You are on page 1of 96

TÜRK EDEBÝYATI TARÝHÝ

ÝÇÝNDEKÝLER:

1- Edebiyat ve Edebiyat Tarihi


2- Ýslâmiyetten Önce Türk Tarihi
3- Ýslâmiyetten Önce Türk Medeniyeti
4- Ýslâmiyetten Önce Türk Destaný
5- Ýslâmiyetten Önce Türk Edebiyatý
6- Karahanlýlar Çaðýnda Türk Edebiyatý
7- Selçüklüler Çaðýnda Türk Edebiyatý

1- EDEBÝYAT VE EDEBÝYAT TARÝHÝ

Güzel Sanatlar
Ýnsanlarýn alelâde duygulardan ve düþüncelerden baþka bir de bediî duygular ve
yüksek düþünceler vardýr. Güzel sanatlar dediðimiz bilgi þubeleri bu bediî duygu
lardan ve yüksek düþüncelerden doðar. Bediî duygu demek güzellikler ve iyilikler
karþýsýnda duyulan yahut güzellik ve iyilik yaratmak kabiliyetinde olan duygudu
r. Yüksek düþünce ve de günlük düþüncelerin üstüne iyiyi, doðruyu, güzeli yarata
cak olan düþüncedir. Yani bediî duygu ve yüksek düþünce demek olan insan duygusu
nun ve düþüncesinin yaratýcý tarafý demektir.
Ýþte bu bediî duygularla yüksek düþüncelerin söz ve yazý ile ifadesine heykeltýr
aþlýk ve mimarlýk deriz. Güzel sanatlar bu saydýðýmýz beþ bilgi þubesinden yani
edebiyat, musiki, resim, hekeltýraþlýk ve mimarlýktan ibarettir. Bununla beraber
diðer sanatlardan bazýlarýnýn da güzel sanata kaçan taraflarý vardýr. Mesela ma
rangozluk alelâde bir sanat olduðu halde marangozluðun ince ve ileri bir þekli o
lan oymacýlýk güzel sanatlardan sayýlabilir.
Edebiyat
Bediî duygu ve yüksek düþüncenin söz ve yazý ile ifadesine edebiyat denir. Bu t
arife göre edebiyat çerçevesine giren eserlerin pek az olmasý icap eder. Çünkü o
kuduðumuz pek çok þiir, hikaye ve romanýn bedi'i duygudan, yüksek düþünceden mah
rum olduðunu görüyoruz.Fakat buna raðmen böyle birçok eserler edebiyat çerçevesi
ne girer. Çünkü bir milletteki halkýn hepsi ayný seviyede deðildir.Türlü seviye
lerde ve türlü düþüncelere malik inan kümeleri vardýr. Bazý eserler yüksek düþün
celerin ve bediî duygularýn mahsülü olmamakla beraber bir sýnýf halk tarafýndan
sevilir, tutulur. Bu eser o sýnýf için iyi,güzel ve yüksektir. Bundan dolayý muh
telif seviyelere hitap eden eserleri edebiyat adý altýnda toplarýz. Fakat hiç þü
phesiz asýl edebi eserler yüksek kültürlü ve milli seciyesi kuvvetli insanlara h
itap eden edebiyattýr. Ötekilerine ise 'sýnýf edebiyatý' veya 'zümre edebiyatý'
demek daha doðrudur.
Edebiyat iki türlüdür: Sözlü edebiyat, yazýlý edebiyat. Bir millet geri bir hal
de iken, daha yazýsý yokken onun sözlü edebiyatý vardýr. Bu edebiyat babadan oðu
la, aðýzdan aðýza geçerek millet içinde yaþayan ve masallar,türküler,darbýmesell
erden ibaret olan bir edebiyattýr. Yazýlý edebiyat ise bir milletin yazýyý icat
veya kabulünden sonra meydana getirdiði ve taþlara, kaðýtlara yazdýðý bir edebiy
attýr. Bununla beraber yazýsý olan ilerlemiþ bir millette de bir yandan sözlü ed
ebiyat devam edebilir. Mesela Türkler ileri bir millet olduklarý, asýrlardan ber
i yazýlý bir edebiyata malik bulunduklarý halde bir yandan da sözlü bir edebiyat
larý vardýr. Darbýmeseller, maniler, türküler, masallar, fýkralar vesaire... Fak
at bu sözlü mahsulleri mütemadiyen yazýya geçirildiðinden ve içtimai hayatýn deð
iþmesi dolayýsýyla yeni mahsül vermekte gitgide daha kýsýr davrandýðýndan sözlü
edebiyat günden güne küçülüp daralmaktadýr.
Edebiyat tarihi
Edebiyat tarihi,tarihin bir koludur. Bir milletin edebi mahsullerini, yahut baþ
ka bir tarife duygu ve düþünce mahsullerini, tarih çerçevesi içinde,mütalea eder
. Her edebi eser ve her þair bir milletin ve bir tarih devrinin yetiþtirmesi old
uðu için edebiyat tarihini de tarih umumi gidiþi içinde görmek lazýmdýr.
Bir aðacýn yemiþ verme þartlarýný incelerken nasýl onun topraðýný da göz önünde
bulundurmak lazýmsa, edebi mahsullerin nasýl meydana geldiðini anlamak için de o
devrin tarihini bilmek icap eder. O halde Türk edebiyatý tarihi demek, Türkleri
n en eski çaðlardan günümüze kadar meydana getirdikleri duygu ve düþünce mahsull
erinin asýr asýr, o asrýn tarihi içinde mütealeasý demektir. Tabiîdir ki edebiya
t tarihini iyi anlamak için bütün medeniyet unsurlarýnýn da tarihini önceden bil
mek þarttýr. Böyle olmazsa edebi eserlerin doðuþundaki sebep ve neticeler iyi an
laþýlamaz. Edebiyat tarihi medeniyet tarihinden pek az farklýdýr. Türk tarihi üç
büyük çaða ayrýlýr:
1- Uzak doðu medeniyeti çerçevesinde (Ýslâmiyetten önceki) Türk tarihi;
2- Yakýn doðu medeniyeti çerçevesinde (Ýslâmi devirde) Türk tarihi;
3- Batý medeniyeti çerçevesinde Türk tarihi.
Birinci devir Türklerin Ýslâmiyeti kabulüne kadar yani onuncu milâdi asra kadar
sürer.
Ýkinci devir onuncu asýrdan Tanzimata kadar yani 1839'dan sonraki zamandýr.
Türk edebiyatý da üç devreye göre üç büyük karakter gösteren üç bölüme ayrýlýr.

2- ÝSLÂMÝYETTEN ÖNCE TÜRK TARÝHÝ

Anayurt

Türklerin anayurdu Orta Asyanýn batý bölümleridir.Tiyanþan yahut Tanrý daðlarý d


enilen sýradað Türkelinin belkemiðidir.Türkistan'a hayat veren büyük ýrklarýn ço
ðu buradan çýkar.Bugün Moðolsitan dediðimiz yer de eskiden Türk ülkesiydi.Türkel
inin batý sýnýrý Edil ýrmaðýdýr.Bu ülkenin iklimi umumiyetle sert olup büyük boz
kýrlarla doludur. Geniþ mesafeler arasýnda az insanlar otururdu.Bu iklim ve yayl
a -bozkýr hayatý Türklerin az konuþkan,ciddi,sert,kuvvetli ve cesur yapmýþtýr.Tü
rklerin tarihini öðrenirken anayurtta oturan Türklerle anayurt dýþýna çýkýp kala
balýk yabancýlarla karýþan ve yabancýlar üzerinde hâkim ve azlýk halinde kalan T
ürklerin tarihini ayýrmak lazýmdýr. Biz,tabii anayurtta kalan Türklerden bahsede
ceðiz. Anayurt Türklerinin tarihi aralýksýz bir tarih silsilesidir. Anayurt dýþý
Türklerin tarihi ise kesik parçalardýr.

Türk Irký

Türk ýrký tarihten önceki zamanlarda teþekkül ettiði için onu meydana getiren un
surlarý iyice bilmiyoruz. Yalnýz bu ýrk esas itibarile brakisefaldir. Bir kýsmý
sarýþýn-açýk renk gözlü,bir kýsým kara saçlý-koyu renk gözlü olmakla beraber yüz
ün biçimi bakýmýndan birbirlerine çok benzerler.Elmacýk kemikleri biraz çýkýk,gö
zler biraz çekiktir.Türk ýrký uzun veya orta boylu insanlardan mürekkeptir. Dill
eri göz önüne bulundurulmak þartýyla Moðollar ve Mançularla akrabadýrlar.Hatta M
acar,Fin Estonlardan mürekkep olan 'Ural' veya 'Fin-Oður' zümresi ile de akrabal
ýklarý muhtemeldir. Bu takdirde Türklerin mensup bulunduðu 'Altay' veya 'Turan'
zümresi ile Ural zümresinin yakýnlýðýný þöyle bir þema ile gösterebiliriz:

'Turan' adýný altý millete birden vererek ' Ural - Altay' yerine ' Turan' kelim
esini kullananlar da vardýr.

Sakalar

Tarihte bilinen en eski Türkler Sakalardýr. Bunlarýn varlýðý milattan önceki yed
inci asýrlardan baþlar. Hiç þüphesiz bunlardan daha önce de Türkler,yani Türkler
in atalarý olan boylar vardý. Fakat onlar hakkýndaki bilgimiz pek eksiktir ve ta
rihi sayýlamaz. Sakalar orta Tiyanþanda yaþýyorlardý. Bunlarýn daha batýsýnda,ya
ni Aral Gölü ve Hazar Denizi arasýnda da Sakalar büyük bir kolu sayýlan Mesagetl
er bulunuyordu. Sakalar,Ýranlýlarla durmaksýzýn çarpýþmýþlardýr. Bunlarýn bir ka
hraman milattan önce 624'te Ýranlýlar tarafýndan hile ile öldürülmüþtür. Ýran pa
diþahý Kirus milattan önce 545-539 yýllarýnda Sakalarla çarpýþarak Batý Türkista
nýn cenup bölümlerini zapetti. Sýrderyaya kadar ilerledi.Fakat Masagetlerin kadý
n hükümdari 'Tamiris' yahut ' Demurus' la yaptýðý savaþta yenilip öldü.

Milattan önce 330-327 arasýnda Makedonyalý Ýskender kumandasýndaki Yunanlýlar ba


tý Türkistan'a cenuptan saldýrdýlar. O zaman Türkistanýn nüfusu pek azdý. Bununl
a beraber Ýskender pek sert bir müdafaa karþýsýnda kaldýðýndan birçok þehirlerin
ahalisini kýlýçtan geçirdi. Ýskenderin bu kýyýcýlýðý karþýsýnda Türkistan halk
ýnýn çoðu doðuya, Çin sýnýrlarýna doðru kaçýþtýlar.

Kunlar

Bu kaçýþanlar Çin'in þimalinde yerleþerek ve daha önceleri de bulunanlarla karýþ


arak birkaç beðlik kurdular. Bu beðliklerden Kunlar ötekilerini ortadan kaldýrar
ark bütün Türk ýrkýný bir bayrak altýnda birleþtirdiler. Hakimiyetleri Koradan E
dile kadar uzanýyordu. Bunlardan tarihinde mühüm rol oynayan ve edebiyata da geç
en bi ünlü hükümdar vardýr ki adý ' Mete' veya ' Motun' dur. Onun babasý Tuman
Yabgu milattan önce 220'den beri Kunlarýn yabgusu yani hükümdarý idi. Mete veli
aht idi.Fakat Tumanýn baþka bir karýsý kendi oðlunu veliaht yapmak için plan kur
du:Tumaný kandýrarak Meteyi cenup komþularý Yüeçi Türklerine rehin göndertti. O
zamanýn hukukunca rehin barýþ için bir teminattý. Barýþý bozanýn rehini öldürüld
ü. Üvey anasý Meteyi rehin olarak yollattýktan sonra Tumaný yine kandýrarak Yüe
þçilere savaþ açtýrdý.Tabii Yüeþçiler de öldürmek için Meteyi aradýlar. Mete Yüe
þçilerin atlarýna binerek kendi yurduna kaçabildi. Buna sevinen babasý Meteye 10
.000 çadýr halký týmar verdi. Fakat babasýna ve üvey anasýna karþý korkunç bir k
in besleyen Mete onlardan öç almaktan baþka birþey düþünmüyordu. 10.000 çadýr ha
lkýndan 10.000 asker seçerek bunlarý görülmemiþ bir disiplinle yetiþtirmeye koyu
ldu.Verdiði buyruklara baþ eðmeyenin cezasý ölümdü. Askerlerine en deðerli malla
rý olan atlarýna ok atmalarýný emrettiði zaman bir takým bunu yapamadýlar. Bunla
r acýmaksýzýn öldürüldü. En sonra pek zalimane bir emir daha aldýlar. Mete sevgi
lisini niþangâh yapýp ok attý ve askerlerine de karýlarýna ok atmalarýný emretti
. Dehþet içinde kalýp buyruða baþ eðmeyenler idam olundu. Ýþte Mete bu kadar sad
ýk ve disiplinli bir ordu ile babasýnýn üzerine yürüyerek onu mahvetti. Üvey ana
sý ve üvey kardeþini,onlarýn sol taraflarýný da mahvederek yabgu oldu.(M.ö 209)
Türk tarihinin harikulâde bir þahsiyeti olan Mete dahili bir savaþ sonunda tahta
çýktýðý zaman doðu komþularý olan Tung - hular ( bugünkü Mançuryada oturuyorlar
dý) bundan istifade etmek istediler. Kurultayýn vermek istememesine raðmen Mete
atýný verdi. Tung - hular bu sefer Metenin karýsýný istediler. Savaþa bahane arý
yorlardý.Kurultay bu hareketi pek vicdansýzca görerek reddetmek istediler. Mete
þahsi sevgisinin milletini korkunç düþmanlarla savaþa sürükleyecek kadar fazla o
lmadýðýný söyleyerek reddetti. Karýsýný gönderdi. Tung -hular yeniden elçi gönd
ererek iki devlet arasýndaki çorak bir toprak parçasýný istediler. Burasý Kunlar
ýndý. Fakat çorak olduðu için oradan askerlerini çekmiþlerdi. Kurultay bu deðers
iz topraðý vermekte mahzur görmedi. Fakat Mete at ve karýsýný kendi þahsýna ait
olduðu için verdiðini,topraðýn ise kimsenin malý olmayýp devletin temeli olduðun
u söyledi. Vermek fikrinde olan beðleri idam ettirdi. Âni bir baskýnla Tung - hu
lar üzerine yürüyerek onlarý mahvetti. Bütün ülkelerini ele geçirdi. Bunlardan
sonra Çin'i yenip vergiye baðladý. Edile kadar yürüyerek oralardaki bütün Türk b
eðliklerini birleþtirdi. Sonra devletinde teþkilat yaptý. Decleti iki büyük parç
aya ayýrarak herbirine bir beðlerbeði koydu. Herbirini de tekrar 12 bölüma ayýrd
ý. Bu suretle devlet 24 parçaya ayrýlmýþ oluyordu. Her parçanýn baþýnda bir tüme
nbaþý bulunuyordu. Ordu 10,100,1000 kiþilik kýt'alardan mürekkepti. Bunlarýn baþ
ýnda onbaþý,yüzbaþý,binbaþýlar vardý. Mete bugünkü Türk ordusuna kadar devam ede
n bir askeri teþkilatý yapmýþtý. Mete Türk milletini yaratan insandýr. Savaþta e
nerji,dahilde disiplin, milli bir itaat ruhu ve devletçilik gibi vasýflar Türk m
illetine Mete'den kalan yadigârlardýr.

Kun devleti Mete'den sonra miladi 216'ya kadar devam etti. Demek ki ömrü 436 yýl
dýr. Bütün bu müddet zarfýnda hayatlarý Çin'le yapýlan mücadele ile geçmiþtir. F
akat edebiyat tarihini alâkadar eden bir ciheti olmadýðý için bunu zikretmiyoruz
.

Siyenpiler

Orta Asya hakimiyeti Kunlardan Siyenpilere geçti. Bunlarýn hakimiyeti 216- 394 a
rasýnda sürmüþ,ömürleri Çin'le çarpýþarak geçmiþtir. Edebiyat tarihi bakýmýndan
ehemmiyetleri olmadýðý için tarihlerini söylemiyoruz.
Aparlar

394 tarihinde hakimiyet Aparlara geçti. Bunlarýn meþhur hükümdarý Tolun,Orta Asy
a'nýn Meteden sonra ikinci büyük ýslahatçýsýdýr. O zamana kadar Orta Asya hikimd
arlarýnýn lakâbý olan yabguyu küçük görerek kaðan ünvanýný aldý. Bundan sonra ya
bgu ikinci derecede bir ünvan oldu. Bunlar da Koradan Avrupaya kadar olan sahay
a hakimdiler. Avrupalýlar bunlara Avar derler. Edebiyat tarihi bakýmýndan ehemmi
yetleri yoktur.

Gök Türkler

Edebiyat tarihi bakýmýndan gayet mühim olan Gök Türkler ilk önceleri Apar kaðanl
arýna tâbiydiler. Altayda demircilikle uðraþarak kaðanlarýna silah yapýyorlardý.
Apar kaðaný,kendisine karþý yapýlan bir isyaný bastýrmasýný, Gök Türklerin reis
i olan Bumuna emretti. Bumun isyaný muvaffakiyetle bastýrýldý ve mükâfat olarak
Apar kaðanýnýn kýzýný istedi. Kaðanýn, bu teklifi hakaretle reddetmesi üzerine s
ilâha sarýlan Bumun savaþta Aparlarý yendi. Kaðan intihar etti. Bu suretle 552 t
arihinde Gök Türkler hanedaný intihar etti. Bumun Kaðan ' Ýl Kaðan' lakâbýný ald
ý. Memleketin batý taraflarýnýn idaresini kardeþi Ýstemi Kaðan'a verdi. Bu suret
le tarihte ilk defa Türk adý çýkmýþ oldu. Gök Türk kelimesindeki gök yani mavi k
elimesi devletin büyüklüðünü göstermek için kullanýlmýþtýr. Renk isimleri Türkle
rde büyüklük,çokluk,þöhret göstermek için kullanýlýr. (kara cahil, kara keder, a
k soy, kýzýl cehennem gibi.)
Gök Türk devleti eski Türk devletlerinden daha iyi teþkilâtlý idi. Memleket esas
itibariyla doðu ve batý diye ikiye ayrýlmýþtý. Ýkisinde de bir kaðan bulunuyord
u. Hatta bazan devlette dört kaðanýn birden bulunduðu olurdu. Fakat biri büyük k
aðan sayýlýr,diðerleri üzerinde hakimiyet hakký olurdu. Doðu ve batý diye ikiye
ayrýlan devletin herbirinde kaðandan sonra en büyük rütbe olmak yabgu ve þadlar
bulunur,bunlar memleketin büyük birer bölümünü idare ederlerdi. Kaðanýn hükümdar
olmayan çocuklarý tigin lâkabýný taþýrdý. Yabgu ve þadlar çok defa tiginlerden
tayin olunurdu. Devletin yüksek rütbeli memurlarýna tarkan,buysuk, þadapýt denir
,bütün tarkanlar,buyruklar,þadapýtlar ve boy resileri beð ünvanýný taþýrdý. Ünva
nlar çok defa ýrsi idi. Teþkilat tamamýyla askeri idi. Kaðan ölünce yerine oðlu
yahut kardeþi veya amcasý geçerdi.

Gök Türklerin diðer büyük bir ehemmiyeti de bunlarýn kendileri hakkýnda ilk defa
eser býrakmýþ olmalarýdýr. Gök Türklerden önceki devirde atalarýmýz kendileri h
akkýnda hiçbir yazý ve vesika býrakmadýklarý için onlar hakkýndaki malûmatý mede
ni komþularýndan alýyoruz. Bumun Kaðandan sonra kaðan olan Ýstemi Kaðan zamanýnd
a devlet garbi Roma ve Ýran imparatorluklarý ile siyasi ve iktisadi münasebetler
e girdi. Fakat onlarýn sözlerini tutmamasý yüzünden her ikisiyle de harbolunarak
topraklar alýndý. 610 tarihine kadar az çok birliðini muhafaza ederek yaþayan ö
k Türk devleti bu tarihte doðu ve batý kaðanlarýnýn birbirini tanýmamasý yüzünde
n ikiye ayrýldý. Bundan istifade eden Çinliler 630 tarihinde doðu Gök Tükleri ye
nerek doðu hükümdarý Kara Kaðan birkaç yüz bin Türkle beraber esir edip Çin'e gö
türdüler ve Çinlileþtirmek için Çin'in ötesine berisine daðýttýlar. 659'da da ba
tý kaðanlýðýný yýktýlar.
Esarette bulunan Gök Türkler birkaç defa isyan ettiler. Bilhassa 639'da Kür Þad'
ýn 40 kiþi ile Çin payitahtýnda yaptýðý ve Çin imparatorunu tevkif ederek ve Gök
Türk prenslerinden birini Türkistan'a götürerek Türk kaðanlýðýný diriltmek mak
sadýný güttüðü ihtilâl pek þanlý oldu. Fakat bastýrýldý. Nihayet 681'de Ýlteriþ
Kutluk Kaðanýn 17 kiþi ile daða çýkarak yaptýðý ihtilâl muvaffak olundu. Etrafta
n koþuþanlarla 70'e yakýn,biraz sonra 700'e çýkan ihtilâlciler istiklâllerini el
de etmeye muvaffak oldular. Böylelikle Gök Türk devleti dirildi.

Ýlteriþ Kutluk Kaðan 681- 693 yýllarý arasýnda kaðanlýk etmiþtir. Kendisinin aký
lda eþi, þerefle yoldaþý olan ' Bilge Tonyukuk' ilk daða çýkýþtan beri yanýnda b
ulunuyordu. Ve devletin hem baþ kumandaný,hem de baþ veziri idi. Bu iki gayretli
adam isyan etmiþ olan Dokuz Oðuzlarý,Kýrgýz,Kurýkan,Otuz Tatar, Kýtay ve Tatabý
larý yenip itaata aldýlar. Çinlileri yendiler. Gök Türkleri zengin ettiler. Bu d
evrede Gök Türklerin sayýsý pek azdý.

Kutluk Kaðan öldüðü zaman oðullarý sekiz ve yedi yaþýnda idiler. Onun için yerin
e kardeþi Kapaðan Kaðan geçti. (693-716). Bilge Tonyukuk yine devletin baþ vezir
i idi. Kapaðan Kaðan zamanýnda da birçok seferler yapýldý. Batý Türkleri de itaa
ta alýndý. Çinliler yenildi. Fakat Kapaðan Kaðan ihtiyarlýðýnda bazý yolsuzlukla
r yaptýðýndan kendisine karþý isyanlar oldu ve bir suikasta kurban gitti.

Oðlu Böðü Kaðan yerine geçtiyse de Kutluk Kaðanýn oðullarý Megren ve Kül Tigin b
unu tanýmadýlar. Ýsyan edip Bögüyü öldürdüler. Kutluk Kaðanýn büyük oðlu Megren,
' Bilge Kaðan' ünvanýyla tahta geçti. 720'de Çinliler Gök Türkleri ortadan kaldý
rmak için 300.000 kiþilik bir ordu ile savaþ açtýlar. Dokuz Oðu,Kýrgýz,Basmýl,Ký
tay gibi tâbi boylarý da isyana kýþkýrttýlar. Fakat Gök Türkler bu müþterek hare
keti karþýlayýp Çinlileri bozguna uðrattýlar. Çin,hediye adý altýnda ipek kumaþ
vergisi vermeye mecbur kaldý. Biraz sonra Bilge Tonyukuk öldü .( aþaðý yukarý 72
0 yýllarýnda)

Türk birliði için yýpranýrcasýna çalýþan kahraman Kül Tigin 731'de Dokuz Oðuzlar
la yapýlan bir harpta karargâhý korumak için öldü. Bilge Kaðan'da 734'te vezirle
rinden biri tarafýndan zehirlenerek öldü. Bu üç mühim þahsiyetin ölümünden sonra
Gök Türk devleti yavaþ yavaþ alçalmaya yüz tuttu. 742'te Dokuz Oðuz,Karluk ve B
asmýllar birleþerek devlete karþý isyan ettiler. 745'te Gök Türk hanedaný yýkýla
rak yerine Dokuz Oðuzlar hâkim oldular.

Dokuz Oðuz - On Uygurlar

'Dokuz Oðuz' dokuz boy demektir. Ok kelimesi boy mânâsýna gelirdi. Sonundaki 'z'
ile yapýlan çoðullar bugün de vardýr. Ýkiz,üçüz gibi... Eski Türklerde siyasi z
ümrelerin adlarý ekseriya o birliði teþkil eden boylarýn sayýsýný gösterirdi. Do
kuz Oðuz,On Uygur,Sekiz Oðuz,Üç Kurýkan,Otuz Tatar gibi. Dokuz Oðuzlarla On Uygu
rlar da sekizinci asýrda Moðolistan'ýn þimalinde yaþýyorlar ve birlikte hareket
ediyorlardý. Gök Türklerin kitabelerinde bunlara Dokuz Oðuz ve bazan yalnýzca Oð
uz dendiði halde, Monyunçur Kaðan kitabesinde Dokuz Oðuz- On Uygur denilmektedir
. 840'tan sonra ise Dokuz Oðuz adý büsbütün kaybolarak yalnýz Uygur adý kalmakta
dýr.

Bunlarýn ikinci kaðanlarý olan Moyunçur Kaðan (745-759) en ünlüleri olup fütuhat
ý ile meþhurdur. Kendi adýna Orhun yazýsý ile bir âbide diktirmiþtir.Kendisinden
sonra tahta geçen oðlu Bögü Kaðan,yahut resmi ünvaný ile 'Alp Külüg Bilge Kaða
n' (759-780) ise 763 tarihinde manihaizmi devlet dini olarak kabul etmekle ün sa
lmýþ bir kapandýr. Moyunçur Kaðan zamanýnda Dokuz Oðuz -Uygurlarýn çoðu manihais
t olduðu halde kaðan þamanî idi. Bu devletin dayandýðý unsur olan Dokuz Oðuz - O
n Uygurlar arasýnda en medeni olanlarý Uygurlardýr. Uygurlarýn bir kýsmý,bugün Þ
arki Türkistan dediðimiz ülkede,sekizince asýrdan birkaç asýr önce medeni hayata
geçmiþlerdi.

Bunlarýn hakimiyeti 840 yýlýna kadar büyük imparatorluk halinde devam ettikten s
onra sarsýldý. 840'taki büyük kýtlýk ülkede isyanlar doðurdu. Þimalde yaþayan Ký
rgýzlarýn isyani pek yaman oldu. Bunlar Dokuz Oðuz - On Uygurlarý tamamýyla yend
iler. Bu kýrgýn birkaç yýl sürdü. Uygurlar ikiye ayrýlarak cenuba doðru göçtüler
. Cenubi þarkiye göçenler açlýkla,cenuptan Çinlilerin,þimalden Kýrgýzlarýn saldý
rmasý ile mahvoldular. Cenubi garbiye kaçanlar zaten kendilerine tâbi olan Þarki
Türkistan ülkesine gelerek evvelce burada olan þehirlere yerleþtiler.Kendilerin
e de yeni þehirler yaptýlar. Bu þehirler kale ile korunan müstahkem þehirlerdi.
Merkezleri Kocu þehri idi ki bugün Kara Hoca adýný taþýr. Beþ balýk,Can balýk,Ye
ni balýk,Sülmi gibi þehirleri de Uygurlar yaptýlar. (Balýk eski Türkçede þehir d
emektir) Bu bölgeye yerleþtikten sonra artýk Dokuz Oðuz adý silinip yalnýz Uygur
adý kaldý.

Devlet böylece küçüldükten sonra Uygurlar kahramanlýklarýný muhafaza etmekle ber


aber çok medeni bir hayat yaþamaya baþladýlar. Aralarýnda budizm,manihaizm ve bi
raz da micadelesi barýþ içinde oluyor,her din kendisini propaganda ile ileri sür
mek istediðinden dini eserler yazýlýyor,dini eserler yanýnda lâdinî eserler de m
eydana geliyordu.

Uygur devleti 940 yýllarýnda Karahanlýlar devleti kuruluncaya,yahut bir ihtimale


göre zaten batý Gök Türklerinin en güçlü boyu olan Türgiþlerin devamý olmak üze
re mevcut olan Karahanlý devleti geniþlemeye baþlayýncaya kadar devam etti. Bu t
arihten sonra ise Karahanlýlar batýdan yaptýklarý sýkýþtýrma ile küçülüp daha do
ðuya çekilen Uygurlar on dördüncü asra kadar küçük bir beðlik halinde devam etti
ler. Sonra Çingiz Han imparatorluðu içinde siyasi varlýklarý sona erdi. Bunlarýn
artýklarý olan Sarý Uygurlarla Kara Uygurlar bugün hâlâ yaþýyorlar. Kara Uygur
lar þimdi Moðollaþmýþ olup Moðolca konuþurlar. Sarý Uygurlar Türklüklerini ve es
ki âdetlerini saklýyorlar.Kendilerine ' Sarý Yoður' diyorlar.Budisttirler.

3- ÝSLÂMÝYETTEN ÖNCE TÜRK MEDENÝYETÝ

Din

Sakalar zamanýnda Türklerin nasýl bir dine baðlandýklarýný bilmiyoruz. Fakat bu,
hiç þüphesiz bir tabiat dini idi. Yani gök,yer,ateþ vesaire gibi tabiat kuvvetle
rinden birine veya birkaçýna tapýyorlardý. Kunlarýn dini hakkýnda ise pek az da
olsa bilgimiz vardýr. Bu bilgiye göre Kunlar yýlda bir defa gök ve yer Tanrýlarý
na ve atalarýnýn ruhuna kurban keserlerdi. Demek ki Türk dini o zaman iki tanrýl
ý bir dindi. Gökte ve yerde iki tanrý tanýyan bu din Gök Türkler çaðýna kadar ge
lmiþti. Gök Türklerde fazla olarak ' yer sub' ( yer su) da Tanrý olarak tanýtýlm
aktadýr.Fakat Gök Türklerde 'Tengri' yani sema bütün dünyayý ve beþeriyeti yara
tan bir Tanrý deðil,bir Türk Tanrýsýdýr. Yine Gök Türklerde 'Umay' adýnda bir k
adýn Tanrý tanýlýyor ki bu da iyilik ve acýma Tanrýsý idi. Ýþte Türklerin bu mil
li dinine þamanizm diyoruz.

Dokuz Oðuz - Uygurlar zamanýnda ise millet yavaþ yavaþ þamanizmi býrakýp manihai
zme girmeye baþladý. Daha sonra,840'tan sonra ise budizm ve hýristiyanlýðýn bir
mezhebi olan nasturîlik de Uygurlar arasýnda yayýldý.

Budizm Hindistan'da 'Buda'nýn kurduðu bir dindir. Buda,millattan önce 477'de ölm
üþtü. Budanýn dinine göre bu dünyada duyduðumuz sevinç, keder gibi þeyler bizim
duygularýmýzýn ve düþüncelerimizin yanýlmasýndan doðan kuruntulardýr. Bu dünyada
herþey gelip geçicidir. Ýstikrar yoktur. Fakat buna mukabil bir de ebedi âlem v
ardýr ki ona Nirvanna derler. Orada ebedi bir deðiþmezlik vardýr. Nirvanna âlemi
bütün mahlûkatlarýn nereden gelip nereye gittiðini bilen 'benlik' lerden ibaret
tir. Bu benlikler insanlara hulûl ederler. Ýnsan irade ile nefsini terbiye eder,
ergin ve olgun bir insan olursa o benlik onu öldikten sonra Nirvannaya ulaþtýrýr
. Aksi takdirde bu benlik yüz binlerce yýl içinde daha birçok insan veya hayvanl
ara hulûl ederek ýzdýrap içinde yuvarlanýp gidecektir. Budanýn dininde bizim anl
adýðýmýz mânâda bir Tanrý yoktur. Buda dünyanýn baþlangýcý ve sonu hakkýnda da
bir þey söylemiyor.
Buda yalnýz irdeyi kuvvetlendirecek talimat vermiþtir. Buda dinine göre aþk ile
nefret,þefkatle zulüm ayný derecede kötü þeylerdir. Doðru ve mutedil olmak,kendi
ni yüksek görmemek,lüzumsuz yere söz süylememek budizmin esaslarýdýr. Budizmde i
badet de yoktur.Ýhtimal ki bu sadeliði Türkler arasýnda yayýlmasýna sebep olmuþt
ur.

Manihaizm ise Babilli Mani (214 - 277) tarafýndan ortaya konmuþtur. Mazdeizm yan
i Zerdüþt dini ile hýristiyanlýðýn karýþmasýndan doðmuþ bir dindir. Hýristiyanlý
ðýn tesirinde kalmýþ olmasýna raðmen iki Tanrýlý bir dindir. Asýl Tanrý iyiliði
ve ýþýðý temsil eder. Bunun yanýnda 12 tane yardýmcý Tanrý vardýr ki aþk,iman,d
oðruluk,zekâ,bilgi,anlayýþ,sýr saklama gibi faziletleri temsil ederler. Fenalýk
tarafýnýn Tanrýsý da ' Hümâme ' dir. Kadýndýr. Bunun da yanýnda 12 tane yardýmcý
Tanrý vardýr.

Manihaizme göre hayvan eti yemek,þarap içmek haramdýr. Ýyilikle kötülük daimî bi
r savaþ halindedir. Fakat günün birinde iyilik tarafý galip gelecek, o gün kýyam
et kopacaktýr. Ruhlar ebedi olduðu için kýyamette fenalar Cehennemde ceza görece
klerdir.

Mani þair ve ressam olduðu için dinini yaymakta bu iki þeyden istifade etmiþtir.
Devlet

Türklerde devlet pek eskiden beri teþekkül etmiþti. Sakalar çaðýnda Türklerin de
vlet kurduðunu bilmiyorsak da Kunlarýn baþlangýcýndan beri Türklerde devlet vard
ý. Türk devletleri aristokratk idiler. Devlet reisi Kunlar ve Siyenpiler devrind
e yabgu derlerdi. Aparlar,Gök Türkler,Dokuz Oðuz - Uygurlar devrinde kaðan denil
meðe baþlandý. 'Hakan' ve 'han' kelimeleri 'kaðan'ýn sonradan aldýðý þekillerdir
. Devlet reisine kaðan denilmeye baþlayýnca yabguluk ikinci derecede bir rütbe v
e ünvan oldu. Devlet reisi öldüðü zaman yerine oðlu,kardeþi,yahut amcasý geçerdi
. Kimin geçeceðine ekseriyetle kurultay seçer,bazan da prenslerden birisi kendi
gücü ile hükümdarlýðý alýrdý. Kunlar ve Gök Türkler devrinde devlet çok büyük ol
duðundan doðuda ve batýda olmak üzere iki bölüme ayrýlmýþtý. Bu ayrýlýk bazab kö
kleþir,iki düþman devlet olurdu. Gök Türklerin bazý çaðlarýnda doðudakilerle bat
ýdakiler düþman olarak çarpýþmýþlardýr. Bununla beraber çok defa biri ötekini me
tbu tanýrdý.

Devlet ademi merkeziyetle idare olunurdu. Yani Türk birliðine dahil olan muhteli
f boylar kendi reisleri tarafýndan idare olunurdu. Bazý boylara,hükümdar kendi a
ilesinden prenslere reis olarak seçerdi. Umumiyetle bu boylarý merkeze baðlayan
þey muayyen zamanda vergi vermek,savaþta asker göndermekten ibaretti. Baþka bütü
n iþlerde serbesttiler. Hâttâ devleti teþkil eden boylarýn bazan birbirleriyle ç
arpýþmasý bile devlet fikrine aykýrý deðildi. Kunlardan itibaren Türk hükümdarla
rýnýn komþu ülkelere,bilhassa Çin'e muntazaman elçi gönderdikleri tarihçe malûm
dur. Gök Türkler devrinde Ýranlýlar ve Bizanslýlar ile de siyasi münasebetleri o
lmuþtur.

Aile

Türk ailesi Kunlar devrinden beri babanýn hâkimiyeti altýnda ana ve çcouklardan
mürekkep bir ailedir. Araplarda,Ýranlýlarda,Yunanlýlarda,Romalýlarda olduðu gibi
kadýn aþaðý veya esir sayýlmazdý. Kadýn muhteremdi. Kapalý deðildi. Fakat bilha
ssa yukarý tabaka ahalide birden fazla kadýn alma âdeti ve hakký vardý. Evlenmel
erde iki tarafýn birbiriyle denk seviyede olmasý þarttý. Aðabeyleri ölenler yeng
eleriyle evlendirlerdi. Bu bilhassa hükümdarlar arasýnda böyle idi. Bu âdet Anad
oluda bugün bile vardýr. Evlenme çaðýna gelen çocuk evlenince baba ocaðýndan ayr
ýlýp baþka bir aile kurardý. Türklerde aile bu kadar eski ve muntazam olmakla be
raber devlet fikri aile fikrinden üstündü.

Yaþayýþ, ahlâk ve âdetler

Türklerin büyük kalabalýðý göçebe idi. Hayvanlarýn eti,sütü ve derisiyle geçindi


kleri için otlaklar ararlar,öteye beriye göçerlerdi. Bununla beraber Kunlarda ve
Gök Türklerde herkesin bir topraðý olurdu. Orayý ekerlerdi. Demek ki bunlarýn g
öçebeliði herhangi bir þekilde olmayýp muntazam kaidelere tâbi,muntazam zamanlar
da yapýlan ve muntazama yerler arasýnda olan bir göçebeliktir. Türklerin küçük b
ir bölümü ise þehirlerde otururlardý. Moðolistan ve bilhassa Maveraünnehirde þeh
irleri daha çoktu. Herhalde Ýskenderin istilâsýndan sonra Türklerde þehircilik h
ayatý daha fazla ileri gitmiþtir. Dokuz Oðuzlarýn 840 felâketinden sonra ise Tür
k milleti artýk þehirli millet haline girmiþtir.
Umumiyetle Türkler yüksek ahlâk sahibi insanlardý. Kunlarýn düþmanlarý olan Çin'
liler Kunlarda verilmiþ bir sözün tutulmamasýna imkân olmadýðýný kaydediyorlar.
Hýrsýzlýk eden on mislini verirdi. Evli bir kadýna sataþmanýn,savaþtan kaçmanýn,
büyük hýrsýzlýk yapmanýn cezasý ölümdü. Kunlar devrinde bir mahkûm hakkýnda en ç
ok on günde karar verilirdi.

Asker millet olduklarý için çocuklar milletin menfaatine uygun olarak yetiþtiri
lirlerdi. Kunlarda çocuklar küçükken koyunlara binerek biniciliði öðrenmeye baþ
larlar, pek usta biniciler olurlardý. Eli silâh tutan herkes askerdi. Savaþta öl
mek þeref,evde ölmek ayýptý. Kiþi çadýrda doðar, çayýrda ölürdü.

Türklerde erkeklerin saçlarý uzun olurdu. Galiba Sakalar devrinden beri Türkler
uzun saçlý millet olarak tanýnmýþtý. Kýsrak sütünden yapýlmýþ olan kýmýz milli i
çkileri idi. Pek besleyici bir içki idi.

Gök Türkler zamanýnda Türklerde balbal dikmek âdeti vardý. Bir kahramanýn,bilhas
sa kaðanlarýn mezarýna hayatta iken öldürdüðü veya yendiði en ünlü düþmanýn heyk
eli dikilirdi. Bu heykele balbal derlerdi..

4- ÝSLÂMÝYETTEN ÖNCE TÜRK DESTANI

Türk edebiyatý destanlarla baþlar. Destan,bir milletin eski zamanlarda baþýndan


geçen büyük hadiselerin halk dilinde edebir bir þekil almasýdýr. Bir milletin he
nüz yazýsý yokken yaptýðý büyük savaþlar,ün alan kahramanlar bütün milletçe taný
nýrdý. Sonra bunlar babadan oðula geçe geçe bir takým eklentiler daha alarak büy
ür. Ýçine þiir ve hayal unusrlaru da karýþýr. Birkaç nesil sonra artýk destan bü
tün milletin malý olmuþtur. Böylece teþekkül eden ve her asýr geçtikçe az çok de
ðiþikliklere uðrayan destan günün birinde,yazýnýn icat veya kabulünden sonra yaz
ýlýr ve deðiþimez bir hal alýrdý. Fakat uðradýðý bütün deðiþmelere raðmen teþekk
ül ettiði zamanýn umumi seciyesini taþýr.

Destanlar babadana oðula anlatýla anlatýla zaman geçtikçe bazan o milletin ilerk
i isteklerine,ülküsüne ait unsurlarla da süslenir. Böylelikle edebî deðeri yükse
len destan âdeta birçok nesillerin müþterek edebî mahsulü halini alýr.

Bir destan,teþekkül ettiði asýrdan ne kadar sonra kaðýda geçirilirse geçirilsin,


yine teþekkül ettiði asrýn mahsulü sayýlýr. Çünkü onun temeli,esas fikirleri,esa
s unsurlarý teþekkül ettiði asra aittir. Aradan geçen uzun asýrlar o destanýn me
vzuunda,dilinde büyük deðiþiklikler yapsa bile bunlar nihayet sathîdir.

Bir millet yazýyý kabul ettikten sonra bile bir takým destanlar yaratabilir. Çün
kü asýl halk yýðýný henüz okuyup yazmayý öðrenmemiþtir ve edebî zevklerini bilha
ssa destanlarla doyuracak seviyededir. Nitekim kurtuluþ savaþýna ait bir takým d
estanlar bile teþekkül etmeðe baþlamýþtýr.

Ýslâmiyetten önceki Türk destaný bugünkü bilgimize göre,birbirinin devamý olan a


ltý bölümden ibarettir. Bunlar Türk tarihinin gidiþine uygurn olarak þunlardýr:

1- Yaradýlýþ destaný
2- Saka destaný
3- Kun - Oðuz destaný
4 - Siyenpi destaný
5- GökTürk destaný
6- Uygur destaný

Yaratýlýþ Destaný

Yaratýlýþ destaný dünyanýn nasýl yaratýldýðýný,insan ýrklarýnýn nasýl meydana ge


ldiðini ve þeytanýn nasýl bir kötülük unsuru olduðunu,Türklerin düþüncesine göre
izah etmektedir. Destan þöyledir:

Daha hiçbir þey yokken 'Tanrý Kara Han' la 'su' vardý. Kara Handan baþka gören
,sudan baþka görünen yoktu. Kara Han yalnýzlýktan sýkýlýp ne yapayým diye düþünü
rken su dalgalandý. 'Ak Ana' çýktý. Kara Han'a 'yarat' diyip yine suya daldý.
Bunun üzerine Kara Han 'kiþi'yi yarattý. Kara Hanla kiþi ebedi suyun üstünde iki
kara kaz gibi uçuyorlardý. Fakat kiþi halinden memnun deðildi. Kara Handan daha
yüksekte uçmak istiyordu. Onun bu dileðini sezen Kara Han kiþiden uçmak kabiliy
etini aldý. Kiþi sonsuz suya yuvarlandý. Boðuluyordu. Yaptýðýna piþman olarak Ta
nrý Kara Handan baðýþlanmasýný diledi. Tanrý Kara Han kiþiye sudan yükselmesini
buyurdu. Denizden bir yýldýz yükseltti. Kiþi bunun üstüne oturarak batmaktan kur
tluacaktý. Kiþi artýk uçamayacaðý için Tanrý Kara Han dünyayý yaratmak istedi. S
uyun dibine dalarak toprak çýkarmasýný kiþiye buyurdu. Kötü düþünceden hâlâ vazg
eçmeyen kiþi denizin dibinden toprak çýkarýrken kendisi içinde gizli bir dünya y
aratmak istediðinden aðzýna biraz toprak sakladý. Kiþi avucundaki topraðý su yüz
üne serpince Tanrý Kara Han topraða 'büyü' diye buyruk verdi. Bu büyüyen toprak
dünya oldu. Fakat ayný zamanda kiþinin aðzýndaki toprakta büyümeye baþlayýp onu
boðacak hâle geldi. Tanrý Kara Han 'tükür' diye buyruk vermeseydi boðulup gidece
kti. Kara Han'ýn yarattýðý dünya dümdüzdü. Kiþi tükürünce aðzýndan çýkan toprakl
ar bu dümdüz dümyaya fýrlayarak üzerinde bataklýk, tepeler meydana getirdi. Buna
kýzan Tanrý Kara han bu itaatsiz kiþiye 'Erlig' (Þeytan) adýný verdi ve onu ke
ndi ýþýk âleminden kovdu. Bundan sonra yerden dokuz dallý bir aðaç bitirerek her
dalýn altýnda bir adam yarattý. Bunlar dokuz insan ýrkýnýn atalarý oldular. Erl
ig bu insanlarýn bu kadar güzel ve iyi olduklarýný görünce insanlarýn bu kadar g
üzel ve iyi olduklarýný görünce Kara Handan onlarý kendisine vermesini istedi. K
ara Han vermedi. Fakat Erlig onlarý kötülüðe sürükleyerek kendisine çekebiliyord
u. Kara Han insanlarýn bu akýlsýzlýðýna,Erliði kanmalarýna kýzarak onlarý kendi
baþlarýna býraktý. Erliði yer altýndaki karanlýklar dünyasýnýn üçüncü katýna kov
du. Kendisi için de on yedinci kat göðü yaratarak oraya yerleþti. Ýnsanlarý koru
mak için de meleklerden birini gönderdi. Erlið bu güzel göðü görince o da kendis
ine bir gök yaratmak için Kara Han'dan izin aldý. Kendi göðüne tebaasýný,yani ka
ndýrdýðý kötü ruhlarý yerleþtirdi. Erliðin tebaasý Kara Hanýnkilerden daha iyi y
aþadýklarý için Tanrý Kara Hanýn caný sýkýldý. Meleklerinden birini göndererek E
rliðin göðünü yýktýrdý. Bu gök yýkýlýp dünyaya düþünce yýkýntýlarýndan daðlar,bo
ðazlar,ormanlar meydana geldi. Kara Han,Erliði dünyanýn en derin katýna sürdü.
Bu güneþsiz, aysýz yýldýzsýz yerde dünyanýn sonuna deðin oturmasýný buyurdu. Tan
rý Kara Han on yedinci kat gökten kâinatý idare etmektedir. On altýncý kat gökte
'Bay Ölkün', Altýn daðda,altýndan bir tahtta oturur. Yedinci katta 'Gün Ana',al
týncý katta 'Ay Ata' oturmaktadýr.

Yaratýlýþ destaný bugün Altay Türklerinde yaþamaktadýr. Altay Türkleri,Türklerin


en geri kalan bölümüdür. Onlardaki bu destan,tabii,en eski þekideln deðiþmiþ bi
r halde bize gelmiþtir. Çünkü ancak on dokuzuncu asýrda tesbit olunmuþtur. Fakat
buna raðmen Türklerin orjinal düþüncelerini göstermek bakýmýndan çok deðerlidir
. Burada dikkate alýnacak noktalar þunlardýr:

1- Türklere göre kâinatý yaratan bir tek kuvvet vardýr. Kâinat sudan ve toprakt
an yapýlmýþtýr.
2- Kadýn hayatta mühüm unsurdur. Tanrý Kara Han'a yaratmak ilhamýný bir kadýn o
lan 'Ak Ana' verdiði gibi ikinci derecede iki Tanrý olan 'Gün' ve 'Ay' dan daha
üstün olan 'Gün' de kadýndýr.
3- Þeytan çok büyük kudretlere malik olmakla beraber esas itibari ile insandýr.
Hiç bir zaman Tanrý Kara Han'a denk kuvette deðildir.
4- Ýnsanlar bir ana babadan üremiþ deðildir. Dokuz ayrý ýrk vardýr ki atalarý a
yrý insanlardýr.

Saka Destaný

Sakalar en eski Türkler olduðu için bunlara ait destanlar,en eski Türk tarihinin
izlerini taþýmaktadýr. Saka destaný milâddan önceki 7 -4 'üncü asrýlarýn vukuat
ýna aittir ve iki parçadýr: 'Alp Er Tunga ' ve 'Þu' parçalarý.

Alp Er Tunga Destaný

Türklerin 'Alp Er Tunga' veya 'Buku Han' yahut 'Buka Han' dediði bir destan kahr
amanlarý vardýr. Fakat bu destanýn Türkler tarafýndan yazýlmýþ þekli daha ele ge
çmemiþtir. Kaþgarlý Mahmudun kitabýnda bazý manzum parçalar vardýr ama bunlar Al
p Er Tunga vukuatýna ait olmayýp onun hakkýnda yazýlmýþ sagu yani mersiyelerdir.
Fakat Alp Er Tunga destanýnýn Ýranlýlar tarafýndan tesbit edilen parçalarý elim
izdedir. Ýranlýlar bu Türk kahramanýna Afrâsiyâb derler. Acem þairi Firdevsi, Ýr
an'ýn destaný tarihi olan Þehnâme adlý büyük eserini yazarken Afrâsiyâb'tan çok
bahsetmiþtir. Afrâsiyâb'a ait parçalarý yazarken Firdevsi yalnýz Ýranlýlar arasý
ndaki rivayetleri deðil, Türkler arasýndaki rivayetleri de görmüþtür. Çünkü Fird
evsi,Türk padiþahý olan Gazneli Mahmudun sarayýnda ve bir Türk muhitinde bulunuy
ordur. Zaten Þehnâmede Türk kahramanlarýna ait isimlerden bir takýmýnýn halis Tü
rkçe olmasý da bunu isbat eder. Bunula beraber Alp Er Tungaya ait rivayetler, Tü
rklerle Acemler arasýnda,hiç þüphesiz,birbirinden farklý þekilde yaþýyordu. Hele
Türklere ait isimlerin çoðu Ýran rivayetlerinde acemleþtirilimiþti. Mesela Türk
rivayetlerindeki 'Alp Er Tunga' Acem rivayetlerinde Afrâsiyâb olduðu gibi,Alp E
r Tunganýn kýzýnýn adý 'Kaz' dýr. Acem rivayetlerindeki iki kýzýnýn adý ise 'Fer
engis' ve 'Menije' dir. Buna mukabil Ýran rivayetinde Alp Er Tunga oðullarýndan
birinin adý Kara Han,bir kahramanýn adý da Demürdür. Yani halis Türkçe isimlerdi
r. Asýrlarca birbiriyle çarpýþmýþ iki milletin destanlarýnýn da birbirine tesir
etmesi gayet tabiidir. Aþaðýda hülâsasýný verdiðimiz Alp Er Tunga destaný Þehnâm
eden alýnmýþtýr. Yalnýz Afrâsiyâb ve Agrîres isimleri yerine Türkçeleri olan Alp
Er Tunga ve Alp Arýz konmuþtur.

Ýran padiþahý 'Minûçehyr'in ölümünü haber alan Turan padiþahý Peþeng, Ýran aleyh
inde savaþ açmak için Türk ulularýný topladý: Ýranlýlarýn bize yaptýklarýný bili
yorsunuz. Türk'ün öç alma zamaný gelmiþtir dedi. Oðlu 'Alp Er Tunga'nýn içinde ö
ç duygularý kaynadý. Babasýna : 'Ben arslanlarla çarpýþabilecek kiþiyim, Ýrandan
öç almalýyým ' dedi. Boyu selvi gibi,göðsü ve kollarý gibi idi. Fil kadar güçlü
idi. Dili yýrtýcý kýlýç gibi.idi.

Savaþ hazýrlýklarý yapýlýrken Türk padiþahýnýn öteki oðlu 'Alp Arýz' saraya geli
p babasýna: 'Baba! Sen Türklerin en büyüðüsün.Mînûçehr öldü ama Ýran ordusunun b
üyük kahramanlarý var. Ýsyan etmeyelim. Edersek ülkemiz yýkýlýp gider' dedi. Peþ
eng, oðluna þöyle cevap verdi: 'Alp Er Tunga avda arslan,savaþta savaþ filidir.B
ahadýr bir timsahtýr. Atalarýnýn öcünü almadýr. Sen onunla birlikte ol. Ovalarda
otlar yeþerince ordunuzu 'Amul'a yürütün. Ýraný atlarýnýza çiðnetin. Sularý kan
a boyayýn...

Baharda Türk ordusu Alp Er Tunganýn buyruðunda Ýran üzerine yürüdü. Dehistan'a g
eldi. Ýki ordu karþýlaþtý. Türk kahramanlarýndan Barman Ýrnalýlara doðru ilerley
ip er diledi. Ýran kumandaný ordusuna baktý. Gençlerden kimse kýyýþamadý. Yalnýz
kumandanýn kardeþi Kubâd atýldý. Fakat yaþlýydý. Kardeþi ona dedi ki: 'Barman g
enç,arslan yürekli bir atlýdýr.Boynu güneþe kadar uzanmýþtýr. Sen yaþlýsýn.Kan,a
k saçlarýný kýzartýrsa yiðitlerimiz ürker'. Fakat Kubâd dinlemedi: 'Ýnsan av,ölü
m onun avcýsýdýr' diyerek savaþa çýktý. Barman ona: ' Baþýný bana veriyorsunuz.B
iraz daha bekleseydin daha iyiydi. Çünküz zaman zaten senin hayatýna kasdetmiþti
r.' dedi. Kubâd: 'Ben zaten dünyadan payýmý almýþ bulunuyorum'diye karþýlýk vere
rek atýný saldýrdý. Sabahtan akþama kadar uðraþtýlar. Sonun da Barman kargý ile
Kubâd'ý devirerek zaferle Alp Er Tunganýn yanýna döndü. Bunu görünce Ýran ordusu
ilerledi. Ýki ordu birbirine girdi. Cihanýn görmediði bir savaþ oldu. Alp Er Tu
nga üstün geldi. Ýranlýlar dikiþ tutturamayýp daðýldýlar. Ýran padiþahý iki oðlu
nu memlekete göndererek kadýnlarý Zâve yollattý.

Türk ve Ýran ordularý iki gün dinledikten sonra üçüncü gün Alp Er Tunga yeniden
saldýrdý. Ýran büyükleri ölü ve yaralý olarak savaþ alanýný doldurdular. Geceley
in Ýranlýlar bozuldu. Buna görünce iran padiþahý ve baþkumandaný Dehistan kalesi
ne sýðýndýlar. Alp Er Tunga kaleyi kuþattý. Ýran padiþahý kaleyi býrakýp giderke
n ardýna düþen Alp Er Tunga kaleyi kuþattý. Ýran padiþahý kaleyi býrakýp giderke
n ardýna düþen Alp Er Tunga onu tutsak etti.
Ýran'a tâbi Kâbil ülkesinin padiþahý olan 'Zâl' Ýranlýlarýn yardýmýna geldi. Büy
ük savaþlar yaparak Türk ordularýný bozdu. Bundan öfkelenen Alp Er Tunga,tutsak
bulunan Ýran padiþahýný kýlýçla öldürdü. Öteki tutsaklarý da öldürecekti. Fakat
kardeþi Alp Arýz onu vazgeçirdi. Tutsaklarý 'Sarý'ya göndererek hapsettirdi. Ken
disi de Dehistanda 'Rey'e gelerek Ýran tacýný giydi. Ýran ülkesinde padiþah oldu
. Fakat Sarýdaki tutsaklarýn kaçmasýna sebep olduðu için kardeþi Alp Arýzý öldür
dü.

Ýran tahtýna Zev geçtiði zaman iki ordu yine karþý karþýya gelip beþ ay vuruþtul
ar. Ortalýkta kýtlýk oldu. Sonunda insanlýk bitmesin diye barýþ yaptýlar. Ýranýn
þimal ülkeleri Turanýn oldu.

Fakat Zev ölünce Alp Er Tunga yine Ýran'a saldýrdý. Kardeþi Alp Arýzýn öldürdüðü
için babasý kendisine dargýndý. Fakat yeni Ýran padiþahý da ölüp Ýran tahtý yin
e boþ kalýnca Turan padiþahý Peþeng,oðlu Alp Er Tungaya yine haber yolladý. Ceyh
unu geçerek Ýran tahtýna oturmasýný bildirdi. Ýranlýlar Türk ordusunun geleceðin
i duyunca korkup Zâle baþvurdular.Zâl artýk kocadýðýný söyleyerek oðlu Rüstam'i
yolladý. Ýki ordunun öncüleri arasýndaki çarpýþmada Rüstem Türkleri yenerek Keyk
ubâdý Ýran tahtýna çýkardý. Asýl ordularýn çarpýþmasýnda ise Rüstem, Alp Er Tung
a ile karþý karþýya geldi. Alp Er Tungayý yenecekken Türk bahadýrlarý onu kurtar
dýlar. Rüstem bir hamlede 1160 Türk kahramanýný öldürdüðü için Türkler yenildile
r. Ceyhunu geçtiler. Alp Er Tunga babasýnýn yanýna döndü. Babasýný barýþa kandýr
dýlar. Barýþ yaptýlar.

Ýran tahtýna Keykâvus geçtikten sonra Araplar isyan ettiler. Fakat galip gelen K
eykâvus bir ziyafette sarhoþ edilerek baðlandý. Bu haber iran'ý karma karýþýk et
ti. Alp Er Tunga büyük bir orduyla Araplarýn üzerine atýlarak onlarý yendi. Türk
ordusu Ýran'a yayýlarak herkesi tutsak etmeye baþladý. Ýranlýlar yine Zâlden ya
rdým istediler. Zâl,Araplarda tutsak olan Keykâvusu kurtarýp onlarýn ordusuna ka
ttýktan sonra Türklere yöneldi. Kanlý bir savaþta Turanlýlarýn yarýsý öldü. Alp
Er Tunga yenilerek kaçtý.

Bir gün Ýranýn yedi ünlü pehlivaný Rüstem'e,Turan'a giderek Alp Er Tunganýn avla
ðýnda avlanmayý teklif ettiler. Sirahs civarýndaki bu avlaða gidip yedi gün kald
ýlar. Alp Er Tunga bunu duyunca ordusuyla geldi. Teke tek dövüþlerde Türk pehliv
anlarý Ýranlýlara üstün geldilerse de iþe Rüstem karýþýnca yedi pehlivan ile bir
likte Türk ordusunu daðýttý. Hâttâ az kalsýn Alp Er Tunga da tutsak oluyordu.

Keykâvus Ýranda eülenceler,aþk oyunlarý ile uðraþýrken Alp Er Tunga Türk atlýlar
ýyla ilerledi. Bu haber Keykâvus'a geldi. Oðlu Siyâvuþ ile Rüstemi Türklere karþ
ý yolladý. Türk öncülerini yenerek Belk kalesini aldýlar. Bu sýrada kötü bir rüy
a görüp bunu tabir ettiren Alp Er Tunga,beðlerin fikrini de alarak Ýranlýlarla b
arýþ yaptý. Onlara rehineler verdi. Buhara, Semerkand ve Çaç þehirlerini býrakýp
'Gang' þehrine çekildi. Fakat bu barýþý istemeyen Keykâvus,Rüstem'e ve Siyâvuþa
kýzýp kötü muamele ettiðinden Rüstem kendi ülkesine çekildi. Siyâvuþ da Alp Er
Tungaya sýðýndý. Türklerin payýtahtý alan Gang þehrine kadar büyük saygý görerek
geldi. Kendini çok severdi. Hâttâ Türk kahramanlarýndan 'Piran' ýn kýzý ile ve
biraz sonra da Alp Er Tunganýn büyük kýzý olan güzel 'Ferengis' ile evlendi. Pir
anýn kýzýndan bir oðlu oldu. Adýný Keyhüsrev koydular.

Bir müdet sonra,Siyâvuþu çekemeyenler Alp Er Tungaya aleyhinde sözler söyleyerek


aralarýný açtýlar. Siyâvuþ öldürüldü. Bunun üzerine Rüstem yine ortaya çýktý. Ý
lk çarpýþmada Alp Er Tunganýn oðlu 'Sarka' yý öldürdüler. Alp Er Tunga bunun öcü
nü almak için bizaat yürüdü. Fakat savaþý Ýranlýlar kazanarak onu Çin denizine k
adar kaçýrdýlar. Turanlýlarý nerde bulduysa öldürüp altý yýl Turanda kaldýktan s
onra çekilip yurduna geldi.

Alp Er Tunga Turanýn yakýldýðýný,Türklerin öldürüldüðünü görünce kan aðladý. Öç


almaya and içti. Ordu toplayarak Ýran'a girdi. Ekinleri yaktý. Ýran'a hâkim oldu
. Kýtlýk çýkarak Ýranlýlar yedi yýl açlýktan kýrýldýlar. Bunun önüne geçip Ýran'
ý kurtarmak için Keyhüsrev'i Turandan kaçýrdýlar. Keykâvus,torunu Keyhüsrev'e ta
htý býraktý. Keyhüsrev, Alp Er Tungadan öç almak için ordusunu hazýrladý. Fakat
bu ordu daha Alp Er Tunga ile karþýlaþmadan bozuldu. Keyhüsrev yine ordu yolladý
. Türklerden Bazur adýnda birisi büyü yaparak daðlara kar yaðdýrdý. Ýranlýlarýn
elleri tutmaz oldu. Böylelikle Ýran ordusunu doðradýlar. Ýranlýlar yine Rüstem'i
yolladýlar. Harikulâde savaþlardan sonra Rüstem Türk ordusunu bozup Türk ordusu
nda bulunan Çin hakanýný da tutsak etti.

Alp Er Tunga bu haberi alýnca pek üzüldü. Ulularý toplayýp danýþtý. Bunlar: ' Ne
yapalým! Çin,Saklap ordularý bozulduysa Turan ordusuna bir þey olmadý. Anamýz b
izi ölmek için doðurdu.' dediler. Alp Er Tunga hazýrlýða baþladý. Oðlu 'Þide' on
un maneviyatýný yükseltti. Bu savaþa Turan ordusun tarafýndan,Çin daðlarýnda otu
ran 'Pûlâdvend' adýnda bir cin de ordusuyla iþtirak etti. Ýran pehlivanlarýný ye
ndiyse de sonunda Rüstem'e yenildi. Bunun üzerine Turan ve Ýran ordularý çarpýþt
ý. Ýranlýlar kazandý. Alp Er Tunga kaçtý. Bundan sonra Keyhüsrev dünyanýn üçte i
kisine hâkim oldu. Bir gün sarayda þarap içerken Turan sýnýrýndan Ýranlýlar geli
p Turanlýlarýn kendilerine zarar verdiðini söylediler. Keyhüsrev bu iþi halletme
k için Ýran kahramanlarýndan 'Bijen' i gönderdi. Bijen sýnýrda ve Turan tarafýnd
aki bir ormanda,yanýndaki güzel kýzlarla eðlenen 'Menije' yi gördü. Menije,Alp E
r Tunganýn kýzýydý,birbirlerini sevdiler. Menije onu Turana,sarayýna götürdü. Al
p Er Tunga bunu duyunca çok öfkelendi. Bijeni kuyuya hapsetti. Kýzýnýda kovdu. Ý
ran padiþahý,genç kumandanýnýn gelmediðini görünce yine Rüstemin yolladý. Rüstem
tüccar kýlýðýnda Türk payitahtýna kadar gitti. Bijeni kurtardýðý gibi Alp Er Tu
nganýn da sarayýný basarak onu kaçýrdý. Menije'yi Ýran'a gönderdi. Alp Er Tunga
ise yeniden ordu yýðarak yürüdü. Ýran ordusunun arkasýnda 'Bîsütun' daðý vardý.
Yine Rüstemin sayesinde Ýranlýlar bu savaþý kazandýlar. Alp Er Tunga, Karluða ka
dar kaçtý. Beðlerine dedi ki: 'Ben dünyaya buyruðumu geçiriyorum. Mînûçehr zaman
ýnda bile Ýran Turan'a denk olamamýþtý. Fakat bugün Ýranlýlarý hayatýný sarayýmd
a bile tehdit ediyorlar. Ýyi bir öç almayý düþünüyorum. Bin kere bin bir Türk ve
Çin ordusuyla yürüyelim. ' Toplanmaya baþladýlar. Fakat bizzat Alp Er Tunganýn
iþtirak etmediði ilk savaþý Ýranlýlar kazandýlar. Ýran padiþahý asýl Alp Er Tung
ayý yok etmek istiyordu. Yeniden her yandan ordular toplayarak ilerledi. Alp Er
Tunga bin kere bin ordusunun üçte ikisini toplamýþtý: 'Beykend' þehrinde oturuyo
rdu. Karargahýnda pars derisinden çadirlar vardý. Kendisi altýnlý ve mücevherli
bir taht üzerinde idi.Karargahýn önünde birçok kahramanlarýn bayraklarý dikili i
di. Ýleriye gönderdiði ordunun bozulduðunu duyunca baþý döndü. Öç almadan dönmem
eye and içti. Oðlu 'Kara Han' a ordusunun yarýsýný vererek Buharaya gönderdi. Oð
ullarýndan Þide (ki asýl adý Peþeng idi),Cehen,Afrâsiyâb,Girdegir ve oðlu 'Ýlâ'
nýn oðlu Güheylâ bu orduda idiler. Çiðil,Taraz,Oðuz,Karluk ve Türkmenler çerisin
i teþkil ediyordu. Ýki ordu karþýlaþýnca ilk önce Ýran padiþahý Keyhüsrevle Alp
Er Tunganýn oðlu Þide teketek dövüþtüler. Þide öldü. Alp Er Tunga duyunca saçlar
ýný yoldu. Ertesi gün iki ordu akþama kadar savaþýp ayrýldýlar. Daha ertesi gün
yine çarpýþtýrýldý. Alp Er Tunga kükremiþ gibi saldýrýyordu. Ýranýn büyük pehliv
anlarýndan birkaçýný öldürdü. Keyhüsrevle Alp Er Tunga karþý karþýya geldiler. F
akat Turan pehlivanlarý onun Ýran padiþahýyla dövüþmesini istemeyerek atýnýn diz
gininden tutup geri götürdüler. O gece Alp Er Tunga ordusuyla alýp Ceyhunun ötes
ine geçti. Kara Han'ýn ordusuyla birleþip Buharaya geldi. Biraz dinlendiler. Son
ra payýtahtý olan Ganga geldi. Bu þehir cennet gibiydi. Topraðý mis,tuðlalarý al
týndý. Her yerden ordular çaðýrdý. Bu sýrada casuslarý Keyhüsrev Ceyhunu geçti d
iye bildirdiler. Keyhüsrev ilk önce Suðda geldi. Biary kalýp itaate aldý. Yine i
lerledi. Türkler Ýranlýlara su vermiyorlar,ordunun arkasýnda yalnýz kalmýþ Ýranl
ý bulurlarsa öldürüyorlardý. Keyhüsrev de önüne çýkan saray,kal,erkek,kadýn ne b
ulursa yok ediyordu. Ýki ordu 'Gülzariyun' ýrmaðý kýyýsýnda karþýlaþtýlar. Birbi
rine girdiler. Alp Er Tunganýn ordusundan Keyhüsrev'e korku gelmiþti. Ordunun a
rkasýna çekilip Tanrýya yalvardý. Derhal bir fýrtýna kopup tozlarý Turan ordusun
a doðru akmaya baþladý. Türkler bozuldular. Fakat Alp ErTunga kaçmak isteyenleri
öldürerek ordusunu durdurdu. Dönüp yine savaþtýlar. Gece çökünce iki ordu ayrýl
dý. Alp Er Tunga ertesi günü yine çarpýþacaktý. Fakat kendisine gelen bir haberc
i Kara Han'ýn ordusundan yalnýz Kara Han'ýn sað kaldýðýný bildirdi. Bunun üzerin
e aðýrlýklarý bile toplamadan hýzla ordusu ile çöle atýldý. Rüstem'i vurmak isti
yordu. Keyhüsrev bunu Rüsteme bildirdiði gibi kendisi de onun ardýna düþtü. Alp
Er Tunga,Ganga gelip Rüsteme baskýn yapmak istediyse de onun tetikte olduðunu gö
rerek vazgeçti. Þehre girdi. Bu kalabalýk þehrin kalesi o kadar yüksekti ki üstü
nden kartal bile uçamazdý. Ýçinde yiyecek boldu. Her köþesinde kaynaklar,havuzla
r vardý. Havuzlar bir ok atýmý boyunda ve eninde idi. Güzel bahçeleri,saraylarýy
la bir cennetti. Alp Er Tunga ordusuyla Ganga kapandý. Çin padiþahýna mektup yaz
ýp yardým diledi. Keyhüsrev de ordusuyla gelerek Rüstemle birleþti. Kalenin çev
resine hendek kazdýrdý. Odunlar yýðýp katranla ateþ verdiler. Duvarlar yýkýldý.
Þehire hücumla girdiler. Herkesi öldürdüler. Alp Er Tunga sarayýnýn altýndaki gi
zli yoldan 200 beði ile kaçarak kurtuldu. Çin padiþahýnýn yanýna gitti. Çin haka
ný büyük bir ordu hazýrlamýþtý. Bunu duyan Türkler her taraftan Alp Er Tunganýn
yanýna gidiyorlardý. Keyhüsrev Ganga bir kumandan býrakýp Alp Er Tunganýn üzerin
e yürüdü. Karþýlaþtýlar. Alp Er Tunga ona bir mektup yazarak insanlardan uzak ve
kendisinin beðeneceði bir yerde teke tek dövüþmeyi teklif etti. Keyhüsrev kabul
etmedi. O gün iki ordu akþama kadara çarpýþtý. Gece olunca Keyhüsrev ordusunun
önüne hendekler kazdýrdý. Bir kýsmý kuvvetlerini Türk ordusunun gerisine gönderd
i. Türkler gece baskýný yapýp hendeðe düþtüler. Aarkalarýndaki kuvvetlerde pusud
an çýktý. Türk ordusunu yendiler. Alp Er Tunga kalan çerisiyle çöle çekildi. Key
hüsrev Ganga döndü. Çin padiþahý da Keyhüsrevden korkarak ona elçi gönderdi. Key
hüsrev,Alp Er Tungayý bir daha yanýna almamak þartýyla onunla barýþtý. Alp Er Tu
nga bunu iþitince periþan bir halde çöle çekildi. Zere denizine geldi. Bu,ucu bu
caðý olmayan bir denizdi. Orada bir gemici vardý. 'Ey padiþah! Bu derin denizi g
eçemezsin. 78 yaþýmdayým. Bunu bir geminin geçtiðini görmedim.'dedi. Alp Er Tung
a, 'Tutsak olmaktansa ölmek yektir' diye cevap verdi. Bir gemi yüzdürttü. Binip
yelken açtýlar. ' Gangidiz' þehrine vardýlar. Alp Er Tunga orada 'geçmiþi düþünm
eyelim.Talih yine buna döner.' diyerek yatýp uyudu. Keyhüsrev, Alp Er Tunganýn s
uyu geçtiðini haber aldý. Hazýrlýklar yaparak bir takým ülkleri aldýktan sonra
Zere denizinin kýyýsýna geldi. Yedi ayda denizi geçtiler. Gangidizi aldýlar. Bul
duklarýný kestilere de Alp Er Tunga gizlice kaçtý. Keyhüsrev buradan Turanýn pay
ýtahtý olan Ganga geldi. Alp Er Tungayý coþturdu. Kimse bilmiyordu. Halbuki bu s
ýralarda o yiyeceksiz,içeceksiz dolaþýyordu. Kayalýk bir daðýn tepesindeki bir m
aðarayý kendine ev yapmýþtý. Bu maðarada insanlardan uzak yaþayan 'Hûm' adýnda b
iri vardý. Bir gün maðarada bir ses iþitti. Alp Er Tunga kendi kendine talkihine
yanýyordu. Bu sözlerin Türkçe almasýndan yabancýnýn kim olduðunu anlayana Hûm o
na hucüm ederek tutsak etti. Fakat o yine kaçarak suya atýldý. Keyhüsrev bu iþi
duydu. Hile ile Alp Er Tungayý sudan çýkararak öldürdüler.

Ýranlýlarýn görüüþüne göre yazýlmýþ olan ve Firdevsinin kaleminden büsbütün mübe


lagalý bir þekil alan bu destan,tabii Türklerin aleyhindedir. Böyle olduðu halde
birçok yerlerinde Türk kahramanlýðý itiraf olunmuþtur. Ýranlýlar çok defa harik
ulade bir þekilde galip gelmektedir.

Alp Er Tunganýn bir de tarihi þahisyeti vardýr. Uzun zaman Ýranlýlar en büyük d
üþmaný olarak kalan, hâttâ bir iki defa Ýraný zapederek sonunda ancak hile ile ö
ldürülen Alp Er Tunga, Sakalar tarihinde, millattan önce 624'te Ýranlýlar ataraf
ýndan hile ile öldürülen Saka kahramanýnýn destanda aldýðý þekilden baþka birþey
deðildir. Onun destandaki þahsiyetine daha sonraki çaðlarda,mesela Gök Türkler
çaðýnda yaþamýþ olan bir takým Türk kahramanlarýnýn hatýrýlarý da eklenmiþ olm
akla beraber esas sunsurlar Saka çaðýna aittir.

Þu destaný

Ýskenderin batý Türkistan'a geldiði zamana,yani milattan önce 330-327 yýllarýna


aittir. Destan þudur: Zülkarneyn (Ýskender) Semerkandý geçipte Türk ellerini alm
ak istediði zaman Türk padiþahý 'Þu' adýnda bir gençti. Bunun büyük bir ordusu v
ardý. Balasagun yanýndaki Þu kalesini yaptýran bu adamdýr. Þu kalesinde her gün
beðleri için 360 nöbet çalýnýrdý. O zaman bu padiþaha denildi ki: 'Zülkarneyn' y
aklaþtý. Bu adamla savaþalým mý ne yapalým? Bize ne buyurursunuz?... Halbuki 'Þu
' Hucend vadisinin kýyýsýna kumandanlarýndan 40 kiþi göndermiþti. Bunlar öncü ol
acak ve Ýskenderin geçtiðini haber verecekti. Bu gönderilen takým,Ýskenderin çer
isinden hiç kimse farkýna varmayarak geçmiþti. Bunun bir gümüþ havuzu vardý. Bu
havuzu seferberlikte bile taþýttýr,su ile doldurtarak içine kazlar,ördekler salý
verirdi. Kendisine 'ne yapalým? Savaþalým mý? ' diye sorulduðu zaman bunu soranl
ara þöyle dedi: ' Þu kazlara,ördeklere bakýn. Havuzda nasýl yüzüyorlar?' Onun bu
sözü üzerine halkýn yüreðine od düþtü. Sandýlar ki hükümdar savaþ için hazýrlan
mýþ olmadýðý gibi bir tarafa çekilmek için de hazýrlanmýþ deðildir. Derken Zülka
rneyn ýrmaðý geçti. Hükümdarýn gönderdiði öncüler geceleyin ona geldiler. Zülkar
neynin ýrmaðý geçtiðini söylediler. Bunun üzerine hükümdar geceleyin davul çaldý
rdý. Doðuya doðru yürüdü. Önce hazýrlýk olmayarak hükümdarýn yürümesinden halk a
rasýna bir ürküntü düþtü. Binecek bir hayvan bulanlar kendisini o hayvanýn üzeri
ne býraktý ve hükümdarla birlikte gitti. Herkes birbirinin hayvanýný almýþtý. Sa
bah olunca düz bir ovada ordu kuruldu. O zaman Türkistanda Taraz, Ýspicab, Balas
agun hepsi sonradan yapýldý. Ahali çadýr içinde yaþýyordu. Hükümdar ve ordu böyl
e gidince orada aileleriyle birlikte 22 kiþi kaldý. Bunlar geceleyin yüklerini y
ükletecek hayvan bulupta gidememiþlerdi. Oðuz boylarý bunlardan doðmuþtur. Bu 2
kiþi yayan olarak gitmek yahut bulunduklarý yerde kalmak için düþünüyorlardý. De
rken bunlara iki kiþi rasladý. Bu iki kiþi eþyalarýný sýrtlarýna yüklemiþler,ail
elerini de beraberce almýþlar,ordusunun izini tutarak gidiyorlardý. Halbuki yoru
lmuþlar,yük taþýmada terlemiþler ve bu sýrada bu 22 kiþiye raslamýþlardý. Bu iki
kiþi o adamlarla konuþup danýþtýlar, 22 kiþi þöyle dediler: 'Erler,þu herif (ya
ni Ýskender) gelip geçici bir adamdýr. Bir yerde duramaz. Nasýl olsa buradan geç
er gider. Bizde yurdumuzda kalýrýz'. Ve o o iki kiþiye Türkçe þunu dediler: ' Ka
l,aç'. Bunun mânâsý 'bekleyin,durun,eðlenin'dir. Sonra bunlarýn çocuklarýna 'Kal
aç' denildi. Ýþte 'Kalcý'larýn kökleri bunlardýr ki iki boydur. Derken Zülkarney
n geldi. O 22 kiþiyi gördü. Baktý ki bunlar saçlý insanlardýr. (uzun saçlý olaca
k) ve üzerlerinde Türk âlâmetleri var;bunlarý görünce kimseye sormadan bunlar 'T
ürk mânend' dedi ki mânâsý 'Türk'e benziyorlar' (1) demektir. Bu ad o adamlar iç
in bugüne kadar kaldý. Bu Türkmenler esasen 24 boydur. Fakat Kalaç boyu olan iki
boy bazý þeylerle bunlardan ayrýlmýþlardýr. Onun için bu iki boy bunlardan sayý
lmaz. Ýþte Türkmenlerin aslý budur. Hükümdara gelince o Çin tarafýna geçti. Zülk
arneyn de bunlarýn ardýna düþtü. Zülkarneyn Çin'e yaklaþtýðý,yani Uygur yakýnýnd
a bulunduðu zaman Türk hükümdarý bununla arpýþmak üzere bir kuvvet gönderdi. Bun
larýn hepsi gençti. Veziri hükümdara ' Sen Ýskendere karþý gençleri gönderdin. O
nlarla birlikte yaþlý ve savaþta denenmiþ birisininde bulunmasý gerektir.' dedi.
Hükümdar çok yaþlý mânâsýna gelen 'üge' dedi. Vezir 'evet' dedi ve yaþlý bir ad
am gönderdi. Ýskender de bir öncü kolu göndermiþti. Türk kolu Zülkarneynýn öncil
erine gece baskýný yaparak bozguna uðrattýlar. Türklerden biri Zülkarneynin çeri
lerinden birini kýlýçla beline kadar ikiye böldü. Ölü,beline altýn dolu bir keme
r baðlamýþtý. Kemer kýrýldý. Altýnlar kana bulaþýk döküldü. Ertesi gün Türk çeri
leri kanla bulaþýk altýnlarý gördüler. Birbirine 'altýn,kan' dediler. O civarda
bulunan büyük bir dað bu adla adlandýrýldý. Bugün oraya 'Altýn Han' deniliyor. S
onra Zülkarneyn,hükümdar ile barýþtý. Uygur þehirlerini Zülkarneyn yaptý. Bir mü
ddet oralarda kaldý. Zülkarneyn çekilince 'Þu' döndü. Balasaguna gelip þimdi Þu
denilen bu þehri yaptý. Oraya bir de týlsým koydurdu. Bugün leylekler o þehrin k
arþýsýna kadar gelir fakat þehri geçip gidemezler. Bu týlsýmýn tesiri bugüne kad
ar sürmektedir.

Bu destanda göze çarpan esaslar þunlardýr:

1- Ýskender Türkistan'a geldiði zaman Türklerin çoðu doðuya çekilmiþler,Türkmen


ler yani Oðuzlar kalmýþlardýr.
2- Ýskenerdin Türkistan'da sonuna kadar ilerleyememesi,mukavemet görmesinden do
layýdýr.
3- Türkistan'da büyük þehircilik hayatýný ilerleten iskender olmuþtur.

(1) Burada acemce bir cinas vardýr. 'Türk mânend' Türk'e benizyor demektir. Faka
t bu söz 'Türkmân end' þeklinde yaýzlýyorsa 'Türkmendirler' demek olur. Divânü L
ûgat it - Türk'te Ýskender acemce konuþuyor gösterilmektedir.

Kun - Oðuz destaný

Bugün Oðuz destanýnýn ,elimizde birbirinden farklý nushalarý vardýr. Bu fark, ha


lk arasýnda anlatýlmakta olan bu destanýn muhtelif zamanlarda ve yerlerde kaðýta
geçirilmiþ olmasýndan ileri geliyor. Türklerin Ýslâmiyeti kabulünden önceki Oðu
z destaný arasýnda bazý ayrýlýklar olmasý peki tabiidir. Çünkü Türkler müslüman
olduktan sonra bu destanda müslümanlýðýn hazmedemeyeceði bir takým noktalarý sil
mek mecburiyetinde kalmýþlardýr. Bundan baþka Oðuz'u bir müslüman gibi gösterere
k onu bir nevi evliya mertebesine çýkarmýþlardýr. Zamanla bir destanýnýn nasýl d
eðiþikliklere uðradýðýný göstermek için bu destanýn iki þeklini de buraya alacað
ýz.

Ýslâmiyetten önceki þekil

Bu þeklin baþ tarafýndan eksiklik vardýr. Fakat ne kadar eksik olduðunu bilmiyor
uz. Arkasý þöyle devam ediyor:

......Yine günlerden bir gün Ay Kaðanýn gözü parlayýp yavruladý. Erkek çocuk doð
urdu. Bu oðlanýn yüzünün rengi gök idi. Aðýzý ateþ kýzýl idi. Gözleri ala, saçla
rý kara idiler. Güzel perilerden daha güzeldi. Bu oðlan anasýnýn göðüsünden aðýz
ý içip bundan sonra bir daha içmedi. Çið et, aþ, þarap diledi. Dile gelmeye baþl
adý. Kýrk günden sonra büyüdü. Yürüdü. Oynadý. Ayaðý öküz ayaðý gibi,beli kurt b
eli gibi,omzu samur omuzu gibi,göðsü ayý göðsü gibi idi.

Gövdesinin bütünü tüptüylü idi. At sürüleri güdedururdu. Atlara binedururdu. Gey


ik,av avlayadururdu. Günlerden sonra,gecelerden sonra yiðit oldu. Bu çaðda bu ye
rde bir ulu orman vardý. Birçok çaylar,ýrmaklar vardý. Buraya gelen geyikler (dö
rt ayaklý av hayvanlarý) çok çok , burada uçan kuþlar çok çok idi. Bu orman için
de büyük bir canavar vardý. Atlarý,insanlarý yerdi. Büyük,yaman bir hayvandý. Za
hmet vererek halký basardý. Oðuz Kaðan birer, kahraman kiþi idi. Bu canavarý avl
amak diledi. Günlerden bir gün ava çýktý. Cýda ile,yay ve ok ile,kýlýç ile,kalka
n ile atlandý. Bir buðu (erkek geyik) aldý. Bu buðuyu söðüt çubuðu ile aðaca bað
ladý. Gitti. Bundan sonra ertesi gün oldu. Tan attýðý çaðda geldi. Gördü ki cana
var buðuyu almýþ. Yine o aðacýn dibinde durdu. Canavar gelip baþý ile baþýna vur
du. Onu öldürdü. Kýlýç ile baþýný kesti. Aldý,gitti. Yüne gelip gördü ki bir sun
gur canavarýn içini yemketedir. Yay ile,ok ile sunguru öldürdü. Baþýný kesti. On
dan sonra dedi ki : 'Buðuyu yedi. Ayýyý yedi. Cýdam öldürdü. Demir olduðu için c
anavarý sungur yedi.' dedi. Yay,okum öldürdü. 'Bakýr olduðu için' dedi. Gitti. Y
ine günlerden bir gün Oðuz Kapan bir yerde Tanrýya yalvarmakta idi. Karanlýk old
u. Gökten bir ýþýk düþtü. Güneþte,aydan daha parlaktý. Oðuz Kaðan yürüdü. Gördü
ki:' Bu ýþýðýn arasýnda býr kýz vardý. Onun baþýnda ateþli ,ýþýklý bir beni vard
ý. Altýn kazýk (Kutup yýldýzý) gibi idi. Bu kýz öyle güzeldi ki gülse Gök Tanrý
(mavi gök) gülüyor,aðlasa Gök Tanrý aðlýyorduç Oðuz Kaðan onu gördükte usu (aklý
) kalmadý. Gitti. Sevdi,aldý. Onun ile yattý. Dileðini aldý. Kýz gebe kaldý. Gün
lerden sonra,gecelerden sonra üç oðul doðurdu. Birincisine 'Gün'ad koydular. Ýki
ncisine 'Ay' adý koydular. Üçüncüsüne 'Yýldýz' ad koydular. Yine bir gün Oðuz Ka
ðan ava gitti. Bir göl arasýnda karþýdan bir aðaç gördü. Bu aðacýn kovuðunda bir
kýz gördü. Onun saçý ýrmak akýþý gibi,onun diþi inci gibi idi. Öyle güzeldi ki
yer yüzünün halký onu görse 'ay,ay,ah,ah,ölüyoruz' diyip sütten kýmýz oladururla
rdý. Oðuz Kaðan onu gördükte usu gitti. Yüreðine ateþ düþtü. Onu sevdi,aldý. Onu
n ile yattý. Dileðini aldý. Kýz gebe kaldý. Günlerden sonra,gecelerden sonra üç
oðul doðurdu. Birincisine 'Gök' ad koydular. Ýkincisine 'Dað' ad koydular. Üçünc
üsüne 'Deniz' ad koydular. Ondan sonra Oðuz kaðan büyük toy (ziyafet) verdi. Hal
ka yarlýk gönderip .........(1) yarlýgayýp konuþtular. Geldiler. Kýrk masa,kýrk
sýra yaptýrdý. Türlü aþlar,türlü þaraplar,tatlýlar,kýmýzlar yediler,içtiler. Toy
dan sonra Oðuz Kaðan beðlere,halka yarlýk verdi ve dedi ki:

Ben sizlere oldum kaðan;


Alalým yay ile kalkan.
Damga bize olsun buyan.
Gök kurt ise olsun uran (savaþ parolasý),
Demir cýdalar! Ol orman!
Avlakta yürüsün kulan (yabani eþek)
Hme de deniz,hem de muran (ýrmak)
Güneþ tuð ol,gök kurýkan (çadýr)
(1) Noktalarla gösterilen yerler aslýnda eksiktir.

Dedi. Yine ondan sonra Oðuz Kaðan dört yana yarlýk yolladý. Bildirgilik yazdý. E
lçilerine verip gönderdi. Ýþ bu bildirgilikte bildirmiþ idi ki: ' Ben Uygurlarýn
Kaðaný oluyorum ki yeryüzünün dört tarafýnýn Kaðaný olsam gerektir. Sizden itaa
t dilerim. Her kim benim aðzýma bakmazsa (buyruðumu dinlemezse) ceza çekip düþma
n tutarým. Hemen basýp astýrýp yok olsun deyip öyle de yaparým ' dedi. Yine bu ç
aðda sað yanda Altýn Kaðan dene bir kaðan vardý. Ýþ bu Altýn Kaðan Oðuz Kaðan'a
elçi tayin edip gönderdi. Pek çok altýn,gümüþ yolladý. Pek çok kýz,yakut taþý al
ýp,pek çok inciler gönderip Oðuz Kaðana saygý iler verdi. Ýtaat etti. Yahþý hedi
yelerle dostluk kýldý. Onunla dost oldu. Sol yanda Urum denen bir Kaðan vardý. Ý
þ bu Urum Kaðan, Oðuz Kaðanýn yarlýðýný dinlemezdi. Yanýna varmazdý. Ben bu sözü
tutmayacaðým deyip yarlýða bakmadý,Oðuz Kaðan kýzýp onun üstüne atla yürümek di
ledi. Çeri ile atlanýp tuðlarýný tutup gitti. Kýrk günden sonra Muz Tað (Buz Dað
) denen daðýn ayaðýna geldi. Çadýrýný kurdurdu. Rahat olup uyuyakaldý. Tan attýk
tan sonra Oðuz Kaðanýn çadýrýna güneþ gibi bir ýþýk girdi. O ýþýktan gök tüylü,g
ök yeleli büyük bir erkek kurt çýktý. O kurt Oðuz Kaðana söz söyleyip durdu ve d
edi ki: 'Ey,ey Oðuz!Urum üstüne atlaný oluyorsun. Ey,ey Oðuz' Önünde ben yürüyec
eðim' dedi. Yine ondan sonra Oðuz Kaðan çadýrý dürdürdü. Gitti, gördü ki: Çerini
n önlerindeki gök yeleli bu büyük erkek kurt yürümektedir. O kurtun ardýna düþüp
yürümekte idiler. Bir nice günlerden sonra gök tüylü,gök yeleli bu büyük erkek
kurt durdu. Oðuz dahi çeri ile durup durdu. Burada Ýtil Müren denen bir deniz va
rdý. Ýtil Mürenün kýyýsýnda bir kara daðýn önünde savaþ tutuldu. Ok ile, cýda il
e ,kýlýç ile vuruþtular. Çerilerin arasýnda savaþ pek çok,halkýn gönlünde kaygu
pek çok oldu. Tutuþma,vuruþma öyle yaman oldu ki iti Mürenin suyu kýpkýzýl damar
gibi oldu. Oðuz Kaðan üstün geldi. Urum Kaðan kaçtý. Oðuz Kaðan,Urum Kaðanýn ka
ðanlýðýný aldý. Halkýný aldý. Ordusuna çok büyük ölü (cansýz) mal,pek çok diri m
al ganimet düþtü. Urum Kaðanýn bir karýndaþý vardý. Uruz beð denirdi. O Uruz beð
oðlunu dað baþýnda, derin ýrmak arasýnda güzel,sarp bir þehre yolladý ve dedi k
i : 'Þeheri korumak gerektir. Sen de vuruþlardan sonra þehri bize saklayýp gel'
dedi. Oðuz Kaðan o þehre doðru atlandý. Uruz beðin oðlu ona çok altýn,gümüþ gönd
erdi ve dedi ki : ' Ey benim kaðanýmsýn' Bana babam bu þehri vermiþtir' ve dedi
ki: ' Þehri korumak gerektir. Sen de vuruþlardan sonra þehri bana saklayýp gel,d
edi Babam sana kýzdý ve benim suçum olur mu? Senden yarlýk,buyruk alýyorum. Bizi
m kutumuz senin kutun olmuþ,bizim uruðumuz (tohumumuz) olmuþtýr. Tanrý sana yer
verip buyurmuþtur. Ben sana baþýmý ve kutumu veriyorum.' Vergi verip dostluktan
çýkmam.' dedi. Oðuz Kaðan yüðüdün sözünü yahþý gördü. Sevindi güldü ve dedi ki:
'Bana çok altýn yolaldýn. Þehri iyi sakla' dedi. Onun için onu aklap ad koydu. D
ostluk kýldý. Yine çeri ile Oðuz Kaðan Ýtil dene ýrmaða geldi. Ýtil denen büyük
bir ýrmaktýr. Oðuz Kaðan onu gördüve dedi ki : 'Ýtilin suyundan nasýl geçeceðiz'
dedi. Orduda bir iyi beð vardý. Onun adý Uluð Ordu Beð idi. Uslý (akýllý) .... B
ir erdi. Gördü ki bu yerde pek çok dallar,pek çok aðaçlar var. O aðaçlarý kesti.
Aðaçlar yattý,geçti,Oðuz Kaðan sevindi,güldü ve dedi ki: 'Ey ey,sen burada beð
ol. Sana Kýpçak densin. Beð ol'dedi. Tan attýkta Oðuz Kaðan bir aygýra binerdi.
O aygýrý pek çok severdi. Yolda aygýr gözden yitip gitti. Burada ulu bir dað var
dý. Een üstte don ve buz vardýr. Onun baþý soðuktan apaktýr. Onun için adý Buz D
aðdýr. Oðuz Kaðanýn atý Buz Daðýn içinde kaçýp gitti. Oðuz Kaðan bundan çok eziy
et ve sýkýntý çekti. Orduda bir büyük kahramana beð vardý. Hiç birþeyden korkmaz
dý. Yürümeye,soðuya dayanýklý bir erdi. Ýþte o beð daðlara girdi,yürüdü. Dokuz g
ünden sonra Oðuz Kaðan'a aygýrý getirdi. Buz daðlarda çok soðuk olduðundan o beð
karla sarýnmýþtý. Apak idi. Oðuz Kaðan sevinçle güldü. Dedi ki:' Ey,sen burada
beðlere baþ ol,Karluk sana ebedi yen ad olsun' dedi. Çok mücevher baðýþladý. Ýle
ri gitti. Yine yolda büyük bir ev gördü. Bu evin damý altýndan idi. Pencereleri
dahi gümüþten,çatýlarý demirden idiler. Kapalý idi. Açgýç (anahtar) yoktu. Çerid
e bir iyi,becerikli er vardý. Onun adý Tümürtü Kaðul idi. Ona yarlýk kýldý ki: '
Sen burada kal,aç! Kalýp açtýktan sonra orduya gel' dedi. Bundan dolayý ona Kal
aç ad koydu. Ýleri gitti. Yine bir gün gök tüylü,gök yeleli erkek kurt yürümeyip
durdu. Oðuz Kaðan dahi durdu. Çadýr kurdu. Tarlasýz bir yazý (Ova) yer idi. Bur
aya Çürçet derlerdi. Büyük bir yurt ve halk idi. At sürüleri çok;öküz,buzaðýlarý
çok;altýn,gümüþleri çok;mücevherleri çok idiler. Burada Çürçet Kaðaný,halký Oð
uz Kaðana karþý geldiler. Vuruþ,dokuþ baþladý. Oklarla,kýlýçlarla vuruþtular. Oð
uz Kaðan üstün geldi. Çürçet kaðaný bastý. Öldürdü. Baþýný kesti. Çürçet halkýný
kendi aðzýna bakýndýrdý. (kendine tâbi etti). Vuruþtan sonra Oðuz Kaðanýn çeris
ine,nökerlerine,halkýna o kadar büyük mal düþtü ki yüklemekle,getirmekte at,katý
r,öküz azlýk oldu. Burada Oðuz Kaðanýn çerisinde uslu (akýllý),iyi bir becerikli
kiþi vardý. Onun adý Barmaklýð Çosun Billið idi. Bu becerikli,bir kaðný yaptý.
Kaðný üstüne mallarý koydu. Kaðnýnýn baþýna hayvanlarý koydu. Çektiler,gittiler.
Nökerlerin halkýn hepsi bunu gördüler. Þaþtýlar. Kaðnýlar dahi yaptýlar. Bunlar
yürümekte iken kanga kanga diye ses veredurdururlardý. Güldü ve dedi ki : ' Kan
ga kanga ile cansýzý canlý yürütsün.Kangaluk (kanklý) sana ad olacak. Bunu kanga
belli etsin' dedi,gitti. Ondan sonra yine bu gök tüylü,gök yeleli erkek kurt il
e Sýndu (Sind?) Tangut ve Þagam )Sam?) tarafýndan atlanýp gitti. Çok vuruþtan,ço
k dokuþtan sonra oralarý aldý. Kendi yurduna ekledi. Yendi. Bastý. Yine dýþarý k
almasýn,belli olsun ki cenup tarafýnda Barkan denen bir yer vardýr. Ulu varlýklý
bir yurttur. Çok sýcak bir yerdir. Buranýn çok geyikleri (dört ayaklý av hayvan
larý) çok kuþlarý vardýr. Altýný çok,gümüþü çok,mücevherleri çoktur. Halkýnýn yü
zü kapkaradýr. Ýþte bu yerin kaðaný Masar denen bir kaðandý. Oðuz Kaðan onu yend
i. Yurdunu aldý. Gitti. Onun dostlarý çok kaygu buldular. Oðuz Kaðan üstün geldi
. Sayýsýz nesneler,at sürüleri aldý. Yurduna,evine indi,gitti. Yine dýþarý kalma
sýn ki,belli olsun ki Oðuz Kaðanýn yanýnda ak sakallý,bez saçlý,uzun akýllý bir
kart kiþi vardý. Anlayýþlý,doðru bir erdi. Tüþimel (nazýr ,vekil) idi. Onun adý
Uluð Türk idi. Günlerden bir gün uykuda bir altýn yay gördü ve üç gümüþ ok gördü
. Bu altýn yay gün doðusundan tâ gün batýsýnacak uzanmamýþtý. Bu üç gümüþ ok þim
ale gidiyordu. Uykudan sonra düþte gördüðünü Oðuz Kaðana bildirdi ve dedi ki: 'E
y Kaðaným! Sana hayat hayýrlý olsun! Ey Kaðaným sana ömür hayýrlý olsun! Gök Tan
rý düþümde verdiðini getirsin. Dilediði yeri uruðuna verdirsin.' dedi. Oðuz Kaða
n,Uluð Türkün sözünü yahþý gördü. Öðüdünü diledi. Öðüdüne göre kýldý. Ondan sonr
a ertesi gün oldukta aðalarý (büyük kardeþler) ,inileri (küçük kardeþleri) buyru
k verip getirdi ve dedi ki: 'Ey ! Benin gönlüm av diliyor. Kocamýþ olduðumdan be
nim cesaretim yoktur. Gün,Ay,Yýldýz doðu tarafýna siz varýn. Gök,Dað,Deniz batý
tarafýna siz varýn' dedi. Ondan sonra üçü doðu tarafýna vardýlar ve üçü batý tar
afýna vardýlar. Gün,Ay,Yýldýz çok geyikler (dört ayaklý av hayvanlarý) ,çok kuþl
ar avladýktan sonra yolda bir altýn yay buldular. Aldýlar. Atalarýna verdiler. O
ðuz Kaðan sevindi. Güldü ve yayý üç parça etti ve dedi ki:'Ey aðalar (büyük kard
eþler) ! Yay sizin olsun. Yay gibi oklarý göðecek atýn' dedi. Yine ondan sonra G
ök,Dð,Deniz çok (dört ayaklý av hayvanlarý),çok kuþlar avladýktan sonra yolda üç
gümüþ ok buldular. Aldýlar. Atalarýna verdiler. Oðuz Kaðan sevindi. Güldü ve ok
larý üçüne üleþtirdi ve dedi ki: 'Ey iniler (küçük kardeþler)! Oklar sizin olsun
. Yay oku attý. Siz oklar gibi olun'dedi. Yine ondan sonra Oðuz Kaðan ulu kurult
ayý çaðýrdý. Nökerlerini,halkýný buyruk verip çaðýrdý. Gelip meþveret edip oturd
ular. Oðuz Kaðan büyük ordu ................(1) sað yanda kýrk kulaçlýk aðaç (di
rek) diktirdi. Onun baþýna bir altýn tavuk koydu. Ayaðýna bir ak koyun baðladý.
Sol yanýna kýrk kulaçlýk aðaç (direk) diktirdi. Onun baþýna bir gümüþ tavuk koyd
u. Ayaðýna bir kara koyunu baðladý. Sað yanda Boz Oklar oturdu. Sol yanda Üç Okl
ar oturdu. Kýrk gün,kýrk gece yediler,içtiler. Sevinç buldular. Ondan sonra Oðuz
Kaðan oðullarýna yurdunu üleþtirip verdi ve dedi ki :'Ey oðullar! Ben çok yaþad
ým. Çok savaþlar gördüm. Cýda ile çok ok attým. Aygýr ile çok yürüdüm. Düþmanlar
ý aðlattým. Dostlarýmý güldürdüm. Gök Tanrýya borcunu gördüm. Sizlere de yurdumu
veriyorum' dedi.

Kun - Oðuz destanýnýn,yukarýya aldýðýmýz,islâmiyetten önceki þekli aþaðý yukarý


13'üncü asýrda,müslüman olmayan Türkler arasýnda kaðýda geçirilmiþtir. Fakat bu
da herhalde bu destanýn es eski þekli deðildir. Ýçinde Urum Kaðan adý altýnda Ru
mlardan yani Romalýlardan bahsolunmasý,keza Uruz ve Saklap adý ile Rus ve Ýslavl
arýn zikredilmesi bu destan parçasýnýn dahi epeyce deðiþikliklere uðradýðýný gös
teriyor. Bununla berbaer þimdi göstereceðimiz islâmiyetten sonraki þekle bakýlýr
sa daha az bozulmuþtur. Bilhassa boz kurtun orduya rehberlik etmesi ve gökten ma
vi ýþýðýn inmesi gibi motifleri taþýmasý bakýmýndan bu destan,aslýna oldukça yak
ýn sayýlabilir.

Ýslâmiyetten sonraki þekil

Ýslâmiyetten sonraki þekil de 13'üncü asýrda tesbit olunmuþtur.Fakat müslüman Oð


uz Türkleri arasýnda okunan Oðuznâmelerden alýndýðý için az çok deðiþmiþtir. Bun
unla beraber bazý yerleri,Ýslâmiyetten önceki þekle göre,tarihe daha çok benzerl
ik gösteriyor. Her halde bu Oðuz destaný Türkler arasýnda çok tanýnmýþtý. Geniþ
ülkelerde otutan Türkler arasýnda çok tanýnmýþtý. Geniþ ülkelerde oturan Türkler
arasýnda okunup söylendiði için birbirinden farklý muhtelif þekilleri meydana g
elmiþti.

Ýslâmiyetten sonraki þekil þudur:

Yeryüzünde büyük tufan olduktan sonra Nuh'un gemisi Musul civarýndaki Cûdî daðýn
ýn üstüne oturdu. Ýçindekilerin hepsi hastalanýp öldüler. Yalnýz Nuh,
üç oðlu ile üç gelini sað kaldýlar. Nuh,üç oðlundan 'Hâm'ý Hindistana'a,'Sâm'ý Ý
ran'a,'Yafes'i de þimal'e gönderdi. Yafes þimale varýp Edil ve Yayýk ýrmaklarý y
akalarýnda 250 yýl oturdu. Öldüðü zaman büyük oðlu Türk,yerine geçti. Türk pek b
ilgili,pek uslu idi. Babasýnýn ölümünden sonra birçok yerleri dolaþtý. Sonunda I
sýk Göl civarýný beðenip orada yerleþti. Ýlk önce çadýrý yapan padiþah budur. Tü
rk ölürken padiþahlýðý büyük oðlu Tutuða býraktý. Tutuk akýllý,kudretli,adaletli
padiþahtý. Bir gün avda bir geyik vurdu. Kýzartýp yerken bir et parçasý yere dü
þtü. O eti yerden alýp yerken pek lezzetli buldu. Meðer orasý tuzlakmýþ. Ondans
onra yemeklere tuz koynaðý icat etti. 240 yýl yaþadýktan sonra öldü. Yerine oðlu
Ýlçe Han geçti. O da çok yýllar padiþahlýk ettikten sonra ölüp yerine Dib Bakuy
(Dib Yavkuy) geçti. Çok yýllar güzel günler görerek padiþahlýk etti. Ondan sonr
a oðlu Kuyuk Han, ondan sonra da onun oðlu Alýnca Han tahta geçti. Alýnca Han za
manýnda oðlu,kýzý veya bir kýymetlisi ölse onun heykelini yapýp saklardý. Ara sý
ra o heykeli öpüp sevip okþayarak bu falanýn heykelidir derdi. Bu bebeðin önüne
yemeðinin ilk lokmalarýný koyarlardý. Yüzlerini gölerini bebeðe sürüp önünde yer
e eðilirlerdi. Ýþte böylelikler haberleri olmaksýzýn puta tapar oldular. Alýnca
Han'ýn ikiz oðullarý vardý. Büyüðünün adý Tatar, küçüðünün adý Moðol idi. Alýnca
Han kocayýnca ülkesini bu iki oðluna üleþtirdi. Büyük oðlu Tatar Han kendi ülke
sinde bir çok yýl hanlýk ettikten sonra öldü. Yerine kendi neslinden yedi kiþi s
ýrasýyla geçtiler. Bunlar sýrasý ile Buka Han, Yalýnca Han,Adlý Han,Atsýz Han,or
du Han,Baydu Han,Sevinç Han idiler. Baydu Han zamanýna kadar Tatar Hanlarý ile M
oðol Hanlarý arasýnda savaþ olmazdý. Düþüncesiz bir genç olan Baydu, Moðol hanla
rýna savaç açtý fakat öldü. Yerine geçen Sevinç Han zamanýnda savaþlar kýzýþtý.
Alýnca Hanýn küçük oðlu olan Moðol han'a gelince: Uzun yýllar hanlýk etti. Dört
oðlu vardý:Kara Han, Uz han , Küz Han, Kür Han. Uz Han,Uun oðul Han ölürken yeri
ne büyük oðlu Kara Han'ý býraktý.

Kara Han zamanýnda bütün Moðollar kâfir olmuþlardý. Kara Hanýn büyük karýsýndan
bir oðlu oldu. Aydan,güneþten güzeldi. Üç gün,üç gece anasýnýn memesini emmedi.
Her gece anasýnýn düþüne girer,'hak dine gelmezsen,sütünü emmem'derdi. Anasý,Ta
nrý'nýn birliðine iman getitince zýplama ÝNSAF!... meme emmeðe baþladý. Anasý ne
düþünü,ne de hak dini kabul ettiðini kimseye söyleyemedi. Çünkü Kara Han çaðýn
da halk o kadar kâfir olmuþtu ki baba oðulun hak dine girdiðini iþitse hemen öld
ürürdü. O zaman Moðollarda oðul bir yaþýna varmayýnca ad koymazlardý. Oðlu bir y
aþýný bitirince Kara Han ülkeye haber saldý. Ziyafet yaptý. Çocuðu meclise getir
ip beðlerine:'Oðlum bir yaþýna geldi;ne ad koyacaksýnýz'diye sordu. Beðler cevap
vermeden çocuk söze gelip:'Benim adým Oðuzdur'dedi. Bunun üzerine herkes þaþýp:
'Madem ki bu çocuk kendi adýný kendi koydu.ona bundan güzel ad olamaz'dediler. O
nu Oðuz adý ile tanýdýlar. Çocuk Allah,Allah diye baðýrýyordu. Ýþitenler:'Bu çoc
uk ne dediðini bilmez'dediler. Çünkü Allah kelimesi Arapça olup Moðollar bu keli
meyi iþitmemiþlerdi. Tanrý Oðuzu evliya yaratmýþ adýný onun diline ve gönlüne ko
ymuþtu. Oðuz büyüyünce Kara Han, Uz Han'ýn kýzýný ona zevce olarak aldý. Oðuz Ha
n,karýsýna yalnýz iken :'Seni beni yaratan Allahtýr. Onu var bil,bir bil,onun bu
yruðundan çýkma'dedi. Kýz kabul etmedi. Ooðuz da ondan ayrý yaþadý. Hiç konuþmad
ý. Bir zaman sonra Kara Han'a dediler ki:'Oðlun karýsýný sevmez. Evlendiðinden b
eri de bir yerde yatmaz' Bunun üzerine ona Küz Han'ýn kýzýný verdi. Oðuz ona hak
olan Tanrýya tapýnmasýný teklif etti. O da kabul etmedi. Oðuz ondan da ayrý yaþ
adý. Bir kaç yýl sonra çýkmýþtý. Dönüp gelirken bir su kýyýsýna uðradý. Orada ça
maþýr yýkayan bir takým kadýnlar gördü. Onlarýn arasýnda amcasý Kür Han'ýn kýzýn
ý da gördü. Birisini gönderse sýrrý ortaya çýkar diye korkup kýzý bir köþeye çað
ýrdý. And verdikten sonra 'Babam bana iki kýz alýverdi. Fakat ben onlarý sevmedi
m. Sebebi: Ben hak yolundayým. Onlar kâfirdir. Hak din'e gelin dedim,kabul etmed
iler. Sen kabul etsen seni alýrdým'dedi. Kýz :' Sen ne yolda olursan ben de o yo
lda olurum' dedi. Bunun üzerine Oðuz babasýna söyledi. O da bu kýzý büyük bir dü
ðün yaparak oðluna verdi. Oðuz onu pek çok severdi. Böylece pek çok yýllar geçti
. Bir gün Oðuz uzak bir yere ava gitti. Kara Han bütün karýlarýný,gelinlerini ç
aðýrmýþ,yemek yiyiyorlardý. Konuþurlarken karýsýna Oðuz Han'ýn ilk karýlarý sevm
eyip sonuncusunu sevdiðinin sebebini sordu. Karýsý:'Ben bilmem,gelinler bilir'de
di. Han gelinlerinden sordu. Büyük gelini:'Oðlunuz bir Tanrý var dedi . Bizi de
o yola götürmek istedi. Biz kabul etmedik. Üçüncü gelin kabul etti. Onun için oð
lunuz onu çok sever'dedi. Bunu üzerine Kara Han beðleri çaðýrýp bir meclis kurar
ak konuþup danýþtý. Oðuzun avda tutulup öldürülmesine karar verdi. Kara han adam
lar gönderip ava çýkacaðýný,çabuk gelmelerini hizmetçilere bildirdi. Oðuz'un küç
ük karýsý da bu sözü iþitmiþti. Hemen emin bir adam saldýrýp iþi Oðzuz'a bildird
i.

Oðuz hemen yurda adamlar gönderip:' Bama çeri topluyor.Üzerime gelip beni öldür
ecekler . Beni seven bana gelsin,onu seven ona gitsin' diye haber saldý. Ahalini
n çoðu Kara Han tarafýna gitti. Azý Oðuz Han tarafýna geçti. Kara Hanýn ini (küç
ük kardeþ) lerinin bir çok oðullarý vardý. Hepsi Oðuz tarafýna geçti. Bu kimseni
n usuna (aklýna) gelmezdi. Oðuz Han bunlara Uygur adýný verdi. Ötekiler kaçtýlar
. Savaþta Kara Han'a bilinmeyen bir taraftan bir ok gelip onu öldürdü. Oðuz han
babasýnýn tahtýna oturdu. Milleti hak dine çaðýrdý. Gelenleri býraktý. Gelmeyenl
eri öldürüdüp çocuklarýný tutsak etti. Kara Han tâbi bir çok boylarý vardý. Bunl
arýn küçükleri bir büyük boyun çevresinde toplanýrlardý. Kara Han'ýn hak dini ka
bul eden boylarý Oðuz Han'a koþuldu. Kâfirlikte kalanlar baþka hanlara koþuldula
r. Oðuz Han her yýl Moðol elindeki hanlarla vuruþur,yenerdi. Sonunda hepsini zap
tetti. Oradan kaçýp kurtulanlar Tatarlar hanýna sýðýndýlar. Tatarlar o zaman Cür
cüt yakýnlarýnda otururlardý. Cürcit denen yer büyük bir yer olup köyleri, þehir
leri vardý. Hatayýn þimalinde idi. Hintliler ve Acemler oraya Çin derler. Oðuz H
an bu yurdun üzerine yürürdü. Tatar haný da büyük bir çeri ile Oðuz haný karþýla
dý. Oðuz Han yendi. O kadar ganimet aldý ki yükletecek hayvan bulamadý. Orada bi
r hünerli kimse vardý. Bir araba yaptý. Herkes de onun gibi arabalar yapýp malla
rý yüklettiler. Arabaya Kank(kaðný) dediler. Önce arabanýn ne kendisi, ne de adý
yoktu. Kank denmesinin sebebi yürüken kank,kank etmesidir. Ýcat eden adama da K
anklý adýný verdi. Kanklý boyu bunun neslindendir.
Oðuz han yetmiþ iki yýl Moðollar ve Tatarlarla vuruþtular. Yetmiþ üçüncü yýl hep
sini hak dine getirip itaata aldý. Bundan sonra Hýtay(Hatay),Cürcit,Tangut ve Ka
ra Hýtayý aldý. Kara Hýtay geniþ bir ülke olup ahalisi Hintliler gibi karadýr. M
oðolistandan baþlayýp Hindistanla Hýtay arasýnda cenuba doðru uzanýp Büyük deniz
e (Okyanusa) dayanýr. Bu deniz kýyýsýndaki yüksek daðlarda bir çok boylar vardý.
Bunlarýn padiþahýnýn adý Ýt Barak idi. Oðuz Han, Ýt Barak han üzerine yürüdü. F
akat Ýt Barak Han üstün geldi. Oðuz Han kaçtý. Savaþ alanýndan beri yanda akan i
ki büyük ýrmaðýn arasýna sýðýnýp kaçan ordusunu topladý. O zamanlar büyük padiþa
hlarca âdet idi ki uzak bir savaþa giderlerken karýlarýný da birlikte alýrlardý.
Nökerleri de böyle yapardý. Oðuz Han'ýn bir beðide karýsýný alýp gelmiþti. Sava
þta öldü. Fakat karýsý kaçýp ordugâha geldi. Gebeliðin sonunda olduðundan gelir
gelmez aðrýsý tuttu. Ortalýk pek soðuktu. Barýnacak bir yer yoktu. Çürük bir aða
cýn içine bir girip oðlan doðurdu. Oðuza haber verdiler. Oðuz:'Bunun babasý bizi
m hizmetimizde öldü. Tasacýsý yoktur. Benim oðlum olsun'dedi. Adýný Kýpçak koydu
. Eski Türk dilinde Kýpçak içi boþ aðaç demekti. Kýpçak,Oðuzun yanýnda büyüdü. G
enç bir yiðit olduðu zaman Uruslar,Ulaklar,Macarlar,Bbaþkurtlar henüz hüküm altý
na alýnmamýþlardý. Oðuz han Kýpçaða yetecek kadar çeri ve nöker verip Tin (Don)
ve Edil ýrmaklarý tarafýna yolladý. Kýpçak orada üç yüz yýl hüküm sürdü. Bütün K
ýpçak Eli onun neslindendir.

Oðuz Han , Ýt Baraða yenildikten on yedi yýl sonra yine üzerine varýp vuruþtu. Y
enip Ýt Barak Han'ý öldürdü. Yurdunu aldý. Halkýný hak dine getirdi. Gelmeyenler
i kesip çocuklarýný tutsak ederek yurduna döndü. Sonra Moðollar ve Tatar çerisin
i toplayýp Talas ve Sayrama geldi. Taþkent , Semerkand ve Buhara padiþahlarý saf
düzüp vuruþmaða kýyýþamadýklarýndan büyük þehirlerle sarp kalelere sýðýndýlar.
Sayram ve Taþkenti Oðuz Han bizzat kuþatýp aldý. Türkistana,Aandýcana oðullarýný
yolladý. Oonlar da altý ayda oralarýný alýp koyduktan sonra Oðuz han Buharayýý
,Belhi, Semerkandý aldý. Oralara da valiler tayin etti. Sonra Gur ülkesine yürüd
ü. Bu son yürüyüþ kýþýn olmuþtu. Daðlar karlarla örtülü idi. Çeriler güçlükler y
ürüyorlardý. Han,kimsenin arkada kalmamasý için buyruk verdi. Böylelikler ilerle
yip oralarý da aldý. Yaz gelince çerisini saydý. Eksikti. Sebebini sordu. Bilen
yoktu. Eksikler bir zaman sonra gelip hanýn huzuruna çýktýlar. Han nerede oldukl
arýný sordu. ' Arkadan geliyorduk. Bir gece çok kar yaðdý. Geçemeyip orada kaldý
k. Aatlarýmýz develerimiz öldü. Bahar olunca yaya olarak geldik' dediler. Oðuz H
an buyurdu: ' Onlara Karluk adýný verdiler. Karluk boyu bunlarýn neslidir. Bunda
n sonra Kâbil ve Gazneyi aldý. Sonra Keþmir üzerine yürüdü. O sýrada Keþmirde pa
diþahlýk eden kimsenin adý Yaðma idi. Keþmirin büyük ýrmaklarý,yüce daðlarý çok
olduðundan onlara arka verip baþ eðmedi. Bir yýl savaþ oldu. Ýki yandan da çok k
imseler öldü. Sonunda Oðuz Han, Keþmiri de alýp Yaðmay,ý öldürdü. Çerisini kýlýç
tan geçrid. Bir zaman orada oturduktan Bedahþan üzerinden Semerkanda geldi. Orad
an Moðolistana dönerek varýp evine girdi. Bir yýl yurdunda durduktan sonra,mille
tine Ýran üzerinden yürüyeceðini ,bir kaç yýl sürecek bir hazýrlýk görmelerini
buyurdu. ikinci yýl yola çýkýp Talas þehrine vardý. Ordusunun sonuna kadar adaml
ar koymuþtu ki yorgun,aç ve yolunu þaþýrmýþ olanlarý orduya getirdiler. Bir gün
bunlar ailesi ile birlikte bulduklarý bir adamý alýp bana getirmilerdi. Han onda
n niçin arkaya kaldýðýný sordu. O da þöyle cevap verdi. :'Azýðýmýn azlýðýndan çe
rinin gerisinden geliyordum. Karým gebe idi doðurdu. Açlýktan anasýnýn sütü çocu
ða yetmiyordu. Böylece yürüyorduk. Bir çayýn kýyýsýnda gördüm ki bir çakal bir s
üðlüðü yakaladý. Çakala bir aðaçla vurdum. Süðlünü býrakýp kaçtý. Süðlünü alýp k
ebap edip kadýna veriyordum. Arkada koduðumuz kiþiler raslayýp beni size getirdi
ler'. Han ona at,azýk ve mal verip ordu ile gelmesini söyledi ve ona 'kal,aç' de
di. Þimdi Kalkaç denilen boy onun neslindendir. Oðuz Han Talastan Semerkanda ve
Buharaya gelip Amu suyundan geçip Horasan'a vardý.

O sýrada Ýranda büyük bir padiþah yoktu. Keyûmers ölmüþtü. Hûþengi henüz padiþa
h etmemiþlerdi. Oðuz,Horasaný aldý. Ondan sonra Iraðý,Azerbaycan'ý,Ermenistan'ý,
Þam'ý.Mýsýr'ý aldý. Bu ülkelerin kimini savaþla aldý;kimi savaþsýz baþ eðdiler.
Oðuz Han Sureyede iken bir gün gizlice nökerine bir altýn yayla üç ok verdi. 'Do
ðruca git! Çölde insan ayaðý basmamýþ bir yere yayý göm. Fakat bir ucunu dýþarda
býrak. Sonra batýya göm. Yayý gömdüðün gibi oklarýda orada göm.'dedi. O nöker,b
uyruðu yerine getirip geldi. Bir yýl sonra üç büyük oðul Gün,Ay ve Yýldýzý çaðýr
ýp dedi ki:'Bir yabancý yurda geldik. Ýþim çok. Av avlamaya vaktim yok. Doðudaki
çölde av çokmuþ. Nökerlerinizi alýp oraya gidin. Avlanýp gelinç' Bunlardan sonr
a adlarý Gök,Dað ve Deniz olan üç küçük oðlunu çaðýrtýp onlara da ayný sözleri s
öyledi ve batýya yolladý. Bir nice günden sonra büyük oðulloarý bir altýn yay ve
bir çok av ile,küçükleri de üç ok ve bir çok av ile geldiler. Oðuz Han bu av et
lerine daha bir çok etler katýp halka bir ziyafet verdi. Yay ve oklarýn bulunmas
ýný tabir ettirdi. Onlarý oðullarýna verdi. Üç büyük oðlu yayý bölüp birer bölüm
ünü aldýlar. Küçüklerin her biri de bir ok aldýlar. Oðuz Han, aldýðý ülkelerde b
ir çok yýllar oturup düþmanlarýný yok edip dostlarýný sevindirdikten sonra bu ül
kelere valiler koyup yurduna döndü. Oðullarý ve ordusu ile saðesen düdüðünden bü
yük bir toy hazýrlamalarýný buyurdu. Büyük bir çadýr yaptýrýp her direðinin baþý
na altýn kaplattý. Kýymetli taþlarla süslendi. Altý oðluna çok öðütler verip yar
ar bilgiler öðretti. Þehirler ve ülkeler verdi. Oðullarý ona gerçekten oðulluk y
apmýþlar,savaþlarda kuvvetli olmuþlardý. Bundan sonra nökerlerinin yararlýk göte
rmiþ olanlarýna , köyler,çehirler,sýðýrlar verdi. Oðuz Han oðullarýna dedi ki :
'Siz üç büyük oðlum,altýn yay bulup getirdiniz. Kýrýp bozularak paylaþtýnýz. Siz
in adýnýz Bozok olsun. Neslinize de paylaþtýnýz. Siz adýnýz Bozok olsun. Neslini
ze de Bozok desinler. Siz küçükler ,üç ok buldunuz. Sizin adýnýz neslinizin adý
da Üç ok olsun. Bu ok ve yayýn blunmasý insandan deðil,Tanrýdandýr. Öyle buyurdu
. Bizden önce geçen milletler yayý padilah alâmeti bilirler,oklarý da padiþahýn
elçisi sayarlardý. Çünkü yay oku hangi tarafa yollarsa o tarafa gider. Yani padi
þahýn elçisi gibidir. Size buyuruyorum. : Ben ölünce yerime büyük oðlum Gün geçs
in. Onun da yerine geçecek olanlar içlerinde tahta lâyýk biri bulundukça daima v
e dünya durdukça Bozoklardan seçilsin. Öteki Bozoklar onun saðýnda otursun. Üç o
klar da sol olsunlar ve kýyamet gününe kadar nökerliðe razý olsunlar' Oðuz Han y
üz on altý yýl padiþahlýk edip Tanrý rahmetine gitti. Oðuz Han'ýn veziri Uygur a
ksakallarýndan birinin oðlu, Irkýl Hoca adýnda biri idi. Oðuz Han ölünceye kadar
veziri hep Irkýl Hoca idi. Akýllý,çok bilgili idi. Gün Han da onu vezir yaptý.
Ölünceye kadar Irkýl Hocanýn sözünden çýkmadý. Irkýl Hhoca uzun ömür sürdü. Bir
gün Gün Han ile yalnýzdý. Ona dedi ki: ' Baban yüz on altý yýl hüküm sürdü. Hiçb
ir yazýn sýcaðýnda gölge altýnda, hiçbir kýþýn soðunda evinde uyumadý. Kýlýç çal
ýp nice yurtlar açýp sizin hükmünüz altýna koydu. Siz altýnýz ve sizden doðacak
olanlar hep bir aðýz olup iyi geçinirseniz bu ülkeler daima elinizde kalýr. Aran
ýzda anlaþmazlýk çýkarsa,deðil bu alýnan yerler,atadan kalýp duran yurtlar elden
çýkar. Malýnýzda,canýnýzda gider.' Gün Han ona:'Babama öðütler ,akýllar verirdi
niz. Siz benim babam yerindesiniz. Neyi hoþ görürseniz onu yaparým'dedi. Bunun ü
zerine Irkýl Hoca dedi ki:' Babanýz size çok þeyler býraktý. Siz altýsýnýz. Her
birirnizin dört oðlu var. Demek hepiniz otuz þehzadeesiniz. Beni korkutan birþey
var ki dünya malý aranýza fesat sokmasýn. Ben sürü,mal bütün serveti onlara ver
eceðim. Ad,lâkap ve mühüre malik olarak onlar da mümtaz olsunlar. Paylarýný alýn
ca aralarýnda kavga çýkmaz. Aranýzda savaþ ve haksýzlýk olmaz. Nesilleri de daim
a hak yolunda yürürler'. Gün Han,Irkýl Hocanýn sözünü kabul etti. Büyük,küük her
kes toplandýlar. Oðuz Hanýn býraktýðý serveti,ülkeleri büyüklere çok,küçüklere a
z olmak üzere þehzadelere üleþtirdi. Nikâhlý kadýnlardan doðan bu yirmidört þehz
adeden baþka odalýklardan olma bir çok çocuklar da vardý. Onlara da yakýþýr þeyl
er verdi. Sonra Oðuz Han'ýn yaptýrdýðý altýn evi diktirdi. Bunun sað ve soluna d
a altýþar ak çadýr kurdurdu. Sað tarafta kýrk kulaç boyunda bir aðaç diktirdi. B
unun baþýna bir altýn tavuk taktýrdý. Hanýn buyruðu ile Bozoklar ve adamlarý dol
u dizgin atlarýný sürerken ok ile altýn tavuða,Üç Oklar da ayný ile gümüþ tavuða
niþan attýlar. Vuranlara ödüller verdi. Gün Han da babasý gibi dokuz yüz deve v
e dokuz yüz koyun kesip dokuz havuza raký,doksan havuza kýmýz doldururtup büyük
bir toy çekti. Kýrk gün kýrk gece eðlendiler. Gün Han yetmiþ yýl hükümet ettikte
n sonra Ay Han'ý yerine oturtup öldü. Ay Han iyi,adil,bilgin ve sert bir padiþah
tý. Babasýnýn ve aðabeyinin öðütleriyle ve onlarýn yollarýndan yürüdü. Kendisind
en sonra Yýldýz Han padiþah oldu. Bu Yýldýz Han,öncekinin küçüðü olan Yýldýz Han
deðildir. Bbunun Ay Hanýn nesi olduðu bilinmiyor. Bir çok yýl padiþahlýktan son
ra tahtýný oðlu Mengliye verdi. Bu da bir çok yýllar yaþayýp nice et yedi, kýmýz
içti. Nice kürkler giydi. Ay gibi,gün gübü güzelliklerle yattý. Yel gibi uçan a
tlara binip gönlünün istediði yerlerde gezdikten sonra öldü. Mengli Han'ýn yerin
e Deniz Han geçti. Bu da çok yýl padiþahlýk etti. Uzun ömür sürdü. Kocadýðýnda t
ahtýný oðlu Ýl Han'a verip kendisi Tanrýya tapýnmakla gün geçirdi.

Kun - Oðuz destanýnýn iki þekil arasýndaki en büyük ayrýlýk Ýslâmiyetten sonraki
nin daha tafsilatlý olmasýdýr. Aradaki farklarýn mühim bir sebebide herhalde ayr
ý ayrý yerlerde kaðýda geçirilmesidir. Tarihçe Türklerin en büyük fütuhat devirl
eri Kunlarýn ilk çaðlarýdýr. Destandaki Oðuz Hanla babasý Kara Han Kun tarihinde
gördüðümüz Mete ( Motun) ile babasý Tuman Yabgu'dan baþkasý olamaz. Metenin bab
asý ile çarpýþmasýna bir kadýn sebep olmuþtu. Destanda da bu çarpýþmaya kadýnlar
sebep oluyor. Kara Han'ý, Oðuz ordusu öldürmüþtü. Mete, Hazar denizinin þimalin
e kadar gitmiþti. Oðuz Han da hemen bütün Asyayý zapediyor. Mete,ülkesini yirmi
dört bölüme ayýrmýþtý. Oðuz Hanýn ülkesi yirmi dört torunu arasýnda bölüþülmüþtü
r. Bütün bu benzeyiþler bu destanýn Kunlar devrine ait olduðunu açýkça gösteriyo
r. Gerçi Mete ( Motun) ve Tuman adlarý ile Oðuz Hhan ve Kara Han adlarý birbiri
ne hiç benzemiyor. Fakat millâttan önce 3-2'inci asýrlarýn vukuatý millâttan son
ra 13'üncü asra kadar,yani kaðýda geçirilinceye kadar aradan 15 asýrlýk bir zama
n geçmiþtir ki bu kadar uzun bir çaðda bir takým has isimlerin büsbütün deðiþmes
ini gayet tabiî görmek icap eder. Herhalde Oðuz Han veya Oðuz Kaðan yani ' Oðuzl
arýn haný veya kaðaný' þeklinde anlamak daha doðru olur. Nitekim Orhun abideleri
nde de 'Türk kaðan' demek 'Türk kaðaný' demektir. Bbununla beraber Mete ( Motun)
ve Ttumanýn adlarý tamamýyla unutulmuþtur da denilemez. Mesela 15'inci asýrda T
ürkiyede Enveri tarafýndan yazýlan Düsturnâme adlý manzul tarihte Osmanlýlarýn e
n büyük atasýnýn adý Oðuz Tümen Handýr. Demek ki Tumanýn adý 15'inci asra kadar
Türkiye Türklerinde saklý kalmýþ fakat oðlunun hatýrasý ile karýþtýrýlmýþtýr. Ke
za 11'inci asrýn ilk yarýsýnda ölen büyük islâm bilgini Elbîr3uni de El- Cemâhir
adlý basýlmamýþ eserinde, Keþmir yanýndaki Türklerden bahsederken, Hindistanda
fütuhat yapan Metli adlý bir padiþaha ait rivayetlerin bu Türklerde saklandýðýn
ý söylüyor. Destanlara Oðuz Han diye geçen bu kahraman asýl adýnýn ne olduðunu i
yi bilmiyoruz. Çinliler tarafýndan þüphesiz az veya çok deðiþik olarak tesbit ed
ilen ve Avrupa bilginleri tarafýndan Mete ise,Kâbil Türklerinin Meti dedikleri p
adiþahýn bu olduðuna hükmetmek yablýþ olmaz. Çünkü Oðuz Han dediðimiz kahraman f
ütuhatýna iþtirak eden veya iþtirak eden Türklerin herhangi bir suretle olursa o
lsun tesirinde kalan Türklerde bu isim pek âlâ on birinci asýr baþlarýna kadar k
almýþ olabilir.

Siyenpi Destaný

Ýkinci asrýn ortasýnda büyük bir ün kazanmýþ bir Siyenpi kahramaný olan ve adý Ç
in tarihlerinde Ta-þe-hoay diye geçen Siyenpi yabgusu hakkýnda þu kýsa destan va
rdýr:

Mo-lo-heu adýnda bir Siyenpi,cenup Kkunlarýnýn ordusunda üç yýl askerlik yaptý.


Bu müddet arfýnda karýsý bir çocuk doðurarak adýný Tan-þe-hoay koydu. Mon-lo-heu
yurduna dönüp çocuðu görünce büyük bir öfkeye kapýlarak kadýný da ,çocuðu da öl
dürmeye kalktý. Kadýn ise bir gün büyük bir gök gürültüsünden korkarak göðe baký
nca aðzýna bir dolu tanesi dütüðünü ve bundan gebe kalarak on ayda bu çocuðu doð
urduðunu söyledi. Mo-lo-heu bu harikalý iþe inanmýþ görünmekle beraber çocuðun y
üzünð görmek istemedi. Anasý da onu gizlice büyüttü. Çocuk on beþ yaþlarýna geld
iði zaman bir gün kendi sürülerini yaðmaya gelen haydutlarla o kadar kahramanca
çarpýþtý ki hemen büyük bir ün kazandý. Yanýna bir çok yiðit toplandý.

Siyenpilerin tarihi bir þahsiyeti olan Tan-þe-hoey için söylenen bu destanda öte
ki destanlara göre bir zayýflýk göze çarpmaktadýr. Burada Siyenpi kahramanýna ha
rikulade bir doðuþ isnad olunmaktadýr. Destanýn fakir olmasýnýn bir sebebi de te
þekkülünden hemen biraz sonra Çin tarihçileri tarafýndan tesbit olunmuþ olmasýdý
r. Bu yüzden destan zenginleþmeden kaðýda geçirilmiþtir. Bununla beraber bu dest
an bu þekliyle bugünkü Altay Türklerinin Töles ve Mundus uruklarýnda yaþamaktadý
r.

Gök Türk Destaný

Gök Türk destanýnýn da bugün birbirinden farklý üç þeklini birliyoruz. Ýlk ikisi
nde bize Çin tarihlerini bildiriyor. Üçüncü þekil ise Ergene Kon adýný taþýmakta
dýr ve Kun - Oðuz destanýnýn son kýsmý olarak 13'üncü asýrda tesbit edilmiþ bulu
nmaktadýr. Bu üç þekil þunlardýr:

1- Kunlarla ayný soydan olana Türkler Kun ülkesininin þimalindeki So ülkesinden


çýkmýþlardýr. Baþbuðlarý 'Kapangu'nun on altý kardeþi vardý ki bunlardan birsin
in anasý bir kurttu. Kurttan doðmuþ olan 'I-uhe-ni-þuay-tu' rüzgarlara ve yaðmur
lara hükmediyordu. Düþmanlarý kardeþlerini yok ettiler. Fakat o,harikuladelik sa
yesinde ölümden kurtuldu. Ýki zevcesi vardý. Biri yaz Tanrýsýnýn,biri Kýþ Tanrýs
ýnýn kýzý idi. Bunlardan ikiþer oðlu olmuþtu. Millet bu çocuklarýn en büyüðü ola
n 'No-tu-lu-þe'yi hükümdar yaptý. O zaman 'Türk' adýný aldý. Bunun on zevcesi va
rdý. Çocuklarýndan her biri analarýnýn adýný almýþtý. 'A-hien-þe' bu çocuklardan
biri olup anasýnýn adý olan 'Kurt=Asena'adýný almýþtý.

2- Türkler ilk önce batý denizinin (ihtimal ki Hazar denizinin) batý kýyýlarýnda
oturuyorlardý. Komþu bir millet bunlarýn hepsini yok etti. Yalnýz bir genç sað
kaldý. Onu öldürmeye kýyýþamayarak ellerini ayaklarýný kesip büyük bir bataklýða
býraktýlar. Burada bir diþi kurt ona baktý. Yiyecek getirdi. Bu sýrada diþi kur
t ondan gebe kaldý. Komþu milletin hükümdarý bu son kalan genci de öldürmek için
bir asker yolladý. Asker gittiði zaman kurtu gencin yanýnda gördü. Kurt,bir Tan
rý kendisine yardým ediyorum gibi,genci alarak denizin tarafýna geçirip bir daha
üstüne indi. Bu dað Kau-çang ülkesinin þimal batýsýnda idi. Daðýn eteðinde bir
maðara vardý. Kurt oraya girdi. Orada yeþilliklerle dolu ve iki yüzlü(1) geniþli
ðinde bir yer buldu. Orada on oðlan doðurdu. Bunlardan biri aile adý olan A-se-n
a adýný aldý. Öteki kardeþlerin en akýllýsý olduðu için biraz biraz sonra hükümd
ar oldu. Milletini oradan çýkararak Cücenlerin(yani Araplarýn) tabiiyesine girdi
.

3- Moðol eline 'Ýl Han' padiþah olmuþtu. Tatar ülkesinde de Tatar hanlarýnýn do
kuzuncusu olan Sevinç Han birçok hediyelerle Kýrgýz hanýna adamlar gönderip türl
ü adaklar adayarak onu kendi tarafýna çekti. O zaman oradaki uruklar arasýnfa en
kalabalýðý Moðollar olduðundan her savaþta düþmanlarýný yenerlerdi. Türk elleri
nde Moðolun oku ötmeyen,kolu yetmeyen bir yer yoktu. Bundan dolayý bütün boylar
Moðolu kötülerlerdi. Hepsi birlerþip Moðollardan öç almak için üzerlerine yürürd
üler. Moðollar çadýr ve sürülerini bir yere yýðýp çevresine hendek kazdýlar,bekl
ediler. Sevinç Han geldi. Vuruþ baþladý. On gün savaþ oldu. On günde de Moðollar
üstün geldi. Bunun üzerine Sevinç Han bütün han ve beðleri toplayýp gizlice kon
uþup danýþtý. 'Biz bunlara hile yapmazsak iþimiz bitiktir' dedi. Ertesi gün tanl
a çadýrlarýný kaldýrýp,kötü mallarýn,bir takým aðýrlýklarýný býrakýp kaçtý. Moðo
llar bunlarý güçsüz kaldýrlar da onun için kaçýyorlar sanarak arkalarýna düþtüle
r. Tatarlar dönüp çarpýþtýlar. Bu yol Moðollar yenildiler. Ordugâhlarý gelinceye
kadar onlarý kestiler. Mallarý ile birlikte ordugâhý da zaptettiler. Moðollarýn
çadýrlarýnýn hepsi orada olduðundan Moðollardan bir aile bile kurtulmadý. Büyük
lerini kýlýçtan geçirdiler. Küçüklerin her birini bir kiþi tutsak olarak aldý. S
evinç Han ,Moðolu yaðma ettikten sonra ülkesine dönmüþtü. Ýl Hanýn oðullarý bu s
avaþta ölmüþlerdi. Ancak en küçüðü olan Kayan=(Kýyan) kalmýþtý. O yýl evlenmiþti
. Bunlarýn ikisi ayný bölükten olan iki kiþinin tutsaðý olmuþlardý. Savaþtan önc
e ordu kurduklarý yere geldiler. Düþmandan kaçýp gelen deve,at,öküz ve koyunlarý
buldular. Konuþup dediler ki:' Burada kalsak ,bir gün olur,düþmanlarýmýz bizi b
ulur. Bir boy'a gitsek çevremiz hep düþman boylardýr. En iyiysi daðlar arasýndak
i kimsenin daha yolu düþmemiþ olan bir yere gidip oturalým'. Sürülerinin sürüp
daðlara doðru yürüdüler. Yabani koyunlarýn yürüdüðü bir yolu tutup týrmanarak yü
ksek bir daðýn boðazýna vardýlar. Oradan tepeye çýkýp öte yanýna indiler. Oralar
ý iyice gizden geçirdiler. Gördüler ki geldikleri yoldan baþka yol yoktur:o yold
a öyle bir yol ki bir deve,bir keçi bin güçlükle yürüyebilir,ayaðý biraz sürçse
düþüp parçalanýr. Vardýklarý yer geniþ bir ülke idi. Ýçinde akar sular,kaynaklar
,türlü otlar,çayýrlar,meyvalý aðaçlar,türlü türlü avlar vardý. Bunu göründe Tanr
ýya þükürler kýldýlar. Kýþýn mal(at,koyun,deve,sýðýr)larýn etini yer,derisini gi
yer;yazýn sütünü içelerdi. Oraya Ergenekon adýný verdiler. Burada Kayan ve Nüküz
'ün oðullarý çoðaldý. Dört yüz yýl sonra kendileri ve sürüleri o kadar çoðaldý k
i artýk oralara sýðmadýlar. Bunu üzerine konuþtular. Dediler ki:'Atalarýmýzdan i
þitirdik ki Ergenekon dýþýnda geniþ ve güzeþ bir ülke varmýþ. Atalarýnýz orada o
tururlarmýþ. Tatarlar baþ olup baþka boylar bizim uruðumuzu kýrýp yurdumuzu almý
þlar. Artýk Tanrýya þükür düþmandan korkup daðda kapanarak kalacak halde deðiliz
. Bir yol bularak bu daðdan göçüp çýkalým. Bize dost olanla görüþüdüþman olanla
güreþiriz'. Herkes bu düþünceyi beðenip yollar aradýlar. Bir türlü bir yol bulam
adýlar. Bir demiri:'Ben bir yer gördüm. Orada demir madeni var. Onu eriterek yol
buluruz'dedi. Millete odun ve kömür vergisi saldýlar. Herkes vergisini getirdi.
Bir sýra odun,bir sýra kömür olmak üzere daðýn böðüründeki çatlaða dizdiler. Da
ðýn tepesine ve öteki yanlarýna da odun,kömür yýðdýktan sonra deriden yetmiþ kör
ük yapýp yetmiþ yere kurdular. Ateþleyip hepsini birden körüklediler. Tanrýnýn g
ücü ile demir eriyip bir deve geçecek kadar bir yol açýldý. O ayý, o günü,o saat
i belleyip dýþarý çýktýlar. Ýþte o gün Moðollarca bayram sayýldý. Ergenekondan ç
ýktýklarý zaman Moðollarýn padiþahý Kayan (Kýyan) neslinden Börte Çine idi. Bütü
n boylara elçiler göndererek Ergenekondan çýkýp geldiðini bildirdi. Boylarýn kim
i sevindi,kimi yerindi. Hele Tatarlar bunlarýn üzerine yürüdler. Saf baðlanýp sa
vaþýldý. Moðollar yenip Tatarlarýn büyüklerini kýlýçtan geçirdiler. Küçükleri tu
tsak ettiler. Dört yüz yýl sonra böylece kanlarýný aldýlar. Mallarýný zaptedip a
na yurtlarýnda oturdular. O zamandan beri Ergenekondan çýktýklarý kurtuluþ günün
ü bayram yaptýlar. O gün bir demiri ateþte kýzdýrdýlar. Önce han bu demiri örsün
üstüne koyarak çekiçle vurur. Sonra beðler de öyle yaparlar.

Gök Türk destanýnýn üç rivayetinde göze çarpan müþterek motif 'Kurt' tur. Ergene
kon rivayetinde kurt doðrudan gözükmüyorsa da hikimdarlarýnýn adýnýn Bört Çin'e
yani Bok Kurt olmasý,kurt fikrinin islâmiyetten sonra bile unutulmadýðýný göster
ir. Çünkü Ergenekon rivayeti islâmiyetteb yani 13'üncü asroda tesbit olunan Gök
Türk destanýdýr.

Ýkinci rivayette ise Ergenelon yani Kapalý Yurt açýkça gözükmektedir. Kurt,Gök T
ürklerde bir ongun sayýlýyordu. Yani Gök Türkler kurt neslinden geldiklerine ina
nýyorlardý. Bu rivayetlerin tarihle olan ilgisini þöylece hulâsa edebiliriz: Kun
lar Þimalî ve cenubî olarak ayrýldýktan sonra 93 yýlýnda þimalî Kunlar,cenûp Kun
larýn müttefikleri olan Çinlilerin baþka boylarýn müþterek hücumu karþýsýnda mah
voldular. Bir kýsmý Cenup Kunlarýna koþuldu. Bir bölümü batýya çekilerek sonrada
n Atilla'nýn kumandasýnda Avrupayý zartetti. Bir bölümü de Altay daðlarýn civarý
nda saklandýlar. Ýþte Gök Türkleri teþkil eden boylardan bazýlarý bu Altay daðla
rýnda kalan Kunlarýn neslindendir. Miladi 93'ten sonra Gök Türklerin kurtuluþ ta
rihi olan 552'ye kadar 459 yýl geçmiþtir. Ergenekonda geçtiði söylenen dört üz y
ýl bu 459 yýlýn destandaki aksinden baþka þey deðildir. Gök Türklerin bir kýsmý
doðrudan doðruya Sakalarýn neslinden geldiði için onlar Ergenekonda yaþamamýþlar
dýr. Nitekim Gök Türk destanýnýn birinci rivayetinde kapalý Vatandan söz geçmiyo
r. Sonra demilerin erimesi,demir daðýn yol vermesi ise Gök Türklerin,Aparlara si
lah yaptýklarý zamanlarýn bir hatýrasýdýr.

(1) . 'Li' aþagý yukarý 500 metrelik bir Çin ölçüsüdür.

Dokuz Oðuz - Uygur destaný

Dokuz Oðuz - Uygur destaný üç parçadan mürekkeptir. Türeyiþ,Manihaizmin kabulü,g


öç. Bunlardan birincisi Dokuz Oðuz -Uygurlarýnýn nasýl teþekkül ettiklerini,ikin
cisi de Moðolistandaki anayurtlarýnýn býrakarak cenuba, Doðu Türkistana çekilmel
erini anlatmaktadýr. Ýçindeki efsane unsurlarýnýn çýkarýrsak üçü de tarihi hadis
elere uygun düþmektedir. Bu üç parça sýrasýyla þunlardýr:

Türeyiþ

Eski Kun yabgularýndan birinin o kadar güzel iki kýzý vardý ki Tanrýnýn bunlarý
insanlardan evlenmek için yaratmýþ olduðuna bir türlü inanamýyordu. Bunlarýn koc
asý ancak bir Tanrý olabilir sanýyordu. Bu düþüncesi ile kýzlarýný Tanrýya verme
k için ülkesinin þimal taraflarýnda yüksek bir kule yaptýrdý. Ýki güzel haným bu
raya kapatýldý. Yabggu,gelip kýzlarla birleþmesi için Tanrýya yalvarýp yakardý.
Ýhtiyar bir kurt kulenýn çevresinde gece gündüz dolaþýyor,korkunç korkunç uluyar
ak kuleyi gözetliyordu. En sonra kulenin dibinde kendisine bir in yaptý. Küçük k
ýz,uzun zamandan beri kuleyi gözetleyen bu kurtun,babalarýnýn kendilerini verdið
i Tanrýdan baþka birþey olamyacagýný söyleyerek birlikte aþaðýya inmeye ablasýný
kandrýrd. Bu evlenmeden doðan Dokuz Oðuzlarýn sesi kurt sesine benzerdi. Þarký
söyledikleri zaman kurtlarýn haykýrýþlarýnýn taklit ederlerdi.

Dokuz Oðuz - Uygur destanýnýn baþlangýcý rivayetindeki tarihi hakikat bunlarýn e


ski Kunlardan inmiþ olmasýdýr. 'Kurt' motifi burada da göze çarpmaktadýr. Gök Tü
rkler diþi bir kurttan türemiþlerdi. Bunlar ise erkek bir kurttan türemiþ oluyor
lar. Burada çok güzel iki kýzýn insanlara layýk görülmeyip Tanrý ile evlenmeleri
de Türk deatanlarýnýn bedi'i unsurlarýndan biridir.

Manihaizmin Kabulü
Kaðan dedi' Ben Tanrýyým. Sizin ile Tanrý yerine doðru varacaðým'. Dindar (büyük
manihaist rahipleri)lar þöyle cevap verdiler:'Biz pak'ýz. Dindarýz. Tanrýnýn sö
ylediðini tamamýyla iþliyoruz. Eðer vücusumuz birakýrsa biz Tanrý yerine doðru g
ideceðiz. Niçin denilirse biz Tanrýn varlýðýný ayrý yapmayýz. Yüzümüze karþý büy
ük sýkýntý ve zahmetlerdir. Onun için Tanrý yerini bulacaðýz. Siz kanunsuz olara
k insanlara zulmettiðiniz için bütün ülkeniz karýþacak. Bütün Türk milleti Tanrý
ya karþý günah kýlýcý olacaktýr. Her nerde dindarlarý bulurlarsa basacak,öldürec
ekler. Dört arzudan dolayý büyük tehlike ve sýkýntý olacak. Nerede rahipleri,tüc
carlarý bulurlarsa hepsini öldürecekler' Tengri Ýlið (yani Kaðan) dindarlarla ik
i gün,ükü gece bunlarý konuþtular. Ondan sonra Tengri Ýlið Börü Han, dindarlarýn
yanlarýna doðru geldi. Diz çöküp baþ eðerek rica etti,af diledi. Þöyle rica ett
i:'Size zahmet verdim. Siz beni yargýlacak,noma tutacak dindar yapacaksýnýz. Bun
dan sonra vücut ebediliði,kuvvet gözümde deðersiz oldu. Bundan sonra sizin sözün
üz ve isteklerinizce hareket edeceðim' Tengri Ýlið Börü Han böyle dediði için di
ndarlar ve bütün millet çok sevindiler. On binlerce halk toplandý. Ertesi güne k
adar büyük oyunlarla eðlendiler. Tan atýnca Tengri Ýlið Börü Han ve bütün dindar
lar bibiri ardýnca atlandýlar. Konçuylar, tayþýlar,büyükler baþta olarak bütün m
illet sevinç ve oyunla büyük þehir kapýsýna kadar geldiler. Tengri Ýlið þehire g
irip tacýný baþýna giydi. Kendi al elbise giyip altýnlý tahtý üzerine oturdu. Be
ðlere,halka iyi yarlýklar çýkardý. Millete bir nutuk vererek dindarlara da baþ e
ðerek sevinçlerini arzettiler. Ve Kaðan halka iyilik yapmalarýný öðütledi.

Bu destanda tarihi unsur pek fazladýr. Buna doðrudan doðruya 'tarih' demeký bile
yanlýþ olmaz. Böðü Han manihaizmi nasýl kabul ettiðini anlatmaktadýr. Tengri Ýl
ið Böðü Han diye adý geçen hükümdar 763'te manihaizm'i kabul eden Böðü Kaðandýr.

Göç

Dokuz Oðuz - Uygur destanýnýn son parçasý olan göç destanýnýn bugün elimizde iki
þekli vardýr. Birbirine çok benzeyen bu þekillerden birisi Çin kaynaklarýnda ,b
irisi de Acem kaynaklarýnda bulunmuþtur. Herhalde bu iki millet bu destaný ya að
ýzdan olarak Türklerden iþitmiþler,yahut yazýlý Türk kaynaklarýndan öðrenmiþlerd
ir.

Çin kaynaklarýndaki þekil

Uygur elinde Hulin adýnda bir dað vardý. Ondan Tuðla ve Selenge adýnda iki ýrmak
çýkardý Bir gece oradaki bir aðacýn üzerine gökten ilahi bir ýþýk indi. Ýki ýrm
ak arasýnda yaþayan halk bunu dikkatler takip ettiler. Aðacýn gövdesinde gebe bi
r kadýna benzeyen bir þiþkinlik peyda oldu. O ýþýk dokuz ay,on gün o þiþkinlik ü
zerinde durdu. Bu müddetin sonunda o þiþkinlik yarýldý. Ýçinden beþ çocuk çýktý.
O ülkenin ahalisi bunlarý alýp büyütütler. Bunlarýn en küçüðünün adý Buðu Han'd
ý. Büyüynce herkesi hükmüne alaraka hükümdar oldu. Otuz göbekten fazla bir zaman
geçtikten sonra Yulug Tiðin padiþah oldu. Çinlilerle birçok savaþlarda bulundu.
Nihayet bu hale bir son vermek için oðlu Gali Tiðini Çin hükðmdar ailesinden Ki
ü-lien adlý bir kýzla evlendirmeye karar verdi. Bu prenses sarayýný Hatun Daðýnd
a kurdu. Bu civarda Tanrý Daðý adýnda bir dað,cenup tarafýnda da küçük dað þekli
nde ve Kutlu dað adýný taþýyan bir kaya vardý. Hatun Daðýna Çin elçileri bakýcýl
arý ile birlikte geldiler. Onlar kendi aralarýnda dediler ki:'Hatun Daðýnýn saad
eti bu kayaya baðlýdýr. Bu hükümeti zayýflatmak için onu yok etmeli'. Bunun üzer
ine Tiðini bularak Çinli prensesle yaptýðý bu evlenmenin karþýlýðý olarak o kaya
parçasýnýn kendilerine verilmesini istediler. Tiðin razý oldu. Fakat kayanýn bü
yüklüðü yerinden kýmýldatýlmasýna engel oluyordu. Kayanýn çevresini odunlarla do
ldurarak ateþ verdiler.Kaya iyice kýzdýrdýktan sonra üzerine keskin sirke dökere
k parçaladýlar. Sonra o parçalarý arabalara koyarak Çin'e götüdüler. Bu büyük bi
r hadise oldu. Memleketteki bütün kuþlar,hayvanlar kendi dilleriyle bu kayanýn g
idiþine aðladýlar. Bundan yedi gün sonra da Tiðin öldü. Ondan sonra bu memleket
felaketten kurtulmadý. Halk rahat yüzü görmedi. Yulug Tiðinden sonraki hükümdarl
ardan bir çoðý çabuk öldüler. Bunun üzerine hükimdarlar payitahtlarýný Hoçuya gö
çürmeye mecbur oldular. Hakimiyetlerini oradan Beþ balýða kadar uzattýlar.

Acem kaynaklarýndaki þekil

Kaynaðýný Karakurum'dan alan Tuðla ve Selenge ýrmaklarýnýn birleþtiði Kumlançuda


bir fýndýk aðacý ile bir kayýn aðacý vardýr. Bunlarýn arasýnda bir dað peyda ol
du. bir gece o daðýn üzerine gökten bir ýþýk indi. Bu dað günden güne büyüdü. Uy
gurlar bu hale þaþtýlar. Edep ve tevazu ile o tarafa doðru gittiler. Oradan güze
l musiki sesleri geliyor ve geceleri otuz adým çevresinde bir ýþýk gürünüyordu.
Nihayet doðum vakti geldi. Daðda bir kapý açýldý. Ýçinde birbirinden ayrý beþ da
ire ve onlarla beç çocuk vardý. Aðýzlarý üstünde asýlý birer emzikli süt emiyorl
ardý. Halk ve beð onlarý çok saygýladýlar. Büyükten küçüðe doðru çocuklarýn adla
rý Sungur Tiðin,Kutur Tiðin,Tükek Tiðin,Ur Tiðin,Buku Tiðindi. Bunlarýn Tanrý ta
rafýndan geldiðini sana Uygurlar içlerinden birini kaðan yaðmaya niyet ettiler.
Buku akýl,ehliyet ve güzelliðiyle ötekilerden üstün olduðundan onu müttefikan k
aðan seçmeðe karar verdiler. Büyük bir þölen yaparak onu usülü dairesinde hanlýk
tahtýna oturttular. Tanrý ona üç karga karga vermiþti ki ülkede olup biteni ken
dine haber verirlerdi. Bir gece Buku Han uyurken penceresinden bir kýz girdi. Bu
ku Han korktu.Fakat seslenmedi. Kýz ikinci gece yine geldi. Buku yine korktu. Fa
kat yine sustu. Üçüncü gece,rüyasýný anlattýðý vezirin teþviki ile kýzla görüþtü
. Her gece beraber Ak Daða giderek orada konuþuyorlardý. Bir gece ak sakallý ve
ak deðnekli bir ihtiyar Buku Hanýn rüyasýna girdi. Ona ýstýk þeklinde bir taþ ve
rerek bu taþý sakladýðýnýz müddetçe dünyanýn dört bucaðýna hakim olacaksýnýz ded
i. Buku Han'a yýllardan sonra çocuklarýndan biri halef oldu. Bu zamanda bütün ha
yvanlarýn ve çocuklarýn göç,göç diye baðýrdýklarý iþitildi. Bu manevi iþaretleri
n tesiriyle yurtlarýný býrakýp göçtüler. Nerede durmak istedilerde bu sesleri du
ydular. Nihayet Beþ baþýðýn bulunduðu yere gelince sesler kesildi. Onlar da orad
a durdular ve beþ mahalle yaparak Beþ Balýk adýný verdiler.

Birbirni tamalayan bu iki parça 840 yýlýnda Kýrgýzlarýn hucümü ile yenilerek cen
uba göçmeye mecbur kalan Dokuz Oðuz - Uygurlarýn hayatýný anlatmaktadýr. Çin riv
ayetinde Buðu Han,Acem rivayetinde ise Buku Tiðin adý ile anýlan hükümdar hakika
tte manihaizmi kabul eden Böðü Kaðandýr. Uygurlarýn hayatýnda din deðiþtirmek gi
bi deðiþtirmek gibi pek mühim bir rol sahibi olduðu için halk arasýnda unutulmam
ýþ, göç destanýna dahi karýþtýrýlmýþtýr. Gökten ýþýðýn inmesi,çocuklarýn harikul
ade bir þekilde doðmasý,geceleri gelip hükümdara talimat veren ilahi kýz ve meml
ekette olup bitenleri haber veren üç karga ise masal unsurlarýdýr. Karganýn habe
r vermesi motifi bugüne kadar kalmýþtýr. Annlere,yaptýklarý suçlarýn kargalar ta
rafýndan haber verileceðini söyleyerek çocuklarýný korkuturlar.

5- ÝSLÂMÝYETTEN ÖNCE TÜRK EDEBÝYATI


Türkler Ýslâmiyetten önce çok sade bir hayat yaþýyorlardý. Pek kuvvetli devlet g
elenekleri olduðu,devlet asalet üzerine dayandýðý halde hükümdarla çoban arasýnd
a yaþayýþ,duyuþ ayrýlýþlarý çok deðildi. Bunun neticesi olarak da sýnýf ve zümre
farkýna bakmazksýzýn bütün millete birden hitap eden bir edebiyat teþekkül etmi
þti.

Bugün,Türklerin islâmiyetten önceki edebiyatlarýna dair bilgimizi üç'e tasnif ed


erek gözden geçirebiliriz.

1- Kunlar çaðýna ait siyasi mektup tercümeleri ve bir Kun türküsünün tercümesi

2- Gök Türkler çaðýna ait mezar taþlarý ve büyükler adýna dikilmiþ yazýtlar:

3- Dokuz Oðuz - Uygurlar çaðýna ait kitabeler ve kitaplar

Hiç þüphesiz bu kadar bilgi eski edebiyatýmýzýn ve hayatýmýzý aydýnlatmak uzakt


ýr. Fakat daha pek yakýn zamanlara kadar bu kadar bilgiye bile malik olmadýðýmýz
düþünülürse ilerde bulunacak yeni malumat sayesinde edebiyatýmýzýn daha çok ayd
ýnlatýlmasý ihtimallerinin daima mevcut olduðu kabul olunabilir.

Kunlar Çaðýndaki Türk Edebiyatý

Kunlar Çaðýndaki Türkçe

Türkçenin Kunlar çaðýnda teþekkül ettiðini kabul etmekte yanlýþ yoktur. Bu dilin
temelli olarak kurulabilmesi için uzun bir siyasi birlik þarttýr. Bu þart bizim
tarihimizde ilk önce Kunlar zamanýnda mevcut olmuþtur. Dört buçuk asýr süren Ku
n hakimiyeti zamanýnda bizim atalarýmýz olan boyle,kaynaþma sonunda Türk dili me
ydana gelmiþtir. Bunun böyle olduðunu anlamak için Kunlar çaðýndan bugüne kadar
kalan kelimelere bakman kafidir. Kun yabgularýnýn ünvanlarý 'tengri Kut' idi. 'T
engri ' bildiðimiz üzere 'Gök,sema' demektir. 'Kut' ise 'takih,saadet' manasýna
gelir. O halde bu terkibin manasý 'Göðün talihi', 'Semavi saadet' olur. Bugünkü
dile göre aþagý yukarý 'Hazret' veya 'Majeste' demektir.

Bugün 'büyü' þeklinde söylediðimiz kelimenin eski þekli olan'bügü' kelimesi de K


un dilinde vardýr. Milli adlarý olan'Kun' ise ' Koyun' demekti ki on birinci asr
a kadar ayný mânâda kullanýlýyordu.
Fakat asýl mühim olan bu tektük sözler deðil Kunca cümlelerdir. Kunlar,millattan
sonra 216 yýlýnda daðýldýktan sonra bazý Kunlar Çin'in þimaline çekilip yerleþm
iþlerdi. Sonradan bunlar orada birkaç küçük devlet kurdular. Bunlardan birnin bi
r hükümdarýna ait kayýt,bizi Kunlarýn dili üzerinde daha çok aydýnlatmaktadýr. G
üya, bir Kun hükümdarý miladi 328 yýlýnda savaþa çýkacaðý zaman Buda ibadethanes
inin çaný çalmýþ ve ondan Kun dilince þu sözler iþitilmiþtir:

Süsi sülegen,pugu tutdan (yahut:tutkudan)

Bunun anlamý 'Asker çýkar düþman tutulur' demekmiþ. Bu sözler apaçýk Türkçedir.
'Sü' asker ve ordu anlamýnda Türkçe bir sözdür. Orhun yazýtlarýnda kullanýlýr. '
Sü baþý' yani kumandan anlamýnda Osmanlýlar zamanýnda bile kullanýlmýþtýr. 'Süsi
' bunun muzaf þeklidir;yani (onun) askeri' demektir. Bugünkü lehçemizle biz bunu
'süsü' deriz. 'Sülegen' kelimesi ise 'sülemek' yani 'asker sevketmek' mastarýnd
an yapýlmýþ nakli mazi sýfat þeklidir. Yani bugünkü batý Türkçesine göre 'sülemi
þ' (asker yürümüþ) demektir. Düþman mânâsýna gelen 'pugu' sözü Türkçede yoktur.
Bunun eski Türkçesi 'yaðý' dýr. Ýhtimal ki Kunca cümleleri tespit eden Çin tarih
i bu kelimeyi yanlýþ olarak yazmýþtýr. Çin harflerinin kususiyetine göre bu yanl
ýþ yazma ihtimali kuvvetlidir. 'Tutdan' veya 'tutkudan' kelimesi ise 'tutkan' ol
acaktýr. Bugünkü batý Türkçesinde 'tutmuþ' demektir. Þunhalde bunu:

Süsi sülegen , yaðý tutkan

þeklinde de biraz düzeltirsek tam bir Türkçe meydana çýkýyor ki bu da Kunlar çað
ýndaki Türkçenin aþaðý yukarý Gök Türkler çaðýndaki Türkçe'nin daha iptidai bir
þekli olduðunu gösterir. Zaten Orhun abidelerinde gördüðümüz olgun dil o hale ge
lmek için uzun asýrlar konuþulmuþ ve hatta yazýlmýþ olmak icap eder.

Kunlar Çaðýnda Yazý

Kun yabgularý Çin sarayýna mektuplar gönderdi. Bu mektuplarýn hangi harflerle ya


zýldýðý belli deðildir. Eski Çin tarihleri Kunlarýn yazýlarý olmadýðýný söyledik
leri halde Çin imparatorlarýyla mektuplaþtýklarýný kaydederler. Çin tarihlerinin
Türkler hakkýndaki her sözünü mutlak hakikat diye kabul etmek doðru deðildir. O
nun için , onlarýn Kunlarda yazý olmadýðý hakkýndaki sözlerini de þüphe ile karþ
ýlamak icap eder. Yabgularýn Çin'e gönderdikleri mektuplarda Çin harflerini kull
andýklarý akla gelebilir. Fakat ülke içindeki muamelelerde iptidai bir yazý deme
k olan mükemmel damga usullerinden istifade edilmiþ olmasý da ihtimal dahilinded
ir. Belki de Gök Türk yazýsý bu damgalama usülünün ilerlemesinden doðmuþtur. Her
ne olursa olsun,Kunlar yazýnýn ne demek olduðunu biliyor , kendi yazýlarý olmas
a bile Çin yazýsýndan istifade ediyor ve belki de Kuncayý Çin harfleriyle yazýyo
rlardý.

Kun Yabgularýnýn Mektuplarý


Kun dili ile yazýlmýþ metinlerin bulunmamasýna karþý bunlarýn tercimeleri olduk
ça boldur. Siyasi birer vesika olan bu mektuplarýn,bizim için mühim olan ciheti,
Kun yabgularýnýn düþünüþü ve Çin karþý muamelelerini göstermesidir. Eski Çin tar
ihlerinde bunlardan bazý örnekler vardýr ki biz de aþagý alýyoruz.

1- Ýlk mektup Mete ( Motun) tarafýndan Çin imparatoriçesine gönderilmiþtir. Mila


ttan önce 192 yýlýnda Çin imparatoru Kao-ti ölmüþ yerine oðlu geçmiþti. Fakat bu
çocuk küçük olduðundan devleti.Mete(Motun) Yabgunun nefret ettiði imparatoriçe
idare etmeye baþlamýþtý. Bunun üzerine Mete (Motun) kendisine þu mektubu gönderd
i:

Bataklýkta doðmuþ,atlar ve öküzler arasýnda kýrda büyümüþ kimsesiz ve yýpranmýþ


padiþah! Çin'de gezmek için birkaç defa sýnýrýnýza gelmiþtim. Kimsesiz ve yýpran
mýþ imparatoriçe taht üzerinde yalnýzdýr. Yalnýz olarak yaþýyor. Her iki padiþah
can sýkýntýsý içinde. Bende olmayaný bende olanla deðiþtirmek istiyoruz.

Mete (Motun) , 'her iki padiþah' diyerek kendisiyle imparatoriçeyi,hem de ülkesi


ni almak istediðini söylüyor. Ýmparatoriçeyi tahkir eden bu mektup üzerine Çin s
arayýnda uzun müzakereler olmuþ,fakat savaþa kýyýþýlamayarak zelilâne bir mektup
la cevap verilerek Mete (motun) Yabguya iki padiþah arabasý ve sekiz at gönderil
mek suretiyle barýþýlmýþtýr. Mektubun böyle sert bir þekilde yazýlmasý Kunlarýn
diplomasi dilini bilmemesinden deðil,bir kasýt dolayýsýyladýr. Çünkü yine Mete (
Motun9 Yabgunun milattan önce 176'da Çin imparatoru 'Hiao-ven-ti'ye yazdýðý mekt
up büsbütün baþka bir usluptür. Bu mektup þöyledir:

2- Gök tarafýndan tayin edilen Kunlarýn büyük yabgusu saygý ile Hia-en-ti'nin s
aðlýðýný diler. Geçenlerde Ven-ti barýþ ve kardeþlik hakkýnda mektup uazmýþtý. B
u her iki tarafýnda menfaatine uygundur. Çin'in sýnýr memurlarý batý beðini tahk
ir etmiþlerdir. O da bana arzetmeden Ýlu-heu-nan-çi ve birkaç kiþinin kýþkýrtmas
ýyla Çin memurlarý ile kavgaya giriþmiþtir. Þu suretle iki devlet arasýnda yapýl
an andlaþmayý bozmuþ ve kardeþlik yakýnlýðýmýzý parçalamýþtýr. Bu suretle Çin de
vletini güç mevkie düþürmüþtür. Ven-tiden teesüf beyan eden iki mektup alýnmýþtý
r. Lâkin cevabýný götüren elçi dönmemiþ,Çin elçiside geri dönmemiþtir. Ýþte bu,i
ki komþu devlet arasýnda hoþnutsuzluða sebep olmuþtur. Andlaþma aþaðý memurlar t
arafýndan bozulduðu için batý beði buna ceza olarak batýda Yüençiler üzerine gtö
nderildi. Göðün inaneyetiyle askerlerimiz saðlam,atlar güçlü oldular. Yüençiler
yendiler. Kýlýçtan geçirip veya itaate alýp Leu-lan,usun,Huse ve diðer yirmi alt
ý ülkede karar kýldýlar. Bu ülkelerin ahalisi Kun ordusu arasýna geçip bir aile
oldular. Þimal tarafýnda sükunet ve asayiþi yerleþtirdikten sonra savaþa nihayet
verip askerleri dinlendirmek ve atlarý semirtmek gerektir. Sýnýrdaki ahalinin
eskisi gibi rahat etmesi gelip geçenleri unutmak ve eski andlaþmayý yenilemek ge
çirsinler. Gelecek nesiller barýþýn tadýný alsýnlar. Ven-ti'nin fikirlerini alma
dýðýmýz için ona elçi olarak Sidutseni gönderdik. Bir deve , Ýki binek atý ve Se
kiz araba atý göndermeye cesaret ediyorum. Eðer Ven-ti,Kunlarýn sýnýra yanaþmasý
ný memurlara emretsin.

Bu mektuptan anlaþýldýðýna göre,Kun yangusu nazikâne cümleler altýnda tehdit etm


esini biliyordu. Kunca'da Çinçe'ye,Çince'den Rusça'ya,Rusça'dan da günümüzün Tür
kçesin'de çevrilen bu mektup ,dilden dile üç defa tercüme olunmuþ olmasýna raðme
n Kun dilinin pek de iptidai bir dil olmadýðýný gösterse gerektir.

3- Mete(Motun) Yabgunun yukardaki iki mektubundan baþka,milattan önce 96-85 yýl


larý arasýnda hüküm süren Huluku Yabgunun da bir mektubunun tercimesi eski Çin t
arihlerinde kayýtlýdýr. Milattan önce 90 yýlýnda Kun elinde yürüyen 140.000 kiþi
lik Çin ordusunu yenip baþkumandanýný da tutsak eden yabgunun,89 yýlýnda Çin sar
ayýna yolladýðý mektubun tercümesi þudur:

Cenupta büyük Han sülalesi(1) hükümeti sürüyor. Þimalde ise güçlü Kun sülalesi h
ükümet sürüyor. Kun,göðün maðrur oðludur ki ufak saray teþrifatý ve merasimiine
ehemmiyet vermez. Ben þimdi han ülkesine olan geçitleri açmak ve Han sülalesinde
n bir kýzý kendime zevce almak istiyorum. Þu þartla ki Han sülalesi eski andlaþm
a mucibince bana vergi olarak iyi þarap,50.000hu (2) pirinç, 10.000 parça muhtel
if kumaþ ve dokuma takdim eder. Bundan sonra sýnýrda yaðma ve talan olmaz.

Bu mektup Uzak doðudaki beynelmilel hukuk kaidelerini bildikleri halden kasden,


Çinlileri aþaðýlamak için onu ihmal ettiklerini gösteriyor.

(1) : 'Han' sülalesi Çin'de milattan önce 207'den milattan sonra 220'ye kadar hâ
kim olan bir hükümdar ailesidir.

(2) 'Hu' , bir Çin ölçüsüdür.

Bir Kun Türküsü

Yukarýda örneklerini gösterdiðimiz cümlelerle mektup tercümeleri,edebiyatý,uzakt


an ilgilendiren dil ve siyasi muhabere örnekleri idi. Þimdi tercümesini vereceði
miz türkü ise doðrudan doðruya Kunlar devrindeki edebiyat üzerinde bizi aydýnlat
acak bir vesikadýr. Bu türkü,Kunlarýn kaybettikleri bir savaþ üzerine yapýlmýþtý
r. Milattan önce 119 yýlýnda Kunlar, Ordus'un þimalindeki topraklarýný kaybedere
k büyük çölüm þimaline çekilmiþlerdi. Çin kaynaklarý bu bozgun dolayýsýyla Kunla
rýnþu aþaðýdaki türküyü söyleyerek aðladýklarýný yazýyorlar:

Yen-çi-þan daðýný kaybettik.


Kadýnlarýmýzýn güzelliðini elimizden aldýlar
Si-lan-þan yaylalarýný kaybettik,
Hayvanlarýmýz çoðaltacak vesaiti elimizden aldýlar.
Bu manzumenin tekniði,günümüze kadar gelen milli nazým tekniðimize uygundur. Man
zumenin dörtlikten ibaret olmasý,ikinci ve dördünci mýsralarýn birbirne pek benz
emesi türk nazmýnýn esas vasýflarýdýr. Koþmalarda ilk dörtlük aþaðý yukarý bu þe
kilde yazýlýrdý. Hiç þüphesiz Kunlar zamanýnda , Osmanlýlar zamanýnda olduðu gib
i koþmalar yoktu. Fakat onlarýn çekirdeðinin olmuþ olmasý pek muhtemeldir. Tercü
menin tercümesi olduðu mýsralarýn heceleri sayýca pek deðiþik ise de ben bu þiir
deki mýsralarýn aslýnda yediþer veya sekiþer heceli olacaðýný sanýyorum. Türkçen
in kýsa hecelerle büyük m3anâlar ifade edilmek kabiliyeti düþünülürse benim bu d
üþünceme hak verilebilir. Mesela , yukarýda Kunca cümleleri tahlil ederken Kun d
ilinin Gök Türçeye pek yakýn olduðunu söylemiþtik. Gök Türkçe ile yukarýdaki man
zumenin ilk mýsrasýný,yedi veya sekiz heceyle ifade etmek kabildir. Yen-çi-þan i
sminin sonundaki 'þan' Çincede zaten 'dað' demektir. Þu halde 'Yen-çi-þan daðý'
yerin 'Yen-çi daðý' diyebiliriz. Gök Türkçe ile bunu þu iki þekilde söylemek kab
ildir.

1- 'Yen-çi-tað yitirdimiz' yahut

2- 'Yen-çi taðýn yitirdimiz'

Birinci þekle göre mýsra yedi heceli,ikinci þekle göre ise sekiz heceli olur. Ta
bii,bu misali söylemekten maksadýn bunun mutlaka böyle olduðunu iddia etmek deði
l,Gök Türkçeye ve Gök Türkçe'nin daha iptidai þekli olan Kuncaya göre bu þiirin
yedi veya sekiz hece ile yazýlmasý ihtimalinin daima mevcut olduðunu hatýrlatmak
tadýr. Bu þiir ayný zamanda Kunlarda milli vicdanýn teþekkül ettiðini ve kuvvetl
i olduðunu da gösteriyor. Yurtlarýný kaybettikleri için þiir yapýp bunu türkü il
e okuyan ve aðlayan kimseler vahþi ve geri insanlar olamaz.

Gök Türkler Çaðýnda Türk Edebiyatý

Gök Türk yazýsý

Gök Türkler çaðýnda Türklerin kendilerine mahsus yazýlarý vardý. Bu yazýya 'Gök
Türk yazýsý' , yahut bu yazýnýn ilim alemine ilk defa malûm olan örenkleri Orhun
ýrmaðý yakýnýnda bulunduðundan 'Orhun yazýlarý' adý verilir. Orhun yazýlarýnýn
en eskileri sekizinci asýr baþlarýna aittir. Halbuki bu yazý daha önceleri de ku
llanýlýyordu. Gök Tükler devleti zamanýnda ekseriyetle onlara tâbi olarak yaþaya
n,fakat baþlarýnda ayrý bir kaðanlarý bulunan Kýrgýzlarýn yaþadýðý yerlerde de b
u yaz ile yazýlmýþ bir takým taþlar bulunmuþtur. Demek ki bu yazý yalnýz Gök Tür
kler tarafýndan, Gök Türklerle çaðdaþ olan öteki Türkler tarafýndan da kullanýlm
ýþtýr. Gök Türkler tarihe altýncý asýrda gidikleri halde Kýrgýzlar milattan önce
ki asýrkardan beri tanýnmýþ bir Türk boyudur. Acaba bu yazý ilk önce hangi Türkl
er tarafýndan kullanýldý? Buna kât'i bir cevap verilemez. Yalnýz,Kýrgýzlarýn yaþ
adýðý yerlerde bulunan taþlar üzerindeki yazýnýn daha iptidai ve acemice olmasýn
a,dilinin de Gök Türklere ait yazýlardaki kadar ileri bulunmaýsna bakýlarak,bu y
azýnýn ilk önce Kýrgýzlar arasýnda kullanýdlýðý,Gök Türklerin onlardan aldýklarý
bu yazýyý daha çok olgunlaþtýrdýklarý düþünülebilir.
Bazý bilginler bu yaýznýn eski Ârâmi yazýsnýndan çýktýðýný ileri sürüyorlar. Ârâ
miler,Sâmî bir millet olup medeni idiler. Bunlarýn yazýsý milattan önceki asýrla
rda Ýran'a girmiþti. Bu yazýdan birkaç elifbe çýkmýþtý. Ýþte Gök Türk yazýsý da,
onlarca bu elifbelerden biridir. Baþka bilginler ise bu yazýnýn eski Türk damgal
arýndan çýktýðýný söylüyorlar. Bu elifbedeki bazý harflerin Türklerin öz malý ol
duðu muhakkaktýr. Yazýyý kýsmen baþkalarýndan almýþ olsalar bile kendi damgalarý
ndan da ona çok þey katmýþlardýr. Mesela ok þeklinde bir harf eski Türk damgalar
ýndan biridir.

Türk harfleri,kullanýldýklarý muhtelif yazýtlarýda ufak tefek bazý farklar göste


rir. Fakat bu farklar bir tekâmülün neticesidir. Bu harflerin en mükemmel örnekl
eri en son olarak yazýlan Kül Tigin ve Bilge Kaðan yazýtlarýndandýr. Bunlarda ge
rek harfler,gerek imlâ en iyi þeklini bulmuþtur.

Bu eski Türk yazýsý 39 harften mürekkeptir. Beþi sesli,sekizi katýþýk,yirmi altý


sý da sessizdir. Sesli harflerin az,sessizlerin çok olmasýnýn sebebi þudur Bu el
ifbede ekseriyetle sessiz harfler seslileri okutmaktadýr. Mesela 'a' ve 'e ' ses
leri için bir tek iþaret vardýr. Bunun ne zaman 'a' ne zaman 'e' okunacaðýný ken
disinden önce veya sonra gelen sessiz harf tayin etmektedir. Sessiz harflerin ço
ðu için ikiþer iþaret vardýr. Mesela 'b' için iki harf olup biri kalýn,diðeri in
cedir. Yukarýdaki sesli harf kalýn 'b' den sonra gelirse 'ba' ince 'b' den sonra
gelirse 'be' okunmaktadýr. Böyle muayyen birkaç kaidesi olan bu elifbe Türkçeyi
ifade eden en mükemmel bir elifbedir. Sesli harflerin biri 'a,e' bir 'ý,i' bir
'ö,ü' bir 'o,u' biri de e ile i arasýndaki kapalý 'e' dir. Fakat bu sonuncu harf
sonradan býrakýlmýþ ve onun yerine daima 'i' kullanýlmýþtýr. Katýþýk harfler is
e þu sesleri vermektedir.

1- nç;

2, Id,It;

3- nd,nt;

4- ok,uk,ko ku;

5-ök,ük,kö,kü;

6-ny,yn;

7-iç;
8-ýk,ký.

Sessiz harflerden ç,z,m,þ,p harflerinin birer þekli ; b,t,s,d,r,k,g,I,n,y harfle


rinin kalýn ve ince olmak üzere ikiþer þekli vardýr. Bir de saðýr nun dediðimiz
harf vardýr ki bu harf aþagý yukarý 'ng' sesini verir. Bundan dolayý bunu katýþý
k harfler arasýnda saymank da mümkündür. Bugünkü Türkçede kullanýlan c,j,f,v,h h
arfleri ise eski Türkçede yoktur. Bu Türk harfleri muayyen bir imlâ ile yaýzlýr.
Kelimeler birbirinden ayýrmak için þu iki nokta (:) kullanýlýr. Bazan iki veya
iç kelime bitiþik yazýldýktan sonra bu iki nokta konur. Ýltibas olmayan yerlerde
bazý sesli harfler kullanýlmaz. Mesela t,z,r harflerinin kalýnlarýnýn adý at,az
,ar ve incelerinin et,ez,er olduðu için hece baþlarýndaki 'a' ve 'e' harfleri ya
zýlmaz. 'At' yazmak için kalýn bir 't' ve 'er' yazmak için inve bir 'r' kafirdir
.

Orhun veya Gök Türk yazýsý esas itibariyle saðdan sola yazýlmýþtýr. Fakat umumiy
etle âbideler dikildiði zaman sað taraf yukarýya,sol taraf ise aþaðýya getirilir
. Mesela 'Türk Edebiyatý Tarihi' kelimelerini iki satýr halinde yazmak icap ets
e þöyle yazýlýr:

: ýtayibede : krüt

: ihirat

Fakat taþa dikmek icap edince þöyle olur:

Böyle yazýldýðý zaman birinci satýrdan sonraki satýrlarýn saða ve sola yazýlmasý
kât'i deðildir. Bazan saða,bazan sola yazýlýr. Küçük mezar yazýtlarýnda ise hiç
bir kaide gözükmüyor. Bazan karma karýþýk yazýldýðý da vardýr.

Gök Türkler Çaðýnda Yazýlmýþ Yazýtlar

Gök Türklerin hakimiyet zamaný olan 552 - 745 yýllarý arasýnda gerek Gök Türkler
,gerekse Gök Türklere tâbii olan Kýrgýzlar tarafýndan yazýlan birçok yazýtlar ka
lmýþtýr. Bunlarýn çoðu küçük ve yalnýz dil bakýmýndan ehemmiyetli mezar yazýtlar
ý olmakla beraber bir kaç tanesi hem dil,hem tarih,hem de edebiyat bakýmýndan pe
k mühim büyük yazýtlardýr.

Küçük yazýtlar þunlardýr:


Çakul (7 tane), Yenisey (7 tane) , Talas (5 tane) , Barlýk (4 tane) , Uybat (3 t
ane) , Altun Köl (2 tane) , Kemçik Çýrgak (2 tane) , Tuba, Oya, Ulu Kem , Ak Yüs
, Tarlýk,Uyuð - Turan,Uyug , Arhan, Berge ,Tes Elegeþ , Ottoktaþ, Ýhi Haným gölü
,Goylu Tamýr, Ýhe - Ashebete yaýztlarý.

Bütün bunlar mezar taþlarý olup çoðu,yakýnýnda bulunduklarý ýrmaklarýn adýný taþ
ýmaktadýr. Bir takýmýnýn kimlere ait olduðu bellidir. Bir takýmý ise iyi okuyamý
yor. Bazýlar pek kýsadýr.

Büyük yazýtlar ise þunlardýr:

Bilge Tonyukuk,Kül Tigin,Bilge Kaðan,Bilge Taçam,Iþbara Bilge Küli Çur yazýtlarý


.

Bu büyük yazýtlar,adlarýna dikildikleri ünlü kimselerin adý ile anýlmaktaýdr. Fa


kat bunlarýn hiç birisi ad olmayýp hepsi lâkap,rütbe veya ünvandýr.

Gök Türkçenin Hususiyetleri

Bugünkü Türkçenin anasý olan Gök Türkçede, bugünkü Türkçede olmayan bir takým hu
suiyetler vardýr. Bu husuiyetler,hem kelimelere,hem eklere aittir. Gök Türkçe me
tinleri iyi anlamak için bunlarý bilmeye lüzum vardýr. Bu husuiyetlerin belli ba
þlýklarý þunlardýr:

1- Gök Türkçede 'g' ile kelime baþlamaz. Bugünkü Türkçede kelime baþlarýndaki '
g' ler Gök Türkçedeki 'k' dir. Bügünkü 'görür' ve 'geldi' yerine Gök Türkçede 'k
örür' ve 'kelti' denir.

2- Kelime baþýnda 'd' harfi de bulunmaz. 'Dört', 'Düz' ,'Doðu' kelimeleri Gök T
ürkçede 'tört', 'toðu' dur.

3- Bugünkü Türkçede ötreli heceden sonra esreli hece gelmez. Halbuki Gök Türkçe
de gelebilir. Bugünkü Türkçedeki 'kiþi oðlu','öldü' kelimeler yerine Gök Türkçed
e 'kiþi oðlu' 'ölti' denir.

4- Gök Türkçede izafet terkiplerini teþkil eden iki simin sonunda umumiyetle e
k yoktur. 'Türk budun' , 'Türk Kaðan' bugünkü Türkçeye göre 'Türk milleti' , 'Tü
rk kaðaný' demektir.
5- Gök Türkçede 'v' harfi olmadýðý için bugünkü Türkçenin 'v' kelimeler hep 'b'
lidir. 'Eb' , 'Bar' , 'Barur' kelimeleri 'ev' , 'var' ; 'varýr' kelimelerinin k
arþýlýðýdýr.

6- Bugünkü 'olmak' fiili Gök Türkçede 'bolmak' týr. 'Boltý' yahut 'boldý' þimdi
ki 'oldu'ya karþýlýktýr.

7- Sayý saymak usülü biraz aykýrýdýr: 'On' dan sonra 'on bir', 'on iki' diye say
ýlmaz. Ya 'on artuký bir ', 'on artuký iki' demek , yahut 'bir yigirmi', 'iki yi
girmi' demeýk lazýmdýr. 'Yigirmi' (yani 'yirmi') 'Ýkinci on' olduðu için 'bir yi
rmi' demek 'ikinci ondan bir' demektir. Bunun için ya 'otuz artuký altý' yahut '
altý kýrk' demeký icap eder.

8- Bugünkü 'li,lý,lü,lu' ekleri yerin 'lig,lýg' ekleri vardýr. 'Tizlig, kaðanlý


g' kelimeleri 'dizli,kaðanlý' demektir.

9- Mefûlübih eki 'g,ig,ýg' ekleridir. 'Kiþig,ordug,iþig,budung' kelimeleri 'kiþ


iyi,orduyu,iþi,budun' demektir.

10- Mefûlüileyh eki 'ke,ka' dýr. 'Kaðanka' bugünkü Türkçeye göre 'Kaðana' demek
tir.

11- Gök Türkçede mefûlüanh yoktur. Onun yerine mefûlüfih kullanýlýr. Mesela 'a
nda kisre' ondan sonra demektir.

12- Tasrif olunmayan rabýt sigalarý biraz baþka türlüdür. 'Süre','aþa',2yeyü','ö


lü' kelimeleri bugünkü Türkçeye göre 'sürerek','aþarak','yiyerek','ölerek' demek
tir. 2Kodýp','Koyup' demektir. 'Kelipen','olurýpan' ise yine 'gelip' ,'oturup' d
emek olup bugünkü Türkçede kullanýlmayan bir þeklidir.

13- Gök Türkçede bugünkü gibi ismifâil yoktur. Fakat buna karþýlýk baþka bir þe
kil vardýr ki sonralarý kullanýlmamýþtýr. 'Veren' ve 'varan' ismifâillerinin Gök
Türkçedeki karþýlýðý 'berigme' ve 'barýgma' dýr.

14- Bugünkü Türkçede bazý 'y' ler Gök Türkçede 'd'dir. Mesela 'adak', 'bod' , '
kodýp' , 'udýmadým' kelimeleri 'ayak' , 'boy' (kabile) , 'koyup' . 'uyumadým' de
mektir.
Küçük Yazýtlara Örnek:

Uyug - Turan Yazýtý

Umumiyetle daha eski zamanlara ait olan küçük yazýtlar mezar taþlarýdýr. Çoðu ka
rýþýk yazýldýðý ve fazla tahribata uðramadýðý için pek doðru olarak okunamýyor.
Aþaðýda örnek olarak vereceðimiz Uyug - Turan yazýtý da 'Üçin Külüg Tirig' adýnd
a birisinin mezar taþýdýr. Taþ,ölününü aðzýndan yazýlmýþtýr ve hayata doymadýðýn
dan bahsediyor:

Kuyda konçuyum, yazýda oðlým ayýta

Valide zevcem , yazý (ova) da oðlum söyleye

Sizime ayýta . Bükmedim

Sizlerime söyleye , Doymadým

Aldýrýltým. Künim . Kadaþým

Ayrýldým (hayattan ayrýldým) Halkým . Arkadaþým

Ayýta adýrýltým Altunluð keþig

Söyleye ayrýldým . Altýnlý oklugu

belimte bantým . Tengri elimke

belime baðladým . Tanrý , elime

bükmedim , Sizime ayýta . Üçin


doymadým Sizlere söyleye . Üçin

Külüg Tirig ben. Tengri,

Külüg Tirigðim Tanrý,

elimte yemlig ben. Üç yetmiþ

elimde yemliyim Altmýþ üç

yaþýmka adýrýltým . Egük katun

yaþýmda ayrýldým . Cariye kadýn

yerimke adýrýltým . Tengri ! Elimke

yerimden ayrýldým Tanrý ! elime

kýzkagým, oðlým, öuz oðlým. altý

kýzým. oðlum. üveði oðlum altý

bing yuntým. kaným Tülberi,

bin atým , haným Türlberi,

kara budun külüg kadaþým , sizim,

halk , ünlü arkadaþým , sizlerim,


eþim er , ögüþ, er

eþim erler, genç er

oðlan , er küdegülerim , kýz

þehzadeler , er güvegilerim , kýz

kelinlerim ! Bükmedim,

gelinlerim ! Doymadým.

Bu yazýtta bazý yerlerin tercümesi biraz zorakidir. Bundan baþka gramer bakýmýnd
an da yazýtýn kusurlu olduðu meydandadýr. Bu gibi kusurlar küçük yazýtlarýn çoðu
nda göze çarpmaktadýr.

Bilge Tonyukuk Yazýtý

Bilge Tonyukuk, Gök Türk tarihinin en deðerli þahsiyetlerinden biridir. Ýlteriþ


Kutluk Kaðan 17 kiþiyle Çin'e isyan ettiði zaman, yanýndaki 17 kiþi arasýnda Bi
lge Tonyukukta bulunuyordu. Devlet kurulduktan sonra Ýlteriþ ve Kapaðan Kaðanlar
çaðýnda ülkede baþ vezirlik etmiþ, bazý savaþlarda baþ kumandan olarak bulunmuþ
tur. Bilge Kaðan'ýn kaynatasý idi. Onun zamanýnda da baþ vezirlik etmiþ , 720 -
725 yýllarýnda ölmüþtür. Ölümünden biraz önce hatýralarýný iki taþ üzerine kazdý
rarak diktirmiþtir. Bu bakýmdan Bilge Tonyukuk ilk Türk müverrihidir. Kendisi Çi
n'de doðmuþtur. Herhalde Çin'i iyi tanýdýðý için olacak, Çin'e karþý nasýl iþ gö
rmek gerektiðini iyi bilmiþtir. Bilge Tonyukuk uzaðý görüyordu. Bilge Kaðan, Tür
kleri þehir hayatýna alýþtýrmak ve Buda dinine sokmak istediði zaman buna engel
olmuþ, Çin'e göre sayýsý pek az olan Türklerin göçebelik sayesinde üstünlüklerin
i muhafaza ettiklerini, Buda dininin ise Türklerdeki askerlik kabiliyetini söndü
receðini anlatarak kaðaný bu düþüncesinden caydýrmýþtýr.

Bilge Tonyukuk yazýtýnda vukuat kýsa olarak anlatýlmýþ,Türklere bazý öðütler ve


rilmiþtir. Bu yazýtýn dikildiði yer bugünkü Moðolistan'da Bayýn Çoktu denilen ye
rdir ki Tuðla ýrmaðýnýn yukarý taraflarýndadýr ve aþaðý yukarý 48 arz ve 107 tûl
dereceleri üzerindedir.

Örnek olmak üzere Bilge Tonyukuk yazýtýndan bir kaç satýr alýyoruz. Alttaki satý
rlar bugünkü Türkçeye tercümesidir:
Bilge Tonyukuk ben. Özim Tabgaç

(Ben) Bilge Tonyukukum. Kendim Çin

elinge kýlýndým Türk budun

elinde doðdum . Tük milleti

Tabgaçka körür erti . Türk

Çin'e tâbi idi. Türk

budun kanýn bolmayýn Tabgaçda

milleti haný olmayýnca Çin'den

adýrýldý . Kanlandý kanýn kodýp

ayrýldý . Hanlandý , Hanýný koyup

Tabgaçka yana içikdi . Tengri

Çin'e yine teslim oldu . Tanrý

ança temiþ erinç . Kan

þöyle demiþ Han

bertim. Kanýngýn kodip içikding


verdim . Hanýný koyup teslim oldum,

Ýçikdük üçün Tengri ölitmiþ

Teslim olduðu için Tanrý öldürmüþ

erinç Türk budun ölti.

Türk milleti öldü.

Alkýndý yok boltý . Türk

Mahvoldu Yok oldu Türk

sýr budun yerinte bod

müstakil milleti yerinde boy

kalmadý . Ida taþda kalmýþý

kalmadý . Aðaçta taþta kalmýþ olanlarý

kubranýp yeti yüz boldý

toplanýp yedi yüz oldu.

Ýki ülügi atlýg erti, bir

iki bölüðü altý idi , bir


ülügü yadað erti. Yedi yüz

bölüðü yaya idi. Yedi yüz

kiþiði udýzýðma uluðý þad erti

kiþiyi sevkeden büyüðü þad idi.

Yýðýl tidi . Yýðmýþý ben ertim,

Toplan dedi . Toplayan ben idim,

Bilge Tonyukuk

Bilge Tonyukuk

Yukarýya aldýðýmýz parçalar Bilge Tonyukuk yazýtýnýn mahiyeti hakkýnda oldukça


saðlam bir fikir verebilir. Fakat edebiyat bakýmýndan bu yazýtýn hepsini bird
en mütalea etmek faydalý olduðundan bize de bütününün birden bugünkü Türkçeye t
ercümesini veriyoruz. Aþaðýdaki tercümede parantez içinde gösterilen kelimeler v
e ekler,aslýnda olmadýðý halde, mânânýn daha iyi anlaþýlmasý için bizim tarafýmý
zdan eklenmiþtir.

Bilge Tonyukuk Yazýtýnýn Bugünkü Türkçeye Çevrilmiþ Þekli

(Ben) Bilge Tonyukukum. Kendim Çin Elinde doðdum. Türk milleti ( o zaman) Çin'
e tâbi idi. Türk milleti (nin) haný olmayýnca (Türkler) Çinden ayrýldý. Hanlandý
. (Fakat sonra) hanýný koyup (býrakýp) Çin'e yine teslim oldu. Tanrý þöyle demiþ
.(ti) : 'Han verdim. Hanýný koyup teslim oldun ! ' Teslim olduðu için Tanrý öldü
rmüþ(tü). Türk milleti öldü, mahvoldu,yok oldu. Müstakil Türk milleti yedi yüz (
kiþi) oldu. Ýki bölüðü atlý idi. Bir bölüðü yaya idi. Yedi yüz kiþiyi idare eden
büyüðü þad idi. Toplan(ýn) dedi. Toplayan bendim : Bilge Tonyukuk. (Onu) Kaðan
mý yapayým derim,düþündüm. (Kiþi) arýk buðayý,semiz buðayý ýraktan bilmek dilese
semiz buða,arýk buða diye bilmezmiþ diye öyle düþündüm. Ondan sonra Tanrý bilgi
verdiði için kendim (onu) kaðan yaptým. Bilge Tonyukuk, Boyla Baða Tarkan ile Ý
lteriþ Kaðan olunca cenupta Çin'li(ler)i, doðuda Kýtay (lar) ý , þimalda Oðuz(la
r)ý, (bir) çok öldürdü. Bildi (de) eþi , þeref (te) eþi bendim. Çugay Kuz (ve) K
arakumda oturuyorduk.
Geyik yiyerek,tavþan yiyerek oturuyorduk. Millet(in) boðazý toktu. Düþman (lar)ý
mýz etrafta kuþ gibi idi. Biz tetikte idik. Öyle oturuken oðuzadan haberci geldi
. Haberci (nin) sözü þöyle :'Dokuz Oðuz milleti üzerine kaðan oturdu.' der. Çin'
e Kuný Sengün'ü göndermiþ. Kýtaya Tungra Sem'i göndermiþ. Haber(i) þöyle gönderm
iþ. Azlýk Türk milleti harekete gelmiþ. Kaðaný kahramanmýþ. Veziri bilge imiþ. O
iki kiþi var olursa, seni, Çinliyi öldürecek(tir) derim. Beni, Oðuzu da öldürec
ek(tir) derim. (Siz) Çinli(ler) cenuptan taaruz edin. (Siz) Kýtay(lar) doðudan
taaruz edin. Ben þimalden taaruz edeyim. Türk müstakil milleti yerinde (hiçbir)
sahip yürümesin. Mümkünse (sahibi) yok edelim derim. O sözü iþitip gece uyuyasým
gelmedi. Gündüz oturasým gelmedi. Ondan ötürü kaðanýma arzettim. Þöyl arzettim:
Çin,Oðuz,Kýtay bu üçü kavuþup gelecek (olurlarsa) tehlikede kalacaðýz. (Bir þey
) yufka iken toplamak kolay imiþ. Ýnce iken kýrmak(da) kolay. Yufka kalýn olursa
toplamaklýk güç imiþ. Ýnce yoðun olursa kýrmaklýk güç imiþ. Doðuda Kýtaya,cenup
ta Çin'e,batýda batýlý(lar)a,þimalde Oðuza iki üç bin çerimizle geleceðiz. Olurs
a nasýl olur. Öylece arzettim. Kaðaným ben Bilge Tonyukukun arzettiðim maruzatým
ý kabul buyurdu. Gönlünce idare te dedi. Kök Üng'ü bata çýka aþarak, Ötüken orma
nýna doðru sevkettim. Ýnek göle Tuðla (ýrmaðýn) dan Oðuz(lar) geldi. Çerisi üç b
in imiþ. Biz iki bindik. Savaþtýk. Tanrý tarlýkadý. Daðýttýk. Irmaða düþtü(ler).
Daðýldýk(larý) yol(lar) da öldüler. Ondan ötürü Oðuz(lar) boyu ile geldi(ler).
Türk milletini Ötüken yerine (getirmiþ), ben kendim Bilge Tonyukuk, Ötüken yerin
e konmuþ diye iþitip cenuptaki halk. batýdaki , þimaldeki halk geldi.

Ýki bin idik......(1)oldu. Türk milleti oturuken,türk kaðaný oturuken Þandung þe


hir(ler) ine, deniz (kadar) taaruz ettiði yok imiþ. Kaðanýma arzedip çeri yürütt
ürdüm. Þandung þehir(ler) ine, denize (kadar) taaruz ettirdim. Yirmi üç þehir ta
hrip etti. Usýn Bundat yurdunda kalýyordu. Çin kaðaný düþmanýmýzdý. On ok kaðaný
düþmanýmýzdý. Fazla olarak güçlü Kýrgýz kaðaný da düþmanýmýz oldu. Bu üç kaðan
danýþýp Altýn orman üzerinde kavuþalým demiþ(ler). Þöyle danýþmýþ(lar): Doðudaki
Türk kaðanýna doðru çeri yürütelim demiþ(ler).Ona karþý çeri yürütmezsek kaçýný
rsak o bizi, (çünkü) kaðaný kahamanmýþ,veziri bilge imiþ,kaçýnýrsak öldürecek(ti
r). Üçümüz kavuþup çeri yürütelim. Onu yok edelim demiþ(ler). Türgiþ kaðaný þöyl
e demiþ: Benim milletim(de) orada olacak(týr) demiþ. Türk milleti dahi kargaþalý
ktadýr demiþ. (Onlara tâbi olan) Oðuz(lar) ý da isyandadýr demiþ. O sözü iþitip
gece dahi uyuyasým gelmez oldu. Oturasým gelmez oldu. Orada düþündüm,ilk önce Ký
rgýzlara karþý çýkarýz dedim. Kökmen yolu bir imiþ. Kapanmýþ diye iþitip bu yold
an yürürsek yaramacak dedim...................Kýlavuz diledim. Uzaktaki Az (Elin
den bir) er buldum. Kendim Az yeri ..............imiþ. Bir durak imiþ. Aný ýrmað
ý(na) gitmiþ. Onlar yatýp bir atlý gitmiþ diye o yolu yürürsek semin(dir) dedim.
Düþündüm. Kaðanýna arzettim. Çeri yürüttüm. Atlandýrdým. Ak Termeli geçerek Oðu
z(larý) öne sevkettim. At üzerine bindirerek karý söktüm.þ Yukarý at yederek,yay
a aðaç(lara) tutunarak çýkarttým. Öndeki er(ler) (karý) çiðnedikten sonra ilerle
tip ibarý aþtýk. Güçlük çekerek indik. On gece yandaki dað sýrtlarýndaki engelle
r arasýndan gittik. Kýlavuz yer yanýlýp boðazlandý. Kaðan:'Zahmet çekip çok hýzl
ý gidin'demiþ. 'Aný suyuna varalým'. O su kýyýsýna vardýk. (Çeriyi) saymak için
(atlardan) indirdik. At(lar) ý aðaca baðlýyorduk. Hem gündüz,hem gece hýzla gitt
ik. Kýrgýz(lar)ý ansýzýn bastýk. Süngü(ler)le açtýk. Haný,ordusu derilmiþ(ti). S
avaþtýk. Kargýdan geçirdik. Hanýný öldürdük. Kaðana Kýrgýz milleti teslim oldu.
Baþ eðdi. Döndük. Köðmen ormanýndan beri geldik Kýrgýz(lar) dan döndük. Türgiþ k
aðanýndan haberci geldi. Sözü þöyle:Doðu Kaðanýna karþý çeri yürütelim demiþ. Yü
rütmezsek bizi,8çünkü) kaðaný kahramanmýþ,veziri bilge imiþ,kaçýnýrsak,bizi öldü
recek(tir) demiþ. Türgiþ kaðaný sefere çýkmýþ dedi. On Ok milleti gecikmeksizin
sefere çýkmýþ der. Çin çerisi(de) var imiþ. O sizi iþitip kaðaným:'Ben eve doðru
ineyim'dedi. Katun yok olmuþtu. 'Onu yuðlatayým'(1)dedi. 'Ordu (ile) varýn' ded
i. 'Altýn ormanda oturun'dedi. 'Sübaþý (olarak) Ýnel Kaðan (ile) Tarduþ þadý var
sýn'dedi. Bilge Tomyukuka,bana dedi:'Bu orduyu ilet'dedi. 'Cezayý gönlünce söyle
. Ben sana ne iyeyim'dedi. (Düþman) gelirse haberci gönder. Gelezse söz ve haber
alarak otur'dedi. Altýn ormanda oturduk. Üç haberci kiþi geldi. Söz(ler)i bir:
Kaðan(lar)ý çeri çýkardý. On ok çerisi gecikmeksizin sefere çýktý der. Yarýþ ova
sýnda derilelim demiþ. O sözü iþitip kaðana doðru o haberi gönderdim. Handan ger
iye haber geldi. Oturun diye demiþ ileri gitme(yin) demiþ. Bögü Kaðan bana böyle
haber göndermiþ:'Bilge Tonyukuk uyanýktýr. Özlüdür. Anlar Çeri yürütelim diyece
k. Kabul etmeyin'. Bu sözü iþitip çeri(yi) yürüttüm. Altýn ormaný yolsuzun aþtým
. Ýrtiþ ýrmaðýný geçitsizin geçtik. (Yürüyüþe) gece devam ettik. Bolçu'ya tan at
arken eriþtik.

(Bir) esir getirdi(ler). Sözü þöyle (idi): Yarýþ ovasýnda on tümen (1) çeri deri
ldi der. O sökzü iþitip beðler hep: 'Dönelim.Güçsüzün kendili saklamasý yek(tir)
'dedi. Ben þöyle derim,ben Bilge Tonyukuk: 'Altýn ormaný aþarak geldik. Ýrtiþ ýr
maðýný geçerek geldik. Gelmiþ (olan düþmanlar) kahraman dedi(ler). Fakat bizi du
ymadý(lar). Tanrý, Umay mukaddes Yerse(lar) (onlara) gaflet verdi. Neye kaçacaðý
z? Çok(tular) diye nete korkacaðýz? Az(ýz) diye ne(den) basýlalým?. Taarruz edel
im dedim. Taaruz ettik. Daðýttýk. Ertesi gün çok geldi(ler). Ateþ gibi kýzýp gel
di(ler). Savaþtýk. Bizimkilerden iki uç(lar9ý yarýdan artýk idi. Tanrý yarlýkadý
ðý þadý ara baðladý. Daðýttýk. Kaðaný tuttuk. Yabgusunu,þadýný orada öldürdü(ler
). Elli kadar er tuttuk. O gece halkýnýn hepsine haber gönderdik. O haberi iþiti
p On Ok beðleri,halký hep geldi. Baþ eðdi. Gelen beðleri halký nizama koyup,topl
ayýp biraz halk kaçmýþtý,On ok çerisini (arkalarýndan) yürüttüm. Biz de çeri sev
kettik. Onlarý takip ettik. Yinçü ýrmaðýný (1) geçerek Tinesi oðlu(nýn) yattýðý
Bengiye deðin,Demir kapýya deðin takip ettik. Oradan geri döndürdük. Ýnel Kaðana
... Araplara yakýn....orada Yerüki Suk kumandasýnda Suðdak halký hep geldi. Baþ
eðdi. Türk milleti Demir kapýya,Tinesi oðlu(na), Tinesi oðlunun yattýðý daða taa
ruz etmiþ. Sahipsiz imiþ. O yere ben Bilge Tonyukuk taaruz ettiðim için sarý al
týn,ak gümüþ,kýz....hazine(leri) zahmetsiz(ce) getirdi(ler). Ýlteriþ Kaðan,bilge
liði ve kahramanlýðý dolayýsýyla Çinli(ler)le on yedi defa savaþtý. Kýtay(lar) l
a yedi defa savaþtý. Oðuz(lar)la beþ defa savaþtý. O zaman vezir de ben idim. Ba
þkumandaný da ben idim. Ýlteriþ Kaðana....Türük Bögü Kaðana,Türük Bilge Kaðana..
.Kapaðan gücü(mü) ona verdim. Ben kendim büyük atlý kol(larý) gönderdim. Gece uy
umadý. Gündüz oturmadý. Kýzýl haným(ý) tüketerek kara terim(i) su gibi akýtarak
iþi(mi),gücü(mü) verdim. Ben kendim büyük atlý kol(larý) gönderdim. Arkuy ve ate
þ kulelerini(2) çoðalttým. Yenilen düþman(lar)ý getiriyordum. Kaðanýmý sefere çý
karttým. Tanrý yarlýkýyarak bu Türk milleti (içinde) silahlý düþmaný gezdirmedim
. Damgalý atý koþturmadým. Ýlteriþ Kaðan çalýþmasa (idi),(ona) uyarak ben kendim
çalýþmasa (idim) El de , millette yok olacaktý. Çalýþtýðý için,(ona) uyarak ken
dim çalýþtýðým için el de el oldu. Millette millet oldu. Kendim (artýk) ihityarl
adým. kocadým. Herhangi yerdeki kaðanlý millete (baþ olarak) (bir) serseri var o
lsa ne felaket olacak imiþ!

(Bunlarý) Türük Bilge Kaðan(ýn) Eline yazdýrdým. Ben , Bilge Tonyukuk. Ýlteriþ K
aðan çalýþmasa idi,yok olsaydý;ben kendim Bilge Tonyukuk çalýþamsa idim,ben yok
olsaydým Kapaðan Kaðan ve Türk müstakil milleti yerinde boy(lar)da, ,millette ,
kiþilerde sahipsiz olacaktý. Ýlteriþ Kaðan, Bilge Tonyukuk çalýþtýklarý için,Kap
aðan Kaðan ve Türk müstakil milleti büyüdü. (Þimdi) Türük Bilge Kaðan,Türk müsta
kil milletini,Oðuz milletini iyi idare ederek (tahtta) oturuyor.

Bu yazýt çok sade bir dille yazýlmýþtýr. Edebi bir gaye güdülmemiþtir. Bunula Kü
l Tigýn ve Bilge Kaðan yazýtlarý arasýnda pek küçük bir dil farkýda vardýr. Bu s
onuncularda edebi bir gaye güdüldüðüde muhakkatýr. Bunlara bakarak,bazý bilginle
r,Bilge Tonyukuk yazýtýnýn halk dili ile , ötekilerin ise edebi dille yazýldýný
söylüyorlar. Bu fikir doðru olsa gerektir.
(1) Noktalý yerler,aslýnda bozulmuþ olduðu için okunamayan yerlerdir.
(1) 'Yuð' matem törenidir. Yuðlatmak bu töreni yaptýrmaktýr.
(1) 'Tümen' on bin demektir.
(1) 'Yinçü' eski Türkçede inci demektir. Ýnci ýrmaðý demekle 'Sýrdeya'yý veya 'Z
erefþan'ý kast ediyor.
(2) Savaþlarda uzaktan iþaretle konuþmak için yapýlan kuleler.

Kül Tigin Yazýtý

Kül Tigin 716 - 734 yýllarý arasýnda kaðanlýk eden Bbilge Kaðanýn küçük kardeþi
olup 47 yaþýnda olduðu halde 731 yýlýnda Dokuz Oðuzlarla yapýlan savaþta ölmüþ v
e 21 Aðustos 732 tarihinde de adýna bir yazýt dikilmiþtir. Türk tarihinin eþsiz
simalarýndan biri olan kahraman Kül Tigin için dikilen bu yazýtý Yulýð Tigin yir
mi üç günde yazmýþtýr. Yulýð Tigin kendisi için 'Kkül Tigin atýsý' diyor. 'Atý'
kelimesinin ne demek olduðunu iyice bilemiyoruz. Bir ihtimale göre Kül Tiginin k
ýz kardeþinin oðludur. Baþka bir ihtimale göre de atasý,yani mürebbise veya lala
sýdýr. Her ne olursa olsun 'Tigin' lakabýndan bunun da hikimdar olduðu anlaþýlýy
or. Kil Tigin yazýtýnýn bulunduðu yer bugünkü Moðolistanda Koþu Çaydam gölü yaký
nlarýdýr ki aþaðý yukarý 47.5 arz ve 102.5 tûl derecelerine uyar. Örnek olamk ü
zere bu yazýttan bir parça alýyoruz. Satýrlarýn altýnda bugünkü Türkçe ile tercü
meleri gösterilmiþtir:

Üze kök Tengri, asra

Üstte gök Tanrý aþaðýda

yaðýz yer kýlýndukda ikin

yaðýz kiþi yaratýldýkta ikisi

ara kiþi oðlu kýlýnmýþ

arasýnda kiþi oðullarý yaratýlmýþ

Kiþi oðlýnda üze eçüm apam


kiþi oðullarý üzerinde ecdadým

Bumun Kaðan . Ýstemi Kaðan

Bumun Kaðan Ýstemi Kaðan

olurlarmýþ Olurýpan Türük budunýng

(tahta) oturmuþ (tahta) oturup Türk milletinin

ilin. türüsin tuta birmiþ

elini kanunlarýný idare etmiþler

iti birmiþ Tört bulung kop

tanzim etmiþler dört taraf hep

ban kýlmýþ Baþlýðýð

mutî kýlmýþlar Baþlýcalarý

yükündürmis tizliðið sökürmiþ. Ýlgerü

yükündürmüþler dizlileri çöktürmüþler ileri

Kadýrkan Yýþka tegi kirü

Kadrkan ormanýna deðin kondurmuþlar


Temir Kapýðka tegi kondurmuþ

Demir Kapýya deðin kondurmuþlar

Ýkin ara idi - oksuz Kök

ikisi arasýnda sahipsiz (müstakil) Ggök

Türük ança olurur ermiþ

Türkler öylece oturuyor imiþler

Bilge kaðan ermiþ Alp

Bilge kaðanlar imiþler Alp

Kaðan ermiþ. Buyruký yeme

Bilge ermiþ erinç Alp

ermiþ erinç Beðleri yeme

imiþ Beðleri de

buduný yeme tüz ermiþ

milleti de düz(doðru) imiþ

Aný üçün ilig ança


Onun için eli iadre edip

türüg itmiþ Özi ança

kanunlarý (tanzim)etmiþler Eli idare edip

Kergek bolmýþ.

mahrum olmuþlar

Kül Tigin yazýtýnýn bugünlü Türkçeye çevrilmiþ þekli

Bu yazýt yalnýz tarih bakýmýndan deðil,uslubunun edebi olmasý bakýmýndan da mühi


m olduðu için bütününün bugünkü Türkçeye çevrilmiþ þeklini veriyoruz. Yulýg Tigi
n bu yazýtý Kül Tigin adýna yazmýþ olmakla beraber yazýttaki sözler Bilge Kaðaný
n aðzýndandýr. Yazýtýn silik olup okunamayan bölümlerini noktalarla geçeceðiz. A
slýnda olmadýðý halde mânânýn daha iyi anlaþýlmasý için bizim tarafýmýzdan eklen
en sözleri de parantez içinde göstereceðiz.

(Ben). Tanrý gibi, gökte olmuþ Türk(lerin) Bilge Kaðan(ý) bu zamanda (tahta) otu
rdum. Sözümü sonuna kadar iþit(in) Bütün küçük kardeþ(lerim),yiðen(ler)im, þehz
ade(ler)im. Bütün soyum,milletim ! Saðdaki þadapýt beðler.soldaki tarkanlar,buyr
uk bgeðleri ! Otuz Tatar.... Dokuz Oðuz beðleri,milleti ! Bu sözümü iyice iþit(i
n),saðlamca dinle(yin)! Ýleri , gün doðusuna; cenupta gün ortasýna doðru;garpta
gün batýsýna ;þimalde gece ortasýna doðru o (çevre) içindeki millet(ler) hep kað
aný Ötüken ormaný(nda) oturursa elde sýkýntý yok(tur). Ýleri (1) Þandung ovasýna
deðin sefer ettim. Denize küçük (bir mesafe ile) eriþmedim. Cenupta Dokuz Ersin
e deðin sefer ettim. Tibete küçük (bir mesafe ile) eriþmedim. Cenupta Ýnci ýrmað
ýný (2) geçerek Demir Kapýya deðin sefer ettim. þimalde Yer Bayýrku(lar)ýn (3) y
erine deðin sefer ettim. Bunca yer deðin (Türkleri) yürüttüm. Ötüken ormanýnda y
abancý sahip(ler) yok imiþ. Ülke idare edecek yer Ötüken ormaný imiþ. Bu yerde o
turup Çin milleti ile düzeldim. Altýn,gümüþ,pirinç,ipek sayýsýzca kadar vermiþ (
olan) Çin milleri(nin) sözü tatlý,malý yumuþak imiþ. Tatlý sözüyle,yumuþak malýy
la kandýrýp uzak millet(ler)i öylece yaklaþtýrýyor imiþ. (Fakat) yakýnlarýna doð
ru konduktan sonra (onlarýn) karýþtýrýcýlýk bilgisini orada anlýyor imiþ(ler). B
ir kiþi yanýlsa (bile) soyu (ve) milleti(ne) beþiðine dek kýymaz imiþ(ler). Tatl
ý sözüne,yumuþak malýna kanýp (bir) çok(larýnýz) beþiðine dek kýymaz imiþ(ler) (
ey) Türk milleti öldünüz. Türk milleti! Bazýlarýn(ýz) cenupta Çugay ormaný(na).
Tügelin ovasý(na) konayým derse (ey) Türk milleti orada bazý karýþtýrýcý kiþi(le
r) þöyle kýþkýrtýyor(lar) imiþ: Irak ise(ler) kötü mal verir,yakýn ise(ler) iyi
mal verir diyip öylece kýþkýrtýyor(lar) imiþ. Bilgi bilmez kiþi(ler)! O sözü alý
p yakýna doðru varýrsa(n),hiçbir sýkýntýsý olmayan Ötüken ormaný(nda) otursa(n)
ebedi (bir) eli tutarak oturacaksýn. Ttürk milleti ! Ýtidalsizsin. Açsa(n) toklu
ð(u) düþünmezsin. Bir doyarsa(n) açlýð(ý) düþünmezsin. Öyle olduðun(uz) için (si
zi) yükseltmiþ (olan) kaðanýn(ýz)ýn sözün(ü) almadan yer sayarak (1) vardýnýz. H
ep ora(lar)da mahvoldunuz. Bittiniz. Orada kalmýþ 8olanlar(ý)nýz) yer sayarak he
p ayakta olarak,ölerek yürüyordunuz. Tanrý yarlýkadýðý için,kendim(in) kutum var
(olduðu) için kaðan (olarak) (tahta) oturup yok (olan) yoksul nilleti hep topla
ttým. Yoksul milleti bay(2) kýldým. Az milleti çok kýldým. Acaba bu söz(ler)imde
yalan var mý? Türk beðler(i),millet(i) iþitin. Türk milleti(i)ni derleyip el tu
ttupunu buraya vurdum. ne söz(ler)im (var) ise ebedi taþa (2) vurdum. Onlar(ý) g
örerek bilin,þimdiki Türk millet(i),beðler(i) tahta tâbi olan (siz) beðler mi ya
nýlacaksýnýz? Ben ebedi taþý.. Çin kaðanýndan nakýþçý(lar) getirdim. Nakýþlattým
. Benim sözümü kýrmadý. Çin kaðanýnýn içeri (3) nakýþçý(sý)ný gönderdi. Onlar(a)
güzel (bir) bark yaptýrdým. Ýçin(e),dýþýn(a) güzel nakýþ vurdurdum. Taþ yonttur
dum. Gönildeki söz(ler)imi..... On ok (4) oðul(lar)ýna (ve) yabancý(lar)ýna deði
n bunu görerek bilin,ebedi taþ(ý) yontturdum. Bu çölde iseler,otlakta,çorak yerd
e ise(ler) otlakta,çorak yerde ise(ler),(onlar için) öylece çorak yerde ebedi ta
þ yontturdum;yazdým. Onu görüp öylece bilin. O taþ.........dim. Bu yazýyý yazan
atýsý Yulýð Tigin.

Üstte Gök Tanrý,aþaðýda yaðýz yer yaratýldýkta ikisi ara(sýnda) kiþi oðul(lar)ý
yaratýlmýþ. Kiþi oðul(lar)ý üzerinde atalarým Bumun Kaðan,Ýstemi Kaðan (hükümdar
olarak tahta) oturmuþ. Oturarak Türk milletinin elini,türe(ler)ini idare etmiþ(
ler),tanzim etmiþ(ler),dizili(ler)i çöktürmüþ(ler). Ýleri,Kadrýkan ormanýna deði
n;geri,Demir Kapýya deðin kondurmuþ(lar). Kahraman Kaðan imiþ(ler). Memur(lar)ý
da bilge imiþ. Kahraman imiþ. Beðleri de,milleti de doðru imiþ. Onun için ülkeyi
öylece turmuþ(lar),Yuðcu,sýðýtçý (1) (olarak) öndeki gün doðusundan Bök-li(ler)
,Çöligil(ler),Çinli(ler),Tibetli(ler),Apar(lar),Apusýn(lar),Kýrgýz(lar),Üç Kurýk
an(lar),Otuz Tatar(lar),Kýtay(lar),Tatýbý(lar) bunca millet(ler) gelip feryat et
miþ(ler),aðlamýþ(lar). O kadar ünlü kaðan8lar)mýþ. Ondan sonra küçük kardeþ(ler)
i kaðan olmuþ. Oðullarý kaðan olmuþ. Ondan sonra küçük kardeþi büyük kardeþi gib
i yaratýlmadýðý(ý), oðlu babasý gibi yaratýlmadýðý(ndan) bilgisiz kaðan(lar) tah
ta oturmuþ. Kötü kaðan(lar) (tahta) oturmuþ. Memur(lar)ý da bilgisiz,kötü imiþ.
Beðleri,milleti doðru(luk) suz (olduklarý) için,Çin millet(inin) hilekârlýðý,açý
k gözlülüð(ü) için,þirretliði için,küçüklü büyüklü minakaþa ettirdik(ler)i için
beðli milletli kýþkýrttýk(larý) için Türk millet(i)ne asil erkek çocuk(lar)ý kul
oldu. Namuslu kýz çocuklar(ý) halayýk oldu. Türk beðler(i) Türk ad(lar)ýn(ý) bý
rakarak,Çinli beðler(in) Çin(ce) ad(lar)ýn(ý) takarak Çin kaðan8ý)na tâbi olmuþ(
lardý). Elli yol (ona) iþ(lerin)i güç(ler)in(i) vermiþ(ler). Ýleri,gün doðusunda
Bökli kaðan(ý)na (onlarýn) El(ler)in(i),türe(lerin(i) almýþ(lar). (Fakat) Türk
avam halký þöyle demiþ:'Elli milletim.Elli þimdi hani? Kime Eli kazanacaðým?'der
miþ. 'Kaðanlý milletim. Kaðaným hani? Hangi kaðana iþi(mi) gücü(mü) vereceðim?'d
ermiþ. Öyle diyip Çin kaðan(ý)na düþman olmuþ. Düþman olup (kendi aralarýnda) ni
zam (ve) düzen kuramadýk(larýndan) yine teslim olmuþ(lar). 'Çinliler Türklerin)
bunca iþ(leri)ni güç(leri)ni (kendilerine) verdik(lerini) düþünmedi(ler). Türk m
illet(ini) öldürmeyin. Kökünü kurutayým diyor(lar)mýþ yok etmeye geliyor(lar)mýþ
. Üstte Türk tanrýsý,Türk mukaddes Yer-Su(lar)ý (1) þöyle demiþ: Türk millet(i)
yok olmasýn diye,millet olsun diye babam Ýlteriþ Kaðaný,anam Ýlbilge Katunu(2) T
anrý tepesinde tutup yukarý götürmüþ. Babam kaðan on yedi erle çýkmýþ. Dýþarý yü
rüyor diye haber iþitip þehirdeki daða çýkmýþ,daðdaki inmiþ. Derlenip yetmiþ er
olmuþ(lar). Tanrý güç verdi(ði) için babam kaðan(ýn) çerisi kurt gibi imiþ. Düþm
an koyun gibi imiþ. Doðuya,batýya sefer edip (adam) dermiþ. 8Sayýlarýný) kabartm
ýþ. Hepsi yedi yüz er olmuþ. Yedi yüz er olup elsizleþmiþ,kaðansýzlaþmýþ milleti
:halayýklaþmýþ,kullaþmýþ milleti,Türk türesin(i) elde çýkarmýþ milleti atalarým
türesince yaratmýþ,heyecanlandýrmýþ. Tölüs,Tarduþ(3) millet(lerin)i orada yoluna
koymuþ. (Onlara) yabguyu,þadý(4) orada vermiþ. Cenupta Çin millet(i) düþmanmýþ.
Þimalde Baz Kaðan,Dokuz Oðuz millet(i) düþmanmýþ. Kýrgýz,Kurýkan,Otuz Tatar,Kýt
ay,Tatabý(lar) hep düþmanmýþ. Babam kaðan bunca...........kýrk yedi yol sefer et
miþ. Yirmi savaþ savaþmýþ. Tanrý yarlýkadýð(ý) için Elli(ler)i Elsiz etmiþ. Kaða
nlý(lar)ý kaðansýz etmiþ. Düþman(lar)ý muti kýlmýþ. Dizli(ler)i çöktürmüþ. Baþlý
(lar)ý yükündürmüþ. Babam kaðan.........türeyi kazanýp uçmaða varmýþ. Babam kaða
na ilk olarak Baz kaðaný bal bal dikmiþ(ler). O türe üzeribe amcam kaðan oturdu.
Amcam kaðan (tahta) oturup Türk millet(i)ni yeniden tanzim etti,düzeltti. Yoksu
lu bay kýldý. Azý çok kýldý. Amcam kaðan (tahta) oturdukta kendim Tarduþ millet(
i) üzerinde þad idim. Amcam kaðan ile ileri 8doðuya) Yaþýl Ügüz(e) 81) Þantung o
va(sý)na deðin sefer ettik. Köðmen(i) aþarak Kýrgýz yerine deðin sefer ettik. To
pu yirmi beþ sefer ettik. On üç (defa) savaþtýk. Elli(ler)i Elsizlettik. Kaðanlý
(lar)ý kaðansýzlattýk. Dizli(ler)i çöktürdük. Baþlý(lar)ý yükündürdük. Türgiþ ka
ðaný Türk(ler)imiz(den),milletimiz(den)di. Bilmediði için,bize isyan ettiði için
kaðaný öldü. Memur(lar)ý,beðleri de öldü. On ok milleti(i) zahmet gördü. Atalar
ýmýz(ýn) tutmuþ (olduðu) yer(ler),su(lar) sahipsiz olmasýn diye Az (2) millet(i)
ni tanzim edip,düzene koyup........Bars beð idi. kaðan ad(ýný) burada biz verdik
. Küçük kýz kardeþim prensesi (zevce olarak) verdik. Kendisi yanýldý. Kaðanu öld
ü. Milleti kul,köle oldu. Kögmen yer(leri),su(larý) sahipsiz kalmasýn diye Az (v
e) Kýrgýz miilet(lerin)i yoluna koyup geldik. Savaþtýk. (Elini) yine verdik. Ýle
ri (doðuda) Kadýrkan orman(ý)ný aþarak milleti öylece kondurduk. Öylece tanzim e
ttik. Batýda Kengü Tarmana deðin Türk millet(i)ni öylece kondurduk. Öylece tanzi
m ettik. O zamanda kul kullu olmuþtu. Halayýk halayýklý olmuþtu. Küçük kardeþi b
üyük kardeþ(i) bilmezdi. Oðlu babasýn(ý) bilmezdi. Öylece kazan(ýl)mýþ,tanzim ed
(il)miþ Elimiz,türemiz (var)dý. Türk,Oðuz beðleri (ve) millet ! iþitin. Üstte gö
k basma(dýy)sa,aþagýda yer delinme(diy)se,Türk millet(i) elini,türeni kim harap
etti?............. Türk millet(i)!..........piþman ol. Ýtaat ettiðin için (seni)
yüksektmiþ bilge kaðanýna,müstakil,iyi eline kendi(n) isyan ettin,kötü iþ yaptý
n. Silahlý(lar) nerden gelip (seni) sürerek iletti? Mukaddes Ötüken orman(ýnýn)
millet(i) ! Gittiniz! ileri (doðuya) varan(larýnýz) vardýnýz! Batýya varan(larýn
ýz) vardýnýz! (Vardýð)ýn yerde iyi(lið)i(n) o (ki) kanýn suca aktý. Kemiðin daðc
a yattý. Asil erkek çocuk(lar)ýn kul oldu. Namuslu kýz çocuk(lar)ýn halayýk oldu
. Bilmedið(in) için,kötü(lüð)ün için amcam kaðan uçmaða vardý. Ýlk önce Kýrgýz k
aðan(ý)ný balbal diktim. Türk millet(inin) adý saný yok olmasýn diye babam kaðan
ý,anam katunu yükseltmiþ (olan) Tanrý, Eel veren Tanrý,Türk millet(inin) adý san
ý yok olmasýn diye özümü ve Tanrý kaðan oturttu. Hiç(de) hali yerinde (bir) mill
ete (kaðan olarak tahta) oturmadým. Ýçerden aþsýz,dýþardan giyimsiz zavallý,kötü
(bir) millet üzerine (kaðan olarak tahta oturdum). Küçük kardeþim Kül Tigin ile
sözleþtik. Babamýz(ýn) amcamýz(ýn) çalþýmýþ (olduðu) millet(in) adý saný yok ol
masýn diye, Türk millet(i) için gece uyumadým;gündüz oturmadým. Küçük kardeþim K
ül Tigin ile,iki þad ile ölesiye,bitesiye çalýþtým. Öylece çalýþýp cenuptaki mil
leti ateþ,su (gibi tehlikeli) kýlmadým. Ben kendim kaðan (olarak tahta) oturduðu
mda yer sayarak varmýþ (olan) millet ölerek,biterek yayan,çýplak yine geldi. Mil
leti yükselteyim de þimale Oðuz millet(i)ne karþý,ileri (doðuda) Kýtay,Tatabý mi
llet(leri)ne karþý,cenupta Çin'e karþý büyük ordu8larý) on iki (defa yürüttüm...
.........savaþtým. Ondan sonra Tanrý yarlýkýyarak kutum var(olduðu) için,talihim
var(olduðu) için ölecek milleti dirilterek yoluna koydum. Çýplak milleti giyiml
i,yoksul milleti bay kýldým. Az milleti çok kýldým. Baþka Elli(ler)den,baþka kað
anlý(lar)dan yek kýldým. Dört yandaki millet(ler)i hep muti kýldým. Düþman8lýk)s
ýz kýldým. Hep bana tâbi oldu(lar)ç Ýþ(leri) güç(lerini vermektedir(ler). Bunca
türeyi kazanýp küçük kardeþim Kül Tigin yedi yaþ(ýn)da kaldý...............Umay
gibi anam katun talihine küçük kardeþim Kül Tigin er ad(lý) oldu. On altý yaþýnd
a amcam kaðan(ýn) Elin(e),türesin(e) öylece çalýþtý. Atý Çub (ve) Suðdak(lar)a k
arþý (1) sefer ettik. Bozuk. Çinli Ong Tutuk beþ tümen (2) çeri (ile) geldi. Sav
aþtýk. Kül Tigin yaya(lar)la fýrlayarak hücum etti. Ong Tutuk yurýçýn (3) silahl
ý (olarak) eliyle tuttu. Silahlý (olarak) gönderdi. Kaðana öylece ulaþtý. O ordu
yu orada yok ettik. Yirmi bir yaþýnda Çaça Sengünle (4) savaþtýk. En ilkin Tadýk
ýn Çurun boz atýna binip hücum etti. O at orada öldü. Ýkinci (olarak) Ýþbara Y
amtar(ýn) boz atýna binip hücum etti. O at oarad öldü. Üçüncü (olarak) Yegin Sil
ið Beðin giyimli doru at(ýn)a binip hücum etti. O at orada öldü. (Düþman) ,silah
(lar)ýna,kaftanýna yüz(den) çok okla vurdu. (Fakat) yüz(ü)ne ,baþýna bir(i) deðm
edi...(nasýl) hücum ettiði(i) (ey) Türk beðler(i) hep bilirsiniz. O orduyu orada
yok ettik. Ondan sonra Yer Bayýrký(la) Uluð Ýrkin(i) 81) düþman oldu. Onu daðýt
ýp Türgi Yargun göl(ün) de bozduk. Uluð Ýrkin,azýcýk erle kaçýp gitti. Kül Tigin
yirmi altý yaþýnda (iken) Kýgýz(lar)a karþý sefer ettik. Süngü batýmý karý sökü
p Köðmen orman(ýn)ý,týrmanarak (2) yürüyüp Kýrgýz millet(i)ni ansýzýn bastýk. Ka
ðaný ile Sunga orman(ýn)da savaþtýk. Kül Tigin,Bayýrkunun ak aygýrýna binip fýrl
ayarak hücum etti. Bir eri okla vurdu. Ýki eri birbiri ardýna sançtý. (3) Orak (
yere) vurdu. Kýgýz kaðanýn(ý) öldürdük. Elin(i) aldýk. O yýlda Türgiþ(ler)e karþ
ý Altýn ormaný týrmanarak,Ýrtiþ ýrmað(ý)ný geçerek yürüdük. Türgiþ millet(i)ni a
nsýzýn bastýk. Türgiþ kaðan(ýnýn) ordusu Bolçuda ateþte,borada geldi. Savaþtýk.
Kül Tigin,Baþgu (adlý) boz at(a) binip hücum etti. Baþgu boz......otuz........ik
isin(i) kendi.......orada yine (savaþa) girip Türgiþ kaðan(ýnýn) buyruð(u)nu,Az
tutuðu)nu (4) eliyle tuttu. Kaðanýn(ý) orada öldürdük. Elin(i) aldýk. Kara Türgi
þ (hakl)ý hep teslim oldu. O halký Tabarda.....Suðdak millet(ini) tanzim edeyim
diye Yinçü ýrmað(ýn)ý geçerek demir kapýya deðin sefer ettik. Ondan sonra Kara T
ürgiþ Halk(ý) düþman olmuþ(tu),Kengeresler(ler)e doðru gitti. Bizim ordu(nun) at
(lar)ý zayýf , azýðý yok idi. Kötü kiþi(ler)di....alp er(ler) bize hücum etmiþti
. Öyle (bir) zamanda meyus olup Kül Tigini az erle ayýrarak gönderdik. Büyük sav
aþ savaþmýþ. Alp Salçý (adlý) ak atýn(a) binip hücum etmiþ. Kara Türgiþ millet(i
)ni ýrada öldürmüþ. (Ýtaate) almýþ. Geri dönerek yürüyüp........ie , kuþu Tutuk
ile savaþmýþ. Er(ler)in(i) hep öldürmüþ. Evin(i),varýn(ý).....hep getirdi. Kül T
igin yirmi yedi yaþýnda (iken) Karluk millet(i) müstakil,güçlü düþman oldu. Muka
ddes Tamað baþ(ýn)da savaþtýk. Kül Tigin o savaþta otuz (yaþýný) yaþýyordu. Alp
Þalçý (adlý) ak atýn(a) binip fýrlayarak hücum etti. Ýki eri birbiri ardýnca san
çtý. Karluk(lar)ý öldürdük. (Ýtaate) aldýk. Az millet(i) düþman kaldý. Kara göld
e savaþtýk. Kül Tigin kýrk bir (yaþýný) yalýyordu. Alp Sancý (adlý) atýn(a) bini
p(1) fýrlayarak hücum etti. Az Elteber(in)i (2) tuttu. Az millet(i) kendi millet
imdi. Gök,yer bulandýðý için düþman oldu. Bir yýlda beþ yol savaþtýk. En ilk Doð
u Balýkta savaþtýk. Kül Tigin,Azman (adlý) ak(ýna) binip fýrlayarak hücum etti.
Altý eri sançtý. Ordu(larýn) göðüs göðüse gelmesinde yedinci eri kýlýçladý. Ýkin
ci (olarak) Kuþlýgakta Ediz(ler)le (3) savaþtýk. Kül Tigin,Az (adlý) yaðýzýn(a)
binip fýrlayarak hücum edip millet(i) orada öldü. Üçüncü (olarak) Bu.......da Oð
uz(lar) savaþtýk. Kül Tigin Azman (adlý) ak(ý)na binip hücum etti;sançtý. Ordusu
n(u) sançtýk. Elin(i) aldýk. Dördüncü (olarak) Cuþ baþýnda savaþtýk. Türk millet
(i)(nin) ayað(ý) yoruldu. Kötülüyecek idi(ler). Hýzla geçerek gelmiþ (olan) ordu
sun8u) Kül Tigin yukarý yürütüp Tungra(lardan) bir bir boy,Alpagu(lardan) on eri
Tunga Tigin yuðunda çevirip öldürdük. Beþinci (olarak) Ezgenti Kadazda Oðuz(lar
)la savaþtýk. Kül Tigin,Az (adlý) yaðýzýn(a) binip hücum etti. Bir eri sançtý...
...............O ordu orada öldü. Maða Kurgan(da) kýþlayýp yazýn Oðuz(lar)a karþ
ý ordu çýkarttýk. Kül Tigin Beð(i) baþ (adlý) akýn(a) binip dokuz eri sançtý. Ka
ragâhý bastý(lar). Kül Tigin , Öðsüz analarým(1),ablalarým,gelinim,zevcelerim !
Bunca (nýzýn)da diri(ler)i halayýk olacaktý. Ölü(ler)i (niz) yurtta,yolda yatara
k kalacaktýnýz. Kül Tigin yok olsa (idi) hep ölecektiniz. Küçük kardeþim Kül Tig
in merhum oldu. Kendim sýkýldým. Görür gözüm görmez gibi,bilir bilmez gibi oldu.
Kendim düþündüm: Zaman(ý) Tanrý yapar. Kiþi oðul(lar)ý hep ölümlü (olarak) yaþa
mýþ(týr). Öylece düþündüm. Gözden yaþ gele gele,ruhtan ,gönülden feryat gele ge
le tekrar tekrar sýkýldým. Pek katý sýkýldým. Ýki þad,bütün küçük yiðen(ler)im,þ
ehzade(ler)im,beðlerim,milletim(in) gözü,kaþý (aðlamaktan) kötü olacak diyip sýk
ýldým. Yuðcu,sýðýtçý (olarak) Kýtay,Tatabý millet(leri) baþ(ýnda) olarak Udar Se
ngün geldi. Çin kaðanýndan Ýsiyi Likeng geldi. Bir tümen (deðerinde) mal,altýn,g
ümüþ,gereksiz (olduðu halde) getirdi. Tibet kaðan(ýn)dan Bülen geldi. Garpta,gün
batýsýndaki Suðd,Acem,Buhara ulus(u) millet(lerin)den Nneng Sengün,Oðul Tarkan(
ýn)dan Makaraç Tamgacý,Oðuz(larýn) bilge damgacý(sý) geldi. Kýrgýz Kaðan(ýn)dan
Tarduþ Ýnançu Çur geldi. Bark yapýcý,nakýþ iþleyen,yazýt yapýcý (olarak) Çin kað
an8ýnýn) çýkaný (1) Çang Sengün geldi.

Kül Tigin koyun yýlýnda (2) on yedide (3) öldü. Dokuzuncu ay(ýn) yirmi yedi(sin)
de yuð yaptýrdýk. Barkýn(ý) , nakýþ(lar)ýn(ý), yazýtýn(ý) maymun yýl(ýn) de yedi
nci ay(ýn) yirmi yedi(sin)de (4) hep takdis ettik. Kül Tigin kýrk yedi yaþýnda ö
ldü. Taþ...........bunca nakýþçý(lar)ý tuygun (ve) elteber(ler) getirdi.
Bunca yazý(yý) yazan,Kül Tigin(in) atýsý (ben) Yulug Tigin yazdým. Yirmi gün otu
rup bu taþa,bu duvara hep (ben) Yuluð Tigin yazdým. baþka þehzade(ler)inizden,ta
ygun(lar)ýnýzdan (5) daha iyi yapardýnýz. Uçarak gittiniz. Tanrý..........diri e
dici.

Kül Tiginin altýnýn(ý),gümüþün(ü),malýn(ý),arýn(ý),dört bin atýný..........Tigin


yukarý gök ...........(taþ)ý yazdým. (Ben) Yullýð Tigin.(6)

........................Küçük kardeþim Kül Tigin...........iþ(in)i güc(ün)ü verd


ið(i) için Türük Bilge Kaðan............Küçük kardeþim Kül Tigini gözeterek otur
dum.

Ýnançu Apa Yargan Tarkanadý(ný)............

Görülüyor ki Kül Tigin yazýtý edebi bir eserdir. Cümlelerin bazan kýsa,bazan uzu
n oluþu;mânâya kuvvet vermek için bazan ayný kelimenin birbirine yakýn yerlerde
tekrarlanmasý,yani bir nevi 'tekrir' san'atý yapýlamsý;bazan ise aksine olarak m
ânâsý birbirne yakýn kelimelerin ayný cümlelerde kullanýlmasý bu yazýta oldukça
yüksek bir edebi deðer verdirmektedir. Yuluð Tigin bu yazýtta Bilge Kaðan aðzýnd
an Türk milletine hitap ederken ne kadar lirik ve romantik ise tarihi vak'alarý
anlatmakta da o kadar realisttir. Bu yazýlarda yalan,mübalega,boþuna övünme yokt
ur. Türk milletinin bütün âhlaki safiyeti,bütün deðerleri ve kusurlarý apaçýk gö
ze býrakmýþlardýr. Fakat onlarýnki mütemadî bir zafer teranesinden ibarettir. On
larda yenilmeler bile yeniþ gösterilmiþtir. Türk yazýtýnda ise her þey eþsiz bir
samimiyetle,olduðu gibi anlatýlmaktadýr. Kara günlerde,bozgunluk çaðlarýnda Tür
k kan'ýnýn su gibi aktýðýndan , Türklerin ölerek kemiklerinin dað gibi yattýðýnd
an bahsolunuyor. Fakat zafer günlerinde düþman kanýnýn su gibi akýtýldýðýndan ba
his yoktur. Akýtýlmýþ olsa bile bu anlatýlmaya ve öðünülmeye lâyýk sayýlmýyor. C
ihan tarihinde her milletten birçok hanedanýn hiçbir hükümdarý kendi atalarýnýn
kusurundan bahsetmemiþ ve ettirmemiþtir. Bu yazýtta ise Türk devletinin alçalmas
ýna sebep olarak bilgisiz,fena kaðanlarýn iþ baþýna gelmiþ olmasý gösteriliyor.
Türk beðlerinin suçlarý hatýrlatýlýyor. Milletin itidalsizliði,açken tokluðu ve
tokken açlýðý düþünmediði , yani yarýný hiç düþünmeyiþi tenkit olunuyor. Fakat y
ine ayný milletin kaðanlanýp devlet kurmak için ayaklanýþý pek övmeye deðer bir
hâdise olduðu halde gayet tâbiî olarak anlatýlýyor. Türk ruhunun 'ferdiyetçi' ol
mayýp 'cemiyetçi' olduðu bu yazýttan da anlaþýlýyor:Birçok savaþlar yapýldýðý ve
bu savaþlarda hiç þüphesiz üstünlük gösteren birçok kahramanlar çýktýðý halde
bunlarýn adlarý anýlmýyor. Kül Tigin kahramanlýklarý bile az anlatýlýyor. Onun s
avaþlarda kaç kiþiyi yere serdiði söylenmekle iktifa olunuyor. Yalnýz bir yerde
Türk beðlerini hitap olunarak'onun nasýl hücum ettiðini hep bilirsiniz' deniliyo
r. Ömrünü Türk birliði uðrunda harcayan kahraman Kül Tigin için bütün methiye aþ
aðý yukarý bu cümleden ibarettir. Karargâhý Oðuzlara vermemek için öldüðü zaman
ise bunun ehemmiyeti bir kaç veciz ve samimi sözle söyleniyor. Fakat insanlarýn
kahramanlýðýndan bu kadar az bahsolunmasýna karþýlýk ,yazýtta Türklerin sevgili
ve vefalý yardýmcýlarý olan ehemmiyet verildiði görülmektedir. Savaþlarýn çoðund
a Kül Tiginin bindiði atlar,adý sayýlmak üzere zikrolunmaktadir.

Büyük savaþlar ve en parlak zaferler ise kýsa bir iki cümle ile ifade olunuyor.
Bazan düþman askerlerinin alplýðý tasdik olunuyor Fakat devlete isyan edip yenil
en Oðuzlara,Türgiþlere,Karluklara,Kýrgýzlara ve baþka boylara karþý asla düþmanc
a duygular beslenmiyor. 'Gökte ve yerde kargaþalýk olduðu için' yahut 'kaðanlarý
yanýldýðý için' onlarýn sýkýntý çektiklerinden bahsolunuyor.Hâttâ bu seferlerin
öç almak için deðil,ya onlarýn taaruzunu önlemek,yahut o halklarýn tanzim edip
yoluna koymak için yapýldýðý söyleniyor ki bu sözler tarihi vukuata tamamýyla uy
gundur.

Son söz olarak þunu söylemek doðru olur ki, eðer Türk dili müslümanlýktan sonra
arapçanýn ve acemcenin büyük ve zararlý tesirinde kalarak aslýndan sapmasaydý bi
z bugün Gök Türk yazýtlarýndaki dili daha kolay anlayacak ve onu þimdi bulduðumu
zdan daha çok güzel bularak bu yazýlara,Araplarýn cahiliye þiirlerine verdiði de
ðeri verecektir. Çünkü,hangi dilden olursa olsun,dünyada en büyük eser diye taný
nan ne kadar yaý varsa,bu yazýlar þaheser olmak mazhariyetini,her þeyden önce,ya
zýldýklarý dili konuþan milletin kendilerini anlayarak sevmesine ve sevdikleri i
çin propaganda yapmasýna borçludurlar.

(1) Ýleri 'Doðu' demektir.


(2) Sýrderya yahut Zerefþan.
(3) 'Yer Bakýrku'lar Baykal gölü yakýnýnda yaþayan bir Türk boy'udur.
(1) Yerden yere demektir.
(2) Bay 'Zengin' demektir.
(1) Hâkkettim mânâsýnda kullaýlýyor.
(2) 'Bengü taþ' yanþ 'ebedi taþ' diye âbide kasdoluyor.
(3)Saray demek istiyor
(4) 'On Ok' on kabile olan Batý Türkleridir.
(1) 'Yuðçu'yani bugünkü Türkçeye göre 'Yuðcu','aðlayýrý' demektir. 'Yuð' matem t
örenidir. Çaðataycadaki 'Yýðlamak' ve Türkiye Türkçesindeli 'Aðlamak' ayný kökte
n gelmektedir. 'Sýðýt' ise matem demektir.
(1) 'Yer' ve 'Su' dahi ikinci derecede iki Allah'týr.
(2) 'Katun',Kaðan karýsý,yani imparatoriçe demektir .Bugün kullanýlan 'Hatun' ve
'Kadýn' kelimeleri bundan çýkmýþ fakat sonra mânâca bozularak umumîleþmiþtir.
(3) 'Tölüs' ve 'tarduþ'lar Gök Türkler'e çok yakýn ve onlara tâbi olan iki ayrý
boy birliðidir.
(4) 'Yabgu' ve 'Þad' Kaðandan sonra gelen en büyük iki rütbe ve ünvandýr.
(1) 'Yaþýl Ügüz' Yeþil Irmak demektir. Çin'in þimalindeki büyük 'Huang-hu' ýrmað
ýnýn Türkçe adýdýr.
(2) 'Az'lar o zamanki Kýrgýzlarla komþu yaþayan küçük bir Türk boy'udur.
(1) 'Altý Çub'lar galiba,Maveraünnehirde Batý Türklerine tâbi olarak yaþayan alt
ý beðlik olacak. 'Suðdak'lar ise 'Suðd'da yani Buhara ile Semerkand arasýndaki ü
lkede yaþayan,sonra Doðu Türkistan'a kadar olan þehirlere daðýlan bir halktýr.
Acemlerle akraba idiler.
(2) 'Tümen' on bin demektir.
(3) Bu sözün ne demek olduðu anlaþýlmýyor.
(4) 'Sengün' Çin'cede bir nevî kumandanlýk rütbesi olan 'Tayang-kiün' sözünün Tü
rkçeleþmiþ þeklidir.
(1) 'Uluð Irkin' Bayýrkularýn reislerine verilen ünvandýr. Türkiye Türklerinin a
talarý olan Oðuzlarýn ikinci reislerine de 'Kül Erkin' deniliyordu.
(2) 'Yýþ' kelimesi dað üzerindeki orman demek olsa gerektir. Çünkü aleâde olsayd
ý týrmanmaya lüzum olmazdý.
(3) 'Sançmak' süngü veya kargý ile delmek,süngü veya kargý saplamak demektir.
(4) 'Tutuk' bir rütbedir. Aþaðý yukarý general demektir.
(1) 'Akýna binip' demek 'ak atýna binip' demektir.
(2) 'Elteber' Azlarýn reislerine verilen ünvandýr.
(3) 'Ediz'ler Dokuz Oðuzlarýn büyük boylarýndan biridir.
(1) Burada 'analarým' diyerek ya üvey analarýný yahut kaynanalarýný kasdediyor.
(1) 'Çýkan' sözünün ne demek olduðu anlaþýlmýyor.
(2) Gök Türkler 12 yýlý bir devre sayan hususi bir takvim kullanýyorlar ve bu on
iki yýlýn her birine bir hayvanýn adýný veriyorlardý. Bu hayvanlar sýrasýyla þ
unlardýr: Sýçan,Öküz,Kaplan,Tavþan,Ejder,Yýlan,At,Koyun,Maymun,Tavuk,Köpek,Domuz
. Aylarýn adlarý olmayýp birinci ay,ikinci ay diye adlandýrýlýrdý.
(3) Hangi ay'ýn on yedisi olduðu söylenmiyor.
(4) 21 Aðustos 732 tarihine raslýyor.
(5) Bu söz biraz yukarda 'Tuygun' diye geçtiði halde burada 'Taygun' diye yazýlý
yor. Bir rütbe veya ünvan olduðu anlaþýlýyor.
(6) Bu yazýtý yazan,adýný daha yukarda 'Yulug' veya 'Yulýg' þeklinde yazdýðý hal
de 'Yulluð' diye kaydetmiþtir.

Uygurlar Çaðýnda Türk Edebiyatý

Uygurlar çaðýnýn edebiyatýný ikiye ayýrarak gözden geçirmek gerektir. Birinci de


vre Dokuz Oðuz devresidir. Yani Dokuz Oðuz -Uygurlarýn bugünkü devresidir. Moðol
istaný merkez edinerek,yaþadýklarý 745-840 yýllarý arasýndaki çaðdýr. Bu devrede
ki Dokuz Oðuz - Ugur edebiyatý aynen Gök Türk edebiyatýna benzer ve onun devamýd
ýr. Ýkinci devre ise,Kýrgýzlarýn ihtilâli üzerine Moðolistaný býrakarak sonraki
devreye ait olan edebiyattýr. Bu devrede edebiyatýýn umumi vasýflarý deðiþmiþtir
.

745 - 840 arasýndaki dil ve edebiyat


Bu devrede Dokuz Oðuz - Uygurlar,kendilerinden önce kullanýlan Gök Türk'e elifbe
sini kullanýyorlardý. Yalnýz bazý harflerin þekilleri arasýnda küçük ehemmiyetsi
z farklar vardý. Dil de ayný idi. Esasen Bilge Kaðan,Dokuz Oðzularýn kendi mille
ti olduðunu yazýtta söylemiþti. Uzun zamanlar ayný idare altinda,birbirne yakýn
yerlerde yaþayan ve ayný ýrktan gelen Gök Türklerle Dokuz Oðuzlarýn ayný dili ve
lehçeyi konuþmalarý gayet tabiîdir.

Bu devirde bize kalan eserler, Gök Türkler dvrinde olduðu gibi , taþ üzerine yaz
ýlmýþ olan yazýtlardýr.

Moyunçur Kaðan Yazýtý

Bunlarýn arasýnda en mühimi Dokuz Oðuzlarýn ikinci kaðaný olan Moyunçur Kaðanýn
veya resmi adý ile 'Tengride Bolmuþ Ýl Etmiþ Bilge Kaðan' adý ile (745-759)ýn ad
ýna dikilmiþ olan yazýttýr. Bu yazýt bugünkü Moðolistanýn þimalinde Þine Usu göl
ü civarýnda bulunmuþtur. Üslûp ve tahkiye bakýmýndan Gök Türk yazýtlarýnýn eþidi
r. Moyunçur Kaðanýn babasý olan Kutluð Bilge Kaðan ile Moyunçur Kaðan zamanlarýn
daki siyasi ve askeri vak'alardan bahsetmektedir. Fakat ne yazýk ki bu yazýtýn b
irçok yerleri bozulmuþtur. Hemen hemen her satýrýnda bozuk yerler vardýr. Tamamý
yla okunabilne satýrlar bozuk yerler vardýr. Tamamýyla okunabilen satýrlar pek a
zdýr. Ruh bakýmýndan da Gök Türk yazýtlarýna benzemektedir. Bunda da zaferler ký
saca anlatýlmakta,kötüler ve kötülükler yüzünden milletin sýkýntý çektiði samimi
olarak söylenmektedir. Fakat Kül Tigin ve Bilge Kaðan yazýtlarýnýn bazý yerleri
ndeki yüksek lirizm bunda yoktur.

840'tan sonraki edebiyat ve dil

Dokuz Oðuz - Uygurlar Doðu Türkistan'a çekilip yalnýz Uygur adý ile anýlmaya baþ
ladýktan sonra Türk edebiyatý yavþ yavaþ eski vasýflarýný kaybetmeye baþladý. Za
ten Dokuz Oðuz devrinde iken manihaizmi kabul etmiþlerdi. Doðu Türkistan'a çekil
dikten sonra yavaþ yavaþ aralarýna budizm ve nasturî hýristiyanlýðý da girmeye b
aþladý. Bu dinlerin kendilerine mahsus ýstýlahlarý,tabirleri Türkçeye girerek on
un saflýðýný biraz bozdu. Sonra Çince'den,Tibetçe'den,Suðdakça'dan ve baþka dill
erden Tükçeye tercümeler gramer kaideleri ihlâl olundu. Mesela Türkçede fillerin
cümle sonunna gelmesi umumi bir kaide iken ve pek nadir istisnalar mânâya kuvve
t vermek için ortaya veya baþa gelirken fillerin ortaya getirilmesi iptizale uðr
atýldý. Ýhtimal ki mütercim bazýlarý Türk olmadýklarý için Türçeye eser çevirirk
en kendi ana dillerinin tesirinde kaldýlar. Bu devirde yazýlan eserlerin bir tak
ýmý Gök Türk elifbesiyle yazýlmýþtýr. Fakat büyük kýsmý Uygur harfleriyle kaleme
alýnmýþtýr.

Uygur Yazýsý
Uygur yazýsý denilen elifbe Suðdaklardan alýnmýþtýr. Suðdaklar manihaist oldukla
rý için manihaizmin Türklerce kabulünden sonra Suðdak elifbesi dini elifbe olara
k Türklere geçmiþtir. Fakat bu harfler Türkçeyi yazmak için çok eksiktir. Çünkü
ancak 18 harften ibarettir. Birbirine yakýn olan harfler tek bir iþaretle göster
iliyordu. Mesela b,p,f harfleri için bir tek iþaret vardý. Z,s veya t,d yahut c
,ç,j harfleri de ayný iþaretle gösteriliyorduç Bu yüzden Uygur yazýsý ile yazýlm
ýþ eski yazýlarý bugün tam olarak doðru okuma âdeta imkansýzdýr. Uygur yazýsýnýn
ikinci bir güçlüðü de her harfin üç þekli olmasýdýr. Bir harf,kelimenin baþýnda
ortasýnda veya sonunda olduðuna göre ayrý ayrý þekillerde yazýlýyordu. Yani bun
dan önce kullandýðýmýz Arap harflerine benziyor ve onun gibi saðdan soldan yaýzl
ýyordu.

Uygur edebiyatý mahsülleri

Türk edebiyatýnýn Uygur yazýsý ile meydana getirilmiþ olan mahsülleri pek çoktur
. Bunlarýn en büyük kýzmý dini edebiyata ait eserlerdir. Dini eserlerin çoðu bud
izm ve manihaizme,küçük bir kýsmý da nasturiliðe aittir. Bunlardan manihaizme ai
t olanlar bu dinin esaslarýna,talimatlarýna ait olduðu için çok mühimdir. Bu üç
din mensuplarý,kendi dinlerini propaganda aetmek için birçok eserler yazmýþlar,b
öylelikler Uygur Elinde yüksek bir dini edebiyatýn vücuda gelmesine sebep olmuþt
ur. Fakat Uygurlarýn edebiyatý yalnýz dini eserlerden mürekkep deðildir. Tarih v
e coðrafya ya ait ederlerdende yazýlmýþtýr. Avrupa bilginlerinin Doðu Türkistana
yaptýklarý ilmi seferler neticesinde,asýrlardan beri toprak altýnda kalmýþ olan
birçok kitaplar bulunmuþ ve bunlar Avrupaya,bilhassa Berlin'e getirilmiþtir. Do
ðu Türkistanýn iklimi kurak olduðu için kitaplar toprak altýnda uzun zaman kalab
ilmiþtir. Yalnýz bazý yerleri aþýnmýþ veya silinmiþtir. Bu eserlerden mühim bir
kýsmý henüz okunmamýþtýr. Okundukça Uygurlar çaðýndaki Türk edebiyatýna daha par
lak olduðu anlaþýlacak,ihtimal Gök Türk yazýtlarýnýn okunamayan bazý kýsýmlarý d
a bunlarýn yardýmý ile halledilecektir.

Uygur edebiyatýndan bir örnek

Uygur dili ve edebiyatý hakkýnda bir fikir vermek için aþaðýya aldýðýmýz parça T
urfan þehrinde bulunmuþ bir metindir. Dokuz Oðuz kaðanlarýndan Börü Kaðanýn mani
haizmi milletine nasýl kabul ettirdiðini anlatmaktadýr. Kelimelerin altýna bugün
kü Türkçe ile tercimeleri yazýlmýþtýr:

Men Tengrimen. Sizni birle

Ben Tanrýyým. Sizin ile

Tengri yiringerü bargaymen

Tanrý yerine doðru varacaðým.


Dýndarlar inçe kiginç

Dindarlar (Manihaist rahipleri) þöyle cevap

birdiler. Biz arýgbiz. Biz

verdiler. Biz temiziz. Biz

dýndarbiz . Tengri aygýn tüketi

dindarýz. Tanrý sözünü tamamýyla

iþleyürbiz. Kaltý etüz

iþliyoruz Eðer vücut

kodsar biz Tengri

koyarsa (müsaade ederse) biz Tnarý

yirinberü bargaybiz. Ne üçün

yerine vararak gideceðiz. Ne için

tiser biz Tengri Yarlýðýn

der(ler)se biz Tanrý emrini

adruk kýlmazbiz. A.. yüzümüz


ayrý kýlmayýz. A. yüzümüze

utru ulug ýyýnç basýnç

doðru ulu tazyik basýnç

alp emgekler erür Aný

güç zahmetler dir. Onun

üçün Tengri yürün bulgaybiz

için Tnarý yerini bulacaðýz

............ Tengrim! Siz türüsüzün

............. Tanrým! Siz kanunsuzca

ödsüzke kentü özüngüz

zamansýz olarak (daimi) kendi özünüzü

yazýnsarsiz. Ötür kanýg

günaha sokuyorsunuz. Bundan ötürü bütün

ilingiz bulangay

eliniz bulunacak(karýþacak)
Bu kamýg Türk budun

Bu bütün Türk milleti

Tengirike y..... yazuk kýltaçý

Tanrýya y..... günah kýlýcý

bolgaylar. Kanyuda dýndarlýg........

olacaklar. Her yerde dindarlarý (manihaist rahiplerini)

basýngay, ölürgeyler.

tazyik edecek, öldürecekler.


6- KARAHANLILAR ÇAÐINDA TÜRK EDEBÝYATI

Onuncu Asýrda Türkler

Türklerin ana yurdu olan Orta Asya'da, onuncu asrýn ortalarýna doðru 'Türk devle
t' olarak yukarýda anlattýðýmýz Uygurlar bulunuyordu. Bunlarýn hüküm sürdükleri
yer,bugün Doðu Türkistan dediðimiz yerlerin büyük bir bölümünü dolduruyordu. Fak
at daha önceki asýrlarda olduðu gibi Uygurlar,öteki bütün Türklere,hiç olmazsa T
ürklerin bir kýsmýna hâkim deðillerdi. Ynai bu asýrda büyük bir Türk birliði yok
tu. Uygur devletinin þimalinde, 840'taki büyük isyanlarý ile Dokuz Oðuz - Uygur
devletini sarsýp küçülten Kýrgýz Türkleri vardý. Kýrgýzlar,aþaðý yukarý bugünkü
Moðolistanla daha þimalini iþgal eden bir yerde oturuyorlardý. Kýrgýzlarýn batýs
ýnda,yani bugünkü Cenûbi Sibiyanýn büyük bir bölümünde Kimek Türkleri vardý. Bun
larýn büyük bir çokluðununa Kýpçak denirdi. Türkiye Türklerinin atalarý olan Oðu
z Türkleri ise,Kimeklerin batýsýnda,yani Aral gölünün çevresinde Sýrderya ýrmaðý
nýn aþaðý boyunda yaþýyorlardý. Karluk Türkleri Uygurlarla Oðuzlarýn arasýndaki
ülkede bulunuyorlardý. Yaðma,Çiðil,Tuhsý,Ardu gibi ötekilerinden küçük olan Türk
zümreleri Karlýklarýn yanýnda idiler. Bunlar,eski batý Gök Türklerinin en büyük
boyu olan Türðiþlerin artýklarý idiler. Oðuzlarýn batýsýnda Avrupaya doðru ve A
vrupada ise Peçenek,Bulgar,Suvar Türkleri oturuyorlardý. Demek ki resmi Türk dev
leti olan uygurlar,medeni bakýmdan çok ileri gitmiþ olmakla beraber,siyasi bakým
dan zayýftý. Çünkü Türklerin çokluðuna söz geçirmiyordu.

Onuncu Asýrda Türk Lehçeleri

Gök Türkler ve Dokuz Oðuzlarýn hâkimiyeti çaðýnda, Türk boylarýnýn lehçeleri ara
sýndaki ayrýlýðýn pek az olduðu muhakkaktýr. Çünkü mütemadiyen hareket halinde b
ulunan Türkler birbiriyle daima karýþýyor,yer deðiþtiriyorlar,sýký temasý hiç ka
ybetmeyerek birbirine dil bakýmýndan tesir ediyorlardý. Bundan baþka ayný siyasi
hâkimiyet altýnda bulunmakta hiç þüphesiz lehçelerin ayrýlmamasýna çok yardým e
diyordu.

Fakat 840'tan sonra 'devlet dýþýnda' yaþayan Türklerin çoðalmasý ve Türklerin uz


un müddet bir durgunluk geçirerek birbiriyle olan giriþimlerinin azalmasý lehçel
er arasýndaki ayrýlýðý çoðalttý. Daha önceki asýrlarda bu ayrýlýklara 'lehçe' bi
le denmeyip 'aðýz' demek doðru olduðu halde,onuncu asýrdan baþlayarak bu ayrýlýk
lar 'lehçe' halini aldý.

Onuncu asýrda Türk dili 'doðu' ve 'batý' lehçesi olmak üzere iki lehçeye ayrýlmý
þtý.

Doðu lehçesi konuþanlar þunlardý:Uygur,Kýrgýz,Karluk,Çiðil,Yaðma,Tuhsý,Argu.

Batý lehçesini konuþanlar da þunlardý: Oðuz,Kimek-Kýpçak,Peçenek,Bulgar,Suvar.

Doðu ve Batý lehçelerinin her ikisi de eski uygurcanýn, bu da daha önceki Gök Tü
rkçenin devamýdýr.

Doðu lehçesi ile batý lehçesi arasýnda kelime bakýmýndan da ,gramer bakýmýndan d
a ayrýlýklar vardý. Bununla beraber bu ayrýlýklar doðu ve batý lehçeleriyle konu
þan Türklerin anlaþmalarýna engel olmuyordu. Belli baþlý ayrýlýklar þunlardý:

1- Doðu Türklerinde,kelimelerin ortasýnda olan 'g' harfleri batý Türklerinde d


üþüyordu. Doðulular 'tamgak' (damak), 'bargan' (varan) dediði halde batýlýlar 't
amak' , 'baran' diyorlardý.

2- Doðu Türklerinde 'm' harfi ile baþlayan sözler batýlýlarda 'b' oluyordu. Me
sela doðulularýn 'men' , 'min' demesine karþýlýk batýlýlar 'ben' , 'bin' diyordu
.
3- Doðulular 'deðil' yerine 'ermes' dedikleri halde batýlýlar 'tegül' diyorlar
dý.

4- Mekan ve alet isimler de ayrý idi. Mesela doðulular 'bu turgu yer ermes' (b
u duracak yer deðil' diyorlar,batýlýlar ise 'bu turasý yer tegül' diye söylüyorl
ardý.

5- Doðulularda 'y' ile baþlayan kelimelerden çoðu batýlýlarda 'y' harfi olmaks
ýzýn veya 'c' ile baþlamak suretiyle söyleniyordu.

Her ne olursa olun,ayrýlýk büyük deðildi. Doðulularýn konuþtuðu lehçenin en doð


rusu ve güzel Kaþgar ve çevrelerinde konuþuluyor ve buna Hakanlý lehçesi deniyor
du.

Türklerin Ýslâmiyeti Kabul Etmesi

Türklerden bazýlarý daha Gök Türklerin son zamanlarýnda,yani sekizinci asrýn ort
alarýnda islâmiyeti kabul etmeye baþlamýþlardý. Bunlar bilhassa Abbasi imparator
luðunda paralý asker olmak için müslüman oluyorlardý. Bunlarýn sayýsý on binleri
bulduðu ve bazan Abbasi devletinin baþlýca kuvveti bunlar olduðu halde bile bu
çaðlarda Türklere müslüman olmuþ diye bakýlamaz. Ýslâm tüccarlarýnýn Türkler ara
sýna sokularak tesir yapmalarý,din propagandacýlarýnýn faaliyeti pek az tesir ya
pýyor,müslüman olanlar Abbasi imparatorluðuna asker olmak için Türkistan'ý býrak
arak ekseriya Anadoluya geliyor ve orada Bizanslýlarla durmaksýzýn çarpýþan islâ
m ordusunun en faâl unsuru oluyorlardý.

Türklerin yýðýn halinde islâmiyeti kabul etmeleri ilk önce 921 yýllarýnda oldu :
Bugünkü Rus Avrupasýnýn Ural daðlarýna bitiþik olduðu yerlerde yaþayana Bulgar
Türkleri 920'de Abbasi halifesine elçiler göndererek kale yapacak mühendislerle
din bilginleri istediler. Bu sayede Ýslâmiyet Bulgar Türkleri arasýna girdi.

Asýl Türkistana gelince:Uygurlarýn batýsýnda ve Oðuzlarýn doðusunda olmak üzere


Kaþgar ve Yedisu ülkelerinde yaþayan ve Karahanlý hükümdar ailesinin reisliði al
týnda bulunan Çiðil,Yaðma,Tuhsý,Karluk Türkleri 925-940 yýllarý arasýnda müslüma
n olarak cihan mukadderatýnýn deðiþmesine sebep oldular. Türkler müslüman olmasa
lardý herhalde dünyanýn siyasi ve içtimai durumu bugünkünden baþka türlü olacakt
ý. Bu Türklerin yýðýn halinde Ýslâmiyeti kabul etmelerine sebep Abbasi hükümeti
tarafýndan takibata uðradýklarý için Horasandan kaçan ve Türklerin arasýnda sýðý
nan Ebû Müslim taraftarlarýnýn daimi propagandasý olmuþtur. Fakat Türklerin ilk
kabul ettiði islâmiyet öz müslümanlýk olmayýp biraz þamanizmle,biraz da manihaiz
m ve budizmle karýþýk olan bir Ýslâmiyetti.

Karahanlýlar Devleti
Karahanlý hükümdar sülalesi eski Türðiþ kaðanlarýnýn neslindendir. Türðiþler , e
ski batý Gök Türklerinin en güçlü ve ehemmiyetli bir boyu olup son kaðanlar hep
bu boydan gelmiþlerdir. Gök Türklerin yýkýlmasýndan sonra bunlarýn döküntüleri d
e Dokuz Oðuz, Uygurlara tâbi bir han olarak yaþamýþtýr. Abbasi halifesi Mansur (
754 - 775) zamanýnda,Kaþgar ve Fergana hükümdarý olan ve adý iyice okunamayýp 'K
ýr Han' olmasý muhtemel bulunan hükümdar Baðdada 'Bayýr Çur' adýnda bir elçi gön
dermiþ ve halife ile siyasi münasebetlerde bulunmuþtu. Bu elçi Baðdatta kendisin
e ýsrarla teklif olunan müslümanlýðý reddetmiþ,kendi dininin kendisince daha deð
erli olduðunu söylemiþti. 840 yýllarýnda da Bilge Bayýnçur Han ve 893'te oðlu Ta
fgaç Oðulçak han,Abbasi imparatorluðuna tâbi olan ve maveraünnehirde bulunan Sam
anlýlara hücum etmiþlerse de bulunan Samanlýlara hücum etmiþlerse de püskürtülmü
þtür. Oðulçak Hanýn kardeþi olan Bezir arslan Haným oðlu Satuk Buðra Han zamanýn
da Karahanlýlar devlet þeklini almýþlar ve Ýslâmiyeti kabul etmiþlerdir. Satuk B
uðra Han,büyük Türk hükümdarlarýndan birisidir. Hatýrasý Türkler arasýnda pek mu
kaddes olarak yaþamýþtýr. Samanlýlardan bazý þehirler almýþ ve uzun zaman hükümd
arlýk ettikten sonra 955'te ölmüþtür. Bu suretle Uygur devletinden baþka ona sýn
ýrdaþ olan yeni bir müslüman Türk devleti daha doðuyordu. Din aykýrýlýðý bý iki
Türk debletini düþman yapmakta gecikmedi.

Toðan Han (999-1014)'ýn ilk hakanlýk yýlýnda Maveraünnehir tamamýyla fethedilere


k Samanlýlar devleti ortadan kaldýrýldý. 1008 yýlýnda Uygurlardan Hotan alýnarak
Uygur devleti daha doðuya doðru itilip küçültüldü. Karahanlýlar batý ve doðudak
i zaferlerden sonra cenuba da sarkmak istediler. Fakat belh civarýnda Gazneliler
le çarpýþýp durdurdular. Gazneliler ordusunun Türkleri bu savaþtan önce Karahanl
ýlar ordusuna karþý Kaþgar Türkçesiyle Türküler söylemiþlerdir. Toðan Han, gazne
liler padiþahý Sultan Mahmuda:'Sen Hint kafirleriyle,ben de Türk kafirleriyle sa
vaþalým' teklifinde bulundu. Barýþtýlar.

Arslan Toðan han (1014-1024) Gazneliler 1019'da yine çarpýþtý. Fakat yenildi. Yu
suf Kadýr Han (1024-1034) ise 1025 yýlýnda Belh civarýnda Gazneli Mahmudla görüþ
tü. Ýki büyük Türk hükümdarý ittifak ettiler. Yusuf Kadýr Hanýn kýzýný Gazneli M
ahmudun oðlu Sultan Mes'udla evlendirdiler. Ýki devlet Buhara ve Semerkand haval
isinde yaþayýp Karahanlý devletini pek de tanýmayan Karahanlý prenslerine karþý
müþterek bir siyaset kullanmayý kararlaþtýrdýlar.

Karahanlý müslüman olmayan Türkler arasýnda Ýslâmiyeti yaymak için çok çalýþýyor
lardý. Buðra teðin Süleyman Arslan Han (1034-1047) zamanýnda þimdiki Kazakistan
bozkýrlarýnda oturan Türklerden 10000 kadar ev halký müslüman oldu. (1043) Birka
ç bin çadýr halký Türkte 1046 yýlýnda müslüman olmamak þartý ile hükümdar hizmet
ine girdiler. Ayný yýlda müslüman olmayan Türklerden 70.000 kiþilik bir kuvvet K
arahanlýlara hücum etti. Süleyman Arslan Han 40.000 kiþilik ordusuyla bunlara ka
rþý parlak bir zafer kazanýp gazi ünvanýný aldý. 1047-1049 yýllarý arasýnda haka
nlýk eden Yýðan Tegin Mahmud Hanýn asýl ehemmiyeti Selçuk devletinin ilk padiþah
ý olan Tuðrul Beði ilk önceleri Mahmud Hanýn mahiyetinde idi. Fakat o zaman Mahm
ud han Karahanlýlarýn hakaný olmamýþtý. Selçuk devleti kurulup kuvvetlenmesinden
sonra Karahanlýlar devletinin batýdaki ülkeleri yani Maverünnehir onlarýn nüfuz
unda kaldý. Burada karahanlýlar ailesinden hanlar bulunuyor,fakat bu hanlar Selç
uklerin hakimiyetini tanýyordu. Yani bugünkü siyasi ve mülki telâkkilere göre an
laþýlmaz bir durum doðmuþtu: Karahanlýlar devletinin batý bölümleri görünüþte yi
ne Karahnlýlar tâbi olduðu halde Selçuk devletinin de himayesinde bulunuyor,Selç
uk sultanlarý buradaki hanlarýn inip çýkmalarýna karýþýyordu. On ikinci asrýn or
talarýna doðru da doðrudan Karahýtaylar çýkarak Karahanlýlarýn ülkesiden girmiþl
erdi. 1141 tarihinde Semerkand civarýndaki Katvan ovasýnda,büyük Selçuk devletin
in son imparatoru Sultan Sancarla Karahanlýlarýn müttefik ordularý Karahýtaylara
yenildiler. Böylelikle Karahanlýlar devleti ortadan kalkmýþ oldu. Bu tarihten s
onra da Karahanlýlar neslinden bazý hanlar Maveraünnehirde yaþamýþlarsa da Karah
ýtaylara ve daha sonra Harzemþahlara tâbiydiler. Hiçbir ehemmiyetleri yoktu.

Karahanlýlar Medeniyeti

Karahanlý ailesi kendilerini Afrâsiyâb yani Türklerdeki adý ile Alp Er Tunga nes
linden sayýyorlardý. Afrâsiyâb , millâttan önce yedinci asra yani Sakalar zamaný
na ait olduðu için Karahanlýlarýn bu 17 asýrlýk seceresine pek inanýlamaz. Fakat
bu rivayet Karahanlýlarýn tamamen eski Türk kaðanlarý ananesini güttüklerini gö
sterir. Teþkilâtlarýna ve ananelerine göre Karahanlýlar için 'eski Gök Türk devl
etinin islâmi bir þekilde devamýdýr' denebilir.

Devletin baþýnda bir hakan bulunuyordu. 'hakan' kelimesi eski 'Kaðan' kelimesini
n deðiþmiþ þekli idi. Hakan ailesine mensup olan hanlar memleketin muhtelif parç
alarýný idare ediyorlardý. Bazan bu hanlar öldüðü zaman yerine oðullarý geçiyor,
bazan da bir han,ülkenin doüu bölümünü idare ederken sonra batý bölümüne tayin o
lunuyordu. Hakan bayraðý al ipek kumaþtan yapýlýrdý ve dokuz tane idi.

Ordu,bütün Türk devletlerinde olduðu gibi mükemmeldi. Daðkarda ateþ kuleleri bul
unur,bunlarda ateþ yakmak suretiyle düþmanýn geldiðini haber verilirdi. Bu, o za
man için bir nevi telgraf vazifesini görüyordu.

Hakan ailesinden olan erkeklere 'tigin' denirdi. Gök Türklerde de tigin denildið
ini yukarýda söylemiþtik. Hakan ailesinde olan kadýnlara 'hatun' denilirdi ki bu
da Gök Türklerdeki 'katun' sözünün deðiþmiþ bir þeklidir.

Hakandan sonra en büyük rütbe 'yuðruþ'tu. Kumandanlara 'sü baþý' , yüksek sivil
memurlara 'tapukçu'denirdi. Memlekette posta teþkil'atý da vardý ki 'ulak' adýný
almýþtý.

Karahanlýlar çaðýnda,Maveraünnehirdeki þehirler kat'i birer þekil almýþtý: Þehri


n dört cihetinde dört kapýsý bulunur ve bu kapýlardan birleþerek geniþ bir meyda
n teþkil ederdi. Þehirlerde beðler,bilginler,tüccarlar kuvvetli bir þehir aristo
krasisi teþkil ediyorlardý.

Karahanlýlar Türkistan'a en büyük hizmetlerinden birisi tuðladan bina yapmalarýd


ýr. Daha önceki devirlerde hükümdar saraylarý bile tahtadan yapýlýrdý. Bundan do
layý o zamanlara ait hiçbir bina kalmamýþtýr. Karahanlýlar ise saray,medrese,cam
i ve çarþýlarýný hep kâgir yaptýrdýlar. Bugün Buhara,Kaþgar,Balasagun,Yarkend gi
bi þehirlerde Karahanlýlardan kalan mimari ederleri Türkistanýn en eski eserleri
dir. Bunlardan en mühimi olan ve Buharanýn en yüksek binasý bulunan mescit cami
ve minaresi 1127'de Kýzýl Arslan Han tarafýndan yapýlmýþtýr. Fakat 1920'de bolþe
vikler Buharayý istila ettikleri sýrada bu çok eski minareyi topa tutarak mühim
surette hasara uðratmýþlardýr.

Karahanlý hakanlarý da týpký eski Kun yabgularý ve Gök Türk kaðanlarý gibi hapse
ttirecekleri kimseleri kuyulara koydururlarý. Fakat bu kuyular herhalde bildiðim
iz þekilde kuyu olmayýp aðzý geniþ olan derin çukurlardan ibaretti. Hakanlardan
Tuðrul Kara Han (1068-1084) meþhur islâm fakihlerinden Sirahsîyi böyle bir kuyuy
a hapsettirmiþti. Rivayete göre bu bilgin meþhur fýkýh kitabýný o kuyuda yazmýþt
ýr.

Karahanlýlarda devletin resmi ili Türkçe idi. Resmi muamelelerde,yarlýk yani fer
manlarda Uygur yazýsý kullanýlýrdý. Ýlim ve fikir hayatý ileri idi. Ülkenin doðu
bölgesinde en büyük ilim merkezleri Kaþgar ve Balasagundu. Baý bölgesinde ise i
lmi ve fikri hayat daha çok inkiþaf etmiþti. Maveraünnehirdeki þehirlerin hepsin
de, bilhassa Semerkand ve Buharadaki medreselerde binlerce talebe parlak bir dar
ülfünun hayatý yaþýyordu. Buharadaki islâm bilginleri bütün masraflarý kendileri
nden olmak üzere binlerce talebe okuturlardý. Gerek hakanlar ve gerekse hanlar þ
airleri himaye ederlerdi. Hâttâ acemce yazan þairler bile bu hanlardan ihsanlar
alýrlardý. Maveraünnehirde,Harzemþahlara tâbi olarak yaþayan ve 1212'de onlar ta
rafýndan öldürülen son Karahanlý haný Kýlýç Arslan Osman Hanýn da acemce þiirler
i vardýr.

Karahanlýlar Çaðýndaki Türk Edebiyatýnýn Nevilere Göre Tasnifi

Daha eski çaðlarda,Türk edebiyatý bütün millete birdn hitap ettiði ve Türkler ar
aasýnda iþ bölümü fazla olmadýðý için 'bir nevi' edebiyat vardý. Uygurlar çaðýnd
a bile,bugünkü bilgimize göre,Türk edebiyatýný muhtelif nevilere ayýrmaya pek de
imkân yoktur. Hhalbuki Karahanlýlar çaðýnda Türk cemiyeti artýk büyük bir iþ bö
lümü ile muhtelif sýnýfrlara ayrýlmýþ,islâmiyetin tesiri de okumuþla halk yýðýný
arasýndaki ayrýlýðý bir aykýrýlýk derecesine doðru götürmüþtü. Bundan dolayý ha
lk ile münevver tabaka zevk bakýmýndan birbirinden oldukça ayrýlmýþlardý. Ýslâmi
yetin tesiri ile de yeni bir dini edebiyat doðmuþ,böylelikle Türke debiyatý baþl
ýca dört nev'e bölünmüþtür. Bu dört nevi þunlardýr: Destani edebiyat,halk edebiy
atý,dini edebiyat,klasik edebiyat. Þimdi birer birer bunlarý gözden geçireceðiz.

Destani Edebiyat

Karahanlýlar devletinin kuruluþu Türk tarihinin en mühim hâdiselerinden biridir.


Çünkü bununla Türkler bu medeniyet dairesinden baþka bir medeniyet dairesine gç
diyorlardý. Yani uzak doðu medeniyetini býrakýp yakýn doðu veya islâm medeniyet
i çerçevesine sokuluyorlardý. Bu büyük hâdise veya daha doðru bir tâbirler,hâdis
eler silsilesi tabiîdir ki Türk cemiyetinde bir takým sarsýntýlar,buhranlar doðu
rdu. Sonra yeni dini Türklere kabul ettirmek için uzun müddet çalýþmalara,çarpýþ
malar oldu ve her büyük hâdise gibi bu da halkýn zihninde büyüyüp süslenerek bir
destan halini aldý. Ýslâmiyeti yaymak için yapýlan savaþlar,didinmeler ve bu uð
urda kahramanlar nihayet destani bir mahiyet aldýlar. Bundan Manas Destaný doðdu
.

Manas Destaný

Manas destaný,Türklerin Ýslâmiyeti kabulden sonra meydana getirdikleri ilk desta


n olduðu için Uygurlarýn Göç destanýnýn devamý sayýlabilir. 11 - 12'nci asýrlar
arasýnda Yedisu havalisinde teþekkül etmiþtir. Ýslâmiyeti yaymak için uðraþan Er
Manas adýndaki harikulâde bir kahramandan bahseden bu destan eskiden ,hiç þüphe
siz bütün Türklerin müþterek destaný idi. Fakat daha sonraki büyük tarihi hadise
ler bu destaný,Türklerin çoðuna unutturmuþtu. Bugün yalnýz Kýrgýz Türkleri arasý
nda yaþayan bu destan 19'uncu asýrda kaðýda geçirilmiþtir. Uzun bir destan olan
Manasýn mevzuu kýsaca þudur:

Er Manas dünyadaki kahramanlarýn birincisiydi. Ak Boz adýndaki atý da eþsiz bir


at olup Manasýn can yoldaþý idi. Manas arkadaþlarý ile dünyayý dolaþýyor;savaþla
rda Çinliler,Sartlarý,Acemleri daima yeniyordu. Onun kýlýcýna yenilmeyen millet
yoktu. Demir zýrh giyen Manas'a ok iþlemezdi. Ondan herkes,hâtâ babasý ile anasý
bile korkardý. Dünyada Er Manasa denk olan biricik kahraman putperestlerin reis
i Er Yulaydý. Onun atý Aç Budan da týpký Manasýn atý gibi harikulade bir attý. F
akat Er Yulay da oburluðu yüzünden derin bir uykuya dalmýþ ve Manasa yenilmiþti.
Er Manasýn karýsý onun en sadýk arkadaþý idi. Hâttâ Manas bir defa onun sözünü
dinlemediði için ölmüþ,fakat insanlýðýn üstünde bir þahsiyet olduðu için sonra t
ekrar dirilmiþti. Manas tekrar ve ebedi olarak öldükten sonra oðlu 'Sýmatay' gib
i torunu 'Seytek'in baþýndan da birçok maceralar geçti.

Görülüyor ki bu destanda Türk destanlarýnýn müþterek motifleri var : Esas kahram


anlýktýr. Kahramanlarýn en büyük yardýmcýlarý attýr. Kadýn erkekle müsavidir ve
erkeðin vefakar arkadaþýdýr. O, erkeðine daima iyi öðütler verir ve onun öðüdünü
dinlememek bazan insaný ölüme kadar götürür.

Karahanlýlar devrinde Manas adýnda bir kahramanýn hakikaten yaþayýp yaþamadýðýný


bilmiyoruz. Belký 'Manas' adýnda kimse yaþamamýþtýr. Fakat muhakkak ki Manas de
stanýnda olduðu gibi putperestlikle çarpýþan müslüman Türk kahramanlarý yetiþmiþ
tir. Ýþte Manas bunlardan ve en ünlüsünün , yahut hepsinin birden millet hatýras
ýnda kalan edebi ve ebedi timsalidir.

Halk Edebiyatý

Karahanlýlar çaðýnda , Türk edebiyatýnýn asýl yüzünü halk edebiyatý dediðimiz ne


vi gösterir. Hece vezni ile saf ve güzel Türkçe ile düzgün nazým þekilleri ile y
azýlan bu manzumeler Türk ruhunu aksettiren,bütün mânâsý ile milli bir edebiyatt
ýr. Kaþgarlý Mahmud adýnda bir Karahanlý Türk'ünün 1077 yýlýnda Baðdatta bitirdi
ði mühim bir eser vardýr ki adý 'Divanu Lûgât it-Türk'tür. Ýþte bu kitapta Türk
halk edebiyatýna ait birçok parçalar vardýr.
Ýlk Türk þairi: Çuçu

Kaþgarlý Mahmud Türkler arasýnda þöhret kazanmýþ bir þair olarak 'Çuçu' adýnda b
irisini gösteriyor. Fakat kitabýndaki þiirlerinden hangilerinin Çuçuya ait olduð
unu bildirmiyor. Çuçunun ne zaman yaþadýðý da söylemiyor. Kaþgarlý mahmud esere
yazmak için Türkler arasýnda uzun müddet gez.p dolaþtýðý ve sonra Baðdat'a geler
ek yerleþtiði için Çuçuyu en geç olarak on birinci asrýn ilk yarýsýna ait bir þa
ir olarak kabul edebiliriz. Fakat bu tahminden ibarettir. Çuçu,onuncu asýrda da
yaþamýþ olabilir. Herhalde Türkler arasýnda ün kazanmýþ daha baþka þairler de va
rdý. Fakat,Kaþgarlý Mahmud onlarýn adýný zikretmemiþtir. Çünkü , kitabýný yazark
en Mahmudun güttüðü gaye edebi bir eser yazmak deðil,Araplara Türkçeyi öðretecek
bir kitap vücuda getirmekti. Bunun için o bir lûgat ve gramer kitabý yazmýþ,yal
nýz ara yerde , gerektikçe , Türk þiirlerine ait bazý örnekler de koymuþtur.

Bugünkü bilgimize göre Çuçu,Türklerin en eski þairidir.

Halk Edebiyatýnda Vezin

Türk edebiyatýnda veznin olgunlaþmasý Karahanlýlar zamanýndadýr. Daha eski çaðla


rda,tam mânâsý ile veznin mevcut olduðunu gösteren deliller henüz yoktur. Türkle
rin milli vezni,mýsralardaki hecelerin birbirine müsavi olmasý esasýna dayanýr.
Onun için buna hece vezni denmiþtir.

Karahanlýlar çaðýnda,hece vezninin beþ heceliden on beþ heceliye kadar olmak üze
re muhtelif çeþitleri vardý. Yalnýz dokuz hecelisi yoktu. Hece sayýsý fazla olan
çeþitlerde duraklar bulunuyor,yani mýsra teþkil eden heceler iki veya üç defa b
ölünüyordu. Duraklarýn heceleri gayri müsavi olursa baþtaki daha büyük oluyordu.
Aþaðýdaki liste Karahanlýlar çaðýndaki vezin hakkýnda bir fikit verebilir.

5 heceliler : Serbest
5 heceliler : Serbest
7 heceliler : Serbest
8 heceliler : 4 + 4
10 heceliler : 5 + 5
11 heceliler : 7 + 4
12 heceliler : 4 + 4 + 4 ; 6 + 6 + ; 7 + 5
13 heceliler : 7 + 6 ; 8 + 5
14 heceliler : 7 + 7
15 heceliler : 8 + 7

Halk Edebiyatýnýn Nevileri

Karahanlýlar çaðýnda halk edebiyatýnda vezin bolluðu olduðu gibi mevzularýnýn ne


vileri bakýmýndan da yine epey bolluk göze çarpar. Bu neviler arasýnda en önce g
öze çarpan savaþ ve kahramanlýk þiirleridir. Halk edebiyatý,Türk halkýnýn bütün
duygu ve düþüncesini aksettirdiði için,hayatlarý kahramanlýkla,savaþlar içinde g
eçen Türklerin en çok kahramanlýk ve savaþ þiirleri yazmalarýnýn gayet tabiî old
uðu derhal anlaþýlýrç Bundan sonra ölülerin hâtýrasýný anmak için yazýlan mersiy
eler gelir. Türkler mersiyeye 'Sagu' diyorlardý. Bunlardan baþka av,aþk,þarap þi
irleri ve hikem'i yani felsefi þiirler de bulunuyordu. Manzum darbýmeseller bu h
ikemî þiir kýsmýna dahil olup bunlarýn birçoðu eski þiirlerin halk hâtýrasýnda k
almýþ mýsralarýndan ibaretti.

Halk Edebiyatýnda Kafiye

Kafiye, umumiyetle yarým kafiye idi. Yani kafiyeyi teþkil eden hecelerin sonlarý
ndaki sessiz harfin birbirinin ayný olmasý ile iktifa edilirdi. Sessiz harflerde
n önceki sesli harflerin ayný olmasý þart deðildi. Mesela :'öl' ve 'kal' heceler
i kafiye sayýlýyordu: 'i' den önce gelen 'ö' ve 'a' harflerinin birbirinin ayný
olmamasý kafiyeyi bozmuyordu. Bununla beraber bazan tam kafiyeler de kullanýlýyo
rdu. Yarým kafiye,þaire serbestlik verdiði için mânânýn daha düzgün ve kuvvetli
olmasýna yardým ediyordu. Ara sýra redif kullanýldýðý da oluyordu.

Halk Edebiyatýnda Þekil

Büyük þiir dörtlikleri birleþmesiyle doðuyordu. Her dörtlükte ilk üç mýsra kendi
aralarýnda kafiyeli oluyordu. Bütün dörtlüklerin dördüncü mýsralarý ise kendi a
ralarýnda kafiyeli idi. Aþaðýdaki þema bunu daha iyi göstermektedir.

...................................................a
...................................................a
...................................................a
...................................................b

..................................................I
..................................................I
..................................................I
..................................................b

..................................................m
..................................................m
..................................................m
...................................................b

Ayný harfler,kafiyesi ayný olan mýsralarý göstermektedir.

Halk Edebiyatýndan Örnekler

Kaþgarlý Mahmud tarafýndan 1077'de yazýlmasý bitirilen 'Divani Lügât it_Türk'te


halk edebiyatýna ait birçok örnekler verilmiþtir. Bunlar üzerinde þimdiye kadar
yapýlan incelemeler azdýr. Bizde oradan alarak burada bazý örnekler gösteriyoruz
. Aþaðýdaki parça milattam önce yedinci asýrda ölen Alp Er Tunga için yazýlmýþ b
ir sagudan parçalardýr. Karahanlý hakanlarý kendilerini Alp Er Tunganýn soyundan
saydýklarý için onlarýn zamanýnda böyle þiirler çok yazýlmýþ olsa gerektir. Kar
ahanlýlar çaðýndaki Türkçede bugünkü Türkçede olmayan bazý harfler vardý. Bu har
fleri þimdiki harflerimizle göstermek imkâný yoktur. Onun için bunlarý söyleniþ
bakýmýndan en yakýn olduklarý harfle deðiþtirdim. Mesela Karahanlýlarda 'd' ile
'z' arasýnda ve peltek de denilen bir harf vardý. Bunlarý doðrudan doðruya 'd' i
le gösterdim.

Alp Er Tunga öldi mü?


Isýz ajun kaldý mu?
Ödlek öçin aldý mu?
Emdi yüek yýrtýlur.

Isýz (kötü). Ajun (dünya). Ödlek (zaman).Emdi (imdi=þimdi)

Alp Er Tunga öldü mü?


Kötü dünya kaldý mý?
Zaman öcünü aldý mý?
Þimdi yürek parçalanýr.
Ödlek kamuð kevredi;
Erdem arýð sevredi;
Yunçýð,yavuz tavradý,
Erdem beði çertilür.

Kamuð (kamu,hep bütün,tamaýyla). Kevremek (gevremek,incelmek,zayýflamak). Erdem


(fazilet). Arýð (arý,temiz). Sevremek (seyrekleþmek,azalmak). Yunçýð (kuvvetsiz,
fakir,sefil). Yavuz (kötü,fena). Tavramak (kuvvetlenmek) Erdem beði (fazilet beð
i yani Alp Er Tunga). Çertilmek (gözden kaybolmak)

Zaman tamil zayýfladý;


Temiz fazilet seyreldi,
Safi(ler),kötü(ler) kuvvetlendi,
Fazilet beði (Alp Er Tunga)
Gözden kaybolur.

Öðgreyükü mundað ok
Munda adýn yik dað ok
Atsa ajun uðrap ok
Taðkar baþý kertilür.

Ögreyük (âdet). Mundað (böyle). Ok (iþte, Tekid edatý olarak kullanýlýr). Munda
(bunda) Adýn (-den baþka). Munda adýn (bundan baþka). Yýk (hasta). Dað (gibi) Uð
rap (uðrayýp,fýrlayýp) Tað (dað). Kertilmek (delinmek,yontulmak,kesilmek)

(Zamanýn) âdeti böyledir iþte;


Bundan baþka hasta gibidir.
Dünya,uðraþýp ok atsa
Daðlar baþý (bile) kertilir.

Ulþýp eren börleyü,


Yýrtar yaka urlayý,
Sýkrýp üni yorlayu
Sýðtap közi örtilit.

Ulaþmak (uluþmak). Ulþýp 8uluþýp). Eren (er) Böri (kurt) Börlemek (kurtlaþmak,ku
rt gibi olmak) Börleyi (kurtlaþarak) Urlamak (baðýrmak,feryad etmek) Sýkýrmak (ý
slýk çalmak,düdük gibi ötüp) Ün (ses) Yor (þarkýcý,muganni) Yorlamak (þarký söyl
emek) Sýýðtap (aðlayýp) Köz (göz) Örtülmek (örtülmek,kararmak [göz için]).

Uluþup er(leri) kurtlaþarak,


Yýrtar yaka baðýrarak,
Islýk çalýp sesi þarkýcý gibi,
Aðlayýp göz(ler)i kararýr.

Könglüm için örtedi,


Yitmiþ yuþýð kartadý,
Keçmiþ ödig irtedi,
Tün,kün keçip irtelir

Köngül (gönül) Ört (ateþ) Örtemek (yakmak,tutuþturmak) Yitmek (kaybolmak) Yitmiþ


(kaybolmuþ) Yuþ (yara) Yuþýð 8yarayý) kartamak (yarmak,sertlikle açmak) Keçmiþ
(geçmiþ) Öd (zaman) Ödig (zamaný) Ýrtemek (aramak) Tün 8tün,gece) Kün (gün,gündü
z) Keçmek (geçmek) Ýrtelmek (aranmak,aranýlmak)

Gönlüm(ün) için(i) yaktý,


Kaybolmuþ yarayý sertlikle açtý,
Geçmiþ zamaný aradý
Gece,gündüz geçip aranýlýr

Beðler atýn argurup


Kadgu aný turgurup
Mengzi,yüzi sargarýp
Kürküm angar türtülür

Argurmak (yormak) Kadgu (kaygý) Turgurmak (kaldýrmak,durdurmak 9 Mengzi (benzi)


Sargarmak (sararmak) Kürküm (safran) Angar (onlara) Tütülmek (sürülmek)

Beðler at(lar)ýný yorup


(Ve) kaygý on(lar)ý durdurup,
Beniz(ler)i,yüz(ler)i sararýp
(Adeta) onlara safran sürülmüþ (gibiydiler)

Ödlek yarag közetti


Uðru tuzak uzattý
Beðler beðin azýttý
Kaçsa kalý kurtulur.

Ödlek (zaman) Yarað (fýrsat) Közetmek (gözetmek) Uðrý (hýrsýz,gizli,gzilice) Azý


tmak (azdýrmak,yolunu þaþýrtmak) Kalý (nasýl)

Zaman fýrsat gözetti,


Gizlice tuzak uzattý (tuzak kurdu)
Beðler beðini þaþýrttý.
Kaçþa nasýl kurtulur?

Karahanlýlar çaðýndaki halk edebiyatýnýn en güzel örnekleri savaþa ve kahramanlý


ða aittir. Kaþgarlý Mahmud'un kitabýndaki örnekler ayrý ayrý yerlere serpilmiþ v
e þiir örneði vermek maksadý güdülmeyerek kelimelerin nerelerde kullanýldýðý gös
terilmiþ olduðundan ayný þiirin muhtelif parçalarýný bulup birleþtirmek güçtür.
Vezin ile ve dörtlüklerin dördüncü mýsralarýndaki kafiye benzerliði ile bir dere
ceye kadar birleþtirmek kabilse de dörtlüklerin dörtlüklerden hangisinin önce,ha
ngisinin sonra geleceðini kestirmek,çok defa imkansýzdýr. Þu aþaðýdaki parça da
ayný þiire ait olduðu muhakkak olan dörtlüklerdir:

Öpken kelip uðradým


Arslanlayu kükredim
Alplar baþýn toðradým
Emdi meni kim tutar
Öpke(öfke) Arslanlayu (arslanlaþarak,arslan gibi) Alp (kahraman) Emdi (imdi,þim
di)

Öfkem gelip uðradým,


Arslan gibi kükredim,
Kahramanlarýn baþýný doðradým,
Þimdi beni kim tutar*

Tolkýþ içre uruþtým


Uluð birle karýþtým
Töküz altýn yarýþtým
Aydým:Emdi al Utar !

Tokýþ (dokuþ,savaþ) Birle (ile) Tüküz at (alný akýtmalý,makbul yarýþ atý) Aydýn
8söyledim,dedim) Utar (bir erkek adý)

Savaþ içinde vuruþtum,


Ulu(lar) ile karýþtým
Tüküz atla yarýþtým
Dedim: Þimdi al Utar.

('Al,Utar demesi Utata ya bir ok attýðýna,yahut kýlýç vurduðuna alamettir)

Kaný akýp yuþuldý


Kapý kamað teþildi
Ölüð bile koþuldý
Toðmýþ küni üþ batar

Yuþulmak (yaralanmak,yaradan kan boþanmak) Kap (kap,deri) Kamað (tamamýyla) Teþi


lmek (deþilmek) Ölüð (ölü) Bile (ile ) Koþulmak (koþulmak,yan yana olmak, berabe
r bulunmak) Toðmýþ (doðmuþ) Kin (gün) Üþ (iþte)
Kaný akýp boþando,
Derisi tamamýyla deþildi;
Ölü(ler) ile beraber oldu.
Doðmuþ günü iþte batýyor.

Karahanlýlar çðýnýn bu halk edebiyatý mahsulleri arasýnda darbýmeseller büyük bi


r yer tutmaktadýr. Darbýmesellerin bir takýmý manzumdur. Manzum darbýmesellerden
bazýlarýnýn eski þiirlerin halk hafýzasýnda kalmýþ mýsralarý olmasý muhtemeldir
. Kaþgarlý mahmudun kitabýnda bunlardan vardýr. Mýsralarýn darbýmesel haline gel
ip halk tarafýndan kabul olunmasý için uzun zaman ister. Bu bakýmdan bu darbýmes
ellerden bir kýsmýnýn onuncu asra ait olduðu muhakkaktýr. Kaþgarlý Mahmudun zikr
ettiði:

Aç ne yemes
Tok ne temes

Darbýmeselinin bugün 'Aç ne yemez,tok ne demez' þeklinde hâlâ mevdut oluþu bunla
rýn ne kadar uzun ömürlü olduklarýný gösterir. On birinci asýrdan yürmüncü asra
doðru uzun ömürlü olan darbýmesellerden bazýlarýnýn on birinci asýrdan geriye do
ðru da uzun ömürlü olduklarý muhakkaktýr. Hikemî ve felsefi þiir demek olan darb
ýmesellerden birkaç örnek koyuyoruz:

Avçý nice al bilse aduð ança yol bilir

Avcý nice bile bilse ayý o kadar yol bilir

Od Tese aðýz köymes

Od (ateþ) dese aðýz yanmaz

Kutsýz kuduðka kirse kum yaðar

Kutsuz (talihsiz) kuyuya girse kum yaðar

Tað taðka kavýþmas , kiþi kiþige kavýþur


Dað daða kavuþmaz, Kiþi kiþiye kavuþur

Öd keçer kiþi tuymas yalýnuk oðlý mengü kalmas

Zaman geçer kiþi duymaz , çýplak (insan) oðlu ebedi kalmaz

Yer basrýký tað , budun baskýrý beð

Yer baskýsý dað , millet baskýsý beð(dir)

Tatsýz Türk bolmas , baþsýz börk bolmas

Acemsiz Türk olmaz , baþsýz börk (baþlýk,kalpak) olmaz

Klâsik Edebiyat

Klâsik edebiyat diyerek,Karhanlýlar çaðýnda baþlamýþ olan islâmi þekilde Türk ed


ebiyatýný anlatmak istiyoruz. Bu edebiyat,Arap ve Acem edebiyatlarýný taklit ede
n,vezin ve þekil bakýmýnca hemen hemen tamamen onlara benzeyen bir edebiyattýr.
Bu bakýmdan 'klâsik^tabiri pek de doðru sayýlamaz. Çünkü 'klâsik' bu kaideler iç
inde olgunlaþtýðý için artýk biz buna klâsik edebiyat diyoruz.

Karahanlýlar çaðýnda Türkistan þehirlerinede kuvvetli medreseler kurulmuþ,din bi


lgileri ile uðraþan bilginler yetiþmiþtir. Buhara,Semerkand,Özkend,Kaþgar,Balasa
gun gibi þehirler birer islâm medeniyeti merkezi olmuþtu. Karahanlý silâlesi de
Ýslâmiyeti yaymak için uðraþan bir hükümdar ailesi olduðu için Ýslâmiyet ve Ýslâ
mi ilimleri tabiî koruyordu. Zaten Türk halkýnýn da samimi koruyordu. Zaten Türk
halkýnýn da samimi müslüman oluþu bütün ülkeyi Ýslâm medeniyetinin unsurlarýný
kabule hazýr bir hale getirmiþti.

Karahanlýlar çaðýnda , 'klâsik edebiyat örneði' olarak iki eser kalmýþtýr:Biri '
Has hâcib yusuf'un 'Kutadgu Bilig' adlý eseri,öteki de 'Ahmed'in 'Ayber ül-Hakay
ik'idir. Bu iki mühüm eserden baþka bazý eserlerin daha yazýlmýþ olmasý ihtimali
varsa da onlar bizim elimize geçmemiþtir. Türkistanýn,daha sonraki asýrlarda ba
þýndan geçen büyük savaþlar,kargaþalýklar,yangýnlar dolayýsý ile kaybolmuþtur.
Has Hâcib Yusuf ve Kutadgu Bilig

Yusuf, Balasagunlu bir Türk þairi olup eserini 1069-1070 arasýnda Karahanlý8lard
an Tafgaç Buðra Kara Han adýna yazmýþ,eserine mükâfat olarak kendisine Kaþgar sa
rayýnda Has Hâciblik rütbesi verilmiþtir. 'Kutadgu Bilig' siyasetname veya þehna
me demektir. Zaten þehname vezni olan feûlün feûlün feûlün feul vezniyle yazýlmý
þtýr. 6500 beyitten fazla olup 73 bölüme ayrýlmýþtýr. Eser,dört sembolik þahsýn
konuþmalarýndan ibaret olup bu þahýslar þunlardýr.

Adalet : 'Kün Toðdý' adýnda bir padiþah;


Devlet : 'Ay Toldý' adýnda bir vezir;
Akýl : 'Ögdülmiþ' adýnda , vezirin oðlu;
Kanaat : 'Udgurmýþ' adýnda , vezirin kardeþidir.

'Has Hâcib Yusuf' bu dört kiþiyi konuþturarak hükümdar tarafýndan milletin türlü
sýnýflarýna karþý tutulmasý gereken yollarý ve yapýlmasý gereken muameleleri an
latmakta,öðütler vermektedir. Þairin felsefi ve içtimai düþünveleri burada açýkç
a gözükmektedir. Yusuf , felsefi ve içtimai düþüncelerini 1038'te ölen büyük Ýsl
âm mütefekkiri ve bilgini Ýbnisînâdan almýþtýr. Ýbnisinâ bir cemiyet beðler,çift
çiler,askerler olmak üzere üç tabakaya ayýrdýðý gibi Yusufda hükümdar,memurlar v
e halk olmak üzere üçe ayýrmakta ve bu sýnýflar arasýnda haksýzlýk olmamasý için
herþeyden önce yoksullarýn devlet tarafýndan korunmasýný ve böylelikle bunlarýn
orta sýnýfa geçmesini ve giderek bütün milletin bolluða ermesini istemektedir.

Karahanlýlar çaðýnýn edebi lehçesi olan Hakanlý lehçesiyle yazýlmýþ olan Kutadgu
Bilig2de dil heniz saflýðýný muhafaza etmektedir. Eserde kuvvetli bir Ýslâm , Ý
ran fikir tesiri olmakla beraber Arapça,Acemce sözler pek azdýr. Bu lehçenin Gök
Türkçe ve Uygurcanýn devamý olduðu derhal göze çarpmaktadýr. Yalnýz aruz vezniy
le yazýlan ilk Türkçe eserlerden birisi olduðu için vezin bozukluklarý ve aksakl
ýklarý görülmektedir. Eski Türklerde ve onlarýn eserlerinde mesela Gök Türk yazý
tlarýnda olduðu gibi kadýna muhterem bir mevki verilmeyip aþaðý ve kötü bir mahl
ûk diye bakýlasý Ýslâm ve Ýran fikriyatýnýn tesiridir.

Kutadgu Bilig mesnevi tarzýnda yazýlmýþtýr. Fakat eserin arasýnda 173 tane dörtl
ük vardýr ki birinci,ikinci ve dördüncü mýsralarý kafiyeli,üçüncüsü serbesttir.
Bunlara eserde 'þiir' veya 'mâni'deniyor. Ýþte bu dörtlükler Kutadgu Biligdeki m
illi unsuru teþkil ediyor. Bugün dünyada Kutadgu Biligin ü yazma nushasý malûmdu
r. bunlardan biri uygur harfleriyle , ikisi Arap harfleriyledir. Uygur harfleriy
le olan nusha , Heratta,Arap harfleriyle olanlardan biri Kahirede,biri de Türkis
tanýn Nemengân þehrinde bulunmuþtur. Kahiredeki nusha her halde Kýpçaktan gelmiþ
olacaktýr. Bu üç nüshanýn,Türklerin hâkim bulunduðu muhtelif ülkelerde bulunmas
ý Kutadgu Biligin vaktiyle bütün Türk dünyasýna yayýlmýþ olduðunu göstermektedir
. Bundan baþka Yayýk ýrmaðýnýn Hazara döküldüðü yere yakýn olan Saraycýk adlý ye
rde 13'üncü asra ait topraktan bir çömlek bulunmuþtur ki üzerinde Kutagdu Biligd
en alýnmýþ bir beyit vardýr. Bu da eserin Türkler arasýnda ün kazaýndýðýný göste
rmektedir.
Hülasa bu büyük eser dil bakýmýndan saf Türkçe olmak ve içinde 173 dörtlük bulun
makla beraber þeklinin mesnevi,vezninin þehnâme vezni ve fikriyatýnýn islâm-iran
fikriyatý olmasý bakýmýndan yabancý tesirleri kuvvetle taþýyan bir eserdir.

Aþaðýdaki parçalar Kutadgu Bilig iki ayrý yerinden alýnmýþtýr:

Asýl metin

Ýki türlü at oldu bu tilde yürür:

Bir edgü,bir ýsýz ajunda kalýr.

Isýzga söðüþ,edgü ögdi bolur.

Özünge baka-kör,kayusun kolur?

Özin edgü bolsa,atýn ögdilig;

Kalý bolsa ýsýz sögüþ ey silig

Tercüme

Ýki türlü ad bu dilde yürür;

Bir iyi,bir kötü dünyada kalýr.

Kötüye sövüþ,iyi(ye) övüþ olur.

Kendine bakagör,hangisini ister?


Özün iyi ol(ur)sa adýn övmeðe deðer.

Eðer ol(ur)sa kötü,hakaret (bulur) ey namuslu (adam)

Asýl Metin

Bu bir edgü erdi,aný ögdiler.

Biri ýsýz erdi,aný sögdiler.

Sögüþlüg nelüg boldý Zohhak utun

Nelüg edgü boldu Feridun kutun?

Tercüme

Bu bir iyi idi,onu övdüler.

Biri kötü idi,onu sövdüler.

Hakarete lâyýk (olan) nasýl oldu Dahhâk aybý ile?

Nasýl iyi oldu Feridun þerefi ile?

Asýl metin

Körü-berse emdi bu Türk beðleri,

Ajun beðlerinde bular yegleri.


Bedük bilgi birle öküþ edremi,

Olar boldý körgin kiþi ödrümi

Bu Türk begleride atý belgülüg

Tunga Alp Er erdi,atý belgülüg

Tejikler ayur aný Afrasiyab

Bu Afrasiyab.........................

Tercüme

Görüverse þimdi bu Türk beðleri,

Dünya beðlerinden bunlar(dýr) en iyileri.

Büyük bilgi ile,çok(tur) fazileti,

Onlar oldu güzellikle kiþi(lerin) seçkini.

Bu Türk beðlerinde adý belli (meþhur)

Tunga Alp Er idi,adý belli (idi).

Tacikler (Acemler) der onu Afrasiyab,

Bu Afrasiyab..............................................
Asýl metin

Edi artuk erdem,kerek ög,bilig,

Ajun tutkuga yetse utru elig.

Tejikler bitigde bitimiþ muný

Bitigde yok erse kim okkay aný?

Tercüme

Çok fazlasýyla fazilet (ve) gerek(se) akýl,bilgi

Dünya(yý) tutmaya (idare etmeye) yetse bundan dolayý eli,

Tacikler kitapta yazmýþ bunu,

Kitapta yok ise (olsa) kim zikreder onu?

Yügnekli Ahmed ve Aybet ül - Hakayik

Yügnek, Semerkand yakýnýndadýr. Ahmed ve babasý Mahmud oralýdýr. Fakat Ahmed'in


yaþadýðý zamaný kât'i olarak tayin etmeye imkân yoktur. Dokuzuncu asrýn sonlarýn
da yaþamýþ olan 'Yügnekli Ahmed' adýnda bir bilgin varsa da bunun bizim Yügnekli
Ahmed olmasý ihtimali zayýftýr. Çünkü, Aybet ül - Hakayik'in dili bu eserin dok
uzuncu asra ait olmadýðýný gösteriyor. Yügnekli Ahmed hakkýndaki bilgilerimiz da
ha ziyade menkabe mahiyetindedir: Anadan doðma kör,fakat çok akýllý ve dindarmýþ
. Bagdattan dört fersah uzakta oturur,her gün bu yolu yürüyerek imamý Âzamýn der
sini dinlemeye gelirmiþ. En geride otururmuþ. Bir gün Ýmamý Âzama en çok hangi t
alebesinden memnun olduðunu sormuþlar. O da hepsinin iyi olduðunu,fakat dört fer
sahlýk yolundan gelen kör Türk'ün bütün talebelere örnek olduðunu söylemiþ. Ahme
d,öðüt gibi þiirler söylermiþ ve bu þiirler Türkler arasýnda pek yaygýn imiþ.

Bu rivayetlere bakýlýrsa Ahmedin pek eski olmasý icap etmektedir. Çünkü Ýmamý Âz
am sekizinci asýr ortalarýnda ölmüþtür buna ise imkân yoktur.
Fakat eserine göre Ahmedin medrese tahsili görmüþ , Arapçayý ve Ýslâmi bilgileri
bilen birisi olduðu muhakkaktýr.

Eserin dil hususiyetlerine bakýlarak hüküm vermek icabederse Kutadgu Biligden bi


raz sonra yazýldýðýný kabul etmek icabeder. Çünkü Arapça- Acemce sözler oldukça
çok ve eserde Ýslâm fikriyatý fazladýr. Aybet ül- Hakayik,'Hakikatler heðbesi' d
emektir. 'Dâd Sipehsâlâr Mehmed Bek' adýnda bir Türk beðinin adýna yazýlmýþtýr.
Þimdiye kadar ikisi de Ýstanbul'da Ayasofya kütüphanesinde olmak üzere iki yazma
sý bulunmuþtur. Biri 14552'te Semerkand'da,biri 1480'de Ýstanbul'da yazýlmýþtýr.
Ankarada hâkim Ýbrahim Efendi adýnda birisinde bulunan bir nüshada da Aybet ül
- Hakayike ait bazý parçalar vardýr. Semerkand nüshasý daha orjinaldir. Öteki nu
shadaki birçok yabancý kelimelerin yerine burada Türkçeleri vardýr.

Aybet ül -Hakayik feûlün feûlün feul vezninde yazýlmýþ didaktik bir eser olup þu
bölümlerden ibarettir:

1- Münacat yani Tanrýya yakarýþ 10 beyit gazel


tarzýnda

10 beyit gazel tarzýnda


(Bu ikisi bir tek manzumedir.)

2- Na't yani peygamber için öðici bir parça ve dört halife medhi

3- Dâd Ýspehsalâr Mehmed Bek hakkýnda öðücü bir þiir 14 beyit gazel tarzýnda

4- Kitabýn yazýlmasýnýn sebebi hakkýnda 6 beyit gazel tar


zýnda

5- Bilginin faydasý ve bilgisizliðin zararý hakkýnda 24 beyit dörtlüklerde

6- Dilini tutmak ve bununla yollarý hakkýnda 24 beyit dörtlükler


le

7- Dünyanýn deðiþkenliði hakkýnda 24 beyit dörtlük


lerle
8- Cömertlik ve pintilik hakkýnda 48 beyit dört
lüklerle

9- Ahlâk yücelikleri hakkýnda 19 beyit dör


tlüklerle

10- Muhtelif beyitler 54 beyi


t dörtlüklerle

11- Ýtizar ve sonuç 10 bey


it dörtlüklerle
+
____________________
__________________

242 beyit dörtlüklerle

Aybet ül - Hakayikteki milli unsur,eserin büyük bir kýsmýný dolduran dörtlüklerd


ir. Fikir bakýmýndan bedbin ve dini bir eserdir. Kutadgu Biligdeki felsefenin ka
rýþýk durumundan da ilham almýþ olabilir. Daha sonraki asýrlarýn bazý þairleri t
arafýndan 'Edipler edibi' sayýlmasýna raðmen edip Ahmed iyi bir þair deðildir. A
ruz veznini iyi kullanmayýþýndan,bir gazelde ayný kafiyeleri tekrar etmesinden b
aþka lirizmden de tamamen mahrumdur.

Eserin deðeri dil bakýmýndandýr. Hakanlý lehçesi dediðimiz Karahanlýlar çaðý ede
bi lehçesinin bize kalan tektük mahsullerinden olduðu için mühimdir. Bununla ber
aber Ahmed, Ttürkler arasýnda ün salýp evliya sayýlmýþ ve öðüt vadisindeki manzu
m sözleri yayýlmýþ olduðu için tesiri bakýmýndan mühim bir þahsiyettir.

Dinî Edebiyat

Karahanlýlar , müslümanlýðý yeni kabul ettikleri için dinî heyecanla dolu idiler
. Bu dinî heyecan halk arasýnda Manas destanýnýn doðmasýna sebep olmuþtu. Okumuþ
lar arasýnda da bir takým eserin yazýlmasýna sebep olacaðý tabiîydi. Bu günkü ek
sik bilgimize göre Karahanlýlar çaðýnda bize iki tane dinî eser kalmýþtýr: Türki
ye tefsir ve Satuk Buðra Han tezkeresi.

Türkçe Tefsir
Kur'aný açýkça anlatýp mânâsýnýn açan eserlere tefsir denir. Tefsir islâmi iliml
erin belli baþlýlarýndan biri haline gelmiþtir. Tefsir bilginlerine müfessir der
ler. Bizim Türkçe tefsirin bir tek yazma nushasý vardýr ki Pprof. Zeki Velidi To
gan tarafýndan Leningrada götürülmüþtür. Tefsir tam deðildir. Baþýndan ve ortasý
ndan eksiktir. 18'inci surenin 4'üncü ayeti ile baþlamaktadýr. Eser asýl Arapça
yazýlarak satýrlarý arasýna Türkçe olarak peygamberin hayatýna ve din tarihin ai
t hikâyeler konulmuþtur.

Tefsirin kimin tarafýndan,hangi tarihte ve nerede yazýldýðý belli deðildir. Eser


in içinden çýkarýlabilen mânâya göre tefsir on birinci asrýn baþlarýnda maveraün
nehirde yazýlmýþtýr.

Satuk Buðra Han Tezkeresi

'Argu =Argun' boyundan Sa'd oðlu Ahmed (Ahmed ibn-i Sa'd ül- Argunî) adlý birisi
nin eseri olan bu tezkere,Satuk Buðra Han ile çocuklarýnýn menkabelerinden bahse
den mensur bir eserdir ve on birinci asýr mahsullerindendir. Satuk Buðra Han tez
keresinin eski bir yazmasý þimdiye kadar bulunamamýþtýr. Daha sonraki zamanlarda
istinsah olunan yazmalarý yazanlar,eserlere kendi zamana ait bazý þeyler ilâve
ettiklerinden,o eserin orjinalliði azalýr. Satuk Buðra Han tezkeresi de çok okun
an ve bu yüzden çok istinsah olunan bir eser olduðundan müstensihler elinde deði
þip bozulmuþtur ve Karahanlý sülâlesinin birçok hakanlarýnýn tarihleri de buna i
lâve olunarak adeta bir tarihi eser halini almýþtýr. Karahanlýlar daima müslüman
lýðý korumak ve yaymak için çarpýþtýklarýndan,bu uðurda müslüman olmayan Türk ve
Moðollarla birçok savaþlar yaptýklarýndan bu eser adeta Karahanlýlarýn milli bi
r eseri sayýlabilir.

7- SELÇÜKLÜLER ÇAÐINDA TÜRK EDEBÝYATI

Oðuzlar

Karahanlýlardan sonra Türk dünyasýnýn yüksek hâkimiyeti Oðuzlara geçmiþtir. Oðuz


larýn baþýndaki aile Selçük Beðin neslinden geldiði için bunlarýn kurduðu devlet
Selçüklüler adý ile anýlýr. Selçuk þekli Selçük kelimesinin Acmler aðzýnda bozu
lmuþ þeklidir.

Bu Oðuzlarýn eski Dokuz Oðuzlarla olan yakýnlýðý üzerinde kesin bir söz söyleme
k mümkün deðildir. Çünkü merkeleri bugünkü Moðolistan olan ve Dokuz boydan kurul
muþ olduklarý için Dokuz Oðuz adýyla anýlan o eski Oðuzlardan Sýrderya boyunda g
ördüðümüz bu yirmi dört boydan kurulmuþ Oðuzlarý birbirine baðlamak için elimizd
e yeter derecede belgeler yoktur. Bildiðimiz þey eski Dokuz Oðuzlarýn olsun,sonr
aki yirmi dört Oðuzlarýn olsun,Kunlar neslinden geldiðidir. Gök Türkler çaðýnda
batý Gök Türklerine baðlý olan Oðuzlar,Kkarahanlýlar devleti çaðýnda da onlara t
âbi idiler. Oðuzlarýn Kýnýk boyundan olan Selçük,Karahanlýlar devletinde subaþý
yani kumandandý. Karahanlý tiginleri bu savaþçý Ttürklerden gerek Gaznelilere ka
rþý,gerekse birbirine karþý istifade ettiler. Böylelikle Selçüklüler tarih sahne
sine çýktý. Bunlarýn pek fazla faal oluþu Gazneliler imparatorluðu için tehlikel
i olduðundan Gazneli Sultan Mahmud 1025'te Selçük Beðin oðlu Arslan Beði hile il
e tutturarak hapsettirdi. Gerek bu vak'a gerekse bir müddet sonra da Oðuz beðler
inden Yaðmur beðin Gazneliler tarafýndan öldürülmesi Oðuzlarla Gaznelilerin aras
ýný açtýðýndan aralarýnda on yýllýk çetin çarpýþmalar oldu. Nnihayet Dendânekan
meydan savaþýnda Gazneliler ordusu büyük bir bozguna uðradýktan sonra 1040 yýlýn
da Horasan'da Selçük devleti kuruldu ve sultanlýða da Tuðrul Beð seçildi.

Selçük Devleti

Selçük devleti ile Türkler için tarihte yeni bir vatan ve yeni bir devlet kurulm
uþ oluyordu. Çünkü o zamana kadar yalnýz Orta Asya'da bir tek Türk vataný varken
Selçüklülerin kurduðu bu yeni ve kuvvetli devletle ikinci bir Türk vataný daha
kurulmuþ oluyordu. Bu yeni devlet 'Türkiye' dediðimiz Batý Türkelidir. Ýlk hüküm
dar olan Sultan Tuðrul Beð çaðýnda (1040-1063) Horasan'dan baþka,Irak,Ýran ve Az
erbaycan dahi fetholunarak 1048'de Pasin ovasýnda Bizans ordusuyla ilk büyük çar
pýþma yapþldý ve bu ordu yokedilerek kumandaný Liparit de esir edildi. 1055'te H
alifenin çaðýrýþý üzerine Baðdata giden Tuðrul Beð Ýslâmiyetin fiili hâkimiyetin
i de eline aldý.

Selçüklülerin ikinci hükümdarlarý olan Alp Arslan (1063-1072) Ermenistaný alýp G


ürcistaný haraca baðladýktan sonra Anadoluya açmaya devam etti. 26 Aðustos 1071'
de Mmalazgirtte Bizansýn kuvvetli ordusunu,Bizans ordusundaki Oðuz ve Peçenek Tü
rklerinin de yardýmýyla bozup Bbizans imparatorunu esir ettikten sonra bütün Ana
dolu Türklere açýlmýþ oldu. Bu zafer bütün dünyada öyle bir yanký uyandýrdý ki A
vrupalýlar telaþlandýlar ve Papa bütün Avrupayý Türkler aleyhine ayaklandýrmaya
teþebbüs etti.

Melikþah çaðý (1072-1092) Selçük devletinin altýn çaðýdýr. Melikþahýn imparatorl


uðu Tanrý daðlarýndan Adalar Denizine kadar uzanýyordu. Bu kadar geniþ bir impa
ratorluðun tek elden idaresi güç olduðu için devlet eski Türklerde de olduðu gib
ademimerkesziyetle idare olunuyordu. Selçük imparatorluðu dört sultanlýða,yani d
ört krallýða ayrýlmýþtý:

1- Horasan Sultanlýðý : Horasan,Maveraünnehir, Azerbaycan yörelerine hakimdi. M


erkezi Isfahan þehriydi.

2- Kirman Sultanlýðý : Ýranýn cenup bölümlerine hakimdi. Merkezleri Kirman þehr


iydi.

3- Suriye Sultanlýðý : Suriyeye hâkim olup merkezleri Þam ve bazan Halep þehriy
di.
4- Anadolu Sultanlýðý : Anadoluya hâkim olup merkezleri Ýznik sonra Konya idi.

Bu dört sultanlýktan birincisi asýl devlet olup öteki üçü buna tâbi idiler. Bunu
n sultanlarýna 'Büyük Sultan' denip imparator demektir. Ötekiler kral mertebesin
de idiler. 1157'te Sancarýn ölümünden sonra imparatorluðun bölümleri arasýndaki
baðlar koptu. Kirman Selçüklüleri iç savaþlarla ülkeyi karmakarýþýk ettikleri gi
bi Anadolu Selçüklülerde tamamýyla müstakil harekete baþladýlar. Ýmparatorluðun
yeniden birleþmesi için,önceleri Horasan Sultanlýðýna baðlý büyük bir beðlik ola
n Harzemþahlarýn yaptýðý hareket bir aralýk baþarýlýyor gibi olduysa da bu sýrad
a Çingiz Han'ýn çýkýþý buna engel oldu. Bütün Türk dünyasýnda yüksek hâkimiyet Ç
ingiz Han hanedanýna geçti.

Selçük Medeniyeti

Selçük devleti eski Ýran gelenekleriyle Ýslâm dini esasý üzerinde kurulmuþ bir T
ürk devleti idi. Türk türesi ve gelenekleri halk arasýnda çok kuvvetli idi. Selç
ü,k sultanlarý pek yüksek ahlâklý,doðru duygulu kimselerdi. Oðuz boylarýný parça
layýp daðýtarak yeni kurduklarý Türkiyede boyculuk ve urukçuluk zihniyetinin yer
leþmesine engel olmuþlardý. Alp Arslanýn ve Melikþahýn veziri olan Ýranlý Nizâm
ül - Mülk memleketin birçok yerlerinde medreseler yani üniversiteler açarak ilmi
n ilerlemesine çalýþmýþtý. 1066'da Bagdatta kurduðu Nizâmiyye medresesi pek ünlü
olup hem müderrsilerine yani profesörlerine,hem de öðrencilerine aylýk baðlanmý
þtý. Koca Türkiyenin her tarafý,hükümdarlarýn ve beðlerin yeptýrdýðý yol,köprü,k
ervansaray,hastane,medrese ve imaretlerle dolmuþtu. Selçük hükümdarlarý ve þehza
deleri bilginleri,þairleri korurlardý. Selçük devleti bir Türk devleti olmakla b
eraber bunlarýn çaðý en çok Ýran edebiyatýnýn geliþmesine yaramýþtýr. Melikþah v
e diðer bazý Selçük prensleri de farsça þiirler yazmýþlardý. Türk ýrkýndan olan
bir takým þairler de farsça þiirler yazarak Acem edebiyatýna hizmet etmiþlerdir.

Selçüklüler çaðýnda tarihi ve siyasi eserler de yaýzlmýþtýr ki baþlýcalarý Nizâm


ül , Mülk'ün oðullarý tarafýndan kaleme alýnna 'Siyasetnâme' ile meçhul bir müe
llif tarafýndan 1127'de yaýzlmýþ olan ve Türk tarýhine ait deðerli bilgiler vere
n Mücmel üt- Tevârih'tir.

On birinci asrýn baþlarýnda yapýlmýþ olan Râdkândaki türbe büyük bri kule þeklin
de olup bozkýrlardan gelen göçebe Türklerin ilk mimarlýk eserlerindendir. Bu kul
e Türk çadýrlarýna benzemektedir. Tûs þehrindeki Ýmam Gazâli türbesi de Selçük m
imarisinin belli baþlý eserlerindendir.

Oðuz Türkçesi

Selçük devleti yani Türkiye kurulduðu zaman devletin kuruularý olan Ooðzular'ýn
dili henüz bir kültür dili olmamýþtý. Oðuzlarý kültür seviyesi bakýmýndan Karaha
nlý Türklerinden geri idiler. Selçük devleti kurulunca da birden bire iþlenmiþ i
ki kültür dilinin yani Arapça ile Acemce'nin tesirinde kaldýlar. Bilhassa Farsça
þiir ve edebiyat dili olarak çok incelmiþ ve iþlenmiþti. Oðuz Türkleri zaten es
kiden beri Farslarla sýnýrdaþ olduklarý için Farsçaya bazý kelimeler vermiþlerdi
. Ýraný zapedip de Fars kültürünün ve edebiyatýnýn kuvvetle yaþadýðý yerlere hük
medinde Farsçanýn tesirinde kalmamalarý mümkün deðildi.

Bununla beraber Oðuz Türkleri Selçük devleti gibi cihan ölçüsünde bir imparatorl
uk kurduklarý için dilleri birden bire büyük bir önem kazandý. Karahnlýlar ülkes
inden gelen birçok medeni Türkler de Selçük ülkesinde yüksek Türk kültürünün gel
iþmesine hizmet ettiler ki bunlarýn baþlýcasý Kaþgarlý Mahmud'dur. Bunlar sayesi
nde Türkçe öteki iki dile karþý baþarý ile kendini korumuþtur.

Büyük Selçük imparatorluðunda Türklerin en kalabalýk olduklarý yer Anadolu idi.


Bir takým tahminlere göre Selçük devletindeki bir milondan çok Türk'ün yarým mil
yonu Anadoluya yerleþmiþti. Bu Türkler yalnýz Oðuzlar olmayýp baþta Karluklar ol
mak üzere baþka Türkler de vardý. Fakat büyük çokluk daima Oðuzlarda idi. Anadol
uda Türklerin daha kalabalýk olmasý yüzünden burada Türkçe daha kuvvetle tutundu
ve Azerbaycan,Ýran gibi yerlerde yabancý tesiriyle þehirlerde Türkçe'nin ses uy
umu kaidesi bozluduðu halde Anadolu'da bilhassa Orta Anadoluda sapasaðlam kaldý.
Fakat Selçük imparatorluðu çaðýnda Orta Asyada yazýlan eserler daima medeni Tür
klerin yani Hakanlýlarýn lehçesiyle yaýzlmýþtýr.

Selçüklüler Çaðýnda Türk Tasavvufu

Selçük çaðý olan on ikinci asýrda Ýslâmlaþma devam ediyordu. Türkler müslümanlýð
ý daha ziyade þeklen kabul etmiþlerdi. Araplar arasýnda çýkmýþ bir çöl dini olna
müslümanlýk,yayla ve bozkýr milleti olan Türklere o kadar elveriþli gelmiyordu.
Hele milli geleneklerine kuvvetle baðlý olan Türkler,kanun diþida olarak Ýslâmi
yetin gerektirdiði zaruretleri kabul edemiyorlardý. Ýþte bu hal dini heyecanla d
olu bir takým Türk mütefekkirlerini harekete getirdi. Bunlar,Türklerin arasýnda
müslümanlýk propagandasý yapmaya bir yandan da eski Türk geleneklerini kuvvetle
yaþatarak Türk ve Ýslâm fikirlerini kaynaþtýrmaya baþladýlar. Bu hareket muvaffa
k oldu. O zamana kadar yalnýz þeklen müslüman olmuþ olan Türkleri müslümanlýða d
aha kuvvetle baðlandýðý gibi eski dinlerinde kalmýþ olan Türkleri de müslümanlýð
a çekmeye baþladý. Bu hareket bir Türk tasavvufu idi. Tasavvuf dinin felsefesidi
r. Fakat Türklerde doðrudan doðruya din haline gelmiþti. Müslümanlýkla Þamanizm
kýsmen manihaizmin ve milli Türk gelenekleri karýþmýþ bundan Türk tasavvufu doðm
uþtu. Bu Türk tasavvufu her þeyden önce yüksek bir ahlâka dayanýyor, kadýnlarýn
da erkeklerle birlikte bulunduklarý ayin meclisleri Ýslâmiyete aykýrý bir hareke
t teþkil ediyordu. Fakat artýk bütün bu hareketlere Ýslâmlýk adý veriliyordu. Es
ki Türk þairleri olan ozanlar þimdi 'ata' yahut 'bab' adý altýnda Türklere þiirl
e hitap ediyorlabir yandan da böylelikle müslümanlýðý telkin ediyorlardý. Fakat
bablarýn telkin ettiði bu müslümanlýk tamamýyla bir Türk müslümanlýðý idi.

Selçüklüler Çaðýnda Yazýlan Eserler

Selçükler çaðýnýn iki karakteri vardý. Biri geniþ bir islâmlaþma ve onunla at ba
þý giden Türk tasavvuf hareketi,ikincisi de Selçüklülerin bir cihan imparatorluð
u kurarak Ýslâm dünyasýnýn hâkimiyetini ellerine almalarýydý. Bu iki karakter Se
lçük çaðýnda yazýlan eserlerde de kendisini gösterdi. Selçük çaðýnda iki türlü e
ser ortaya çýktý. Biri tasavvufa ait eserler biri Ýslâm dünyasýnýn baþý olan Tür
klerin diline ait olan eserler.

Tasavvufa ait eserlerin iki mühim þahsiyeti vardýr: Hoca Ahmed Yesevi ile Hâkim
Süleyman Ata Türk diline ait eserler de Kaþgarlý Mahmudun 'Divânü Lûgat it - Tür
k'ü ile Zemahþerînin 'Mukaddemet ül - Edeb'i ve Kays oðlu Þemseddin Mehmedin 'Ka
nklý Lûgati'dir.

Selçüklüler Çaðýnda Tasavvuf Þairleri ve Tasavvufi Eserler

Türklükle Müslümanlýðý baðdaþtýrmak kaygýsýndan doðan Türk tasavvufu baþlangýçta


pek basit bir fikri hareket gibi görünüyordu. Mutasavvýflar Türklere hitap edeb
ilmek içim tesirli bir dil aramýþlar ve bunu þiirler bulmuþlardýr. Þiirin esrarl
ý âhengine bürünen fikir daha büyük bir ibham ile hitap edince saf Türkler üzeri
ndeki tesiri de o kadar fazla oluyordu. Ýþte bu propaganda þiirleri daha sonra T
ürkler arasýnda pek kuvvetli bir edebiyatýn geliþmesine sebep olacaktýr.

Hoca Ahmed Yesevî ve Hikmet Divaný

On ikinci asrýn en önemli þairi Hoca Ahmed Yesevî'dir. Bir adý da 'Türkistan' ol
an Yese þehrinde yaþadýðý için Yyesevi adýný almýþtýr. Yesev'i Arapça 'Yeseli' d
emektir. Ahmen Yesevî o zamanýn büyük bir ilim merkezi olan Buharada yüksek tahs
ilini yaptýktan sonra o zamanýn ünlü þeyhlerinden olan 'Hemedanlý Þeyh Yusuf'int
isap etti. Onun üçüncü halifesi oldu. Sonra Yeseve gelerek saf Türkleri aydýnlat
maya baþladý. Bunun için bir tarikat kurdu. Bu tarikata,kendi Yesevi adýndan dol
ayý 'Yesevilik' denir. 'Tarikat' , ahlâk nizamý üzerine kurulmuþ bir cemiyet dem
ektir. Tarikatlarýn bazý ayinleri olur. Yesevilik tarikatýnýnda bazý ayinleri va
rdý ki bunlar Ýslâmiyetten önceki çaðlardan,Türklerin tabiata taptýklarý zamanla
rdan kalmýþtý. Ahmed Yesevî,binlerce mürid yani çýrak veya talebe toplamýþtý. Bu
nlara tesirli bir þekilde hitap edebilmek için þiiri bir vasýta olarak kullandý.
Ýþte Ahmed Yesevînin bu þiirlerine 'Hikmet' denir. Hikmet, 'Felsefi söz' , 'Der
in söz' anlamlarýna gelir. Hakikatte Hoca Ahmed Yesev3inin hikmetleri pek de der
in þeyler deðildi. Ýslâmiyetin ve Peygamberin propagandasýndan, derviþlikten,cen
net ve cehennemden bahseden bu manzumeler tamamýyla basit ve ahlaký deðerleri yo
ktur. Türkler'i kýyamet günü ve cehennemle korkutmaktan maksadý onlarý Ýslâmiyet
in günah kýldýðý þeyleri yapmaktan alýkoymaktý.

Yesevînin 'Hikmet' adý verilen bu öðüt kýlýklý manzumeler sonradan toplayarak 'H
ikmet Divaný' adýný almýþtýr. Hikmet Divanýndaki manzumelerýn çoðu hece ile hece
nin 4+4+4 vezni ile yazýlmýþtýr. Manzumeler klasik Türk nazým þekli olan dörtlik
lerle meydana getirilmiþtir. Aruzla yazdýþý þiirler azdýr. Þiir bakýmýndan deðer
li olmadýðý halde dil bakýmýndan bu hikmetlerin deðeri vardýr. Ýçinde yabancý ke
limeler epey olduðu halde yine bu maznumeler temiz Türkçenin güzel örneklerinden
dir Karahanlýlar çaðýndaki Hakanlý lehçesinden pek az farklý bir lehçe ile yazý
lmýþlardýr. Bu da aradaki zamanýn ve Oðuz lehçesi tesirinin neticesi olsa gerekt
ir.
Ahmed Yesevî 1167 deki ölümüne kadar dini telkinlere ve hikmetler yazmaya devam
etti. Hayatý ile de Türklere örnek olmaya çalýþýyordu. Peygamber 63 yaþýnda ikne
ölmüþ olduðu için Ahmed Yesevî de 63 yaþýnda iken yer altýnda kazdýrdýðý bir od
ada yaþamýþ,Ýsl.3amiyete baðlý canlý bir örneðini Türklere göstermek istemiþti.
Onun bu feragati hiç te tesirsiz kalmadý. Daha hayatýnda iken geniþ bir sahaya y
ayýlan Yesev'ilik,kendisinin ölümünden sonra hemen bütün Türk dünyasýna yayýldý.
Sonralarý 'Yesevîlik'ten 'Bektaþilik' çýktý ki bunun da Türk fikir hayatýndaki
tesiri pek büyüktür.

Ahmed Yesevî,Türk hayatýnda pek fazla tesir býrakmamýþtýr. Yesevîlik tarikatinde


onun gibi hikmetler yazmak gelenek olmuþtu. Yesevîlik zahidane bir tarikat yani
yalnýz suç ve günah iþlememek esaslarýna dayanan bir cemiyet olduðu halde bir a
sýr sonra,Anadoluda büyük bir aþk felsefesi haline geldi. Bu da daha çok bir 'ke
ndi kendine olgunlaþma' ile oldu.

Ahmed Yesevî'nin þair olarak deðeri azdýr. Fakat Türkler arasýnda ahlâk çýðýrý a
çmak,Þamanizmi býrakýp Ýslâmiyeti almaktan doðan buhranýn önüne geçmek ve 13'ünc
ü asrýn büyük Türk þairi Yunuz Emre'ye zemin hazýrlamak bakýmýndan o bütün Türk
tarihinin birinci sýnýf þahsiyetlerinden biridir.

Örnek olmak üzere Ahmed Yesevînin hikmetlerinden birini ve onun bugünkü Türkiye
Türkçesine tercümesini veriyoruz.

Metin

Ol kadirim kudret bilen pazar kýldý,

Hurrem bolý yer astýga kirdim mene!

Garig benden bu dünyadýn güzer kýldý.

Mahrem bolýp yer astýga kirdim mene!

Zâkir bolýp,þâkir bolýp Hakný taptým,

Þeydâ bolýp,rüsvâ bolýp candýn öttim,


Andan sonra vahdet meydin katra tattým,

Hemden bolýp yer astýga kiridm mene

Altmýþ üçke yaþým yetti,bir künçe yok,

Vâ dirîga Hakný tapmay,könklüm sýnuk,

Yer üstide sultanmen tip boldum ulug

Pür gam bolýp yer astýga kirdim mene!

Baþým tofrak,cismin tpfrak,özim tofrak;

Küydim,yandý bolalmadým hergiz apak;

Hak vaslýga yetermen tip ruhum müþtak,

Zemzem bolýp yer astýga kirdim mene !

Tercüme

O kadirim (Tanrým) kudret ile nazar kýldý (baktý)

Bahtýyat olup yer altýna girdim iþte !

Garip kulun bu dünyadan geçti,

Mehrem olup yer altýna girdim iþte!


Zikredici olup,þükredici olup Hakký buldum,

Deli olup,rüsvâ olup candan geçtim,

Ondan sonra vahdet mey(in)den damla tattým,

(Peygambere) arkadaþ olup yer altýna girdim iþte !

Altmýþ üçe yaþým yetti,bir gün gibi deðil,

Eyvah,yazýk Hakký bulmaz,gönlüm kýrýk

Yer üstünde (ben) sultaným diyip oldum ulu

Gamlý olup yer altýna giridm iþte!

Baþým toprak,cismim toprak,özüm toprak;

Yýkýldým,yandým olamadým asla apak;

Hak vaslýna yeteceðim (eriþeceðim) diyip ruhum müþtak,

Zemzem olup yer altýna giridm iþte !

Hakîm Süleyman Ata

Hoca Ahmed Yesevînin üçüncü halifesi olan Hakîm Süleyman Ata,onun tarafýndan Har
zeme gönderilmiþti. Vazifesi Harzemi doðru yolu getirmek,yani Yeseviliði orada y
aymaktý. Hakim Süleyman Ata bu vazifesini baþarý ile yaptý. 1187'te ölerek 'Ak K
urgab'a gömülünceye kadar Yesevilipi harzemdeki göçebe Türkler arasýnda yaydý. O
da týpký þeyhi Ahmed Yesevi gibi, Yeseviliði yaymak için hikmetler yazmýþtýr. B
öylelikle hikmet yazman yeseviliðin mühim vir geleneði oldu. Türkler arasýnda as
ýrlarca deðerini kaybetmeden okunan eserin baþýnda Ahmed Yesevi ile Süleyman Ata
'nýn hikmetleri gelir. Süleyman Ata'nýn eserleri 'Bakýrgan kitabý' 'Meryem kitab
ý' ve 'Âhýr zaman kitabý'dýr. Kendisine 'Bakýrgan' lâkabý verilmiþ olduðu için h
ikmetlerinin toplandýðý kitap Bakýrgan Kitabý adýný almýþtýr. Bunun da þiir sana
tý bakýmýndan deðeri yoktur. O da týpký üstadý Ahmed Yesevî gibi,manzumeyi bir v
asýta olarak kullanmýþ,asla sanat gayesiyle hareket etmemiþ,bu yüzden hikmetler
kuru didaktik parçalar olmaktan ileri gitmemiþti.

Hoca Ahmed Yesevî ile Hâkîm Süleyman Ata iki büyük halk adamýdýr.

Selçüklüler Çaðýnda Dil Eserleri

Selçüklüler Ýslâm dünyasýnda hâkimiyeti ele almalarý ve cihan ölçüsünde bir devl
et kurmalarý, Türklere olduðu gibi onlarýn diline de büyük bir ehemmiyet kazandý
rmýþtý. Bu yüzden Türk diline ait bir takým eserlerin de yazýlacaðý tabiî idi. N
itekim bu çaðda Türk olan veya olmayan bir takým müellifler tarafýndan Türkçeye
ait pek önemli ve deðerli eserler bazýlarýnýn yalnýz adýný biliyoruz;eserlerin k
endileri Orta Asyanýn büyük savaþlar ve kargaþalýklarla sarsýldýðý daha sonraki
asýrlarda kaybolmuþtur.

Kaþgarlý Mahmut ve Divânü Lûgat it-Türk

Selçüklüler çaðýnýn en önemli dil eseri 'Divânü Lûgat it - Türk'tür. 'Türk Lehçe
leri Kamusu' demek olan bu eser 1077'te Baðdatta bitirilmiþtir. Karahanlý Türkme
nlerinden asil bir aileye mensup olan Kaþgarlý Mahmud, Arap dilini de çok iyi bi
len bir bilgindir. Türk uruk ve boylarýndan hemen hepsinin arasýnda dolaþarak (O
ðuz,Türkmen,Çiðil,Yaðma,Tuhsý,Kýrgýz) Türk lehçeleri üzerinde geniþ ve saðlam bi
lgi edinmiþ,böylelikle eserini yazmýþtýr. Eser,Türkçe bilmeyenlere bu büyük dili
öðretmek için yazýlmýþ bir dl kitabýdýr. Türkçe kelimeler Arap harfleriyle yaz
ýlmýþ,yanlarýna Arapça karþýlýklarý konarak Arapça izahat verilmiþtir. Bir çok k
elimelere örnek verilmek için de bunlarýn geçtiði manzumeler ve darbýmeseller zi
kredilmiþ,böylelikle eset Türk edebiyat bakýmýndan zengin bir hale gelmiþtir. Fa
kat eserin deðeri yalnýz edebiyat bakýmýndan deðildir. Yer yer getirdiði örnekle
r ve verdiði izahatla 'Divânü Lûgat it - Türk',Türk destanlarý,halkiyatý,tarihi,
coðrafyasý için eþsiz bir hazine olmuþtur. Eserde bir de renkli harita vardýr ki
Türkelini dünyanýn merkezi olarak gösteren bu renkli harita,bugünkü bilgimize g
öre,Türklerin ilk haritasýdýr.

Büyük Türk bilgini Kaþgarlý Mahmudun ayný zamanda kuvvetli bir Türkçü olduðu da
anlaþýlmaktadýr. Kitabýna yazdýðý þu önünç bunu göstermektedir.

'Tanrýnýn devlet güneþini Türk burçlarýndan doðdurmuþ olduðunu ve onlarýn ülkele


ri üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüþ bulunduðunu gördüm. Tanrý onlar
a Türk adýný verip yer yüzüne hâkim kýldý. Zamanýmýzýn hakanlarýný onlardan çýka
rdý. Dünya milletlerinin idare yularýný onlarýn eline verdi. Onlarý herkese üstü
n eyledi. Kendilerini hak üzre kuvvetlendirdi. Onlarla birlikte çalýþaný,onlarda
n yaan olanlarý aziz kýldý ve Türkler yüzünden onlarý her dileklerine eriþtirdi.
Bu kimseleri kötülerin þerrinden korudu. oklarý dokunmasýndan korunabilmek için
aklý olana düþen þey,bu adamlarýn tuttuðu yolu tutmak oldu. Derdini dinletebilm
ek,Türklerin gönlünü almak için onlarýn dilleriyle konuþmaktan baþka yol yoktur.
Bir kimse kendi takýmýndan ayrýlýp da onlara sýðýnacak olursa o takýmýn korkusu
ndan kurtulur,bu adamla birlikte baþkalarýo da sýðýnabilir'

Bu satýrlarýn,halifelik merkezi olan Baðdatta yazýldýðý düþünülürse Kasgarlý Mah


mudun Türkçülüðü daha iyi anlaþýlýr. Müellif bu eseri yazmaya 25 kânunusani 1072
'de baþlamýþ,10 Þubat 1074'te bitirmiþtir. Sonra 1076-1077 yýllarýnda düzelterek
bitirmiþ ve Halife El - Muktedi Billâh'a takdim etmiþtir.

Kaþgarlý Mahmudun babasýnýn adý Hüseyin Beherkin Beð olup Isýk göl kýyýsýndaki B
arsgan þehrindendi. Beherkin Beð,Samanlýlar ülkesini zapeden Karahanlý ordularýn
ýn veya bu ordulardan birinin baþýnda bulunmuþ olan bir kumandandýr. Kaþgarlý Ma
hmudun kendisinin de ilk önce asker olmuþ olmasý muhtemeldir. Barsgan ve yürele
ri ötedenberi medeni ve doðrudan doðruya 'Türk' adýný taþýyan Türklerin oturduðu
yer olduðu için Kaþgarlý Mahmudun eski Türk geleneklerini iyi bilmesi tabiidir.
Bundan dolatý kitabýnda kendisini 'Kendim de Türklerin dilce en fasihlerinden,i
fadesi es açýk olanlarýndan,silahý en iyi kullananlarýndaným' demektir.

Kaþgarlý Mahmudun eseri Besim Atalay Beðin himmetiyle dilimize çevrilmiþ olup ya
pýlan birçok düzeltmelerle daha istifadeli bir hale getirilmiþtir.

Kaþgarlý Mahmud,'Divânü Lûgat it - Türk'ten baþka 'Kitâbü cevâhir ün - Nahv fi L


ûgat it - Türk' (Türk lehçelerinde Nahiv Esaslarý) adýnda bir eser daha yazýlmýþ
sa da Türk dili ve edebiyatý pek deðerli olan bu eser daha ele geçmemiþtir.

Zemahþeri ve Mukaddemet ül-Edeb

Selçüklüler devleti feodal bir devlet olduðu için ülkenin bazý bölümleri yarý mü
stakil hanedanlar elinde bulunuyordu. Bu hanedanlardan biri de Harzemdeki Harzem
þahlar ailesi idi. Aral gölünün güney yöreleri olan Harzeme Türkler karzum derle
rdi. Burasý Harzem (Hvârezm) adýnda Ýranlýlara yakýn eski bir milletin vataný ol
duðu için bu adý almýþtýr. Selçüklülere tâbi olan Türk Harzemþahlar ailesi Oðuzl
ardandý. Fakat idare ettikleri Türklerin büyük çokluðu Kanklýlardý. Kanklýlar da
Oðuzlar gibi batý Türklerinden olduklarý için dilleri Oðuzlarýnkine çok yakýndý
. Büyük Selçüklülerin bir nevi irsî valileri olan Harzemþahlar sülâlesi 1077 yýl
larýnda 'Anuþ Tegin' le baþlamýþtýr. Bunun torunu Atsýz (1128-1156) zamanýnda Ha
rzemde ilim ve edebiyat geliþmiþ ve o zaman yazýlan Türk diline ait eserlerinden
biri günümüze kalmýþtýr. Bu eser Zemahmeri'nin 'Mukaddemet ül- Edeb'idir.

Büyük Ýslâm bilginlerinden olan Zemahþeri (1075-1144) Keþþâf adýnda çok ünlü bir
tefsir kitabýnýn sahibidir. Dil ve gramere ait bazý eserleri de vardýr. Mukadde
met ül- Edeb aslýnda Arapça yazýlmýþ ve satýrlarýn üzerine Türkçe,Farsça ve Harz
emce tercümeleri kaldýrmýþtýr. Türkçe tercümeleri sayesinde 12'nci asýr baþýnda
Harzemdeki Türkçe hakkýndaki geniþ bilgiye sahip olabiliyoruz. Bu kitap medresel
erde yani eski zaman üniversitelerinde ders kitabý olarak talebe tarafýndan kull
anýlýyordu. Onun için bütün Ýslâm ülkelerinde bu eserin yazma nushalarý vardýr.
Batý Türk lehçeleri üzerinde verdiði bilgi ile Kaþgarlý Mahmudun eserini tamamla
yan Mukademet ül - Edeb henüz basýlmamýþtýr. Kitap 1138'den önce yazýlmýþ olup H
arzemþah Atsýz'a ithaf olunmuþtur.

Kaya Oðlu Mehmed ve Kanklý Lûgati

Selçüklüler çaðýnda yazýan dile ait eserlerin sonuncusu yine Harzemþahlar ülkesi
nde yazýlan ve Harzemþahlarýn sonuncusu olan Celâleddin Mengüberti (1220-1231)ye
sunulan bir Kanklý lûgatidir. Lûgatin adý 'Tibyân ül Lûgat üt Türki alâ Lisan Ý
lkanklý'dir. 'Kanklý lehçesine göre Türk dili'demektir. Fakat bu eser,bugün orta
da yoktur. Ancak onu kaynak olarak kullanan daha sonraki zamana ait bazý eserler
kalmýþtýr. Celâleddin Mengübertiye böyle bir Kanklý lûgati sunulmasý Harzemþahl
arýn son çaðlarýnda Kanklýlarýn çok ehemmiyet kazandýklarýný gösterir.

Belki de bu eser yalnýz bir lûgat ve gramer kitabý olmakla kalmayýp,týpký Kaþgar
lý Mahmudun kitabý gibi,Türklerin tarih,coðrafya ve etnoðrafyasýna ait de geniþ
malûmat veren bir kitaptý.

- SON -

You might also like