You are on page 1of 214

BĐYOKĐMYA ÖZET NOTLAR

SUBSELLÜLER FRAKSĐYONLARIN ENZĐM MARKIRLARI


Fraksiyon Enzim Fonksiyon
5’ nükleotidaz pürin nükleotid katabolizması
Plazma membranı
Na+, K+-ATPase Membran polarizasyonu
DNA polimeraz DNA replikasyonu
Nukleus
RNA polimeraz DNA transkripsiyonu
Glukoz-6-fosfataz Glukoneogenez
Endoplazmik retikulum
Sitokrom b5 redüktaz Yağ asiti desatürasyonu
Galaktozil transferaz Protein glikozilasyonu
Golgi
Mannosidaz
Asit fosfataz Nükleotid yıkımı
Lizozom
β-glukronidaz Polisakkarid yıkımı
Süksinat dehidrogenaz TCA siklusu
Sitokrom c oksidaz Elektron transport zinciri
Mitokondri
Oligomisin duyarlı ATPase Oksidatif fosforilasyon
Glutamat dehidrogenaz Oksidatif deaminasyon
Katalaz H2O2 yıkımı
Peroksizom
Ürat oksidaz ürat yıkımı
Laktat dehidrogenaz Glikoliz
Sitozol Glukoz-6-fosfat Dehidrogenaz
Pentoz fosfat yolu

PLAZMA MEMBRANI
. • Zar trilaminar bir yapı gösterir.
. • Membranlar asimetriktir. Bu özellik lipidlerde olduğu kadar proteinlerde de izlenir.
. • Günümüzde membran yapısı “sıvı mozaik model” le açıklanmaktadır

.1. Lipidler
. • Hücre zarında en fazla fosfolipidler yer alır
. • Fosfolipidler içinde en fazla fosfatidil kolin yer alır.
. • Kolesterol genellikle membranlarda dışta içten fazladır.
. • TAG’ler (enerji deposu) ve kolesterol esterleri (kolesterol depo şekli) hiçbir zaman zar
yapısına girmezler.
2. 2. ProteinlerProteinler 2 şekilte zara yerleşir.

a) Membran yüzeyi ile gevşek bağlanan “periferal proteinler” (hemen her zaman enzim olarak
görev alırlar).

b) Lipid tabakaya gömülü olan ”internal proteinler”.

• Zardaki taşıyıcılar, kanal sistemleri gibi fonksiyonel gruplar proteinlerden oluşur.

3. Karbonhidratlar
. • Karbonhidratlar zar yapısında hemen her zaman lipidlerle veya proteinlerle

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 1


kompleks yapmış şekillerde yer alırlar (Protein ve lipid yapılar ise serbest formdadır).
. • Çoğu negatif yüklü olan bu maddeler hücre yüzeyini negatif yaparak diğer negatif yüklü
cisimleri hücreden uzaklaştırır.
. • Bazı hücreleri glikokaliksleri diğer hücrelerinkine tutunarak hücreleri bağlar.
. • Bazı karbonhidratlar reseptör gibi davranır
. • Bazılarıda immün reaksiyonlara katılırlar.
. • Hücre içindeki diğer zarlar da tamamen aynı olmamakla beraber plazma membranına
benzemektedir

Zar akışkanlığını etkileyen faktörler:


1. 1. Yağ asidi zincir uzunluğu ile akışkanlık ters orantılıdır
2. 2. Yağ asidi doymamışlık derecesi ile akışkanlık doğru orantılıdır
3. 3. Kolesterol miktarı ile akışkanlık ters orantılıdır
4. 4. Sıcaklık ile akışkanlık doğru orantılıdır

Hücre Đçi ve Dışı Sıvı


1. 1. Hücre içi sıvı (ĐCF): Total suyun 2/3’ünü oluşturur.
2. 2. Hücre dışı sıvı: Bu bölüm total suyun 1/3’lük kısmını kapsar ve hücreler arası alan ve
plazmada yer alır.

Madde Hücre dışı sıvı Hücre içi sıvı


Na+ 140 mmol/l 10 mmol/l
K+ 4 mmol/l 140 mmol/l
Ca++ 2.5 mmol/l 0.1 µmol/l
Mg++ 1.5 mmol/l 30 mmol/l
Cl 100 mmol/l 4 mmol/l
HCO3 - 27 mmol/l 10 mmol/l
PO4 3 2 mmol/l 60 mmol/l
Glukoz 5.5 mmol/l 0-1 mmol/l
Protein 2 g/dl 16 g/dl

NUKLEUS

. • Hücredeki en büyük organeldir. Hücrenin genetik materyalini (DNA ve kromatin) ve DNA


replikasyonu için gerekli olan enzimleri içerir.
. • Nukleolus membranla çevrili değildir. Nukleolus RNA polimeraz, RNAaze, ATPaze gibi
enzimler taşır ancak DNA polimeraz içermez. Nukleolus temelde rRNA sentezini gerçekleştirmektedir.

MĐTOKONDRĐ

. • Eritrositlerler hariç tüm hücrelerde yüksek miktarlarda mitokondri bulunur.


. • Kendi kendine bölünerek yenilenebilen tek organel mitokondridir.
. • ETZ ve oksidatif fosforilasyonun enzimleri, ATP sentaz üretimi için gerekli olan enzimler
ve diğer bir çok protein ve enzim iç zar kristaları üzerinde yerleşmiştir. Đç membran %75 protein ve %23
lipid ve %2 karbonhidrattan oluşmuştur.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 2


. • Mitokondri iç zar yapısı insandaki en fazla protein içeren zar yapısıdır.
. • Mitokondri iç zar yapısı insandaki en geçirimsiz zar yapısıdır.
. • Mitokondri zarlarında en fazla bulunan fosfolipidler fosfatidil gliserol ve kardiolipindir. Đç
zarda en fazla yer alan kardiolipindir.
. • Đnsanda en fazla lipid içeren zar yapısı ise myelindir (%79 lipid, %18 protein, %3
karbonhidrat). En fazla kolesterol ve en fazla glikolipid içeren zar yapısıda myelindir.

Mitokondriyal DNA (mt DNA):


. • Đnsan mitokondrisi küçük, halkasal, çift sarmal DNA molekülünden 2-10 kopya içerir.
Bunlar total hücre DNA’sının %1 kadarını oluşturur.
. • Zigot oluşumu sırasında mitokondrilerin tümünün ovum tarafından sağlanması
nedeniyle, mendeliyen olmayan maternal kalıtım göstermesi insan mt DNA’sının en önemli
özelliğidir.
. • Kuramsal olarak hasta anne bu hastalığı tüm çocuklara aktarır, fakat sadece kızlar
bu hastalık için taşıyıcıdır.
. • Protein sentezi mitokondri içinde gerçekleşir fakat mitokondrideki DNA azlığı nedeni ile
mitokondrial proteinlerin az bir kısmı lokal olarak üretilmektedir. Mitokondriyal polipeptidlerin çoğu nükleer
genlerce kodlanır.

Mitokondriyal hastalıklar:
Leber’in Herediter Optik Nöropatisi (LHON):
Đlk tanımlanan mitokondriyal hastalıktır. Maternal kalıtımla iletilir. Genç erişkin dönemde optik sinir
ölümüne bağlı olarak ani görme kaybı şeklinde ortaya çıkar.
MĐTOKONDRĐYAL DNA MUTASYONLARI VE HASTALIKLAR

Nükleotid değişimleri Klinik hastalık

Hafif derecede baz değişimleri Ailesel sağırlık, Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı

Orta derecede nükleotid değişimleri LHON, MERRF

Şiddetli nükleotid değişimleri Leigh’s sendromu

mt DNA problemleri Klinik hastalık

Duplikasyonlar Maternal kalıtımlı ve yetişkin başlangıçlı diabet ve sağırlık

Yetişkin başlangıçlı kronik progresif eksternal oftalmopleji, Kearns-Sayre


Delesyonlar
sendromu

RĐBOZOMLAR

Ribozomlar tek tek granüler veya poliribozomlar halinde bulunabilirler. Bir poliribozomun her bir ribozomu
mRNA’nın bir fibrilince tutulmaktadır. Ribozomlar protein sentezi sırasında şifreyi çözmede veya
tanımada önemli roller oynarlar. Serbest sitoplazmik ribozomlar, hücre içinde kullanılacak hücre dışına
çıkmayacak sitoplazmik mitokondriyal, peroksizomal proteinler ve enzimler gibi proteinleri sentezler.
GER’un üzerindeki ribozomlar hücre dışında kullanılacak zar proteinleri, fibröz proteinler gibi proteinleri
sentezler

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 3


ENDOPLAZMĐK RETĐKULUM

Granüler endoplazmik retikulum (GER)


Protein sentezi için özelleşmiş hücrelerde belirgindir. Örneğin pankreas asiner hücreleri (sindirim
enzimleri), fibroblast (kollajen), plazma hücreleri (Ig). Granüler denmesinin nedeni üzerinde
poliribozomlar olmasıdır. GER’un asıl fonksiyonu ürünlerini sitoplazma dışına vermek veya hücre
içinde kullanmak için depolamaktır.
Görevleri:
. • Sentezlenen proteinlerin depolanması
. • Yeni sentezlenen proteinlerin proteolizisini tayin etmek
. • Glikoproteinlerin ön glikolizasyonu
. • Aminoasidlerin posttranslasyonel modifikasyonu
. • Çok zincirli proteinlerin birleştirilmesi

Düz endoplazmik retikulum (DER)

Bu tipte ribozomlar bulunmaz. Steroid sentez eden hücrelerde (renal korteks hücreleri), nötralizasyon
ve detoksifikasyon yapan hücrelerde (KARACĐĞER) bolca bulunur.
Görevleri:
. • Lipid (Fosfolipid, triaçilgliserol) sentezi olarak sıralanabilir
. • Sterol sentezi
. • Membran sentezi
. • Detoksifikasyon
. • DER ve GER’da glukoz 6-fosfataz enzimi bulunması nedeni ile glikojenin parçalanmasını
sağlarlar.

GOLGĐ

. • Endoplazmik retikulum ile plazma membranı arasında yer alan yassılaşmış membranlı
veziküllerdir.
. • Golgi kompleksi glikolizasyon, sülfatasyon, fosforilasyon ve proteinleri sınırlı basit
bileşiklere ayırmada rol oynar. Böylece proteinleri membran yapılarına yerleştirir veya diğer organellere
gönderir veya hücreden dışarı gönderir.
. • Bundan başka paketlemeyi, konsantrasyonu ve salgı ürünlerinin birikimini başlatır.

LĐZOZOM

. • Sadece hayvan hücrelerinde yer alan lizozomlar çift tabakalı zarla çevrilidir.
. • Eritrositler hariç tüm hücrelerde yer alır
. • Nükleik asit, protein, karbonhidrat ve lipidleri parçalayan asidik ph’da etkili hidrolitik
enzimleri içerirler. Lizozomlar sindirilecek maddeleri endositozla alırlar.
. • Lizozomal enzimler glikoproteindir ve golgide yapılırlar.

PEROKSĐZOM

. • HO üreten D-aminoasit oksidaz ve ürat oksidaz gibi enzimleri içerir.


2

. • HO ’yi yıkan katalaz enzimini içerir.


2

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 4


. • C24 ve C26 gibi çok uzun zincirli yağ asitlerinin yıkımını yapar
. • Fitanik asitin (20 karbonlu dallı zincirli yağ asidi) yıkımını gerçekleştirir
. • Safra asidi sentezinde kolesterol yan zincirlerini uzaklaştırır
. • Plazmalojen sentezine katılır.
. • Refsum hastalığı, adrenolökodisterofi ve zelweger sendromu peroksizomal hastalıklara
örnek olarak verilebilir.
2
2

FONKSĐYONEL OLARAK HÜCRELER ARASI BAĞLANTILAR

Tutucu bağlantılar → Zonula adherens Hemidesmosom Desmosom


Geçirgen olmayan bağlantılar → Zonula okludens Đletişim sağlayan → Gap junction
AMĐNOASĐTLERĐN YAPISI

Her aminoasidin (Prolin hariç) α-karbon atomuna bağlı bir karboksil grubu, bir amino grubu ve farklı bir
yan kolu (R grubu) vardır.
Sadece prolin ve hidroksiprolin iminoasit yapısındadır. Her ikiside halkasal R grubu içerirler ve primer
amin grubuna ek olarak sekonder amin grubu da (imino grup adı verilir) içerirler.

Glisin istisna olarak tutulacak olursa geri kalan 19 aminoasiddeki α-karbon atomu asimetrik karbon
atomudur.
Kapalı formülleri aynı, uzaydaki konfigürasyonları birbirinden farklı olan moleküllere izomer adı verilir. Bir
molekül izomeri olabilmesi için tek bir şart vardır: “Molekülün asimetrik karbon atomu olmalıdır” .
Moleküllerin asimetrik karbon atomu sayısı kadar izomeri bulunur ve 2n olarak (n = asimetrik karbon
atomu sayısı) formülize edilir.
Đzolösin ve treonin aminoasitlerinin 2 tane asimetrik karbonu vardır ve 4 izomeri bulunur. Glisinin
asimetrik karbonu bulunmaz ve izomeri yoktur. Diğer tüm aminoasidler 1’er asimetrik karbon
atomu ve 2’şer izomer içerirler.
Asimetrik karbon atomu olan moleküller optik olarak aktif moleküllerdir. Optik olarak aktif
aminoasidler bir düzlemde titreşen polarize ışığı sağa veya sola saptırırlar. Polarize ışığı sağa
çevirenler dekstrarotator (+) izomerler, sola çevirenler levorotator (-) izomerlerdir. Bunlara optik
izomerler denilir. Glisinde ise α-karbon atomuna R grubu olarak ikinci bir H+ grubu bağlı olduğu için
α-karbon atomu simetriktir ve glisinde optik aktivite yoktur.
α-karbonunda asimetrik merkezi olan aminoasidler birbirinin ayna görüntüsü olan D ve L formlarını
oluştururlar. Đnsan proteinlerindeki aminoasidler L aminoasidlerdir (şekerlerin ise D formları kullanılır).
Bu iki forma D ve L izomer’ler veya “enantiomer”ler denir.

AMĐNOASĐTLERĐN SINIFLANDIRILMALARI

A. Yan zincirlerin (R kalıntılarının) iyonlaşabilme özelliklerine göre sınıfl ama:


1. Apolar (nonpolar, hidrofobik) aminoasidler:

Alanin, fenilalanin, glisin, izolösin, lösin, metionin, prolin, triptofan, valin.


Hemen herzaman proteinlerin merkezinde gömülü olan aminoasid Đzolösin’dir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 5


2. Polar (hidrofilik) aminoasidler:
.a. Asidik: Aspartik asit ve glutamik asit
.b. Bazik aminoasidler: Histidin, lizin ve arjinin
.c. Yüksüz aminoasidler: Asparajin, glutamin, serin, sistein, tirozin, treonin

B. Metabolik kaderine göre sınıfl ama:


a. Saf ketojenik aminoasidler:
Lösin ve lizin saf ketojenik olan aminoasitlerdir.
b. Ketojenik ve glukojenik aminoasidler:
Đzolösin, fenilalanin, tirozin ve triptofan
c. Saf glukojenik aminoasidler:
Aspartik asit, glutamik asit, asparajin, glutamin, alanin, histidin, serin, prolin, metionin, valin, glisin,
treonin, arjinin ve glisin

C. Nutrisyonel gereksinime göre sınıfl ama:


a. Esansiyel aminoasidler:
Fenilalanin, valin, triptofan, treonin, izolösin, metionin, histidin, arjinin, lösin ve lizin esaniyel olan
aminoasitlerdir.

b. Yarı esansiyel aminoasidler:


Histidin ve arjinin yarı esansiyel olan aminoasitlerdir. Histidin yetişkinde özellikle üremili hastalarda
esansiyel özellikltedir.

c. Nonesansiyel aminoasidler:
Alanin, aspartik asit, asparajin, serin, glisin, sistein, tirozin, glutamat, glutamin, prolin, arjinin ve
histidin nonesansiyel olan aminoasitlerdir.

D. Diğer özelliklerine göre aminoasitler:

Kükürtlü aminoasidler:
Metionin-Sistein-Sistin (Sülfür Bağlı Đki Sistein)
Hidroksilli aminoasidler:
Serin, tirozin, treonin
tRNA’sı olmayan aminoasidler:
Bu aminoasitler her zaman postranslasyonel modifikasyonla sentezlenmek zorundadır.
Hidroksiprolin, hidroksilizin, γ-karboksiglutamal, metillizin örnek olarak verilebir. Diğer
aminoasidlerin spesifi k tRNA’ları mevcuttur. Bu nedenle bunların protein içine girişleri direkt
kontrol altındadır
Desmozin bağlı aminoasid:
Lizin (kollajen liflerini birarada tutar)
Üre sentezinde yer alıp protein sentezine katılmayan aminoasid:
Ornitin
Fizyolojik pH’da en iyi tampon özelliği gösteren aminoasid:
Histidin

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 6


Aromatik / heterosiklik aminoasidler:
. • Benzen halkalı: Fenilalanin, tirozin
. • Đmidazol halkalı: Histidin
. • Đndol halkalı: Triptofan
. • Pirol halkalı: Prolin, hidroksiprolin (iminoasitler)

Glisin:
. • En küçük aminoasiddir.
. • Asimetrik karbon atomu içermediği için optik aktivite göstermeyen tek α-aminoasid
glisindir.
. • Küçük R grubu nedeniyle peptid zincirinde özellikle sıkışık alanlarda bolca bulunur.

Valin, lösin, izolösin:


. • Geniş hacim kaplayan R grupları nedeniyle de suda çözünen globüler proteinlerin iç
kısmında bulunma eğilimindedirler. Bu Hidrofobik aminoasid kalıntıları da peptidin üç boyutlu yapısının
stabilizasyonunu sağlar.
. • Izolösinin 2.bir asimetrik merkezi olduğu için 4 tane izomeri vardır.

Fenilalanin:
. • Fenilalanin, tirozin ve triptofan aromatik R grupları içeren α-aminoasidlerdir ve sadece bu
üç aminoasid UV ışığı (280 nm) absorbe eder.
. • 280 nm’de en fazla absorbansı da triptofan aminoasidi vermektedir.

Triptofan:
. • Đndol halkası içeren esansiyel aminoasittir.
. • Vücutta seratonin, melatonin ve nikotinamidin öncülü olarak rol oynar.

Metionin:
. • Metionin epinefrin, kreatinin ve melatonin benzeri maddelerin sentezi için gerekli olan
transmetilasyon reaksiyonlarında metil grubu vericisi olarak rol oynar.
. • Vücutta bulunan sülfür taşıyan maddelerin hemen hemen tümü metioninden
sentezlenmektedir.

Prolin:
. • Protein yapılarından α-heliksi durduran aminoasittir.
. • Kollajende yer alan prolil kalıntılarıda hidroksillenerek hidroksiprolini oluşturur.

Aspartik asit
• Aspartik asit suda çözünen proteinlerin su ile etkileşen kısmında yer alma eğilimindedir ve protein
katlanmasının stablizasyonuna katkıda bulunur.

Glutamik asit
• Bazı proteinlerde glutamikasidin γ-karbonu ek bir karboksil grubu içerir. γ-karboksiglutamik asit
++
kalıntıları (Gla) iki negatif yük taşır ve Ca ile çok sıkı olarak bağlanır.

Lizin
. • Lizil kalıntılarının ε-NH2 (amino) grubu biotin, lipoik asit ve retinale kovalent olarak

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 7


bağlanır ve görme pigmentinin yapısal bileşenidir.
. • Elastinde desmosin ve izodesmosin türü çapraz bağlanmalara katılır. Ayrıca lizilin R-
grupları fibrin oluşumunda çapraz bağlanmalara katılır ve kanın pıhtılaşması için gereklidir.

Histidin
. • Histidin yetişkinde nonesansiyel, infant ve üremili hastalarda esansiyeldir.
. • Histidinde bulunan imidazolyum-imidazol çifti eritrosit (hemoglobinin yapısnda yer alır) gibi
bazı hücrelerde asit-baz regülasyonunda major rolü oynar.
. • Histidinin gevşek bağ doku, kan damarları çevresindeki mast hücrelerinde ve kanda
bazofillerde dekarboksilasyon reaksiyonuna uğraması ile histamin oluşur. Histidin enzimlerin aktif
merkezlerinde bolca bulunur.

Arjinin:
. • En bazik aminoasiddir.
. • Kreatinin sentezi için gereklidir ve üre siklusuna katılır.

Serin
. • Bazı enzimlerin aktif merkezleri serin hidroksil gruplari içerir.
. • Bazı hormonların etkisi ile enzimlerde (proteinlerde) yer alan bazı serin kalıntılarının
fosforilasyonu ve defosforilasyonu metabolizmanın düzenlenmesinde major rol oynar.
. • Serin proteaz adı verilen bir grup proteolitik enzimin aktif merkezinde yer alır ve bu
enzimlerin aktivite göstermesi için önemlidir.

Sistein
. • Sülfidril (-SH) grupları içerir. Serbest –SH grupları çeşitli enzimlerin ve yapısal proteinlerin
+2 +2
fonksiyonu için gereklidir. Pb ve Hg benzeri ağır metal iyonları -SH grupları ile etkileşerek bu proteinleri
ve enzimleri inaktive eder.
. • Sistein aminoasidinin yan zincirleri reaktif oksijen ürünleri ile reaksiyona girer ve yok
edilmesinde önemlidir.
. • Đki sisteinin –SH grupları disülfid bağı ile bir araya gelerek sistin’i oluşturur.

Tirozin
• Bazı proteinlerde tirozine ait OH grupları sülfatlanabilir (örnek gastrin ve kolesistokinin) veya
tirozin spesifi k protein kinazlarla fosforile edilebilir. Fosforilasyon yolu ile bazı enzimlerin
aktivasyonu veya inhibisyonu sağlanabilir.

Asparajin
• N-bağlı glikoproteinlerde karbonhidrat yan zincir asparajinin amid grubuna bağlıdır.

Glutamin
• Glutaminin içerdiği amonyaktan oluşan γ-amido nitrojen, pürin ve pirimidin sentezinde
kullanılır, KC’de üreye çevrilir ve böbrek tübüler epitelial hücrelerinde serbest amonyak olarak
atılır.

Aminoasit örnekleri
Proteinlerin yapısında bulunmayan fakat memeli metabolizmasında önemli görevleri olan α-

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 8


aminoasid örnekleri:
Homosistein:
Metionin sentezinde bir ara madde
Sitrülin, argininosüksinik asit, ornitin:
Üre biyosentezinde yer alırlar.

Önemli fonksiyonları olan standart dışı aminoasidler:


4-hidroksiprolin, 4-hidroksilizin:
Kollajen gibi fibröz proteinlerin yapısında yer alır.
4-metil lizin, 6-N-metillizin:
Myozinin yapısında yer alır.
γ-karboksiglutamat:
++
Protrombinin yapısında ve fonksiyonu gereği Ca ile bağlanan diğer proteinlerin yapısında yer
alır.
Selenosistein:
Proteinlerin yapısında seyrek olarak izlenen ve kendine ait tRNA’sı olan, posttranslasyonel
modifi kasyonla üretilmeyen bir aminoasiddir. Selenyum taşır ve serin aminoasidinden
türetilir.
3-Metil histidin :
Myofibriler proteinler olan aktin ve miyozinin hücre içi yıkımı ile oluşur ve idrarla atılırlar.
ε-N-metillizin:
Karnitin sentezinde yer alır.
Desmozin:
4 lizin rezüdüvünden oluşur ve elastinin yapısında yer alır.
Đzodesmozin:
Lizinlerden oluşur ve elastinin yapısında yer alır.
β-alanin:
Koenzim A ve pantotenik asitin yapısında yer alır
Taurin:
Safrada safra asitlerinin konjugasyonunda kullanılır

γ-aminobütirat (GABA):
Beyin dokuda glutamattan oluşan inhibitör etkili nörotransmitterdir.

Aminoasidlein asit, baz ve tampon özellikleri


Aminoasidler ortama göre asit veya baz olarak davranabilirler. Bu tip çift özellikli hem asit hemde baz
gibi davranan moleküllere amfoterik moleküller (amfolitler) adı verilir.
Fizyolojik pH’da en güçlü tampon özelliği olan Histidin aminoasitidir (çünkü pK değeri fizyolojik pH’a
yakındır).

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 9


Aminoasilerin net yük taşımadıkları pH’a izoelektrik pH (pI) denilir. Bu noktada aminoasidler zwitterion
(izoelektrik form) şeklindedir. Bu durumda aminoasid hem + yüke, hemde – yüke sahiptir. Fakat net
yükleri 0 (sıfır)’dır.

PROTEĐNLERĐN YAPISI

PROTEĐNLERĐN PRĐMER YAPISI


Bir proteinde aminoasidlerin dizilişine o proteinin primer yapısı denilir.

Peptid bağları:
. • Peptid bağı bir aminoasidin α-amino grubu ile ikinci aminoasidin α-karboksil grubu
arasında 1 mol su çıkması ile oluşur.
. • Peptid bağları amid bağlarıdır.
. • Peptid bağları kovalent bağlardır.
. • Peptid bağı kısmi çift bağ özelliğine sahiptir.
. • Peptid bağı genel olarak trans bir bağdır.

EDMAN ayıracı:
Olarak bilinen fenilizotiyosiyanat hafif alkali şartlarda amino terminal kalıntısını işaretlemek
için kullanılır. Diğer N-terminal işaretleyiciler Sanger reaktifi 1-floro-2,4-dinitrobenzen ve dansil
kloriddir.

PROTEĐNLERĐN SEKONDER YAPISI


Proteinlerde peptid bağları ve aminoasidlerin R gruplarının büyüklüğü olası ikinci
konformasyonların sayısını kısıtlar.

α-HELĐKS:
α-sarmal bir polipeptid zincirinin en düşük enerjili ve en kararlı şekli olduğu için spontan oluşur.
Doğada en sık rastalanan polipeptid heliksidir.
+
. • α-sarmalın kararlılığı temel olarak H bağlarının azami sayıda kurulması ile olur. Van der
Waals bağları da bu kararlı oluşa ek destek verir.
. • Hidrojen bağı, 1 peptid bağının karbonil grubunun oksijeni ile 4 kalıntı yukarıdaki amid
grubunun hidrojeni arasında yer alır.
. • Bir α-heliksin her dönüşünde 3,6 aminoasid bulunur.
. • α heliks genelde sağ el dönüşüne sahiptir.
. • α-helikse katılan aminoasidlerin yan zincirleri dışa gelecek şekilde yerleşir.

α-Heliksi bozan aminoasidler:

• Prolin, hidroksiprolin (iminoasit) α-helikse uymayan katlanmalar yaparak α-heliksi


durdurur. Yani prolin ve hidroksiprolin α-heliksde hiç bulunmayan aminoasitlerdir.

β tabaka:
Tüm peptid bağı parçalarının hidrojen bağına katıldığı başka bir sekonder yapı şeklidir. β-
tabakaları yüzeyleri kırmalı görünümdedir.

. • α-heliksin aksine β-tabakalarda hemen her zaman tamamen açılmış 2 veya daha fazla
polipeptid zinciri veya polipeptid parçası yer alır.
. • β-tabakalarda hidrojen bağları polipeptid omurgaya diktir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 10


. • Bir β-tabaka birbirine paralel (β zincirin tüm N uçları birarada) veya antiparalel (β zincirin N-
terminal ve C-terminal uçları aynı yönde) olarak düzenlenmiş iki veya daha çok polipeptid zinciri veya
polipeptid parçasından oluşabilir. Bir β-tabaka tek bir polipeptid zincirinin birbiri üzerinde katlanması ile de
oluşabilir.
. • Globüler proteinlerde polipeptid boyunca izlenirse β-tabakalar herzaman sağ el kıvrımına
ve dönüşüne sahiptir.
. • β-kırmalı tabakalar bir çok globüler proteinde merkezi oluşturur.

PROTEĐNLERĐN TERSĐYER YAPISI


Bir polipeptid zincirinin primer yapısı onun tersiyer yapısını da belirler.
Tersiyer yapı:
. • Sekonder yapı hidrojen bağları ile karakterize iken, tersiyer yapı çeşitli bölgelerdeki çeşitli
bağlarla oluşur.
. • Globüler proteinlerin sulu çözeltilerinde atomlar moleküllerin merkezinde yüksek
konsantrasyonda olacak şekilde yoğunlaşır.
. • Hidrofobik yan zincirler içte, hidrofilik olanlar dışta yer alır.
. • Hidrofobik etkileşimler tersiyer yapının oluşumunda en önemli güçtür.
. • Tersiyer yapının bozulması için hidrojen bağlarının koparılması gerekir.

Tersiyer yapıyı stabilize eden etkiler:


Disülfid bağları ve tüm zayıf bağlar
Şaperonlar:
. • Bazıları katlanmış proteinin, katlanmasını bozacak uyarılarla beraber aktiflenir (örnek
yüksek sıcaklık veya kimyasal maddeler).
. • Bazıları katlanmamış veya agrege olmuş proteine bağlanarak katlanmayı kolaylaştırır.
. • Şaperonlar ATPaz etkinliği taşır ve protein-şaperon etkileşimi ATP gerektirir.
. • Sitoplazma, mitokondri ve endoplazmik retikulum gibi çeşitli hücresel bölümlerde yer
alırlar.
. • Kalneksin ve kalretikülin şaperonlara örnek olarak verilebilir. Kalneksin ER zarına
yerleşiktir ve MHC antijenlerinin, glikoproteinlerin ve bazı plazma proteinlerinin katlanmasında önemlidir.
. • Protein katlanmasında önemli olan iki enzim “protein disülfid izomeraz” ve “peptidil prolil
izomeraz”dır.
. • Proteinlerin 2. ve 3. yapılarını saptamada X–ray kristallografi ve Manyetik rezonans
spektroskopi kullanılır.

PROTEĐNLERĐN KUARTERNER YAPISI


Bir kısım protein tek polipeptid zincirinden meydana gelir. Bunlar monomerik proteinlerdir. Bir
çoğu da yapısal olarak benzer veya tamamen ilgisiz bir veya daha fazla polipeptid zincirinden
meydana gelir.
Bu zincirlerin düzenlenmesine proteinlerin kuarterner yapısı adı verilir.
Subüniteler hemoglobinde olduğu gibi nonkovalent etkileşimlerle (hidrofobik, hidrojen ve
iyonik bağlar gibi) bir araya gelir.

Proteinlerin denatürasyonu:
. • Proteinlerin primer yapılarının bozulmasına hidroliz, sekonder, tersiyer ve
kuarterner yapılarının bozulmasına denatürasyon denir.
. • Denatürasyon ortam uygunsa, hatta ortamda protein disülfi d izpmeraz ve şaperonlar
gibikatlanmayı kolaylaştırıcı madde varsa reversible olabilir. Ama hidroliz asla geri dönmez.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 11


GLOBÜLER VE FĐBRÖZ PROTEĐNLER
GLOBÜLER HEMOPROTEĐNLER Hem Oluşumu:

ĐNSANDA YER ALAN BAZI HEMOPROTEĐNLER

Protein Đşlevi

Hemoglobin Oksijen taşınımı

Myoglobin Kasda oksijen depolanması

Sitokrom c Elektron taşıma zinciri

Sitokrom P450 Đlaç ve toxin metabolizması

Katalaz Hidrojen peroksit yıkımı

Triptofan pirolaz Triptofan oksidasyonu

Hem biyosentezinin yapıldığı başlıca yerler karaciğer (özellikle sitokrom P450 sentezlenen hücreler)
ve Hb sentezinin de aktif olduğu KĐ’deki eritrosit üreten hücrelerdir.
Porfirin sentezinde başlangıç aşaması ve son üç aşama mitokondride, ara aşamalar ise sitozolde
gerçekleşir (olgun eritrositler mitokondrileri olmadığı için hem üretemezler).
δ-Aminolevülinik asit sentezi (ALA)
Porfirin moleküllerinin tüm C ve N atomları 2 yapı taşından gelir: Glisin (aminoasid) ve Süksinil
KoA (sitrik asit döngüsünde bir ara madde).
Glisin ve süksinil KoA ALA sentazın katalizlediği bir reaksiyonla ALA oluşturmak üzere bir araya gelir.
Bu reaksiyon koenzim olarak PĐRĐDOKSAL FOSFATA gereksinim gösterir ve porfirin sentezinde hız
kısıtlayıcı basamaktır.
ALA sentazın karaciğerde bulunan formuna ALA sentaz-1, eritrositlerdeki formuna ALA sentaz-2 adı
verilir. ALA sentaz-2 ilaçlardan etkilenmez ve hem tarafından negatif feed back inhibisyonla
düzenlenmez.
++
ALA oluştuktan sonra 2 molekül ALA, δ-aminolevülinik asit dehidraz (Zn ) etkisi ile porfobilinojeni
oluşturur. Bu reaksiyon sitoplazmada gerçekleşir. Bu reaksiyon ağır metal iyonlarının yaptığı
inhibisyona çok duyarlıdır. Bu inhibisyon kurşun zehirlenmesinde ortaya çıkar ve anemi ve ALA
artışından sorumludur.

Fe’in protoporfirin IX’a katılımı spontan olur fakat hız ferroşelataz (heme sentaz) enzimi ile bir miktar
artırılabilir. Bu reaksiyon mitokondride gerçekleşir. Bu enzimde kurşun ile inhibe olur.

Methemoglobin (metHb) Oluşumu:


+3
Myoglobin ve hemoglobinin hem kısmının ferrik (Fe ) hale oksidasyonu sırası ile metmiyoglobin ve
methemoglobin oluşturur. Bu okside proteinler oksijen bağlayamaz. Hb demirinin bu anormal
oksidasyonu eritrositlerde var olan NADH-Sitokrom b redüktaz enzimi ile düzeltilir.
5

Myoglobin:

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 12


. • Kalp ve iskelet kasında bulunan hemoproteindir.
. • Hem O deposu hem de kas içi O taşıyıcısıdır. Taşımadan çok esas görevi depo görevidir.
2 2

Hemoglobin:
. • En çok RBC’lerde bulunur. RBC’lerde sitozolde erimiş olarak yer alır. Yaklaşık olarak
sitozolik ağırlığın %34’ünü oluşturur. Oldukça yüksek konsantrasyondadır.
.• Myoglobin Hb quarterner yapıyı gösteren 4 polipeptid zincirinden meydana gelen tetramerik
moleküldür
. • Hb O ’i AC’lerden dokuya, O ’yi ve protonu dokulardan AC’e taşıyabilir.
2 2

. • Ayrıca Hb’nin oksijen bağlama kapasitesi allosterik efektörlerin bağlanması ile düzenlenir.
. • Hb’nin deoksi formuna O “T” veya taut (gergin) form denir. T formu Hb’nin oksijene
2

ilgisi düşük olan formudur. Hb’ne O bağlanması “R” veya relaks formu denen yapı ortaya çıkar. R
2

formu Hb’nin oksijene ilgisinin yüksek olduğu formdur.

Oksijen disosiasyon eğrisi:


Myoglobinin oksijen disosiasyon eğrisi HĐPERBOLĐK şekillidir. Bu myoglobinin 1 oksijen molekülünü
geri dönüşümlü olarak bağladığını gösterir.
Hb’nin oksijen disosiasyon eğrisi subünitelerin oksijen bağlamak için yardımlaştıklarını gösteren
SĐGMOĐDAL şekildedir. O ’nin Hb’nin 4 sub ünitesi tarafından kooperatif bağlanması demek, bir hem
2

grubuna oksijen bağlanmasını takiben geri kalan hem gruplarının oksijen bağlamasının kolaylaşması
demektir.

CO bağlanması:
CO bir veya daha fazla hem bölgesine bağlanınca Hb R forma kayarak geri kalan bölgelerin
oksijene yüksek ilgi ile bağlanmasını sağlar. CO molekülü Hb’nin oksijen taşımasını bozmadan,
taşıdığı oksijeni dokuda serbestleştirmesini engellemektedir.

Allosterik etkiler:
Hb’nin O ’yi geri dönüşümlü bağlama kapasitesi ortamın pH’ı ve ortamdaki 2,3-bifosfogliserat ve CO
2

tarafından etkilenir. Bunlara allosterik efektörler denilir. Çünkü bunlar Hb molekülünde


2

oksijenin bağlandığı yer dışında bir bölgeyle etkileşerek, hem gruplarının oksijen bağlamasını
etkilemektedirler.
BOHR etkisi: Dokuda oluşan CO dokudan 3 yolla uzaklaştırılabilir: A)Çözünmüş CO (dissolved
2

karbondioksit): Kanda çok düşük mikatlarda çözünmüş CO 2

bulunur.
B)Dokularda oluşan CO ’nin küçük bir kısmı Hb’nin α-amino gruplarına bağlanarak karbomat olarak
2

taşınır. Venöz kandaki CO’in %15’i karbomat halindedir.


2

CO’nin bağlanması Hb’nin α ve β üniteleri arasında tuz köprüleri oluşumunu sağlar. Bu


2

değişiklik Hb’ninT (taut) veya deoksi formunu stabilize ederek oksijene olan ilgisini azaltır.
CO ve oksijen Hb molekülünün farklı yerlerine bağlanırlar.
2

C)Metabolizma sırasında oluşan CO ’nin büyük kısmıysa su ile birleşerek karbonik anhidraz enzimi ile
2

karbonik aside çevrilir. Bu da 1 proton kaybederek bikarbonat haline gelir. Oluşan bikarbonat

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 13


dokuların en önemli tampon sistemi olan bikarbonat tampon sisteminde kullanılır. Ama bu
+ +
reaksiyonla bikarbonatla beraber oluşan H iyonları bir şekilde dokudan uzaklaştırılmalıdır. H
iyonları Hb molekülü için allosterik bir modülatördür.. Oksijen demir atomuna bağlanırken, hidrojen
spesifik histidin yan zincirlerine bağlanır ve Hb’nin taşıt formunun oluşumunu sağlar. Böylece Hb’nin
oksijene olan ilgisi azalır.

2,3-Bifosfogliseratı (2,3BPG) etkisi:


. • RBC’de en fazla bulunan organik bileşiktir.
. • 2,3 bifosfogliserat oluşumunda ve ortadan kaldırılmasında iki enzim işlev görür.
Bifosfogliserad mutaz ve 2,3 bifosfogliserad fosfataz. Bifosfogliserat mutaz enzimi, 3-fosfogliserad artışı ile
aktive olmaktadır.
. • 2,3-BPG hemoglobin tetramerine, hemoglobinin dört alt birimi tarafından oluşturulan
merkez boşluğundan bağlanır.
. • 2,3-BPG deoksiHb’ne bağlanıp oksiHb’ne bağlanmayarak Hb’nin oksijene olan ilgisini
azaltır. Bu bağlanma ile deoksiHb’nin taut formu stabilize edilir.
+ +
. • H ve 2,3-BPG’ın etkileri birbirine paraleldir. Ancak H etkisi çok hızlı olarak izlenirken, 2,3
bifosfogliseratın etkisi ise daha uzun zamanda ortaya çıkmaktadır.
. • Fetal hemoglobin olan HbF 2,3 bifosfogliserat düzenlenmesine sahip değildir.

2,3 BPG’I artıran nedenler


. • Anemi
. • Eğer glikolizde PK gibi daha distalde bir enzim defekti varsa 2,3 bifosfoglserat miktarı
artar, Hb’nin oksijene olan ilgisi azalır fakat Hb hala oksijen transport edebilir. Eğer daha proksimalde bir
eksiklik varsa 2,3 bifosfogliserad eksiklği ortaya çıkar ve hastalar bu eksikliği kompanse etmek için RBC
sayısını artırırlar.
. • Üremi
. • Siroz
. • Hipoksi nedenleri, obstruktif AC hastalıkları, konjenital siyanotik kalp hastalıkları, şiddetli
egzersiz, yüksek irtifalar gibi
. • Akut lösemi
. • Hipertiroidi (tiroksin), androjenler.
. • Kistik fibrozis
. • Kronik böbrek yetmezliği (anemi)
. • CO zehirlenmesi
. • Sigara içimi

2,3 BPG’I azaltan nedenler


. • Polistemi
. • Heksokinaz, fosfofruktokinaz eksikliği
. • 2,3-difosfogliseromutaz eksikliği
. • Hızlı glikoz infüzyonları ve diabetik ketoasidozun insülinle tedavisi sırasında 2,3-BPG
düzeyleri azalır.
. • Asidoz (asidoz sırasında eritrositlerde glikolitik yol inhibe olur ve 2,3-BPG üretimi durur).
. • Depo kanları:

PO = 95 mmHg olduğu zaman Hb ful olarak oksijenle satüre haldedir. Bu oksijen


2

derecerlinde satürasyon derecesi pH, ısı, organik fosfor konsantrasyonundan


bağımsızdır. Akciğerlerde Hb’den CO ve protonların boşalıp tekrar oksijen
2

bağlanmasına “handane etkisi” denilir.

Hb Tipleri:

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 14


Konsepsiyondan sonra bir kaç haftada embriyonik kesede embriyonik Hb olan Hb Gover
1 (ζ ε ) sentezlenir. Birkaç hafta içinde de fetal KC HbF sentezlemeye başlar. Daha
2 2

sonra gelişmekte olan kemik iliğin’de (KĐ) önce HbF daha sonra HbA sentezlenmeye
başlar.
HbA: Sentezi yaklaşık olarak 8. Gebelik haftasında başlar ve giderek HbF’in yerini
alır
HbA doğumdan yaklaşık 12 hafta sonra dolaşımda saptanır .
2

HbA bir heksozun nonenzimatik ve kovalent olarak eklenmesi ile modifi ye olabilir.
HbA 1c

glikolize Hb’lerin ensık formudur (β zincirinin N-terminal valin grubuna bağlanır).


Hb tipi Formül Total Hb %’si

HbA α2β2 %90

HbF α2γ2 <%2

HbA2 α2δ2 %2-5

HbA1c α2β2-glukoz %3-9

FĐBRÖZ PROTEĐNLER
Fibröz proteinler, belirli aminoasidlerin düzenli sekonder yapısal elemanlar halinde birleşmesi ile
oluşan, kendine özgü fakat nisbeten basit yapıları olan proteinlerdir. Bunlar belirli mekanik ve yapısal
özellikler gösterirler. Fibröz proteinlerin boy/en oranı 10’dan büyüktür.

Kollajen:
. • Sert ve çözünmez bir protein ailesinden gelmektedir ve vücutta en fazla bulunan
proteindir Fibroblast, osteoblast, kondroblast ve odontoblastlardan sentezlenmektedir.
. • Kollajen α-zincirleri adı verilen ve α-heliks yapısından biraz farklı olan helikslerden meydana
gelir.
. • α-zincirlerinin hepsi 1000 aminoasid içerir.
. • α-zincirler (Gly-X-Y) şeklinde ifade edilebilecek bir polipeptiddir. α-zincirlerinin yapısı
333

Gly-X-prolin veya Gly-X-OH prolin şeklinde de gösterilmektedir.


. • Sonuç olarak kollajende %35 glisin, %21 prolin, hidroksiprolin, %11 alanin yer
almaktadır.
. • Tropokollajen yapısında α-zincirleri zincirler arası H bağları ve Lizin-Lizin bağları ile bir
arada tutulur.

Kollajen tipleri:
. • Tip 1 kollajen: Kemik, deri, tendon, fasya, kan damarı, kornea, skar dokusu, kalp
kapakları uterus ve barsak dokusunda bolca bulunur.
. • Tip 2 kollajen: Kıkırdak, nukleus pulpozus, notokord, corpus vitreus’da bulunur.
. • Tip 3 kollajen: Kan damarı, fetal cilt’te bulunur.
. • Tip 4 kollajen: Bazal membran, böbrek glomerüller, lens kapsülü ve descement
membranda yer alır. Yüksek OH lizin ve karbonhidrat içeriği vardır.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 15


. • Tip 5 kollajen: Düz kas ve mezenkimal hücrelerde bolca bulunur.
. • Kollajenaz: Kollajeni yıkan enzimdir. Gazlı gangren etkeni Klostridyum histoliticum
tarafından üretilir. Yetişkin insanda kollajenaz aktivitesi önemsiz düzeylerdedir.

Kemik yapım markırları:


. • Osteokalsin: kemikte en fazla bulunan nonkollajen protein
. • Kemik ALP

Kemik yıkım markırları:


. • idrar Ca
. • idrar ACP
. • idrar OH prolin
. • idrar OH lizin: Glikozil OH lizin, glukozil-galaktozil OH lizin sadece matür kollajende yer
alırlar.
. • N-terminal telopeptid (Ntx) (idrar)
. • C-terminal telopeptid (Crosslaps) (idrar-serum)

Kollajen metabolizması hastalıkları:


Ehler Danlos sendromu:
. • Tip VI’de göz rüptürü, anormal eklem hareketliliği ve kifoskolyoz olabilir.
. • Tip VIIc’de Prokollajen N-proteinaz eksikliği vardır. Kendini aşırı eklem hareketliliği ve
yumuşak deri ile gösterir.
. • Tip IV ve III’de arter ve barsakta spontan yırtılmalar oluşur. En ağır tip tip IV’dür ve lizil
hidroksilaz eksikliği bulunmaktadır.

Osteogonozis imperfecta:
. • Kemik kitlesinde jeneralize azalma (osteopeni) ile karakterize bir hastalıktır.
. • Çoğu hastada Tip 1 prokollajeni kodlayan 2 genden birinde hata vardır.

Marfan sendromu:
. • Kollajende çapraz bağlanma bozuktur.
. • Hastalarda 15. Kromozomda mutasyonlar izlenir 15. Kromozom glikoprotein yapılı
“fibrillin”I kodlar. Atipik marfan sendromlu bir kaç hastada Prokollajenin α2 geninde mutasyon
saptanmıştır.

Menkes Sendromu:
. • X’e bağlı olarak kalıtılan bir bakır metabolziması bozukluğudur. Sadece erkeklerde ortaya
çıkar.
. • Temel problem bakır bağımlı P-tipi ATPaz’ı kodlayan gende problem olmasıdır. Bu
enzim bakırın hücrelerden çıkışını yönetmektedir.
. • Lizin oksidaz eksiktir.

Alport sendromu:
• Böbrek glomerülünün BM’nını yapan tip IV kollajen bozuktur.

Epidermolizis bülloza:
• Hastalarda tip VII kollajende bozukluk vardır. Bu kollajen bazal laminayı dermisdeki kollajen
fiberlerine bağlayan küçük fiberler oluşturur.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 16


ELASTĐN
. • Akciğer ve geniş damar duvarlarında yer alır.
. • Elastin başlıca glisin, alanin ve valin gibi küçük nonpolar aminoasidlerden meydana gelir.
Ayrıca prolin ve lizin açısından da zengindir.
. • Yapısında %30 glisin, %23 alanin, %13 valin, %10 prolin ve hidroksiprolin yer alır.
. • 3 Boyutlu ağ yapı olarak inşa edilmiştir. Çapraz bağlar lizin içerir. Örneğin 4 lizin yan
zinciri kovalent olarak birleşerek desmosin çapraz bağı meydana getirir. Yapısında desmosin,
izodesmosin ve aldimin çapraz bağları vardır.
. • Elastine uzayıp kısalabilme imkanını desmosin ve izodesmosin verir.

α-Keratinler
. • Saç, tırnak ve dış epidermal tabakada bulunur.
. • Saç α keratini tamamen α helikslerden meydana gelmektedir.
. • Sisteinden zengindir. Yapılarında bolca disülfid bağı izlenir. Yapısal sertliğini veren
yapısında bol miktarda bulunan disülfid bağlarıdır.
. • Keratinler tamamen nonpolar aminoasidlerden oluşurlar.

KOLLAJEN VE ELASTĐN ARASINDAKĐ FARKLAR

Kollajen Elastin

Bir çok farklı genetik tipte Tek genetik tipte

Üçlü sarmal yok, rastgele zemberek konformasyonu


Üçlü sarmal
(gerilmeye izin verir)

Gly-X-Y yineleyen çatı Gly-X-Y yineleyen çatı yok

Hidroksilizin var Hidroksilizin yok

Karbonhidrat içerir Karbonhidrat yok

Molekül içi aldol çapraz bağları Molekül içi desmozin çapraz bağları

Sentez sırasında uzatma peptidleri var Sentez sırasında uzatma peptidleri yok

SĐSTEMĐK ĐSĐM
1. 1. Oksidoredüktazlar:Oksidasyon redüksiyon tepkimelerini katalizlerler (LDH).
2. 2. Transferazlar:C, N veya P taşıyan grupların transferlerini yaparlar (serin hidroksimetil
transferaz)
3. 3. Hidrolazlar: Bağları su sokarak yıkmayı katalizler (Üreaz).
4. 4. Liyazlar: C-C, C-S ve belli C-N bağlarının yıkımını katalizlerler (pirüvat dekarboksilaz).
5. 5. Đzomerazlar: Optik veya geometrik izomerlerin birbirine dönüşümünü katalizlerler (metil
malonil KoA mutaz).
6. 6. Ligazlar: Yüksek enerjili fosfatların hidrolizi ile birlikte yürüyen karbon ve O, S, N arası bağ
oluşumunu katalizlerler (pirüvat karboksilaz).

. • Enzim nedir? Bir kimyasal reaksiyonun hızını artıran ve katalizledikleri reaksiyon


sırasında tüketilmeyen protein katalizörleridir.
. • Enzimler protein yapılıdır. Primer-sekonder-tersiyer ve nadiren quarterner yapı gösterirler.
. • Bazı RNA tipleri özellikle fosfodiester bağının yıkımı ve sentezi sırasında enzimler gibi
davranabilirler. Böyle katalitik aktiviteye sahip RNA’lara Ribozim denir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 17


. • Aktif bölge: Substrat enzimin aktif bölgesine bağlanır. Enzimlerin aktif bölgesinde yer
alan aminoasidler: genellikle lizin-histidin-sistein-serin-tirozin’dir. Aktif bölgedeki elektrofilik (elektron
+2 +2 +3 3+
alıcısı) gruplar ise Mg -Mn -Fe gibi metaller ve NH gruplarıdır.
. • Substrat ile enzim arasında kovalent bağlar bulunmaz. H bağları, hidrofobik bağlar, iyonik
ve Van der Waals bağları enzimle substrat arasındaki nonkovalent bağlardır.
. • Enzimler bir veya bir kaç substrat ile etkileşir fakat sadece tek tip kimyasal reaksiyonu
katalizlerler
. • Enzimler optik özgüllük gösterirler
. • Kofaktör: Bazı enzimler, enzimatik reaksiyon için gerekli olan bir nonprotein kofaktörle
birleşirler. Sıklıkla karşılaşılan kofaktörler arasında metal iyonları (Zn, Fe..) ve koenzim olarak bilinen
genellikle vitamin türevi olan (NAD,FAD,KoA..) organik moleküller yer alır. Koenzim ve kofaktör yapıları
enzimlerine nonkovalent güçlerle bağlanırlar.
. • Haloenzim: Koenzim + Enzim
. • Apoenzim: Haloenzimin protein kısmı (enzimin protein yapısında olan ve aktive olması
için koenzime gereksinim gösteren inaktif kısmıdır).
. • Prostetik grup: Yani eğer koenzim enzimine kovalent bağlarla bağlanırsa prostetik grup
adı verirlir. Örneğin biotin karboksilaz enzimlerine kovalent olarak yani prostetik grup olarak bağlanır.
. • Zimojen: Sentez edildiklerinde aktif olmayıp, fonksiyon görecekleri yere gidince aktif hale
geçen enzimlere denir.
. • Đzoenzimler: Bir enzimin farklı hücrelerde ve farklı subsellüler bölümlerde yer alan ve
aynı reaksiyonu katalizleyen farklı fiziksel tiplerini tanımlar. Izoenzimler birbiriyle yakından ilişkili genlerin
ürünüdür.

Koenzime gereksinim gösteren enzim grupları (reaksiyonlar)


. 1. Oksidoredüktazlar (oksidoredüksiyon),
. 2. Transferazlar (grup transferi),
. 3. Đzomerazlar (izomerizasyon),
. 4. Ligazlar (kovalemt bağların oluştuğu reaksiyonlardır) (IUB sınıf I, II, V, VI).

ENZĐM KOFAKATÖRLERĐ OLARAK ĐŞLEV GÖREN ĐNORGANĐK ELEMENTLER


Sitokrom oksidaz, tirozinaz, lizil oksidaz, serüloplazmin, dopamin-β-hid-
Cu+2
roksilaz, monoamin oksidaz
Sitokrom oksidaz, katalaz, peroksidaz Fe+2 veya Fe+3

Pirüvat kinaz K +

Heksokinaz, glukoz-6-fosfataz, pirüvat Kinaz, alkalen fosfataz, kreatin kinaz, fosfofrukto-


Mg+2
kinaz, enolaz

Arginaz, ribonükleotid redüktaz, pirüvat karbokslaz Mn +2

Dinitrogenaz, ksantin oksidaz, sülifid oksidaz, aldehit oksidaz Mo

Üreaz Ni +2

Glutatyon peroksidaz, thioredoksin redüktaz, 51-deiyodinaz Se

Karbonik anhidraz, alkol dehidrogenaz, karboksipeptidaz A,B, DNA polimeraz Zn +2

Amilaz, lipaz, lesitinaz Ca+2

Süperoksid dismutaz (SOD) mitokondriyal izoenzim Mn +2

Süperoksid dismutaz (SOD) sitoplazmik izoenzim Cu +2 ve Zn+2

ENZĐMLER NASIL ÇALIŞIR

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 18


Enzimler reaksiyonun hızını artırırlar, dengeye ulaşacak süreyi azaltırlar, fakat denge sabiti ve
denge yönünü etkilemezler.
Bir enzim daha düşük bir serbest aktivasyon enerjisi olan alternatif bir reaksiyon yolu sağlayarak bir
reaksiyonun daha hızlı yürümesini sağlayabilir.

REAKSĐYON HIZINI ETKĐLEYEN FAKTÖRLER


1. Substrat konsantrasyonu:
Bir Reaksiyonun Hızı (v): Birim zamanda ürüne çevrilen substrat molekülü sayısıdır ve
genellikle
dakikada oluşan µmol ürün olarak ifade edilir (µmol/dak).
Enzim katalizli bir reaksiyonun hızı substrat konsantrasonu artışı ile maksimum hıza (Vmax)
ulaşana

kadar artar.
2. Isı:
reaksiyon hızı maksimum hıza gelinceye kadar ısı ile artar. Fakat ısı daha da artar ise enzim
denatüre olur.

3. pH:
. • Aktif bölge iyonizasyonuna etki eder:
. • pH aşırılıkları enzimi denatüre edebilir.

Km’nin özellikleri:
Michealis menten sabiti bir enzime ve belirli bir substrata özeldir ve o enzimin substrata olan
ilgisini yansıtır. Km sayısal olarak, reaksiyon hızının ½ Vmax’a eşit olduğu noktadaki substrat
konsantrasyonudur

Küçük Km:
Sayısal olarak küçük Km enzimin substratına karşı ilgisinin yüksek olduğunu gösterir.

Büyük Km:
Sayısal olarak yüksek Km, enzimin substratına karşı olan ilginin düşük olduğunu gösterir.

ENZĐM AKTĐVĐTESĐNĐN
ĐNHĐBĐSYONU Đnhibisyon tipleri:
1. Geri dönüşümlü
A) Yarışmalı (kompetetif)

B) Yarışmasız (nonkompetetif)
C) Ankompetetif

2. 2. Geri dönüşümsüz

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 19


20

Geri dönüşümlü inhibisyonlar:


Yarışmalı inhibisyon:

Bu inhibisyonda inhibitör substratın normalde bağlanması gereken yere yani katalitik bölgeye
bağlanır ve substratla o bölge için yarışır. Vmax değişmez, Km değeri büyür .
Yarışmasız inhibisyon:
Bu tip inhibisyonda substrat ve inhibitör enzimin farklı bölgelerine bağlanmaktadır.
Đnhibitörler serbest enzime veya enzim substrat kompleksine bağlanabilirler. Bu tip
inhibisyon Vmax’a tipik etkisi ile dikkat çeker. Vmax azalır, Km değişmez:
Ankompetetif inhibisyon:
Enzim substrattan farklı bir yere ve daima enzim-substrat kompleksine bağlanır. Enzim-
inhibitör-substrat kompleksi hiç bir zaman ürün veremez. Vmax, Km azalır.
Đrreversible inhibisyon:
Đnhibitörle enzim arasında kovalent bağlar oluşur. Đnhibitör enzim aktivitesi için gerekli olan
fonksiyonel grupları bağlar veya bunların yapısını bozar. Đnhibitörün yapısı substrata
benzemez ve substrat konsantrasyonu artışı ile geri dönmez. Kinetik olarak nonkompetetif
inhibisyonla aynı özellikleri taşır.

ENZĐM AKTĐVĐTESĐNĐN KONTROLÜ


Enzim aktivitesinin kontrolü devreye giriş hızlarına göre ele alınabilir:

ENZĐM AKTĐVĐTESĐNĐN DÜZENLENME MEKANĐZMALARI


Düzenleyici olay Tipik efektör Sonuçlar Süre
Substrat varlığı Substrat Hız değişir Hemen
Ürün inhibisyonu Ürün Vm ve/veya Km değişir Hemen
Allosterik kontrol Son ürün Vm ve/veya Km değişir Hemen
Kovalent modifi kasyon Başka bir enzim Vm ve/veya Km değişir Hemen veya dakikalar içinde
Enzim sentezi ve yıkımı Hormon veya metabolit Enzim miktarı değişir Saatler veya günler içinde

HÜCRELER ARASI ĐLETĐŞĐM

Hücreler arası sinyalizasyon metabolizmanın geniş alanda düzenlenmesini sağlar ve hücre içi
organizasyonlara göre daha yavaştır.

Hücreler arası iletişim:


. • Yüzeyden temas: Birbirine temas eden hücrelerin birbiri ile haberleşmesini ifade eder.
Gap junction türü hücre zarı birleşmeleri sayesinde gerçekleşir.
. • Synaptik haberleşme: Sinir hücrelerindeki iletişimi ifade eder.
. • Parakrin haberleşme: Prostaglandinler ve diğer eikosanoidler gibi moleküller sayesinde
gerçekleşir. Bu moleküller salındıklarında, salındığı hücrenin etrafındaki hücreleri etkilerler.
. • Kimyasal sinyalizasyon (hormonlar-nörotransmitterler) en önemlisidir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 20


HORMON SINIFLARININ GENEL ÖZELLĐKLERĐ

Grup 1 Grup 2
Polipeptidler, proteinler, glikoproteinler, katekolaminler
Steroidler, iyodotironinler, kalsitriol,
Tip
retinoidler

Çözünürlük Lipofil Hidrofil

Taşıyıcı proteinler Var Yok

Plazma yarı ömrü Uzun (saat-gün) Kısa (dakika)

Reseptör Hücre içi Hücre yüzeyi

Sekonder mesajcı Reseptör-hormon kompleksi CAMP, cGMP, Ca+2, fosfolipid metabolitleri, kinaz şelaleri

KĐMYASAL SĐNYALĐZASYON

HÜCRE ĐÇĐ RESEPTÖR SĐSTEMLERĐ

. • Bu moleüller stoplazmik membranı geçebilmek için yağda erime özelliği gösterirler.


. • Steroid reseptör kompleksi DNA’da HRE (Hormon responsiv element) adı verilen spesifik
bölgelere yerleşir ve spesifik genlerin ekspresyonunun artmasına veya azalmasına neden olur.
. • Etkileri ani değildir çünkü gen transkripsiyonu ve bunu takiben mRNA translasyonu ve
spesifi k proteilerin sentezi için zaman gereklidir.
. • Bu reseptörlerin DNA’ya bağlanma bölgesinde çinko parmalar (zinc finger) adı verilen
sistein aminoasitlerinden kurulu özel bölgeler vardır.

Hücre içi reseptörlere bağlanan hormonlar


. • Androjenler
. • Glukokortikoidler
. • Kalsitriol (1,25[ OH]2-D3)
. • Mineralokortikoidler
. • Östrojenler
. • Progestinler
. • Retinoik asit
. • Tiroid hormonları (T3)

HÜCRE YÜZEY RESEPTÖRLERĐ


A) Đyon kanallarına bağlı nörotransmitter reseptörleri:
Bu sistemi kullan prototip (en çok) astilkolindir (Ach). Spesifik nörotransmitterin bağlanması ile iyon
kanalı hızla açılır ve iyonlar konsantrasyon farkına göre hızla içeri veya dışarı hareket eder.
Postsinaptik membranın membran potansiyeli değişir ve böylece nörotransmisyon engellenir veya
kolaylaşır. Bu ligand kaplı iyon kanalları kasın ve sinirin Ach reseptörlerini ve SSS de yaygın
olarak bulunan GABA ve glisin reseptörlerini içerir. Postsinaptik membranda ve kasın
nöromuskuler kavşağında da bu tip reseptör sistemleri yer alırlar.
1. • Ach reseptörü bir çok alt birimden oluşan bir reseptördür.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 21


2. • Ach reseptöre bağlanıp ayrıldıktan sonra hızla sinaptik aralıktaki asetilkolin esteraz enzimi
ile hızla yıkılır.
3. • Reseptör Ach ile reseptörle devamlı olarak uyarıldığında, Ach reseptöre bağlı olsa bile
reseptör yavaş yavaş kapanır. Bu olaya “desensitizasyon” (duyarsızlaştırma denir.

B) N-metil-D-aspartat (NMDA) reseptörleri:


. • Diğer bir eksitatör reseptördür.
. • Bu reseptörlerin endojen ligandı ana ana uyarıcı nörotransmitter olan glutamattır.
Reseptörün çalışılabilmesi için glisinde glutamatla beraber reseptöre bağlanmalıdır.
. • Reseptörün glutamatla uyarılmasını takiben nöron hücresinde iyon kanalı açılır ve
++ ++ ++-
hücreye Ca girişi gerçekleşir. Ca nöronal NOS’I (Ca kalmodulin bağımlı enzim) aktifler ve NO üretilir.
. • NO diğer nöron hücresinde sitoplazmik guanilat siklazla etkileşir ve aktifler. Guanilat
siklaz aktivasyonu ile cGMP üretilir ve hücrelerde etkiler oluşur.
. • NMDA reseptörlerinin uyarılması sadece reseptör içeren hücreyi değil NO sayesinde
diğer nöronlarıda etkiler.

C) Katalitik aktiviteye sahip reseptörler:


. • Bu reseptörler yapılarının bir bölümünde doğal olarak enzimatik aktivite taşırlar. Bir çok
durumda bu enzim aktivitesi “tirozin spesifi k protein kinaz”dır.
. • Đnsülin gibi bir ligandın reseptöre bağlanması intrensek tirozin kinaz aktivitesini uyarır. Bu
da ATP’deki terminal fosfat grubunu hedef proteinlerdeki ve reseptörün kendisindeki spesifik tirozinlerin
hidroksil grubuna transfer eder. Bu grubun en önemli üyesi ise insülin reseptörleridir.
. • Diğer tüm growth faktörlerde aynı mekanizmayı kullanır.
• Đnsülin reseptörüne bağlandıktan sonra tirozin spesifik protein kinazı aktifleyerek
metabolizmada yar alan 3 tane enzimi fosforilleyerek aktifler. Đnsülin hakimiyetinde çalışıp fosforlu
formu aktif olan üç enzim:
1. Sitrat liyaz
2. Fosfodiesteraz
3. Protein fosfatazdır.

. • Đnsülin metabolizmada yer alan diğer tüm enzimleri ise “ protein fosfataz“lar yardımı ile
defosforile hale çevirir.
. • Böylece, insülin hakimiyetinde çalışan tüm metabolik yollardaki hız kısıtlayıcı basamakları
katalizleyen enzimler defosforile formda aktiftir (sitrat liyaz, fosfodiesteraz, protein fosfataz hariç).
. • Glukagon hakimiyetinde çalışan tüm metabolik yollardaki hız kısıtlayıcı basamakları
katalizleyen enzimlerde fosforile formda aktiftir.
. • Bu tip reseptörlerde hormonun reseptöre birleşmesi ile reseptörde dimerizasyon (şekil
değişikliği) oluşur ve reseptörde bulunan tirozinlerde fosforillenir. Reseptöre aktarılan bu fosfor gruplarıda
src homoloji 2 (SH2) yapısı içeren çeşitli proteinlerle etkileşir. Bu sistemin çalıştırılması mitojenle aktive
edilen protein kinazı (MAPK) çalıştırır. MAPK nukleusa geçerek bazı transkripsiyon faktörlerini aktifler
ve böylece gen uyarılması yaratılır. Böylece hücre proliferasyonu ve farklılaşması oluşur.

ĐNSÜLĐNLE ETKĐLENEN ENZĐMLER


Enzim Etkinlikte değişim Olası mekanizma
Fosfodiesteraz Artar Fosforilasyon

Protein fosfataz Artar Fosforilasyon

Sitrat liyaz Artar Fosforilasyon

Glikojen metabolizması
Glikojen sentaz Artar Defosforilasyon

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 22


Fosforilaz kinaz Azalır Defosforilasyon

Fosforilaz Azalır Defosforilasyon

Glikoliz ve glukoneogenez
Pirüvat dehidrogenaz Artar Defosforilasyon

Pirüvat kinaz Artar Defosforilasyon

Fosfofruktokinaz-1 ve 2 Artar Defosforilasyon

Glukokinaz Artar Defosforilasyon

Fruktoz 2,6-bifosfataz Azalır Defosforilasyon

Fruktoz 1,6-bifosfataz Azalır Defosforilasyon

Fosfoenolpirüvat karboksikinaz Azalır Defosforilasyon

Glukoz 6-fosfataz Azalır Defosforilasyon

Lipid metabolizması
Asetil KoA karboksilaz Artar Defosforilasyon

HMG KoA redüktaz Artar Defosforilasyon

Triaçilgliserol lipaz Azalır Defosforilasyon

Hormon duyarlı lipaz Azalır Defosforilasyon

D) Sekonder mesajcı sistemler:


I. Adenilat siklaz sistemi: β ve α adrenerjik reseptörler gibi membran reseptörlerinin
2

uyarılması ile adenilat siklaz sistemi

aktivitesinde bir artma veya azalma olur.


Adenilat siklaz ATP’yi 3’5’ AMP’ye (cAMP) çeviren membrana bağlı bir enzimdir .

Sistemin bileşenleri ve çalışma şekli:


A) Bu sistemde kullanılan reseptörler tipiktir ve üç temel bölgeden oluşur:
. 1. ECL ligand bağlayıcı bölge
. 2. 7 transmembraner heliks
. 3. G proteinleri ile etkileşime giren ĐCL bölgeden oluşmuştur.

B) GTP bağımlı düzenleyici proteinler:


Uyarılmış olan reseptörün ikinci mesajcı üzerine olan etkisi direkt değildir. G proteini olarak
adlandırılan proteinler reseptörler ile adenilat siklaz arasında bir bağ oluşturur.
G proteini:
. • Hücre membranının iç kısmına yerleşmiş bir proteindir. α, β, γ olmak üzere üçtane
subünitesi olan heterotrimerik bir proteindir.
. • G proteinin inaktif şeklinde (dinlenim halinde) α-subünitesi GDP’ye bağlı olarak bulunur.
. • G proteini aktiflendiğinde α-subünitesi yapısında bulunan GDP’yi bırakır ve sitozolden

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 23


GTP alarak aktiflenir ve yapısında konformasyonel değişikli oluşur.
. • α-subüniti zar boyunca hareket ederek membrana bağlı enzim adenilat siklazı aktifler.

Bir çok hormon veya nörotransmitterin adenilat siklazı inhibe veya aktive etme yeteneği G proteini
tipine bağlıdır.

Gs → adenilat siklazı aktive eder.


Gi → adenilat siklazı inhibe eder.
Gq → fosfolipaz C’yi aktifler

G proteini-GTP kompleksinin etkileri kısa sürelidir. Çünkü G proteini α-subünitesi yapısal olarak
GTPaz aktivitesine sahiptir

C) Adenilat siklaz: Membrana bağlı enzimdir. G proteinlerinle etkileşir. Gs tarafından aktive, Gi tarafından
inhibe edilmektedir. Görevi sitozolden aldığı ATP’leri cAMP’ye çevirir.ve GTP’nin hızla GDP’ye
hidrolizine neden olur.
D) cAMP: Adenilat siklaz sistemindeki sekonder mesajcı cAMP’dir. cAMP
sitoplazmik enzim olan protein kinaz A’yı aktifler. E) Protein kinazlar:
cAMP ikinci mesajcı sisteminde bir diğer anahtar bağlantı ise cAMP
bağımlı protein kinazlar veya protein kinaz A olarak isimlendirilen bir grup
enzimin cAMP ile uyarılmasıdır.
Protein kinaz molekülü 2 düzenleyici alt birim ve 2 katalitik alt birim olmak üzere 4 alt birimden
oluşmaktadır. cAMP protein kinazı 2 düzenleyici alt biriminden bağlayıp aktif katalitik alt birimlerini serbest
bırakmaktadır. Protein kinaz A’nın serbest katalitik alt birimleri (protein kinaz A’nın aktif şeklidir) ATP’den
aldıkları terminal fosfor grubunu proteinlerdeki serin ve treoninlere transferini katalize eder. Fosforillenmiş
proteinler de:
1. • Direkt olarak hücrenin iyon kanallarına etki edebilir veya
2. • Enzimleri aktive veya inhibe edebilir.
3. • Protein kinaz A DNA’nın bağlayıcı bölgelerine bağlanan spesifik proteinleri fosforilleyerek
spesifik genlerin daha fazla ekspresyonuna neden olarak hücre içi etkileri oluşturur.

Tüm protein kinazlar cAMP’ye yanıt vermezler. Örnek protein kinaz C.

Etkinin sonlandırılması:
Hücre içi etkiler oluşturulup hormon reseptörden ayrıldıktan sonra:
. 1. Proteinlerin defosforile edilmesi: Proteinlere protein kinazlarca eklenmiş fosfat grupları,
fosfat esterlerini hidrolitik olarak parçalayan protein fosfatazlarca ayrılır.
2. cAMPhidrolizi: cAMP siklik 3’-5’ fosfodiester bağını parçalayan bir grup enzimden biri olan
fosfodiesterazla hızla 5’-AMP’ye hidrolize olur.
Fosfodiesteraz kafein ve teofilin gibi metilksantin türevleri ile inhibe olur.
. 3. G proteini: G proteini α-subüniti aynı zamanda GTPaze aktivitesi de taşır ve hormonal uyarı
kesilince kendi üzerinde bulunan GTP’yi GTPaze ile parçalayarak GDP haline çevirir ve eski dinlenim
haline döner. Adenilat siklaz uyarımı kesilir ve yeni cAMP’ler üretilemez.

II. Kalsiyum / fosfatidil inozitol sistemi

Sistemin bileşenleri:
A) Reseptör: Bu sekonder mesajcı sistemde de reseptör membrana yerleşmiştir ve G proteinleri ile

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 24


etkileşir.

B) Fosfolipaz C: Adenilat siklaz benzeri membrana bağlı bir enzimdir. Fosfolipaz C G proteinin α-
subünitesi tarafında uyarılır ve aktiflenir. Fosfolipaz C’nin substratı membrana bağlı fosfolipid olan
fosfatidil inozitol 4,5-bifosfattır ve inozitol trifosfat (IP3) ve diaçil gliserol (DAG) iki tane ürün ortaya
çıkar.
++
C) Đnozitol 1,4,5 trifosfat (IP3): Bu madde ER’daki reseptörlere bağlanıp ĐCL alana hızla Ca salınımını
++
sağlar. ĐCL Ca artışı Ca-kalmodulin kompleksi oluşumuna neden olur. Bu kompleks kısa süreli kimyasal sinyaldir. Hızla ikinci haberci

olarak inaktif olan 1,4 bifosfat ve inozitol 1-fosfata defosforile olur.

D) DAG: DAG proteinleri fosforilleyen enzim olan protein kinaz C’yi uyarır. Protein kinaz C
maksimum aktivite için Ca’a gereksinim gösterir. Bu iki mesajcı (inozitol 1,4,5 trifosfat ve DAG)
sinerjist etki gösterir.

E) Protein kinaz C: cAMP bağımlı protein kinazlardan farklıdır. Protein kinaz C DAG tarafından
aktiflendikten sonra, hedef proteinlere ATP’den aldıkları terminal fosfat grubunu aktararak
fosforillenmiş aktif proteinlerle hücre içi etkileri ortaya çıkarırlar.

Etkinin sonlandırılması:
Hücre içi etkiler oluşturulup hormon reseptörden ayrıldıktan sonra:
F) Proteinlerin defosforile edilmesi: Proteinlere protein kinazlarca eklenmiş fosfat grupları,
fosfat esterlerini hidrolitik olarak parçalayan protein fosfatazlarca ayrılır.
G) G proteini: G proteini α-subüniti aynı zamanda GTPaze aktivitesi de taşır ve hormonal uyarı
kesilince kendi üzerinde bulunan GTP’yi GTPaze ile parçalayarak GDP haline çevirir ve eski
dinlenim haline döner. Fosfolipaz C uyarımı kesilir ve yeni sekonder mesajcılar üretilemez.

Kalmodulin:
-7
ĐCL Ca →10 mol/L, ECL Ca →5 mol/L (10000 kat). Bu fark Ca’a geçirgen olmayan ve ATP
bağımlı Ca pompası ile Ca girişini düzenleyen hücre membranınca sağlanır.
Ca tüm ĐCL etkilerini Ca bağlayıcı protein olan kalmodulin ile sağlar. Kalmodulin yaygındır ve
tüm hücrelerde yer alır. Kalmodulin troponin C (iskelet ve kalp kasında kasılma işleminde Ca
etkisine aracılık eden) ile yapısal ve fonksiyonel benzerlik gösterir.
4Ca kalmodulin ile bağlanınca yapısal değişiklik ortaya çıkar ve uyarılmış Ca-kalmodulin
kompleksi, büyük bir kısmı enzim olan proteinleri uyarır.

Kalmodulin aracılığı ile etki gösteren enzimler:


. • Kalmoduline bağlı protein kinazlar
. • Adenilat/guanilat siklazlar
. • Fosfodiesteraz
. • Glikojen sentaz
. • Fosfolipaz A2

. • Fosforilaz kinaz
. • Pirüvat karboksilaz
. • Pirüvat dehidrogenaz
. • Pirüvat kinaz
. • ATP bağımlı Ca pompasıdır.

III. Guanilat siklaz sistemi: Sistemin bileşenleri: A) Reseptör: Sistemin reseptörü

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 25


membran üzerinde yer alır. Fakat adenilat siklaz sisteminden farklı

olarak G proteine bağımlı değildir. Yani G proteini ile etkileşmez.


B) Guanilat siklaz: Guanilat siklaz enziminin hücrede iki formu bulunur:

1. 1. Membrana bağlı guanilat siklaz: Membrana bağlı guanilat siklaz enzimi reseptörünün yapısal
bir parçasıdır. Sistemde G proteini kullanılmaz.
2. 2. Bir çok doku guanilat siklazın, hücre yüzey reseptörüne bağlı olmayan sitozolik şeklini içerir. Bu
enzim Hem taşır ve nitrik oksid (NO) ile stimüle olur ve sadece NO’in etkilerine aracılık eder.

C) cGMP: Bu sistemdeki sekonder mesajcıdır ve sitozolde inaktif formdaki protrein kinaz G’yi aktifler.
Aktiflenmiş protein kinaz G’lerde hedef proteinleri fosforiller ve fosforillenmiş proteinlerle hücre içi
etkiler ortaya çıkar.
. • Çok gelişmiş etki yelpazesi olan cAMP’ye zıt olarak cGMP daha özelleşmiş bir
mesajcıdır. Düz kas gevşemesi, PLT agregasyonu ve görmede etkilidir.
. • cGMPböbrekte ANF ile aktive edilir (ANF atriumlardan plazma volüm artışına cevap olarak
salınmaktadır). Toplayıcı kanallarda guanilat siklazı ve cGMP’yi uyarır. cGMP artışıda Na ve su atılmasına
neden olur. Aynı zamanda damar düz kasıda ANF reseptörü/guanilat siklaz sistemi içermektedir ve
vazodilatasyon oluşur.

Nitrik Oksit Sentezi:


NO sentezi için gerekli substratlar arginin, oksijen ve NADPH’dır. FMN, FAD, hem ve
tetrahidrobiopterin enzimin (NO sentaz) koenzimleri, NO ve sitrülin ürünleridir.

Đki tür enzim bulunmaktadır (NO sentaz):


1. Yapısal (sabit hızda sentez): Endotel, sinir doku ve PLT’lerde bulunan Ca-kalmodulin bağımlı
enzim. Iki tipi bulunur:
A) Nöronal NOS (nNOS)
B) Endotelial NOS (eNOS)

2. 2. Uyarılabilen (iNOS): Hepatosit, makrofaj ve nötrofillerde yer alan Ca’dan bağımsız enzim.

. → NO sentez uyarıcıları hücre tipine göre değişir. TNF ve ĐL-1 enzim sentezini artırır.
. → Damar düz kası gevşetir ve vazodilatasyon yapar (endotel kökenli gevşetici faktörün eşi).
. → No cGMP aracılığı ile vazodilatasyon yapar. NO endotel hücrelerinde sentezlenir. Nitrogliserin,
nitroprussid gibi nitratlar NO’e dönerek etki yaparlar. Bu nedenle NO endojen nitro-vazodilatatör olarak
adlandırılır.
. → Penis ereksiyonuna katılır. Sildenafil sitrat (viagra) cGMP’yi yok eden fosfodiesterazı
baskılayarak bu işi yapar.
. → Beyin ve periferal otonom sinir sisteminde nörotransmitterdir.
. → Nörotoksisitede rolü vardır.
. → Infantil hipertrofik pilor stenozunda, pilor spazmının oluşumuna düşük NO düzeyleri katılır.
. → PLT agregasyonunu önler, makrofaj fonksiyonu için önemlidir.
. → Makrofaj NO sentaz aktivitesi genelde düşüktür. Sentezi bakteriyal lipopolisakkarit ve γ-
interferon ile artar. Uyarılmış makrofajlar serbest oksijen radikalleri oluşturur. Bunlar NO ile birleşip daha
fazla bakterisidal etki oluşturur.
. → NO oksijen ve süperoksitle tepkime vermesinden dolayı dokularda çok kısa yarı ömre sahiptir.
.
Süperoksit radikali iel tepkimesi sonucunda, peroksinitrit (ONOO-) oluşur. Bu madde de OH Radikali
vermek üzere parçalanır.

HÜCRE YÜZEY RESEPTÖRLERĐNE BAĞLANAN HORMONLAR

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 26


A. Đkinci haberci cAMP:
β-Adrenerjik katekolaminler
Adrenokortikotropik hormon (ACTH)
Antidiüretik hormon (ADH)
Follikül uyarıcı hormon (FSH)
Glukagon
Kalsitonin
Koriyonik gonadotropin, insan (hCG)
Kortikotropin salıcı hormon (CRH)
Lipotropin (LPH)
Lüteinleştirici hormon (LH)
Melanosit uyarıcı hormon (MSH)
Paratiroid hormonu (PTH)
Tiroid uyarıcı hormon (TSH)

Adenilat siklaz inhibisyonu yapanlar


α2-adrenerjik reseptörler
Anjiotensin II
Asetilkolin
Somatostatin

B. Đkinci haberci cGMP:


Atriyal natriüretik faktör (ANF)
Nitrik oksit (NO)

C. Đkinci haberci kalsiyum veya fosfatidilinositollerdir (veya her


ikisidir):
α-1-Adrenerjik katekolaminler
Anjiyotensin ll
Antidiüretik hormon (ADH, vazopressin)
Asetilkolin (müskarinik)
Gastrin
Gonadotripin salıcı hormon (GnRH)
Kolesistokinin
Oksitosin

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 27


P maddesi
Tirotropin salıcı hormon (TRH)
Trombositten türeyen büyüme faktörü (PDGF)

D. Đkinci haberci bir kinaz veya fosfataz şelalesidir:


Büyüme hormonu (GH)
Epidermal büyüme faktörü (EGF)
Eritropoietin
Fibroblast büyüme faktörü (FGF)
Đnsülin
Đnsüline benzer büyüme faktörleri (IGF-l, IGF-ll)
Prolaktin (PRL)
Koriyonik somatomammotropin (CS)
Sinir büyüme faktörü (NGF)
Trombositten türeyen büyüme faktörü PDGF)

ATP

++
ATP, 1 mol adenin, 1 mol riboz ve üç fosfor grubu içeren bir nükleozid trifosfattır.. Yapısında Mg
bulundurur. Adenin ve riboz glikozidik bağ ile, Fosfat grupları ise fosfodiester bağı ile bir bağlanır.

Çok yüksek enerjili fosfat bileşikleri: -∆G kcal/mol


Fosfoenolpirüvat -14,8
∆G > -10000 cal/mol Karbamoil fosfat -12,3
1,3-bifosfogliserat -11,8
Kreatin fosfat -10,3
ATP (ADP+P) -7,3
Düşük enerjili fosfat bileşikleri: ADP -6,6
∆G<-4000 cal/mol Pirofosfat -6,6
Glukoz 1-P -5,0
Fruktoz 6-P -3,8
AMP -3,4
Glukoz 6-P -3,3
Gliserol 3-P -2,2

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 28


Organizmada ATP iki yolla sentezlenir 1.Oksijenden bağımsız substrat
düzeyinde fosforilasyon:
Glikolizde 1 mol glukozdan, fosfogliserat kinaz ve pirüvat kinaz ile katalizlenen tepkimeler
sonucunda pirüvat oluşması sırasında net iki yüksek enerjili fosfor (2 mol ATP) üretilir. Sitrik asit
siklusunda süksinil tiyokinaz basamağında 1 tane yüksek enerjili fosfor (1 mol GTP) üretir.

2.Oksijene bağımlı oksidatif fosforilasyon:


Mitokondri iç zarı üzerinde elektron transport zinciri ile eşleşmiş olarak gerçekleşir

Fosfajenler:
Fosfajenler denilen bir grup bileşik yüksek enerjili fosforun depo şekli olarak davranır. Bunlar
omurgalıların iskelet kası, kalp, spermatozoa ve beyninde bulunan kreatinin fosfat ile
omurgasız kasında bulunan arginin fosfatı kapsar.

ETZ (ELEKTRON TRANSPORT ZĐNCĐRĐ)


+
NAD →
+
Niasinden sentezlenen bir H taşıyıcısıdır. NAD dehidrogenazlarca katalizlenen, çeşitli oksidasyon-
redüksiyon tepkimelerinde koenzim olarak görev yapar. NAD’ler birinci H’nin tamamını, 2. hidrojenin
sadece elektronunu (1 proton ve 2 elektron) taşırlar. Bu yapıya hidrid iyonu denilir.
FAD→
+
Riboflavinden sentezlenen bir H taşıyıcısıdır. FAD, NAD’den farklı olarak dehidrogenaz
+
enzimlerine kovalent olarak bağlıdır (prostetik grup). FAD’ler 2 H ’nin tamamını (yani 2
elektron, 2 proton) taşırlar.
ETZ mitokondri iç zarında yer alır ve vücutta farklı yakıttan elde edilen elektronların oksijene
aktarıldığı son ortak yoldur. ETZ ve oksidatif fosforilasyon ile ATP üretimi vücutta mitokondri
taşıyan tüm hücrelerde gerçekleşir.

Membran transport sistemleri


Mitokondri iç zarı NADH+H için taşıyıcı protein içermez. Bu iş için kullanılan iki mekik sistemi
vardır. Gliserol fosfat mekiğinde her NADH+H için 2 ATP, malat-aspartat mekiğinde ise 3 mol
ATP üretilir. Gliserolfosfat santı beyin, kahverengi yağ dokusu veya iskelet kasında
yoğundur. Karaciğer, böbrek ve kalp mitokondrilerinde temel olarak malat mekiği kullanılır.

Malat-Aspartat ve Gliserol Fosfat taşıyıcıları:


Glikolizde gliseraldehit 3-fosfat dehidrogenaz reaksiyonu sitozolde gerçekleşir ve bu
basamakta elektron alıcısı olarak NAD+ kullanılır ve reaksiyon sonucunda NADH+H oluşur.
NADH+H mitokondri iç membranı direkt olarak geçemez. Bu işlem için 2 mekik sistemi
kullanılmaktadır.

Gliserol fosfat mekiğinde:


Dihidroksiaseton fosfat (DHAP), oluşan NADH+H varlığında, gliserol 3-fosfat
dehidrogenaz enzimi ile gliserol 3-fosfata döner. Gliserol 3-fosfat mitokondri
membranını geçer ve iç zarda bulunan gliserol 3-fosfat dehidrogenaz ile dihidroksi
+
aseton fosfata dönerken, 1 mol FADH sentezlenir. Bu mekikde 1 mol NADH H, 1 mol
2

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 29


FADH ’ye dönerek ETZ’ye katılmış olur.
2

Malat-aspartat mekiği:
+
Sitozolik malat dehidrogenaz enzimi, NADH H’I kullanarak oksaloasetatı malata çevirir.
Malat mitokondri içine taşınır ve burada malat dehidrogenaz ile oksaloasetata döner ve
NADH+H sentezlenir ve ETZ’ye girer.

ETZ reaksiyonları:
Kompleks I (NADH-Ubikinon, NADH dehidrogenaz kompleksi,
NADH-Q oksidoredüktaz):
+
. • Kompleks I NADH H’dan bir hidrid iyonu ( iki e- ve bir proton) ve matriksden bir proton kabul eder
ve koenzim Q’ya iletir.
. • Prostetik grup olarak FMN ve FeS merkezler taşır. Kompleks FMN’den ubikinona e-’ları
geçiren 6 adet Fe-S merkezi içermektedir.
. • Kompleks I transmemebran proteinidir ve aynı zamanda proton pompası görevide yapar
+
ve elektronların aktarımı sırasında intermembraner aralığa 4 tane proton (4H ) pompalarlar. Ubikinon
kompleks I’den aldığı elektronları kompleks III’e taşır.
• Đnhibitörleri:
• Amital, amobarbital, sekobarbital gibi barbitüratlar
• Rotenon: Đnsektisit
• pierisidin A: Antibiyotik

Kompleks II (süksinat-ubikinon, süksinat dehidrogenaz kompleksi,


SüksinatQ oksidoredüktaz):
. • TCA siklusunda membrana bağlı tek enzimdir.
. • Prostetik grup olarak FAD, Fe-S merkezileri ve sit b560 (hem grubu) içerir. Elektronlar
sırasıyla FAD, Fe-S merkezler ve sit b560’dan geçerek ubikinon’a ulaşır.
. • Kompleks II mitokondri iç zarı içtarafına yerleşmiştir, yani bir transmembran proteini
değildir. Bu nedenle kompleks II proton pompası görevi görmez. ETZ’deki tek transmembran proteini
olmayan kompleks, kompleks II’dir.
. • Mitokondriyal dehidrogenazların diğerleri kompleks II’yi kullanmadan ubikinona
ulaşır. Açil KoA dehidrogenaz ve gliserol 3-fosfat dehidrogenaz da ubikinon yolu ile ETZ’ne girer.
. • Süksinat dehidrogenaz enzimi malonatla yarışmalı olarak inhibe olur. Kompleks II’de FeS
merkezlerden koenzim Q’ya geçiş thenaytrifloroasetonla ve karboksinle inhibe olmaktadır.

Koenzim Q (Ubikinon):
. • Ubikinon ETZ’de tek lipit yapılı moleküldür ve yapı olarak E ve K vitaminlerine
benzer.
. • Sıkıca membrana yerleşmiş durumdadır.
. • Mitokondriyal DNA tarafından kodlanmaz ve mitokondride sentezlenmez. Dışarıdan
alınmak zorundadır. ETZ’deki tek ekstrensek substrat gibi ele alınabilir.
. • Kolesterol biyosentezinde ara ürün olarak ortaya çıkan isoprenoid birimlerden
(Isopentenil pirofosfattan) sentezlenir.
. • ETZ’deki hareketli elektron taşıyıcılardan birisidir. Kompleks I’den ve kompleks II’den
aldığı elektronları kompleks III’e iletir.
. • Koenzim Q ETZ’de tüm elektronların ilk toplanma noktasıdır.

Kompleks III

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 30


(ubikinon-sit C oksidaz, sitokrom redüktaz)

1. • Prostetik grup olarak Fe-S, sit-b ve Sit c1’den (hem) içerir.


2. • Elektronları koenzim Q’dan kabul eder ve sit c’ye iletir.
3. • Komplek III koenzim Q’dan gelen elektronlardan bir tanesini ve Fe-S merkezler üzerinden
sit c1’e oradanda sitokrom c’ye transfer ederken, koenzim Q’dan gelen ikinci elektron FeS merkezlerden
sitokrom b’ye geçer ve oradan tekrar koenzim Q’ya döner. Sonra tekrar ilk elektronun izlediği yolu
izleyerek Fe-S merkezler, sitokrom c1 üzerinden sitokrom c’ye iletilir. Bu olaya Q siklusu (Q cycle) adı
verilir.
4. • BAL ve antimisin A sitokrom c1’den sitokrom c’ye elektron geçişini bloke ederler.

Sit c:
+2
1. • Küçük bir hem proteinidir ve Fe içerir.
2. • Tek tek elektron taşımaktadır.
3. • Diğer elektron taşıyıcılardan farklı olarak soluble bir proteindir.
4. • Sitokrom c mitokondri iç zarı dış yüzüne yerleşiştir ve elektronları intermembraner
aralıkta kabul edip kompleks IV’e taşır.

Kompleks IV (Sitokrom c oksidaz):


. • Prostetik grup olarak Sit a ve a3 (hem) taşır. Ayrıca CuA ve CuB olmak üzere 2 Cu
iyonuda taşımaktadır.
. • Kompleks IV elektronları sitokrom C’den alır ve CuA, sitokrom a, sitokrom a3 ve CuB
üzerinden elektron transport zincirinin son alıcısı olan oksijene iletir.
. • Enerji değişimi açısından ETZ’deki tek irreversible basamağı oluşturur.
. • Kompleks IV’de bir transmembran proteinidir ve elektronların geçişi sırasında
intermembraner alana 2 proton pompalanmasını gerçekletirir.
. • Siyanid, azid ve kompleks IV’de sitokrom a3’den CuB’ye elektron geçişini bloke eder. CO
oksijenle yarışırak inhibisyon yapar.

Kompleks V (ATP sentaz, ATPaze kompleksi):


1. • ATP sentaz kompleksi veya F0/F1 cisimciği mitokondri iç zarına yerleşmiş mantar benzeri
görünümü olan bir proteindir.
2. • F0 ve F1 olmak üzere 2 alt üniteden oluşur.
3. • F0 alt ünitesi 4 subünitten oluşmuş bir transmembran proteinidir ve tüm iç zar boyunca
uzanır. Asıl proton kanalı olan yapı F0 cisimciğidir.
4. • F1 cisimciği bir sapla F0 cisimciğine bağlanır ve mitokondri matriksine doğru uzanır. F1
cisimciği α, β, γ, δ ve ε olmak üzere 5 alt üniteden oluşmuş bir proteindir. Asıl ATP sentezi F1 cisimciğinde
gerçekleşmektedir.
5. • F0 kompleksi oligomisin, DCCD ile bloke olur. F1 cismide auroventinle bloke olmaktadır.
6. • ATPaz olarak da adlandırılır çünkü izole edilen enzim ATP’nin hidrolizini de katalizler.

OKSĐDATĐF FOSFORĐLASYON

Elektronların ETZ ile NADH’dan oksijene taşınması, direkt ATP sentezi ile sonuçlanmaz. ETZ sonunda
nasıl ATP üretiminin gerçekleştiğini açıklayan birkaç teori vardır. Bunlardan en geçerlisi Kemiosmotik teori
(mitchell hipotezi) dir. Bu hipoteze göre e’’ların ETZ’de oksijene transportu sırasında komplek I, kompleks
III ve kompleks IV proton pompası görevi yaparak intermembraner aralığa proton pompalarlar. Bu sayede
mitokodri içi (-) negatif yüklü, intermembraner aralık (+) pozitif yüklü hale geçer. Bu işlem mitokondri iç zarı
boyunca bir elektriksel fark ve pH farkı yaratır. Membran bütünlüğünü korumak için protonlar mitokondri
içine dönme eğilimindedirler. Kemiosmotik teoriye göre; intermembraner alandaki fazla protonlar ATP
sentetaz molekülündeki bir kanaldan geçerek mitokondri matriksine geri döner. Protonların ATP sentazın

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 31


içinden hızlı geçişi sırasında da, aynı hidroelektrik santrallerinde olduğu gibi, ATP sentaz kompleksinde
protonların hızlı geçiş enerjisi kullanılarak ADP’lere fosfat eklendiği ve ATP üretildiği ifade edilir. Bu
işlemin aynı zamanda pH ve elektriksel farkı ortadan kaldırdığını ileri sürer.

Oksidatif fosforilasyon inhibitörleri


1. ETZ inhibitörleri: Rotenon, amytal, sekobarbital, piericidin A

FeS merkezden ubikinona elektron taşınmasını bloke eder (kompleks I).

Malonat
Yapısal olarak süksinata benzer ve kompleks II’yi yani süksinat dehidrogenazı yarışmalı olarak
inhibe eder.

Thenaytrifloroaseton, karboksin
Kompleks II’de elektronların FeS merkezlerden ubikinona transferini engeller.

BAL (dimerkaprol), antimisin A , miksotiazol, stigmatellin


Sit c ’den c’ye elektron taşınmasını bloke eder (kompleks III)
1

Siyanür, CO, hidrojen sülfür, sodyum azid


Sitokrom oksidazı inhibe eder. sitokrom a ’den CuB’ye elektron geçişini engellerler.
3

ATP sentez inhibitörleri:


Oligomisin, venturisidin, disikloheksilkarbodiimide (DCCD)
F kompleksi oligomisin, DCCD ile bloke olur. F cismide auroventinle bloke olmaktadır.
0 1

2. Adenin nükleotid translokaz inhibitörü:


Antraktilozid, bangkroik asid, karbonilsiyanid-p-trifluorometoksifenilhidrazon (FCCP)

3. Ayırıcılar: 2,4 dinitrofenilhidrazin lipofilik bir bileşiktir ve dış yüzeyde elektronu kabul
edip kolaylıkla mitokondri içine geçer. Esmer yağ
dokuda yer alan termogenin doğal bir ayırıcıdır. Diğer ayırıcılar pentaklorofenol ve p-krezol gibi
antimikrobik ajanlardır.
4. Đyonoforlar:
Örneğin valinomisin mitokondriyal membrandan K iyonu geçişini kolaylaştırarak mitokondri iç ve
dıştaki membran potansiyelini değiştirir. Nigerisin’de K iyonları için iyonofordur ancak beraberinde
H iyonlarınıda etkiler.
5. Arsenat:
Fosfat analoğudur ve ayırıcı olarak rol oynar.

KARBONHĐDRATLARIN YAPISI
A) Disakkaridler:
Hidrolizlendikleri zaman aynı yada farklı iki monosakkarid oluşur.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 32


1. • Laktoz → Glukoz β[1-4] Galaktoz, süt şekeri olup indirgen şekerdir.
2. • Sukroz → Glukoz α[1-2] Fruktoz, indirgen şeker değildir.
3. • Maltoz →, nişasta sinidirimi ile oluşur, indirgen şekerdir.
4. • Đzomaltoz→ Glukoz α[1-6] Glukoz
5. • Trehaloz → Glukoz α[1-1] glukoz. Đndirgen özellikte değildir.
6. • Cellabioz → Glukoz β[1-4] Glukoz
7. • Laktuloz → Galaktoz β [1-4] fruktoz

B) Oligosakkaridler:
3-12 monosakkaridden meydana gelir.

C) Polisakkaridler:
Hidrolize edildikleri zaman 12’den fazla monosakkarit oluşur
. • Eğer polisakkarid tek bir monosakkarid ünitesinden oluşmuşsa homopolisakkarid (nişasta,
glukojen, inülin, dekstrinler, selüloz) adı verilir.
. • Polisakkarid bir kaç çeşit monosakkarid ünitesinden oluşmuşsa heteropolisakkarid
(karbonhidratların lipidler ve proteinlerle oluşturdukları komplekslerdir, glikozaminoglikanlar, glikolipidler ve
glikoproteinler).
. • Nişasta gibi hidrolize edildiğinde sadece glukoz veren bileşiklere glukozan veya glukan
denilir.
• Nişastanın 2 temel yapı taşı vardır:
1. Dallanmamış yapı olan amiloz (%15-20)
2. Temel zincirin α1-4 bağları ile yapıldığı, her 24-30 glukoz kalıntısında bir α1-6 bağları ile
dallandığı α-amilopektin (%80-85)
. • Glikojen ise Temel zincirin α1-4 bağları ile yapıldığı, her 12-14 glukoz kalıntısında bir α1-6
bağları ile dallanma gösteren yapıdır. Glikojenle amilopektinin yapıları hemen hemen aynıdır. Sadece
glikojenin dallanma sıklığı fazladır.
. • Đnülin enginar benzeri bazı bitkilerde yer alan bir nişastadır. Fruktoza hidrolize edilebildiği
için bir fruktozandır.
• Epimer: Eğer 2 monosakkarid (izomer) sadece 1 C atomunda (karbonil karbonu hariç)
konfi gürasyon değişikliği taşıyorsa birbirinin epimeridir denir.
• Glukoz-Galaktoz → C4 epimeri
• Glukoz-Mannoz → C2 epimeri

Monosakkarid türevleri
Şeker alkolleri:

Monosakkaridin karbonil grubu hidroksil grubuna redükte edilmesiyle yani aldehit veya keton
gruplarının indirgenmesi ile oluşurlar.
. • Glukozdan → Sorbitol
. • Galaktozdan → Galaktitol
. • Gliseraldehit veya Dihidroksiasetondan → Gliserol
. • Fruktozdan → Sorbitol
. • Fruktoz ve mannozdan → Mannitol
. • Xylozdan → Xylitol

Şeker asidleri:
Kh’ların 1. Anomerik C atomu okside olmuş ise Glukonik asid, sadece 6. C atomu okside
olmuş ise Glukronik asid (uronik asid) ve 1. ve 6. C atomu okside olmuş ise sakkarid asit

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 33


(glukozdan alderik, galaktozdan muzik asid) meydana gelir. Asit şekerler insanda aktif olarak
glukoz aminoglikan sentezinde kullanılırlar. Ayrıca glukronik asid özellikle toksik moleküllerin
veya suda çözünemeyen moleküllerin çözünür hale getirilmesinde (steroid hormonlar,
bilirubin v.b.) ve vücuttan uzaklaştırılmasında kullanılır.

Amino şekerler:
Bir monosakkaridin OH grubunun amino grubu ile değişmesi sonucunda oluşurlar. En sık
karşılaşılan amino şekerler D-glukozamin ve D-galaktozamin’dir. Amino şekerler insanda
glukozaminoglikan, glikoprotein ve glikolipid sentezinde aktif olarak kullanılamktadır.

Deoksi şekerler:
Halka yapısına bağlı 1 OH grubu yerine bir H atomunun geçtiği şekerlerdier. Örnek nükleik
asitlerdeki deoksiriboz.

KARBONHĐDRATLARIN SĐNDĐRĐLMESĐ

1. • Karbonhidratlar başlıca ağız ve incebarsaklarda sindirilir.


2. • Ağızda sindirimi başlayan tek diyet maddesi karbonhidratlardır.
3. • Đnsanlar karbonhidratlardaki glukoz ile glukoz arasındaki β1→4 bağını yıkamazlar.
Sellülozun sindirimini gerçekleştiremezler.
4. • Besinsel polisakkaridler hayvansal (glikojen) ve bitkisel (nişasta, amilaz, amilopektin)
kaynaklıdır. Çiğneme ile tükrükteki α-amilaz (pityalin) nişastayı etkileyerek bazı α1→ 4 bağlarını yıkar.
5. • α-amilaz polisakkarid zincirinin iç kısımlarından (internal glikozidik bağları)
koparma yaptığı için hiçbir zaman serbest glukoz oluşmaz. α-amilaz α 1→6 dallanma noktalarını
parçalayamaz.
6. • Asidik mide içeriği incebarsağa ulaşınca, asidite pankreatik bikarbonatla nötralize edilir ve
pankreatik α-amilaz karbonhidrat sindirimini sürdürür.
7. • Amilazın sindirim ürünleri maltoz, maltotrioz ve izomaltozdur.

ĐNCE BARSAKLARDA YER ALAN SAKKARIDAZLAR


Enzim Spesifi te Substrat Ürün
Glukoamilaz α 1→ 4 glukoz Amiloz Glukoz

Đzomaltaz α 1 → 6 glukoz Đzomaltaz ve α-dekstrin Glukoz

Maltaz α 1→ 4 glukoz Maltoz, maltotrioz Glukoz

Sükraz α 1→2 Glukoz Sükroz Glukoz ve fruktoz

Trehalaz α1→1 glukoz Trehaloz Glukoz

β-galaktozidaz (laktaz) β-galaktoz Laktoz Glukoz, galaktoz

Oligosakkaridaz α 1→ 4 glukoz Oligosakkarit Glukoz

Diğer disakkaridazlardan farklı olarak laktaz indüklenmeyen bir enzimdir. Bu nedenle laktozun
hidrolizinde hız kısıtlayıcı faktör laktozun hidrolizidir ve galaktoz/glukoz transportundan etkilenmez.
Genel olarak disakkaridlerin emiliminde hız kısıtlayıcı basamak disakkarid hidrolizinden oluşan
monomerik şekerlerin transportu ile ilgilidir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 34


. • Duodenum ve jejenumda şekerlerin çoğu emilir.
. • Fruktoz, galaktoz ve glukoza göre biraz daha yavaş emilir.
. • Emilim hızın a göre sıralanınca galaktoz > glukoz > fruktoz > mannoz > ksiloz >arabinoz
sıralaması izlenir.
. • Đnce barsakta glukoz emilimi için insüline gereksinim yoktur. Emilim spesifik transport
proteinleri kullanılarak (GLUT) kullanılarak aktif yolla olur.
. • Glukozun aktif transportu Ouabain (Na-K ATPaz inhibitörü) ve filorhizin (glukozun renal
tübüler reabsorbsiyonunu inhibe eder) ile engellenir.
. • Fruktoz ise GLUT-5 ler aracılığı ile konsantrasyon farkına göre emilmektedir. GLUT-5
özellikle fruktozun emiliminde önemlidir ve sitokalazin B ile inhibe edilir.
. • Glukoz, fruktoz ve galaktoz mukoza hücrelerini kolaylaştırılmış (GLUT-2’ler aracılığı ile)
veya basit difüzyonla geçerek portal dolaşıma katılır.

GLĐKOLĐZ

Glukozun hücre içine alınması:


1. Kolaylaştırılmış difüzyon:
Taşınım konsantrasyon farkına göre olmaktadır. Bu işlemde membran glukoz taşıyıcıları (GLUT:
glukoz transporter) kullanılır.

GLUT-1:
RBC, damar endotel hücrelerinde, beyin, böbrek, kolon ve plasentada yer alır.

GLUT-2:
Karaciğer, pankres, incebarsak ve böbrek proksimal tüp hücrelerinde bulunan ve bu dokularda
glukozun hızlı yakalanması ve salınmasını sağlayan taşıyıcıdır. Aynı zamanda pankreas β-
hücreleri için glukoreseptör görevi de görürü ve kan glukoz konsantrasyonu artışı ile insülin
salınımını uyarır.

GLUT-3:
Glukoza affinitesi en yüksek olan, temel olarak beyin nöronlarında ve böbrek ve plasentada
bulunur.

GLUT-4:
Yağ, kas hücrelerinde bulunan glukozun insülinle uyarılan yakalanmasını gerçekleştiren
taşıyıcıdır.
Đnsülinle uyarılabilen tek GLUT budur.

GLUT-5: Đnce barsakta ve böbrekte yer alır. Aynı zamanda fruktozunda taşınımını
gerçekleştirir.

GLUT-6:
Nonfonksiyonel

GLUT-7:
Karaciğerde mikrozomal fraksiyonda yer alır. Endoplazmik retikulumdan glukozun salınımını
gerçekleştirir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 35


2. Kotransport:
Konsantrasyon farkına karşı taşıma söz konusudur. Glukoz Na ile beraber taşınır. Bu tip taşıma
işlemi barsak epitel hücreleri, böbrek tübülüslerinde ve coroid pleksusda oluşur.

SGLT1:
Đnce barsaklarda ve böbrekte yer alır. Glukozun ince barsakta Na’a bağlı kotransport sistemi
ile hücreye alınmasını ve böbrek proksimal tübülünde konsantrasyon gradiyentine karşı
emilimini sağlar.

GLĐKOLĐZ
. • Glikoliz tüm dokularda oluşur.
. • Sitoplazmada sitoplazmik enzimlerle gerçekleşir
. • Temel amaç enerji elde etmektir.
. • Glikolitik yol, glukozun enerji (ATP ve NADH+H) ve diğer metabolik yollara ara ürün
sağlamak için pirüvata kadar yıkılmasıdır.
. • Glukoz karbonhidrat (kh) metabolizmasının merkezinde yer alır çünkü hemen hemen tüm
şekerler glukoza dönüştürülebilir.
. • Glukozun pirüvata kadar yıkım sürecine glikoliz adı verilir. Pirüvatın bundan sonraki kaderi
ortamın oksijenizasyon derecesine, dokunun mitokondrisi olup olmaması gibi faktörlere bağlı olarak
belirlenir. Glikoliz hem aerob hem de anaerob şartlarda gerçekleşen bir süreçtir.

1. Aşama:
Glukozun fosforilasyonudur. Glikoz bu sayede hücrede hapsolur ve tekrar hücre dışına
çıkamaz. Đrreversible basamaktır. Bu basamakta 1 mol ATP hidrolizi gerçekleşir.
2 enzim rol alır:

HEKZOKĐNAZ
1. • Bir çok dokuda yer alır.
2. • Geniş özgüllüğü vardır. Yani glukozun yanısıra diğer heksozları da fosforilleyebilir.
3. • Glukoz için düşük Km’e sahiptir (yüksek afinite). Bu glukozun yeterli fosforilasyonuna ve
kan glukoz konsantrasyonu düşük olsa bile, dokular tarafında glukozun dolaşımdan alınıp
kullanılabilmesini sağlar.
4. • Heksokinaz glukoz için düşük Vmax’a sahiptir bu nedenle de büyük miktarda glukozu
fosforilleyemez.
5. • Hekzokinaz glukoz 6-fosfat (G6P) ile inhibe olur.
6. • Heksokinaz insülinden etkilenmez.

GLUKOKĐNAZ
. • KC’de ve pankreas β hücrelerinde glukoz fosforilasyonunda temel enzimdir.
. • Glukoz için yüksek Km’e sahiptir. Bu nedenle yemek sonrası dönem gibi (postprandiyal
dönem) hepatosit içi glukoz konsantrasyonu arttığında etki eder.
. • Glukokinaz bu yüksek konsantrasonu ortadan kaldıracak şekilde yüksek Vmax’a sahiptir.
. • Glukokinaz düzeyleri karbonhidratdan zengin diyet ve insülin ile artar. Glukoz 6-P ile
inhibe olmaz.

1. 2. Aşama:
2. 3. Aşama:

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 36


Glukoz 6-fosfat fosfoglukoizomerazla fruktoz 6-fosfata çevrilir.

Fruktoz 6-P fosforillenir ve fruktoz 1,6 bifosfat oluşur. Enzim fosfofruktokinaz-1 (PFK-1) dir.
Glikolizdeki
2. irreversible aşamadır ve glikolizin en önemli hız kısıtlayıcı basamağını oluşturur.
1. • Bu aşamada 1 mol ATP kullanılır.
+2
2. • PFK-1 allosterik bir enzimdir. Aktivasyonu için Mg iyonu gerekir. Fosfoglikolik asit ile
inhibe olur.
3. • PFK-1 ATP ve sitratla allosterik olarak inhibe, yüksek AMP ve ADP ile de aktive edilir.
Sitrat ATP’nin yaptığı inhibisyonun etkinliğini artırmaktadır.
4. • AMP ile PFK-1 aktivasyonu özellikle kasta önemlidir.
5. • Fruktoz 2,6 bifosfat PFK-1’in en güçlü aktivatörüdür, aynı zamanda fruktoz 1,6
bifosfatazın (glukoneogenez) inhibitörü olarak da görev görür.
6. • Glikoliz ve glukoneogenezin birlikte aktivitelerinin düzenlendiği basamak bu basamaktır.

4. Aşama:
Aldolaz A ile fruktoz 1,6-bifosfat (6 karbonlu molekül), dihidroksiaseton fosfat ve gliseraldehit 3-fosfata
ayırır. Daha sonra bu iki ürün triozfosfat izomeraz ile birbirine çevrilir ve glikoliz reaksiyonları 2 mol
gliseraldehit üzerinden (2 mol 3 karbonlu molekül) devam eder. Aldolaz A reaksiyonu ile glikolizin
verimliliği %100 artırılmış olur.
Aldolaz B ise fruktoz metabolizmasında yer alır ve fruktoz-1-fosfatı DHAP ve gliserol olmak
üzere iki 3 karbonlu metabolite çevirir.
Aldolaz A ve B karaciğer böbrek ve bir çok dokuda yer alır.
5. Aşama:
Gliseraldehit 3-fosfat, gliseraldehit 3-fosfat dehidrogenaz ile 1,3-bifosfo gliserata çevrilir.
Glikolizdeki ilk oksidasyon redüksiyon basamağı olup 2 mol NADH+H oluşur.
Đodoasetat bu basamağın inhibitörüdür.

6. Aşama:
Glikolizde ilk substrat düzeyinde fosforilasyonun olduğu ve ATP sentezlendiği
basamaktır. 2 mol ATP üretilir. Bu basamakta 1,3 bifosfogliserat, fosfogliserat kinaz enzimi
ile 3-fosfogliserata dönüşür. Ayrıca özellikle eritrositlerde 1,3-bifosfogliserat, fosfogliserat
mutaz enzimi ile 2,3 bifosfogliserata (2,3 BPG) döner. 2,3 BPG eritrosit dışı hücrelerde çok az
bulunur.
Eğer ortamda arsenat varsa, bu madde P’la yarışmaya girir ve ısı üretilmesine neden
olur. Arsenat oksidasyon ve fosforilasyon eşleşmesini bozar.

7. Aşama:
3-fosfogliserat, fosfogliserat mutazla 2-fosfogliserata döner.
8. Aşama:
2-fosfogliserat ile fosfoenol pirüvata (PEP) döner. Enolaz enzimi florürle inhibe edilir. Enolaz
etkinliği için ortamda Mg ve Mn bulunmalıdır.
9. Aşama:
PEP’in pirüvata dönüşümü üçüncü irreversible aşamadır ve Pirüvat kinaz (PK) ile katalize
edilir.
. • Tek yönlü reaksiyon ATP’nin sentezlendiği 2. Basamaktır (2 mol ATP üretilir).
. • PK glikolizin son düzenleyici basamağıdır. PK enzimide ATP ile inhibe AMP ve ADP ile
aktive olmaktadır. Ayrıca alaninde PK enzimini inhibe etmektedir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 37


. • Uzun zincirli yağ asitleri ve A KoA’larda hücrede önemli miktarda enerji üretimini sağlayan
metabolitlerdir. Bunların düzeyinin artışıda PK’ı bloke etmektedir. Bu mekanizma özellikle açlıkta
glukoneogenezin başlatılmasında ve devamında önemlidir.
. • Feed forward (ileri besleme) düzenlenmesi: KC’de PK, PFK-1 reaksiyonunun ürünü
olan 1 fruktoz 1,6 bifosfat ile aktive olur.

10. Aşama
Pirüvat oluştuktan sonra pirüvatın kaderi bulunduğu dokunun oksijenizasyon derecesi,
mitokondrisi olup olmaması gibi faktörlere bağlı olarak göre değişir:
. 1. Pirüvattan:Alanin ve etanol oluşabilir.
2. Pirüvat: Pirüvat dehidrogenaz enzim kompleksi ile Asetil koenzim A’ya (Asetil KoA) döner.
• Pirüvat dehidrogenaz enzim kompleksi üç enzimden oluşur ve pirüvatın Asetil KoA’ya
dönüşümü bu üç enzimin beraber çalışması ile gerçekleşmektedir.
• Tiamin pirofosfat (TPP), lipoikasit, NAD, FAD ve KoA bu enzim kompleksinde koenzim
olarak rol oynar.
• Bu basamakta üretilen Asetil KoA’lar TCA siklusu ve yağ asidi sentezinde kullanılır.
• Tek yönlü (irreversible) bir reaksiyondur.
• Mitokondride gerçekleşir.
• Reaksiyon sırasında 1 mol pirüvattan 1 mol Asetil KoA oluşumu sırasında 1 mol NADH+H
oluşur.
• Oksijenizasyonu iyi olan ve mitokondrisi bulunan dokularda glikolizde oluşan pirüvatlar
daha çok bu reaksiyonu kullanarak Asetil KoA’ya çevrilir ve TCA’da parçalanır. Bu sayede 1 mol glukozda
36 veya 38 ATP sentezi gerçekleşmektedir.
3. Pirüvat: pirüvat karboksilaz ile TCA siklusu ara ürünü olan oksaloasetat’a (OAA) döner. (KC
ve beyinde aktif, kasda inaktiftir)
• Enzimin koenzimi biotindir ve biotin her zaman enzimine prostetik grup olarak yani
kovalan güçlerle bağlanır.
• Pirüvat karboksilazın en önemli pozitif uyaranı Asetil KoA’lardır.
• Tek yönlü (irreversible) bir reaksiyondur.
• Mitokondride gerçekleşir.
• Bu basamakta 1 mol pirüvattan 1mol OAA oluşumu sırasında 1 mol ATP kullanılır.
4. Pirüvat: laktat dehidrogenaz ile laktata döner
• Sitozolde oluşan bir reaksiyondur.
• Çift yönlü (reversible) bir reaksiyondur.
• Ökaryotik hücrelerde anaerobik glikolizin son ürünüdür. Laktat oluşumu eritrosit, gözde
lens, retina ve korneada, böbrek medullasında, testis, deri, beyin ve lökositler gibi oksijenizasyonu düşük
veya mitokondrisi olmayan dokularda pirüvatın temel sonudur.
• Laktat dehidrogenaz reaksiyonunun yönü pirüvat ve laktatın hücre içi konsantrasyonlarına
ve hücre içi NADH/NAD oranına bağlıdır olur.

Glikolizde laktata dönüşüm sırasında 2 mol ATP üretilir. Anaerobik glikolizin verimi düşük olsa da
egzersizdeki kaslar gibi oksijenin düşük olduğu dokularda, olgun eritrosit, lökosit ve böbrek medullası gibi
mitokondrisi az veya hiç olmayan dokularda önemli bir enerji kaynağıdır. Anaerobik glikolizde net NADH
üretimi ve tüketimi yoktur.
Kori siklusu- Kas/KC
Özellikle kaslar için acil enerji gerektiğinde ortaya çıkar (örnek koşucular). Glikojen kasta glukoza
yıkılır ve glukoliz ile kasda laktat oluşur. Oluşan laktat kapillerler ve hepatik arterioller yolu ile KC’e
gelir. KC’de önce pirüvata sonra glukoza çevrilir. KC santral veni ile oluşan glukoz kasa verilir ve
kasda glikojen olarak depolanır.

TCA SĐKLUSU (KREBS SĐKLUSU, SĐTRĐK ASĐT SĐKLUSU)

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 38


. • Đnsanda karbonhidrtların, lipidlerin tümü ve bazı aminoasitler Asetil KoA’ya çevrilir. Bazı
aminoasitlerde TCA ara ürünlerine dönüştürülür.
. • Bu siklusun temel fonksiyonu aminoasit, yağ asitleri ve karbonhidrat metabolizması ile
elde edilen Asetil KoA’nın ve aminoasitlerden elde edilen TCA ara ürünlerinin CO ve H O’ya
2

oksidayonudur.
. • Karbonhidrat, lipid ve aminoasid metanolizmasını birleştirmektedir.
. • Ayrıca glukoneogenez, transaminasyon, deminasyon ve lipogenezde de büyük rol oynar.
Hem sentezi gibi reaksiyonlarda da görev yapmaktadır.
. • TCA siklusu tamamen mitokondri matriksinde gerçekleşir.
. • Siklus hem katabolik hem de anabolik reaksiyonları içerir. Bu nedenle amfi bolik
yoldur.
2

Pirüvat dehidrogenaz enzim kompleksi, KoA ve NAD varlığında Asetil KoA, NADH+H ve CO üretmek 2

üzere pirüvatın oksidatif dekarboksilasyonunu sağlar.


Pirüvat dehidrogenaz enzim kompleksi:
a. • Pirüvat dehidrogenaz (TPP)
b. • Dihidrolipoil transasetilaz (Lipoik asit)
c. • Dihidrolipoil dehidrogenaz (FAD)

Enzimlerinden oluşur. Bu reaksiyon irreversibledir ve Asetil KoA’dan tekrar glukoz oluşumunu


engeller. Bu enzim kompleksi koenzim olarak TPP, lipoik asit, NAD, FAD ve KoA kullanır. Metabolizmada
aynı özelliklerde

(3 enzimden oluşan ve TPP, lipoik asit, NAD, FAD ve KoA gerektiren) 3 tane enzim bulunur:
1. 1. Pirüvat dehidrogenaz enzim kompleksi
2. 2. α-Ketoglutarat enzim kompleksi
3. 3. Dallı zincirli aminoasid dehidrogenaz enzim kompleksi

Pirüvat dehidrogenaz enzim kompleksi metabolizmanın düzenleyici basamaklarından biridir. Fakat bu


düzenlenme glikolize veya TCA’ya ait değildir.
Pirüvat dehidrogenazı düzenlenmesi
1. • PDH enzim kompleksi son ürün tarafından ve kovalent modifikasyonla düzenlenir.
2. • Enzim kompleksi fazla üretildiği zaman A KoA tarafından inhibe edilir. Enzim ayrıca
yüksek NADH düzeyleri ile de inhibe olur (bu olay ETZ substrat ile aşırı yüklenip oksijen sınırlı olursa
+2
oluşur). Yüksek ATP’de inhibisyon yapar. Ca ile enzim aktive edilmektedir.
3. • Pirüvat, KoA, NAD ve ADP enzimi aktifler.
4. • Insülin pirüvat dehidrogenazı defosforile hale getirir ve aktifler.
5. • Glukagon enzimi fosforiller ve inhibe eder.
6. • Katekolaminle enzimi kalp kasında aktifler.

TCA reaksiyonları
1. • Asetil KoA ve oksaloasetatın birleşmesi sitrat sentaz ile katalizlenir ve sitrat oluşur.
2. • Bu reaksiyon TCA’nın bir ara ürününü kullanır (OAA) ve bir ara ürününü oluşturur (sitrat).
Bu nedenle Asetil KoA’nın siklusa girmesi ile siklus ara ürünlerinin net üretimi veya tüketimi olmaz.
3. • Tek yönlü bir basamaktır.
• Sitrat sentaz reaksiyonu TCA siklusunun ilk reaksiyonudur ve ilk düzenleyici
basamağını oluşturur. Tek yönlü reaksiyondur. Sitrat sentaz enzimi:
• Yüksek ATP
+
• Yüksek NADH H
• Yüksek süksinil KoA

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 39


• Aktiflenmiş yağ asitleri, açil KoA türevlerinin artışı ile inhibe olur.
• Ayrıca reaksiyon hızı substrat konsantrasyonu ile de düzenlenir ve asetil KoA artışı ile
aktive olur.
• ADP ve AMP enzimi aktifler.
Sitrat metabolizmada önemli metabolitlerden birisidir:

• TCA ara ürünüdür


• Yağ asitlerinin sitozolik sentezi için Asetil KoA kaynağıdır. Asetil KoA’lar mitokondriden
sitozole sitrat formunda taşınır.
• Sitratın sitozolde artışı glikoliz hız kısıtlayıcı enzimi olan FPK’I inhibe eder
• Sitratın sitozolde artışı yağ asiti sentezi hız kısıtlayıcı enzimi olan Asetil KoA karboksilazı
aktive eder.
• Izositrat, izositrat dehidrogenaz ile α-ketoglutarata çevrilir (oksidatif dekarboksilasyon). Mg
veya Mn gerektirir.
+
• Bu basamakta siklusda üretilen 3 NADH H’dan biri ve CO açığa çıkar.
2

. • Hız kısıtlayıcı basamaklardan biridir.


. • Reversible reaksiyondur.
. • Izositrat dehidrogenaz:
+2
. • Yüksek ADP, Ca ile aktive,
. • Yüksek ATP ve artmış NADH oranı ile inhibe olmaktadır.

1. • Üç farklı izositrat dehidrogenaz tanımlanmıştır: Bir tanesi NAD’ye özgündür


mitokondride yer alır. Diğer iki tanesi NADP’ye özgündür, mitokondri ve sitoplazmada yer alır.
2. • α-KG’ın süksinil KoA’ya dönüşümü α-ketoglutarat dehidrogenaz enzim kompleksi ile
sağlanır (oksidatif dekarboksilasyon).
3. • Reaksiyonda TCA’daki ikinci CO çıkışı ve 2. NADH+H üretimi sağlanır.
2

4. • Irreversible reaksiyondur.
• α-ketoglutarat enzim kompleksi:
• 3 enzimin beraber çalışması ile reaksiyon gerçekleşir. Gerekli olan koenzimler TPP, lipoik
asit, FAD, NAD ve KoA’dır.
+2
• Enzim artmış ATP, GTP, NADH+H ve süksinil KoA ile inhibe edilir. Ca artışıyla aktive
edilir.
• Arsenit reaksiyonu inhibe eder. Siklusta ara ürünlerin net bir üretimi ve tüketimi yoktur. 1
döngüde 4 çift e’ transferi olur:
• üç çift e’→NAD’I NADH+H’a indirger
• 1 çift e’→FAD’yi FADH2’ye indirger.

Düzenleyici enzimler:
. • Sitrat sentaz
. • Đzositrat dehidrogenaz
. • α-ketoglutarat dehidrogenaz

CO çıkışı olan basamaklar:


2

. • Đzositrat dehidrogenaz
. • α-ketoglutarat dehidrogenaz

TCA siklusunda NADH+H üretilen basamaklar:


. • Đzositrat dehidrogenaz
. • α-ketoglutarat dehidrogenaz
. • malat dehidrogenaz

TCA siklusunda substrat düzeyinde fosforilasyon basamağı:

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 40


• Süksinat tiokinaz (süksinil koenzim A sentetaz)
TCA siklusunda FADH üretilen basamak:
2

• Süksinat dehidrogenaz
TCA siklusunda mitokondri iç membranına bağlı enzim:
• Süksinat dehidrogenaz
Sadece mitokondride yerleşen TCA enzimleri:
1. • α-KG dehidrogenaz
2. • Süksinat dehidrogenazdır.

Siklusda tek yönlü reaksiyonu katalizleyen TCA enzimleri:


. • Sitrat sentaz
. • α-ketoglutarat dehidrogenaz

TCA siklusunun anaplöretik reaksiyonları (yerine koyma):


. 1. Pirüvat karboksilaz: Pirüvattan oksaloasetat üreten reaksiyon
. 2. Aminoasit reaksiyonları:
a) α-ketoglutarat ve oksaloasetatın transaminasyonu

b) glutamat dehidrogenaz
c) dallı zincirli aminoasitler ve tek karbonlu yağlardan süksinil KoA sentezi.

TCA’da yer alan vitaminler:


1. • Ribofl avin: FAD yapısında olup, α-ketoglutarat enzim kompleksi ve süksinat
dehidrogenaz yapısında bulunur.
2. • Niasin: NAD’nin yapısında yer alır, izositrat dehidrogeaz, α-ketoglutarat dehidrogenaz ve
malat dehidrogenazın yapısında bulunur.
3. • Tiamin: α-ketoglutarat dehidrogenazın kofaktörüdür.
4. • Pantotenik asit: KoA yapısında bulunur.

Đnhibitörler
. • Gliseraldehit 3-fosfat dehidrogenaz → Đodoasetat
. • Enolaz → Florür
. • Fosfofruktokinaz-1 → Fosfoglikolik asid
. • α-ketoglutarat dehidrogenaz → Arsenit
. • Akonitaz → Floroasetat
. • Süksinat dehidrogenaz → Malonat
. • Pirüvat dehidrogenaz kinaz → Dikloroasetat

GLUKONEOGENEZ

. • Beyin, RBC, böbrek medullası, kornea, lens, testis ve egzersiz halindeki kas gibi bazı
dokular metabolik yakıt olarak devamlı glukoza gereksinim gösterirler.
. • Beyin yettiği sürece sadece glukoz kullanan bir organdır. Sadece kendine yetmemeye
başladığı zaman keton cisimlerini de yakıt maddesi olarak kullanmaktadır.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 41


. • Eritrositler mutlak olarak glukoza bağlıdırlar. Mitokondrileri olmadığı için enerji
gereksinimlerini sadece glikolizden elde etmektedir.
. • Böbrek medullası, kornea, lens, testis ve egzersiz halindeki kas gibi dokularında aerob
kapasiteleri düşüktür ve enerjilerinin çoğunu anaerobik glikolizle sağlarlar.

Đnsanda iki dokuda glikojen depolanmaktadır:

. • Kas’da yaklaşık 245 gr, kas ağırlığının %0.7’si kadar,


. • karaciğerde 72 gr, ağırlığının %4’I kadar glikojen bulunmaktadır.

. • Bunlardan sadece karaciğer glukagonu kana glukoz sağlamakta kullanılabilir. Diyetle


glukoz alımı olmadığı zaman, karaciğer glikojeni bu gereksinimi sadece 12-24 saat süre ile karşılayabilir.
Glikojen bu nedenle çok uzun süreler kana glukoz sağlayacak bir depo değildir.
. • Açlıkta asıl glukoz sağlayan kaynak glukoneogenezdir. Glikojen depoları glukoneogenez
tam devreye girene kadar glukozsuz kalmamamızı sağlayan bir kesintisiz güç kaynağı gibi çalışmaktadır.
. • Uzamış açlıkta hepatik glikojen depoları tükenir ve laktat, pirüvat, gliserol, oksalat, α-
ketoglutarat ve α-ketoasitlerler gibi prokürsörlerden glukoz sentezlenir.
. • Glukoneogenez %90 KC’de, %10 böbrekte oluşur. Açlıkta glukoneogenezin %50’sinden
böbrekler sorumludur.
. • Glukoneogenez süreci glikolizin ters sürecidir. Tek problem glikolizdeki irreversible
basmaklardadır. Bu basamaklar dışında kalan basamaklar yine glikolitik enzimlerle, sentezlenen
moleküller geri harcanarak geri çevrilebilir:

Đrreversible basamaklar:
. 1. Glukokinaz basamağı
. 2. Fosfofruktokinaz 1 basamağı
. 3. Pirüvat kinaz basamağı

1. Đrreversible aşama
Pirüvat kinazın katalizlediği ve PEP’dan pirüvat oluştuğu aşamadır. PK reaksiyonu pirüvat karboksilaz
ve fosfoenolpirüvat karboksikinaz enzimleri ile geri çevrilir. 1. aşamada pirüvat pirüvat karboksilaz
enzimi ile oksaloasetata (OAA) döner.
Pirüvat Karboksilaz Enzimi:
. • Pirüvat karboksilaz KC ve böbrek hücre mitokondrilerinde bulunur fakat kas hücrelerinde
bulunmaz. Bu enzim kovalent olarak bağlı şekilde Biotin içermektedir ve ATP gerektirir.
. • Mg gerektiren bir enzimdir.
. • Đrreversible reaksiyondur
. • Asetil KoA düzeylerinin artışı ile allosterik olarak aktive edilir. Bu nedenle açlıkta aktiftir.
. • ATP/ADP oran artışı ile etkisi artar. ADP artışı ile inhibe olmaktadır.
. • Pirüvat/OAA oran artışı ile etkisi artar.
. • Glukagon ve epinefrin ile indirekt olarak aktive edilir.

Oksaloasetat mitokondriden dışarı çıkamaz (mitokondri iç zarının geçirimsiz olması nedeni ile). Bu
nedenle OAA önce malata çevrilir, malat şeklinde mitokondriyi terk eder ve daha sonra sitozolde
tekrar OAA’e döner.

Fosfoenolpirüvat karboksikinaz (PEP-CK):


. • Malat dehidrogenaz reaksiyonu ile sitozole taşınan OAA 2. aşamada sitozolde
fosfoenolpirüvat karboksikinaz (PEP-CK) ile dekarboksile olur ve fosforillenir.
. • Bu reaksiyon için enerji kaynağı olarak GTP veya ITP gereklidir ve reaksiyonda CO çıkışı 2

olur.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 42


. • PEP karboksikinaz reaksiyonu glukoneogenezin düzenleyici basamaklarında biridir ve
glukagon/insülin oranı yüksekliği ile aktive olur.
. • Adrenalin ve glukokortikoidlerde enzimi aktifler.

Bu aşamadan sonra fruktoz 1,6-bifosfat sentezlenene kadar glikoliz reaksiyonları aynı olarak geri
döner. Fosfogliserat kinaz basamağı terse dönerken 2ATP, gliseraldehit 3-P dehidrogenaz
basamağı terse dönerken 2NADH+H harcanır.

2. Đrreversible aşama
. • PFK-1 reaksiyonu glukoneogenezdeki ikinci aşılması gereken irreversible basamaktır.
. • FPK-1 reaksiyonu, fruktoz 1,6-bifosfataz ile geri çevrilir. Fruktoz 1,6-bifosfataz fruktoz 1,6-
bifosfatı fruktoz 6-fosfata çevirir. Bu reaksiyon glukoneogenezin önemli düzenleyici reaksiyonudur.
• Fruktoz 1,6 bifosfataz:
o Glukagon, adrenalin ve glukokortikoidlerle aktiflenir.
o ↑ AMP ile inhibe olur (düşük enerji)
o ↑ ATP ve ↓ AMP ile aktive olur (yüksek enerji)

o Sitratla aktive olur


o Fruktoz-2,6 bifosfat ve fruktoz 1,6-bifosfat ile inhibe olur (glukagondan etkilenir)
o Fruktoz 1,6 bifosfataz sadece karaciğer ve böbrekte bulunur. Çizgili kasda da
gösterilmiştir fakat etkinliği düşüktür. Düz kas ve kalp kasında yoktur.

3. Đrreversible aşama:
. • Glukokinaz enzimi ile katalizlenen basaktır.
. • Glukoz 6-fosfataz, Glukoz 6-fosfatı parçalayarak serbest glukoz oluşturur. Glikolizdeki
son irreversible basamak geri çevrilmiş olur.
• Glukoz 6 fosfataz:
o Glukagon, adrenalin, tiroksin ve glukokortikoidlerle aktiflenir.
o KC, böbrekte ve ince garsak GER ve DÜZ endoplazmik retikulumlarında da yer alır. Kas
ve yağ dokusunda bulunmaz. Bu nedenle kas glukoneogenez ile kana glukoz sağlayamaz. Ayrıca kas
glikojeninden elde edilen glukoz 6-fosfatta serbest glukoz oluşturmak üzere defosforile edilemez.
o Glukoz 6- fosfat artışı ile aktive olur.

Glukoneogenezde her glukoz molekülü oluşumu için 6 yüksek enerjili fosfat bağı (2GTP ve 4
ATP) ve 2 NADH+H oksidasyonu gerekir.

SUBSTRATLAR
Glukoneogenezin en önemli sorunu glikoza çevrilecek substratların azlığıdır. Glukoneogenezde
aşağıda yazılan substratlar kullanılabilir:

. • Tüm glikolitik ara ürünler ve ve sitrik asit siklusuda α-ketogutarattan itibaren OAA’a kadar
olan tüm ara ürünler.
. • Laktat: RBC ve kas gibi tüm anaerobik çalışan dokularda oluşur. Glikoz egzersizdeki
kasca laktata çevrilir. Bu laktat KC’ce alınır ve glukoza dönerek dolaşıma geçer. Bu siklusa Cori siklusu
adı verilir. Cori siklusu anaerobik çalışan tüm dokularla kas arasında gerçekleşir.
. • Gliserol: Yağ dokusunda TAG hidrolizi ile oluşur. Sadece gliserolü etkinleştirebilen
enzime “gliserol kinaz” sahip dokularda etkin olarak glukoneogenezde kullanılabilir. ATP gerektiren gliserol
kinaz enzimi özellikle KC ve böbrekte bulunmaktadır. Gliserol, gliserol kinazla gliserol-3-fosfata döner.
Gliserol-3-fosfatta DHAP’a dönüşerek glukoneogeneze katılır.
. • α-ketoasitler: Pirüvat, oksaloasetat ve α-ketoglutarat gibi α-ketoasitler glukojenik aa
metabolizmasından elde edilir. Bu maddeler TCA ile OAA oluştururlar.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 43


. • Alanin önemli bir kaynaktır. Başlıca kas proteinlerinden elde edilir. Đncebarsaklarda da
sentezlenebilir. Glukoneogenez için en önemli aminoasit substratıdır. ALT enzimi ile pirüvata çevrilir
ve OAA üzerinden glukoneogeneze katılır.
. • Tüm bu aminoasitler pirüvat ve TCA ara ürünlerine dönüşerek KC glukojeni ve kas
glukozu için kaynak oluşturur. Sadece lösin ve lizin karbonhidrat sentezine giremez.

Glukoneogenezin görevleri
1. 1. Kan glukoz düzeylerinin devamlılığını sağlar
2. 2. Asit-baz dengesinin kontrolünde önemlidir:
3. 3. Aminoasid dengesinin devamını sağlar:
4. 4. Biyosentetik prokürsörleri üretir:

Hipogisin A ve hipoglisin:
1. • Hipoglisin A karaciğerde metabolize olmaz ve KoA-SH ve karnitinle birleşir. Karnitin ve
KoA tükenir ve β-oksidasyon bozulur.
2. • Hipoglisin β-oksidasyon ilk enzimi açil KoA dehidrogenazı inhibe eder. Her ikisinde de β-
oksidasyonun bozulması sonucunda glukoneogenez yapılamaz ve hipoglisemi ortaya çıkar.

Faz Kan glukoz kaynağı Dokularca glukoz kullanımı Beynin major yakıt maddesi

I (0-6 saat) Eksojen Tüm dokular Glukoz

Karaciğer hariç tüm dokular kullanır. Kas


Glukojen ve hepatik
II (6-16 saat) ve yağ dokunun kullanım oranları Glukoz
glukoneogenezis
azaltılmıştır.

Karaciğer hariç tüm dokular kullanır. Kas


Hepatik glukoneogenez
III (16 saat-2gün) ve yağ dokunun kullanım oranları Glukoz
ve glikojen
dahada azalır.

Hepatik ve renal Beyin, RBC, renal medulla, az miktarda


IV (2-24 gün) Glukoz ve keton cisimleri
glukoneogenez kas

Hepatik ve renal Beyin, azaltılmış oranlarda RBC, renal


V (24-40 gün) Keton cisimleri ve glukoz
glukoneogenez medulla

Glukoneogenez over aktivite: Katekolaminler, kortizol, gh, glukagon/insülin orani artişina bağli olabilir
ve hiperglisemi oluşabilir.

Açlık Đnhibe
Karbonhidratla Uyarıcı
ve edici hor Uyaranlar inhibitörler
beslenme hormon
diabet mon
Glikojenez, glikoliz, pirüvat oksidasyon enzimleri

Glukoz-6-
Glikojen sentaz ↑ ↓ Đnsülin Glukagon glikojen ↑
fosfat1
glukoz 6-
Hekzokinaz
fosfat
Glukagon
Glukokinaz ↑ ↓ Đnsülin
(cAMP)
AMP,
fruktoz

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 44


6-fosfat,
Glukagon
PFK-1 ↑ ↓ Đnsülin fruktoz Sitrat1, ATP1
(cAMP)
2,6-
bifosfat1
Fruktoz
ATP, alanin,
1,6-
Glukagon bifosfat1 , uzun zincirli
Pirüvat kinaz ↑ ↓ Đnsülin
(cAMP) yağ
asitleri,
ADP/AMP
asetil KoA
KoA, NAD, Asetil KoA,
Pirüvat dehidrogenaz ↑ ↓ ADP, NADH+H,
pirüvat ATP
Glukoneogenez enzimleri
Glukokortikoidler
Pirüvat karboksilaz ↓ ↑ Glukagon Đnsülin Asetil KoA 1 ADP
Adrenalin

Glukokortikoidler
Fosfoenolpirüvatkarboksikinaz ↓ ↑ Glukagon Đnsülin
Adrenalin
Glukokortikoidler fruktoz 2,6-
Glukagon bifosfat,
Fruktoz 1,6-bifosfataz ↓ ↑ Đnsülin ATP, sitrat
Adrenalin fruktoz 1,6-
bifosfat, AMP
Glukokortikoidler
Glukoz 6-
Glukoz 6-fosfataz ↓ ↑ Glukagon Đnsülin
fosfat
Adrenalin

Pentoz fosfat yolu ve lipogenez enzimleri


Glukoz 6-fosfat dehidrogenaz ↑ ↓ Đnsülin NADPH

6-fosfoglukonatdehidrogenaz ↑ ↓ Đnsülin NADPH


Malik enzim ↑ ↓ Đnsülin
Uzun zincirli
yağ açil KoA
Asetil KoA karboksilaz ↑ ↓ Đnsülin Sitrat1 (palmitoil
KoA), malonil
KoA
Yag asit sentaz ↑ ↓ Đnsülin

GLĐKOJEN METABOLĐZMASI

1. • Başlıca glikojen depoları iskelet kası ve karaciğerdedir. Fakat pek çok hücrede de çok az
miktarlarda olabilir.
2. • Kas glikojeni, kas kasılması sırasında ATP sentezi için enerji deposu görevi üstlenir.
Çünkü kasta glukoz 6-fosfataz enzimi yoktur ve glikojen yıkımı ile oluşan glukozun tümü glikolize girer.
Kas kana serbest glukoz sağlayamaz. Karaciğer glukojeni ise özellikle erken açlık döneminde kan glukoz
düzeyini belirli seviyede tutmak için çalışmaktadır.
3. • KC glukojeni açlıkta azalır ve toklukta artar fakat kas glukojeni bir kaç gün süren kısa
süreli açlıklardan etkilenmemektedir. Ancak uzun süren açlıklarda orta derecede azalmaktadır.

Emilim sonrası, normal yetişkinde glikojen depolanması

Karaciğer %4 72 gr

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 45


Kas %0.7 245 gr

Hücre dışı %0.1 10 gr

GLUKOJEN
SENTEZĐ
Glikojenin yapısı:
. • Glukojen sadece glukoz birimlerinden oluşmuş bir homopolisakkariddir.
. • Yıkıldığı zaman sadece glukoz verdiği için “glukozan” madde adı verilir.
. • Glukojen molekülünde glukoz birimleri α 1→ 4 bağlanmaları ile bir araya gelir. Sadece
dallanma noktalarında glukoz kalıntıları α 1→ 6 bağlanmaları ile bir araya gelmektedir.

Glikojen sentezi sitoplamada gerçekleşen bir süreçtir glikolitik ara ürün olan glukoz 6-fosfatlardan
itibaren başlar.
1. basamak:
Glukoz 6-P, fosfoglukomutaz enzimi ile glukoz 1-P’a dönmektedir. Reversible reaksiyondur.

2. basamak:
Glukoz 1-P ve UTP’den UDP glukoz pirofosforilaz etkisi ile UDP-glukoz (bu glukozun glikojen
sentezinde kullanılan aktif formudur) sentezlenir.

3. basamak:
Glikojen sentaz glikojenin α1-4 bağlarını yapmaktan sorumludur.
. • Bu enzim UDP glukozdan glukoz alıcısı gibi davranarak glukojen sentezini başlatamaz.
Sadece var olan zinciri uzatabilir. Glikojen sentazın çalışabilmesi için başta en az 4 glukoz kalıntısının bir
araya gelmesi lazımdır.
. • Glikojen parçasının yokluğunda ise “glikogenin” denilen özel bir protein glikoz
kalıntılarının alıcısı olarak iş yapar. Glikogenindeki tirozin aminoasidinin yan zincirinin OH grubu
başlangıçta glikozil ünitelerinin eklendiği yerdir.
. • UDP-glukozdan glikogenine ilk glukoz transferini “glikojen sentezini başlatma” enzimi
sağlar. Bundan sonra bir kaç glikozil ünitini glikogenin kendisi büyüyen α 1-4 glikozil zincirine ekleyebilir.
Bu glikogenin ve 4 glukoz kalıntısı içeren zincir oluştuktan sonra glukojen sentaz devreye girer.
. • α1-4 bağlarını yapan enzim glikojen sentazdır.

4. basamak:
Glikojen yaklaşık olarak her 8-10 glukoz kalıntısında bir dallanma gösterir.
. • Dallandırıcı enzim, amilo (α1-4 - 1-6) transglikolaz (glikozil α4:6 transferaz) dır.
. • Dallanma ayrıca glukozun eklenip çıkarılacağı indirgenmiş uçlarında çok olmasını sağlar.
Böylece glukojen yapım ve yıkım hızıda artar.

GLĐKOJEN YIKIMI Glikojen fosforilaz:


. • Đndirgenmemiş uçtaki glukozil kalıntılarını α-1,4 bağlarını yıkarak ayırır. Fakat glikojen
fosforilaz bu işlemi dallanma noktasına 4 glikozid kalıntısı kalan kadar yapabilir. Bu kalan yapıya “ limit
dekstrin” denilir. Bu kalıntıların parçalanması glikojen fosforilazla gerçekleştirilemez.
. • Dallanmalar 2 enzimatik aktivite ile uzaklaştırırlır. Önce oligo-(α1-4→α1-4)

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 46


glukantransferaz (genel adı glikozil (4,4) transferaz) α-1,4 glikozil kalıntısından 3’ünü alarak başka bir
indirgenmemiş uca ekler.

Kalan tek glikozil kalıntısının α1-6 bağı, amilo α1-6 glikozidaz ile hidrolize edilerek,
serbest glukoz açığa çıkar.
. • Glikojenin α-1,4 bağlarının yıkılması ile glukoz 1-P elde edilir. Ayrıca her α1-6 bağının kopması
ile de serbest glukoz elde edilmektedir.
. • Glikojen fosforilazca açığa çıkarılan glukoz 1-P’lar, fosfoglukomutaz ile glukoz 6-P’a
çevrilir. Glukoz 6-fosfatta glukoz 6-fosfatazla serbest glukoza çevrilir.

Az miktarda glikojen lizozomal enzim olan α1-4 glukozidaz ( asit maltaz) tarafından devamlı olarak
yıkılmaktadır. Bu yolun amacı bilinmemektedir. Fakat eksikliğinde glikojen depo hastalığı Tip 2
(Pompei hastalığı) diye adlandırılan, sitozolde glikojen vokuollerinin birikimi ile seyreden ciddi bir
hastalığa neden olur.
GLĐKOJEN SENTEZ VE YIKIMININ DÜZENLENMESĐ
2 şekilde yapılır:
1. • Glikojen sentaz ve glikojen fosforilazın allosterik kontrolü
2. • Glikojen sentez ve yıkımının hormonal kontrolü

Glikojen sentaz ve glukojen fosforilaz enzimleri hücrenin enerji gereksinimi ve metabolitlerinin


düzeyine göre yanıt verir.
Glikojen sentezi:
. • Enerji ve substrat (glukoz) miktarı yüksek olduğu zaman uyarılır.
. • Toklukta Glukoz 6-P artar ve glikojen sentazı allosterik olarak aktive eder
. • Insülin glikojen sentezini artırmaktadır.

Glikojen yıkımı:
. • Enerji ve glukoz düzeyleri düşük olduğunda glukojen yıkımı izlenir.
. • Glukoz 6-P, aynı ATP gibi glikojen fosforilazı allosterik inhibisyona uğratır
. • Karaciğerde glukoz da glukojen fosforilaz için allosterik inhibitör gibi davranmaktadır.
. • Kas kasılması sırasında, hızlı ve acil şekilde glikojen deposundan elde edilen ATP’ye
gereksinim vardır. Sinir uyarıları zarları depolarize eder, bu da sarkoplazmik retikulumdan kas hücresi
+2 +2
sarkoplazması içine Ca salınımına yol açar. Ca kalmoduline bağlanır ve cAMP bağımlı protein
kinazca fosforile edilmesine gerek kalmadan fosforilaz kinazı aktifl eştirir. Kas gevşediğinde ise Ca
sarkoplazmik retikuluma geri döner ve fosforilaz kinaz inaktif olur.
. • Kas glikojen fosforilaz B’si (inaktif form) anoksi ve ATP tükenmesi gibi durumlarda
aktifl eşir.
. • Glikojen fosforilaz A (aktif form), kasda fosfokreatinin, karaciğerde kafein ile inhibe
edilir.
. • Glukagon veya epinefrin gibi hormonların reseptöre bağlanması ile glikojen yıkımı başlar.
Glukagon ve epinefrin KC’de, epinefrin kasda cAMP’yi artırırken, insülin azaltmaktadır.

HEKSOZ MONOFOSFAT YOLU (HMY)


. • Pentoz fosfat yolu, fosfoglukonat yolu olarak da adlandırılır.
. • Döngü sitozolde oluşur.
. • Döngüde hiç ATP sentezlenmez ve tüketilmez.
. • Yolun oksidatif bölümüne giren her glukoz-6-fosfat için iki NADPH oluşur. Bu yol
biyokimyasal bir redüktan olarak görev yapan NADPH’ın hücre gereksinimlerinin büyük bölümünü karşılar.
. • NADPH yağ asidi sentezi, kolesterol sentezi ve ayrıca RBC’lerde redükte glutatyon
sentezinde de kullanılmaktadır.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 47


. • HMY’u yağ asidi sentezinde aktif olan karaciğer ve meme dokusunda ve steroidlerin
NADPH bağımlı sentezinde aktif olan adrenal korteksde ve eritrositlerde özellikle önemlidir.
. • HMY ayrıca nükleotid sentezi için gerekli olan riboz-fosfatlarıda üretir.

HMY’NUN OKSĐDATĐF BÖLÜMÜ


Her glukoz 6-fosfat için,1mol ribuloz 5-fosfat, 1 mol CO ve 2 mol NADPH oluşur.
2

1. Glukoz 6-P, glukoz 6 fosfat dehidrogenaz enzimi ile 6-fosfoglukono-δ-laktona çevrilir.


• Bu enzim NADPH’ı koenzim olarak kullanmaktadır.
• Irreversible reaksiyondur.
• HMY primer olarak bu basamakta düzenlenmektedir.
• NADPH/NADP oranları enzim aktivitesini belirler.
• Insülin tarafından uyarılır
2. 6-fosfoglukonat 6-fosfoglukonat dehidrogenaz ile ribuloz 5-fosfata döner.
• Bu reaksiyon ile 1 pentoz şeker ribuloz 5-fosfat üretilir.
• Tek yönlü reaksiyondur.
• HMY’nun aktivitesinin denetlendiği 2. basamaktır
• 1 mol CO ve 1 mol NADPH oluşur.
• NADPH/NADP oranları enzim aktivitesini belirler.
• Insülin tarafından uyarılır
2

HMY’nun nonoksidatif reaksiyonları


Bu reaksiyonlar 3,4,5,6 ve 7 C’lu şekerlerin birbirine dönüşümünü katalize eder ve
izomerizasyon ve epimerizasyon reaksiyonlarını içerir. Bu bölümde kullanılan transketolaz
enzimi 2 karbonlu birimlerin, transaldolaz da 3 karbonlu birimlerin transferini sağlar.
1. • HMY izole tekrarlayıcı bir siklus değil, glikoliz ile entegredir.
2. • HMY’nun nonoksidatif bölümü temel olarak ara ürün varlığı ile kontrol edilir.
3. • Nonoksidatif yolda gerekli olan tek koenzim transketolaz reaksiyonundaki tiamin
pirofosfattır (TPP).

NADP (nikotinadenin dinükleotid fosfat)


. • NADP, NAD’den farklıdır.
. • NADPH hücre içinde spesifik önemi olan, NADP spesifik enzimler ile ilişkilidir.
• NADPH:
• Indirgeyici biyosentez reaksiyonlarında
• HO indirgenmesinde
2

2
1. • Sit P450 sisteminde
2. • Lökositler ve fagositozda gereklidir.

1. Đndirgeyici biyosentez:
NADPH, NADH’a benzer şekilde yüksek enerjili molekül olarak kabul edilebilir. Ancak
NADPH’ın elektronları NADH’da olduğu gibi oksijene transfer edilmekten çok yağ asidi,
steroid sentezi, kolesterol biyosentezi gibi indirgeyici biyosentezde kullanılır.

2. HO indirgenmesi:
2

2
• Eritrositte HO ’in yok edilmesinde redükte glutatyondan yararlanılır.
2

2
. • Glutatyon molekülü glutamat, sistein ve glisin (γ-glutamilsisteinilglisin) aminoasitlerinden

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 48


oluşan bir tripeptid yapısıdır. Glutatyon hücre içinde antioksidan sistemde önemli olan bir molekül olarak
karşımıza çıkar.
. • Glutatyon benzeri 2-3 aminoasitten oluşan di- ve tripeptid benzeri yapıları (glutatyon,
kreatin ve karnitin v.b.) sentezlemek için ribozomal aktiviteye gereksinim yoktur. Bu maddeler hücrede
enzimatik aktiviteyle beraber sentezlenebilir.
. • Bir çok hücrede bulunan redükte glutatyon (GSH) H O ‘yi detoksifiye edebilir. Glutatyon
2 2

peroksidazla (Se) katalizlenen bu reaksiyon ile koruyucu etkisi olmayan okside-glutatyon (GS-SG) oluşur.
Hücre NADPH’I kullanan glutatyon redüktaz (koenzimi FAD) ile indirgenmiş glutatyonu tekrar sentezler.
. • Askorbat, vitE, β-karoten gibi indirgeyici ajanlar hücre içinde reaktif oksijen ara ürünlerini
datoksifi ye edebilir.

.3. Sitokrom P-450:


. • Oksijenin bir substrat molekülüne doğrudan aktarılmasını ve buna katılmasını katalize
eder. Amacı hücreye enerji sağlamak olan tepkimelerde yer alma yerine, bir çok farklı metabolitin yapımı
ve yıkımı ile ilgilidir.
. • Hemoglobin türü hemoproteinlerdir.
. • Karaciğer ve ince barsaklarda en fazla oranda yer almaktadırlar fakat ihtimalen her
hücrede bulunurlar.
. • Dokularda çoğunlukla düz endoplazmik retikulum zarlarında yer alırlar.
. • Adrenal bezde mitokondri ve DER’da yer alıp steroid hormon sentezine katılırlar.
. • Sitokrom P450 izoformlarının çoğu indüklenebilir türdür. Örneğin fenobarbital veya diğer
bir çok ilaç kullanımı, 4-5 gün içinde DER’da hipertrofi ve sit P450 düzeyinde 3-4 kat artışa neden olur.
. • Bir çok ilacın detoksifikasyonunda mikrozomal sit P-450 monooksijenaz sistemleri
önemlidir. Bu monooksijenazlar, karaciğer mikrozomlarında sit P-450 ve sit b-5 ile beraber bulunurlar.
Hem NADH hem de NADPH bu sitokromların indirgenmesi için gerekli indirgenmiş ekivalanları sağlar. Bu
sistemle metabolize olan ilaçlar arasında benzpren, aminopirin, anilin, morfin ve benzfetamin yer alır.
. • Sistem için NADPH varlığı önemlidir. Fakat sistem tamamen NADPH’a bağımlı değildir.
NADH’larıda rahatlıkla kullanabilir.
2. 4. Lökositler ve fagositoz:

Nötrofiller ve monositler fagosite ettikleri mikroorganiz-maları yok etmek için temel olarak iki sistem
kullanırlar:

Oksijen bağımlı sistem:


Myeloperoksidaz sistemi (MPO) ve serbest radikal sisteminden oluşur.

Oksijenden bağımsız sistem:


Fagolizozomdaki pH değişiklikleri ve lizozomal enzimleri içerir. Bu sistemin çok önemli bakterisidal
etkileri olduğunu söylemek çok olası değildir. Tek başına pH değişiklikleri ve lizozomal enzimlerle
bakterisidal etki oluşturulamaz.
NÖTROFĐLLERDE ÖZELLĐKLE LĐZOZOMLARDA BULUNAN
PROTEĐNAZLAR VE ANTĐPROTEĐNAZLAR
Elastaz α1-antitripsin

Kollagenaz α2-makroglobulin

Gelatinaz Sekretuar lökoproteinaz inhibitörü

Katepsin G α1-antikimotripsin
Plazminoej
Plazminojen aktivatör inhibitör-1
aktivatörü

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 49


Bu sistemler içinde en etkili olanı MPO sistemidir.
. • Fagositoz ile beraber lökosit hücre membranına yerleşmiş NADPH oksidaz enzimi çevre
dokulardaki moleküler oksijeni süperoksite çevirir. NADPH oksidaz Sitokrom b558 içerir.
. • NADPH oksidaz dinlenim halindeki fagositik hücrelerde aktif değildir. C5a kompleman
parçası veya kemotaktik peptidler gibi çeşitli ligandların plazma zarındaki reseptöre bağlanması ile
aktiflenir.
2-
. • Süperoksit (O ) oluşur ve Daha sonra süperoksit radikali, SOD (süperoksit dismütaz) ile H O ’ye
2 2

indirgenir.
. • Fagolizozomda bulunan lizozomal bir enzim olan myeloperoksidaz varlığında peroksid ve
clorür iyonları, bakterisidal etkili hipokloröz aside (HOCl) dönüştürülür. Fazla hidrojen peroksidde, katalaz
ve glutatyon peroksidaz ile nötralize edilir.
. • Makrofaj NO sentaz aktivitesi genelde düşüktür. Sentezi bakteriyal lipopolisakkaritler ve γ-
interferon ile uyarılı. Uyarılmış makrofajlar serbest oksijen radikalleri oluşturur. Bunlar NO ile birleşip daha
fazla bakterisidal etki oluşturur.

Reaktif oksijen bileşikleri (ROS), serbest radikaller ve Antioksidanlar:


. • Serbest radikal bir veya daha fazla eşleşmemiş elektron içeren atom veya moleküllerdir.
. • Bununla beraber singlet oksijen, H O ve NO gibi maddeler serbest radikal değildir.
2 2
2. – .
. • “Reactive Oxygen Species” terimi (ROS) hem O (süperoksid) ve OH (hidroksil) gibi
serbest radikalleri hem de HO (hidrojen peroksid) ve HOCl (hipklorözasid) gibi nonradikal oksijen
2

derivelerini
2

tanımlar.

BAŞLICA ROS’LAR
Süperoksid Hipokloröz asid
Hidrojen peroksid Peroksidler

Hidroksil radikali Peroksinitrit


Peroksil radikali Heme proteinleri
Nitrik oksid Singlet oksijen

. • Çoğunluğu normal metabolizma sırasında, oksijenin kullanıldığı “Biyokimyasal redoks


2. - .
tepkimelerinde” sentezlenir (O , NO , H O ). 2 2
. 2.
. • Fagositoz sırasında kontrollü olarak HOCl, OH ve O – üretilir
. • Radyasyon, UV ışık, çevresel kirleticiler, sigara, şiddetli egzersiz ve iskemiye bağlı olarak
2. - . .
da O , OH , ROO gibi radikaller üretilmektedir.
. • Süperoksid radikali ve diğer bazı peroksidlerin tümör ilerletici etkileri vardır. Serbest
radikaller gross kromozomal hasar oluşturur ve dolayısıyla doğal tamir mekanizmaları inhibe edilir.
. • Serbest radikaller ve ROS’lar kalsiyum depolarının boşalmasına yol açarak gen
ekspresyonunda da değişikliklere yol açarlar. Bu yolla hücresel kinaz türü enzimlerin, fosfatazların ve
transkripsiyon faktörlerinin aktivasyonuna neden olurlar.

KAN HÜCRELERĐ VE ÇEŞĐTLĐ DOKULARDA OKSĐDATĐF STRESLE ĐLĐŞKILĐ ÖNEMLĐ TEPKĐMELER

Süperoksit üretilmesi O2 + e→ O2 4

NADPH-oksidaz 2O2 + NADPH → 2 O2 4 + NADP + H+

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 50


Süperoksit dismutaz O2 4 + O2 4 + 2H+ → H2O2 + O2

Katalaz H2O2→ 2 H2O + O2

Myeloperoksidaz H2O2 + X+ H+→ HOX (X= Cl, Br v.b.)

Glutatyon peroksidaz (Se) 2GSH + R-O-OH → GS-SG + H 2O + ROH

Fenton reaksiyonu Fe+2+ H2O2 → Fe+3 + OH. + OH-

Haber-Weiss tepkimesi O2 4+ H2O2→ O2 + OH. + OH-

Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz G6P + NADP → 6-fosfoglukonat + NADPH+H

Glutatyon redüktaz GS-SG + NADPH+H → 2 GSH + NADP

Dokuların, serbest radikal zincir tepkimelerinin başlamasını engellemek ve bunları sonlandırmak için
kullandığı kişisel savunma mekanizmaları, antioksidanlardır. Vücutta kullanılan başlıca antioksidanlar:
Đnsanda metabolizmada süperoksit radikali üreten reaksiyonlar:
. o Ksantin oksidaz,
. o NADPH oksidaz,
. o Sitokrom P450 redüktaz

Koruyucu antioksidanlar:
Yeni ROS oluşumunu engellerler.
. • Serüloplazmin
. • Metallotinoin
. • Albumin
. • Transferrin
. • Ferritin
. • Myoglobin

Yokedici antioksidanlar:
Oluşmuş ROS’ları yok ederler.
Enzimler:
. • Süperoksid dismutaz
. • Glutatyon peroksidaz
. • Glutatyon redüktaz
. • Katalaz
. • Metionin sülfoksid redüktaz
. • Metalloenzimler

Küçük moleküller
. • Glutatyon
. • Askorbat (vitamin C)
. • Tokoferoller (Vitamin E)
. • Ürik asid
. • Karotenoidler
. • Selenyum
. • Flavonoidler

Đnsanda NADPH üretilen reaksiyonlar:

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 51


. 1. Pentozfosfat yolu: Glukoz 6-fosfat dehidrogenaz, 6-fosfoglukonat dehidrogenaz
. 2. Malik enzim
. 3. TCAsiklusu: TCA’da yer alan izositrat dehidrogenaz enzimi NADP’den NADPH üretme
yönünde çalışabilir.

MONOSAKKARĐD VE DĐSAKKARĐDLERĐN
METABOLĐZMASI

Fruktoz Metabolizması
Biomedikal önemi:
. • Kolay metabolize edilen iyi bir enerji kaynağıdır
. • Seminal vezikülde çoktur ve spermatozoa fruktozu enerji kaynağı olarak kullanır.
. • Fazla fruktozlu diet lipogenezi uyardığı için zararlıdır.
. • Diabetiklerde fruktoz metabolizması sorbitol yoluna kayar ve katarakt oluşur.

Đnsanda fruktoz kaynakları:


. 1. Fruktoz pek çok meyve, sebze ve balda serbest monosakkarid olarak bulunur. Yemek sonrası
kanda yüksek oranda fruktoz bulunur.
. 2. Fruktozun en önemli kaynağı, yıkıldığı zaman eşit oranda glukoz ve fruktoz açığa çıkaran
sukrozdur.
. 3. Mannozun fruktoza dönüşümü:
. 4. Glukozun sorbitol yolu ile fruktoza dönüşümü: Aldoz redüktaz glukozu sorbitole indirger.
Enzim lens, retina, plasenta ve eritrositlerde yoğundur. Karaciğer, over ve spermde ise sorbitolü fruktoza
çevirecek sorbitol dehidrogenaz bulunur.

1. • Fruktoz glukoz ve glukojene çevrilir.


2. • Hücrelere fruktoz girişi insülinden bağımsızdır ve glukozun aksine fruktoz insülin
salınımı için zayıf bir uyarandır.
• Fruktoz kas hücresi ve adipositlere GLUT 5 ile girer.
• Hekzokinaz: Fruktoza ilgisi azdır yani Km’I yüksektir. Kasda bulunan enzim
heksokinazdır.
• Fruktoz heksokinazla fosforillenince 6 karbonlu metabolitler üzerinden glikolize dahil olur.
• Fruktokinaz: Fruktoz fosforilasyonunda esas rolü üstlenir. Karaciğer, böbrek ve
incebarsakda bulunmaktadır ve ATP’yi fosfat vericisi olarak kullanarak fruktozu fruktoz 1-fosfata çevirir.
Kasda bulunmaz. Km’i düşük yani ilgisi yüksek olan enzimdir. Açlık ve insülinden etkilenmez.
• Fruktoz fruktokinazla fosforillenince 3 karbonlu metabolitler olan gliseraldehit-3-P
ve DHAP üzerinden glikolize girer. Çok büyük oranda da bu yolu kullanmaktadır.
• Fruktoz metabolizması glukoz metabolizmasın-dan hızlıdır çünkü fruktoz 1-
fosfattan oluşan triozlar glikolizin hız kısıtlayıcı basamağı olan FPK-1 basamağını bypass ederler.
Diyette fruktoz alınıca A KoA oluşumundaki artışa bağlı olarak karaciğerde lipogenez hızlanır.

Fruktoz metabolizması bozuklukları:


1. Fazla fruktozlu diyet:
Yüksek doz fruktoz uygulamalarında hipoglisemi ve laktik asidoz ortaya çıkmaktadır. Çünkü
fruktozun fruktokinazla fruktoz 1-fosfata fosforilasyonu hızlı iken aldolaz B yavaştır. Sonuçta
hücrede fruktoz 1-fosfat birikirken hücre içi ATP ve inorganik fosfor tükenmektedir. Böylece KC’de
(fruktozun çoğu burada katabolize olmaktadır) ADP’den ATP oluşumu sınırlanır. Sonuçta ADP ve
AMP hidrolize edilir ve hiperürisemi ve gut görülür.

2. Genetik hastalıklar:

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 52


a. Esansiyel fruktozüri:
• Fruktokinaz eksiktir.
• Benign ve asemptomatiktir
• Đdrarda fruktoz birikir.
• Fruktoz sadece heksokinazla metabolize edilir. Bu nedenle metabolizması yavaştır ve
kan-idrar düzeyleri artar.
b. Herediter fruktoz intoleransı:
• Aldolaz B eksiktir ve hücre içi fruktoz 1-fosfat düzeyi yükselir.
• Hücrelerde ATP ve inorganik fosfor tükenir.
• Hastalarda semptomlar fruktoz 1-fosfat birikimine, ATP ve fosfat tüketilmesine bağlıdır.
• Glikojen depoları normal olmasına rağmen fruktozla uyarılan ciddi hipoglisemi oluşur.
Çünkü fruktoz-1-fosfat birikimi karaciğerde fosforilazı inhibe eder.
• Fruktoz 1-fosfat glukoneogenezi baskılar ve glikolizi uyarır.
• Đnorganik fosfor tüketilmesi ATP sentezini engeller. Fazla fruktoz alındığında AMP’lerin
parçalanmaya başlaması ile pürin nükleotid yıkım ürünleri olan ınozin, hipoksantin, ksantin ve ürik asid
düzeyleri artar.
• Hastalarda kusma, sarılık, kanama olabilir.
• Karaciğer yetmezliği ortaya çıkar
• Diyetten fruktoz, sorbitol ve sukroz çıkarılmalıdır.

SORBĐTOL
. • Şeker alkolü olarak tatlandırıcılarda kullanılır.
. • Aldoz redüktaz: Glukozu redükliyerek sorbitol (glukitol) oluşumuna neden olur. Lens,
retina, eritrosit, böbrek, plasente, periferik sinir schwann hücreleri, vesica seminalis ve yumurtalık hücreleri
gibi pek çok dokuda bulunmaktadır.
. • Karaciğer, yumurtalık, sperm ve vesica seminalis hücrelerinde sorbitolü fruktoza
oksidleyen sorbitol dehidrogenaz (NAD’den NADH üretir) enzimi bulunur. Vesica seminalisde glukozdan
fruktoza olan bu iki reaksiyon enerji kaynağı olarak fruktozu tercih eden sperm hücreleri içindir. Bu sayede
sorbitol glikoliz ve glukoneogeneze girebilir.
. • Aldoz redüktazı olan hücrelere glukoz girişi için insüline gerek olmadığı için, kontrolsüz
diyabet gibi hiperglisemi durumlarında bu hücrelere büyük miktarda glukoz girer. Artmış glukoz
konsantrasyonu ve yeterli NADPH varlığında aldoz redüktaz fazla miktarda sorbitol sentezlenmesine yol
açar. Sorbitol dehidrogenazın yok veya az olduğu retina, böbrek ve sinir hücrelerinde bu artış çoktur.
Sonuçta sorbitol bu hücrelerde birikir (hücre dışına kolay çıkamaz) ve beraberinde su çekilmesine neden
olarak hücre şişmesine yol açar. DM’daki bazı patolojiler (katarakt, retinopati, periferal nöropati ve
nefropati) bu fenomene bağlanabilir.

Galaktoz metabolizması
Biomedikal önemi:

. • Galaktoz meme bezinde süt sentezi için gereklidir.


. • Beyin ve sinir sisteminde glikolipid, serebrozid ve gangliozid sentezinde kullanılır.
. • Mukoprotein sentezi için gerekldir.
. • Klasik galaktozemi ve galaktozüri gibi hastalıkları bulunur.
. • Galatozun besinsel en önemli kaynağı laktozdur (galaktoz-glikoz). Bir miktar galaktoz
hücre turnoverı sırasında, hücre zarının önemli komponentleri olan glikoprotein ve glikolipidlerin lizozomal
yıkımı ile oluşur.
. • Galatozunda fruktoz gibi hücreye girişi insülinden bağımsızdır.
. • Galaktoz metabolizmasındaki ilk basamak da galaktozun fosforillenmesidir. Heksokinazın
galaktoza ilgisi çok az olduğu için, galaktoz temel olarak galaktokinazla fosforillenir:

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 53


. • Galaktoz 1-fosfat, üridil difosfat glukoz ile (UDP-Glc) ile tepkimeye girer. Galaktoz 1-fosfat
üridil transferazla katalizlenen bu reaksiyon sonucunda glukoz 1-fosfat ve UDP-Galaktoz oluşur. Bu enzim
eksikliğinde galaktoz ve galaktoz 1-P hücrede birikmektedir. Bu durum fruktoz intoleransına benzesede
daha çok doku etkilenir. Galaktoz yan yollara (örneğin galaktitol üretimi) sapar. Bu reaksiyon’da glukozu
sorbitole çeviren aldoz redüktaz ile sağlanır.
. • UDP-galaktoz glukoz metabolizmasına katılabilmesi için önce UDP-heksoz 4 epimeraz ile
UDP glukoza çevrilmelidir.
. • Galaktozun besinlerle sağlanamaması durumunda (örneğin β-galaktozidaz
eksikliğinde laktozun yıkılamamasına bağlı) dokuların UDP-galaktoz gereksinimi UDP-glukozdan
UDP-heksoz 4 epimeraz ile sağlanır. Epimerizasyon reaksiyonu en fazla karaciğerde oluşmaktadır.
. • UDP galaktoz→Laktoz, glikoprotein, glikolipid ve glikozaminoglikan sentezi gibi pek çok
sentez reaksiyonu içinde galaktoz vericisidir.

Galaktoz metabolizması bozuklukları:


Galaktokinaz eksikliği:

. • Galaktozemi ve galaktozüri
. • Galaktitol birikir ve hastalarda 1 yaş civarında katarakt ortaya çıkar.

Klasik galaktozemi:
. • Galaktoz 1-fosfat üridil transferaz eksiktir
. • Otozomar resesif olarak kalıtılır
. • Infant doğumda normaldir. Sonra gelişme geriliği, letarji, kusma ve hipoglisemi izlenir.
• Hipoglisemi nedenleri:
• Galaktoz glukoza çevrilemez
• Galaktoz artışı insülin sekresyonunu uyarır
• Galaktoz-1-p birikimi fosfoglukomutazı inhibe eder.
. • Geç neonatal periyotta sarılık gelişir.
• 2-3 aylık periyotta
• Karaciğerde yağ infiltrasyonu ve siroz oluşur
• Serebral korteksde galaktoz ve galaktoz-1-fosfat birikimi mental retardasyona yol açar.
• Lensde galaktitol (dulsitol) birikiminebağlı olarak katarakt oluşur
. • Kan galaktoz seviyeleri artar, glukoz konsantrasyonu azalır (hipoglisemi), inorganik fosfor
azalır. Idrarda galaktoz seviyeleri artar. Albuminüri ve aminoasitüri (özellikle serin, alanin, glisin) oluşur.

Laktoz metabolizması
. • Laktoz β-galaktozun β1-4 bağı ile glukoza bağlanması ile oluşan bir disakkarittir (süt şekeri).
. • Laktoz laktoz sentaz tarafından sentezlenir. Bu enzim protein A ve B olmak üzere iki
proteinden oluşur.

Protein A:
β-D-galaktozil transferaz’dır ve bazı dokularda yer alır. Membrana bağlı bir enzimdir ve
glikoprotein sentezine katılır.

Protein B:
Sadece meme bezinde yer alır. Bir α-laktalbumin’dir ve sütte bolca bulunur.
• Gebelik öncesi ve gebelik süresince sadece protein A aktiftir ve meme bezlerinde N-asetil
laktozamin sentezlenir. Gebelikte progesteron protein B sentezini baskılar. Doğum ile
beraber progesteron azalır ve prolaktin artar. Bu sayede protein B sentezi uyarılır. Protein

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 54


A ve B birleşip laktoz sentezlenir.
Glikoproteinler:
Oligosakkaridlere kovalent olarak bağlı proteinlerdir. Glikoproteinlerin karbonhidrat zinciri genellikle
dallıdır ve negatif yüklü olmayabilir. Karbonhidrat içerikleri ağırlık olarak %1’den %85’e kadar değişir.

Proteoglikan:
Proteinlere kovalan olarak bağlanmış glukozaminoglikanlar-dır. Proteoglikanların ise karbonhidrat
içerikleri %95’ler oranındadır.

Glukozaminoglikan (GAG):
Proteoglikanların karbonhidrat kısımlarıdır. Bunlar glikoproteinlerin karbonhidratlarından farklı olarak
düz zincirli yapılardır. Yapıları oldukça basittir. Tekrarlayan disakkarid ünitelerinden oluşmuş yapıladır.
Glikoproteinlerin karbonhidrat kısmı genelde nötr yapılarken, GAG’lar üzerlerinde çok fazla negatif yük
taşırlar. Negatif yükleri yapılarındaki üronik asitlerin karbonil grubundan ve sülfat gruplarından
kaynaklanır.

GLĐKOPROTEĐNLER

Farklı işlevlere sahip bir çok protein glikoproteinlerdir. Albumin dışı insan plazma proteinlerinin tümü
glikoproteindir. Hücre zarı proteinlerinin çoğu önemli miktarda karbonhidrat taşır. Bir bölüm kan grubu
maddesi glikoproteinken diğerleri glikosfingolipidlerdir.

Hücre zarındaki glikoproteinlerin görevleri:


. • Hormon, virüs ve başka hücrelerce Hücrenin tanınmasını sağlarlar.
. • Hücre yüzeyi antijenlerini oluşturur (kan grubu antijenleri gibi).
. • Hücre dışı matriks elemanı olarak görev yaparlar.

. • Gastrointestinal ve genitoüriner sistemde müsin salgısı olarak biyolojik koruyucu kaygan


yapıyı oluşturmak.
. • Đnsanda hem sekretuar hemde zara bağlı müsinler izlenir. Sektretuar müsinler solunum,
sindirim ve üreme yolları salgılarında yer alır.
. • Mukusun %94 kadarı su, %5 kadarı müsin olup, geri kalanı çeşitli hücre molekülleri,
elektrolitler ve hücre artıklarının bir karışımıdır.
. • Müsinler epitel yüzeylerinin kayganlığına yardım eder ve koruyucu bir fiziksel engel
oluşturur. Zara bağlı müsinler çeşitli hücre-hücre etkileşimlerine katılırlar. Proteazların etkilerine direnç
sağlarlar ve bazı yüzey antijenlerini maskeleme görevi görürler.

YAPI
Glikoproteinler yapısal olarak 3 ana sınıfa ayrılabilir:
. 1. Karbonhidratların, proteinin serin, treonin gibi OH grubu içeren aminoasidine bağlanmasıyla
oluşan O-bağlı glikoproteinler
. 2. Karbonhidratların, proteinin asparajin aminoasidinin amid azotuna bağlanması ile oluşan N-
bağlı glikoproteinler
. 3. Glikozilfosfatidil inozitol (GPI) yardımıyla proteinin karboksil ucu aminoasidine bağlanmış
olanlar. Bu yapıda GPI’e bağlanmış karbonhidratlar fosfatidiletanolamin yardımı ile amid bağıyla proteinin
karboksil ucuna bağlanır. Bu oluşan glikoprotein yapıda GPI’nın yağ asitleriyle plazma membranına
bağlanır.

Örnek asetilkolinesterazın eritrosit membranına, alkalen fosfatazın barsak ve plasentaya, 5’-

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 55


nükleotidazın hücrelere bağlanması bu yolla olmaktadır.
. • Bir glikoprotein O ve N glikozid bağlarının sadece bir tipini içerebildiği gibi her ikisinide
içerebilir.
• N-bağlı glikoprotein sentezi sırasında “Dolikol fosfat” ve “retinil fosfat” olmak üzere
karbonhidrat birimi taşıyıcısı olan 2 önemli molekül bulunmaktadır:
o Dolikol fosfat kolesterol sentezinde oluşan izoprenoid birimlerden sentezlenir.
o Dolikol fosfat endoplazmik retikulumda yer alır.
o Retinil fosfat ise A vitamini türevidir.
o Özellikle N-bağlı glikozidlerin sentezinde dolikol ve retinil fosfata gereksinim vardır. O-
bağlılar gereksinim göstermez.
. • Glikolizasyonu inhibe eden moleküller: Tünikamisin, deoksinojerimisin, swainzonin’dir
(N-glikozillenmeyi inhibe ederler).

ĐNHĐBĐTÖR ETKĐ YERĐ

Tunikamisin Dolikol-P’a şeker bağlanmasını inhibe eder

Deoksinojerimisin Glikozidaz I-II inhibitörü

Swainzonin Mannozidaz II inhbitörü

I-Cell hastalığı:
. • Mannozu fosforilleme yeteneği bozulmuştur.
• Đskelet anomalileri, eklemlerde hareket kısıtlılığı, kaba yüz görünümü ve ağır psikomotor
bozukluk oluşur.
• Genelde 8 yaş civarında ölüm oluşur.
• Yalancı Hurler polidistrofisi I-hücre hastalığı ile yakından ilişkilidir fakat hastalığın seyri
hafifdir ve hastalar genelde erişkin yaşa kadar ulaşırlar.

Yıkım
Glikoproteinlerin oligosakkaridlerinin yıkımı α-nöraminidaz, β-galaktozidaz, β-heksozaminidaz, α- ve β-
mannozidaz, α-N-asetilgalaktoz aminidaz, α-fukozidaz, endo-β-N-asetilglukozaminidaz ve
aspartilglukozaminidaz dahil lizozomal hidrolazlar tarafından sağlanır.

GAG

Tekrarlayan disakkarid ünitelerinden oluşmuş, lineer polimer olan heteropolisakkaridlerdir.


Glikoproteinlerin karbonhidrat kısmı genelde nötr yapılarken GAG’lar üzerlerinde çok fazla negatif yük
taşıyan yapılardır. Negatif yükleri yapılarındaki üronik asitlerin karbonil grubundan ve sülfat gruplarından
kaynaklanır.

Özellikleri:
GAG’lar:
. • Dokunun, hücre ve fibröz kompenentlerinin kararlılığını sağlar.
. • Aynı zamanda vücudun tuz ve su dengesinide sağlamaktadırlar.
. • Örnek; deri, tendon, kıkırdak, bağlar ve kemik matriksin bağ dokusu, ground substance’da
dağılmış, çözünmez proteinlerden oluşur.

GAG’lar uzun, çoğunlukla dallanmamış ve genellikle tekrarlayan disakkarit birimlerinden (asit şeker-

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 56


amino şeker) oluşmuş heteropolisakkarid zincirleridir.
• Amino şekerler genellikle pozitif yükü kaldırılmış D-glukozamin veya D-galaktozamindir.
• Asit şekerler genellikle D-glukronik asit ve L-iduronik asittir.
• Tek istisna asidik şeker yerine galaktoz içeren keratindir.

GAG’ların sınıfl andırılması


1. Kondraitin 4 ve 6 sülfat (CS):
• Vücutta en fazla bulunan GAG
• En kısa polisakkarit zincire sahip olan GAG’dır.
• Kartilajda kollajeni bağlar ve lifleri sıkı ve kuvvetli bir ağ şeklinde tutar
2. Keratan sülfat (KS):
• Disakkarid ünitesi: N-asetilglukozamin ve galaktoz (uronik asit yoktur)
• En heterojen GAG
3. Hiyalüronik asit (HA):
• Diğer GAG’lardan farkı sülfatlanmamıştır, proteine kovalent olarak bağlı değildir
• Embriyonik dokularda özellikle fazladır. Morfogenez ve yara onarımında hücre göçünde
rol oynar.
• En fazla karbonhidrat ve molekül ağırlığı en fazla olan GAG’dır.
• Kayganlık sağlar ve darbelerin etkisini azaltır
4. Dermatan sülfat (DS):
• Heparin benzeri antitrombik etkisi vardır. Fakat heparinden farklı olarak minimal tam kan
antikoagülan ve kan lipid temizleyici aktiviteleri bulunur.
• Arter düz kas hücrelerinin sentezlediği ana GAG’dır. Plazmada LDL’ye bağlanır ve
aterosklerozda önemli olabilir.
• Korneada keratan sülfatla beraber korneal saydamlıkta rol oynar.
• Sklerada yapısal rol oynar
5. Heparin:
• Diğer GAG’lardan farklı olarak arterlerin ve diğer hücrelerin hücre içi bileşiğidir
• Antikoagülandır ve lipid temizleyici etkisi bulunmaktadır. Faktör IX ve XI’e bağlansada en
önemli etkileşimi plazma antitrombin III’le gösterir.
• Mast hücreleri, AC, KC ve deride yer alır
6. Heparan sülfat (HS):
• Bazal membranlarda ve tüm hücre yüzeylerinde bulunan ekstrasellüler GAG’dır.
• Tip IV kollajen ve lamininle beraber glomerul bazal membranının bileşenidir.

Ekstraselliler matriksin diğer glikoproteinleri


Fibronektin:

• Kollajen sentezleyen hücreler hücre yüzeyinde, hücre dışı yatakta ve kanda bulunan iri bir
glikoprotein olan fibronektin salgılarlar.
• Fibronektin suda çözünür halde bulunur. Fibronektin heparin, fibrin, kollajen, heparan
sülfat, DNA ve integrinler adı verilen bir grup proteinle etkileşir.
• Hücre adezyonu ve göçüne katılır.
• Hücre haberleşmesine katılırlar.

Laminin:
• Böbrek glomerülleri ve bazal laminanın ana glikoproteinidir.
• Bazal laminanın yapı taşları laminin, entaktin, tip IV kollajen, heparin ve heparan sülfattır.
• Laminin üç ayrı polipeptid zincirinden oluşur. Hücre yüzeylerindeki tip IV kollajen, heparin

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 57


ve integrinlere ait bağlanma bölgeleri bulunur.

Fibrillin:
• Bir çok dokuda yer alan iri bir glikoproteindir ve mikrofibrillerin yapı taşıdır.
• Fibroblastlar tarafından salgılanır ve elastin depolanmasını sağlamak üzere mikrofibrillerin
içinde bir çatı oluşturur.

Entaktin:
Glikoprotein yapıdadır, laminine bağlanır ve hücre bağlanma faktörü olarak iş yapar.

PROTEOGLĐKANLARIN YAPISI
Hiyalüronik asid hariç GAG molekülleri sülfatlanmıştır. Sülfatın kaynağı 3’-fosfoadenozil 5’-
fosfosülfattır (PAPS). Sülfotransferaz enzimleri ile gerçekleştirilir. PAPS aynı zamanda “sülfatid”
(sülfatlanmış glikosfingolipid) sentezinde de kullanılır.
GAG YIKIMI
GAG’lar lizozomlarda yıkılır. Yarı ömrü 120 gün olan keratan sülfat hariç GAG’ların yarılanma ömrü
kısadır.
Hiyalüronidaz:
GAG yıkımına katılan önemli bir enzimdi. Bu enzimin eksikliği bildirilmemiştir ve buna bağlı bir
mukopolisakkaridoz yoktur.

MUKOPOLĐSAKKARĐDOZLAR
• Hunter sendromu hariç hepsi OR’dir.
• Prenatal tanıları vardır fakat etkin tedavileri yoktur.
• GAG yıkımında rol alan enzimler aynı zamanda glikolipid ve glikoprotein yıkımında da rol
alırlar. Bu nedenle mukopolisakkaridozis vakalarında aynı zamanda lipidozis ve glikoprotein
oligosakkaridozisde görülür.

Nörolojik disfonksiyon ve yıkım, hepatosplenomegali ve / veya iskelet disostosisi ve progresif hastalık


mukopolisakkaridozisi düşündürür.
Hastalarda tipik olarak kaba yüz görünümü, korneal bulanıklık, organomegali, eklem katılığı, iskelet
deformiteleri, kısa boy, herniler ve bazı hastalarda mental retardasyon oluşur.
GAG’lar konnektif dokunun temel bileşenlerinden olduğu için, mukopolisakkaridozislerde kemik
değişiklikleri karakteristiktir. Röntgenogramlarda izlenen değişikliklerin hepsi birden “Disostosis
Multipleks” olarak refere edilir.
Hastalarda ek olarak kardiovasküler sistem, karaciğer, dalak, tendonlar, eklemler ve ciltte yaygın
olarak etkilenmektedir.
Dermatan sülfat, heparan sülfat ve keratan sülfat mukopolisakkaridozis patogenezine katılan temel
GAG’lardır.
Scheie hariç tüm tipler yaşamı kısaltır.
Tüm tiplerde iskelet anomalileri vardır ama en şiddetli olarak Tip IV ve VI’da izlenir.
Tip IH, IS, IV, VI, VII’de korneal bulanıklık izlenir.
Tip IH, II III ve VII’de (VII’de hafif olmak üzere) zeka geriliği bulunur.
Tip IS, IV, VI ise normal zekalıdır.
Tüm tiplerde eksik olan enzim “asit hidrolazlar”dır. Sadece Sanflippo TipC’de “Asetil

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 58


transferaz”

eksiktir.

Tanıda:
• Lizozomal enzim düzeyi ölçülür.
• Periferal kanda vokuollü lenfositler vardır
• Hunter sendromunda yaygın vokuollü hücreler diğer bir isimlendirme ile “Gargoyle
hücralari” izlenir.
• Đdrarda GAG’lara rastlanır

LĐPĐDLERĐN SĐNDĐRĐMĐ

Ağızda sindirimi başlayan tek besin meddesi karbonhidratlardır. Ağızda karbonhidratlar α-amilazla
sindirilir. Fakat besinlerin ağızda kalış sürelerinin kıs olması nedeni ile ağızda etkin bir sindirim
gerçekleşmemektedir. Ağızda bir miktarda mekanik parçalanma oluşur.
GASTRĐN
. • Besinlerin mideye geçişi ile beraber ilk olarak “Gastrin” salınır.
. • Gastrin midede en fazla antral mukozada bulunan G hücrelerince sentezlenir ve
depolanır. Bunun yanında proksimal duodenumdaki G hücreleri ve pankreas delta hücrelerince de
salgılanır.
. • Gastrin antran mukoza hücrelerinin gerilmesi, yemekler ve serbest aminoasitlere yanıt
olarak salınır. En fazla uyarımı yapan aminoasitler glisin, triptofan ve fenilalanindir.
. • Gastrin mide asit sekresyonunu, pepsinojen sekresyonunu ve intrensek faktör salınımını
uyarır. Ayrıca mide motilitesini, mukozal gelişimi ve mide kan akımını da artırmaktadır.
. • Gastrin uyarımına yanıt olarak mide de periatal hücrelerden HCl ve esas hücrelerden
pepsinojen salınır. Aynı zaman da gastrine yanıt olarak mide kan akımı ve hareketleri de artmaktadır.
Böylece mide de sindirim süreci başlatılır.

Lipidlerin sindirimi midede başlar.


. • Midede etkin olan enzim, dilin arka tarafından salgılanan aside dayanıklı “lingual lipaz”dır.
Bu enzim dilin arka tarafından salındığı için temel olarak etkisini midede göstermektedir. Lipidler bu
bölgede henüz emülsifiye olmadıkları için hidroliz hızları düşüktür.
. • Midede lipid sindirimine katılan diğer enzim mideden salgılanan “gastrik lipaz”dır.
Gastrik lipaz nötr pH’da etkili bir enzimdir. Bu nedenle yetişkinde düşük mide pH’ında etkisi yoktur. Oysa
bebeklerin mide pH’sı nötr pH’ya yakın olduğu için ve diyetleri sıklıkla süt lipidlerini içerdiği için gastrik
lipaz sindirimde etkili olabilir.
. • Midedeki her iki enzimde TAG’deki 3. pozisyona (Sn-3) bağlı yağ asidini koparır.
TAG’de bu pozisyonda genelde kısa/orta zincirli (12 karbondan küçük) yağ asitleri bulunur. Midede
serbestleşen kısa/orta zinicrli yağ asitleri mideden emilir ve portal dolaşımla karaciğere gönderilir.

SĐNDĐRĐMĐN HORMONAL KONTROLÜ


Besinlerin deudenuma geçişiyle:

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 59


3. 1. Yağ asidleri (özellikle uzun zincirliler) ve kısmen sinidirilmiş olarak barsağa geçen proteinlerin
ve aminoasitleri (özellikle triptofan ve fenilelenin) üst ince barsağa ulaşması ve emilmesi ile Jejenum ve
aşağı duodenum mukoza I-hücrelerinden kolesistokinin (pankreozimin) sağlanır.
4. 2. PH’I düşük sindirim materyalinin (pH<4.5) duodenuma ulaşmasıyla.Duodenum ve jejenum S
hücrelerinden sekretin salgılanır.
5. 3. Glukoz ve lipidlerin duodenuma geçişiyle de duodenum ve jejenum K hücrelerinden Gastrik
inhibitör polipeptid (GIP) salınır.

Kolesistokinin:
. • CCK tüm ince barsak boyunca bulunmaktadır fakat en fazla duodenum mukozal I-cellerde
ve jejenumda yer alır. Đleum ve kolonda ise sinir sonlanmalarında saptanmıştır. Ayrıca periferal ve SSS’de
de yaygın olarak saptanır.
. • Safra kesesinin kasılmasını ve safra içeriğinin barsağa ulaşmasını sağlar
. • Pankreas ekzokrin hücreleri tarafından sindirim enzimlerinin salgılanmasını ve bunların
barsağa geçişini sağlar (Oddi sfinkterini gevşetir).
. • Mide üzerine inhibitör etkilidir.
. • Minör düzeyde pankreasdan bikarbonattan zengin sıvı salgılanmasını, antral motilite,
gastrik HCL ve pepsinojen salınımını minör düzeyde uyarır (gastrine yapısal bezerlik gösterir).
. • Đnsülin sekresyonunu ve barsak motilitesini uyarır.
. • CCK salınımı somatostatinle komplet olarak inhibe edilir.

Sekretin:
. • Duodenum ve jejenum S hücrelerinden salgılanır ve aynı zamanda beyinde de yer alır.
. • pH’I düşük sindirim materyalinin (pH<4.5) duodenuma ulaşması ile sekretin salgılanır.
. • Sekretin bikarbonattan zengin pankreatik sıvının salgılanmasını sağlar. Bu etki membrana
bağlı adenilat siklaz ve cAMP ile oluşturulur.
. • Safra kesesi kasılmasını ve safranın barsağa gelişini artırı.
. • Đnsülin salınımı içinse zayıf bir uyarandır.
. • Gastrik ve duodenal motiliteyi azaltır, alt özefagial sfinkter basıncını azaltır.

Gastrik inhibitör polipeptid:


. • Duodenum ve jejenumda bulunan K hücreleri tarafından sentezlenir.
. • Oral glukoz ve TAG uygulanması salgılanmasını artırır.
. • Gastrik sekresyon ve motiliteyi inhibe eder
. • Đntestinal motiliteyi ve barsakta sıvı ve elektrolit salınımı azaltır.
. • Đnsülin salınımını uyarır. Gastrointestinal peptidler arasında insülin salınımını en fazla
uyaran GIP’dir.

ĐNCE BARSAKLARDA LĐPĐD SĐNDĐRĐMĐ


Diyet besin maddelerinin barsağa ulaşması ile asidite nötralize edilir ve safra tuzları ve pankreatik
sindirim enzimleri ile besinle karıştırılarak sindirim sürecine devam edilir.

Emülsifikasyon işlemi birbirini tamamlayan 2 mekanizma ile olur:


4. 1. Safra tuzlarının deterjan etkisi: Safra tuzları kolesterol türevidir. Halka yapısının yan zincirine
bir molekül glisin veya taurin amid bağı ile kovalent olarak bağlanmıştır. Bu tuzlar lipidlerin kümeleşmesini
engeller. Safra tuzları kuvvetli deterjanlardır.
5. 2. Barsak hareketlerinin mekanik karıştırıcı etkisi

• Emülsifikasyon lipid sindiriminin en kritik basamağıdır.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 60


TAG yıkımı:
. • Pankreatik lipaz enzimi ile TAG’lerin 1. ve 3. karbonuna bağlı yağ asidleri öncelikli olarak
uzaklaştırılır ve monoaçil gliserol (MAG) ve 2 mol FFA ortaya çıkar. MAG ve serbest yağ asidleri artık
emilebilecek moleküllerdir.
. • Pankreatik lipaz aktivitesi için kolipaz, safra tuzları ve fosfolipidler gerekir.
. • Kolipaz pankreasdan prekolipaz olarak salgılanır ve tripsinle N-terminal bölgesinden bir
pentapeptit hidrolize edilerek aktiflenir. Bu pentapeptid tokluk işareti olarak davranır ve enterostatin olarak
adlandırılır.

Kolesterol esteri yıkımı:


. • Kolesterol esterleride direkt olarak emilemeyecek kadar büyük moleküllerdir.
. • Kolesterol esterleri pankreatik kolesterol ester hidrolaz (kolesterol esteraz) ile hidrolize
edilir ve kolesterol ve FFA oluşur.

Fosfolipid yıkımı:
Pankreas sıvısı, tripsince barsakta aktifleştirilen fosfolipaz A nin ön enzimince zengindir.
2

. • Fosfolipaz A PL’in 2. C’nuna bağlı yağ asidini ayırır, böylece lizofosfolipid ve FFA oluşur.
2
++
. • Fosfalipaz A aktivasyonu için Ca gereklidir.
2

. • Pankreasdan salındıktan sonra triptik hidroliz ile aktive edilir.

Emilim:
Jejenumda dietsel lipidlerin yıkılımının başlıca ürünleri olarak:

. • Serbest yağ asidleri


 Kısa ve orta zincirli yağ asidleri (karbon sayısı < 12)
 Uzun zincirli yağ asidleri (karbon sayısı > 12)

. • Serbest kolesterol
. • Monoaçilgliseroller (2 MAG) bulunur.
. • Kısa ve orta zincirli yağ asidleri diğer yağlardan biraz daha farklıdır. Çünkü bu yapıların
hidrofilik özellikleri yüksekdir. Bu nedenle bıunlar lingual ve pankreatik lipazlarla hızla yıkılırlar ve safra ile
emulsifikasyone gereksinim göstermezler. Bunlar duodenum ve jejenumdan pasif difüzyonla hücreye
alınıp, hücrenin kontrluminal yüzünden kan dolaşımına geçirilip, albuminle beraber portal dolaşımla
karaciğere gönderilirler.
. • Sindirilen lipidlerden uzun zincirli yağ asidleri, serbest kolesterol ve 2-MAG’ler emilmek
için tekrar safra tuzları ile beraber miçelleri oluşturur ve miçeller halinde incebarsak fırçamsı kenarlarından
emilirler.
+
. • Emilim duodenum ve jejenumda pasif difüzyon ve Na ’bağlı kotransportla olur..

Şilomikron oluşumu:
. • Diyetle alınan TAG’ler, kolesterol esterleri ve barsak mukoza hücrelerinde de novo olarak
üretilen fosfolipidler ve apolipoprotein B48 biraraya getirilir. Bir araya getirmede en fazla hidrofobik özellik
taşıyan lipidler en merkeze gelecek şekilde yerleştirilir (TAG ve kolesterol esterleri), fosfolipidlerin fosfatlı
polar uçları su ile temas edecek şekilde yerleştirilerek nonpolar lipidler sarılır. Üzerinede işaretleyici olan
(kimlik) Apolipoprotein B48 eklenerek şilomikron (ŞL) oluşturulur.
. • ŞL’lar Barsak mukoza hücrelerinden ekzositozla salınır, barsak lenfatik kanallarından,
duktus torasikus yolu ile subklavyan vene ulaşır.

SĐNDĐRĐM OLAYLARININ ÖZETĐ

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 61


Salgı kaynağı ve Son ürünler ve
Enzim Aktiflenme Substrat
salgı uyaranı etki

TAG’lerin
3.pozisyonundaki
Dil bezleri Lipaz Optimum pH 3-6 Yağ asitleri ve DAG
yağ
asidi
Pepsinojen HCl ve
Pepsin A (fundus)
otokatalizle aktiflenir. pH 1- Proteinler Peptidler
Pepsin B (pilor)
2
Mide bezleri: Esas ve
pariatal hücreler refl
TAG’lerin
eks
uyarı ve gastrine Gastrik lipaz Optimum pH 3-6 3.pozisyonundaki Yağ asitleri ve DAG
yanıt yağ
olarak salınım asidi
yaparlar
Etkinlik için Ca gerekir pH
Rennin Sütün kazeini Sütü pıhtılaştırır
4.0
Tripsinojen pH 5.2-6.0’da
barsağın enterokinazı
Polipeptidler
Tripsin tarafından tripsin haline Proteinler Peptidler
Dipeptidler
çevrilir. PH 7.9’da
otokatalitiktir.

Kimotripsinojen triptik Polipeptidler


Kimotripsin Proteinler Peptidler
aktivite ile aktifl enir Dipeptidler
Proelastaz olarak salgılanır
Polipeptidler
Elastaz ve triptik aktivite ile aktifl Proteinler Peptidler
Dipeptidler
enir
Prokarboksipeptidaz olarak Zincirin serbest
Küçük peptidler ve
Pankreas: Mideden Karboksipeptidaz salgılanır ve triptik aktivite karboksil ucundaki
serbest aminoasitler
gelen asit ve kısmi ile aktifl enir peptidler
sindirilmiş besinlere
Maltoz ve maltotrioz
yanıt olarak salınan
ve 1:6
sekretin ve CCK Amilaz pH 7.1 Nişasta Glukojen
oligosakkaridler
sayesinde pankreas
(dekstrin)
uyarılır
Safra tuzları, fosfolipidler TAG’lerin 1. ve 3.
Lipaz MAG ve yağ asidleri
ve kolpaz gerektirir ester bağı
Ribonükleaz Ribonükleik asid Nükleotidler
Deoksiribonükleaz DNA Nükleotidler
Kolesterol ester Kolesterol ve yağ
Safra tuzları Kolesterol esterleri
hidrolaz asidi
Fosfolipidlerde
gliserolün Yağ asidleri ve
Fosfolipaz A2 Tripsin ve Ca ile aktifl eşir 2.pozisyonundaki lizofosfolipidler
yağ
asidi

Karaciğer ve safra
Safra tuzları Yağlar Miçel oluşumu
kesesi: CCK ile salınır
Proteinin
kısa peptidler ve
Đnce barsak Aminopeptidaz aminoterminal uçtaki
serbest aminoasitler
aminoasitleri
Dipeptidazlar Dipeptidler Aminoasitler
Tripeptidazlar Tripepidler Aminoasitler
Sukraz Sükroz Fruktoz, glukoz
Maltaz Maltoz Glukoz
Laktaz Laktoz Glukoz, galaktoz
Trehalaz Trehaloz Glukoz

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 62


Fosfataz Organik fosfatlar serbest fosfat
Đzomaltaz 1:6 bağlı glukozidler Glukoz
Polinükleotidaz Nükleik asit Nükleotidler
Pürin veya pirimidin pürin, pirimidin
Nükleozidazlar
nükleozidleri bazları, pentoz fosfat

YAĞ ASĐDĐ VE TAG METABOLĐZMASI


Lipidler basit veya karmaşık olarak sınıflandırılabilir:
4. 1. Basit lipidler:
a) Yağlar: Yağ asitlerinin gliserolle yaptığı esterlerdir
b) Mumlar: Yağ asitlerinin yüksek molekül ağırlıklı monohidrik alkollerle yaptığı esterlerdir

5. 2. Karmaşık lipidler:

Yağ asitlerinin gliserole ek olarak farklı gruplarda içerdiği esterlerdir.


a) Fosfolipidler: Gliserol, sfingozin, fosfat grubu, alkoller ve yağ asitlerinden oluşur.
b) Glikolipidler: Sfingozin, şeker grupları ve yağ asitlerinden oluşur.
c) Diğer: Sülfatidler, aminolipidler v.b lipidlerdir.

3. Öncül ve türev lipidler:


Bunlar steroidler, hormonlar, keton cisimleri gibi yapıları kapsar.
. • Yağ asidleri küçük miktarlarda her dokuda oluşurlar. Özellikle açlıkda plazmada önemli
miktarlarda bulunurlar.
. • FFA’lar enerji amaçlı olarak karaciğer ve kas gibi dokularda okside olabilirler.
. • FFA’lar glikolipid, fosfolipid, sfingolipid, prostaglandin ve kolesterol esterleri gibi bir çok
bileşiğin öncül maddesidir.
. • TAG’deki esterleşmiş yağ asidleri vücudun temel enerji kaynağı olarak iş görür.

YAPI
. • Yağ asidleri amfipatik bileşiklerdir
. • Özellikle uzun zincirli yağ asidlerinde hidrofobik kısım baskın olduğu için suda
çözünürlükleri çok düşüktür. Bu nedenle albumine bağlı olarak taşınmak zorundadırlar.
. • Plazmadaki yağ asidlerinin %90’dan fazlası lipoproteinlerin yapısında bulunur.
. • Yağ asidi zinciri çift bağ içermiyorsa doymuş (palmitik asid v.b), 1 veya daha fazla
çift bağ içeriyorsa doymamış yağ asidi (oleik asid v.b.) denilir.
. • Memelilerdeki tüm yağ asidleri düz zincirlidir. Doğada dallanmış zincirlileride bulunur
(fitanik asid). Fitanik asid yıkım eksikliği Refsum hastalığını oluşturur. Plazma ve dokularda fitanik asid
birikir.
. • Lipidler birbirinden kromatografik yöntemlerle ayrılır. Đnce tabaka kromatografisi ve gaz-
sıvı kromatografi si tercih edilen yöntemlerdir.
. • Palmitik asid ve Stearik asid insanda en fazla bulunan doymuş yağ asidleridir. Palmitoleik
asid ve Oleik asid insanda en fazla bulunan doymamış yağ asidleridir

YAĞ ASĐDLERINĐN DE NOVO SENTEZĐ


Vücutta kullanılan yağ asidlerinin çoğu diyetle alınır. Diyetle alınan fazla karbonhidratlar ve proteinler
(proteinlerin katkısı azdır) TAG olarak depolanan yağ asidlerine dönebilir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 63


Yağ asidi sentezi insanda karaciğer (en fazla), böbrek, beyin, akciğer, meme bezi ve yağ dokusu dahil
olmak üzere bir çok dokuda oluşabilir. Yolun koenzim gereksinimleri NADPH, ATP, Mn, biotin, HCO (CO 3 2

kaynağı olarak) dır. Asetil KoA tek substrat olup son ürün palmitattır.
Tek substrat Asetil KoA’dır:
. • Asetil KoA mitokondri içinde karbonhidratların yıkımından elde edilen pirüvattan elde
edilir. Az miktarda aminoasitlerden de oluşmaktadır
. • Mitokondri iç zarını aşabilmek için mitokondride karbonhidratlardan oluşan asetil
KoA, oksaloasetatla birleştirilir ve sitrat oluşturulur. Sitrat trikarboksilat taşıyıcı ile sitoplazmaya
taşınır. Sitoplazmada KoA ve ATP varlığında sitrat liyazla katalizlenen tepkime ile sitrat, asetil KoA
ve oksaloasetata çevrilir.

Yağasidi sentez reaksiyonları:


.1. Asetil KoA’dan Malonil KoA oluşumu Asetil KoA karboksilazla sağlanır.
. • Đşlem ATP gerektirir
. • Koenzim biyotindir (prostetik grup)
. • Yağ asidi sentezinde düzenletici basamakdır.
. • CO kaynağı olarak HCO gerektirir.
2 3

3. 2. Malonil KoA oluştuktan sonra yağ asidi sentezi bir çoklu enzim kompleksi olan “Yağ asidi
sentaz enzimi” ile gerçekleşir.

ASETĐL KOA KARBOKSĐLAZIN DÜZENLENMESĐ


Enzim Düzenleyici Ajan Etki
Sitrat Allosterik aktivasyon

Malonil KoA Allosterik inhibisyon


Kısa süreli düzenlenme (hızlı 16-18 C’lu yağ asidleri
Allosterik inhibisyon
devreye giren düzenleyici (palmitat...)
mekanizmalar)
Đnsülin (defosforilasyon) Stimülasyon

Glukagon (cAMP aracılı


Đnhibisyon
Asetil KoA fosforlasyon)
karboksilaz
Yüksek karbonhidratlı diyet Enzim sentezini uyarır

Yağsız diyet Enzim sentezini uyarır


Uzun süreli düzenlenme Enzim sentezi inhibe
(geç devreye giren Yüksek yağ içeren diyet
edilir
düzenleyici mekanizmalar) Enzim sentezi inhibe
Açlık
edilir
Enzim sentezi inhibe
Glukagon
edilir

Yedi basamak sonunda son üç karbonu tamamen doymuş olan ve halen ACP’ye bağlı
bulunan 4C’lu bileşik üretilmiş olur. 4C’lu zincirin ACP’den sistin yan grubuna transferi ile
başlayan (8), 1 molekül malonatın ACP’ye bağlanması (9) ve CO2 ayrıldıktan sonra 2
molekülün kondensasyonu (10) ile devam eden bir süreçten sonra bu yedi basamak
tekrarlanır. Her seferinde gittikçe uzayan yağ asidi zincirine 2C’lu birim sokulur (malonil
KoA’dan gelen). Bu reaksiyonlar 7 kez tekrarlanıp Yağ asidi 16C’a ulaşınca sentez sonlanır.
Böylece tamamen doymuş bir palmitat molekülü oluşur.
. • Palmitat 16 C’lu doymuş bir yağ asididir ve yağ asid sentaz aktivitesinin son ürünüdür.
Palmitatın ayrı enzimatik aktivitelerle zincir uzunluğu artırılabilir ve/veya doymamış hale getirilebilir. Bu
enzimler düzendoplazmik endoplazmik retikulumda bulunur. Mitokondride de bir zincir uzama sisitemi
vardır ama çok az aktiftir.
. • Đnsanlar 9.C’dan daha ileride bir yere çift bağ sokamadıkları için, çoklu doymamış yağ
asidleri olan linoleik ve linolenik asidler diyetle alınmalıdır.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 64


. • Yağ asidi desatürasyonu: Memeliler ∆5-, ∆6-, ∆9- yağ açil KoA desatütaz olmak üzere 3
desatüraz enzimi içermektedir. Bu enzimler temel olarak KC’de yer alırlar. Desatürasyon sistemi, KC’de
DER’da yer alır ve desatüraz enzimleri, sitokrom b5 ve sit.b5 redüktaz içermektedir.

Sentezlenen yağ asitleri TAG haline çevrilir ve depolanır.


Gliserol fosfat:
TAG sentezinde yağ asidlerinin bağlandığı yapıdır. Temel olarak iki üretim yolu bulunur:
3. 1. Gliserol fosfat hem karaciğerde hem de yağ dokuda glukozdan glikoliz yolu ile sentezlenebilir.
DHAP oluşumu için glikolitik yol kullanılır, daha sonra DHAP gliserol fosfat dehidrogenaz ile gliserol
fosfata indirgenir.
4. 2. KC’de bulunan fakat yağ dokusunda bulunmayan ikinci yol serbest gliserolün, gliserol kinaz ile
gliserol fosfata indirgenmesidir.

TAG temel olarak yağ dokuda, az miktarda da KC’de depolanır. Karaciğerde üretilen
TAG’ler, çoğu kolesterol, kolesterol esterleri, fosfolipidler ve protein (ApoB-100) ile birlikte
paketlenerek VLDL oluşur. Bu partikül kana salgılanır ve periferik dokulara yeni
sentezlenen lipidler olarak verilir.
Yağ dokuda depolanan TAG’lerin kaynakları:
1) Diyetle gelen lipidler ŞL’la yağ dokuya gelir.
2) KC’de üretilen TAG’ler VLDL ile VC’ye gelir.
3) Yağ dokusu kendisi TAG üretir ve depolanır.

YAĞ ASĐD OKSĐDASYONU


Yağ asidi tam oksidasyonu ile 1 gr yağ için 9 kcal elde edilir (karbonhidratlar ve proteinlerden için
4 kcal elde edilmektedir).
Yağ yıkımının birinci basamağı, TAG olarak depolanmış yağların depolardan mobilizasyonudur:
. • Yağların mobilizasyonu açlıkda glukagon ve epinefrin hakimiyetinde gerçekleşir.
. • Epinefrin ve glukagon hormonları düşük kan şekeri düzeylerine yanıt olarak
salgılanır ve adenilat siklazı adiposit membranında aktive eder. Adenilat siklaz tarafından üretilen
cAMP bağımlı protein kinaz da fosforilasyonla “Hormona duyarlı lipaz”ı aktive eder. TAG yıkımı
başlar.
. • Plazma insülin artışında ise hormona duyarlı lipaz defosforile olur ve inaktif hale geçer.
. • Đnsanda yağ yıkımının en önemli kontrol basamağı hormon duyarlı lipazdır.
. • Hormona duyarlı lipaz TAG’e bağlı yağ asitlerini koparır ve serbest yağ asidleri ortaya
çıkar.
. • Böylece serbestleşen FFA adipositlerden dolaşıma salınır ve dolaşımda albumine bağlı
olarak taşınır (her albumin molekülü 10 FFA bağlayabilir). Albumin+FFA kompleksleri iskeletkası, kalp
ve renal korteks gibi dokulara taşınır. Bu dokularda FFA’lar albuminden ayrılarak dokuya alınır ve
metabolik yakıt maddesi olarak kullanılır.
.• Yağ hücrelerinde gliserol kinaz aktivitesi yoktur. HSL aktivitesiyle, TAG hidrolizinden elde edilen
gliserol bu hücrelerde metabolize olamaz. Gliserol kana geçer ve karaciğere gelerek fosforile olur. Oluşan
gliserol fosfat:
1. 1. Karaciğerde tekrar TAG sentezinde,
2. 2. DHAP’a dönerek, glikoliz ve glukoneogenezde kullanılır.
. • Beyin ve diğer SSS’I dokuları, RBC, böbrek üstü bezi medullası yağ asitlerini yakıt
olarak kullanamaz.

YAĞ ASĐDĐ β OKSĐDASYONU


Doymuş yağ asidlerinin yıkımında rol alan ana metabolik yol β-oksidasyondur. Mitokondride
geçekleşir. β-oksidasyonda 2C’lu parçalar, yağ açil-KoA’nın karboksil ucundan sıra ile ayrılırlar ve

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 65


böylece Asetil KoA’lar oluşur.
Yağ asitleri β-oksidasyona katılmadan önce ATP ile tepkimeye girerek etkin bir ara maddeye
çevrilmelidir.
. • Bu olay yağ asidlerinin tam yıkım için ATP’den gelen enerjiye gereksinim
gösterdikleri tek basamaktır.
. • ATP ve KoA varlığında yağ açil-KoA sentetaz (tiyokinaz) bir yağ asidinin “etkin yağ asidi”
veya açil-KoA’ya çevrimini katalizler. Bu reaksiyonda ATP, AMP’ye kadar parçalanır yani 2 ATP eşdeğeri
ATP kullanılmış olur.
. • Uzun zincirli yağ asidleri mitokondri dış zarında aktiflendikten sonra mitokondri
içine karnitin sistemi ile taşınır. Orta ve kısa zincirli yağ asidleri önce karnitinde bağımsız olarak
mitokondriye taşınır sonra mitokondride açil-KoA sentetazlar ile aktiflenir (özellikle de
karaciğerde).

β-oksidasyon mitokondri matriksinde olduğu için, oluşan yağ açil KoA esterleri mitokondri iç
membranını geçmelidir.
. • Kısa ve orta zincirli yağ asidleri mitokondri matriksine karnitinden bağımsız olarak taşınır.
.• Membrandaki özgün taşıyıcı ile açil grupları sitozolden mitokondri matriksine girer. Bu taşıyıcı
karnitindir. Karnitin sistemi uzun zincirli yağ asidlerini mitokondriye taşımakta kullanılır. Taşıma işlemide
karnitin mekiği olarak adlandırılır:
1. 1. Sistemde yağ açil-KoA’daki yağ açil grubu sitozolik KoA’dan karnitine karnitin açil transferaz 1
ile transfer edilir ve açil-karnitin meydana gelir. Bu reaksiyon mitokondri dış membranı iç yüzünde
gerçekleşir.
2. 2. Açil-karnitin esterleri açil karnitin/karnitin taşıyıcısı ile mitokondri iç zarını geçer.
3. 3. Mitokondri iç membran iç yüzünde karnitin açil transferaz 2 enzimi tarafından açil grubu
mitokondriyal KoA’ya transfer edilir. Karnitinde açil karnitin/karnitin taşıyıcısı ile intermembraner aralığa
geri döner.

Karnitin
. • Karnitin 2 esansiyel özellikteki aa olan “lizin” ve “metionin”den sentezlenir. SAM
(S-adenozil metionin) lizin’e 3 metil grubu verir ve oluşan trimetilizinin kısmi proteolizisi ile karnitin
sentezlenir.
. • Karnitin esas olarak karaciğer ve böbrekte sentezlenir. Buradan iskelet kası ve
kardiak kasa iletilir. Bu taşıyıcı sistem özellikle kaslarda bolca bulunmaktadır.
. • Diğer hızkısıtlayıcı basamaklar: β-OH Açil KoA dehidrogenaz NADH/NAD artışı ile
inhibe olur. Tiolaz da Asetil KoA artışı ile inhibe olmaktadır.

β-oksidasyon reaksiyonları:
Yağ asidlerinin mitokondriyal oksidasyonu 3 aşamada gerçekleşir:
5. 1. β-oksidasyon: β-oksidasyonda yağ asid zincirinin karboksil ucundan başlamak üzere, 2C’lu
birimler Asetil KoA’lar şeklinde zincirden oksidatif yolla ayrılır. Örneğin 16C’lu palmitattan 8 tane 2 C’lu
Asetil KoA oluşur. Her 2Asetil KoA oluşumunda 4 H atomu dehidrogenazlar aracılığı ile serbestleşir. Bu
H’ler NAD ve FAD’lerce tutularak NADH+H ve FADH’ler sentezlenir.
6. 2. Aşamada elde edilen Asetil KoA’lar TCA’da metabolize edilir.
7. 3. Aşamada 1. ve 2. aşamalarda elde edilen NADH+H ve FADH’ler elektronlarını ETZ’ne verir ve
ATP
2

2
sentezlerler.

β-oksidasyon 4 basit aşama içerir:


5. 1. Açil KoA dehidrogenaz basamağında FADH2 elde edilir ve FADH2’lerden ETZ’de 2’şer mol
ATP üretilir. Hipoglisin β-oksidasyonu bu basamakta inhibe eder ve hem ATP sentezi hemde

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 66


glukoneogenez inhibe edilmiş olur. Hipoglisin aynı zamanda dallı zincirli aminoasid yıkımınıda engeller ve
hipoglisemi ve metabolik asidoz ortaya çıkar.
6. 2. Enzim enoil-KoA hidratazdır.
7. 3. Aşamada β-hidroksi açil KoA dehidrogenazla, L-β-hidroksi açil KoA’dan β-ketoaçil KoA üretilir.
Bu aşamada ayrıca bir mol NADH+H üretilmektedir.
.4. Aşamada (son basamak): Açil KoA asetil transferazla katalizlenir.
. • Bu 4 reaksiyonun 1 kez tekrarlanması ile yağ asidinden 1 A KoA, 1 NADH+H ve 1
FADH2 sentezlenir.
. • Böylece bir mol palmitoil KoA’dan bu 4 reaksiyonun bir döngüsü sonunda miristoil KoA
oluşur. Miristoil KoA daha sonra bu 4 reaksiyona tekrar maruz kalır ve en sonunda 1 palmitoil KoA’dan 8
Asetil KoA, 7 NADH+H ve 7 FADH sentezlenir.
2

β-oksidasyonda: 1 Palmitoil KoA’dan


- 8 Asetil KoA→ TCA’da
. • 24 NADH+H → ETZ → 72 ATP
. • 8 FADH2 → ETZ → 16 ATP
. • 8 GTP 8 ATP

-7 NADH+H → ETZ → 21 ATP


- 7 FADH2 → ETZ → 14 ATP
Toplam: 131 ATP elde edilir.

• Tiokinaz reaksiyonu için 2 ATP eşdeğeri harcandığından net enerji kazancı 129 ATP olmaktadır.
TEK SAYILI C’LU YAĞ ASĐDLERĐNĐN OKSĐDASYONU
Son üç C’a ulaşana kadar, çift C sayılı yağ asidlerinin oksidasyonunun aynı basamaklarını izler.
Bu son 3 C’lu bileşik propiyonil KoA’dır ve iki basamaklı yol ile metabolize edilir.
Đnsanda tek karbonlu yağ asidi azdır. Diyele propionil KoA’nında çok fazla alındığından
bahsedilemez. Insanda propionil KoA’nın ana kaynağı valin, izolösin, metionin ve treonin
aminoasitlerinin yıkımıdır.
1. Basamak metilmalonil KoA sentezi:
Propionil KoA önce okside olur ve metilmalonil KoA meydana gelir. Propionil KoA
karboksilaz enzimi biyotin koenzimine gereksinim gösterir.
2. Basamak süksinil KoA sentezi:
Metilmelonil KoA’dan süksinil KoA meydana gelir. Süksinil KoA TCA’ya girebilir. Enzim
metilmalonil KoA mutaz’dır ve koenzim olarak vit.B12 gerektirir. Bu nedenle vit.B12 eksik
olanlarda hem propiyonat hemde metilmalonat idrarla atılır.
Vitamin B12’nin insanda koenzim olarak iki formu bulunur. 5’-deoksiadenozil kobalamin
metilmalonil KoA mutaz enziminin koenzimidir. Metilkobalamin de homosisteinden
metionin sentez reaksiyonunda kullanlır.
PEROKSĐZOMAL β OKSĐDASYON
Peroksizomlar en fazla KC ve böbrek olmak üzere hemen hemen tüm hücrelerde bulunan ve tek
katlı bir zar ile çevrilmiş organellerdir.

Peroksizomun görevleri:
7. 1. Peroksizomlar, hidrojen peroksit üreten oksidazları ve hidrojen peroksidi inaktive edern katalazı
içermektedir.
8. 2. Çok uzun zincirli doymuş, düz zincirli yağ asidlerinin (C24, C26) oksidasyonu peroksizomlarda

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 67


olmaktadır. Yağ asitlerinin peroksizoma taşınmasında karnitine gereksinim yoktur.
9. 3. 20 karbonlu dallı zincirli yağ asidi olan fitanik asidin yıkımına katılan fitanik asid
monooksijenazda peroksizomal bir enzimdir.
10. 4. Peroksizomal β-oksidasyonun diğer bir rolü, safra asidi oluşumunda kolesterol yan zincirlerinin
kısaltılmasıdır.
11. 5. Kolik asid ve plazmalojen üretimine katılır.

Genetik hastalıklar olan Zellweger sendromu ve adrenolökodistrofi peroksizom oluşum


bozukluğu ile giden hastalıklardır. Zellweger sendromunda hiç peroksizoma
rastlanılmamaktadır. Uzun zincirli yağ asidlerinin birikimi ile de hastalarda karaciğer ve
Santral sinir sistemi bozuklukları ortaya çıkmaktadır.

YAĞ ASĐDĐ METABOLĐZMASIYLA ĐLĐŞKĐLĐ HASTALIKLAR


Karnitin defektleri:
Đnsanda iki çeşit karnitin eksikliği oluşabilir:

.1. Sistemik karnitin eksikliği (SCD):


. • Hastalarda karnitin sentezi bozulmuştur veya böbrek karnitin kaçakları artmıştır.
. • Bu tablo yenidoğanlarda özelliklede prematürelerde izlenir.
. • Diyaliz hastalarında eksiklik oluşur.
. • Organik asidüri vakalarında organik asitlerle konjuge şekilde atılarak eksiklik oluşur.
. • Karaciğer ve kalp etkilenir. Hastalarda azalmış glukoneogeneze bağlı hipoglisemi,
hiperamonyemi, hipoprotrombinemi ve akut ansefalopati atakları izlenir.
8. 2. Kas karnitin eksikliği (MCD):

Bozukluk üretilen karnitinin kanda defektif transportudur. Karnitinin plazma düzeyleri


normaldir. Kas doku özellikle etkilenir. Kasda uzun zincirli yağ asitlerinin kullanımı
azalmıştır. Plazma yağ asidi düzeyleri artar. Yetersiz ATP üretimine bağlı olarak kas lifi
hasarı ve myoglobinüri izlenir. Hasar ilerlediğinde azotemi ve renal yetmezlik olabilir.

β-oksidasyon defektleri:
. • Genel olarak hipoglisemi, koma ve yağlı karaciğere yol açarlar.
. • Uzun zincirli 3-hidroksiaçil-KoA dehidrogenaz eksikliği gebeliğin akut yağlı
karaciğerine yol açabilir.
. • Glibürid, glibenklamid, tolbutamid benzeri hipoglisemik sülfanilüreler karnitinpalmitoil
transferazı inhibe eder.
. • Hipoglisin β-oksidasyonu Açil KoA dehidrogenaz basamağında inhibe eder ve hem ATP sentezi
hemde glukoneogenez inhibe edilmiş olur. Hipoglisin aynı zamanda dallı zincirli aminoasid yıkımınıda
engeller ve hipoglisemi ve metabolik asidoz ortaya çıkar.
. • Hipoglisin A’da karnitin sistemini bloke eder.

Dikarboksilik asitüri:
. • C6-C10 ω-dikasrboksilik asitlerin atılımı ve ketotik olmayan hipoglisemiyle karakterizedir.
. • Hastalarda mitokondriyal orta zincirli açil KoA dehidrogenaz eksikliği vardır.

Metilmalonik asidemi ve asidüri:


8. 1. Metilmalonil KoA mutaz eksikliği
9. 2. Vit B12’nin koenzim formuna dönüşüm bozukluğu. Her iki tiptede gelişme geriliği ve metabolik
asidoz meydana gelir.

Adrenolökodistrofi ve Lorenzonun yağı:

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 68


X-linked adrenolökodistrofi (ALD), peroksizomal β-oksidasyon bozukluğuna bağlı olarak
oluşur. Hastalarda başta C24:0 (lignoserik asid) ve C26:0 (serotik asid) olmak üzere uzun
zincirli yağ asidlerinin birikimi ile karakterizedir. Bu hastalarda çok uzun zincirli yağ
asidlerininin peroksizoma alınmasında etkili olan peroksizomal membran proteininde
bozukluk vardır.
ALD halkın gündemine Lorenzo ODON’un hastalığa yakalanması ile gelmiştir ve hastanın
öyküsü 1993 yılında Universal stüdyolarınca filme alınmıştır.

Refsum hastalığı:
α-oksidasyon yağlardan enerji üretiminde minör bir yol olsa da, metillenmiş diyet lipidlerinin
esas yıkılım yoludur. Bu lipidlerin temel örneği fitanik asiddir. Fitanik asid bitkilerde klorofilde
oluşturulur. Ayrıca süt lipidlerinde ve hayvansal yağlarda da bulunmaktadır.fitanik asid
insanda temel olarak α-oksidasyonla metabolize edilir.
Nadir görülen genetik hastalık olan Refsum hastalığında peroksizomal α-oksidasyon
reaksiyonları bozulmuştur ve hastalarda yüksek miktarda fitanik asid birikir. Hastalarda
retinitis pigmentoza, periferal nöropati, cerebellar ataxi gibi ciddi nörolojik problemler ortaya
çıkar. Diyetten fi tanik asid çıkarılması ile semptomlar geri döner.
YAĞ ASĐDLERĐNĐN α-ω OKSĐDASYONU
Yağ asidi oksidasyonunda nicel olarak en aktif yol mitokondriyal β-oksidasyondur. Öte yandan beyin
dokuda α-oksidasyon izlenmiştir. Özellikle dallı zincirli yağ asidlerinin oksidasyonunda önemlidir. Bu
yolda KoA ara maddeleri gereksinmez ve yüksek enerjili fosfatlar üretilmez.

ω oksidasyon normalde çok önemsiz bir yoldur ve ER’da sitokromlardaki P450’yi kapsayan hidroksilaz
enzimleri ile gerçekleştirilir.

Asetil Koenzim A’lar glukoneogenetik substrat olarak kullanılamazlar. Çünkü pirüvatı asetil
koenzim A’ya çeviren enzim pirüvat dehidrogenaz tek yönlüdür. Bu nedenle asetil koenzim A’lar
pirüvata çevrilemez. Asetil koenzim A’lar TCA üzerinden de oksaloasetata çevrilemez çünkü asetil
koenzim A’larla TCA’ya giren 2 karbonlu birimler izositrat dehidrogenaz ve α-ketoglutarat
dehidrogenaz basamaklarında kaybedilirler. Yani glukozda asetil koenzim A’lardan gelen karbonlar
bulunmaz.

TCA’da ancak α-ketoglutarat ve sonrası ara ürünler glukoneogenezde kullanılabilir.

Çift sayıda karbon içeren yağ asitlerinin β-oksidasyonla yıkılması ile Asetil KoA oluşur ve asetil
KoA’lardan sadece keton cismi üretilebilir. Glukoz üretimi yapılamaz.

Tek sayıda karbon içeren yağ asidlerinin yıkımı ile son ürün olarak süksinil KoA oluşur. Süksinil
KoA’lardan glukoz elde edilebilir.

Fitanik asidin α-oksidasyonla yıkımından da son ürün olarak süksinil KoA oluşturulur. Süksinil
KoA’lardan glukoz elde edilebilir.

Çift sayıda karbon içeren yağ asidlerinin ω-oksidasyonla yıkımından süksinat elde edilir. Süksinat
glukoneogenezde kullanılabilir.
. • Keton cisimleri metabolizmanın normal işleyişi sırasında da ürtilen ve dokular tarafından
enerji metaboliti olarak kullanılan maddelerdir. Fakat keton cismi üretimi açlık, uzun süreli şiddetli egzersiz
ve kontrolsüz diabet gibi durumlarda artmaktadır.
. • Keton cisimlerinin tek öncül molekülü Asetil koenzim A’lardır. Keton cismi üretimine
katılan asetil KoA’ların büyük kısmı yağ asidlerinin yıkımından elde edilir. Bununla beraber lösin, izolösin,
lizin, fenilalanin, tirozin ve triptofan aminoasidlerinden de keton cisimleri sentezlenir.
. • Keton cisimleri mitokondride üretilen asetil KoA’lar TCA’nın kapasitesini aşmaya
başladığında senzlenmektedir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 69


. • Keton cismi sentezi ve yıkım insanda mitokondrilerde gerçekleşmektedir.

KETON CĐSĐMLERĐ
. • Asetoasetat
. • β-hidroksibütirat
. • Aseton’dur (aseton metabolize olmayan bir yan üründür)

Bu bileşikler kan yolu ile periferik dokulara taşınırlar. Bu dokularda tekrar Asetil KoA’ya dönüşürler ve
TCA’da oksitlenirler.
KETON CĐSMĐ SENTEZĐ
7. 1. Basamak 2 Asetil KoA birleşerek, asetoasetil KoA thiolaz enzimi ile asetoasetil KoA’nın
oluşumudur.
2. Basamakta oluşan asetoasetil KoA’ya 3. bir asetil KoA birleşerek, HMG KoA sentaz varlığında
3-hidroksi 3-metilglutaril KoA (HMGKoA) oluşur (HMGKoA ayrıca kolesterolün öncül maddesidir).
• Mitokondriyal HMGKoA sentaz keton cismi sentezinde hız kısıtlayan basamktır ve
sadece karaciğerde bulunur.
8. 3. basamakta HMG KoA HMG KoA liyaz enzimi ile asetoasetat ve Asetil KoA oluşturmak üzere
ikiye ayrılır. Asetoasetat, D-3-hidroksibütirat oluşturmak üzere H vericisi olan NADH’ın kullanıldığı
reaksiyon ile D-3-hidroksibütirat dehidrogenaz enzimi ile indirgenebilir veya aseton oluşturmak için
kendiliğinden dekarboksile olabilir.

PERĐFERDE KETON CĐSMĐ KULLANIMI


Karaciğer aktif olarak keton cismi üretir fakat asetoasetatı asetoasetil KoA’ya geri çeviremez.
Bu nedenle keton cisimlerini kendisi kullanamaz.
Beynin dahil olduğu fakat mitokondrisi olmayan (RBC) hücrelerin hariç olduğu ekstrahepatik dokular,
keton cisimlerini A KoA’ya çevirir ve TCA’da yıkarak enerji elde ederler. Bu işlem için üç enzim
gereklidir:
. • D-3-hidroksibütirat dehidrogenaz
. • 3-ketoaçil KoA transferaz
. • asetoasetil KoA tiolaz

KETON CĐSMĐ YIKIMI


3. 1. Basamakta: 3-hidroksibitürat, 3-hidroksibitürat dehidrogenaz ile asetoasetata oksidlenir ve
NADH üretilmiş olur. D-3-hidroksibütirat dehidrogenaz mitokondri membranına bağlı olarak yer alır.
4. 2. Basamakta: Oluşan asetoasetat, 3-ketoaçil KoA transferaz (tioforaz) enzimi ile süksinil
KoA’dan bir molekül KoA alarak asetoasetil KoA’ya döner.
5. 3. Basamakta:Asetoasetil KoA asetoasetil Ko tiolaz ile aktif olarak 2 mol Asetil KoA oluşturur.

• KC’de 3-ketoaçil KoA transferaz bulunmaz ve keton cisimlerini yakıt olarak kullanamaz.
Diabetik ketoasidozda β-hidroksibütirat (BOHB) dominant keton cismidir ve asetoasetata göre klinik
durumu daha iyi yansıtır. BOHB/Asetoasetat oranı normalde 3/1’dir. Bu oran ketozisde 6/1, 12/1’e
kadar artabilir.

Etkileri bakımından hormonlara benzetilmelerine karşın bazı özellikler açısından hormonlardan farklıdırlar:

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 70


7. 1. Hormonlar özgün bezlerden salınırken prostaglandinler hemen her dokuda üretilirler.
8. 2. Hormonlar gibi kan yoluyla uzak bölgelere iletilmezler daha çok lokal etki gösterirler.
9. 3. Hormonlardan farklı olarak da sentez bölgelerinde inaktif ürünlere dönüştürürler ve kayda değer
miktarda depolanmazlar.

Prostaglandin (Pg) sentezi


Pg’lerin diyetle alınan öncül maddesi esansiyel yağ asidi olan “linoleik asit (C18:29,12) tir. (Aynı
zamanda linolenik asidde kullanılabilir C18:29,12,15 ) Linoleik asit elongasyon ve desatürasyon
işlemleri ile Pg’lerin öncül maddesi olan 20 C’lu 3,4 veya 5 çift bağ içeren çoklu doymamış yağ asine
döner. Araşidonik asit pg’lerin çoğunun öncül maddesidir.
Araşidonik asit linoleik asitten sentezinin yanı sıra, fosfalipaz A etkisi ile membrana bağlı
2

fosfolipidlerden serbestleştirilir. Membranda araşidonik asid deposu olarak iş gören fosfolipid özellikle
fosfatidil inozitoldür (PI). PI’ün 2. Pozisyonuna araşidonik asit bağlanır ve fosfalipaz A ’nin etkisi ile
2

2. Pozisyondaki yağ asidi (araşidonik asit) serbestleşir.


2
Fosfolipaz A etkisi ile araşidonik asid serbestleşmesi travma, hipoksi, epinefrin, bradikinin,
trombin, vazopressin ve anjiotensin II tarafından artırılır. Bu basamak prostaglandin sentezinin
hız kısıtlayıcı basamağıdır. Bu basamak kortikosteroidlerle inhibe edilir. Kortivasteroidler bu
basamağı makrokortin denilen proteinin sentezini artırarak inhibe ederler.
Pg sentezinde ilk basamak araşidonik asidin PgG2 ve PgH2 oluşturmak üzere prostaglandin
endoperoksit sentaz kompleksi ile oksitlenmesi ve çembersel şekil almasıdır.
Pg endoperoksit sentaz (veya prostaglandin H sentaz) kompleksi
2 katalitik aktiviteye sahip mikrozomal bir enzim proteinidir. Üzerinde
iki enzimatik aktivite taşır:
1. Yağ asidi siklooksijenaz:
Oksijen gerektirir ve ürün olarak PgG2 oluşur.

2. Glutatyon (GSH) peroksidaz sistemi:


Đndirgenmiş glutatyon gerektirir ve PgG2’den PgH2 oluşumunu katalizler. PgG2 ve PgH2 unstabil
öncül bileşiklerdir. Bu bileşikler hızla bulundukları dokuya göre prostaglandin endoperoksit
izomerazla diğer prostaglandinlere, prostasiklin sentetazla prostasikline veya tromboksan
sentetazla tromboksana çevrilir.
PgH2 bir grup Pg’ler ve tromboksanlar için öncül bileşiklerdir.
Tromboksanlar ve prostasiklinler, PgE ve PgF’lere göre çok daha potent bileşiklerdir.

Pg sentez inhibisyonu
EĐKOSANOĐD SENTEZ REAKSĐYONLARINA KATILAN ENZĐMLER VE ĐNHĐBĐTÖRLERĐ

Enzim Ürün Doku dağılımı Đnhibitör

Fosfolipaz A2 Araşidonik asid Geniş doku dağılımı Kortikosteroidler Mepakrin

Salisilatlar Đndometazin NSAID


Prostaglandin endoperoksid
Pg G2, Pg H2 Geniş doku dağılımı
sentaz

Vasküler endotelium Böbrek 15-hidroperoksi-araşidonik asid


Kalp Tranilsipromin
Prostasiklin sentaz Pg I2

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 71


Plateletler PNL Beyin Akciğer

Tromboksan sentaz TXA2 Dipiridamol

Nötrofi l Mast hücreleri


Plateletler Akciğer, deri Eikosatetraenoik asid
Lipooksijenaz LT
Benoxaprofen

Lt sentezi Lökotrienler (LT):


. • Lipooksijenaz aktivitesinin en fazla olduğu yerler: bazofiller, polimorf nüveli lökositler,
plateletler, mast hücreleri, ve akciğerler, kalp ve vasküler dokulardır.
. • Hızlı hipersensitivitede polen ve benzeri antijenler IgE molekülleri ile etkileşir ve mast
hücrelerine bağlanırlar. Sonuçta SRS-A ve histamin salınır. Bunlar da düz kaslarda kasılma ve küçük
damarlarda permiablite artışına neden olurlar.

LTC , LTD , LTE :


4 4 4
. • Düz kas kasılması,
. • Bronkokonstrüksiyon
. • Vazokonstrüksiyon (vzk)
. • Mukus sekresyonunu artırırlar
. • Artmış permiabliteye yol açarlar.
. • Barsak ve bronşların düz kaslarının kasılmasında histamine göre çok daha etkilidirler.
. • LTD4 LTC4’e göre çok daha potenttir
. • Anaflaksinin yavaş reaksiyon veren maddesinin bileşenleri (SRS-A)dirler.

LTB → Güçlü kemotaktik maddedir.


4
. • PNL artmış kemotaksisi
. • Nötrofil kemotaksisinden sorumludur
. • Adenilat siklaz sistemini uyararak PNL’de degranülasyonunu ve lizozomal hidrolitik
enzimlerin salınımını sağlarlar.
. • Lökosit adezyonunu sağlar adezyonu
. • LTB4’ün immün supresif etkiside bulunmaktadır. CD4+ hücreleri ve CD8+ hücrelerin
proliferasyonunu inhibe eder.
. • LTB4’ün ülseratif kolitte mukozal hasarın artışında kilit rolü olduğu gösterilmiştir.
Bu nedenle selektif 5-lipooksijenaz inhibitörü olan Zileuten tedavide verilmektedir.

PROSTAGLANDĐNLERĐN FONKSĐYONLARI
d. o Pg’ler sekonder mesajcı olarak cAMP’yi kullanırlar
++
e. o Pg-F’ler ve TX’lar sekonder mesajcı olarak Ca kullanırlar. TXA2 cAMP düzeylerini azaltır
f. o Pg-F2α bazı dokularda cGMP’yi kullanır.

.1. Kardiovasküler sistem:


.• Pg E’ler, Pg A’lar ve prostasiklinler potent vazodilatatör maddelerdir. Sistemik kan basıncını
azaltırlar
.2. Hematolojik yanıt:
. • Kapiller permiablite artışı: Pg-E1, E2, F1α ve F2α
. • Platelet: Pg-E1 ve Pg-I platelet agregasyonunun potent inhibitörüdür. TX A2 platelet
agregasyonunu sağlar.
.3. Gastrointestinal sekresyon:
. • Gastrik sekresyon: Pg-E1, E2, I ve A1 beslenme, histamin veya pentagastrinle uyarılmış

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 72


olsa bile gastrik sekresyonu (volüm ↓, asit ve pepsin içeriği ↓) inhibe eder. Bu etkiyi cAMP ile gösterirler.
. • Pankreatik sekresyon: Etkileri tersdir. Volüm, bikarbonat ve enzim içeriğini artırırlar.
. • Đntestinal sekresyon: Mukus salınımını artırırlar. Su ve elektrolitlerin intestinal lümene
hareketini artırırlar. Pg-E1 oral olarak uyfulandığında sulu diare yapar. Đntestinal adenilat siklazı aktive
ederek, mukozadan Na emilimini inhibe ederken, Cl ve suyun dışarı çıkmasına neden olurlar.
.4. Düz kasa olan etkileri:
. • GĐ kaslar: Pg-E ve F’ler GĐ longitudinal kaslarını kasarlar.Pg-E oral olarak uygulandığında
purgatif etkisi vardır.
. • Tiroid medüller karsinomunda tümör dokusunda Pg’ler salınır ve hastada flushing, diare
ve hiperkalsemi izlenir. Hiperkalseminin nedeni Pg’lere bağlı olarak kemik rezorpsiyonunun artışıdır.
. • Bronş düz kası: Bronşial ve trakeal düz kasları, genellikle Pg-F’ler kasar, Pg-E’ler
gevşetir. Pg-E1 ve Pg-E2 status astmatikus tedavisinde kullanılır.
. • Uterus kası: Gebe olsun veya olmasın Pg-E1, E2 ve Pg-F2α’nın ĐV uygulanması doza
bağlı olarak uterus tonusunu ve ritmik kontraksiyonu artırır.
.5. Metabolik etkileri:
. • Lipoliz: Pg-E’ler adenilat siklazı inhibe edip, cAMP’yi azaltarak lipolizi inhibe ederler.
. • Pg-E’lerin karbonhidrat metabolizmasına insülin benzeri etkileri vardır.
. • PTH benzeri etkiyle kemiklerden kalsiyum mobilizasyonunu artırırlar ve hiperkalsemi
yaparlar.
. • Tiroid bezde tirotropin benzeri etki oluştururlar.
. • Adrenal korteskde steroid hormon üretimini artırırlar.
. • Pg-F2α’nın parenteral verilmesi, progesteron sekresyonundaki azalmayı uyararak luteolizise
neden olur. Bu etki erken gebeliklerin sonlandırılmasında önemlidir.
. • PGE2 cAMP’yi ikincil haberci olarak kullanan hormonların salınımını artırır
.6. Renal etki:
. • Pg-E, I ve A’ların ĐV infüzyonu, renal plazma akımını, GFR’yi ve idrar oluşumunu artırır.
Pg-E2 renal tübüllerde vazopressinin etkisine aracılık eden cAMP’yi azaltarak etki eder.
+ +
. • Na ve K atılımı artar.
. • Pg-E’ler juxtaglomerüler hücrelerden renin sekresyonunu artırır.
. • Pg-E inhibitörleri diabetes insipitus tedavisinde kullanılabilir.
.7. Đnflamasyondaki etkileri:
. • PgE’ler ve Pg-D2 travma ve yanık olanından salınarak vazodilatasyon ve kapiller
permiablite artışına yol açar.
. • Pg-D2 bronkokonstruksiyona yol açar ve anaflakside çok önemli bir mediatördür.
.8. Đmmünolojik cevap:
. • Pg-E’ler makrofajlar tarafında salınır ve B ve T lenfosit fonksiyonunu azaltır.
. • Ayrıca lenfosit mitojenik afktörü baskılayark lenfosit proliferasyonunu azaltır.

• Pg-E2 Malign hücrelerden salınan pgler N-killer hücrelerini inhibe ederek immüniteyi azaltır.

PGE2 ve PGF2α bir çok dokuda birbirine çevrilebilir. Bu önemlidir çünkü her ikisi ters etkilidir.
NANA
Membran
FFA Gliserol Sfi ngozin Fosfat Karbonhidrat (sialik
lipidi
asit)
TAG - - - - -
Fosfatidik asit - - -
Fosfolipid - -
Sfi ngolipid -
Seramid - - - -

Serebrozid - - -
Gangliozid - -

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 73


Globozid - - -

FOSFOLĐPĐDLER
. • Polar ve iyoniktirler
. • Yağ asitleri gibi PL’lerde amfipatiktir.
. • Olgun eritrositler hariç tüm hücreler PL sentezlerler. Oysa TAG sentezi esas olarak
karaciğer, yağ doku, süt veren meme bezleri ve barsak mukoza hücrelerinde gerçekleşmektedir.
. • Gliserofosfolipidler ve sfingozin içeren sfingomyelin hücre zarının bileşenidir.
• Gliserol içeren PL’ler ek olarak:
• Safranın esansiyel bileşenidir
• Bazı proteinlerin hücre membranına tutunmasını sağlar
• Membran boyunca yayılan sinyal geçişinde yer alır
• Akciğerde sürfaktanın bileşenidir.

FOSFOLĐPĐD SENTEZĐ
Đnsanda fosfatidilserin CDP-diaçilgliserolden sentezlenemez. Fosfatidil serin fosfatidiletanol-aminden
alkol grubu değiştirilerek sentezlenebilir.
Karaciğerde metil vericisi olarak S-adenozilmetiyonin kullanılarak fosfatidil etanolaminden
direkt olarak fosfatidil kolin sentezlenebilir.

Fosfatidil etanolamin (PE) (Sefalin) - fosfatidil kolin (PC):


• PE, PC ökaryotik hücrelerde en fazla bulunan fosfolipidlerdir.
Akciğer tip II pnömositlerinde sentezlenen dipalmitoil fosfatidil kolin (lesitin) bileşiğinde gliseroldeki
1. ve 2. Pozisyonlar palmitat ile doldurulmuştur. Bu akciğer sürfaktanının (alveollerin iç
yüzeyindeki ECL sıvı tabakası) analipid kısmıdır

Fosfatidilinozitol (PI):
. • PI membranlarda, araşidonik asit deposu gibi görev görür ve gerekli olduğunda
prostaglandin sentezi için substrat sağlar.
. • Membranlara bağlı fosfatidilinozitol 4,5-bifosfat sekonder mesajcı sistemde rol alır. Bu
++
sistemin aktiflenmesiyle intrasellüler Ca mobilizasyonu ve protein kinaz C aktivasyonu ile sonuçlanır. Her
iki olay sinerjist çalışır ve membran boyunca sinyal geçer.
. • Özgün proteinler ve enzimler membrana bağlı PI’e bir karbonhidrat köprüsü ile
bağlanabilirler (ALP, Asetilkolinesteraz, lipoprotein lipaz).

Fosfatidil gliserol (PG):


. • Mitokondri membranlarında göreceli olarak fazla miktarlarda yer alır ve kardiyolipinin
öncül maddesidir.
. • Özellikle kalp kasında fazladır.

Kardiyolipin:
. • Kardiyolipin antijenik olan tek insan fosfogliserididir.
. • Đç mitokondri zarı ve bakteri zarının önemli bileşenidir. Özellikle kalp kasında fazladır.
. • Yüksek negatif yük taşıyan bir fosfolipiddir.
. • Fosfat taşıyıcısı işlevi için ve sitokrom oksidaz etkinliği için özgün olarak gerekmektedir.

Kardiyolipin yapısı şöyle özetlenebilir:


. • 2 molekül fosfatidilgliserol birleşir ve 1 mol gliserol yapıdan ayrılır ve Kardiyolipin oluşur
(difosfatidilgliserol).

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 74


. • 2 molekül fosfatidik asit, fosfat grupları aracılığı ile ek bir gliserol ile birleşirse bu bileşik
“kardiyolipin” dir.

Sfingomyelin:
7. • Molekül omurgası olarak sfingozin içeren grubun en basit bileşiği seramiddir.
8. • Sfingomyelin sinir liflerinin önemli bileşenidir.
9. • Sinir doku membranlarının temel yapısal elemanlarından birisidir. Sfingomyelin ağırlıklı
olarak lignoserik ve nervonik asitler gibi daha uzun zincirli yağ asitlerini içerir.
10. • Oysa beyin gri cevherinde sfingomyelin sadece stearik asit içermektedir.

Eter fosfolipidler (Alkil Fosfolipidler):


. • Tek farkları gliserofosfolipidlerde yağ asidleri gliserole ester bağı ile bağlanırken,
plazmalojenlerde eter bağı ile bağlanmaktadır.
. • Bu yol temelde peroksizomlar için özgündür.
. • Plazmalojenler ve PAF (platelet akivating faktör) alkil fosfolipid yapısındadır.
. • Mitokondrideki fosfolipidlerin çoğu polazmalojenlerden oluşur
. • Myelin, büyük miktarda etanolamin plazmalojen içerir. Kalp kası ise büyük miktarda kolin
plazmalojen içerir.

FOSFOLĐPĐD YIKIMI
Fosfolipaz A : 2

. • Bir çok memeli dokusunda ve pankreas sıvısında da bulunmaktadır. Ayrıca yılan ve arı
+2
zehirinde de bulunur. Aktivitesi için Ca gerektirir.
. • PI etki ettiğinde araşidonik asit salınır.
. • Pankreas sekresyonlerı özellikle Fosfolipaz A2’ce zengindir. Ön enzim şeklindedir. Tripsin
ile aktive olur. Aktivitesi için safra tuzları gerekir.
. • Glukokortikoidlerle inhibe olur.

Fosfolipaz C:
. • KC lizozomlarında, klostridyanın α-toksininde ve diğer basillerde yer alır.
. • Membrana bağlı fosfolipaz C ikinci haberci sisteminde rol oynamaktadır.

SFĐNGOMYELĐN YIKIMI
Sfingomyelin lizozomal enzim olan sfingomelinazla yıkılır. Sfingomyelinaz fosfatidilkolini ayırır
geriye seramid kalır. Seramid, seramidazla yıkılır ve sfingozin ve yağ asidi ortaya çıkar.

GLĐKOLĐPĐD METABOLĐZMASI
6. • Vücutta tüm membranların esas bileşenidir, en fazla sinir dokuda yer alır. Her zaman
plazma membranı dış yüzeyinde yer alırlar ve dış ortamla etkileşirler.
7. • Hücresel etkileşimler büyüme ve gelişmenin düzenlenmesinde rol oynar.
8. • Oldukça antijeniktirler. Kan grubu antijenleri, çeşitli embriyojenik antijenler ve bazı tümör
antijenleri tanımlanmıştır.
9. • Ayrıca bazı virüsler için olduğu gibi difteri ve kolera toksinleri içinde hücre yüzey reseptörü
olarak görev görürler.

NÖTRAL GLĐKOLĐPĐDLER (GLĐKOSEROBROZĐD)


• Glukosfingolipidler plazma membranı dış yüzünde bolce bulunurlar ve fosfat grubu yerine 1 veya

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 75


daha fazla “şeker grubu” içerirler.
Serebrozid:
. • Seramid + 1 mol şeker’den oluşmıştur. Bu şeker nöral dokularda genelde “galaktoz”, nöral
olmayan dokularda ise “glukoz”dur.
. • Yüksüz moleküllerdir. Beyin ve periferik sinir dokularında ve bu dokuların myelin
kılıflarında yer alır.

Globosid:
• Seramid + 2 mol veya daha fazla şeker’den oluşmıştur.
Gangliozid:
. • Seramid + olgosakkarid ve 1 veya daha fazla N-asetil nöraminik asid (siyalik asid)’den
oluşmıştur.
. • Siyalik asid gangliozide nötral pH’da (-) yük kazandırır ve pH 7’de globosidden ayrılmasını
sağlar.
. • En karmaşık glikosfingolipidlerdir.
. • Esas olarak santral sinir sistemi ganglion hücrelerinde ve özellikle sinir uçlarında yer alır.

Sülfatidler:
Sülfatlanmış galaktozil kalıntısı içeren serebrozidlerdir. Esas oalark sinir dokuda yer alırlar.
Sülfat grupları PAPS (fosfoadenozil fosfosülfat)’dan sağlanır.
SFĐNGOLĐPĐDOZLAR
Hastalık Enzim kusuru Biriken lipid Klinik semptom
Serebral dejenerasyon, kas
Fukozidizis α-fukozidaz Cer-Glc-Gal-GalNAc-/-fuc
spastisitesi, kalın deri
Cer-Glc-Gal(NeuAc)-GalNAc-/- Zeka geriliği, karaciğer büyü-
Genel gangliyozidiz GM1-β-galaktozidaz
Gal GM1-Gangliyozid mesi, iskelet kusuru

Cer-Glc-Gal(NeuAc) -/-GalNAc Zeka geriliği, körlük ve kas


Tay-Sachs hastalığı Hekzosaminidaz A
GM2-Gangliyozid halsizliği
Tay-Sachs varyantı
veya Sandhoff has- Cer-Glc-Gal(NeuAc) -/-GalNAc Tay-Sachs’ın aynısı, fakat
Hekzosaminidaz A ve B
talığı GM2-Gangliyozid ve globosid daha hızlı ilerler

Deride kepeklenme, böbrek


yet-
Fabry hastalığı α-Galaktozidaz Cer-Glc-Gal -/-Gal mezliği (sadece erkeklerde,
tüm
semptomlar X’e bağlı çekinik)

Seramid laktozid Đlerleyici beyin hasarı,


Seramid laktozidaz Cer-Glc-/-Gal Seramid laktozid
lipidoz karaciğer ve dalak büyümesi
Zeka geriliği, erişkinde
Metakromatik Cer-Gal-/-OSO3 3-
Arilsülfataz A psikolojik bozukuluk,
lökodistrofi sülfogalaktozilseramid
demiyelinizasyon
Zeka geriliği, myelin tamamen
Krabbe hastalığı β-Galaktozidaz Cer-/-Gal Gelaktozilseramid
toktur
Karaciğer ve dalakta büyüme,
Gaucher hastalığı β-Glukozidaz Cer-/-Glc Glukozilseramid uzun kemiklerde erozyon, ço-
cukta zeka geriliği
Karaciğer ve dalakta büyüme,
Neimann-Pick
Sfi ngomyelinaz Cer-/-P-kolin zeka geriliği, erken evrede
hastalığı
ölüm
Seste kabalaşma, dermatit,
Farber hastalığı Seramidaz Açil-/-Sfi ngozin Seramid iskelet deformasyonu, zeka
ge-riliği, erken evrede ölüm
* -/- enzim tepkimesinin kusurunun göründüğü bölge

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 76


STEROĐD METABOLĐZMASI

. • Vücuttaki kolesterolün yarıdan fazlası sentezle, geri kalanı ise ortalama bir diyetten
sağlanır.
. • Kolesterol sentezinin başlıca yapıldığı yerler: karaciğer, barsak, adrenal korteks,
yumurtalıklar ve testisleri kapsayan üreme dokularıdır.
. • Đnsanda total sentezin %10’u KC’de diğer %10’u da barsaklarda gerçekleşmektedir.
. • KC vücudun kolesterol dengesinin düzenlenmesinde merkezi bir role sahiptir. Hücrenin
mikrozomal (ER) ve sitoplazmik kısımları kolesterol sentezinden temel olarak sorumlu noktalardır.

KOLESTEROL SENTEZĐ

Kolesterol biyosentezi 6 evreye bölünebilir:

1. Asetil KoA’nın HMG KoA’ya çevrilmesi:


• Karaciğerde (parankim hücrelerinde) HMG KoA sentazın iki tane izoenzimi vardır.
Sitoplazmik enzim kolesterol sentezinde kullanılır, mitokondriyal enzim ise keton cismi sentezinde
görevlidir.
2. 6 C’lu bir bileşik olan mevalonatın HMG KoA’dan sentezlenmesi:
• Hız kısıtlayıcı basamaktır
• Geri dönüşümsüzdür.
3. Mevalonattan CO kaybedilmesi ile izoprenoid birimlerin oluşumu:
2

• Mg, ATP kullanılır


• 3 basmak sonunda 1 mol CO çıkışı ile beraber kolesterol sentezinde ilk ortaya çıkan
2

izoprenoid birim olan isopentenil pirofosfat oluşur.


4. Altı tane izoprenoid birimin bir ara ürün olan skualen yapmak üzere kondansasyona
uğraması:
• Đzopentenil pirofosfat (C5) önce izomeri olan dimetilallil pirofosfata döner.
• 1 izopentenil (C5) ve 1 dimetilailil pirofosta (C5) bir araya gelerek geranil pirofosfatı (C10)
yapar.
• Sonraki basamakta 1 geranil (C10) ve 1 izopenteni pirofosfat (C5) biraraya gelir ve
farnesil pirofosfatı (C15) yapar.
• Son basamakta 2 tane farnesil pirofosfat (C15) bir araya gelerek squaleni (C30) oluşturur.
6. 5. Skualen, ata steroid olan lanosterole çevrilmesi

• NADPH, FADH ve O kullanılır.


2
2

. • Lanesterol kolesterol sentezinde ilk ortaya çıkan steroid bileşiktir ve ata steroid olarak
adlandırılır.
. • Skualen kolesterol sentezinde halkalaşmanın başladığı noktadır. Tam kapanmış halkalar
ise lanesterolde izlenir.

6. Lanosterolün üç metil grubunun yitirilmesi dahil daha ileri bir çok basamaktan geçmesiyle
kolesterolün oluşması
• NADPH kullanılır.
KOLESTEROL SENTEZĐNĐN KONTROLÜ

Feed-back inhibisyon:
• Kolesterol ve mevalonat HMG KoA redüktazı feaed-back inhibe ederler. Böylece daha

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 77


fazla kolesterol sentezlenmesi engellenir.

Hormonal düzenleme:
. • Glukagon: HMG KoA redüktazın inaktif formunun (fosforile) oluşumunu kolaylaştırır ve
böylece kolesterol sentez hızını azaltır.
. • Đnsülin: HMG KoA redüktazın aktif formunun (fosforsuz) oluşumunu kolaylaştırır ve
böylece kolesterol sentez hızını artırır.
. • Tiroid hormonları HMG KoA redüktazı aktifler
. • Hücre içi kolesterol miktarları arttığında (aşırı kolesterol ikmali) ilk olarak hücre içinde
kolesterolü ester hale çeviripi depolanmasını sağlayan ACAT (Açil KoA-kolesterol açil transferaz) enzimini
aktifler ve kolesteroller ester forma çevrilip depolanır. Aşırı kolesterol miktarına yanıt olarak HMG KoA
redüktaz enzimi proteolizise uğratılarak de novo kolesterol sentezi baskılanır. Aynı zamanda hücrede
lipoprotein partiküllerinin hücreye alınmasını sağlayan reseptörlerin sayısı yeni reseptör sentezi inhibe
edilerek azaltılır ve hücre içi kolesterol miktarı sabit tutulmaya çalışılır.

Đlaçlar:
Lovastatin, mevostatin, atarvostatin, provastatin ve sinvastatin HMG KoA redüktazı geri
dönüşümlü ve yarışmalı olarak inhibe eder. Bu ilaçların çok uzun süre kullanımları toksik
etkiler oluşturur.
Kolesterol sentezi ara ürünlerinden olan isopentenil pirofosfat bir çok madenini öncülüdür:
. • Kolesterol sentezinde izopentenil pirofosfattan farnesil pirofosfat sentezlenir.
. • Farnesil pirofosfatta ubikinon (Koenzim Q), dolikol, karetinoidler, tokoferoller, izopentenil
tRNA, vitamin K, vitamin E ve izopren içeren proteinlerin (G proteinleri, RAS onkojenler, protonkojenler
v.b.) öncülüdür.

KOLESTEROL YIKIMI

Kolesterol halka yapısı insanlarda CO ve H O’ya yıkılamaz. Daha ziyade bütün sterol halkası olarak
2 2

vücuttan şu şekilde uzaklaştırılır:


. 1. Feçesle atılan safra asitlerine dönüşür
. 2. Safra içine salgılanır, böylece kolesterol atılmak üzere barsağa taşınır. Barsaktaki kolesterolün
bir kısmı atılmadan barsaktaki bakterilerce değiştirilir ve kolesterolün indirgenmiş türevleri olan
koprostanol ve kolestanol oluşur.

SAFRA ASĐTLERĐ VE SAFRA TUZLARI


. • Safra asitleri 24 karbonlu steroid bileşikleridir.
. • Safra asitlerinin sentezinde Hız kısıtlayıcı basamak 7-αhidroksilaz tarafından steroid
halkasının 7.karbonuna 1 OH grubu bağlanmasıdır. Bu enzim kolik asitle inhibe edilir. 7α-
hidroksilaz enzimi NADPH, O , sitokrom P450 ve NADPH:sitokrom P450 redüktaz gerektirir.
2

Enzimin koenzimi askorbik asittir.


. • Safra asidi sentezinin regülasyonu hem HMG KoA redüktaz hem de 7 α-hidroksilazla
yapılmaktadır. Ayrıca enterohepatik sirkülasyonda önemli bir denetim noktasıdır. Enterohepatik
sirkülasyonla emilimin azalması 7α-hidroksilazı aktifler. Ayrıca 7α-hidroksilaz fosforilasyon ve
defosforilasyonlada düzenlenir. Enzimin fosforile hali aktiftir.
. • Safra kesesinde %45 kenodeoksikoliasit, %31 kolik asit ve %24 deoksikolikasit (sekonder
safra asididir ve barsakta sentezlenir) bulunur. Aynı zamanda safra kesesinde safra pigmentleri (bilirubin
glukronidler…), kolesterol ve lesitin bulunur. pH değeri yaklaşık 6.9-7.7 arasıdır.

SAFRA TUZLARININ SENTEZĐ

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 78


Primer safra tuzları:
6. • Glikokolik asit
7. • Glikokenodeoksikolik asit
8. • Taurokolik asit
9. • Taurokenodeoksikolik asit
Safrada glisin formunun taurin formuna oranı 3/1’dür.

PLAZMA LĐPOPROTEĐNLERĐNĐN BĐLEŞENLERĐ


• Lipoproteinlerle taşınan başlıca lipidler:
o Diyet veya de novo sentezle elde edilen TAG’ler
o Fosfolipidler
o Kolesterol (serbest veya esterleşmiş) dür.
. • Lipoproteinler, nötral lipid çekirdek (TAG ve/veya kolesterol esterleri) ve bunun çevresinde
yer alan apoproteinler (apolipoproteinler), PL ve serbest kolesterolden oluşan bir kabuktan oluşur. Kabuğu
oluşturan lipidlerin polar bölgeleri lipoproteinlerin yüzeyine doğru yerleşir. Bu yerleşim lipoproteinleri sulu
çözeltilerde çözünebilir kılmaktadır

Plazma lipoproteinlerini birbirinden ayırmakta elektroforezden yararlanılabilir:


EF’de eğer uygulanan örnekte ŞL’lar varsa hareket etmeyerek orjinde (uygulama noktasında)
kalacaklardır. Daha sonra mobilite derecelerine göre 3 ana bant sıralanır: LDL (β-lipoprotein),
VLDL (preβ-lipoprotein), HDL (α-lipoproetin). Plazmada önemli miktarda Lp(a) bulunması, LDL ile
VLDL arasında bir bant oluşmasına neden olur.
Lipoproteinler ultrasantrifüjle de birbirinden ayrılabilir. Ultrasantrifüjde en alta çöken fraksiyon HDL, en
üstte kalan ŞL’lardır. Ultrasantrifüjde üstten alta doğu ŞL, VLDL, LDL ve HDL olarak birbirinden
ayrılmaktadır.

APOLĐPOPROTEĐNLER
. • Partiküllerin yapısal bir bileşenidir.
. • Hücre yüzey reseptörleri için tanıma bölgeleri oluşturur.
. • Lipoprotein metabolizmasında yer alan enzimlerin aktivatörü veya koenzimidir.
. • ApoB-100 bilinen en uzun tek polipeptid zincirlerden biridir. 4536 aminoasit içerir.
. • ApoB-48, ApoB-100’ün %48’idir ve ApoB-100 ile aynı mRNA’dan oluşur.
. • Đnsanda ApoE’yi kodlayan genin 3 aleli vardır. En sık apoE3 bulunur (%78). E4 %15 ve
E2 %7 oranında bulunur. ApoE4 baskın olan hastalar ileri yaşta alzheimer hastalığı için yüksek risk
taşırlar.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 79


ĐNSAN PLAZMA LĐPOPROTEĐNLERĐNDEKĐ APOLĐPOPROTEĐNLER Apolipoprotein Lipoprotein
Ek bilgi Apo A-I HDL LCAT aktivatörüdür ve HDL reseptörünün ligandı olduğu düşünülmektedir. Apo A-II HDL LCAT
inhibitörü olduğu düşünülmektedir Apo A-IV ŞL’la salgılanır fakat HDL’ye aktarılır Barsakta sentezlenir, işlevi bilinmiyor Apo
B 100 LDL, VLDL, IDL Karaciğerde sentezlenir, LDL reseptörünün ligandıdır Apo B-48 ŞL, ŞL kalıntıları Barsakta
sentezlenir. ŞL’larla beraber dolşıma geçer Apo C-I VLDL, HDL, ŞL LCAT’in olası aktivatörüdür Apo C-II VLDL, HDL, ŞL
Lipoprotein lipaz aktivatörüdür Apo C-III VLDL, HDL, ŞL Lipoprotein lipazı inhibe eder Apo D HDL’nin alt tipleri Kolesterol
ester transfer proteini olarak da adlandırılır. Apo E VLDL, HDL, ŞL, ŞL kalıntıları Karaciğerde ŞL kalıtlarının ve LDL
reseptörünün ligandıdır.

ŞL METABOLĐZMASI
• Barsak mukoza hücrelerince salınan partikül “Nascent ŞL” olarak adlandırılır ve apolipoprotein
B48 (apoB48) içerir. ŞL plazmaya ulaştığında HDL’den apoE ve apoC’leri alarak hızla
değişikliğe uğrar. Alınan apoC’lerden biri apo C-II’dir. Bu apoprotein lipoprotein lipazın (LPL)
aktivasyonu için gereklidir.

LĐPORPOTEĐN LĐPAZ (LPL)


. o Yağ dokusu, dalak, akciğer, böbrek, aorta, diafram, meme bezi (süt verdiği
dönemde)kalp, iskelet kası ve yeni doğan karaciğerinde kapillerlerinde bulunur. Yetişkin karaciğerinde yer
almaz.
. o Heparan sülfatın proteoglikan zincirleri ile endotele tutunur.
o LPL dolaşımdaki lipoprotein partiküllerindeki apoC-II ile aktive edilir ve partiküldeki
TAG’leri hidrolize eder. Hidroliz sonucu MAG, FFA ve gliserol oluşur.
• ŞL’nun çekirdeğindeki TAG LPL ile yıkılırken boyut küçülür ve yoğunluğu ise artar. ŞL,
TAG içeriğinin %90’nını kaybeder.
• ApoC’ler HDL’ye geri döner. Geri kalan partikül “remnant” olarak adlandırılır.
• Đnsanda bu ŞL kalıntıları KC’ce dolaşımdan temizlenir. KC hücre membranı apoE’yi
tanıyan lipoprotein reseptörlerini içerir. Ayrıca ŞL artıkları karaciğere ApoB-100 ve E’leri tanıyan LDL
reseptörü (B100-E) ile de alınmaktadır.

VLDL METABOLĐZMASI
4. • VLDL karaciğerde sentezlenir.
5. • VLDL’nin fonksiyonu TAG’ü KC’den periferik dokulara taşımaktır.
6. • VLDL’ler KC’den apoB100, içeren olgunlaşmamış VLDL olarak salınır. Bunlar dolaşımdaki
HDL’den apoCII ve E alarak olgunlaşır.
7. • VLDL’ler dolaşımda yapısal değişikliğe uğrarlar. TAG’leri LPL ile yıkılır ve VLDL’nin
boyutu küçülür ve daha yoğun hal alır. ApoC ve E yüzey bileşenleri HDL’ye transfer edilir. Oluşan partikül
IDL’dir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 80


.• IDL partiküllerinin 2 kaderi vardır:
. 1. IDL’ler LDL reseptörlerince (B100-E) karaciğerce ortamdan uzaklaştırılır
. 2. IDL’ler LDL’ye dönüşür.
8. • IDL’nin LDL’ye dnüşmesinde kolesterol esterleri bir yer değiştirme reaksiyonu ile HDL’den
IDL’ye transfer edilir (eş zamanlı olarak PL ve TAG’lerde IDL’den HDL’ye transfer edilmektedir). Bu
reaksiyon HDL’de bulunan kolesterol ester transfer proteinince (Apo D) sağlanır.
9. • Bu değişiklilerden sonra VLDL plazmada LDL’ye dönüştürülür.

LDL METABOLĐZMASI
. • LDL sadece apoB100 içerir.
. • LDL, VLDL’den az TAG içerir fakat kolesterol ve kolesterol esterleri içeriği yüksektir.
. • LDL partiküllerinin ana işlevi periferik dokulara kolesterol sağlamaktır. Bunu hem hücre
yüzeyine temas ettiklerinde hücrenin membranları üzerine serbest kolesterol bırakarak hem de LDL
reseptörüne (apoB100E) bağlanarak yapar.
. • Bağlanma sonrası LDL endositozla hücre içine alınır
. • Veziküldeki lipoproteinler enzimatik olarak parçalanır kolesterol, aminoasitler, FFA ve PL
salınır. Bu bileşiklerde hücre tarafından yeniden kullanıma alınırlar.
. • LDL alımı için yukarıda açıklanan oldukça özgün, reseptör aracılı metabolik yola ek
olarak, dolaşımdaki makrofajlar yüksek düzeyde çöpcü reseptör (Scavenger reseptör) aktivitesine
sahiptir. Bu reseptörler kimyasal olarak değişikliğe uğramış LDL’nin metabolizmasına aracılık
edebilirler. Dolaşımdaki LDL’yi bu reseptörlece tanınabilen ligandlara çeviren kimyasal
değişiklikler apolipoprotein B’nin asetilasyonu ve oksidasyonudur. Bu işlem E vitamini gibi
antioksidanlarca inhibe edilir.

HDL METABOLĐZMASI
5. • HDL partikülleri KC’de ve ince barsaklarda sentezlenir ve eksositoz yolu ile kana
salınır.
6. • ApoE ve C başkıca KC’de sentezlenirken, ApoA1 KC ve ince barsaklarda eşit oranda
sentezlenmektedir.

HDL partikülünde:
. • %90’dan fazlası apoA’dır ve Apo A1/A2 oranı yaklaşık 3/1 dir
. • HDL’nin toplam protein içeriğinin yaklaşık %3-5’lik kısmını ApoC oluşturur bu da plazma
toplam apoC’nin yaklaşık olarak yarısıdır.

HDL önemli işlevler gerçekleştirir:


. • ApoC ve Apo E’nin dolaşımdaki deposudur.
. • Ekstrahepatik dokularda serbest kolesterolü uzaklaştırır ve esterleştirir.
. • Kolesterol esterlerinin VLDL ve LDL’ye yer değiştirme reaksiyonu ile transfer
ederler.
. • Kolesterol esterlerini KC’e taşırlar.
. • HDL “Kolesterolün ters taşınması”nı gerçekleştirmektedir. Bu taşıma işleminde bir HDL
döngüsü önerilmiştir:

. o Bu döngüye periferik dokulardan kolesterol HDL3 molekülü ile yakalanmakta, LCAT’la


(lesitin kolesterol açil transferaz) esterleştirilmekte ve HDL içinde tutulmaktadır. Bu sırada da HDL3 daha
az yoğun olan, daha az protein ve daha fazla kolesterol içeren HDL2’ye dönüşmektedir.
. o LCAT KC’de sentezlenir ve HDL’nin apoAI’ince aktiflenir (plazma ApoAI düzeyi orta
derecede alkol alımı ile artırılır). Bu enzim ile serbest kolesterol’den ester kolesterol oluşturulur. Oluşan
kolesterol esterleri öyle hidrofobiktirki HDL içinde etkili şekilde tutulur ve artık membrana transfer
edilemez. Ester kolesterol’ün HDL’den uzaklaştırılmasını sağlayan tek mekanizma onun kolesterol ester
transferaz proteini tarafından VLDL’ye transfer edilmesidir.
. o Karaciğere gelen HDL2 partikülünün içindeki PL ve TAG’ler hepatik lipazla metabolize

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 81


edilir, bu sırada HDL2’nin kolesterol içeriği karaciğere boşalır ve HDL3 partikülü tekrar oluşarak döngüye
devam eder.
. o Karaciğere bağlanmada spesifik bir HDL reseptörümü olduğu veya apoA1’yi tanıyan bir
reseptör sistemimi olduğu tam anlaşılamamıştır.

Lp(a) →
Plazmada yüksek miktarda bulunduğu zaman koroner kalp hastalığı riskini artırmaktadır. LDL ile
hemen hemen aynıdır tek fark apolipoprotein (a) bulunmasıdır. Lp(a)’daki aa’lerin %80’I plazminojen
ile aynıdır. Lp(a) kalp krizini başlatan ve hücre proliferasyonuna neden olan kan pıhtı yıkımını
yavaşlatır.

Hormon sensitif lipaz (HSL)


Açlık, egzersiz ve stres durumlarında lipidler enerji kaynağı olarak kullanılırlar. TAG’ler halinde
depolanan FFA’lerinin depolardan serbestleşmesini HSL gerçekleştirmektedir. HSL etkisi ile TAG’ler 1
mol gliserol ve 3 mol FFA oluşturacak şekilde parçalanır. HSL cAMP bağımlı fosforilasyonla regüle
edilmektedir. Fosforile halde aktif olarak çalışan bir hormondur.
ADĐPOSĐTLERDE LĐPOLĐZĐN HORMONAL KONTROLÜ

Hızlı uyaranlar Yavaş uyaranlar Đnhibitörler


Epinefrin Glukokortikoidler Đnsülin
Norepinefrin Growth hormon PgE1
Glukagon
ACTH
Sekretin
Vasopressin

LĐPOPROTEĐN LĐPAZ
. • LPL çoğu dokunun kapiller damarlarında bulunan eksi yüklü hücre dışı yerleşimli bir
enzimdir.
. • Yağ dokusu, dalak, akciğer, böbrek, aorta, diafram, meme bezi (süt verdiği
dönemde)kalp, iskelet kası ve yeni doğan karaciğerinde kapillerlerinde bulunur. Yetişkin
karaciğerinde yer almaz.
. • Apo CII’ler LPL’ın aktivasyonu için gereklidir. Apo CIII’lerinde LPL’I inhibe ettiği
düşünülmektedir.
. • LPL enzimi hemen hemen her dokuda bulunmaktadır. LPL özellikle iskelet kası ve yağ
dokusunda bulunur. Dokularda bulunan LPL’ın görevi dokuya göre değişir.
. • Yağ dokusunda bulunan LPL dışındaki LPL’ların hiç birisi insülinden etkilenmez.
. • Heparinin Đ.V. verilmesini takiben lipolitik enzimler heparan sülfat bağından
kurtularak hızlı bir şekilde plazmaya salınırlar. Hem trigliserid lipazlar hem de lipoprotein lipazlar için
geçerli olan bu olaya “post heparin lipolitik aktivite” denilir. Maksimum aktivite için kg başına 1 mg (100ĐU)
verilmelidir.

HEPATĐK AÇĐLGLĐSEROL LĐPAZ


Bu enzim karaciğer ve adrenal endotelial membranlarda lokalizedir. Karaciğerde ŞL ve VLDL
artıkalarının ve IDL’lerin parçalanmasında ve HDL’nin PL ve TAG’lerinin parçalanmasında
kullanılmaktadır. Hepatik lipaz HDL2’deki TAG ve PL’leri hidrolize ederek HDL3’ü tekrar
oluşturur.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 82


LESĐTĐN-KOLESTEROL AÇĐL TRANSFERAZ
LCAT karaciğerde sentezlenir ve dolaşımda HDL partikülü ile beraber dolaşır. HDL’nin periferik
dokulardan topladığı kolesterolün esterleşmesini ve HDL’içinde kalmasını sağlar. Bu enzim lesitinin
2. Pozisyonundaki yağ asidinin kolesterole aktarılmasını sağlar. LCAT enzimi Apo AI tarafından aktive
edilmektedir.
Lesitin + Kolesterol → lizolesitin + Kolesterol esteri

AÇĐL-KOA KOLESTEROL AÇĐLTRANSFERAZ


ACAT karaciğer parankimal hücrelerde, adrenal korteksde, barsaklarda ve arteriyal duvarlarda
bulunan bir enzimdir ve serbest kolesterolün ester kolesterole çevrimini ve dokuda
depolanmasını sağlar.

LĐPOTROPĐK MADDELER
KC’de yağ depolanmasını engelleyen maddelere “lipotropik maddeler” adı verilir. Örneğin kolin,
metionin, betain, inozitol, EFA gibi.
HĐPOLĐPOPROTEĐNEMĐLER
ABETALĐPOPROTEĐNEMĐ
8. • Otozomal resesif olarak kalıtılan ender bir hastalıktır.
9. • Homozigot hastalarda hiç ŞL, VLDL ve LDL yoktur
10. • Hastalarda total kolesterol 50 mg/dl kadardır ve bunun tamamı HDL kolesteroldür.
11. • Hastalardaki biyokimyasal defekt apolipoprotein B içeren lipoproteinlerin sentez ve
salınım bozukluğudur.

HĐPOALFALĐPOPROTEĐNEMĐ ĐLE GĐDEN HASTALIKLAR


• Tümünde HDL düşük veya hiç yoktur

ApoA1 eksikliği (A-I milano


) hastalığı
HDL problemi ile izlenir fakat hastalarda VLDL ve ŞL metabolizmaları çok bozulmamıştır.

Balık gözü hastalığında


HDL normalin %10’una kadar azalmıştır ve TAG’ler artmıştır. Şiddetli korneal opasite ortaya
çıkar. Tangier hastalığından farklı olarak tonsillerde ve diğer retikuloendotelyal dokularda
kolesterol depolanmaz. HDL’ler azalmıştır fakat apolipoproteinleri normaldir.

Tangier hastalığı
En iyi tanımlanmış HDL metabolizması bozukluğudur. OR olarak kalıtılır. Hastalarda HDL, apoA1
ve apoA2 düzeyleri çok azalmıştır. Hastalarda biyokimyasal problemin HDL ve apoA’ların çok
hızlı yıkılması olduğu gösterilmiştir. Hastalarda kolesterol depolanmasına bağlı büyük,
lobule, sarı-turuncu tonsiller ve adenoidler ortaya çıkar. Hastalarda periferal nöropati, motor
zayıflık, pitozis, oküler motor palsi, kas atrofi si ve azalmış derin tendon refl eksleri ortaya çıkar.
Splenomegali ve orta derecede trombositopeni izlenir. Retiküloendotelyal sistemde lipid
depolanması organ fonksiyon bozukluğuna yol açmaz.
PRĐMER HĐPERLĐPOPROTEĐNEMĐLER

HĐPERKOLESTEROLEMĐ TABLOLARI
Hastalarda yüksek kolesterol ve normal trigliserid düzeyleri izlenir. Kolesterol yüksekliğinin nedeni LDL

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 83


kolesterol artışlarıdır. HDL kolesterol artışı çok nadir olarak total kolesterolü artırabilir.
8. • Kolesterol yüksekliği ile giden tablolarda serum görünümü berraktır. Serumda
bulanıklık izlenmez.
9. • Kolesterol yüksekliklerinde en sık izlenen semptomlar tendon ksantomları, tüberoz
ksantomlar ve ksantalezmalardır. Tendon ksantomları en çok aşil tendonunda, parmak ekstensör
tendonlarında, dirsek ekstensör tendonlarında ve patellar tendonda ortaya çıkar. Tüberoz ksantomlar en
çok dirsek ve kalçada ortaya çıkan ağrısız, yumuşak nodüllerdir. Ksantalezmalar göz çevresinde izlenen
kolesterol depolanmalarıdır fakat ksantalezmalar hiperkolesterolemi olmadan da ortaya çıkabilir.
10. • Hiperkolesterolemilerin en sık komplikasyonu erken orta yaşlarda ortaya çıkan
koroner kalp hastalıklarıdır.
11. • Tendon ksantomları ile koroner kalp hastalığı arasında da pozitif bir ilişki saptanmıştır.
Genelde tendon ksantomları olmayanlarda koroner kalp hastalığına da rastlanmamaktadır.

Tip IIa (Familial hiperbetalipoproteinemi) hiperlipoproteinemi


. • Otozomal dominant geçer.
. • LDL reseptör bozukluğu vardır. Plazmada LDL düzeyi yükselmiştir

Familial defektif apoB100:


Fenotip olarak Tip IIa hiperlipoproteinemi ile aynıdır. LDL’lerin reseptöre afi niteleri
düşüktür ve LDL katabolizması bozulur.

HĐPERTRĐGLĐSERĐDEMĐ TABLOLARI
12. • Trigliserid yüksekliği ile giden hastalıklarda hasta serumları bulanıktır. Hastada
ŞL’lar yüksekse serum +40C’de bir süre bekletilirse üstte bir krema tabakası ortaya çıkar.
13. • Trigliserid yüksekliklerinde tendon ve tüberoz ksantomlar izlenmez ancak
hastalarda en çok gövde ve ekstremitelerde yerleşen turuncu-kırmızı papüller yani erüptif
ksantomlar ortaya çıkar. Erüptif ksantomlar serum trigliserid düzeyleri 1000 mg/dl’yi geçtikten sonra
saptanır. Bu trigliserid düzeylerinde retinada sarı-turuncu görülür (Lipemia retinalis).
14. • Hastalarda en sık ortaya çıkan komplikasyon akut pankreatittir ve trigliserid düzeyleri
1000 mg/dl’yi geçtikten sonra saptanır. Pankreatit sonucu insülinojenik kapasite azalınca karbonhidrat
metabolizması da bozulur.

Tip I Hiperlipoproteinemi
Otozomal resesif geçer.
9. • Lipoprotein lipaz eksikliği ve ApoCII yetersizliği vardır
10. • Şilomikrona ait trigliserit seviyesi yükselir.
11. • Tanı için en önemli bulgu lipemia retinalistir.
12. • En önemli komplikasyonu akut pankreatittir
13. • Pankreatit sonucu insülinojenik kapasite azalınca karbonhidrat metabolizması da bozulur.
14. • Heparin dokulardaki lipoprotein lipaz’ın plazmaya geçmesini sağlar.

Tip IV (Endojen veya familial hipertrigliseridemi)


♦ Otozomal dominant geçer.

♦ En sık karşılaşılan hiperlipidemi tipidir.

♦ VLDL artışına bağlı olarak endojen trigliserid düzeyi artar.

Tip V Hiperlipoproteinemi

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 84


♦ Otozomal dominant geçer.

♦ VLDL ve şilomikron düzeyleri yüksektir.

♦ Trigliseridler çok yükselmiştir. Trigliseridleri en fazla artıran hastalıktır.

♦ Serumun üst tabakası krema şeklinde, altı diffüz olarak bulanıktır.

♦ Hem lipoprotein lipaz eksiktir hem de şilomikron, VLDL sentezi artmıştır.

KOMBĐNE HĐPERLĐPĐDEMĐ TABLOLARI

Tip III (Disbetalipoproteinemi)


♦ Hepatik reseptörlerce VLDL’nin normal hızda temizlenmesinin bozulmasına bağlı olarak, VLDL
kalıntıları ve ŞL’lar karaciğerde birikir.

♦ Apoprotein E Bozukluğuna bağlıdır.

♦ Şilomikron kalıntıları ve VLDL kalıntıları ve IDL katabolize edilemez.

♦ Serum kolesterol ve trigliserid düzeyleri artmıştır.

♦ Elektroforezde geniş beta bandı vardır.Broad beta band hastalığı olarakda bilinir.

Tip IIb
. • Otozomal dominant geçer.
• Lipoprotein sentezinde artma vardır.
• VLDL, LDL sentezler artmıştır.
• Kolesterol ve trigliserid düzeyleri artmıştır.

Ailesel LCAT eksikliği


. • Seyrek görülen bir hastalık olup diffüz korneal opasite, hemolitik anemi, proteinüri
(böbrek hasarı) ve hipertrigliseridemi ile karakterizedir.
. • LCAT eksikliğinde plazmada kolesterolünün esterleşmesinin yapılamaması nedeni ile
ester kolesterol düzeyleri azalmış, serbest kolesterol artmıştır. HDL kolesterol azalmıştır.VLDL düzeyleri
yüksekdir. Tüm lipoproteinlerde bozukluk izlenir.
. • Hastalarda korneal opasite, hemolitik anemi, renal yetmezlik ve prematüre ateroskleroz
görülür. Serbest kolesterol artışı RBC’de olabilir. Böylece target hücreleri ile normokromik anemi görülür.
LCAT aktivitesindeki azalmaya bağlı olarak serum ve dokularda ester olmayan kolesterolde birikim ortaya
çıkar.
. • Elektroforezde HDL yok ve Lipoprotein-X vardır.

Wolman Hastalığı (kolesterol ester depo hastalığı):


10. • Otozomal resesif kalıtılır
11. • RES, lizozomlar ve barsak epitel hücrelerinde kolesterol esterleri ve TAG’ler birikir.
12. • Hastalarda asid lizozomal lipaz eksiktir..
13. • Đnce barsaklarda villöz yapı kaybı, mukozal atrofi ve lamina propriada köpük histiositler
izlenir. Köpüksü histiositler karaciğerde hem portal bölgede, hemde parankim hücrelerinde yer alır. Kemik
iliğinde vokuollü lenfositler izlenir.
14. • Hastalık yaşamın ilk haftalarında ortaya çıkar ve hastalarda hepatosplenomegali,
steatore ve adrenal kireçlenme görülür.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 85


15. • Vücut dokularında özellikle kolesterol esterleri olmak üzere yüksek miktarda nötral
lipid birikir.

PROTEĐN TURNOVERĐ
Sağlıklı kişilerde yapım, yıkım hızı birbirine eşittir. Turnover hızı proteinin cinsine göre değişir. Sindirim
enzimleri ve plazma proteinleri gibi hücre dışı alanda görev yapan proteinler çabuk yıkılırken (t ½ =
saat, gün), kollajen gibi yapısal proteinler dayanıklıdır (t ½ = ay, yıl).
Kimyasal yapısı okside olmuş olan veya ubikitin (ısıya dirençli küçük protein) ile birleşmiş olan bazı
proteinler daha önce ykılırlar. Ubikitin yıkılacak proteinleri işaretlemekte kullanılamaktadır. Ayrıca
prolin, glutamat, serin, treonin dizesi (PETS dizesi) bakımından zengin proteinler daha çabuk
yıkılırlar.
BESĐNSEL PROTEĐNLERĐN BĐOLOJĐK DEĞERĐ
. • Diyetsel proteinin biyolojik değerinin olabilmesi için, tüm esansiyel aminoasitleri
içermesi gerekir. Herhangi bir aminoasit olmadığında protein sentezi sona erer.
. • Genelde hayvansal proteinler yüksek biyolojik değere sahiptir. Bunun en belirgin istisnası
esansiyel aminoasit olan triptofanı içermeyen jelatindir. Jelatinin biyolojik değeri yoktur. Bitkisel
proteinlerde düşük biyolojik değere sahiptir.

BESĐNSEL PROTEĐNLERĐN SĐNDĐRĐMĐ


. • Pepsin mide asiditesine dayanıklı bir endopeptidazdır. Midede inaktif zimojen (veya
proenzim) pepsinojen olarak salgılanır. Pepsinojen HCl ve pepsin ile aktif pepsin haline çevrilir. Pepsin
protein zincirini fenil alanin, tirozin ve triptofan gibi aromatik aminoasidlerin karboksi terminali tarafından
parçalayarak daha ufak peptidler oluşturur.
. • Mideden salınan diğer aspartat proteinazlar katepsin D ve katepsin E’dir.
Katepsinler aynı zamanda lizozomlarda da yer alır ve glikoproteinlerin yıkımına katılır.
+2
. • Rennin bebeklerde sindirimde önemlidir. Rennin Ca varlığında sütün kazeinini
parakazeine çevirir ve sonra buna pepsin etki eder.
. • Pankreasdan salgılanan protein sindirimine katılan tripsinojen, kimotripsinojen ve
prokarboksipeptidaz A-B ve proelastaz; tripsin, kimotripsin ve karboksipeptidaz A-B ve elastazın
zimojenleridir.
. • Tripsin intestinal hücrelerce salgılanan enteropeptidaz denilen proteolitik enzimle
aktif hale geçer. Serbest tripsinde diğer tripsinojenleri aktif hale geçirmektedir. Tripsin aynı
zamanda kimotripsinojen, prokarboksipeptidaz ve elastazıda aktif hale geçirir.
. • Pepsin, tripsin ve kimotripsin farklı aminoasidlerin yaptığı peptid bağlarını parçalar. Tripsin
karboksil grubunun lizin ve arjinin tarafından verildiği peptid bağlarını parçalar. Kimotripsin ise peptid
bağını fenilalanin, triptofan ve tirozin aminoasidlerinin karboksi terminalinden parçalar.
. • Karboksipeptidaz A-B pankreas kaynaklı, Zn taşıyan enzimlerdir. Peptid zincirinin
karboksiterminalinden koparma yapar.
. • Aminopeptidazlar aminoterminalinden koparma yapar ve enterosit kökenlidir.
. • Diğer enterosit kökenli ekzopeptidaz prolidazdır. Proline bağlı terminal peptid bağını
koparır.
. • Aminopeptidazlar, dipeptidazlar, tripeptidazlar ve endopeptidazlar entrosit kökenlidir.

SERĐN PROTEAZLAR
Peptid bağlarını parçalamakta substrat bağlama bölgelerinde bulunan aktif serin rezidülerini
kullanan enzimlere verilen isimdir.
Peptid bağlarını parçalamakta sisteinleri kullananlara (sistein proteaz), aspartatı kullananlara (aspartat
proteaz) veya metal iyonlarını kullananlara (meyallo proteaz) denilir.
Serin proteazlar inaktif “zimojen” formunda salınırlar ve serin proteazlarla aktiflenirler. Serin proteazlar kan
pıhtılaşması, fibrinoliz, komplement aktivasyonu, fertilizasyon ve hormon üretimi gibi çok sıkı denetlenen
fizyolojik olaylara katılır. Serin proteazlar peptid dizesinde çok belirgin peptid bağlarından koparma

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 86


yaparlar.
Serin proteazlar görevlerini yaptıktan sonra çeşitli proteinler tarafından inhibe edilirler. Serin
proteaz inhibitörlerine “serpin”ler adı verilir.

BAZI SERĐN PROTEAZLAR VE GÖREVLERĐ

Proteaz Görevi
Plazma kallikrein Koagülasyon

Faktör XIIa Koagülasyon

Faktör Xıa Koagülasyon

Faktör IXa Koagülasyon

Faktör VIIa Koagülasyon

Faktör Xa Koagülasyon

Faktör IIa (trombin) Koagülasyon

Aktive protein C Koagülasyon

Faktör C1r Kompleman

Faktör C1s Kompleman

FaktörD Kompleman

Faktör B Kompleman

C3 kovartaz Kompleman

Tripsin Sindirim

Kimotripsin Sindirim

Elastaz Sindirim

Enteropeptidaz Sindirim
Urokinaz plaminojen
Fibrinolizis, hücre migrasyanu
aktivatör
Doku plazminojen aktivatör Embriyogenezis, menstruasyon

Plazmin
Doku kallikreinleri Hormon aktivasyonu

Akrosin Fertilizasyon

Sinir growth faktör


Granülosit elastaz
Katepsin G Ekstarsellüler protein ve peptid yıkımı

Mast hücre triptaz

AMĐNOASĐDLERĐN HÜCRE ĐÇĐNE TAŞINMASI


Aktif transportla olmaktadır. Çünkü aminoasidlerin hücre içi konsantrasyonu hücre dışı
konsantrasyonundan yüksektir. Bazı kısa di- ve tripeptidler de direkt olarak emilebilmektedir. Farklı
aminoasidler için 7 ayrı transport mekanizması bilinmektedir:
9. 1. Nötral aminoasidler (kısa polar yan zincirli): alanin, serin, treonin
10. 2. Nötral aminoasidler (aromatik veya hidrofobik yan zincirli): Fenilalanin, trozin, metionin, val,

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 87


lösin, izolösin
11. 3. Đminoasidler: Prolin, hidroksiprolin
12. 4. β-aminoasidler: β-alanin, taurin
13. 5. Bazik aminoasidler ve sistin (lizin, arjinin, sistin)
14. 6. Asidik aminoasidler: Aspartik asid, glutamik asid
15. 7. Di- ve tripeptidler

• L-aminoasidlerin transportu konsantrasyon gradiyentine karşı olarak gerçekleştirilen aktif bir


prosesdir ve Na’a bağlı kotransport sistemi ile gerçekleştirilir.

γ-glutamil cycle
. • Aminoasidlerin hücreye girişlerinin açıklanmasında kullanılan diğer mekanizmadır.
. • Bu sistem l-prolin hariç diğer L-aminoasitlerin hücreye girişinde kullanılır. Ince
barsaklar, böbrek, seminal vezikül, epididim ve beyinde etkindir.
. • Bu siklusda 6 enzim (1 adet membrana bağlı, 5 adet sitozolik), glutatyon (GSH, γ-
glutamilsisteinglisin) ve her aminoasid için 3 ATP gereklidir. Bu siklusda GSH’ın tüketimi gerçekleşmez.
Membrana bağlı olan enzim GGT’dır ve temel olarak bu enzim sayesinde transport gerçekleştirilir.

AMĐNOASĐD YIKIMI

Aminoasidlerden azotun uzaklaştırılması:


Azot metabolizmasında glutamat ve glutamin aminoasidleri merkezi bir rol oynar.
Aminoasidlerin amino gruplarını yok edilmesinde vücutta temel kullanılan sistem
transdeaminasyondur.

Transdeaminasyon sistemi:
Karaciğerde bu sistem sitozolde gerçekleşen transaminasyon ve mitokondride gerçekleşen
deaminasyonu içerir.
1. Transaminasyon:
Karaciğere ulaşan L-aminoasidlerin katabolizmasında 1. Basamak aminoasidlerden amino
grubunun aminotransferaz veya transaminaz olarak adlandırılan enzimlerle uzaklaştırılmasıdır.
Transaminazlar (aminotransferaz) insan organizmasında yaygın olarak dağılmışlardır ve özellikle
kalp kası, karaciğer, iskelet kası ve böbrekte aktiftirler.
αKetoglutarat / L-glutamat çifti tüm transaminasyon reaksiyonlarında amino grup alıcı /
verici çiftini oluşturur.
α-ketoglutaratın aminoasit metabolizmasındaki tek rolü aminoasidlerden amino grubu alarak
glutamat haline geçmektir.
Lizin, treonin, prolin ve hidroksiprolin aminoasidleri hariç tüm aminoasidler
transaminasyona uğrar. Serin ve treonin aminoasidleri serin dehidrataz ve treonin
dehidrataz enzimleriyle ve glisinde glisin oksidazla genelde direkt olarak deamine
edilmektedir.

2. Deaminasyon:
Aminoasidlerin çoğunun α-amino grubu α-ketoglutarat ile transaminasyona girerek glutamatta
toplanır. Hepatositte glutamat sitozolden mitokondriye glutamat taşıyıcıları ile taşınır ve

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 88


mitokondride glutamat dehidrogenaz ile oksidatif deaminasyona uğrar ve α-ketoglutarat ve
amonyak (amonyum iyonları) oluşur.
Aminotransferaz ve glutamat dehidrogenazın etkisi transdeaminasyon olarak adlandırılır.

Glutamat dehidrogenaz:
Karbon ve nitrojen metabolizmasında önemli bir enzimdir.
6. • Hem NAD hemde NADP’yi koenzim olarak kullanabilen nadir enzimlerdendir.
7. • Allosterik bir enzimdir.
8. • Reaksiyonun yönü glutamat, α-ketoglutarat ve NH konsantrasyonuna ve okside redükte
3

koenzim oranlarına bağlıdır. Örneğin proteinli diyet sonrası enzim yönü aminoasid yıkımı yönüdür.
9. • ATP ve GTP enzimin allosterik inhibitörleri ike GDP ve ADP ise aktivatörleridir.

Çeşitli dokuların aminoasid katabolizmasındaki rolü:

Karaciğer:
10. • Aminoasid katabolizmasında major rol oynayan organdır. Lösin, izolösin ve valin
hariç tüm aminoasidlerin katabolizmasına katılır. Ayrıca nonesansiyel aminoasidlerin uygun karbon
zincirlerinden de sentezinden sorumludur.
11. • Gastrointestinal sistemde ve diğer dokularda çeşitli deaminasyon reaksiyonları ile oluşan
amonyak karaciğerde üreye çevrilip detoksifiye edilir ve idrarla atılır.
12. • Üre siklusu reaksiyonlarıda sadece karaciğer mitokondrilerinde gerçekleşmektedir.

Đskelet kası:
. • Vücutta en fazla yer kaplayan dokulardan biridir ve nonhepatik aminoasid
katabolizmasının önemli bir kısmını gerçekleştirir.
. • Kas doku, dolaşımdan aminoasidleri spesifik proteinlerinin sentezi için alır ve alanin,
aspartat, glutamat ve dallı zincirli aminoasit’lerin katabolizmasına katılır. Nitrojen oluşturan α-
aminoasit’lerin %50 sini alanin ve glutamin oluşturur.
. • Kasda transaminasyonla oluşan glutamat önce glutamat dehidrogenaz ile α-KG ve NH ’e 4

parçalanır. Serbest amonyak glutamin sentazın katalizlediği reaksiyon ile glutamatla birleşir ve glutamin
sentezlenir.
. • Glutamin amonyağın nontoksik transport formudur ve normalde kanda diğer
aminoasidlerden yüksek oranlarda bulunur. Glutamin ayrıca biyosentez reaksiyonlarında amino
grubu vericisi olarak da rol oynar.
. • Kasda ayrıca alanin oluşur

Đnce barsak mukoza hücreleri:


• Diyet kaynaklı glutamin, glutamat, asparajin ve aspartatı CO ve H O’ya kadar yıkabilir veya laktat,
2 2

alanin, sitrüllin ve NH ’e çevirebilir. Bu bileşikler ve metabolize olmayan diyet aminoasidleri daha


3

ileri metabolizma için kan yolu ile KC’e taşınırlar.


Böbrekler:
• Glutamin amonyak sağlayarak asit baz dengesinde önemli rol oynar ve böbreklerden NH halinde 4

atılır. Glutamin böbrek tübülüs mitokondrilerinde glutaminaz ve gulatamat dehidrogenaz enzimleri


ile iki mol amonyak sağlar. Glutaminin karbon iskeleti de böbreklerin kapasitesi ile orantılı olarak
glukoneogenezde kullanılır.
Beyin:
• Önemli miktarda valin alır ve belki de dallı-zincirli aminoasit’lerin major yıkılım yeridir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 89


Üre siklusu
Üre, aminoasidlerden elde edilen α-amino gruplarının temel atılım şeklidir ve idrarın azot içeren
bileşiklerinin %90’nını oluşturur. Üre molekülünün içerdiği azotlardan birisi serbest NH ’den diğeri 3

aspartattan gelir. Üre akarciğerde oluşur ve böbreklerle atılır.


• Üre siklusu karaciğer mitokondrilerinde gerçekleşir fakat 2 reaksiyonu sitozolde
gerçekleşmektir. Yani siklus 2 sellüler kompartmana bölünmüştür.
Üre siklusu reaksiyonları:
1. Reaksiyon:
• Kaynağı ne olursa olsun karaciğer mitokondrilerine ulaşan NH hızla CO ve 2 mol ATP 3

varlığında
2
karbamoil fosfata çevrilir. Bu reaksiyon karbamoil fosfat sentetaz I enzimi ile katalizlenir.
. • Karbamoil fosfat sentaz-I üre siklusu hız kısıtlayıcı enzimidir ve N-asetilglutamatla (NAG)
aktiflenir. NAG sentezide insanda arjinin aminoasidi ile artırılmaktadır. Arjinin aynı zamand üre siklusunun
da bileşenidir. Bu nedenlede üre siklusunu en fazla destekleyen aminoasittir.
. • Mitokondriyal reaksiyondur. Bu reaksiyonda 2 mol ATP kullanılır.
. • Karbamoil fosfat sentetaz II enzimi sitozoliktir ve pirimidin biyosentezinde kullanılır.

KARBAMOĐL FOSFAT SENTAZ


Sentaz I Sentaz II
Mitokondride yer alır Sitozolik

Üre sentezi hız kısıtlayıcı enzimi Pirimidin sentezi hız kısıtlayıcı enzimi

CO2, ATP’nin fosfatı ve glutaminin amid azotunu


CO2, ATP’nin fosfatı ve NH4 kullanır
kullanır
Karbamoil fosfatın karbamoil grubu ornitin transkarba- Karbamoil fosfatın karbamoil grubu aspartat
moilazla ornitine aktarılır transkarbamoilazla aspartata aktarılır
Karbamoil grubu primidin halkasının 2. karbonunu
Karbamoil grubu üreye karbon kaynağı olarak kullanılır
yapar
NAG allosterik aktivatördür NAG gerektirmez. PRPP ile allosterik olarak aktiflenir

2. Reaksiyon:
• Karbamoil fosfat karbamoil grubunu ornitine verir ve sitrüllin oluşur.
3. Reaksiyon:
• Aspartattan gelen ikinci amino grubu, argininosüksinat sentazla katalizlenen reaksiyonla
sitrülline eklenir ve arginino süksinat oluşur. Bu reaksiyonda 1 mol ATP kullanılır.
4. Reaksiyon:
• Aşamada arginino süksinat, arginino süksinat liyazla (arjininosüksinaz) serbest arjinin ve
fumarat oluşturmak üzere parçalanır.
• Fumarat mitokondriye girip TCA’ya katılır.
. 5. Reaksiyon:

• Arjinin arjinaz enzimi ile üre ve ornitin oluşturmak üzere parçalanır. Ornitin mitokondriye döner ve
tekrar siklusa katılır.
Üre siklusu kontrolü:
g. • Diyet primer olarak proteinlerden oluştuğu zaman, aminoasidlerin karbon iskeletleri
metabolik yakıt olarak kullanılır ve fazla miktardaki amino grubundan yüksek miktarda üre elde edilir. Uzun
süreli açlıkta metabolik enerji olarak kas proteinleri kullanılmaya başlayınca da üre sentezi artmaktadır.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 90


h. • Bu değişiklikler üre siklusu aktivitesini artırmaktadır. Uzun süreli düzenleme ile tüm üre
siklusu enzimleri ve karbomoilfosfat sentetaz I üretimi yükseltilerek siklus aktive edilir. Proteinsiz diyet ise
üre siklusu enzim miktarını azaltır.
i. • N-asetil glutamat karbomoilfosfat sentetaz I’in temel aktivatörüdür. Bu reaksiyon üre
döngüsünde hız kısıtlayıcı basamaktır. N-asetil glutamat (NAG)glutamat ve A KoA’dan sentezlenir. Bu
bileşiğin karaciğer konsantrasyonu proteinden zengin yemek sonrası artmaktadır.
j. • NAG sentezi de arjinin ile aktive olmaktadır.

Amonyak kaynakları:
4. 1. Aminoasidler:
5. 2. Glutamin:
6. 3. Barsak bakterileri: Amonyak barsak lümenindeki ürenin bakteriyel yıkımı ile elde edilir. Portal
vene geçen amonyak karaciğerce tutulup üreye çevrilir.
7. 4. Aminler: Besinlerden veya hormon ve nörotransmitterler gibi monoaminlerden elde edilen
aminler, MAO ile amonyağa çevrilir.

5. Pirimidinler: Pirimidin katabolizmasında halkalardaki amin grupları amonyak olarak


serbestleşir. Yüksek amonyağın oluşturduğu toksisite iki reaksiyona
bağlıdır:
7. 1. Amonyak birikimi glutamat dehidrogenaz reaksiyonunu ters yönde çalıştırmaya başlar.
Reaksiyonda amonyakla α-ketoglutarat birleşir ve glutamat oluşur. Bu durumda TCA’nın önemli elemanı
olan α-KG azalır. Hücresel oksidasyon ve ATP üretimi azalır. Özellikle beyin gibi yüksek enerji gereksinimi
olan dokular zarar görür.
8. 2. Biriken amonyaklar glutamatla birleşir ve glutamin sentaz enzimi ile glutamin ortaya çıkar. Bu
reaksiyonda glutamatın tüketilmesine yol açabilir. Glutamat beyinde inhibitör etkili nörotransmitter olan
GABA’nın öncülüdür. Glutamatın azalması ile GABA oluşumu azalır ve eksitasyon ortaya çıkar.

Üre siklus defekti


Üre siklus defekti olanlara çeşitli tedaviler uygulanabilir.
4. • Aromatik aminler olan benzoat ve fenilasetatın kontrollü uygulanması kanda
amonyağı azaltır. Bezoat benzoil KoA’ya çevrilir ve glisin ile birleşerek hippürik asit oluşturur. Fenilasetat
glutaminle birleşir ve fenilasetil glutamin oluşturur. Hippürik asit ve fenilasetil glutamin nontoksik
bileşiklerdir ve idrarla atılır.
• Diğer tedaviler enzim eksikliği için oldukça spesifiktir. N-asetil glutamat sentaz
eksikliğinde karbomoilfosfat sentetaz I aktivatörü ortamda bulunmaz.
Tedavide karbomoil glutamat uygulanır. Karbamoil glutamat, N-asetilglutamatın analoğudur ve
karbomoil fosfat sentetaz I’i aktive eder.
5. • Arjininle desteklenmiş diyet ornitin transkarbomoilaz, arjininosüksinat sentetaz ve
arjininosüksinat liyaz eksikliklerinin tedavisinde yaralıdır. Arjinin NAG sentezinide artırmaktadır. Bu
tedavile ciddi diyet ve esansiyel aminoasiddesteği ile kombine edilmelidir.

Aminoasitlerin karbon iskeletlerinin


uzaklaştırılması: Enzim kofaktörleri:
Transaminasyon reaksiyonlarında piridoksal fosfat koenzim olarak gereklidir.
Aminoasid katabolizmasında diğer önemli önemli reaksiyon grubu 1 C’lu grupların transferidir. Bu
reaksiyonlarda da biotin, THF ve S-adenozilmetionin koenzim olarak kullanılır.
Tetrahidrofolat (THF):
Folik asit veya genel ismi ile Pteroilglutamikasit 3 bileşenden oluşur:

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 91


. • Heterosiklik pteridin
. • p-Aminobenzoikasit
. • Glutamikasit

Đnsanda paba sentezi için gerekli olan enzimler ve pteroik asiti glutamata bağlayan
enzimler yoktur. Bu nedenle folik asid sentezi yapılamaz.
Folik asitin aktif şekli olan tetrahidrofolik asit (THF), iki molekül NADP’ın kullanıldığı iki
aşamalı reaksiyon ile dihidrofolat redüktazla sentezlenir.
Folinikasit, N5 formilTHF (citrovorum faktör) veya lökoverin olarak adlandırılır.
Kimyasal olarak stabil bir moleküldür ve folat antimetabolitlerinin toksik etkisinden
korunmada kullanılır (metotreksat ve trimetoprim gibi).

5. • Tek C’lu birimler metan, metanol, formaldehit, formikasit ve karbonik asittir. Bu tek C
birimleri tetrahidrofolik asit (N-5 veya N-10 THF) ve SAM (S-adenozilmetionin) gibi taşıyıcı bileşiklerden
sentezlenen veya modifiye edilen yapılara aktarılabilir.
6. • THF ayrıca N-5’de metil grubu taşımasına rağmen bu metil grubu biyosentetik
reaksiyonlar için kullanışsızdır. S-adenozilmetionin biyolojik reaksiyonlar için tercih edilen metil grubu
taşıyıcısıdır.
7. • CO ’in hidrate şekli olan karbonik asit biyotinle taşınır. Biyotin karboksilasyon reaksiyonlarında
2

görev alır.
8. • Tetrahidrobiopterin aminoasid katabolizmasındaki diğer önemli kofaktördür. Tek C’lu
birim transferinde değil, oksidasyon reaksiyonlarında rol oynar.

Glukojenik ve ketojenik aminoasit’ler


. 1. Ketojenik: Katabolizması sonucunda asetoastat veya asetoasetat prokürsörleri olan
asetoasetil KoA veya asetil KoA oluşturan aminoasidler ketojeniktir. Lösin ve lizin proteinlerde bulunan ve
sadece ketojenik olan aminoasidlerdir.
. 2. Glukojenik: Glukojenik aminoasidler pirüvat veya TCA’nın diğer başka metabolitlerine
dönüşürler. Bu maddeler glukoneogenez için substrattır.

SIK RASTALANILAN L-A-AMĐNOASĐTLERĐN KARBON


ĐSKELETLERININ KADERĐ
Glikojenik Saf ketojenik Hem glikojenik hem ketojenik
Alanin Lösin Đzolösin
Arjinin Lizin Fenilalanin
Asparajin Triptofan
Sistein Tirozin
Glutamin
Glisin
Histidin
Hidroksiprolin
Metionin
Prolin
Serin
Treonin
Valin

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 92


C ’lu glutamin, prolin, arjinin ve histidin glutamat üzerinden α-KG’a çevrilir:
5

. • Histidinin glutamata çevriminde ara ürün olarak Figlu (N-formiminoglutamat) oluşur. Figlu
formimino grubunu THF’a aktararak glutamata çevrilir. Eğer folat eksikliği varsa histidin yıkımında figlu
birikimi ortaya çıkar ve idrarla atılır. Folat eksikliğinin saptanmasında kullanılmaktadır.
. • Yüksek serum folat düzeyleri ve yüksek figlu atılımıda beraber görülebilir. Vitamin B12
eksikliğinde THF oluşturulamaz ve figlu’dan formimino grubu transferi gerçekleştirilemez.
. • Arjinin yıkımı sırasında oluşan ornitin spermidin ve spermin sentezinde kullanılır.

Treonin, glisin, serin, sistin, sistein ve alanin pirüvata döner


• Glisin serine dönüşebildiği gibi daha çok direkt olarak yıkılır. Direkt yıkımda N5-N10-metilen THF
oluşur.
Glisin metabolzimasıyla ilgili 2 hastalıktan bahsedilebilir:
• Serinin çoğu serin hidroksimetil transferazla glisine çevrilir ve bu reaksiyonda N5-N10-
metilen THF oluşur.

Homosistinüriler:
. • Hastalarda idrarda günlük 300 mg’a kadar homosistin bazende SAM’le beraber atılır.
. • Plazma metionin düzeyleri artar
. • Homosistinüriye en az 4 metabolik kusur neden olmaktadır.
. • Tip-I’de trombozlar, osteoporoz, lens dislokasyonu ve sıklıkla zeka geriliği yer alır.
. • Metiyoninden fakir sisteinden zengin diyet hayatın erken yaşlarında başlanacak olursa
hastalık engellenebilir.

KÜKÜRTLÜ AMINOASĐT METABOLĐZMASI DOĞUMSAL HASTALIKLARI

Adı Kusur
Homosistinüri Tip-I Sistationin β-sentaz

Homosistinüri Tip-II N5-N10-metilen THF redüktaz

Homosistinüri Tip-III Metilkobalamin sentez eksikliği

Homosistinüri Tip-IV Barsaktan kobalamin emilim bozukluğu

Hipermetiyoninemi Karaciğermetiyonin adenoziltransferaz

Sistationüri Sistationaz

Sülfi türi Sülfi d oksidaz

Sistinozis Lizozomal işlev bozukluğu

Fenilalanin ve tirozin
Fenilalanin esansiyel bir aminoasit’dir. Tirozin fenilalaninden sentezlendiği için esansiyel değildir. Bu
amino asitler önemli bileşiklerin sentezinde kullanılırlar.

Tirozin katabolizması:
3. • Tirozin fumarat veya asetil KoA üzerinden metabolize edilir.
4. • Tirozin metabolizması hastalıkları:

Tirozinemi Tip-I:
. • Fumarilasetoasetat hidrolaz eksiktir
. • Plazma tirozin (6-12 mg/dl) ve metionin düzeyleri yükselmiştir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 93


. • Akut tirozinozda bebekde ishal, bulantı, kusma, “lahana kokusu” ve gelişme geriliği
görülür.
. • Tedavi edilmeyen olgular 6-8 aylıkta karaciğer yetmezliğinden ölürler.
. • Kronik tirozinemide ise semptomlar benzer fakat daha hafifdir ve 10 yaç civarı ölüm
oluşur.
. • Tirozin, fenilalanin ve metioninden fakir diyet uygulanır.

Tirozinemi Tip-II (Richner-Hanhart


Sendromu):
. • Metabolik kusur tirozin transaminazdadır
. • Plazma tirozin düzeyleri artmıştır (4-5 mg/dl).
. • Göz, deri lezyonları ve orta derecede zeka geriliği izlenir
. • Đdrarda artan tek aminoasit tirozindir.
. • Tirozinin renal klirensi ve geri emilimi normal sınırlar içindedir.
. • Đdrar metabolitleri hidroksifenilpirüvat, hidroksifenillaktat, hidroksifeniasetat, N-asetiltirozin
ve tiramindir.

Alkaptonüri:
5. • En tipik bulgusu hastaların idrarı açık havada bekletince koyulaşır.
6. • Hastığın geç evrelerinde bağ dokuda da genel bir pigmentasyon (okronozis) ve artrit
gelişir.
7. • Metabolik kusur homojentisik asidoksidaz eksikliğidir.

Fenialanin katabolizması:
• Fenilalanin yıkımı dikkate değer bir yoldur çünkü bu yolda oluşacak enzim eksiklikleri çeşitli
kalıtımsal hastalıklara yol açmaktadır. Fenilalaninden fenilalanin hidroksilaz reaksiyonu ile
oluşan tirozin iki fragmana bölünür: bunlar asetoasetil KoA ve fumarattır. Her iki üründe
TCA’ya aktarılır. Tirozin aynı zamanda dopaminin ve melaninin prekürsörüdür.

Fenilalanin tirozine çevrimindeki bozukluklar üç ana sınıfa ayrılır:


. 1. Fenilalanin hidroksilaz kusurları: Hiperfenilalaninemi Tip-I veya Klasik fenilketonüri
. 2. Dihidrobiopterin redüktaz kusurları: Tip II ve III
. 3. Dihidrobiopterin sentez kusurları: Tip IV ve V

. • Aminoasit metabolizmasına bağlı defektlerin çoğunda ara ürün birikimine bağlı olarak
nöral gelişim defektleri ve mental reterdasyon ortaya çıkar.
. • PKU’de normalde inaktif olan fenilalaninden fenilpirüvat oluştuğu aminotransferaz yolu
aktif hale geçer. Fenilalanin ve fenilpirüvat kanda birikir ve idrarla atılır. Fenilpirüvatın fazlası ise fenilasetat
ve fenillaktata çevrilir. Fenilasetat ter ve idrarın karakteristik kokusunu verir.
. • Fenilalanin ve metabolitlerinin birikimi normal beyin gelişimini bozar ve mental
retardasyon meydana gelir. PKU’de myelinizasyon defekti oluşur.
. • Epileptik ataklar ve anormal EEG sıktır. Bunların temel biyokimyasal mekanizması
anlaşılamamıştır. Fakat glutamatın GABA’ya dönüşümünü katalizleyen glutamat dekarboksilazın
fenilpirüvat ve fenillaktatla inhibe olduğu bilinmektedir.
. • PKU aynı zamanda tetrahidrobiopterinin rejenerasyonunu sağlayan enzim olan
dihidrobiopterin redüktaz eksikliğinde de oluşur (tüm fenilalaninemi vakalarının %2’si). Bu tipin tedavisi
daha karmaşıktır çünkü tetrahidrobiopterin aynı zamanda L-Dopa, 5-hidroksitriptofan ve seratonin
oluşumu içinde gereklidir. Bu nedenle bu tip hastalıkta bu maddelerde diyetle karşılanmak zorundadır. Bu
hastalarda kan seratonin düzeyleri düşüktür ve zeka geriliğinin nedeni seratonin düşüklüğü olabilir.

Triptofan

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 94


. • Triptofan birincisi pirüvat üzerinden ikinci ise asetoasetil KoA üzerinden olmak üzere iki
yolla Asetil KoA oluşturabilir.
. • Vitamin B6 eksikliğinde fazla tripotofan verilmesi idrarda ksantürenat atılımını
artırır.

Dallı zincirli aminoasit’ler


. • Bir çok aminoasit’in katabolizması KC’de olmasına rağmen, dallı yan zincire sahip lösin,
izolösin ve valin aminoasit’lerinin yakıt olarak yıkımı kas, yağ, böbrek ve beyin dokularında olmaktadır.
. • Bu dokular KC’de bulunmayan branched-chain aminotransferaz enzimini içerir. Daha
sonra oluşan α-Ketoasitler, dallı zincirli α-ketoasit dekarboksilaz kompleksi ile açil-KoA deriveleri
oluştururlar. Tiaminpirofosfat, FAD, NAD, lipoat ve KoA dahil 5 kofaktör bu reaksiyonlar için gereklidir. Bu
enzim kompleksinin eksikliğinde Mayple syrup urine disease (MSUD) hastalığı oluşmaktadır.

Oluşan son ürünler:


. • izolösin → asetil KoA, süksinil KoA (ketojenik ve glukojenik)
. • valin → süksinil KoA (glukojenik)
. • lösin, asetoasetat ve asetil KoA (ketojenik)

Aminoasitlerin özgün ürünlere

çevrirmi: Glisin
• Glisin ve serinin birbirlerine dönüşüm reaksiyonu serin hidroksimetiltransferaz enzimi ile
sağlanır ve bu reaksiyon sırasında 1 karbon taşıyıcısı N5, N10-metilentetrahidrofolat elde edilir.

Kreatin sentezi:
Arjinin + Glisin Guanidinoasetat + Ornitin
Guanidinoasetat + SAM Kreatin + S-adenozilhomosistein

. • Kretin sentezi için gerekli olan bu reaksiyonlar KC, böbrek ve pankreasda oluşur. Daha
sonra kreatin kas ve beyine gönderilir.
. • Kas, beyin ve kanda hem kreatin hem de bunun enerji yedeği olan fosfokreatin bulunur.
. • Kreatinin (Kreatin anhidir)kasda kreatin fosfattan geri dönüşümsüz, enzimatik olmayan
dehidrasyon ve fosfat kaybı ile oluşur. Normalde idrarda çok düşük oranlarda kreatin bulunur.
. • Kreatin-fosfat kas dokusunda enerji deposu olarak görev yapar.
. • Günlük kreatinin atımı yaklaşık olarak 1-1.5 gr/gün kadardır.

Atılan miktar:
. o Diyetle alınan proteinden özellikle çok fazla et tüketildiğinde en fazla %10 etkilenir.
. o Kas kitlesi yüksek olanlarda atılım fazladır. Kreatinin kas gelişimi ve aktivitesine paraleldir.
. o Şiddetli egzersize bağlı olarak atılımı artar fakat günlük atılım sabittir.
. o Günden güne çok büyük değişiklikler göstermez.

Kreatinüri nedenleri:
. o Çocuklarda atılım yüksektir. Olasılıkla çocuklarda kreatinin kretinine çevrimi yoktur.
. o Gebelik, özellikle doğumdan sonra artar
. o Ateşli durumlar
. o Tirotoksikoz
. o Muskuler distrofi, miyozit ve myastenia graves
. o Karbonhidrattan fakir diyet ve diabet

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 95


. o Maliniteler gibi yıkım yapan durumlar
. o Açlık olarak sayılabilir.

Kreatin klirensi:
. o Normalde kreatinin glomerüllerden filtre edilmekte fakat çok az tübüllerde sekreste
edilmekte (%7-10) ve çok az reabsorbsiyona uğramamaktadır. Bu nedenle klirensin ölçümü glomerüler
filtrat hızını (GFR) göstermektedir.
. o Pratik olarak, klirens Cs = Us (idrar KREATĐNĐ konsantrasyonu) x V / Ps (plazma kreatin
konsantrasyonu)

Glutatyon sentezi
. • Glutatyonda insanlarda bol olarak buluna bir antioksidan maddedir.
. • Glutatyon glisin, glutamat ve sisteinden sentezlenen bir tripeptiddir ve γ-
glutamilsisteinilglisin olarak adlandırılır.

GSH’un (Glutatyon) görevleri:


5. • Hemoglobin, membran proteinleri ve enzimler (ALA dehidraz, ferroşelataz) gibi
moleküllerin –SH gruplarının sürdürülmesi için gerekli olan indirgeyici ekivalanları sağlar.
6. • Hidrojen peroksit gibi peroksitlerin ve diğer serbest radikallerin inaktivasyonuna katılır.
7. • Lökotrien sentezi benzeri patwaylere katılır.
8. • Bazı yabancı bileşiklerin inaktivasyonuna katılır. Bu konjugasyıon reaksiyonları spesifik
glutatyon S-transferaz enzimleri ile sağlanır. Oluşan ürün sonunda merkapturik asite çevrilir ve atılımı
gerçekleştirilir.
9. • Aminoasidlerin hücreye taşınmasını sağlar.
10. • KC’de yer alan ve insülinin yıkımını yapan enzim glutatyon-insülin transhidrogenaz
enziminin koenzimidir ve insülin yıkımına katılır.
11. • Formaldehit dehidrogenaz enziminin koenzimidir.
12. • Melanin sentez reaksiyonlarına katılır
13. • Metioninin SAM’e çevriminde koenzimdir

Sülfür taşıyan aminoasit’ler:


3. • Metionin ve sistein insanda organik sülfür kaynaklarıdır. Metionin esansiyeldir fakat sistein
metionin olduğu sürece esansiyel değildir.
4. • Metionin insanda protein sentezinde ve sistein sentezinde kullanılır. En önemli özelliği
insandaki en önemli metil vericisi olmasıdır. Đnsanda en önemli metil grubu vericisi (SAM) S-
adenozilmetionindir.

Hiperhomosisteinemi ve aterogenezis:
Sistation sentetaz eksikliğinde homosistein birikir ve yüksek düzeylerde metionin oluşur.
Homosistein birikimi mekanizması bilinmeyen bir yolla çeşitli patolojilere yol açmaktadır:
4. • Homosistein kollajende lizinin aldehit türevlerine çevrimini inhibe eder
5. • Lens subluksasyonu ve çeşitli göz anomalileri ortaya çıkar
6. • Çocukluk çağında osteoporozis ortaya çıkar
7. • Zeka geriliği görülür
8. • Tedavide metionin kısıtlanır ve hastalara betain verilir
9. • Fazla homosistein ateroskleroza da neden olmaktadır. Homosistein fazlalığında
homosistein tiolakton ortaya çıkar ve LDL’nin apolipoproteinlerinde değişikliğe yol açar. Değişikliğe
uğramış LDL’ler makrofajlarca fagosite edilirler ve köpük hücreleri ortaya çıkar.
10. • Homosistein ayrıca lipid oksidasyonunu ve platelet agregasyonunuda artırmaktadır.

Sistein:
. • Sistein, KoA ve glutatyon sentezi için gereklidir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 96


. • N-asetilsisteinin sentetik deriveleri KC glutatyon düzeylerinin devamlılığı ve yüksek doz
asetaminofen kullanımında KC’I korumak amacı ile kullanılabilir.
• Sisteinin pirüvata çevrimi sırasında taurin oluşur.
o Taurin KC’de safra asitlerinin konjugasyonunda kullanılır.
o SSS’de major serbest aminoasit’dir (eksitasyonda rol oynayan nörotransmitter olabilir).
o Ayrıca retinada en fazla bulunan aminoasit’dir.

Tirozin:
. • Tiroid hormonlarının sentezinde,
. • Katekolamin sentezinde,
. • Melanin sentezinde
. • Tiramin sentezinde
. • Fenol ve krezol sentezinde kullanılmaktadır.

Albinizm:
• Tirozinaz (tirozin hidroksilaz) negatif albinolar:
o Görünür pigmentlerin tümünden yoksundurlar.
o Tirozini pigmente çeviremezler ve melanositler pigmentsiz melanom taşır.
• Tirozinaz (tirozin hidroksilaz) pozitif albinolar:
o Kılları beyaz-sarıdan hafif esmere kadar değişir
o Tirozini siyah ömelanine çevirirler
o Melanositlerinde hafif pigment izlenir.

Triptofan:
. • Triptofan katabolizmasının bazı ara ürünleri ayrıca diğer bazı biyomoleküllerin sentezi
içinde prekürsördür.
. • Nikotinat (niasin) → NAD ve NADP
. • Seratonin → nörotransmitter
. • Vit B6 eksikliğinde nikotinik asit sentezi azalır.
. • Seratonin enterokromaffin hücrelerde, beyinde ve PLT’lerde yer alır. Seratonin güçlü bir
vazokonstrüktördür ve düz kas kontraksiyonunu uyarır.
. • Beyinde nörotransmitter olarak görev yapan seratonin, pineal bezde de melatoninin
öncülü olarak görev yapmaktadır.

Aminoasit’ler dekarboksilasyonla biyolojik aminlere çevrilebilir:


. • Glutamat PP varlığında tek basamaklı reaksiyon glutamat dehidrogenaz ile GABA’ya
çevrilir. GABA inhibitör bir nörotransmitterdir ve eksikliğinde epileptik hastalıklar oluşur. GABA analogları
epilepsi ve hipertansiyon tedavisinde kullanılır.
. • Histidin PP varlığında tek basamaklı reaksiyon histidin dekarboksilaz ile histamine
çevrilir. Histamin allerjik reaksiyonlarda önemli bir mediatördür ve mide asit salgısını artırır.
. • Spermin ve sperimidin gibi poliaminler metionin ve ornitinden sentezlenebilir.
. • Poliaminler hücre büyümesi ve üremesinde önemli moleküllerdir. Bunlar memeli ve
bakteri hücre kültürleri için büyüme faktörüdür ve tüm hücrenin, subsellüler organellerin ve zarların kararlı
hale getirilmesinde rol oynar.
. • Poliaminlerin farmakolojik dozları hipotansif ve hipotermiktir.
. • Ornitin “putresin”in öncülüdür. Putresin katyonik bir moleküldür ve DNA ile etkileşir.
. • Putresin hücre proliferasyonunun en iyi göstergesidir.
. • Sperimidin tümör hücresi yıkımının en iyi göstergesidir.

3. • Arjininden insanda nitrik oksid ve beyinde agmatin’i oluşturur. Agmatin antihipertansif


özelliktedir.
4. • Memeli dokularındaki β-alaninin çoğu koenzim A ve β-alanin dipeptid halinde yer alır.
5. • Karnozin β-alanin ve histidinden oluşan bir dipeptiddir. Đnsan iskelet kasında yer alır.
6. • Anserin karnozine SAM’den 1 metil grubu aktarılması ile elde edilir. Anserin hızlı kas

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 97


kalımasında etkindir.
7. • Anserin ve karnozin her ikiside Cu ile şelasyon yapar ve Cu’ın yakalanmasını ve
miyozinin ATPaz etkinliğini artırırlar.
8. • Homokarnozin ise yapı olarak karnozine benzesede beyinde çok bol miktarda yer
almaktadır. Homokarnozin GABA ve histidinden sentezlenen bir dipeptiddir. Ergotiyonein, karnozin ve
besinsel anserin insanda bulunan histidin bileşikleridir.
• Histidin bileşikleri
• Histamin
• Karnozin → histidin + β-alanin
• Anserin → karnosin + SAM
• Ergotiyonein
• Homokarnozin → GABA + histidin
• β-alanin dipeptidleri
• Karnozin
• Anserin
• KoA
9. • Đdrarda atılan sülfatların temel kaynağı sistein aminoasididir. Sistein ayrıca insanda taurin
ve koenzim A’nın yapısal bileşeni olan tiyoetanolamin’in öncülü olarak rol oynar.

BĐOLOJĐK AMĐN VE FONKSĐYONLARI

Aminoasit Amin Biolojik önem


Tirozin Tiramin
↑ Kan basıncı, vazokonstruksiyonuterus
kontraksiyonu ↑
Triptofan ↑ Kan basıncı, vazokonstruksiyon
5-OH Triptamin (seratonin) 5-
metoksitriptamin (melatonin)
Histidin Histamin

Vazodilatasyon Kan basıncı ↓ HCl, pepsin ↑

Serin Etanolamin Fosfolipid sentezi

Treonin Propanolamin Vit B12’nin yapısal bileşeni

Sistein β-merkaptoetanolamin KoA’nın yapısal bileşeni

Aspartat β-alanin Pantotenik asit, karnozin ve anserinin bileşeni

Glutamat GABA Beyinde presinaptik inhibisyon

DOPA Dopamin E ve NE’nin öncülü


Sistein Taurin
Safra konjugasyonu Exitasyon

Lizin Kadaverin

Ornitin Putresin Katyonik molekül, DNA’ya bağlanır

Arjinin Agmantin Antihipertansif

Bilirubin metabolizması
. • Hem proteinlerinden heme salınımı ve bilirubine dönüşümü ağırlıklı olarak RES sistem
olarak bilinen karaciğer, dalak ve KĐ mononükleer fagositer hücrelerinde oluşur.
. • RES hücrelerinde hemoproteinlerden heme salındıktan sonra hemen heme oksijenaz

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 98


sistemi ile etkileşerek biliverdin oluşturur. “Heme oksijenaz sistemi” heme katabolizmasındaki hız
kısıtlayıcı basamaktır. Heme tarafından uyarılır ve aktivitesi için O ve NADPH gerektirir. Bu enzim
2

hücrelerin mikrozomal fraksiyonunda yer alır fakat mikrozomal P450 oksijenaz sisteminden farklıdır.
+2
Reaksiyon sırasında Fe uzaklaştırılır ve tekrar kullanılır ve 1 mol CO çıkışı olur.Insanda CO üretimi
temel olarak bu metabolik yolda gerçekleştirilir ve solunum havasındaki CO miktarının ölçümü heme
turnoverını değerlendirmek amacı ile kullanılabilir.
. • Heme oksijenazın potent sentetik inhibitörü olan (Sn)-protoporfirin neonatal sarılıkların
tedavisinde kullanılmaktadır.
. • Biliverdin suda çözünür bir bileşik olduğu için, suda çözünme özellikleri daha zayıf olan
bilirubine göre çok daha kolay taşınabilir.
. • Biliverdin NAD(P)H’a bağlı olarak çalışan sitozolik bir enzim olan “biliverdin redüktaz”la
bilirubine dönüşür.
. • Ekstrahepatik dokularda oluşan bilirubin KC’e albuminle nonkovalent olarak bağlanarak
taşınır.
. • Albumine çok sıkıca bağlı farklı bir bilirubin de (olasılıkla kojuge bilirubin)
tanımlanmıştır ve delta bilirubin adı verilir.
. • Albumine Bilirubin bağlanmasını sülfanamidler, salisilatlar ve kolanjiografi k
kontras maddeler yarışmalı olarak azaltmaktadır. Bilirubinin albumine bağlanmasını orta zincirli yağ
asitleri artırmakta ve kısa zincirli yağ asitleri azaltmaktadır. Albumin bilirubin bağlanması pH’dan
bağımsızdır.
. • Karaciğere alınım aşaması, taşıyısı aracılı, doyrulabilir ve reversible bir aşamadır. Bu
basamak bromsülfofitalein, indosiyanin green, kolesistografik maddeler ve çeşitli ilaçlarla inhibe edilebilir.
. • Hepatosite alındıktan sonra bilirubin glukronidasyon için DER’a proteine bağlanarak iletilir.
Z proteini (yağ asidi bağlayıcı protein) ve ligandin (Y proteini) Bilirubin ve organik anyonları bağlayan iki
sitozolik proteindir. Ligandin Z proteinine göre bilirubine daha fazla ilgi gösteren fakat daha az bağlama
kapasitesi olan bir proteindir.
. • Ligandin A ve B olmak üzere 2 subüniteden oluşan ve A subünitesi ile bilirubini
bağlayan bir proteindir. Ligandinde aynı zamanda sunünitelerine de bağlı olarak glutatyon S-
transferaz, glutatyon peroksidaz ve ketosteroid isomeraz aktiviteleride vardır. Glutatyon S-
transferaz çeşitli maddelerin detoksifikasyonuna katılır.
. • Normal koşullarda ligandin temel sitozolik bilirubin bağlayıcı proteindir ve albumin benzeri
hücrede transporta katılır ve toksik etkilerden koruyucu rol oynar. Albumine göre bilirubine afinetisi
yaklaşık 5 kat daha fazla olduğu içinde bilirubinin geri dolaşıma kaçmasına engel olur. Z proteini özellikle
yüksek bilirubin konsantrasyonlarında etkili olan bir hücre içi taşıyıcı proteindir. Ligandin erişkin
düzeylerine ancak doğumdan bir kaç hafta sonra ulaşırken, Z proteinin neonatal ve adult düzeyleri aynıdır.
. • Ligandinin doğumda bulunmaması ve buna bağlı olarak da hepatik glukronil S-
transferaz aktivitesinin düşük olması fizyolojik, nonhemolitik neonatal sarılığın olası nedenidir.
. • DER’da glukronidasyon “bilirubin UDP-glukroniltransferaz” aktivitesi ile gerçekleşir.
Safrada %85 bilirubin diglukronid formda yer alır geri kalan ise monoglukronid formdadır.
. • Bilirubin metabolizmasının hız kısıtlayıcı basamağı bilirubin glukronidlerin
kanaliküler memebranı geçerek safraya atılması basamağıdır. Bu olay taşıyıcı aracılı, enerji
gerektiren, doyrulabilir ve olasılıkla safra asitlerinden etkilenmeyen bir aşamadır.
. • Diglukronid formdaki bilirubin ince ve kalın barsaklarda çok zayıf olarak absorbe edilir.
Ince barsakların alt taraflarında ve kalın barsaklarda bilirubin glukronid kalıntılarından baktarilerce
uzaklaştırılır ve bilrubin renksiz ürobilinojen ve sterkobilinojene çevrilir. Bu maddelerin hava ile teması
sonucunda gayta ve idrarın normal rengini veren kırmızı-turuncu renkte ürobilin ve sterkobilin pigmentleri
oluşur.
. • Urobilinojen temel olarak feçesle atılır. Fakat çok az kısmı kolondan emilir, portal
dolaşıma girer ve bir kısmı KC’ce tutularak tekrar safra yolu ile uzaklaştırılır. KC’ce alınmayan bir kısmıda
böbrekler aracılığı ile uzaklaştırılır. Idrarda normalde 24 saatte 1-4 mg ürobilinojen atılırken fecesle atılan
mikta yaklaşık 40-280 mg kadardır.

SUDA-ÇÖZÜNEN VĐTAMĐNLER

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 99


A) Tiyamin (Vitamin B ) 1

. • Bu vitaminin biyolojik aktif şekli olan tiyamin pirofosfat (TPP), tiyamin’e ATP’den bir
pirofosfat grubunun transferiyle oluşur. Tiamin trifosfatın (TTP) SSS’deki aktif form olduğu
düşünülmektedir. Vücutta %10 TTP, %80 TPP, %10 TMP formunda yer alır.
. • Tiamin, TPP formuna karaciğerde tiamin pirofosfokinaz enzimi ile çevrilir.
.• Tiyamin pirofosfat, etkin bir aldehit biriminin aktarıldığı enzimsel tepkimelerin bir koenzimidir. Bu
tip tepkimlerin iki tipi vardır:
.1. α-keto asitlerin oksidatif dekarboksilasyonunda
• α-KG dehidrogenaz,
• Pirüvat dehidrogenaz
• Lösin, izolösin ve valinin gibi dallı zincirli aa dehidrogenaz
. 2. Transketolaz reaksiyonunda α-ketollerin yıkımı ve oluşumunda koenzim olarak rol oynar (örnek
HMY).
. 3. Tiamin, TTP formunda periferal sinir membranlarında yer alır. Asetil kolin sentezinde ve
translokasyon reaksiyonlarında kullanılır.

Tiyamin ile ilgili klinik durumlar:


. • Tiamin gereksinimi, protein ve karbonhidrattan zengin beslenenlerde artar, lipidce
zengin beslenenlerde ise azalır.
. • Alkolizm tiamin eksikliğine yol açan en önemli faktördür.
. • Tiamin eksikliği olan insanlarda TPP bağımlı reaksiyonların önlenmesi ve ileri derecede
kısıtlanması bu tepkimelere ait pirüvat, pentoz şekerler ve dallı zincirli aminoasidler olan lösin, izolösin ve
valinin birikmesine yol açar.

Tiamin eksikliği:
. • Kan düzeyleri ölçülerek saptanabilir.
. • Ayrıca pirüvat ve laktat birikimi eksiklik lehinedir.
. • Eritrosit içi transketolaz aktivitesi ölçümü tiamin eksikliğini saptamada en çok
kullanılan enzim aktivetisidir.

Beri-beri:
Diyetlerinin büyük kısmını pirincin oluşturduğu bölgelerde görülen ciddi bir tiyamin eksikliği
sendromudur.
4. • Đnfantil beriberinin belirtileri siyanoz, diare, kusma, zayıflama, afonidir.
5. • Yetişkinde: Kuru beriberi, periferal ve kranial sinirleri tutan nörit, Derin tendon
reflekslerinde kayıp, arefleksi, parezi, konvülsiyon ve koma gibi nörolojik belirtilerle seyreder. Yaş beriberi
ise, kalp kası fonksiyon bozuklukları ile karakterizedir. Yüksek debili konjestif kalp yetmezliği (sağ
ventriküler dilatasyon), dispnea, buna bağlı yaygın ödem ve asid oluşur. Taşikardi en önemli semptomdur.

Wernicke-Korsakoff sendromu:
Amerika’da tiyamin eksikliği çoğunlukla kronik alkolizm ile birliktedir. Bu durum
multifaktöriyaldir. Vitamin
alımının yetersiz olması, ince barsaklardan emilimin bozulması, alkolün inhibitör etkisi ve
karaciğerde
yetersiz metabolizması sonucu gelişmektedir. Hastalık Wernicke ansefalopatisi ve korsakof
psikozundan
oluşmaktadır. Hastalarda progresif ataksi, spastik parapleji, mental konfüzyon, apati, hafıza
kaybı
ve nistagmusla ilerler. Ansefalopati tablosu tiamin verilmesi ile gerilerken, korsakof
psikozu
gerilememektedir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 100


Alkolizm
. • Alkolizmde ortaya çıkan nörolojik semptomlar tiamin ve piridoksin eksikliğine, hematolojik
problemler de folat ve piridoksin eksikliğine bağlıdır.
. • Alkole bağlı vitamin eksikliği tabloları sadece diyetsel eksikliğe bağlı değildir.
Alkole bağlı olarak gastrointestinal sistem fonksiyonları değişir ve diyet maddelerinin emilimi
engellenir. Ayrıca alkolizmde ortaya çıkan karaciğer problemleri besin maddelerinin depolanmasını
ve aktifl enmesine engeller.
. • Alkolizm nedeni ile hospitalize edilen hastaların %40’ında folat eksikliğine bağlı
megaloblastik anemi saptanır. Hastaların %30’unda ise piridoksin eksikliğine bağlı olarak kemik iliğinde
sideroblastların saptanabildiği sideroblastik anemi izlenir.
. • Alkoliklerde alkolik skorbit ve pellegrada bildirilmiştir. Hastalarda etanole bağlı olarak A
vitamininin depolardan mobilizasyonu, dolaşımdaki düzeyleri ve degredasyonu artmaktadır. Alkoliklerde
kemik dansitesinde azalma ve osteoporozda artmaktadır. Bu tablo karaciğerde 25-hidroksilasyon
bozukluğuna ve vitamin D’nin yıkılımının artmasına bağlıdır.
. • Alkoliklerde serum çinko, kalsiyum ve mağnezyum düzeyleri azalmıştır. Demir eksikliği
anemisi gastrointestinal kanamalara ve kronik enfeksiyonlarına bağlıdır.

Riboflavin (Vitamin B ) 2

3. • Đzoalloksazin halkasından oluşur.


4. • Đki adet biyolojik aktif şekli vardır. Flavin mononükleotid (FMN) ve flavin adenin dinükleotid
(FAD).

Ribofl avin eksikliği:


. • Yetmezlikte daha çok ektodermal kökenli dokular etkilenir.
. • Gözde vaskülarizasyon ve kornea iltihabı.
. • Sindirim kanalı iltihabı (glossit ve ağız köşesi ragatları), aftlar.
. • Deride iltihap, pullanma ve çatlaklar (sebaroik dermatit)
. • Gebelik sırasındaki eksiklikte fetusda iskelet anormalliklerine yol açabilir.
. • Hormonal tedavi (tiroid hormonları, ACTH..), ilaçlar (yarışmalı inhibitör olan klorpromazin)
riboflavinin koenzim formuna dönüşümünü etkileyerek eksiklik tablosuna yol açabilir. Fototerapi alan
hiperbilirubinemili yeni doğanlarda da eksiklik oluşabilir. Çünkü ışığa en duyarlı vitamindir.
. • Oral kontraseptif kullanımı riboflavin gereksinimini artırır.
. • Eksikliğin saptanmasında eritrosit glutatyon redüktaz aktivitesi ölçülebilir.

B) Niasin (Nikotinamid, vit.B , vit.PP) 3

3. • Niasin (nikotinamid) veya nikotinik asit bir piridin türevidir.


4. • Biyolojik olarak aktif olan koenzim şekilleri, nikotinamid adenin dinükleotid (NAD+) ve
onun fosforile şekli olan nikotinamid adenin dinükleotid fosfattır (NADP+). NAD+ ve NADP+; oksidasyon-
redüksiyon reaksiyonlarında koenzim olarak iş görürler. Bu reaksiyonlarda koenzim, bir hidrid iyonu
(hidrojen atomu+bir elektron) alır. NAD+ ve NADP+’nin indirgenmiş şekilleri sırasıyla NADH ve NADPH’tır.
5. • Nikotinik asid yüksek dozlarda özellikle kapillerlerde ve vücudun üst yarım
kısmındaki damarlarda vazodilatatör etkiye sahiptir.
6. • Yüksek doz nikotinik asit kolesterol sentezine sınırlı inhibitör etki yapar ve
hiperlipoproteinemi tedavisinde kullanılabilir. Bu olay daha az VLDL, LDL, IDL oluşmasına yol açmak
üzere, yağ dokudan olan serbest yağ akışını inhibe etmesine bağlıdır.
7. • Niasin hayvansal ve bitkidel çoğu gıdada yaygın olarak bulunur. Öte yandan niasin
triptofandan da sentezlenilebilmektedir. Triptofandan niasin sentezi tiamin, piridoksin ve rifoflavin
gerektiren kompleks bir yoldur ve çok az çalışmaktadır. Yani niasin eksikliği için diyette hem niasin hem de
triptofan eksik olmalıdır. Bu ancak tek gıda olarak mısır tüketilen topluluklarda oluşmaktadır.
8. • Unutulmaması gereken nokta piridoksal fosfat ve riboflavin triptofandan niasin
sentezinin koenzimleridir. Buna bağlı olarak piridoksin ve riboflavin eksikliklerinde niasin eksikliği
ortaya çıkar.
9. • Pellegraya yol açan diğer tablolar arasında izoniasid tedavisi, triptofanın seratonine

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 101


aktarıldığı malign karsinoid sendrom ve triptofan emiliminin bozuk olduğu Hartnup hastalığı sayılabilir.
.• Pellegra: kardinal semptomları (4 D bulgusu)
. • Genel belirtiler büyümenin durması, kilo kaybı ve anemidir
. • Dermatit: Yüz, boyun ve ekstremitelerde simetrik deri pigmentasyonu
. • Diyare: Gastrointestinal sistemde kronik iltihap (stomatit, glossit, gastrit)
. • Demans: Sinir dokuda dejenerasyona bağlı olarak santral sinir sistemi bozuklukları
ortaya çıkar
. • Death: Ölüm
. • Barsak lezyonları karakteristiktir: Liberkün kriptalarında kistik genişleme
. • Eksiklik tablosu günümüzde daha çok alkol kullanımına bağlıdır. Laktasyon, gebelik ve
kronik hastalıklar gereksinimi artıran durumlardır.

C) Pantotenik asit (vitamin B ): 5

. • Pantotenik asit pantoik asit ve β-alaninden meydana gelir


. • Etkin pantotenik asit, KoA ve Açil taşıyıcı proteindir (ACP).
. • KoA-SH’ın yapısında: Pantotenik asit, tiyoetanolamin-SH, Pirofosfat ve adenin
riboz-3P bulunur
. • Pantetonikasit eksikliği ender olarak görülür. Çünkü hayvansal ve bitkisel gıdalarda
yaygın olarak bulunur.
. • Pantotenik asit eksikliğine bağlı olarak “burning food” sendromu, postural
hipotansiyon, taşikardi, epigastrik distres, anoreksiya, DTR’de artma izlenir.

D) Biyotin
. • Biyotin, karboksilasyon reaksiyonlarında bir koenzimdir. Aktive edilmiş
karbondioksitin taşıyıcısı olarak görev yapar.
. • Pirüvat karboksilaz → 3 C’lu birimleri glukoza çeviren yolda ilk tepkimedir (glukoneogenez), TCA
için oksaloasetatı yeniler.
. • Asetil KoA karboksilaz → Yağ asidi sentezinde hız kısıtlayıcı basamak
. • Propionil KoA karboksilaz → Tek C sayılı yağ asidi yıkımında propionil KoA’yı metil
malonil KoA’ya çevirir.
. • β-matilkrotonil KoAS karboksilaz → Lösin ve bazı izopronoid birimlerini yıkar.
3 +2
. • Karboksilaz reaksiyonları biotine ek olarak HCO -, ATP ve Mg gerektirir.
. • Biotin pıhtılaşma faktörlerinin karboksilasyon reaksiyonuna (K vitaminine bağlı γ-
karboksiglutamat birimlerinin oluşumu), karbomoil fosfat sentezi ve pürin sentezi benzeri
karboksilasyon reaksiyonlarına ise katılmaz.
. • Eksiklikte spesifik olarak propiyonik asidemi oluşur. Đdrarda laktat, metilkronat,
hidroksiizovalerat ve hidroksipropiyonat atılımı artmıştır.
. • Biyotini, biyotin taşıyıcı proteinin lizin kalıntısına bağlayan holokarboksilaz sintaz
enziminin yokluğu çoğul karboksilaz eksikliğinin nedenidir ve biyotin eksikliği belirtilerine neden olur.

E) Piridoksin (Vitamin B =adermin) 6

. • Piridoksin başlıca sebzelerde bulunur, oysa piridoksal ve piridoksamin hayvansal


gıdalardan alınır. Bu üç bileşik de biyolojik olarak aktif koenzim olan piridoksal fofat’ın öncülü olarak
kullanılır. Plazmada taşınan ana formda piridoksal fosfat formudur.
. • Piridoksal fosfat, özellikle aminoasitlerle ilgili transaminasyon, dekarboksilasyon ve
rasemizasyon reaksiyonları katalizleyen çok sayıda enzimin koenzimi olarak görev yapar.
. • Seratonin, norepinefrin ve sfingolipid sentezinde kullanılır.
. • Aynı zamanda glikojen yıkımında gerekli olan glikojen fosforilaz enziminin
stablizasyonu içinde gereklidir. Piridoksin eksikliğinde glukoz toleransıda bozulmaktadır.
. • Piridoksin ayrıca homosisteinin sisteine çevrilmesinde de gereklidir ve bu
reaksiyondan dolayı aterosklerozla ilişkilidir.
. • Eksiklik olasılığı, uzun süreli OKS kullanma nedeni ile bu vitamince yoksullaşmış
annelerin emzirdiği bebekler için söz konusudur. Ayrıca alkoliklerde eksikliği olabilir. Antitüberküloz ilaç

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 102


olan izoniazid, pridoksalle bir hidrazon oluşturarak vit.B6 eksikliğini kamçılayabilir.
. • Yetmezlik belitileri daha çok SSS metabolizmasında ortaya çıkar. Çocuklarda
konvülsiyon, aşırı hassasiyet olarak kendini gösterir. Bunun nedeni glutamat dekarboksilaz
aktivitesinde azalma sonucu beyinde GABA azalmasıdır. Ayrıca periferik nöritte oluşur. Yetişkinde
dermatozlar, anemi, kas distrofisi, cheliosis, glossit, oksalüri, homosistinüri, mesane taşları, hiperglisemi,
gebelerde bulantı kusma görülür.
. • Anemi nedeni δ-aminolevülinik asit sentaz eksikliğine bağlı hem sentezi bozulmasıdır.
Hastalarda yeterli demir bulunmasına rağmen sideroblastik anemi ortaya çıkar.

F) Folik asit (Piteroilglutamik Asid)


. • Folik asit ve folat birer molekül p-aminobenzoik asit (PABA) ve glutamik aside bağlanmış
pteridin bazından oluşur.
. • Diyetteki folat türevleri emilim için özgül barsak enzimleri tarafından monoglutamil folata
çevrilir. Bunun büyük bölümü de barsak hücreleri içinde, NADPH kullanan folat redüktaz ile
tetrahidrofolata (THF) indirgenir. THF olasılıkla dokulardaki işlevsel koenzimdir.
. • Dolaşımdaki temel form N5-metil THF’dır.
. • THF etkin bir tek C’lu birim taşıyıcısıdır. Metil, metilen ve formil gruplarının transferini
gerçekleştiren enzimlerin koenzimidir.
• Folatın kullanıldığı reaksiyonlar:
o Serin glisin dönüşümü: (THF reaksiyona girer ve N5-N10 metilen THF oluşur)
o Histidin katabolizması: figlunun glutamata dönüşümünde kullanlır. (THF reaksiyona
girere ve formimino THF oluşur)
o dUMP’ın dTMP’ye çevrimi: timidilat sentaz reaksiyonu (metilen THF reaksiyona girer ve
dihidrofolat oluşur)
o Metiyonin sentezi: (N5-metilTHF reaksiyona girer ve THF oluşur)
o Pürin sentezi (N5-N10 metenilTHF ve N10-formilTHF kullanılır ve THF oluşur)
. • Serin aminoasidi tek karbonlu birimin ana kaynağıdır. Serin glisin dönüşümünde N5-
N10-metilenTHF oluşur. Bu madde tek karbonlu birim metabolizmasında merkezi rol oynar.
. • Ayrıca THF ve metilkobalamin homosisteinden metionin sentezinde gereklidirler.
. • Histidinin bir kataboliti olan formiminoglutamat (figlu), N5-formimino-THF vermek üzere
formimino grubunu THF’a aktarır. Folat eksikliğinde oral histidin yüklenmesi sonrası fi glu
birikecektir.
. • Folat eksikliğinin en ciddi sonucu pürinlerin ve dTMP’nin azalmasna bağlı olarak DNA
sentezinin bozulmasıdır. Hücreler S-fazında kalırlar ve buna bağlı olarak özellikle hızlı bölünen hücrelerde
megaloblastik değişiklikler oluşur. DNA sentezinde bloğa bağlı olarak RBC’lerde matürasyon bozulur,
makrostik ve frajil membranlı RBC’ler oluşur.
. • Folat, vitamin B ve piridoksal fosfat eksiklikleri hiperhomosistinemi ile beraberdir.
12

. • Döllenme öncesi dönemde ve Gebelik süresince günlük 400 µg folat kullanımı, nöral tüp
defekti, yarık damak ve anemi insandısını azaltmaktadır. Nöral tüpün fötal hayatın erken dönemindeki
gelişimi kritik olarak folik asit varlığına bağlıdır.

G) Kobalamin (Vitamin B ) 12

• Vitamin B korrin halkasına sahiptir ve merkezinde bir kobalt iyonu bulunur. Vitamin B sadece
12

12
mikroorganizmalarca sentezlenmektdir.
• Başlıca kobalamin türevleri:
o Kobalamin (plazmada en fazla)
o Hidroksikobalamin (diğerlerinin prekürsörü)
o Deoksiadenozil kobalamin (koenzim)
o Metilkobalamin (koenzim)
o Siyanokobalamin (tedavi)
. • ĐF siyalik asid içeren glikoproteindir. Pepsin ve tripsinle parçalanır. Midede kardianın sonu
ve fundusda salgılanır. Pylordan salgılanmaz.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 103


. • Diyetle gelen vitamin B ’nin çoğu agızda tükrük bezi kaynaklı R proteinine (kobafilin)
12

bağlanmaktadır. Çok az vitamin B midede direkt olarak ĐF’e bağlanır. ĐF’e faktöre asıl bağlanma
12

duodenumda gerçekleşir. Duodenumda pankreatik bikarbonat sekresyonu ile vitamin B , R proteininden


12

ayrılır ve ĐF’le birleşir.


. • Đnsanda 3 tane transkobalamin bulunmaktadır.
. • Plazma kobalaminin %90’ı transkobalamin I’e bağlıdır. Transkobalamin III kobalamine
daha düşük ilgi gösterir.
. • Transkobalamin II barsaklarda yeni absorbe edilmiş kobalamini bağlar ve dokulara taşır.
. • 5’-deokadenozilkobalamin metilmalonil KoA mutazın koenzimidir. Eksikliğinde metil
malonil asidemi oluşur.
. • Metilkobalamin ise homosisteinden metionin sentezini gerçekleştiren metionin sentazın
koenzimidir.

Cerrahi operasyonlar:
. • Total gastrektomi
. • Đnce barsakların geniş rezeksiyonu

GĐ sistem enfeksiyonları:
. • Diphyllobothrium latum enfeksiyonu
. • 5P bulgusu: Pansitopeni, periferik nöropati, posterior kord nöropatisi, papiller atrofi,
pernisiyoz anemi
. • Tedavide siyano ve hidroksi kobalamin türevleri kullanılır.

H. Askorbik asit (Vitamin C)


. • Đnsanlarda L-glukonolakton oksidaz enzimi yokluğu nedeni ile askorbik asid
sentezlenemez.
. • Askorbik asid yapısı glukoza çok benzerlik gösterir.
. • Karaciğerde oksalik aside çevrilir ve idrardaki oksalatın bir kısmından sorumludur. Yüksek
doz alındığında tamamen değişmemiş olarak böbrekten atılır.

• Başlıca yer aldığı metabolik olaylar:


. o Vitamin C, kollajenin prolin ve lizin birimlerinin hidroksilasyonu gibi hidroksilasyon
reaksiyonlarında koenzim olarak rok oynar.
. o Kondroblast, osteoblastlarda mukopolisakkarti sentezi için gereklidir.
. o Bu vitaminin bir antioksidan olarak sağlık için yararlı etkiler sağlayabileceği
düşünülmektedir.
. o Tirozin yıkım reaksiyonlarına katılır.
. o Oksidasyon redüksiyon tepkimelerine katılır (askorbat-dehidroaskorbat).
. o Safra asidi oluşumunda rol oynar. Eksikliğinde 7α-hidroksilazın aktif forma dönüşümü
azalır.
. o Norepinefrinin sentezinde rol alır (Dopamin β oksidazın kofaktörü).
. o Ferritin sentezi için gereklidir.
. o Demir emiliminde, demirin nonenzimatik indirgenmesinde rol alır.
. o Lizinden karnitin sentezinde rol alır.
. o Immünite ve yara iyileşmesinde rol alır.
. o Adrenal korteksde steroid sentezinde rol oynar.

YAĞDA-ÇÖZÜNEN VĐTAMĐNLER

1. Vitamin A (retinol)

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 104


. • Retinol: Primer alkoldür.
. • Retinal: Retinolün oksidasyonundan türeyen bir aldehittir.
. • Retinoik asit: Retinalin oksidasyonuyla oluşan asit türevidir. Retinoik asit vücutta
indirgenemez ve bu yüzden retinal ya da retinole dönüşemez. Bu nedenle retinoik asid büyüme ve
gelişmede etkilidir fakat A vitaminin görme ve üreme ile ilgili olan etkilerinde görevli değildir.
. • β-karoten: Bitkisel yiyecekler β-karoten içerirler. β-karoten ince barsakta parçalanır ve iki
molakül retinal oluşur. Đnsanlarda bu dönüşüm etkin değildir ve β-karotenin A vitamini aktivitesi retinolün
ancak altıda biri kadardır.

Vitamin A’nın emilimi ve taşınması


Karaciğere taşınım:
Retinol, ince barsak mukoza hücresinde uzun zincirli yağ asitleriyle tekrar esterleştirilir ve
lenfatik sisteme şilomikronların bir bileşeni olarak verilir.
3. • Vitamin A’nın etkisini steroid hormonlarda olduğu gibi hücre içi reseptör sistemleri ile
etkileşir. Retinoik aside ait çekirdek reseptörleri tanımlanmıştır.
4. • Karaciğerden salınım: Gerek duyulduğunda retinol karaciğerden salınır ve plazma
retinol-bağlayıcı protein (RBP) tarafından karaciğer dışı dokulara taşınır. Retinoik asit ise albumine bağlı
olarak taşınır.

. • Üreme: Retinol ve retinal, normal üreme için temeldirler. Erkeklerde spermatogenezi


destekler ve kadınlarda fetüsün rezorpsiyonunu engeller. Retinoik asit görme ve üreme fonksiyonunda
etkisizdir.
. • Epitel hücrelerinin sağlamlığı: A vitamini epitel dokusunun normal farklılaşması ve
mukus salgılanması için gereklidir. Sebum üretimini baskılar. Bu nedenle akne ve psöriazisde retinoik asit
ve türevleri aktif olarak kullanılır.
. • Retinoik asit glikoprotein sentezine katılır (Karbonhidrat taşıyıcı formu –dolikol fosfat
benzeri-retinil fosfattır). Özellikle gelişmenin düzenlenmesinde ve mukus sekresyununda kullanılan
glikoproteinleri sentezler.
. • Retinoik asit ve β-karotenlerin anti kanser ve anti oksidan özellikleri vardır.
. • Kızamıkta vit.A yıkımı artmıştır ve destek tedavisi olarak vit. A verilmesi morbiditeyi
azaltır.

Klinik durumlar:
. • Gece körlüğü, A vitamini eksikliğinin en erken belirtilerinden biridir.
. • Ciddi vitamin A eksikliği, konjonktiva ve korneanın patolojik kuruluğu olan kseroftalmiye
ve Bitot lekeleri oluşur. Eğer tedavi edilmezse kseroftalmi, kornea ülserleşmesi ve opak nedbe dokusunun
oluşumuyla karakterize keratomalazi’ye yol açar ve körlükle sonuçlanır.
. • Eksikliğinde kemik büyümesi yavaşlar.
. • Đmmün cevap azalır.
. • Üriner sistemde keratinizasyona bağlı olarak taş oluşumu artar.

Retinoid toksisitesi
Vitamin A:
. o Kronik hipervitaminoz A’nın erken belirtileri ciltte kuruluk ve kaşıntı olarak ortaya çıkar.
. o Hiperostozis, anoreksia, karaciğerde büyüme ve sirotik gelişme, eklemlerde şişme, ağrı,
dekalsifikasyon, epifizial büyüme plaklarının erken kapanması, büyüme geriliği, göz içi kanama, optik atrofi
olabilir.
. o Sinir sisteminde, beyin tümörü belirtilerini taklit edebilen kafa içi basıncında artış şeklinde
bulgular görülür.
. o Özellikle gebe kadınlar aşırı miktarda A vitamini alımından kaçınmalıdırlar, çünkü A
vitamini, gelişmekte olan fetüste doğumsal sakatlıklar yaratma potansiyeline sahiptir (mikrotia,
mikrogenati, timik aplazi, fasial kemik ve aortik ark anomalileri).

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 105


. • Akne ve psöriyazis: topikal tretinoin (all trans retinoik asit) ile tedavi edilir.
. • Đsotretinoin: Teratojen bir ilaçtır. Standart tedaviye cevap vermeyen şekil bozucu ciddi
kistik akne durumu olmadıkça ve çocuk doğurma çağındaki kadınlarda kesinlikle kullanılmamalıdır.
. • Promyelositik lösemi tedavisinde de kullanılır.

2. Vitamin D
. • Vit.D bir steroid prehormondur.
. • Diyet: Bitkilerde bulunan ergokalsiferol ve hayvan dokularında bulunan kolekalsiferol
(vitamin D3) vitamin D kaynaklarıdır.
. • Endojen vitamin öncülü: Kolesterol sentezinde bir ara metabolit olan 7–
dehidrokolesterol, insanlarda dermis ve epidermiste güneş ışığına maruz kalındığında kolekalsiferole
çevrilir.

Vitamin D metabolizması
1,25-diOH D3:
. o Đlk hidroksillenme 25. Pozisyonda olur ve bu işlem karaciğerde 25 hidroksilaz tarafından
gerçekleştirilir.
. o Reaksiyon ürünü olan 25-hidroksikolekalsiferol veya 25-OH D plazmada en çok
3

bulunan vitamin D şeklidir ve başlıca depo edilen şekildir.


. o 25-OH D başlıca böbrekte bulunan 25-hidroksikolekalsiferol 1-hidroksilaz (1αhidroksilaz)

3
tarafından 1. Pozisyonda tekrar hidroksillenir ve 1,25-dihidroksikolekalsiferol (1,25-diOH D ) 3

oluşur.

25-hidroksikolekalsiferol 1α-hidroksilaz’ın düzenlenmesi


. o 1,25-diOH D en güçlü vitamin D metabolitidir. Oluşumu plazma fosfat ve kalsiyum iyonlarının
3

düzeylerince sıkı bir şekilde düzenlenir.


. o 1α-hidroksilaz aktivitesi plazma fosfat düzeyindeki düşme sonucu direkt olarak uyarılır.
. o Plazma kalsiyumunda azalma durumunda ise paratiroid hormon (PTH) salınımının
uyarılması aracılığı ile indirekt olarak artar. PTH vit. D düzeylerini etkileyen major uyarandır.
. o Diyetle yetersiz kalsiyum alımı sonucu oluşan hipokalsemi plazma 1,25-diOH D 3

düzeyinde artışa yol açar.


. o 1-hidroksilaz aktivitesi ise, reaksiyon ürünü olan 1,25-diOH D fazlalığında azalır.
3

. • Vitamin D’nin ince barsaklara etkisi: Özel bir kalsiyum-bağlayıcı proteinin sentezi
uyarılarak kalsiyum emilimi arttırılır.
. • Vitamin D’nin kemiklere etkisi: 1,25-diOH D3, protein sentezi ve PTH varlığına gerek
duyulan bir işlem aracılığıyla kemikten kalsiyum ve fosfat serbestleşmesini uyarır.
. • Vitamin D’nin böbreklere etkisi: Vit.D böbreklerden Ca ve fosfor emilimini artırır.
• Vitamin D Toksisitesi: D vitamini, tüm vitaminlerin en toksik olanıdır. Diğer yağda-
çözünen vitaminler gibi D vitamini de vücutta depo edilir ve çok yavaş olarak metabolize edilir.
o Yüksek dozlar iştah kaybı, bulantı, susuzluk ve sersemliğe neden olur.
o Kalsiyum emilimi ve kemik rezorbsiyonunun artması hiperkalsemiye neden olur.
o Özellikle arterler ve böbrekler olmak üzere bir çok organda kalsiyum birikimine yol
açabilir.

3. Vitamin K

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 106


Vitamin K’nın fonksiyonu
• γ-karboksiglutamat oluşumu: K vitaminine, protrombin ve kan pıhtılaşma faktörleri II, VII, IX
ve X’un protein C ve S karaciğerde sentezlenmesi için gerek duyulur.
Bu proteinler inaktif öncül moleküller olarak sentez edilirler ve vit.K bu moleküllerin
posttranslasyonel modifi kasyonundan sorumludur. Pıhtılaşma faktörlerinin oluşumu,
glutamik asit birimlerinin vitamin K’ya bağılı karboksilasyonunu gerektirir, böylece γ-
karboksiglutamat (Gla) içeren olgun bir pıhtılaşma faktörü oluşur. Bu reaksiyon O , CO ve
2 2

vitamin K’nın hidrokinon şekline ihtiyaç gösterir.


Gla oluşumu, yabani bir yoncada doğal olarak bulunan antikoagülan olan dikumarol ve vitamin
K’nın sentetik bir analoğu olan warfarin inhibisyonuna duyarlıdır.
. • Diğer proteinlerde γ-karboksiglutamat birimlerinin rolü: Gla pıhtılaşma işlemi ile ilgili
olmayan diğer proteinlerde de (örn: kemikte osteokalsin) bulunur. Kemik, dalak, böbrek ve plasentada
da Ca bağlayıcı protein gibi davranır.
. • Vitamin K oksidatif fosforilasyon için önemlidir. Özellikle mitokondriyal fosfolipidlere
etkilidir. K vitamini antagonisti olan dikumarol oksidatif fosforilasyonda ayırıcı olarak rol oynar.

Vitamin K toksisitesi:
Yüksek dozda uzun süre K vitamini verilmesi sonucu bebeklerde hemolitik anemi ve
sarılık gelişebilir; çünkü K vitamininin eritrosit membranlarına toksik etkisi vardır.

4. Vitamin E
. • Vitamin E’nin başlıca fonksiyonu hücre bileşenlerinin (örn: çoklu doymamış yağ asitleri)
moleküler oksijen ve serbest radikaller tarafından enzimatik olmayan oksidasyonundan korumada bir
antioksidan olmasıdır.
. • Lipofilik karakterinden dolayı dolaşımdaki lipoproteinlerde, membranlarda ve yağ
depolarında toplanır.

Görüldüğü kadarı ile sellüler ve subsellüler zar PL’lerinde bulunan çoklu doymamış yağ
asitlerinin oksidasyonuna karşı ilk savunma hattı vit.E’dir.
. • Serbest radikal zincir tepkimesini kırarak antioksidan olarak görev yapar.
. • Tokoferol ve selen lipid peroksidlere karşı birbirinin etkisini güçlendirir.
. • ALA sentaz ve ALA dehidraz aktivitelerini artırarak hem sentezini artırır.
. • ETZ’de ubikinonun aktivitesinin devamlılığı için E vitamini gereklidir.
. • Yağ sindimi için gerekli pankreas aktivitesi için gereklidir.
. • Đnsanlarda E vitamini eksikliği belirtileri eritrositlerin peroksitlere karşı duyarlılığı ve
anormal hücre membranlarının oluşmasıdır. Hemolitik anemi oluşur.

ĐLAÇ-NUTRĐENT ĐLĐŞKĐSĐ

Đlaç Potansiyel nutrient eksikliği


Tiamin

Alkol Folik asid

Vitamin B6
Vitamin D

Antikonvülzanlar Folik asid

Vitamin K

Yağda çözünen vitaminler


Kolestriamin

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 107


Demir

Vitamin D ve kalsiyum

Kortikosteroidler Çinko

Potasyum

Potasyum
Diüretikler

Çinko

Đzoniazid Vitamin B6

Vitamin B6
Oral kontraseptifler ve östrojenler Folik asid

Vitamin B12

Nöral bağlantılar koparıldığı zaman hipotalamus ve adrenal medulla yetmezliği oluşur ve buna bağlı
olarakda ön hipofiz, adrenal korteks, tiroid ve gonadlarda atrofi ortaya çıkar. Ön hipofizden prolaktin ve
adrenal korteksden aldesteron nöral bağlantının kesilmesini takiben normal veya artmış
düzeylerde salgılanan iki hormondur. Çünkü aldesteron renin-anjiotensin sistemi ile regüle edilir ve
prolaktin ise normalde hipotalamusun tonik inhibisyonu ile salgılanılmaktadır.

HĐPOTALAMUS HORMONLARI
Hipotalamus beyindeki önemli birleşme ve düzenlenme alanlarından birisidir. Hipotalamus afferent
sinyallerini santral sinir sisteminden alır ve efferent fiberlerini median emminens, posterior hipofiz ve
santral sinir sisteminin belirgin alanlarına gönderir.
Median emminensde bazı peptiderjik dallar sonlanır ve nöropeptid sekresyonlarını portal kan akımı
(hipotalamus ile ön hipofizi birleştiren özgün bir portal sistem) yolu ile ön hipofize gönderirler.
Tümü peptid ve protein yapılıdır. Bu nöropeptidler ön hipofiz fonksiyonunu düzenlerler ve
“hipophysiotropik” adını alırlar.
Hipotalamus paraventriküler ve supraoptik nukleuslar olmak üzere iki nukleus içerir. Bu nukleuslar
parvicellüler nöronlar (small-celled) ve magnocellüler nöronlar (large-celled) olmak üzere iki tip nöron
içerir.
Paraventriküler nukleusun parvicellüler nöronları CRH üretirler. CRH önce aksoplazmik akışla medin
emminense iletilir ve sonra hipofizial portal sisteme salınır.
Paraventriküle ve supraoptik nukleusların magnocellüler nöronları direkt olarak posterior hipofizde
sonlanır. Magnocellüler nöronlarda sentezlenen peptidler önce aksoplazmik akışla arka hipofize
(nörohipofiz) ulaşırlar ve buradan genel dolaşıma salınırlar. Bu peptidler “Nörohypophyseal” olarak
adlandırılır.
Tirotropin-salıcı hormon (TRH): TRH ön hipofizden TSH ve prolaktin sentez ve salınımını uyarmaktadır.
Fakat prolaktin sentez ve salınımı üzerine olan etkileri önemli değildir.
Gonadotropin salıcı hormon (GnRH) veya luteinizan hormon salıcı hormon (LHRH) : GnRH
önhipofizden lüteinizan hormon ve follikül uyarıcı hormon (gonadotrop hormonlar) salınımını uyarır.
Kortikotropin salıcı hormon (CRH): CRH POMC (pro-opiomelanokortin) ailesinin üyeleri olan ACTH, β-
endorfin, β-LPH, γ3-MSH salınımını uyarır. Sekonder mesajcı sistem olarak cAMP’yi kullanır.
Büyüme hormonu salıcı hormon (GHRH): Bu polipeptid yapılı hormon GH salınımını uyarır.
Somatostatin (growth hormon salıcı-inhibe edici hormon): Somatostatin mekanizması tam olarak
bilinmeyen bir yolla GH salınımını inhibe etmektedir. Somatostatin aynı zamanda pankreatik δ-
hücrelerinde de sentezlenmektedir ve glukagon ve insülin salınımını inhibe etmektedir.
Somatostatin üreten δ-hücreleri GĐS boyunca karşımıza çıkmaktadır. Gastrik mukozada en çok bulunan

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 108


hücredir ve gastrinle uyarılmış asit sekresyonunu inhibe eder.
Prolaktin inhibe edici hormon (PIH): PIH peptid yapıda değildir. Dopamin olarak da bilinen PIH santral
sinir sisteminde bir nörotransmitterdir ve adrenal medullada epinefrin ve norepinefrinin öncülü olarak rol
oynar. Hipotalamusda dopamin, dopaminerjik nöronlardan zengin olan arkuat nukleusda sentezlenir.
HĐPOFĐZ
Ön hipofi z hormonları
1-Büyüme hormonu-prolaktin-koriyonik somatomamotropin grubu
2-Glikoprotein hormon grubu
3-Proopiyomelanokortin peptit ailesi

BÜYÜME HORMONU - PROLAKTĐN -


KORĐYONĐK SOMATOMAMOTROPĐN GRUBU
1. Growth hormon (somatotropin):
Büyüme hormonu, hipofizdeki asidofil hücrelerin bir altsınıfı olan somatotroplarda sentezlenir;
somatotroplar bezde en bol bulunan hücrelerdir. Hipofizde GH derişimi, diğer hipofiz
hormonlardan çok daha yüksek düzeyde bulunur.
Etki:
Karbonhidrat metabolizması:
. o GH insülinin etkilerini genellikle antagonize eder.
. o Hücreye glukoz girişi engellenir.
. o GH karaciğerde, olasılıkla aminoasitlerden sağlanan glukoneogenezi etkinleştirerek
karaciğer glikojenini artırır.
. o Hepatik glukoz-6-fosfataz aktivitesini artırarak kana glukoz verimini artırır.

Lipid metabolizması:
o GH serbest yağ asitleri ve gliserolün yağ dokusundan salınmasını uyarır, dolaşımdaki
serbest yağ asitlerinin oksidasyonunu artırır.
o Olasılıkla hormon duyarlı lipaz sentezini artırmaktadır.

• Karbonhidrat ve lipid metabolizması üzerine olan etkilere olasılıkla IGF-l aracılık etmez.
• Mineral metabolizması: GH veya çok fazla olasılıkla IGF-l artı bir kalsiyum, mağnezyum
ve fosfat dengesini teşvik eder ve Na+, K+ ve Cl tutulmasına neden olur.

Protein sentezi:
o GH amino asitlerin iskelet kasına, kalp kasına, yağ dokusu ve karaciğere taşımasını ve
protein sentezini arttırır.
o GH protein sentezinde genel bir artışla beraber, plazma ve idrar amino asit ve üre
düzeylerindeki bir azalmayı yansıtmak üzere artı azot dengesi gösterir.

• Kondroblast ve osteoblastlara etki ederek büyümeyi artırır.


o GH büyüme çağındaki çocuklarda uzun kemiklerin epifiz plaklarında, erişkinlerde ise
apozisyonel veya uçlardaki kemiklerde büyümeyi teşvik eder.
o Çocuklarda GH kıkırdak oluşumunu da arttırır.
o DNA ve RNA sentezini uyarır.
o Ayrıca bağ dokunun başlıca elemanı olan kollajen sentezinide uyarmaktadır
o Vücutta lineer büyümeyide sağlamaktadır fakat bu etkilerine “somatomedinler”

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 109


aracılık eder.
• GH’ın protein sentezini artırıcı “protein koruyucu” etkileri için insülin, glukagon, kortizol ve
tiroid hormonlarının etkilerine gereksinim vardır.

AZOT DENGESĐ
Pozitif azot dengesi Negatif azot dengesi
Gelişme dönemi Kortikosteroidler

Growth hormon Cerrahi

Đnsülin Travma

Androjenler Yanıklar

Gebelik Akut ve kronik hastalıklar

Hastalıkların ve cerrahinin iyileşme dönemi Malignansiler

Kontrolsüz diabet

Açlık

Protein ve enerji malnutrisyonları

Düzenlenme:
• Kan şekeri azalması GH salınımını uyarırken, kan şekeri artması GH salınımını inhibe
etmektedir. GH dolaşımdaki aminoasit artışına yanıt olarak da artar (özellikle arjinin), fakat 30 dakikalık bir
latent periyot vardır.
• GH salınımı üzerine somatomedinlerin negatif feed back etkisi bulunmaktadır.
• GH salınımı ve sentezi östrojenler, tiroid hormonları ve glukokortikoidlerce pozitif olarak
uyarılmaktadır. Çok fazla miktarda glukokortikoidler ters olarak GH salınımını baskılamaktadır.
• Derin uyku (EEG stage III ve IV) ve emosyonel stres hallerinde GH salınımı belirgin olarak
artmaktadır.

Somatomedinler:
• Somatomedinler GH’ın iskelet gelişimi ile ilgili olan etkilerine ve kondroitin sülfat sentezi
ile ilgili olan etkilerine aracılık ederler.
• Ek olarak somatomedinler bir çok farklı hücre tipi için mitojenik faktörlerdir.

SOMATOMEDĐN GH’A YANIT


Sm-C / IGF-I +++

Sm-A +++

IGF-II +

MSAs +++

• GH’ın kemikler üzerine olan etkilerine somtomedinlere ek olarak bone-derived growth faktör
(BDGF) ve bone morphogenic protein (BMP)’de aracılık etmektedir.

2. Prolaktin:
• Ön hipofizin asidofil hücreleri olan laktotroplar tarafından salgılanır. Bu hücrelerin sayı ve boyları

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 110


gebelik sırasında çarpıcı şekilde artar.
PRL salınımını uyaranlar:
• TRH, PRF, Seratonin, β-endorfin, morfin, uyku, emzirme.

PRL salınımını inhibe edenler:


• Dopamin: Dopamin adenohipofizde adenilat siklazı inhibe eder ve düşük cAMP
düzeylerine yol açar.
• GAP (GnRH associated protein): PRL geninin transkripsiyonunu azaltarak, PRL sentez ve
salınımını azaltır.

Etki:
• PRL süt üretiminin başlama ve sürdürülmesine katılır. Fizyolojik düzeyleri sadece dişi
cinsiyet hormonları ile hazırlanmış meme dokusu üzerine etkili ise de aşırı yüksek dozlar ovaryumları
çıkarılmış dişiler veya erkekte meme gelişmesini tetikleyebilir.
• Gebeliğin geç dönemlerinde artmış östrojene yanıt olarak maternal hipofizden yüksek
miktarda PRL salınmaktadır.
• PRL, ovaryan ve adrenal steroidler, insülin ve tiroid hormonları ile beraber haraket ederek
meme bezinin gelişimini ve laktogenezi uyarmaktadır.
• Poliaminlerin sentezini (örneğin spermidin), RNA sentezini etkiler ve laktasyon sırasında
protein sentezini artırır.
• Meme bezinde PRL alveoler hücrelere bağlanır ve mRNA sentezi üzerinden spesifik anne
sütü proteinlerinin (cazein, laktalbumin, laktglobulin) sentezini artırır.
• Korpus luteumu aktive eder ve gelişen K.luteumda devamlı olarak progesteron
salınmasını uyarır.

3. Koryonik somatomamotropin (hPL):


Gebelik sürasince GH benzeri etkiler ve meme bezi üzerine PRL benzeri etkiler oluşturur.
hPL üretimi plasental kitle ile orantılıdır ve plasental durumu yansıtır.

PROPĐOMELANOKORTĐN AĐLESĐ
1. ACTH:
• Đlk 24 aminoasid kortikotrop aktivite için gereklidir ve ACTH1-24 tanısal amaçlı olarak da
kullanılır.
• ACTH’ın intrensek melanosit uyarıcı etkiside vardır ve yüksek miktarlarında pigment
artışına yol açar.
• Adrenal kortekse kolesterol girişini StAR proteinlerini uyararak artırır. Kolesterol
esterlerinin hidrolize olup, steroid sentezine girmesini sağlar. Kolesterolün mitokondriye taşınması hızlanır,
hız kısıtlayıcı enzim aktivasyonu ile steroid sentezni hızlandırır ve adrenallerde heksoz monofosfat
yolunun aktivasyonunu artırır.
• ACTH kolesterolün pregnenolona çevirimini arttırarak böbreküstü steroidlerinin yapım ve
salınmasını arttırır.
• ACTH, protein ve RNA sentezini arttırarak böbreküstü kabuğunun gelişmesini arttırır
(trofik etki).
2. β-lipotropin:
• Bu madde olasılıkla sadece β-endorfinin öncülü olarak hizmet eder.
• β-LPH’ın ACTH benzeri kısmi MSH aktivitesi vardır.
3. Endorfinler
• β-endorfi n β-LPH’den oluşur.
• Endorfinler merkezi sinir sisteminde opiyatlara ait reseptörlara bağlanır ve ağrı
algılanmasının iç kaynaklı denetiminde rol oynayabilirler. Bunların ağrı giderici güçleri morfine göre çok
yüksektir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 111


4. Melanosit Uyarıcı Hormon (MSH)
• MSH deri rengini koyulaştıran hücre içi melanin taneciklerinin dağılıma uğramasına neden
olur ve melanogenez’i uyarır.
• MSH ve MSH benzeri etkileri olan peptidler (ACTH, β-LPH) deri pigmentasyonunu
melanosit sentezini uyararak uzun sürelerde değiştirirler.

GLĐKOPROTEĐN HORMONLAR
a. Gonadotropinler (FSH, LH ve hCG):
Bu hormonlar gametlerde gametogenez ve steroidogenezden sorumludur.
1. Follikül uyarıcı hormon (FSH)-
• FSH ovaryumlarda follikül hücreleri ve testiste Sertoli hücrelerinin (hedef hücre) plazma
zarlarındaki özgül reseptörlere bağlanır.
• Kadında ovaryan follikülleri uyararak follikülün büyümesini, ovumun gelişmesini sağlar,
follikülleri LH’ın etkisine hazırlar ve estradiöl sentezini uyarır.
• FSH düzeyi ovülasyonda veya ondan biraz önce bazal düzeyin 10 katı veya daha fazla
artar.
• Erkekte seminifer tübülüslerde sertoli hücrelerine etki ederek, testislerin büyümesini
sağlar. Spermatogenezin erken dönemlerinde rol oynar, sperm proteinlerinin ve sperm yapımını artırır.
2. Lüteinleştirici hormon (LH)-
• LH özgül plazma zar reseptörlarına bağlanır ve korpus luteum hücreleri tarafından
progesteron, Leydig hücreleri tarafından testosteron üretilmesini uyarır.
• Erkeklerde testis leyding hücrelerine etki ile testesteron sentez ve salgılanmasını artırır.
Testesteron spermatogenez ve erkek sekonder seks karakterleri için gereklidir.
• Kadınlarda graaf follikülünün olgunlaşmasını, ovülasyonu ve corpus luteumun gelişmesini
uyarır. Hem östrojen hem de progesteron sentez ve salınmasını uyarır.
• Hem LH hem de FSH kolesterolden pregnenalon sentezini hızlandırır.
3. Đnsan koriyonik gonodotropini (hCG):

hCG plasentanın sinsityotrofoblast hücrelerinde sentezlenen bir glikoproteindir. 8. günde sentezi


başlar 6-8 haftada maksimuma ulaşır.
b. Tiroid Uyarıcı Hormon (TSH):
• Tıpkı bu sınıftaki diğer hormonlar gibi plazma zar reseptörlarına bağlanır ve adenilat
siklazı etkinleştirir. Bu bağlanma sonunda görülen cAMP artışı TSH’ın tiroid hormon biyosentezindeki
etkisinden sorumludur.
• TSH’ın tiroid işlevi üzerine çok sayıda akut etkisi vardır. Bunlar dakikalar içinde görülür ve
iyodür deriştirilmesi, organik hale getirilmesi, kenetlenmesi ve tiroglobülin hidrolizini kapsayan T3 ve T4
biyosentezinin bütün evrelerini kapsar. Sonuç olarak Tiroid hormonları ve tiroglobulin sentezini, tiroid
hormon salınımını uyarır.
• TSH’ın tiroid üzerine bir çok kronik etkileri de vardır. Bu etkilerin görülmesi günler
gerektirir ve protein, fosfolipid ve nükleik asitlerin sentezinde artış ile tiroid hücrelerinin sayı ve
büyüklüklerinde artışı kapsar. Tiroid bezinin kanlanmasını artırır.

Arka hipofiz (nörohipofizial hormonlar)


ADH birinci olarak supraoptik çekirdek’te, oksitosin ise paraventriküler çekirdek’te
sentezlenir. Bunların her biri, nörofi zinler denen özgül taşıyıcı proteinlere nonkovalent
bağlanarak akson boyunca taşınır.

Oksitosin
Salgılanmanın düzenlenmesi:
• Meme başının uyarılmasından doğan sinirsel uyarılar oksitosin salınmasının biricil
uyaranıdır. Vajen ve uterus gerilmesi ikincil uyarılardır.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 112


• Oksitosin nörofizin-I ile beraber salınır. Östrojen oksitosin ve nörofizin l üretimini uyarırken
progesteron bu bileşiklerin üretimini inhibe eder.

Etki Mekanizması:
• Uterus düz kasında kasılmaya neden olur ve bu nedenle insanda doğumun kamçılanması
için farmakolojik dozlarda uygulanır. atonik uterusda doğum sonrası kullanılmaktadır.
• Oksitosinin en önemli fizyolojik işlevi meme alveollerini saran miyoepitel hücrelerinin
kasılmasını uyarmaktadır.
• Oksitosine ait zar reseptörları hem uterus hem meme dokularında bulunur. Bu
reseptörların sayısı östrojenler tarafından arttırılırken progesteron tarafından azaltılır. Doğumdan hemen
önce eş zamanlı olarak östrojenlerin artıp progesteronun düşmesi laktasyonun doğumdan önce
başlamasını olasılıkla açıklar.
• Đnsanda, doğum sonrası laktasyonu inhibe etmek için sıklıkla progesteron türevleri
kullanılır.

Antidiüretik Hormon (ADH; Vazopressin)


Salgılanmanın Düzenlenmesi:

• Supraoptik nukleusda sentezlenir ve nörofizin-II ile taşınır.


• ADH salınımı çeşitli uyaranlardan etkilenir:
1. Plazma osmolalitesindeki artış birincil fizyolojik uyarıdır. Buna hipotalamusta yer alan
osmoreseptörler aracılık eder
2. Dolaşımdaki efektif kan volümü azalması. Buna kalp ve damar sisteminin diğer bölgelerine
yerleşik baroreseptörler aracılık eder.
3. Emosyonel stres
4. Nikotin, asetilkolin ve narkotikler benzeri ilaçlar
• Hemodilüsyonun (osmolilatede düşma) zıt bir etkisi vardır.
• Adrenalin ve plazma hacmini genişleten ajanlar, tıpkı etanol gibi ADH salgılanmasını
inhibe eder.

A. Etki Mekanizması:
• Memelilerde ADH’ın en önemli fizyolojik hedef hücreleri böbrekte distal tübüller ve
toplayıcı kanallardır. Bu bölgelerde suyun geri emilimini uyarır. Glomerüler filtrasyona etkisi yoktur.
• V1 ve V2 olarak iki tip ADH veya vazopressin reseptörü vardır.
• V2 almacı sadece böbrek epitel hücrelerinin yüzeyinde bulunur. Bu reseptör
adenilat siklaza bağlıdır ve renal tübüllerde ADH etkilerine cAMP’nin aracılık ettiği
düşünülmektedir. cAMP etkisi ile spesifik membran proteinleri fosforile olmakta ve membran
permiablitesinde değişikliğe yol açmaktadır. Mikrotübül ve mikroflamanların oluşumu gibi membran
değişiklikleri görülür ve kolşisin ve vinblastin türü ilaçlar vazopressinin su emilimi üzerine olan etkilerini
belirgin biçimde inhibe eder.
• Vazopressinin böbrekler üzerine olan etkileri prostaglandinlerle inhibe edilir.
Fosfodiesteraz etkinliği inhibitörleri (örn. kafein) ADH’ın etkilerini taklit eder.
• Tüm böbrek dışı ADH reseptörları V1 tipindedir. ADH’ın V1 almacına bağlanması
fosfolipaz C’nin etkileşmesine neden olur ve bu da IP3 ve diaçilgliserol üretimi ile sonlanır. Bu ise
2+
hücre içi Ca da bir artış ve protein kinaz C’nin etkinleşmesi ile sonuçlanır. V1 reseptörlarının büyük
bir etkisi damar büzülmesi ve artmış periferik damar direncidir ve bu nedenle bu hormonu işaret etmek için
vazopressin adı da kullanılır.

STEROĐD HORMONLAR
ADRENAL GLAND
Adrenal gland embriyolojik, histolojik ve fonksiyonel olarak birbirinden ayrılan 2 bölgeden oluşur.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 113


Adrenal korteks bezin %80’lik kısmıdır ve dış kısmını oluşturur ve steroid hormon üretimine katılır. Đç
kısmı oluşturan adrenal medulla ise katekolamin ve enkefalinlerin üreten modifiye sempatik
ganglionları içermektedir.

ADRENAL KORTEKS
Yetişkin adrenal korteksi histolojik olarak birbirinden ayrılabilen 3 katmandan oluşmuştur:
1. Zona glomerüloza → dış
2. Zona fasciculata → orta
3. Zona retikülaris → iç

• Her üç zonda steroid hormon üretir. Normal koşullarda major ürün 11-hidroksile
C21 steroidlerdir.
• Üretilen major mineralokortikoid aldesterondur ve zona glomerüloza da üretilir. Zona
glomerüloza 18hidroksilaz ve 18-hidroksisteroid dehidrogenaz olmak üzere 2 mitokondriyal enzim içerir.
• Üretilen major glukokortikoid hormon ise kortizol (veya hidrokortizon)dur. Kortizol major
oranda zona fasciculatada minör oranda da zona retikülarisde sentezlenir. Bu iki zon 17-hidroksilaz
enzimi içermektedir.
• Adrenal korteksden sentezlenen aldesteron ve kortizolün yanında mineralokortikoid ve
glukokortikoid aktivite gösteren başka steroidlerde sentezlenmektedir:
• Kortikosteron kortizolün 1/5’i oranında glukokortikoid aktivite gösteren fakat aynı zamanda
aldesterona göre düşükde olsa mineralokortikoid aktivite de gösteren bir adrenal steroiddir.
• 11-dezoksikortikosteron (DOC)’un minerolkortikoid etkinliği aldesteronun 1/10-20’si
kadardır ve glukokortikoid etkinliği yoktur.

Kolesterol 5 sınıf steroid hormonun öncül maddesidir:


1. Glukokortikoidler: Kortizol (C-21)
2. Mineralokortikoidler: Aldesteron (C-21)
3. Androjenler: Seks steroidleri (C-19)
4. Östrojenler: Seks steroidleri (C-18)
5. Progestinler: Seks steroidleri (C-21)

• Steroid hormon sentezi kolesterolden başlar. Steroid hormon üretimi yapan dokular
kolesterolü dolaşımdan LDL kolesterol şeklinde alırlar. Bunun yanında plasenta hariç tüm steroid üreten
dokuların asetattan de novo olarak kolesterol sentezleme yetenekleride vardır.
• Üretildikleri anda plazmaya salınmalarında ötürü steroid hormonlar adrenallerde veya
gonadlarda hiç depolanmaz veya çok az depolanır.

SENTEZ
• Steriod sentezinde 1. Basamak kolesterolden desmolaz enzimi (sitokrom P450 yan zincir
koparıcı enzimP450scc) ile pregnenolone oluşumudur.
• Desmolaz enzimi 20α-hidroksilaz, 22 hidroksilaz, 20-22 desmolaz’dan oluşan üç
enzimatik aktivite içerir. Bu basamak hız kısıtlayıcı basamaktır ve mitokondride gerçekleşir.
NADPH ve oksijen gerektirir.
• Tüm steroid hormonlar pregnenolondan türerler.
• Aminoglutetimid bu basamağın çok etkili bir inhibitörüdür.

Mineralokortikoid sentezi
• Pregnenolondan aldesteron sentezi sırasıyla 3β-hidroksisteroid dehidrogenaz (3β-OHSD)
ve ∆4,5 izomeraz (DER), 21 hidroksilaz, 11β-hidroksilaz ve 18-hidroksisteroid dehidrogenaz ile gerçekleşir
• 18-hidroksilaz ve 18-hidroksisteroid dehidrogenaz enzimleri sadece zona
glomerülozada bulunduğu için aldesteron sentezi sadece bu katmanda gerçekleşmektedir.

Kortizol sentezi:

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 114


• Pregnenalon önce 17-hidroksilaz enzimi ile önce 17-hidroksipregnenalona çevrilir.
• 17-hidroksipregnenalon 3β-hidroksisteroid dehidrogenaz ve ∆4,5izomeraz enzimleri ile önce 17-
hi-droksiprogesterona sonra 21-hidroksilaz ve 11β-hidroksilaz enzimleri ile kortizole çevrilir. Kortizol
sentezi C17, C21 ve C11’e etki eden ardışık 3 hidroksilazla gerektirir. Bu 3 hidroksilasyon reaksiyonu ile
insandaki en güçlü doğal glukokortikoid hormon olan kortizol sentezlenir.
• 17α-hidroksilaz bir DER enzimi iken, 11β-hidroksilaz mitokondride yer alır.

Androjen sentezi:
• Adrenal korteks tarafından üretilen ana androjen veya androjen öncülü
dehidroepiandrosterondur (DHEA). Andojen öncülü olarak en fazla DHEA üretimektedir.
• DHEA tam bir öncül moleküldür ve DHEA’nun çoğu hızla sülfat eklenerek DHEA-SO4’a
döner. DHEA-SO4 etkin değilsede, sülfatın uzaklaşması ile tekrar aktifleşir.
• 3β-OHSD ve ∆4,5 izomeraz enzimleri DHEA’u daha güçlü androstenodiona çevirdiği için DHEA
gerçekte bir prohormondur. Androsetenedion küçük miktarlarda üretilmektedir.
• Androstenodion 17β-dehidrogenazla indirgenmesi sonucunda an güçlü adrenal
korteks androjeni olan testeron üretilir. Testesteron normalde adrenal korteksde çok az miktarlarda
sentezlenmekedir. Ancak mineralokortikoid ve glukokortikoid sentezinde enzim eksiklikleri olursa
adrenallerden testesteron sentezi önemli miktarlara ulaşır.
• Periferde ise testesteron 5α-redüktaz enzimi ile daha potent olan
dihidrotestesterona dönüşür.
• Adrenallerde üretilen androstenodion over ve testislere gönderilerek bu organlarda steroid
hormon üretiminde öncül olarak rol oynar.

Steroid hormon sentezine hücrenin çeşitli fraksiyonlarında yer alan


enzimler katılmaktadır:
o Desmolaz, 11β-hidroksilaz, 18-hidroksilaz ve 18-hidroksisteroid dehidrogenaz → Mitokondri
o 3β-hidroksisteroid dehidrogenaz, 17α-hidroksilaz ve 21-hidroksilaz→ Endoplazmik retikulum
(sitokrom P450, O ve NADPH gerektirir)
2

• Bazı steroid dokular, diğer steroid üreten dokularda oluşan ara ürünleri kullanarak steroid
hormon üretmektedir. Plasentada fetal adrenal ve fetal KC kaynaklı DHEAS ve 16α-OH-DHEAS sırasıyla
sülfataz ve aromataz aktiviteleri ile östradiol ve östriole çevrilmektedir. Plasentanın kolesterolden
progesteron üretme kapasitesi ve steroid hormon değişimi ile östrojenleri sentezleme yeteneği onu
gebelikte önemli bir steroid üreten doku yapmaktadır.
• Ovaryan granüloza hücreleri, testiküler sertoli hücreleri, KC ve adipoz doku 3β-Ohsteroid
dehidrogenaz ve izomeraz aktiviteleri olmayan fakat sülfataz ve aromataz aktiviteleri taşıyan ve bunedenle
de steroid hormon çevrimi sağlayan önemli dokulardır.
• E3 gebelikte Fetal Karaciğer, fetal adrenal ve plasentanın ortak işlevi sonucu oluştuğu için
gebelikte önemli bir fonksiyondur.

Aldesteron sekresyonunun kontrolü:


Aldesteron salınımını kontrol eden iki sistem vardır:

+
1. Ekstrasellüler sıvı K konsantrasyonu
2. Renin-Anjiotensin sistemi
+
• Ekstrasellüler sıvıdaki K iyonları aldesteron sekresyonunu direkt pozitif olarak uyarırlar.
+
Bunu zona glomerülosada bulunan aldesteron sentezinin son basamağını katalizleyen K ’a duyarlı
enzim 18-hidroksisteroid dehidrogenazın aktivitesini artırarak yaptıkları düşünülmektedir.
• Renin-anjiotensin sistemi karaciğer ve böbrek kaynaklı iki öncül molekülden köken alır.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 115


Böbreğin afferent arterioler bölgesi olan juksta glomerüler aparatus bölgesi, çeşitlı uyaranlara yanıt olarak
renin (asit proteaz) salgılar:

Đnsanda renin salınımına yol açan iki önemli uyaran bulunmaktadır:


1. Ortalama renal arteriyal kan basıncı: Ortalama renal arteriyel kan basıncı azalması, juksta
glomerüler aparatusda yer alan baroreseptörlerle algılanır ve renin salınır.
2. Ekstrasellüler sıvı volümü (kan volümü): Hemoraji gibi bir nedene bağlı olarak kan volümü
azalması durumunda kalbe venöz dönüş azalır. Kalbin arteriyel duvarında yer alan baroresptörlerce
algılanan ekstrasellüler volüm azalması, kranial sinirlerle medulla oblangatadaki vazomotor merkeze iletilir
ve buradan β-adrenerjik fiberlerle juksta glomerüler aparatusa iletilen bilgi renin salınımına neden olur.
• Renin inaktif öncül molekül olan pre-renin’den kallikrein etkisi ile oluşturulur.
• Renin karaciğerden salgılanan anjiotensinojen’in (renin substrat) anjiotensin I’e
dönüşümünü katalizler.
• Inaktif dekapeptid olan anjiotensin I akciğer ve diğer bazı dokuların kapiller yataklarında
bulunan anjiotensin converting enzimle aktif molekül olan anjiotensin II’ye çevrilir.
• Anjiotensin II’de sodyuma bağımlı arteriyel vazokonstrüksiyona ve direkt olarak zona
glomerülozaya etki ederek aldesteron salınmına yol açar. Bu etkilere olasılıkla cAMP sistemi aracılık
etmektedir.
+
• Renin salınımına yanıt olarak salgılanan aldesteron K atılımını uyarır, ECL sıvı
retansiyonunu artırır ve reninin daha fazla salınımına engel olur.

Fizyolojik etkiler
Aldesteron:

• Aldesteron hedef hücredeki etkilerini sitoplazmada yer alan tip 1 kortikosteroid


reseptörlerine bağlanıp, spesifik proteinlerin sentezini artırarak gösterir.
+2 +
• Aldesteron major etkisini nefronun distal tübüllerinde gösterir ve Na emilimini, K atılımını
+2
artırır. Fizyolojik koşullarda aldesterona yanıt olarak Na distal tübüler hücrelerden kana aktif transportla
+ +2 +
aktarılırken, K ters yönde pasif difüzyonla hareket etmektedir. Hücre içi alanda Na azalması ve K artışı,
+2 +
ultra fi ltrattan Na ’un hücre içine geçmesine ve K ’un da ters yönde hareket etmesine yol açar.
+2
• Aldesteron ayrıca tükrük salgısından tükrük bezine Na emilimine ve barsak salgısında
+2
barsağa Na emilimine de yol açar.

Kortizol
• Kortizol hedef hücredeki etkilerini sitoplazmik tip II kortikosteroid resptörlerine bağlanarak
protein sentezi üzerinden gösterir.
Kortizol çeşitli yollarla glukoz artırıcı etki oluşturur:
1. Karaciğerde glukoneogenez enzimlerini uyarır. Hepatik glukoz sentezini ve glukozun
karaciğerde glukojene çevrimini artırır.
2. Kortizol iskelet kası, yağ doku, kemik matriksi ve cilt gibi periferal dokularda glukoz kullanımını
inhibe eder ve yağ asitlerinin kullanımını uyarır.
3. Kortizol hormon duyarlı lipaz sentezini artırarak periferal dokulardan yağ asidi salınmını artırır.
• ADH’ı kısıtlayarak ve anjiotensinojeni artırarak normal su ve elektrolit dengesinin
sürdürülmesi için önemlidir.
• Kortizol dokuların katekolaminlere yanıtı ve adrenerjik uyarıya kardiovasküler ve
psikofizyolojik yanıtının yeterliliği için gereklidir.
• Kortizol norepinefrine vasküler yanıtın devamlılığı için gereklidir ve glukokortikoid eksikliği
dolaşım kollapsı nedenidir.
• Kortizol ayrıca RAS, limbik sistem, talamus ve hipotalamus alanlarının reaktivitesi içinde
gereklidir. Kortizolün strese davranışsal ve nöroendokrin yanıtta önemli rol oynar.
• Glukokortikoidler endojen opiatlarla oluşan stres analjesisi içinde gereklidir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 116


Steroidlerin farmakolojik etkileri:
• Đskelet kası, cilt, kemik matriksi ve lenfoid sistem gibi dokularda protein sentezini ve
hücresel proliferasyonu (DNA sentezi) inhibe eder ve protein katabolizmasını artırır.
• Glukoz kullanımı şiddetli şekilde inhibe edilir ve hepatik glukoneogenez artırılır. Buna
bağlı olarakda kas zayıflığı ve atrofi, cilt incelmesi, osteoporozis, bozulmuş immün yanıt (lenfoid dokuda
lenfositler yıkılır), artmış enfeksiyon eğilimi ortaya çıkar
• Kanda glukoz ve FFA konsantrasyonu artmıştır. Bu diabetojenik etkiye bağlı olarak
bozulmuş glukoz tolerans testleri ortaya çıkar. Lipoliz periferik dokuda uyarılırken abdomen, yüz ve
üst sırt bölgesinde lipid depolanır ve “Santral obesite” ortaya çıkar.
• Gelişme döneminde (peripubertal periyod) glukokortikoid fazlalığı hücre proliferasyonunu
ve büyümeyi uyarıcı hormonların salınımını inhibe eder. Fibroblast proliferasyonu ve diğer hücre tipleri,
longitudinal kemik büyümesi ve somatik gelişme için gereklidir ve şiddetli şekilde etkilenir. GH salınımı,
somatomedin sentezi, TSH ve ACTH sentezi inhibe olur.
• Yüksek lokal glukokortikoid fazlalığı inflamatuar ve allerjik reaksiyonları inhibe eder:
• Fosfolipaz A2 aktivitesini inhibe eder ve Pg’lerle potent kemotaktik ajanlar olan Lt’lerin
sentezini bloke eder.
• Lizozomal membranları ve sekretuar granülerin membranlarını stablize eder ve
içeriklerinin boşalmasına engel olur.
• Kapiller endotele direkt etki ile permiablitesini azaltır.

Taşınımları

Glukokortikoidler:
• Kortizol plazmada proteine bağlı ve serbest formlarda yer alır. Ana kortizol bağlayıcı
protein transkortin veya CBG (Kortikosteroid bağlayıcı globulin) adı verilen bir α-globulindir. Kortizolün
dolaşımdaki büyük kısmı bağlı kısmıdır.
• Dezoksikortikosteron ve progesteronda CBG’e yüksek afinite ile bağlanırlar.
• Sentetik steroidler CBG’e bağlanmaz albuminle taşınır.
• DHEA ve DHEA-SO4 albumine bağlanır

Mineralokortikoidler:
• Aldesterona özel bir taşıyıcı protein yoktur. Aldesteron albuminle çok zayıf olarak
bağlanır.
• Mineralokortikoid etkinliğe sahip olan kortikosteron ve 11-DOC CBG’e bağlanır.

SHBG:
• Dolaşımdaki testesteronun 1/3’ü serbest formdadır. %10’u SHBG’e geri kalanı albumine
bağlanır.
• SHBG düzeyleri prepubertal dönemde erkek ve dişide eşittir. Pubertal dönemde kadında
SHBG düzeyleri hafif azalırken, erkekde belirgin olarak azalmaktadır. Erkekde buna bağlı olarak daha
yüksek serbest testesteron ve 17β-estradiol düzeyleri ortaya çıkmaktadır.

ABP (androjen bağlayıcı protein):


• Testesteron ve FSH’a yanıt olarak sertoli hücrelerinde üretilir ve bu hücrelerde protein
sentezini uyarır.
• Rolü germ hücrelerinde lokal olarak testesteron konsantrasyonunun yüksek kalmasıdır.

Metabolizma ve atılım hızları


Glukokortikoidler:

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 117


• Kortizolle bunun metabolitleri plazmadaki 17-hidroksikortikoidlerin %80 kadarını oluşturur,
diğer %20 kortizon ve 11-deoksikortizolden oluşur.
• Bütün bu bileşiklerin önemli miktarı glukronid veya daha az ölçüde sülfatla konjuge
edilerek değişikliğe uğratılır. Bu değişiklikler primer olarak KC’de görülür ve lipofilik steroid molekülü suda
çözünür hale yani atılabilir hale getirilir.
• Konjuge steroidlerin %70’I idrarla, %20’si dışkı ile ve geri kalanıda vücuttan deri yolu ile
atılır.

Mineralokortikoidler:
• KC aldesteronu dolaşımdan hızla temizler. Bunun nedeni aldesteronun bir taşıyıcı
molekülü olmamasıdır.
• KC’de aldesteron idrarla atılan tetrahidroaldesteron 3-glukronid oluşturur.

Androjenler:
• Androjenler DHEA (sülfat) ve keza androstenedion ve bunun metabolitlerini kapsayan 17-
keto bileşikleri halinde atılır.
Adrenal medulla
Epinefrin sentezi:
• Epinefrin (adrenalin) tirozinden sentezlenir. Ilk basmakta tirozin sitozolde tirozin-3-
monooksijenazla (tirozin hidroksilaz) 3-4-dihidroksifenilalanine (DOPA) çevrilir.
• Bu karma etkili oksidaz moleküler oksijen ve tetrahidrobiopterine gereksinim gösterir.
Reaksiyonda dihidrobiopterine okside olan tetrahidrobiopterin NADH+H ve dihidropteridin redüktazla
tekrar tetrahidrobiopterin haline çevrilir.
• Tirozin hidroksilaz reaksiyonu katekolamin sentezinin hız kısıtlayıcı basamağıdır ve
katekolaminler tarafından allosterik olarak inhibe edilir. Enzim cAMP bağımlı proteinkinazla
fosforilasyonla aktive edilir. α-N-metil-p-tirozin enzimin inhibitörüdür ve feokromasitomada adrenerjik
aktivitenin blokajında kullanılır.
• Đkinci basamakta DOPA L-aminoasit dekarboksilazla (dopa dekarboksilaz) dopamine
dekarboksile edilir. Dopa dekarboksilaz pirodoksal fosfata bağımlı sitozolik bir enzimdir. α-metildopa
benzeri L-DOPA’ya benzeyen bileşikler bu reaksiyonun inhibitörüdür.
• Dopaminerjik nöronlarda dopamin daha fazla metabolize olmaz ve presinaptik
veziküllerde depolanır. Adrenal medullada noradrenerjik nöronlarda dopamin sekretuar granüllere
girer ve norepinefrine (NE) hidroksile olur. Bu reaksiyon dopamin-β-hidroksilaz katalizlenir. Bakırlı bir
protein olan bu enzim moleküler oksijen, askorbat veya tetrahidrobiopterine gereksinim gösterir.
• NE sitozolde E’e metilasyon reaksiyonu ile dönüşür. Bu reaksiyonda metil grubu
vericisi SAM’dir ve SAM:feniletanolamin-N-metil transferaz (PNMT) enzimi ile katalizlenir. E
granüllere girer ve salınana kadar depolanır.

Katekolamin sentez ve salınımının düzenlenmesi:


• Dopamin ve NE tirozin hidroksilaz enziminin allosterik inhibitörleridir.
• Adrenal medullanın devamlı uyarımında tirozin hidroksilaz uyarılmış haldedir çünkü
sentezlenen dopamin ve NE’nin turnover hızları yüksek olarak karşımıza çıkar.
• Tirozin hidrokilaz aynı zamanda fosforilasyon ve kolinerjik aktivite ile de düzenlenir. Tonik
kolinerjik uyarı tirozin hidroksilaz aktivitesinin devamlılığını sağlar.
• Epinefrin üretimi için gerekli olan PNMT enziminin aktivitesi glukokortikoidlerle
artırılır.
• Katekolaminlerin adrenal medulladaki sekretuar granüllerden, Ca bağımlı ekzositoz yolu
ile salınımının en önemli düzenleyicisi kolinerjik uyarıdır. Granül içeriğinin boşalması ile E, NE, dopamin,
dopamin hidroksilaz, ATP, peptidler ve biyolojik olarak inert olan kromaffin spesifik proteinlerin salınımı
oluşur.
• Katekolaminlerin nöronal geri alımı, bu hormonları koruyan etkiyi hızla sonlandıran bir

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 118


mekanizmadır. Adrenal medullada bu mekanizma izlenmez. NE’den farklı olarak dopamin hidroksilaz
enzimi nöronal geri emilime uğramaz.
• Epinefrine göre kıyaslandığında NE ve Dopamin salınımı minör düzeydedir. Granülün
total katekolamin içeriği %80 E, %16 NE geri kalanı dopamin şeklindedir.
• Hernekadar E adrenalden, NE ve dopamine göre 5-20 kat fazla salınsada, dolaşımda NE
ve dopamine göre çok daha düşük düzeylerde izlenir. Çünkü dolaşımdaki E’nin tek kaynağı adrenalken
NE ve dopamin adrenerjik ve dopaminerjik nöronlardan da dolaşıma katılmaktadır.

Katekolaminlerin yıkımında
En fazla karaciğerde olmak üzere çeşitli dokularda bulunan 2 enzim kullanılır:
COMT (Katekolamin-O-metiltransferaz)
• Sitozolik ve Mg’a bağlı bir enzimdir.
• Bu enzim metil vericisi olarak SAM kullanmaktadır.
• Tepkime sonunda kullanılan substrata bağlı olarak homovalinikasit, normetanefrin ve
metanefrin oluşur.

• MAO (monoaminoksidaz):
• Mitokondriyal bir enzimdir ve katekolaminlerin aminoasid yan zincirlerini okside ederek,
metoksile katekolaminler oluşturur.
• Karaciğer, mide, böbrek ve barsakta en yoğun bulunur.
• MAO A: Sinir dokuda yer alır ve seratonin, adrenalin ve noradrenalini aminsizleştirir.
• MAO B: Sinin dışı dokularda yer alır. En yüksek etkinliği 2-feniletanolamin ve
benzilamine karşıdır.
• Dopamin ve Tiramin her iki enzimlede yıkılır.
• Đdrarla atılan katekolaminlerin %70’i 3-metoksi-4 hidroksimandelikasit (VMA) şeklindedir.

TĐROĐD BEZĐ
Sentez: Tiroid hormon sentezi için 2 substrat gereklidir:
1. Đntrensek substrat olan tiroglobulin: Tiroglobulin follikül hücresinde GER’da
sentezlenen bir glikoproteindir ve sentez sonrası folliküler lümene salgılanır. Her bir tiroglobulin molekülü
120 tirozin kalıntısı içerir.
2. Ekstrensek substrat olan Đyot: Đyot besinlerden ve sudan ince barsaklar yolu ile absorbe
edilir.

Sentez basamakları:
A) Đyodun alınışı:

• Đyot follikül hücresi tarafından konsantrasyon ve elektriksel grandiyente karşı olarak aktif
olarak alınır.
• Alınım ATP ve Na/K ATPaza gereksinim gösterir.
• Normal glandda tiroid hormon sentezinin hız kısıtlayıcı basamağı bu basamaktır. TSH
tafafından uyarılır.
• Bu basamak perklorat, perrenat (tiroid içinde depolanırlar) ve tiyosiyonat (tiroid içinde
deplanmaz) ile yarışmalı olarak inhibe edilir.

B) Tiroglobulin sentezi:
• Glikoprotein yapıdadır.
• Đyotlanabilecek yaklaşık 115 tirozin kalıntısı içerir. Tiroglobulindeki iyodun %70’i inaktif
MIT ve DIT halinde, %30’u T4 ve T3 halinde bulunur.

C) Đyodun aktivasyonu ve organifi kasyonu:

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 119


• Đyotun follikül hücresine alınımı iodid peroksidaz (Tiroperoksidaz)’la katalizlenen
oksidasyon reaksiyonunun aktivasyonunu sağlar.
• Tiroperoksidaz Hem içerir.
• Đlk iyodinizasyon 3. Pozisnda oluşur ve monoiyodotirozin (MIT) meydana gelir. Ikinci
iyodinizasyon
5. Pozisyonda olur ve diiyodotirozin (DIT) meydana gelir.
• Tiokarbamidler (tioüre, tiourasil, propiltiourasil, metimazol) iyodun alımını etkilemeden
organifikasyonu inhibe ederler.

D) Coupling reaksiyonu ve kolloidde depolama:


• Đodid peroksidaz veya “Coupling enzimi” “Coupling reaksiyonu”nu katalizler.
E) TG’den tiroid hormonlarının salınımı:
• Üzerinde T4 ve T3’ler bulunan TG molekülü bir pre-prohormondur ve folliküler lümende
depo edilir.
• MIT ve DIT’ler belirgin oranda dolaşıma geçemezler çünkü sitozolde hızla iodotirozin
deiodinazla deiyodine edilirler. Böylece ıyot follikül hücresinde tutulup tekrar kullanılma imkanı bulur.
• Hücresel prosesle TG (pre-prohormon)’den serbestleşen T4 (prohormon) periferal dokuda
T3’e (aktif hormon) dönüştürülerek kullanılır.

Tiroid hormon sentezinin kontrolü:


TSH
• TSH follikül hücresinde iyodun deriştirilmesini, iyodun aktivasyonunu ve
organifikasyonunu ve TG’nin kolloid içine alınıp hidrolizini cAMP aracılığı ile gerçekleştirmektedir.
• TSH ve iyot tiroid bezine kan akımını düzenlemektedirler.
• Tüm bu etkiler çeşitli hipertiroidizm tiplerinde TSH reseptörlerinin yüksek miktarda
uyarılmasına bağlı olarak artmaktadır. TSH reseptörlerinin fazla uyarılması herzaman TSH’a bağlı
olmayabilir. Örneğin Graves Hastalığında tiroid glandının hiperaktivitesi, TSH reseptörlerini tiroid-
stimulating antibodilerin uyarmasına bağlıdır. Bu TSI (tiroid-stimulating ımmunoglobulin) veya LATS
(long-acting tiroid stimulator) herediter veya normal immün cevaba bağlı otoimmün hastalığın
göstergeleridir.

Đyot
• Đyot eksikliğinde T4 sentezi azalmakta, TSH hiperaktivitesi oluşmakta ve bezde genişleme
karşımıza çıkmaktadır (Guatr).
• Orta derecede artmış iyot tüketimi orantılı olarak, iodo-TG sentez ve depolanmasını ve T4
salınımını artırır.
• Farmakolojik dozlarda iyot (≥2 mg) T4 sentez ve salınımını, glanda kan akımını, tiroid
bezinin tüm metabolik aktivitelerini ve TSH’a yanıtını inhibe etmektedir. Bu inhibisyon (Wolff-Chaikoff
effekt) iyotla tiroid bezi arasındaki negatif inhibitör düzenlenmeyi göstermektedir. Bu etki propiltiourasille
bloke edilir.

TĐROĐD HORMONLARININ KAYNAĞI, TRANSPORTU VE METABOLĐZMASI

T4 T3
Üretim yeri
Tiroid glandı (%) 100 13
Periferl dönüşüm (%) 0 87
Transport
TBG (%) 70-75 50-60
TBPA (%) 15-20 0
Albumin (%) 5-10 40-50

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 120


Serbest (%) 0.03 0.3
Yarı ömrü (gün) 7 1

PERĐFERAL T3 OLUŞUMUNU AZALTAN DURUMLAR


Neden Olası mekanizma
Uzun süreli açlık veya karbonhidrattan yok-
Deiodinizasyonda kullanılan NADPH tükenmesi
sun diet
Hepatik siroz veya renal yetmezlik Karaciğer ve böbrek major T3 dönüşüm yeridir

Yüksek doz glukokortikoid Yetişkinde glukokortikoidler 5’-deiodinazı inhibe ederler

Iyodun organifikasyonunun engelenmesine ek olarak 5’-


Propiltiourasil tedavisi
deiodinazı inhibe eder

5’-deiodinaz doğum sonrası glukokortikoidlerle aktive


Fetal yaşam olmaktadır

Fizyolojik etkiler:
• Tiroid hormonları beyin, ön hipofiz, dalak ve testisler hariç diğer tüm dokularda termojenik
(kalorijenik) etki gösterir ve oksijen tüketimi ile beraber ATP sentez ve yıkılımını artırır.
• Tiroid hormonları Na/K ATPaz sentezini artırır. Na/K ATPaz önemli bir ATP tüketicisidir ve
aktivitesi belirgin şekilde termojeniktir.

Tiroid hormonları ATP turnover artışı yanında, hücresel metabolik


oranlarıda artırmaktadır:

• Kan şekerinde belirgin değişiklikler olmadan karbonhidrat turnoverını artırır


• Barsaklardan glukoz emilimini ve glukojen depolarından glukoz serbestleşmesini artırır.
Bu etki insülinle (glukoz depolama ve kullanma etkisi) dengelenir.
• Đnsülinin hepatik yıkımını artırır ve fazla insülini dengelemiş olur.
• Tiroid hormonları lipidlerin sentez ve yıkılımlarını artırı ve net etkisi serum TAG ve
kolesterol düzeylerini azaltma yönündedir:
• Tiroid hormonları aynı zamanda periferal dokularda lipoprotein lipaz aktivitesini artırarak
TAG kullanımını ve iskelet kasında keton cismi kullanımını artırmaktadır.
• Kolesterol sentezini artırmasına rağmen barsaklardan kolesterol emilimin azaltır, safra
asidi sentezini artırır, LDL turnoverını artırır ve net etki olarak kan kolesterol düzeylerini azaltıcı etki
oluşturur.

Tiroid hormonları bir çok dokuda anabolik etki oluşturur:


• Gelişim sırasında DNA , RNA ve doku growth (EGF ve NGF) faktör üretimini artırır.
• Kortizolle beraber GH geni expresyonunu ve GH üretimini artırır.
• Dokuların normal maturasyonu için gereklidir. Neonatal hipotiroidide maturasyon bozulur
(Kretenizm).
• Normal beyin gelişiminin %50’sinin gerçekletiği geç fetal/erken neonatal periyotta beyin
gelişimi ve myelinizasyon için gereklidir.
• Prepubertal dönemde lineer kemik gelişimi, iskelet matürasyonu ve normal somatik
gelişim için gereklidir.
• Yetişkinde aminoasidlerin dokulara taşınmasını, protein sentezini artırıcı etki oluşturur ve
GH’ın etkilerini destekler.
• Sadece hipofiz tirotrop hücrelerde protein sentezini engellemektedir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 121


• Tiroid hormonları kalp, iskelet kası, vasküler düz kas, adiposit ve beyinde β-adrenerjik
reseptör sayısını artırarak β-adrenerjik uyarıya doku cevabını ayarlamaktadır. Bu etkinin bozulduğu
hipotiroidi durumlarında ortaya çıkan soğuk intoleransı, hipoglisemi, mental aktivite kaybı ve hafıza
bozulmasının esas nedeni dokuda katekolamin uyarımının ve yanıtının bozulmasıdır.

Farmokolojik etkiler:
Tiroid hormonu yüksekliği:
• Doku enerji depolarını tüketir ve dokuları katekolaminlere aşırı duyarlı hale getirir
• Protein sentezi inhibe olur, yıkımı artar ve kortizolün antianabolik etkisi artırılır
• Gelişme döneminde bunlara bağlı olarak gelişme supresyonu, kas zayıflığı, kilo kaybı ve
karaciğer ve kas glikojen depolarının azalması ortaya çıkar.
• Aminoasid, laktat, pirüvat ve gliserol artışına bağlı olarak glukoneogenezi desteklese de,
periferde glukoz kullanımı artmasına bağlı olarak hiperglisemi şiddetli değildir.
• Lipolizi artırır ve TAG depoları tükenir. Dokuların FFA ve keton cismi tüketimi artar. Serum
TAG ve kolesterol düzeyleri azalır.
• Glukoz, aminoasid, lipid depolarının azalmasına bağlı olarak fazla yeme ortaya çıkar.
• Doku katekolamin yanıtı artışına bağlı olarak kardiak out put artışı, periferal rezistans
artışı, taşikardi ve terleme oluşur. Davranış değişikleri (sinirlilik, tahammülsüzlük, dikkat azalması ve
emosyonel labilite) sıktır ve tiroid fonksiyonlarının düzelmesini takiben metabolik değişiklerin
düzelmesinden çok daha uzun sürelerde normale döner.

PARATĐROĐD HORMON
• Paratiroid bezin parankiması chief hücreler ve oksifi l hücrelerden oluşmuştur. Chief
hücreleri daha fazla yer alır ve PTH üretiminden sorumludur. Oksifil hücrelerin fonksiyonu bilinmemektedir.
• PTH 84 aminoasidlik unkomjuge polipeptiddir ve N-terminal 34 aminoasidlik kısım tüm
hormonal aktiviteyi gösterir.
• PTH pre-prohormon şeklinde sentezlenir ve sentez sonrası pre- bölgesi hızla
uzaklaştırılarak prohormon haline çevrilip golgiye aktarılır ve depolanır. Uyarıya yanıt olarak golgide pro-
kısmı uzaklaştırılarak aktif hormon olarak salınır.
• PTH bezde katepsin B ve D’yi kapsayan bir grup proteolitik enzim tanımlanmıştır.
Katepsin B PTH’u hızla iki peptide böler.

Sentezinin düzenlenmesi:
++
• PTH seviyesi temel olarak plazma Ca ’u tarafından düzenlenir.
++ ++
• Plazma Ca ’unun azalması PTH salınımınd ve sentezinde artışa yol açar. Ca ’un PTH
mRNA’sını artırdığı, stabilize ettiği ve translasyonunu artırdığı bildirilmişitir.
• Vit.D düzeyleri arttığında, vit.D -reseptör komplaksi PTH geni promoter bölgesindeki vitamin
3 3

D’ye yanıt elemanına bağlanarak gen transkripsiyonunu baskılar ve PTH düzeylerini azaltır.
• Uzamış hipokalsemide PTH üreten hücrelerin sayısında artma ve uzamada izlenir.
• PTH salınımı üzerine fosfatın hiçbir etkisi yoktur.
++
• Ca düzeyleri normalken hipomagnazemi PTH’u uyarmaktadır. Hipermagnazemi ise inhibe
etmektedir.
++
• Ca ve Mg’un etkileri hemen hemen benzer olmasına rağmen Ca 2-4 kat kadar daha güçlü
bir uyarandır.
• Şiddetli hipomagnazemi PTH salınımını ve dokudaki etkisini bloke etmektedir çünkü
adenilat siklaz aktivitesi bloke olmaktadır. Epinefrin ve diğer β-adrenerjik ajanlar ve eksojen cAMP PTH
salınımını artırmaktadır.
PTH için hedef dokular böbrekler ve kemiktir. Barsaklar üzerine olan etkilerine vit.D aracılık
etmektedir.
• PTH kemikte kemik rezorbsiyonunu ve yeni kemik oluşumunu uyarır. Kemik yıkımı yüksek
dozlarda izlenirken, yapımın uyarılması genelde fizyolojik PTH düzeylerine yanıt olarak oluşur.
• PTH kemik rezorbsiyonunu osteoklast sayısını artırarak ve osteoklastların osteoblasta
dönüşümünü geciktirerek yapmaktadır. Bu işlemler yavaştır.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 122


• Ayrıca PTH osteoklastik kollajenaz aktivitesini ve lizozomal hidrolazların salınımınıda
uyarmaktadır.
• PTH renal 1 α-hidroksilaz aktivitesini artırır ve aktif D vitaminin oluşumunu uyarır.
• Normalde filte edilen Ca’un %65-80’I, fosfatın %85-90’I proksimal tübüllerden geri
emilmektedir. Proksimal tübülde fosfat atılımı PTH ile regüle edilmektedir. Artmış PTH düzeyleri
proksimal tübüllerde Ca emilimini artırırken fosfat emilimini azaltmaktadır. Bu fosfatürik etki
vit.D’nin etkisine tersdir.
• Đdrar cAMP düzeyleri normalde plazma ve sitozol miktarlarından 100 kat daha fazladır.
Đdrar cAMP PTH’nun renal tübüllerdeki etkisine bağlı olarak oluşur.
• PTH’nun böbreklere etkisi dakikalar içinde gerçekleşirken, kemikler üzerine olan etkisi
saat ve günler içinde olmaktadır.

Kalsitonin
• Tiroidin parafolliküler C hücrelerinde sentezlenir. PTH’a karşıt etkiler gösteren bir
hormondur.
• ĐV kalsitonin uygulanması serum Ca ve P düzeylerini hızla azaltır. Bu etki kemik ve
böbrekler aracılığı ile olur. CT kemikten plazmaya Ca ve P akışını inhibe eder.
• Kalsitonin primer olarak serum Ca konsantrasyonu ile düzenlenmektedir (hiperkalsemide
artar, hipokalsemide azalır). Ayrıca salınımın gastrin, CCK ve glukagonda etkilemektedir.
• Medüller tiroid karsinomu için iyi bir markırdır ve paget hastalığı tedavisinde kullanılır.

PANKREAS HORMONLARI
Đnsülin
• Đnsülin preproinsülin β hücrelerinde GER’da sentezlenir. Pre-hormon sinyal peptidi ER’da
uzaklaştırılır. Proinsülin molekülünde insülin ve C peptid kısımları dipeptid bağları ile birbirine
bağlanmıştır.
• Enzimatik etkileşimle insülin ve C peptid golgide birbirinden ayrılır. Aktif hormon
olarak dolaşıma salınır.
• C peptidin bilinen atijenik etkinliği yoktur. C peptid dışarıdan verilen insülini, endojen
üretilenden ayırmayı ve antiinsülin antikor varlığına bağlı olarak insülinin tam olarak ölçülemediği
durumlarda insülin miktarı tayinine olanak sağlayabilir.
• Hemproinsülin hem de insülin Zn ile birleşmiştir.

Đnsülin salınımının düzenlenmesi


• Kan glukoz düzeyleri insülin salgılanmasının en önemli düzenleyicisidir. Salgılamada eşik
derişim 80-100 mg/dl olup, maksimum yanıt 300-500 mg/dl arasında alınır.
• Başta adrenalin olmak üzere α-adrenerjik agonistler insülin salgılanmasını, bu olay glukoz
ile uyarılmış olsa bile inhibe ederler. β-adrenerjik agonistler ise insülin salgılanmasını stimüle ederler.
• GH, kortizol, hPL, östrojenler ve progestinlerin yüksek düzeylerine maruz kalma insülin
salgısını artırır. Dolayısıyla gebeliğin son dönemlerinde insülin düzeyleri oldukça yüksektir.

Đnsülin etkileri: Zardan taşıma üzerine olan etkileri:


• Glukozun taşıyıcılarla (GLUT4) hücreye girişini kolaylaştırır (kas ve yağ hücrelerine).
+ ++
• Đnsülin aminoasidleri hücrelere ve özellikle kaslara girişini de teşvik eder ve K , Ca ,
nükleozidler ve inorganik fosfatın hareketini şiddetlendirir.

Karbonhidrat metabolizmasına olan etkileri:


• Đnsülin eksikliğinde glikoliz, lipogenez ve glikogenez azalır.
• Đnsülin glukokinaz, PFK ve PK dahil glikolizin kilit enzimlerin etkinlik ve niceliklerini
artırarak glikolizi artırır. Plazma glukoz konsantrasyonunu azaltır.
• Karaciğerdede bulunup kaslarda bulunmayan glukoz 6-fosfatazın etkinliğinide

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 123


azaltmaktadır.
• Đnsülin glikojen sentaz enzimini stimüle eder. Yani insülinin glikojen metabolizmasına
etkisi anaboliktir.

Đnsülinin yağ metabolizmasına olan etkileri


• Yağ asidi sentezi için gerekli Asetil KoA ve NADPH sağlar, Asetil KoA karboksilazı aktive
eder ve TAG sentezine katılan gliserolü sağlayarak lipogenezi stimüle eder.
• Karaciğer ve yağ dokuda lipolizin kuvvetli inhibitörüdür. Đnsülin hormona duyarlı lipazı
inhibe eder.
• Đnsülin LDL ve VLDL’nin oluşumu ve temizlenmesinide etkiler, insülin eksikliğinde bu
moleküllerin ve kolesterolün plazma düzeyleri artmaktadır.

Đnsülinin protein metabolizmasına olan etkileri


• Protein sentezini uyarması ve yıkımı geciktirmesi nedeni ile insülin protein
metabolizmasına anabolik etki yapar. Nötral aa’lerin kaslara alınmasını uyarır.
• Đnsülin hücre kültrülerinde hücre çoğalmasını uyarmaktadır.

ĐNSÜLĐN ETKĐSĐ ĐLE AKTĐVE EDĐLEN ENZĐMLER ĐNSÜLĐN ETKĐSĐ ĐLE ĐNHĐBE EDĐLEN ENZĐMLER

Glikolitik enzimler Glukoneogenik enzimler


Glukokinaz Glukoz 6-fosfataz

Fosfofruktokinaz-1 Fruktoz 1,6-bifosfataz

Pirüvat kinaz PEPCK

Lipogenez enzimleri Pirüvat karboksilaz

Asetil KoA karboksilaz Lipoliz enzimleri

Yağ asid sentetaz Hormon sensitif lipaz

Pirüvat dehidrogenaz Glikojenolitik enzimler

Lipoprotein lipaz Glukojen fosforilaz

Sitrat liyaz Diğer

HMG KoA redüktaz Adenilat siklaz

Glukojenik enzimler

Glukojen sentetaz

Diğer

Na/K ATPaze

Fosfodiesteraz

Glukagon
• Pankreas adacık α-hücrelerinde sentezlenir.
• Glukoz, insülin ve IGF-1, glukagon salgılamasını inhibe etmektedir.
• Glukagon, glikojen yıkımını, lipolizi aktive eder. Ayrıca en güçlü glukoneogenik
hormondur.
• Aynı zamanda ketojeniktir.
• Glukagon kan şekerini artırıcı etkiler oluşturur.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 124


• Glukagon etkisinin 1. Hedef organı karaciğerdir. Karaciğerde glikojen yapımını inhibe
yıkımını aktive eder.
• PEPCK’yı uyarır ve aminoasidlerden glukoz yapım hızı artar.
• Adrenalin kas ve karaciğerde glikojen yıkımını uyarmaktadır.
• Yağ dokuda hormona duyarlı lipazı aktive eder. Keton cisimi oluşumunu artırır.
• HMG Ko redüktaz aktivitesini azaltır.

Somatostatin
Pankreas adacık D hücrelerinde sentezlenir.
• Somatostatin hipotalamus, pankreas, sindirim kanalı, MSS (nörotransmitter olarak görev
görür) bir çok noktasında bulunur.
• Somatostatin diğer adacık hormonlarının salınımını inhibe eder.
• Farmakolojik dozlarda somatostatin akut insülin eksikliğine bağlı ketozu, glukagon
salınımını inhibe ederek engeller.
• Somatostatin ayrıca;
• Mide boşalmasını uzatır,
• Gastrin salgılanmasını ve dolayısıyla mide asit içeriğini azaltır,
• Pankreas ekzokrin salgısını azaltır,
• Splanknik kan akışını azaltır,
• Şeker emilimini yavaşlatır.

Pankreatik polipeptid
Pankreas F hücrelerinden salgılanır. Đnsanda salgılanması proteinli yemek, açlık, egzersiz ve akut
hipoglisemi ile artarken, somatostatin ve glukoz artışı ile azalmaktadır. Somatostatine zıt etki
yapar, barsak motilitesi ve mide boşalmasını hızlandırır.

YAĞ DOKUSU HORMONLARI

Leptin
• Leptin laboratuvar farelerinde OB (obesite) geni ürünü olarak tanımlanmıştır.
• Leptin en çok adipositlerde olmak üzere çok azda intestinal epitel hücreleri ve plasentada
üretilmektedir.
• Leptin reseptörleri beslenmeyi düzenleyen hipotalamusun arkuat, ventromedial ve
dorsomedial nukleuslarının nöronlarında yer alır.
• Leptin yağ dokusu düzeyini beyne bildiren sinyadir. Yağ dokusu düzeyi yeterli
olduğunda salgılanan leptin miktarı reseptörleri ile etkileşerek iştahı ve yakıt alımını azaltır ve
enerji harcanmasını destekler.
• Leptin aynı zamanda sempatik sinir sistemini uyararak, kan basıncını, kalp atımını ve
termogenezi artırmaktadır.
• Termogenezi artırması adipoz doku mitokondrilerinde ayırıcı (uncoupling protein)
olarak davranmasına bağlıdır.
• Leptin beslenmeyi ve iştahı belirleyen tek hormon değildir. Đnsülin salgısıda yağ dokusu
miktarını ve enerji dengesini yansıtır. Đnsülin hipotalamusdaki reseptörleri etkileyerek iştanı azaltır.
• Leptin sekonder mesajcı olarak JAK/STAT’ı kullanır.
• Đştahı baskılayan peptidler (anaroksijenik): insülin, α-MSH, CRH, CART (kokain-
amfetamin regulated transkript), CCK
• Đştahı artıranlar: Nöropeptid Y (hipotalamus arkuat nukleusda sentezlenir) ve ghrelin
(mide kaynaklı) dir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 125


Adiponektin ve rezistin; yag dokusundan salgılanan ve insülin rezistansından sorumlu olan
hormonlardır.

Ghrelin: Mide tarafından salınan bir peptid hormondur. Đştah artırıcı hormon olarakda bilinir. Ghrelin
enjeksiyonu kısa süreli iştahı artırmakta ve enerji harcanmasını ve yağ katabolizmasını azaltmaktadır.
SĐNDĐRĐM KANALI HORMONLARI

Hormon Yerleşim Ana etkisi

Gastrin Mide antrumu, duodenum Mide asit ve pepsin salgılanması

CCK Duodenum, jejenum Pankreatik amilaz salgılanması

Sekretin Duodenum, jejenum Pankreatik bikarbonat salgılanması

Glukoz aracılı insülin salınmasını artırır, mide asit


Gastrik inhibitör polipeptid (GĐP) Đnce barsak
salgılanmasını inhibe eder

Düz kas gevşemesi, Pankreatik bikarbonat salgı-


VIP Pankreas
lanması

Barsak ve mide motilitesini başlatır, alt özefagial


Motilin Đnce barsak
sfi nkteri kasar

Somatostatin Mide, duodenum, pankreas Çok sayıda inhibitör etki

Pankreas bikarbonat ve protein salgılamasını


Pankreatik polipeptid (PP) Pankreas
inhibe eder.

P maddesi Tüm sindirim kanalı ?

Enkefalinler Mide, duodenum, safra kesesi Opiyuma benzer etki

Potent vazodilatatör ajandır. Gastrik asid


Nörotensin Đleum salınımını, gastrik veintestinal motiliteyi inhibe
eder. Đnsülin salınımını uyarır

Enteroglukagon Pankreas, ince barsak ?

Gastrin ve gsatrik asid sekresyonu artışı, CCk


salı-nımı, safra kesesi kasılması, pankreasdan
Bombesin Tüm GĐS, özellikle duodenum
enzim ve bikarbonat salınımı, intestinal motrilite
azalması

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 126


NÜKLEOTĐD YAPISI

Nükleotidlerin yapısında bir azotlu baz, bir monosakkarid (pentoz) ve bir, iki veya üç tane fosfat grubu
bulunur. Azot içeren bazlar; ikiye ayrılabilir: Pürinler ve pirimidinler.

Pürin ve Pirimidinlerin Yapısı


Hem DNA, hem de RNA’da bulunan pürin bazları aynıdır: Adenin (A) ve Guanin (G), pirimidin
bazlarından ise Sitozin (C) hem DNA hem de RNA da bulunur. Ama ikinci pirimidin bazları farklıdır:
DNA da Timin (T) bulunurken, RNA’da Urasil (U) bulunur.

Nükleozidler
Bir bazla pentoz birleşince bir “nükleozid” meydana gelir. A, G, C, T ve U ribonükleozidlerine
sırasıyla; adenozin, guanozin, sitidin, timidin ve üridin denir. Eğer şeker birimi ribozsa, bir
“ribonükleozid”, eğer bu şeker 2-deoksiriboz’sa bir “deoksiribonükleozid” meydana gelir.

Nükleotidler
Nükleotidler, nükleozidlerin mono, di veya trifosfat esterlerdir. Eğer pentozun 5’ karbonuna bu
fosfat grubu eklenmişse nükleotid monofosfat (ör: AMP veya CMP) iki fosfat grubu eklenmişse
nükleozid difosfat (ör: ADP) veya üç fosfat grubu eklenmişse de nükleozid trifosfat (ör: ATP)’lar
meydana gelir. (Not: Bu fosfat grupları nükleotid ve nükleik asitlerin negatif yüklerini sağlarlar).

Serbest nükleotitler:
9. 1. Adenozin türevleri: ATP, ADP, AMP, SAM, cAMP, PAPS
10. 2. Guanozin türevleri: GTP, GDP, GMP, cGMP
11. 3. Hipoksantin türevleri: XMP
12. 4. Urasil türevleri: UTP, UDP, UMP; glikoprotein ve proteogliken sentezinde yer alır
13. 5. Sitozin türevleri: CTP ve CDP; fosfogliserat sentezinde ve sfingozin sentezinde yer alır.

PÜRĐN NÜKLEOTĐD SENTEZĐ

Nükleotid sentezinde basit yapısal moleküllerin kullanımı (de novo sentez) ve bazların tekrar kullanımı
(salvaj yollar) olmak üzere iki temel yol karşımıza çıkar.

De novo sentez:
Đnsanda de novo pürin nüklrotid sentezinin başlangıç noktası riboz fosfatlardır.
Đnsanda riboz-5-fosfatlar temel olarak:
6. 1. HMY (major kaynak özellikle KC ve KĐ’de)
7. 2. Üronik asit yolu
8. 3. Glikolizden (glikolitik ara ürünlerden) sağlanır. Birinci basamak 5-fosforibozil-1-pirofosfat
(PRPP) sentezidir De novo sentez özellikle karaciğer ve plasentada aktiftir. Nonhepatik dokularda ise
daha çok karaciğer

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 127


kaynaklı pürinler kullanılır
BĐYOKĐMYA
167

Pürin ve pirimidin nükleotidlerin riboz fosfat kısmı PRPP’dan sağlanır. PRPP nükleotid sentezindeki
anahtar bileşiktir. PRPP pürin ve pirimidinlerin hem de novo sentezinde hem de salvage yollarda
kullanılır. PRPP riboz fosfattan ATP varlığında sentezlenir.

. • Sentezde oluşan bileşik IMP’dir. AMP ve GMP IMP’den sentezlenir..


. • Sentezin birinci ve düzenleyici basamağı PRPP sentaz ve glutaminden 5-
fosforibozilaminin oluştuğu amidofosforibozil transferaz enzimi ile katalizlenen basamaktır.
. • Pürin halkasının C-4 - C-5 ve N-7 atomları glisinden, N-1 atomu aspartattan, N-3 ve
N-9 atomları glutaminden, C-2 ve C-8 atomları N10 formil tetrahidrofolattan, C-6 atomuda CO2’den
kaynaklanır.

Salvage yollar:
Pürin bazlarının tekrar kullanımını ifade eder. Özellikle ekstrahepatik dokularda önemlidir. Pürinler
nükleotid katabolizmasından, polinükleotid yıkımından ve diyetten alınır.

Temel reaksiyon:
Đnsanda iki adet fosforibozil transferaz enzimi vardır. Adenin fosforibozil transferaz (APRT)
adeninden AMP oluşumunu katalizler. Hipoksantin-guanin fosforibozil transferaz (HGPRT),
hipoksantin ve guaninden sırası ile IMP ve GMP oluşumunu katalizler.
Salvage yollarda AMP veya GMP, IMP sentezi için 2 adet yüksek enerjili fosfat bağı kullanılırken, de
novo sentezde her biri için 6 yüksek enerjili fosfat bağı kullanılmaktadır.
BĐYOKĐMYA 169

Pürin biyosentezinin regülasyonu:


9. 1. PRPP sentetaz enzimi yüksek pürin nükleotid düzeyleriyle inhibe olur. Bu enzim pürin düzeyleri
fazla olduğu zaman bile tamamen inhibe edilemez çünkü PRPP pirimidin ve histidin sentezi içinde
gereklidir.
10. 2. Pürin nükleotid sentezinin birleştirici basamağı olan glutamin-PRPP amidotransferaz basamağı
(PRPP’I fosforibozilamine çevirir), pürin nükleotidlerce inhibe edilir.
11. 3. IMP’den AMP oluşumu AMP artışı ile, IMP’den GMP oluşumuda GMP artışı ile inhibe edilir.
12. 4. GTP’nin AMP sentezinin substratı olması, ATP’nin de GMP sentezinin substratı olması adenin
ve guanin ribonükleotid sentezini dengeleyen diğer bir faktördür.

Nükleotid difosfatları deoksinükleotid difosfatlara çevrimi:


Nükleotidlerin deoksiformlarına çevrimi sadece difosfat formlarında oluşur. Enzim
“ribonükleotid redüktaz”dır. Enzim sayesinde nükleotid difosfatlar 2’-karbonunun indirgenmesiyle
deoksi nükleotid difosfatlar (dNDP)oluşur. Enzim sadece hücre bölünmesine hazırlık aşamasında,
hücreler DNA sentezlerken aktiftir. Đndirgenme tiyoredoksin, tiyoredoksin redüktaz ve NADPH
gerektirir.

Tiyoredoksin aynı zamanda glutatyon benzeri önemli bir antioksidan maddedir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 128


BĐYOKĐMYA 171

PÜRĐN NÜKLEOTĐD KATABOLĐZMASI

. • Pürin nükleozid fosfatların yıkımı (AMP, IMP, GMP ve XMP) 5’-nükleotidaz enzimiyle
yapılan hidroliz reaksiyonu ile başlar. Sonuçta adenosin, inosin, guanosin ve xantosin ve fosfatlar
oluşmaktadır.
. • Adenosin ADA (adenozin deaminaz=adenozin aminohidrolaz) ile inosine döner.
. • Bir sonraki basamakta inosin, guanozin ve ksantozin pürin nükleozid fosforilazla
tepkimeye girerek, riboz-1-fosfatların ayrılması ile sırasıyla hipoksantin, guanin ve ksantin oluştururlar. Bu
oluşan pentoz şekerler ya daha ileri yıkıma uğrarlar veya atılırlar.
. • Bir sonraki basamakta ise hipoksantin ve guanin sırası ile ksantin oksidaz ve
aminohidrolazla ksantine çevrilirler.
. • Tüm pürin nükleotidlerin yıkımının ortak ara ürünü ksantindir. Ksantin oksidaz bir
çok dokuda bulunmasına rağmen özellikle karaciğer ve ince barsaklarda oldukça aktiftir. Ksantin
oksidaz reaksiyonunun ürünleri ürik asit ve hidrojen peroksittir.
. • Đnsan ürik asit, üre ve kreatinin nitrojen metabolizmasının son ürünleridir. Üçüde idrarla
atılır ve primer son ürün üredir.

Ksantin oksidaz reaksiyonu:


. • Ksantin oksidaz molibden, Fe (hem dışı) ve labil sülfür içeren bir flavoproteindir.
. • Ksantin, ksantin oksidaz reaksiyonu için hem ürün hemde substrattır. Molibden eksikliği
ksantinüriye neden olur.
. • Ksantin oksidaz reaksiyonunda süperoksit radikali oluşur. Bu radikal daha sonra SOD ile
hidrojen peroksite çevrilir. Hidrojen peroksitte katalaz veya peroksidazla inaktive edilir. Süperoksit üretimi
nedeni ile reperfüzyon hasarında ksantin oksidaz reaksiyonununda katkısı vardır.
. • Ksantin oksidaz allopurinolle (gut tedavisi) inhibe edilir.

PÜRĐN NÜKLEOTĐD METABOLĐZMASI HASTALIKLARI

GUT
. • Gut, kanda üratların (hiperürisemi) ve idrarda ürikasitin arttığı kalıtsal veya kazanılmış
olabilen bir grup hastalıktır. Tüm klinik semptomlar üratların biyolojik sıvılarda düşük çözünürlüğü nedeni
ile görülür.
. • Üratlar bir solüsyonda yüksek konsantrasyonda bulunduğu zaman hızla monosodyum
ürat monohidrat oluştururlar.

Primer gut:
Genellikle erkeklerde görülen pürin metabolizmasının genetik geçişli bir hastalığıdır. Kadınlarda
oldukça nadirdir fakat bulunursa daima postmenapozal dönemde izlenmektedir. Çocuk ve
adölesanlarda oldukça nadirdir.
Primer gut ya fazla üretime veya eksik atılıma veya her ikisine bağlı olarak oluşmaktadır. Primer
renal gutta problem ürik asit transportundaki renal tübüler defekte bağlı olarak düşük ürik asit
atılım hızıdır. Primer metabolik gutta ise problem fazla üretimdedir.

Sekonder gut:
Lösemi, kronik nefrit veya polisitemi gibi hastalıklara sekonder olarak gelişir. Bu tip hiperürisemi
genellikle pürin nükletid turnover hızı artışına bağlıdır. Adölesan ve çocukta seyrekde olsa görülen
gut bu tiptir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 129


Hiperürisemi nedenleri
.1. PRPP fazla üretimi:
. • Gut hastalığı olan çoğu hiperürisemik hastada hastalık nedeni bilinmemektedir.
. • Hiperüriseminin nedeni PRPP artışı olabilir. PRPP’ın fazla sentezinin nedeni PRPP
sentetaz enziminde görülen X’e bağlı olarak kalıtılan bir mutasyona bağlı olabilir.
. • PRPP miktarının artışı pürin nükleotid sentezinde salvage yolların eksik çalışmasına bağlı
olabilir. HGPRT eksikliği (Parsiye, tam) hiperürisemi nedenidir. XR kalıtılır.
.2. ATP tüketiminin, sentezinden çok daha hızlı olduğu durumlarda veya ATP sentez bozukluklarında
dokularda yüksek oranda ADP ve AMP birikir. Bu metabolitlerinde daha ileri yıkımı ile ürik asit artışı izlenir.
.• Yani hiperürisemi hücresel enerji krizinin bir göstergesi olarak da kullanılabilir. Ethanol toksisitesi
ATP’nin AMP yıkımını artırarak hiperürisemiye neden olur. Tüm bu durumlar ksantin oksidaz aracılığı ile
ürik asit üretiminde artışa neden olurlar. Buna bağlı olarakda hücrede süperoksit ve hidrojen peroksit
radikali oluşumuda artmaktadır.
5. 3. Hiperürisemi aynı zamanda adult respiratuar distres sendromu gibi hipoksik koşullarda
6. 4. Glukoz-6-fosfataz eksikliğinde. Benzer mekanizmalar ĐV fruktoz uygulanmasına bağlı görülen
gut içinde geçerlidir.
7. 5. Şiddetli hemorajik şok gibi akut hastalıklarda da oluşur.
8. 6. Atılım bozuklukları: Üratın renal atılımı kompleks bir süreçtir ve glomerüler fi ltrasyon,
tübüler reabsorbsiyon ve tübüler sekresyonu içerir. Đdrarda izlenen ürat genelde tübüler sekresyonla
atılan ürattır.Organik asidlerin fazla üretimide ürik asitin yüksekliğine yol açar. Laktat, asetoasetat ve β-OH
bütirat ürik asitin böbrek tübüllerinden sekresyonu için yarışırlar. Laktik asidemi glukoz-6-fosfataz
eksikliğinde ve alkol toksisitesinde oluşur. Ketonemi ve ketonüride tedavi edilmemiş DM, açlık ve glukoz-
6-fosfataz eksikliğinde ve diğer bazı nedenlere bağlı olarak oluşmaktadır.

BĐYOKĐM
YA 173

Lesc-Nyhan sendromu
. • HGPRT’ın kısmi eksikliğinde hiperürisemi daha hafif olmak şartı ile olur fakat nörolojik
belirtiler bulunmaz. Nörolojik ve davranış problemleri Lesch-Nyhan sendromuna aittir. Her iki tip enzim
eksikliğide X’e bağlı olarak kalıtılır.
. • HGPRT yokluğuna bağlı olarak hastalarda hücre içinde PRPP birikimi olur. Artmış PRPP
düzeyleri de novo pürin nükleotid sentezini uyarır ve ürik asit üretimi artar.
. • Tanı eritrositlerde enzim eksikliği gösterilerek konulur.
. • Hastalarda allopurinol hiperürisemi kontrolü için kulanılır. Santral sinir sistemi problemleri
için bilinen ve uygulanan herhangi bir tedavi yoktur.

Adenin fosforiboziltransferaz eksikliği


Eksiklite oluşan esas tablo idrarda insolüble materyal olan 2,8-dihidrooksiadenin artışıdır. Bu
madde rutin analizde üratla karışabilir. Bu hastalarda nörolojik problem izlenmez.

Adenozin deaminaz eksikliği (ADA) ve pürin nükleozid fosforilaz


(PNP) eksikliği
. • Bu iki OR hastalık immünsistem bozukluklarına yol açar.
. • ADA eksikliğinde hem hücresel hem de humoral immünite bozulur (T ve B lenfosit
fonksiyonu) ve kombine immün yetmezlik tablosu ortaya çıkar.
. • PNP eksikliği ise sadece T lenfosit bozukluğu ile beraberdir.
. • Hastalarda PNP eksikliğinde hipoglisemi izlemi

Ksantin oksidaz eksikliği:

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 130


Bu otozomal resesif hastalıkta hipoürisemi ve hipoksantin ve ksantinin artmış üriner atılımı izlenir.
Hastalarda sıklıkla ksantin taşları izlenir.

PĐRĐMĐDĐN NÜKLEOTĐD BĐYOSENTEZĐ

Pirimidin halkasının bileşenleri karbomoil fosfat ve aspartattır. Pirimidin sentezi üre sentezinde olduğu gibi
karbomoil fosfat oluşumu ile başlar. Üre ve pirimidin sentezi farkları şöyle özetlenebilir:
8. 1. Pirimidin sentezinde kullanılan karbomoil fosfatın sentezi sitozolde karbomoil fosfat sentaz II
enzimi ile yapılmaktadır. Üre sentezindeki karbomoil fosfat mitokondride karbomoil fosfat sentaz I ile
sentezlenir.
+
9. 2. Üre sentezinde nitrojen vericisi NH4 ’ken, pirimidin sentezinde glutamindir.
10. 3. Pirimidin sentezinde kullanılan sitozolik CPSII enzimi NAG’dan etkilenmez.

Reaksiyonlar sonucunda oluşan uridylat (UMP) major pirimidin nükleotiddir. CTP’de UTP’den
sentezlenir.
. • CPSII primer regülatör enzimdir. CPSII UTP ile inhibe, PRPP ve ATP ile aktive edilir.
. • Diğer önemli kontrol noktası orotidin-5-fosfat dekarboksilazdır. Bu enzimde UMP, CMP,
allopurinol ve oksipurinolle inhibe edilir.

PĐRĐMĐDĐN NÜKLEOTĐDLERĐNĐN YIKIMI

Pirimidin halkasının son ürünleri: NH, CO2, β-aminoizobütirat ve β-alanindir


3

• Đnsanda sadce tRNA’da yer alan psödoüridinin yıkımını sağlayan enzimler olmadığı için idrarda
değişmeden atılır.

Orotik Asitüri
. • Tip-1 orotik asidüri: Orotidilat dekarboksilaz ve orotat fosforiboziltransferaz aktivitelerinin
az olması gelişme geriliği, hipokromik eritrositler ve megaloblastik kemik iliğine yol açar. Bu durum Fe,
piridoksin, vit.B12 ve folatla düzeltilemez.
. • Tip-II orotik asidüride sadece orotidilat dekarboksilaz eksikliği vardır.
. • Đdrarla da çok miktarda orotat itrah edilir.
. • Üridin’den zengin diyetle beslenme sonucu anemi düzelir. Orotat itrahı da azalır.
. • Pürin analogları olan allopurinol ve 6-azoüridin, orotidilat dekarboksilazı kısıtlayarak
orotikasidüriye neden olur.

DNA’NIN YAPISI

. • DNA’nın monomerik birimleri “deoksiribonükleotid”lerdir. DNA yapısında pürin ve pirimidin


nükleotidlerinin deoksi türevleri yer alır. Deoksi formda tek fark riboz molekülündeki bir OH’in bir hidrojenle
yer değiştirmesidir.
. • DNA’nın bu monomerik birimleri birbirleri ile 3’-5’ fosfodiester bağı ile bağlanarak polimer
halinde bulunurlar.
. • DNA ve RNA’da nükleotidler arasında yer alan fosfodiester bağları kimyasal veya
enzimatik hidrolizle açılabilir. Enzimatik hidroliz yapan enzimlerin genel adı nükleazlardır. DNA’da
deoksiribonükleazlar, RNA’da ise ribonükleazlar bu işi gerçekleştirir. Zincirin iç ve orta kısımlarındaki
nükleotidleri serbestleştiren nükleazlara endonükleazlar, sonundaki bir nükleotidi serbestleştiren
nükleazlara ise ekzonükleazlar denilir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 131


Çift heliks
. • Hidrojen bağları ve hidrofobik etkileşimler çift sarmal heliksin kararlılığını sağlar. G-
C bağlanması A-T bağlanmasına göre %50 daha güçlüdür.
. • Çift heliksde 2 DNA zinciri birbirine bir eksen etrafında sarılarak bir küçük (minör) bir de
büyük (major) oluklu helikal bir yapı oluşur.
. • Zincirler birbirleri ile antiparalel olarak eşleşirler. Yani bir zincirin 5’ ucu ile diğer zincirin 3’
ucu eşleşir.
. • DNA heliksinin en sık rastlana şekli klasik “B” şeklidir. Heliksde 2 sarmal arası ilişkilere
bağlı olarak bir geniş birde dar aralık oluşur.

Ökaryotlarda DNA organizasyonu:


. • Normal bir insanda 46 kromozom vardır (22 çift homolog kromozom ve XY veya XX olmak
üzere 2 çift seks kromozomu).
. • Ökaryotik hücrelerin çekirdeklerinden elde edilen kromozomal malzeme KROMATĐN’dir.
.• Kromatin:
. • Çok uzun, çift iplikli DNA molekülleri
. • Hemen hemen buna eşit miktarda histon adı verilen bazik proteinler
. • Az miktarda histon dışı proteinler
. • Küçük miktarda RNA’dan oluşur.
. • Histon dışı proteinler DNA topoizomerazlar ve DNA replikasyon enzimleridir

BĐYOKĐMYA 175

Histonlar ve nükleozomlar:
. • Histonlar küçük proteinlerdir. Çok miktarda lizin ve arjinin içerdikleri için nötr pH’da pozitif
yüklüdürler.
. • H1, H2A, H2B, H3 ve H4 olmak üzere toplam 4 sınıfı vardır. Pozitif yüklü oldukları için,
negatif yüklü DNA ile iyonik bağlar kurarlar.
. • Her nükleozomun orta kısmında her birinden ikişer tane olmak üzere H2A, H2B, H3, H4
proteinleri bulunur. H1 iki nükleozomun arasında yerleşir, nükleozomun merkezinde yoktur.
Nükleozomların daha yoğun yapılar halinde paketlenmesine yardımcı olur.
. • DNAan en kolay ayrılan histon proteini H1’dir.
. • Nükleozomların bir arada toplanışına olasılıkla, anyonik nükleer protein olan
nükleoplazmin aracılık eder.

Telomerler:
. • Her bir kromozomun uçları, telomer adı verilen yapılar içerir.
. • Telomer kısa, yinelenen, TG’den zengin dizgilerden oluşur. Đnsan telomeri 5’-TTAGGG-3’
dizesinin değişik sayılarda yinelenmesine sahiptir.
. • Telomer sentezinden yani telomerin boyunun sürdürülmesinden sorumlu olan enzim
teolemrazdır. Telomer kısalması kanser dönüşümü ve yaşlanmayla bağıntılı olduğu için telomeraz kanser
terapisinde önemli bir enzimdir.
. • Primer hücre kültürlerinde yaşlanma sırasında telomerlerin boyunun kısaldığı
görülmüştür. Öte yandan kültürdeki hücreler ölümsüzlük kazandığında bunlara ait telomerlerin boylarının
kararlı hale geçtiği ve bu hücrelerin telomeraz etkinliği gösterdiği saptanmıştır.
. • Telomerazın bazı kanser tiplerinde de etkin olduğu gösterilmiştir.

Ökaryotlarda hücre döngüsü fazları:


. • DNA replikasyonu, ökrayotlarda hücre döngüsünün S fazında meydana gelir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 132


. • Ökaryotik hücre döngüsü G0, G1, G2, M ve S fazlarından oluşur.
. • Tüm ökaryotik hücrelerde hücre döngüsünün bir devreden diğerine geçişini sağlayan
siklinler adı verilen spesifik gen ürünleri olan proteinler bulunur. Siklinlerin düzeyleri hücre döngüsü
sırasında artma ve azalma göstermektedir.
. • Siklinlerin artışı çeşitli siklinlere bağımlı protein kinazları devreye sokar (CDK). Bunlarda
hücre döngüsünün devamı için gerekli olan bazı maddeleri fosforlarlar ve döngünün yapılmasını sağlarlar.

SĐKLĐN KĐNAZ (CDK) ĐŞLEV


G1/S arasındaki engelleme noktasının aşılmasını sağlar. Artık
D CDK4, CDK6
zorunlu olarak S evresine ilerler.
E, A CDK2 DNA sentezinin erken S evresinin başlaması
B CDK1 G2’den M’e geçiş

G1 fazı:
. • Đlk ayrılma fazıdır. Bu fazda hücreler kromozomlarını 2’ye katlamaya hazırlanırlar.
. • Bu faz aslında hücrelerin karar fazıdır. Bu fazda hücre döngüsünün dışında kalıp sessiz
faza geçebilir veya terminal farklılaşmış hale dönebilirler vaya bölünmeye devam edebilirler.
. • Terminal farklılaşmış hal bölünmeyen hücre halidir. Sessiz durum veya terminal
farklılaşmış durum G0 olarak adlandırılır. Hücreler G0 hallerini uzun süre koruyabilirler. Spesifik uyarılar
G0 fazındaki hücrenin tekrar G1 fazına geçip hücre döngüsüne girmesini sağlayabilirler.

S (sentez) fazı:
Bu fazda DNA sentezi (replikasyonu) oluşur. Ayrıca histon benzeri bazı spesifik proteinlerde bu fazda
sentezlenir.

G2 fazı:
(Đkinci ayrılma fazı) Replikasyonu tamamlayan hücreler bu faza girer. Hücreler bölünmeye hazırlanır.
Kromozomlar kısalır kalınlaşır. Mikrotübüller polimerize olur ve mitotik iğcikler ortaya çıkar.

M fazı:
Mitoz izlenir. Bu fazda kromozom çifti kutuplara doğru ayrılır. Bu faz profaz, metafaz, anafaz ve telofaz
olmak üzere 4 evreden meydana gelir.

DNA REPLĐKASYONU

DNA replikasyonu için gerekli olanlar:


1. Substrat:
4 deoksinükleozid trifosfatta (dATP, dGTP, dCTP, dTTP) ortamda olmalıdır.

2. Kalıp:
Tek zincirli DNA zinciri kalıp olarak kullanılır. Böylece yeni oluşan çift sarmallarda bir yeni birde
eski zincir bulunur. Bu olaya semikonkervatif replikasyon denilir.
• DNA replikasyonu çift yönlüdür. Yani bir bölgeden başlayıp her iki yöne doğruda devam eder.

3. Primer:
DNA replikasyonu bir primer olmadan başlayamaz. Primer kalıp zincirin ilk 10 nükleotidine uygun
olarak sentezlenen RNA parçasıdır.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 133


4. Enzimler:
DNA polimerazlar

Replikasyon çatalı oluşumunda görevli olan


proteinler: DNA A proteini:
Özellikle AT baz çiftlerinden zengin olan replikasyon orjinine 20 ile 50 tane DNA A proteini
bağlanır. ATP gerektiren bir işlevdir. Böylece sarmallar birbirinden ayrılarak, tek sarmallı DNA
bölgeleri meydana gelir.
BĐYOKĐM
YA 177

Tek sarmallı DNA-bağlayan (TSB) proteinler:


Bunlar çift sarmal yapının tekrar oluşumunu engellerler. Ayrıca bu proteinler tek zincirli
DNA’yı parçalayan nükleazların etkisinden de korurlar.

DNA helikazlar:
Bu enzimler tek sarmallı DNA’ya replikasyon çatalının yakınından bir yere bağlanırlar. Sonra
çift sarmallı bölgeye doğru hareket ederler. Sarmalların birbirinden ayrılmasını sağlar. Helikaz
aktivitesi için ATP gerekir.

Tip I DNA topoizomeraz:


Bu enzimler çift heliksi oluşturan sarmallardan birini tersinir olarak koparırlar. Tip 1 DNA
topoizomerazların hem nükleaz (zincir koparan) hem de ligaz (zincir bağlayan) aktiviteleri
vardır. Aktiviteleri için ATP gerektirmezler.

Tip II DNA topoizomeraz:


Bu enzimler DNA çift heliksine bağlanır ve her iki sarmalda da geçici kırıklar oluştururlar.
Sonrada kopuk uçları tekrar birleştirirler. Hem pozitif hem de negatif süperkoilleri açarlar. Tip
II DNA topoizomerazlar hem prokaryotlarda hem de ökaryotlarda gereklidir. ATP gereksinimi
yoktur.

DNA giraz:
E.colide bulunan bir çeşit tip II topoizomerazdır. Bu enzim dinlenimdeki halkasal DNA’da
negatif siperkoiller oluşturur ve replikasyonda oluşacak pozitif süperkoiller kolayca engellenir.

DNA replikasyonunun yönü:


• DNA polimeraz enzimleri kalıp DNA’daki nükletid dizelerini ancak 3’→5’ yönünde okuyabilirler. Sonrada
buna uygun yeni DNA zincirini de 5’→3’ yönünde sentezleyebilirler.

1. Lider zincir:
Đlerleyen replikasyon çatalı yönünde 5’→3’ yönünde sentezlenen zincirdir. Kesiksiz olarak sentezlenir.

2. Kesikli zincir:
Replikasyon çatalının tersi yönünde sentezlenen zincirdir. Sentez kesikli olarak kısa DNA
parçaları halinde gerçekleşir. Bu kısa DNA parçalarına “okazaki fragmanları” denilir. Bu
parçalar daha sonra birleşerek kesiksiz zincir sentezlenmiş olur.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 134


Primaz
Özgün RNA polimerazdır. Yaklaşık 10 nükleotidden oluşan kısa RNA parçaları sentezler. Bunlar
kalıp DNA’ya uygun olarak sentezlenir.

DNA polimeraz III


DNA zinciri uzamasından esas sorumlu olan enzimdir. DNA zincirin sentezlenbilmesi ve uzaması
için 4 deoksiribonükleozid trifosfatın (dATP, dTTP, dCTP ve dGTP) hepsi bulunmalıdır.

Yeni sentezlenen DNA’nın kontrolü:


• Replikasyonda hata olması durumunda ciddi belkide ölümcül hatalar oluşabilir. Replikasyonun
doğruluğu DNA polimeraz III’de 5’→3’ aktivitesine ek olarak bulunan, 3’→5’ ekzonükleaz
aktivitesi ile kontrol edilir.
Zincire her nükleotid eklenişinde DNA polimeraz III bunun kalıptaki nükleotide uygun olup
olmadığını kontrol eder ve hata varsa düzeltir. Enzim nükleotid çıkarmayı 3’→5’ ekzonükleaz
aktivitesi ile yapar.
DNA polimeraz I’de 5’→3’ polimeraz, 5’→3’ ekzonükleaz ve 3’→5’ ekzonükleaz aktivitesi vardır.
. • 5’→3’ polimeraz sayesinde çıkarılan RNA primerin yeri uygun baz dizeleri ile doldurulur.
. • 5’→3’ ekzonükleaz sayesinde RNA primeri hidrolizle uzaklaştırabilir.
. • DNA polimeraz III’de sadece 3’→5’ ekzonükleaz aktivite vardır. 3’ → 5’ ekzonükleaz ile
hatalı baz eşleşmelerini ortadan kaldırır.

DNA ligaz
DNA polimeraz III ve DNA polimeraz I’in yaptıkları zincirler DNA ligaz ile birleştirilir. Bu basamakta
1 mol ATP, 1 mol AMP’ye çevrilir.

DNA ONARIMI

Çıkarma onarımı
Bir çok tamir sistemi hatalı bölgenin tanınmasını ve çıkarılmasını gerçekleştirir. Bu sistemlerde hatalı
kısım yeni sentezlenen düzgün DNA’yla onarılır.

1. Timin-timin dimerlerinin onarımı:


Timin dimerleri tanınır. Tanınma sonrası “exisyon ekzonükleaz” (5’-3’-ekzonükleaz-Polimeraz-1) ile
hatalı kısım çıkarılır. Boşluk DNA polimeraz-1’le doldurulur. En son DNA ligaz bağlanmayı
gerçekleştirir.

2. Depürinasyonun düzeltilmesi:
Depürinasyon veya depirimidinasyon oluşursa bazsız bir boşluk oluşur. Bu boşluğa “AP-kısmı”
denilir. Apürinik veya apirimidinik (AP) endonükleaz geriye kalan şeker ve fosfatı çıkarır. Boş kısım
DNA polimeraz-1 ve DNA ligazla doldurulur.

3. Urasilin uzaklaştırılması:
Sitozinin deaminasyonu ile oluşan urasil urasil N-glikozilazla tanınır ve uzaklaştırılır ve bazsız bir
boşluk oluşur. Bu boşluğa “AP-kısmı” denilir. AP endonükleaz geriye kalan şeker ve fosfatı çıkarır.
Boş kısım DNA polimeraz-1 ve DNA ligazla doldurulur.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 135


Direk onarım
Bazı hatalar çıkarma onarımı olmadan direkt olarak düzeltilebilir.

1. Fotoreaktivasyon:
DNA fotoliyaz enzimi timin-timin dimerleri arasındaki kovalent bağlnamayı direk yok edebilir.

2. Guaninin dealkilasyonu:
Guanin alkiltransferaz enzimi guanindeki etil ve metil gruplarını yok eder.

DNA sentezi için kullanılanlar


14. 1. Tek zincirli kalıp DNA
15. 2. DNAA proteini: Sarmalların birbirinden ayrılmasını sağlar
16. 3. DNAhelikazlar: Zincirlerin açılmasını sağlar.
17. 4. Tek sarmal DNA bağlayıcı proteinler
18. 5. Topoizomeraz enzimleri: Tip 1 ve Tip 2 topoizomeraz ve DNA ginaz (süperkoil problemlerini
aşmak için)

BĐYOKĐMYA 179

5. 6. DNA sentezini aktive eden proteinler


6. 7. Özgün RNA polimeraz (primaz)
7. 8. DNA polimeraz III (prokaryotlarda), DNA polimeraz α, β, γ, δ, ε (ökaryotlarda).
8. 9. DNA sentezini aktive eden proteinler 10.DNA ligaz: DNA polimeraz III ve DNA polimeraz I’in
yaptıkları zincirler DNA ligaz ile birleştirilir. Bu

basamakta I mol ATP, 1 mol AMP’ye çevrilir. 11.Eksizyon ekonükleazlar ve glikozilazlar (Urasil-
DNA N-glikozilaz v.b.) ve AP-endonükleazlar.

Ökaryotik DNA replikasyonu:


Ökaryotik DNA replikasyonu prokaryotik replikasyona çok benzerdir. Farkları :
11. 1. Ökaryotlarda replikasyon bir çok orjinden başlar
12. 2. Ökaryotlarda en az 5 sınıf DNA polmeraz vardır :

A) Polα, polδ, polε :


. • Pol α ailesine aittirler.
. • Polα’da primaz aktivitesi vardır. Bu enzim hem lider hemde kesikli zincir için RNA primeri
sentezler.
. • Polδ lider zinciri, polε ise kesikli zinciri uzatan enzimlerdir. Her ikisinde de 3’ → 5’ ekzonükleaz
aktivitesi vardır.

B) Pol β : E. Coli’deki DNA polimerazla aynıdır. Primeri çıkarıp onarımını yapabilir.


C) Pol γ ise mitokondriyal DNA’nın replikasyonunu gerçekleştirir.

Revers transkriptaz:
Bir RNA kalıptan DNA sentezini gerçekleştirir. Retroviruslar genetik materyal olarak RNA içerir. Bu
RNA DNA sentezi için kalıp olarak kullanılır. Oluşan DNA’da konak hücre genomuna yerleşir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 136


RNA YAPISI VE SENTEZĐ

rRNA:
. • Ribozomlarda bulunan RNA’dır. Değişik proteinlerle beraber rRNA’lar ribozomları
oluşturur.
. • Hücredeki RNA’nın %80’lik kısmını oluşturur.
. • Ökaryotik 60S ribozomal ünite 5S, 5.8S ve 28S rRNA’lar ve 50’den fazla proteinden
oluşur. 40S ünite ise 18S rRNA ve 30 çeşit proteinden oluşmuştur.
. • 5S rRNA hariç, ribozomal RNA moleküllerinin çoğu 45S rRNA öncül molekülünden
sentezlenir.

tRNA:
. • En küçük RNA molekülleridir. Hücredeki RNA’ların %15’lik kısmını oluşturur.
. • Proteinlerde yer alan 20 aminoasidin her birine özgü tRNA’lar bulunur.
. • Bunların dışında az miktarda farklı tRNA’larda bulunmaktadır.
. • tRNA moleküllerinde anormal bazlar bulunabilir.
. • Tüm tRNA moleküllerinin birinci yapısı yani nükleotid dizesi yonca yaprağı şeklinde ikinci
yapıyı oluşturmak üzere katlanır. Her tRNA’da 4 adet kol bulunur:

. • Alıcı kol: Bu kol her zaman CCA dizesi ile sonlanır . aminoasitlerin karboksil ucu bu
adenozil bazının 3’-OH grubuna bir ester bağı ile bağlanır. Aminoasidleri tRNA’ya amino-açil-tRNA
sentetaz bağlar.
. • Antikodon kolu: Bu kolda mRNA’daki kodona karşılık gelen nükleotid dizesi vardır.
Antikodon tRNA’nın özgünlüğünden sorumludur.
. • D kolu: Dihidroüridin bazı içerir.
. • TΨC kolu: Bu kol Timin, psödoüridin ve sitozin dizesine sahiptir.
. • Değişken kol: tRNA’nın en değişken kısmıdır ve tRNA’nın boyunun değişkenliğinden
sorumludur.

mRNA:
. • Hücredeki RNA’ların yaklaşık olarak %5’ini oluşturur.
. • Büyüklük açısından en heterojen RNA tipidir.
. • Molekül ağırlıkları farklı çok sayıda mRNA, DNA’dan aldığı genetik bilgiyi sitozole taşır.
Burada protein sentezi için mRNA kalıp olarak kullanılır.
. • Bir çok prokaryotik mRNA polisistronik (bir çok proteini kodlar), ökaryotik mRNA ise
monosistroniktir (tek bir proteini kodlar).
. • En kısa yarı ömrü olan RNA’dır yaklaşık 20-30 sn’dir.
.• mRNA’nın kendine has özellikleri vardır :
. • mRNA 5’-ucu 7-metilguanozin şapka içerir. Bu şapka 5’-ekzonükleaz saldırısına karşı
korur.
. • mRNA 3’-ucu poliA kuyruğu (20-250 adenin nükleotidinden oluşmuş) içerir. Bu kuyruk 3’-
ekzonükleaz saldırısına karşı korur.
. • Nukleusda sentezlenen RNA’lara hnRNA (heterojen nükleer RNA) adı verilir. hn daha
sonra mRNA’ları oluşturmak üzere işleme girereler.

Transkripsiyon :
10. 1. Kalıp tek zincirli DNA’dır.
11. 2. Sentezde substratlar ribonükleotid trifosfatlardır (ATP, GTP, CTP, UTP).
12. 3. RNA polimerazlar temel olarak DNA’yı 3’ → 5’ yönünde okur ve 5’ → 3’ yönünde tek sarmallı bir
RNA molekülü sentezler

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 137


13. 4. RNA polimeraz bir primere gereksinim göstermez ve direkt olarak yeni zinciri sentezleyebilir.
14. 5. Sentezlenen RNA protein sentezine girmeden önce modifiye edilir.

BĐYOKĐMYA 181

Prokaryotik RNA polimeraz :


. • Bu RNA polimeraz DNA sentezinde kullanılan RNA primerleri hariç tüm RNA’ları
sentezler.
. • RNA polimeraz transkripsiyona uğrayacak gen bölgesinin başında bulunan nükleotid
dizesini (promoter bölge) tanır ve DNA’ya bağlanır.
. • RNA polimerazca sentezlenen birime « primer transkript » denilir.
.• Prokaryotik RNA polimeraz kor enzim ve sigma (σ) alt biriminden oluşur :
. • Kor enzim: 2 α, 1 β ve 1 β alt ünitelerinden oluşmuştur. Bu 4 alt birim 5’ → 3’ polimeraz
aktivitesinden sorumludur. Kor enzim DNA kalıp üzerinde yer alan promoter bölgeyi ise tanıyamaz.
. • σ (sigma) alt birimi: DNA üzerindeki prompter bölgeyi tanır. σ alt birim ve kor üniteye
holoenzim denir.

Ökaryotik hücre çekirdeklerinde bulunan RNA polimerazlar üç sınıfa


ayrılır:
RNA polimeraz I:
Çekirdekçikte büyük ribozomal RNA’ların (28S, 18S, 5-8S) öncüllerini sentezler.
RNA polimeraz II:
Protein sentezine katılacak olan mRNA öncüllerini (hnRNA) ve nükleer küçük snRNA’ları
sentezler. Ayrıca bazı virüsler bu enzimle viral RNA’da sentezlemektedir.
• RNA polimeraz II α-amanitin ile inhibe olur. Mantardan (amanita phalloides) sentezlenen
potent bir toksindir. α-amanitin polimeraza sıkıca bağlanır ve mRNA sentezini dolayısıyla
protein sentezini inhibe eder.

RNA polimeraz III:


tRNA, küçük 5S rRNA’lar ve bazı snRNA’lar gibi küçük RNA’ları sentezler.
• Mitokondride bir tane RNA polimeraz bulunur.

RNA’nın posttranskripsiyonel modifi kasyonları:


Ribozomal RNA (rRNA):
. • Hem ökaryotik hem de prokaryotik hücrelerde rRNA’lar “preribozomal (45S) RNA” adı
verilen uzun, öncül moleküllerden sentezlenir.
. • Prokaryotların 23S, 16S ve 5S’lik ribozomal RNA’ları tek bir öncül molekülden sentezler.
. • Ökaryotların 28S, 18S ve 5.8S’lik rRNA’larıda gene tek bir öncül molekülden sentezlenir.
.• Ökaryotik 5S rRNA ile RNA polimeraz III’le nükleolusun dışında sentezlenir ve farklı bir şekilde
modifi kasyona uğrar.
. • 18S rRNA proteinlerle kompleks yaparak 40S ribozomal alt üniti oluşturur.
. • 28S, 5.8S ve 5S rRNA’lar proteinlerle kompleks yaparak 60S ribozomal alt ürünü
oluşturur.
. • Ribozomal alt üniteler nükleer porlar aracılığı ile sitoplazmaya geçer, mRNA ile kompleks
yapar ve 80S ribozomlar oluşur.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 138


Transfer RNA (tRNA) :
. • RNA polimeraz III tRNA’ları sentezleyen enzimdir.
. • Prokaryotik ve ökaryotik tRNA’larda öncül moleküllerden sentezlenir. Ayrıca tRNA’lara bir
–CCA dizeside eklenir.
. • Ayrıca bazı bazlar modifiye edilerek anormal bazlarda üretilir. Posttranslasyonel
modifi kasyonla üridin, pseudoüridine, ribotimidine ve dihidroüridine çevrilir.

Mesenger RNA (mRNA):


• RNA polimeraz II tarafından çekirdekte sentezlenen RNA molekülüne primer transkript
veya heterojen nükleer RNA (hnRNA)’da denilmektedir. hn RNA’lar sitozolik mRNA’da
bulunan dizeleri de içerir. Bir seri modifikasyon sonrası olgun sitoplazmik mRNA’lar oluşur.

a) 5’ şapka oluşumu:
Bu hnRNA’da oluşan il değişimdir. Şapkayı 7-metilguanozin oluşturur.

b) Poli-A kuyruğu eklenmesi:


mRNA’nın 3’ ucuna poli A polimeraz tarafından 40-200 adet adenin nükleotidi eklenir.

c) Intronların uzaklaştırılması:
hnRNA’da intronlar (protein kodlamayan bölgeler) ve eksonlar (protein kodlayan dizeler)
diye adlandırılan iki kısım bulunur. Primer transkripten intronlar uzaklaştırılır, eksonlar
birleştirilir ve olgun RNA oluşur.
BĐYOKĐMYA 183

PROTEĐN SENTEZĐ

Kromozomlarda DNA’da depolanmış genetik bilgi, DNA replikasyonu ile yavru hücrelere iletilir. Bu genetik
bilginin ifade edilmesi için önce transkripsiyonla mRNA sentezi gerekir. Daha sonra mRNA’daki bilgi
translasyonla polipeptid zincirine aktarılır.

. • Metionin ve triptofan dışındaki amino asitlerin birden fazla kodonu bulunmaktadır.


Metionin için 2 tane tRNA vardır fakat ikiside aynı kodonu tanır. tRNA’ların biri başlangıç kompleksi için
diğeri ise internal metionin için gereklidir.
. • 5’-AUG-3’ her zaman için başlangıç kodonudur ve metionin aminoasidini kodlar.
. • UAG, UGA ve UAA kodonları herhengi bir aminoasidi kodlamaz. Bunlar sonlanma
kodonlarıdır.

Translasyon için gerekli bileşenler:


6. 1. Aminoasidler: Sentezlenecek proteine ait tüm aminoasidler ortamda bulunmak zorundadır.
7. 2. Taşıyıcı RNA (tRNA): Her aminoasid için en az bir tane özgün tRNA gereklidir. tRNA’lar
tarafından taşınan 20 tane aminoasid vardır. Bazı aminoasidlerin birden fazla tRNA’sı ve bu aminoasidleri
kodlayan birden fazla kodon bulunur.
.3. Aminoaçil-tRNAsentetazlar:
. • Bu enzimler aminoasidlerin kendi tRNA’larına bağlanmasını sağlar. Her aminoasid ve
tRNA’sı için kendine özgü bir aminoaçil-tRNA sentetaz enzimi vardır.
. • 2 aşamalı bir reaksiyonla aminoasidin tRNA’sına 3’-ucundan kovalan olarak bağlanması
sağlanır. Bu reaksiyon için ATP gereklidir ve ATP → AMP+PP olacak şekilde parçalanır.
. • Aminoaçil-tRNA sentetaz enzimleri substratlarına (aminoasid ve tRNA) son derece

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 139


özgüdür. Kendine ait olamayan aminoasid ve tRNA’larla raksiyona girmezler. Böylece kodlama hataları
engellenmiş olur.
8. 4. Mesajcı RNA: Sentezlenecek polipeptide uygun mRNA gereklidir. Bu mRNA translasyonda
kalıp olarak kullanılır.
9. 5. Fonksiyonel ribozomlar:

A ve P bölgeleri:
. • Ribozomlarda tRNA’ların bağlandığı A ve P bölgeleri olmak üzere 2 kısım vardır. A ve P
bölgeleri ribozomun 2 alt ünitesi boyunca uzanır.
. • Tranlasyon esnasında A-bölgesinin içinde bulunan kodona uygun aminaçil-tRNA buraya
bağlanır ve aminoasid peptid dizesine eklenir.
. • P bölgesindeki kodona ise peptidil-tRNA oturmuştur. Bu tRNA sentezlenen peptid zinciri
taşır.

5. 6. Başlangıç, uzama ve sonlanma faktörleri protein sentezi için gereklidir.


.7. ATP ve GTP enerji kaynaklarıdır. Uzamakta olan polipeptid zincire 1 aminoasidin eklenebilmesi için 4
yüksek enerjili bağın parçalanması gerekir.
. • 2 tane yüksek enerjili bağ aminoaçil-tRNA sentetaz reaksiyonunda kullanılır.
. • Diğer iki yüksek enerjili bağ GTP’lerden gelir. Birincisi aminoaçil-tRNA A bölgesine
bağlanırken, diğeri ise translasyon sırasında kullanılır.

TRANSLASYON

Prokaryotlarda protein sentezi basamakları:


Protein sentezine “translasyon” (tercüme) da denilmektedir. Bu işlemde mRNA’daki nükleotid
dizelerinin dili aminoasid dizelerine aktarılır.
mRNA 5’-ucundan 3’-ucuna doğru okunurken, protein sentezi aminoterminalinde başlayarak
karboksi terminaline doğru yapılır.

Başlangıç:
Protein sentezinin başlangıcında translasyon sistemini oluşturan bileşenler bir araya gelmelidir.

Bu bileşenler:
. • 2 ribozomal alt birim
. • sentezlenecek proteinin mRNA’sı
. • mRNA’daki ilk kodona uygun aminoaçil-tRNA
. • GTP
. • Başlangıç faktörleri. Prokaryotlarda 3 tane (IF-1, 2 ve 3), ökaryotlarda 9 tane başlangıç
faktörü (eIF-1, eIF-2, v.b.) vardır.
. • Başlangıçta Shine-Dalgarno dizesi kullanılarak 30S ribozomal alt ünite mRNA’ya bağlanır.
. • Ökaryotlarda metionin-tRNA küçük ribozomal alt ünite bağlanır ve metionin-tRNA’daki
antikodon mRNA’daki AUG başlangıç kodonu ile eşleşir.
. • Daha sonra büyük ribozomal subünite bağlanarak başlangıç kompleksi tamamlanır.

Uzama (elongasyon):
.1. aşama: Aminoaçil-tRNA’nın A bölgesine bağlanması:
. • Doğru aminoaçil-tRNA’nın A noktasına bağlanması, uygun kodon tanınmasını gerektirir.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 140


. • Bağlanma için eEF-1α ve GTP gereklidir.
.2. aşama: Peptid bağı oluşumu:
. • Peptid bağlarının oluşumu peptidil transferaz tarafından katalizlenir.
. • Peptidil transferaz aktivitesi, 50S ribozomal alt birimin 23S rRNA’sında bulunur.
. • Peptidil transferaz ATP grektirmez.
10. 3. aşama: Translokasyon (yer değiştirme):

• Peptid bağı oluştuktan sonra ribozom, mRNA üzerinde 3’-ucuna doğru 3 nükleotid (bir
kodon) boyunca ilerler. Bu olaya translokasyon denir.
BĐYOKĐMYA 185

Posttranslasyonel modifikasyonlar:
Proteinler sentezlendikten sonra aktif hale geçene kadar yapılan işlemlerdir ve 8 ana başlıkta
toplanabilir:

1. Amino terminal ve karboksi terminal modifikasyonlar:


Bakterilerde tüm polipeptidlen N-formilmetionin, ökaryotik hücrelerde ise metioninle başlamaktadır.
Bununla beraber çoğunlukla amino terminaldeki bu N-formil grup veya metionin enzimatik olarak
uzaklaştırılır ve üretilen proteinde fazla izlenmez. Ökaryotik proteinlerin %50’sinde de amino
terminal kalıntısı N-asetile hale getirilmektedir. Karboksi terminal kalıntıda bazen modifiye
edilebilir.

2. Sinyal peptid kaybı:


Bazı sentezlenen proteinlerde amino terminal uçta 15-30 aminoasidlik bir sinyal peptid bulunur. Bu
sinyal peptid proteinin hücreden kullanılacağı yere ulaşmasını sağlar ve spesifik peptidazlarla
uzaklaştırılır.

3. Özellikli aminoasid modifikasyonları:


a) OH grubu içeren serin, treonin ve tirozin aminoasidlerine enzimatik olarak fosfat takılabilir.
Takılan fosfat proteine negatif yük kazandırır. Örneğin süt proteini olan kazein.

b) Glutamat kalıntılarına ek bir karboksilik grup takılabilir. Böylece iki negatif yük taşıyan γ-
karboksiglutamat birimleri oluşturularak, iki pozitif yük taşıyan moleküllerle kolay şelasyon
yapması sağlanır. Bu karboksilasyon reaksiyonu K vitaminine bağlıdır. Örnek protrombin.
c) Bazı proteinlere metil grubu takılabilir. Metillizin, dimetillizin, trimetillizin ve metilglutamat gibi
birimler oluşur. Bu olay özellikle kas proteinleri ve sitokrom C’de önemlidir. d) Hidroksillenme
reaksiyonları izlenir. Bu yolla hidroksiprolin ve hidroksilizinler sentezlenir. Bu
reaksiyonlar özellikle kollajende önemlidir. Selenosistein posttranslasyonal modifikasyonla
oluşturulmaz. Proteinlere direkt olarak selenosistein formunda kodlanır. Selenosistein tioredoksin
redüktaz ve glutatyon peroksidaz gibi enzimlerin aktif merkezlerinde yer alır.

4. Karbonhidrat yan zincir eklenmesi:


Glikoproteinlerin sentezinde N-bağlı oligosakkaridler asparajin aminoasidinin amid grubuna, O-
bağlı oligosakkaridler ise serin ve treonin aminoasidlerinin hidroksil grubuna bağlanır. N-bağlı
oligosakkaridleri proteinler taşıyan iki temel taşıyıcı dolikol fosfat ve retinil fosfattır. Dolikol
kolesterol biyosentezine oluşan izoprenoid birimlerden sentezlenie. Retinil ise A vitamini türevidir.

5. Đzoprenil birimlerin eklenmesi:

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 141


Kolesterol biyosentezi sırasında oluşan izopren birimleri çeşitli proteinlere eklenebilir. Đzopren
birimleri proteindeki sistein kalıntılarına bağlanır. Örneğin Ras proteinleri, Ras onkojenler, proto
onkojenler ve G proteinleri.

6. Prostetik grup eklenmesi:


Bazı prokaryotik ve ökaryotik proteinlerin aktivasyonu için kovalent olarak bağlanmış prostetik
gruplar gereklidir. Örneğin karboksilaz enzimlerinin biotini ve sitokrom c’de hem grubu.

7. Proteolitik işlem:
Bazı proteinler uzun polipeptidler halinde inaktif formda sentezlenirler ve aktivasyon için proteolitik
işleme gereksinim gösterirler. Örnek insülin, tripsin ve kimotripsin.

8. Disülfid çapraz bağlanmaları oluşumu:


Bazı proteinlerde sentez sonrası zincir içi veya zincirler arasıdsülfid bağlanmaları oluşturulur.bu
bağlanmalar hücre dışı alanda gerçekleşmektedir. Bu çapraz bağlanmalar hücre dışı
kompartmanda proteinlerin denatürasyonuna engel olur ve yapısal sağlamlık kazandırır. Örnek
fibröz protein ailesi.
Oksijen taşınması ve hücre aracılı bağışıklık savunması kanın hücresel komponentinin görevleridir. Diğer
görevler plazma proteinleri tarafından gerçekleştirilir. Plazma su, elektrolitler, metabolitler, besin
maddeleri, proteinler ve hormonlardan oluşur.

PLAZMA PROTEĐNLERĐNĐN GENEL ÖZELLĐKLERĐ

a) Plazma proteinlerinin çoğu karaciğerde sentezlenir: γ-globulinler plazma hücrelerinde üretilir. Bazı
plazma proteinleri endotel hücreleri ve diğer hücrelerde sentezlenebilri. Geri kalanı karaciğer
kaynaklıdır.
b) Plazma proteinlerinin genellikle granüler endoplazmik retikulum üzerindeki ribozomlarda pre-protein
olarak, sinyal peptid içerir halde sentezlenir (GER → golgi aygıtı →salgı vezikülleri).
c) Plazma proteinlerinin hemen tümü glikoproteindir: Bu proteinler N- veya O-bağlı oligosakkaridleri
veya her ikisinide içerir. Albumin ise glikoprotein değildir.
d) Bazı plazma proteinlerinin düzeyi akut yangısal yanıtta veya bazı tipte doku zedelenmelerinde
artar veya azalır:

Pozitif Akut faz reaktanları:


. • CRP
. • α1 antitripsin
. • Haptoglobulin
. • α1 asitglikoprotein
. • Fibrinojen
. • Seruloplazmin
. • C3, C4
. • IgG, IgM, IgA
. • β2-mikroglobulin

Negatif akut faz reaktanları:


. • Transferrin

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 142


. • Albumin
. • Rrealbumin
. • Retinol bağlayıcı protein

Serum protein elektroforezi (EF):


EF, serum proteinlerini alkali ortamda yüklerine ve molekül büyüklüklerine göre ayırmada
kullanılan bir yöntemdir. EF’de prealbumin, albumin, α1, α2, β ve γ olmak üzere 6 band elde
edilir. Prealbumin bandı en fazla elektroforetik mobilite gösteren ve anoda en hızlı ilerleyen
banttır.

Albumin:
. • Karaciğer hastalıkları başta olmak üzere çoğu hastalıkta sentezi azalır. Karaciğer
hastalıklarında plazmada albumin/globulin oranı azalır.
. • Küçük molekül kütleli olmasına rağmen yüksek plazma derişimi nedeniyle albumin plazma
onkotik basıncının %75-80’ninden sorumludur.
. • Albumin taşıyıcı olarak serbest yağ asitleri, kalsiyum, steroid hormonlar, diğer hormonlar
(T3 ve T4), bilirubin, triptofan, Cu, ilaçların (sülfanamidler, penisilin G, dikumarol ve aspirin v.b.) taşınımına
katılır.
. • Albumin nutrisyonel durumu izlemek amacı ile kullanılabilir. Ancak prealbumin, albumine
göre yarı ömrü çok daha kısa olması nedeniyle nutrisyonel durumu incelemede çok daha değerlidir.

Haptoglobulin:
. • Serbest hemoglobini bağlayan bir plazma glikoproteinidir. Temel amaç Fe kaybını
engellemektir.
. • Hemolitik anemilerde plazma haptoglobulin düzeyi azalır. Çünkü Hp-Hb kompleksi hızla
hepatositlerce temizlenir.
. • Hemopeksin serbest heme bağlanır. Hemolitik anemilerde düzeyi azalır.
. • Albumin metheme bağlanır.

Demir metabolizması proteinleri:


Transferrin:
. • Glikoprotein yapıdadır ve karaciğerde sentezlenir
. • Demirin barsaktan kemik iliği ve diğer organlara aktarır.
. • Plazma transferrin derişimi 300 mg/dl kadardır. Bu miktar transferrin, desilitre başına 300
µg demir bağlayabilir. Bu da plazmanın total demir bağlama kapasitesini oluşturur.

Ferritin:
. • Bu protein gereksinim duyulacağı zamana kadar Fe depolar. Normalde plazmada çok az
ferritin varıdır.
. • Hemokromatoz durumlarında karaciğer ve dalakda ferritin miktarı artmıştır. Ayrıca
dolaşımdaki ferritin miktarıda yükselir.

Hemosideri:
. • Ferritinin kısmen yıkıma uğramış halen demir içeren bir biçimidir.
. • Demire ait histolojik boyalarla (prusya mavisi) saptanabilir ve aşırı demir depolanmasını
gösterir.

BĐYOKĐMYA 189

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 143


Serüloplazmin:
. • Plazmada bulunan bakırın %90’nını taşır. Serüloplazmine Cu çok sıkı bağlanır ve kolay
kolay değiş tokuşa uğratılamaz.
. • Albumin plazmada geri kaln %10’luk bakırı taşır ve bu bakır albumine çok daha gevşek
bağlanmaktadır. Bu nedenle albumin bağladığı Cu’ı dokulara çok daha kolay verir. Albumin insanda Cu
metabolizmasında serüloplazmine göre çok daha önemlidir.
+2 +3
. • Ferrooksidaz aktivitesi ile Fe →Fe dönüşümünü gerçekleştirir.

α -makroglobulin:
2

. • Total plazma proteinlerinin %8-10’luk kısmını oluşturan büyük bir glikoproteindir.


. • Plazma çinkosunun %10’luk kısmı α -makroglobulinle geri kalan kısmı albuminle beraber
2

taşınmaktadır.
. • α -makroglobulin bir çok proteinazı bağlar. Bu nedenle panproteinaz inhibitörüdür. α -
2 2

makroglobulin-proteinaz kompleksi çoğu hücrede bulunan reseptörlerce yok edilir.

Akut faz reaktanı


SPE
Protein Fonksiyonu mı? Pozitif (+) veya Klinik özellikleri
bölgesi
negatif (-)

Prealbumin Transport proteini (-)


Prealbumin T3, T4
Nutrisyonel durumu ve KC
disfonksiyonunu gösterir. Malnutrisyon,
Retinol bağlayıcı inflamasyon ve KC sirozunda ↓.
protein (RBP) Transport proteini Hodgkin ve kronik renal hastalıklarda ↑
(-)
Vitamin A (retinol)

Nutrisyonel durumu ve KC
Transport proteini, disfonksiyonunu gösterir. Glomerüler
onkotik basıncın ve kan beyin bariyeri bütünlüğünün
Albumin Albumin sürdürülmesi, (-) duyarlı göstergesidir. Malnutrisyon,
aminoasidlerin NS, inflamasyon, KC sirozunda ve
endojen kaynağı diğer nonspesifi k hastalıklarda azalır.

α1 bantının %90’nını oluşturur.


Kongenital eksikliğinde erken
α1 antitripsin Antiproteaz (+) dönemde amfizem ve sirozla
sonuçlanan infantil
hepatit oluşur.

α1 asit glikoprotein APR (+) Enflamasyon, Ca ve ağır travmalarda ↑

α1
Transport proteini
α1 lipoprotein (HDL) (Lipitler için) -
Artmış fetal düzeyleri nöral tüp
defektini
α1 fetoprotein Temel fetal protein - gösterir, yetişkinde artmış düzeyleri
hepatocellüler tümörleri gösterebilir.

Serbest Hb’ni
ĐV hemolizde azalır, akut
α2 Haptoglobulin bağlar ve transport (+)
inflamasyonda artar (APR)
eder.
α2 makroglobulin Nefrotik sendromda dramatik olarak ↑,
- -
pankreatit ve prostat Ca’da ↓

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 144


Bakır
Wilson hastalığında azalır, Cu
Serüloplazmin metabolizmasında (+)
toksisitesinde artar
yer alır

Akut faz reaktanı


SPE
Protein Fonksiyonu mı? Pozitif (+) veya Klinik özellikleri
bölgesi
negatif (-)

Demir eksikliğinde ↑, inflamasyonda ↓


Transferrin Demiri transport eder (-)
(- APR)

Hemopeksin Dolşımdaki hemi bağlar - Hemolitik olaylarda ↓


β1
β-lipoprotein
Lipitleri taşır -
(apoprotein B)

C4 Đmmün sistem faktörü (+) EF’de sadece taze serumda

Fibrinojen Koagülasyon faktörü (+) (β ile γ bölgesi arasında bulunur)

C3 Đmmün sistem faktörü (+) EF’de sadece taze serumda

β2 Renal tübüler fonksiyonun


Özellikle WBC’ler ve tm göstergesidir. Özellikle renal transplant
hücreleri olmak üzere rejeksiyonunun takibinde önemlidir. B
β2 mikroglobulin (+)
çekirdekli hücrelerin hücreli tm’lerin izlenmesinde de
yüzeyinde yer alır yararlıdır.

β-γ bölgesine göç eder. nonspesifik


CRP Đmmün fonksiyon (+)(+)
fakat en hassas akut faz reaktanıdır.

Đmmün fonksiyon, en bol Monoklonal artışı myeloma gibi B


IgG (+)
Ig’dir hücreli tmlerde görülür.

γ Đmmün fonksiyon,
IgA özellikle sekresyonlarda (+) Monoklonal artışı kC sirozunda izlenir
bulunur

Đmmün fonksiyon, erken Monoklonal artışı Waldenström’s


IgM (+)
cevap makroglobulinemisinde izlenir.

TÜMÖR BELĐRTEÇLERĐ

• Tümör tarafından üretilen veya konağın tümöre cevap olarak ürettiği ve kanda ölçülmesiyle tümörün
varlığını gösteren maddelerdir.

Đdeal Bir Tümör Markeri


. • Verilen bir kanser türü için spesifik olmalıdır.
. • Küçük boyutlardaki tümör kitlesini tayin edebilecek ölçüde duyarlı olmalıdır.

Tümör belirteçlerinin potansiyel kullanımları:


5. 1. Genel popülasyon taramaları

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 145


6. 2. Belirtisi olan bireyin ayırıcı tanısı
7. 3. Kanserin klinik sınıflandırması
8. 4. Tümör volümünün tahmin edilmesi
9. 5. Hastalık ilerlemesinin prognostik belirteci
10. 6. Tedavi başarısının değerlendirilmesi
11. 7. Kanser rekürrensinin saptanması
12. 8. Tedaviye yanıtın izlenmesi
13. 9. Tümörün rardoimmüno lokalizasyonu

BĐYOKĐMYA 191

Transaminazlar:
. • En fazla akut hepatitlerde artarlar.
. • Kronik hepatit ve hepatik kanserlerde orta düzeyde artarlar
. • Siroz, alkolik hepatit ve obstruktif sarılıklarda hafif düzeylerde artarlar
. • Alkoik hepatitte → AST > ALT
. • Viral ve kronik hepatitte → ALT > AST
. • MI’da → AST > ALT’dir.

LDH (Laktat
dehidrogenaz): 5
izoenzimi vardır
. • LDH1→ HHHH → Kalp kası, eritrosit (RBC) (Elektroforezde anoda en hızlı göç eden
fraksiyon)
. • LDH2→HHHM → Kalp kası, RBC, böbrek (Plazmada en fazla bulunan fraksiyon)
. • LDH3→HHMM → Akciğer
. • LDH4→HMMM → Karaciğer
. • LDH5→MMMM → Karaciğer → karaciğer hasarını özellikle LDH5 gösterir H: Kalp, M:kas)
. • MI’da→10-12 saatte arta→48-72 saatte pik yapar→5-10 günde normale gelir. Akut MI’da
LD1/LD2 oranı artar (flipped LD paterni). LD1 dominant hale gelir ve CK artışı ile beraber tanı
koydurucudur.
.• Karaciğer hastalıklarında LDH artışları incelenirse:
. • LDH toksik hepatitte ve hepatomada 10 kat
. • Viral hepatitlerde 2-5 kat
. • Sirozda 2-3 kat artar.
. • En fazla LDH artışı pernisiyöz anemilerde oluşur ve 10-50 kat artış izlenir. AMI’da 2-10
kat, obstruktif karaciğer hastalıklarında 2-3 kat artar.

TÜMÖR BELĐRTEÇLERĐ

Tümör belirteci olan enzimler


Alkol dehidrogenaz Karaciğer
Aldolaz Karaciğer
Alkalen fosfataz Kemik, karaciğer, lösemi,sarkom
Alkalen fosfataz, plasental Over, akciğer, trofoblastik, gastrointestinal, seminom,
hodgkin hastalığı

Amilaz Pankreas

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 146


Kreatin kinaz-BB Prostat, akciğer (küçük hücreli), meme, kolon, over
GGT Karaciğer
LDH Karaciğer, lenfoma, lösemi
Lösin aminopeptidaz Pankreas, karaciğer
Nöron-spesifi k enolaz Akciğer (küçük hücreli), nöroblastom, karsinoid, melanom
5’-nükleotidaz Karaciğer
PSA Prostat
Prostatik asit fosfataz Prostat
Terminal deoksitransferaz
Lösemi
(TdT)
Timidin kinaz Lösemi, lenfoma, akciğer (küçük hücreli)
Tümör belirteci olan hormonlar
ACTH Cushing sendromu, akciğer (küçük hücreli)
ADH Akciğer (küçük hücreli), adrenal korteks
Bombesin Akciğer (küçük hücreli)
Kalsitonin Medüller tiroid
Gastrin Glukagonoma
GH Pitiüter adenom, renal, akciğer
Koryonik gonadotropin Embriyonel, koryokarsinom, testiküler (nonseminomatöz)
HPL Trofoblastik, gonad, akciğer
Nörofi zinler Akciğer (küçük hücreli)
PTH Karaciğer, böbrek, meme, akciğer
Prolaktin Pitüiter adenom, böbrek, akciğer
VIP Pankreas, bronkojenik, feokromasitoma, nöroblastom
Tümör belirteci olarak onkofetal antijenler
AFP Hepatosellüler, germ hücreli (nonseminomatöz)
CEA Kolorektal, gastrointestinal, pankreas, akciğer, meme
Karbonhidrat belirteçler
CA15-3 Meme, over
CA27-29 Meme
CA19-9 Pankreatik, gastrointestinal, hepatik
CA 72-4 Over, mem, gastrointestinal, kolon
CA19-5 GĐS, pankreas, over
CA50 Pankreas, GĐS, over
CA125 Over, endometriyuım

BĐYOKĐMYA 193

Kreatin fosfokinaz (CK):


. • Plazmada → %94-100 CKMM, %6’dan az CKMB, CKBB nadir görülür.
. • CKMM artışına yol açanlar → MI, iskelet kası hastalıkları, hipotiroidi, malign hipertermi,
fiziksel aktivite, intramuskuler (ĐM) enjeksiyon

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 147


. • CKMB artışına yol açanlar → MI, duschene tipi musculer distrofi, polimyelit, Reye
sendromu ve CO zehirlenmesi
. • CKBB artışına yol açanlar → Santral sinir sistemi (SSS) hastalıkları, anoksik ansefalopati,
felçler, karsinom, malign hipertermi
. • BB tm belirteci olarak da kullanılır: Prostat, mesane, testis, meme, over, uterus
tümörlerinde artar.
. • CKMB MI’da → 4-8satte yükselir→ 15-24 saatte pik yapar→ 48-72 saatte normale gelir

Alkalen fosfataz (ALP):


. • Karaciğer izoenzimi: EF’de en hızlı bantı yapar. Isı ile %60-70 inaktive olur. Akut ve
kronik pankreatit, siroz, hepatik konjesyonlu kalp yetmezliği, kolestaz, karaciğer tümörlerinde düzeyi
artmaktadır.
. • Kemik izoenzimi: EF’de 2. sırada yer alır. Kemikte osteoblastik aktivite sırasında artar.
Hiperparatiroidi, Page hastalığı (Serumda en fazla ALP yüksekliğine neden olan hastalık), kemik tümörleri,
osteomalazi, raşitizm, kemik kırıklarında artar, hipoparatiroidi, skorbüt, hipofosfatemi, kretenizm ve
anemide düzeyleri azalır. Osteoporozda diğer kemik hastalıklarına göre daha az artmaktadır. Bu nedenle
osteomalazi ve osteoporoz ayrımında kullanılabilir.
. • Plasenta izoenzimi:
. • Barsak izoenzimi
. • Nagaro izoenzimi:

Asit fosfataz:
. • Prostat hastalıkları, prostat tümörleri ve kemik tümörlerinde yükselir. Ayrıca osteoklastik
aktivitenin yüksek olduğu hiperparatiroidi, paget hastalığı ve multiple myelomda da artmaktadır.
. • Asit fosfatazın en önemli dez avantajı kemik ve prostat gibi iki kaynaklı olmasıdır. Bu
enzimin spesifi tesini azaltmaktadır.
. • Prostatik asit fosfataz (PAP), tartarik sitle inhibe edilir.

Amilaz:
++
gerektiren metallo enzimdir. α-1,4 glikozid bağlarını parçalar. Substratları amiloz, amilopektin ve
glikojendir. Amilazla parçalanmalar sonunda maltoz, glikoz ve limit dekstrin yapıları oluşur. Tükrük
bezi ve pankreasdan salgılanır ve ayrıca diğer salgı bezlerinde, karaciğer ve fallop tüpünde de yer alır.
2 izoenzimi vardır:
. • Akut pankretit tanısında yaralıdır. Ayrıca barsak tıkanıklıkları, rüptüre ektopik gebelik,
tükrük bezi hastalıkları, akciğer, over ve pankreas adenokarsinomlarında artar.
. • Đdrar geçen tek enzimdir.
. • Pankreatitte 2-12 saatte artar.

Lipaz:
. • Trigliseridleri hidrolize eder. Pankreas, barsak mukozası, mide, lökosit ve yağ dokusunda
bulunur.
. • Akut pankreatitte amilaza göre daha spesifi k ve yararlıdır.
. • Penetre olmuş duodönal ülser, barsak tıkanıklığı ve akut kolesistidde artabilir.

Gamaglutamil transferaz (γGT):


. • Hem aminoasitlerin transferini (aminoasid transferaz), hem de peptidlerin daha kısa
peptidlere veya aminoasitlere hidrolitik parçalanmasını katalizler (peptidaz).
. • Böbrek, karaciğer, pankreas ve barsakta yer alır. Çoğu karaciğer kökenlidir.
. • Hepatobilier hastalıkların tanı ve ayırıcı tanısında önemlidir. Đntra ve posthepatik bilier

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 148


obstruksiyonları % 93 oranında doğrular (5-30 kat artış gösterir), kemik ve plasenta da olmadığı için
alkalen fosfataz dAn daha spesifiktir.
. • Mikrozomal bir enzimdir. Bu nedenle hepatik mikrozomal indiksiyon durumlarında artar
(Alkol). Alkolik hepatitde ilk yükselen γGT’dir. Bazı ilaçlarda da indüklenebilir (fenobarbital,
antidepresanlar, antikonvülzanlar ve kontraseptifler).

Kolinesteraz:
. • Gerçek kolinesteraz, eritrosit, akciğer, dalak ve santral sinir sisteminde gri maddede
bulunur ve sadece asetilkolini hidrolize eder.
. • Pseudokolinesteraz, karaciğer, pankreas, kalp, beyin beyaz materyalinde bulunur ve tüm
kolinli bileşikleri hidrolize eder.
. • Organofosfat zehirlenmelerinde düzeyi azalır ve tanı koydurucudur. En yaygın
kullanımı süksinil kolini hidrolize edemeyen anormal enzim varlığını saptamaktır. Süksinilkolin kas
gevşeticidir ve anestezide kullanılır.
. • Karaciğer hastalıklarında azalmış olarak ortaya çıkar (akut ve kronik hepatitlerde %30-50,
siroz ve karsinomlarda %50-70 azalır).

Đzositrat dehidrogenaz:
. • Đzositrat dehidrogenaz (ĐSD) parankimal karaciğer hastalığının duyarlı bir göstergesidir.
. • Miyokardiyum ISD’ce zengin olmasına rağmen, MI’da ISD artışı olmamaktadır.
Çünkü hızla elemine edilir.

Serumda ISD’yi artıranlar:


. • Viral, toksik, kronik hepatit
. • KARACĐĞER’in metastatik tümörleri
. • Siroz, obstruktif sarılık, EMN
. • Bilier tractın akut enfeksiyonları
. • Kawashiorkor
. • Preeklamptik toksemi

Karbonik anhidraz:
. • Böbrek tübülüs lümeninde yer alır.
. • CO + HO → HCO tepkimesini katalizler ve asit baz dengesini sağlar.
3

. • HCO (karbonik asit)→ H+ + HCO - (bikarbonat)’a dönüşür, bu da vücudun en önemli tampon


3 3

222
2

sistemidir
BĐYOKĐMYA 195

MI’ DA KULLANILAN BĐYOKĐMYASAL MARKIRLAR


ERKEN TANI: Myoglobin, CK isoforms, glikojen fosforilaz izoenzim BB, kalp yağ asidi bağlayıcı protein YÜKSEK
SPESĐFĐTE: cTnI, cTnT, CK-MB, CK isoforms GENĐŞ TANI ARALIĞI: cTnT, cTnI, LD, myosin hafif ve ağır zincir.
RĐSK DEĞERLENDĐRĐLMESĐ: cTnT, cTnI, CK-MB REPERFÜZYON GÖSTERGESĐ: Myoglobin, cTnI, cTnT, CK
isoforms 2-4 GÜNDEN SONRA REĐNFARKTI GÖSTEREN: CK-MB

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 149


ÇĐZGĐLĐ VE DÜZ KASDA AKTĐN-MĐYOZĐN ETKĐLEŞĐMLERĐ
Çizgili kas Düz kas
Kas filamanlarının proteinleri Aktin, miyozin, tropomiyozin, troponin Aktin, miyozin, tropomiyozin
(TpI, TpT, TpC)

f-aktin-miyozin etkileşimi inhibitörü TpI Fosforillenmemiş miyozin hafif zincir

Kasılmayı etkinleştiren Ca++ Ca++

Ca’un direkt etkisi 4Ca++ TpC’ye bağlanır 4Ca++ TpC’ye bağlanır

ĐSKELET, KALP VE DÜZ KAS ARASINDAKI FARKLAR


Đskelet kası Kalpkası Düz kas
Çizgili Çizgili Çizgisiz

Sinsisyum yok Sinsisyum yapmış Sinsisyum yapmış

Küçük T boruları Büyük T boruları Genellikle güdük T boruları

Sarkolazmik retikulum iyi gelişmiş ve Sarkolazmik retikulum var ve Ca Sarkolazmik retikulum gelişmemiş ve
Ca pompası hızlı etkili pompası göreceli olarak hızlı etkili Ca pompası yavaş etkili

Plazmalemma bir çok hormon Plazmalemmada çeşitli reseptörler var Plazmalemmada çeşitli reseptörler var
reseptöründen yoksun (α ve β adrenerjik) (α ve β adrenerjik)

Kasılma sinir uyarıları, hormonlar v.b.


Sinir uyarıları kasılmayı başlatır Kasılma intrensek bir ritme sahiptir
ile başlar.

Hücre dışı sıvı Ca kasılmada


Hücre dışı sıvı Ca kasılmada önemlidir Hücre dışı sıvı Ca kasılmada önemlidir
önemsizdir.

Troponin sistemi var Troponin sistemi var Troponin sistemi yok

Kaldesmon önedmli bir düzenleyici


Kaldesmon işe karışmaz Kaldesmon işe karışmaz
proteindir.

Çapraz köprüler yavaş döngülenir ve


Çapraz köprüler çok hızlı döngülenir Çapraz köprüler çok hızlı döngülenir uzamış kasılmaya ve daha az ATP
tüketilmesine neden olur.

ĐSKELET KASI METABOLĐZMASININ ANA


ÖZELLĐKLERĐNĐN ÖZETĐ

. • Đskelet kası hem aerobik hem de anaerobik koşullarda çalışabildiğinden, hem aerobik
hem de anerobik glikoliz izlenir.
. • Đskelet kası oksijen yedeği olarak myoglobin içerir.
. • Đskelet kası hızlı hareketli anaerobik ve yavaş hareketli aerobik lifler içerir.
++
. • Aktin, myozin, tropomiyozin, troponin kompleksi, ATP ve Ca kas kasılmasıyla ilgili kilit
yapıtaşlarıdır.
++ ++ ++
. • Ca ATP-az, Ca salıcı kanal ve kalsekestrin kasta Ca metabolizmasına katılan proteinlerdir.
. • Đnsülin iskelet kasında glukoz yakalanmasını artırır.
. • Toklukta glukozun çoğu egzersizde kullanılmak üzere glikojene çevrilir.
. • Adrenalin iskelet kasında glikojenolizi uyarır. Kasda glukagon reseptörü olmadığı için
böyle bir etkisi yoktur.
. • Đskelet kası glukoz-6-fosfatazı olmadığı için kan glukozuna direk etki yapamaz

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 150


. • Đskelet kasında anaerobik glikoliz sonucunda oluşan laktat, karaciğere gelip tekrar glukoz
eldesinde kullanılır (kori siklusu).
. • Đskelet kası kısa süreli hareketler için enerji deposu olarak çalışan fosfokreatin içerir.
. • Plazma yağ asitleri, özellikle maraton koşucuları ve uzun süreli açlıkta enerji kaynağıdır.
. • Đskelet kası açlıkta keton cisimlerini kullanabilir.
. • Đskelet kası dallı zincirli aminoasitlerin yıkıldığı major yerdir.
. • Açlık sırasında kasın proteolizisi, glukoneogenez için gerekli substratları sağlar
. • Kas kaynaklı ana proteinler alanin (karaciğerde glukoneogenezde kullanılır) ve
glutamindir (temel olarak barsak ve böbrekte kullanılır).

1. Aşağıdaki aminoasid’lerden hangisi R grubu olarak benzen halkası taşıyan, esansiyel aminoasittir?

A) Histidin
B) Prolin
C) Valin
D) Fenilalanin
E) Tirozin

2. Porfirin sentezinin hız kısıtlayıcı basamağı aşağıdaki enzimlerden hangisi ile katalizlenir?

A) δ-aminolevülinik asit dehidrataz


B) Üroporfi rinojen III kosentaz
C) Koproporfirinojen oksidaz
D) Ferroşelataz
E) δ-aminolevülinik asit sentaz

3. Aşağıdakilerden hangisi peptid bağı için doğrudur?

A) Polipeptid zincirlerdeki aminoasitler arasında oluşan tek kovalent bağdır B) Bir amid bağıdır C)
Ekzergonik bir reaksiyonla oluşur D) Fizyolojik koşullarda unstabildir E) Tam bir çift bağ
özelliğindedir

4. Proteinlerin sekonder ve tersiyer yapıları oluşumu sırasında her istenilen tür katlanma yapılamamasının
nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Primer yapıdaki aminoasitlerin cinsi B) Peptid bağının amid özellikte olması C) Peptid bağının kısmi çift bağ
özelliğinde olması D) Primer yapıda aminoasitlerin bir araya gelme
sırası
E) Peptid bağının trans özellikte olması

5. Aşağıdakilerden hangisi bir heteropolisakkariddir?

A) Glikojen

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 151


B) Hiyalüronat
C) Nişasta
D) Sellüloz
E) Đnülin

6. Membran proteini olan G proteini hakkında aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) Bir homotrimerik proteindir B) 3 subüniteden oluşur ve α-subünitesi GTP’ye bağlanır C) Aktif


G proteinin Đyon kanallarına bağlanarak
etkisini göstermektedir D) GTP hidrolizi ile aktive olur E) Hücrede insülinin etkilerine aracılık eder.

7. Aşağıdakilerden hangisi fosfolipaz C ile ilgili olarak doğrudur?

A) Fosfolipaz C protein kinazı direkt olarak aktive eder B) Fosfolipaz C, triaçilgliserolü serbest yağ
asitleri ve gliserol vermek üzere parçalar C) Fosfolipaz C, adenilat siklazı direkt olarak aktive
++
eder D) Fosfolipaz C, indirekt olarak Ca düzeylerini artırır E) Fosfolipaz C, indirekt olarak
cAMP düzeylerini artırır

8. Aşağıdakilerden hangisi NADPH için doğrudur?

A) 2 elektron ve 1 hidrojen iyonu taşır B) ATP sentezi için gerekli olan elektron
taşıyıcılarından bir tanesidir C) Okside formu NAD’dir D) Elektronlarını redüktif biyosentez reaksiyonları için
taşır
E) 1 elektron ve 1 hidrojen iyonu taşır

9. Aşağıdaki reaksiyonların biri hariç hepsinde NAD’ler elektron alıcısı olarak kullanılır, hariç olan
reaksiyonu seçiniz?

A) Đzositrat dehidrogenaz
B) Laktat dehidrogenaz
C) Süksinat dehidrogenaz
D) Pirüvat dehidrogenaz
E) ?-ketoglutarat dehidrogenaz

10. TCA siklusunda substrat düzeyinde fosforilasyon aşağıdaki basamakların hangisinde gerçekleşmektedir?

A) Sitrat sentaz B) Laktat dehidrogenaz, C) Süksinat dehidrogenaz D) Süksinil-KoA sentetaz (süksinat


tiokinaz) E) α-ketoglutarat dehidrogenaz
11. Aşağıdakilerden hangisi oligosakkarittir?

A) Sakkaroz
B) Gliserol
C) Maltotrioz
D) Riboz
E) Dekstroz

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 152


12. Đnsülin etkisi ile defosforilasyonla inhibe edilen enzimler aşağıdakilerden hangisidir?

A) Glikojen sentaz - HMG KoA redüktaz B) Glikojen fosforilaz - Fosfofruktokinaz 2 C) Pirüvat kinaz -
Glikojen sentaz D) Glikojen fosforilaz – Hormon duyarlı lipaz E) Fosfofruktokinaz 1 - Fruktoz 2,6
bifosfataz

13. Kahverengi yağ dokuda doğal olarak bulunan, ATP üretilmeden sadece ısı üretilmesine yol açan
doğal ayırıcı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tetrapirol
B) 2,4 dinitrofenol
C) Termogenin
D) Karnitin
E) Nigerisin

14. Đnsülinin etkisi aşağıdakilerden hangisi ile engellenebilir?

A) Puromisin
B) Hipoglisin A
C) Đodoasetat
D) Fosfoglikolik asit
E) Malonat

15. Aşağıdakilerden hangisi histidin aminoasiti için yanlıştır? A) Bazik aminoasittir


B) Yarı esansiyel özelliktedir C) Fizyolojik pH’da en iyi tamponlama özelliği gösteren
aminoasittir D) Yan zincirlerinde indol halkası taşır.
E) Tek basamaklı dekarboksilasyon reaksiyonu ile vazodilatatör etkili bir madde olan histamini oluşturur
16. Hem katabolizmasında hız kısıtlayıcı basamak aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bilirubin diglukronidin safraya atılımı


B) Biliverdin redüktaz
C) Hem oksijenaz
D) Bilirubinin karaciğere alımı
E) Bilirubinin albuminle bağlanması

17. Aşağıdakilerden hangisi α-heliks yapısı için yanlıştır?

A) Temel olarak α-heliksi oluşturan bağ hidrojen bağıdır B) Doğada en fazla rastlanan polipeptid
heliksidir C) Bir α-heliksin her dönüşünde 3,6 aminoasit kalıntısı bulunur D) Oluşan hidrojen bağları
polipeptid omurgaya diktir E) Prolin aminoasiti α-heliksi sonlandıran aminoasittir

18. Aşağıdaki etkenlerden hangisi oksijen disosiasyon eğrisinde sola kaymaya yol açar?

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 153


A) Anemi B) Asidoz C) Karbonmonoksid D) Hipertiroidi E) Glikolitik yolda pirüvat kinaz enzim eksikliği
olması

19.Askorbik asit eksikliğinde ortaya çıkan kollajen metabolizması bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden
hangisidir?

A) Kollajen sentez hızı azalması B) Lizil oksidaz enzim eksikliği C) Lizinden allizin oluşumunun bozulması D)
Prolil kalıntılarının hidroksillenmesinin bozulması E) Kollajende en fazla bulunan glisin aminoasitinin
sentezinin bozulması

20. Aşağıdakilerden hangisi negatif akut faz reaktanı değildir?

A) Transferrin
B) Albumin
C) Hemopeksin
D) Retinol bağlayıcı protein
E) Prealbumin

21. Aşağıdaki koenzimlerden hangisi hidrojen dışı diğer grupların transferine katılır?

A) NAD
B) FAD
C) Tetrahidro folat
D) Koenzim Q
E) NADP

22. Enzimatik aktivitenin düzenlenmesinde en yavaş çalışan mekanizma aşağıdakilerden hangisidir?

A) Substrat artışı B) Ürün inhibisyonu C) Kovalent modifikasyon D) Allosterik etkiler E) Enzim sentezinin
indüklenmesi ve baskılanması

23. Aşağıdakilerden hangisinin kardiyak spesifi tesi en fazladır?

A) Laktat dehidrogenaz
B) CK-MB
C) cTnT
D) cTnC
E) c TnI

24. Aşağıdakilerden hangisi ikinci haberci olarak cAMP’ye bağımlı değildir?

A) β-adrenerjik katekolaminler
B) TSH
C) Glukagon
D) PTH
E) IGF-1

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 154


25. Pirüvat karboksilazın en önemli pozitif uyarıcısı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Pirüvat
B) Oksaloasetat
C) Süksinil KoA
D) Asetil KoA
E) Sitrat

26. Pirüvat kinaz enziminin aktivitesi hangi glikolizdeki hangi enzimatik basamağın ürünü tarafından artırılır?

A) Glukokinaz
B) Gliseraldehit 3-fosfat dehid-rogenaz
C) Fosfogliserat kinaz
D) Pirüvat dehidrogenaz
E) Fosfofruktokinaz 1

BĐYOKĐMYA 199

27. Aşağıdaki lipidlerden hangisi hemen her zaman membranların dış yüzeyinde bulunur?

A) Serbest kolesterol
B) Fosfatidil inozitol
C) Fosfatidil gliserol
D) Kardiolipin
E) Globosid

28. Ksantin oksidaz reaksiyonu ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Ksantin oksidaz sadece karaciğerde bulunur.


B) Ksantin ksantin oksidaz reaksiyonu için substrattır
C) Reaksiyon sonucunda ürik asit ve hidrojen peroksit

oluşur D) Ksantin ksantin oksidaz reaksiyonu için üründür E) Allopurinolle inhibe edilir

29. Aşağıdaki hormonlardan hangisi kolesterol türevi değildir?

A) Aldesteron
B) DHEA
C) Estradiol
D) Testesteron
E) FSH

30. Sit P450 enziminin aktivasyonuna aşağıdakilerden


scc

hangisi katılmaz?

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 155


A) cAMP
B) StAR proteininin uyarılması
++
C) Ca
D) 5’-AMP
E) Adenilat siklaz

31. Steroid hormon biyosentezi hücrenin hangi organellerinin ortak aktivitesidir?

A) Sitoplazma
B) Sitoplazma-mitokondri
C) Sitoplazma-ER
D) ER-mitokondri
E) ER-mitokondri-sitozol

32. Aşağıdaki taşıyıcı proteinlerden hangisi sertoli hücrelerinde testesteron uyarısına yanıt olarak
üretilir?

A) Seks hormonu bağlayıcı globulin (SHBG)


B) Kortikosteroid bağlayıcı globulin (CBG)
C) Transkortin
D) Albumin
E) Androjen bağlayıcı protein (ABP)

33. Adrenal korteksde üretilen en potent androjen hangisidir?

A) DHEA
B) DHEA-SO4
C) Testesteron
D) Dihidrotestesteron
E) Androstenodion

34. 17-Hidroksilaz eksikliğine bağlı ortaya çıkan adrenal hiperplazi vakalarında kan aldesteron düzeyleri
nasıl değişir?
A) Kan aldesteron düzeyleri artar B) Kan aldesteron düzeyleri azalır C) Kan aldesteron
düzeyleri değişmez D) DOC ve aldesteron artar E) DOC ve aldesteron azalır

35. Aşağıdaki enzim eksikliklerinden hangisinde adrenal kökenli testesteronda önemli artışlar ortaya
çıkar?

A) 17-hidroksilaz eksikliği B) 11β-hidroksilaz eksikliği C) Kolesterol desmolaz eksikliği D) 3β-


hidroksisteroid dehidrogenaz eksikliği
E) 18-hidroksilaz eksikliği

36. TSH, FSH ve LH hormonları ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) α-subüniteleri farklıdır B) β-subüniteleri spesifik reseptörler tarafından


tanınır C) Sadece ?-subüniteleri ile reseptörlere bağlanırlar D) Hormonal etkileri protein kinaz B’nin

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 156


aktivasyonu
ile ortaya çıkar E) Bu hormonların etkilerine intrasellüler reseptör sistemleri aracılık eder

37. Glikoprotein hormonlardan hangisi en fazla karbonhidrat taşır?

A) FSH
B) LH
C) TSH
D) CRH
E) CG (koryonik gonadotropin)

38. Oral kontraseptifler ve östrojenler aşağıdaki nitruentlerden hangisinin eksikliğine yol açar?

A) Tiamin
B) Vitamin B6
C) Vitamin D
D) Vitamin K
E) Demir

39. Uzun süreli OKS kullanmış anneleri emzirdiği bebeklerde aşağıdaki vitaminlerin hangisinde eksiklik
izlenebilir?

A) Tiamin
B) Niasin
C) Piridoksin
D) Riboflavin,
E) Biyotin

40. Aşağıdaki dokulardan hangisinda aromataz ve sülfataz enzimleri yoktur?

A) Ovaryan grannüloza hücreleri


B) Testiküler sertoli hücreleri
C) Karaciğer
D) Adipoz doku
E) Adrenal medulla

41. Aşağıdaki biyokimyasal markırlardan hangisi kemik yıkımını göstermez?

A) Asit fosfataz
B) Đdrar Ca
C) Đdrar hidrokdsiprolin
D) N-telopeptid
E) Osteokalsin

42. Aşağıdaki kemik hastalıklarından hangisi en az alkalen fosfataz artışına yol açar?

A) Osteoporoz
B) Osteomalazi
C) Paget hastalığı

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 157


D) Hipertiroidi
E) Kemik kırıkları

43. Hipofiz hormonlarının glikolizasyon eksikliği hangisine neden olmaz?

A) Đmpotans
B) Amenore
C) Korpus luteum yetmezliği
D) Hipotiroidi
E) Galaktore

44. pH’I nötral olan bir çözeltideki bir aminoasid karışımında hangisi baskın olarak bulunur?

A) Dipolar iyonlar
B) Polar olmayan moleküller
C) Pozitif ve tek değerlikli moleküller
D) Hidrofobik moleküller
E) Negatif ve tek değerlikli moleküller

45. Aşağıdaki aminoasid’lerden hangisi α-sarmal yapı için en uygundur?

A) Triptofan
B) Alanin
C) Lizin
D) Prolin
E) Sistein

46. Sistin hangisinde en yüksek derişimde yer alır?

A) Melanin
B) Kondroitin sülfat
C) Miyozin
D) Keratin
E) Kollajen

47. Enzimler reaksiyonları nasıl katalizlerler?

A) Bir sistemin entropisini artırarak


B) Substrat enerjisini artırarak
C) Reaksiyonun dengesini değiştirerek
D) Reaktanların total enerjisini düşürerek
E) Serbest aktivasyon enerjisini azaltarak

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 158


48.Üre döngüsü reaksiyonları nerede gerçekleşir?

A) Sitozolde
B) Mitokondri matriksinde
C) Mitokondri matriksi ve sitozolde
D) Lizozomlarda
E) Peroksizomlarda

49. Hiperamonyemi sırasında α-ketoglutaratın tükenmesi hangisinin oluşmasına yol açar?

A) Glisin
B) Arjinin
C) Prolin
D) Histidin
E) Glutamin

50. Tiroid hormonu olan tiroksin hangisinden türetilir?

A) Treonin
B) Tirozin
C) Tiyamin
D) Triptofan
E) Tiramin
BĐYOKĐMYA 201

51. Aşağıdaki tanımlamalardan hangisi oksijenin Hb tarafından taşınmasını en doğru şekilde tanımlar?

A) Oksijen Hb’ne CO’den daha fazla afinite ile bağlanır B) Oksijenin Hb’ne bağlanması hem parçasının
demirinde bir değerlilik değişikliğine neden olur C) Dört hem parçasından her biri oksijeni bağımsız
olarak bağlar D) Bağlı oksijenin yüzdesi ile oksijen basıncına karşı çizilen eğrinin biçimi sigmoidaldir.
E) Karbondioksit derişiminin artırılması oksijene olan afi niteyi artırır

. 52. Aşağıdaki aminoasidlerden hangisi aminotransferaz enzimleri kullanılmadan doğrudan


dehidrate ve deamine edilebilir?
. 53. Aşağıdaki ifadelerden hengisi allosterik enzimleri doğru olarak tanımlar?

A) Valin B) Alanin
C) Serin C) Aspartat
E) Arjinin

A) Efektörler substrat bağlanmasını şiddetlendirebilir veya inhibe edebilir. B)


Bunlar genellikle feedback inhibisyon ile düzenlenmezler C) Regülatör
nokta katalitik nokta olabilir. D) Michealis-menten kinetiği bunların
aktivitesini tanımlar E) Hb hariç tutulursa bütün allosterik moleküllerde
pozitif koopretivite görülür.
54.Tirozin aşağıdakilerden hangisinin öncülü değildir?
A) Dopa
B) Dopamin
C) Noradrenalin
D) Adrenalin
E) Fenilalanin

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 159


55.Aşağıdakilerden biri hariç tümü aminoasidlerin yıkımından oluşan metabolik
ara maddeler olarak kabul edilebir. Hariç olanı bulunuz?
A) αKG B) Süksinil KoA C) Fumarat D) OAA E) Sitrat

56.Aşağıdaki aminoasidlerden hangisi yan zincirlerinde döngüsel grup içermez?

A) Prolin
B) Histidin
C) Triptofan
D) Tirozin
E) Aspartat

57. Aşağıdaki aminoasidlerden biri hariç tümü, diğer proteinlere oranla kollajende alışılmadık kadar
yüksek miktarlarda bulunur. Hariç olanı bulunuz?

A) Glisin
B) Đzolösin
C) Hidroksilizin
D) Prolin
E) Hidroksiprolin

58. Protein yapısı hakkında aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Bir çok proteinde quarterner yapı bunmaz


B) Yüklü aminoasidler yan zincirleri katlanmış proteinlerin bir yanında bulunma eğilimindedir. C) Hidrofobik
aminoasit yan zincirleri genel olarak
protein moleküllernin merkezinde yer alır D) Yeni sentezlenen molekülün katlanmasında zincir içi
disülfid bağları genel olarak son derece büyük önem taşır E) Proteinlerin yüksek dereceli yapılarını
belirleyen en önemli faktörlerden bir tanesi birincil yapıdır.

59. Yaklaşık pH 12 olan bir pK’ya sahip yan zinciri olan bazik aminoasid aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sistin
B) Arjinin
C) Alanin
D) Histidi
E) Lösin

60. DNA polimerazın aksine RNA polimeraz?

A) Okazaki fragmanları arası boşluğu doldurur B) Sadece 5’→3’ yönünde çalışır C) Sentez edilirken
edisyona uğrar D) DNA sentezini başlatmak üzere RNA primerini
sentezler E) Gelişmekte olan polinükleotidlere nükleozid monofosfatları ekler.

61. Mor ötesi ışın DNA harabiyetine nasıl neden olur?

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 160


A) Fotoreaktif enzimleri aktive ederek B) Primidin dimerlerine neden olarak C) DNA fotolizini
aktive ederek D) Pürinleri metilleyerek E) Fosfodiester bağlarını keserek
62. Mantar zehiri olan α-amanitin hangisinin sentezinin inhibitörüdür?

A) Protein
B) mRNA
C) DNA
D) Glikoprotein
E) Adenozin

63. Kloramfenikolün etkisi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Polipeptid zincirin prematüre salınmasına neden olur B) mRNA’nın hatalı okunmasına neden olur
C) DNA’yı polimerize eder D) 30S ribozomal alt birimde protein sentez etkinliğini inhibe eder E)
50S ribozomal alt birimde protein sentez etkinliğini inhibe eder

64. Tetrasiklin polipeptidlerin sentezini hangi mekanizma ile inhibe eder?

A) Ribozomal bağlanma noktaları için mRNA ile yarışmaya girerek B) DNA’dan mRNA oluşumunu bloke
ederek C) mRNA-tRNA komplekslerinden peptidleri serbest bırakarak D) mRNA’ya tRNA
bağlanmasını inhibe ederek E) tRNA tarafından aminoasid bağlanmasını inhibe ederek

65.Streptomisin ve diğer aminoglikozidlerin etki mekanizması aşağıdakilerden hangisidir?

A) tRNA’nın aminoaçil ucunun bir analoğudur. PeptidiltRNA ile geri dönüşümsüz olarak tepki verir ve böylece
protein sentezini durdurur.

B) Sonlanmayı inhibe ederler ve mRNA’nın hatalı okunmasına neden olurlar C) 30S subünitine bağlanır
ve aminoaçil-tRNA’nın bağlanmasını engeller. D) 50S ribozomal subünitin peptidil transferaz
aktivitesini inhibe eder. E) DNA’ya bağlı RNA polimerazın inhibitörüdür.

66. Rifampisinin etki mekanizması aşağıdakilerden hangisidir?

A) tRNA’nın aminoaçil ucunun bir analoğudur. PeptidiltRNA ile geri dönüşümsüz olarak tepki verir ve böylece
protein sentezini durdurur.

B) inhibit initiation and cause misreading of mRNA C) 30S subünitine bağlanır ve aminoaçil-tRNA’nın
bağlanmasını engeller. D) 50S ribozomal subünitin peptidil transferaz aktivitesini inhibe eder. E) DNA’ya
bağlı RNA polimerazın inhibitörüdür.
67. Sitozolde işlev görüp mitokondrilerde işlevsiz olan karbamoil fosfat sentetaz enzimi için aşağıdakilerden
hangisi doğrudur?

A) Uridin monofosfatca inhibe edilir


B) Asetil glutamatca aktive edilir.
C) Yüksek bir aktiviteye sahiptir
D) Karaciğerde bulunmaz
E) Pürin biyosentezine katılır

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 161


68. Kseroderma pigmentozum güneş ışığına maruz kalan deri hücrelerinde çeşitli fenotipik değişikliklere
neden olan kalıtımsal bir deri hastalığıdır. Hastalığın moleküler temelini aşağıdakilerden hangisi en iyi
tanımlar?

A) Hücre zar geçirgenliğindeki kusura bağlı hızlı su kaybı

B) Sıcaklığa duyarlı taşıma enzimlerinin inaktivasyonu

C) Morötesi ışığa maruz kalındığında virülan olan bir provirusun aktivasyonu

D) Hücrelerin karatenoid tipte bileşikleri sentez edememesi

E) DNA’dan timin dimerlerini uzaklaştıran eksizyon onarım sisteminde bir kusur bulunması

69. Aminoaçil-tRNA’nın analoğu olarak görev yapan güçlü protein sentez inhibitörü hangisidir?

A) Mitomisin C
B) Streptomisin
C) Nalidiksik asit
D) Rifampisin
E) Puromisin

70. DNA ve RNA sentez mekanizmaları biri hariç her yönden birbirine benzer. Hariç olanı bulunuz?

A) Eklenen her nükleotidden bir pirofosfat salınır


B) Aktive edilmiş nükleotid öncülü ve Mg iyonu gerektirir

C) Sentez yönü 5’→3’ dür


D) Eklenen bazların doğru dizgisini baz eşleşmesi sağlar

E) Bir primer gerektirir


BĐYOKĐMYA 203

71. Protein sentezi biri hariç tümünü gerektirir. Hariç olanı bulunuz?

A) rRNA
B) mRNA
C) Primer proteini
D) Peptidil transferaz
E) GTP

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 162


72. HGPRT eksikliği olan Lesch-Nyhan sendromu için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) GUT oluşur
B) Zeka geriliği gelişir
C) Azalmış hipoksantin düzeyleri vardır
D) Artmış serum ürat düzeyleri vardır
E) Artmış fosforibozil pirofosfat düzeyleri vardır

73. Aşağıdakilerden hangisi plazmidler için yanlıştır?

A) Bunlar normalde bazı bakteri suşlarında bulunur B) Çembersel DNA çiftleridir C) Bunlar mobil genetik
elemanların bir sınıfını yapar
(transpozonlar) D) Đlaç dirancini etkilemezler E) Genetik bilginin bir bakteriden diğerine aktarımını
etkilemezler

74. Aşağıdakilerden biri hariç tümü nükleozidin yapısına girer?

A) Fosfat grupları
B) Deoksiriboz şeker
C) Riboz şeker
D) Pentoz şeker
E) Pürin bazı

75. Mitchell veya kemiosmotik hipotez hangisini varsayar?

A) ER sisternalarında sitozolden daha yüksek pH olması

B) Protonların iç mitokondri zarı üzerinde bulunan bir proton gradiyenti boyunca akarken mitokondriyal
matrik içinde ATP sentezlenmesi

C) ATPazın mitokondri iç zarında simetrik dağılımı


D) Elektron taşınma ve oksidatif fosforilasyonunun dissosiasyonu

E) Mitokondri iç zarı ATPaz yokluğu

76. Aşağıdakilerden hangisi karnitinin işlevini tam olarak tanımlar?

A) Orta boy zincirli yağ asitlerini barsak epitel hücrelerine taşır

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 163


B) Orta boy zincirli yağ asitlerini iç mitokondri zarından taşır

C) A vitaminin bir türevidir ve retinanın karanlığa uyumuna katılır

D) Bir transferazın katalizlediği bir transaçilasyon reaksiyonudur

E) Yağ asidi sentezinde gerekli olan enzimatik basamaklardan birinin koenzimidir.

77. Ailevi hiperkolesterolemi (Tip IIa) yönünden homozigot olanlarda primer biyokimyasal lezyon
aşağıdakilerden hangisidir?

A) KC’de HMGKoA redüktazda feedback inhibisyon kaybı olmasıdır

B) VLDL’den LDL üretimi artması


C) Apolipoprotein B kaybı
D) ACAT hatalı işlevi
E) LDL’ye ait plazma zar reseptörlerinin işlevsel eksikliği

78. Đnsanda diyetle alınması zorunlu olan yağ asitleri içinde hangisi vardır?

A) Oleik asit
B) Linoleik asit
C) Palmitik asit
D) Stearik asit
E) Palmitoleik asit

79. Yağların yıkımı ile oluşturulabilen aşağıdaki ürünlerden hangisi glukoneogeneze girebilir?

A) Propiyonil KoA
B) Asetil KoA
C) Keton cisimleri
D) Süksinil KoA
E) β-hidroksibütirat

80. Sitrat aşağıdaki enzimlerden hangisine pozitif allosterik etki yapar?

A) Pirüvat kinaz B) Asetil KoA karboksilaz C) Fosfofruktokinaz D) Yağ asit sentaz E) Enolaz

81. Aşağıdakilerden hangisi tiyokinaz enzimini doğru tanımlar?

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 164


A) Ürün olarak Asetil KoA verir B) Ürün olarak ADP verir C) Ürün olarak KoA verir D) Ürün olarak KoA
tiyoesterleri oluşturur E) Substrat olarak β-ketoaçil KoA gereksinir

82. Oksidatif fosforilasyon sırasında ATP sentezinin oligomisin tarafından inhibisyonunun hangisine bağlı
olduğu düşünülmektedir?

A) NADH-Q redüktaz ve QH2 arasındaki proton gradiyentinin blokajı B) Sitokrom C1 ile sit C
arasındaki proton gradiyentinin blokajı C) Sit C’nin mitokondri zarından disosiasyonunun
engellenmesi D) Mitokondriyal ATPazın inhibisyonu E) NADH ve flavoprotein arasındaki elektron
transferinde kenet çözülmesi

83. Aşağıdaki aktivitelerden hangisi eş zamanlı olarak kasda adrenalince uyarılırken KC’de adrenalince inhibe
olmaktadır?

A) Yağ asidi oksidasyonu


B) Glikogenoliz
C) cAMP sentezi
D) Glikoliz
E) Fosforilaz aktivasyonu

84. α-oksidasyon olarak bilinen olayın eksikliği hangisine yol açar?

A) Fitanik asit birikimi


B) Uzun zincirli yağ asidi birikimi
C) Dikarboksilik asit oluşumu
D) Propiyonik asidemi
E) Refsum hastalığının iyileşmesi

85. Ailevi fruktokinaz eksikliği hangi nedenden dolayı semptom vermez?

A) Heksokinazla fruktoz fosforile edilebilir. B) Dokuların çoğu fruktoz kullanır C) KC’de fruktoz –1-P aldolaz hala
aktiftir. D) Fruktoz fazlası atılmaz E) Fruktoz fazlası kalın barsağa sızar ve dışkı ile
atılır.

86. Aşağıdaki bileşiklerden hangisi HMY’nun hem oksidatif hem de nonoksidatif yolu için ortaktır?

A) Ksilüloz-5-fosfat
B) Glukoz-6-fosfat
C) Gliseraldehit-3-fosfat
D) Fruktoz-6-fosfat
E) Ribuloz-5-fosfat

87. Đskelet kasının sinirsel uyarımı sarkoplazmik retikulumdan Ca salınmasına neden olur ve kasılmaya yol
açar. Artmış Ca derişim eş zamanlı olarak hangisine neden olur?

A) cAMP’de dramatik artış


B) Glikojen fosforilaz inaktivasyonu
C) Fosforilaz kinaz aktivasyonu
D) Fosfodiesteraz aktivasyonu
E) Protein fosfataz aktivasyonu

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 165


88. Aşağıdaki bileşiklerden biri dışında tümü gangliozidlerin potansiyel öncüleridir. Hariç olanı bulunuz?

A) Palmitoil KoA
B) Serebrozid
C) Glukoz veya galaktoz
D) Sfingomyelin
E) Sfingozin

89. Sfingozin aşağıdakilerden biri dışında tümünün omurgasını yapar. Hariç olanı bulunuz?

A) Lesitin
B) Gangliozid
C) Seramid
D) Serebrozid
E) Sfingomyelin

90. Biri dışında tümü glukozdan yağ asitleri sentezinde önemli ara maddelerdir. Hariç olanı bulunuz?

A) Mitokondriyal Asetil KoA


B) Sitrat
C) Sitozolik Asetil KoA
D) 3-ketoaçil KoA
E) Malonil KoA

91. Mitokondriyal α-KG dehidrogenaz kompleksi biri hariç hepsine gereksinim gösterir. Hariç olanı
bulunuz?

A) KoA
B) FAD
C) NAD
D) NADP
E) TPP

92. Yağ dokuda lipolizi inhibe eden enzim hangisidir?

A) Adrenalin
B) Đnsülin
C) Glukagon
D) GH
E) Glukokortikoidler

93. Pantotenik asit hangi olaya katılan koenzimin yapı taşıdır?

A) Dekarboksilasyon
B) Asetilasyon
C) Dehidrogenasyon
D) Đndirgenme

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 166


E) Oksidasyon

94. Kolera toksini hangi yolla öldürücü ve masif ishal yapar?

A) Gi proteinini inhibe ederek B) Adenilat siklazı geri dönüşümsüz olarak aktive


ederek
C) Gi proteini aktif formda kilitleyerek
D) GTP’yi GDP’ye hızla yıkarak
E) GTP’nin G proteini ile etkileşmesini engelleyerek

95. Đkinci haberci IP oluşumunun uyarılması diğer


3

hangi hücre içi habercinin salınmasına yol açar?

A) cAMP
B) Prostaglandin

C) Ca++
D) Lökotrien
E) Tromboksan

96. Biotin aşağıdaki reaksiyon tiplerinden hangisine katılır?

A) Hidroksilasyon
B) Karboksilasyon

C) Dekarboksilasyon
D) Dehidratasyon
E) Deaminasyon

97. Glukokortikoid ve mineralokortikoid eksikliği böbrek üstü bezinde hangi kusurun sonucu olabilir?

A) Androstenedion eksikliği
B) 17α-hidroksiprogesteron eksikliği
C) 17-hidroksilaz eksikliği
D) C-21-hidroksilaz eksikliği
E) Aromataz eksikliği

98. Aşağıdakilerden hangisi bir kofaktör değildir?

A) Mağnezyum

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 167


B) Demir
C) Bakır
D) Metilkobalamin
E) Çinko

99. A vitamini hakkında aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Epitel doku sürdürülmesini teşvik eder


B) Görmenin sürdürülmesini teşvik eder
C) Deride sentezlenir
D) Şiddetli aknenin tedavisinde kullanılır
E) Psöriazisde kullanılır

100.Aşağıdaki hormonlardan biri dışında tümü


hiperglisemik etki gösterebilir. Hariç olanı

bulunuz?

A) Tiroksin
B) Adrenalin
C) Glukokortikoidler
D) Epidermal gelişme faktörü
E) Glukagon
101.Aşağıdakilerden hangisi gerçek veya işlevsel K vitamini eksikliğine neden olmaz?

A) Pıhtı oluşma eğilimi olan bir hastada kumarin tedavisi B) Uzun süreli, geniş spektrumlu oral
antibiyotik kullanımı C) Diyetten kırmızı etin tamamen çıkarılması D) Yenidoğan bebek E)
Diyetten yeşil lifli besinlerin tamamen çıkarılması

102.Aşağıdakilerden hangisi insülinle ilgili olarak doğru değildir?

A) Hücrelere glukozun bol miktarda bulunduğunu bildiren anabolik bir işaret olduğu sanılmaktadır B) Esas
olarak β hücrelerinden salındıktan sonra proinsülin insüline çevrilmektedir. C) Proinsülin formunda
inaktiftir. D) Disülfid bağları ile bağlanmış iki küçük polipeptid zincirden oluşur. E) Etkisi glukagona
antagonisttir.

103. Aşağıdakilerden hangisi ikinci haberci olarak cAMP kullanmamaktadır?

A) FSH
B) LH
C) Glukagon
D) Adrenalin
E) Triiyodotironin

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 168


104.Dinükleotid türevleri olarak işlev gören vitaminlerden aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Vit.B2
B) Niasin
C) Nikotinat
D) Tiamin
E) Riboflavin

105.Aşağıdakilerden biri hariç tümü aktif formda fosforile olmuş koenzimler verirler. Hariç olan hangisidir?

A) Piridoksin
B) Lipoamid
C) Niasin
D) Tiamin
E) Riboflavin

106.Asetil KoA’nın TCA’da yıkılması ile aşağıdakilerden


hangisi oluşmaz?
A) FADH B) NADH
C) ATP D) GTP
E) CO2

107.Aşağıdakilerden hangisi plazma zarında Na’a bağlı glukoz taşınmasının inhibe eder?

A) Ouabain
B) Sodyum azid
C) Dikumarol
D) Florazin
E) Floretin

108.Hücre dışına salgılanacak proteinlerin sentezi nerede gerçekleşir?

A) Golgi
B) DER
C) Serbest Polizomlar
D) Çekidek
E) GER

109.Aşağıdakilerden hangisi ökaryotik hücre iskeletine katılmaz?

A) Aktin flamenleri
B) Mikroflamanlar
C) Đntermedier flamanlar
D) Kromatin

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 169


E) Mikrotübüller

110.Aşağıdaki dokulardan hangisi ATP üretimi için glukoz, yağ asitleri ve keton cisimlerini metabolize
edebilir?

A) Eritrosit B) Kas C) Hepatosit D) Beyin E) Puromisin

111.Glikolizden elde edilen NADH+H’lar mitokondriye aşağıdaki hücre içi mekik sistemlerinden hangisi ile
aktarılırsa en yüksek enerji verimi sağlayanır?

A) Sitrat → pirüvat mekiği B) Dihidroksiaseton fosfat → gliserol fosfat mekiği C) Malat → aspartat mekiği D)
Sitrat → sitrat mekiği E) Laktat → pirüvat mekiği

112.Đyi beslenme durumunda aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) HMY tarafından NADPH üretimi azalır


B) Kasın ana yakıtı asetoasetattır
C) Yağ dokusuna glukoz taşınması azalmıştır
D) Beyin tarafından kullanılan ana yakıt glukozdur.
E) Glukoz üretimi için aminoasid’ler kullanılır.

113.Gece açlığı sırasında kan glukozunun ana kaynağı nedir?

A) Barsaktan gelen diyet glukozu


B) Hepatik glukogenoliz
C) Glukoneogenez
D) Kas glukogenolizi
E) Lipolizden gelen gliserol

114.Aşağıdaki enzimlerden hangisi kasda yer almaz?

A) Lipoliz enzimleri
B) Gliserol kinaz
C) Hormona duyarlı lipaz
D) Glikoliz enzimleri
E) Fosfatidat fosfataz

115.Aşağıdaki enzimlerden hangisinin eksiklğinde hipoglisemi ve HPM izlenmez?

A) Amilo-1,4→1,6 transglikolaz
B) Karaciğer glukojen fosforilazı
C) Karaciğer fosforilaz kinazı
D) Amilo 1,6 glukozidaz
E) Glukoz 6 fosfataz

116.Aşağıdaki durumlardan hangisi şiddetli hipokalemi ve kronik alkali idrarla beraberdir?

A) DKA
B) Fenformine bağlı asidozis

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 170


C) RTA
D) Açlığa bağlı asidozis
E) Respiratuar asidozis

117.Aşağıdaki durumlardan hangisi laktik asidoza yol açar?

A) Diare
B) RTA
C) Hipoaldesteronizm
D) Alkol
E) Akut böbrek yetmezliği
118.Yüksek miktarda oksijen uygulanması aşağıdakilerden hangisine yol açmaz?

A) Asidoz B) Hb’nin oksijen satürasyonu %100’e gelir. C) Optik sinir hasarı D) Alkaloz E) Hb-oksijen
disosiasyon eğrisinde sağa kayma

119.Aşağıdaki durumlardan hangisi düşük serum Mg düzeyi ile ilişkilidir?

A) Addison hastalığı
B) Hemolitik anemi
C) Hiperparatiroidi
D) Pankreatit
E) Konstipasyon

120.Aşağıdakilerden hangisi aldesteron salınmasının primer mekanizmasıdır?

A) Hipovolemi
B) Hiperpotasemik plazma
C) Renin salınımı
D) Renal kan akımı azalması
E) Asidoz

121.Aşağıdaki elektrolitlerden hangisi plazma osmolalitesi ile en iyi korelasyonu gösterir?


++ 1
A) Na B) C
-

++ +
C) HCO3 D) Ca E) K

122.Aşağıdakilerden hangisi Tip II DM için karakteristiktir?

A) Đnsülin düzeyleri sabit olarak azalmıştır B) Bir çok vaka tanı için 3 saatlik OGTT’ne gereksinim
gösterir. C) Hiperglisemi sıklıkla insüline gereksinim
göstermeden kontrol edilebilir D) Hastalık açıklanamayan kilo kaybı ile beraberdir. E) Genellikle 40 yaş
altında oluşur

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 171


123.Aşağıdakileden hangisi HbA1c için doğrudur?

A) Glukoz β-zincirinin C-terminal valin aminoasid’ne bağlanır B) Aminoglikanla reaksiyon geri dönebilir.
C) 8-10 haftalık glukoz regülasyonunu gösterir D) Yarılanma ömrü 5 hafta kadardır. E) Diabetik
olmayan kişilerde yüksek olması diabete yatkınlığı gösterebilir.
124.Aşağıdakilerden hangisi mukopolisakkarit depo hastalıklarındandır?

A) Pompe hastalığı
B) Von gierke hastalığı
C) Hers hastalığı
D) Hurler sendromu
E) Mc Ardle hastalığı

125.Von Gierke hastalığında aşağıdaki laboratuvar bulgularından hangisi görülür?

A) Hiperglisemi
B) Epinefrin uygulanmasına artmış glukoz cevabı
C) Metabolik alkolozis
D) Hiperlipidemi
E) Pankreatik yetmezlik

126.D-Ksiloz absorbsiyon testi aşağıdaki hastalık çiftlerinden hangisini ayırmada kullanılır?

A) Pankreatik yetmezlik-malabsorbsiyon B) Glikojen sentezinin primer ve sekonder


bozuklukları C) Tip 1 ve 2 DM D) Jeneralize ve spesifik kh metabolizması
bozuklukları
E) ĐF eksikliği-terminal ileum hasarı

127.Delta bilirubin terimi neyi ifade eder?

A) Suda çözünen bilirubin


B) Serbest unkonjuge bilirubin
C) Albumine sıkıca bağlı konjuge bilirubin
D) Direkt reaksiyon veren bilirubin
E) Bağlı unkonjuge bilirubin

128.Aşağıdakilerden hangisi normal bilirubin metabolizması için doğrudur?

A) Konjuge ve unkonjuge bilirubin safraya atılır B) Bilirubinin methene köprüleri barsakda bakterilerce
parçalanarak ürobilinojen oluşur C) Barsağa ulaşan bilirubinin çoğu reabsorbe edilir D) Bilirubin ve
ürobilinojenin barsaklardan reabsorbe
edilir ve temel atılım yolu böbreklerdir. E) Bilirubin sadece diglukronid halinde atılır

129.Aşağıdakilerden hangisi obstruktif sarılık için karakteristiktir?

A) Direkt bilirubin/total bilirubin oranı ½’den büyüktür B) Konjuge bilirubin artmıştır fakan unkonjuge bilirubin
normaldir
C) Đdrar ürobilinojen düzeyleri artmıştır
D) Đdrar bilirubini normaldir

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 172


E) Gayta rengi normaldir

130.Serum üre düzeyleri ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) Düzeyleri diyetten bağımsızdır


B) Üre renal tübüllerce absorbe edilmez.
C) Yüksek serum düzeyleri nekrotik KC hastalığı ile

ilişkilidir. D) BUN düzeyleri renal hastalıklarda olduğu kadar prerenal hastalıklarda da yükselir. E)
Prerenal hasarlarda serum kreatinin düzeyleri BUN’den daha fazla yükselir.

131.Aşağıdakilerden hangisi Guthri testini en iyi tanımlar?


A) Yüksek fenilalanin düzeylerine bağlı olarak Bacillus subtilis’in üremesinin inhibe olmasına dayalı bir testtir.

B) Đyon exchange HPLC ve ninhidrin reaksiyonudur C) Ninhidrin boyası ile yapılan iki boyutlu TLC D) Fenilpürivik
asitin ferrik kloridle mavi-yeşil renk
vermesine dayalı bir testtir.
E) Elektroforetik bir yöntemdir

132.Aşağıdakilerden hangisi hiperürisemi ile karakterizedir? A) Renal yetmezlik


B) Kronik KC hastalığı C) Ksantin oksidaz eksikliği D) Paget hastalığı E) Alkaloz

133.Yüksek serum total protein ve düşük albumin düzeyleri aşağıdakilerden hangisinde görülür?

A) Multiple Myeloma
B) Hepatik siroz
C) Glomerülo nefrit
D) Nefrotik sendrom
E) Akut faz reaksiyonuv

134.Aşağıdaki prteinlerden hangisi EF’de β bölgesinde yer alır?

A) Haptoglobulin
B) Orosomukoprotein
C) Antikimotripsin
D) Transferrin
E) Albumin

135.Aşağıdaki durumlardan hangisinde EF’de β-γ köprüleşmesi izlenir?

A) Multiple myeloma
B) Malign hastalıklar
C) Hepatik siroz
D) Romatoid artrit
E) Yanık

136.Aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 173


A) Apoenzim + prostetik grup = holoenzim B) Koenzim tam enzimatik aktivite oluşması için gerekli olan
inorganik moleküllerdir C) Kofaktör enzime prostetik grup benzeri çok sıkı
bağlanan moleküllerdir.
D) Kofaktörler vitamin türevidir
E) Yukarıdakilerden hepsi doğrudur

137.Kolestatik hastalıklarda serumda izlenen enzim yüksekliklerinin nedeni nedir?

A) Hücre ölümüne bağlı olarak salınım B) Membran permiablitesi değişen hücrelerden


sızma
C) Doku perfüzyonu azalması
D) Hücrelerden artmış üretim ve sekresyon
E) Reperfüzyon hasarı

138.Aşağıdaki enzimlerden hangisi dokuya daha spesifi ktir?

A) CK
B) Amilaz
C) ALP
D) Alkol dehidrogenaz
E) AST

139.Aşağıdaki enzimlerden hangisi Ca iyonları ile aktive olur?

A) CK
B) Amilaz
C) ALP
D) Alkol dehidrogenaz
E) AST

140.Aşağıdakilerden hangisi en yüksek serum LD düzeylerine yol açar?

A) Pernisiyöz anemi
B) MI
C) Akut hepatit
D) Muskuler distrofi
E) Prostatit

141.Aşağıdaki enzimlerden hangisi nekrotik sarılığı obstruktif sarılıktan ayırmada en az yararlıdır?

A) GGT B) ALT
C) 5’ nükleotidaz D) LD
E) ALP

142.Aşağıdaki hastalıklardan hangisi yüksek serum ALP düzeyleri ile en az

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 174


ilişkilidir?
A) Osteomalazi B) Pankreatik hastalıklar C) Hiperparatiroidi ve
hipertiroidi D) Kemik kanserleri E) Osteoporosis

143.Down sendromlu fetusu olan gebe kadında aşağıdaki hormonlardan


hangisi yaklaşık olarak %25 azalmış olarak saptanır?
A) Estriol (E3) B) hCG C) Progesteron D) Estradiol (E2) E) Estron

144.Malign hastalıklara bağlı hiperkalseminin en sık nedeni nedir?


A) PTH↑ B) Ektopik PTH↑ C) PTHRP D) Kalsitonin↑ E) Vit.D ↑

145.Aşağıdakilerden hangisi en yaygın kullanılan Cushing sendromu tarama


testidir?

A) Bir gecelik dexametazon supresyon testi B) Serum ACTH C) 24 saatli


idrar serbest kortizol düzeyleri
D) Metirapan stimülasyon testi E) Yüksek doz dexametazon supresyon testi

146.Aşağıdakilerden hangisi doğrudur?


A) Tüm serbest ve proteine bağlı T3 ve T aktiftir
4
B) Tiroksin bağlayıcı globulin düzeyleri Total T3 ve T
4

düzeylerini etkiler C) Tiroksin bağlayıcı globulin düzeyleri serbest T3 ve T4 düzeylerini etkiler


D) Artmış TT3 ve TT düzeyleri hipertiroidi için tanı
4

koydurucudur E) FT4’ün temel kaynağı periferal T3 dönüşümüdür

147.Aşağıdakilerden hangisi tiriod hastalıklarını saptamada kullanılan en kullanışlı tekli testtir?

A) Free tiroksin indeks


B) TT3
C) TT4
D) TSH
E) FT4

148.Aşağıdakilerden hangisi β-tabaka için doğru değildir?

A) –NH ve –COO grupları arasında oluşan hidrojen bağları ile stablize edilir B) Globüler proteinlerin
yapısında yer alır C) Peptide katılan aminoasitlerin çeşidinden etkilenir D) ?-tabaka yapısına 1 den
fazla polipeptid zinciri katılır E) Proteinlerin yapısına katılan 20 standart aminoasiti eşit oranlarda içerir

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 175


149.NADPH eksikliğinde aşağıdakilerden hangisinde eksiklik izlenmez?

A) Yağ asidi sentezi B) Makrofajlarda bakterisidal etkili myeloperoksidaz


sistemi C) Eritrositlerde hidrojen peroksitin indirgenmesi D) Steroid hormon sentezi E) Đlaçların sitokrom P450
sistemi ile detoksifiye
edilmesi

150.Proteinlerde tersiyer yapının oluşumunda en önemli etkileşim aşağıdakilerden hangisidir?

A) H bağları
B) Đyonik etkileşimler
C) Disülfid bağları
D) Hidrofobik etkileşimler
E) Vander Waals bağları

151.CO2’in periferik dokulardan AC’e taşınmasında hangisi rol almaz?

A) Karbamat
B) Karbonik anhidraz
C) Hemoglobinin demirine bağlanan CO2
D) Bikarbonat
E) Çözünmüş CO2

152.Aşağıdakilerden hangisi glikolizi düzenleyen allosterik efektörlerden değildir?

A) Glukoz-6-fosfat
B) ATP
C) Fruktoz-6-fosfat
D) Sitrat
E) AMP

153.Aşağıdakilerden hangisi glikolize üç-karbon seviyesinden girer?

A) Laktoz B) Mannoz
C) Galaktoz D) Maltoz
E) Fruktoz

154.Glukoneogenezin primer pozitif kontrolu hangi madde tarafından


gerçekleştirilir?
A) Yüksek Asetil KoA duzeyleri
B) Yüksek sitrat duzeyleri
C) Düşük sitrat duzeyleri

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 176


D) Düşük ATP duzeyleri
E) Yüksek ATP duzeyleri

155.Aşağıdakilerden hangisi iskelet kasında glikojenolize yol açan olaylar


dizisinde yer almaz?
A) Adenilat siklaz
B) Fosforilaz kinaz
C) Fosforilaz
D) Protein kinaz C
E) Epinefrin

156.β-oksidasyondan önce serbest yağ asitlerinin aktivasyonu ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
yanlıştır?

A) Sadece uzun zincirli yağ asitleri aktive olur B) Aktivasyon mitokondri matriksinde gerceklesir C) Aktivasyon
mitokondri matriksi dışında olur D) Yağ asitlerinin karboksil gruplari KoA ile tioester
bağı olusturur E) Aktivasyon reaksiyonu PP hidrolizi ile irreversible olarak gerçekleştirilir

157.Aşağıdakilerden hangisi hipofi z prohormonu olan pro-opiomelanokortinden oluşmaz?

A) TSH B) MSH C) CTH D) β-endorfi n E) Lipotropin

158.Glutamat transaminaz ve alanin transaminaz hangi maddeden türeyen prostetik gruba gereksinim
gösterir?

A) Vitamin B6 (piridoksin)
B) Vitamin B1 (tiamin)
C) Vitamin B12
D) Vitamin B2 (riboflavin)
E) Biotin

159.Proteinlerin asparajin aminoasid’lerine transfer edilen aktifleşmiş kor oligosakkaridleri hangisi ile
tasınır?

A) GDP-mannoz
B) N-asetil glukoz amin
C) Dolikol fosfat
D) N-asetil galaktozamin
E) UDP-glukoz

160.Alkolik kişilerde etanolun detoksifiksyonunda hızkısıtlayıcı olan nedir?

A) NAD”nin okside formu


B) FAD”nin okside formu
C) NADP’nin okside formu

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 177


D) Alkol dehidrogenaz
E) Asetaldehit dehidrogenaz

161.Kırmızı kürelerde enerji metabolizmasındaki ana oksidasyon reaksiyonu hangisidir?

A) NADPH → NADP B) FADH →FAD C) Dihidroksi aseton fosfat + NADH → gliserol 3-fosfat
+ NADD) Piruvat + NADH → Laktat + NAD
E) Asetaldehit + NADH → Etanol + NAD

162.Karbonhidrat metabolizmasindaki kalıtsal bir bozuklukta, pek cok hücrede normalden fazla glikolitik ara ürün
birikmekte ve hemoglobin oksijene düşük ilgi göstermektedir.

Bu değişiklikler hangi enzimin eksikliği sonucu


görülür?
A) Piruvat kinaz B) Heksokinaz
C) Aldolaz D) Fosfofruktokinaz
E) Glukokinaz

163.Tek karbon havuzunun temel karbon kaynağı aşağıdaki aminoasid’lerden


hangisidir?
A) Serin B) Glutamin C) Glutamat D) Aspartat E) Asparajin

164.Aşağıdakilerden hangisi için UDP-Glukoz gereklidir?


A) Glukoz 6-fosfat sentezi
B) Glikojen yıkımı
C) Glikojenin dallarının yıkımı
D) Galaktoz kullanımı
E) Fruktoz metabolizması

165.Aşağıdaki enzim eksikliklerinden hangisi hiperurisemiye yol açmaz?

A) Von Gierke hastalığı B) PRPP sentetaz aktivitesinin artması C) Lesch-Nyhan sendromu D) Purin nukleozid
fosforilaz eksikligi E) Fazla proteinli beslenme

166.Aşağıdaki enzimlerden hangisi hem glikoliz hem de glukoneogenezde kullanılır?

A) Fosfofruktokinaz 2

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 178


B) Pirüvat kinaz
C) Fosfogliserat
D) Fruktoz 1,6 bifosfataz
E) Glukoz-6-fosfataz

167.Aşağıdakilerden hangisi glukoz oksidasyonunun direkt yolunda yer almaz?

A) Adipoz doku
B) Karaciğer
C) Beyin
D) Böbrek
E) Eritrosit

168.Bazı aminoasitlerin hücreye taşınmasında rol alan bileşik hangisidir?

A) KoA
B) Malonik asit
C) Glutatyon
D) Folat
E) Karnitin

169.Aşağıdaki reaksiyonlardan biri hariç hepsinde elektron transport zincirinde 3 ATP sentezlemeye yetecek
kadar indirgeyici ekivalan sentezlenir hariç olanı bulunuz?

A) Piruvat dehidrogenaz
B) Gliserol-3-fosfat dehidrogenaz
C) Malat dehidrogenaz
D) Izositrat dehidrogenaz
E) ?-Ketoglutarat dehidrogenaz
170.Hiperkolesteroleminin kolesterol sentez inhibitorleri ile (lovastatin v.b.) uzun sureli tedavisinde toksisite izlenir.
En olası mekanizma aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kolesterol sentez yolunun ara ürünleri, diğer vücut için gerekli olan bileşiklerin sentezinde gereklidir B)
Lovastatin karaciğerde birikir ve hepatik hücre ölümüne yol açar C) Lovastatin yağda eriyen bir maddedir
ve uzun süreli kullanımda beyne geçerek nöropati yapar
D) Kolesterol sentezinin azalmasına bağlı olarak safra asitelerinin sentezi bozulur ve hiperbilirubinemi ortaya
çıkar

E) Kolesterol normal membran stabilitesi için gereklidir. Sentez azalması sonucu membranlarda kolesterol azalır
ve membran transportu bozularak hücre ölümü olusur.

171.1 mol serbest yağ asidinin β-oksidasyona girebilmesi icin gerekli olan aktivasyon basamağında kaç mol
ATP kullanılır?

A) 1 B) 3 C) 2 D) 0 E) 4

172.Aşağıdakilerden hangisi prostaglandin-E2’nin etkisi değildir?

A) Platelet agregasyonunu artırır B) Havayollarında düz kas kasılmasına neden olur C) Arteriyel
vazodilatasyon D) Bradikinin etkisini artırır E) Uterin kontraksiyonları artırır

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 179


173.Aşağıdakilerden hangisi Primer olarak Damar endotel hücrelerinin yüzeyine yerleşir?

A) Heparan sülfat
B) Dermatan sülfat
C) Keratan sülfat
D) Kondroitin sülfat,
E) Hiyalüronat

173.Aşağıdakilerden hangisi en sık karşılaşılan GAG’dır?

A) Heparan sülfat
B) Dermatan sülfat
C) Keratan sülfat
D) Kondroitin sülfat
E) Hiyalüronat

174.Aşağıdakilerden hangisi sülfatlanmamış ve proteinlere kovalent olarak bağlı olmayan GAG’dır?

A) Heparan sülfat
B) Dermatan sülfat
C) Keratan sülfat
D) Kondroitin sülfat
E) Hiyalüronat

175.Steroid hormonlar hedef hücrelerdeki spesifik reseptörlerle etkileşirler. Steroid / reseptör kompleksi
etkisini nasıl gösterir?

A) DNA replikasyonu B) Spesifik mRNA’ların post-transkripsiyonel


işlenmesi C) Spesifik genlerin transkripsiyonu D) Spesifik tRNA’ların translasyonu E) Spesifik proteinlerin
post-translasyonel işlenmesi

176.Aşağıdakilerden hangisi insanlarda plazma membranında yer almaz?

A) Triaçilgliseroller
B) Kolesterol
C) Sfingolipid
D) Glikolipid
E) Fosfolipid

177.HDL için hangisi doğrudur?

A) Koroner arter hastalığı riskini azaltır B) Düşük dansiteli lipoproteindir C) Trigliserid oranı yüksektir D)
Karaciğerden çevre okulara trigliserid taşır E) Egzersizle azalır

178.Protein enerji malnütrisyonunda karaciğerde yağlanma nedeni nedir?

A) Trigliseridler apoproteinlere bağlanamz B) Trigliseridlerin yapısı bozuktur C) Yağ asitlerinin mitokondride


sentezi bozuktur D) Mitokondri yapısı bozuktur E) Trigliseridlerin GĐS’den emilimi bozuktur

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 180


179.Yağlar neden fazla enerji verir?

A) Mitokondriye taşınması için enerji gerekmez B) Daha iyi absorbe edilirler C) Karaciğere taşınmasında
kolaylaştırılmış difüzyon
vardır
D) Molekül ağırlıkları daha fazladır
E) Daha iyi depo edilirler

180.Kolesterol sentezinde aşağıdakilerden hangisi gerekmez?

A) NADPH
B) Oksijen
C) ATP
D) Sitokrom P450
E) Mg

181.Travma sonrası yağ metabolizmasında görülmeyen hangisidir?

A) TAG depoları azalır


B) Karaciğer asitleri azalır
C) Kan kolesterolü azalır
D) Kan yağ asitleri azalır
E) Kan yağ asitleri artar

182.20 karbonlu yağ asitlerinden sentezlenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kolin
B) Tokoferol
C) Sfingozin
D) Miyoinozitol
E) Prostaglandin

183.Apolipoprotein-E eksik ve ŞL kalıntıları temizlenemiyorsa, hangi tip lipid metabolizması


bozukluğundan bahsedilir?

A) Tip I B) Tip II
C) Tip III D) Tip IV
E) Tip V

184.Akciğerde sürfaktanın yapısına giren fosfolipidlerden hangisinin eksikliğinde


solunum güçlüğü oluşur?
A) Lesitin
B) Sefalin

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 181


C) Kardiyolipin
D) Sfingozin
E) Plazmolojen

185.Endotel yüzeyindeki lipoprotein lipaza bağlı olarak aktive edilen proteoglikan


aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kondroitin sülfat
B) Hyalüronik asit
C) Dermatan sülfat
D) Heparan sülfat
E) Keratan sülfat

186.Yağ dokuda lipolizde hız kısıtlayıcı enzim nedir? 193.Tiroksin ve retinal bağlayan ve elektroforezde
A) Lipoprotein lipaz B) Hormon sensitif lipaz C) Gliserol albuminden hızlı ilerleyen plazma proteini hangisidir?
kinaz D) Açil KoA sentetaz E) Asetil KoA karboksilaz A) Prealbumin B) TBG C) Gama globulin D) α1-globulin
E) α2-globulin

187.HDL’de bulunan kolesterol esterlerini bir 194.Hiperoksalüride oksalatın endojen kaynağı nedir?
lipoproteinden diğerine aktarımında rol alan A) Serin B) Histidin C) Lösin D) Valin E) Glisin
lipoprotein aşağıdakilerden hangisidir? A) Apo CI B)
Apo B100 C) Apo E D) Apo CII E) Apo D

195.Yirmidört saatlik idrar analizinde myofi briler


188.Aşağıdakilerden hangisi kortizolün etkisi değildir?
protein yıkımın gösteren hangisidir?

A) Glukoneogenezi artırır B) Plazma serbest yağ asitlerini


A) Üre B) Ürik asit
artırır
C) Barsaklardan Ca emilimini artırır C) 3-metilhistidin
D) Kas proteinleri üzerine yıkım etkisi oluşturur D) Amonyak
E) Fibroblast proliferasyonunu inhibe eder E) Homosistein

189.Hücre zarı kolesterol/fosfolipid oranında artış 196.O-+ O-+ HO → HO reaksiyonunu katalizleyen2 2


saptanırsa hangisi görülür? 222enzim hangisidir?

A) Hücre zarı proteinlerinde laterale hızlanma A) Katalaz


B) Hücre zarı geçirgenliği artışı B) GSH, peroksidaz
C) Đyon hareketlerinde artma C) SOD (süperoksid dismutaz)
D) Çözünürlük artışı D) Glutatyon redüktaz
E) Akışkanlık azalması E) MPO (Myeloperoksidaz)

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 182


190.Aşağıdakilerden hangisi GĐS’den emildikten sonra
portal sistemle taşınmaz? A) Glisin B) Bütirik asit C)
Kolesterol D) Gliserol E) Glukoz 197.Hangisi glutatyonun görevi değildir? A)
Detoksifikasyon B) RBC memranı koruması C) Hb’nin
met-Hb’ne dönüşümü D) Enzimlerin SH- gruplarının
redükte halinin korunması
E) Aminoasitlerin membrandan nakli
198.Nötrofillerde Cl + HO→HOCl + H2O
22
191.Elektron transport zincirine H taşıyan koenzim
hangisidir? reaksiyonunu katalizleyen enzim aşağıdakilerden
hangisidir?
A) NAD B) Sit C A) Katalaz B) Glutatyoın peroksidaz
C) Sit b D) Lipoik asit C) SOD D) Myeloperoksidaz
E) Ko Q E) Ksantin oksidaz

192.Aşağıdakilerden hangisinin antioksidan etkisi 199.Hücrede en kısa ömürlü nükleik asit türü
yoktur? hangisidir?

A) Süperoksit dismutaz A) Mitokondri DNA’sı


B) Karbonik anhidraz B) mRNA
C) Glutatyon redüktaz C) tRNA
D) Glutatyon peroksidaz D) rRNA
E) Myeloperoksidaz E) çekirdek DNA’sı

200.Đnsanda pürin nükleotid yıkımı ile oluşan son ürün nedir?


A) Amonyak
B) Üre
C) Kreatinin
D) Ürik asit
E) Karbondioksit

201.Hiperamonyemi nedeni nedir?


A) Ürikasit süklusu bozukluğu
B) Üre siklusu bozukluğu
C) Üronik asit siklusu bozukluğu
D) HMY bozukluğu
E) Cu metabolizması bozukluğu

202.Noradrenalin oluşumunda hız kısıtlayıcı enzim hangisidir?


A) Dopamin-β-hidroksilaz
B) Comt
C) Mao
D) Tirozin hidroksilaz

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 183


E) Dopa dekarboksilaz

203.Aşağıdaki hormonlardan hangisi lipidlerin oksidasyonunu azaltıcı etki gösterir?

A) Epinefrin
B) ACTH
C) Glukagon
D) T,T4

3
E) Đnsülin

204.Fenil etanolamin-N-metil transferazı aktive eden aşağıdakilerden hangisidir?

A) Aldesteron
B) Adrenalin
C) Đnsülin
D) Glukagon
E) Kortizol

205.ETZ’de elektronların ilk toplandığı taşıyıcı hangisidir?

A) Sitokrom c
B) Kompleks 1
C) Süksinat dehidrogenaz
D) Ubikinon
E) Sitokrom b

206.Glikolizde elde edilen NADH+H’lar mitokondriye Gliserol fosfat mekiği kullanılarak taşınırsa ETZ’ne
hangi noktadan katılır?

A) Kompleks 1
B) Süksinat dehidrogenaz
C) Sitokrom c
D) Kompleks 2
E) Koenzim Q

207.Yağ asidi β-oksidasyonunda açil KoA dehidrogenaz basamağında elde edilen elektronların ETZ’ne
katılım noktası hangisidir?

A) Kompleks 1
B) Süksinat dehidrogenaz
C) Sitokrom c
D) Kompleks 2
E) Koenzim Q

208.ETZ komplekslerinden hangisi transmembran kompleksi değildir?

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 184


A) NADH dehidrogenaz
B) Sitokrom oksidaz
C) Süksinat dehidrogenaz
D) Koenzim Q
E) Sitokrom c

209.Bir balık zehiri ve insektisid olarak kullanılan rotenon mitokondriyal elektron transport zincirini nasıl
etkiler?

A) Oksijenle son elektron taşıyıcısı arasındaki etlişimi


inhibe ederek B) Sitokrom c’nin indirgenmesini inhibe ederek C) Elektronların NADH-Q redüktaz kompleksi tarafından
transferini inhibe ederek D) Tüm demir-sülfür protein merkezlerinde elektron transferini inhibe ederek
E) Sitokrom b ile inaktif bir kompleks oluşturarak

210.ETZ’nin hızını aşağıdakilerden hangisi belirler?

A) Glisin
B) ADP miktarı
C) Kolesterol
D) Oksijen kullanımı
E) Glukoz

211.Mitokondriyal bir sistemde oksidatif fosforilasyonun eşlenmesinin bozulması halinde


aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) ADP’nin fosforlanıp ATP oluşturması hızlanır B) ADP’nin fosforilasyonu devam eder fakat oksijen
alımı durur C) ADP’nin fosforlanması durur fakat oksijen alımı ve
tüketimi devam eder
D) Oksijen alımı durur
E) Elektron transferi yavaşlar

212.Osmo ve baroreseptörlere duyarlı olup su regülasyonunu sağlayan hormon hangisidir?

A) FSH
B) ADH
C) LH
D) ACTH
E) Kortizol

213.5-hidroksiindol asetik asit hangisinin yıkım ürünüdür?

A) Noradrenalin
B) Asetilkolin
C) Seratonin
D) Kortizol
E) Kallikrein

214.Đntrasellüler Ca salınımını artıran hangisidir?

A) Fosfatidilkolin B) Fosfatidilserin C) Fosfatidiletanolamin D) Fosfatidilinozitol E) Kardiyolipin

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 185


215.Hipothalamusda sentezlenip, nörofizin I ile beraber salınan hormon aşağıdakilerden hangisidir?

A) Oksitosin
B) ACTH
C) Prolaktin
D) GH
E) MSH

216.cAMP aşağıdakilerden hangisinde ikinci haberci olarak rol almaz?

A) Glukagon B) FSH
C) LH D) ADH
E) Östrojen

217.Melatonin hangi bezden salınır ve hangi aminoasitten sentezlenir?


A) Hipofiz-fenilalanin
B) Hipofiz-tirozin
C) Pineal bez-fenilalanin
D) Pineal bez-tirozin
E) Pinealbez-triptofan

218.B vitamini eksikliğinde kullanılan ilaç


12

aşağıdakilerden hangisidir?

A) Transkobalamin
B) Hidroksikobalamin
C) Aquakobalamin
D) Metilkobalamin
E) Fenoksikobalamin

219.Sadece anne sütü ile beslenen 6 aylık bir bebek kasılmalarla getirildiğinde ilk önce ne düşünülür?

A) Menenjit
B) Febril konvulsiyon
C) Hiponatremi
D) Hipoglisemi
E) Vitamin D eksikliği

220.Hangisi intrensek faktör salınımını primer olarak kontrol eder?

A) Vagus B) Histamin
C) Gastrin D) HCI
E) Eksojen vit. B12

221.C vitamini eksikliğinde hangisi olmaz?

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 186


A) Peteşi
B) Fontanelin erken kapanması
C) Pseudoparalizi
D) Kostakondral eklemde şişlik
E) Mukozal kanama

222.Ateroskleozda vazodilatasyon yaparak etki eden vitamin hangisidir?

A) B6
B) Niasin
C) Riboflabvin
D) Tiamin
E) Pantotenik asit

223.Fitik asit hangi elementin emilimini bozar?

A) Çinko B) Selenyum
C) Manganez D) Kobalt
E) Bakır

224.Aşağıdaki elementlerden hangisinin eksikliği immün yetmezliğe neden olur?


A) Cu B) Ca
C) Fe D) Đyot
E) Cr

225.Aşağıdakilerden hangisi açil taşıyıcı proteinin yapısına girer?


A) Folik asit
B) Nikotinik asit
C) Pantotenik asit
D) Pridoksin
E) Ribofl avin

226.Yapısında Cu taşıyan ve ferroksidaz aktivitesi gösteren hangisidir?

A) Transferrin
B) α1-antitripsin
C) Serüloplazmin
D) Hemosiderin
E) H aptoglobulin

227.Hangi reaksiyonda B12 vitamini 5’-deoksiadenozil kobalamin şeklinde tek karbon taşıyıcısı olarak rol alır?

A) Metilmalonil KoA → süksinil KoA


B) UMP → TMP

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 187


C) Propiyonil KoA → metilmalonil KoA
D) Homosistein → Metionin
E) Homosistein sistataion

228.Hangi mineralin kan düzeyleri hormonal olarak


kontrol edilir?
A) Kobalt B) Demir
C) Selenyum D) Sodyum
E) Çinko

229.Aşağıda belirtilen organik asidemilerden hangisinin tedavisinde yüksek doz


B12 vitamini kullanılır?

A) MSUD
B) Propionikasidemi
C) Đzovalerikasidemi
D) Laktikasidemi
E) Metilmalonik asidemi

230.Aşağıdaki reaksiyonlardan hangisinin sonunda biyolojik aminler oluşur?


A) Transaminasyon
B) Demetilasyon
C) Dekarboksilasyon
D) Deaminasyon
E) Translokasyon

231.Mitokondride yer alan ETZ’nin en önemli elektron kaynağı hangisidir?

A) HMY
B) Üronik asit yolu
C) Glukoneogenez
D) TCA
E) Lipogenez

232.Üre sentezi hangi durumda azalır?

A) Dehidratasyon
B) Karaciğer sirozu
C) Böbrek yetmezliği

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 188


D) Kronik pyelonefrit
E) Barsaktan protein emiliminin artması

233.Aşağıdakilerden hangisi hemoglobinin özelliği değildir?

A) Oksijen taşıması B) Dört adet polipeptid zincir içermesi C) Allosterik özellikte olması D) Oksihemoglobin
eğrisinin hiperbolik olması E) Myoglobine göre oksijene afinitesinin az olması

234.Aşağıdakilerden hangisi deoksi formunda polimerize olarak agregasyona neden olur?

A) HbF B) HbA1c C) HbS D) HbA2 E) HbM

235.Oksidasyon - fosforilasyon bağlantısını bozan aşağıdakilerden hangisidir?

A) Oligomisin
B) Dimerkaprol
C) Rotenon
D) Amital
E) Dinitrofenol

236.Izositrattan sağlanan elektronlar ETZ’ne nereden katılır?

A) KoQ
B) NADH dehidrogenaz
C) Sit B
D) Sit C
E) Sitokrom oksidaz

237.Homozigot atipik kolinesteraz geni taşıyanlarda aşağıdaki bileşiklerden hangisinin ameliyatlarda kas
gevşetici olarak verilmesi apneye neden olur?

A) Kobalamin B) Kolamin C) Süksinil kolin D) Süksinil KoA E) Süksinik asit


238.Aşağıdakilerden hangisi fosfalipaz C-IP3 ve Ca ile çalışır?

A) α 1 B) α2 C) β1 D) β2 E) β3

239.Kumarinin antikoagülan etkisi hangisidir?

A) Glutamat yan zinciri karboksilasyonunu engeller B) Fosfolipid yapısını bozar C) Kalsiyumu bağlar D) Sadece
Trombine etki eder E) Plazmini aktive eder

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 189


240.Hangisi trombosit agregasyonunu uyarır?

A) PGF2? B) PGE2 C) TXA2 D) LTE4 E) LTBa

241.Aşağıdakilerden hangisi hemoliz nedeni ile eritrosit ömrünün azaldığını göstermez?

A) Haptoglobulinde azalma
B) Indirekt bilirubin artışı
C) Retikülositoz
D) Gaitada ürobilinojen artışı
E) Hemoglobinüri

242.Aşağıdakilerden hangisi granüler endoplazmik retikulum üzerindeki ribozomlarda sentezlenmez?

A) Kollajen
B) Pıhtılaşma proteinleri
C) Laktat dehidrogenaz
D) Serum albumini
E) Immünglobulinler

243.Aşağıdakilerden hangisi bir peptid hormon değildir?

A) Đnsülin B) Kortizol C) Glukagon D) ADH E) Somatostatin

244.Aşağıdakilerden hangisi pürin bazlarının sentezinde kullanılmaz? A) Glisin B)


Tetrahidrofolat C) Glutamat D) Aspartat E) Alanin
245.Aşağıdakilerden hangisi nitrik oksidin görevlerinden değildir?

A) Beyinde nörotransmitter görevi yapma B) Trombosit agregasyonunu uyarma C) Vazodilatasyon D)


Makrofajların bakterisidal etkilerine aracılık etme E) Đskelet kası gevşemesi

246.Aşağıdaki yapılardan hangisi prokaryotik hücrelerde bulunurken ökaryotik hücrelerde bulunmaz?

A) Endoplazmik retikulum
B) Histon proteinler
C) Nonhiston proteinler
D) Plazma membranı
E) Nükleoid

247.Aşağıdakilerden hangisi mitokondrinin görevi değildir?


A) ATP sentezi B) DNA sentezi C) Protein sentezi D) Çeşitli moleküllerin düşük pH’da hidrolizi E) Apopitozis

248.Proteinlerin quarterner yapılarının oluşumuna aşağıdaki bağlantı tiplerinden hangisi katılmaz?

A) Hidrofobik etkileşimler
B) Elektrostatik etkileşimler
C) Disülfid bağları
D) Van der Waals bağları

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 190


E) Hidrojen bağları

249.Kollajen sentezi sırasında spesifik prolin kalımtılarının hidroksilasyonu için aşağıdakilerden hangisi
gerekmez?
+2
A) Fe
B) Askorbikasit
C) Süksinat
D) Tekli α-heliks zincirleri
E) Endoplazmik retikulum enzimleri

250.Şaperonlarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Çoğu protein şaperonlara gereksinim göstermeden doğru olarak katlanabilir B) Şaperonlar


proteinlerin hidrofobik kısımlarına bağlanırlar C) Şaperonlar ATP’ye gereksinim gösterirler D)
Şaperonlar proteinlere bağlanarak protein yıkımını artırırlar E) Doğru katlanma göstermeyen
proteinler hızla yıkıma uğrarlar
251.NO ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) NO2’nin indirgenmesi ile oluşur


B) Sadece makrofajlarda sentezlenir
C) Arjininden sentezlenir
D) Potent bir vazokonstrüktördür
E) 3 izoformu vardır

252.Aşağıdaki TCA ara ürünlerinden hangisi başka bir metabolik yola girmez veya başka bir metabolik yolda
oluşturulmaz?

A) Sitrat
B) Fumarat
C) Đzositrat
D) α-ketoglutarat
E) oxaloasetat

253.TCA siklusunun aktivitesi in vivo olarak aşağıdakilerden hangisi ile denetlenmez?

A) Asetil KoA
B) ADP
C) ATP
D) KoA
E) Oksijen

254.Mitokondriyal elektron transport zincirine rotenonun etkileri ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) NADH’dan sağlanan ATP 3/1’den 2/1’e iner B) NADH oksidasyonu azalır C) Süksinat oksidasyonu normal
olarak kalır D) Oksidatif fosforilasyon ile ETZ arasındaki eşleşme
bozulur E) Elektron akışı kompleks 2’de inhibe edilir

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 191


255.Đskemide aşağıdakilerden hangisi izlenmez?

A) Đntrasellüler ATP azalması


B) Đntrasellüler kreatinin fosfat azalması
C) NADH/NAD oranı azalması
D) Laktik asidoz
E) Sellüler glikojen azalması

256.Aşağıdakilerden hangisi glukoneogenetik enzimlerden değildir?

A) Glukoz 6-fosfataz
B) Fruktoz 1,6-bifosfataz
C) Fosfoenolpirüvat katboksikinaz
D) Fosfoglukomutaz
E) Pirüvat karboksilaz

257.Glukoz 6-fosfataz enzimi aşağıdaki metabolitlerden hangisinden glukoz eldesi için gerekli değildir?

A) Karaciğer glikojeni
B) Fruktoz
C) Galaktoz
D) Aminoasit karbon iskeletleri
E) Nişasta

258.cAMP’nin adenilat siklaz sistemindeki etkisini aşağıdakilerden hangisi tam olarak tanımlar?

A) Adenilat siklazı aktifler B) Protein kinaz A’nın katalitik subünitelerinin


serbestleştirir
C) Hedef proteinleri fosforiller
D) Protein kinaz A’yı fosforiller
E) Hedef dokulardan hormon salgılatır.

259.Aşağıdakilerden hangisi atrial natriüretik faktörün etkilerine aracılık eder?

A) Protein kinaz A
B) Protein kinaz G
C) Protein kinaz C
D) Tirozin spesifik protein kinaz
E) Đntrasellüler reseptörler

260.Aşağıdakilerden hangisi fosfolipaz C ile aktifl enen PI siklusu için yanlıştır?

A) IP3 aktivasyonu için fosfataz aktivitesi gereklidir B) Hücre içi Ca konsantrasyonu artar C) Fosfolipidlerden DAG
salınır D) Protein kinaz C aktiflenir E) Hedef intrasellüler proteinler fosforillenir

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 192


261.Aşağıdakilerden hangisi G proteini ile ilgili olarak doğrudur?

A) G proteini hücre yüzeyinde hormonlarla etkileşir B) GTP G proteinine dinlenim halinde bağlıdır C) α
subünitinin stimülatuar ve inhibitör (α ve α) olmak
s
i

üzere iki formu vardır D) Adenilat siklaz G proteinin α, β, γ subüniteleri ile etkileşince aktiflenir
E) G proteini bir trans membran proteinidir

262.Aşağıdakilerden hangisi C-21 steroidlerdendir?

A) Aldesteron
B) DHEA
C) Estradiol
D) Testesteron
E) Kalsitriol

263.Aşağıdakilerden hangisi adrenallerde steroid hormon sentezinin düzenlenmesi ile ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Kolesterolün mitokondriye alımında sTAR proteinleri kullanılır B) P450scc trofi k hormonlardan


etkilenmez C) ACTH adrenallerde HMY aktivitesini artırır D) ACTH temel etkisini glukokortikoidler
üzerine göstermektedir E) ACTH salınımı kortizol tarafından feed-back inhibisyonla düzenlenmektedir

264.Aşağıdakilerden hangisi A vitaminin etkileri için yanlıştır?

A) Anemiden koruyucu etkileri vardır B) Antioksidan olarak görav yapar C) Hücre farklılaşmasına katılır D)
Görmede etkildir E) Bazı kanserlerin oluşumunu uyarır

265.Askorbik asitle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Fe absorbsiyonunda önemlidir B) Kemik oluşumuna katılır C) Yüksek doz alımı akut renal hastalıklara
neden
olur D) Hidroksilasyon reaksiyonlarına katılır E) Antioksidan özelliği vardır

266.Alkol folat emilimi problemine yol açmaktadır. Bu hastalarda DNA sentezi inhibe olduğu için hücre S
fazında kaldığı için megaloblastik eritropoezis oluşur. Tetrahidrofolat eksikliğinde görülen DNA
sentez bozukluğunun mekanizması aşağıdakilerden hangisidir?

A) d TMP ve pürin nükleotid sentezi bozulması B) Homosisteinin metionine çevriminin bozulması C)


Vitamin B12 utilizasyonu bozulması D) Histidin katabolizmasının bozulması E) Figlu birikimi

267.Aşağıdaki gastrointestinal peptidlerden hangisi insülin salınımının en etkili uyaranıdır?

A) Vazointestinal polipeptid (VIP)


B) Sekretin
C) Gastrik inhibitör polipeptid (GIP)
D) Kolesistokinin (CCK)
E) Gastrin

268.Pankreatik somatostatinin etkilerini en doğru hangisi tanımlar?

A) HCl ile uyarılmış olsabile mide asit sekresyonunu azaltır B) Pankreasdan sindirim enzimlerinin

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 193


salınımını inhibe eder C) GH salınımı üzerine inhibitör etkinliği vardır D) Pankreasdan insülin ve
glukagon salınımını baskılar E) Enterokinaz aktivitesini baskılar

269.Kurşun zehirlenmesi aşağıdakilerden hangisinin düzeylerinin artmasına


neden olur? A) Porfobilinojen B) Aminolevülinik asid C) Protoporfi rin I D)
Bilirubin E) Hem

270.ALA sentaz enzimi için aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) Aktivite gösterebilmek için niasinden kaynaklanan koenzimlere gereksinim gösterir B) Hemin ile
allosterik olarak aktive edilir C) Steroidler sentezinin inhibe eder D) Mitokondride sentezlenir E)
Sentezi ve aktivitesi çeşitli ilaçlarla artırılır

271.Beslenme sonrası erken dönem için aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) Kan serbest yağ asidi konsantrasyonu artar B) Kan glukoz düzeyleri KC glukojen yıkımı ile sağlanır
C) Barsaklardan emilen glukoz kan glukoz seviyelerinin
sürdürülmesini sağlar D) Aminoasitler protein sentezinde kullanılmaz E) Barsaklardan emilen glukoz esas
olarak TAG
sentezinde kullanılır

272.Aşağıdakilerden hangisinin oksijene ilgisi myoglobine benzer?

A) T state hemoglobin
B) Methemoglobin
C) Hemoglobin F
D) Hemoglobin A2
E) Hemoglobin M

273.Koroner kalp hastalığından koruyucu apolipoprotein hangisidir?

A) Apolipoprotein CII
B) Apolipoprotein D
C) Apolipoprotein AI
D) Apolipoprotein E
E) Apolipoprotein B48

274.Hangi dokuda bulunan lipoprotein lipaz enzimi insülin tarafından uyarılmaktadır?

A) Kas
B) Beyin
C) Kahverengi yağ dokusu
D) Kalp
E) Yağ

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 194


275.“Broad β-bant hastalığı” aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tip IIB hiperlipoproteinemi


B) Tip III hiperlipoproteinemi
C) Tip IV hiperlipoproteinemi
D) Tip V hiperlipoproteinemi
E) Tip I hiperlipoproteinemi

276.TCA’daki süksinat dehidrogenaz basamağının analoğu hangisidir?

A) Malat dehidrogenaz
B) Açil-Koa dehidrogenaz
C) Dallı zincirli aminoasit dehidrogenaz
D) β-hidroksiaçil KoA dehidrogenz
E) Malonil KoA dehidrogenaz

277.Aşağıdakilerden hangisi aritrosit içi 2,3BPG konsantrasyonunu azaltır?

A) Lösemi
B) Kronik böbrek yetmezliği
C) Şiddetli egzersiz
D) Asidoz
E) Tiroksin

278.Keratinler için aşağıdakilerden hanisi yanlıştır?

A) Tamamen nonpolar aminoasitlerden oluşur B) Çoğunlukla α-helikslerden oluşur C) Sistin aminoasidinden


zengindir D) Yapısında disülfid bağları bolca bulunur E) Asidik ve bazik aminoasitleri yapısında
bulundurur

279.RBC’lerde redükte glutatyon eksikliğinde hangi enzim eksikliği düşünülmelidir?

A) GSH sentetaz
B) Glutatyon peroksidaz
C) 6-fosfoglukanolakton dehidrogenaz
D) Malik enzim
E) Glukoz 6-fosfat Dehidrogenaz

280.Đnsanda triaçilgliserol yıkımının ilk kontrol basamağı hangisidir?

A) Karnitin açil transferaz I


B) Karnitin açil transferaz II
C) Asetil KoA karboksilaz
D) Hormon duyarlı lipaz
E) Hepatik TAG lipaz

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 195


281.Karnitin ekisikliğine bağlı olarak aşağıdakilerden hangisi görülmez?

A) Egzersizde kas proteinleri yıkımı oluşur B) Uzun zincirli yağ asitlerinin β-oksidasyonun
engellenir C) Peroksizomal yağ asidi yıkımının bozulur D) CK artışı izlenir E) Kısa ve orta zincirli yağ
asitlerinin yıkımı
bozulmaz

282.Aşağıdakilerden hangisi adipositlerde lipolizi inhibe eder?

A) Epinefrin
B) GH
C) ACTH
D) PgE1
E) Glukagon

283.Aşağıdaki dokulardan hangisinde sülfataz ve aromataz aktiviteleri bulunmaz?

A) Yağ doku
B) Karaciğer
C) Plasenta
D) Testis leyding hücreleri
E) Ovaryan granüloza hücreleri

284.Aşağıdaki reaksiyonlardan hangisinde SAM kullanılmaz?

A) Norepinefrin’den epinefrin sentezi B) Seratoninden melatonin sentezi C) Lizinden karnitin sentezi D)


Homosisteinden metionin sentezi E) Fosfatidil etanolaminden fosfatidil kolin sentezi
285.Aşağıdakilerden hangisi bakırlı protein değildir?

A) Serüloplazmin
B) Prolil hidroksilaz
C) Dopamin hidroksilaz
D) Sitokrom oksidaz
E) Lizil oksidaz

286.Biotin taşıyan enzimlerde biotin enzimine nasıl sıkıca bağlanır?

A) CO2’e kovalent olarak bağlanır B) Lisin aminoasidinin ε-amino grubuna amid bağı ile bağlanır C)
Proteinlerin α-amino gruplarına amid bağı ile bağlanır D) Glutamatın γ-karboksil grubuna amid bağı
ile bağlanır E) Proteinlerin α-karboksil gruplarına amid bağı ile bağlanır

287.Aşağıdaki oksijenle ilgili proteinlerden hangisi hem proteini değildir?

A) Katalaz
B) Klorokruorin
C) Laktoperoksidaz
D) Süperoksid dismutaz
E) Triptofan dioksijenaz

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 196


288.Dehidrogenazlar aşağıdaki koenzimlerden hangisini kullanır?

A) Sitokrom c1
B) FMN
C) Piridoksal fosfat
D) Ferriprotoporfi rin
E) Tetrahidrofolat

289.Çoğu glikoproteinde karbonhidrat rezidüleri glikozidik bağla proteine aşağıdaki formlardan hangisi
halinde bağlanır?

A) Lizin kalıntılarının ε-amino nitrojenine bağlanır B) Asparajin aminoasidinin β-amid nitrojenine


bağlanır C) Glutaminin γ-amid nitrojenine bağlanır D) Tirozin kalıntılarının β-hidroksi oksijenine bağlanır
E) N-terminal α-mainogruplarına bağlanır
290.Aşağıdaki enzimlerden hangisi serin proteazdır?

A) Plazmin
B) KatepsinB
C) Kimozin
D) Karboksipeptidaz B
E) Faktör IIIa

291.Aşağıdaki enzimlerden hangisi metalloproteazdır?

A) Faktör Va
B) Kollojenaz
C) Tripsin
D) Trombin
E) Kimotripsin

292.Kollajende karbonhidrat kalıntıları aşağıdaki aminoasid yapılarından hangisine bağlanır?

A) Treonin
B) Serin
C) Hidroksiprolin
D) Hidroksilizin
E) Tirozin

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 197


293.N-bağlı glikoproteinlerde karbonhidrat birimlerinin proteine taşınımı aşağıdakilerden hangisine
gereksinim gösterir?

A) Arabinoz gerektirir B) Diaminopimelik asid gerektiri C) Poliisopren taşıyıcı gerektirir D) ADP-şeker aktiflenmiş
ara ürünler gerektirir E) Proteinin indirgenmiş ucunda sialik asid gerektirir

294.Mide pepsinin proteolitik aktivitesinden aşağıdaki mekanizmalardan hangisi sayesinde korunur?

A) Pepsin sadece denatüre proteinleri sindirir


B) Pepsin sadece bitki proteinlerine etkilidir
C) Pepsin sadece fosfolipid miçelleri ile çalışır
D) Pepsin mide lümeninde düşük pH değerleri oluşana kadar aktiflenmez

E) Pepsin midede başka bir enzim tarafından aktiflenene kadar inaktiftir

295.Pankreas tripsinin proteolitik aktivitesinden aşağıdaki mekanizmalardan hangisi sayesinde korunur?

A) Tripsin sadece denatüre proteinleri sindirir


B) Tripsin sadece bitki proteinlerine etkilidir
C) Tripsin sadece fosfolipid miçelleri ile çalışır
D) Tripsin barsakda lümeninde düşük pH değerleri oluşana kadar aktiflenmez

E) Tripsin barsakda başka bir enzim tarafından aktiflenene kadar inaktiftir

296.Süt sindiriminin ilk basamağı sütün pıhtılaştırılmasıdır (denatüre edilmesi). Bu basamak aşağıdakilerden
hangisi ile gerçekleştirilir?
++
A) Kimozin ve Ca
++
B) Akrozin ve Mn
++
C) Kimotripsin ve Zn
++
D) Papain ve Mg
++
E) Kimopapain ve Fe

297.Đnsülin aktivite için aşağıdaki metallerden hangisine


gereksinim gösterir?
A) Mg++ B) Mn++
C) Ca++ D) Zn++
E) Se++

298.Aşağıdakilerden hangisi proteinlerin posttranslayonal modifi kasyonuna


katılır? A) Vitamin D B) Kobalamin C) Vitamin K D) Lipoik asid E) Ribofl avin

299.Heksokinaz enzimi aşağıdaki metal iyonlarından hangisini gerektirir? A) Mg B) Cu C)


Zn D) Co E) Ca

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 198


300.Sitokrom oksidaz enzimi aşağıdaki metal iyonlarından hangisini gerektirir? A) Mg B) Cu
C) Zn D) Co E) Ca

301.Karbonik anhidraz enzimi aşağıdaki metal iyonlarından hangisini gerektirir?

A) Mg B) Cu
C) Zn D) Co
E) Ca

302.Aşağıdaki enzimlerden hangisi pankreasdan salınan sindirim enzimlerinin


aktivasyonunu başlatır?
A) Tripsin
B) Kimotripsin
C) Karboksipeptidaz
D) Pepsin
E) Enterokinaz

303.Enzimlerde bulunan sebest sülfidril grupları aşağıdaki maddelerin hangisi ile


inhibe edilir?
A) Civa klorid
B) EDTA
C) Azid
D) Malation
E) Paration

304.Kasda glukozun anaaerob şartlarda yıkılması ile oluşan fruktoz 1,6-bifosfat


birikiminin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Fosfat olmadan gliseraldehit 3-fosfat dehidrogenaz reaksiyonu devam


edemez B) ATP fosfofruktokinazı inhibe eder
C) Sürekli olarak NAD sağlanamadığı zaman gliseraldehit 3-fosfat dehidrogenaz
reaksiyonu yavaşlar

D) Sürekli olarak ATPğlanamadığı zaman gliseraldehit 3-fosfat dehidrogenaz


reaksiyonu yavaşlar E) NADH birikimi fosfofruktokinazı inhibe eder.

3-
305.Arsenat (AsO4 ) glikolizi aşağıdaki mekanizalardan hangisi ile etkiler?

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 199


A) Fosfofruktokinazın aktivatörü olan fosfatı bağlar B) Enolazı inhibe eder C)
Substrat düzeyinde fosforilasyonu bozar D) Pirüvat dehidrogenaz enziminin bileşeni
olan lipoatı
bağlar E) Glisealdehit 3-fosfat dehidrogenazın tiol gruplarını bağlar
306.Arsenit glikolizde hangi basamağı inhibe eder?
A) Fosfofruktokinazın aktivatörü olan fosfatı bağlar B) Enolazı inhibe eder C)
Substrat düzeyinde fosforilasyonu bozar D) Pirüvat dehidrogenaz enziminin
bileşeni olan lipoatı
bağlar E) Glisealdehit 3-fosfat dehidrogenazın tiol gruplarını bağlar

307.Đç mitokondriyal membran aşağıdakilerden hangisine geçirgen değildir?


A) Pirüvat
B) Nitrofenol
C) Malat
D) Koenzim A esterleri
E) α-gliserofosfat

308.Valinomisin hangi yolla oksidatif fosforilasyonla elektron transportunu ayırır?


+
A) Mitokondrinin K ’a geçirgenliğini artırır B) Kompleks II’yi inhibe eder C) Ouabain sensitif ATPazı inhibe
eder D) Ubiquinonun okside formu ile reaksiyona girer E) ATP’yi hidrolize eder

309.Kahverengi yağ dokusu ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) Yetişkinde çocuklara oranla çok daha yüksek oranlarda yer alır B) ETZ bu dokuda çalışmaz C)
ETZ bu dokuda oksidatif fosforilasyona sıkıca bağlanmıştır D) Beyaz adipoz dokuya göre çok
daha yüksek oranlarda mitokondri içerir E) Sadece kış uykusuna yatan hayvanlarda izlenir

310.Mitokondriyal oksijen tüketimi aşağıdakilerden hangisi ile artırılır?


A) Süksinat
B) ATP
C) Oligomisin
D) Bütirat
E) GTP

311.Đnsanda aşağıdaki enzimlerden hangisinin eksikliğine bağlı olarak askorbik asid esansiyeldir?

A) UDP-uronikasidi UDP ve uronik aside çeviren enzim B) Uronik asidi aldonik aside çeviren enzim C)
Aldonik asidi laktone çeviren enzim D) Aldonik asid laktonu ketoaldonik asid laktone çeviren enzim
E) Ketoaldonik asid laktonu askorbik aside çeviren enzim

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 200


312.Uridil transferaz enzimi eksik olan galaktozemili infantta diyetle galaktoz alımı kısıtlanmıştır. Bu tip bir
hastada galaktoz taşıyan glikoprotein sentezinde galaktoz aşağıdaki enzimlerden hangisi ile elde edilir?
A) Galaktokinaz
B) UDP-galaktozpirofosforilaz
C) N-asetilgalaktozaminil transferaz
D) UDP-galaktoz-4-epimeraz
E) Heksokinaz

313.Aşağıdakilerden hangisi katalazın substratıdır?


-

A) O2 (moleküler oksijen) B) O2
.
C) H2OD) OH
2
-
E) OH

314.Aşağıdakilerden hangisi en fazla redükte oksijen bileşiğidir?


-

A) O2 (moleküler oksijen) B) O2
.
C) H2OD) OH
2
-
E) OH

315.Aşağıdakilerden hangisi glutatyon ve selenyum-taşıyan enzimle inhibe edilir?


-

A) O2 (moleküler oksijen) B) O2
.
C) H2OD) OH
2
-
E) OH

316.Aşağıdakilerden hangisi temel olarak unsatüre yağ asidi defektine yol açar?
A) O2 (moleküler oksijen)
-

B) O2
C) H2O

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 201


2
.
D) OH
-
E) OH

317.Aşağıdakilerden hangisi etanolle inhibe edilir? A) β-oksidasyon B) Fosfolipid sentezi C) Triaçilgliserol sentezi
D) Trigliserid yıkımı E) Yağ asidi aktivasyonu

318.Aşağıdaki aminoasidlerin hangisinin katabolizması sırasında pirüvat oluşmaz?

A) Serin B) Sistein
C) Alanin D) Lösin
E) Triptofan

319.Benzoik asid hangi özelliğinden dolayı

hiperamonyemide kullanılır? A) Karbomoil fosfat sentetazı stimüle eder


B) Üreazı stimüle eder C) Üriner amonyağı nötralize eder D) Nitrojen
atılımında üre siklusuna alternatif yol yaratır E) Karbomoil fosfat setaz
enziminin uyaranı olan n-N-asetil glutamatın yerine geçer

320.Đnsanda pirimidin nükleotidlerin karbon iskeletlerinin son ürünü


aşağıdakilerden hangisidir? A) a. β-Alanin B) allantoin C) anserin D) üre E) ürik
asid

321.Sirküler DNA sentezinde son bağlanmaları yapan ligaz enzimi aşağıdsakilerden hangisine gereksinim
gösterir?

A) UTP B) FADH2 C) GTP D) NADPH E) ATP


322.tRNA aşağıdakilerden hangisine bağlanır?

A) Spesifik amino açil-adenilat


B) ATP
C) Serbest aminoasid
D) Golgi aparatı
E) Nükleer DNA

323.Kodonun yapısı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bir molekül amino açil-tRNA


B) Đki komplementer baz çifti
C) Üç birbirini takip eden baz
D) Ribozom
E) 4 birbirini takip eden nükleotid

324.Kafenin etkisi aşağıdakilerden hangisidir?

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 202


A) Siklooksijenazı inhibe eder
B) Adenilat siklazı uyarır
C) Adenilat siklazı inhibe eder
D) Fosfodiesterazı uyarır
E) Fosfodiesterazı inhibe eder.

325.Aşağıdaki maddelerden hangisi katekolamin depolanmasını engeller?

A) Enkefalinler
B) Histamin
C) Dopamin
D) γ-aminobütirat
E) rezerpin

326.Proinsülin insüline nerede çevrilir?

A) Golgi aparatusu
B) Lizozom
C) Düz endoplazmik retikulum
D) Transfer vezikülü
E) Zimojen granül

327.Protein yapısıyla ilgili olarak aşağıdaki cümlelerden hangisi doğrudur?


A) Globüler proteinlerde uzatılmış β-konfi gürasyonu bulunmaz B) α-heliksin kararlılığı temel olarak
hidrofobik etkileşimlere bağlıdır
C) Globüler proteinler kendi üstlerine katlanıp, hidrofobik yan zincirleri molekülün iç tarafında tutacak tarzda
konfigürasyonlara girme eğilimindedirler

D) Bir peptidin birinci yapısı doğal üç boyutlu konfigürasyonun oluşumunu etkilemez E) Polimerik proteinlerin
protomerleri kovalent olarak bağlıdır
328.Fetal hemoglobin (HbF) anne hemoglobininin (HbA) oksijeni salıverdiği koşullarda oksijeni iyi bir
şekilde bağlamasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) HbF’in oksijene olan ilgisi HbA’ya göre daha azdır B) HbF’in oksijen bağlamasında pozitif koperativite
izlenmez
C) HbF’in γ-zincirleri 2,3-difosfogliseratla HbA’nın β-zincirlerine göre çok daha zayıf bir tepkime verir. D)
Fetal eritrositlerde HbF’in konsantrasyonu anne
eritrositlerindeki HbA’nın konsantrasyonundan çok daha fazladır. E) HbF’in γ-zincirleri α-zincirlerine göre
oksijene afinitesi çok daha fazladır.

329.Bir aldoz şekerini ketoz şekerine çeviren enzim aşağıdakilerden hangisidir?

A) Oksidoredüktaz
B) Transferaz
C) Hidrolaz
D) Đzomeraz
E) Liyaz

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 203


330.Michealis-Menten sabiti (Km) içi aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) ½ Vmax’daki substrat konsantrasyonudur B) ES’nin E + P’ye ayrılmasındaki denge sabitidir C) Enzimin


substratına olan ilgisi arttıkça, Michealis-
Menten sabitinin değeride artar D) Lineweaver-Burk dönüşümünün 1/v ekseni üzerindeki kesişim
noktasıdır E) Vmax’a eşittir

331.Aşağıdaki düzenleyici etkinliklerinden hangisi bir enzimin geri dönüşümlü kovalent bir değişiklik
geçirmesini gerektirir?

A) Allosterik modülasyon
B) Yarışmalı inhibisyon
C) Zimojenin aktif enzime dönüşümü
D) Apoenzimin bir kofaktörle birleşmesi
E) Enzim üzerindeki bir serin hidroksilinin fosforilasyonu

332.pH’ın enzim üzerine olan etikileri için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Enzim üzerindeki ayrışabilen gruplarıniyonizasyon durumu değişebilir B) Substratın iyonizasyon


+
durumu değişebilir C) Proteinler denatüre olabilir D) H iyonları tepkimenin yönünü etkileyebilir E)
Enzimin optimal pH değerinden uzaktaki pH değerlerinde de enzimatik aktivite izlenebilir.

333.Aşağıdakilerden hangisi indirgeyici şekerdir?

A) Sakkaroz
B) Ksililoz
C) Laktoz
D) Fruktoz
E) Amiloz

334.Polisakkaridlerin yapısı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Amiloz doğrusal, dalsız bir D-glikoz polimeridir ve tekrarlayan α-1,4-glikozidik bağlarından oluşmuştur

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 204


B) Dallı bir D-glikoz polimeri olan amilopektin, α-1,4-glikozidik bağlarından ve her 25-30 Dglikoz kalıntısında bir
bulunan α-1,6 dallanma noktalarından oluşmuştur

C) Dallı bir D-glikoz polimeri olan glikojen, α-1,4-glikozidik bağlarından ve her 8-10 D-glikoz kalıntısında bir
bulunan α-1,6 dallanma noktalarından oluşmuştur

D) Sellüloz, α-1,4-glikozidik bağları ile birleşmiş dallanma gösteren D-glikoz zincirlerinden meydana gelmiştir

E) Đnülin sadece fruktoz birimlerinden oluşmuş fruktozan bir maddedir.

335.Aşağıdakilerden hangisi α-amilaz için yanlıştır?

A) Glikojen ve hidrate nişasta normal substratlarıdır B) Pankreasdaki α-amilaz izoenzimi insan için en
önemli şekildir C) Dallanma noktası dışında α-1,4-glikozidik bağlarını
hidrolize eder. D) Nişastaya etkisi ile ana ürün olarak glikoz oluşur E) Sellüloz insanda α-amilazla
parçalanmaz
336.Aşağıdakilerden hangisi 2,3-difosfogliseratı en iyi tanımlar?

A) Sadece eritrositlerde bulunur B) Eritrositteki miktarı 4-5 mM kadardır C) Karaciğerde oluşur ve eritrositlerde
kullanılır D) 2-fosfogliseratın fosforlanması ile oluşur E) Hemoglobinin oksijene olan ilgisini artırır

337.Glikolitik yolda hangi enzimler allosterik olarak düzenlenir?

A) Glukokinaz, fosfofruktokinaz, pirüvatkinaz B) Hekzokinaz, aldolaz ve pirüvatkinaz C) Heksokinaz, gliseraldehit


3-fosfat dehidrogenaz,
enolaz D) Fosfofruktokinaz, enolaz, pirüvatkinaz E) Hekzokinaz, fosfofruktokinaz ve pirüvatkinaz

338.Bohr etkisi ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur?


+ +
A) Eritrositte artmış H konsantrasyonuna yanıt olarak oluşur B) Plazmada artmış H
konsantrasyonuna yanıt olarak oluşur C) Periferal dokuda artmış CO2 konsantrasyonuna yanıt
olarak oluşur D) Hemoglobinin CO2’e afinitesinin azalması sonucu oluşur E) Hemoglobinin O2’e
afinitesinin artması sonucu oluşur

339.Aşağıdaki aminoasidlerden hangisi fi zyolojik pH’a en Glisinnoktada zwitter iyon formunda yer alır?

A) Treonin B) Histidin
C) Aspartik asid D) Glutamik asid
E) Arjinin

340.Aşağıdaki vitaminlerden hangisi değişikliğe uğratılmadn direkt olarak koenzim


formunda kullanılabilir?

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 205


A) Taimin B) Biotin C) Pridoksin D) Vitamin B12 E) Niasin

341.Aşağıdakilerden hangisi serin proteazlarla ilgili olarak doğrudur?

A) Aktif bölgelerinde serin bulunan enzimlerdir. B) Proteinlerde bulunan serin kalıntılarından parçalanma
yaparlar C) Aktiflenmek için serin aminoasidine gereksinim
gösterirler
D) Sadece hücre içinde etkilidirler
E) Sadece plazmada aktif olarak çalışırlar

342.Kollajende yer alan temel aminoasidler aşağıdakilerden hangisidir?

A) Serin, alanin ve glisin


B) Glisin, alanin ve prolin
C) Prolin, glisin ve hidroksiprolin
D) Hidroksiprolin, serin ve glisin
E) Hidroksiprolin, glisin ve alanın

343.Aşağıdakilerden hangisi kollajen sentezinde izlenen posttranslasyonel modifi kasyonlardan


değildir?

A) Lizinlerden aldehit formu olan allizinlerin sentezi B) N-terminal ve C-terminal çapraz bağlanma
bölgelerinin uzaklaştırılması. C) Prolinlerden hidroksiprolinlerin oluşumu D) Hidroksilizinlere karbonhidrat
birimlerinin
eklenmesi E) Askorbatın kullanıldığı reaksiyonla lizinlerle, allizinler arası çapraz bağlanmaların
oluşturulması

344. Đki yaşında kız çocuğunda kaba yüz görüümü, organomegali, radyolojik olarak dizostozis multipleks ve idrarda
artmış heparan sülfat sekresyonu saptanmıştır. Hastanın fi broblastlarında N-asetil KoA: α-glukozamin-N-
asetiltransferaz aktivitesi düşük olarak saptanmıştır.

Aşağıdaki hastalıklardan hangisi en olası tanıdır?


A) Sanflippo sendromu Tip B
B) Sanflippo sendromu Tip C
C) Hurler sendromu
D) Sly sendromuu
E) Hunter sendromu

345.Oniki aylık bebekte gelişme geriliği, makrosefali, dismorfik yüz, hipotoni, hepatosplenomegali ve lökositlerde
Alder-Reilly cisimleri saptanmıştır. Hastada iduronat sülfataz aktivitesi önmeli düzeyde düşük olarak
saptanmıştır.

En olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 206


A) Hurler sendromu
B) Sanflippo sendromu tip B
C) Hunter sendromu
D) Morquio sendromu
E) Maroteaux-Lamy sendromu

346.Altı yaşında kız çoçuğunda korneal bulanıkık, kaba yüz görünümü, artmış idrar GAG atılımı, beyaz kürelerde
metakromazi ve lökositlerde azalmış N-asetilgalaktozamin-4-sülfataz (arilsülfataz B) aktivitesi saptanmıştır.

Bu bulgular aşağıdaki hastalıklardan hangisine işaret etmektedir?

A) Scheie sendromu
B) Sanflippo sendromu tip C
C) Hunter sendromu
D) Sly sendromu
E) Morateaux-Lamy sendromu

347.Aşağıdakilerden hangisi enantiomeri tam olarak tanımlar? A) Tek bir karbonda farklılık
gösteren izomerlerdir B) Anomerik karbon atomuna bağlı OH grubunun pozisyonunu belirler C)
Birbirinin ayna görüntüsü olan yapıları tanımlar D) Piranoz ve furanoz halka formlarının birbirine
dönüşümünü tanımlar E) Düz zincirli yapıda C yapısına bağlanmış çift bağlı oksijenin
pozisyonunu belirler

348.Yetişkin erkek hastada 15 yıldır anjina pektoris şikayeti bulunmaktadır. Bu sürede hastada progresif kalp
yetmezliği ve tekrarlayan pulmoner emboliler saptanmıştır. Hasta 63 yaşında öldüğünde yapılan otopside
hastada kardiyomyopati (1100g), kalpte globosid birikimi saptanmıştır. Diğer dokularda glikolipidler
depolanmıştır.

En olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Fabry hastalığı
B) Gaucher hastalığı
C) Neimann-Pick hastalığı
D) Tay-Sachs hastalığı
E) Krabbe hastalığı

349.Lizofosfolipidin yapısında aşağıdakilerden hangisi doğrudur? A) Gliserol, 1 yağ


asidi ve alkol B) Sfingozin ve iki yağ asidi C) Gliserol ve 1 yağ asidi D) Gliserol, 1 yağ asidi,
fosfat ve alkol E) Gliserol, 1 yağ asidi, fosfat

350.Kırkiki yaşında kadın hastada hepatosplenomegali, sarılık, refrakter asid ve renal yetmezlik saptan-mıştır.
Periferal lökositlerde glukoserob-rozidaz aktivitesi normalin %20’si olarak saptanmıştır.

En olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 207


A) Fabry hastalığı
B) Gaucher hastalığı
C) Neimann-Pick hastalığı
D) Tay-Sachs hastalığı
E) Krabbe hastalığı

351.Gangliozidlerle serebrozidlerden farkı için aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) Gangliozidler fosfat içerir, serebrozidler içermez B) Serebrozidler fosfat içerir, gangliozidler içermez C)
Gangliozidler fosfolipid yapısındadır, serebrozidler
fosfolipid değildir D) Serebrozidler gangliozidlere göre çok daha kompleks oligosakkarid taşır E)
Gangliozidler serebrozidlere göre çok daha kompleks oligosakkarid taşır

352.DNA ve RNA’nın yapısında bulunan nükleotidler hangi özelliklerinden dolayı ultraviole ışığı absorbe
ederler?

A) Ribozlarında bulunan hidroksil grupları nedeni ile B) Yapılarında yer alan fosfodiester bağından dolayı C) N-
glikozidik bağın özelliğine bağlı olarak D) Pürin bazlarının aromatik özelliğinden dolayı E) Ribozun aromatik
yapısından dolayı
353.DNA heliksinin stablitesi dominant olarak aşağıdakilerden hangisine bağlıdır?

A) G-C baz çifti konsantrasyonuna B) Riboz şeker konsantrasyonuna C) Solüsyondaki iyonların


konsantrasyonuna D) A-T baz çifti konsantrasyonuna E) Pirimidin bazlarının konsantrasyonuna

354.Nükleozidlerden nükleotid sentezinde aşağıdaki reaksiyonlardan hangisi gereklidir?

A) Ribozun 3’-OH grubuna fosfat eklenmesi B) Ribozun 5’-OH grubuna fosfat eklenmesi C) Pürin ve pirimidin
bazına riboz eklenmesi D) Ribozun 3’-OH grubuna bağlı fosfatın
uzaklaştırılması E) Ribozun 5’-OH grubuna bağlı fosfatın uzaklaştırılması

355.AMP ve GMP’nin siklik deriveleri aşağıdakilerden hangisi için önemlidir?

A) Anti-kanser tedavi B) Đmmünosupresif tedavi C) Ribonükleotid redüktaz aktivitesinin düzenlenmesi D) Anti-


viral tedavi E) Hücre dışından hücre içine sinyal iletimi

356.Birçok membranda yer alan sfingolipid yapısı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sfingomyelin
B) Serebrozidler
C) Sülfatidler
D) Gangliozidler
E) Globosidler

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 208


357.Membranlarda yer alan karbonhidrat birimleri ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Membranda yer alan proteinlere bağlı olarak yer alır B) Membranda yer alan lipidlere bağlı olarak
yer alır C) Plazma membranının dış yüzüne doğru yerleşmiştir. D) Hücrenin antijenik özelliklerini
verir E) Zarda bulunan kanal yapılarını oluşturur

358.Glukozun hücre membranında Na’a bağlı kontransport sistemi aşağıdakilerden hangisi ile
tanımlanabilir?

A) Uniport
B) Antiport
C) Simport
D) Çift yönlü uniport
E) Taşıyıcı aracılı difüzyon

359.Aşağıdakilerden hangisi glikolize ait bir allosterik düzenlenmedir?

A) Heksokinaz glukoz 6-fosfatla düzenlenir B) Glukokinaz fruktoz 1,6-bifosfatla düzenlenir C) Pirüvat kinaz
fruktoz 6-fosfatla düzenlenir D) Gliserat kinaz 2,3-bifosfogliseratla düzenlenir E) Pirüvat kinaz fruktoz 2,65-
bifosfatla düzenlenir

360.Adölesan dönemdeki bir çocukta kas aktivitesi sırasında kramplar oluşmadan çok hızlı ortaya çıkan
yorgunluk semptomları izlenmektedir. Doku biypsisinde NAD/ NADH oranı ve ATP/ADP oranları ve histolojik
görüntü dinlenim halindeki kasda normal olarak saptanmıştır. Treadmill testinde serum laktat düzeyleri
belirgin derecede düşükken, serum pirüvat düzeyleri yüksek olarak saptanmıştır.

Bu tabloyu aşağıdakilerden hangisi tam olarak açıklamaktadır?

A) Anaerobik glikoliz sırasında glikojen depolarından glukoz serbestleşmesi bozuktur B) PFK-1 aktivitesinde
eksiklik vardır
C) Pirüvat karboksilaz aktivitesi eksikliğine bağlı olarak kasda pirüvat birikmekte ve anaerobik glikoliz inhibe
olmaktadır
D) Laktat dehidrogenaz eksikliğine bağlı olarak anaerobik çalışan kasda NAD’nin rejenerasyonu
bozulmuştur
E) cAMP bağımlı protein kinaz eksikliğine bağlı olarak privat kinazın fosforilasyonu ve inhibisyonu
engellenmekte ve fazla pirüvat sentezlenmektedir

361.Aşağıdakilerden hangisi fosfoenolpirüvat karboksikinaz reaksiyonunun ürünüdür?

A) Pirüvat
B) Sitrat
C) ATP
D) Fosfoenolpirüvat
E) Asetil KoA

362.Glukoneogenezde 1 mol glukoz elde etmek için kaç mol oksaloasetat gereklidir?

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 209


A) 1 B) 2 B) 3 D) 4 E) 5

363.Glukagon reseptör sistemi için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Temel olarak


karaciğer hücre membranlarında yer alır B) cAMP üretim sistemi G proteinine bağlıdır C)
cAMP bağımlı protein kinaz sistemini inhibe eder D) Reseptör sistemi hücre yüzeyinde yer alır
E) Adenilat siklaz üzerinden cAMP üretimini artırır.

364.Karaciğer hücresinde epinefrinin reseptöre bağlanması ile ilk olarak hengi enzim aktifl enir?

A) Fosforilaz a
B) Fosforilaz b
C) Fosforilaz kinaz
D) Adenilat siklaz
E) Protein kinaz A

365.Aşağıdakilerden hangisi glukojen sentazla ilgili olarak yanlıştır?

A) UDP-glukoz kullanır B) Glikojen sentaz glukoz kalıntılarını nükleotid şekerlerinden alıp büyüyen
glukojen yapısına
aktarır
C) cAMP ile uyarılır
D) Glikojen sentaz aktivitesi için primer bir polimere
gereksinim vardır E) Glukoz kalıntıları büyüyen glukoz polimerinin redükte olmayan ucuna eklenir
366.Düşük kan şekeri düzeylerinde aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) Kas glukoz 6-fosfatazı glukoz 6-fosfatları beyne glukoz vermek üzere serbest glukoza çevirir. B)
Glukokinaz esas glukoz fosforilleyen enzim haline gelir C) Karaciğer glukojeni glukoz 6-fosfataz
sayesinde kana serbest glukoz vermek üzere serbestleşir D) Kas laktat depolarından laktat serbestleşir
ve karaciğerde glukoza çevrilir E) Böbrekler ve pankreas glukoneogenez yolu ile kana serbest glukoz
sağlar

367.Aşağıdaki enzimlerden hangisi cAMP bağımlı protein kinazın substratı değildir?

A) Fosforilaz kinaz
B) Glukojen sentaz a

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 210


C) Fosfataz inhibitör-1
D) Fosforilaz b
E) Fosfofruktokinaz 2

368.Pentoz fosfat yolunda 3-, 4-, 5-, 6- ve 7-karbonlu şekerlerin birbirine çevrimini katalizleyen enzim çift
aşağıdakilerden hangisidir?

A) Đzomeraz ve transketolaz B) Epimeraz ve transaldolaz C) Glukoz 6-fosfat dehidrogenaz ve transaldolaz D)


Transaldolaz ve transketolaz E) Izomeraz ve epimeraz
369.Glikoprotein yapılar için aşağıdaki tanımlamalardan hangisi en doğrudur?

A) Karbonhidratlar dominant komponenttir B) Karbonhidratlar dominant komponenttir ve peptidlere


bağlanırlar C) Karbonhidratlar dominant komponenttir ve peptidlerde asparajin ve serin aminoasidlerine N-
veya O-glikozidik bağlı olarak bulunur D) Proteinler dominant komponenttir E) Proteinler dominant
komponenttir ve oligosakkaridler
peptidlerde asparajin ve serin aminoasidlerine N-veya O-glikozidik bağlı olarak bulunur

370.I-cell hastalığındaki temel problem aşağıdakilerden hangisidir? A) Mannozların


fosforilenmesi bozulmuştur B) Lizozomal enzimler hiç sentezlenemez C) Golgide mannoz
fosfat reseptörlerinde bozukluk izlenir D) Mannozların UDP’ye bağlanmasında bozukuk
vardır E) Golgide lizozomal enzim olarak sentezlenen glikoproteinlere sialik asid eklenmesi
bozulmuştur

371.Aminoşeker sentezinde gerekli olan nitrojenlerin kaynağı olan aminoasid aşağıdakilerden hangisidir?
A) Arjinin
B) Aspartat
C) Glutamat
D) Glutamin
E) Asparajin

372.Đki yaşında erkek çocukta progresif eklem deformiteleri, boğuk ses, alt ekstremitelerde ağrı, ciltte granülomatöz
lezyonlar, hipertansiyon, dilate konjonktival ve retinal venüller ve mental retardasyon saptanmıştır. Karaciğer
biopsisinde globozid birikimi gösterilmiştir.

En olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Metakromatik lökodistrofi
B) Farber’s lipogranülomatozis

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 211


C) Sandhoff-Jatzkewitz hastalığı
D) Fukosidozis
E) Gaucher hastalığı

373.TAG yıkımı ile elde edilen gliseroller aşağıdakilerin hangisinin üretiminde kullanılamazlar?

A) ATP
B) Glikojen
C) Platelet aktivating faktör
D) TAG
E) Seramid

374.Aşağıdakilerden hangisi yağ asidi yıkımının kontrol basamaklarından biridir?

A) Tüm dokularda lipoprotein lipazın apolipoprotein CII aktivasyonu B) Karaciğerde karnitin açil
transferaz I’in malonil KoA ile inhibisyonu C) ?-oksidasyonda ilk enzimi açil KoA dehidrogenaz
FADH artışı ile inhibe edilir
2

D) Sitrat artışı ile asetil KoA karboksilazın aktivasyonu E) Mitokondride yağ asidlerinin artışı ile ?-
oksidasyon enzimlerinin allosterik olarak aktive olması

375.PgI2’nin major fizyolojik etkisi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Vazokonstruksiyon
B) Düz kas aktivitesinin uyarılması
C) Bronkokonstruksiyon
D) Platelet agregasyonunun inhibisyonu
E) Bronkokonstruksiyon

376.Aşağıdakilerden hangisi LTB4 için doğrudur?

A) Netrofil kemotaksisini sağlar


B) SRS-A’nın bileşenidir
C) Platelet agregasyonunu uyarır
D) Vazodilatasyonu artırır
E) Vasküler permiabliteyi artırır

377.Esansiyel yağ asidlerinin alımının inhibe edilmesi ile antiinflamatuar etki ortaya çıkar.

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 212


En olası mekanizma aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hücrede membran fosfolipidlerinin kompozisyonunun değişmesine bağlı olarak mast hücrelerinden
histamin salınımı azalır

B) Kolesterol sentezi azalmasına bağlı olarak membran yapıları bozulur

C) Membran fosfolipidlerinde kompozisyon değişmesine bağlı olarak, prostaglandin sentezi için gerekli olan
araşidonik asid azalır

D) Monositlerin endotel hücre membranlarına adezyonu bozulur E) Membran fosfolipidlerinin


kompozisyonunun değişmesine bağlı olarak doku invazyonu bozulur

378.Hastada yüksek LDL düzeyleri ve Lipoprotein-X saptanmıştır. En olası tanı aşağıdakilerden


hangisidir?
A) Ailesel hiperalfalipoproteinemi B) Wolman hastalığı C) Ailesel defektif B-100 D) Ailesel LCAT eksikliği E)
Ailesel hipertrigliseridemi

379.Apolipoprotein D’nin major fonksiyonu hangisidir? A) HDL’de LCAT’I akive eder


B) HDL’de LCAT’I inhibe eder C) Kolesterolü HDL’den VLDL ve LDL’lere transfer
eder D) Kolesterolü VLDL ve LDL’lerden HDL’ye transfer eder E) HDL’de kolesterolün
esterifikasyonuna katılır

380.Aşağıdaki apolipoproteinlerden hangisi hepatik lipaz enzimini aktive eder? A)


Apolipoprotein AI B) Apolipoprotein AII C) Apolipoprotein AIV D) Apolipoprotein CII
E) Apolipoprotein D

Tusdata Tus Kampı Özet Notları 213


Tusdata Tus Kampı Özet Notları 214

You might also like