Professional Documents
Culture Documents
burada yer aldı yıkıldı, Frikya devleti burada kuruldu yıkıldı (İ.Ö.750-
300), Lidya devleti burada kuruldu yıkıldı (İ.Ö.700-546), Likya devleti
burada kuruldu yıkıldı (İ.Ö. 600-300), Turuva devleti burada kuruldu
yıkıldı Roma imparatorluğunun bir kısmı burada kuruldu yıkıldı,
Bizans İmparatorluğu burada kuruldu yıkıldı (M.S.395-1453), Selçuk
devleti burada kuruldu yıkıldı, daha sonra 14. Yüzyılda Anadolu
Beylikleri (Ahlatşahlar, Artuklular-bu cümleden Mardin Artukluları ve
Harput Artukluları-, Danişmentler, Saltuklular, Aydınoğulları, Kadı
Burhaneddin, İzmir Çaka Beyliği, Dilmaçoğulları Beyliği, İnaoğulları
Beyliği, Mengüçlü Beyliği, Erbil Beyliği, Çubukoğulları Beyliği,
Candaroğulları Beyliği, Çobanoğulları Beyliği, Dulkadiroğlu Beyliği,
Eretna Beyliği, Eşrefoğlu Beyliği, Germiyanoğulları Beyliği,
Hamidoğulları Beyliği, İnançoğulları Beyliği, Karamanoğulları Beyliği,
Karesioğulları Beyliği, Menteşoğulları Beyliği, Pervaneoğulları
Beyliği, Ramazanoğulları Beyliği, Sahipataoğulları Beyliği,
Saruhanoğulları Beyliği, Tekeoğulları Beyliği, Osmanoğlu Beyliği)
burada kuruldu yıkıldı, Osmanlı İmparatorluğu burada kuruldu
yıkıldı. Dünyanın hiçbir coğrafyasında dini, ırkı ve yönetim şekli
birbirinden farklı olan üç imparatorluk (Hitit İmparatorluğu, Doğu
Roma-Bizans İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu) aynı
topraklarda kurulup yıkılmamıştır. Bu kadar kurulan ve yıkılan devleti
olan başka bir coğrafya tanıyor musunuz?
Bölge ayrıca tarih boyunca çoğu büyük, bir kısmı küçük göç
olayına tanıklık etmiştir. Tarihe bir bakın, kitaplarda okuduğumuz en
büyük işgal hareketlerine bu topraklar tanıklık etmiştir. Keltler,
Traklar Avrupa’dan bu topraklara gelmiş; Mısırlılar, Sümerler,
Asurlular, Araplar şu ya da bu nedenlerle bu topraklara seferler
düzenlemişler; Persler bu toprakları çiğneyerek Yunanistan’a
saldırmış (İ.Ö. 546-334, Gavgamela Savaşı); Moğolllar (Cengiz Han
8
yerini bu sefer yüzlerce yıl belki birkaç bin yıl boyunca tezek yakma
kültürü almıştır. Dolayısıyla organik maddenin tekrar doğaya
dönmesi de önlenmiştir. Gün be gün yıl be yıl toprak organik
maddece fakirleşmiş; su tutma kapasitesi gittikçe azalmıştır. Arazi
eğiliminin olumsuz yapısıyla bir araya gelince de oluşan sel ve
seylap nedeniyle vadi tabanındaki sınırlı tarım arazisinin verimli
yapısı da bozulmuştur.
12. Birçok kültürün, birçok dinin ve alt gruplarının, farklı etnik grupların iç
içe yaşadıkları bir bölgedir ve dış güçlerin kışkırtmalarına açıktır.
21. Gerek sürekli aldığı göçler nedeniyle gerek halkın büyük bir kısmının
gezer-göçer hayvancılık yapması nedeniyle gerekse Osmanlı
idaresinin buraları üveyi evlat olarak görmesi nedeniyle şehircilik
birkaç antik şehir hariç hiç gelişememiştir. Hatta bu bakımdan
buralardaki şehircilik Milattan Önce yaşamış uygarlıklardan bile geri
kalmıştır denebilir. Yine birkaç antik şehir (Mardin, Şanlıurfa, vd)
hariç, ne kendine özgü mimari ne kendine özgü ev ne kendine özgü
şehir yapısı vardır. Evlerin çoğu depreme dayanıklı değildir ve
sağlıklı yaşamaya uygun da değildir. Kelimenin tam anlamıyla
sadece bir barınaktır. Sanatsal yapılar kural olarak yoktur. Daha
önceki uygarlıktan kalan sanatsal yapılar da, heykeller ve figürler
dinimize aykırıdır mantığı ile uzanabilenler kırılmış; uzanamayanlar
ise silahlarla hedef tahtası haline getirerek delik deşik edilmiştir.
Sanatsal yapılardan yoksun bir ortamda yetişen insanların estetik
anlayışı ne olacaksa, bu günkü kuşaklarda da o kadar olmuştur.
22. Arazinin kırık olması nedeniyle, kısa bir mesafede çok çeşitli fiziksel
ve kimyasal değişimlere rastlanır. Birçok yerleşim yerinde (özellikle
Doğu Beyazıt yörelerinde) sularda ve arazide flor fazlalığı vardır. Bu
suyu belirli bir süre kullananlarda “Florozis” dediğimiz; tedavisi
mümkün olmayan, dişlerin ve kemiklerin çürümesine, eklemlerin
14
27. Kültürel etkinlik denince ilk olarak insanın aklına kitap gelir.
Doğrusunu isterseniz ben 40 küsur yıldır bu bölgede gezerim,
(kütüphanesi değil) kitaplığı olan ev görmedim diyebilirim. Benim
dedem Bektaşi olduğu için epeyi bir kitap biriktirmiş; bir kısmı el
yazması olan bu kitapları bile, yüksek tahsil yapan bizim gibi
torunları, bakımsızlıktan ya da ihmalden per perişan etti. Bu
bölgedeki evlerde tek bir kitap bulunur, ya aynanın önünde ya köşe
rafında ya da rafta muşambaya sarılmış ya da bez bir torbaya
konmuş “Mushaf” denen Kuranı Kerim. Bu bölgenin insanı başka
kitap tanımaz.
28. Kural olarak bölge insanı hayatında tek bir defa bile tiyatroya
gitmemiştir, gideni de tiyatoraya gidiyor diye aşağılamıştır. Resim ve
19
kavruldu; kol kırıldı ancak yen içinde kaldı. Ancak artan tıbbi önlemler ve
sosyal yardımlar sonucu yaşayan çocuk sayısı da artınca, artan
populasyon baskısından ve artan ulaşım imkânlarından dolayı göç
olgusu başladı. Yüzyıllar boyu kendi kabuğu içinde fokur fokur kaynayan
bu cerahat, sonunda ülkenin her tarafına yayıldı. Genç cumhuriyet, ülkeyi
batı standartlarına getirmek için çabalarken, doğudan gelen bu dalga,
bırakın batı uygarlığına erişme çabasını, bu topraklarda uzun zaman
egemen olmuş toplulukların da katkısıyla gelişmiş olan sanat ve estetik
duygularını da silip süpürmeye başladı. Artık klarnet çalınan yerlerde
zurna, Betoven (Beethoven) müziğinin nağmeleri gelen yerlerde arabesk
olarak nitelendirilen bağırtılar gelmeye, Şatobriyan [Chateau brilland]
servisi yapılan yerlerde lahmacun satılmaya başlandı. Televizyonlara bir
bakın, dizilerin yarısı, aşiret ilişkilerini çarpıcı şekilde ortaya koyan
konulara yönelmiş durumda. Yani görsel basın da toplumu farklı şekilde
eğiterek uygarlığa yönlendirmeye değil; eldekilerin geleneksel
duygularını kaşıyarak ve daha da derinleştirerek gelir elde etme peşinde.
Gelenler, şehirleri –siyasetçilerimizin de peşkeş çekmesi ve her seçim
arifesinde tapu dağıtması ile teşvik edilen- gecekondu denen ucube
yapılarla, kültürden ve uygarlıktan yoksun yapı tarzıyla köylere döndürdü.
Türkiye bırakın çağdaşlaşmayı, son 30-40 yılda köylüleşti (buradaki
köylü terimi, geleneksel köyleri aşağılamak amacıyla değil, uygarlaşmaya
ayak uyduramayanlar için kullanılmıştır).
Hiçbir modern eğitimden nasibini almayan, hayvancılığın dışında
hiçbir becerisi olmayan, uygar dünyanın araçlarının hiç birini
kullanamayan, inançları gereği değişimi de çok zor benimseyen böyle bir
topluluğun yapacağı işler sınırlıdır ve bellidir. Aile ve aşiret içinde becerisi
olsa da olmasa da bir iki lokma ekmek bulan bu donanımsız bireyler,
birden bire tüketimin pompalandığı, ahlaki değerlerini de önemli ölçüde
yitirmiş bir toplumun içine düşmüştür. Ne yapabilir? Eğer biraz becerisi
27
7. Kış ve doğa turizmi için gerekli yatırımlar yapılmalı; ancak böyle bir
turizmin ayakta kalabilmesi için, yöre halkının tutucu ve bağnaz
dünya görüşünden uzaklaştırılması için –sömürücü din
istismarcılığını bertaraf edecek şekilde- gerekli önlemler alınmalıdır.
Sarıkamış’ta ve Erzurum’da olduğu gibi belirli yerlerde kış
sporları yapılabilir. Ancak turizm, ilk olarak hoşgörü ve geleneği-
göreneği farklı olana saygıyı gerektirir. Bu nedenle tutucu ülkelerin
önemli bir kısmında inanç turizmi söz konusudur (Arabistan ve
Irak’ta olduğu gibi) ve sadece belirli bir kesime hitap eder. Sarıkamış
eskiden beri tutucu eğilimlere direnmiş, aydın dünya görüşü olan bir
kasabamızdır ve burada konaçlanmış olan çok sayıdaki askeri birlik
ise modern yaşam tarzını geliştirmiş ve sürdürmüştür. Erzurum,
Türkiye’nin en kalabalık üniversitelerinden biri ve askeri birliklerin en
yoğun yerleştiği yerlerden biri olduğu için, çok gecikse de bu
olanağa kavuşmuştur. Başka bir inancı ötekiler olarak gören bir
coğrafyada anladığımız anlamda kitlesel turizmi geliştirme zor
olacaktır.
10. Çok sayıda doğal park ya da milli park oluşturarak, eko turizmi ya da
doğa turizmini etkili bir şekilde devreye sokmalı.
13. Yapı tarzı tümüyle gözden geçirilmeli; bölge koşullarına uygun hale
getirilmeli (kışın güneşten en fazla yararlanacak; yazın ise uygun
şekilde ışınları alacak şekilde); ısı yalıtım katsayısı yasal bir
zorunluluk olarak bilinen en üst düzeyine çıkarılmalıdır.
14. Tezek yakmaya yasal olarak önemli ceza uygulanmalı; biyogaz elde
edilmesine teşvik sağlanmalı ve en önemlisi bu değerli organik
maddenin düzenli bir şekilde gübre olarak kullanılması için her yol
denenmelidir.
21. Birçok bölgesinin zaten sınırlı olan tarım ürünleri deseninin (çeşidi)
bölük pörçük ekilmesi nedeniyle gerekli organizasyon (ıslah, bakım,
uygun gübreleme, uygun tarımsal mücadele vs.) kurulamamaktadır
ve ilkel işletimini sürdürmektedir. Bölge, ekolojik olarak tekrar
araştırılmalı ve hangi bölgede ya da çevrede hangi ürünün daha
başarılı bir şekilde ekilip biçileceği saptanarak, yasal sınırlama ile,
bu ürünlere yönelmelidir (tabii münavebe ile). Örneğin verimi çok
yüksek olmasa bile, Erzurum Ovası ve çevresi, yüksek rakımda
olması nedeniyle, diğer yerlerde üreticinin başına bela olan patates
virüsü hastalıkları burada görülmez. Bu nedenle diğer bölgelerin
tohumluk patatesini burada yetiştirebilirsiniz. Yıllık sıcaklığı en az 60
gün 40 derecenin üstünde olan kıraç arazilere Antep fıstığı
dikersiniz. Böylece verimli bir işletim kurabilirsiniz.
22. Daha önce değindiğimiz gibi, bölge yüksek ve soğuk olduğu için,
kışın ısınma binlerce yıldır tezekle karşılanmıştır. Bu organik
maddenin dışarıya alınması demektir ve toprağın verimsizleşmesi
demektir. Doğal gaz bağlantıları nedeniyle, bir şans yakalanmıştır.
Bundan böyle tezek yakılması kesinlikle yasaklanmalı ve azotun ve
organik maddenin tekrar toprağa dönmesi sağlanmalıdır. Bununla
da kalınmamalı yasal düzenlemeler ile belirli bir tarım alanının
bulunduğu yerlerde, belirli büyüklükten aşağı olmamak üzere kaliteli
yem bitkilerinin yetiştirilmesi zorunlu hale getirilmeli ve bu alana
uygun hayvancılık da hem yasal zorunluluk haline getirilmeli hem de
teşvik edilmelidir. Hayvanlardan elde edilecek gübreler, biyogaz
üretiminden geçirildikten sonra, araziye organik madde ve azot
39
Sunuş yazısı
Sevgili Kardeşlerim
Bugüne kadar bizi aldatan-yanıltan politikacılarımızın çıkmazını
anlamak, ülkemizin, bizim ve çocuklarımızın önümüzdeki yıllarda hangi
zorluklarla karşılaşabileceğini daha iyi anlamak, bir kangrene dönüşmüş
olan “Doğu Meselesini” gerçekçi gözle anlayabilmek ve
değerlendirebilmek için, 43 yıldır Ağrı Dağının tepesi hariç her yere
girmiş çıkmış, halkın içinde onlar gibi yaşamış, gördüklerini ve
öğrendiklerini bilimin süzgecinden geçirerek analiz etmeye ve
sentezlemeye çalışmış bir bilim adamının düşüncelerini ve hayalle
gerçeği ayırmanın zamanının gelip geçtiğini öğrenmek istiyorsanız bu
yazıyı dikkatle okumanızı öneririm…
Türkiye’nin sorunları bir iki sayfayla anlatılabilecek ve
çözümlenebilecek gibi olmaktan çıkmıştır. Yazmış olduğum bu sunum
belki de bugüne kadar çeşitli yönleriyle ele alınmış en kapsamlı “Doğu
Raporu’dur. Bu nedenle bu yazıyı alışılagelmiş –sadece göz atmayla
yetinilebilecek- bir mail olarak değerlendirmemenizi dilerim. Ben size
değer verdiğim ve duyarlı olduğunuzu düşündüğüm için yazılarımı
gönderiyorum. Eğer dağıtım listemin dışındakilere bir gün böyle bir sunuş
yazısı gönderecek olsaydım, yazıyı şöyle bitirirdim.
Eğer böyle bir raporu okumak size zor gelirse, kendinizi
zorlamayınız, haber dinleme gibi bir alışkanlığınız varsa, ülkenin
başında dönen karabulutları –parçalanma aşamasına gelen
kalkışmaları- demokrasinin bir gereği gibi gösteren konuşmaları,
önemli kurum ve kişilerin içinde olduğu ileri sürülen ve başka bir
ülkede bu ilişkilerin doğruluğu karara bağlanmış Deniz Feneri gibi
yanık kokusu çıkan ve bit yeniği olan bir yılan öyküsünü
41
Hayrola Çay Bahçesi, Haziran Gecesi, Hırsız Polis, Hisarbuselik, Ihlamurlar Altında,
İki Aile, İstanbul Şahidimdir, Kadın İsterse, Kanıt Peşinde, Kavak Yelleri, Kaygısızlar,
Kırık Kanatlar, Kısa Metraj, Kız Babası, Kod Adı, Konsey, Kurşun Yarası, Kurtlar
Vadisi, Kuzey ve Güney, Mavi Ay, Mavi Rüya, Müfettiş Gadget, Papatyam, Rumelil
yakası, Sağır Oda, Sahte Prenses, Selena, Sev Kardeşim, Sıla, Sınav Filmi, Sırlar
Dünyası, Sihirli Annem, Son Ütücü, Sonradan Görme, Şaşı Felek Çıkmazı, Şeker Kız
Candy, Şöhret, Tarık ve Diğerleri, Taşların Sırrı, Tatlı Hayat, Yabancı Damat,
Yağmurdan Sonra, Yalancı Yarim, Yanık Koza, Yaprak dökümü, Yaşanmış Şehir
Hikayeleri, Yedi Numara, Yedi Tepe İstanbul, Yine de Aşığım, Zenginler de Ağlar,
Mavi Rüya ve daha onlarcası…) sizi bekliyor. Uykunuz gelmemiş ve saat
Sevgilerimle