemy and the Historian of Science," History of Science, 6,
1 967 :s. 1 34.
189

DEMIRClLER VE SiMYACILAR

yorumlanabilirdi. Makrokomos-mikrokozmos ilikilerini hesaba ka


tan "kimyac filozof' Yerin ve Gksel bedenlerin gizlerini degerlendi
rebilirdi. Bylece Robert Fludd kan dolamna ilikin kimyasal bir
tanmlamay gnein dairesel hareketine gre aklamt. 5
Tpk birok agdalar gibi Hermesiler ve "kimyac filozoflar"
btn dinsel , toplumsal ve kltrel kurumlarda genel ve kkl bir
reform bekliyordu -kimileri de bu reformu yogun bir almayla ha
zrlyordu. Bu evrensel renovatio'nun ilk ve kanlmaz aamas bilgi
reformuydu. 1 6 1 4 ylnda yaymlanm yazar belirsiz bir kk ki
tap olan Fama Fraternitatis yeni bir egitim sistemi istiyordu. Yazar
gizli bir toplulugun, Glha adl tarikatn varlgn belirtiyordu . Ku
rucusu nl Christian Rosenkreutz "tbbn" ve bylece de diger btn
bilimlerin "hakiki srlarna" hakim olmutu . Daha sonra birok kitap
yazmt ama bu kitaplar yalnzca Glha tarikat yelerinin anlayaca
g biimdeydi. 6 Fama Fraternitas'n yazar Avrupa'nn btn bilginle
rine sesleniyor ve bilgi reformunu gerekletirmek iin, baka deyi
le Bat dnyasnn renovatio'sunu hzlandrmak iin tarikata katlmala
rn istiyordu. Bu agr ei grlmemi bir yank uyandrd. On yl
dan az bir sre iinde gizemli Glha toplulugunun nerdigi program
yzerce kitap ve risalede tartld.
Kimi tarihilere gre Fama Fraternitatis'in yazar olan johann Va-

5 A. C. Debus, The Chemical Dream of Renaissance, Cambridge, 1 968, s. 7, 1 415.

6 Bkz. Debus, The Chemical Dream of Renaissance, s. 1 7- 18. Fama ve Glha


edebiyat konusunda bkz. Not R. Burada unu belirtelim: XVII. yzyl ban
da in, Tantrac ve Helenistik metinlerde sk geen eski senaryoyu buluyo
ruz: Ksa sre nce kefedilmi ama yalnzca erginlenmilere aynlm ilksel
bir ifa.
190

SiMYA, DOGA BiLiMLERi VE ZAMANSALLIK

lentin Andrea 1 6 1 9 ylnda Christianopolis'i yaymlad; bu yapt olas


lkla_Bacon'un Yeni Atlantis'ini etkilemiti. 7 Andreae "kimyasal felsefe
ye" dayal bir eitim yntemi oluturmak iin bir bilginler topluluu
oluturma fikrini ortaya att. topik Christianopolis'te aratrma mer
kezi laboratuvard: Burada "Gk ile Yer evlendiler" ve "lkenin yze
yindeki tanrsal izlerin gizemi burada zld. "8 Fama Fraternitatis'in
talep ettii bilgi reformunun hayranlar arasnda Royal College of
Physicians yesi Rober Fludd da vard; o da mistik simyann ateli
taraftarlarndan biriydi. Fludd doa felsefesine oklt bilimleri derin
lemesine incelemeden hakim olunamayacan dnyordu. Fludd'a
gre "hakiki tp" tastamam doa felsefesinin temeliydi. Mikrokozmo
su -yani insan bedenini- bilmek bize evrenin yapsn gsterecek ve
sonuta Yaratcnn yanma gtrecektir. Ayrca evreni ne kadar iyi ta
nrsak zbenlii tanmada o derece ilerleyecektik. 9
Daha birka yl ncesine kadar Newton'n Avrupa dini ve kltr
nn oklt gelenekler ile doa bilimleri arasnda cesur bir sentez so
nucu yeniden diriltilmesini amalayan bu genel hareket iindeki ro
lnden kimse kuku duymuyordu . Newton simya deneylerinin sonu
larn, bazlarnn baarl olduunu a klam olsa da asla yaymla-

7 Bkz. Christianopolis, an Ideal State of the Seventeenth Century, lngilizceye evi


ren: Felix Emil Held , New York ve Londra, 1 9 1 6 . Aynca bkz. F. Yate5, The
Rosicrucian Enlightment, 5. 145-146; Debus, The Chemical Dream, 5 . 19-20; ve
Not R.
8 Christianopolis, (lngilizceye ev. Helm), 5. 196- 197.
9 Roben Fludd, Apologia Compendiaris Fraternitatem de Rosea Cruce Suspicionis

et Infamiae Maculis Aspersam, Vertitatis quasi Fluctibus abluens et abstergens,


Leyden, 16 16, 5. 88-93, 100- 103; aktaran: Debu5, The Chemical Dream, 5.
22-23.

191

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

mad. 1 940 ylna kadar kimsenin bilmedii ok sayda simya yazla


rn Prof. Betty Teeter Dobbs The Foundations of Newton Alchemy
( 1 957) adl kitabnda ayrntlaryla incelemitir. Pof. Dobbs New
ton'n usuz bucaksz simya klliyatnn tanmlad ilemleri "ken
dinden nce kimsenin yapmad kendinden sonra da yapamayaca
llerde" denemitir. o Newton simya yardmyla mikro evrenin ya
psn kefedip bunu kozmolojik sistemine uyarlamay umuyordu.
Yerekiminin, gezegenleri yrngelerinde tutan gcn kefi onu tam
olarak tatmin etmemiti. Ancak deneylerini 1 669'dan 1 696'ya kadar
bkmadan srdrmesine karn cisimleri yneten gleri kefetmeyi
baaramad. Bununla birlikte 1 679- 1 680 yllarnda yrnge hareketi
dinamiini incelemeye baladnda ekimle ilgili "kimyasal" tasav
vurlarn evrene uyarlad.
McGuire ve Rattansi'nin gsterdikleri gibi Newton ilk bata "Tan
rnn doa felsefesinin ve dinin srlarn birka ayrcalkl kiiye" ak
tardna inanyordu . "Bu bilgi daha sonra kayboldu; ancak daha son
ra yeniden bulundu ve erginlenmemilerin anlayamayacaklar masal
lar ve mitsel ifadeler iine gizlendi. Ancak gnmzde bu bilgi de
neyle daha da kesin biimde yeniden elde edilebilir." 2 Bu nedenle
Newton zellikle simya klliyatnn en irek blmlerini inceledi,

o A.gy. ' s. 88.


Richard S. Westfall, "Newton and the Hermetic Tradition," Science, Medecine
and Society in the Renaissance. Essays ta Honor Walter Pagel, (ed. Ailen G. De
bus) New York, 1 972, c. II, s. 183- 198, zellikle s. 193-194 ; Bkz. Dobbs,
a.g.y. , s. 2 1 1 .
Dobbs, s. 90. A McGuire'in ve P . M . Rattansi'nin makalesnden alnt:
"Newton and the 'Pipes of Pan,' " Notes and Records of the Royal Society of
Landon, 2 1 , 1 966, s. 108 - 1 43.
192

SiMYA, DOGA BiLiMLER! VE ZAMANSALLIK

burada hakiki srlarn olabileceini umuyordu . Modern mekanii ku


ran kiinin ilksel ve gizli bir ifa geleneini yadsmam olmas, ay
rca dnm ilkesini de geri evirmemi olmas anlamldr. "Beden
lerin Ia In da Bedene dnmesi Doa Yasasna tastamam uyar,

nk Doa Dnmle idare ediliyor gibidir. " 1 3 Dobbs'a gre "New


ton'n simya dncesi ylesine gl temellere sahipti ki, simyann
genel anlamda geerli olduunu asla yadsmad. Newton'm 1 675 y
lndan sonraki btn meslek yaamn simya ile mekanik felsefeyi
birbirine yedirmeyi hedefleyen byk bir abalama dnemi olarak da
4
yorumlayabiliriz . " 1
Principia'mn yaymlanmasndan sonra dmanlar Newton'n "g
lerinin" aslnda "oklt nitelikli"

olduunu aklamlard .

Prof_

Dobbs eletirmenlerin bir bakma hakh olduunu kabul ediyor:


"Newton'm gleri, Rnesans'n oklt klliyatnn szn ettii sem
patiler ve antipatilerine ok benziyordu. Bununla birlikte Newton
glere madde ve harekete verilen dzene edeer bir ontolojik dzen
kazandrmt. Glerin nitelik kazanmasyla artan bu denklik saye
sinde mekaniki filozoflarn "arpma mekanizmas," imgelem tesine
gemelerini salamtr" (s. 2 1 1 ) . Newton'n g kavramn inceleyen
Richard Westfall modern bilimin Hermetik gelenek ile mekanik biliminin

evliliinin sonucu olduunu sylemektedir. 15


"Modern bilim" o gsterili ykseliinde Hermetizmden ald

1 3 "Doa . . . Dnm ile kvanlanm gibi grnyor": Optichs, Londra, 1 704,


New York 1952, 4. Basm, 1 730, s. 374; aktaran: Dobbs, s. 23 1 .
1 4 Ag.y., s . 230.
15 Richard S. Westfall, Force in Newton's Physics. The Science of Dynanics in the
Seventeeth Century, Londra ve New York, 197 1 , s. 377-39 1 ; Dobbs, s. 2 1 1 .
193

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

miras grmezden geldi ya da yadsd. Baka bir deyile Newton me


kaniinin zaferi kendi bilimsel idealini yok etmeye neden oldu. Ger
ekten de Newton ve adalan bambaka tr bir bilimsel devrim is
tiyorlard. Rnesans'n yeni simyac umut ve hedeflerini , ncelikle de
Doann kurtarlmas fikrini srdrp gelitiren Paracelsus, john
Dee, Comenius, ] . V. Andreas, Fludd ya da Newton gibi ok farkl
zihniyetler simyada epey tutkulu bir giriimin, yani insann yeni bir
bilgi yntemiyle kusursuzlua ulamas modelini gryorlard. Onla
ra gre byle bir yntem dinsel olmayan bir Hristiyanla Hermetik
gelenei ve doal bilimleri, yani tbbn, astronominin ve mekaniin
yedirilmesini iermelidir. Aslnda bu sentez Platonculuun, Aristote
lesiliin ya da Yeni Platonculuun birbirine yedirilmesi sonucu elde
edilen arpc baarlara benzeyen yeni bir Hristiyan yaratm olutu
ruyordu. XVIII. yzylda dlenen ve ksmen gelitirilen bu "bilgi"
tr Hristiyan Avrupa'da kalklan son "btnsel" giriimdir. Bu
tr "btnsel bilgi" dizgeleri Eski Yunan'da Pythagoras ve Platon ta
rafndan nerilmitir; bu arada bunlar geleneksel in kltrn de
nitelerler; bu kltrde hibir sanat, hibir blim ya da teknik kozmo
lojik, ahlaki ve "varolusal" n tasarmlar ve karmlar olmadan
anlalabilir deildi.

"16

Simyacnn ideolojisinin srekliliini, simyann tarihsel gncel


likten kt ve kimya asndan geerli olan ampirik birikimi kimya
bilimine katld zamanlarda ya da bu yeni bilimde aramamak gere
kir. Yeni kimya bilimi ne kadar ok sayda ve nemli olduu varsa-

16

Bu sorunlara Dinsel lnanlar ve Dnceler Ta rihi nin 3. cildinde deiniyoruz.


'

194

SiMYA, DOCA BiLiMLERi VE ZAMANSALLIK

ylsa da gerek simyac zihniyetini yanstmayan empirik keifleri kul


lanr yalnzca. Deneye dayal bilimlerin zaferinin simyaclarn dle
rini ve idealini yok ettigini dnmemek gerekir. Tam aksine sonsuz
ilerleme miti evresinde berraklaan ve deneye dayal bilimlerin, en
dstrilemenin degerli kldg yeni agn ideolojisi, btn XIX. yz
yla hakim ve esin kaynag olan bu ideoloji, kktenci dnyevilemeye
karn simyacnn binlerce yllk dn yeniden ele alr ve stlenir.
Simyaclarn dlerinin devamn XIX. yzyln zgl dogmasnda insann gerek davasnn Dogay degitirmek oldugu, Dogadan daha
iyisini daha hzl yapabilecegi, Dogann efendisi haline gelebilecegi
dogmasnda- aramak gerekir. Dogann kusursuzlamas ve bunun so
nucunda gnahlardan arnmasna ilikin soteriyolojik mit , Doann
tamamyla "degimesini," "enerjiye" dntrlmesini amalayan en
dstri toplumlarnn duygusal programnda rtk olarak yaamakta
dr. Fizik ve kimya bilimlerinin ve endstriyel patlamann hakim ol
dugu XIX. yzylda insan Dogayla olan ilikilerinde kendini Zamann
yerine koyabilmitir. nsann madenleri, kmr ocaklarn, petrol
kaynaklarn gittike daha hzl ve daha etkili biimde ileterek za
mansal ritmi inanlmaz boyutlara ulatrmas bu yzyldadr; yine ay
n dnemde Yaamnn mineral kklerinin gizini ele geirmek iin se
ferber olan organik kimya ok sayda "sentetik" rnn yolunu a
mtr; ayrca sentetik rnler ilk kez Zaman yok etmenin, Dogann
binlerce ylda elde edebilecei cevherleri laboratuvarlarda ve fabrika
larda ok sayda ve ksa srede yaratmann olanaklln kantlam
tr. Birka basit protoplazma hcresi de olsa "yaamn sentetik olarak
oluturulmas" XIX. yzyln ikinci yars ve XX. yzyln banda b i
limin dlerini ne lde ssledigini biliyoruz: Bu d , yapay i .,a
d, h;lla simyann bir ddr.
195

DEMiRCiLER VE SIMYACILAR

Kltr tarihi dzeyinde simyaclarn Zamann yerine gemek is


terken modem dnyann esas ideolojisini nceledikleri sylenebilir.
Kimya, simya mirasnn yalnzca anlamsz paracklarn toplamtr.
Bu mirasn btn baka yerlerde, Balzac'n, Victor Hugo'nun, doal
clarn ideolojilerinde, kapitalist, liberal ve Marksist iktisat siyaset
dizgesinde, dnyevilemi materyalist ilahiyatlarda, pozitivizmde,
sonsuz ilerleme fikrinde, ksaca homo faber'e olan snrsz inancn yer
ald her yerde , almann, tekniin, doann bilimsel olarak iletil
mesinin dinsel anlamnn yzeye kt her alanda yer alr. lyice d
ndmzde bu ateli tutkunun bir kesinlikten doduunu gr
rz: lnsanolu Doaya fiziksel-kimyasal bilimlerle hakim olarak o
nunla rekabet edeceini sanr, hem de hi Zaman yitirmeden. Zamann
yapt ii artk bilim ve alma yapacaktr. Modem insan bildii
esas eyle birlikte, talimli zakas ve alma kapasitesiyle birlikte za
mansal srenin ilevini stlenir, baka deyile zamann yerine geer.
XIX. ve XX. yzyllarn homo jaber ideolojisi ve inanna ilikin
baz gzlemleri burada geniletip aklayamayacaz. Yalnzca unu
bilmek gerekiyor: Simyaclarn dlerini insanolunun deneysel bili
me olan inancnda ve byk endstriyel tasarlarnda aramak gerekir.
Simya modem dnyaya ireti bir kimyadan daha fazlasn brakm
tr: Doann dntrlebileceine olan inancn ve Zamana hakim
olma tutkusunu aktarmtr. Ama bu mirasn modem insan tarafndan
simyacmnkinden ok farkl bir dzlemde anlalm ve gerekleti
rilmi olduu da aktr. Simya, doay bir hiyerofaniler kayna , a
lmay da bir ritel olarak gren arkaik insann davranm daha da
ileriye gtryordu. Modern bilim ise Doay kutsallktan arndrd
nda ortaya kabilmitir; geerli bilimsel olgular yalnzca kutsal
grnmlerin kaybolmasndan sonra onaya kmtr. Endstriyel
1 96

SiMYA, DOGA BiLiMLERi VE ZAMANSALLIK

toplumlar meslek ayinleriyle balak, dine dayal bir almay sr


dremezdi. Bu tr alma fabrikada ie yaramaz, gerekli bir erginle
menin olmayndan deil, endstride byle bir "gelenein" olmay
ndan.
Bir baka olguyu da anmsatmak gerekiyor: Simyac Zamann ye
rine geiyor ama onu stlenmiyordu; zamansal ritimleri hzlandrma
y, Doadan daha hzli altn yapmay istiyordu; ama iyi "filozof' ya
da mistik olduundan simyac Zamandan korkuyordu , kendini esas
olarak zamansal bir varlk olarak grmyordu; cennetin mutlulukla
rn arzuluyor, ebediyeti dlyor, lmszln, Elixir Vitae'nin pe
inden kouyordu. Yine bu adan da simyac, gerek kozmogoniyi yi
neleyip zaman dnemsel olarak "yeniden yaratarak," gerek zaman
dinsel olarak kutsayarak, gerekse "unutarak," yani anlaml (bu yzden
de kutsal) iki eylem arasndaki dnyevi mesafeleri dikkate almay
reddederek Zamann geri dndrlemez oluuna ilikin bilinci her
frsatta hie sayan modem ncesi insan gibi davranyordu. zellikle
simyacnn aletleriyle ilksel kaosu ve kozmogoniyi yenilediinde
(bkz. s. 1 7 1 ) , ayrca erginleyici "lm ve dirili" aamalarndan ge
tiinde "Zamana hakim olduunu" anmsamak gerekir. Her tr ergin
leme lme kar, yani zamana kar kazanlm bir zaferdir: Erginle
nen kendini "lmsz" bilirdi , artk yok edilemeyeceine inand

post mortem bir varolua kavuurdu.


Ancak simyacnn d btn bir topluma yaylp da kolektif hale
geldii, yani fizikte, kimyada ve endstride gerekletii gn, zamana
kar savunma olana kalmamtr. Modern insann trajik bykl
Doa ya gre Zamann iini ilknce stlenme yrekliliini gstermi
olmasna baldr. Baka bir dzlemde gz a lic zaferlerinin simyac
larn zlemlerini gerekletirdiini grdk. Ancak dahas da vardr.
1 97

DEMlRClLER VE SlMYAClLAR

Modem toplumlarn insan Zaman yalnzca Dogayla olan ilikilerin


de degil, sonuta kendi asndan da benimsemitir. Felsefi dzlemde
kendini esas olarak hatta kimi kez yalnzca zamansal, tarihsellige yaz
gl bir varlk olarak grmtr. Btn itibariyle modem dnya
kendi byklgn ilan edip dramn stlendigi lde Zamanla ken
dini denk grmtr; XIX. yzylda bilimler ve endstriler de buna
bagldr; insann zekas yoluyla Dogann srlarna eriilebilecegi, a
lma yoluyla da Zamann yerini alabilecegi, Dogann iini tamamla
yabilmek iin gerektirdigi ok degiik zamansal sreleri (jeolojik,
bitkisel, hayvansal ritimleri) ikame edebilecegi, bylece Doga'dan daha
iyisini daha ksa srede yapabilecegi inancdr bu. Giriim akllar e
lecek kadar bykt: nsanlar binlerce yl Dogadan daha hzl olmay
dlediler. Keifleri saglayan o masals fikirlerin karsnda insanog
lunun geri adm attg grlm ey degildir. Ancak kanlmaz bede
li de gizlememek gerekir: nsanoglu Zamann yerini alrken, kendini
onunla eletirmeye , artk istegi kalmasa bile baladg ii srdrme
ye mahkum olmutu.
Zamann ii ancak zihinsel ve bedensel alma ile, zellikle ok
daha fazlasyla gerekletirilebilirdi! Kukusuz zamann varlgndan
beri insanlar almak zorundaydlar. Ama burada temel bir fark var:
XIX. yzyln dlerine ve tutkularna gereken enerjiyi saglamak iin
almann dnyevilemesi gerekliydi. nsan, tarihinde ilk kez "Doga
dan daha iyi ve abuk yapabilmek iin" bu ii stlenmitir; bunu ya
parken de baka toplumlarda almay tahamml edilebilir klan din
sel boyut bir yana atlmtr. nsann zamansal sreyi , onun yaval
gn ve agrlgn ancak bu tamamen dnyevilemi ite duyumsam
tr; saate ve harcanan enerjiye gre llen, salt almadr bu. Ksa
cas modem toplumlarn insannn, kelimenin tam anlamyla Zama1 98

SlMYA, DOGA BlLlMLERl VE ZAMANSALUK

nn roln stlendiini, Zamann yerine alarak kendini tkettiini,


srf zamansal bir varlk haline geldiini syleyebiliriz. Zamann geri
ye dndrlemez ve bo oluu btn modern dnya iin (yani, kendi
ni artk Yahudi-Hristiyan ideolojisiyle balak hissetmeyen herkes
iin) bir dogma haline geldiinden, insann stlenip deneyimledii
zamansallk felsefi dzlemde her tr insan varoluunun bounal ile
ifade edilir. lyi ki bu traj ik bilinci felsefe dzleminden farkh yerlere
ekecek -modern insann tinsel ufkunda yer almayan dini bir yana b
rakrsak- tutkular, imgeler, mitler, oyunlar, elenceler, dler var.
Bu gzlemler arkaik ya da egzotik topluluklarn bir vgs olma
d gibi modern dnyann da bir eletirisi deildir. u ya da bu top
lumun eitli ynleri eletirilebilecei gibi modern toplumun da kimi
ynleri eletirilebilir -ancak bu bizim konumuz deil. Biz yalnzca n
tarihe kk salm simyann temel dncelerinin XIX. yzyl ideoloji
sinde nasl bir ynelim iine girdiini ve ne gibi sonulara yol at
n gstermek istedik. Modern dnyann buhranlarna gelince , bu dn
yann yepyeni bir uygarlk trn balattn hesaba katmak gerekir.
Gelecekte nasl gelieceini ngrmek olanakl deil. Ancak insanlk
tarihinde bu ideolojiyle karlatrlabilecek tek devrim tarmn kefi
olduunu, bunun da tinsel altst olular ve kaymalar yarattn, ay
rca bu durumun nemini zorlukla tartabildiimizi unutmamak gere
kir. Gebe avclarn saygn dnyas dinleri, mitolojileri , manevi ta
savvurlaryla akp gidiyordu. Tarm nedeniyle lmeye yz tutan "eski
dnyann" temsilcilerinin yaknmalar binlerce yl srmtr. Ayrca
insann yerlemek ve ekili topraa balanma kararyla oluan derin tin
sel buhrann tamamyla zmsenmesi iin de yzyllarn gemesi ge
rektiini varsayyoruz. Gebelikten yerleik yaama geiin neden
olduu "btn deerlerin alt st oluunu" tasavvur edebilmemize ola1 99

DEM!RC!LER VE SlMYACILAR

nak yoktur; psikolojik ve tinsel yansmalarn da bilemiyoruz.


lte ayn biimde modern dnyann teknik keifleri, Zamana ve
Mekana hakimiyeti benzer apta bir devrimi gsteriyor; bu devrimin
sonularn henz zmsemi degiliz. zellikle almann kutsallk
tan arnmas modern toplumlarn bedeninde kanayan bir yaradr. Bu
nunla birlikte hibir ey gelecekte yeniden kutsallamann gerekle
meyecegini de kesinleyemez. nsanlk durumunun zamansallgna ge
lince , bu ok daha ciddi bir keiftir. Ancak daha dogru bir Zaman ta
savvuru sayesinde zamansallkla uzlalabilir. Ama burada bu sorun
lar ele almann sras degil. Amacmz yalnzca modern dnyann tin
sel buhrannn ilerdeki yazgsna ilikin verdigi ipularnda metalur
jistlerin, demircilerin ve simyaclarn dlerine yer verdigini gster
mekti. Bat insannn tarihyazmsal bilincinin ok eski atalarnn ey
lemleri ve ideallerinden kopmam olmas iyi bir eydir; bu mitlerin
ve btn bu dlerin mirass olan modern insan btn bunlar an
cak kkensel anlamlarn bir yana brakarak gerekletirebilmi olsa
bile . . .

200

DEM1RC1LER VE S lMYA CILAR 'A EK<I>


Mircea Eliade

" D NSEL" BR GRNG O LARAK


METALURJ VE S MYA
Hibir yazar her on ya da yirmi ylda bir kitaplarn yeniden yaz
may gze alamayacandan hi deilse okuyucusunu yaplan en son
aratrmalarla ilgili gelimelerden haberdar etmekle ykmldr. a

manizm* adl kitabmn ikinci basksnn hazrlklar srerken byle


bir eletirel ve bibliyografik mise au po int a kalkmtm . 1 llerleyen
'

Bu blm, kitabn Stephen Corrin tarafndan The Forge anl the Crucible.

The Origins and Structures of Alchemy ismiyle evrilen lngilizce basksnda


(University of Chicago Press, Chicago ve Londra, 1978 [birinci bask
1962]) yer almaktadr ve Ergun Kocabyk tarafndan evrilmitir -yn.
Le Chamanisme et les techniques de l'extase, Payot, 195 1 . Shamanism. Archaic
Techniques of Ecstasy, lngilizceye eviren Willard R. Trask. ABD'deki ilk

basks Pantheon Books tarafndan l 964'te, lngiltere'deki ilk basks ise


Routledge yaynevi tarafndan l 988'de yaplmtr. Dilimize amanizm. ilkel
Esrime Teknikleri ismiyle ismet Birkan tarafndan evrilmitir (imge Yaynevi,
1999). amanizm konusunda yaymlanan ilk eser olma ayncalna sahip
bu eser hala en nemli bavuru kaynadr. Eliade kitabnn ltalyanca, Al
manca ve lspanyolca evirileri srasnda kitabnda birtakm dzeltmeler ve
iyiletirmeler yapmtr; ancak en kkl deiiklikleri ve eklemeleri 1 964'
teki ABD basksnda yapmtr -yn.
Mircea Eliade, "Rescent Works on Shamanism: A Review Anide," liistoy of
1 , say 1 , Yaz 196 1 , s. 152-86.

Religions, c.

201

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

sayfalarda yer alan notlarda , arkaik ve geleneksel metalurji uygulama


larnn dinsel anlamlar ve simyann balangtaki nemiyle ilgili ola
rak benzer bir mise au point yapmay dndm. 1 935'ten itibaren bir
ka kez bu meseleleri ele almtm, 2 ancak burada ounlukla Demir

ciler ve Simyaclar'a 3 gnderme yapacam.


Konuya din tarihisinin bak asndan yaklaarak, metalurji tek
nikleri ve kadim kimya konusunda alan tarihilerin yaymladklar
muazzam klliyatn zerinde pek durmayacam. Bu tr metinler ara
sndan yalnzca Demirciler ve Simyaclar'da ele alman temalarla do
rudan ilgili materyal ve bilgi ierenlere bavuracam. Aslnda benim
madencilik, metalurji ve simyann erken dnem tarihi hakkndaki so
ruturmalarn ksmen, teknikler ve doa bilimleri tarihilerinin a
ratrmalarnn sonularna dayansa da onlarn abalaryla ilgisi ol
mayan ok daha tutkulu bir projenin paras olmutur yalnzca. Ksa
cas, homo faber in mitoloj isini, bilimsel dncenin ykseliinden
'

nce onun maddi dnyay fethetmesinin nemi ve ilevini anlamak


iin incelemek istedim. Genliimde yazdm bir monografi olan

Cunotintele botanice in vechea Indie de4 eski ve ortaa Hindistan'nda


'

bitkilerle ilgili gzlem ve snflandrmalarn yaps ve amacn akl-

2 Bkz. M. Eliade, Alchimia Asiatica, c. 1 , Bkre, 1935 [Asya Simyas, ev. Lale
Arslan, Kabalc, 2002 ] ; Cosmologie si Alchimie babiloniana, Bkre, 1937 [Ba
b! Simyas ve Kozmolojisi, ev. Mehmet Emin zcan, Kabalc, 2002] ve "Me
tallurji, Magic and Alchemy," Zalmoxis, c. !, 1 938, s. 85- 129.
3 Mircea Eliade, Demirciler ve Simyaclar (bundan sonra "D.&S." olarak
anlacak), ev. Mehmet Emin zcan, Kabalc, 2003; The Forge and the
Crucible (bundan sonra "F.&C." olarak anlacak), ev. Stephen Corrin, New
York ve Londra, 1 962.
4 Buletinul Societatii de tiinte, Cluj , V ( 1 93 1 ), 2 2 1 -37.
202

DEMiRCiLER VE SIMYACIU\R'A EK

ga kavuturmaya almtm. Baka bir deyile, benim abam, bitki


ler alemine artk "bysel ve mitolojik olarak" baklmadg, ama he
nz Linneaus6 sonras dnemlerdeki gibi bilimsel almann nesnesi
de olmadg bir zamanda Hint dnce tarihindeki bir evreyi zm
lemekti. Uluslar aras Tarihiler Kongresi nin (Bkre, 1 932) Bilim
Tarihi blmnde "le caractere qualitatif de la physique indienne" {"Hint
fiziginin niteliksel zelligi"} dedigim eyi, yani nicelikleri neredeyse
ihmal ederken niteliklerin snflandrlmasn ve sistematik olarak ta
nmlanmasn temel alan bir fizik bilimi kurmak zere Samkhya ve
Vaiseika'mn gsterdigi abalar Masson-Oursel'in ardndan tartmaya amtm.

Ancak asl aba, metalurji ve simyann bysel-dinsel baglamda


incelenmesi zerinde yogunlamtr (F.&C'de yer alan nceki yayn
larn bir zeti iin bkz. s. 13-14 ve D.&S. s. 1 3 - 1 4). Metallerin ke
finin somut, "nesnel" sonularm, madencilik ve metalurji uygulama
larnn geliimini -bilim tarihilerince hayranlk verici bir biimde,
ancak baka her eyi darda tutarak inceledikleri sonular- yads
madan, genellikle ihmal edilmi ya da kmsenmi bu akl almaz

Linneaus: Linne isminin Latinceletirilmi biimi; modern sistematik bota

niin ve zoolojinin kurucusu sveli doa bilimci Cari von Linne ( 1 7071 778) -yn.
5 Tekniklerin ve doa bilimlerininkini deil, sanatlann "tarihncesi"ni soru
turmakla balantl byle bir zmleme, lirik ve epik iirin esrimeyle ilgili
"kkenleri" hakknda ("Techniques de l'extase et langages secrets," Confe
renze, Instituo Italiano per il Medio ed Estremo Oriente, c. il [Roma, 1 9 53 ] ;
"Litterature orale," Histoire des litteratures, Encyclopedie de la Pleiade, 1 [Paris,
1 956] , 3-26) ve mimari ile ehir planlamann dinsel kkenine dair ("Cemre
du monde, temple, maison," Le symbolisme cosmique des monuments religieux
[Roma, 1957], s. 57-82) yazdm bir dizi monografidir.
203

DEMlRClLER VE SlMYAClLAR

giriimin baz ynlerini vurguladm. Yalnzca bilimsel ilerlemeyi de


gil, insanoglunun tm kltrel tarihini anlamak zere aratrma ya
parken, metallerin kefiyle ortaya kan imgesel dnya y da (univers

imaginaire) soruturmaya giritim. Bu imgesel dnyay -ki bu aslnda


bir anlam dnyasdr- ihmal eden bir tarih, yalnzca eksik degildir;
madenlere , metallere ve metalurjiye salt empirik ya da rasyonalist
yaklam, Bat kltrnn evrimindeki en son aamay temsil ettigi
iin ayn zaman "znel" ve bu nedenle bilimsellik ddr da. Aslnda
metallerin kefi ve metalurjinin geliimi, insann evrendeki varlk ki
pini kkten degitirdi. Metallerin belli amalar dogrultusunda kulla
nlmas insann maddi dnyay fethine byk lde katkda bu
lunmakla kalmad, ayn zamanda onun anlam dnyasn da degitirdi.
Metaller ona yeni bir mitolojik ve dinsel evrenin kaplarn at.
Benzer, hatta daha da radikal bir degiiklik tarmn kefiyle baa
rlmtr. Bu rnegi veriyorum, nk insana yeni bir manevi dn
yann kapsn "aan" nemli bir teknolojik keif diye ifade ettigim
eyi ok daha iyi resmediyor. Tarmn kefinin devrimci zelligi ve
ekonomik, teknolojik ve toplumsal sonular konusunda srar etmek
yararszdr. Bunlar aikar olan eylerdir ve konuyla ilgili btn eser
lerde ve ders kitaplarnda byk bir gayretle tekrarlanr durur. Ne
ki, tarmn kefinin "tinsel" sonular daha az nemli degildir.0 Ta
rmsal almayla yeni bir anlam dnyas yakalanmt. "Dogal ola
rak" akllara pek ok benzeimler ve zdelikler getirdi: rnegin ka
dnlar, tarla, cinsel yaam, insan dogurganlg, tarm, ayn evreleri,
lm ve yeniden dogum vs arasndaki ilikiler. llk ifti, kendisinin
dnyadaki zel varlk kipini, bitki simgeciligi ve bitkilerle ilgili ter-

Bkz. M.

Eliade, Dinler Tarihine Giri, ev. Lale Arslan, Kabalc, 2003, 125.
204

DEMiRCiLER VE SIMYACJLAR'A

EK

minolojiyle ifade etmiti; dilimizde , metaforlarmzda ve simgeci


liimizde hala ksmen bu arkaik miras tayoruz.
Din tarihisi, empirik keiflerle meydana getirilen btn bu tinsel
deerler ve univers imaginaire 'lerle ilgilenir, nk bunlar insan
zihninin tarihinde nemli bir rol oynamlardr. Tarihte ilk "zincir
mucidi" neolitik insan yaratan yalnzca tarmsal ve metalurji tek
nikleri deil, ayn zamanda tarm ve metalurjinin kefiyle mmkn
hale gelen dinsel ve mitolojik yaratmlardr da. Bu teknolojik keif
lere elik eden simgecilikler, mitolojiler ve riteller, tarihin ilk "zin
cir mucidi" neolitik sonras insann biimleniinde empirik keifler
den daha az bir rol oynamamlardr.
Bu tr sebepler yznden, simya bir n-kimyaya indirgenemez.
Aslnda , o ilkel kimya haline geldiinde, simyasal anlam dnyas yok
olmann eiindeydi. Simyay bulduumuz her yerde , daima "mistik"
bir gelenekle yakndan ilikilendirilmi durumdadr: in'de Taocu
lukla, Hindistan'da Yoga ve Tantraclkla, Helenistik Msr'da gnos is'le
{irfan} , Mslman lkelerde Hermetik ve batmi mistik okullarla, Ba
tda ortaa ve Rnesans Hermetizmiyle Hristiyanlkla ve mezhepsel
mistisizmle ve Kabala ile . Sonu olarak, simyann ilevi ve anlamn
kavramak iin simya metinleri hakknda, iermeleri mmkn olan
kimyaya zg sezgilere bakarak bir yargya varmamal y z. Byle bir
deerlendirme byk iirsel yaratlan, ierdikleri bilimsel verilere
veya tarihsel doruluklarna bakarak yarglamakla -ve snflandr
makla- ayn ey olurdu.
Simyaclarn doa bilimlerinin geliimine de katkda bulunduklar
kesinlikle dorudur. Ancak bu katky, dolayl olarak ve yalnzca ma
den cevherleri ve yaayan maddeyle ilgilenmelerinin bir sonucu ola
rak ya;mlardr; nk onlar "deneyciler"di, soyut dnrler ya da
205

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

bilgilik taslayan alimler degildiler. Ne var ki, "deney"e egilimleri


dogal alemle snrl degildi. Demirciler ve Simyaclar'da gstermeye a
ltgm gibi, madensel veya bitkisel maddelerle yaplan deneyler, da
ha byk bir hedefi gerekletirmeye almtr: simyacnn kendi
varlk kipini degitirmesi.
Bu birka balang izlenimi, kitabmn bir zeti ya da yntem
biliminin bir savunmas olarak tasarlanmamtr. 7 Yalnzca, din
tarihisi iin bu tr aratrmalarn yararn bir kez daha vurgulamay
istedim, yoksa bu ek blmn sonunda ima edilen tarihyazmsal
gelimeyi zmseyecek olan cesur bilginden, yeni kuak kltr tarih
isinden bahsetmeyi degil.

S MYA VE "KKENLER" S ORUNU


Simya ve erken dnem kimya ile ilgili en son yaptlar (F.&C. s .
1 9 5 vd; D.&S. s. 2 18 vd), Ailen G . Debus tarafndan u eserde uygun
bir ekilde sunulmutur: 'The Significance of the History of . Early
Chemistry," Cahiers d'histoire mondiale , IX, say 1, 1965, s. 39-58 . ] .
R . Partington'un son derece zengin kaynakalara sahip antsal eseri
drt ciltlik History of Chemistry (Londra 1 9 6 1 ) , zel bir ilgiyi hak
etmektedir; ayrca bkz. H . M. Leicester'in The Historical Background of

Chemistry'si (New York, 1 956), john Read'in Through Alchemy ta


Chemistry'si (Londra , 1 957), E . ] . Holmyard'n Alchemy'si (Penguin
Books, 1 957) ve zellikle Robert P. Multhaufun The Origin of

7 En kapsaml ve sempatik eletiriler arasnda S. H. Nasr'm /sis, XLIX ( 1 958), s.


450-53'deki ve W.-E. Peuckert'in Zeitschrift fr Volkskunde, LVll, say 1
( 1 96 1), s. l 46-48'deki deerlendirmelerini anmak isterim.
206

DEM/RC/UR VE SIMYACIU\R'A

EK

Chemistry'si (Londra, 1 966).


Simyann kkeni ve nemi hakknda son zamanlarda yaplm baz
almalar hakknda bir degerlendirme , Wolfgang Schneider tarafn
dan yaymlanmtr: "Probleme und neuere Ansichten in der Alchemi
egeschichte ," Chemiker-Zeitung/Chemische Apparatur, LXXXV, say 1 7 ,
1 96 1 , 643-5 1 ; aynca bkz. ayn yazar, "Die geschichtlichen Beziehun
gen der Metallurgie zu Alchemie und Pharmazie ," Archiv fr das

Eisenhttenwesen,

XXXVI I ,

say 7, Temmuz 1 966, 533-38. Pek ok

baka eser arasnda Lexicon Alchemistische-Pharmazeutisches Symbole'yi


(Weinheim, 1 962) yaymlam olan Dr. Schneider, Demirciler ve Sim
yaclar'n yaklamm ve vardg sonulan kabul eden kimya tarih
ilerinden birisidir. Maurice P. Crossland'n Historical Studies in the
Language of Chemistry 'sinde (Cambridge , Mass. , 1 962) simya termi
nolojisinin anlalmasna ynelik nemli katklar bulacaksnz. W.
Ganzenmller'in daha nemli katklarndan bazlar ise onun Beitrage

zur Geschichte der Technologie und der Alchemie (Weinheim, 1 956)


isimli kitabnda bir araya getirilmi bulunuyor.

METAL LER VE DOGA ST MODELLER


Demir iileri hakknda folklor (F.&C. s. 87 vd; D. &S. s. 92) iin
Frederick W. Robins'in The Smith. The Traditions and Lore of an

Ancient Craft'na (Londra, 1 953) baknz. Demir iisinin bysel


becerisi Aziz Patrick'in ilahisinde bile kabul edilmitir: "agryorum
imdi herkesi . . . demirciler ve bycler ve kadnlarn bysne
kar benimle (bu ktlkler) arasna (Tanr nn) erdemlerini" (The

Tripartite Life of Patrick'den, E. E. Hlinger'in u eserinde alnt


lanmtr "Magic Weapons in Celtic Legends ,'' Folklore , LVI [ 1 945] , s.
207

llEMllKILER VE SIMV\Ul.AM

295-307 , zellikle s. 299). "Demir iisinin evrimi", R. .J . Forbes ta


rafndan Metalurgy in An iquity de (leyden, 1 9 50, s. 62- 104) su
'

turulmutur. Kari jemar u makalesinde yeni ve yararl bilgiler sun


mutur: "Schmiedelbrauchtum im stliche Hindukush." Mitteilungtn
der Anthropologische Gtssdschaft in Witn, l...XX.XVll , 1 957, s. 22-3 1 .

Ayrca bkz. R. Goris, "The Position o f the Blacksrn ihs," Bali. Studies
in Uft, Thought and Ritual, Lahey, 1 960, s. 289-300 ve D. Veerkamp.

Stummer Handel' in Schmiedesagen Europas und Sudasiens," Ztit

schrift Jr Ethnologie,

c.

...xx.x. , 1 955.

Afrikal demir iilerinin rituellerini ve mitolojilerini

anlama

konusunda son zamanlarda nemli ilerlemeler kaydedlmitir (F.&C.


s. 55 vd; D.&5. s. 57-59 vd, 1 23- 1 25 . Demir ilerine kar elik
duygular sergileyen tutumun sosyo-ekonomik aklamas bakalanyla
birlikte P. Clemen tarafndan ileri srlmutr ("Le forgeron en
Afrique Noire. Quelques atudes du groupc :1 son egarde," Revue de
Gtographie humaine et d'Ethnologie, l [ 1 948 ] , s. 35-'58); Luc de Heusch

tarafndan eleirilmitir ("Le symbolisme du forgeron en afrique,"


Rejlets du monde, say 10 [Temmuz 1 956) , s. 57-70). Yazar, Afrikal

demirciden bazen korkulup onurlandrlmasnn, bazense hor gn:l


mesinin sebebinin, ona hem "atein hakimi" hem mitsel emsi kahra
man hem de buysel olarak tehlikeli ahsiyet olarak baklmas oldu
gunu \'urgulamtr; silahlarn reticisi ve dklen kanlarn somm
lusudur o. Yaknlarda Germane Dieterlen, Dogon demir iilerinin
dinsel statleri hakknda ok parlak bir

zmleme yapmtr:

"Contribution :1 l'eude des forgerons en Afrque occidenale ," Ecole


Praciqut des l lautes Etudts. Settion des Sciences Religeuses: Annuaire

1 965- 1 966, LXXl lI (Paris 1 965), s. 3-28, zellikle s. 1 6- 1 8 . Griaule'


n Dieu d'tau'de (Paris, 1 948 ,

s.

1 0 1 - 106) sundugu ezeli demirciyle


208

DEMiRCiLER Vl: SIM\'ACIU.R'A FK

ilgili mitler, M. Griaule ve G. Oieterlen tarafndan 11 renard pcile, c.


1 : 11 myths cosmogonique'de (Paris, 1 965) ayrntl bir ekilde tartl
mtr. Aynca bkz. Genevieve Calame-Griaule'nin Ethnologie et langa

ge: l...a parole chez ks Dogon (Paris, 1 965), s. 275 vd (aynca dizinden
demirci ve demirci oca maddelerine baknz).
Afrikal demircilerin erginlenmesi hakknda bkz. Emesta Cerulli,
"L'iniziazione al mestiero di fabro in Africa," 5tudi e materiali di storia

deUe rcligion, XXVII ( 1 956), s. 87- 1 0 1 . Aynca bkz. E. C. Llnnings,


"Genital Symbols on Smiths' Bellows in Uganda," Man , UV, say
262, 267-69.
Tibet ve Orta Asya nalbantlannn dinsel ilevler, ritelleri, mito
lojileri ve amanlarla yakn ilikileri CF.&C. s. 8 1 vd ; D.&5. s . 1 06),
Rene de Nebesky-Wojkowitz tarafndan incelenmitir: Oracles and

Demons of Tibet (Llhey, 1 956), s. 1 5 3 vd, 337 vd, 67, 5 39 ; R.-A.


Stein, Recherches sur l'tpopte et le barde au Tibet (Paris, 1 959), s. 8 1 ,
1 50-51 , 1 89, 36 1 vd, vb; Siegbert Hummel, "Der gotliche Schmied
in Tibet," Folklore Studits, XIX ( 1 960), s. 2 5 1 -72 ve F. Altheim,

Geschichtt der Hunen, 1 (Berlin, 1 959), 1 95-2 1 5).

M A DENC L K VE M ETALURJ i :
NANLAR V E TEKN KLER
Yldnmtalar (f.&C. s. 20 vd , D.&5. s. 21 vd) hakknda bkz.
Georg Hohker, Der Donnerkeilglaube vom semzetlichen Neugu
nea ausgesehen," Acta Tropca, 1 ( 1 944), s. 30-5 1 ; son derece zengn
bir kaynakas vardr s. 40-50.
Demir ag mitolojisi (F.&C. s. 27 vd; D.&5. s. 28 vd) hakknda
bkz. 11 .frr il travers ks dges: Acces du Colloque lntmaional, Na.ney, 3-6
209

OEMlRClLER VE SiMYACILAR

Ekim, 1955 (Annales de l'Est, Memoire say 1 6 [Nancy, 1955] , zellikle


jean Leclant'n u makalesi: "Le fer dans l'Egypte ancienne, le Soudan
et l'Afrique," s. 85-9 1).
Madencilik ve madencilik mitolojisi ve folkloru (F.&C. s. 43 vd;

D.&S. s. 45 vd) hakknda bkz. Georg Schreiber, Der Bergbau in


Geschichte, Ethos und Sakralkultur, Cologne ve Opladen, 1962.
Bergbchlein (F.&C. s. 44 vd; D.&S. s. 50 vd) hakknda bkz. W.
Pieper, Ulrich Rlein von Calw und seine Bergbchlein, Berlin, 1955;
ayrca bkz. Dorothy Wyckoff, "Albertus Magnus on re Deposits ,"

Isis, XLIX, 1958, s. 109- 122; Lazarus Ercker, Treatise on Ores and
Assaying, ev. A. G . Sisco ve C. S. Smith, Chicago, 195 1 ; ve Berg
werk- und Probierbchlein, eviren ve notlandran A. G. Sisco ve C. S .
Smith, New York: Amerikan Madencilik ve Metalurji Mhendisleri
Enstits, 1 949.
Mezopotamya belgeleri (F.&C. s. 71 vd; D.&S. s. 76 vd) sistematik
bir ekilde Martin Levy tarafndan incelenmitir: Chemistry and

Chemical Technology in Ancient Mesopotamia, Amsterdam, 1959; ayrca


bkz. ayn yazar, "Gypsum, Salt and Soda in Ancient Mesopotamian
Chemical Technology," Isis, XLIX, 1958, s. 336-3 4 1 .

HELEN STK V E S LAM SMYA HAKKINDA


EN SON ALI MALAR
H. J. Shepard, Gnostisizme simya mistisizminin temel kayna
olarak bakmaktadr; bu yazarn u eserlerine baknz: "Gnosticism
and Alchemy," Ambix, VI, 1957, s. 86- 10 1 ; ayrca "Egg Symbolism
in Alchemy," Ambix, VI, 1958, s. 1 40- 148; "The Redemption Theme
and Hellenistic Alchemy, Ambix, VII, 1959, 42-76; "A Survey of
210

DEMiRCiLER VE SIMYACILAR'A EK

Alchemical and Hermetic Symbolism ," Ambix, Vlll, 1 960, 35-4 1 ;


"The Ouroboros and the Unity of Matter i n Achemy: A Study in
Origins," Ambix, X, 1962, 83-96.
lslam simyas

(F.&C. s.

1 96-97; D.&S.

s.

244) hakknda

Debus'daki (a.g.y. , s. 45, dipnot 17) kaynak gndermelerine baknz.


Ayrca u eserler zel bir neme sahiptir: H. E. Stapleton, "Two
Alchemical Treatises Attributed to Avicenna," Ambix, X, 1962, 4 1 -82;
Henry Corbin, Avicenna and the Visionary Recital, Franszcadan ev.
Willard R. Trask, New York, 1960, zellikle s. 2 1 2 vd.
P. C. Ray'in The History of Hindu Chemistry'si (F.&C. s. 192; D.&S.
s.

238) 1956'da yeniden baslmtr (Kalkta, Hindistan Kimya

Cemiyeti) ; ayrca ]. Filliozat'm Isis'deki (XLIX, 1958, s. 362-63) de


erlendirmesine baknz.

Demirciler ve Simyaclar' hazrlarken, Maung Hsin Aung'un


"Alchemy and Alchemist in Burma," (Folklore, XLIV, 1933, s. 346-54)
isimli makalesinden haberdar deildim. lnsan bedeninin iine cva
veya demirden yaplm uygun metal bileikleri sokarak bir zawgyee

(yogi kelimesinden tretilmi bir terim) haline gelir; eitiminin yar


sna geldiinde aday "canl metal ta"n elde eder. Ona sahip olmak
kiiye havada uma ve yeraltnda seyahat etme yetenei kazandrr;
dardan gelecek saldrlara kar korunmu bir hale gelir ve yzyl
larca yaayabilir. Bu ta, ona dokunulunca tm hastalklar iyiletirir
ve pirin veya gm altna dntrr. Aday, gerekli bileikleri
edinene kadar denemeye devam eder. Ta yutunca, yedi gn boyunca
bilincini yitirir. Genellikle bir maaraya ekilir ve yedi gn sonra
bir zawgyee olarak kar. Bundan sonra bir tanr gibidir: milyonlarca
yl yaayabilir, lye hayat verebilir ve grnmez olabilir (s. 3464 7). Bir zawgyee'nin et yemesi ve sarholuk verici ikiler imesi ya211

DEMiRCiLER VE SIMYACll.AR

saktr. Kadnlarla deil, ancak gen bakirelerin boyunda ve biimin


deki belirli meyvelerle cinsel ilikiye girmesi serbesttir. Zawgyee on
lara hayat verir, onlar kars yapar. Ayrca bkz. Maung Hsin Aung,
"Burmese Alchemy Beliefs," ]ournal of the Burmese Research 5ociety ,
XXXV ,

s. 83-9 1 . Hint yogi-simyacsyla benzerlik aktr; benim u

kitabma bkz. : Yoga. Immortalitiy and Freedom, New York, 1958, s .


274 vd.

RNESANS VE REFORM AGINDA SMYA


Paracelsus ve Rnesans iyatrokimyaclar (F.&C. s. 198; D.&5.

s.

246) hakknda bkz. Walter Pagel, Paracelsus: An Introduction to

Philosophical Medicine in the Era of the Renaissance, Basel, 1958; ayn


yazar, Das Medizinische Weltbild des Paracelsis, seine Zusammenhange mit

Neuplatonismus und Gnosis, Wiesbaden, 1 962, ve "Paracelsus and the


Neoplatonic and Gnostic Taradition ," Ambix, VIII, 1960, s. 1 25-60;
Ailen G. Debus, The English Paracelsians, Londra, 1965 ; ayn yazar,
"The Significance of the History of Early Chemistry," s. 48 vd (zen
gin bir kaynakaya sahiptir) ; Wolfgang Schneider, "Paracelsus und
die Entwicklung der pharmazeutischen Chemie ," Archiv der Parmazie,
CCXCIX, say 9 , 1 966, 73 7-46.
jonson'un Alchemist'ine gelince (F.&C. s. 54 vd; D.&5. s. 5 5),
Edgar Hill Duncan'n mkemmel bir makalesine bakmamakla hata
ettim: "jonson's Alchemist and the Literature of Alchemy," PMLA, LXI,
Eyll, 1 946, s. 699-7 10. Bu yazar jonson'un simya hakkndaki dikkat
ekici bilgisini, "Chaucer ve Donne dahil, herhangi bir baka byk
lngiliz edebi ahsiyetininkinden daha geni bir bilgi"yi bol bol r
nekle gsterir. Ayn yazar {Geoffrey} Chaucer'in simya bilgisini u
2 12

DEMiRCiLER VE SIMYACILAR'A

EK

makalelerinde ele almtr: "The Yeoman's Canon's Silver Citrina


cioun," Modern Philology, XXXVII, 1 940, s. 24 1-62; "Donne's Alche
mical Figures," ELH, IX, 1942, s. 257-85; "The Alchemy in jonson's

Mercury Vindicated," Studies in Philology, XXXIX, 1942, s. 625-37.


Genel bir inceleme iin bkz. H. Fisch, "Alchemy ve English Litera
ture ," Proceedings of the Leeds Philosophical and Literary Society, VII,
123-36.
Luther'in simyaya ynelik tutumu ve Lutherci ilahiyat ile simya
arasndaki ilikiler u makalede incelenmitir: J. W. Montgomery,
"Cross, Constellation, and Crucible : Lutheran Astrology and Alchemy
in the Age of the Reformation," Transactions of the Royal Society of

Canada, c. I, seri 4, Haziran , 1 963 , bl. II, s. 2 5 1 -700; ayrca Fran


szca evirisine baknz: "L'astrologie et l'alchimie lutheriennes a
l'epoque de la Reforme," Revue d'histoire et de philosophie religieuses,
1 966, s. 323-45. Luther'in konu hakkndaki en youn ifadesini alnt
lamas bakmndan deerlidir:
Simya ilmini (ars alchimica) ok severim ve gerekten eskilerin
tam manasyla doa felsefesiydi o. Bu ilmi yalnzca metalleri ssle
mede ve ifal bitkileri ve ikileri damtma ve smlimletirmede pek
ok kullanm olmasndan deil, ayn zamanda Kyamet Gnnde
llerin diriliine temas eden bu son derece ho metafor ve gizli
anlam yznden de seviyorum. nk , demirci fnnnm iinde
murdar madde, tortu tpk bir l ve deersiz bir ceset gibi dipte
kalrken atein bir cevherden dier ksmlan aynp geri almas ve
ruhu, hayat, zsuyunu, gc yukarya tamas gibi [Luther ayrca
burada arap, tarn ve kk hindistan cevizi karmnn resim
lerini kullanr] Tanr da hesap gn atele byle ayracak her eyi,
kafirlerle salih olanlar [Tischreden, Weimar basm, !, 1 149, akta
ran: Montgomery, a.g.y. , s. 263]
213

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

Yazar, Andreas Libavius'un ( 1 550- 1 6 1 6) ve Khunrath'n ( 1 5601605) simya eserlerinde ve ] . V. Andreae'nn ( 1 586- 1 650) Chymical

Wedding'inde sakl Lutherci fikirlere dikkat eker.


G. F. Hartlaub, ksa bir tebli olan "Prima materia . Das Geheim
nis eines Gemaldes von Giorgione"de (Die BASF. Aus der Arbeit der

Badischen Anilin und Soda Fabrik, IX, 1959, 50-54) Giorgione'nin "
Filozof' isimli nl resminin simyevi bir yorumunu neriyor. Yazar
bu ahsiyette , Dou'dan gelen Mneccim'i deil , gizli bir cemi
yetteki makamlarn kiiletirilmi hallerini gryor. Ona gre, resim
muhtemelen, prima materia'nm arand yeryznn i ksmlarna

(visita interiora terrae, vs .) duyulan simgesel bir saygy temsil etmek


te. Ayrca bkz. ayn yazar, Der Stein der Weisen, Mnih, 1959;
"Chymische Marchen," BASF, c . IV, say 2 ve 3, 1 954; c . V, say 1 ,
1955; "Symbole der Wandlung," BASF, IX, 1959, 1 23-28.
Batl simya eserlerinin eski basmlarnn pek ok fotografik tekrar
basmlar arasnda (F.&C. s. 1 98- 199; D.&S. s. 2 2 1 -223); bkz. Debus,
"The Significance of the History of Early Chemistry," s. 46, dipnot
2 1 -26), Milan'daki Arche yaynevinin 1 10 adetlik snrl basmlarn
yapt metinler dizisi, zel olarak bahsedilmeyi hak ediyor. zel
likle ilgin olanlar, Giovan Battista Nazari'nin Della tramutatione me

tallica sogni tre'si (Brescia, 1 599); Giovanni Braccesco'nun La espositione


di Geber filosofo, Seguito da tl legno della vita Dialoghi due'su ( 1 562
Venedik basmnn tpkbasm); ve Huginus a Barma'nn Le regne de
Saturne change en Siecle d Or udur ( 1 780 Paris basksnn tpkbasm).
'

'

Bu sonuncusu , Paracelsusu bir eser olan Saturnia regna in aurea

saecula conversa'mn ok nadir bulunan ve ilk basm Paris'te 1657'de


yaplm Franszca evirisidir. Arche yaynevinin basmlarna ksa
sunular, kaynakalar ve tarihsel aklamalar elik etmektedir.
2 14

DEMiRCiLER VE SIMYACIU.R'A EK

SMYANI N KKENLER
Simyann kkenleri hakknda bkz. Wolfgang Schneider, "ber den
Ursprung des Wortes 'Chemie'," Pharmazeutische Industrie, XXI,
1959, 79-8 1 ; ayn yazar, "Probleme und neuere Ansichten in der
Alchemiegeschichte," ve Homer H. Dubs, "The Origin of Alchemy,
Ambix, IX, 1 96 1 , 23-36. Bir dizi makalede, S. Mahdihassan kimia ke
limesinin kkeninin inceden geldiini kantlamaya almtr. unu
iddia etmektedir: "Gney in'de, Altn (yapan)-taze bitki suyu anlam
na gelen Kim-Iya kelimesi vardr. lslam ncesi dnemin Araplar bu
kelimeyi in'den dnemin ticaret merkezi lskenderiye'ye tadlar;
burada kimiy, chemia eklinde yazld ancak kimiya diye telaffuz edildi"
(S. Mahdihassan, "A Triple Approach to the Problem of the Origin of
Alchemy," Scientia, LX, 1 966, 444-55, zellikle s. 445). Ayrca bkz.
ayn yazar, "Chinese Origin of Alchemy," United Asia, V, 1953, 24144; "Alchemy and Its Connections with Astrology, Pharmacy, Magic
and Metallurgy," janus, XLVI , 1956, 8 1 - 103; "Alchemy and Its
Chinese Origin as Revealed by its

Etymology,

Doctrines and

Symbols," Iqbal Review, Karai, Ekim 1966, s. 22-58. Yazar, bahse


dilen bu teblilerin sonuncusunda simyann kkenleri hakkndaki
grlerini zetlemektedir: "llkel toplum, yiyecek maddelerinin s
nrllndan dolay zor bir hayatla baa kmak zorundayd. Yal
erkekler, aileyi geindirenlerin srtnda birer yk olarak hissedilmi
ve kt muamele grmlerdir. Hindistan'da . . . ormann yalnz sa
kinleri olarak evi terk etmek zorundaydlar. Ancak insan zihni lme
boyun emeye istekli olmay, bu ilecileri genleme dleri kurmaya zorlamtr . . . . Taze bitkiler tketmek o zamanlarda bir tp yntemi olmutur . . . . inli otaclar . . . yalnzca animizme deil, bundan
daha ok dualizme inanyorlard" (s. 23). Baka gndermeler de
2 15

DEM!RCllER VE SlMYAClLAR

yaplabilirdi, ancak bu alntlar yazarn yntembilimsel yaklamn


gstermek asndan yeterlidir.

N SMYASI
Joseph Needham'n ve onunla birlikte alanlarn in simyasn

(F.&C. s. 109 vd; D.&S.

s.

1 1 7 vd) anlamakta nemli katklar olmu

tur. Needham'n Science and Civilization in China snn beinci cildi her
'

ne kadar in kimyasnn tarihine ve endstriyel kimyaya ayrlm


olsa da, henz yaymlanm deildir; elimizde ilgiye deer iki mo
nografi var:

Ho Ping-Y ve joseph Needham, "The Laboratory

Equipment of the Early Medieval Chinese Alchemist," Ambix, VII ,


1 9 5 9 , 5 7- 1 1 5 ; Ts'ao T'ien Ch'in, H o Ping-Y ve joseph Needham, "An
Early Medieval Chinese Alchemical Text on Aqueous Solutions,"

Ambix, VII, 1959, 1 22-58. Ayrca bkz. josehp Needham, "Remarks on


the History of Iran and Steel Technology in China," Lefer i travers les
ages, Nancy, 1956, s. 93- 102.
Klasik bir simya risalesi olan Ko Hung'un (Pao-p'u-tzu) Nei P'ien'in
tam evirisi nemlidir; bu gne kadar yalnzca Tenney L. Davis ve
Eugen Feifel'in paralar halindeki evirisiyle (F.&C. s. 188 vd; D.&S.
s. 2 1 6) biliniyordu; bkz. James R. Ware (ev. ve ed.), Alchemy,

Medicine and Religion in the China of A. D. 320: The Nei P'ien of Ko Hung,
Cambridge , Mass . , 1 966. Profesr Ware, bu nl risaleyi Ko Hung'
un otobiyografisiyle birlikte sunmaktadr (a.g.y. , s. 6-2 1). Ne var ki ,
aklayc notlarn ve yorumlarn olmay zcdr. Okur, kaplum
baalar ve turnalarla ilgili geni folklor ve in simyaclarnn bu ko
nudaki yorumlar hakknda szmona bir eyler reneceini sanr

(a.g.y. , s. 53 vd ; bkz. Eliade, Asya Simyas {Rumence bask} (dipnot


216

DEMiRCiLER VE SIMYACILAR'A EK
l 'deki

alnt), I, 1 5 vd). nsan, aadaki alntnn bir yorum olmak

szn nasl olup da anlalabileceine aar:


iksiri al ve btnl koru:
Tm gkle bir arada sonu.
Geriye dndr ersuyunu, fets gibi solu:
Uzat sonsuzca mr8
Ersuyunun geri dndrlmesi ve embriyon solumas denilen ey ,
in ve Hindistan'da uzun bir tarihi -hatta "tarihncesi" denilebilir
olan anlalmas g tekniklerdir (F.&C. s. 1 24 vd; D.&S. s. 134 vd) .
Soluklarn evrimine ynelik bu antrma (Ware [ev. ve ed. ] , a.g.y. ,
s. 69), H. Maspero'nun bu metinlerle ilgili inceleme ve evirilerinden
baz alntlar yaplmadan anlalamaz (bkz. M. Eliade, Le Yoga, Paris,
1955, s. 75 vd; Yoga. Immortality and Freedom, s. 59 vd; F.&C. s. 125
vd; D. &S s. 135 vd). Ayrca altnn ve yeimtanm cesedi korumada
ki rol (Ware [ev. ve e d . ] ' a.g.y. , s. 62; bkz. Eliade, Asya Simyas (Ru
mencesi} , l , s. 18 vd; F.&C. s. 1 1 9 vd; D.&S s. 1 3 1 vd) ve simyada
olduu kadar Taoculukta zincifrenin nemi (Ware [ev. ve ed. ] a.g.y. ,
s. 74; F.&C. s. 1 1 7 vd; D.&S

s.

1 30 vd) hakknda yeterince yorum

yaplm olmal.
mit ediyorum, bir gn in simyasyla ilgili metinler hakknda
kapsaml ve onlar geni kitleler iin ulalabilir klan notlarla dolu
bir kitaba sahip olacaz . Kltr tarihisi iin in simyasnn merak
uyandran temel zelliklerinden birisi onun kullanm pek ok arkaik
ve "popler" tekniin yeniden yorumlanmasna dayaldr (beslenme
yntemleri, hayat uzatmak iin cinsel soluma teknikleri ve meditas-

8 Ware (ev. ve ed.), a.g.y. , s. 59.


217

DEMiRCiLER VE SIMYACILAR

yon metotlar). Rolf Stein ve Max Kaltenmark9 pek ok Taocu ve


simyevi uygulamann "tarihncesini" incelemi ve bunlarn Hindii
ni'ndeki koutlarn gstermitir (bkz. F.&C. s. 1 1 7 vd; D.&S s. 130
vd). Bycler ve simyaclarn erginlenmek zere ekildikleri kk
maara (veya sukaba) temasn R.-A. Stein'in "jardins en miniature
d'Extreme-Orient" isimli monografisinde parlak bir ekilde incele
mitir; ayrca bkz. Michel Soymie'nin "Le Lo-Feou Chan, etude de
geographie religieuse ," Bulletin de l'Ecole Franaise de l'E.xtreme Orient
[Saygon] , XLVIII [ 1 956] , s. 1 - 139, zellikle s. 88-96 ["La grotteciel"]
ve s. 97- 103 ["Le soleil de minuit] ) .

S MYA V E D NCE LER TARH


C. G. jung'un aratrmalarnn, simyay modern kltr iin anlam
l klmada nemli katklar olmutur (F.&C. s. 1 99-209; D.&S s. 2 1 8
vd). jung'un tamamlamak iin o n yldan fazla zamann alan e n son
nemli eseri yaknlarda ngilizceye evrilmitir: Mysterium coniunc

tionis. An Inquiry into the Separation and Synethesis of Psychic Opposites in


Alchemy, Londra ve New York, 1963; Almanca aslnn iki cildi Zrih'
te 1 95 5-56 arasnda yaymlanmt. Jung'un simyaya ayrlm nceki
eserlerini 1 0 iyi bilen okurlar, Mysterium coniunctionis'te ayn yntembi-

9 Aynca Max Kaltenmark'm parlak bir zetine baknz: Lao Tseu el le laosme,
Paris, 1 965, s. 165-74.
1 0 Bkz. F.&C. s. 1 99-200; D.&5 s. 2 18. Jung'un toplu eserlerinin lngilizce
evirisinin XIV. cildi, Alchemical Studies (New York, 1 967) ismini tar ve
dier metinler arasnda imdiye kadar evrilmemi incelemeleri olan
"Paracelsus as a Spiritual Phenomenon" ( 1 942) ve "Arbor Philosophica"'y
da ( 1 94511954) ierir.
218

DEMiRCiLER VE SIMYACILAR'A E K

!imsel nkablleri bulacaklar: jung, bir ruhbilimci olarak ve kendi


sinden krk yl nce Herbert Silberer gibi simya simgeciligini ve tek
niklerini bilindnda meydana gelen bir srecin izdm olarak
grr. Sz konusu kitabn konusunu oluturan mesele, kartlar bir
letirmenin simyevi yoludur. jung, bu fazlasyla karmak ve muam
mal ilemi, bireyleme sreci dedigi eyin bir temsili olarak yorum
lar, "yle nemli bir farkla ki, hibir tekil birey simya simgeciligi
nin sahasna ve zenginligine ulaamaz" (a.g.y. , s. 555).
Bu tamamen psikolojik yaklam ister kabul edilsin ister edilmesin
-analitik psikoloji hakknda kiisel olarak bilgi sahibi olmayan baz
okurlar bu yaklam kabul etmekte zorlanabilirler- nemli degildir.
nk Mysterium coniunctionis, anlalmas ve edinilmesi g simyevi,
Gnostik ve mistik metinlerden oluan artc bir toplam bir araya
getiren zengin ve degerli bir kitaptr; ve daha da nemlisi, karla
trmal dinler ve analitik psikolojinin gnda onlarn simgecilikleri
ni aklamasdr. Mysterium coniunctionis'in kltrel etkisi, jung'un
psikolojik kuramnn bagmsz oldugunu kantlayabilir. Sonunda
byle bir eser simya simgeciliginin cazibesini yeniden kefetmekte ve
simyaclarn dnn tarihsel nemini kavramakta halka yardmc
olabilir .

Mysterium coniunctionis'in

l 957'de

Zrih'te yaymlanan nc

cildi, geleneksel olarak Aquinal Thomas'ya atfedilen XIII. yzyla ait


bir metin olan ve jung'un yeniden kefettigi Aurora consurgens'in bir
basmn ve Marie-Louise von Franz bu metinle ilgili bir incelemesini
iermektedir. Bu eser, yaknlarda R. F. C. Hull ve A. S. B. Glover ta
rafndan ngilizceye evrilmitir: Aurora consurgens. A Document

Attributed ta Thomas Aquinas on the Porblem of Opposites in Alchemy


(Londra ve New York, 1 966) . ngilizce eviri, yalnzca eitli hatala219

DEMiRCiLER VE Si MYACILAR

rm dzeltilmi olmas yznden deil, ayn zamanda Marie-Louise


von Franz'n ksa ama nemli nsz yznden de Almanca aslndan
daha stndr.

Aurora consurgens, simya risaleleri arasnda esizdir.

Simya

"klasikleri"nin yalnzca yarm dzine kadar alntlanmtr ve bunlar


da teknik talimatlar ve kimya reeteleri yer almaz (a.g.y. , s. 400). te
yandan mistik unsur srarla vurgulanmtr. Baz yazma eserlerde bu
nun Aquinas'nn yazd bir eser olduundan sz edilmitir, ancak
bilginler bu rivayeti reddetmilerdir. Thomas'nn hocas Albertus
Magnus'un rencisiyle tant yllarda (1 245-50) simya ve okl
tizmle urat ok iyi bilinmektedir. Thomas'ya gelince, o simya
nn "hakiki bir sanat [olduunu] , ama gksel glerin oklt etkilerini
anlatmann zor" olduunu dnyordu (a.gy. , s. 418). Dr.

von

Franz, Aurora consurgens'in Thomas'mn Fossanova'daki Azize Meryem


manastrnda lm deindeyken syledii son szlerinin, yani
verdii son "dersin" yazya geirilmi bir nshas olabileceini d
nme eilimindedir. Bylece risale Thomas'nn Naples'deki Aziz
Nicholas apelindeki vecd deneyiminin ardndan gerekleen aydn
lanmasyla ilikilendirilir ve Thomas'nn nceki eserlerinde byk
bir gayretle kurduu ama "saman p kadar deersiz" olduunu
dnd raptus'unun {vecd hali} ardndan zerinde dnmeye
balad felsefi ve teolojik sistemini yanstmaz.
Byk bir ihtimalle bu varsaym uzmanlarca kabul edilmeyecektir.
Fakat yine de bu metne duyulan ilgi azalmayacaktr. stelik uzun bir
yorum (a.gy. , s. 1 5 3-43 1), simya ve mistik simgeciliin anlalmas
iin ok alimane bir katda ifade edilmitir. Daha nce belirttiimiz
gibi , jung'un simyaya ilgisi temelde psikolojik sebeplerle ortaya k
mtr. Yaklam, onun bir nkimya olduunu dnd eyin zel
220

DEMiRCiLER VE S/M\'ACILAR'A EK

olarak bilimsel deeri zerine younlaan bilim tarihilerinin yakla


myla kkten bir kartlk iindedir. Sonuta hala, simyann bir
"geleneksel bilim" (ars regia) olduunu dnen modern yazarlar var
dr: Onlar eliksir'i ve lapis'i hem birer simge hem de somut cevherler
olarak anlarlar ((F.&C. s. 1 98 ; D.&S s. 2 2 1 ) . Fakat daha geni ve daha
kapsaml bir yaklama, yani simyaclarn kendinde ve kendisi iin
anlam evrenini incelemeye ihtiya vardr. rnein Stein ve Kalten
mark'm aratrmas, in simyaclar ve Taocularmn univers imagina

ire 'sini aklamtr. Onlarn keifleri yalnzca in zihnini anlamak


iin deil, ayn zamanda insann tarihsel dnmlerinin mstakil
anlam dnyasn ortaya karmak asndan tadklar deerin anlal
mas iin de son derece nemlidir. Baka bir ifadeyle, bu tr alma
lar, hermentik olarak sunulan belli bir univers imaginaire'nin tarihsel
balamn dikkate almayarak insan hakkndaki anlaymz geniletir.
Hermetizm ile Rnesans dneminin bilimi, sanat ve felsefesi ara
sndaki ilikiler hakknda yakn zamanlarda yazlm baz eserler,
Batnn tarihsel bilinliliinin geniletilmesi asndan ok nemli ve
anlamldr. Frances Yates'in olaan st monografisi Giordano Bruno

and the Hermetic Tradition' (Chicago, 1 965) rnek verebiliriz; bu eser


eski kuan Rnesans tarz tarihyazmnn ihmal ettii ya da km
sedii bir anlam dnyasn anlamakta son yllarda gerekletirilmi
ilerlemeyi parlak bir ekilde resmeder. Koperniki gnemerkezcili
in zaferinde ve ltalyan Rnesans felsefesinin geliiminde Hermetik

univers imaginaire'nin nemi ok byktr. Benzer bir gelime edebi


yat tarihinin anlalmasnda kaydedilmitir. rnein Auguste Viatte'
nin okltizmin, ezoterizmin ve simyann nemim gstererek Fransz
Rnesans iirini (Albert-Marie Schmidt) ve Fransz Romantizmini
(Albert Beguin, L'Ame romantique et le reve, [Marsilya , 1 937]) yorum22 1

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

lanmasn tmyle yenileyen, XIX. yzyln ikinci yarsnn edebi


yatyla Illuminizm, Glhac;lk, Farmasonluk arasndaki ilikilerin
kefedilip aydnlatlmasnda pek ok katks olan bir dizi almaya
yol aan eseri Les sources occultes du romantisme: illuminisme-Theosophie'i
(Paris, 1 92 7) hatrlayabiliriz.
Bu tr almalar, modern Bat zihninin ekillenmesinde univers

imaginaire nin rolne inanlmam olsa da onunla ilgili bir dizi kitaba
yol amtr. Simyaclarn anlam dnyasnn yakn bir gelecekte, R
nesans Hermetizmi ve Fransz Romantizmi konusunda yaplan son
aratrmalarla ortaya konulanlara benzer bilgi, feraset ve duygudalk
tayan bir anlayla incelenip kavranlacam umabiliriz.

222

Ekler

NOT A
M ETEORTLER, YILDIRIMTA LARI ,
METALURJNN BALANGICI
Tatan gkkube konusunda bkz. Uno Holmberg, "Der Baum des
Lebens" (Annales Academiae Scientiarum Fennicae, Dizi B . , c. XVI, Hel
sinki, 1922-1923) s. 40; H. Reichelt, "Der Steinerne Himmel," (Indo

germanische Forschungen, 3 2 , 1 9 1 3 , s. 23-57): Yazar ta ve metal gk


tasavvurunun Hint-Avrupallarda ortak olduunu dorulayabileceini
savunur. R. Eisler, "Zur Terminologie und Geschichte der jdischen
Alchemie" (Monatschrift fr Geshichte und Wissenschaft des ]udentums ,
1 926, N. F . , c. 26, s. 1 94-2 0 1 ) : Bu yazda yazar, meteoritlerin eitli
metallerden (demir, bakr, altn, gm vb) olumu gk tasavvuruna
yol atn savunur. Gk, metaller, renkler arasndaki ilikiler konu
sunda bkz. Holmberg, a.g.y., s. 49: A. jeremias, Handbuch der altori

entalischen Geisteskultur (2. basm, Berlin, 1 929), s. 1 80 vd . Yazar bu


rada metaller, renkler ve gezegenler arasndaki armlara yaplan
kesin gndermelerin, yaygnlkla inanldnn aksine hatta Babil a
nda bile, nadir olduunu belirler.
"Yldrmtalar" konusunda bkz. Richard Andree, Etnographische

Parallelen, Neue Folge (Leipzig, 1 889), s. 30-41 (Der Donnerkeil); P .


Sebillot, Le Folklore de France , c . I (Paris, 1 904), s. 104-105; W. W .
Skeat, "Snakestones" (Folk-Lore, 23, 1 9 1 2 , s. 45-80); P . Saintyves,
Corpus de Folklore prehistorique en France et dans les colonies franaises, c .
223

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

II (Faris, 1934); Le Folhlore des outils de l'age de la pierre, s. 107-202;


Georg Holtker, "Der Donnerkeilglaube vom steinzeitlichen Neugu
inea ausgeschen" (Acta Tropica, I ( 1 944), 30-5 1 ; zengin bir kaynak
ayla birlikte, s. 40-50).
Meteoritler konusunda ayrca bkz. G. F . Kunz, The Magic of ]ewels
and Charms (Philadelphia-Londra , 1 9 1 5) , s. 94- 1 1 7 .
llkellerin yaamnda ve dininde metallerin yeri konusunda her za
man bavurulabilecek zengin bir kaynak: Richard Andree, Die Metalle

bei den Naturvlhern mit Berchsichtigung prahistorischer Verhaltnisse (Le


ipzig,

1 884). Kuruna ilikin

folklor konusunda bkz.

Leopold

Schmidt, "Das Blei in seiner volkstmlichen Geltung" (Mitt. d. Che

mischen Forschungsinstitutes der Industrie Oesterreiches, II, 4-5 , 1 948, s .


98 vd). Metalurji tarihi ve kltrel ynleri konusunda bkz. T . A.
Rickard, Man and Metals. A History of Mining in Relation to Development

of Civilisation (New York, 1932, 2 cilt; ayrca Franszca basks da var


dr) ; ]. R. Partington, Origins and Development of Applied Chemistry
(Londra , 1935) ve zellikle, Leslie Aitchison, A History of Metals, 2 cilt
(Londra , 1 960). Antikada metalurj iyle ilgili en son aratrmalarn
durumu R. ]. Forbes tarafndan akllca belirlenmitir: Metallurgy in
Antiquity. A Noteboohfor Archaeologists and Technologists (Leyden, 1950),
zengin kaynakalarla birlikte . Ayrca bkz. yine ayn yazar: Bibliograp

hia Antiqua, Pihlosophia Naturalis (I. Blm: Madenler; Leyden, 1 940;


2 . Blm, Metalurji; Leyden, 1942) . Yakn tarihli bir alma: Charles
Singer, E. ]. Holmyard ve A. R. Hall, A History of Technology, c. 1
(Oxford, 1955).

AN.BAR konusunda: Hommel, Grundriss der Geographie und Gesc

hichte Vorderasiens (Berlin, 1 908- 1922), s. 1 3 ; G. G. Boson, Les


metau.x et les pierres dans les inscriptions assyro-babyloniennes (al der224

EKLER

si, Mnih, 1 9 1 4) . s. 1 1 - 1 2 ; Axel W. Persson, "Eisen und Eisenbere


itung in altester Zeit, Etymologisches und Sachliches" (Bulletin de la

societe Royale de Lettres de Lund, 1 934, s. 1 1 1 - 1 27), s. 1 1 4; Forbes,


Metallurgy in Antiquity, s. 465.
Parzillu konusunda : Persson, a.g.y. , s. 1 1 3 ; Forbes, s. 465 .
Eski Yakndou'da bakr ve tun ticareti konusunda bkz. R. Duss
aud, La Lydie et ses voisins aux hautes epoques (Paris, 1 930), s. 76 vd.
Tunla ilgili sz daar konusunda, Georges Dossin, "Le vocabu
laire de Nuzi Smn" (Revue d'Assyriologie, 1 94 7-1 948), s. 26 vd.
Eski Msr'da demir sorunu ve biz-n.pt kelimesi konusunda bkz.
G. A. Wainwright, "Iron in Egypt" (The ]ournal of Egyptian Archeology,
1 8 , 1932, s. 3 - 1 5 ; Persson'un makalesinde zetlenmitir, s. 2-3) ; ayn
yazar, "The Coming of Iron" (Antiquity, 10, 1936, s.

5-25); E .

Wyndham Hulme, "Early Iron-Smelting in Egypt" (Antiquity, II,


1937, s. 222-223); Forbes, Metallurgy in Antiquity, s. 425 vd . H.
Quiring, makalesinde aratrmalarn zetlemitir: "Die Herkunft des
altesten Eisens und Stahl" (Forschungen und Fortschritte, 9 , 1933, s .
126-1 27): ok daha sonralar Msrllarn kullandklar demir filizi
nin, % 60'tan fazla demir ieren magnetite sahip Nbye kumundan
kaynaklandn kantladn ileri srer. Ayrca bkz. jean Leclant, "Le
fer dans l'Egypte ancienne , le Sudan et L'Afrique" (Le Fer a travers les

ages: Actes du Colloques Tnternational , Nancy, 3-6 Octobre 1955, Annales


de l'Est, Tez no: 16, Nancy, 1955, s. 85-9 1 ) .
Minos dnemi Girit'inde demir konusunda: H. R. Hal!, The Civili

sation of Greece in the Bronze Age (Londra, 1928), s. 253; A. W.


Persson, s. 1 1 1 ; Forbes, s. 456 vd.

225

DEMiRCiLER VE SIMYACILAR

NOT B
DEMR MTO LOJS
Demonlardan ve ruhlara kar koruma salayan demir konusu : I.
Goldziher, "Eisen als Schutz gegen Diimonen" (Archiv fr Religionswis

senschaft, 1 0 , 1 907, s. 4 1 -46); S. Seligmann, Der Bse Blick (Bedin,


1 9 10), c. I s. 273-276; c. II, s. 8-9, vb; ayn yazar Die magischen Heil
und Schutzmittel (Stuttgart, 1 92 7), s. 1 6 1 - 1 69 (bu kitap Der Bse
Blic k in baz blmlerinin geniletilmi halidir); Frazer, Tabu and the
'

Perils of the Soul, s. 234 vd (Fr. eviri, s. 1 95 vd); Tawney-Penzer, The


Ocean of Story, c. II (Londra , 1 924), s. 1 66 - 1 68 ; ] . ] . Meyer , Trilogie
altindischer Mi:ichte und Feste der Vegetation (Zrih-Leipzig, 1 937), c. I ,
s . 1 30 vd, c. I I , s. 1 18 vd ; G. Dumezil, "Labrys" (journal Asiatique,
1929, s. 237-254 ), s. 24 7 vd (demir baklar demonlar uzaklatrr;
erkez inanlar); ]. Filliozat, Le Kumdratantra (Paris, 1 93 7), s. 64
(ban bysel rol). Ayrca bkz. Handwrte buch der Deutsche

Aberglauben, "Eisen" maddesi.


Mahsln koruyucusu olarak demir (Kuzeydou Avrupa): A. V.
Rantasalo, Der Ackerbau im Volksaberglauben der Finnen und Esten mit

entsprechenden Gebrauchen der Germanen verglichen (5 cilt, FF Com


munications, Sontavala-Helsinki, 1 9 19 - 1 925), c. III , s. 1 7 vd.

NOT

ANTROPOGONK M OTFLER
lnsann kil ya da amurdan yaratlmas: S. Langdon, Le Poeme

sumerien du Paradis, du Deluge et de la Chute de l'homme (Paris, 1 9 1 9 ,


226

EKLER

Fr. eviri: C. Virolleaud), s. 22-23, 3 1-32; ayn yazar, Semitic Mytho

logy (Boston, 1 9 3 1 ) , s. 1 1 1- 1 1 2 ; Okyanusya geleneklerinde , bkz. R. B.


Dixon, Oceanic Mythology (Boston, 1 9 1 6), s. 1 0 7 (tanrnn kanyla ka
ran tozdan treyen insan); ayrca bkz. Sir james Frazer, Folk-Lnre of

the Old Testament (Londra, 1 9 1 9), c. I , s. 3-44; ayn yazar, Creation


and Evolution in Primitive Cosmogonies (Londra, 1 935), s. 3 -35 ( 1909 ta
rihli inceleme, ancak nceki kadar zengin deil). Msr gelenekleri
konusunda bkz. E. A. Wallis Budge , From Fetish ta God in Ancient Egypt
(Oxford , 1934), s. 14 3 , 434 (tanrnn gzyandan yaratlm insan);
Adolf Erman, Die Religion der Aegypter (Berlin, 1 934), s. 66; Maj
Sandman Holmberg, The God Ptah (Lund-Kopenhag, 1 946) , s. 3 1 , vd;
Eliade, Dinsel Inanlar ve Dnceler Tarihi, c. I, 26.
Antropogonik motiflere genel bir bak: Stith Thompson, Motif

Indes of Folk-Literature, c. I (Helsinki, 1932, FF Communicaitons, no .


106), s. 1 50 - 1 59 .
Babil Yaratl iiri'nin sonraki evirileri konusunda bkz. G .
Furlani, n Poema della Creazione (Bologna, 1 934),

S.

100 vd (Bkz. s .

34-35 , Mezopotamya'da benzer gelenekler); R . Labat, Le Poeme babylo

nien de la Creation (Paris , 1 935) ve u kitapta belirtilen kaynakalar:


M. Eliade, Histoire, c. l, s. 404 vd . Metalurji problemiyle dorudan
ilikili olarak bkz. Toradja'larda belirlenen gelenek: Tanr Pue ne Pa

laburu her ocuu kendi demirhanesinde yapar (Kruyt , alntlayan: ] .


W . Perry, The Children of the Sun, 2 . basm, Londra, 1 9 2 7 , s . 207) .

227

DEMiRCiLER VE SIMYACllAR

NOT D
YAPAY DLLEME VE O RJ AYNLER
Mezopotamya'da yapay dlleme konusunda, bkz. A. H . Pruessen,
"Date Culture in Ancient Babylonia" (Journal of the American Oriental
Society, 36, 1 920, s. 2 1 3-232); Georges Sarton, "The Artificial Fertili
sation of Date-Palms in the Time of Ashur-Nasir-Pal" (Isis, 2 1 , no: 60,
Nisan 1 934, s. 8-14); ayn yazar, "Additional Note on Date Culture in
Ancient Babylonia" (a.g.y. , no: 65 , Haziran 1 93 5 , s. 2 5 1 -252; bu iki
makale konuyla ilgili tam bir kaynaka sunuyor); Helene Danthine,

Le palmier-dattier et les arbres sacres dans l'iconographie de l'Asie occiden


tale ancienne (Paris, 1937), s. 1 1 1 - 1 2 1 .
Araplarda ve lbranilerde benzer gelenekler konusunda bkz. Salo
mon Gandz, "Artificial Fertilization of Date-Palms in Palestine and
Arabia" (Isis, 33, no: 65, Haziran 1 93 5 , s. 245-250).
Limon agalarnn alanmasyla ilikili orji uygulamalar konu
sunda lbn Vahiyye'nin syledikleri iin bkz. S. Tolkowsky , Hesperi

des. A History of the Culture and Use of Citrus Fruits (Londra, 1 938), s .
56, 1 29 vd.

NOT

ATEN CNSEL SMGECLG


Eski Hint'te atein simgesel cinselligi u yazarlarca incelenmitir:
K. F. johansson, Uber die altindische Gttin Dhisana (Skrifter utgifna
Vetenskapssafundent i Uppsala, Uppsala-Leipzig, 1 9 1 7) , s. 5 1-55; ] .
Gonda , "Gods," and "Powers" in the Veda (Lahey, 1957, s. 23 vd, 38
228

EKLER

vd) . Modern Hindistan'daki gelenekler konusunda bkz. W. Crooke ,

Religion and Folk-Lore of Northern India (Oxford, 1 926), s. 336; ] .


Abbot, The Keys of Power. A Study of Indan Ritual and Belief (Londra,
1 932), s. 1 76.
ntarih kltrlerinde ocak (=vulva) simgeciligi konusunda bkz.
Oscar Almgren, Nordische Felszeichnungen als religise

Urkunden

(Frankfurt a. M . , 1 934), s. 244 vd. Eski Germenlerde Kuzey Avrupa'


da: ]. Grimm, Deutsche Mythologie (4e Ausgabe, 1 8 76) , c. III, s. 1 75.
"tlkellerde" atein retilmesiyle ilgili cinsel simgecilik konusunda
bkz. Sir james Frazer, The Magic Art and the Origin of Kings,

c.

II, s .

208 vd; ayn yazar, Mythes sur l'origine dufeu (Fr. eviri, Paris, 1 93 1),
s. 62 vd . Atein trenle yaklmas srasndaki cinsel orjilerden rnek
ler, a.g.y . ,

s.

64 (Wirz'e gre Marind-Anim'lerde).

Ate yakmann kozmolojik simgecelligi ve Zamann yeniden


dogumuna ilikin kavramlar konusunda bkz. M. Eliade, Le Mythe de

l'Eternel Retour (Paris, 1 949) s. 107 vd.


"Merkez" simgeciligi konusunda a.g.y. , s. 30 vd; ayn yazar, Ima

ges et symboles (Paris, 1 952), s. 33 vd.

NOT F
GENN CNSEL SMGECLG

Delta ile ilgili cinsel simgecilik konusunda bkz. R. Eisler, Kuba


Kybele, s. 1 2 7 , 1 3 5 vd ve Uberto Pestalozza, Religione Mediterranea
(Milano 1 95 1 ) , s. 246, not 65. "gen" = "kap" = "kadn" denkligi
konusunda bkz. H. C. Trumbull, The Threshold Covenant (New York,
1 892, s. 252-257 (Yunan, in, Yahudi vb konular). Arche geneseoas
229

DEMll!CtlER VF. SIMYAClu\R

konusunda bkz. Franz Domseiff, Da5 Alphabet in Mystik und Mage (Le

ip::ig, 2. basm, 1 925), s. 2 l -22. Hindistan'da ugen si mgecil ii ko


nusunda: G. Tucci, "Tracce di culto lunare in lndia" (Rivista di Studi

Orientali, Xll, 1 9 1 9- 1 930, s. 4 1 9-42 7), s. 422 ve Tantrac simgec i lik

le ilgili dipnot; J ]. Meyer, Trilogie altindischer Machte und Feste Jer


Vegetation (Zrih-leipzig, 1 937), c. II I, 1 33-294.
R. Eisler, Kuba-Kybele" (Philologus, c. 68, 1 909, s. 1 1 8- 1 5 1 , 161-

209), s. 1 35; burada be'nin cinsel simgeciligine ilikin talihsiz b i r


yorum var: Mekke kutsal tan n tetragonos lithos olarak bir pyramis'in
ya da bir obeliskin "evi" olduu ileri sriilr (Konische Phallosstein) .
Bununla birlikte 1 909 ylnda R. Eisler incelemesini yazarken psika
naliz henz yeni domutu ve bunu pek bilmeyen akademisyenler
pan-seksel s imge ci lige kolayca kaphveriyorlard .

NOT G

PETRA GEN TRX


Tatan dogmu insanlarla ilgili mitler konusunda bkz. B. Nyberg,

Kind und Erde (Helsinki, 1 931), s. 61 vd; M. Eliade, Dinler Tarihine


Giri, s. 243 (kaynaka bi lgi le ri)

Dogurucu talar ve "kayma" ayini

konusunda bkz. Dinler Tarihine Giri, s. 228 vd.


Tanrlarn bir petra genitrix'en (=Byk Tanna=matrix mundi)

doumu k onusunda bkz. R. Eisler, Weltenmantd und l limmelszelt (M


nih , 1 9 1 0) , c. i l , s. 41 1 , 727 vd , vb. Ayn yazar, "Kuba-Kybele" (Phi

lologus,

c.

68, 1909, s. 1 18- 1 5 1 - 1 6 1 -209), s. 1 96 vd.

Talardan km insanlarla ilgili paleolitik Sami gelenekleri ko


nusunda bkz. W. Robertson Smi t h The Religion of the Semites (III bas,

230

!:Ki.Ek

k, Londra, 1 92 7), s. 86 (Arap efsanesi); Hans Schmidt, Die Erziihlung


von Paradies und Sndcfall (Tbingen, 193 1 ), s. 38, dipnot 1 (Eski

Ahit).
Rumen dinsel folklorunda lsa'nn tatan dogmas konusunda bkz.
Alexandre Rosetti, Colindele Rnmanilor (Acadcmia Romana, Bkre,
1 920), s. 68.

NOT H

NGLZ EDEB YATINDA SMYA*


Ben jonson'un The Alchemist adl oyunu konusunda bk:. Edgar
Hill Duncan, 'jonson's Alchemist and the Literature of Akhemy"
(PMLA, 6 1 , Eyll 1 946, s. 699-71 0). Yazar jonson'un simya hakkn

daki kaydadeger bilgisini vurgular; Chaucer ve Donne dnda diger


bitn lngiliz yazarlanndan daha fazla bilgi sahibidir (a.g.y., s. 699)
Duncan Chacer'n simya bilgilerini "The Yeoman's Canon's Silver Citri
nacioun" adl yazda inceler (Modem Philology, XXXV I I , 1 940, 241-

262); aynca diger incelemeleri ..Donnc's Alchemical Eigures" (ELH,

lX, 1 942, 257-285) ve "The Alchemy in Jonson's Mercury Vindicated"


(Studies in Philology, XXXIX, 1942, 625-637). H. Fisch'te genel bir su

nu bulunacaktr: "Alchemy and English Literature" (Proceedings of the


Leeds Philosophical and Uterary Society, Vll, 1 23-1 36).

Bu oolm

lngilizce baskda kanlnur -yn.


231

DEMiRCiLER VE SlMYAClL\R

NOT 1

BABL " S MYA SI"


Asur belgeleri R. Campbell Thompson tarafndan evrilmitir: On

the Chemistry of the Ancient Assyrians (Londra, 1925, 158 daktilo sayfa
s); Bruno Meissner, Babylonien und Assyrien, c. II (Heidelberg, 1925),
s. 382 vd; Robert Eisler, "Der babylonische Ursprung der Alchimie"

(Chemiker-Zeitung, no: 83, 1 1 Temmuz 1925, s. 577 vd ; no 86, 18


Temmuz 1 92 5 , s. 602 vd); ayn yazar, "Die chemische Terminologie
der Babylonier" (Zeitschrift fr Assyriologie, Bd. 37, Nisan 1926, s .
1 09- 1 3 1 ); ayn yazar, "L'origine babylonienne de l'alchimie" (Revue de

Synthese Historique, 1 926, s. 1-25). Madenler ve kimyayla ilgili terim


ler konusunda bkz. R. C. Thompson, A Dictionnary of Assyrian Che
mistry and Geology (Oxford, 1936). R. C. Thompson aratrmalarn
makalesinde zetlemitir: "A Survey of the Chemistry of Assyria in
the Vll . cent. B . C ." (Ambix, II, 1938, s. 3 - 1 6).
Robert Eisler'in yorumu baz Asurbilimciler tarafndan eitli ne
denlerle reddedilmitir: H. Zimmern "Assyrische chemisch-technisc
hen Rezepte, insbesondere fr Herstellung farbigen glasierter Ziegel,
in Umschrift und bersetzung" (Zeitschift fr Assyriologie, Bd. 36, Ey
ll 1 92 5 , s. 1 77-208); ayn yazar, "Vorlaufiger Nachtrag zu den assy
rischen chemisch-technischen Rezepten" (a.g.y., Bd. 37, Eyll 1 926, s .
2 1 3-2 1 4); bilimtarihisi Ernst Darmstaedter, Vorlaufige Bemerkun
gen zu den assyrischen chemisch-technischen Rezepten" (Zeitschift fr

Assyriologie, 1925, s. 302-304); ayn yazar, "Nochmals babylonische


Alchemie" (a.g.y., 1 926, s. 205-2 13); Arap bilgin ve bilim tarihisi
juhus Ruska, "Kritisches zu R. Eisler's chemie-geschichtlicher Metho
de" (Zeitschftfr Assyriologie, Bd . 3 7 , 1926, s. 2 73-288) .
232

EKLER

R. Eisler'in hipotezini Abel Rey kabul etmitir: La Science orientale

avant !es Grecs (Paris, 1 930), s. 1 93 vd ; ayrca bkz. R. Berthelot, La


Pensee de l'Asie et l'astrobiologie (Paris, 1 938), s. 43 vd.
Edmund von Lippmann'n Entstehung und Ausbreitung der Alchemie
(Berlin, 1 9 3 1 ) isimli eserinin ikinci cildinin s. 5 1 ve devamnda yazar
kategorik olarak dncelerini aklamadan bir lde olumsuz bir
tutum taknyor; ayrca bkz. c. IlI (Weinheim, 1 954), s. 40. Onun
kapsaml eseri Metallurgy in Antiquity'de Forbes'in ele aldg problemi
grmek ho olurdu.

NOT J
N S MYASI
Bilimin evrensel tarihi iinde in bilimsel dncesinin tarihine
ilikin genel durum konusunda bkz. George Sarton, An Introduction to

the History of Science, c.

1-Ill,

be cilt (Washington, 1926- 1948) ve

zellikle joseph Needham, Science and Civilisation in China, c. 1-V


(Cambridge , 1 956).
Eski in'de metalurji ve kimya sanatnn tarihi konusunda bkz. Li
Ch'iao Ping, The Chemical Arts of Old China (Easton, 1 948). B. laufer
hem liu li hamurunun (vitray yapmnda kullanlyordu) hem de kaoli
nin ilk kez Taocu simyaclar tarafndan denendiini gstermitir:
Bkz. The Beginnings of Porcelain in China (Chicago, 1 9 1 7 , Field Muse
um), s. 142, 1 18 , vb. Simyaclarn kullandklar arsenik tuzlar ta
rmda ve eitli endstrilerde yerini bulmutur; bkz. M. Muccioli,
"L'arsenico presso i Cinesi" (Archivo di Storia della Scienza, Vll l , s. 6576, zellikle, s. 70-7 1) . Simya keiflerinin seramik ve matalurji tek233

DEMiRCiLER VE SIMYACILAR

niklerine uygulanmas konusunda bkz. E. von Lippmann, Entsehung

und Ausbreitung der Alchemie, I, s. 1 56; II, s. 45, 66, 1 78 , vb.


in simyas konusunda temel kaynaka iin bkz. M. Eliade, Le Yo

ga. Immortalite et Liberte (Paris, 1954) , s. 399-400 ve zellikle


Needham, Science and Civilisation in China, V. I (Cambridge, 1 974) , s .
2 vd, 3 8 7 vd. E n nemli yaptlar belirtelim: O . johnson, A Study of
Chinese Alchemy (angay, 1928; ayrca bkz. B . Laufer'in sunu, Isis,
1 929, c. 1 2 , s. 330-332); A. Waley, "Notes on Chinese Alchemy"

(Bulletin of Oriental School of London, VI, 1 930, s. 1 -24); W. H. Barnes,


"Possible Reference to Chinese Alchemy in the Fourth or Third Cen
tury B. C." (The China ]ournal , c. 23, 1 93 5 , s. 75-79); Homer H .
Dubbs, "The Beginnings of Alchemy" (Isis, c. 38, 194 7 , s. 62-86); Ho
Ping-Y ve joseph Needham, "The Laboratory Equipment of the Early
Medieval Chinese Alchemist" Ambix, VII, 1 959, s. 57- 1 1 5 ; T'sao T'ien
Ch'in, Ho Ping-Y ve joseph Needham, "An Early Medieval Chinese
Alchemical Text on Aqueous Solutions," a.g.y . , s. 1 22-158; Nathan
Sivin, Chinese Alchemy: Preliminary Studies (Cambridge, Mass, 1 968;
bkz. M . Eliade nin sunu, History of Religions, 1 0 , 1 970, s. 178- 1 82);
joseph Needham, Science and Civilisation, V, I, (simya tarihi u anda
hazrlanmakta olan sonraki drt ciltte devam edecektir).
Simya metinlerinin evirileri arasnda zellikle belirtilmesi gere
kenler: Lu-Ch'iang Wu ve Tenney L. Davis, "An Ancient Chinese Tre
atrise on Alchemy Entitled Ts'an T'ung Ch'i, written by Wei Po-Yang
about 1 42 A. D . " (Isis, 1932, c. 1 8 , s. 2 1 0-289) ; ayn yazar, "Ko Hung
on the Yellow and the White" (Proceedings of the American Academy of

Arts and Sciences, c. 70, 1 93 5 , s. 2 1 8-284) : Bu alma Ko Hung (Pao


P'u Tzu) risalesinin IV. ve VI . blmlerinin evirisini ierir; 1.-III.
blmler Eugen Eeifel tarafndan evrilmitir: Monumenta Serica,
234

c.

EKLER

6, 1 94 1 , s. 1 1 3-2 1 1 (bkz. a.g.y. , c. 9, 1 944, IV. blmn yeni bir e


virisi yine Feifel tarafndan yaplmtr), VII. ve XI . blmler de T .
L . Davis ve K . F . Chen tarafndan evrilmitir: "The Inner Chapters
of Pao-pu-tzu" (Proceedings of the American Academy of Arts and Science,
c. 74, 1 940- 1942, s. 287-325) T. L. Davis ve katkda bulunanlarn
deeri konusunda bkz. ] . Needham, Science and Civilisation, V, I, s. 6
ve Nathan Sivin, Chinese Alchemy, s. 1 5 . james R. Ware , Ko Hung'un

Nei P'ien'inin tam evirisini yapmtr: Alchemy, Medecine and Religion


in the China of A. D. 320: The Nei P'ien of Ko Hung (Cambridge, Mass . ,
1 966; bkz. bizim History of Religions'taki gzlemlerimiz, 8 , 1 968, s .
84-85). Sivin'in yapt olan Chinese Alchemy (s. 1 45-2 1 4), Sun Ssu
mo'ya (MS VI. yzyl) atfedilen Tan ching yao chueh in ("Essentials
'

Formulas from the Alchimical Classics") aklamal evirisini ierir.


Ayrca bkz. Roy C. Spooner ve C. H. Wang, "The Divine Nine Turn

Tan Sha Methode, a Chinese Alchemical Recipe" (Isis, 1 947, c. 38, s .


235-242.)
H . H . Dubs simyann kkenlerinin M IV. yzyl in'inde ara
mak gerektiini dnr. Yazara gre simya, altnn pek bilinmedii,
ayarn lmenin bilinmedii bir uygarlkta doabilir; te yandan
Mezopotamya'da bu yntemler M XIV. yzyldan beri yaygnlam
t, bu da simyann Akdeniz kkenli olduu konusunda kukuya ayor
(Dubs, s. 80 vd). Ancak bu kam simya tarihileri tarafndan kabul
grmemitir (bkz.F. Sherwood Taylar, The Alchimists, New York,
1 949, s. 75). Dubs simyann Batya inli gezginler tarafndan sokul
duunu dnr (a.g.y. ,

s.

84) . Bununla birlikte Laufer'a gre "bilim

sel" simyann in'de yabanc bir etkiyi temsil etmesi de olaslk d


nda deil (bkz. Laufer, Isis, 1 929,

s.

330-33 1 ) . Akdeniz kaynakl d

nceler.in in'e girmesi konusunda bkz. Dubs, a.g.y., s. 82-83 , dip235

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

notlar, 1 2 2 - 1 2 3 . in simya ideolojisinin olas Akdeniz kkeni konu


sunda bkz. H . E . Stapleton, "The Antiquity of Alchemy" (Ambix, V,
1 95 3 , s. 1 -43) , s 1 5 vd. Simyann in kkenli oluunu ksaca gzden
geiren Sivin (s. 1 9-30) Dubs'un varsaymn yadsr (s. 22-23). Bam
baka nedenlerle de olsa simyann bir in rn oldugunu savunma
sna karn en kkten eletiri Needham'dan gelir (c. I , s. 44 vd). Ne
edham'a gre eski in kltr , kimyacnn en yce ii olarak lme
kar bir iksir gelitirme inancnn berraklaacag tek yerdir (s. 7 1 ,
8 2 , 1 1 4- 1 1 5) . lki tasavvur -iksir ve altnn simyevi olarak yaratlma
s- tarihte ilk kez in'e M IV. yzylda girmitir (s. 12 vd, vb). An
cak Needham altn ile lmszlk arasndaki ilikinin M IV. yzyl
dan nce Hindistan'da bilindi;ini kabul eder (s. 1 1 8 vd; bu konuyla
ilgili gzlemlerimiz iin bkz. yukarda s. 5 5 , 1 39) .
Nefes alp verme ve cinsel edimin simyevi simgecili;i konusunda
bkz. R. H. van Gulik, Erotic Colour Prints of the Ming Period with an Es

say on Chinese Sex Life from the Han ta the Ch'ing Dynasty, B.C. 206A.D. 1 644 (krk kopya zel basm, Tokyo, 1 9 5 1 ) , s. 1 1 5 vd.

NOT K
N BY GELENEKLER
VE S MYA F O LKLORU
Yogiler ve simyaclarn by yoluyla umalar konusunda bkz. M .
Eliade, Le Yoga, s. 397. in'de "byl uu" konusunda bkz. Eliade,

Le Chamanisme, s. 294 vd: Taocu lmszlerin uuu konusunda bkz.


Lionel Giles, A Gallery of Chinese Immortals (Londra, 1 948), s. 2 2 , 40,
43, 5 1 , vb; Max Kaltenmark, Le Lie-sien Tchouan (Biographies legen236

EKLER

daires des Immortels taoste de l'antiquite), eviri ve notlar (Pekin, 1953)


s. 4 1 , 54, 82, 146, 1 54.
lmszlk ve ona ulama konusundaki ok eski mitler ve inan
larn byk blm in simyasnda ele alnp deerlendirilmitir.
Kaplumbaa ve turna lmszln simgesi olarak grlrd Antik
a yazarlar turnay hep lmszlerin yannda tasvir ederler Q. ] . de
Groot, The Religious System of China, Leyden, 1 892, c. IV, s. 232-233,
295); cenaze arabalarnn stne lmszle geii simgelemek ze
re turna resmedilir (a.g.y. , c. IV, s. 359). Doast adaya doru yola
km sekiz lmsz u resmeden tablolarda gemiyi havada gtren
ku turnadr (bkz. Werner, Mythe and Legends of China, Londra , 1 924,
s.

302). te yandan, Pao Pu'tzu (=Ko Hung) turna yumurtas ve kap

lumbaa kabuuyla hazrlanm iecekler iilerek mrn uzatlabile


ceini kesinler (Johnson'un alntlad metin: Chinese Alchemy, s. 6 1).
Gelenek ok eskidir: Liensien Tchouan Kouei fou'nun kaplumbaa bey
niyle kartrd tarn ve ayekirdeiyle beslendiini anlatr (M.
Kaltenmark, s. 1 19) .
mr uzatabilecek bitki trleri arasnda in gelenei ih ("lm
szlk otu"), am, servi ve eftali aacn ne karr. am ve servide

yang cevherinin bol bulunduuna inanlr (bkz. ] . ] . de Groot, a.g.y. ,


s. c. IV, s. 294-324). Yo Ts'iuan am tohumu yiyerek havaya umay
baarmtr. "O zamann insanlar bunu alp yediler ve hepsi de iki ya
da yzyl yaad" (M. Kaltenmark, Le Lien-sien Tchouan, s. 54; bkz.

a.g.y. , s. 8 1 , 1 3 6 , 1 60). mr uzatan am aalan konusunda bkz.


Rolf Stein, ]ardins en miniature d'Extreme-Orient, Le Monde en petit,
Bulletin de l'Ecole franaise d'Extreme-Orient, 42 , Hanoi, 1 943, s. 1104, zellikle s. 84 vd). Pao Pu'tzu ise, eer bir kii topuklarna servi
suyu sr.erse "batmadan su stnde yryebilir" diye yazar; btn
237

DEMiRCiLER VE SlMYAClLAR

vcuduna srerse grnmez olur. Kurutulan, tlen ve bir meale


ye konulan servi kozala grlmemi bir parlaklkla yanar ve eer
yaknda altn ya da yeim varsa alevler maviye dnr, topraa do
ru ynelir. Servi kozala tozuyla beslenen kii bin yana kadar ya
ar (De Groot'un bast metin, c. IV, s. 287). Yyine Pao Pu'tzu'nun
dediine gre eftali aac reinesi insan bedenini ltl olmasn
salar.
Dier bitki ve otlar mr uzatmalaryla ve byl gler sala
malaryla nldrler. Lie-sien Tschouan armutu (s. 97), tarn (s. 82,
1 19), ayrmantarn (s. 82), boanotunu (s. 1 54), melekotunu (s.
1 54) ayieini (s. 1 19) vb sayar. Folklor gelenekleri, taoculuk ve
simyann srekliliinde hibir kopma yoktur: Taocu simyac, ok es
ki zamanlardan beri bir sukaba ile byl tohumlar ve bitkiler top
lamaya dalara giden otacnn ardldr. Bu konuda bkz. R. Stein, ]ar
din en miniature, s. 56 vd ve baka sayfalar. Ayrca bkz. Michel
Soymie "le lo-Feou Chan, etude de geographie religieuse" (Bulletin de
l'Ecole Franaise de l'Extreme-Orient [Saigon] , 97- 103 ["le soleil de mi
nuit"]).

NOT L
HNT S MYASI
Hint simyas ve n-kimyas konusunda bkz. P. C. Ray, A History of

Hindu Chemistry, c. I (2. basm, Kalkta, 1903), c. II (2. basm, Kal


kta, 1925); ayrca bkz. Rasacharya Kaviraj Bhudeb Mookerjee, Rasa
jala-nidhi or Ocean of Indian Medicine, Chemistry and Alchemy, 2 cilt
(Kalkta, 1 926- 192 7): Deeri olmayan bir derleme, ama iinde gele238

EKLER

neksel simyaya ilikin ok sayda metinden alntlar var. Simyac

siddha retisinin sunumu iin bkz. V. V. Raman Sastri, "The Doctri


nal Culture and Tradition of the Siddhas" (Cultural Heritage of India,
Sri Ramakrishna Centenary Memorial, Kalkta, tarihsiz, c. II, s. 3033 1 9); Shashibbusan Dasgupta, Obscure religious Cults as background of

Bengali Literature (Kalkta, 1946), s. 289 vd; Mircea Eliade,

Le

Yoga.

Immortalite et Liberte, s. 299 vd.


Birmanya'da simyac yogilerle ilgili benzer inanlar vardr. Cva
ya da demirle hazrlanm cevherleri tketerek zagwy (yogi'den tretil
mi szck) olunur. Kii daha uygulamann yarsnda "canl metal ta
n" elde eder. Ona sahip olunca havada uabilir, toprak altndan gi
debilir; dokunulmazlk kazanr ve yzlerce yl yaayabilir. Bu ta her
tr hastal iyiletirir; sar bakra ya da gme dedirildiinde
bunlar altna dntrr. Kii ta yuttuunda yedi gn kendini kay
beder. Genellikle bir maaraya ekilir ve yedinci gnn sonunda

zagwy olarak geri gelir. Artk bir tanr gibidir; milyonlarca yl yaa
yabilir, lleri diriltebilir, grnmez olabilir. Kadnlarla deil ama
bir gen kz boyunda ve biiminde olan kimi meyvelerle cinsel iliki
ye girebilir. Zagwy bu meyveleri canlandrr ve onlarla evlenir. Bkz.
Maung Hsin Aung, "Alchemy and Alchemist in Burma," Folklore, 44,
1933, s. 346-354, zellikle s. 346-347 ve "Burmese Alchemy Beliefs,"

]ournal of the Burmese Research Society, 35, s. 83-9 1 .


Simya , Tantraclk ve Hatha-yoga arasndaki ilikiler konusunda
bkz. M. Eliade, Le Yoga, s. 274, vd, 398 vd (kaynakalar). Ayrca bkz.
A. Waley, "References to Alchemy in Buddhist Scriptures" (Bulletin of

the School of Oriental Studies, londra , c . VI , s. 1 102-1 103). Mahiiyiina


samgrahabhasya'da simyaya gndermeler bulunmaktadr (Nanjio.
1 1 7 1 ; inceye eviren: Hsang-tsang, 656-659). Ayrca bkz. O St c i ,
239

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

"Reference to Alchemy in Buddhist Scriptures" (Bull. School Orient. Stu

dies, VII , 1933, s. 262 vd).


Simyac Nagarcuna konusunda bkz. Yoga da sorunlar ve kaynaka
'

lar, s. 398.
El-Biruni konusunda ] . Filliozat, Albinmi et l'alchimie indienne (Al

Biruni Commemoration Volume, Kalkta 1 95 1 , s. 1 0 1 - 105).


Hint simyasnda cvann rol konusunda bkz. P . C. Ray, a.g.y., I ,
s . 1 0 5 , Giri; E. von Lippmann, Entstehung und Ausbreitung der Alche

mie (Berlin, 1 9 19) , s. 435 ; c. II (Berlin, 193 1), s. 1 79; julius jolly,
"Der Stein der Weisen" (Windisch Festschrift, Leipzig, 1 9 1 4) , s. 98106. Tamil sittar'lar konusunda bkz. A. Barth, Oeuvres, I (Paris,
1 9 14), s. 1 8 5 ; ] . Filliozat, ]ournal Asiatique, 1 934, s. 1 1 1 - 1 12 : Sittar

sarakku lar (cevherler, malzemeler) an ve pensarakhu, yani eril ve di


'

il malzemeler olarak ayrr; bu ayrma in dncesindeki yin-yang


ikiliini anmsatyor. L. Wieger (Histiore des croyances religieuses et des

opinions philosophiques en Chine, 2. basm, Hien-hien, 1927, s. 395)


M Ill. yzyldan Taocu simyac Ko Hung'un (Pao-p'u-tzu) Nagarju
na'ya atfedilen Rasaratnakara risalesine ykndn dnr. Bu
durumda M Vll . ya da Vlll. yzyla ait olduu dnlen Rasarat

nakara'nn (bkz. E. Lamotte , Traite de la Grande Vertu de Sagesse, I ,


Louvain, 1 944, s . 383, dipnot 1 ) , "aslnda I I . yzyldan budist Nagar
cuna ama ait olduu sylenebilir" O. Filliozat, La Doctirne classique

de la medecine indienne, Paris, 1 949, s. 10). Ancak Tamil simyasnn


in simyasndan etkilenmi olma olasl da vardr (Bkz. ]. Filliozat,
"Taoisme et Yoga," Dan viet-Nam, No: 3, Austos 1 949, s. 1 13 - 1 20,
zellikle s. 120).
Cordier Fonu nun simya el yazmalar konusunda bkz. ] . Filliozat,

]ournal Asiatique, 1 934, s. 1 56 vd .


240

EKLER

N OT M
DOCU S MYAS INDA AM ONYAK TUZU
Amonyak tuzunun Sanskritedeki ad navaslira, Farsa n.dur.
H. E. Stapleton bu terimleri ince nau-sha ile aklamay denemitir:
bkz. "Sal-Ammoniac. A Study in Primitive Chemistry" (Memoirs of the

Asiatic Society of Bengal, c . I , No: 2 , s. 25-42, Kalkta, 1 905); Bkz.


Stapleton ve R. F. Aza, "Chemistry in lraq and Persia in the X'n Cen
tury A. D . " (Memoirs of the Asiatic Society of Bengal, c . VIII, No: 6 1 ,
1927), s . 346, dipnot 1 ) . B. Laufer bu varsaymn geersizliini gs
termitir: Bkz. Sino-Iranica (Field Museum, Chicago , 1 9 1 9) , s. 505.
Amonyak tuzu ilk kez lran simyasnda kullanlm ve buradan in,
Hint ve Arap simyaclarna gemitir. Bu konuda bkz. Julius Ruska,

Sal ammoniacus, Nus.dir und Salmiak (Sitzungsberichte der Heidelber


ger Akademie der Wissenschaften, Heidelberg, 1925); ayn yazar, Das

Buch der Alaune und Salze (Berlin, 193 1), s. 1 1 1 , 1 92 vd . Arapa te


rim olan ni.dr Farsadaki n.dur'dan tremitir. Amonyak tuzu
olaslkla "Sasani mparatorluu dneminden bir simya okulu" tara
fndan kefedilmi ve simyada kullanlmtr; bkz. Henri Corbin, "Le
livre du Glorieux de Jabir ibn Hayyan" (Eranos-]ahrbuch, XVIII, Z
rih, 1 950, s. 47- 1 1 4), s. 5 3 , dipnot 1 5 . Amonyak tuzu Asur iviyaz
metinlerinde de geer; bkz. Campbell Thompson, Dictionairy of Assyri

an Chemistry and Geology, s. 1 2 . Ayrca bkz. ] . R. Partington, Origins


and Development of Applied Chemistry (Londra, 1 935), s. 147, 3 1 7 ; H .
E. Stapleton, "The Antiquite o f Alchemy" (Ambix, V, 1 9 5 3 , s. 1-43),
s. 34, dipnot 68. E. von Lippmann, Enstehung und Ausbreitung der Alc

hemie, IlI (Weinhein, 1 954), s. 1 16 .

241

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

NOT N
SMYA TARH ZERNE GENEL BLGLER
YUNAN-MISIR, ARAP VE BATI SMYALARI
TEMEL

KAYNAKA

Simya konusunda yakn tarihli klliyat ve kimyann balangc G .


Debus tarafndan "The Significance o f the History o f Eary Chemistry"
adl incelemede sunulmutur (Cahiers d'histoire mondiale, IX, No: 1 1 ,
1965, s . 39-58). ] . M . Partington'm drt ciltlik antsal yapt History

of Chemistry'nin yalnzca II. cildi (Londra 1 96 1) ve III. cildi ( 1 962) ya


ymland. Ayrca bkz. H. M. Leicester, The Historical Background of

Chemistry (New York, 1 956); john Read, Through Alchemy ta Chemistry


(Londra, 1957); E. ]. Holmyard , Alchemy (Penguin Books, 1 957); ve
zellikle Robert P. Multhauf, The Origins of Chemistry (Londra, 1 966) .
George Sarton'n (An Introduction ta the History of Science, 5 cilt) ve
Lynn Thordike'm yaptlarnda (A History of Magic and Experimental Sci

ence , 6 cilt, New York, 1921- 1941) zengin kaynakalar var. Ayrca
bkz. Isis'te yaymlanan eletiri yazlar (kurucusu George Sarton).
Gerard Heym "Introduction to the Bibliography of Alchemy" adl
bir yazyla balang yapm ama ne yazk ki gerisini getirememiti

(Ambix, I, 1937, s. 48-60) .


Simyann kkeni ve anlam konusunda yakn tarihli birka al
mann zmlemesi iin bkz. Wolfgang Schneider, "ber den Ursp
rung des Wortes, Chemie" (Pharmazeutische Industrie, XXI, 1959, s .
79-8 1 ) ve "Probleme und neuere Ansichten in der Alchemiegescihich
te" (Chemiker Zeitung-Chemische Apparartur, LXXXV, No: 1 7 , 1 96 1 , s.
643-65 1); ayrca bkz. ayn yazar, "Die geschichlichen Beziehungen der
Metallurgie zu Alchemie und Pharmazie" (Archiv fr das Eisenhtten242

EKLER

wesen, XXXVIII, no . 7, Temmuz 1 966, s. 533-538) ve zellikle Lexi


con Alchemistische-Pharmazeutisches Symbole (Weinheim, 1 962).
Maurice P. Grossland simya terminolojisinin aydnlatlmasn e
peyce ileri gtrmtr: Historical Studies in the Language of Chemistry
(Cambridge, Mass, 1 962). W. Ganzenmller'in ok nemli katklar
u kitapta bir araya getirilmitir: Betriige zur Geschichte der Technolo

gie und der Alchemie (Weinheim, 1 956).


Yunan simya metinlerinin ou Marceline Berthelot tarafndan
evrilip yaymlanmtr: Collection des anciens alchimistes grecs, 3 cilt
(Paris, 1 887) . Berthelot'nun Collection'a almad metinler yakn tarih
te F. Sherwood Taylor tarafndan ngilizceye evrildi: "The Alchemi
cal Works of Stephanos of Alexandria" (Ambix, I, 1937, s. 1 1 6- 1 39;

II, 1 938, s. 39-49) . Kimya konulu papirsler O . Lagercrantz (Papyrus


Graecus Holmiensis, Uppsala, 1 9 1 3) ve Marcelin Berthelot, (Archelogie
et Histoire des Sciences, Paris, 1906) tarafndan yaymlanmtr. Yazma
eserlerinin dkm konusunda bkz. Le Catalogue des manuscrits alchi
miques grecs (Brksel, 1 92 4).
lskenderiye simyas tarihi ve buna ilikin dosya iin bkz. M .
Berthelot, Les Origines de L'Alchimie (Paris, 1885); ayn yazar, Introduc

tion a l'etude de la Chimie des Anciens et du Moyen Age (Paris, 1 889); Ed


mund von Lippmann, Enstehung und Ausbreitung der Alchemie, I (Ber
lin, 1 9 1 9), II (Berlin, 193 1), III (Weinheim, 1 954); Arthur john
Hopkins, Alchemy, Child of Greek Philosophy (Columbia University
Press, New York, 1 934); R. P. Festugiere, O. P. , "Alchymica" (L'A nti

quite Classique, VIII, 1939, s. 7 1-95); ayn yazar, La Revelation d'Her


mes Trismegiste, I (Paris, 1 944) , s. 2 1 6-282; F. Cumont ve ] . Bidez, Les
Mages hellenises (Paris, 1 938), I, s. 1 70 vd, 198 vd; II, 309 vd ; F .
Sherwood Taylor, "The Origins of Greek Alchemy" (Ambix, I, 1937,
243

DEMiRCiLER VE SIMYACll.AR

s. 30-47); ayn yazar. The Alchemists (New York, 1 949); R. Pfster,


"Teinture et alchimie dans l'Orienl hellenistique" (Seminarium Konda

hovianum, VU, Prag, 1 93 5 , s. 1 -59); J . Bidez, "Demieres recherches


sur l'histoire de l'alchimie en Grece a Byzance et en Egypte (Byzanti

an, 1 3, 1 938, s. 383-388); G. Goldschrnidt, "Der Ursprung der Ak


hernie" (Ciba Zeitschrift, V, 1 938, s. 1950- 1 988); A. Rehrn , "Zur
berlieferung der grieschichen Alchemisten" (Byzantinisfhe Zeitschrift ,
39, 1 939, s . 394-434); W . J . Wilson, "Origin and Development o f
Greco-egyptan alcherny" (Ciba Symposia, III, 1 94 1 , s. 926-960); W.
Ganzenmuller, "Wandlungen in der geschchtlichen, Betrachtungen
der Alchernie" (Chymia, 111, 1 950, s. 1 4 3- 1 55); R. J . Forbes, "The
Origin of Alchemy" (=-Studies in Ancent Technology, 1, Leyden , 1 955,
s.

1 2 1 - 1 44). Ayrca bkz. C. A. Browne, "Rhetorical and Religious As

pects of Greek Akherny" (Ambix, i l , 1 946, s. 1 29- 1 37 ; 111, 1 948, s .


1 5-25); Egon Wellesz, "Music i n the Treatises o f Greek Gnostics and
Akhernists" (Ambix, IV, 1 95 1 . s. 1 45- 1 58).
H. E. Stapleton, "The Antiquity of Alchemy" (Ambix, 5, 1 953, s .
1 -43) adl incelernesnde Traitt d'Agathodaimon'u zetleyip tartm
tr.
H . j. Shepard Gnostisizm ile simya arasndaki ilikileri irdeleyen
birok makale yazmtr: "Gnosticism and Alchemy"

(Ambix,

VI,

1 957, s. 86- 1 0 1 ); "Egg Syrnbolism in Alchemy" (Ambix, Vl, 1958, s .


1 40- 1 48); "The Redemption Therne and Hellenislic Alchemy" (a.g.y.,

Vll , 1959, 42-76); "A Survey of Alchernical and Hermetic Symbo


lism" (a.g.y . . Vll, 1 960, 35-4 1 ); "The Ouroboros and the Unity of
Mater in Alchemy: A Study in Origins" (a.g.y., X, 1 962, 9 3-96);
"Alchemy: Ongin or Origins?" (a.g.y., s. XVl l , 1 970,

s.

69 vd).

Arap simya tarihi iin zellikle J. Ruska'nn yaymladg rnetnlere


244

KLER

ve incelemelere bavurulacaktr (kaynakas F:stgabe zu seincm 70. Gt

burtstagt'de bulunabilir, Bertin, l 937 s. 20-40). En nemlilerin a


nmsatalm: Arabische Alchtmisttn, l-Il ( Heidelberg,

1924); Tabula

Smaragdina (Heidelberg, 1 926); Turba Philosophonm (Berlin 193 1);


Das Buch der Alaune und Salze (Berlin, l 935). Ayrca bkz. Ruska'nn
iki makaleyle aktard genel sunum: "Quelques problemes de la
litterature akhimique"

(Annafes

Gutbhard-Sevtrine, Neuchatel. Vl l .

l 93 l , s. l 56- l 73) ve "Mehodes of Research i n the Hstory o f Oe


mistry" (Ambix, 1 937, s. 2 1 -29). Aynca bkz. "Neue Beitrage zur
Geschichte der Chimie,"

(Quellen

und Studien zur Geschichte des

Naturwissenschafen und der Medizin, c. 8, 1 942, s. 1- 1 3 1 ).


C:Ibir konusunda bkz. E . J. l lolmyard, The Arabic Worhs of ]dbir ibn

Hayydn (Paris, 1 928) ve zellikle Paul Kraus,Jdbir ibn Hayydn, constri


bution a l'histoire des idtes scientifiques dans l'lslam. l-ll (Kahire, 1 942l 94 3, l nstitut d'Egypte'e sunulan tezler, 44-45. ciltler).
RAzi konusunda: Gerard Heym, "Al RAzi and Alchemy" (Ambix, 1 ,

1 938, s . 1 84- 1 9 1); J . R. Partington, "The Chemisry of Razi" (a.g.y.,


s.

1 92- 1 96).
Aynca bkz. J W. Fuck, "The Arabic Literature on Alchemy Acor

ding to An-Nadim, A. D. 987" (Ambix. iV, 1 95 1 . s. 8 1 - 1 44); Henn


Corbin. "Le Livre du Glorieux de Jabir ibn Hayyan. Akhimie et
Archeypes" (Eranos-jahrbch, XVJll, Zrih, 1950,

s.

47- 1 1 4); H . E

Stapleton, R. T. Azo ve H . Hussain, Chemisty in lraq and Persia (Me


moirs of the Asiatic Society of Bengal, Vlll , 1 927, s. 340 vd); H . E .
Stapleton, "Two Akhemical Treatises Atributed to Avicenna" (Ambix,
X, l 962, s.

4 1 -82; A. Abel, "De l'alchimie arabe

<\

l'akhime occiden

tale" Oriente e Occidcnte nd MediotVo: Filosofia e Scienze (Accademia Na


zionale dei Lincei, Roma, 197 1 ); s. 2 5 1 -283; Georges C Anawati,

245

DEM1RC1LER VE SlMYACtlAR

"Avicenne et l'alchimie ," a.g.y. , s. 285-34 1 .


Burada ortaag ve Rnesans simyasna ilikin muazzam klliyata
yer vermeye olanak bulunmuyor. M. Berthelot'nun ciltlik yaptna

(La Chimie au Moyen Age, Paris, 1 893) Ed. von Lippmann'n klasik ya
ptna, W. Ganzenmller'in yaptna (Die Alchemie im Mittelalter, Pa
derborn, 1 938; Fr. ev. , Paris 1 940), R. P. Multhaufa (The Origins of

Chemistry , s. 1 1 6-200) bavurulabilir. Ayrca bkz. Aldo Mieli, Pagine


di Storia della Chimica (Roma , 1 922); John Read, Prelude to Chemistry.
An Outline of Alchemy, its Literature and Relationship (Londra , 1 939); F.
Sherwood Taylor, The Alchemists (New York, 1 949) ; Albert-Marie
Schmidt, La Poesie sicientifique en France au xvt siecle (Paris, 1 938), s .
3 1 7 v d ( simyac air: Beroalde de Verville, Christofle d e Gamon,
Clovis Hesteau de Nuysement); Lynn Thorndike, "Alchemy During
the First Half of the Sixteenth Century" (Ambix, II, 1 938, s. 26-38);
Robert Amadou, Raymond Lulle et l'Alchimie (Paris, 1 95 3 : Leonce Bo
uysson tarafndan yaknlarda evrilen Codicille'in giri blmdr).
Paracelsus ve iyatrokimya konusunda bkz. Ernst Darmstaedter,

Arznei und Alchemie, Paracelsus Studien (Leipzig, 1 9 3 1 ) ; A. F. Titley,


"Paracelsus . A resume of some controversies" (Ambix, I, 1938, s .
1 66- 1 83); C . G . Jung, Paracelsica (Zrih, 1 942); T . P . Sherlock, "The
Chemical Work of Paracelsus" (Ambix, III, 1 948, s. 33-63); A. Koyre,
Mystiques, Spritules, Alchimistes du XVt siecle allemand (Paris, 1 955), s .
4 5 vd; Walter Pagel , Paracelsus: A n Introduction to Philosophical Medeci
ne in the Era of the Renaissance (Basel ve New york, 1 958, Fr. ev.
1 963); ayn yazar, Das Medizinische Weltbild des Paracelsus, seme Zusam

menhange mit Neuplatonismus und Gnosis (Wiesbaden, 1 962); ayn


yazar, "Paracelsus and the Neoplatonic and Gnostic Tradition"

(Ambix, VIII, 1 960, 1 25 - 1 60); Allen G. Debus, The English Paracelsians


246

EKLER

(Londra, 1 965); ayn yazar, The Chemical Dream of the Renaissance


(Cambridge , 1 968); ayn yazar, "The Chemical Philosophers: Chemi
cal Medicine from Paracelsus to van Helmont" (History of Science , II,
1 974, s. 235-259); "The Significance of the History of Early Che
mistry," s. 48 vd (zengin bir kaynakayla birlikte) ; Wolfgang Schne
ider, "Paracelsus und die Entwicklung der pharmazeutischen Chemie"

(Archiv der Pharmazie, CCXCIX, No: 9, 1 966, s. 737-746).


"Geleneksel" adan grlen simya konusunda bkz. Fulcanelli, Les

demeures philosophales et le symbolisme hermetique dans ses rapports avec


l'A rt sacre et l'esoterisme du Grand-Oeuvre (Paris, 1 930); ]. Evola, La
Tradizione ermetica (Bari, 1 93 1 ; geniletilmi ikinci basm, 1 948);
Eugene Canseliet, Deux logis alchimiques (Paris, 1 945); Alexander von
Bernus, Alchymie und Heilkunst (Nrnberg, 1 940); Rene Alleau, Aspects
de l'Alchimie traditionnelle (Paris, 1953, s. 223-236, kaynakalar); Ma
urice Aniane, "Notes sur l'alchimie , "yoga" cosmologique de la chre
tiente medievale" (Yoga. Science de l'homme integral iinde , jacques Ma
sui ynetiminde derlenip yaymlanan metinler ve incelemeler, Paris,
1 95 3 , s. 243-273); Claude d'yge , Nouvelle Assemblee des Philosophes

Chymiques. Aperus sur le Grand-Oeuvre des Alchimistes (Paris, 1 954:


Bernard Le Trevisan'n La Parole delaissee'sinin ve Gobineau de Mont
luisant'n L'Explication tres curieuse'nn tam metnini ierir; s. 225232, kaynaka).

NOT O
C. G. JUNG VE SMYA
C. v. Jung'un aratrmalar kimya tarihine gsterdi;i ilgiye ya da
247

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

kendi iinde Hermetik simgecilikle ugramasna hibir ey borlu de


gildir. Hekim ve analist olarak psike'nin yaplar ve davrann yal
nzca tedavi amal incelemitir. Zamanla mitolojileri ve dinleri, irfa
ni bilgileri ve ayinleri incelemeye ynelmesi psike srelerini daha iyi
anlama amacm gtmekteydi; yani amac son zmlemede hastalar
nn iyilemesine yardm etmekti. te yandan bir sre sonra d sim
geciligi ve baz hastalarnn sanrlar ile simya simgeselligi arasnda
ki benzerlige taklmt. jung dlerin anlam ve ilevini anlamak iin
simyaclarn yazlarn ciddiyetle incelemeye balad. Aratrmalarn
onbe yl srdrm, ama bundan ne hastalarna ne de yakn alma
arkadalarna sz etmemiti. Her tr d ve i telkinden kanmak
iin nlem alyordu. 1935 ylnda Ascona'da Eranos iin dler ve bi
rey olma sreleri konusunda bir konferans vermitir ("Traumsym
bole des Individuations-prozesses," Eranos-]ahrbuch,

III,

Zrih,

1936) ; bunu 1936 ylnda baka bir konferans izledi: "Die Erlsungs
vorstellungen in der Alchemie" (Eranos-]ahrbuch, IV, 1937). Birinci
konferansta jung birey olma srelerinin aamalarn belirleyen bir
dizi d opus alchymicum'un sral ilemleriyle karlatrr; ikinci
sinde simyann baz merkezi simgelerini ve zellikle maddenin g
nahtan arndrlmasna ilikin simgesel karmaay psikolojik olarak
yorumlamay dener. Bu iki konu zerinde allp byk lde ge
niletildikten sonra 1944 ylnda kitap halinde yaymlanmtr: Psyc

hologie und Alchemie (Zrih, Rascher, gzden geirilmi 2 . basm,


1 952). Ascona konferanslarndan beri jung'un yazdklarnda simyaya
gndermeler gittike sklamtr; ancak zellikle u incelemeleri be
lirtmek gerekiyor: "Die Visionen des Zosimos" (Eranos-]ahrbuch, V,
1937, s. 1 5-54; geniletilmi bir deikesi u ciltte yer alyor: Van

den Wurzeln des Bewusstseins, Zrih, Rascher, 1954, s. 1 39-2 1 6 ; Die


248

EKLER

Psychologie der bertragung (Zrih, 1 946), antsal Mysterium Coniuncti


onis'in kapsaml nsz, 1-II (Zrih, 1955-1 956); "Der Philosophische
Baum" (ilk hali u yapttadr: Verhandlungen der Naturforschenden Ge
sellschajt, Basel, Bd. LVI , 1945 , s. 4 1 1 vd; tamamyla elden geirilen
metin u yaptta yeniden baslmtr: Von den Wurzeln des Bewusstseins,
s. 353-496).
jung simya aratrm;:larna baladgnda bu konunun derinlik psi
kolojisi asndan ele alndg ciddi ve derin bir tek yapu vard: Fre
ud'un en parlak grencilerinden biri olan Herbert Silberer'in yazdg

Probleme der Mystik und ihre Symbolik (Viyana, 19 14). jung aratrmala
rnn banda psikolojik dzeyi amay kesinlikle istememitir: Kimi
simya simgesi ve ilemleriyle baz uyuumlarn kefettigi "psiik ol
gularla" ugrayordu. Daha sonralar "Hermesiler" ve "gelenekiler"
jung'un kendi varolu tarz nedeniyle psiik tesi olan bir simgeciligi
ve ilemi psiik terimlerle ifade etmesinden yakndlar. Kimi ilahiyat
lar ve filozoflar da jung'a benzer yaknmalarda bulundular: Dinsel
ya da metafizik olgular psikoloji terimleriyle yorumlamas eletiril
di. Bu itirazlara jung'un yant biliniyor: Psikoloji-tesi, psikologun
ii degildir; her tr tinsel deneyimde psiik bir gncellik vardr ve
bu gncellik psikologun ugraabilecegi, ugramas gerektigi baz ie
rikler ve baz yaplarla olumutur.
te yandan jung'un aratrmalarnn yeniligi ve nemi u olguyu
ortaya koymu olmasndan kaynaklanyor: Bilind simya simgecili
giyle ifade bulan . ve Hermetik ilemlerin sonularna benzetilebilecek psi
ik sonulara kayan sreleri izlemektedir. Byle bir kefin kapsam
n kmsemek olanakddr. jung'un nerdigi srf psikolojik yoru
mu bir yana brakrsak yaptg keif esas olarak unu kantlamakta
dr: Bilindmn derinliklerinde kutsal olmayan deneyim dnyasnda ve249

DEMiRCiLER VE StMYACtlAR

rili olmayan, aksine kutsal olmayan dnyadan kkten aynlan bir tinsel
eserin -irfan, mistisizm, simya- aamalarna artc derecede benze
yen sreler olup biter. Baka deyile "bilindnn" rnleri ile
(dler, uyank grlen dler, sanrlar vb .) dind ve kutsallktan
arnm dnyann ulamlarn amalar nedeniyle bir "bili-tesine"
(mistik , simyevi deneyimler vd) ait grlebilecek deneyimler arasn
da tuhaf bir ibirlii ile kar karyayz . Ancak Jung aratrmalarnn
bandan itibaren simyevi simgeciliini kefetmekte olduu dler ve
uyankken grlen dler dizisinin psiik bir katlm srecine elik
ettiini belirlemiti; jung bu srece birey olma sreci diyordu. De
mek ki bilindmn bu tr rnleri anarik ya da keyfi deildi; bun
larn belirli bir amac vard: Jung'a gre bu ama her insann yce
ideali olan, kendi Ben'inin kefi ve hakimiyetini oluturan birey olma
idi. Ancak simyaclara gre opus u elixir vitae'yi ve lapis'i ele geirme
'

yi, yani lmszl ve mutlak zgrl elde etmeyi amaladna


gre ("filozof tann" elde edilmesi dier kazanmlarn yannda "alt
na dnmeyi" yani dnyay deitirme, "kurtarma" zgrln de
ieriyordu) , bilinalt tarafndan bilincin "izni" olmadan ve byk o
unlukla ona ramen stlenilen bu birey olma sreci, insan kendi
merkezine , Ben'ine doru gtren bu sre, opus alchymicum'un n ta
sarm olarak grlmeli ya da daha kesin sylersek, son derece zor ve
bu yzden de az sayda tinsel varln baarabilecei bir erginlenme
srecinin btn varlklarn kullanaca ekilde , "bilind olarak tak
lit" edilmesi olarak grlmelidir. Bunun sonucunda birok tinsel ger
ekleme dzeyi olduu, ama bu dzeylerin belli bir gnderge dzle
minde, imdiki durumda psikolojik dzlemde ele alndklarnda bir
birlerine baml ve balak olduklar sonucuna varabiliriz. Simyevi
dler gren ve psiik bir katlma yaklaan "erginlenmemi" kii de
250

EKLER

bir "erginlenmenin" aamalarndan geer: Ancak bu erginlemenin so


nucu, ilevsel olarak e olsa da, herhangi bir ritel ya da mistik er
ginlenmenin sonucuyla ayn olmayacaktr. Gerekten de dler ve bi
linaltnn dier srelerinde "dind" kiiye gre, ritel ve mistik
dzeyde "erginlenme" ile ayn nemde olan bir tinsel kaynama gr
yoruz. Her tr simgecilik ok ynldr. jung "simyevi" ve "mistik"
ilemler iin de benzer birok ynllk belirlemitir: Bunlar ok e
itli dzeylere uygulanabilirler ve benzer sonulara ularlar. lmge
lem, dler, sanrlar simyevi simgeleri yeniden kefederler -byle
likle de hastay simyevi bir durum iine dahil ederler- ve psiik d
zeyde simyevi ilemin sonucuna denk den bir iyiletirme salarlar.
Jung kendi keiflerini farkl deerlendirir. Jung bir psikanalist
olarak btn simgecilii ve btn ilemleriyle simyay kolektif bilin
altnn arketiplerinin ve srelerinin Madde zerine yanstlmas bi
iminde deerlendirir. Opus alchymicum aslnda insan Ben haline ge
tiren birey olma srecidir. Elixir vitae de Ben'in elde edilmesi olacak
tr; nk Jung unu gzlemliyordu: "Ben'in, yani Ben ile balak ki
mi simgelerin ortaya kmas beraberinde bilinaltnn zamandl
n getirir, bu da bir ebediyet ve lmszlk duygusuyla ifadesini bu
lur" (Pyschologie der bertragung). Demek ki simyaclarn lmszlk
aray psikolojik dzeyde birey olma srecine, Ben ile kaynamaya
denk dyor. Simyaclarn dledikleri "filozof tana" gelince, Jung
bu simgecilikte birok anlam bulur. ncelikle jung'a gre simya i
lemlerinin gerek olduunu belirtelim: Ancak bu gereklik fiziksel de
il psiiktir. Simya hem kozmik hem de tinsel bir dramn "laboratu
var" terimleriyle yaratlmas demektir. Opus magnum un amac hem
insan ruhunun kurtuluu hem de kozmosun iyiletirilmesidir. Bu an
lamda simya Hristiyanl yeniden ele alr ve onu srdrr. Simya25 1

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

clara gre, der jung, Hristiyanlk insan kurtarmtr, ama Dogay


degil. te yandan simyac Dnyay, btn olarak iyiletirmeyi ama
lar: Filozof Ta, dnyay iyiletiren Filius Macrocosmi olarak tasavvur
edilir, bu arada simyaclara gre lsa Mikrokozmos'un, yani yalnzca
insann Kurtancsdr. Opus'un en son amac Kurtulma'dr, yani koz
mik Kurtulu: Bu nedenle Lapis philosophorum Isa ile eletirilir.
jung'a gre simyaclarn "Madde" dedikleri aslnda Ben dir. Simyac
larn spiritus mercurius olarak tanmladklar "dnyann ruhu ," anima

mundi, "madde"nin iinde hapsolmutu . Bu nedenle simyaclar "mad


denin" gerekligine inanyorlard; nk "madde" gerekten de kendi
psiik yaamlaryd. te yandan opus'un amac bu "maddeyi" azat et
mek, "kurtarmak," tek szckle Filozaf Tan, yani "muzaffer bedeni,"
corpus glorificationis' elde etmekti.
jung ve simya konusunda makale (Le Disque Vert, 1955, s. 97- 109)
baknz. Bilim tarihilerinin jung'un simya konusundaki tezlerini
olumlu karladklarn belirtelim; bkz . Walter Pagel, "jung's Views
on Alchemy" (Isis, 39, 1948, s. 44-48) ve Gerard Heym'in degerlen
dirme yazs, Ambix, III, 1 948, s. 64-67).
1957 ylnda yaymlanan Mysterium Coniuctionis'in nc cildinin
btnyle Dr. Marie-Louise von Franz tarafndan yazldgn belirte
lim; XII. yzyl metni olan ve Aquinas'l Thomas'ya atfedilen Aurora

consurgens'in evirisi ve basmn ieriyor, hemen ardndan da uzun


bir yorum var. Bu yapt R. F. C. Hull ve A. S. B. Glover tarafndan
lngilizceye evrildi: Aurora Consurgens. A Document Attributed ta Tho

mas Aquinas on the Problem of Opposites in Alchemy (Londra ve New


York, 1 966) . Kapsaml yorumu simya simgeciligi tefsirine nemli bir
katkdr (lngilizce evirinin 1 53- 154. sayfalar).

252

EKLER

NOT P
RNESANS VE REFORM AGINDA S MYA
lki yzyl boyunca devam etmi olan ltalyan Rnesans'nn balan
gcnda Yeni Platonculuk ve Helenistik Hermetizmin yeniden kefi bir
cokuya yol at. Yeni Platoncu ve Hermetik retilerin , felsefe ve sa
natlar zerinde derin ve yaratc bir etkiye sahip olduunu ve ayn za
manda simyevi kimya, tp, doa bilimleri, eitim ve siyasal kuramn
geliiminde byk bir rol oynadklarn biliyoruz . 1
Simyaya gelince , -maden filizlerinin bymesi, metallerin dn
m, eliksir ve sr saklamann zorunluluu gibi- baz temel nka
bullerinin ortaadan Rnesans ve Reform ana tandn aklm
zn bir kenannda tutmalyz. rnein XVII . yzyl bilginleri, metal
lerin doal bymesinden phe duymamlardr; tersine simyac bu
sre iinde Doaya yardm etmeli midir, "byle yaplmasn isteyen
ler drst insanlar mdr, yoksa budalalar ya da sahtekarlar mdr"2
bunu sorgulamlardr. Genellikle ilk byk rasyonalist kimyac ola
rak kabul edilen ve empirik olarak yapt deneyleriyle nl Herman
Boerhaave ( 1 664- 1 739), dnme olan inancn hala koruyordu .
Ayrca Newton'n bilimsel devriminde simyann nemini de ksaca
ele alacaz. Ancak geleneksel simya , yani Arap ve Bat ortaa simya
s, Yeni Platonculuk ve Hermetizmin etkisi altnda referans erevesi-

Bkz . W. Ragel, Paracelsus, Londra, 1 958; Frances Yates, Giordano Bruno and
the Hermetic Tradition, Chicago, 1964; ayn yazar, The Rosicrucian Enlighten
ment (Chicago, 1972).
.

2 Betty
1976,

5.

Teeter Dobbs, The Foundation of Newton's Alchemy, Cambridge,


44.
253

DEMiRCiLER VE SlMYAClLAR

ni geniletmitir. lnsanla kozmos ve Yce Tanr arasndaki tinsel ara


clarn roln vurguayan Yeni Platoncu model, Aristotelesi modelin
yerini almtr. Simyaclarn Doa ile ibirlii ynndeki eski ve ev
rensel olarak yaygn inanlar imdi Hristolojik bir anlam kazanm
t. Simyaclar, tpk lsa'nn, lerek ve tekrar dirilerek insanl kur
tarmas gibi, opus alchymicum'un da Doa'y kurtaracana inanmaya
balamlard. XVII. yzyl Hermesisi Heinrich Khunrath, Filozof
Tam "Makrokozmosun Olu" Mesih lsa ile zdeletirdi ve onun
kefinin, Isa'nn mikrokozmos insana btnl bahetmesi gibi ,
makro kozmosun gerek doasn gstereceine inand. 3
C. G. jung, hakl olarak Rnesans ve Reform a simyasnn bu
yn zerinde srar etmitir. zellikle dikkatli bir ekilde lsa ile Fi
lozof Ta arasndaki koutluu soruturmutur. 4 XVIII. yzylda, Be
nedikten kei Don Pemety, Hristiyan Mysterium'unun simyevi yoru
munu u ekilde zetlemitir: 5 "Onlarn eliksirleri asl olarak Bakire
yeryznde bedenlenmi, Dnyann evrensel Ruhunun bir parasdr:
hedefe , yani harika ve deimez mkemmellie ulamadan nce ge
rekli tm ilemlere katlanmak iin ondan Ruh un karlmas gerek
lidir. llk ilemde [preparatio] Ruh, kan akncaya kadar ikence g
rr; putrefactio [aamasnda] lr; beyaz renk [albedo] siyaha [nigredo]
dndnde, mezarnn karanlndan dar kar ve ihtiam iinde
dirilir, saf cevher olarak ge ykselir; oradan hayat ve lm yar-

3 A.g.y. , s. 54.
4 Kr. zellikle Psychology and Alchemy, ev. R. F. C. H ull, ikinci basm, Prince
ton, 1 968, s. 345 vd.
5 Dom A. ]. Pemety, Dictionnaire mytho-hermetique, Pais, 1 758; tekrar basm,
Arche koleksiyonu, Milan, 1969, s. 349.
254

EKLER

glar," insann kirli ve degiime tabi olan ksmna karlk gelen "
lm" atee dayanamaz ve bylece cehennemde yok edilir.
Rnesans'tan itibaren, hem eski ileme dayal simya hem de bu
daha yeni "mistik" ve Hristolojik yeniden yorum, endstri devrimi
nin ve doga bilimlerinin zaferini mmkn hale getiren hayret verici
kltrel bakalamda kesin bir rol oynamtr. Simya opus'u ile insa
nn ve dogann kurtarlmas umudu, Giacchino da Fiore'den beri Bat
Hristiyan aleminin akln kurcalam kktenci bir renovatio zlemini
srdrmtr. Yeniden dogum, yani "manevi dogum", tam manasyla
bir Hristiyan hedefiydi; ancak birok nedenle kurumsallatrlm
dinsel hayatta kendine pek az yer bulmutur. Tersine , bu hakiki "ma
nevi dogum" zlemi, bir kolektif metanoia ve tarihin dnm umu
du, ortaag ve Rnesans devrinin binylc halk hareketlerine , peygam
ber teolojilerine ve mistik grlere ve de Hermetik Gnosis'e esin
kaynag olmutur.
Daha da nemlisi, benzer bir umudun opus alchymicum'un kimya
asndan yeniden yorumu denilebilecek eyi esinlemi oldugu gere
gidir. mparator 1 1 . Rudolfu, dnmn srrn bildigine ikna eden
nl simyac, matematiki ve allame john Dee (d. 1 527), dnya refor
munun oklt -zellikle de simyevi- ilemlerle serbest braklan ma
nevi glerle baarlabilecegini dnmtr. 6 ngiliz simyac Elias
Ashmole, agdalarnn pek ogu gibi, simya , astroloji ve dogal b
yy kendi zamanlarnn bilimlerinin kurtarclar olarak grmtr.
Aslnda, Paracelsus ve van Helmont'un yandalar iin, yalnzca "kim-

6 Kr. Peter French, ]ohn Dee, Londra, 1972; R. J. Evans, Rudolf II and His
World, Oxford, 1973, s. 2 1 8-28. john Dee'nin Khunrath zerindeki etkisi
iin bkz. Frances Yates, The Rosicrucian Enlightenment, s. 37-38 .
255

DEMiRCiLER VE SIMYACll.AR

ya felsefesi' nin (yani yeni simya) aratrlmas yoluyla veya "gerek


tp" ile Doa anlalabilirdi. 7 Kimya ve astronomi gkle yerin srlar
m aacak bir anahtar olarak grlmtr. Simya ilahi bir anlama
sahipti. Yaratl kimyasal bir ilem olarak grld iin, hem yer
sel hem de gksel grngler kimya terimleriyle yorumlanmtr.
Makrokozmos-mikrokozmos ilikileri temelinde , "kimya filozofu"
yersel ve gksel gvdelerin srlarm renebilirdi. Bylelikle Robert
Fludd gnein dngsel hareketine kout bir kan dolamnn kimya
sal tarifini vermitir. 8
Hermesiler ve "kimya filozoflar'', adalarnn ou gibi btn
dinsel, sosyal ve kltrel kurumlarda kkten ve genel bir reform ya
plmasn umuyor, ilerinden bazlar ise etkin bir biimde bunun
iin hazrlk yapyordu. Bu evrensel renovatio'nun ilk, zaruri aamas
bilgi reformuydu. Glha hareketini balatm ve 1 6 1 4'te yaymlan
m, yazar belirsiz kk bir kitap olan Fama Fraternitatis, bilginin
yeni tipini talep ediyordu. Tarikatn mistik kurucusu Christian Ro
senkrantz, tbbn ve dolaysyla btn bilimlerin gerek srlarna ha
kim olmakla nlyd. Daha sonralar sr olarak saklanan ve yalnzca
Glha tarikatnn mritlerinin okuduu birtakm kitaplar yazd. 9
Bylece XVII. yzyln banda yine o eski, bildik mistik senaryoyla

7 A. G. Debus, "Alchemy and the Historian of Science," s. 1 34.


8 A. G. Debus, The Chemical Dream of the Renaissance, Cambridge, 1 968, s. 7,
1 4 * 1 5.

9 Debus, The Chemical Dream of .. , s. 1 7- 1 8 . Fama Fratemitatis, Yates'in The


Rosicrucian Enlightenment' iinde yeniden baslmtr, s. 238-5 1 . Fama'nn
Franszca evirisi Confessio Fratemitatis R. C. (1 61 5) ve ]. V. Andreae'nin
( 1 586- 1654) The Chymical Marriage of Christian Rosencreutz'u Bernard
Gorceix'in La Bible des Rose-Croix'snda (Paris, 1970) bir araya getirilmitir.
256

EKLER

kar karyayz: efsanevi bir ahsiyetin kaydettigi ve yzyllardr sr


olan, sonralar yeniden kefedilip yalnzca erginlenmi gizli bir gruba
aktarlm ezeli vahiy. Pek ok ince , Tantrac ve Helenistik metin
rnegindeki gibi ezeli vahyin yeniden kefi, ruhbandan olmayanlar
iin hala eriilmez olsa da, hakikati ve kurtuluu drst bir ekilde a
ratranlarn dikkatini ekmek iin dnyaya bildirilmitir. Fama Fra

ternitatis'in yazar Avrupa'nn btn derin alimlerinden sanatlarn


gzden geirmelerini ve bilgi reformunda Glha Biraderligine katl
malarn; baka deyile topyekn renovatio iin acele etmelerini iste
miti. Bu agrya yant mthiti ve on yldan az bir sre iinde bu
gizli grubun faziletlerini ele alan yzlerce kitap ve makale yazld.
Baz tarihilerin Fama'nn yazar oldugunu iddia ettikleri Johann
Valentin Andreae, 1 6 1 9'da, muhtemelen Bacon'n Yeni Atlantis'inden
etkilenmi bir kitap olan Christianopolis'i yaymlad. o Andreae Chris

tianopolis'te, "kimya felsefesi' ne dayal yeni bilgi yntemini daha ay


rntl bir hale getirmek iin uygun bir cemaat oluturulmasn ner
mitir. Bu topik kentte, bu tr aratrmalarn merkezi, bir laboratu
var olacakt; "gkle yerin evlendigi" ve "yere ilahi srlarn mhrnn
vuruldugunun anlaldg" bir yer. 1 1 Fama Fraternitatis'i ve Glha
tarikatn savunanlar arasnda Kraliyet Fizikiler Koleji'nin gretim
yesi, ama ayn zamanda bir mistik simya ustas da olan Robert
Fludd vard. Oklt bilimlerde ciddi bir egitimden gemeden hi kim-

Kr. Andreae, Christianopolis: An ldeal State of the Seventeenth Century, ev.


Felix Emil Held (New York ve Londra , 1 9 1 6). Aynca bkz. Yates, The
Rocicrucian Enlightenment, s. 145-46; Debus, The Chemical Dream, s. 1 9-20;
John Warwick Montgomery, Cross and Crucible: ]onathan Valentin Andreae
(1586-1 654), Phoenix of the Theologians, 1-ll (Lahey, 1 973)

11 Christianopolis, (ev. Held), s. 1 96-97.


257

DEMiRCiLER VE SlMYAC\lAR

senin doa felsefesinin yksek bilgisine ulamasnn mmkn olma


dn zerine basa basa sylemitir. Ona gre "hakiki tp" doa fel
sefesinin temeliydi. Mikrokozmos, yani insan bedenine dair bilgimiz
bize evrenin yapsn retecek ve bylece bizi Yaratcmza gtre
cekti. Ayn ekilde evren hakknda daha fazlasn reneceiz, kendi
miz hakknda daha fazlasn bileceizdir. 12
En son almalar, zellikle Debus ve Frances Yates'inkiler, "felse
fi kimya"ya ve oklt bilimlere dayal yeni bilgiye ilikin bu aratr
malarn sonularna yeni bir k tutmutur. Simya formllerinin do
nanml laboratuvarlarda deneysel olarak aratrlmas hakknda g
r alveriinde bulunmann nemi, rasyonel bir kimyann yolunu
amtr. Oklt bilimlerin pratisyenleri arasnda srekli sistematik
bilgi alverii, pek ok akademinin ve eitimli cemiyetin kurulma
sna neden olmutur. Ancak "hakiki simya" miti etkisini yitirmemi
tir, bilimsel devrimin yazarlar zerinde bile. l 658'de yaymlanan bir
denemede, Robert Boyle, simyasal ve tbbi srlarn serbest bir ekilde
aktarmn desteklemitir. 1 3 te yandan Newton simya srlarn ka
muya amann gvenli olmadn dnyordu ve Boyle, Kraliyet

12 Robert Fludd, Apologia Compendiaris Fratemitatem de Rosea Cruce Suspicionis

et lnfamiae Maculis Aspersam, Veritatis quasi Fluctibus abluens et abstergens


(Leyden, 1 6 16), s. 89-93, 100- 103; aktaran: Debus, a.g.y., s. 22-23.
1 3 Margaret E. Rowbottom'n erhiyle tekrar baslan bu deneme iin bkz. "The
Earliest Published Writting of Robert Fludd,'' Annals of Science, 6 ( 1 950):
376-89. "Eer Eliksir bir sr olmusa ... bunu kendi endstrimize deil
btnyle lfa Ediciler'imize borluyuz, bana yle geliyor ki, kazanmak
iin aba harcamadmz eyi vermekten bu kadar geri durmamalyz;
nk kurtanclanmzn benzer bir durumdaki buyruu uydu: Kolayca
aldn, kolayca ver" vb; Rowbottom, s. 384. Yukandaki alnt Dubbs tarafn
dan kopyalanmtr, The Fowdations ofNewton's Alchemy, s. 68-69.
258

EKLER

Akademisi Sekreterine bu meselelerde "ali skutunu" korumas gerek


tigini yazmt . 14 Newton, deneylerinden bazlarnn baarl oldugu
nu bildirmise de simya aratrmalarnn ve deneylerinin sonularn
asla yaymlamad. Ne ki, ona ait saysz simya yazmas -l 940'a kadar

nemsenmemilerdir- The Foundation of Newton's Alchem 5 isimli ki

tabnda Prof. Dobbs tarafndan adamakll soruturulmutur. Dobb's


gre , Newton, "engin eski simya kliyatn daha nce hi aratrlma
dg kadar" derinlemesine incelemitir (s. 88).
Newton simyadaki kk dnyann yapsn kendi kozmolojik sis
temiyle eletirmeyi denedi. Gezegenleri yrngelerinde tutan gcn
kefi onu tam olarak tatmin etmemiti. Ancak 1 668'den 1 696'ya ka
darki yogun deneylerine karn kk ktlelerin hareketini yneten
gleri bulmay baaramad. Bununla birlikte 1 679-80'de yrnge ha
reketinin dinamikleri zerinde ciddi bir ekilde almaya baladgn
6
da, ekim gcyle ilgili kimyevi fikirlerini evrenlere uygulad. 1
McGuire ve Rattans'm gsterdigi gibi, Newton una inanmt ki,
"Tanr doga felsefesinin ve gerek dinin srlarm seilmi birka kii
ye vermiti. Bu bilgi sonradan kayboldu, fakat daha sonra, avamdan
sakl tutulan masallarda ve mitsel szlerde biraraya getirildiginde
ksmen de olsa yeniden kefedilmiti. Gnmzde bu daha eksiksiz

14 Dobbs (a.'g.y. , s. 195), H. Oldenburg'a gnderilmi 26 Nisan 1676 tarihli bu


mektuptan paralar (= Newton, Correspondence, II, s. 1 -3) almtlamtr.
s

Newton'n simya yazmalannn john Maynard Keynes tarafndan 1 9 36-39


arasnda ksmen yeniden ele geirilmelerine kadarki hikayesi Dobbs tara
fndan anlatlmtr (s. 60 .
1 6 Richard S. Westfall, "Newton and the Hermetic Tradition," Science, Medicine
and Society in the Renaissance: Essays to Honor Walter Pagel (ed. Ailen G.
Debus), New York, 1972, Il, s. 183-98, zellikle s. 193- 1 94; Dobbs, s. 2 1 1 .
259

DEMiRCiLER VE SIMYACILAR

bir ekilde yaatdan tekrar elde edilebilir. " 1 7 Bu nedenle Newton, ge


nellikle oraya gizlenmi gerek srlan renmeyi umut ederek, simya
klliyatnn en ireki dallarna bavurmutu. Modern mekanik bili
minin kurucusunun ne ezeli gizli vahyin teolojisini ne de tm simya
larn temeli olan dnm ilkesini reddetmemesi ok anlamldr.

Optichs isimli incelemesinde yle yazmtr: "Ktlelerin Ia, In


Ktlelere evrilmesi, Doann gidiatna ok uygundur, Doa bu D
nmden honut grnmektedir. " 18 Prof. Dobbs'a gre , "Newton'n
simyayla ilgili dnceleri, ana esaslar zerine yle salam bir ekil
de oturtulmutur ki, asla onlarn genel olarak geerliliklerini inkar
etmesi szkonusu olmamtr ve bir bakma 1 675'ten sonra meslek
hayatnn btn simya ve mekanik felsefeyi bir btn halinde birle
tirmeye ynelik uzun sreli bir aba olarak grlebilir. " 19

Principia yaymlandnda, Newton'n muhallifleri Newton'm g


lerinin, aslnda oklt nitelikler olduunu zellikle vurgulamlardr.
Prof. Dobbs, eletirilerinin doru olduunu kabul eder: "Newton'n
gleri, Rnesans dneminin oklt klliyatnn byk blmnde bu
lunan gizli sempatiler ve antipatilere ok fazla benziyordu. Fakat
Newton glere, madde ve hareketinkilere denk bir ontolojik stat
vermiti. Byle yaparak ve gleri rakamsal ifadeler haline getirerek,
onlarn mekanik felsefenin hayali etki mekanizmas dzeyine yksel
melerini salad" (s. 2 1 1 ) . Prof. Richard Westfall, Force in Newton's

1 7 Dobbs, s. 90, E. McGuire ve P. M. Rattansi'nin u eserine gnderme yapyor:


"Newton and the 'Pipes of Pan"' Notes and Records of the Royal Society of
Landon 2 1 ( 1966): s. 1 08-43.
18 Newton, Opticks (Londra, 1 704; drdnc edisyonun tekrar basm
[ 1 730] , New York, 1952), s. 374; aktaran: Dobbs, s. 23 1 .
19 A.g.y. , s . 230.

260

EKLER

Physics adl kitabnda, kendi dl olarak modern bilimi retmi olan


eyin, mekanik felsefe ile Hermetik gelenein evlilii olduu sonucuna
ulat. 20 "Modern bilim" gzalc geliimi iinde , Hermetik mirasn
grmezden gelmi ya da reddetmitir. Baka bir ifadeyle, Newton me
kaniinin zaferi, Newton'm kendi bilimsel idealini yok etti. Aslna
baklrsa , Newton ve adalar, bilimsel devrimin olduka farkl bir
tipini ummulard. Rnesans'n neo simyacsnn amalan ve umutla
rn -yani Doann kurtarlmas abasn- srdren ve bunu geliti
ren Paracelsus, john Dee , Comenius, ]. V. Andreae , Ashmole, Fludd
ve Newton gibi birbirinden ok farkl insanlar, simyada daha tutkulu
bir giriimin modelini gryorlard: yani yeni bilgi yntemiyle insa
nn kemalat. Onlarn grne gre , byle bir yntem Hermetik ge
lenek ve doa bilimleri, yani tp, astronomi ve mekanik ile mezhep
st bir Hristiyanl btnletirecekti. Bu tutkulu sentez aslnda
yeni bir dinsel, zellikle Hristiyan yaratmyd ve Platoncu, Aristota
lesi ve Yeni Platoncu metafizik kavramlarn eski btnletirilmesinin
sonularyla uyumluydu. XVII . yzylda daha da ayrntlandrlan bu
"bilgi" tipi, Hristiyan Avrupa'daki son btnsel giriim olmutur.
Bylesi btnsel bilgi sistemleri Pythagoras ve Platon tarafndan eski
Yunanda ileri srlmse de daha ok in kltrnn tipik zellii
dir; burada sanat, bilim veya teknoloji, sz konusu kltrn kozmo
lojik, ahlaki ve "varolusal" nkablleri ve olas etkileri hesaba katl
madan anlalamaz.

20 R. S. Westfall, Force in Newton's Physics: The Science of Dynamics in the Seven


teenth Century (Londra ve NY, 1971), s. 377-9 1 ; Dobbs, a.g.y. , s. 2 1 1 .
261

DlZlN
cva, 5 1 , 52, 74, 122, 128, 129,

Abydos, 23
Alacahyk, 24

132-134, 138, 1 4 1 - 1 4 7 , 1 65,

altn, 22, 52-54, 59, 60, 69, 72-

167, 168, 1 76, 1 78, 2 1 1 , 240

74, 1 18 - 1 2 3 , 1 2 5 , 128, 133,

eki, 22, 30, 3 1 , 62 , 95, 97, 105,

1 3 7 , 142, 144, 1 4 5 , 147, 1 50 ,

1 13

1 5 7 , 1 60, 1 6 1 , 164, 1 6 7 , 168,

ingeneler, 106

1 75 , 1 8 1 , 185, 197, 2 1 1 , 2 1 5,
2 1 7 , 223, 235, 236, 238, 239

Delphoi, 2 1

Artemis, 20

demir, 2 1 -24, 28-30, 54, 69, 7 1 ,

Asur, 38, 76, 232

87, 89, 90, 96-99, 102, 225,

Asr, 69-7 1 , 106


Asuralar, 70

226

demir a, 24, 2 5 , 2 9 , 7 1 , 108,

ate, 22, 26, 4 1 , 52, 62, 63, 67,

209

70, 77, 84-86, 88, 90, 98, 1 00,

demiurgos, 7 9 , 82, 84

1 0 1 , 1 10, 1 1 3- 1 1 5, 125, 128,

Dkmc, 38, 186

1 3 1 , 133, 1 34 , 1 55, 163, 165,


168, 1 75 , 1 78, 184, 186, 1 9 1 ,

eliksir, 2 2 1 , 248, 249, 253

1 96, 208, 2 1 3 , 228, 229, 250,

Elixir Vitae, 10, 183, 184, 1 9 7

263

el-beyd, 2 6
embriyon, 8, 9 , 34, 40 , 44, 46,

Baal, 104 , 1 0 5 , 107, 1 14

52, 54-56, 62, 72, 75-79, 82,

Baal'n iiri, 1 04

83, 129, 1 3 1 , 1 33 , 136, 138,

Bahya ben Aer, 39


bakr, 2 3 , 24, 26, 38, 52 , 145,

1 54 , 1 6 1 , 2 1 7

Endonezya, 7 , 93

1 74 , 223, 225 , 239

Bergbchlein, 50-52, 2 1 0

Ephesos, 20

Ehiller, 28

Eros, 20
ersuyu, 33, 73, 74, 129, 133-135,
144, 168, 2 1 7

Cabir ibn Hayyan, 142, 1 76, 245

262

DiZiN

fets, 76, 79, 82, 2 1 7

kalay, 58, 59, 74, 93, 106

Filozof Ta, 10, 83, 1 33, 162,

kaya kristali, 19, 20, 90


kazan, 89

165, 1 72, 173, 1 75- 1 78, 1 80,


1 8 1 , 183, 187, 189, 249, 261

kimya, 9- 1 3 , 1 5 , 1 7, 49, 76, 124,


125, 139, 143, 144, 146, 147,

Frn, 6 1 , 62, 66-69, 72, 77, 78,


1 1 4, 120, 185

150- 1 52, 1 54, 1 57, 1 58, 160,


1 6 1 , 165, 188- 192, 1 94- 1 97,

Gaymart, 73, 74

202, 205-207, 2 1 2, 2 1 6 , 220,

Girit, 2 1 , 23

232, 233, 236, 238, 242, 246,


248, 250-253, 257

Gkta, 20
Grnland Eskimolan, 22

kimya filozofu , 2 5 1

Hermetizm, 188, 193

kuvars kristali , 1 9
Kybele, 20

hieragami, 21
magnetit, 24, 225

Hititler, 23

homo faber, 107, 108, 1 56, 185,

Malakka Negritolar, 19
Malezya, 28, 59

187, 196, 202

Marduk, 32, 33, 82, 104


lbn er-RO.mi, 39

Massailer, 96, 97, 1 03

lbn Meymun, 36

materia prima, 1 3 1 , 167, 175,

lbn Vahiyye, 36, 228


lndra, 73, 105, 107, 1 1 4

magara, 2 1 , 42-44, 89, 1 10, 129,

1 77, 262
2 1 1 , 2 18, 239
merkez, 1 1 , 41, 1 22, 169, 229

Isa, 46, 1 1 4, 1 1 5, 1 70, 1 72, 187189, 2 3 1 , 249, 261

metalurJ, 7-9 , 19, 22-27, 3 1 , 32,


34, 38, 40, 44, 48-50, 54, 57,

John Dee, 189, 1 94, 250, 256,

6 1-63, 68- 7 1 , 73, 77, 79, 82,

263, 264
Jung, C. G., 10, 13, 56, 1 54, 163 ,

83, 88, 103, 107, 108, 1 1 1 ,

164, 166- 1 74, 1 76-180, 187,

1 1 3, 1 1 7, 147, 1 55 , 157, 160,

2 1 8-220, 249, 25 7-26 1

164, 1 85- 187, 200-203, 205,


224 , 233
meteorit, 20, 2 1 , 26, 224

Kabe, 20
Kafkasya, 22
263

DEMiRCiLER VE SiMYACILAR

purua, 139, 140

Mezopotamya, 23, 24, 33, 35-38,


42, 52, 75-79, 1 58, 160, 2 10,

Regressus ad uterum, 1 3 1 , 138,

227, 228, 235

168, 169

Mundalar, 69, 70

mysteria, 8, 26, 1 59, 162- 164,


slfr, 48, 122, 147

1 74, 1 75
Msr, 23, 24, 33, 36, 43, 74, 104,
108, 1 58-160, 162, 1 64, 205,

eytan, 1 1 3, 1 1 5

225, 227

iva, 143-146
aman, 19, 47, 59, 85-9 1 , 93, 97,
98, 1 1 3, 1 14, 1 16, 163, 180

Nagarcuna, 1 37, 142, 143, 145,


240

Tantraclk, 1 37, 1 5 1 , 1 52, 159,

nalbant, 1 1 1 - 1 1 5 , 209

1 75 , 205, 239

Newton, 17, 188, 1 9 1 - 1 94 , 248,

Taoculuk, 8, 1 1 7, 1 18, 1 38, 1 4 1 ,

253-256, 264

1 59, 205, 2 1 7

nigredo, 162, 165, 167, 1 70, 1 75,


176, 249
Odin, 1 06, 1 1 1 - 1 1 3

Tiamat, 3 2 , 7 9 , 8 2 , 1 04

opus magnum, 162

gen, 43, 44, 229, 230

rs, 30, 3 1 , 63, 66, 78, 87, 89,

yeim, 122, 123, 125, 2 1 7, 238


Yeni Platonculuk, 188, 248, 249

95, 10 1 , 1 1 5

Yer Tanras, 21
Yeryz Ana, 27, 42, 44, 45, 49,
52, 54, 56, 6 1 , 1 54, 1 56, 1 6 1

palladion, 20
Paracelsus, 147, 168, 169, 1 8 1 ,
1 8 9 , 194, 2 1 2 , 2 14, 2 18, 246,

Yucatan Mayalar, 22

248, 25 1 , 256
Pessinus meteoriti, 20

yldrm, 2 1 , 3 1 , 99, 100, 105,


107, 108, 1 1 2

petra genitrix, 2 1 , 40, 45, 230

yldnmta, 2 1 , 3 1 , 107, 209, 223

Phrygia, 20
Platon, 2 1 , 1 94, 256

zincifre, 1 1 7 , 1 18 , 120, 1 28 - 1 3 0 ,

Plinius, 29, 48

217

prakrti, 139- 1 4 1 , 152


264

You might also like