You are on page 1of 17

EĞİTİM BİLİMLERİ

PROGRAM
GELİŞTİRME
Eğitimin anlamı: Eğitim, insanları belli amaçlara göre yetiştirme sürecidir. Eğitim sürecinde
kazanılan bilgi, beceri, tutum ve değerler yoluyla insanın kişiliği farklılaşır. Eğitim sürecinin en
önemli bölümü okullarda gerçekleşir. Ancak eğitim yalnızca okullarda yapılmaz. Okul dışında kısa
süreli eğitim veren kurumlarda da gençler ve yetişkinleri mesleğe hazırlama ve yaşama uyumu
kolaylaştırma çalışmaları yapılır. Ayrıca eğitim ailede, asker ocağında, iş yerinde ve çeşitli gruplar
içinde gerçekleşir. En geniş anlamıyla eğitim, toplumdaki kültürlenme sürecinin bir parçasıdır.

Kültürlenme: İnsanın kişilik yapısı, içinde var olduğu kültür tarafından belirlenir. Kültür yoluyla
toplumlar özelliklerin, yeni kuşaklara geçirirler. Toplumun bireyleri kendi beklentileri doğrultusunda
şekillendirmesine kültürlenme denir. Kültürlenmenin amaçlı olarak yapılan bölümü eğitimdir. Bu
nedenle eğitim kasıtlı kültürlenme süreci olarak da tanımlanmaktadır.

Formel eğitim: Formel eğitim bir program çerçevesinde plânlı ve amaçlı olarak hazırlanır ve eğitim
yoluyla gerçekleşir. Eğitim süreci öğretmen tarafından uygulanır. Özel bir çevre içinde kontrollü
olarak yürütülür. Okullardaki eğitim formeldir. Halk eğitim merkezlerinde açılan kurslar, orduda
asker yetiştirme, yaz okulları birer formel eğitim örnekleridir.

Örgün eğitim: Belli yaş grubundaki bireylere Millî Eğitimin amaçlarına göre hazırlanmış eğitim
programlarıyla ve okulda düzenli olarak
yapılan eğitimdir. Okul öncesi eğitim, ilköğretim, orta öğretim, yüksek öğretim örgün eğitim
sistemini meydana getirir.

Formel olmayan eğitim: Formel olmayan eğitim; yaşam içinde kendiliğinden oluşan bir süreçtir.
Kişi insanlarla etkileşimde bulunduğu sürece farkında olmadan yeni şeyler öğrenir ve toplumsallaşır.
Bu tür öğrenme ailede, sokakta, iş yerinde, TV izlerken kısaca yaşam içinde kendiliğinden meydana
gelir. Formel olmayan eğitim sürecinin iki önemli öğrenme yolu gözlem ve taklittir.

OKULDAKİ ÖĞRENME VE ÖĞRETİM PROGRAMLARI

Okul ve öğrenme
Tekin (2004) Okulda öğrenme sürecini ve öğretim programı ilişkisini şu şekilde açıklamaktadır:
Birçok öğrenmenin, okul dışında ve bir öğretmen olmadan da gerçekleştiğini belirtelim. Çocuklar,
bisiklete binme, yüzme, futbol oynama, kendi giysilerini kardeşininkilerden ayırtme etme,
yemekten önce ve sonra ellerini yıkama, gerektiren durumlarda "teşekkür etme", oyuncaklarını
kardeşleriyle ya da arkadaşlarıyla paylaşma gibi yüzlerce davranışı kazanmış olarak gelir okula.
Okula girdikten sonra da, kişi okulda öğrendiklerinin yanı sıra, okul dışında da bir sürü şey
öğrenir. Okula gelmeden önce ailede, çevrede süregelen eğitim, okul döneminde de okulda ve
okula parelel olarak okul dışında süregider.

Öğrenme ille de okulda olmaz. Birey, okul dışında da, toplumsal ve kültürel çevresiyle sürekli
etkileşim içindedir. Bu etkileşim sonunda birey bir şeyler öğrenmekte, yeni davranışlar
kazanmakta ya da onun eski davranışlarında bazı değişmeler olmaktadır. Ne var ki, okul dışında
öğrenilen bu davranışların tümü istenilen, hiç değilse öncelikle istenilen davranışlar olmayabilir
ve çevre öğeleri arasında tutarlılık olmayabileceğinden herhangi bir davranışın kazanılması güç
ve geç olabilir.

Okullar, önceden saptanan belli özellikleri öğrencilere kazandırmaya çalışan maksatlı öğretim
kurumlarıdır. Maksat da, öğrenci davranışlarında istenilen değişiklikleri oluşturmak ya da ona
yeni davranışlar kazandırmaktır. Öğrenciler, okulda, önceden belirlenmiş özellikleri kazandırıcı
nitelikteki, seçilmiş ve kendi aralarında örgütlenmiş öğretim durumları içine sokulur ve söz
konusu özellikleri kazanıp kazanmadıklarını görmek için sık sık yoklanır. Bu ise, (a) öğrencilere
kazandırılacak özellikleri, (b) öğrencilerin bu özellikleri kazanmalarına hizmet edecek öğretim
durumlarını ve (c) bu özelliklerin kazanılıp kazanılmadığını anlama olanağı verecek ölçme
durumlarıyla, değerlendirme ilkelerini içeren bir öğretim programını gerektirir. Bu itibarla okullar,
belli öğretim programlarının uygulandığı ya da uygulamaya konulduğu yerler olarak görülebilir.

Öğretmenlerin okullardaki temel işlevinin ne olduğu ya da ne olması gerektiği de, bu


açıklamalardan kolayca çıkarılabilir. Öğrenci ile sürekli etkileşim halinde olan öğretmen,
öğrencide konunun, onunla bağlantılı olarak dersin ve Milli Eğitimin amaçları yönünde davranış
değiştirmekle sorumludur. Öyleyse öğretmen, okulda ya da sınıfta öğrenmeyi kolaylaştırıcı ortamı
ve koşulları sağlamak, öğrencinin etkileşeceği çevreyi düzenlemek durumundadır. Bu işlevini
yerine getirebilmek için öğretmen; (1) öğrencilere kazandırmak istediği özellikleri (davranışları ya
da davranış örüntülerini) saptayıp belirginleştirmek, (2) öğrencileri kendilerine bu davranışları
kazanılıp kazandıracak öğretim ya da öğrenme etkinlikleri içine sokmak, (3) ilgili davranışların
öğrencilere kazanılıp kazanılmadığını anlamak için değerlendirme yapmak ve (4) elde ettiği
değerlendirme verilen ışığında, gerekiyorsa, ilk üç maddede belirtilen işler ya da işlemlerde
değişiklikler, düzeltmeler yapmak zorundadır.

Öğretmenin yapması gereken bu işleri, eğitimin her düzeyine (ilk, orta, yüksek), bütün konu
alanlarına (Türkçe, Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler, Matematik) ve belli süreli herhangi bir öğretim
birimine (bir saatlik, bir haftalık, bir dö-nemlik, bir yıllık) uygulanabilecek bir "Genel Öğretim
Modeli(GÖM)" halinde aşağıdaki gibi göstermek mümkündür.

Dönüt (Feedbacak)
• Öğretimin Aday Hedefleri
• Ön Değerlendirme
• Öğretim Hedefleri
• Öğretim Etkinlikleri
• Değerlendirme

Bu genel öğretim modeline (GÖM) bakıldığında, aslında onun, öğretmene hazır olarak verilen ya
da öğretmence hazırlanan bir öğretim programını (ders ya da ünite programı gibi) uygulamaya
konulmasını ve söz konusu uygulama sonuçları temelinde düzeltilip geliştirilmesini içerdiği
görülür, "okullar belli öğretim programlarının uygulandığı ya da uygulamaya konulduğu yerler
olarak görülebilir." Buna göre, öğretmenim, okullarda belli öğretim programlarının uygulayıcısı
olduğunu söyleyebiliriz.

Öğretim Programı
Öğrenci davranışında istenilen değişiklik ya da değişiklikleri oluşturmak ereğiyle ayrıntılı olarak
yapılan planlamaya öğretim programı denir. Bu anlamda bir öğretim programı, "Ne amaçlar,
dersler ve konular listesidir; ne de öğretmenin eline verilen ve uyması istenen basılı bir kitaptır."
Öğretim programı, "öğrencilerden beklenen öğrenmeyi meydana getirebilmek için planlanmış
faaliyetlerin tamamı olarak tanıımlanabilir."

Öğrencilere kazandırılacak özellikleri, yani erişilecek hedefleri, bu hedeflere ulaşmak için


yapılacak etkinliklerle kullanılacak araç ve gereçleri, saptanan hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığını
anlama olanağı verecek değerlendirmeyi içeren bir öğretim programı, öğretmen ve öğrencinin
maksadına, tıpkı bir mimarinin planı gibi hizmet eder. Dikkatlice hazırlanmış bir öğretim
programı, öğretmen ve öğrenciye, nereye gideceklerini ve ilerlemenin her basamağında ne elde
edeceklerini bilme olanağı verir.

Bir öğretim programında sırasıyla şu soruların açık-seçik ve tutarlı bir biçimde cevaplandırılmış
olması gerekir: Niçin eğitim? Neler, ne zaman ve nasıl öğretilecek? Ne kadar öğrenildiğini nasıl
anlayacağız? Programın hedeflerinin saptanması, saptanan hedeflere ulaştıracak eğitim
durumlarının seçilip düzenlenmesi ve hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığının araştırılmasında işe
koşulacak değerlendirme işleminin belirlenmesiyle bu soruların tümü cevaplandırılabilir.

Bu durum, daha açık bir ifadeyle, bir öğretim programının hazırlanması-uygulanma-sı-


geliştirilmesi sırasında, aşağıdaki soruların açık-seçik olarak cevaplandırılması gereğini vurgular:
1. Eğitimin hedefleri neler olmalı, yani öğrencilere hangi davranışlar ya da davranış örüntüleri
kazandırılmalıdır?
2. Öğrenciler, kendilerinde bu davranışların gelişmesi için hangi öğrenme yaşantılarını geçirmeli
ya da hangi eğitim durumları içinde bulunmalıdır?
3. Öğrenci davranışında istenilen değişikleri oluşturmak ya da öğrenciye istenilen davranışlar
kazandırmak için belirlenen eğitim durumları nasıl örgütlenmelidir?
4. İstenilen davranışları oluşturma yönünden, yürütülen öğretim etkinliklerinin ve öğrencilere
sağlanan eğitim durumlarının etkililik derecesi nedir?
5. Dördüncü maddede belirtilen işlemleı sonucunda elde edilen değerlendin™ verileri ışığında,
eldeki programla ve c programın uygulanmasıyla ilgili ne gibi değişikler, düzeltmeler gereklidir?

Eğitim hedeflerinin saptanmasında, yetiştirilecek birey ya da bireylerin eğitim gereksinmesi ve


gücüyle o bireyin içinde yaşayacağı toplumun gereksinmeleri, olanakları ve yönelimlerini göz
önünde bulundurmak gerekir. Ayrıca, öğrenci hangi konuda yetiştirilecekse, o konu analiz
edilerek konunun unutulmaya karşı dirençli, daha ileri ve üst düzeydeki öğrenmeler için
öğrenilmesi zorunlu olan kısımları ayıklanıp seçilmelidir. Toplum, konu alanı ve bireye bağlı
kalınarak saptanan aday hedefler, öğrenci davranışında oluşturulmak istenen değişikliklerdir.

Öğrencilerin sahip olması istenen özellikleri, yani programın hedefleri belirlendikten sonra, o
özellikleri kazandırmaya hizmet edecek eğitim durumlarının seçilip örgütlenmesi gerekir.
Öğrencinin etkileşmesi düşünülen çevrenin ayarlanıp düşünülen çevrenin ayarlanıp düzenlenmesi
demektir bu. Düzenlenmiş eğitim durumları içine sokulan öğrencilerin uygun öğrenme yaşantıları
geçirmesi ve sonunda onların davranışlarında önceden saptanan değişmelerin oluşması beklenir.
Öğrenci davranışlarında oluşması beklenen değişmelerin gerçekleşip gerçekleşmediği, ölçme ve
değerlendirme yoluyla araştırılır. Öyleyse, uygulamaya hazır bir öğretim programında, ne zaman
ve ne sıklıkta ölçme yapılacağı, ölçme işleminde ne tür ölçme araçlarının kullanılacağı, ölçme
sonuçlarının nasıl yorumlanacağı ve bu yoruma göre ne yapılacağı da belirtilmiş olmalıdır.
Programın uygulanması sırasında elde edilen ölçme değerlendirme verilerine göre, gerektiğinde,
hedeflerin saptanması evresinden değerlendirme evresine değin, her evrede yapılan işler ve
yürütülen etkinlikler gözden geçirilerek program daha etkili hale getirilebilir.

EĞİTİM DURUMLARININ/ÖĞRENME YAŞANTILARININ SEÇİMİ

Eğitim Durumlarının Temel Özellikleri


• Hedefe yönelik (Eğitim durumları hedeflerle ilgili olmalıdır.)
• Öğrenene görelik (Eğitim durumları öğrenci düzeyine uygun olmalıdır.)

• Ekonomiklik (Eğitim durumları, hem birden çok hedefe hizmet etmeli, hem de istenmeyen
sonuçlar ortaya çıkarmaktan ırak olmalıdır.)
• Diğer yaşantılarla kaynaşıldık (Eğitim durumları dikey ve yatay biçimde örgütlenmelidir.)
İstenilen öğrenme yaşantılarını oluşturabilecek eğitim durumlarını seçilip düzenlenmesinde
uyulması gereken bazı ilkeler vardır. Bu ilkeler şöyle sıralanabilir (Tekin, 2004)

1. Eğitim durumları hedefle ilgili olmalıdır. Hedefe ulaşılabilmesi için öğrenciye, hedefin doğurgadığı
davranışları yapma olanağı verilmelidir. Sözgelimi hedef, problem çözme gücü ise, bu hedefe ancak
öğrencinin kendisinin problem çözmesiyle ulaşılabilir. Üstelik öğrencinin, o davranışı, ilişkili olduğu
içerikle kenetli olarak yapması gerekir. Örneğin; hedef, sağlık problemlerini çözme gücü ise,
çözülecek problemler de sağlık konusunda olmalıdır. Dahası, öğrenciler, (kendilerinden beklenen
davranışların örneklerini eğitim durumunda görmelidirler. Öykülenmeyle (taklit) öğrenme,
insanoğlunun yeni davranışlar kazanmasında en etkili yollardan birisidir. Örnek kağıtların, bitmiş
projelerin istenilen davranışların öğrencilere gösterilmesi, öğrenmeyi kolaylaştırabilir.

Düzenlenecek eğitim durumlarının niteliğini, söz konusu eğitim durumlarıyla öğrenciye


kazandırılması düşünülen davranış belirler. Çünkü, farklı davranışların (bilgi, uygulama,
değerlendirme, beceri, ilgi, tutum, alışkanlık vb.) kazanılması farklı öğrenme biçimleriyle olur. Farklı
öğrenme biçimleri de farklı öğrenme koşulları gerektirir. Öğretim işi, öğrencilerin kazanmaları
istenilen davranışın türüne ve düzeyine göre ayarlanmalıdır. Örneğin, çeşitli öğretim yöntemlerini
etkililik derecesi, öğrenilecek davranışa ve öğrenme konusuna göre değişir. Her yöntemin
yeğlenebileceği bir durum vardır. Sözgelimi, devinimsel alışkanlıklar anlamında becerilerin (dans
etme, piyano çalma, yüzme gibi) öğrenilmesinde tekrarlanan alıştırmaların yerini hiçbir şey
tutamaz. Becerilerin öğrenilmesinde tutulacak yol. beceriyi bir kez doğru olarak yapmak ve sonra
yetkin hale gelinceye değin aynı hareketi düzenli aralıklarla tekrar etmektir. Becerilerin
öğrenilmesinde öğretmen, öğrenciye rehberlik edecektir ve bu rehberliğini giderek azaltacaktır.
Bilişsel öğrenmede ise, tekrar, ancak öğrenilenin unutulmasını önleyebilir. Bu nedenle, bilişsel
öğrenmede öğrenilmiş bilginin aynen tekrarı değil, öğrenilenin yeni durumlara uygulanması
önemlidir.

Öğretmen belli bir süre içinde öğrenmeyi oluşturması olası olan koşulları ayarlayacaktır. Bunu,
yerine göre bilgi aktarmakla, çevreye yeni ve belli uyarıcılar sokmakla, sınıftaki etkileşimi
yönetmekle yerine getirebilir. Öğretmen, öğrenme sürecindeki işlevini yerine getirirken hazır
öğretim materyallerinden uygun olanlarını (kitap, film, radyo ve televizyon programları) başka
öğretim materyallerinden uygun olanlarını seçerek kullanılır ya da gerektiğinde kendisi yeni öğretim
materyalleri hazırlama yoluna gidebilir. Öğretmen, öğrencilerini çevre incelemelerine götürebilir,
sınıfa bir koleksiyon getirebilir. Coğrafya dersinde, kentlerin adlarını yazma ve yerleştirmek için
taslak haritalar çoğaltabilir; verileri yorumlama gücünü geliştirmek için eğitim durumuna grafikler,
tablolar sokabilir. Kısacası, neyin ve ne zaman kullanılacağı, ulaşılacak hedef tipine göre değişir.

2. Eğitim durumları öğrenci düzeyine uygun olmalıdır. İstenilen davranış, öğrencinin gücünün
üstünde olursa, öğrenci, başarısızlık duygusuna kapılabilir. Öğrencinin gücünün çok altındaki bu
davranışı yapmak da, bilinenin tekrarlandığı düşüncesiyle, öğrencinin ilgisini köreltebilir ve hatta
öldürebilir. Bundan ötürü, eğitim durumları öğrencinin hazır bulunuştuk düzeyine uygun olmalıdır.
Bu tatminsizlik ortamında, öğrencide istenilen davranış değişikliği gerçekleşemez; belki de
istenilenin tersi davranışlar gelişebilir. Bu durum, öğretmenin, ilgi, gereksinme ve hazır bulunuşluk
bakımlarından öğrencilerini iyi tanımasını gerektirir.

Bloom, öğrenme konusunda yapılmış araştırmaların bulgularına dayanarak okuldaki ya da sınıftaki


öğrenmeyi açıklamaya yönelik bir kuram geliştirmiştir. Bloom kuramında, okuldaki öğrenmeyi
belirleyen etkenler, bilişsel giriş davranışları, duyuşsal giriş karakteristikleri ve öğretimin niteliği
adıyla üç grupta incelenmektedir. Duyuşsal giriş karakteristikleriyle kişinin akademik benlik tasarımı
(erişme güdüsü ya da başaracağına inanıp inanmaması gibi), ilgileri ve tutumları dile
getirilmektedir. Öğretimin niteliği denilince de, öğretmenin özellikleri (hizmet öncesi eğitimin süresi
ve türü, meslekteki hizmet süresi) sınıf ya da okulun karakteristikleri (öğrenci sayısı, donatım, okul
örgütünün ve yönetimin tutumu gibi) akla gelmelidir. Sadece sınıftaki öğretim düzeyinde ele alırsak,
öğretmenin öğrencilerine verdiği yönergeler, ipuçları, pekiştireçler, öğrencinin öğrenme sürecine
etkin katılımı, öğrencinin yapıp ettikleriyle (öğrenmesiyle) ilgili olarak öğretmen tarafından
kendisine bilgi verilmesi ve eğer hataları varsa en kısa zamanda düzeltilmesi gibi öğeler öğretimin
niteliğini oluştururlar.

Bu kuram özet olarak şunu der: Öğrencinin bir öğrenme ünitesindeki öğrenme ürünlerinin niteliğini;
onun (1) o ünitedeki öğrenme için önkoşul niteliğindeki temel gereksinmeleri önceden öğrenme
derecesi, (2) öğrenme sürecine katılmaya güdülenmiş olması ve (3) yapılan öğretimin öğrenciye
uygun olma derecesi belirler. Buna bağlı kalarak eğitim durumlarının düzenlenmesinde şu noktaları
dikkate almak gerekir.

a. Öğrenciler, yeni öğrenme yaşantılarına geçmek için ilgili önkoşul davranışları edinmiş olmalıdır.
Öğreticiler, öğrencilerini yeni öğrenme yaşantılarına hazırlamalıdır. Bir dersin ya da kursun
başlangıç evrelerinde, önceden öğrenilmesi gerekenler gözden geçirilerek, eksiklikler varsa
giderilme yoluna gidilmelidir. Öğretmen sınıfta bir ders konusu anlatmaya başlamadan önce, o
dersteki öğelerin daha iyi öğrenilmesini sağlamak için, dersin ilk birkaç dakikasında önceki
derslerde anlatılanları tekrarlayarak "daha önce şunları söylemiştik, bu derste de şunları ele
alacağız" gibi cümlelerle işlenen konular arasında bağ kurmalıdır.

b. Öğrenciler, öğretilmek istenilene karşı güdülenmiş olurlarsa, yani öğretilecekleri öğrenmek


isterlerse öğrenme daha kolay ve etkili olur. Bu istek, konu alanının ve o konuda öğrenileceklerin
değerine, yararına öğrencileri inandırmakla ve öğretim hedeflerine erişenlere uygun ödüller
(toplumsal onay,not gibi) vermekle sağlanabilir. Öğrencilerin ilgi duyduğu konuları seçme ya da
seçilen konunun o tür konularla ilişkisini kurma, öğretim etkinliklerin planlanmasına öğrencilerin
katılmasını sağlama, öğrencilerin öğrenmeye karşı isteğini arttırabilir. Uzun süreli düşünüldüğünde,
etkili öğretim, öğrencilerde konu alanına, öğretmene, öğrenmeye ve daha genel olarak eğitime
karşı olumlu tutumlar geliştiren öğretimdir. Çünkü, öğrenme konusuna ya da öğrenmeye karşı
takınılan olumlu tutum öğrenmeyi kolaylaştırır, olumsuz tutum ise güçleştirir.

c. Öğrenciye, öğrenme sürecindeki durumuyla ilgili sık sık bilgi verilmelidir. Yapıp ettiklerinden,
öğrenme çabalarının sonuçlarından bilgili kılınmalıdır öğrenci. Bir işi yaptıktan hemen sonra, onun
uygun olup olmadığını bilmelidir. Üstelik öğrenciye yalnızca hatalarını ve yanlışlarını bildirmek,
öğrenmeyi oluşturmak açısından o denli etkili değildir. Öğrenci, başarısından haberli kılındıktan
sonra, eğer eksik ya da yanlış öğrenmeleri varsa bunların bildirilerek eksikliklerin ve yanlışların
düzeltilmesi, doğru davranışların kendisine gösterilmesi gerekir. Çünkü, gerektiğinde düzeltme
yapmadan yalnızca dönüt verme, ancak öğrencinin beklenen davranışı göstermesi halinde
pekiştirici bir rol oynayacaktır. Bu nedenle, öğretim sürecinin çeşitli evrelerinde, öğrencilere, yanlış
öğrenmeler ve eksiklikler bildirildikten sonra, doğrusunu görme ve yapma olanağı da sağlanmalıdır.
Sözgelimi bir sınav yapıldıktan sonra, sınav sonuçlan en kısa sürede öğrencilere duyurulmalı, yanlış
ve eksik öğrenmelere işaret edilmeli; çeşitli yollarla, örneğin sınıfta tartışma açarak ya da sınav
kağıtlarında gerekli düzeltmeleri yaparak "yanlış" ya da "eksik" olanların doğruları gösterilmelidir.

d. Yapılan araştırmalar, öğrenmenin ona neden olan yaşantılarla ne denli kolay olacağını
göstermiştir. Bu nedenle, eğitim durumları, öğrencilerin "zengin yaşantılar" geçirmelerini sağlayıcı
nitelikte olmalıdır. Bir yaşantının zengin sayılabilmesi için de, o yaşantının, en azından, (1) çok
sayıda duyu organıyla ilgili olması, (2) yeni ve ilginç olması, (3) kişisel bir başarı duygusu
verebilmesi gerekir. Bu tür yaşantılar sağlamak için, eğitim durumunda gör-işit araçlarının yerinde
ve uygun olarak kullanılması öğretmenin iyi bir çevre ayarlayıcısı olması gerekir.

3. Eğitim durumları, hem birden çok hedefe hizmet etmeli hem de istenmeyen sonuçlar ortaya
çıkarmaktan ırak olmalıdır.

Matematikte, problem çözme gücü hedefini gerçekleştirmeye yönelik bir eğitim durumu, asıl
maksadın yanında ve onunla birlikte, öğrencide matematiğe karşı bir ilgi ve sevgi de uyandırabilir
ya da tam tersine matematiğe karşı bir ilgisizlik ve olumsuz bir tutum da geliştirebilir. Bu nedenle,
öğretmen, bir yandan düzenlenen eğitim durumlarının birkaç hedefe birden hizmet etmesini
sağlamalı öte yandan da bir hedef için düzenlenen bir eğitim durumunun istenmeyen sonuçlar
ortaya çıkarabileceği düşüncesiyle uyanık bulunmalıdır.

Yaşantı, birey ile çevresi arasındaki etkileşimin bireydeki izlenimleri olarak görülebilir. Öğrenme
yaşantısı ise, "nispeten kalıcı izli bir değişmeye vesile olan yaşantı"dır. (Tekin 2004, Ertürk, 1996)
Tanımlardan da anlaşılacağı gibi, öğrenme yaşantısı, konu içeriği ya da öğretmenin yaptıkları
demek değildir. Bu nedenle, önemli olan, öğrenciye neler sunulduğu değil, onun hangi yaşantıları
edindiğidir.

Öğrenme Yaşantılarında Bulunması Gereken Özellikler


• Öğrencinin gereksinimlerini karşılaya-bilmeli
• Birden fazla hedefe hizmet etmeli (ekonomiklik)
• Öğretimin hedef-davranışlarını kazandırabilmeli
• Etkili (üst düzey) öğrenmeyi sağlamalı
• Öğrencinin ilgi ve özelliklerine uygun olmalı
• Önceki yaşantılarla ilişkili (tutarlı) olmalı
• Öğretim ilkelerine uygun olmalı
• Çok sayıda duyu organına dayanmalı
• Yeni ve ilginç olmalı
• Kişisel bir başarı duygusu vermeli
• Benzer ve farklı durumlarda kullanabilmelidir.

Yaşantının kökeninde etkileşimin bulunması, onun öğrencinin etkin katılımına dayandığını gösterir.
Öğrenci okumak, dinlemek, gözlemek, düşünmek ve yapmak suretiyle etkinliği kendisi
yürütebileceğine göre, öğrenme yaşantılarının öğrencilere kazandırılmasında öğretmene düşen
görev ne olacaktır? Öğretmenin görevi, öğrencinin istenilen yaşantıları geçirmesini sağlayacak
biçimde çevreyi düzenlemek, yani eğitim durumlarını ayarlama olacaktır. Bu, bir yandan
öğretmenin öğrencilerin bilgileri, ilgileri, tutumları ve alışkanlıkları hakkında bazı bilgilere sahip
olmasını, öte yandan da konu içeriği, ders araçları, kendi davranışları gibi öğelerin oluşturduğu
eğitim çevresine, öğrenciyi istenilen davranışı yapmaya yöneltecek biçimde çekidüzen vermesini
gerektirir. Bundan da çıkarılabileceği gibi, öğrenme yaşantısının iki yanı vardır: Öğrencinin kendi iç
koşulları ve öğrencinin etkileşeceği dış koşullar. Dış koşullar, iç koşullara göre düzenlenmelidir ki,
öğrenci istenilen yaşantıları geçirebilsin. Aslında bir öğrenci ile çevresi arasındaki etkileşim demek,
öğrencinin iç koşulları ile dış koşullar arasındaki etkileşim demektir. Öğrenci davranışında
oluşturulmak istenen değişikliğin niteliğine göre, belli iç ve dış koşullar gerekir. Bu görüşten
hareketle Gagne; aşamalı biçimde sıraladığı sekiz öğrenme türünden her birinin gerçekleşmesi için
gerekli olan öğrenci içindeki koşullara eğitim durumu koşullarını açık ve tutarlı biçimde belirtmiş
bulunmaktadır. Aşağıda öğrenci ve çevresi arasındaki etkileşim göstermektedir.

Öğrenci (İç Koşullar)


• Genel sağlık durumu
• İlgili ön bilgi ve beceriler
• Zeka seviyesi
• Dil becerisi
• İlgi
• İnanç ve değerler
• Tutum
• Güdümleme
• Alışkanlık
• Kendine güven ve benlik tasarım Çevre (Dış Koşullar)
• Öğretmen
• Diğer öğrenciler
• Basılı araçlar
• Gör - işit araçları
• Öğretim yöntemleri
• Pekiştireçler
• Aydınlatıcı yankı ya da dönüt

Hedefleri gerçekleştirecek öğretme durumlannın belirlenmesi


• Eğitim durumları hedeflerle ilgili olmalıdır.
• Eğitim durumları öğrencinin düzeyine (seviyesine – hazır bulunuşluğuna) uygun olmalıdır.
• Eğitim durumları öğrencinin ilgi, yetenek ve gereksinimlerine uygun olmalıdır.
• Eğitim durumları öğrencilerin öğretme-öğrenme sürecinde dikkatini çekmeli, katılmaya
güdülemeli, ipucu, pekiştireç ve dönüt-düzeltme etkinliklerini kapsamalıdır.

Öğrenme yaşantılarının (öğretme-öğrenme sürecinin) planlamasında ve uygulanmasında


öğretmene düşen görevler:

Planlanmasında
• Öğretim planını yapma
• Öğrenme yaşantılarını düzenleme
• Fiziki çevreyi düzenleme
• İçeriği, öğretimin hedeflerine ve öğrencilerin ilgi-düzeyine göre düzenleme
• Öğretme - öğrenme, strateji, yöntem-tekniklerini seçme
• Ders araç-gereçlerini (materyalini) sağlama
• Süreyi düzenleme

Uygulama (Etkinliklerinin Gerçekleştirilmesinde)


• Öğrencilerin dikkatini çekme
• Öğrencileri öğrenmeye hazırlama (güdüleme)
• Öğrencileri dersin hedeflerinden haberdar etme
• Dersi etkili sunma
• İpucu kullanma
• Soru - cevap etkinliği
• Öğrencilerin derse aktif katılımını sağlama
• Öğrencilere pekiştireç verme
• Öğrencilere dönüt - düzeltme verme
• Öğrencilere öğrenmenin sonucuna ilişkin bilgi verme
• Öğrencilere öğrenmenin sonucuna ilişkin bilgi verme
• Öğrencilerin öğrendikleri konuları hayata transferini sağlayacak etkinlikleri düzenleme
• Öğrencinin özgüvenini, benlik kavramını güçlendirme
• Üst düzey zihinsel etkinlikleri (yaratıcı düşünme, problem çözme vb.) geliştirme

Eğitim Durumlarının örgütlenmesi


Yukarıda belirtilen ilkelere uygun olarak seçilen eğitim durumları, istenilen davranış değişikliklerini
oluşturabilmeleri için tutarlı ve kaynaşık bir bütün haline getirilmelidir. Çünkü, öğrenci davranışında
istenilen önemli değişiklikler, kısa sürede ve tek bir öğrenme yaşantısıyla sağlanamaz. Birbirleriyle
tutarlı ve kaynaşık birçok öğrenme yaşantısının öğrenci üzerindeki etkisi, tıpkı, aynı noktaya sürekli
düşen su damlalarının o noktadaki etkisine benzetilebilir.
Eğitim durumlarının etkili olabilmeleri için, onları, birbirini pekiştirecek biçimde örgütlemek gerekir.
Bunun için de.

• İpucu kullanma
• Soru - cevap etkinliği
• Öğrencilerin derse aktif katılımını sağlama
• Öğrencilere pekiştireç verme
• Öğrencilere dönüt - düzeltme verme
• Öğrencilere öğrenmenin sonucuna ilişkin bilgi verme
• Öğrencilere öğrenmenin sonucuna ilişkin bilgi verme
• Öğrencilerin öğrendikleri konuları hayata transferini sağlayacak etkinlikleri düzenleme
• Öğrencinin özgüvenini, benlik kavramını güçlendirme
• Üst düzey zihinsel etkinlikleri (yaratıcı düşünme, problem çözme vb.) geliştirme

Eğitim Durumlarının örgütlenmesi


Yukarıda belirtilen ilkelere uygun olarak seçilen eğitim durumları, istenilen davranış değişikliklerini
oluşturabilmeleri için tutarlı ve kaynaşık bir bütün haline getirilmelidir. Çünkü, öğrenci davranışında
istenilen önemli değişiklikler, kısa sürede ve tek bir öğrenme yaşantısıyla sağlanamaz. Birbirleriyle
tutarlı ve kaynaşık birçok öğrenme yaşantısının öğrenci üzerindeki etkisi, tıpkı, aynı noktaya sürekli
düşen su damlalarının o noktadaki etkisine benzetilebilir.

Eğitim durumlarının etkili olabilmeleri için, onları, birbirini pekiştirecek biçimde örgütlemek gerekir.
Bunun için de, eğitim durumları arasında dikey ve yatay esasta uygun ilişkiler kurulmalıdır.
Öğrenme yaşantılarının etkisinin düşünülmesinde, her iki ilişki yönü de önemlidir.

Etkili dikey örgütlemenin başlıca etkeni, yaşantıların sürekliliğidir. Süreklilik, bir tür bilgi ve
becerinin ardışık eğitim durumları içinde tekrarlanmasıdır. Yalnız, buradaki süreklilik, belli bir
davranışın aynı biçimde ve aynı içerik içinde tekrarlanması demek değildir. Söz konusu davranışın
tekrarlanması, gittikçe artan karmaşıklıktaki durumlar içinde olmak gerekir. Bunun için, yaşantılar
sıralı bir aşamalar düzeni içinde yer almalıdırlar.
Şu halde her öğrenme yaşantısı, kendisinden daha önce gelene dayalı ve daha sonra gelene
hazırlayıcı olmalıdır ki, öğrencilerin istendik yönde gelişmelerine yardım edebilsin.

Öğrenme yaşantılarının bir aşamalar düzeni içindeki yerleşikliğini sağlamak için ise ilgili uyarıcılar
yeter sıklıkla etkileşime girmeli ve zaman geçtikçe artan bir karmaşıklıkta olmalıdır. Bununla ilgili
olarak, örneğin, konu alanı basitten karmaşığa, bilinenden bilinmeyene, somuttan soyuta doğru
aşamalı biçimde örgütlenmelidir. Basamaklar öyle geçilmeli ki, öğrenci, hem bir önceki basamakta
öğrendiklerini bir sonraki basamak ya da basamaklarda daha kapsamlı, daha karmaşık bir içerik
içinde tekrarlayabilsin hem de her bir basamakta gücü ölçüsünde başarılı olabilsin. Böylece, bir
yandan öğrenilenlerin unutulmaya karşı direnci arttırılırken bir yandan da öğrencinin başarılı olması
öğrenci açısından bir ödül olarak işleyeceği için öğrenci, daha ileri öğrenmeler için güdülenmiş ve
istekli kılınmış olur.

Öğrenme yaşantıları arasındaki yatay ilişki, kaynaşlık olarak adlandırılır. Öğrencinin geçirmekte
olduğu paralel yaşantıların, birbiriyle uyumlu bir bütün oluşturmaları, birbirini pekiştirmeleri gerekir.
Böyle olduğunda, öğrenci, bütünlüğe sahip bir görüş ve uğraşılan konularla ilgili daha kapsamlı bir
davranış geliştirebilir. Böylece, hem hedefe daha çabuk ve daha kolay ulaşılır; hem de meydana
gelen öğrenme, unutulmaya karşı dirençli, bütünsel bir öğrenme olur. Öğrenme yaşantıları
birbirleriyle çatışma halinde olduklarında ise, unutulmaya karşı dirençsiz, par-çasal öğrenme ortaya
çıkar.

Okulda eğitim: Eğitim süreçleri kendi toplumuna uygun insan yetiştirir. Bu nedenle eğitim süreçleri
rastlantıya bırakılmamıştır. Toplum bilinci vermek için eğitim sürecinin içeriği ve amaçları belirlenir.
Bu nedenle eğitim bir kamu hizmeti olarak kurumlaşmıştır.

Okulda eğitimin özellikleri şunlardır:


a. Okulda eğitim formeldir.
b. Okulda eğitim, belli amaçlara göre önceden hazırlanmış programlara göre yürütülür.
c. Okulda eğitim plânlıdır.
ç. Okulda yönetici, öğretmen ve öğrencilerin yapacağı işler saatlere göre düzenlenmiştir.
d. Eğitim süreci öğretmen tarafından yürütülür ve değerlendirilir.
e. Okulda formel süreçler baskındır.
f. Öğrenciler grup arkadaşlıkları içinde örnek alma yoluyla yeni davranışlar benimserler. Bu yolla
informel süreçler de etkilidir. Bu nedenle okulda bulunan eğitmenler örnek davranışlar sergilemek
zorundadır.

İşyerinde eğitim: Toplumda etkisi görülen bir eğitimde iş yerinde eğitimdir. Bu eğitim ülkemizde
yarı formel biçimde yürütülmektedir.

Çırak yetiştirme: Ülkemizde ilköğretim okulunu bitiren çocuklar çıraklık eğitimiyle bir mesleğe
hazırlanırlar. Usta bir öğretmen gibi davranır. Önce meslekle ilgili basit davranışlar öğretilir. Daha
sonra yeni beceriler edindirilir. Çırağın başarısı ödüllendirilir, yanlışları düzeltilir ve çocuğa yanılma
payı verilir.
Çıraklık ve meslek eğitimi: Ülkemizde yaygın olarak yer alan iş yerindeki eğitim okul eğitimi ile
bütünleştirilmesi çalışmalarına son yıllarda hız verilmiştir. Bu nedenle 1977 yılında çıkarılan Çıraklık,
Kalfa ve Ustalık Kanunu 1986'da geliştirilerek Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu olarak yeniden
düzenlenmiş, çırak, kalfa ve ustaların yetiştirilmesi esaslara bağlanmıştır.

Hizmet içi eğitim: Resmî kurum ve özel iş yerlerinde verilen eğitim hizmet içi eğitim adı altında
sistemleştirilmiştir. Hizmet içi eğitim formeldir. Bu tür eğitim maaşla çalışan personele görevleri ile
ilgili beceri kazandırmayı amaçlamaktadır.
Ailede eğitim: İnsanlar kişiliklerini oluşturan davranışları aile ortamında kazanır. Çocuklar sevdikleri
aile büyüklerini taklit ederek onlarla özdeşleşir. Ailenin temel davranış kalıplarını kazanır. İnformel
eğitim aile ortamında etkindir. Aile eğitimi amaçlı olarak yürütür. Çocuklardan beklenen davranışlar
çeşitli biçimlerde duyurulur. Ödül ve ceza mekanizması çalışır. Çocuklar sürekli yönlendirilir.

Eğitimin tanımı: Bireylerin toplumun standartlarını, gereksinimlerini ve yaşama yollarını


kazanmasında etkili olan tüm sosyal süreçlerdir.
• Kişinin yaşadığı ortamda değeri olan, yetenek, tutum ve diğer davranış biçimlerini geliştirdiği
süreçlerin tümüdür.
• Eğitim, önceden saptanmış esaslara göre insanların davranışlarında belli gelişmeler sağlamaya
yarayan plânlı etkiler dizgesidir.
• Eğitim bireyin davranışlarında yaşananlar yoluyla istenilen değişmeyi meydana getirme sürecidir.

Eğitim süreci: Süreç belli bir sonuca ulaşmak için birbirini izleyen durumların akışıdır. Eğitim
sürecini birbirini izleyen öğrenme olayları oluşturur. Öğrenmenin oluşmasını sağlayan her türlü etki
eğitim sürecinin bir parçasıdır:

1. Amaç: Amaçlar formel eğitimin temel taşıdır. Eğitim sürecinde ne öğrenileceği ve nasıl
öğretileceği konusunda eğiticilere rehberlik eder. Amaçların saptanmasında toplumun ve bireylerin
ihtiyaçları göz önüne alınır. Ayrıca toplumsal yaşama uyum sağlanmasına amaçların içeriğindedir.

2. öğrenme - öğretme teknikleri: Öğrenme; insanı diğer canlılardan ayıran temel niteliktir.
Dünyaya geldiğinde hiçbir beceriye sahip olmayan insanoğlu yaşaması için gerekli olan tüm bilgi ve
beceriyi çevresi yardımıyla öğrenir. Öğrenme bireyin çevresiyle etkileşim sonucunda bireyin
davranışlarında meydana gelen kalıcı değişiklik olarak kabul edilir. Öğrenme kendiliğinden ya da
yönlendirmeyle meydana gelir.

a. Bireyin yaptığı bir eylem ve yaşadıkları sonucu meydana gelen davranış değişiklikleri
kendiliğinden öğrenmedir.
b. Yönlendirilmiş öğrenmede ise hazırlanmış bir ortam ve araç söz konusudur. Yönlendirilmiş
öğrenme, öğretme teknikleri sonucunda meydana gelir. Öğrenme öğreten kişi ve bir aracın
yardımıyla gerçekleşir. Örneğin; sınıf içi öğrenme gibi.

öğretme: Öğretme en geniş anlamda öğrenmeyi sağlama etkinlikleridir. Öğretme bilinçli ve amaçlı
bir etkinliktir. Öğretme etkinlikleri bir kişi ya da bir grup tarafından yürütülebileceği gibi bilgisayar,
TV, film, kitap gibi materyallerle de olabilir. Aile içinde anne babalar, grup arkadaşları, kitle ileşitim
araçları bireyin sürekli öğrenmesini sağlayan etkinliklerde bulunur. Birey bu etkinlikler sonucunda
yeni davranışlar kazanabileceği gibi var olan davranışlarını da geliştirebilir. Öğretme etkinliklerinin
en plânlı biçimi genellikle eğitim kurumlarında uygulanır. Okullarda yapılan plânlı, kontrollü ve
örgütlenmiş öğretme etkinlikleri ise öğretim olarak adlandırılır.

Değerlendirme: Eğitim sürecinin bir parçası da değerlendirme işlemidir. Öğretme öğrenme


sürecinin sonunda elde edilen ürünün amaca uygun olması istenir. Değerlendirme eğitim sürecinin
önemli bir parçasıdır.

EĞİTİM ALANINDA ARAŞTIRMA KONULARI


Eğitim yöntemlerinin ve araçlarının geliştirilmesi: Eğitimin ayrı bir bilim dalı olarak ortaya
çıkmasındaki en önemli etken öğretim yöntem ve tekniklerinin geliştirilmesidir. "Eğitimin amacına
ulaşması için hangi yöntem ve tekniklerle istenilen bilgi ve beceri kazandırılır?" sorusu en önemli
konudur.

Öğrenmeye etki eden faktörler: Eğitim insanla, doğal, sosyal ve kültürel çevre ile ilişkilidir.
Dolayısıyla öğretim ortamlarını kontrol etmek eğitimci açısından son derece önemlidir. İnsanın
biyolojik yapısı öğrenme sınırını çizer. Öğrenmede zekânın, güdülemenin, beklentilerin, ilgilerin ve
sosyal çevrenin rolünü ortaya çıkarmak önemlidir.
Program geliştirme: Uygulama değeri yüksek bilgi üretiminde önemli yere sahiptir.
Eğitim politikalarının geliştirilmesi: Eğitim biliminin önemli konularından biri de eğitim
politikalarının geliştirilmesine ve eğitimle ilgili kararlar verilirken gerekli olacak bilgileri derlemektir.

Eğitimde (kuram) teori geliştirme: Eğitim bilimlerinde, öğrenme öğretme, rehberlik ve yönetim
alanlarında kuram geliştirme çalışmaları önemli yer tutar. Ülkenin koşulları ve olanakları dikkate
alınarak dünya ile tutarlı, bilimsel bilgilere dayalı kuramların geliştirilmesi eğitimde bütünlüğün
sağlanması ve başarı için gereklidir.

Eğitim yöntemi ve maliyet analizi: Davranış bilimleri sürekli eğitim kurumlarının


organizasyonuna, işletmesine dayalı bilgi üretmektedir. Kararların isabetli, plânlama, koordinasyon
ve denetim gibi faaliyetlerle etkili olarak yürütülmesi için gelişen teknolojik olanakları kullanarak
ülke koşullarıyla tutarlı yaklaşımların geliştirilmesinde gereklidir.

EĞİTİM BİLİMLERİNİN ALANLARI


Aşağıdaki eğitim bilimleri ülkemiz eğitim fakültelerinde idarî ayırım ve bilimlerin birbiriyle ilişkileri
dikkate alınarak 5 gruba ayrılmıştır;

A. Eğitimin Temelleri
1. Eğitim psikolojisi
2. Eğitim sosyolojisi
3. Eğitim ekonomisi
4. Eğitim felsefesi
5. Eğitim tarihi

B. Eğitim Programlan ve öğretim


1. Eğitimde program geliştirme
2. Eğitim teknolojisi

C. Eğitimde Psikolojik Hizmetler


1. Eğitimde psikolojik danışma ve rehberlik
2. Özel eğitim

D. Eğitim Yöntemi, Teftişi, Ekonomisi ve Plânlaması


1. Eğitim yöntemi ve teftişi
2. Eğitim ekonomisi ve plânlaması

E. Eğitimde ölçme ve Değerlendirme


1. Eğitimde ölçme ve değerlendirme
2. Eğitim istatistiği ve araştırma

EĞİTİM KURUMLARININ İŞLEVLERİ


Eğitim kurumları toplumun bazı gereksinimlerini karşılamak üzere ortaya çıkmıştır. Temel amacı,
topluma yararlı bireyler haline gelmeleri için bireyleri eğitmektir. Eğitim kurumlarının toplumsal,
siyasal, ekonomik ve bireyi geliştir me olmak üzere 4 temel işlevi vardır.

A. Eğitimin toplumsal işlevi: Toplumun gelişimini ve sürekliliğini sağlamak eğitimin toplumsal


işlevidir. Eğitim kurumları bu amaca ulaşmak için;

a. Öğrencilere toplumun kültürel mirasını aktarmaktadır.


b. Öğrencilerin toplumsallaşmasını sağlamaktır.
c. Yenilikçi ve toplumun kültürünü geliştirecek bireyleri yetiştirmektedir.
a. Toplumun kültürel mirasını aktarma Kültür, bir toplumun üyesi olarak insanoğlunun kazandığı
bilgi, sanat, gelenek, görenek, beceri ve alışkanlıkları kapsayan karmaşık bir bütündür. Kültürü
yeni nesillere aktarmak insana özgü bir olgudur. İnsanoğlu kullandığı yazılı ve sözlü sembollerle
kültür mirasına gelecek nesillere aktarır.

b. Toplumsallaşmayı sağlama
Bireyi toplumun bir üyesi hâline getirme sürecine toplumsallaşma denir. Eğitim kurumları
öğrencilere toplumdaki rollerinin gerektirdiği davranışları öğretirler. Bunları uygulamalarına
olanak sağlarlar. Böylece toplumla uyumlu bireylerin yetiştirmesi sağlanır.
c. Yenilikçi ve toplum kültürünü geliştirecek bireyler yetiştirme
Eğitim kurumları öğrencilere değişme ve gelişme için gerekli bilgi ve beceriyi kazandırarak
onların toplumsal ve ekonomik gelişmeye uymalarını kolaylaştırır. Toplumda yenilikler yaratacak
bireylerin yetişmesine katkıda bulunur.

B. Eğitimin siyasal işlevi: Toplumlarda devlet sisteminin ortaya çıkmasıyla eğitimin siyasal
işlevi başlamış milliyetçilik ve demokrasinin gelişmesiyle önem kazanmıştır. Eğitimin siyasal işlevi
3 grupta toplanır.

1. Toplum üyelerinde millet bilinci oluşturma ve var olan siyasal düzeni koruma.
2. Lider yetiştirme.
3. Seçmen yetiştirme.

1. Mevcut siyasal düzeni koruma: Eğitim ku rumları toplum üyelerine millî ideolojiyi ve
idealleri aşılayarak var olan düzene bağlı hâle getirir.
2. Lider yetiştirme: Eğitim kurumları toplumun bireylerini sisteme bağlı hâle getirir ken
liderlerin yetiştirilmesini de sağlar.
3. Seçmen yetiştirme: Demokrasi ile top lumlarda eğitimin diğer bir siyasal işlevi iyi seçmen
yetiştirmektir.

C. Eğitimin ekonomik işlevi: Eğitimin ekonomik işlevi bireyleri bilgi ve beceri ile donatarak
onların üretici durumuna getirmek ve gereksinim duyulan insan gücünü yetiştirmektir. Eğitim
kurumları bu işlevlerini yerine getirerek, toplumun ekonomik olarak gelişmesine ve kalkınmasına
katkıda bulunur.

D. Eğitim bireyi geliştirme işlevi: Birey eğitim kurumlarında temel gereksinimlerini dengeli
bir biçimde karşılama yollarını öğrenir. Bireyin geliştirilmesi eğitim kurumlarının önemli görevidir.
Dolayısı ile eğitim kurumları bireyin zihinsel, bedensel ve duygusal açıdan gelişmesi için
çalışmalar yapar.

TÜRK MİLLİ EĞİTİMİ'NİN TEMEL İLKELERİ

Genellik ve eşitlik: Eğitim kurumları dil, ırk, cinsiyet ve din ayrımı gözetmeksizin herkese
açıktır. Eğitimde hiçbir zümreye, aileye, kişiye ayrıcalık tanınmaz.
Ferdin ve toplumun ihtiyaçlan: Millî Eğitim hizmeti, Türk vatandaşlarının istek ve yetenekleri ile
Türk toplumunun gereksinimlerine göre düzenlenir.

Yöneltme: Fertler eğitimleri süresince ilgi ve yeteneklerine göre çeşitli programlara ve okullara
yöneltilerek yetiştirilir. Millî Eğitim sistemi bu yönlendirme doğrultusunda düzenlenir. Yöneltme
işinde rehberlik hizmetlerinden objektif ölçme ve değerlendirme metotlarından yararlanılır.

Eğitim hakki: Temel eğitim görmek her Türk vatandaşının hakkıdır. Temel eğitimden sonra
vatandaşlar ilgi ve yetenekleri doğrultusunda eğitim kurumlarından faydalanır.

Fırsat ve imkân eşitliği: Eğitimde herkese kadın-erkek ayrımı yapmaksızın eşit olanak verilir.
Parasız yatılılık, burs, kredi ve başka yollarla yoksul olan öğrencilere eğitim olanağı verir.

Süreklilik: Fertlerin yaşam boyu genel ve meslekî eğitimlerinin devamı esastır. Gençlerin eğitimi
yanında hayata ve iş alanlarına olumlu bir şekilde uymalarına yardımcı olmak üzere yetişkinlerin
sürekli eğitimini sağlamak için gerekli tedbirleri almak da bir eği tim görevidir.

Atatürk İnkılap ve İlkeleri ve Atatürk Milliyetçiliği: Atatürk inkılap ve ilkeleri ve ana yasada
tanımını bulmuş olan Türk milliyetçiliği tüm ders programlarında temel alınır. Millî kültürün
bozulup, yozlaşmadan kendimiz özgü şekli ile evrensel kültür içinde korunup geliştirilmesine ve
öğretilmesine önem verilir.

Demokrasi eğitimi: Atatürk milliyetçiliği ne aykırı olmamak kaydıyla günlük siyasî tartışmalara
karışmadan yurttaşların sahip olması gereken demokrasi bilinci, yurt dönemine ait bilgi, anlayış
ve davranışlar eğitim kurumlarında verilmeye çalışılır.

Lâiklik: Türk Millî Eğitiminde lâiklik esastır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilköğretim okulları ile
lise ve dengi okullarda okutulan zorunlu dersler arasında yer alır.
Bilimsellik: Eğitim metotları ve ders araç ve gereçleri, bilimsel ve teknolojik esaslara,
yeniliklere, çevre ve ülke ihtiyaçlarına göre sürekli olarak geliştirilir.

Plânlılık: Millî Eğitim programları, iktisadî, sosyal ve ekonomik kalkınma hedeflerine uygun
olarak tüm alanlarda modernleşmeyi ve teknolojik gelişmeyi sağlayacak meslekî ve teknik
eğitime ağırlık verecek şekilde plânlanır.

Karma eğitim: Okullarda kız-erkek karma eğitim yapılması esastır. Ancak koşullara göre bazı
okullar yalnızca kızlara ya da erkeklere ayrılabilir.

Okul ve aile iş birliği: Okul ve aile arasındaki iş birliği eğitim kurumlarının amaçlarının
gerçekleşmesini kolaylaştırır. Bu amaçla okullarda okul-aile birlikleri kurulur. Bu kurumun kuruluş
ve işleyişi Millî Eğitimin yö-netmeliklerince düzenlenir.

Her yerde eğitim: Millî Eğitimin amaçları yalnız resmî ve özel eğitim kurumlarında değil, aynı
zamanda evde, çevrede, iş yerinde, her yerde ve her fırsatta gerçekleştirilmeye çalışılır.

PROGRAM GELİŞTİRME

Eğitim: Eğitim: kişinin davranışlarında, öğrenme ve yaşantılar sonucu istendik davranış


geliştirme sürecidir. Kişi davranışları nm büyük bir bölümünü, çevresiyle etkileşim sonucu
kazanır. Yani eğitim, seçilmiş ve kontrollü bir çevre içinde, bireyleri belli amaçlara göre
yetiştirmektir.

Program geliştirme: Eğitim programlarının tasarlanması, sınanması, değerlendirilmesi ve bu


doğrultuda yeniden düzenlenmesidir. Program düzenlenmesi durağan değil süreklilik isteyen
çalışmalardır. Program geliştirme okul içinde ve dışında millî eğitimin ve okulun amaçlarını
gerçekleştirmek üzere tasarlanmış etkinliklerin uygun araç gereçle rin geliştirilmesine yönelik
koordine çaba ların tümüdür. Bilimsel ve çağdaş program geliştirme uzmanlık ve ekip çalışmasını
geliştirir. Bu ekipte program geliştirme ile ölçme ve değerlendirme uzmanı, eğitim felsefecisi,
eğitim psikologu, eğitim ekonomisti, eğitim sosyologu, eğitim teknoloğu, bilim uzmanı ve
öğretmen bulunur.

Eğitim programı: Bir eğitim kurumunda, öğrencilere önceden hedeflenen davranışları


kazandırabilmek için yapılan eğitsel etkinliklerin tümüdür. Bireye okul içi ve okul dışı
gerçekleştirilmesi istenen plânlanmış, eğitsel etkinlikler yoluyla sağlanan öğrenme yaşan tıları
düzeneği olarak da tanımlanabilir.

öğretim programı: Okulun hedeflerine bağlı olarak, öğrencinin gereksinimlerini karşılaması,


yeteneklerini geliştirmesi ve davranışlarını istenen yönde değiştirmesi için yapılan plânlama
çalışmalarıdır. Öğretim programı öğrencilerden beklenen öğren meyi oluşturabilmek için
plânlanmış etkin liklerin bütünü olarak açıklanabilir.

Öğretim programı: Bir dersin özel hedef lerini ve özel hedeflere ulaşmak için izlene cek
öğretme öğrenme etkinliklerinin amaca yönelik bir sıra ve düzen içinde veren kaynaktır.
Programın düzenlenip planlanması sırasında sınıf içinde her bir öğrenme öğretme sürecinin
incelenmesi, programın geliştirilmesi açısından oldukça önemlidir. Bir eğitim programı öğrenciye
öğretilecek olan ilgili dersleri içermektedir. Bir öğretim programı beli bir öğrenci grubuna nelerin
hangi sıra ile uygulanacağını gösteren plândır.

Program geliştirmenin tarihsel temelleri:


Son yıllarda geleneksel ve sübjektif yargılara dayalı bir tutumdan, bilimsel araştırmaya dayalı,
insan davranışlarının temellerini araştıran ve bu davranışları geliştiren bir tutum benimsenmiştir.
Program geliştirme çabalan 19. yy.ın başlarından başlayarak deneysel araştırma yöntemlerinin
gelişmesiyle Avrupa ve Amerika'da hız kazanmıştır. Bütün ülkeler eğitim politikasını uygulamaya
dönüştüren politikaları benimsememişlerdir. Ülkemizde program geliştirme çalışmaları Millî
Eğitim Bakanlığına bağlı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığınca yürütülmektedir.

EĞİTİM PROGRAMLARI
1. Eğitim programlannın Millî Eğitim sistemindeki yeri ve işlevi

Ülkemizde Millî Eğitim politikası merkezde oluşturulmaktadır. Eğitimle ilgili yasalar,


yönetmelikler, eğitim programları ve bilumum kararlar merkezden uygulama yerine
aktarılmaktadır. Eğitim programları, eğitilenlerin davranış standartlarından, öğrenme ve öğretim
etkinliklerine değin, çalışmalara kılavuz etmekte ve bir aracı rol oynamaktadır.
Temel amaç, Millî Eğitim politikasının programlar yolu ile uygulamaya dönüştürülmesidir Türk
Ulusunun birlik ve bütünlük içinde kalkınmasına dayanan Millî Eğitim politikasının, ülkenin en
uzak köşesine ka dar yayılması ve gerçekleşmesinde program lar köprü rolü oynamaktadır.
Eğitim kurumu, programların uygulanmasındaki sorunları merkeze yansıttıkça gereken
durumlarda yani uygulamalara gidilmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı devletin eğitim politikası
doğrultu sunda, araştırma ve geliştirmeye yön çizecek projeleri oluşturur. İl Millî Eğitim
Müdürlükleri bu projelerin uygulanmasında öncülük eder. Okullar ise bu projeleri gerçekleştirecek
kurumlardır. İşlevleri, öğretim etkinliklerini en etkili biçimde geliştirmektedir. Bu düzen şöyle
gösterilebilir:

Millî Eğitim Bakanlığı

"araştırma geliştirme projeleri" İl Millî Eğitim Müdürlüğü


"projelerin il çapında uygulanması" Okul
"öğretim programlarını geliştirmek üzere araştırmalara kaynaklık"

2. Eğitimde program hiyerarşisi

Eğitim programı: bir eğitim kurumunun, çocuklar, gençler ve yetişkinler için sağladığı Millî
Eğitimin ve kurumun amaçlarının gerçekleşmesine dönük tüm etkinlikleri kapsar. Öğretim, ders
dışı etkinlikleri, özel gün lerin kutlanması, geziler, kısa kurslar, rehberlik, sağlık vb. hizmetler ve
fonksiyonlar bu çerçeve içine girer.

Eğitim programı içinde öğretim programı

bilgi ve becerinin, donanımın plânlı bir biçimde kazandırılmasına dönük bir programdır. Konunun
şematik görünümü aşağıdadır:

• Eğitim programı
• Öğretim programı
• Ders programı
• Ünite programı
• Konu plânı
Böyle bir hiyerarşide her bir program, bir üst programlama, amaçlar ve içerik yönünden ilişkili
olduğundan birbirinin kapsamına girer.

3. Program geliştirme kavramı

Program kategorileri; öğretmen eline verilmiş materyallerle ilgilidir. Bu programda;


a. Öğrenme koşullan gerçekleştirilir.
b. Öğrencilerin yaşantıları geliştirilir.
c. Öğretim olanakları zaman, mekân, araçlar ve gereçler açısından geliştirilir.
ç. Öğretmenler ve diğer ilgililer eğitim ve değerlendirme gibi konularda bilgilendirilir.
d. Eğitim amaçlarının gerçekleşmesi için ilgililerin istekli hâle gelmesine çalışılır.

PROGRAM GELİŞTİRMENİN FELSEFİ TEMELLERİ

Eğitim programı hazırlanırken yararlanılacak bir felsefeye ihtiyaç vardır. Seçtiğimiz felsefeden
eğitim programımızın temel yapısı oluşturulurken, hedefler arasındaki tutarlılık kontrol edilirken
yararlanılır. Program hazırlamada eğitim felsefemiz; eğitime egemen dünya görüşünde üstü
kapalı olan amaç ve varsayımları açığa çıkarırken ve yorumlarken bizlere yardımcı olmaktadır.
Bunları sıralayacak olursak:

İdealizm: Gerçeğin maddî güçlerden çok zihin, düşünce ile bağlantılı olduğunu ileri süren
kuramdır.

Realizm: Dış dünyanın bilgi ve duyularımızdan bağımsız olarak var olduğunu savunan felsefe
ekolüdür.
Empirizm: Tüm bilgimizin deneyden kaynaklandığını savunan felsefe türüdür.

Rasyonalizm: Bilgi edinmede akla öncelik veren felsefe akımıdır.

Pragmatizm: Bir kavram, ilke ve görüşün anlam ve doğruluğunu pratik yararlarıyla belirleyen
felsefe akımıdır.

Enistantializm (Varoluşçuluk): İnsana önem veren bir felsefe akımıdır. Bu akım da insan
yaşamı boyunca ne yapacağına kendisinin karar vermesi ve özgür olduğu görüşlerinin ağırlık
taşıdığı felsefe görüşüdür.

Program geliştirmenin psikolojik temelleri:


Program geliştirmenin her aşamasında, psikolojiden yararlanılmaktadır. Özellikle hedefterin
eğitime uygulanabiiirliği belirlenirken psikolojiden yararlanılır. Program hazırlanırken öğrencilerin
ilgileri, yetenekleri, eğilimleri ve hazır oluşları arasındaki farklar dikkate alınmalıdır. Bu farklar
psikolojinin çalışma alanına girer. Psikoloji bu farkların olup olmadığını, varsa dağılımını gözlem
ve ölçme yoluyla saptar. Ulaşılan bilgiler nesnel ve olgusal nitelikte bilgilerdir. Programlar öğrenci
gereksinimlerini karşılayacak nitelikte olmalıdır. Öğrencide öğrenme güçlüğü yaratacak;
anlamayı, algılamayı, gelişmeyi olumsuz etkileyecek yönde olmamalıdır.
Program geliştirmenin toplumsal temelleri: Eğitim programı geliştirilirken bireylerin beklentileri
toplumsal değerler, normlar ve kültürel değerler dikkate alınmalıdır. Toplumda çatışma yaratacak
programlar hazır-lanmamalıdır. Bu nedenle toplum dikkatle değerlendirilmeli, değişme eğilimleri
programda yer almalıdır. Eğitim programları toplumsal yapıdan uzak kalmamalıdır. E:ğitim
programı, bireyin sosyal gelişimini topluma uyum sağlayacak şekilde geliştirilmelidir. Okullar
toplumun istediği bireyleri yetiştiren ve topluma kazandıran kurumlardır.

Program geliştirme modelleri: Maddeler, objelerin en iyi şekilde temsil edildiği taklitlerdir.
Program geliştirme modelleri bilimsel teknik, bilimsel teknik olmayan modeller olmak üzere ikiye
ayrılır. Bilimsel teknik maddelere göre program geliştirme zaman, uzay, malzeme ve personel
arasındaki koor-dineyi sağlayarak çevreyi yapılandırma plânıdır.
Bilimsel teknik olmayan modellere göre program geliştirme, öznel bireysel, estetik ve geçişlilik
özelliklerine sahiptir. Öğrencinin duyuşsal yönlerine ağırlık verilir. Bazı program geliştirme
yaklaşımları şunlardır:

TYLER MODELİ
En akılcı modeldir. Tüme varım yöntemi ni kullanır. Tyler ilerlemeci bir yaklaşımı benimsemiş ve
konu, birey ve toplum üzerinde ayrı ayrı çalışmıştır. Bunların birbiri üzerine etkileri araştırılmıştır.
Tyler program geliştirmeyi okulun hedeflerini belirleme, hedeflerle ilgili eğitim yöntemleri
saptama ve bu metotların organizasyonunu yapma hedefleri değerlendirme olarak sıralamıştır.

TABA MODELİ
Programla ilgili herkesin program geliştir me etkinliklerine katılması, program uygulayıcı
tarafından programın geliştirmesi tasarlanmıştır. Model 7 aşamadan oluşur:
1. Gereksinimleri belirler.
2. Öğrenci hedefleri belirlendikten sonra ulaşılmak istenen hedefler belirlenir.
3. Program ünitelerinin konu alanı ve içeriği hedefleri belirler.
4. Öğretmenler tarafından seçilen içerik, öğrencilerin olgunluğuna, ilgilerine, başarılarına göre
düzenlenir.
5. Program içeriği ile öğrenciler arasında bağ kuran yöntemler seçilir.
6. Öğrenme etkinlikleri düzenlenir.
7. Değerlendirme şekillerine yer verilir.

TAYLOR, ALDCANDER VE LEWİS MODELİ


Bu model program geliştirmeyi sistematik bir yaklaşımla geliştirmiştir. İlk aşamada genel ve özel
hedefler belirlenir. İkinci basamakta program deseni düzenlenir. Desen oluşturulduktan sonra
öğretmenler öğretim plânlarını hazırlar.

GOODLAD MODELİ
Bu program geliştirme modeli var olan kültürel değerleri analiz ederek eğitimsel amaçları saptar.
Saptanan eğitim amaçları davranışsal eğitim hedeflerine dönüştürülür. Bu hedefler eğitim
fırsatlarını ortaya koyar.

HUNKİSN GELİŞİM MODELİ


Burada önemli olan insanların kendi felsefi yaklaşımlarına göre geliştirecekleri fikridir. Bu
maddede 7 aşama bulunur:
1. Programın kavramsallaştırılması
2. Teşhisi
3. İçerik seçimi
4. Yaşantıların seçimi
5. Uygulama
6. Değerlendirme
7. Bakım ve koruma

MİLLER VE SELLER MODELİ


Bu madde eğitim programları öğrencilere, toplumun gerçeklerini, değişmelerini, becerilerin
kazandırılmasını hedeflemektedir. Bu modelde ilk yönelim iletme pozisyonu.

ikinci yönelim etkileşimini taşınması, üçüncü yönelim sosyal ve kişisel değişimdir.


Model 5 basamaktan oluşur:
1. Oryantasyon
2. Gelişimsel araçlar
3. Öğretim modelleri
4. Uygulama plânı
5. Değerlendirme

OLİVA MODELİ
Model hem program geliştirme şeması hem de öğretimin tasarlanmasını bir araya getirmektedir.
Bu model öğretimin yapılacağı alan ve gidiş yollarını plânlamada olduğu gibi okuldaki dersler
arası nitelikler meslekî eğitim, rehberlik ve sınıf dışı etkinliklerde de kullanılabilir.

WHEELER MODELİ
Değerlendirme sürecinin bütün evrelerde yer almasını savunur. Bu model Tyler mode linde yer
alan aşamalara yer vermiş fakat değerlendirmenin bütün aşamalarda yapılmasını savunmuştur.

KERR MODELİ
Bu model için bilgi, değerlendirme, okuldaki öğrenme ve amaçlar önemlidir.

ROGERS MODELİ
Üründen çok yeniliğe ve değişime açık esnek bir program modelidir. Bu model için öğretmen
öğrencileri dinleyen, yeni düşünceler arayan problemleri birlikte çözmeye çalışan bir yapı
sergiler.

PROGRAM GELİŞTİRME YAKLAŞIMLARI

Sosyal güç yaklaşımı: Bu yaklaşım eğitim sürecini etkileyen, sosyal yaşantıların araştırılmasını
hedefler. Eğitim bir sosyal süreçtir. Bireyin bu süreç içinde bir şeyler öğrendiği ve aktif olduğu
oranda başarılı olacağı dikkate alınmalıdır. Bu yaklaşım konuyu değil; öğrenciyi, etkinliği, konu ve
yaşantı arasındaki ilişkiyi önemser.

Çekirdek (Core) program yaklaşımı: Bu program yaklaşımı zorunlu sosyal ihtiyaçlara


programın merkezinde yer vermektedir. Bu yaklaşım okulların toplumsal gelişmede fonksiyonel
olmayışına karşı bir tepki olarak doğmuştur.

Geniş alanlar yaklaşımı: Benzer özellik taşıyan alanlar birleştirilip, daha geniş alanlı program
yapma desenine denir. Bu yaklaşımda yaklaşımlar arasındaki farklar kalkmakta, konu geniş
olarak ele alınmakta ve halen ilköğretim düzeyinde uygulanmaktadır.

Teknoloji yaklaşımı: Öğrencilerin en iyi şekilde öğrenmesi ve başarılı olabilmesi için eğitim ve
ders programlarının planlanması ve geliştirilmesidir. Bu yaklaşım üretim alanında gereksinim
duyulan insan tipinin yetiştirilmesine yönelik, özellikle meslekî - teknik eğitim alanında kullanılan
bir yaklaşımdır. Teknolojik yaklaşımın temel ilkeleri; hedef, işlev, konu ve yöntem, kapsam,
program, personel, süreç, çevre, başarı ve değerlendirmedir.

Konu alanı merkezli yaklaşım: Eğitim uygulamalarında en fazla kullanılan yaklaşımdır. Bu


yaklaşım insanın en önemli yetisi olarak aklı görür. Akıl bilgiye ulaşmada en önemli unsurdur.
Konu yaklaşımında program çeşitli disiplerden oluşur. Fizik, kimya, matematik gibi her biri bir
konu alanını oluşturur. Programın amacı konunun yetiştirilmesine yöneliktir. Bu yaklaşımda
dersler tamamen birbirinde bağımsız verilir. Konu alanı uzmanları düzenlemede çok etkilidir.
Fonksiyonel yaklaşım: Bu yaklaşım öğrenci davranışlarının açıkça belirtilmesi temeline
dayanır. Eğitimde her davranış bir sonraki aşama için giriş davranışını oluşturur. Her bir adım iyi
tanımlanmış davranışsal ifadelerle açıklanmalıdır.

HEDEFLER

Hedef: Belli bir alanda eğitilecek bireylere eğitim yoluyla kazandırılması istenen özelliklerin
tümüdür. Bir dersin hedefi öğrenciye yeni davranışlar kazandırmak ya da var olan davranışta
değişim oluşturmaktadır. Öğrenciye kazandırılmak istenen davranışlar bilgi, beceri, alışkanlık,
tutum ve yetenekleilgili olabilir. Eğitimde yer alan hedefleri bilişsel, psikomotor ve duyuşsal alan
diye sayabiliriz. Eğitimde hedef kişide: bilgi, beceri, değer yargıları, ilgi, tutum, kişilik ve
alışkanlıklar kazandırmak olabilir.

İstendik davranışlann belirleyicileri aşağıdakileri göz önüne almalıdır:

a. Toplumsal gerçek: Hedef davranışlar, kültürel davranışlar, toplumsal gerçeklerle


uyuşmalıdır. Toplumsal değerlerinize uymayan, ters düşen hedef davranışlar
programaalınmamalıdır. Toplumsal gerçeklik, toplumsal, ekonomik ve siyasal sistem olarak ele
alınmalıdır. Bu durumda eğitim sistemi toplumsal sorunlara ve çözüm yollarına dayalı hedef ve
davranışlar, içerik, öğretim yöntemleri, eğitim durumları ve sınama durumları saptanmalıdır.

b. Konu alanı: Bir diğer belirleyici de öğrencilere kazandırılacak içeriktir. Burada hedef
davranışlar bilim, sanat ve düşünce alanlarındaki gelişmelere ve değişmelere uygun olmalıdır.
Hedef davranışlar konu alanlarına göre seçilmelidir.

c. Birey: Hedef davranışlar belirlenirken bireyin ilgi ve gereksinimleri göz önüne alınmalıdır. Her
insan birbirinden farklı yeteneklere sahiptir. Bu yetenekler doğrultusunda bireyler eğitilmelidir.

ç. Doğa: Hedef davranışların son belirleyicisidir. İnsan doğal bir ortamda doğar ve bu ortamda
büyüyerek yaşamını sürdürür.
İnsan içinde bulunduğu doğal ortamı koruya rak ondan en iyi şekilde yararlanmalıdır. Ak si hâlde
insan yaşadığı ortamı yok edebilir. Bu nedenle doğayı koruyacak ve onunla denge kuracak
bireyler yetiştirilmelidir.
Aday hedefler bu dört belirleyiciyle uyumlu olmak zorundadır. Bunlardan birine uyumsuz olan
hedef olay. hedef listesinden elenir.

Eğitim süzgeçleri: Programa konulması düşünülen aday hedefler, programa konulmadan önce
eğitim süzgeçlerinden geçirilirler. İlgili uzmanlar tarafından değerlendirilirler. Eğitim süzgeçlerini,
şöyle sıralayabiliriz:

1. Eğitim felsefesi süzgeci: Aday hedefle-r eğitim felsefesiyle tutarlılık göstermelidir. Temele
alınan felsefeye göre saptanan hedefler felsefenin mantığına uygunluk göstermelidir. Eğitimde
hedef davranışlar saptanırken, davranışın içeriğinin ve sınanmasının eğitim felsefesine uygunluğu
üzerinde durulur. Eğitim felsefesine ters düşen aday hedef programdan çıkarılır.

2. Eğitim sosyolojisi süzgeci: Eğitimde istendik davranışların belirleyicilerinden biri de


toplumdur. Aday hedefler, toplumun genel özelliklerine, değer yargılarına, toplumsal normlar
uygun ve onlara ters düşmeyecek şekilde saptanmalıdır. Ülkenin toplumsal gerçeklerine göre
saptanan aday hedeflerin, bireyin yaşadığı yerlere ve oraların özelliklerine göre saptanmasına
dikkat edilmezse, etkili bir eğitimden bahsedilemez.

3. Eğitim psikolojisi süzgeci: Eğitimde öğrenme kişilerde oluşan davranış değişikliğidir.


Değişimlere bakılarak kişilerin öğrenip öğrenmediğine karar verilir. Eğitimle psikoloji arasında
yakın bir ilişki bulunmaktadır. Psikoloji davranışların nasıl ve hangi yollarla kazandırılacağını
araştıran ve sorunlara çözüm üreten uygulamalı bir bilim dalıdır. Aday hedefler eğitim
psikolojisiyle öğrencilere kazandırabilir. Ölçütlere uymayan bireylerin öğrenmesini zorlaştıran
hedefler listeden çıkarılmalıdır.

4. Eğitim ekonomisi süzgeci: Bu süzgeçte aday hedeflerin ekonomik olması önemsenir.


Ekonomik olmayan ve aşırı ekonomik yük getiren hedefler daha baştan programdan
çıkarılmalıdır. Elimizdeki tüm kaynaklardan en üst düzeyde yararlanmalıyız. Bu nedenle
seçtiğimiz hedef davranışlar hem en kısa zamanda kazandırılmalı hem de ekonomik olmalıdır.
Kişi tutarlı ve ekonomik bir tüketici olmalıdır. Tüm bu hedefler aday belirlemede önemlidir.

Okulun Genel İşlevi


• Okul, içinde bulunduğu toplumun kültür özelliklerini aksettirir.
• Bir ülkenin millî eğitiminin amaçları, o ülkede yapılacak bir toplum analizine dayanmalıdır.
• Okul öğrencileri, toplumun kültürünü tanımak kadar geliştirme yönünde de geliştirme
sorumluluk taşımalıdır.
• Eğitimin, birey ve toplum refahı arasında denge kurulmalıdır. Çünkü eğitimin ortaya çıkan
problemlerin çözümünde büyük sorumluluğu vardır.

Ekonomik kalkınmanın ve demokratik hayatın gerçekleşmesi, bireylerin kaliteli anlamda eğitimi


ile mümkündür.
Ülkemizde okuryazar oranı aranırken diğer yandan okuryazarlığın kazandıra cağı davranışların
niteliği ile ilgili çalışmalara gereksinim vardır.
Okul, eğitimin eğitici fonksiyonunun yanında koordine edici bir sosyal ortam hizmetini görür.
Organize eğitim kurumu olan okul, öğrenciler ve veliler, eğitimde üç temel öğeyi oluştururlar.
Program geliştirme bu üç öge arasındaki değerler korelâsyonu saptamak ve izlemek zorundadır.
Bu incelemeler, deneysel çalışmaların temelini olduğu kadar yönünü de gösterecektir.

Günümüzde bireyin büyüme ve gelişmesi yalnızca biyolojik bir olay değil, aynı zamanda kültürel
bir olgu olarak görülmektedir.
Bu kültürel fenomenin ayrıntıları ile analizi, program geliştirme faaliyetlerinin teorik ve
uygulamalı temellerinin kurulmasına yardım edecektir.

Bilişsel alan hedefleri şunlardır:


1. Anımsama
2. Kavrama
3. Uygulama
4. Analiz
5. Sentez
6. Değerlendirme

Psikomotor alan hedefleri şunlardır:


1. Algılama
2. Kurulma
3. Kılavuzla yapma
4. Bütünleştirme
5. Karmaşık etkinlik
6. Duruma uyma
7. Yaratma

Duyuşsal alan hedefleri şunlardır:


1. Alma
2. Karşılıkta bulma
3. Değer verme
4. Bütünleştirme
5. Nitelenme

TÜRK MİLLÎ EĞİTİM SİSTEMİNİN HEDEFLERİ ŞUNLARDIR:

a. Uzak hedefler: Politik felsefemizi yansıtır. Fonksiyonu yön göstermek, eğitim hizmetlerinin
amaçlarını belirlemektir. Amaç politik felsefemizin dönük olduğu ideale uyum sağlayacak insanlar
yetiştirmektir. Bu tür hedefler çok zor değiştirilir. Ülkede siyasal

b. Genel hedefler: Belli bir eğitim kuru iktidarlar değişse bile bu hedefler çok zor değişir.
munun genel hedeflerinden söz edilebilir. Genel hedefler eğitim ürünü olarak yetişmesi istenen
ideal insanın niteliklerinden oluşur. Bir ulusal eğitim sisteminin genel he deflerini belirleme işi
ülkenin geleceği açısından çok önemlidir. Genel hedefleri iki aşamada düşünebiliriz:
1. Eğitimin genel hedefi
2. Okulun genel hedefi

c. özel hedefler: Bir ders, bir disiplin ya da bir çalışma alanı için hazırlanmış hedeflerdir.
Doğrudan öğrencide davranışsal olarak görülmek istenen hedeflerdir. Belli bir alanda öğrencilerin
yetiştirilmesi için çalış maların kararlaştırılması o işteki özel hedeflerdir.

Hedeflerin genel özellikleri: Hedefler, öğrenci davranışlarına çevrilebilir olmalıdır. Hedef


öğrencide gerçekleştirmek istenen davranış değişikliğidir.
• Hedefler süreç sonunda öğrencinin hangi niteliklere sahip olacağını göstermelidir.
• Hedef ifadeleri açık, seçik ve anlaşılır olmalıdır.
• Hedeflerin hangi konu içeriğiyle ilgili olarak gerçekleştirilecekleri belirtilmelidir

ÖĞRETİM ETKİNLİKLERİNİ PLANLAMA

Giriş Bölümü
a. Dikkati çekme: Öğretmen derse başlamadan öğrencinin dikkatini konuya yönlendirmelidir.

b. Öğrencileri hedeften haberdar etme: Öğrenci o derste hangi hedef ve hedef davranışa
sahip olacağını bilecek olursa, kendi plânlamasını ona göre yapabilir.

c. Öğrencileri derse motive etme (güdüleme): Öğretmenin bu dersten öğreneceklerinin bir


sonraki derste ne işe yarayacağının ifade edilmesidir.

ç. ön koşul olabilecek öğrenmelerin hatırlatılması: Daha önceden öğrenilen konuların ön


koşul olarak anımsatılmasıdır.
Sonuç etkinlikleri: Bu basamakta öğretmenler aşağıdaki etkinlikleri yapmaktadır.

1. Öğretmenler hem konular arasında hem de konular işlenirken özetler yaparak davranışın
kalıcılığını sağlamalıdır.
2. Öğrencileri yeniden güdüler, ilginin devamını sağlar.
3. Ders tamamlandıktan sonra kısa özdeyişler ve aktarımlarla konunun kapanışını yapar.

Değerlendirme: Öğrencilerin öğrenme eksikliklerini saptamak amacıyla yapılır. Öğrenme


eksikliklerine çözüm yolları aranır. Bu tür değerlendirme de amaç not vermek değil durumu
değerlendirmektir.

Gezi, gözlem, deney plânlan: Bunlar, günlük ders plânlarının parçası durumunda dır. Gezi,
gözlem plânı, gezi - gözlem yoluy la bilgi ve beceri kazandırmaya yönelik çalış maların
plânlanmasıdır. Deney plânı ise bir günlük ders plânının bir parçası olarak bir derste yapılacak bir
deney etkinliğini düzenleyen plândır.

You might also like