You are on page 1of 8

Kafkasya’nın özgürlüğü için Rusya ordusuna karşı verdiği

mücadelede şehid düşen Muhammed Seyfullah’ın annesine


yazdığı mektup

Kafkasya’nın özgürlüğü için Rusya ordusuna karşı verdiği mücadelede şehid düşen
Muhammed Seyfullah’ın annesine yazdığı mektup:

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. O’na Hamd eder, O’ndan yardım diler,
O’ndan mağfiret bekleriz. Nefsimizin ve amellerimizin kötülüklerinden Allah’a sığınırız.
Allah’ın doğru yola hidayet ettiğini kimse saptıramaz ve saptırdığı kimseyi de kimse
hidayete yöneltemez. Şehadet ederim ki Allah’tan başka bir ilah yoktur ve Muhammed
(s) O’nun kulu ve elçisidir!

Allah selamı, rahmet ve bereketi üzerinize olsun

Sevgili anneciğim,

Allah’ın selamı selamı ve esenliği üzerine olsun! Uzun zamandır düşüncelerimi ve


duygularımı sana nasıl açacağımı düşünüyordum ve sonunda sana bu mektubu yazmaya
karar verdim. Babam bu mektubumun sana hitap ediyor oluşundan rahatsız olmasın.
Gayretinin ve özeninin farkındayım fakat her insana en yakın ve en sevgili olan kişi
şüphesiz annesidir! Peygamber (s.a.v) “Cennet annelerin ayakları altındadır”
buyurmuştur.

Allah’ın düşmanlarının öfkesini üzerine çekmemek -bunlar değişik sorgularla size


saldırmaktan ve polisi çağırmaktan zevk duyacaklardır- ve akrabalarımı onların
küfürbaz dillerine düşürmemek için mektubumda isim zikretmeyeceğim.

Benim mutluluğum uğruna, bütün zorlukları atlatarak uzun ve yorucu sıkıntılı aylara
tahammül ederek, sonunda benim iyi bir Müslüman bir Mümin olarak, Allah’tan
mağfiret arayan bir Mücahid olarak yetiştirdiğin için sana çok minnettarım. Beni bu
dünyaya getirdiğinden beri çektiğin sıkıntılar, zahmetler, uykusuz geceler için Allah seni
Cennet bahçeleriyle ödüllendirsin.
Çocukluk çağımdan bu yana bana dindarlığı telkin ettiğin için, eğitimim için harcadığın
yıllar için, çektiğin meşakkatler için hiçbir şeye ihtiyacım olmadı hiçbir şeyden yoksun
kaldığımı hissetmedim. Yüce Allah’ın lutufuyla senin yardımlarınla ve çabalarınla
çocukluğumda ne yemeğe, ne giysiye ne de barınma konusunda bir eksikliğim oldu.

Rızık Allah’tan, ancak senin gayretinle bize verdi. Çocuklar için en önemli olan şey anne
baba şefkati ve sevgisidir, sizin tarafınızdan asla şefkat, ilgi ve sevgi eksikliği
hissetmedim. Bunun için Yüce Allah’a ve sana (size) çok minnettarım.

Benim kıymetli annem,

Ömrünüzün önemli bir kısmı insanlara yanlış değerler ve ideallerin sunulduğu


komünist bir küffar ülkesinde sarf ettiniz. Kâfirler insanların kalbindeki Allah
korkusunu ortadan kaldırmak için ellerinden geleni yaptılar ve bu durum günümüzde
de sürmektedir. Fakat Allah’ın nurunu söndürmeyi hiçbir zaman başaramayacaklar ve
Allah’a hamd olsun ki O bizi dosdoğru yola hidayet etmiş ve bizleri kelimenin tam
manasıyla Müslümanlar kılmıştır!

Şarap ve votkanın haram oluğunu, domuz eti yemenin yasaklandığını doğduğundan beri
bilen ve kendilerini Müslüman olarak kabul eden Kabardey, Balkar ve Karaçay’ların
nasıl değiştiklerini görmez misin? Bu halkların utanma duygularına ne oldu?
İnsanlıklarına ne oldu? Dindarlıklarından geriye ne kaldı?

Buna rağmen sizin nesliniz onur, büyüklere ve ebeveyne saygı, iffet vb. gibi kavramların
mevcut olduğu dönemlere az çok şahit oldunuz, çünkü sizin anne babanız gizli de olsa
namaz kılıyorlar ve çocuklarına dindarlık aşılamaya çalışıyorlardı.

Ben bile kızların başörtüsü olmadan dışarıya çıkmalarına utandıkları günleri


hatırlıyorum. O günlerde erkekle yalnız görülmek rezalet sayılırdı. Sigara içmek gibi
kötü adetlere sahip olan kişiler de bunu büyüklerinden gizlerlerdi, kendi yaşları az
olmasa da. Küçük büyüğe saygı gösterirdi, yanlarında yemek yemeğe bile utanırlardı.
Bir insanın hayâsı yoksa imanı da yoktur demektir. Ama kâfirler çok çalıştılar, Allah
onları zelil kılsın! Bizim etnik Müslümanlarımızın ve Müslüman kadınların hayâsından
geriye bir şey kalmadı.

Musa Mukojev’in (Allah ona rahmet etsin) Cuma hutbelerinden birinde buyurduğu
gibi: “Anne-babalar kızlarını zina yapmaya gönderiyorlar ve bu çocuk kızımızın
buluşmak istediği çocuk olduğu için bunda yanlış olan bir şey yoktur diyorlar!”

Subhanallah! Çocuklarının cehennem ehli olmaları için ne de çok çalışıyorlar! Anne


babalar çocuklarını kâfirlerin kanunlarınca idare edilen demokrasilerde büyütüyorlar
ve bira ve sigara almaları için de harçlık veriyorlar onlara. Sonra da şöyle diyorlar:
“Bunu nasılsa yapacak, en azından başkasından istemesin.” Çocuklar anne babalarının
huzurunda sigara ve içki içiyorlar ve birlikte müstehcen filmler izliyorlar. Bu
ebeveynler sonra da sokaklardaki bu imansızların, utançtan ve vicdandan yoksun
acayip yaratıkların nereden çıktığına şaşırıyorlar! Hayır, bu durum hiç şaşırtıcı değil.
Bu kâfirlerin açık bir politikasıdır; İslam’ı silmek ve Müslümanları ortadan kaldırmaya
çalışmak. Günahkârlığı yaymak istiyorlar ki topraklarımızda küfrün kanunlarını ve
şirki hâkim kılabilsinler!
Rus-Kafkas savaşı sırasında kafir ordusuna korku ve panik salan bu Dağlılar, şimdi
kafirlere hizmet ediyorlar ve bu pis imansızların (kafirlerin) memnuniyetini kazanmak
için Müslümanlara karşı savaşmaya hazırlar.

Daha önceden kâfirler tarafından alçaltılmaya ve hakarete uğramaya hiçbir zaman izin
vermeyen bu dağ halkı, bugün bir parça domuz eti için kâfir Rusya’nın hizmetçisi olmuş
durumda.

Kâfirlerin rejimini kabul etmeyen ve zilletle yaşamayı reddeden ihlâslı Müslümanlar


bugün kâfir Rus devletinin vatandaşları olmuşlar ve gönüllüce Hıristiyan ve pagan
bayramlarını kutluyor, paskalya yortusunda votka içiyorlar.

Bunları benden daha önce defalarca kez işittiniz fakat bir kez daha sizlere söylüyorum
ki evimden çıkıp Allah yolunda savaşanlara katılmak istediğimde bunları
düşünüyordum. İnşallah beni duyar ve anlarsınız.

Bütün bu söylediklerimi zaten benden pek çok defa duymuştun. Ancak bu düşüncemi
söylüyorum şimdi evi terk edip Allah yolunda savaşanlara katıldım, Allah’ın yardımıyla
beni duyacak ve anlayacaksın!

Bütün yapmak istediğim şey Allah’ın rızasını elde etmek. Bu mektubu da Allah rızası
için yazıyorum, çünkü sizlerin benden yana mutlu olmanızı ve oğlunuzun Allah’ın
kelimesini yüceltmek isteyen hizmetçilerinden biri olduğu için gurur duymanızı
istiyorum. Düşün bir anne, benden ve diğer mücahidlerden başka gurur duyacağın bir
şey var mı?

Bütün çabamız Allah’ın kelimesi yeryüzünde yücelsin diyedir. Allah’ın ayetlerinden ve


vaatlerinden daha güzel bir şey olabilir mi? Biz Allah’ın rızasını kazanmak için
evlerimizi terk ettik ve bu yola girdik. Böylece Allah’ın izniyle topraklarımız
inançsızlıktan ve yalandan temizlenmiş olacak. Böylece torunlarımız kâfirlerin bütün bu
ideolojik pisliklerini görmek zorunda kalmayacaklar ve beşikten itibaren Allah’ın dinini
özümseyerek Allah’ın kanunları altında yaşayabilecekler!

Sizler bana her zaman başkalarının önüne geçmememi, iyiliği emretmememi ve


kötülüğü nehy etmememi istediniz. Çünkü bu durumda işten atılabilirdim, insanlar
benden yüz çevirebilir ve bana radikal, vehhabi vs. diyebilirlerdi. Polis kayıtlarına
girebilirdim… Fakat dinimizin temeli “emr bil maruf ve nehy anil münker”dir!

Herkes gibi olmak için benim de içki ve sigara içmem, küfretmem, pis şakalar yapmam,
zina etmem ve para ve kariyer peşinde koşmam lazım. İyi düşünün, benim de bu zavallı
insanlar gibi davranmamı ister miydiniz? Allah onları doğru yola hidayet etsin. Yoksa
oğlunuzun amelleri nedeniyle cennetlik olmasını ve Allah yolunda şehitliği elde ederek
sevdikleri için şefaat hakkını elde etmesini mi tercih edersiniz?

Bu kirden kurtulmak için başkaları gibi olamam. Ben başkalarına benzemek


istemiyorum, ben Müslüman olmak istiyorum! Firdevs cennetlerini istiyorum ben! Yüce
Allah tarafından müminlere sonsuz nimetleri olan Cennetler vaat edilmişken, nasıl bu
dünyanın servetini ve makamını seçebilirim!
Allah’ın beni çamurdan kurtararak beni gerçek bir Müslüman kılmakla gösterdiği
merhameti nasıl inkâr edeyim? Allah’a and olsun ki İslam içersinde geçirdiğim bir gün
cahiliye içindeki yıllardan daha değerlidir, tek bir namaz da bu gezegen üzerinde var
olan bütün zenginliklerden önemlidir!

Hepinizin anlamanızı isterim ki bugün barışçıl Müslüman diye bir şey olamaz, çünkü
kâfirler topraklarımızı işgal etti, değerlerimizi değiştirdiler ve şimdi de bizi dinimizden
uzaklaştırmak istiyorlar. İslam’da “Git evinde namaz kıl, insanlardan uzak dur ve
evinin dışında da kâfirlerin yasalarına göre yaşa” diye bir kabul asla yoktur.

Allah’a hamd olsun ki bizler Müslüman’ız ve Allah’ın kanunları altında yaşamak


zorundayız. Dilediğimiz zaman ve mekânda camiye gideriz, sakal bırakırız ve başımızı
örteriz. Açıkça marufu emreder münkerden sakındırırız ve Müslümanlardan aşağıda
olmayı kabul eden kâfirlerden de cizye alırız. Dinimizle özgür bir şekilde amel
edemediğimizdeyse Allah bizi yolunda savaşmaya çağırmakta ve ve O’nun sözünü
yükseltmemizi istemektedir!

Allah yolunda sonuna kadar çalışacağız, Allah’ın sözünün üzerinde hiçbir söz
kalmayıncaya kadar ve Allah’ın kanunundan başka bir kanun olmayacaktır! Bu
konuda kendi annemin beni desteklememesi beni çok incitiyor. Niçin bizim erdemli
atalarımızın yaptıklarını amaç edinmiyorsun, o anneler çocuklarını Cihada
gönderirlerdi ve bu yolda gayretkeş olmaları için onları teşvik ederlerdi?

Allah Kur’an da buyuruyor:

“Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer imtihandır. Allah katında ise büyük bir
mükâfat vardır.”

(Tegâbun, 15)

Cihad için feda edebileceği saçlarından ve bir oğlundan başka hiçbir şeyi olmayan bir
kadının hikâyesini hatırlayın. O da saçlarını kesti ve mücahidlere kamçı yapmak için
gönderdi, oğlunu da savaşa yolladı! Oğlunun Allah yolunda öldüğünü öğrendiğinde ne
kadar da mutlu olmuştu!

Ebu Bekir’in kızı Esma’yı hatırlayın! Yaşlı ve kör bir kadınken oğlundan elbisesindeki
zırhını çıkarmasını istemiş ve “Cenneti isteyen biri öyle giyinmez!” demişti. Kendisini
Allah yolunda öldürülünceye dek savaşmak için zorlamıştı!

Oğulları kâfirlerle yapılan savaşta şehit olduklarını duyunca sevinen ve “Şüphesiz biz
Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz” diyen anneleri hatırlayın.

Ne yazık ki, oğluna duyduğun sevginin üzerinde adım atmazsın ve benim için bunu
korursun. Sizler Allah ve Resulü için duyduğunuz sevgiyi oğlunuzun sevgisine tercih
etmeli ve benim cihadıma yardım etmelisiniz. Günde beş kez Allah’ın huzurunda
durmanıza ve gözyaşı dökmenize rağmen muhtemelen şehid olmam için hiç dua
etmemişsinizdir!
İnsanların ne diyecek oluşunun sizin için bu denli önemli oluşu beni üzüyor. Cehalet ve
kibir içersinde haktan yüz çevirmeye devam eden kişilerin hem de! Sizin için önemli
olan kim, onlar mı yoksa Allah mı?

Bugün akrabalarımız sizden yüz çevirmişler ve zamanında onlara yardım eden ve onları
seven sizler için bu çok zor bir durum. Fakat bugün sizlere ihtiyaçları yok ve bu
toplumda, işe yaramaz sayılan yaşlı insanları herkes reddetmekte.

Benim için biriktirdiğiniz mallar, prestijli bir meslek sahibi olmam ve bu kirli toplumda
saygı göreceğim yüksek standartlı bir hayata sahip olmam için gösterdiğiniz o çabaların
hepsi boşa gitti! Uyan artık anne! Bizden daha önce yaşayanlar biriktirdikleri
mallardan götürebilmişler mi öteye? Orada toplumdaki yüksek konumlar fayda veriyor
mu? Allah’a and olsun ki hayır!

Allah’ın kanunlarına göre yaşamak için gayret etmek, namaz kılmak, zekât vermek,
sadaka vermek, iyi işler yapmak ve Hüküm Günü tartılarımızı ağır bastıracak işler
yapmak, inananlara karşı görevlerimizi yerine getirmek ve Allah yolunda Cihad etmek
bizim yapmak zorunda olduğumuz şeyler bunlardır.

Kâfir politikalarla bize dayatılan yanlış yorumlar hakkında yeterince açık örneklere
sahip değil miyiz? Ünlü işadamı Vasya Temkerov’u ve ailesini, saraylarını ve
zenginliğini hatırlayın. Amellerinden başka bir şey götürebilmiş mi ahirete? Onun
muazzez servetinden kalan bir şey alabildi mi belki onun ailesi onun bu
zenginliklerinden faydalandı. Yahut Valeriy Kokov’u anımsayın, Müslümanlar ve
Allah’ın dini karşısındaki savaşında ne kadar hevesli olduğunu, hak ettiği cezayı
almaktadır bugün, benim bir şey söylememe gerek yok!

Makamı ona yardım etti mi? Cumhurbaşkanı ölmeyecek mi? Nerede hırsızlıkla
biriktirdiği onca servet? Muhtemelen sadece ailesine yarayacak. Fakat hayır! Bütün
insanlar kendi amelleriyle Allah huzurundan toplanacaklar! Bütün insanlar ölümlüdür
ve öldükten sonra kendi iş ve amellerinin karşılığını alacaklar ve Yüce Yaratıcıya karşı
sorumlu olacaklardır!

Allah Kur’an da şöyle söylüyor:

“Onlar başkalarını ondan (Kur’an dan) alıkoyarlar, hem de kendileri ondan uzak
kalırlar. Onlar farkına varmaksızın, ancak kendilerini helak ediyorlar. Ateşin
karşısında durdurulup da, “Ah, keşke dünyaya geri döndürülsek de Rabbimizin
ayetlerini yalanlamasak ve müminlerden olsak” dedikleri vakit (hallerini) bir görsen!

Hayır, (bu yakınmaları) daha önce gizlemekte oldukları şeyler onlara göründü (de
ondan). Eğer çevrilselerdi elbette kendilerine yasaklanan şeylere yine döneceklerdi.
Şüphesiz onlar yalancıdırlar. Derler ki: “Hayat ancak dünya hayatımızdır. Artık biz bir
daha diriltilecek de değiliz.” Rablerinin huzurunda durduruldukları vakit (hallerini) bir
görsen! Allah diyecek ki: “Nasıl, şu (dirilmek) gerçek değimliymiş?” Onlar, “Evet,
Rabbimize andolsun ki, gerçekmiş” diyecekler. Allah, “Öyleyse inkâr etmekte
olduğunuzdan dolayı tadın azabı!” diyecek”.

(En’am, 26-30)
Aynı zamanda, Allah’ın izniyle şimdiki cumhurbaşkanı Arsen Kanokov da cezasını
görecek. Belirsiz serveti ona yardım etmeyecek, ne başkanlık koltuğu, ne ailesi, ne de
Putin veya Medvedev! HİÇKİMSE! Kendi hesabına sadece faizle ve kumar
makinelerinden kazandığı kirli paralar kalacak! İnsanları oyalamak için başkanlık
makamına gelmek için değil, parasını cumhuriyetin ekonomisine yatırarak ülkeye
yardım etmek için başkan olduğu şeklinde söylediği bütün yalanlar ve sahtekârlıklar
bedelsizdir.

Bütün yaptıkları İslam’a ve Müslümanlara ihanetten ibarettir. Haram para ile cami
yaparlar, sonra da altın kubbeli bir kilise. Müslüman bir adam camileri kapatarak kâfir
tapınağı yapar mı? Rusya’nın Nalçik’te kurduğu FSB merkezinin açılış töreninde
boynuna takılan haçlı madalya da kıyamet günündeki terazisine konulacak!

Bu gerçekten çok az kimsenin haberi var çünkü tıpkı diğer gerçekler gibi insanlardan
gizlenmiş durumda. Kendisine Moskova Patriği tarafından Sergius Radonej madalyası
verildi, bir de Rusya’nın Kabardey-Balkar bölgesine girişinin 450. Yıldönümü şerefine
(!) başka madalya. Bütün bu kişilerin korkunç bileşimi Allah’a olan nefretleridir! Ancak
o kesinlikle önceki zalim aşçılardan daha fazla avantaja sahip: Halen hayattadır ve
pişmanlık duyarak Allah’a tövbe edebilir. Ve Allah’ın merhametiyle bağışlanabilir.

Allah onlar hakkında şöyle söylüyor:

“Küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar, Allah’a hiçbir şekilde zarar veremezler.
Allah, onlara ahrette bir pay vermemek istiyor. Ve onlar için büyük azap vardır”

(Al-i İmran, 176)

Ben de sizinle yaşamak ve size bakmak, tarımla uğraşmak ve çocuklara İslam dersi
vermek ve Allah’a ibadet ederek barışçıl bir hayat sürdürmek isterdim ama
Müslümanların içinde oldukları bu durumda ve topraklarımıza Allah’ın değil de küfrün
kanunları hâkimken bunu yapamam.

Allah Kur’an da şöyle söylüyor:

“Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla


savaşın….”

(Enfal, 39)

Senin yararına istiyorum Anne, durumunu yeniden gözden geçir. Cihad’a gittiğim için
herkesi suçlamaya son ver, Allah’ın lütfuyla dua etmeye başlarken kardeşlerime ve
duamı bitirirken karıma beni anladıkları ve beni destekledikleri için dua ediyorum.

“Ruhani yönetimde” yer alan her çeşit bilge adamları (!) dinleme, gerçekten onlar sizin
neslinizin onları dinlemesini kullanıyorlar. Onlar iktidarda bulunan bu ayaktakımlarına
gidiyorlar (Pshihachevi kast ediyorum), asla doğruları konuşmayacaklar. Allah’ım
onların Müslümanlara karşı işledikleri tüm fiillerin ve Müslümanlara karşı yönelttikleri
tüm kötü sözlerin karşılığını ver.
Benim sevgili Annem, her şey için beni affetmeni istiyorum! Hepimiz sadece insanız ve
herkes hata yapar, ancak her şey için beni affetmen benim için önemlidir ve beni mutlu
eder. Allah’ın huzuruna çıkmadan önce huzurlu bir kalp istiyorum çünkü Allah anne ve
baba hakkına çok değer verir. Kâfirlere karşı özel bir operasyon olduğu her zaman
kardeşlerime karşı öfkeyi nasıl tecrübe edeceğini biliyorum. Her defasında benim orada
olabileceğimi ve onların bunu sana anlatacaklarını düşüneceksin..Ve bu düşünceler ve
deneyimler kalbindeki acıyı ve benim hayatım için duyduğun korkuyu azaltacaktır.

Ancak sana yalvarıyorum, Ahretimiz için Allah’ın huzuruna çıkmadan önce endişelen,
biz sadece Allah’tan korkarız. Hepsinden öte Alemlerin Rabbi söz verdi, eğer evladını,
malını, canını ve dünya değerlerini kaybetmekten korkmaz ve korkunu Allah’tan
korkmak için harcarsanız, Kıyamet Günü’nün korkusunu duymayacaksın ve üzgün
olmayacaksın!. Biz Allah’ın hoşnutluğunu aramalıyız ve O’nun yolunda O’nun sözünü
bu dünyada yükseltmek için Cihad etmeliyiz.

“Savaş, hoşunuza gitmediği halde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı
iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz.
Allah bilir, siz bilmezsiniz.”

(Bakara, 216)

“Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere
çakılıp kaldınız. Yoksa ahretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahrete göre
dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir.

Eğer Allah yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve
yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise ona hiçbir zarar veremezsiniz. Allah her
şeye hakkıyla gücü yetendir.”

(Tevbe, 38-39)

“O halde, dünya hayatını ahret hayatı karşılığında satanlar Allah yolunda savaşsınlar.
Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat
vereceğiz.

Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu
memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye
yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekleri kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa
çıkmıyor sunuz?”

(Nisa, 74-75)

Ben sizin benden razı olduğunuzu işitecek bir konumda değilim. Hakkınızı helal edin.
Eğer bunu Allah’a söylerseniz bu benim için yeterli olacaktır.

Her şey için sizden helallik diliyorum, ama bu yolu seçtiğim için pişman değilim. Bilakis
beni Firdevs Cennetlerine sevk edecek bir ödül beklemekteyim Allah’tan. Beni kendi
yolunda cihada yönelttiği için Allah’a şükrediyorum! Allah kulları arasından en iyilerini
seçer ve onları Müslüman kılar! Müslümanlar arasından da en iyilerini seçer ve onları
mücahid yapar! Mücahidlerin en iyileri de şehid olurlar!
Sevgili Annem, seni Allah’ın yolunda savaşanlara katılmak için ve şimdi en doğru yolu
takip etmen için çağırıyorum! Bunu yapmak için, sadece bütün İslam ve Müslüman
karşıtlarını anlamaya ihtiyacın var ve bizimle savaşanlar Allah’ın düşmanlarıdır.

Sevgili Annem, birileri Müslümanlara saldırdığında veya küçük düşürdüğünde onları


görmezden gelme Allah yolu için en son çabalarını göstermeye gayret eden erkek ve kız
kardeşlerimize yardım et. Mücahidlere mallarıyla yardım edenler ve bunun için her
çabayı sarf edenler ve gerektiğinde Mücahidleri kâfirlerden saklayanları Allah elbette
bu dünyada ve ebedi dünyada başarılı kılacaktır.

Anne, oğlunun şehit olması için ve Allah’ın beni nehirlerin sürekli akacağı Firdevs
Cennetlerine göndermesi için Esirgeyen Allah’a dua et! Allah’a bizi ve neslimizi kendi
dosdoğru yolunda sabit kılması için ve O’nun yolunda güçlendirmesi ve Şehit olmamız
için dua et! Ve daha sonra Allah’ın lütfuyla onları Allah’ın lütfuna teslim ettiğin için
Allah’ın izniyle Kıyamet Günü’nün keyfini çıkaracaksın!

Anneciğim, bu kararı vermenin ve bu yola girmenin ne kadar zor olduğunu biliyorum,


ancak Allah tarafından ödüllendirmek her şeyden yücedir ve eğer oğlunun Allah
yolunda şehitlik ödülünü kazandığını duyduğunda inşAllah, Kur’an’ın şu ayetini
unutma:

“Biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz”

Allah’ın selam ve bereketi üzerine olsun Anneciğim! Cennete gitmek için


sabırsızlanıyorum ve seninle Cennette buluşmayı ümit ediyorum!

Allahu Ekber! Allahu Ekber! Allahu Ekber!

Muhammed Seyfullah

Source: “GURABA” Haber Ajansı

Kavkaz Center

You might also like