Professional Documents
Culture Documents
Macit Gkberk
FELSEFE
TARH
REMZ
KTABEV
ANKARA CADDES, 9 3
- ISTANBUL
i n d e k i l e r
<B a sk n n n s z ,
7
k in c i B askn n n s z , 8
Y U N A N F E L S E F E S (11-90)
'
F elsefenin D o uu,
D oa Felsefesi, 20
T h ales, 2 - A n a x im a n d ro s, 22 - A naxim enes, 23 - H e rak le ito s, 25 - X en o p h an es,
27 - P arm enides, 28 - E leali Z e n o n , 29 - P 3rthagoras, 31 - E m p o d o k les. 34
A n ax ag o ras, 36 - D em okritos, 38
in s a n F elsefesi, 42
S o fistler, 42 S o k rates, 46
S o k ra tesi O ku lla r, 51
K y n ik le r O k u lu , 52
K y re n e O k u lu , 5
Y u n a n F elsefesinin S istem atik D n em i, 57
P la to n , 57 - A ristoteles, 74
1 .
H E L L E N Z M - R O M A FE L S E F E S (91-137)
A h lak i D n em , 94
lk S e p tik le r. 95 - P y rrh o n , T im on, 95
E p ik u ro s, 96
E sk i Stoa, 102 - K b n slj Z e n o n , ^ - K lean th es, 108
A k a d e m ia plm ci'ii, 109 - A rkesilaos, 109 - K a rn ea d e s, 110
Felsefe rlar A ra sn d a U zlam a, 14
E p ik u ro s u iu k , 114
P eripatos O k u lu , 114
O rta Stoa, 115
p h e c ilik , 117
R om a Felsefsi, 118
Y en p h ecilik , 125
D in D n ^ m , 128
Y e n i - P lato n cu lu k, 131
2-
B R N C B A S K IN IN N S Z
s ta n b u l, E k im 1961
M . G.
lka Felsefesi
I. YUNAN FELSEFES
FELSEFENN DOUU
birtakm din tasarm lar mythoslar, efsaneleri, br yandan da bir takim bilgileri vardr. Bu mythoslar, bilinsiz olarak alan ve yaratan > tif hayalgcnden domadrlar; gelenekle kuaktan kuaa gerler, bun
larn kklerinin Tanrda olduuna inanlr, onun iin bunlara olduklar gibi
inanlr. Sz geen bilgiler ise, tek tek kiilerin veya kuaklarn grgle
rinden, pratik amalar bakmndan doa zerinde durup dnmelerinden
meydana gelmitir. Bu pratik bilgiler insana, varln ilgilendiren belli bir
takm doa olaylarna, az ya da ok, egemen olmak olanan salarlar.
imdi sz geen mythoslarda: Bu evren nereden gelip nereye gidiyor?,
Bu dnyada insann yeri ve yazgs nedir? sorularna, bu en s'on sorulara
bir cevap vardr. Bu cevaplar da olduklar gibi benimsenirler-, bunlara hi
bir kuku duymadan inanlr, bunlar yalnz inan konuudurlar.
Ancak, bir yerde ve bir zamanda yle bir an gelir ki, bu yantlar insan
artk kandramaz olurlar, insan, son sorular zerinde artk kendisi de d
nmee balar; din ile gelenein verdii yantlarla yetinmeyip bilmek, an
lamak istediine kendi akl ile, kendi grgleriyle ulamaa alr, ite o
zaman, insann kendi bulduklaryle dinin, gelenein sunduu tasarm arasmda bir atma balar; o zaman insan dinin aklamalar karsnda ele
tirici bir duru alr; bunlara gz kapal inanmaz olur, bunlarn dorusunu,
erisini ayrmaa, eletirmee koyulur.
Pratik bilgiler bakmndan da durum byledir: Burada da yle bir an
gelir , insan, akln ve grglerini, yalnz varln ayakta tutmak iin ge
rekli pratik- teknik bilgiler edinmek yolunda kullanmakla yetinmez olur;
yalnz bilmek iin de bilmek ister, bylece de proxis'in stnde theoriaya.
^ k se lir, dolaysyle bilime varr, ite felsefe byle bir anda, byle bir du
rumda domutur.
sadan nce 6. yzylda Yunan kltr, gerekten de, tyle bir duru.mu yaamtr. Bu yzylda Yunanllar iin kutsal gelenek a kapanmaa
yztutmutu: Din ve gelenein izdii dnya gr sarslm, bunun yerini,
tek kiinin kendi akl, kendi grgleriyle kurmaa alt bilime dayan
mak isteyen bir tasarm almaa balamt.
te felsefenin adn da, kendisini de 6. yzyln Yunan kltrndeki bu
gelimeye borluyuzdur
Bugn bizim de kullandmz felsefe deyimi, Yunanca philosophia sz
cnden gelir. Felsefe, philosophiann Arapada ald biimdir. Trkeye de Arapa zerinden bu biimde girmi. Philosophia beik bir szck
tr, iki szckten kurulmutur: philia ile sophiadn. ilki sevgi, kincisi bil
gelik, geni anlamyle bilgi demektir. Buna gre philosophia: bilgiyi, bilge
lii sevme demektir.
Platonun rencilerinden Herakleides Pontikos'un sylediine gre,
philosophia deyimini ilkin Pythagoras kullanm. Pythagoras kendine philo-
sophos (filozof) dermi. nk, ona gre sophia, bilgelik, eksiksiz doru
yalnz tanrlara yakr; insana ise ancak philosophia, yani bilgelii sevmek,
dolaysyle ona ulamaa almak yarar.
Herakleides Pontikosun bu bildirdiinin doru olduuna inanmak pek
g. Burada sophia ile philosophia birinin karsna yle bir biimde konu
yor ki, bu karlatrma ilerde greceimiz gibi, Sokrates ile Platonun
Sofistlerle savamalarn pek andryor. Gerekten de, Sokrates ile Platop,
kendi bilgisizliklerini bilmelerini, yani neyi bilmediklerini bilmelerini gerek
bilginin kayna sayyorlar, bunun karsnda da Sofistlerin iirme, temelsiz
bilgilerini koyuyorlard. Herakleides Pontikos, philosophia deyimini ilkin
Pythagorasn, hem de bu anlamda, kullandn ileri srerken, retmeni
Platonda grd bu karlatrmann ok etkisinde kalma benziyor.
Ama, Herakleides Pontikosun syledikleri tarih bakmndan doru ol
masa bile, philosophia deyiminin o sralarda kazand anlam ok gzel di
le getiriyor: Buna gre, philosophia durup dinlenmeden bilgiyi, doruyu
arama iidir. Dnme ile olsun deney ile olsun, burada varlmak istenen
ey: dorudur, hakikattir. Felsefe, doruya varmak ister, bunun iin u
rar; eldekilerini bu amac bakmndan boyuna ayklar, eletiren bir sz
geten geirir. Ksaca: philosophia bilgiyi bir sevmedir, ona varmak zle
yiiyle yoluna bir dmedir, onu elde etmek iin bir abadr.
Bunun karsnda: bu bilgeliin, szde eksiksiz olarak, elde bulunduu
na inanma var. Bu da, akl ve gzlemden karlmam olan, olduu gibi
benimsenen bir inan ancak.
Felsefenin adn olduu gibi, kendisini de, ilkin eski Yunanda buluyo
ruz. sadan nce 6. yzylda, o zaman onia ad verilen blgede (Aa-yukar bugnk zmir ve Aydn illeri ile karlarndaki adalar) birtakm d
nrlerle karlayoruz ki, bunlar yaptlarna peri physeos (Doa zeri
ne) karakteristik adn veriyorlar. Bu yaptlar, doann, evrenin bilimsel bir
tablosunu izmek iin yaplm olan ilk denemelerdir, dolaysyle de, din
bir dnya tasarmndan ayrlan ilk felsefe yazlardr. te oniada buldu
umuz bu gelime ile Yunan felsefesi balam oluyordu. Nitekim, grece
iz, bu gelime bizi sonra dosdoru Platon ile Aristotelese, Yunan felsefe
sinin bu iki doruuna ulatracaktr.
oniada karlatmz bu gelimeden nce, hi bir yerde bu eit d
nceler, bu eit yazlar bulamyoruz. Hint kltrnn ok derin dnce
leri saklayan nl Upaniad\aTi bile sk skya dine baldrlar. Bunlarda
da doa zerine birtakm grler var. Ama bunlar, Ionia dnrlerinin
yazlarnda olduu gibi, doann nyarglardan uzak, zgr kalarak bir
aratrlmas olmayp, din asna bal kalarak yaplm yorumlardr.
Yunan felsefesini Doudan gelen etkilerden tretmek denemeleri ya
plmtr. Bu denemelerin daha lka sonlarnda yapldn gryoruz:
13
mak iin uramalar, bir yandan Dounun efsanelik bir bilgelii olduu
inancna dayanr; br yandan da ilka sonlarnda Dou ve Yunan bilge
liklerini geni bir din-felsef sinkretizm iinde kartrp eritmek eilimin
den ileri gelmitir denilebilir.
lkada filozof tipini de yalnz Yunanistan'da bulabiliyoruz. Bir yandan
hayatnn en yksek ereini bilgide bulan, bilmek iin yaayan; br yan
dan, edindii bilgileri yaamasna temel yapmak isteyen filozof denilen bu
insan tipi ancak Yunanistanda var. Bir Thales, bir Protagoras, bir Empedokles byle bir insan iin tipik rneklerdir. Eski Dou kltrlerinin hep
sinde bulduumuz bir kurum, Tanr ile kul arasnda araclk eden, dolaysiyle gizli, esrarl birtakm glere sahip olduuna ftamlan kapal rahipler
kast, Yunanistanda hi bir zaman olmamtr. Burada din adam yerine
aratrcy, dnr buluyoruz. Bu dnr tipi de byk bir saygnn ko
nusudur. Pythagoras ve bakalarnda grdmz gibi, bu dnrlerin ad,
zaman zaman baka uluslarn peygamberleri, ermileri gibi bir efsane
ye brnr. Bu dnrler, hi olmazsa balangta, okul ile akademi ara
snda bir ey olan bir evrenin arlk merkezidirler. Burada, retmek ve
renmek iin, birlikte bilimsel almalar yapmak iin birleilmitir; bu
evreler, birer bilim dernei, birer bilim tarikat gibi bir eydirler. Bu d
nemin dnrleri, siyaset alannda da nder roln oynarlar. Balang-
larda bulduumuz bu filozof tipinden, sonra, yava yava, bir yandan: ha
yattan ok kendi dnce dnyasna evrilmi olan bir bilgin, bir aratrc,
bir derleyici tipi Anaxagoras, Demokritos, en sonra da Aristotelesde gr
dmz gibi; br yandan da: daha ok hayata ynelmi bir paratik fi
lozof, bir yaama sanats, bir eitici tipi gelimitir: Sokrates, bu tipin,
btn ilka iin en byk rnei olacaktr. Yunan felsefesinin ancak son
dneminde, Batnn bilimi ile Dounun din kltlerinin karlatklar b
dnemde, daha ok din cokusu ile dolu, kurtuluu tleyen tipi gryo
ruz.
Bu sylenenleri gznnde tutarsak, yani bugnk anlamnda bilim ve
felsefenin beiinin eski Yunanistan olduunu dnrsek, Yunan felsefe
sinin byk nemi kendiliinden belli olur. Yunan dncesi, bilim ve fel
sefeyi yaratan zellii ile, sradan bir tarih aratrmann konusu deildir.
Avrupa kltrnn, btn Bat kltr evresinin kurucu dncelerinin, bu
gne kadar sregelen balca ilkelerinin kayna buras olduu iin, zerin
de ok nemle durulmaa deer.
Yalnz pratie yarayan bilgileri toplamakla, yalnz din gereksemesini
besleyen hayalgcyle ykl tasarmlarla yetinmeyen Yunanllar, temellendirmi, bir birlik iinde derlenip toplanm bilgilere varmaa almlar
dr. Onun iin Yunan felsefesinin tarihi, ilk planda Bat biliminin douunu
15
grmek, renmek demektir. Ama Yunan felsefesi tarihinden, bir de, tek
tek bilimlerin meydana gelilerinin tarihini renebiliyoruz. nk dn
cenin mitolojiden ve gnlk ya/l ytan zlmesiyle balayan bilimin, ken
di iinde de yava yava ayrlmalar balamtr. Bilgi gerelerinin birikme
si ve organik olarak blmlenmesi yznden, balangta yaln ve kapal
bir birlik olan bilimden, giderek, tek tek bilimler ayrlp, az veya ok, ken
di balarna gelimee koyulmulardr*.
Felsefenin Eski Yunanda sz geen bu balanglar, onun sonraki,
ta bugne dein gelimesi iin balca bir l olmutur. Yunan felsefesi,
elindeki yle pek geni olmayan bilgi g e rile rin i bilimsel olarak ilemek
iin gerekli kavram kalplarn aratrp bulmu, pratik-dinl kayglardan ba
msz kalarak dnya zerine olabilecek hemen hemen btn grleri or
taya '
"
Antik dncenin zellii ile tarihinin retici nemi ite
buradadr. Bat kltr evresinin bugnk dnya anlay da, dilleri de An
tik felsefenin varm olduu sonularla ykldr, bu sonulardan yourumutur. Yunan felsefesi, Bat kltr dnya grnn, bu gre dayanan
baarlarn bir ana kaynadr
Yukarda, Antik felsefe ile Yunan felsefesi deyimlerini, yer yer, ean
lamda kullandk, ilkan Yunan ve Roma t a r i h l e r i n i iine alan dnemine
Antik a denildiine gre, Antik felsefenin de Yunan ve Roma felsefeleri
ni kapsamas gerekir. Ama, Yunan felsefesi yannda balbana olan, ba
msz olan bir Roma felsefesinin sz olamaz. nk, greceiz, Romal
lar felsefeye yeni, zgn denebilecek pek bir ey ^atamamlardr; dneleri, hemen hemen, Yunanllarn izdii yolda yrmtr, br yandan,
skenderin seferleriyle Yunan kltr Akdenizin dousuna, ta Asyamn
ierlerine kadar yaylmt. Heenizm (Dou Akdeniz evresinin hellenlemesi, kltrce Yunanllamas) denilen bu srete, tabi, Yunan felsefesi de
Douya ulam ve bylece Dou Akdenizde, en nemlisi skenderiye olan,
yeni bilim merkezlerinin kurulmasna yol amt. Bu dnemn balca d
nrleri, Greke yazan Doululard. Burada da temel Yunan felsefesidir;
ancak, iine, kkleri Douda olan birok dncenin kart bir Yunan
felsefesi.
Yunanllarn siyas tarihinde dnem vardr. Bunlara paralel olarak
Yunan kltr tarihinde de dnem ayrabiliriz: Siyas hayatlarnn ilk d
neminde Yunanllar, ayr boylar, bamsz ehirler halinde, aralarnda sk
politik bir balhk olmadan yaamlardr. Bu ilk dnemde, dnce hayat
da, felsefe de, birbirinden olduka bamsz olan ayr ayr merkezlerde ge ^ a ra d a felsefe b l i hep yan y an a k u lla n d k . Y u n a n lla rd a ph ito so p to a bilim
de dem ek tir. N itek im oul ek'liyle phil sophialar d e n ild i in d e tek tek talim le r anlalr.
16
17
18
19
n la r pek ok insana benzetilir. Yedi Bilge de, Kosmogonia ozanlar gibi, bir
geit dneminin tipleridir. Onlarda olduu gibi bunlarda da, mitolojik fantazi ile bilimsel-bilinli dnce yanyana bulunup birbirine karrlar.
Theogonia-kosmogonia ozanlarnn anlattklar ile Yedi Bilgenin zde
yileri felsef dnceye bir hazrlktr. Ama bundan sonra bimsel dn
ce boyuna din-mitolojik elerden syrlacak, gittike kendi arnm bii
mine yaklaacaktr.
DOA FELSEFES
Thales
Bilimsel dncenin greli olarak en arnm biimiyle kin Miletli Tha
lesde ortaya ktn gryoruz. Thales, dar anlamyle felsefe tarihinin
banda bulunan dnrdr. Onun iin Yunan felsefesi dolaysyle de bu
felsefeye dayanan Bat kltr evresinin felsefesi Thales ile balatlr.
Nitekim Aristoteles de, Metafizikindeki sz geen felsefe tarihi taslan
da, iki filozof olarak Thalesi ele alr.
Thalesin doup yetitii Milet ehri eski oria kolonilerinden biridir*.
onia blgesi, M.. 5. yzyl balanglarndaki Pers istilsna kadar, eski
Yunan dnyasnn kltrce en verimli paralarndan biri olmutur. P ara
larndan biri diyoruz, nk eski Yunan dnyas deyince, anayurt olan bu
gnk Yunanistan ile, zellikle Ege Denizi evresindeki, Gney talya ve
Kuzey Afrikadaki koloneri yerleme yerlerini iine alan bir btn
anlalr. Yunanllarn bir ksm M.. 10. ve 9. yzyllarda anayurttan da
rya gp sz geen bu kolonileri kurmulardr. te bu kolonilerden onia
ehirleri felsefenin ilk beii olmulardr. Greceiz ki, yalnz Thales deil,
ondan sonraki k dnrler de burada yetimilerdir. Dorudan doruya
Milet rmdan olanlardan baka, Herakleitos,. Pythagoras, Xenophanes
hep bu blgedendirler. Bat Anadolunun bir paras, yalnz felsefenin.deil,
Yunan kltrnn birok alanlarnn ilk ieklendii yerdir de. rnein
Homerosun kendisi de, trkleri de bu blgede domutur; Yunan heykel
ve mimarisinin ilk antlar burada olumulardr. Bu blge en parlak an
6. yzylda yaam, Pers salgn ile de nemini yitirmitir. Milet ehrinin
kendisi de 494 ylnda Perslerin eline gemitir.
Thalesin hayat ve felsefesi zerine bildiklerimiz hei az, hem de pek
gvenilir deil. Thebaiden oniaya gelmi bir ailedenmi. nl Atinal ka M ilet (M iletos), z m irin g neyinde, Ske-M i!s y o lu n u n b a tsn d a , b u g n k B alat
k y n n b u lu n d u u yerd ir. E sk id en d en iz kys im i, B yk M enderes n e h rin in yd
a m u rla r y z n d en d e n izd en ayrlm .
20
tir, dolaysyle canl madde anlay). Demek ki, Miletli filozoflar doay
aklamalarna temel olarak canl bir maddeyi almlardr. Ancak bu kav
ram yanl anlamamaldr. Thales, bu anlaynda, canl ile cansz arasn
daki kartl ortadan kaldrp bunlar daha yksek bir birlik iinde kavra
tacak bir kavram ileri srmee kalkmyor. Bu kartlk onun iin henz bir
sorun deil. Szn ettii madde onun iin kendiliinden canldr. Bu mad
de kendiliinden deiebilir, trl biimlere girebilir, yaratc bir ey bu.
Thalesin her ey tanrlarla dolu demi olduunu Aristotelesten reniyo
ruz. Bu da u demek: Her ey canldr, her ey, iinde tanrsal bir yaratc
gc tayan su ile doludur. Thales bir de mknats ile elektriklendirilmi
kehribarn ruh tadn sylermi. Mknats gibi etkin olan her ey yara
tcdr, canldr, ruhludur. Ancak sonralar birbirinden ayrdedilecek bu
canl ve ruhlu kavramlar, ilkin zdetiler ve balangta anamaddenin deime yeteneini anlatmak, bundan eitli varlklarn nasl meyda
na geldiini aklamak iin kullanlmlardr./
Anaximandros
lk filozoflardan kincisi Anazimandrostur. O da Miletli. Thalesten bir
sonraki kuaktan. Onun rencisi, sonra da ardl (halefi) olmu. Gne
saatini bulduu, ilk haritay izdii sylenir. Peri physeos = Doa zerine
adl bir yapt varm. Bu konuda bu adla yazlm, ilk yaptm b.
Anaximandros da. Thales gibi, arkhe sorunu zerinde durmutur. O da
varolanlarn kkeninin, anamaddenin ne olduunu soruyor. Ona gre ilk
maddenin sonsuz, tkenmez olmas gerekir, nk ilk-madde sonsuz yarat
masnda snrsz ve tkenmez olduunu gsteriyor. Thales de yeri evreleyen
sonsuz ve snrsz Okeanosta anamaddeyi bulmutu. Ama sonsuz kavramn
ilkin ak olarak belirleyip bunu maddeye ykleyen Anaximandros olmustur. Bu sonsuz ilk-maddeye o Apeiron (~ snr olmayan) adn vermitir.
Ancak, Anaximandros anamaddeye yalnz sonsuzluk niteliini yklemekle
kalmyor, daha da ileri gidiyor: jlk madde yalnz sonsuz deildir, sonsuz
olandr da; nk ona, daha yakn olan baka bir belirlenim yklenemez.
Thales ilk-maddeyi su ile, demek ki belli, bilinen bir madde ile bir tutmu
tu. Anaxunandrosa gre ise, bunu yapamayz, nk her belli, belirli ey
sonlu ve snrldr da, yani kart ile snrlanmtr: Scak souk ile, sv
olan kat olanla, aydnlk karanlkla vb. snrlanmtr. Her belirli olan, dolaysyle sonlu ve snrl olan ey, meydana gelmi olan bir eydir scak
souktan, sv katidan oluur ve yeniden kartna dner. Bylece, birbi
rinin kart olan eylerden biri teki karsnda zaman zaman ar basar;
bu da, bunlarn iinden ktklar sonsuz ariamadde iinde yeniden arnm a
larna kadar srer.
22
Anaximenes
Milet okulunun, bu ilk doa felsefesi rnt nc ve sonuncu d
nr olarak da Anaximenes gsterilir. Anaximandrosun rencisi imi,
ondan bir kuak da genmi. Yapt, lkan ge dnemlerinde de bilmiyor
mu.
Anaximenes de arkhe sorunu zerinde durur; o da, Anaximandros gibi,
anamaddenin .bu varlk temelinin birlikli ve sonsuz olmas gerektiini sy
ler. Ama hu sonsz sevi, o da .Thales gibi, belirli bir eyle bir tutar: ona
gre ilk-madde havadr. Hava, sonsuz bir hava denizi olarak evreni kua
tr ve ver de bu hava denizinde dz bir tepsi gibi vzer. Dnmede atlgan
olma bakmndan Anaximenes, Anaximandrosa yetiemiyor. Soyut bir ilke
olan Apeironun yerine somut bir eyi, havay koymakla, doa tasarm da,
Anaximandrosunkine gre, bir gerileme saylabilir felsefe bakmndan.
Yalnz Anaximenesin iki anlay va ki, felsefeye iki yeni gr ola
rak girip yerlemilerdir:
1.
Anaximenes bir hava (soluk) olan ruhumuz - psykhe - bizi nasl
ayakta tutuyorsa, bunun gibi, btn evreni - kosmos - de soluk ve hava sa
rp tutar diyor. Bylece. ruh kavram felsefede ilk defa olarak ortaya k23
oluyor. Burada r uh, insann canl vcudunu ayakta tutan, daha dorusu
h a r a d a tutan, onu canl klan, onun cansz bir yn olarak dalmasn
nleyen seydir: burada ruh, yaam di^e, canl vcudu canszdan ayran
diye anlalyor ve soluk ile bir tutulduu iin, madd bir ey olarak dnlyor tabi, imdi nasl hava - soluk - olan ruh, insann vcudunu cansz
bir madde olarak dalmaktan koruyorsa, bunun gibi, hava da evrenin b
tnn, onun dzenini ayakta tutar. Hava: canl, canlandran sev, etkin olan
bir ilke. Onun bu canll, etkinlii olmasayd, evren, sadece, l, dalan
bir yn olurdu; boyuna yeni biimler alan, kendini canl olarak detiren
yaratcTbir varlk olmazd.
2.
Btn nesnelerin kendisinden km olduu ruadde, ana-madde kav
ramnn yava yava belirdiini yukarda syledikti. Bu madde, nce,
Thaleste olduu gibi, kendinden deimekte olan bir canl varlk gibi d
nlr ve bu arada cansz madde ile canl arasnda bir ayrma yaplmaz. Bu
ayrma, ilk olarak, Anaximeneste belirmee balamtr, o, anamaddenin
canl olmas gerektiini dnmekle, madde kavramnn belirlenmesine
doru nemli bir adm atm oluyordu. Thales, suyu sadece cansz bir mad
ae deil de, canl gibi deiebilen bir varlk sayd iin, bu anamaddeden
nasl oluyor da veya n e ^ ib bir srele nesnelerin okluu meydana geTe^
biliyor? sorusunu sormak gereksemesini duymamt. Anaximeneste ise,
bu soru artk ortaya konuluyor. unk Anaximenes havay hayatm ve ru
hun asl maddesi saymakla, genel olarak madde kavram da, kendisinde bir
eyler olan, bir eyler geen madde kavram belirmi, bununla da bu mad
<lede olup bitenler zerinde, maddedeki sre zerinde bir dnmeye yol
alm oluyordu. Gerekten 7naxTmehes'_Bu soru zerinde durup duunmtr. Kendi kendisiyle ayn kalp deimeyen, bununla birlikte bir yn
kla giren anamaddedeki bu sre, bu deime nasl oluyor? Anaxmenes
in rettiine gre: Hava ,younlama ve gevemesi ile eitli nesnelere d
nr: genilemesi ve gevemesiyle ates olur: vounlasmasvle r z g ^ ^
bulutlar meydana gelir; bulutlardan su, sudan toprak, yksek bir youn
lama derecesinde de taslar meydana gelir. Bylece, ate, sv ve kat
maddenin bu ana biimi, z ,bakmndan hep kendisiyle ayn kalan
tek bir anamaddenin eitli younlama ve geveme e v re le rin d i baka bir
ey deildir. Btn varolanlar bu anamaddeden kurulmulardr ve her ey
onun bu anlatlan deimeleri yznden oluur.
Anaximenes, Milet okulunun son filozofudur. Milet 494 ylnda Perslerin eline geince, bu rn buradaki gelimesi de sona ermi oldu. Ama,
Ionia doa felsefesi, ksa zamanda doduu ehrin uurlar dna da tat:
Anaximenesin verdii biimiyle baka yerlere yayld. Nitekim Herakleito$,
Pythagoras, Xenophanes Miletlilerin retisini biliyorlard ve onlarn araelliiyle bu felsefe, sohra Gney talya ile Yunan anayurduna da ulaaaktr.
24
Herakleitos
ionia filozoflarndan drdncs, Milet'e uzak olmayan bir kentte.
EpKesosta dupyetimi olan Herakleitostur Asa-yukar 540-480 villai- arasnda yaad hesaplandna gre2, Herakleitos Miletli filozoflardan
daha gen, Ephesosun aristokrat bir ailesinden. Yalnz soyca aristokrat
deil, dncesi de a r i s t o k r a t . Yapt cok. gc anlalr, karanlk bir slup
ile, zdeyiler biiminde yazlym. Onun iin ilkada ona Karanlk HeraEfetos denmitir. Bu karanlk, dncelerinin bulanklndan ya da bun
lara uygun anlatm biimini bulamayndan ilerigelmez; o, bu karanl bi
le bile yapm, belki de yaptn ok kiiler okumaa kalkmasnlar diye.
Yurdunun politik-sosyal gelimesini beenmeyip keye ekilen, bu yalnz
l iinde varlklarn zn kavramaa alan.Herakleitos.
hor g
rr. Ona gre yn anlayszdr, her eyin d ynne taklp kalr, bos
inanlar iinde yuvarlanp gider,
Herakleitosun da balca ilgisi, Miletliler gibi, varlk sorununa ynel
mitir. da, z varln btn deiiklikler iinde birliini yitirmeyen o ger
ek varln, o anamaddenin (arkhe) ne olduunu aratrr. Ona gre, ev
renin temel maddesi atestir. Ates. btn varolanlarn ilk gerek temelidir,
btn kartlarn birliidir, iinde btn kartlarn eridii birliktir.
Varlk sorununa verilen bu yantta, Milletlilerinki ile, bir Anaximenes
inkiyle karlatrlrsa, pek bir yenilik yok. Burada bir maddejyerine baska bir madde, hava yerine ate konmaktadr. Ancak, Herakleitosun bu savm kantly yakndan incelendikte, onun dncesiyle Miletlilerinki ara
snda tepelli bir ayrlk olduu grlr,/ Miletli filozoflar anamaddeyi kailc. kendi kendisiyle zde bir ey, doann deimeyen tz savyorlard.
Onlar iin bu kalc tz, doada en temelli, en nemli olandr, gerek physis,
asl doa budur, bu deimeyip kalan eydir. Buna karlk Herakleitos. u
nu belirtmekten usanmaz: Evren boyuna akan bir sretir, ba sonu olma
yan bir deimedir, hic durmayan bu deime iinde kalan, srp giden hi
bir ey yoktur. Fanta rei - her ey akar: bu onun anagr. ite atein
ilk-medde (arkhe) olduu dncesine de Herakleitos buradan varyor. Ornein bir tahtay yakp kemiren alevin, yankndan bakldkta, boyuna iler
leyen bir sre olduu grlr] alev, tahtay boyuna yakp kemirir, onu
boyuna duman ve buuya evirir. Evren de byle tkenmez canl bir ate
tir, srekli bir yanma srenidir. Daha dorusu, dnml (periodik) bir S
retir bu. Bunda, srekli olarak, bir yoku yukar karan, bir de yo
ku aa indiren yol vardr. Evren ateten meydana gelmitir ve burada
25
Xenophanes -* =
Dorudan doruya Elea okuluna gemeden nce, bu rla, gevek d e
olsa, bir ilgisi olan bir dnr, Xenophanesi grelim. Herakleitosun a
da olan Xenophanes (aa yukar 569-477 a rasnda^aam tr)7Tiolopfionludur*. Bir filozof olmaktan ok, din bakmndan bir retici. Eserinden
kalan bir paradan rendiimize gre, 25 yanda iken belki de Perslerin
gelmesi zerine oniadaki yurdunu brakarak Gney talyaya gelmi,
burada gezici bir ozan yaay srm.
retici nitelikteki kouundan kalan paralardan Xenophanesin, halk
dininin tanrlar insan gibi tasarlam asyle savatn gryoruz. Bu, onun
grd balca i. Tanrlarn bu insanlatrlmas anthropomorphism,
Homeros ile Hesiedosta yksek edeb bir biim de kazanmt ve bunlarn
Yunan eitiminde ok nemli bir yerleri vard. Xenophanes yle diyor:
Homeros ile Hesiodos, lmller (insanlar) arasnda sue savlan, utanlan
btn eyleri tanrlara da yklemilerdir. Tanrlar hrszlk ederler, yalan
sylerler, elerini aldatrlar. Sonra: lmller sanyorlar ki, tanrlar da
kendileri gibi domulardr, kendileri gibi giyinirler, kendrinin biimin
dedirler. Nitekirn~Habeier tanrlarn kendiler gibi kara ve yass burunlu;
TrakyalIlar sarn ve mavi gzl diye dnrler. Byle olunca, atlarn,
arslanlarn elleri olup da resim yapabilselerdi, atlar tanrlarn at gibi, arslanlar da arslan gibi izeceklerdi. Oysa, tanrlar ne arslan biimindedirler,
ne de zenciler"giDdirler. 7e"de Yunan heykellerinde olduu gibi insan khndadriar>>7 Halk dininin tanrlar insan biiminde tasarlamasna kar
Xenophanes kendi tanr tasarmn kovar. Bu. arnm bir tanrdr. Ona g
re: Bir Tanr vardr; bu, tanrlar ve insanlarn en ulusudur; ne biimi, ne
de dnmesi bakmndan lmllere benzer; bu tek Tanr batan aa
iitmedir, batan aa dnmedir: her eyi dnceleriyle hi zahmetsiz
ynetir.
Xenophanesin hu tanr tasarm, tektanrcla (monotheism) doru
atlm bir admdr. Onun at bu yolda, bundan sonra balca Yunan filo
zoflar da viiriivec.ek. anthropomorph tanr gryle savama, Sokrates
ve Platon zerinden geerek. Antik an sonuna kadar srecektir.
Aristotelesin bildirdiine gre, hayatnn son yllarnda Xenophanes, bir
aralk, o zamanlar yeni kurulmu olan Gney talyadaki Elea ehrinde
oturmu ve sonralar Elea adn tayacak olan bir felsefe rn kuran
Parmenidesin retmeni olmu.
27
Parmenides
Parmenides (doumu aa yukar 540 ylnda), yalnz r kuran ,bir
filozof deil, yurdu Eleada devlet adam, kanun koyucu olarak da
nemli bir rol oynam. leri yaslarnda renjgi
ilp birlikte Atina
ya gitmi, o zamanlar henz gen olan Sokrates iletaB^ms. retisinde.
Anaximenes, Xenophanes ve Pythagoraslardan gelen etkiler var. Ama
bunlarn yannda, bsbtn yeni olan bir izgi de var onda: Dialektik'e ,
yani salt kavramlarla almaya bir eilim. Parmenides, Yunan mantk ve
dialektiinin babasdr.
Doru (aletheia) ve San (doxa) zerine bir aratrm a olan yaptnn^,
banda, Gne Kzlar, filozofu her eyi bilen Tanraya gtrmektedirler;
Tanra ona bilgelii, yaamann o biricik doru yolunu retecektir. Filo
zof, ondan iki ey renip lmllere bildirecek: Tam ve son doru/ile i
lerinde gerekten inanlabilecek hi bir ey bulunmayan insanlarn samla-'
rn. retici (didaktik) ve manzum olan yapt da, buna gre, iki blme
ayrlr: Doruva giden yol ile Sanlara gtren vol.
Birinci blmde, biricik doru olan Bir Varlk incelenir. Bu, mantk
!atrlm bir metafizik. Bir Varlkn dndaki her ev bir yanlmadr, bir
aldanmadr, ikinci blmde kosmoloji ele_alnr. Miletlilerinki gibi olan bir
doa felsefesi bu. Burada, rnein, gelip geici eylerin dnyasnn (doa =
physis) iki etkenin birlikte almasndan mevdana geldii svlenivnr: Ha
fif ve aydnlk olan ate ile ar ve karanlk olan geceden. Bu dnyann bil
gisi ikinci derecededir, nk gerek olmayan bir dnyann bilgisidir bu.
Birinci blmde u sonuca varlr: Bir Varlk vardr Esti gar einai,
Parmenides buna, ksaca, Bir, Bir olan da der. Bir birliktir o, kendi iine
kapaldr, domamtr, yok olmayacaktr, deimez, blnmez, younla
maz, seyreklemez. Bunun kart olan her gr, var olmayan var diye
gstermek zorunda kalr, bu da olamaz., nk Varolan meydana gelmi bir
e y olsayd, var olmayan bir evden domu o1m as ~g eTekir di, bylece~var
olmayan gerekten var olmu olacaktr. Yok olsayd, yerine bir var olma
yan geecektir. Deime de. hic olmazsa belli bir ynyle, bir meydana gel
me ile bir yok olmadr. Blnebilir olsayd Varlk blmlerinin arasna bir
var olmayan girerdi. Younlama ile seyreklemede de byledir: Younla
ma ile seyrekleme, bir maddenin az ya da ok bir~lwlummlr^bir ar ava
birikmesi demektir, mdi bilginin amac ve devi: Varolan dnmektir;
yanlmas da: Varolan iinde var olmayan dnmee, bunu var saymaa
kalkmasdr. Yalnz Varolan vardr ve ancak bu dnlebilir: Var ol
mayan yoktur ve dnlemez de. Bu. Parmenidesin ana-nermesdir. Var
olmayan derken de Parmenides, belli bir Sevi, az cok ack olarak gz4
niinde bulundurmaktadr! Bos uaav. Bir de unu belirtelim:" Parrtendesin Bir Olan, kendisinden nceki filozoflarda olduu gibi, cisimsel ni-
telikte bir eydir. Bunu Parmenides, kendi iine kapal, birlii olan kre
biiminde diye dnr.
imdiye kadarki filozoflarn doa aklamalar hep deney ve dn
meye, baka bir deyile, belli birtakm deneylerin dnme ile islenmesine
dayanyordu. Parmenidesde ilk olarak, deney bir yana braklyor, salt d
nme ile Varlk zerinde yalnz dnmekle Varolann nitelikleri trefilmee~~;allyor. Varlkn z gerei, meydana gelmemi, deimez, bluhmez olduu sonucuna bu yolla varlyor. Bu arada, Anaximandros, anamaddenin ncesiz, sonsuz Apeiron olduunu sylemekle, Eleallara bi
raz olsun nclk etmitir denilebilirDeneyin bir yana braklmas, Varolann bilgisinin salt dnceden, salt
akldan karlmak istenmesi, deney ile bir elimeye vardrmhr; n
k deney hareket eden, deien, meydana gelip yok olan eylerin renkli bir
okluunu karmza karr. Parm enides ise boyuna deien okluk^fcgf%jk* karsnca, bunun tam kart olan bir eyi, kendi iine kapal, hep
olduu gibi kalan bir birlii kovar. Ama Parmenidese gre o okluk bir
aldanma, bir yanlmadr. Durmadan deimeyi, dolaysyle okluu asl
gerek sayan Herakleitos ile tam bir kartlk var burada. Bu okluu
bize gsteren de duyulardr, onun iin duyular bizi yanltrlar; duyu algar!"bilginin yanh~kaynadr. O tek ve gerek Varolan kavratan ise d
nmedir, dolaysyle de bilginin doru yoluna dnme ile girilir.
Bundan nceki felsefelerin Prninde hnlndrdn am a, denev dn
yasnn inandrc bir aklamasn yapmakt - deney dnyasndaki nesne
lerin okluu, eitlilii bir kkten tretilmek isteniyordu^ Parmenides'in
retisi bunu gzden karmtr; ama Eleallarn Biri ile de deney dn
yasnda hiu i ir ey aklanamaz olmutur. Onun iin Elea felsefesi ve
rimli
doa bilimi dorultusunda deil de, salt dnce plannda kalan
dialektik-lojik bir ynde geliebilirdi. Gerekten de, Parmenidesin ren
cisi olan Zenonda, bu retinin bu ynden ileriye gtrldn gr
yoruz.
Eleal Zenon
Aristotelese gre Eledl Zenon (yaklak olarak 490-430), dncenin
dt elimeler retisi anlamndaki dialektikin bulucusudur. Zenon,
Parmenidesin Bir Olanm biricik gerek varlk olduu retisini, okluu
ve hareketi varsaymann dnlemeyeceini, byle bir drncenin eli
melere srkleyeceini gstermee almakla desteklemitir. Bunu da o,
* oklua ve harekete kar ileri srd pek n salm olan kantlaryle
yapmtr. Bu kantlarda, sonsuz blnebilen bir uzay ve zaman kabul
etmenin, bizi nasl bir yn glkle karlatrd gstermek istenilir.
29
Pythagoras
Elea okulunun kendisinden sonraki dnem zerinde derin ve srekli
bir etkisi olmutur, bu arada zellikle tanmlarnn kesinlii ve tutarl
hep rnek olmutur. Ama kavramlarnn doa bilimi iin verimsiz olmas,
birtakm Sorunlar da ortaya koymutur. Bu sorunlar zmek iin bundan
sonra yaplacak denemelere gemeden nce baka bir felsefe rn,
Pythagoras felsefeyi grelim. Bu rn balangc Yunan felsefesinin
hemen balarndadr, br yandan da Sokratesten nceki rlar arasn
da en uzun yaayandr.
Bu rn kurucusu Pythagorasn kiilii sonralar ylesine efsaneye
brnmtr ki, bu yzden hayat ve retisi zerine gvenilir, kesin bil
giler edinmek ok g. Daha Aristoteles bile, Pythagoraslarm felsefe
si diyor. Bu da onun elinde bile dorudan doruya Pythagorasn kendi
sinden kalm ne bir yaznn, ne de inanl4 bir bildirinin bulunmadn
gsterir.
Bildiimize gre, Pythagoras (580-500 aralarnda) Samoslu (Sisam
adasndan) imi, gen yanda Gney talyaya gm. Burada Kroton
ehrinde yerleip gizli bir din tarikat kurmu. 6. yzyln ortalarnda Yu
nanistanda yaylmaa balayan bir dinin, efsanev arkc Orpheusun
kurduu Orphik kltn ok etkisinde kalm. Ruhun gtne, doularn
dnml (periodik) olduuna, bedenden ayrlan bir ruhun insan ve hay
van bedenlerine girdiine inanma. Trakya Dionysosuna tapan Orphiklerin
balca inanlardr. Bu inanlara sk skya bal olan Orphikler, disip
linli, perhizli bir hayat srerler; rnein, yaknlarndan birinin ruhu bir
hayvan kalbnda da yer alabilir dncesiyle et yemezler, doularn em
berinden Tcrtulmak iin madd zevklerden uzk~ dururlar? te btn bu
inanlar ve yaama biimlerini, balangta daha ok bir din tarikat gibi
olan Pythagoraslarda da buluruz. Bu tarikat, siyas bir rol de oynmtr, zellikle Kroton ehrinde. Bir aralk burada baa da gemi, ama kan
l bir ayaklanma ile yklp darmadan olmu. Pythagoraslar aslnda bir
din topluluu ama, balangtan beri bilim ve sanat ile de yakndan ilgi
lenmiler, bu arada matematik ve musiki ile ok uramlardr. Matema
tik ile musiki arasn9a bir balant da kurmular. Pythagorasm kendisi,
ses perdesi ile tel uzunluu arasnda bir ilikinin olduunu bulmu. Ondan
sonrakiler say oranlarnda seslerin gizli balantlarn aramaa giriip
bir sesin nitelii ile ses dizisindeki yerini bu sese karlk olan saynn ni
telii ve saylar dizisindeki yeri ile bir tutmular.
Matematik ile bvlesine yakndan urasan Pythagoraslar, saylardan
edindikleri bilgileri genelletirerek samlnn_btn varln ilkeleri (arkhe)
yapmlardr. rnein, belli bir say belli nitelikleriyle adalettir, bir baka
say ruhtur, bir bakas akldr vb. Bylece her ey iin saylarda bir kar31
Empedokles
Bu denemelerden ilkini Empedokles (yaklak olarak 492-432) yapmtr.
Empedokles Sicilya Adasnn gney kylarnda bulunan Akragas (ya da
Agrigentum) ehrinden. Ailesinin ehrin siyas hayatnda pek sz geer
mi; kendisi de bir aralk bata bulunmu, krallk bile nerilmi kendisine,
ama kabul etmemi, demokrasiyi tlemi. Fiziki, hekim, hatip, mucize
ler gsteren ve arndran rahip olarak Gney talya kentlerinde dolam.
lm de efsaneletirilmitir: Kendisini Etna Yanardana atm olduu
sylenir belki de onu Tanrlatrmak iin yaplan abalardan biri bu; si
yas srgn olarak Peloponneste lm olmas ihtimali daha byk. Peri
physeos (Doa zerine) ve Katharmoi (Arnmalar) adl iki eseri var.
Empedoklesin retisinin k noktas, bir yandan Parmenidesin sa
vdr: Meydana gelme ile yok olma diye bir ey yoktur aslndaTAma obur
yandan da Empedokles duyularn bize gsterdii bir olguyu, meydana gelme
ile yk~olmann grnn, bu olaylar aklamaa alr. Ona gre, in-,
sanlarn meydana"gelme declikleri ey, temelmaddelerin bir karmas, yok
olma dedikleri de bu karmann dalmasdr. ok kk paralardan ku
rulmu olan temelmaddelerin kendileri (bunlara Empedokles, Rizomata
panton her "eyin likenleri dyor) meydana gelmemilerdir, yok olmaz
lar, deimezler, bunlar Parmenidesin bengi varl gibidirler. Anamaddeler uzay iinde hareket ederken trl matematik orantlara gre birbirleriyle karrlar; nesnelerin okluu ve deimeleri temelmaddelerin uzay
daki bu hareketleri yzndendir.
Doa bilgisinin gelimesinde cok nemli bir yeri olan ne .fplpmpnt')
kavramn ilk olarak ortaya koyan Empedokles olmutur denilebilir. Oe,
burada, kendi iinde bir cinsten, nitelii bakmndan deimeyen, artk blnemeyen, yalnz eitli hareket durumlarna geebilen madde demektir.
Bu anlayla da, Parmenidesin Varlk kavram ie yarar bir hale geti
rilmi oluyordu. Bu eler de, Empedoklese gre, drt tane imiler: Top
rak, su, ate, havT'Sonn daha nce lon filozoflar ileri srmlerdi.
Bunlara drdnc e olarak topra eklemekle Empedokles, ta gnmze
kadar hi olmazsa belli bir anlayta yaayacak olan drt e retisini kurmutur.
imdi, Empedoklese gre, bu drt &e. evren yapsnn ancak gerele
ridir; Evren bu gerelerden kurulmutur. Drt enin kendileri, tpk Par34
Anaxagoras
5. Yzyldaki doa felsefesinin ikinci dnr Anaxagoras, Empedokles
den daha yal, ama retisini gelitirmesi ve yaymas bakmndan ondan
daha sonradr. Ioniada Klazomenaide* domu. Burann soylu bir ailesin
den. 462 ylnda Atinaya gitmi, burada 30 yl kalm. Atinann grd
ilk byk dnr odur. Periklesin yakn dostu imi. Bu yzden sonunda
Atinadan ayrlmak zorunda kalm. Periklesin muhalifleri onu Tanrsz
lkla sulandrmlar, nk Yunanllarca Tanr saylan gnein bir ate
yn olduunu sylemi. Yaad yllarn 500-428 arasnda olduu sanl
yor. Anaxagoras bu dnemin en byk doa bilginidir. Matematikteki bil
gileriyle n salmtr. Astronomide de bulular varm: Ay n, ay ve
gne tutulmalarn doru olarak aklam. Her trl siyas-pratik iler
den uzak tam bir bilgin hayat yaam. Oysa kendisinden ncekilerin pra
tikle yakn ilgileri olmutu (bir Pythagoras, bir Empedokles dnlsn).
Bu bakmdan yepyeni bir tip saylabilir.
Empedokles gibi Anaxagorasa gre de: Duyu verileri aratrroalarmza k noktas olarak alnmaldr - duyularn bilgi deerleri snrl bile
olsa -. Ona gre de. kesin anlamnda bir meydana gelme ile yokolma yok
tur. Grnrdeki oluma ile yokolma, asl olan, gerekten var olan zlerin
(khremata), tohumlann (spermata) birlemesi ve dalmasndan baka
bir ey deildir. Buraya kadar Empedokles ile bir dnen Anaxagoras,
bundan sonra, ana-elerin saysnda ondan ayrlr. Empedokles drt ana
-e dnmt. Anaxagoras ise deney dnyasndaki rifesflfelfefln nitelik
i ^ kmndan~saysz etElii drt enin birlemesiyle aklanamaz diyor.
Deney dnyasnda nitelik bakmndan ne kadar eitlilik varsa, nitelikle
birbirinden ayrlan o kadar sperma (ana-madde) vardr. Duyularmzlakavradmz nesnelerde spermalarn hepsinden var ve nesneler kendile~rinde~ltr basnTsperma eidine gre adlandrlr. "Nesnelerin nitelike
deimesi demek de: bileimlerine yeni sperm alarn girmesi ya da birta z m ir-U r la y a k n n d a k i b u g n k G lad as.
36
Demokritos
Leukipposun1 bir rencisi olan Demokritos ise, tam tersine, mekanizm an
layna en kesin biimini kazandrmtr.
Demokritosun doduu yer oniada Teos2 olmal. Kendisine Abderal
filozof deniyorsa da, belki de sonradan gelip buraya yerlemitir. Anaxagorastan 40 ya kk olduunu kendisi sylyor. Buna gre hayat hesap
lanp, yaklak olarak 460 ylnda doduu, 90-100 yl yaayarak 370 srala
rnda ld sanlyor. Uzun yolculuklara km, btn Yunanistandan
baka, Msr, Anadoluyu, ran dolam. Yurdunda siyaset ilerine hi
karmam, kesine ekilmi bir bilgin hayat yaam. Bir tant bul
may, Pers kral olmaktan stn tutarm dermi. Yurttalar kendisine b1. L eu k ip p o s'u n hay at retisi zerine salam , g v en ilir bilgilerim iz yok. E p ik u ro s,
byle b ir filo zo fu n yaam adn bile ileri s rm t r. A ristoteles on u hep D em o k rito s ile
b irlik te an ar. M iletli o lduu, so n ra d an gelip Bat T ra k y a da A b d e ra ya yerletii ve b u
ra d a A to m cu lu u n k u ru cu su saylan D em o k rito s'a retm en lik ettii, E m p ed o k les ile
A n ax ag o rasin ada old u u anlalyor. A to m cu lu u asl o n u n balatt n ileri s re n
ler de v ard r. Biz b u ra d a A tom cu lu u , h a k k n d a o ld u k a salam bilgilerim iz olan D em ok
rito su n retisin d en gsterm ei d a h a u ygun b u ld u k .
2. B ugnk Sack. U rla (zm ir) n n gneyinde.
38
yk sayg gsterirlermi.
t e y . * f ratm na saylr. Say
ca ok olan yaptlarndan anca p* ? kahratzr.
Demokritos da, FmpgrfnH* ve Anaxagoras gibi, felsefesine Eleallarn
retisini k noktas otork hr O da, tekiler gibi, bu retinin kimi
ynlerini benimser, kimil**rini de kabol etmez, cVarolan ona gre de, mey
dana gelmemitir, yok olmavaraktr. deimezdir, hep kendi kendisiyle avn kalr. Ama varolamn dnda bir de varolmayan, yani boluk da,
uzay da vardr. Uzay yznden varolan, kendileri artk blnmeyen,
grlemeyen klklara (ideai) ayrlr. Bunlara da Demokritos atom (blnemeyen) adn verir. Yine bo uzay yznden atomlar hareket olanan
da kazanrlar. Atomlar yapca birdirler, hepsi cisimseldir, birbirlerinden
yalnz biimleri, boluk iindeki yerleri ve dzenlenileri, byklkleri,
arlk ve hafiflikleri (arlk ile hafiflik de yine byklk ile ilgili) bak
mndan ayrlrlar _Atomlarda olabilen bicik deiiklik harekettir, yani yer
deitirmedir. Atomlarn birbirlerinden ayrlmalar, sadece nicelik bak
mndandr, sadece byklk, kklk, yer, dzence vb. ayrlklardr.
nn in Demokritos atomlarda (bu gerek varlklarda) renk, ses, scak
lk, soukluk vb. niteliklerin bulunmadn syler. Renkleri grmemiz, ses
leri iitmemiz, scakl duyumlamamz, tatly, acy tatmamz, ancak, bir
uyu yanlmasdr, bir karanlk bilgidir. Duyular, asl gerei, yani nes
nelerin artk blnemeyen son paralarn (atomlar) bilebilecek gibi kes
kin deildirler. Duyu bilgisi nesnelerin i dokusunu, gerek yapm gre
mez, bunu ancak dnen ak kavrayabilir. Ama bunu sylemekle Demok
ritos. henz dnme e alg, dnlen dnya ile alglanan dnya arasn
da ilkece bir ayrlk yapmyor; bu ikisini birbirinden ayran yalnz, keskin
lik ve kesinlik dereceleridir.
Atomlar batan beri kendiliklerinden hareket ederler. Kimisinin hare
keti yava, kimisininki hzldr; bu da onlarn arlklar ile ilgilidir. Bo
lukta eitli hzlarda hareket eden atomlar uzayn byke bir yerinde kar
lanca burada bir ylma olmu, atomlarn birbirlerine arpmalarndan
bir evrinti domu, bu evrintide atomlar elenmi: Kaba ve ar hareketli
atomlar ortada toparlanp topra meydana getirmiler; hareketleri hzl
olan ince atomlar ise yukarya itilip suyu, havay ve atei oluturmulardr.
Anaxagoras gibi Demokritos iin de ay, gne ve yldzlar evrinti yzn
den bolua frlayp tutumu olan ta ynlardr.
Grlyor ki, Demokritosu da bundan nceki dnrlerde grd
mz ayn sorun (olu sorunu) uratryor: Parmenidesin o hep duran, ken
di kendisiyle hep bir olan varlndan nasl oluyor da bir deime, birbir
lerinden belli niteliklerle ayrlabilen nesnelerin bir okluu meydana geli
yor? Benzerleri birbirine ulatrarak, aykrlar birbirinden ayrarak nes
neler dnyasnn olumasna yol aan ne? Anaxagoras bunun Nous oldu
39
NSAN FELSEFES
SOFSTLER
5. yzyln ortalarnda grnen bu gelimenin felsefe dndaki nedenleri
aratrlnca, bunlarn banda o aralk Yunanistann geirmekte olduu
siyas-iktisad kalknmann yer ald grlr. Perslerle olan savalarda
stn bir rol oynayan Atina bu kalknmann arlk merkezi olmutur. Bu
yzden, imdiye kadar Yunan dnyasnn kenarlarnda (onia, Gney tal
ya, Bat Trakya) gelien felsefenin de bu ehir bundan byle ok uzun bir
zaman iin merkezi olacaktr. Yunan dncesi en parlak yemilerini bura
da verecek, klasik yksekliine burada eriecektir. 5. yzyln ortalarnda
Atinadaki demokratik bir gelime, belli bir yetime gereksemesine de yol
amtr. Bundan dolay, bilgi de pratik-sosyal bir deer, bir g olmutu.
Demokratlaan Atinaya imdiye kadarki eitim sistemi artk yetmiyordu.
Herkes yeni duruma ayak uydurabilmek, bunda bir rol oynayabilmek iin
daha ok bilmek istiyordu. Bu da baarl yurtta nasl yetiir? sorusunu,
bu eitim sorununu ortaya koymutu. Bu gereksemeyi de Sofist adn ta
yan kimseler karlama denemilerdir. Bunlar, bu yeni gelimesinde
Yunan ulusunun retmeni, aydnlatcs olmulardr. Sofistler ehir ehir
dolarlar, para karl eitli konularda dersler verirlerdi.
Sofist (Yunanca: Sophistes) szc aslnda bilen, bilgili kii demek
tir, sonra siyasette yararl olmay reten kimse (Protagoras, kendisinin So
fist olduunu sylerken bunu anlarm ); daha sonralar ise sz syleme sa
nat (rhetorik, hitabet) zerinde ders veren kimse anlamn kazanmtr. So
fist szcnn bir de, gnmze kadar gelmi olan aalatrc bir anlam
vardr. Bu da, Sokrates, Platon ve Aristotelesin Sofistlere kar savamla
rndan ileri gelmitir. Ancak, bunlar yermelerinde bsbtn hakl sayla
mazlar. Sofistler iinde, hele Protagoras, Gorgias, Hippias, Prodikos gibi
ileri gelenleri dnlrse, ciddiye alnmas gerekenler de var. Ama, zel
likle sonra yetienler iinde ii oyuna, safsataya (sophisma) dkenler de
az deil. Platon ile Aristotelesin Sofistlerde yerdikleri balca bir nokta da,
bunlarn para karl ders vermeleridir. O zamana kadar felsefe dar,
aristokrat evrelerde yapld iin, grlmemi b ey saylmtr bu.
Byle bir ey, Platona gre, bir kar gzetmeyecek bir aratrma olmas
gereken felsefenin, bilimin onuruna aykrdr.
Balca yeni yaama dzeni iin yararl, becerikli yurttalar yetitir
mek ii ile uraan Sofistler, bilgi anlaylarnda relativisttirler. Bunu, en
iyi, Sofistlerin ilki ve en by saylan Protagorasta grebiliriz. Protago
ras (482-411) da, Demokritos gibi Teoslu. Yine onun gibi Leukipposun
rencisi olmu. Atinaya gelip uzun zaman kalm. Perikles ile Euripidesin
42
sesleri iitir; birbirinden baka olan iki kiide ayn bir tasarm nasl ola
bilir?
Sofistlerin relativizmi ile pheciliklerini, doa felsefesindeki uzlamaz
lklar beslemitir. Felsefenin doa konusunu brakp insan ile ilgili sorun
lara ynelmesinde Sofistlerin eletirmelerinin de byk yeri olmutur.
Sofistlere gre bilgi teorik bir merak gidermek iin deildir; bilgi pra
tiin, yaamn emrindedir: bu anlayla yaplacak balca i de, bilgili, ya
rarl yurttalar yetitirmektir. Ancak, Protagorasta grdmz relatjvizm
' ile bu ama nasl uzlaabilir? Her ey relatif olduuna gre, bilgili olma
nn, yararl olmann deimez ls ne olacaktr? Bu soruyu Protagoras,
bilgiyi doruya deil de yarara balamakla gzer: Bir san bir baka sanidan daha doru olmayabilir, ama dalla iyi, yani daha yararl olabilir. Da
ha iyi. daha yararl sanlar - olan kimse
bilgilidir, bilgedir,
dolaysyla ba
______
raki Sofistlerden Antiphon, doal hukuk ile positif (insann koyduu) hukuk
arasndaki kartl belirterek yalnz sanlara (doxa) dayanan konulmu
(positif) yasalarn gsz olduunu syler ve buradan insanlarn doadan
eit olduklar sonucunu karr: Yalnz Yunanllar kendi aralarnda deil,
Yunanllar ile Barbarlar da eittirler. Onun iin, toplum iindeki snf ay
rlklar, ayrcalklar, soyluluklar vb., hep insann kendi koymalardr. Oy
sa toplum insanolunun yarar iin kurulmutur, bundan dolay herkes on
dan eit olarak yararlanmaldr. Yine bir baka Sofist, Thrasymakhos ne
trl parlak szlerle anlatlrsa anlatlsn diyor, adalet, glye, egemen
olana yarayan, gsze zararl olan eydir. Sofist Kallikles de, adaleti
gszlerin kendilerini korumak iin gllere kar kurduklar bir tuzak
diye anlar. Ama, ona gre, doa (physis) glye egemen olmak hakkn
vermitir. Bundan dolay ancak (insann koyduu dzen bakmndan) ada
letli olmayan kimse mutlu olabilir. Gerektiinde haktan ayrlmyor gibi g
rnen, ama gerekte byle olmayan, bakalarna tam olarak hkmeden, he
veslerini, isteklerini keyfince kandrabilen kimse onun iin ideal. Bu So
fistler iin doal olan (physei) sosyal olandan (thesei) daha deerli,
daha salam, daha balaycdr; doal hukuk, tarih boyunca insanlarn
kendilerinin koymu olduu (positif) hukuktan daha stndr, ite Sofist
ler, byle bir doal hukuk anlay bakmndan yrrlkten olan yasalar
la la, normalarla savamlardr.
Sokrates
ite Sofistlere kar koyanlarn banda yer alan, ilkan en byk d
nrlerinden biri olan Sokrates de byle bir dnce ortamnda, byle bir
aydnlanma tutumu iinde geliip sivrilmitir. Sokrates Sofistlere kar
46
49
dan, ahlk bir sezgi, peygamberlerde grlen igd gibi bir ey vb.)
Daimonion Sokratesin ahlk grnn tekyanl rationalismini tamamla
yan bir etken olarak grnyor. nk Daimonion, irrationel bir ey, din
-mistik bir e. (Ama yalnz kendisinde var; genel olarak insan hayatnn
ahlk bakmndan dzenlemede hi bir rol yok.)
Nitekim Sokratesin, lmne yol aan mahkemeye verilmesinde bu
Daimonionnun da rol olmutur. Sulamadaki Sokratesin Atinaya yeni
Tanrlar getirmek istedii iddias, buna dayatlmtr. Sokratesin dinsiz ya
da kfre sapm bir kimse olduu hi de sylenemez. Olsa olsa, o da, ta
Xenophanesten beri gelien bir din anlaynn iinde yer almt: yani
halk dininin bo inanlarna bal deildi; halk dininin arnmasn, bunun
iin de Tanrlar iin yakksz tasavvurlarn ortadan kalkmasn o da isti
yordu. Daimonionu ile demek istedii belki de bu idi: Tanrlarn sesini ii
mizde, gnlmzde duymalyz; onlar d belirtilerde aramamalyz; dinliliimiz bir d grn olmamal. Ama, yukarda da grdmz gibi, Sokrates
btn Yunan Aydnlanmasna, bunun temsilcileri olan Sofistlere kar olan
bir tepkinin kurban olmutur. Onunla Sofistler arasndaki amalar bak
mndan olan temelli ayrlklar birok Atmallar ayrt edebilecek durumda
dediler. Onun rationalismi, Sofistlerin relativizmi kadar halk inanc iin
tehlikeli saylmtr.
Sokrates evresine byleyici bir etki yapmt. Bu etki, dncelerin
den ok, bu dnceleri onun dorudan doruya yaamas yoluyla olmutur.
Nitekim kendisinden sonraki felsefe rlarnn ou bilge idealinin canl
rneini hep Sokratesde bulacaklardr.
SOKRATES OKULLAR
elde edilen neeli bir ruh dinginliinde, ruhun zgr oluunda eriilebilir. ErdenTbudur, bu zgrlktr, insann iinden bamsz ohnasdrTTirdemt*yalmz en yksek deer deil, biricik deerdir de. mutlu olmak TTn BTrTcik
aratr. Erdem biricik deer, ktlk ise biricik kanlacak eydir. Geri
kalanlarn hepsi: salk, gzellik, zenginlik, lks, an ve eref vb. aldr
edilmeyecek, kaytsz kalnacak (adiaphora) eylerdir. Olsa olsa bu pKeneylerin kartlar birer deerdir. nk yoksulluk, ihtiyaszlk, ad
san olmamak vb., insan bo gururdan, bo kuruntulardan korurlar, bylece onun iten zgr olmasna yardm ederler. Hele duyusal hazzn, hazz
abalarmzn balbana bir erei yapmann Antisthenes en byk d
man, Hazdan, deli olmaktan daha ok korkarm diyor. nk haz insan
kle yapar. Hazzn karsna Antisthenes alp didinmeyi, glk ve skn
ty (ponos) koyar. Bunlar insan sertletirirler, dayankl yaparlar, insa
nn zgr olmasna yardm ederler. Bundan dolay kynikler, dorudan do
ruya hayatn korunmasna yaramayan, hayat rahat ettirmee, sslemee
yarayan her eye kar tam bir aldrhk gsterirler. Bu anlaylar da
kynikleri doal olmayan bir tekyanlla, kaskat bir uygarlk dmanl
na gtrmtr. Bu yzden ahlka, sosyal deerlere, bu arada zellikle
aile ve devlete kar kaytszdrlar. Antisthenes devlet bireyi korumak ba
kmndan yararldr diyor ama, kendisinin devletle (toplumla) bir ilgisi
olmasn hi istemez. Kynikler an bireycidirler (individualist). Dinle de
ilgileri yok. Antisthenese gre tek bir Tanr vardr, ona da ancak erdemli
bir hayat yaamakla sayg gsterilebilir.
Antisthenes bsbtn pratie ynelmi olsa bile, yine de bir bilgin sayla
bilir. Nitekim ahlk retisini teorik olarak da ilemee, temellendirmee
almtr. Ondan sonra gelenlerde ise, rnein bunlarn banda bulunan
Sinoplu Diogenes'te (412-323), artk teorinin hi yeri kalmyor. Kyniklerin
ihtiyaszlk ile uygarlk dmanlklarnn en arnm rnei olan Diogenes
in yapt, sadece kynizmin retisini tam bir tutarlkla dorudan doruya
yaamak olmutur. Diogenes insan erdemli yapmaa yardm dokunduu
iin bilgili olmaa deer verir; ama bunun dnda btn uygarlk deerle
riyle, gereksiz, sama, erdem iin zararldrlar diye, kyasya savar. Ona
gre, rnein evlilik kaldrlmal, kadm-ocuk ortakl olmaldr. Kendisi
nin bir dnya yurtta (kosmopolites) olduunu da sylermi.
Kynizmin btn bu grlerindeki ana dnce: nsan kendi kendine
dayandrmaktr. Bilge kii erdemli kiidir, yani kendi kendine yeten kiidir.
Bilgenin karsnda ise, darya hal nlan varlklarna dsnda destek
arayan budalalarn kocaman yn vaj. Erdemin en byk a rmaan, in
san tam bamsz yapmasdr. Byle bir bamszla erimi bilge kii de
btn isteklerinden syrldndan, Tanrlara benzer. Bilge, d nimetlerden
olabildiince bamsz olabilmek iin, gereksemelerini elden geldiince da
raltr. nsann gereksemesi ne kadar azsa, o kadar mutlu olur. Toplum kar
54
Kyniklerin ok sert bir erdem retileri var. Bu bakmdan onlarn tam kar
t Kyrene Okuluur. Kyrenelile'r, kyniklerin zahmetli, skntl yaama
idealleri karsna rahat ve neeli bir hayat idealini koyarlar. Bu rn ku
rucusu Kyreneli Aristippostur (435-355). Aristippos, yoksul bir kimse olan
Antisthenesin tersine, kibar, elebi bir kii. Bir sre Sokratesin evresin
de bulunmu; sonra da gezgin bir Sofist yaay srm. Antisthenes dn
ya grn teorik olarak da temellendlrmee almt. Aristippos ise
ahlk ile dorudan doruya ilgili olmayan her uramay reddeder, yalnz
doru yaama sorunu zerinde durur. Bundan dolay onda balca ahlk
ile ilgili dnceleri buluyoruz. Bunun y a n n d a bir de duygular psikolojisi
var.
Aristippos, Herakleitos gibi dnp, her sev gibi insan vcudu da bo
yuna deiir diyor. Bu deime yznden vcudun doal durumu olan uyum
lu yaps zaman zaman ortadan kalkar- zaman zaman bu uyum yeniden
kurulur. Uyumsuzluk durumu ac duygusunu, uyumlu durumu ise haz duy
gusunu yaratr. Duygu halleri de hareketlerle ilgilidir. Yumuak hareketler
^ ^ ^ ^ ^ e k e t l e r ac, tam hareketsizlik hazszlk ve acszl dourur
lar. Bu durumdan ise, Aristipposa gre, varmak iin uralmaa de
er olan sadece haz (hedone) dr. Hazz istemek, aramak insan ve hayvan
iin doal bir duygudur. Bylece, Aristippos iin, istencin biricik amac
hazdr. Bununla da haz, iyinin kendisi olmu oluyor. Hazz salayan ey
iyidir, ac veren sev ktdr, bu ikisi dnda kalan eylere de aldrmamaldr.
Sokrates iyinin ibriinin ne olduunu kesin olarak belirlememiti, iyi
ye ynelmee, iyiyi gerekletirmee almalyzdr, byle erdemli o l u
nur. Ama yi dediimiz nedir? Aristippos bu soruyu hi phe gtrme
yecek b i r aklkla y a n t l y o r : iyi hazdr; iyi i l e haz ayn eylerdir.
Bu anlay ile de Aristippos, hedonizmin (hazclk) kurucusu olmuTur. Bu
hedonizm, rnein Sokrateste bulduumuz, eudaimonizmin bir eididir.
Ancak, S o k r a t e s t e mutluluk (eudaimonia), ruhun s r e k l i olan sal ve
esenlii idi. Oysa Aristippos haz deyince, ruhun srekli olan bir durumunu
55
Aristippos iin ivi: nlflhi-lHiffi li-adar iddetli olan bir anlk hazdan ba
ka bir ey deildir. Ancak, bu eit hazz elde etmek iin bilgi (phroness)~
gereklidir. Bu bilgi kavram, Aristipposun hedonizmindeki skratik edir.
insan mutlulua ancak bilginin yardmyla ulaabilir. te bunun iin, ama
Rainiz bunun iin bilgi bir deerdir. Bilgi insan nyarglardan, bo din
inanlardan, zc tutkulardan kurtarr; ona hayatm nimetlerinden en y
biimde yararlanmay retir. Bilgi, kendisine sahip olana^ bilgeye/ner"
eyden nce, kendi iinde bir uveTkazindnr Bu gven sayesinde bile
kii kendini d dnyann karlarna kaptrmaktan kurtarr: bu giiven ona
evresine ve iinde bulunduu koullara egemen olmak, bunlar kendi istekerine hizmet ettirme!^ zevki tadarken bile kendine hkim olmak yeteneini
kazandrr. Kynikler gibi hedonistler de, insamn dnya ve dnyann gidii
karsnda zgrln elde etmesine alrlar. Ancak kynikler, bu iten
bamsz olmay, insann dnya nimetlerine yz evirmesinde, kendini bun
lardan yoksun etmesinde buluyorlard. Kyrene rnn hedonistleri ise, tam
tersine, dnya nimetlerini, dnyann zevkini akllca tadma ile bu bamsz
la erimek isterler. Kyniklerin ideali: dnyaya yz evirmi bilge idi;
Aristippos ve onun izinden yryenlerinki ise: hayattan tadalmasn bilen
bilge kiidir. Byle bir kimse, her eyin en iyi ynnden yararlanma bilir;
hi bir engel tanmadan nesneleri ve insanlar kendisi iin kullanr; ama
bu arada kendini zevk iinde hi bir zaman yitirmez; tutkularna hep hkim
olmasm bilir; hi bir zaman olamaz elde etmee kalkmaz; pek mutlu olmadii gnlerde bile ruhunun dinginliini, neesini yitirmemei bilir.
Kyrene Okulundan olanlar da, kynikler gibi, bireyci (individualist) dirler. Onlar da topluluk hayatna deer vermezler. Aristippos, tpk Sofistler
gibi, ehir ehir dolarm; bu gezgincilii de, kendisini hi bir politik-sosyal dzene balanmak zorunda brakmad iin, dolaysyla zgrln
en geni ls ile yaayabildii iin pek severmi. Kyrene Okulundan
Theodoros adl birisi Benim yurdum btn dnya dermi ve bilgeyi yurtseve-lik duygularnn stnde sayarm. Kyrenelilerin bireyci olmada kyniklerle tamamyla birletikleri grlyor. Din konusunda da birleirler: Dine
de aldr etmezler; dinin bo inanlarndan kurtulmak, bilge iin bir dev
dir. Euhemeros adndaki bir Kyreneliye gre: Tanrlara tapmak, krallar
ve bu gibi baka byk insanlar saymaktan doup gelimitir, dolaysyla
56
ratesi aan ilk adm atm olur. Buradaki dnce u: Ruh lmszdr ve
birok defalar yeryzne gelmitir. Bu arada yeryznde ve Hadeste
(brdnyada) bulunan her eyi grmtr. Yeryznde (doada) her ey
de birbirine bal olduu iin, ruh bunlardan birini grnce, srekli bir
aratrma ile tekilerini de bulabilir ve anmsayabilir. Ruhta doru tasav
vurlar, nce, bilinsiz bir halde bulunurlar; bunlar, ilkin, bir rya gibi k
mldanrlar; uygun sorular ve aratrm alarla sonunda aydnlk bir bilgi ha
line gelirler. Buna gre: renmek, eskiden bilinmi bir eyi yeniden hatr
lamaktan, anmsamaktan (anamnesis) baka bir ey deildir. Bu anlay
ile, Platon, felsefesinin iki ana-grn de elde etmi, belirtmi oluyordu:
Ruhta bilinsiz bir halde bulunan doutan tasavvurlarn olduu gr,
bir de doru sam (orthe doxa) ile bilgi (episteme) arasndaki kartlk. Do
ru san sallantl ve sreksizdir, bilgi ise bir temele, bir nedene (logos) ba
lanmakla, dayatlmakla salam ve srekli olur. Bilinmeyen bir eyin a ra
nabileceini, Sokrates, Menon dialogunda hi matematik bilmeyen bir k
leye, ustaca sorular sorarak bir geometri problemini zdrmekle tantlar.
Bu gr ile Platon aratrmann olabilirliini, dolaysyla da felsefe
nin de olabileceini ortaya koymu oluyordu. Ancak, felsefenin olabilmesi,
Sokratesin sav, yani erdemin bilgi ile ayn ey olduunu syleyen sav
doru ise bir anlam kazanabilir. Onun iin Platon Menon dialogunda bu so
runu bir daha ele alr yalnz Sokratesin savn ileri srmek iin deil,
bir de bu soru karsnda kendi dncesini belirtmek iin. Bu sorunu da
Platon, en gvenilir bilimin bir yntemi ile, matematiin varsaym hypothe
sis) yntemi ile inceler: k noktas olarak bir varsaym alr; bundan
kabilecek sonular gelitirir; sonra da bu sonularn durumundan varsa
ymn doru olup olmadn karr. Bununla da Platon, btn felsefesi iin
byk nemi olan yeni bir yntem elde etmi oluyordu. Bu yntemi kullana
rak vard sonula da, Sokratesin intellektualismini aacaktr. nk bil
gi ile ayn olan felsef erdem yannda, bir de doru sanya dayanan bir
basbaya erdem vardr. Bilgiye dayanan felsef erdem de basbaya er
demden pek stndr; biri asl ey, teki de onun glgesi gibidir.
Doru san ile bilgi arasndaki dolaysyla bunlara dayanan sradan er
dem ile felsef erdem arasndaki bu ayrma yeni bir gelimeye yol am
tr. Gerek Herakleitosun, gerekse Eleallarn felsefesini yakndan tanyan
Platon, salam bir bilginin hi bir zaman sallantl bir temel zerinde kuru
lamayacan anlamtr. Ruhun lmszl dncesinden kan sonu
byle bir durum yaratmt: Ruhun bu dnyadaki eski bir varlnda
grdklerinden anmsadklar, ancak sallantl tasavvurlar olabilir. Doru
sany bir bilgi haline getirecek temel de, dolaysyla, bu gibi anmsama ta
savvurlarnda bulunamazd. Bu dncelerden imdi yeni bir sorun, bilgi
nin temeli problemi ortaya kmt.
62
istenli eyleme, teki de akla kar gelerek baya, madd duyusal isteklere,
' itaha gtrr. Bu dncesini Platon, Phaidros dialogunda, biri beyaz te
ki yaz iki atn ektii bir arabay kullanan bir src simgesi ile can
landrmtr. Burada srcnn kendisi, arabay gden olarak akl kar
lar; beyaz at soylu istee, yaz at da madd istee karlktr. te ruhun
yaz kt atla simgelenen yn, arabay hep aalara srklemek
istedii iin, Tanrsal dnyada ruhu idealar grmekten alkoymu, onun
yeryzne derek bir vcutla birlemesine, bylece ruhla bedenden kurul
mu insann meydana gelmesine yol amtr.
Bu yolla meydana gelen insana den dev de, ruhunun asl yurduna ye
niden kavumas, dnmesi iin gereini yapmaktr. Bu da idealar bilmekle
olabilir. Buradaki bilgi de yine bir anmsamadr. Ama idealar objektif ola
rak bilmenin olana vardr: nk bu yeryz dnyas idealar dnyas
na benzer; nk buradaki btn varlklar idealardan payalmlardr (metexein). Anmsamann nasl olutuu zerindeki dnmeleri de, Platonu
eros (sevgi) kavramna gtrmtr. Eros kavram, idea retisinin ilk
tasars iin ok karakteristik bir kavramdr. Platona gre, insann ok
zel bir yetisi var: nsan birok alglar bir kavram halinde toplayabiliyor.
Objektif olarak grldnde, bu yeti, insan ruhunun bir zamanlar idealar
dnyasnda grm olduu idealar anmsamasndan baka bir ey deil
dir. insandaki bu yeti de kendini en kolaylkla gzel de gsterir. Gzel
zaten idealar dnyasnda her eyin stnde parlar; yeryznde de en l
tl olan, en gze arpan odur; duyularn en ak olarak kavrad gzel
dir, gzeli severiz, gzel bizi eker. Platonun deyile: Eros gzele yne
lir, ilgisi gzeledir. mdi eros doru olarak ynetilirse insanda felsef bir
cou uyandrr, bu cou da bize gzel ideasn hatrlatr, anmsama yolu ile
idealar grmee vardrr. Bu anlaynda Platon, Sokratesin intellektualisminden tamamyla ayrlmaktadr. Platon, burada air yn ile, gzele
duyulan sevgiden doan couyu idealarn bilgisine gtren yol olarak gs
teriyor. Bu anlayta mistik bir renk de var. Ancak, buradaki idealar gr
me, coup kendinden geme (eskstasis) ile elde edilen bir gr deil, ruh
ta uyuklamakta olan idealarn an olarak bir parlamasdr bu da aklla,
dnme ile hazrlanr.
Bu gelime basamanda eros kavramnn Platonun dncesi iin olan
byk nemini en iyi Symposion (len) dialogunda grebiliriz. Bu dialogda Platon erosu, nce, btn lml varlklarda bulduumuz bir lmsz
lk abas diye tanmlar. Bu abay, en gze arpacak biimiyle, lmlle
rin dl yetitirmek, bylece bsbtn yok olmaktan kendilerini kurtarmak
istemelerinde bulabiliriz. Burada eros, genellikle, bu iten ibarettir. Ama
belli eitten insanlarda eros yksek bir nitelik de kazanr. te Platonun
da gstermek istedii, erosun bu yksek eklidir. dealar olduka iyi hatrlayabilen kimselerde eros gerek zn aa vurur. Bu sekin kiiler
64
65
lan izmek istemitir; ama bunu yaparken erdemlerin birlii ve aklla ilgili
olduklar anlayna pek bal kalmtr. Ancak, gerek hayat grp anla
mas ideal devletini tasarlamasnda byk rol olmutur bunun, onu,
insanlarn byk ksmnn ynn o ana erdemi, btn erdemlerin ken
disinde birletii gerek bilgiye dayanan o erdemi, yani felsef erdemi hi
bir zaman edinemeyecekleri dncesine vardrmtr. Platonun nl s
z: Yn hi bir zaman filozof olmayacaktr. Ona gre insanlarn ounda,
para kazanmay, madd hazlar ama bilen ruhun aa itkileri egemendir;
ancak bu itkilere kar durabilen az sayda insanda eref duygusu ar ba
sar ve ancak bir avu insan nesneleri dnce ile kavramak, eylemi akla
dayatmak, ksaca felsef bir hayat yaamak gereksemesini duyar. Kendi
lerinde ruhun blmnden biri ya da teki ar bastna gre, Platon
insanlar kategoriye ayryor: Zenginlii sevenler, erefi sevenler, bil
giyi sevenler. Bu deerden zenginlik, eref, bilgelik birine ulamay
istemelerinin lsne gre insan tipi meydana gelir. Bunlar da, ancak
devlet iinde tam anlamlarn kazanacaklardr.
Erdemlerin de gerek deerleri devlet erevesinde ortaya kacaktr.
Platona gre devletin doal kk, devleti kurduran doal neden, hi bir
insann kendi kendine yetememesi, bu yzden de bir sr gereksemeleri gi
dermek iin bakalarnn yardmna muhta olmasdr. Onun iin devletin
her yerde devi udur: nsanlarn ortaklaa yaamalarn, bunlara mutlu
luk salayacak ekilde dzenlemek. Bu dev de, ancak, topluluk hayat ah
lk ilkelerine gre dzenlenirse gerekleebilir. nsann ruhunda nasl
ayr blm varsa, devlet de bunun gibi ayr ksmdan kurulmutur: Ruh
taki itkilere karlk olan besleyenler takm, iradeye karlk olan koru
yanlar takm, akla karlk olan retenler takmndan. tahlarndan do
an bir kayg ile gnlk gereksinmelerin ardndan koan yurttalarn b
yk ounluu, topluluk hayatnn madd temellerini salar; koruyucular
darya kar dmana savunma ile, ieriye kar da kanunlarn yrtl
mesini salamakla devletin varln korurlar, yneticiler (arkhonlar) ise
bilgileriyle, geni grleriyle kanunlar koyarlar, devleti ynetecek ilke
leri bulup belirtirler. Btn devletin olgunluunu da ona erdemler salar
lar; bunlar da: Bilgelik, cesaret, lllk (sophrosyne) ve adalettir. Yne
ticilerin zel erdemi bilgeliktir. Cesaret, koruyucularn zel erdemidir. Bun
lar yle yetitirileceklerdir ki, edindikleri doru tasavvurlarla, neden kor
kulup neden korkulmayacan bileceklerdir. lllk ile adalet ise belli
bir takmn erdemi deildirler, bunlarn herkeste bulunmas gerekir. l
llk: herkesin ynetenlerin en iyiler olmas, bunlarn dnda kalanlarn
ise ynetilmeleri gerektii dncesinde birlemesidir. Adalet de: her ta
kmn kendine den devi gerekletirmesi demektir. lllk ynn
erdemi deildir, en aa tabaklarn, kendine gre bir erdemi yoktur. Onun
iin Platon, lllk ile adalete sosyal erdemler (politike arete) diyor.
ton, gerek mutluluu ancak bilgili olmada bulmak isteyen grle de sava]r: Dorusu, bilgi ile hazz birletirebilmi olan bir yaaytr.
En son eseri olan Nomoi'de (Yasalar) Platon devlet problemini yenilen ele alr. P 'ilebo.'ta olgular gznnde bulunduran, buna gre ayar
lanm gereki bir ahlk anlay dile gelmiti. Bundan nceki devlet
retisinin ana yapt Politeia ile karlatrlrsa, Nomoideki tutumun da
olduka realist olduu grlr. Uzun bir hayatn grgleri Platona ok
eyler retmitir. Bunlarn arasnda Syrakusa sarayndaki baarsz kal
m reform denemelerinin de belki byk yeri var. Bu dnyada akln ve
iyinin gcne, bunlarn egemen olacana Platon artk eskisi kadar inan
myor; haz ile acnn insan iin daha zorlu gdler, zemberekler olduu
nu anlamtr, artk insanlarn mutluluunu salamak iin eskiden dn
dklerinden baka aralar gerektiine inanmaktadr. Bu dneminde Pythagoras felsefenin etkisi bsbtn artmtr, bu felsefenin din karakteri
kendini bsbtn belli etmee balamtr: Dnyann gerek sahibi Tanr
dr; Tanrnn bu dnyay olgunlua gtren bir plan vardr; insan Tanrya inanmasyla erdemli
iin bir dayanak elde etmi olur. Politeia ile llrse pek realist olan Nomoideki yeniliklerin, Platonun d
nndeki bu deiikliklerle sk bir ilgisi vardr. Teorik bakmdan Pla
ton, yine de Politieadaki ideal devletini en iyi bulmaktadr. Ama, o dev
leti iin dnd brok eylerin gerekleemeyeceini bu arada anlad iin, bunlardan vazgeer. imdi, mutlak olarak deil de, ancak rela
tif olarak en iyi olan devleti tasarlar. Bu devlette artk en iyi, en bilgili
kiiler deil, yasa egemendir. Bu devletin yneticileri yasann stnde
deil, yasa onlarn stndedir. Yeni devletin ekli de Politeiadakinden
bakadr: Orada aristokratik bir monari dnlmt, Nomoide ise mo
nari ile demokrasinin kar bir devlet ekli tasarlanr. Oradaki bilge
lerin egemenlii yerine burada memurlarn bir sradzeni, felsefe yerine
de treler ile yasalar konur. Bu devletin sosyal yaps, da ideal devletnkinden baka trldr: Yeni devlette kadn ve mal ortakl kalkmtr,
evlenme ile zel mlkiyet yeniden kabul edilmitir. Yalnz, toprak devle
tin mal olacak, yurttalar, ihtiyalarna gre, bundan yararlanacaklar
dr. Nfusunun says en ok 5040 kii olacak olan bu devlet darya kar
tamamyla kapaldr: ihracat ve darya seyahat yasaktr. Bu gibi ki
inin zgrlne ve ikitsad hayat karan bir sr kurallar ve yasa
larla Platon, relatif olarak mutlulua erimi, dzenli bir ifti devleti
kurulabileceine inanyor. Nomoide, devletin her alannda olduu gibi,
devleti yneteceklerin yetitirilmesinde de din byk bir yer alr. Bunlar
daki din inan, temellendirilm bir bilgi haline getirilecektir. Bunun iin
yneticiler, hei' eyden nce, matematik bilimler, bunlarn arasnda da
zellikle astronomi reneceklerdir. Bundan baka batakiler, koymu ol
73
Aristoteles
Aristotelesin (384-322) doduu yei', Selnik yaknlarnda Stageiros. Eski
bir hekim ailesinden. Babas Nikhomakhos, Makedonya Kral Amyntasn
zel hekimi ve yakn dostu imi. Aristoteles daha yanda iken Atinaya
gelip Platonun Akademiasna girdi. Platonun lmne kadar hi ayrl
madan burada kald. Akademiada ksa zamanda kendini gstererek
retmen durumuna geti. Daha Akademiada alrken yaymlad yapt
laryla adn duyurdu. Platonun lmnden sonra Aristoteles, dostu Atraneus Kral Hermeiasm yamna, Troas blgesinde Assosa* gitti (sonra da
kraln yeeni le evlendi). 343 ylnda Makedonya Kral Phillpp kendisini
olu skenderi yetitirmek zere sarayna ard. skenderin eitimi ile
Aristoteles aa yukar yl urat. Babasnn skendere ynetimde ve
orduda grevler vermesi zerine, Aristoteles de memleketi Stageirosa ge
lip burada birka ylm bilimsel almalarla geirdi. skenderin Asya
seferine kmas zerine de Atinaya gidip burada kendi okulunu kurdu.
Bu okul, bilimsel ilgilerinin okyanll, ^etimindeki disiplini, planl
aratrma ve almalaryla az zamanda Akademiay glgede brakm,
lkan bundan sonraki bu gibi bilim ocaklarna rnek olmutur. Okul,
Apollon Lykeiosa adanm bir gymnasionda kurulduu iin Lykeion adn
almtr. Aristoteles, felsef konuma ve tartmalar, Platon gibi otura
rak deil de bir yukar bir aa gezinerek yapt iin, bu okula Peripa* A ssos: E d rem it k rfez in d e, B ehram ky n b u lu n d u u yer.
74
.:
teorilerinin temelidir. Platonda gerek varlk idealardr, doru da, idealar doru olarak kavramaktr.
Buna gre yargda varln rnei karlr, dolaysyla da yargnn
formlar ayn zamanda varln da biimleridir; yani, varolan ya bir
tzdr, ya da bir nicelik, bir nitelik, bir bant, uzaydaki, zamandaki bir
yer, bir etme, bir edilme vb. dir. Ama bu son kategoriler hep bir tzn be
lirlenimleri olduu iin, gerein, varln asl z de tz (hypokeimenon)
dr, ya da tzlerin bir toplamdr. Kendileri iin bir eyler denen tzler
de, hep tek tek varlklardr, tekil-olanlardr: Tek insan, ya da tek aa
tr. Tmel ise (genel olarak insan, genel olarak aa) mutlak olan, son
olan konu (hypokeimenon, subiectum) deildir, sadece, tek tek varlklar
iin denen bir yklemdir (kategorema, praedicatum). Bu anlay, Platon
ile Aristotelesi birbirinden ayran balca noktalardan biridir: Platon ii
tmel, yani idea bilginin amacdr ve tekil de (tek tek grnler feno
menler) araclyla tmelin bilindii eydir. Tmel, son konudur, do
ru olan yarg da, tmel zerindeki yargdr; tekilin doruluu, ancak tmelden pay ald (methexein) ldedir, Aristoteleste ise, tersine olarak
tekil tmelin araclyla bilinir. Platonda asl gerek, idealar dnyasdr;
tek tek varlklar bu gerek dnyann yanslardr, bu yanslar da idealar
dnyasn bilmee yol aarlar. Aristotelese gre ise, asl gerek tek tek
nesnelerin dnyasdr, bunlarda da tmeli, z bir soyutlama ile ayrrz;
bunu da, varlklarn nitelik ve davranlarn aklamak iin yaparz.
Tmelin anlamn Aristoteleste, bir baka bakmdan daha grebiliriz:
Bir sistemci olan Aristoteles yarglarmda bu sistematiini gelitirmitir.
Yarg eitlerinin ayrlmasnda da yine yargnn varl yanstt dn
cesi esastr. rnein Btn insanlar lmldr tmel yargsnda, btn
tek tek insanlar iin bir ey deniyor; burada, genel olarak insana, insann
genel zne lmlln ykleyen bir deyi var. Bu genel z, tek insann
dnda ayr bir gerek deildir, ama onda, onun z olarak bireylemitir, onun iin bu sylenen de (lmllk) tek insann rengi gibi bir ey
deildir. Nitekim baz insanlar esmerdirler tikel yargs, esmerlik de
diimiz niteliin insann genel z e ilgili olmadm, bunun zel bir ni
telik olduunu bildirir. Aristotelese gre, her obje iin, onun genel zn
gsteren bir z-kavram vardr. Bilimsel bilgi de bir objenin niteliklerini
ve durumunu, onun z-kavramndan karmaa alr. Bu z-kavram,
ayn zamanda, varolann eylemini, deimesini, niteliklerinin oluma ve
gelimesini belirleyen nedendir de. Gerek bilimsel bilgi de, bir eyi yal
nz gsteren deil, bunun nedenini, niinini de bildiren, yani bilinecei
nedeni ile bilen bilgidir.
Buna gre, bilimin balca devi, zel grnlerin genel nedenler
den nasl mantk bir zorunlulukla ktn gstermektir. Bylece de,
mantn aratraca en nemli konu, tm'den karmm (apagoge, de-
rak ve zce ilikin olan reniriz; her olay, her hareket, yani bir madde
nin ekil kazanmas da dtan bir itii, hareketi balatan, ^hareket ettiren
neden (causa efficiens)i gerektirir; her oluta, bunun varmak istedii
erei sorabiliriz, o zaman da oluu yneten ereksel neden (causa finalis)i
buluruz.
imdi, Aristotelese gre, varolan, form kazanm olan maddedir. Ama
madde ile form arasndaki ilinti relatijtir: Daha aasna gre form ola
bilen ayn ey, daha yukardakine gre maddedir. rnein tula toprak
iin form, ama ev iin maddedir. Bu anlayta gelime kavram, nesne
lerin deer bakmndan dzenlenmelerinin ilkesi oluyor: Nesnelerin dze
ni, maddenin en aa biimlenmelerinden en yksek formlarna kadar
aralksz ykselen bir dizidir. Bu basamaklanmada her nesne cinsi bir alt
basamaktakinin formu, bir yksek basamaktakinin de maddesidir ve her
nesne buna gre bir deer kazanr. Ama nesnelerin bu dizililerinin hem
aadan hem de yukardan bir snr vardr bunun aa snr salt
madde, yukar snr da salt formdur. Tamamyla formsuz olan salt ya
da .ilk madde (prote hyle), yalnz bir olanaktr (dynamis), gerek (energeia) deildir; herhangi bir yerde bir form olarak gereklemi olmadan
var deildir. Ancak, bu formsuz madde yalnz yokluk da (varolmayan,
ya da bo uzay) deildir, reel etkilerle kendini gsteren nedendir de.
Maddenin varl, formlarn tek tek nesnelerde kendilerini tam olarak gerekletirememelerinde kendisini gsterir. Formlarn kendilerini ancak ola
naa gre gerekletirebilmeleri bu yzdendir; doann yasasz, ereksiz
yn de bu yzden var. Bundan dolay Aristoteles doa retisinde erek
sel (teleolojik) nedenler ile mekanik nedenleri birbirinden ayrr. Birin
ciler maddede kendilerini gerekletiren formlardr, kinciler ise madde
de bulunur ve formlara snr izerler; bunlar, formlarn bsbtn gerek
lemesini engelleyen ilkedirler.
Salt form ise asl gerek de bu, maddeyi gereksemeden, kendi
liinden en yksek realiteye sahiptir. Byle bir salt formu kabul etmek
gerek, nk madde yalnz bir olabilirliktir, onun kendisinde gerekleme,
hareket ya da olu ilkesi yok. Aristotelesin kendi kendini gerekletiren
z kavramna dayanan gelime sisteminde hareketin zaman bakmndan
bir balangc yoktur; hareket, varln kendisi gibi ncesizdir. Ancak,
varlktaki hareketin nedeninin gsterilmesi gerek. Bu hareketin nedeni de,
her yanda, formun madde zerindeki etkisidir. Bir yandan maddede bir
biim kazanmak itilimi vardr, br yandan formda da bir eree gre ha
reket etmek gc vardr. Ama, form daha yksek bir form karsnda mad
dedir, bu daha yksek form da kendisinden daha yksei karsnda yine
maddedir; bu da bylece sonsuzlua doru uzayp gider. Onun iin, hare
ket kavranmak isteniyorsa, formlar dizisinde (hareket nedenleri zincirin
83
de) kendisi salt form olan, kendisi artk hareket etmeyen ama btn hare
ketlerin ilk nedeni olan bir ilke kabul etmek gerekir. Bu ilkeye de Aristo
teles ilfc hareket ettirici (proton kinour) diyor. Bunun kendisi hareket
sizdir; maddede kendisine gre biimlenmek itilimini uyandrr; mekanik
bir neden deil, ereksel bir nedendir, nk maddeyi bir eree (telos) g
re biimlenmek iin uyarr.
lk hareket ettirici ya da salt form, Aristotelesin metafiziinde,
tpk Platonun metafiziindeki iyi ideasvma benzer. Salt formda iyi ideasndaki ayn nitelikler var. O da ncesiz-bitimsizdir, deimez, hareket
sizdir, kendi basnadr, geri kalan btn eylerden ayrdr, cisimsizdir
ama yine de btn oluun nedenidir. Salt form (ilk hareket ettirici), yet
kin varlktr (energeia), nk onda her olanak ayn zamanda gerek ol
mutur; btn varolanlarn ve zlerin en yksei, en iyisidir ksaca:
Salt form Tanrlktr. Hi bir olanakla (dynamis) iliii olmayan, kendi
kendisine dayanan bir salt edim (energeia, actus purus) olan bu en yk
sek varlk bir dnmedir (noesis). Yalnz bu, tek tek nesnelere, bunlarn
deien grnlerine ynelmi bir dnme olmayp kendi bengi z ile
uraan, kendini kendisine konu yapan, kendi kendisini dnen salt d
nmedir, dnmenin dnmesi (neosis noeseos), bilincin bilincidir. Bu
na gre Tanr tamamyla immaterialdir, cisimsizdir, salt tindir, noustur,
z de, maddesi de kendisi olan dnmedir. Bu kendi kendisine bakmas
(theoria), Tanrnn ncesiz-sonrasz mutluluudur. Tanr hi bir ey iste
mez, hi bir ey yapmaz; evren zerinde hareket ve edimleriyle etkide bu
lunmaz; evreni, onun kendisini zlemesiyle etkiler; bu varlkta btn olup
-bitenler, hep maddenin Tanry zleyii yznden olur ve ancak bir z
leyiin konusu olmas dolaysyla Tanr her trl hareketin nedenidir.
Felsefenin btn teki alanlar gibi, doa retisi de Aristotelesin
metafiziine dayanr. Madde (salt olabilirlik, dynamis) hareket ettirilen
eydir, kendisi kendiliinden hareket edemez. Salt form ise hareket etti
rendir. Bu ikisi arasnda da salt madde ile salt form arasmda btn
varlklar yer alrlar. Bunlar, hareket bakmndan hem etkin, hem edilgindirler. te nesnelerin bu btnne Aristoteles physis (doa ya da evren)
der. Doa, birlii olan canl bir balantdr. Bu balant iinde madde, sa
ysz klklara girerek, gittike daha yksek formlara doru gelie gelie
duran varla, Tanrya doru yaklar, olanaa gre Tanrlkla dolar.
Aristotelesin doa felsefesi de, nesnelerin byle bir gelime iindeki basamaklanmalarn anlatr. Bu gelimenin erei olan Tanr hem kendi ken
disiyle ayn kalan, duran varlktr, hem de tinsel varlktr (nous). Bir yan
da dururluk, br yanda tinsellik (manevilik) Tanrnn en yksek deer
nitelikleridir. Onun iin, doadaki formlar, Tanrnn bu niteliklerine ne
kadar yaklarlarsa, bunlar ne kadar ok gerekletirirlerse, o kadar de
er kazanrlar, doa iinde sralanmalarndaki yerleri o kadar yksek
riz. stek, bir eyi elde etmei ya da ondan kanma isteme olarak, haz
ve ac d u y g u l a r n d a n kar. Bu duygular da hep obje tasavvuru ile birlik
tedirler; bu tasavvurdan da objenin elde edilmee deer mi olduu, yok
sa ondan kanlmas m gerektii anlalr. Aristoteles istek ile konusu
arasndaki ball mantksal bir ilgi olarak anlamaa kadar gidiyor. Ona
gre bir genel amatan z e l bir eylem ekli kar. Hayvan ruhundaki ta
savvurlarn kayna duyumdur. Tek tek duyumlarda verilmi olanlar hay
van ruhu genel bir alg olarak birletirir. Ruhun birliini salayan bu or
tak duyu, duyumlar tasavvurlar olarak saklad iin, hatrlama ile kendi
hallerimizi bilmemizin merkezidir. Bitki ve hayvan ruhlarnn stnde yk
selen insan ruhmnun zellii ise akl (nous, dianoeisthai) dr. Ruhun ilk
iki ekli, insana zg olan akln, bu gereklemesinin maddesidirler. Akl yznden istek, tasavvur ve isten bilgi (episteme) eklini alrlar.
Akl, ruhun btn bu etkinliklerine dardan gelmi yeni ve daha yk
sek bir ey olarak eklenir; ama, ancak ruhun teki etkinliklerine dayana
rak, bunlarn iinde kendini gerekletirebilir. Bu ilgiyi Aristoteles akl
etkin ve edilgin diye ikiye ayrmakla aklamtr. Etkin akl, akln kendi
kendine olan salt almasdr. Edilgin akil ise kendi kendine ileyemez,
bedenin aracl ile edinilen duyu verilerini ileyip biimlendirir, bu ge
reler bu akla ileme olanak ve vesilesini salarlar. Buna gre edilgin
akl: Akln, tek insandaki, onun kendi grgleriyle belirlenmi olan, gr
n biimidir. Buna karlk etkin akl, akln btn tek tek insanlar iin
ortak olan, her insanda bir ve ayn olan eklidir. Etkin akl meydana gel
memitir, yok da olmayacaktr; edilgin akl ise, bal olduu bireylerle
ortaya kar, onlarla da yok olur. Bu anlayyla Aristoteles, bireyin lm
szln kabul etmemi oluyor.
/
Aristoteles ahlk problemini de bu akl retisi bakmndan ele alm / tr. Akl, insan ruhuna zg olan bir formdu, onun karakteristik ayrm
' idi. mdi, btn Yunan ahlklar gibi, Aristoteles iin de btn abalar
mzn en yksek erei mutluluktur (eudaimonia). Geri mutluluk bir ba
kmdan d koullara da baldr, ama ahlkn asl konusu, insann kendi
iinde bulunandr, yani insann kendi etkinlii ile elde ettii mutluluktur,
kendisinin iyiyi gerekletirmesidir. Her varlk da, Arstoteles'e gl-e,
kendi znn, kendine zg etkinliinin gelimesiyle mutlu olabilir. Insa
mn z de akl olduuna gre, insan, ancak akl ile, akln iletmesiyle,
aklnn etkinlii ile mutlu olabilir. Onun iin, mutlulua eritiren erdem,
insann aklnn almasn gerekletirebilecek bir durumda, byle bir
nitelikte olmasdr. Erdem, insann doal znn yapsndan geliir ve in
san hazza vardrr.
stek ile duyum hayvan ruhunun iki ayr zellii idi. Bunun gibi akl da,
biri eylem teki dnme olan iki ayr davran ile kendini gsterir: Bir
87
90
AHLK DNEM
Aristotelesten sonra felsefe iki dorultuda gelimiti: Bir yandan bir
ahlk felsefesi, br yandan da positif bilimler zerinde bilgince bir ara
trma (erudition) olmutu. Platon ile Aristotelesin okullar (Akademia ile
Lykeion) da bu gelimeye ayak uydurmulardr. Aristotelesin daha yaa
d yllarda Akademiaya Pythagoras bir metafizik balca gr ola
rak yerlemiti; az zaman sonra bunun yerini popler bir ahlk felsefesi
alacaktr. Lykeionda ise, okul bakanlnda Aristotelesin ardllar olan
Theophrastos ile straton, kurucunun metafiziini gelitirmee, bu reti
nin urasnda burasnda birtakm deiiklikler yapmaa uramlardr.
Ama br yandan, bata Theophrastos olmak zere birtakm bilginler,
balca doa bilimleri, edebiyat ve kltr tarihi ile ilgili almalar yap
mlardr. Lykeiondan yetien bilginler, sonra skenderiyedeki bilimsel
almalarda byk rol oynayacaklardr. Bunlara felsefe tarihi bakmn
dan da ok ey borluyuz. Felsefe alannda bunlar yeni bir ey yapma
mlar, sadece Aristoteles felsefesini teki rlarn, zellikle ahlk ko
nusundaki, eletirilerinden korumakla yetinmilerdir. Andronikos adl bir
Aristotelesinin Aristotelesin yaptlarn toplayp yaymlamas, sonraki Peripatosularn Aristotelesin retisini yeniden ele alp yaymalarm sala
mtr. Sonraki Peripatosular balca Aristotelesin yaptlarnn aklama
ve yorumlamalarm yapmlardr.
Akademia ile Lykeionun Atinada otoriteleri, 4. yzyln sonlarna do
ru kurulan iki yeni okul tarafndan hayli sarslmtr. Bu okullarn tutun
mas ve etkileri, felsefenin ald yeni dorultuyu, yani yaay bilgelii
sorununu pek ak ve tekyanl olarak dile getirmei bilmelerinden olmutor. Bunlar da: stoa ile Epikurosun okuludur. Bu drt okul (Akademia,
kykeion, Stoa, Epikorusu Okul) Atinada yzyllarca yanyana yaam
lardr. Roma dneminde Atinada bir eit niversite kurulunca, bu drt
okul da ayr krslerde temsil edilmitir. Bunlar, ilkin, I.O. 3. ve 2. yzallarda, birbirleriyle iddetle savamlardr. Tartp savamalar da,
her eyden nce, ahlk anlaylar bakmndand; metafizik, fizik ve man
tk sorunlarndaki tartm alar dolaysyla idi, ahlk grleri yzndendi.
Dogmatik nitelikte olan bu drt felsefenin yansra btn Hellenizm94
LK SEPTKLER
Pyrrhon, Timon
Septikliin (pheciliin) ortaya kmas bilgi sorunu ile ilgilidir. nsan
bilgisinin olanaklar ve snr nedir? sorusu yeni deil, bunu daha Sofist
ler (Gorgias) ortaya atmlard; dolaysyla ilk pheciler Sofistlerdir. Ni
tekim Aristotelesten sonraki pheciler de kklerinin Sofistlerde olduu
nu, onlarn retilerine dayanmakta olduklarn kendileri sylerler. Felse
fenin bundan sonraki gelimesini kesin olarak belirleyecek olan phecili
in yeniden, hem de balbana bir felsefe r olarak ortaya kmas,
bir bakmdan da, Attika felsefesinde bilgiye verilen yksek deerle ilgili
dir. Sokrates, Platon ve Aristoteles, birtakm ayrlklar bir yana, u g
rte birleiyorlard: Doru eylem demek olan erdem bilgisiz olamaz,
gerek varln bilgisini edinmeden erdemli olunamaz; mutluluk da er
demli olmaya bal olduundan, dolaysyla, bilgi olmadan mutlulua da
eriilemez. Bu anlayta bilginin deeri sonsuz derecede ykseltilmi, bilgi
mutlu bir yaayn temeli yaplm oluyordu. Onun iin, felsefe pratik bir
bilgelik (bilgece yaama) retisi olmaa doru gittike, mutlu bir haya
tn bu kanlmaz koulu ile de, yani bilgi ile, pek yakndan uramak ge
rekmiti. ite, ann tutumuna uyarak bilgece yaamann ne olduu
sorusunu ana-konu olarak gren pheciliin de yapt budur.
Bilgi sorununu sistematik olarak inceleyen ilk_ septik Elisli Purrhon ) \
(365-275) dur ./Daha Aristotelesin yaad gnlerde ie balam, derslerj
ve yaaynn canl rnei ile retisini yaymaa almtr. jpheciliin grlerini yazl olarak ilkin tantan da. rencisi Phliuslu Timon
(320-230) olmutur. Bir okul rgt olmadndan, phecilik bir sonraki
kuakta bir felsefe r olarak ortadan ekilmitir.
Demokritos gibi Pyrrhon da, mutluluu dirlik ve gnl enlii (euthymia) iinde geen bir yaamada bulur. Buna erimek iin de, felsefeye da
yanmak gerek. Felsefenin devi, halat, son erei olan mutlulua gre
dzenleyebilmek iin dotrruvu. gerei tanmaktr, ite Pyrrhon bilgi sorTnunu bu anlayla ele alr._X)na gre ilk yaplacak ey de, hayatn en
yksek ereine eritirecek hu etkenin bilginin ne olduunu, bu ii g
rebilecek bir dnmda olup olmadm incelemektir/^Bilffi bunu yapacak
durumda deil diyor Pyrrhon, nk her sav iin birbirinin kart olan ve
ge birbirine eIFlnlunan iki kant ilen srlebilir; bundan dolay da
95
hi bir ey iin belli bir ey diyemeyiz; yapacak ey: Her trl yargdan
cactnmatr (eDokhe). Bir de: duyular olsun, akl olsun, bize nesneleri o
duklar gibi deil, grndkleri gibi gsterirler, Dogmatizmi ykan bu g
r ile/ Pyrrhon, yine de eylemin olabileceine^ mutlulua eriilebilece
ine inanr. nk bizim bilemediimiz nesnelerin kendisidir; grnle
rini ise biliriz /Grnler (fenomenler) insana kalyor,TnrTr da onu ey
lemlerinde ynetebilirler. Septik felsefe insan mutlulua gtrebilir ve
ancak bu felsefe gtrebilir; nk phecilik, insana gerek varln
bilgisinin olamayacan gstermekle, bu eit bilgiyi anlamsz bir ey ha:
line getirir; bununla da insan, bir yandan bo kuruntulardan ve buna baU olan lm ve lmden sonraki havat ile ileili temelsiz tedirginliklerden
kurtarr (ataraxia), br yandan da onu nyarglardan kurtard iin,
hep grnlere ynelmei retir.
Pyrrhonun rencisi / ,Timon} hocasnn retisinin zetini soruda
toplamtr: Nesnelerin gerek yaps nedir?, Nesneler karsndaki du
ruumuz ne olmaldr?, Nesneler karsnda doru bir durutan ne ka
zanrz?. Timon bu soruyu, ok ksa, ama ok ak olarak, birer sz
ck ile cevaplandryor: Birincisine akatalepsia (kavranamaz), kincisine
epokhe (yargdan kanmak), ncsne de ataraxia (sarslmazlk) di
yor. Ruhun tutkulardan kurtularak dirlik ve dzene kavutuu sarslmazlk durumu olan ataraxia, burada, dnce zincirlenmesinin asl ve son
amacdr., Ataraxia^ septikler iin eudaimoniadr, en yksek mutluluktur.
pokhe de burada, sadece teorik deil, pratik anlam ile de gznnde bu
lundurulmaktadr. Epokhe. sadece gerek varlkla ilgili her trl yargdan
kanma olmayp, bir de zellikle her trl mutlak nitelikteki deerleme
den kanmak, dolaysyla nesnelerin kendisine ynelmi her trl istek
ve duygudan da kanmak demektir
Aristotelesin lmnden sonra Atinada Akademia ve Lykeionun ya
nnda kurulan iki yeni okulun, Epikurosun okulu ile Stoann, ikisinin de
ana-tutumu, septikliinki gibi, pratik felsefedir, ahlk felsefesidir. Her iki
okul da, pheciliin olduka etkisi altnda kalmlardr; bunu da, gerek
pratik sorunlar kendilerine balca konu olarak almalarnda, gerekse bil
gi anlaylarnda ak olarak grebiliriz.
Epikuros
Epikros (341-270) okulunu Atinada .. 306 ylnda kurmutur. reti
sinde bilgece yaamann kadrosunu ylesine eksiksiz olarak izmitir ki,
rencileri sonra buna yeni bir ey katamamlardr. Bundan dolay, .S.
4. yzyla kadar srmesine ramen, bu rdan, Epikurosun yannda anl
maa deer bamsz, yeni dnceler getirmi bir filozof yetimemitir.
96
Bundan dolay Epikuros ile Epikurosular, pek ok, hep birlikte gzden
geirilirler.
Epikuros Samos'ta (Sisam adas) domutur. Babas Atinal bir ret
menmi. Dar koullar iinde yetimi, ann balca felsefe rlaryla
yakndan tanmtr: Sisam ve Atinada Platoncu filozoflardan ders gr
m, ailesi Sisamdan srlp Kolophona 1 yerleince Teosta2 o zamanlar
nl bir okulu olan Demokritosu Nausiphanesin rencisi olmutur. Bu
hocasndan yalnz atomcu retiyi deil, sonra felsefesi zerinde kesin bir
etkisi olacak Pyrrhonun pheciliini de renmitir. 310 ylnda, nce
Midillide sonra Lampsakosta (Lapseki) felsefe retmeye balamtr. Bu
son yerde byk bir baar elde edip birok yanda kazanmtr. Okulunu
306 ylnda Atinaya taynca, bunlardan bir ksm da birlikte gelmitir.
Epikuros Atinada derslerini ehrin iinde bir binada vermemi, bir bah
e satn alarak okulunu burada kurmutur: onun iin onun okuluna ksaca
Kepos (Bahe) da denir.
Epikurosuluk ksa zamanda ok yaylmtr; nk bu reti zamana
uygun, kolay anlalr, byk ktlenin sempati ile karlayaca, kavraya
bilecei gibi idi. Ayrca Epikorusun kendisinin pek sevimli olmasnn, din
leyicilerine dnmede olsun, yaamada olsun, teki okullar gibi, ar yk
ler yklememesinin retinin iyi karlanmasnda byk pay var. Epiku
ros pek ok yazm, 300den ok yapt varm, ama bunlardan pek az
ahlkla ilgili ana dncelerini rendiimiz birka para ile felsefesi
bakmndan nem tayan birka mektubu kalmtr.
Ana eilimi bakmndan pratik bir nitelik tayan, balca bir ahlk
felsefesi olan Epikurosuluun da erei mutlulua (eudaimonia) ulamak
tr. Felsefe, Epikurosa gre bireyin mutluluunu salayacak olanaklarn,
aralarn aratrlmasndan baka bir sey deildir: felsefenin yapaca,
grecei i yalnz budur. Bu anlaym pek kesin olarak dile getiren Epi
kuros, felsefenin bu amacnn dnda kalan, zellikle salt teorik olan hi
bir sorunla uramam, uratnda da, bunu hep bu ama dolaysyla
yapmtr. Nitekim bu amaca varmak iin, nce doa btn ile aratr
lacaktr (fizik); insann neye ulamak, neden kanmak istediini incele
meyi kendisine konu yapan ahlk (ethik) bundan sonra gelecektir; doru
eylemin olup olmayacan bulmak iin, bir de bilgi aralar, zellikle de
dorunun ls aranacaktr (kanonik = mantk: dorunun kanonlarn yasalarn, kurallarn, llerini aratrr). Ama, felsefenin bu
dalndan (kanonik, fizik, ethik) etnik (ahlk retisi) asil olandr, teki
ikisi ahlka giriten, bir hazrlktan baka bir ey deildir. Epikurosun
felsefenin amacn yalnz pratikte bulmas, salt teorik olan almalarn
1. zm ir y a k n la rn d a bu g n k D eirm endcre.
2. Y ine z m ir y a k n la rn d a b u g n k Sack.
FT 7
97
her enin kendine gre bir hareket dorultusu, dolaysyla doal bir
ypri varHyt Hiypn Aristotelesin etkisiyle atomlarn hareketlerini arlk
laryla aklamak ister. Atomlar balangta yukardan aaya doru d
zenli 1 dme hareketi iinde idiler (Atom yamuru). Ancak, byle dzenir~br~dusmede atomlarn "birlemeleri agklanamadrictan; Epikaras
baz atomlarn nedensiz olarak d dorultusundan..biraz kaydklarn'
tasarlar. Bu kavma yznden atomlar birbirine arpmlar, b^ylece^
araya~birikmler. birbirine uyanlarn bir araya gelmelerinden dnyalar
olumu. Demokritosunki gibi materialist ve teleoloji anlayna kar olan
Epikurosun fizik retisi, Aristotelesten alnma doal hareket ve raslant kavramlarm aklamasna kartrmakla, doada sk bir mekanik
zorunluluk bulunduu a n la y ^ to m c u lu u n bu en temelli dncesi de
zedelenmi oluyor. Epikuros doa konusunu ancak genel izgileriyle ele
alm, fiziin zel sorunlar kendisini hi ilgilendirmemitir; onca bunla
rn cevabn aram aya demez, aldrmamal bunlara, byle bir ey hatta
bilimsel deildir.
Epikurosun fizik retisinde. Tanrlarn dnya zerinde hi bir etkileri~yok. Herhangi bir etkiden Tanrlar bsbtn uzak tutmak iin, Epikli'O S onlarn dnyalar arasnda, yani dnyalar arasndaki bolukta bulun
duklarm syler. Tanrlar eksiksiz bir mutluluk iinde olduklarndan, onfarn dnya ile ilgilenmeleri, bylesine bir mutlulukla badaamaz. Tanr
lar bsbtn yadsmyor; btn uluslarda tanr tasavvurlar var diye
byle dnyor; Tanrlar saymay da tlyor. Yalnz, Tanrlar sayma,
birtakm bencil nedenlerden doan anlamsz tapnmalar, adaklar adamak,
sunular sunmak biiminde olmamal, ncesiz-bitimsiz bir haz iinde yaa
yan, kendi kendilerine yeten ok yetkin varlklar karsnda duyulan bir
hayranlk duygusundan kmaldr. Tanrlar, bilgenin en arnm gerekletresidirler: bylesine olgun bir bilge de bu dnyada hi bir zaman yok.
Fizii gibi psikolojisi de Epikurosun materialist. P s i k o lo j in i n ^ev,
insan lm korkusundan kurtarmaktr. Ruh da madddir, izimseldir, n
k ancak madd olan varlk etkin ve edilgin olabilir. Ruh drt eden ku
rulmutur: Ate gibi, soluk gibi, hava gibi birer cisimden, bir de kesin ola
rak adlandrlamayan bir cisimden, ilk e, ruhun btn bedene
yaylm olan ve iinde akln bulunmad (alogon) blmn meydana
getirler. Bu blm pek psiik bir ey deil, fizyolojik yn canlnn, cana
karlk. Ruhun drdnc esi (logikon), korkuyu ve sevinci duyduu
muz gsmzde bulunur, burada yerlemitir; ruh ve tinsel hayatn asl
taycs da bu. lnce ruhu kuran bu drt e birbirinden ayrlr, yani
ruh zlr, dalr. Bu yzden ne lmszln, ne de ruh-gmesinin
sz olabilir; bylece de bu iki dnceye bal olan btn korkularmz,
rkmelerimiz de ortadan kalkar, lm bizi korkutamaz, nk yasad
mz srece lm yoktur, lm geldiinde de artk biz yokuz.
99
sten zgrl sorununun Epikuros iin byk bir nemi var. Bir
indeterminizm olarak isten zgrl, Yunan felsefesinde ilkin Epikuros
ta tam bir aklkla ortaya kmtr. Felsefenin tek amacn m^an mtiulua ulatrmada bulan/fepikurosun retisinin, insann kr bir zorunluun
elinde bir oyuncak olmad, onun kendi kaderini kendisinin belirleyebile
ceini tantlamaya giriecei pek tabiidir: Onun iin, gpikuros, insann
isten eyleminin pek ok ic ve d koullara bal olduunu doru bulmak
Ta birlijkte. insann bu etkilere mutlak ekilde bal olmadn, hatta bun
lara kar da karar verebileceini, nedensiz de seebileceini syler.
Btn buraya kadar sylenenler, hep ahlk iin bir hazrlanmadr;
bilgi teorisi, fizik, btn bunlar hep ahlka bir giritir. Bu hazrl imdi
ahlk deerlendirip gerekletirecektir. Ahlk (ethik), insana neyi mutlu
luk diye anlamas, neden kamas, kanmas gerektiini, neyi arayaca
n, yaayn nasl dzenleyeceini gsterecektir. Burada Epikuros, yine
ken3isnden - nceki Yunan felsefesinin bir grn, Kyrene Okulunun
hedonizmini (hazcln) ele alp canlandrr yalnz, bu retide birta
km deiiklikler yaparak. Haz (hedone), Epikuros iin, canlnn her trlii
aba ve isteminin doal amacdr. Hedone, ilkin, madd ve manev hazlaJ in bir bileimidir; ancak, bu bileimde ilk e, yani maddi haz asl temel d ir; manev hazlar, btn glerine, iddetlerine, gecmisi-gelecei kucak
layan btn geniliklerine ramen, bamsz deildirler, bedene bah, be
denle ilgilidirler. Sonra: Epikuros haz deyince olumlu hazz anlamaz n
ce bu eit haz yok-; daha ok, acdan kurtulmu olma anlamndaki
olumsuz hazz anlar. Acdan kurtulma: vcudun straptan, ruhun huzur
suzluktan kurtulmu olmasdr (ataraxia); ksaca: haz acszlktr, ac
karsndaki zgrlktr/ Hazlan Epikuros, ayrca, canl ve durgun hazja r, bir de. beden gereksemelerinin bor boI~~doyurulmasyla ~eTJe~ecET,
ya da bunlarn yalnz giderilmesiyle varlan hazlar diye ayrr. Bunlarn
arasnda durgun hazlar doal olanlardr, dolaysyla da en deerli olan
lardr. Btn,bu dncelerini Epikuros u szde toplar: Hayatn amac,
vcudun bir andaki acszldr; gemi durumlar iin ho anlar olmak,
gelecek iin gven iinde bulunmaktr. Epikurosularn bu dnceleri
derleyip toplayan yle bir deyileri var: A kalmamak, susamamak,
memek! Vcudun istedikleri, zledikleri bunlar. Bu durumda olan ve iferide bu durumda olacan umabilen kimse, mutlulukta Zeus ile, tanrlarn
bu en ycesiyle bile yarabilir.
Epikurosun yaamann amacn byle belirleyen bu formlnden, in
sann birok gereksemelerini ksmas gerektii kendiliinden kar. B
tn gereksemeler karlanamaz, doyurulamaz; onun iin Epikuros gerek
semeleri doal ve zorunlu olanlarla doal ama zorunlu olmayanlar ve ne
doal ne de zortnlu olanlar diye kategoriye ayrr: Hem.doal, hem
zorunlu olan gerekseme beslenmedirTdoal olup da zorunlu olmayan, bol
100
Kbnsl Zenon
Hellenistik an en nemli felsefe retisi Sioadr (Stoisizjn). Bu
rn kurucusu Kbnslt Zenon (336-264) dur. Kendisi bir tccarn ol'u imi;
3gT vl sralarnda Atinaya gelmi, burada Xenophonun Sokrates'ten
Anlar ile Platonun Apologia'sn (Sokratesin Savunmas) okuyarak
Sokratese hayran olmu. Bundan sonra Yunan felsefesinin eitli rla
rndan filozoflarn derslerini dinlemi, bunlardan da zellikle kyniklerin
pek ok etkisi altnda kalm. lk yaptlar tamamyla kynik gr ere
vesinde yazlmlardr. Ama sonra kyniklerin retisinde esasl deiik
likler yapmtr: nsann ahlk zgrlne, kyniklerin dnd gibi,
treleri, her trl uygarlk dzenini sert bir ekilde reddetmekle deil de,
vksek eitten bir doallkla, gerek bir insanlkla ulaabilecei kans
na vartm tuy 4. yzyln sonlarna doru Atina da Stoa voikilede (resim
lerle ssl direkli bir galeride) okulunu am. Okul adn buradan alr:
Stoa, direkli galeri demektir. rencilerinden ou Zenonun retisini az
ok deitirmiler, Peripatosu ve kynik felsefeye yaklatrmaa al
mlardr. Yalnz, Zenon ldkten sonra okul mdrlnde yerine geen
Assoslu Kleanthes, "iretiyi btn ~ie~^enmseyip7~^m ^nam yacak bir
bamszlkla gelitirmitir./Zenan, ll, azla yetinen yaayyla Atina*
da biivik bir savgi k~a7.anm1.si 1T intihar ederek lmtr.
Stoa, Hellenizmin tipik felsefesi saylr; nk Atinada Doudan gel
mi kimseler tarafndan Attika felsefesinin ana dnceleriyle ilenmitir.
Baka bir zellii de, Roma mparatorluunda en yaygn bir felsefe olu
udur. Stoa retisinin kkleri kvnik felsefesidir, ama bsbtn de bu er
evede ]almaz, yer yer onunla belli bir kartlk halindedir de. Kynizmde
102
duygular duymamak deil, aklla iliii olmayan duygulara, asn itilimIere meydan vermemek, bunlarn domasn nlemek demektir. Bu eit
ar duygular da, nesneleri yanl deerlendirmeden leri gelir, bu da zo
runlu olarak duygulanma (pathos) gtrr. Nesneleri doru olarak deer
lendirmei bildii iin, bilge kii korku, znt, acma gibi duygular bil
mez. Zenona gre, akl m, duygulanmlar m kendisinde egemen kla
ca insann elindedir. nk her eylem bir yargya dayanr, yani her ey
lemin temelinde, eriilecek bir deer zerine bir tasavvur ile buTasavvuru
doru bularLJjir yarg vardr. Onun iin, her sev, dnp dolap insann
gide edilecek ya da kanlacak -eyler zerine doru va da yanl lir ta
savvuru uygun bulup bulmamasna baldr. Bu da onun elinde olan bir ey
dir; insan, bundan dolay kendi kaderine egemendir. Ktlk insan mut
suz yapar, erdem ise mutlu olmasna yetiir. Bundan dolay Stoallar d
deerlerin mutluluk zerinde bir etkisi olabileceini hi inanmamlardr.
Kynikler doa-uygarlk kartln ileri srmtr, doa iyi, uygarlk
K
kt demiler, btn uygarlk deerlerini yadsyarak partal bir yaay
stn tutmulard. Stoallar bu kadar ileri gitmezler. Onlarda doal olan
ile doaya aykr olan kartl var. Doava aykr olan, nsanaa i
gdlerin ar basp stnlk k a z a n m a s d r ; Hnal olan da. herkeste bu-_
Tnan h e r k e s t e h i r nlan akln egemen, stn olmasdr; doal o l a n , ak
la uygun olandr; bu ikisi ayn eylerdir. Akla, doava uvgun olanla aykr
olan arasndaki karti belirtmeleri, erdemi doann (akln) yasasna
uyma diye tanmlamalar ile Stoallar, dev kavramn^ ilk olarak ahlk
felsefesine getirip yerletirmilerdir^ Olan ile olmas gereken arasnda
yptEIaTT bu a y m a utSnrTbylTbir katksdr. Doaya, ak la uygun bir
hayat yasamak- bir devdir (kathekon); bilge kii, macjtl ynne kar
gelerek, akln yasasna uyarak bu devi yerine getirecek, gerekletire
cektir. ite olmas gereken yksek bir dzen karsndaki sorumluluk duy
gusu, bunu gerekletirecek tutumun, etinlii, Stoa reti ve yaaynn
belkemiidir.
Zenona gre, mutlu olmak iin erdem yetiiyordu (autarkeia). Stoallarn deer anlaylar da bu gre baldr. Erdem tek bana eksiksiz
bir mutluluu salayabildiine gre, bunun dnlJIkTl'T5iF'ey bir deer
saylamaz; bundan dolay sradan insanlarn deer saydklar eyler, zen
ginlik, madd zevkler, eref, saygnlk, salk, hatta hayatn kendisi bilge
tn aldr edilmeyecek, igisiz kalnacak tadlaniTron) evlerdir. Ama,
Zenon, mutluluk iin bir deerleri olmasa bile, doal varlmz bakmn
dan bir deer (axia) olan, dolaysyla isteimizi eken baz eylerin oldu
unu da gizlemez. Onun iin, hi aldrlmayacak eyler arasnda insan do
asna uvgun olan ile avk.r olanlar birbirinden ayrt etmek gerekir; bun
larn arasnda da vine bir sradzeni (chierarchie) jvardr. Baka^jFTTeS'ile: Biricik iyi olan erdemdir: ama bunun dnda kalanlar da bsb
106
Kleanihes
Zenonun lmnden sonra okulun bakan olan Assoslu Kleanthes
(331-233) Stoaya, Piatonun etkisiyle, din bir renk getirmitir. Kendisi at
letmi; ileri yalarnda byk yoksulluklara katlanarak Zenona renci
lik etmi; dncelerinden ok ahlka pek disiplinli oluu, kanlarna ok
tutarl olarak bal kal ile kendini gsterip n salm. O da, Zenon gibi,
intihar ederek lmtr.
Kleanthes de, Aristoteles gibi, evreni olgunlua doru gittike ykse
len bir basamaklanma diye anlar. Ancak bu yetkinlie doru gidi sonsuz
deildir; bu da en yksek bir varln (Tanrnn) bulunduunu gsteren
108
Arkesilaos
Arkesilaos (ya da Arkesilas) (316-241) Aeolia blgesinde Pitanede* do
mu. nce Aristotelesin en yakn dostu, i arkada ve ardl Theophrastosun rencisi olmu, sonra da Akademiaya girmi ve Pyrrhonun da
ok etkisi altnda kalm. Keskin zekl, alayc bir hatip olarak n salm.
Pyrrhonun retisini deitirmeden btn ile benimsemen Arkesilaos,
bir Akademial olarak Platon felsefesi zerinde durup, bu felsefenin, zel
likle de Sokratesin ynteminin pheci ynlerini belirtmeye alr,? Sokrates hep kendisinin bir ey bilmediini ileri srerdi; kendisi konusmalarnda hi bir sav ileri srmez, savlar karsndakine syletirdi: sonra
da birtakm sorular ve i t i r a z l a r l a nnT h r p y bilmediini itiraf ettirirdi.
zellikle Platonun genlik dialoglarnda bulduumuz bu y n t e m , __Arkesilaosa gre, her sav, bundan vana ve buna, kar olan eit gte kant
larla destekleyebileceimizi ileri siiren iioheci ilkenin bir anlatmdr.
Nitekim Arkesilaosun kendisi de tartmalarnda Sokratesin bu yntemi
* Pitan e: B ugnk a n d a l; D ik ilinin gneyinde.
109
Karneades
pheci r, Arkesilaosun Akademia bakanlnda yerine geenlerden
Kyreneli Karneadeste (214-129) byk bir ilerleme gstermitir, o da Arkesilaos gibi balca Stoa ile tartr; Arkesilaos Zenon ile savamt, Karneades ise Khrysippos ile savar. Arkesilaosun Stoaya kar am ol
110
111
113
oysa, bu byle deil. Stoallar, her eyin birbirine bal olduu grn
den^ btn olupbitenlern zorunlulukla olduu sonucunu karyorlard; ge
lecekte olupbitecekler de zorunludur, zorunlu nedenlere baldr. Buna kar
lk Karneades, ruhun davranlarnda zgr olabildii, ds nedenlere
bal olmad dncesindedir: Stoallarn dedii gibi her ey kader ta
rafndan belirlenmi olsayd, hi bir ey elimizde olmazd; birtakm ey
ler elimizde olduuna gre, her ey kader tarafndan belirlenmi deildir. (
115
dini vardr. Kendisi bu kincisini tutar; bylece dinin sadece politik bir
nemi oluyor. Panaitiosun uzlatrcln, felsefe tarihine kar byk bir
ilgi duymasnda ve felsefe rlar zerine Peri Aireseon (Kanlar ze
rine) adh bir eser yazm olmasnda da grebiliriz.
tbktr. Ruhun akll ynnn (logistikon) akll olmayan yn (alogistiTon) zerinde egemenlik kurmasyla insan erdemli, dolaysyla mutlu olur.
Duygulanmlar (pathoslar), Eski Stoann dnd gibi, yanl yargffcTan domazla '; bunlarn kk ruhun akll olan deil, olmayan yetisin
dedir, bu sonuncusu akll yn iner, ezer, byece onu alm oldig
yarglardan uzaklatrr. Yaplacak ey: Logistikonu (akll yn) bu gBT
ezilmelerden kurtarmak, akll olmayan yetileri ona baml klmaktr.
Ruh bedene, yabanc bir sey olarak, asl yerinden, yukarlardan gelip gir
mitir, dolaysyla ruh nceden vard; lmden sonra da varolmakta de
vam edecektir; evrenin yanmasna kadar var olacak, sonra kaybolacak,
ama yeni evrenin olumasyla yeniden ortaya kacaktr. Ruh, bedenden
ayrldktan sonra nce yeryznde bir temizlik geirir, sonra da yukar
lara ykselip burada her eyin tam bilgisini edinmi olarak mutlu bir ha
yat srer.
Stoaya Kleantles gibi bir duygu esi getiren Poseidonios, ret
meni Panaitiostan ayrlarak, khinlii de kabul eder. rrationel bir bilgi
eidini deerlendirmesiyle de, kendisinden sonraki dnemin phecilii
yenmek iin ok yararlanaca bir arac ortaya koymu oluyordu.
PHECLK
Gzden geirilen dnemin felsefesi iin karakteristik olan uzlama eili
mini, yalnz dogmatik okullar (Peripatos, Stoa) erevesinde deil, kar
cephede de, yeni skepsiste (phecilik) de bulabiliriz. Bu eilim, ilkin, o
zamanlar pheci olan Akademianm banda bulunan Philonun rencisi
Filistinli Antiokhosta (yaklak olarak .. 68 ylnda lmtr) kendisini
gstermitir. Antiokhos phecilikten dogmatizme gemi, bunun iin de
Akademiann eski dogmatik geleneini yeniden belirtip oraya koymaa
almtr. Ona gre imdiye kadar septiklerin Sokrates ile Platona da
yanmak istemeleri bir demagojiden baka bir ey deildir; byle olmasa
bile, o gnden bugne felsefe ylesine ilerlemitir ki, artk phecilikle
kalnamaz. Normal insann normal koullar iinde apak alglar vardr,
bunlardan phe edersek, kkleri bu eit alglarda bulunan btn genel
tasavvur veya kavramlar da yklr, bylece de insann btn pratik, artis
tik ve bilimsel davranlar, ksaca btn hayat olanaksz olur. Bundan
dolay Antiokhos, phecilerin Karneadesten beri dayandklar olasl
(probabilizm) yaaya bir temel olarak alma ok elverisiz bulur. Sa
lam. apak bir temel gerektir, nk dorunun ne olduu bilinmeden
doruya benzeyenin (doru olmas muhtemel olann) ne olduu bilinemez;
olaslkta o aranan gvenirlik, salamlk yok; her trl aramann, ara
trmann amac da. ancak salam bilgidir. Antiokhos, kendisini bir Aka117
demiac sayar ama, balica Stoaya dayanr. Ona gre Platon ve Aristo
teles felsefeleri ayn eyin bir baka trl sylenmesidirler ve terimler
deki ayrlklar ortadan kaldrrsak, bunlar dnp dolap stoa ile de bir
leirler. (Bu anlaya, bu dnemde bundan sonra ok rastlanaeaktr).
Antiokhosun phecilie yapt bu eletirme yznden retmeni Larissak Philon (yaklak olarak 160-79) da grnde birtakm deiiklikler
yapmak zorunda kalmtr. Stoa ile skepsis arasndaki btn ekime bilgi
zerinde idi. Karneades bir pheciye bir tasav^ru olaslkla doru say
mak ya da sanmak hakkn tanmt, ite Philona gre, bu sanmak
(doxa, san) bilgi olabilir. Kendisi ile stoa arasnda tek ayrm udur: stoa
kavrama (katalepsis) deyince bir tasavuru onamay anlar; byle bir ta
savvur bir varolandan gelir, bir varolmayandan gelseydi doru olduu onay
lanamazd. Philon ise bu savn son ksmn kaldrp, kataleptik tasavvur iin
de yanlma olanan ak brakr onca, stoa ile aralarndaki biricik ayrilk budur ve eski filozoflar da (Akademiaclar ile Periptosular da) kendisi
gibi dnmektedirler. Bundan dolay Philon, eski filozoflar gibi bir bilgi
nin szn edebileceini, bununla da kendi r ile stoa arasndaki ayr
ln ortadan kalkmakta olduunu sanr, imdi felsefenin devi, her yn
aratran bir yntemin yardmyla byle bir bilgiye ulamaa almaktadr
ve byle bir tutumla varlacak olasl bir doru, bilgi elde etmee uraan
insan iin olabilecek biricik sevintir. Bu anlayyla Philon sadece ahlk
alannda almtr; mantk ve fizik sorunlarn ekici bulmaz; onca asl
deerli olan ahlktr.
ROMA FELSEFES
Hellenistik felsefenin Milttan nce ikinci ve birinci yzyllardaki gelimeinin balca zellii, kart anlaylarn birbirlerine yaklamas, bir
uzlamaya doru gidilmesidir. Nitekim bir yandan pheci ~ iad
Philon ile Antiokhos phecilii yumuatmlar, hele sonuncusu hemen he
men tamamyla dogmatizme gemi, Philon da, hi olmazsa balangtaki
septik grnde birok deiiklikler yapmak zorunda kalmtr. Obr yan
dan stoa Okulunda da Panaitios ile Poseidonios Eski stoann kaskat dog
matizmini gevetip bir uzlamaya, bir eklektizme yol amlardr. Bundan
dolay artk eitli felsefe sistemlerinin aslnda birletiklerine, dorunun
ancak retilerin anlamasnda, bunlarn ortak olduklar ynlerde bulunabileeeine inanlmaktadr. Felsefedeki bu gelime, an tarili ile de
ilgilidir: Bu sralarda Yunan felsefesinin (Septik Akademia ile Orta Stoa
nn) temsilcileri, ilk defa olarak, Romallarla dorudan doruya karla
mlardr. Nitekim pheci Philon Romaya gelip burada uzun zaman kal
118
YEN PHECLK
Milt su'alarnda Akdenizin batsnda (Yunanistan ve Romada) felsefe
nin durumu yle idi: Bir yandan bir eklektizm, br yandan da Son (Ro
ma) Stoann hemen hemen btnyle moral nitelikte bir dnyagr.
Buna karlk Akdenizin dousundaki bir gelime, felsefe bakmndan da
ha nemli daha verimlidir. Bu gelimenin merkezi skenderiyedir, geli
meyi balatan dnr de Ainesidemostur.
Ainesidemos Giritli. Hayat zerine gvenilir bilgilerimiz yok. Milttan
nceki 1. yzylda yaam olduu sanlyor.
Ainesidemos Septik Akademiann rencilerinden, ama Akademiamn
uzlamac tutumuyla uyuamaz. pheci Akademia, olask retisiyle,
bunun teorik ve pratik alanlarda ie yarayabileceine inanmasyla uzla
maclk yoluna gitmiti. Bunu doru bulmayan, hele Antiokhos ile Akademiann alm olduu dorultuyu bsbtn aykr bulan Ainesidemos, kur
tuluu ancak pheciliin ilk ekline (Pyrrhon ile Timondaki ekline) dn
mekte bulur. Bu dncesi ve bunu gerekletirmesiyle Ainesidemos, Yeni
pheciliin kurucusu olmutur. Bu ra, Yeni Pyrrhonculuk, Akademia-sonras phecilii de denir.
Dncesini Ainesidemos, kendisinden nceki septiklerden ok daha
ustalkla ilemitir. Ona gre, bir pheci iin ana-davran olan epokhe
nin (yargdan kanmak, ekinmek) dayana: insann alg ve yarglar
nn durmadan deimeleridir. Ainesidemos bu anlayn epokheyi temellendirmede bir eit kantlar olan troposlar retisi ile desteklemee a
lmtr. 10 tane olan troposlardan ilk bei sje bakmndandr ve canl
lar arasndaki ayrlklar, insanlarn kendi aralarnda baka baka olu
larn, duyu organlarnn trly trl olmasn, eitli durumlarn (salk,
hastalk vb.) olduunu ve eitimin sonularn belirtir; geri kalan be tro
pos da obje bakmndan grldkte: bir nesnenin u ya da bu ortamda ol
125
mas (havada veya suda vb.), sjeye olan durumunun deimesi, nicelii
nin ve birtakm niteliklerinin bakalamas, belli birtakm niteliklerinin
ancak relatif oluu (sa-sol) ve sk sk ya da seyrek grnmesinin, btn
bunlarn alg ve yargdaki etkilerini gsterirler. te byle esasl bir ara
trmaya dayanan Ainesidemos, kendisinden nce Karneadesin dogmatiz
me kar at savamann yntemini de derinletirerek, bu r ilke
leri bakmndan rtmee alr, bunun iin de dogmatiklerin eitli bil
gi kollarndaki ana savlarn eletirir. Ele ald balca kavramlar un
lar: Gerek varlk, neden, olu, alg, alglanandan alglanamayana gei
(tmevarm), tmden gelim, ahlk ilkeleri. Septik dncenin Orta Akademiada geirdii gelimenin etkisiyle Ainesidemos, hi bir eyin bili
nemeyeceini ileri srmeye varmyor. Ona gre, imdiye kadar bir ey
bilinememitir; bundan dolay imdilik yaplacak ey epokhedir; ama
bundan sonra aratrmaya devam edilebilir.
Bilgi anlaynda vard bu sonu, ayrca pheci Akademiadan edin
mi olduu pheciliin ana sav hi bir zaman bir dogma deildir, ancak
sbjektif bir inantr dncesi, Pyrrhonculuu diriltmee girien Aiesidemosu positif bir dnya gr kurmaya gtrmtr. Bu dnyagrnde Stoac etkiler de eksik deil; rnein birok kimselerin bir dn
ce zerinde birlemelerini (consensus gentium), bu dncenin doruluu
iin bir kriterium saymay, bu Eski Stoa anlayn Ainesidemos da benim
semitir. Bylece o da devrinde hkm sren eklektizme katlm oluyor.
Yalnz o, retisinde Herakleitosun ak, olu kavramna ok yer ve
rir; buna da tasavvurlarn boyuna deitii anlayndan balanmak zo
runda kalmtr. Byle bir ak kabul edersek, sonunda duran, kalan hi
bir eye varamayacamz, dolaysyla phecilie deceimizi daha P la
ton (Theaitetos dialogunda) belirtmiti.
Ainesidemosun ortaya kmas, Antik felsefenin Doudaki gelime
sinde yeni bir dnem amtr. pheci retiyi onun yeniden, esasl ola
rak temellendirmesi aklc dogmatizmi adamakll sarsmtr. Bu r, za
ten, pheci Akademia ile teki okullarn tartmasnda boyuna arka pla
na ekilmiti; Ainesidemosun grnmesiyle de bsbtn ortadan silinmi
tir. Ainesidemostan sonraki dnemde gelien Antik felsefede gerek var
lk zerinde bir akl bilgisi artk tutunamaz olacaktr. Rationel bir meta
fizik olanaksz olunca, Antik felsefe, bundan byle kendisine ak kalan
iki yolda yryecektir: Bir yandan bir positivizm olacak, br yandan da
dini bir felsefe olarak geliecektir.
Positivizme yneli, Ainesidemosun okulu erevesinde ve bu okulun
Deneyci Hekimler ile balant kurm asyla olmutur. Ainesidemosun a r
dllar arasnda sz geen gelimede balca rol olanlar: Agrippa, Menodotos ve Sextos Empeirikostur.
126
DN DNEM
Aristotelesten sonraki felsefe rlarnn, aydnlar iin dinin yerini dol
durmak isteyen dnyagrleri olduu belirtilmiti. Ancak, gerek din ge
reksinmesi duyulurst ile balant kurmak istei, brdnyaya kar
duyulan ilgi ve zlem ne Epikurosculuun budnyaya bal retisi, ne
phecilerin her eyi gvensiz yapan anlaylar, ne de Stoanm salt ah
lk nitelikteki inanc ile karlanabilmiti. stelik, Roma mparatorlu
u iinde Hellenistik kltlerin yaylmas din, hayatna bir canllk ve renk
lilik getirmiti. Bunlar da, felsefe literatrnde din ile felsefenin snrlan
zerinde bulunan birtakm akmlar ortaya karmt. Bu arada, ikisin
128
olab ilirler.
FT 9
129
bulununca, ruh sadece gzeb>dir, gzel olan deildir gzel olan ruh
tan baka bir yerde bulunan ayr bir varlk eididir.
Buradan Plotinosun, felsefesinde ok nemli bir yeri olan, ruh re
tisine geelim. Ruh kavrammn din felsefelerde ok byk bir yeri var
dr. Rulun ne olduu, tutumunun ne olmas gerektii, lmszl, lm
den sonraki varolu biimi, gibi sorular, Yeni-Platonculuk tipindeki
din renkli felsefelerin balca sorunlardr, imdi Plotinosa gre, ruh ile
bedenden (cisimden) olumu insanda ruh bedeni bir ara olarak kulla
nr. Beden (cisim) bileik bir nesnedir. Ruh ise bilek olamaz, ruh bliinemez bir birliktir, stelik kendi kendisiyle zdetir: hatrlamalar yzn
den hep kendi kendisiyle bir ve ayn kalr. Oysa cisim biteviye bir ak, bir
deime iindedir. Oyle ise, ruh cisimden baka yapda olan bil' varlk e
ididir: kesin olarak cisivsel deildir. Ayrca, Plotinosa gre, ruh, Aris
totelesin anlad gibi, entelekheia da bedenin formu, ne olacann ere
i deildir. nk byle olsayd ruh, bir bedende bulunuu yznden
varolurdu. Oysa ruh bedenle birlemeden nce de vard. Gerekte durum
tam tersine: Ruh olmasayd cisimler dnyasnda etkiyen bir ilke de ol
mazd; cisim de olmazd o zaman. nk her cisim belli bir biim alm
olan bir birliktir. Bu biimi kazandran nedenlerin olmas gerek. Bu can gler de ruh nitelikte olmaldrlar, ite ruh cismi (maddeyi) rgtle
yen gtr, nedendir. Bundan dolay, ruh olmasayd, ne hareket, ne olu
olurdu; bir derleyip toplayan, rgtleyen olmyaca iin, her ey zlp
dalrd. Demek ki, cisim olu iindedir; varln, dirimini, etkisini ken
di dndan (ruhtan) edinmektedir. Buna karlk ruh, kendi kendine var
dr; varln, dirimini kendisine kendisi salar; etkisi de yine kendindendir. Byle bir ilke olarak da, ruhun dalmamas, lmsz olmas gerek.
mdi ruh varoluunu da, birliini de, zdeliini de hep kendisine borlu;
bunlar onun znde var. Oysa cisim bunlar dardan edinir; rnein g
zellikten pay aldka gzel olabilir; gelip geici bir gzellik bu. Buna g
re, ruh cisimden yapca bsbtn baka bir ey; onun zerinde ykselen
daha stn bir varlk aamas oluyor.
Ama Plotinos iin kendiliinden varl, birlii, deeri olmann ruh son
basama deil. nk tek tek ruhlar yannda bir de Evren Ruhu (Kosmon Psyke) var. Tek tek ruhlar geri Evren Ruhundan kmlardr, ama
onun blmeleri deildirler; nk ruhun her iki eidi de blnmez birlik
lerdir. Byle olmakla birlikte ruhlar yine de bir btnde. Evren Ruhundadrlar, burada birbirine baldrlar; kendisinden tremi olduklar Evren
Ruhu erevesinde zdetirler. Bu olmasayd ruhlar arasnda dokudan
doruya bir anlama, sevgi ve acma gibi fenomenler olamazd.
Ruhun stnde de Nousun dnyas ykselir. Nous, dnlen dnya
dr (kosmos noetos); bu aamada idealar ile bunlar dnen Nous (Tin)
var. Ruh, z gerei, rgtleyen gt: Kendi dnda olan bir eye - C S 133
135
137
Ortaa Felsefesi
ORTAA FELSEFES
ANTK ADA HIRSTYAN FELSEFES
PATRSTK FELSEFE
paralar kalmtr. Bu yapt, Hristiyan inanc ile ilgili retileri bir ara
ya getirmeyi deneyen ilk derlemedir. Yaptta. Platonun dnceleriyle
Hristiyan grlerinin iie olduklarn, bunlarn bir karmnn sunul
duunu grrz. Buradaki balca dnceleri syle zetleyebiliriz: Ev
ren, belli bir zaman annda varlk kazanmamtr. Tanrnn sonsuz bir ya
ratmasdr*. Dolaysyla, ruhlar bundan sonra varolacaklar (pstexi$tentia) gibi, bundan nce de vardlar (prae-existentia)1 Bundan sonraki d
nceler daha ok Hristiyan: Tanrdan Logos tremitir; sonra da
Oubun LogosThun araclk etmesiyle Kutsal Tin meydana gelmitir8
Kendiliklerinden iyi olmayan, bu yzden de zgr istenleriyle ivbve sa
rlmak zorunda olan varlklarn hepsi, az ya da ok, Tanrdan uzaklam
lar, dmlerdir. Bunlar arnsnlar diye, Tanr, duyusal-madd dnyay
yaratm, ruhlar bir bedene brmtr. En az dm olan meleklerdir;
en ok da eytan dmtr; insann dml de melek ile eytan a^as. insann devi, dme yznden kendisine bulam olan kty
yenmek, kt itilimleriyle tutkularn bastrmaktr. Ama tam kurtulu, in
san klnda grnm olan Tanrsal Logos (sa ) sayesinde olabilir. Origenes, en sonunda, yalnz btiin insan ruhlarnn deil, eytan ile takm
nn da kurtulup Tanrya dnecekleri inancnda.
Buraya kadar gzden geirilenler, Hristiyanln, iinde doup tutun
maya alt, kendisini yadrgayan bir dnya iinde kendisini savunma
abalar (Apologetik) ile retisini-Antik. Felsefeden uzak durarak (!renaeus, Tertullianus) ya da ondan yararlanarak (gnostikter, Clemens,
Origenes) -belirtmek denemeleri idi. Bu aba ve denemelerde, Hristiyan
ln retisi anaizgileri ile artk ortada grnmee balam gibiydi.
Ama bu retiye bir birlik, sistemli bir btnlk kazandracak, Hristiyan
ln inan ve kanlarnn tmn bir bilimsel sistem durumuna getirecek,
ksaca: inancn kavramsal formu olan dogmasn kuracak Hristiyan d
nr gistinustur (354-430)' Augustinus, Ortaa Hristiyan Kltr
nn gerek retmenidir; felsefesi, Ortaa Hristiyan Felsefesinin knoktas ve temelidir: retisi, genellikle. Hristiyan Kilisesinin felsefesidir.
Augustinus ile, zaman bakmndan, artk ortaan hemen balarna
geldiimiz iin.^ Augustinusun kendisine gemeden nce, Ortaa Felse
fesinin, dolaysyla de kltrnn bir iki zelliini belirtmee calsahm.
*
O ysa H }ristyanla gre. T a n r evreni belli b ir z am an a n n d a -7 g n d e -y a ra tm tr; o n d a n nce b ir ey yoktu.
1. Bu da bir H ristiy a n g r deil; P la to n d a n ak ta rm a . P la to n daki ru h u n budnya ba k a d n y a la r a rastn d a g idip geldii g r bu (M enon, P h a id o n ).
2. H ristiy an l n l b irlik (T rin itas, T eslis) lkesi: T a n r 1 - K utsal T in.
3. K avim ler G n n balam as (375) ya da B at R om a D evletinin yklm as (476)
F T 10
145
kine, sonra da bile bile. Bu eilim, nceleri, doal olarak, inancn doku
nulmaz tasavvurlarna uzak olan alanlarda balam, sonra gittike yayl
mtr. Ba gelime~5I7~man ile bilimin 'snrlarnn ayrlmasna, fesetemn
teoloji karsnda bamszln elde etmesine yol amtr. Bylece, bir
anlamnda gen Avrupa uluslarnn yetitirilmesi demek olan Ortaa Fel
sefesi, knoktas olarak Kilisenin retisini alm, sonunda da bilimsel
dnceye yaklamtr.
Geri bu srete yeni uluslar da ortaa kltrne kendilerinden bir
renk katmlardr. Ama, Ortaa Felsefesi ana dncelerinde sorunla
rnda ve bunlarn zmlerinde Antik Felsefenin kavramlar sistemi iin
de kapal kalmtr. Byk bir i olan gen uluslar yetitirme, eitme iin
de ortaya konan en yksek dnce rnleri bile, bir renci baarsn
dan pek ileriye gidememitir denilebilir. Genellikle yaplan ey, antikan dnce dnyasn benimsemek olmutur. Bundan dolay, Ortaa Fel
sefesi, ancak, Antik Felsefenin belli bir adan srp gitmesi diye anla
labilir. Bu felsefe, Hristiyanlatrlm Antik Felsefedir.
Ama Antik Felsefe sonuna kadar bir gerginlik iinde tartmalar, a
tmalarla gelimiti. Oysa Ortaa, benimsedii ve kendine gre biim
lendirdii felsefeyi, genel olarak, olmu-bitmi diye saymtr. Bu felsefe
ye gre, Kilisenin benimsedii antik filozoflar ile Kilise dnrleri do^
ruyu bulmulardr; artk yaplacak ey, bunun urasnda burasnda d
zeltmeler yapmak, tutarszlklar gidermektir. Baka bir deyile: ortaa
n duruk statik bir felsefe anlay var, antikanki ise dinamik*.
Btnyle duruk olan Ortaa Felsefesinin iinde yine de birtakm k
mldamalar bulabiliyoruz. Bu felsefe, benimsedii Antik Felsefenin kav
ramlarn ilemekten olumutur. Ancak, bu.kavramlarn kendilerinde bu
lunan kartlklar birtakm felsefe sorunlarna yol am, birtakm akm
lar ortaya karmtr. Daha balangta, bir atma Augustlnusun tem
sil ettii resm kilise retisi ile Y evi-Platonculuk arasnda olmutur. Bu
anlamazlk, bundan byle din-felsefe ilikileri konusunda btn Ortaa
boyunca temelli bir ayrlk olarak kalacaktr, leride grlecei gibi, Augustinusun felsefesi Kilise kavramna dayanr; bu kavram zerinde topla
np ilenmi olan bir felsefedir. Augustinusa gre felsefenin ana devi,
Kilise retisini bilimsel bir sistem olarak oluturmak, bu bakmdan te
mellendirip gelitirmektir. Bu devi yerine getirmek yolunda olduka, Or
taa Felsefesi skolastiktir, bir okul bilgisidir. Bunun karsna kan Ye
*
D orunun elde edilm ediine, aran m as gerektiine in a n a n , dolaysyla bilginin
b o y u n a geniletilm esi yolu n d ak i u ra m alara d rt olan bu d in a m ik anlay R enaissance
ta yeniden o rtay a k a ca k tr. R enaissance, a n tik a tu tu m u n u n yelliden dom as de
m ek tir.
147
148
tirler, onunla bir zdendirler Onun pek snklemi nlan olsalar bile.
Oysa Hristiyanlkta yaradan ile yaratk ayn hamurdan deiller, baka
baka zlerden. Onun iin aralarnda kapanmaz bir aralk var.
Ortaan balca akmlarndan biri olan mistisizm Tanr zerindeki
bu orthodox Hristiyan gryle hep savamtr. Resm Hristiyan gr
ne boyuna szan Yeni-Platonculuk, Hristiyanln bu Tanr-insan ili
kisi anlayn hep mistisizme kaydrmtr. nk Tanr ile insann iten
yakn olduklar, birbirlerinden birok basamaklarla ayr da olsalar, nce
eit olduklar dncesi, Yeni-Platonculuun, dolaysyla da onun bir gr
n olan mistisizmin en temelli grlerinden biridir.
Hristiyanln bu sert Yaradan-yaratk kartl, Tanr-insan ilikile
ri asndan alnrsa, bundan yalnz teorik deil, pratik bakmdan da pek
nemli olan birtakm sonularn kmakta olduunu grrz. nsan, varo
luunu Tanrnn istemesine borlu ise, o zaman insan hayatnn tek anla
m, Tanrnn istediini yerine getirmek olur. Hristiyanlk theosentrik bir
dindir: Tanr btn varln merkezidir; her ey dnp dolap ona ba
lanr; btn varlk Tanr istedii iin vardr; bu dnya Tanr kendini a
sn diye vardr; evren Tanrnn anmasdr (vahyi). Anma da Tanr
nn isten ve znn bir dile gelmesi olduu iin, tek doru olandr, tek
geerlii olan eydir. Bu yzden Hristiyanlk, alakgnll olmay (humilitas), Tanrnn nnde alalmay, klmeyi en yksek erdem sayar; bu
erdem, Hristiyan dindarlnn zdr. Dolaysyla da, bunun tersi olan
kibir, yani Tanrya eit olmaa, kendini onunla bir tutmaa kalkmak,
onun srlarna ulaabileceini dnmek, en byk ktlktr. Sonra: budnyadaki btn otoriteler, Tanrsal istenten aktarlmadrlar; ondan
dn alnmlardr; onun izniyle i grmektedirler. Onun iin ana-baba
ve devlet gibi otoritelere itaat gerek. teki erdemler de, itaat gibi, hep
byle, Tanrya balanarak temellendirilirler.
Yaratklar dnyasnn tesinde bulunan ,akn (transcendent) olan
Hristiyan Tanrs, bir de kiilii olan Tanrdr. Bu kiilii olan Tanr kar
snda da, kiilii olan ruh var: Benin karsnda senin olmas gibi.
Her ikisi de bunlarn, darya kar kapaldrlar. Hristiyan Tanrs, Herakleitosun, Stoann Logosu gibi, evren iinde dalp blnen, kiilii
olmayan bir Tanr deil. Onun iin, Tanr ile birlemei gznnde bulun
duran mistikler, hep Tanrnn bozulmaz bir birlik ,krlmaz bir ember
gibi olan kiiliini ortadan kaldrma denemilerdir. Ruhun kiilii dn
cesi de antik bir dnce deil. Antik felsefede ruh, kiisel deildir, bir
doa faktrdr. Bu yzden Antik Felsefe, ruh (psykhe) ve can (bios)
kavramlarn sk skya birbirine balar. Bu anlayta tek tek ruhlar, Ev
ren Ruhunun dallanp budaklanmalar, srgnleri gibidir. Buna karlk,
ruhun tek bana olduu, yalnz olduu, yalnzl iinde Tanrnn kar
snda bulunup Tanrnn baklarnn zerinde topland dncesi, kiilik
149
150
151
Augustinus
Ortaa Felsefesinin zelliklerimle Hristiyan dnyagrnn temel kav
ramlarn arada bylece belirtmee altktan sonra, imdi yine Patristik
Felsefeye dnelim ve bu felsefenin en gl dnr Augustinusun re
tisini grelim.
Kilise Babalarnn Felsefesi (Patristik), Hristiyan dininin retisini
oluturmak, bu retiye bir biim vermek aba ve denemelerini kapsyor
du. Bu abalarla, zetinin erevesi Augustinustan nce olduka belir
miti. Ama bu retiye sistemli bir birlik, btnlk kazandran, Hristiyan
inanlarn bilimsel bir sistem iine yerletiren, dolaysyla Hristiyan dogmasn kesin olarak kuran Augustinus olmutur. Onun iin daha nce
belirtildii gibi Augustinusun felsefesi. Ortaa Hristiyan Felsefesinin
knoktas ve bundan sonraki gelimeyi belirleyen temeldir; bu reti
genellikle Hristiyan Kilisesinin felsefesidir.
Aurelius Augustinus (354-430) Kuzeybat ^ r i k a da Thagastede dodu.
Babas bir Romal subay ve pagan; annesi Hristiyan, dindar, ince ruhlu
bir kadn, olu zerinde derin etkisi var. Ateli mizac Augustinusa byk
ini klar olan, iinde sert alkantlar yaratan bir hayat yaatt: Once,
gnnn Romal genleri gibi, kendini zevk ve sefaya verdi; bu sralarda
Romal filozof ve yazar Ciceronun yaptlarn zellikle Hortensiusuokuyunca felsefeye merak duydu; bir aralk Mani dinine (manilik, manik n a n cn kavram sal jo rn u ; K ilisenin inanlsn diye ileri s rd vahiy ile gelenee
d a y a n a n doru.
152
153
154
SKOLASTK FELSEFE
Patristik Felsefe, Hristiyan inancna bir reti nitelii kazandrmak yo
lundaki aba ve denemelerden olumutur. Skolastik Felsefe ise, Patristikte artk biimi belirmi olan bu retiyi temellendirmek ve sistematik
olarak derleyip toplamak ynndeki uramalardan gelimitir. Skolastik
156
dneme ayrlr:
157
SKOLASTN LK DNEM
Skolastik Felsefenin balca konulardaki genel tutumunu belirtmei bylece denedikten sonra, imdi bu felsefenin ilk dnemini grmee alalm.
Bu dnem, Bat Roma imparatorluunun yklmasnn yol at yzyllar
Bu yntem a d n yntem in balca gelitiricisi olan A b a e la rd u su n ayn ad tayan
e se rin d e n alm tr.
159
160
y Dionysios Areopagitadan gelme. Eriugenann atak Yeni-Platonculuunu Tanrsal Tinin basamaklar olarak yaylmas, dolaysyla btn
varlklarn Tanrsal zden tredikleri gr sonra, Yaradan ile yarat
tn ilkece ayr sayan Kilise reddedecektir.
Anselmus
Karolinglerin balatm olduu kalknmann ardndan, 10. yzylda kltr
bakmndan yeniden bir gerileme olmutur ortaada. Ancak, arlk mer
kezi F ransada Cluny Manastn olan bir reform r ile 11. yzylda d
nce hayatnda yerii bir kalknma balamt, ite, yalnz Skolastiin ilk
dneminin deil, btn ortaan en gl dnrlerinden biri olan An
selmus (1033-1109) bu kalknma ortamnda yetimitir. Anselmus Italyan,
Piemonte'de Aoastal. Uzun yllar (1093-1109) ngilterede Canterbury ba
piskoposluunu yapmtr. Onun iin Canterburyli Anselmus da denir ken
disine.
Yaptlar: Dialogus de veritate (Doru zerine konuma); De divinitatis essentia Monologium (Yaradann z zerine monolog); Cur
Deus homo (Tanr-nsan neden?).
Anselmus, retisinde Augustinusun izinde yrm, ondan ald
Credo ut intelligam Anlamak iin inanyorum nermesine ak ve
kesin bir anlam kazandrm; inancn en yksek srlarn (mysterium) akl
ile temellendirmee almtr. Ona gre bilgi, doru yarglarla kurulup
gerekleir; yargnn doruluu sonu karmada kavranr. Bir yarg do
rudur, ileri srd varsa ve varolana uygunsa. Doruluun olmas iin,
ilgili olduu objenin de olduunu varsaymak gerektir. Bunun gibi, btn
varolan eylerde mutlak bir varln olduunu varsayarlar. Mutlak
bir varlk olmal ki, varolan eyler de ona katlsnlar, ondan pay alp
varlk kazanabilsinler. Yine bunun gibi, bir mutlak iyi, bir mutlak de
er yoksa, iyi olan, deerli olan bir ey de olamaz. Demek ki, bir
mutlak varlk, bir mutlak iyi, yani Tanr vardr bu dnce dizisine
gre var olmaldr. Bu, Platonun idealar tmel kavramlar gerek var
lklar sayan kavram realizmine dayanarak Tanrnn varln bir tantla
ma denemesidir. Anselmusun Tanrnn varolduunu temellendirmek iin
ileri srd bir baka yol, ontolojik Tanr kantlamas ok n kazan
mtr. Bunu sonra Descartes de kullanacak. Bu kant ksaca yle:
Tanr kavramndan Tanrnn varolduu sonucu yle karlr: Kav
ramna, tanmna gre Tanr, en yetkin varlktr (Ens perfectissimum).
mdi Tanrnn varolmadn dnrsek, Tanr en yetkin varlk olmaz
artk. nk bir ey, yani varolmak nitelii, yklemi (praedicatum)
eksilmitir kendisinden. Bununla da eksik bir varlk olmutur Tanr; bu
F T 11
161
da tanm ile eliik. yle ise, en yetkin varlk olan Tanrnn varolma
s da gerekir.
Anselmusun tantlamas, bilginin salt aklla edinilii iin, salt rati
onalist tutum iin ok karakteristik bir rnektir. Bu tutumda bilmek, ob
jeleri kavramsal olarak dnmek, sonra bu kavramlardan birtakm d
nce ilemleriyle sonular karmaktr. Kavramsal bilgide objelerin ken
disini kavramaktayz diyen her anlayta kavram realizminde ontolojik kant da karmza kar.
Anselmus bu rationalist tutumunda ylesine ileri gider ki, incarnation
domasn, yani Tanrmn Isa Mesih klnda cisimleerek, insanlaarak
kurtuluu salam olduu inancn da mantkla temellendirmee alr:
insann suu, diyor Anselmu, Tanrya kar ilenmi bir gnah olduu
iin, bu gnahn kefareti yine insan tarafndan denemez. nsan suunu
Tanrya nasl deyebilsin? Onun iin Tanr kendisi insamn yerine bu ke
fareti deyecek, yani insan olmasyla (incarnation) insan kurtaracaktr.
Bu kantlama, Skolastiin dogmay nasl kavramsal bir ema haline getir
diini, nasl dinsel yaant yerine kuru bir mantk yaps (construction)
koyduunu aka gstermekte. Onun iin, ortaada Skolastiin yannda
srp giden bir akm olan mistisizm, dogmay byle kavramlatrmaktan
kurtarp canl tutmaya hep uraacaktr.
Anselmusun Tanrnn varln tantlama denemesinde grdmz
gibi, inancn srlar kavramsal olarak ancak Platonun kavram realizminin
genellikle Platonizmin yardmyla kavranabilir. Bu tutumdan ayrlma,
Credo ut intelligam (Anlayaym, kavrayaym diye inanyorum) ilkesini,
bu inan ile akl bligisini badatrma, din ile felsefeyi uzlatrma dene
mesini, Skolastiin ilk dneminin balca kaygs olan bu ii tehlikeye so
kar. retisinde bu tehlikenin ilk belirtilerini ortaya koyan Roscelnusun
grlerine, onun iin Anselmus iddetle kar koymutur; yine bunun
iin Kilise bu dnceleri mahkm etmitir.
Roscelinus
Roscelinus (Franszcas: Roscelin) (1050-1125) F ransada Compiegneli.
Ortaa nominalizminin kurucusu saylr. Nominalizm, tmel kavramlarn
gerek olduklarn, bal bana varolduklarn kabul etmez. Bu ra g
re. tmel kavramlar benzer objeler iin insann dnm olduu eyler
dir; nesnelerin ortak, benzer ynlerine insann takm olduu adlardr (no
men). Dolaysyla, gerek olan, gerekten varolan ancak tek tek nesneler
dir (individuum). Roscelinusun balatm olduu bu nominalist anlay,
bundan byle btn Skolastik Felsefe boyunca srp gidecek bir tart
162
rdan gelen bir k, bir esin bize idealar gsterir; sonra nesnelerde yine
buluruz bunlar. Aristotelesi anlaya gre ise, tmel kavramlara vard
ran yol, algladmz tek tek nesneleri karlatrma ve soyutlama zerin
den geer.
Yukarda ortaa nominalizminin kurucusu diye anlan Roscelinusun
rencisi Abaelardus tmeller tartmasnda ortalama bir tutum semi
tir. nun bu konudaki retisinde, tmeller zerindeki anlay da belir
mi gibidir. nk Abaelardusa gre, tmel kavramlar sadece szckle
rimiz iin birtakm iaretler (nominalizm) olmayp anlaml szlerdir
de ve bu anlamlar nesnelerin znde de var (Aristotelizm); ayrca, Tanr
sal Tindeki nesneleri yaratan ilk rnekler de tmel kavramlar karla
mada (Platonizm).
Bir Fransz dnr olan Petrus Abaelardus (Franszcas: Pierre
Abelard) (1079-1142), ortaan en ilgin kiilerinden biri, yaptlar bu
ada en ok okunmu, etkisi byk olmu yazarlardan, Heloise ile olan
bahtsz ak serveni nn ayrca yaymtr. Sic (Evet ve Ha
yr) adl eserinde Abaelardus, Skolastiin yntemini en gzel, ak bii
miyle anlatmtr. -Bunun ne olduuna yukarda biraz dokunulduydu-. Bu
yntemde, din ve felsefe otoritelerinin (Kilise Babalar ile Platon ve Aris
totelesin) Hristiyanln dnyagr konusunda dndkleri kar kar
ya getirilir; birletikleri ayrldklar noktalar belirtilir; sonunda da, oto
ritelerin kanlarnda anlamakta, uzlamakta olduklar gsterilmee al
lr. Otoritelerin dndklerini bylece bir araya getiren bu yntem,
sonra, en nemli anlatmn Sententia Kitaplarnda bulacaktr. -Yukar
da sz gemiti-, Sententia Kitaplar, sonraki. Skolastiin ykseli dne
minin Summalarnu, din. retisinin esaslarn bir araya toplayan eser
lerin ncleridir, bunlara yol a k la rd r* .
Abaelardusun bir de . te ipsum (Kendini bil) adl ahlk konu
sunda bir yapt var. Daha adndan da anlalaca gibi, bu kitabnda
Abaelardus insan, kendini bilmee, ne olduunu tanmaa, vicdann ara
trp kendini bulmaa aryor; dolaysyla, insan arlk merkezi olarak
almak eilimi var bu anlayta. Bu da gn iin ok modern bir tutum.
nk dnyagrnde Tanry her eyin merkezi yapan (theosentrik) or
taa iin esas olan, Tanrnn buyruudur; dmzdaki bu hi amaz oto
ritenin buyurduudur. Oysa, kendi iimizdeki bir otorite olan ahlk duy
gusu, vicdan yanlabilir, ite Abaelardus, insana, kendi iindeki otoriteye
uymasn tlemek ister gibidir. Elbette btn bunlar, yle pek aka
sylenmi eyler deil. Abaelardusun dncesi sbjektif, "takn; tedirgin
*
S e n e n ta K ita p la rn n en nem lisi, d ers o lara k en o k 11 , Libri
Q u attou r sententiarum , ( D rt S clen tia K itab) a d n d a k i P etrus L o m b a rd u sun yaptid ir. (Y azl: 1 5 2 -0) .
164
Bk. s. 191.
165
1G6
167
Albertus Magnus
Albertus Magnus (Almancas: Albert der Grosse, Byk Albert) (1193-1280),
ortaan en byk Alman filozofu ve bilginidir. Gneybat Almanyada.
Laningende dodu. Bollstaedt Kontlar soyundan. Paduada felsefe ve tp
okuduktan sonra Kolonya ve Paris niversitelerinde retici olarak a
lt, Dominiken tarikatndan. Bu tarikat Albertus Magnus ile Aquinolu
Thomasn nderliinde Aristoteles zerindeki inceleme ve almalarn,
Kilisenin Aristoteles felsefesine dayanan dnya tasavvurunun ve bilim sis
teminin oca olacaktr.
Ana yapt: Summa de creaturis.
Albert Magnus eletirici, yapc bir kafa olmaktan ok genilemesine
derinliine bir bilgin tipi. Bu yzden kendisine ortaada Doctor universalis (Bilgisi engin Hoca) denmitir. Albertus Magnus byk bir alma
ile Aristoteles felsefesiyle Arap Yahudi yorumcularn adalarna tant
mtr. Bir yn gereci derleyip toplayarak dzenlemek kendisine edindi
i bir dev ve onun balca baars ve gc de bu ite. Derleyip dzen
ledii gereler de gelenekten, zellikle de Aristoteles felsefesinden. Kendi
yaptlar da Aristoteles felsefesi metinleri zerinde geni aklamalar ni
teliinde.
169
Aquinolu Thomas
Albertus Magnusun byk rencisi Thomas, yalnz Skolastiin ykseli
dneminin deil, btn Skolastik rn en byk dnrdr; retisi
bugn de Katolik Kilisesinin resm felsefesidir.
170
deil) Tanrnn varolduunu gstermek isteyen bu kantlamaya kosmolojik tant denir. Aristotelese geri giden bu tantn klasik formln Aquinolu Thomas vermitir.
Tmeller tartmasnda Thomas lml realizmden yana. Ona gre,
tmel kavramlar nesnede (in re) bulunurlar, nesnenin zdrler, zsel
formlardr (forma substantialis), bir nesneyi o nesne (individuum) yapan
zorunlu belirlenimlerdir. Gerekte her olup biten de nesnedeki zsel form
larn bir almasdr, bir evrimidir. Formlar, tpk sonradan serpilecek bir
tohum gibi maddede gizli bir g (potentia) olarak yerleiktirler. Bundan
dolay dnyada her olupbiten, belli bir eree (telos, finis) gre belirlen
mitir; dnyadaki olu, organik-teleolojik bir olutur. Oluu balatan Tan
r olduu gibi, oluun erei de yine en yksek iyi olan Tanrdr. Madde
bireyleme (individuation) ilkesidir. Ayn formun eitli maddelere bln
mesi, ayn cinsin eitli rneklerini ortaya koymasdr. Ruh ise canl nes
neye biim kazandran gtr, maddesi olmayan salt formdur. Her ruh da
kendi bana bir z ve kiidir (individuum); her biri Tanrnn zel bir ya
ratmasdr (bni Riidlerin monopsykhismine kar bu).
Thomas evreni varlk aamalarndan kurulu diye tasarlar: 1. En alt
basamakta cansz cisimler yer alr. 2. Bunun stnde bitkiler var; bura
da can (organik g) ortaya kmtr, ama beslenme-reme emberi
iinde kapaldr. 3. Daha stte hayvanlar var; burada alg ve onunla ilgili
tepkiler belirmitir. 4. Bundan sonraki basamakta insan bulunur, insan bir
de kendini ve ne yaptn bilir, onda ruh kendine ynelmitir, kendi ze
rine eilmitir (reflexio). 5. Daha yksek bir basamakta melekler yer alr.
Meleklerin bilmek iin dardan bir uyartya (duyum) gereksinmeleri yok.
Kendi zlerinden doan bir anlayta bilirler melekler. 6. Bu dzenin en
yksek basamanda da Tanr vardr. Onda dnme ile varlk artk bs
btn birolmulardr. Bu anlayta, varlk aamalar gelien hayatn ba
samaklar oluyor ve hayat basamaklar ykseldike bilgi de olgunlayor.
(Kendilerinde yerleik olan deerlere gre kavram ve obje alanlarnn st
ste sralanmalarndan oluan bu sistem yapsn, Thomasm hocas Alberttus Magnusta da bulduktu).
Thomasn ahlk retisi intellektualist (aklc). Thomasa gre, ruh
yetilerinin sradzeninde akl ile isten en stte bulunurlar. Ama en yuka
rdaki akldr, nk akl deerleri bilmesi ve amalar koymasyla isten
ce yn verir. Ancak, isten te kendi bakmndan zgrdr, zorunlu ola
rak belirlenmi deildir, onda bir zgr olarak seme (liberum arbitrium)
yetenei var. sten zgrl, her trl ahlkn nkouludur. Ancak z
gr olan, akla dayanan dncelerden doan eylemler iyidir; eylemimiz,
Tanr tarafndan yaratlm olan nesnelerin deer dzenine uygunsa iyi
dir. Erdemler, iyiyi gerekletirme bakmndan kazanlm olan eilim
lerdir. Thomas Yunan Felsefesinin drt anaerdemini (yiitlik, lllk,
173
174
lk, teolojiyi doa bilgisinden kesin bir izgi ile ayrp, dnya ve doa ile
ilgili bilgilere kendi haklarn elde etmei salamtr. Ayrca, Dominikenlerin resm doktrin diye benimsedikleri Thomizme gre, insan dzeni yo
lunda olan Hristiyanlam bir dnyada yaamaktadr. Kilisenin klavuz
luu ve egemenlii ile budnyada artk kurulmu saylabilecek bir Tanr
sal devlette (Civitas Dei) bulunuyor gibidir. Bu anlaya da kar kan
Fransiskenler u gr getirmilerdir: Yalnz bana olan ruh Tanrdan
uzak bir doa iine yerletirilmitir; Tanry karsnda doast diye
bulmaktadr; dnyann sonundaki Yarg Gn ile Tanr Devletini an
cak umutla beklemektedir. Bu anlay ile Skolastiin son dnemi, Renaissancetaki Martin Lutherin Refor mat ionunu (din reformunu, Protestanl
) hazrlamtr; teki anlay ile de, din ile dnya bilgisini birbirinden
ayrmakla da, yenian doa bilimine yol amtr. Demek ki, yenia
balarnn iki byk kltr olaynn Reformation ile yeni doa bilimi
nin kklerini son Skolastikte bulabiliyoruz.
Duns Scotus
Skolastik Felsefenin Ykseli dnemi ile Son dneminin snrlar zerinde
karlatmz ilk nemli Fransisken dnr Johannes Duns Scotustuv
(Doumu yaklak olarak: 1270, lm 1380). Adndan da anlaaca gibi
skoyal (Scotus == skoyal). Paris, Oxford ve Kln niversitelerinde
retimde bulundu. ok yazd. 40 yama varmadan Klnde ld.
Balca yaptlar: Opus oxoniense sententialar zerine bir yorum;
De primo principio (Birinci ilke zerine) Aristotelesin metafizii ile
ilgili aklamalar.
Bir kavram zmlemecisi olan Duns Scotusun keskin bir eletirici
zeks var; onun iin kendisine Doctor subtilis (ince eleyip sk dokuyan
bilgin) denmitir. Duns Scotus nominalist deil. Aquinolu Thomas gibi, ona
gre de tmel kavramlar sbjektif yaratm alar olmayp obje dnyasnn
reel yapsn yanstrlar. Ancak, Duns Scotus belli bir anlamda individua-
listtir. Ona gre her varln genel (universalis) ve bireysel (individualis) ynleri vardr ve bu sonuncular da kavramsal olarak bilinebilir.
Bu anlayta bireysel zellikle deerlendirilmektedir. Oysa Aquinolu Thomasn baland Aristotelizmde asl deer genel zerinde toplanr, asl
gerek odur.
Duns Scotus felsefesinin, individualizmi ile de ilgili olan, bir baka
zellii de voluntarizmidir, istencin (voluntas) akl (ratio) karsnda n
celiini, stnln ileri sren grdr. Duns Scotusa gre insan ilk
planda bilen deil, isteyen bir varlktr; insan bilgiye de gtren isten
tir ve mutluluun kayna aklda deil, istentedir. (Aquinolu Thomas ise
175
Ockhamh William
Skolastik Felsefenin son dneminin en nemli dnr Ockhaml William
dr. Londrann gneyinde bir yer olan Ockhamda (Surrey) 1300 ylndan
biraz nce dodu. Oxford niversitesinde okudu, sonra burada retimde
bulundu. Ockhaml William da Fransisken. Kilise, retisini sapknlk sa
yp mahkm etti (1328). Snd Mnihte 1349da ld.
Balca yaptlar: Summa totius logicae; Philosophia naturalis.
Ockhaml William, Skolastik Felsefe ^revesinde ilk belirtilerini Roscelinusta bulduumuz nominalizmin kurucusu ve balca temsilcisidir.
Ona gre, btn gerek, individuel olan tek tek nesnelerden kurulmutur.
Tmeller yapma eylerdir: Birbirlerine benzeyen eylere, bu benzerlik
yznden bizim baladmz genel anlamlarn iaretleridir. Ockhaml iin
ancak bireyin gereklii vardr; dolaysyla deney (i ve d deney) her
trl bilginin temelidir. Bilginin temeli deney olunca da, nermeleri de
neyde kontrol edilemeyen bir rationel teolojinin, ya da ruhun lmszl
n tantlamak isteyen bir psikolojinin olamayaca bellidir; dolaysyla.
Tanrnn birlii, sonsuzluu, hatta varl kesin olarak tantlanamaz. Tan
r ile, gerei aan dnya ile ilgili btn bilgilerimiz ancak inan nerme
leridir. Bu nermeler, Kutsal Kitabn otoritesi ile Kilisenin geleneine da
yanarak ancak inanlarak kabul edilebilir. Bunlar, ne tantlanabilir, ne de
tantlamada ilkeler olarak kullanlabiir.
Ahlk ve isten sorunlarnda Ockhaml William, -Duns Scotusun voluntar'zmine katlr. Ona gre de btn ahlk kurallarnn temeli Tanrnn
zgr istencidir. Bu zgr isten bu kurallar istedii gibi deitirebilir de.
Ockhaml Wliam inan ile bilgi arasna giderilmez bir ayrlk koy
mutur. Brabantl Sigerde bulduumuz ifte doru retisi burada da
176
Roger Bacon
Renaissancea vardran yolu Duns Scotus ile Ockham'l Williamin felse
feleri (voluntarizm ve nominalizm) amt. Son olarak bir de, bu ikisin
den daha ok ortaa ile Renaissance arasnda bir geit tipi olan Roger
Baconn felsefesini grelim. Skolastiin son dnemi filozoflarndan olan
Roger Bacon (yakl. ol. 1210/15-/1294), Duns Scotus ve Ockhaml William
gibi, ngiliz. Ilchesterde dodu. Onlar gibi o da Oxford niversitesinde
okuyup burada retimde bulundu. Onlar gibi o da Fransisken.
Ana yapt: Opus maius.
Roger Bacon de, ada Albertus Magnus gibi byk, niversel bir
bilgin. Onun iin kendisine doctor mirabilis (harika hoca) denmitir. An
cak, ondaki bu bilginin genilii ile derinlii, Albertus Magnus ve Aquino
lu Thomas gibi byk summa sistemcilerinkinden bsbtn baka. Bu e
it sistemcilerin bilgi idealini reddeder o. Aristoteles mantna kar da
savar. Ona gre bilgiye vardran yol, deney (experientia) ve deneyleme
(experimentum) olmaldr. Roger Bacon, hi phe yok, ortaa doa
aratrclarnn en banda yer alr. Matematik dehasnn da destekledii
gzlem ve aratrm alar, onu bululara vardrm tr: Inlarn krlmas,
havann yansmas yasas, takvim reformu vb. ancak, Roger Baconn
Skolastik doa bilimi sistemini krp aan deneylemeleri, olgular saptayan
gzlemleri doaya yntemli sorular sorma olmayp, doann son elerini
elde ederek, bunlarn yardmyla doa zerinde bir g kazanmak iindir.
Bu deneylerin gznnde bulundurduklar son ama da, simya, astroloji,
by (magie) gibi esrarl bilimle>dir.
Sonu buraya varan d deney yannda, bize ruhumuzdan bilgiler ve
ren i deney var ki, onun da amac Tanr tarafndan klanmak, bunun
en yksek basama olan esrime (ekstasis) durumunda Tanr ile bir olma
dr. Fransisken Roger Baconn Augustinizm (dolaysyla mistisizm) ile empirizmi birarada bulundurduu grlyor. Onda doa bilimi ile mistisizm
birbirine demedeler. Batan beri Augustinus geleneine bal kalan
Fransisken tarikat, dolaysyla mistisizmin de taycs olmutur. Bu iki
tutumun bir arada oluu, Roger Baconn voluntarizmi ile de ilgili. Belir
tildii gibi, Roger Bacon doa bilgisinin ama ve anlamn doa zerinde
F T 12
177
insann bir egemenlik kurmas diye anlyordu. Bu da, tam bir Rena,issance
havasdr. nk Renaissancen zgn ve en byk yaratmas olan mo
dern doa bilimi de bu anlaytan doacaktr.
Skolastik Felsefenin yapmak istedii ile yapabdiinin sonunda hesa
bm karmak istersek, unu syleyebiliriz: Skolastik Felsefe inan ile bil
giyi uzlatrmak amacyla ie balamt. Ancak, tasarladn gerekle
tirememitir. Yzyllar boyunca sren uramalarnn sonucu, bilgi ve inan
alanlarnn birlemesi deil, btnbtne ayrlmas olmutur. Ortaa ka
payp yenia balatan Renaissancea. bu ayrl ile girilmitir. Bundan
sonrasnda gittike bamszlaarak kendini bulan akln yla aydnlan
m yeni bir Avrupa Kltr oluacaktr.
178
Renaissance Felsefesi
RENASSANCE FELSEFES
GR
olsa olsa ona yalnz hizmet eden (philosophia ancilla theologiae) bir bilgi
kolu olmutu.
Buna karlk, Renaissanceta, kltrn btnnde olduu gibi, felse
fenin ana-eilimi: Kendini her trl ballktan syrmak, yalnz kendine
dayanmak, kendini arayp bulmaktr. Bunun iin de, Renaissance dn
cesi kendini btn tarih otoritelerden bamsz klmaa, dnya ve hayat
zerindeki grlerine yalnz deneyin ve akln salad dorularla biim
vermee alr. Bu dorular da hazr olarak verilmi deildirler; aran
malar, uurlarnda savalmas gerekir; bu i insan iin sonsuz bir
devdir.
2. Ortaa felsefesi kendi iine kapal bir sistemdi; bu sistem iinde,
ancak grnrde birbirinden ayrldklarna, zde ise birletiklerine ina
nlan kartlar, organik bir btnde giderilmee uralrd. Bu sistem hi
kimsenin, hi bir ulusun mal deildi, kiisel deildi, Katolik Kilisesi er
evesinde toplanm btn Hristiyan uluslarn ortak mal idi. Zamann
aknda yaplan ey: bu ortak kltr sermayesini ilemekten ibaretti. Bu.
ileyi de daha ok biim bakmndand: przler dzeltilmee alr,
uyumazlklar birbirine uydurulmaa uralr; btn bu iler de, yine or
taklaa olan bir dille, Skolastiin kendine gre oluturduu bir Latince ile
yaplrd.
Renaissanceta ise bu tek bir sistemin, btn bir kltr dnyasnn bu
tek bir erevede toplanmasnn yerine bir sistemler okluu gemitir.
Bu sistemler ilkan da, ortaan da evren ve hayat zerine belirttii
btn renkleri tayacaklardr. Ortaan glgelendirdii antikan ok
renkli dnce tablosu Renaissanceta btn parlakl ile yeniden kar
mza kar: Artk dnr kendini adsz bir yaptn arkasnda gizlemez,
tersine olarak yaptnda kiiliini, benliini btn arlyla belirtir. Bir
felsefe grnde de, artk bu felsefenin iinde olutuu ulusun karakteri
de kendini belli eder; felsefe, yava yava da olsa, Latince ile deil, artk
ulusal dillerle yazlmaa balanr.
3. Ortaada filozoflar din adamlar idi. Augstinus, Anselmus, Tho
mas ortaan bu byk filozoflarnn hepsi ayn zamanda Kilisenin de
bykleri idi.
Renaissance ile bu durum da deimitir; artk felsefeyi yapan ve i
leyenler: yazarlar, aratrclar, yeni kurulan ya da medreseyi ap bs
btn yeni bir yap ile ortaya kan niversitelerin reticileridir.
Ortaa filozofu, dorunun zaten bulunmu olduuna inand iin
yeniyi aramaz, yalnz hazr bulduu bir tabloya daha salam bir temel
kazandrmaa alr. rnein Skolastii son yksekliine ulatran Tho
mas, felsefesiyle yalnz kendisinden nceki yzyllarn ortaya koymu ol
duu yapy tamamladna inanr, baarsn ancak bu k altnda grr.
184
Renaissance filozofu ise kendisini ilkece yeni bir ey getiren bir dnemin
temsilcisi, mjdecisi sayar; doiaysyla onun istedii: hazr olarak kar
snda bulduu gereleri saklayp salamlatrmak, sistemletirmek deil,
hi yorulmadan yeniden yaratmak, eski ile sava, ileyecei gereleri kendiinin arayp bulmas ve boyuna geniletmesidir.
Dedikti ki, Drtaa dncesinin birlii vardr; bu dncenin yrd
yol da birdir, varmak istedii ama da birdir. Dysa Renaissanceta bu
birlik bozulmutur; artk doruya ulatran yol bir tane deildir, artk d
ncenin zerine eildii konu da bir tane deildir. Renaissance felsefesi,
tpk antika felsefesi gibi, insan ve evrene ilikin btn sorunlar ele
alr; bunlar zmek iin trl ?' yollar dener; bu yzden Renaissance
ta karmza birok r kar; bunlar pek eitlidir, birtakmnn birbiriyle pek az bir iliii vardr. Bununla birlikte, her biri baka bir yne ev
rilmi grnen bu rlar bir konuda aralarnda birleirler: Skolastie
kar koymada. Bunlar u ya da bu bakmdan birbirinden ne kadar ayr
lrlarsa ayrlsnlar, Skolastii reddetmede, Skolastik yntem ve anlayla
savamada elbirlii ederler. Renaissance felsefesinin kendi iindeki btn
ayrlklar aarak reddetmede birletii Skolastik felsefenin yaps ve il
kesi ne idi? Neden Renaissance felsefesi bu ilkeye byle sert bir tepkide
bulunuyor? Bu tepkinin serpintileri gnmze kadar gelmitir; bugn bil
skolastik deyimi, yer yer, aalatc bir anlam tar. Kk Latince schola
(okul) olan skolastik (scholasticus) deyimi, okulla bir ilikiyi anlatr; bu
na gre Skolastik felsefe okul felsefesi demektir; aratrlan felsefe deil
de, yalnz okutulan felsefe. Drtaada okutulan bu felsefe de. Kilisenin
retim sisteminde yerald iin, teolojiye (ilhiyata) dayanyor, yalnz onu
desteklemee yaryordu.
Renaissance, dediimiz gibi, eskinin zlp yeninin olumaa ba
lad bir dnemdir, imdi Skolastik felsefe gibi yzyllarca srm, hem
de bu arada btn bir kltr evresinin dnyagrne damgasn vurmu
olan byk bir felsefe r, yalnzca, yan banda baka, yeni bir gr
belirmi diye yklp gitmez; bu ykln asl nedenini, onun kendi iinden
dalimasmda aramaldr. Gerekten de Skolastik felsefenin kendi iinden
zlp d a lm a a balamasn hemen Renaissance gnlerinde deil, ok
daha gerilerde, ortaan ierlerinde arayp bulabiliriz. Hristiyanln
dogmalarm aklla ilemee, felsefe ile temellendirmee alan bu felsefe,
giritii bu ite u kanya dayanyordu: Dinin gr ile felsefenin gr
birleebilir; bunlar birbirine aykr deildirler, dolaysyla birbiriyle
kaynatrlabilir, birbirleri iinde eritilebilirler; baka bir deyile: Tanrmn yasas (lex Dei) ile akln yasas (lex natura) denkletirilebilir. An
cak. Skolastik felsefe kendisine ama bildik bu ideale hi de tam olarak
ulaamamtr. Buradaki sorun, inan (iman) ile bilgi ya da inan ile felsefe"
85
187
kurmak, insan ve dnya ile ilgili bir felsefe yaratmak ve kltr bilimlerinin
doal bir sistemini temellendirmek istiyordu. 0 halde hmanizm, yalnz filo
lojik bir alma, aratrma deil, bir hayat anlaynn kendisine yneldii
Renaissancen ilk belirtisi olan hmanizm, ilkin talyada gelimitir.
Hmanizmin de, btn teki Renaissance rlarnn da ilk olarak ortada
grndkleri lke talyadr. talya, Renaissancen ana-yurdudur ; modern
Avrupa kltrnn domasna yolu aan Renaissance akm ilkin burada
balam, sonra buradan Avrupann teki lkelerine yaylmtr. talyann
Renaissancen beii olmas bir rastlant deildir. Renaissancem olumas
iin, corafya ve tarih koullar bakmndan, en elverili yer talya idi. tal
ya, Roma mparatorluunun anayurdu olmasyla antika kltrnn d
mlendii yerdir; ortaa kltrnn de arlk merkezini kendisinde bu
lundurmu olan yerdir. Onun iin, ortaa dzeni zlmee balaynca,
talya topraklarnda zaten hi bir zaman bsbtn unutulmam olan antik
grler, hemen hemen kendiklerinden gn na kmaa balamlar
dr. Ayrca, talyanm ortaa sonlarndaki siyas-sosyal yaps da bu g
rlerin yeniden grnmelerine ok yardm etmitir. Bu sralarda bu mem
leket her biri bamsz olan birok ehir-devletlerine blnmt. lka
daki Yunan polislerine benzeyen bu ehir-devletleri arasnda sonu gelme
yen savalar olurdu. Bu etin sava durumu da, talya ehir-devletlerinin,
bir Romamn, bir Floransann, bir Venedik ya da Cenovamn kendi zellik
lerini belirtmelerine, kendi bireyliklerini gelitirmelerine yol amtr. Ks
men de demokrat yapil olan bu ehirlerin her biri iindeki parti savalar
da, bireyi yeteneklerini gelitirmee, kendine gre grler edinmee zorla
m, bylece onu bir kii olarak yetitirmitir.
ite Renaissancen ilk adm, ilk baars, bu benliini bulmu, kiili
ini duymu insan ortaya koymasdr. Birok bakmdan olduu gibi, bu ba
kmdan da ortaa ile Renaissance arasnda tam bir kartlk vardr. Or
taa insannn belirmi bir kiilii yoktur; o, arlk merkezini dinde bu
lan, Tanrnn etrafnda dnen bir kltr sistemi iinde belli bir grevi olan
bir organ gibidir; onun anlamn da, alnyazsn da belirleyen, Kilise ile
iinde bulunduu sosyal blmdr. Ortaan sosyal yaps duruktur; her
kesin bu statik yap iinde belli bir yeri vardr ; insan, iinde domu olduu
sosyal blm erevesinde kalr, kalmas da gerekir, nk bunun byle
olmasn Tanr istemitir; bundan dolay birey Ben neyim? Ne olacam?
diye sormaz; iinde bulunduu durum, zaten bu sorularn hazr olan yan
tdr. Renaissance ise, insan evrensel bir organizmann renksiz bir yesi
olmaktan kurtarp onu kiiliini arayan, benliinin zel renklerini btn
canllklaryla ortaya koymak isteyen birey olarak yaratmtr. Bu yzden
Renaissance bir individualizm adr, individualit1erin doduu bir d
nemdir. Renaissanceta yalnz tek kii deil, insan gruplar da birer birey
189
gun olan bir insan anlayn buluruz. Ona gre, insan, bir doa gcdr,,
canl bir enerji kmesidir. Bu enerji ile ykl olan yaratk, Hristiyanln
alakgnlll, gnltokluunu en yksek erdem diye tleyen morali
iine elbette smaz. Macchiavelli de, ada btn Hmanistler gibi, H
ristiyan olmaktan ok bir ilka pagandr, antik paganizmin hayrandr.
Onca, Hristiyanlk budnyann deerini kltmtr; oysa antik dinler,
insana en byk deer olarak budnyadaki yaay tleyerek onu ha
yata balamlardr: Bu yzden ilka insan doasn olduu gibi duya
bilmi, bu doann ana-igds olan egemen olmay engelsiz yaayabilmitir. Hristiyanln ileri srd gibi, insan aslnda kt deildir; olsa
olsa onda, engellenmezse, ktye sapmak eilimi vardr; devleti de ortaya
karan bu nedendir, insan doas her yerde, her devirde birdir; dolay
syla insann tutku ve eilimlerinin hesab yaplabilir; olgular gzleyip
bunlarn objektif bir hesabn karan zek, devlet ynetiminin temelidir.
Macchiavellide de, insan doasnn nasl bir zgrlkle ortaya ktn,
bu insann nasl yalnz kendi hesap eden zeksna dayanarak zerk (auto
nom) bir dnya kltrn kurmaa altn ak olarak gryoruz.
Yaad yllar Renaissance sonlarna rastlayan Michelde Montaigne
(1533-1592) in de dncesinin temelinde, katksz bir Renaissance hayat
duygusunu buluruz. O da individualist ve hmanisttir; insan hayat, insan
doasnn yaps onun da balca konusudur, insan hayat zerindeki zengin
grglerini, insanolunun inanlar ile uralarnn relatifliini kavram
ince sezgilerini zarif bir slpla dile getiren Essaissinde (Denemeler)
Her eyden nce ben kendimi aratryorum; benim fiziim de, metafizi
im de bu der. Montaignein bu kendi beni ile uramas, kendi beni ze
rinde dnmesi, tamamyla modern olan bir tutumdur. O, kendi beninde
insan bulmak ister; kendinde arad, insan doasnn kendisidir; ona
gre, sonsuz doa her insanda kendini ayr bir biimde gsterir. imizde
bir doa kmldyor; ona kulak verir, yasalarn kavrarsak, erdeme, do
laysyla mutlulua giden yolu da bulmu oluruz, nk erdem dediimiz,
doaya gre yaamaktr. gdlerimiz de, duygularmz da bu doann
iindedirler, onlarn da burada yeri ve deeri vardr, bunlar olmasayd ha
reketsiz kalrdk; ancak, bunlarn aklla da ayarlanmas gerek, yoksa id
detli duygular bizi doamza aykr yollara saptu'irlar; doaya uygun ya
amak ruh dirliini salar. Buradaki insan anlay, yine Stoa grne da
yanmaktadr. Denemelerdeki hava, Ciceronun, Senecanm, zellikle de
Plutarkhosun dnyasndaki havadr. Bunun yannda antikan pheci
lii (skepsis) de Montaignede en ince temsilcisini bulmutur. Montaignein
individualizmi ile insan en i znden yakalayan hmanizmi, onu her trl
dogmatizmin dman yapmtr. nsann boyuna deien ilintileri iinde
doruyu nerede bulmal? Bu soru karsnda girecek biricik yol phedir.
Ancak, phe de son sz olmamaldr; bir ey bilmediimizi sylememel192
F T 13
193
yine Bizansl olan, sz geen konsile katlmak zere Plethon ile birlikte
talyaya gelen Trabzonlu Basilius Bessarion (1403-1472) dr. O da, ret
meni Plethon gibi, bir Platoncu, Aristotelese kar gelenlerden biri; ancak
hocasna gre bu konuda ok daha ll; onun Aristotelese kar ok sert
olan saldrlarna katlmaz, bunlar doru bulmaz.
Bu iki Bizansl bilgin, Platon felsefesini Yeni-Platonculuktan pek ayr
mazlar; gznnde bulundurduklar, felsef olmaktan ok dindir; onlar,
kilise ve devlete yeni bir temel aryorlard; bunu da, Aristotelese dayanan
Bat Skolastiine kar olarak, Platon felsefesi ile Yeni-Platonculukta bu
luyorlard.
Floransadaki Platon Akademisinden yetienler arasnda en by,
hi phesiz, Marsilius Ficinus (talyancas: Marsiglio Ficino) (1433-1499)
dr. Ficinonun grd en byk i, Platonun (Plotinosun da) yaptlarn
salam bir biimde ve gzel bir dille evirmesidir. Bununla da, Platonizmin
ana kayna alm oluyordu;** bundan sonra Platonun retisini kendi
lerine k noktas olarak alacak grlere gvenle dayanacaklar temel
artk salanmt. Ficinusun Platon Akademisinin banda bulunduu s
ralarda, Aristoteles felsefesine kar gelmedeki sertlik de yumuar (Bu ge
lime daha Bessarion ile balamt); sonunda ilkan bu iki byk filo
zofunun temelde birlemekte olduklar sonucuna varlr. Esasen Yeni-Platonculuk da byle dnyordu ve Bizansl bilginler Akademiye Yeni-Pla
toncu bir nitelik kazandrm olduklarndan, bu anlay Akademinin gele
neine de uygundu. Ficinusa gre, Platon ile Aristotelesin felsefeleri bir
ve ayn akim ortaya koyduu dorunun iki biimde dile gelmesidir. Nite
kim sonralar Ficinus Hristiyanl da, Tanrmn kendisini amasnn (va
hiy, revelatio) bir ekli diye anlayacak, bu dini felsefe ile uzlatrmaa
alacaktr. Ona gre, insann ruhu Tanrdan tremitir, lmden sonra
yine Tanrya dnecektir; evren, en banda Bir-olann, yani Tanrnn
bulunduu uyumlu bir basamaklar lkesidir; evrenin btn balantlar in
san ruhunda toplamr, dmlenir; bu yzden insanda btn evreni bilmek
gc vardr. Bunlar, grlyor ki, Platoncu olmaktan ok, yeni-platoncu
anlaylar.
Yine Floransadaki Platon Akademisinden yetiip antikam eitli
dnce rlarm birlii olan bir dnyagr tasarsnda toplamak ve
uzlatrmak isteyen ilgiekici bir dnr de Giovanni Pica della Mirandoladr (1463-1494). Kendisi ok zengin bir prensin olu; iyi branice ve Grek
e bilirmi; daha 24 yanda iken ortaya atm olduu 900 tez zerinde ken
dileriyle tartmak zere btn dnya bilginlerini kendi hesabna Romaya
armaya kalkm, Papa bu toplanty yasak edip onu afaroz etmi. Onda
** O rta a o rta la rn a k a d a r P la to n m y a p tla rn d a n eld e yalnz T im aios d ialogu v a r
d. 12. yzylda L atinceye evrilince M enon ve P h a id o n d ialoglar da renilm i oldu.
194
da eitli eleri bir btn iinde eritmek eilimi var; bu arada Yunanllk ile Yahudiliin kapsayc bir Hristiyan felsefesi iinde birleebilecek
lerini dnr. Mirandolamn bu Yeni-Platonculuu yamsra bir de natura
list ve positivist bir yn var. Astrologlarn ileri srdkleri gibi, yddzlarn
insann alnyazs zerinde bilinmeyen etkileri olamaz; gerek olan, yalnz
doa gleridir; her ey doann ilke ve formlarna gre oluur; insan da
karakteri ile alnyazsm yldzlarn u ya da bu durumda olmalarna deil,
doal bantlara borludur; stelik insan bir de kendi alnyazsnn zgr
kurucusudur; o, yalnz iinde bulunduu yce evrenin bir yerini doldurmak
iin yaratlmamtr, Tanrnn da bir benzeridir; kendine gre bir dnyas
vardr, makrokosmos (byk dnya) iinde bir mikrokosmostur (kk
dnya). Mirandolamn bu dncelerinde yine tipik bir Renaissance anlay
ile kar karyayz. Artk insan bir organ deil, yasas da, arlk mer
kezi de kendisinde olan zgr kk bir dnyadr.
Renaissanceta Yeni-Platoncu bir klk iinde yeniden uyanan Platon
felsefesi, devrin tutumuna birok bakmlardan uygundu. Renaissance dn
cesinin estetik bir nitelii vardr; bu dnce evreni uyumlu bir btn ola
rak anlamak ister. Gzeli ba idealar arasna alan Platon felsefesi, bu ba
kmdan Renaissance ruhuna yaknd. Ayrca, Yeni-Platonculuun mistik ya
ps, Renaissancem din duygusuna, btn dinleri Tanrnm bir almas diye
anlamak istemesine de uygundu.
Yunan felsefesinde Renaissanceta yeniden ortaya kan, yalmz Platonizm deildir. Bu felsefenin btn teki rlar da, Renaissancem yeni
hayat duygusu erevesinde yeniden doacaklar, bu duyguya biim vermede
her birinin kendine gre bir pay olacaktr. Bunlarn arasnda ve banda,
yeni bir klkta ortaya kan Aristotelizmi de saymak gerekir.
ARSTOTELZM
196
da, Aristotelesin gerek retisine ulamak isteyenler de, yani btn kad
ro, burada toplanmt.
Renaissancetaki Aristotelesilerin en by, Pietro Pomponazzi (Pet
rus Pomponatius) (1462-1524) dir. Pedua, F errara, Bologna niversitelerin
de profesrlk yapan Pomponazzi, yukarda sz geen ruhun lmszl
tartmasnda naturalist-materialist bir gr savunmutur. Bu arada, ak
ln bulduu ile dini rettii ayr ayr dorulardr, birine gre doru ola
bilen tekine gre yanl olabilir diyen ifte doruluk retisine snm
sa da, yine Kilisenin aforozundan kurtulamamtr.
Demek ki ister humanist, ister Averroist ya da Alexandrist olsun, Renaissancem Aristotelizmi bu an tutumuna uygundur; nk bunlarn hep
sinin amac, Skolastik olmayan bir Aristotelesin de olduunu gstermek;
retisini gerek biimiyle ortaya karmak ya da, hi olmazsa, bu reti
ye dinin basksndan bamsz olarak dayanmaktr. Btn bunlar da, Re
naissance iin tipik olan davranlardr.
Renaissanceta yeniden doan antik rlardan geri kalanlarna ksaca
dokunalm:
Humanist aratrm alar erevesinde ilkin P etrarcada daha ok Roma
Stoasna bal olarak canlandn grdmz stoisizm, bundan sonra po
pler bir felsefe olarak ok yaylm, balca da ahlk-siyaset alannda ve
rimli etkileri dokunmutur. En sonunda Justus Lipsius (Joest Lips) ile Scioppius (Caspar Schoppe) bu popler akma sistematik bir nitelik kazandr
mlardr.
'
.
ATOMZM
tur. Demek ki, balangta eskilere bal kalan Renaissance felsefesi, gemesinin boyunda, insann hem i hem d dnyas bakmndan, yava ya
va kendi yolunu bulacaktr.
RENASSANCEIN DN ANLAYII
REFORMATON
Reformation adn alan ve Ortaa Katolik Kilisesinin donmuluk ve bozulmuluuna kar bir tepkiyi dile getiren Renaissance erevesindeki bu b
yk din akm, grld gibi, balca mistisizm kaynandan beslenmitir.
Ancak, greceiz ki, Reformation bir din retisi ve kilise rgt olarak
geliirken, ilk grlerini devirdii bu kke bal kalamam, ondan boyu
na uzaklamtr. Mistisizm, ilkesi gerei, snrlar kesin olarak belirtilmi
202
203
204
Onun retisinde Tanr, duran, ncesiz-sonrasz bir varlk olarak deil, bir
isten, dalgalanan, kendini biteviye yaratan bir hayat olarak kavranr. Tan
r insanda kendini aar, insan dolaysyla kendine dner; O, kendi kendini
bulmak, kendini bilmek iin evren ve insan olur*. Jacob Bhmenin bu vo
luntarist mistii, yeni bir kltr yaratmak isteyen Renaissancen dinamiz
mine de pek uygundur.
DOAL DN AKIMI
Renaissancem mistisizmi, insann Tanrsal dorulara kendi bana varabi
leceini dnmekle, bu dorular uruna aralarnda savaan mezheplerin
aykrlk ve kavgalarnn stnde kalyordu. Renaissanceta byle mezhep
ler stnde ve dnda bir tutumu olan yalnz mistisizm deildir, onun ya
nnda bir de din dorularnn kkn aklda bulan ya da bu dorularn,
hangi din ve mezhepte olurlarsa olsunlar, ancak aklla uzlaabilenlerini ka
bul eden din anlaylar da var. Laelius Socinus (1525-1562) adl bir talyamn kurduu Socianizm denilen tarikat bunlardan biridir. Bu tarikat Hris
tiyan retisini rationalist bir grle temellendirmee alr, bunun iin
de vahyin yalnz akln uzlap doru bulduu ynlerini benimser, btn me
tafizik srlan (mysterium) ile akl ve doaya aykr elerini ayklayp d
arda brakr.
Her trl d formdan ve gelenekten yani ortadaki tarih dinlerden
bamsz olan, insann doasnda yerleik bulunan bir dinin, zellikle Re
naissance sonlarnda arandn grrz. Bu akma doal din ya da akl
dini akm denir. Kkleri yine antikada, Stoa felsefesinde bulunan bu
anlaya gre, din Tanrnn bir almasnn (vahyin) deil, akln rn
dr. Stoa felsefesinde doa ile akl da ayn anlama gelirler: Doa iin
de evrensel akl egemendir; insan da doanm bir paras olduundan,
onun doasnn yaps da akldr. Dolaysyla, Stoallar ile onlarn yolunda
yryenler doa ya da doal k (lumen naturale) deyince hep akl
anlarlar. Buna gre, doal din demek, akl dini, akim bulduu,akim
ile varlan bir din demektir.
Bu dorultudaki bir din anlaynn Renaissance sonlarnda yetimi
iki tipik dnrnden biri Fransz Jean Bodin (1530-1597), teki de ngiliz
Herbert of Cherburydir (1581-1648).
*
B undan so n ra k i A lm an felsefesi, A lm an m istisizm inin R en aissan cetaki baarsn
b sb t n u n u tm a y a ca k , o n u ak ya d a k apal b ir izgi o la ra k y e r y er k e n d isin d e b u lu n
d u ra c a k tr. N itek im b u izgi ile so n ra L eib n izde, am a zellikle A lm an idealizm i ile ro
m an tizm in d e yeniden karlaacaz.
206
F T 14
209
.yen, her trl positif hukuktan nee ve stn olan bir hukuktur ve akln
bir buyruu olduu iin aneak felsefe ile kavranabilir.
Ortaa dzeninin zlmesi ile kendine yeni bir hayat dzeni arayan
yenia, Grotiusun antik dnceler arasndan devirip canlandrd bu
doal hukuk anlaynda, kendisine, gnmze kadar ayrlmayaca,
salam bir temel bulacaktr. Nitekim Fransz Devriminn insan Haklar
Bildirisi, Birlemi Milletlerin insan Haklar doktrini hep bu temel
den besleneceklerdir.
Grotiusun devlet felsefesine arlk merkezi olarak ald ve gn
mze kadar belli bir devlet ve hak anlayna temel olan doal hukuk kav
ram, belli birtakm haklarn insann doasnda bulunduunu kabul eder.
(Kk stoaya dayanan bu grte doa, aklda demektir; na
tura = ratio). Bu haklar, insan doas gibi, her yerde, her dnemde aymdrlar; her insanda, her toplumda birdirler; tarih iinde bask altnda bu
lunmular, ama hi bir zaman bsbtn ortadan k^drlam am lardr; bu
haklar deimezdir; Tanr bile istese, onlar deitiremez, tpk 2 ile 2nin
4 olmasn deitiremeyecei gibi. Ancak, doal hukuk kendisini gerek
letirebilmek iin reel bir gce, devlet gcne muhtatr; dolaysyla dev
let, kendisinden nce ve varoluunun nedeni olan hukuku korumak ile y
kmldr; devlet, hukukun koruyucusu ve inancasdr (garanti). Grotius
ta , M achiavellinin tersine olarak, hukuku yaratan devlet deil, devleti
yaratan hukuk.
Yine antikada nce Sofistlerde, sonra Epikureizmde bulduu
muz bir gr ele alan Grotius, devleti bir :szlemeden tretir. Top
lumlama, insann yine akll doasnda barnan bir gereksinmedir; gerek
bu gereksinmeden meydana gelen toplumu, gerekse kendi yararlarm ko
rum ak iin, insanlar aralarnda szleip kendi istekleriyle birlemilerdir.
insamn ilk ve en asl hakk, mal-mlk zerindeki hakkdr. Devlet
de mlkiyet ile ve mlkiyetin korunmas zorunluluu ile ortaya kmtr.
Grotius, insann yaama ^akkn da, bu en doal hakkm bile, yine mlki.yet kavram iine yerletirir: Vcudu, insann dnyaya birlikte getirdii
ilk mlkdr. Klelii de yine bu kavramla hakl gstermee alr. Sa
vata esir olan bir kimse, hayatn kurtarmaa karlk olarak vcudunu
satabilir; bunu yapabilir, nk vcudu onun bir mlkdr; o da her
mlk gibi satlabilir, bakasma aktarlabilir.
Doal hukuk, insamn doutan getirdii haklar olduu iin, Machiavellide olduu gibi devletin snrlarnda durup kalmaz, bu snr aa
rak, ayr ayr devletlerin aralarndaki ilikileri dzenleyen bir hukuk da
olur. Yalnz tek bir devletin iinde deil, btn devletler a r a s n d a geerli
i olan bir hukuk da, bir devletler hukuku da vardr. Devletler hukuku,
Grotiusun zerinde durduu balca konudur; ana yapt olan Sava ve
Bar Hukukunun amac, devletler hukukunu temellendirmektir; burada
211
lik, devleti kuranlarn, yani halkn hakkdr. Halk kendini parlamento ile
temsil ettirir; parlamentonun yetkileri hi bir ekilde ortadan kaldrla
maz; devlet erkini yrtenler egemen btne, halka baldrlar. Bu sonu
da, akl ve tarihten kar. Akldan kar demekle doal hukuka dayan
dn grdmz Althusius, doal hukuk dncesini halk egemenlii
ynnden tamamlayan dnrlerden biridir.
Sosyalist devlet anlaynn da balanglar yiie Renaissancetadr.
Ancak, bu anlaya Renaissanceta bilimsel bir inceleme ve aratrm a
olarak deil de, romanlatnlm bir ideal devlet gr, bir utopia olarak,
rastlarz. Bu sosyalist nitelikteki siyas romanlardan kini, Ingiliz Thomas
Morus (ya da Thomas More) (1478-1535) yazmtr. Thomas Morus yalnz
bir yazar deil, bakan olmu bir devlet adam da. Drst ve karakterli mu
halefetini sonunda lm ile demitir 1535 ylnda kafas kesilerek idam
edilmitir.
Thomas Morusun 1516 ylnda yaymlad Utopia adl roman, bas
baya bir roman deil; burada ideal bir devlet dzeni gelitirilmektedir.
Renaissancen teki devlet utopialarmda olduu gibi, Thomas Morus iin
de giritii ide rnek, Platonun Politeia (Devlet) adl dialogudur. Bu
yaptmda Platon, kendine gre ideal bildii bir devletin tablosunu iz
miti. Onu ideal devletinde yalnz ynetimler gilendirir: devletin esenlik
ve salaml iin bunlarn nasl olmalar, bunun iin de nasl eitilmeleri
gerektiini gsterir; bu arada halk tabakas ile pek ilgilenmez, halka d
en, devletin madd gereksinmelerini salamak iin almak ve ynetici
lere itaat etmektir. Yneticiler ise ok sk bir eitimden geirilerek ele
nirler; bunlar her trl benc kaygdan uzak bulunacaklar, kendilerini
tamamyla btne, devlete vereceklerdir. Bunu salamak iin de Platon,
yneticilerin ae ve mlkleri olmasn yasak eder; onlar her eyin ortak
laa olduu bir dzen ve disiplin iinde yaayacaklardr, ite Thomas Mo
rusun romannda anlatt ideal devlet iin de, Platonun bu son anlay
bir ldr. Ancak, Platonun yalnz yneticiler iin tasarlad yaama
biimini, Thomas Morus ideal devletinin btn yurttalarna yayar.
Utopiada Thomas Morus, nce ngilterenin o zamanki sosyal duru
munu eletirmeye giriir. Ona gre, o gnlerdeki Ingilterenin en kt y
n: Mal ve mlkn sayca az, zengin, isiz-gsz bir snfn elinde top
lanm olmasdr. Bu yzden halkn byk ksm, hem madd hem de ah
lk bir yoksulluk iine dmtr. Geri ahlka dkl nlemek iin
ar cezalar konmutur; ama, durumun arh karsnda btn bunlarn
hi bir yarar olmamtr. Bu durumdan kurtulmann biricik yolu, Thomas
Morusa gre, zel mlkiyetin kaldrlmasdr. nk nerede zel mlkiyet
varsa, orada sosyal adaletin sz olamaz. Btnn mutluluunu gerek
letirmenin tek aresi, eitlik ilkesini kullanmaktr; mal ve mlkn tek ki
ilerde olduu, mlkiyetin tek kii iin bir hak sayld yerlerde de, eit
213
DOA FELSEFES
Renaissance, her eyden nce, yeni bir hayat-duygusunun, yeni bir dnya-grnn domasdr. Bu yeni hayat-duygusu temeli zerinde antikan, balangta ok sk olan, yardmyla nasl yeni bir insan anlay
na varldn, nasl yeni bir din grnn ortaya konduunu, nasl
devlet ve hukuk zerine, ortaamkilerden bsbtn baka ve yeni olan
215
Ancak, eski Yunanllar, gerei seven, kendisini geree yakn bulan bir
duygu ve anlayla doaya ynelmilerdi. Oysa ortaa iin doay ara
trmak bir erek deil, ancak bir aratr; esasen doa kutsal olmayan, de
erce aa bir varlk alandr. rnein doal ynnden syrlmak, orta
a Hristiyan iin balca bir idealdir. Horgrlen doa, yalnz insanlk
dramnn iinde getii bir sahnedir.
Ortaan doa karsndaki bu duruu, Renaissance ile batan aa
deiecektir; Renaissance doay bsbtn baka trl deerleyecektir.
Artk doa, ortaa iin olduu gibi, yalnz bir dekor, bir sahne deildir;
kendisine dorudan doruya, hem de byk bir tutkuyla ynelinen srlar
la dolu, bilinmeyen byk bir dnyadr. Renaissance dncesi, bilgiye su
samln balca bu doa dnyasnda dindirmee alacak, onun bilgisi
ile bu dnyada kendini daha gl klacak, kendi zn doa dnyasnda
arayp bulacaktr. lk ve ortaan yapca birbirinden baka blgelere
ayrlm duruk (stat )doas, Renaissanceta tek bir ana-gcn olutur
duu dinamik bir birlik olacaktr. Bir btn olarak gelien bu srecin a r
tk bir sonu, snr yoktur; Renaissancen doas sonsuzdur. Doann son
suz oluu, onu sonsuz olan Tanrya yaklatrr, hatta Tanr ile zde ya
par. Doann sonsuzluu, insandaki sonsuzluu arayan itilme de uygun
dur. Renaissance Platonizminin ileri gelenlerinden Ficino ile Pico della
Mirandola, insann iinde barnan sonsuzluk igdsn, insan ruhunun
lmszl iin bir kant saymak istemilerdir.
Renaissancen Ortaankinden bsbtn ayrlan doay bu deerleyiinin ilk belirtilerini, ortaa ile yenia snrlar zerinde yetimi
olan bir Alman dnrnde, Nicolaus Cusanusta (Almanca ad: Kuesli
Nikolaus Chrypffs, ya da Krebs) (1401-1464) buluruz. lkin ortaa Alman
mistisizminin etkisi altndaki bir tarikat erevesinde yetien Cusanus,
renimini Paduada (talya) tamamlam. Burada hukuk, matematik ve fel
sefe okumu, ama mistik grten btn hayat boyunca kurtulamam
tr. Bir aralk avukatlk yapm, sonra da kilise hizmetine girerek mr
nn sonuna kadar burada kalm ve kardinallie kadar ykselmitir. Ki
lisenin reform denemelerinde byk rol olmu, kilise erevesindeki ay
rlklar ve przl ileri grmek zere toplanan konsillere katlm, bir
aralk P apanm temsilcisi olarak stanbula da gelmitir. Ama pratik ha
yattaki bu uramalarnn yansra Cusanus teorik olarak almaktan da
geri durmamtr. Nitekim en tannm eseri olan De docta ignorantiann
(Bilgince bilgisizlik zerine) plann stanbuldan talyaya dnerken ge
mide tasarladn syler.
Cusanusun iinde yetimi olduu dnem ortaa ile Renaissance
snrlar, eski dncelerle yenilerinin birbirine kart, eski ile yeni
arasnda uzlamalarn arand bir aralktr. Cusanusun kendisi de bu d
nemin eski ile yeniyi uzlatrma deneyen tipik dnrlerinden biridir:
218
ler, evrenin ilerleyen bir evrim (evolutio) sreci olduu dncesi ile
hareket kavramdr. lka iin de, ortaa iin de ancak olmu bitmi
bir varlk, deerce yksek bir varlktr. Cusanus ile artk gittike olgun
laan bir gelime dncesi ar basmaa balayacaktr. Bununla ilgili
olarak sonsuzluk kavramn deerleyi de deiecektir: Artk salam s
nrlar olan sonlu formlara deil de, sonsuz deimelere, srekli geitle
re deer verilecektir. Cusanusun bu dnceleri, doa bilgisinde ok nem
li olan sonulara vardrmtr. Kartlarn srekli olan geitlerle ortadan
kalkacan dnmekle, Cusanus bilgilerimizin relatif oduunu bulmu
tur. Ona gre, rnein atom kavram relatiftir, nk nesnelerin bln
mesini dnmede sonsuz olarak ileri gtrebiliriz; ama gerekte bu
blme bir yerde durup kalr; ite kkl dolaysyla artk blnemeyen para atomdur; yalnz gerekteki bu durup kalma, en kk para
ya varlm olduu demek dedir. Bunun gibi, sonsuz olan bir hareket
de yoktur; nk her cisim, kendisinin ve evresinin yaps gerei olarak
bir direnme ile karlar (Galileinin sredurum-intertia-yasasnn ilk
anlatl bu). Cusanusun bulunulan yerin ve hareketin relatif olduunu
ileri sren dncesi de bu anlaytan domutur. Ona gre, evrenin ne
merkezi, ne de evresi vardr; nk bunlarn olabilmesi iin, evrenin d
ndaki bir eye gre olmalar gerekirdi; byle bir ey de olsayd, o za
man evren bir btn universum olmazd. nsan nerede bulunursa bu
lunsun, ister yerde, ister gnete ya da yldzda bulunsun kendini hep mer
kezde bulunuyor sanacaktr. Bunu byle dnrsek, evrene ne ekil, ne
de hareket ykleyebiliriz: Evrendeki her nokta hem merkez saylabilir,
hem de evredeki bir nokta diye anlalabilir; bu da yerin evrenin mer
kezinde bulunmadn gsterir (oysa ilk ve ortaa yeri merkezde ve
hareketsiz diye tasarlyorlard.) Yer, evrenin merkez noktas olmadna
gre dinginlik (sknet) halinde de olamaz. Elimizde ltrmeye yara
yacak duran bir nokta olmadndan, yerin hareket ettiini anlayamyo
ruz; biz, nehirde giden bir gemideki nehrin aktn bilmeyen, kyy da
gremeyen bir kimseye benzeriz; bu kimse geminin yrdn nereden
anlasn? Ama, yeri evrenin hareket etmeyen merkezi olmaktan karan
Cusanus, onun kendi ekseni ve gne etrafnda dnmekte olduunu da sy
lemiyor: Y eri evrenin merkezi olmaktan uzaklatrnca, onun nem ve
deerinin de ortadan kalkacan ileri srenlere Cusanus: Yetkinlik byk
le bal deildir diyor; bu yeryz zerinde barnanlar yetkin olma
istiyorlarsa ,doalarna uygun olan olgunlua yaklamaa almallar;
kendi doalar dnda bir yetkinlik ls aramaa kalkmamaldrlar;
yeryznde gelip-geiciliin olmas, dnyamzn yetkin olmadn gster
mez; zaten, mutlak anlamnda almrsa, hi bir ey gelip-geici deildir:
gelip-geicilik dediimiz, belli bir varln kendisini kuran elere ayrlp
zlmesidir; bu zlme olaylarnn teki yldzlarda da olduuna inana
220
225
sentrik bir anlay yerine heliosentrik bir anlay koyuyordu: AristotelesPtolemaios sisteminde btn gk cisimleri evrenin merkezinde bulunan ve
kendisi duran yerin etrafnda hareket ediyorlard. Kopernikus ise, imdi
bu tabloyu tersine eviriyor, gnei ortaya koyuyor, ilerinde bir de kendi
ekseni zerinde dnen yerin de bulunduu teki gezegenleri gnein et
rafnda dndryordu. Bu arada Kopernikus, baz bakmlardan eski sis
teme bal kalmt: Yer kre eklindedir; gezegenlerin yrngeleri daire
biimindedir; evren, en dtaki kendisi kmldamayan duraan yldzlar
gk tarafndan snrlanmtr; konsentrik saydam krelere akl geze
genler gne ile duraan yldzlar gk arasnda hareket ederler; yer, Ve
ns ile Mars arasnda bulunur. Evren sonlu mu, sonsuz mu? Bunun iin
Kopernikus kesin bir ey sylemiyor. Ancak unu biliyor ki, yerin yrn
gesinin ap, yerin duraan yldzlara olan uzakl karsnda hi dene
cek kadar kk.
Yeni retiyi, k-noktas olan bir iki kabul ve felsef sonular ba
kmndan gzden geirelim. Kopernikus sisteminin temel anlaylarndan
biri, doann yaln, eree uygun, kullanl bir yaps ve ileyii olduu
dncesidir. Aristoteles-Ptolemaios sistemi, gezegenlerin yrngelerinden
sapmalarn aklamak iin iin iine kartrlan epicycluslar yznden
ok aprak bir grn kazanmt. Kopernikusa gre, bu karmak tab
lo, doann yalnlna, eree uygunluuna aykrdr. Doa hi de dolam
bal yollara sapmadan elerini uyumlu bir biimde birbirine balam
tr. Onun iin, nedenleri oaltacamza azaltmaa, btn etkileri tek
bir nedene balamaa almalyzdr. Evrenin dzenini bize toplu bir ba
kta kavratacak bir gr-noktas bulmaldr. Koca evreni yerin etrafn
da dndrmektense, yer dediimiz kck noktay byk ktlenin et
rafnda dolandrmak daha yaln, daha kestirme olmaz m? Kopernikus ile
yandalarnn gznde, doa yapsnn sadelii, basitlii sadece bir yn
tem ilkesi deil, metafizik bir ilkedir de. Onlar bu ilkeyi bir inan gibi ka
bul ediyorlard. Bunun doru olup olmadm aratrma, bundan sonraki
felsefe yapacaktr. Cusanusun ileri srp de bir sistem olarak gelitir
medii relatiflk (grecelik) de, Kopernikus sisteminin balca ilkeleri ara
snda yer alr. Kopernikusa gre, uzay iindeki bir hareketin neyin hare
keti olduunu bize alglarmz dorudan doruya gsteremezler; hareket
eden ey, cisim de olabilir, kendimiz de olabiliriz, ya da bunlarn her iki
si de olabilir; baka bir deyile: alglayan ile alglanan baka baka
hzlarla ayr dorultularda hareket edebilirler. Nitekim yryen bir ge
miden kyya baktmzda, bize ky hareket ediyor gibi gelir, oysa ha
reket eden bizizdir.
imdi, duyumlarn bize gsterdiinin tam tersini yapp zerinde bulun
duumuz yeri hareket halinde saysak daha yaln, daha sade bir doa ta
sarmna varamaz myz? Kopernikusa gre varabiliriz, ite onun re
226
227
n bylesine cokun bir duygu ile anlatan baka bir dnr felsefe ta
rihinde yoktur denebilir. Renaissancen, bu geit dneminin yeni dneleri yeerten o tedirgin ve lsz kaynamas, Giordano Brunoda en
gzel yanksm bulmu gibidir.
1548 ylnda italyamn Campagnamn Nola kasabasnda dnyaya ge
len Giordano Brunonun i dnyas da, d dnyas da huzursuzdur; bu
yzden o durup dinlenme bilmeyen bir gezgin hayat yaamtr. Daha 16
yanda iken Dominiken Tarikatna girer, burada abucak ilerler; bu ara
da Cusanus ile Telsiusun yap^iarn okumas onu pek abuk Skolastik bil
ginin dna karr. Telesiusun aracl ile Kopernikus siestemini tan
mas, onun iin bir alnyazs olacak, bu tanma ona dnyagrnn te
melini kazandracaktr. Yeni devrimci dncelere bylesine dolanmas dik
kati ektii iin, birka defa sorguya ekilir. Bu sralarda dehet salan
Inqusitionun (Engizisyon) kouturmalarndan kurtulmak iin Romaya
kaar; burada da peinin braklmadn anlaynca, Kuzey talyaya s
nr. Artk Bruno tarikat cbbesini de, bununla birlikte Hristiyan inancm da zerinden atmt. Onu bundan byle Hristiyan retisinin ihti
rasl bir dman olarak greceiz. Bu yzden hi bir yerde tutunamayacak, her gittii yerde dinsizlik suu ile koutuiulacaktr. Onu zaman za
man Avrupann belli bal ehirlerinde buluruz: talyadan Cenerceye ge
er; sonra Gney Fransada bulunup Lyon ve Toulousede dersler ve kon
feranslar verir; bir aralk F ariste yaar; buradan ngiltereye geer,
Oxfordta Kopernikus sistemi zerine konferanslar verdikten sonra birka
yln kendisini koruyanlarn yardmyla Londrada geirir, burada felse
f yaptlarnn balcalarm bastrr; yine F ariste ksaca bulunduktan son
ra Almanyaya gidip srasyle Marbur, Wittenberg, Frag, Helm$tedt ve
Frankfurtta bulunur; buralarda da yine kitaplarn basacak birisini ara
makta, her yerde olduu gibi, burada da Kopernikus retisinin cokun
bir bildiricisi olarak yeni gr yaymaa alm aktadr. Bir aralk onu
Zrichte buluruz; bir talyan aristokrat onu buradan Fadua ve Venedike arr: anlalmayan nedenlerle Bruno bu ary kabul eder; ama
talya topraklarna ayak basmakla ackl sonunu da hazrlam olur: kendiini misafir eden ayn aristokrat onu ihbar eder; Inquisititon tarafndan
yakalanan Bruno Romaya teslim edilir; burada uzun zaman dnceleri
ni geri almas, Kilisenin affna snmas iin bouna zorlanu; kabul et
meyince lme mahkm edilir, lm hkmn kendisine bildiren yargca
Bruno lmm bildirirken siz benden ok korkuyorsunuz demi. 1600
ylmn 17 ubatnda Romada yaklmtr.
Balca yaptlar unlardr: Delia causa, piincipio et uno (Neden,
ilke ve bir zerine); De linfinito, universo e mondi (Sonsuzluk, evren
ve yer zerin); Degl eroci furori (Kahramanca cokunluk zerine).
Giordano Brunonun dnyagrnn kkleri Kopernikus sisteminde-
dir. Geri Kopernikus, evrenin snrsz olup olmad konusunda kesin bir
ey sylememiti. Ama evreni ylesine geniletmiti ki, Giordano Bruno
bundan evrenin sonsuzluu dncesini kolaylkla karmtr. te doa
nn snrsz ve sonsuz olduu gr, Giordano Bruno felsefesinin ana-direklerinden biridir. Aristoteles fiziinde esir (aither) evreni snrlyordu.
Esrin tesindeki boluk ne olacak? Ona ne diyelim? diye soran Giordano
Bruno, demek ki, nereye bir snr koyarsak koyalm, onun arkasnda yine
de bir uzay kalyor; yle ise evrenin hi bir yerine bir smr koyamayz;
evren sonsuz ve snrszdr sonucuna varyor. Esasen evren, Tanrnn
kendini gerekletirdii bir yerdir; sonsuz bir etkinlik olan Tanr, kendini
ancak sonsuz olan bir evren iinde gerekletirebilir. Sonsuz evren iinde
saysz snrl dnyalar vardr; her yldz kendi ekseni ve kendi gnei et
raf nda dner. Evrenin kendisi hareketsizdir; kendi dnda baka bir yer
olmad iin, yerini deitiremez; bundan dolay btn hareketler greli
dir (relatif); evrenin ne merkezi, ne aas, ne yukars vardr; btn
bunlar gzleyenin duru-noktasna gre deiir, dolaysyla herhangi bir
nokta merkez olabilir. Btn gk cisimleri, birbirleriyle karlkl olarak
dayantklar bir balant iinde toplanrlar: Evren, birlii olan bir b
tndr. Evrenin birlii dncesi, evrenin sonsuzluu dncesi yannda,
Giordano Brunonun Kopernikus retisinden bir sonu karp felsefesine
temel yapt ikinci ana dncedir. Aristoteles fiziine gre gk e yer
arasnda, zleri ve yaplan bakmndan bir bakalk ve kartlk vardr:
Gk yetkin olan, yer ise yetkin olmayan, eksik olan bir dnyadr; yer drt
eden (toprak, su, hava, ate) yaplmtr, gkn maddesi ise esirdir
(aither). mdi yer ile gk arasnda deer ve yap maddeleri bakmndan
byle bir ayrlk, Kopernikus sistemine gre yaplamaz. Bu sistem btn
evrenin bircinsten (homogen) olduunu, her ksmnn ayn deerde ve ay
n gerelerden yaplm olduunu kabul etmee gtrr. te Giordano
Bruno, bu noktada da Kopernikus siteminde yerleik olan bir anlay so
nuna kadar dnp evrenin birliini kendisine bir ana-dnce yapm
tr. Geri evrenin sonsuzluu iinde yer bir toz tanesi kadar klmt;
ama evrenin yapca ve malzemece birlii, bircinsten oluu yznden de,
imdi teki gk cisimleriyle ayn deerde olmutu.
Giordano Brunonun Kopernikus sistemine dayanan dnyagr, bu
sistemin yalnz astronomik grnde durup kalmam, ona bir metafizik
temel de kazandrmtr. Bruno sonsuz evren iinde saysz sonlu dnya
lar kabul etmiti; bunlarn her birinin kendine gre bir hayat, kendine g
re bir gnei vard, imdi bu sonlu dnyalarn kendi balarna olular ile
sonsuz evrenin birlii nasl badaabir? Bu soru, individualizm ile universalizm arasndaki balant sorunudur. Giordano Brunoya gre, evre
nin (universum) tz, en i z sonsuz Tanrdr. Bu z bakmndan grl
dkte, tek tek varlklarn (individuum) hi biri bal bana, bamsz de
230
ildir, bunlarn her biri ncesiz-sonrasz olan tek bir Tanrsal kuvvetin
eitli grnleridir. Evrenin z de duran donmu bir ey olmayp son
suz yaratc bir etkinliktir; doann yaratc gcdr, her eyin etkin ne
deni olarak yaratan doa (natura naturans)tr. Tanrnn tek tek varlk
lara ilintisi, dnmenin tek tek kavramlara olan ilintisi gibidir: Doa ve
gerek, Tanrsal tzn dnceleridir. Yaratmann erei de, evrenin yet
kinliinden baka bir ey deildir; bu yaratma, btn ekillerin sonsuz
luunu gerekletirmektir. Evrende bulunan ve bulunacak olan ekillerin
hepsi Tanrsal zde sakl idiler ve sakldrlar. Bu z, evrenin hem nedeni,
lem de ereidir. Tanrsa z ya da ruh, nesnelerde barnan bir sanat gi
bidir; onlarn hem idesi, hem de yaratc gcdr. Btn doa bu Tanr
sal ruhu solunur; bu ruh, her yanda btn nesnelere biim kazanduan bir
sanat gibi alr; nasl bir sanat, ne kadar yaratrsa yaratsn, hep
kendi kendisiyle ayn kalrsa, bunun gibi Tanrsal z de nesnelerin sonsuz
okluu iinde hi deimeden, hi eksilmeden hep olduu gibi kalr; de
ien, yalnz d gerektir; asl zden, i gerekten hi bir ey deimez.
Giordano Brunonun birlikli ve sonsuz bir btn olan evreni, sonu ol
mayan bir sre, srekli bir yetkinlemedir; doa, biteviye kendi zn
kendi dourarak srp gider. Bu srete doa bir yandan boyuna olgun
lamaktadr, br yandan da olmu bitmitir, yetkindir. Tek tek varlklar
doar, serpilir, sonunda da solup giderler. Bunlar bata yetkin deildirler,
yava yava olgunlamlar, en sonra da yeni bir hayatn tohumu olmak
iin gp gitmilerdir. Buna karlk evren, z olan Tanrsal kuvvet ba
kmndan her annda yetkindir.
Giordano Bruno, tek tek varlklarn yetkin olmaylarnn tesellisini
evrenin btn ile yetkin olmasnda bulur. Bu anlayn Eroici furori
(Kahramanca cokunluk) adl yaptnda derin bir iir gzellii ile anlat
mtr: Evrenin sonsuz gzelliine dalmak, onun iinde erimek karsnda
insann kendi zntleri, skntlar, lm bir hi kalr. Btn grme
e ne kadar ykselirsek, evremizdeki sonlu ve eksik varlklarn ktl
nden duyduumuz acdan o kadar uzaklarz. nsann baklar tek tek
varlklarn gp gitmesinden, kendi didinme ve aclarndan syrlp ne
kadar btnn uyum ve sonsuzluuna evrilirse, kahramanca bir cokun
lukla ac ve lm de o kadar yenilmi olur. Bu evren iinde lm de yok
tur; ancak zn d grnlerinin biim deitirmeleri vardr. Giordano
Brunonun sonsuz doa karsnda duyduu bu cokun sevgi, Platonun
-erosunu andrr. Burada da ruh, kendisini en iten kavrayan bir zlem ile
bu dar dnyaya balln kahramanca yenip Tanrya, sonsuz doaya
ulamaa aln\
Giordano Brunonun organik bir birlik diye anlad doann iinde
mekanik bir zorunluun elbette yeri yoktur. Burada her trl olu doa
nn en i znden kar, dolaysyla burada zorunluluk tam bir zgrlk
231
tr. Doann birliinde tek tek varlklarn kartl eriyip ortadan kalkrmtr. Nasl sanat seslerin, renklerin, izgilerin kartlndan sanat ya
pt dediimiz uyumlubirlii yaratyorsa, Tanrsal g de, kartlar gzel
bir birlik iinde ulatrmak iin, bir oklua blnr. Kendisinde btn
kartlar topladndan, Tanr hem en byk hem de en kktr; en
byk olarak evrenin kendisidir, en kk olarak da her sonlu nesneyi
belirleyen, onu o nesne yapan bireysel (individuel) hayat ilkesidir. Bun
dan dolay yalnz insan deil, her varlk Tanrsal zn bir aynasdr, her
ey z bakmndan Tanrnn kendisidir; yalnz her bir ey kendine gre*
yani btn teki eylerden ayrlan bir biimde Tanry iinde barndrr
Bu dncesini Giordano Bruno, rronad kavramnda derleyip toplam tr: Doa monadlardan meydana gelmitir: her monad Tanrsal varln
individuel bir varlk formudur; sonsuz zn sonlu bir varlk biimini a l'
m olmasdr. Her ey de Tanr ve monad olduuna gre, evren en kk
zerresine kadar canl ve ruhludur. Tanrsal ruh ebenin her noktasnda
zel bir varolu olarak kendisini bireyletirdiinden, her bir ey hem ken
di zel yasalarna, hem de evrenin genel yasalarna uyar tpk gk ci
simlerinin hem kendi eksenleri, hem de gneleri etrafnda dndkleri gib.
Giordano Bruno iin de felsefenin ilahiyat sorunlaryla uramas bo
unadr: En yksek varlk bilinemez; onu bilebilmek iin olaanst bir
ik gerek. Felsefeye den dev, doay bilmektir; doann birliini kav
ramaa almaktu; Tanry doann dnda deil, iinde aramaktr. Bu
na gre doay bilmek, Tanry bilmektir, dolaysyla de doa bilgisindeki
her ilerleme, Tanrmn bh ynn amadr, bilinmeyen bir ynn kav
ramadr. l.te bu yzden Giordano Bruno, Kopernikus sistemini byk bir
cokunlukla benimseyip, yeni retiyi sonuna kadar dnmtrr
Giordano Bruno, Renaissance n o^ tipik olan bir doa anlaynn
en byk, en parlak filozofudur. Renaissance insan, ortaa in s a n n
tersine olarak, iinde yaad budnyay artk brdnya iin yalnz
bir eit, yalnz bil hazrlk diye anlamad gnden beri, baklar de
iip iinde bulunduu doa gereini btn byklk ve gzellii ile karsmda bulduu gnden beri bu gerei kavramaa ihtirasla ynelmiti..
Ancak, grdk ki, Renaissance dncesi doa gereine ilkin, bugn an
ladmz gibi, sistemli-planl aratrmalarla deil, bilimsel dnceye mi.tik grler,, fantazi eleri kartrarak yaklamaa almtr. P ara
celsus byle bir anlayn karakteristik bir gl'n idi. Kopernikus
retisini kendisine knoktas yapan, ama onu daha ok duygu ynnden
gelitiren Giordano Bruno da bu dizinin hem en son, hem de en parlak
filozofudur. Renaissancen hayat duygusu bu air-filozofta btn derinlik
ve kartlklaryla kendini gsterir. Onun doa gr bir estetik pantheizmdir: Doa Tanr ile doludur, Tanrnm kendisidir, Tanr gibi sonsuz ve g232
seldir, bundan dolay da cokun bir duygu ile yaanacak bil tapnma ko
nusudur.
Giordano Brunonun hayalgc ve duygu ile ykl doa felsefesi, Kopernikusun retisi zerinde metafizik bir evren tablosu kurmutu. Kopernikusun getirdii byk debim in tad olanaklar bilimsel olarak
gelitiren asl Kepler ile Galilei olacaktr. Bu iki bilgin, "
'
sam, byk bir mimar deil, ayn zamanda derin bir bilgin, ok becerikli
bir teknik adam da olan Leonardo da Vinci, bu okyanllyla tam bir
Renaissance insandr. O, eitli alanlardaki yorulmak bilmeyen alma
lar ve yaratcl, ile kendisinden sonraki yzyllarn birok dnce ve
bulularm nceden sezmi, bunlara yol amtr. 1452 ylnda Floransa ya
knlarnda bulunan Vinci kasabasnda Floransal bir devlet adamnn olu
olarak dnyaya gelen Leonardo, 5000 sayfa tutan notlar brakmtr. Se
zinlemelerin, gzlemlerin, tasarlarn, sonuna kadar dnlmemi dn
celerin dank olarak serpitirildii bu notlarda, Skolastik speculationlardan tamamyla ayrlan, matematik aratrma ile teknie dayanan bir yn
tem bilinci buluruz; burada, bilimsel dnce ile pratik-teknik alma a ra
sndaki balant srarla belirtilir. Modern dncenin de balca zellikerinden olan bu bilimsel dnce ile pratik arasndaki ballk, sonra,
Galileide olgun formuna eriecektir. Leonardoya gre, deney bilimin te
melidir; ama duyular yalnz gereleri salarlar, bunlarn sonra rationel
bilgi olarak ilenmesi gerekir; bilim kesinie, ancak matematiin kullanl
d yerde ular. Doadaki btn olaylar, nedenler ile etkerin birbirle
rine balanmalar ile, zorunlu olan kurallarla meydana gelirler. Zorunlu
luk, doa yasalarnn hi kopmayan bir badr; doa evresinde mu
cize diye bir ey yoktur. Doadaki bu zorunluluu bize ancak matematik
tantabilir; ancak matematik bilimlerden fantazileri, sofistlikleri kovabi
lir; doru ancak matematikle bulunabilir.
Leonardo da Vincide dank bir halde, sistemsiz sezgiler ve ngr
ler olarak bulduumuz u dnceler: Doa aratrmasna temel olarak
deneyi almak, doann yasalln ancak matematik ile kavrayabile
ceimiz, nihayet bilim ile pratik-teknik arasnda sk bir ballk olduu
dncesi, btn bu bilim idealleri, Galileide salam bir sistem olarak ge
lieceklerdir. Bugnk doa bilimimizin de idealleri olan bu dnceler,
sistemli bir yntem bilincine ilk olarak Galileide ulaacaklardr.
Renaissanceta doru bilgiye vardran yolu, yntemi ak olarak bir
sorun diye ilk grenlerden biri yine Galilei olmutur. Renaissancem ba
langlarnda Skolastie kar, hemen hemen igdsel olan, bir tepki var
d; birbirlerine ne kadar aykr olursa olsunlar, btn rlar bu tepkide
birleiyorlard. Skolastiin u ya da bu gr yannda, zellikle yntemi
de reddediliyordu; nk Skolastiin kulland syllogizm (tasm) ynte
mi verimsizdi, yeni bilgere vardrmyordu, olsa olsa, zaten bilineni yal
nz aydnlatyor, bylelikle onu tantlyor da da rtyordu. Yeniyi ara
yan Renaissancea, yeni bilgileri salayacak yeni bir yntem gerekti. Ba
langlarda antik rlara balanrken, bunlarn yntemleri zerinde pek
durup dnlmemiti. Ama Renaissance ilerledike, yntem de bir prob
lem olarak ortaya kmtr. Telesius, doay aratrm aya temel olarak
deneyi almak, bu kaynaktan sonra exakt olarak ilerlemek gerektiini ileri
bu yaklama ile deneydeki somut bir hal, dncenin soyut bir kural
nn idealliine katlm, ondan pay olmu olur. Buradaki durum, Platonun
idea retisini andryor: Platonda idea reel nesnelerin rnei idi; Ga
lilei iin de yasa (sz geen klavuz-nerme) nesneler arasndaki ba
lantnn ideal bir anlatmdr.
Galileide yasa, bir matematik oran olduundan, fenomenlerin nice
lik (quantitas) ilintilerini bulmak esastr. Bundan dolay, her eyi lmek,
dorudan doruya llemeyeni llr hale getirmek, onun ynteminin
bir ilkesidir. Bir doa olayn bilmek demek, onu llebilen ynlerine
(rnein dme olaynda: dme uzay ile dme zamanna) ayrmak,
sonra da bunlar arasndaki fonksiyonel ball l ile gstermek
< gt2) demektir. Fenomenlerde bu llebilen byklklerin (nicelikle
rin) fonksiyonlar, Galilei fiziinin biricik konusudur. Doa bilimi artk
gizli kuvvetleri aramaz, yalnz nicelik intilerini ve bu arada zellikle
de hareketin l oranlarn belirler; nk doann dzen ve yasakln
kavratan matematik fonksiyonlar, aslnda hareketler arasndaki oranlar
dr; baka bir deyile: Btn doa bir hareketler sistemidir. Bundan do
lay, hareketlerin bilimi olan mekanik de, doa aratrmalarnn temel-bilimidir. Aristoteles fiziinde hareket nesnelerde yerleik olan formlar,
eilimler yznden oluyordu. rnein ar eylerin doal yeri yerin
ortasndadr; bundan dolay bu gibi cisimler bu doal yerlerini arar
lar, onlarda bu doal yerlerini bulmak eilimi vardr; bunun iindir ki,
doal yerlerinde deilseler, oralara erimee alrlar; hareket de bu
yzden olur. Galiei ise hareketi, llebilen eler arasndaki yine l
lebilir olan fonksiyonel bir balant diye anlar; Aristoteles gibi hareketin
niin olduunu deil de, nasl olduunu aratrr ve rnein dme
yasasna matematik bir varsaymdan kalkarak, bunu deneyimlerle kon
trol ede ede varr. Bununla da Galilei, Aristoteles fiziini matematik ile
!esin olarak yenmitir.
Renaissanceta Aristoteles mant yerine yeni bir yntem koymak, bu
yeni yntemi temellendirmek denemeleri, Galilei ile hemen hemen ayn
yllarda yaam olan Francis Baconde (1561-1626) doruklarna eriecek
lerdir. Bacon modern deney bilgisinin kurucusu sayanlar olmutur. Bu
bilginin asl kurucularnn Kepler ile Galilei olduunu grdk. Bununla
birlikte, kurulmakta olan yeni doa biliminin dnce ve grlerini Bacon
ok gzel kavrayp anlatm, zellikle de bu yeni bilimin hayatta nasl b
yk bir deiiklie yol aacan ok iyi sezmitir. Bilmek, egemen ol
maktr dncesi, onun ana-grdr, Nitekim ideal bir devletin tablo
sunu izdii Nova Atlantis de bilim bu hayal devletin balca dayana
dr; bu topluluun hayatn bilim dzenler. Baconn devlet felsefesin
btn bilimlerin anas olan doa bilimi ile uramalar henz pek yenidir.
Yunanllar daha ok ahlk sorunlaryla, Romallar hukuk ile uramlar,
Huistiyanlk ise ilhiyat kendisine balca kayg yapmtr. Bu arada
doa bilimi ile ancak dolaysyla ilgilenilmi, ona hi bir zaman insan ha
yatn daha iyi, daha zengin yapabilecek bir ara gz ile baklmamtr.
stelik bu alanda yanl yntemler de kullanlmtr: insan aklnn doru
la n kendisinden dorudan doruya tretecek gibi stn bir yetiklii oldu
u sanlm, deneye bavurmak aalk bir i diye anlalmtr; bunun
yannda bir de gemie, gemiin byk dnrlerine pek bir gvenilmitir; bizim grglerimizin eskilerinkinden ok daha fazla olduu dnl
memitir. ite btn bunlardan, insanlar umutsuzlua dp byk ilere
girimek yrekliliini kendilerinde bulamaz olmulardr. Ama son zaman
lardaki gelimelerden sonra insanlar bu yitirdikleri umut ve yreklilii
yeniden bulmulardr. imdi yapacak ey, elden geldiince ok gere top
lamaktr. Bu gereler bir defa topland m ,akbmz onlar ilemek iin
kendiliinden davranacaktr. Bu ilemenin erei de, insan hayatn dzen
lemek ve zenginletirmektir. Bilgi bir gtr: Biz ancak nedenlerini bil
diimiz eyleri meydana getirebiliriz. Teknik bulular insanl gitgide
barbarlktan uzaklatrp, onu uygar bir hayata kavuturmutur, insanl
n hl skntsn ektii yoksulluklarn nne ancak bu yolla geilebilir.
Balca iimiz, doaya egemen olmaktr; ama bunun iin de nce doay
tanmak gerektir.
Kendisine egemen olmak iin doay tanmaa, bilmee giriirken ilk
yaplacak ey, nyarglardan kendimizi kurtarmaktr. Doann dnyasna
girerken, nceden edinmi olduumuz yarglar ile sanlar bir yana brak
mamz gerekir, insan zihni birtakm kuruntularla, putlarla, Baconn ken
di deyiiyle dofc>lerle ykldr. Doann kendi gereine uygun olan te
miz bir tasarmn elde etmek istiyorsak, insan zihnindeki bu idollerin k
k kaznmaldr. Bacon, doru bir doa bilgisi elde etmek, doa karsn
da yanlmalardan korunmak iin kendilerinden kurtulmamz gereken bu
idolleri drt grupta toplar: Birinci grup ideller, insan doasnda yerleik
olan, dolaysyla btn insan soyu iin ortaklaa olan nyarglardr. Bun
lara Bacon idola tribus (soy idolleri) adn verir. Bu idoller yznden
nesneieri kendimize benzetir, kendi llerimize gre kavramaya al
rz; onlar kendi l ve koullar iinde gremez oluruz; rnein kendi
tedirginliklerimizi, korku ve umutlarmz doaya da a k t a r r z ; ksaca: Do
ay insan biiminde (anthropomorph) grrz. Oysa bizim kendi d
n ve alglaymz hi bir zaman nesnelerin ls olamaz, ikinci grup
idollerin kayna, soy deil de tek insann kendi doasdr, kendine zg
yapsdr. Bu eitten nyarglara da Bacon idola specus (maara idolieri) der; burada maara denirken, Platonun Devlet d ia lo g u n d a k i
maara simgesi gznnde bulundurulmutur. Gereklen de, Bacona
243
gre, her birimizin bireylii, iine kapanm olduumuz bir maara gibi
dir; doaya biz bu maaradan bakarz; bu maarann iine giren nlar
herkeste bir baka trl krlr. Herkesin kendine gre yetenekleri, yeti
mesi ve evresi vardr; btn bunlar, bir kimsenin idollerinin niteliini
belirler: Kimileri nesnelerin ayrlklar zerinde dururlar, kimileri ise,
tersine, benzerliklerine dikkat ederler, kimileri eskiyi, kimileri de yeniyi
severler. nc grup idellere Bacon idola fori (ar idolleri) diyor.
Bunlar, kuruntularmzn en ktleridir ve szlerin dncelerimiz ze
rindeki etkilerinden doarlar, yani bunlarn kayna dildir. Gelmi ge
mi alarn grleri dilde kalplamlardr; bu dil kalplar bizim iin
birer nyarg olmulardr. Hele, Skolastikte olduu gibi, bilgimiz balca
kavramlarla alrsa, eskilerin bsbtn klesi olunur; kuru szlere da
yanan bir bilgelik insan canl deneye bavurmaktan alkoyar. Ayrca: Bir
yandan hi olmayan nesneler iin szcklerimiz var, br yandan da de
ney dnyasn btn genilii ile kucaklayacak szcklerimiz eksik, bu
yzden de salt szckler zerinde sonu gelmeyen ekimeler oluyor. Dr
dnc grup nyarglar idala theatri (Tiyatro idolleri) adn alr. Bun
lar eski teorilere balanmaktan, otoritelere inanmaktan doarlar. Bu e
it kuruntular yznden eski nl kimselerin yanlmalar ortaklkta boyu
na yaylr. Elbette, bu arada Bacon zellikle Aristotelesin otoritesini
gznnde bulundurmaktadr. Otoritelere inanarak yanlmalarda sapla
np kalacamza kendimize inanmaya, kendi grp denediimiz eylere g
venmee almalyzdr. ite yolumuzdaki bu engelleri (idolleri) kaldr
dktan sonradr ki, doay renmee giriebiliriz.
Doay bize tantacak yntem de, Bacone gre, tmevarm (inductio)
yntemidir. Tmevarm bize olaylarn neliini, zn, Baconm deyiiyle:
Formunu kavratr. Form deyince Bacon, olayla (fenomen) hep birlikte
bulunan .olay bulunmadnda o da bulunmayan, olayla birlikte azalan ve
oalan bir nitelii anlar. Bacon tmevarm ynteminin kurucusu sayl
mtr; onun iin bu yntemden onun ne anladn biraz yakndan gr
mee alalm. Doa bilgisinin amac olan formlara (olaylarn zellii
ne) varmak yolunda, ilknce belli bir zellik ya da nitelik iin bilinen b
tn halleri iinde toplayan bir liste yaplr; rnein scakln grnd
, bulunduu btn haller toplanr: Scaklk gne nlarnda, atete,
canl organizmada vb. vardr. kinci olarak, bu zelliin ya da niteliin
bulunmad hallerin bir listesi yaplr. nc olarak da, bu zellik ya da
niteliin eitli derecelerde grnd hallerin bir listesi karlr. Bun
lar yapldktan sonra tmevarm balayabilir. Tmevarmn bulaca ey:
Ele alman fenomen ile hep birlikte balayabilir. Tmevarmn bulaca
ey: Ele alman fenomen ile hep birlikte grnen ve grnmeyen, onunla
birlikte oalan ve azalan zellik ya da niteliktir. Bu arada ilk yaplacak
ey de, aklanan formun (zelliin) bulunduu hallerde rastlanmayan b
244
246
17 Yzyl Felsefesi
var. Bu uygunluk da, 17. yzyl rationalismine gre, Tanrmn bir yandan
btn evrene, br yandan da insan ruhuna hyn ilkeleri yerletirmi ol
masndandr: Rationel yapl olan doay ratio (akl) kavrayabilecek du
rumdadr. Buna inanan 17. yzyl felsefesi, yalnz doann deil, felsefe
nin konularnn da (Tanrnn, ruhun, iyi ile dorunun da) salt aklla bili
nebileceine gvenir. Ama ona bu gveni veren, her eyden nce mate
matik fizik olmutur. Bu bilim, akln kendi bana, kendi iinde kalarak
ileyii ile doa yaps arasnda tam bir uygunluk olduunu gsteren en
salam dayanakt; dolaysyla bu bilimin doa gereini kavrarken yr
d yolda, gerein btnn kavramak iin de yrnebilir ve yrnmelidir de. ite 17. yzyl felsefesinin rationalismini oluturan balca
inan budur.
17. yzyl felsefesinin ana-dayana olan matematik fizii, yaps ve
gelimesi ile, biraz yakndan tanmaa alalm. Matematik fiizin 17.
yzyl felsefesi iin olan byk nemini, yle bir dardan baktmzda
bile grebiliriz. Bu felsefenin byklerinin birou matematik fiziin oku
lunda yetimilerdir; ilerinde en sivrilmiler matematik ve fizikte yara
tc da olmulardr; Descartes analitik geometri ile geometrik optiin ya
ratcsdr; Leibniz de differential ve integral hesabnn kurucularndan
biridir. Matematik fizik, bir bulgular ve keifler devri olan Renaissance
in bir rndr; Yenian hem ilk, hem de byk zgn yaratsdr.
Bundan nceki alarda, bir matematik doa bilgisinin ancak dank, ba
lantsz izlerini bulabiliriz. Renaissanceta daha batan beri, her alanda ol
duu gibi, doay gr ve anlayta da bamszla varlmak istenmiti.
Renaissance dncesi iinde yeni bir doa bilgisini arama da daha ilk
gnlerden beri byk bir yer almt. Kendisinden kurtulmak istenen ve
balca formel mantkla alan Skolastiin tersine olarak, bu aranan bil
ginin deneye ve gzleme dayanmasnda Renaissancem btn doa bilgin
leri birleiyorlard. Buna ramen yeni doa bilimi yava gelimi, ancak
Renaissance sonlarna doru ana izgileriyle kurulabilmitir. Bu gecik
meyi anlamak g deil; bir bilimin geliebilmesi iin, her eyden nce,
belli bir yntemin gelitirilmi olmas gerekir. Bugnk anlamnda bir do
a Miminin domas iin, yalnz uluorta snamalar ve yoklamalar yapmak,
bir sr gzlem gereini bir araya ymak yetimezdi; doay sistemli
olarak soruturmann, yntemli olarak gzlemenin bilinmesi gerekti. Bu
salam yntem ise, ancak yava yava olgunlaabilirdi. Oysa Renaissance
balanglarnda deney ve gzlem deyince, doay plansz olarak bir yok
lama anlalyordu. stelik, ilk zamanlarda doa gereine hayalgc ve
duygu ile yaklalmak istenmiti; bu evrede doay kavramak iin, ba
lca Yeni-Platoncu mistisizm rnek olarak alnmt. Bu yzden byle bir
dnn en tipik temsilcisi olan Paracelsusta grld gibi kimya
yerine simya (alimi) kurulmu, astronomi de bir astroloji olarak grn
251
mtr. Bu bulank tablo iinden modern doa bilimi, her biri bal bana
bir nem tayan tek tek baarlarla yava yava belirmee balamtr.
Bu baarlardan en bata gelenleri, hi phesiz ki, Kopernikusun astro
nomi sistemi ile Galileinin mekaniidir.
Kopernikus sisteminin zaman iin nasl byk bir devrim getirdiini,
doa biliminin bundan byle yryecei yolu nasl aydnlattn biraz ha
trlayalm. Kopernikusun retisi eyi altst etmiti: 1. Gzlerimizle
grdmz grn; 2. Kilisenin dnyagrn; 3. Ortaan resm
felsefesi olan Aristoteles felsefesini. 1. Biz, kendi gzlerimizle yerin ayak
larmz altnda sapasalam durduunu, ay, gne ve yldzlarn yerin et
rafnda dolandklarn grrz. Her gn yaptmz bu gzlemden, bu gr
gmzden daha salam ne olabilir? Buna ramen Kopernikus getirmi ol
duu yeni reti ile bu en gvenilir gzlemimizin, her gn kendi gzleri
mizle grdmz olgular aklaymzn yanl olduunu, duyularn bir
kuruntusundan ileri geldiini, bunun bizim duru, bak-noktamzla ilikili
sbjektif bir grn olduunu gstermitir. Biz doa gereini olduu
gibi deil, bize, alglayan sjeye grnd gibi biliyoruz: Kopernikusun
retisinden karlan balca sonulardan biri bu olmutur; dolaysyla
de bundan byle ta bugne kadar doa bilimi kendisine balca u ii
dev edinmitir: Doa tablomuzdaki sbjektiflii amak, bu tabloyu in
sann benine bal olmaktan kurtarmak. lk ve Ortaalarda yeryuvarla
gibi kck bir yldz koca evrenin merkezi yapmaya kalkmak, doa
grmzn nasl sbjektif olabileceini, nasl kendi benimizin rengiyle
boyanabileceini ok iyi gsterir. Hele Kopernikusun retisi daha ileri
ye gtrlp de evrenin sonsuz olduu, duraan yldzlar kresinin bir
snr olamayaca dnldkten sonra, yeryuvarla bsbtn klp
bir kum tanesi gibi bir ey olmu, dolaysyla onu merkez saymak pek ay
kr ve eliik grnmtr. 2. Kopernikus sistemi bir de Hristiyan Kili
sesinin ta batan beri bal olduu evren tasarmn ykmtr. Bu Kilise
nin anlayna gre, evrendeki gelimenin orta yerinde, merkezinde in
sanlk tarihi bulunmaktadr. Bu tarih dem ile balar, sann kurtarc
missionunda tepe-noktasna varr ve Kyamette de sona erer. Evrenin
kuruluunun, varlnn nedeni, insanlk tarihine bir ereve, bir sahne
olabilmesi iindir; gne, ay, yldzlar, bitkilerle hayvanlar, bunlarn hep
si insan iin vardrlar, insann yz-suyu hrmetine bulunmaktadrlar. H
ristiyanln bu dnya gr tam anlamyla anthroposentriktir, yani in
san asndan varlm olan bir grtr. Byle bir grn insann bar
na olan, insanlk tarihinin zerinde gelitii alan olan yeryuvarlan
evrenin merkezi yapmas pek doaldr. Kilisenin otoritesinden silkinmeyi
kendisi iin balca br tutum sayan Renaissance felsefesi, Kopernikus sis
teminin devrimci niteliinden hemen yararlanm, bu retide sakl olan
Kilise grne dman tohumlar hemen gelitirmee girimitir. Yeni
252
reti zerinde bir felsefe kurma deneyenlerin banda yer alan Giordano
Bruno, Kopernikusun grn daha da ileriye gtrerek evrenin sonsuz
ve birlikli de olduunu ileri srmt. 3. Yeni retiden kan bu sonu,
yani evrenin sonsuz ve birlikli olduu dncesi, bu retinin Aristotelesi Skolastik doa felsefesini de altst etmesine yolamtr. Aristotelesin
fiziine gre, doa zce birbirinden ayrlan iki kma blnr: Gkyz
dnyas ile yeryz dnyasna (ya da ayn stndeki dnya ile altndaki
dnyaya). Gkyz dnyasnda balanglar ile bitimleri olmayan dz
gn daire hareketleri vardr; bunlar balamalar iin dardan itilmee
muhta olmadklar gibi, sona da ermezler. Buna karlk yeryzndeki
hareketler doru izgi biimindekidirler; dardan bir itilme ile balar
lar ve bir zaman sonra kendiliklerinden bitip dururlar, imdi Kopernikus
retisi Aristoteles fiziinin doay bu ikiye blmesini ortadan kaldrm
t, nk bu retide yeryuvarlann kendisi de bir gk cismi olmutu;
bylelikle gkteki ve yerdeki hareketler zce ayr eyler olmaktan k
mlard.
Aristotelesin doa gereini byle ikiye blmesi, onun bilgi anlay
ile sk skya ilgilidir./Aristoteles felsefesinde bir nesneyi bilmek demek,
onu kavramak demektir; kavramak da, nesnenin zn bilmek, bu z
l>elirten kavram kurmaktr. Ancak bu kavram, yani bir kavram olarak
bilinin z, bize bir nesneyi tekilerinden ayrt ettirebilir^ Ayrca :~Br nes
nenin zn bilirsek, onun nasl davrandn, nasl davranacan da
biliriz; nk her olu, nesnede bir olabilirlik, bir tohum gibi yerleik
olan zn almasdr, gelimesidir. Burada zler nesnelerin birbirleri
karsndaki snrlardr, onlar birbirinden ayran snrlardr. Byle bir
anlay da, nesnelerde son nitelikleri aramaya gtrr. Her nesnenin zel
nitelikleri vardr; rnein daire hareketi-doru izgi hareketi, arlk-hafiflik, scaklk-soukluk bu gibi niteliklerdendir. Bu nitelikler nesnelerin
davranlarn da belirler: Ar olan nesne decektir, yani z ile ilikili
olarak doal yerine, evrenin merkezine (yere) ulamaa alacaktr;
bunun gibi hafif olan nesne de, znde yerleik olduu zere, yukarya,
evrenin evresine doru kmldayacaktr vb. Kopernikus retisi gkyz
ile yeryz arasndaki ayrl, dolaysyla gkteki hareketlerle yerdeki
hareketlerin ayrln ortadan kaldrmakla Aristoteles fiziinin kavram
sal zleri belirtmee dayanan fiziinin temelini da sarsmt.
Ama bu bakmdan en kesin adm, Galileinin mekanii e, onun zel
likle sredurum inertia yasasn formllemesi ile atlmtr. Bu
yasaya gre: Dardan bir kuvvet iin iine karmadka bir cismin ha
reket durumunda ve dorultusunda bir deiiklik olmaz. Bu ilkeye gre,
artk Aristotelesin dnd gibi basz ve sonsuz olan daire hareket
leri yoktur; kendiliklerinden bitip kalan hareketler de olamaz; tersine ola
rak: kmldatlan bir cisim, kendisine srtme kuvveti ya da baka bir kuv
mayp, doaya belli bir plana gre bir ey sormaktr; doay belli bir do
rultuda soruturup ondan bir yant beklemektir. De-mek ki Galileinin yn
temi u oluyor: 1. Aratrlan doa olayn llebilen ynlerine ayrmak,
yani bu olayn matematik olarak kavranabilecek yapsn ortaya koymak.
2. llebilen ynlerin (b k l k le rin ) olabilen fonksiyonel balantlarm
(grdkleri i bakmndan aralarndaki ilgileri) matematik dnce ile
tasarlamak; baka bir deyile: aranan yasann matematik formunu nmek. 3. Tasarlanm olan eitli olanaklar, eitli formlar zerine de
neyimle bir karara varmak, ite Galileiye gre, her doa olayn ak
larken bu srasyla yaplmaldr. Dikkat edilirse, bu yntemde ba
lca iki iin grld anlalr, nce olayn son eleri ayrt ediliyor ve
bunlarn aralarndaki ilgiler bulunuyor; sonra da bu eler ve ilgilerin
den olay yeni batan kuruluyor (analysis ve synthesis); bylelikle de ola
yn yaps ak ve seik olarak kavranm oluyor.
17. yzyl felsefesi matematik fiziin bu yntemini kendisine rnek
olarak alm, bu yntemle gerein btnnn salam bir tablosunu iz
mee uramtr. Bu felsefe de, tpk matematik fizik gibi, nce yneldi
i gerein son ilkelerini, son kavramlarm aram, sonra bunlardan ger
ei dncede yeniden kurmaa almt!. Bu felsefe iin gerein son
eleri izlerdir (substantia), bunlarn aralarndaki ilgiler de neden
lerdir (causa). Bu son elerle aralarndaki balantlar bulunursa, gere
i ak ve seik olarak biliriz; aklk ve seiklik de doruluktur; yamlma ve aldanma karklk ile bulanklktr; ana elerin birbiri iine gir
meleridir; karcamsal elerin ve balantlarnn bulank olarak kavran
masdr.
17. yzyl felsefesinin matematik fizii kendisine rnek almas, yn
tem kaygs yzndendir. Matematik fiziin doru ve gvenilir sonulara
vardran salam bir yntemi vardr. Bu bilimin ksa zamanda hzla iler
lemi olmas, sarslmaz bilgiler ortaya koymas bu inanca yol amt.
imdi yaplacak ey: Matematik fizik ynteminin yapsn kavramak, bu
yntemin srrn bulmak, sonra da onu o zamana kadar sallantl ve tar
tmal olan bilgilere uygulamak, bylelikle matematik fizik gibi gveni
lir olan bir felsefeye varmaktr, imdi .17. yzyl felsefesinin n planda ge
len ilk sorunu yntem sorunudur. Bu yzyln felsefesi gerei bilmee y
nelmeden nce, bilginin organn, onun bilmedeki yolunu, kulland yntem
leri aratrmak gerektii dncesini kendisine k-noktas yapntr. Yn
tem problemi btn 17. yzyl boyunca srp gittii gibi 18. yzyl da ba
tan aa geerek Kantta doruuna eriir. Bu yzyllarda yetimi olan fi
lozoflardan hemen hemen her birinin bilginin doru yntemi zerine bir ya
pt yazm olmas bu yzdendir. Ama gerek yntem sorununu, gerekse 17.
yzyl felsefesi iin karakteristik olan teki sorunlai1 ilk olarak 01taya ko
yup formlleyen Descartes olmutur.
256
Descartes
Descartesa yenia felsefesinin kurucusu, babas denir. Descartes
byle anlamak dorudur, yerindedir; gerekten de o yenia felsefesinin'
ilk byk sistemcisidir, nk Renaissancen bandan beri yeni bir kl
tr, yeni bir bimi kurmaya alan dnceleriyle grler onun felse
fesinde derlenip toparlanarak byk bir senteze ulamlardr. Descartes
felsefesi, yenia kltrnn ilk byk balantsn crtaya koymu olan bir
sistemdir. Bundan sonraki iki yzylda felsefe ile teki bilgi kollarndaki
almalar hep bu balanty k-noktas olarak alacaklardr; bunlar,
Descartesn ortaya koyduu sorunlar ileriye gtrmee alacaklar, bu
sorunlar zmede karlalm olan glkleri yenmee uraacaklar
dr. Denilebilir ki, 17. yzyl felsefesi ana izgileriyle Descartesn izmi
olduu ereve iinde alp gelimitir; 17. yzyl felsefesi bir Descartes
lktr.
Ren Descartes (Latinceletirilmi biimi: Renatus Cartesius; bu bi
imden tretilen rm ad: Cartesianizm), 1596 ylnn 31 Mart gn F ran
sada Touraine eyaletinin La Haye ehrinde dnyaya geldi. Ailesi, var
lkl bir Fransz aristokrat ailesi; babas Rennes Parlamentosunda ye.
Vcuta zayf, hastalkl bir ocuk olan ve daha kk yalarnda fikir i
lerine ilgi duyan Descartes, 1604 ylnda o zaman yeni kurulmu olan La
Flche Cezvit okuluna verildi, burada sekiz yl okuyup eski dillerden baka
mantk, ahlk, fizik, metafizik ve matematik rendi. O zamanki Avrupann
en nl okullarndan olan La Flche ile Descartes pek uzlaamamtr; ora
daki retmenlerini hep sayg ile anar, ama retilen Skolastik nitelikteki
felsefenin, yalnz kitaplardan kalan l bilgilerin nasl yersiz ve verimsiz
olduklarm grr. Bu arada matematik kendisini pek sarmtr; matema
tii salam, ama eksik bulur; bundan sonra bu bilimi tam bir bilimsel yn
tem olarak gelitirip tamamlamak onun balca kayglarndan biri ola
caktr. La Flchei bitirdikten sonra Descartes, aile geleneine uyarak,
askerlik mesleini seti. Bir aralk onu Pariste sosyete hayatnn grl
tleri iinde buluruz. Ancak, bu arada yaad hayat bile hep dnme
konusu yapmakta, yaayndan sorunlar karmaktadr. Nitekim bu sra
larda, kl kullanmay renirken bu konuda ve pek sevdii musikinin
teorisi zerinde birer kk yapt yazd. Yine bu arada kendi bana ka
lp dnebilmek ve alabilmek iin ortadan kaybolarak Paris yresin
de St. Germainde iki yl sakl kald. 1618 ylnda Descartes spanya ile
Hollanda arasndaki savata Hollanda hizmetine girdi. Bir yl sonra onu,
o arada balam olan Otuzyl Savalarnda mparatorun ordusunda g
rrz. Yalnz, sava iinin asl askerlik yn deil de, teknik, mhendislik
yn onu ilgilendirmektedir: Askerlik yllarn daha ok ordularn dinlen
dii k ordughlarnda geiren Descartes, ordu iinde de bir subay gibi
F T 17
257
deil, daha ok bir filozof olarak alm, o zamanki ordular iin tam bir
durgunluk devresi olan k gnlerini dnmek ve sorunlarn gelitirmek
iin kullanmtr. Bu arada zellikle matematik zerinde durup dn
yordu. Matematik, dncenin btn istediklerini yerine getiren bir yn
tem olgunluuna nas eriebilirdi? Bu yntem, nasl btn bilimsel d
nmenin yntemi yaplabilirdi? Bu sorular kendisini ylesine uratr
yor ki, onlar zebilirse, talyada kutsal bir ziyaret yeri olan Lorettoya
hacca gitmei adar. Nihayet, yine bir k gnnde, 1619 ylnn 10 Kasm
gn Tuna zerindeki Neuburgta, kendisinin anlattna gre byk bir
cou iinde olaanst bir bilimin esaslarn bulduunu grr. Bu bul
duu olaanst bilimin ne olduunu, byk bir cou iinde kendisinde
domu olan bu n ona neyi aydnlatm olduunu Descartes geri ak
olarak sylemiyor; ama, bunun, uzun zamandan beri arad bilginin ge
nel yntemi olduu dnlebilir. Bundan 18 yl sonra kacak olan Diccours de la methode (Yntem ,zerine Konuma) da bu yntemin ne ol
duunu reneceiz. Bununla da Descartes, dncesinin gelimesinde
nemli bir noktaya yarm oluyordu.
1621 ylnda Descartes artk ordudan ayrlp uzun yolculuklara kar:
Almanyay, Hollanday, talyay dolar Bu arada Lorettoda hac ada
n da yerine getirir. Bu yolculuklarndan sonra 3 yl P ariste St. Germainde oturur; bu yllarda etrafnda pek carili, hareketli bir evre mey
dana gelir. Descartesm dost ve yandalarndan kurulmu olan bu evre
iinden zellikle bir kiiyi, Mersennei belirtmek gerektir. Mersenne Des
cartesm ta La Flecheden beri arkada; bu arkadalk hayatlarnn so
nuna kadar srm. Mersennein Descartes felsefesinin yaylma ve tann
masnda byk rol olmutur. Descartesm devrin ileri gelenleriyle ya
zmalarna balca o araclk etmi, filozofun hazrlad yaptlarn tas
laklarn ya da kendilerini bellibal dnrlere o ulatrmtr; byle
likle Descartes felsefesinin geni evrelere yaylmasna, bu felsefe ze
rinde canl bir dnce akmnn uyanmasna o yol amtr. almalar
iin tam bir yalnzl zleyen Descartes, 1629 ilkbaharnda Paris ve Fran
sadan ayrlp Hollandaya gitti, bundan sonraki yirmi ylnn byk ks
mn, tam bir yalnzlk iinde, kendini dnme ve almalarna vermi
olarak bu memlekette geirdi. Burada sk sk yer deitirmi, bulunduu
yeri hemen hemen Mersenneden baka kimse bilmemitir. Balca yapt
larm Hollandada geirdii bu yllarda yazd. Hollandada Descartes bir
ok yanda kazand, ama karsnda olanlar da eksik deil. Bunlarn ken
disini bezdirdii bir srada, 1649 ylnda, sve Kraliesi Christine onu s
vee, sarayna arr. Christine felsefeye yakn ilgi duyan aydn bir kra
lie. Daha nce de Descartesla yazmt; Descartes mektuplarnda onun
ilgilendii felsefe sorunlarn yantlamt. te kendini Descartesm
bir rencisi sayan Kralie, hem daha iyi aydnlanmak, hem de bir aka
258
kitap yaymlamtr. Franszca yazlm olan yapt Essais (Deneme1er) adn tamakta ve eitli konular ileyen birka incelemeyi bir
araya toplamaktadr: . Discours de la mthode (Yntem zerine Ko
numa), 2. Gometrie, 3. Dioptrique, 4. Mtores. Yntem zerine Konu
ma da Descartes bilimsel yntemi zerindeki ana dnceleriyle bu yn
teme nasl ulatn anlatr. Bu yntemin bir denenmeleri gibi olan te
ki incelemelerin ilkinde, Geometri de, bu yntemin en byk baarya
ulat analitik geometri, Descartesn kendi yarats olan bu matematik
dal gelitirilir. Dioptrik n fiziidir; burada n krlmas, grme
ve optik camlarn sz edir. Meteorlar adn alan son incelemede de,
tuzun doas, rzgrlar ve frtnalarn nedeni, gkkuann renkleri ak
lanr. Denemelerden sonra Descartesn iki ana yaptndan ilki olan Meditationes de prima philosophia (lk Felsefe zerine Dnceler)* k
mtr. Latince yazlm olan yapt 1639 ylnda bitmiti. Baslmadan nce
msveddeleri Mersennein araclyla devrin ileri gelen ' '
eletirme iin smulmutur. Bunlarn eletirmeleri ve bu eletirmelere
Descartesn verdii yantlar da eklenerek yapt 64 ylnda baslmtr.
Eletirme yapanlar arasnda, Hobbes, Gassendi ve Arnauld da var. Meditationlar,da matematik ve fizik sorunlar arka planda kalrlar, n plan
da asl felsefe konulan yer alr, nce bilgi zerine dnceler gelitiri
lir; bu temel zerinde sonra Descartes, metafiziini kurmaya balar. Descartesm ikinci ana yapt, ama sistematik bakmdan ba yapt Principia
phosophiae (Felsefenin llkeleri)dir (644 ). Bu yapt, Descartes fel
sefesinin btn yapsn, bu dnce yapsnn tmn sistematik bir d
zen iinde toplayp anlatr. Matematik bir yana braklrsa, burada ger
ek ile ilgili btn bilgiler gzden geirilir: . Blmde bilgi teorisi ve me
tafizik, 2. Blmde cisimler dnyasnn ilkeleri, 3. Blmde kosmoloji ze
rine retiler, 4. Blmde yerin fizik yaps incelenir. Gerein tablosu
nun tamamlanmas iin gereken son iki konuyu da, hayat ve ruh sorunlanm da, Descartesn iki kk yapt inceler. Les passions de lme
(Ruhun tutkular) (1649) adl yaptta Descartesn ruh ile beden arasn
daki ilgiler zerine dndklerini buluruz. Trait de lhomme (insan
zerine nceleme) (1664) adl yaptnda da fizyoloji retisi gelitirilir.
Descartesn hayatnn gelime izgisine dikkat edilirse, onun bilim
iin, dnme ve aratrma iin domu bir insan olduu hemen grlr.
Daha genliinde gl bir bilme tutkusu btn benliini kaplamt. Doru yu aramak, btn hayatn bu uurda yaamak, onun biricik kaygsdr
-yalnzl aramas da bu yzden. Bu kayg ona, kendisinden artk p
he edilemeyecek eksiksiz bir bilimi btn hayat boyunca durup dinlenme
* T rk e y e M etafizik D n celer adyla ev rilm itir. 1942.
260
------------------
266
bunlar dorudan doruya ve ak ve seik olarak biliriz. Tanr bizi aldatmadma gre, duyumlarmzda yansyan cisimler dnyasnn gereklii
ne de, hi olmazsa aral olarak, inanmak gerektir.
j
Descartes Tanrnn varoluunu, ruhumuzda sonsuz ve en yetkin var
lk dncesinin bulunmasyla kantlamt. Sonlu ve eksik bir yaratk
olan insan byle bir dnceyi, byle bir tasarm kendiliinden yarata
mazd; bu dnceyi onun ruhuna, olsa olsa, sonsuz ve en yetkin varl
n kendisi yerletirmi olabilirdi. te deneyden edinilmemi olan, rhumuzda nceden yerleik olarak bulunan Tanr dncesi gibi dncelere
ya da tasarm lara Descartes doutan ideler (ideae innatae) der. Bu
na karlk, duyularn araclyla bize dardan gelen ideler (ideae adventitiae) ve hayalgcmle benim kendimin yapm olduum ideler (idea
a me ipso factae) vardr. Son iki grup ideler bulanktrlar, nk ikisinin
de arac duyulardr. (Hayalgc de alglanan gerei serbest olarak iler);
duyularn bildirdikleri de daima bulanktr. Ruhun kendisinden devirdii
ideler (doutan dnceler) ise hep ak ve seiktirler. rnein gzle gr
dmz bir daire ile matematikinin dnd bir dairede, birincisi ne
kadar bulanksa kincisi o kadar ak ve aydnlktr. nk bu kincisi,
daireyi kuran son eler ve bunlarn arasndaki ilgilerle ak ve seik
olarak kavranmtr. Descartes matematiin kavramlarn da doutan
kavramlar, ideler arasnda sayar. For mel mantkla metafiziin ideleri de
doutandrlar ve btn bunlar ak ve seiktirler, dolaysyla bunlara
dayanarak apak, phe gtrmez bilgiler gelitirilebilir. Nitekim, Tanr nn varolduu bilgisine, bu kesin bilgiye, ruhumuzda doutan bulunan
Tanr kavramna dayanarak, yalnz bu kavramn zmlenmesiyle varl
mt. Bunun gibi, gen kavramndan da genin alar toplamnn iki
dik aya eit olduu bilgisi tretilir.
Ancak, Descartes doutan ideler derken, insann birtakm dnreleri diinvava hazr olarak birlikte getirmi olduunu anlamaz^ bu gibi
dnceleri gelitirebilmek iin insanda doutan bir yatknlk olduunu
sylemek ister. Bu yatknlk dnmeyi yneten biryasagibidir..Bu
yasaya gre alan dnme saylar serisini, geometrinin kavramlarm,
mantn ana ilkelerini, Tanr idesini ortaya koyar, bylece de yerine ve
zamanna gre deien duyu bilgilerinin rastlant niteliindeki gerelerine
balanmaktan kurtulur.
Gerei doru olarak kavrayacak bilginin yapsn byle belirleyen
Descartes, bundan sonra bu bilgiye konu olan gerein kendisini incelemee geer. Ona gre, gerekte zleri bakmndan birbirinden ayr olan
obje, tz (substantia) vardr: Tanr, ruh, madde (cisim). Tanr son
suz, ruh ile madde sonlu olan tzlerdir. Sonsuz tz olan Tanr, en yetkin.
en gerek yani btn gerei kendisince toplayan varlktu>m di sonlu
olan teki iki tzn, ruh ile cismin belirlenimleri (determinatio) nedir?
zce baka olan bamsz varlklar olarak ruh ile cisim birbirinden ne ba
kmdan ayrlklar? Bu iki sonlu tz birbirinden ayrann, geni anlamy
la bilin olduunu bundan nce grmtk. Cogito ergo sum ner
mesini, akl yannda seik bir bilgi yapan da bu ayrmay kavrat
mas idi. Ruh, bilin ierikleri olarak, dorudan doruva yasanan, bize
dorudan doruya, arasz olarak verilmi olan bir balant idi: cisim
ler dnyasn ise dorudan doruya deil de, ancak dolaysyla, bilincimTzin dnda bulunan bir dnya diye biliyorduk. Bu dncesini Descartes
balmumu rnei zerinde svle aklar: Balmumu bana kendisini nasl
gsterir? Ben onun rengi ile biimini grrm, dokunursam sertliini du
yarm, kokladmda kokusunu, dilimi dedirdiimde tadm, elime aldm
da arlm duyumlarm vb... Btn bunlar benim bilincimin iinde bulu
nan eylerdir. Ama bu ierikler balmumunun kendisi deildirler. Nitekim
bu_balmumunu atee yaklatrdmda eriyip rengi, biimi, kokusu, tad,
sertlii deiir. Ama ben vine de karmdaki balmumunun hep ayrt bal
mumu, hep ayn cisim olduunu kabul ederim. Demek ki, bu iimin ken
disini, asl madd tz, bilincimin gelip geici olan, boyuna deien ierik leriyle ayn ey olarak deil de, bilin ieriklerimin dnda, kendi kendi
siyle ayn olan ve kalan bir ey diye tasarlarm.
mdi byle tasarladm bu madd tzn kendisi nedir? Cismin z
(essentia) nedir? Ruhun z, z-nitelii (attributum) dnme (cogitatio)
geni anlamyla bilin idi. Ruhun btn etkinlii: Duyumlama, alglama,
duyma vb. dnmenin. ruhun bu z-niteliinin yalnz moduslar (kip
leri), eitli halleridir: rnein duymak belli bir duygunun bilincini ya
amak demektir. yle ise (bilin (dnme) ruhun~Temel-niteliidIr] bun
suz ruh olamaz. Once ruhtan baka olan cismin temel-nitelii (attributum)
nedir? Yani onsuz cismin olamayaca nitelik nedir? Balmumu rneinde
grld gibi, cisimden rengi, biimi, kokuyu, tad, sertlii, arl vb.
kaldrabiliriz, ama btn bunlarla cismi ortadan da kaldramyoruz. An
cak, cismin yle bir nitelii vardr ki. onu ortadan kaldrrsak, cismi de
ortadan kaldrm oluruz, nk cismin varl bu nitelikle ayakta durur.
jBu nitelik de uzamdr, yer kaplamadr j(extensio). Uzamn, yani cismin
kaplad yerin, uzayn kalktn tasarlayalm: O zaman cisim ve cisim
le ilikili olan her ey de ortadan kalkar. rnein rengin olmas iin, ya
ylaca bir yzeyin (kaplayaca bir yerin) olmas gerektir vb. Demek
ki, nasl r uhta btn olupbitenlerin dayana dnme idi ise, bunun gi
bi cismin btn hallerini tayan temel de yer kaplamadr. Cisim uzaml olan ey (res extensa), ruh ile dnen ey (res cogitans) dir. Bu
yzden ruh ile cisim birbirinden zce ayr olan, temel nitelikleri bakmn
dan birbiriyle uzlaamayan iki tzdrler: Cisim dnmez, ruh da yer kap
lamaz; bir duygu uzayn herhangi bir yerinde deildir, oysa ciiim mut
268
laka bir yerde bulunur. Bu anlay ile Descartes, gerei yapca bir
birinden bsbtn baka olan iki blgeye ayrm oluyordu.
Cismin temel niteliinin ver kaplama oldu&u dncesi, Descartesn
f izik retisinde byk bir rol oynar. Bu retide cisimde btn olupbitenler, hep yer kaplamamn moduslar, deiik halleridir. Bundan dola
y cisimler dnyasndaki her deime bir yer deitirme, bir harekettir;
nk yer deitirmesi ancak hareketle olabilir. rnein bir sesin nla
mas, bir scakln yaylmas nce bincimlzde birer ieriktirler; ama
onlarn bilincimiz dndaki nedenleri, uzay iindeki hareketlerdir. Cisjnin temel-niteliinin ver kaplama olduu dncesinden D escartis, bo
uzayn olamayaca sonucunu da karmtr. nk ver kaplama mad
d tzn attributumu olunca, uzamsz hic bir cisim olamaz; ama br yan
dan yer kaplayan cisim olmadan uzam da olamaz. Ancak gerek bir cis
min bir nitelii olarak uzam vardr, yle ise bo uzay yoktur; nk bo
uzay, bir cisim olmadan da bir uzamn olmas demektir. Uzay ile cisim
ayn eydirler; cisimler uzay iinde bulunmazlar; uzay, maddenin yer kap
lamasdr. Descartesm bo uzay kabul etmesi, atom retisini reddetmesi
demektir. Bu retide, iinde atomlarn birbirinden ayrldklar, hareket
ettikleri bo bir uzayn nceden kabul gerektir. Descartesa gre ise, bos
bir uzay yoktur; uzay bir cinsten (homogen) bir madde ile batan aa
doludur, en kk bir yeri bile bo dedir. Ancak, uzay kat cisimlerle
deil de. sv bir madde ile dolu diye dnmelidir. Srekli bir hareket
iinde bulunan hn sv maddede dinmeyen akntlar vardr. Uzay madde
s in in jinrlpki harekftt.ler- baladklar yere dnen bir eit evrinti hare
ketleridir. Kat cisimler bu svl maddenin iine yerletirilmilerdir, onun
iinde yzerler ve kendileri hareket etmezler, hareketleri uzay madde
sin in kendilerini srklemesi yznden olur^
_
Bu uzay anlay, Descartesn astronomi retisinin de temelidir. Ona
gre, gne sistemimiz, ortasnda gnein bulunduu byk bir evrinti
hareketidir. Bu evrinti, iinde bulunan cisimleri (gkyz cisimlerini)
kendisiyle birlikte srkler; evrintinin merkezine yakn olanlar daha
hzl, uzak olanlar daha yava dnerler. Kopernikus sistemine dayanan
bu evren tasarmnda, Descartes yerin hareket etmedii^ileri srebilece
imizi syler; gerekte hareket eden, uzay doMuran sv maddedir: yerin
kendisi durmaktadr, tpk hareketTeden bir gemideki yolcunun kendisi du;
ruvor. gpmj viifi'ynr <;avlahilprpi gibi
Esasen Descartes iin, hi bir cisim kendiliinden hareket edemez,
nk cisim kuvvetsizdir. Ancak, her olupbitenin bir nedeni olacaktr.
N pdensiz hi bir evin olmad dncesi. Descartesa gre, insan zih
ninin pn apak dncelerinden biridir, doutan olan bir idedir (idea in
nata.) mdi cisimler dnyasnn temel-olay olan hareketin de bir nedeni
olacaktr. Kuvvetten yoksun olan cisimler, hareketi kendileri yaratama-
mas yzndeodir, yalnz bir tulumba gibi alan yrein basnc yznHarvey'n kann dolanm iin yapt bu aklamay Descartes, orga
nizmann en karmak bir alanna, sinirler fizyolojisine kadar geniletmi
tir. Zamanndaki fizyolojinin bir grsne katlarak o da sinirlerde can
ruhlarmn (spiritus animales, esprits animaux) dolatn tasarlar. ok
"hafif ve hareketli akc bir madde (fluidum) olan can ruhlar, kann~en~
ince ksmlarnn yrekte snp kandan ayrlmalaryla meydana gelirler;
ilkin beyne akarlar, buradan da sinirler yolu ile kaslara ularlar. Can
ruhlarsnn sinirlerdeki dolanm, bizim alglayamadmz izlenimler y
znden harekete geer. Btn istensiz hareketler byle olur. rnein d
erken kollarmz ileriye uzatmamz (refleks hareketleri) byle bir ha
rekettir. Hayvanlardaki btiin .grev vp Hayranlar istengsizdir, yani hay
van tpk bir makine gibi davranr^ rnein kuzunun kurdu grnce ka
mas, kurdun vcudundan gkan nlarn kuzunun gzne deip can ruh
la rn n bir tepkide bulunmasna yol amas ve bunlarn da kaslar hare
kete gegirmesi yznden olur. Buna gre, hayvann davran, bir makine
nin ilemesinden baka bir ey deil.
Can ruhlarnn hareketi ilkin tmyle maddidir, fizikseldir; yani bu
hareket de, herhangi bir cismin hareketi gibi tamamyle basmg ve garpma
kanunlarna baldr. Ancak, can ruhlar insanda beyne ulanca, bir de
ruhun etkisi altna girerler. Yalnz, ruh ran uhlarmmn h a r p k p t i n i y p n iden yaratamaz, yok da edemez. Byle bir sev, doadaki hareket miktar
nn deimezlii yasasna aykr olurdu. Ruh, vcudun da. can ruhlarmn da ancak hareket dorultularn deitirebilir. Burada Descartesn
psikolojisi balamaktadr. Descartes zce birbirinden baka olan iki tz
(ruh ve cisim) ayrmt. Ruhun z dnmedir, ruh dnen bir tzdr.
Descartesm bu dualizmi~ antikada bulduumuz balca bir dualizmden
bsbtn ayrlr. Antik felsefede canl-cansz ayrl esastr; varl ba
tan baa ikiye blen canl-cansz ayrmdr. Onun iin antik felsefede var
ln birliini kurma konusunda karlaan en byk gglk, bu ayrlk
t. Bu birlii arayanlardan biri olan Demokritosa gre, evren mekanik bir
btndr, canl da bunun iinde yer alm olan karmak bir otomattr.
Aristoteleste ise her ey canldr; evren, kendisini gelitiren bir organiz
madr; onun iindeki cansz varlk da yalnz grnte canszdr; gergekte ise iinde uyuklayan, gelimemi bir hayat saklayan bir kaptr to
humda olduu gibi. mdi Descartes, antikgan bu ayrmas yerine bir
bakasn, biling ile bilincin dndaki dnya arasndaki ayrl koymu
tur. Kendisinden sonraki felsefe bu esasl ayrl ortadan kaldran bir
birlie varma deneyecektir.Ama Descartesm kendisinde bu ayrlk or
tadan kalkmam, sert bir ikilik olarak kalmtr. zce birbirinden ayr
olan ruh ile cisim arasndaki balanty nasl kurmal? Ruhun temel-nite-
273
mutur. Bunlarn asl ve ikinci derecede olanlar var. Temel duvgnlanmlar alt tanedir: ama, sevgi, tiksinme, iddetli istek, zgnlk ve sevin.
Geri kalan btn duygulanmlar, bu temel duygulanm larn birleimlerin
den ya da birer eidinden baka bir sev deildirler. Duygulanmlar bir
yandan ruhla, br yandan bedenle ilgili olaylardr. rnein korku, salt
fizyolojik olarak, yani yalnz bedende olupbiten bir olay olarak grldk
te, korku veren bir eyi grmeden domu olan ve kaslar bir kama ha
reketine gtren bir ititir (impulsus). Psiik bakmdan ise, korkan kimse
nin ayn zamanda kama istemesidir. Burada bedenin bir eilimini ruh
da bu hareketi onaylyor.
..
. -------- . . ------duyu alglar oynar. Tpk bir duygulanm gibi, bir alg da istenci unu
veya bunu kabule zorlar. Nasl kt, istencin duygulanmlara krkrune balanmasndan douyorsa, bunun gibi, yanlma da duyumun getirdi
ini istencin krkrne doru saymasndan ileri gelir. Gerek ktden, ge
rekse yanlmadan, ancak salt dncenin ak ve seik tasarmlaryla krr
tulunabilir. Kt ile yanlmann olmas, insanda isten zgrlnn bulun
masna dayanr. nsanda ktden de. yanlmadan da kurtulmak gc, bun~tara kaplmamak zgrl vardr. nsan bir yandan bulank olan duyu
alglarna, br yandan da yine bulank olan duygulanmlarn mutluluk
ile ilgili yanl tasavvurlarna istencini kaptrmamakla, ksaca: Ancak ak
ln ak ve seik olan dncelerine istencini balamakla dosruva ve mut
lulua giden yolu bulabilir. Grlyor ki, Descartes felsefesinde doru
ya da, iyiye de akln bilgisi ile, akln kendi iinde dnmesiyle varl
yor. Bundan dolay cogito = dnyorum bu felsefe iin biricik sarsl
maz temeldir.
Descartesn felsefesi u ana dnceye dayanr: 1. Ruh ile cisim
arasndaki dualizm, 2. Matematik yntem, 3. Cogito ergo sum nermesi.
Bu dnce birbirleriyle sk skya ilgilidirler. Dnen tz ile yer
kaplayan tz arasndaki, bilin ile bilin dnda kalan dnya arasndaki
kesin ayrlk cogito ergo sum nermesi ile temellendirilmiti. Bu ayr
ma bize gerein ak ve seik olarak tanmlanm iki esini M f ir iy o r ye
bunlarn niteliklerini matematik olarak tretiyordu, yani gere,wi bilgisi
ne matematik yntemle varlyordu. te Descartes felsefesinin bu ana
direi, bu sisteme balananlar, onun izi zerinde yryenler iin de, k
saca: Btn Cartesianism r iin ana dnceler olmulardr. Descartes
felsefesinin a zerinde byk bir etkisi olmutur. Bu felsefe yntem
phesini ortaya koymakla, doruya varmak bakmndan ie yarayp ya
ramadklarn meydana karmak iin bilgilerimizin zmlenmesi gerek
tiini ileri srmekle, gelenek ve grenee dayanan kabullere deer ver
memekle zgr aratrmay uyarm, insann kendi bana dnmesine
Renaissancetan beri gelien bu tutuma iyiden iyiye yol amtr. Des
cartes felsefesinin ksa zamanda yaylp byk bir etki elde etmesinin
eitli nedenleri var: lkin, bu felsefenin derlitoplu, tutarl bir sistem ol
masnn, kendi iine kapal bir birlii olmasnn baar kazanmasnda b
yk yeri olmutur. kinci olarak, ilhiyat sorunlarn ileyiini de devri ok
ekici bulmutur. nk madde ile ruhu kesin olarak ayr, bunlarn z
ce ayrlklarnn metafizik tantlamasn vermesi, inan ile bilgiyi uzla
trm a kolaylatryordu. Bir de, bu felsefenin evrensel yntem soru
munu zmesi, yani doruya varmak iin her trl bilgide kullamlabile
275
cek genel bir yntemi ileri srmesi byk baarsnn nedenleri arasnda
yer alr.
Ksa zamanda byk bir etkiye ulaan Descartes felsefesi, hemen b
yk tartm alara yol am, tad olanaklar eitli bakmlardan eriye
gtrlm, glklerini yenmek iin denemelere giriilmitir. Bu felse
fenin hem doduu, hem de yaylp ilendii balca memleketler Fransa
ile Hollandadr. Bu iki memlekette Descartes felsefesi gittike artan yan
dalar kazanm, ama karsnda olanlar da az olmamtr. Onun en zorlu
ve tehlikeli dmanlar Cezvitler (Jesuit) idi. Cezvitler Descartes felse
fesi ile olan savamalarnda zaman zaman ar da basmlardr. Nitekim
1662 ylnda Descartesn yaptlarnn Kilisenin yasak ettii kitaplar liste
sine alnmasn salamlar, sonra da XIV. Louisye Descartesm retisi
nin bir iki niversitede, bu arada Paris niversitesinde de okutulmasn
yasak ettirmilerdir. Hollandada da bask ve yasak eksik olmamtr.
JANSENSTLER
Ama br yandan Descartes felsefesi, Cezvitlerin kartlar olan Jansenistterce benimsenmi ve bunlarn almalarna merkez olan Fort Royal
M anastmnda ilenip yeni dncelere kaynak olmutur. Jansenizm, Desca^tesn adalarndan Cornelis Jansenius (1585-1638) adl bir piskoposun
kurmu olduu bir tarikattr. Jansenistler Augustinusun inayet (gratia)
retisipjdin anlaylarna temel olarak alrlar. Tpk Augustinus gibi, on
lar iin
insan znden bozuktur, gnahla ykldr, insan ne etse ken
disini kurtaramaz, onu ancak Tanrnn ltuf ve inayeti kurtarabilir. By
le bir anlaya dayanan Jansenistler, Cezvitlerin daha ok pratie ynel
mi olan, dini dnyalatran, din ileri ile dnya ileri arasnda boyuna
uzlatrmalara sapan tutumu ile iddetle savarlar. Jansenistlerin Des
cartes felsefesini benimsemelerinin bir nedeni, bu felsefe ile Augustinus^
un felsefesi arasnda birtakm gr benzerliklerinin olmasdr. nk
Descartes felsefesinin k-noktas olan dnyorum, yle ise varm
nermesi, Tanrnn ve kendisinin varl zerine kesin bir bilgiyi arayan
Augustinus iin de balca bir dncedir. Tpk Descartes gibi, yalnz
din bakmdan byk bir phe bunalmnn iinden geip artk hi sar
slmayacak olan doruyu bulmak isteyen Augustinus da, sonunda phe
gtrmeyen bilgilerimiz arasnda ruhumuzun varoluunu da bulur; o da,
dnebilmem bana var olduumu, dolaysyla da bir ruhumun olduunu
tantlamaktadr; bir ruhu olduunu bilmek, insan iin en kesin bir bgidir der. Bu da, Descartesm cogito ergo sumundan baka bir ey de
il. Jansenistlerin ileri gelenleri arasnda, Descartesm Meditationlarn
eletirenlerden biri olan Artoine Arnald (1612-1694) ile Pierre Nicole
276
Pascal
Ama Jansenistler evresinden yetimi olan en byk, en nl dnr,
hi phe yok ki, Pascaldvc. Ayn zamanda Fransz dilinin en byk ya
zarlarndan biri olan Paseal, dah bir matematikidir de; matematikte bir
ok bulular var. Bilimsel dncede o, Descartesm aklk ve seiklik
ideali ile matematik yntemine sk skya baldr. Biaise Pascal (1623
1662), F ransada Clermont-Ferrandda dodu. Babas bu kentte memur.
Daha ocuk denecek bir yanda matematik ile uramaa balam, 17 ya
nda iken de matematikteki ilk bulularm ortaya koymutur. Lettres
un provincial (Bir Taralya Mektuplar) adl yapt, edebiyattaki n
n salamtr. 20 yandan sonra sk bir yalnzlk iinde kendi idnyasna ynelmi olarak yaam, 1662 ylnda, gen denecek bir yata, 39 ya
nda lmtr. Felsef ana yapt, byk bir din yaanty dile getiren
Penses sur la religion (Din zerine Dnceler) adndaki kitabdr.
Descarteslardan (Cartesien) ou, Descartes felsefesine matematik
ten girmiler ve bu felsefenin mekanist doa anlayn sonuna kadar ge
litirmee almlardr. Pascal de Descartes felsefesine matematik ile
yaklar, o da bu felsefenin doa grn ok iyi kavrayp benimser. An
cak, onun derin din duygusu kendisini Descartes felsefesinin erevesi d
na da karm, bu gl din ve hayat duygusu, onu Descartes felsefesi
nin rationalist izgisine deil de, ililie ve gnle, ksaca: mistisizme
ulatrmtr. Descartes felsefesinde, gerekten de, mistisizme kan bir
yol vardr. nk Descartes, dnyay ve beni bilmeyi, Tanry bilme
ye balamtr: D dnyann varoluuna, ancak en yetkin olan d o l a y
syla aldatmayan varlk, Tanr yznden inanyorduk. Kendi varoluu
mun da bir rya olmadna, hatrlamalarmda beni aldatmayan Tanr y
znden gvenebiliyordum. Ayrca sonsuz tz (Tanr) sonlu tzlerin (cisim)
ile ruh)^yaratcs idi. Sonralar Malebranche ile Spinoza da, Descartes
felsefesinin bu mistisizme kan izgisini gelitideceklerdir.
Tpk Galilei ve Descartes gibi, Pascal iin de matematik , en ke
sin olan bilgimizdir; ona gre de, matematiin gelimesi, insan bilgisinin
byk admlarla ilerlemesini salamaktadr; kullanabileceimiz yntemler
arasnda en kesin, en gvenilir olam matematiinkid. Ancak, insan akl
nn erevesi iinde yer alan her eyi ak ve seik olarak aydnlatan ma
tematiin de gelip dayand, artk daha ilerisine gidemeyecei snrlar
vardr. lkin: matematik, btn bilgilerimizin dnp dolap kendisine y
277
278
Bayle
Pascal gibi akln sonsuz gcnden phe eden, stelik bu phesini sistem
li bir septisizme vardran bu dnemin bir baka dnr de, nl Diction
naire historique et critiquei (Tarih ve Kritik Szlk) yazan Pierre
Bayie (1647-1706)dir. Bayie ili bir dindar, devrinin bilgilerini alacak bir
genilik ve okyanllkla kavram olan bir bilgin. ann bilgilerini yay
mada esiz denilebilecek bir alkanlk gstermitir. Kendisinden sonra
kiler arasnda, olsa olsa, Voltaire ile Encyclopdeisteler ona bu bakm
dan yaklaabilirler. Bayie, bilgiyi yaymak isteyen, bilgiyi geni evrelere
mal etmei balca bir ama bilen Aydmlanmann yolaclarmdandr.
Onun szl, bilimsel bilginin btn gereini okur-yazarlara hem salam,
hem de zevkli bir biimde sunmak iin yaplm olan ilk denemedir. Baylein yalnz bana baarmak istedii bu byk ii, bir -yzyl sonra
Encyclopdisteler bir kurul halinde gerekletirmee alacaklardr. Baylein szl ksa zamanda yalmz F ransaya deil, btn Avrupaya yay
lp Aydnlanmann, 18 yzyl Avrupas iin tipik olan bu dnce akm
nn balamasnda byk rol olmutur.
Ancak, bilimsel bilgiyi yayan bu szlk, pheci bir ruhu da birlikte
yaymtr. Bayie, daha erkenden, dinin dogmalar ile akln bilgilerinin uzlaamayacaklarm grp anlamt. Sonralar bu anlamazl ok sert
bir biimde dile getirmi, din ile bilim arasndaki elimenin ortadan kal
drlamayacan eine az rastlanr bir aba ile tantlamaa uramtr.
Ona gre, dinin dogmalar doal akln ilkelerine aykrdr; bundan dolay
deistlerin dndkleri gibi, akla dayanan ya da aklla aydmlatlabilecek
bir din olamaz. Dogmalar akln stnde deil, akla aykrdrlar; inan ile bi
lim arasnda temelden bir elime vardr. Baylein kendisi dinsiz deil,
dine inanr; ancak, tpk Pascal gibi, her eyin, bu arada dogmalarn da,
aklla aydmlatlabileceine inanmaz. Akln kesin bir bilgiye varmadaki
yetersizliinde Bayie, derin bir anlam bulur: Akln aldna inanmak pek
doal bir eydir, bunun vlecek bir yan yok; asl i, insann akln
almadna inanmas, bunun iin kendini yenmesidir; dindarln asl de
eri de buradadr, bundadr. Bayie iin ifte doru var: Bir yanda ak
ln dorusu, br yanda da inann dorusu vardr: Bunlar birbiriyle uzlaamayan baka baka eylerdir, bunlara ayr ayr inanlr. Baylein p
hesi burada da durup kalmaz, Descartes felsefesinin en salam bilgisin
den, kendi bilincimizi bilmemizin en kesin bir bilgi olduundan da phe
eder. Ona gre, matematiin aksiyomlarnn sarslmazlndan bile phe
edilebilir. Belki bunlar, imdiye kadar deimeden kalm olan bir dene
meden tretilmilerdir. Ama bu denemenin bundan byle de deimeyece
ini kimse garanti edemez. Bylece Bayie, insan bilgisinin hi bir yerin
de phe kaldrmayan bir kesinliin olamayacan gstermee aldr.
279
Hobbes
Pascal ile Bayie, Descartes felsefesinin etkisi altnda dnmee balam
lar, ama sonra bu felsefenin dna karak, baz bakmlardan Descartesa
kar olanlar arasnda yer almlardr. Descartes felsefesini tutarl olarak
ileri gtrenlere, yani bu felsefenin ana-tutumuna bal kalanlara geme
den nce, bu felsefeye etkisi altnda kalm olmakla birlikte kar gel
mede nemli bir yeri olan bir ngiliz filozofunu, Thomas Hobbesu (1588
1679) grelim. Hbbes, Descartesn Meditatonlarn yaymlanmasndan
nce eletirenlerden biridir. Bu eletiriyi yapanlar arasnda yalnz o, bir
lii olan, kendisinin olan bir sistem meydana koymu, burada Descartesn
idealizmine kar, naturalist bir grn radikal bir temsilcisi olarak or
taya kmtr. Ingiliz aristokrasisinin evresinde humanist bir eitim g^ ^ l ^ ^ ^ ^ H o b b e s , daha batan beri, Kilise karsnda bamszln el
de etmi yeni devletin siyasi-moral grevini bilimsel olarak temellendirmei kendisine balca bir hayat devi edinmitir. Ancak, onun gznde,
devlet retisi byk bir felsefe sisteminin ancak bir parasdr. 17. yz
yln matematik fizii ile Descartes felsefesinin ok nemli kavram ve
yntemlerini benimsemi olan Hobbesun bu felsefe sistemi, yenia^TOpirizminin ilk kapal sistemidir. TTu sistem, geri Kara Avrupas rationalisminin matematik fizik yntemini benimser, ama her trl idealist yorumu
reddeden, din, transcendent (askin) deerlere hi bir ekilde bavurma
yan deneyci bir gr olarak geliir.
1588 ylnda ngilterede Malme^buryde bir ky papaznn olu ola
rak dnyaya gelen Hbbes, Oxford niversitesinde okudu, burada priten
bir tutum ile yetiip Skolastik Felsefeyi rendi. renimini ilerletmek iin
yeter paras olmadndan, oluna ders vermek, konan ynetmek ze
re bir baronun yanna girdi. Sonra rencisi ile yolculua kp, 3 yl Fran
sa ile talyada dolat. Buralarda Hobbes yeni dncelerin temsilcileri
ile tant. ngiltere'ye dndnde Francis Bacon le tanp bir zaman
onun sekreterliini yapt ve ok etkisinde kald; Baconn retisi, Hobbes
Tin sistemini oluturan balca kaynaklardan biri olacaktr. Bundan sonra,
"herbirinde uzun zaman kalmak zere, defa daha P arise gidecek, ha
yatnn hemen hemen 20 ylm o aralk Avrupann dnce merkezi gibi
olan bu ehirde geirecektir. P ariste Hobbes matematiin deerini ren
mi, antika atomizmini yeniden dirilten Gassendi* ile tanmasnn doa
* Bk. s. 205.
280
anlayna biim kazandrmada kesin rol olmutur. P ariste bir de, Descartesn yakn arkada Mersenne ile tanmas, ona Descartesn dn
celeri ile de karlama salad. Descartesn kendisini tanyp tanma
d bilinmiyor. ld yl olan 1679 ylna kadar Hobbes, ksmen Ingil
terede ksmen de P ariste yaad. ngiltere o aralk sarsntl devrimler
geirmektedir. Bilimsel almalar iin gerekli huzuru ve verimli evre
yi, bundan dolay Hobbes ancak P ariste bulabilmitir.
Yaptlar: Felsefesini Hobbes, balca, Elemerta philosophiae (Fel
sefenin eleri) adl yaptnda gelitirmitir. Yapt blmden meyda
na gelmitir: De corpore (Cisim zerine) (1655); De homine (nsan
zerine) (16c ;)De cive (Yurtta zerine) (1642). De corpore sis
temin temelidir, teki iki ksm bunun zerinde kurulmulardr. Hobbesun
bir de, 1651 ylnda kan Leviathan adl ok tannm bir yapt var. Dev
let retisinin nemli bir ksm burada bulunmaktadr. Leviathan Kutsal
Kitapta geen bir canavarn addr ve Hobbesta mutlak devletin simge
sidir. Bu yaptta Bodin ile Althusiusta bulduumuz egemenlik kavram,
naturalist bir temel zerinde, sonuna kadar gtrlr.
Hobbesun ilk yaymlad yapt, byk Yunan tarih yazar Thukydidesten yapt bir eviridir (1629). Daha bu evirinin nsznde Hobbes
un ilerdeki felsefesi iin nemli saylabilecek ipular ile karlarz: Hobbesa gre, tarihi inceleyip aratrmann deeri, bugn ve gelecek iin
gemiten birok eyler renebilmemizdendir. Tarihi aratrm ada ama
kanl savalarn anlatlmas olmayp bu kanl savalar yapan ordularn,
devletlerin kaderini belirleyen etkenlerin anlalmasdr. Bu szler, bal
ca kaygs modern bir devlet retisini gelitirmek olan Hobbesun btn
felsefesine bundan byle temel olacak bir anlay ok gzel belirtmekte
dirler. Baconn bilmek, egemen olmaktr grne ok yakn olan bu
anlaya gre yaplacak ey: nsann eylemlerini, dolaysyla devletlerin
kaderini belirleyen gdc nedenleri, eninde sonunda her yerde hep ayn
olan bu nedenleri kavramaktr. Bu nedenleri bilirsek, tarihe dayanarak
gelecee egemen olma, gelecei isteklerimize gre ynetmei de ren
mi oluruz.
Buraya kadar Bacon gibi dnen Hobbes, nemli bir noktada daha
batan beri ondan ileri gider. nk Hobbesa gre, her ey madd olan
da, ruh olan da, ayr ayr insanlarda olanlar da, devletlerde olupbitenler
de, bunlarn hepsi doal nedenlere baldrlar ve doal nedenler tara
fndan tekanlaml ve zorunlu olarak belirlenmilerdir, doal nedenler ~de
her yerde cansz doada da. canl doada da hep birdirler, hep ayn
drlar^.Hobbesten ne nce, ne de sonra hi kimse, btn olaylarn hi ay
rsz doal nedenlere bal olduklarn (doallklarn), bylesine bir tut5rIH~Ieri srmemitir. Bu yn ile Hobbesun sistemi, pek tutarl bir
naturalizm dir\Bacon, teolojik nedenleri yalnz fizikten uzaklatrmt.
'<'* '
281
'
Oysa Hobbes iin Tanr bile byle maddi nitelikte doal bir nedendir, doal nedenlerin en stndr. Bununla ilgili olarak Hobbes, bir de isten
zgrl ve Descartesm madd olmayan ruh anlayn da iddetle red
deder. Bundan dolay zamannda ve sonralar, tehlikeli bir Tanrtanmaz
(atheist) saylmtr. Hobbesta btn nedenlerin doal olduu dn- cesine, bu nedenlerin cisimsel, madd nitelikte olduklar dncesi de baldir. Dolaysyla onda ruh olan da doaldr, yani madddir. Bununla
da Hobbesun felsefesi tam, tutarl bir materializm de olmaktadr..
Nitekim Hobbesa gre, bizde isten zgrl ve madd olmayan
ruh gibi birtakm dnceler var; onun syleyiiyle: insanda byle bir
takm nyarglar var. insanoluna ve onun istencine bu dnyada bylesine ayr bir yer veren bu nyarglar nereden geliyor? Bunlar, bizim in
san ile ilgili olaylar bu olaylarn bir yandan karmak olmalar, br
yandan onlara duygularmz kartrmamz yznden saylarda ya da
genlerde olduu gibi ak ve aydnlk olarak kavrayamaymzdan ge
lirler. Bundan dolay insan hayatnn da olaylarm, matematikte olduu
gibi, duygulardan syrlarak yaln emalara balamak bilimin devi ve
amac olmaldr. Salam tantlaryla matematiin nasl bilgi rnei olabi
leceini Hobbes, Euklides geometrisi zerindeki incelemelerinden anla
mt. lk yaptlarndan biri olan tract on first principles (ilk il
keler zerine Ksa Aratrma) da metafiziin temel sorunlarn, sonrala n Spinozamn Ethicasmda yapt gibi, geometrik yntemle inceleme
i dener, yani nden ileri srlm b^takm tanm ve aksiyomlardan tez
ler tretilip tantlanr. De corporenin ilk blm olan Logica M antk)
da Hobbes fel$efeyi ^ye tanmlar: Felsefe, etkileri y^ da fenomenen~~
nedenlerden karp bilmedir ve nedenleri de gzlenen etkilerden doru
sonu-karmalarm yardmyla renmedir. Felsefe, geometrideki constructionlar gibi bir hesap ve construction olmal, nesnelerin meydana ge
liinin (generatio) bir tekrarlanmas olmaldr. Felsefenin amac, etkileri
nceden grebilme ve bu nceden grmeyi hayatta kullanabilmedir; ko
nusu da, meydana gelii kavranabilen ve akll constmct ^ ^ ^ ^ l e n
"her cisimdir. Bundan dolav felsefeye cisimler retisi de denilebilir, bu
tanma gre, Tanr ile uraan teoloji ve kesin m^ematik-felsefi yntem
le lenemeyen btn teki alanlar kendiliklerinden felsefenin dnda ka
lrlar. Cisimler de doal va da yapmadrlar. Devlet, insanlar arasn
daki anlama (convention) ve szlemelerle kurulduu iin^yapma bir C
simdir. Buna gre de felsefe iki blme ayrlr: Doga felsefesi (phlosophia
naturalis) ile devlet T ilsefesine (philosophia civilis).
imdi byle bir
Hob
bes, ar bir nominalizm ile sensualizme varr. Tmel kavramlarn, ona
gre, gerek dorular bakmndan hi bir anlamlar yoktur; tmel kav
ram lar, gerek bilgimizi salayan tek tek deneyler arasndaki araclar282
ne alp biim kazanm olan bamsz bir sistemdir. Hobbes gibi Descartes
felsefesine kar olanlar yannda, bu felsefeye dorudan doruya bala
nanlar da ,asl Cartesiarismde var. Ana-tutumu bakmndan 17. yzyl
felsefesinin bir Descarteslk saylabilecei sylendiydi. nk bu felse
fe, hep Descrtesm u ya da bu sorununu k-noktas olarak alr, u ya
da bu sorunu ile tartarak geliir. Nitekim Pascal ile Baylede balca
yntem problemi Descartesn her eyi bize kesin olarak retebileceini ileri srd genel yntemi zerinde Descartes ile tartm lar, biri
nin mistisizmi ile tekinin septisizmi bu tartmadan domutu. Onlara g
re, matematik yntem, dolaysyla akln yolu, Descartesn ileri srd
gibi, insan bilgisinin her konusunu tam bir gvenlikle kavratacak gibi de
ildir, yani evrensel bir yntem olamaz; akim aklamada baarsz kal
d konularmz da, hem de bizim iin pek nemli ve hayat olan konular
da var. Nitekim, Pascale gre, insann nelii, insan hayatnn bilmece
si konular bunlarn arasnda yer alr.
Descartes felsefesinin gr ve anlay iinde yetien baka birtakm
dnrler de, bu felsefenin baka bir ana dncesini, dualizmini kendi
lerine k-noktas yapmlar, balca bu sorunu zmee uramlardr.
Descartes gerei cismin dnyas ve ruhun dnyas diye ikiye blmt.
Cisim ile ruh iki ayr tzdrler, yap ve zce birbirinden kkten ayrlr
lar: cisim yer kaplar, ruh dnr. Bunlar da birbiriyle badaamayan
niteliklerdir: bilinli olan (dnen) yer kaplamaz, yer kaplayann bilinci
yoktur. Ama bu iki ayr tz insan adn verdiimiz varlkta bir arada bu
lunmaktadrlar; insann rgs bu ikisinden dokunmutur. yle ise bu iki
tz arasmdaki balanty ne diye anlamal? Descartes kendisi bu balan
ty empirik bir olgu diye kabul etmi, karlkl bir etki, bir ibirlii diye
anlamt. Ancak, bununla iin gl giderilmi olmuyordu; Descartes
nki inandrc bir aklama deildi, iki tz ylesine bir kesinlikle birbi
rinden ayrmt ki, bu ayrlk almaz bir uurum gibi grnyordu. Ken
di ilerine kapal olan bu dnyalardan her birinde olup bitenleri anlamak
kolayd: Cismin dnyasndaki btn deimeler hareket yzndendi; ru
hun dnyasndaki btn olular, bilincin trl haller almas idi, bir dn
cenin nedeni baka bir dnce idi. Ancak, dardaki bir hareket nasl bir
duyumun nedeni olabilir? Bilincin iindeki bir isten edimi, dndaki bir
hareketin nasl nedeni olabilir? Bir rengi grmemek, cisimler dnyasnda
ki bir olayn ruhta bir etki yaratmas demektir. Kolumu kaldrmam da,
bilin erevesinde olupbiten bir olayn (istemenin) bilin dndaki dn
yada bir etki yaratmas demektir. Oysa bu iki dnya almaz snrlarla
birbirinden ayrlmt.' Bu dnyadan tekine gei nasl oluyor? Descartes
m ak brakt bu ruh (mens) ile cisim, beden (corpus) arasmdaki ba
lant problemi, onun izinde yryen birtakm dnrlerin balca konu
su olacaktr.
Gulncx
Bunlarn banda, Anverste doan, Leuven ve Leyden niversitelerinde
profesrlk yapan Arnold Geulincx (1624-1669) gelir. Geulincx de, Des
cartes gibi, Cogito ergo sumu, dnen beni her trl bilgi iin salam'
bir k-noktas olarak alr. Ona gre, bilincin halleri (modus) iki bee
ayrlrlar: Duymak, istemek, yargda bulunmak gibi bizim kendimizden
treyen, kendimizin yarattmz (yaratyoruz diye yaadmz) haller,
bir de duyumlar. Bu sonuncular bilinte yaratlm olmayp bize verilmilerdir; bunlar biz yaratmadmza gre nedenleri de bilincin dnda olaaktr, insan nasl yaratldn, nasl meydana geldiini bilmedii eyi de
kendisi yaratm olamaz. Kendi vcudumdaki hareketleri, hele baka cisimlerdekini nasl meydana getirdiimi kesin olarak bilemiyorum; sinirle
rin uyarlnca bir ruh olaym nasl meydana getirdiklerini de bilemiyorum.
Yalnz, benim istencime bal olmayan birtakm tasarmlarn bende mey
dana getirildiini deneylerimle biliyorum. Ama bu deneyler de, bu etkiyi
meydana getirenin kim olduunu bana bildirmiyor; bunun zerine bir ey
renemiyorum; ben kendim burada yalnz seyirciyim, aktr deilim; v
cudum da sadece bir alet. Vcudum ruhumdaki duyumun nedeni olmad
gibi, ruhumda meydana gelen isteme de vcudumun hareketinin dorudan
doruya bir nedeni deildir. Dmdaki uyarma ile iimdeki isteme, bun
lar, ruhumda bir duyum, vcudumda bir hareket yaratmak iin yalnz bi
rer vesile (occasio)dirler, bunlar asl nedenler deil, vesile nedenler
(causa occasionales)dlr. Bu olaylarn asl nedeni Tanrdvc. Tanr, bede
nimdeki uyarma dolaysyla, bu vesile ile ruhumda bir tasarm meydana
getirir; bir isteme vesilesi ile vcudumda bir hareket yaratr. Ruh ile be
den (vcut) arasndaki ilgiyi byle anlayan bu gre occasionalism, bun
dan yana olanlara da occasionalistler denir). Tanr her vesile ile doru
dan doruya ie karyor mu? Yoksa beden ile ruhun birbirine uygun i
lemesini batan beri mi byle ayarlam- Bu anlaylarn ikisi de Geulincx'
te var. Daha dorusu, balanglarda Tanrnn her vesile ile ie kart
n, araclk ettiini kabul ederken, sonralar beden ile ruh arasndaki
balanty batan beri byk bir ustalkla birbirlerine gre ayarlanm ki
saatin birlikte ilemelerine benzetir birinin ilemesinin nedeni teki ol
madan.
Balangta yalnz insandaki beden-ruh ilikisini aklamak iin kul
lanlan occasionalism, sonralar btn varolanlar iine alan genel bir me
tafizik nedensellik (causalltas) teorisi yaplmtr. Balangta blrblrlnden bsbtn ayr olan iki tzn, cisim ile ruhun karlkl etkileri bir prob
lemdi; sonralar bir cismin baka bir cisim zerine etkisinin de kavram288
lamaz olduu ileri srlmtr: Bir nesnenin baka bir nesnede bir dei
iklik meydana getirmesi, nesnenin kavramnda bulunmayan bir eydir;
iki nesne arasndaki nedensellik ba mantka kavranlr bir ey deildir,
bundan dolay cisimler arasmdaki ilgilerden meydana gelen deiiklikleri
de vesilelere balamaldr; sonlu nesneler birbirini etkileyemezler, birinin
teki zerinde bir etkide bulunmas olanakszdr. Bylece Geulincx, ci
simden etkin (aktif) olmay kaldrm oluyor. Etkiyen, etkin olan biricik
varlk Tanrdr; sonlu tzler etkin deildir. Yalnz sonsuz tz, Tanr et
kindir.
Geulincx ahlk retisini de bu metafizik occanionalism zerine kur
mutur. Kendimiz bir ey yaratamadmz, Tanrnn bizde meydana ge
tirdiklerinin yalnz seyircisi olduumuza gre, Tanrnn kurmu oldu
u dzene alak gnlllkle raz olmak en yksek erdemdir. Ruh, ken
disiyle hi bir gerek ilgisi olmayan madde dnyasnda hi bir eyi istememeli, hi bir eyi zlememelidir. Esasen hi bir ey zerinde hakkmz
yok, kendimiz zerinde bile; hepimiz Tanrnn istencine sk skya ba
lyz. Onun iin, elden geldiince mutlu olmaa deil, devlerimizi yerine
getirmee almalyzdr. Bu da ancak kendimizi Tanrya ve onun rne
i olan akla tam olarak vermekle, Tanry sevmekle gerekletirilebilir.
D ilgilerden syrlmak, kendimizi aklla almaa vermek, kendimizi ve
dolaysyla Tanry bilmek nk kendimizi bilmek, Tanry bilmektir,
bizi ruh barma ulatrr, bize en yksek iyiyi buldurur.
Geulincxin retisi mistik bir renk tamaktadr. Bu retide ruh ci
sim ile her trl gerek balantdan yoksundur, yalnz Tanr ile dorudan
doruya iliki halindedir. Bundan dolay insann kendisini bilmesi, ayn
zamanda Tanry da bilmesidir. Kendimizi bilmemiz yolu zerinden Tanry bilmee ulamak, mistiklerde hep rastlanan bir yntemdir. Btn d
ilgilerden syrlp, objeden tamamyla kopup salt sjeye varnca, burada
Tanr ile karlalr. Descartesn kendimizi bilmemizi felsefesine knoktas yapmas, bunu en salam bilgimiz olarak almas, kendisine bala
nanlarn mistik bir gelimeye yol amalarma elverili idi. Ancak, Descartesn kendi felsefesi din gereksinmesine kar ilgisizdir, onda din ile
felsefe arasnda ancak dtan bir balant var. Bundan sonra ise iten bir
balant kurulmaa allacaktr. Geulincx bu r aanlardan biridir;
onun felsefesi, Descartesn tam bir aklk ile seiklie varmaa alan
rationalismine mistik eler kartrmtr. Rationalism ile mistisizmin bu
birbirine karmalar, bir bakmdan birine ok aykr olan rationalism ile
mistisizmin birbiri iine girmeleri, Descartes felsefesini kendilerine k
-noktas olarak alan bundan sonrak dnrlerde Malebranche ile Spinozada, hatta Leibnizte daha da ileri gidecektir.
F T 19
289
Malebranche
Occasionalismi son snrlarna kadar vardran Nicole Malebranche (1638
1715), 17. yzylda Descartestan sonra F ransann en byk filozofudur.
1638 ylnda P ariste byk bir memurun olu olarak dnyaya gelen Ma
lebranche, ocukluundan beri zayf bir bnyesi olduundan sakin, dn
me ile geen bir hayat aram ve bulmutur da. Daha 22 yanda iken,
dnyadan ekilip kendilerini bilimsel alma ile din murakabeye ver
mi kimselerin iinde toplandklar Oratorium adl bir tarikate girdi. Ba
lca Augustinusa balanan bu tarikat erevesinde mrnn byk ksm
n dnme ve alma ile geirdi. Bir rastlant ile tant Descartes fel
sefesi kendisini yle saryor ki, bun felsefeyi az zamanda iyice kavrayp
ileriye gtrecek bir duruma geliyor. Bundan sonra adn da, nn de bu
felsefeyi gelitirmesine borlu olacaktr. 1675 ylnda ana eseri olan La
recherche de la vrit (Dorunun Aranmas) yaymlanm, bundan 13
yl sonra da retisinin bir zeti gibi olan Entretiens sur la mtaphysique
et sur la religion (Metafizik ile Din zerine Konumalar) adl yapt
kmtr. 1715 ylnda sylendiine gre ngiliz filozofu Berkeley ile yap
m olduu bir grmeden duyduu heyecan yznden ld.
Malebranchen felsefesi iin de k-noktas Descartesn tz anlay
dr. O da bu kavramn gln occasionalist bir grle zmee a
lmtr. Geulincx gibi Malebranche iin de, ruh tz ile madd tzn bir
biri zerinde bir etkileri olamaz; bsbtn ayr yaplar olan iki tz ara
snda bir ba kuran, Tanrnn aracldr. Bu dncenin tad sonucu
da Malebranche tam bir kesinlikle ortaya koyar: Sonlu tzler, ne ruh ne
de cisim, etkin deildirler; btn etkinliin tek nedeni sonsuz tzdr, Tanrdr. Cisimde onu kendi kendine hareket ettiren bir kuvvet yoktur; cisim
hareket ettiren deil, hep hareket ettirilendir; cisimde bulduumuz kuvvet,
onun kendisinin olmayp Tanrsal kuvvetin bir parasdr. Demek ki, cisim
ler ruh zerinde bir etkide bulunmadktan baka, birbirlerini de etkileye
mezler. Tanr hem biricik yaradan, hem de biricik etkin olan varlktr. Nes
nelerin kendileri etkin olmayp Tanrnn etkileridirler. Evrende eylemde
bulunan tek varlk Tanrdr; burada btn olupbitenlerin gerek nedeni
Odur: Beden ile ruh arasmdaki balanty kurup dzenleyen de, cisimler
arasmdaki etkilere araclk eden de Odur. Ruh da bamsz bir tz de
ildir, ruhta da olupbitenler ancak vesile nedenlerdir (causes occasionelles). Bir cisim kendisine arpan bir baka cisim yznden harekete gei
yorsa, buradaki hareketin nedeni arpan cisim deildir. Bu cisimlerin ar
pp bu arada hareketin birinden tekine aktarlmas, btn hareketlerin
gerek nedeni olan Tanrnn istencini gerekletirmede yalnz bir vesile
dir,. insan ruhu iin de durum byledir: Tanrnm etkisi olmadan insan
ruhu ne alglayabilir, ne de isteyebilir. Tanr ruha ve cisme kendi gcn
290
den bir ksmn vererek onlar da etkin klmtr denemez. O zaman Tanrnn Tanrlar yaratmas gerekirdi, bunu da O yapamaz. Nasl gerek din
tek bir Tanrnn olduunu bildiriyorsa, gerek bir felsefe de tek bir ne
denin olduunu retir.
Ruh cisimden bsbtn ayr, bunlarn arasnda dorudan doruya hi
bir balant yok; stelik ruh bamsz da deil, etkimesinde Tanrya
bal. yle ise ruhta cismin tasarm, bilgisi nasl bulunabiliyor? Malebranchea gre, insann bilgisi ne kendisinin bir yaratmas, ne de cisimden
edindii bir eydir. Bu bilgiyi onun ruhuna koyan, yerletren Tanrdr.
Bilgimizin temel-eleri, Tanry bilmek ile kendi bilincimizi bilmektir.
Daha dorusu kincisi birincisi ile birlikte verilmitir, nk bizim iin en
ak ve seik olan tasarm, Tanr tasarmdn. Kendi varoluumuzu da by
le ak ve sek olarak bilmemiz, kendi zerimizde olan tasarmmzn
Tanr tasarm iinde erimi, kaynam olmasndan, kendimizi Tanrsal
varln bir paras olarak bilmemizden ileri gelir. Bir ana-grii (intuitio)
bize Tanry ve onunla birlikte kendimizi kavratr. Demek ki, her eyi
Tanr dolaysyla, Tanrnn aracl ile biliriz: Bata kendimizinki olmak
zere, kendi ruhumuza benzeterek teki ruhlar da, cisimleri de hep
Tanr yznden reniriz; Malebranchen kendi deyiiyle sylersek: Biz
her eyi Tanrda grrz. Dolaysyla btn nesneler Tanrdadr. Cisim
lerin tasarmlarn bize veren Tanrdr. Btn bilgimiz, Tanrnm iimiz
deki bir dr, onun bizi aydnlatmasdr. Bu tasarm lar nce onun ken
disinde var. Ancak, Tanrda bir olduuna gre, bu tasarm lar cisimlerden
edinmi olamaz; bunlar o kendisi kendiliinden yaratmtr. Malebranchea gre Tanrda bir ideal cisimler dnyas vardr. deal cisim
ler, reel cisimlerin asllar, rnekleridir. Tanr reel cisimleri bu ideal ci
simlerin rneklerine gre yaratmtr. (Bu dnce, Augustinus zerin
den geerek gelen Yeni-Platonculuun etkisi). mdi bizim bildiklerimiz reel
nesnelerin kendileri olmayp, Tanrnn ruhundaki bu idelerdir. Tann'nm
dncelerini renmekle biz gerek dnyay da renmi oluruz. Tek tek
cisimlerin uzama olan ilikileri ne ise, tek tek ruhlarn Tanrya olan ili
kileri de odur: Nasl cisimler uzamn deimelerinden (modification) ba
ka bir ey deillerse, ruhlar da Tanrnn bakalamalarndan (modifi
cation) ayr bir ey deildirler; Malebranchen kendi deyiiyle: Uzay
cisimlerin, Tanr da ruhlarn yeridir (le lieu des esprits). Bu anlayta
son tzler ruh da, cisim de bamsz olmaktan kp sonsuz tzn, yet
kin ve mutlak varln ancak eksik participationlar, yani Tanrsal var
la katlan, bu varlktan pay alan eyler olmaktadrlar.
Malebranchem ahlk retisi de bu metafizik grne dayanr. Bu
evrendeki btn varolanlar ancak Tanrnn birer grn, eitli biim
ler kazanmas ise, btn istemelerimizin sonunda ulamaa altklar
erek de Tanr olacaktr. Her isteme, ne kadar aa bir basamakta olur
291
sa olsun, aslnda bir Tanr sevgisidir. Ancak, nasl tek tek nesneler Tanr
nn znden eksik bir pay.alma (participation) ise, tek tek istekler de Tan
r sevgisine eksik bir katlmadr. Bir istek btn gzden karyor, yal
nz ve yalnz tek objeye yneliyorsa yanltr, arpktr. nk istee tek
bana konu olan nesne, sonunda btnn bir grnnden baka bir ey
deildir. Onun iindir ki, doru ve yerinde bir istek en yetkin objeye, yani
Tanrya kar duyulan istektir. Eylemlerimizin en olgunu: eksik olan tek
tek nesnelere balanmaktan kendimizi kurtararak, budnyay unutarak
Tanry istemektir, tam olan bir Tanr sevgisine ykselmektir. Mutluluk,
ancak Ruhlarn ruhunu zleyip onu bulmak ve bilmektedir.
Malebranchen felsefesi, Augustinus ile Descartesm felsefelerini kay
natrmaktan olumutur. Bu iki felsefe Tanry bilmek ile insann ken
disini bilmesini, bu iki bilgi eidini sk skya birbirine balar. Des
cartes kendi bilincinin varolduunu tantlaynca, bunun iinde Tanr idesi
kendiliinden ortaya kmt. Tpk Descartes gibi kkten bir phenin
iinden geerek bilincinin varoluuna ulaan Augustinus da kendimizi
bilmemizi, Tanry bilmemiz iinde eritir; Tanr bilgisini her trl bil
ginin temeli olarak alr. Ancak, bu iki bilginin bu kaynamalar, Des
carteste daha ok teorik bakmdandr. Augustinusta ise din bir yaan
tdan domutu, bu yzden de mistisizme ok yaklamaktadr. nk mis
tikler her trl bilginin kkn gnlde bulurlar ve btn bilgiyi insann
kendi iinde T anny bulup grmesinden tretirler.
Spinoza
Malebranchem felsefesi Descartesn rationalismi ile Augustinusun mis
tisizmini bir uzlatrma denemesidir. Birbirlerine birok bakmdan kart
da olan rationalism ile mistisizmi ayn bir sistem iinde badatrmak de
nemesi Malebrancheta bitmeyecek, onun adalarnda ve kendisinden
sonrakilerde de srp gidecektir. Bu deneme zellikle 17. yzyln en b
yk dnrlerinden Spinozada. en yksek noktasna eriecektir. Spinoza
nn btn yaam ve dncesini yneten temel gd, Tanr sevgisidir, bu
mistik dncedir. Onun sisteminin pek rationalist olan biimi geomet
rik yntemi, batan aa deduktif olan kuruluu tam bir Tanr sevgi
sini arayan zleminin bir aracdr. Malebranche her eyi Tanrda gr
yordu (panentheism). Spinozann sistemi ise tam bir pantheizmdir; onun,
retisi her eyde Tanry bulur; evren Tanr ile doludur; evren Tanr
nn kendisidir. (Oysa Malebrancheta evren Tanrda idi.)
Baruch Spinoza (Benedictus de Spinoza) (1632-1677), Amsterdamda ti
caretle uraan bir Yahudi ailesinin ocuu olarak dnyaya geldi. Ailesi
Portekizden tnquisitionun basksndan kaarak, o sralarda Avrupann
292
knoktas olarak almt; ama onun buradaki ilgisi, teorik bir ilgi idi;
onun k-noktasnn deeri, yalnz bilgi bakmndandr. Spinoza ise k-noktas olan Dnyorum, yle ise varm nermesine bir zmle
me (analysis) ile varmt; onun uzun ve dolambal phesi bir zmle
me iinden baka bir ey deildir. Oysa Spinoza bu zmlemeyi hi ge
rekli grmez; Descartes gibi nce kendi varlmz bulup bunun iinde
Tanr kavramn aramaz; dorudan doruya Tanr idesini mutlak, dei
mez bir knoktas diye batan kabul ederek, buradan hemen sistemini
kurmaa giriir. Spinozann kulland ynteme matematik yntem deil
de, geometrik yntem demek daha doru olur. Spinoza, teden beri rationel
tantlamann ideali saylan Euklides geometrisini rnek olarak alm, sis
temine dtan bu sentetik- demonstratif bilimin formunu vermee al
mtr. Nitekim ana-yapt olan Ethicamn ad yledir: Ethica, ordine
geometrica demonstrata. (Geometrik ynteme gre kantlanm olan
ahlk). Gerekten de yapt atmzda bir geometri kitab karsnda
bulunduumuzu sanrz: lknce tanmlar (definitiones) verilir, sonra
(axiomlar, bunun ardndan nermeler (propositiones) ile bunlarn ka
ntlanmalar, en sonunda da notlar (scholie) gelir. En derin metafizik
sorular bu kat kalplar iinde ilenmitir; bundan dolay yaptn ar
bir havas var. Bir yandan Spinozamn dncelerini iine sktrd bu
form, onun canl mistik duygusuna pek uygun deil; Tanr zlemiyle yk
l bir gnl, burada kendini kupkuru bir ekilde dile getirmektedir. Ama
br yandan Ethica, Spinozanm dnnn karakterini tam olarak da
gstermektedir. Bu dn, derin bir mistisizm ile ok aydnlk bir ratianalismin eine pek az rastlanr bir badamasdr ve Ethica da bu
badamann canl rneidir.
Spinozann geometrik yntemi yalnz retisine d formunu vermek
le kalmam, retinin iine de ileyerek, dnyagrnn karakterini de
belirlemitir. Bu dnyagrnde Tanrnn tek tek nesneler karsndaki
durumu, geometride uzayn tek tek ekiller karsndaki durumu
na benzetilir. Nasl geometrici uzayla balayarak btn geometrik
ekilleri, bunlarn aralarndaki ballklar ve yasalar hep uzaydan tre
tirse, Spinoza da, bunun gibi, her trl bilgiyi Tanr grnden (intuitio)
tretmek ister. Yalmz Tanry bilmek bakmndan deil, onun ne olduu
bakmndan da durum byledir: Geometrinin ekilleri iin uzay ne ise, tek
tek nesneler iin de Tanr odur. Uzay, geometrik ekillerin varolularnn
kouludur; bu ekiller ancak uzay dolaysyla varolabilirler; nk on
lar uzayn snrlamalarndan ya da uzayn u veya bu biimi almasndan
baka bir ey deildir. Bunun gibi btn nesneler de, Tanrsal tzn eitli
ekiller almasndan baka bir ey deildirler. Tanr, btn varolanlarn
olabilirliini (possibilitas) kendinde bulunduran biricik zdr. Nasl uzay
olmadan geometrik ekiller bir hi iseler, nesneler de Tanrsz bir hitir
295
moduslar arasnda da vardr. Tanrnn (tzn) sonsuz zn belli bir bimde aa karan her attributum, saysz demeleri (modification),
moduslar (grnleri, fenomenleri) ile varolur. Moduslar (ayr ayr
grnler, nesneler), tzn attributumlar erevesindeki eitli halleridir.
Spinoza modusu tzn bir belirlenimi (determinatio) ya da baka bir
eyde varolan, bu baka ey dolaysyla kavranabilen diye tanmlar. Bir
eyin varoluunun nedeni bir baka eydedir, bu baka eyin varolmas
da yine baka bir ey yzndendir; bu, byle sonsuzlua kadar gider, ayr
ayr nesnelerin birbirine balanmalar en sonunda tze (Tanrya) ular.
Bundan dolay tzn bir etkisi olan modus (tek tek grnler, nesneler),
sonunda ancak tz ile anlalabilir. Ayr ayr fenomenler (moduslar) d
tan birbirlerine ne kadar bal olurlarsa olsunlar, hepsi de tek, sonsuz t
zn sadece belirlenimleridir, tzn kendisini u ya da bu biimde gster
mi olmasdr. Buna gre yaratc doa (natura naturans), yaratlm
doann (natura narturata) her noktasnda etkindir.
Occasionalistler de Tanry bu evrende biricik etkin neden (causa eficiens) diye anlamlard. Geri kalan btn nedenler Tanrnn etkinlii
zn gelitirmesi, dndklerini gerekletirm esi- iin birer vesile
den baka bir ey deildirler. Geri Spinozaya gre de asl neden Tanr dr, ama onunla occasionalistler arasnda yine de temelli bir ayrlk var:
Geulincx ile Malebrancheta Tanr yaradandr, Spinozaya gre ise varo
lanlarn genel zdr. Birincilere gre Tanr evreni istenci ile yaratm
tr, oysa Spinozaya gre evren Tanrmn znden zorunlu bir sonu ola
rak kmtr. Tanr evreni yaratmamtr, ewenin kendisidir; o, nesne
lerde, bunlarn genel z olarak bulunur, nesneler de onun gerekliinin
birer grn, birer modusudurlar. Spinozann Nicolaus Cusanus ile Gior
dano Bruno'dan alp kulland natura naturans ve natura naturata
deyimlerini bu anlamda anlamaldr. Tanr, doann genel z olarak na
tura naturans,' kendilerinde bu zn eitli grnler kazand nesne
lerin tm olarak da natura naturatadr. Bir de, Spinozann retisinde
neden de etki ayn ey olduklarndan, yaratc yarattndan ba
ka bir ey olmadndan, yaratc doa derken buradaki yaratc kuv
vet yaptnn dnda bulunan bir ey diye dnlmemelidir; o, yaptnn
kendisindedir, iindedir, ite moduslar Tanrsal zn bu anlamda birer
grndrler; bu z bunlarda ve bunlarla vardr.
Spinoza moduslar sonsuz ve sonlu diye ikiye ayrr. Sonsuz moduslar
Tanrnn ncesiz-sonrasz znden dorudan doruya karlar; sonlular
ise meydana gelmeleri iin bir baka modusu gerektirirler. Saysz olan
sonlu moduslar da her birbirlerini gerektirdiklerinden, sonsuz moduslar,
ilerinde sonlu moduslarn ortaya ktklar sonsuz birer balantdrlar.
Uzam attributumunda (madde dnyasnda) sonlu moduslar, uzay iindeki
saysz fenomenlerdir; sonsuz modus ise durgunluk ile harekettir. Madde
298
ka bir nesnenin, her olay baka bir olayn zorunlu bir sonucudur. Bylece
btn nesneler sonsuz bir balant iinde yer alrlar; bu balant kesin
tisizdir, aralkszdr. Bundan dolay evren iinde rastlant olamaz; ancak
gerek nedeni tanmamak, bilmemek bize rastlanty dndrr. Her bir
attributum iindeki olaylar bir nedenler zinciri ile birbirlerine baldr
lar. Her attributum erevesinde olup bitenleri, onun kendi z balants
bakmndan anlamaldr. Bu anlay Spinozay madde dnyasnda (som
suz modusu genel yasas hareketiyle durgunluk olan uzam attributumunda) tamamyla mekanist olan bir doa grne vardrm tr: B
tn madd fenomenler, ancak madd olan nedenlerle aklanmaldr; ci
simler birbirlerinden zleri bakmndan deil, yalnz hareket ile durgun
luk bakmndan ayrlrlar, hareket yasalar, doa ile akln ncesiz-sonrasz yasalardr. Gerek bu mekanist gr, .gerekse her attributum kendi
iinde kavranabilir, anlay, Spinozay madde dnyasnda her trl teleolojik aklamay kendiliinden redde gtrmtr. Madde dnyasndaki
olaylar yine madd olan nedenlerle aklanabilir; bu dnyaya erek (fi
ni) kavramn kartrmak yanltr; nk erek dnce attributumunun bir kavramdr. Madde dnyasndaki olaylarn ak, madd nedenle
rin matematik zorunluluuna baldr; bundan dolay, madd doada ne
rastlant, ne erek, ne de mucize olabilir.
Spinozaya gre, dnce attributumu (ruh) iindeki olaylar da olu
larnda sk bir zorunlulua baldrlar. Ruhta olupbitenler de matematik
bir zorunlulukla birbirinden karlar; burada da hi bir olay bir tasarm
ya da istenli bir karar yoktur ki, kendisinden nceki bir olay tarafn
dan belirlenmemi olsun. Bu dncesi de Spinozay, doal olarak, isten
zgrln tamamyla redde gtrmtr. sten zgrln onun gibi
hi bir kimsenin bylesine sert ve kesin biimiyle reddetmemi olduu
sylenebilir. Spinoza zgrlk denilen eyi bir kuruntu sayar. Bu kurun
tuya eylemlerimizin gerek nedenlerini bilmememiz yznden kaplrz.
Havaya frlatlm olan bir ta dnebilseydi, kendi zgr istenciyle yere
dmekte olduunu sanrd. Ayrca, kararlarmz pek ok da hatrlam a
larmza baldr; hatrlam a da kendisine yle pek kesin olarak egemen
olabildiimiz bir ey deil. Gerek zgrlk, Spinozaya gre, kendi do
amzn zorunluluuna ayak uydurmaktr. Burada da Spinoza felsefesinin
sarslmaz lojik nitelii ile kar karyayz: Sistemi tayan ana-dnce
burada da tutarl olarak sonuna kadar dnlyor.
Beden ile ruhun ilgileri sorunu, Descartes felsefesinin geriye brakt
bir glkt. Descartesm kendisi beden ile ruhu yap ve ileyi bakmn
dan birbirinden bsbtn ayr olan iki tz diye ayrm, bunlarn arasn
daki balanty bir birlikte ileme, bir karlkl etki olarak anlamt.
Hatta beyindeki kozalaks bezi iki ayr ynden gelen etkilerin ayarlan
d merkez diye gstermitir. Descartesn bu aklamas, daha nce bir
300
aristokrat bir cumhuriyetin belki de en iyi bir devlet ekli olabilecei dncesine vardrmtr.
17. yzylda zgrlk ve hogrrlk (tolerance) ideleri iin savaan
lar arasnda Spinozann byk bir yeri vardr: Ona gre gerek devletin
erei, lsz bir egoizmin insanlar arasnda yarataca bir genel sava
durumuna son vermek, bar salamaktr. Anck, bu bar bir klelik, bir
barbarlk olmamal," devlet insan hayvan ve makine yapmamal, onu bu
aalk duruma indirmemelidir; tersine, insann hem bedenini, hem de
ruhunu gelitirmesine en elverili olan zgr bir ortam hazrlamaldr.
Devletin gc, ancak bireylerin zgr istenlerinden, devlete zgr ola
rak katlmalarndan, devleti zgr olarak onamalarmdan doar. Devlet
iinde yer almakla insan haklarndan vazgemi deildir, yalnz bu hak
larn gven altna alnmasn ve gelimelerini salamtr. Onun iin, dev
let dnme, konuma, yazma zgrln bask altnda bulundurursa,
ereine aykr davranm olur. Bu arada Spinoza din zgrln de id
detle savunur. Yaymlandnda tepki uyandran Tractatus theologica
- politicus (Teolojik - politik inceleme) adl yaptnn konusu budur. Bu
rada Spinoza unu gstermek ister: Dinin ne devletle, ne de bilimle bir
ilgisi vardr. Devlet, erei bakmndan ,insann manev hayatnn da tam
bir zgrlkle gelimesini salamak zorundadr. Devlet, ancak d eyle
me karabilir, gnllere karamaz. Din, pratik nitelii dolaysyla, bimden de baka bir eydir; bilim doruyu arar, din ise bir gnl iidir.
Spinozann devlet retisinin liberal bir nitelii olduu grlyor. Ger
ekten de Spinoza yenian ilk liberal devlet filozoflarndan biridir.
Spinozann ahlk retisi de, sisteminin bu en son ve en olgun yemii
(ana-yaptma Ethica adn vel'ir) kklerini doal gerekte arar ve
gerekten ahlk dnyasnn da nasl zorunlulukla olutuunu gstermek
ister. Burada ilkin erdem kavramyla kendimizi koruma istei arasn
da bir balant kurulur. Kendimizi korumay istememizin asl z, ken
dimizi glendirmee, baka bir deyile: elden geldiince kendimizi yetkinletirmee almaktr. Erdem de bu abann gereklemesinden baka
bir ey deildir. Burada erdem ile gl olmak, yetkin olmak ayn ey
olmulardr. nk, Spinozaya gre, ahlk yasas da doa yasasna ay
kr olamaz, onunla ayn eydir. Doa yasas gerei, beden gelimek, ser
pilmek ister; bedende olduu gibi ruhta da bu istek, bu eilim var. Yal
nz, bedenin gelimesi, gl-kuvvetli olmas demektir; ruhun gelimesi
ise, dnce bakmndan yetkin olmas demektir. Erdemli bir ruh, yetkin
olan, yani en ak ve en seik tasarmlar olan ruhtur. Descartes gibi Spi
noza iin de erdemli olmay salayan, ak ve seik bilgilerdir,. Ancak,
Descartestan ayrlarak, Spinoza bu eit bir bilgiden doan erdemin in
san madd bakmdan da gl yaptn dnr. Bu anlay onun attributumlarn paralellii retisinden kan bir sonutur. Erdemli bir kim,304
de, bilgisi olduu iin gl olmu bir kimsedir. Baka bir deyile: Bir
insann erdemli olmas demek, onun bir modus olarak iki attributumda da
305
kimse, gelip-geici eylere kar artk bir istek duymaz; yalnz manevi bir
sevgi ile Tanry kavramaa alr. Tanr sevgisi ve bu sevgiden duyu
lan mutluluk, Tanrnm kendisi gibi sonsuzdur; gelip-geici eylerden du
yulan sevin ve mutluluk ise, bu eylerin kendisi gibi sonludur. Tanr bil
gisiyle birleen, bununla aym ey olan Tanr sevgisi (amor Dei intellectualis) en yksek deerdir. Ancak, bizim kendi iimizde tayp gelitirdi
imiz de, Tanrmn kendisinden baka bir ey deildir. Bu yzden, bizim
Tanrya duyduumuz sevgi, Tanrnn kendi kendisine duyduu bir sev
gidir. Her eyde olduu gibi, bizim bilgiyle birlemi sevgimiz de. Tanr
nn sonsuz sonlu olumalar iinden geerek kendisine sonsuz bir dn
dr.
Spinozann siste^ni Tanr dncesi ile balamt. Btn sistem,
dorudan doruya olan bir gr (intuitio) ile kendimizde kavradmz
Tanr kavramndan tretilmiti. Tanry zleyip arayan ,bu sistemin son
sz de amor Dei irtellectualis (Tanrya kar duyulan intellektuel sev
gi) oluyor. Bu bilgiye dayanan sevgi bizi sonsuz varla ykseltmekle,
tam bir zgrle, tam bir yetkinlie de eritirir.
Leibniz
Spinozann felsefesi dnce tarihinin grp tand kendi iinde en tu
tarl bir sistemdir. Bu sistemde btn varlk sert ve sk bir determinizme
balanmtr. Madd dnyaya da, manevi dnyaya da tek bir yasa ege
mendir; madd olaylar gibi duygular ve ahlk eylemler de bu tek yasa
nn hkm altndadrlar. Burada saysz varlklarn okluu tek bir kay
naktan (sonsuz tzden) atak deductionlarla tretilmitir. Bu sistemin ev
ren tablosunda her ey, ncesiz-sonrasz bir dzen iinde zorunlu olarak
olumutur.
17.
yzyln bir baka dnrnde, Leibnizte Spinozannkinden bs
btn baka olan bir tutum ile karlaacaz. Spinozann sisteminin sk
soyut birliine karlk Leibnizte canl, renkli bir oklukla dolu bir reti
bulacaz. Leibnizin dncesinin en belirmi zellii, okyanl oluudur.
Leibniz dnce tarihinin yetitirmi olduu en yaratc, en evrensel d
nrlerden biridir. Bilgisi bakmndan zenginlikte, eitli alanlardaki ya
ratclkta onu am olan bir bakas hemen hemen gsterilemez. Lebniz
yalnz bir filozof deil, ayn zamanda matematiki, doa bilgini, tarihi,
filolog, hukuku ve teologtur da. Bu bilgi kollarnn kimisinde yenilikler
getirmi, kimisinin de ilerlemesi iin yorulmadan almtr. Onda Ay
dnlanma iin tipik olan kltrn sonsuz bir ilerleme iinde bulundu
u inanc var. Bu inancn gerekletirmek yolunda bilgi ve aratrma ilerlemesini salamak iin btn mr boyunca didinmitir: Kendisi
306
diimiz bir kavramdr. Demek ki, btn bilgilerimizi matematik bir seiklik derecesinde zmleyebilseydik, bilgimiz tam ve upuygun olurdu, yani
geree tpatp uyard. Baka bir deyile: Ancak evrensel bir matematie
varrsak, bilgimiz de tam olur. Evrense matematik demek de, btn nes
neleri, bilgimizin btn konularn kesin matematik nermeler olarak kav
rayabilmek demektir. Leibnizin bilgi ideali olan mathesis universalis (ev
rensel bilim) budur.
Leibnizin gznnde bulundurduu bu genel yntemin iki devi olaaktr: Bu yntem bir yandan eldeki bilgileri tantlamaa yarayacak, br
yandan da yeni bilgileri bulmaa yol aacaktr. Bilim, yalnz u ya da bu
nermenin nasl tantlandn deil, bir de yeni nermelerin nasl bulun
duunu gstermelidir. Tantlama bakmndan bu yntem, mantk ileme
leriyle nermeleri birbirinden tretecektir. Ancak, bu tretmenin bir sn
r vardr: yle birtakm nermeler var ki, bunlar en yksek, en son ner
melerdir; geri kalan btn nermeler bunlardan tretilir, bunlara dayan
larak tantlanr; ama bunlarn kendileri artk tantlanamaz. Bu eit ner
melere Leibniz, ilk dorular (primae veritates) ya da ilk olanaklar
(primae possibilitates) der. Bunlara byle deniyor, nk bunlar kendi
lerinden tretilmi olan btn nermelerin olabilirliklerinin temelidirler.
Leibnizin bu dncesi, Descartesn o artk kendisinden hi phe edemiyeceimiz son doruyu, btn bilgilerimize gvenilir bir kaynak ola
cak o salam noktay aramasndan baka bir ey deildir. Onun da ula
mak istedii, intuitif nitelikte olan, yani bize kendilerini dorudan doru
ya kesin olarak gsteren temel-dorulardr. Bunlar temel-dorulardr,
nk artk baka bir nermeye geri gtrlem ezler, doruluklar baka
bir nermeden tretilemez. ilk dorular yalnz eldeki nermelerin doTuluklarn temellendirmee tantlamaa yaramayacaklar, yeni nerme
leri bulmak iin k-noktas da olacaklardr. Sz geen yntem bulunur
sa, yeni dorulara varmak iin onu yalnz ustalkla kullanma bilmek
yetiecektir. Burada Leibnizin istedii, nermeleri birletirerek, bunlar
arasnda kombinezonlar kurarak yeni nermelere varmann bir tekniini,
bir sanatn (ars combinatoria) gelitirmek, doruya varmay mekanikletirmektir. Bacon de byle bir bulma sanatn ileri srm ve
aramt, o da bulmay rastlantlardan kurtararak planlatrmak, rationel bir teknie dayatmak istemiti. Yalnz, Leibniz bu yntem ideali iin
birtakm ilkeleri belirtmekten ileri geememi, ilk doruIarn neler oldu
unu pek ak olarak gstermemi, yani dorular bulma yntem veya sa
natm da hi gelitirmemitir.
Leibnizin doruluk konusunda dndkleri, dolaysyla bilgi an
lay en olgun anlatmna, lmnden yarm yzyl sonra yaymlanan ve
Locke ile bir tartma olan Nouveaux essais sur lentendement humain
(nsan Anl zerine Yeni Denemeler) adl yaptnda ulamtr. Leib311
nizin Locke ile neden tarttn anlamak iin, nce doruluk sorunu
nun o sralardaki durumunu ksaca belirtelim. nsan doruya doru
olan, objesine uygun olan yarglara nasl ve nereden varyor? sorusu
na Leibnizin yaad yllarda verilmi iki yant vard. Birinci yant empirizmindir. Bu ra gre, doru yarglara, yani dorulara ancak duyu
alglaryla varrz. Bu yzden bizde doutan olan hi bir bilgi, hi bir do
ruluk yoktur; btn bilgilerimiz sonradan edinilmilerdir; balangta ruh
ancak bo bir levha (tabula rasa), zerine hi bir ey yazlmam olan
bir sayfadr; bu sayfa sonra deney ile dolar. Empirizmin bu dnemde kla
sik temsilcisi John Locke'tur. Rationalizmin olan ikinci yanta gre, insan
da doutan olan dorular vardr. Bu eit bilgiler, deney ile edinilmi
olanlardan deerce, yani doruluk deerleri bakmndan stndrler. De
erce stndrler diyoruz, nk rationalistler de duyu bilgisinin bir ger
ek olduunu yadsmazlar; yani bilgi yalnz doutandr demezler; do
utan bilgilerin duyu izlenimleri yznden harekete getiklerini, geli
tiklerini de yadsmazlar. Descartes ile Spinoza rationalizmin bu sralarda
ki klasik temsilcileridir.
imdi Locke, empirizmini temellendirdii ana-yapt olan Essay con
cerning human understanding (nsan Anl zerine Denemeler) -1690adl kitabnda doutan dncelere kar bir tartm a ile ie balar.
te Leibnizin Nouveaux essaissi (Yeni denemeler) Lockeun bu ele
tirmesine bir yanttr. Locke iin olduu gibi Leibniz iin de, nce duyu
lardan gememi olan hi bir ey anlkta bulunamaz. Ancak, Leibniz Locke
ile buraya kadar anlat bu formle kk, ama pek nemli olan bir ey
ekler: anln kendisinden baka (nisi ipse intellectus). Bu da u demek:
Duyu izlenimlerinden bir bilgi, bir doru meydana gelecekse, anln (in
tellectus) varl gerekir. Anlk nedir, neyi salar? Leibnize gre bir
takm kavramlar batan beri deneyden nce anlkta bulunmaktadrlar;
rnein geometrinin kavramlar. nk duyular bize hi bir zaman tam
bir daireyi veremezler; bunun gibi saylar da duyulardan edinilemez;
bunlar anlk iin doutan olan kavramlardr. Doutan bilgiler arasnda
her eyden nce Tanr dncesi var. Bu kavramlar ilkin ruhumuzun de
rinliklerinde sakldrlar, sanki uykudadrlar, zamanla uyandrlp yukar
ya karlrlar. Leibniz bu anlay ile doutan bilgiler kavramna yeni
bir anlam kazandrmtr. Lockeun eletirmesi dorudur; elbette yeni do
an bir ocuk, rnein geometrinin kavramlarn bilmez; ama bunlar onun
ruhunda gizlidirler; gnn birinde u ya da bu vesileyle geliebilirler.
Leibnizte onun Skolastikten alp yeniden canlandrd a priori deyimi
bu anlam kazanacaktr.
Ruhumuzun derinliklerinde yalnz kavramlar, dnceler deil, birta
km ilkeler ile dorular da sakldr. Bunlarn arasnda zellikle mantn
ana-ilkeleri vardr. zdelik ilkesi (principium identitatis) bunlardandr;
312
yine bunlarn arasnda bulunan elimezlik ilkesi (principium contradictionis) daha nemlidir. Bu ilkeye gre mantk bakmndan tanm ile
eliik olan bir bilgi doru olamaz. rnein btn matematik bu ilkeye
dayanr; nk matematikte birtakm tanmlardan, aksiyomlardan kalk
lr, bunlara aykr olanlar ayklana ayklana bir sonuca varlr; matema
tik bilgilerin doru olmas bu yzdendir; rnein 2 ile blnemeyen bir
ift say aramaa kalkmak eliik bir ey olur, nk ift say, 2 ile
blnebilen bir saydr diye tanmlanmtr. Leibnizin verdii iki meta
fizik rnek: 1. Yaln bir tz blnme ile ortadan kaldrlmaz; ruh da ya
ln bir tzdr; dolaysyla ruh lmszdr. Bunun kartn ileri srmek
bir elime, dolaysyla de yanlma olur. 2. Tanr en gerek varlk diye
tanmlanr; bundan dolay Tanrnn varolmas zorunludur; bunun kart
bir elime olurdu: Tanr varolmasayd gerekliinden bir ey eksilir
di, o zaman da en gerek varlk olmazd.
Leibniz bu eit dorulara, anln dorudan doruya kendisinden dev
irdii dorulara ncesiz-sonrasz dorular (vrits ternelles) adn ve
rir. Bunlar, kartlar bir elimeye gtrecek olan dorulardr. Bundan
dolay elimezlik ilkesine dayanan bu dorulara Leibniz zorunlu olan do
rular da der. Bunlar salt akldan karlar (vrits de raison); baka t r
l olabilecekleri dnlemez; dnmee kalkarsak elimeye deriz.
Kkleri aklda olan bu dorulara karlk, deneyden gelen olgunun doru
lar (vrits de fait) vardr. Akln dorular zorunlu idiler, olgunun
dorular ise rastlantldrlar, olanakldrlar, bunlarn baka trl de ola
bilecekleri dnlebilirdi, dile getirdikleri olgular da baka trl olabi
lirlerdi. Olgunun dorular duyularla ya da gelenekle edinilirler: rne
in bugn hava gzel, Bat Roma mparatorluu 476 ylnda sona er
mitir. Deneyden edindiimiz, baka trl de olabileceklerini dnebil
diimiz bu eitli dorularn neden byle olduklarn syleyemeyiz, onlar
olduklar gibi kabul etme ile yetiniriz. Olgunun dorular, Leibnizin d
ncenin bir temel-ilkesi olarak elimezlik ilkesinin yanna koyduu ye
ter sebep ilkesine (principium rationis sufficientis) dayanrlar. Oysa ak
ln dorularnn dayana elimezlik ilkesi idi.
Matematik yntemi ideal bilen Leibniz, deneyi, rnein bir Spinoza
gibi bsbtn deersiz bulmaz. Bilimlerle sk ilgisi, ona deney bilgisinin
de kendine gre bir deeri olduunu kavratmtr. Nitekim ona gre, yal
nz akln dorular deil, deney olgular da intuitif bir kesinlik tarlar,
yani bu olgularn kesinlikleri de, baka bir eyden tretilmi olmalarndan
deil, dorudan doruya kendilerinden gelir, onun iin deney olgular ilk
dorular arasnda yer alrlar. Akl bilgisi ile deney bilgisinin kendilerine
gre deerlerini kavramas, Leibnizin her felsefe rnda doru olan bir
yn bulmak istemesinin, onun uzlatrcilnn bir rneidir. Onun bu uz
latrmaya vard sylenemez. Ama bu iki eit bilgiyi hi olmazsa yan313
nin btnn zel bir biimde, btnn iinde ald kendi yeri bakmn
dan yanstr. Evrenin organik bir birlii vardr; her varlk bu birlik, bu
btn iinde zorunlu olan bir edir.
Temel zellikleri tasarmlayan kuvvetler olan monadlar arasndaki
balanty kuran da, onlarn tasarm etkinliidir. Tasarmlar gelitiren,
bir tasarmdan tekine geirten, monadn iindeki etkinlik i$teidr, ya
da Leibnizin baka bir deyiiyle tasarmlar gelitirmek iin monadta
bir eilim (tendanee) olmasdr, zlerinde bulunan bu eilim yznden
monadlar biteviye tasarm lar gelitirirler; yalnz, btn monadlar be?
ayn eyi, yani evrenin btnn tasarmladklar iin, bu tasarm etkin
liinin sonucu da btn monadlarda ayn olur, yani evren sreci btn
monadlarda ayn biimde grnr. Tzlerin birbirini etkilemelerini, Descartestan beri bir problem olan bu soruyu Leibniz bu anlayn erevesi
iinde zmee alr, na gre, tzlerin (monadlarn) birbiri zerinde
dorudan doruya bir etkileri olamaz; byle bir ey kendi iinde kapal
bir birlik diye dnlen monadn kavramna aykr olurdu; monadlar
arasndaki karlkl etkiler bir grnten baka bir ey deildir; Leibnizin pek tannm bir deyiiyle: monadlarn pencereleri yoktur, dola
ysyla birbirinden bir ey alp veremezler. Her monad kendi iinde yaar,
ama btn monadlar ayn eyi yaarlar; ite bundan dolay hep birbirine
etkide bulunuyorlarm gibi grnrler. Monadlar arasndaki bu ball
Leibniz nceden ku ru lm u ( harmonie p r^tab lie) diye adlandrr.
Ruh ile beden arasndaki balanty da Leibniz bu nceden kurulmu
uyum teorisi ile aklar: Ruhun monadlar ile bedenin monadlar arasn
da hibir nedensellik (causalit) balants yoktur; ama ruh her an bedende
olupbiten aym eyleri tasarmladndan bedeni etkiliyor ve bedenden
birtakm etkiler alyormu gibi grnr. Beden ile ruh arasndaki ilikileri
aydnlatmak iin Leibniz, Geulincxde de bulduumuz birbirine paralel ile
yen iki saat rneini ele alr: Bu iki saat, ya ilemelerinde birbirine kar
lkl olarak baldrlar; ya ilemelerini bir usta boyuna dzenliyordur;
ya da daha balangta birbirine paralel olarak kurulmulardr ve bundan
byle de hep paralel olarak ileyeceklerdir. Birinci olasl Descartes ile
ri srmt: Ruh ile beden karlkl etki halindedirler. kincisi occasionastlerin dncesi idi: Ruh ile beden arasmdaki balanty her an kurup
dzenleyen Tanrdr. ncs de Leibnizindir: Bu iki saatin batan be
ri ayarlar birdir; bylece aralarnda nceden kurulmu bir uyum var
dr. Tanr yalnz beden ile ruhu deil, btn varlklar, srekli bir uyum
iinde bulunacak gibi dzenlemitir. Bundan dolay Tanr ikide-birde ev
renin dzenine karmak zorunda kalmaz.
nceden kurulmu uyum dncesi mona.dlarn tasarmlarn sk bir
determinizme, kesin bir zorunlulua balamaktadr, nk tasarmlarn
gelimesi her bir monadta daha nceki tasarm lara zorunlulukla baldr;
316
321
TEORK SORUNLAR
Locke
John Locke, ngiliz Aydnlanmasn, dolaysyla da Avrupadaki Ay
dnlanmay balatan dnrdr. Hayat ok byk ksmyla 17. yzylda
gemesine ramen (1632-1704), yazlaryla dnme zgrln ve ey
lemlerimizi akla gre dzenlemek anlayn en geni lde yayan ilk d
nr olduundan, Locke 18. yzyl Aydnlanmasnn gerek kurucusu sa
ylr. Onun mr boyunca savunduu ilkeler, klasik Aydnlanmaya zg
olan dncelerdir: Birey zgr olmaldr; akl hayatn klavuzu yapl
maldr; kltrn her alannda bilimde, dinde, devlet ve eitimde ge
lenek ve otoritenin her trlsnden kurtulmaldr. Nitekim onun devlet fel
sefesi siyas liberalizmi hazrlamtr; Hristiyanln akla uygun olduu
nu gstermee alan yapt doal dine yol amtr; eitim zerindeki
dnceleri rationel-doal olan bir eitim rn amtr. Btn bunlar
da siyas liberalizm, doal din, rationel eitim gelenek emalarndan
kurtaran admlardr. Tipik bir aydmlanmac olan Lockeun yaptlar da
dnceleri gibi ok ak, ok anlalrdrlar; bunlar, bilimsel olmaktan
ok yetitirici-eitici bir nitelik tarlar (bu, btn aydnlanmaclarn bir
zellii); okuyan bilime dayanan bir hayatgr zerinde aydnlatmak
isterler, bu bakmdan onda belli birtakm kanlar yerletirmek isterler;
her trl constructiondan kaman zmleyici-betimleyici bir yntemle
okuyucunun kuruntularn, nyarglarn sarsp onu olgular sade ve ob
jektif bir ekilde grmee altrma gznnde bulundururlar.
John Locke, 1632 ylnda ngilterede Bristol yaknlarnda Wringtonda
dodu. Babas hukuk bilgini. Yksekrenimini yapt Oxfard niver
sitesinde n planda doa bilimleri ile tp okudu. Skolastik felsefeden holanmamakta, buna karlk Descartesn eserlerindeki aklk ile salam
l, yeni doa bilimine dayanlmasn beenmektedir. Bir ara fiziki ve
kimyac Robert Byle ile tanmasnn gelimesi zerinde byk etkisi ol
du. renimini bitirdikten sonra hem yazar hem de siyaset adam olarak
alan Locke ilkin Ingiliz Elilii ktibi olarak Brandenburg Dukalnda
bulundu. Ingiltereye dndnde Earl of Shaftesbury ile tanmas, bun
dan sonraki hayat iin ok nemli olacaktr: Locke bu ngiliz soylusunun
yannda hekim ve danman olarak 8 yl kalm, nce olunu, sonra da
torununu, nl filozof Shaftesburyyi yetitirmitir. Burada edindii gr
gleri sonra o dnemde ok tannan ve etkisi byk olan Thoughts
concerning education (Eitim ile lgili Dnceler) adl yaptnda top
lam, burada ruhu ve vcudu bozmayan, bunlar salam ve salkl ya
pan doal bir eitimin emellerini gstermitir. Koruyucusu Shaftesbury
330
lirler. Tek bir duyu ile edinilen basit tasarmlar, dokunma ile: sertlik-yumuaklk, scaklk-soukluk vb.; grme ile: k, renkler vb. dir. Birka
duyu ile edinilen basit tasarm lar: dokunma ve grme ikisi birlikte, yer
kaplama (uzay), ekil, hareket ve durgunluk tasarmlarn salarlar. Yal
nz i deney (reflection) ile edinilen basit tasarm lar: dnme ve isteme
(isten) tasarmlardr. Hem d hem de i deneyle edinilen basit tasa
rm lar; haz, ac, varlk, birlik, kuvvet, zaman sresi tasarm lardr; bun
lar, d deney ile i deneyin eleridir. Bileik ideler (complex ideas),
basit idelerin bir araya getirilmesinden, birletirilmelerinden meydana ge
lirler. Basit ideleri edinirken ruh pasiftir, bileik ideleri meydana getirir
ken de aktiftir. Ruh, kendine zg birtakm aktlarla (edimlerle) basit ide
leri bir gere olarak ileyip bunlardan bileik ideleri oluturur. Bu edim
ler de balca tanedirler: 1. Birka basit ideyi tek bir bileik ide halin
de balayan edim; bu, btn bileik ideler iin zorunlu olan bir edimdir.
2. Basit ideleri ya da bileik ideleri bir araya getiren, yan yana koyan
edim. Bu edimde tek tek ideler bir birleriyle kaynamazlar, bundan dolay
her biri tek bana, ayr ayr grlebilir. Bu edim ile ruh, ideler (tasarm
lar) arasndaki ilgileri kurar. 3. Bir ideyi gerekte bal olduu, birlikte
bulunduu teki idelerden ayran, soyutlayan edim. Bununla da anlk t
mel kavramlar kurar. Demek ki, i ya da d deneyden aral ya da ara
sz olarak gelmeyen btn tasarm lar bunlar istedikleri kadar nemli,
istedikleri kadar yce olsunlar ruhun verilmi (deneyden edinilmi) du
yumlar birbirine balamasndan, dzenleme ve soyutlamasndan bu
ediminden olumulardr.
Bu edimle meydana gelen bileik ide eidinin birincisinde n
ce moduslar var. Moduslar, kendi balarna bir varlklar olmayan, tz
lerle ilgili ya da tzlerin nitelikleri olarak dnlen bileik kavramlardr.
rnein uzay ve zaman tasarmlar birer modusturlar. Uzay tasarm
n biz grme ve dokunma duyularna dayanarak elde ederiz; say ve za
man tasarmlarn da, tasarmlarn art arda oluunu bize yaatan i de
neyin (reflection) yardmyla meydana getiririz. Basit tasarmlar ya
ni kk uzay aralklarn, zaman aralklarn, birimleri yan yana koy
makla, birbirine salamakla uzay, zaman ve saylar serisi tasarm
c n a varrz. Sonsuzluu tasarmlayabilmemiz de buna dayanr. Kuv
vet, hareket, beik renkler ve formlar tasarm lar da bu moduslardr. deneyde (reflection) ise alglama, hatrlama, dnme, dik
kat vb. tasarm lar modusturlar. Nesne, tz kavramlarmz da nite
likler, moduslar gibi basit idelerin birletirilmelerinden meydana gel
milerdir. Bir nesne, bir tz e ilgili tasarmmz, aslnda, bu nesneye, bu
tze baladmz, yklediimiz niteliklerin bir tasarmdr. Yalnz tuhaf
olan u ki, buna ramen nesneyi ya da tz biz niteliklerden baka bir ey
olarak, bunlarn temeli, bunlarn bir dayana (support) diye tasarmla
335
337
Basit ideler nesnelerin tam yanslar olmasalar bile, bunlarla reel dnya
arasnda yine de zorunlu bir balant var. Buna karlk, duyu tasarm lar
n saklayan hatrlama; bunlar ayran, karlatran, balayan ar
m; bunlardan kavramlar kuran soyutlama, yalnz ruhun iinde olupbiten, dolaysyla tamamyla psiik yasalara bal olan srelerdir. Bi
zim kendi iimizde olupbiten bu olaylar, bizim dmzda bulunan eylerin
nasl yanslar olabilirler? Bundan dolay bileik ideler, bu tasarm ba
lantlar (complex) salt sbjektif olan srelerdir; bunlar ancak d
nen kimse iin psikolojik bir zorunluluk tarlar. Bu tasarm balantlar,
birbirleriyle belli birtakm ilikiler halinde bulunan bir nesneler dnyasn
kurarlar. Sz geen balantlar (complex) ya tzlerdir ya da tzlerin moduslar ve ilintileridir. Lockea gre tz birtakm niteliklerin o bileme
diimiz taycsdr. Byle bir taycnn olduunu bir sonu olarak
kartabiliriz, ama tzn kendisinin ne olduunu, yani kendisine bal olan
nitelikleri ortadan kaldrdmzda geriye kalan eyin ne olduunu bile
meyiz. Lockeun tz kavramnda vard bu sonu ok nemli. Cartesianismde tz kavram byk bir yer alyordu; bunun metafizik ve din ne
denleri var (Tanr, ruhun lmszl). imdi tzn ne olduunu bile
meyince, manev tzlerin varlndan phe etmee pek yer kalmyordu.
Oysa Hobbesun materializminden beri bu, zerinde iddetle ekiilen bir
sorundu.
Essaynin 4. kitabnda Locke, bilginin deeri probleminde vard
sonular deerlendirir: Objesine uygun bilgi ancak i deneyin (reflection)
alglarnda olabilir; bize kendi ruh durumumuzu dorudan doruya yaa
tan basit tasarmlar (simple ideas), iimizde olupbitenlerin doru ve
gerek yanslarn salarlar. Lockeun bu dncesi, Descartes felsefesi
nin kesin bilgiyi ancak kendimizi bilmede bulabileceimiz grne ya
kndr. Her eyden phe eden Descartes, phe ettiinden, dolaysyla d
ndnden, dnmesini yaadndan artk phe edememiti. Co
gito ergo sum nermesi, bir bakmdan, dnmekte olduum, ruhumda
geen bu olay benim en gvenilir, en kesin bilgimdir demektir. Yalnz,
Descartes kendi-bilincimizi kesin olarak biimize soyut bir usavurma
(raisonnement) ile varmt. Locke ise bu sonuca empirik bir yolla, psiko
lojik bir zmleme ile varr. Onun iindir ki o, rationalist Descartesn
yapt gibi, yalnz dnmeyi deil, ruhun btn canl ve renkli iini,
btn yaantlarmz kesin ve gvenilir sayar. Ancak kendimizi yaa
yp bilmemiz gerei kendi gereimizi doru olarak karlayabili
yor; d deney (sensation) alglarnn byle bir deeri yok; bunlardan
duyulur nitelikler (ikinci nitelikler), ruhun yalnz sbjektif halleridir.
Geri uzay ve zaman ilintileri ilk niteliklerdir, objenin real nitelikleridir,
ama bunlar hi bir zaman tam bir gvenlikle grlp gsterilemezler.
D dnya ile ilgili bilgimiz epey clz; hi bir alg gerein tam bir yan
338
Berkeley
Lockeun felsefesinin etki evresi geni olmutur. Yalnz, bu retinin
iindeki tam bir aklk ve tutarla vardrlmam dnceler, birbirine
ok aykr rlara da yol amtr. Bu reti bir yandan materializme
doru gelitirilebilmi, br yandan bunun tam tersi olan bir spritualizme
gtrlebilmitir. Bu gelimedeki spritualizmin temsilcisi de George Berkeleydir. Berkeley ile 18. yzyl ngiliz felsefesi yeni bir tutum kazan
mtr. O Lockeun problemlerini k-noktas olarak alm, ama siste
mini kendi dnceleri zerine kurmutur. Bu sistemde din-metafizik bir
renk ar basar. Lockeun empirizminden kalkan Berkeley, onu idealist bir
339
Hume
Yenian bilim alannda ilk ve en byk baars olan mekanist doa
biliminin balca dayana olan nedensellik ilkeshnin Her etkinin zo
runlu olarak bir nedeni vardr nermesinin geerliinden Berkeley p
he etmiti. Bu phe, David Humeda en derin sistematik anlatmn bula
caktr. Lockeun at r Humeun felsefesi ile en yksek noktasna
eriecektir; Locke ile balayan ngiliz Aydnlanmas Hume ile sona ere
cektir. Ingilterede Bacon ile balam olan empirizm Humeda en byk
temsilcisini bulmutur denilebilir; onun retisi empirizmin son byk s
zdr, kendisi de ngilterenin yetitirmi olduu dnrlerin en a,
filozof olarak en derini, dncelerinde hi ekinmeden tutarl olarak en
sonuna kadar gidenidir. ngiliz felsefesinin nemi, bu felsefenin empirik
yntemi ile yalnz speklatif filozoflarn kurduu binann deil, bilim-ncesi dncenin ve zellikle bilimlerin bilerek-bilmeyerek dayandklar ta
ntlanmam temellerin hesabn karmasnda, bunu sistemli olarak aratrmasndadr. Bu dorultuda Locke tasarmlarmzn (idelerimizin) kay
344
Condillac
Fransz Aydnlanmasnn temellerini, bilgi teorisi ve psikoloji bakmn
dan, ileyenlerin banda Etienne Bonnot de Condillac (1715-1780) gelir.
351
Bir rahip olan Condillac sakin, sessiz bir dnr, nceleri Locke felse
fesinin erevesinde kalm, Essai sur lorigine de la connaissance hu
maine (insan Bilgisinin Kayna zerine Deneme) adl yaptnda Locke
un empirizmini yurttalarna sistematik bir biimde tantmtr. Bundan
yl sonra yaymlanm olan bir baka yaptnda, Trait des systmes
(Sistemler zerine nceleme)de Lockeun retisini Malebranche, Spi
noza ve Leibnize kar savunmutur. Ancak, Trait des sensations (Du
yumlar zerine inceleme) adn tayan ana yaptnda Locke'dan ayrla
rak etkisi ok byk olmu olan kendi retisini gelitirmitir. Condillac
m bilgi teorisi, her eyi deneyden tretmek yolunda yaplm olan en ra
dikal denemedir, yle ki, burada deneyin kendisi bile edilgin bir ey diye
anlalr, ama yine de deney temeli zerinde bir bilimin olabilecei gs
terilir. Condillacn retisi aklk ve yalnl yznden byk etki ka
zanm, bir aralk okul ve niversitelerde Descartes felsefenin yerini
almtr; Fransz Devrimi sralarnda ve sonra Napolon dneminde
retimde resm felsefe olmutur.
Lockeun bilgi teorisi Condillac iin de k-noktas olmutur. Locke
un i deney (reflection) ile d deney (sensation) arasnda yapmak iste
dii ilke ayrl, kendisinden sonra bir derece ayrlna indirilmiti.
Nitekim Berkeley byle yapm, d duyumu i duyumun en aa br for
mu saymt. Ayn eyi, yalnz br ucundan olmak zere, Condillac da
yapmtr, yani, Berkeleyin tersine olarak, d duyumu (sensation) te
mel diye alp, i duyumu bunun oluturduu bir ey haline getirmitir. Bu
nun iin Condillac, ruhtaki btn olaylar btn dnce, isten, duygu
ve igd olgularn duyularn saladklar duyumlardan (sensations)
genetik olarak tretmee, ruhta btn olupbitenlerin klk deitirmi du
yumlar olduunu gstermee almtr. Ruhun btn grevleri ile bir
likte nasl her eyini dardan duyumlarla edindiini aklamak iin Con
dillac, kendisine birbiri arkasndan duyu organlar kazandran bir mer
mer heykel tasarlar; sonra bu duyu organlarnn salad duyumlardan
ruhta nelerin meydana geldiine bakar. Heykelin edindi^ ilk ve biricik
izlenim, rnein gl kokusu olsayd, ruh gl kokusundan ibaret olacak
t. Birbiri ardndan eitli duyu organlar ile donatlan bu heykelde tl'i
ruh fenomenlerinin nasl olutuu iin bir iki rnek: eitli izlenimler
den biri kuvvetli ise, ar basp tekilerini arka planda brakyorsa, ruh
buna ynelir, bylece dikkat ad verilen fenomen meydana gelir; kar
latrma, yarg iki duyum ayn zamanda bulunuyorlarsa oluurlar;
hatrlama bir izlenimin etkisinin uzun srmesinden baka bir ey de
ildir; soyutlama bir duyumu teki duyumlardan soyup karmadr vb.
Condlaca gre bir duyumda hep ki yn vardr: bir tasarm, bir de duy
gu ile bundan doan bir isteme. Bundan dolay duyumlardan hep iki sra
ruh hali geliir: teorik ynde dikkat, hatrlama, ayrt etme, karlatrma,
352
karsama, hayal etme, soyutlama; pratik ynde ise tutku, sevgi, nefret,
umut, korku ve bir de ahlk isten meydana gelir. Heykel rnei zerinde
Condillacn anlattklarnn zeti, ruhun, benin bir duyumlar btn
olduudur. Ruhtaki btn yetiler, formlar, hep duyumlarn ilenmesinden,
ilenip klk deitirmelerinden olumulardr.
Condillac en ar bir sensualisttir, ama ok kere sanld gibi, ma
terialist deildir bu eitten bir sensualizmden materializme kan yol
yakn olmakla birlikte. Madde, Condillaca gre, duyumlayamaz, dne
mez, blnebilen ve yer kaplayan bir eydir. Ruhun ise birlii vardr; duyumlayabilmek, dnebilmek iin onun bu birlii gereklidir; duyumlarn
iinde ilenebilecei bir substratum (dayanak, tz) olmaldr. te byle bir
ey olan ruh, Condillaca gre, madd deildir.
FRANSIZ MATERALSTLER
Voltaire
Fransz Aydnlanmasnn asl nderi, yazar ve filozof Voltaire'dir. Fran
sz Aydnlanmasna gelimesini salayan, hzn kazandran ngiliz felse
fesini F ransaya getiren, byk yazarl ile bu felsefenin dncelerini
memleketine benimseten, balca Voltaire olmutur. O, ngilizler zeri
ne Mektuplarnda (Lettres sur les Anglais) yurttalarnn nne yeni bir
doa felsefesini, yeni bir toplum dzenini sermitir. Kara Avrupasma ngiz dncelerini alayan, Newtonun mekanist doa sistemini, Lockeun
empirist felsefesi ile ngiliz deizmini yakndan tantan bu mektuplar, Av
rupann kltr tarihinde bir dnm noktasdrlar.
Franois Marie Voltaire (Arouet) (1694-1778) P ariste dodu. Hukuk
okudu. 1726-1729 yllarnda Londrada bulundu. P arise dndnde n
gilizler zerine Mektuplarm kard, yapt yasak edilip yakld. Bun
dan sonra birka yln Cireyde geirdi. Kendisine n ve sayg kazand
ran felsef ve edeb yaptlarnn byk ksmn burada hazrlad. Prusya
Kral Byk Friedrichin kendisini srarla armas zerine Berline gi
dip burada 3 yl kald. Bundan sonra svireye yerleti, buradan Kiliseye
355
Thomasius
Christian Thomasius (1655-1728) iin bilginin, ancak insan aydnlatrsa,
dolaysyla hayatn pratik amalarna bir yardm dokunursa, bir deeri
olabilir. Thomasius, bilimin bir aydnlanma ii olduunu Almanyada ilk
olarak ileri srendir ve hayat boyunca bunun iin ylmadan almtr.
Ona gre felsefenin hayata yararl olabilmesi iin, imdiye kadar onu bun
dan alkoymu olan hayatla kendi arasndaki birtakm engelleri ortadan
kaldrmas gerekir. Bu engellerin banda da, felsefenin imdiye kadar
bilgilerini anlatt ar, aprak biim gelir. Felsefe herkesin kavraya
ca bir ekilde, herkesin anlayaca bir dille anlatlmadka, insanolu
nu aydnlatmaa yarayamaz. Bundan dolay Thomasius, o zamanlar Al
manyada felsefenin Latince ile yazlp okutulmasn iddetle eletirir.
Kendisi Almancanm felsefenin dnce ve bilgilerini dile getirmee pek
elverili olduuna inanr, bunu gerekletirmek iin de harekete geer,
birok felsefe terimleri bulur. Daha nceleri, ortaa sonlar ile Renaissanceta, Alman mistikleri de, bunlarn arasnda zellikle Jacob
359
Wolff
Alman Aydnlanmasnn representatif dnr Christian Wolfftur; bu
Aydmlanma balca dncelerini onun felsefesine borludur. Christian
Wolff (1679-1754) Breslauda dodu. Teoloji ve felsefe okuduktan sonra,
nce Leipzig niversitesinde doent oldu, sonra Leibnizin yardmyla Balle
niversitesinde ilkin matematik, sonra da felsefe profesr oldu. Burada
retici olarak elde ettii baar ve tutarl rationalizmi bu niversitenin
pietist hocalarn sinirlendirerek bunlarn tertipleri yznden (bylesine
sk bir rationalizm atheizme vardrr) grevinden a l n a r a k Prusyadan
karld. Aydnlanmac bir hkmdar olan ve Alman Aydnlanmasnda
bir dnr olarak yer alan Byk Friedrich Prusya tahtna geince, ye
niden Halle niversitesine arlp burada yine byk bir baar ile a
lt. Hayatnn sonlarna doru felsefesi, btn Alman niversitelerinde
okutulan balca felsefe oldu.
Wolff, felsefesinde iki eye ulamak ister: Bir yandan felsefenin pra
tikte ie yaramasna (nk insann mutlu olmas, onun gznnde bulun
durduu balca ama); br yandan ak ye seik bilgiye; bu olmadan
ilk amaca da ulalamaz. Ona gre, rationel bir bilgi deduktif olarak titile b ilir. Ama bunun iin, kendisinden btn bilgilerin mantk olarak
tretilebilecei en yksek bir ilkenin bulunmas gerekir. Wolff iin bu
en yksek ilke, elimezlik ilkesidir (principium contradictionis). eli
mezlik ilkesi onda yalnz bir dnme yasas deil, btn nesnelerin de
yasasdr. Yeter sebep nermesi de (principium rationis sufficientis) e
limezlik ilkesine baldr. Bir nesne iin bir yetersebep bulunamyorsa,
o zaman onun bir hiten meydana gelmi olmas gerekir ki, bu da bir emedir. Bu salt ra^onel olan tretme yannda Wolff deneyi de hor gr
mez. Felsefede yksek ilkelerden mantk yolla tretilmi olanlar, deney
olgular dnyasnda saptayacaktr. Wolffe gre biz her bilgi objesini, biri
360
dnce ile teki, de duyu algs ile olmak zere, iki bakmdan tasarlarz.
Birinci bakmdan obje ak ve seik olarak, kincisinden ise bulank ve
kark olarak tasarmlanr. Ama bu iki bgi tr birbirini dndalamazla- (exclusion), yanyana bulunabilirler. Onun iin, Wolffn bilimler sis
teminde felsefenin bir blm yannda bununla ilgili bir empirik bilim de
yer alr: Ration el kosmolojinin yannda empirik kosmoloji, rationel psiko
lojinin yannda empirik psikoloji, rationel teolojinin yannda empirik teoloji
vardr. Bir rnek: Rationel psikolojide metafiziin bu blmnde ruh
zerine salt akldan (kavramn zmlenmesiyle) birtakm tasarmlar t
retilir; empirik psikolojide bu rationel tasarmlarn doru olup olmadkla
rn deneyde kontrol eder (hesaptaki salama gibi bir ey). Demek ki,
bilginin iki yolu var, ama ikisi de bizi ayn doruya vardrrlar.
Leibnizin u ya da bu vesileyle yazm olduu mektuplar, makaleler,
irili ufakl kitaplarda dank olarak anlatt dncelerini Wolff birok
ciltler tutan yaptlarnda sk bir sistem iinde derleyip toplamtr. Bun
dan dolay onun felsefesine Leibniz-Wolff felsefesi de denir. Gerekten de
Wolffn felsefesi iin temel, Leibniz felsefesidir. Geri o Leibniz felsefe
sini zgn biimiyle ve tam olarak vermemitir; bu felsefenin birok yer
lerini tekyanl olarak yorumlam, ondan yalnz aklla tantlanabileni al
m, ok renkli Leibniz felsefesinden sonunda kuru bir intellektualizm kal
mtr. Bununla birlikte Wolff felsefesinin etkisi byk olmutur. Gerek
Leibnizin felsefesi, gerek 17. yzyl rationalizminin birok dnceleri Al
manyada geni evrelere bu felsefe ile yaylmtr. Kanta kadar Alman
niversitelerine Leibniz-Wolff felsefesi egemen olacaktr. Kant da ilkin
bu felsefenin zemini zerinde yetiecek, sonra yava yava onu ap ken
di felsefesine varacaktr. Wolffn Alman Aydnlanmas iin bir baka ne
mi, Almancay Alman niversitelerine kesin olarak yerletirmesi ve Alman
felsefe terimlerinin nemli bir ksmn yaratm olmasdr.
PRATK SORUNLAR
Din Sorunu
Reformation ile balayan din savalar, mezhep ayrlklar, bunlarn ara
sndaki bitip tkenmek bilmeyen dogmatik kavgalar daha 17. yzylda or
talkta bir bkknlk yaratm, uzlama, bar isteklerine yol amt. Mez
hepleri uzlatrmak yolunda en tipik giriimi Leibniz yapmt. Leibniz
byk mezhep katoliklik, Lutherizm ve Calvinizm arasnda Hristiyan
ln ortak esaslarn bir araya getiren bir teoloji sistemi tasars hazr
lam, bunun zerinde bir anlamay gerekletirmek istemi, ama baar
elde edememiti. br yandan Locke da Hogrrlk (tolerance) zerine
Mektuplarmda bu derde bir are arar. Onun tezi, zgr bir devlette z
361
gr bir kiiisedir. Devlet din ile rin e karm ayacaktr; din insanm vicdam ile ilgili bir eydir; bireyler din inanlarna gre serbest olarak topla
mp rgtlenecekler; devlet, kendisine zararlar dokunmadka, onlar hogrp koruyacaktr; devlet hi bir mezhepten yana olmayacak, yan tut
mayacaktr, nk devletin grevi, yurttalarn budryadaki mutluluu
nu salamaktr; devlet din ilerinde yan tutarsa asl ereine aykr dav
ranm, onun gereklemesini aksatm olur. Oysa bir yzyl nce Hobbes
doru din, doru inan ancak devletin doru bulduu din ve inantr bu
inan isterse aslnda yanl olsun diyordu. Burada hogrrlkten eser
yok. Hobbes, kiisel kanlar, bu arada bireyin kendine gre bir din inanc
olmasn mutlakiyeti devleti n en byk dman sayar. Locke ise, 18.
yzylda vicdan ve dnme zgrln en enerjik ekliyle savunan libe
ralizmin klasik filozofudur.
Aydnlanmann bata gelen din anlay akl dinidir, doal dindir.
Bu da, mezhep ayrlklarnn stnde kalmak, mezheplerin stnde ve d
nda bir din dorusu aramak yoludur. Akl dinini oluturan, elbette, yalmz bu motif deil; onu asl Aydnlanmamn genel dnyagr iinde an
lamak gerekir. Akl dini, aklla bulunmu olan, akln yatt ve benim
sedii din demektir. Doal din de bu demektir: Her trl d form ve
gelenekten (tarihten) bamsz olarak insann doasnda yerleik inanlar
dan kurulmu olan bir din*. 18. yzylda tarih olan ile doal olan a ra
sndaki kartlk, bir deerleme ls olmak bakmndan, ok karakteris
tiktir: Tarih 0 > ou zaman yapma, bozulmu, akla aykr saylr;
doal olan ise, nerede ve ne zamanda olursa olsun, her insann znde
bulunan, akla uygun olan eydir.
mdi Aydnlanma, bir yandan tarih bir vahiy dini olan Hristiyanlk
ile akl dinini uzlatrma dener; gerek Hristiyanln akla uygun ol
duunu gstermee alr; br yandan da tarih din ile bsbtn ilgisini keserek biricik din olarak akl dinini kabul eder. Uzlatrmaclar arasmda Locke ile Wolff var; salt akl dininden olanlar da deistlerdir. Lockea
gre, Tanr dinde, ancak, yine kendisinin insana vermi olduu akla uy
gun yasalar bildirmitir. Bu arada bir vahiy de (revelation) zorunlu idi,
nk duyulara bal akl ile insan, vahyin bildirdiklerine kendi bana ula
amazd. Vahiy, akln stndedir, ama akla uygundur; o, doal-akl - bilginin zorunlu bir tamamlaycsdr; akln kendiliinden bulamayaca,
ama kendisine uygun diye anlayabilecei ey vahyedilmitir. Wolff de
byle dnr: Vahiy ile akl tamamyla uzlaabilirler. Ona gre de, bir
yandan vahiy akla uygun olmaldr; br yandan da insann akl ile hi
bir zaman ulalamayacak olan vahiy dorular vardr'; bunlar akl-stdrler; ama bu akl-st olu, akla aykr olua kadar varmamaldr. G*
Krl. s. 206-208.
362
363
tarih din ile doal din, vahiy ile ak arasndaki ilintiyi de bu adan
grr. Locke, vahyin birtakm ynlerinin akl-st olmasna ramen, yi
ne de akla uygun olmas gerektiini bir l olarak ileri srmt. Toland
daha ileriye giderek, gerek vahyin btn ile mutlaka akla uygun olma
s gerektiini syler. Bu anlayta vahiy zerine yargda bulunacak tek
merci akl olmakta, vahiy din inancn temeli olmaktan kp yerine akl
gemektedir. Bununla birlikte, Tolande gre, Hristiyanlk srl ynlerin
den temizlenirse, geri kalan esaslar akla uygundur (Christianity not
mysterious) (Srlar olmayan Hristiyanlk),
Tolandin adalar gerek bu anlay erevesinde, gerekse baka
bakmlardan Hristiyanlk iin daha ak, daha radikal olan sonulara var
mlardr. Bunlarn banda Shaftesburyyi anmak gerekir.
Antony Ashley Cooper, Earl of Shaftesbury (1671-1713) Napolide do
du. Lockeun koruyucusu Shaftesburynin torunudur. Locke bir aralk onun
eitimi ile de uramt. Shaftesbury renimini bitirdikten sonra Avru
pann eitli lkelerinde dolat, parlamento yesi oldu, bir yandan da
bilim ve edebiyat alanmda alt. talyada doduu gibi, yine talyada
ld. Felsefe bakmndan nemli yaptlar: Inquiry concerning Virtue
(Erdem zerine Aratrma); The Moralists (Moralistler); A letter
concerning Enthusiasm (Cou zerine Mektup), Antika yakndan ta
nyp ok seven Shaftesbury, tpk Platonun ya da Giordano Brunonun
dialoglarmda olduu gibi, felsefe sorunlarn serbest bir biimde bir sa
nat gibi iler. Onun felsefesi estetik-ethik nitelikte bir dnyagrne
dayanr; ona gre, evien bir sanat yapt gibi uyumludur (harmonie), in
sann da evren gibi uyumlu bir biim kazanmas gerekir. Shaftesburynin
retisinin de, kendi varlnn da arlk merkezi, kendisinin enthusiasm
dedii kavramdr. Bu, doruya, iyiye, gzelce kar hayranlk duyma
dr; ruhun kendisini aarak tmel deerlere ykselmesidir; bireyin ken
disini yksek bir eye vermesidir. te din de bundan baka bir ey dedir: Din, insann hayatnn ycelmesidir, onun realitenin byk balan
tlaryla kendisini bir-duymasdr. Dinin kayna, evrenin gzellii ile yet
kinliidir. Bu gzellik ile yetkinlii yaamak, bizde bir hayranlk, bir cou
duygusu (enthusiazm) yaratr. Tanry biz kendi yaptnda bulabiliriz:
Doa, her yan ile kendisine biim vermi olan sanatnn izlerini tar.
Shaftesburynin bu dnyagrnn temel kavram gzelliktir; burada
evren karsnda duyulan ve din duygusuna temel olan cou, estetik bir
akttr. Shaftesburynin estetik dininin evrendeki gzellikten Tanrya
varmak, Hristiyanlkla pek bir ilgisi yok; bu, daha ok bir antik din,
bir pagan dini anlay.
Aydnlanma, baka bakmlardan olduu gibi, din bakmndan da en
radikal grlerine Fransada varmtr. Voltaire F ransaya ngtereden
Lockeun empirizmi, Newtonun mekanist doa sistemi yannda ngiliz
364
izmi de reddeder. , her trl din anlayna kar $avan, bunlarn yal
nz teorik bakmdan yanl olmalar yznden deil, ahlk-sosyal neden
lerle de yapmaktadr. Holbach Tanr inancnda insanolunun sefalet ve
bozukluunun ana kaynan bulmaktadr, Gysa atheizm (Tanrtanmazlk)
insan aptalea korkulardan (cin, peri korkular) kurtarr; yersiz ^cdan
azaplarndan korur; hi bir deeri olmayan brdnya hayaline budnyadaki hayattan tad almay feda ettirmez.
Locke bilgi teorisinde empirist ve nominalist olmasna ramen, do
al din, yani ilkeleri aklda bulunan din grne bal kalmt. Bu da
bir elime, nk onun bilgi anlayna gre metafizik olamyordu, do
laysyla salt aklla temellendirilen felsef bir dinin de olmamas gerekir.
te Elime, sonuna kadar vardrd empirizmden bu sonucu da karm
tr. Ona gre, geri evren btn ile zerimizde erekli (teleolojik) bir ya
ps olduu, rationel bir dzene gre kurulmu olduu etkisini brakmak
tadr; buna bakarak, bu btn yaratm ve ynetmekte olan bir varl
a inanmamz dorudur. Ancak, bu inanc bilimsel olarak temeerdiremeyiz. Doal din insan iin akllca bir gl olabilir; ama byledir di
ye onun bilimsel bir reti olmas gerekmez. Geri din akl ile temellen
dirilemez, ama bundan , insan ruhunda nasl meydana gelmi? SO
rusunu ayrmaldr. Bu soruyu Hume Natural history of religion (Di
nin Doal Tarihi) adl yaptnda psikolojik yntem ile inceler. Burada di
nin kayna olarak, korku ve umut gsterilir, insann doa olaylar kar
snda yaad korkular, umutlar, sarsnt ve mutluluklar onda yksek
varlklar tasarmn yaratm ve onu bunlara tapmaa gtrmtr. Di
nin ilk ekli polytheizm'dir (oktanrclk); bu evrede Tanrlar insan bi
iminde (anthropomorph) tasarlanr. Bundan sonra polytheizmin eitli
Tanrlar, tasarmlarn arm yasalarna gre, yava yava birbirleriyle kaynamaa balamlar, mythoslar (sylenceler) birbirine karm,
din tasarm lar yn evren dzeninin biricik yaratcs tek Tanr tasa
rm halinde younlaarak monotheizme varlmtr. Grlyor ki, Hume
dine artk, deistlerde olduu gibi, salt dncede kurulmu olan bir ide
(construction) ile ynelmemekte, bu konudaki y a r g l a r n a insan ruhu ile
kltr tarihi zerindeki gzlemleri temel olarak almaktadr. Humeun bu
din anlaynda kltrn teki alanlarn ele al ve d e e r le y i in d e ol
duu gibi tarih bilincinin Aydnlanmadaki ilk belirtilerini de bulmak
tayz. Bu da, Aydnlanma erevesinde nemli bir gelimedir; nk do
a bilimini rnek bilgi diye alan A y d n la n m a n n intellektualizmi, onun,
tarihteki olaylarn d o a d a k ile r gibi genel bir emaya b a l a n a m a y a c a k
olan zelliklerini, bir defalk olularm grmesine engel olmutu. Ta
rih bilincinden epey yoksun olmas, Aydnlanmann bir zelliidir.
18. yzyln din anlay erevesinde son olarak ksaca greceimiz
366
Ahlk Sorunu
18. yzyl Aydnlanmasnn ahlk anlay erevesinde ilk olarak gzden
geireceimiz ngiliz Moralistleri denilen dnrlerin dnce dnya
sna girebilmek iin, biraz geriye giderek Hobbesu k-noktas olarak
almamz gerekecek. nk Hobbes ahlk ve devlet retileriyle zamann
da ve kendisinden sonraki dnemde ok canl tartm alara yol am, bu
tartmalardan da ona kart olan da, ondan yana olan da grler geli
miti. Hobbes naturalist-materialist sisteminde bu dnyada btn olupbitenleri sk bir determinizme balamt; bu sistem iinde isten zgr
lmn, doallkla, yeri olamazd. Ona gre istencin en ilkel esi var
lmz koruma isteindir. nsann istedii btn teki eyler, bu biricik
erein az ya da ok incelmi aralarndan baka bir ey deildirler. Bun
dan dolay ahlk zgeci (altruist) denilen duygular, yani trdeleri
mizin iyiliini gznnde bulunduran eilimler asl deildirler, anlay ve
alkanlktan meydana gelmi olan bencilliin (egoizm) formlardr. s
teklerin mekaniinde kendimizi koruma isteb> tek ana-kuvvet olduun^
dan, birey bakmndan grldkte, tek tek istekler arasnda hi bir deer
ayrm yoktur; bunlarn hepsi egoizmin doal ve zorunlu olarak kendini
gsterdii biimlerdir. Ancak toplum iinde, yani btnn yararna olan
ey l olarak alndkta, iyi ile kt birbirinden ayrlrlar: Egoizmin
topluma yararl olan ekline iyi, zararl olan ekline de kt denir.
Hobbesun o devirdeki doal hukuka paralel olarak ahlk dinden
ayrp doal bir moral kurmak istemesi, devrin tutumuna uygundu ve bu
bakmdan genel olarak benimseniyordu. Ama onun bu dnceyi sonun
da bir bencilik sistemine (selfish system) vardrmas, byk bir tepki
de yaratm, uzun tartm alara yol amt. mdi Hobbesa kar koyanlar,
bakca o dnemin byk hukuk filozofu Hugo Grotiusa dayanmak iste
milerdir. nk Grotius, toplumun temeli olarak insann doasnda top
lumlama eilimi dedii asl bir organ buluyordu. imdi ahlk felsefesi
de buna paralel bir dnce gelitirecektir: Ahlk hayat, dinden bamsz
olarak yine insann doasndan kavranacaktr; insann doasnda ahlka
bir yatknlk var, bu da Hobbesun ileri srm olduu egoizmle kartlk
ve sava halindedir denecektir. te insann znde byle bir ahlk organ
bulmak, bunun ne olduunu aratrmak, 18. yzyl ngiliz ahlk felsefesi
nin gelimesini belirleyen balca bir grtr.
Bu dorultuda ilk denemeyi yapan, rahip Richard Cumberland'tir
(1632-1718). Onun De legibus naturae (Doa Yasalar zerine) adl ya
pt batan aa Hobbesa kar bir polemiktir. Ona gre, insan hem ev
renin, hem de akll varlklardan kurulmu olan toplumun bir parasdr;
evren olsun, toplum olsun bir btndrler, paralarnn birbirleriyle uyum
lu bir ekilde altklar birer birliktirler. Onun iin, Hobbesun iddia et
368
tii gibi, insanlar arasnda herkesin herkesle sava diye bir ey ola
maz; byle dnmek Tanrnn yaptm eliik bulmak demektir, insan
da ona trdelerini sevdiren, ona trdeleriyle ibirlii yaptran bir ig
d vardr. Akl tayan insan bu igdy anlay ve bilgisiyle ayarlayp
destekler. Akl, insana eyleminin doal yasasn gsterir. Bu yasa, insann
btn yaptklarnn en yksek iyiye ynelmesini buyurur ve yine akl bi
ze, bu amaca, ancak btn eylemlerimizde trdelerimizin iyiliini isteyip
gznnde bulundurursak varacamz gsterir. Burada Cumberlandin
trdelerimizin iyiliini istemek dedii ey, her trl zgeci (altruist)
eilimi bir araya toplayan bir kavramdr. zgeci eilimler bize haz da ve
rirler, dolaysyla kendi mutluluumuzun da kaynadrlar. Bencilie (ego
izm) dayanan bir mutluluk srekli olamaz, nk insan, ancak evren ve
toplum ile uyum halinde yaamasyla mutlu olabilir, ite trdelerimizin
iyiliini istemek (benevolence) ve en yksek iyiye varmaa almak,
toplum hayatnn da kayna, devletin de kkdr yoksa, Hobbesun d
nd gibi, hrkesin herkesle savam asnn dourduu korku ve bu
nun yaratt gvenlik gereksinmesi deil. Demek ki, Cumberlande gre,
insan hem evren, hem de toplum bakmndan uyumlu bir beraberlik
olan bir btnn yesidir; insann birtakm igdleri yine doal olan
egoizmine ramen, sevgi, sempati, minnet, Tanrya sayg vb. trl e
killeriyle onu bu btne katlmaa vardrrlar.
17. yzyl ngilteresinde durumu bu olan ahlk sorunu 18. yzylda
balca iki dorultuda gelitirilecektir: Bir yandan Cumberlandten gelen
izgi daha kesin, daha derin olarak ilenecek, br yandan da Hobbesun
yolunda yryenler olacaktr.
18. yzyldaki bu gelimenin arlk merkezi de Shaftesburydir. Din
anlay gzden geirilirken sylendii gibi, Shaftesbury antikaa, bu
arada zellikle Yunan dnyasna byk bir hayranlk duyar. Bu tutumu
ile o, bilime ve ynteme dayanan, Hristiyanlk ile akl dininin uzlaabile
ceklerine inanan klasik Aydnlanma ann dnr olmaktan ok, ortaan zincirlerinden kurtularak antik gzellii ve dnce zgrln
yeniden canlandrmak isteyen bir Renaissance insandr. Bundan dolay
Shaftesburynin Hristiyanlk karsndaki durumu souktur, hatta dman
cadr. Ona gre, Hristiyanlk doal olandan bir uzaklamadr; oysa antika, zgr insann, gzel ile iyiyi uzlatrm olan insann dnya
sdr; burada iyi doal, doal da gzeldir. Antikan insann yeti
mesinde bir ideali olan iyi ile gzelin birlemesi (kalokagathie), Shaf
tesbury iin de ba idealdir: Evren gzel ve uyumlu bir btndr; insan
da kendisini bu dzenli btn iinde gzel ve uyumlu bir btn olarak
yetitirmelidir.
Shaftesburynin ahlk felsefesi de bu ana dncesine dayanr. Yalnz
bana insan ne iyi ne de kt olabilir; o ancak kendi stnde birer dzen
F T 24
369
demli olacaktr; brdnyada dle erimek iin deil, erdemin salt ken
disine deer verecektir. Erdeme giden yol, mutlulua giden yoldur da;
erdem, gerek mutluluun biricik kaynadr.
Shaftesburynin etkisi byk olmutur. Onun bir yandan bencil ig
dler ile bunlar gibi asl ve doal olan zgeci igdler arasnda kesin bir
ayrm a yapmas, br yandan da ahlk duygusunu (moral sense) ba
msz bir ahlk yarglama yetisi olarak belirtmesi, kendisinden sonraki
gelimeye temel olan iki ana dnce olacaktr.
Shaftesburyden yana olanlar arasnda ilkin ksaca tanyacamz Joseph
Butler (1692-1752), piskoposlua kadar ykselmi olan bir teologtur. Ba
lca yapt: Fifteen sermons upor humar nature (nsan Doas zerine
Onbe Vaiz), Butler nce egoist ve altruist igdler arasnda yaplan
ayrm ay ele alp eletirir. Ona gre, igdlerimiz aslnda hazza deil,
nesnelere ynelirler; bir objeyi, rnein yemek istediimiz bir eyi elde
etmek isterler. Ancak yediimiz yemein bize haz saladn denedikten
sonradr ki, onu dnnce hazz elde etmek isteriz; yani ilk olan, asl
olan gereksinmenin duyulmasdr; haz dediimiz, bu gereksinmenin gide
rilmesinin bir sonucudur ve bu sonu da ancak sonradan ulamak istedi
imiz bir ama olur. Butlerin ahlk felsefesinde belirtilmesi gereken bir
baka nokta da, onun ahlk duygusuna (moral sense) dorudan doru
ya vicdan (conscience) adn vermesidir. Butler, Shaftesburyden ok da
ha kesin olarak, bir eylem ya da bir karakter zerine olumlu ve olumsuz
bir yarg vermei, salt bir moral fenomen olarak anlar; bu arada, Shaf
tesburynin yapt gibi, estetik yorumlardan da kanr. Ahlk yargs
eylemin sonularyla, etkileriyle deil, dorudan doruya eylem ve buna
temel olan niyet ile ilgilidir; eylem d nedenlerden dolay gerekleemeyip kt bir niyet halinde kalsa bile, bu eylem zerindeki olumsuz yarg
mz yine deimez.
Bir sanat filozof olan Shaftesbury, dncelerini sistematik olmayan
bir biimde dile getirmiti. Onun ahlk grlerini bir sistem halinde top
layp yayan Francis Hutcheson (1694-1747) olmutur. Hutcheson Glasgowr
niversitesinde ahlk profesrl yapm, dncelerini A system of
moral philosophy (Bir Ahlk Felsefesi Sistemi) adndaki ana yaptn
da gelitirmitir. Ona gre de, insanda hem yalnz kendi iyiliini gzeten
egoist eilimler, hem de bakalarna iyilik yapma isteyen altruist ei
limler vardr. kinciler de sevgi, acmak, dostluk vb. birinciler kadar
aslidirler ve az ya da ok olarak her insanda bulunurlar, trdelerimiz,
yaknmz ya da uzamz olduklarna gre de oalp azalrlar tpk bir
birine uzak olan cisimlerin birbirini daha az ektikleri gibi. Bu dorudan
doruya ve asl olan bencil ve zgeci eilimler yannda, bir de, insann
kendi srekli mutluluu ile yetkinliine ve btnn mutluluuna y
371
ne icat ve keiflere varlabilir, ne de ticaret ve sanayi geliebilir. Mandeville Ar Masalnda ktln vgsn yapmak istemiyor; istedii,
ahlklara bir de madalyonun ters ynn gstermee almaktr. Onun
demek istedii u: Ahlklar bilmelidir ki, ahlk dklkleri olmadan
uygarlk da olamaz; iinde yalnz erdemli kiilerin bir araya geldii bir
toplum olamaz; uygarlk isteniyorsa, onsuz uygarln olamayaca egoiz
mi lnetlememeli, nk Mandevillee gre doal insan erdemli in
san deil, egoist olan insandr. An Masalnn bir de gstermek istedii,
ahlk ile mutluluun uzlaamayacadr. (Oysa Aydnlanmamn arbasan anlayna gre, uygarlk insann mutluluunu salamak iindir; uy
garlk ilerledike insan daha ahlkl, dolaysyla da daha daha mutlu olur),
insan erdemle mutlu olmaz, sosyal hayatn gelimesini salayan zembe
rek erdem deil, egoizmdir. Mandeville ahlk, kendimizi herkesten s
tn tutma abas ile bunun okanmasndan doan bir ey sayar. Ona g
re, sonunda bir takdir beklemeseydi, bu takdir kibrini okamasayd, hi
bir kimse rahat ve keyfini btnn iyilii iin feda etmezdi. Baka bir
deyile: bakalarna iyilik etmek, kendi kibrimizi kandrmak iindir, iyi
lii iyilik olsun diye yapmak da bundan baka bir ey deildir: Burada
beni takdir eden bakalar deil de, ben kendimimdir; bylece kibrim yi
ne okanm olur bu da benim iin bir gereksinmedir.
Bir Fransz dnr olan Claude Adrien Helvetius da (1715-1771),
Mandeville gibi, Hobbesun bencilik sistemini gelitirenler arasnda yer
alr. (Yapt: De lesprit). Onun iin de, insan doal durumunda ancak
egoizmi bilir; istedii de, elden geldiince ok ve sk duyusal hazza eri
mektir. Bu aba, pratik hayatn da, teorik almalarn da temelidir: As
lnda insan ya pratik amalar bakmndan dnr, ya da can skntsn
dan kurtulmak iin dnr; dolaysyla insann dnmesi bile, bu teorik
davran bile, sonunda benciliini doyurmak, gereksinmelerini gidermek
iindir. Bu, doann bir buyruu olduuna gre onu saymaldr; ahlk da
doadan olandan bakasn isteyemez; her trl eylemin normu, insan do
asnn dokusunu meydana getiren egoizmdir. mdi birey bakmndan al
dmzda, erdem diye bir ey olamaz; erdem, insanlarn beraberlik ha
yatnda ortaya kan birtakm bencil davranlarn addr. Toplum, btn
iin yarar salayan eylemlere erdem adn verir. Erdem egoizm ile a
tmaz, nk btnn mutluluu, ancak tek kiilerin mutluluunun top
lamdr. Buna gre erdem, egoizmin zel bir eididir; tek kiininki ile
birlikte toplumun da iyiliini salayan, bu sonuncuya hi olmazsa engel
olmayan bir eit egoizmdir. Bu trl bir egoizmin topluma byk yarar
dokunduundan, onu gelitirmek topluma den balca bir devdir ve
bunun arac da eitimdir. Kiinin egoizmini btnn iyiliine gre dzen
lemek iini gren eitim, iine yarayacak bencil karlardan doallkla ya~
373
Kltr Sorunu
Ana ilgisi insana ve onun yaratlarna ynelmi olan 18. yzyl felsefesi
nin, esasnda bir kltr felsefesi olduu bundan nce belirtilmiti2. Bu fel
sefe kltr anlaynda bir yandan doa bilimine, br yandan da kendi
psikolojik yntemine baldr; ana dncesi de, kltrn, btn ekil
lenmeleri ile, insann belli bir erei gznnde tutarak, belli bir ie yara
mak iin kendisinin meydana getirdii bir ey olduudur. Onun iin, kl
tr kurumlarm gerekli klan motifler aranr; bu gdlerden onlarn nasil olutuu genetik olarak aklanr ve bir de kurulu ereklerine uygun
olup olmadklarna kritik llerle baklr; tarih boyunca meydana gelmi
olan formlar,hep bu kritik l ile ele alnr ve bunlarn nasl olmalar
gerektii bu lden karlr.
Bu tutum devlet ve hukuk felsefelerine ilk olarak 17. yzylda Hobbes
ile girip yerletii iin, yine ondan balayalm. Hobbes iin, sk bir deter
minizme bal-br mekanizma olan evren iinde yer alan insan da, hem fi
zik hem psiik yn ile, bu m e k a n i z m a n n bir parasdr. Bundan dolay
isten zgrl olamaz, istencin ilemesi de tamamyla mekaniktir, kausaldir. istencin mekanii zmlenirse, temel enin kendimizi koruma
ve gelitirme istei olduu grlr; esas olan, bu ve bundan oluan egoist
eilimlerdik; zgeci eilimler, bencil olanlarn sadece klk deitirmele
ridir. Doa durumunda (status aturalis) snrsz ve basz olarak h
km sren egoizmdir; burada herkes kendi benciliini gerekletirmek
ister; bu da, ister istemez, herkesi birbirine drr, dolaysyla da insaBin btn davranlarnn temeli olan benciliini yaayp gelitirmei
tehlikeye sokar. te devlet (status civilis), insann ana eilimi bakmn
dan bir tehlike olan herkesin herkese kar savamas durumuna bir son
vermek iin kurulmutur. Buna gre devlet, insanlarn egoizmlerine den
}. k lt r deyim i geni a n lam y la, d e v le t, h u k u k , to p lu m , u ygarlk ve tarih
.sorunlar]!} iin e a la n b ir k a v ra m o lara k k u lla n lm a k ta d r.
2. Bkz. s. 327 vd.
378
s.
361
vd.
379
rak meydana gelmemi, bir anlama bir szleme ile kurulmutur. mdi
devletin kurulu motifi, doal haklarn korunmas ve devam olduuna
gre, devlet hi bir zaman tek bir kiinin ya da birka kiinin kaytsz bir
egemenlii, geri kalanlarn bunlar lehine btn haklarndan vazgemeleri
olamaz. Devlette egemen olan, bir ya da birka kiinin istenci deil, ya
sadr.
Devlet ekilleri de, yasa koyma yetkisinin kimin elinde bulunduu
na gre deiir. Yasa koyan otorite (yasama erki) yannda, bu yasalar
yrten, onlar uygulamak iin eline kudret aralar verilmi olan ikin
ci bir kuvvet etmeni olarak yrtme erki vardr. Bir devlet iin en
byk tehlike olan istibdat (despotizm), yani devletin ,asl devi olan hak
k korumaktan uzaklap hakk zor ve bask altna almas tehlikesi, ya
sama erki ile yrtme erkinin bir elde toplanmasndan doar. Bundan do
lay, bir hukuk devleti iin en salam garanti, erklerin ayrlmasdr, ya
sama ve yrtme yetkilerinin ayr organlara verilmesidir. Bu da, en iyi
merut hkmdarlkta (constitutional monarchy) gerekleebilir. Hkm
dar, yasann kendisine izip bal kalma art kotuu snr dna ka
rak hakk inerse, halkn kendisine kar ayaklanmasndan baka are
kalmaz.
insann temel hakk olan mlkiyet hakkm Locke, alma ile snr
lar: Mlkiyet hakk, emek ile ortaya konulan ey zerindeki haktr; insa
nn, emeine konu yaparak deerlendirebilecei, kullanarak verimli yapa
bilecei her eyi kendisine mlk edinme hakk vardr. Bundan dolay da,
mlkiyet hakknn snn, artk mlkn kullanlp deerlendirilmedii yer
de biter. rnein ilenmeden bo braklan topraklar zerinde mlkiyet
hakk artk kalkar.
Erklerin ayrlmas teorisi ile Locke, liberal devlet retisinin en
nemli bir esini belirtmi oluyordu. Onun bu grn daha ileriye g
tren Charles de Montesquieu (1689-1755) olmutur. Montesquieu, Voltaire
yannda, fikirleriyle Fransz Devrimini hazrlayan balca dnrlerden
biridir. O da, Voltaire gibi, ngilterede bulunup (1728-1729) bu lkenin ye
ni dnyagrne, yeni kurumlarna hayran olmu, sonra da bunlarn
F ransada yaylmalarna nayak olmutur.
Lettres persannes (Iran Mektuplar) adl yaptnda Montesquieu,
devlet ve Kilisenin istibdad ile savar. Considrations sur les causes de
la grandeur et de dcadence des Romains (Romallarn Byklk ve
Soysuzlamalarnn Nedenleri zerine Dnceler) de, rastlantl olan
zaferlerin ya da yenilgilerin deil de, karakter gcnn, zgrlk, al
ma ve yurt sevgisinin uluslarn kaderini belirledii gsterilir. Ana yapt
olan De lesprit des lois da (Yasalarn Ruhu), siyas zgrln te
melleri, koullar ve garantileri incelenir; siyas zgrlk iin Ingiliz ana_yasas ideal rnek olarak alnr. Bu yaptnda Montesquieu, yasalarn ru380
hunu (esprit) uluslarn hem doa hem de tarih koullar bakmndan ara
tr T. Her trl soyut emalatrmadan kand iin, doal hukuk iine
tarih eleri de yerletirmee alr. Bu yzden, hukukun -kkn, rne
in bir Hobbes gibi, bir szleme de bulmaz; insann doasn
da yerleik olduunu, ama insanlarn gereksinmelerinin ald eitli bi
imlere gre deimekte olduu da gstermee alr. Kurumlar ve ya
salar keyf yaratlar deildirler, bunlarn varoluu ve etkileri iin belli
birtakm doal koullarn bulunmas gerekir. Bu arada Montesquieu ya
salarn iklim, treler, yaama biimi, din ve bir ulusun karakteri ile ilgili
olduunu belirtir. Bundan dolay bir ulus iin yaplan yasalar ona yleine uygun olmal ki, bunlarn baka bir ulusa da uymas srf bir rastlan
t olsun. Buradaki her ulusun kendine gre manev bir yaps olduu,
uluslarn genel bir emaya balanamayacak olan bireylikler (individualit)
olduklar dncesi, 18. yzylda pek az rastlanan bir tarih anlay gs
termektedir. Bu dnceyi sonra 19. yzyl, bu byk tarih yzyl ile
yip gelitirecektir. Montesquieu, bir yzyl sonra ortaya kacak olan bu
gelimenin ilk nderlerinden saylabilir. Bununla birlikte, onun tarih ara
trmalarnda gznnde bulundurduu balca erek, yine de genel idelere
varmaktr.
Bu anlay erevesinde Montesquieu, drt devlet ekli ayrr: de
mokrasi, aristokrasi, monari, istibdat (despotizm). Bunlarm her birinde
belli bir karakterin tayc e olarak bulunmas gerektir: Demokrasi,
btnn iyiliini kollayan sosyal erdemler olmakszn yaayamaz. Yne
ten snfm genigrl bir lll olmadan aristokrasi olamaz. Monarinin, balca dayana olan eref duygusunu uyandrp beslemesi gerekir.
Nihayet, istibdat iin korku ve dehet salmadan baka bir temel yoktur.
Tarih bize, byk devletlerin zorunlu olarak istibdata kaydklarm, kk
devletlerde ise daha ok cumhuriyeti bir yasaya doru bir eilim oldu
unu ve bunlarn sosyal yaplarna gre aristokrat ya da demokrat e
nin ar bastn, ancak orta byklkteki devletlerde monariye bir ei
lim bulunduunu gstermektedir. Montesquieunn dncesine gre, bu
devlet formlar arasnda iki arsndan, yani bir yandan cumhuriyetten,
br yandan da istibdattan kanmaldr. Yalnz, Montesquieu en doru
devlet ekli sayd monariyi anlatrken, tarihten karm olduu gz
lemleri a priori bir construetionun arkasnda hemen hemen ortadan si!inmektedirler. Burada, o ngiliz anayasasnn yasalarn egemenliine da
yanan zgrln byk bir hayranlkla belirtmektedir. Bu zgrlk, ona
gre, balca erklerin ayrlm olmasna dayanmaktadr. Locke, yasa
ma ve yrtme erklerini birbirinden ayrmt. imdi Montesquieu bunla
rn yanma ayr ve bamsz bir kuvvet olarak yarglama erkhni de
koyar; bununla da liberal devletin en nemli mekanizmasn tamamlam
olur.
381
suna verdii yant ile birdenbire nl bir kii olur. Geimsizlii yznden
P ariste tutunamaz, memleketi svireye gider; burada da ok duramaz,
yine F ransaya dner. Bu arada da yaymlad Emile adl yapt P aris
te yaklp kendisi kovuturmaya urar; hapsedilmekten ' iin
svireye snr, ama burada da svire Hkmeti kendisini pek rahat
brakmaz. David Hume onu alp ngiltereye gtrr. Kimseye balanp
gvenemeyen mizac yznden az zamanda Hume ile de bozuup yine
F ransaya dner. Burada birka zaman gizli gizli urada burada dolatk
tan sonra, bu huzursuz hayat 1778 ylnda sona erer. Les confessions adl
eserinde Rousseau, birlii ve dengesi olmayan hayatn, grlmemi bir
aklkla en gizli ayrntlarna kadar anlatmtr.
Yaptlar: Discours sur les sciences les arts (Bilimler ve Sanat
lar zerine Konuma); Discours sur lorigine et les fondements de Vingalit parmi les hommes (insanlar Arasndaki Eitsizliin Kayna ve
Temelleri zerine Konuma) bu ilk iki eseri, Dijon Akademisinin at
yarm alara yantlardan meydana gelmitir. Du contrat social (Toplum
Szlemesi); Julie ou la nouvelle Hloise (Julie ya da yeni Hloise);
Emile ou sur lducation (Emile ya da Eitim zerine).
Birinci Doscoursunda Bilimler ve Sanatlar zerine Konumada
Rousseau, gnnn kltrn ar bir eletirmeden geirir. Dijon Akademisinin sorduu soru u idi: Bilimler ile sanatlarn yeniden domas ah
lkn dzelmesine yaram mdr? (Burada yeniden doma sz ile
Renaissancetan bu yana olan gelime anlalmaktadr). Rousseau bu SOrya hayr diye yant verir. nk, ona gre, erdem sade ve doal ruhlar
da bulunur; mutlulua sade ve masum insan ulaabilir, ilerleyen Aydn
lanma btn bunlar yok etmitir, bu akmda erdemin yerine zek gemistir, bilgilik erdemden stn bir deer olmutur. Ama btn bilginler
ile sanatlar bir arayd toplasak, hepsi birden iyi bir yurttan, iten bir
dostun yerini dolduramazlar. imdi gvensizlik, kuku, korku, soukluk,
nefret ve hiyanet ortal kaplamtr. Tarihe baktmzda, mutlu ve g olmay ancak bilimler ile sanatla ar basp stnlk kazanmadk
lar yerlerde buluruz. Eski Atina'nn parlak bilimi ve sanat,
"
bir ahlkszla srklemitir. Buna karlk bilginler ile sanatlara yz
vermeyen sparta ahlka din kalmtr. Eski bir Msr efsanesine gre,
bilimleri bulan bir eytandr (daimon). Gerekten de bilimler ile sanatlar
hi bir yarar olmayan bir amaca yn^milerdir; stelik tehlikeli oln
sonular da yaratmaktadrlar; bunlarn kk isizlik-gszlk, sonular
da zaman ve kuvvet kaybdr. Yenian hayran olunan bulular koskoca
bilgisi olmasayd, daha m kt durumda, daha m az mutlu olurduk?
Bugn ortal lks kaplam, karakterler bozulmu, ahlk dizginsiz ol
musa, btn bunlar bilimler ile sanatlar yznden olmutur. Toplumun
383
diye dein yrd yolda elde edilemez. Bunu elde etmek iin, her ey
den nce yaplacak ey, imdiye kadarki gelimenin zararl sonularm
elden geldiince ortadan kaldrmaa almaktr. Bu da, kltr hayat
na, onu yeniden doa durumuna yaklatran bir dorultu vermekle ola
bilir. Modern kltrn insan artk bir yaban gibi babo byyemez,
onun eitilmesi gerektir; yalnz, bu, insan bozan deil de, doal olarak
gelitiren bir yetitirme olmaldr. Modern toplum da, artk sadece doal
bireylerin bir arada bulunmasndan meydana gelmi olan bir topluluk dedir; onun yasal bir biimi olacaktr; yalnz bu, eitsizlii kendisine il
ke yapm olan deil, herkesin eitliine dayanan, herkese doal haklar
nn korunmasn garanti eden bir biim olmaldr.
insann doal zne uygun, bu z bozmayp gelitiren salkl yeni bir
kltr iin dncelerini Rousseau Nouvelle Heloise, Emile ve Contrat
social (Toplum Anlamas) adl yaptlarnda bulduumuz eitim ve
devlet retilerinde anlatmtr. lk yaptlar olan iki Discours olumsuz
nitelikte idiler; Rousseaunun gnndeki kltrn kkten bir eletirmesi
ider. Yeni bir kltr idealinin tablosunu izen son yaptlar ise olumlu ni
teliktedirler. Rousseaunun eitim idealim gelitirdii Emilede biraz
da Lockeun etkisiyle ana l: doal bireyliin (individualite) geli
tirilmesidir. imdiye kadarki eitim insann bireyliini, kiiliini hem v
cudu hem de ruhu bakmndan engellemitir; yapmack bir sistemle, do
al hareket gereksinmelerini bask altnda bulundurmakla vcudu yozla
trm, otoriteye dayanan bir renme ve tekyanl teorik bir yetitirme ile
ruhu bozmutur. Birinci bakmdan Rousseau tam bir naturalizmi ileri s
rer: ocuun doa iinde gereksinmelerini tam bir zgrlk ile gidere
rek bymesini ister bu arada beden eitimi n planda yer alacaktr.
Ruh eitimi zerine Rousseaunun dndkleri eitim biliminde bir r
amtr. Ona gre ruh eitiminin arlk merkezi, ruhun etkinliklerinin
doal temeli olan duygu olacaktr. Kltrn bir kmaza giriini, ksr
ln Rousseau, yalnz eitimde deil, her alanda duygulara doal hak
larnn tannmamasnda, doann bu iten gelen sesinin artk dinlenmeyip onu zihne (intellect) baml klmada bulur. Bu dncesiyle o, her
eyi akla balamak, soyut ilkelerle dzenlemek isteyen Aydnlanmamn
rationalist tutumuna kar kmaktadr. Onun istedii, gnnn souk, ya
van intellektualizminden kurtulmaktr. Bunun da aresini, kuru aklclk
yerine canl duyguyu koymada, duygunun hakkn ve deerini belirtmede
bulur.
Nitekim onun din anlay da duyguya dayanr. Onun iin, Rousseau
ne materialistlerin atheizmi ile, ne de deistlerin akl dini ile anlar;
bunlarla iddetle savar. Ona gre, din kafa ii deil, gnl iidir. Onun
duygu dini kendisini Hristiyanlkla da, her trl positif dogma ile de uz
F T 25
385
388
Alman dealizmi
1. KANT
idi. Nihayet, 781 ylnda kritik felsefenin ilk byk gereklemesi lan
Kritik der reinen Vernunft (Salt Akln Kritii) kt. Bu yaptyla Kant,
hem kendi felsefesinin temehni kurmu, hem de felsefe tarihinde ok e
itli gelimelere kaynak olacak bir r amtr. 1787 ylnda ikinci ba
sm yaymlanan bu yaptn hemen ardndan teki iki byk kritii de k
t: 1788de Kritik der praktischen Vernunft (Pratik Akln Kritii), 1790
da da Kritik der Urteilskraft (arg Gcnn Kritii), Kantn bir bil
gin olarak yetimesinin balca evreleri bunlardr ve bunlarn dnda be
lirtilmee deer b olay da pek yoktur. Bu, ok disiplinli, ok alkan
bir bilginin sakin, grltsz geen hayatdr. Memleketi Dou Prusyadan
hi kmayan Kantn yalnz din sorunlar zerindeki bir yazsndan dolay
Prusya Hkmeti ile bir atmas var; bu da, Kantn uysall yznden
bir sre din konusunda yazmas yasak ediliyor kolayca yattrlmtr. Bu disiplinli hayat yaayan insan kuru ve yavan deil; zengin bir hayalgc var. Dostlar ile yaknlarnn anlattklarna gre cemiyet insan
imi, ince bir nktesi varm; nitekim popler yazlarnda da bu grl
mektedir. 1801 yl 12 ubat gn yine Knigsbergte ld.
Yapttan: Kant irili ufakl birok eser yazmtr. Sz geenlerden
baka unlar da analm: Prolegomena zu einer jeden knftigen Metaphysik (ilerideki her bir Metafizie Giri); Idee zu einer allgemeinen
Geschichte in weltbrgerlicher Absicht (Dnya Yurttal Bakmndan
Bir Genel Tarih Tasarm); Grundlegung zur Metaphysik der Sitten
(Trelerin Metafiziine Temel Atma); Metaphysische Anfangsgrnde
der Naturwissenschaft (Doa Biminin Metafizik eleri); Die Re
ligion innerhalb der Grenzen der blossen Vernunft (Srf Akln Snrlar
indeki Din); Zum ewigen Frieden (Sonsuz 'Bar zerine); Me
taphysik der Sitten (kreler Metafizii); Anthropologie in pragma
tischer Hinsicht ( P r a g m a t i k Bakmdan Antropoloji).
Gelimesi bakmndan Kantm felsefesi ki dneme ayrlr: 1. Kritik
-ncesi dnemi, 2. Kritik dnemi. 1781 ylnda yaymlanan Salt Akln Kri
tii (Kritik der reinen Vernunft) ile Kantn kendisinin olan ve kritisizm
ya da kritik felsefe denen felsefe gr balamtr. Salt Akln Krltli bu grn teorik temelini kurmutur. Kantn bu temel zerinde d
np alt dneme, bundan dolay kritik dnem denmitir. Bundan
nce Kant aa yukar Leibniz-Wolf felsefesinin erevesi iinde dn
mektedir. Bu dneminde ilkin doa bilimi ile ilgili konular zerinde dur
mutur. Bu yllarnda -y u k ard a sz geenlerden baka yaymlam
olduu yazlarn birkann balklar: Yer, ekseni etrafnda dnerken
birtakm deiikliklere urad m?, Yer ihtiyarlyor mu?, Ate zeri
ne, Deprem zerine. Bunlarn hepsinin fizik konular olduu grlyor.
Ancak, Kant bu konular b fiziki gibi deil, bir filozof gibi, yan belli
bir felsefe gr erevesinde ele alp ilemitir. Kritik-ncesi dnemi
394
tmel-geerlik ileri srerim;, yani bu, deney ile bozulabilecek bir yarg
deildir. halde yalnz sentetik deil, bir de a priordir. Bu gibi yarg
lara matematik fizik de sahip olmak iddiasndadr. rnein Her dei
menin bir nedeni vardr derken, bu ^ermedeki deime kavramnn
iinde neden kavram bulunmamaktadr. Burada derime kavramm
zn dna kp onunla bir baka kavram, neden kavram arasnda bir
balant kuruyoruz, yle ise bu yarg analitik deil, sentetiktir ve byle
olduu halde mutlak geerlik iddiasndadr. Demek ki, hem sentetiktir,
hem de deney ile ^ellendirilem ediinden a p :^ r idi;/Konusu gerei de
neye dayanmayan metafiziin yarglarnn hepsi a prioridir. Ama metafi
zikte de matematik ve fizikte olduu gibi gerek bilgilere varmak'istersek, yalnz kavram zmlemelerinde kalmamal, sentetik yargla^mz
da olabilmelidir, imdi metafizikte bu gibi sentetik a priori yarglar mm
kn m? ite Kant iin btn dava buradadr. nk Salt Akim Kritii
nin ana problemi, Metafizik mmkn mdr? so-usudur.^anta gre,
geri doal bir metafizik (metaphysica naturalis) vardr; istesin istemein insann aklna metafizik nitelikte birtakm sorular dadanr; ama
bilimsel bir metafizie henz varlamamtr. Bu son dnceleri Kant,
Salt Akln Kritiinin aratrd konular zetleyen u soruda toplar:
1. Matematik nasl mmkndr? 2. bilimi nasl mmkndr?, 3.
Bir bilim olarak metafizik nasl mmkndr?. Sonuncu soruda Kantn
demek istedii, metafiziin bir bilim olmas mmkn mdr? Ya da tpk
matematiin ve fiziin olduu ekilde bilimsel olan bir metafizik olabi
lir mi?
Buna gre, metafizii gvenilir bir temele dayatmak iin Kantn giri
tii i, ok basit bir admla balyor; nk bu g problem tek bir for
mle balanmaktadr: A olan sentetik yarglar nasl mmknd?
Salt Akln Kritii iin bir k noktas olan bu formln anlatmak iste
dii udur: 1. Varl yalnz kavramlarla kavrayamam. Yalnz kavram
larla alan klasik rationalizm, rnein ruhun lmszln yle
tantlar: Ruh madd olmayan bir tzdr, madd olmad iin yer kapla
maz, yer kaplamaynca blnemez, blnemeyince de yok edilemez, dola
ysyla ruh lmszdk. Bu tantlamada elimezlik ilkesine dayanl
maktadr; baka bir deyile: nce eldeki kavramn bir tanm yaplyor,
sonra da bundan kendisiyle eliik olmayan sonular karlyor. 2. Kanta
gre, byle salt dncenin iinde kapanp kalm bir mant brakp ob
jelere, mmkn deneye uzanan bir mantk, bir transcendental mantk
(salt dncenin blgesini ap br yana geen) bir mantk gelitirmeli
dir (Kantta transcendental deyiminin bir anlam da budur). 3. Bir ey
bilmek istersem kavramlarm grnn salt formlar ile duyu verilerine
balamalymdr. Sadece salt olan grler, kavramlar ve yarglar ile bir
398
ey elde edemem. Burada da salt formlarn tesine bir gei (transcendere) gerektir. Ksaca: objelerle ilgiler kurmu kavramlarmz olmaldr.
Demek ki, a priori olan sentetik yarglar, bir yandan yalnz duyularn
(duyarln), br yandan da yalnz dncenin (dnmenin) saladn
dan baka trl olan bilgilere bizi vardrmaktadrlar. Bu eit bilgi de
neyden gelemez, yoksa ona a priori diyemezdik. Bu bilgi deneyden bam
szdr ama, her trl deneyin temelidir, altyapsdr; ancak bu trl bilgi
deneye salam bir balant kazandrabilir, rnein sentetik a priori bir
yarg olan u Her olayn bir nedeni vardr nermesi, indktif olarak te
mellendirilemez; onun iin a prioridir. Ama bu nermenin geerlii var
sa, o zaman deney dnyasndaki en kk bir olay bile bir nedenler zin
ciri iinde yer alr; bununla da deney dnyas dzenli bir btn haline
getirilmi olur.
imdi Kantn kesin bilginin tek kayna sayd bu sentetik a priori
yarglarla doa adn verdiimiz fenomenler dnyasn bilgide nasl kur
duumuzu, yani jizk denilen bilimin nasl mmkn olduunu ana hatlar
ile grmee alalm. teden beri allm olan bir anlayn tersine ola
rak Kant, duyu bilgisine temel olan intellektel bir bilgi kabul eder. n
k, ona gre, bizim deneyden nce olan birtakm ana kavramlarmz (ka
tegorilerimiz) var; biz bunlar deneyin iine yerletiririz; deney ancak bu
salt kavramlar ile bir dzen kazanp bir bilgi olur. Kategoriler deneye
form bakmndan bir ereve salarlar. Yeill duyumluyorum yerine,
Bu, yeil bir eydir demee olanak verirler. Kategoriler objektif priori
dirler, yani objeye uyan a priori formlardr. Deneye dncenin salt form
lar bir dzen kazandryor, nk - K a n tn kendi deyiiyle- anln
(Verstand, intellekt) kendiliindenlii (Spontaneitaet), duyarln (Sin
nlichkeit) se alrl (Rezeptivitaet) vardr. Baka trl sylendikte:
Bilgide etkin olan yn anlk, edilgin olan yn de duyarlktr ve ancak bu
iki bilgi yetisi bir araya gelip birlikte altklarnda bilgi oluur. Bu anla^n Kant, u tannm forml ile dile getirmitir: Grz kavram
lar bo, kavramsz grler krdr. Salt Akln Kritiinin balca dnelerinden biri ve Kantn bilgi konusunda bir temel anlay olan bu for
mln demek istedii udur: ierikleri olmayan, yani ileri gr ile (du
yusal e ile) dolmam olan kavramlar, ileri bo birer kabuk gibidirler.
Kavramsz grler ile de bir ey kazanam az, nk bu duyu eleri yalmz balarna ekilsiz bir yndrlar. Deney sadece a posterinri (duyusal)
verilerden ibaret olsayd, hi bir formu olmaya bir svya benzer, dola
ysyla kavranamazd. Bu formsuz svy ancak nceden hazr olan
(a priori) bir kap (anln salt formlar, kategoriler) iine yerletirmekle
kavrayabiliriz. Onun iin Kant, formel mantk gibi salt anln iinde
kapanp kalmayan, tersine, darya kp objeler alanna mmkn dene
yin dnyasna uzanan bir transcendental mantk gelitirir. Yalnz, bu
399
mantk mmkn olan deneyde durup kalr, bunun tesine geerek nes
nenin kendisine kadar uzanmaa kalkmaz, yani transcendent deildir.
Bilginin intellektel bir temel zerinde olutuu dncesini Kant, Salt
anlk (intellekt) fenomenlere yasalarn dikte eder sz ile anlatmaa
almtr. O zamana kadar bal kalnan bir anlay altst eden bu d
ncesini Kant Kopernikus devrimine benzetir. nk teden beri, d
nmenin kendini objelere gre ayarlad, yani nasl dnmesi gerek
tiini anla objelerin dikte ettii ileri srlyordu. imdi Kant, bu oran
tersine evirerek objelere formlarn salt anlk dikte eder demektedir.
Doa bilgisinde mmkn deneye, uzay ile zamandan baka, birtakm
a priori formlar, Kantm deyiiyle kategoriler aktararak, deneyin dank
verilerini ve eitliliini bunlarn iinde derleyip topluyor, birletirip d
zenliyoruz. Kategorilerin grd i, deney verilerini birbirine balamak,
birletirmek iidir, bir synthesistir. Byle bir grevleri (Funktion) olan
kategorileri Kant, Aristotelesten beri gelen Yarglar izelgesine paralel
olarak tretir ve bu izelgedeki 12 yargnn her birinin karsna belli bir
kategori koyar. Bu da, biz deney verilerini 12 bakmdan birbirine balyo
ruz (synthesis), deneyin ham malzemesini bu 12 kategoriye gre ekillen
diriyoruz demektir. Burada, doa bilgimizin nasl ekil kazandm en kes
tirmeden gsterecek tek bir kategoriyi rnek olarak grelim: Yarglar ba
nt (relation) bakmndan aldmzda, bunlarn arasnda kategorik de
nilen bir yarg formu vardr. Bunu karlayan kategori, tz ve ilinek
(substantia et accidens) kategorisidir. rnein kar eriyor nermesinde
konu (subiectum) olan kar, bir nesnedir; bir ey, bir nesne olarak da
deneyde yoktur; deneyi sadece gzlemeden karlamaz; dncenin bir
salt formunu (bir a priori kategoriyi, burada tz-ilinek kategorisini) nce
den deneyin iine yerletirmemi olsaydk, byle bir ey olmayacakt.
-----; Anln salt kavramlar (kategoriler) yannda doa bilgimizi kurmada
pay olan ikinci etken de, salt yarglardr. Bunlar da fenomenlerin dzen
lenmesine yararlar. rnein Doada tzn (maddenin) miktar ne azalr,
ne oalr yargs fenomenleri bir dzen iinde birletirmekte, onlara
bir balant, bir form kazandrmaktadr. Salt yarglar ile de doa yasala
rn kurarz. Btn bunlarla da, fenomenlerin ekilsiz okluu ekli ve bir
lii olan bir dzen haline gelmektedir. nk nce, tz-ilinik kategorisi
ile nesne (ey, madde) denilen birlik meydana geldi, sonra da bir salt
yarg ile nesneler arasnda bir balant, bir birlik kuruldu. Bunlarn
olmasyla da, doa dediimiz ey meydana gelmi oldu. nk doa,
birtakm nesneler ile bunlar arasndaki balantlardan (yasalar) iba
rettir. te btn bunlar, anln bir birletirme, bir balama, yapsnda
yerleik olan (a priori) bir sentez yetenei sayesinde olmaktadr. Bu syn
thesis de a priori olduu iin, doa bilgimiz de kesin olabiliyor; nk zo
runlu ve tmel geer olmas a priorinin ayrc niteliidir.
400
401
olaylar tek bir nedensellik ile aklamann gerekli olmadn, doadakinin yannda bir de zgrlk ile olan (durch Freiheit) bir nedenselliin
de dnlebileceini sylyordu. Burada onun istedii, zgrl tant
lamak deil, ancak zgrln rtlemiyeceini de gstermektir. n
k fenomenler, birer numen olsayd zgrlk kurtarlamazd, doa de
diimiz varlk bilgimizden bamsz olsayd, zgrl kurtarma umamazdk; o zaman bu dnyadaki her ey kesin bir zorunluluk iine yerle
mi olurdu. Ama durum byle deil de, doann objeleri salt fenomenler
ise, salt keudi bilgi formlarmz ile kurduumuz eyler ise, o zaman arkaplanda zgrlk diye bir eyin ortaya kacan bekleyebiliriz. Kantn
burada gznnde bulundurduu, yalnz, bir nedenler dizisini balatan in
sandr. Onun iin, buradaki sorun, hemen bir isten zgrl sorunu olur
ve istenen de, doadaki nedensellik tek nedensellik olarak alnrsa, orta
dan kalkma tehlikesi ile kar karya kalnacak olan isten zgrln
kurtarmaktr.
sten zgrl de, ancak ahlk bakmdan kurtarlabilir. nk her
ey nedenlerle smsk belirlenmi olsayd, insann karsna ahlk istek
ler ile klamazd; onu sulayamaz, ayplayamaz, sorumlu tutamazdk; o
zaman insan nedenler zincirinde istensiz bir halka olurdu. te bu yzden
Kant, insan iki dnyaya da bal olan bir yaratktr diyor. nsan bir yan
dan fenomenler dnyasna, duyulan dnyaya (mundus sensibilis), br
yandan da numen dnyasna, dnlen dnyaya (mundus intelligibilis)
baldr. nsan bedeni, itilim ve eilimleri ve psiik gdleri ile fenomen
ler dizisi iinde yer alr; ama bir yandan da bir nedenler dizisini kendi
liinden (spontan) balatmak gcndedir. Kanta gre, insann doal ne
denler zinciri dnda birtakm eyler yapabilmesi, bu dnceye vardr
maktadr. nsann hayatnda gereklilik (Sollen) diye bir olgu var ki, by
le bir eyi doada bulamyoruz. Gereklilik de bir eit zorunluluk, bir e
it yasadr; ama doadakinden bsbtn baka trl olan bir yasadr (Bu
rada, ilk defa olarak, kategorik imperatif ile karlamaktayz). Bylece
Kant, iki trl zgrlk kavram gelitirmi oluyordu. Kosmolojik bakm
dan zgrlk bir nedenler dizisini kendiliinden (spontan) balatmak
gc. 2. sten zgrl duyarln btn etkilerinden kurtulmu ol
mak ve insann nedensellikten baka olan gereklilik yasasna bal ol
mas.
Bundan sonra Kant bir de karakter kavramn ele alr. nsann bir
empirik, bir de intelligible karakteri vardr. Empirik karakteri insann fe
nomenler iine rlmtr. nsan btn hayat boyunca d dnyada olup
-bitenler karsnda davranlarda bulunurken, bunlarn arkasnda hep in
telligible karakteri vardr. mdi intelligible karakter deyince tanm
gerei uzay ve zamanla ilgisi olmayan bir ey anlalr. yle ise, nasl
oluyor da zaman dnda olan bu intelligible karakter, zaman iinde olup
404
ekil inanc zerinde, duyguya deil de, akla dayand iin zorunlu olan
bir inan zerinde kurma denemitir. Onun iin Kant metafizii ykm
tr demek pek doru olmaz; ykt bir metafizik yannda kurduu bir me
tafizik de var demek daha doru olur.
Kant ahlk konusunu byk yaptnda ilemitir: Grundlegung
zur Metaphysik der Sitten (Trelerin Metafiziine Temel Atma), Kritik
der praktischen Vernunft (Pratik Akln Kritii) ve Metaphysik der Sit
ten (Trelerin Metafizii), Kantm ahlk anlayn burada, onun ah
lk konusunda ana yapt olan Pratik Akim Kritiindeki balca dn
celeri daha anlalr bir ekilde anlatan Trelerin Metafiziine Temel At
me zerinde belirtmee alacaz.
Aratrmann ana konusu, ahlkn a priori yndr. Nitekim yaptn
adndaki metafizik sz ile de a priori kastedilmektedir. Bilgide de yal
nz a priori olan ile ilgilenen Kantn ahlkta da a prioriyi aramas, kesin
olan bir ahlk bilgisine varma gznnde bulundurmasndandr. Ahlk
alannda da bir a priori varsa, ancak o zaman bilim niteliinde bir ahlk
retisi olabilir. Bilgide a priori olmasayd, dzenli bir doa tablosu yeri
ne geliigzel tasarm lar olurdu. Bunun gibi, ahlk da geliigzel olan is
tekler ve eilimlere braklrsa, tmel-geerlii olan bir ahlk kurulamaz,
o zaman ancak bir ahlk tarihi olabilir, ama uzay ve zamandan bamsz
bir ahlk olamaz. Ayrca, ahlk dediimiz, Kanta gre, insann a priori
olan bir yn, yani akl ile ilgilidir; ahlki, igdlerde, eilimlerde ve
eylemlerimizin sonularnda deildir. Onun iin Kant, fenomenler dnya
sndan gelen btn etkilerin ok gerisinde bulunan ahlk zmze, salt
istene kadar inmei dener.
Yaptta balca 3 kavram ele alnp ncelenmektedir: iyi isten (der
gute Wle), kategorik imperatif ve zgrlk kavramlar. Kant yle bir
dnce ile sze balyor: Doa insan bir eree gre yaratmtr; bu erek
ne olabilir? Birok ahlk retilerinin ileri srdkleri gibi, bu mutlulua
erimek olsa, doa insan ok yanl, ok ters yaratm demek gerekirdi.
nk mutlu olmas iin insana yalnz itkileri (igdleri, eilimleri)
pekl yetiirdi. Nitekim hayvan bu bakmdan pek rahat; igdleri onu
gidilecek yere kendiliklerinden gtryorlar; bu yzden hayvan ne g
nah biliyor, ne de lm korkusunu. Ama, insanda igdlerden baka bir
de akl var; ite bu akl denilen g de, kl krk yaran bu yeti de, insan
hi de mutlulua gtren bir ey deil, mutlulua ulatrmada hi de iyi
bir klavuz deil. Bu anlaynn mantk sonucu olarak Kant, bundan do
lay diyor doa insan iin mutluluktan baka bir eyi gznnde bulun
durmu olacaktr. nsan fenomenler dnyasnda mutlu olsun diye belir
lenmi olamaz; o, btn yaratklar arasnda akl olan tek yaratktr. Akl
da insan fenomenler dnyas stne ykseltip, ona bir deer, bir onur
kazandrr; ona baka bir dnyadan gelen bir sesi iittirir; bu ses de ah
406
lk, insann nedensellik yasasndan baka bir yasaya, kendi yasasna bal
olmas demektir, ite insann bu kendi yasas da kategorik imperatiftir,
ahlk yasasdr. Bylece de, Salt Akln Kritiimde problematik olan,
mmkn bir ey diye ileri srlen zgrlk kavram, burada artk bir
gerek olmaktadr. Geri Kant, bu zgrln ne olduunu bilemeyiz di
yor, ama bu ideye gre davranmamz gerekir ve bu da bize yetiir; n
k bu ideden bakasna gre davranamad iindir ki, bir varlk zgr
olur.
Kantm ahlk retisi, pratik felsefesinin teki kollar iin, hukuk,
devlet ve tarih anlaylar iin bir temel olmutur. Ona gre, yurtta ya
sann hem sjesi, hem de objesidir, yani o kendisinin koymu, kendisinin
zgr olarak onam olduu bir yasaya kendisini balamaldr. Bu, liberal-demokrat bir devlet anlaydr, hukuk devletinin kurulmasn ideal bi
len bir grtr. Bir toplum erevesinde gerekletirilmesi gereken hak
dzeni, btn uluslar arasnda da kurulmaldr; uluslarn kendi zgr ka
rarlar ile iinde birleecekleri bir Uluslar Dernei, kendisine yneltile
cek bir ide olmaldr. Bu dncesi ile Kant, Birlemi Milletler idealiniortaya koyanlarn banda yer almtr. Tarih iin de Kant, yine ahlk ya
sasm deerleme ls olarak alr; tarihi gzden geirirken, bu srecin
ynlarla olaynn kalabal iinde durup kalmaz, bu srecin btn ini
leri, klar ve atmalar ile bir ideye doru gelitiini tasarlar. Bu
ide de, btn insanlk lsnde gerekletirilecek olan bir hak dzenidir;
iinde her kiinin insanlk deer ve onuruna, hak alanna sayg gsterilen
bir dnya yurttal durumudur. de de Kanta gre, kendisine yne
leceimiz, eylemlerimizi kurallatran (regulatif) bir ilkedir, bizim iin
sonsuzlukta bulunan bir devdir.
nc byk krtii olan Kritik der Urteilskraft (Yarg Gcnn
Kritii yaymland zaman (1790), Kant 66 yandayd. Buna ramen bu
kritik, teki iki kritikten ok canldr ve devrinin dnyagr ile edebi
yat zerinde en ok bunun etkisi olmutur. Ayrca, teki kritiklerden ok
daha atak admlarla metafizie uzanmaktadr. Bu nc kritiinde Kant,
imdiye kadar sistematik bir balant iinde ele alamad sorunlar ince
ler. Salt Akim Kritiimde ruh yetilerinden bilme, idelerden doruluk
idesi, yasa eitlerinden nedensellik yasas, bilgi eitlerinden doa
bilgisi ve metafizik incelenmiti. Pratik Akln Kritiimde de, isten
denilen ruh yetisi, iyi idesi, gereklilik yasas ele alnm ve ahlk
lkesinin bilgi temelleri aratrlmt. Geriye ruh yetilerinden duygu,
idelerden gzel idesi, yasalardan teoloji yasas kalmaktadr, ite Kant
nc kritiinde bu kalan sorunlar zerinde durur ve doa lkesi ile ah
lk lkesi arasna sktrlan ve bir yandan gzeli (estetik-olan), br
yandan da organik-olan iine alan bir ara-lkenin bilgi temellerini aratrr.
Geriye kalan bu ok eitli etkenleri de Kant, akln bir grevine, yarg
410
2. ALMAN DEALZM
Kant felsefeye byk yenilikler getirmi, felsefede byk bir devrim ya
ratmt. Bu felsefe, bir yandan Renaissancetan beri gelien yeni Avrupa
felsefesinin ana izgilerini kendisinde toplayan bir zettir; br yandan da
kendisinden sonra felsefeyi besleyen verimli bir kaynaktr. Nitekim Al
man dealizminin de ana kayna Kant felsefesidir.
Alman dealizmi deyimi ile, balca Fichte, Schelling, Hegel ve Schleiermacher iine alan, sonunda baz izgileri ile Schopenhauere de uza
nan bir filozoflar evresinin 19. yzylda gelitirdii bir felsefe r an
lalr. Bu r, kendi iine kapal bir btndr, bir genel atmosfer gibi
dir, iinde yer alan dnrlerin ylesine ortaklaa bir eseridir ki, u ya
da bu dnrn ondaki payn ak olarak belirtmek zaman zaman ok
g olur.,rn merkezi nce Jena niversitesidir, sonra Berlin niver
sitesi olmutur. Alman dealizminin dnrlerini, aralarndaki btn ay
rlklara, atmalara ramen, birletiren nokta, her eyden nce, ortak
laa bir problem durumudur: Hepsi iin k-noktas Kant felsefesidir. Al
man dealistleri hep, byk zenginlii ile yeni yeni zme denemelerine
yol aan Kant felsefesi ile tartrlar; onun eksiklerini btnlemee, ana
sorunlarn zmee, olanaklarn gelitirmee alrlar. Bu dnrler
iin ortaklaa olan ama da, sk, sarslmaz bir felsefe sistemi kurmak
tr; hepsi iin ideal, Kantn ancak giriini vermi olduu gelecekteki
metafiziktiv. Kant, bu metafiziin ana izgilerini gstermiti. Ancak, Al
man dealistleri bununla yetinmezler, btnln elde etmi, kesin bir
bilgiden tretilmi, salam ve tutarl olan ideal bir sisteme varmak ister
ler. Byle bir sistem de pekl olabilir, insan akl buna ulaabilir: onlar
bu inanta da ortaktrlar. Alman dealizminin bir baka zellii de, yara
tclarnn din bir dinamizm ve bir yaratma sevinci ile beslenen iyimser
likleridir. Onlara gre, phe, ancak gelip geilecek bir duraktr, yokla
yp ayklama iin, daha bir derinleme iin bir vesiledir.
Bir sisteme varmak istei, Alman dealistlerinin aralarnda ortak
olduklar balca bir yndr. Geri bundan nce de, birlii olan bir bt
415
416
Fichte
lk Rantlardan hi biri kritik felsefede yerleik bulunan sistem dn
cesini bir btn olarak kavrayp gelitirememitir. Bunlardan yalnz Reinholdta byle bir eilim bulmaktayz. Ama o da, Kant felsefesinin daha ok
teorik sorularna yneldii iin, giritii ide baarl olamamtr. Kantm
retisinin arlk merkezini pratik felsefede arayp bunu kendisine k
-noktas olarak alan ilk dnr Fichte olmutur. O, dosdoru Kant felse
fesinin zne gitmi, insann asl znn ahlk olduu dncesinden
kalkmtr, insann moral bir varhk olmas, onu doa determinizmine sk
skya balanmaktan kurtarmakta, ona mutlak amaktadr. Fichteye
gre determinizm, teorik bakmdan ne kadar zorunlu olursa olsun, insa
nn deer ve onuruna aykr bir eydir. Onun iin salt teorik sayd bir
zorunlulukta Fichte uzun uzun durup kalmaz; dorudan doruya, ahlk
bir varlk olan insann zgrln temel olarak alr ve doa dnyasn
da ancak bu temel zerinde anlamaa alr. Fichtenin kiilii ile felse
fesi arasnda byk bir uygunluk vardr. Onun btn hayat, yapmak ve
yaratmak tutkusu ile ykldr; felsefesi de bir zgrlk fanatizmidir.
yi, yapmak ve yaratmakta kendini gsterir; kt, tembellik ile isiz
liktir. Byle dinamik bir karaktere de Kantm zgrlk retisi, elbette
determinizmin ezici basksndan bir kurtulu gibi grnecektir. Bu reti
ye byk bir ihtirasla sarlan Fichte, sonra buradan kendi felsefesinin
tayc dncesi olan zgr, etkin, mutlak ben kavramna varacaktr;
mutlak ben artk bir olgu Tatsache) deil, bir eylemdir, bir ii gerek
letirmedir (Tathandlung).
1762 ylnda doan Johann Gottlieb Fichte, Saksonya ile Silezya ara
snda bulunan Oberlausitz blgesinin bir kyndeki fakir bir dokumacnn
oludur. ocukluu proleter ailesinin yoksul ve dar koullar iinde ge
mi, babasnn dokuma tezghnda alm, kaz obanl yapmtr. 9 ya
nda iken bir rastlant Fichteyi bu yoksul hayattan birdenbire kopar
mtr: Gnn birinde, kilisedeki vaza yetiemeyen kyn yaknndaki bir
iftliin sahibi olan bir baron, kendisine bu vaizi alacak bir dorulukla
anlatan kk Fichtenin zek ve szlerindeki parlakla hayran kalarak
onu okutup yetitirmei zerine ald. Gereken bir hazrlk yapldktan
sonra Fichte, Almanyann ok tannm bir lisesi olan Schulpfortaya gir
di. Ancak, kendisini koruyan baronun bu arada lmesi yznden lisedeki
ve sonra Jena ve Leipzig niversitelerindeki ilhiyat renimini byk
skntlar iinde yapabildi, bir aralk niversiteyi brakarak zel dersler
vererek hayatn kazanmak zorunda kald. Leipzigte kendisinden felsefe
dersi almak isteyen bir gen, ona Kant felsefesini tanmak frsatn verdi.
Bu da onun hayat iin bir dnm noktas olacaktr. Kantn felsefesinde
Fichte, kendi varlnn zn bulmu, burada zgrlk bilmecesinin
F T 27
417
kn ben var. te Fichte ben ya da bilin derken byle tmel olan bir
bilinci anlamaktadr.
imdi bilincin (benin) ana zellii nedir? Fichteye gre eylemdir, etkin
liktir. Kant transzendentale Apperzeptionu teorik bilincin en yksek il
kesi saymt; Fichte iin pratik bilincin de en yksek ilkesidir. Onun iin,
bilincin ne olduu konusunda dnrken varacamz son nerme, Descartesta olduu gibi, dnyorum olmayp, ancak eyliyorumuv; n
k bilin aslnda etkin (aktif) olan bir eydir. Bununla da Fichte arad
sistemin arlk merkezini teorik felsefeden pratik felsefeye kaydrm olu
yordu. Ona gre, sistem iin ilk temeli, ba ilkeyi ancak dnceyi (theoria)
deil de, eylemi (praxis) esas olarak alan bir felsefe salayabilir. Bilincin
(benin) nasl bir (eyleme olduunu bilme rnei zerinde grmee al
alm. Fichteye gre, felsefenin k-noktas u ya da bu bilgi eidi de
il, genel olarak bilme olmaldr. Ancak, felsefenin kendisi de bir bilim
dir, bilgilerini bir sistem iinde derleyen, temellendirilmi bir balant iin
de toplayan bir bilimdir. Byle bir sistem iin de, mutlak ekilde kesin
olan bir temel-nermeye gereksinme vardr. Sistemin birlik ve btnl
n ancak byle kesin bir nerme salayabilir. mdi, her zde (identik)
nerme, mutlak olarak kesin olan bir nermedir: a, a dr gibi. Bu ner
mede a nceden koyulmu, nceden kabul edilmitir. Bu da gsteriyor ki,
dndmz her nerme bir koyumduv (thesis, Setzung). Burada n
ce ben kendisini kendisi ile zde (identik) olarak koymaktadr. yle
ise, bir nerme ya da bir objeyi dnmeden nce, benin kendi kendini
koymas ya da dnmesi gelmektedir (zaman bakmndan deil, mantk
bakmmdan). te benin bu kendi kendisini dnmesi, bu kendisine bak
mas bir etkinlik, bir eylemdir (Tathandlung); nk ben burada kendi
kendini koymakta, kendisine verilmi bir devi bir sonuca balamala
bir etkinlikte bulunmaktadr, a, a dr yerine, yine onun gibi mutlak ke
sinlik nitelii tayan bir baka nermeyi de k-noktas olarak alabilir
dik: a, non-a deildir. Burada bir eyin karsna baka bir ey konul
maktadr; bu karsna koyum da (antithesis, Entgegensetzung) balbama bir edimdir, burada da bir i grlmektedir. Ama, ne de olsa, bu
ikinci bir admdr; nk karsna non-ay koyabilmem iin, nce ay
dnmem gerekmektedir. Geri bu zgr bir edimdir, ama iin iine bir
de zorunluluk karmaktadr: Bir objeyi, ancak onu teki objelerden ayrt
etmekle dnebilmekteyim; dolaysyla ben, ancak, karsna bir ben
-olmayan (non-a) koymakla kendisini de koyabilmektedir. Bir de ben
ile ben-olmayan birlikte dnp bir araya koyarsak (synthesis), n
c bir adm atm olur, nc bir igrm oluruz. Bu nc admda
ben ile ben-olmayan, birbirlerini karkl olarak snrlyorlar diye
dnrm: Ben, karsndakini belirleyen ve eyleyen olarak, ben
-olmayan da beni belirlenmi ve duyumlanlm olmasyla snrlar.
420
Schelling
Fichtenin ancak ikinci dneminde romantizmin etkisi altnda kalmasna
karlk. Alman idealizminin ikinci byk dnr olan Schelling bs
btn romantik anlayn iinde yer alr; Schelling romantizmin filozofu
dur. Friedrich Wilhelm Joseph Schelling (1775-1854), Leonbergte (Wrt
temberg) bir rahibin olu olarak dnyaya geldi. Olaanst yetenekleri
var; ok erken olgunlam, ok dinamik zekl, parlak bir yazardr. Fel
sefe ve ilhlyat renimi yapt Tbingende Hlderlin ve Hegel ile ya
kn arkadalk etti; her ikisinden de srekli olacak etkiler almt; ama
ikisinden de daha gen olmasna ramen erkenden olgunlamas onu a r
kadalarnn nne geirdi. Tbingendeki reniminin son zamanlarnda
Fichtenin Bilim Teorlslnl (Wissenschaftslehre) okuyup tanmas onu
Fichte felsefesine balad. Bu felsefenin anlay erevesinde yazd
427
Vom Ich als Urinzip der Philosophie (Felsefenin lkesi Olarak Ben ze
rine) adl yapt ile daha 22 yanda iken Jena niversitesine profesr
oldu. Jenada Romantikler evresine girdi, bu evrenin ileri gelen kadn
larndan biri olan Caroline Schlegel ile evlendi. Jenada be yl retim
de bulunduktan sonra Wrzburg niversitesine arld, ondan sonra bir
aralk Mnihte Akademinin bakanlm yapt. Romantik Prusya kral
IV. Friedrich Wilhelm, Hegelin rationalizmine, zellikle Hegelciliin sol
kanadna bir kar-arlk olur midi ile kendisini 1811 ylnda Berline a
rd. Schellingin kendisi de bu tarih grevine inanm, ama bekledii k
mam, Berlinde hi bir yank bulamamtr. Bu ara zaten Hegel idealiz
minin de gnn doldurup zlmee balad, yerine kritik-positivist bir
anlayn yerlemee balad bir devirdir. Schelling 1854 ylnda hemen
hemen tamamyla unutulmu olarak ld.
Schellingin uzun sren mr boyunda retisi srekli olarak deiip
gelimitir. Bu biteviye deien felsefeyi eitli evreleri arasnda geit
ler ve balantlar bulunmasna ramen bir btn olarak gstermek epey
gtr. Schelling gelimesi boyunca hep yeni yeni problem gruplarna
ynelmi, aratrmalarnn dorultusunu sk sk deitirmitir. Bu yzden
de, eskiden ileriye srd bir dnceyi sonradan dzelteceine, bu d
nce ile elimeye dmekten ekinmemitir. alacak gibi okyanl bir
dnr olan Schelling, her yeni dnceye aktr; eskiden bildiklerini
yeni rendikleriyle deitirmekten hi kanmaz; yenilerini ilemek iin
eskilerinden vazgemekten ekinmez; ancak, edindii yeni dnceleri ya
ratc olarak benimseyip yaratc olarak deerlendirir; bu arada eski ile
yeni arasnda balantnn bsbtn koptuu sylenemez; her yeni dn
cesinde Schelling ilk tezlerini bsbtn gzden karmaz, zeksnn can
ll, btn deimeler iinde ana dncesini derinletirmesini salar.
Schelling felsefesinin gelimesini 5 dneme ayrmak det olmutur; an
cak bunlar ne bir sistemi be ksm, ne de balbama bir sistemdirler:
1. Doa felsefesi (1799a kadar), 2. Transsendental idealizm felsefesi (1800
sralarnda), 3. dentite felsefesi (1801-1804), 4. zgrlk felsefesi, 5. Din
ve mitoloji felsefesi (1815den bu yana). Balca yapttan: Ideen zu einer
Philosophie der Natur (Bir Doa Felsefesi zerine Dnceler); Ers
ter Entwurf eines Systems der Naturphilosophie (Bir Doa Felsefesi Sis
teminin lk Tasla); System des transzendentalen Idealismus (Trans
sendental dealizm Sistemi); Darstellung meines Systems (Sistemin
Betimlenimi); Philosophie und Religion (Felsefe ve Din); Uber das
Wesen der menschlichen Freiheit (nsan zgrlnn z zerine);
Philosophie der Kunst (Sanat Felsefesi); Philosophie der Mythologie
und der Offenbarung (Mitoloji ve Vahiy Felsefesi),
Burada Schellingin gelimesinin birer ura olan 5 dnemini birer
birer gzden geirmeyeceiz, yalnz retisinin zgn ynlerini, onu Alman
428
demek daha doru olur. Bu bakmdan Fichte ile Schellingin felsefeleri bir
birine bsbtn ters olan ynlere doru ilerlemektedir: Fichte benin
derinliklerine inmee, tek tek benlerin arkasndaki mutlak bene var
maa alrken, Schelling, tersine olarak, darya doru uzanarak obje
lerin dnyasna, doaya ular. Schellingin bylece vard doa da, Fichte
nin beni gibi salt etkinliktir; ama artk bu, sjenin dndaki bir etkin
lik, bir istentir.
Schelling felsefesinin gelimesindeki evrelerinden biri dentite Felse
fesi (Identitaetsphilosophie) adm tar, identite demek, iki ayr eyin
zce bir olmalar, zde olmalar demektir. te bu zdelik dncesi,
Schellingin doa felsefesinin metafizik temelidir: Doa ile tin (Geist)
identiktirler; bizdeki tin ile dmzdaki doa zce birdirler; bizim d
mzda ayn bir tin, iimizde de ayn bir doa etkimektedir. Bu birlik ve
zdelik dncesini Schelling btn doa ilkesine de uygular: Burada
organik ve anorganik varlklar arasnda artk z ayrl yoktur. Bundan
dolay anorganik varlklar mekanist teori ile aklayamayz; hele orga
nizmalar iin bu teorinin sz bile edilemez. Yalnz, bu yzden Schellingi
vitalist saymak da doru olmaz, nk vitalizm yalnz organizmalarda bir
hayat gcnn bulunduunu kabul eder. Oysa Schelling bu hayat ilkesini
yalnz organizmalarda deil, doann btn yaratmalarnda bulmaktadr;
en kaba fizik varlkta bile hayat gizlidir; btn doa batan aa hi
bir ayrs olmadan canl bir organizmadr, bir organisationdur; rgenlemelerin saysz eitlilii iinde hep ayn bir ilke gelimektedir; her ey
en i z bakmndan organiktir, anorganik varlk, sadece donmu, katla
m, snm olan hayattr. Tamamyla mekanist olan kosmogoniesinde
Kant, gne sisteminin oluumunu, bir ana ktlenin (nebula) mekanik ha
reketleri ile aklamt. Oysa Sdellinge gre, kosmos, bu ana ktlenin
soluyan bir canl varlk gibi ritmik olarak yaylp bzlmesi ile biim ka
zanmtr.
mdi, bu kendi iinde bircinsten olan birlikten nasl olmu da bir
okluk, bir ayrlk meydana gelmi? Bu okluk, Schellinge gre, birlik
esinin tam kart olan blnme esinden ileri gelmektedir. Ancak,
doa bir birlik olduundan, bu kar-e de (blnme) yine doann
kendisinden km olabilir: Bu kar-e, yaratclnn hemen balan
gcnda doann kendiliinden ikiye blnmesi ile ortaya km, bu ikilik
bundan byle evreni ekillendiren bir ilke olmutur. Doann neresine bak
sak, hep kart kuvvetlerin ikiliini (dualizm), Schellingin deyiiyle: ku
tuplu oluu (Polaritaet) buluruz; doada her ey, bu gibi kuvvetler ara
sndaki gerginlikten, kart kuvvetlerin birlikte alp aralarnda bir den
geye varmalarndan meydana gelir. Sje ile obje arasnda bir polarite
(bunlar birbiri karsnda birer kutup) olduu gibi, her eitten varlklarn
dnyasnda da bir kartlk var: Mknatsn kuzey ve gney kutuplar ara430
433
arasndaki ayrm, dinin son dorulara bilinsiz bir sezi ile, felsefenin
ise bilinli bir dnme ile varmasdr.
Romantizmin filozofu Schellingi bitirirken onun Kant ile Fichteden
ayrld noktalar bir daha belirtelim: 1. Kant ile Fichtenin dnyagrleri ahlk bir nitelik tayordu: Kanta gre bu dnyadaki her ey, son
moral erein bir grnmesi, bir simgesidir; Fichte iin de ahlk yasas,
en yksek deer olan zgrln bir grnmesidir. Oysa Schellingin dnyagr ahlk deil, estetiktir. Ona gre, insan bilinci en yksek basa
mana akl ile belirlenmi zgr eylemede deil, sanatn yaratmalarnda
eriir: Sanatnn yaratmasnda doa ile zgrlk, bilinsiz yaratma ile
bilinli davran arasndaki aralk kapanr; estetik bilin, teorik ve p ra
tik bilinler zerinde bunlar kapsayan bir synthesis olarak ykselir. 2.
Schellingte doa karsnda bsbtn deimi, bsbtn baka bir duru
buluruz. Artk doa, Kantta olduu gibi anln (intellekt) kategori ve il
keleri ile kurduumuz ve sk bir determinizm ile ileyen mekanik bir ya
p deildir; Fichtede olduu gibi, sadece devin malzemesi, yani ben
in kendi zn tanmas iin kendi karsna kendisinin kart bir ey ola
rak koyduu bir ben olmayan da deildir. Doa, Schelling iin, benden
bamsz olan bir varlktr; ama cansz bir madde de deildir; zce ben
ile bircinstendir; tpk ben gibi doa da bir zekdr (tin, Geist), yalnz
bilinsiz olarak yaratp etkiyen bir zekdr. Bylece Schelling kendisinden
ncekilerin sbjektif idealizmi yerine bir objektif idealizm, bir zdelik
(Identitaet) felsefesini koymutur: Onda sje ile obje, doa ile tin (Geist)
temelde bir ve ayn eydirler; doadaki ayn yaratc gc, insanda ken
disine gelip bilincine eriir.
Hegel
Kant, teorik akl ile pratik akl arasnda; doay mekanist olarak
aklama ile teleolojik olarak aklama arasnda; doru, yararl,
iyi ve gzel deerleri arasnda; doru ve yanl bilme arasnda
kesin snrlar izmee almt. Onun her alann snrlarn belirtmek
isteyii, felsefesinin kritik nitelii ile ilgilidir; kritik deyimi, bir anla
myla ayrma demektir. Oysa Kanttan sonraki Alman dealistlerinin
ana-tutumu, sisteme varmaktr. Sistem dncesi ise, daima ayrlklar
birletirmek, kartlar uzlatrmak ister. Sistemde btn dnceler tek
bir ana nermeye sk skya balanr, bundan tutarl olarak tretilir.
Fichte retisine beni k-noktas olarak alm, btn kartlar bu te
mel zerinde ortadan kaldrma denemiti. Schelling ayrlklar, hepsi
nin iinde erimi olduklar bir kkte balangtaki ayrmlamamta
(Indiffenenz) birletirmek istemiti; onun iin retisine zdelik fel
nulan yere gre genel istenci duymak bilinci ve temsil etmek derecesi degiir. Bu bilin, genelin ilerini grmee kendilerini vermi olan devlet
grevlilerinde en yksek derecesine eriir. Onun in, Hegel devlet memur
luunu hep yksek bir hayat formu diye anlamtr; onun gznde devlet
memuru, Tanrsal tze en yakn olanlar arasnda yer alr.
Tek tek devletler biribirlerinin karsna egemen varlklar olarak 1karlar; bundan dolay, aralarndaki ilgiler ancak gereklilie dayanabi
lir. Karlkl haklarn garanti altna alan devletler, kendi stlerinde bir
g olmadndan, aralarndaki anlamazlklar] sava ile yoluna koyarlar.
Her biri bir bireylik (Individualitaet) olan, her biri kendi zel yararna
gre davranan devletler iin son yargy tarih verir; tarih, bir yksek
dnya mahkemesidir. Devletlerin, uluslarn hak ve
'
belirle
yen dnya tarihidir. Tarih, zgrlk bilincine doru srekli bir ilerlemeDialektik bir nitelii olan ve birtakm uraklardan geen bu gelime
de her dnemin temsilcisi bir tarih ulustur. Her tarih ulusa idenin
plannda bir mission, bir dev ayrlmtr. devini yerine getiren ulus ta
rih sahnesinden ekilir, yerini idenin bundan sonraki bir amacn ger
ekletirecek olan baka bir tarih ulusa brakr. Bylece, Dounun es^i
uluslar, Yunan, Roma, Hristiyan-Cermen mparatorluu birbirinin ardn
dan tarih sahnesinden ekilmiler, tarihin mealesini hep birbirine aktar
mlardr.
Nasl uluslar ile devletler anlamlarn tarih denilen balam iinde ka
zanyorlarsa, tek kiiler de anlam ve belirlenimlerini devlet iinde kaza
nrlar. Devlet tek kiinin araclyla konuup i grr. Tek kii devletin
kendisine vermi olduu devi yerine getir mi, lm artk bir kayp sa
ylmaz: Bu kii isterse bir skender, bir Oaesar ya da bir N apol^n olsun.
Geri byk kiiler tarihin gidiini sezmi olan, tarihin istediini kavram
olan kimselerdir. Ama tarih onlar kendi amalar emrinde bir ara olarak
kullanr; onlar kendi tutkular ardmdan kotururken bu arada kendi is
tediini gerekletirir; buna eriince de onlar birer bo kabuk gibi bir
kena a atar. Bu da, Akln hilesidir (List der Vernunft).
Idenin gelimesinde en son, en yksek basamak, kendini srayla sa
nat, din ve felsefede gerekletiren mutlak tmdir (absoluter Geist). Ta
rih boyunca bir sr devletler birbiri a r d n d a n ortaya km, missonlarm yerine getirdikten sonra gp gitmilerdir. Devletlerin lml olu
una karlk sanat, din ve felsefe lmszdrler. nk bugn biz, ara
dan 2000 u kadar yl getii halde bir Platonun, bir Aristotelesin dn
m olduu ayn problemleri dnyor, bir Homerosun yaratm olduu
ayn gzellikten tad alyoruz. Sanat, din ve felsefede, idenin btn insa.nlk tarihi boyunca uzanan srekli bir gelimesini bulmaktayz. Bu lm
szlk idenin zne en uygun olan bir formdur. Bundan dolay ide,
erei olan kendi bilin ve zgrlne en tam, en yetkin olarak ancak
442
Schopenhauer
Alman dealizmi filozoflar gibi Schopenhauer de k noktas Kant olan
gelimenin iinde yer alr. 0 da Kantn yeni bir felsefe iin koymu oldu
u esaslara baldr; kendisi kendisini bir Kant sayar; hatta Kantm
yolunda yryenlerden ancak kendisinin Kanta lyk tek ardl olabilece
ini ileri srer. Ancak, yine Kantm ardndan gelen ve Alman dealizmi
denilen rn nderlerinden bir Fichte, bir Schelling, bir Hegelden
temelli olarak da ayrlr.
Bu ayrl daha k noktalarnda grebiliriz. Schopenhauerin ba
lang tutumunun nasl bsbtn baka olduunu belirtmek iin, onu yl
larca kendisine ve felsefesine kar kp savat Hegel ile bir karla
trma yetiir. Alman dealizmini doruuna ulatran Hegelin pek yaygn
olan, zerinde ok durulup tartlm olan bir sz' vardr: Gerek olan
akla uygundur; akla uygun olan da gerektir. Hegelin bununla demek is
tedii udur: Bu dnya anlaml bir dnyadr; nk bu dnyann temeli
akldr, anlam olan bir plan yrten iindir (Geist); iinde yaadmz
varlk, evrensel logosun kendisini amasdr, kendisini gerekletirme
sidir. Dolaysyla varlk btnyle anlam olan, anlamla ykl olan
bir balantdr. Byle bir anlaytan kalkan Hegelin yapmak istedii de,
varln ve insan hayatnn tad anlam byk bir sistem iinde felse
fe bakmndan yorumlamaktr.
Schopenhauer felsefesine Hegelinkinin tam kart olan bir anlayla
girer. Ona gre dnya anlaml bir dnya deildir; bundan dolay felsefeye
den i de, anlam yorumlar olmayp, bu anlamsz dnya iinde insan
oluna bir ekilde yolunu bldurtmaktr. inde anlam bulunmayan dnya
btnyle ktdr ve varolmamak yedir. Bu, karamsar bir dnya gr.
Schopenhauer pessimizmi bir metafizik sistem olarak gelitirmitir.
Arthur Schopenhauer (1788-1860) Danzigde dodu. Babas ok varlkl
bir banker. Annesi Johanna Schopenhauer gezi rportajlar ve romanlary
la tannm bir yazar, Goethenin yakn evresinden. Schopenhauer daha
ocuk denecek yata babasyla ngiltere ve F ransay dolat; bu yzden
daha erkenden Avrupa lsnde bir grg elde etti. Babasnn lmn
den sonra Gttingen niversitesine girdi babas ise onu tccar yapmak
istemiti. Bir aralk Berlin niversitesinde de okudu; burada dinledii
Fichtenin felsefesi kendisini sarmad. 1813 ylnda Yeter Sebep nermeF T 29
449
sinin Drt eit Kk adl bir tezle Jena niversitesinde doktarasn ver
di. Ksa bir sre bulunduu Weimarda Goethe ile yakndan tant.
Goethenin renk retisini benimsedi; burada Hint kltrn de incele
di. Bundan sonra drt yl kald Dresdende henz 30 yandayken
Die Welt als Wille und Vorstellung (is te n ve Tasarm Olarak Dnya)
adndaki ana yaptn yazd. Alman klasik edebiyat ile Alman idealizmi
felsefesinin byk gnlerine rastlayan yapt hi baar kazanamad. Ro
ma ve Napoliye yapt bir yolculuktan sonra Schopenhauer 1820 ylnda
Berlin niversitesinde snavn verip doent oldu. Ancak, burada re
tici olarak hi bir baar elde edemedi. Derslerini bile bile byk hasn
sayd Hegelin dersleriyle ayn saatlere koymu. Sonunda bo sralar
nnde konumak zorunda kalm derslerini topu topu dokuz kii din
lemi. 1831 ylnda Hegelin kurban olduu Berlindeki kolera salgmndan kap Frankfurta yerleti; mrnn sonuna kadar burada kald.
Yaptlar: Yukarda sz geen doktora tezi Die vierfache Wurzel
des Satzes vom zureichenden Grunde (Yeter Sebep nermesinin Drt
eit Kk) (1813) ve ana yapt Die Welt als Wille und Vorstellung
(sten ve Tasarm Olarak Dnya) (1819) dan baka yaptlar anlma
a deer: ber den Willen in der Natur (Doadaki isten zerine)
(1836) Die beiden Grundprobleme der Ethik (Ahlkn iki Temel Froblemi) (1841). Bu eserin birinci ksm olan ber die Freiheit des men
schlichen Willens (insan istencinin zgrl zerine) Norve Krallk
Bilimler Derneinin dln kazanmtr, ikinci ksmnn ad: ber das
Fundament der Moral (Ahlkn Temeli zerine), Pararga und Paralipomena -y ap tn ad aa yukar Kk Notlar, Ekler demek; Schopenhauerin kendi deyiiyle eitli konular zerinde dank, ama sis
temli olarak dzenlenmi dnceler. Schopenhauer bu son ve etrefil
adl yaptyla gerek baarya ulamtr. Dnyaya kskn, ama babasn
dan kalan servet yznden zel hayatnda rahat olan yalanm filozof,
kendisinin dedii gibi, an ve hretinin komedisini artk yaamaa ba
lamtr.
Schopenhauerin felsefesi uzun zaman ilgi toplayamamt, asl etkisi
lmnden sonra olmutur. Schopenhauerin yaad yllarn byk ksm
o sralarda nnn doruunda bulunan Hegelin glgesinde gemiti. An
cak 1848 Devriminin yaratt hayal krklklar Schopenhauerin karamsar
dnya grn anlamaa elverili bir ortam yaratm, bundan sonra fel
sefesine kar gittike artan bir ilgi uyanmtr. Oyle ki, lmnden az
nceki ve sonraki yllarda h o ^ n h a u e r cihk belli enelerde, zellikle
edebiyat evrelerinde, byk moda olmutu*. Bu moda aa yukar 1890
*
S chopcnhaue-in retisin in felsefe sn fla r dna k p geni ay d n ev relere yayl
m asn n b ir n e d en i de / >. S c h o p e n h au e r A lm an can n b y k sl p u la r a ra sn d a yr
450
451
tezinde Kanta sk skya bal kalarak reti iin gerekli olan kav
ramsal gereler hemen btnyle ortaya konmu gibiydi. Henz otuz ya
ndayken tamamlad ana eseri isten ve Tasarm Olarak Dnya ise
felsefesinin hemen hemen tm kadrosunu geltrmiti. yle ki, bundan
byle bu kadroda esasl bir deiiklik olmayacaktr. Bundan sonra kan
yaptlar, ancak sistemin a ra sn d a burasnda birtakm geniletmeler, de
rinlemeler getirmilerdir.
Yeter Sebep nermesinin Drt eit Kk adl doktora tezi, Kant'n
Salt Akln Kritiinde varm olduu sonularn derli toplu bir zeti gibi
dir. Yaptn konusu, Salt Akln Kritiinde olduu gibi btn tasaimlarmzn yasal ve a priori olarak birbirlerine b a lan lard r. Ara
trmann sonucu aa yukar yle: Sje olmazsa obje de olmaz; bizim
grdmz, bildiimiz btn eyler sadece grnlerdir (fenomenler),
kendinden eyler (numenler) deildirler. Grnler kaypakmlar gibi
gelirler, ryaya benzerler, ama yine de zorunlu yasalara baldrlar, ite
yaptn devi, tasarmlarn balanmalarndaki bu yasalil gstermektir.
Yeter sebep ilkesi, genel olarak, btn tasarmlarmz arasndaki yasal
ve a priori balantlar anlatr diyor Schopenhauer. Bu balamalar da
0 eidine gre baka baka olurlar. Bizim iin btn obje olabilecek
eyler, yani tasarmlarmz, eittir; dolaysyla yeter sebep ner
mesi de drt .;ekil alr.
1. Tasarm yetimiz iin mmkn olan objelerin ilk eidi somut, empirik uzay ile zamandr. Bu objeler eidinde yeter sebep nermesi nedenseUik yasas (Causalitas) olarak grnr, nermenin bu ekline Scho
penhauer oluun yeter sebep ilkesi diyor. 2. Sje iin mmkn olabilen
objelerin ikinci eidi kavramlar ya da soyut tasarmlarla oluur. Kavram
lar ve bunlarla ku-ulan yarglar bilginin yeter sebep ilkesine baldr
lar. Bu biiminde yeter sebep nermesi unu der: Bir yargmm bir bilgiyi
dile getirmesi gerekiyorsa, bu yarg, bir yeter sebebe dayanmaldr. By
le bir nitelii varsa, yaig da doru olur. Doruluk bundan baka bir ey
deildir. 3. Tasarm yetimizin objelerinin nc eidi uzay ile zamandr;
d ve i duyu formlarnn a priori olarak verilmi olan bu grleridir,
tasarmlarn bu formal yndr. Burada nerme varln yeter sebep il
kesi eklini alr. Uzay ile zaman matematiin kaynaklardr. 4. Tasarm
yetisinin drdnc eit objeleri ise dorudan doruya i duyu tarafndan
istencin sjesi tarafndan oluturulur. Bu trl obje yalnz i duyuya ve
rilmi olduu iin uzayda deil, yalnz zamanda grnr, isten karsn
da yeter sebep nermesi eylemin yeter sebep ilkesi olur. Burada bu
nerme motivation yasasdr. Motif eylemin bir d koulu ise bir neden
dir ve bu durumunda birinci eitli objeler arasnda yer alr. Ama mo
tifin etkilerini biz yalnz bir d neden diye duymayz, bu etkiyi dorudan
doruya yaarz da, Motivation, iten yaanm olan bir nedenselliktir.
452
456
tenin bir grn olan bedenini doru drst beslemez, perhiz yapar,
oru tutar; hatta kendisine ikence eder: Ta bedende yaayan isten bs
btn snnceye kadar, kendisini yaama balayan son ba kopuncaya
kadar. Ancak yaamay yadsmanm bir ekli olan intihan Schopenhauer
uygun bulmaz; nk kendisini ldren, btn grnmelerinde yaamn
kendisini deil de, ancak o andaki kendisi iin ho olmayan, katlanamad
biimini reddetmektedir. Dolaysyla intihar ze deil, ancak zn bir grniiiine dokunabilmektedir. Oysa Schopenhauerin istedii, istencin kendiine, dorudan doruya ze kar gelmek, kar kmaktr.
Yaama istencini gerektii gibi yadsynca da, insan kendisini bir
amatan tekine durmadan itip kakan hayatn tedirginlii yerine barna,
i dirliine kavuur. Artk geriye yalnz bilgi kalmtr, isten ortadan e
kilmitir; artk bir ey insann istencini kmldatamaz olmutur. Bu
grnde Schopenhauer, Bucldhizm (Nirvana) ile Hristiyanln ermilerirde gerekleen o dnyadan kurtuluu rnek olarak gznnde bu
lundurmaktadr. Yalnz burada nerilen asketik tutum, hayatn renkli dn
yasndan uzaklama ideali, 'ordnyada cennetlik olmak iin deil, ken
dimizin ve trmzn varlm srdrmek igdsn yenmek iindir.
457
Benzer Aktmlar
461
Auguste Comte
19. yzyl Felsefesi iin balca iki akm karakteristiktir: Biri Alman dea
lizmi rneinde grdmz idealist felsefe; teki de positivist felsefe,
idealist felsefe iin k noktas stijedir; dnce erevesinde kalna
rak gelitirilen ideallerdir. Bu felsefede speculation eilimi ar basar;
felsefenin konularnn salt dnce ile aydmlatabileceine gvenilir. Ni
tekim Hegel felsefe, objelerin dnce ile grlmesi olduu, dolaysy
la felsefede, dncenin dndan gelecek duyusal gerelerin gerekli
olmad inancndadr. dealist felsefe, bilimlerin dnda ve tesinde
olan, byle bir yntemi ileyip kullanan bir felsefedir. Buna karlk posi
tivist felsefe dayanan gerek'te verilmi olanda arar; bu felsefe iin
positif demek, her eyden nce gerek olan demektir. Bundan dolay
positivist felsefe gerei inceleyip aratran bilimlerle sk ibirlii yapar.
Bu adan alrsak, 19. yzyln dnce hayatna damgalarn vuran
bu iki r, birbirinin tam kart olan k noktalarndan kalkmaktadr
lar. Ama bunlarn yine de birletikleri noktalar var: 1. Her ikisi de ger
ei kavramak ister. Yalnz, bu amaca doru baka yollardan yrrler.
dealist felsefe gerei sbjektif yolla kavrayabileceine inanr. rnein
Fichtede sje-ben-srf kendisine bakmakla, hem kendisini hem de objeyi
ben olmayan kavryordu. Positivist felsefe ise dnce yapsn ob
jektif olgular zerine kurmaa alr. 2. Bu rlarn her ikisi de doa
ile tarihin gelime izgilerini kavramak isterler. Gelime kavram idea
list felsefenin de, positivist felsefenin de n plannda yer alr. zellikle
de Aydnlanma ile Fransz Devriminin koparm olduu tarihin srekli
balants aratrlr. Bu arama ve aratrm a sonunda geliip yerleen ta
rn
rih bilinci insanln dnce hayat iin byk bir kazan ve bir dnm
noktas olmutur. Bu baarda her iki rm da kendilerine gre paylar
var.
19. yzyl positivizmini yalnz idealist felsefeye kar bir tepki diye
anlamak doru olmaz. Byle bir anlay zaman bakmndan da yanl olur
du. nk positivizmin kkleri, idealist felsefenin tam olarak gelimesin
den daha nceye der. Ancak, idealist felsefenin geerlii sarsld sra
larda positivizm geni evrelere yaylmak iin elverili koullar bulmu
tur. Bu ortam da daha ok Fransa ile ngilteredeydi. Dolaysyla bu
r balca bu iki lkede gelimitir. dealist felsefenin yurdu ise Alman
ya idi.
Modern positivizmin domasnda deney bilimlerinin son yiiz yllardaki
gelimelerinin byk yeri olmutur. 18. yzyln sonlaryla 19. yzyln
balanglarnda Fransz bilginleri kimya ve fizyoloji alanlarnda byk
ilerlemeler salamlard. Yenian balarnda nce Kepler ile Galileinin
sonra da Newtonun getirip yerletirdikleri bilim ilkeleri ve yntemleri ya
va yava biiin doa alanlarna uygulanmt. Modern doa biliminin bu
kurucularnn astronomi ve fizik alanlarnda yaptklarn imdi Lavoisier
ile Bichad kimya ile fizyolojide gerekletirmilerdi. Btn bu gelimele
rin dnya ve hayat grmz bakmndan ne gibi bir anlam vard? Ar
tk doann btn alanlar positif bilimlerce ilendii iin, bundan byle
insann dnya ve hayat grnde ancak positif bilimlerin bilip dorulad
tasarm lar kullanmann zaman geldi denmitir. Yalnz, insann kltr
hayat zerine bir bilim kurmak genel olarak positivizmin, zellikle de
modern positivizmin kurucusu Auguste Comteun balca bir ii olacaktr.
Descartes ile Rousseau yannda Fransz Felsefesinin en nemli dnr
lerinden biri olan Auguste Comte, bir yandan kltr bilimini positif bir
bilim yapmaa alm, br yandan da btn positif bilimlerin balca
olgularn, yasa ve yntemlerini belirtmek iine girimitir.
Auguste Comte (1798-1857) Gney F ransada Montpellierde dodu. Di
nine sk skya bal Katolik bir aileden. 19. yzyln Fransz kltr ha
yatnda ok nemli bir yeri olan P aristeki Ecole polytechniquede okudu.
Bir aralk sosyalist Saint-Simonun rencisi ve yanda oldu; sonra da
aralar bozulup ondan ayrld. Bir sr glk ve skntlar iinde y
rtt yllar sren bir almadan sonra 1842 ylnda ana eseri olan alt
ciltlik Cours de philosophic positivei (Positif Felsefe Dersleri) bitirdi.
Yaptn gerek dnce gerek bilgi bakmndan olaanst baarsna ra
men kendisine ne bir profesrlk ne de bir i verildi. lmne kadar dost
larnn ve kendinden yana olanlarn yardmyla yaad. Son yllarnda fel
sefesi dine kayan bir biim ald. Bu dinin Tanrs ve dogmalar yok. Tan
r yerine insanlk gemitir; metafizik yn kaldrlmtr, ama klt yn
F T 30
465
b r a k l m t r : B u d in in K a to li k li i p e k a n d r a n i b a d e t l e r i , y o r t u l a r , k u t s a l
466
468
469
470
gezintilerinde babasna tekrar edermi, babasyla tartrm. Daha 0cukluunda edindii bilgiler sondaki geni, ok ynl bilgilerinin temeli
oldular. Ama br yandan da zeksnn kk yalarnda bylesine yk
altnda braklmas, bylesine tekyanl eitilmesi 20 yandayken bir ruh
krizi geirmesine, 30 yandan hayatnn sonuna kadar da bir sinir hasta
l ekmesine yol at. 1830-40 yllar arasnda London and Westminster
Review adl bir dergiyi ynetti. 1858 ylna kadar Eastindian Company'
de, bir zamanlar babasnn da bulunduu bir grevde alt. 1863-68 ara
snda Avam Kamarasnda Liberal Partinin milletvekili olarak bulundu.
3?8 ylnda Avignonda (Fransa) ld.
Yaptlar: A System / Logic, Ratiocinative and inductive (-Bir Man
tk Sistemi-Dedkttf ve indktif) (1843);. Principles / political economy
(Politik Ekonominin ilkeleri) (1848); On Liberty (zgrlk zerine)
(1859); Thoughts on Parliamentary Reform (Parlamento Reformu ze
rine Dnceler) (1859); Considerations on representative government
(Temsil Hkmet zerine Dnceler) (1861); Utilitarianism (Fay
daclk (1863); Examination / Sir William Hamiltons Philosophy (Sir
William Hamiltonun Felsefesini inceleme) (1865); Auguste Comte and
Positivism (Auguste Comte ve Positivism) (1865). lmnden sonra
yaymlananlar: Autobiographysi ile Nature, the utility / religion and
theism (Doa, Dinin Y aran ve Theism).
18.
yzylda Locke ile balayan gelimeyi 19. yzylda zellikle j .
Stuart Mill'in ileri gtrd belirtilmiti. Lockedan bu yana geien tu
tarl bir empirizmin dedii uydu: Bizim btn bilgimiz, alg ieriklerimiz
arasnda belli birtakm ilikilerin bulunduunu ileri srmekten baka bir
ey deildir. Bu ierikler de, bunlarn aralarndaki ilikiler de bize ancak
tek tek olaylar halinde, yani uzay ve zamanda olan, burada ve imdi
bulunan eyler olarak verilirler. Ama bu burada ve imdi verilmi
olan, sonra bilgide, yargda genel geerlik planna ykseltilir. Bu anlammda deney, bilgimizin tek kaynadr; deney ile uygunluk da bilgimizin
doruluunun tek lsdr (criterium). ite, Locketan beri ngiliz fel
sefesinde gittike daha iyi beliren empirizmin bu ilkeleri, Stuart Miliin
ana eseri olan System of Logicinde olduu gibi hi bir yerde bylesine
sistematik olarak ilenmemitir. Bu yaptn balca dncelerine gre,
-teo lo ji ve hukuk alannda bir otoritenin belirlemi olduu temel nerme
leri bir yana bkarakacak olursak her tmel nitelikteki nerme bir sra
tek tek gzlemlerin bir toplamdr. Bundan dolay da tmel nermeleri
k noktas yapan dedktif mantk, indktif bir mantn varln gerekli
klar, onsuz olamaz, indktif mantk tek tek gzlemlerden bu temel ner
melere nasl vardmz gsterir. Salt dnce deney olmadan bir ey
yapamaz, rnein yle bir sonu karmada: Btn insanlar lml
dr. A da bir insandr, A da lmldr de, btn insanlarn lml oldu473
sirs , da kadar artar. Eitim 1 dzenli kurumlar da dayanmaj * m destekler. Kamuoyunca tutulursa birlik duygusu bir din
0. -^yat bencilii eitip balangta sadece bir ara nlan
b a k a la r :!lamay sonunda bir erek yapar. Bentham iin eylem
lerimizin BMr-if; kendi karmzdr. Oysa stuart Mili kar gzetme
yen duygulan r-ijnduu, bunlarn da bir gerek olduu kansndadr.
Hemen
ngiliz filozoflar gibi Stuart Mili de sosyoloji ve
iktisat sornizrvjtiz uzun uramtr. Yaad gnlerde zerinde
ok tartlan ^
yakn bir 11 duymutur. Genlik yaptla
rnda sosyal garaja henz babas James Mili le Bentham ve
Herbert Spencer
19. yzyl felsefesini 18. yzylmkinden ayran zelliklerden bi de, 19.
yzyl felsefesinde gelime, evrim (evolution) dncesinin kuvvetle belir
mesidir. Schellingin, Hegelin, Auguste Comteun retilerinde gelime
kavram nemli bir yer alr. Yalnz, Kara Avrupasmn bu filozoflarnda
gelime dialektik nitelikteydi, snrlanm basamaklar olan bir sreti.
Oysa ngiliz dnrlerinde gelime, araya giren gze arpmaz eitli
eler yznden, daha ok, derece derece ilerleyen bir deime olur. Bu
dereceli olu anlayn, uzun zaman aralklar boyunda grlp sezilemeyen saysz kk ara-basamaklarla kendini gerekletiren bir gelime
dncesini jeolojide Lyell yerin tarihini aklamada o zamana kadar
kullanlan katastrof teorisi yerine koymu, Darwin ile Spencer de bu d
nceyi bitki ve hayvan trlerinin oluumlarm aklamada kullanmlardr.
Charles Darwin (1809-1882) On the Origin o/ Spec'es by means of Natural
Selection (Doal Ayklanma Yoluyla Trlerin Meydana Gelii) (1859)
adndaki nl yaptnda gelime dncesini canllarn dnyasna uygu
layarak biyolojinin grlerinde byk bir devrime yol amtr. Darwin
in kendisinin yalnz trlerin oluumunu bir aklama denemesi diye anla
d bu gr, sonra teki varlk alanlarna da aktarlm; gelime kav
ramnn bu genelletirilmesi felsefe sorunlarnn ilenmesinde yeni bir
r amtr. Birok bakmlardan yeni grlere ve gnmze kadar sr
m olan tartm alara yol aan Darwinin bu teorisi, balca dn
ceye dayanr: 1. Yavrular, ana-babalarmdan, belli snrlar iinde de olsa,
hep az bir ey ayrlrlar. 2. Ayn bir trn bireyleri arasnda bir yaama
sava vardr. 3. Bu savata gller stn gelip yaarlar. Bu savan ne
deni, canllarn oalmasnn evredeki besin maddelerinin oalmasndan
479
481
eler halinde balamakla ie yarar bir sistem ortaya koyan insan ise, bir
uymay daha da bir ileriye gtrmtr.
Herbert Spencer daha Darwinden nce, btn canllarn ortak, yaln
bir ilk formdan uzun zaman aralklarnda inip gelitiklerini ileri s
ren descendence teorisinden yana olmutu. The Development Hypothesis
(Gelime Varsaym) adl makalesi 1852 ylnda, Darwinin Trlerin Olu
umu adl eserinden yedi yl nce yaymlanmt. Spencer Darwinin
doal ayklanma selection kavramn benimsemitir. Ama o yeni t r
lerin meydana gelmelerinin tek nedenini, bu ayklanma ile bundaki yaa
ma savana kt ayak uyduranlarn ezildiklerini, elendiklerini ileri s
ren mekanik elenme ilkesinde bulmaz. Bu mekanik ilke, ona gre, ancak
ilkel organizmalarda ar basabilir. Yksek rgtl canllarda bunun ye
rine aktif bir uyma geer (Lamarckm ilkesi). Bunu en iyi insanlarda g
rebiliriz: insanlarda doal ayklanma ancak hastalar, yallar saf d
edebiliyor.
Psikoloji alannda gelime: Canllar iin geerli olan gelime yasas
ruh hayata da uygulanabilir. Beyin ve sinir sistemi, btn cisimsel eyler
gibi, tekeitli homogen elerden btnleme ve ayrmlama ile
geliip olumulardr. Ayn ey bilin iin de sylenebilir. Ruhun gelime
sinin balangcna Spencer yaln duygularn gerek bir dokusunu koyar.
Bunlardan sonra, btnleme ve ayrmlama ile eitli duyumlar, ta
sarmlar, dnceler oluacaktr. Bunun gibi, refleks mekanizmasndan ba
layp igdden geerek zekya ulaan bir gelime olmutur. Burada da
yine uymann gittike olgunlatn gryoruz: Refleks anlk uyarla
ra kar bir davrantr; igdde eree uygun bir yant var; zekda sap
lanp kalmam bir ileriyi gr ortaya kmakta.
Sosyoloji alannda gelime: Spencer btnleme ve ayrmlama
kavramlarn kltr hayatna, insanlarn bir araya gelmeleriyle oluan
sosyal btnlere de uygulaynca u sonulara varr: Bugnk pek karma
k yapl devlet organizmalar, balangtaki ilkel insanlarn iinde bir
letikleri ekilsiz srlerden uzun bir gelime sonunda meydana gelmiler
dir. Bu arada beliren iblm insanlar birbirine daha yaklatrm, b
tn daha bir gl yapmtr. Aile, devlet, toplum da organik oluum
lardr; bunlar bir hayvann vcudunda hcrelerin ayr dokular ve organ
lar halinde bir araya toplanmalaryla kyaslanabilirler. Yalnz, buradaki
bir ayrlk gzden karlmamaldr: Bir sosyal organizmann organlar ba
msz, zgr olarak davranabil en bireylerdir; genel gelime iinde bilin
ci olan, duyan ve isteyen tek varlklardr. Toplum yapsnn bu tek tek
bilinler dnda ayrca koektif bir bilinci yoktur. Hayvan vcudunda b
tn ksmlarn esenlii sinir sisteminin esenliine baml klnr. Buna
karlk insan devlete, topluma btn btne feda edilmesini, bunlarn
erekleri bakmndan sadece bir ara olarak kullanlmasn hi bir zaman
484
486